19.07.2013 Views

savunma aaaaaaaa1 - Çukurova Üniversitesi

savunma aaaaaaaa1 - Çukurova Üniversitesi

savunma aaaaaaaa1 - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ<br />

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI<br />

İSLAM HUKUKU KAYNAKLARINDA EVLİLİKTE DENKLİK MESELESİ VE<br />

GÜNÜMÜZ TÜRK TOPLUMUNDAKİ YANSIMASI<br />

Latife ÇAKIR<br />

Danışman Prof. Dr. Nasi ASLAN<br />

YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />

ADANA-2006


<strong>Çukurova</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,<br />

Bu çalışma, jürimiz tarafından Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalında<br />

YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.<br />

Başkan: Prof. Dr. Nasi ASLAN<br />

Danişman<br />

Üye: Prof. Dr. Ali Osman ATEŞ<br />

Üye: Yrd. Doç. Dr. Asım YAPICI<br />

ONAY<br />

Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.<br />

...../..../....<br />

Prof. Dr. Nihat KÜÇÜKSAVAŞ<br />

Enstitü Müdürü<br />

Not:Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge,<br />

şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat<br />

Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.


ÖZET<br />

İSLAM HUKUKU KAYNAKLARINDA EVLİLİKTE DENKLİK MESELESİ VE<br />

GÜNÜMÜZ TÜRK TOPLUMUNDAKİ YANSIMASI<br />

Latife ÇAKIR<br />

Yüksek Lisans Tezi, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı<br />

Danışman : Prof. Dr. Nasi ASLAN<br />

Kasım 2006, 102 sayfa<br />

Bu araştırmada İslam Hukuku’nda yer bulan denklik, özel terimiyle “kefâet” ve<br />

günümüz Türk toplumundaki yansımaları, yani bu toplumda eş seçiminde denkliğe<br />

verilen önem araştırılmaya çalışılmıştır. Çalışmada, İslam Hukuku’nda denklik<br />

kavramının ne anlam ifade ettiği, İslam hukukçularının ve mezheplerin denkliğe<br />

yaklaşımının yanı sıra günümüz toplumunda evlilik, eş seçimi ve aile konularına da<br />

kuramsal olarak yer verilmiş olmakla birlikte, yapılan anket çalışmasıyla günümüz<br />

bayanlarının denkliğe yaklaşımlarının ne yönde olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.<br />

Erkeğin, soy, İslam’a giriş, dindarlık, meslek, hürriyet, mal ve fizikî-ruhî<br />

kusurlardan uzak olması gibi hususlarda evleneceği kadınla eşit veya ondan daha üstün<br />

olması gerektiğini ifade eden “kefâet”, İslam hukukçularının çoğunluğunca kabul edilen<br />

ve kadının menfaatini koruma amacıyla oluşturulan bir unsur olarak<br />

değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda denkliğin olmaması halinde kadına veya velîlerine<br />

nikahı feshetme hakkının da verilmiş olduğu görülmektedir.<br />

Günümüz kadınının (küçük bir örneklem de olsa) denklik unsurlarına önem<br />

verme düzeyleri ve değişen şartlarla birlikte denklik ile ilgili yeni şartlar öngörüp<br />

öngermedikleri, denk olmamaktan ötürü eşleriyle problem yaşayıp yaşamadıkları ve<br />

günümüzde denkliğin aranılıp aranılmaması ile ilgili düşünceleri de araştırmada tespit<br />

edilmeye çalışılan diğer bir husustur.<br />

Anahtar Kelimeler: İslam Hukuku, Kefâet, Denklik, Evlilik, Türk Toplumu, Kadın.<br />

i


ABSTRACT<br />

THE MATTER OF PARİTY(EQUALİTY) IN MARRIAGE IN THE SOURCES<br />

OF ISLAMIC LAW AND ITS REFLECTION ON CURRENT TURKISH<br />

SOCIETY<br />

Latife ÇAKIR<br />

Master Thesis, Basic Islamıc Sciences<br />

Supervisor: Prof. Dr. Nasi ASLAN<br />

November 2006, 102 pages<br />

In this research we have tried to explore the equality (parity) in marriage or<br />

“kefaet” as a religious term which takes place in Islamıc Law and its reflection in the<br />

current Turkish society i.e. the import ance given to choice of spouse in this society.<br />

In the study what equality (parity) as a term means in Islamıc Law,choice of<br />

spouse, marriage and family with the approaches of Islamic lawyers and Islamic Sects<br />

to equality has been mentioned theoretically. Besides the approaches of women at<br />

present day to to equality in marriage have been determined with this survey.<br />

Kefaet which is defined as man’s being equal or in beter condition than the<br />

woman, who he is going to marry, on various subjects such as race, entrance to Islam,<br />

piety, profession, Independence, physical and spiritual deficiency, has been evaluated as<br />

a fact which is formed to preserve the benefits of the women is accepted by most of the<br />

Islamic lawyers. According to this, if there is no equality, woman has given a right to<br />

repeal the nuptial.<br />

The level of the importance given to the elements of equality by the women and<br />

with the changing conditions whether they offer new conditions or not, whether they<br />

have problems with their husbands(spouses) or not because of unequality and their ideas<br />

about equality being seeked for or not are the questions we have been trying to find<br />

answers for.<br />

Key Words: Islamic Law, “Kefaet”(equality in marriage), Equality/Parity,<br />

Marriage, Turkish Society, Woman.<br />

ii


ÖNSÖZ<br />

Bu çalışma İslam Hukuku kaynaklarında evlilikte eşler arası denkliği ve<br />

günümüz Türk toplumunda denkliğin nasıl algılanıp değerlendirildiğini araştırmayı<br />

amaçlamaktadır.<br />

Bilindiği üzere İslam dini aile kurumunun oluşumu, sağlıklı işleyişi ve<br />

korunmasına büyük önem vermiştir. Bu dinin temel referansları olan Kur’ân-ı Kerim ve<br />

Hz. Peygamber’in hadislerinden elde edilen çıkarımlar bu hususu teyit edici niteliktedir.<br />

İslam dininin aileye verdiği bu önem, hukukçularca da aynı titizlikle dikkate alınmış,<br />

evliliğin başlangıcından sona ermesine değin sağlıklı işleyişi ve devamlılığının<br />

sağlanması amacıyla çeşitli kriterler oluşturulmuştur. Denklik şartı da bu amaca hizmet<br />

eden bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Değişen tanım ve içeriğine karşın günümüzde hâlâ en önemli sosyal<br />

kurumlardan biri olma özelliğini koruyan aile, kültürel kimliğin, insanî değerlerin ve<br />

tarihî sürekliliğin koruyucu ve aktarıcısı olması bakımından birçok araştırmaya konu<br />

olmuştur ve taşıdığı bu önemden ötürü bundan sonra da olması beklenmektedir. Bu<br />

araşırma da bu kapsamda değerlendirilebilir. Çünkü bu çalışma, aile çalışmaları<br />

içerisinde belki de bir detay sayılabilecek evlilikte eşler arası denkliği hem İslam<br />

Hukuku kaynaklarına göre hem de Müslüman Türk toplumu açısından incelemek<br />

istemektedir. Bir kısmı teorik bir kısmı ise uygulamaya dönük olan bu çalışmanın bu<br />

sahadaki başka çalışmalar için bir adım olacağı ümidindeyiz.<br />

Araştırmamda, teşvik ve cesaretlendirmelerinden ötürü danışman hocam Prof.<br />

Dr. Nasi ASLAN’a, uygulama çalışmaları noktasında yardımları ile yalnız bırakmayan<br />

değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Asım YAPICI’ya, benimle birlikte çalışmamda emeği<br />

geçen tüm dostlarıma teşekkürlerimi sunmak benim için onurlu bir görevdir.<br />

iii


İÇİNDEKİLER<br />

ÖZET.............................................................................................................................i<br />

ABSTRACT.................................................................................................................ii<br />

ÖNSÖZ........................................................................................................................iii<br />

KISALTMALAR.........................................................................................................vi<br />

TABLOLAR LİSTESİ................................................................................................vii<br />

GİRİŞ ...........................................................................................................................1<br />

I. BÖLÜM 3<br />

TEORİK ÇERÇEVE 3<br />

1.1. İslam Hukukunda Denklik......................................................................................3<br />

1.1.1. Kefâetin Tanımı ...........................................................................................3<br />

1.1.2. Kefâetin Dayanağı........................................................................................5<br />

1.1.3. Kefâetin Hükmü...........................................................................................6<br />

1.2. Kefâetin Kapsamı ve Mezheplerin Bu Konudaki Görüşleri...................................10<br />

1.2.1. Hanefî Mezhebine Göre Kefâet..................................................................11<br />

1.2.1.1. Nesepte Denklik.............................................................................11<br />

1.2.1.2. İslam’a Girişte Denklik..................................................................14<br />

1.2.1.2. Dindarlık ve İyi Ahlaka Sahip Olmada Denklik..............................14<br />

1.2.1.3. Meslekte Denklik...........................................................................15<br />

1.2.1.4. Hürriyette Denklik .........................................................................16<br />

1.2.1.5. Malda Denklik ..............................................................................17<br />

1.2.2. Şafiî Mezhebine Göre Kefâet.....................................................................18<br />

1.2.2.1. Nesep.............................................................................................19<br />

1.2.2.2. Fizikî-Ruhî Sağlamlık....................................................................19<br />

1.2.2.3. Hürriyet..........................................................................................20<br />

1.2.2.4. Dindarlık ve İyi Ahlak....................................................................21<br />

1.2.2.5. Meslek...........................................................................................21<br />

1.2.2.6. Mal................................................................................................21<br />

1.2.3. Mâliki Mezhebine Göre Kefâet..................................................................22<br />

1.2.3.1. Dindarlık ve İyi Ahlak....................................................................22<br />

1.2.3.2. Eşin Bir Takım Ayıplardan Fizikî ve Ruhî Durumunu İlgilendiren<br />

Hastalık ve Kusurlardan Uzak Olması.............................................22<br />

1.2.4. Hanbelî Mezhebine Göre Kefâet ................................................................22<br />

1.2.4.1. Nesep.............................................................................................23<br />

iv


1.2.4.2. Dindarlık ve İyi Ahlak....................................................................23<br />

1.2.4.3. Meslek-Sanat .................................................................................23<br />

1.2.4.4.Hürriyet...........................................................................................24<br />

1.2.4.5. Servet-Mal.....................................................................................24<br />

1.2.5. Evlilikte Eşlerin Mezhep Farklılığı.............................................................24<br />

1.3. Denklikle İlgili Diğer Tartışmalar.........................................................................26<br />

1.3.1. Denkliğin Şart Koşulduğu Taraf.................................................................26<br />

1.3.2. Denkliği İstemeye Hak Sahibi Olanlar........................................................26<br />

1.3.3. Denkliğin Şart Koşulduğu Vakit.................................................................27<br />

1.3.4. Denklik Konusunda Velinin Hukukî Durumu.............................................27<br />

1.4. Eşler Arasında Denklik Bulunmamasının Hukukî Sonuçları .................................30<br />

1.5. Denkliğin Hükmü İle İlgili Görüşler.....................................................................32<br />

1.6. Modern İslam Aile Hukukunda Kefâet.................................................................36<br />

1.7. Günümüz Türk Toplumunda Evlilik ve Aile.........................................................36<br />

1.7.1. Evlilik........................................................................................................36<br />

1.7.2. Aile............................................................................................................37<br />

1.7.2.1. Aile Çeşitleri..................................................................................39<br />

1.7.2.2. Ailede Meydana Gelen Değişimler.................................................43<br />

1.7.3. Günümüz Türk Toplumunda Evlilik Şekli ve Eş Seçme Kriterleri..............48<br />

1.7.3.1. Eş Seçimi İle İlgili Araştırmalar.....................................................51<br />

II. BÖLÜM 59<br />

ANKET ÇALIŞMASI ve DEĞERLENDİRİLMESİ 59<br />

2.1. Araştırma ve Yöntem...........................................................................................59<br />

2.1.2. Veri Toplama Araçları ve Analizde Kullanılan Teknikler...........................59<br />

2.1.3. Evren ve Örneklem....................................................................................60<br />

2.2.Bulgular Ve Yorumlar...........................................................................................61<br />

2.2.1.Eş Seçiminde Dikkat Edilen Hususlar.........................................................62<br />

2.2. 2. Medenî Duruma Göre Eş Seçiminde Dikkat Edilen Hususlar.....................65<br />

2.2.3. Evlenme Şekline Göre Eş Seçiminde Dikkat Edilen Hususlar....................75<br />

2.2.4. Aile İçi Huzursuzlukların Oluşmasında Eşlerin Denk Olup Olmaması........86<br />

2.2.5. Evlilikte Denklik Aranılması İle İlgili Düşünceler......................................88<br />

SONUÇ......................................................................................................................91<br />

KAYNAKÇA.............................................................................................................95<br />

ÖZGEÇMİŞ..............................................................................................................102<br />

v


KISALTMALAR<br />

Çev. : Çeviren<br />

Terc. : Tercüme eden<br />

H.Ü. : Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong><br />

C.Ü. : Cumhuriyet <strong>Üniversitesi</strong><br />

S.Ü. : Selçuk <strong>Üniversitesi</strong><br />

Fak. : Fakültesi<br />

BAAK : Başbakanlık Aile Araştırmaları Kurumu<br />

Yay. : Yayınları, yayınevi<br />

a.g.e. : Adı geçen eser<br />

a.g.m. : Adı geçen makale<br />

DİE : Devlet İstatistik Enstitüsü<br />

A.Ş. : Anonim Şirketi<br />

ty. : Tarih yok<br />

by. : Baskı yeri yok<br />

vs. : Vesaire<br />

md. : Madde<br />

bkz : Bakınız<br />

h. : Hicrî<br />

c. : Cilt<br />

vi


TABLOLAR LİSTESİ<br />

Tablo 1: Örneklemin Medenî Durumu 60<br />

Tablo 2: Örneklemin Evlenme Biçimi 61<br />

Tablo 3: Örneklemin Eş Seçerken Dikkat Ettiği Hususlar 62<br />

Tablo 4: Maddî Durum ile Medenî Durum İlişkisi 66<br />

Tablo 5: Yakışıklı Olma ile Medenî Durum İlişkisi 66<br />

Tablo 6: İtibarlı Bir Mesleğe Sahip Olması ile Medenî Durum İlişkisi 67<br />

Tablo 7: Dindarlık ile Medenî Durum İlişkisi 67<br />

Tablo 8: Ortak Dünya Görüşüne Sahip Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 68<br />

Tablo 9: Eşin Ahlakî Özellikleri ile Medenî Durum İlişkisi 68<br />

Tablo 10: Eşin Kişiliği ile Medenî Durum İlişkisi 69<br />

Tablo 11: Eşin Entelektüel Olması ile Medenî Durum İlişkisi 69<br />

Tablo 12: Eşin Cinsel Çekiciliği ile Medenî Durum İlişkisi 69<br />

Tablo 13: Sıra Dışı Bir İnsan Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 70<br />

Tablo 14: Âşık Olmak/Olunmak ile Medenî Durum İlişkisi 70<br />

Tablo 15: İyi Bir Eş Olacağına Olan İnanç ile Medenî Durum İlişkisi 71<br />

Tablo 16: İyi Bir Baba Olacağına Olan İnanç ile Medenî Durum İlişkisi 71<br />

Tablo 17: Soy ve Aile Yapısı ile Medenî Durum İlişkisi 72<br />

Tablo18: Aynı Dinden Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 72<br />

Tablo 19: Aynı Mezhepten Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 72<br />

Tablo 20: Aynı Irktan Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 73<br />

Tablo 21: Şakacı Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 73<br />

Tablo 22: Ciddî ve Ağır Başlı Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 73<br />

Tablo 23: Ailenin Uygun Bulması ile Medenî Durum İlişkisi 74<br />

Tablo 24: Aynı Memleketten Olmak ile Medenî Durum İlişkisi 74<br />

Tablo 25: Eş ile Yaşam Tarzlarının Uyuşması ile Medenî Durum İlişkisi 75<br />

Tablo 26: Maddî Durum ile Evlenme Şekli İlişkisi 75<br />

Tablo 27: Yakışıklı Olma ile Evlenme Şekli İlişkisi 76<br />

Tablo 28: İtibarlı Mesleğe Sahip Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 76<br />

Tablo 29: Eşin Dindar Olması ile Evlenme Şekli İlişkisi 77<br />

Tablo 30: Ortak Bir Dünya Görüşüne Sahip Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 77<br />

Tablo 31: Eşin Ahlakî Özellikleri ile Evlenme Şekli İlişkisi 78<br />

vii


Tablo 32: Eşin Kişiliği ile Evlenme Şekli İlişkisi 78<br />

Tablo 33: Eşin Entelektüel Olması ile Evlenme Şekli İlişkisi 79<br />

Tablo 34: Eşin Cinsel Çekiciliği ile Evlenme Şekli İlişkisi 79<br />

Tablo 35: Sıra Dışı Bir İnsan Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 80<br />

Tablo 36: Âşık Olmak/Olunmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 80<br />

Tablo 37: İyi Bir Eş Olacağına Olan İnanç ile Evlenme Şekli İlişkisi 81<br />

Tablo 38: İyi Bir Baba Olacağına Olan İnanç ile Evlenme Şekli İlişkisi 81<br />

Tablo 39: Soy ve Aile Yapısı ile Evlenme Şekli İlişkisi 82<br />

Tablo 40: Aynı Dinden Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 82<br />

Tablo 41: Aynı Mezhepten Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 83<br />

Tablo 42: Aynı Irktan Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 83<br />

Tablo 43: Şakacı Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 84<br />

Tablo 44: Ciddî ve Ağır Başlı Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 84<br />

Tablo 45: Ailenin Uygun Bulması ile Evlenme Şekli İlişkisi 85<br />

Tablo 46: Aynı Memleketten Olmak ile Evlenme Şekli İlişkisi 85<br />

Tablo 47: Denk Olup-Olmama Noktasında Aile içi Huzursuzluklar 86<br />

Tablo 48: Eşinizle denk ve uyumlu olduğunuzu düşünüyor musunuz? 88<br />

Tablo 49: Günümüz evliliklerinde denklik aranmakta mıdır? 88<br />

Tablo 50: Sizce evlilikte belli konularda denklik aramak gerekli midir? 89<br />

viii


GİRİŞ<br />

Bu araştırma İslam Hukuku’nda yer bulan denkliği, özel terimiyle “kefâet”i ve<br />

günümüz Türk toplumundaki yansımalarını, yani eş seçiminde denkliğe verilen önemi<br />

konu edinmektedir.<br />

Kadın ve erkeğin hukukî bir zeminde hayatlarını birleştirmeleri olarak<br />

tanımlanabilecek olan evlilik, toplumların yapısı, kültürü, dini, örf ve âdetleri gibi<br />

özelliklerine göre farklılık göstermesine rağmen, tarih boyunca süregelen uygulamalardan<br />

biri olma özelliğini korumuştur. Aile bağını oluşturması açısından evliliğin yerini<br />

doldurabilecek başka bir uygulama yoktur. Eş seçme davranışının kültür ve medeniyet<br />

tarihi boyunca şekillenerek kurumsallaşması ile oluşmuş, sosyal bir organizasyon olan aile<br />

ise bir toplumun bütün özelliklerini potansiyel olarak bünyesinde barındırabilen tek<br />

kurumdur.<br />

İslam dini evlilik ve aile kurumuna özel bir önem vermiş, evlilikte kadın ve<br />

erkeğin hakları ve sorumlulukları noktasında çeşitli müeyyideler oluşturmuştur. İslamî<br />

değerler içerisinde İslam aile hukukunun, aile kurumunun kuruluşundan sona ermesi ve<br />

hatta sonrası için de çeşitli detayları içermesi bu dinin gerek evlilik gerekse aile birliğine<br />

verdiği öneme bir gösterge olarak kabul edilebilir. Kefâeti de bu detaylardan biri olarak ele<br />

almak mümkündür.<br />

Kur’an-ı Kerim’de evlilik birliğinin sağlam temeller üzerine kuruluşunu ve sağlıklı<br />

işleyişini hedef alan bir dizi tedbir ve öğüt 1 yer almasına rağmen kefâet konusu ile ilgili<br />

olarak herhangi bir bulguya rastlanmamaktadır. Hadislerde ise konu hukukî bir şart ve<br />

gereklilik olmaktan ziyade eşler arası uyumu ve ailenin devamlılığını sağlayıcı bir tavsiye<br />

ya da sosyal realitenin bir ifadesi olarak yer bulmaktadır.<br />

Klasik dönem İslam hukukçularınca sistematize edilen kefâet esası o dönemin<br />

sosyal, siyasal ve aristokratik yapısından izler taşır. İslam hukukçularının kefâetle<br />

amaçladıkları korunmaya muhtaç olan kadını ve velisini denk olmamaktan gelebilecek<br />

olan her türlü zarardan korumaktır.<br />

Hareket noktasını İslam Hukuku kaynaklarının oluşturduğu bu araştırmada aynı<br />

zamanda günümüz Türk toplumunda evlilik ve aile konusuna da kuramsal olarak temas<br />

edilmektedir.<br />

1 Bakara 2/ 228. “ Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da onlar üzerinde hakları<br />

vardır.”; Nisa 4 / 18 “ Kadınlara normal ve iyi davranın. Onlarda hoşunuza gitmeyen bir şey olursa belki<br />

bir şey hoşunuza gitmediği halde Allah onu çok hayırlı kılmıştır.”<br />

1


Bilim ve teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte yaşanan sosyal değişme ve<br />

modernleşme olgusu bireylerin yaşam tarzları, anlayışları, evlilikleri ve eş seçimlerini<br />

etkileyen ve şekillendiren bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple çalışmamızın<br />

ikinci kısmında “Gaziantep” ilinde bayanlar üzerinde gerçekleştirdiğimiz anket ile değişen<br />

şartlarla birlikte evlilik, eş seçimi vb. hususlarda kadınların görüşleri elde edilmeye<br />

çalışılmıştır. Elde edilen verilerle İslam Hukuku kaynaklarından elde ettiğimiz kefâet<br />

esasının ne denli uyumlu olduğunu tespit etmek bu çalışmanın hem hedef hem de amacını<br />

oluşturmaktadır.<br />

Son olarak İslam Hukuku’nun değişmeye açık olan dinamik yönünden hareketle<br />

günümüzün değişen şart ve imkânlarına paralel olarak, kefâet esasının da değişime açık<br />

olabileceği düşünülmelidir.<br />

2


1.1. İslam Hukukunda Denklik<br />

1.1.1. Kefâetin Tanımı<br />

I. BÖLÜM<br />

TEORİK ÇERÇEVE<br />

Denk olma durumu, eşitlik, müsâvât anlamlarına gelen “denklik” kavramı İslam<br />

Hukuku’nda özel bir terim olan “kefâet” terimi ile ifade edilmektedir. Kefâet, sözlükte<br />

“eşitlik, benzeşme, benzerlik, denklik, misil-emsal ve bir şeyin başka bir şeye nazîre<br />

olması” gibi anlamlar taşıyan “ k.f.e ” fiilinden türemiş bir mastardır. 2<br />

bulunmuştur :<br />

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır bu kelimenin anlamı hakkında şu tespitlerde<br />

Kefâet kelimesi, “tekâfe’ü” şekliyle küfüv, sadece uygun, eşit, eşdeğer bir eş ve<br />

arkadaştan ibaret değil aynı zamanda zıt eşit, rakip ve hasım mânâsına gelir ki, misil ve<br />

nazîr bu mânâdadır. Bu yönü ile iki erkek aynı şekilde iki dişi birbirine denk olabilirse de<br />

bir erkek ile bir kadın denk olamaz.<br />

Her biri aynı kıymeti değil mukâbil bir kıymeti hâiz olmakla biri diğerinden uzak<br />

ve aynı makamda olmayıp maksadın oluşması için ikisinin de değerlerde birleşmesi<br />

mânâsındadır. Evlilikteki kefâet, bu mânâdadır. Bu yüzden nikâhta, savaşta ve daha başka<br />

şeylerde filan filana denktir denilir. 3<br />

Kur’an-ı Kerim’e bakacak olursak bu kelime sadece bir yerde, İhlâs Sûresi’nde<br />

geçmektedir. Buradaki “küfüv” kelimesi eş, denk mânâlarında kullanılmıştır. 4<br />

Terim anlamında ise kefâet, bir takım sıfatlarda eşler arasındaki eşitliği 5 , erkeğin<br />

nesep, din, mal, hürriyet, meslek gibi yönlerden kadına denk olması veya ondan daha üstün<br />

2 İbn-i Manzûr, Ebû’l-Fazl Cemâlüddin, Lisânü’l-Arab, Beyrut 1997, c. XII, s. 111-112; el-İsfehânî, Râgıb,<br />

el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’an, Beyrut 2001, s. 438; ez- Zebîdi, Muhammed Murtazâ, Tâcü’l-Arûs Min<br />

Cevâhiri’l-Kâmus, Lübnan 1994, c. I, s. 230; el-Cevherî, İsmâil bin Hammâd, Tâcü’l-Lügat ve Sıhahü-l<br />

Arabiyye, Beyrut 1984, s. 69; Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi<br />

Yay., Ankara 2001, s. 501.<br />

3 Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, Azim Yayınevi, İstanbul 1992, c. X, s. 113-114.<br />

4 el- Beydâvî, el- Kadı Abdullah b. Ömer, Envârü’t-Tenzil ve Esrârü’t-Te’vîl, Beyrut 1988, c. II, s. 631; et-<br />

Taberî, Ebî Câfer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vil-i Âyi’l-Kur’an, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1988,<br />

c. XV s. 348; Yazır, a.g.e.,c.X, s.114.<br />

5 İbn Abidîn, Muhammed Emin, Reddü’l-Muhtâr Ale’d-Durri’l-Muhtâr, çev. Ahmet Davutoğlu, Şamil<br />

Yayınevi, İstanbul 1983, c. V, s. 422; eş-Şeyhzâde, Abdurrahman b. Muhammed, Mecme’ul-Enhûr Şerh-u<br />

Mülteka’l-Ebhûr, Dersaadet t.y, c. I, s. 327; Ebû Zehra, Muhammed, el-Ahvalü’ş- Şahsiyye, Daru’l-Fikri’l-<br />

Arab, b.y. 1950, s. 136.<br />

3


olması 6 , kadının ve velilerinin kocada ayıplamadıkları bir sıfatın bulunması gerektiğini,<br />

aynı zamanda bu hal sayesinde (denklik ile) kadın ve velilerinin de kınanmadığı 7 , tabii ve<br />

kemal sıfatların hepsinde nikâhta eşit olmayı ifade etmektedir. 8<br />

Evlenecek karı ile kocanın dindarlık, ailenin İslam’a giriş tarihi, iktisadi (zenginlik,<br />

meslek) ve sosyal seviye (hürriyet, nesep) gibi bazı hususlarda birbirlerine denk olmaları<br />

veya karının şerefçe kocasından daha aşağı mertebede bulunmasıdır. Birbirlerine denk olan<br />

eşlere ‘küfüv’ denilir. Bu şart dini olmaktan çok sosyal yapı ile ilgilidir ve toplumların<br />

genel kabullerini yansıtır. 9<br />

Yukarıda verdiğimiz tanımlardan yola çıkarak; kefâet, evlenecek eşler arasında<br />

dini, ekonomik ve sosyal bakımdan yakınlık ve denkliği 10 , kadının muhtelif bakımlardan<br />

kendine denk sayılan bir erkekle evlenmesini, evlenecek eşler arasında belli hususlarda<br />

denkliğin bulunmasını, daha çok da evlenecek eşlerden erkeğin kadına denk olmasını ifade<br />

eden bir terimdir. 11<br />

Tanımlardan da anlaşıldığı gibi kefâet sadece kadın bakımından erkekte<br />

aranmaktadır, yani kadının kendine denk bir erkekle evlenmesi istendiği halde erkek için<br />

böyle bir istek söz konusu değildir.<br />

Fıkıhçıların, erkek için denkliğin aranmaması noktasındaki düşünceleri genel<br />

itibariyle şu şekildedir:<br />

Erkek evlendiği kadını kendi seviyesine yükseltir. Kadın erkeğe denk olmasa bile<br />

böyle bir evlilikten doğacak çocuklar babalarıyla aynı ortamda yaşayacaklarından<br />

annelerinin aşağı bir sosyal çevreden olmasından zarar görmeyeceklerdir. 12<br />

Kadında denkliğin aranması noktasında öne sürülen gerekçeler ise şunlardır:<br />

Şerefli (asil) bir kadın kendisinden daha düşük bir seviyede bulunan bir adama<br />

kadınlık etmekten çekinir. Kadını alan kocasıdır, ailenin ismi kocaya aittir. Bu yüzden<br />

kadının düşük seviyede olması erkeği çok fazla etkilemez. 13 Kadın ancak kendine denk<br />

6<br />

el-Aynî, Ebû Muhammed, el-Bidâye fî Şerhi’l-Hidâye, Beyrut 1990, c. IV, s. 617; Bilmen, Ömer Nasûhi,<br />

Hukuk-i İslâmiyye ve Istılahât-ı Fıkhiyye Kâmusu, Bilmen Yayınevi, İstanbul 1968, c. II, s. 65.<br />

7<br />

Abdulhamid, Muhammed Muhyiddin, el-Ahvâlü’ş-Şahsiyye fi’ş-Şerîati’l-İslâmiyye, Beyrut 2003, s. 95.<br />

8<br />

el-Cezîri, Abdurrahman, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yay., İstanbul 1994,<br />

c. V, s. 2112.<br />

9<br />

Erdoğan, Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005, s. 300.<br />

10<br />

Döndüren, Hamdi, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yay., İstanbul t.y., s. 265; Karaman, Hayreddin, Ana<br />

Hatlarıyla İslam Hukuku, Ensar Neşriyat, İstanbul t.y., c. II, s. 77.<br />

11<br />

Cin, Halil, İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Selçuk <strong>Üniversitesi</strong> Yay., Konya 1988, s. 158; Çeker<br />

Orhan, İslam Hukukunda Akitler, İttifak Holding A.Ş. Yay., Konya 1999, s.253; Aktan, Hamza, “Kefâet”<br />

md., TDV İslam Ansiklopedisi , c. XXV, s. 166.<br />

12<br />

Cin, a.g.e., s.158.<br />

13 İbn-i Abidin, a.g.e., s. 422.<br />

4


olan kimse ile evlendiği zaman mutlu olabilir. Çünkü sosyal mevkisi yüksek olan soylu bir<br />

kadın hiçbir zaman bayağı bir kimsenin eşi olmak istemez, 14 bu durum evlilikteki karşılıklı<br />

sevgi bağını zayıflatacağı gibi, evliliğin devamını da güçleştirecektir. 15<br />

Burada şu hususu da belirtmemiz faydalı olacaktır: Mutsuzluk nedeni olabilecek<br />

denk olmama durumunu yalnızca kadına yönelik düşünmek yanlış olur. Çiftlerin asgarî<br />

müştereklerde denkliği yakalayamamaları her ikisi için de mutsuzluk nedeni olabilir.<br />

Çünkü evlilik tek tarafı (kadını) bağlayan ve sadece onun mutluluğu için hizmet eden bir<br />

oluşum değildir, evlilikten doyum ve arzulanan beklentilerin gerçekleşmesi her iki bireyin<br />

menfaati için de geçerlidir.<br />

1.1.2. Kefâetin Dayanağı<br />

Kur’an-ı Kerim’de evlilik birliğinin sağlam temeller üzerine kuruluşunu ve sağlıklı<br />

işleyişini hedef alan bir dizi tedbir ve öğüt 16 yer alırsa da kefâet konusuyla ilgili herhangi<br />

bir bulguya rastlanmamaktadır.<br />

Hadislerde ise konu hukuki bir şart ve gereklilik olmaktan çok eşler arası uyumu ve<br />

ailenin devamlılığını sağlayıcı bir tavsiye ya da sosyal realitenin bir ifadesi olarak yer<br />

bulur. Bu hadislerden bazıları şunlardır :<br />

1) Hz. Ömer’den gelen rivayette Hz. Peygamber (s.a.v) : “ Kadınları ancak velileri<br />

evlendirir ve onlar ancak denkleriyle evlenirler.” 17 buyurur.<br />

2) Câbir b. Abdillah’dan gelen rivayette Hz. Peygamber (s.a.v): “Denkleri<br />

bulunduğu zaman şan ve soy sahibi kadınları evlendirmekten kaçınmayın.” 18 buyurur.<br />

3) Hz. Ayşe’den gelen rivayette Hz Peygamber (s.a.v) : “Neslinizi devam ettirecek<br />

olan nutfenizi seçiniz. Denklerinizle evleniniz ve kadınlarınızı denkleriyle evlendiriniz.” 19<br />

buyurur.<br />

4) Hz. Ali’den gelen rivayette Hz. Peygamber “Yâ Ali dengini bulduğun zaman<br />

bekârı evlendirmeyi geciktirmeyin.” 20 buyurur.<br />

14<br />

el-Merginâni, el-Hidâye Şerh-i Bidâyetü’l-Mübtedî, çev. Ahmed Meylâni, Dâru’l-Erkâm, Lübnan ty., s. 24.<br />

15<br />

Acar, Halil İbrahim, İslam Hukukunda Evliliğin Sona Ermesi, Ekev Yay., Erzurum 2000, s. 194.<br />

16<br />

Bkz.: Bakara 2/228. “ Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da onlar üzerinde<br />

hakları vardır.”; Nisa 4/18. “ Kadınlara normal ve iyi davranın. Onlarda hoşunuza gitmeyen bir şey<br />

olursa… belki bir şey hoşunuza gitmediği halde Allah onu size hayırlı kılmıştır.”<br />

17<br />

Muvatta, Nikâh 5.<br />

18<br />

Ebû Dâvud, Nikâh 3; Neseî, Nikâh 11.<br />

19<br />

İbn-i Mâce, Nikâh 46.<br />

20<br />

Tirmîzi, Mevâkıt 13; Cenâiz 73; İbn-i Hanbel, I,105; Şevkâni, Neylü’l- Evtâr Şerh-u Mülteka’l-Ebhûr,<br />

Beyrut 2000, c. V, s. 240.<br />

5


5) Ebû Hureyre’den gelen rivayette Hz. Peygamber (s.a.v) : “Dininden ve<br />

ahlâkından râzı olduğunuz kişiler size evlenme teklifi yaptığında onunla evleniniz. Eğer<br />

böyle yapmazsanız yeryüzünde fitne ve fesat olur.” 21 buyurur<br />

1.1.3. Kefâetin Hükmü<br />

Aile hukukunun temeli olan evlilik konusu tüm hukuk sistemlerinde çeşitli<br />

yönleriyle derinlemesine yer tuttuğu gibi İslam Hukuku’nda da tüm detaylarıyla geniş<br />

kapsamda irdelenen bir konu olmuştur. Bu detaylardan biri olarak kefâeti zikredebiliriz.<br />

Hukukçular bu konuda da oldukça derinlemesine mesai yapmışlardır. Kimi kefâeti evlilik<br />

için bir şart olarak kabul etmişken, kimi ise kefâeti bir şart olarak kabul etmemiştir.<br />

1) Kefâetin şart olduğunu kabul edenlerin gerekçeleri:<br />

Kefâet, gerek Hanefîlerce gerek Şafiîler ve Hanbelîlerce nikâhın lüzumunun veya<br />

sıhhatinin bir şartıdır. Hanefîyye’den yalnız İmam Kerhî’ye (v. 340/ 950) göre nikâhta<br />

kefâet asla şart değildir yani nikâhta kefâetin varlığı veya yokluğu aranmaz. 22<br />

“Kefâet nikâhta şarttır.” diyenler, nikâhın sıhhatinin veya lüzumunun şartı olduğu<br />

konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bu ihtilafa göre kefâet gözetilmeden nikâh akdi, “Kefâet<br />

sıhhatin şartıdır” diyenlerce batıl, diğerlerince gayr-ı lâzım olur. “Kefâet, nikâhta lüzumun<br />

şartıdır.” diyenler çoğunluktadır. 23 Nikâh akdi gayr-ı lâzım olunca değişik durumlara göre<br />

fesh etme yetkisine hem kadın hem de veli sahip olur. 24<br />

Bu görüşte olanların ortaya koyduğu deliller şunlardır:<br />

Hz. Ömer’den gelen, “Kadınları ancak velileri evlendirebilir, onlar da<br />

denklerinden başkaları olamaz” 25 “Neslinizi devam ettirin ve denk olanlar ile evlenin.” 26 ,<br />

“Dengi bulunan kadınların evlenmelerine mani olmayınız.” 27 şeklindeki rivayetler.<br />

Hz. Peygamber (s.a.v), Hz. Ali’ye hitaben şöyle buyurmuştur: “Yâ Ali, üç şeyi<br />

geciktirme; vakti gelince namazı, hazır olunca cenazeyi ve dengi bulunan bekârı<br />

evlendirmeyi.” 28<br />

21<br />

Tirmizi, Nikâh 3; İbn-i Mâce, Nikâh 46 ; Şevkâni, a.g.e., c.V, s. 240.<br />

22<br />

es-Serahsî, Ebû Sehl Şemsü’l-Eimme, el-Mebsut, Dâru’l-Mârife, Beyrut 1989, c. V, s. 22-23; Zuhaylî,<br />

Vehbe, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Risale Basın Yayın, İstanbul 1992, c. IX, s. 6741; Bilmen, Kâmus, s. 72.<br />

23<br />

Bilmen, Kâmus, c. II, s. 73.<br />

24<br />

el-Ceziri, a.g.e., c. V, s. 2112.<br />

25<br />

Muvatta, Nikâh 5; İbn-i Mâce, Nikâh 46.<br />

26<br />

İbn-i Mâce, Nikâh 46.<br />

27<br />

Buhâri, Nikâh 34; Tirmîzi, Zühd 53; Ebû Davud, Nikâh 3; Neseî, Nikâh 11.<br />

28<br />

Tirmîzi, Muvâfakat 13; Cenâiz 73; İbn-i Hanbel, I,105.<br />

6


Hukukçu Kemaleddin İbn-i Hümâm (v. 861) evlilikte kefâetin lehinde olan<br />

hadisleri geniş bir araştırma ve incelemeye tabi tutup tenkit etmiş ve kendi görüşü olarak<br />

kefâetin gerekli olduğu fikrini savunmuştur. 29<br />

Evlikte kefâetin şart olduğunu belirten Ömer Nasûhi Bilmen, nikâhın ömür boyu<br />

devam etmek üzere akdedildiğini, sohbet, ülfet, muaşeret, yakınlığın tesisi gibi maksatlara<br />

hizmet etmesi gerektiğini bunun ise ancak birbirlerinin dengi olanlar arasında<br />

gerçekleşeceğini belirtir. 30<br />

Evliliğin meşru kılınmasından maksat, ömür boyunca diğeri sebebiyle eşlerden her<br />

birinin maslahatını, menfaatini temin etmek, düzenlemektir. Aynı zamanda evlilik<br />

dünürlük yoluyla akrabalık tesis eder. Öyle ki uzak olan yakın olur her konuda destek olur,<br />

dünürünü üzen şey kendini üzer, onu sevindiren şey de kendini sevindirir. Bu da ancak<br />

karşılıklı yaklaşma ve anlaşma ile mümkün olur. Açıkça bilinen gerçek şu ki, zikredilen<br />

vasıflarda uzaklaşma olması halinde gönüller ve ruhlar bir araya gelmez, ülfet kurulmaz,<br />

dostluk sağlanmaz. Çünkü asil bir aileden gelen şeref sahibi bir kadın ve ailesi erkeğin<br />

kendilerinden her yönüyle daha düşük olmasını kabullenmez ve nikâhı bozma yoluna<br />

gidebilir. 31<br />

Serahsî (v. 490), Mebsut’ta denkliğin gerekliliğini ilginç bir kıyaslama yoluna<br />

giderek anlatmaktadır: Araplar arasında denklik öteden beri istenegelmiştir. Öyle ki Bedir<br />

Savaşı’nda ortaya çıkan üç kişinin kıssasında bu durum anlaşılabilir; Utbe, Şeybe ve Velid<br />

müşrikler adına ortaya çıkınca Müslümanlar adına onların karşısına Ensarın gençlerinden<br />

üç kişi çıktı. Müşrikler neseplerini sordu, onlar da söyledi. Bunun üzerine müşrikler: “Biz<br />

Kureyş’den denklerimizi isteriz” dediler. Gençler geri döndü, Peygamber de onların yerine<br />

Hz. Hamza, Hz. Ali, Ubeyde’yi görevlendirdi. Kıssanın sonunda Serahsî şu yorumu<br />

yapmaktadır: “Savaşta denklik isteği müşriklere reddedilmediğine göre nikâhta da<br />

aranmalıdır. Çünkü nikâh akdi bir ömürlük yapılır.” 32<br />

Kefâetin gerekliliğini savunanlar tezlerini bazı ayetlerle de desteklemişlerdir.<br />

“Eşleriniz sizin için sizde eşleriniz için bir elbisesiniz.” 33 , “Zîna eden erkek zina eden veya<br />

müşrik olan bir kadından başkasıyla evlenemez.” 34<br />

29<br />

İbn-i Hümâm, Kemaleddin Muhammed, Fethu’l-Kâdir, c. III, Beyrut 1995, s.285.<br />

30<br />

Bilmen, Kâmus, c. II, s. 73.<br />

31<br />

İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kâdir, c. III, s. 293; Abdülhamid, a.g.e., s.95; Ferec, Seyyid Ahmed, Ehl-i Sünnet<br />

Mezheplerinde Evlilik ve Hükümleri, Dâru’l-Vefâ, Mısır 1989, c. I, s. 111.<br />

32<br />

Serahsî, a.g.e., c.V, s. 23.<br />

33 Bakara 2/183–187.<br />

34 Nûr 24/3.<br />

7


1917 tarihli Hukuk-i Aile Kararnâmesinin 45. maddesinde kefâetin varlığını kabul<br />

eden şu madde yer almaktadır “Mal ve sanat gibi hususlarda erkeğin kadına denk olması<br />

nikâhın lüzumunun şartıdır”. 35<br />

Sonuç olarak evlilik birliğinde tam bir uyum ve anlaşma sağlanması, eşler arasında<br />

sosyal ve kültürel yönden büyük farklar bulunmamasına bağlıdır. Bu da kefâete taraftar<br />

olanlara hak veren delillerden biri olarak kabul edilebilir. 36<br />

2) Kefâetin şart olduğunu kabul etmeyenlerin gerekçeleri:<br />

Hasan el-Basrî (v. 110/775), Süfyan es-Sevrî, (v. 161/883) Ebû’l Hasan el-Kerhî (v.<br />

340/952) ve Cessâs (v. 370/981) gibi İslam hukukçularına göre evlenecek eşlerin<br />

Müslüman olması, evlenme engelinin bulunmaması akdin lüzumu için yeterlidir.<br />

Dolayısıyla kefâet nikâhın devamlılığı açısından gerekli bir şart değildir. 37 Koca kadına<br />

ister denk olsun, ister olmasın evlilik sahih ve bağlayıcı olur. 38<br />

Bu görüşü benimseyen hukukçuların delilleri şunlardır:<br />

“Allah katında en üstününüz takva bakımından en üstün olanınızdır.” 39 ayetini delil<br />

olarak göstermektedirler.<br />

Hz. Peygamber (s.a.v) : “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir. Hiç kimsenin kimseye<br />

takvadan başka bir üstünlüğü yoktur.” 40 , “Ey insanlar dikkat ediniz! Şüphesiz Rabbiniz bir,<br />

babanız birdir. Bir Arab’ın yabancı üzerine yabancının da Arap üzerine takvanın dışında<br />

herhangi bir üstünlüğü yoktur.” 41 buyurmuştur.<br />

Hz. Peygamber zamanında yapılan uygulamalar da evlilikte kefâete riayet<br />

edilmediğini göstermektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:<br />

Bilal-i Habeşî Ensâr’dan bir kız istemiş, denk olmadığı için kız tarafı bu isteği geri<br />

çevirmişti. Durumdan haberdar olan Hz. Peygamber: “Ey Bilal, git onlara Allah Resûlü<br />

size beni evlendirmenizi emrediyor de.” demiştir. Denklik olmadığı halde Resulullah<br />

onlara Bilal’i evlendirmelerini emretmiştir. Eğer denklik muteber olsaydı emretmezdi. 42<br />

Ebû Hind, kan almakla uğraşan azatlı bir köledir. Ebû Hind, Benî Beyâza<br />

kabilesinden bir kız istemiş, ancak denklik bulunmadığı için kızı vermek istememişlerdi.<br />

35<br />

Hukuk-i Aile Kararnâmesi, md. 45, Sadeleştiren: M.Akif Aydın, İstanbul 1985<br />

36<br />

Cin, a.g.e., s. 161.<br />

37<br />

İbn-i Hümâm, Fethu’l- Kâdir, c. II, s. 418; el-Kâsâni, Alâuddin Ebû Bekr, Kitâbu’l-Bedâi’üs-Sanâ’i fî<br />

Tertîbi’ş-Şerâi, Dâru’l-Mârife, Beyrut 2000, c. II, s. 317; el- Mevsilî, Abdullah b. Mahmud , el-İhtiyâr li-<br />

Ta’lil’il-Muhtâr, Pamuk Yay., İstanbul t.y., s. 101.<br />

38<br />

Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 6736.<br />

39<br />

Hucurât 49/13.<br />

40<br />

İbn-i Hanbel, Müsned, 411.<br />

41<br />

Ebû Dâvud, Edeb 110; Tirmizî, Menâkıb 73.<br />

42<br />

El-Kâsâni, Bedâi’ü’s-Sanâ’î, c. II, s. 497; İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kadîr, c. II, s. 285; Bilmen, Kâmus, s. 74.<br />

8


Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Ey Benî Beyâza halkı Ebû Taybe’yi evlendirin, eğer bunu<br />

yapmaz iseniz sizin için büyük bir fitne ve fesat olur.” 43 buyurmuştur. Resûlullah bu<br />

tavrıyla kan almakla uğraşan Ebû Hind’i insanların küçümsememesi, kızlarını alıp<br />

vermekten kaçınmaması gerektiğini göstermiştir. Eğer nikâhta denklik aransaydı, Hz.<br />

Peygamber bu şekilde bir tavır sergilemezdi. 44<br />

Ayrıca, evlilikte kefâetin aranmayacağını savunan bu grup, kısasla kefâeti<br />

kıyaslama yoluna gitmişlerdir. Onlara göre kefâet aransaydı kısasta da aranırdı. Oysa<br />

kısasta kefâet geçerli değildir. Soylu bir kimseye karşılık sıradan birisi kısas olunabilir. 45<br />

Öne sürülen görüşlerden biri de şudur: Eğer nikâhta kefâet muteber olsaydı, erkek<br />

tarafında arandığı gibi kadın tarafında da aranırdı. Halbuki kadın tarafında kefâetin<br />

araştırılmadığı bilinmektedir. 46<br />

Kısacası kefâete karşı olanlar, tüm insanları Âdem’in çocukları olarak kabul edip<br />

aralarında herhangi bir ayırım yapılmasına taraftar değillerdir. 47<br />

Kefâetin kayda alınacak bir şart olmadığını savunan bu grup tezlerini gerek<br />

Hucûrat Sûresi 13. âyet ile gerekse Hz. Peygamber’in, bizzat kendi akrabalarından olan<br />

Kureyş kadınlarını diğer Araplarla evlendirmesi, toplumda sosyal mevkisi düşük erkeklerin<br />

istediği kadınlarla evlenebilmesi için emir ve tavsiyelerde bulunması, aracı olması gibi<br />

sünnetten delilleri göz önüne alarak evlilikte denkliğin olmadığını bu şekilde Kur’an ve<br />

sünnetle temellendirmişlerdir. 48<br />

Ayrıca şu hususu da belirtmek faydalı olacaktır. Hz. Peygamber döneminde eş<br />

seçimi konusunda kadın da erkekle aynı haklara sahip olmuştur. Bu devirde kadının<br />

istemediği bir kişiyle evlendirilmesine izin verilmediği gibi evlenmek istemediği takdirde<br />

de evlilik yapmaya zorlanmasına müsaade edilmemiştir. 49<br />

Evlilik ve eş seçimi konusunda kadınların Hz. Peygamber döneminde kazandıkları<br />

haklar raşid halifeler devrinde de korunmuştur. 50 Denklik konusunda Hz. Ömer’in:<br />

“Kadınların denk olmayanlarla evlenmelerini yasaklarım” sözü ile genç kadınların çirkin<br />

43 Ebû Davud, Nikâh 26.<br />

44 Şevkâni, a.g.e., c. V, s. 240; Abdülhamid, a.g.e., s. 96.<br />

45 Bilmen, Kâmus, c. II, s. 74; Serahsî, el- Mebsut, c. V, s. 24.<br />

46 el-Kâsâni, Bedâi’ü’s-Sanâ’i, c. II, s.501; Bilmen, Kâmus, c. II, s.74.<br />

47 Cin, a.g.e. , s. 160; Topaloğlu, Bekir, İslam’da Kadın, Yağmur Yay., İstanbul 1983, s. 82.<br />

48 Abdülhamid, a.g.e., s. 97; Aktan, “Kefâet”, TDV İslam Ansiklopedisi, c. XXV, s. 168.<br />

49 Ateş, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın, Beyan Yay., İstanbul 2000, s. 30.<br />

50 Ateş, a.g.e., s. 36.<br />

9


ve kendilerine denk olmayan yaşlı erkeklerle evlendirilmesini yasakladığına dair bir<br />

rivayet bulunmaktadır. 51<br />

söylemeliyiz :<br />

Tüm bunlarla birlikte kefâeti kabul etmeyenlere şu şekilde eleştiriler getirildiğini<br />

“Allah katında en değerliniz Allah’tan en çok sakınanızdır” 52 âyeti ve “İnsanlar<br />

tarağın dişleri gibi eşittirler…” hadisi dünya ile ilgili değil ahiretle alakalıdır. 53<br />

Hz. Bilal ile ilgili hadis-i şerif ile kefâetin muteber olmadığına hüküm verilemez bu<br />

hadis, tevazûun ve kefâet talebini terk etmenin mendub olduğuna ve kefâet şartını, diyanet<br />

hususunda aramanın daha doğru olacağına delalet eder, kefâet şartını aramamaya delalet<br />

etmez. Bununla birlikte bu emrin Hz. Peygamber’in Hz. Bilal’i çok sevmesinden ötürü<br />

sadece ona özel verilmiş olması da muhtemeldir. 54<br />

Nikâh hususunda kefâeti, kısasa kıyas etmek uygun değildir. Çünkü, kısas tüm<br />

Müslümanların can güvenliği ve nefs müdafaalarını temin etmek faydasına bağlı olarak,<br />

hayatta olanların korunması için meşru kılınmıştır. Katil ile maktul arasında denklik<br />

aramak bu maslahatın ortadan kalkmasına sebep olur. Bu takdirde herkes dengi olmayan<br />

düşmanını öldürmeyi düşünür ve sonuç olarak kısastan beklenen netice elde edilmez.<br />

Nikâh konusunda kefâeti kabul etmek ise evlenmekle elde edilmesi arzulanan maslahatın<br />

gerçekleşmesine vesile olur. 55<br />

1.2. Kefâetin Kapsamı ve Mezheplerin Bu Konudaki Görüşleri<br />

Kefâetin Kapsamı Konusunda Hukukçuların Genel Görüşü:<br />

İslam hukukçularının kefâetin kapsamı üzerindeki görüşlerini şu şekilde<br />

özetleyebiliriz:<br />

1. Hanefî hukukçulara göre : Nesep, İslam, diyânet, sanat, hürriyet ve mal. 56<br />

bakımlarından denklik aranır.<br />

2. Şafiî hukukçularına göre: İslam, diyânet, nesep, hürriyet, meslek ve ayıplardan<br />

uzak olmak. 57 yönlerinden kefâet aranır.<br />

51<br />

Savaş, Rıza, Râşid Halifeler Devrinde Kadın, Ravza Yay., İstanbul 1996, s. 122.<br />

52<br />

Hucurât 49/13.<br />

53<br />

Bilmen, Kâmus, c. II, s. 73-74.<br />

54<br />

Bilmen, Kâmus, c. II, s. 74.<br />

55<br />

el-Kâsâni, Bedai’ü’s- Sanâ’i, c. II, s. 317; Bilmen, a.g.e., c. II, s. 74.<br />

56<br />

el-Kâsânî, Bedai’ü’s-Sanâ’i, c. II, s. 501; el- Kudûrî, Ebû’l-Hüseyin, el- Muhtasar, Eser Kitabevi, İstanbul<br />

1967, s. 227.<br />

57<br />

Şirbînî, Şemsüddin Muhammed, el-Muğni’l-Muhtâc, Lübnan 1994, c. III, s.270.<br />

10


3. Mâliki hukukçularına göre, mûteber olan dindir. İmam Mâlik’ten (v. 179) gelen<br />

başka bir rivayette de; dindarlık ve ayıplardan uzak olmak kefâet için yeterli şartlardır. 58<br />

4. Hanbelî hukukçularına göre; din ve nesep bir başka rivayette de din, nesep,<br />

hürriyet, mal, sanat, ve ayıplardan selamette olmak muteberdir. 59<br />

İslam Hukukçularından İbn Ebî Leyla’ya göre; kefâette din ve nesep muteberdir.<br />

Süfyan es-Sevrî’ye göre de, kefâette muteber olan şartlar; din, nesep ve maldır. 60<br />

Bunlara bakarak, hukukçuların kefâetle ilgili şartlar hususunda tam bir mutâbakat<br />

içinde olduklarını söylememiz mümkün olmamakla birlikte, din, dindarlık ve nesep gibi<br />

şartların çoğunluk tarafından kabul edilmiş olduğu görülmektedir.<br />

1.2.1. Hanefî Mezhebine Göre Kefâet<br />

Hanefî mezhebine göre: Nesep, İslam’a giriş, diyânet, sanat, hürriyet, mal olmak<br />

üzere altı noktada denklik aranır. 61 Mezhep içinde de bunların bir kısmında ittifak<br />

edilirken, bir kısmında ihtilaf edildiği görülmektedir.<br />

1.2.1.1. Nesepte Denklik<br />

Nesep: Soy, baba soyu ya da bir beldeye, kabileye veya mesleğe olan nispettir.<br />

Kişinin soyunun baba ve dedesine dayanması olarak da tarif edilebilir. Nesep, hukuk<br />

bakımından baba cihetinden olan karabete (yakınlığa) mahsustur. 62 Bu hususta yüce Allah<br />

şöyle buyurur: “İnsanı sudan yaratıp, onu nesep ve sıhriyet sahibi kılan( soy-sop veren)<br />

odur.” 63 Ömer Nasûhi Bilmen bu ayete şu yorumu getirir: “Yani, Allah, su ile yoğrulan bir<br />

asli maddeden insan cinsini yaratmış, onu iki kısma ayırmıştır. Bir kısmı nesep sahibi olan<br />

erkeklerdir ki, nesepler kendilerine nisbet olunur. Bir kısmı da müsâhareye vesile olan<br />

kadınlardır ki, akrabalık onlar ile oluşur.” 64<br />

Nesebin önemi asaletin kaynağı olmasındandır. Şeref ve aselet birtakım özelliklerle<br />

elde edilir. Asalet; kavim ve soyu arasında saygı kazanmış, makam ve mevki sahibi baba<br />

ve atalardan doğmakla elde edilir. Asil sülaleden olan nesiller fazilet ve üstünlüklerini<br />

mevcut soylarına dayandırırlar. Kişi büyük ölçüde olumlu veya olumsuz ahlakî değerlerini<br />

58<br />

el-Mâverdî, Ebû’l-Hasan Ali, el-Hâviyü’l-Kebîr Şerhu’l-Muhtasar, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1994, c. IX, s. 101.<br />

59<br />

İbn-i Kudâme, Muhammed Abdullah, el-Muğni ve eş-Şerhü’l-Kebîr, Beyrut 1992, c. VII, s. 378.<br />

60<br />

el-Mâverdî, a.g.e., c. IX, s. 101.<br />

61<br />

el-Kâsânî, Bedai’ü’s- Sanâ’i, c. II, s. 501; İbn-i Abidin, a.g.e., c. V, s. 426; Serahsî, el-Mebsut, c. V, s.<br />

24; Abdülhamid, el-Ahvalü’ş- Şahsiyye, s. 97.<br />

62<br />

Bilmen, Kâmus, c. II, s. 65; Ebû Zehra, el-Ahvâlü’ş- Şahsiyye, s. 135.<br />

63 Furkân 25/54.<br />

64 Bilmen, Kâmus, c. II, s. 397.<br />

11


soyundan devralmıştır. İbn-i Haldun (v. 808) Mukaddime’sinde asaletin kaynağının nesep<br />

ve nesil olduğunu, kişinin nesebinin temiz ve şerefli olması halinde kendisinin de aynı<br />

sıfatlara sahip olacağını dile getirmektedir. 65<br />

Bireyin sahip olduğu karakteristik özelliklerinin çoğunu ailesinden devraldığını<br />

düşünecek olursak gerçekten nesep ve soyun önemi daha iyi kavranmış olur. Çünkü, birey<br />

içinde yetiştiği, yetiştirildiği ailenin ürünüdür. Toplumumuz da bu konuda oldukça<br />

duyarlıdır. “Anasına bak, kızını al” gibi özdeyişlerimizin olması da bu önemin bir<br />

göstergesidir.<br />

İslam hukukçularına göre, nesepçe aşağı mertebede bulunan bir erkek şerefli ve<br />

asil olan bir kadına denk olamaz. Nesebi bilinen bir kadın, ancak kendisi gibi nesebi<br />

bilinen bir erkeğe denk olur. Dolayısıyla herhangi bir kabileye mensup olan kişiler,<br />

Arab/Kureyş, Türk, Acem olsunlar bunlar kendi aralarında bütün kolları ile birbirlerine<br />

denktir. Esasında ulemâya göre, nesep bakımından denkliğin aranması sadece Arap ırkına<br />

hastır. Çünkü Araplar neseplerini bir övünç sebebi olarak görmektedirler. 66<br />

Araplar muhtelif kabileler arasında bir hiyerarşi tespit etmişlerdir. Hilafete<br />

selahiyeti ve halifelerin Kureyş kabilesine mensup olmaları nedeni ile genel olarak Arap<br />

ırkının içerisinde Kureyş kabilesinin ayrı bir yeri vardır. Kureyş kabilesinin dışındaki<br />

araplar ise bu nedenle Kureyş’e denk değillerdir. Kureyş soyundan kabileler ancak kendi<br />

aralarında denk sayılırlar. Diğer Arap kabileleri de birbirlerinin dengi kabul edilirler. Bu<br />

sebeple Kureyş kabilesinden bir kadının herhangi bir Arap kabilesinden bir erkekle<br />

evlenmesi uygun sayılmaz. 67<br />

Hz. Peygamber’in Arap, Kuran’ın Arapça oluşu Arap toplumuna bir takım<br />

üstünlükler kattığından Hanefî hukukçuları, Arap ırkı içerisinde Kureyş kabilesine ayrı bir<br />

önem vererek bu kavmin erkek ve kızlarını karşılıklı olarak birbirlerine denk görmüşlerdir.<br />

Kureyşli bir erkek, Arab’ın bütün kızlarına denktir. Kureyş’in dışındaki bir Arap kızı da,<br />

herhangi bir Arap kabilesinin erkeğine denktir. Fakat Arap olmayan bir erkek, Arap kızına<br />

denk değildir. 68<br />

İmam-ı Âzam’ın bu konuda ileri sürdüğü delil şudur:<br />

65<br />

İbn-i Haldun, Muhammed b. Abdurrahman, Mukaddime, çev. Süleyman Uludağ, Dergah Yay., İstanbul<br />

1988, s. 431.<br />

66<br />

Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 22; Kudûrî, el-Muhtasâr, s. 113; Kâsâni, Bedai’ü’s- Sanâ’î, c. II, s. 323; İbn-i<br />

Hümâm, Fethu’l-Kâdir, c. III, s. 419; Şeyhzâde, Mecmeu’l- Enhûr, c. I, s. 277; el-Gelibolî, Abdurrahman<br />

b. Muhammed, Mecmeü’l Enhûr fî Şerh-i Mültekâ’l Ebhûr, Beyrut 1998, c. I, s. 489.<br />

67<br />

Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 22; İbn-i Hümâm, Fethu’l- Kâdir, c. III, s. 419; Âmidî, Seyfeddin Ebû’l-<br />

Hasan, el-İhkâm fi Usûli’l-Ahkâm, Kahire 1967, s. 622<br />

68<br />

Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 24; el-Kâsânî, Bedai’ü’s- Sanâ’i, c. II, s. 498.<br />

12


“Kureyş birbirinin dengidir. Araplar ise kabile kabile birbirlerine denktirler. Mevâli<br />

(Arap olmayan) ise birbirlerine kişiden kişiye denktir. 69<br />

Hanefî hukukçulardan Serahsî (v. 490) ile Kemaleddin İbn-i Hümâm (v. 861) bu<br />

hadisleri geniş bir kritiğe tabi tutarak sağlıklı olmadıkları yönünde fikir belirtmişlerdir. 70<br />

Kureyş’in genel Arap kabilesi üzerine üstünlüğü veya Arab’ın Arap olmayana karşı<br />

üstünlüğü hususunda herhangi bir delile rastlanması bir yana deliller bunun tersini ispata<br />

yöneliktir. İslam tüm ırk ayrımlarını ortadan kaldırarak insanları eşitlik ve takvâ prensipleri<br />

altında toplamıştır.<br />

Peygamberimizin tarihî veda hutbesindeki ifadesi açıktır: “Arab’ın, Arap olmayana<br />

takvadan başka bir üstünlüğü yoktur. Hepiniz Adem’den, Adem ise topraktandır.” 71<br />

Kur’an-ı Kerim’de ise: “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden<br />

yarattık, ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki<br />

Allah yanında en değerli olanınız takvaca en üstün olanınızdır.” 72 buyrulur.<br />

Nesepte denklik konusuna farklı bir yaklaşım da şu şekildedir:<br />

Ebû Yusuf’tan (v. 182) rivayet edilmiştir ki Arap olmayan biri ilim elde etmekten<br />

dolayı fazileti ile şöhret bulmuşsa ya da insanlar yanında konumunu yüceltecek<br />

meziyetlere sahipse bu kişi kendinden daha üstün soydan olan bir hanıma denk olur. 73<br />

Hanefî mezhebi de bu görüşü kabul etmektedir.<br />

Yine Hanefî hukukçularından Kadıhân’a (v. 592/ 1196) göre, hasebi iyi olan nesebi<br />

iyi olana denktir. Arap olmayan bir âlim, Arabın eşrafına denktir. Çünkü ilmin şerefi,<br />

nesep ve hasepten üstündür. 74<br />

Bilgi ve kabiliyetle kazanılmış asalet doğumla kazanılmış asaletten üstündür. Bu<br />

nedenle Arap olmayan bir alim Kureyş kabilesinden bir kadınla evlenebildiği gibi, fakir bir<br />

âlim çok zengin bir kimsenin kızıyla evlenebilecektir. Prensibe getirilmiş olan bu istisnaya<br />

dinî bir temel aranmış ve Kuran’ın “Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu?” 75 âyetiyle<br />

69<br />

Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 24; el-Mevsilî, el-İhtiyâr, s. 446; el-Kâsânî, Bedai’ü’s-Sanâ’i, c. II, s. 498;<br />

ez-Zeyleî, Fahrüddin Osman, Tebyînü’l-Hakâik Şerh-u Kenzi’d-Dekâik, Mısır h. 1313, c. II, s. 129.<br />

70<br />

Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 24 ; İbn-i Hümâm ,a.g.e., c. III, s. 285.<br />

71<br />

Ebû Dâvud, Edeb 111; Tirmizî, Menâkıb 73; İbn-i Hanbel, el-Müsned, s. 341-524.<br />

72<br />

Hucurât 49/13.<br />

73<br />

Ebû Zehra, el- Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 138; İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kâdir, c. III, s. 285.<br />

74<br />

İbn-i Hümâm, a.g.e. , c. III, s. 286.<br />

75 Zümer 39/ 11-12.<br />

13


“Allah iman etmiş olanlarla kendilerine ilim verilmiş olanları yükseltir.” 76 gibi âyetleri de<br />

delil olarak kullanılmıştır. 77<br />

1.2.1.2. İslam’a Girişte Denklik<br />

Literatürde hukukçularca İslam’da denklik ile ifade edilen bu şartın esasında<br />

İslam’a giriş tarihi olarak algılanması daha doğru olacaktır. Nitekim Karaman ve Cin de<br />

İslam’daki denklik şartını “ailelerin İslam’a giriş tarihi” olarak ele almaktadırlar.<br />

Burada denklikten maksat kocanın Müslüman olması değildir. Bu, evliliğin sıhhati<br />

için şarttır. Eğer gayr-ı müslim bir erkek Müslüman bir kadınla nikâh akdi yaparsa bu akit<br />

batıldır. Denklik evliliğin sıhhat şartı değil lüzum şartıdır. İslam olmakta denklikten kasıt,<br />

kocanın baba ve dedelerinin Müslüman olmasıdır. Baba ve dede tarafı gayri müslim olan<br />

bir erkek, baba ve dedesi Müslüman olan bir kıza denk değildir. 78<br />

Müslüman olmada denklik Arap olmayanlar arasında aranır. Çünkü bunlarda birini<br />

diğerine üstün kılacak vasıf soyun Müslüman olmasıdır. Babası ve dedesi Müslüman olan<br />

kimse ancak baba ve dedeleri Müslüman olan bir kıza denktir. Sadece babası Müslüman<br />

olan erkek sadece babası Müslüman olan kıza denktir. Sadece kendisi Müslüman olan kişi<br />

babası Müslüman olan kıza denk olamaz. 79<br />

Ebû Yusuf (v.182) sadece babanın Müslüman olması gerektiği ile yetinmiştir.<br />

Sadece babası Müslüman olan erkeğe baba ve dedeleri Müslüman olan kızı denk saymıştır.<br />

Çünkü bir kişiyi babasıyla tanıtmak yeterlidir. İmam Muhammed (v.189) ve Ebû Hanîfe’ye<br />

(v. 150 ) göre ise denklik hem baba, hem de dedenin Müslüman olmasıyladır. 80<br />

1.2.1.2. Dindarlık ve İyi Ahlaka Sahip Olmada Denklik<br />

Hukukçuların diliyle dindarlık ve iyi ahlaka sahip olmak “diyanet” tabirinde<br />

ifadesini bulur. Diyanetten maksat, takva, güzel amel ve üstün ahlaktır. Bunlar en yüksek<br />

övünç kaynağıdır. Bir kadın evleneceği erkeğin bu vasıflardan yoksun olmasından zarar<br />

görebilir. Dolayısıyla böyle bir erkek salih bir kimsenin kızına veya bu salih kıza denk<br />

olamaz. 81<br />

76<br />

Mücâdele 58/ 12.<br />

77<br />

Cin, a.g.e., s. 162.<br />

78<br />

Cin, a.g.e., s. 162; Döndüren, a.g.e., s. 268.<br />

79<br />

İbn-i Hümâm, a.g.e., c. III, s. 298; İbn-i Abidin, Reddü’l- Muhtâr, c. V, s. 428; el-Mevsilî, el-İhtiyâr, s.<br />

446; el-Gelibolî, a.g.e., c. I, s. 489.<br />

80<br />

el-Merginânî, a.g.e., c. I, s. 25; Ebû Zehra, el-Ahvalü’ş- Şahsiyye, s. 138.<br />

81<br />

Ebû Zehra, el-Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 140; Cin, a.g.e., s. 163.<br />

14


Ahlaksız ve iyilik şuurundan mahrum olan kimseye dinde fasık denir. Bir kızın<br />

babası fasık veya babası salih kızı fasık olursa bu durumda fasık bir erkek bu kıza denk<br />

olur. Bu konuda ittifak vardır. 82<br />

Diyanette denklik konusunda Hanefî hukukçuları arasında görüş ayrılığı<br />

bulunmaktadır. İmam Ebû Hanîfe (v. 150) ile Ebû Yusuf (v. 182) kefâette dindarlığı şart<br />

koşarlar. Onlara göre en büyük üstünlük dindarlıktadır ve kadın kocasının soy<br />

düşüklüğünden ziyade kötü ahlakından zarar görür. İmam Muhammed ise dindarlığın<br />

kefâet ile ilgisi olmadığını çünkü dindarlığın ahiret işi olduğunu, dünya ahkamı üzerinde<br />

bir rolünün olmadığını söyler. Eğer kişi kendisiyle alay edilircesine fâsık olur ya da sarhoş<br />

olarak çarşı pazarlara çıkar da çocuklara oyuncak olursa o zaman dikkate alınır. Çünkü<br />

böylesi kimseleri herkes hor görür demiştir. 83<br />

olamazlar” 84<br />

Konu ile ilgili olarak ele alınan ayetler şu şekildedir:<br />

“Öyle ya mü’min olan kimse, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir<br />

“Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenemez.<br />

Zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, mü’minlere<br />

haram kılınmıştır” 85<br />

Bilindiği üzere, bireylerin ahlak anlayışları ve ahlakî duruşları hayatlarının tüm<br />

alanlarını derinden etkileyebilecek güçtedir. Dolayısıyla evlilik gibi iki insanı da çift yönlü<br />

etkileyebilecek bir oluşumda ahlakî tutumların yeterince bilinmesi ve bu hususta denkliğin<br />

aranması çiftlerin menfaatine olacak, ayrıca daha sonra doğabilecek sorunların önüne<br />

geçilmesini sağlayacaktır.<br />

1.2.1.3. Meslekte Denklik<br />

Meslekten kasıt, kişinin rızkını ve geçimini sağlamak için yaptığı iştir. Meslek yönü<br />

ile kefâet kocanın mesleği ile kadının babasının mesleği arasında aranır. Düşük bir meslek<br />

sahibi olan bir kimse, yüksek meslek sahibi olan adamın kızına denk değildir. Kısacası<br />

koca ve kayın pederin meslekleri aşağı yukarı aynı itibarda olmalıdır. 86<br />

82 Ebû Zehra, a.g.e., s. 140<br />

83 Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 25; Kâsânî, Bedâi’ü’s-Sanâ’î, c. II, s. 324; İbn-i Hümâm, a.g.e., c. III, s. 298<br />

el- Merginâni, el-Hidâye, c. I, s. 25.<br />

84 Secde 32/ 18.<br />

85 Nûr 24 / 3.<br />

86 el-Şirbînî, el-Muğni’l-Muhtâc, c. III, s. 223; el-Mevsilî, el- İhtiyâr, s. 446; Ebû Zehra, el-Ahvâlü’ş-<br />

Şahsiyye, s. 140; Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 192; Bilmen, Kâmus, c. II, 67.<br />

15


Eşler arasındaki denklikte mesleğin muteber sayılması Ebû Yusuf ve İmâm<br />

Muhammed’in görüşüdür. İmâmeyn tarafından ileri sürülen bu görüş Hanefî mezhebinin<br />

resmi görüşü olarak benimsenmiştir. Ebû Hanîfe’den iki görüş rivayet edilir. Birine göre<br />

meslek asla mûteber değildir. Çünkü mesleklerin değerlerini belirleyen örftür. Bu da<br />

zamandan zamana mekandan mekana değişir. Bir meslek bir zamanda düşük, diğer bir<br />

zamanda ise şerefli bir meslek halini alabilir. Bir meslek memleketin birinde kıymetli<br />

diğerinde ise kıymetsiz olabilir. Ebû Hanîfe’nin diğer görüşünde ise birbirleriyle uyan<br />

mesleklere sahip olanlar denktir. Ancak kocanın mesleği ile kadının babasının mesleği<br />

arasında aşırı bir fark varsa bunlar denk olamazlar. Örneğin bir doktorun kızı ile bir<br />

temizlik işçisinin akdedeceği evlenme uygun sayılmayacaktır. 87<br />

1.2.1.4. Hürriyette Denklik<br />

Kölelik kavramı, bağlamında değerlendirilmesi gereken bir olgudur. İslam’ın<br />

köleliği tamamen kaldırmadığını fakat bu kurumu ıslah yolunda bir takım girişimlerde<br />

bulunduğunu biliyoruz. Kendi zamanlarında mevcut olan kölelik olgusundan hareketle<br />

hukukçular bu konuyu da denklikte bir şart olarak değerlendirmişlerdir.<br />

Hanefî hukukçularının hürriyet noktasında denkliğin aranması hususunda ittifak<br />

halinde oldukları görülmektedir. Onlara göre; köle olan erkek aslen hür olan bir kadına<br />

denk olamaz. Bu durum azat edilmiş olan erkek için de geçerlidir. Babası azat edilmiş<br />

erkek baba ve dedesi hür olan kadına denk değildir. 88<br />

Hanefî hukukçulara göre kişinin nesebi itibarı ile hür olması gerekir. Kefâetten<br />

amaç evliliğe gelebilecek zararı bertaraf etmektir. Kölelik o toplumda başlı başına bir<br />

kusur olduğundan ve toplumsal statü itibariyle düşük görüldüğünden kişiyi aşağılama<br />

sebebi olarak görülebilir, bu durum da hem evliliğe hem de kadına zarar verebilir. 89<br />

İmam Ebû Yusuf’a (v. 182) göre kişi İslam’ı kabul eder, köle iken azat olur ve<br />

hasebin getirmiş olduğu bir takım meziyetleri taşır ise o zaman hür kadınlara karşı denk<br />

olur. 90<br />

87<br />

el- Mevsili, el- İhtiyar, s. 446; Ebû Zehra, el- Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 140; Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 192;<br />

Bilmen, Kâmus, c. II, s. 67.<br />

88<br />

el- Mevsilî, el- İhtiyâr, s. 445; Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 24; Kâsânî, Bedâi’ü’s- Sanâ’î, c. II, s. 323; İbn-i<br />

Hümâm, Fethu’l-Kadîr, c. III, s. 300; Kudûrî, el-Muhtasâr, s. 113.<br />

89<br />

Serahsî, a.g.e., c. V, s. 24; Kâsânî, a.g.e., c. II, s. 323; Ebû Zehra, el- Ahvalü’ş- Şahsiyye, s. 141<br />

90<br />

Serahsî, a.g.e., c. V, s. 24; Şeyhzâde, Mecmeu’l-Enhûr, c.I, s. 277; el- Aynî, el- Bidâye, c. IV, s. 625.<br />

16


Hayreddin Karaman hürriyette denkliği; baba ve dedelere doğru hür oluş şekliyle<br />

ele almakta ve ‘kölelikten daha önce kurtulan sonra kurtulana denk değildir’ tespitinde<br />

bulunmaktadır. 91<br />

Yine Zuhaylî de bu konuyla ilgili olarak Hanefîlerin hürriyet ile ilgili olarak sadece<br />

kocanın hür olmasını değil aynı zamanda baba ve dedenin de aslen hür olması gerektiği<br />

şartını aradıklarını belirtmektedir. 92<br />

1.2.1.5. Malda Denklik<br />

Hanefî hukukçuları kefâette mâli yönü de dikkate almışlardır. Kefâette servet<br />

kelimesine değişik anlamlar verilmiştir. Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed kelimeyi<br />

alışılmış anlamında yani bir kimsenin sahip olduğu mal ve paranın tamamı olarak kabul<br />

ederler. Bu konuda “İnsanlar soy ile övündüklerinden daha çok mal ile övünürler, malı bir<br />

üstünlük kaynağı olarak görürler.”fikri gerekçe olarak gösterilmektedir. Yani erkeğin<br />

mehir ve nafaka dışında evleneceği kadının servetine denk bir mal varlığına sahip olması<br />

gerekir. 93<br />

Ebû Yusuf malda denklik konusunu farklı şekilde yorumlamıştır. Ona göre önemli<br />

olan eşlerin mâli imkanlarını karşılıklı olarak tartmak değildir. Herhangi bir iş sahibi<br />

olmayan erkek karısının bir aylık nafakasını ve bir meslek sahibi erkek karısının günlük<br />

ihtiyacını temin edebilecek durumda ve her durumda mehr-i muacceli ödemeye muktedir<br />

ise kadın çok zengin de olsa kefâet şartı yerine getirilmiş sayılır. Bu fikir Hanefî<br />

mezhebinin resmi görüşü olarak kabul edilmiştir. 94<br />

Hanefîlerin, İmam Yusuf’un görüşüyle sistemleşen malda kefâet noktasındaki<br />

görüşlerinin şu şekilde olduğu söylenebilir: Akit esnasında bir mihre ve nafakaya yetecek<br />

malı olan koca mâli yönden kendisi veya babası çok zengin olan bir kadına denk olur.<br />

Bunun dışında kalan zenginliğe sahip olması Allah’ın elindedir. Allah dilediğine verir<br />

dilediğinden çeker alır. Çok mala mülke sahip olan insanların bir anda her şeylerini<br />

kaybedip zelil oldukları bilinegelmektedir. 95<br />

91<br />

Karaman, Hayreddin, Mukayeseli İslam Hukuku, İz Yayıncılık, İstanbul 1999, c. I, s. 311.<br />

92<br />

Zuhaylî, a.g.e., s. 192.<br />

93<br />

İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kâdir, c. III, s. 300; Döndüren, a.g.e., s. 269.<br />

94<br />

es-Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 25; Ebû Zehra, el- Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 139; Bilmen, Kâmus, c.II, s. 67.<br />

95<br />

Abdülhamid, el-Ahvalü’ş- Şahsiyye, s. 103; İbn-i Abidîn, Reddü’l-Muhtar, c. V, s. 433-434.<br />

17


Ayrıca yalnız nafakayı sağlayabilen makam ve mevki sahibi kişilerin de mehir<br />

borcunu zenginlik zamanında ödemek üzere geri bırakarak zengin bir kadınla<br />

evlenmelerinde de denkliğin varlığı kabul edilmektedir. 96<br />

Bunun yanında bazı istisnalar da söz konusu olabilmektedir; örneğin devlet<br />

idaresindeki yüksek dereceli bir memur veya bir alim mehri misli karşılamaya muktedir<br />

olmasa bile, zengin bir kıza denk sayılabilir. 97<br />

İmam Yusuf’un görüşü doğrultusunda sistematize edilen malda denklik ile ilgili<br />

Hanefî kâidesi şu ayetle haklılığa kavuşturulmuştur: “Evlenmeye çare bulamayanlar<br />

(mehri,nafakayı teminden aciz olanlar) Allah kendilerini fazlından zengin kılıncaya kadar<br />

evlenmesinler.” 98<br />

Peygamber (s.a.v)’in mal mülk gibi konulara ehemmiyet vermediğini gösteren<br />

birçok rivayet vardır. Onlardan biri de şudur:<br />

“Adamın biri Peygamber’e (s.a.v.) evlenmek istediğini söyler. Peygamber (s.a.v.):<br />

Yanında ne var? diye sorar. Adam bir şey olmadığını söyler. Peygamber (s.a.v.): “Git,<br />

demirden bir yüzük bile olsa bul, gel” der. Adam bulamaz. Sadece üzerindeki elbisesinin<br />

olduğunu söyler. Peygamber (s.a.v.): “Bir tek elbisenle ne yapabilirsin ki onu sen giysen<br />

kadına bir şey kalmaz. O giyse sana kalmaz ” buyurur. Belli bir zaman sonra adam<br />

çağrılarak ezberinde Kur’an’dan ne olduğu sorulur. O da saymaya başlar. Peygamber<br />

(s.a.v): “Kur’an’ dan ezberindekilere karşılık onu sana verdik” buyurur. 99<br />

Bunun yanı sıra Hanefî mezhebine göre; şehirli veya köylü olmak, güzellik, zeka,<br />

kocanın birtakım kusurlardan uzak olması, eşlerin mezhep farklılıkları gibi hususlarda<br />

denklik şartı aranmaz.<br />

1.2.2. Şafiî Mezhebine Göre Kefâet<br />

İmam Şafiî “ Kadınların evlenme işlerinde denk olmalarından daha önemli bir şey<br />

bilmiyorum” diyerek konuya verdiği önemi belirtmiştir. İmam Şafiî aynı zamanda kadın<br />

haklarının zayi olmaması için nikâhta veli şartını ileri sürerken, velilerin de kadınların<br />

nikâhlarını kıymalarında denklik şartına riayet etmelerini ve hatta bu şartı aramalarını<br />

istemiştir. 100<br />

96<br />

İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kâdir, c. III, s. 222; el-Kâsâni, Bedâi’ü’s-Sanâ’î, s. 319-320.<br />

97<br />

Şeyhzâde, Mecmeu’l-Enhûr, c.I, s. 278.<br />

98<br />

Nûr 24 / 33.<br />

99<br />

Sahih-i Buhâri Muhtasâr-ı Tecrîd-i Sarîh, çev. Abdullah Feyzi Kocaer, Hüner Yay., Konya 2003, s. 324.<br />

100<br />

Şafiî, Ebû Abdillah Muhammed b. İdrîs , el-Ümm, Beyrut 1993, c. V, s. 25.<br />

18


Şafiî hukukçuları kefâette aranan şartlarda ihtilaf etmişlerdir. Bir kısmına göre bu<br />

şartlar beş tane bir kısmına göre ise altı tanedir. Bu şartlar: “Nesep, ayıplardan salim<br />

olmak, hürriyet, dindarlık ve iyi ahlak, meslek, mal ”dır. 101<br />

1.2.2.1. Nesep<br />

Bu konuda Şafiîler, Hanefîlerle mutabıktırlar. İnsanlar Arap ve Acemler olmak<br />

üzere ikiye ayrılır. Her biri kendi kavmi içerisinde birbirlerine olan değerleri ve statülerine<br />

göre denktirler. Hanefîlerden farklı olarak Şafiîler nesepte kefâeti sadece Araplar için<br />

değil tüm Müslümanlar için ararlar. Ayrıca kadın konusunda daha katı davranan Şafiî<br />

hukukçuları, kadının etrafta soylu olarak bilinen bir şahsa intisap etmesi halinde erkeğin de<br />

aynı şekilde soylu bir şahsa intisap etmesini isterler. 102<br />

1.2.2.2. Fizikî-Ruhî Sağlamlık<br />

Şafiî hukukçuları erkeğin, evliliğin devam etmesini sakıncalı kılan bir takım<br />

hastalıklardan selamette olmasını şart koşmuşlardır. Yani, ayrılmaya sebep olan cünun,<br />

cüzzam gibi ayıpları kocanın taşımaması gerekir. 103<br />

Evlilik ilişkilerine zarar getiren birtakım kusur sayılan özellikler vardır ki, bunlar<br />

karı ve kocanın her ikisinde de bulunabileceği gibi sadece taraflardan birinde de<br />

bulunabilir. Kocada bulunduğu zaman kadın için, kadında bulunduğu zaman da koca için<br />

evliliği feshettirme hakkı doğar. Bu ayıp sayılan kusurların bilinme zamanı önemli<br />

değildir. Nikâh akdinden önce, sonra veya cinsel ilişkiden sonra olması hukuki neticeyi<br />

değiştirmez. Kendisinde bu ayıplardan birisi bulunan bir kimse ister kadın ister erkek olsun<br />

ayıpsız olana denk değildir. Çünkü nefis böyle ayıpların kendisinde bulunduğu kişiyle<br />

birlikte olmak istemez. Böylelikle nikâhtan umulan amaç bozulur. 104<br />

Evlilik ilişkisine zarar verecek kusurlar (cüzzam, delilik, alacalı olmak cinsel<br />

hastalıklar) her iki taraf için de evliliği feshetme sebebi olabilir. Her ikisinde bulunması<br />

durumu değiştirmemektedir. Çünkü insan kendisinde bulunan bir hastalıktan tiksinmezken<br />

başkasında bulunan aynı hastalıktan tiksinti duyabilir. 105<br />

101<br />

el-Cezîri, a.g.e., c. V, s. 2117; Zuhaylî, a.g.e., s. 191; Bilmen, Kâmus, c. II, s. 68.<br />

102<br />

el-Cezîri, a.g.e., c. V, s. 2117; Cin, a.g.e , s. 164.<br />

103<br />

en-Nevevî, Ebû Bekir Zekeriyâ, Ravzatü’t-Tâlibin, Beyrut ty., c. V, s. 424; Dimyâti, a.g.e., c. III, s. 556;<br />

Bilmen, a.g.e., c. II, s. 68.<br />

104<br />

en-Nevevî, a.g.e., c. V, s. 424; Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 196.<br />

105<br />

el-Cezîri, a.g.e., c. V, s. 2117.<br />

19


Akdin feshini gerektirmeyen ancak örfte kusur sayılma ihtimali olan kör, topal, kel<br />

olma gibi durumlarda iki görüş vardır: 106<br />

a. Nikâh akdine tesir etmeyen kusurlarda akit devam eder.<br />

b. Nefsin iyi görmediği ve toplum tarafından kusur sayılan bir sıfatın oluşmasında<br />

muhayyerlik hakkı doğar.<br />

Hanefîler ve Hanbelîlerce ayıplardan salim olmak denkliğin şartlarından değildir.<br />

Fakat velilere değil kadına tercih, seçme hakkını tanırlar. Çünkü ayıbın zararı sadece<br />

onunla ilgilidir. Velisi de kadının cüzzamlı, alacalı, ve deli olan birisiyle evlenmesine mani<br />

olabilir. 107<br />

Ayrıca baba ve velinin kusuru gerektiren bir hastalığa yakalanması çocuk için<br />

muteber değildir. Kusurlar sadece eşlerde arandığı için, böyle bir ailenin çocuğu sağlıklı<br />

ailenin kızına denktir. 108<br />

1.2.2.3. Hürriyet<br />

Bu konuda da Hanefîler ile Şafiîler aynı görüşü paylaşırlar. Hür olmak denkliğin<br />

şartlarındandır. Bir erkek sonradan hür olmuş olsa bile özgür bir kadına denk değildir.<br />

Çünkü kölelik kişi için bir noksanlıktır. Kendi kazancında tasarruf hakkına sahip değildir<br />

ve ona malik değildir. Çünkü hür olanlar kendilerinden mevki ve soy bakımından düşük<br />

olanlarla akraba olmakla ayıplandıkları gibi, kölelerle akraba olmakla ayıplanırlar. 109<br />

Şafiîler, Hanefîlere aynı zamanda aslın (baba ve dede) da hür olması noktasında<br />

katılmaktadırlar. Babalarından biri köle olan babası önce köle olup sonradan hür olan<br />

birine denk değildir. İki babası hür olan bir babası hür olana denk değildir. Ayrıca sadece<br />

Hanefî ve Şafiîlerin ortak görüşte oldukları bir diğer şart, aslen hür olan bir kadına,<br />

sonradan hür olan (azad edilmiş) bir kimse denk değildir. Çünkü hür olanlar, kölelerin<br />

akrabalığı ile ayıplandıkları gibi, sonradan hür olanların akrabalığı ile de<br />

ayıplanabilirler. 110<br />

106 en-Nevevî, a.g.e., c. V, s. 424.<br />

107 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 196.<br />

108 en-Nevevî, a.g.e., c. V, s. 424.<br />

109 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 192<br />

110 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 193.<br />

20


1.2.2.4. Dindarlık ve İyi Ahlak<br />

Dindar ve iyi ahlak sahibi olmak, Şafiîlerde de Hanefîlerdeki gibi denklik sıfatı<br />

olarak kabul edilmiştir. Günahkâr olarak da ifade edebileceğimiz fasık bir kimse iffetli bir<br />

kadına denk olamaz. 111<br />

“Öyle ya mümin olan, fasık kimse gibi midir ? Bunlar elbette bir olmazlar ” 112 , “<br />

Zîna eden erkek, zîna eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenemez ” 113 gibi<br />

ayetler dindar ve iyi ahlaka sahip olma noktasında denkliğin gerektiğine dair delil olarak<br />

gösterilmektedir.<br />

Ayrıca, itikadî ve amelî durumu gizli olup fıskı zahir olmayan bir erkek iffetli bir<br />

kadına denktir. İffet, karı kocada aranan bir şarttır. Baba ve dedelerde aranmaz. 114<br />

1.2.2.5. Meslek<br />

Şafiî hukukçuları, kişinin rızkını temin edebileceği derecede sanat sahibi olmasını<br />

kefâet için aranan bir özellik saymışlardır. İnsanların övünç kaynağı kazançtır. Şahsiyeti<br />

zedeleyici ve nefsi aşağılayıcı meslekler ile uğraşanlar, kendilerinden daha iyi derecede<br />

olan meslek sahiplerine denk değillerdir. 115 Nitekim ayette: “Allah, kiminize kiminizden<br />

daha büyük rızık verdi.” 116 buyrulur.<br />

Toplumların farklı sosyal, coğrafik, kültürel yapılarına bağlı olarak meslek<br />

çeşitlerinde de farklılık gözlenebilir. Maverdî’ye (v. 450) göre kazanç yollarında muteber<br />

olan özellikler şunlardır: Kazancın meşru olmayan yollardan elde edilmemesi, kazancın<br />

şer’an necis olan şeylerden elde edilmemesi, kazancın insanı çok fazla yoran ve fazla<br />

sıkıntıya sokan şeylerden olmaması gerekir. Sayılan bu özelliklerdeki bir meslek grubunda<br />

çalışan erkek, kadına denk olamaz. 117<br />

1.2.2.6. Mal<br />

Şafiîler bu konuda Hanefîlerden farklı düşünürler. Varlıklı olmak denkliğin<br />

özelliklerinden sayılmaz. Çünkü mal geçici bir gölgedir. Devamlı olmayan bir haldir.<br />

Elden çıkabilecek bir şeydir. Şahsiyetli kişiler ve basiret ehli mal ile övünmezler. Şayet<br />

111<br />

Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 192.<br />

112<br />

Secde 32/ 18.<br />

113<br />

Nûr 24 / 3.<br />

114<br />

Şirbînî, el-Muğni’l-Muhtâc, c. III, s. 271.<br />

115<br />

Şirbînî, a.g.e, c. III, s. 274.<br />

116<br />

Nahl 16 /71.<br />

117<br />

Mâverdî, el-Hâviyü’l -Kebîr, c. IX, s. 107.<br />

21


koca evlendiği zaman karısının nafakasını teminde zorluk çekerse o zaman mal ve<br />

zenginlik bir ölçü olabilir. 118<br />

Kefâetle ilgili olarak bazı Şafiî hukukçularının eşler arasında yaşça da denklik<br />

aranılması gerektiği düşüncesi dikkat çekicidir. Tabiidir ki, yetmiş yaşındaki bir kimse on<br />

altı yaşındaki bir kıza denk olmayacaktır. 119<br />

1.2.3. Mâliki Mezhebine Göre Kefâet<br />

Mâliki mezhebi, dindarlık ve iyi ahlaka sahip olmak ve eşin birtakım hastalık ve<br />

kusurlardan uzak olmasını denklik için yeterli görmüşlerdir.<br />

1.2.3.1. Dindarlık ve İyi Ahlak<br />

Dindar olan bir kadına dindar olmayan bir erkek denk olmaz. 120<br />

1.2.3.2. Eşin Bir Takım Ayıplardan Fizikî ve Ruhî Durumunu İlgilendiren Hastalık ve<br />

Kusurlardan Uzak Olması<br />

Belli kusurları bulunan erkek kusuru bulunmayan kadına denk olamaz. Mâlikilere<br />

göre bunlardan başka; nesep, meslek, hürriyet, zenginlik, güzellik gibi hususlarda kefâet<br />

aranmaz. 121 Nesep, mal ve meslek itibarı ile düşük seviyede olan bir erkek zengin veya<br />

yüksek seviyeden olan bir kadınla evlendiğinde akit sahih olur. Kefâette asıl olan dindir. 122<br />

Mâliki hukukçulara göre kocada dinî vecibelerin yerine getirilmesinde bir gevşeklik<br />

veya kusur sayılan özelliklerden herhangi birinin bulunması durumunda kadın için<br />

muhayyerlik hakkı doğar. Nitekim Hz. Ömer den gelen bir rivayette kadın, evlenir de<br />

kendisinde cinnet, cüzzam gibi hastalıklar olursa kocanın bu evlilikte muhayyer olacağı<br />

belirtilmiştir. 123<br />

1.2.4. Hanbelî Mezhebine Göre Kefâet<br />

Hanbelîlere göre: “Nesep, dindarlık ve iyi ahlak, meslek, hürriyet, servet” olmak<br />

üzere beş hususta kefâet aranmalıdır. Hürriyet, sanat ve zenginlik daha sonra ilave edilen<br />

118 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 195; Ebû Zehrâ, Ahvâlü’ş-Şahsiyye, s. 141.<br />

119 Ferruh, Ömer, İslam Aile Hukuku, çev. Yusuf Ziya Kavakçı, Sebil Yayınevi, İstanbul 1969, s. 109; Cin,<br />

a.g.e., s. 165.<br />

120 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 192.<br />

121 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 67.<br />

122 el-Cezîri, a.g.e., c. V, s. 2116.<br />

123 el-Muvatta, Nikâh 9.<br />

22


maddelerdir. Mâlikilere göre, bu maddelerin yokluğu nikâha bir zarar getirmez. Fakat<br />

nesepte kefâet olmadığı zaman akdin feshi yoluna gidilebilir. Çünkü nesebin yokluğu<br />

nikâh akdinin bağlayıcılığına da bir noksanlık getirir. 124<br />

1.2.4.1. Nesep<br />

Hanbelîler, nesebin denklikte bir şart olarak aranılması hususunda Mâliki, Hanefî<br />

ve Şafiîlerle aynı görüştedirler. Arap toplumuna göre kefâette asıl ölçü nesep olmuştur.<br />

Yokluğu veya seviye itibariyle düşük oluşu bir kusur sayılmıştır. Nesebe verilen özellik<br />

aynı zamanda din özelliğine de verilmiştir. Araplar kendi içinde acemler de kendi içinde<br />

birbirlerine denktirler. 125 Nesebi sahih olmayan birisi nesebi belli olan bir kıza den<br />

değildir. Hanbelî hukukçuları böyle bir evliliğe sıcak bakmamaktadırlar. Çünkü böyle bir<br />

evlikte kadın, kocasının nesebinin belirsizliği ile ayıplanır, velileri de tenkid edilir. 126<br />

1.2.4.2. Dindarlık ve İyi Ahlak<br />

Hanbelîler, dindarlık ve iyi ahlak konusunda denkliğin aranması hususunda da<br />

Mâliki, Hanefî ve Şafiîlerle aynı görüştedirler. Fasık bir adam saliha bir kadına denk<br />

olamaz. Bi’dat ehli olan kişi ile bir kadının evlenmesi halinde akdin feshi için hakime<br />

başvurulabileceği gibi, Rafizi, Kaderiyye gibi bi’dat ehli olanlara kız verilemeyeceği de<br />

söylenmiştir. Fakat bunlar aşırı değil ise evlenmek için herhangi bir sakınca yoktur. 127<br />

1.2.4.3. Meslek-Sanat<br />

Meslek ve sanat konusunda denklik aranması hususunda Hanbelîler de Hanefîler ve<br />

Şafiîlerle aynı görüştedirler. Küçük değerdeki sanat erbabı kıymetli sanat sahibi olanların<br />

kızlarına denk değildir. 128 Çünkü toplumda itibar görmeyen bir mesleğe sahip olmak, kişi<br />

için birtakım sıkıntıları beraberinde getirir. Bu da kızı etkileyeceğinden o kızın ilerde<br />

toplumda aşağılanmasına ve küçük düşürülmesine sebep olabilir. 129<br />

124 İbn-i Kudâme, Muhammed Abdullah, el-Muğnî ve eş-Şerhu’l-Kebîr, Beyrut 1992, c. VII, s. 378; Bilmen,<br />

Kâmus, c.II, s. 68.<br />

125 İbn-i Kudâme, a.g.e., c. VII, s. 375.<br />

126 İbn-i Kudâme, a.g.e., c. VII, s. 379.<br />

127 el-Cezîri, a.g.e., c. V, s. 2119.<br />

128 el-Cezîri, a.g.e., c. V, s. 2119.<br />

129 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 67.<br />

23


1.2.4.4.Hürriyet<br />

“Köle, hür olana denk değildir” ilkesi Hanbelîlerce de kabul edilmiştir. Hanefî ve<br />

Şafiîlerden farklı olarak, Hanbelîlerce sonradan hür olanların aslen hür olanla denk olduğu<br />

kabul edilir. 130<br />

1.2.4.5. Servet-Mal<br />

Servet ve mal hususunda Hanefîler ile Hanbelîler aynı görüştedirler. Mâli<br />

bakımdan bir erkeğin iyi olmayışı insanların gözünde iyi karşılanmayabilir. Nafakasını ve<br />

çocuklarının geçimini karşılayamayacak olan kocasından varlıklı kadın zarar görebilir. Bu<br />

yüzden erkeğin mali durumunun iyi olması kadının koca evindeki durumunun, babası<br />

evindeki durumuna göre değişmemesi gerekir. 131 Hanbelîlere göre, zenginlikten maksat,<br />

kişinin kendi maddi imkanı ölçüsünde eşinin mehir ve nafakasını temin edecek maddi<br />

yükümlülüğü üstlenmesidir. 132<br />

Hanefî mezhebi, nafakanın olmayışı veya darlık sebebiyle kadının ayrılmayı talep<br />

etmesini onaylamazken diğer üç imam kadın lehine bunu onaylar; fakat kadın bunu şart<br />

koşamaz. 133<br />

Ayrıca ayıplardan salim olma konusunda Hanbelîler, Hanefîlerle aynı görüştedirler.<br />

Bunu denklik şartı olarak kabul etmezler. Fakat velîlere değil kadına nikâh akdini<br />

feshettirme hakkını tanırlar. Çünkü bu hastalıklardan doğacak olan zarar, kadına<br />

dokunacaktır, sadece onu ilgilendirir. Veli ise kadının cüzzamlı, alacalı ve mecnun birisi<br />

ile evlenmesine mâni olabilir. Bunların dışındaki hastalıklarda ise herhangi bir engel<br />

yoktur. 134<br />

1.2.5. Evlilikte Eşlerin Mezhep Farklılığı<br />

Ehli sünnet içerisinde yer alan tüm fıkhî mezheplerin evlilik hususunda birbirlerine<br />

karşı üstünlükleri yoktur. Hanefî bir erkek Şafiî bir kıza denktir. Burada denklikten maksat<br />

nikâhın sahih oluşudur. Dolayısıyla Hanefî erkek Şafiî bir kızla nikâh akdi yapacak olsa bu<br />

akdin sahih oluşuna hükmedilir. Şayet kız bakire olup Şafiî olan babasının mezhebinden<br />

ise velisinin izni olmadan nikâh akdi sahih olmaz. Çünkü Şafiî mezhebinde nikâh velinin<br />

130 Zuhaylî, a.g.e , c. IX, s. 193.<br />

131 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 195; el-Cezîri, a.g.e., c.V, s. 2119.<br />

132 İbn-i Kudâme, el- Muğnî, c. VII s. 378.<br />

133 Ebû Zehra, Ahvâlü’ş-Şahsiyye, s. 142.<br />

134 İbn-i Kudâme, el-Muğnî, c. VII, s. 379; Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 197.<br />

24


iznine bağlıdır. Velinin mübaşereti ile nikâh akdinin yapılması halinde Hanefî mezhebine<br />

göre nikâh akdinin sıhhatine hüküm verilir. 135 Sonuçta denklik hususunda mezhep<br />

farklılığını bir rolü olmadığını söyleyebiliriz.<br />

Sonuç olarak mezheplerin kefâet hususuna ve şartlarına yaklaşımını<br />

değerlendirecek olursak şu tespitlerde bulunmamız mümkündür: Hukukçular denkliğin<br />

özelliklerinde farklı görüşler beyan etmişlerdir. Hanefîlere göre, dindarlık, İslam’a giriş,<br />

hürriyet, soy , mal ve meslektir. Hastalıklardan uzak olmak, yaş uygunluğu, güzellik, zeka<br />

gibi unsurları şart olarak almamışlardır. Şafiîlerde; dindarlık, hürriyet, soy, meslek,<br />

kusurlardan uzak olmak, Hanbelîlerde; dindarlık, hürriyet, soy, zenginlik, ve meslek;<br />

Mâlikilerde; dindarlık ve hastalıklardan uzak olmak, kefâet için gerekli olan şartlardır.<br />

Mezhep imamlarının hepsi, dindarlık yönünde denkliğin aranması hususunda<br />

ittifak etmişlerdir. Mâlikilerin dışındakiler hürriyet, soy ve meslekte ittifak etmişlerdir.<br />

Mâlikiler ve Şafiîler hastalıklardan uzak olmayı da bir şart olarak almışlar, ve bunu kadın<br />

için nikâhı feshettirmek için tercih hakkı olarak değerlendirmişlerdir. Şafiî kaynaklarından<br />

elde edilen önemli bir bilgi de, evlenecek olanların yaş bakımından aralarında çok büyük<br />

bir farkın olmaması, bu hususta da kefâete riayet edilmesi gerektiği yönündedir. Yine,<br />

Hanefîler ve Hanbelîlerin zenginlik, mal hususunda ittifak halinde oldukları görülmektedir.<br />

Ayrıca Hanefîler, usulün, ana babanın da Müslüman olması gerektiği düşüncesiyle diğer<br />

mezheplerden ayrılmaktadır.<br />

Bunların dışındaki, güzellik, çirkinlik, köylü şehirli olmak, farklı memleketlerden<br />

olmak, farklı mezheplerde olmak, evliliğe mani olmayacak hastalıklara sahip olmak,<br />

kültürlü veya cahil olmak, çok akrabaya sahip olmak veya kimsesiz olmak gibi hususlarda<br />

denkliğin aranmayacağını görmekteyiz.<br />

Kefâet konusunda daha katı davranan ve kefâet kriterini en geniş tutan hukukçular<br />

Hanefîlerdir. Hanefî mezhebi kefâete oldukça önem vererek bu konuyu sistematik bir<br />

şekilde ele alamaya çalışmıştır. Bu durum, biraz da onların kadına velisinin izni olmadan<br />

evlenebilme yetkisi tanımalarından kaynaklanabilir. Ancak belirtmek gerekir ki Hanefîler<br />

tarafından formüle edilen kefâet teorisi uzun bir gelişme neticesinde ortaya çıkmıştır.<br />

Çünkü mezhepler arasında olduğu kadar aynı mezhep içinde de kefâet lehinde ve aleyhinde<br />

farklı görüşler ortaya çıkmıştır.<br />

135 İbn-i Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, c. V, s. 445.<br />

25


1.3. Denklikle İlgili Diğer Tartışmalar<br />

1.3.1. Denkliğin Şart Koşulduğu Taraf<br />

Hukukçuların cumhuruna göre, denklik kadınlar için erkek tarafında istenir. Yani<br />

erkeğin kadına denk olması şartı aranır. Kadının erkeğe denk olması şartı aranmaz. Bu,<br />

erkeğin değil kadının menfaatine bir haktır. Erkek, kendinden daha aşağı olan bir kadınla<br />

evlendiğinde ayıplanıp, kınanmaz. Ama kadın kendinden düşük biriyle evlendiği zaman<br />

hem kendisi hem ailesi ayıplanır. Üstün erkek insanlar nazarında hanımını yüceltebilir.<br />

Ama üstün kadın düşük bir erkeği yüceltemez. 136<br />

Ancak iki husus vardır ki bu noktalarda da kadın tarafında denklik şartı aranabilir.<br />

Birincisi, baba veya dededen başkasının ehliyeti bulunmayanı veya eksik ehliyetli olanı<br />

evlendirmesi yahut bu durumdaki bir erkeği daha akit yapmadan önce bile kötü tercih<br />

yapmasıyla tanınan baba veya dedenin evlendirmesi. Bu evliliğin sıhhati için kadının<br />

erkeğe denk olması şarttır. Bu şart, evliliğin maslahatı için bir ihtiyattır, yoksa evlilik sahih<br />

olmaz. İkincisi, erkeğin kendini evlendirsin diye başkasına mutlak vekalet vermesi<br />

durumunda akdin geçerli olabilmesi için, Mâlikiler ile Ebû Yusuf ve Muhammed’e göre,<br />

kadının kocaya denk olması şarttır. 137<br />

1.3.2. Denkliği İstemeye Hak Sahibi Olanlar<br />

Kefâet, evlenme akdinin oluşmasında ve tamamlanmasında etken bir güç olunca bu<br />

hakkın kime ait olacağı meselesi de, hukukçular arasında farklı görüşlerin doğmasına<br />

zemin hazırlamıştır. İslam hukukçularının çoğunluğuna göre bu hak, kadına ve velisine<br />

tanınmıştır. Denkliğin kadının ve velilerinin hakkı olduğunda hukukçular ittifak<br />

etmişlerdir. 138 İslam’ın kefâet bulunmamasından dolayı sadece kadına ve velisine<br />

evlenmeyi bozma hakkını tanımasının sebebi şu olsa gerek: Erkek mutlak talak yetkisine<br />

sahiptir. Kendine denk olmayan bir kadınla evlenmiş ve buna pişman olmuşsa söyleyeceği<br />

iki kelime ile istemediği karısından boşanabilir. Kadın ise böyle bir yetkiyi çok istisnai<br />

olarak ve güç bir şekilde elde edebilir. Bu nedenle kendine denk olmayan bir erkekle<br />

evlenmiş olan bir kadına evlenmeyi feshetme yetkisinin verilmesi ihtiyaca uygun<br />

görülmüştür. 139<br />

136 Ebû Zehra, Ahvâlü’ş-Şahsiyye, s. 142.<br />

137 Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, c. IX, s. 190.<br />

138 el-Kâsâni, el-Bedâi’ü’s-Sanâ’i, c. II, s. 320; İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kâdir, c. III, s. 424, el-Şirbînî,<br />

Muğni’l-Muhtâc, c. III, s. 164; İbn-i Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, c. V, s. 436.<br />

139 Ebû Zehra, Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 144; Cin, a.g.e., s. 159.<br />

26


tanımıştır.<br />

Hanefî mezhebi iki halde erkeğe de kefâet sebebiyle evliliği feshetme hakkı<br />

1. Cebr hakkına dayanarak mümeyyiz küçük veya mahcur oğlunu dengi olmayan<br />

bir kadınla evlendiren baba veya büyükbaba çocuklarına karşı isabetsiz davranışlarıyla<br />

tanınmış kimselere küçük veya mahcur evlenmeyi fesih etme hakkına sahiptir. Aynı durum<br />

baba veya büyükbabadan başka veliler tarafından küçük veya mahcur adına akdedilen<br />

evlenmeler için de geçerlidir. 140<br />

2. Kendisini dengi bir kadınla evlendirmesi için herhangi bir kimseyi tevkil eden<br />

erkek, vekilin uygun olmayan bir eşle evlenme akdetmesi halinde evlenmeyi feshetme<br />

hakkına sahip olacaktır. 141 Ancak erkek tarafından ileri sürülen kefâet ile kadın tarafından<br />

ileri sürülen kefâet arasında müeyyide bakımından fark vardır. Erkeğin kefâet itirazında<br />

bulunduğu hallerde evlenme batıldır. Halbuki kadına ilişkin kefâet itirazı halinde evlenme<br />

mevkuftur. Yani icazete bağlıdır. İcazet verilmezse evlenme akid tarihinden itibaren<br />

geçersiz olur. 142<br />

1.3.3. Denkliğin Şart Koşulduğu Vakit<br />

Erkeğin kadına denkliğinde evliliğin başlangıcı esas alınır. Kocanın sonradan<br />

işlerinin kötüleşmesi, başlangıçta sahip olduğu imkan ve özellikleri kaybetmesi denkliği<br />

bozmaz ve evliliği sona erdirmez. 143<br />

Koca nikâh akdinin başlangıcında karısına denk olduğu halde sonraları denklik yok<br />

olsa veya denkliğe zarar getiren bir olay olsa buna itibar edilmez. Mesela; akit anında<br />

mehir ve nafakaya muktedir bir zengin iken sonraları fakir bir duruma düşse toplumda<br />

itibar gören bir meslek grubunda iken sonraları itibar görmeyen bir mesleğe düşse, önceleri<br />

dindar iken sonraları büyük günahlar işlese karısına denk olmadığı, denklik şartı bozuldu<br />

diye akdin feshi yoluna gidilmez İslam hukukçularının genel kanaatleri bu<br />

doğrultudadır. 144<br />

1.3.4. Denklik Konusunda Velinin Hukukî Durumu<br />

Kadın dengi olmayan biriyle evlenecek olursa, velinin onların aralarını ayırma ve<br />

gerektiğinde evlilik akdine itiraz etme hakkı vardır. Kefâetin bulunmaması sebebiyle<br />

140 Cin, a.g.e., s. 159; Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 190.<br />

141 el-Kâsâni, el-Bedâi’ü’s-Sanâ’i, c. II, s. 320.<br />

142 Cin, a.g.e., s. 159.<br />

143 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 68; Ebû Zehra, a.g.e., s. 143.<br />

144 Ebû Zehra, a.g.e., s. 188; Abdülhamid, el-Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 102.<br />

27


evliliğin feshini talep etme hakkını ancak yakın veliler kullanabilirler. Denk olmayan<br />

evliliğe yakın veli razı olduğu taktirde uzak velilerin itiraz hakkı bulunmaz. Bu konuda<br />

ulemâ arasında ihtilaf yoktur. Aynı yakınlıkta birden fazla velinin bulunması velilerden<br />

birinin nikâhı onaylaması durumunda diğerlerinin itiraz hakkının bulunup bulunmayacağı<br />

konusunda ise ihtilaf edilmiştir. Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre velilerden birinin<br />

nikâhı onaylaması diğerlerinin itiraz hakkını düşürür. Ebû Yusuf ve Züfer b. Huzeyl’e göre<br />

nikâhı onaylamayan velilerin itiraz hakları saklı kalır. İtiraz hakkına sahip olan veliler<br />

amca oğluna kadar uzayabilir. Diğer asabelerin ve zev’il erhâm’ın itiraz hakkı<br />

bulunmaz. 145<br />

Hanefî hukukçuları akıl, baliğ ve hür bir kadının velisinin hazır olmadığı bir<br />

mecliste dengi olmayan birisi ile nikâhlanmasını geçerli saymışlardır. 146<br />

Kadın, hamile olmadıkça ya da doğum yapmadıkça veliler eğer razı değillerse karı<br />

kocayı ayırma hakkına sahiptirler. Eğer veli kadını onun rızasıyla dengi olmayanla<br />

evlendirirse nikâh lazım olur. Velilerin razı olmaları halinde kendiliklerinden fesih ve itiraz<br />

haklarını düşürmüş olurlar. 147<br />

Şafiîlere göre bir veli kızını denk olmayan biriyle evlendirirse nikâh sahih olur.<br />

Dereceleri aşağıda olan velilere herhangi bir itiraz hakkı doğmaz. Fakat velilerin dereceleri<br />

eşit olursa hepsinin rızası lazımdır. Bunlardan biri razı olmazsa nikâh sahih olmaz. 148<br />

Mâlikiler erkek kadınla zifafta bulunmamış ise velilerin fesih hakkının olduğunu<br />

söylerler. Eğer zifaf olmuşsa fesih durumu yoktur. İtiraz tüm veliler arasında müşterek bir<br />

haktır. Velilerden biri kadını dengi olmayanla öteki velilerin iznini olmaksızın sadece<br />

kadının rızası ile evlendirirse nikâh lazım (bağlayıcı) olmaz. Bu husus Hanefî ve Şafiîlerin<br />

görüşlerine mutabık değildir. 149<br />

Hanbelîler, uzak velinin daha yakın velinin rızasına rağmen evliliği fesih ve itiraz<br />

hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Kadının rızası dahi olsa kendisine bulaşacak olan ar<br />

sebebiyle buna hakkı vardır. Denklik kadın ve tüm veliler için bir haktır. Eğer baba kızını<br />

dengi olmayan biriyle evlendirirse rızasıyla da olsa kızın kardeşlerinin bu evliliği feshetme<br />

hakları vardır. Çünkü dengi olmayanla evliliğin getireceği utanç hepsi için söz konusudur.<br />

Hanbelîlere göre denkliğin akitten sonra bozulması halinde artık evliliği feshetmek<br />

145<br />

Bilmen, Kâmus, c.II, s. 68; Ebû Zehra, Ahvalü’ş-Şahsiyye, s. 144 ; Aktan, “Kefâet”, TDV İslam<br />

Ansiklopedisi, c. XXV, s.168.<br />

146<br />

es- Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 26; el-Kâsânî, el-Bedâi’ü’s-Sanaî, c. II, s. 318.<br />

147<br />

Zuhaylî, a.g.e, c. IX, s. 189.<br />

148<br />

Bilmen, Kâmus, c.II, s. 70; Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 189.<br />

149<br />

Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 189.<br />

28


velilerinin değil de kadının hakkıdır. Çünkü velilerin hakkı akdin başlangıcında söz<br />

konusudur, devamında değil. Bu görüş de diğer mezheplerin aksine olan bir görüştür. Oysa<br />

cumhura göre denkliğe akdin başlangıcında itibar edilir. Akitten sonra bozulmasında bir<br />

zarar yoktur. Eğer erkek akit sırasında denk olup sonra denk olmazsa akit feshedilmez. 150<br />

Velinin açık veya gizli evlenmeye icazeti fesih hakkını düşürür. Rızayı gösteren her<br />

fiili zımnen icazet sayılır. Örneğin veli, kadının mehrini talep için dava ederse evlenmeye<br />

zımnen icazet vermiş sayılır. Ancak, velinin sadece susması rızanın varlığı olarak<br />

yorumlanamaz. 151<br />

Kefâetin olmamasından dolayı zevc ile zevcenin aralarını ayırmak için hakimin<br />

hükmü gerekmektedir. Nikâh hakim tarafından feshedilmedikçe evlilik devam eder. Bunun<br />

sebebi şudur: Kefâetin bulunmaması yüzünden evlenmenin feshi tüm imamlarca kabul<br />

edilmiş değildir. Eşlerden biri kefâete taraftar olmayan imamların fikrine dayanarak<br />

evlenmenin feshini bertaraf etmek isteyebilir. İlgililerin bu yola gitmesini önlemek için<br />

kadının feshe karar vermesi uygun bulunmuştur. 152<br />

Derecede eşit bazı velilerin razı olması, diğerlerinin razı olmaması durumunda<br />

hukukçuların görüşleri şu şekildedir:<br />

Eğer yakın veliler mesela öz kardeşler gibi birden fazla olursa ve bazısı evliliğe razı<br />

olurken bazısı olmazsa, bazılarının razı olması İmam Ebû Hanîfe ve Muhammed’e göre<br />

ötekilerin hakkını düşürür. Çünkü bu bir tek haktır parçalanamaz; bu hakkın sebebi<br />

akrabalık olup parçalanma kabul etmez. Yerleşmiş kaide şudur: “Parçalanamayan bir şeyin<br />

bazısının düşürülmesi bütünün düşürülmesi demektir.” Eğer velîlerden biri hakkını<br />

düşürürse ötekilerin de hakkı düşer. Bu hususta bir topluluk için sabit olan kısas hakkına<br />

kıyas edilir. Çünkü bu hak parçalanma kabul etmeyen bir haktır. Eğer bazısı affederse<br />

ötekilerin hakkı düşer. Buna şöyle cevap verilmiştir: Kısas velîlerden her biri için tam<br />

olarak sabit değildir. Bazısı düşerse tam olarak kısas hakkının alınması mümkün olmaz. 153<br />

Cumhûr (Mâlikî, Şafiîler, Hanbelîler, Hanefîlerden Ebû Yusuf ve Züfer), bazı eşit<br />

veliler razı olursa ötekilerine itiraz hakkı düşmez, demişlerdir. Çünkü denklik hepsi için<br />

sabit olan müşterek bir haktır. Ortak bir borçta ortaklardan biri hakkından vazgeçerse<br />

bunun ötekilerin hakkını düşürmediği gibi. Hanbelîlere göreyse, velilerin eşit ya da farklı<br />

150 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 189.<br />

151 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 71; Cin, a.g.e., s. 159.<br />

152 Bilmen, Kâmus, s. 71; Zuhaylî, a.g.e., c. IX , s. 189.<br />

153 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 189.<br />

29


derecelerde olmaları arasında bir fark yoktur. Çünkü denklik onlara göre hepsinin<br />

hakkıdır. 154<br />

Kocanın kadına denk olmaması halinde meydana gelen ayrılık talaktan<br />

sayılmayacağından bu ayrılıkla talakın sayılarında bir eksilme meydana gelmez. 155<br />

1.4. Eşler Arasında Denklik Bulunmamasının Hukukî Sonuçları<br />

İslam hukukçuları, kadının dengi olmayan birisi ile evlenmesini hoş karşılamamış,<br />

kadın ve ailesine gelme ihtimali olan bir takım kusurlardan kurtulmak için dengi olmadan<br />

kıyılan nikâhlarda velinin feshetme hakkının olduğunu belirtmişlerdir. Denkliğin kadının<br />

ve velilerin hakkı olduğunda fakihler ittifak etmişlerdir Eğer kadın denk olmayan birisiyle<br />

evlenirse velilerin feshetme hakları vardır Veli de kadını denk olmayan biriyle evlendirirse<br />

kadının feshetme hakkı vardır. Çünkü bu üzerine akit yapılan şeyde bulunan bir noksandan<br />

kaynaklanan bir tercih hakkıdır, bu da alışverişteki muhayyerlik (seçme) hakkına<br />

benzemektedir. Hakim akdi feshetmezse nikâh hükümleri sabit kalıp evlilik devam eder. 156<br />

Evlilikte kadının da söz sahibi olduğuna dair şu rivayeti gösterebiliriz; Abdullah İbn<br />

Büreyde babasından rivayet etmiştir: Bir kız Rasülullah’a gelerek şunu söyledi: “Babam<br />

kendi seviyesini yükseltmek için beni kendi kardeşinin oğlu ile evlendirdi.” Hz.<br />

Peygamber şöyle dedi: “Karar verme hakkı kadına verilmiştir.” Bunun üzerine kız şöyle<br />

dedi: “Babamın yaptığını şimdi kabul ettim. Ben sadece bu hususta babaların bir yetkisi<br />

olmadığını öğretmek istemiştim.” 157 Kadın denkliğin yokluğundan dolayı feshetme<br />

hakkını terk ederse velinin hakkı baki durur. Bunun aksi de geçerlidir. 158<br />

Denkliğin olmamasından dolayı kadının veya velisinin fesih yoluna gidebilmeleri<br />

için bazı durumlar söz konusudur:<br />

1. Eğer bir kadın velisinin onayı olmaksızın kendisine denk olmayan biri ile<br />

nikâhlanırsa ve daha sonra veliler de bu işe razı olmazlarsa bu nikâh fasit olur ve velilere<br />

bu akde itiraz etme hakkı doğar kadın için böyle bir hak yoktur. Çünkü o kefâet<br />

konusunda, tahkik etmeyerek vazifesinde kusurlu davranmıştır. 159<br />

Serahsî (v. 490), Mebsut’ta bu konuya şöyle bir yorum getirmiştir: Bu durumda<br />

veliye fesih hakkı tanınır. Çünkü kadın bu durumda velilerine bir ayıp eklemiştir. Veliler<br />

154 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 189-190.<br />

155 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 71; İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kadîr, c. III, s. 187.<br />

156 Serahsî, el-Mebsut, c.V, s. 29.<br />

157 Şevkâni, Neylü’l-Evtâr, c. V, s. 240.<br />

158 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 189; Bilmen, Kâmus, c.II, s. 69.<br />

159 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 69; Ebû Zehra, Ahvâlü’ş-Şahsiyye, s. 144.<br />

30


dünürlük yoluyla kendilerine denk olmayan birinin kendilerine nispet edilmesiyle kınanır,<br />

ayıplanırlar. Kendilerinden bu ayıbı gidermek için mücadele hakları vardır. 160<br />

Kendine denk olmayan biriyle kadının bilerek ve velilerinin onayı olmadan yaptığı<br />

nikâhın sahih olup olmadığı ihtilaflı olup bu konuda üç görüş öne sürülmüştür.<br />

İlk görüşe göre, böyle bir akit zaten sahih değildir. Hasan b. Ziyad’ın Ebû<br />

Hanîfe’den naklettiği bu görüşe göre velinin itirazı ile nikâh feshedilse bile kalıcı birtakım<br />

zararların ortaya çıkmaması bakımından sahih olmadığını söylemek ihtiyata uygun<br />

görülmüştür. 161<br />

Diğer bir görüşe göre akit sahih olur, fakat velinin akde itiraz hakkı ve akdi<br />

bozmayı isteme hakkı vardır. Hakimin hükmü ile veliye tanınan bu hak ancak, velinin<br />

açıkça veya delalet yoluyla razı olduğunu belirtmesiyle düşer. Çünkü akit tüm şartlarını<br />

kapsar bir halde başlamıştır. 162<br />

Üçüncü görüşe göre itiraz ve feshi talep etme hakkı süresiz değildir. Bu hak belli<br />

bir zamanla sınırlıdır. Kadının doğum yapmasıyla çocuğun hukukunu koruma adına artık<br />

velilerin itiraz hakları sona erer. Zira çocuğun menfaati anne babasının birlikteliğiyle daha<br />

iyi korunur. 163<br />

2. Erkek kendi kimliği, nitelikleri ve sosyal statüsü konusunda kadını yanıltmış ve<br />

sonradan denklik bulunmadığı anlaşılmışsa hem kadın hem de kadının velileri mahkeme<br />

kararı ile nikâhı feshettirme hakkına sahiptir. 164<br />

Kadın adamın mezhebinin hakikatini öğrendikten sonra adamın kadına denk olduğu<br />

ortaya çıkarsa, sadece kadının fesih hakkı vardı. 165 Şayet erkeğin nesebi söylendiği<br />

nesepten daha faziletli çıkmışsa kadına da velisine de akit için herhangi bir eylemde<br />

bulunma hakkı yoktur. 166 Eğer kadın nesebi hakkında erkeği aldatmışsa durumu ne<br />

olacaktır? Bu konuda Ebû Zehra’nın fikri: “Kadın kendi nesebinin dışında bir nesebi<br />

söylemişse adamın muhayyerlik hakkı yoktur. Çünkü kadının kandırması sebebiyle erkeğe<br />

herhangi bir zarar gelmez. Erkek elinde tuttuğu talak yetkisiyle istediği zaman kadını<br />

boşayabilir.” 167 şeklindedir.<br />

160 Serahsî, el-Mebsut, c.V, s. 26.<br />

161 Aktan, “Kefâet”, TDV İslam Ansiklopedisi, c. XXV, s.168.<br />

162 Ebû Zehra, Ahvâlü’ş-Şahsiyye, s. 143.<br />

163 Bilmen, Kâmus, c.II, s. 71; Ebû Zehra, a.g.e., s. 143; Cin, a.g.e., s. 165.<br />

164 Serahsî, el-Mebsut, c. V, s. 28; Ebû Zehra, a.g.e., s. 144.<br />

165 Ebû Zehra, a.g.e., s. 144.<br />

166 Serahsî, a.g.e., c. V, s. 28.<br />

167 Ebû Zehra, a.g.e., s. 144.<br />

31


3. Kadın asabe olan velisini vekil tutsa bu veli de akit esnasında denkliği<br />

gözetmeyerek kadını evlendirse daha sonra adamın kadına denk olmadığı anlaşılırsa bu<br />

durumda kadının akde itiraz etme hakkı vardır. Çünkü kadın denklikteki hakkını<br />

kullanmamıştır. Veli artık itiraz edemez çünkü o bu hakkını düşürmüştür. 168 Ancak böyle<br />

bir koca, kadından ayrılıp sonra kadın velisiz olarak bu adamla tekrar evlenirse veliye<br />

nikâhta itiraz hakkı doğar. Çünkü ikinci akit biraz daha farklıdır. Velinin ilk akde razı<br />

olması ikinci akde de razı olduğu anlamına gelmez. 169<br />

4. Kadının kendisi ve velileri denkliğin bulunmadığını bildikleri halde veya denklik<br />

konusunu önemsemeden ve araştırmadan nikâha razı olmuşlarsa yada nikâhtan sonra<br />

denklik bulunmadığını fark ettikleri halde nikâhı kabul ettiklerini gösteren bir tutum ve<br />

davranış ortaya koymuşlarsa evlilik sahih ve bağlayıcı olarak gerçekleşmiş ve o kadının<br />

veya velisinin fesih isteme hakkı düşmüş demektir. 170<br />

1.5. Denkliğin Hükmü İle İlgili Görüşler<br />

Hanefî hukukçulara göre denklik genel olarak lüzum şartı sayılır. Ancak sonra<br />

gelen alimlerin fetvalarına göre, denklik bazı hallerde evliliğin sıhhatinin şartı bazı hallerde<br />

infazının şartı, bazı hallerde de lüzumunun şartıdır.<br />

Denkliğin evliliğin sıhhatinin şartı olduğu durumlar şunlardır;<br />

a. Akıllı ve buluğa ermiş kadın kendini denk olmayan biriyle ve fahiş bir aldanışla<br />

evlendirir ve kendisine baba tarafından akraba olan asabeden bir veli akitten önce bu<br />

evliliği kabullenmezse ne ilzam olur ne de buluğ sonrası rızaya bağlı olarak sahih olur. 171<br />

b. Eğer, asıl (baba ve dede) veya fer (oğul) dışında birisi ehliyeti bulunmayanı veya<br />

ehliyeti eksik olanı yani deli erkekle deli kadını veya küçük erkekle küçük kızı denk<br />

olmayanla evlendirirse evlilik geçersizdir. Çünkü bunların velayeti bunların maslahatına<br />

bağlıdır, denk olmayanla evlendirmekte ise herhangi bir maslahat yoktur. 172<br />

c. Evlendiren veli, baba veya deli kadının oğlu olup daha önce onlardan kötü seçme<br />

olayı vukû bulmamışsa erkeğin vereceği mehrinin fazlalılığı veya mehrinin azlığı ile fahiş<br />

bir aldanışla olsa bile kadını denk olmayanla evlendirmesi bağlayıcı olur. 173<br />

168<br />

Ebû Zehra, a.g.e., s. 144.<br />

169<br />

es-Serahsî, el- Mebsut, c. V, s. 27.<br />

170<br />

Aktan, “Kefâet” TDV İslam Ansiklopedisi, c. XXV, s.167; Bilmen, Kâmus, c.II, s. 69.<br />

171<br />

İbn-i Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, c. V, s. 418.<br />

172<br />

İbn-i Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, c. V, s. 419.<br />

173<br />

Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 186-187.<br />

32


Denkliğin evliliğin yerine getirilmesinin (infazının) şartı olduğu durumlar:<br />

Eğer, akıllı ve baliğ olan kadın birini kendisini evlendirmesi için vekil kılar da (bu<br />

şahıs ister veli, ister kendine yabancı biri olsun) ve o da kadını denk olmayan biriyle<br />

evlendirirse akit kadının iznine bağlı olur. Çünkü denklik kadının ve velilerinin hakkıdır.<br />

Eğer koca kendisine denk olmazsa kadının rızası olmadan akit gerçekleşmez. 174<br />

Denkliğin evliliğin lüzumunun şartı olduğu durumlar:<br />

Eğer akıllı ve baliğ olan kadın kendini denk olan biriyle evlendirirse, evlilik ilzam<br />

edici olur. Velisinin de itiraz ve feshetme hakkı olmaz. Eğer kendini denk olmayan biri ile<br />

evlendirirse baba tarafından akrabası (asabe) olan velinin itiraz etme hakkı olur. 175<br />

Şafiî hukukçuları denk olmayan evlilik hükümlerini üç kısımda toplarlar:<br />

a. Kadının razı olup, velilerinin hoş karşılamadıkları haller: Bu durumda nikâh<br />

batıldır. Velilerin haklarına riayet asıldır.<br />

b. Velilerin razı olup da kadının istemediği evlilik: Böyle bir evlilikte kadının<br />

hakkına riayet edilmeyeceğinden nikâhın batıl oluşuna hükmedilir.<br />

c. Velinin ve kadının razı olduğu nikâh akdi: Dengi olmadan kıyılan nikâhın iptali<br />

vücubu değil müstehaplık ifade eder. Velinin zorlama ile de olsa kızını evlendirmesi<br />

muteberdir. 176<br />

Konuya iki farklı açıdan bakan Hanbelî hukukçuları denk olmayı nikâhın sıhhat<br />

şartı olarak değerlendirip denk olmayan bir nikâh akdini batıl kabul ederken, diğer bir<br />

görüşde de denk olmadan kıyılan nikâhların muteber olduğunu söylerler. Fakat böyle bir<br />

nikâh akdinde hakim yolunun da açık olduğu vurgulanmıştır. 177<br />

Denk olmadan yapılan evlilik akitlerinde hakimin akde fesih kararı vermesi şu<br />

sonuçları doğurur:<br />

a. Fesh, cinsel ilişkiden sonra vâki olursa kadının üzerine iddet gerektiği gibi<br />

kocanın kadına nafaka vermesi de gerekir. Çünkü kadın, nikâh ile nafakayı hak etmiş olur,<br />

iddetse devam eder.<br />

b. Kadın sonradan iddeti içerisinde velinin izni olmadan evlenir, hâkim de cinsel<br />

ilişkiden önce aralarını ayırırsa kadının ikinci mehrini tamamen alabileceği gibi Ebû<br />

Hanîfe’ye göre müstakil bir iddet beklemesi de lazımdır. 178<br />

Burada konu ile ilgili fetvaları da vermemizin faydalı olacağını düşünüyorum.<br />

174 İbn-i Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, c. V, s. 436.<br />

175 Zuhaylî, a.g.e., c. IX, s. 187.<br />

176 el-Mâverdî, el-Hâviyü’l-Kebîr, c. IX, s. 108.<br />

177 İbn-i Kudâme, el-Muğnî, c.VII, s. 377.<br />

178 es-Serahsî, el- Mebsut, c. V, s. 27.<br />

33


İbrahim Halebî’nin “Mülteka’l Ebhûr”, Gökçen Art’ın “Şeyhülislam Fetvalarında<br />

Kadın ve Cinsellik” adlı eserlerinden ve “ Fetavâ- yı Hindiyye” den derlediğimiz fetvalar<br />

şu şekildedir:<br />

“Baliğa Hind, kendinin dengi olan salih Zeyd’e şahitler huzurunda nikâhla<br />

vardıktan sonra bir müddet geçince Zeyd fâsık ve fâcir olsa Hind’in babası Amr, Zeyd<br />

fâsık olmakla dengi değildir diye itiraz edip kıyılan bu nikâhı feshetmeye kâdir olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz. (Feyziyye)<br />

“Sadece babası Müslüman olan Zeyd, babası ve dedesi Müslüman olan Hind’e<br />

denk olur mu?”<br />

olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz (Feyziyye)<br />

“Babası ve babasının babası aslen hür olan Zeyd, aslen hürre olan Hind’e denk<br />

El-cevap: Olmaz (Behce)<br />

“Babası Müslüman olmayan kendisi Müslüman olan Zeyd, babası Müslüman olan<br />

Hind’e denk olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz (Behce)<br />

“Zeyd salihlerden Amr’ın küçük kızı Hind’i nikâhlamak istediğinde bazı kimselerin<br />

Zeyd salih ve dindardır demeleriyle Amr, Hind’i Zeyd’e nikâhla verdikten sonra Zeyd’in<br />

şarap içici olduğu meydana çıksa Hind baliğa olduğundan razı olmamakla hakime<br />

müracaat ettiğinde hakim Hind’i Zeyd’den ayırmaya kâdir olur mu?”<br />

El-cevap: Olur (Behce)<br />

“Âlim ve şerefli olmayan mehri muaccel ve nafakaya da iktidarı olmayan Zeyd,<br />

şerefli ve zengin olan Hind’e denk olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz<br />

“Ülemâdan olan Zeyd’in kızı Hind’e bakkal kısmından cahil Amr denk olur mu?<br />

El-cevap: Olmaz<br />

“Küçük Hind’in babası Amr sefer müddetinden uzak olan başka memlekette<br />

olduğundan küçük Hind’in babasının babası Bekir küçük Hind’i dengi Beşir’e şahitler<br />

huzurunda nikâhlasa Amr geldiğinde benim iznim bulunmadı diye kıyılan nikâhı<br />

feshetmeye kadir olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz (Feyziyye)<br />

34


“Küçük Hind’i yakın akrabası ana baba bir Amcası Zeyd mehri misliyle dengi<br />

Amr’a nikâhlasa, Hind’in diğer velisi Bekir mücerred velisi olmakla razı olmayıp kıyılan<br />

bu nikâhı feshetmeye kadir olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz (Feyziyye)<br />

“Baliğa Hind kendini yakın akrabası olan ana baba bir amcası Amr’ın izni<br />

olmadan dengi olmayan Bekir’e nikâhlasa fakat Bekir’den çocuk doğurmasa Amr (amca)<br />

razı olmayıp Hind’i, Bekirden hakime ayırtmaya kadir olur mu?”<br />

olur mu?”<br />

El-cevap: Olur (Ali Efendi)<br />

“Rafîzî’den olan ehl-i bid’at Müslüman Zeyd, muttakî olan Amr’ın kızı Hind’e denk<br />

El-cevap: Olmaz<br />

“Küçük Hind’i büyük annesi Zeynep en yakın velisi ana baba bir amcası oğlu<br />

Zeyd’in izniyle dengi olmayan Amr’la evlendirse söz konusu akid geçerli olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz (Ali Efendi)<br />

“Yetişkin Hind kendini mehri misil ile dengi olan Zeyd’le evlendirse Hind’in babası<br />

Amr iznim bulunmadı diye söz konusu akdi feshetmeye kadir olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz<br />

“Ölmüş olan dindar Zeyd, küçük kızı Hind’i en yakın velisi ana baba bir amcası<br />

Amr şarapçı olup günahkar olan Bekir’le evlendirse söz konusu akit geçerli olur mu?”<br />

El-cevap: Olmaz<br />

Kadının dengi olmayan birisi ile evlenmesi veya evlendirilmesi halinde akdi fesih<br />

hakkı hakimindir. Hakimin verdiği karar ise boşama olmayıp fesihtir. Şayet cinsel ilişki<br />

olmuşsa mehri müsemma, nafaka ve iddet gerekir. 179<br />

Dengi olmadan evlendirilen bir kadın, velilerinin evlilik işlemlerine razı oluncaya<br />

kadar nefsini teslim etmeyebilir mi?<br />

Hukukçu Ebû’l-Leys (v. 373/983) kadının böyle bir hakkının olduğunu söylemekle<br />

beraber, hukukçuların çoğunluğuna göre böyle bir imtina hakkı olmadığına dair fetva<br />

vermiştir. 180<br />

179 Fetavây-ı Hindiyye, s. 292-293.<br />

180 Fetavây-ı Hindiyye, s. 293.<br />

35


1.6. Modern İslam Aile Hukukunda Kefâet<br />

20. yy.’da muhtelif İslam ülkelerinde gerçekleştirilen aile hukuku, kefâeti tanzim<br />

etmekle beraber ona verilen önemi azaltmıştır. 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-i Aile<br />

Kararnamesi kefâetin neticelerini teferruatlı bir şekilde tespit etmesine rağmen sadece iki<br />

hususta kefâeti gerekli bulmuştur. Kararnâmenin 45. maddesi “mal ve sanat gibi hususta<br />

erkeğin kadına denk olması nikâhın lüzumunun şartıdır.” hükmüyle servet ve meslekte<br />

kocanın kadına denk olması gerektiğini hükme bağlamıştır. 181 Ayrıca Hukuk-i Aile<br />

Kararnâmesi’nde eskiye nazaran yeni bir uygulamaya gidilmiş, 17 yaşından sonrakilerin<br />

evlenmesinde velinin iznini aramaktan vazgeçilmiş, ancak bunun yerine kocanın, baliğa<br />

kızın dengi olup olmadığı noktasında bir itirazının bulunup bulunmadığının nikâh<br />

öncesinde veliye sorulması esası getirilmiştir. .<br />

1951 tarihli Ürdün kanunu 23-27. maddeleri de 1917 Osmanlı kararnamesinin<br />

tanzim tarzını aynen kabul etmiş fakat kefâet yokluğuna sebep olan haller arasında sadece<br />

serveti zikretmiştir. 1953 tarihli Suriye kanunun 28. maddesi ile eşler arasında kefeatin<br />

tayinini mahalli örf ve adete bırakmıştır. 182<br />

1959 tarihli Irak kanunu ise kefâete hiç yer vermemiştir. Mâliki mezhebinin önem<br />

vermemesine rağmen Fas kanunu kefâetin akit anında nazara alınacağı ve yerleşmiş<br />

adetlere göre tayin edileceği hükmünü koymuştur. Klasik İslam Hukuku’ndan farklı olarak<br />

1951 tarihli Ürdün ve 1953 tarihli Suriye kanunları, eşler arasında yaşça da kefâet<br />

bulunmasını öngörmüşlerdir. Ürdün kanunu eşler arasında 20 yaştan fazla bir yaş farkı<br />

bulunması halinde evlenmeyi iki şarta tecviz etmektedir. Hâkim eşlerden yaşça küçük<br />

olanın rızasında ve böyle bir evlenmeden elde edeceği faydadan emin olmalıdır. 183<br />

1.7. Günümüz Türk Toplumunda Evlilik ve Aile<br />

1.7.1. Evlilik<br />

Evlilik aile kurumunun temelini oluşturmaktadır ve bir ailenin doğuşu ancak evlilik<br />

yolu ile gerçekleşir denebilir. Evlilik, toplumun yapısı, kültürü, dini, örf ve âdetleri gibi<br />

özelliklerine göre farklılıklar göstermesine rağmen tarih boyunca bütün toplumlarda<br />

süregelen uygulamalardan biri olma özelliğini korumuştur. Evlilik aynı zamanda hukukî<br />

181 Cin, a.g.e.,s. 166.<br />

182 Hukuk-i Aile Kararnâmesi, md. 8.<br />

183 Cin, a.g.e., s.167.<br />

36


ağlayıcılığı olan bir akit, koruyuculuğu olan kadın-erkek her iki tarafa belli<br />

yükümlülükler ve görevler getiren bir sözleşmedir.<br />

Kur’ân-ı Kerim, erkek ve kadının yalnızlığını gidermek için onlara eşler<br />

yaratıldığını belirtmektedir. “Size nefislerinizden, kendilerine ısınmanız için, zevceler<br />

yaratmış olması, aranızda bir sevgi ve esirgeme yapması da O’nun ayetlerindendir. Şüphe<br />

yok ki bunda düşünen bir topluluk için işaretler vardır.” 184 Ancak ayette vurgulanan evlilik<br />

kurumu sadece insanların cinsel ihtiyaçlarını düzenli ve meşru tarzda karşılayan bir<br />

müessese değil aynı zamanda eşlerin birbirlerine maddi ve manevi destek olarak hayat<br />

arkadaşlığı kurmalarına vesile olduğundan çok yönlü yarar ve hikmetler taşır. Evliliğin bir<br />

başka önemi boyutu ise bütün canlıların tabiatlarında saklı bulunan neslin devam ettirme<br />

güdüsünü en tabii ve makul biçimde karşılıyor olmasıdır. İslam dini evlilik kurumuna<br />

ilişkin düzenlemeler yaparken evliliğin bu üç yönünü dikkate alarak bunun meşru şekilde<br />

nasıl gerçekleştirileceğine dair ilkeler koymuştur. Bu suretle her türlü nikâhsız<br />

beraberlikler ve gayr-ı meşru ilişkiler suç sayılarak bu fiili gerçekleştirenlere maddî ve<br />

mânevî cezalar getirilirken nikâhlı evlilik teşvik edilmiştir. Gerek Kur’ân-ı Kerim’de<br />

gerekse Hz. Peygamberin hadislerinde evliliğe teşvik eden ve evlenmenin önemi ile<br />

bireysel ve toplumsal faydalarına dair pek çok deliller vardır.<br />

Evlilik, bir kadınla erkeğin aile kurmak üzere kanunların uygun gördüğü şekilde bir<br />

araya gelmesi olarak tanımlanabilir. 185 Erkek ile kadın arasında yasaların tanıdığı, kamu<br />

vicdanının doğru bulduğu bir hayat ortaklığı kurma, evlenmenin hukuki yönünü<br />

oluşturmaktadır. Aileyi oluşturmak için gerekli akrabalık bağlarını geliştiren bir kurum<br />

olan evlilik, kişilerin bir arada yaşamalarını ve düzenli bir sosyal hayat içinde birbirleriyle<br />

işbirliği yapmalarını sağlamaktadır. Evlilik aynı zamanda toplumda çocuğa meşru bir<br />

konum sağlamak için gerekli olan sosyal bir anlaşmadır. Aile birliği, sürekliliğini evlilik<br />

kurumu ile sağlar. Bu iki kavram hakkında şöyle bir kıyaslama mümkündür: Aile bir grup<br />

ya da örgüt, evlilik ise çocuk yapmak ve yetiştirmek için yapılmış bir kontrattır. 186<br />

1.7.2. Aile<br />

Aile, evlilik denilen bir sözleşme ile oluşan toplumun en küçük birimidir. Aile<br />

bütün diğer toplumsal kurumlar içinde en eski ve en temel kurumlardan birini oluşturur.<br />

Ancak her toplumda farklı bir biçimde görülen ailenin değişmez birtakım özellikleri ve<br />

184 Rûm 30/21.<br />

185 Meydan Larouse, Meydan Yayınevi, İstanbul 1987, c. IV, s. 451.<br />

186 Bulut, Işıl, “Türkiye’de Erken Evlenme”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 494.<br />

37


fonksiyonları bulunmaktadır. Aile evrensel bir kurumdur. Bilinen her toplumun kendine<br />

özgü bir aile biçimi vardır. Ailenin bilinen en basit tanımlarından biri; “birbirine kan bağı<br />

ile bağlı bireylerin oluşturdukları birlik” 187 şeklindedir. Buradan hareketle aile, fertleri<br />

arasında gerçek veya itibarî akrabalık bağı olan veya bütün sosyal ilişkilerinin odağında<br />

kan bağı kavramı olan en küçük gruba denir. Diğer bir anlamda aile, bir toplumun bütün<br />

özelliklerini potansiyel olarak bünyesinde barındıran kurum ve kan bağlılığı, evlilik ve<br />

diğer yasal yollardan aralarında akrabalık ilişkisi bulunan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan<br />

bireylerden oluşan, bireylerin cinsel, psikolojik, toplumsal, kültürel ve ekonomik<br />

ihtiyaçlarının karşılandığı, fertlerin topluma uyumu ve katılımlarının sağlandığı ve<br />

düzenlendiği temel bir toplumsal birimdir. 188 Yine aile için, kadın ve erkeğin birlikte<br />

yaşamanın gereklerini toplumsallaşma sürecinde içselleştirdikleri davranış kalıplarına<br />

uygun biçimde, yapısı toplumsal normlarca belirlenen iş bölümü temelinde oluşturdukları<br />

bir yeniden üretim birimi şeklinde bir tanım yapılmaktadır. 189 Geniş anlamda aile, içinde<br />

insan türünün belli bir biçimde üretildiği, topluma hazırlanma sürecinin belli bir biçimde<br />

ilk ve etkili şekilde cereyan ettiği, cinsel ilişkilerin belli bir biçimde düzenlendiği, ana,<br />

baba ve çocuklar (aile biçimine göre başka yakınları) arasında belirli bir ölçüde içten,<br />

sıcak, güven verici ilişkilerin kurulduğu, yine içinde bulunulan toplumsal düzene göre<br />

ekonomik etkinliklerin az ya da çok ölçüde yer aldığı toplumsal bir kurumdur. 190<br />

Ailenin toplum içerisinde yerine getirdiği pek çok fonksiyonu vardır. Bunlardan<br />

bazılarının zaman içerisinde değişikliğe uğramasıyla birlikte değişmeyen bir takım<br />

işlevlerinden de söz etmek mümkündür. Bunlar, nüfusu yenileme, millî kültürü taşıma,<br />

sosyal mirası nakletme, çocukları sosyalleştirme, biyolojik ve psikolojik tatmin<br />

fonksiyonlarının yerine getirilmesi olarak örneklenebilir. 191 Ailenin bu fonksiyonlarını<br />

belirlerken dikkat edilmesi gereken husus bunların aile yapıları ve çeşitlerine göre zaman<br />

içerisinde değişiklikler gösterebileceğidir. Sosyal yönden aile, yaşanılan kültürün<br />

değerlerini ve toplumun gelenek ve göreneklerini devam ettirerek, toplumun bekâsını<br />

güvence altına alır. Ailede bunu gerçekleştirmenin yolu, çocukların sağlam temellere sahip<br />

187<br />

Özkalp, Enver, Sosyolojiye Giriş, Anadolu <strong>Üniversitesi</strong> Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları<br />

Vakfı Yay., Eskişehir 2000, s. 133.<br />

188<br />

Tezcan, Mahmut, “Toplumsal Değişme ve Aile”, Türkiye Aile Yıllığı, BAAK Yay., Ankara 1990, s. 67.<br />

189<br />

Tolan, Barlas, “Aile, Cinsiyet ve Cinsel Roller”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. I, s. 208.<br />

190<br />

Özer, İnan, “Kent Ailesi”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 667.<br />

191<br />

Erkal, Mustafa, Sosyoloji, Filiz Kitabevi, İstanbul 1987, s. 380.<br />

38


olarak yetiştirilmelerinden geçer. Toplumlarda bu amaçla konmuş yasalar, dinî ve ahlakî<br />

kurallar vardır. 192<br />

1.7.2.1. Aile Çeşitleri<br />

Aileler çeşitli bakımlardan sınıflandırılmışlardır. Ailedeki evli çift sayısı, kuşakların<br />

genişliği ve hanede yaşayanlar esasına göre üç temel aile tipi olduğu tespit edilmiştir: 193<br />

Çekirdek Aile: Çekirdek aile, karı koca ve evlenmemiş çocuklardan oluşan en<br />

küçük toplumsal birimdir. Bu tür ailede üye sayısı sınırlı ve azdır. Çekirdek ailenin sadece<br />

iki kuşaktan oluşması bu ailenin sınırlı bir gelişim eğilimine sahip olduğunu<br />

göstermektedir. Bu tür aile yapısı daha çok sanayi ve kent toplumlarında görülmektedir.<br />

Bugün bu ailenin sadece iki fonksiyona sahip olduğu düşünülmektedir. Bunlardan biri<br />

üreme ve çocukların küçük yaşlarda sosyalizasyonu, ikincisi ise eşler arasında psikolojik<br />

dengenin sağlanmasıdır. 194 Bu aile tipinin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:<br />

Aile yardım için akrabalarına güvenemez. Akrabalar da aileden yardım beklemez.<br />

Aile ve akrabaların birbirleri üzerindeki değer ve ahlak kontrolü çok azdır. Akrabalar<br />

ailenin konut ve yerleşme yerlerini seçmezler. Böylelikle ailenin konut yeri akrabaların<br />

oturduğu yerle bağımlı değildir. Bu ise akrabalarla sosyal etkileşimin derecesini azaltarak<br />

ailenin bağımsızlığını destekler. Eşler birbirlerini akrabalarının haklarına veya<br />

menfaatlerine bağlı olmadan sadece kendi kararlarıyla seçerler. Evliliğe uyum ise yalnızca<br />

karı koca arasında yapılır. Çekirdek ailede evlenme yaşı da geleneksel aileden farklıdır.<br />

Evlenme yaşı, işe atılma ve eğitim hayatının uzamasına paralel olarak büyümüştür.<br />

Doğurganlık eşlerin ihtiyaçlarına göre kendi kararlarıyla tespit edilir. Birey olarak eşlerin<br />

duygusal dengeleri bu küçük çekirdek birimde sağlanmak zorundadır. Çünkü duygusal<br />

dengeyi sağlayacak başka bir kaynak yoktur. Eşlerin boşanma oranı daha yüksek olup,<br />

eşlerden biri öldüğü veya ayrıldığı takdirde yeniden evlenme olasılığı daha fazladır.<br />

Bununla birlikte saydığımız değişimler ve üye sayısının azalmasından başka,<br />

çekirdek ailede de geleneksel aile ilişkilerinin yoğun olarak yaşanması, kadın ve erkeğin<br />

yapacağı işlerin toplumsal normlar ve iş bölümüne göre ayrışmış olması, geleneksel otorite<br />

192<br />

Topçu, “Evlilik ve Aile Üzerine Sosyo-Psikolojik Bir İnceleme”, s. 12.<br />

193<br />

Yıldırım, a.g.e., s. 68; İlbars, Zafer “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı”, T.C. Başbakanlık Aile<br />

Ansiklopedisi, c. II, s. 540.<br />

194<br />

Kongar, Emre, “Türkiye'de Aile: Yapısı Evrimi ve Bürokratik Örgütlerle İlişkileri”, Aile Yazıları II, s. 72-<br />

73; Şahinkaya, Rezan, “Orta Anadolu Köylerinde Aile Strüktürü”, Aile Yazıları I, s. 161-162.<br />

39


ilişkileri ile birlikte akrabalık ilişkilerinin de sürmesi gibi noktalarda çekirdek ailenin de<br />

hâlâ geleneksel yapıyı koruduğu söylenebilir. 195<br />

Ataerkil Geniş Aile: Aile reisi ve karısıyla, evli oğullar, gelinler, diğer çocuklar ve<br />

torunlardan oluşan büyük ailedir. Geniş aile genellikle köysel veya geleneksel toplumların<br />

bir kurumudur ve ekonomik ve siyasi bir birlik olarak düşünülür. 196 Ekonomik olarak bir<br />

bütün olan bu ailede gelir tek elde toplanır ve masraf tek elden yapılır. Üyeler toplumdaki<br />

statülerini aileden alırlar. Soyluluk, meslekle ilgili sosyal statünün kaynağı ailedir. Aile<br />

üyelerinin her türlü eğitiminden (meslekî, dinî) sorumludur ve üyelerini korur. Bu koruma<br />

maddî veya manevî olabilir. Aile, üyelerine sadece dinî eğitim vermekle kalmaz. Tam bir<br />

dinî birlik olmak üzere üyelerinin ibadetlerini de denetler.<br />

Parçalanmış Aile: Ölüm, boşanma, ayrı yaşama gibi nedenlerle karı veya kocanın<br />

birinin veya her ikisinin bulunmadığı ailelere parçalanmış aile denir. Dul anne veya baba<br />

ile evlenmemiş çocuklar veya büyük anne veya büyük baba ile torunların birlikte oturması<br />

buna örnek olarak verilebilir. Yurdumuzda özellikle başka şehirlere veya yurt dışına iş<br />

nedeniyle yapılan göçlerle birlikte bu tür ailelerin arttığı görülmektedir. 197<br />

Türkiye'de ailelerin büyük çoğunluğu çekirdek aileler olmakla birlikte, başlangıçta<br />

ataerkil geniş aile olarak kurulmuştur. İlk kuruluşta ataerkil geniş aileden sonra çekirdek<br />

aileye geçilmesinin yanı sıra ilk kuruluşta çekirdek aile olduğu halde sonradan geniş aileye<br />

dönüşenlerin de oluşu, Türk ailesinin statik bir biçimde kalmayıp belirli evrelerde değişik<br />

biçimler aldığını göstermektedir. 198<br />

Türk toplumunda çekirdek aile, işleyişi bakımından batıdakinden, akrabalarla<br />

ilişkiler bakımından oldukça farklıdır. Orada akraba ilişkilerinin yok ya da son derece az<br />

olduğunu bilmekteyiz. Oysa bizde bu ilişkiler sürdürülmektedir. Gerek aynı kentte gerek<br />

farklı kentlerde olsun akrabalar aranır, sorulur. Önce anne baba sonra kardeşler ve diğer<br />

uzak akrabalarla ilişkiler sürdürülür. Bayramlar, düğünler özel kutlamalar aileyi birleştirme<br />

fonksiyonu taşır. 199<br />

Yerleşim Yeri Esasına Göre Aile:<br />

195 Tezcan, “Cumhuriyetten Günümüze Türk Ailesinin Dünü, Bugünü Geleceği”,<br />

http://turkoloji.cu.edu.tr/GENEL/Tezcan_aile.pdf., ( 21.08.2006)<br />

196 Kongar, “Türkiye'de Aile: Yapısı, Evrimi ve Bürokratik Örgütlerle İlişkileri”, Aile Yazıları II; s. 71,<br />

Kocacık, Faruk, “Sivas’ta Kentsel Aile”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 272.<br />

197 Gökçe, Birsen, “Aile ve Aile Tipleri Üzerine Bir İnceleme”, Hacettepe Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi,<br />

H.Ü. Yay., Ankara 1976, c. VIII, Sayı: 1–2; Kocacık, Faruk, “ Sivas’ta Kentsel Aile ”, s. 272.<br />

198 İlbars, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 540.<br />

199 Tezcan, “Toplumsal Değişme ve Aile”, s. 69.<br />

40


Yerleşim yerine göre, Türkiye'de birbirinden farklı yapıya ve fonksiyona sahip dört<br />

aile tipi bulunmaktadır:<br />

Köy Ailesi: Ana-baba, oğullar, gelinler, torunlar ve bekâr çocukların aynı çatı<br />

altında bulundukları bir ailedir. Köy ailesi esas olarak tarım ve hayvancılık yapan ve bunu<br />

değişen ölçülerde de olsa kendi tüketimi için yapan bir ailedir. 200 Türk köy ailesinin<br />

başlıca geleneksel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:<br />

Geleneksel köy ailesinde evlenecek adayların eş seçiminde son karar genellikle<br />

babaya aittir. Özellikle kız çocuğunun kiminle evleneceğine karar veren ana babadır.<br />

Evlenme yaşı özellikle kız çocuklar için çok küçüktür. 201 Evlenmelerden önce kız ve<br />

erkeklerin buluşup görüşmeleri, gençlerin anlaşarak evlenmeleri, katı bir çevre denetimiyle<br />

yasaklanmış ve önlenmiştir 202 Köy ailesinde hem kızlar hem de erkekler kentlerde yaşayan<br />

akranlarına oranla daha erken evlenmekte ve daha çok çocuk sahibi olmaktadır. Gelenek<br />

gereği kadınlar ve erkekler çok çocuğa sahip olmak istemektedirler. Bu isteği fazla iş gücü<br />

yaratma ve ekonomik bir yardım unsuruna sahip olma arzusu da desteklemektedir. 203<br />

Köy ailesinde boşanma olaylarına çok az rastlanır. Köylerdeki aile yapısı<br />

boşanmayı önleyici niteliktedir. Köylerde evlilik yalnız kadın ve erkeği ilgilendiren bir<br />

olay olmayıp iki hane halkını ve akrabaları da ilgilendirmektedir. 204 Köy evliliklerinde<br />

duygusallığa, romantizme ve nesnel geçerlik içerisinde olandan fazla beklentilere yer<br />

verilmediğinden geçimsizlik, anlaşmazlık, uyumsuzluk ve bunun gibi nedenlerden ötürü<br />

boşanma yok denecek kadar azdır, ya da yoktur. 205<br />

Kasaba Ailesi: Köy ile kent arasında aracı durumunda bir merkez özelliği taşıyan<br />

kasaba aileleri, her iki yerleşim yerinden ve onların sahip olduğu değerler sisteminden<br />

etkilenmektedir. Kasaba aileleri genellikle ana-baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan<br />

çekirdek aile biçiminde iseler de geniş ailelere de rastlanmaktadır. Kasaba ailesinde<br />

evlenme yaşının kızlar için geleneksel toplumlardaki özelliğini koruduğu, özellikle<br />

erkekler için de büyüdüğü görülmektedir. 206<br />

200 İlbars, Zafer, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 540.<br />

201 Kocacık, “Sivas’ta Kentsel Aile”, s. 270.<br />

202 Uygun, Hamza, “Kır Kesiminde Aile”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 687.<br />

203 İlbars, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı”, s. 540.<br />

204 Bulut, “Türkiye’de Erken Evlenme”, s. 495.<br />

205 İlbars, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı”, s. 540.<br />

206 Timur, a.g.e., s. 21.<br />

41


Kasaba ailesinde eş seçiminde ana babanın payı ve etkisi büyüktür. Genellikle eş,<br />

akraba ve yakın arkadaş çevresinden seçilmektedir. Ancak erkeğin kendi eşini seçtiği de<br />

olmaktadır. Evlenmelerde hem dînî hem de medenî nikâh yapılmaktadır. 207<br />

Kasaba ailesinde boşanma çok ender görülebilir olaydır. Geleneksel değerler<br />

hâkimdir. Kasaba ailesinde doğurganlık yüksek bir düzeyde olmakla birlikte, azalma<br />

eğilimindedir. Sahip olunan ortalama çocuk sayısı köy ailesinden daha azdır. 208<br />

Gecekondu Ailesi: Türkiye'de ortalama olarak her 4 kişiden biri gecekonduda<br />

yaşamını sürdürmektedir. 209 Köyden kente göçen nüfusun büyük çoğunluğu kentten farklı<br />

nitelik gösteren kenar semtlere yerleşerek gecekondu denilen yerleşim birimlerini ve<br />

gecekondu ailesini oluşturmuşlardır. Aile yapısı çoğunlukla çekirdek ailelerden oluşmakla<br />

birlikte geçici geniş aile tipine de rastlanmaktadır. Evlenme yaşı, köy ve kent arası bir<br />

özellik göstermektedir. Evlenmeler daha çok akraba ve yakın çevreden olmaktadır. 210<br />

Gecekondularda evlenme şekilleri de farklılık göstermektedir. Birinci kuşak<br />

ailelerin büyük bir kısmı memleketlerinden ailenin kararıyla evlenmişlerdir. Oysa göç<br />

edilen kentte doğmuş, büyümüş, genç kuşakta durum farklıdır. Bu kuşak ya akraba ya<br />

mahallede veya bir tanıdık toplantısında ya da çalıştığı yerde karşılaştığı kişilerle anlaşarak<br />

evlenme eğilimindedirler. 211<br />

Kent Ailesi: Geleneksel toplumda hemen hiç farklılaşmamış bir biçimde birçok<br />

işlevi kendinde toplayan aile kent yaşamında değişmeye yönelmektedir. 212 Kent ailesini<br />

kasaba özellikle köy ailesinden ayıran başlıca özelik iş-güç biçiminin tarım değil tarımdan<br />

tamamen kopmuş işçi, memur, serbest meslek sahiplerinin oluşturduğu bir aile biçimi<br />

olmasıdır. Kent ailesi uzmanlaşmış, farlılaşmış ve örgütlenmiş kurumlarla çevrili bir<br />

teknolojinin oluşturduğu sosyal çevrede yaşamaktadır. 213<br />

Kent ailesi genellikle ana-baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan bir ailedir. Kent<br />

ailesinde evlenme ve eş seçiminde aile baskısı etkisini yitirmektedir. Evlenme ve eş<br />

seçiminde erkeklerin çoğunluğu, kızların da bir kısmı kişisel seçimlerini yapmakta, aileler<br />

207<br />

Erkul, Ali, “Kasabada Törenler ve Törenlerdeki İnsan İlişkileri”, C.Ü. Fen- Edebiyat Fak. Sosyal<br />

Bilimler Dergisi, C.Ü. Yayınları, sayı:4, Sivas 1985, s. 216.<br />

208<br />

İlbars,“ Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı” s. 542.<br />

209<br />

Yazan, Ümit Meriç, “Şehirleşme Sürecinde Aile” T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. III, s. 963–964.<br />

210<br />

İlbars, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı” s. 543.<br />

211<br />

Alkan, Ahmet, “Şehir, Şehirleşme ve Aile” T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. III, s. 965.<br />

212<br />

Kocacık, “Sivas’ta Kentsel Aile”, s. 271.<br />

213<br />

İlbars, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı” s. 542–543.<br />

42


de bu karara uymaktadırlar. Kentteki evlenmelerde eş tercihinin, amca-dayı çocuklarına ya<br />

da hala-teyze çocuklarına yönelik tanınması pek düşünülmemektedir. 214<br />

Kentleşmeye paralel olarak, eğitim düzeyinin yükselmesiyle akraba evliliklerinin<br />

de azaldığı gözlenmiştir. Yani eğitimli çiftlerin daha az akraba evliliği yapma eğilimine<br />

karşı, eğitimsiz çiftler daha çok akraba evliliği yapma eğilimdedirler. 215<br />

Evlenme yaşı hem kızlar hem de erkekler için daha büyüktür. Kent ailesinde ne<br />

zaman ve ne kadar çocuk yapılacağına aileler karar vermektedir. Ortalama evlenme yaşı<br />

büyük kentlerde erkekler için ortalama 28, kadınlar için ortalama 24’tür. Bunun nedeni<br />

uzun süren eğitim süresi ya da iş ve meslek edinme gereğidir. Yeni evlenenler çoğunlukla<br />

ayrı bir eve çıkmaktadırlar. 216<br />

1.7.2.2. Ailede Meydana Gelen Değişimler<br />

Türk ailesindeki değişim incelenirken, geleneksel kır kökenli aile esas alınarak<br />

bunun üzerinden süreklilik ve değişim boyutları incelenecektir.<br />

Tarihin akışı içinde, toplum yapıları değiştikçe, aile yapıları da değişmiştir. Aile<br />

yapılarının değişmesi ise, aile içinde hem erkeğin, hem kadının hem de aile içinde yer alan<br />

çocukların ve diğer aile üyelerinin yeni roller üstlenmesini gerektirmiştir. 217<br />

Kentleşmeye eşlik eden ve her toplumsal ilişki ve örgütlenmede karşılığını bulan<br />

değişme sürecinin en belirgin olduğu alan aile kurumudur. Başka bir deyişle kentleşmenin<br />

ilk ve en fazla etkisi aile üzerinde görülmektedir. Bu anlamda aile toplumsal değişmenin<br />

konusu ve taşıyıcısıdır. Bunun nedeni, kentleşen nüfusun kaynaklandığı çevrede ailenin,<br />

geleneksel topluluğun küçük bir örneği olması ve bütün toplumsal, ekonomik ilişkilerin<br />

aileyle çerçevelenmesidir. Bireyin her türlü ilişkilerini kapsayan bir genişliğe sahip olan<br />

aile, topluluğun kuruluşu ve işleyişinde biricik örgütlenme biçimi olarak belirtilmiştir. 218<br />

Şehirleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak geleneksel Türk ailesinin, evliliklerde, eş<br />

seçiminde ailede karı-koca eşlerin birbirlerine karşı tutum ve pozisyonlarında önemli<br />

değişimler geçirdiği bilinen sosyal bir realitedir. Özellikle bu nokta günümüz Türk<br />

ailesinin durumu hakkında aydınlatıcı bir öneme sahiptir.<br />

214<br />

İlbars, “Türk Ailesinin Geleneksel Yapısı” s. 542–543.<br />

215<br />

Ulusoy, Mahir; Tunçbilek, Ergül, “Türkiye’de Akraba Evlilikleri ve Çocuk Ölümlerine Etkisi”, Aile<br />

Yazıları IV, s. 515–516.<br />

216<br />

Gökçe, “Evlilik Kurumuna Sosyolojik Bir Yaklaşım”, H.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, H.Ü. Yay., Sayı: I,<br />

Ankara 1978, s. 15; DİE, Evlenme İstatistikleri, Ankara 2002.<br />

217<br />

Kırkpınar, Leyla, Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Kadın, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2001, s. 29.<br />

218<br />

Özer, İnan, “ Kent Ailesi”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 669.<br />

43


Türk toplumunun geçirdiği sosyo-ekonomik dönüşümlerden onun en küçük ve<br />

etkili birimi olan ailenin ve bu aileyi oluşturan bireylerin etkilenmiş olması kaçınılmaz bir<br />

gelişmedir. Nitekim sanayileşmeye paralel olarak geleneksel örüntülerin çözülmeye<br />

başlaması ile birlikte, Türk aile yapısında başlıca belirleyicilerden biri olan kadın-erkek<br />

rollerinde, önce çekingen giderek belirgin değişmeler gözlenmeye başlanmıştır.<br />

Aile içi geleneksel rollerin değişmesine etki eden önemli bir öğe hem erkek hem de<br />

kadın için artan eğitim olanaklarıdır. Eğitim yalnızca okulla sınırlı kalmamakta, kitle<br />

iletişim araçları, sanat vb. etkinlikler de bilgi ve bilinç düzeyini yükseltmektedir. 219<br />

Özellikle televizyonunun aile hayatına girmesi değişimlere hız kazandırmıştır. Ailenin<br />

küçülmesinde televizyonun da katkısı olmaktadır. Bu nedenle televizyon, bilgisayar gibi<br />

araçların da günümüzde hısım-akraba ve eş dost ağının zayıflamasında etkisi olduğunu<br />

söylemek mümkündür. 220 Ayrıca bu tür araçların geleneksel değerleri yeni değerlerle<br />

karşılaştırarak sorgulamaya yönelttiği de söylenebilir. Örneğin, görücü usulü ile evliliğe<br />

bakış açısındaki değişimde televizyonun doğrudan etkisi olduğu söylenebilir. Genellikle<br />

televizyon programlarında görücü usulünün yanlışlığı, ilkelliği doğrudan veya dolaylı<br />

şekillerde işlenip vurgulandığından bu usûl insanların gözünde de bu şekilde algılanmıştır.<br />

Bunun dışında televizyonun etkisiyle birçok yerleşik düşünce ve yargılarda değişimleri<br />

örneklemek mümkündür. 221<br />

Aile içi geleneksel rollerin değişmesine etki eden bir diğer önemli öğe, kadının ev<br />

dışı işlerde çalışmasıdır. Kadının iş hayatına katılmasını önemli bir adım olarak<br />

değerlendirmek gerekir. 222<br />

Modernleşme olgusunun aileye de yansıması sonucu, kaçınılmaz olarak ev içinde<br />

de kadın erkek rollerinde önemli farklılaşmalar görülmüştür. Belirli bir toplumda kadın ve<br />

erkeklerin özelliklerini yansıttığı varsayılan bu beklentilere “cinsiyete ilişkin toplumsal<br />

kalıp yargılar” denir. Buna göre erkeklerden güçlü olmaları, ailelerini geçindirmeleri<br />

beklenirken, kadınlardan anlayış, sabır ve evi çekip çevirme gibi özellikler beklenir.<br />

Geleneksel aile düzeninde de kadın erkek rolleri bu beklentilere göre şekillenmiştir. 223<br />

Sosyo-ekonomik gelişme ile birlikte cinsiyete dayanan hiyerarşik ilişkiler eşitlikçi yönde<br />

değişmiştir. 224 Başka bir deyişle, kentleşme ve eğitim düzeylerinin yükselmesini içeren<br />

219 Tolan, “Aile, Cinsiyet, ve Cinsel Roller”, s. 211.<br />

220 Topçu, “Evlilik ve Aile Üzerine Sosyo-Psikolojik Bir İnceleme”, s. 14.<br />

221 Mete, Ömer Lütfü, “Televizyon ve Aile”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. I, s. 982-983.<br />

222 Tolan, “Aile, Cinsiyet, ve Cinsel Roller”, s. 210.<br />

223 Özer, İnan, “Kent Ailesi”, T.C. Başbakanlık Aile Ansiklopedisi, c. II, s. 672.<br />

224 Kağıtçıbaşı, “ Türkiye’de Ailenin Sürekliliği ve Değişimi”, s. 155-156.<br />

44


sosyo-ekonomik gelişme ailedeki hiyerarşik yapıyı zorlayıp, demokratikleştirmekte,<br />

demokratik aile yapısı da toplumsal sosyo-ekonomik gelişmeyi desteklemektedir. Çünkü<br />

bir taraftan eğitim almış olan kadın işgücüne katılarak ekonomik gelişmeye katkıda<br />

bulunabilmekte, diğer taraftan da eşiyle eşit bir statüye gelmiş (ezik olmayan) bir kadın<br />

kendine daha güvenli olarak daha başarılı çocuk yetiştirebilmektedir. Araştırmalar da<br />

eğitilmiş, kendine güvenli annelerin çocuklarının okul başarısının daha yüksek düzeyde<br />

olduğunu göstermektedir. 225<br />

İmamoğlu’nun araştırmasında bu değişimlerin eşler üzerindeki anlamı tespit<br />

edilmeye çalışılmıştır. 456 evli çift üzerinde kişilerin kendileri, çocukları, aileleri ile ilgili<br />

olarak ankete dayalı bir çalışma ile eşlerin karşılıklı olarak bu konular hakkındaki<br />

fikirlerine ulaşılmıştır. Bu çalışmanın verilerini kısaca şu şekilde özetlememiz<br />

mümkündür:<br />

Aile gelirinin çoğunluğunu erkekler kazanmakta, önemli kararları daha sıklıkla<br />

erkekler vermekte, ev işlerinin çoğunluğunu ise kadınlar yapmaktadır. Cinsiyet rollerine<br />

ilişkin toplumsal kalıp yargılara uygun olan bu rol dağılımına dayalı evliliklerden kadınlar<br />

eşlerine kıyasla daha az memnundurlar. Kadınlar kocalarına nazaran evliliklerini daha<br />

olumsuz değerlendirmekte ve kocalarına nazaran kendilerini daha yalnız, mutsuz<br />

hissetmekte, sağlıklarını daha olumsuz görmekte, yaşamın anlamı ve kalitesi hakkında<br />

daha az memnun olduklarını ifade etmektedirler. 226<br />

Araştırmanın bulgularına göre aile yapısının ve rollerinin belirlenmesinde kadının<br />

eğitim düzeyi önemli rol oynamaktadır. Eğitim düzeyi yükselen kadının eşini anlaşarak<br />

seçme, ailenin ortak gelirine katkısı ve aile içi kararlara katılımı da artmaktadır. Ayrıca<br />

bekleneceği gibi meslek sahibi kadınların büyük çoğunluğu anlaşarak evlenmiş iken,<br />

meslek sahibi olmayanların çoğunluğu görücü usulüyle evlenmektedir. Buradan hareketle,<br />

kadının eğitim düzeyi ve meslek sahibi olması evlilik tipinin belirlenmesinde önemli rol<br />

oynamaktadır. 227<br />

Bahsedilen araştırmaya göre, çiftlerin %33'ü görücü usulüyle, %67'si ise anlaşarak<br />

evlenmişlerdir. Anlaşarak evlenmiş çiftler genel evlilik kalitesi endeksine göre evliliklerini<br />

daha olumlu olarak değerlendirmekte, evliliklerinde dostluğun, paylaşmanın iletişimin,<br />

225<br />

Kağıtçıbaşı, “Türkiye’de Ailenin Sürekliliği ve Değişimi” s. 157-158.<br />

226<br />

Tezcan, “Toplumsal Değişme ve Aile”, s. 72-73; İmamoğlu, “Aile İçinde Kadın- Erkek Rolleri”, s. 832-<br />

833.<br />

227<br />

İmamoğlu, “Aile İçinde Kadın- Erkek Rolleri”, s. 832–833.<br />

45


sevgi, saygı ve takdir hislerinin daha çok olduğunu ifade etmektedirler. 228 Evlilikleriyle ve<br />

eşleriyle ilgili değerlendirmeleri genellikle daha olumsuz olan görücü usulüyle evlenmiş<br />

çiftler, anlaşarak evlenenlere kıyasla, eşleriyle evlendikleri için kendilerini daha az şanslı<br />

görmekte, seçme şansı olsaydı tekrar aynı kişiyle evlenmeyi daha az düşünmektedirler. 229<br />

İmamoğlu'nun araştırmasında kadınların %43'ü ev dışında tam zamanlı bir işte<br />

çalışmaktadır. Kadının para kazanma işlevine katılmasıyla geleneksel aile düzeninin<br />

dayandığı ayrışmış kadın-erkek rolleri yerine paylaşmaya dayalı cinsiyet rolleri anlayışına<br />

geçilmiştir. 230 Kadının ev dışında tam zamanlı çalışmasıyla, bir yandan ekonomik gücün<br />

paylaşılması, önemli kararların ortaklaşa alınması gibi konularda aileler daha eşitlikçi bir<br />

yönde değişmekte, diğer yandan erkek rolünün kadın rolüne paralel olarak değişmemesi<br />

nedeniyle ev-içi, ev-dışı toplam iş yükünün çoğunluğu kadının üstünde kalmakta,<br />

paylaşımcı rol dağılımında dengesizlik gözlenmektedir. Çalışan kadınlar ev işlerine ev<br />

kadınlarından daha az zaman harcamakla birlikte, ev içinde ve ev dışında çalışarak<br />

geçirdikleri toplam zaman açısından gerek erkeklerden gerekse ev kadınlarından haftada<br />

10 ila 15 saat fazla çalışmaktadırlar. Söz konusu dengesizlikten kaynaklanan tüm<br />

güçlüklere karşın, kadının çalıştığı ailelerde eşler sağlıklarını ve evlilik kalitesini kadının<br />

çalışmadığı ailelere kıyasla daha olumlu değerlendirmişlerdir. 231<br />

Önemli bir değişme de eşler arası iletişim konusunda dikkatleri çekmektedir.<br />

Geleneksel aile düzeninde eşlerin adeta ayrı dünyalarda yaşadığı, çocukların yetişmesi,<br />

özel duygu ve düşünceler, cinsel yaşam, sağlık sorunları, sosyal ilişkiler ve politika gibi<br />

konularda pek görüşmedikleri anlaşılmaktadır. Daha modern yapıdaki ailelerde eşler arası<br />

iletişim göreli olarak artmakta, eşler birbirlerinin duygu ve düşüncelerini daha çok<br />

bilmekte, arkadaş çevresini daha çok tanımaktadır. Dolayısıyla ayrı dünyalardan ortak bir<br />

dünyayı paylaşmaya doğru bir değişme gözlenmektedir. 232<br />

Söz konusu değişmelerin yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de olumlu<br />

sonuçlar verdiği anlaşılmaktadır. Bulgular gerek eşlerin anlaşarak evlendiği, gerekse<br />

kadının çalıştığı ailelerde anne-babanın çocuklarına daha seyrek sinirlendiğine ve daha<br />

228<br />

İmamoğlu, “Aile İçinde Kadın- Erkek Rolleri”, s. 832–833.<br />

229<br />

İmamoğlu, “Aile İçinde Kadın- Erkek Rolleri”, s. 833.<br />

230<br />

İmamoğlu, “Aile içinde Kadın-Erkek Rolleri”, s. 833-834; Tolan, “Aile, Cinsiyet ve Cinsel Roller”, s.<br />

211.<br />

231<br />

Özer, “Kent Ailesi ”, s. 669; İlbars, “Aile ve Gelenek”, s. 542.<br />

232<br />

İmamoğlu, “Aile İçinde Kadın-Erkek Rolleri”, s. 835.<br />

46


sevecen davrandığına işaret etmektedir. Geleneksel ailelerde çocuk anneye daha yakın iken<br />

modern ailelerde anneye olduğu kadar babaya da yakınlaşmaktadır. 233<br />

Sonuç olarak, araştırma bulgularına göre kent aileleri, evliliklerin büyüklerce<br />

ayarlandığı, kadın-erkek rollerinin toplumsal cinsiyet kalıp yargılarına göre ayrıştığı,<br />

toplumsal yükümlülüklerin ön planda tutulduğu, eşler-arası iletişim ve paylaşımın daha az<br />

olduğu, erkek kontrolündeki hiyerarşik düzenden; eşlerin anlaşarak evlendiği bireysel ve<br />

toplumsal yükümlülüklerin dengelendiği, daha eşitlikçi ve paylaşımcı bir düzene doğru<br />

değişmektedir. 234<br />

Tüm bunların yanı sıra günümüz ailesinde meydana gelen değişimlerle ilgili olarak<br />

değinmemiz gereken diğer bir konu; modern toplum hayatında yaşanan değişimin<br />

insanların aile ve cinsel hayatlarını, cinsel kimliklerine ait tercihlerini de etkilemiş ve<br />

değiştirmiş olduğudur. Bu gelişme gündelik hayatta, dinlerin tüm engellemelerine rağmen<br />

gayri meşru cinsel tavır alışların hızla çoğalmasına da neden olmaktadır. Porno yayınlar,<br />

maddi imkânsızlıklar, kent hayatı ve paranın cazibesi altında ezilen kadın-erkek birçok<br />

genç kolaylıkla yanlış yollara sapabilmektedir. Bu gibi problemlerle karşı karşıya olan<br />

aileler ise yaşanılan durum konusunda oldukça şaşkın bir tavır alışa gitmektedirler. 235<br />

Günümüzde evlilik yaşında meydana gelen değişim ile ilgili olarak; (Hacettepe<br />

<strong>Üniversitesi</strong> Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün 2003 yılında yaptığı nüfus ve sağlık araştırması<br />

sonuçlarına göre) son 20 yılda ilk evlenme yaşında iki yıllık bir artış olduğunu<br />

görülmektedir. Yani geleneksel ailedeki erken yaşta aile kurma eğilimleri, son dönemlerde<br />

modern eğitim ve öğretim süresinin uzaması ve iş imkânlarının çeşitlenmesi sonucu<br />

insanların daha geç evlenmelerine dönüşmüştür. 236 Yaş gruplarına göre evlenme oranı<br />

incelendiğinde, kadınların yaklaşık %89’unu erkeklerin ise yaklaşık %79’unun 30<br />

yaşından önce evlendiği gözlenmektedir. Evlenmelerin büyük bir kısmının gerçekleştiği bu<br />

yaşlarda, kadınların 20–24, erkeklerin ise 25–29 yaş grubunda daha fazla yoğunlaştığı<br />

görülmektedir. Diğer taraftan 20 yaşına kadar evlenenlerin oranına bakıldığında, erkeklerin<br />

%3’ü, kadınların ise %20’sinin bu yaşa kadar evlendiği dikkati çekmektedir. Bu da<br />

kadınların erkeklere nazaran daha erken yaşta evlendiklerini göstermektedir. 237<br />

233<br />

Yılmaz, Ayşen, “Eşler Arasındaki Uyum: Kuramsal Yaklaşımlar ve Görgül Çalışmalar”, Aile ve Toplum<br />

Dergisi, Eylül-Aralık 2001, Yıl: 4, c. I, sayı: 4 s. 50; İmamoğlu, a.g.m., s. 835.<br />

234<br />

Imamoğlu, a.g.m., s. 835.<br />

235<br />

Meriç, Nevin, Değişen Kadın Yaşamı, Elest Yay., s.130.<br />

236<br />

Sunar; Şentürk, a.g.m., s. 1–4.<br />

237<br />

DİE, Evlenme İstatistikleri, Ankara 2002.<br />

47


Türkiye’de ailenin korunması ile ilgili olarak şunları söylememiz mümkündür:<br />

Anayasamızın 41. maddesinde de belirtildiği gibi: “Aile, Türk toplumunun temelidir.<br />

Devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin ve çocukların korunması ve aile<br />

planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için önlemleri alır, örgütü kurar.” Yeni<br />

Türk Medenî Yasası’nda (1 Ocak 2002) kadın ve erkek için yasal evlenme yaşı 17, hâkim<br />

iznine bağlı evlenme yaşı 16’ya çıkarılmıştır. Eski yasada yer alan aile reisliği ifadesi ise<br />

kaldırılmıştır. 238<br />

Eşlerin evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlayacakları, çocukların bakım,<br />

eğitim ve gözetimine birlikte özen gösterecekleri, birbirlerine yardımcı olacakları,<br />

oturacakları konutu birlikte seçecekleri, evlilik birliğini eşlerin birlikte yönetecekleri ve<br />

eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarına<br />

ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir. Kadının kocasının soyadı önünde önceki soyadını<br />

kullanabilmesine imkân tanınmıştır. Eşlerden her birinin iş ve meslek seçiminde diğerinin<br />

iznini almak zorunda olmadığı da belirtilmiştir. Mal ayrılığı rejimi değişmiş, edinilmiş<br />

mallara katılma rejimi getirilmiştir. Böylece boşanma ile kadınların mağduriyeti ortadan<br />

kaldırılmıştır. Eşler, evlilik süresince edindiği malları bölüşme yoluna gideceklerdir. Evlat<br />

edinme yaşı 30’a indirilmiştir. Evlilik devam ettiği sürece anne ve babanın velayeti birlikte<br />

kullanacakları hükmü getirilmiştir. Yeni yasa şunu getirmiştir: “Yaşama eşit olarak<br />

katılmak için, yaşamı eşit olarak paylaşmak gerekir.” Çağdaşlaşma süreci içerisinde<br />

ilerleme adımlarının her iki cins tarafından da birlikte atılarak başarıya ulaşılabileceği<br />

vurgulanmıştır. 239<br />

Yasaların eşitlikçi bir niteliğe ulaşması yeterli değildir. Toplumun bu konuda<br />

bilinçlenmesi, bilgilendirilmesi, yasaların özümsenmesi ve yaşama geçirilmesi gerekir<br />

1.7.3. Günümüz Türk Toplumunda Evlilik Şekli ve Eş Seçme Kriterleri<br />

Evlenme bir kadın ile bir erkeğin hukukî zeminde hayatlarını birleştirmesidir.<br />

Evlilik iki taraflı bir olaydır ve evlilik denince ilk akla gelen şey de doğal olarak eş<br />

seçmedir. Bu konunun, evliliğin ömrü, kalitesi ve bu evlilikten doğacak olan çocuklar ve<br />

hatta iki tarafın ailelerine kadar geniş bir etkileme alanı vardır. Doğru bir tercih mutluluk<br />

sebebi iken, yanlış tercih mutsuzluğa götürücü bir etken olabilmektedir.<br />

238 Türk Medenî Kanunu, Beta Basım, İstanbul 2002, s. 38-57.<br />

239 Türk Medeni Kanunu, Beta Basım, İstanbul 2002, s. 38-57.<br />

48


Eşin seçilmesi, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden itibaren bugüne kadar<br />

devam eden tamamen insana has bir olgudur. Çiftler tesadüfen değil, sahip oldukları belirli<br />

bazı vasıflara göre birbirlerini seçerek evliliğe giderler. Cinselliğin, insanının tekâmülünde<br />

ve kültürel gelişmesinde yaptığı katkıda eş seçmenin büyük rolü bulunmaktadır. O halde<br />

cinsellik kadın ve erkek arasında bir zevk aracı olmaktan çok, çocukların kimden olması<br />

isteğine cevap veren bir fonksiyon görmektedir. Bütün kültürlerde, evlilik için yapılan<br />

hazırlıklar, düğün merasimleri ve bu konudaki gelenek ve görenekler, aslında birbirlerini<br />

seçen eşlerin sahip oldukları vasıfları onaylamanın ve onlara verilen önem ve değerin<br />

sembolik birer ifadeleridir. 240<br />

Sanayileşmenin aile ile ilgili etkilediği bir husus da, geleneksel eş seçimidir.<br />

Akrabalık sistemine bağlı kapalı toplum dağıldığı için, akraba çevresinden veya dar<br />

çevreden evlilik oranı düşmüştür. Eş seçiminde ailenin rolü azaldığı gibi, “görücü usulü”<br />

diye ifade edilen gelenek de etkisini yitirmektedir. Genç kız ve erkekler evlilik kararını<br />

anlaşarak vermektedirler. Kadın ve erkek arasındaki eşitlik gelişmiş durumdadır. 241<br />

Eş seçiminde iki temel ilke vardır: “Benzerlik ilkesi”ne göre, sınırlı bir bireyler<br />

grubu içerisinde yaş, ırk, din, etnik köken, toplumsal sınıf, eğitim ve kişilik benzerliklerine<br />

dayanılarak seçim yapılır. Benzerlik (homogami) ilkesi, benzerlerin birbirini çektiği ilkesi<br />

üzerine kurulmuştur. Buna karşılık “bütünleme ilkesi” eşlerin özellikle kişilik açısından<br />

farklı ve tamamlayıcı özellikleri nedeniyle seçildiğini savunur. Bu ilke karşıtların birbirini<br />

çektiği gerçeğine dayanmaktadır. Araştırmalar hangi ilkenin daha çok uygulandığını ortaya<br />

koymamıştır. Ancak benzerlik ilkesinin daha geçerli olduğu yönünde izlenimler vardır. Bu<br />

ilkenin daha geçerli olması, böyle bir seçimin sosyo-ekonomik sınıf, din, eğitim gibi<br />

alanlarda daha az çatışmaya yol açması, özellikle evliliğin ilk yıllarında karşılıklı<br />

toplumsallaşma sürecinin daha kolay olması nedeniyle olabilir. Ayrıca ana baba isteği ve<br />

toplumsal baskı da benzerlik ilkesi doğrultusundadır. Psikolojik gelişim, cinsel çekim ve<br />

aşk etkenleri de evliliği çağrıştırır. Karşı cinsten, aşağı yukarı aynı yaşta, fiziksel çekiciliği<br />

olan herhangi birine karşı heyecansal uyanış aşk olarak yorumlanabilir. Evlilik kararı ise<br />

romantik bir aşka bağlı olarak alınmaz, mutlu ya da mutsuz sonuçlara katlanmayı içeren<br />

sevme kararına dayanılarak alınır. 242 Eş seçiminde en fazla geçerli olan doktrin birbirinden<br />

hoşlanmaya dayanan romantik doktrindir. Bu teoriye göre tüm insanlar doğuştan çift<br />

240 Topçu, “Evlilik ve Aile Üzerine Sosyo-Psikolojik Bir İnceleme”, s. 11.<br />

241 Tatlıdil, “Hızlı Kentleşme Sürecinde Değişen Aile” s. 201–204.<br />

242 Şahinkaya, Rezan, Psiko Sosyal Yönleriyle Aile, Kardeş Basımevi, Ankara 1975, s. 101; Aytaç, Serpil;<br />

Bayram, Nuran, “ Üniversite Gençliğinin İş ve Eş Seçimindeki Etkin Kriterlerinin Analitik Hiyerarşi Süreci<br />

İle Analizi ”, www.isguc.org<br />

49


yaratılmıştır. Ancak kendi çiftlerini bulanlar gerçek mutluluğu yakalayabileceklerdir.<br />

İkinci bir fikir ise kişinin evleneceği kişinin tamamen kaderinde var olan kişi olduğunu,<br />

kişi ne yaparsa yapsın bu kişinin gelip kendini bulacağına inanan kaderci görüştür. 243<br />

Eş seçme üzerinde yapılan araştırmalar kimin kiminle evleneceğine dair çeşitli<br />

faktörler öne sürmüşlerdir. Bunlar: Yakınlık, ideal bir eş kavramı, anne veya babayı<br />

gelecekteki eş için örnek kabul etme, kişilikle ilgili gereksinimler, homogami yani kendine<br />

benzerle evlenme eğilimi, bunun yanı sıra eş seçiminde aynı iş ve yerde olma gibi konular<br />

da önemli yer tutar. İnsanlar çoğunlukla okul arkadaşları, iş arkadaşları, komşu çocukları<br />

gibi kendine daha yakın olan çevreden eş tercihine gider. 244<br />

Yukarıda yer verdiğimiz faktörlere kısaca değinecek olursak;<br />

Yakınlık: Yakınlık kavramı hem kişisel huylar anlamında yakınlığı ifade etmekte<br />

hem de aynı çevreden olma anlamında yakınlığı ifade etmektedir. Yapılan araştırmaların<br />

bulgusuna göre eş tercihinde bu faktörün etkisi oldukça yüksektir. 245<br />

İdeal eş: Kişi evleneceği kimsenin morfolojik ve fizyolojik karakterlerini belirtmek<br />

suretiyle kafasında ideal bir kız veya erkek modeli tasarlar. Bazı kimseler ise kafalarında<br />

böyle ideal bir tip çizmeseler de ideal bir eşte ne gibi özellikler aranması gerektiği<br />

konusunda kendilerine göre bazı standartlar kurmaya başlarlar ve hiç olmazsa ne gibi<br />

karakteristikleri olan kimselerle asla evlenmek istemediklerini saptarlar. Örneğin birçokları<br />

aynı ırk, aynı millet, aynı din ve hatta öğrenim ve sosyal düzeyi bile aynı olmadıkça başka<br />

bir kimse ile asla evlenemeyeceklerini belirtirler. 246<br />

Ana-babayı örnek alma: Birçok erkeğin evlendikleri kimsede kendi annelerindeki<br />

pek çok özellikleri görmeye yöneldikleri görülmüştür. Aynı şekilde kızlarda da babalarına<br />

benzer bir eş arama eğilimi baskın olmaktadır. Eğer kişi çocuklukta anne veya babadan<br />

herhangi birinin karakterini beğenmemiş ve hatalı kabul etmişse o zaman bu şahıs<br />

büyüyünce anne babasına benzer değil, onların tam aksi karakterde ve kendi kafasında<br />

şekillendirdiği anne veya baba tipinde bir eş seçmeye yönelecektir. Anne veya babaya<br />

benzer eş seçmede çehre, boy, vs. gibi morfolojik özelliklerden çok karakter ve mizaç<br />

özellikleri etkili olmaktadır. 247<br />

Kişilik ile ilgili gereksinimler: Kişinin mizaç özellikleri eş seçmede önemli bir<br />

faktördür. Bu teoriyi ileri sürenler ancak kendi karakter ve mizacına uygun kişileri eş<br />

243 Şahinkaya, Aile İlişkileri, s. 39.<br />

244 Şahinkaya, Aile İlişkileri, s. 39–40.<br />

245 Şahinkaya, Psiko Sosyal Yönleriyle Aile, s.102.<br />

246 Şahinkaya, Psiko Sosyal Yönleriyle Aile, s.103.<br />

247 Şahinkaya, Psiko Sosyal Yönleriyle Aile, s.104.<br />

50


olarak seçenlerin evlilik yaşamlarında daha mutlu olacaklarını söylemekte ve ortak<br />

yönlerinin evlilikte uyumu kolaylaştırdığını öne sürmektedirler. Bunun yanı sıra kişinin<br />

eşini tercihinde kendisinin psikolojik ihtiyaçlarına karşılık verebileceği düşüncesi de<br />

önemli bir rol oynamaktadır. Bu psikolojik ihtiyaçlar; sevgi, güven, şefkat, ideallere saygı,<br />

yalnızlığı giderme, her haliyle beğenme, her şartta destek, istek ve arzuları teşvik, değer<br />

göstermek, işlerde cesaret vermek, zor durumda destek, yeteneklere hayranlık şeklinde<br />

sıralanabilir. 248<br />

Homogami: Yapılan çeşitli araştırmalar göstermiştir ki, kişide gerçekten kendine<br />

benzerle evlenme eğilimi ağır basmaktadır. Genellikle, yaş, boy, sağlık, zekâ, mizaç, din,<br />

öğrenim düzeyi, sosyo-ekonomik durum, milliyet gibi konularda kişi kendine benzeri<br />

arama gayretindedir. Eş seçiminde ırk durumu hâlâ önemlidir. Bunun yanı sıra yaş faktörü<br />

de etkilidir. Şöyle ki; erkekler yaşları arttıkça kendinden çok daha gençlerle evlenme<br />

eğilimindedirler. Kızlar yaşları arttıkça daha çok kendi yaşlarına yakın erkeklerle evlenme<br />

eğilimindedirler. Yaş yönünden homogamik evlenme daha çok ilk evliliklerde ve<br />

gençlerde geçerlidir. 249 Bunun yanında insanların büyük bir çoğunluğu kendi dinlerinden<br />

olan kimse ile evlenme eğilimindedirler. Aynı sosyal statülerdeki kişiler arasında evlenme<br />

oranı daha yüksektir. Aynı sosyal statüden olmayan evliliklerde çoğunlukla erkekler daha<br />

düşük düzeyden, kadınlar ise kendilerinden daha yüksek düzeyden erkeklerle<br />

evlenmektedirler. Diğer bir durum da medenî durumdur. İnsanlar çoğunlukla medenî<br />

bakımdan da kendilerine benzer eşler tercih etmektedirler. Kadınlar için 30, erkekler içinse<br />

35 yaşa kadar olan dönemde kendi medenî durumuna benzerle evlenme eğilimi daha<br />

yüksek bulunmuştur. 250<br />

1.7.3.1. Eş Seçimi İle İlgili Araştırmalar<br />

Ankara’da üniversite öğrencileri üzerinde Kaya tarafından gerçekleştirilen<br />

araştırmanın bulguları şu şekildedir: Öğrenciler eş olarak seçecekleri kişilerin eğitim<br />

düzeyleri hakkında; 365 öğrenci eş olarak seçecekleri kimsenin eğitim düzeyinin<br />

kendileriyle aynı olmasının tercih ederken, 126 öğrenci eş olarak seçecekleri kişinin eğitim<br />

düzeyinin kendilerinden farklı (kendilerinden düşük veya yüksek) olmasını tercih etmiştir.<br />

103 öğrenci de eğitim düzeyinin eş seçimi tercihlerinde önemli olmadığını ifade etmiştir.<br />

248 Hortaçsu, Nuran, “Evlilik ve Boşanma Nedenlerine Verilen Önemi Etkileyen Faktörler Olarak<br />

Değerlendirme Yaklaşımı, Cinsiyet ve Medenî Durum”, Aile ve Toplum Dergisi, sayı: I, c. I, yıl: I, Mart<br />

1991, s. 42.<br />

249 Şahinkaya, Aile İlişkileri, s. 39.<br />

250 Şahinkaya, Aile İlişkileri, s. 39–40.<br />

51


Öğrencilerin eş olarak seçecekleri kimsenin bekâretine ilişkin tercihleri ise şu şekildedir:<br />

323 öğrenci (172’si kız, 151’i erkek) bekâretin kendileri için önemli olduğunu belirtirken,<br />

271 öğrenci (191’i kız, 80’i erkek) bekâretin eş seçimi tercihlerinde önemli olmadığını<br />

belirtmişlerdir. Ekonomik durum ile ilgili tercihlere gelince, 190 öğrenci (133’ü kız, 57’si<br />

erkek) eş olarak seçecekleri kişinin ekonomik durumunun kendilerininkiyle aynı düzeyde<br />

olmasını tercih ederken, 244 öğrenci (84’ü kız, 160’ı erkek) ekonomik durumun eş seçimi<br />

tercihlerinde önemli olmadığını ifade etmişlerdir. Aynı zamanda kefâetin unsurlarından<br />

biri olan maddî durum, kızların çoğu tarafından eş ile denk olması bakımından istenen bir<br />

unsur olmuştur. Eş tercihinde yaş ile ilgili tercihler ise: 136 öğrenci kendisiyle aynı yaşta<br />

bir eşi tercih ederken, 169’u yaşın eş seçimi tercihlerinde önemli olmadığını ifade<br />

etmişlerdir. Kız öğrencilerden 203 kişi, erkek öğrencilerden 11 kişi eşinin yaşının<br />

kendinden büyük olmasını, kız öğrencilerden 6 kişi, erkek öğrencilerden ise 69 kişi eşinin<br />

yaşının kendisinden küçük olmasını tercih etmektedirler. 276 öğrenci etnik kökenin eş<br />

seçimi tercihleri için önemli olduğunu belirtirken, 318 öğrenci bunun eş seçimi tercilerini<br />

etkilemeyeceğini ifade etmişlerdir. Eş olarak seçilecek kişiyi kimin seçeceğine ilişkin 574<br />

öğrenci “ ben seçmeliyim”, 5 öğrenci “ ailem seçmeli”, 24 öğrenci “kimin seçeceği önemli<br />

değildir” şeklinde tercih belirtmişledir. Dinî inançlar hususunda, 349 öğrenci (226’sı kız,<br />

123’ü erkek) eş olarak seçecekleri kişinin dinî inançlarının kendisiyle aynı olmasını, 245<br />

öğrenci (137’si kız, 108’i erkek) bunun önemli olmadığını ifade etmişlerdir. İdeolojik görüş<br />

konusunda ise; 389 öğrenci eş olarak seçecekleri kişinin ideolojik görüşünün kendisiyle<br />

aynı olmasını tercih ettiklerini belirtirken, 205 öğrenci eş olarak seçecekleri kişinin<br />

ideolojik görüşünün önemli olmadığını ifade etmişlerdir. Eş olarak seçilecek kişiyle<br />

evlilikten önce birlikte yaşama konusundaki düşünceler ise şu şekildedir: “Birlikte<br />

yaşamalıyım” tercihinde bulunanların 27’si kız, 54’ü erkek, “birlikte yaşayabilirim”<br />

tercihinde bulunanların 153’ü kız, 91’i erkek, “nikâhsız birlikteliği doğru bulmuyorum”<br />

tercihinde bulunanların 183’ü kız, 86’sı erkektir. 251<br />

Yapılan diğer bir araştırmada eş seçimindeki etkin kriterler: “Fiziksel özellik,<br />

kişilik, sevgi, aile yapısı (ailelerin sosyo-ekonomik anlamda uyuşması), kişinin sosyo-<br />

kültürel düzeyi, kişinin sosyal statüsü, kişinin yaşam felsefesi ve dünya görüşü” 252<br />

şeklinde tespit edilmiştir.<br />

251 Kaya, Mehmet, “Cinsiyetleri Farklı Üniversite Öğrencilerinin Eş Seçimi Tercihlerine Göre Denetim<br />

Odakları” Yüksek Lisans Tezi, H. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, , s. 41-57, Ankara 2002.<br />

252 Aytaç; Bayram, “Üniversite Gençliğinin İş ve Eş Seçimindeki Etkin Kriterlerinin Analitik Hiyerarşi Süreci<br />

İle Analizi”, www.isguc.org<br />

52


Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, bayanların %32' si evleneceği kişide<br />

kişiliğin en önemli faktör olduğunu belirtmişlerdir. Sevginin %26 olasılıkla ikinci sırada<br />

önemli bir faktör olduğu, fiziki özelliklerin ise en son sıralama içinde %0.2'lik bir yer işgal<br />

ettiği görülmüştür. 253 Aynı araştırmaya göre, erkeklerin eş seçimindeki ilk kriterlerinin<br />

sevgi, ikinci kriterlerinin ise kişilik olduğu dikkati çekmektedir. Oysa bayanlarda ilk sırada<br />

kişilik, ikinci sırada sevgi yer almaktadır. Yine erkeklerde evleneceği kişinin sosyal statüsü<br />

en son sırda yer alırken, bayanlarda bu kriter beşinci sıradadır. Erkeklerde fiziksel özelliğin<br />

altıncı sırada yer almasına karşın, bayanlar fiziksel özelliği en son sırda tercih etmişlerdir.<br />

Yine aynı şekilde bayanlar evlenecekleri eşte aile yapılarının sosyo- ekonomik anlamda<br />

uyuşmalarını altıncı sırada belirtmelerine karşın, erkek öğrencilerde bu kriter daha ön<br />

sıralarda (dördüncü sırada) önemli bir kriter olarak yer almıştır. Erkeklerin kendi aile<br />

yapılarına benzer bir eş arayışı içinde oldukları, kızların ise buna pek önem vermedikleri<br />

söylenebilir. Bu durum, erkeklerin daha geleneksel bir yapı içinde olduğu izlenimini<br />

vermektedir. Ayrıca şunu da belirtmekte yarar vardır ki, bireysel olarak yapılan analiz<br />

sonucunda çoğu erkek öğrencide aile yapılarının uyuşma kriteri ilk sırada yer almaktadır.<br />

254<br />

Tütengil’in İstanbul <strong>Üniversitesi</strong> öğrencileri üzerinde yaptığı aile ve evlilik<br />

araştırmasının sonuçları ise şunları göstermektedir: 255<br />

Aşağıdaki unsurlardan birini evlenmede önemli saysanız hangisini seçersiniz?<br />

Sorusuna, önem sırasına göre verilen yanıtlar şunlardır: Karşılıklı anlaşma, eşin namuslu<br />

olması, aşk evlenmesi, zenginlik, güzellik ve zarafet, anne babanın arzusu.<br />

Evlenmede kadının erkekten yaşça daha büyük olmasını nasıl karşılıyorsunuz?<br />

Sorusuna ise sakıncalı, olağan, asla doğru değil şeklinde yanıtlar verilmiştir.<br />

Evlenmede kadının erkekten tahsilce daha yüksek olmasını nasıl karşılıyorsunuz?<br />

Sorusuna ise, asla doğru değil, sakıncalı, olağan şeklinde yanıtlar verilmiştir.<br />

Kadın ile erkek arasındaki eşitliğin, evlilik öncesinde ve evliliğin devamı boyunca<br />

her alanda olmasına taraftar mısınız? Sorusuna büyük bir çoğunluk evet demiştir.<br />

253<br />

Aytaç; Bayram, “Üniversite Gençliğinin İş ve Eş Seçimindeki Etkin Kriterlerinin Analitik Hiyerarşi Süreci<br />

İle Analizi”, www.isguc.org<br />

254<br />

Tütengil, Cavit Orhan, “Aile ve Evlilik Araştırmaları Sonuçları”, Aile Yazıları IV , s. 347-348.<br />

53


Evlenecek bir erkekte aşağıdakilerden hangisi daha önemlidir? Sorusuna ise<br />

sırasıyla: İş-güç sahibi olması, askerliğini yapması, evleneceği kızdan yaşça daha büyük<br />

olması yanıtları verilmiştir.<br />

Bir Türk erkeğinin yabancı kadınla evlenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz<br />

sorusuna ise, çoğunluk hoşgörü ile karşılıyorum (%50) demiş, bunu sırasıyla uygun<br />

bulmuyorum (%23), taraftarım (%19), yasaklanmasını dilerim (%6) görüşleri takip<br />

etmiştir.<br />

Bir Türk kadınının yabancı bir erkekle evlenmesine ise hoşgörü ile karşılıyorum<br />

(%41), uygun bulmuyorum (%39), taraftarım (%12), yasaklanmasını dilerim (%12)<br />

denmiştir. Bu tür evliliğe taraftar olanların gerekçeleri şunlardır: “Önemli olan eşlerin<br />

evlenmesidir, yabancı kadından daha iyi bir ev hanımı olur, yabancı kadınla evlenmekte<br />

toplum bir kişi kazanır.” Karşı olanların gerekçeleri ise şöyledir: “Ailede tam anlaşma<br />

olmaz, çocukların eğitimi güçleşir, yabancı kadınla evlenen erkek toplumdan uzaklaşır.”<br />

Kadınlar içinse, taraftar olanlar; önemli olan eşlerin anlaşmasıdır, yabancı erkek kadını<br />

daha iyi anlar demişler. Karşı olanlar ise, kadının zamanla kişiliğini yitireceğini ve kadının<br />

kendi toplumundan kopabileceğini öne sürmüşlerdir.<br />

Son olarak ailede mutluluğu doğuran nedenler nelerdir? Sorusu önem sırasına<br />

göre: Karşılıklı sevgi, fikrî anlaşma, iktisadî dayanışma, iyi geçim, çocuklar, karşılıklı<br />

sadakat, güven duygusu, birlikte yaşama alışkanlığı 256 şeklinde sıralanmaktadır<br />

Başka bir araştırmaya göre bazı kriterlerin evlilik ve boşanma üzerindeki etkisi şu<br />

şekilde tespit edilmiştir: 257 (Evlilik nedeni olabilecek kriterler verilmiştir. Aynı kriterlerin<br />

zıt anlamları boşanma nedeni olarak kullanılmaktadır.)<br />

Kişilik ve davranış eğilimleri olarak; aileme saygılı olması, müsrif olmaması, dinî<br />

görüşlerimizin aynı olması, bana âşık olması, dürüst olması, beni sevmesi, bana karşı açık<br />

olması, bana saygı duyması, bana sâdık olması, içki ya da kumar gibi herhangi bir kötü<br />

alışkanlığının olmaması, güvenilir olması, başkalarının önünde tartışmaya girmemesi gibi<br />

faktörler evlilik için %78, boşanma için %82, yeterli gelire sahip olması, toplumda<br />

saygınlığı olan bir mesleğe sahip olması, evlenme için %81, boşanma için %72, kısır<br />

olmaması, çocuk istemesi, cinsel yönden iktidarsız/soğuk olmaması evlilik için %61,<br />

boşanma için %57 etkisi olan unsurlar olarak göze çarpmaktadır. Bu araştırmalardan elde<br />

edilen bulgulara göre: Evlilik ve boşanma nedenleri olarak ilk sırayı kişisel özellikler,<br />

256 Tütengil, a.g.m., Aile Yazıları IV, s. 347-362.<br />

257 Hortaçsu, “ Evlilik ve Boşanma Nedenlerine Verilen Önemi Etkileyen Faktörler Olarak Değerlendirme<br />

Yaklaşımı, Cinsiyet ve Medenî Durum”, s. 45.<br />

54


cinsellik ve üretkenlik ile maddî gelir düzeyi izlemiştir. Kadın ve erkekler cinsellik ve<br />

üretkenlik konularına aynı derecede önem verirken, kişisel ve davranışsal eğilimleri<br />

kadınlar erkeklere oranla daha önemli bulmuşlardır. Her üç neden de boşanmadan çok<br />

evlilik için daha önemli olarak değerlendirilmekle birlikte, maddî durumun evlilik için<br />

önemli neden olabileceğini, fakat boşanma için temel neden olamayacağını göstermektedir.<br />

Başka deyişle kişi para için evlenebilir, fakat eşi servetini kaybettiği için boşanma isteme<br />

olasılığı daha düşüktür. 258<br />

Diğer bir araştırma İstanbul “Beşiktaş İlçesi”nde evlenmeye hazırlanan çiftler<br />

arasında evlenme sebeplerini araştırmaya yönelik olarak yapılmıştır. 259 Bu araştırmanın<br />

bulgularına göre: Evliliğe iten nedenler önem sırasına göre: “Aile ve çocuk sahibi olmak,<br />

sevgi-aşk, yalnızlıktan kurtulma, hayat arkadaşı edinmek, ekonomik sebepler, aile rızası”<br />

şeklinde sıralanmıştır. İdeal bir eşin özellikleri ise önem verilme sırasına göre: “Saygılı<br />

olması, anlayışlı olması, merhametli olması, güzel/zarif olması şeklinde sıralanmıştır. İdeal<br />

eş olmada zenginliğin önemli bir faktör olmadığı da çıkan sonuçlar arasındadır. Ankete<br />

katılan 285 denekten 268'i evliliklerinde ailelerinin rızası olduğunu, ailesinin rızasını<br />

alarak evlenenlerden %92' si ise sevgi ve aşkın çok önemli olduğunu belirmişlerdir. Sevgi<br />

ve aşkın çok önemli olduğunu düşünen, 260 kişiden 225'i eşler arasında çıkan problemleri;<br />

karşılıklı konuşma, karşılıklı anlayış, uzman kişilerin yardımı, yakınların yardımıyla çözme<br />

yoluna gideceklerini belirtmişlerdir. Sonuçlara göre; evlenme yaşı, 21–24 ile 25–28 yaş<br />

gruplarında yoğunlaşmıştır. Bu, ülkemizde evlilik yaşının yükselmekte olduğunu<br />

göstermektedir. Bunun başlıca sebeplerinden biri, deneklerin eğitim seviyelerinin yüksek<br />

olmasıdır. Evlilik yaşının yükselmesinin diğer bir sebebi de ekonomik durumdur.<br />

Deneklerin %60’ından fazlasının ekonomik durumu iyi veya çok iyidir. Bu sonuçlar<br />

gençlerin genellikle ekonomik yeterliliğe sahip olduktan sonra evlenme eğiliminde<br />

olduğunu göstermektedir. Çalışmadığı halde evlenmeyi düşünenler de vardır. Bu kesimi<br />

genelde bayanlar oluşturmaktadır. Bu durum ülkemizde hâlâ geleneklerin etkisinin<br />

sürdüğünü düşündürmektedir. Yine evlilik yaşının yükselmesine bağlı olarak evlilik kararı<br />

konusunda gecikenlerin eş seçiminde zorlandıkları da ortaya çıkmıştır.<br />

Evlenecek kişiler üzerinde aile etkisinin giderek azaldığı gözlenmektedir, ama Türk<br />

ailesi geçiş dönemi özelliği taşıdığı için halen evlilik konusunda aileler belli oranda<br />

gençleri etkilemektedirler.<br />

258 Hortaçsu, “Evlilik ve Boşanma Nedenlerine Verilen Önemi Etkileyen Faktörler Olarak Değerlendirme<br />

Yaklaşımı, Cinsiyet ve Medenî Durum”, s. 47.<br />

259 İbrahimoğlu, Davut, Evlilikte Doğru Seçim Ailede Mutluluk, Hayat Yay., İstanbul 2004, s. 175-243.<br />

55


Evlenmenin sebepleri arasında, neslin devamının ön plana çıkması Türk ailesinin<br />

temel karakterini oluşturmaktadır. Deneklerin evlilik kararı vermelerinde aile ve çocuk<br />

sahibi olma isteğinin büyük etkisi vardır. Bunun yanı sıra sevgi ve aşk faktörü de oldukça<br />

önemlidir. Sevgi, saygı ve güven Türk ailesinde ilişkileri etkileyen temel motifler<br />

arasındadır.<br />

Diğer bir araştırma Rize'de Akdoğan tarafından yapılmış olup, insanların eş<br />

seçimindeki önceliklerini göstermesi açısından bizler için oldukça anlamlıdır. Örneklemi<br />

oluşturan denek sayısı 502'dir. Buna göre; eş seçiminde aradığınız en önemli özellik nedir?<br />

Sorusuna, %64,7' si ahlak ve dindarlığı, %18,7 'si soy ve aile yapısını, %1,8’i bir meslek<br />

sahibi olmasını, %1,4 'ü güzelliğini, %0.4'ü zenginliğini en önemli unsur olarak tercih<br />

etmişlerdir. Çoğu kefaet unsuru olan bu hususlara bakacak olursak, kefaette diyanet ile<br />

ifadesini bulan ahlâk ve dindarlık hususu günümüz insanı için de oldukça önem gören bir<br />

unsurdur. Yine nesep yani soy, önemsenen diğer bir husustur. Meslek sahibi olmak,<br />

zenginlik, güzellik gibi kefâetin unsurlarından olan diğer hususlara önem verme düzeyi ise<br />

oldukça düşük görünmektedir.<br />

Evlenirken adayda aranan en önemli özellik ile cinsiyet arasındaki ilişki<br />

incelendiğinde, kadınlardan hiçbiri zenginliği ilk şart olarak görmezken, erkeklerden<br />

sadece %0,6 bu yönde kanaat belirtmişlerdir. Güzellik konusunda kadınların oranı, %0,6<br />

iken erkeklerde %1,9’dur. Ahlak ve dindarlığı tercih edenler kadınlarda %64,4, erkeklerde<br />

%66,5 oranında oldukça yüksektir. Meslek sahibi olması kadınlarda %4,4, erkeklerde<br />

%0,3, soy ve aile yapısı kadınlarda %21,1, erkeklerde %17,4' tür. Oranlardan da görüleceği<br />

gibi özellikle bayanların daha fazla önem gösterdikleri hususlar; eşin meslek sahibi olması,<br />

soy-aile yapısı ve dindarlık olmuştur. Aynı zamanda kefâetin unsurlarından olan bu<br />

hususların araştırmada yer alan bayan denekler için de önemsenen unsurlar olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Araştırmada belirtilen özelliklerin dışında deneklere başka tercihlerinin bulunup<br />

bulunmadığı sorulduğunda, %10,9’u güvenilir bir insan olmasını, %10,9’u insanlık<br />

yönünün iyi olmasını, %8,6' sı dinî ve ideolojik birliği, %4,4’ü de dinî ve ahlakî eğitimini<br />

en önemli özellik olarak tercih etmişlerdir.<br />

Medenî durum açısından bulgular değerlendirildiğinde, sadece bekârlarda %1,1<br />

olmak üzere, eş seçiminde zenginliğin önemli bir özellik olmadığı tespit edilmiştir. Aynı<br />

şekilde güzelliğin de bekârlarda %2,2, evlilerde %1 oranında önemli bir faktör olmadığı<br />

görülmektedir. En önemli unsurun, bekârlarda %62,3, evlilerde %69, dullarda %62,5<br />

56


olarak ahlak ve dindarlık olduğu, onu bekârlarda %19,1, evlilerde %17,8, dullarda %12,5<br />

boşanmışlarda %33,3 oranlarıyla soy ve aile yapısının takip ettiği görülmektedir. Bir<br />

meslek sahibi olmasını tercih bekârlarda %1,6 evlilerde %1,3 dullarda %5.25 oranındadır.<br />

Eğitim düzeyi ile eş seçiminde aranan en önemli özellik ilişkisine bakıldığında,<br />

okur yazar olmayan, ilkokul ve ortaokul mezunlarında zenginliği tercih eden bulunmazken,<br />

lise mezunlarının oranı %0,5, üniversite mezunlarınınki ise %0,8’dir. Yine okur-yazar<br />

olmayan ve ortaokul mezunları güzelliği ilk şart olarak görmezken, ilkokul mezunlarında<br />

bu oran, %1,8 lise mezunlarında%2, üniversite mezunlarında %0,8' dir. Cinsiyet ve medenî<br />

durum gibi diğer değişkenlerde olduğu gibi eğitim düzeyi açısından da ahlak ve dindarlığı<br />

ile soy ve aile yapısını tercih oranı diğer özeliklerden daha yüksek görünmektedir. Öyle ki<br />

okur-yazar olmayanlarda bu iki özelliğin toplam oranı %71,4, üniversite mezunlarında<br />

%79,2 olarak tespit edilmiştir. 260<br />

Yapıcı tarafından gerçekleştirilen, üniversite öğrencilerinin dinî yargılarının tespit<br />

edildiği diğer bir araştırmada da konumuzla ilgili bulgulara rastlamak mümkündür.<br />

Bunlara değinecek olursak: Dinlere yönelik olarak yöneltilen, “Yahudi bir kişiyle<br />

rahatlıkla evlenirim” diyenlerin oranı, %15, evlenmem diyenlerin oranı ise, %84,5’tir.<br />

Yine, “kız kardeşimin bir Yahudi ile evlenmesini onaylarım” diyenlerin oranı, %11,7, bunu<br />

onaylamayanların oranı, %88,3’tür. 261 Hıristiyanlarla ilgili olarak, “Hıristiyan bir kişiyle<br />

rahatlıkla evlenirim” diyenlerin oranı, %30,2 iken, “evlenmem” diyenlerin oranı, %69,8’<br />

dir. “kız kardeşimin bir Hıristiyan ile evlenmesini onaylarım” diyenlerin oranı, %22,3<br />

iken, “onaylamam” diyenlerin oranı, %77,7’dir. 262 Oranlardan da anlaşılacağı üzere,<br />

dinlere yönelik olarak evlenme eğilimlerinde, Yahudilere nazaran Hırıstiyanlara karşı daha<br />

olumlu bir tavır alıştan söz etmek mümkündür.<br />

Mezhepsel farklara yönelik olarak Sünnî gençlerin bu konudaki düşünceleri ise şu<br />

şekildedir: “Alevî bir kişiyle rahatlıkla evlenirim” diyenlerin oranı, %28.5 iken<br />

“evlenmem” diyenlerin oranı, %71.5’tir. Yine, “kız kardeşimin bir Alevî ile evlenmesini<br />

onaylarım” diyenlerin oranı, %23,6 iken bunu “onaylamam” diyenlerin oranı, %76,4<br />

olarak görülmektedir. 263 Aynı konuda Alevî gençlerde, Sünni biriyle rahatlıkla<br />

evlenebileceğini ifade edenlerin oranı, %93,5 iken, kız kardeşinin bir Sünnî ile evlenmesini<br />

260<br />

Akdoğan, Ali, Geleneksel Toplumdan Modern Topluma Geçişte Dini Hayat, Rağbet Yay. İstanbul 2002, s.<br />

164-168.<br />

261<br />

Yapıcı, Asım, Din Kimlik ve Önyargı, Karahan Yay., Adana 2004, s. 233.<br />

262 Yapıcı, a.g.e., s. 240.<br />

263 Yapıcı, a.g.e., s. 270.<br />

57


onaylayabileceğini söyleyenlerin oranı, %92,5’tir. 264 Yine bu oranlardan da anlaşılacağı<br />

üzere, Sünnî gençlere nazaran Alevî gençlerin diğer mezheb mensupları ile evlenmeye<br />

yaklaşımı daha olumludur. Araştırmanın verilerinden de görüleceği gibi özellikle Sünnî<br />

gençlerin evleneceği eş ile ilgili olarak mezhepsel denkliği arama noktasında daha duyarlı<br />

oldukları görülmektedir.<br />

264 Yapıcı, a.g.e., s. 279.<br />

58


2.1. Araştırma ve Yöntem<br />

2.1.1. Problem ve Amaç<br />

II. BÖLÜM<br />

ANKET ÇALIŞMASI ve DEĞERLENDİRİLMESİ<br />

İslam Hukuku’nda evlilikte denklik ve günümüz Türk toplumundaki yansımalarını<br />

konu edinen bu çalışmamızın temel amacı, İslam Hukuku’nda hukukçuların çoğunca<br />

evlilik için bir gereklilik olarak kabul edilen denkliğin özel terimiyle “kefâet” in günümüz<br />

insanı için ne anlam ifade ettiğini tespit etmek, ve şayet varsa, değişen zaman ve şartlarla<br />

birlikte meydana gelen değişimleri tespite çalışmaktır. Günümüzde kadın ve erkeğin<br />

konumlarında meydana gelen önemli değişimlerin gerek evlilik gerekse denklik<br />

hususlarındaki anlayış ve uygulamaları da değiştireceği fikrinden yola çıkan bu çalışma<br />

Müslüman Türk toplumunda denklik düşüncesinin aldığı şekli araştırmak istemektedir.<br />

Araştırmada cevap aranan sorular:<br />

1. İslam hukukçularınca denklikte ölçüt olarak kabul edilen hususlar günümüz<br />

insanı için de önemli midir?<br />

2. Günümüz insanının denklik anlayışında değişim yaşanmış mıdır?<br />

3. Denklik konusunda geçmişte İslam hukukçuları tarafından belirtilen hususlardan<br />

başka günümüzde denklik için yeni şartlar oluşmuş mudur?<br />

4. Denklik bağlamında bayanlar eş seçiminde özellikle hangi unsurları ne kadar<br />

önemsemektedir?<br />

5. Denk olmamaktan ötürü bayanlar eşleriyle problem yaşamakta mıdırlar?<br />

6. Araştırmada yer alan bayanlar eşleriyle denk olduklarını düşünmekte midirler?<br />

7. Günümüz evliliklerinde “denklik” şartı aranılmalı mıdır?<br />

2.1.2. Veri Toplama Araçları ve Analizde Kullanılan Teknikler<br />

Veri toplama amacıyla hazırlanan anket formunun ilk kısmında yaş, medenî durum,<br />

meslek, eşin mesleği, eşin öğrenim durumu, evlilik süresi, evlenme şekli gibi kişisel,<br />

demografik bilgileri içeren sorular yer almaktadır. Bunu takip eden kısımda ise eş<br />

seçiminde etkili olan özelliklerin önem düzeyini belirleyen sorular yer almaktadır. Bu<br />

sorular, evli ve dullar için önceden eşlerini seçerken sahip olduğu düşünceleri ölçme<br />

amacı taşırken, bekarlar içinse şu anda bir eş seçme durumunda olmaları halinde neleri ön<br />

59


plana alacaklarını ölçmeyi amaçlayan sorulardır. Anket formunda yer alan diğer bir soru<br />

grubu ise evli ve dullara yönelik olup, eşlerle belirtilen problemleri yaşama sıklığını<br />

ölçmeyi tespit için hazırlanmıştır. Anket formunun son kısmına yerleştirilen, “eşinizle denk<br />

olduğunuzu ve birçok noktada uyumlu olduğunuzu düşünüyor musunuz?”, “sizce günümüz<br />

evliliklerinde denklik aranmakta mıdır?” ve “sizce evlilikte belli konularda denklik aramak<br />

gerekli midir?” şeklindeki sorular ise, çalışmada hedeflenen amacı doğrudan<br />

gerçekleştirmeye yöneliktir. Bu sorulara verilen yanıtlar günümüz insanının evlilikte<br />

denklik hakkındaki düşüncelerini elde etmemize önemli katkı sağlayacaktır.<br />

2.1.3. Evren ve Örneklem<br />

Araştırmanın evreni, Gaziantep ilinde değişik meslek gruplarından olan evli, bekar<br />

ve boşanmış kadınlardır. Uygulama, 2006 yılı, Eylül- Ekim aylarında Gaziantep şehrinde<br />

kolay ulaşılabilir basit tesadüfî yöntemle seçilen 300 kadın üzerinde gerçekleştirilmiştir.<br />

Bunların medenî duruma göre dağılımı şu şekildedir:<br />

Tablo1: Örneklemin Medenî Durumu<br />

N %<br />

Evli 158 52.7<br />

Bekar 128 42.7<br />

Boşanmış 14 4.7<br />

Toplam 300 100.0<br />

Tablo 1’de görüldüğü gibi, evli kadınlardan 158 ( %52.7), bekar kadınlardan 128<br />

(%42.7), dul kadınlardan ise 14 (%4.7) kişi araştırmamıza katılmıştır. Tabloda görüldüğü<br />

gibi araştırmamıza katılan evli bayan sayısı, bekar ve dullardan daha fazladır. Dulların<br />

diğer gruplara nazaran toplumda az rastlanır olması, az sayıda dul deneğe ulaşmamıza<br />

sebep olmuştur.<br />

Örneklemin yaş aralığı 16-55 olup, yaş ortalaması 27. 37’dır. (ss: 7.05)<br />

Örneklemin %19.3’ü (n: 58) ev hanımı; %12.0’ı (n: 36) öğrenci, %68.7’si (n: 206)<br />

farklı sektörlerde çalışmaktadır. Oranlardan anlaşılacağı üzere ulaştığımız deneklerin<br />

birçoğu çalışır durumda olan bayanlardır. Araştırmayı gerçekleştirirken, özellikle çalışan<br />

bayanlara daha fazla ulaşmak istemiştik. Bu isteğimizdeki amaç, değişen şartlarla birlikte<br />

özellikle sosyal konumuna bağlı olarak önemli değişimler geçiren Türk kadınlarının<br />

(küçük bir örneklem de olsa) evlilik ve denklik hususlarında değişime uğrayan görüşlerini<br />

tespit etmek olmuştur.<br />

60


Araştırmaya katılan kadınların eşlerinin meslekleri açısından dağılımı ise şu<br />

şekildedir: %29.7’si (n: 51) öğretmen; %15.1’i (n: 26) memur; %8.7’si (n: 15) işçi;<br />

%18.0’ı (n: 31) serbest meslek olup, bunların dışında kalanlar %28.5 (n: 49) farklı<br />

meslekleri icra etmektedirler. Araştırmamızdaki ilginç bir bulgu da, genelde eşler arasında<br />

mevcut olan mesleksel yakınlık olmuştur. Araştırmamızda, özellikle kendisi öğretmen olan<br />

deneklerin büyük çoğunluğunun eşi de öğretmendir.<br />

Tablo 2: Örneklemin Evlenme Biçimi<br />

N %<br />

Görücü usulüyle 57 33,1<br />

Tanışarak/anlaşarak 115 66,9<br />

Toplam 172 100,0<br />

Tablo 2’de görüldüğü gibi, evli ve dul olanlardan araştırmaya katılan deneklerden,<br />

57 kişi ( %33.1) görücü usulüyle, 115 kişi ( %66.9) kişi ise tanışarak evlenmiştir.<br />

2.2.Bulgular Ve Yorumlar<br />

Araştırmamıza katılan bayanların denklik için önemli buldukları unsurlar, eşleriyle<br />

denk olup olmama noktasında yaşadıkları problemler ve günümüzde eşler arasında<br />

denkliğin aranılıp aranılmaması ile ilgili olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.<br />

61


2.2.1.Eş Seçiminde Dikkat Edilen Hususlar<br />

No Eş seçiminde benim için;<br />

Tablo 3: Örneklemin Eş Seçerken Dikkat Ettiği Hususlar<br />

Çok<br />

Önemli<br />

Önemli<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemsiz<br />

62<br />

n % n % n % n % n %<br />

1 Eşimin maddî durumu (zenginliği) 20 6.7 99 33.8 112 33.0 69 22.0 300 100.0<br />

2 Eşimin yakışıklı olması 22 7.4 98 32.9 113 37.9 65 21.8 298 100.0<br />

3 Eşimin itibarlı bir mesleğe sahip olması 36 12.1 161 54 65 221 35 11.7 298 100.0<br />

4 Eşimin dindar olması 84 281 114 38.1 60 20.1 44 13.7 299 100.0<br />

5 Eşimle ortak bir dünya görüşüne sahip<br />

olmamız<br />

179 59.7 97 32.3 20 6.7 4 1.3 300 100.0<br />

6 Eşimin ahlakî özellikleri 233 77.7 63 21.0 4 1.3 - - 300 100.0<br />

7 Eşimin kişiliği 230 76.9 58 19.4 8 2.7 3 1.0 299 100.0<br />

8 Eşimin entelektüel olması 62 20.9 68 22.9 71 23.9 66 22.2 297 100.0<br />

9 Eşimin cinsel çekiciliği 33 11.3 110 37.5 92 31.4 58 19.8 293 100.0<br />

10 Eşimin sıra dışı bir insan olması 37 12.6 75 25.6 82 28.0 99 33.8 293 100.0<br />

11 Eşime âşık olmam- onun bana âşık<br />

olması<br />

188 62.9 77 25.8 23 7.7 11 3.7 299 100.0<br />

12 Eşimin iyi bir eş olacağına olan inancım 208 69.3 84 28.0 6 2.9 2 0.7 300 100.0<br />

13 Eşimin iyi bir baba olacağına olan<br />

inancım<br />

220 73.3 67 22.3 9 3.0 4 1.3 300 100.0<br />

14 Eşimin soy ve aile yapısı 126 42.4 106 35.7 43 14.5 22 7.4 297 100.0<br />

15 Eşimle aynı dinden olmak 165 55.0 67 22.3 33 11.0 35 11.7 300 100.0<br />

16 Eşimle aynı mezhepten olmak 94 31.6 79 26.6 49 16.5 75 25.3 297 100.0<br />

17 Eşimle aynı ırktan olmak 83 28.0 71 24.0 52 17.6 90 30.4 296 100.0<br />

18 Eşimin şakacı olması 38 12.8 100 33.8 106 35.8 52 17.6 296 100.0<br />

19 Eşimin ciddi ve ağır başlı olması 86 29.0 132 44.4 68 22.9 11 3.7 297 100.0<br />

20 Ailemin uygun bulması 123 41.1 115 38.5 43 14.4 18 6.0 299 100.0<br />

21 Eşimle aynı memleketten olmamız 18 6.0 28 9.4 38 12.8 214 71.8 298 100.0<br />

22 Eşimle yaşam tarzlarımızın uyuşması 160 53.7 106 35.6 21 7.0 11 3.7 298 100.0<br />

Tablo 3’de de görüldüğü gibi maddî durum unsuru eş tercihinde, 20 kişi (%6.7) için<br />

çok önemli, 99 kişi (%33.8 ) için önemli, 112 (%33) kişi için biraz önemli, 69 kişi (%22)<br />

içinse önemsiz olarak değerlendirilmiştir. Buradan hareketle maddî durum denekler için<br />

çok önemli bir unsur olmamakla birlikte, önemsiz de değildir. Bu unsuru biraz önemli<br />

olarak görenlerin oranı diğerlerine nazaran daha yüksektir. Akdoğan’ın eş seçiminde<br />

aranan en önemli özellikleri tespitinde de maddî durum unsuru en az önem verilen unsur<br />

Toplam


olarak ortaya çıkmaktadır. 265 Diğer çalışmalardan elde edilen bulgular da maddî durumun<br />

eş seçiminde öncelikli bir öneme sahip olmadığı yönündedir. 266 Kefâetin unsurlarından biri<br />

olan maddî durumda denklik örneklemimizde yer alan bayanlar için de çok önemli bulunan<br />

bir unsur olarak yer bulmamıştır.<br />

Yakışıklı olma unsuru, 22 kişi (%7.4) için çok önemli olarak değerlendirilirken, 98<br />

kişi (%32.9) için önemli, 113 kişi (%37.9) için biraz önemli, 65 kişi (%21.8) için ise<br />

önemsiz olarak değerlendirilmektedir. Oranlardan da anlaşılacağı üzere çoğunluk bu<br />

unsuru biraz önemli olarak değerlendirmiştir.<br />

Eşin itibarlı bir mesleğe sahip olması, 36 kişi (%12.1) için çok önemli, 161 kişi<br />

(%54) için önemli, 65 kişi (%22.1) için biraz önemli, 35 kişi (%11.7) için ise önemsiz<br />

olarak değerlendirilmiştir. Buna göre bu unsurun büyük bir çoğunlukça önemli olarak<br />

değerlendirildiği söylenebilir. Aynı zamanda kefâetin unsurlarından olan eşin mesleği,<br />

günümüz bayanları için de önemsenen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Eşin dindar olması unsuru ise 84 kişi (%28.1) için çok önemli, 114 kişi (%38.1) kişi<br />

için önemli, 60 kişi (%20.1) için biraz önemli, 44 kişi (%13.7) için ise önemsiz olarak<br />

değerlendirilmiştir. Buna göre eşin dindar olması denekler için önemli görülen bir unsurdur<br />

denebilir. Eşin dindar olması kefaetin tüm mezheplerce kabul edilen unsurlarından<br />

birisidir. İslam dininde eşin maddî bakımdan birtakım üstün sıfatlara sahip olmasından<br />

ziyade dindarlık vasfının önemsenmesi istenmiştir. Oranlardan da görüleceği gibi günümüz<br />

bayanları için de aynı unsur oldukça önemsenmektedir.<br />

Ortak bir dünya görüşüne sahip olma unsuru, 179 kişi (%59.7) için çok önemli, 97<br />

kişi (%32.3) için önemli, 20 kişi (%6.7) için biraz önemli, 4 kişi (%1.3) için ise önemsiz<br />

olarak değerlendirilmiştir. Buna göre denekler için eşleri ile ortak bir dünya görüşüne sahip<br />

olmak çok önemli görülen unsurlardan biridir.<br />

Eşin ahlakî özellikleri ise 233 kişi (%77.7) için çok önemli, 63 kişi (%21.0) için<br />

önemli, 4 kişi (%1.3) için ise biraz önemlidir. Denekler arasında eşin ahlakî özelliklerinin<br />

önemli olmadığını belirten çıkmamıştır. Kefâetin unsurlarından biri olarak “diyânet” tabiri<br />

ile ifadelendirilen bu unsurun oranlardan da görüleceği gibi deneklerin çoğunluğunca çok<br />

önemli olarak değerlendirildiği görülmektedir. Akdoğan’ın yaptığı araştırmanın<br />

bulgularında da eşin ahlak ve dindarlığı tercih sebebi olarak ilk sırada yer almaktadır. 267<br />

265 Akdoğan, a.g.e., s. 164.<br />

266 Bkz.: Kaya, “Eş Seçimi Tercihlerine Göre Denetim Odakları”, s. 41-57.<br />

267 Akdoğan, a.g.e., s. 164.<br />

63


Kişilik unsurunu, 230 kişi (%76.9) çok önemli, 58 kişi (%19.4) önemli, 8 kişi<br />

(%2.7) biraz önemli, 3 kişi (%1) ise önemsiz olarak değerlendirmiştir. Oranlardan da<br />

açıkça görüldüğü gibi eşin kişiliği denekler için oldukça önemli görülen bir unsurdur.<br />

Eşin entelektüel olması tercihini 62 kişi (%20.9) çok önemli, 68 kişi (%22.9)<br />

önemli, 71 kişi (%23.9) biraz önemli, 66 kişi (%22.2) ise önemsiz olarak değerlendirmiştir.<br />

Eşin entelektüel olmasına yönelik tercihler hemen hemen yakın oranları gösterse de<br />

araştırma sırasında yaptığımız mülakatlardan da elde ettiğimiz görüş, bayanların bu unsura<br />

çok fazla önem vermedikleri yönünde olmuştur.<br />

Cinsel çekicilik tercihi, 33 kişi (%11.3) için çok önemli, 110 kişi (%37.5) için<br />

önemli, 92 kişi (%31.4) için biraz önemli, 58 kişi (%19.8) için önemsiz olarak<br />

değerlendirilmiştir. Oranlardan da görüleceği gibi cinsel çekicilik tercihi çoğunluk<br />

tarafından önemli bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Bunun yanında bu unsur ile ilgili<br />

olarak dikkatimizi çeken bir nokta, özellikle ev hanımlarının çoğunun bu unsur hakkında<br />

fikir belirtmeye karşı mesafeli bir duruş sergilemeleri olmuştur.<br />

Sıra dışı olmak tercihi, 37 kişi (%12.6) için çok önemli, 75 kişi (%25.6) için önemli,<br />

82 kişi (%28) için biraz önemli, 99 kişi (%33.8) için ise önemsizdir.<br />

Âşık olmak/olunmak tercihi ise, 188 kişi (%62.9) için çok önemli, 77 kişi (%25.8)<br />

için önemli, 23 kişi (%7.7) için biraz önemli, 11 kişi (%3.7) için ise önemsiz olarak<br />

değerlendirilmiştir. Oranlardan da görüleceği gibi âşık olmak/olunmak unsuru<br />

araştırmamıza katılan deneklerin çoğu için önemli görülen bir unsur olmuştur.<br />

İyi bir eş olacağına olan inanç unsuru ile ilgili olarak 208 kişi (%69.3) çok önemli,<br />

84 kişi (%28) önemli, 6 kişi (%2.9) biraz önemli, 2 kişi (%0.7) ise önemsiz<br />

değerlendirmesinde bulunmuştur<br />

İyi bir baba olacağına olan inanç ile ilgili olarak 220 kişi (%73.3) çok önemli, 67<br />

kişi (%22.3) önemli, 9 kişi (%3) biraz önemli, 4 kişi (%1.3) önemsiz değerlendirmesinde<br />

bulunmuşlardır.<br />

Soy ve aile yapısı tercihi, 126 kişi (%42.4) çok önemli, 106 kişi (%35.7) için<br />

önemli, 43 kişi (%14.5) için biraz önemli, 22 kişi (%7.4) için ise önemsiz olarak<br />

değerlendirilmiştir. Aynı zamanda kefâetin unsurlarından biri olan soy (nesep) unsuru<br />

oranlardan da görüleceği gibi araştırmamıza katılan deneklerin çoğunca önemli görülen<br />

bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Yine Akdoğan’ın gerçekleştirdiği araştırmada soy ve<br />

aile yapısı unsuru eş tercihinde ikinci sırada yer alan önemli bir unsur olarak<br />

değerlendirilmiştir.<br />

64


Aynı dinden olmak tercihi 165 kişi (%55) çok önemli, 67 kişi (%22.3) önemli, 33<br />

kişi (%11) için biraz önemli, 35 kişi (%11.7) için ise önemsiz olarak değerlendirilmiştir.<br />

Aynı dinden olmak unsuru oranlardan da görüleceği gibi, araştırmaya katılan deneklerin<br />

çoğu için önemli bulunan bir özellik olmuştur.<br />

Aynı mezhepten olmak unsuru 94 kişi (%31.6) için çok önemli, 79 kişi (%26.6) için<br />

önemli, 49 kişi (%16.5) için biraz önemli, 75 kişi (%25.3) önemsiz olarak<br />

değerlendirilmiştir.<br />

Aynı ırktan olmak tercihini 83 kişi (%28) çok önemli, 71 kişi (%24) önemli, 52 kişi<br />

(%17.6) biraz önemli, 90 kişi (%30.4) önemsiz olarak değerlendirmiştir. Oranlardan da<br />

görüleceği gibi, aynı ırktan olma unsuru denekler için önemsiz bir unsur olarak<br />

değerlendirilebilir. Kefâetin unsurlarından biri olan nesep, aynı ırktan olma unsurunu<br />

içermektedir. Kefâete göre Arap bir kız Arap olmayan birine denk değildir. Oysa<br />

oranlardan da görüldüğü gibi aynı ırktan olma unsuru günümüz bayanları için çok fazla<br />

önem görmeyen bir unsur olmuştur.<br />

Şakacı olmak unsuru, 38 kişi (%12.8) için çok önemli, 100 kişi (%33.8) için önemli,<br />

106 kişi (%35.8) için biraz önemli, 52 kişi (%17.6) için önemsiz olarak değerlendirilmiştir.<br />

Ciddi ve ağırbaşlı olmak unsuru için, 86 kişi (%29) çok önemli, 132 kişi (%44.4)<br />

önemli, 68 kişi (%22.9) biraz önemli, 11 kişi (%3.7) önemsiz değerlendirmesinde<br />

bulunmuşlardır.<br />

Ailenin uygun bulması unsurunu, 123 kişi (%41.1) çok önemli, 115 kişi (%38.5)<br />

önemli, 43 kişi (%14.4) biraz önemli, 18 kişi (%6) önemsiz olarak değerlendirmişlerdir.<br />

Aynı memleketten olma unsurunu 18 kişi (%6) çok önemli, 28 kişi (%9.4) önemli,<br />

38 kişi (%12.8) biraz önemli, 214 kişi (%71.8) önemsiz olarak değerlendirmişlerdir.<br />

Eş ile yaşam tarzlarının uyuşması ile ilgili olarak, 160 kişi (%53.7) çok önemli, 106<br />

kişi (%35.6) önemli, 21 kişi (%7) biraz önemli, 11 kişi (%3.7) önemsiz değerlendirmesinde<br />

bulunmuşlardır.<br />

2.2. 2. Medenî Duruma Göre Eş Seçiminde Dikkat Edilen Hususlar<br />

Eş seçiminde dikkat edilen hususlar medenî duruma göre farklılık<br />

gösterebilmektedir. Aşağıda vereceğimiz tablolarla bu farklılıklar tespit edilmeye<br />

çalışılmıştır.<br />

65


gibidir:<br />

Maddî durum ile medenî durum arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî Hal<br />

Tablo 4. Maddi Durum-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Maddi Durum (Zenginlik)<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 50 59 40 9 158<br />

Bekar 17 50 52 9 128<br />

Dul 2 3 7 2 14<br />

Toplam 69 112 99 20 300<br />

Tablo 4’de görüleceği gibi, bekâr ve dul denekler için maddî durum evlilere<br />

nazaran daha önemli bulunan bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca yaptığımız<br />

mülakatlarda da “parasız mutluluğun olmayacaği” nı belirten günümüz gençleri için maddî<br />

durum oldukça önemsenen bir unsur olmuştur.<br />

gibidir:<br />

Yakışıklı olma unsuru ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî Hal<br />

Tablo 5. Yakışıklı Olma-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Biraz<br />

Yakışıklı Olma<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 30 63 58 6 157<br />

Bekar 31 45 36 15 127<br />

Dul 4 5 4 1 14<br />

Toplam 65 113 98 22 298<br />

Tablo 5’de de görüldüğü gibi yakışıklı olma unsurunu çok önemli olarak<br />

değerlendirenlerin çoğu bekâr deneklerdir.<br />

66


İtibarlı bir mesleğe sahip olma ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Medenî Hal<br />

Tablo 6. İtibarlı Bir Mesleğe Sahip Olma-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

İtibarlı Mesleğe Sahip Olma<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 27 34 85 12 158<br />

Bekar 8 29 65 24 126<br />

Dul - 3 11 - 14<br />

Toplam 35 66 161 36 298<br />

Tablo 6’da görüldüğü gibi kefâetin unsurlarından biri olan eşin itîbarlı bir mesleğe<br />

sahip olması unsuru bekâr ve dul deneklerde evlilere nazaran daha fazla önemsenmektedir.<br />

Bu bulgumuz Akdoğan’ın tespit ettiği verilerle de uyuşmaktadır. 268<br />

Eşin dindar olması ile medenî durum ilişkisi aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî hâl<br />

Tablo 7. Dindarlık-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Biraz<br />

Dindarlık<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 28 28 62 40 158<br />

Bekâr 10 31 46 40 127<br />

Dul 3 1 6 4 14<br />

Toplam 41 60 114 84 299<br />

Tablo 7’de görüldüğü gibi evli, bekâr ve dul denekler için eşin dindar olması<br />

önemli görülen bir tercih unsurudur. Kefaetin unsurlarından biri olan dindarlık her üç grup<br />

için de önemli bulunan bir özellik olmuştur.<br />

268 Akdoğan, ag.e., s. 166-167.<br />

67


Ortak dünya görüşüne sahip olmak ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki<br />

tabloda olduğu gibidir:<br />

Tablo 8. Ortak Dünya Görüşüne Sahip Olmak -Medenî Durum İlişkisi<br />

Medenî<br />

durum<br />

Önemsiz<br />

Ortak Dünya Görüşü<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 2 12 56 88 158<br />

Bekâr 2 5 36 85 128<br />

Dul - 3 5 6 14<br />

Toplam 4 20 97 179 300<br />

Tablo 8’de de görüldüğü gibi evli, bekâr ve dul denekler için ortak bir dünya<br />

görüşüne sahip olma unsuru oldukça önemli bulunmuştur.<br />

gibidir:<br />

Eşin ahlakî özellikleri ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 9. Eşin Ahlakî Özellikleri-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Eşin Ahlakî Özellikleri<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli - 2 39 117 158<br />

Bekâr - 2 21 105 128<br />

Dul - - 3 11 14<br />

Toplam - 4 63 233 300<br />

Tablo 9’da görüldüğü gibi, eşin ahlakî özellikleri evli, dul ve bekâr her üç grup<br />

bayan için de eş tercihi sebebi olarak önemli görülen bir unsurdur. Aynı zamanda kefaetin<br />

unsurlarından biri olan ahlakî durum medenî hale göre de farklılık yaratmayarak önemli<br />

görülen bir unsur olarak yer almıştır.<br />

68


Eşin kişiliği ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 10. Eşin Kişiliği -Medenî Durum İlişkisi<br />

Önems<br />

iz<br />

Biraz<br />

Eşin Kişiliği<br />

önemli<br />

Öneml<br />

i<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 2 4 38 114 158<br />

Bekâr 1 3 15 108 127<br />

Dul - 1 5 8 14<br />

Toplam 3 8 58 230 299<br />

Tablo 10’da da görüldüğü gibi evli, bekâr ve dul her üç grup bayan için de eş<br />

tercihinde kişilik önemli bir unsurdur.<br />

gibidir:<br />

Eşin entelektüel olması ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 11. Eşin Entelektüel Olması-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Eşin Entelektüel Olması<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 35 38 55 29 157<br />

Bekâr 28 31 40 27 126<br />

Dul 3 2 3 6 14<br />

Toplam 66 71 98 62 297<br />

Tablo 11’de de görüldüğü gibi evli, dul ve bekâr her üç grubun eşin entelektüel<br />

olması unsuruna önem verme düzeyleri yakındır.<br />

gibidir:<br />

Eşin cinsel çekiciliği ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 12. Eşin Cinsel Çekiciliği-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Eşin Cinsel Çekiciliği<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 37 42 61 14 154<br />

Bekâr 19 46 44 17 126<br />

Dul 2 4 5 2 13<br />

Toplam 58 92 110 33 293<br />

Tablo 12’ye göre cinsel çekicilik unsurunu çok önemli bulan bekâr deneklerin oranı<br />

diğerlerine nazaran daha fazladır. Yine de bu unsurun evli, bekar ve dul her üç grup için<br />

de önemsenen bir tercih olduğunu söylemek hata olmayacaktır.<br />

69


gibidir:<br />

Sıra dışı bir insan olmak ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tablodaki<br />

Medenî<br />

Tablo 13. Sıra Dışı Bir İnsan Olmak -Medenî Durum İlişkisi<br />

durum<br />

Önemsiz<br />

Sıra Dışı Bir Insan Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 55 41 39 19 154<br />

Bekâr 40 37 31 17 125<br />

Dul 4 4 5 1 14<br />

Toplam 99 82 75 37 293<br />

Tablo 13’de de görüldüğü gibi sıra dışı bir insan olmak unsuru evli, bekar ve dul<br />

bayanlardaki dağılımı yakın olup, çok önemli görülen bir unsur olarak yer almamıştır.<br />

gibidir:<br />

Âşık olmak/olunmak ile medenî durum arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 14. Âşık Olmak/Olunmak-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Âşık Olmak/Olunmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 7 14 45 92 158<br />

Bekâr 4 8 29 86 127<br />

Dul 1 3 10 14<br />

Toplam 11 23 77 188 299<br />

Tablo 14’de de görüldüğü gibi evli, bekâr ve dul her üç grup için de âşık<br />

olmak/olunmak önemli bir unsur olarak değerlendirilmiştir.<br />

70


gibidir:<br />

İyi bir eş olacağına olan inanç unsuru ile medenî durum aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî<br />

Tablo 15. İyi Bir Eş Olacağına Olan İnanç- Medenî Durum İlişkisi<br />

durum<br />

Önemsiz<br />

İyi Bir Eş Olacağına Olan İnanç<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 1 3 56 98 158<br />

Bekâr 1 1 26 100 128<br />

Dul 2 2 10 14<br />

Toplam 2 6 84 208 300<br />

Tablo 15’e göre evli, bekar ve dul her üç grup deneğin büyük çoğunluğu iyi bir eş<br />

olacağına olan inanç unsurunun önemli olduğunu düşünmektedirler.<br />

gibidir:<br />

İyi bir baba olacağına olan inanç unsuru ile medenî durum aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Tablo 16. İyi Bir Baba Olacağına Olan İnanç- Medenî Durum İlişkisi<br />

Medenî<br />

durum<br />

Önemsiz<br />

İyi Bir Baba Olacağina Olan İnanç<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 2 5 43 108 158<br />

Bekâr 1 3 23 101 128<br />

Dul 1 1 1 11 14<br />

Toplam 4 9 67 220 300<br />

Tablo 16’da görüldüğü gibi evli, bekar ve dul her üç grup için de iyi bir baba<br />

olacağına olan inanç unsurunun önemli olarak değerlendirildiğini söylememiz<br />

mümkündür.<br />

71


Soy ve aile yapısı ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 17. Soy ve Aile Yapısı-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Soy ve Aile Yapısı<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 18 25 61 52 156<br />

Bekâr 3 18 40 66 127<br />

Dul 1 5 8 14<br />

Toplam 22 43 106 126<br />

Tablo 17’de görüldüğü gibi soy ve aile yapısı evli, bekâr ve dul her üç grup için de<br />

önemli bir unsurdur.<br />

Aynı dinden olmak ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo18 Aynı Dinden Olmak-.Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Dinden Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 20 22 37 79 158<br />

Bekâr 12 9 29 78 128<br />

Dul 3 2 1 8 14<br />

Toplam 35 33 67 165 300<br />

Tablo 18’de de görüldüğü üzere evli, bekar ve dul her üç grup içinde aynı dinden<br />

olmak unsuru önemli bir unsurdur.<br />

Aynı mezhepten olmak ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 19. Aynı Mezhepten Olmak-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Mezhepten Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 48 22 41 47 158<br />

Bekâr 24 24 35 42 125<br />

Dul 3 3 3 5 14<br />

Toplam 75 49 79 94 297<br />

Tablo 19’da da görüldüğü gibi evli, bekar ve dul her üç grubun da aynı mezhepten<br />

olmak unsuruna verdiği önem yakın olup, önemli bir unsur olarak değerlendirilmiştir.<br />

72


Aynı ırktan olmak ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 20. Aynı Irktan Olmak-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı ırktan olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 57 30 30 40 157<br />

Bekâr 28 17 40 40 125<br />

Dul 5 5 1 3 14<br />

Toplam 90 52 71 83 296<br />

Tablo 20’de olduğu gibi, evli, bekar ve dul her üç grubun içinden evli denekler<br />

diğerlerine nazaran ırk unsuruna daha az önem vermektedirler.<br />

Şakacı olmak ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 21. Şakacı Olmak-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Biraz<br />

Şakacı Olmak<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 27 61 53 17 158<br />

Bekâr 22 43 41 19 125<br />

Dul 3 2 6 2 13<br />

Toplam 52 106 100 38 296<br />

Tablo 21’e göre şakacı olmak unsuruna çok önemli diyenlerin oranı evli, bekar ve<br />

dul her üç grup için de düşük olup, çoğunlukça biraz önemli şeklinde değerlendirilmiştir.<br />

gibidir:<br />

Ciddi ve ağır başlı olmak ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Medenî<br />

Tablo 22. Ciddî ve Ağır Başlı Olmak-Medenî Durum İlişkisi<br />

durum<br />

Önemsiz<br />

Ciddi ve Ağır Başlı Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 6 40 73 37 156<br />

Bekâr 4 25 56 42 127<br />

Dul 1 3 3 7 14<br />

Toplam 11 68 132 86 297<br />

Tablo 22’ye göre, evli, bekâr ve dul her üç grup için de ciddi ve ağır başlı olmak<br />

unsuru önemli bulunmuştur.<br />

73


Ailenin uygun bulması ile medenî durum unsuru aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 23. Ailenin Uygun Bulması-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Ailenin Uygun Bulması<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 11 28 62 57 158<br />

Bekâr 6 13 44 64 127<br />

Dul 1 2 9 2 14<br />

Toplam 18 43 115 123<br />

Tablo 23’e göre evli, bekâr ve dul her üç grup için de ailenin uygun bulması unsuru<br />

önemli bulunmuştur.<br />

Aynı memleketten olma unsuru ile medenî durum aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Medenî<br />

durum<br />

Tablo 24. Aynı Memleketten Olmak-Medenî Durum İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Memleketten Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 114 17 14 13 158<br />

Bekâr 90 18 13 5 126<br />

Dul 10 3 1 14<br />

Toplam 214 38 28 18 298<br />

Tablo 24’e göre evli, bekâr ve dul her üç grup için de aynı memleketten olma<br />

unsurunun önemsiz olduğu görülmektedir.<br />

74


Eş ile yaşam tarzlarının uyuşması unsuru ile medenî durum arasındaki ilişki<br />

aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Tablo 25. Eş İle Yaşam Tarzlarının Uyuşması-Medenî Durum İlişkisi<br />

Medenî<br />

durum<br />

Önemsiz<br />

Eş İle Yaşam Tarzlarının Uyuşması<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Evli 8 11 61 78 158<br />

Bekâr 2 8 41 75 126<br />

Dul 1 2 4 7 14<br />

Toplam 11 21 106 160 298<br />

Tablo 25’de görüldüğü gibi eş ile yaşam tarzlarının uyuşması unsuru her üç grup<br />

için de oldukça önemli olarak değerlendirilmiştir.<br />

2.2.3. Evlenme Şekline Göre Eş Seçiminde Dikkat Edilen Hususlar<br />

Görücü usûlü, tanışarak, anlaşarak vs. gibi evlenme şekillerine göre eş tercihinde<br />

etkili olacak unsurların değişebileceği fikrinden hareketle aşağıdaki tablolar hazırlanmıştır.<br />

Maddî durum ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Tablo 26. Maddî Durum-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Biraz<br />

Maddi Durum<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

Görücü Usulü 10 21 20 6 57<br />

Tanışarak 42 40 28 5 115<br />

Toplam 52 61 48 11 172<br />

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, tanışarak evlenenlerde maddî durum daha az<br />

önemsenmektedir denebilir. Gerek tanışarak, gerekse görücü usulü ile evlenenlerde maddî<br />

durumu çok önemli bulanların oranı oldukça düşüktür.<br />

75


gibidir:<br />

Yakışıklı olma unsuru ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme<br />

şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 27. Yakışıklı Olma-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Yakışıklı Olma<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

12 19 21 5 57<br />

Tanışarak 22 49 40 2 113<br />

Toplam 34 68 61 170<br />

Tablo 27’de görüldüğü üzere görücü usûlü ile evlenen denekler için yakışıklı olma<br />

unsuru daha önemli bulunmuştur, denebilir. Gerek yaptığımız mülakatlar gerekse diğer<br />

araştırma verileri göstermektedir ki, görücü usulü ile evlenen bayanların çoğunu genelde<br />

eğitim durumu daha düşük olan bayanlar oluşturmaktadır. Akdoğan’ın eğitim durumu ile<br />

yakışıklı/güzel olma unsurunun ilgisini tespitinde; okur-yazar olmayan ve ortaokul<br />

mezunları eş tercihinde güzelliği ilk şart olarak görmezken, güzelliği/yakışıklılığı tercih<br />

sebebi olarak değerlendirenlerin oranı ilkokul mezunlarında, %1.8, lise mezunlarında %2,<br />

üniversite mezunlarında %0.8 şeklinde olmuştur. 269<br />

İtibarlı mesleğe sahip olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Tablo 28. İtibarlı Mesleğe Sahip Olmak-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Önemsiz<br />

İtîbarlı mesleğe sahip olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

9 11 32 5 57<br />

Tanışarak 18 27 62 7 114<br />

Toplam 27 38 94 12 171<br />

Tablo 28’de görüldüğü gibi gerek tanışarak gerekse görücü usûlü ile evlenen<br />

bayanlarda itibarlı mesleğe sahip olmak önemli bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Devlet<br />

269 Akdoğan, a.g.e., s. 164-168<br />

76


İstatistik Enstitüsü’nce yapılan istatistik verileri de özellikle bayanların meslekî açıdan<br />

kendileriyle aynı veya daha yüksek kişileri evlilik için tercih ettiklerini göstermektedir. 270<br />

gibidir:<br />

Eşin dindar olması ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 29. Eşin Dindar Olması-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Biraz<br />

Dindarlık<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

3 5 25 24 57<br />

Tanışarak 28 24 43 20 115<br />

Toplam 31 29 68 44 172<br />

Tablo 29’da olduğu gibi görücü usûlü ile evlenen denekler, tanışarak evlenenlere<br />

nazaran eşin dindar olmasına daha çok önem vermektedir. Bu grubun yaşamında din<br />

unsurunun daha ağır basmasının da tercihin bu doğrultuda olmasında etkili olduğunu<br />

söylemek mümkündür. Eşin dindar olmasının önemsiz olduğunu düşünenlerin büyük<br />

çoğunluğunun tanışarak evlenenlerden olması ise yoruma açık bir konudur.<br />

Ortak bir dünya görüşüne sahip olmak unsuru ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise<br />

aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Tablo 30. Ortak Bir Dünya Görüşüne Sahip Olmak-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Önemsiz<br />

-<br />

Ortak Dünya Görüşü<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

6 22 29 57<br />

Tanışarak 2 9 39 65 115<br />

Toplam 2 15 61 94 172<br />

Tablo 30’da görüldüğü gibi gerek görücü usûlü ile gerekse tanışarak evlenen her iki<br />

grup için de ortak bir dünya görüşüne sahip olmak unsuru oldukça önemlidir.<br />

270 DİE, Evlenme İstatistikleri, Ankara 2002.<br />

77


gibidir:<br />

Eşin ahlakî özellikleri ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 31. Eşin Ahlakî Özellikleri-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Eşin Ahlakî Özellikleri<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

- - 15 42 57<br />

Tanışarak - 2 27 86 115<br />

Toplam - 2 42 128 172<br />

Tablo 31’e göre görücü usûlü ve tanışarak evlenen her iki grup için de eşin ahlakî<br />

özelliklerinin önem düzeyi oldukça yüksektir. Bu unsura önemsiz diyenlerin hiç olmaması<br />

da dikkat çekicidir.<br />

Eşin kişiliği ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 32. Eşin Kişiliği-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

2<br />

Biraz<br />

Eşin Kişiliği<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

2 18 35 57<br />

Tanışarak - 3 24 88 115<br />

Toplam 2 5 42 123 172<br />

Tablo 32’de de görüldüğü üzere eşin kişiliği unsuru görücü usulü ve tanışarak<br />

evlenen her iki grup için de oldukça önemli bir unsurdur.<br />

78


gibidir.<br />

Eşin entelektüel olması ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 33. Eşin Entelektüel Olması-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

19<br />

Eşin Entelektüel Olması<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

13 13 11 56<br />

Tanışarak 19 26 45 24 114<br />

Toplam 38 39 58 35 170<br />

Tablo 33’de görüldüğü gibi görücü usûlü ve tanışarak evlenen her iki grupta da eşin<br />

entelektüel olması unsuruna önemsiz diyenlerin eşit oranda olması dikkat çekicidir. Her iki<br />

grupta da bu unsuru çok önemli görenlerin oranı daha düşüktür. Bayanların bu unsur ile<br />

ilgili olarak bu yöndeki tercihleri içinde bulunduğumuz bilgi çağında oldukça ilginç bir<br />

veri olarak okunabilir.<br />

gibidir:<br />

Eşin cinsel çekiciliği ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 34. Eşin Cinsel Çekiciliği-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

15<br />

Eşin Cinsel Çekiciliği<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

20 17 4 56<br />

Tanışarak 24 27 49 11 111<br />

Toplam 39 47 66 15 167<br />

Tablo 34’de görüldüğü gibi görücü usûlü ve tanışarak evlenen her iki grup denek<br />

için de cinsel çekicilik unsurunun hemen hemen aynı düzeyde önem derecesine sahip<br />

olduğu söylenebilir. Ayrıca, araştırmamız esnasında bu unsuru cevaplama noktasında<br />

görücü usulü ile evlenen bayanların diğerlerine nazaran daha çekimser tavırlar<br />

sergiledikleri gözlenmiştir.<br />

79


Sıra dışı bir insan olma unsuru ile evlenme şekli arasındaki ilişki aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 35. Sıra Dışı Bir Insan Olmak-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Sıra dışı bir insan olma unsuru<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

22 14 14 6 56<br />

Tanışarak 36 31 29 15 111<br />

Toplam 58 45 43 21 167<br />

Tablo 35’de görüldüğü gibi görücü usûlü ile evlenenlerden bu unsura çok önemli<br />

diyenlerin oranı oldukça düşüktür. Sıra dışı bir insan olma tercihinin denekler için çok<br />

istenen bir unsur olmadığı söylenebilir.<br />

Âşık olmak/olunmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 36. Âşık Olmak/Olunmak-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

5<br />

Âşık Olmak/Olunmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

8 15 29 57<br />

Tanışarak 1 8 33 73 115<br />

Toplam 6 16 48 102 172<br />

Tablo 36’ya göre tanışarak evlenenlerde âşık olmak/olunmak unsurunun daha<br />

önemli olduğu görülmektedir. Ayrıca, araştırmamızda yaptığımız mülakatlardan hareketle<br />

tanışarak evlenen deneklerin birçoğu evlilik kararında âşık olma tecrübesinin etkili<br />

olduğunu ifade etmiştir.<br />

80


İyi bir eş olacağına olan inanç ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki<br />

tabloda olduğu gibidir:<br />

Tablo 37. İyi Bir Eş Olacağına Olan İnanç-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Önemsiz<br />

İyi Bir Eş Olacağına Olan İnanç<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

1 5 20 31 57<br />

Tanışarak 38 77 115<br />

Toplam 1 5 58 108 172<br />

Tablo 37’ye göre görücü usûlü ve tanışarak evlenen her iki grup için de iyi bir eş<br />

olacağına olan inanç unsuru oldukça önemlidir.<br />

İyi bir baba olacağına olan inanç ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki<br />

tabloda olduğu gibidir:<br />

Tablo 38. İyi Bir Baba Olacağına Olan İnanç-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Önemsiz<br />

İyi Bir Baba Olacağına Olan İnanç<br />

1<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

3 13 40 57<br />

Tanışarak 2 3 31 79 115<br />

Toplam 3 6 44 119 172<br />

Tablo 38’de görüldüğü gibi gerek görücü usulü ile gerekse tanışarak evlenen her iki<br />

grup için de iyi bir baba olacağına olan inanç unsurunun önem düzeyinin yakın olduğunu<br />

söylememiz mümkündür.<br />

81


gibidir:<br />

Soy ve aile yapısı ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 39. Soy ve Aile Yapısı-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Soy ve Aile Yapısı<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

1 4 23 27 55<br />

Tanışarak 17 21 43 34 115<br />

Toplam 18 25 66 61 170<br />

Tablo 39’a göre anlaşarak evlenenlerden soy ve aile yapısı unsuruna önemsiz ve<br />

biraz önemli diyenlerin fazla, görücü usulünde ise az olması, görücü usulü ile evliliklerde<br />

ailenin etkin rol oynadığı fikrini doğrulamaktadır.<br />

gibidir:<br />

Aynı dinden olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 40. Aynı Dinden Olmak-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Dinden Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

3 1 13 40 57<br />

Tanışarak 18 23 24 50 115<br />

Toplam 21 24 37 90 172<br />

Tablo 40’da görüldüğü üzere görücü usulüyle evlenenlerde aynı dinden olmak<br />

unsurunun daha önemli olduğu söylenebilir. Tanışarak evlenenlerde aynı dinden olmanın<br />

önemsiz olduğunu düşünenlerin diğer gruba nazaran daha çok olması dikkat çekicidir.<br />

82


Aynı mezhepten olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 41. Aynı Mezhepten Olmak -Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Mezhepten Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

8 6 20 23 57<br />

Tanışarak 41 17 25 31 114<br />

Toplam 49 23 45 54 171<br />

Tablo 41’de görüldüğü gibi görücü usulüyle evlenenlerde aynı mezhepten olmak<br />

unsurunu önemsiz bulanların sayısı oldukça azdır. Tanışarak evlenenlerde bu unsura<br />

önemsiz diyenlerin oranı daha fazladır.<br />

gibidir:<br />

Aynı ırktan olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 42. Aynı Irktan Olmak -Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Irktan Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

9 9 16 22 56<br />

Tanışarak 51 26 15 22 114<br />

Toplam 60 35 31 44 170<br />

Tablo 42’ye göre tanışarak evlenenler için aynı ırktan olmak daha az önemliyken,<br />

görücü usulü ile evlenenlerde bu unsur daha önemlidir.<br />

83


gibidir:<br />

Şakacı olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda olduğu<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 43. Şakacı Olmak -Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Biraz<br />

Şakacı Olmak<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

14 19 14 9 56<br />

Tanışarak 16 45 45 8 114<br />

Toplam 30 64 59 17 170<br />

Tablo 43’de görüldüğü gibi gerek görücü usulü ile gerekse tanışarak evlenen her iki<br />

grup için de şakacı olmak unsurunu çok önemli görenlerin sayısı oldukça düşüktür.<br />

Çalışmamızda edindiğimiz gözlemlerle bu unsura önem verenlerin özellikle çalışan<br />

bayanlar olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Ciddî ve ağır başlı olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 44. Ciddî ve Ağır Başlı Olmak -Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Ciddî ve Ağır Başlı Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

5 9 24 19 57<br />

Tanışarak 2 34 52 25 113<br />

Toplam 7 43 76 44 170<br />

Tablo 44’e göre, görücü usûlü ile evlenenlerde ciddî ve ağır başlı olmak unsurunun<br />

daha önemli olduğu görülmektedir.<br />

84


Ailenin uygun bulması ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir:<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 45. Ailenin Uygun Bulması-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Ailenin Uygun Bulunması<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

2 5 24 26 57<br />

Tanışarak 9 23 46 37 115<br />

Toplam 11 28 70 63 172<br />

Tablo 45’de görüldüğü gibi, görücü usûlü ve tanışarak evlenen her iki grup için de<br />

ailenin uygun bulması unsuru önemli olmakla birlikte görücü usulü ile evlenenler için bu<br />

unsurun önem düzeyinin daha fazla olduğu söylenebilir.<br />

Aynı memleketten olmak ile evlenme şekli arasındaki ilişki ise aşağıdaki tabloda<br />

olduğu gibidir.<br />

Evlenme şekli<br />

Görücü<br />

usulü<br />

Tablo 46. Aynı Memleketten Olmak-Evlenme Şekli İlişkisi<br />

Önemsiz<br />

Aynı Memleketten Olmak<br />

Biraz<br />

önemli<br />

Önemli<br />

Çok<br />

önemli<br />

Toplam<br />

36 10 6 5 57<br />

Tanışarak 86 10 10 8 114<br />

Toplam 122 20 16 13 171<br />

Tablo 46’da görüldüğü gibi gerek görücü usulü gerekse tanışarak evlenen her iki<br />

grupta da aynı memleketten olma unsuru önem görmeyen bir husustur.<br />

85


2.2.4. Aile İçi Huzursuzlukların Oluşmasında Eşlerin Denk Olup Olmaması<br />

Eşlerin denk olup olmamaktan veya ne gibi hususlarda daha çok problem<br />

yaşadıklarını tespit amacına yönelik olarak hazırlanan sorularla ilgili elde edilen bulgular<br />

şu şekildedir:<br />

No<br />

Eş ile yaşanan problemin nedenleri<br />

Tablo 47. Denk Olup-Olmama Noktasında Aile içi Huzursuzluklar<br />

Her zaman Sık sık Bazen Hiç Toplam<br />

N % n % N % n % n %<br />

1 Maddi sıkıntılar 6 3.7 11 6.7 89 54.3 58 35.4 164 100.0<br />

2 Kişilik çatışmaları 14 8.4 29 17.5 86 51.8 37 21.3 166 100.0<br />

3 Ailelerle ilişkili konular 14 8.5 22 13.3 83 50.3 46 27.9 165 100.0<br />

4 Sevgi ve ilgi yoksunluğu 11 6.7 17 10.3 66 40.0 71 43.0 165 100.0<br />

5 Çocuklarla ilgili konular 8 5.0 22 13.7 51 31.7 80 49.7 161 100.0<br />

6 Her haline tahammül edememek 10 6.1 14 8.5 84 51.2 56 34.1 161 100.0<br />

7 Ailevi sorumlulukları üstlenmemesi 8 4.9 10 6.2 49 30.2 95 58.6 162 100.0<br />

8 Farklı kültürlerden gelmekten<br />

kaynaklanan iletişim bozukluğu<br />

9 Gelir düzeyinin denk olmamasından<br />

kaynaklanan çatışmalar<br />

10 Sosyal statünün denk olmamasından<br />

kaynaklanan çatışmalar<br />

11 Aile ve soyun denk olmamasından<br />

kaynaklanan çatışmalar<br />

12 Eğitim düzeyinin denk olmamasından<br />

kaynaklanan çatışmalar<br />

13 Kariyerin denk olmamasından<br />

kaynaklanan çatışmalar<br />

14 İnançların farklı olmasından<br />

kaynaklanan çatışmalar<br />

15 İbadetleri uygulama noktasında<br />

yaşanan çatışmalar<br />

86<br />

10 6.2 15 9.3 50 31.1 86 53.4 161 100.0<br />

4 2.4 5 3.0 30 18.3 125 76.2 164 100.0<br />

10 6.1 8 4.9 31 18.9 115 70.1 164 100.0<br />

4 2.4 9 5.5 42 25.6 109 66.5 164 100.0<br />

8 4.8 5 3.0 18 10.9 134 81.2 165 100.0<br />

5 3.0 5 3.0 19 11.5 136 82.4 165 100.0<br />

1 0. 3 1.8 18 11.0 142 86.6 164 100.0<br />

3 1.8 7 4.3 30 18.3 124 75.6 164 100.0<br />

Tablo 47’ye göre, maddî sıkıntılardan kaynaklanan problemler büyük çoğunlukça<br />

(%54.3) bazen yaşamakta, %35.4’lük bir oran ise maddî sıkıntılarla ilgili hiç sorun<br />

yaşamamaktadır. Bunun yanında araştırmada yer alan deneklerin %6.7’si maddî<br />

sıkıntılardan dolayı sık sık sorun yaşarken, %3.7’lik bir oran ise her zaman sorun<br />

yaşamaktadır.<br />

Kişilik çatışmaları ile ilgili olarak, deneklerin büyük çoğunluğu (%51.8) bazen<br />

problem yaşamakta, %21.3 bu konuda hiç problem yaşamamakta, %17.5 kişilik<br />

çatışmalarından dolayı sık sık, %8.4’lük bir oran ise her zaman problem yaşamaktadır.


Ailelerle ilgili konularda, deneklerin büyük çoğunluğu (%50.3) bazen sorun<br />

yaşamakta, %27.9 bu konuda hiç problem yaşamamakta, %13.3 sık sık, %8.5’lik bir oran<br />

ise bu hususta her zaman problem yaşamaktadır.<br />

Sevgi ve ilgi yoksunluğundan dolayı, deneklerin büyük çoğunluğu (%43) hiç<br />

problem yaşamamakta, %40 bazen, %10.3 sık sık, %6.7’lik bir oran ise bu hususta her<br />

zaman problem yaşamaktadır.<br />

Çocuklarla ilgili konularda deneklerin büyük çoğunluğu (%49.7) hiç problem<br />

yaşamamakta, %31.7 bazen, %13.7 sık sık, %5’lik bir oran ise bu hususta her zaman<br />

problem yaşamaktadır.<br />

Her haline tahammül edememekten deneklerin %51.2’si bazen problem yaşamakta,<br />

%34.1 hiç sorun yaşamazken, %8.5 sık sık, %6.1’lik bir oran ise bu hususta her zaman<br />

problem yaşamaktadır.<br />

Ailevî sorumlulukları eşin üstlenmemesi noktasında, deneklerin %58.6’sı hiç<br />

problem yaşamamakta, %30.2 bazen, %6.2 sık sık, %4.9’ luk bir oran ise bu hususta her<br />

zaman problem yaşamaktadır.<br />

Eşlerin farklı kültürlerden gelmesinden kaynaklanan iletişim bozukluğundan dolayı<br />

deneklerin %53.4’ü hiç problem yaşamamakta, %31.1 bazen, %9.3 sık sık, %6.2’lik bir<br />

oran ise bu hususta her zaman problem yaşamaktadır.<br />

Eşlerin gelir düzeylerinin denk olmamasından ötürü deneklerin %76.2’si hiç<br />

problem yaşamamakta, %18.3 bazen, %3 sık sık, %2.4’lük bir oran ise bu hususta her<br />

zaman problem yaşamaktadır.<br />

Eşlerin sosyal statüsünün denk olmamasından ötürü deneklerin %70.1’i hiç<br />

problem yaşamamakta, %18.9 bazen, %4.9 sık sık, %6.1’lik bir oran ise bu hususta her<br />

zaman problem yaşamaktadır.<br />

Aile ve soyun denk olmamasından ötürü deneklerin %66.5’i hiç problem<br />

yaşamamakta, %25.6 bazen, %5.5 sık sık, %2.4’lük bir oran ise bu hususta her zaman<br />

problem yaşamaktadır.<br />

Eşlerin eğitim düzeylerinin denk olmamasından ötürü deneklerin %81.2’si hiç<br />

problem yaşamamakta, %10.9 bazen, %3 sık sık, %4.8’lik bir oran ise bu hususta her<br />

zaman problem yaşamaktadır.<br />

Eşlerin kariyerlerinin denk olmamasından ötürü deneklerin %82.4’ü hiç problem<br />

yaşamamakta, %11.5 bazen, %3 sık sık yine %3’lük bir oran ise bu hususta her zaman<br />

problem yaşamaktadır.<br />

87


Eşlerin inançlarının farklı olmasından ötürü deneklerin %86.6’sı hiç problem<br />

yaşamamakta, %11 bazen, %1.8 sık sık, %0.6’lık bir oran ise bu hususta her zaman<br />

problem yaşamaktadır.<br />

Eşler arasında ibadetleri uygulama noktasında ise deneklerin %75.6’sı hiç problem<br />

yaşamamakta, %18.3 bazen, %4.3 sık sık, %1.8’lik bir oran ise bu hususta her zaman<br />

problem yaşamaktadır.<br />

2.2.5. Evlilikte Denklik Aranılması İle İlgili Düşünceler<br />

Evli bayanların evlendikten sonra eşleriyle denk olup olmadıkları ile ilgili<br />

düşüncelerini tespit amacıyla yönelttiğimiz sorunun verileri aşağıda olduğu gibidir:<br />

Tablo 48. Eşinizle denk ve uyumlu olduğunuzu düşünüyor musunuz?<br />

n %<br />

Evet 125 73.5<br />

Hayır 35 20.6<br />

Kısmen 10 5.9<br />

Toplam 170 100<br />

Tablo 48’de de görüldüğü üzere deneklerin büyük çoğunluğu eşleriyle denk ve<br />

uyumlu olduklarını düşünmektedirler. Örneklem içerisinde çalışan bayanların daha fazla<br />

olması, eşlerini kendi istekleriyle seçmeleri gibi faktörlerin de bu oranda payının olduğu<br />

düşünülebilir.<br />

Tablo 49. Günümüz evliliklerinde denklik aranmakta mıdır?<br />

n %<br />

Evet 161 56.5<br />

Hayır 113 39.6<br />

Fikrim yok 11 3.9<br />

Toplam 285 100.0<br />

Araştırmamız için son derece önemli olan bu soruya çoğunluk: “Günümüz<br />

evliliklerinde denklik aranmaktadır” derken, diğer bir grup ise bu soruyu<br />

“aranmamaktadır” şeklinde yanıtlamıştır. Bu gruba neden aranmamaktadır? Şeklinde<br />

yönelttiğimiz soruya ise yanıt: “Artık insanların çoğu parayı veya bazıları sadece aşkı<br />

önemsemekte başka şeylere adırmamaktadırlar.” şeklinde olmuştur.<br />

88


Tablo 50. Sizce evlilikte belli konularda denklik aramak gerekli midir?<br />

n %<br />

Evet 245 86.3<br />

Hayır 36 12.7<br />

Fikrim yok 3 1.1<br />

Toplam 284 100.0<br />

Araştırmamız için önemli olan sorulardan birisi de bu olmuştur. Tablo 50’de<br />

görüldüğü üzere büyük bir çoğunluk bu soruya “denklik aranmalıdır” şeklinde yanıt<br />

vermişlerdir.<br />

Gerçekleştirdiğimiz bu uygulama çalışmasından elde ettiğimiz veriler<br />

göstermektedir ki, bayanların büyük bir çoğunluğu denkliği önemli bulmakta ve aranılması<br />

gerektiğini düşünmektedirler. Özellikle yüksek öğrenim görmüş meslek sahibi bayanlar bu<br />

konuda daha da duyarlıdır. Örneğin örneklemimiz içerisinde yer alan öğretmenlerin büyük<br />

bir çoğunluğu yine kendileri gibi öğretmen olan bir eş tercihinde bulunmuşlardır. Daha<br />

genç, tecrübesiz ve çoğunlukla öğrencilerin oluşturduğu diğer bir grup ise sevmenin/âşık<br />

olmanın yeterli olacağını, denkliğin şart olmadığını ifade etmektedirler.<br />

Özellikle, ahlakî özellikler, kişilik, iyi bir eş olacağına olan inanç, iyi bir baba<br />

olacağına olan inanç, ortak bir dünya görüşüne sahip olmak, âşık olmak ve olunmak, eşin<br />

dindar olması, aynı dinden olmak, ailenin uygun bulması, yaşam tarzlarının uyuşması<br />

noktaları denekler arasında en çok önemli bulunan unsurlar olarak değerlendirilmiştir.<br />

İtibarlı bir mesleğe sahip olmak, maddî durum, yakışıklı olmak, cinsel çekicilik, soy ve aile<br />

yapısı, aynı dinden olmak, eşin dindar olması gibi unsurlar küçük farklılıklar göstermesine<br />

rağmen çoğunluk tarafından yine önemli kabul edilmiştir. Aynı ırktan olmak, aynı<br />

mezhepten olmak, şakacı olmak, aynı memleketten olmak, entelektüel olmak çok da önem<br />

görmeyen unsurlar olarak değerlendirilebilir.<br />

Eşler arasında denk olmamaktan kaynaklanan problemlerin olup olmadığını tespit<br />

amacı güttüğümüz diğer tabloda eşlerin bu hususlardan ötürü problem yaşama sıklığı<br />

oldukça düşüktür. Hatta çoğu, kültürlerin, gelir düzeylerinin, sosyal statünün, aile ve<br />

soyun, eğitim düzeyinin, kariyerin, inançların vs. denk olmamasından ötürü hiç problem<br />

yaşamamaktadır. Buna gerekçe olarak örneklemimizin büyük bir kısmını çalışan<br />

bayanların oluşturması ve eş tercihinde kendi kararlarıyla hareket etmeleri gösterilebilir.<br />

Yaptığımız mülakatlardan elde ettiğimiz bilgilerle, bu konularda sık sık veya her zaman<br />

problem yaşayan denekler ya boşanmıştır veya boşanma aşamasındadır diyebiliriz.<br />

89


Elde ettiğimiz verilere göre, evli olanların büyük bir çoğunluğu eşleriyle denk ve<br />

uyumlu olduklarını düşünmektedir. Denk olmadıklarını düşünenler aynı zamanda değişik<br />

konularada sık sık problem yaşayan gruptan olmuştur. Yine yaptığımız mülakatlarda niçin<br />

denk olmadıklarını sorduğumuzda, sosyal, kültürel, görgü, anlayış, iyi bir aileden gelme,<br />

daha zeki olma gibi hususlarda bayanlar kendilerini eşlerine nazaran daha önde bulmakta<br />

ve bu yüzden denk olmadıklarını düşünmektedirler.<br />

Elde ettiğimiz veriler göstermektedir ki, büyük bir çoğunluk günümüz evliliklerinde<br />

denkliğin arandığını düşünmektedir. Zıt görüşte olan diğer grup ise, günümüzde önemli<br />

olan şeyin bazen sadece maddiyat, bazen de hiç bir şey düşünmeksizin sadece sevmek<br />

olduğunu ve bu yüzden denklik durumunun çok dikkate alınmadığını <strong>savunma</strong>ktadır.<br />

Öte yandan yine büyük bir çoğunluk evliliğin daha uzun ve mutlu bir şekilde<br />

devam etmesi için denkliğin muhakkak aranılması gerektiğini düşünmektedir.<br />

Sonuç olarak araştırmaya katılan deneklerin büyük bir kısmı rasyonalist bir tablo<br />

çizerek eş seçiminde akıl-mantık çizgisinde hareket etmektedir. Azınlıkta kalan diğer grup<br />

ise bu tercihte duygusal faktörleri daha önemli bulmaktadır. Bir diğer grup ise, akıl,<br />

duygu tartışmasının boşuna olduğunu çünkü evliliğin ve eşin kadere kısmete bağlı şeyler<br />

olduğunu düşünmektedir.<br />

90


SONUÇ<br />

İslam Hukuku’nda evlilikte denklik ve bu denklik anlayışının günümüz Türk<br />

toplumundaki durumunu ele aldığımız bu çalışmada, bir yandan İslam Hukuku’nda<br />

denkliği incelerken, diğer yandan da bu hususun günümüz toplumunda ne anlam ifade<br />

ettiğini sorgulamaya çalıştık.<br />

İslam Hukuku literatüründe “kefâet” olarak adlandırılan denklik kavramı, Kur’an-ı<br />

Kerim’de yer almamakta, hadislerde ise hukukî bir şart ve gereklilik olmaktan çok eşler<br />

arası uyumu ve ailenin devamlılığını sağlayıcı bir tavsiye veya sosyal realitenin bir ifadesi<br />

olarak yer bulmaktaysa da özellikle bazı klasik dönem İslam hukukçularınca evlilik için bir<br />

şart olarak ele alınmıştır. Evlenecek eşler arasında kefâet şartının aranması İslam<br />

hukukçularının çoğunluğunca kabul edilmiştir. Azınlıkta kalan diğer bir grup ise, aynı<br />

dinin mensubu olarak tüm Müslümanların eşit olduğundan hareketle denkliği evliliğin ne<br />

sıhhatinin (geçerliliğinin) ne de lüzumunun (bağlayıcılığının) şartı olarak görmüşler, erkek<br />

kadına ister denk olsun ister olmasın evliliğin sahih ve bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır.<br />

İslam hukukçularının çoğunluğunca kabul edilen görüş: Denkliğin nikâhın<br />

lüzumunun şartı yani bulunmadığı takdirde evlenme akdinin feshini gerektiren bir şart<br />

olduğudur.<br />

İslam hukukçuları evlilikte kefâetin aranan bir özellik olduğunu kabul etmekle<br />

beraber bunun ölçüsünde yani hangi noktalarda aranması gerektiğinde farklı<br />

düşünmüşlerdir. Kefâet konusunda en katı davranan ve kefâet kriterlerini en geniş tutan<br />

fakihler Hanefîler olmuştur. Bu durumun biraz da onların kadına velisinin izni olmaksızın<br />

evlenebilme yetkisi tanımalarından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Hanefî mezhebinde<br />

erkeğin altı noktada evleneceği kadına denk olması gerekir. Bunlar: Soy, ailenin<br />

Müslüman oluşu, hürriyet, meslek, dindarlık ve zenginliktir. Şafiîler buna bedensel ve<br />

zihinsel özürlü olmamakla, yaş farkını eklemişler, Hanbelîler, Hanefîlerle hemen hemen<br />

aynı görüşü paylaşmışlar, Mâlikiler ise diğer tüm şartları eşitlik ilkesine aykırı olarak<br />

reddetmiş sadece dindarlık ve bedenen sağlıklı olmayı yeterli görmüşlerdir.<br />

Bu şartlar hakkında genel olarak şöyle bir yorum yapmak mümkündür: Nesep<br />

konusunda Arapların geleneksel bakış açıları ve ayırımları doktrinde de korunmuştur.<br />

Kölelik zaman ve mekana bağlı olgular olarak o dönemin şartlarında değerlendirilebilecek<br />

niteliktir. Diğer şartlar hakkında (meslek, zenginlik, dindarlık, bedenen özürlerden muaf<br />

olmak, Müslüman olmada kıdem) gerek günümüzdeki insanların tercihlerine bakarak<br />

91


gerekse aklî çıkarımlarda bulunarak hukukçuların insanların menfaatini sağlayacak<br />

tedbirleri düşünmeleri adına doğru tespitte bulunduklarını söylemek mümkündür.<br />

Hukukçuların kendi zamanlarındaki sosyal gruplaşmayı ve aristokratik yapılanmayı<br />

da göz önüne alarak hem evlilikte uyumu sağlamak, hem de ilgili şahısların zarar<br />

görmesini önlemek amacıyla oluşturdukları bu kefaet şartına bağlı olarak evlenecek<br />

erkeğin kadına denk olmaması halinde kadına veya velilerine nikâhı feshetme hakkını<br />

tanıdıkları görülmektedir.<br />

Bunun yanı sıra ortak görüşe göre velinin fesih isteme hakkı kadın hamile ise veya<br />

çocuk dünyaya getirmişse son bulur. Denklikte evliliğin başlangıcı esastır. Kocanın iyi<br />

olan, takdire değer özelliklerini sonradan kaybetmesi fesih hakkını doğurmaz. Kefâet<br />

yokluğundan dolayı evlenmenin feshi, ancak hâkimin kararı ile mümkün olmaktadır.<br />

Evlenecek eşler arasında erkeğin belli noktalarda kadına denk veya ondan üstün<br />

olması gerektiğini ifade eden kefâet kavramıyla özellikle amaçlanan kadının ve ailesinin<br />

menfaatinin korunması, onlara gelecek zararın önlenmesinin yanı sıra boşanmada erkeğe<br />

nazaran daha az söz sahibi olan kadının kendini koruması için kendisine ve ailesine bir<br />

alternatif sunulmasıdır.<br />

Hızla gelişen dünyada bireylerin değişen teknoloji, yaşam biçimi ve değer<br />

yargılarıyla birlikte evlilik, aile, eş seçimi konularına yaklaşımları ve bakış açıları da<br />

değişmektedir. Bu çalışmada sorgulamaya çalıştığımız asırlar öncesinde evlilik için bir şart<br />

olarak sunulan “kefâet”in günümüzde hâlâ anlayış bazında da olsa geçerliliğini koruyup<br />

korumadığı olmuştur.<br />

Modernleşme gerçeği özellikle kadınları farklı bakış açılarından değerlendirmeyi<br />

bir bakıma zorunlu kılmaktadır. Kadın günümüzde en az erkek kadar her alanda söz sahibi<br />

olabilmektedir. Buna paralel olarak kadınların yaşam standartları, bakış açıları, tercihleri<br />

önemli ölçüde değişmiştir. Özellikle kadının çalışma hayatına girmesi ve eğitim görmesi<br />

ile başlayan bu süreç evlilik biçimlerini, kurulacak ailelerin yapısını, eşlerin iletişim<br />

biçimlerini, görev paylaşımlarındaki değişimlere kadar geniş bir sahayı etkilemiştir.<br />

Modernizmin her alandaki farklı getirileri ile iç içe yaşadığımız dünyada her ne<br />

kadar batıya dönük bir değişimin yoğun propagandası insanları çok yönlü etkilese de<br />

günümüz Türkiye’sinde kadının hâlâ evi yönetme, çekip çevirme, baba-çocuk ilişkilerinde<br />

aracı olma gibi konumlarında çok büyük bir değişimin yaşanmadığı da söylenebilir.<br />

92


Yine de günümüz kadınının birçok yönüyle geçmişin kadını olmadığı realitesinden<br />

hareketle, “kefâet” şartları doğrultusunda kadınların eş seçiminde denklik kavramına<br />

yaklaşımlarıyla ilgili olarak şu sonuçlara ulaşılmıştır:<br />

Nesepte, soy ve aile yapısında denklik, araştırmamıza katılan deneklerin %42.4’ü<br />

için çok önemli, %35.7’si için önemli, %14.5’i için biraz önemli, %7.4’ü içinse önemsiz<br />

olarak değerlendirilmiştir. Elde edilen bu veriler de göstermektedir ki, kefaetin şartlarından<br />

biri olan soy ve aile yapısı günümüz kadını için de hâlâ önemli görülen bir unsurdur.<br />

Dindarlıkta denklik hususu ise deneklerin %28.1’i için çok önemli, %38.1’i için<br />

önemli, % 20.1’i için biraz önemli, %13.7’si içinse önemsizdir. Oranlardan da görüleceği<br />

gibi, dindarlık noktasında da kadınlar eşlerinin kendilerine denk olmasını istemekte ve bu<br />

unsuru önemli bulmaktadırlar. Kefaetin şartlarından biri olan dindarlık günümüz<br />

kadınlarınca da hâlâ önemsenen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

İyi ahlakta denklik hususu araştırmada yer alan deneklerin %77.7’si için çok<br />

önemli, %212’i için önemli, %1.3’ü içinse biraz önemlidir. Bu unsura önemsiz diyen<br />

çıkmamıştır. Oranlardan da görüleceği gibi büyük bir çoğunluk iyi ahlak bakımından denk<br />

olmayı istemekte, tercihte de bu unsuru önemli bulmaktadır. İyi ahlakta denklik aramak<br />

kefaetin şartlarından biri olarak günümüz kadınları için de eşte olması istenen bir özelliktir.<br />

İtibarlı bir mesleğe sahip olmada denklik ise deneklerin % 12.1’i için çok önemli,<br />

%54’ü için önemli, %22.1’i için biraz önemli, %11.7’si içinse önemsizdir. Oranlardan da<br />

görüleceği üzere itibarlı bir mesleğe sahip olmak bayanlar tarafından önemli bir unsur<br />

olarak değerlendirilmiştir. Kefaetin şartlarından olan eşin itibarlı bir mesleğe sahip olması<br />

unsuru günümüz bayanları için de eş tercihinde önemli bir husustur.<br />

Malda, maddî durumda (zenginlikte) denklik unsuru ise deneklerin %6.7’si için çok<br />

önemli, %33.8’i için önemli, %33’ü için biraz önemli, %22’si için önemsiz olarak<br />

değerlendirilmiştir. Bu değerler de göstermektedir ki, maddi durum bayanlar için çok<br />

önemli bir unsur olmasa da tamamen önemsiz bir unsur olarak da değerlendirilmemiştir.<br />

Görüleceği gibi İslam hukukçularınca kefâetin şartlarından olan yukarıdaki unsurlar<br />

günümüz kadınları için de oldukça önemli bulunmuştur.<br />

Bunların dışında günümüzde kefaet ile ilgili olarak yeni şartların oluşup<br />

oluşmadığını tespit etmeye yönelik olarak araştırmamızda incelediğimiz, ortak dünya<br />

görüşüne sahip olmak, kişilik, âşık olmak/olunmak, iyi bir eş/baba olacağına olan inanç,<br />

aynı dinden olmak, ailenin uygun bulması, yaşam tazlarının uyuşması gibi hususlar da<br />

günümüzde önemsenen diğer unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, aynı<br />

93


mezhepten, aynı ırktan, aynı memleketten olmak, eşin yakışıklı olması, entelektüel olması,<br />

cinsel çekiciliği, sıra dışı bir insan olması gibi unsurlar ise çok fazla önemsenen unsurlar<br />

olamamıştır.<br />

Belli bir örneklem üzerinde gerçekleştirilen çalışmamızda, bayanların çoğunluğu<br />

mutlu ve huzurlu bir aile birlikteliği için, evlilikte belli hususlarda denkliğin aranılması<br />

gerektiğini düşünmektedirler.<br />

Bu bilgilerden hareketle, araştırma sahamızdaki kadınların zihinlerinde evlilikte<br />

denklik arama düşüncesinin mevcut olduğunu söylememiz mümkündür. Türk toplumunda<br />

denklik ile ilgili olarak çok sayıda özdeyiş ve atasözlerinin var olması da bu zihniyetin bir<br />

göstergesi olarak kabul edilebilir.<br />

Son olarak, İslam Hukuku çerçevesinde denklik kavramının, İslam’ın büyük<br />

değerler atfettiği aile kurumunu korumak adına alınmış bir tedbirler bütünü olduğunu ve<br />

yine de son kararın tarafların hür iradesine dönük olduğunu unutmamak gerekir.<br />

94


KAYNAKÇA<br />

ABDÜLHAMİD, Muhammed Muhyiddin, (2003), el-Ahvalü’ş Şahsiyye fi’ş-Şerîiati’l-<br />

İslâmiyye, Beyrut.<br />

ACAR, Halil İbrahim, (2000), İslam Hukukunda Evliliğin Sona Ermesi, Ekev Yayınları,<br />

Erzurum.<br />

AHMED, b. Hanbel, (1992), Müsned, Çağrı Yayınları, İstanbul.<br />

AKDOĞAN, Ali, (2002), Geleneksel Toplumdan Modern Topluma Geçişte Dini Hayat,<br />

Rağbet Yayınları, İstanbul.<br />

AKTAN, Hamza, (2002), T.D.V. İslam Ansiklopedisi, “Kefâet” mad., c. XXV, s.166-169,<br />

İstanbul.<br />

AKYÜZ, Hüseyin, (1990), “Ailenin Yapısı ve Fonksiyonları” Türk Yurdu Dergisi, c. X,<br />

Sayı: 40, Aralık.<br />

ALKAN, Ahmet, (1991), “Şehir, Şehirleşme ve Aile” Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

ÂMİDÎ, Seyfüddîn Ebû’l-Hasan, (1967), el-İhkâm fî Usûli’l-Ahkâm, Kahire.<br />

ART, Gökçen, (1996), Şeyhü’l-İslam Fetvalarında Kadın ve Cinsellik, Ceylan Matbaası,<br />

İstanbul.<br />

ATEŞ, Ali Osman (2000), Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın, Beyan Yayınları,<br />

İstanbul.<br />

AYDIN, Mehmet Akif, (1996), İslam ve Osmanlı Hukuku Araştırmaları, İz Yayıncılık,<br />

İstanbul.<br />

el-AYNÎ, Ebû Muhammed, (1990), el-Bidâye fî Şerhi’l-Hidâye, Beyrut.<br />

AYTAÇ Serpil- BAYRAM Nuran, “Üniversite Gençliğinin İş ve Eş Seçimindeki Etkin<br />

Kriterlerinin Analitik Hiyerarşi Süreci İle Analizi” ,http//<br />

www.isguc.org/isvees.htm., ( 21.08.2006).<br />

el-BEYDÂVÎ, (1988), el- Kâdî Abdullâh b. Ömer, Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vil,<br />

Beyrut.<br />

BİLMEN, Ömer Nasuhi, (1968), Hukuk-i İslâmiyye ve İstılahat-ı Fıkhiyye Kâmûsu,<br />

Bilmen Yayınevi, İstanbul.<br />

95


BİLMEN, Ömer Nasuhi, (1991), Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Âlisi ve Tefsiri, Akçağ<br />

Basım Yayın, Ankara.<br />

BUHÂRÎ, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâil, (1992), el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları,<br />

İstanbul.<br />

BULUT, Işıl, (1991), “Türkiye’de Erken Evlenme”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

el-CEVHERÎ, İsmâil b. Hammâd, (1984), Tâcü’l-Lügah ve Sıhahü’l-Arabiyye, Beyrut,.<br />

el- CEZÎRÎ, Abdurrahman, (1994), Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, (Terc: Mehmet<br />

Keskin), Çağrı Yayınları, İstanbul.<br />

CİN, Halil-AKGÜNDÜZ, Ahmet, (1996), Türk Hukuk Tarihi,, Cihan Matbaası, İstanbul.<br />

CİN, Halil, (1988), İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, S.Ü. Yayınları, Konya.<br />

ÇAĞATAY, Tahir, (1990), “Modern Aile ve Sosyal Problemleri”, Aile Yazıları 2<br />

(Derleyen: Beylü Dikeçligil, Ahmet Çiğdem), B.A.A.K. Başkanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

ÇANTAY, Hasan Basri, (1985), Kur’an-ı Hâkim ve Meal-i Kerim, Milsan Basın, İstanbul.<br />

ÇEKER, Orhan, (1999), İslam Hukukunda Akitler, İttifak Holding Yayınları, Konya.<br />

DEVELLİOĞLU, Ferit, (2001), Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi<br />

Yayınları, Ankara.<br />

DİE, (2002), EVLENME İSTATİSTİKLERİ, Ankara.<br />

el-DİMYÂTÎ, Ebû Bekr Osmân, (1995), Hâşiye İâne et-Tâlibîn, Beyrut.<br />

DÖNDÜREN, Hamdi, (ty), Delilleriyle Aile ve İlmihali, Erkam Yayıncılık, İstanbul.<br />

EBÛ ZEHRA, (1957), Muhammed, Ahvâlu’ş-Şahsiyye, Daru’l-Fikri’l-Arabi,.<br />

ERDOĞAN, Mehmet, (2005), Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul.<br />

ERGÜN, Mustafa, (1991) “Sanayileşme ve Ailenin Görevlerinde Meydana Gelen<br />

Değişmeler”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları,<br />

Ankara.<br />

ERKAL, Mustafa, (1987), Sosyoloji, Filiz Kitabevi, İstanbul.<br />

ERKUL, Ali, (1985), “Kasabada Törenler Ve Törenlerdeki İnsan İlişkileri”, C.Ü. Fen-<br />

Edebiyat Fak. Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 4, C.Ü. Yayınları, Sivas.<br />

96


ESED, Muhammed, (1999), Kur’an Mesajı, İşaret Yayınları, İstanbul.<br />

FEREC, Seyyid Ahmed, (1989), Ehl-i Sünnet Mezheplerinde Evlilik ve Hükümleri,<br />

Dâru’l-Vefâ, Mısır.<br />

FERRUH, Ömer, (1969), İslam Aile Hukuku (Terc. Yusuf Ziya Kavakçı), Sebil Yayınevi,<br />

İstanbul.<br />

el-GELİBOLÎ, Abdurrahman b. Muhammed b. Süleyman, (1998), Mecmeu’l-Enhûr fî<br />

Şerh-i Multeka’l-Ebhûr, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut.<br />

GÖKÇE, Birsen, (1976), “Aile ve Aile Tipleri Üzerine Bir İnceleme” Hacettepe Sosyal ve<br />

Beşeri Bilimler Dergisi, c. VIII., Sayı 1-2, H.Ü. Yayınları, Ankara.<br />

___________, (1978), “Evlilik Kurumuna Sosyolojik Bir Yaklaşım”, H.Ü. Sosyal Bilimler<br />

Dergisi Sayı:1, H.Ü. Yayınları, Ankara.<br />

el-HALEBÎ, İbrahim, (1968), Mültekâ’l-Ebhur (Terc: Mustafa Uysal), Dizerkonca<br />

Matbaası, İstanbul.<br />

HORTAÇSU, Nuran, (1 Mart 1991), “Evlilik ve Boşanma Nedenlerine Verilen Önemi<br />

Etkileyen Faktörler Olarak Değerlendirme Yaklaşımı, Cinsiyet ve<br />

Medenî Durum”, Aile ve Toplum Dergisi, Sayı: 1, c. I,<br />

HUKUKU AİLE KARARNÂMESİ, (1985), (Sadeleştiren: M.Akif Aydın), İstanbul,.<br />

İBN ÂBİDÎN, Muhammed Emîn, (1983), Reddü’l-Muhtâr Ale’d-Durri’l-Muhtâr (Terc.<br />

Ahmet Davutoğlu), Şamil Yayınevi, İstanbul.<br />

İBN HALDÛN, Muhammed b. Abdurrahmân, (1988), Mukaddime (Terc. Süleyman<br />

Uludağ), Dergah Yayınları, İstanbul.<br />

İBN HÜMÂM, Kemalüddîn Muhammed, (1995), Şerh-u Fethu’l-Kadîr, Dâru’l-Kutubi’l-<br />

İlmiyye, Beyrut.<br />

İBN KUDÂME, Muhammed Abdullâh, (1992), el-Muğnî ve eş-Şerhü’l-Kebîr, Beyrut.<br />

İBN MANZÛR, Ebû’l-Fazl Cemâlüddin, (1997), Lisânu’l-Arab, Beyrut.<br />

İBRAHİMOĞLU, Davut, (2004), Evlilikte Doğru Seçim Ailede Mutluluk, Hayat<br />

Yayınları, İstanbul.<br />

İLBARS, Zafer, (1991) “Aile ve Gelenek”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K. Başkanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

97


İMAMOĞLU, E. Olcay, (1991), “Değişen Dünyada Değişen Aile İçi Roller” Değişen<br />

Dünyada Birey, Aile, Toplum Semineri, İstanbul.<br />

___________, (1991) “Aile İçinde Kadın-Erkek Rolleri”, Türk Aile Ansiklopedisi,<br />

B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

el-İSFEHÂNÎ, er-Râgıb, (2001), el-Müfredât, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut.<br />

KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem, (1990) “Türkiye’de Ailenin Sürekliliği ve Değişimi”, I. Aile<br />

Şûrası, B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

KARAMAN, Hayreddin, (1993), İslam’da Kadın ve Aile, Ensar Neşriyat, İstanbul.<br />

__________, (1999), Mukayeseli İslam Hukuku, c.I, İz Yayıncılık, İstanbul.<br />

__________, Hayreddin, (ty.), Ana Hatlarıyla İslam Hukuku, c. I, Ensar Neşriyat, İstanbul.<br />

__________, Hayreddin, (ty.), Ana Hatlarıyla İslam Hukuku,c. II, Ensar Neşriyat, İstanbul.<br />

el-KÂSÂNİ, Alâuddîn Ebî Bekr, (2000), Bedâi’ü’s-Sanâ’î, Daru’l-Mârife, Beyrut.<br />

KAYA, Mehmet, (2002), “Cinsiyetleri Farklı Üniversite Öğrencilerinin Eş Seçimi<br />

Tercihlerine Göre Denetim Odakları” Yüksek Lisans Tezi, H. Ü. Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü, Ankara.<br />

KIRAY, Mübeccel, (1984), “Büyük Kent ve Değişen Aile”, Türkiye’de Ailenin Değişimi,<br />

Toplumbilimsel İncelemeler, Türk Sosyal Bilimler Derneği Yayınları,<br />

Ankara.<br />

KIRKPINAR, Leyla, (2001), Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Kadın, Kültür Bakanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

KOCACIK, Faruk, (1991), “Sivas’ta Kentsel Aile”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

KOMİSYON, (2000), Fetavâ, El-Hindiyye, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut.<br />

KONGAR, Emre, (1990), “Türkiye'de Aile: Yapısı Evrimi ve Bürokratik Örgütlerle<br />

İlişkileri”, Aile Yazıları 2 (Derleyen: Beylü Dikeçligil, Ahmet Çiğdem)<br />

B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

el- KUDÛRÎ, Ebû’l-Hasen, (1967), el-Muhtasâr, Eser Kitabevi, İstanbul.<br />

MÂLİK b. Enes, (1992), el-Muvatta, Çağrı Yayınları, İstanbul.<br />

el-MÂVERDÎ, Ebû’l-Hasan Ali, (1994), el-Hâviyü’l-Kebir Şerhu’l-Muhtasâr el-Müzenî,<br />

Daru’l- Fikr, Beyrut.<br />

98


el-MERGİNÂNÎ, (1990), el-Hidaye Şerh-i Bidayetü’l Mubtedi, Daru’l-Erkâm, Lübnan ty.<br />

(Çev: Ahmed Meylâni, İstanbul.<br />

MERİÇ, Nevin, (2004), Değişen Kadın Yaşamı, Elest Yayınları, İstanbul.<br />

METE, Ömer Lütfü, (1991), “Televizyon ve Aile”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

MEYDAN LAROUSE, (1987), Meydan Yayınevi, c. IV, İstanbul.<br />

el-MEVSÎLÎ, Abdullah b. Mahmud, (ty.), el-İhtiyâr li-Ta’lil’il-Muhtâr, Pamuk Yayınları,<br />

İstanbul.<br />

MÜSLİM, Ebû’l Hüseyin b. el-Haccâc, (1992), el-Câmiıs’s-Sahîh, Çağrı Yayınları,<br />

İstanbul.<br />

en-NEVEVÎ, Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref, (ty.), Ravzatü’t-Tâlibîn, Beyrut.<br />

NİRUN, Nihat, (1994), Sistematik Sosyoloji Yönünden Aile ve Kültür, Atatürk Kültür<br />

Merkezi Yayınları, Sayı: 73, Ankara.<br />

ÖZER, İnan, (1991), “Kent Ailesi”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K. Başkanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

ÖZKALP, Enver, (2000), Sosyolojiye Giriş, Anadolu <strong>Üniversitesi</strong> Eğitim, Sağlık ve<br />

Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları, Eskişehir.<br />

ÖZTÜRK, Yaşar Nuri, (1999), Kur’an-ı Kerim Meâli, Seçil Ofset, İstanbul.<br />

SAVAŞ, Rıza, (1996), Raşid Halifeler Devrinde Kadın, Ravza Yayınları, İstanbul.<br />

es-SERAHSÎ, Ebû Sehl Şemsü’l-Eimme, (1989), el-Mebsut, Daru’l-Mârife, Beyrut.<br />

SUNAR, Lütfü- ŞENTÜRK, Murat “Kadın Erkek Aile Sorunlarını Birlikte Çözmeli”,<br />

Kadın Çalışmaları Dergisi, s. 1-4, http://www. bianet.org//php?DosyaX.,<br />

(10.08.2006).<br />

ŞAFİÎ, Ebû Abdillah Muhammed b. İdrîs , (1993), el-Ümm, Beyrut.<br />

ŞAHİNKAYA, Rezan, (1990), “Orta Anadolu Köylerinde Aile Strüktürü”, Aile Yazıları 1<br />

(Derleyen: Beylü Dikeçligil, Ahmet Çiğdem), B.A.A.K. Başkanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

------------------, (1981), Aile İlişkileri, Kardeş Matbaası, Ankara.<br />

-----------------, (1975), Psiko Sosyal Yönleriyle Aile, Kardeş Basımevi, Ankara.<br />

99


ŞEVKÂNÎ, Muhammed b. Ali, (2000), Neylü’l-Evtâr Şerh-u Mülteka’l-Ahbâr, Daru’l-<br />

Fikr, Lübnan.<br />

ŞEYHZÂDE, Abdurrahman b. Muhammed, (ty.), Mecme’ul-Enhûr Şerh-u Mülteka’l-<br />

Ebhûr, Dersaadet.<br />

ŞİRBÎNÎ, Şemseddin Muhammed el-Hatib, (1994), el-Muğni’l-Muhtâc ilâ Ma’rifet-i<br />

Meâniyi’l-Elfâz-ı Minhâc, Lübnan.<br />

TABERÎ, Ebû Câfer Muhammed b. Cerîr, (1988), Câmiu’l Beyân an Te’vil’il-Kur’an,<br />

Beyrut.<br />

TATLIDİL, Ercan, (1990), “Hızlı Kentleşme Sürecinde Değişen Aile” I. Aile Şûrası,<br />

B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

TEZCAN, Mahmut, (1990), “Çocuk Eğitiminde Ailenin Rolüne Sosyolojik Bir Bakış”, Aile<br />

100<br />

Yazıları 1 (Derleyen: Beylü Dikeçligil, Ahmet Çiğdem) B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

_______; (1990), “Toplumsal Değişme ve Aile”, Türkiye Aile Yıllığı, B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

________ “Cumhuriyetten Günümüze Türk Ailesinin Dünü, Bugünü, Geleceği”<br />

,http://turkoloji.cu.edu.tr/GENEL/Tezcan_aile.pdf., ( 21.08.2006)<br />

TİMUR, Serim, (1972), Türkiye’de Aile Yapısı, Hacaettepe <strong>Üniversitesi</strong> Yayınları,<br />

Ankara.<br />

TİRMİZÎ, Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ, (1992), el-Câmîü’s-Sahîh, Çağrı Yayınları,<br />

İstanbul.<br />

TÜRKDOĞAN, Orhan (1991), “Türkiye’de Sanayileşme Kentleşme Süreci ve Aile<br />

Üzerindeki Etkileri” Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K. Başkanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

TÜRK MEDENİ KANUNU, (2002), Beta Basım, İstanbul.<br />

TOLAN, Barlas, (1991), “Aile, Cinsiyet ve Cinsel Roller” Türk Aile Ansiklopedisi,<br />

B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

TOPALOĞLU, (1983), Bekir, İslam’da Kadın, Yağmur Yayınları, İstanbul.<br />

TOPÇU, Sedat, (Aralık 1990), “Evlilik ve Aile Üzerine Sosyo-Psikolojik Bir İnceleme”,<br />

Türk Yurdu Dergisi, c. X, Sayı: 40,.


ULUSOY, Mâhir- TUNÇBİLEK, Ergül, (1991), “Türkiye’de Akraba Evlilikleri ve Çocuk<br />

101<br />

Ölümlerine Etkisi”, Aile Yazıları 4, (Derleyen: Beylü Dikeçligil, Ahmet<br />

Çiğdem) B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

UYGUN, Hamza, (1991), “Kır Kesiminde Aile”, Türk Aile Ansiklopedisi, B.A.A.K.<br />

Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

VERGİN, Nur, (1990), “Toplumsal Değişme ve Türkiye’de Aile” Aile Yazıları 2<br />

(Derleyen: Beylü Dikeçligil, Ahmet Çiğdem), B.A.A.K. Başkanlığı<br />

Yayınları, Ankara.<br />

YAMAN, Ahmet, (2002), İslam Aile Hukuku, Yediveren Kitap, Konya.<br />

YAPICI, Asım, (2004), Din Kimlik ve Önyargı, Karahan Yayınları, Adana.<br />

YASA, İbrahim, “Gecekondu Ailesi: Geçiş Halinde Birer Aile Tipolojisi” Ankara<br />

<strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, c. XXIII.<br />

YAZAN, Ümit Meriç, (1991), “Şehirleşme Sürecinde Aile” Türk Aile Ansiklopedisi,<br />

B.A.A.K. Başkanlığı Yayınları, Ankara.<br />

YAZIR, Muhammed Hamdi, (1992), Hak Dini Kur’an Dili, Azim Yayınevi, İstanbul.<br />

YILDIRIM, Neşide, (1995), Türk Aile Sistemi İçinde Edirne Ailesinin Sosyal Yapı ve<br />

Özellikleri, Türk Kütüphaneler Derneği Edirne Şubesi Yayınları, Edirne.<br />

YILMAZ, Ayşen, (Eylül-Aralık 2001), “Eşler Arasındaki Uyum: Kuramsal Yaklaşımlar<br />

ve Görgül Çalışmalar” Aile ve Toplum Dergisi, , yıl: 4, c. I, sayı: 4.<br />

ez-ZEBÎDÎ, Muhammed Murtazâ el- Hüseynî, (1994), Tâcü’l-Arûs Min Cevâhiri’l-Kâmus,<br />

Beyrut.<br />

ez-ZEBÎDÎ, 2003), Sahih-i Buhari Muhtasar-ı Tecrid-i Sarîh, (Çev. Abdullah Feyzi<br />

Kocaer), Hüner Yayınları, Konya.<br />

ez -ZEYLEÎ, Fahreddin Osman, (h. 1313), Tebyînü’l-Hakâik Şerh-u Kenzi’d-Dekâik,<br />

Mısır.<br />

ZUHAYLÎ, Vehbe, (1992), İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, (Çev. Komisyon), Risale Yayınları,<br />

İstanbul.


Kişisel Bilgiler<br />

Adı-Soyadı : Latife Çakır<br />

Doğum Yeri-Yılı : Ankara-15.03.1982<br />

Medenî Durum : Bekar<br />

ÖZGEÇMİŞ<br />

Adresi : Oğuzeli İmam Hatip Lisesi Oğuzeli/GAZİANTEP<br />

Eğitim Durumu<br />

: latifecakir@yahoo.com<br />

Y. Lisans : <strong>Çukurova</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam<br />

Bilimleri Anabilim Dalı - Adana<br />

Lisans : <strong>Çukurova</strong> <strong>Üniversitesi</strong> İlahiyat Fakültesi - Adana<br />

Lise : Konya Merkez İmam Hatip Lisesi - Konya<br />

Ortaokul : Konya Merkez İmam Hatip Lisesi Ortaokulu - Konya<br />

İş Durumu<br />

2005- … : Oğuzeli İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni<br />

102


Değerli Arkadaşlar,<br />

<strong>Çukurova</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı olarak gerçekleştireceğimiz<br />

“Evlilikte Denklik ve Günümüz Türk Toplumundaki Yansımaları” adlı tezimizde kullanmak için<br />

aşağıdaki anketi hazırladık. Cevaplarınızın içtenliğine güveniyoruz.<br />

Katkılarınız için teşekkürler.<br />

1. Medeni durumunuz : (a) Evli (b) Bekar (c) Boşanmış<br />

2. Yaşınız:……………….<br />

3. Mesleğiniz: ………………………………………………..<br />

4. Eşinizin mezuniyet durumu:………………………………<br />

5. Eşinizin mesleği :…… ……………………………………<br />

6. Evlilik süreniz: ……………………………………………<br />

7. Eşinizle evlenme şekliniz……………………………………………….......................<br />

8. Aşağıdaki her bir maddeden size uygun gelen şıkları X ile işaretleyiniz.<br />

Eşimi seçerken benim için…/ Eş seçiminde benim<br />

için…<br />

1. Eşimin maddi durumu ( zenginlik)<br />

2. Eşimin yakışıklı olması<br />

3. Eşimin itibarlı bir mesleğe sahip olması<br />

4. Eşimin dindar olması<br />

5. Eşimle ortak bir dünya görüşüne sahip olmamız<br />

6. Eşimin ahlaki özellikleri<br />

7. Eşimin kişiliği<br />

8. Eşimin entelektüel olması<br />

9. Eşimin cinsel çekiciliği<br />

10. Eşimin sıra dışı bir insan olması<br />

11. Aşık olmam-onun bana aşık olması<br />

12. İyi bir eş olacağına olan inancım<br />

13. İyi bir baba olacağına olan inancım<br />

14. Eşimin soy ve aile yapısı<br />

15. Eşimle aynı dinden olmak<br />

16. Eşimle aynı mezhepten olmak<br />

17. Eşimle aynı ırktan olmak<br />

18. Eşimin şakacı olması<br />

19. Eşimin ciddi ve ağır başlı olması<br />

20. Ailemin uygun bulması<br />

21. Eşimle aynı memleketten olmamız<br />

22. Eşimle yaşam tarzlarımızın uyuşması<br />

çok<br />

önemli<br />

önemli<br />

biraz<br />

önemli<br />

önemsiz


9. Eşinizle aşağıdaki konularda hangi sıklıkta problem yaşamaktasınız?<br />

1 Maddi sıkıntılar<br />

2 Kişilik çatışmaları<br />

3 Ailelerle ilgili konular<br />

4 Sevgi ve ilgi yokluğu<br />

5 Çocuklarla ilgili konular<br />

6 Her haline tahammül edememek<br />

7 Ailevi sorumlulukları üstlenmemesi<br />

Farklı kültürlerden gelmekten kaynaklanan iletişim<br />

8<br />

bozukluğu<br />

Gelir düzeyinin denk olmamasından kaynaklanan<br />

9<br />

10<br />

çatışmalar<br />

Sosyal statünün denk olmamasından kaynaklanan<br />

çatışmalar<br />

11 Aile ve soyun denk olmamasından kaynaklanan çatışmalar<br />

Eğitim düzeyinin denk olmamasından kaynaklanan<br />

12<br />

çatışmalar<br />

13 Kariyerin denk olmamasından kaynaklanan çatışmalar<br />

14 İnançların farklı olmasından kaynaklanan çatışmalar<br />

15 İbadetleri uygulama noktasında yaşanan çatışmalar<br />

her<br />

zaman<br />

10. Eşinizle denk olduğunuzu ve birçok noktada uyumlu olduğunuzu düşünüyor<br />

musunuz?........................................................................................................................................<br />

11. Sizce günümüz evliliklerinde denklik aranmakta mıdır?..........................................................<br />

12. Sizce evlilikte belli konularda denklik aramak gerekli midir? Niçin?.....................................<br />

……………………………………………………………………………………………………<br />

sık sık<br />

bazen<br />

hiç

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!