adana ili toplumsal destek merkezi kayıt tabanlı 7-15 yaş grubu ...
adana ili toplumsal destek merkezi kayıt tabanlı 7-15 yaş grubu ...
adana ili toplumsal destek merkezi kayıt tabanlı 7-15 yaş grubu ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C.<br />
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />
TIP FAKÜLTESİ<br />
HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI<br />
ADANA İLİ TOPLUMSAL DESTEK MERKEZİ KAYIT<br />
TABANLI 7-<strong>15</strong> YAŞ GRUBU ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN<br />
SAĞLIK VE SOSYAL DURUMLARININ<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Dr. Olga EKER ÖZDENER<br />
UZMANLIK TEZİ<br />
TEZ DANIŞMANI<br />
Doç. Dr. Ferdi TANIR<br />
ADANA-2010
T.C.<br />
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />
TIP FAKÜLTESİ<br />
HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI<br />
ADANA İLİ TOPLUMSAL DESTEK MERKEZİ KAYIT<br />
TABANLI 7-<strong>15</strong> YAŞ GRUBU ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN<br />
SAĞLIK VE SOSYAL DURUMLARININ<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Dr. Olga EKER ÖZDENER<br />
UZMANLIK TEZİ<br />
TEZ DANIŞMANI<br />
Doç. Dr. Ferdi TANIR<br />
Bu tez Çukurova Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından: TF 2006 LTP 33 No’lu<br />
Proje Olarak Desteklenmiştir.<br />
ADANA–2010
TEŞEKKÜR<br />
Tezimin hazırlanmasında ve uzmanlık eğitimim sürecinde gereken maddi ve<br />
manevi desteği sağlayarak, moral vererek, sorunların çözülmesinde yol gösterici olarak<br />
katkıda bulunan tez danışmanım Sn.Doç.Dr.Ferdi TANIR’a, asistanlık eğitimim<br />
süresince eğitim ve öğretimime katkıda bulunan, beni <strong>destek</strong>leyen, bu tutumunu tez<br />
aşamasında sürdüren Sn. Prof. Dr. Muhsin Akbaba’ya, Ç.Ü.T.F.Halk Sağlığı Anab<strong>ili</strong>m<br />
Dalı’nın değerli öğretim üyelerine ve asistan arkadaşlarıma, çocuk işç<strong>ili</strong>ğini önlemeye<br />
gönül vermiş başta “TİSK/TÜRK-İŞ Adana İli Toplumsal Destek Merkezi” çalışanları<br />
olmak üzere tüm kamu ve sivil toplum kuruluşlarına katkılarından dolayı, araştırma<br />
bilgilerini toplarken yüz yüze görüştüğüm, bazen sıkılan, utanan, fakat yine de bana<br />
yardımcı olan çocuklara ve ailelerine, hayatımın her döneminde benden maddi ve<br />
manevi <strong>destek</strong>lerini esirgemeyen annem ve babama, eşim Uzm.Dr. Nureddin<br />
ÖZDENER’e ve hayat-ı sebeblerim oğlum Efe ve kızım Elifnaz ÖZDENER’e<br />
fedakarlıkları için teşekkür ederim.<br />
I
İÇİNDEKİLER<br />
Sayfa<br />
TEŞEKKÜR I<br />
İÇİNDEKİLER II<br />
TABLO LİSTESİ V<br />
ŞEKİL LİSTESİ VI<br />
ÖZET VII<br />
ABSTRACT VIII<br />
KISALTMA LİSTESİ X<br />
1. GİRİŞ 1<br />
2. GENEL BİLGİLER 3<br />
2.1. Çocukluk Kavramı ve Tarihi 3<br />
2.1.1. Çocuk Kimliği 3<br />
2.1.2. Çocukluk Tarihi 4<br />
2.2. Çalışan Çocuk Kavramı 7<br />
2.2.1. Çalışan Çocuk Kimliği 7<br />
2.2.2. Çalışan Çocuk Tarihçesi 7<br />
2.3. Çocukların Çalışma Nedenleri 9<br />
2.3.1. Çocuk İstismarı ve İhmali 10<br />
2.3.2. Göç ve Kentleşme Süreci 14<br />
2.3.3. Aile Yapısındaki Değişimler 16<br />
2.3.4. Eğitim ile İlg<strong>ili</strong> Nedenler 17<br />
2.3.5. Mevzuatı Uygulama Sorunları 17<br />
2.3.6. Üretim, Bölüşüm ve Tüketim İlişkileri 19<br />
2.4. Çalışan Çocukların Sorunları 20<br />
2.5. Çocuk İşgücü İçin Yasal Düzenlemeler 24<br />
2.5.1. Uluslararası Düzenlemeler 24<br />
2.5.1.1. Çocuk Hakları Beyannamesi ve Çocuk Haklarına 25<br />
Dair Sözleşme<br />
2.5.1.2. Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmeleri 26<br />
2.5.1.3.Avrupa Sosyal Şartı 27<br />
2.5.1.4. Avrupa Konsey Direktifi 28<br />
2.5.2. Ulusal Düzenlemeler 29<br />
2.5.2.1. T.C.Anayasası 29<br />
2.5.2.2. İş Kanunu 30<br />
2.5.2.3 Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu 30<br />
2.5.2.4. Birleşmiş Milletler Düzenlemelerinin Ulusallaştırılması 31<br />
2.5.2.5. Uluslararası Çalışma Örgütü Düzenlemelerinin<br />
Ulusallaştırılması 32<br />
2.6. Dünya’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong> 33<br />
2.6.1. Ekonomik Sektöre Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 33<br />
2.6.2. Cinsiyete Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 34<br />
2.7. Türkiye’de Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong> 35<br />
2.8. Adana’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong> 37<br />
2.8.1. Adana Kent Kimliği 37<br />
2.8.2. Adana’da Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Durumu 39<br />
II
3-GEREÇ ve YÖNTEM 41<br />
3.1. Araştırmanın Yöntemi 41<br />
3.2. Araştırmanın Evreni 41<br />
3.3. Örneklem Büyüklüğü 41<br />
3.4. Anketin Uygulanması 42<br />
3.4.1. Anketin Hazırlanması 42<br />
3.4.2. Anketin Ön Denemesinin Yapılması 42<br />
3.4.3. Anketin Uygulanması 42<br />
3.5. Araştırmanın Süresi 43<br />
3.6. Araştırmanın Değişkenleri 43<br />
3.6.1. Bağımlı Değişken 43<br />
3.6.2. Bağımsız Değişkenler 43<br />
3.7. Araştırmanın Sayıtlıları 44<br />
3.8. Araştırmanın Kısıtlılıkları 44<br />
3.9. Araştırmanın Bütçesi 45<br />
3.10. İstatistiksel Analiz 45<br />
3.11. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği ile İlg<strong>ili</strong> Bazı Tanım ve Ölçütler 45<br />
3.11.1. Ailenin Sosyal Statüsü (Sınıf/grup konumu) 45<br />
3.11.2. İkincil Konumdaki İşgücü 46<br />
3.11.3. Aile Tipi 46<br />
3.11.4. Ailenin Göç Durumu 46<br />
3.11.5. Çalışmanın Biçimine Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 46<br />
3.11.6. Çalışma Ortamına Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 47<br />
3.12. Sağlık Ölçütleri ile İlg<strong>ili</strong> Bilgiler 47<br />
4-BULGULAR 48<br />
4.1. Araştırmaya Katılan Çocukların Sosyodemografik Özellikleri 48<br />
4.1.1. Yaş ve Cinsiyet 48<br />
4.1.2. Çocuk İşçilerin Doğum Yerleri 50<br />
4.1.3. Çocukların Ailelerinin Geldikleri Şehirler 51<br />
4.1.4. Çalışan Çocukların Sosyal Güvence Durumları 52<br />
4.2 .Ailenin Sosyodemografik Özellikleri 53<br />
4.2.1. Ebeveynlerin Yaşları 53<br />
4.2.2. Ebeveynlerinin Eğitim Düzeyleri 53<br />
4.2.3. Çocuk İşçilerin Aile Tipi ve Ev Halkı Sayıları 54<br />
4.2.4. Çocuk İşçilerin Ebeveynlerinin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu 55<br />
4.2.4.1. Babalarının Çalışma ve Sosyal Statü Durumu 55<br />
4.2.4.2. Annelerinin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu 57<br />
4.2.5. Çocuk İşçilerin Kardeş Sayıları 58<br />
4.2.6. Çocuk İşçilerin 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Kardeşlerinin Çalışma Durumları 58<br />
4.3. Ailelerin Göç Durumunun Değerlendirilmesi 59<br />
4.3.1. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Adana’ya Göç Nedenleri 59<br />
4.3.2. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Geldikleri Yerleşim Yerleri 60<br />
4.3.3. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Göç Süreleri 60<br />
4.4. Ailenin Yaşadığı Konutların Özellikleri 60<br />
4.4.1. Çocukların Ailelerinin Konut Mülkiyet Durumu 60<br />
4.4.2. Çocukların Aileleriyle Birlikte Yaşadıkları Konut Tipleri 61<br />
4.5. Çocuk İşçilerin Çalışma Özellikleri 62<br />
III
4.5.1. Çocuk İşçilerin İlk İşe Başlama Yaşları 62<br />
4.5.2. Çocuk İşçilerin İşe Başlama Nedenleri 63<br />
4.5.3. Çocuk İşçilerin Çalışmaya Devam Etme Nedenleri 64<br />
4.5.4. Çocuk İşçilerin Sektör Değişikliği Yapma Nedenler 64<br />
4.5.5. Çocuk İşçilerin Etkilendiği İstismar Tipleri 67<br />
4.5.6. Çocukları İstismar Eden Kişiler 68<br />
4.5.7. Çocuk İşçilerin İşlerinden Memnuniyetleri 69<br />
4.5.8. Çocuk İşçilerin Gelecek Beklentileri 70<br />
4.5.9. Çocuk İşçilerin Gelir Çeşitleri 71<br />
4.5.10. Çocukların Kazandığı Parayı Değerlendirmeleri 72<br />
4.5.11. Çocuk İşçilerin Çalışma Saatleri 74<br />
4.5.12. Çocukların Ek İş Yapma Durumları 74<br />
4.6. Çocuk İşçilerin Boş Zamanlarını Değerlendirmeleri 75<br />
4.7. Çalışan Çocukların Eğitim Süreci 77<br />
4.7.1. Çocuk İşçilerin Eğitim Durumları 77<br />
4.7.2. Çocukların Okulu Bırakma/Gitmeme Nedenleri 78<br />
4.7.3. Çocukların Eğitimle İstedikleri Meslekler 79<br />
4.7.4. Ebeveynlerin Çocukları için Eğitim Tercihleri 80<br />
4.7.5. Ailelerin Çalışan Çocuklarının Eğitimlerine Katkı Şekilleri 80<br />
4.7.6. Çocukların Çıraklık/Mesleki Eğitim Merkezleri ile İlg<strong>ili</strong> Bilgileri 81<br />
4.7.7. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle İlg<strong>ili</strong> Yasalar Hakkındaki Bilgileri 82<br />
4.8. Çocuk İşçilerin Sağlık Sorunları 83<br />
4.8.1. Çocuk İşçilerin Özgeçmişlerindeki Hastalıklar 83<br />
4.8.2. Çocuk İşçilerin Madde İstismarı Durumları 84<br />
4.8.3. Çocukların Son Yedi Gündeki Sağlık Sorunları 86<br />
4.8.4. Çocuklar İşçilerin Fizik Muayene Sonuçları 87<br />
5-TARTIŞMA 89<br />
6-SONUÇ ve ÖNERİLER 102<br />
KAYNAKLAR 112<br />
EKLER<br />
EK 1.ANKET FORMU 119<br />
EK 2.ONAM FORMU(ÇOCUK) 126<br />
Ek 3. ONAM FORMU(AİLE) 127<br />
ÖZGEÇMİŞ 128<br />
IV
Tablo No<br />
TABLO LİSTESİ<br />
V<br />
Sayfa No<br />
Tablo 1. Çocukların sokağa çıkma nedenleri<br />
10<br />
Tablo 2. Çocuk işgücü temel göstergeleri 36<br />
Tablo 3. Adana’da 2004-2008 yıllarında sokakta çalışan çocukların işkollarına<br />
göre dağılımı<br />
40<br />
Tablo 4. Örneklemin alındığı yere ve cinse göre dağılımı 41<br />
Tablo 5.<br />
Tablo 6.<br />
Araştırmaya katılan çocukların <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımı<br />
Çocuk işçilerin doğum yerlerine göre dağılımı<br />
49<br />
50<br />
Tablo 7.<br />
Tablo 8 .<br />
Tablo 9.<br />
Tablo 10.<br />
Tablo 11.<br />
Tablo 12.<br />
Tablo 13.<br />
Tablo 14.<br />
Tablo <strong>15</strong>.<br />
Tablo 16.<br />
Tablo 17.<br />
Tablo 18.<br />
Çocuk çalışanların sosyal güvence durumlarının işkollarına göre 52<br />
dağılımı<br />
Çocuk işçilerin ebeveynlerinin eğitim düzeylerinin dağılımı 53<br />
Çocuk işçilerin beraber <strong>yaş</strong>adığı kişi sayısının dağılımı 54<br />
Çocuk işçilerin babalarının sosyal statülerinin dağılımı 56<br />
Çocuk işçilerin annelerinin sosyal statülerinin dağlımı 57<br />
Çocuk işçilerin kardeş sayıların dağılımı 58<br />
Çocuk işçilerin ailelerinin Adana’ya göç nedenlerinin dağılımları 59<br />
Çocukların ailelerinin konut mülkiyetlerinin sektörlere göre 61<br />
dağılımları<br />
Çocuk işçilerin ilk işe başlama <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımları 62<br />
Çocuk işçilerin ilk işe başlama nedenlerinin dağılımı 63<br />
Çocuk işçilerin sektör değişikliği yapma nedenlerinin dağılımı 66<br />
Çocuk işçilerin etkilendiği istismar tiplerinin dağılımı 67<br />
Tablo 19.<br />
Tablo 20.<br />
Tablo 21.<br />
Tablo 22.<br />
Çalışan çocukları istismar eden kişilerin çocukların cinsiyetine göre 68<br />
dağılımı<br />
Çocuk işçilerin işlerinden memnuniyetlerinin sektörlere göre dağılımı 69<br />
Çocuk işçilerin gelecek beklentilerinin sektörlere göre dağılımı 70<br />
Çocuk işçilerin gelir çeşitlerinin sektörlere göre dağılımları 71<br />
Tablo 23. Çocuk işçilerin kazandığı parayı değerlendirme şeklinin sektörlere<br />
göre dağılımı<br />
73<br />
Tablo 24.<br />
Tablo 25.<br />
Tablo 26.<br />
Tablo 27.<br />
Tablo 28.<br />
Tablo 29.<br />
Tablo 30.<br />
Tablo 31.<br />
Tarım sektöründeki çalışan çocukların parayı değerlendirme şeklinin<br />
konut tipine göre dağılımı<br />
Çocuk işçilerin çalışma saatlerinin sektörlere göre dağılımı<br />
Çocuk işçilerin boş zamanlarını değerlendirme durumları<br />
Çocuk işçilerin eğitim durumlarının cinsiyete göre dağılımı<br />
Çocukların okulu bırakma/gitmeme nedenlerinin cinsiyete göre<br />
dağılımı<br />
Çocukların eğitimle mesleklerin cinsiyete göre dağılımı<br />
Ailelerin çalışan çocuklarının eğitimlerine katkılarının dağılımı<br />
Çocukların ÇEM/MEM ile ilg<strong>ili</strong> bilgilerinin sektörlere göre dağılımı<br />
73<br />
74<br />
76<br />
77<br />
78<br />
79<br />
80<br />
81<br />
Tablo 32.<br />
Tablo 33.<br />
Tablo 34.<br />
Tablo 35.<br />
Çocuk işç<strong>ili</strong>ğiyle ilg<strong>ili</strong> yasalar hakkında bilgilenme şekillerinin 82<br />
dağılımı<br />
Çocuk işçilerin özgeçmişlerindeki hastalıkların dağılımı 84<br />
Çocuk işçilerin madde istismar çeşitlerinin sektörlere göre dağılımı 85<br />
Çocukların son yedi gündeki sağlık sorunlarının dağılımı<br />
86<br />
Tablo 36. Çalışan çocukların vücut kitle indekslerinin sektörlere göre dağılımı 87<br />
Tablo 37. Çocuklar işçilerde en sık görülen hastalıkların dağılımı 88
ŞEKİL LİSTESİ<br />
Şekil No<br />
Şekil 1. Daimi ikametgahına göre güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuklar<br />
Şekil 2. Çalışan çocuk üzerindeki zarar bileşenleri<br />
Şekil 3. Dünyada çalışan çocukların sektörlere göre dağılımı<br />
Şekil 4. Vücut kitle indeksi formülü<br />
Şekil 5. Çocuk işçilerin ailelerinin geldikleri ilk üç şehrin dağılımı<br />
VI<br />
Sayfa No<br />
16<br />
21<br />
34<br />
47<br />
51
ÖZET<br />
Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan<br />
Çocukların Sağlık ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />
Amaç: Çocuk işç<strong>ili</strong>ği, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu araştırmada, çocuk işç<strong>ili</strong>ği<br />
üzerine etk<strong>ili</strong> olan faktörlerin saptanması, ayrıca çocuk işçilerin sağlık durumlarının<br />
belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Örneklem; 71’i (%<br />
20,0) Adana Toplumsal Destek <strong>merkezi</strong>ne <strong>kayıt</strong>lı çocuklardan, 279’u (% 80,0) bu<br />
çocukların arkadaşları, akrabaları ve iş arkadaşlarından olmak üzere 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> arası<br />
toplam 350 çocuktan oluşmuştur. Çalışmanın veri toplaması Eylül 2007-Aralık 2008<br />
tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkeni olarak çocuk işç<strong>ili</strong>ği,<br />
bağımsız değişkenleri olarak; ailenin ve çocuğun sosyodemografik özellikleri,<br />
çocukların çalışma hayatlarıyla ilg<strong>ili</strong> özellikler, sosyal aktiviteleri, eğitim süreçleri,<br />
fiziksel gelişim ve sağlıkla ilg<strong>ili</strong> özellikleri alınmıştır. Anlamlılık p
ABSTRACT<br />
Analysis of the Working Children Aged Between 7-<strong>15</strong><br />
from Adana Province Social Support Center<br />
Aim: Child labour constitutes a serious public health problem. This study aims at<br />
determining the factors affecting the child labour and the health status of the working<br />
children as well.<br />
Material and Method: The study was planned to be a descriptive one. The sample<br />
included 350 children aged between 7 and <strong>15</strong> and 71 % (20,0%) of the sample were<br />
selected among the children recorded in the Adana Social Support Center, 279 (80,0 %)<br />
among the friends and colleagues of the above-mentioned children. Data collection<br />
under the study was performed between September 2007 and December 2008.<br />
Dependent variables of the study were socio-demographical features of the family and<br />
the child, working conditions of the children, their social activities, educational process,<br />
physical development and health status. Significance was p
KISALTMA LİSTESİ<br />
A.B.D :Amerika Birleşik Devletleri<br />
ASYE :Alt Solunum Yolu Enfeksiyonu<br />
ÇEM :Çıraklık Eğitim Merkezi<br />
ÇHB :Çocuk Hakları Beyannamesi<br />
ÇHS :Çocuk Hakları Sözleşmesi<br />
ÇSGB :Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı<br />
GSYİH :Gayri Safi Yıl İçi Hasıla<br />
FM :Fizik Muayene<br />
ILO :International Labour Office<br />
IWGCL :International Working Group on Child Labour<br />
IPEC :International Programme on the Elimination of Child labour<br />
MEB :Milli Eğitim Bakanlığı<br />
MEM :Mesleki Eğitim Merkezi<br />
SB :Sağlık Bakanlığı<br />
SHÇEK :Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu<br />
TCK :Türk Ceza Kanunu<br />
TİSK :Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu<br />
TNSA :Türkiye Nüfus Ve Sağlık Araştırması<br />
TÜİK :Türkiye İstatistik Kurumu<br />
TÜRK-İŞ :Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu<br />
ÜSYE :Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu<br />
VKİ :Vücut Kitle İndeksi<br />
ICD-10 :International Statistical Classtification of Disease<br />
o X59.0 :Kırık, tanımlanmamış<br />
o S09.7 :Kafa travması<br />
o S93.3 :Ayak ve bacak kırıkları<br />
o K41 :Femoral fıtık<br />
o L23.5 :Kimyasal ürünlere bağlı kontakt dermatit<br />
o L50.0 :Ürtiker<br />
o J30.1 :Polene bağlı alerjik rinit<br />
o L27.2 :Besin allerjisi<br />
o L55. :Güneş allerjisi<br />
o K37 :Akut apendisit<br />
o I51.9 :Kalp kapak yetmezliği<br />
o J40 :Akut ve kronik bronşit<br />
o H60.9 :Otitis eksterna<br />
o H60.5 :Enfektif olmayan otitis<br />
o H67.1 :Viral otitis media<br />
o H67.0 :Bakteriyal otitis media<br />
o A05.8 :Gıda zehirlenmeleri<br />
o N20.0 :Böbrek taşı<br />
o R17 :Sarılık<br />
o B54 :Sıtma<br />
o X49 :Kimyasallarla zehirlenme<br />
IX
o B55 :Leishmania (Şark çıbanı)<br />
o J45 :Astım bronşiale<br />
o X32 :Güneş çarpması<br />
o R56.0 :Konvülsiyon<br />
o K02.9 :Diş çürüğü<br />
o K08.9 :Diş absesi<br />
o K08.1 :Diş kaybı<br />
o S02.5 :Diş kırığı<br />
o L30.9 :Dermatit<br />
o L25 :Kontak dermatit<br />
o L20.8 :Atopik dermatit<br />
o L55.9 :Güneş yanığı<br />
o B35.9 :Dermatofitoz<br />
o M79.19 :Tonsilofarenjit<br />
o J02.9 :Akut faranjit<br />
o J00 :Akut nazofaranjit (nezle)<br />
o J32.9 :Akut ve kronik sinüzit<br />
o M79.1 :Miyalji<br />
o B89 :Paraziter hastalıklar<br />
o A04.9 :Bakteriel barsak enfeksiyonu<br />
o A08.4 :Viral barsak enfeksiyonu<br />
o A09 :Diyare ve gastroenterit<br />
o A06 :Amebiyazis<br />
o H52.0 :Hypermetropi<br />
o H52.1 :Miyopi<br />
o N39.0 :Üriner sistem enfeksiyonu<br />
o R30.0 :Dizüri<br />
o R30.91 :Ağrılı işeme<br />
o D64 :Anemi<br />
o R32 :Üriner inkontinans<br />
o M21.4 :Düz taban<br />
o H54 :Körlük ve az görme<br />
o M79.87 :Yumuşak doku hastalıkları<br />
o B00 :Herpes virus enfeksiyonları<br />
o N89.8 :Osteopatiler<br />
o Q53.9 :İnmemiş testis<br />
o H10 :Konjunktivit<br />
o J17.0 :Pnömoni<br />
X
1.GİRİŞ<br />
Nedendir b<strong>ili</strong>nmez; insanlık, geçmişin hesaplaşmasını çoğunlukla tarihin dönüm<br />
noktalarında yapmıştır. Yeni binyıla gir<strong>ili</strong>rken de bu alışkanlık değişmemiş ve insanlık<br />
geçmişini masaya yatırma gereksinimi duymuştur. Yapılan bu hesaplaşma bize, çözüme<br />
kavuşturulamayan sorunları taşıyan kefenin daha ağır çektiğini göstermektedir. Ağır<br />
çeken kefede pek çok kronikleşmiş sorun vardır ve bunlardan biri de “çocuk emeği” ve<br />
sömürüsüdür. 1<br />
Ulusların genişleyen yoksulluğu yanında, yıllardır ardı arkası kesilmeyen ulusal<br />
ve uluslararası savaşlarda en çok etkilenen, kan ve gelecek kaybeden kadınlar ve<br />
çocuklar olmuştur. 2 Dünya üzerinde milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel ve ahlaki<br />
gelişimlerine zarar veren ve ulusal yasalarla uluslararası standartlara uygun olmayan<br />
çalışma koşullarında çalışmaktadır. Çocukları çalıştırma yoluyla suistimal etme,<br />
günümüzün çocuk sömürü ve ihmalinin en yaygın şekli gibi görünmektedir. 3 Çocukların<br />
bir bölümü köle gibi çalışmaya zorlanmakta, bazıları çalışmaları için yoksul ailelerce<br />
varlıklı şahıslara satılmakta ya da kiralanmakta, ev hizmetçisi olarak, suçlular gibi<br />
evlere hapsedilmektedir.<br />
Kendi arzusuyla çalışan çocuk yoktur. Çocukluk; oyun, öğrenim ve yetişme<br />
çağıdır. Çocuğun gün boyu bir işte çalışmaya zorlanması onun eğitimini, sağlığını ve<br />
beden gelişimini olumsuz yönde bozmakla kalmaz, kiş<strong>ili</strong>k gelişimini de etkiler.<br />
Öğreniminin en verimli yılları, eve giren küçük gelir karşısında erir gider. Öğrenimini<br />
tamamlayamamış bir çocuk, ömür boyu işçi ve emekçi kalmaya mahkûm edilmiş<br />
demektir. B<strong>ili</strong>nen bir gerçek daha vardır ki, çocuklar tarih boyunca karın tokluğuna<br />
çalıştırılmış, sömürülmüşlerdir. 4<br />
Dünyada birçok çocuk; çevrelerinde olan kişiler, sağlık durumları, <strong>yaş</strong>am ve çevre<br />
koşulları nedeniyle çocukluk haklarını kullanamamaktadır. İstismara uğrayan çocuklar,<br />
sokağa itilmiş çocuklar, çalışan çocuklar, suça itilmiş çocuklar, kimsesiz çocuklar,<br />
savaştaki çocuklar ve özürlü çocuklar, kısaca güç koşullar altındaki çocuklar;<br />
<strong>yaş</strong>amlarını sağlıksız koşullarda sürdürmekte ve bunlara bağlı olarak birçok sosyal ve<br />
sağlık problemlerine sahip olmaktadırlar. Çocukların güç koşullar altında olmasının<br />
temelinde yatan sorunların önemli bir kısmı, sosyodemografik eşitsizlikten<br />
kaynaklanmaktadır. Eğitim düzeyinin düşük olması, ailede işsizliğin olması, olumsuz<br />
1
çevre koşullarında <strong>yaş</strong>ama gibi birçok faktör, çocukları bulunmaları gereken <strong>yaş</strong>amın<br />
dışına çıkarmaktadır. 5<br />
Bir ülkenin ve dünyanın geleceği, insana ve dolayısıyla çocuğa olan yatırımla<br />
bağlantılıdır. Çünkü insanın gerçek anlamda huzur ve barışı bulabilmesi, onun kendisini<br />
bulabilmesine, bağımsızlığına ve sevebilme yeteneğine ulaşması ile mümkündür. Bu<br />
konunun da, geçirilen çocukluk dönemi ile yakından ilg<strong>ili</strong> olduğu herkesçe b<strong>ili</strong>nen bir<br />
gerçektir. 6<br />
Bu çalışmanın amacı; çalışan çocukların sosyodemografik özelliklerinin çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ğine, çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin de çocukların sağlığı üzerine etkilerini değerlendirerek,<br />
çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin tüm dünyada önlenmesi ve yok edilmesi için oluşturulan çalışma ve<br />
politikalara katkıda bulunmaktır.<br />
2
2.1. Çocukluk Kavramı ve Tarihi<br />
2.1.1. Çocuk Kimliği<br />
2.GENEL BİLGİLER<br />
Çocukluk kavramı; tarih içinde toplumun inançlarına, ekonomilerine ve<br />
kültürlerine göre değişen bir kavram olarak yer almaktadır. “Çocuk Hakları<br />
Sözleşmesi”ne (ÇHS) göre, 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki her insan çocuk sayılır. ÇHS’nin 1.<br />
maddesinde, çocuklara uygulanan kanunlar çerçevesinde daha önce rüşt <strong>yaş</strong>ına<br />
erişilmedikçe 18 <strong>yaş</strong>ını bitirmemiş kişiler “çocuk” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım<br />
“Türk Medeni Kanunu”nda kullanılan “küçük” kavramını kapsamaktadır. 7,8<br />
Yörükoğlu’na göre; çocuk “gelişen bir insan yavrusu, olgunlaşmamış, reşit sayılmayan<br />
küçük yurttaş” olarak tanımlanırken; psikoloji b<strong>ili</strong>mi, çocuğu doğumundan başlayarak<br />
ergenliğe kadarki devrede (11-12 <strong>yaş</strong>) bulunan kişi olarak tanımlamaktadır. 9 Akarslan’a<br />
göre; çocuk, <strong>yaş</strong>amın doğuştan ergenliğe kadar süren dönemini <strong>yaş</strong>ayan varlıktır.<br />
Gençlik ise <strong>15</strong> ile 21 <strong>yaş</strong> arası dönemdir. Çevik; çocuğu yarının büyükleri, geleceğin<br />
güvencesi olarak nitelendirmiştir. 10<br />
Birleşmiş Milletler Örgütünün tarifine göre; genç, <strong>15</strong> ile 25 <strong>yaş</strong>lar arasında, öğenim<br />
gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir. 7<br />
Esasında “çocuk” nedir? sorusunu yanıtlama çabası, çok büyük güçlükler taşımaktadır.<br />
Çünkü basit tanımlar bulmak kolay değildir. Basit bir tanımlama bulduğumuzu<br />
varsaysak bile, küçük bir inceleme, kesinliği ortadan kaldırmakta ve yeni sorunları<br />
beraberinde getirmektedir. Çocukluk sınırı tam olarak çizilemediği için, genel olarak,<br />
beş nokta üzerinde durulmaktadır. 11<br />
Birincisi; çocukluk, herhangi bir sabit döneme ait tek bir evrensel deneyim değil,<br />
tarihsel olarak değişen kültürel bir yapıdır. Özellikle tarihçilerin yaptıkları çalışmalar,<br />
çocuklukla yetişkinlik arasındaki çizginin keyfi olduğunu ve tarihsel dönemler arasında<br />
büyük farklılıklar gösterdiğini ortaya koymaktadır.<br />
İkincisi; iki <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> arasındaki ayrım çizgisinin sadece keyfi değil, aynı zamanda<br />
tutarsız olduğudur. İnsanlar bazı faaliyetler için çok küçük görüldükleri halde, diğerleri<br />
için büyük kabul edilebilmektedir. Ayrıca farklı cinslerin sınırları farklı <strong>yaş</strong>larda<br />
çizilmektedir.<br />
3
Üçüncüsü; bebeklikten 18 <strong>yaş</strong>ına kadar olan geniş bir süreyi kapsayan bu dönemde<br />
çocuk yetişkin olarak tanımlanmakta, çeşitli ihtiyaçları, yetenekleri ve potansiyelleri<br />
içermektedir.<br />
Dördüncüsü; çocukluk terimi, kronolojiden çok iktidarla ilg<strong>ili</strong> olan, düşük statüye sahip<br />
olanları tanımlamak için kullanılmıştır.<br />
Beşincisi; hayatı, çocukluk ve yetişkinlik olarak iki bölüme ayıran yapay bir dönem<br />
olarak kabul ed<strong>ili</strong>r. 10<br />
Doğu ve Batı toplumları arasında çocuğa yaklaşım açısından farklılıklar vardır. Batılı<br />
çocuk tarifini ele alacak olursak, ekonomik şartların çocukların küçük <strong>yaş</strong>tan itibaren<br />
çalışmaları gerektirdiği üçüncü dünyadaki <strong>yaş</strong>amın acı gerçeklikleriyle<br />
karşılaştırıldığında, tarifin yeniden ele alınmasını gündeme getirmektedir. En zengin<br />
ülkelerde bile yoksulluk içinde büyüyen, eğitim görmeyen ve hakları sömürülen<br />
milyonlarca çocuk <strong>yaş</strong>amaktadır. Zengin veya yoksul, tüm ülkelerin çoğunda inanılmaz<br />
çelişkiler yan yana sergilenmektedir. Bunun nedenleri; yoksulluk, eğitimsizlik, hizmete<br />
ulaşım kanallarındaki yetersizlik, hükümetlerin bu konudaki yanlış ve yetersiz<br />
politikaları olabilmektedir. Gelir dağılımındaki dengesizlikler ve enflasyonist<br />
politikalar, <strong>toplumsal</strong> katmanlar arasındaki uçurumu büyük boyutlara ulaştırmıştır. 10<br />
Çocukluk; gençlik ve yetişkinliği biçimlendiren bir dönemdir. Ruhen, bedenen ve<br />
zihnen sağlıklı, başarılı, kendine ve topluma yararlı, ahlaklı olup olmamak da nasıl bir<br />
çocukluk geçirmiş olduğumuzla yakından ilgidir. Bu nedenlerden ötürü gelişmiş<br />
toplumlarda çocuklara çok önem verilmiştir. Bu devletlerin politikasında, hükümetlerin<br />
programlarında, çocukların eğitimi, sağlığı ve sosyal hakları yer almaktadır. 6<br />
2.1.2. Çocukluk Tarihi<br />
Tarih içinde çeşitli zamanlarda, çeşitli toplumların çocuğa ve çocuk eğitimine<br />
verdikleri öneme baktığımızda farklılıklarla karşılaşıyoruz. Ancak genel olarak 17. y.y’<br />
dan itibaren yedi <strong>yaş</strong> ile ergenlik arasındaki dönem, bütün dünyada çocukların<br />
hayatında farklı bir dönem olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.<br />
Çocukluğun değişmez bir biyolojik olgu olmayıp, sosyal bir kategori olduğunu, bu<br />
sebeple de sosyal bir sürece sahip olduğunu, ilk kez Ph<strong>ili</strong>ppe Aries söylemiştir. Aries,<br />
4
çocuk tarihi ile ilg<strong>ili</strong> çalışmalar yapan Fransız nüfus b<strong>ili</strong>mci ve sosyal tarihçidir. Aries’e<br />
göre çocukluk kavramı, <strong>15</strong>.-16. y.y’dan önce b<strong>ili</strong>nmiyordu. 10<br />
“Çocukluk” düşüncesinin oluşmasının, yetişkinlerin dünyasında bir değişim<br />
sonucu olduğu açıktır. Bu tür bir değişim, sadece büyük bir önemden değil özel bir<br />
doğadan da kaynaklanmıştır. Özellikle bu değişme, yeni bir yetişkinlik tanımını ortaya<br />
çıkarmıştır. Ortaçağ, mekanik saat gibi bazı önemli buluşlar ile veba hastalığı gibi<br />
çeşitli büyük olayları içeren birçok <strong>toplumsal</strong> değişmeye sahne olmuştur. Fakat<br />
yetişkinlerin kendi yetişkinlik anlayışlarını değiştirmelerini gerektirecek hiçbir şey<br />
ortaya çıkmamıştır. Ortaçağda çocukluk yedi <strong>yaş</strong>ında biterdi. Çünkü çocukların iyi bir<br />
biçimde konuşmaya başlamaları ancak yedi <strong>yaş</strong>ında gerçekleşirdi. Ancak <strong>15</strong>.yüzyılın<br />
ortalarında hareketli tipteki matbaa makinesinin bulunuşu, yeni bir yetişkinlik anlayışı<br />
gerektiren yeni bir simgesel dünyayı yaratmıştır. Tanımsal olarak yeni yetişkinlik,<br />
çocukları dışlamıştır. Çocuklar, yetişkinler dünyasından kovulurken onlara<br />
yerleşebilecekleri yeni bir dünya bulma gereği doğmuştur. Onların yeni dünyası,<br />
çocukluk dünyası olmuştur. 12<br />
Çocukluk fikri, Rönesans’ın büyük buluşlarından biridir ve belki de en insani<br />
olanıdır. B<strong>ili</strong>m, ulus-devlet ve dinsel özgürlük ile birlikte hem <strong>toplumsal</strong> bir yapı hem<br />
de psikolojik bir koşul olarak çocukluk, 16 y.y’da oluşmuş ya da ortaya çıkmış ve<br />
günümüze kadar inceltilmiş ve <strong>destek</strong>lenmiştir. Fakat tüm <strong>toplumsal</strong> kurgular gibi<br />
çocukluğun da süregelen varlığı kaçınılmaz değildir. 12<br />
Batı Avrupa’da özellikle 16 .ve 17. y.y’larda, çocukluk anlayışında önemli<br />
değişimler <strong>yaş</strong>anmaya başlanmıştır. Çocukluğun farklı bir <strong>yaş</strong>am dönemi olarak kabul<br />
görmesi; tarımdan sanayiye geçişe, orta sınıfın gelişmesine, ailenin rol ve yapısının<br />
değişmesine, ana, baba, çocuk <strong>ili</strong>şkilerinde duygusal bağın artmasına, boş zamanların<br />
ortaya çıkmasına v.b. gibi faktörlere bağlanmaktadır. Aydınlanma çağında filozoflar,<br />
çocukluk çağı ve çocuk eğitimi konusunda yeni görüşler ileri sürmüşlerdir. Çocuklar<br />
b<strong>ili</strong>msel araştırmaların konusu olmaya, gelişim dönemleri belirlenmeye başlamıştır.<br />
Dönemlerin, sosyal ve biyolojik açıdan önemleri fark edilmiştir. 10<br />
18. y.y’da Leipniz, Wolf, Kant ve Rousseau gibi filozoflar sayesinde akılcılık ön<br />
plana çıkmıştır. 17. y.y da gözlemle sınırlı kalan çocuk eğitiminin amacı; 18.y.y’da<br />
(Aydınlanma Dönemi olarak da b<strong>ili</strong>nir) çocuğu hür ve aydın düşünceli yetiştirebilmek<br />
olarak belirlenmiştir. 18.y.y’ın en önemli düşünürlerinden J.J.Rousseau, çağının eğitim<br />
5
düşüncesine karşı çıkmış, çocukluk ile yetişkinliği birbirinden ayırmış ve çocuğun<br />
gelişimini dönemlere ayırmıştır. 10<br />
19.y.y’da adolesan, zorunlu askerlik <strong>yaş</strong>ıyla birlikte tanımlanmaya başlamıştır.<br />
1850 ile 1950 arası dönem ise, çocukluğun doruğa ulaştığı bir dönemdir. Bu yıllarda<br />
özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde tüm çocukları fabrika dışına çıkarıp<br />
okula çekebilmek, kendi giyim eşya, edebiyat, oyun ve sosyal dünyalarına<br />
yöneltebilmek için başarılı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu dönem; modern aile tarzı<br />
eğ<strong>ili</strong>minin en çok egemen olduğu, ailelerin çocuklarına yönelik olarak en üst düzeyde<br />
empati, şefkat ve sorumluluğu onaylayan ruhsal mekanizmaları geliştirdiği bir<br />
dönemdir. Yüzyılın bitiminde çocukluk, sosyal ve ekonomik sınıflaşmayı aşan bir ideal,<br />
herkesin doğuştan kazandığı bir hak olarak dikkate alınmaya başlanmıştır. Çocukluk,<br />
kaçınılmaz biçimde kültürel bir ürün olarak değil biyolojik bir kategori olarak<br />
tanımlanmaya başlanmıştır. Nitekim bu dönem esnasında büyüleyici bir kinaye<br />
olmuştur. Çocukluğa <strong>yaş</strong>am veren çevre, yavaş ve gösterişsiz bir biçimde parçalanmaya<br />
başlamıştır. 6,12<br />
Çocukluğun hiç tanınmadığı bir çağdan, hukuksal, <strong>toplumsal</strong>, eğitsel kurumlar<br />
içinde korunmaya alınan bir çocukluk kavramına geçişi, tam dört yüzyıl sürmüştür.<br />
Çocukluğun kurumsallaşmasının ilk evrensel belirtisi, ilköğretim <strong>yaş</strong>antısı, en son<br />
göstergesi de “Çocuk Hakları” hareketleridir. 13<br />
Türkiye’de, Batı’dan farklı olarak çocukla ilg<strong>ili</strong> yeterli tarihsel <strong>kayıt</strong>, bilgi ve<br />
belge bulmak son derece güçtür. Bu yüzden daha çok biyografi, anı, günlük gibi<br />
yayınlardaki çocukluk dönemi <strong>kayıt</strong>ları incelenerek bilgi toplamak mümkün olmuştur.<br />
İmparatorluk tarihi boyunca Osmanlı toplumunda çocuğa nasıl bakıldığını saptamak,<br />
seyahatname ve anı yazılarından çıkartılarak sağlanmıştır. Bunlardan birisi Türk<br />
toplumunda yaygın olarak gözlemlenen “çocuk sevgisi”, diğer ikisi de okulda, toplumda<br />
varlığı hiçbir zaman eksik olmayan “dayak” ve “ezberc<strong>ili</strong>k” tir. Türk toplumunu “çocuk<br />
sever” olarak tanımlayan gözlemler özellikle 19.y.y’ da bulunmuştur. Başka bir deyişle,<br />
Batı’da 16. y.y’da başlayan değişim Türkiye’de ancak 19.y.y’da f<strong>ili</strong>z vermeye<br />
başlamıştır. Türkiye’de bu gelişimi fark eden yazarlardan birisi olan Ahmet Hamdi<br />
Tanpınar “Çocukluk asrımızın keşfidir. Filhakika (doğrusu) düne kadar biz çocuğa<br />
sadece büyüğün küçüğü, eksiği, yetiştirilmesi lazım geleni diye bakardık. Bugün ise<br />
çocuğu ve çocukluğu kendi başına bir mesele ve alem gibi almağa başladık” demiştir. 16<br />
6
2.2 Çalışan Çocuk Kavramı<br />
2.2.1. Çalışan Çocuk Kimliği<br />
Tanımsal olarak konu irdelendiğinde çocuk işgücü; “çocukları, çocukluklarından,<br />
potansiyellerinden ve onurlarından yoksun bırakan, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine<br />
zarar veren bir çalışma” olarak ifade bulmaktadır. 17<br />
Başka bir görüşe göre ise çalışan çocuklar, “sosyo-ekonomik konumları gereği maddi<br />
kazanç elde etmek veya meslek edinmek amacıyla esnaf ve sanatkâr yanında, sanayi iş<br />
kolunda, tarım sektöründe ve marjinal çalışma alanlarında üretime katılan 18 <strong>yaş</strong>ından<br />
daha küçük <strong>yaş</strong>lardaki bireyler” olarak tanımlanmaktadır. 9<br />
Asgari istihdam <strong>yaş</strong>ını belirleyen 138 sayılı sözleşmeye göre, Uluslararası Çalışma<br />
Örgütü (International Labour Organization=ILO) tarafından çocuk işgücü tanımında<br />
benimsenen <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> <strong>15</strong> ’tir. Bu <strong>yaş</strong>ın altında olup, hayatını kazanmak veya aile<br />
bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışan veya çalıştırılan çocuklara “çocuk işçi” ya<br />
da “çalışan çocuk”; <strong>15</strong>-18 <strong>yaş</strong> arası çalışan çocuklara ise “genç işçi” adı verilmektedir.<br />
Çevik, “Çocuk İşgücü”nü “ILO tarafından konulan en az <strong>15</strong> <strong>yaş</strong> sınırını beklemeden,<br />
gerek aile bütçesine katkıda bulunmak, gerekse de <strong>yaş</strong>amını kazanmak amacıyla,<br />
çalışma hayatına atılan çocuklar” diye tanımlamaktadır. 10<br />
2.2.2. Çalışan Çocuk Tarihçesi<br />
Özellikle 18.y.y’ın sonu, 19.y.y’ın başlarında makinelerde buharın kullanımı<br />
sonucu oluşan temel buluşlar, İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Bu sanayi, yoksul bir işçi<br />
sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çocuk işçiler de bu sınıfın çok ezilmiş bir<br />
kesimiydiler. 18.y.y’dan başlayıp 19.y.y’ın ortalarına kadar süren sanayileşme<br />
sürecinde, demir ve kömürün asıl enerji kaynağı olarak kabul edildiği döneme<br />
“makineleşme çağı” denmektedir.<br />
İngiltere, ilk sanayi ülkesi olarak birçok açıdan çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin kapsamı ve<br />
yoğunluğu açısından ayrı bir konuma sahipti. 18.y.y’ın ikinci yarısında yoksulluk ve<br />
kimsesizlik nedeniyle Londra’da 40.000’den fazla çocuk sokaklarda başıboş<br />
dolaşmaktaydı. Bu çocuklar, onları barındıran yoksul evleri tarafından dokuma<br />
fabrikalarına ve çiftçilere satılıyor ve/veya kiralanıyordu. Çocuklar, çok düşük<br />
ücretlerle, günde 18 saatten az olmamak üzere sabahtan akşama kadar ayakta<br />
7
çalıştırılıyordu. Altı <strong>yaş</strong>ından küçükler elleri küçük diye özellikle iplik işinde<br />
kullanılıyordu. Kısa yemek molaları dışında işi yavaşlatmak veya tuvalete gitmek<br />
yasaktı. Çocukların başındaki gardiyanlar; kaytaran, su içmeye veya tuvalete giden,<br />
erken kalkmayan çocukları kırbaçlayab<strong>ili</strong>yorlardı. Güneş almayan karanlık ve tozlu<br />
işyerlerinde hafta sonu tat<strong>ili</strong> bile verilmeden, kötü beslenilerek çalıştırılan bu çocukların<br />
çoğu daha 20 <strong>yaş</strong>ına gelmeden hastalanıp ölmekteydi 6 .<br />
Evlerinden ve ana babalarından uzakta bulunan, hiçbir yasa tarafından<br />
korunmayan ya da nadiren insani düşüncelerle korumaya ulaşan çocuklar, acıklı bir<br />
yazgı içinde kaldılar. Kötü davranılmasa bile büyüme çağındaki çocuklara yüklenen<br />
aşırı çalışma, uykusuzluk, hatta verilen işlerin nitelikleri; sağlıklarını yıkmaya,<br />
vücutlarını biçimsiz ve bozulmuş bir duruma getirmeye yeterli idi. Kendilerine kurumla<br />
dolmuş fabrika bacalarının temizlenmesi görevi verilen çocuklardan; söz konusu dar ve<br />
pis bacalardan üzerlerine giydirilen paçavra elbiselerle aşağıdan yukarı doğru çıkmaları<br />
istenmekte, bunu sağlamak amacıyla alttan ateş yakılmakta ve çıkan dumandan<br />
boğulmamak için yukarıya tırmanan çocuklar, bacayı da bu yolla temizlemiş<br />
olmaktaydı. 14<br />
1833’te birçok İng<strong>ili</strong>z tekstil fabrikasındaki işçilerin 2/3’ünü, 1842’de ise birçok<br />
madendeki işçilerin 1/4’den fazlasını çocuklar ve gençler oluşturuyordu.1851’de 10-14<br />
<strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki çocukların işgücüne katılım oranları % 30’du. Ancak 1901’ e kadar %<br />
17’e indirildi. Önemli geçiş noktasının, resmi eğitimin ilk kez uygulamaya konulduğu<br />
1870’lerde meydana geldiği anlaşılmaktadır.<br />
Çocuk işç<strong>ili</strong>ği, A.B.D.’de 1900’lerde % 17 katılım oranına ulaşırken, Fransa’da<br />
yapılan ilk nüfus sayımı, 1896’da çocuk işçilerin oranının % 20 olduğunu göstermiştir. <strong>15</strong><br />
Batı’da çocuk işç<strong>ili</strong>ği bu boyutta iken, Anadolu’da Cumhuriyet öncesi dönemde<br />
geleneksel çıraklık sisteminin hâkim olduğu görülmektedir. Geleneksel çıraklık<br />
sisteminin Anadolu’daki tarihi kökleri çok eskilere, “Ah<strong>ili</strong>k” teşkilatına kadar<br />
uzanmaktadır. Osmanlı imparatorluğu döneminde çıraklık eğitimi “Ahi Birlikleri”<br />
bünyesinde yürütülmekteydi. Bu birlikler daha çok esnaf ve sanatkârlarla özdeşleşmişti.<br />
Ah<strong>ili</strong>k 18.y.y’dan 20.y.y’a kadar Anadolu’nun sosyal <strong>yaş</strong>antısının düzenlenmesinde<br />
etk<strong>ili</strong> olmuştur. Ah<strong>ili</strong>k örgütünde yamak, çırak, kalfa, usta hiyerarşisinin en alt basamağı<br />
olan yamaklıktan başlanarak sanat ya da meslek öğrenilmekteydi. 14<br />
8
Osmanlı Devletinin son günlerine tarihsel gelişim açısından bakılacak olursa,<br />
sanayileşmenin artan bir işgücü gereksinimi doğurduğu görülmektedir. Bu dönemde<br />
I.Dünya Savaşı’nın da olması, erkek işgücünde azalmaya neden olmuş ve bu sebeple<br />
çalışanlar içerisinde kadın ve çocukların oranı artmıştır. 21<br />
2.3. Çocukların Çalışma Nedenleri<br />
Ülkemizde yapılan çocuk işç<strong>ili</strong>ği çalışmalarının büyük kısmında, çocuğun çalışma<br />
nedenlerinden ziyade, çocuğun çalışma koşullarının çocuk sağlığı üzerine olan etkileri<br />
ile çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin yasalara uygun olup olmadığı irdelenmiş; çalışan çocuğun ailesine<br />
<strong>ili</strong>şkin tipik veriler ortaya konmuştur. 40 Ulaşabildiğimiz çocuk işç<strong>ili</strong>ği araştırmalarından,<br />
ailenin yoksulluğu ve eğitimsizliği, işsizlik, kötü konutta <strong>yaş</strong>ama, ana-babaların iş<br />
bulmak için uzak yerlere veya başka kentlere gitmeleri ve bu ayrılıktan kaynaklanan<br />
aile parçalanmaları, çocuğun okuldaki başarısızlığı, belde ve köylerde okulların<br />
olmayışı ya da ekonomik nedenlerle okula gidememe, kırsal kesimde bir kısmı köy<br />
halkı tarafından karşılanan ihtiyaçların göçle gelinen büyük şehirlerde <strong>toplumsal</strong><br />
kurumlar tarafından karşılanamaması, aile yapısında meydana gelen hızlı değişimler,<br />
yanlış sosyal politikalar, mevzuatın yeterince uygulanmaması ve denetimdeki<br />
boşlukların çocukların çalışmalarının nedenlerinden başlıcaları olduğunu<br />
söyleyeb<strong>ili</strong>riz. 18,19<br />
Sokak çocuklarıyla ilg<strong>ili</strong> Meclis Araştırmalar Komisyonu (2006) Ankara ‘da<br />
yaptığı toplantılar ve çeşitli illerde yapmış olduğu incelemeler sonucunda sokakta<br />
<strong>yaş</strong>ayan /çalışan çocuklar sorununun başlıca nedenleri olarak şunları tespit etmiştir:<br />
İşsizlik,<br />
Göç (tarım politikalarındaki yetersizlik, yoksulluk, terör)<br />
Eğitimsizlik,<br />
Sosyal güvenlik ağının yetersizliği,<br />
Çok çocukluluk, aile planlamasındaki eksiklik,<br />
Gecekondulaşma,<br />
Aile parçalanması, aile içi şiddet, ihmal ve istismar,<br />
Bölgelerarasındaki gelişmişlik farklılığı ve gelir dağılımındaki adaletsizliktir. 21<br />
9
Tablo 1. Çocukların sokağa çıkma nedenleri<br />
Nedenler Sayı %<br />
Aile içi şiddet 1.145 18.44<br />
Aile içi anlaşamama 548 8.83<br />
Aile parçalanması 821 13.23<br />
Zorla çalıştırılma 180 2.90<br />
Arkadaş etkisi 211 3.40<br />
Yurt-Yuva uyumsuzluğu 122 1.97<br />
Kendisi 312 5.03<br />
Diğer 1.650 26.58<br />
Bilgi yok 1.217 19.62<br />
Toplam 6.206 100.00<br />
2.3.1. Çocuk İstismarı ve İhmali<br />
İnsanlık tarihi kadar eski, insanlığın en önemli sosyal yaralarından biri olarak<br />
çocuğa yönelik kötü muamele ya da çocuk istismarı kavramı, ilk kez 1700’lü yıllarda<br />
İngiltere’de kullanılmıştır. Bir avukatın, hapse giren suçluların kaçının çocuklara karşı<br />
işlenmiş suçlar nedeniyle ceza aldıklarını merak etmesi ve çalışmasının sonunda elde<br />
ettiği bulgular, çocuk istismarı kavramının ortaya atılmasına neden olmuştur. 22<br />
Tıpta çocuk istismarına yönelik çalışmalar, Kemple tarafından 1962 yılında<br />
“Dövülmüş Çocuk Sendromu” konulu makalesinin yayınlanmasından sonra tartışılmaya<br />
başlamıştır. Dövülmüş Çocuk Sendromu, küçük çocukların fiziksel şiddet<br />
uygulamasından sonraki klinik tabloyu içermektedir. 1970’lerde cinsel istismarın<br />
farkına varılmış ve 1980’lerden sonra ise duygusal istismarın da en az diğer iki istismar<br />
kadar önemli olduğuna <strong>ili</strong>şkin görüşler yaygınlaşmaya başlamıştır. 5<br />
Suça sürüklenen çocukların yanında korunma ihtiyacı olan çocukların da<br />
korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına <strong>ili</strong>şkin usul ve<br />
esasları düzenleyen 5395 Sayılı “Çocuk Koruma Kanunu” ihmal ve istismar edilen<br />
çocukları, korunma ihtiyacı olan çocuk kapsamında ele almaktadır. 23<br />
10
Çocuk istismarı; geniş anlamda belirli bir zaman d<strong>ili</strong>mi içerisinde bir yetişkin<br />
tarafından, çocuğa o kültürde kabul edilmeyen davranışın uygulanmasıdır. Başka bir<br />
söyleyişle çocuğun büyüme ve gelişimini olumsuz yönde engelleyen her türlü davranış<br />
çocuk istismarıdır. 24<br />
Bu tip davranışların iki değişkene bağlı olduğu görülmektedir. Birincisi zaman<br />
içinde değişiklikler göstermesi, ikincisi ise kültürler arasında ve ülkeden ülkeye<br />
değişiklikler göstermesidir.<br />
Çocuk istismarında üç farklı düzey vardır;<br />
1-Çocuk bakımındaki kültürel farklılıklar<br />
2-Kişinin bireysel kültürünün devamı olarak sergilediği davranışlar<br />
3-Çocuğa yönelik <strong>toplumsal</strong> zarar<br />
İlk iki düzey çocuk işç<strong>ili</strong>ğini direk ve yoğun olarak etkilemektedir; fakat üçüncü<br />
düzeyde <strong>toplumsal</strong> fakirlik, yetersiz konutlaşma, zayıf sağlık hizmetleri, yetersiz besin<br />
kaynakları gibi daha büyük ve etk<strong>ili</strong> olaylar vardır. Çocuğun gelişimini engellediği için<br />
istismar <strong>grubu</strong>na girebilen bu olaylar, bireysel ana-baba iradelerinin dışındaki<br />
olaylardır. Fakirlik, kötü beslenme, uluslararası bunalım gibi durumlarda istismara daha<br />
sık rastlanır. Bazı toplumlarda kız çocuklar, hızlı sosyokültürel değişim içinde büyüyen<br />
çocuklar, göçebe ve şehirleşen ailelerin çocukları, fakir aile çocukları, standart dışı<br />
barınma şartlarına sahip olan ailelerin çocukları, istismara daha sık uğramaktadır.<br />
Çocuk istismarının tarihine bakıldığında, insanlığın başlamasıyla beraber olma<br />
olasılığının yüksek olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımın temelinde, çocukların yetişme<br />
döneminde ayrıca <strong>destek</strong> verilmesi gereken bireyler olarak değerlendirilmemeleri<br />
gelmektedir. Ama tarih içerisindeki öncelik, ancak sağlam çocuksa <strong>yaş</strong>ama hakkının<br />
verilmesi, sonra da aileye gelir getirmesi zorunlu varlıklar olarak değerlendirilmeleri, bu<br />
savı güçlendiren unsurlardır. Kimi zaman ise çocuklara aileleri tarafından tamamen bir<br />
kazanç kaynağı gözüyle bakıldığı, köle olarak satıldığı ve işyerlerinde çalıştırıldıkları<br />
gözlenmektedir. Böylece toplumdan ve aileden beklediği desteği göremeyen çocuk,<br />
kendi gelişimini çalışma hayatında da sağlayamamaktadır. Bu açıdan çalışan çocukların<br />
her türlü istismara hedef olma riskleri, bu çocukların aile desteğinden yoksun olma<br />
düzeyleri paralelinde gelişmektedir. 24<br />
11
ÇOCUK İSTİSMARI TİPLERİ<br />
1-Fiziksel İstismar<br />
2-Duygusal - Psikososyal istismar<br />
3-Cinsel İstismar<br />
4-İhmal<br />
1-Fiziksel İstismar<br />
Çocuğun bakımını üstlenen kişi ya da bir büyük tarafından fiziksel olarak zarar<br />
görmesi ya da zarar görme potansiyeline sahip olması olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel<br />
şiddet uygulanması, sadece çocuğun disiplininin sağlanması için ev ve aile ortamında<br />
olmamaktadır. Birçok ülkede eğitim kurumları ya da çocukların bulunduğu diğer<br />
kurumlarda da şiddet uygulandığına <strong>ili</strong>şkin bulgular görülmektedir. Aile içinde; anne<br />
babanın <strong>yaş</strong>ının çok genç olması, işsizlik, eğitim düzeyinin düşük olması, ailede<br />
uyuşturucu kullanımı ya da alkolizm, aile içi güvensizlik, çok çocuklu aile ortamı,<br />
istenmeyen çocuk olma, anne ya da babada ruhsal bozukluk olması gibi etmenler,<br />
çocuğa yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır. 5<br />
2-Duygusal- Psikososyal istismar<br />
Çocuğun öngörüsünü ya da duygusal bütünlüğünü bozan her türlü kronik eylem<br />
ya da eylemsizliktir. Çocukla sürekli alay etme, aşağılama, çocuktan sürekli<br />
kapasitesinin üzerinde beklentide bulunma, aşırı koruma, bağımlı kılma, aşırı otorite,<br />
çocuğun davranışlarıyla uyumsuz ağır cezalandırma ve iz bırakmasa da yüze şiddet<br />
uygulama gibi eylemlerin yanı sıra, çocuğu terk etme, yalnız bırakma, terörize etme,<br />
duygusal tepki vermeyi reddetme, kendi çıkarları için kullanma, vaktinden önce erişkin<br />
rolü yükleme, gereksinimleriyle ilgilenmeme, yok sayma ve çocuğun iletişim çabasına<br />
tepkisiz kalma, duygusal ve psikososyal istismar şekilleridir. 5<br />
3-Cinsel İstismar<br />
Çocuk ve erişkin arasındaki temas ve <strong>ili</strong>şki, o erişkinin veya başkasının seksüel<br />
stimülasyonu için kullanılmışsa, çocuğun cinsel istismara uğradığı kabul ed<strong>ili</strong>r. Cinsel<br />
istismara maruz kalan çocukların <strong>yaş</strong>a göre dağılımları incelendiğinde; % 30’unun 2-5,<br />
12
% 40’ının 6-10, % 30’unun 11-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> olduğu görülmektedir. Yani olguların %<br />
70’ini küçük <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> (6-10 <strong>yaş</strong>) oluşturmaktadır. Kız/erkek oranı birbirine yakın<br />
bulunmaktadır. 22<br />
4-Çocuk İhmali<br />
Çocuğa bakmakla yükümlü olan kişilerin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi,<br />
çocuğu fiziksel ya da duygusal olarak ihmal etmesidir. 22<br />
Bazı kaynaklarda 5. olarak ekonomik istismardan da bahsedilmektedir ki;<br />
çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli işgücü<br />
olarak çalışması veya çalıştırılması “Ekonomik İstismar” olarak tanımlamaktadır. Bu iş<br />
ve çalışma koşulları içinde diğer istismar türlerinin de bulunabileceği<br />
unutulmamalıdır. 22<br />
Zeytinoğlu, çocuğun çalıştığı her durumu bir işgücü istismarı olarak kabul etmekte<br />
ve çocuk işgücünün istismarını aşağıdaki temel kriterlere dayanarak tanımlamaktadır:<br />
- Çocuğun uzun süreli çalışmaya erken <strong>yaş</strong>ta başlaması,<br />
- Çalışması nedeniyle yeterli bir eğitim alamaması,<br />
- Fiziksel ve ruhsal sağlığına; fiziksel, duygusal ve ahlaki gelişimine uygun olmayan<br />
işlerde ve koşullarda çalışması,<br />
- Çalışma süresinin uzunluğu nedeniyle uyku, dinlenme, sosyal <strong>ili</strong>şkiler kurma gibi<br />
temel gereksinimlerini yeterince karşılayamaması,<br />
- Yaptığı işin maddi karşılığını alamaması,<br />
- Çalışma ortamında fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar biçimleriyle karşılaşması . 19<br />
Bu tanımla bağlantılı olarak ÇHS’nin 19., 34. ve 39.’ maddeleri çocuk istismarı,<br />
ihmali ve önlenmesiyle ilg<strong>ili</strong>dir 22 .<br />
Çocuk istismarını önlemeye yönelik birçok düzenlemeye gerek uluslararası<br />
belgelerde gerekse ulusal mevzuatımızda yer verilmiştir. Ülkelerde yürürlüğe konulmuş<br />
uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Anayasamızın 90. Maddesinde belirtildiği<br />
gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler iç hukukumuza dahildir 23 .<br />
Tüm dünya ülkelerinde, <strong>toplumsal</strong> ve hukuksal yönleri olan bir halk sağlığı sorunu<br />
kabul edilen çocuk istismarı ve ihmali konusunda, çözüm ve önleme amacıyla ekip<br />
çalışmaları yapılması önerilmektedir . 25<br />
13
2.3.2. Göç ve Kentleşme Süreci<br />
Sokak çocuklarıyla ilg<strong>ili</strong> Meclis Araştırmalar Komisyonu (2006) Ankara’da<br />
yaptığı toplantılar ve çeşitli illerde yapmış olduğu incelemeler sonucunda, sokakta<br />
<strong>yaş</strong>ayan /çalışan çocuklar sorununun başlıca nedenlerinden birisi olarak kabul ettiği<br />
göçün, meydana gelmesinde en önemli etkenleri arasında; yoksulluk, tarım<br />
politikalarında yetersizlik ve terörü dile getirmiştir.<br />
Yoksulluk, ülkemizde diğer birçok sosyal sorunun tetikleyicisi olduğu gibi çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ği sorununun da baş aktörü durumundadır. Aileler yoksul olmaları nedeniyle,<br />
çocuklarını bazen çalışmaya yönlendirmekte bazen de kendi işlerinde<br />
kullanmaktadırlar. 9 Öte yandan çocukların bazıları, ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük<br />
çeken ailelerine <strong>destek</strong> olmak, bazıları kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmakta,<br />
bazıları ise tamamen bir ailenin geçimini sağlamak için kendileri çalışmak istemektedir.<br />
Hillmann’ın (1997) tanımına göre göç “insanların içinde <strong>yaş</strong>adıkları coğrafi ve<br />
sosyokültürel çevreden ayrılarak başka bir coğrafi ve sosyo-kültürel çevreye<br />
girmesi”dir. Göçler karakterine göre iç göç, dış göç, gönüllü veya zorunlu göç, kısıtlı ya<br />
da sürekli göç olarak ayırt edilmektedir. Savaşlar, doğal afetler gibi olağan dışı<br />
koşullarda ortaya çıkan ve göç edenlerin iradelerinin işlemesine olanak bulunmayan,<br />
çeşitli kuvvetlerin etkilemesi, zorlaması sonucu ve devletin çeşitli sosyal, ekonomik ve<br />
güvenlik vb. konularda aldığı kararların yerine getirilmesi aşamasında nüfusta oluşan<br />
hareketl<strong>ili</strong>k zorunlu göçü ifade etmektedir. 27,28<br />
Kentleşme hareketleri; ekonomik, teknolojik, siyasal ve sosyopsikolojik<br />
etmenlerin etkisi altında oluşmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin en önemli<br />
sorunlarından biri olan nüfus artışı ve sanayileşmenin gerisinde kalan hızlı kentleşme,<br />
1950’li yıllardan sonra ülkemizin yerleşim modellerinde önemli bir değişikliğe yol<br />
açmıştır. Hızla artan nüfus, <strong>toplumsal</strong> ve coğrafi hareketl<strong>ili</strong>ği de artırarak Türk<br />
toplumunda gözle görülür bir değişiklik yaratmıştır. 26<br />
Cumhuriyetin kuruluşunda nüfusun dörtte biri kentte, dörtte üçü kırda <strong>yaş</strong>arken<br />
giderek bu oran tersine ivme kazanmış bulunmaktadır. Türkiye’de iç göç<br />
düşünüldüğünde, 1950’lerden itibaren, tarımda makineleşme ve kentlerdeki<br />
sanayileşmenin sonucu olarak köyden kente genellikle işçi göçü olarak gerçekleşmiş,<br />
ilerleyen yıllarda bu göçmenlerin kentlerde daha çok hizmet sektöründe çalıştıkları<br />
gözlemlenmiştir. 3<br />
14
Ülkemizde iç göç hareketi, yalnızca kırdan kente yönelik bir özellik göstermekle<br />
kalmayıp, aynı zamanda bölgelerarası nüfus hareketlerini de içermektedir. Büyük<br />
kentler, sanayi ve ticaret merkezlerini oluşturan kent ve bölgeler sürekli nüfus alırken,<br />
diğerleri hızla nüfus kaybetmektedir. Kent merkezlerinin işgücü transferine hazır<br />
olmaması ve kırdan kente gelenlerin işsiz kalma nedenleri, kentleşmeyi yalnızca nüfus<br />
hareketi olarak ele almayı olanaksız kılmaktadır. Kentleşme; toplumun ekonomik ve<br />
<strong>toplumsal</strong> yapısında meydana gelen köklü değişimin <strong>yaş</strong>andığı bir olgudur. Kırdan<br />
kente göç olgusu ile birlikte kente yeni gelenlerin eğitim düzeylerinin düşük, kente<br />
uygun iş becerilerinin yetersizliği ya da olmayışı nedeniyle, daha çok düz ve ağır işlerde<br />
çalışmaları sonucu, kentin düşük gelir <strong>grubu</strong>nu oluşturmaktadırlar. 3,27,28<br />
Ailenin çocuklara sevgi, bakım ve koruma sağlayabilmesi için her şeyden önce<br />
birlikteliklerinin korunmasına, maddi kazanca, psikolojik ve sosyal desteğe gereksinimi<br />
vardır. Kırsal kesimde bir kısmı geniş aile tarafından, bir kısmı da tüm köy halkı<br />
tarafından sağlanan bu tür hizmetlerin, kentlerde “<strong>toplumsal</strong> kurumlar” tarafından<br />
sağlanmaması, büyük ümitlerle kente göçen yığınların aile <strong>ili</strong>şkilerini parçalamakta,<br />
çocukları başıboş bırakmaktadır. 3,19,27,28,34<br />
Türkiye’de yapılan tüm araştırmalarda sokak çocukluğunun en önemli nedeninin<br />
göç olduğu konusunda fikir birliği vardır. 29<br />
Tüm bu gerekçeler doğrultusunda, çocuklar açık ve kapalı iş ortamlarında var<br />
olma ve <strong>yaş</strong>am mücadelesi vermek zorunda bırakılmakta, henüz oyun ve öğrenim<br />
çağında olan bu çocukların, okulda eğitim alacakları yerde çalışmaları veya okulla<br />
birlikte çalışarak para kazanma çabaları, onları günlük <strong>yaş</strong>amdan koparmakta ve<br />
eğitimlerini fazlasıyla aksatmaktadır. Çocuklara, şimdi para kazanmak, gelecekte eğitim<br />
ve başarıyı yakalamak kalmaktadır ki bu da gerçekçi ve ulaşılab<strong>ili</strong>r bir hedef<br />
olmamaktadır. 2,3,19,24,35,38,39<br />
Bir yerden bir yere her ne sebeple göç edilmiş olursa olsun, göçle gelinen yerde<br />
bambaşka koşullarla <strong>yaş</strong>am mücadelesi verme uğraşındaki aile bireylerinden her biri,<br />
üzerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadır. Çoğunlukla bu mücadele asgari<br />
düzeyde de olsa geçimlerini sağlayabilmekten öteye geçmemekte, kentin sunduğu<br />
olanaklar, bu insanlara çok uzak kalmaktadır. Kentteki niteliksiz işgücü kaynağını<br />
oluşturan bu insanların yaptıkları işlerden aldıkları ücretler, aile bireylerinin geçimlerini<br />
sağlayamamaktadır. Böylece ailede çalışabilecek durumda olan diğer kişilerin<br />
<strong>15</strong>
ekonomik katkısı zorunlu hale gelmektedir. Geleneksel değerlerin ağır bastığı ve kadına<br />
söz hakkı tanınmadığı bu ortamda, aile reisinden sonra çoğu zaman çalışmak zorunda<br />
kalanlar çocuklar olmaktadır. 3,<strong>15</strong>,28<br />
Sebebi her ne olursa olsun göçün çocuklar üzerindeki etkisini aşağıdaki şekilde<br />
belirtilen Türkiye gerçeğiyle vurgulayab<strong>ili</strong>riz (Şekil 1). 30<br />
%94.2<br />
%5.8<br />
Kır Kent<br />
Şekil 1. Güvenlik birimine getirilen çocukların <strong>yaş</strong>adıkları yere göre dağılımları<br />
2.3.3. Aile Yapısındaki Değişimler<br />
Türkiye’nin çok kısa bir dönem içinde <strong>yaş</strong>adığı kırdan kente göç olgusu, aile<br />
yapısında da önemli değişikl<strong>ili</strong>kler ortaya çıkarmıştır. En dikkati çeken değişim, geniş<br />
aile tipinden çekirdek aileye geçiştir. Bu nicel değişime rağmen çekirdek aile, kültürel<br />
yapı olarak geniş aile özelliklerini halen devam ettirmektedir. Bu vurgudan hareketle,<br />
Türkiye’deki hane halkı büyüklüklerine bakarak egemen <strong>ili</strong>şki tarzını anlamanın pek<br />
mümkün görünmediği söyleneb<strong>ili</strong>r. 32 TÜİK’in 2006 yılında yaptığı “Hanehalkı<br />
Özellikleri” araştırmasında ülkemizde hane yapısı, % 6,0 tek kiş<strong>ili</strong>k hane, % 80,7<br />
çekirdek aileden oluşan hane, % 13,0 geniş aileden oluşan hane, % 0,3<br />
öğrenci/işçilerden oluşan hane olarak tespit edilmiştir. 33 Kısaca günümüzde “bütün<br />
ailelerin yaklaşık 3/4’ü çekirdek ailedir” diyeb<strong>ili</strong>riz. 31 Ancak aileler ayrı mekânlarda<br />
16
<strong>yaş</strong>asalar bile geniş aile, hala güçlü bir kültürel yapı olarak durmakta ve “fonksiyonel<br />
geniş aile” olarak adlandırılmaktadır. Türkiye gerçeğinde ortaya çıkan bu yapı, aile<br />
tipinin geniş aileden çekirdek aileye doğru bir dönüşüm göstermiş olmasına rağmen,<br />
çekirdek ailelerin işleyişini ve var oluşunu yönlendiren <strong>ili</strong>şkilerin daha çok geniş<br />
ailelerde <strong>yaş</strong>ananlara benzediğini göstermektedir. 32 Buna karşın yapılan başka bir<br />
çalışmada çocuk işçi ailelerinin yarısından fazlasının geleneksel ataerkil aile olduğunu<br />
göstermektedir. Türkiye’deki aile yapısı, aile <strong>yaş</strong>amını düzenleyen günlük yapısal<br />
format anlamında oluşumu ve biçimi farklılıklar gösterse bile, klasik ataerkil aile olarak<br />
tanımlanan aile yapısıyla genel anlamda benzerlik göstermektedir. Ataerkil geniş ailede<br />
<strong>yaş</strong>lı erkek, genç erkekleri de içerecek biçimde ailenin bütün üyeleri üzerinde bir<br />
otoriteye sahiptir. Bu otoriter <strong>ili</strong>şki, özellikle ailede ikincil işgücü konumunda bulunan<br />
kadınlar ve çocukların çalışması üzerinde etk<strong>ili</strong> olmaktadır. 41<br />
2.3.4. Eğitim ile İlg<strong>ili</strong> Nedenler<br />
Bazı aileler çocuklarını eğitime yönlendirmek yerine kısa yoldan meslek edinmeye<br />
yönlendirmektedir. Güç durumdaki ebeveynler, eğitimin uzun dönemdeki getirilerinin,<br />
çocuğun çalışma <strong>yaş</strong>amına girerek kısa sürede sağlanacak gelire göre daha avantajlı<br />
olduğunu düşünmektedirler. 34<br />
Çoğu zaman eğitim, çalışan çocuk ve ailelerine, maddi ve manevi olarak kolay ve<br />
ucuz bir alternatif olarak sunulmamaktadır. Verimsiz bir müfredat, öğrenmenin<br />
interaktif olmaması, düşük kalitede öğretmenler, eğitimin içerik olarak tatmin edici<br />
olmaması, ailelerin b<strong>ili</strong>nçsizliği gibi nedenler eğitime olan talebi azaltmakta, çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ğine olan talebi arttırmaktadır. Çalışan çocuklar genellikle okula düzenli devam<br />
edememekte; etse bile çoğunluğu başarılı olamamaktadır. 9<br />
2.3.5. Mevzuatı Uygulama Sorunları<br />
Çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile ilg<strong>ili</strong> gerek ulusal gerekse uluslar arası düzeyde çok sayıda<br />
düzenleme mevcuttur. Fakat önemli olan oluşturulan düzenlemelerin ne derecede etkin<br />
uygulandığıdır. Oluşturulan birçok düzenlemeye rağmen, çocuk işçiler tarımda, sokakta,<br />
sanayide ve hizmet sektöründe çalışmaya devam etmektedir. Ayrıca uygulanmayan<br />
17
mevzuat, işletmeler, aileler ve çocuk işçileri çalıştıranı daha çok cesaretlendirerek,<br />
çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin devamlılığını sağlamaktadır. 9 Buna karşın son günlerde ülkemizde<br />
mevzuatın uygulanması ile ilg<strong>ili</strong> gelişmeler olmuştur. Bunlardan birisi de Adana’da<br />
çocuğunu sokakta çalıştıran babaya yapılan ceza uygulamasıdır. Babaya 10 <strong>yaş</strong>ındaki<br />
oğlunu sokakta çalıştırdığı için Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından “Disiplin ve<br />
inzibat tedbirlerini kötüye kullanmak” suçunu işlediği gerekçesiyle dava açılmıştır.<br />
Çocuğun şikayetçi olmaması üzerine baba beraat etmiştir. Fakat dosyanın temyiz<br />
incelemesini yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesi, küçük <strong>yaş</strong>taki çocuğunu okula göndermek<br />
yerine çalıştıran babayı suçlu bulmuştur. Mahkemenin verdiği beraat kararını bozan<br />
Yargıtay, çocuğunu okula göndermek yerine, sokakta çalıştıran babanın bir yıla kadar<br />
hapis cezası istemiyle yargılanması gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay, verdiği tarihi<br />
kararda çocukların sokakta çalıştırılmasını "kötü muamele” olarak yorumlamış,. baba<br />
hakkında, çocuğunu sokakta çalıştırdığı için Türk Ceza Kanunu`nın 232. maddesinde<br />
yer alan "Kötü muamele” suçunu işlediği iddiasıyla yargılanmasına karar vermiş ve<br />
gerekçeli kararında ayrıca şunları belirtmiştir:<br />
"Dava konusu olayda suç tarihinde 10 <strong>yaş</strong>ında olan mağdurun, sokakta<br />
çalıştırıldığı güvenlik birimlerince düzenlenen tutanakla saptanmıştır. Gerek sanık<br />
savunması ve gerekse mağdurun anlatımı ile "okulda yer olmadığı” biçimindeki itibar<br />
edilemeyecek nedenle mağdurun okula dahi gönderilmeyerek çalışmaya sevk edildiği<br />
anlaşılmaktadır. ÇHS’nin 31. maddesi uyarınca çocukların dinlenme, boş zamanlarını<br />
değerlendirme, oyun oynama, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma hakları<br />
bulunmaktadır. Buna karşın, sanığın acıma, merhamet ve şefkat duygularıyla<br />
bağdaşmaz biçimde mağdurun eğitimini engellemek suretiyle sokaklarda<br />
çalıştırmasının, aile bireylerine kötü davranış oluşturacağı gözetilmeden, dayanaksız ve<br />
yasal olmayan gerekçe ile beraatına karar verilmesi yasaya aykırıdır." Ayrıca ÇHS’nin<br />
19, 32 ve 36. maddeleri de Yargıtay tarafından gerekçe olarak gösterilmiştir.<br />
Yargıtay’ın oybirliğiyle aldığı bu karar, bundan sonra olabilecek olan bu tip davalara<br />
emsal olması nedeniyle çok önemlidir. 35<br />
18
2.3.6. Üretim, Bölüşüm ve Tüketim İlişkileri<br />
Günümüzde ILO ve birçok akademik çevre, çocuğun neden çalıştığı konusunda<br />
çeşitli kuramsal yaklaşımlarda bulunmuştur. Bu kuramsal yaklaşımların başında<br />
Beqaele-Boyden, Derrien ve IWGCL (International Working Group on Child Labour =<br />
Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Konusunda Uluslararası Çalışma Grubu)’nin oluşturduğu modeller<br />
gelmektedir 37,41 .<br />
Beqaele ve Boyden; çocuk çalıştırılmasına yol açan faktörlerin iki değişken, arz ve<br />
talep ekseninde gerçekleştiğini ileri sürmüşlerdir. Bu modelde çocuk iş-gücü (emek-<br />
gücü), hane reisinin denetiminde satılmaya hazır “metadır”. Hane reisi hanenin varlık<br />
düzeyi, diğer aile bireylerinin istihdam durumu, statü ve gelir gibi bir takım<br />
parametrelere bakarak, çocuk iş-gücünü piyasaya sunabilmektedir (arz cephesi).<br />
İşletmeler ise ürün türü, işgücü maliyeti ve pazar durumuna göre çocuk işgücünü tercih<br />
edebilmektedir (talep cephesi). 37,41<br />
Derrien’in oluşturduğu modelde de; çocuğun çalıştırılması arz ve talep cephesi<br />
olarak ele alınmakta, ek olarak “azgelişmişlik ve yoksulluk kısır döngüsü” çerçevesinde<br />
incelenmektedir 37,41<br />
IWGCL’nin oluşturduğu modelde ise; çocuğu çalışmaya iten nedenler şu alt<br />
başlıklarda toplanmaktadır:<br />
1-Arz/talep cephesinin yapısal sorunları; ülke kalkınma düzeyinin düşüklüğü, gelir<br />
dağılımındaki uçurumlar, tarım kesiminin yoksulluğu, kentlere göç, formel sektörde<br />
istihdam olanaklarının sınırlılığı, çocukların yaygın ve denetimsiz olarak<br />
çalıştırılabildiği küçük sanayinin ve marjinal sektörün genişliği ve bu sektörlerde<br />
çalışanların örgütlenme düzeylerinin düşüklüğü,<br />
2-Ekonomik küreselleşme ve yapısal uyum programlarının etkileri,<br />
3-Coğrafi nedenler ve geleneksel sosyal değerlerdir.<br />
Oluşturulan bu modellerde ortak nokta, çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin nedenlerini arz cephesi<br />
(çocuk işgücünü piyasaya sunan aile) ve talep cephesinin (çocuk işgücünü kullanan<br />
işveren) istemleri esasında ele almalarıdır. 41<br />
İktisatçı Kaushik Basu, toplumların yüksek oranda çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin bulunduğu bir<br />
kısır yoksulluk döngüsüne nasıl girebileceğini ve çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin düşük düzeyde<br />
kaldığı olumlu bir döngüye nasıl yönlendirilebileceklerini göstermek için çoklu denge<br />
kavramını kullanmıştır. Yüksek düzeyde çocuk işç<strong>ili</strong>ği, kendini güçlendirme özelliğine<br />
19
sahip olab<strong>ili</strong>r. Örneğin, bir kitlesel yoksulluk durumunda çocuk işç<strong>ili</strong>ği, yoksul ailelerin<br />
hayatta kalma stratejilerinin bir parçasıdır. Bu da ücretlerin aşağıya düşmesine yol açan<br />
işçi havuzunu genişletir. Bu durum, ailelerin çocuklarının okula gitme yerine<br />
çalışmaları gerektiği yolundaki kanısını pekiştirir. Çocuklara biçilen ekonomik değer,<br />
doğum oranlarının yüksek düzeyde seyretmesine neden olur ve ayrıca işçi sayısında<br />
artış sağlar. Kitlesel çocuk işgücü, ayrıca işverenleri teknolojiye yatırım yapmaktan<br />
caydırır. Bunlara ilave olarak çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin yaygın olduğu bir toplumda, eğitime<br />
yönelik talep düşük olacak ve asgari <strong>yaş</strong>, zorunlu eğitime <strong>ili</strong>şkin yasaların<br />
uygulatılmasını güçleştirecektir. Son olarak çocuk işçiler yetişkin olduklarında<br />
bunlarda, büyük olasılıkla kendi çocuklarını okula göndermek yerine işte çalıştıracaktır.<br />
Yüksek bir çocuk işç<strong>ili</strong>ği dengesine sahip bir toplumda aileler ve bütün kuruluşlar, bu<br />
nedenle kısır bir yoksulluk dengesi içinde kalabileceklerdir. 38<br />
2.4. Çalışan Çocukların Sorunları<br />
Gelişimlerini tam olarak tamamlamamış, oyun ve eğlenme çağında olan<br />
çocukların çalışma <strong>yaş</strong>amına girmesi kısa veya uzun vadede olumsuz sonuçlara yol<br />
açmaktadır. Çalışan çocukların sorunları; yoksulluk, çocukluğunu <strong>yaş</strong>ayamamak, eğitim<br />
problemleri, işyeri problemleri, uzun çalışma süreleri, düşük ücret, ekonomik<br />
problemler, çalışan sağlığı ve iş güvencesinden yoksunluk, sağlıksız çalışma ortamı,<br />
sosyal güvenceden yoksunluk, işsizlik ve sosyal güvenlik olarak sıralanab<strong>ili</strong>r. Bu<br />
sorunlar ülkelerin en temel sorun alanlarının bir göstergesi olmakla birlikte;<br />
beslenememe, ihmal ve istismar, serbest zamanın değerlendirilememesi ve psiko-sosyal<br />
açıdan gelişememe gibi sorunları da beraberinde getiren bireysel ve <strong>toplumsal</strong> bir<br />
olgudur. 8,39,40<br />
Fişek, çocuk işçilerin elinden alınan hakları;<br />
1- Gereksinmeden kurtulma hakkı<br />
2- Eğitim hakkı<br />
3- Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı<br />
4- Boş zamanlarını <strong>toplumsal</strong> etkinliklerle değerlendirme ve arkadaşlık <strong>ili</strong>şkileri<br />
olarak dört başlıkta toplamıştır. 39<br />
20
Erbay ise çalışma hayatının çalışan çocuk üzerindeki zararlarını fiziksel zararlar,<br />
sosyal zararlar ve psikolojik zararlar olarak incelemiştir (Şekil 2). 9<br />
FİZİKSEL ZARAR<br />
*İş kazası<br />
*İşitme kayıpları<br />
*Nefes darlığı, balgamlı<br />
öksürük, göğüs ağrısı<br />
*Sigaraya başlama <strong>yaş</strong>ı ve bu<br />
başlangıçta çocukta<br />
çalışmanın etkisi<br />
*Bali, tiner gibi uçucu ve<br />
yapıştırıcı bağımlılığı<br />
*Alkol bağımlılığı<br />
*Uzun çalışma saatleri<br />
SOSYAL ZARAR<br />
Şekil 2. Çalışan çocuk üzerindeki zarar bileşenleri<br />
*Çalışma nedeniyle okula gidememe<br />
*Okuldan kopma<br />
*Zararlı arkadaşlık <strong>ili</strong>şkileri<br />
*İşyerindeki olumsuz rol modelleri<br />
*Serbest zaman etkinliklerinde<br />
kısıtlılık ve/veya olumlu bir şekilde<br />
değerlendirememe<br />
*Ücret açısından emek istismarı<br />
Öncelikle aile ortamı ile çalışma ortamının farklı olması, küçük <strong>yaş</strong>ta çalışma<br />
hayatının bunaltıcı havasına giren çocuğun ruhsal gelişimini bozmaktadır. Çalışma<br />
hayatına katılmaları, çocuklarda fiziksel ve ruhsal açıdan birçok olumsuzluklar<br />
oluşturmasının ötesinde, uzun vadede çocuğun sosyal gelişiminde kalıcı yıkımlar<br />
meydana getirmektedir. Çocuğun, ailesi ve topluma yabancılaşmasına yol açmaktadır.<br />
Çocuğun doğumu ile başlayıp hayatı boyunca devam eden sosyalleşme süreci sekteye<br />
uğramaktadır. Bu süreç içindeki <strong>ili</strong>şki, etkileşimlere göre çocuğun kiş<strong>ili</strong>ğini<br />
şekillendirmektedir. Çocuk, inançlarını ve amaçlarını kendisine yol gösteren<br />
yeteneklerini, sosyalleşme sürecinde geliştirir. Böylece çocuğun toplumdaki <strong>ili</strong>şki ve<br />
etkileşimleri, onun kiş<strong>ili</strong>k sisteminin temel taşını oluşturur. Sosyalleşme sürecindeki<br />
çocuğun bulunduğu <strong>yaş</strong>taki çocuklarla etkileşimleri ve <strong>yaş</strong>ama tarzlarının geleceğini<br />
belirlemeye ve yön vermeye etkileri kaçınılmazdır. Çocukluğunu <strong>yaş</strong>ayamadan<br />
21<br />
PSİKOLOJİK ZARAR<br />
*Cinsel istismar<br />
*Fiziksel Şiddet<br />
*Sözel Şiddet
ailelerine bakmak zorunda kalan çocuklar, <strong>yaş</strong>ları küçük olmasına rağmen büyük bir<br />
sorumluluğu taşımaktadırlar. 9,41<br />
Sorunlardan birisi de eğitim problemidir. ILO’nın tahminlerine göre, 70 milyon<br />
okuma çağındaki çocuk okula gitmemektedir. Ortaokula devam etme oranı ise bütün<br />
dünyada erkekler için % 46 kızlar için ise % 43’tür. 9,41,54,63<br />
Sokak çocukları, para kazandıkları için kendilerini yetişkin gibi hissetmektedirler.<br />
Çoğu zaman ailenin denetiminden uzaklaşan çocuklar eğitimini yarıda bırakmakta,<br />
akran gruplardan soyutlandığı gibi yetişkinlerin dünyasına da girememekte, iş<br />
ortamında da uyum sağlayamayarak ayrılmakta, sokaktaki sınırsız ve sorumsuz<br />
özgürlüğü seçerek sosyal <strong>yaş</strong>amdan tamamen kopmakta ve bir süre sonra sokakta<br />
<strong>yaş</strong>amayı tercih eder hale gelmektedir. Bunlar sokaklardaki akran grupları ile <strong>ili</strong>şkileri<br />
bulunan, değişik etkiler altında sokaklarda başıboş gezen çocuklardır. Uyuşturucu<br />
ve/veya uçucu madde bağımlısı olup dilenc<strong>ili</strong>k v.b. gibi yollarla geçimini sağlayan bu<br />
çocuklar, komün hayatı biçiminde sokak <strong>yaş</strong>amını sürdürmekte ve sevgi, güven,<br />
korunma, ait olma v.s. gereksinimlerini bu gruplarda karşılamaya çalışmaktadırlar. 21<br />
İstismara açık ortamlarda çalıştırılıp sosyalleşme sürecini sağlıklı bir şekilde<br />
tamamlayamayan bu çocukların ileride kalıcı, tatmin edici ve ekonomik yeterl<strong>ili</strong>ği<br />
sağlayabilecek iş sahibi olmasını beklemek mümkün değildir. 19,36,45<br />
Yapılan işin çocuğun gelişimi üzerindeki etkisi, bu işin bir sorun yaratıp<br />
yaratmadığının belirlenmesinde ana ölçüttür. Yetişkinler açısından zararsız olan işler,<br />
çocuklara son derece zararlı olab<strong>ili</strong>r. Çocuğun gelişimi açısından önem taşıyıp çalışma<br />
yüzünden tehlikeye düşebilecek yönleri:<br />
1-Fiziksel gelişim: genel sağlık, koordinasyon, güç, görme ve işitme.<br />
2-B<strong>ili</strong>msel gelişim: okuma-yazma, sayılarla işlem yapabilme, <strong>yaş</strong>ama gerekli bilgileri<br />
edinişi<br />
3-Duyusal gelişim: yeterli öz saygı, aileye bağlılık, sevgi ve hoşgörü duyguları<br />
4-Toplumsal ve ahlaki gelişim: grup kimliği b<strong>ili</strong>nci, başkalarıyla birlikte iş yapabilme<br />
ve doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilme yetisidir. 39,40,41,42,43<br />
Fiziksel zarar, bunlar arasında kuşkusuz en gözle görünür olanıdır. Ağır yük<br />
taşıma ya da elverişsiz pozisyonlarda uzun süre oturma, çocuğun henüz gelişmekte olan<br />
bedenine kalıcı zararlar vereb<strong>ili</strong>r. Birkaç yıl süreyle ağır fiziki güçle yapılan bedensel<br />
çalışma, yetişkinlik dönemi için gerekli güç ve dayanaklığı küçük <strong>yaş</strong>larda tükettiği<br />
22
için, bir çocuğun biyolojik gelişme potansiyelinin % 30’u kadar bir bodurluğa yol<br />
açab<strong>ili</strong>r. 38 Yapılan birçok çalışmada, çocuk işçilerin beden gelişiminin (boy, ağırlık vb.)<br />
okuyan çocuklardan daha geri olduğu bulunmuştur. 1,41,44<br />
Diğer yandan çocukların çalışma ortamında kaynaklanan risklere, iş kazalarına<br />
maruz kalması kaçınılmazdır. Sosyal Sigorta Kurumu Başkanlığının verilerine göre<br />
1994–1999 dönemlerini kapsayan 6 yıllık süre içinde toplam 36.597 iş kazasında <strong>15</strong>6<br />
çocuk hayatını kaybetmiştir. 41,47<br />
Çocuk işçiler benzer olarak meslek hastalıkları açısından da risk taşımaktadırlar.<br />
SSK İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesine yatırılan hastaların 71’inde yapıştırıcılara<br />
bağlı meslek hastalıkları görülmüştür. Bu hastaların % 38’i 18 <strong>yaş</strong> altındaki çocuk<br />
işçilerdir. Bu veriler <strong>kayıt</strong> dışıları içermemektedir. 41,46<br />
Çocuklar, psikolojik açıdan da çok duyarlıdırlar. Alçaltıcı ya da baskıcı bir ortam,<br />
çocuklar üzerinde yıkıcı psikolojik etkilere yol açab<strong>ili</strong>r. Öz saygı, yetişkinler için<br />
olduğu kadar çocuklar için de önem taşır. 40,41 Tehlikeli makinelerle, maddelerle dolu,<br />
verimli, dakik ve ölçülü olmaya zorlandığı, kendisine düşman bir çalışma ortamında,<br />
çocuk hayal kurmak, <strong>yaş</strong>ına uygun fantezileri <strong>yaş</strong>amak hakkını kendinde bulamaz.<br />
Düşünce dünyası yoksullaşır, ufku daralır, her türlü heyecan bastırılmıştır. Çalışan<br />
çocuk erkenden <strong>yaş</strong>lanır, okullu çocuklar karşısında kendisini değersiz görür, aşağılar,<br />
<strong>kayıt</strong>sız, içe dönük, kaderci bir kimlik geliştirir. Artık çalışma, çocuk için bir şiddet<br />
olmaya başlar. 40,41,42,45 Çocuklar çalışırken yaptıkları en küçük hata nedeniyle bedensel<br />
ve ruhsal işkencelere maruz kalab<strong>ili</strong>rler. Bu şiddet; bağırmak, küfretmek, başkalarının<br />
önünde aşağılamak, cinsel sözler söylemek, sarkıntılık yapmak, aç bırakmak, soğuk su<br />
ile ıslatmak, ırza geçmek, sigara söndürmek, sopa ya da tokatla vurmak, şeklinde<br />
olab<strong>ili</strong>r. 41,42,43<br />
Mesleki Eğitim Merkezlerinde yapılan birçok çalışmada, bağımlılık yapıcı<br />
maddelerden sigara, alkol ve uçucu madde kullanımının çocuk işçilerde yüksek düzeyde<br />
olması, kaygı verici bir durum olarak vurgulanmakta ve önemli bir halk sağlığı sorunu<br />
olarak ifade edilmektedir. 39,40,41<br />
23
2.5. Çocuk İşgücü İçin Yasal Düzenlemeler<br />
2.5.1. Uluslararası Düzenlemeler<br />
Amerika’da Keşiş Lascasas tarafından <strong>15</strong>43 yılında yayınlanan bir kanunla, 12<br />
<strong>yaş</strong>ın altında olan yerli çocukların tarım ve taşıt işlerinde çalıştırılmasının yasaklanması<br />
ve 1779 yılında İsviçre’nin Zürich Kantonu’nda çıkarılan bir buyrukla, zorunlu öğrenim<br />
çağındaki çocukların tekstil atölyelerinde çalışmalarının yasaklanması, çocuk işç<strong>ili</strong>ğine<br />
yönelik düzenlemelerin ilklerindendir. Birkaç alanla sınırlı kalan bu düzenlemeler<br />
maalesef uygulama şansı bulamamıştır.<br />
Çocuk işç<strong>ili</strong>ğini değil ama bunu önlemeye yönelik ilk düzenlemeler, sanayi<br />
devriminin ürünüdür. Çocukların sanayi devrimi sonrası içine düştüğü içler acısı durum<br />
karşısında duyarsız kalınmamış, İngiltere’de 1802 yılında çıkartılan “Çırakların Bedeni<br />
ve Manevi Sağlıkları Hakkında Kanun” ile çocukların günlük çalışma süresi en çok 12<br />
saat olarak belirlenmiş, gece çalıştırılmalarına yasak getirilmiştir. 1819’da kabul edilen<br />
bir kanunla, dokuz <strong>yaş</strong>ından küçük çocukların pamuklu dokuma fabrikalarında<br />
çalışmalarına izin verilmemiştir. 9-16 <strong>yaş</strong> arasında olanların günlük çalışma süreleri en<br />
çok 12 saat olarak belirlenmiştir. 1833 yılında çıkartılan bir yasa ile de dokuz <strong>yaş</strong>ından<br />
küçük olanların işe alınmaları ve 18 <strong>yaş</strong>ından küçük olanların gece çalıştırılmaları<br />
yasaklanmıştır. 9-13 <strong>yaş</strong> arasında olanların günlük çalışma süreleri en çok dokuz saat<br />
olarak belirlenmiştir. 14<br />
Almanya’da 1839 yılında çıkartılan bir yasa ile fabrikalarda dokuz <strong>yaş</strong>ından küçük<br />
olanların çalışmaları yasaklanmış, 9-16 <strong>yaş</strong> arasında olanların günlük çalışma süreleri<br />
en çok 10 saat olarak belirlenmiştir. 14<br />
Fransa’da 1841 yılında kabul edilen bir yasa ile sekiz <strong>yaş</strong>ından küçük çocukların<br />
çalıştırılması yasaklanmış, 16 <strong>yaş</strong>ından küçük olanların ağır ve tehlikeli işlere<br />
alınmamaları öngörülmüştür. 14<br />
Çalıştırılan çocuklarla ilg<strong>ili</strong> olarak çocuk işç<strong>ili</strong>ğini, A.B.D. eyaletlerinde kurallara<br />
bağlamak amacıyla 1909 yılında Kongre’ye sunulan bir yasa tasarısı, Anayasaya aykırı<br />
olduğu gerekçesiyle geri çevrilmiştir. 1933 yılında çıkarılan bir yasa ile tüm A.B.D.<br />
eyaletlerinde 16 <strong>yaş</strong>ından küçüklerin çalıştırılması yasaklanmıştır. 6,7,10,14<br />
24
2.5.1.1. Çocuk Hakları Beyannamesi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme<br />
Çocuk hakları, en açık ifadesini, 1959 yılında, “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları<br />
Beyannamesi (ÇHB)’nde bulur. Bu haklar bütün çocukların beslenme, tıbbi hizmet,<br />
barınma ve eğitim ihtiyaçlarını kapsayacak kadar geniş niteliktedir. ÇHB’nin<br />
dokuzuncu ilkesi çocukların hiçbir zaman, hiçbir şekilde ticaret konusu olmayacağını;<br />
her türlü ihmal, kötü muamele ve sömürüye karşı korunacağını içermektedir.<br />
Beyanname, çocukların savaşta, fiziksel ve ruhsal olarak şiddet ve felaketlere maruz<br />
kalmaları sebebiyle, doğum öncesi ve sonrasında özel bakım ve korunmaya muhtaç<br />
olduklarını vurgulayarak, çocuklar arasında ayırım yapılmaması, çocukların<br />
gelişmelerini sağlayacak tüm olanaklardan yararlandırılmaları, doğumdan itibaren bir<br />
isme ve milliyete hak kazanmaları ve sosyal güvenlikten yararlanmaları gerekl<strong>ili</strong>ğinin<br />
altını çizmektedir. Ayrıca fiziksel, zihinsel veya ruhsal özürlü çocukların, özellikle<br />
sevgi ve anlayışa ihtiyacı olduğu ve eğitim hakları bulunduğu fikrini savunmaktadır.<br />
Uluslararası topluluk, çocuk refahı ile ilg<strong>ili</strong> konularda yol gösterici olarak bu bildirgeyi<br />
yıllarca göz önünde tutmuştur. 7 Fakat beyannamenin hukuksal bağlayıcılığı<br />
bulunmamaktadır. ÇHB’nden sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu 20 Kasım1989<br />
tarihinde, beklenti ve sözlerin yeterli olmadığını, çocuk haklarının uluslararası bir<br />
anlaşmayla bağlayıcı niteliğe sahip yasal bir belge haline gelmesini ve onaylayıcı<br />
ülkelerin çocuklara yönelik tutum ve davranışları konusunda belirli standartlar<br />
saptanmasını amaçlamıştır. Bu amaçla çıkarılan Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS)’de<br />
çocukların medeni, ekonomik, <strong>toplumsal</strong>, kültürel ve siyasal haklarını kapsayan 54<br />
madde bulunmaktadır. Bu sözleşmenin özelliği, çocukla ilg<strong>ili</strong> hukuken bağlayıcı<br />
nitelikte ve yaptırım gücü olan tek uluslararası belge olmasıdır. Gerçekten söz konusu<br />
anlaşma bugüne kadar akdedilmiş bulunan bütün sözleşmelerdeki hükümleri de içine<br />
alan, çocuklar için insan hakları standartlarını açık bir biçimde tespit edecek şekilde<br />
düzenlenmiştir. Bu özelliği ile sözleşme değerlendirildiği takdirde, çocuklara teminat<br />
veren iddialı bir programdır. Çünkü taraftar devletlerin verilen sözleri yerine<br />
getirmemeleri halinde, çocuk hakları ihlalleri yönünden yargılanıp, tazminat ödeme<br />
yükümlülükleriyle karşılaşmaları mümkündür.<br />
Sözleşme hükümleri çocuk haklarıyla ilg<strong>ili</strong> dört temel alanı kapsamaktadır. Bunlar<br />
<strong>yaş</strong>ama, gelişme, koruma ve katılım haklarıdır.<br />
25
Çocuk hakları sözleşmesinin 32(1). maddesinde taraf devletler, çocuğun,<br />
ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da<br />
sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da sosyal gelişmesi için zararlı<br />
olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler. Sözleşmenin<br />
32 (2). maddesinde ise taraf devletler bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak<br />
için yasal, idari, sosyal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçla taraf devletler özellikle;<br />
a) İşe kabul için bir ya da birden çok asgari <strong>yaş</strong> sınırı tespit ederler,<br />
b) Çalışmanın saat olarak süresi ve koşularına <strong>ili</strong>şkin uygun düzenlemeleri yaparlar,<br />
c) Bu maddenin etk<strong>ili</strong> bir biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya uygun<br />
yaptırımlar öngörürler. 4,6,7,8<br />
2.5.1.2. Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmeleri<br />
1919 yılında kurulmuş olan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), sosyal adaletin ve<br />
uluslararası insan ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan bir Birleşmiş<br />
Milletler ihtisas kuruluşudur. Dünya savaşının yarattığı karışıklık sonucu ortaya çıkan<br />
ve üç çeyrek asır süren değişim kargaşası ile yoğrulan ILO, evrensel ve sürekli barışın<br />
ancak sosyal adalet ile sağlanabileceğini savunan bir temel ilke üzerine<br />
kurulmuştur. 48 1980’lerin sonunda dünyada çocuk işç<strong>ili</strong>ğine <strong>kayıt</strong>sızlık, kabullenme ve<br />
bu sorunun varlığını reddetme gibi tepkiler gösterilmekteydi. Bu arada ILO’nun<br />
araştırmaları, sorunun farklı boyutlarına ışık tutarak dünyada bu sorunun daha fazla<br />
farkına varılmasını sağlamıştır. Bu dönemde ILO, çocuk işç<strong>ili</strong>ğine karşı ortak önlemler<br />
alınması için daha olumlu bir ortamı teşvik etmiştir. Birleşmiş Milletler 1989’da önemli<br />
bir dönüm noktasını oluşturan ÇHS’ini kabul ettiğinde ILO, çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile mücadele<br />
için ülkelere doğrudan yardım sağlayabilmek amacıyla, Federal Almanya<br />
Cumhuriyeti’nin mali desteği ile 1992’de “Çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin Sona Erdirilmesi<br />
Uluslararası Programı(International Programme Education Congress =IPEC)” nı<br />
başlatmıştır. <strong>15</strong> ILO’nun 1973 tarih ve 138 sayılı “Asgari Yaş Sözleşmesi”, çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ğinin etk<strong>ili</strong> biçimde ortadan kaldırılmasını öngörmektedir. Bu sözleşme, 1999<br />
tarihinde kabul edilen 182 sayılı “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin En Kötü Biçimlerinin Önlenmesi<br />
Sözleşmesi” ile daha da pekiştirilmiştir. 182 sayılı sözleşme çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en kötü<br />
biçimlerini 3. maddesiyle ile açıklamaktadır. Madde 3, çocukların alım-satımı ve<br />
26
ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda<br />
çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da<br />
mecburî çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimlerini;<br />
çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde<br />
kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; çocuğun özellikle ilg<strong>ili</strong><br />
uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal<br />
olmayan faaliyetlerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; doğası<br />
veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki<br />
gelişimleri açısından zararlı olan işleri kapsamaktadır. 49 Sözleşme, çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en<br />
kötü biçimlerinin hemen sona erdirilmesine yönelik ivedi önlemlerin alınmasını<br />
öngörmektedir. 48,50<br />
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB), işçi ve işveren örgütleri ve sivil<br />
toplum kuruluşları ile işbirliği içerisinde; eldeki verilerin ve ülkedeki engin saha<br />
deneyiminin sonuçlarını değerlendirerek Türkiye’de üç çeşit en kötü biçimlerdeki çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ği türüne rastlandığını belirlemiştir. Bunlar; mevsimlik tarım , küçük ve orta boy<br />
işletmeler (KOBİ) ve sokaklardaki çocuk işç<strong>ili</strong>ğidir. 49<br />
12 Haziran 2002’de başlatılan “Dünya Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği İle Mücadele Günü” başka<br />
bir önemli tanıtım aracı olmuştur. Dünya Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği İle Mücadele Günü, her yıl<br />
çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile ilg<strong>ili</strong> bir ana konuyu ortaya koymuştur. <strong>15</strong><br />
2002’de “Çocuk emeği olmayan bir gelecek”<br />
2003’ te “Çocuk kaçakçılığı”<br />
2004’ te “Çocukların evde yaptığı işler.”<br />
2005’ te “Madenc<strong>ili</strong>k ve taş ocağı sektörü”<br />
2006’ da “Çocuk emeğinin sonu.”<br />
2007’ de “Çocuk emeği ve tarım”<br />
2008 ’de “Eğitim”<br />
2009’da “Kız çocuklarına bir şans verelim” başlıklarıyla yapılmıştır. 51<br />
2.5.1.3. Avrupa Sosyal Şartı<br />
“Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı”, ülkemizde çalışanların kendilerine ve<br />
ailelerine iyi bir <strong>yaş</strong>am düzeyi sağlayacak ücret hakkına sahip olduklarını tanıma ve<br />
27
maddelere çekince konarak, 01.10.2006 tarihinde kabul edilmiştir. Madde 7:Çocukların<br />
ve gençlerin korunma hakkının etk<strong>ili</strong> bir biçimde kullanmasını sağlamak amacıyla;<br />
1. Çocukların sağlık, ahlak ve eğitimleri için zararlı olmayacağı belirlenen hafif<br />
işlerde çalıştırılmaları durumu dışında asgari çalışma <strong>yaş</strong>ının <strong>15</strong> olmasını<br />
sağlamayı,<br />
2. Tehlikeli veya sağlığa zararlı olduğu öngörülen işlerde, asgari çalışma <strong>yaş</strong>ının<br />
18 olmasını sağlamayı,<br />
3. Henüz zorunlu eğitim çağında olanların, eğitimlerinden tam anlamıyla<br />
yararlanmalarını engelleyecek işlerde çalıştırılmamalarını sağlamayı,<br />
4. 18 <strong>yaş</strong>ından küçüklerin çalışma sürelerinin, gelişmeleri ve öncelikle de mesleki<br />
eğitim gereksinmeleri uyarınca sınırlandırılmasını sağlamayı,<br />
5. Çalışan gençlerin ve çırakların adil bir ücret ve diğer uygun ödemelerden<br />
yararlanma hakkını tanımayı,<br />
6. Gençlerin, işverenlerin izniyle normal çalışma saatlerinde mesleki eğitimde<br />
geçirdikleri sürenin, günlük çalışma süresinden sayılmasını sağlamayı,<br />
7. 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki çalışanlara yılda en az dört haftalık ücretli izin hakkını<br />
tanımayı,<br />
8. 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki kişilerin, ulusal yasalar ve yönetmeliklerle belirlenen işler<br />
dışında gece işlerinde çalıştırılmamalarını sağlamayı,<br />
9. Ulusal yasalar veya yönetmeliklerle belirlenen işlerde çalışan 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki<br />
kişilere düzenli sağlık kontrolünü sağlamayı,<br />
10. Çocukların ve gençlerin özellikle doğrudan veya dolaylı olarak işlerinden doğan<br />
tehlikeler başta gelmek üzere, uğradıkları bedensel ve manevi tehlikelere karşı<br />
özel olarak korunmalarını sağlamayı taahhüt ederler. 52<br />
2.5.1.4. Avrupa Birliği Konsey Direktifi (94/33/EEC)<br />
22 Haziran 1994 tarihli “Gençlerin İşte Korunması”yla ilg<strong>ili</strong> belge, ILO<br />
Sözleşmeleri”ne, “Avrupa Sosyal Şartı”na ve BM’in ÇHS’ne uygun bir biçimde<br />
hazırlanmıştır. Belgede üye devletlerin, çocukların çalışmalarını önleyici tedbirler<br />
almasını hükme bağlamakta, işverenlerin sorumluluklarını sınırlamaktadır. 52<br />
28
2.5.2. Ulusal Düzenlemeler<br />
Türkiye’de çocuk çalışmasını önlemeye yönelik yasal düzenlemeler 1921 yılından<br />
itibaren yapılmaya başlanmıştır. Daha öncesinde bu konuda yasaklayıcı bir düzenleme<br />
olmadığı gibi tersine, 1865 yılında çıkartılan Dilaver Paşa Nizamnamesi’nde “13-50 <strong>yaş</strong><br />
arası kimselerin maden ocaklarında zorunlu çalıştırılabilecekleri” şeklinde çocuk <strong>yaş</strong>ta<br />
olanları da kapsayan çalışmayı zorlayıcı nitelikte düzenlemelerin olduğu görülmektedir.<br />
İlk yasal düzenlemeler maden sektöründe olup; 1921 yılında yürürlüğe konulan <strong>15</strong>1<br />
sayılı “Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun”,<br />
ülkemizde çocuk çalışmasını yasaklayıcı yönde hüküm içeren ilk yasa olma özelliğine<br />
sahiptir.<br />
1930 tarih ve <strong>15</strong>93 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nda (Genel Sağlığı Koruma<br />
Yasası) çocukların çalışmasını yasaklayıcı yönde, önemli birtakım düzenlemeler<br />
içermektedir. Bu kanuna göre; 12 <strong>yaş</strong>ından küçük bütün çocuklar, fabrika ve imalathane<br />
gibi her türlü sanayi kuruluşları ile maden işlerinde çalıştırılamazlar. 14<br />
Cumhuriyet döneminde çocuk işç<strong>ili</strong>ği açısından bahsedilmesi gereken diğer bir<br />
gelişme, I. İktisat Kongresi’dir. 1923 yılında İzmir’de yapılan kongrede, 14 -18 <strong>yaş</strong>ları<br />
arasındaki çocukların günde altı saatten fazla çalıştırılmaları yasaklanmış ve günde iki<br />
saat eğitim görmelerinin işverenler tarafından güvence altına alınması<br />
kararlaştırılmıştır. 9 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, en düşük çalışma <strong>yaş</strong>ının<br />
belirlenmesi ve çalışan çocuğun korunması için düzenleme yapma görevini devlete<br />
yüklemiştir. Ayrıca Borçlar kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu, Ağır ve<br />
Tehlikeli İşler Tüzüğü, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Esnaf ve Küçük Sanatkârlar<br />
Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Gemi Adamlarının Yeterl<strong>ili</strong>ği ve Sayısı<br />
Hakkında Tüzük, Haftalık İş Günlerinde Bölünemeyen Çalışma Süreleri Tüzüğü, Asgari<br />
Ücret Yönetmeliği gibi birçok yasal düzenlemelerle Anayasa’da belirtilen görevlerin<br />
yerine getirilmesi için yasal altyapı oluşturulmuştur. 41<br />
2.5.2.1. T.C. Anayasası<br />
1982 yılında yürürlüğe giren T.C. Anayasası’nda çalışma <strong>yaş</strong>amıyla ilg<strong>ili</strong> çeşitli<br />
hükümler bulunmaktadır. Anayasa’nın 50. maddesinde;<br />
29
“Kimse <strong>yaş</strong>ına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve<br />
kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar, çalışma şartları bakımından özel olarak<br />
korunurlar.” ifadesi temel görüşü ile, Anayasal bakış açıklanmıştır. 9,70<br />
2.5.2.2. İş Kanunu<br />
27/03/2007 Tarih ve 26475 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4857 Sayılı “İş<br />
Kanunu”nun 71. 72. 73. ve 87. maddelerinde, çocuk ve genç işçilerin çalışma koşulları<br />
ele alınmaktadır.<br />
Madde 71’e göre, <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaklanmış<br />
ancak, “14 <strong>yaş</strong>ını doldurmuş ve ilköğretimini tamamlamış olan çocuklar, bedensel<br />
zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel<br />
olmayacak hafif işlerde çalıştırılab<strong>ili</strong>rler” hükmü konulmuştur. Temel eğitimini<br />
tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatlerinin, günde yedi ve haftada 35<br />
saatten fazla olmaması, <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ını tamamlayan çocuklar için bu sürenin günde sekiz ve<br />
haftada 40 saat kadar olacağı kabul edilmiştir.<br />
Madde 72 ile, 18 <strong>yaş</strong> altı erkek çocukların maden ocakları ile kablo döşemesi,<br />
kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde<br />
çalıştırılması yasaklanmıştır.<br />
Madde 73 ile, 18 <strong>yaş</strong> altı çocukların sanayide gece çalıştırılmaları yasaklanmıştır.<br />
Madde 87’de ise 16 <strong>yaş</strong>ını doldurmamış genç işçilerin ve çocukların ağır ve<br />
tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaklanmıştır. 9,52,54<br />
2.5.2.3. Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu<br />
16.08.1997 tarihinde kabul edilen, 3308 Sayılı “Çıraklık ve Mesleki Eğitim<br />
Kanunu”na göre; ”Çırak”, çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında<br />
mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını, iş içerisinde geliştirilen kişiyi;<br />
“Aday çırak” ise çıraklığa başlama <strong>yaş</strong>ını doldurmamış ve çıraklık döneminden önce<br />
kendisine işyeri ortamı tanıtılması, sanat ve mesleğinin ön bilgileri verilen kişiyi ifade<br />
eder.<br />
30
Çırak olabilmek için;<br />
a)14 <strong>yaş</strong>ını doldurmuş, 19 <strong>yaş</strong>ından gün almamış olmak,<br />
b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak,<br />
c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak<br />
şartları aranır.<br />
Aday çırak ve çırak; öğrenci statüsünde olup, öğrenc<strong>ili</strong>k haklarından faydalanır.<br />
Bunlar işçi sayısına dâhil edilmezler. Aday çırak ve çıraklar, mesleğin özelliğine göre<br />
haftada sekiz saatten az olmamak üzere 10 saate kadar genel ve mesleki eğitim görürler.<br />
Bu eğitime katılmaları için aday çırak ve çıraklara ücretli izin ver<strong>ili</strong>r. 9,54<br />
2.5.2.4. Birleşmiş Milletler Düzenlemelerinin Ulusallaştırılması<br />
26 Eylül 1924’de “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen Çocuk<br />
Hakları Bildirgesi’ni (çocukların <strong>yaş</strong>atılmaları, gelişmeleri ve korunmalarının ele<br />
alındığı beş maddeyi içermekteydi) imzalayan devlet büyüklerinin arasında, genç<br />
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal de yer alıyordu. 1928 yılında<br />
Atatürk ÇHB’ni imzalamış ve çocuklara verdiği değeri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve<br />
Çocuk Bayramı’nı armağan ederek göstermiştir. Türkiye’de “Çocuk Mahkemeleri” ise<br />
1979’da kurulmuştur. 6,7<br />
26-27 Mayıs 1989 tarihlerinde “Çocuk Politikası Ulusal Kongresi” başlığı altında<br />
ülkemizde yapılan kongre, BM’in,1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesinin<br />
10. yılı nedeniyle hazırlanan “Çocuk Hakları” sözleşmesinin(ÇHS) ülkemizde taban<br />
çalışmalarını oluşturmuştur. 6,7<br />
Türkiye ÇHS’ni 29-30 Eylül 1990 tarihlerinde yapılan “Çocuklar İçin Dünya<br />
Zirvesi”nde çekince ile imzalamıştır. Çekincede “Türkiye Cumhuriyeti, “ÇHS’nin 17.<br />
19. ve 30. maddeleri hükümlerini T.C. Anayasası ve 24.7.1923 tarihli Lozan Antlaşması<br />
hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkını saklı tutmaktadır.”ifadesini<br />
kullanmıştır. 6,7,51 Sözleşmedeki 17.madde ile çocukların kitle iletişim araçlarının olumlu<br />
etkileri konusunda bilgilendirilmeleri, çocuğun sağlığına zarar verebilecek olumsuz<br />
etkilerinden korunmaları gerektiği; 19.madde ile çocuğun bakımı konusunda ana-baba<br />
ve devlete düşen görev ve sorumlulukları; 30.madde ise yerli halk ve azınlıklık<br />
topluluğuna ait çocukların kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ile<br />
uygulama ve kendi d<strong>ili</strong>ni kullanma özgürlüğü açıklanmaktadır. 4<br />
31
2.5.2.5. Uluslararası Çalışma Örgütü Düzenlemelerinin Ulusallaştırılması<br />
1992 yılında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)”nca çocuk işgücü<br />
sorununa köklü çözümler getirmek amacıyla, ILO ile sözleşme imzalanmış ve “Çalışma<br />
Genel Müdürlüğü” bünyesinde “Çocuk İşçi Bölümü” kurulmuştur. Bakanlık yetk<strong>ili</strong>leri,<br />
Türkiye’de 3 milyon 720 bin çocuk işçi olduğunu belirterek çocuk işçilerin özellikle<br />
tarım ve örgütlü olmayan düzensiz sektörde çalıştıklarını belirtmişlerdir. ILO’nun 1990<br />
yılında “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Yok Edilmesi” programını geliştirdiğini, Türkiye’nin de bu<br />
programa dahil olduğu ifade edilerek “Bakanlığımız çocukları ekonomik ve şahsi<br />
istismar durumundan kurtarmayı ve çocuk işçiler sorununu ortadan kaldırmayı<br />
amaçlamaktadır. Bunu sağlamada ilk adım, çocuk istihdamının artışının durdurulması<br />
ve giderek aşağıya çekilmesidir. Çocukları üretim alanına değil, eğitim ve öğretim<br />
alanına yönlendirmeliyiz.” şeklinde bildirimde bulunulmuştur. 6<br />
ÇSGB, ülkenin değişik bölgelerinde gözlenen farklı kab<strong>ili</strong>yetler, özellikler ve<br />
sorunlar, sektörel tercihlerin bölgesel analizlerle birlikte düşünüleceği, yeni yaklaşımlar<br />
içeren modellerin planlanması gerçeğini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda devlet, daha<br />
az gelişmiş bölgelerde refah düzeyini yükselterek, bölgelerarası farklılıkları azaltmayı<br />
amaçlamaktadır. 7<br />
Türkiye, çocuk işgücünü yakından ilgilendiren, başta “İstihdama Kabulde Asgari<br />
Yaşa İlişkin 138 sayılı ILO Sözleşme”si ile “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin En Kötü Biçimlerinin<br />
Önlenmesi Acil Eylem Sözleşmesi” başlıklı 182 sayılı ILO sözleşmesini onaylamıştır.<br />
şunlardır:<br />
Çocuk işgücünü ilgilendiren ve Türkiye’nin onayladığı diğer antlaşmalar<br />
- Trimci ve Ateşçi Sıfatıyla Gemilerde İşe Alınacaklarda Asgari Yaşın Tespitine İlişkin<br />
<strong>15</strong> Sayılı Sözleşme<br />
- Deniz İşlerinde Çalıştırılacak Çocukların Asgari Yaş Haddinin Tespitine İlişkin 58<br />
Sayılı Sözleşme<br />
- Sanayi İşyerlerine Alınacak Asgari Yaş Sınırını Belirleyen 59 Sayılı Sözleşme<br />
- Çocukların ve Gençlerin İşe Elverişl<strong>ili</strong>kleri Yönünden Sağlık Muayenelerine Tabi<br />
Tutulmalarına İlişkin 77 Sayılı Sözleşme<br />
- Yer Altı Madenlerinde İşe Alınmada Asgari Yaş Hakkındaki 123 Sayılı Sözleşme<br />
32
2.6. Dünya’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong><br />
2.6.1. Ekonomik Sektöre Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği<br />
Sektörlere göre istihdam göstergesi, istihdamı, ekonomik faaliyetin üç genel<br />
<strong>grubu</strong>na göre ayırmaktadır: tarım, sanayi ve hizmetler. Bu ayrım “Bütün Ekonomik<br />
Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sınai Sınıflandırılması” belgesine dayanmaktadır.<br />
Buna göre:<br />
Tarım sektörü; tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık alanlarındaki faaliyetleri<br />
kapsamaktadır.<br />
Sanayi sektörü; madenc<strong>ili</strong>k ve taş ocağı işletmec<strong>ili</strong>ği, imalat inşaat ve altyapı<br />
hizmetlerinden (elektrik, gaz ve su) oluşmaktadır.<br />
Hizmet sektörü; toptan ve perakende ticaret, restoranlar ve oteller, ulaşım,<br />
depolama, finans, sigorta, gayrimenkul ve ticari hizmetlerle sosyal<br />
ve kişisel hizmetleri içermektedir. <strong>15</strong><br />
Dünyada çalışan çocuklara <strong>ili</strong>şkin sayısal verilerin temin edildiği en son kaynak<br />
olan, “Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler ILO Belgesinin İzlenmesi<br />
Çerçevesindeki 2006 Küresel Raporu”na göre, Dünyada çalışan çocukların % 69,0 gibi<br />
büyük bir kısmı, tarım sektöründe, % 22,0’si hizmetler sektöründe, % 9,0’u ise sanayide<br />
bulunmaktadır. Rapora göre dünyada çalışan çocuk sayısı 2000-2004 döneminde 246<br />
milyondan 218 milyona gerileyerek % 11.0 oranında azalmıştır. Raporla 2004 yılında:<br />
* 5-17<strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda ekonomik açıdan faal 317 milyon çalışan çocuk bulunduğu,<br />
bunların 218 milyonunun çocuk işçi olduğu, bunun da 126 milyonunun tehlikeli işlerde<br />
çalıştığı,<br />
* 5-14 <strong>yaş</strong> kategorisinde ise ekonomik olarak faal 191 milyon çocuğun 166 milyonunun<br />
ise tehlikeli işlerde çalıştığı belirtilmektedir. 5-14 ve 5-17 <strong>yaş</strong> gruplarındaki çocuk işçi<br />
sayısı, 2000-2004 yılları arasında %11 oranında azalmıştır. Söz konusu yıllar arasında<br />
tehlikeli işlerde çalışan çocukların daha fazla düşüş meydana gelmiştir. Bu kategoride<br />
bulunan 5-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki çocuk sayısında % 26 oranında, 5-14 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki<br />
çocukların sayısında % 33 oranındaki azalması önemli bir gelişmedir (Şekil 3). 14,<strong>15</strong>,57,65<br />
33
%0.69<br />
%0.09<br />
Şekil 3. Dünyada çalışan çocukların sektörlere göre dağılımı<br />
2.6.2. Cinsiyete Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği<br />
34<br />
%22.0<br />
sanayi<br />
hizmetler<br />
tarım<br />
Çalışan çocukların cinsiyete göre dağılımında son dört yıl içerisinde önemli bir<br />
değişiklik olmamıştır. Erkek çocukları, kız çocuklarına göre çocuk işç<strong>ili</strong>ğine özellikle<br />
de tehlikeli işlere daha açıktır. İleri <strong>yaş</strong>larda bu fark daha belirgin hale gelmektedir. 14<br />
2.7. Türkiye’de Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong><br />
Çocukların istismara karşı korunması Türkiye Cumhuriyetinin 1923’te<br />
kurulmasından bu yana ulusal gündemin ilk sıralarında yer almıştır. Türkiye, 1992 de<br />
IPEC’e katılan ilk ülkelerden biri olmuş ve çocuk işç<strong>ili</strong>ğine <strong>ili</strong>şkin her iki önemli<br />
sözleşmeyi de onaylamıştır. IPEC programı 1992 yılında Brezilya, Hindistan,<br />
Endonezya, Kenya, Tayland ve Türkiye’de başlatılmış, daha sonra giderek yayılmış ve
halen 87 ülkede sürdürülmektedir. IPEC çerçevesinde ulusal ortaklarla 100’ün üzerinde<br />
eylem planı uygulanmıştır. 55<br />
Türkiye 2002’de çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en kötü biçimlerinin 10 yıl içinde ortadan<br />
kaldırılmasına yönelik bir hedef belirlemiştir. 1994’de yaklaşık 1 milyon çocuk<br />
ekonomik faaliyete katılırken bu rakam, büyük bir azalma göstererek 1999’da 500 bine<br />
düşmüştür. Bu azalma, 1997’de zorunlu eğitimin beş yıldan 6-14 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nu kapsayan<br />
sekiz yıla çıkarılması gibi çeşitli faktörlerden ve 10 yıl içinde IPEC deneyimlerine<br />
dayalı olarak gerçekleştirilen daha fazla b<strong>ili</strong>nçlenme ve kapasite geliştirme çalışma<br />
sonucu meydana gelmiştir. Sekizinci beş yıllık kalkınma planında (2001-2005), 14<br />
<strong>yaş</strong>ın altındaki her kız ve erkek çocuğu için eğitim imkanı sağlanması ortaya<br />
konmuştur. 14<br />
“Çocuk İşgücü Araştırması 2006”ya göre, 6-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda bulunan 16 milyon<br />
çocuktan % 5,9’u ekonomik bir işte çalışmaktadır. Çalışan çocukların, % 68,5’i<br />
öğrenimine devam etmemekte, bunlardan % 26,3’ü çalışmaktadır. Çalışan çocukların<br />
% 40,9’u tarım iş kolunda ve % 43,8’i ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır . 58<br />
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışma hayatında çocuklar düşük ücretle<br />
çalışmaları ve yetişkinlere göre daha kolay yönetilmeleri, sorun çıkarmamaları<br />
nedeniyle tercih ed<strong>ili</strong>rler. ILO <strong>kayıt</strong>larına göre çocuklara ödenen ücret, yetişkinlere<br />
ödenen ücretin yarısı veya daha az bir kısmı kadardır. Hatta bazı ülkelerde çocukların<br />
aldıkları ücretler, yetişkinlerin ücretlerinin 1/6 düzeyine kadar inebilmektedir. Uzun<br />
çalışma saatleri boyunca fiziksel, ruhsal ve cinsel yönden zarar görme ihtimali olan 10<br />
<strong>yaş</strong> altında çocukların yoğun olarak bulunduğu, gizli sektör olarak adlandırılabilecek<br />
grup, kız çocuklarının daha çok olduğu, ev işlerinde çalışan çocuklardır. 59<br />
Çalışan çocuk sayısının mutlak ve oransal olarak azalışı, dünyada olduğu gibi<br />
Türkiye için de geçerlidir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 1994, 1999 ve 2006 yıllarında<br />
düzenlediği “Çocuk İşgücü Araştırmaları”na göre ülkemizde ekonomik faaliyetlerde<br />
çalışan çocuk sayısı giderek azalmaktadır (Tablo 2). 56,57<br />
35
Tablo 2. Çocuk işgücü temel göstergeleri (bin kişi)<br />
Gösterge Grubu 1994 1999 2006<br />
Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus 59.736 65.422 72.957<br />
0-5 Yaş Grubundaki Nüfus 8.469 7.930 8.479<br />
6-14 Yaş Grubundaki Nüfus 10.945 11.938 12.477<br />
6-17 Yaş Grubundaki Nüfus 14.968 <strong>15</strong>.821 16.264<br />
İstihdam (6 <strong>yaş</strong> +) 20.984 22.124 22.963<br />
İstihdam (6 - 14 <strong>yaş</strong>) 958 609 318<br />
İstihdam Oranı (6 - 14 <strong>yaş</strong>) 8.8 5.1 2.6<br />
İstihdam (6 - 17 <strong>yaş</strong>) 2.269 1.630 958<br />
İstihdam Oranı (6 - 17 <strong>yaş</strong>) <strong>15</strong>.2 10.3 5.9<br />
Kent 611 478 457<br />
Kır 1.659 1.<strong>15</strong>1 502<br />
Erkek 1.372 955 632<br />
Kadın 898 675 326<br />
Tarım 1,510 990 392<br />
Tarım dışı 759 640 566<br />
Ücretli veya Yevmiyeli 648 617 513<br />
Kendi hesabına veya işveren 52 28 26<br />
Ücretsiz aile işçisi 1.570 985 420<br />
Söz konusu araştırmalara göre ülkemizde 6-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki ekonomik<br />
faaliyetlerde çalışan çocukların sayısı 1994 yılında 2 milyon 9 bin iken, 1999 yılında 1<br />
milyon 630 bine ve 2006 yılında 958 bine düşmüştür.<br />
Ayrıca, zorunlu eğitim çağında olan 6-14 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki ekonomik faaliyetlerde<br />
çalışan çocuk sayısı da 1994 yılında 958 bin iken 1999 yılında 609 bine, 2006 yılında<br />
ise, 1994 yılına göre %67 azalarak 318 bine inmiştir. Fakat günümüzde halen 300<br />
binden fazla çocuk çalıştırılmaya devam etmektedir. Bu da bize çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin<br />
azaldığını fakat ortadan kaldırılması için daha çok çalışılması gerektiğini<br />
göstermektedir. 57,58,59<br />
36
2.8 Adana’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong><br />
2.8.1. Adana Kent Kimliği<br />
Adana önemli bir yerleşim birimi olarak yaklaşık 8000 yıllık bir tarihi geçmişe<br />
sahiptir. Coğrafi konumu ile tarıma elverişli sulak ve verimli arazi yapısı nedeniyle,<br />
birçok uygarlığı barındırdığı b<strong>ili</strong>nmektedir.<br />
Türkiye’nin güneyinde ve Akdeniz bölgesinin Çukurova bölümünde kurulmuş<br />
olan Adana; doğuda Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep; batıda Mersin, kuzeybatıda<br />
Niğde; güneydoğuda Hatay ve güneyde Akdeniz ile sınırlıdır. Seyhan nehrinin her iki<br />
yakasında kurulmuş olan il, 35º-38º kuzey enlemleri ve 34º-36º doğu boylamları<br />
arasındadır. İlin yüzölçümü 14.045 km 2 ’dir. Adana Akdeniz iklim özelliklerini taşır.<br />
Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. 56,61<br />
Adana <strong>ili</strong>nin nüfusu, 2.026.319’dir. Nüfusun 1.763 351’i (% 87,0) il ve ilçe<br />
merkezlerinde <strong>yaş</strong>arken, 262.968’i (% 13,0) belde ve köylerde <strong>yaş</strong>amaktadır. 63<br />
Adana gelişmiş bir ildir. Mevcut uluslararası havalimanı, otoyol projeleri,<br />
Türkiye’nin en büyük “Organize Sanayi Bölgesi”, küçük sanayi siteleri, üniversitesi,<br />
yeni açılan konut alanları, sağlık ve eğitim kurumları v.b. yeni atılımlarla gelişimini<br />
sürdürmektedir.<br />
Adana’da imalat sanayi faaliyetleri; tarımsal faaliyetlere, özellikle pamuğa dayalı<br />
olarak gelişmiştir. Doğal olarak ticarette bu sektörlerle oluşmuştur. 1970’li yıllarda<br />
Adana’da imalat sanayinde pamuğa dayalı üretim dışında, gıda, hazır giyim, kimya,<br />
orman ürünleri sanayisinde faaliyetlere de başlamış, 1980’li yıllarda üretime tam bir<br />
çeşitl<strong>ili</strong>k sağlanmış, turunçgil alanları genişletilmiş ve seracılık yaygınlaşmaya<br />
başlamıştır. Oldukça verimli olan Çukurova topraklarında ikinci ürün olarak mısır,<br />
fıstık, soya ve ayçiçeği gibi ürünler ile sera ürünlerinin ekim alanları giderek<br />
artmaktadır. Ayrıca bağ ve bahçec<strong>ili</strong>k konularında modern yöntemlerle çalışmalar<br />
yapılmakta, üzüm, kiraz gibi meyve üretimi geliştirilmektedir. 60<br />
Türk egemenliğine girdikten sonra Adana, sosyal ve kültürel yönden sakin bir<br />
dönem <strong>yaş</strong>amış ve ekonomisi tamamen tarıma dayalı olarak gelişmiştir. 1840 yılına<br />
kadar devam eden dönemde, başta pamuk tarımı olmak üzere tarımda önemli gelişmeler<br />
<strong>yaş</strong>anmıştır. Bu gelişmelerin, Adana’da toprağa bağlı sermayenin yaratılmasına ve<br />
zengin bir çiftçi topluluğunun ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. 1960’lı<br />
37
yıllarda tarıma dayalı sanayileşme hızlı bir gelişme göstermiş, bu arada köyden şehre<br />
yoğun bir göç <strong>yaş</strong>anmaya başlamış ve giderek sanayide çalışan nüfus artmıştır. Köydeki<br />
insanın şehre taşınması ile tarım sektöründe doğan işgücü açığı, Güneydoğu Anadolu<br />
illerinden getirilen tarım işçileri ile giderilmeye çalışılmıştır. Ancak, bu insanların bir<br />
kısmı geri dönmemiş, bu bölgeye yerleşmiş ve daha sonra yakınlarını buraya getirmiştir.<br />
Sonuçta, Türkiye’nin tüm büyük illerinde olduğu gibi, nüfus yapısı büyük ölçüde<br />
değişmiştir. 1980’li yıllara kadar süren bu gelişme, Adana’da tarım dışı mesleklerde de<br />
önemli artışlara neden olmuştur. Daha sonraki yıllarda ise hükümetlerin farklı<br />
politikaları nedeniyle, tarım sektörü ekonomideki belirleyici rolünü kaybetmeye<br />
başlamıştır. O güne kadar çoğunlukla tarıma dayalı olarak gelişmiş sanayi sektörü de bu<br />
olumsuzluklardan etkilenmiştir. 55<br />
1980’den sonra, Adana dışına büyük bir sermaye göçü de <strong>yaş</strong>anmıştır; dolayısıyla,<br />
geçmiş dönemlere kıyasla daha güçsüz bir ekonomik tablo ortaya çıkmıştır. Bu<br />
dönemde Adana’nın nüfus artış hızı, Türkiye ortalamasının üstüne çıkmış ve özellikle<br />
Güneydoğu Anadolu bölgesinden niteliksiz insan gücü akını olmuştur. Adana’nın Gayri<br />
Safi Yıl İçi Hâsıla (GSYİH) içindeki payı azaldığından, nüfus artışının da etkisiyle hem<br />
işsizlik oranı hem de kişi başına düşen GSYİH azalmış, Adanalı fakirleşmeye<br />
başlamıştır. 55<br />
Adana en çok nitelikli göç veren, buna karşılık ise niteliksiz göç alan kentlerin<br />
başında gelmektedir. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün “Türkiye Göç<br />
ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması”nda 14 il “göç veren iller” kapsamında<br />
belirlenmiş, bu 14 ilden gelen göçü alan ilk 10 il arasında ise Adana’da yer almaktadır.<br />
Adana Val<strong>ili</strong>ği rakamlarına göre, Adana’ya göç ile gelenlerin % 38,6’sı<br />
Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelmektedir. Adana’ya göçün % 75’i geçim<br />
sıkıntısından, % 17’si can güvenliği, % 6’sı eğitim ve % 2’si sağlık nedeniyle<br />
olmaktadır. Adana son 20 yılda, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden, 450.000 kadar<br />
göç almıştır.<br />
Göçün Adana’ya etkileri sadece nüfus artışı değil, aynı zamanda ekonomik ve<br />
kültüreldir. Veriler, Adana’ya göçenlerin Adana’dan ayrılanlara göre eğitim<br />
düzeylerinin daha düşük olduğunu göstermektedir. Adana 1995-2000 yılları arasında<br />
92.684 kişi göç almış, 133. 181 kişi göç vermiştir. Net göç hızı -23.97’dir. 64<br />
38
Adana’da altı <strong>yaş</strong> üzeri nüfusun % 64,5’ i ya hiç okuma yazma bilmemekte, ya da<br />
ilkokul mezunudur. Eğitimli nüfusun % 3,26’sı ve toplum nüfusun % 2,23’ü üniversite<br />
mezunudur. Çalışan nüfusun aktif nüfusa, yani 12 ve daha yukarı <strong>yaş</strong>taki nüfusa oranı<br />
%50,6, toplam nüfusa oranı ise sadece % 35,19’dur. 20 <strong>yaş</strong> ve üzeri çalışan nüfusun<br />
%43,48’i ekonomiye katkıda bulunmamaktadır. Çalışan % 35,19 da hem kendisini hem<br />
de çalışmayan % 64,81’i geçindirmektedir. 56<br />
2.8.2. Adana’da Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Durumu<br />
Türkiye’de çocuk işç<strong>ili</strong>ğine <strong>ili</strong>şkin, birçok kurum ve kuruluş tarafından çeşitli<br />
çalışmalar yapılmıştır. Türkiye genelinde, TÜİK’nun 1994, 1999 ve 2006 yıllarında<br />
düzenlediği “Çocuk İşgücü ve Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Araştırmaları” Adana <strong>ili</strong>ni de<br />
kapsamaktadır. Ancak bunların içinde en kapsamlı olanı IPEC programı çerçevesinde<br />
yapılan çalışmalardır. Adana’da da IPEC çerçevesinde özel projeler yapılmıştır. Bu<br />
projelerin bazıları tamamlanmış bazıları ise hala devam etmektedir. Bunlardan birisi de<br />
TİSK ve TÜRK-İŞ işbirliği ile yapılan “TİSK-TÜRK-İŞ, Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğine Karşı<br />
Toplumsal İşbirliği Projesi” dir. Bu projede “ILO-IPEC Zamana Bağlı Politika ve<br />
Program Çerçevesi”nde Türkiye’de belirlenen en kötü durumdaki çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin tüm<br />
sektörlerini içeren Adana <strong>ili</strong>nde, bu sektörlerden seçilen 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>larındaki 350 çocuk ve<br />
75 ebeveynine çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin sakıncaları açıklamak, çocuklarının eğitime devamını<br />
sağlamak ve çocuk işç<strong>ili</strong>ği konusunda <strong>toplumsal</strong> duyarlılığı artırmak amaçlanmış ve<br />
gerçekleştirilmiştir. 55,66<br />
Çocuk işç<strong>ili</strong>ği konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarından birisi de<br />
“Adana Sokak Çocukları Derneği”dir. 1996 yılında hizmet vermeye başlayan derneğe<br />
<strong>kayıt</strong>lı <strong>15</strong>0 sokak çocuğu bulunmaktadır. Derneğe her gün ortalama 30 çocuk gelerek<br />
hizmet almaktadır. Derneğin verilerine göre, sokağa çıktığınızda o gün için Adana<br />
sokaklarında rastlayabileceğiniz çocuk sayısı <strong>15</strong>0 olarak bildirilmektedir. 67<br />
Ocak 2005-Haziran 2007 tarihleri arasında yapılan “Adana-Karataş’ta Mevsimlik<br />
Tarım İşlerinde En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Eğitim Yoluyla Sona<br />
Erdirilmesi Projesi” mevsimlik tarım için gelen ailelerin çocukları çalışma ortamından<br />
çekilerek okula gönderilerek 3780 (1721’i tarım işlerinde çalışan, 2059’u çalışma riski<br />
taşıyan) çocuk eğitime kazandırılmıştır. 68<br />
39
Adana Yüreğir Mesleki Eğitim Merkezi ise 2008 yılında <strong>kayıt</strong>lı <strong>15</strong>-18 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong><br />
839 öğrencinin 136’sını mezun etmiştir. Ortalama 30 kiş<strong>ili</strong>k sınıflarda eğitim verilen<br />
merkez yöneticilerine göre çocukların bir işte çalışmaları onların başarılarını<br />
artırmaktadır. MEM/ÇEM 2007 verilerine göre; o gün içerisinde Mobilyacılar<br />
Sitesi’nde rastlayacağınız çocuk sayısı 100 civarındadır. 69<br />
Adana’da çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin önlenmesi için kurumlar işbirliği içinde çalışmalar<br />
yapmakta fakat çocuklar <strong>kayıt</strong> dışı çalıştıklarından ve çoğunluğu sürekli sektör<br />
değiştirdiği için tüm ülke genelinde olduğu gibi gerçek çalışan çocuk sayısı tespit<br />
edilememektedir.<br />
Adana’da da sokakta çalışan çocuk sayısını tam olarak yansıtmamakla beraber son<br />
5 yılda Adana Çocuk Şube Müdürlüğünce tespit edilen sokakta çalışan çocukların<br />
sayıları Tablo 3’te gösterilmiştir. 70<br />
Tablo 3. Adana’da 2004- 2008 yıllarında sokakta çalışan çocukların işkollarına göre dağılımı<br />
Yapılan İş Tipleri<br />
40<br />
Yılı<br />
2004 2005 2006 2007 2008<br />
Kâğıt toplayan 141 228 189 310 147<br />
Boyacı 141 309 308 252 120<br />
Satıcı 260 439 658 697 417<br />
Tartıcı 35 32 20 14 18<br />
Oto camı silen 16 26 7 3 <strong>15</strong><br />
Dilenci <strong>15</strong> 48 32 23 22<br />
Toplam 608 1082 1214 1299 739
3.1. Araştırmanın Yöntemi<br />
3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />
Bu çalışma tanımlayıcı bir çalışma olarak planlanmıştır. Çalışmamızda çocuk<br />
işçilerin sosyodemografik özellikleri ile çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin, çalışan çocuğun sağlığı<br />
üzerindeki fiziksel ve sosyal zararları araştırılmıştır.<br />
3.2. Araştırmanın Evreni<br />
Çalışmanın evreni için, Adana’ da sokakta, tarımda ve mobilya sektöründe çalışan<br />
“Adana Toplumsal Destek Merkezi”ne <strong>kayıt</strong>lı 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocuklar (350) baz<br />
alınmıştır.<br />
3.3. Örneklem Büyüklüğü<br />
“Adana Toplumsal Destek Merkezi”ne <strong>kayıt</strong>lı <strong>15</strong>0’si sokakta, 100’ü tarım ve<br />
100’ü mobilya sektöründe çalışan toplam 350 çocuk temel alınmıştır. Örneklemin<br />
%20,3’ü merkeze <strong>kayıt</strong>lı çocuklardan, % 79,7’si ise <strong>kayıt</strong>lı çocukların komşuları<br />
akrabaları ve iş arkadaşlarından oluşan çalışan çocuklardır (Tablo 4)<br />
Tablo 4. Örneklemin alındığı yerin cinsiyete göre dağılımı<br />
Örneklemin alındığı yer<br />
Cinsiyet<br />
Erkek Kız Toplam<br />
Sayı % Sayı % Sayı %<br />
Merkeze <strong>kayıt</strong>lı 50 14,3 21 6,0 71 20,3<br />
Merkeze <strong>kayıt</strong>lı olmayan 219 62,6 60 17,1 279 79,7<br />
Toplam 269 76,9 81 23,1 350 100,0<br />
* :Satır%<br />
** :Sütun%<br />
41
3.4. Anketin Uygulanması<br />
3.4.1. Anketin Hazırlanması<br />
Anketin soruları, çocuk işç<strong>ili</strong>ği ve çocuk sağlığı ile ilg<strong>ili</strong> yayınlar ve yapılan<br />
çalışmalar incelenerek hazırlanmıştır. Anket, çocukların sosyodemografik özelliklerini<br />
sorgulayan ve sağlık durumlarının tespit edildiği iki bölümden oluşmaktadır. Anket açık<br />
ve kapalı uçlu sorulardan oluşmuştur (Ek–1).<br />
3.4.2. Anketin ön denemesinin yapılması<br />
Anketin ön denemesi, merkeze <strong>kayıt</strong>lı her işkolundan 10 çocuk ile yapılmıştır.<br />
Anketler tez danışmanı, sosyal hizmet çalışanı tarafından da uygulanmıştır. Anket tekrar<br />
gözden geçirilerek her üç gruba genellenebilecek ortak sorular haline getirilmiştir.<br />
İşlemeyen sorular çıkarılmış ve anketin uygulama süresi, çocukların eğitim ve sosyal<br />
süreçlerini engellemeyecek şekilde ayarlanmıştır.<br />
3.4.3. Anketin Uygulanması<br />
Anketin uygulanmasından önce gerekli yasal izinler alınmıştır. Çocuklar<br />
ebeveynleri ile birlikte merkeze davet edilerek çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Anket<br />
uygulanmadan önce çocuklara ve ebeveynlerine çalışmanın amacı ve ankete katılımın<br />
isteğe bağlı olduğu anlatılmıştır. Çalışmaya katılmak istemeyen olmamıştır. Çocuklar ve<br />
ebeveynleri için hazırlanan iki ayrı “Onam Formu” imzalatılmıştır. Okuma-yazması<br />
olmayan ebeveyn ve çocuklara form okunmuştur. (Ek-2, Ek-3) Çocuklarla merkezde<br />
yüz yüze okunarak anket formu ve sistemik fizik muayene (FM) yapılmıştır.<br />
Çocukların gizl<strong>ili</strong>k hakkını korumak için anket uygulaması ve FM, <strong>merkezi</strong>n revir<br />
odasında birebir gerçekleştirilmiştir. Gelemeyen ebeveynler için onam formu eve<br />
gönderilerek imzalanmaları sağlanmıştır. Mazeretlerinden dolayı merkeze gelemeyen<br />
çocukların okulları ve çalıştıkları işyerleri tespit edilmiştir. Okulların müdür ve<br />
rehberlik öğretmenleri, işyerlerinde ise işverenleri ile görüşülerek çalışma hakkında<br />
bilgi verilmiştir. İzin alınarak okullarda çok amaçlı kullanılan salonlarda, çocuklarla<br />
yüz yüze okunarak anket ve sistemik fizik muayene uygulaması tamamlanmıştır.<br />
İşbaşında olanlarla ki bunlar çoğunluğu mobilyacılar sitesindeki küçük ölçekli<br />
işyerlerinde ağaç sektöründe çalışan çocuklardır; işverenleri tarafından sitede bulunan<br />
42
Çırak Eğitim Merkezine (ÇEM) gönderilmiş ve bu çocuklarla da ÇEM’de tahsis edilen<br />
özel bir odada yüz yüze okunarak anket ve FM uygulaması yapılmıştır. Çocukların<br />
üzerindeki fazla kıyafetler mümkün olduğunca çıkarılarak, 100 gr’a duyarlı kalibre<br />
edilmiş dijital tartı ile kiloları (kg) ölçülmüştür. Ayakkabıları çıkartılarak ayakları ve<br />
kolları yana bitişik bir şekilde duvara yaslayıp cetvelle duvara izdüşümü alınarak<br />
işaretlenmiş şerit mezura ile boyları ölçülmüştür. Araştırmamızda çocukların psikolojik<br />
durumlarını tanımlayacak herhangi bir b<strong>ili</strong>msel ölçek kullanılmamıştır.<br />
3.5. Araştırmanın Süresi<br />
Araştırma verilerinin toplanması; Eylül 2007–Aralık 2008 tarihleri arasında, yüz<br />
yüze okunarak kapalı uçlu soruların şıkları işaretlenerek, açık uçlu sorulara verilen<br />
cevaplar yazılarak tamamlanmıştır. Ocak 2009- Mayıs 2009 tarihleri arasında elde<br />
edilen veriler bilgisayara <strong>kayıt</strong> edilmiştir. Haziran 2009-Aralık 2009 tarihleri arasında<br />
verilerin değerlendirilmeleri ve tez yazımı tamamlanmıştır.<br />
3.6. Araştırmanın Değişkenleri<br />
3.6.1. Bağımlı değişken: Çocuk işç<strong>ili</strong>ği<br />
3.6.2. Bağımsız değişkenler<br />
1-Ailenin sosyal statüsü<br />
2-Ailede ikincil konumdaki işgücünün çalışma durumu<br />
Annenin özellikleri ve çalışma durumu, 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> arası kardeşlerin eğitim ve çalışma<br />
durumu, çocuğun kendi evinde ev işlerini yapma durumu.<br />
3-Ailenin sosyo-demografik özellikleri<br />
Annenin ve babanın eğitimi, anne ve babanın <strong>yaş</strong>ı, ailenin tipi, ailede <strong>yaş</strong>ayan kişi<br />
sayısı, ailedeki çocuk sayısı.<br />
4-Ailenin göç durumu<br />
Ailenin göç ile geldiği yer, ailenin göç nedenleri.<br />
5-Çalışan çocuğun çalışma süreci<br />
Çalışan çocuğun işe başlama <strong>yaş</strong>ı, çalışma sürecinde yaptığı işkolu değişiklikleri ve<br />
nedenleri, yaptığı işten gelecekteki beklentileri, kazancı ve nasıl değerlendirdiği.<br />
6-Çalışan çocuğun sosyal <strong>yaş</strong>amı<br />
Çalışan çocuğun boş zamanlarını nasıl değerlendirdiği, çalışma hayatı konusunda<br />
43
duygu durum ve bilgi düzeyi.<br />
7-Çalışan çocuğun eğitim süreci<br />
Çalışan çocuğun eğitim düzeyi, ailenin eğitime katkısı<br />
Sağlık ile ilg<strong>ili</strong> özellikler incelenirken; çocuk işç<strong>ili</strong>k bağımsız değişken, sağlık<br />
durumu ile ilg<strong>ili</strong> özellikler ( Çalışan çocuğun son 7 gün içindeki sağlık sorunları,<br />
özgeçmişi, soy geçmişi, madde alışkanlığı, FM bulguları) bağımlı değişken olarak<br />
alınmıştır.<br />
3.7. Araştırmanın Sayıtlıları ( Varsayımları)<br />
1-Bütün katılımcıların sorulara içten ve doğru cevap verdikleri kabul edilmiştir.<br />
2-Araştırmada kullanılan veri toplama araçları, ölçülmek üzere hazırlandığı özellikleri<br />
ölçebilme gücüne sahiptir.<br />
3.8. Araştırmanın Kısıtlılıkları<br />
1-Çalışma yerel düzeyde, Adana il <strong>merkezi</strong>nde yapılmıştır. Bu nedenle genellemelerde<br />
dikkatli davranılmalıdır.<br />
2-Özellikle 7-9 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocukların okuma-yazma, matematik, renkler konusundaki<br />
yetersizliklerden kaynaklanan problemler kısa süreli eğitimlerle aşılmıştır.<br />
3-Çalışma Adana’da gündüzleri çalışıp akşamları ailesi ile birlikte <strong>yaş</strong>ayan çocuklarla<br />
yapılmıştır. Sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocukların durumunu yansıtmamaktadır.<br />
4-Karışıklığa neden olmamak için içgöç sorularında birincil işgücü yani aile reisi olan<br />
babanın, babanın olmadığı ailelerde ise annenin göç özellikleri sorgulanıp kriter<br />
alınmıştır.<br />
5-Anket ön test çalışmaları esnasında çocukların tepkileri, çok değişik çeşitli yerlerde<br />
çocuklarla görüşülmesi ve çocukların bir sağlık birimine toplanamaması nedeniyle<br />
herhangi bir labaratuar çalışması yapılamamıştır.<br />
6- TCK’na göre; 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocukların çalıştırılması her koşulda yasaktır. Bunu<br />
bilen çocuklar ile işyeri sahipleri tedirgin olduğu için özellikle mobilya sektöründe<br />
çalışan çocuklara ulaşmakta güçlük ve zaman kısıtlaması olmuştur.<br />
44
3.9. Araştırmanın Bütçesi<br />
Bu araştırma, Proje No: TF2006LTP33 olarak “Çukurova Üniversitesi Araştırma<br />
Fonu” tarafından <strong>destek</strong>lenmiştir.<br />
3.10 İstatistiksel Analiz<br />
Veriler SPSS 11.5 istatistik paket programında değerlendirilmiştir. Sayısal<br />
değerlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanılmıştır.<br />
3.11. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği ile İlg<strong>ili</strong> Bazı Tanım ve Ölçütler<br />
Çocuk: 18 <strong>yaş</strong>ını doldurmamış ve evli olmayan birey.<br />
Çocuk işçi: Formel ve informel sektörde çalışan <strong>15</strong> <strong>yaş</strong> altı çocuklar.<br />
3.11.1. Ailenin Sosyal Statüsü (Sınıf/grup konumu)<br />
Ailenin sınıf/grup konumunu belirlemek için Boratav’ın geliştirdiği sınıf model<br />
kullanılmıştır:<br />
İşverenler: Yanında bir veya iki sürekli işçi çalıştıran “küçük”, üç veya üzerinde sürekli<br />
işçi çalıştıran ise “orta-büyük işveren” olarak tanımlanmıştır.<br />
Esnaf/Marjinalleri: Yanında hiç sürekli işçi istihdam etmeyen bu grup, sadece kendi<br />
hesabına çalışanlardan oluşmaktadır. Ancak farklı özellikler taşıyan en az üç <strong>grubu</strong>n<br />
heterojen bileşkesinden meydana gelmektedir: küçük esnaf ve zanaatkarlar,<br />
marjinal/enformel işlerde çalışanlar; nitelikli, ancak orta halli (yani yanında sürekli<br />
personel çalıştırmayan) serbest meslek sahipleri (örneğin; hekim, avukat, muhasebeci).<br />
Marjinal işler ise işportacılık, çöp toplayıcılığı, hamallık/amelelik, hırsızlık/ yan<br />
kesic<strong>ili</strong>k olarak sayılab<strong>ili</strong>r.<br />
Ücretli/maaşlılar: Dört alt gruba ayrılmaktadır.<br />
1-Yüksek nitelikli: Yüksek öğrenime gerek duyulan elit nitelikteki işleri kapsar:<br />
Hekim,avukat, mühendis gibi.<br />
2-Beyaz yakalı: İlg<strong>ili</strong>nin yüksek öğrenimli olmasına bakılmaksızın, belli bir eğitim<br />
düzeyine veya meslek içi eğitimden kaynaklanan uzmanlaşmaya gerek duyan, ancak<br />
yüksek nitelikliden belirgin biçimde daha az nitelik gerektiren meslekleri oluşturur:<br />
hemşire, diş teknisyeni, banka memuru, sekreter, öğretmen, polis gibi.<br />
45
3-Niteliksiz hizmet <strong>grubu</strong>: Tipik örnekleri garson, bekçi, odacı, tezgâhtar, şofördür.<br />
4-Mavi yakalı işçiler: Sanayi, inşaat, maden gibi doğrudan maddi üretimde çalışan<br />
ücretlilerdir.<br />
5-Emekli ve işsizler: Doğrudan üretim süreci içinde olmadıklarından dolayı, ayrı grup<br />
olarak alınmıştır.<br />
6-Çiftçiler: Kırsal üreticiler, sadece çiftçi olarak gruplandırılmıştır.<br />
3.11.2. İkincil Konumdaki İşgücü<br />
Babanın (birincil işgücü) ücreti <strong>yaş</strong>am araçlarını sağlamaya yetersiz kaldığı<br />
durumda, “<strong>yaş</strong>am araçlarına” sahip olmak için işgücü konumuna geçen ailedeki anne ve<br />
çocuk/çocuklardır.<br />
3.11.3.Aile Tipi<br />
Çekirdek aile: Anne, baba ve evli olmayan küçük çocuklardan oluşan aile.<br />
Geniş aile: Çekirdek ailenin kan ve kan bağı olmayan hısımlarıyla birlikte <strong>yaş</strong>ayan<br />
şekli.<br />
Parçalanmış aile: Anne veya babadan birisinin; boşanma, ölüm, ayrı <strong>yaş</strong>ama gibi<br />
nedenlerle aynı evde olmamasıdır; ebeveynlerden birisi ve çocuklardan oluşur.<br />
3.11.4. Ailenin Göç Durumu<br />
Göç eden aile: Nedeni ne olursa olsun, Adana il <strong>merkezi</strong> dışından veya il kırsalından,<br />
Adana kent <strong>merkezi</strong>ne gelmiş ve halen kent <strong>merkezi</strong>nde oturan aile.<br />
Yerleşik kentli aile: Başka bir yerleşim yerinden (kent ya da kırsaldan) Adana kent<br />
<strong>merkezi</strong>ne göç etmemiş, kent <strong>merkezi</strong>nde oturan aile.<br />
Yerleşik kırsal aile: Halen Adana veya çevre illerin kırsalda oturan, ancak çocuğu<br />
çalışmak ya da okumak için kente gönderen aile.<br />
3.11.5. Çalışmanın Biçimine Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği<br />
1.Ev İşleri: Aile içi, ücretsiz, ev ve çocuk bakım işleri<br />
2.Ev işi olmayan ücretsiz işler: Ailenin geçimi için aileyle beraber yapılan ücretsiz<br />
işler ya da satışlar<br />
46
3.Bağımlı ya da sözleşmeli işç<strong>ili</strong>k: Bazı ailelerin çocuklarını kredi ya da borç karşılığı<br />
kiralaması<br />
4.Ücretli işç<strong>ili</strong>k: Mal ya da para karşılığı çalışma<br />
5.Marjinal faaliyetler: İşportacılık, çöp toplayıcılığı, dilenc<strong>ili</strong>k, fahişelik ya da<br />
hırsızlık gibi faaliyetler<br />
3.11.6. Çalışma Ortamına Göre Göç İşç<strong>ili</strong>ği<br />
1-Tarım (Mevsimlik işçi)<br />
2-Sanayi<br />
3-Hizmet<br />
4-Sokak (çocuk işçi olmak)<br />
Tarım sektöründe çalışan çocuk işçi: Okul döneminde sadece hafta sonları, yaz<br />
tatillerinde mevsimlik işçi olarak veya okul ihmali ile hafta içi tümgün, yaptığı iş ayırt<br />
edilmeksizin (yük taşıma, toplama ve sulama, çapalama, saban sürme, traktör kullanma,<br />
ilaçlama v.s.); aile işçisi veya ücretli işçi olarak tarlada tam gün çalışan 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong><br />
çocuk.<br />
Mobilya sektöründe çalışan çocuk işçi: Eğitim döneminde okula devam edip sadece<br />
yarım gün ve hafta sonu çalışan veya eğitimini yarıda bırakarak hafta içi ve hafta sonu<br />
tam gün Adana mobilyacılar sitesinde yaptığı iş ayırt edilmeksizin (Tahta kesme,<br />
taşıma, boyama v.s.) küçük ölçekli işletmelerde aile işçisi veya ücretli işçi olarak çalışan<br />
7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocuk<br />
Sokakta çalışan çocuk işçi: Eğitimine ara vererek hafta içi ve hafta sonu tam gün<br />
çalışan yada eğitim döneminde yarım gün okuluna devam ederek, diğer yarım gün ve<br />
hafta sonları çalışma v.s.) sokakta aile işçisi veya ücretli işçi olarak çalışan 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong><br />
<strong>grubu</strong> çocuk<br />
3. 12. Sağlık Ölçütleri İle İlg<strong>ili</strong> Bilgiler<br />
Vücut Kitle İndeksi: Vücut ağırlığı (kg)<br />
Boy(m 2 )<br />
Şekil 4. Vücut kitle indeksi formülü<br />
47
4.BULGULAR<br />
Bu çalışmanın temel bulgularını; çalışan çocuğun ve ailesinin sosyodemografik<br />
özellikleri, ailenin göç özellikleri, çocukların çalışma hayatlarıyla ilg<strong>ili</strong> özellikleri,<br />
sosyal aktiviteleri, eğitim süreçleri, fiziksel gelişimleri ve sağlıkla ilg<strong>ili</strong> özellikleri, bu<br />
çalışmanın temel bulgularını oluşturmaktadır.<br />
Araştırma, <strong>15</strong>0’si sokakta, 100’ü mevsimlik tarımda ve 100’ü enformel<br />
sektörlerden mobilya sektöründe olmak üzere çalışan toplam 350 çocuk ile yapıldı.<br />
Araştırmaya katılan çocukların 71’i (% 20,3) “Adana İli Toplumsal Destek Merkezi”ne<br />
<strong>kayıt</strong>lı çocuklar, 279’u (% 79,7) ise <strong>kayıt</strong>lı çocukların komşuları, akrabaları ve iş<br />
arkadaşlarından oluşan çalışan çocuklardır.<br />
4. 1. Araştırmaya Katılan Çocukların Sosyodemografik Özellikleri<br />
4.1.1.Yaş ve Cinsiyet<br />
Merkeze <strong>kayıt</strong>lı 71 çocuğun 50’si (% 14,0) erkek, 21’i (% 6,0) kızdır. Merkeze<br />
<strong>kayıt</strong>lı olmayan çocukların 219’u (% 62,5) erkek, 60’ı (% 17,5) kızdır. Toplam olarak<br />
araştırmaya katılan çocukların 269’u (% 76,9) erkek, 81’i (% 23,1) kızdır ve çocukların<br />
arasında sözlü, nişanlı veya evli bulunmamaktadır.<br />
Araştırmaya katılan çocukların <strong>yaş</strong> ortalaması tüm grup için: 12,1±2,1 (min:7,<br />
max:<strong>15</strong>), erkekler için: 12,5±1,9, kızlar için: 10,8±2,1; <strong>yaş</strong> ortancası: 13,0’dür.<br />
Çocukların 330’u (% 94,3) halen bir ilköğretim okuluna devam etmekte iken, 3’ü erkek,<br />
3’ü kız olmak üzere toplam 6 (% 1,7) çocuk hiç okula gitmemiş, 8’i erkek, 6’sı kız<br />
olmak üzere toplam 14 (% 4,0) çocuk okulu terk etmişlerdir. İlkokulu terk eden<br />
çocuklar okuryazar <strong>grubu</strong>nda değerlendirmeye alınmıştır.<br />
Yaş grupları cinsiyete göre incelendiğinde;1’i erkek, 2’si kız 3 (% 0,9) çocuk 7<br />
<strong>yaş</strong>ında; 10’u erkek, 12’si kız, 22 (% 6,3) çocuk 8 <strong>yaş</strong>ında; 13’ü erkek, 11’i kız, 24 (%<br />
6,9) çocuk 9 <strong>yaş</strong>ında; 24’ü erkek, 10’u kız, 34 (% 9,7) çocuk 10 <strong>yaş</strong>ında; 19’u erkek,<br />
16’sı kız, 35 (% 10,0) çocuk 11 <strong>yaş</strong>ında; 39’u erkek, 9’u kız, 48 (% 13,7) çocuk 12<br />
<strong>yaş</strong>ında; 68’i erkek, 11’i kız, 79 (% 22,6) çocuk 13 <strong>yaş</strong>ında; 50’si erkek, 8’i kız, 58 (%<br />
16,6) çocuk 14 <strong>yaş</strong>ında, 45’i erkek, 2’si kız, 47 (% 13,3) çocuk <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ında bulunmuştur<br />
(Tablo 5).<br />
48
Tablo 5.Araştırmaya Katılan Çocukların Yaşlarının Cinsiyete Göre Dağılımı<br />
Yaş Grupları<br />
Cinsiyet<br />
Erkek Kız<br />
49<br />
Toplam<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %**<br />
7 <strong>yaş</strong> 1 33,3 2 66,7 3 0,9<br />
8 <strong>yaş</strong> 10 45,4 12 54,6 22 6,3<br />
9 <strong>yaş</strong> 13 54,1 11 45,9 24 6,9<br />
10 <strong>yaş</strong> 24 70,6 10 29,4 34 9,7<br />
11 <strong>yaş</strong> 19 54,3 16 45,7 35 10,0<br />
12 <strong>yaş</strong> 39 81,3 9 18,7 48 13,7<br />
13 <strong>yaş</strong> 68 86,0 11 14,0 79 22,6<br />
14 <strong>yaş</strong> 50 86,2 8 13,8 58 16,6<br />
<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> 45 95,7 2 4,3 47 13,3<br />
Toplam 269 76,9 81 23,1 350 100,0<br />
* : Satır %<br />
**: Sütun %
4.1.2. Çocuk İşçilerin Doğum Yerleri<br />
Çocukların doğum yerleri incelendiğinde, ülkemizin yedi bölgesinde de doğan<br />
çocuklar olduğu görülmüştür. Doğum yerlerinin çoğunluğunu Adana oluşturmakta;<br />
diğer illerin çoğunluğunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller almaktadır.<br />
Bunun dışındaki doğum yerlerinin birkaçının (İstanbul, Denizli, Mersin, İzmir, Manisa,<br />
Aydın gibi) ülkemizin en çok işgücünü içeren iller olduğu görülmektedir. Doğum<br />
yerlerinin sıralamasında 224 (% 64,0) çocuk ile Adana ilk sırayı oluşturmaktadır. Daha<br />
sonra sırayla Mardin 40 (% 11,4), Şanlıurfa 36 (% 10,3), Diyarbakır 8 (% 2,3)’dir.<br />
Diğer iller ise Siirt, Van, Adıyaman, Maraş, Batman, Amasya, Aydın, Bitlis, Çanakkale,<br />
Erzurum, Hakkâri, Mersin, İstanbul, İzmir, Manisa, Şırnak, Denizli’dir (Tablo 6).<br />
Tablo 6. Çocuk işçilerin doğum yerlerine göre dağılımları<br />
Doğum Yerleri Sayı %<br />
Adana 224 64,0<br />
Mardin 40 11,4<br />
Şanlıurfa 36 10,3<br />
Diyarbakır 8 2,3<br />
Diğer iller 42 12,0<br />
Toplam 350 100,0<br />
50
4.1.3. Çocukların Ailelerinin Geldikleri Şehirler<br />
Çocukların ailelerinin geldikleri şehirler (nüfusa <strong>kayıt</strong>lı oldukları iller)<br />
incelendiğinde, Mardin 117 (% 33,7) çocuk ile birinci sırayı, Urfa 78 (% 22,5) çocuk ile<br />
ikinci sırayı, Diyarbakır 31(% 8,9) çocuk ile üçüncü sırayı almaktadır. Çocukların %<br />
93,3’ünün asıl memleketi, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesindeki illerden<br />
oluşmaktadır. Üç çocuk, ailelerinin geldiği şehirleri hatırlayamadığı için değerlendirme<br />
347 kişi üzerinden yapılmıştır (Şekil 5).<br />
Diğer İller<br />
Mardin<br />
Urfa<br />
Diyarbakır<br />
35,4%<br />
Şekil 5.Çocuk işçilerin ailelerinin geldikleri ilk üç şehrin dağılımı<br />
51<br />
8,9%<br />
33,4%<br />
22,3%
4.1.4. Çalışan Çocukların Sosyal Güvence Durumları<br />
Çocukların hiçbirinin yaptıkları işten kaynaklanan sosyal güvencesi mevcut<br />
değildi. İşyerinde meydana gelen sağlık problemlerinin çözümünü % 88,6’sı ailesinin,<br />
% 7,7’si kendisinin, % 3,7’si işverenin karşıladığını belirtmişlerdir. Bu yüzden sosyal<br />
güvence durumu için aile reisi olan babanın sosyal güvencesi, babanın olmadığı<br />
durumlarda da annenin sosyal güvencesi sorgulanmıştır. Sosyal güvence durumlarının<br />
dağılımı incelendiğinde; ebeveynlerine bağlı olarak çocuk işçilerin, 196’sı (% 56,0)<br />
Yeşil kart, 11’i (% 3,1) Sosyal Sigortalar Kurumu (14/a), 6’sı (% 1,7) Bağ Kur (14/b),<br />
3’ü (% 0,9) Tarım Sigortası, 2’si (% 0,6) Emekli Sandığı (14/c) güvencesine sahip iken;<br />
132’sinin (% 37,7) hiç bir sosyal güvencesi olmadığı tespit edilmiştir. Sosyal güvence<br />
durumlarının işkollarına göre dağılımlarında üç sektörde de yeşil kart sahibi olanlar ilk<br />
sıradadır (Tablo 7).<br />
Tablo 7.Çocuk çalışanların sosyal güvence durumlarının işkollarına göre dağılımı<br />
Sosyal Güvence Türü<br />
Tarım<br />
Sayı %*<br />
Mobilya<br />
Sayı %*<br />
Sokak<br />
Sayı %*<br />
Toplam<br />
Sayı %*<br />
Sosyal güvencesi yok 37 37,0 42 42,0 53 35,3 132 37,7<br />
Yeşil kart 62 62,0 44 44,0 90 60,0 196 56,0<br />
SSK (14/a-SGK) 1 1,0 5 5,0 5 3,3 11 3,1<br />
Bağ-Kur (14/b-SGK) - - 5 5,0 1 0,7 6 1,7<br />
Tarım Sigortası - - 3 3,0 - - 3 0,9<br />
Emekli sandığı(14/c-SGK)<br />
- - 1 1,0 1 0,7 2 0,6<br />
Toplam** 100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />
* : Sütün %<br />
** : Satır %<br />
52
4.2. Ailenin Sosyodemografik Özellikleri<br />
4.2.1. Ebeveynlerin Yaşları<br />
Çocukların 28’i annesinin, 57’si babasının <strong>yaş</strong>ını bilmediklerini belirtmişlerdir ve<br />
çocuklardan 4’ünün (% 1,1) annesinin, 13’ünün (% 3,7) babasının ölmüş olması<br />
nedeniyle annelerde değerlendirme 318, babalarda ise 280 ebeveyn üzerinden<br />
yapılmıştır. Çocukların annelerinin 23’ü (% 7,2) “20-29 <strong>yaş</strong>”, 180’ni (% 56,6) “30-39<br />
<strong>yaş</strong>”, 96’sı (% 30,2) “40-49 <strong>yaş</strong>”, 19’u (% 6,0) “50 ve üzeri” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda<br />
bulunmaktadır. Annelerin <strong>yaş</strong> ortalaması: 37±3,0 <strong>yaş</strong> olup, en küçük <strong>yaş</strong> 20, en büyük<br />
<strong>yaş</strong> 55’tir. Babalarının 3’ü (% 0,9) “20-29 <strong>yaş</strong>”, 105’i (% 31,1) “30-39 <strong>yaş</strong>”, 121’i<br />
(% 35,9) “40-49 <strong>yaş</strong>”, 51’i (% <strong>15</strong>,1) “50 ve üzeri” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda bulunmuştur. Babaların<br />
<strong>yaş</strong> ortalaması: 41±6,9 olup en küçük <strong>yaş</strong> 29, en büyük <strong>yaş</strong> 60’tır.<br />
4.2.2. Ebeveynlerinin Eğitim Düzeyleri<br />
Ebeveynlerinin eğitim düzeylerinin dağılımı incelendiğinde; ebeveynlerin 220’si<br />
(% 32,2) okuryazar, 116’sının (% 17,0) ilkokul mezunu, 30’unun (% 4,4) ortaokul<br />
mezunu, 2’sinin (% 0,3) lise mezunu iken, 3<strong>15</strong>’nin (% 46,1) okuryazar olmadığı tespit<br />
edilmiştir. Ebeveynlerden 4 anne ve 13 baba ölümleri nedeniyle değerlendirilmeye<br />
alınmamıştır. Eğitim düzeyi yönünden babalardaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır<br />
(Tablo 8, p
4.2.3. Çocuk İşçilerin Aile Tipi ve Ev Halkı Sayıları<br />
Çocukların aile tipi incelendiğinde, 269’unun (% 76,9) çekirdek aile, 74 (%<br />
21,1)’ünün geniş aile ve 7’sinin (% 2,0) parçalanmış aile olduğu görülmektedir.<br />
Çekirdek aile tipi, çalışan çocukların temel aile yapısı olarak bulunmuştur. Evde<br />
<strong>yaş</strong>ayan kişi sayısı incelendiğinde ise, 232’sinin (% 66,3) “5-9” kiş<strong>ili</strong>k kalabalık aile,<br />
92’sinin(% 26,3) “10 ve üzeri kiş<strong>ili</strong>k çok kalabalık aile, 26’sının (% 7,4) “2-4” kiş<strong>ili</strong>k<br />
küçük ailelere sahip olduğu gözlenmektedir. Çocuklara anketin uygulandığı anda<br />
evlerinde sürekli <strong>yaş</strong>ayan kişilerin sayısı sorularak “Ev Halkı Sayısı” tespit edilmiştir.<br />
Çocuk işçilerde evde <strong>yaş</strong>ayan kişi ortalaması: 7,8±2,4 olup, evlerde en az 2, en fazla 20<br />
kişi <strong>yaş</strong>amaktadır. Evlenip ayrılan, askere giden, çalışmak için şehir dışında olan bekâr<br />
kardeşler evde <strong>yaş</strong>ayan kişi sayısına dâhil edilmemiştir (Tablo 9).<br />
Tablo 9. Çocuk işçilerin beraber <strong>yaş</strong>adığı kişi sayısının dağılımı<br />
Evde Yaşayan Kişi Sayısı Sayı %<br />
2-4 26 7,4<br />
5-9 232 66,3<br />
≥10 92 26,3<br />
Toplam 350 100,0<br />
54
4.2.4. Çocuk İşçilerin Ebeveynlerinin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu<br />
4.2.4.1. Babaların Çalışma ve Sosyal Statü Durumu<br />
Çocukların babalarının çalışma durumunun dağılımı incelendiğinde, 262’sinin<br />
(%81,4) bir işte çalıştığı, 3’ünün (% 0,9) emekli olduğu, 57’sinin (% 17,7) çalışmadığı<br />
tespit edilmiştir. Emekliler ayrı bir kategori olmasına rağmen babanın düzenli bir geliri<br />
olduğu için çalışan babalar <strong>grubu</strong>nda ele alınmıştır. Çocukların, 7’si (% 2,0)<br />
ebeveynlerinin boşanması nedeniyle babalarından ayrı, anneleriyle beraber <strong>yaş</strong>adıkları<br />
için babaları hakkında bilgi verememişlerdir. Çocukların 8’inin (% 2,3) babası ise iş<br />
aramak için başka illere gittikleri için babalarının çalışıp çalışmadığını bilmediklerini<br />
ifade etmişlerdir. Onbeş (% 4,3) çocuğun bu soruya kesin yanıt vermemesi ve<br />
ebeveynlerden 13 (% 3,7) babanın ölümü nedeniyle değerlendirme toplam 322 baba<br />
üzerinden yapılmıştır.<br />
Çalışan 265 (% 82,3) babanın sosyal statüsü incelendiğinde; mavi yakalı işçi<br />
<strong>grubu</strong>nun 97 (% 36,6) kişi ile ilk sırayı aldığı tespit edilmiştir. Daha sonra sırayla<br />
81’inin (% 30,6) mevsimlik tarım işçisi, 45’inin ( % 16,9) esnaf/marjînal, 28’inin (%<br />
10,6) niteliksiz hizmet (garson, bekçi, odacı, tezgâhtar, şoför v.b), 6’sının (% 2,3)<br />
işveren (küçük-orta-büyük), 5’inin (% 1,9) beyaz yakalı, 3’ünün (% 1,1) emekli<br />
<strong>grubu</strong>nda olduğu gözlenmiştir. Tespit edilen 1 küçük köylü ise mevsimlik tarım işçisi<br />
<strong>grubu</strong>na dahil edilmiştir. Babaların hiçbiri yüksek nitelikli statüde değildir. Çocukların<br />
babalarının 3’ü (% 1,1) bir kamu kuruluşunda ( 2’si ES, 1’i SSK) çalışarak emekli<br />
olmuş, 262’si (% 98,9) ise kamu dışı kurumlarda çalışmaktadır (Tablo 10). 71<br />
55
Tablo 10. Çocuk işçilerin babalarının sosyal statüsünün dağılımları<br />
Babanın Sosyal Statüsü<br />
Mavi yakalı işçi<br />
Mevsimlik tarım işçisi<br />
Esnaf/marjînal<br />
Niteliksiz hizmet işleri<br />
İşveren (küçük-orta-büyük)<br />
Beyaz yakalı<br />
Emekli<br />
56<br />
Sayı<br />
%<br />
97 36,6<br />
81 30,6<br />
45 16,9<br />
28 10,6<br />
6 2,3<br />
5 1,9<br />
3 1,1<br />
Toplam 265 100,0<br />
Çalışmayan 57 (% 17,7) babanın statüsünü incelediğimizde; son 3 ayda 19’unun<br />
(% 33,3) mavi yakalı işçi (inşaat, ağaç ve mobilya işleri), <strong>15</strong>’ünün (% 26,3) esnaf/<br />
marjinal (seyyar satıcılık, çöp toplayıcılığı, hamallık, kundura tamircisi), 9’unun (%<br />
<strong>15</strong>,8) niteliksiz hizmet (garson, şoför, temizlikçi, tezgahtar), 4’ünün (% 7,0) beyaz<br />
yakalı (aşçı, pazarlamacı), 1’inin (% 1,7) tarım işçisi <strong>grubu</strong>nda ara sıra işler yaptıklarını,<br />
9 çocuk (% <strong>15</strong>,8) ise bu sürede babalarının hiç çalışmadığını ifade etmişlerdir İşsiz<br />
babaların <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> incelediğinde; % 38,6’sının “40-50 <strong>yaş</strong>”, % 29,8’inin “50-60 <strong>yaş</strong>”<br />
<strong>grubu</strong>nda olduğu görülmektedir. Bu iki <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki babaların daha önce inşaat<br />
sektöründe işçi ve hamallık gibi marjinal işlerde çalıştığı tespit edilmiştir.
4.2.4.2 Annelerin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu<br />
Çocuk işçilerin annelerinin çalışma durumu incelendiğinde, 104’ünün (% 30,0)<br />
bir işte çalıştığı, 242’sinin (% 70,0) çalışmadığı bulunmuştur. Çalışan 104 (% 30,0)<br />
annenin sosyal statü gruplarının sıralamasında, geçici, mevsimlik, ev eksenli olarak<br />
sınıflandırılan (tarım işç<strong>ili</strong>ği, başkasının evini temizlemek, başkasının çocuğuna<br />
bakmak v.s) statü <strong>grubu</strong>nun 95 (% 91,3) kişi ile ilk sırayı aldığı tespit edilmiştir. Daha<br />
sonra sırayla 5’inin (% 4,8) kendi hesabına işler yapma (evinde terz<strong>ili</strong>k, salça, ekşi,<br />
turşu v.s.gibi yiyecekleri üretip satma, mağaza ve lokantalardan eve iş almak gibi),<br />
4’ünün (% 3,9) vasıfsız ve mavi yakalı işçi statü <strong>grubu</strong>nda olduğu bulunmuştur.<br />
Çocukların annelerinin hiçbiri yüksek nitelikli veya beyaz yakalı statüde değildir.<br />
Ebeveynlerden dört (% 1,1) anne, ölümü nedeniyle değerlendirilmeye alınmamıştır<br />
(Tablo 11).<br />
Tablo 11. Çocuk işçilerin annelerinin sosyal statüsünün dağılımları<br />
Annenin Sosyal Statüsü Sayı %<br />
Geçici, mevsimlik, ev eksenli işler<br />
Kendi hesabına<br />
Vasıfsız ve mavi yakalı işçi<br />
Toplam<br />
57<br />
95 91,3<br />
5 4,8<br />
4 3,9<br />
104 100,0
4.2.5. Çocuk İşçilerin Kardeş Sayıları<br />
Çocuk işçilerin kardeş sayıların dağılımı incelendiğinde; 3’ünün (% 0,9) tek<br />
çocuk olduğu, 40’nın (% 11,4) 2 veya 3 kardeşe, 307’sinin (% 87,7) ise 4’ün üzerinde<br />
kardeşe sahip olduğu gözlenmektedir. Çocukların kardeş sayısı ortalaması: 6,0±2,2<br />
olup, 3 çocuğun kardeşinin olmadığı, maksimum kardeş sayısının ise <strong>15</strong> olduğu tespit<br />
edilmiştir (Tablo 12).<br />
Tablo 12. Çocuk işçilerin kardeş sayıların dağılımı<br />
Kardeş sayısı Sayı %<br />
0-1 3 0,9<br />
2-3 40 11,4<br />
≥4 307 87,7<br />
Toplam 350 100,0<br />
4.2.6. Çocuk İşçilerin 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Kardeşlerinin Çalışma Durumları<br />
Çocuk işçilerin 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki kardeşlerinin, eğitimlerine devam ettikleri<br />
süreçte çalışma durumları incelendiğinde; çocukların 13’ünün (% 3,7) tek çalışan çocuk<br />
olduğu, 120’sinin (% 34,3) kendisi hariç ailesinde okul sürecinde çalışan bir kardeşi<br />
daha olduğu, 217’sinin (% 62,0) ise en az iki kardeşinin okul sürecinde çalıştığı<br />
görülmektedir. Eğitim sürecinde çalışan kardeş ortalaması: 1,7±0,7’dir.<br />
58
4.3. Ailelerin Göç Durumunun Değerlendirilmesi<br />
4.3.1. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Adana’ya Göç Nedenleri<br />
Göç durumu için birincil işgücü olan babanın, babası olmayan çocuklarda da<br />
annenin göç nedeni sorgulanmıştır. Çocuk işçilerin ailelerinin Adana’ya göç<br />
nedenlerinin dağılımları incelendiğinde; 181’inin (% 54,2) iş aramak, 59’unun (% 17,7)<br />
işe başlamak, 28’inin (% 8,3) terör, 22’sinin (% 6,6) aile büyüklerinin ve/veya<br />
akrabalarının yanına taşınma, 13’ünün (% 3,9) eğitim, 10’unun (% 3,0) evl<strong>ili</strong>k, 7’sinin<br />
(% 2,1) kan davası, 14’ünün (% 4,2) ise değişik nedenlerle göç ettiği tespit edilmiştir.<br />
Diğerleri; sosyal dışlanma, boşanma, daha iyi şartlarda <strong>yaş</strong>ama isteği, kendi işini kurma<br />
nedenlerini içermektedir. Çocukların 16’sının (% 4,6) bu soruya cevap vermemesi<br />
nedeniyle değerlendirme 334 aile üzerinden yapılmıştır (Tablo 13).<br />
Tablo 13. Çocuk işçilerin ailelerinin Adana’ya göç nedenlerinin dağılımları<br />
Göç nedenleri Sayı %<br />
İş aramak için 181 54,2<br />
İşe başlama 59 17,7<br />
Terör nedeniyle köy boşaltıldı 28 8,3<br />
Aile kararıyla akrabalarının yanına taşınma 22 6,6<br />
Eğitim amaçlı 13 3,9<br />
Evl<strong>ili</strong>k nedeniyle 10 3,0<br />
Kan davası nedeniyle 7 2,1<br />
Diğerleri 14 4,2<br />
Toplam 334 100,0<br />
59
4.3.2. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Geldikleri Yerleşim Yerleri<br />
Çocuk işçilerin ailelerinin geldikleri yerleşim yerlerine göre dağılımı<br />
incelendiğinde; ailelerin 194’ünün (% 55,4) köyden, 93’ünün (%26,6) ilçe <strong>merkezi</strong>nden,<br />
63’ünün (% 18,0) il <strong>merkezi</strong>nden geldikleri tespit edilmiştir. Ailelerin 343’i (% 98,0)<br />
Adana il dışından göç etmiş, 7’si (% 2,0) ise il içinde kırsaldan göçle gelmiştir.<br />
4.3.3. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Göç Süreleri<br />
Çocuk işçilerin ailelerinin göç sürelerinin dağılımı incelendiğinde; 27’sinin (%<br />
8,3) “1-4” yıl, 57’sinin ( % 17,6) “5-9 yıl”, 79’unun (% 24,4) “10-14 yıl”, 95’inin (%<br />
29,3) “<strong>15</strong>-19 yıl”, 66’sının (% 20,4) “20 ve üzeri” yıl süredir göçle geldiği<br />
gözlenmektedir. Göç sürelerinin ortalaması: 13,7± 6,8 yıl olup göç süresi minimum bir<br />
yıl, maksimum 40 yıldır. 72 Çocukların 26’sının (% 7,4) bu soruya cevap vermemesi<br />
nedeniyle değerlendirme 324 aile üzerinden yapılmıştır.<br />
4.4. Ailenin Yaşadığı Konutların Özellikleri<br />
4.4.1. Çocukların Ailelerinin Konut Mülkiyet Durumu<br />
Çocukların ailelerinin konut mülkiyet dağılımları incelendiğinde; 175’inin (% 50)<br />
<strong>yaş</strong>adıkları evin sahibi, 123’ünün (% 35,1) kiralık evde <strong>yaş</strong>adıkları, 27’sinin (% 7,7)<br />
miras ortaklığı evlerde geçici olarak oturdukları, 25’inin (% 7,1) ise tarla kenarlarında<br />
kurulan çadırlarda <strong>yaş</strong>adığı tespit edilmiştir. Çadırda <strong>yaş</strong>ayan aileler de elci aracılığıyla<br />
kira bedeli ödedikleri için mülkiyet açısından kiracı kabul edilerek bu gruba dâhil<br />
edilmişlerdir. Miras ortaklı evlerde, eşi ölen veya boşanan kadınlar ya baba, kayınbaba,<br />
kardeş veya oğulları v.b. yakınlarının yanına sığınmışlar ya da bunlardan birinin evinde<br />
ücretsiz, geçici olarak <strong>yaş</strong>adıkları için ev sahibi <strong>grubu</strong>na dâhil edilmişlerdir. Çalışılan<br />
sektörlere göre çocukların <strong>yaş</strong>adıkları konutların mülkiyet durumları açısından<br />
karşılaştırıldığında, sektörler arası fark anlamlı olarak saptanmıştır<br />
(Tablo14, p< 0,0001).<br />
60
Tablo 14. Çocukların ailelerinin konut mülkiyetlerinin sektörlere göre dağılımları<br />
Sektör<br />
Toplam<br />
Konutun<br />
mülkiyeti<br />
Tarım Mobilya Sokak<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />
Ev sahibi<br />
Kiracı<br />
Toplam**<br />
46 46,0 76 76,0 80 53,3 202 57,7<br />
54 54,0 24 24,0 70 46,7 148 42,3<br />
100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />
* : Sütün % χ 2 =20, 5 sd=2 p
4.5. Çocuk İşçilerin Çalışma Özellikleri<br />
4.5.1. Çocuk İşçilerin İlk İşe Başlama Yaşları<br />
Çocuk işçilerin ilk işe başlama <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımları<br />
incelendiğinde; erkeklerin 19’unun “ 5-6 <strong>yaş</strong>”, 94’ünün “7-8 <strong>yaş</strong>”, 1<strong>15</strong>’inin “9-10 <strong>yaş</strong>,<br />
34’ünün “11-12 <strong>yaş</strong>”, 7’sinin “13-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>” <strong>grubu</strong>nda; kızların ise 13’ünün “5-6 <strong>yaş</strong>”,<br />
36’sının “7-8 <strong>yaş</strong>”, 22’sinin “9-10 <strong>yaş</strong>, 9’unun “11-12 <strong>yaş</strong>”, 1’inin “13-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>”<br />
<strong>grubu</strong>nda işe başladıkları görülmüştür. Kız çocukların işe başlama <strong>yaş</strong>larının ortalaması:<br />
8,2±1,7 olup, işe başlama <strong>yaş</strong>ı minimum 6, maksimum 14’tür. Erkek çocukların işe<br />
başlama <strong>yaş</strong>larının ortalaması: 8,8±1,6 olup, işe başlama <strong>yaş</strong>ı minimum 5, maksimum<br />
13’tür.<br />
“5-6 <strong>yaş</strong>” <strong>grubu</strong>ndaki erkek çocuklarını, çalışmayı öğrensin diye abisi ve/veya<br />
ablasının yanında sokağa gönderilen çocuklar, “5-6 <strong>yaş</strong>” <strong>grubu</strong>ndaki kız çocuklarını ise<br />
ya çalışmayı öğrensin diye abisi ve/veya ablasının yanında sokağa gönderilen ya da<br />
çadırda, evde yalnız kalmasın diye tarlaya götürülen çocuklar oluşturmaktadır<br />
(Tablo <strong>15</strong>).<br />
Tablo <strong>15</strong>. Çocuk işçilerin ilk işe başlama <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımları<br />
Cinsiyet Toplam<br />
Yaş Grupları<br />
Erkek Kız<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />
5-6 19 7,1 13 16,0 32 9,1<br />
7-8 94 34,9 36 44,4 130 37,1<br />
9-10 1<strong>15</strong> 42,8 22 27,2 137 39,2<br />
11-12 34 12,6 9 11,1 43 12,3<br />
13-<strong>15</strong> 7 2,6 1 1,2 8 2,2<br />
Toplam** 269 76,9 81 23,1 350 100,0<br />
* : Sütün %<br />
** : Satır %<br />
62
4.5.2. Çocuk İşçilerin İlk İşe Başlama Nedenleri<br />
Çocuk işçilerin ilk işe başlama nedenlerinin dağılımı incelendiğinde; toplamda<br />
350 çocuğun 2<strong>15</strong>’i (% 61,4) ailesine katkı sağlamak (37’si (% 17,2) ailesinin aldığı<br />
ve/veya kiraladığı işyeri ev, arsa v.s. borçlarını ödeyebilmek için), 110’u (% 31,3) ailesi<br />
istediği, 9’u (% 2,6) meslek sahibi olmak, 7’si (% 2,0) okuyamadığı, 5’i (% 1,4)<br />
arkadaşlarıyla beraber olmak, 3’ü (% 0,9) boş zamanlarını değerlendirmek, 3’ü (% 0,9)<br />
hayatı tanımak ve 3’ü (% 0,9) evde yalnız kalmamak için işe başladıklarını<br />
bildirmişlerdir (Tablo16).<br />
Tablo 16. Çocuk işçilerin ilk işe başlama nedenlerinin dağılımı<br />
İlk İşe Başlama Nedenleri<br />
63<br />
Sayı<br />
Ailesine Katkı Sağlamak İçin 2<strong>15</strong> 61,4<br />
Ailesi İstediği İçin 110 31,3<br />
Meslek Sahibi Olmak İçin 9 2,6<br />
Okuyamadığı İçin 7 2,0<br />
Boş Zamanlarını Değerlendirmek İçin 3 0,9<br />
Hayatı Tanımak İçin 3 0,9<br />
Evde Yalnız Kalmamak İçin 3 0,9<br />
Toplam 350 100,0<br />
%
4.5.3. Çocuk İşçilerin Çalışmaya Devam Etme Nedenleri<br />
Çocuk işçilerin çalışmaya devam etme nedenleri incelendiğinde; toplamda 350<br />
çocuğun 195’i (% 55,7) ailesine katkı sağlamak, 76’sı (% 21,7) ailesi istediği, 53’ü (%<br />
<strong>15</strong>,1) meslek sahibi olmak, 18’i (% 5,1) ailesinin aldığı ve/veya kiraladığı işyeri, ev,<br />
arsa v.s. borçlarını ödeyebilmek, 3‘ü (% 0,9) boş zamanlarını değerlendirmek, 3’ü (%<br />
0,9) hayatı tanımak, 1’i (% 0,3) arkadaşları ile beraber olmak ve 1’i (% 0,3)<br />
okuyamadığı için çalışmaya devam ettiklerini belirtmişlerdir. Çocukların 113’ü (%32,3)<br />
ailesi istediği için çalışmaya başlamış fakat bunlardan 76’sı (% 67,3) ailesi istediği için<br />
çalışmaya devam etmiştir. Geriye kalan 37 (% 32,7) çocuk ise çalışmaya alıştığı için<br />
artık farklı nedenlerden dolayı çalışmaya devam ettiklerini belirtmişlerdir.<br />
4.5.4. Çocuk İşçilerin Sektör Değişikliği Yapma Nedenleri<br />
Çocuk işçilerin iş değişikliği yapma durumunun dağılımı incelendiğinde;<br />
toplamda 350 çocuğun 200’ünün (% 57,1) hiç işkolu değişikliği yapmadığı, 102’sinin<br />
(% 29,1) sadece bir kez işkolu değişikliği yaptığı, 48’inin (% 13,8) en az iki kez işkolu<br />
değişikliği yaptığı tespit edilmiştir. Tarım ve mobilya sektöründe en az bir kez işkolu<br />
değiştirme oranı % 34 iken, sokakta çalışan çocuklarda bu oran % 50,1’dir. İşkolu<br />
değişikliğinde sektörler arası değişim ölçüt alınmıştır. Örneğin; sokakta simit satan<br />
çocuk kuruyemiş satmaya başladığında ya da ayakkabı boyadığında sektör değişikliği<br />
olarak değerlendirilmemiştir.<br />
Sektör değişikliği yapan toplamda <strong>15</strong>0 çocuğun; 42’si (% 30,6) işyeri ortamının<br />
sağlıksız olması, 32’si (% 23,4) işyerinde kötü muamele, 32’si (% 23,4) az ücret<br />
verdikleri ve/veya para alamaması, dolandırılması, 16’sı (% 11,7) ailesiyle ve<br />
arkadaşlarıyla aynı işi yapmak istemesi, 6’sı (% 4,4) yeniden okula başlaması, 5’i (%<br />
3,7) çalıştığı işyerinin kapanması, 4’ü (% 2,9) çocuk şube polisi nedeniyle işkolu<br />
değiştirdiklerini belirtmişlerdir. İşyerinin sağlıksızlığı nedeniyle iş değiştiren çocuklar<br />
incelendiğinde, ilk sırayı tarım işçileri almaktadır. Tarımda çalışan çocukların<br />
çoğunluğu, sabah hava aydınlanmadan yola çıktıklarını ve hava karardıktan sonra eve<br />
dönebildiklerini, kışın soğuktan her yerlerinin ağrıdığını, ellerinin donup parçalandığını,<br />
suyun ve çamurun içinde çalıştıklarını, yazın ise artan sıcaklık nedeniyle güneş<br />
çarpması, güneş ışığına maruziyetle ciltlerinde kızarıklık, kaşıntı ve yanık olduğunu,<br />
64
haşerelerin onları ısırdığı, özellikle de pamuk toplamanın çok zor ve yorucu olduğunu,<br />
ellerinde yaralar açıldığını belirtmişlerdir. Ayrıca elcilerin onları azarladıklarını,<br />
özellikle ailelerinden ayrı çalıştıklarında ödemelerde gecikme yapıldığını vb. bazı<br />
haksızlıklara uğradıklarını belirtmişlerdir.<br />
Ailesiyle beraber mevsimlik işe gitmek için işkolu değiştirdiğini belirten<br />
çocukların çoğunluğu (% 90,0) tarım sektöründe çalışan çocuklardır. Çocukların bir<br />
kısmı kışın başka sektörlerde çalıştıklarını, baharda (genellikle mart ayının sonlarında)<br />
eğitimlerini de yarıda bırakarak, aileleri ile birlikte çoğu zaman çadırda <strong>yaş</strong>ayarak başka<br />
işlere gitmek zorunda kaldıklarını ifade etmişlerdir.<br />
Az ücret verdiklerini ve/veya para alamadıkları için işkolu değiştirdiğini belirten<br />
çocuklar, yetişkinlere göre çok az ücret aldıklarını, bazen birkaç gün bazen de birkaç ay<br />
deneme amaçlı çalıştırılıp ücret verilmeden işten atıldıklarını, uzun süreli çalışanların<br />
çoğu, haftalıkla çalışmalarına rağmen işten çıkarılmadan önce birkaç ayın parasını<br />
alamadıklarını ifade etmişlerdir.<br />
Yeniden okula başlamak için işkolu değiştirdiğini belirten çocukların çoğunluğunu<br />
mobilya sektöründe çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Ustalarının tam gün çalışmalarını<br />
istediklerini ve bu yüzden eğitimlerini yarıda bıraktıklarını, bir kısmı zorunlu olarak, bir<br />
kısmı da daha az çalışmak için tekrar okula başlamaları nedeniyle sektör<br />
değiştirdiklerini ifade etmişlerdir.<br />
Çocuk şube polisi nedeniyle sektör değişikliği yapanların çoğunluğunu sokakta<br />
çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Çocuklar polisten kaçmak zorunda kaldıklarını,<br />
bazıları yakalanıp mahkemeye çıktıklarını, bu yüzden sokakta çalışmayı bırakıp<br />
denetimin daha az olduğu diğer sektörlere geçtiklerini belirtmişlerdir.<br />
Dolandırılma nedeniyle sektör değişikliği yapanlar, bazen yetişkin müşteriler veya<br />
iş yaptıkları kişiler tarafından kandırıldıklarını, bazen de sokakta çalışan diğer<br />
çocukların kazandıkları parayı çaldıklarını hatta zorla aldıklarını ifade etmişlerdir.<br />
Sektör değişikliği yapan <strong>15</strong>0 çocuktan 12’si (% 8,0) sektör değiştirme nedenini<br />
belirtemediği, bir kişi de <strong>yaş</strong>ının küçük olması nedeniyle elci tarafından çalıştırılmadığı<br />
ve sektör değiştirdiği için hiçbir gruba dâhil edilemediğinden, değerlendirme 137 kişi<br />
üzerinden yapılmıştır (Tablo 17).<br />
65
Tablo 17. Çocuk işçilerin sektör değişikliği yapma nedenlerinin dağılımı<br />
Sektör Değişikliği Yapma Nedeni Sayı %<br />
İşyeri Ortamı Sağlıksız Olduğu İçin<br />
İşyerinde İstismara Uğradığı İçin<br />
Az Ücret Verildiği ve/veya Parasını Alamadığı<br />
İçin<br />
Aile ve Arkadaşları ile Beraber Aynı İşte<br />
Olmak İçin<br />
Yeniden Okula Başlamak İçin<br />
Çalıştığı İşyeri Kapandığı İçin<br />
Çocuk Şube Polisi Denetiminden Kaçmak İçin<br />
Toplam<br />
66<br />
42 30,6<br />
32 23,4<br />
32 23,4<br />
16 11,7<br />
6 4,4<br />
5 3,6<br />
4 2,9<br />
137 100,0
4.5.5. Çocuk İşçilerin Etkilendiği İstismar Tipleri<br />
Araştırmaya katılan çocukların <strong>15</strong>0’si (% 88,8) erkek, 19’u (% 11,2) kız olmak<br />
üzere toplam 169’u (% 48,3) istismar tiplerinden en az birine maruz kaldığını, 181’inin<br />
(% 51,7) ise istismara maruz kalmadıklarını ifade etmiştir. Çocuk işçilerin istismar<br />
tiplerinin cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde; psikolojik istismar (azar, küfür,<br />
hakaret, tehdit v.b.) maddelerini 149’ı erkek, 18’i kız, olmak üzere toplam 167 (% 47,7)<br />
çocuk, fiziksel istismar (dayak, tokat, itilme v.b.) maddelerini 88 (% 25,1) erkek çocuk,<br />
cinsel istismar maddesini 2’si erkek, 1’i kız olmak üzere toplam 3 (% 0,9) çocuk<br />
belirtmiştir. Kız çocukları, fiziksel istismar tiplerinden hiç birine maruz kalmadıklarını<br />
bildirmişlerdir. Çalıştırılmalarının yasak olduğu <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda çalıştıkları için<br />
araştırmaya katılan bütün çocukların ekonomik istismara uğradığı kabul edilmiştir. Hem<br />
fiziksel hem psikolojik istismar kabul edilen madde kullanımı baskısı görmek, sadece 9<br />
(% 5,3) erkek çocukta belirtilmiş olup, kız çocukları tarafından bildirilmemiştir(Tablo<br />
18).<br />
Tablo 18. Çocuk işçilerin etkilendiği istismar tiplerinin dağılımı (n=169)<br />
İstismar Tipleri<br />
67<br />
Sayı*<br />
Psikolojik istismar(Azar, Küfür, Hakaret) 167 98.8<br />
Fiziksel istismar(Dayak, Tokat, İtilme) 88 52.1<br />
Cinsel istismar 3 1.8<br />
*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />
%
4.5.6 Çocukları İstismar Eden Kişiler<br />
Çalışan çocukları istismar eden kişilerin çocukların cinsiyetine göre dağılımı<br />
incelendiğinde; istismara uğrayan çocuklardan 79’u erkek, 11’i kız toplam 90 (% 55,9)<br />
çocuk “işyerindeki yöneticiler”, 36’sı erkek, 3’ü kız toplam 39 (% 24,2) çocuk<br />
“arkadaşları”, 12’si erkek, 4’ü kız toplam 16 (% 10,0) çocuk “müşteriler”, 7’si erkek,<br />
1’i kız toplam 8 (% 4,9) çocuk “polisler”, 5 (% 3,1) erkek çocuk “sokakta <strong>yaş</strong>ayan<br />
çocuklar”, 3 (% 1,9) erkek çocuk “kardeşleri” tarafından istismar edildiklerini<br />
belirtmişlerdir. İstismara uğrayan 169 (% 48,3) çocuktan 8 (% 4,7) erkek çocuğu bu<br />
soruyu yanıtlamak istemediği için değerlendirme 161 çocuk üzerinden yapılmıştır.<br />
Çocuklar en fazla “işyerlerindeki yöneticiler” (işveren, usta, kalfa, elci v.s.) daha sonra<br />
sırayla “iş arkadaşları” ve “müşteriler” tarafından istismar edilmektedir (Tablo 19).<br />
Tablo 19. Çocuk işçileri istismar eden kişilerin çocukların cinsiyetine göre dağılımı<br />
İstismar Eden Kişiler<br />
Erkek<br />
Cinsiyet<br />
68<br />
Kız<br />
Toplam<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />
İşyerindeki Yöneticiler 79 55,6 11 57,9 90 55,9<br />
İş Arkadaşları 36 25,3 3 <strong>15</strong>,8 39 24,2<br />
Müşteri 12 8,5 4 21,1 16 10,0<br />
Polis 7 5,0 1 5,2 8 4,9<br />
Sokakta Yaşayan Çocuklar 5 3,5 - - 5 3,1<br />
Kardeşleri 3 2,1 - - 3 1,9<br />
Toplam** 142 88,2 19 11,8 161 100,0<br />
* : Sütün %<br />
** : Satır %
4.5.7. Çocuk İşçilerin İşlerinden Memnuniyetleri<br />
Çocuk işçilerin işlerinden memnuniyetlerinin sektörlere göre dağılımı<br />
incelendiğinde; 10’u tarım, 92’si mobilya,13’ü sokakta çalışan çocuk olmak üzere<br />
toplam 1<strong>15</strong> (% 32,9) çocuk işinden memnun olduğunu, 90’nı tarım, 8’i mobilya, 137’si<br />
sokakta çalışan çocuk olmak üzere toplam 235 (% 67,1) çocuk işinden memnun<br />
olmadığını belirtmişlerdir. Mobilya sektöründe çalışanların % 92’si işinden memnun<br />
iken, tarım sektöründe çalışanların % 10,0’u ve sokakta çalışanların % 8,7’si memnun<br />
olduklarını belirtmişlerdir. Tarım, mobilya ve sokak sektöründe çalışan çocuklar,<br />
memnuniyet düzeyi açısından karşılaştırıldığında; sadece mobilya sektöründe<br />
çalışanların işlerinden memnun olduğu ve sektörler arasındaki farkın istatistiksel olarak<br />
anlamlı olduğu bulunmuştur (Tablo 20, p
4.5.8. Çocuk İşçilerin Gelecek Beklentileri<br />
Çocukların yaptıkları işten gelecekteki beklentileri sorgulandığında, 350 çocuğun,<br />
189’u (% 54,0) geleceğe dair beklentileri olmadığını söylemiştir. Tarım sektöründen 34,<br />
mobilya sektöründen 85, sokakta çalışan çocuklardan 42 olmak üzere toplam 161<br />
(%.46,0) çocuk, yaptıkları işlerden geleceğe dair beklentileri olduğunu belirtmişlerdir.<br />
Tarım sektöründe ve sokakta çalışan çocuklarda para biriktirip okumak sırayla % 70,6<br />
ve % 73,8 ile, mobilya sektöründe ise meslek sahibi olmak % 57,7 ile işlerinden gelecek<br />
beklentilerinde birinci sırayı almaktadır. Yapılan incelemede; tarım, mobilya ve sokak<br />
sektöründe çalışan çocuklar yaptıkları işten geleceğe dair beklentileri açısından<br />
karşılaştırıldığında, sadece mobilya sektöründe çalışan çocukların beklenti düzeylerinin<br />
yüksek olduğu (% 85,0) saptanmıştır. Tarım ve sokak sektörlerinde çalışan çocukların<br />
gelecek beklentilerinin karşılanmadığı (tarım % 34,0, sokak % 28,0) tespit edilmiştir<br />
(Tablo 21, p
4.5.9. Çocuk İşçilerin Gelir Çeşitleri<br />
Çocuk işçilerin gelir çeşitlerinin sektörlere göre dağılımları incelendiğinde; günlük<br />
gelir çeşidi toplamda % 16,3 ile tarım, % 40,9 ile sokak sektöründe, haftalık gelir çeşidi<br />
% 25,4 ile mobilya sektöründe birici sırayı almaktadır. Çocuklar, günlük ve haftalık<br />
para ödenmesinin kendileri için daha güvenli olduğunu, özellikle tarım sektöründe<br />
yaygın olan sezonluk gelir çeşidinde, aile reisi olan babalarının ailede çalışan tüm<br />
bireyler üzerinden anlaşarak mevsim sonunda parayı eşi ve çocukları adına aldıklarını<br />
belirtmişlerdir(Tablo 22).<br />
Tablo 22. Çocuk işçilerin gelir çeşitlerinin sektörlere göre dağılımları<br />
Tarım Mobilya Sokak Toplam<br />
Gelir Çeşitleri<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />
Günlük 57 57,0 4 4,0 143 95,3 204 58,3<br />
Haftalık 1 1,0 89 89,0 5 33,3 95 27,1<br />
Aylık - - 2 2,0 - - 2 0,6<br />
Sezonluk 41 41,0 - - - - 41 11,7<br />
Ücretsiz aile işçisi 1 1,0 5 5,0 2 1,3 8 2,3<br />
Toplam** 100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />
* : Sütün %<br />
** : Satır %<br />
71
4.5.10.Çocukların Kazandığı Parayı Değerlendirme Şekilleri<br />
Çocukların bütün paralarını kardeşlerinin okul ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak<br />
için kullanmaları, parayı alarak hepsini ebeveynlerine vermeleri ya da ebeveynlerin<br />
çocuğu dışlayarak işvereninden parayı çocuk adına alması birinci grupta, çocuğun<br />
parasının bir kısmını ailesine nakit vermesi veya bir kısmıyla ailenin diğer fertleri için<br />
harcama yapması (kardeşlerini okutması, evin ihtiyaçlarına katkı için alışveriş, kira<br />
veya borçlarını ödemek için kullanması v.s.gibi) ikinci grupta, giyim, yemek v.s.gibi<br />
kişisel gereksinimleri, öğrenimi, hobileri için yalnızca kendisine parasını harcaması<br />
veya biriktirmesi üçüncü grupta toplanmıştır. Ücretsiz çalışan sekiz çocuk ise çalışıp<br />
ailesinden hiç para almadığı için hepsini ailesine veriyor <strong>grubu</strong>nda değerlendirilmiştir.<br />
126’sı erkek, 47‘si kız olmak üzere toplam 173 (% 49,4) çocuk büyük bedeller ödeyerek<br />
kazandıkları paranın hepsini ailelerine vermektedir. Parasının hepsini ailesine veren<br />
çocukların 63’ü (% 36,4) annesine verdiklerini, 107’si (% 61,9) babasına verdiklerini<br />
veya babası tarafından alındığını, 3’ü (% 1,7) ise büyük kardeşlerine verdiklerini<br />
belirtmişlerdir. Çocuklar; annelerinin aldığı parayı çoğunlukla evin giderleri ve diğer<br />
kardeşlerinin eğitim masrafları için kullandıklarını, babanın ve büyük kardeşlerin ise<br />
kendi kişisel giderleri için kullandıklarını belirtmişlerdir. Başka bir açıdan bakılırsa bu<br />
173 çocuğun aileleri için çalışan sekiz ücretsiz çocuktan ekonomik anlamda hiçbir farkı<br />
olmadığı, sosyal anlamda ise daha kötü olduklarını söyleyeb<strong>ili</strong>riz. Tarım, mobilya ve<br />
sokak sektöründe çalışan çocuklar, kazandıkları parayı değerlendirmeleri açısından<br />
karşılaştırıldığında; tarım sektöründe çalışan çocukların aldıkları parayı büyük oranda<br />
ailelerine vermeleri ve yalnızca kendine kullanmaları açısından anlamlı derecede farklı<br />
oldukları saptanmıştır ( Tablo 23, p=0,001 ).<br />
72
Tablo 23. Çocuk işçilerin kazandığı parayı değerlendirme şeklinin sektörlere göre dağılımı<br />
Parayı<br />
Değerlendirme<br />
Şekilleri<br />
Hepsini ailesine<br />
verenler<br />
Kendisi ve ailesi<br />
için kullananlar<br />
Hepsini kendisi için<br />
kullananlar<br />
Toplam**<br />
Sektör<br />
Tarım Mobilya Sokak<br />
73<br />
Toplam<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />
60 60,0 45 45,0 68 45,3 173 49,4<br />
<strong>15</strong> <strong>15</strong>,0 40 40,0 55 36,7 110 31,4<br />
25 25,0 <strong>15</strong> <strong>15</strong>,0 27 18,0 67 19,2<br />
100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />
* : Sütün % χ 2 =18, 2 sd=4 p=0,001<br />
** : Satır %<br />
Tarım sektöründe çalışan çocukların <strong>yaş</strong>adıkları konut tipi ile kazandıkları parayı<br />
değerlendirme şekilleri karşılaştırıldığında; çadırda <strong>yaş</strong>ayan çocukların paralarının<br />
hepsini ailelerine kullanmaları (% 88,0) ile tarım sektöründe çalışıp da diğer (müstakil<br />
ev, gecekondu, apartman katı) konut tiplerinde <strong>yaş</strong>ayan çocukların paralarının hepsini<br />
ailelerine kullanmaları (% 50,7) arasındaki istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur.<br />
(Tablo 24, p
4.5.11. Çocuk İşçilerin Çalışma Saatleri<br />
Çocuk işçilerin çalışma saatlerinin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde; tarım<br />
sektöründe çalışan çocukların çalışma sürelerinin ortalaması: 10,3±2,3 olup, en kısa<br />
süre: 2, en uzun süre: 13 saattir. Mobilya sektöründe çalışan çocukların çalışma<br />
sürelerinin ortalaması: 6,9±2,5 olup, en az süre: 3, en uzun süre: 12 saattir. Sokakta<br />
çalışan çocukların çalışma sürelerinin ortalaması 5,1±1,8 olup, en az süre: 2, en uzun<br />
süre: 12 saattir. Tarım, mobilya ve sokak sektörleri çalışma saatleri açısından<br />
karşılaştırıldığında; tarım sektörü ile mobilya sektöründe ve sokakta çalışan çocukların<br />
çalışma saatleri arasındaki istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur (Tablo 25, p
4.6. Çocuk İşçilerin Boş Zamanlarını Değerlendirmeleri<br />
Çocukların boş zamanlarında düzenli ya da ara sıra yaptıkları aktiviteler için; 7-<strong>15</strong><br />
<strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda okuyan çocukların sıkça yaptıkları b<strong>ili</strong>nen ders dışı kitap okuma, bisiklete<br />
binme, sinemaya gitme, maça gitme, arkadaşlarıyla dolaşma, top oynama (yakar top,<br />
istop gibi yöresel, basketbol, voleybol gibi üniversal top oyunları) resim yapma, müzik<br />
dinleme, müzik aleti kullanma, TV izleme, bilgisayar kullanma, spor<br />
egzersizleri(okul/klüp takımlarında düzenli yapılan voleybol, basketbol, handbol,<br />
jimlastik v.b.gibi), ev işleri yapma, arkadaşlarıyla oyun oynama, gazete, dergi okuma,<br />
sergi, fuar gezme v.b. gibi aktiviteler tespit edilmeye çalışılmıştır. Çocukların 341’i<br />
(%97,4) kısıtlı da olsa okulun ve çalışma hayatının dışında boş zamanlarının olduğunu<br />
ve bazı aktivitelerde bulunabildiklerini, 9’u ise (% 2,6) hiç boş zamanının olmadığını<br />
belirtmiştir. Çocuklarda, televizyon (TV) izleme, 202 (% 57,7) çocuğun boş zaman<br />
aktivitesi olarak belirtilerek birinci sırayı almıştır. Ev işlerine en çok yardım eden sektör<br />
sokakta çalışan çocuklardır ve bunların çoğunluğu kız çocuklarıdır. Fakat tümünün<br />
erkek çocuklarından oluştuğu mobilya sektöründeki çocukların birisi (% 1,6) tek çocuk<br />
olduğu, babasının olmaması ve annesinin hasta olması, ikisi (% 3,1) ise kız<br />
kardeşlerinin olmaması sebebiyle (b<strong>ili</strong>nçsiz de olsa <strong>toplumsal</strong> cinsiyet öğretilerini<br />
aşarak) ev işlerine yardım ettiklerini belirtmişlerdir. Çocukların toplamda 78’i (% 22,3)<br />
ders dışı kitap okuduğunu; ders dışı kitap okuyanların 62’si (% 79,5) kitap okumayı<br />
sevdiklerini fakat satın almadıkları için bu kitapları okul kütüphanesinden, gençlik<br />
merkezlerinden ve/veya “Adana Toplumsal Destek Merkezi”nden temin ettiklerini,<br />
16’sı (% 20,5) ise ders dışı kitapları öğretmenlerinin okumalarını zorunlu tutarak<br />
verdikleri için okuduklarını belirtmişlerdir. Kitap okuma 48 (% 61,5) çocuk ile en fazla<br />
sokakta çalışan çocuklarda, 12 (% <strong>15</strong>,4) çocuk ile en az mobilya sektöründe çalışan<br />
çocuklardadır. Gazete, dergi okuyan, bilgisayar ve müzik aleti kullanabilen çocukların<br />
en fazla olduğu sektör, sokakta çalışan çocukların <strong>grubu</strong>dur. Sokakta çalışan çocuklar,<br />
bu aktiviteleri tamamen gençlik merkezleri sayesinde yapabildiklerini belirtmişlerdir.<br />
Çocukların çoğunluğunun sinemayla tanışması okullarda kurulan “Çok Amaçlı<br />
Kullanılan Toplantı Salonu”nda yapılan film gösterileriyle olmuş; içlerinden sadece 3’ü<br />
(% 0,9) sinema salonuna giderek film izlemiştir (Tablo 26).<br />
75
Tablo 26. Çocuk işçilerin boş zamanlarını değerlendirme durumları<br />
TV İzleme<br />
Top Oynama<br />
Aktiviteler<br />
Arkadaşlarıyla Dolaşma<br />
Arkadaşlarıyla Oyun<br />
Oynama<br />
Kitap Okuma<br />
Ev İşleri Yapma<br />
Müzik Dinleme<br />
Sergi, Fuar Gezme<br />
Bilgisayar Kullanma<br />
Bisiklete Binme<br />
Maça Gitme<br />
Resim Yapma<br />
Müzik Aleti Kullanma<br />
Spor Egzersizleri<br />
Gazete, Dergi Okuma<br />
Sinemaya Gitme<br />
*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />
Tarım<br />
(n=96)<br />
76<br />
Sektörler<br />
Mobilya<br />
(n=99)<br />
Sokak<br />
(n=146)<br />
Toplam<br />
(n=341)<br />
Sayı* % Sayı* % Sayı* % Sayı* %<br />
45 46,9 69 69,7 88 60,3 202 59,2<br />
48 50,0 69 69,7 70 47,9 187 54,8<br />
28 21,2 48 48,5 51 34,9 127 37,2<br />
<strong>15</strong> <strong>15</strong>,6 36 36,4 38 26,0 89 26,0<br />
18 18,7 12 12,1 48 32,9 78 22,9<br />
19 19,8 3 3,0 42 28,8 64 18,8<br />
<strong>15</strong> <strong>15</strong>,6 11 11,1 21 14,4 47 13,8<br />
- - - - 42 28,8 42 12,3<br />
8 8,3 7 7,0 <strong>15</strong> 10,3 30 8,8<br />
7 7,3 11 11,1 88 60,3 28 8,2<br />
1 1,0 <strong>15</strong> <strong>15</strong>,2 10 6,8 22 6,4<br />
9 9,4 6 6,0 6 4,1 22 6,4<br />
- - - - 7 4,8 7 2,0<br />
2 2,0 3 3,0 7 4,8 7 2,0<br />
1 1,0 4 4,0 2 1,4 7 2,0<br />
- - 1 1,0 2 1,4 3 0,9
4.7. Çalışan Çocukların Eğitim Süreci<br />
4.7.1.Çocuk İşçilerin Eğitim Durumları<br />
Çocukların eğitim durumları incelendiğinde, 330 (% 94,3) çocuğun ilköğretime<br />
devam ettiği, 20 (% 5,7) çocuğun sadece çalıştığı tespit edilmiştir. Çocuk işçilerin<br />
eğitim durumlarının cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde; birinci sırada 167’si erkek,<br />
41’i kız toplam 208 (% 60,4) çocuğun; hafta içi yarım gün, hafta sonu ve yaz tat<strong>ili</strong>nde<br />
tam gün çalışarak, okula devam ettiği görülmektedir. Daha sonra sırayla 55’i erkek, 18’i<br />
kız toplam 73 (% 21,0) çocuğun; yıl içinde sadece hafta sonu ve yaz tat<strong>ili</strong>nde tam gün<br />
çalışarak okula devam ettiği, 36’sı erkek, 13’ü kız toplam 49 ( % 14,0) çocuğun; sadece<br />
yaz tat<strong>ili</strong>nde tam gün çalışarak yıl içinde sadece okula gittiği, 8’i erkek, 6’sı kız toplam<br />
14 (% 4,0) çocuğun; eğitimini yarıda bırakarak haftanın 6 günü tam gün çalıştığı, 3’ü<br />
erkek, 3’ü kız olmak üzere toplam 6 (% 0,6) çocuğun ise hiç okula gitmediği ve sadece<br />
çalıştıkları tespit edilmiştir. Öğrenimine devam ederek çalışma, erkek çocuklarında<br />
fazla iken, sadece çalışma kız çocuklarında daha fazla olduğu tespit edilmiştir.<br />
Çocukların eğitim durumlarının sektörlere dağılımı incelendiğinde, sektörler arasında<br />
anlamlı fark bulunamamıştır (p>0,05). Çocukların eğitim durumları, cinsiyet ile<br />
karşılaştırıldığında, kız çocuklarında okula gitmeme ve okulu terk etme açısından<br />
anlamlı derecede fark bulunmuştur ( Tablo 27, p
4.7.2. Çocukların Okulu Bırakma/Gitmeme Nedenleri<br />
Araştırmaya katılan 269 erkek çocuğunun 11’i (% 4,0), 81 kız çocuğunun 9’u<br />
(%11,1) ilköğretime devam etmemektedir. Bu çocuklardan 6’sı erkek, 3’ü kız toplam 9<br />
(% 45,0) çocuğun ailesine ekonomik yardım için tam gün çalışmak zorunda olması, 2’si<br />
erkek, 1’i kız toplam 3 (% <strong>15</strong>) çocuk okula ilgi duymaması, 1’i erkek, 2’i kız toplam 3<br />
(% <strong>15</strong>) çocuk okul masraflarının fazla olması, 1 (% 5,0) erkek çocuğun köyünde okul<br />
olmaması, 1’i erkek 1’i kız toplam 2 (% 10,0) çocuğun sağlık problemi ( Kr. Bronşit)<br />
olması, 2’sinin (% 10,0) ise kız çocuğu olmaları nedeniyle okula gönderilmedikleri için<br />
eğitimlerine hiç başlayamamış veya yarıda bırakmışlardır(Tablo 28).<br />
Tablo 28. Çocukların okulu bırakma/gitmeme nedenlerinin cinsiyete göre dağılımı<br />
Cinsiyet<br />
Okulu Bırakma/Gitmeme<br />
Nedenleri<br />
Erkek Kız<br />
78<br />
Toplam<br />
Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />
Ailesine Ekonomik Yardım<br />
Zorunluluğu<br />
6 54,5 3 33,4 9 45,0<br />
Okula İlgi Duymaması 2 18,2 1 11,1 3 <strong>15</strong>,0<br />
Okul Masraflarının Fazla Olması 1 9,1 2 22,2 3 <strong>15</strong>,0<br />
Sağlık Problemi 1 9,1 1 11,1 2 10,0<br />
Kız Çocuğu Olması - - 2 22,2 2 10,0<br />
Köyünde Okul Olmaması 1 9,1 - - 1 5,0<br />
Toplam**<br />
* : Sütün %<br />
** : Satır %<br />
11 55,0 9 45,0 20 100,0
4.7.3. Çocukların Eğitimle İstedikleri Meslekler<br />
Çocukların eğitimle istedikleri mesleklerin cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde;<br />
hem erkek çocuklarının, hem de kız çocuklarının ilk tercih ettikleri mesleğin,<br />
öğretmenlik olduğu görülmektedir. Çocukların istedikleri mesleklerden tıp<br />
doktorluğunun ikinci sırada yer aldığı, üçüncü sırayı erkek çocuklarda polis olma isteği<br />
alırken, kız çocuklarda hemşire olma isteğinin aldığı görülmektedir. 10’u erkek, 5’i kız<br />
toplamda <strong>15</strong> (% 4,3) çocuğun; 10’u okumak istemediğini, 5’i henüz ne olmak<br />
istediklerine karar vermediklerini belirttikleri için değerlendirme 335 çocuk üzerinden<br />
yapılmıştır (Tablo 29).<br />
Tablo 29.Çocukların eğitimle mesleklerin cinsiyete göre dağılımı (n=335)<br />
Cinsiyet<br />
Meslek Grupları<br />
Erkek Kız<br />
79<br />
Toplam<br />
Sayı %** Sayı %** Sayı %**<br />
Öğretmen 69 26,6 37 48,7 106 31,6<br />
Tıp Doktoru 60 23,2 19 25,0 79 23,6<br />
Polis 51 19,7 3 3,9 54 16,1<br />
Mühendis 27 10,4 1 1,3 28 8,3<br />
Asker 16 5,4 - - 16 4,8<br />
Sağlık Teknisyeni,<br />
Hemşire<br />
2 0,8 13 17,1 <strong>15</strong> 4,5<br />
Avukat 9 3,5 1 1,3 10 3,1<br />
Diğerleri* 25 9,6 2 2,6 27 8,0<br />
Toplam*** 259 77,3 76 22,7 335 100,0<br />
*Diğerleri: B<strong>ili</strong>m Adamı, Futbolcu, Elektrikçi, Artist, Şarkıcı, Aşçı, Ressam, Pilot, Milletvek<strong>ili</strong>,<br />
Devlet Bakanı, Vali<br />
** :Sütün %<br />
*** : Satır %
4.7.4. Ebeveynlerin Çocukları İçin Eğitim Tercihleri<br />
Ebeveynlerin çocuklarının eğitimleri konusunda tercihlerini belirttiği dağılım<br />
incelendiğinde; çocuklar, 191 (% 54,6) ebeveynin çocuklarının hem çalışıp hem<br />
okumalarını, 127’si (% 36,3) sadece okumalarını, 21’i (% 6,0) sadece çalışmalarını<br />
tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Ebeveynlerin çocuklarının eğitim tercihlerinde,<br />
cinsiyetler arası fark anlamlı bulunamamıştır (p>0,05).<br />
4.7.5. Ailelerin Çalışan Çocuklarının Eğitimlerine Katkıları<br />
Ailelerin(anne, baba, kardeşler) çalışan çocuklarının eğitimlerine katkılarının<br />
dağılımı incelendiğinde; 217’si (% 62,0) ailesinin eğitimleriyle hiç ilgilenmediği, 133’ü<br />
(% 38,0) ise ailelerinin değişik şekilde eğitimlerine katkısı olduğunu belirtmiştir.<br />
Çocukların 190’ı (% 97,7) ailelerinin arada sırada öğretmenleriyle görüşerek, 111’i (%<br />
83,4) ödevlerine yardım ederek, 81’i (% 60,9) eğitim masraflarını karşılayarak, 70’i<br />
(%52,6) evde çalışması için uygun ortam yaratarak eğitimlerine katkıda bulunduklarını<br />
belirtmişlerdir. Bu katkılar, 97’sinin (% 72,9) kardeşleri, 21’inin (% <strong>15</strong>,8) annesi,<br />
<strong>15</strong>’inin (% 11,3) babası tarafından sağlanmaktadır (Tablo 30).<br />
Tablo 30. Ailelerin çalışan çocuklarının eğitimlerine katkılarının dağılımı (n=133)<br />
Katkı Şekilleri Sayı* %<br />
Arada sırada Öğretmenleriyle Görüşerek 130 97,7<br />
Ödevlerine Yardım Ederek 111 83,4<br />
Eğitim Masraflarını Karşılayarak 81 60,9<br />
Evde Çalışması İçin Uygun Ortam<br />
Yaratarak<br />
*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />
80<br />
70 52,6
4.7.6. Çocukların Çıraklık / Mesleki Eğitim Merkezleri İle İlg<strong>ili</strong> Bilgileri<br />
Çocukların Çıraklık / Mesleki Eğitim Merkezleri (ÇEM/MEM) ile ilg<strong>ili</strong> bilgi<br />
sahibi olma durumları incelendiğinde; çocukların 285’i (% 81,4) bu merkezleri hiç<br />
duymadıklarını, 65’i (% 18,6) duyduklarını ve azda olsa işlevleriyle ilg<strong>ili</strong> bilgilerinin<br />
olduğunu söylemişlerdir. Bilgi sahibi olanların en fazla olduğu sektör; 53 (% 53,0) ile,<br />
mobilya sektörü olarak belirlenmiş ve çocukların bu merkezlerle ile ilg<strong>ili</strong> bilgileri<br />
sektörler bazında karşılaştırıldığında, sektörler arası fark anlamlı bulunmuştur (Tablo<br />
31, p
4.7.7. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle İlg<strong>ili</strong> Yasalar Hakkındaki Bilgileri<br />
Çocukların çocuk işç<strong>ili</strong>ğiyle ilg<strong>ili</strong> yasalar hakkındaki bilgi sahibi olanlarının<br />
dağılımı incelendiğinde;<strong>15</strong>6’sı (% 44,6) TCK’nun 182.maddesi gereğince <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ına<br />
kadar çocukların çalıştırılmasının yasak olduğunu bilmediğini, 194’ü (% 55,4) ise<br />
bildiğini bildirmiştir. Bu bilgileri çocukların 71’i (% 36,6) Çocuk Şube Polisi’nden<br />
duyduklarını, 35’i (% 18,0) arkadaşlarından, 33’ü (% 17,0) okuldaki ders ve<br />
etkinliklerden, 25’i (%12,9) medyadan (TV, gazete, afiş, dergi), 20’si (% 10,3) aile ve<br />
akrabalarından, 10’u (% 5,2) işyerinden (işveren, usta, kalfa) duyduklarını<br />
belirtmişlerdir (Tablo 32).<br />
Tablo 32. Çocuk işç<strong>ili</strong>ğiyle ilg<strong>ili</strong> yasalar hakkında bilgilenme yerlerinin dağılımı<br />
Bilgilenme Şekli Sayı %<br />
Çocuk Şube Polisi 71 36,6<br />
Arkadaş 35 18,0<br />
Okul 33 17,0<br />
Medya 25 12,9<br />
Aile ve Akrabalar 20 10,3<br />
İşyeri 10 5,2<br />
Toplam 194 100,0<br />
82
4.8. Çocuk İşçilerin Sağlık Sorunları<br />
Tarım sektöründe çalışan çocukların, özellikle çadırda <strong>yaş</strong>ayanların genel<br />
görünümleri zayıf ve hatta bazıları kaşektik sayılabilecek özellikte, hijyenik vasıfları<br />
kötü görünümlü, ağız, tırnak, saç ve cilt temizlikleri yetersiz, giysileri hijyen ve koruma<br />
özelliklerini taşımayan yapıda idi. Çadırda <strong>yaş</strong>ayan çocukların hepsinde Pediculus<br />
capitis (saç biti) mevcut idi. Hatta çocukların bazılarının FM sırasında iç çamaşırlarının<br />
olmadığı, üzerlerinde yalnızca okul formalarının olduğu gözlendi. Çocuklar formalarını<br />
okul dışında da günlük kıyafet olarak kullandıklarını, hatta giysileri olmadığı için<br />
formalarıyla yattıklarını ifade ettiler. Tarım sektöründe çalışan fakat çadırda<br />
<strong>yaş</strong>amayanların hijyenleri daha iyiydi. Sokak sektöründe çalışanlar ve mobilya<br />
sektöründe çalışanların görünümleri tarımda çalışanlara göre daha düzgün fakat bu iki<br />
sektörde de özellikle okula devam etmeyenlerin ağız, tırnak, saç ve cilt temizlikleri<br />
yetersizdi.<br />
4.8.1. Çocuk İşçilerin Özgeçmişlerindeki Hastalıklar<br />
Çocukların sağlık problemleriyle ilg<strong>ili</strong> özgeçmişleri incelendiğinde; 64’ü (% 32,5)<br />
travma, 37’si (% 18,8) alerji, 36’sı (% 18,3) operasyon, 19’u (% 9,6) kronik bronşit, 9’u<br />
(% 4,6) besin zehirlenmesi, 5’i (% 2,5) böbrek hastalığı, 5’i (% 2,5) sarılık, 3’ü (% 1,5)<br />
sıtma geçirdiklerini belirtmişlerdir. Diğerleri <strong>grubu</strong>ndaki özgeçmiş hastalıkları; tarım<br />
ilaçları ile zehirlenme, şark çıbanı, astım, güneş çarpması, havale geçirmeyi<br />
içermektedir (Tablo 33).<br />
83
Tablo 33. Çocuk işçilerin özgeçmişlerindeki hastalıkların dağılımı (n=163)<br />
Geçirilen Önemli Hastalıklar** Sayı* %<br />
Travma (X59.0, S09.7, S93.3) 64 32,5<br />
Alerji (L23.5, L50.0, J30.1, J30.3) 37 18,8<br />
Operasyon (K37, I51.9, S93.3, K41) 36 18,3<br />
Kronik Bronşit (J40) 19 9,6<br />
Otit (H60.9, H60.5, H67.1, H67.0) 11 5,6<br />
Besin Zehirlenmesi (A05.8) 9 4,6<br />
Böbrek Hastalığı (N20.0, N20) 5 2,5<br />
Sarılık (R17) 5 2,5<br />
Sıtma (B54) 3 1,5<br />
Diğerleri (X49, J45, X32, B55, R56.0) 8 4,1<br />
* : Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />
**: ICD-10 kodları ile birlikte verilmiştir.<br />
4.8.2. Çocuk İşçilerin Madde İstismarları<br />
Çocukların 225’i (% 64,3) herhangi bir madde kullanmadıklarını, 113’ü (% 32,3)<br />
bir veya birden fazla madde kullandıklarını belirtmişlerdir. 12(% 3,4) çocuk bu soruya<br />
cevap vermek istemediği için değerlendirme 338 çocuk üzerinden yapılmıştır. 51 çocuk<br />
(% 40,8) ile ara sıra sigara içme şeklinde olan madde istismarı, birinci sırada yer<br />
almaktadır. Çocukların 31’i (% 24,8) düzenli içtiği için sigara alışkanlığı kazanmış<br />
durumdadır. Düzenli sigara içme oranı erkek çocuklarda % 10,8, kız çocuklarda<br />
%2,5’tur. Ailesi Mardin’den gelen çocukların çoğu bu alışkanlığı, Mardin <strong>ili</strong>nde<br />
özellikle kırsal bölgelerde, bayramlarda <strong>yaş</strong> ayırt edilmeksizin sigara ikram etme<br />
geleneğine bağlamışlardır. Çocukların 19’u (% <strong>15</strong>,2) arkadaş veya akrabaları olan<br />
çocuklarla ara sıra (yılda 5-6 kez) içtiklerini, 2’si (% 1,6) ise alkole ihtiyaç<br />
hissettiklerini düzenli olarak (haftada 2-3 kez) aldıklarını ifade etmişlerdir. Çocukların<br />
11’i (% 8,8) ara sıra tütün ürünü (tütün çiğneme, nargile), 3’ü (% 2,4) düzenli tütün<br />
ürün kullandıklarını belirtmişlerdir. Çocukların 3’ü (% 2,4) Narkotik ürün (Hap, Esrar,<br />
Tiner) kullandıklarını ifade etmişlerdir (Tablo 34).<br />
84
Tablo 34. Çocuk işçilerin madde istismar çeşitlerinin sektörlere göre dağılımı<br />
Madde Çeşitleri<br />
Tarım<br />
Sektör<br />
Mobilya Sokak<br />
Toplam<br />
(n=113)<br />
(n=21) (n=40) (n=52)<br />
Sayı* % Sayı* % Sayı* % Sayı* %<br />
Ara sıra sigara 5 23,8 11 27,5 35 67,3 51 45,1<br />
Düzenli sigara 8 38,0 17 42,5 6 11,5 31 27,4<br />
Ara sıra alkol 2 9,5 8 20,0 9 17,3 19 16,8<br />
Düzenli alkol - - 1 2,5 1 1,9 2 1,8<br />
Ara sıra tütün ürünleri 1 4,8 3 7,5 4 7,7 8 7,0<br />
Düzenli tütün ürünleri 7 33,3 2 5,0 2 3,8 11 9,7<br />
Narkotik<br />
(Hap, Esrar, Tiner)<br />
- - 2 5,0 1 1,9 3 2,7<br />
* : Birden fazla şık işaretlenmiştir<br />
85
4.8.3. Çocukların Son Yedi Gündeki Sağlık Sorunları<br />
Çocukların son yedi gündeki sağlık sorunları incelendiğinde; 5’i (% 1,4) soruya<br />
cevap vermemiş, 143’ü (% 41,5) şikâyetleri olduğunu, 202’si (% 58,5) herhangi bir<br />
sağlık problemi olmağını belirtmiştir. Sağlık problemi olan çocuklardan 83’ünde<br />
(%24,2) diş ağrısı şikâyeti birinci sırada, 67’sinde (% 19,5) cilt ile ilg<strong>ili</strong> şikâyetler ikinci<br />
sıradadır. Diğer şikâyetler üç sektörde farklılık gösterirken, tüm sektörlerde, çocuklar<br />
genelde her yerlerinin ağrıdığını (özellikle sırt, kol, bacak ve ayaklar) ve sabah yataktan<br />
kalkmakta bile zorlandıklarını ifade etmişlerdir Diğerleri; sarılık, uykusuzluk, kasık<br />
fıtığı, genital bölgede kaşıntı ve ağrıyı içermektedir (Tablo 35).<br />
Tablo 35. Çocukların son yedi gündeki sağlık sorunlarının dağılımı<br />
Sağlıkla İlg<strong>ili</strong> Şikâyetler Sayı* %<br />
Diş ağrısı 83 24,2<br />
Ciltte sıyrık, kaşıntı, kızarıklık, yara 67 19,5<br />
Yaygın ağrı 47 13,7<br />
Göğüs ağrısı, Öksürük, Nefes almada güçlük 33 9.6<br />
Baş ağrısı 28 8,1<br />
Göz ağrısı, Yakın ve uzağı görmede güçlük, Gece<br />
görmede güçlük<br />
27<br />
7,8<br />
Kulak, burun, boğaz ağrısı, İşitme kaybı,<br />
Burun kanaması<br />
23<br />
6,7<br />
Karın, Mide ağrısı, Dışkıda parazit 14 4,0<br />
Gece altını ıslatma, İdrar çıkışında yanma,<br />
Kasık ağrısı<br />
12<br />
3,5<br />
Diğerleri 9 2.6<br />
*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />
86
4.8.4. Çocuklar İşçilerin Fizik Muayene Sonuçları<br />
Yapılan fizik muayene sonunda; 50 (% 14,3) çocuğun ateşi ≥ 38 о C, 16 (% 4,6)<br />
çocuğun nabzı ritmik, taşikardik (≥100/dakika) idi. Kan basınçları hepsinde normal<br />
sınırlar içindeydi.<br />
Araştırılan çocukların ağırlıklarının ortalaması: 38,4±10,3 (min:18, max:85) kg, boy<br />
ölçümlerinin ortalaması: 144,4±0,1 (min:110, max:174) cm. olarak belirlenmiştir.<br />
Hesaplanan Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) ortalaması: 18,1 ± 2.6 (min:11,6, max:34,0)<br />
olarak saptanmıştır. VKI dağılımları incelendiğinde; 2<strong>15</strong>’inin (% 61,4) Zayıf: (VKİ= <<br />
18,50) , 130’unun (% 37,1) Normal: (VKİ=18,50- 24,99), 4’ünün (% 1,1) Hafif obez-<br />
Kilolu: (VKİ= 25,00- 29,99), 1’inin (% 0,4) Obez: (VKİ= ≥30,00) olduğu belirlenmiştir.<br />
Çalışan çocuklar obezite açısından karşılaştırıldığında; cinsiyetler arasında anlamlı fark<br />
saptanmamıştır (p>0.05). Mobilya sektöründe çalışanların 59’u (% 59,0) normal kilo<br />
sınırındadır ve VKİ yönünden sektör bazında karşılaştırıldığında; sektörler arası<br />
istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur(Tablo36, p
Çocukların 324’ünde (% 92,6) en az bir olmak üzere 436 sağlık sorunu tespit edildi. 26<br />
(% 7,4) çocukta herhangi bir hastalık belirtisine rastlanmadı. Çocuklarda diş sağlığıyla<br />
ilg<strong>ili</strong> patolojiler birinci sırayı (% 30,0) almaktaydı. Diğerleri içinde toplanan hastalık<br />
<strong>grubu</strong>; düz<strong>tabanlı</strong>k, görme kaybı, yumuşak doku travması, herpes labialis, vaginal<br />
candiazis, inmemiş testis, konjuktivit, bronşit, pnömoni gibi hastalıkları içermektedir<br />
(Tablo 37).<br />
Tablo 37. Çocuklar işçilerde en sık görülen hastalıkların dağılımı (n=324)<br />
Diş çürüğü (K02.9)<br />
Diş apsesi (K08.9.9)<br />
Diş kaybı (K08.1)<br />
Dermatit (L30.9)<br />
Enfekte Yara (B95.0)<br />
Laserasyon (B35.9)<br />
Güneş Yanığı (L55.9)<br />
Tonsilofarenjit (M79.19, J00, J02.9)<br />
Otit (H60.9, H60.5, H67.1, H67.0)<br />
Gripal Enf (J11.1)<br />
Sinüzit (J32.9)<br />
Myalji (M79.1)<br />
Hastalıklar** Sayı* %<br />
88<br />
131 30,0<br />
64 14,7<br />
42 9,6<br />
32 7,3<br />
Parazitoz (B89)<br />
Gastroenterit (A04.9, A08.4, A06) 29 6,7<br />
Görme Kusuru (H52.0, H52.1)<br />
İdrar Yolu Enfeksiyonu (N39.0, R30.0,R31.1, R30.9)<br />
Anemi (D64)<br />
Enürezis Noktürna (R32)<br />
28 6,4<br />
19 4,4<br />
17 3,9<br />
11 2,5<br />
Diğerleri (Q53.0, H54, M79.87, B00.9, N89.8, Q53.9,<br />
H10, J40, J17.0) 63 14,5<br />
* :Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />
** :ICD-10 kodları ile birlikte verilmiştir.
5.TARTIŞMA<br />
Çalışmamızda katılımcıların 269’u (% 76,9) erkek, 81’i (% 23,1) kız çocuğudur.<br />
TÜİK’nun 2006 Çocuk İşgücü Araştırması’nda; 6-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda istihdam edilen<br />
çocukların % 34’ünün kız, % 66’sının erkeklerden oluştuğu bildirilmiştir. 59 Çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ğinin en kötü biçimlerini oluşturan mevsimlik tarım, enformel sektör<br />
(çalışmamızda mobilya sektörü) ve sokak sektörlerinin üçünde de kız çocukların sayısı<br />
azdır. <strong>15</strong> Özellikle mobilya sektöründe çalışan çocukların hepsi erkektir. Çevik (1997);<br />
“Ankara Sokaklarında Çalışan Çocuklar Merkezi”ne gelen ve aynı zamanda eğitimine<br />
devam eden çocuklar arasında yaptığı çalışmasında, çalışan kız çocuğu sayısını sıfır<br />
olarak belirtmiş, bunun nedenini eğitim seviyesi düşük, köyde <strong>yaş</strong>ayan veya köyden<br />
şehre yeni göçmüş ailelerin kız çocuklarının eğitilmelerine ve çalıştırılmalarına ihtiyaç<br />
olmadığı düşüncesine bağlamıştır. 10 Kolaç’ın (2004) çalışmasında, sokakta çalışan<br />
çocukların oranını % 86,8 erkek, % 13,3 kız olarak belirtmesi de bulgularımızla<br />
uyumludur. 73 TÜİK’nun 2005/2006 verilerine göre; 3308 Sayılı Kanun gereği “Ağaç<br />
işleri ve Mobilya Kursları”na katılan <strong>15</strong>-22 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> 145 erkeğe karşın hiç kız katılımı<br />
olmamıştır. 74 Aynı dönemde “Halk Eğitim Merkezleri”nde yapılan “Mobilya<br />
Döşemeciği Kursları”nda <strong>15</strong>-22 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda katılan 353 katılımcının sadece 1’i<br />
kadındır. 74 Facchini (2009) Brezilya’da çalışan çocuklarda yaptığı araştırmasında; erkek<br />
çocuk oranını % 79, kız çocuk oranını % 21 olarak bildirmiştir. 75 Bu tek cinsl<strong>ili</strong>ğin<br />
nedenini, çalışma <strong>yaş</strong>amının bu bölümünde genel sektörün çalışma oranlarında olduğu<br />
gibi şartlarının çok ağır olmasına ve kızların gerek fiziksel gerek psikolojik özelliklerine<br />
uygun olmamasına bağlanabileceğini düşünüyoruz.<br />
Tarım ve sokak sektörlerinde çalışan kız çocuğu sayının az olmasının nedeni; babanın<br />
olmadığı veya gelirinin çok düşük olduğu durumlarda önce erkek evladın devreye<br />
girmesi, onlar da yetersiz kalırsa annenin devreye girmesi, en son çare olarak bekâr kız<br />
çocuklarının çalıştırılması olab<strong>ili</strong>r. Nitekim çalışmamızda tarım ve sokak sektöründe<br />
çalışan küçük <strong>yaş</strong>taki çocukların, özellikle annenin veya büyük bir kardeşin evde<br />
bulunamadığı ailelerde, ilk işe başlama nedenleri arasında güvenliği sağlamak amacıyla<br />
ya aileyle tarlaya ya da büyük kardeşleriyle birlikte sokağa gönderildiklerini<br />
belirlemiştik. Bunun çocuk işç<strong>ili</strong>ğine yansıması iki yönlü olmaktadır. Birincisi, çalışan<br />
çocukların kardeşlerinin kaderinin de çocuk işç<strong>ili</strong>ği konusunda kaçınılmazlığı, diğeri ise<br />
89
ilk işe başlama <strong>yaş</strong>ının dört-beş <strong>yaş</strong>lara çekilmesidir. Çalışmamızda çocukların ilk işe<br />
başlama <strong>yaş</strong>ını beş olarak tespit ettik. Çevik(1997) araştırmasında çalışan çocukların ilk<br />
işe başlama <strong>yaş</strong>ını altı olarak bildirmiştir. 10<br />
Çalışmamızda çocukların hiçbirinin ne işvereni ile bir yazılı sözleşmesi ne de<br />
yaptığı mevcut işten sosyal güvence hakkı vardı. Ailelerinden kaynaklanan sosyal<br />
güvencelerinin çoğunluğu işler durumda değildi. Ailelerin % 37,7’sinin hiçbir sosyal<br />
güvencesi yoktu, olanların % 56,0’ı yeşil karttı. Bu durum, çocukların sağlık<br />
hizmetlerinden yararlanmasını olumsuz etkileyen nedenlerin başında gelmektedir. Başer<br />
(1995) çalışmasında, çalışan çocukların ailelerinin % 37,9’unun herhangi bir sosyal<br />
güvencesi bulunmadığını, olanların ise yarıya yakının yeşil kart olduğunu bildirmiştir. 76<br />
Bayuğa ve ark. (2000) Ankara’da 280 sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocuk ve ailelerinde yaptığı<br />
tanımlayıcı çalışmalarında, sosyal güvencesi olmayanları % 36,6, olanlardan ise<br />
%43,3’ünü yeşil kart olduğunu bildirmiştir. 77 Bu çalışmalar, çocukları çalışan ailelerin<br />
sosyal güvencelerinin benzer olduğunu göstermesi açısından önemlidir.<br />
Çalışmamızın temel bulgularından birisi de çocuk işçilerin ebeveynlerinin eğitim<br />
düzeyi göstergeleridir. Çalışmamızda çocukların annelerinden % 65,1’i okuryazar<br />
değilken, babalarından % 26,7’sinin okuryazar olmadığını saptadık. Annelerle babaların<br />
eğitim düzeylerini karşılaştırdığımızda farkı anlamlı idi (p
Kadının eğitim düzeyinin düşüklüğü, ailede babanın otoritesinin artmasına neden<br />
olmaktadır. Babanın otoritesinin arttığı durumlarda ise çocukların çalışma riski<br />
artmaktadır. Bayuğa ve arkadaşları (2000) çalışmalarında, babanın eğitim durumunun<br />
düşüklüğünün kalifiye eleman olmayı engellediğini, bu durumun iş bulmalarını<br />
güçleştirdiğini, dolayısıyla işsiz kalabildiklerini ya da enformel sektörde geçici olarak<br />
çalışabildiklerini, bu sektörlerdeki düşük gelirleri ile evlerini geçindiremeyip<br />
çocuklarını çalıştırma risklerinin arttığını da belirtmişlerdir. 77 Delarrocha’nın (1995)<br />
yaptığı araştırmasında, Latin Amerika’da, reisi kadın olan aileler (anaerkil), erkek olan<br />
ailelere (ataerkil) göre daha yoksul olsalar dahi, kaynakların dağılımında daha eşitlikçi<br />
bir tutum sergiledikleri saptanmış, sınırlı kaynaklarına karşın, gelirlerinin daha büyük<br />
kısmını babaların aksine alkol, sigara vb. yerine evin giderleri ile çocuklarının eğitim,<br />
sağlık ve beslenmesine harcadıkları gösterilmiştir. 79 Biz de çalışmamızda annelerin<br />
çocuklarından aldıkları parayı evin giderleri ve eğitimleri için kullandıklarını saptayarak<br />
benzer sonuçlar aldık.<br />
Çalışmamızda çocuk işçilerin babaları sırasıyla en fazla mavi yakalı işçi,<br />
mevsimlik tarım işçisi ve esnaf/marjînal statüsüne ait olan bireylerdir ve babaların %<br />
17,7’si işsizdir. Bakar (2004) çalışmasında babanın çalışmamasının çocuk işç<strong>ili</strong>ğini 3,0<br />
kat arttırdığı bulmuştur. 77 Çatak (2006) ise çocuk işçilerde babanın işsiz olmasının<br />
çocuk işç<strong>ili</strong>ğini 13,4 kat daha fazla arttırdığını belirtmiştir. 41 Ülkemizde yapılan diğer<br />
çalışmalarda da, çocuk işçi babalarının büyük kısmını işçiler ve emekçilerin (zanaatkâr,<br />
esnaf, çiftçi) oluşturması beklenen bir durumdur. 1,80-82 Çünkü sosyal statü, ulusal<br />
gelirden alınan payı belirlemektedir. Çocuk işçi ailelerinin çoğunlukla işçi ve emekçi<br />
ailelerden oluşması, çocukları iş <strong>yaş</strong>amına iten temel faktör olarak görülmektedir. Ya<br />
işsiz ya da sosyal statüsü gereği ailesini geçindirecek kadar geliri olmayan aile reisi<br />
baba (birincil iş gücü) ailenin varlığını devam ettirebilmek ve refah durumunu arttırmak<br />
için çeşitli uyum mekanizmaları geliştirebilmektedir. Bu uyum mekanizmalarının<br />
başında ailede bağımlı kişi sayısının azaltılması, diğer bir deyişle çalışan kişi sayısının<br />
arttırılmasıdır. Ailede, işgücü piyasasına arz edilmeye hazır işgücü ise anne ve<br />
çocuklardır. Çalışmamızda çocuk işçilerin annelerinin çalışma durumunu düşük oranda<br />
(% 30,0) bulduk. Çatak (2006), Denizli <strong>ili</strong>nde yaptığı çalışmasında, çocuk işçilerin<br />
annelerinin çalışma durumunu yüksek oranda (% 76,8) bulmuştur. 41 Çalışmamız; bu<br />
ailelerin gelirlerinin yetersiz olması nedeniyle çocuğunu çalıştırdığını, çocuk işçi<br />
91
ailelerinde hem çocukların hem de annelerin işgücüne katıldıklarını göstermiştir. Fakat<br />
Çatak’ın çalışmasının aksine, çalışmamızda birincil işgücü olan babadan sonra ikincil<br />
işgücü olarak anne yerine çocuğun tercih edildiği görülmektedir. Bunun nedeni tekstil<br />
sektörünün ağırlıkta olduğu Denizli’de, kırsal, kız/kadın emek gücünün kullanılmasının,<br />
işgücü piyasasının temel özelliği olmasından kaynaklanab<strong>ili</strong>r. 41 Çalışmamızda enformel<br />
düzeyde çalışan kadınları da çalışıyor olarak değerlendirilmeye almamıza rağmen,<br />
çocuk işçi annelerinin % 70’ini ev hanımı olarak tespit ettik. Çalışmamızda olduğu gibi<br />
çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile ilg<strong>ili</strong> çeşitli çalışmalarda da annelerin büyük çoğunluğu (% 75.6-%<br />
92.2) “ev kadını” olarak bildirilmiştir. 81-86 Ancak Çatak (2006) çalışmasında enformel<br />
düzeyde çalışan kadınları da çalışıyor olarak değerlendirmesiyle birlikte farklı bir sonuç<br />
göze çarpmaktadır ve çocuk işçi annelerin sadece % 23.2’si ev kadınıdır. Bunun nedeni;<br />
kadın işçileri daha çok tercih eden tekstil sektörünün, yalnız fabrikalarda, KOBİ’lerde<br />
değil aynı zamanda evlerde de çok yaygın olarak yapılıyor olmasıdır. Nitekim<br />
çalışmamızda, çalışan annelerimizin % 76,9’u tarım işçisidir.<br />
Çalışmamızda, çocuk işçi ailelerinin % 96,3’ünde, araştırmaya katılan çocuk işçi<br />
dışında başka bir çocukta çalışmakta ve eve gelir getirmektedir. Daha da önemlisi, 13<br />
(% 3,7) ailenin geçiminin sadece çocuk/çocuklar tarafından sağlanmasıdır. Bu durum,<br />
yoksul işçi ve emekçi aileler için, çocuk emeğinin kullanımının <strong>yaş</strong>amsal öneme sahip<br />
olduğunun da göstergesidir. Karaarslan ve ark.’nın İstanbul’da dar gelirli ailelerin<br />
oturduğu beş mahallede yaptığı bir saha çalışmasında, çocuk emeğinin yoksul aileler<br />
için önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmaya göre, yoksul ailelerin gelirlerinin<br />
%17,5’i çalışan çocukların kazançları tarafından karşılanmaktadır. 87<br />
Çocuk işçiği sorununun temel nedenlerinin çoğu, ülkemizdeki iç göç<br />
nedenleriyle birçok yönden benzeşmektedir. Bu yüzden çocuk işç<strong>ili</strong>ği sorunun<br />
paylaşıldığı her yerde mutlaka göç konusu da gündeme gelmiştir. Araştırmamıza katılan<br />
çocukların % 36’sının Adana dışı illerde doğduğunu, fakat ailelerinin % 93,3’ünün<br />
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesindeki illerden göçle geldiklerini (nüfusa <strong>kayıt</strong>lı<br />
oldukları il) ve geldikleri yerlerin ilk üçünün sırayla % 33,4’ünün Mardin, % 22,3’ünün<br />
Şanlıurfa, % 8,9’unun Diyarbakır olduğunu belirlememiz bunu <strong>destek</strong>lemektedir. Adaş<br />
ve arkadaşları (2007), Gaziantep’te sokakta çalışan ve <strong>yaş</strong>ayan çocuklarda yaptığı<br />
çalışmada, çocuk ailelerinin % 95’inin başta Şanlıurfa olmak üzere Kahramanmaraş,<br />
92
Adıyaman gibi Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesindeki illerden göçle geldiklerini<br />
bildirmeleri bulgularımızla uyumludur. 88<br />
Çocukların ailelerinin göç etmelerinin % 54,2’sinin nedeninin iş aramak yani ekonomik<br />
olduğunu saptadık. Çalışmamızda terör nedenli göç oranını %8,3 olarak belirledik.<br />
Bilgin (2008) Diyarbakır’da yaptığı çalışmasında, çocukların ailelerinin % 81,8’inin<br />
yakın dönemde kente göç edenlerden oluştuğunu, ailelerinin göç etme nedenini<br />
doğrudan “terör ve güvenlik olayları” olarak belirtenlerin oranını % 42,8 olarak<br />
bulduklarını belirtmişlerdir. 89 Çatak (2006) çalışmasında çalışan çocukların ailelerin<br />
% 54,6’sının göçle geldiğini bulmuş, göç nedenlerinin % 97,4’ünü işsizlik/kötü <strong>yaş</strong>am<br />
koşulları/toprak yetersizliği <strong>grubu</strong> nedenleri olduğunu belirtmiştir. 41 Çalışmalardaki<br />
farkların iller arasındaki göç nedenlerinin farkından kaynaklandığı ve uzak illerdeki<br />
sonuçların göçün gerçek nedenlerini gösterdiği kanısındayız.<br />
Çalışmamızda, çocuk işçilerinin ailelerinin % 50,0’sinin kendi evlerine sahip<br />
olduğunu belirlenmiştir. Mobilya sektöründe çalışan çocukların ailelerinin % 70’inin ev<br />
sahibi olmasının, diğer sektörde çalışan çocuk ailelerine göre farklı olduğunu, bu farkın<br />
da anlamlı olduğu belirlenmiştir (p< 0001). İlk bakışta 175 (% 50,0) çocuğun ailesinin<br />
ev sahibi olması olumlu bir bulgu gibi geleb<strong>ili</strong>r ve çocukların en azından kira<br />
problemleri yok diye düşünmemize neden olab<strong>ili</strong>r veya aileler ev sahibi olduğu halde<br />
çocuklarını çalıştırmaya devam ediyor diye düşüneb<strong>ili</strong>riz. Fakat burada gözden<br />
kaçırılmaması gereken nokta, araştırmaya katılan çocukların % 10,6’sının ilk işe<br />
başlama nedeninin ailesinin aldığı ve/veya kiraladığı işyeri ev, arsa v.s. borçlarını<br />
ödemek olduğu, 18’inin (% 5,1) ise bu nedenle çalışmaya devam ettiğidir. Daha da<br />
kötüsü ise ailelerin en önemli giderlerinden birisi olan ev kirası ödeme zorunluluğu<br />
olmamasına rağmen geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarını çalıştırmak zorunda<br />
kalmalarıdır.<br />
Çalışmamızda çocukların aileleriyle <strong>yaş</strong>adıkları ev tiplerinin, % 48,0’inin<br />
müstakil ev, % 41,1’nin gecekondu, % 7,1’inin çadır, % 3,8 apartman katı olduğunu<br />
bulduk. Bayuğa ve arkadaşları (2000) çalışmalarında çocukların aileleriyle birlikte<br />
<strong>yaş</strong>adığı ev tipini % 86,6 gecekondu, % 13,4 apartman katı olarak bildirmiştir. 77 Oto ve<br />
arkadaşları (1998) Diyarbakır’da yaptıkları çalışmalarında, çalışan çocukların ailelerinin<br />
% 45,6’sının tek katlı gecekonduda oturduğunu bildirmişlerdir. 90 Bu farkın nedeni,<br />
çalışmamızda göçle gelen ailelerin % 49,7’sinin göç sürelerinin <strong>15</strong> yıldan fazla olması<br />
93
olab<strong>ili</strong>r. Çünkü kırsal kesimden kentsel alana göç eden bireyler, akraba ve<br />
arkadaşlarına, işyerlerine yakın olması, kültürlerine, ekonomilerine uygun olması gibi<br />
nedenlerle başlangıçta gecekondu bölgelerinde oturmayı tercih etmektedir. Daha sonra<br />
çocuklarını da çalıştırarak yerleşik düzene geçmek için arsa, ev sahibi olma girişiminde<br />
bulunup daha çok aile, akraba veya memleketlilerinin bulunduğu kenar mahallelerde<br />
kalabalık ailelerinin beraber <strong>yaş</strong>ayabilecekleri müstakil evler yaptırmaktadır. Bu özellik<br />
mevsimlik işçilerde çok çarpıcıdır. Önce çalıştıkları yere yakın dere kenarına kurdukları<br />
çadırlarda <strong>yaş</strong>ayan tarım işçileri, kazandıkları paralarla önce ev kiralayıp daha sonra ev<br />
sahibi olarak yerleşik tarım işç<strong>ili</strong>ğine devam etmektedirler. Nitekim çalışmamızdaki<br />
tarım sektöründe çalışan çocukların ailelerinden de bu şekilde Adana’ya yerleşerek<br />
yerleşik tarım işçisi olanlar mevcuttur.<br />
Çalışmamızda çocukların % 49,4’ü, ilk işe başlama ve çalışmaya devam<br />
etmelerinin birinci nedenini (% 55,7) “Aileye katkı sağlamak” olarak belirtmişlerdir.<br />
Engels (1878), çocukların “4-5” <strong>yaş</strong>larında çalışmaya başladıklarını, hatta 2 <strong>yaş</strong>ında<br />
çocukların bile çalıştırıldıklarına şahit olduğunu belirtmiştik. 91 . Fişek’in (1985),<br />
Ankara’da yaptığı araştırmasında çocukların çalışma nedenlerinden aileye ekonomik<br />
katkı sağlanmak istemesinin % 34,7 ile birinci sırayı aldığını belirtmesi çalışmamızla<br />
uyumludur. 39 Kolaç’ın (2004) çalışmasında, çalışma nedenleri arasında ilk nedenin<br />
aileye ekonomik katkı olarak (% 51,7) bildirmesi de bulgularımızla uyumlu olan diğer<br />
bir araştırmadır. 73<br />
Çalışmamızda en fazla işkolu değişikliği yapan çocukların sokak sektöründe<br />
çalışan çocuklar olduğu belirlenmiştir. Sokak sektöründe en çarpıcı işkolu değişikliği<br />
nedeni, polis tarafından birden fazla yakalanan çocukların daha az denetlenen sektörlere<br />
geçmesidir. Bu durum bize emniyet güçlerinin bile çocukları çalışmaktan<br />
vazgeçiremediğini sadece sektör değişikliği yapmalarına neden olduğunu<br />
düşündürmektedir.<br />
Çalışmamızda, çocukların % 55,9’u işyerindeki yöneticiler, % 24,2’si<br />
arkadaşları, % 10,0’u müşteriler, % 4,9’u polisler, % 3,1’i sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocuklar,<br />
%1,9’i kardeşleri tarafından istismar edildiklerini belirtmişlerdir. Yaklaşık 130 yıl önce<br />
Engels, İngiltere’nin Nottingham kentinde polis, din adamları ve sanayicilerin hem<br />
erkek hem de kız çocuklarını evlerinden gecenin herhangi bir saatinde çağırtarak<br />
çocukları cinsel istismara maruz bıraktıklarını belirtmiştir. 91 Kemal, 30 yıl önce<br />
94
yayınladığı ve çalışan çocuklarla yaptığı röportajlarını derlediği kitabında çocukların<br />
değişik şekillerde cinsel istismara maruz kaldığını belirtmiştir. 92 Bu sonuçlar da bize<br />
130 ve 30 yıl öncesiyle benzer sonuçların olduğunu göstermektedir. Kurt (2002),<br />
Mersin’de yaptığı çalışmasında, çalışan çocukların % 64,5’inin aile içinde istismara<br />
maruz kaldığını, bunun % 3,7’sinin sadece sözlü, % 96,3’ünün ise fiziksel istismar<br />
olduğunu, ailede istismarı en çok uygulayan kişinin baba olduğunu, % 64,7’sinin aile<br />
dışında istismara maruz kaldığını, bunun % 8,3’ünün sadece sözlü, % 91,7’sinin ise<br />
fiziksel istismar olduğunu, dışarıda istismarı en çok uygulayan kişinin öğretmen<br />
olduğunu, çocukların % 8,0’inin aile içinde veya sokakta cinsel istismara maruz<br />
kaldığını bildirmiştir. 93 Bu farkın nedeni, Kurt’un çalışmasını hem sokakta çalışan ham<br />
de sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocuklarla yapmasından kaynaklanmaktadır.<br />
Çalışmamızda çocukların % 32’si çalıştığı işten memnun olduğunu belirtmiştir.<br />
İşinden memnun olduğunu belirten çocukların % 92’si mobilya sektöründe çalışan<br />
çocuklardan oluşmaktadır. Tarım, mobilya ve sokak sektörünü işten memnuniyet<br />
açısından karşılaştırdığımızda sektörler arasındaki istatistiksel farkın mobilya<br />
sektöründe çalışan çocuklara bağlı olarak oluştuğu gözlenmiştir. Bunun nedeni, mobilya<br />
sektöründe çalışan çocukların hem okuyup hem çalışarak, bir meslek <strong>grubu</strong> elemanı<br />
olarak yetiştiğine inanmasıdır.<br />
Çalışmamızda çocukların % 46’sı şu anda yaptıkları işten gelecekteki<br />
beklentilerinin olduğunu belirtmiştir. Gelecekteki beklentilerini belirten çocukların<br />
%85’i mobilya sektöründe çalışan çocuklardan oluşmaktadır. Mobilya sektöründe<br />
çalışan çocukların % 57,7’si gelecekte işlerinden beklentilerini meslek sahibi olmak<br />
şeklinde belirtmişlerdir. Tarım sektöründekilerin % 70,6’sı ve sokakta çalışanların %<br />
73,8’i para biriktirip okuyabilecekleri için işlerinden memnun olduklarını<br />
belirtmişlerdir. Bu da tarımda çalışanların % 25,0 ile parayı kendisi için kullanma<br />
açısından diğer sektörlerden daha yüksek saptanmasına açıklık kazandırmaktadır. Başka<br />
bir deyişle çalışan çocuklar da gelecek kaygısı <strong>yaş</strong>amaktadırlar. Çocuklar bu kaygılarını<br />
ya meslek sahibi olmak ve/veya meslek sahibi olarak kendi işyerlerini açmak, ya da<br />
şimdi ki işlerden kazandıkları paranın onlara eğitim fırsatı vereceğine inanarak<br />
gidermeye çalışmaktadırlar. Nitekim Acar (2007) çalışmasında, çocukların % 20,0’sinin<br />
gelecekte devletten beklentilerini “iş beklentisi ve güvencesi”, çocukların % 37,2’sinin<br />
ailelerinden beklentilerini “işyeri/dükkân açması” olarak belirtmesi bulgularımızla<br />
95
uyumludur. Ayrıca Acar çocukların aldıkları ücretleri düşük bulmalarına karşılık<br />
“mesleği öğrenmek” amacıyla bu durumu sineye çektiklerini belirtmiştir. 40 Erbay’ın<br />
(2006) çalışmasında gelecekle ilg<strong>ili</strong> beklentileri % 27,7 ile işini kurmak istemesi olarak<br />
ilk sırada bildirmesi çalışmamızla uyumludur. 9<br />
Çalışmamızda, çocukların % 49,4’ü kazandıkları paranın hepsini aile<br />
fertlerinden birine verdiklerini belirtmişlerdir. Parasının hepsini ailesine veren<br />
çocukların % 36,4’ü annesine verdiklerini, % 61,9 babasına verdiklerini veya babası<br />
tarafından alındığını, 3’ü (% 1,7) ise büyük kardeşlerine verdiklerini belirtmişlerdir.<br />
Çocuklar annenin aldığı parayı çoğunlukla evin giderleri ve kardeşlerinin eğitim<br />
masrafları için kullandıklarını, babalarının ve büyük kardeşlerinin ise kendi kişisel<br />
giderleri için kullandıklarını belirtmişlerdir. Kolaç ve arkadaşlarının (2004) İstanbul’da<br />
yaptığı çalışmada, çocukların kazandıkları parayı, % 30,3’ünün annesine, % 44,9’unun<br />
babasına, % 3,4’ünün kardeşlerine verdiğini belirtmesi bulgularımızla uyumludur. 77<br />
Çevik(1997), çocukların % 82,1’inin kazandığı parayı ailelerine vererek<br />
değerlendirdiklerini bildirmiştir. 10 Araştırmamızda çalışan çocukların % 76,9’unun aile<br />
tipini çekirdek aile olarak belirtmiştik. Çocukların çoğunluğunun parasını aile ferdi<br />
olarak babaya vermesi bu çocukların ailelerinde her ne kadar geniş aile tipinden<br />
çekirdek aile tipine dönüşüm varsa da hala ataerkil yapının korunduğunu düşünmemize<br />
yol açmaktadır. Nitekim çalışmamızda; 13’ü eşinin ölümü, 7’si boşanma nedeniyle<br />
yalnız kalan 20 kadının sadece beşi anaerkil aile tipine sahiptir. Diğerleri ya eşinin ya da<br />
kendi ailesinden birilerinin yanına sığınarak ataerkil aile tipini devam ettirmektedir.<br />
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına (TNSA-2008) göre; ülkemizdeki hanelerin<br />
%87’sinde hane halkı reisi erkek, % 13’ünde kadın olarak bildirilmiştir. 94<br />
Çalışmamızda çocukların çalışma sürelerinin 12-13 saate kadar uzadığı<br />
belirlenmiştir. En uzun çalışma süreleri tarım sektöründe uygulanmaktadır. Açık<br />
ortamlarda kışın soğukta, yazın güneş ışınlarına maruz kalarak sıcak havada çalışmaları,<br />
uzun süre çevresel faktörlere maruz kalmaları, çocukların büyüme, gelişme ve<br />
sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Engels, kitabında kapalı ortamlarda 14-16 saat<br />
süreyle çalışan çocukların havasızlıktan bayıldığını belirtmiştir. 91 Ertem (2006) sokakta<br />
çalışan/<strong>yaş</strong>ayan çocuklarla yaptığı çalışmada, çocukların % 2,9 ‘unun 10 saatten daha<br />
uzun süreyle çalıştığını belirtmiştir. 95<br />
96
Çalışmamızda, çocuklarda kiş<strong>ili</strong>k gelişiminin üzerindeki olumsuz etkilerinin çok<br />
tartışıldığı şu günlerde, televizyon izlemek, 202 (% 57,7) çocuk ile boş zaman aktivitesi<br />
olarak birinci sırayı almıştır. Her koşulda, kısa sürede, çabuk ulaşılabilen, yetişkinlerle<br />
de paylaşılabilen, tatmin edici bir çocuk oyunu olan topla oynama, hala çocukların<br />
%53,4’ünün bedensel aktivite bazında en çok tercih ettiği etkinlik olarak ikinci<br />
sıradadır. Çocukların % 22,3 ile sık tercih ettiği aktivitelerden birisi de kitap okumadır.<br />
Tüm sektörlere kabaca bakıldığında, çocukların gerçekleştirdiği bütün aktivitelerin<br />
tamamında sokakta çalışan çocukların daha avantajlı olduğu tespit edilmiştir. Özelikle<br />
müzik aleti kullanma, sergi, fuar gezme gibi aktiviteleri sadece sokak çocuklarında<br />
bulunmuş, diğer iki sektörde bulunamamıştır. Bunun nedeni; Adana’da sokak çocukları<br />
için gerek kamu gerek sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan projeler, kurulan<br />
merkezler ve dernekler olab<strong>ili</strong>r. Çünkü çocukların çoğu, ders dışı kitaplarını, müzik<br />
aletini eline alma (hatta kursa gönderilme), yaz tat<strong>ili</strong> aktivitesi gibi birçok etkinliklerini<br />
bu kurum ve kuruluşlar sayesinde gerçekleştirebilmektedir. Çevik (1997) sokak<br />
çocuklarında yaptığı çalışmasında % 32,6 ile en yüksek aktivitenin spor yapmak (futbol,<br />
basketbol gibi top oyunları), ikinci sırada kitap okumak (% 25,7) olduğunu<br />
bildirmiştir. 10 Çevik’in aktiviteler arasında TV izlemeyi hiç değerlendirmediği göz<br />
önünde bulundurulacak olursa, çocukların aktivitelere katılım tercih ve oranları<br />
bulgularımızla uyumludur. Bahçecik ve arkadaşlarının (2000) yaptıkları çalışmada da<br />
çalışan çocukların % 50,1’inin spor yapma, % 34’nün sinema, % 10,6’nın kitap okuma,<br />
% 6,3’nün tiyatro, % 1’nin kütüphaneye gitme, % 21,2’nin ise arkadaşlarıyla dolaşmak,<br />
sergi gezmek gibi sosyal alışkanlıkları olduğu bildirilmiştir. 96<br />
Çalışmamızın en temel bileşeni eğitimdir. Çünkü ILO 2006 Türkiye sunumunda<br />
son yıllarda ülkemizde çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin azalmasının en önemli nedenini ilköğretim<br />
süresinin sekiz yıla çıkarılması olarak belirtmektedir. <strong>15</strong> Çalışmamızda, çocukların<br />
%94,3’ü hem çalışıp hem de eğitimine devam ederken % 5,7’si sadece çalışmaktadır.<br />
Ayrıca okula başlama/okul terk <strong>grubu</strong> olarak karşılaştırdığımızda; kızların erkeklere<br />
göre daha yüksek oranda görüldüğü ve aradaki istatistiksel farkın anlamlı olduğu<br />
saptanmıştır (p
ildirilmektedir. 59 TNSA-2008’e göre; 6-13 <strong>yaş</strong> çocukların % 93,0’ü ilköğretime devam<br />
etmektedir. 94 Önemli olan noktalardan birisi de zorunlu sekiz yıllık eğitim sonrasında<br />
çocuğun eğitimine devam edip etmeme konusundaki istekleri ve devam etmek<br />
isteyenlerin nasıl yönleneceğidir. Çocukların bazıları meslek eğitimi almak<br />
istemektedir. Ülkemizin ekonomik yapısındaki istihdam şartlarının yetersizliği ve<br />
üniversite mezunlarının bile işsiz kalmaları ya da iş bulmada sıkıntı çekmeleri,<br />
çocukların erken <strong>yaş</strong>ta meslek öğrenmek istemelerine, ailelerinin de bu durumu<br />
<strong>destek</strong>lemelerine yol açmaktadır.<br />
Çalışmamızda çocukların gelecekte çalışmak istedikleri meslekleri<br />
incelediğimizde beş grup dikkatimizi çekmektedir. Birinci grupta; toplumda saygınlığı,<br />
parası olan, toplumda büyük kabul gören doktorluk, avukatlık, mühendislik,<br />
öğretmenlik gibi meslekler bulunmaktadır. İkinci grupta; asayişi sağlayan polis, asker<br />
v.b gibi meslekler dikkatimizi çekmektedir. Üçüncü grupta; kısa sürede çalışma<br />
hayatına atılıp para kazanmalarını sağlayacak; sağlık memurluğu, hemşirelik,<br />
laborantlık görülmektedir. Dördüncü grupta; rant gelir getiren şarkıcılık, futbolculuk<br />
gibi medyatik meslekler vardır. Beşinci grup; bakan, vali, kaymakam gibi üst düzey<br />
yönetic<strong>ili</strong>k meslek gruplarıdır. Bu gruplara almadığımız meslek ise pilot olmaktır ve<br />
çalışan çalışmayan birçok erkek çocuğun hayalini süslemektedir. Fakat bunu hayata<br />
geçirmek isteğini sadece bir çalışan çocuk ifade etmiştir. Çocukların daha çok gelecek<br />
garantisi olan meslekler istedikleri saptanmıştır. Çalışmamızda çocukların % 66,6’sının<br />
birinci gruptaki meslekleri istedikleri tespit edilmiştir. Çevik’in (1997) çalışmasında<br />
çocukların olmak istedikleri meslekleri % 29,8 ile çalışmamızdaki birinci gruptaki<br />
meslekleri bildirmesi bulgularımızla uyumludur. 10<br />
Çalışmamızda çocukların ÇEM/MEM’leri ile ilg<strong>ili</strong> bilgi durumlarında en yüksek<br />
oranının (% 53,0) mobilya sektöründe olduğunu saptanmıştır. Tarım sektöründe<br />
çalışanların % 3,0’ünün, sokak sektöründe çalışanların ise sadece % 6,0’ının<br />
ÇEM/MEM hakkında kısıtlı bilgileri olduğunu saptadık. Bunun nedeni, çalışmamızdaki<br />
çocukların mobilyacılar sitesindeki işyerlerinde çalışıyor olması, ÇEM’nin ise<br />
mobilyacılar sitesi içinde bulunan binasında hizmet veriyor olmasıdır. Mobilyacılar<br />
sitesindeki ÇEM’in şehir <strong>merkezi</strong>ne uzak olması, tarım sektöründe çalışanların uzun<br />
çalışma süreleri ile şehir dışında tarla ve bahçelerde çalışmaları, sokakta çalışan<br />
98
çocukların ise işlerini şehir <strong>merkezi</strong>nde yapmaları gibi nedenlerle, bu sektördeki çalışan<br />
çocukların bilgilenemediği düşünülmüştür.<br />
Çalışmamızda çocukların % 38,0’i ailelerinin değişik şekilde eğitimlerine katkısı<br />
olduğunu belirtmiştir. Sadece ebeveyn olarak sorulsa idi, bu oran daha da düşük<br />
çıkab<strong>ili</strong>rdi, çünkü çocuklar eğitimleri esnasında yine en büyük desteği ağabey ve<br />
ablalarından almaktadırlar. Babaların çoğunun uzun süreli çalışmaları, annelerin büyük<br />
çoğunluğunun okuryazar olmadığı veya ilkokul terk olduğu göz önünde bulundurulacak<br />
olursa, bu durumun doğal bir süreç olduğunu söyleyeb<strong>ili</strong>riz.<br />
Bir yetişkin davranışı kabul edilen sigara içme, çocuk kimliğinin kaybolmasının<br />
bir göstergesidir ve sigaraya başlama, sosyal bir risk etmenidir. Çalışmamızda,<br />
çocukların düzenli sigara içmesi sıklığı toplamda % 24,8 olarak belirlenmiştir. Sigara<br />
içme, “7-12” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda % 4,2, “13-<strong>15</strong>” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda ise % 10,3 olarak<br />
bulunmuştur. Bu da birçok çalışmada olduğu gibi <strong>yaş</strong> ilerledikçe sigara içme sıklığının<br />
arttığını göstermektedir. Türkiye’de 13-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ta çocukların sigara içme prevalansının<br />
%10,9 olarak bildirilmesi çalışmamızla uyumludur. Yaşları 13-<strong>15</strong> arasında olan<br />
öğrencilerde sigara içme prevalansı tüm dünyada ortalama % 8.9 olup, Amerika Birleşik<br />
Devletleri’nde % 17.5, Avrupa’da % 17.9, Güneydoğu Asya’da % 4.3, Doğu<br />
Akdeniz’de de % 5 olarak bulunmuştur. 97 Erbaydar (2005) çalışmasında, ilkokul 7-8.<br />
sınıf hazırlık ve liseyi içeren öğrencilerin sigara içme sıklığı % 9,1 olarak bulmuş olup;<br />
bu oran erkeklerde % 11,9, kızlarda ise % 5,0 olarak bildirmiştir. 98 Atalay (2002),<br />
Etiopya’da çeşitli sektörlerde çalışan çocuklarında yaptığı olgu kontrol çalışmasında<br />
sigara içme sıklığını % 11,3 olarak bildirmiştir. 99 Acar (2007) çalışan çocuklarla yaptığı<br />
çalışmada, sigara içme sıklığını % 33,4 olarak bildirmiştir. 40 Bu yüksek farkın nedeni,<br />
Acar’ın çalışmasında özel günlerde ara sıra sigara kullananlarla, düzenli (her gün) sigara<br />
kullananları beraber değerlendirmesi olab<strong>ili</strong>r.<br />
Çalışmamızda çocukların belirttikleri son bir haftada var olan sağlık<br />
problemlerinin başında diş sağlığı ile ilg<strong>ili</strong> problemler (% 24,2) gelmekte daha sonra<br />
sırayla cilt ile ilg<strong>ili</strong> problemler, extremitelerle ilg<strong>ili</strong> problemler ve vücutta yaygın ağrı,<br />
üst ve alt solunum yolu ile ilg<strong>ili</strong> problemler, baş ağrısı olarak devam etmektedir. Çatak<br />
(2006) çalışmasında çocukların son <strong>15</strong> gündeki sağlık problemlerini sırayla solunum<br />
yolu hastalıkları, göz ile ilg<strong>ili</strong> problemler, psikolojik sorunlar, extremitelerle ilg<strong>ili</strong><br />
problemler ve baş ağrısı olarak bildirmiştir. 41 Son zamanlarda VKİ formülerinin<br />
99
çocuklarda, özellikle de büyüme çağındaki çocuklarda kullanılmasının yanlış sonuçlara<br />
yol açabileceği tartışılmaktadır. Obezitenin değerlendirilmesi için daha etk<strong>ili</strong> yöntemler<br />
kullanılması önerilmektedir. 100,101 Her ne kadar VKİ vücut yağlarının dolaylı ölçümü<br />
olsa da biz çalışmamızda VKİ değerlerimizi, çocukların beslenme, büyüme ve<br />
gelişmesine bir miktar ışık tutabilmek için kullandık. Çalışmamızda çocukların<br />
%61,4’ünün zayıf (VKİ=
ağrı, ÜSYE sorunları, göz sorunları, diş sorunları, cilt ve alerji, hepatit A, cinsel yolla<br />
bulaşan hastalık olarak bildirmiştir. 77 Sert (2006), İzmir’de yaptığı çalışmasında,<br />
çocukların % 41,2'sinin sağlık sorunu olduğunu, sağlık sorunu olan çocukların en büyük<br />
oranla (% 28,6) enfeksiyon hastalıklarına (kabakulak, kızamık, gribal enfeksiyon gibi)<br />
yakalandıklarını, % 11,4'ünün ise ağrı problemi olduğunu, çırakların özellikle bel ve sırt<br />
ağrıları ve göz hastalıklarını yaptıkları işe bağladığını bildirmiştir. 107 Engels (1878),<br />
çalışan çocukların diğer çocuklardan daha fazla miktarda ve besleyici yiyeceklere<br />
ihtiyacı olduğu halde, beslenme yetersizliğinden (çayın yanına ekmek yiyip aylarca et<br />
yüzü görmediklerini) dolayı zayıf, sıracalı, soluk yüzlü, narin, <strong>yaş</strong>ına göre kısa ve<br />
raşitik olduklarını, özellikle fabrikalarda çalışan çocukların uzun çalışma sürelerinden,<br />
sürekli iki büklüm oturarak iş yapmalarından dolayı çelimsiz, dar göğüs kafesli<br />
olduklarını ve yaptıkları iş gereği tüm bedeni, özellikle de gözleri zayıflattığını ve<br />
hemen hepsinin kırk <strong>yaş</strong>ına gelmeden gözlük taktığını (o günün şartlarında<br />
aydınlatmanın yeterli olmaması nedeniyle de), kız çocuklarında rahim fonksiyon<br />
bozukluğu (kansızlık, güç doğum, düşük) olduğunu belirtmiştir. Genelde çektikleri<br />
rahatsızlıkları halsizlik, bayılma, tüm vücutta yaygın ağrılar, kalp çarpıntısı, mide<br />
bulantısı, kusma, iştahsızlık, omurga bükülmesi, sıracalı (deride ve genellikle boyunda<br />
görülen, lenf düğümlerinin şişkinliği ile beliren tüberküloz türü 108 ) ve verem olarak<br />
belirtmiştir. 91 Balcıoğlu, çalışan çocukların sağlık durumlarına farklı bir boyutla<br />
yaklaşarak, kırdan kente göçle gelen, sağlık ve bölge planlaması altyapısının zayıf<br />
olduğu kenar mahallelerde, gecekondularda <strong>yaş</strong>ayan ailelerin çocukları olmaları<br />
nedeniyle, özellikle kentte en sık ölüm nedeni olan bulaşıcı hastalıklardan<br />
etkilendiklerini ve koruyucu hekimlik hizmetlerinden yeterince faydalanamadıklarını<br />
belirtmiştir. 29<br />
Bu çalışmaların hepsinde ve çalışmamızda da benzerleri bulunduğu gibi çalışan<br />
çocukların sağlık durumları; gerek beslenme yetersizlikleri, gerekse çalışma ortamı<br />
koşulları nedeniyle diğer koşullarda <strong>yaş</strong>ayan çocuklardan daha kötü durumdadır. Bu<br />
sağlık sorunları büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkilemekte sağlıksız ve eğitimsiz<br />
büyüyen bir toplum <strong>grubu</strong> olarak ortaya çıkmaktadır. Bu grup sürekli sağlık<br />
hizmetlerinden yararlanması gereken yani sağlık sorunları kronikleşen ve halk sağlığını<br />
tehdit eden bir grup olarak değerlendirilmelidir.<br />
101
6. SONUÇ ve ÖNERİLER<br />
Çocuk işç<strong>ili</strong>ğini etkileyen faktörler ile çalışan çocukların sağlık durumları ile ilg<strong>ili</strong><br />
özellikleri belirlemeye yönelik bu çalışmanın bulgularına göre çocuk işç<strong>ili</strong>ği,<br />
günümüzde de bir halk sağlığı sorunu olarak devam etmektedir. Çalışmamızın<br />
sonuçlarına göre:<br />
o Çalışmamıza katılan çocukların % 28,6’sı tarım, % 28,6’sı mobilya, % 43,8’i<br />
sokak sektöründe çalışmaktadır.<br />
o Çalışmamızda 3 (% 0,9) çocuk 7 <strong>yaş</strong>ında; 22 (% 6,3) çocuk 8 <strong>yaş</strong>ında; 24 (%<br />
6,9) çocuk 9 <strong>yaş</strong>ında; 34 (%9,7) çocuk 10 <strong>yaş</strong>ında; 35 (%10,0) çocuk 11<br />
<strong>yaş</strong>ında; 48 (% 13,7) çocuk 12 <strong>yaş</strong>ında; 79 (% 22,6) çocuk 13 <strong>yaş</strong>ında; 58 (%<br />
16,6) çocuk 14 <strong>yaş</strong>ında, 47 (% 13,4) çocuk <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ında bulunmuştur.<br />
o Çalışan çocukların cinsiyetleri arasında oranlar farklıdır (% 76,9 erkek, % 23,1<br />
kız) fakat <strong>yaş</strong> ortalamaları benzerdir (erkek:12,5±1,9, kız:10,8±2,1).<br />
o Çocukların % 64,0’ünün doğum yeri Adana’dır.<br />
o Çalışan çocukların % 93,3’ünün ailesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin<br />
değişik yerleşim yerlerinden gelen ailelerdir.<br />
o Çocukların arasında sözlü, nişanlı veya evli olan yoktur.<br />
o Çocukların hiçbirinin, ebeveynlerinin % 37,7’sinin sosyal güvencesi yoktur ve<br />
sadece % 3,7’sinin sağlık giderleri işveren ya da elci tarafından<br />
karşılanmaktadır.<br />
o Çocukların 13’ünün babası, 4’ünün annesi ölmüştür.<br />
o Çocukların annelerinin <strong>yaş</strong> ortalaması:37±3,0 (min:20, max:55), babalarının:<br />
41±6,9 (min:29, max:60)’ tır.<br />
o Ebeveynlerden babaların, annelere göre eğitim düzeyi anlamlı olarak daha<br />
yüksektir (p
o Çocukların temel aile yapısı çekirdek aile tipi olarak bulunmuştur. Ev halkı<br />
sayısına göre, % 66,3’ü “5-9” kiş<strong>ili</strong>k kalabalık aile sınıfındandır.<br />
o Çocukların babalarının, % 81,4’ü bir işte çalışmaktadır. En büyük grup, % 36,6<br />
ile mavi yakalı işçi statüsü <strong>grubu</strong>dur ve vasıfsız işlerde çalışmaktadırlar. İşsiz<br />
babaların % 68,4’ünün “40 <strong>yaş</strong> ve üzeri”nde olduğu ve daha önce inşaat işçisi<br />
veya hamal olarak çalıştıkları belirlenmiştir. Annelerin, % 30,0’u bir işte<br />
çalışmaktadır ve bunların % 76,9’u tarım işçisidir.<br />
o Çocukların % 87,7’si 4’ün üzerinde kardeşe sahiptir ve % 62,0’sinin en az 2<br />
kardeşi okul sürecinde kendisi gibi çalışmaktadır.<br />
o Çocukların ailelerinin % 98,0’i Adana <strong>ili</strong> dışından , % 2,0’si ise Adana <strong>ili</strong><br />
içindeki kırsaldan göçle gelmişlerdir. % 55,4’ü yerleşim yeri olarak köyden<br />
gelmişlerdir.<br />
o Ailelerin % 49,7’sin en az <strong>15</strong> yıldır Adana’da <strong>yaş</strong>amaktadır. En kısa göç süresi<br />
bir yıl, en uzunu ise 40 yıldır.<br />
o Ailelerin % 54,2’sinin Adana’ya göç etme nedeni iş aramaktır.<br />
o Ailelerin % 57,7’si ev sahibidir. Mobilya sektöründe çalışan çocukların<br />
ailelerinin % 70’i sahibi oldukları evde <strong>yaş</strong>amaktadır.<br />
o Çocukların ailelerinin % 48,0’i müstakil evde, % 41,1’i gecekonduda<br />
<strong>yaş</strong>amaktadır.<br />
o İlk işe başlama <strong>yaş</strong>ı erkek çocuklarda “5”, kız çocuklarda “6” <strong>yaş</strong>tır.<br />
o Çocukların % 61,4’ü ailesine katkı sağlamak amacıyla işe başlamış, % 55,7’si<br />
aynı nedenle çalışmaya devam etmektedir.<br />
o Çocukların sektör değiştirmesinin en sık nedeni, işyeri ortamının sağlıksız ve<br />
güvensiz olmasıdır.<br />
o Çocukların % 48,3’ü istismara uğramıştır. En çok işyerindeki yöneticiler<br />
tarafından istismar edilmişlerdir.<br />
o Çocukların % 32,9’u yaptığı mevcut işten memnun olduğunu, mobilya<br />
sektöründe çalışan çocukların % 92,0’si bu işte çalışmaktan memnun olduğunu<br />
belirtmişlerdir.<br />
o Çocukların % 46’sının yaptıkları mevcut işten geleceğe dair beklentisi<br />
mevcuttur. Mobilya sektöründe çalışanlarda bu oran (% 85) en yüksektir. Tarım<br />
103
ve sokakta çalışan çocuklarda en sık rastlanan beklenti, para biriktirip okumak<br />
iken; mobilya sektöründe meslek sahibi olmaktır.<br />
o Çalışmamızda, çocukların günlük gelir çeşidi % 57,0 ile tarım ve % 95,3 ile<br />
sokak sektöründe, haftalık gelir çeşidi ise % 89,0 ile mobilya sektöründe birinci<br />
sırayı almaktadır.<br />
o Çocukların % 49,4’ü parasını ailesine vermektedir. Parasını sadece kendine<br />
kullanarak değerlendirme en sık (% 25) tarım sektöründe çalışan çocuklardadır.<br />
Fakat çadırda <strong>yaş</strong>ayanlarda bu oran % 4,0’e düşmektedir.<br />
o Çocukların en uzun çalışma saati 13 saattir. Sektörler arasında en uzun süreli<br />
çalışma saati, tarım sektöründe uygulanmaktadır.<br />
o Çocukların % 12,3’nün ek iş yaptığı tespit edilmiştir.<br />
o Çocukların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik televizyon izlemektir.<br />
o Çocukların % 94,3’ü hem okumakta hem de çalışmaktadır. Kız çocuklarında<br />
sadece çalışma, erkeklere göre daha fazladır.<br />
o Çocukların okula hiç başlamaması veya eğitimini yarıda bırakmasının en sık<br />
nedeni; ailelerine katkı sağlamak için çalışmak istemeleridir.<br />
o Çocukların ileride olmak istedikleri en sık meslek <strong>grubu</strong> her iki cinsiyette de<br />
öğretmenliktir.<br />
o Çocuklara göre; ebeveynlerin % 54,6’sı çocuklarının hem okumasını hem de<br />
çalışmasını tercih etmektedir.<br />
o Çocukların % 62,0’si ailesinin eğitimleriyle hiç ilgilenmediği, % 38,0’si ise<br />
ailelerinin değişik şekilde eğitimlerine katkısı olduğunu belirtmiştir.<br />
o ÇEM/MEM’leriyle ilg<strong>ili</strong> farkındalığı en fazla olan grup, mobilya sektöründe<br />
çalışan çocuklardır.<br />
o Çocukların özgeçmişlerinde en sık rastlanan hastalık travma kaynaklı (kırık,<br />
çıkık, kesi gibi) hastalıklardır.<br />
o Çocuklarda düzenli sigara içme alışkanlığı % 24,8, düzenli alkol kullanma<br />
alışkanlığı % 1,6, narkotik kullanma sıklığı ise % 2,4 tür.<br />
o Çocukların son yedi gündeki en çok belirttikleri sağlık problemlerini diş ağrısı<br />
oluşturmaktadır.<br />
o Mobilya sektöründe çalışanların % 59,0’unun VKİ’i normal sınırlar<br />
(VKİ=18,50-24,99) içindedir. Tarımda çalışanların % 73,1’inin ve sokakta<br />
104
çalışan çocukların % 67,0’sinin zayıf (VKİ=
1.Çocuklarla ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />
o Çocuklar eğitimin önemi konusunda b<strong>ili</strong>nçlendirilmelidir.<br />
o Okullarda sağlık eğitimi dersleri yaygınlaştırılarak çocukların sağlık algısı<br />
arttırılmalıdır.<br />
o “Çocuk Hakları Sözleşmesi” ve “Çocukların Çalışmasıyla İlg<strong>ili</strong> Kanun” meslek<br />
içi eğitimlerle anlatılmalıdır.<br />
o Çocuklar ÇEM/ MEM konusunda bilgilendirilmeli, çocuklara çalışma <strong>yaş</strong>amıyla<br />
ilg<strong>ili</strong> danışmanlık hizmeti verilmelidir.<br />
o Çocuklar, işyerindeki <strong>yaş</strong>ayabilecekleri riskler konusunda b<strong>ili</strong>nçlendirilmeli, bu<br />
riskleri azaltmak için yaptıkları işler konusunda eğitilerek birincil koruma<br />
sağlanmalıdır.<br />
o Çalışma saatleri, şartları yasalara uygun olmalı, dinlenme ve tatil olanakları<br />
sağlanmalıdır.<br />
o Çalışmak zorunda kalan çocukların bedenleri ve kullandıkları araçlar için<br />
ergonomi eğitimi, başta olmak üzere iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri<br />
verilmelidir.<br />
o Çocuklar için madde kullanmamayı özendirici veya bırakmalarını sağlayacak<br />
etkinlikler düzenlenmelidir. Çalışan çocukları bu tür etkenlerden korumak,<br />
onları kendi kavram ve değerlerine bağlayarak çocuk kimliğini yeniden<br />
kazandırmak ile sağlanab<strong>ili</strong>r. Çocuklar için boş zaman etkinliklerinin<br />
düzenlenebileceği, fotoğraf çekmek, spor yapmak, hayvan beslemek gibi<br />
aktiviteler, çocuk kulüpleri ile sağlık, iş, eğitim gibi konularda danışmanlık<br />
hizmetinin yer alması, sigara alışkanlığının önlenmesinin yanında çocuk<br />
kimliğinin yeniden kazandırılması açısından da büyük ölçüde yararlı<br />
olabilecektir.<br />
106
2. Ailelerle ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />
o Öncelikle çocuğunu çalıştıran aileler, çocukların çalışmasının normal bir süreç<br />
olmadığı konusunda b<strong>ili</strong>nçlendirilmelidir. Bunun için çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en<br />
önemli nedenlerinden birisi olan ebeveynlerin, eğitimsizlik kısır döngüsü<br />
kırılmalıdır. Bu döngüde; eğitimsiz ebeveynin kalifiye eleman olamaması,<br />
gelirinin düşük olması, çocuğunu çalıştırması, çocuğun eğitimini<br />
tamamlayamadan ebeveyn olması ve onunda aynı döngüyü <strong>yaş</strong>aması şeklinde<br />
devam etmektedir. İyi bir iş için, fakirliğin sona ermesi için iyi bir eğitim, tek<br />
yol olarak gözükmektedir. Ailelerin eğitim düzeylerini artırmaya ve meslek<br />
edindirmeye yönelik kurslar yapılmalı ve gerek annenin gerekse babanın bu<br />
kurslara katılımını artıracak maddi ve sosyal <strong>destek</strong>ler getirilmeli ve bu eğitimler<br />
ülkemizin her köşesinde uygulanmak üzere yaygınlaştırılmalıdır.<br />
o Ailelere çocuklarının eğitim almasının önemi anlatılmalıdır. Özellikle kız<br />
çocuklarının geleceğin anneleri olabilme özellikleri göz önünde<br />
bulundurulmalıdır. Çocuk işliğini engelleyecek annelerin toplumda<br />
oluşturulması için kız çocuklarının eğitim düzeyleri yükseltilmelidir.<br />
o Kitle eğitim araçlarıyla ve halk eğitim çalışmalarıyla, aileler çocuklukta<br />
çalışmanın zararları hakkında b<strong>ili</strong>nçlendirilerek <strong>toplumsal</strong> duyarlık<br />
oluşturulmalıdır.<br />
o Aile planlaması danışmanlık hizmeti verilerek, ailelerin kendilerine uygun, etk<strong>ili</strong><br />
yöntemi seçmesi ve kullanması sağlanarak, sağlıklı bir şekilde bakıp<br />
büyütebilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları konusunda özendirilmelidir.<br />
o Ailelere önleneb<strong>ili</strong>r sağlık problemi olan bulaşıcı hastalıklarla korunma ve<br />
mücadele için; genel hijyen, su ve gıda kirl<strong>ili</strong>ği, vektörler ve atıklar gibi çevre<br />
sağlığı yetersizliği konularında (genel sorumlu olduğu kabul ed<strong>ili</strong>p) düzenli bir<br />
eğitim ve izlem yapılarak bu hastalıklar önlenmeye çalışılmalıdır. Bulaşıcı<br />
hastalıkları önlemede en etk<strong>ili</strong> yöntem olan el yıkama alışkanlığının<br />
kazandırılması için yaygın ve düzenli eğitimler düzenlenmelidir.<br />
o Tüm bu çalışmaların yetersiz kaldığı durumlarda, ailelere yasal yaptırımlar<br />
uygulanarak yürürlükteki cezalar ağırlaştırılmalı ve denetimlerle yasanın etkin<br />
bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır.<br />
107
3. İşverenlerle ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />
o İşverenler, çalışmanın çocuklarda oluşturduğu fiziksel zararlar konusunda<br />
bilgilendirmelidir ve çocukların çalışma hayatından kaynaklanan sağlık<br />
problemlerinin işveren tarafından karşılanması sağlanmalıdır.<br />
o “Çocuk hakları sözleşmesi” ve “Çocukların Çalışmasıyla İlg<strong>ili</strong> Kanun” meslek<br />
içi eğitimlerle (sendikalar tarafından ) işverenlere anlatılmalıdır.<br />
o Çalışmak zorunda kalan çocukların çalışma koşullarını düzeltmek adına; çalışma<br />
sürelerinin azaltılması, uyku, oyun ve dinlenme sürelerinin arttırılması, gerekirse<br />
ek gıda ile yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanması, periyodik sağlık<br />
muayenelerinin, aşılarının, kişisel ve çevresel hijyen ile üreme sağlığı<br />
hizmetlerinin sürekli sunulması için işverenler, ilg<strong>ili</strong> kurumlarla ortak çalışmalar<br />
düzenlemelidir.<br />
o Çocuk işçi çalıştıran işyerlerine yapılan eğitimler sertifikalandırılıp belgenin<br />
asılması zorunluluğu getirilmelidir.<br />
4. Kurum ve yöneticilerle ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />
o Öncelikle çocuk işç<strong>ili</strong>ği için <strong>yaş</strong> sınırı 18’e çıkarılarak “Çocuk Hakları<br />
Sözleşmesi” ile “Çocukların Çalışması Hakkındaki Kanun” arasındaki <strong>yaş</strong> sınırı<br />
çelişkisi giderilmelidir.<br />
o Çocukların zorunlu eğitim süresi sekiz yıla çıkarılmasına rağmen, bu <strong>yaş</strong><br />
<strong>grubu</strong>nda sadece çalışan çocuklar bile bulunmaktadır. Bu durumun giderilerek<br />
7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki tüm çocukların okula devamı sağlanmalı ve Milli Eğitim<br />
Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı müfettişleri tarafından işyerleri daha sık<br />
denetlenmelidir.<br />
o Zorunlu ilköğretim yılı 12 yıla çıkarılarak çocuklardan isteyenlerin meslek<br />
okullarında eğitilmeleri sağlanmalıdır.<br />
o İlköğretim okullarında rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalı, etkinleştirilmeli<br />
ve standardize edilmelidir.<br />
108
o MEM/ÇEM’lerinin nitelik ve nicelikleri artırılmalı ve böylece bu merkezlere<br />
daha fazla öğrenci kabul edilebilmelidir. İşsizler, çiftçiler ve işçiler gibi düşük<br />
sosyal statüye sahip grupların ekonomik düzeylerini arttıracak politikalar<br />
üretilerek, eksiksiz çalışan düzenlemeler yapılmalıdır.<br />
o Çocuk işçilerin daha çok barındırıldığı küçük ve orta ölçekli işletmeler, daha sık<br />
denetlenmeli ve çocukların iş kazalarından korunması için alınacak önlemler<br />
konusunda yaptırımlar sağlanmalıdır.<br />
o Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yoğun olduğu bölgelerde, sanayi sitelerinde<br />
ve çıraklık eğitim merkezlerinde; sağlık, güvenlik, rehberlik ve psikolojik<br />
danışmanlık hizmetlerini bir bütün olarak sunan birimler ve sosyal tesisler<br />
kurulmalıdır. Bu birimlerde iş sağlığı ve güvenliği uzmanları, halk sağlığı<br />
uzmanları, çocuk sağlığı uzmanları ve sosyal hizmet uzmanları ile psikologlar<br />
birlikte çalışmalıdır.<br />
o Sosyal hizmet danışmanları, psikologlar, rehberlik ve psikolojik danışmanlar,<br />
çocukların çalıştığı işyeri sahipleriyle mesleki müdahale sürecine girmelidir. Bu<br />
meslek grupları sık sık çocuklarla görüşmeli, tespit ettikleri sorunlar konusunda<br />
işverene yasal baskı ve yaptırımlar uygulamalıdır.<br />
o Çalışan çocukların işverenlerle “Çıraklık Sözleşmesi” yapması sağlanmalıdır.<br />
o Özellikle <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ın altında çocuk işçi barındıran işverenlere ağır ceza<br />
uygulamaları getirilmelidir.<br />
o Türkiye İş Kurumu ile birlikte OECD ülkeleri arasında işsizlik sigortası<br />
uygulamasına tam olarak geçemeyen tek ülke olan Türkiye’nin ived<strong>ili</strong>kle bu<br />
konuyla ilg<strong>ili</strong> çalışmalara öncelik vermesi gerekmektedir. 95 Çocuk çalıştıran<br />
ebeveynlerin işsizlik sorunlarının giderilmesi için gerekli iş alanı oluşturma<br />
çalışmaları ülke çapında yaygınlaştırılmalıdır.<br />
o Göçlerin engellenmesi için bölgelerdeki işsizlik problemlerine yerel <strong>tabanlı</strong><br />
çözümler aranmalı, özellikle kırsal bölgelerde ailelerin en büyük gelir kaynağı<br />
olan toprak reformunun tekrar düzenlenmesi gerekmektedir.<br />
o Tarım ve hayvancılık yerel koşullara göre <strong>destek</strong>lenmeli ve izlenmelidir.<br />
o Sosyal bir devletin temeli olan sosyal güvence, çalışan çocukların ailelerine<br />
öncelikle sağlanmalıdır. Çocuk işçilerin sağlık hizmetlerinden yararlanmadaki<br />
zorlukları dikkate alınarak kolaylaştırıcı uygulamalar geliştirilmelidir.<br />
109
o Çocuk işç<strong>ili</strong>ğini önleme çalışmaları yerel, bölgesel ve ulusal programlarla<br />
uyumlu ve organize edilmelidir.<br />
o Araştırmamızda sektörler arasında en güç şartlarda <strong>yaş</strong>ayan ve çalışan<br />
mevsimlik tarım işçileri ayrı bir grup olarak değerlendirilmelidir. Mevsimlik<br />
tarım sektöründe çalışan çocuklar için gerek eğitim gerek sağlık konusunda<br />
farklı ve çok daha radikal çözümler üretilmesi gerekmektedir. Özellikle<br />
mevsimlik tarım sektörünün ağır koşullarında çalıştıkları belirlenen çocukların,<br />
günlük uzun çalışma saatleri (12-13 saat/gün) ve iyi beslenememe gibi<br />
nedenlerle fiziksel gelişimlerinin olumsuz etkilendiği kanısına varılmıştır. Bu<br />
çocuklar; barınma yerlerindeki çok kötü hijyenik koşullar, dengeli ve yeterli<br />
beslenememe, kişisel dirençlerinde düşüklük ile, her tür enfeksiyon ortamına<br />
açık ve yatkın çevre koşullarında, örgün eğitimi düzensiz-yetersiz veya olmayan,<br />
büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkilenmiş sağlıkları sürekli risk altında olan<br />
çocuklardır. Süregelen mevsimlik işç<strong>ili</strong>ğinin önlenmesinin günümüzde mümkün<br />
olmadığını düşünürsek, bu işçilerin <strong>yaş</strong>am koşullarını düzeltmek adına,<br />
konaklama yerlerinin önceden alt yapısı organize edilen ( içme-kullanma suyu,<br />
elektrik, tuvalet, katı ve sıvı atıkların izole edildiği) bölgelerde düzenlenmesi,<br />
buralarda yerleşen mevsimlik tarım işçisi ailelerin her bireyinin <strong>kayıt</strong>larının<br />
yapılarak düzenli temel sağlık hizmetlerinin sunulacağı birinci basamak sağlık<br />
hizmet kurumunun belirlenerek sorumlu tutulması, ilg<strong>ili</strong> sağlık birimine bu<br />
çalışmalarında kullanmak üzere gerekli araç, personel ve donanımın<br />
tamamlanması, üç aylık periyotlarla bu çalışmaların denetlenmesi ve her yılın<br />
sonunda değerlendirilerek sonraki dönem için gerekli ek önlemlerin alınmasının<br />
sağlanması şarttır.<br />
o Çalışan çocuklar ve çocukluk döneminde çalışan yetişkinler tespit edilerek,<br />
çocuklukta çalışmanın sonuçları üzerine araştırmalar planlanmalı ve<br />
yapılmalıdır. Bu araştırmaların sonuçları rapor haline getir<strong>ili</strong>p SHÇEK,<br />
Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Türkiye İş<br />
Kurumu, Belediyeler, ilg<strong>ili</strong> Sivil Toplum Kuruluşları, Çalışma ve Sosyal<br />
Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerin ilg<strong>ili</strong> birimlerine<br />
(Eğitim, Tıp, Sosyal B<strong>ili</strong>mler, Hukuk Fakültesi gibi) gönderilerek<br />
110
ilgilendirilmeli, sektörler arası işbirliği oluşturularak çocuk işç<strong>ili</strong>ği karşısında<br />
ortak bir duruş ve politik kararlılık sergilenmelidir.<br />
Bu sonuçlar ve öneriler değerlendirildiğinde; çocukların çalışması ekonomik, sosyal<br />
ve kültürel yapının bir parçasıdır. Ülkemizin kalkınması, dolayısıyla çocukların<br />
çalışmalarının azalması bugünden yarına ve kend<strong>ili</strong>ğinden olamayacağı için, çocuk<br />
işç<strong>ili</strong>ğine karşı etk<strong>ili</strong> mücadelede rolleri olan kurum ve kuruluşlar kısa vadede; <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ın<br />
altında çocukların çalıştırılmaması, <strong>15</strong>-18 <strong>yaş</strong>ta çalışan çocukların şartlarının<br />
iyileştirilmesi, uzun vadede; 18 <strong>yaş</strong>ını doldurmamış çocukların çalışma hayatından<br />
tamamen uzaklaştırılması yönünde uygulamalar yaparak, çocuklarımıza “çocukluğunu<br />
<strong>yaş</strong>ayabilme” ve “sağlıklı bir <strong>yaş</strong>am hakkı” verilmelidir. Bu yüzden çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile<br />
mücadele etmek konusunda günümüzde de hükümetlere, iş-işveren sendikalarına, sivil<br />
toplum örgütlerine, işverenlere ve toplumun her kesimine büyük görevler düşmektedir.<br />
111
KAYNAKLAR<br />
1. Duyar İ, Özener B. Çocuk İşçiler, 1.Baskı, Ankara: Ütopya Yayınları, 2003.<br />
2. Akın M. Sokak Çocukları Sorununun Sosyo Politiği (İçinde: 6.Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar<br />
Sempozyumu), Diyarbakır: 2007:139-143.<br />
3. İlik B, Türkmen Z. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Temel Nedenlerinden Birisi Olan İç Göç Araştırma Projesi,<br />
Ankara: ILO Yayınları, Ankara: 1994 .<br />
4. Kök M, Yazgan Tuncel A, Karar F ve ark. Çocuk Hakları, İnsan Hakları Derneği, İstanbul: 1998.<br />
5. Özcebe H. Güç Koşullar Altındaki Çocuklar, İçinde: Güler Ç,akın L. Halk Sağlığı Temel Bilgiler,<br />
Ankara:2006: 7:375-417.<br />
6. Akaslan M. Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Mevzuatı,1.Baskı, Ankara: Alfa Basımevi,1998.<br />
7. Birleşmiş M illetler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Ulusal ilk rapor, Ankara:1999.<br />
8. UNİCEF. Çocuk Hakları Sözleşmesi, Türkiye Milli Komitesi, Ankara:1996.<br />
9. Erbay E. Çocuk İşçi Olmak, 1. Baskı, Ankara: Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını, 2008.<br />
10. Çevik D. Çalışmazsam Okuyamam,.1. Baskı, Ankara: Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim Kültür<br />
Daire Başkanlığı, 1997.<br />
11. Fraklin B. Çocuk Hakları (Çeviren:Alev Türker),1. Baskı, İstanbul: Renk Basımevi, 1993<br />
12. Postman N. Çocukluğun Yokoluşu (Çeviren: Kemal İnal), 1.Baskı, İstanbul: İmge Kitabevi, 1995.<br />
13. Onur B. Toplumsal Tarihte Çocuk, Sempozyum, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 23-24 Nisan<br />
1993.<br />
14. Akpınar T. KİT’lerin Çırak Okullar,1.Baskı, Ankara: Fişek Enstitüsü Yayınları, 2006.<br />
<strong>15</strong>. Uluslararası Çalışma Örgütü. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinde Sona Doğru: Ulaşılab<strong>ili</strong>r Bir Hedef, Ankara: ILO<br />
Yayınları, 2006.<br />
16. Onur B. Çocuk, Tarih ve Toplum, 1. Baskı, İstanbul: İmge Kitabevi, 2007<br />
112
17. Wahba J.Child Labor and Proverty transmission: No Room for Dreams, 2004: 16 18.<br />
18. Şişman Y. Sokakta Çalışan Çocukların Yaşam Koşulları ve Gelecek Beklentileri: Sorunlar ve çözüm<br />
Önerilerine Yönelik Eskişehir Örneği. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2004.<br />
19. Zeytinoğlu S. Sokakta çalışan çocuklar ve Sokak Çocukları, İçinde. Çocuk istismarı ve İhmali,<br />
Ankara:1999:69-73.<br />
20. Ennew J. Sokak Çocukları ve Çalışan Çocuklar (Çeviren: Çiçek Öztek), Ankara:UNİCEF, Türkiye<br />
Temsilc<strong>ili</strong>ği Yayınları: 1998.<br />
21. Okumuş E .Sokak Çocuklarının Sosyolojisi/ Diyarbakır Örneği , İçinde: 6.Sokakta Çalışan ve<br />
Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Diyarbakır, 2007 :21-43.<br />
22. Işıklı B. Çocuk İstismarının Toplumsal Boyutu , İçinde:6.Sokakta Çalışan Ve Yaşayan Çocuklar<br />
Sempozyumu, ESOGÜ Halk sağlığı A.D, Diyarbakır, 2007:<strong>15</strong>6-163.<br />
23. Yokuş Sevük H. İstismar Edilen Çocuğun Hukuki Açıdan Korunması, İçinde:6.Sokakta Çalışan ve<br />
Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Diyarbakır, 2007: 183-202.<br />
24. Polat O.Çocukta Dayağa Hayır, 1.Baskı, İstanbul: Analiz Kitabevi 1997.<br />
25. Şahin F. Çocuk istismarı ve ihmalin önlenmesinde hekimin rolü, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi 2001;<br />
10:246 -249.<br />
26. Keleş R. Kentleşme Politikası,1.Baskı, Ankara: İmge Yayınları, 2004.<br />
27. Tekeli İ. Göç ve Ötesi, Toplu Eserler -3, Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları 2008.<br />
28. Bayhan V. Türkiye’de İç Göçler ve Anomik Kentleşme, İçinde: Toplum ve Göç, II. Ulusal Sosyoloji<br />
Kongresi, Mersin, 1996:178-193.<br />
29. Balcıoğlu İ, Balcıoğlu F. Göç, Modernleşme, Sağlık, İçinde: Medikal ve Psikososyal Açıdan Göç<br />
Olgusu, İstanbul, 2002: 28-40.<br />
30. Türkiye İstatistik Kurumu. Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar, Ankara, 2006: 44<br />
31 . www.tuik.gov.tr./start.do.jsessionid. Erişim Tarihi:25.5.2009.<br />
32. Ege BG, Çalışan Çocuk Kimdir?, İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuk Semineri, Ankara: DİE.<br />
Yayınları, 2001<br />
113
33. www.tuik.gov.tr./start.do.jsessionid.ErişimTarihi:26.5.2009.<br />
34. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği ile Mücadele: İş Müfettişleri İçin El Kitabı (Çeviren: Metin Çulhaoğlu ), Çalışma<br />
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ankara, 2004.<br />
35. ANKA Haber Ajansı, Sabah Gazetesi, Çocuğunu Çalıştıran Babaya Hapis İstemi, 27Nisan 2008<br />
Erişim::http//arsiv.sabah.com.tr/2008/4/27/haber,1D3IC69A.<br />
36. Zeytinoğlu S.Çalışan Çocuklar ve Sokak Çocukları İçinde: Türkiye’de Çocukların<br />
Durumu/1990’ların Çocuk Politikası kongresi, , Ankara DPT-UNICEF Yayınlar,:1989:241-252.<br />
37. Bequele A,boyden JO, Çocuk İstihdamıyla Mücadele (Çeviren: Şanar Tayşi),<br />
Ankara: ILO Yayınları 1995.<br />
38 . Basu K.Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Ekonomisi’, Scientific American (Newyork), Ekim 2003 Cilt 289,No.4.<br />
39. Fişek G. Çocuk İşçilerin Sorunları, İçinde: Çocuk istismar ve ihmali, Ankara, 1999:75-84.<br />
40. Acar A.Çalışan Çocukların Sorunları.(Elektronik Dergi) 2007:55-60.<br />
Erişim:yerel siyaset.com/pdf/Kasım 2007/14.pdf.<br />
41. Çatak B. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği İçin Risk Faktörlerini Belirlenmesi: Çocuk İşçi ve Okuyan Ögrencilerin<br />
Sağlık Durumlarının Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Pamukkale Üniversitesi, Halk<br />
Sağlığı A.D., Denizli, 2006.<br />
42. Fırat M. Çalışan Çocukların Durumu ve Bulgular, Öneriler, 3.Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi,<br />
Ankara:1998: TTB Yayınları: 357-370.<br />
43. Boidin C. Çalışma Yaşamında Çocuk, Psikososyolojik Yaklaşım (Çeviren: YB. Piyal.), Ankara: ILO<br />
Yayınları, 1995.<br />
44. Ambadekar NN, Wahab SN, Zodpey SP, Khandait DW. Effect of child labuor on growt of<br />
children, Public healty, 1993; 113:303-306.<br />
45. Bulut I. Çocuk Çalıştırılmasının Psiko-Sosyal Boyutları ve Sonuçları İçinde: Türkiye’de Çalışan<br />
Çocuk Sorunu ve Çözüm Yolları, Ankara, 1996:137-<strong>15</strong>5.<br />
46. Uğurlu A. Sosyal Güvenlik. İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuk Semineri DİE Yayınları, Ankara: DİE<br />
Yayınları, 2001.<br />
47. Karabulut Ö. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğine Karşı Sendikal Mücadele: Türk-İş Modeli, Ankara: Türk-İş Yayınları<br />
1998.<br />
114
48. ILO Sözleşmeleri.<br />
Erişim: http://www.ilo.org/public/Turkish/Region/eurpro/ankara/index.htm Erişim Tarihi: 21.06.09.<br />
49. ILO Sözleşmeleri<br />
Erişim: http://www.ilo.org/public/Turkish/Region/eurpro/ankara/index.htm Erişim Tarihi 23.06.09.<br />
50. ILO Sözleşmeleri.<br />
Erişim: http://www.belgenet.com./arşiv./sözlesme./ilo-182.html Erişim Tarihi 23.06.09.<br />
51. Sunal O.12 Haziran Dünya Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle Mücadele Günü: Bu Yılın Vurgusu Eğitim, Çalışma<br />
Ortamı Dergisi Der 2008; 99:2.<br />
52. Karabulut Ö. Çocuk İşçiler, Ulusal ve Uluslar Arası Mevzuat, Sorunlar ve Çözüm Yolları,<br />
İçinde:6. Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Diyarbakır, 2007:203-221.<br />
53. Alpan Y. Yoksulluğun Pençesindeki Çocuklar, Çalışma Ortamı Der 2007; 94 :2-3.<br />
54. Çalışma Hayatındaki Gelişmeler, İş mevzuatı.<br />
Erişim:http:www.mess.org.tr/html/haberler/htm./iş mevzuatı7 haber.htm, Erişim Tarihi:23.06.09.<br />
55. Tanır F. TİSK-Türk-İŞ Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğine Karşı Toplumsal İşbirliği Projesi/Adana’da En Kötü<br />
Durumdaki Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Çalışmaları”, İçinde:6. Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar<br />
Sempozyumu, Diyarbakır, 2007:221-226.<br />
56. Adana Sosyoekonomik Rapor,1.Baskı Adana Güç Birliği Vakfı, Adana,2000.<br />
57. Dünyada Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Durumu.<br />
Erişim:http://www.tisk.org tr.Erişim Tarihi:7 /30 /2008.<br />
58. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle Mücadelede Ülke Sunumu-Türkiye.<br />
Erişim:http://www.tisk.org tr.7 Erişim Tarihi: / 30 / 2008.<br />
59. Türkiye İstatistik Kurumu. Çocuk İşgücü Araştırması, Ankara, 2006.<br />
60. B<strong>ili</strong>r N. İş Sağlığı ve Güvenliği, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları , 2004.<br />
61. Türkiye İstatistik Kurumu Bölgesel Göstergeler, Ankara,2006:205.<br />
62. Adana Çevre Durum Raporu, Adana Val<strong>ili</strong>ği Adana: İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, 2002.<br />
63. Türkiye İstatistik Kurumu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Nüfus Sayımı, Ankara, 2008.<br />
1<strong>15</strong>
64. Türkiye İstatistik Kurumu. Türkiye 2007 İstatistik Yıllığı, Ankara,2007.<br />
65. Uluslararası Çalışma Örgütü. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle Mücadele Verenler “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle İlg<strong>ili</strong><br />
Deneyimlerin ve Alınan Derslerin Paylaşılması” Hakkında Konferans Raporu, İstanbul/Türkiye, 2007.<br />
66. Uluslar arası Çalışma Örgütü TİSK-Türk-İŞ Çocuk işç<strong>ili</strong>ğine Karşı Toplumsal işbirliği Projesi<br />
Raporu, Adana, 2007.<br />
67. Adana Sokak Çocukları Derneği Kayıtları. Adana, 2009.<br />
68. Can S.Adana Karataş’ ta Mevsimlik Tarım İşlerinde en Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Eğitim<br />
Yoluyla Sona Erdirilmesi Proje Raporu, Adana, 2007.<br />
69. Adana Yüreğir Mesleki Eğitim Merkezi Kayıtları, Adana, 2009<br />
70. Adana İl Emniyet Çocuk Şube Müdürlüğü Verileri, Adana, 2009.<br />
71. Boratav K. Türkiye’de Sosyal Sınıflar ve Bölüşüm. Ankara: İmge Kitabevi, 2005.<br />
72. Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması, Ankara, 2006.<br />
73. Kolaç N, Ergün A, Erol S. Pazarda çalışan çocukların çalışma koşulları ve sağlık durumları, Mesleki<br />
Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2006: 30-36.<br />
74. Türkiye İstatistik Kurumu Milli Eğitim İstatistikleri, Ankara, 2005/’06.<br />
75. Facchini LA, Fassa AG, Dall’Agnol M, Fátima Santos Maia M.Child work in Pelotas, Brazil:<br />
occupational profile and contribution to family economy,12th World Congress of Public Health,<br />
Istanbul, 2009.<br />
76. Başer G. Bir <strong>toplumsal</strong> sınıf ve bir <strong>yaş</strong>am biçimi yoksulluk. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme<br />
Dergisi 1995,45 (2):20-22.<br />
77. Subaşı Bayuğa M, Kubilay G. Sokakta <strong>yaş</strong>ayan/çalışan çocukların aile ve <strong>yaş</strong>adıkları konutun<br />
özellikleri, Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi 2003,(2): 34-46.<br />
78. Tan M. Kadın Ekonomik Yaşamı ve Eğitim. Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, 1979.<br />
79. Delarrocha, M.G. The urban family and poverty in Latin America, Latin America Perspectives,<br />
1995: 22 (2), 12-13.<br />
116
80. Tekin M. Çırak olarak çalışan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma. Çocukların kötü muameleden<br />
korunması I. Ulusal Kongresi 12–14 Haziran 1989 Ankara, 1991.<br />
81. Demirbilek S, Demirbilek T. İzmir Çıraklık Eğitim Merkezinde Öğrenim Gören Çıraklar Üzerine<br />
Bir Araştırma. İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri,: Ankara: DİE Yayınları 2001.<br />
82. Akış N, İrgil E, Pala K, Aytekin H. Gemlik çıraklık eğitim <strong>merkezi</strong>nde okuyan çırakların çalışma<br />
koşulları ve sosyal sorunları. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 2004; 17: <strong>15</strong>–20.<br />
83. Sanayide Çalışan Çocuklar Raporu, Ankara: HAK-İŞ Çalışan Çocuklar Bürosu Yayınları 2000.<br />
84. Canbaz S. Samsun çıraklık eğitim <strong>merkezi</strong>ne devam eden çırakların sosyodemografik ve çalışma<br />
<strong>yaş</strong>amına <strong>ili</strong>şkin özelliklerin değerlendirilmesi. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 2003; 13: 33-39.<br />
85. Bakar C. Meslek Eğitim Merkezinde Eğitim Gören Çıraklar ile Lise Öğrencilerinin Demografik<br />
Özellikleri ve İlkyardım Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi:<br />
Ankara, 2003.<br />
86. Ege BG. Çalışan Çocuk Kimdir? İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri. DİE Yayınları:<br />
Ankara, 2001.<br />
87. Karaaslan ME, Özarı İ. Woman in the informal sector in Turkey, IAFFE Yaz Konferansında<br />
Sunulan Tebliğ: İstanbul, 2000.<br />
88. Adaş E,Yıldız Ö. Gaziantep’te Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar, İçinde: 5.Sokakta Çalışan ve<br />
Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Gaziantep Üniversitesi, 2007: 25-32.<br />
89. Bilgin R. Diyarbakır'da sokakta çalışan çocuklar üzerine sosyolojik bir araştırma. Cumhuriyet İÖO,<br />
Elazığ, 2007<br />
90. Oto R, Erdem M, Sır A, Özkan M, Geter R.Bir güneydoğu semti sokaklarında çalışan çocukların<br />
sosyo-demografik özellikleri, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi,5(1):23-27<br />
91. Engels F.İngiltere’de Emekçi Sınıfının Durumu (Çeviren: Yurdakul Fidancı), Ankara Sol Yayınları,<br />
1997.<br />
92. Kemal Y. Allahın Askerleri, 4.baskı, , İstanbul: Yapı Kredi Yayınları 2008.<br />
93. Mersin’in kanayan yarası: “Sokakta Çalışan Çocuklar”<br />
Erişim: http://www.mersin.edu.tr, Erişim Tarihi:<strong>15</strong>.12.2009<br />
94. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü<br />
2008<br />
117
95. Ertem M,Ulaş Arslan N, Sarı İ,Yüce E,Öner A ve ark. Diyarbakır sasyal hizmetleril müdürlüğü<br />
75.yıl çocuk ve gençlik <strong>merkezi</strong>ne <strong>kayıt</strong>lı sokakta çalışan çocukların özellikleri,10. Ulusal Halk Sağlığı<br />
Kongresi, Van, 2006: 135-136<br />
96. Bahçecik N, Polat O, Pek H, İstanbul İlinde Bir Bölgede Çalışan Çocukların Durumlarının<br />
Saptanması, I. Çocuk Kurultayı Araştırma Kitabı, İstanbul: İstanbul Çocukları Vakfı Yayınları,1995:389-<br />
399.<br />
97. Use Of Cigarettes And Other Tobacco Products Among Students Aged 13- <strong>15</strong> Years-Worldwide,<br />
1999-2005. MMWR Morb Mortal Wkly Report, 2006; 55: 553.<br />
98. Erbaydar T, Lawrence S, Dalgı E. Et al. Influence of social environment in smoking adolescent in<br />
Turkey. Europe Journal Public Health 2005; <strong>15</strong>: 404-10.<br />
99. Atalay A, Ababi Z, Derege K, Mesfin A, Menelik D. Child labor and childhood behavioral and<br />
mental health problems in Ethiopia:Journal Healty Development, 2006;20 (2).<br />
100. Bodur S, Uguz, M. 11-<strong>15</strong> yas çocuklarda vücut yağ yüzdesinin beden kütle indeksi ve biyoelektriksel<br />
impedans ile değerlendirilmes, Genel Tıp Dergisi, 2007: 17(1): 21-27.<br />
101. Nazlıcan E. Adana İli Solaklı Ve Karataş Merkez Sağlık Ocağı Bölgesinde Yaşayan 20-64 <strong>yaş</strong><br />
Arası Kadınlarda Obezite ve İlişk<strong>ili</strong> Risk Faktörlerinin İncelenmesi. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi,<br />
Çukurova Üniversitesi, Adana, 2008.<br />
102. Tola HT, Akyol P, Eren E, Dündar N, Dündar B. Isparta’daki çocuk ve adolesanlarda obezite sıklıgı<br />
ve obeziteyi etkileyen faktörler, Isparta,2007.<br />
Erişim:www.logos.com.tr/tr/p-cocuk 022007.asp, Erisim Tarihi:31.07.2008.<br />
103. Tanır F.Tarım Kesiminde En Kötü Biçimde Çalışan Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Araştırma Raporu, Adana,<br />
2002.<br />
104. Sütlüok Z, Tanır F, Savaş N. Mevsimlik tarım işçilerinin sağlık durumlarının değerlendirilmesi.<br />
Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 2004; 17: 34–38.<br />
105. Baysal A. Sosyal eşitsizliklerin beslenmeye etkisi. C.Ü.Tıp Fakültesi Dergisi Özel Eki, 2003;<br />
25(4):66-72<br />
106. Ceylan SS, Metin Ö. Çıraklık eğitimine devam eden ve sanayi bölgesinde çalışan çocukların<br />
çalışma koşulları, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Elazığ, 2009; (4):10<br />
107 Sert Z, Özsoy S. Çalışan çocukların (12-18 <strong>yaş</strong>) kendi sağlıklarını yükseltmedeki sağlıkla ilg<strong>ili</strong><br />
davranış biçimlerinin saptanması, Çalışma Ortamı, Eylül-Ekim 2006;(88):16-19.<br />
108. Türkçe Sözlük, 10.baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu 2005:1756<br />
118
EK 1.<br />
Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan Çocukların<br />
Sağlık Ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />
Tez Anketi<br />
1-Adı, soyadı:<br />
2-Doğum tarihi:…./…../……<br />
3:Cinsiyeti: 0-Erkek 1.Kız<br />
4-Doğum yeri:<br />
5-A-Ev adresi: B- İşyeri adresi:<br />
Tel: Tel:<br />
6-Medeni durumunuz:0-Bekar<br />
1-Nişanlı<br />
2-Evli<br />
3-Diğer………….<br />
7- Asıl memleketiniz(Nüfusa Kayıtlı Olduğunuz İl):….<br />
8-Sosyal güvence: 0.Yok 1.SSK 2.Em.San 3.Bağ-Kur 4.Yeşil Kart<br />
5.Diğer:...........………………<br />
9- Anne: A- 0-Öz 1-Sağ 2- Evli 3-Boşanmış 4-Ölü 5-Üvey<br />
10- Baba: A-0-Öz 1-Sağ 2- Evli 3-Boşanmış 4-Ölü 5-Üvey<br />
11-Annenizin <strong>yaş</strong>ı: 0.Bilmiyorum 1.B<strong>ili</strong>yorum……….<br />
12-Babanızın <strong>yaş</strong>ı: 0.Bilmiyorum 1.B<strong>ili</strong>yorum……….<br />
13-Annenin eğitim durumu:0-Okuryazar değil<br />
1-ilkokul mezunu<br />
2-ortaokul mezunu<br />
3-Lise mezunu<br />
4-yüksek okul mezunu<br />
5-Üniversite mezunu<br />
14- Babanın eğitim durumu: : 0-Okuryazar değil<br />
1-ilkokul mezunu<br />
2-ortaokul mezunu<br />
3-Lise mezunu<br />
4-yüksek okul mezunu<br />
5-Üniversite mezunu<br />
<strong>15</strong>- Ailenizle beraber <strong>yaş</strong>ıyor musunuz? 1-Evet 2-Hayır………………..<br />
16-Evde kaç kişi <strong>yaş</strong>ıyorsunuz?.............................<br />
17- Anne, baba ve kardeşlerin dışında kim var?1-Babaanne<br />
2-Anneanne<br />
3-Amca<br />
4-Teyze<br />
5-Dayı<br />
6-Hala<br />
7-Diğer……………….<br />
18-Anneniz çalışıyor mu? 0-Hayır …………………………………………..<br />
119
1-Evet ………………………………………..<br />
19-Babanız çalışıyor mu? 0-Hayır …………………………………………..<br />
1-Evet …………………………………………..<br />
20- Kardeş sayısı:…….(7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>arası çalışanlar)………<br />
1-…………………….0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />
2-…………………….0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />
3-…………………….0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />
4-…………………… 0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />
5-…………………….0- Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />
6-…………………….0- Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />
21- Göç ise kaç yıl önce: 0-İl içi (yıl)………..1-İl dışı(yıl)…………<br />
22- Göç ise geldiği yerleşim birimi:0-İl……..1-İlçe …..2-Köy…..<br />
23- Göçün nedeni nedir?1-Tayin nedeniyle<br />
2-İşe başladi<br />
3-Kendi işini kurdu<br />
4-İş aramak için geldi<br />
5-Eğitim için geldi<br />
6-Diğer(açıklayınız):…………….<br />
24- Evinizin mülk durumu nedir?0-Ev sahibiyiz<br />
1-Kiracıyız<br />
2-Miras ortaklığı<br />
3-Çadır<br />
4-Diğer …………………………………………..<br />
25-Oturduğunuz konutun tipi nedir?1-Apartman katı<br />
2-Müstakil ev<br />
3-Gecekondu<br />
4-Diğer………………………………………..<br />
26-Oturduğunuz konutun özellikleri nelerdir?<br />
-Oda sayısı:……….<br />
-Tuvalet :…………..<br />
-Banyo :…………..<br />
-Mutfak :…………..<br />
-Isınma :…………….<br />
- Diğer ……………………………<br />
27-Oturduğunuz konutta aşağıdakilerden hangisi mevcuttur?<br />
1-Borulu su sistemi 0-Bilmiyorum 1-yok 2-var<br />
2-Sıcak su(<strong>merkezi</strong> sistem, güneş enerjisi) 0- Bilmiyorum 1-yok 2- var<br />
3-Şofben-termosifon 0- Bilmiyorum 1-yok 2- var<br />
4-Kalorifer-kat kaloriferi 0- Bilmiyorum 1-yok 2- var<br />
28-İlk işe başlama <strong>yaş</strong>ı: ………………<br />
120
29-İlk işe başlama sebebiniz nedir? 1- Okuyamadığım için<br />
2- Ailem İstediği için<br />
3- Aileme Katkı Sağlamak İçin<br />
4-Meslek Sahibi Olmak İçin<br />
5-Diğer ………………………………………)<br />
30- Neden çalışmaya devam ediyor sunuz ? 1- Okuyamadığım için<br />
2- Ailem İstediği için<br />
3- Aileme Katkı Sağlamak İçin<br />
4- Meslek Sahibi Olmak İçin<br />
5-Diğer ………………………………………)<br />
31- İlk başladığınız iş kolu hangisidir?1-Mobilya<br />
2-Kaporta<br />
3-Tarım işçisi<br />
4-Diğer…………………<br />
32- Bu zamana kadar iş kolu değişikliği yaptınız mı? 1-Değiştirmedim<br />
2- …….. kez değiştirdim<br />
33- Yaptınızsa neden: 1- Az Ücret Verdikleri İçin<br />
2- İşyeri Ortamı Sağlıksız ve Güvensiz Olduğu İçin<br />
3-Yeniden Okumaya Başlamak İçin<br />
4-Diğer İş Arkadaşlarımla Anlaşamadığım İçin<br />
5- İşyerinde Kötü Muamele nedeniyle;<br />
6-Diğer(açıklayınız)……………<br />
34-Çalışırken kötü muameleye maruz kaldıysanız; 1-Dayak ……………………………<br />
2-Azarlama ………………………….<br />
3-Tokat ………………………….<br />
4-Taciz ………………………….<br />
5-Küfür ………………………….<br />
6- Diğer …………………………<br />
35-Çalışırken kötü muameleye maruz kaldıysanız;1-İş arkadaşları<br />
2-Müşteri<br />
3-Kalfa<br />
4-Elci<br />
5-İşveren<br />
6-Diğer ………………………….<br />
36- Çalıştığınız işten memnun musunuz? 0-Hayır…………….<br />
1-Evet……………..<br />
121
37- Şu anda çalıştığınız işi meslek olarak görüyor musunuz? 0-Evet …………………<br />
1-Hayır………………………<br />
38- Bu işten gelecekte beklentileriniz nelerdir?<br />
1-Hiçbir beklentim yok<br />
2-Para biriktirip okumak<br />
3-Para biriktirip kendi iş yerimi açma<br />
4-Meslek sahibi olmak<br />
5-Diğer …………………………<br />
39- Şu andaki işinizden geliriniz nedir? 0-Yevmiyeli:…….<br />
1-Haftalık: ………<br />
2-Aylık:……..<br />
3-Sezonluk:…<br />
4- Diğer:………….<br />
40- Aldığınız ücretten memnun musunuz?0-Evet ……………………<br />
1-Hayır ………………………..<br />
41-Kazandığınız parayla neler yapıyorsunuz?1-İhtiyaçlarım için yalnızca kendime harcıyorum.<br />
2-Bir kısmını aileme veriyorum(kime:………….).<br />
3-Hepsini biriktiriyorum.<br />
4-Bir kısmını kendim için harcayıp geri kalanı biriktiriyorum.<br />
5-Hepsini aileme veriyorum(kime:………….).<br />
6-Benim adıma……..alıyor.<br />
7-Diğer ………………………….<br />
42- Günde kaç saat çalışıyorsunuz?............................. ………………………….<br />
43- Ek bir iş daha yapıyor musunuz?0-Evet ………………<br />
1-Hayır……………..<br />
44- Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
0-Hiç boş vaktim yok ………………………….<br />
1-Kitap okuyorum ……………………………<br />
2- Bisiklete biniyorum ………………………….<br />
3- Sinemaya gidiyorum ………………………..<br />
4- Maça gidiyorum ……………………………<br />
5- Arkadaşlarımla dolaşıyorum …………………<br />
6- Top oynuyorum ………………………… …<br />
7- Resim yapıyorum ……………………………<br />
8- Müzik aleti çalıyorum …………………………<br />
9- TV seyrediyorum ……………………………<br />
10-. Bilgisayar oyunu oynuyorum ………………<br />
11-Spor/egzersiz yapıyorum ……………………<br />
12-Ev işlerine yardım ediyorum …………………<br />
13-Sergi-Fuar geziyorum …………………………<br />
14-Diğer ………………………….………………<br />
122
45-Şu andaki eğitim durumunuz nedir? 1.Hiç okula gitmedim.<br />
2-Okulu ….sınıftan terk ettim.<br />
3-Hem çalışıyor hem okuyorum ………………….<br />
4- Diğer …………………….……………………..<br />
46-Okula gitmemesinin nedeni nedir?1-Uygun okulun olmaması<br />
2-Okula ilgi duymaması<br />
3-Okul masraflarının fazla olması<br />
4-Ailesine ev işlerinde yardım etmek zorunda olması<br />
5-Ailesine ekonomik yardımda bulunmak zorunda olması<br />
6- Meslek sahibi olmak istemesi<br />
7-Eğitimin gerek ve önemine inanmaması<br />
8- Diğer ……………………………………<br />
47- Okuyabilseniz ne olmak isterdiniz? ……………………..<br />
48- Ebeveynlerinizin eğitim konusundaki tercihi:1-Sadece okumamı istiyorlar.<br />
2- Sadece çalışmamı istiyorlar.<br />
3-Hem okumamı hem de çalışmamı istiyorlar.<br />
4-Karışmıyorlar.<br />
5-Diğer………………………<br />
49-Ailenizin eğitiminize katkısı ne şekildedir?<br />
1-Ev ödevlerime yardım ederek<br />
2-Öğretmenlerimle görüşerek<br />
3-Uygun ortam hazırlayarak<br />
4- Okul masraflarımı karşılayarak<br />
5-Hiç ilgilenmiyorlar<br />
6- Diğer………………………………………………………………..<br />
50-Eğitiminizle aile fertlerinizden hangisi öncelikle ilgilenmektedir?<br />
1-Anne<br />
2-Baba<br />
3-Kardeşler<br />
51-Meslek eğitimi merkezleri/ Çıraklık eğitim merkezleri hakkında bilginiz var mı?<br />
1-Hayır<br />
2-Evet …………………………..<br />
123
52- TCK’un 182.maddesi gereğince <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ına kadar çocukların çalıştırılmasının yasak olduğunu b<strong>ili</strong>yor<br />
muydunuz? 1-Evet<br />
2-Hayır<br />
53- Özgeçmişi: 0.özellik yok<br />
1.Allerji<br />
2.Operasyon<br />
3.Böbrek Hastalığı<br />
4.Travma öyküsü<br />
5.HT<br />
6.DM<br />
7.KKH<br />
8.Kr.Bronşit<br />
9.KOAH<br />
10.Kanser<br />
11.Obesite<br />
12.Diğer:…………………………………………………….<br />
54-Madde kullanımı şekliniz; 0-Özellik yok<br />
1- Ara sıra sigara<br />
2-Düzenli sigara<br />
3-Ara sıra alkol<br />
4-Düzenli alkol<br />
5- Ara sıra tütün ürünleri<br />
6- Düzenli tütün ürünleri<br />
7- Diğer(açıklayınız………………………….)<br />
55- Son bir haftada sağlık probleminiz oldu mu? 1. Hayır 2. Evet ………………………………….<br />
56-FM: ……………………………………………..<br />
( Ateş:……..Nabız:……Ağırlık: ………..kg Boy: …………..cm VKİ:…… )<br />
57-Göz : 0 .Normal 1.Refraksiyon Kusuru +/- 2. R.K +/+ 3.Renk k….<br />
4. Diğer ……….…<br />
58-Kulak : 0. Normal 1.İşitme Kusuru +/- 2.İ.K: +/+<br />
3.Diğer………………………………………………………………………<br />
59-Ağız-Diş : 0. Normal<br />
1.Diğer……………………………………………………………………….<br />
60-Burun-Boğaz : 0. Normal<br />
1.Diğer……………………………………………………………………….<br />
61-Akciğerler : 0. Normal<br />
1.Diğer……………………………………………………………………….<br />
62-Kalp : 0. Normal<br />
1.Diğer………………………………………………………………………..<br />
63.Batın : 0.Normal<br />
1.Diğer………………………………………………………………………..<br />
64-GÜS : 0. Normal<br />
1.Diğer………………………………………………………………………..<br />
65-Kas-İskelet : 0. Normal<br />
1.Diğer………………………………………………………………………..<br />
66-Deri: : 0. Normal<br />
124
1.Diğer………………………………………………………………………..<br />
67-Diğer: …………………………………………………………………….<br />
125<br />
TEŞEKKÜRLER<br />
………/……/ 200…
EK 2.<br />
Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan<br />
Çocukların Sağlık Ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />
Aydınlatılmış Onam Formu<br />
Ben Dr. Olga EKER ÖZDENER, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı<br />
Anab<strong>ili</strong>m Dalında çalışmaktayım. Çalışan çocuklarla ilg<strong>ili</strong> bir araştırma yapmak<br />
istiyorum. İsmini <strong>kayıt</strong>lı olduğun Adana Toplumsal Destek Merkezi’nden aldım. Eğer<br />
bu araştırmaya katılırsan vereceğin bilgilerin gizli tutacağım. Araştırma sırasında<br />
herhangi bir sebep göstermeden araştırmadan vazgeçeb<strong>ili</strong>rsin. Araştırma için sen para<br />
ödemeyeceksin, sana da herhangi bir ödeme yapmayacağım. Seni muayene edeceğim;<br />
fakat canını acıtacak herhangi bir şey yapmayacağım. Senden kan almayacağım. Bu<br />
araştırmaya katılmak zorunda değilsin. Sakıncalı bulduğun sorulara cevap vermek<br />
zorunda değilsin. Fakat katılmak istersen sana seninle, ailenle, iş ve işyerinle ilg<strong>ili</strong><br />
sorular sormak istiyorum. Bana sormak istediğin bir şeyle varsa sorab<strong>ili</strong>rsin.<br />
Anlattıklarımı tamamen anladıysan başlamak istiyorum.<br />
Adı, Soyadı: ………………………….. İmza: ……………<br />
Adı, Soyadı: :…………………………. İmza:……………<br />
Araştırma Uygulayıcısı<br />
Tanık Adı, Soyadı: …………………… İmza: ……………..<br />
…./…../2008<br />
126
EK 3.<br />
Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan<br />
Çocukların Sağlık Ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />
Aydınlatılmış Onam Formu<br />
Dr. Olga Eker Özdener tarafından “Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Tabanlı 7-<strong>15</strong><br />
Yaş Grubu Çalışan Çocukların Sağlık Ve Sosyal Yönden Değerlendirilmesi” isimli<br />
araştırmasında amaçlanan işlemler tarafıma açık olarak anlatıldı. Eğer bu araştırmaya<br />
katılırsak hekim ile aramda kalması gereken çocuğuma/çocuklarıma ait bilgilerin gizli<br />
kalacağına inanıyorum. Araştırma sonuçlarının eğitim ve b<strong>ili</strong>msel amaçlarla kullanımı<br />
sırasında kişisel-ailesel bilgilerimin özenle korunacağı konusunda bana yeterli güven<br />
verildi. Araştırma için yapılacak harcamalarla ilg<strong>ili</strong> herhangi bir parasal sorumluluk<br />
altına girmiyorum. Bana da bir ödeme yapılmayacaktır. Bu araştırmaya katılmak<br />
zorunda değ<strong>ili</strong>m, katılmam konusunda zorlayıcı bir davranışla karşılaşmış değ<strong>ili</strong>m.<br />
Bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Kendi başıma<br />
belli bir düşünme süresi sonunda adı geçen bu araştırmada çocuğumun “katılımcı”<br />
olarak yer almasına izin verdim. Bilgilendirme sonrasında çocuğumun/çocuklarımın aile<br />
bilgilerinin <strong>kayıt</strong> altına alınmasını, muayenelerimizi ve sonuçlarından bilgi almayı,<br />
kendi rızamla ve isteyerek kabul ediyor ve araştırma uygulayıcılardan bir hak talep<br />
etmeyeceğimi beyan ediyorum. İmzalı bu form kâğıdının bir kopyası bana verilecektir.<br />
Adı, Soyadı: ………………………………… İmza: ………………………<br />
Adı,Soyadı: …………………………............. İmza: ………………………<br />
Araştırma Uygulayıcısı<br />
Tanık Adı, Soyadı: …………………………... İmza: ………………………<br />
…./…./2008<br />
127
ÖZGEÇMİŞ<br />
Adı Soyadı :Olga EKER ÖZDENER<br />
Doğum Tarih ve Yeri :Kadirli, 1970<br />
Medeni Durumu :Evli, Efe ve Elifnaz adında 2 çocuk annesi<br />
Adres :Güzelyalı Mah.Taşeli Ap. 101 Sokak No:6/12 Seyhan<br />
ADANA<br />
Telefon :0505 929 66 54<br />
E.posta :oeker@cu.edu.tr<br />
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi :Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Varsa Mezuniyet Derecesi :Yok<br />
Görev Yerleri :Mardin Merkez 1 Nolu Sağlık Ocağı,<br />
Dernek Üyelikleri :Yok<br />
Alınan Burslar :Yok<br />
Yabancı Dil (ler) :İng<strong>ili</strong>zce<br />
Diğer Hususlar :Yok<br />
Adana Kurtuluş Sağlık Ocağı,<br />
Adana Sağlık Müdürlüğü AÇSAP Şubesi,<br />
(İl Eğitim Ekibi Üyesi)<br />
Adana Devlet Hastanesi<br />
(Talasemi Tanı ve Tedavi Merkezi)<br />
128