19.07.2013 Views

adana ili toplumsal destek merkezi kayıt tabanlı 7-15 yaş grubu ...

adana ili toplumsal destek merkezi kayıt tabanlı 7-15 yaş grubu ...

adana ili toplumsal destek merkezi kayıt tabanlı 7-15 yaş grubu ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.<br />

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

TIP FAKÜLTESİ<br />

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI<br />

ADANA İLİ TOPLUMSAL DESTEK MERKEZİ KAYIT<br />

TABANLI 7-<strong>15</strong> YAŞ GRUBU ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN<br />

SAĞLIK VE SOSYAL DURUMLARININ<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ<br />

Dr. Olga EKER ÖZDENER<br />

UZMANLIK TEZİ<br />

TEZ DANIŞMANI<br />

Doç. Dr. Ferdi TANIR<br />

ADANA-2010


T.C.<br />

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

TIP FAKÜLTESİ<br />

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI<br />

ADANA İLİ TOPLUMSAL DESTEK MERKEZİ KAYIT<br />

TABANLI 7-<strong>15</strong> YAŞ GRUBU ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN<br />

SAĞLIK VE SOSYAL DURUMLARININ<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ<br />

Dr. Olga EKER ÖZDENER<br />

UZMANLIK TEZİ<br />

TEZ DANIŞMANI<br />

Doç. Dr. Ferdi TANIR<br />

Bu tez Çukurova Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından: TF 2006 LTP 33 No’lu<br />

Proje Olarak Desteklenmiştir.<br />

ADANA–2010


TEŞEKKÜR<br />

Tezimin hazırlanmasında ve uzmanlık eğitimim sürecinde gereken maddi ve<br />

manevi desteği sağlayarak, moral vererek, sorunların çözülmesinde yol gösterici olarak<br />

katkıda bulunan tez danışmanım Sn.Doç.Dr.Ferdi TANIR’a, asistanlık eğitimim<br />

süresince eğitim ve öğretimime katkıda bulunan, beni <strong>destek</strong>leyen, bu tutumunu tez<br />

aşamasında sürdüren Sn. Prof. Dr. Muhsin Akbaba’ya, Ç.Ü.T.F.Halk Sağlığı Anab<strong>ili</strong>m<br />

Dalı’nın değerli öğretim üyelerine ve asistan arkadaşlarıma, çocuk işç<strong>ili</strong>ğini önlemeye<br />

gönül vermiş başta “TİSK/TÜRK-İŞ Adana İli Toplumsal Destek Merkezi” çalışanları<br />

olmak üzere tüm kamu ve sivil toplum kuruluşlarına katkılarından dolayı, araştırma<br />

bilgilerini toplarken yüz yüze görüştüğüm, bazen sıkılan, utanan, fakat yine de bana<br />

yardımcı olan çocuklara ve ailelerine, hayatımın her döneminde benden maddi ve<br />

manevi <strong>destek</strong>lerini esirgemeyen annem ve babama, eşim Uzm.Dr. Nureddin<br />

ÖZDENER’e ve hayat-ı sebeblerim oğlum Efe ve kızım Elifnaz ÖZDENER’e<br />

fedakarlıkları için teşekkür ederim.<br />

I


İÇİNDEKİLER<br />

Sayfa<br />

TEŞEKKÜR I<br />

İÇİNDEKİLER II<br />

TABLO LİSTESİ V<br />

ŞEKİL LİSTESİ VI<br />

ÖZET VII<br />

ABSTRACT VIII<br />

KISALTMA LİSTESİ X<br />

1. GİRİŞ 1<br />

2. GENEL BİLGİLER 3<br />

2.1. Çocukluk Kavramı ve Tarihi 3<br />

2.1.1. Çocuk Kimliği 3<br />

2.1.2. Çocukluk Tarihi 4<br />

2.2. Çalışan Çocuk Kavramı 7<br />

2.2.1. Çalışan Çocuk Kimliği 7<br />

2.2.2. Çalışan Çocuk Tarihçesi 7<br />

2.3. Çocukların Çalışma Nedenleri 9<br />

2.3.1. Çocuk İstismarı ve İhmali 10<br />

2.3.2. Göç ve Kentleşme Süreci 14<br />

2.3.3. Aile Yapısındaki Değişimler 16<br />

2.3.4. Eğitim ile İlg<strong>ili</strong> Nedenler 17<br />

2.3.5. Mevzuatı Uygulama Sorunları 17<br />

2.3.6. Üretim, Bölüşüm ve Tüketim İlişkileri 19<br />

2.4. Çalışan Çocukların Sorunları 20<br />

2.5. Çocuk İşgücü İçin Yasal Düzenlemeler 24<br />

2.5.1. Uluslararası Düzenlemeler 24<br />

2.5.1.1. Çocuk Hakları Beyannamesi ve Çocuk Haklarına 25<br />

Dair Sözleşme<br />

2.5.1.2. Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmeleri 26<br />

2.5.1.3.Avrupa Sosyal Şartı 27<br />

2.5.1.4. Avrupa Konsey Direktifi 28<br />

2.5.2. Ulusal Düzenlemeler 29<br />

2.5.2.1. T.C.Anayasası 29<br />

2.5.2.2. İş Kanunu 30<br />

2.5.2.3 Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu 30<br />

2.5.2.4. Birleşmiş Milletler Düzenlemelerinin Ulusallaştırılması 31<br />

2.5.2.5. Uluslararası Çalışma Örgütü Düzenlemelerinin<br />

Ulusallaştırılması 32<br />

2.6. Dünya’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong> 33<br />

2.6.1. Ekonomik Sektöre Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 33<br />

2.6.2. Cinsiyete Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 34<br />

2.7. Türkiye’de Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong> 35<br />

2.8. Adana’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong> 37<br />

2.8.1. Adana Kent Kimliği 37<br />

2.8.2. Adana’da Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Durumu 39<br />

II


3-GEREÇ ve YÖNTEM 41<br />

3.1. Araştırmanın Yöntemi 41<br />

3.2. Araştırmanın Evreni 41<br />

3.3. Örneklem Büyüklüğü 41<br />

3.4. Anketin Uygulanması 42<br />

3.4.1. Anketin Hazırlanması 42<br />

3.4.2. Anketin Ön Denemesinin Yapılması 42<br />

3.4.3. Anketin Uygulanması 42<br />

3.5. Araştırmanın Süresi 43<br />

3.6. Araştırmanın Değişkenleri 43<br />

3.6.1. Bağımlı Değişken 43<br />

3.6.2. Bağımsız Değişkenler 43<br />

3.7. Araştırmanın Sayıtlıları 44<br />

3.8. Araştırmanın Kısıtlılıkları 44<br />

3.9. Araştırmanın Bütçesi 45<br />

3.10. İstatistiksel Analiz 45<br />

3.11. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği ile İlg<strong>ili</strong> Bazı Tanım ve Ölçütler 45<br />

3.11.1. Ailenin Sosyal Statüsü (Sınıf/grup konumu) 45<br />

3.11.2. İkincil Konumdaki İşgücü 46<br />

3.11.3. Aile Tipi 46<br />

3.11.4. Ailenin Göç Durumu 46<br />

3.11.5. Çalışmanın Biçimine Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 46<br />

3.11.6. Çalışma Ortamına Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği 47<br />

3.12. Sağlık Ölçütleri ile İlg<strong>ili</strong> Bilgiler 47<br />

4-BULGULAR 48<br />

4.1. Araştırmaya Katılan Çocukların Sosyodemografik Özellikleri 48<br />

4.1.1. Yaş ve Cinsiyet 48<br />

4.1.2. Çocuk İşçilerin Doğum Yerleri 50<br />

4.1.3. Çocukların Ailelerinin Geldikleri Şehirler 51<br />

4.1.4. Çalışan Çocukların Sosyal Güvence Durumları 52<br />

4.2 .Ailenin Sosyodemografik Özellikleri 53<br />

4.2.1. Ebeveynlerin Yaşları 53<br />

4.2.2. Ebeveynlerinin Eğitim Düzeyleri 53<br />

4.2.3. Çocuk İşçilerin Aile Tipi ve Ev Halkı Sayıları 54<br />

4.2.4. Çocuk İşçilerin Ebeveynlerinin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu 55<br />

4.2.4.1. Babalarının Çalışma ve Sosyal Statü Durumu 55<br />

4.2.4.2. Annelerinin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu 57<br />

4.2.5. Çocuk İşçilerin Kardeş Sayıları 58<br />

4.2.6. Çocuk İşçilerin 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Kardeşlerinin Çalışma Durumları 58<br />

4.3. Ailelerin Göç Durumunun Değerlendirilmesi 59<br />

4.3.1. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Adana’ya Göç Nedenleri 59<br />

4.3.2. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Geldikleri Yerleşim Yerleri 60<br />

4.3.3. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Göç Süreleri 60<br />

4.4. Ailenin Yaşadığı Konutların Özellikleri 60<br />

4.4.1. Çocukların Ailelerinin Konut Mülkiyet Durumu 60<br />

4.4.2. Çocukların Aileleriyle Birlikte Yaşadıkları Konut Tipleri 61<br />

4.5. Çocuk İşçilerin Çalışma Özellikleri 62<br />

III


4.5.1. Çocuk İşçilerin İlk İşe Başlama Yaşları 62<br />

4.5.2. Çocuk İşçilerin İşe Başlama Nedenleri 63<br />

4.5.3. Çocuk İşçilerin Çalışmaya Devam Etme Nedenleri 64<br />

4.5.4. Çocuk İşçilerin Sektör Değişikliği Yapma Nedenler 64<br />

4.5.5. Çocuk İşçilerin Etkilendiği İstismar Tipleri 67<br />

4.5.6. Çocukları İstismar Eden Kişiler 68<br />

4.5.7. Çocuk İşçilerin İşlerinden Memnuniyetleri 69<br />

4.5.8. Çocuk İşçilerin Gelecek Beklentileri 70<br />

4.5.9. Çocuk İşçilerin Gelir Çeşitleri 71<br />

4.5.10. Çocukların Kazandığı Parayı Değerlendirmeleri 72<br />

4.5.11. Çocuk İşçilerin Çalışma Saatleri 74<br />

4.5.12. Çocukların Ek İş Yapma Durumları 74<br />

4.6. Çocuk İşçilerin Boş Zamanlarını Değerlendirmeleri 75<br />

4.7. Çalışan Çocukların Eğitim Süreci 77<br />

4.7.1. Çocuk İşçilerin Eğitim Durumları 77<br />

4.7.2. Çocukların Okulu Bırakma/Gitmeme Nedenleri 78<br />

4.7.3. Çocukların Eğitimle İstedikleri Meslekler 79<br />

4.7.4. Ebeveynlerin Çocukları için Eğitim Tercihleri 80<br />

4.7.5. Ailelerin Çalışan Çocuklarının Eğitimlerine Katkı Şekilleri 80<br />

4.7.6. Çocukların Çıraklık/Mesleki Eğitim Merkezleri ile İlg<strong>ili</strong> Bilgileri 81<br />

4.7.7. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle İlg<strong>ili</strong> Yasalar Hakkındaki Bilgileri 82<br />

4.8. Çocuk İşçilerin Sağlık Sorunları 83<br />

4.8.1. Çocuk İşçilerin Özgeçmişlerindeki Hastalıklar 83<br />

4.8.2. Çocuk İşçilerin Madde İstismarı Durumları 84<br />

4.8.3. Çocukların Son Yedi Gündeki Sağlık Sorunları 86<br />

4.8.4. Çocuklar İşçilerin Fizik Muayene Sonuçları 87<br />

5-TARTIŞMA 89<br />

6-SONUÇ ve ÖNERİLER 102<br />

KAYNAKLAR 112<br />

EKLER<br />

EK 1.ANKET FORMU 119<br />

EK 2.ONAM FORMU(ÇOCUK) 126<br />

Ek 3. ONAM FORMU(AİLE) 127<br />

ÖZGEÇMİŞ 128<br />

IV


Tablo No<br />

TABLO LİSTESİ<br />

V<br />

Sayfa No<br />

Tablo 1. Çocukların sokağa çıkma nedenleri<br />

10<br />

Tablo 2. Çocuk işgücü temel göstergeleri 36<br />

Tablo 3. Adana’da 2004-2008 yıllarında sokakta çalışan çocukların işkollarına<br />

göre dağılımı<br />

40<br />

Tablo 4. Örneklemin alındığı yere ve cinse göre dağılımı 41<br />

Tablo 5.<br />

Tablo 6.<br />

Araştırmaya katılan çocukların <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımı<br />

Çocuk işçilerin doğum yerlerine göre dağılımı<br />

49<br />

50<br />

Tablo 7.<br />

Tablo 8 .<br />

Tablo 9.<br />

Tablo 10.<br />

Tablo 11.<br />

Tablo 12.<br />

Tablo 13.<br />

Tablo 14.<br />

Tablo <strong>15</strong>.<br />

Tablo 16.<br />

Tablo 17.<br />

Tablo 18.<br />

Çocuk çalışanların sosyal güvence durumlarının işkollarına göre 52<br />

dağılımı<br />

Çocuk işçilerin ebeveynlerinin eğitim düzeylerinin dağılımı 53<br />

Çocuk işçilerin beraber <strong>yaş</strong>adığı kişi sayısının dağılımı 54<br />

Çocuk işçilerin babalarının sosyal statülerinin dağılımı 56<br />

Çocuk işçilerin annelerinin sosyal statülerinin dağlımı 57<br />

Çocuk işçilerin kardeş sayıların dağılımı 58<br />

Çocuk işçilerin ailelerinin Adana’ya göç nedenlerinin dağılımları 59<br />

Çocukların ailelerinin konut mülkiyetlerinin sektörlere göre 61<br />

dağılımları<br />

Çocuk işçilerin ilk işe başlama <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımları 62<br />

Çocuk işçilerin ilk işe başlama nedenlerinin dağılımı 63<br />

Çocuk işçilerin sektör değişikliği yapma nedenlerinin dağılımı 66<br />

Çocuk işçilerin etkilendiği istismar tiplerinin dağılımı 67<br />

Tablo 19.<br />

Tablo 20.<br />

Tablo 21.<br />

Tablo 22.<br />

Çalışan çocukları istismar eden kişilerin çocukların cinsiyetine göre 68<br />

dağılımı<br />

Çocuk işçilerin işlerinden memnuniyetlerinin sektörlere göre dağılımı 69<br />

Çocuk işçilerin gelecek beklentilerinin sektörlere göre dağılımı 70<br />

Çocuk işçilerin gelir çeşitlerinin sektörlere göre dağılımları 71<br />

Tablo 23. Çocuk işçilerin kazandığı parayı değerlendirme şeklinin sektörlere<br />

göre dağılımı<br />

73<br />

Tablo 24.<br />

Tablo 25.<br />

Tablo 26.<br />

Tablo 27.<br />

Tablo 28.<br />

Tablo 29.<br />

Tablo 30.<br />

Tablo 31.<br />

Tarım sektöründeki çalışan çocukların parayı değerlendirme şeklinin<br />

konut tipine göre dağılımı<br />

Çocuk işçilerin çalışma saatlerinin sektörlere göre dağılımı<br />

Çocuk işçilerin boş zamanlarını değerlendirme durumları<br />

Çocuk işçilerin eğitim durumlarının cinsiyete göre dağılımı<br />

Çocukların okulu bırakma/gitmeme nedenlerinin cinsiyete göre<br />

dağılımı<br />

Çocukların eğitimle mesleklerin cinsiyete göre dağılımı<br />

Ailelerin çalışan çocuklarının eğitimlerine katkılarının dağılımı<br />

Çocukların ÇEM/MEM ile ilg<strong>ili</strong> bilgilerinin sektörlere göre dağılımı<br />

73<br />

74<br />

76<br />

77<br />

78<br />

79<br />

80<br />

81<br />

Tablo 32.<br />

Tablo 33.<br />

Tablo 34.<br />

Tablo 35.<br />

Çocuk işç<strong>ili</strong>ğiyle ilg<strong>ili</strong> yasalar hakkında bilgilenme şekillerinin 82<br />

dağılımı<br />

Çocuk işçilerin özgeçmişlerindeki hastalıkların dağılımı 84<br />

Çocuk işçilerin madde istismar çeşitlerinin sektörlere göre dağılımı 85<br />

Çocukların son yedi gündeki sağlık sorunlarının dağılımı<br />

86<br />

Tablo 36. Çalışan çocukların vücut kitle indekslerinin sektörlere göre dağılımı 87<br />

Tablo 37. Çocuklar işçilerde en sık görülen hastalıkların dağılımı 88


ŞEKİL LİSTESİ<br />

Şekil No<br />

Şekil 1. Daimi ikametgahına göre güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuklar<br />

Şekil 2. Çalışan çocuk üzerindeki zarar bileşenleri<br />

Şekil 3. Dünyada çalışan çocukların sektörlere göre dağılımı<br />

Şekil 4. Vücut kitle indeksi formülü<br />

Şekil 5. Çocuk işçilerin ailelerinin geldikleri ilk üç şehrin dağılımı<br />

VI<br />

Sayfa No<br />

16<br />

21<br />

34<br />

47<br />

51


ÖZET<br />

Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan<br />

Çocukların Sağlık ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />

Amaç: Çocuk işç<strong>ili</strong>ği, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu araştırmada, çocuk işç<strong>ili</strong>ği<br />

üzerine etk<strong>ili</strong> olan faktörlerin saptanması, ayrıca çocuk işçilerin sağlık durumlarının<br />

belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

Gereç ve Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Örneklem; 71’i (%<br />

20,0) Adana Toplumsal Destek <strong>merkezi</strong>ne <strong>kayıt</strong>lı çocuklardan, 279’u (% 80,0) bu<br />

çocukların arkadaşları, akrabaları ve iş arkadaşlarından olmak üzere 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> arası<br />

toplam 350 çocuktan oluşmuştur. Çalışmanın veri toplaması Eylül 2007-Aralık 2008<br />

tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkeni olarak çocuk işç<strong>ili</strong>ği,<br />

bağımsız değişkenleri olarak; ailenin ve çocuğun sosyodemografik özellikleri,<br />

çocukların çalışma hayatlarıyla ilg<strong>ili</strong> özellikler, sosyal aktiviteleri, eğitim süreçleri,<br />

fiziksel gelişim ve sağlıkla ilg<strong>ili</strong> özellikleri alınmıştır. Anlamlılık p


ABSTRACT<br />

Analysis of the Working Children Aged Between 7-<strong>15</strong><br />

from Adana Province Social Support Center<br />

Aim: Child labour constitutes a serious public health problem. This study aims at<br />

determining the factors affecting the child labour and the health status of the working<br />

children as well.<br />

Material and Method: The study was planned to be a descriptive one. The sample<br />

included 350 children aged between 7 and <strong>15</strong> and 71 % (20,0%) of the sample were<br />

selected among the children recorded in the Adana Social Support Center, 279 (80,0 %)<br />

among the friends and colleagues of the above-mentioned children. Data collection<br />

under the study was performed between September 2007 and December 2008.<br />

Dependent variables of the study were socio-demographical features of the family and<br />

the child, working conditions of the children, their social activities, educational process,<br />

physical development and health status. Significance was p


KISALTMA LİSTESİ<br />

A.B.D :Amerika Birleşik Devletleri<br />

ASYE :Alt Solunum Yolu Enfeksiyonu<br />

ÇEM :Çıraklık Eğitim Merkezi<br />

ÇHB :Çocuk Hakları Beyannamesi<br />

ÇHS :Çocuk Hakları Sözleşmesi<br />

ÇSGB :Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı<br />

GSYİH :Gayri Safi Yıl İçi Hasıla<br />

FM :Fizik Muayene<br />

ILO :International Labour Office<br />

IWGCL :International Working Group on Child Labour<br />

IPEC :International Programme on the Elimination of Child labour<br />

MEB :Milli Eğitim Bakanlığı<br />

MEM :Mesleki Eğitim Merkezi<br />

SB :Sağlık Bakanlığı<br />

SHÇEK :Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu<br />

TCK :Türk Ceza Kanunu<br />

TİSK :Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu<br />

TNSA :Türkiye Nüfus Ve Sağlık Araştırması<br />

TÜİK :Türkiye İstatistik Kurumu<br />

TÜRK-İŞ :Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu<br />

ÜSYE :Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu<br />

VKİ :Vücut Kitle İndeksi<br />

ICD-10 :International Statistical Classtification of Disease<br />

o X59.0 :Kırık, tanımlanmamış<br />

o S09.7 :Kafa travması<br />

o S93.3 :Ayak ve bacak kırıkları<br />

o K41 :Femoral fıtık<br />

o L23.5 :Kimyasal ürünlere bağlı kontakt dermatit<br />

o L50.0 :Ürtiker<br />

o J30.1 :Polene bağlı alerjik rinit<br />

o L27.2 :Besin allerjisi<br />

o L55. :Güneş allerjisi<br />

o K37 :Akut apendisit<br />

o I51.9 :Kalp kapak yetmezliği<br />

o J40 :Akut ve kronik bronşit<br />

o H60.9 :Otitis eksterna<br />

o H60.5 :Enfektif olmayan otitis<br />

o H67.1 :Viral otitis media<br />

o H67.0 :Bakteriyal otitis media<br />

o A05.8 :Gıda zehirlenmeleri<br />

o N20.0 :Böbrek taşı<br />

o R17 :Sarılık<br />

o B54 :Sıtma<br />

o X49 :Kimyasallarla zehirlenme<br />

IX


o B55 :Leishmania (Şark çıbanı)<br />

o J45 :Astım bronşiale<br />

o X32 :Güneş çarpması<br />

o R56.0 :Konvülsiyon<br />

o K02.9 :Diş çürüğü<br />

o K08.9 :Diş absesi<br />

o K08.1 :Diş kaybı<br />

o S02.5 :Diş kırığı<br />

o L30.9 :Dermatit<br />

o L25 :Kontak dermatit<br />

o L20.8 :Atopik dermatit<br />

o L55.9 :Güneş yanığı<br />

o B35.9 :Dermatofitoz<br />

o M79.19 :Tonsilofarenjit<br />

o J02.9 :Akut faranjit<br />

o J00 :Akut nazofaranjit (nezle)<br />

o J32.9 :Akut ve kronik sinüzit<br />

o M79.1 :Miyalji<br />

o B89 :Paraziter hastalıklar<br />

o A04.9 :Bakteriel barsak enfeksiyonu<br />

o A08.4 :Viral barsak enfeksiyonu<br />

o A09 :Diyare ve gastroenterit<br />

o A06 :Amebiyazis<br />

o H52.0 :Hypermetropi<br />

o H52.1 :Miyopi<br />

o N39.0 :Üriner sistem enfeksiyonu<br />

o R30.0 :Dizüri<br />

o R30.91 :Ağrılı işeme<br />

o D64 :Anemi<br />

o R32 :Üriner inkontinans<br />

o M21.4 :Düz taban<br />

o H54 :Körlük ve az görme<br />

o M79.87 :Yumuşak doku hastalıkları<br />

o B00 :Herpes virus enfeksiyonları<br />

o N89.8 :Osteopatiler<br />

o Q53.9 :İnmemiş testis<br />

o H10 :Konjunktivit<br />

o J17.0 :Pnömoni<br />

X


1.GİRİŞ<br />

Nedendir b<strong>ili</strong>nmez; insanlık, geçmişin hesaplaşmasını çoğunlukla tarihin dönüm<br />

noktalarında yapmıştır. Yeni binyıla gir<strong>ili</strong>rken de bu alışkanlık değişmemiş ve insanlık<br />

geçmişini masaya yatırma gereksinimi duymuştur. Yapılan bu hesaplaşma bize, çözüme<br />

kavuşturulamayan sorunları taşıyan kefenin daha ağır çektiğini göstermektedir. Ağır<br />

çeken kefede pek çok kronikleşmiş sorun vardır ve bunlardan biri de “çocuk emeği” ve<br />

sömürüsüdür. 1<br />

Ulusların genişleyen yoksulluğu yanında, yıllardır ardı arkası kesilmeyen ulusal<br />

ve uluslararası savaşlarda en çok etkilenen, kan ve gelecek kaybeden kadınlar ve<br />

çocuklar olmuştur. 2 Dünya üzerinde milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel ve ahlaki<br />

gelişimlerine zarar veren ve ulusal yasalarla uluslararası standartlara uygun olmayan<br />

çalışma koşullarında çalışmaktadır. Çocukları çalıştırma yoluyla suistimal etme,<br />

günümüzün çocuk sömürü ve ihmalinin en yaygın şekli gibi görünmektedir. 3 Çocukların<br />

bir bölümü köle gibi çalışmaya zorlanmakta, bazıları çalışmaları için yoksul ailelerce<br />

varlıklı şahıslara satılmakta ya da kiralanmakta, ev hizmetçisi olarak, suçlular gibi<br />

evlere hapsedilmektedir.<br />

Kendi arzusuyla çalışan çocuk yoktur. Çocukluk; oyun, öğrenim ve yetişme<br />

çağıdır. Çocuğun gün boyu bir işte çalışmaya zorlanması onun eğitimini, sağlığını ve<br />

beden gelişimini olumsuz yönde bozmakla kalmaz, kiş<strong>ili</strong>k gelişimini de etkiler.<br />

Öğreniminin en verimli yılları, eve giren küçük gelir karşısında erir gider. Öğrenimini<br />

tamamlayamamış bir çocuk, ömür boyu işçi ve emekçi kalmaya mahkûm edilmiş<br />

demektir. B<strong>ili</strong>nen bir gerçek daha vardır ki, çocuklar tarih boyunca karın tokluğuna<br />

çalıştırılmış, sömürülmüşlerdir. 4<br />

Dünyada birçok çocuk; çevrelerinde olan kişiler, sağlık durumları, <strong>yaş</strong>am ve çevre<br />

koşulları nedeniyle çocukluk haklarını kullanamamaktadır. İstismara uğrayan çocuklar,<br />

sokağa itilmiş çocuklar, çalışan çocuklar, suça itilmiş çocuklar, kimsesiz çocuklar,<br />

savaştaki çocuklar ve özürlü çocuklar, kısaca güç koşullar altındaki çocuklar;<br />

<strong>yaş</strong>amlarını sağlıksız koşullarda sürdürmekte ve bunlara bağlı olarak birçok sosyal ve<br />

sağlık problemlerine sahip olmaktadırlar. Çocukların güç koşullar altında olmasının<br />

temelinde yatan sorunların önemli bir kısmı, sosyodemografik eşitsizlikten<br />

kaynaklanmaktadır. Eğitim düzeyinin düşük olması, ailede işsizliğin olması, olumsuz<br />

1


çevre koşullarında <strong>yaş</strong>ama gibi birçok faktör, çocukları bulunmaları gereken <strong>yaş</strong>amın<br />

dışına çıkarmaktadır. 5<br />

Bir ülkenin ve dünyanın geleceği, insana ve dolayısıyla çocuğa olan yatırımla<br />

bağlantılıdır. Çünkü insanın gerçek anlamda huzur ve barışı bulabilmesi, onun kendisini<br />

bulabilmesine, bağımsızlığına ve sevebilme yeteneğine ulaşması ile mümkündür. Bu<br />

konunun da, geçirilen çocukluk dönemi ile yakından ilg<strong>ili</strong> olduğu herkesçe b<strong>ili</strong>nen bir<br />

gerçektir. 6<br />

Bu çalışmanın amacı; çalışan çocukların sosyodemografik özelliklerinin çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ğine, çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin de çocukların sağlığı üzerine etkilerini değerlendirerek,<br />

çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin tüm dünyada önlenmesi ve yok edilmesi için oluşturulan çalışma ve<br />

politikalara katkıda bulunmaktır.<br />

2


2.1. Çocukluk Kavramı ve Tarihi<br />

2.1.1. Çocuk Kimliği<br />

2.GENEL BİLGİLER<br />

Çocukluk kavramı; tarih içinde toplumun inançlarına, ekonomilerine ve<br />

kültürlerine göre değişen bir kavram olarak yer almaktadır. “Çocuk Hakları<br />

Sözleşmesi”ne (ÇHS) göre, 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki her insan çocuk sayılır. ÇHS’nin 1.<br />

maddesinde, çocuklara uygulanan kanunlar çerçevesinde daha önce rüşt <strong>yaş</strong>ına<br />

erişilmedikçe 18 <strong>yaş</strong>ını bitirmemiş kişiler “çocuk” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım<br />

“Türk Medeni Kanunu”nda kullanılan “küçük” kavramını kapsamaktadır. 7,8<br />

Yörükoğlu’na göre; çocuk “gelişen bir insan yavrusu, olgunlaşmamış, reşit sayılmayan<br />

küçük yurttaş” olarak tanımlanırken; psikoloji b<strong>ili</strong>mi, çocuğu doğumundan başlayarak<br />

ergenliğe kadarki devrede (11-12 <strong>yaş</strong>) bulunan kişi olarak tanımlamaktadır. 9 Akarslan’a<br />

göre; çocuk, <strong>yaş</strong>amın doğuştan ergenliğe kadar süren dönemini <strong>yaş</strong>ayan varlıktır.<br />

Gençlik ise <strong>15</strong> ile 21 <strong>yaş</strong> arası dönemdir. Çevik; çocuğu yarının büyükleri, geleceğin<br />

güvencesi olarak nitelendirmiştir. 10<br />

Birleşmiş Milletler Örgütünün tarifine göre; genç, <strong>15</strong> ile 25 <strong>yaş</strong>lar arasında, öğenim<br />

gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir. 7<br />

Esasında “çocuk” nedir? sorusunu yanıtlama çabası, çok büyük güçlükler taşımaktadır.<br />

Çünkü basit tanımlar bulmak kolay değildir. Basit bir tanımlama bulduğumuzu<br />

varsaysak bile, küçük bir inceleme, kesinliği ortadan kaldırmakta ve yeni sorunları<br />

beraberinde getirmektedir. Çocukluk sınırı tam olarak çizilemediği için, genel olarak,<br />

beş nokta üzerinde durulmaktadır. 11<br />

Birincisi; çocukluk, herhangi bir sabit döneme ait tek bir evrensel deneyim değil,<br />

tarihsel olarak değişen kültürel bir yapıdır. Özellikle tarihçilerin yaptıkları çalışmalar,<br />

çocuklukla yetişkinlik arasındaki çizginin keyfi olduğunu ve tarihsel dönemler arasında<br />

büyük farklılıklar gösterdiğini ortaya koymaktadır.<br />

İkincisi; iki <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> arasındaki ayrım çizgisinin sadece keyfi değil, aynı zamanda<br />

tutarsız olduğudur. İnsanlar bazı faaliyetler için çok küçük görüldükleri halde, diğerleri<br />

için büyük kabul edilebilmektedir. Ayrıca farklı cinslerin sınırları farklı <strong>yaş</strong>larda<br />

çizilmektedir.<br />

3


Üçüncüsü; bebeklikten 18 <strong>yaş</strong>ına kadar olan geniş bir süreyi kapsayan bu dönemde<br />

çocuk yetişkin olarak tanımlanmakta, çeşitli ihtiyaçları, yetenekleri ve potansiyelleri<br />

içermektedir.<br />

Dördüncüsü; çocukluk terimi, kronolojiden çok iktidarla ilg<strong>ili</strong> olan, düşük statüye sahip<br />

olanları tanımlamak için kullanılmıştır.<br />

Beşincisi; hayatı, çocukluk ve yetişkinlik olarak iki bölüme ayıran yapay bir dönem<br />

olarak kabul ed<strong>ili</strong>r. 10<br />

Doğu ve Batı toplumları arasında çocuğa yaklaşım açısından farklılıklar vardır. Batılı<br />

çocuk tarifini ele alacak olursak, ekonomik şartların çocukların küçük <strong>yaş</strong>tan itibaren<br />

çalışmaları gerektirdiği üçüncü dünyadaki <strong>yaş</strong>amın acı gerçeklikleriyle<br />

karşılaştırıldığında, tarifin yeniden ele alınmasını gündeme getirmektedir. En zengin<br />

ülkelerde bile yoksulluk içinde büyüyen, eğitim görmeyen ve hakları sömürülen<br />

milyonlarca çocuk <strong>yaş</strong>amaktadır. Zengin veya yoksul, tüm ülkelerin çoğunda inanılmaz<br />

çelişkiler yan yana sergilenmektedir. Bunun nedenleri; yoksulluk, eğitimsizlik, hizmete<br />

ulaşım kanallarındaki yetersizlik, hükümetlerin bu konudaki yanlış ve yetersiz<br />

politikaları olabilmektedir. Gelir dağılımındaki dengesizlikler ve enflasyonist<br />

politikalar, <strong>toplumsal</strong> katmanlar arasındaki uçurumu büyük boyutlara ulaştırmıştır. 10<br />

Çocukluk; gençlik ve yetişkinliği biçimlendiren bir dönemdir. Ruhen, bedenen ve<br />

zihnen sağlıklı, başarılı, kendine ve topluma yararlı, ahlaklı olup olmamak da nasıl bir<br />

çocukluk geçirmiş olduğumuzla yakından ilgidir. Bu nedenlerden ötürü gelişmiş<br />

toplumlarda çocuklara çok önem verilmiştir. Bu devletlerin politikasında, hükümetlerin<br />

programlarında, çocukların eğitimi, sağlığı ve sosyal hakları yer almaktadır. 6<br />

2.1.2. Çocukluk Tarihi<br />

Tarih içinde çeşitli zamanlarda, çeşitli toplumların çocuğa ve çocuk eğitimine<br />

verdikleri öneme baktığımızda farklılıklarla karşılaşıyoruz. Ancak genel olarak 17. y.y’<br />

dan itibaren yedi <strong>yaş</strong> ile ergenlik arasındaki dönem, bütün dünyada çocukların<br />

hayatında farklı bir dönem olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.<br />

Çocukluğun değişmez bir biyolojik olgu olmayıp, sosyal bir kategori olduğunu, bu<br />

sebeple de sosyal bir sürece sahip olduğunu, ilk kez Ph<strong>ili</strong>ppe Aries söylemiştir. Aries,<br />

4


çocuk tarihi ile ilg<strong>ili</strong> çalışmalar yapan Fransız nüfus b<strong>ili</strong>mci ve sosyal tarihçidir. Aries’e<br />

göre çocukluk kavramı, <strong>15</strong>.-16. y.y’dan önce b<strong>ili</strong>nmiyordu. 10<br />

“Çocukluk” düşüncesinin oluşmasının, yetişkinlerin dünyasında bir değişim<br />

sonucu olduğu açıktır. Bu tür bir değişim, sadece büyük bir önemden değil özel bir<br />

doğadan da kaynaklanmıştır. Özellikle bu değişme, yeni bir yetişkinlik tanımını ortaya<br />

çıkarmıştır. Ortaçağ, mekanik saat gibi bazı önemli buluşlar ile veba hastalığı gibi<br />

çeşitli büyük olayları içeren birçok <strong>toplumsal</strong> değişmeye sahne olmuştur. Fakat<br />

yetişkinlerin kendi yetişkinlik anlayışlarını değiştirmelerini gerektirecek hiçbir şey<br />

ortaya çıkmamıştır. Ortaçağda çocukluk yedi <strong>yaş</strong>ında biterdi. Çünkü çocukların iyi bir<br />

biçimde konuşmaya başlamaları ancak yedi <strong>yaş</strong>ında gerçekleşirdi. Ancak <strong>15</strong>.yüzyılın<br />

ortalarında hareketli tipteki matbaa makinesinin bulunuşu, yeni bir yetişkinlik anlayışı<br />

gerektiren yeni bir simgesel dünyayı yaratmıştır. Tanımsal olarak yeni yetişkinlik,<br />

çocukları dışlamıştır. Çocuklar, yetişkinler dünyasından kovulurken onlara<br />

yerleşebilecekleri yeni bir dünya bulma gereği doğmuştur. Onların yeni dünyası,<br />

çocukluk dünyası olmuştur. 12<br />

Çocukluk fikri, Rönesans’ın büyük buluşlarından biridir ve belki de en insani<br />

olanıdır. B<strong>ili</strong>m, ulus-devlet ve dinsel özgürlük ile birlikte hem <strong>toplumsal</strong> bir yapı hem<br />

de psikolojik bir koşul olarak çocukluk, 16 y.y’da oluşmuş ya da ortaya çıkmış ve<br />

günümüze kadar inceltilmiş ve <strong>destek</strong>lenmiştir. Fakat tüm <strong>toplumsal</strong> kurgular gibi<br />

çocukluğun da süregelen varlığı kaçınılmaz değildir. 12<br />

Batı Avrupa’da özellikle 16 .ve 17. y.y’larda, çocukluk anlayışında önemli<br />

değişimler <strong>yaş</strong>anmaya başlanmıştır. Çocukluğun farklı bir <strong>yaş</strong>am dönemi olarak kabul<br />

görmesi; tarımdan sanayiye geçişe, orta sınıfın gelişmesine, ailenin rol ve yapısının<br />

değişmesine, ana, baba, çocuk <strong>ili</strong>şkilerinde duygusal bağın artmasına, boş zamanların<br />

ortaya çıkmasına v.b. gibi faktörlere bağlanmaktadır. Aydınlanma çağında filozoflar,<br />

çocukluk çağı ve çocuk eğitimi konusunda yeni görüşler ileri sürmüşlerdir. Çocuklar<br />

b<strong>ili</strong>msel araştırmaların konusu olmaya, gelişim dönemleri belirlenmeye başlamıştır.<br />

Dönemlerin, sosyal ve biyolojik açıdan önemleri fark edilmiştir. 10<br />

18. y.y’da Leipniz, Wolf, Kant ve Rousseau gibi filozoflar sayesinde akılcılık ön<br />

plana çıkmıştır. 17. y.y da gözlemle sınırlı kalan çocuk eğitiminin amacı; 18.y.y’da<br />

(Aydınlanma Dönemi olarak da b<strong>ili</strong>nir) çocuğu hür ve aydın düşünceli yetiştirebilmek<br />

olarak belirlenmiştir. 18.y.y’ın en önemli düşünürlerinden J.J.Rousseau, çağının eğitim<br />

5


düşüncesine karşı çıkmış, çocukluk ile yetişkinliği birbirinden ayırmış ve çocuğun<br />

gelişimini dönemlere ayırmıştır. 10<br />

19.y.y’da adolesan, zorunlu askerlik <strong>yaş</strong>ıyla birlikte tanımlanmaya başlamıştır.<br />

1850 ile 1950 arası dönem ise, çocukluğun doruğa ulaştığı bir dönemdir. Bu yıllarda<br />

özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde tüm çocukları fabrika dışına çıkarıp<br />

okula çekebilmek, kendi giyim eşya, edebiyat, oyun ve sosyal dünyalarına<br />

yöneltebilmek için başarılı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu dönem; modern aile tarzı<br />

eğ<strong>ili</strong>minin en çok egemen olduğu, ailelerin çocuklarına yönelik olarak en üst düzeyde<br />

empati, şefkat ve sorumluluğu onaylayan ruhsal mekanizmaları geliştirdiği bir<br />

dönemdir. Yüzyılın bitiminde çocukluk, sosyal ve ekonomik sınıflaşmayı aşan bir ideal,<br />

herkesin doğuştan kazandığı bir hak olarak dikkate alınmaya başlanmıştır. Çocukluk,<br />

kaçınılmaz biçimde kültürel bir ürün olarak değil biyolojik bir kategori olarak<br />

tanımlanmaya başlanmıştır. Nitekim bu dönem esnasında büyüleyici bir kinaye<br />

olmuştur. Çocukluğa <strong>yaş</strong>am veren çevre, yavaş ve gösterişsiz bir biçimde parçalanmaya<br />

başlamıştır. 6,12<br />

Çocukluğun hiç tanınmadığı bir çağdan, hukuksal, <strong>toplumsal</strong>, eğitsel kurumlar<br />

içinde korunmaya alınan bir çocukluk kavramına geçişi, tam dört yüzyıl sürmüştür.<br />

Çocukluğun kurumsallaşmasının ilk evrensel belirtisi, ilköğretim <strong>yaş</strong>antısı, en son<br />

göstergesi de “Çocuk Hakları” hareketleridir. 13<br />

Türkiye’de, Batı’dan farklı olarak çocukla ilg<strong>ili</strong> yeterli tarihsel <strong>kayıt</strong>, bilgi ve<br />

belge bulmak son derece güçtür. Bu yüzden daha çok biyografi, anı, günlük gibi<br />

yayınlardaki çocukluk dönemi <strong>kayıt</strong>ları incelenerek bilgi toplamak mümkün olmuştur.<br />

İmparatorluk tarihi boyunca Osmanlı toplumunda çocuğa nasıl bakıldığını saptamak,<br />

seyahatname ve anı yazılarından çıkartılarak sağlanmıştır. Bunlardan birisi Türk<br />

toplumunda yaygın olarak gözlemlenen “çocuk sevgisi”, diğer ikisi de okulda, toplumda<br />

varlığı hiçbir zaman eksik olmayan “dayak” ve “ezberc<strong>ili</strong>k” tir. Türk toplumunu “çocuk<br />

sever” olarak tanımlayan gözlemler özellikle 19.y.y’ da bulunmuştur. Başka bir deyişle,<br />

Batı’da 16. y.y’da başlayan değişim Türkiye’de ancak 19.y.y’da f<strong>ili</strong>z vermeye<br />

başlamıştır. Türkiye’de bu gelişimi fark eden yazarlardan birisi olan Ahmet Hamdi<br />

Tanpınar “Çocukluk asrımızın keşfidir. Filhakika (doğrusu) düne kadar biz çocuğa<br />

sadece büyüğün küçüğü, eksiği, yetiştirilmesi lazım geleni diye bakardık. Bugün ise<br />

çocuğu ve çocukluğu kendi başına bir mesele ve alem gibi almağa başladık” demiştir. 16<br />

6


2.2 Çalışan Çocuk Kavramı<br />

2.2.1. Çalışan Çocuk Kimliği<br />

Tanımsal olarak konu irdelendiğinde çocuk işgücü; “çocukları, çocukluklarından,<br />

potansiyellerinden ve onurlarından yoksun bırakan, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine<br />

zarar veren bir çalışma” olarak ifade bulmaktadır. 17<br />

Başka bir görüşe göre ise çalışan çocuklar, “sosyo-ekonomik konumları gereği maddi<br />

kazanç elde etmek veya meslek edinmek amacıyla esnaf ve sanatkâr yanında, sanayi iş<br />

kolunda, tarım sektöründe ve marjinal çalışma alanlarında üretime katılan 18 <strong>yaş</strong>ından<br />

daha küçük <strong>yaş</strong>lardaki bireyler” olarak tanımlanmaktadır. 9<br />

Asgari istihdam <strong>yaş</strong>ını belirleyen 138 sayılı sözleşmeye göre, Uluslararası Çalışma<br />

Örgütü (International Labour Organization=ILO) tarafından çocuk işgücü tanımında<br />

benimsenen <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> <strong>15</strong> ’tir. Bu <strong>yaş</strong>ın altında olup, hayatını kazanmak veya aile<br />

bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışan veya çalıştırılan çocuklara “çocuk işçi” ya<br />

da “çalışan çocuk”; <strong>15</strong>-18 <strong>yaş</strong> arası çalışan çocuklara ise “genç işçi” adı verilmektedir.<br />

Çevik, “Çocuk İşgücü”nü “ILO tarafından konulan en az <strong>15</strong> <strong>yaş</strong> sınırını beklemeden,<br />

gerek aile bütçesine katkıda bulunmak, gerekse de <strong>yaş</strong>amını kazanmak amacıyla,<br />

çalışma hayatına atılan çocuklar” diye tanımlamaktadır. 10<br />

2.2.2. Çalışan Çocuk Tarihçesi<br />

Özellikle 18.y.y’ın sonu, 19.y.y’ın başlarında makinelerde buharın kullanımı<br />

sonucu oluşan temel buluşlar, İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Bu sanayi, yoksul bir işçi<br />

sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çocuk işçiler de bu sınıfın çok ezilmiş bir<br />

kesimiydiler. 18.y.y’dan başlayıp 19.y.y’ın ortalarına kadar süren sanayileşme<br />

sürecinde, demir ve kömürün asıl enerji kaynağı olarak kabul edildiği döneme<br />

“makineleşme çağı” denmektedir.<br />

İngiltere, ilk sanayi ülkesi olarak birçok açıdan çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin kapsamı ve<br />

yoğunluğu açısından ayrı bir konuma sahipti. 18.y.y’ın ikinci yarısında yoksulluk ve<br />

kimsesizlik nedeniyle Londra’da 40.000’den fazla çocuk sokaklarda başıboş<br />

dolaşmaktaydı. Bu çocuklar, onları barındıran yoksul evleri tarafından dokuma<br />

fabrikalarına ve çiftçilere satılıyor ve/veya kiralanıyordu. Çocuklar, çok düşük<br />

ücretlerle, günde 18 saatten az olmamak üzere sabahtan akşama kadar ayakta<br />

7


çalıştırılıyordu. Altı <strong>yaş</strong>ından küçükler elleri küçük diye özellikle iplik işinde<br />

kullanılıyordu. Kısa yemek molaları dışında işi yavaşlatmak veya tuvalete gitmek<br />

yasaktı. Çocukların başındaki gardiyanlar; kaytaran, su içmeye veya tuvalete giden,<br />

erken kalkmayan çocukları kırbaçlayab<strong>ili</strong>yorlardı. Güneş almayan karanlık ve tozlu<br />

işyerlerinde hafta sonu tat<strong>ili</strong> bile verilmeden, kötü beslenilerek çalıştırılan bu çocukların<br />

çoğu daha 20 <strong>yaş</strong>ına gelmeden hastalanıp ölmekteydi 6 .<br />

Evlerinden ve ana babalarından uzakta bulunan, hiçbir yasa tarafından<br />

korunmayan ya da nadiren insani düşüncelerle korumaya ulaşan çocuklar, acıklı bir<br />

yazgı içinde kaldılar. Kötü davranılmasa bile büyüme çağındaki çocuklara yüklenen<br />

aşırı çalışma, uykusuzluk, hatta verilen işlerin nitelikleri; sağlıklarını yıkmaya,<br />

vücutlarını biçimsiz ve bozulmuş bir duruma getirmeye yeterli idi. Kendilerine kurumla<br />

dolmuş fabrika bacalarının temizlenmesi görevi verilen çocuklardan; söz konusu dar ve<br />

pis bacalardan üzerlerine giydirilen paçavra elbiselerle aşağıdan yukarı doğru çıkmaları<br />

istenmekte, bunu sağlamak amacıyla alttan ateş yakılmakta ve çıkan dumandan<br />

boğulmamak için yukarıya tırmanan çocuklar, bacayı da bu yolla temizlemiş<br />

olmaktaydı. 14<br />

1833’te birçok İng<strong>ili</strong>z tekstil fabrikasındaki işçilerin 2/3’ünü, 1842’de ise birçok<br />

madendeki işçilerin 1/4’den fazlasını çocuklar ve gençler oluşturuyordu.1851’de 10-14<br />

<strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki çocukların işgücüne katılım oranları % 30’du. Ancak 1901’ e kadar %<br />

17’e indirildi. Önemli geçiş noktasının, resmi eğitimin ilk kez uygulamaya konulduğu<br />

1870’lerde meydana geldiği anlaşılmaktadır.<br />

Çocuk işç<strong>ili</strong>ği, A.B.D.’de 1900’lerde % 17 katılım oranına ulaşırken, Fransa’da<br />

yapılan ilk nüfus sayımı, 1896’da çocuk işçilerin oranının % 20 olduğunu göstermiştir. <strong>15</strong><br />

Batı’da çocuk işç<strong>ili</strong>ği bu boyutta iken, Anadolu’da Cumhuriyet öncesi dönemde<br />

geleneksel çıraklık sisteminin hâkim olduğu görülmektedir. Geleneksel çıraklık<br />

sisteminin Anadolu’daki tarihi kökleri çok eskilere, “Ah<strong>ili</strong>k” teşkilatına kadar<br />

uzanmaktadır. Osmanlı imparatorluğu döneminde çıraklık eğitimi “Ahi Birlikleri”<br />

bünyesinde yürütülmekteydi. Bu birlikler daha çok esnaf ve sanatkârlarla özdeşleşmişti.<br />

Ah<strong>ili</strong>k 18.y.y’dan 20.y.y’a kadar Anadolu’nun sosyal <strong>yaş</strong>antısının düzenlenmesinde<br />

etk<strong>ili</strong> olmuştur. Ah<strong>ili</strong>k örgütünde yamak, çırak, kalfa, usta hiyerarşisinin en alt basamağı<br />

olan yamaklıktan başlanarak sanat ya da meslek öğrenilmekteydi. 14<br />

8


Osmanlı Devletinin son günlerine tarihsel gelişim açısından bakılacak olursa,<br />

sanayileşmenin artan bir işgücü gereksinimi doğurduğu görülmektedir. Bu dönemde<br />

I.Dünya Savaşı’nın da olması, erkek işgücünde azalmaya neden olmuş ve bu sebeple<br />

çalışanlar içerisinde kadın ve çocukların oranı artmıştır. 21<br />

2.3. Çocukların Çalışma Nedenleri<br />

Ülkemizde yapılan çocuk işç<strong>ili</strong>ği çalışmalarının büyük kısmında, çocuğun çalışma<br />

nedenlerinden ziyade, çocuğun çalışma koşullarının çocuk sağlığı üzerine olan etkileri<br />

ile çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin yasalara uygun olup olmadığı irdelenmiş; çalışan çocuğun ailesine<br />

<strong>ili</strong>şkin tipik veriler ortaya konmuştur. 40 Ulaşabildiğimiz çocuk işç<strong>ili</strong>ği araştırmalarından,<br />

ailenin yoksulluğu ve eğitimsizliği, işsizlik, kötü konutta <strong>yaş</strong>ama, ana-babaların iş<br />

bulmak için uzak yerlere veya başka kentlere gitmeleri ve bu ayrılıktan kaynaklanan<br />

aile parçalanmaları, çocuğun okuldaki başarısızlığı, belde ve köylerde okulların<br />

olmayışı ya da ekonomik nedenlerle okula gidememe, kırsal kesimde bir kısmı köy<br />

halkı tarafından karşılanan ihtiyaçların göçle gelinen büyük şehirlerde <strong>toplumsal</strong><br />

kurumlar tarafından karşılanamaması, aile yapısında meydana gelen hızlı değişimler,<br />

yanlış sosyal politikalar, mevzuatın yeterince uygulanmaması ve denetimdeki<br />

boşlukların çocukların çalışmalarının nedenlerinden başlıcaları olduğunu<br />

söyleyeb<strong>ili</strong>riz. 18,19<br />

Sokak çocuklarıyla ilg<strong>ili</strong> Meclis Araştırmalar Komisyonu (2006) Ankara ‘da<br />

yaptığı toplantılar ve çeşitli illerde yapmış olduğu incelemeler sonucunda sokakta<br />

<strong>yaş</strong>ayan /çalışan çocuklar sorununun başlıca nedenleri olarak şunları tespit etmiştir:<br />

İşsizlik,<br />

Göç (tarım politikalarındaki yetersizlik, yoksulluk, terör)<br />

Eğitimsizlik,<br />

Sosyal güvenlik ağının yetersizliği,<br />

Çok çocukluluk, aile planlamasındaki eksiklik,<br />

Gecekondulaşma,<br />

Aile parçalanması, aile içi şiddet, ihmal ve istismar,<br />

Bölgelerarasındaki gelişmişlik farklılığı ve gelir dağılımındaki adaletsizliktir. 21<br />

9


Tablo 1. Çocukların sokağa çıkma nedenleri<br />

Nedenler Sayı %<br />

Aile içi şiddet 1.145 18.44<br />

Aile içi anlaşamama 548 8.83<br />

Aile parçalanması 821 13.23<br />

Zorla çalıştırılma 180 2.90<br />

Arkadaş etkisi 211 3.40<br />

Yurt-Yuva uyumsuzluğu 122 1.97<br />

Kendisi 312 5.03<br />

Diğer 1.650 26.58<br />

Bilgi yok 1.217 19.62<br />

Toplam 6.206 100.00<br />

2.3.1. Çocuk İstismarı ve İhmali<br />

İnsanlık tarihi kadar eski, insanlığın en önemli sosyal yaralarından biri olarak<br />

çocuğa yönelik kötü muamele ya da çocuk istismarı kavramı, ilk kez 1700’lü yıllarda<br />

İngiltere’de kullanılmıştır. Bir avukatın, hapse giren suçluların kaçının çocuklara karşı<br />

işlenmiş suçlar nedeniyle ceza aldıklarını merak etmesi ve çalışmasının sonunda elde<br />

ettiği bulgular, çocuk istismarı kavramının ortaya atılmasına neden olmuştur. 22<br />

Tıpta çocuk istismarına yönelik çalışmalar, Kemple tarafından 1962 yılında<br />

“Dövülmüş Çocuk Sendromu” konulu makalesinin yayınlanmasından sonra tartışılmaya<br />

başlamıştır. Dövülmüş Çocuk Sendromu, küçük çocukların fiziksel şiddet<br />

uygulamasından sonraki klinik tabloyu içermektedir. 1970’lerde cinsel istismarın<br />

farkına varılmış ve 1980’lerden sonra ise duygusal istismarın da en az diğer iki istismar<br />

kadar önemli olduğuna <strong>ili</strong>şkin görüşler yaygınlaşmaya başlamıştır. 5<br />

Suça sürüklenen çocukların yanında korunma ihtiyacı olan çocukların da<br />

korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına <strong>ili</strong>şkin usul ve<br />

esasları düzenleyen 5395 Sayılı “Çocuk Koruma Kanunu” ihmal ve istismar edilen<br />

çocukları, korunma ihtiyacı olan çocuk kapsamında ele almaktadır. 23<br />

10


Çocuk istismarı; geniş anlamda belirli bir zaman d<strong>ili</strong>mi içerisinde bir yetişkin<br />

tarafından, çocuğa o kültürde kabul edilmeyen davranışın uygulanmasıdır. Başka bir<br />

söyleyişle çocuğun büyüme ve gelişimini olumsuz yönde engelleyen her türlü davranış<br />

çocuk istismarıdır. 24<br />

Bu tip davranışların iki değişkene bağlı olduğu görülmektedir. Birincisi zaman<br />

içinde değişiklikler göstermesi, ikincisi ise kültürler arasında ve ülkeden ülkeye<br />

değişiklikler göstermesidir.<br />

Çocuk istismarında üç farklı düzey vardır;<br />

1-Çocuk bakımındaki kültürel farklılıklar<br />

2-Kişinin bireysel kültürünün devamı olarak sergilediği davranışlar<br />

3-Çocuğa yönelik <strong>toplumsal</strong> zarar<br />

İlk iki düzey çocuk işç<strong>ili</strong>ğini direk ve yoğun olarak etkilemektedir; fakat üçüncü<br />

düzeyde <strong>toplumsal</strong> fakirlik, yetersiz konutlaşma, zayıf sağlık hizmetleri, yetersiz besin<br />

kaynakları gibi daha büyük ve etk<strong>ili</strong> olaylar vardır. Çocuğun gelişimini engellediği için<br />

istismar <strong>grubu</strong>na girebilen bu olaylar, bireysel ana-baba iradelerinin dışındaki<br />

olaylardır. Fakirlik, kötü beslenme, uluslararası bunalım gibi durumlarda istismara daha<br />

sık rastlanır. Bazı toplumlarda kız çocuklar, hızlı sosyokültürel değişim içinde büyüyen<br />

çocuklar, göçebe ve şehirleşen ailelerin çocukları, fakir aile çocukları, standart dışı<br />

barınma şartlarına sahip olan ailelerin çocukları, istismara daha sık uğramaktadır.<br />

Çocuk istismarının tarihine bakıldığında, insanlığın başlamasıyla beraber olma<br />

olasılığının yüksek olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımın temelinde, çocukların yetişme<br />

döneminde ayrıca <strong>destek</strong> verilmesi gereken bireyler olarak değerlendirilmemeleri<br />

gelmektedir. Ama tarih içerisindeki öncelik, ancak sağlam çocuksa <strong>yaş</strong>ama hakkının<br />

verilmesi, sonra da aileye gelir getirmesi zorunlu varlıklar olarak değerlendirilmeleri, bu<br />

savı güçlendiren unsurlardır. Kimi zaman ise çocuklara aileleri tarafından tamamen bir<br />

kazanç kaynağı gözüyle bakıldığı, köle olarak satıldığı ve işyerlerinde çalıştırıldıkları<br />

gözlenmektedir. Böylece toplumdan ve aileden beklediği desteği göremeyen çocuk,<br />

kendi gelişimini çalışma hayatında da sağlayamamaktadır. Bu açıdan çalışan çocukların<br />

her türlü istismara hedef olma riskleri, bu çocukların aile desteğinden yoksun olma<br />

düzeyleri paralelinde gelişmektedir. 24<br />

11


ÇOCUK İSTİSMARI TİPLERİ<br />

1-Fiziksel İstismar<br />

2-Duygusal - Psikososyal istismar<br />

3-Cinsel İstismar<br />

4-İhmal<br />

1-Fiziksel İstismar<br />

Çocuğun bakımını üstlenen kişi ya da bir büyük tarafından fiziksel olarak zarar<br />

görmesi ya da zarar görme potansiyeline sahip olması olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel<br />

şiddet uygulanması, sadece çocuğun disiplininin sağlanması için ev ve aile ortamında<br />

olmamaktadır. Birçok ülkede eğitim kurumları ya da çocukların bulunduğu diğer<br />

kurumlarda da şiddet uygulandığına <strong>ili</strong>şkin bulgular görülmektedir. Aile içinde; anne<br />

babanın <strong>yaş</strong>ının çok genç olması, işsizlik, eğitim düzeyinin düşük olması, ailede<br />

uyuşturucu kullanımı ya da alkolizm, aile içi güvensizlik, çok çocuklu aile ortamı,<br />

istenmeyen çocuk olma, anne ya da babada ruhsal bozukluk olması gibi etmenler,<br />

çocuğa yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır. 5<br />

2-Duygusal- Psikososyal istismar<br />

Çocuğun öngörüsünü ya da duygusal bütünlüğünü bozan her türlü kronik eylem<br />

ya da eylemsizliktir. Çocukla sürekli alay etme, aşağılama, çocuktan sürekli<br />

kapasitesinin üzerinde beklentide bulunma, aşırı koruma, bağımlı kılma, aşırı otorite,<br />

çocuğun davranışlarıyla uyumsuz ağır cezalandırma ve iz bırakmasa da yüze şiddet<br />

uygulama gibi eylemlerin yanı sıra, çocuğu terk etme, yalnız bırakma, terörize etme,<br />

duygusal tepki vermeyi reddetme, kendi çıkarları için kullanma, vaktinden önce erişkin<br />

rolü yükleme, gereksinimleriyle ilgilenmeme, yok sayma ve çocuğun iletişim çabasına<br />

tepkisiz kalma, duygusal ve psikososyal istismar şekilleridir. 5<br />

3-Cinsel İstismar<br />

Çocuk ve erişkin arasındaki temas ve <strong>ili</strong>şki, o erişkinin veya başkasının seksüel<br />

stimülasyonu için kullanılmışsa, çocuğun cinsel istismara uğradığı kabul ed<strong>ili</strong>r. Cinsel<br />

istismara maruz kalan çocukların <strong>yaş</strong>a göre dağılımları incelendiğinde; % 30’unun 2-5,<br />

12


% 40’ının 6-10, % 30’unun 11-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> olduğu görülmektedir. Yani olguların %<br />

70’ini küçük <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> (6-10 <strong>yaş</strong>) oluşturmaktadır. Kız/erkek oranı birbirine yakın<br />

bulunmaktadır. 22<br />

4-Çocuk İhmali<br />

Çocuğa bakmakla yükümlü olan kişilerin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi,<br />

çocuğu fiziksel ya da duygusal olarak ihmal etmesidir. 22<br />

Bazı kaynaklarda 5. olarak ekonomik istismardan da bahsedilmektedir ki;<br />

çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli işgücü<br />

olarak çalışması veya çalıştırılması “Ekonomik İstismar” olarak tanımlamaktadır. Bu iş<br />

ve çalışma koşulları içinde diğer istismar türlerinin de bulunabileceği<br />

unutulmamalıdır. 22<br />

Zeytinoğlu, çocuğun çalıştığı her durumu bir işgücü istismarı olarak kabul etmekte<br />

ve çocuk işgücünün istismarını aşağıdaki temel kriterlere dayanarak tanımlamaktadır:<br />

- Çocuğun uzun süreli çalışmaya erken <strong>yaş</strong>ta başlaması,<br />

- Çalışması nedeniyle yeterli bir eğitim alamaması,<br />

- Fiziksel ve ruhsal sağlığına; fiziksel, duygusal ve ahlaki gelişimine uygun olmayan<br />

işlerde ve koşullarda çalışması,<br />

- Çalışma süresinin uzunluğu nedeniyle uyku, dinlenme, sosyal <strong>ili</strong>şkiler kurma gibi<br />

temel gereksinimlerini yeterince karşılayamaması,<br />

- Yaptığı işin maddi karşılığını alamaması,<br />

- Çalışma ortamında fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar biçimleriyle karşılaşması . 19<br />

Bu tanımla bağlantılı olarak ÇHS’nin 19., 34. ve 39.’ maddeleri çocuk istismarı,<br />

ihmali ve önlenmesiyle ilg<strong>ili</strong>dir 22 .<br />

Çocuk istismarını önlemeye yönelik birçok düzenlemeye gerek uluslararası<br />

belgelerde gerekse ulusal mevzuatımızda yer verilmiştir. Ülkelerde yürürlüğe konulmuş<br />

uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Anayasamızın 90. Maddesinde belirtildiği<br />

gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler iç hukukumuza dahildir 23 .<br />

Tüm dünya ülkelerinde, <strong>toplumsal</strong> ve hukuksal yönleri olan bir halk sağlığı sorunu<br />

kabul edilen çocuk istismarı ve ihmali konusunda, çözüm ve önleme amacıyla ekip<br />

çalışmaları yapılması önerilmektedir . 25<br />

13


2.3.2. Göç ve Kentleşme Süreci<br />

Sokak çocuklarıyla ilg<strong>ili</strong> Meclis Araştırmalar Komisyonu (2006) Ankara’da<br />

yaptığı toplantılar ve çeşitli illerde yapmış olduğu incelemeler sonucunda, sokakta<br />

<strong>yaş</strong>ayan /çalışan çocuklar sorununun başlıca nedenlerinden birisi olarak kabul ettiği<br />

göçün, meydana gelmesinde en önemli etkenleri arasında; yoksulluk, tarım<br />

politikalarında yetersizlik ve terörü dile getirmiştir.<br />

Yoksulluk, ülkemizde diğer birçok sosyal sorunun tetikleyicisi olduğu gibi çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ği sorununun da baş aktörü durumundadır. Aileler yoksul olmaları nedeniyle,<br />

çocuklarını bazen çalışmaya yönlendirmekte bazen de kendi işlerinde<br />

kullanmaktadırlar. 9 Öte yandan çocukların bazıları, ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük<br />

çeken ailelerine <strong>destek</strong> olmak, bazıları kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmakta,<br />

bazıları ise tamamen bir ailenin geçimini sağlamak için kendileri çalışmak istemektedir.<br />

Hillmann’ın (1997) tanımına göre göç “insanların içinde <strong>yaş</strong>adıkları coğrafi ve<br />

sosyokültürel çevreden ayrılarak başka bir coğrafi ve sosyo-kültürel çevreye<br />

girmesi”dir. Göçler karakterine göre iç göç, dış göç, gönüllü veya zorunlu göç, kısıtlı ya<br />

da sürekli göç olarak ayırt edilmektedir. Savaşlar, doğal afetler gibi olağan dışı<br />

koşullarda ortaya çıkan ve göç edenlerin iradelerinin işlemesine olanak bulunmayan,<br />

çeşitli kuvvetlerin etkilemesi, zorlaması sonucu ve devletin çeşitli sosyal, ekonomik ve<br />

güvenlik vb. konularda aldığı kararların yerine getirilmesi aşamasında nüfusta oluşan<br />

hareketl<strong>ili</strong>k zorunlu göçü ifade etmektedir. 27,28<br />

Kentleşme hareketleri; ekonomik, teknolojik, siyasal ve sosyopsikolojik<br />

etmenlerin etkisi altında oluşmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin en önemli<br />

sorunlarından biri olan nüfus artışı ve sanayileşmenin gerisinde kalan hızlı kentleşme,<br />

1950’li yıllardan sonra ülkemizin yerleşim modellerinde önemli bir değişikliğe yol<br />

açmıştır. Hızla artan nüfus, <strong>toplumsal</strong> ve coğrafi hareketl<strong>ili</strong>ği de artırarak Türk<br />

toplumunda gözle görülür bir değişiklik yaratmıştır. 26<br />

Cumhuriyetin kuruluşunda nüfusun dörtte biri kentte, dörtte üçü kırda <strong>yaş</strong>arken<br />

giderek bu oran tersine ivme kazanmış bulunmaktadır. Türkiye’de iç göç<br />

düşünüldüğünde, 1950’lerden itibaren, tarımda makineleşme ve kentlerdeki<br />

sanayileşmenin sonucu olarak köyden kente genellikle işçi göçü olarak gerçekleşmiş,<br />

ilerleyen yıllarda bu göçmenlerin kentlerde daha çok hizmet sektöründe çalıştıkları<br />

gözlemlenmiştir. 3<br />

14


Ülkemizde iç göç hareketi, yalnızca kırdan kente yönelik bir özellik göstermekle<br />

kalmayıp, aynı zamanda bölgelerarası nüfus hareketlerini de içermektedir. Büyük<br />

kentler, sanayi ve ticaret merkezlerini oluşturan kent ve bölgeler sürekli nüfus alırken,<br />

diğerleri hızla nüfus kaybetmektedir. Kent merkezlerinin işgücü transferine hazır<br />

olmaması ve kırdan kente gelenlerin işsiz kalma nedenleri, kentleşmeyi yalnızca nüfus<br />

hareketi olarak ele almayı olanaksız kılmaktadır. Kentleşme; toplumun ekonomik ve<br />

<strong>toplumsal</strong> yapısında meydana gelen köklü değişimin <strong>yaş</strong>andığı bir olgudur. Kırdan<br />

kente göç olgusu ile birlikte kente yeni gelenlerin eğitim düzeylerinin düşük, kente<br />

uygun iş becerilerinin yetersizliği ya da olmayışı nedeniyle, daha çok düz ve ağır işlerde<br />

çalışmaları sonucu, kentin düşük gelir <strong>grubu</strong>nu oluşturmaktadırlar. 3,27,28<br />

Ailenin çocuklara sevgi, bakım ve koruma sağlayabilmesi için her şeyden önce<br />

birlikteliklerinin korunmasına, maddi kazanca, psikolojik ve sosyal desteğe gereksinimi<br />

vardır. Kırsal kesimde bir kısmı geniş aile tarafından, bir kısmı da tüm köy halkı<br />

tarafından sağlanan bu tür hizmetlerin, kentlerde “<strong>toplumsal</strong> kurumlar” tarafından<br />

sağlanmaması, büyük ümitlerle kente göçen yığınların aile <strong>ili</strong>şkilerini parçalamakta,<br />

çocukları başıboş bırakmaktadır. 3,19,27,28,34<br />

Türkiye’de yapılan tüm araştırmalarda sokak çocukluğunun en önemli nedeninin<br />

göç olduğu konusunda fikir birliği vardır. 29<br />

Tüm bu gerekçeler doğrultusunda, çocuklar açık ve kapalı iş ortamlarında var<br />

olma ve <strong>yaş</strong>am mücadelesi vermek zorunda bırakılmakta, henüz oyun ve öğrenim<br />

çağında olan bu çocukların, okulda eğitim alacakları yerde çalışmaları veya okulla<br />

birlikte çalışarak para kazanma çabaları, onları günlük <strong>yaş</strong>amdan koparmakta ve<br />

eğitimlerini fazlasıyla aksatmaktadır. Çocuklara, şimdi para kazanmak, gelecekte eğitim<br />

ve başarıyı yakalamak kalmaktadır ki bu da gerçekçi ve ulaşılab<strong>ili</strong>r bir hedef<br />

olmamaktadır. 2,3,19,24,35,38,39<br />

Bir yerden bir yere her ne sebeple göç edilmiş olursa olsun, göçle gelinen yerde<br />

bambaşka koşullarla <strong>yaş</strong>am mücadelesi verme uğraşındaki aile bireylerinden her biri,<br />

üzerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadır. Çoğunlukla bu mücadele asgari<br />

düzeyde de olsa geçimlerini sağlayabilmekten öteye geçmemekte, kentin sunduğu<br />

olanaklar, bu insanlara çok uzak kalmaktadır. Kentteki niteliksiz işgücü kaynağını<br />

oluşturan bu insanların yaptıkları işlerden aldıkları ücretler, aile bireylerinin geçimlerini<br />

sağlayamamaktadır. Böylece ailede çalışabilecek durumda olan diğer kişilerin<br />

<strong>15</strong>


ekonomik katkısı zorunlu hale gelmektedir. Geleneksel değerlerin ağır bastığı ve kadına<br />

söz hakkı tanınmadığı bu ortamda, aile reisinden sonra çoğu zaman çalışmak zorunda<br />

kalanlar çocuklar olmaktadır. 3,<strong>15</strong>,28<br />

Sebebi her ne olursa olsun göçün çocuklar üzerindeki etkisini aşağıdaki şekilde<br />

belirtilen Türkiye gerçeğiyle vurgulayab<strong>ili</strong>riz (Şekil 1). 30<br />

%94.2<br />

%5.8<br />

Kır Kent<br />

Şekil 1. Güvenlik birimine getirilen çocukların <strong>yaş</strong>adıkları yere göre dağılımları<br />

2.3.3. Aile Yapısındaki Değişimler<br />

Türkiye’nin çok kısa bir dönem içinde <strong>yaş</strong>adığı kırdan kente göç olgusu, aile<br />

yapısında da önemli değişikl<strong>ili</strong>kler ortaya çıkarmıştır. En dikkati çeken değişim, geniş<br />

aile tipinden çekirdek aileye geçiştir. Bu nicel değişime rağmen çekirdek aile, kültürel<br />

yapı olarak geniş aile özelliklerini halen devam ettirmektedir. Bu vurgudan hareketle,<br />

Türkiye’deki hane halkı büyüklüklerine bakarak egemen <strong>ili</strong>şki tarzını anlamanın pek<br />

mümkün görünmediği söyleneb<strong>ili</strong>r. 32 TÜİK’in 2006 yılında yaptığı “Hanehalkı<br />

Özellikleri” araştırmasında ülkemizde hane yapısı, % 6,0 tek kiş<strong>ili</strong>k hane, % 80,7<br />

çekirdek aileden oluşan hane, % 13,0 geniş aileden oluşan hane, % 0,3<br />

öğrenci/işçilerden oluşan hane olarak tespit edilmiştir. 33 Kısaca günümüzde “bütün<br />

ailelerin yaklaşık 3/4’ü çekirdek ailedir” diyeb<strong>ili</strong>riz. 31 Ancak aileler ayrı mekânlarda<br />

16


<strong>yaş</strong>asalar bile geniş aile, hala güçlü bir kültürel yapı olarak durmakta ve “fonksiyonel<br />

geniş aile” olarak adlandırılmaktadır. Türkiye gerçeğinde ortaya çıkan bu yapı, aile<br />

tipinin geniş aileden çekirdek aileye doğru bir dönüşüm göstermiş olmasına rağmen,<br />

çekirdek ailelerin işleyişini ve var oluşunu yönlendiren <strong>ili</strong>şkilerin daha çok geniş<br />

ailelerde <strong>yaş</strong>ananlara benzediğini göstermektedir. 32 Buna karşın yapılan başka bir<br />

çalışmada çocuk işçi ailelerinin yarısından fazlasının geleneksel ataerkil aile olduğunu<br />

göstermektedir. Türkiye’deki aile yapısı, aile <strong>yaş</strong>amını düzenleyen günlük yapısal<br />

format anlamında oluşumu ve biçimi farklılıklar gösterse bile, klasik ataerkil aile olarak<br />

tanımlanan aile yapısıyla genel anlamda benzerlik göstermektedir. Ataerkil geniş ailede<br />

<strong>yaş</strong>lı erkek, genç erkekleri de içerecek biçimde ailenin bütün üyeleri üzerinde bir<br />

otoriteye sahiptir. Bu otoriter <strong>ili</strong>şki, özellikle ailede ikincil işgücü konumunda bulunan<br />

kadınlar ve çocukların çalışması üzerinde etk<strong>ili</strong> olmaktadır. 41<br />

2.3.4. Eğitim ile İlg<strong>ili</strong> Nedenler<br />

Bazı aileler çocuklarını eğitime yönlendirmek yerine kısa yoldan meslek edinmeye<br />

yönlendirmektedir. Güç durumdaki ebeveynler, eğitimin uzun dönemdeki getirilerinin,<br />

çocuğun çalışma <strong>yaş</strong>amına girerek kısa sürede sağlanacak gelire göre daha avantajlı<br />

olduğunu düşünmektedirler. 34<br />

Çoğu zaman eğitim, çalışan çocuk ve ailelerine, maddi ve manevi olarak kolay ve<br />

ucuz bir alternatif olarak sunulmamaktadır. Verimsiz bir müfredat, öğrenmenin<br />

interaktif olmaması, düşük kalitede öğretmenler, eğitimin içerik olarak tatmin edici<br />

olmaması, ailelerin b<strong>ili</strong>nçsizliği gibi nedenler eğitime olan talebi azaltmakta, çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ğine olan talebi arttırmaktadır. Çalışan çocuklar genellikle okula düzenli devam<br />

edememekte; etse bile çoğunluğu başarılı olamamaktadır. 9<br />

2.3.5. Mevzuatı Uygulama Sorunları<br />

Çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile ilg<strong>ili</strong> gerek ulusal gerekse uluslar arası düzeyde çok sayıda<br />

düzenleme mevcuttur. Fakat önemli olan oluşturulan düzenlemelerin ne derecede etkin<br />

uygulandığıdır. Oluşturulan birçok düzenlemeye rağmen, çocuk işçiler tarımda, sokakta,<br />

sanayide ve hizmet sektöründe çalışmaya devam etmektedir. Ayrıca uygulanmayan<br />

17


mevzuat, işletmeler, aileler ve çocuk işçileri çalıştıranı daha çok cesaretlendirerek,<br />

çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin devamlılığını sağlamaktadır. 9 Buna karşın son günlerde ülkemizde<br />

mevzuatın uygulanması ile ilg<strong>ili</strong> gelişmeler olmuştur. Bunlardan birisi de Adana’da<br />

çocuğunu sokakta çalıştıran babaya yapılan ceza uygulamasıdır. Babaya 10 <strong>yaş</strong>ındaki<br />

oğlunu sokakta çalıştırdığı için Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından “Disiplin ve<br />

inzibat tedbirlerini kötüye kullanmak” suçunu işlediği gerekçesiyle dava açılmıştır.<br />

Çocuğun şikayetçi olmaması üzerine baba beraat etmiştir. Fakat dosyanın temyiz<br />

incelemesini yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesi, küçük <strong>yaş</strong>taki çocuğunu okula göndermek<br />

yerine çalıştıran babayı suçlu bulmuştur. Mahkemenin verdiği beraat kararını bozan<br />

Yargıtay, çocuğunu okula göndermek yerine, sokakta çalıştıran babanın bir yıla kadar<br />

hapis cezası istemiyle yargılanması gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay, verdiği tarihi<br />

kararda çocukların sokakta çalıştırılmasını "kötü muamele” olarak yorumlamış,. baba<br />

hakkında, çocuğunu sokakta çalıştırdığı için Türk Ceza Kanunu`nın 232. maddesinde<br />

yer alan "Kötü muamele” suçunu işlediği iddiasıyla yargılanmasına karar vermiş ve<br />

gerekçeli kararında ayrıca şunları belirtmiştir:<br />

"Dava konusu olayda suç tarihinde 10 <strong>yaş</strong>ında olan mağdurun, sokakta<br />

çalıştırıldığı güvenlik birimlerince düzenlenen tutanakla saptanmıştır. Gerek sanık<br />

savunması ve gerekse mağdurun anlatımı ile "okulda yer olmadığı” biçimindeki itibar<br />

edilemeyecek nedenle mağdurun okula dahi gönderilmeyerek çalışmaya sevk edildiği<br />

anlaşılmaktadır. ÇHS’nin 31. maddesi uyarınca çocukların dinlenme, boş zamanlarını<br />

değerlendirme, oyun oynama, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma hakları<br />

bulunmaktadır. Buna karşın, sanığın acıma, merhamet ve şefkat duygularıyla<br />

bağdaşmaz biçimde mağdurun eğitimini engellemek suretiyle sokaklarda<br />

çalıştırmasının, aile bireylerine kötü davranış oluşturacağı gözetilmeden, dayanaksız ve<br />

yasal olmayan gerekçe ile beraatına karar verilmesi yasaya aykırıdır." Ayrıca ÇHS’nin<br />

19, 32 ve 36. maddeleri de Yargıtay tarafından gerekçe olarak gösterilmiştir.<br />

Yargıtay’ın oybirliğiyle aldığı bu karar, bundan sonra olabilecek olan bu tip davalara<br />

emsal olması nedeniyle çok önemlidir. 35<br />

18


2.3.6. Üretim, Bölüşüm ve Tüketim İlişkileri<br />

Günümüzde ILO ve birçok akademik çevre, çocuğun neden çalıştığı konusunda<br />

çeşitli kuramsal yaklaşımlarda bulunmuştur. Bu kuramsal yaklaşımların başında<br />

Beqaele-Boyden, Derrien ve IWGCL (International Working Group on Child Labour =<br />

Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Konusunda Uluslararası Çalışma Grubu)’nin oluşturduğu modeller<br />

gelmektedir 37,41 .<br />

Beqaele ve Boyden; çocuk çalıştırılmasına yol açan faktörlerin iki değişken, arz ve<br />

talep ekseninde gerçekleştiğini ileri sürmüşlerdir. Bu modelde çocuk iş-gücü (emek-<br />

gücü), hane reisinin denetiminde satılmaya hazır “metadır”. Hane reisi hanenin varlık<br />

düzeyi, diğer aile bireylerinin istihdam durumu, statü ve gelir gibi bir takım<br />

parametrelere bakarak, çocuk iş-gücünü piyasaya sunabilmektedir (arz cephesi).<br />

İşletmeler ise ürün türü, işgücü maliyeti ve pazar durumuna göre çocuk işgücünü tercih<br />

edebilmektedir (talep cephesi). 37,41<br />

Derrien’in oluşturduğu modelde de; çocuğun çalıştırılması arz ve talep cephesi<br />

olarak ele alınmakta, ek olarak “azgelişmişlik ve yoksulluk kısır döngüsü” çerçevesinde<br />

incelenmektedir 37,41<br />

IWGCL’nin oluşturduğu modelde ise; çocuğu çalışmaya iten nedenler şu alt<br />

başlıklarda toplanmaktadır:<br />

1-Arz/talep cephesinin yapısal sorunları; ülke kalkınma düzeyinin düşüklüğü, gelir<br />

dağılımındaki uçurumlar, tarım kesiminin yoksulluğu, kentlere göç, formel sektörde<br />

istihdam olanaklarının sınırlılığı, çocukların yaygın ve denetimsiz olarak<br />

çalıştırılabildiği küçük sanayinin ve marjinal sektörün genişliği ve bu sektörlerde<br />

çalışanların örgütlenme düzeylerinin düşüklüğü,<br />

2-Ekonomik küreselleşme ve yapısal uyum programlarının etkileri,<br />

3-Coğrafi nedenler ve geleneksel sosyal değerlerdir.<br />

Oluşturulan bu modellerde ortak nokta, çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin nedenlerini arz cephesi<br />

(çocuk işgücünü piyasaya sunan aile) ve talep cephesinin (çocuk işgücünü kullanan<br />

işveren) istemleri esasında ele almalarıdır. 41<br />

İktisatçı Kaushik Basu, toplumların yüksek oranda çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin bulunduğu bir<br />

kısır yoksulluk döngüsüne nasıl girebileceğini ve çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin düşük düzeyde<br />

kaldığı olumlu bir döngüye nasıl yönlendirilebileceklerini göstermek için çoklu denge<br />

kavramını kullanmıştır. Yüksek düzeyde çocuk işç<strong>ili</strong>ği, kendini güçlendirme özelliğine<br />

19


sahip olab<strong>ili</strong>r. Örneğin, bir kitlesel yoksulluk durumunda çocuk işç<strong>ili</strong>ği, yoksul ailelerin<br />

hayatta kalma stratejilerinin bir parçasıdır. Bu da ücretlerin aşağıya düşmesine yol açan<br />

işçi havuzunu genişletir. Bu durum, ailelerin çocuklarının okula gitme yerine<br />

çalışmaları gerektiği yolundaki kanısını pekiştirir. Çocuklara biçilen ekonomik değer,<br />

doğum oranlarının yüksek düzeyde seyretmesine neden olur ve ayrıca işçi sayısında<br />

artış sağlar. Kitlesel çocuk işgücü, ayrıca işverenleri teknolojiye yatırım yapmaktan<br />

caydırır. Bunlara ilave olarak çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin yaygın olduğu bir toplumda, eğitime<br />

yönelik talep düşük olacak ve asgari <strong>yaş</strong>, zorunlu eğitime <strong>ili</strong>şkin yasaların<br />

uygulatılmasını güçleştirecektir. Son olarak çocuk işçiler yetişkin olduklarında<br />

bunlarda, büyük olasılıkla kendi çocuklarını okula göndermek yerine işte çalıştıracaktır.<br />

Yüksek bir çocuk işç<strong>ili</strong>ği dengesine sahip bir toplumda aileler ve bütün kuruluşlar, bu<br />

nedenle kısır bir yoksulluk dengesi içinde kalabileceklerdir. 38<br />

2.4. Çalışan Çocukların Sorunları<br />

Gelişimlerini tam olarak tamamlamamış, oyun ve eğlenme çağında olan<br />

çocukların çalışma <strong>yaş</strong>amına girmesi kısa veya uzun vadede olumsuz sonuçlara yol<br />

açmaktadır. Çalışan çocukların sorunları; yoksulluk, çocukluğunu <strong>yaş</strong>ayamamak, eğitim<br />

problemleri, işyeri problemleri, uzun çalışma süreleri, düşük ücret, ekonomik<br />

problemler, çalışan sağlığı ve iş güvencesinden yoksunluk, sağlıksız çalışma ortamı,<br />

sosyal güvenceden yoksunluk, işsizlik ve sosyal güvenlik olarak sıralanab<strong>ili</strong>r. Bu<br />

sorunlar ülkelerin en temel sorun alanlarının bir göstergesi olmakla birlikte;<br />

beslenememe, ihmal ve istismar, serbest zamanın değerlendirilememesi ve psiko-sosyal<br />

açıdan gelişememe gibi sorunları da beraberinde getiren bireysel ve <strong>toplumsal</strong> bir<br />

olgudur. 8,39,40<br />

Fişek, çocuk işçilerin elinden alınan hakları;<br />

1- Gereksinmeden kurtulma hakkı<br />

2- Eğitim hakkı<br />

3- Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı<br />

4- Boş zamanlarını <strong>toplumsal</strong> etkinliklerle değerlendirme ve arkadaşlık <strong>ili</strong>şkileri<br />

olarak dört başlıkta toplamıştır. 39<br />

20


Erbay ise çalışma hayatının çalışan çocuk üzerindeki zararlarını fiziksel zararlar,<br />

sosyal zararlar ve psikolojik zararlar olarak incelemiştir (Şekil 2). 9<br />

FİZİKSEL ZARAR<br />

*İş kazası<br />

*İşitme kayıpları<br />

*Nefes darlığı, balgamlı<br />

öksürük, göğüs ağrısı<br />

*Sigaraya başlama <strong>yaş</strong>ı ve bu<br />

başlangıçta çocukta<br />

çalışmanın etkisi<br />

*Bali, tiner gibi uçucu ve<br />

yapıştırıcı bağımlılığı<br />

*Alkol bağımlılığı<br />

*Uzun çalışma saatleri<br />

SOSYAL ZARAR<br />

Şekil 2. Çalışan çocuk üzerindeki zarar bileşenleri<br />

*Çalışma nedeniyle okula gidememe<br />

*Okuldan kopma<br />

*Zararlı arkadaşlık <strong>ili</strong>şkileri<br />

*İşyerindeki olumsuz rol modelleri<br />

*Serbest zaman etkinliklerinde<br />

kısıtlılık ve/veya olumlu bir şekilde<br />

değerlendirememe<br />

*Ücret açısından emek istismarı<br />

Öncelikle aile ortamı ile çalışma ortamının farklı olması, küçük <strong>yaş</strong>ta çalışma<br />

hayatının bunaltıcı havasına giren çocuğun ruhsal gelişimini bozmaktadır. Çalışma<br />

hayatına katılmaları, çocuklarda fiziksel ve ruhsal açıdan birçok olumsuzluklar<br />

oluşturmasının ötesinde, uzun vadede çocuğun sosyal gelişiminde kalıcı yıkımlar<br />

meydana getirmektedir. Çocuğun, ailesi ve topluma yabancılaşmasına yol açmaktadır.<br />

Çocuğun doğumu ile başlayıp hayatı boyunca devam eden sosyalleşme süreci sekteye<br />

uğramaktadır. Bu süreç içindeki <strong>ili</strong>şki, etkileşimlere göre çocuğun kiş<strong>ili</strong>ğini<br />

şekillendirmektedir. Çocuk, inançlarını ve amaçlarını kendisine yol gösteren<br />

yeteneklerini, sosyalleşme sürecinde geliştirir. Böylece çocuğun toplumdaki <strong>ili</strong>şki ve<br />

etkileşimleri, onun kiş<strong>ili</strong>k sisteminin temel taşını oluşturur. Sosyalleşme sürecindeki<br />

çocuğun bulunduğu <strong>yaş</strong>taki çocuklarla etkileşimleri ve <strong>yaş</strong>ama tarzlarının geleceğini<br />

belirlemeye ve yön vermeye etkileri kaçınılmazdır. Çocukluğunu <strong>yaş</strong>ayamadan<br />

21<br />

PSİKOLOJİK ZARAR<br />

*Cinsel istismar<br />

*Fiziksel Şiddet<br />

*Sözel Şiddet


ailelerine bakmak zorunda kalan çocuklar, <strong>yaş</strong>ları küçük olmasına rağmen büyük bir<br />

sorumluluğu taşımaktadırlar. 9,41<br />

Sorunlardan birisi de eğitim problemidir. ILO’nın tahminlerine göre, 70 milyon<br />

okuma çağındaki çocuk okula gitmemektedir. Ortaokula devam etme oranı ise bütün<br />

dünyada erkekler için % 46 kızlar için ise % 43’tür. 9,41,54,63<br />

Sokak çocukları, para kazandıkları için kendilerini yetişkin gibi hissetmektedirler.<br />

Çoğu zaman ailenin denetiminden uzaklaşan çocuklar eğitimini yarıda bırakmakta,<br />

akran gruplardan soyutlandığı gibi yetişkinlerin dünyasına da girememekte, iş<br />

ortamında da uyum sağlayamayarak ayrılmakta, sokaktaki sınırsız ve sorumsuz<br />

özgürlüğü seçerek sosyal <strong>yaş</strong>amdan tamamen kopmakta ve bir süre sonra sokakta<br />

<strong>yaş</strong>amayı tercih eder hale gelmektedir. Bunlar sokaklardaki akran grupları ile <strong>ili</strong>şkileri<br />

bulunan, değişik etkiler altında sokaklarda başıboş gezen çocuklardır. Uyuşturucu<br />

ve/veya uçucu madde bağımlısı olup dilenc<strong>ili</strong>k v.b. gibi yollarla geçimini sağlayan bu<br />

çocuklar, komün hayatı biçiminde sokak <strong>yaş</strong>amını sürdürmekte ve sevgi, güven,<br />

korunma, ait olma v.s. gereksinimlerini bu gruplarda karşılamaya çalışmaktadırlar. 21<br />

İstismara açık ortamlarda çalıştırılıp sosyalleşme sürecini sağlıklı bir şekilde<br />

tamamlayamayan bu çocukların ileride kalıcı, tatmin edici ve ekonomik yeterl<strong>ili</strong>ği<br />

sağlayabilecek iş sahibi olmasını beklemek mümkün değildir. 19,36,45<br />

Yapılan işin çocuğun gelişimi üzerindeki etkisi, bu işin bir sorun yaratıp<br />

yaratmadığının belirlenmesinde ana ölçüttür. Yetişkinler açısından zararsız olan işler,<br />

çocuklara son derece zararlı olab<strong>ili</strong>r. Çocuğun gelişimi açısından önem taşıyıp çalışma<br />

yüzünden tehlikeye düşebilecek yönleri:<br />

1-Fiziksel gelişim: genel sağlık, koordinasyon, güç, görme ve işitme.<br />

2-B<strong>ili</strong>msel gelişim: okuma-yazma, sayılarla işlem yapabilme, <strong>yaş</strong>ama gerekli bilgileri<br />

edinişi<br />

3-Duyusal gelişim: yeterli öz saygı, aileye bağlılık, sevgi ve hoşgörü duyguları<br />

4-Toplumsal ve ahlaki gelişim: grup kimliği b<strong>ili</strong>nci, başkalarıyla birlikte iş yapabilme<br />

ve doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilme yetisidir. 39,40,41,42,43<br />

Fiziksel zarar, bunlar arasında kuşkusuz en gözle görünür olanıdır. Ağır yük<br />

taşıma ya da elverişsiz pozisyonlarda uzun süre oturma, çocuğun henüz gelişmekte olan<br />

bedenine kalıcı zararlar vereb<strong>ili</strong>r. Birkaç yıl süreyle ağır fiziki güçle yapılan bedensel<br />

çalışma, yetişkinlik dönemi için gerekli güç ve dayanaklığı küçük <strong>yaş</strong>larda tükettiği<br />

22


için, bir çocuğun biyolojik gelişme potansiyelinin % 30’u kadar bir bodurluğa yol<br />

açab<strong>ili</strong>r. 38 Yapılan birçok çalışmada, çocuk işçilerin beden gelişiminin (boy, ağırlık vb.)<br />

okuyan çocuklardan daha geri olduğu bulunmuştur. 1,41,44<br />

Diğer yandan çocukların çalışma ortamında kaynaklanan risklere, iş kazalarına<br />

maruz kalması kaçınılmazdır. Sosyal Sigorta Kurumu Başkanlığının verilerine göre<br />

1994–1999 dönemlerini kapsayan 6 yıllık süre içinde toplam 36.597 iş kazasında <strong>15</strong>6<br />

çocuk hayatını kaybetmiştir. 41,47<br />

Çocuk işçiler benzer olarak meslek hastalıkları açısından da risk taşımaktadırlar.<br />

SSK İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesine yatırılan hastaların 71’inde yapıştırıcılara<br />

bağlı meslek hastalıkları görülmüştür. Bu hastaların % 38’i 18 <strong>yaş</strong> altındaki çocuk<br />

işçilerdir. Bu veriler <strong>kayıt</strong> dışıları içermemektedir. 41,46<br />

Çocuklar, psikolojik açıdan da çok duyarlıdırlar. Alçaltıcı ya da baskıcı bir ortam,<br />

çocuklar üzerinde yıkıcı psikolojik etkilere yol açab<strong>ili</strong>r. Öz saygı, yetişkinler için<br />

olduğu kadar çocuklar için de önem taşır. 40,41 Tehlikeli makinelerle, maddelerle dolu,<br />

verimli, dakik ve ölçülü olmaya zorlandığı, kendisine düşman bir çalışma ortamında,<br />

çocuk hayal kurmak, <strong>yaş</strong>ına uygun fantezileri <strong>yaş</strong>amak hakkını kendinde bulamaz.<br />

Düşünce dünyası yoksullaşır, ufku daralır, her türlü heyecan bastırılmıştır. Çalışan<br />

çocuk erkenden <strong>yaş</strong>lanır, okullu çocuklar karşısında kendisini değersiz görür, aşağılar,<br />

<strong>kayıt</strong>sız, içe dönük, kaderci bir kimlik geliştirir. Artık çalışma, çocuk için bir şiddet<br />

olmaya başlar. 40,41,42,45 Çocuklar çalışırken yaptıkları en küçük hata nedeniyle bedensel<br />

ve ruhsal işkencelere maruz kalab<strong>ili</strong>rler. Bu şiddet; bağırmak, küfretmek, başkalarının<br />

önünde aşağılamak, cinsel sözler söylemek, sarkıntılık yapmak, aç bırakmak, soğuk su<br />

ile ıslatmak, ırza geçmek, sigara söndürmek, sopa ya da tokatla vurmak, şeklinde<br />

olab<strong>ili</strong>r. 41,42,43<br />

Mesleki Eğitim Merkezlerinde yapılan birçok çalışmada, bağımlılık yapıcı<br />

maddelerden sigara, alkol ve uçucu madde kullanımının çocuk işçilerde yüksek düzeyde<br />

olması, kaygı verici bir durum olarak vurgulanmakta ve önemli bir halk sağlığı sorunu<br />

olarak ifade edilmektedir. 39,40,41<br />

23


2.5. Çocuk İşgücü İçin Yasal Düzenlemeler<br />

2.5.1. Uluslararası Düzenlemeler<br />

Amerika’da Keşiş Lascasas tarafından <strong>15</strong>43 yılında yayınlanan bir kanunla, 12<br />

<strong>yaş</strong>ın altında olan yerli çocukların tarım ve taşıt işlerinde çalıştırılmasının yasaklanması<br />

ve 1779 yılında İsviçre’nin Zürich Kantonu’nda çıkarılan bir buyrukla, zorunlu öğrenim<br />

çağındaki çocukların tekstil atölyelerinde çalışmalarının yasaklanması, çocuk işç<strong>ili</strong>ğine<br />

yönelik düzenlemelerin ilklerindendir. Birkaç alanla sınırlı kalan bu düzenlemeler<br />

maalesef uygulama şansı bulamamıştır.<br />

Çocuk işç<strong>ili</strong>ğini değil ama bunu önlemeye yönelik ilk düzenlemeler, sanayi<br />

devriminin ürünüdür. Çocukların sanayi devrimi sonrası içine düştüğü içler acısı durum<br />

karşısında duyarsız kalınmamış, İngiltere’de 1802 yılında çıkartılan “Çırakların Bedeni<br />

ve Manevi Sağlıkları Hakkında Kanun” ile çocukların günlük çalışma süresi en çok 12<br />

saat olarak belirlenmiş, gece çalıştırılmalarına yasak getirilmiştir. 1819’da kabul edilen<br />

bir kanunla, dokuz <strong>yaş</strong>ından küçük çocukların pamuklu dokuma fabrikalarında<br />

çalışmalarına izin verilmemiştir. 9-16 <strong>yaş</strong> arasında olanların günlük çalışma süreleri en<br />

çok 12 saat olarak belirlenmiştir. 1833 yılında çıkartılan bir yasa ile de dokuz <strong>yaş</strong>ından<br />

küçük olanların işe alınmaları ve 18 <strong>yaş</strong>ından küçük olanların gece çalıştırılmaları<br />

yasaklanmıştır. 9-13 <strong>yaş</strong> arasında olanların günlük çalışma süreleri en çok dokuz saat<br />

olarak belirlenmiştir. 14<br />

Almanya’da 1839 yılında çıkartılan bir yasa ile fabrikalarda dokuz <strong>yaş</strong>ından küçük<br />

olanların çalışmaları yasaklanmış, 9-16 <strong>yaş</strong> arasında olanların günlük çalışma süreleri<br />

en çok 10 saat olarak belirlenmiştir. 14<br />

Fransa’da 1841 yılında kabul edilen bir yasa ile sekiz <strong>yaş</strong>ından küçük çocukların<br />

çalıştırılması yasaklanmış, 16 <strong>yaş</strong>ından küçük olanların ağır ve tehlikeli işlere<br />

alınmamaları öngörülmüştür. 14<br />

Çalıştırılan çocuklarla ilg<strong>ili</strong> olarak çocuk işç<strong>ili</strong>ğini, A.B.D. eyaletlerinde kurallara<br />

bağlamak amacıyla 1909 yılında Kongre’ye sunulan bir yasa tasarısı, Anayasaya aykırı<br />

olduğu gerekçesiyle geri çevrilmiştir. 1933 yılında çıkarılan bir yasa ile tüm A.B.D.<br />

eyaletlerinde 16 <strong>yaş</strong>ından küçüklerin çalıştırılması yasaklanmıştır. 6,7,10,14<br />

24


2.5.1.1. Çocuk Hakları Beyannamesi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme<br />

Çocuk hakları, en açık ifadesini, 1959 yılında, “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları<br />

Beyannamesi (ÇHB)’nde bulur. Bu haklar bütün çocukların beslenme, tıbbi hizmet,<br />

barınma ve eğitim ihtiyaçlarını kapsayacak kadar geniş niteliktedir. ÇHB’nin<br />

dokuzuncu ilkesi çocukların hiçbir zaman, hiçbir şekilde ticaret konusu olmayacağını;<br />

her türlü ihmal, kötü muamele ve sömürüye karşı korunacağını içermektedir.<br />

Beyanname, çocukların savaşta, fiziksel ve ruhsal olarak şiddet ve felaketlere maruz<br />

kalmaları sebebiyle, doğum öncesi ve sonrasında özel bakım ve korunmaya muhtaç<br />

olduklarını vurgulayarak, çocuklar arasında ayırım yapılmaması, çocukların<br />

gelişmelerini sağlayacak tüm olanaklardan yararlandırılmaları, doğumdan itibaren bir<br />

isme ve milliyete hak kazanmaları ve sosyal güvenlikten yararlanmaları gerekl<strong>ili</strong>ğinin<br />

altını çizmektedir. Ayrıca fiziksel, zihinsel veya ruhsal özürlü çocukların, özellikle<br />

sevgi ve anlayışa ihtiyacı olduğu ve eğitim hakları bulunduğu fikrini savunmaktadır.<br />

Uluslararası topluluk, çocuk refahı ile ilg<strong>ili</strong> konularda yol gösterici olarak bu bildirgeyi<br />

yıllarca göz önünde tutmuştur. 7 Fakat beyannamenin hukuksal bağlayıcılığı<br />

bulunmamaktadır. ÇHB’nden sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu 20 Kasım1989<br />

tarihinde, beklenti ve sözlerin yeterli olmadığını, çocuk haklarının uluslararası bir<br />

anlaşmayla bağlayıcı niteliğe sahip yasal bir belge haline gelmesini ve onaylayıcı<br />

ülkelerin çocuklara yönelik tutum ve davranışları konusunda belirli standartlar<br />

saptanmasını amaçlamıştır. Bu amaçla çıkarılan Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS)’de<br />

çocukların medeni, ekonomik, <strong>toplumsal</strong>, kültürel ve siyasal haklarını kapsayan 54<br />

madde bulunmaktadır. Bu sözleşmenin özelliği, çocukla ilg<strong>ili</strong> hukuken bağlayıcı<br />

nitelikte ve yaptırım gücü olan tek uluslararası belge olmasıdır. Gerçekten söz konusu<br />

anlaşma bugüne kadar akdedilmiş bulunan bütün sözleşmelerdeki hükümleri de içine<br />

alan, çocuklar için insan hakları standartlarını açık bir biçimde tespit edecek şekilde<br />

düzenlenmiştir. Bu özelliği ile sözleşme değerlendirildiği takdirde, çocuklara teminat<br />

veren iddialı bir programdır. Çünkü taraftar devletlerin verilen sözleri yerine<br />

getirmemeleri halinde, çocuk hakları ihlalleri yönünden yargılanıp, tazminat ödeme<br />

yükümlülükleriyle karşılaşmaları mümkündür.<br />

Sözleşme hükümleri çocuk haklarıyla ilg<strong>ili</strong> dört temel alanı kapsamaktadır. Bunlar<br />

<strong>yaş</strong>ama, gelişme, koruma ve katılım haklarıdır.<br />

25


Çocuk hakları sözleşmesinin 32(1). maddesinde taraf devletler, çocuğun,<br />

ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da<br />

sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da sosyal gelişmesi için zararlı<br />

olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler. Sözleşmenin<br />

32 (2). maddesinde ise taraf devletler bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak<br />

için yasal, idari, sosyal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçla taraf devletler özellikle;<br />

a) İşe kabul için bir ya da birden çok asgari <strong>yaş</strong> sınırı tespit ederler,<br />

b) Çalışmanın saat olarak süresi ve koşularına <strong>ili</strong>şkin uygun düzenlemeleri yaparlar,<br />

c) Bu maddenin etk<strong>ili</strong> bir biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya uygun<br />

yaptırımlar öngörürler. 4,6,7,8<br />

2.5.1.2. Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmeleri<br />

1919 yılında kurulmuş olan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), sosyal adaletin ve<br />

uluslararası insan ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan bir Birleşmiş<br />

Milletler ihtisas kuruluşudur. Dünya savaşının yarattığı karışıklık sonucu ortaya çıkan<br />

ve üç çeyrek asır süren değişim kargaşası ile yoğrulan ILO, evrensel ve sürekli barışın<br />

ancak sosyal adalet ile sağlanabileceğini savunan bir temel ilke üzerine<br />

kurulmuştur. 48 1980’lerin sonunda dünyada çocuk işç<strong>ili</strong>ğine <strong>kayıt</strong>sızlık, kabullenme ve<br />

bu sorunun varlığını reddetme gibi tepkiler gösterilmekteydi. Bu arada ILO’nun<br />

araştırmaları, sorunun farklı boyutlarına ışık tutarak dünyada bu sorunun daha fazla<br />

farkına varılmasını sağlamıştır. Bu dönemde ILO, çocuk işç<strong>ili</strong>ğine karşı ortak önlemler<br />

alınması için daha olumlu bir ortamı teşvik etmiştir. Birleşmiş Milletler 1989’da önemli<br />

bir dönüm noktasını oluşturan ÇHS’ini kabul ettiğinde ILO, çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile mücadele<br />

için ülkelere doğrudan yardım sağlayabilmek amacıyla, Federal Almanya<br />

Cumhuriyeti’nin mali desteği ile 1992’de “Çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin Sona Erdirilmesi<br />

Uluslararası Programı(International Programme Education Congress =IPEC)” nı<br />

başlatmıştır. <strong>15</strong> ILO’nun 1973 tarih ve 138 sayılı “Asgari Yaş Sözleşmesi”, çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ğinin etk<strong>ili</strong> biçimde ortadan kaldırılmasını öngörmektedir. Bu sözleşme, 1999<br />

tarihinde kabul edilen 182 sayılı “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin En Kötü Biçimlerinin Önlenmesi<br />

Sözleşmesi” ile daha da pekiştirilmiştir. 182 sayılı sözleşme çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en kötü<br />

biçimlerini 3. maddesiyle ile açıklamaktadır. Madde 3, çocukların alım-satımı ve<br />

26


ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda<br />

çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da<br />

mecburî çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimlerini;<br />

çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde<br />

kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; çocuğun özellikle ilg<strong>ili</strong><br />

uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal<br />

olmayan faaliyetlerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; doğası<br />

veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki<br />

gelişimleri açısından zararlı olan işleri kapsamaktadır. 49 Sözleşme, çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en<br />

kötü biçimlerinin hemen sona erdirilmesine yönelik ivedi önlemlerin alınmasını<br />

öngörmektedir. 48,50<br />

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB), işçi ve işveren örgütleri ve sivil<br />

toplum kuruluşları ile işbirliği içerisinde; eldeki verilerin ve ülkedeki engin saha<br />

deneyiminin sonuçlarını değerlendirerek Türkiye’de üç çeşit en kötü biçimlerdeki çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ği türüne rastlandığını belirlemiştir. Bunlar; mevsimlik tarım , küçük ve orta boy<br />

işletmeler (KOBİ) ve sokaklardaki çocuk işç<strong>ili</strong>ğidir. 49<br />

12 Haziran 2002’de başlatılan “Dünya Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği İle Mücadele Günü” başka<br />

bir önemli tanıtım aracı olmuştur. Dünya Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği İle Mücadele Günü, her yıl<br />

çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile ilg<strong>ili</strong> bir ana konuyu ortaya koymuştur. <strong>15</strong><br />

2002’de “Çocuk emeği olmayan bir gelecek”<br />

2003’ te “Çocuk kaçakçılığı”<br />

2004’ te “Çocukların evde yaptığı işler.”<br />

2005’ te “Madenc<strong>ili</strong>k ve taş ocağı sektörü”<br />

2006’ da “Çocuk emeğinin sonu.”<br />

2007’ de “Çocuk emeği ve tarım”<br />

2008 ’de “Eğitim”<br />

2009’da “Kız çocuklarına bir şans verelim” başlıklarıyla yapılmıştır. 51<br />

2.5.1.3. Avrupa Sosyal Şartı<br />

“Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı”, ülkemizde çalışanların kendilerine ve<br />

ailelerine iyi bir <strong>yaş</strong>am düzeyi sağlayacak ücret hakkına sahip olduklarını tanıma ve<br />

27


maddelere çekince konarak, 01.10.2006 tarihinde kabul edilmiştir. Madde 7:Çocukların<br />

ve gençlerin korunma hakkının etk<strong>ili</strong> bir biçimde kullanmasını sağlamak amacıyla;<br />

1. Çocukların sağlık, ahlak ve eğitimleri için zararlı olmayacağı belirlenen hafif<br />

işlerde çalıştırılmaları durumu dışında asgari çalışma <strong>yaş</strong>ının <strong>15</strong> olmasını<br />

sağlamayı,<br />

2. Tehlikeli veya sağlığa zararlı olduğu öngörülen işlerde, asgari çalışma <strong>yaş</strong>ının<br />

18 olmasını sağlamayı,<br />

3. Henüz zorunlu eğitim çağında olanların, eğitimlerinden tam anlamıyla<br />

yararlanmalarını engelleyecek işlerde çalıştırılmamalarını sağlamayı,<br />

4. 18 <strong>yaş</strong>ından küçüklerin çalışma sürelerinin, gelişmeleri ve öncelikle de mesleki<br />

eğitim gereksinmeleri uyarınca sınırlandırılmasını sağlamayı,<br />

5. Çalışan gençlerin ve çırakların adil bir ücret ve diğer uygun ödemelerden<br />

yararlanma hakkını tanımayı,<br />

6. Gençlerin, işverenlerin izniyle normal çalışma saatlerinde mesleki eğitimde<br />

geçirdikleri sürenin, günlük çalışma süresinden sayılmasını sağlamayı,<br />

7. 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki çalışanlara yılda en az dört haftalık ücretli izin hakkını<br />

tanımayı,<br />

8. 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki kişilerin, ulusal yasalar ve yönetmeliklerle belirlenen işler<br />

dışında gece işlerinde çalıştırılmamalarını sağlamayı,<br />

9. Ulusal yasalar veya yönetmeliklerle belirlenen işlerde çalışan 18 <strong>yaş</strong>ın altındaki<br />

kişilere düzenli sağlık kontrolünü sağlamayı,<br />

10. Çocukların ve gençlerin özellikle doğrudan veya dolaylı olarak işlerinden doğan<br />

tehlikeler başta gelmek üzere, uğradıkları bedensel ve manevi tehlikelere karşı<br />

özel olarak korunmalarını sağlamayı taahhüt ederler. 52<br />

2.5.1.4. Avrupa Birliği Konsey Direktifi (94/33/EEC)<br />

22 Haziran 1994 tarihli “Gençlerin İşte Korunması”yla ilg<strong>ili</strong> belge, ILO<br />

Sözleşmeleri”ne, “Avrupa Sosyal Şartı”na ve BM’in ÇHS’ne uygun bir biçimde<br />

hazırlanmıştır. Belgede üye devletlerin, çocukların çalışmalarını önleyici tedbirler<br />

almasını hükme bağlamakta, işverenlerin sorumluluklarını sınırlamaktadır. 52<br />

28


2.5.2. Ulusal Düzenlemeler<br />

Türkiye’de çocuk çalışmasını önlemeye yönelik yasal düzenlemeler 1921 yılından<br />

itibaren yapılmaya başlanmıştır. Daha öncesinde bu konuda yasaklayıcı bir düzenleme<br />

olmadığı gibi tersine, 1865 yılında çıkartılan Dilaver Paşa Nizamnamesi’nde “13-50 <strong>yaş</strong><br />

arası kimselerin maden ocaklarında zorunlu çalıştırılabilecekleri” şeklinde çocuk <strong>yaş</strong>ta<br />

olanları da kapsayan çalışmayı zorlayıcı nitelikte düzenlemelerin olduğu görülmektedir.<br />

İlk yasal düzenlemeler maden sektöründe olup; 1921 yılında yürürlüğe konulan <strong>15</strong>1<br />

sayılı “Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun”,<br />

ülkemizde çocuk çalışmasını yasaklayıcı yönde hüküm içeren ilk yasa olma özelliğine<br />

sahiptir.<br />

1930 tarih ve <strong>15</strong>93 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nda (Genel Sağlığı Koruma<br />

Yasası) çocukların çalışmasını yasaklayıcı yönde, önemli birtakım düzenlemeler<br />

içermektedir. Bu kanuna göre; 12 <strong>yaş</strong>ından küçük bütün çocuklar, fabrika ve imalathane<br />

gibi her türlü sanayi kuruluşları ile maden işlerinde çalıştırılamazlar. 14<br />

Cumhuriyet döneminde çocuk işç<strong>ili</strong>ği açısından bahsedilmesi gereken diğer bir<br />

gelişme, I. İktisat Kongresi’dir. 1923 yılında İzmir’de yapılan kongrede, 14 -18 <strong>yaş</strong>ları<br />

arasındaki çocukların günde altı saatten fazla çalıştırılmaları yasaklanmış ve günde iki<br />

saat eğitim görmelerinin işverenler tarafından güvence altına alınması<br />

kararlaştırılmıştır. 9 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, en düşük çalışma <strong>yaş</strong>ının<br />

belirlenmesi ve çalışan çocuğun korunması için düzenleme yapma görevini devlete<br />

yüklemiştir. Ayrıca Borçlar kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu, Ağır ve<br />

Tehlikeli İşler Tüzüğü, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Esnaf ve Küçük Sanatkârlar<br />

Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Gemi Adamlarının Yeterl<strong>ili</strong>ği ve Sayısı<br />

Hakkında Tüzük, Haftalık İş Günlerinde Bölünemeyen Çalışma Süreleri Tüzüğü, Asgari<br />

Ücret Yönetmeliği gibi birçok yasal düzenlemelerle Anayasa’da belirtilen görevlerin<br />

yerine getirilmesi için yasal altyapı oluşturulmuştur. 41<br />

2.5.2.1. T.C. Anayasası<br />

1982 yılında yürürlüğe giren T.C. Anayasası’nda çalışma <strong>yaş</strong>amıyla ilg<strong>ili</strong> çeşitli<br />

hükümler bulunmaktadır. Anayasa’nın 50. maddesinde;<br />

29


“Kimse <strong>yaş</strong>ına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve<br />

kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar, çalışma şartları bakımından özel olarak<br />

korunurlar.” ifadesi temel görüşü ile, Anayasal bakış açıklanmıştır. 9,70<br />

2.5.2.2. İş Kanunu<br />

27/03/2007 Tarih ve 26475 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4857 Sayılı “İş<br />

Kanunu”nun 71. 72. 73. ve 87. maddelerinde, çocuk ve genç işçilerin çalışma koşulları<br />

ele alınmaktadır.<br />

Madde 71’e göre, <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaklanmış<br />

ancak, “14 <strong>yaş</strong>ını doldurmuş ve ilköğretimini tamamlamış olan çocuklar, bedensel<br />

zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel<br />

olmayacak hafif işlerde çalıştırılab<strong>ili</strong>rler” hükmü konulmuştur. Temel eğitimini<br />

tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatlerinin, günde yedi ve haftada 35<br />

saatten fazla olmaması, <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ını tamamlayan çocuklar için bu sürenin günde sekiz ve<br />

haftada 40 saat kadar olacağı kabul edilmiştir.<br />

Madde 72 ile, 18 <strong>yaş</strong> altı erkek çocukların maden ocakları ile kablo döşemesi,<br />

kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde<br />

çalıştırılması yasaklanmıştır.<br />

Madde 73 ile, 18 <strong>yaş</strong> altı çocukların sanayide gece çalıştırılmaları yasaklanmıştır.<br />

Madde 87’de ise 16 <strong>yaş</strong>ını doldurmamış genç işçilerin ve çocukların ağır ve<br />

tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaklanmıştır. 9,52,54<br />

2.5.2.3. Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu<br />

16.08.1997 tarihinde kabul edilen, 3308 Sayılı “Çıraklık ve Mesleki Eğitim<br />

Kanunu”na göre; ”Çırak”, çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında<br />

mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını, iş içerisinde geliştirilen kişiyi;<br />

“Aday çırak” ise çıraklığa başlama <strong>yaş</strong>ını doldurmamış ve çıraklık döneminden önce<br />

kendisine işyeri ortamı tanıtılması, sanat ve mesleğinin ön bilgileri verilen kişiyi ifade<br />

eder.<br />

30


Çırak olabilmek için;<br />

a)14 <strong>yaş</strong>ını doldurmuş, 19 <strong>yaş</strong>ından gün almamış olmak,<br />

b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak,<br />

c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak<br />

şartları aranır.<br />

Aday çırak ve çırak; öğrenci statüsünde olup, öğrenc<strong>ili</strong>k haklarından faydalanır.<br />

Bunlar işçi sayısına dâhil edilmezler. Aday çırak ve çıraklar, mesleğin özelliğine göre<br />

haftada sekiz saatten az olmamak üzere 10 saate kadar genel ve mesleki eğitim görürler.<br />

Bu eğitime katılmaları için aday çırak ve çıraklara ücretli izin ver<strong>ili</strong>r. 9,54<br />

2.5.2.4. Birleşmiş Milletler Düzenlemelerinin Ulusallaştırılması<br />

26 Eylül 1924’de “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen Çocuk<br />

Hakları Bildirgesi’ni (çocukların <strong>yaş</strong>atılmaları, gelişmeleri ve korunmalarının ele<br />

alındığı beş maddeyi içermekteydi) imzalayan devlet büyüklerinin arasında, genç<br />

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal de yer alıyordu. 1928 yılında<br />

Atatürk ÇHB’ni imzalamış ve çocuklara verdiği değeri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve<br />

Çocuk Bayramı’nı armağan ederek göstermiştir. Türkiye’de “Çocuk Mahkemeleri” ise<br />

1979’da kurulmuştur. 6,7<br />

26-27 Mayıs 1989 tarihlerinde “Çocuk Politikası Ulusal Kongresi” başlığı altında<br />

ülkemizde yapılan kongre, BM’in,1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesinin<br />

10. yılı nedeniyle hazırlanan “Çocuk Hakları” sözleşmesinin(ÇHS) ülkemizde taban<br />

çalışmalarını oluşturmuştur. 6,7<br />

Türkiye ÇHS’ni 29-30 Eylül 1990 tarihlerinde yapılan “Çocuklar İçin Dünya<br />

Zirvesi”nde çekince ile imzalamıştır. Çekincede “Türkiye Cumhuriyeti, “ÇHS’nin 17.<br />

19. ve 30. maddeleri hükümlerini T.C. Anayasası ve 24.7.1923 tarihli Lozan Antlaşması<br />

hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkını saklı tutmaktadır.”ifadesini<br />

kullanmıştır. 6,7,51 Sözleşmedeki 17.madde ile çocukların kitle iletişim araçlarının olumlu<br />

etkileri konusunda bilgilendirilmeleri, çocuğun sağlığına zarar verebilecek olumsuz<br />

etkilerinden korunmaları gerektiği; 19.madde ile çocuğun bakımı konusunda ana-baba<br />

ve devlete düşen görev ve sorumlulukları; 30.madde ise yerli halk ve azınlıklık<br />

topluluğuna ait çocukların kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ile<br />

uygulama ve kendi d<strong>ili</strong>ni kullanma özgürlüğü açıklanmaktadır. 4<br />

31


2.5.2.5. Uluslararası Çalışma Örgütü Düzenlemelerinin Ulusallaştırılması<br />

1992 yılında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)”nca çocuk işgücü<br />

sorununa köklü çözümler getirmek amacıyla, ILO ile sözleşme imzalanmış ve “Çalışma<br />

Genel Müdürlüğü” bünyesinde “Çocuk İşçi Bölümü” kurulmuştur. Bakanlık yetk<strong>ili</strong>leri,<br />

Türkiye’de 3 milyon 720 bin çocuk işçi olduğunu belirterek çocuk işçilerin özellikle<br />

tarım ve örgütlü olmayan düzensiz sektörde çalıştıklarını belirtmişlerdir. ILO’nun 1990<br />

yılında “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Yok Edilmesi” programını geliştirdiğini, Türkiye’nin de bu<br />

programa dahil olduğu ifade edilerek “Bakanlığımız çocukları ekonomik ve şahsi<br />

istismar durumundan kurtarmayı ve çocuk işçiler sorununu ortadan kaldırmayı<br />

amaçlamaktadır. Bunu sağlamada ilk adım, çocuk istihdamının artışının durdurulması<br />

ve giderek aşağıya çekilmesidir. Çocukları üretim alanına değil, eğitim ve öğretim<br />

alanına yönlendirmeliyiz.” şeklinde bildirimde bulunulmuştur. 6<br />

ÇSGB, ülkenin değişik bölgelerinde gözlenen farklı kab<strong>ili</strong>yetler, özellikler ve<br />

sorunlar, sektörel tercihlerin bölgesel analizlerle birlikte düşünüleceği, yeni yaklaşımlar<br />

içeren modellerin planlanması gerçeğini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda devlet, daha<br />

az gelişmiş bölgelerde refah düzeyini yükselterek, bölgelerarası farklılıkları azaltmayı<br />

amaçlamaktadır. 7<br />

Türkiye, çocuk işgücünü yakından ilgilendiren, başta “İstihdama Kabulde Asgari<br />

Yaşa İlişkin 138 sayılı ILO Sözleşme”si ile “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin En Kötü Biçimlerinin<br />

Önlenmesi Acil Eylem Sözleşmesi” başlıklı 182 sayılı ILO sözleşmesini onaylamıştır.<br />

şunlardır:<br />

Çocuk işgücünü ilgilendiren ve Türkiye’nin onayladığı diğer antlaşmalar<br />

- Trimci ve Ateşçi Sıfatıyla Gemilerde İşe Alınacaklarda Asgari Yaşın Tespitine İlişkin<br />

<strong>15</strong> Sayılı Sözleşme<br />

- Deniz İşlerinde Çalıştırılacak Çocukların Asgari Yaş Haddinin Tespitine İlişkin 58<br />

Sayılı Sözleşme<br />

- Sanayi İşyerlerine Alınacak Asgari Yaş Sınırını Belirleyen 59 Sayılı Sözleşme<br />

- Çocukların ve Gençlerin İşe Elverişl<strong>ili</strong>kleri Yönünden Sağlık Muayenelerine Tabi<br />

Tutulmalarına İlişkin 77 Sayılı Sözleşme<br />

- Yer Altı Madenlerinde İşe Alınmada Asgari Yaş Hakkındaki 123 Sayılı Sözleşme<br />

32


2.6. Dünya’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong><br />

2.6.1. Ekonomik Sektöre Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği<br />

Sektörlere göre istihdam göstergesi, istihdamı, ekonomik faaliyetin üç genel<br />

<strong>grubu</strong>na göre ayırmaktadır: tarım, sanayi ve hizmetler. Bu ayrım “Bütün Ekonomik<br />

Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sınai Sınıflandırılması” belgesine dayanmaktadır.<br />

Buna göre:<br />

Tarım sektörü; tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık alanlarındaki faaliyetleri<br />

kapsamaktadır.<br />

Sanayi sektörü; madenc<strong>ili</strong>k ve taş ocağı işletmec<strong>ili</strong>ği, imalat inşaat ve altyapı<br />

hizmetlerinden (elektrik, gaz ve su) oluşmaktadır.<br />

Hizmet sektörü; toptan ve perakende ticaret, restoranlar ve oteller, ulaşım,<br />

depolama, finans, sigorta, gayrimenkul ve ticari hizmetlerle sosyal<br />

ve kişisel hizmetleri içermektedir. <strong>15</strong><br />

Dünyada çalışan çocuklara <strong>ili</strong>şkin sayısal verilerin temin edildiği en son kaynak<br />

olan, “Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler ILO Belgesinin İzlenmesi<br />

Çerçevesindeki 2006 Küresel Raporu”na göre, Dünyada çalışan çocukların % 69,0 gibi<br />

büyük bir kısmı, tarım sektöründe, % 22,0’si hizmetler sektöründe, % 9,0’u ise sanayide<br />

bulunmaktadır. Rapora göre dünyada çalışan çocuk sayısı 2000-2004 döneminde 246<br />

milyondan 218 milyona gerileyerek % 11.0 oranında azalmıştır. Raporla 2004 yılında:<br />

* 5-17<strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda ekonomik açıdan faal 317 milyon çalışan çocuk bulunduğu,<br />

bunların 218 milyonunun çocuk işçi olduğu, bunun da 126 milyonunun tehlikeli işlerde<br />

çalıştığı,<br />

* 5-14 <strong>yaş</strong> kategorisinde ise ekonomik olarak faal 191 milyon çocuğun 166 milyonunun<br />

ise tehlikeli işlerde çalıştığı belirtilmektedir. 5-14 ve 5-17 <strong>yaş</strong> gruplarındaki çocuk işçi<br />

sayısı, 2000-2004 yılları arasında %11 oranında azalmıştır. Söz konusu yıllar arasında<br />

tehlikeli işlerde çalışan çocukların daha fazla düşüş meydana gelmiştir. Bu kategoride<br />

bulunan 5-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki çocuk sayısında % 26 oranında, 5-14 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki<br />

çocukların sayısında % 33 oranındaki azalması önemli bir gelişmedir (Şekil 3). 14,<strong>15</strong>,57,65<br />

33


%0.69<br />

%0.09<br />

Şekil 3. Dünyada çalışan çocukların sektörlere göre dağılımı<br />

2.6.2. Cinsiyete Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği<br />

34<br />

%22.0<br />

sanayi<br />

hizmetler<br />

tarım<br />

Çalışan çocukların cinsiyete göre dağılımında son dört yıl içerisinde önemli bir<br />

değişiklik olmamıştır. Erkek çocukları, kız çocuklarına göre çocuk işç<strong>ili</strong>ğine özellikle<br />

de tehlikeli işlere daha açıktır. İleri <strong>yaş</strong>larda bu fark daha belirgin hale gelmektedir. 14<br />

2.7. Türkiye’de Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong><br />

Çocukların istismara karşı korunması Türkiye Cumhuriyetinin 1923’te<br />

kurulmasından bu yana ulusal gündemin ilk sıralarında yer almıştır. Türkiye, 1992 de<br />

IPEC’e katılan ilk ülkelerden biri olmuş ve çocuk işç<strong>ili</strong>ğine <strong>ili</strong>şkin her iki önemli<br />

sözleşmeyi de onaylamıştır. IPEC programı 1992 yılında Brezilya, Hindistan,<br />

Endonezya, Kenya, Tayland ve Türkiye’de başlatılmış, daha sonra giderek yayılmış ve


halen 87 ülkede sürdürülmektedir. IPEC çerçevesinde ulusal ortaklarla 100’ün üzerinde<br />

eylem planı uygulanmıştır. 55<br />

Türkiye 2002’de çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en kötü biçimlerinin 10 yıl içinde ortadan<br />

kaldırılmasına yönelik bir hedef belirlemiştir. 1994’de yaklaşık 1 milyon çocuk<br />

ekonomik faaliyete katılırken bu rakam, büyük bir azalma göstererek 1999’da 500 bine<br />

düşmüştür. Bu azalma, 1997’de zorunlu eğitimin beş yıldan 6-14 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nu kapsayan<br />

sekiz yıla çıkarılması gibi çeşitli faktörlerden ve 10 yıl içinde IPEC deneyimlerine<br />

dayalı olarak gerçekleştirilen daha fazla b<strong>ili</strong>nçlenme ve kapasite geliştirme çalışma<br />

sonucu meydana gelmiştir. Sekizinci beş yıllık kalkınma planında (2001-2005), 14<br />

<strong>yaş</strong>ın altındaki her kız ve erkek çocuğu için eğitim imkanı sağlanması ortaya<br />

konmuştur. 14<br />

“Çocuk İşgücü Araştırması 2006”ya göre, 6-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda bulunan 16 milyon<br />

çocuktan % 5,9’u ekonomik bir işte çalışmaktadır. Çalışan çocukların, % 68,5’i<br />

öğrenimine devam etmemekte, bunlardan % 26,3’ü çalışmaktadır. Çalışan çocukların<br />

% 40,9’u tarım iş kolunda ve % 43,8’i ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır . 58<br />

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışma hayatında çocuklar düşük ücretle<br />

çalışmaları ve yetişkinlere göre daha kolay yönetilmeleri, sorun çıkarmamaları<br />

nedeniyle tercih ed<strong>ili</strong>rler. ILO <strong>kayıt</strong>larına göre çocuklara ödenen ücret, yetişkinlere<br />

ödenen ücretin yarısı veya daha az bir kısmı kadardır. Hatta bazı ülkelerde çocukların<br />

aldıkları ücretler, yetişkinlerin ücretlerinin 1/6 düzeyine kadar inebilmektedir. Uzun<br />

çalışma saatleri boyunca fiziksel, ruhsal ve cinsel yönden zarar görme ihtimali olan 10<br />

<strong>yaş</strong> altında çocukların yoğun olarak bulunduğu, gizli sektör olarak adlandırılabilecek<br />

grup, kız çocuklarının daha çok olduğu, ev işlerinde çalışan çocuklardır. 59<br />

Çalışan çocuk sayısının mutlak ve oransal olarak azalışı, dünyada olduğu gibi<br />

Türkiye için de geçerlidir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 1994, 1999 ve 2006 yıllarında<br />

düzenlediği “Çocuk İşgücü Araştırmaları”na göre ülkemizde ekonomik faaliyetlerde<br />

çalışan çocuk sayısı giderek azalmaktadır (Tablo 2). 56,57<br />

35


Tablo 2. Çocuk işgücü temel göstergeleri (bin kişi)<br />

Gösterge Grubu 1994 1999 2006<br />

Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus 59.736 65.422 72.957<br />

0-5 Yaş Grubundaki Nüfus 8.469 7.930 8.479<br />

6-14 Yaş Grubundaki Nüfus 10.945 11.938 12.477<br />

6-17 Yaş Grubundaki Nüfus 14.968 <strong>15</strong>.821 16.264<br />

İstihdam (6 <strong>yaş</strong> +) 20.984 22.124 22.963<br />

İstihdam (6 - 14 <strong>yaş</strong>) 958 609 318<br />

İstihdam Oranı (6 - 14 <strong>yaş</strong>) 8.8 5.1 2.6<br />

İstihdam (6 - 17 <strong>yaş</strong>) 2.269 1.630 958<br />

İstihdam Oranı (6 - 17 <strong>yaş</strong>) <strong>15</strong>.2 10.3 5.9<br />

Kent 611 478 457<br />

Kır 1.659 1.<strong>15</strong>1 502<br />

Erkek 1.372 955 632<br />

Kadın 898 675 326<br />

Tarım 1,510 990 392<br />

Tarım dışı 759 640 566<br />

Ücretli veya Yevmiyeli 648 617 513<br />

Kendi hesabına veya işveren 52 28 26<br />

Ücretsiz aile işçisi 1.570 985 420<br />

Söz konusu araştırmalara göre ülkemizde 6-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki ekonomik<br />

faaliyetlerde çalışan çocukların sayısı 1994 yılında 2 milyon 9 bin iken, 1999 yılında 1<br />

milyon 630 bine ve 2006 yılında 958 bine düşmüştür.<br />

Ayrıca, zorunlu eğitim çağında olan 6-14 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki ekonomik faaliyetlerde<br />

çalışan çocuk sayısı da 1994 yılında 958 bin iken 1999 yılında 609 bine, 2006 yılında<br />

ise, 1994 yılına göre %67 azalarak 318 bine inmiştir. Fakat günümüzde halen 300<br />

binden fazla çocuk çalıştırılmaya devam etmektedir. Bu da bize çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin<br />

azaldığını fakat ortadan kaldırılması için daha çok çalışılması gerektiğini<br />

göstermektedir. 57,58,59<br />

36


2.8 Adana’da Çalışan Çocukların Prof<strong>ili</strong><br />

2.8.1. Adana Kent Kimliği<br />

Adana önemli bir yerleşim birimi olarak yaklaşık 8000 yıllık bir tarihi geçmişe<br />

sahiptir. Coğrafi konumu ile tarıma elverişli sulak ve verimli arazi yapısı nedeniyle,<br />

birçok uygarlığı barındırdığı b<strong>ili</strong>nmektedir.<br />

Türkiye’nin güneyinde ve Akdeniz bölgesinin Çukurova bölümünde kurulmuş<br />

olan Adana; doğuda Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep; batıda Mersin, kuzeybatıda<br />

Niğde; güneydoğuda Hatay ve güneyde Akdeniz ile sınırlıdır. Seyhan nehrinin her iki<br />

yakasında kurulmuş olan il, 35º-38º kuzey enlemleri ve 34º-36º doğu boylamları<br />

arasındadır. İlin yüzölçümü 14.045 km 2 ’dir. Adana Akdeniz iklim özelliklerini taşır.<br />

Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. 56,61<br />

Adana <strong>ili</strong>nin nüfusu, 2.026.319’dir. Nüfusun 1.763 351’i (% 87,0) il ve ilçe<br />

merkezlerinde <strong>yaş</strong>arken, 262.968’i (% 13,0) belde ve köylerde <strong>yaş</strong>amaktadır. 63<br />

Adana gelişmiş bir ildir. Mevcut uluslararası havalimanı, otoyol projeleri,<br />

Türkiye’nin en büyük “Organize Sanayi Bölgesi”, küçük sanayi siteleri, üniversitesi,<br />

yeni açılan konut alanları, sağlık ve eğitim kurumları v.b. yeni atılımlarla gelişimini<br />

sürdürmektedir.<br />

Adana’da imalat sanayi faaliyetleri; tarımsal faaliyetlere, özellikle pamuğa dayalı<br />

olarak gelişmiştir. Doğal olarak ticarette bu sektörlerle oluşmuştur. 1970’li yıllarda<br />

Adana’da imalat sanayinde pamuğa dayalı üretim dışında, gıda, hazır giyim, kimya,<br />

orman ürünleri sanayisinde faaliyetlere de başlamış, 1980’li yıllarda üretime tam bir<br />

çeşitl<strong>ili</strong>k sağlanmış, turunçgil alanları genişletilmiş ve seracılık yaygınlaşmaya<br />

başlamıştır. Oldukça verimli olan Çukurova topraklarında ikinci ürün olarak mısır,<br />

fıstık, soya ve ayçiçeği gibi ürünler ile sera ürünlerinin ekim alanları giderek<br />

artmaktadır. Ayrıca bağ ve bahçec<strong>ili</strong>k konularında modern yöntemlerle çalışmalar<br />

yapılmakta, üzüm, kiraz gibi meyve üretimi geliştirilmektedir. 60<br />

Türk egemenliğine girdikten sonra Adana, sosyal ve kültürel yönden sakin bir<br />

dönem <strong>yaş</strong>amış ve ekonomisi tamamen tarıma dayalı olarak gelişmiştir. 1840 yılına<br />

kadar devam eden dönemde, başta pamuk tarımı olmak üzere tarımda önemli gelişmeler<br />

<strong>yaş</strong>anmıştır. Bu gelişmelerin, Adana’da toprağa bağlı sermayenin yaratılmasına ve<br />

zengin bir çiftçi topluluğunun ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. 1960’lı<br />

37


yıllarda tarıma dayalı sanayileşme hızlı bir gelişme göstermiş, bu arada köyden şehre<br />

yoğun bir göç <strong>yaş</strong>anmaya başlamış ve giderek sanayide çalışan nüfus artmıştır. Köydeki<br />

insanın şehre taşınması ile tarım sektöründe doğan işgücü açığı, Güneydoğu Anadolu<br />

illerinden getirilen tarım işçileri ile giderilmeye çalışılmıştır. Ancak, bu insanların bir<br />

kısmı geri dönmemiş, bu bölgeye yerleşmiş ve daha sonra yakınlarını buraya getirmiştir.<br />

Sonuçta, Türkiye’nin tüm büyük illerinde olduğu gibi, nüfus yapısı büyük ölçüde<br />

değişmiştir. 1980’li yıllara kadar süren bu gelişme, Adana’da tarım dışı mesleklerde de<br />

önemli artışlara neden olmuştur. Daha sonraki yıllarda ise hükümetlerin farklı<br />

politikaları nedeniyle, tarım sektörü ekonomideki belirleyici rolünü kaybetmeye<br />

başlamıştır. O güne kadar çoğunlukla tarıma dayalı olarak gelişmiş sanayi sektörü de bu<br />

olumsuzluklardan etkilenmiştir. 55<br />

1980’den sonra, Adana dışına büyük bir sermaye göçü de <strong>yaş</strong>anmıştır; dolayısıyla,<br />

geçmiş dönemlere kıyasla daha güçsüz bir ekonomik tablo ortaya çıkmıştır. Bu<br />

dönemde Adana’nın nüfus artış hızı, Türkiye ortalamasının üstüne çıkmış ve özellikle<br />

Güneydoğu Anadolu bölgesinden niteliksiz insan gücü akını olmuştur. Adana’nın Gayri<br />

Safi Yıl İçi Hâsıla (GSYİH) içindeki payı azaldığından, nüfus artışının da etkisiyle hem<br />

işsizlik oranı hem de kişi başına düşen GSYİH azalmış, Adanalı fakirleşmeye<br />

başlamıştır. 55<br />

Adana en çok nitelikli göç veren, buna karşılık ise niteliksiz göç alan kentlerin<br />

başında gelmektedir. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün “Türkiye Göç<br />

ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması”nda 14 il “göç veren iller” kapsamında<br />

belirlenmiş, bu 14 ilden gelen göçü alan ilk 10 il arasında ise Adana’da yer almaktadır.<br />

Adana Val<strong>ili</strong>ği rakamlarına göre, Adana’ya göç ile gelenlerin % 38,6’sı<br />

Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelmektedir. Adana’ya göçün % 75’i geçim<br />

sıkıntısından, % 17’si can güvenliği, % 6’sı eğitim ve % 2’si sağlık nedeniyle<br />

olmaktadır. Adana son 20 yılda, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden, 450.000 kadar<br />

göç almıştır.<br />

Göçün Adana’ya etkileri sadece nüfus artışı değil, aynı zamanda ekonomik ve<br />

kültüreldir. Veriler, Adana’ya göçenlerin Adana’dan ayrılanlara göre eğitim<br />

düzeylerinin daha düşük olduğunu göstermektedir. Adana 1995-2000 yılları arasında<br />

92.684 kişi göç almış, 133. 181 kişi göç vermiştir. Net göç hızı -23.97’dir. 64<br />

38


Adana’da altı <strong>yaş</strong> üzeri nüfusun % 64,5’ i ya hiç okuma yazma bilmemekte, ya da<br />

ilkokul mezunudur. Eğitimli nüfusun % 3,26’sı ve toplum nüfusun % 2,23’ü üniversite<br />

mezunudur. Çalışan nüfusun aktif nüfusa, yani 12 ve daha yukarı <strong>yaş</strong>taki nüfusa oranı<br />

%50,6, toplam nüfusa oranı ise sadece % 35,19’dur. 20 <strong>yaş</strong> ve üzeri çalışan nüfusun<br />

%43,48’i ekonomiye katkıda bulunmamaktadır. Çalışan % 35,19 da hem kendisini hem<br />

de çalışmayan % 64,81’i geçindirmektedir. 56<br />

2.8.2. Adana’da Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Durumu<br />

Türkiye’de çocuk işç<strong>ili</strong>ğine <strong>ili</strong>şkin, birçok kurum ve kuruluş tarafından çeşitli<br />

çalışmalar yapılmıştır. Türkiye genelinde, TÜİK’nun 1994, 1999 ve 2006 yıllarında<br />

düzenlediği “Çocuk İşgücü ve Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Araştırmaları” Adana <strong>ili</strong>ni de<br />

kapsamaktadır. Ancak bunların içinde en kapsamlı olanı IPEC programı çerçevesinde<br />

yapılan çalışmalardır. Adana’da da IPEC çerçevesinde özel projeler yapılmıştır. Bu<br />

projelerin bazıları tamamlanmış bazıları ise hala devam etmektedir. Bunlardan birisi de<br />

TİSK ve TÜRK-İŞ işbirliği ile yapılan “TİSK-TÜRK-İŞ, Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğine Karşı<br />

Toplumsal İşbirliği Projesi” dir. Bu projede “ILO-IPEC Zamana Bağlı Politika ve<br />

Program Çerçevesi”nde Türkiye’de belirlenen en kötü durumdaki çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin tüm<br />

sektörlerini içeren Adana <strong>ili</strong>nde, bu sektörlerden seçilen 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>larındaki 350 çocuk ve<br />

75 ebeveynine çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin sakıncaları açıklamak, çocuklarının eğitime devamını<br />

sağlamak ve çocuk işç<strong>ili</strong>ği konusunda <strong>toplumsal</strong> duyarlılığı artırmak amaçlanmış ve<br />

gerçekleştirilmiştir. 55,66<br />

Çocuk işç<strong>ili</strong>ği konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarından birisi de<br />

“Adana Sokak Çocukları Derneği”dir. 1996 yılında hizmet vermeye başlayan derneğe<br />

<strong>kayıt</strong>lı <strong>15</strong>0 sokak çocuğu bulunmaktadır. Derneğe her gün ortalama 30 çocuk gelerek<br />

hizmet almaktadır. Derneğin verilerine göre, sokağa çıktığınızda o gün için Adana<br />

sokaklarında rastlayabileceğiniz çocuk sayısı <strong>15</strong>0 olarak bildirilmektedir. 67<br />

Ocak 2005-Haziran 2007 tarihleri arasında yapılan “Adana-Karataş’ta Mevsimlik<br />

Tarım İşlerinde En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Eğitim Yoluyla Sona<br />

Erdirilmesi Projesi” mevsimlik tarım için gelen ailelerin çocukları çalışma ortamından<br />

çekilerek okula gönderilerek 3780 (1721’i tarım işlerinde çalışan, 2059’u çalışma riski<br />

taşıyan) çocuk eğitime kazandırılmıştır. 68<br />

39


Adana Yüreğir Mesleki Eğitim Merkezi ise 2008 yılında <strong>kayıt</strong>lı <strong>15</strong>-18 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong><br />

839 öğrencinin 136’sını mezun etmiştir. Ortalama 30 kiş<strong>ili</strong>k sınıflarda eğitim verilen<br />

merkez yöneticilerine göre çocukların bir işte çalışmaları onların başarılarını<br />

artırmaktadır. MEM/ÇEM 2007 verilerine göre; o gün içerisinde Mobilyacılar<br />

Sitesi’nde rastlayacağınız çocuk sayısı 100 civarındadır. 69<br />

Adana’da çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin önlenmesi için kurumlar işbirliği içinde çalışmalar<br />

yapmakta fakat çocuklar <strong>kayıt</strong> dışı çalıştıklarından ve çoğunluğu sürekli sektör<br />

değiştirdiği için tüm ülke genelinde olduğu gibi gerçek çalışan çocuk sayısı tespit<br />

edilememektedir.<br />

Adana’da da sokakta çalışan çocuk sayısını tam olarak yansıtmamakla beraber son<br />

5 yılda Adana Çocuk Şube Müdürlüğünce tespit edilen sokakta çalışan çocukların<br />

sayıları Tablo 3’te gösterilmiştir. 70<br />

Tablo 3. Adana’da 2004- 2008 yıllarında sokakta çalışan çocukların işkollarına göre dağılımı<br />

Yapılan İş Tipleri<br />

40<br />

Yılı<br />

2004 2005 2006 2007 2008<br />

Kâğıt toplayan 141 228 189 310 147<br />

Boyacı 141 309 308 252 120<br />

Satıcı 260 439 658 697 417<br />

Tartıcı 35 32 20 14 18<br />

Oto camı silen 16 26 7 3 <strong>15</strong><br />

Dilenci <strong>15</strong> 48 32 23 22<br />

Toplam 608 1082 1214 1299 739


3.1. Araştırmanın Yöntemi<br />

3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Bu çalışma tanımlayıcı bir çalışma olarak planlanmıştır. Çalışmamızda çocuk<br />

işçilerin sosyodemografik özellikleri ile çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin, çalışan çocuğun sağlığı<br />

üzerindeki fiziksel ve sosyal zararları araştırılmıştır.<br />

3.2. Araştırmanın Evreni<br />

Çalışmanın evreni için, Adana’ da sokakta, tarımda ve mobilya sektöründe çalışan<br />

“Adana Toplumsal Destek Merkezi”ne <strong>kayıt</strong>lı 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocuklar (350) baz<br />

alınmıştır.<br />

3.3. Örneklem Büyüklüğü<br />

“Adana Toplumsal Destek Merkezi”ne <strong>kayıt</strong>lı <strong>15</strong>0’si sokakta, 100’ü tarım ve<br />

100’ü mobilya sektöründe çalışan toplam 350 çocuk temel alınmıştır. Örneklemin<br />

%20,3’ü merkeze <strong>kayıt</strong>lı çocuklardan, % 79,7’si ise <strong>kayıt</strong>lı çocukların komşuları<br />

akrabaları ve iş arkadaşlarından oluşan çalışan çocuklardır (Tablo 4)<br />

Tablo 4. Örneklemin alındığı yerin cinsiyete göre dağılımı<br />

Örneklemin alındığı yer<br />

Cinsiyet<br />

Erkek Kız Toplam<br />

Sayı % Sayı % Sayı %<br />

Merkeze <strong>kayıt</strong>lı 50 14,3 21 6,0 71 20,3<br />

Merkeze <strong>kayıt</strong>lı olmayan 219 62,6 60 17,1 279 79,7<br />

Toplam 269 76,9 81 23,1 350 100,0<br />

* :Satır%<br />

** :Sütun%<br />

41


3.4. Anketin Uygulanması<br />

3.4.1. Anketin Hazırlanması<br />

Anketin soruları, çocuk işç<strong>ili</strong>ği ve çocuk sağlığı ile ilg<strong>ili</strong> yayınlar ve yapılan<br />

çalışmalar incelenerek hazırlanmıştır. Anket, çocukların sosyodemografik özelliklerini<br />

sorgulayan ve sağlık durumlarının tespit edildiği iki bölümden oluşmaktadır. Anket açık<br />

ve kapalı uçlu sorulardan oluşmuştur (Ek–1).<br />

3.4.2. Anketin ön denemesinin yapılması<br />

Anketin ön denemesi, merkeze <strong>kayıt</strong>lı her işkolundan 10 çocuk ile yapılmıştır.<br />

Anketler tez danışmanı, sosyal hizmet çalışanı tarafından da uygulanmıştır. Anket tekrar<br />

gözden geçirilerek her üç gruba genellenebilecek ortak sorular haline getirilmiştir.<br />

İşlemeyen sorular çıkarılmış ve anketin uygulama süresi, çocukların eğitim ve sosyal<br />

süreçlerini engellemeyecek şekilde ayarlanmıştır.<br />

3.4.3. Anketin Uygulanması<br />

Anketin uygulanmasından önce gerekli yasal izinler alınmıştır. Çocuklar<br />

ebeveynleri ile birlikte merkeze davet edilerek çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Anket<br />

uygulanmadan önce çocuklara ve ebeveynlerine çalışmanın amacı ve ankete katılımın<br />

isteğe bağlı olduğu anlatılmıştır. Çalışmaya katılmak istemeyen olmamıştır. Çocuklar ve<br />

ebeveynleri için hazırlanan iki ayrı “Onam Formu” imzalatılmıştır. Okuma-yazması<br />

olmayan ebeveyn ve çocuklara form okunmuştur. (Ek-2, Ek-3) Çocuklarla merkezde<br />

yüz yüze okunarak anket formu ve sistemik fizik muayene (FM) yapılmıştır.<br />

Çocukların gizl<strong>ili</strong>k hakkını korumak için anket uygulaması ve FM, <strong>merkezi</strong>n revir<br />

odasında birebir gerçekleştirilmiştir. Gelemeyen ebeveynler için onam formu eve<br />

gönderilerek imzalanmaları sağlanmıştır. Mazeretlerinden dolayı merkeze gelemeyen<br />

çocukların okulları ve çalıştıkları işyerleri tespit edilmiştir. Okulların müdür ve<br />

rehberlik öğretmenleri, işyerlerinde ise işverenleri ile görüşülerek çalışma hakkında<br />

bilgi verilmiştir. İzin alınarak okullarda çok amaçlı kullanılan salonlarda, çocuklarla<br />

yüz yüze okunarak anket ve sistemik fizik muayene uygulaması tamamlanmıştır.<br />

İşbaşında olanlarla ki bunlar çoğunluğu mobilyacılar sitesindeki küçük ölçekli<br />

işyerlerinde ağaç sektöründe çalışan çocuklardır; işverenleri tarafından sitede bulunan<br />

42


Çırak Eğitim Merkezine (ÇEM) gönderilmiş ve bu çocuklarla da ÇEM’de tahsis edilen<br />

özel bir odada yüz yüze okunarak anket ve FM uygulaması yapılmıştır. Çocukların<br />

üzerindeki fazla kıyafetler mümkün olduğunca çıkarılarak, 100 gr’a duyarlı kalibre<br />

edilmiş dijital tartı ile kiloları (kg) ölçülmüştür. Ayakkabıları çıkartılarak ayakları ve<br />

kolları yana bitişik bir şekilde duvara yaslayıp cetvelle duvara izdüşümü alınarak<br />

işaretlenmiş şerit mezura ile boyları ölçülmüştür. Araştırmamızda çocukların psikolojik<br />

durumlarını tanımlayacak herhangi bir b<strong>ili</strong>msel ölçek kullanılmamıştır.<br />

3.5. Araştırmanın Süresi<br />

Araştırma verilerinin toplanması; Eylül 2007–Aralık 2008 tarihleri arasında, yüz<br />

yüze okunarak kapalı uçlu soruların şıkları işaretlenerek, açık uçlu sorulara verilen<br />

cevaplar yazılarak tamamlanmıştır. Ocak 2009- Mayıs 2009 tarihleri arasında elde<br />

edilen veriler bilgisayara <strong>kayıt</strong> edilmiştir. Haziran 2009-Aralık 2009 tarihleri arasında<br />

verilerin değerlendirilmeleri ve tez yazımı tamamlanmıştır.<br />

3.6. Araştırmanın Değişkenleri<br />

3.6.1. Bağımlı değişken: Çocuk işç<strong>ili</strong>ği<br />

3.6.2. Bağımsız değişkenler<br />

1-Ailenin sosyal statüsü<br />

2-Ailede ikincil konumdaki işgücünün çalışma durumu<br />

Annenin özellikleri ve çalışma durumu, 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> arası kardeşlerin eğitim ve çalışma<br />

durumu, çocuğun kendi evinde ev işlerini yapma durumu.<br />

3-Ailenin sosyo-demografik özellikleri<br />

Annenin ve babanın eğitimi, anne ve babanın <strong>yaş</strong>ı, ailenin tipi, ailede <strong>yaş</strong>ayan kişi<br />

sayısı, ailedeki çocuk sayısı.<br />

4-Ailenin göç durumu<br />

Ailenin göç ile geldiği yer, ailenin göç nedenleri.<br />

5-Çalışan çocuğun çalışma süreci<br />

Çalışan çocuğun işe başlama <strong>yaş</strong>ı, çalışma sürecinde yaptığı işkolu değişiklikleri ve<br />

nedenleri, yaptığı işten gelecekteki beklentileri, kazancı ve nasıl değerlendirdiği.<br />

6-Çalışan çocuğun sosyal <strong>yaş</strong>amı<br />

Çalışan çocuğun boş zamanlarını nasıl değerlendirdiği, çalışma hayatı konusunda<br />

43


duygu durum ve bilgi düzeyi.<br />

7-Çalışan çocuğun eğitim süreci<br />

Çalışan çocuğun eğitim düzeyi, ailenin eğitime katkısı<br />

Sağlık ile ilg<strong>ili</strong> özellikler incelenirken; çocuk işç<strong>ili</strong>k bağımsız değişken, sağlık<br />

durumu ile ilg<strong>ili</strong> özellikler ( Çalışan çocuğun son 7 gün içindeki sağlık sorunları,<br />

özgeçmişi, soy geçmişi, madde alışkanlığı, FM bulguları) bağımlı değişken olarak<br />

alınmıştır.<br />

3.7. Araştırmanın Sayıtlıları ( Varsayımları)<br />

1-Bütün katılımcıların sorulara içten ve doğru cevap verdikleri kabul edilmiştir.<br />

2-Araştırmada kullanılan veri toplama araçları, ölçülmek üzere hazırlandığı özellikleri<br />

ölçebilme gücüne sahiptir.<br />

3.8. Araştırmanın Kısıtlılıkları<br />

1-Çalışma yerel düzeyde, Adana il <strong>merkezi</strong>nde yapılmıştır. Bu nedenle genellemelerde<br />

dikkatli davranılmalıdır.<br />

2-Özellikle 7-9 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocukların okuma-yazma, matematik, renkler konusundaki<br />

yetersizliklerden kaynaklanan problemler kısa süreli eğitimlerle aşılmıştır.<br />

3-Çalışma Adana’da gündüzleri çalışıp akşamları ailesi ile birlikte <strong>yaş</strong>ayan çocuklarla<br />

yapılmıştır. Sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocukların durumunu yansıtmamaktadır.<br />

4-Karışıklığa neden olmamak için içgöç sorularında birincil işgücü yani aile reisi olan<br />

babanın, babanın olmadığı ailelerde ise annenin göç özellikleri sorgulanıp kriter<br />

alınmıştır.<br />

5-Anket ön test çalışmaları esnasında çocukların tepkileri, çok değişik çeşitli yerlerde<br />

çocuklarla görüşülmesi ve çocukların bir sağlık birimine toplanamaması nedeniyle<br />

herhangi bir labaratuar çalışması yapılamamıştır.<br />

6- TCK’na göre; 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocukların çalıştırılması her koşulda yasaktır. Bunu<br />

bilen çocuklar ile işyeri sahipleri tedirgin olduğu için özellikle mobilya sektöründe<br />

çalışan çocuklara ulaşmakta güçlük ve zaman kısıtlaması olmuştur.<br />

44


3.9. Araştırmanın Bütçesi<br />

Bu araştırma, Proje No: TF2006LTP33 olarak “Çukurova Üniversitesi Araştırma<br />

Fonu” tarafından <strong>destek</strong>lenmiştir.<br />

3.10 İstatistiksel Analiz<br />

Veriler SPSS 11.5 istatistik paket programında değerlendirilmiştir. Sayısal<br />

değerlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanılmıştır.<br />

3.11. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği ile İlg<strong>ili</strong> Bazı Tanım ve Ölçütler<br />

Çocuk: 18 <strong>yaş</strong>ını doldurmamış ve evli olmayan birey.<br />

Çocuk işçi: Formel ve informel sektörde çalışan <strong>15</strong> <strong>yaş</strong> altı çocuklar.<br />

3.11.1. Ailenin Sosyal Statüsü (Sınıf/grup konumu)<br />

Ailenin sınıf/grup konumunu belirlemek için Boratav’ın geliştirdiği sınıf model<br />

kullanılmıştır:<br />

İşverenler: Yanında bir veya iki sürekli işçi çalıştıran “küçük”, üç veya üzerinde sürekli<br />

işçi çalıştıran ise “orta-büyük işveren” olarak tanımlanmıştır.<br />

Esnaf/Marjinalleri: Yanında hiç sürekli işçi istihdam etmeyen bu grup, sadece kendi<br />

hesabına çalışanlardan oluşmaktadır. Ancak farklı özellikler taşıyan en az üç <strong>grubu</strong>n<br />

heterojen bileşkesinden meydana gelmektedir: küçük esnaf ve zanaatkarlar,<br />

marjinal/enformel işlerde çalışanlar; nitelikli, ancak orta halli (yani yanında sürekli<br />

personel çalıştırmayan) serbest meslek sahipleri (örneğin; hekim, avukat, muhasebeci).<br />

Marjinal işler ise işportacılık, çöp toplayıcılığı, hamallık/amelelik, hırsızlık/ yan<br />

kesic<strong>ili</strong>k olarak sayılab<strong>ili</strong>r.<br />

Ücretli/maaşlılar: Dört alt gruba ayrılmaktadır.<br />

1-Yüksek nitelikli: Yüksek öğrenime gerek duyulan elit nitelikteki işleri kapsar:<br />

Hekim,avukat, mühendis gibi.<br />

2-Beyaz yakalı: İlg<strong>ili</strong>nin yüksek öğrenimli olmasına bakılmaksızın, belli bir eğitim<br />

düzeyine veya meslek içi eğitimden kaynaklanan uzmanlaşmaya gerek duyan, ancak<br />

yüksek nitelikliden belirgin biçimde daha az nitelik gerektiren meslekleri oluşturur:<br />

hemşire, diş teknisyeni, banka memuru, sekreter, öğretmen, polis gibi.<br />

45


3-Niteliksiz hizmet <strong>grubu</strong>: Tipik örnekleri garson, bekçi, odacı, tezgâhtar, şofördür.<br />

4-Mavi yakalı işçiler: Sanayi, inşaat, maden gibi doğrudan maddi üretimde çalışan<br />

ücretlilerdir.<br />

5-Emekli ve işsizler: Doğrudan üretim süreci içinde olmadıklarından dolayı, ayrı grup<br />

olarak alınmıştır.<br />

6-Çiftçiler: Kırsal üreticiler, sadece çiftçi olarak gruplandırılmıştır.<br />

3.11.2. İkincil Konumdaki İşgücü<br />

Babanın (birincil işgücü) ücreti <strong>yaş</strong>am araçlarını sağlamaya yetersiz kaldığı<br />

durumda, “<strong>yaş</strong>am araçlarına” sahip olmak için işgücü konumuna geçen ailedeki anne ve<br />

çocuk/çocuklardır.<br />

3.11.3.Aile Tipi<br />

Çekirdek aile: Anne, baba ve evli olmayan küçük çocuklardan oluşan aile.<br />

Geniş aile: Çekirdek ailenin kan ve kan bağı olmayan hısımlarıyla birlikte <strong>yaş</strong>ayan<br />

şekli.<br />

Parçalanmış aile: Anne veya babadan birisinin; boşanma, ölüm, ayrı <strong>yaş</strong>ama gibi<br />

nedenlerle aynı evde olmamasıdır; ebeveynlerden birisi ve çocuklardan oluşur.<br />

3.11.4. Ailenin Göç Durumu<br />

Göç eden aile: Nedeni ne olursa olsun, Adana il <strong>merkezi</strong> dışından veya il kırsalından,<br />

Adana kent <strong>merkezi</strong>ne gelmiş ve halen kent <strong>merkezi</strong>nde oturan aile.<br />

Yerleşik kentli aile: Başka bir yerleşim yerinden (kent ya da kırsaldan) Adana kent<br />

<strong>merkezi</strong>ne göç etmemiş, kent <strong>merkezi</strong>nde oturan aile.<br />

Yerleşik kırsal aile: Halen Adana veya çevre illerin kırsalda oturan, ancak çocuğu<br />

çalışmak ya da okumak için kente gönderen aile.<br />

3.11.5. Çalışmanın Biçimine Göre Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği<br />

1.Ev İşleri: Aile içi, ücretsiz, ev ve çocuk bakım işleri<br />

2.Ev işi olmayan ücretsiz işler: Ailenin geçimi için aileyle beraber yapılan ücretsiz<br />

işler ya da satışlar<br />

46


3.Bağımlı ya da sözleşmeli işç<strong>ili</strong>k: Bazı ailelerin çocuklarını kredi ya da borç karşılığı<br />

kiralaması<br />

4.Ücretli işç<strong>ili</strong>k: Mal ya da para karşılığı çalışma<br />

5.Marjinal faaliyetler: İşportacılık, çöp toplayıcılığı, dilenc<strong>ili</strong>k, fahişelik ya da<br />

hırsızlık gibi faaliyetler<br />

3.11.6. Çalışma Ortamına Göre Göç İşç<strong>ili</strong>ği<br />

1-Tarım (Mevsimlik işçi)<br />

2-Sanayi<br />

3-Hizmet<br />

4-Sokak (çocuk işçi olmak)<br />

Tarım sektöründe çalışan çocuk işçi: Okul döneminde sadece hafta sonları, yaz<br />

tatillerinde mevsimlik işçi olarak veya okul ihmali ile hafta içi tümgün, yaptığı iş ayırt<br />

edilmeksizin (yük taşıma, toplama ve sulama, çapalama, saban sürme, traktör kullanma,<br />

ilaçlama v.s.); aile işçisi veya ücretli işçi olarak tarlada tam gün çalışan 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong><br />

çocuk.<br />

Mobilya sektöründe çalışan çocuk işçi: Eğitim döneminde okula devam edip sadece<br />

yarım gün ve hafta sonu çalışan veya eğitimini yarıda bırakarak hafta içi ve hafta sonu<br />

tam gün Adana mobilyacılar sitesinde yaptığı iş ayırt edilmeksizin (Tahta kesme,<br />

taşıma, boyama v.s.) küçük ölçekli işletmelerde aile işçisi veya ücretli işçi olarak çalışan<br />

7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> çocuk<br />

Sokakta çalışan çocuk işçi: Eğitimine ara vererek hafta içi ve hafta sonu tam gün<br />

çalışan yada eğitim döneminde yarım gün okuluna devam ederek, diğer yarım gün ve<br />

hafta sonları çalışma v.s.) sokakta aile işçisi veya ücretli işçi olarak çalışan 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong><br />

<strong>grubu</strong> çocuk<br />

3. 12. Sağlık Ölçütleri İle İlg<strong>ili</strong> Bilgiler<br />

Vücut Kitle İndeksi: Vücut ağırlığı (kg)<br />

Boy(m 2 )<br />

Şekil 4. Vücut kitle indeksi formülü<br />

47


4.BULGULAR<br />

Bu çalışmanın temel bulgularını; çalışan çocuğun ve ailesinin sosyodemografik<br />

özellikleri, ailenin göç özellikleri, çocukların çalışma hayatlarıyla ilg<strong>ili</strong> özellikleri,<br />

sosyal aktiviteleri, eğitim süreçleri, fiziksel gelişimleri ve sağlıkla ilg<strong>ili</strong> özellikleri, bu<br />

çalışmanın temel bulgularını oluşturmaktadır.<br />

Araştırma, <strong>15</strong>0’si sokakta, 100’ü mevsimlik tarımda ve 100’ü enformel<br />

sektörlerden mobilya sektöründe olmak üzere çalışan toplam 350 çocuk ile yapıldı.<br />

Araştırmaya katılan çocukların 71’i (% 20,3) “Adana İli Toplumsal Destek Merkezi”ne<br />

<strong>kayıt</strong>lı çocuklar, 279’u (% 79,7) ise <strong>kayıt</strong>lı çocukların komşuları, akrabaları ve iş<br />

arkadaşlarından oluşan çalışan çocuklardır.<br />

4. 1. Araştırmaya Katılan Çocukların Sosyodemografik Özellikleri<br />

4.1.1.Yaş ve Cinsiyet<br />

Merkeze <strong>kayıt</strong>lı 71 çocuğun 50’si (% 14,0) erkek, 21’i (% 6,0) kızdır. Merkeze<br />

<strong>kayıt</strong>lı olmayan çocukların 219’u (% 62,5) erkek, 60’ı (% 17,5) kızdır. Toplam olarak<br />

araştırmaya katılan çocukların 269’u (% 76,9) erkek, 81’i (% 23,1) kızdır ve çocukların<br />

arasında sözlü, nişanlı veya evli bulunmamaktadır.<br />

Araştırmaya katılan çocukların <strong>yaş</strong> ortalaması tüm grup için: 12,1±2,1 (min:7,<br />

max:<strong>15</strong>), erkekler için: 12,5±1,9, kızlar için: 10,8±2,1; <strong>yaş</strong> ortancası: 13,0’dür.<br />

Çocukların 330’u (% 94,3) halen bir ilköğretim okuluna devam etmekte iken, 3’ü erkek,<br />

3’ü kız olmak üzere toplam 6 (% 1,7) çocuk hiç okula gitmemiş, 8’i erkek, 6’sı kız<br />

olmak üzere toplam 14 (% 4,0) çocuk okulu terk etmişlerdir. İlkokulu terk eden<br />

çocuklar okuryazar <strong>grubu</strong>nda değerlendirmeye alınmıştır.<br />

Yaş grupları cinsiyete göre incelendiğinde;1’i erkek, 2’si kız 3 (% 0,9) çocuk 7<br />

<strong>yaş</strong>ında; 10’u erkek, 12’si kız, 22 (% 6,3) çocuk 8 <strong>yaş</strong>ında; 13’ü erkek, 11’i kız, 24 (%<br />

6,9) çocuk 9 <strong>yaş</strong>ında; 24’ü erkek, 10’u kız, 34 (% 9,7) çocuk 10 <strong>yaş</strong>ında; 19’u erkek,<br />

16’sı kız, 35 (% 10,0) çocuk 11 <strong>yaş</strong>ında; 39’u erkek, 9’u kız, 48 (% 13,7) çocuk 12<br />

<strong>yaş</strong>ında; 68’i erkek, 11’i kız, 79 (% 22,6) çocuk 13 <strong>yaş</strong>ında; 50’si erkek, 8’i kız, 58 (%<br />

16,6) çocuk 14 <strong>yaş</strong>ında, 45’i erkek, 2’si kız, 47 (% 13,3) çocuk <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ında bulunmuştur<br />

(Tablo 5).<br />

48


Tablo 5.Araştırmaya Katılan Çocukların Yaşlarının Cinsiyete Göre Dağılımı<br />

Yaş Grupları<br />

Cinsiyet<br />

Erkek Kız<br />

49<br />

Toplam<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %**<br />

7 <strong>yaş</strong> 1 33,3 2 66,7 3 0,9<br />

8 <strong>yaş</strong> 10 45,4 12 54,6 22 6,3<br />

9 <strong>yaş</strong> 13 54,1 11 45,9 24 6,9<br />

10 <strong>yaş</strong> 24 70,6 10 29,4 34 9,7<br />

11 <strong>yaş</strong> 19 54,3 16 45,7 35 10,0<br />

12 <strong>yaş</strong> 39 81,3 9 18,7 48 13,7<br />

13 <strong>yaş</strong> 68 86,0 11 14,0 79 22,6<br />

14 <strong>yaş</strong> 50 86,2 8 13,8 58 16,6<br />

<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> 45 95,7 2 4,3 47 13,3<br />

Toplam 269 76,9 81 23,1 350 100,0<br />

* : Satır %<br />

**: Sütun %


4.1.2. Çocuk İşçilerin Doğum Yerleri<br />

Çocukların doğum yerleri incelendiğinde, ülkemizin yedi bölgesinde de doğan<br />

çocuklar olduğu görülmüştür. Doğum yerlerinin çoğunluğunu Adana oluşturmakta;<br />

diğer illerin çoğunluğunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller almaktadır.<br />

Bunun dışındaki doğum yerlerinin birkaçının (İstanbul, Denizli, Mersin, İzmir, Manisa,<br />

Aydın gibi) ülkemizin en çok işgücünü içeren iller olduğu görülmektedir. Doğum<br />

yerlerinin sıralamasında 224 (% 64,0) çocuk ile Adana ilk sırayı oluşturmaktadır. Daha<br />

sonra sırayla Mardin 40 (% 11,4), Şanlıurfa 36 (% 10,3), Diyarbakır 8 (% 2,3)’dir.<br />

Diğer iller ise Siirt, Van, Adıyaman, Maraş, Batman, Amasya, Aydın, Bitlis, Çanakkale,<br />

Erzurum, Hakkâri, Mersin, İstanbul, İzmir, Manisa, Şırnak, Denizli’dir (Tablo 6).<br />

Tablo 6. Çocuk işçilerin doğum yerlerine göre dağılımları<br />

Doğum Yerleri Sayı %<br />

Adana 224 64,0<br />

Mardin 40 11,4<br />

Şanlıurfa 36 10,3<br />

Diyarbakır 8 2,3<br />

Diğer iller 42 12,0<br />

Toplam 350 100,0<br />

50


4.1.3. Çocukların Ailelerinin Geldikleri Şehirler<br />

Çocukların ailelerinin geldikleri şehirler (nüfusa <strong>kayıt</strong>lı oldukları iller)<br />

incelendiğinde, Mardin 117 (% 33,7) çocuk ile birinci sırayı, Urfa 78 (% 22,5) çocuk ile<br />

ikinci sırayı, Diyarbakır 31(% 8,9) çocuk ile üçüncü sırayı almaktadır. Çocukların %<br />

93,3’ünün asıl memleketi, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesindeki illerden<br />

oluşmaktadır. Üç çocuk, ailelerinin geldiği şehirleri hatırlayamadığı için değerlendirme<br />

347 kişi üzerinden yapılmıştır (Şekil 5).<br />

Diğer İller<br />

Mardin<br />

Urfa<br />

Diyarbakır<br />

35,4%<br />

Şekil 5.Çocuk işçilerin ailelerinin geldikleri ilk üç şehrin dağılımı<br />

51<br />

8,9%<br />

33,4%<br />

22,3%


4.1.4. Çalışan Çocukların Sosyal Güvence Durumları<br />

Çocukların hiçbirinin yaptıkları işten kaynaklanan sosyal güvencesi mevcut<br />

değildi. İşyerinde meydana gelen sağlık problemlerinin çözümünü % 88,6’sı ailesinin,<br />

% 7,7’si kendisinin, % 3,7’si işverenin karşıladığını belirtmişlerdir. Bu yüzden sosyal<br />

güvence durumu için aile reisi olan babanın sosyal güvencesi, babanın olmadığı<br />

durumlarda da annenin sosyal güvencesi sorgulanmıştır. Sosyal güvence durumlarının<br />

dağılımı incelendiğinde; ebeveynlerine bağlı olarak çocuk işçilerin, 196’sı (% 56,0)<br />

Yeşil kart, 11’i (% 3,1) Sosyal Sigortalar Kurumu (14/a), 6’sı (% 1,7) Bağ Kur (14/b),<br />

3’ü (% 0,9) Tarım Sigortası, 2’si (% 0,6) Emekli Sandığı (14/c) güvencesine sahip iken;<br />

132’sinin (% 37,7) hiç bir sosyal güvencesi olmadığı tespit edilmiştir. Sosyal güvence<br />

durumlarının işkollarına göre dağılımlarında üç sektörde de yeşil kart sahibi olanlar ilk<br />

sıradadır (Tablo 7).<br />

Tablo 7.Çocuk çalışanların sosyal güvence durumlarının işkollarına göre dağılımı<br />

Sosyal Güvence Türü<br />

Tarım<br />

Sayı %*<br />

Mobilya<br />

Sayı %*<br />

Sokak<br />

Sayı %*<br />

Toplam<br />

Sayı %*<br />

Sosyal güvencesi yok 37 37,0 42 42,0 53 35,3 132 37,7<br />

Yeşil kart 62 62,0 44 44,0 90 60,0 196 56,0<br />

SSK (14/a-SGK) 1 1,0 5 5,0 5 3,3 11 3,1<br />

Bağ-Kur (14/b-SGK) - - 5 5,0 1 0,7 6 1,7<br />

Tarım Sigortası - - 3 3,0 - - 3 0,9<br />

Emekli sandığı(14/c-SGK)<br />

- - 1 1,0 1 0,7 2 0,6<br />

Toplam** 100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />

* : Sütün %<br />

** : Satır %<br />

52


4.2. Ailenin Sosyodemografik Özellikleri<br />

4.2.1. Ebeveynlerin Yaşları<br />

Çocukların 28’i annesinin, 57’si babasının <strong>yaş</strong>ını bilmediklerini belirtmişlerdir ve<br />

çocuklardan 4’ünün (% 1,1) annesinin, 13’ünün (% 3,7) babasının ölmüş olması<br />

nedeniyle annelerde değerlendirme 318, babalarda ise 280 ebeveyn üzerinden<br />

yapılmıştır. Çocukların annelerinin 23’ü (% 7,2) “20-29 <strong>yaş</strong>”, 180’ni (% 56,6) “30-39<br />

<strong>yaş</strong>”, 96’sı (% 30,2) “40-49 <strong>yaş</strong>”, 19’u (% 6,0) “50 ve üzeri” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda<br />

bulunmaktadır. Annelerin <strong>yaş</strong> ortalaması: 37±3,0 <strong>yaş</strong> olup, en küçük <strong>yaş</strong> 20, en büyük<br />

<strong>yaş</strong> 55’tir. Babalarının 3’ü (% 0,9) “20-29 <strong>yaş</strong>”, 105’i (% 31,1) “30-39 <strong>yaş</strong>”, 121’i<br />

(% 35,9) “40-49 <strong>yaş</strong>”, 51’i (% <strong>15</strong>,1) “50 ve üzeri” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda bulunmuştur. Babaların<br />

<strong>yaş</strong> ortalaması: 41±6,9 olup en küçük <strong>yaş</strong> 29, en büyük <strong>yaş</strong> 60’tır.<br />

4.2.2. Ebeveynlerinin Eğitim Düzeyleri<br />

Ebeveynlerinin eğitim düzeylerinin dağılımı incelendiğinde; ebeveynlerin 220’si<br />

(% 32,2) okuryazar, 116’sının (% 17,0) ilkokul mezunu, 30’unun (% 4,4) ortaokul<br />

mezunu, 2’sinin (% 0,3) lise mezunu iken, 3<strong>15</strong>’nin (% 46,1) okuryazar olmadığı tespit<br />

edilmiştir. Ebeveynlerden 4 anne ve 13 baba ölümleri nedeniyle değerlendirilmeye<br />

alınmamıştır. Eğitim düzeyi yönünden babalardaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır<br />

(Tablo 8, p


4.2.3. Çocuk İşçilerin Aile Tipi ve Ev Halkı Sayıları<br />

Çocukların aile tipi incelendiğinde, 269’unun (% 76,9) çekirdek aile, 74 (%<br />

21,1)’ünün geniş aile ve 7’sinin (% 2,0) parçalanmış aile olduğu görülmektedir.<br />

Çekirdek aile tipi, çalışan çocukların temel aile yapısı olarak bulunmuştur. Evde<br />

<strong>yaş</strong>ayan kişi sayısı incelendiğinde ise, 232’sinin (% 66,3) “5-9” kiş<strong>ili</strong>k kalabalık aile,<br />

92’sinin(% 26,3) “10 ve üzeri kiş<strong>ili</strong>k çok kalabalık aile, 26’sının (% 7,4) “2-4” kiş<strong>ili</strong>k<br />

küçük ailelere sahip olduğu gözlenmektedir. Çocuklara anketin uygulandığı anda<br />

evlerinde sürekli <strong>yaş</strong>ayan kişilerin sayısı sorularak “Ev Halkı Sayısı” tespit edilmiştir.<br />

Çocuk işçilerde evde <strong>yaş</strong>ayan kişi ortalaması: 7,8±2,4 olup, evlerde en az 2, en fazla 20<br />

kişi <strong>yaş</strong>amaktadır. Evlenip ayrılan, askere giden, çalışmak için şehir dışında olan bekâr<br />

kardeşler evde <strong>yaş</strong>ayan kişi sayısına dâhil edilmemiştir (Tablo 9).<br />

Tablo 9. Çocuk işçilerin beraber <strong>yaş</strong>adığı kişi sayısının dağılımı<br />

Evde Yaşayan Kişi Sayısı Sayı %<br />

2-4 26 7,4<br />

5-9 232 66,3<br />

≥10 92 26,3<br />

Toplam 350 100,0<br />

54


4.2.4. Çocuk İşçilerin Ebeveynlerinin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu<br />

4.2.4.1. Babaların Çalışma ve Sosyal Statü Durumu<br />

Çocukların babalarının çalışma durumunun dağılımı incelendiğinde, 262’sinin<br />

(%81,4) bir işte çalıştığı, 3’ünün (% 0,9) emekli olduğu, 57’sinin (% 17,7) çalışmadığı<br />

tespit edilmiştir. Emekliler ayrı bir kategori olmasına rağmen babanın düzenli bir geliri<br />

olduğu için çalışan babalar <strong>grubu</strong>nda ele alınmıştır. Çocukların, 7’si (% 2,0)<br />

ebeveynlerinin boşanması nedeniyle babalarından ayrı, anneleriyle beraber <strong>yaş</strong>adıkları<br />

için babaları hakkında bilgi verememişlerdir. Çocukların 8’inin (% 2,3) babası ise iş<br />

aramak için başka illere gittikleri için babalarının çalışıp çalışmadığını bilmediklerini<br />

ifade etmişlerdir. Onbeş (% 4,3) çocuğun bu soruya kesin yanıt vermemesi ve<br />

ebeveynlerden 13 (% 3,7) babanın ölümü nedeniyle değerlendirme toplam 322 baba<br />

üzerinden yapılmıştır.<br />

Çalışan 265 (% 82,3) babanın sosyal statüsü incelendiğinde; mavi yakalı işçi<br />

<strong>grubu</strong>nun 97 (% 36,6) kişi ile ilk sırayı aldığı tespit edilmiştir. Daha sonra sırayla<br />

81’inin (% 30,6) mevsimlik tarım işçisi, 45’inin ( % 16,9) esnaf/marjînal, 28’inin (%<br />

10,6) niteliksiz hizmet (garson, bekçi, odacı, tezgâhtar, şoför v.b), 6’sının (% 2,3)<br />

işveren (küçük-orta-büyük), 5’inin (% 1,9) beyaz yakalı, 3’ünün (% 1,1) emekli<br />

<strong>grubu</strong>nda olduğu gözlenmiştir. Tespit edilen 1 küçük köylü ise mevsimlik tarım işçisi<br />

<strong>grubu</strong>na dahil edilmiştir. Babaların hiçbiri yüksek nitelikli statüde değildir. Çocukların<br />

babalarının 3’ü (% 1,1) bir kamu kuruluşunda ( 2’si ES, 1’i SSK) çalışarak emekli<br />

olmuş, 262’si (% 98,9) ise kamu dışı kurumlarda çalışmaktadır (Tablo 10). 71<br />

55


Tablo 10. Çocuk işçilerin babalarının sosyal statüsünün dağılımları<br />

Babanın Sosyal Statüsü<br />

Mavi yakalı işçi<br />

Mevsimlik tarım işçisi<br />

Esnaf/marjînal<br />

Niteliksiz hizmet işleri<br />

İşveren (küçük-orta-büyük)<br />

Beyaz yakalı<br />

Emekli<br />

56<br />

Sayı<br />

%<br />

97 36,6<br />

81 30,6<br />

45 16,9<br />

28 10,6<br />

6 2,3<br />

5 1,9<br />

3 1,1<br />

Toplam 265 100,0<br />

Çalışmayan 57 (% 17,7) babanın statüsünü incelediğimizde; son 3 ayda 19’unun<br />

(% 33,3) mavi yakalı işçi (inşaat, ağaç ve mobilya işleri), <strong>15</strong>’ünün (% 26,3) esnaf/<br />

marjinal (seyyar satıcılık, çöp toplayıcılığı, hamallık, kundura tamircisi), 9’unun (%<br />

<strong>15</strong>,8) niteliksiz hizmet (garson, şoför, temizlikçi, tezgahtar), 4’ünün (% 7,0) beyaz<br />

yakalı (aşçı, pazarlamacı), 1’inin (% 1,7) tarım işçisi <strong>grubu</strong>nda ara sıra işler yaptıklarını,<br />

9 çocuk (% <strong>15</strong>,8) ise bu sürede babalarının hiç çalışmadığını ifade etmişlerdir İşsiz<br />

babaların <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> incelediğinde; % 38,6’sının “40-50 <strong>yaş</strong>”, % 29,8’inin “50-60 <strong>yaş</strong>”<br />

<strong>grubu</strong>nda olduğu görülmektedir. Bu iki <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki babaların daha önce inşaat<br />

sektöründe işçi ve hamallık gibi marjinal işlerde çalıştığı tespit edilmiştir.


4.2.4.2 Annelerin Çalışma ve Sosyal Statü Durumu<br />

Çocuk işçilerin annelerinin çalışma durumu incelendiğinde, 104’ünün (% 30,0)<br />

bir işte çalıştığı, 242’sinin (% 70,0) çalışmadığı bulunmuştur. Çalışan 104 (% 30,0)<br />

annenin sosyal statü gruplarının sıralamasında, geçici, mevsimlik, ev eksenli olarak<br />

sınıflandırılan (tarım işç<strong>ili</strong>ği, başkasının evini temizlemek, başkasının çocuğuna<br />

bakmak v.s) statü <strong>grubu</strong>nun 95 (% 91,3) kişi ile ilk sırayı aldığı tespit edilmiştir. Daha<br />

sonra sırayla 5’inin (% 4,8) kendi hesabına işler yapma (evinde terz<strong>ili</strong>k, salça, ekşi,<br />

turşu v.s.gibi yiyecekleri üretip satma, mağaza ve lokantalardan eve iş almak gibi),<br />

4’ünün (% 3,9) vasıfsız ve mavi yakalı işçi statü <strong>grubu</strong>nda olduğu bulunmuştur.<br />

Çocukların annelerinin hiçbiri yüksek nitelikli veya beyaz yakalı statüde değildir.<br />

Ebeveynlerden dört (% 1,1) anne, ölümü nedeniyle değerlendirilmeye alınmamıştır<br />

(Tablo 11).<br />

Tablo 11. Çocuk işçilerin annelerinin sosyal statüsünün dağılımları<br />

Annenin Sosyal Statüsü Sayı %<br />

Geçici, mevsimlik, ev eksenli işler<br />

Kendi hesabına<br />

Vasıfsız ve mavi yakalı işçi<br />

Toplam<br />

57<br />

95 91,3<br />

5 4,8<br />

4 3,9<br />

104 100,0


4.2.5. Çocuk İşçilerin Kardeş Sayıları<br />

Çocuk işçilerin kardeş sayıların dağılımı incelendiğinde; 3’ünün (% 0,9) tek<br />

çocuk olduğu, 40’nın (% 11,4) 2 veya 3 kardeşe, 307’sinin (% 87,7) ise 4’ün üzerinde<br />

kardeşe sahip olduğu gözlenmektedir. Çocukların kardeş sayısı ortalaması: 6,0±2,2<br />

olup, 3 çocuğun kardeşinin olmadığı, maksimum kardeş sayısının ise <strong>15</strong> olduğu tespit<br />

edilmiştir (Tablo 12).<br />

Tablo 12. Çocuk işçilerin kardeş sayıların dağılımı<br />

Kardeş sayısı Sayı %<br />

0-1 3 0,9<br />

2-3 40 11,4<br />

≥4 307 87,7<br />

Toplam 350 100,0<br />

4.2.6. Çocuk İşçilerin 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Kardeşlerinin Çalışma Durumları<br />

Çocuk işçilerin 7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki kardeşlerinin, eğitimlerine devam ettikleri<br />

süreçte çalışma durumları incelendiğinde; çocukların 13’ünün (% 3,7) tek çalışan çocuk<br />

olduğu, 120’sinin (% 34,3) kendisi hariç ailesinde okul sürecinde çalışan bir kardeşi<br />

daha olduğu, 217’sinin (% 62,0) ise en az iki kardeşinin okul sürecinde çalıştığı<br />

görülmektedir. Eğitim sürecinde çalışan kardeş ortalaması: 1,7±0,7’dir.<br />

58


4.3. Ailelerin Göç Durumunun Değerlendirilmesi<br />

4.3.1. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Adana’ya Göç Nedenleri<br />

Göç durumu için birincil işgücü olan babanın, babası olmayan çocuklarda da<br />

annenin göç nedeni sorgulanmıştır. Çocuk işçilerin ailelerinin Adana’ya göç<br />

nedenlerinin dağılımları incelendiğinde; 181’inin (% 54,2) iş aramak, 59’unun (% 17,7)<br />

işe başlamak, 28’inin (% 8,3) terör, 22’sinin (% 6,6) aile büyüklerinin ve/veya<br />

akrabalarının yanına taşınma, 13’ünün (% 3,9) eğitim, 10’unun (% 3,0) evl<strong>ili</strong>k, 7’sinin<br />

(% 2,1) kan davası, 14’ünün (% 4,2) ise değişik nedenlerle göç ettiği tespit edilmiştir.<br />

Diğerleri; sosyal dışlanma, boşanma, daha iyi şartlarda <strong>yaş</strong>ama isteği, kendi işini kurma<br />

nedenlerini içermektedir. Çocukların 16’sının (% 4,6) bu soruya cevap vermemesi<br />

nedeniyle değerlendirme 334 aile üzerinden yapılmıştır (Tablo 13).<br />

Tablo 13. Çocuk işçilerin ailelerinin Adana’ya göç nedenlerinin dağılımları<br />

Göç nedenleri Sayı %<br />

İş aramak için 181 54,2<br />

İşe başlama 59 17,7<br />

Terör nedeniyle köy boşaltıldı 28 8,3<br />

Aile kararıyla akrabalarının yanına taşınma 22 6,6<br />

Eğitim amaçlı 13 3,9<br />

Evl<strong>ili</strong>k nedeniyle 10 3,0<br />

Kan davası nedeniyle 7 2,1<br />

Diğerleri 14 4,2<br />

Toplam 334 100,0<br />

59


4.3.2. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Geldikleri Yerleşim Yerleri<br />

Çocuk işçilerin ailelerinin geldikleri yerleşim yerlerine göre dağılımı<br />

incelendiğinde; ailelerin 194’ünün (% 55,4) köyden, 93’ünün (%26,6) ilçe <strong>merkezi</strong>nden,<br />

63’ünün (% 18,0) il <strong>merkezi</strong>nden geldikleri tespit edilmiştir. Ailelerin 343’i (% 98,0)<br />

Adana il dışından göç etmiş, 7’si (% 2,0) ise il içinde kırsaldan göçle gelmiştir.<br />

4.3.3. Çocuk İşçilerin Ailelerinin Göç Süreleri<br />

Çocuk işçilerin ailelerinin göç sürelerinin dağılımı incelendiğinde; 27’sinin (%<br />

8,3) “1-4” yıl, 57’sinin ( % 17,6) “5-9 yıl”, 79’unun (% 24,4) “10-14 yıl”, 95’inin (%<br />

29,3) “<strong>15</strong>-19 yıl”, 66’sının (% 20,4) “20 ve üzeri” yıl süredir göçle geldiği<br />

gözlenmektedir. Göç sürelerinin ortalaması: 13,7± 6,8 yıl olup göç süresi minimum bir<br />

yıl, maksimum 40 yıldır. 72 Çocukların 26’sının (% 7,4) bu soruya cevap vermemesi<br />

nedeniyle değerlendirme 324 aile üzerinden yapılmıştır.<br />

4.4. Ailenin Yaşadığı Konutların Özellikleri<br />

4.4.1. Çocukların Ailelerinin Konut Mülkiyet Durumu<br />

Çocukların ailelerinin konut mülkiyet dağılımları incelendiğinde; 175’inin (% 50)<br />

<strong>yaş</strong>adıkları evin sahibi, 123’ünün (% 35,1) kiralık evde <strong>yaş</strong>adıkları, 27’sinin (% 7,7)<br />

miras ortaklığı evlerde geçici olarak oturdukları, 25’inin (% 7,1) ise tarla kenarlarında<br />

kurulan çadırlarda <strong>yaş</strong>adığı tespit edilmiştir. Çadırda <strong>yaş</strong>ayan aileler de elci aracılığıyla<br />

kira bedeli ödedikleri için mülkiyet açısından kiracı kabul edilerek bu gruba dâhil<br />

edilmişlerdir. Miras ortaklı evlerde, eşi ölen veya boşanan kadınlar ya baba, kayınbaba,<br />

kardeş veya oğulları v.b. yakınlarının yanına sığınmışlar ya da bunlardan birinin evinde<br />

ücretsiz, geçici olarak <strong>yaş</strong>adıkları için ev sahibi <strong>grubu</strong>na dâhil edilmişlerdir. Çalışılan<br />

sektörlere göre çocukların <strong>yaş</strong>adıkları konutların mülkiyet durumları açısından<br />

karşılaştırıldığında, sektörler arası fark anlamlı olarak saptanmıştır<br />

(Tablo14, p< 0,0001).<br />

60


Tablo 14. Çocukların ailelerinin konut mülkiyetlerinin sektörlere göre dağılımları<br />

Sektör<br />

Toplam<br />

Konutun<br />

mülkiyeti<br />

Tarım Mobilya Sokak<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />

Ev sahibi<br />

Kiracı<br />

Toplam**<br />

46 46,0 76 76,0 80 53,3 202 57,7<br />

54 54,0 24 24,0 70 46,7 148 42,3<br />

100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />

* : Sütün % χ 2 =20, 5 sd=2 p


4.5. Çocuk İşçilerin Çalışma Özellikleri<br />

4.5.1. Çocuk İşçilerin İlk İşe Başlama Yaşları<br />

Çocuk işçilerin ilk işe başlama <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımları<br />

incelendiğinde; erkeklerin 19’unun “ 5-6 <strong>yaş</strong>”, 94’ünün “7-8 <strong>yaş</strong>”, 1<strong>15</strong>’inin “9-10 <strong>yaş</strong>,<br />

34’ünün “11-12 <strong>yaş</strong>”, 7’sinin “13-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>” <strong>grubu</strong>nda; kızların ise 13’ünün “5-6 <strong>yaş</strong>”,<br />

36’sının “7-8 <strong>yaş</strong>”, 22’sinin “9-10 <strong>yaş</strong>, 9’unun “11-12 <strong>yaş</strong>”, 1’inin “13-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>”<br />

<strong>grubu</strong>nda işe başladıkları görülmüştür. Kız çocukların işe başlama <strong>yaş</strong>larının ortalaması:<br />

8,2±1,7 olup, işe başlama <strong>yaş</strong>ı minimum 6, maksimum 14’tür. Erkek çocukların işe<br />

başlama <strong>yaş</strong>larının ortalaması: 8,8±1,6 olup, işe başlama <strong>yaş</strong>ı minimum 5, maksimum<br />

13’tür.<br />

“5-6 <strong>yaş</strong>” <strong>grubu</strong>ndaki erkek çocuklarını, çalışmayı öğrensin diye abisi ve/veya<br />

ablasının yanında sokağa gönderilen çocuklar, “5-6 <strong>yaş</strong>” <strong>grubu</strong>ndaki kız çocuklarını ise<br />

ya çalışmayı öğrensin diye abisi ve/veya ablasının yanında sokağa gönderilen ya da<br />

çadırda, evde yalnız kalmasın diye tarlaya götürülen çocuklar oluşturmaktadır<br />

(Tablo <strong>15</strong>).<br />

Tablo <strong>15</strong>. Çocuk işçilerin ilk işe başlama <strong>yaş</strong>larının cinsiyete göre dağılımları<br />

Cinsiyet Toplam<br />

Yaş Grupları<br />

Erkek Kız<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />

5-6 19 7,1 13 16,0 32 9,1<br />

7-8 94 34,9 36 44,4 130 37,1<br />

9-10 1<strong>15</strong> 42,8 22 27,2 137 39,2<br />

11-12 34 12,6 9 11,1 43 12,3<br />

13-<strong>15</strong> 7 2,6 1 1,2 8 2,2<br />

Toplam** 269 76,9 81 23,1 350 100,0<br />

* : Sütün %<br />

** : Satır %<br />

62


4.5.2. Çocuk İşçilerin İlk İşe Başlama Nedenleri<br />

Çocuk işçilerin ilk işe başlama nedenlerinin dağılımı incelendiğinde; toplamda<br />

350 çocuğun 2<strong>15</strong>’i (% 61,4) ailesine katkı sağlamak (37’si (% 17,2) ailesinin aldığı<br />

ve/veya kiraladığı işyeri ev, arsa v.s. borçlarını ödeyebilmek için), 110’u (% 31,3) ailesi<br />

istediği, 9’u (% 2,6) meslek sahibi olmak, 7’si (% 2,0) okuyamadığı, 5’i (% 1,4)<br />

arkadaşlarıyla beraber olmak, 3’ü (% 0,9) boş zamanlarını değerlendirmek, 3’ü (% 0,9)<br />

hayatı tanımak ve 3’ü (% 0,9) evde yalnız kalmamak için işe başladıklarını<br />

bildirmişlerdir (Tablo16).<br />

Tablo 16. Çocuk işçilerin ilk işe başlama nedenlerinin dağılımı<br />

İlk İşe Başlama Nedenleri<br />

63<br />

Sayı<br />

Ailesine Katkı Sağlamak İçin 2<strong>15</strong> 61,4<br />

Ailesi İstediği İçin 110 31,3<br />

Meslek Sahibi Olmak İçin 9 2,6<br />

Okuyamadığı İçin 7 2,0<br />

Boş Zamanlarını Değerlendirmek İçin 3 0,9<br />

Hayatı Tanımak İçin 3 0,9<br />

Evde Yalnız Kalmamak İçin 3 0,9<br />

Toplam 350 100,0<br />

%


4.5.3. Çocuk İşçilerin Çalışmaya Devam Etme Nedenleri<br />

Çocuk işçilerin çalışmaya devam etme nedenleri incelendiğinde; toplamda 350<br />

çocuğun 195’i (% 55,7) ailesine katkı sağlamak, 76’sı (% 21,7) ailesi istediği, 53’ü (%<br />

<strong>15</strong>,1) meslek sahibi olmak, 18’i (% 5,1) ailesinin aldığı ve/veya kiraladığı işyeri, ev,<br />

arsa v.s. borçlarını ödeyebilmek, 3‘ü (% 0,9) boş zamanlarını değerlendirmek, 3’ü (%<br />

0,9) hayatı tanımak, 1’i (% 0,3) arkadaşları ile beraber olmak ve 1’i (% 0,3)<br />

okuyamadığı için çalışmaya devam ettiklerini belirtmişlerdir. Çocukların 113’ü (%32,3)<br />

ailesi istediği için çalışmaya başlamış fakat bunlardan 76’sı (% 67,3) ailesi istediği için<br />

çalışmaya devam etmiştir. Geriye kalan 37 (% 32,7) çocuk ise çalışmaya alıştığı için<br />

artık farklı nedenlerden dolayı çalışmaya devam ettiklerini belirtmişlerdir.<br />

4.5.4. Çocuk İşçilerin Sektör Değişikliği Yapma Nedenleri<br />

Çocuk işçilerin iş değişikliği yapma durumunun dağılımı incelendiğinde;<br />

toplamda 350 çocuğun 200’ünün (% 57,1) hiç işkolu değişikliği yapmadığı, 102’sinin<br />

(% 29,1) sadece bir kez işkolu değişikliği yaptığı, 48’inin (% 13,8) en az iki kez işkolu<br />

değişikliği yaptığı tespit edilmiştir. Tarım ve mobilya sektöründe en az bir kez işkolu<br />

değiştirme oranı % 34 iken, sokakta çalışan çocuklarda bu oran % 50,1’dir. İşkolu<br />

değişikliğinde sektörler arası değişim ölçüt alınmıştır. Örneğin; sokakta simit satan<br />

çocuk kuruyemiş satmaya başladığında ya da ayakkabı boyadığında sektör değişikliği<br />

olarak değerlendirilmemiştir.<br />

Sektör değişikliği yapan toplamda <strong>15</strong>0 çocuğun; 42’si (% 30,6) işyeri ortamının<br />

sağlıksız olması, 32’si (% 23,4) işyerinde kötü muamele, 32’si (% 23,4) az ücret<br />

verdikleri ve/veya para alamaması, dolandırılması, 16’sı (% 11,7) ailesiyle ve<br />

arkadaşlarıyla aynı işi yapmak istemesi, 6’sı (% 4,4) yeniden okula başlaması, 5’i (%<br />

3,7) çalıştığı işyerinin kapanması, 4’ü (% 2,9) çocuk şube polisi nedeniyle işkolu<br />

değiştirdiklerini belirtmişlerdir. İşyerinin sağlıksızlığı nedeniyle iş değiştiren çocuklar<br />

incelendiğinde, ilk sırayı tarım işçileri almaktadır. Tarımda çalışan çocukların<br />

çoğunluğu, sabah hava aydınlanmadan yola çıktıklarını ve hava karardıktan sonra eve<br />

dönebildiklerini, kışın soğuktan her yerlerinin ağrıdığını, ellerinin donup parçalandığını,<br />

suyun ve çamurun içinde çalıştıklarını, yazın ise artan sıcaklık nedeniyle güneş<br />

çarpması, güneş ışığına maruziyetle ciltlerinde kızarıklık, kaşıntı ve yanık olduğunu,<br />

64


haşerelerin onları ısırdığı, özellikle de pamuk toplamanın çok zor ve yorucu olduğunu,<br />

ellerinde yaralar açıldığını belirtmişlerdir. Ayrıca elcilerin onları azarladıklarını,<br />

özellikle ailelerinden ayrı çalıştıklarında ödemelerde gecikme yapıldığını vb. bazı<br />

haksızlıklara uğradıklarını belirtmişlerdir.<br />

Ailesiyle beraber mevsimlik işe gitmek için işkolu değiştirdiğini belirten<br />

çocukların çoğunluğu (% 90,0) tarım sektöründe çalışan çocuklardır. Çocukların bir<br />

kısmı kışın başka sektörlerde çalıştıklarını, baharda (genellikle mart ayının sonlarında)<br />

eğitimlerini de yarıda bırakarak, aileleri ile birlikte çoğu zaman çadırda <strong>yaş</strong>ayarak başka<br />

işlere gitmek zorunda kaldıklarını ifade etmişlerdir.<br />

Az ücret verdiklerini ve/veya para alamadıkları için işkolu değiştirdiğini belirten<br />

çocuklar, yetişkinlere göre çok az ücret aldıklarını, bazen birkaç gün bazen de birkaç ay<br />

deneme amaçlı çalıştırılıp ücret verilmeden işten atıldıklarını, uzun süreli çalışanların<br />

çoğu, haftalıkla çalışmalarına rağmen işten çıkarılmadan önce birkaç ayın parasını<br />

alamadıklarını ifade etmişlerdir.<br />

Yeniden okula başlamak için işkolu değiştirdiğini belirten çocukların çoğunluğunu<br />

mobilya sektöründe çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Ustalarının tam gün çalışmalarını<br />

istediklerini ve bu yüzden eğitimlerini yarıda bıraktıklarını, bir kısmı zorunlu olarak, bir<br />

kısmı da daha az çalışmak için tekrar okula başlamaları nedeniyle sektör<br />

değiştirdiklerini ifade etmişlerdir.<br />

Çocuk şube polisi nedeniyle sektör değişikliği yapanların çoğunluğunu sokakta<br />

çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Çocuklar polisten kaçmak zorunda kaldıklarını,<br />

bazıları yakalanıp mahkemeye çıktıklarını, bu yüzden sokakta çalışmayı bırakıp<br />

denetimin daha az olduğu diğer sektörlere geçtiklerini belirtmişlerdir.<br />

Dolandırılma nedeniyle sektör değişikliği yapanlar, bazen yetişkin müşteriler veya<br />

iş yaptıkları kişiler tarafından kandırıldıklarını, bazen de sokakta çalışan diğer<br />

çocukların kazandıkları parayı çaldıklarını hatta zorla aldıklarını ifade etmişlerdir.<br />

Sektör değişikliği yapan <strong>15</strong>0 çocuktan 12’si (% 8,0) sektör değiştirme nedenini<br />

belirtemediği, bir kişi de <strong>yaş</strong>ının küçük olması nedeniyle elci tarafından çalıştırılmadığı<br />

ve sektör değiştirdiği için hiçbir gruba dâhil edilemediğinden, değerlendirme 137 kişi<br />

üzerinden yapılmıştır (Tablo 17).<br />

65


Tablo 17. Çocuk işçilerin sektör değişikliği yapma nedenlerinin dağılımı<br />

Sektör Değişikliği Yapma Nedeni Sayı %<br />

İşyeri Ortamı Sağlıksız Olduğu İçin<br />

İşyerinde İstismara Uğradığı İçin<br />

Az Ücret Verildiği ve/veya Parasını Alamadığı<br />

İçin<br />

Aile ve Arkadaşları ile Beraber Aynı İşte<br />

Olmak İçin<br />

Yeniden Okula Başlamak İçin<br />

Çalıştığı İşyeri Kapandığı İçin<br />

Çocuk Şube Polisi Denetiminden Kaçmak İçin<br />

Toplam<br />

66<br />

42 30,6<br />

32 23,4<br />

32 23,4<br />

16 11,7<br />

6 4,4<br />

5 3,6<br />

4 2,9<br />

137 100,0


4.5.5. Çocuk İşçilerin Etkilendiği İstismar Tipleri<br />

Araştırmaya katılan çocukların <strong>15</strong>0’si (% 88,8) erkek, 19’u (% 11,2) kız olmak<br />

üzere toplam 169’u (% 48,3) istismar tiplerinden en az birine maruz kaldığını, 181’inin<br />

(% 51,7) ise istismara maruz kalmadıklarını ifade etmiştir. Çocuk işçilerin istismar<br />

tiplerinin cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde; psikolojik istismar (azar, küfür,<br />

hakaret, tehdit v.b.) maddelerini 149’ı erkek, 18’i kız, olmak üzere toplam 167 (% 47,7)<br />

çocuk, fiziksel istismar (dayak, tokat, itilme v.b.) maddelerini 88 (% 25,1) erkek çocuk,<br />

cinsel istismar maddesini 2’si erkek, 1’i kız olmak üzere toplam 3 (% 0,9) çocuk<br />

belirtmiştir. Kız çocukları, fiziksel istismar tiplerinden hiç birine maruz kalmadıklarını<br />

bildirmişlerdir. Çalıştırılmalarının yasak olduğu <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda çalıştıkları için<br />

araştırmaya katılan bütün çocukların ekonomik istismara uğradığı kabul edilmiştir. Hem<br />

fiziksel hem psikolojik istismar kabul edilen madde kullanımı baskısı görmek, sadece 9<br />

(% 5,3) erkek çocukta belirtilmiş olup, kız çocukları tarafından bildirilmemiştir(Tablo<br />

18).<br />

Tablo 18. Çocuk işçilerin etkilendiği istismar tiplerinin dağılımı (n=169)<br />

İstismar Tipleri<br />

67<br />

Sayı*<br />

Psikolojik istismar(Azar, Küfür, Hakaret) 167 98.8<br />

Fiziksel istismar(Dayak, Tokat, İtilme) 88 52.1<br />

Cinsel istismar 3 1.8<br />

*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />

%


4.5.6 Çocukları İstismar Eden Kişiler<br />

Çalışan çocukları istismar eden kişilerin çocukların cinsiyetine göre dağılımı<br />

incelendiğinde; istismara uğrayan çocuklardan 79’u erkek, 11’i kız toplam 90 (% 55,9)<br />

çocuk “işyerindeki yöneticiler”, 36’sı erkek, 3’ü kız toplam 39 (% 24,2) çocuk<br />

“arkadaşları”, 12’si erkek, 4’ü kız toplam 16 (% 10,0) çocuk “müşteriler”, 7’si erkek,<br />

1’i kız toplam 8 (% 4,9) çocuk “polisler”, 5 (% 3,1) erkek çocuk “sokakta <strong>yaş</strong>ayan<br />

çocuklar”, 3 (% 1,9) erkek çocuk “kardeşleri” tarafından istismar edildiklerini<br />

belirtmişlerdir. İstismara uğrayan 169 (% 48,3) çocuktan 8 (% 4,7) erkek çocuğu bu<br />

soruyu yanıtlamak istemediği için değerlendirme 161 çocuk üzerinden yapılmıştır.<br />

Çocuklar en fazla “işyerlerindeki yöneticiler” (işveren, usta, kalfa, elci v.s.) daha sonra<br />

sırayla “iş arkadaşları” ve “müşteriler” tarafından istismar edilmektedir (Tablo 19).<br />

Tablo 19. Çocuk işçileri istismar eden kişilerin çocukların cinsiyetine göre dağılımı<br />

İstismar Eden Kişiler<br />

Erkek<br />

Cinsiyet<br />

68<br />

Kız<br />

Toplam<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />

İşyerindeki Yöneticiler 79 55,6 11 57,9 90 55,9<br />

İş Arkadaşları 36 25,3 3 <strong>15</strong>,8 39 24,2<br />

Müşteri 12 8,5 4 21,1 16 10,0<br />

Polis 7 5,0 1 5,2 8 4,9<br />

Sokakta Yaşayan Çocuklar 5 3,5 - - 5 3,1<br />

Kardeşleri 3 2,1 - - 3 1,9<br />

Toplam** 142 88,2 19 11,8 161 100,0<br />

* : Sütün %<br />

** : Satır %


4.5.7. Çocuk İşçilerin İşlerinden Memnuniyetleri<br />

Çocuk işçilerin işlerinden memnuniyetlerinin sektörlere göre dağılımı<br />

incelendiğinde; 10’u tarım, 92’si mobilya,13’ü sokakta çalışan çocuk olmak üzere<br />

toplam 1<strong>15</strong> (% 32,9) çocuk işinden memnun olduğunu, 90’nı tarım, 8’i mobilya, 137’si<br />

sokakta çalışan çocuk olmak üzere toplam 235 (% 67,1) çocuk işinden memnun<br />

olmadığını belirtmişlerdir. Mobilya sektöründe çalışanların % 92’si işinden memnun<br />

iken, tarım sektöründe çalışanların % 10,0’u ve sokakta çalışanların % 8,7’si memnun<br />

olduklarını belirtmişlerdir. Tarım, mobilya ve sokak sektöründe çalışan çocuklar,<br />

memnuniyet düzeyi açısından karşılaştırıldığında; sadece mobilya sektöründe<br />

çalışanların işlerinden memnun olduğu ve sektörler arasındaki farkın istatistiksel olarak<br />

anlamlı olduğu bulunmuştur (Tablo 20, p


4.5.8. Çocuk İşçilerin Gelecek Beklentileri<br />

Çocukların yaptıkları işten gelecekteki beklentileri sorgulandığında, 350 çocuğun,<br />

189’u (% 54,0) geleceğe dair beklentileri olmadığını söylemiştir. Tarım sektöründen 34,<br />

mobilya sektöründen 85, sokakta çalışan çocuklardan 42 olmak üzere toplam 161<br />

(%.46,0) çocuk, yaptıkları işlerden geleceğe dair beklentileri olduğunu belirtmişlerdir.<br />

Tarım sektöründe ve sokakta çalışan çocuklarda para biriktirip okumak sırayla % 70,6<br />

ve % 73,8 ile, mobilya sektöründe ise meslek sahibi olmak % 57,7 ile işlerinden gelecek<br />

beklentilerinde birinci sırayı almaktadır. Yapılan incelemede; tarım, mobilya ve sokak<br />

sektöründe çalışan çocuklar yaptıkları işten geleceğe dair beklentileri açısından<br />

karşılaştırıldığında, sadece mobilya sektöründe çalışan çocukların beklenti düzeylerinin<br />

yüksek olduğu (% 85,0) saptanmıştır. Tarım ve sokak sektörlerinde çalışan çocukların<br />

gelecek beklentilerinin karşılanmadığı (tarım % 34,0, sokak % 28,0) tespit edilmiştir<br />

(Tablo 21, p


4.5.9. Çocuk İşçilerin Gelir Çeşitleri<br />

Çocuk işçilerin gelir çeşitlerinin sektörlere göre dağılımları incelendiğinde; günlük<br />

gelir çeşidi toplamda % 16,3 ile tarım, % 40,9 ile sokak sektöründe, haftalık gelir çeşidi<br />

% 25,4 ile mobilya sektöründe birici sırayı almaktadır. Çocuklar, günlük ve haftalık<br />

para ödenmesinin kendileri için daha güvenli olduğunu, özellikle tarım sektöründe<br />

yaygın olan sezonluk gelir çeşidinde, aile reisi olan babalarının ailede çalışan tüm<br />

bireyler üzerinden anlaşarak mevsim sonunda parayı eşi ve çocukları adına aldıklarını<br />

belirtmişlerdir(Tablo 22).<br />

Tablo 22. Çocuk işçilerin gelir çeşitlerinin sektörlere göre dağılımları<br />

Tarım Mobilya Sokak Toplam<br />

Gelir Çeşitleri<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />

Günlük 57 57,0 4 4,0 143 95,3 204 58,3<br />

Haftalık 1 1,0 89 89,0 5 33,3 95 27,1<br />

Aylık - - 2 2,0 - - 2 0,6<br />

Sezonluk 41 41,0 - - - - 41 11,7<br />

Ücretsiz aile işçisi 1 1,0 5 5,0 2 1,3 8 2,3<br />

Toplam** 100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />

* : Sütün %<br />

** : Satır %<br />

71


4.5.10.Çocukların Kazandığı Parayı Değerlendirme Şekilleri<br />

Çocukların bütün paralarını kardeşlerinin okul ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak<br />

için kullanmaları, parayı alarak hepsini ebeveynlerine vermeleri ya da ebeveynlerin<br />

çocuğu dışlayarak işvereninden parayı çocuk adına alması birinci grupta, çocuğun<br />

parasının bir kısmını ailesine nakit vermesi veya bir kısmıyla ailenin diğer fertleri için<br />

harcama yapması (kardeşlerini okutması, evin ihtiyaçlarına katkı için alışveriş, kira<br />

veya borçlarını ödemek için kullanması v.s.gibi) ikinci grupta, giyim, yemek v.s.gibi<br />

kişisel gereksinimleri, öğrenimi, hobileri için yalnızca kendisine parasını harcaması<br />

veya biriktirmesi üçüncü grupta toplanmıştır. Ücretsiz çalışan sekiz çocuk ise çalışıp<br />

ailesinden hiç para almadığı için hepsini ailesine veriyor <strong>grubu</strong>nda değerlendirilmiştir.<br />

126’sı erkek, 47‘si kız olmak üzere toplam 173 (% 49,4) çocuk büyük bedeller ödeyerek<br />

kazandıkları paranın hepsini ailelerine vermektedir. Parasının hepsini ailesine veren<br />

çocukların 63’ü (% 36,4) annesine verdiklerini, 107’si (% 61,9) babasına verdiklerini<br />

veya babası tarafından alındığını, 3’ü (% 1,7) ise büyük kardeşlerine verdiklerini<br />

belirtmişlerdir. Çocuklar; annelerinin aldığı parayı çoğunlukla evin giderleri ve diğer<br />

kardeşlerinin eğitim masrafları için kullandıklarını, babanın ve büyük kardeşlerin ise<br />

kendi kişisel giderleri için kullandıklarını belirtmişlerdir. Başka bir açıdan bakılırsa bu<br />

173 çocuğun aileleri için çalışan sekiz ücretsiz çocuktan ekonomik anlamda hiçbir farkı<br />

olmadığı, sosyal anlamda ise daha kötü olduklarını söyleyeb<strong>ili</strong>riz. Tarım, mobilya ve<br />

sokak sektöründe çalışan çocuklar, kazandıkları parayı değerlendirmeleri açısından<br />

karşılaştırıldığında; tarım sektöründe çalışan çocukların aldıkları parayı büyük oranda<br />

ailelerine vermeleri ve yalnızca kendine kullanmaları açısından anlamlı derecede farklı<br />

oldukları saptanmıştır ( Tablo 23, p=0,001 ).<br />

72


Tablo 23. Çocuk işçilerin kazandığı parayı değerlendirme şeklinin sektörlere göre dağılımı<br />

Parayı<br />

Değerlendirme<br />

Şekilleri<br />

Hepsini ailesine<br />

verenler<br />

Kendisi ve ailesi<br />

için kullananlar<br />

Hepsini kendisi için<br />

kullananlar<br />

Toplam**<br />

Sektör<br />

Tarım Mobilya Sokak<br />

73<br />

Toplam<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />

60 60,0 45 45,0 68 45,3 173 49,4<br />

<strong>15</strong> <strong>15</strong>,0 40 40,0 55 36,7 110 31,4<br />

25 25,0 <strong>15</strong> <strong>15</strong>,0 27 18,0 67 19,2<br />

100 28,6 100 28,6 <strong>15</strong>0 42,8 350 100,0<br />

* : Sütün % χ 2 =18, 2 sd=4 p=0,001<br />

** : Satır %<br />

Tarım sektöründe çalışan çocukların <strong>yaş</strong>adıkları konut tipi ile kazandıkları parayı<br />

değerlendirme şekilleri karşılaştırıldığında; çadırda <strong>yaş</strong>ayan çocukların paralarının<br />

hepsini ailelerine kullanmaları (% 88,0) ile tarım sektöründe çalışıp da diğer (müstakil<br />

ev, gecekondu, apartman katı) konut tiplerinde <strong>yaş</strong>ayan çocukların paralarının hepsini<br />

ailelerine kullanmaları (% 50,7) arasındaki istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur.<br />

(Tablo 24, p


4.5.11. Çocuk İşçilerin Çalışma Saatleri<br />

Çocuk işçilerin çalışma saatlerinin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde; tarım<br />

sektöründe çalışan çocukların çalışma sürelerinin ortalaması: 10,3±2,3 olup, en kısa<br />

süre: 2, en uzun süre: 13 saattir. Mobilya sektöründe çalışan çocukların çalışma<br />

sürelerinin ortalaması: 6,9±2,5 olup, en az süre: 3, en uzun süre: 12 saattir. Sokakta<br />

çalışan çocukların çalışma sürelerinin ortalaması 5,1±1,8 olup, en az süre: 2, en uzun<br />

süre: 12 saattir. Tarım, mobilya ve sokak sektörleri çalışma saatleri açısından<br />

karşılaştırıldığında; tarım sektörü ile mobilya sektöründe ve sokakta çalışan çocukların<br />

çalışma saatleri arasındaki istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur (Tablo 25, p


4.6. Çocuk İşçilerin Boş Zamanlarını Değerlendirmeleri<br />

Çocukların boş zamanlarında düzenli ya da ara sıra yaptıkları aktiviteler için; 7-<strong>15</strong><br />

<strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda okuyan çocukların sıkça yaptıkları b<strong>ili</strong>nen ders dışı kitap okuma, bisiklete<br />

binme, sinemaya gitme, maça gitme, arkadaşlarıyla dolaşma, top oynama (yakar top,<br />

istop gibi yöresel, basketbol, voleybol gibi üniversal top oyunları) resim yapma, müzik<br />

dinleme, müzik aleti kullanma, TV izleme, bilgisayar kullanma, spor<br />

egzersizleri(okul/klüp takımlarında düzenli yapılan voleybol, basketbol, handbol,<br />

jimlastik v.b.gibi), ev işleri yapma, arkadaşlarıyla oyun oynama, gazete, dergi okuma,<br />

sergi, fuar gezme v.b. gibi aktiviteler tespit edilmeye çalışılmıştır. Çocukların 341’i<br />

(%97,4) kısıtlı da olsa okulun ve çalışma hayatının dışında boş zamanlarının olduğunu<br />

ve bazı aktivitelerde bulunabildiklerini, 9’u ise (% 2,6) hiç boş zamanının olmadığını<br />

belirtmiştir. Çocuklarda, televizyon (TV) izleme, 202 (% 57,7) çocuğun boş zaman<br />

aktivitesi olarak belirtilerek birinci sırayı almıştır. Ev işlerine en çok yardım eden sektör<br />

sokakta çalışan çocuklardır ve bunların çoğunluğu kız çocuklarıdır. Fakat tümünün<br />

erkek çocuklarından oluştuğu mobilya sektöründeki çocukların birisi (% 1,6) tek çocuk<br />

olduğu, babasının olmaması ve annesinin hasta olması, ikisi (% 3,1) ise kız<br />

kardeşlerinin olmaması sebebiyle (b<strong>ili</strong>nçsiz de olsa <strong>toplumsal</strong> cinsiyet öğretilerini<br />

aşarak) ev işlerine yardım ettiklerini belirtmişlerdir. Çocukların toplamda 78’i (% 22,3)<br />

ders dışı kitap okuduğunu; ders dışı kitap okuyanların 62’si (% 79,5) kitap okumayı<br />

sevdiklerini fakat satın almadıkları için bu kitapları okul kütüphanesinden, gençlik<br />

merkezlerinden ve/veya “Adana Toplumsal Destek Merkezi”nden temin ettiklerini,<br />

16’sı (% 20,5) ise ders dışı kitapları öğretmenlerinin okumalarını zorunlu tutarak<br />

verdikleri için okuduklarını belirtmişlerdir. Kitap okuma 48 (% 61,5) çocuk ile en fazla<br />

sokakta çalışan çocuklarda, 12 (% <strong>15</strong>,4) çocuk ile en az mobilya sektöründe çalışan<br />

çocuklardadır. Gazete, dergi okuyan, bilgisayar ve müzik aleti kullanabilen çocukların<br />

en fazla olduğu sektör, sokakta çalışan çocukların <strong>grubu</strong>dur. Sokakta çalışan çocuklar,<br />

bu aktiviteleri tamamen gençlik merkezleri sayesinde yapabildiklerini belirtmişlerdir.<br />

Çocukların çoğunluğunun sinemayla tanışması okullarda kurulan “Çok Amaçlı<br />

Kullanılan Toplantı Salonu”nda yapılan film gösterileriyle olmuş; içlerinden sadece 3’ü<br />

(% 0,9) sinema salonuna giderek film izlemiştir (Tablo 26).<br />

75


Tablo 26. Çocuk işçilerin boş zamanlarını değerlendirme durumları<br />

TV İzleme<br />

Top Oynama<br />

Aktiviteler<br />

Arkadaşlarıyla Dolaşma<br />

Arkadaşlarıyla Oyun<br />

Oynama<br />

Kitap Okuma<br />

Ev İşleri Yapma<br />

Müzik Dinleme<br />

Sergi, Fuar Gezme<br />

Bilgisayar Kullanma<br />

Bisiklete Binme<br />

Maça Gitme<br />

Resim Yapma<br />

Müzik Aleti Kullanma<br />

Spor Egzersizleri<br />

Gazete, Dergi Okuma<br />

Sinemaya Gitme<br />

*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />

Tarım<br />

(n=96)<br />

76<br />

Sektörler<br />

Mobilya<br />

(n=99)<br />

Sokak<br />

(n=146)<br />

Toplam<br />

(n=341)<br />

Sayı* % Sayı* % Sayı* % Sayı* %<br />

45 46,9 69 69,7 88 60,3 202 59,2<br />

48 50,0 69 69,7 70 47,9 187 54,8<br />

28 21,2 48 48,5 51 34,9 127 37,2<br />

<strong>15</strong> <strong>15</strong>,6 36 36,4 38 26,0 89 26,0<br />

18 18,7 12 12,1 48 32,9 78 22,9<br />

19 19,8 3 3,0 42 28,8 64 18,8<br />

<strong>15</strong> <strong>15</strong>,6 11 11,1 21 14,4 47 13,8<br />

- - - - 42 28,8 42 12,3<br />

8 8,3 7 7,0 <strong>15</strong> 10,3 30 8,8<br />

7 7,3 11 11,1 88 60,3 28 8,2<br />

1 1,0 <strong>15</strong> <strong>15</strong>,2 10 6,8 22 6,4<br />

9 9,4 6 6,0 6 4,1 22 6,4<br />

- - - - 7 4,8 7 2,0<br />

2 2,0 3 3,0 7 4,8 7 2,0<br />

1 1,0 4 4,0 2 1,4 7 2,0<br />

- - 1 1,0 2 1,4 3 0,9


4.7. Çalışan Çocukların Eğitim Süreci<br />

4.7.1.Çocuk İşçilerin Eğitim Durumları<br />

Çocukların eğitim durumları incelendiğinde, 330 (% 94,3) çocuğun ilköğretime<br />

devam ettiği, 20 (% 5,7) çocuğun sadece çalıştığı tespit edilmiştir. Çocuk işçilerin<br />

eğitim durumlarının cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde; birinci sırada 167’si erkek,<br />

41’i kız toplam 208 (% 60,4) çocuğun; hafta içi yarım gün, hafta sonu ve yaz tat<strong>ili</strong>nde<br />

tam gün çalışarak, okula devam ettiği görülmektedir. Daha sonra sırayla 55’i erkek, 18’i<br />

kız toplam 73 (% 21,0) çocuğun; yıl içinde sadece hafta sonu ve yaz tat<strong>ili</strong>nde tam gün<br />

çalışarak okula devam ettiği, 36’sı erkek, 13’ü kız toplam 49 ( % 14,0) çocuğun; sadece<br />

yaz tat<strong>ili</strong>nde tam gün çalışarak yıl içinde sadece okula gittiği, 8’i erkek, 6’sı kız toplam<br />

14 (% 4,0) çocuğun; eğitimini yarıda bırakarak haftanın 6 günü tam gün çalıştığı, 3’ü<br />

erkek, 3’ü kız olmak üzere toplam 6 (% 0,6) çocuğun ise hiç okula gitmediği ve sadece<br />

çalıştıkları tespit edilmiştir. Öğrenimine devam ederek çalışma, erkek çocuklarında<br />

fazla iken, sadece çalışma kız çocuklarında daha fazla olduğu tespit edilmiştir.<br />

Çocukların eğitim durumlarının sektörlere dağılımı incelendiğinde, sektörler arasında<br />

anlamlı fark bulunamamıştır (p>0,05). Çocukların eğitim durumları, cinsiyet ile<br />

karşılaştırıldığında, kız çocuklarında okula gitmeme ve okulu terk etme açısından<br />

anlamlı derecede fark bulunmuştur ( Tablo 27, p


4.7.2. Çocukların Okulu Bırakma/Gitmeme Nedenleri<br />

Araştırmaya katılan 269 erkek çocuğunun 11’i (% 4,0), 81 kız çocuğunun 9’u<br />

(%11,1) ilköğretime devam etmemektedir. Bu çocuklardan 6’sı erkek, 3’ü kız toplam 9<br />

(% 45,0) çocuğun ailesine ekonomik yardım için tam gün çalışmak zorunda olması, 2’si<br />

erkek, 1’i kız toplam 3 (% <strong>15</strong>) çocuk okula ilgi duymaması, 1’i erkek, 2’i kız toplam 3<br />

(% <strong>15</strong>) çocuk okul masraflarının fazla olması, 1 (% 5,0) erkek çocuğun köyünde okul<br />

olmaması, 1’i erkek 1’i kız toplam 2 (% 10,0) çocuğun sağlık problemi ( Kr. Bronşit)<br />

olması, 2’sinin (% 10,0) ise kız çocuğu olmaları nedeniyle okula gönderilmedikleri için<br />

eğitimlerine hiç başlayamamış veya yarıda bırakmışlardır(Tablo 28).<br />

Tablo 28. Çocukların okulu bırakma/gitmeme nedenlerinin cinsiyete göre dağılımı<br />

Cinsiyet<br />

Okulu Bırakma/Gitmeme<br />

Nedenleri<br />

Erkek Kız<br />

78<br />

Toplam<br />

Sayı %* Sayı %* Sayı %*<br />

Ailesine Ekonomik Yardım<br />

Zorunluluğu<br />

6 54,5 3 33,4 9 45,0<br />

Okula İlgi Duymaması 2 18,2 1 11,1 3 <strong>15</strong>,0<br />

Okul Masraflarının Fazla Olması 1 9,1 2 22,2 3 <strong>15</strong>,0<br />

Sağlık Problemi 1 9,1 1 11,1 2 10,0<br />

Kız Çocuğu Olması - - 2 22,2 2 10,0<br />

Köyünde Okul Olmaması 1 9,1 - - 1 5,0<br />

Toplam**<br />

* : Sütün %<br />

** : Satır %<br />

11 55,0 9 45,0 20 100,0


4.7.3. Çocukların Eğitimle İstedikleri Meslekler<br />

Çocukların eğitimle istedikleri mesleklerin cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde;<br />

hem erkek çocuklarının, hem de kız çocuklarının ilk tercih ettikleri mesleğin,<br />

öğretmenlik olduğu görülmektedir. Çocukların istedikleri mesleklerden tıp<br />

doktorluğunun ikinci sırada yer aldığı, üçüncü sırayı erkek çocuklarda polis olma isteği<br />

alırken, kız çocuklarda hemşire olma isteğinin aldığı görülmektedir. 10’u erkek, 5’i kız<br />

toplamda <strong>15</strong> (% 4,3) çocuğun; 10’u okumak istemediğini, 5’i henüz ne olmak<br />

istediklerine karar vermediklerini belirttikleri için değerlendirme 335 çocuk üzerinden<br />

yapılmıştır (Tablo 29).<br />

Tablo 29.Çocukların eğitimle mesleklerin cinsiyete göre dağılımı (n=335)<br />

Cinsiyet<br />

Meslek Grupları<br />

Erkek Kız<br />

79<br />

Toplam<br />

Sayı %** Sayı %** Sayı %**<br />

Öğretmen 69 26,6 37 48,7 106 31,6<br />

Tıp Doktoru 60 23,2 19 25,0 79 23,6<br />

Polis 51 19,7 3 3,9 54 16,1<br />

Mühendis 27 10,4 1 1,3 28 8,3<br />

Asker 16 5,4 - - 16 4,8<br />

Sağlık Teknisyeni,<br />

Hemşire<br />

2 0,8 13 17,1 <strong>15</strong> 4,5<br />

Avukat 9 3,5 1 1,3 10 3,1<br />

Diğerleri* 25 9,6 2 2,6 27 8,0<br />

Toplam*** 259 77,3 76 22,7 335 100,0<br />

*Diğerleri: B<strong>ili</strong>m Adamı, Futbolcu, Elektrikçi, Artist, Şarkıcı, Aşçı, Ressam, Pilot, Milletvek<strong>ili</strong>,<br />

Devlet Bakanı, Vali<br />

** :Sütün %<br />

*** : Satır %


4.7.4. Ebeveynlerin Çocukları İçin Eğitim Tercihleri<br />

Ebeveynlerin çocuklarının eğitimleri konusunda tercihlerini belirttiği dağılım<br />

incelendiğinde; çocuklar, 191 (% 54,6) ebeveynin çocuklarının hem çalışıp hem<br />

okumalarını, 127’si (% 36,3) sadece okumalarını, 21’i (% 6,0) sadece çalışmalarını<br />

tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Ebeveynlerin çocuklarının eğitim tercihlerinde,<br />

cinsiyetler arası fark anlamlı bulunamamıştır (p>0,05).<br />

4.7.5. Ailelerin Çalışan Çocuklarının Eğitimlerine Katkıları<br />

Ailelerin(anne, baba, kardeşler) çalışan çocuklarının eğitimlerine katkılarının<br />

dağılımı incelendiğinde; 217’si (% 62,0) ailesinin eğitimleriyle hiç ilgilenmediği, 133’ü<br />

(% 38,0) ise ailelerinin değişik şekilde eğitimlerine katkısı olduğunu belirtmiştir.<br />

Çocukların 190’ı (% 97,7) ailelerinin arada sırada öğretmenleriyle görüşerek, 111’i (%<br />

83,4) ödevlerine yardım ederek, 81’i (% 60,9) eğitim masraflarını karşılayarak, 70’i<br />

(%52,6) evde çalışması için uygun ortam yaratarak eğitimlerine katkıda bulunduklarını<br />

belirtmişlerdir. Bu katkılar, 97’sinin (% 72,9) kardeşleri, 21’inin (% <strong>15</strong>,8) annesi,<br />

<strong>15</strong>’inin (% 11,3) babası tarafından sağlanmaktadır (Tablo 30).<br />

Tablo 30. Ailelerin çalışan çocuklarının eğitimlerine katkılarının dağılımı (n=133)<br />

Katkı Şekilleri Sayı* %<br />

Arada sırada Öğretmenleriyle Görüşerek 130 97,7<br />

Ödevlerine Yardım Ederek 111 83,4<br />

Eğitim Masraflarını Karşılayarak 81 60,9<br />

Evde Çalışması İçin Uygun Ortam<br />

Yaratarak<br />

*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />

80<br />

70 52,6


4.7.6. Çocukların Çıraklık / Mesleki Eğitim Merkezleri İle İlg<strong>ili</strong> Bilgileri<br />

Çocukların Çıraklık / Mesleki Eğitim Merkezleri (ÇEM/MEM) ile ilg<strong>ili</strong> bilgi<br />

sahibi olma durumları incelendiğinde; çocukların 285’i (% 81,4) bu merkezleri hiç<br />

duymadıklarını, 65’i (% 18,6) duyduklarını ve azda olsa işlevleriyle ilg<strong>ili</strong> bilgilerinin<br />

olduğunu söylemişlerdir. Bilgi sahibi olanların en fazla olduğu sektör; 53 (% 53,0) ile,<br />

mobilya sektörü olarak belirlenmiş ve çocukların bu merkezlerle ile ilg<strong>ili</strong> bilgileri<br />

sektörler bazında karşılaştırıldığında, sektörler arası fark anlamlı bulunmuştur (Tablo<br />

31, p


4.7.7. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle İlg<strong>ili</strong> Yasalar Hakkındaki Bilgileri<br />

Çocukların çocuk işç<strong>ili</strong>ğiyle ilg<strong>ili</strong> yasalar hakkındaki bilgi sahibi olanlarının<br />

dağılımı incelendiğinde;<strong>15</strong>6’sı (% 44,6) TCK’nun 182.maddesi gereğince <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ına<br />

kadar çocukların çalıştırılmasının yasak olduğunu bilmediğini, 194’ü (% 55,4) ise<br />

bildiğini bildirmiştir. Bu bilgileri çocukların 71’i (% 36,6) Çocuk Şube Polisi’nden<br />

duyduklarını, 35’i (% 18,0) arkadaşlarından, 33’ü (% 17,0) okuldaki ders ve<br />

etkinliklerden, 25’i (%12,9) medyadan (TV, gazete, afiş, dergi), 20’si (% 10,3) aile ve<br />

akrabalarından, 10’u (% 5,2) işyerinden (işveren, usta, kalfa) duyduklarını<br />

belirtmişlerdir (Tablo 32).<br />

Tablo 32. Çocuk işç<strong>ili</strong>ğiyle ilg<strong>ili</strong> yasalar hakkında bilgilenme yerlerinin dağılımı<br />

Bilgilenme Şekli Sayı %<br />

Çocuk Şube Polisi 71 36,6<br />

Arkadaş 35 18,0<br />

Okul 33 17,0<br />

Medya 25 12,9<br />

Aile ve Akrabalar 20 10,3<br />

İşyeri 10 5,2<br />

Toplam 194 100,0<br />

82


4.8. Çocuk İşçilerin Sağlık Sorunları<br />

Tarım sektöründe çalışan çocukların, özellikle çadırda <strong>yaş</strong>ayanların genel<br />

görünümleri zayıf ve hatta bazıları kaşektik sayılabilecek özellikte, hijyenik vasıfları<br />

kötü görünümlü, ağız, tırnak, saç ve cilt temizlikleri yetersiz, giysileri hijyen ve koruma<br />

özelliklerini taşımayan yapıda idi. Çadırda <strong>yaş</strong>ayan çocukların hepsinde Pediculus<br />

capitis (saç biti) mevcut idi. Hatta çocukların bazılarının FM sırasında iç çamaşırlarının<br />

olmadığı, üzerlerinde yalnızca okul formalarının olduğu gözlendi. Çocuklar formalarını<br />

okul dışında da günlük kıyafet olarak kullandıklarını, hatta giysileri olmadığı için<br />

formalarıyla yattıklarını ifade ettiler. Tarım sektöründe çalışan fakat çadırda<br />

<strong>yaş</strong>amayanların hijyenleri daha iyiydi. Sokak sektöründe çalışanlar ve mobilya<br />

sektöründe çalışanların görünümleri tarımda çalışanlara göre daha düzgün fakat bu iki<br />

sektörde de özellikle okula devam etmeyenlerin ağız, tırnak, saç ve cilt temizlikleri<br />

yetersizdi.<br />

4.8.1. Çocuk İşçilerin Özgeçmişlerindeki Hastalıklar<br />

Çocukların sağlık problemleriyle ilg<strong>ili</strong> özgeçmişleri incelendiğinde; 64’ü (% 32,5)<br />

travma, 37’si (% 18,8) alerji, 36’sı (% 18,3) operasyon, 19’u (% 9,6) kronik bronşit, 9’u<br />

(% 4,6) besin zehirlenmesi, 5’i (% 2,5) böbrek hastalığı, 5’i (% 2,5) sarılık, 3’ü (% 1,5)<br />

sıtma geçirdiklerini belirtmişlerdir. Diğerleri <strong>grubu</strong>ndaki özgeçmiş hastalıkları; tarım<br />

ilaçları ile zehirlenme, şark çıbanı, astım, güneş çarpması, havale geçirmeyi<br />

içermektedir (Tablo 33).<br />

83


Tablo 33. Çocuk işçilerin özgeçmişlerindeki hastalıkların dağılımı (n=163)<br />

Geçirilen Önemli Hastalıklar** Sayı* %<br />

Travma (X59.0, S09.7, S93.3) 64 32,5<br />

Alerji (L23.5, L50.0, J30.1, J30.3) 37 18,8<br />

Operasyon (K37, I51.9, S93.3, K41) 36 18,3<br />

Kronik Bronşit (J40) 19 9,6<br />

Otit (H60.9, H60.5, H67.1, H67.0) 11 5,6<br />

Besin Zehirlenmesi (A05.8) 9 4,6<br />

Böbrek Hastalığı (N20.0, N20) 5 2,5<br />

Sarılık (R17) 5 2,5<br />

Sıtma (B54) 3 1,5<br />

Diğerleri (X49, J45, X32, B55, R56.0) 8 4,1<br />

* : Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />

**: ICD-10 kodları ile birlikte verilmiştir.<br />

4.8.2. Çocuk İşçilerin Madde İstismarları<br />

Çocukların 225’i (% 64,3) herhangi bir madde kullanmadıklarını, 113’ü (% 32,3)<br />

bir veya birden fazla madde kullandıklarını belirtmişlerdir. 12(% 3,4) çocuk bu soruya<br />

cevap vermek istemediği için değerlendirme 338 çocuk üzerinden yapılmıştır. 51 çocuk<br />

(% 40,8) ile ara sıra sigara içme şeklinde olan madde istismarı, birinci sırada yer<br />

almaktadır. Çocukların 31’i (% 24,8) düzenli içtiği için sigara alışkanlığı kazanmış<br />

durumdadır. Düzenli sigara içme oranı erkek çocuklarda % 10,8, kız çocuklarda<br />

%2,5’tur. Ailesi Mardin’den gelen çocukların çoğu bu alışkanlığı, Mardin <strong>ili</strong>nde<br />

özellikle kırsal bölgelerde, bayramlarda <strong>yaş</strong> ayırt edilmeksizin sigara ikram etme<br />

geleneğine bağlamışlardır. Çocukların 19’u (% <strong>15</strong>,2) arkadaş veya akrabaları olan<br />

çocuklarla ara sıra (yılda 5-6 kez) içtiklerini, 2’si (% 1,6) ise alkole ihtiyaç<br />

hissettiklerini düzenli olarak (haftada 2-3 kez) aldıklarını ifade etmişlerdir. Çocukların<br />

11’i (% 8,8) ara sıra tütün ürünü (tütün çiğneme, nargile), 3’ü (% 2,4) düzenli tütün<br />

ürün kullandıklarını belirtmişlerdir. Çocukların 3’ü (% 2,4) Narkotik ürün (Hap, Esrar,<br />

Tiner) kullandıklarını ifade etmişlerdir (Tablo 34).<br />

84


Tablo 34. Çocuk işçilerin madde istismar çeşitlerinin sektörlere göre dağılımı<br />

Madde Çeşitleri<br />

Tarım<br />

Sektör<br />

Mobilya Sokak<br />

Toplam<br />

(n=113)<br />

(n=21) (n=40) (n=52)<br />

Sayı* % Sayı* % Sayı* % Sayı* %<br />

Ara sıra sigara 5 23,8 11 27,5 35 67,3 51 45,1<br />

Düzenli sigara 8 38,0 17 42,5 6 11,5 31 27,4<br />

Ara sıra alkol 2 9,5 8 20,0 9 17,3 19 16,8<br />

Düzenli alkol - - 1 2,5 1 1,9 2 1,8<br />

Ara sıra tütün ürünleri 1 4,8 3 7,5 4 7,7 8 7,0<br />

Düzenli tütün ürünleri 7 33,3 2 5,0 2 3,8 11 9,7<br />

Narkotik<br />

(Hap, Esrar, Tiner)<br />

- - 2 5,0 1 1,9 3 2,7<br />

* : Birden fazla şık işaretlenmiştir<br />

85


4.8.3. Çocukların Son Yedi Gündeki Sağlık Sorunları<br />

Çocukların son yedi gündeki sağlık sorunları incelendiğinde; 5’i (% 1,4) soruya<br />

cevap vermemiş, 143’ü (% 41,5) şikâyetleri olduğunu, 202’si (% 58,5) herhangi bir<br />

sağlık problemi olmağını belirtmiştir. Sağlık problemi olan çocuklardan 83’ünde<br />

(%24,2) diş ağrısı şikâyeti birinci sırada, 67’sinde (% 19,5) cilt ile ilg<strong>ili</strong> şikâyetler ikinci<br />

sıradadır. Diğer şikâyetler üç sektörde farklılık gösterirken, tüm sektörlerde, çocuklar<br />

genelde her yerlerinin ağrıdığını (özellikle sırt, kol, bacak ve ayaklar) ve sabah yataktan<br />

kalkmakta bile zorlandıklarını ifade etmişlerdir Diğerleri; sarılık, uykusuzluk, kasık<br />

fıtığı, genital bölgede kaşıntı ve ağrıyı içermektedir (Tablo 35).<br />

Tablo 35. Çocukların son yedi gündeki sağlık sorunlarının dağılımı<br />

Sağlıkla İlg<strong>ili</strong> Şikâyetler Sayı* %<br />

Diş ağrısı 83 24,2<br />

Ciltte sıyrık, kaşıntı, kızarıklık, yara 67 19,5<br />

Yaygın ağrı 47 13,7<br />

Göğüs ağrısı, Öksürük, Nefes almada güçlük 33 9.6<br />

Baş ağrısı 28 8,1<br />

Göz ağrısı, Yakın ve uzağı görmede güçlük, Gece<br />

görmede güçlük<br />

27<br />

7,8<br />

Kulak, burun, boğaz ağrısı, İşitme kaybı,<br />

Burun kanaması<br />

23<br />

6,7<br />

Karın, Mide ağrısı, Dışkıda parazit 14 4,0<br />

Gece altını ıslatma, İdrar çıkışında yanma,<br />

Kasık ağrısı<br />

12<br />

3,5<br />

Diğerleri 9 2.6<br />

*: Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />

86


4.8.4. Çocuklar İşçilerin Fizik Muayene Sonuçları<br />

Yapılan fizik muayene sonunda; 50 (% 14,3) çocuğun ateşi ≥ 38 о C, 16 (% 4,6)<br />

çocuğun nabzı ritmik, taşikardik (≥100/dakika) idi. Kan basınçları hepsinde normal<br />

sınırlar içindeydi.<br />

Araştırılan çocukların ağırlıklarının ortalaması: 38,4±10,3 (min:18, max:85) kg, boy<br />

ölçümlerinin ortalaması: 144,4±0,1 (min:110, max:174) cm. olarak belirlenmiştir.<br />

Hesaplanan Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) ortalaması: 18,1 ± 2.6 (min:11,6, max:34,0)<br />

olarak saptanmıştır. VKI dağılımları incelendiğinde; 2<strong>15</strong>’inin (% 61,4) Zayıf: (VKİ= <<br />

18,50) , 130’unun (% 37,1) Normal: (VKİ=18,50- 24,99), 4’ünün (% 1,1) Hafif obez-<br />

Kilolu: (VKİ= 25,00- 29,99), 1’inin (% 0,4) Obez: (VKİ= ≥30,00) olduğu belirlenmiştir.<br />

Çalışan çocuklar obezite açısından karşılaştırıldığında; cinsiyetler arasında anlamlı fark<br />

saptanmamıştır (p>0.05). Mobilya sektöründe çalışanların 59’u (% 59,0) normal kilo<br />

sınırındadır ve VKİ yönünden sektör bazında karşılaştırıldığında; sektörler arası<br />

istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur(Tablo36, p


Çocukların 324’ünde (% 92,6) en az bir olmak üzere 436 sağlık sorunu tespit edildi. 26<br />

(% 7,4) çocukta herhangi bir hastalık belirtisine rastlanmadı. Çocuklarda diş sağlığıyla<br />

ilg<strong>ili</strong> patolojiler birinci sırayı (% 30,0) almaktaydı. Diğerleri içinde toplanan hastalık<br />

<strong>grubu</strong>; düz<strong>tabanlı</strong>k, görme kaybı, yumuşak doku travması, herpes labialis, vaginal<br />

candiazis, inmemiş testis, konjuktivit, bronşit, pnömoni gibi hastalıkları içermektedir<br />

(Tablo 37).<br />

Tablo 37. Çocuklar işçilerde en sık görülen hastalıkların dağılımı (n=324)<br />

Diş çürüğü (K02.9)<br />

Diş apsesi (K08.9.9)<br />

Diş kaybı (K08.1)<br />

Dermatit (L30.9)<br />

Enfekte Yara (B95.0)<br />

Laserasyon (B35.9)<br />

Güneş Yanığı (L55.9)<br />

Tonsilofarenjit (M79.19, J00, J02.9)<br />

Otit (H60.9, H60.5, H67.1, H67.0)<br />

Gripal Enf (J11.1)<br />

Sinüzit (J32.9)<br />

Myalji (M79.1)<br />

Hastalıklar** Sayı* %<br />

88<br />

131 30,0<br />

64 14,7<br />

42 9,6<br />

32 7,3<br />

Parazitoz (B89)<br />

Gastroenterit (A04.9, A08.4, A06) 29 6,7<br />

Görme Kusuru (H52.0, H52.1)<br />

İdrar Yolu Enfeksiyonu (N39.0, R30.0,R31.1, R30.9)<br />

Anemi (D64)<br />

Enürezis Noktürna (R32)<br />

28 6,4<br />

19 4,4<br />

17 3,9<br />

11 2,5<br />

Diğerleri (Q53.0, H54, M79.87, B00.9, N89.8, Q53.9,<br />

H10, J40, J17.0) 63 14,5<br />

* :Birden fazla şık işaretlenmiştir.<br />

** :ICD-10 kodları ile birlikte verilmiştir.


5.TARTIŞMA<br />

Çalışmamızda katılımcıların 269’u (% 76,9) erkek, 81’i (% 23,1) kız çocuğudur.<br />

TÜİK’nun 2006 Çocuk İşgücü Araştırması’nda; 6-17 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda istihdam edilen<br />

çocukların % 34’ünün kız, % 66’sının erkeklerden oluştuğu bildirilmiştir. 59 Çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ğinin en kötü biçimlerini oluşturan mevsimlik tarım, enformel sektör<br />

(çalışmamızda mobilya sektörü) ve sokak sektörlerinin üçünde de kız çocukların sayısı<br />

azdır. <strong>15</strong> Özellikle mobilya sektöründe çalışan çocukların hepsi erkektir. Çevik (1997);<br />

“Ankara Sokaklarında Çalışan Çocuklar Merkezi”ne gelen ve aynı zamanda eğitimine<br />

devam eden çocuklar arasında yaptığı çalışmasında, çalışan kız çocuğu sayısını sıfır<br />

olarak belirtmiş, bunun nedenini eğitim seviyesi düşük, köyde <strong>yaş</strong>ayan veya köyden<br />

şehre yeni göçmüş ailelerin kız çocuklarının eğitilmelerine ve çalıştırılmalarına ihtiyaç<br />

olmadığı düşüncesine bağlamıştır. 10 Kolaç’ın (2004) çalışmasında, sokakta çalışan<br />

çocukların oranını % 86,8 erkek, % 13,3 kız olarak belirtmesi de bulgularımızla<br />

uyumludur. 73 TÜİK’nun 2005/2006 verilerine göre; 3308 Sayılı Kanun gereği “Ağaç<br />

işleri ve Mobilya Kursları”na katılan <strong>15</strong>-22 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong> 145 erkeğe karşın hiç kız katılımı<br />

olmamıştır. 74 Aynı dönemde “Halk Eğitim Merkezleri”nde yapılan “Mobilya<br />

Döşemeciği Kursları”nda <strong>15</strong>-22 <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda katılan 353 katılımcının sadece 1’i<br />

kadındır. 74 Facchini (2009) Brezilya’da çalışan çocuklarda yaptığı araştırmasında; erkek<br />

çocuk oranını % 79, kız çocuk oranını % 21 olarak bildirmiştir. 75 Bu tek cinsl<strong>ili</strong>ğin<br />

nedenini, çalışma <strong>yaş</strong>amının bu bölümünde genel sektörün çalışma oranlarında olduğu<br />

gibi şartlarının çok ağır olmasına ve kızların gerek fiziksel gerek psikolojik özelliklerine<br />

uygun olmamasına bağlanabileceğini düşünüyoruz.<br />

Tarım ve sokak sektörlerinde çalışan kız çocuğu sayının az olmasının nedeni; babanın<br />

olmadığı veya gelirinin çok düşük olduğu durumlarda önce erkek evladın devreye<br />

girmesi, onlar da yetersiz kalırsa annenin devreye girmesi, en son çare olarak bekâr kız<br />

çocuklarının çalıştırılması olab<strong>ili</strong>r. Nitekim çalışmamızda tarım ve sokak sektöründe<br />

çalışan küçük <strong>yaş</strong>taki çocukların, özellikle annenin veya büyük bir kardeşin evde<br />

bulunamadığı ailelerde, ilk işe başlama nedenleri arasında güvenliği sağlamak amacıyla<br />

ya aileyle tarlaya ya da büyük kardeşleriyle birlikte sokağa gönderildiklerini<br />

belirlemiştik. Bunun çocuk işç<strong>ili</strong>ğine yansıması iki yönlü olmaktadır. Birincisi, çalışan<br />

çocukların kardeşlerinin kaderinin de çocuk işç<strong>ili</strong>ği konusunda kaçınılmazlığı, diğeri ise<br />

89


ilk işe başlama <strong>yaş</strong>ının dört-beş <strong>yaş</strong>lara çekilmesidir. Çalışmamızda çocukların ilk işe<br />

başlama <strong>yaş</strong>ını beş olarak tespit ettik. Çevik(1997) araştırmasında çalışan çocukların ilk<br />

işe başlama <strong>yaş</strong>ını altı olarak bildirmiştir. 10<br />

Çalışmamızda çocukların hiçbirinin ne işvereni ile bir yazılı sözleşmesi ne de<br />

yaptığı mevcut işten sosyal güvence hakkı vardı. Ailelerinden kaynaklanan sosyal<br />

güvencelerinin çoğunluğu işler durumda değildi. Ailelerin % 37,7’sinin hiçbir sosyal<br />

güvencesi yoktu, olanların % 56,0’ı yeşil karttı. Bu durum, çocukların sağlık<br />

hizmetlerinden yararlanmasını olumsuz etkileyen nedenlerin başında gelmektedir. Başer<br />

(1995) çalışmasında, çalışan çocukların ailelerinin % 37,9’unun herhangi bir sosyal<br />

güvencesi bulunmadığını, olanların ise yarıya yakının yeşil kart olduğunu bildirmiştir. 76<br />

Bayuğa ve ark. (2000) Ankara’da 280 sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocuk ve ailelerinde yaptığı<br />

tanımlayıcı çalışmalarında, sosyal güvencesi olmayanları % 36,6, olanlardan ise<br />

%43,3’ünü yeşil kart olduğunu bildirmiştir. 77 Bu çalışmalar, çocukları çalışan ailelerin<br />

sosyal güvencelerinin benzer olduğunu göstermesi açısından önemlidir.<br />

Çalışmamızın temel bulgularından birisi de çocuk işçilerin ebeveynlerinin eğitim<br />

düzeyi göstergeleridir. Çalışmamızda çocukların annelerinden % 65,1’i okuryazar<br />

değilken, babalarından % 26,7’sinin okuryazar olmadığını saptadık. Annelerle babaların<br />

eğitim düzeylerini karşılaştırdığımızda farkı anlamlı idi (p


Kadının eğitim düzeyinin düşüklüğü, ailede babanın otoritesinin artmasına neden<br />

olmaktadır. Babanın otoritesinin arttığı durumlarda ise çocukların çalışma riski<br />

artmaktadır. Bayuğa ve arkadaşları (2000) çalışmalarında, babanın eğitim durumunun<br />

düşüklüğünün kalifiye eleman olmayı engellediğini, bu durumun iş bulmalarını<br />

güçleştirdiğini, dolayısıyla işsiz kalabildiklerini ya da enformel sektörde geçici olarak<br />

çalışabildiklerini, bu sektörlerdeki düşük gelirleri ile evlerini geçindiremeyip<br />

çocuklarını çalıştırma risklerinin arttığını da belirtmişlerdir. 77 Delarrocha’nın (1995)<br />

yaptığı araştırmasında, Latin Amerika’da, reisi kadın olan aileler (anaerkil), erkek olan<br />

ailelere (ataerkil) göre daha yoksul olsalar dahi, kaynakların dağılımında daha eşitlikçi<br />

bir tutum sergiledikleri saptanmış, sınırlı kaynaklarına karşın, gelirlerinin daha büyük<br />

kısmını babaların aksine alkol, sigara vb. yerine evin giderleri ile çocuklarının eğitim,<br />

sağlık ve beslenmesine harcadıkları gösterilmiştir. 79 Biz de çalışmamızda annelerin<br />

çocuklarından aldıkları parayı evin giderleri ve eğitimleri için kullandıklarını saptayarak<br />

benzer sonuçlar aldık.<br />

Çalışmamızda çocuk işçilerin babaları sırasıyla en fazla mavi yakalı işçi,<br />

mevsimlik tarım işçisi ve esnaf/marjînal statüsüne ait olan bireylerdir ve babaların %<br />

17,7’si işsizdir. Bakar (2004) çalışmasında babanın çalışmamasının çocuk işç<strong>ili</strong>ğini 3,0<br />

kat arttırdığı bulmuştur. 77 Çatak (2006) ise çocuk işçilerde babanın işsiz olmasının<br />

çocuk işç<strong>ili</strong>ğini 13,4 kat daha fazla arttırdığını belirtmiştir. 41 Ülkemizde yapılan diğer<br />

çalışmalarda da, çocuk işçi babalarının büyük kısmını işçiler ve emekçilerin (zanaatkâr,<br />

esnaf, çiftçi) oluşturması beklenen bir durumdur. 1,80-82 Çünkü sosyal statü, ulusal<br />

gelirden alınan payı belirlemektedir. Çocuk işçi ailelerinin çoğunlukla işçi ve emekçi<br />

ailelerden oluşması, çocukları iş <strong>yaş</strong>amına iten temel faktör olarak görülmektedir. Ya<br />

işsiz ya da sosyal statüsü gereği ailesini geçindirecek kadar geliri olmayan aile reisi<br />

baba (birincil iş gücü) ailenin varlığını devam ettirebilmek ve refah durumunu arttırmak<br />

için çeşitli uyum mekanizmaları geliştirebilmektedir. Bu uyum mekanizmalarının<br />

başında ailede bağımlı kişi sayısının azaltılması, diğer bir deyişle çalışan kişi sayısının<br />

arttırılmasıdır. Ailede, işgücü piyasasına arz edilmeye hazır işgücü ise anne ve<br />

çocuklardır. Çalışmamızda çocuk işçilerin annelerinin çalışma durumunu düşük oranda<br />

(% 30,0) bulduk. Çatak (2006), Denizli <strong>ili</strong>nde yaptığı çalışmasında, çocuk işçilerin<br />

annelerinin çalışma durumunu yüksek oranda (% 76,8) bulmuştur. 41 Çalışmamız; bu<br />

ailelerin gelirlerinin yetersiz olması nedeniyle çocuğunu çalıştırdığını, çocuk işçi<br />

91


ailelerinde hem çocukların hem de annelerin işgücüne katıldıklarını göstermiştir. Fakat<br />

Çatak’ın çalışmasının aksine, çalışmamızda birincil işgücü olan babadan sonra ikincil<br />

işgücü olarak anne yerine çocuğun tercih edildiği görülmektedir. Bunun nedeni tekstil<br />

sektörünün ağırlıkta olduğu Denizli’de, kırsal, kız/kadın emek gücünün kullanılmasının,<br />

işgücü piyasasının temel özelliği olmasından kaynaklanab<strong>ili</strong>r. 41 Çalışmamızda enformel<br />

düzeyde çalışan kadınları da çalışıyor olarak değerlendirilmeye almamıza rağmen,<br />

çocuk işçi annelerinin % 70’ini ev hanımı olarak tespit ettik. Çalışmamızda olduğu gibi<br />

çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile ilg<strong>ili</strong> çeşitli çalışmalarda da annelerin büyük çoğunluğu (% 75.6-%<br />

92.2) “ev kadını” olarak bildirilmiştir. 81-86 Ancak Çatak (2006) çalışmasında enformel<br />

düzeyde çalışan kadınları da çalışıyor olarak değerlendirmesiyle birlikte farklı bir sonuç<br />

göze çarpmaktadır ve çocuk işçi annelerin sadece % 23.2’si ev kadınıdır. Bunun nedeni;<br />

kadın işçileri daha çok tercih eden tekstil sektörünün, yalnız fabrikalarda, KOBİ’lerde<br />

değil aynı zamanda evlerde de çok yaygın olarak yapılıyor olmasıdır. Nitekim<br />

çalışmamızda, çalışan annelerimizin % 76,9’u tarım işçisidir.<br />

Çalışmamızda, çocuk işçi ailelerinin % 96,3’ünde, araştırmaya katılan çocuk işçi<br />

dışında başka bir çocukta çalışmakta ve eve gelir getirmektedir. Daha da önemlisi, 13<br />

(% 3,7) ailenin geçiminin sadece çocuk/çocuklar tarafından sağlanmasıdır. Bu durum,<br />

yoksul işçi ve emekçi aileler için, çocuk emeğinin kullanımının <strong>yaş</strong>amsal öneme sahip<br />

olduğunun da göstergesidir. Karaarslan ve ark.’nın İstanbul’da dar gelirli ailelerin<br />

oturduğu beş mahallede yaptığı bir saha çalışmasında, çocuk emeğinin yoksul aileler<br />

için önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmaya göre, yoksul ailelerin gelirlerinin<br />

%17,5’i çalışan çocukların kazançları tarafından karşılanmaktadır. 87<br />

Çocuk işçiği sorununun temel nedenlerinin çoğu, ülkemizdeki iç göç<br />

nedenleriyle birçok yönden benzeşmektedir. Bu yüzden çocuk işç<strong>ili</strong>ği sorunun<br />

paylaşıldığı her yerde mutlaka göç konusu da gündeme gelmiştir. Araştırmamıza katılan<br />

çocukların % 36’sının Adana dışı illerde doğduğunu, fakat ailelerinin % 93,3’ünün<br />

Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesindeki illerden göçle geldiklerini (nüfusa <strong>kayıt</strong>lı<br />

oldukları il) ve geldikleri yerlerin ilk üçünün sırayla % 33,4’ünün Mardin, % 22,3’ünün<br />

Şanlıurfa, % 8,9’unun Diyarbakır olduğunu belirlememiz bunu <strong>destek</strong>lemektedir. Adaş<br />

ve arkadaşları (2007), Gaziantep’te sokakta çalışan ve <strong>yaş</strong>ayan çocuklarda yaptığı<br />

çalışmada, çocuk ailelerinin % 95’inin başta Şanlıurfa olmak üzere Kahramanmaraş,<br />

92


Adıyaman gibi Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesindeki illerden göçle geldiklerini<br />

bildirmeleri bulgularımızla uyumludur. 88<br />

Çocukların ailelerinin göç etmelerinin % 54,2’sinin nedeninin iş aramak yani ekonomik<br />

olduğunu saptadık. Çalışmamızda terör nedenli göç oranını %8,3 olarak belirledik.<br />

Bilgin (2008) Diyarbakır’da yaptığı çalışmasında, çocukların ailelerinin % 81,8’inin<br />

yakın dönemde kente göç edenlerden oluştuğunu, ailelerinin göç etme nedenini<br />

doğrudan “terör ve güvenlik olayları” olarak belirtenlerin oranını % 42,8 olarak<br />

bulduklarını belirtmişlerdir. 89 Çatak (2006) çalışmasında çalışan çocukların ailelerin<br />

% 54,6’sının göçle geldiğini bulmuş, göç nedenlerinin % 97,4’ünü işsizlik/kötü <strong>yaş</strong>am<br />

koşulları/toprak yetersizliği <strong>grubu</strong> nedenleri olduğunu belirtmiştir. 41 Çalışmalardaki<br />

farkların iller arasındaki göç nedenlerinin farkından kaynaklandığı ve uzak illerdeki<br />

sonuçların göçün gerçek nedenlerini gösterdiği kanısındayız.<br />

Çalışmamızda, çocuk işçilerinin ailelerinin % 50,0’sinin kendi evlerine sahip<br />

olduğunu belirlenmiştir. Mobilya sektöründe çalışan çocukların ailelerinin % 70’inin ev<br />

sahibi olmasının, diğer sektörde çalışan çocuk ailelerine göre farklı olduğunu, bu farkın<br />

da anlamlı olduğu belirlenmiştir (p< 0001). İlk bakışta 175 (% 50,0) çocuğun ailesinin<br />

ev sahibi olması olumlu bir bulgu gibi geleb<strong>ili</strong>r ve çocukların en azından kira<br />

problemleri yok diye düşünmemize neden olab<strong>ili</strong>r veya aileler ev sahibi olduğu halde<br />

çocuklarını çalıştırmaya devam ediyor diye düşüneb<strong>ili</strong>riz. Fakat burada gözden<br />

kaçırılmaması gereken nokta, araştırmaya katılan çocukların % 10,6’sının ilk işe<br />

başlama nedeninin ailesinin aldığı ve/veya kiraladığı işyeri ev, arsa v.s. borçlarını<br />

ödemek olduğu, 18’inin (% 5,1) ise bu nedenle çalışmaya devam ettiğidir. Daha da<br />

kötüsü ise ailelerin en önemli giderlerinden birisi olan ev kirası ödeme zorunluluğu<br />

olmamasına rağmen geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarını çalıştırmak zorunda<br />

kalmalarıdır.<br />

Çalışmamızda çocukların aileleriyle <strong>yaş</strong>adıkları ev tiplerinin, % 48,0’inin<br />

müstakil ev, % 41,1’nin gecekondu, % 7,1’inin çadır, % 3,8 apartman katı olduğunu<br />

bulduk. Bayuğa ve arkadaşları (2000) çalışmalarında çocukların aileleriyle birlikte<br />

<strong>yaş</strong>adığı ev tipini % 86,6 gecekondu, % 13,4 apartman katı olarak bildirmiştir. 77 Oto ve<br />

arkadaşları (1998) Diyarbakır’da yaptıkları çalışmalarında, çalışan çocukların ailelerinin<br />

% 45,6’sının tek katlı gecekonduda oturduğunu bildirmişlerdir. 90 Bu farkın nedeni,<br />

çalışmamızda göçle gelen ailelerin % 49,7’sinin göç sürelerinin <strong>15</strong> yıldan fazla olması<br />

93


olab<strong>ili</strong>r. Çünkü kırsal kesimden kentsel alana göç eden bireyler, akraba ve<br />

arkadaşlarına, işyerlerine yakın olması, kültürlerine, ekonomilerine uygun olması gibi<br />

nedenlerle başlangıçta gecekondu bölgelerinde oturmayı tercih etmektedir. Daha sonra<br />

çocuklarını da çalıştırarak yerleşik düzene geçmek için arsa, ev sahibi olma girişiminde<br />

bulunup daha çok aile, akraba veya memleketlilerinin bulunduğu kenar mahallelerde<br />

kalabalık ailelerinin beraber <strong>yaş</strong>ayabilecekleri müstakil evler yaptırmaktadır. Bu özellik<br />

mevsimlik işçilerde çok çarpıcıdır. Önce çalıştıkları yere yakın dere kenarına kurdukları<br />

çadırlarda <strong>yaş</strong>ayan tarım işçileri, kazandıkları paralarla önce ev kiralayıp daha sonra ev<br />

sahibi olarak yerleşik tarım işç<strong>ili</strong>ğine devam etmektedirler. Nitekim çalışmamızdaki<br />

tarım sektöründe çalışan çocukların ailelerinden de bu şekilde Adana’ya yerleşerek<br />

yerleşik tarım işçisi olanlar mevcuttur.<br />

Çalışmamızda çocukların % 49,4’ü, ilk işe başlama ve çalışmaya devam<br />

etmelerinin birinci nedenini (% 55,7) “Aileye katkı sağlamak” olarak belirtmişlerdir.<br />

Engels (1878), çocukların “4-5” <strong>yaş</strong>larında çalışmaya başladıklarını, hatta 2 <strong>yaş</strong>ında<br />

çocukların bile çalıştırıldıklarına şahit olduğunu belirtmiştik. 91 . Fişek’in (1985),<br />

Ankara’da yaptığı araştırmasında çocukların çalışma nedenlerinden aileye ekonomik<br />

katkı sağlanmak istemesinin % 34,7 ile birinci sırayı aldığını belirtmesi çalışmamızla<br />

uyumludur. 39 Kolaç’ın (2004) çalışmasında, çalışma nedenleri arasında ilk nedenin<br />

aileye ekonomik katkı olarak (% 51,7) bildirmesi de bulgularımızla uyumlu olan diğer<br />

bir araştırmadır. 73<br />

Çalışmamızda en fazla işkolu değişikliği yapan çocukların sokak sektöründe<br />

çalışan çocuklar olduğu belirlenmiştir. Sokak sektöründe en çarpıcı işkolu değişikliği<br />

nedeni, polis tarafından birden fazla yakalanan çocukların daha az denetlenen sektörlere<br />

geçmesidir. Bu durum bize emniyet güçlerinin bile çocukları çalışmaktan<br />

vazgeçiremediğini sadece sektör değişikliği yapmalarına neden olduğunu<br />

düşündürmektedir.<br />

Çalışmamızda, çocukların % 55,9’u işyerindeki yöneticiler, % 24,2’si<br />

arkadaşları, % 10,0’u müşteriler, % 4,9’u polisler, % 3,1’i sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocuklar,<br />

%1,9’i kardeşleri tarafından istismar edildiklerini belirtmişlerdir. Yaklaşık 130 yıl önce<br />

Engels, İngiltere’nin Nottingham kentinde polis, din adamları ve sanayicilerin hem<br />

erkek hem de kız çocuklarını evlerinden gecenin herhangi bir saatinde çağırtarak<br />

çocukları cinsel istismara maruz bıraktıklarını belirtmiştir. 91 Kemal, 30 yıl önce<br />

94


yayınladığı ve çalışan çocuklarla yaptığı röportajlarını derlediği kitabında çocukların<br />

değişik şekillerde cinsel istismara maruz kaldığını belirtmiştir. 92 Bu sonuçlar da bize<br />

130 ve 30 yıl öncesiyle benzer sonuçların olduğunu göstermektedir. Kurt (2002),<br />

Mersin’de yaptığı çalışmasında, çalışan çocukların % 64,5’inin aile içinde istismara<br />

maruz kaldığını, bunun % 3,7’sinin sadece sözlü, % 96,3’ünün ise fiziksel istismar<br />

olduğunu, ailede istismarı en çok uygulayan kişinin baba olduğunu, % 64,7’sinin aile<br />

dışında istismara maruz kaldığını, bunun % 8,3’ünün sadece sözlü, % 91,7’sinin ise<br />

fiziksel istismar olduğunu, dışarıda istismarı en çok uygulayan kişinin öğretmen<br />

olduğunu, çocukların % 8,0’inin aile içinde veya sokakta cinsel istismara maruz<br />

kaldığını bildirmiştir. 93 Bu farkın nedeni, Kurt’un çalışmasını hem sokakta çalışan ham<br />

de sokakta <strong>yaş</strong>ayan çocuklarla yapmasından kaynaklanmaktadır.<br />

Çalışmamızda çocukların % 32’si çalıştığı işten memnun olduğunu belirtmiştir.<br />

İşinden memnun olduğunu belirten çocukların % 92’si mobilya sektöründe çalışan<br />

çocuklardan oluşmaktadır. Tarım, mobilya ve sokak sektörünü işten memnuniyet<br />

açısından karşılaştırdığımızda sektörler arasındaki istatistiksel farkın mobilya<br />

sektöründe çalışan çocuklara bağlı olarak oluştuğu gözlenmiştir. Bunun nedeni, mobilya<br />

sektöründe çalışan çocukların hem okuyup hem çalışarak, bir meslek <strong>grubu</strong> elemanı<br />

olarak yetiştiğine inanmasıdır.<br />

Çalışmamızda çocukların % 46’sı şu anda yaptıkları işten gelecekteki<br />

beklentilerinin olduğunu belirtmiştir. Gelecekteki beklentilerini belirten çocukların<br />

%85’i mobilya sektöründe çalışan çocuklardan oluşmaktadır. Mobilya sektöründe<br />

çalışan çocukların % 57,7’si gelecekte işlerinden beklentilerini meslek sahibi olmak<br />

şeklinde belirtmişlerdir. Tarım sektöründekilerin % 70,6’sı ve sokakta çalışanların %<br />

73,8’i para biriktirip okuyabilecekleri için işlerinden memnun olduklarını<br />

belirtmişlerdir. Bu da tarımda çalışanların % 25,0 ile parayı kendisi için kullanma<br />

açısından diğer sektörlerden daha yüksek saptanmasına açıklık kazandırmaktadır. Başka<br />

bir deyişle çalışan çocuklar da gelecek kaygısı <strong>yaş</strong>amaktadırlar. Çocuklar bu kaygılarını<br />

ya meslek sahibi olmak ve/veya meslek sahibi olarak kendi işyerlerini açmak, ya da<br />

şimdi ki işlerden kazandıkları paranın onlara eğitim fırsatı vereceğine inanarak<br />

gidermeye çalışmaktadırlar. Nitekim Acar (2007) çalışmasında, çocukların % 20,0’sinin<br />

gelecekte devletten beklentilerini “iş beklentisi ve güvencesi”, çocukların % 37,2’sinin<br />

ailelerinden beklentilerini “işyeri/dükkân açması” olarak belirtmesi bulgularımızla<br />

95


uyumludur. Ayrıca Acar çocukların aldıkları ücretleri düşük bulmalarına karşılık<br />

“mesleği öğrenmek” amacıyla bu durumu sineye çektiklerini belirtmiştir. 40 Erbay’ın<br />

(2006) çalışmasında gelecekle ilg<strong>ili</strong> beklentileri % 27,7 ile işini kurmak istemesi olarak<br />

ilk sırada bildirmesi çalışmamızla uyumludur. 9<br />

Çalışmamızda, çocukların % 49,4’ü kazandıkları paranın hepsini aile<br />

fertlerinden birine verdiklerini belirtmişlerdir. Parasının hepsini ailesine veren<br />

çocukların % 36,4’ü annesine verdiklerini, % 61,9 babasına verdiklerini veya babası<br />

tarafından alındığını, 3’ü (% 1,7) ise büyük kardeşlerine verdiklerini belirtmişlerdir.<br />

Çocuklar annenin aldığı parayı çoğunlukla evin giderleri ve kardeşlerinin eğitim<br />

masrafları için kullandıklarını, babalarının ve büyük kardeşlerinin ise kendi kişisel<br />

giderleri için kullandıklarını belirtmişlerdir. Kolaç ve arkadaşlarının (2004) İstanbul’da<br />

yaptığı çalışmada, çocukların kazandıkları parayı, % 30,3’ünün annesine, % 44,9’unun<br />

babasına, % 3,4’ünün kardeşlerine verdiğini belirtmesi bulgularımızla uyumludur. 77<br />

Çevik(1997), çocukların % 82,1’inin kazandığı parayı ailelerine vererek<br />

değerlendirdiklerini bildirmiştir. 10 Araştırmamızda çalışan çocukların % 76,9’unun aile<br />

tipini çekirdek aile olarak belirtmiştik. Çocukların çoğunluğunun parasını aile ferdi<br />

olarak babaya vermesi bu çocukların ailelerinde her ne kadar geniş aile tipinden<br />

çekirdek aile tipine dönüşüm varsa da hala ataerkil yapının korunduğunu düşünmemize<br />

yol açmaktadır. Nitekim çalışmamızda; 13’ü eşinin ölümü, 7’si boşanma nedeniyle<br />

yalnız kalan 20 kadının sadece beşi anaerkil aile tipine sahiptir. Diğerleri ya eşinin ya da<br />

kendi ailesinden birilerinin yanına sığınarak ataerkil aile tipini devam ettirmektedir.<br />

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına (TNSA-2008) göre; ülkemizdeki hanelerin<br />

%87’sinde hane halkı reisi erkek, % 13’ünde kadın olarak bildirilmiştir. 94<br />

Çalışmamızda çocukların çalışma sürelerinin 12-13 saate kadar uzadığı<br />

belirlenmiştir. En uzun çalışma süreleri tarım sektöründe uygulanmaktadır. Açık<br />

ortamlarda kışın soğukta, yazın güneş ışınlarına maruz kalarak sıcak havada çalışmaları,<br />

uzun süre çevresel faktörlere maruz kalmaları, çocukların büyüme, gelişme ve<br />

sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Engels, kitabında kapalı ortamlarda 14-16 saat<br />

süreyle çalışan çocukların havasızlıktan bayıldığını belirtmiştir. 91 Ertem (2006) sokakta<br />

çalışan/<strong>yaş</strong>ayan çocuklarla yaptığı çalışmada, çocukların % 2,9 ‘unun 10 saatten daha<br />

uzun süreyle çalıştığını belirtmiştir. 95<br />

96


Çalışmamızda, çocuklarda kiş<strong>ili</strong>k gelişiminin üzerindeki olumsuz etkilerinin çok<br />

tartışıldığı şu günlerde, televizyon izlemek, 202 (% 57,7) çocuk ile boş zaman aktivitesi<br />

olarak birinci sırayı almıştır. Her koşulda, kısa sürede, çabuk ulaşılabilen, yetişkinlerle<br />

de paylaşılabilen, tatmin edici bir çocuk oyunu olan topla oynama, hala çocukların<br />

%53,4’ünün bedensel aktivite bazında en çok tercih ettiği etkinlik olarak ikinci<br />

sıradadır. Çocukların % 22,3 ile sık tercih ettiği aktivitelerden birisi de kitap okumadır.<br />

Tüm sektörlere kabaca bakıldığında, çocukların gerçekleştirdiği bütün aktivitelerin<br />

tamamında sokakta çalışan çocukların daha avantajlı olduğu tespit edilmiştir. Özelikle<br />

müzik aleti kullanma, sergi, fuar gezme gibi aktiviteleri sadece sokak çocuklarında<br />

bulunmuş, diğer iki sektörde bulunamamıştır. Bunun nedeni; Adana’da sokak çocukları<br />

için gerek kamu gerek sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan projeler, kurulan<br />

merkezler ve dernekler olab<strong>ili</strong>r. Çünkü çocukların çoğu, ders dışı kitaplarını, müzik<br />

aletini eline alma (hatta kursa gönderilme), yaz tat<strong>ili</strong> aktivitesi gibi birçok etkinliklerini<br />

bu kurum ve kuruluşlar sayesinde gerçekleştirebilmektedir. Çevik (1997) sokak<br />

çocuklarında yaptığı çalışmasında % 32,6 ile en yüksek aktivitenin spor yapmak (futbol,<br />

basketbol gibi top oyunları), ikinci sırada kitap okumak (% 25,7) olduğunu<br />

bildirmiştir. 10 Çevik’in aktiviteler arasında TV izlemeyi hiç değerlendirmediği göz<br />

önünde bulundurulacak olursa, çocukların aktivitelere katılım tercih ve oranları<br />

bulgularımızla uyumludur. Bahçecik ve arkadaşlarının (2000) yaptıkları çalışmada da<br />

çalışan çocukların % 50,1’inin spor yapma, % 34’nün sinema, % 10,6’nın kitap okuma,<br />

% 6,3’nün tiyatro, % 1’nin kütüphaneye gitme, % 21,2’nin ise arkadaşlarıyla dolaşmak,<br />

sergi gezmek gibi sosyal alışkanlıkları olduğu bildirilmiştir. 96<br />

Çalışmamızın en temel bileşeni eğitimdir. Çünkü ILO 2006 Türkiye sunumunda<br />

son yıllarda ülkemizde çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin azalmasının en önemli nedenini ilköğretim<br />

süresinin sekiz yıla çıkarılması olarak belirtmektedir. <strong>15</strong> Çalışmamızda, çocukların<br />

%94,3’ü hem çalışıp hem de eğitimine devam ederken % 5,7’si sadece çalışmaktadır.<br />

Ayrıca okula başlama/okul terk <strong>grubu</strong> olarak karşılaştırdığımızda; kızların erkeklere<br />

göre daha yüksek oranda görüldüğü ve aradaki istatistiksel farkın anlamlı olduğu<br />

saptanmıştır (p


ildirilmektedir. 59 TNSA-2008’e göre; 6-13 <strong>yaş</strong> çocukların % 93,0’ü ilköğretime devam<br />

etmektedir. 94 Önemli olan noktalardan birisi de zorunlu sekiz yıllık eğitim sonrasında<br />

çocuğun eğitimine devam edip etmeme konusundaki istekleri ve devam etmek<br />

isteyenlerin nasıl yönleneceğidir. Çocukların bazıları meslek eğitimi almak<br />

istemektedir. Ülkemizin ekonomik yapısındaki istihdam şartlarının yetersizliği ve<br />

üniversite mezunlarının bile işsiz kalmaları ya da iş bulmada sıkıntı çekmeleri,<br />

çocukların erken <strong>yaş</strong>ta meslek öğrenmek istemelerine, ailelerinin de bu durumu<br />

<strong>destek</strong>lemelerine yol açmaktadır.<br />

Çalışmamızda çocukların gelecekte çalışmak istedikleri meslekleri<br />

incelediğimizde beş grup dikkatimizi çekmektedir. Birinci grupta; toplumda saygınlığı,<br />

parası olan, toplumda büyük kabul gören doktorluk, avukatlık, mühendislik,<br />

öğretmenlik gibi meslekler bulunmaktadır. İkinci grupta; asayişi sağlayan polis, asker<br />

v.b gibi meslekler dikkatimizi çekmektedir. Üçüncü grupta; kısa sürede çalışma<br />

hayatına atılıp para kazanmalarını sağlayacak; sağlık memurluğu, hemşirelik,<br />

laborantlık görülmektedir. Dördüncü grupta; rant gelir getiren şarkıcılık, futbolculuk<br />

gibi medyatik meslekler vardır. Beşinci grup; bakan, vali, kaymakam gibi üst düzey<br />

yönetic<strong>ili</strong>k meslek gruplarıdır. Bu gruplara almadığımız meslek ise pilot olmaktır ve<br />

çalışan çalışmayan birçok erkek çocuğun hayalini süslemektedir. Fakat bunu hayata<br />

geçirmek isteğini sadece bir çalışan çocuk ifade etmiştir. Çocukların daha çok gelecek<br />

garantisi olan meslekler istedikleri saptanmıştır. Çalışmamızda çocukların % 66,6’sının<br />

birinci gruptaki meslekleri istedikleri tespit edilmiştir. Çevik’in (1997) çalışmasında<br />

çocukların olmak istedikleri meslekleri % 29,8 ile çalışmamızdaki birinci gruptaki<br />

meslekleri bildirmesi bulgularımızla uyumludur. 10<br />

Çalışmamızda çocukların ÇEM/MEM’leri ile ilg<strong>ili</strong> bilgi durumlarında en yüksek<br />

oranının (% 53,0) mobilya sektöründe olduğunu saptanmıştır. Tarım sektöründe<br />

çalışanların % 3,0’ünün, sokak sektöründe çalışanların ise sadece % 6,0’ının<br />

ÇEM/MEM hakkında kısıtlı bilgileri olduğunu saptadık. Bunun nedeni, çalışmamızdaki<br />

çocukların mobilyacılar sitesindeki işyerlerinde çalışıyor olması, ÇEM’nin ise<br />

mobilyacılar sitesi içinde bulunan binasında hizmet veriyor olmasıdır. Mobilyacılar<br />

sitesindeki ÇEM’in şehir <strong>merkezi</strong>ne uzak olması, tarım sektöründe çalışanların uzun<br />

çalışma süreleri ile şehir dışında tarla ve bahçelerde çalışmaları, sokakta çalışan<br />

98


çocukların ise işlerini şehir <strong>merkezi</strong>nde yapmaları gibi nedenlerle, bu sektördeki çalışan<br />

çocukların bilgilenemediği düşünülmüştür.<br />

Çalışmamızda çocukların % 38,0’i ailelerinin değişik şekilde eğitimlerine katkısı<br />

olduğunu belirtmiştir. Sadece ebeveyn olarak sorulsa idi, bu oran daha da düşük<br />

çıkab<strong>ili</strong>rdi, çünkü çocuklar eğitimleri esnasında yine en büyük desteği ağabey ve<br />

ablalarından almaktadırlar. Babaların çoğunun uzun süreli çalışmaları, annelerin büyük<br />

çoğunluğunun okuryazar olmadığı veya ilkokul terk olduğu göz önünde bulundurulacak<br />

olursa, bu durumun doğal bir süreç olduğunu söyleyeb<strong>ili</strong>riz.<br />

Bir yetişkin davranışı kabul edilen sigara içme, çocuk kimliğinin kaybolmasının<br />

bir göstergesidir ve sigaraya başlama, sosyal bir risk etmenidir. Çalışmamızda,<br />

çocukların düzenli sigara içmesi sıklığı toplamda % 24,8 olarak belirlenmiştir. Sigara<br />

içme, “7-12” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda % 4,2, “13-<strong>15</strong>” <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>nda ise % 10,3 olarak<br />

bulunmuştur. Bu da birçok çalışmada olduğu gibi <strong>yaş</strong> ilerledikçe sigara içme sıklığının<br />

arttığını göstermektedir. Türkiye’de 13-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ta çocukların sigara içme prevalansının<br />

%10,9 olarak bildirilmesi çalışmamızla uyumludur. Yaşları 13-<strong>15</strong> arasında olan<br />

öğrencilerde sigara içme prevalansı tüm dünyada ortalama % 8.9 olup, Amerika Birleşik<br />

Devletleri’nde % 17.5, Avrupa’da % 17.9, Güneydoğu Asya’da % 4.3, Doğu<br />

Akdeniz’de de % 5 olarak bulunmuştur. 97 Erbaydar (2005) çalışmasında, ilkokul 7-8.<br />

sınıf hazırlık ve liseyi içeren öğrencilerin sigara içme sıklığı % 9,1 olarak bulmuş olup;<br />

bu oran erkeklerde % 11,9, kızlarda ise % 5,0 olarak bildirmiştir. 98 Atalay (2002),<br />

Etiopya’da çeşitli sektörlerde çalışan çocuklarında yaptığı olgu kontrol çalışmasında<br />

sigara içme sıklığını % 11,3 olarak bildirmiştir. 99 Acar (2007) çalışan çocuklarla yaptığı<br />

çalışmada, sigara içme sıklığını % 33,4 olarak bildirmiştir. 40 Bu yüksek farkın nedeni,<br />

Acar’ın çalışmasında özel günlerde ara sıra sigara kullananlarla, düzenli (her gün) sigara<br />

kullananları beraber değerlendirmesi olab<strong>ili</strong>r.<br />

Çalışmamızda çocukların belirttikleri son bir haftada var olan sağlık<br />

problemlerinin başında diş sağlığı ile ilg<strong>ili</strong> problemler (% 24,2) gelmekte daha sonra<br />

sırayla cilt ile ilg<strong>ili</strong> problemler, extremitelerle ilg<strong>ili</strong> problemler ve vücutta yaygın ağrı,<br />

üst ve alt solunum yolu ile ilg<strong>ili</strong> problemler, baş ağrısı olarak devam etmektedir. Çatak<br />

(2006) çalışmasında çocukların son <strong>15</strong> gündeki sağlık problemlerini sırayla solunum<br />

yolu hastalıkları, göz ile ilg<strong>ili</strong> problemler, psikolojik sorunlar, extremitelerle ilg<strong>ili</strong><br />

problemler ve baş ağrısı olarak bildirmiştir. 41 Son zamanlarda VKİ formülerinin<br />

99


çocuklarda, özellikle de büyüme çağındaki çocuklarda kullanılmasının yanlış sonuçlara<br />

yol açabileceği tartışılmaktadır. Obezitenin değerlendirilmesi için daha etk<strong>ili</strong> yöntemler<br />

kullanılması önerilmektedir. 100,101 Her ne kadar VKİ vücut yağlarının dolaylı ölçümü<br />

olsa da biz çalışmamızda VKİ değerlerimizi, çocukların beslenme, büyüme ve<br />

gelişmesine bir miktar ışık tutabilmek için kullandık. Çalışmamızda çocukların<br />

%61,4’ünün zayıf (VKİ=


ağrı, ÜSYE sorunları, göz sorunları, diş sorunları, cilt ve alerji, hepatit A, cinsel yolla<br />

bulaşan hastalık olarak bildirmiştir. 77 Sert (2006), İzmir’de yaptığı çalışmasında,<br />

çocukların % 41,2'sinin sağlık sorunu olduğunu, sağlık sorunu olan çocukların en büyük<br />

oranla (% 28,6) enfeksiyon hastalıklarına (kabakulak, kızamık, gribal enfeksiyon gibi)<br />

yakalandıklarını, % 11,4'ünün ise ağrı problemi olduğunu, çırakların özellikle bel ve sırt<br />

ağrıları ve göz hastalıklarını yaptıkları işe bağladığını bildirmiştir. 107 Engels (1878),<br />

çalışan çocukların diğer çocuklardan daha fazla miktarda ve besleyici yiyeceklere<br />

ihtiyacı olduğu halde, beslenme yetersizliğinden (çayın yanına ekmek yiyip aylarca et<br />

yüzü görmediklerini) dolayı zayıf, sıracalı, soluk yüzlü, narin, <strong>yaş</strong>ına göre kısa ve<br />

raşitik olduklarını, özellikle fabrikalarda çalışan çocukların uzun çalışma sürelerinden,<br />

sürekli iki büklüm oturarak iş yapmalarından dolayı çelimsiz, dar göğüs kafesli<br />

olduklarını ve yaptıkları iş gereği tüm bedeni, özellikle de gözleri zayıflattığını ve<br />

hemen hepsinin kırk <strong>yaş</strong>ına gelmeden gözlük taktığını (o günün şartlarında<br />

aydınlatmanın yeterli olmaması nedeniyle de), kız çocuklarında rahim fonksiyon<br />

bozukluğu (kansızlık, güç doğum, düşük) olduğunu belirtmiştir. Genelde çektikleri<br />

rahatsızlıkları halsizlik, bayılma, tüm vücutta yaygın ağrılar, kalp çarpıntısı, mide<br />

bulantısı, kusma, iştahsızlık, omurga bükülmesi, sıracalı (deride ve genellikle boyunda<br />

görülen, lenf düğümlerinin şişkinliği ile beliren tüberküloz türü 108 ) ve verem olarak<br />

belirtmiştir. 91 Balcıoğlu, çalışan çocukların sağlık durumlarına farklı bir boyutla<br />

yaklaşarak, kırdan kente göçle gelen, sağlık ve bölge planlaması altyapısının zayıf<br />

olduğu kenar mahallelerde, gecekondularda <strong>yaş</strong>ayan ailelerin çocukları olmaları<br />

nedeniyle, özellikle kentte en sık ölüm nedeni olan bulaşıcı hastalıklardan<br />

etkilendiklerini ve koruyucu hekimlik hizmetlerinden yeterince faydalanamadıklarını<br />

belirtmiştir. 29<br />

Bu çalışmaların hepsinde ve çalışmamızda da benzerleri bulunduğu gibi çalışan<br />

çocukların sağlık durumları; gerek beslenme yetersizlikleri, gerekse çalışma ortamı<br />

koşulları nedeniyle diğer koşullarda <strong>yaş</strong>ayan çocuklardan daha kötü durumdadır. Bu<br />

sağlık sorunları büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkilemekte sağlıksız ve eğitimsiz<br />

büyüyen bir toplum <strong>grubu</strong> olarak ortaya çıkmaktadır. Bu grup sürekli sağlık<br />

hizmetlerinden yararlanması gereken yani sağlık sorunları kronikleşen ve halk sağlığını<br />

tehdit eden bir grup olarak değerlendirilmelidir.<br />

101


6. SONUÇ ve ÖNERİLER<br />

Çocuk işç<strong>ili</strong>ğini etkileyen faktörler ile çalışan çocukların sağlık durumları ile ilg<strong>ili</strong><br />

özellikleri belirlemeye yönelik bu çalışmanın bulgularına göre çocuk işç<strong>ili</strong>ği,<br />

günümüzde de bir halk sağlığı sorunu olarak devam etmektedir. Çalışmamızın<br />

sonuçlarına göre:<br />

o Çalışmamıza katılan çocukların % 28,6’sı tarım, % 28,6’sı mobilya, % 43,8’i<br />

sokak sektöründe çalışmaktadır.<br />

o Çalışmamızda 3 (% 0,9) çocuk 7 <strong>yaş</strong>ında; 22 (% 6,3) çocuk 8 <strong>yaş</strong>ında; 24 (%<br />

6,9) çocuk 9 <strong>yaş</strong>ında; 34 (%9,7) çocuk 10 <strong>yaş</strong>ında; 35 (%10,0) çocuk 11<br />

<strong>yaş</strong>ında; 48 (% 13,7) çocuk 12 <strong>yaş</strong>ında; 79 (% 22,6) çocuk 13 <strong>yaş</strong>ında; 58 (%<br />

16,6) çocuk 14 <strong>yaş</strong>ında, 47 (% 13,4) çocuk <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ında bulunmuştur.<br />

o Çalışan çocukların cinsiyetleri arasında oranlar farklıdır (% 76,9 erkek, % 23,1<br />

kız) fakat <strong>yaş</strong> ortalamaları benzerdir (erkek:12,5±1,9, kız:10,8±2,1).<br />

o Çocukların % 64,0’ünün doğum yeri Adana’dır.<br />

o Çalışan çocukların % 93,3’ünün ailesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin<br />

değişik yerleşim yerlerinden gelen ailelerdir.<br />

o Çocukların arasında sözlü, nişanlı veya evli olan yoktur.<br />

o Çocukların hiçbirinin, ebeveynlerinin % 37,7’sinin sosyal güvencesi yoktur ve<br />

sadece % 3,7’sinin sağlık giderleri işveren ya da elci tarafından<br />

karşılanmaktadır.<br />

o Çocukların 13’ünün babası, 4’ünün annesi ölmüştür.<br />

o Çocukların annelerinin <strong>yaş</strong> ortalaması:37±3,0 (min:20, max:55), babalarının:<br />

41±6,9 (min:29, max:60)’ tır.<br />

o Ebeveynlerden babaların, annelere göre eğitim düzeyi anlamlı olarak daha<br />

yüksektir (p


o Çocukların temel aile yapısı çekirdek aile tipi olarak bulunmuştur. Ev halkı<br />

sayısına göre, % 66,3’ü “5-9” kiş<strong>ili</strong>k kalabalık aile sınıfındandır.<br />

o Çocukların babalarının, % 81,4’ü bir işte çalışmaktadır. En büyük grup, % 36,6<br />

ile mavi yakalı işçi statüsü <strong>grubu</strong>dur ve vasıfsız işlerde çalışmaktadırlar. İşsiz<br />

babaların % 68,4’ünün “40 <strong>yaş</strong> ve üzeri”nde olduğu ve daha önce inşaat işçisi<br />

veya hamal olarak çalıştıkları belirlenmiştir. Annelerin, % 30,0’u bir işte<br />

çalışmaktadır ve bunların % 76,9’u tarım işçisidir.<br />

o Çocukların % 87,7’si 4’ün üzerinde kardeşe sahiptir ve % 62,0’sinin en az 2<br />

kardeşi okul sürecinde kendisi gibi çalışmaktadır.<br />

o Çocukların ailelerinin % 98,0’i Adana <strong>ili</strong> dışından , % 2,0’si ise Adana <strong>ili</strong><br />

içindeki kırsaldan göçle gelmişlerdir. % 55,4’ü yerleşim yeri olarak köyden<br />

gelmişlerdir.<br />

o Ailelerin % 49,7’sin en az <strong>15</strong> yıldır Adana’da <strong>yaş</strong>amaktadır. En kısa göç süresi<br />

bir yıl, en uzunu ise 40 yıldır.<br />

o Ailelerin % 54,2’sinin Adana’ya göç etme nedeni iş aramaktır.<br />

o Ailelerin % 57,7’si ev sahibidir. Mobilya sektöründe çalışan çocukların<br />

ailelerinin % 70’i sahibi oldukları evde <strong>yaş</strong>amaktadır.<br />

o Çocukların ailelerinin % 48,0’i müstakil evde, % 41,1’i gecekonduda<br />

<strong>yaş</strong>amaktadır.<br />

o İlk işe başlama <strong>yaş</strong>ı erkek çocuklarda “5”, kız çocuklarda “6” <strong>yaş</strong>tır.<br />

o Çocukların % 61,4’ü ailesine katkı sağlamak amacıyla işe başlamış, % 55,7’si<br />

aynı nedenle çalışmaya devam etmektedir.<br />

o Çocukların sektör değiştirmesinin en sık nedeni, işyeri ortamının sağlıksız ve<br />

güvensiz olmasıdır.<br />

o Çocukların % 48,3’ü istismara uğramıştır. En çok işyerindeki yöneticiler<br />

tarafından istismar edilmişlerdir.<br />

o Çocukların % 32,9’u yaptığı mevcut işten memnun olduğunu, mobilya<br />

sektöründe çalışan çocukların % 92,0’si bu işte çalışmaktan memnun olduğunu<br />

belirtmişlerdir.<br />

o Çocukların % 46’sının yaptıkları mevcut işten geleceğe dair beklentisi<br />

mevcuttur. Mobilya sektöründe çalışanlarda bu oran (% 85) en yüksektir. Tarım<br />

103


ve sokakta çalışan çocuklarda en sık rastlanan beklenti, para biriktirip okumak<br />

iken; mobilya sektöründe meslek sahibi olmaktır.<br />

o Çalışmamızda, çocukların günlük gelir çeşidi % 57,0 ile tarım ve % 95,3 ile<br />

sokak sektöründe, haftalık gelir çeşidi ise % 89,0 ile mobilya sektöründe birinci<br />

sırayı almaktadır.<br />

o Çocukların % 49,4’ü parasını ailesine vermektedir. Parasını sadece kendine<br />

kullanarak değerlendirme en sık (% 25) tarım sektöründe çalışan çocuklardadır.<br />

Fakat çadırda <strong>yaş</strong>ayanlarda bu oran % 4,0’e düşmektedir.<br />

o Çocukların en uzun çalışma saati 13 saattir. Sektörler arasında en uzun süreli<br />

çalışma saati, tarım sektöründe uygulanmaktadır.<br />

o Çocukların % 12,3’nün ek iş yaptığı tespit edilmiştir.<br />

o Çocukların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik televizyon izlemektir.<br />

o Çocukların % 94,3’ü hem okumakta hem de çalışmaktadır. Kız çocuklarında<br />

sadece çalışma, erkeklere göre daha fazladır.<br />

o Çocukların okula hiç başlamaması veya eğitimini yarıda bırakmasının en sık<br />

nedeni; ailelerine katkı sağlamak için çalışmak istemeleridir.<br />

o Çocukların ileride olmak istedikleri en sık meslek <strong>grubu</strong> her iki cinsiyette de<br />

öğretmenliktir.<br />

o Çocuklara göre; ebeveynlerin % 54,6’sı çocuklarının hem okumasını hem de<br />

çalışmasını tercih etmektedir.<br />

o Çocukların % 62,0’si ailesinin eğitimleriyle hiç ilgilenmediği, % 38,0’si ise<br />

ailelerinin değişik şekilde eğitimlerine katkısı olduğunu belirtmiştir.<br />

o ÇEM/MEM’leriyle ilg<strong>ili</strong> farkındalığı en fazla olan grup, mobilya sektöründe<br />

çalışan çocuklardır.<br />

o Çocukların özgeçmişlerinde en sık rastlanan hastalık travma kaynaklı (kırık,<br />

çıkık, kesi gibi) hastalıklardır.<br />

o Çocuklarda düzenli sigara içme alışkanlığı % 24,8, düzenli alkol kullanma<br />

alışkanlığı % 1,6, narkotik kullanma sıklığı ise % 2,4 tür.<br />

o Çocukların son yedi gündeki en çok belirttikleri sağlık problemlerini diş ağrısı<br />

oluşturmaktadır.<br />

o Mobilya sektöründe çalışanların % 59,0’unun VKİ’i normal sınırlar<br />

(VKİ=18,50-24,99) içindedir. Tarımda çalışanların % 73,1’inin ve sokakta<br />

104


çalışan çocukların % 67,0’sinin zayıf (VKİ=


1.Çocuklarla ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />

o Çocuklar eğitimin önemi konusunda b<strong>ili</strong>nçlendirilmelidir.<br />

o Okullarda sağlık eğitimi dersleri yaygınlaştırılarak çocukların sağlık algısı<br />

arttırılmalıdır.<br />

o “Çocuk Hakları Sözleşmesi” ve “Çocukların Çalışmasıyla İlg<strong>ili</strong> Kanun” meslek<br />

içi eğitimlerle anlatılmalıdır.<br />

o Çocuklar ÇEM/ MEM konusunda bilgilendirilmeli, çocuklara çalışma <strong>yaş</strong>amıyla<br />

ilg<strong>ili</strong> danışmanlık hizmeti verilmelidir.<br />

o Çocuklar, işyerindeki <strong>yaş</strong>ayabilecekleri riskler konusunda b<strong>ili</strong>nçlendirilmeli, bu<br />

riskleri azaltmak için yaptıkları işler konusunda eğitilerek birincil koruma<br />

sağlanmalıdır.<br />

o Çalışma saatleri, şartları yasalara uygun olmalı, dinlenme ve tatil olanakları<br />

sağlanmalıdır.<br />

o Çalışmak zorunda kalan çocukların bedenleri ve kullandıkları araçlar için<br />

ergonomi eğitimi, başta olmak üzere iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri<br />

verilmelidir.<br />

o Çocuklar için madde kullanmamayı özendirici veya bırakmalarını sağlayacak<br />

etkinlikler düzenlenmelidir. Çalışan çocukları bu tür etkenlerden korumak,<br />

onları kendi kavram ve değerlerine bağlayarak çocuk kimliğini yeniden<br />

kazandırmak ile sağlanab<strong>ili</strong>r. Çocuklar için boş zaman etkinliklerinin<br />

düzenlenebileceği, fotoğraf çekmek, spor yapmak, hayvan beslemek gibi<br />

aktiviteler, çocuk kulüpleri ile sağlık, iş, eğitim gibi konularda danışmanlık<br />

hizmetinin yer alması, sigara alışkanlığının önlenmesinin yanında çocuk<br />

kimliğinin yeniden kazandırılması açısından da büyük ölçüde yararlı<br />

olabilecektir.<br />

106


2. Ailelerle ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />

o Öncelikle çocuğunu çalıştıran aileler, çocukların çalışmasının normal bir süreç<br />

olmadığı konusunda b<strong>ili</strong>nçlendirilmelidir. Bunun için çocuk işç<strong>ili</strong>ğinin en<br />

önemli nedenlerinden birisi olan ebeveynlerin, eğitimsizlik kısır döngüsü<br />

kırılmalıdır. Bu döngüde; eğitimsiz ebeveynin kalifiye eleman olamaması,<br />

gelirinin düşük olması, çocuğunu çalıştırması, çocuğun eğitimini<br />

tamamlayamadan ebeveyn olması ve onunda aynı döngüyü <strong>yaş</strong>aması şeklinde<br />

devam etmektedir. İyi bir iş için, fakirliğin sona ermesi için iyi bir eğitim, tek<br />

yol olarak gözükmektedir. Ailelerin eğitim düzeylerini artırmaya ve meslek<br />

edindirmeye yönelik kurslar yapılmalı ve gerek annenin gerekse babanın bu<br />

kurslara katılımını artıracak maddi ve sosyal <strong>destek</strong>ler getirilmeli ve bu eğitimler<br />

ülkemizin her köşesinde uygulanmak üzere yaygınlaştırılmalıdır.<br />

o Ailelere çocuklarının eğitim almasının önemi anlatılmalıdır. Özellikle kız<br />

çocuklarının geleceğin anneleri olabilme özellikleri göz önünde<br />

bulundurulmalıdır. Çocuk işliğini engelleyecek annelerin toplumda<br />

oluşturulması için kız çocuklarının eğitim düzeyleri yükseltilmelidir.<br />

o Kitle eğitim araçlarıyla ve halk eğitim çalışmalarıyla, aileler çocuklukta<br />

çalışmanın zararları hakkında b<strong>ili</strong>nçlendirilerek <strong>toplumsal</strong> duyarlık<br />

oluşturulmalıdır.<br />

o Aile planlaması danışmanlık hizmeti verilerek, ailelerin kendilerine uygun, etk<strong>ili</strong><br />

yöntemi seçmesi ve kullanması sağlanarak, sağlıklı bir şekilde bakıp<br />

büyütebilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları konusunda özendirilmelidir.<br />

o Ailelere önleneb<strong>ili</strong>r sağlık problemi olan bulaşıcı hastalıklarla korunma ve<br />

mücadele için; genel hijyen, su ve gıda kirl<strong>ili</strong>ği, vektörler ve atıklar gibi çevre<br />

sağlığı yetersizliği konularında (genel sorumlu olduğu kabul ed<strong>ili</strong>p) düzenli bir<br />

eğitim ve izlem yapılarak bu hastalıklar önlenmeye çalışılmalıdır. Bulaşıcı<br />

hastalıkları önlemede en etk<strong>ili</strong> yöntem olan el yıkama alışkanlığının<br />

kazandırılması için yaygın ve düzenli eğitimler düzenlenmelidir.<br />

o Tüm bu çalışmaların yetersiz kaldığı durumlarda, ailelere yasal yaptırımlar<br />

uygulanarak yürürlükteki cezalar ağırlaştırılmalı ve denetimlerle yasanın etkin<br />

bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır.<br />

107


3. İşverenlerle ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />

o İşverenler, çalışmanın çocuklarda oluşturduğu fiziksel zararlar konusunda<br />

bilgilendirmelidir ve çocukların çalışma hayatından kaynaklanan sağlık<br />

problemlerinin işveren tarafından karşılanması sağlanmalıdır.<br />

o “Çocuk hakları sözleşmesi” ve “Çocukların Çalışmasıyla İlg<strong>ili</strong> Kanun” meslek<br />

içi eğitimlerle (sendikalar tarafından ) işverenlere anlatılmalıdır.<br />

o Çalışmak zorunda kalan çocukların çalışma koşullarını düzeltmek adına; çalışma<br />

sürelerinin azaltılması, uyku, oyun ve dinlenme sürelerinin arttırılması, gerekirse<br />

ek gıda ile yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanması, periyodik sağlık<br />

muayenelerinin, aşılarının, kişisel ve çevresel hijyen ile üreme sağlığı<br />

hizmetlerinin sürekli sunulması için işverenler, ilg<strong>ili</strong> kurumlarla ortak çalışmalar<br />

düzenlemelidir.<br />

o Çocuk işçi çalıştıran işyerlerine yapılan eğitimler sertifikalandırılıp belgenin<br />

asılması zorunluluğu getirilmelidir.<br />

4. Kurum ve yöneticilerle ilg<strong>ili</strong> öneriler<br />

o Öncelikle çocuk işç<strong>ili</strong>ği için <strong>yaş</strong> sınırı 18’e çıkarılarak “Çocuk Hakları<br />

Sözleşmesi” ile “Çocukların Çalışması Hakkındaki Kanun” arasındaki <strong>yaş</strong> sınırı<br />

çelişkisi giderilmelidir.<br />

o Çocukların zorunlu eğitim süresi sekiz yıla çıkarılmasına rağmen, bu <strong>yaş</strong><br />

<strong>grubu</strong>nda sadece çalışan çocuklar bile bulunmaktadır. Bu durumun giderilerek<br />

7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong> <strong>grubu</strong>ndaki tüm çocukların okula devamı sağlanmalı ve Milli Eğitim<br />

Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı müfettişleri tarafından işyerleri daha sık<br />

denetlenmelidir.<br />

o Zorunlu ilköğretim yılı 12 yıla çıkarılarak çocuklardan isteyenlerin meslek<br />

okullarında eğitilmeleri sağlanmalıdır.<br />

o İlköğretim okullarında rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalı, etkinleştirilmeli<br />

ve standardize edilmelidir.<br />

108


o MEM/ÇEM’lerinin nitelik ve nicelikleri artırılmalı ve böylece bu merkezlere<br />

daha fazla öğrenci kabul edilebilmelidir. İşsizler, çiftçiler ve işçiler gibi düşük<br />

sosyal statüye sahip grupların ekonomik düzeylerini arttıracak politikalar<br />

üretilerek, eksiksiz çalışan düzenlemeler yapılmalıdır.<br />

o Çocuk işçilerin daha çok barındırıldığı küçük ve orta ölçekli işletmeler, daha sık<br />

denetlenmeli ve çocukların iş kazalarından korunması için alınacak önlemler<br />

konusunda yaptırımlar sağlanmalıdır.<br />

o Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yoğun olduğu bölgelerde, sanayi sitelerinde<br />

ve çıraklık eğitim merkezlerinde; sağlık, güvenlik, rehberlik ve psikolojik<br />

danışmanlık hizmetlerini bir bütün olarak sunan birimler ve sosyal tesisler<br />

kurulmalıdır. Bu birimlerde iş sağlığı ve güvenliği uzmanları, halk sağlığı<br />

uzmanları, çocuk sağlığı uzmanları ve sosyal hizmet uzmanları ile psikologlar<br />

birlikte çalışmalıdır.<br />

o Sosyal hizmet danışmanları, psikologlar, rehberlik ve psikolojik danışmanlar,<br />

çocukların çalıştığı işyeri sahipleriyle mesleki müdahale sürecine girmelidir. Bu<br />

meslek grupları sık sık çocuklarla görüşmeli, tespit ettikleri sorunlar konusunda<br />

işverene yasal baskı ve yaptırımlar uygulamalıdır.<br />

o Çalışan çocukların işverenlerle “Çıraklık Sözleşmesi” yapması sağlanmalıdır.<br />

o Özellikle <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ın altında çocuk işçi barındıran işverenlere ağır ceza<br />

uygulamaları getirilmelidir.<br />

o Türkiye İş Kurumu ile birlikte OECD ülkeleri arasında işsizlik sigortası<br />

uygulamasına tam olarak geçemeyen tek ülke olan Türkiye’nin ived<strong>ili</strong>kle bu<br />

konuyla ilg<strong>ili</strong> çalışmalara öncelik vermesi gerekmektedir. 95 Çocuk çalıştıran<br />

ebeveynlerin işsizlik sorunlarının giderilmesi için gerekli iş alanı oluşturma<br />

çalışmaları ülke çapında yaygınlaştırılmalıdır.<br />

o Göçlerin engellenmesi için bölgelerdeki işsizlik problemlerine yerel <strong>tabanlı</strong><br />

çözümler aranmalı, özellikle kırsal bölgelerde ailelerin en büyük gelir kaynağı<br />

olan toprak reformunun tekrar düzenlenmesi gerekmektedir.<br />

o Tarım ve hayvancılık yerel koşullara göre <strong>destek</strong>lenmeli ve izlenmelidir.<br />

o Sosyal bir devletin temeli olan sosyal güvence, çalışan çocukların ailelerine<br />

öncelikle sağlanmalıdır. Çocuk işçilerin sağlık hizmetlerinden yararlanmadaki<br />

zorlukları dikkate alınarak kolaylaştırıcı uygulamalar geliştirilmelidir.<br />

109


o Çocuk işç<strong>ili</strong>ğini önleme çalışmaları yerel, bölgesel ve ulusal programlarla<br />

uyumlu ve organize edilmelidir.<br />

o Araştırmamızda sektörler arasında en güç şartlarda <strong>yaş</strong>ayan ve çalışan<br />

mevsimlik tarım işçileri ayrı bir grup olarak değerlendirilmelidir. Mevsimlik<br />

tarım sektöründe çalışan çocuklar için gerek eğitim gerek sağlık konusunda<br />

farklı ve çok daha radikal çözümler üretilmesi gerekmektedir. Özellikle<br />

mevsimlik tarım sektörünün ağır koşullarında çalıştıkları belirlenen çocukların,<br />

günlük uzun çalışma saatleri (12-13 saat/gün) ve iyi beslenememe gibi<br />

nedenlerle fiziksel gelişimlerinin olumsuz etkilendiği kanısına varılmıştır. Bu<br />

çocuklar; barınma yerlerindeki çok kötü hijyenik koşullar, dengeli ve yeterli<br />

beslenememe, kişisel dirençlerinde düşüklük ile, her tür enfeksiyon ortamına<br />

açık ve yatkın çevre koşullarında, örgün eğitimi düzensiz-yetersiz veya olmayan,<br />

büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkilenmiş sağlıkları sürekli risk altında olan<br />

çocuklardır. Süregelen mevsimlik işç<strong>ili</strong>ğinin önlenmesinin günümüzde mümkün<br />

olmadığını düşünürsek, bu işçilerin <strong>yaş</strong>am koşullarını düzeltmek adına,<br />

konaklama yerlerinin önceden alt yapısı organize edilen ( içme-kullanma suyu,<br />

elektrik, tuvalet, katı ve sıvı atıkların izole edildiği) bölgelerde düzenlenmesi,<br />

buralarda yerleşen mevsimlik tarım işçisi ailelerin her bireyinin <strong>kayıt</strong>larının<br />

yapılarak düzenli temel sağlık hizmetlerinin sunulacağı birinci basamak sağlık<br />

hizmet kurumunun belirlenerek sorumlu tutulması, ilg<strong>ili</strong> sağlık birimine bu<br />

çalışmalarında kullanmak üzere gerekli araç, personel ve donanımın<br />

tamamlanması, üç aylık periyotlarla bu çalışmaların denetlenmesi ve her yılın<br />

sonunda değerlendirilerek sonraki dönem için gerekli ek önlemlerin alınmasının<br />

sağlanması şarttır.<br />

o Çalışan çocuklar ve çocukluk döneminde çalışan yetişkinler tespit edilerek,<br />

çocuklukta çalışmanın sonuçları üzerine araştırmalar planlanmalı ve<br />

yapılmalıdır. Bu araştırmaların sonuçları rapor haline getir<strong>ili</strong>p SHÇEK,<br />

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Türkiye İş<br />

Kurumu, Belediyeler, ilg<strong>ili</strong> Sivil Toplum Kuruluşları, Çalışma ve Sosyal<br />

Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerin ilg<strong>ili</strong> birimlerine<br />

(Eğitim, Tıp, Sosyal B<strong>ili</strong>mler, Hukuk Fakültesi gibi) gönderilerek<br />

110


ilgilendirilmeli, sektörler arası işbirliği oluşturularak çocuk işç<strong>ili</strong>ği karşısında<br />

ortak bir duruş ve politik kararlılık sergilenmelidir.<br />

Bu sonuçlar ve öneriler değerlendirildiğinde; çocukların çalışması ekonomik, sosyal<br />

ve kültürel yapının bir parçasıdır. Ülkemizin kalkınması, dolayısıyla çocukların<br />

çalışmalarının azalması bugünden yarına ve kend<strong>ili</strong>ğinden olamayacağı için, çocuk<br />

işç<strong>ili</strong>ğine karşı etk<strong>ili</strong> mücadelede rolleri olan kurum ve kuruluşlar kısa vadede; <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ın<br />

altında çocukların çalıştırılmaması, <strong>15</strong>-18 <strong>yaş</strong>ta çalışan çocukların şartlarının<br />

iyileştirilmesi, uzun vadede; 18 <strong>yaş</strong>ını doldurmamış çocukların çalışma hayatından<br />

tamamen uzaklaştırılması yönünde uygulamalar yaparak, çocuklarımıza “çocukluğunu<br />

<strong>yaş</strong>ayabilme” ve “sağlıklı bir <strong>yaş</strong>am hakkı” verilmelidir. Bu yüzden çocuk işç<strong>ili</strong>ği ile<br />

mücadele etmek konusunda günümüzde de hükümetlere, iş-işveren sendikalarına, sivil<br />

toplum örgütlerine, işverenlere ve toplumun her kesimine büyük görevler düşmektedir.<br />

111


KAYNAKLAR<br />

1. Duyar İ, Özener B. Çocuk İşçiler, 1.Baskı, Ankara: Ütopya Yayınları, 2003.<br />

2. Akın M. Sokak Çocukları Sorununun Sosyo Politiği (İçinde: 6.Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar<br />

Sempozyumu), Diyarbakır: 2007:139-143.<br />

3. İlik B, Türkmen Z. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Temel Nedenlerinden Birisi Olan İç Göç Araştırma Projesi,<br />

Ankara: ILO Yayınları, Ankara: 1994 .<br />

4. Kök M, Yazgan Tuncel A, Karar F ve ark. Çocuk Hakları, İnsan Hakları Derneği, İstanbul: 1998.<br />

5. Özcebe H. Güç Koşullar Altındaki Çocuklar, İçinde: Güler Ç,akın L. Halk Sağlığı Temel Bilgiler,<br />

Ankara:2006: 7:375-417.<br />

6. Akaslan M. Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Mevzuatı,1.Baskı, Ankara: Alfa Basımevi,1998.<br />

7. Birleşmiş M illetler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Ulusal ilk rapor, Ankara:1999.<br />

8. UNİCEF. Çocuk Hakları Sözleşmesi, Türkiye Milli Komitesi, Ankara:1996.<br />

9. Erbay E. Çocuk İşçi Olmak, 1. Baskı, Ankara: Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını, 2008.<br />

10. Çevik D. Çalışmazsam Okuyamam,.1. Baskı, Ankara: Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim Kültür<br />

Daire Başkanlığı, 1997.<br />

11. Fraklin B. Çocuk Hakları (Çeviren:Alev Türker),1. Baskı, İstanbul: Renk Basımevi, 1993<br />

12. Postman N. Çocukluğun Yokoluşu (Çeviren: Kemal İnal), 1.Baskı, İstanbul: İmge Kitabevi, 1995.<br />

13. Onur B. Toplumsal Tarihte Çocuk, Sempozyum, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 23-24 Nisan<br />

1993.<br />

14. Akpınar T. KİT’lerin Çırak Okullar,1.Baskı, Ankara: Fişek Enstitüsü Yayınları, 2006.<br />

<strong>15</strong>. Uluslararası Çalışma Örgütü. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinde Sona Doğru: Ulaşılab<strong>ili</strong>r Bir Hedef, Ankara: ILO<br />

Yayınları, 2006.<br />

16. Onur B. Çocuk, Tarih ve Toplum, 1. Baskı, İstanbul: İmge Kitabevi, 2007<br />

112


17. Wahba J.Child Labor and Proverty transmission: No Room for Dreams, 2004: 16 18.<br />

18. Şişman Y. Sokakta Çalışan Çocukların Yaşam Koşulları ve Gelecek Beklentileri: Sorunlar ve çözüm<br />

Önerilerine Yönelik Eskişehir Örneği. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2004.<br />

19. Zeytinoğlu S. Sokakta çalışan çocuklar ve Sokak Çocukları, İçinde. Çocuk istismarı ve İhmali,<br />

Ankara:1999:69-73.<br />

20. Ennew J. Sokak Çocukları ve Çalışan Çocuklar (Çeviren: Çiçek Öztek), Ankara:UNİCEF, Türkiye<br />

Temsilc<strong>ili</strong>ği Yayınları: 1998.<br />

21. Okumuş E .Sokak Çocuklarının Sosyolojisi/ Diyarbakır Örneği , İçinde: 6.Sokakta Çalışan ve<br />

Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Diyarbakır, 2007 :21-43.<br />

22. Işıklı B. Çocuk İstismarının Toplumsal Boyutu , İçinde:6.Sokakta Çalışan Ve Yaşayan Çocuklar<br />

Sempozyumu, ESOGÜ Halk sağlığı A.D, Diyarbakır, 2007:<strong>15</strong>6-163.<br />

23. Yokuş Sevük H. İstismar Edilen Çocuğun Hukuki Açıdan Korunması, İçinde:6.Sokakta Çalışan ve<br />

Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Diyarbakır, 2007: 183-202.<br />

24. Polat O.Çocukta Dayağa Hayır, 1.Baskı, İstanbul: Analiz Kitabevi 1997.<br />

25. Şahin F. Çocuk istismarı ve ihmalin önlenmesinde hekimin rolü, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi 2001;<br />

10:246 -249.<br />

26. Keleş R. Kentleşme Politikası,1.Baskı, Ankara: İmge Yayınları, 2004.<br />

27. Tekeli İ. Göç ve Ötesi, Toplu Eserler -3, Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları 2008.<br />

28. Bayhan V. Türkiye’de İç Göçler ve Anomik Kentleşme, İçinde: Toplum ve Göç, II. Ulusal Sosyoloji<br />

Kongresi, Mersin, 1996:178-193.<br />

29. Balcıoğlu İ, Balcıoğlu F. Göç, Modernleşme, Sağlık, İçinde: Medikal ve Psikososyal Açıdan Göç<br />

Olgusu, İstanbul, 2002: 28-40.<br />

30. Türkiye İstatistik Kurumu. Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar, Ankara, 2006: 44<br />

31 . www.tuik.gov.tr./start.do.jsessionid. Erişim Tarihi:25.5.2009.<br />

32. Ege BG, Çalışan Çocuk Kimdir?, İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuk Semineri, Ankara: DİE.<br />

Yayınları, 2001<br />

113


33. www.tuik.gov.tr./start.do.jsessionid.ErişimTarihi:26.5.2009.<br />

34. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği ile Mücadele: İş Müfettişleri İçin El Kitabı (Çeviren: Metin Çulhaoğlu ), Çalışma<br />

ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ankara, 2004.<br />

35. ANKA Haber Ajansı, Sabah Gazetesi, Çocuğunu Çalıştıran Babaya Hapis İstemi, 27Nisan 2008<br />

Erişim::http//arsiv.sabah.com.tr/2008/4/27/haber,1D3IC69A.<br />

36. Zeytinoğlu S.Çalışan Çocuklar ve Sokak Çocukları İçinde: Türkiye’de Çocukların<br />

Durumu/1990’ların Çocuk Politikası kongresi, , Ankara DPT-UNICEF Yayınlar,:1989:241-252.<br />

37. Bequele A,boyden JO, Çocuk İstihdamıyla Mücadele (Çeviren: Şanar Tayşi),<br />

Ankara: ILO Yayınları 1995.<br />

38 . Basu K.Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Ekonomisi’, Scientific American (Newyork), Ekim 2003 Cilt 289,No.4.<br />

39. Fişek G. Çocuk İşçilerin Sorunları, İçinde: Çocuk istismar ve ihmali, Ankara, 1999:75-84.<br />

40. Acar A.Çalışan Çocukların Sorunları.(Elektronik Dergi) 2007:55-60.<br />

Erişim:yerel siyaset.com/pdf/Kasım 2007/14.pdf.<br />

41. Çatak B. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği İçin Risk Faktörlerini Belirlenmesi: Çocuk İşçi ve Okuyan Ögrencilerin<br />

Sağlık Durumlarının Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Pamukkale Üniversitesi, Halk<br />

Sağlığı A.D., Denizli, 2006.<br />

42. Fırat M. Çalışan Çocukların Durumu ve Bulgular, Öneriler, 3.Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi,<br />

Ankara:1998: TTB Yayınları: 357-370.<br />

43. Boidin C. Çalışma Yaşamında Çocuk, Psikososyolojik Yaklaşım (Çeviren: YB. Piyal.), Ankara: ILO<br />

Yayınları, 1995.<br />

44. Ambadekar NN, Wahab SN, Zodpey SP, Khandait DW. Effect of child labuor on growt of<br />

children, Public healty, 1993; 113:303-306.<br />

45. Bulut I. Çocuk Çalıştırılmasının Psiko-Sosyal Boyutları ve Sonuçları İçinde: Türkiye’de Çalışan<br />

Çocuk Sorunu ve Çözüm Yolları, Ankara, 1996:137-<strong>15</strong>5.<br />

46. Uğurlu A. Sosyal Güvenlik. İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuk Semineri DİE Yayınları, Ankara: DİE<br />

Yayınları, 2001.<br />

47. Karabulut Ö. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğine Karşı Sendikal Mücadele: Türk-İş Modeli, Ankara: Türk-İş Yayınları<br />

1998.<br />

114


48. ILO Sözleşmeleri.<br />

Erişim: http://www.ilo.org/public/Turkish/Region/eurpro/ankara/index.htm Erişim Tarihi: 21.06.09.<br />

49. ILO Sözleşmeleri<br />

Erişim: http://www.ilo.org/public/Turkish/Region/eurpro/ankara/index.htm Erişim Tarihi 23.06.09.<br />

50. ILO Sözleşmeleri.<br />

Erişim: http://www.belgenet.com./arşiv./sözlesme./ilo-182.html Erişim Tarihi 23.06.09.<br />

51. Sunal O.12 Haziran Dünya Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle Mücadele Günü: Bu Yılın Vurgusu Eğitim, Çalışma<br />

Ortamı Dergisi Der 2008; 99:2.<br />

52. Karabulut Ö. Çocuk İşçiler, Ulusal ve Uluslar Arası Mevzuat, Sorunlar ve Çözüm Yolları,<br />

İçinde:6. Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Diyarbakır, 2007:203-221.<br />

53. Alpan Y. Yoksulluğun Pençesindeki Çocuklar, Çalışma Ortamı Der 2007; 94 :2-3.<br />

54. Çalışma Hayatındaki Gelişmeler, İş mevzuatı.<br />

Erişim:http:www.mess.org.tr/html/haberler/htm./iş mevzuatı7 haber.htm, Erişim Tarihi:23.06.09.<br />

55. Tanır F. TİSK-Türk-İŞ Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğine Karşı Toplumsal İşbirliği Projesi/Adana’da En Kötü<br />

Durumdaki Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Çalışmaları”, İçinde:6. Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar<br />

Sempozyumu, Diyarbakır, 2007:221-226.<br />

56. Adana Sosyoekonomik Rapor,1.Baskı Adana Güç Birliği Vakfı, Adana,2000.<br />

57. Dünyada Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Durumu.<br />

Erişim:http://www.tisk.org tr.Erişim Tarihi:7 /30 /2008.<br />

58. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle Mücadelede Ülke Sunumu-Türkiye.<br />

Erişim:http://www.tisk.org tr.7 Erişim Tarihi: / 30 / 2008.<br />

59. Türkiye İstatistik Kurumu. Çocuk İşgücü Araştırması, Ankara, 2006.<br />

60. B<strong>ili</strong>r N. İş Sağlığı ve Güvenliği, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları , 2004.<br />

61. Türkiye İstatistik Kurumu Bölgesel Göstergeler, Ankara,2006:205.<br />

62. Adana Çevre Durum Raporu, Adana Val<strong>ili</strong>ği Adana: İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, 2002.<br />

63. Türkiye İstatistik Kurumu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Nüfus Sayımı, Ankara, 2008.<br />

1<strong>15</strong>


64. Türkiye İstatistik Kurumu. Türkiye 2007 İstatistik Yıllığı, Ankara,2007.<br />

65. Uluslararası Çalışma Örgütü. Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle Mücadele Verenler “Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğiyle İlg<strong>ili</strong><br />

Deneyimlerin ve Alınan Derslerin Paylaşılması” Hakkında Konferans Raporu, İstanbul/Türkiye, 2007.<br />

66. Uluslar arası Çalışma Örgütü TİSK-Türk-İŞ Çocuk işç<strong>ili</strong>ğine Karşı Toplumsal işbirliği Projesi<br />

Raporu, Adana, 2007.<br />

67. Adana Sokak Çocukları Derneği Kayıtları. Adana, 2009.<br />

68. Can S.Adana Karataş’ ta Mevsimlik Tarım İşlerinde en Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşç<strong>ili</strong>ğinin Eğitim<br />

Yoluyla Sona Erdirilmesi Proje Raporu, Adana, 2007.<br />

69. Adana Yüreğir Mesleki Eğitim Merkezi Kayıtları, Adana, 2009<br />

70. Adana İl Emniyet Çocuk Şube Müdürlüğü Verileri, Adana, 2009.<br />

71. Boratav K. Türkiye’de Sosyal Sınıflar ve Bölüşüm. Ankara: İmge Kitabevi, 2005.<br />

72. Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması, Ankara, 2006.<br />

73. Kolaç N, Ergün A, Erol S. Pazarda çalışan çocukların çalışma koşulları ve sağlık durumları, Mesleki<br />

Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2006: 30-36.<br />

74. Türkiye İstatistik Kurumu Milli Eğitim İstatistikleri, Ankara, 2005/’06.<br />

75. Facchini LA, Fassa AG, Dall’Agnol M, Fátima Santos Maia M.Child work in Pelotas, Brazil:<br />

occupational profile and contribution to family economy,12th World Congress of Public Health,<br />

Istanbul, 2009.<br />

76. Başer G. Bir <strong>toplumsal</strong> sınıf ve bir <strong>yaş</strong>am biçimi yoksulluk. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme<br />

Dergisi 1995,45 (2):20-22.<br />

77. Subaşı Bayuğa M, Kubilay G. Sokakta <strong>yaş</strong>ayan/çalışan çocukların aile ve <strong>yaş</strong>adıkları konutun<br />

özellikleri, Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi 2003,(2): 34-46.<br />

78. Tan M. Kadın Ekonomik Yaşamı ve Eğitim. Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, 1979.<br />

79. Delarrocha, M.G. The urban family and poverty in Latin America, Latin America Perspectives,<br />

1995: 22 (2), 12-13.<br />

116


80. Tekin M. Çırak olarak çalışan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma. Çocukların kötü muameleden<br />

korunması I. Ulusal Kongresi 12–14 Haziran 1989 Ankara, 1991.<br />

81. Demirbilek S, Demirbilek T. İzmir Çıraklık Eğitim Merkezinde Öğrenim Gören Çıraklar Üzerine<br />

Bir Araştırma. İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri,: Ankara: DİE Yayınları 2001.<br />

82. Akış N, İrgil E, Pala K, Aytekin H. Gemlik çıraklık eğitim <strong>merkezi</strong>nde okuyan çırakların çalışma<br />

koşulları ve sosyal sorunları. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 2004; 17: <strong>15</strong>–20.<br />

83. Sanayide Çalışan Çocuklar Raporu, Ankara: HAK-İŞ Çalışan Çocuklar Bürosu Yayınları 2000.<br />

84. Canbaz S. Samsun çıraklık eğitim <strong>merkezi</strong>ne devam eden çırakların sosyodemografik ve çalışma<br />

<strong>yaş</strong>amına <strong>ili</strong>şkin özelliklerin değerlendirilmesi. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 2003; 13: 33-39.<br />

85. Bakar C. Meslek Eğitim Merkezinde Eğitim Gören Çıraklar ile Lise Öğrencilerinin Demografik<br />

Özellikleri ve İlkyardım Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi:<br />

Ankara, 2003.<br />

86. Ege BG. Çalışan Çocuk Kimdir? İçinde: Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri. DİE Yayınları:<br />

Ankara, 2001.<br />

87. Karaaslan ME, Özarı İ. Woman in the informal sector in Turkey, IAFFE Yaz Konferansında<br />

Sunulan Tebliğ: İstanbul, 2000.<br />

88. Adaş E,Yıldız Ö. Gaziantep’te Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar, İçinde: 5.Sokakta Çalışan ve<br />

Yaşayan Çocuklar Sempozyumu, Gaziantep Üniversitesi, 2007: 25-32.<br />

89. Bilgin R. Diyarbakır'da sokakta çalışan çocuklar üzerine sosyolojik bir araştırma. Cumhuriyet İÖO,<br />

Elazığ, 2007<br />

90. Oto R, Erdem M, Sır A, Özkan M, Geter R.Bir güneydoğu semti sokaklarında çalışan çocukların<br />

sosyo-demografik özellikleri, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi,5(1):23-27<br />

91. Engels F.İngiltere’de Emekçi Sınıfının Durumu (Çeviren: Yurdakul Fidancı), Ankara Sol Yayınları,<br />

1997.<br />

92. Kemal Y. Allahın Askerleri, 4.baskı, , İstanbul: Yapı Kredi Yayınları 2008.<br />

93. Mersin’in kanayan yarası: “Sokakta Çalışan Çocuklar”<br />

Erişim: http://www.mersin.edu.tr, Erişim Tarihi:<strong>15</strong>.12.2009<br />

94. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü<br />

2008<br />

117


95. Ertem M,Ulaş Arslan N, Sarı İ,Yüce E,Öner A ve ark. Diyarbakır sasyal hizmetleril müdürlüğü<br />

75.yıl çocuk ve gençlik <strong>merkezi</strong>ne <strong>kayıt</strong>lı sokakta çalışan çocukların özellikleri,10. Ulusal Halk Sağlığı<br />

Kongresi, Van, 2006: 135-136<br />

96. Bahçecik N, Polat O, Pek H, İstanbul İlinde Bir Bölgede Çalışan Çocukların Durumlarının<br />

Saptanması, I. Çocuk Kurultayı Araştırma Kitabı, İstanbul: İstanbul Çocukları Vakfı Yayınları,1995:389-<br />

399.<br />

97. Use Of Cigarettes And Other Tobacco Products Among Students Aged 13- <strong>15</strong> Years-Worldwide,<br />

1999-2005. MMWR Morb Mortal Wkly Report, 2006; 55: 553.<br />

98. Erbaydar T, Lawrence S, Dalgı E. Et al. Influence of social environment in smoking adolescent in<br />

Turkey. Europe Journal Public Health 2005; <strong>15</strong>: 404-10.<br />

99. Atalay A, Ababi Z, Derege K, Mesfin A, Menelik D. Child labor and childhood behavioral and<br />

mental health problems in Ethiopia:Journal Healty Development, 2006;20 (2).<br />

100. Bodur S, Uguz, M. 11-<strong>15</strong> yas çocuklarda vücut yağ yüzdesinin beden kütle indeksi ve biyoelektriksel<br />

impedans ile değerlendirilmes, Genel Tıp Dergisi, 2007: 17(1): 21-27.<br />

101. Nazlıcan E. Adana İli Solaklı Ve Karataş Merkez Sağlık Ocağı Bölgesinde Yaşayan 20-64 <strong>yaş</strong><br />

Arası Kadınlarda Obezite ve İlişk<strong>ili</strong> Risk Faktörlerinin İncelenmesi. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi,<br />

Çukurova Üniversitesi, Adana, 2008.<br />

102. Tola HT, Akyol P, Eren E, Dündar N, Dündar B. Isparta’daki çocuk ve adolesanlarda obezite sıklıgı<br />

ve obeziteyi etkileyen faktörler, Isparta,2007.<br />

Erişim:www.logos.com.tr/tr/p-cocuk 022007.asp, Erisim Tarihi:31.07.2008.<br />

103. Tanır F.Tarım Kesiminde En Kötü Biçimde Çalışan Çocuk İşç<strong>ili</strong>ği Araştırma Raporu, Adana,<br />

2002.<br />

104. Sütlüok Z, Tanır F, Savaş N. Mevsimlik tarım işçilerinin sağlık durumlarının değerlendirilmesi.<br />

Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 2004; 17: 34–38.<br />

105. Baysal A. Sosyal eşitsizliklerin beslenmeye etkisi. C.Ü.Tıp Fakültesi Dergisi Özel Eki, 2003;<br />

25(4):66-72<br />

106. Ceylan SS, Metin Ö. Çıraklık eğitimine devam eden ve sanayi bölgesinde çalışan çocukların<br />

çalışma koşulları, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Elazığ, 2009; (4):10<br />

107 Sert Z, Özsoy S. Çalışan çocukların (12-18 <strong>yaş</strong>) kendi sağlıklarını yükseltmedeki sağlıkla ilg<strong>ili</strong><br />

davranış biçimlerinin saptanması, Çalışma Ortamı, Eylül-Ekim 2006;(88):16-19.<br />

108. Türkçe Sözlük, 10.baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu 2005:1756<br />

118


EK 1.<br />

Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan Çocukların<br />

Sağlık Ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />

Tez Anketi<br />

1-Adı, soyadı:<br />

2-Doğum tarihi:…./…../……<br />

3:Cinsiyeti: 0-Erkek 1.Kız<br />

4-Doğum yeri:<br />

5-A-Ev adresi: B- İşyeri adresi:<br />

Tel: Tel:<br />

6-Medeni durumunuz:0-Bekar<br />

1-Nişanlı<br />

2-Evli<br />

3-Diğer………….<br />

7- Asıl memleketiniz(Nüfusa Kayıtlı Olduğunuz İl):….<br />

8-Sosyal güvence: 0.Yok 1.SSK 2.Em.San 3.Bağ-Kur 4.Yeşil Kart<br />

5.Diğer:...........………………<br />

9- Anne: A- 0-Öz 1-Sağ 2- Evli 3-Boşanmış 4-Ölü 5-Üvey<br />

10- Baba: A-0-Öz 1-Sağ 2- Evli 3-Boşanmış 4-Ölü 5-Üvey<br />

11-Annenizin <strong>yaş</strong>ı: 0.Bilmiyorum 1.B<strong>ili</strong>yorum……….<br />

12-Babanızın <strong>yaş</strong>ı: 0.Bilmiyorum 1.B<strong>ili</strong>yorum……….<br />

13-Annenin eğitim durumu:0-Okuryazar değil<br />

1-ilkokul mezunu<br />

2-ortaokul mezunu<br />

3-Lise mezunu<br />

4-yüksek okul mezunu<br />

5-Üniversite mezunu<br />

14- Babanın eğitim durumu: : 0-Okuryazar değil<br />

1-ilkokul mezunu<br />

2-ortaokul mezunu<br />

3-Lise mezunu<br />

4-yüksek okul mezunu<br />

5-Üniversite mezunu<br />

<strong>15</strong>- Ailenizle beraber <strong>yaş</strong>ıyor musunuz? 1-Evet 2-Hayır………………..<br />

16-Evde kaç kişi <strong>yaş</strong>ıyorsunuz?.............................<br />

17- Anne, baba ve kardeşlerin dışında kim var?1-Babaanne<br />

2-Anneanne<br />

3-Amca<br />

4-Teyze<br />

5-Dayı<br />

6-Hala<br />

7-Diğer……………….<br />

18-Anneniz çalışıyor mu? 0-Hayır …………………………………………..<br />

119


1-Evet ………………………………………..<br />

19-Babanız çalışıyor mu? 0-Hayır …………………………………………..<br />

1-Evet …………………………………………..<br />

20- Kardeş sayısı:…….(7-<strong>15</strong> <strong>yaş</strong>arası çalışanlar)………<br />

1-…………………….0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />

2-…………………….0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />

3-…………………….0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />

4-…………………… 0-Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />

5-…………………….0- Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />

6-…………………….0- Çalışıyor 1-Okuyor 2-Diğer……….<br />

21- Göç ise kaç yıl önce: 0-İl içi (yıl)………..1-İl dışı(yıl)…………<br />

22- Göç ise geldiği yerleşim birimi:0-İl……..1-İlçe …..2-Köy…..<br />

23- Göçün nedeni nedir?1-Tayin nedeniyle<br />

2-İşe başladi<br />

3-Kendi işini kurdu<br />

4-İş aramak için geldi<br />

5-Eğitim için geldi<br />

6-Diğer(açıklayınız):…………….<br />

24- Evinizin mülk durumu nedir?0-Ev sahibiyiz<br />

1-Kiracıyız<br />

2-Miras ortaklığı<br />

3-Çadır<br />

4-Diğer …………………………………………..<br />

25-Oturduğunuz konutun tipi nedir?1-Apartman katı<br />

2-Müstakil ev<br />

3-Gecekondu<br />

4-Diğer………………………………………..<br />

26-Oturduğunuz konutun özellikleri nelerdir?<br />

-Oda sayısı:……….<br />

-Tuvalet :…………..<br />

-Banyo :…………..<br />

-Mutfak :…………..<br />

-Isınma :…………….<br />

- Diğer ……………………………<br />

27-Oturduğunuz konutta aşağıdakilerden hangisi mevcuttur?<br />

1-Borulu su sistemi 0-Bilmiyorum 1-yok 2-var<br />

2-Sıcak su(<strong>merkezi</strong> sistem, güneş enerjisi) 0- Bilmiyorum 1-yok 2- var<br />

3-Şofben-termosifon 0- Bilmiyorum 1-yok 2- var<br />

4-Kalorifer-kat kaloriferi 0- Bilmiyorum 1-yok 2- var<br />

28-İlk işe başlama <strong>yaş</strong>ı: ………………<br />

120


29-İlk işe başlama sebebiniz nedir? 1- Okuyamadığım için<br />

2- Ailem İstediği için<br />

3- Aileme Katkı Sağlamak İçin<br />

4-Meslek Sahibi Olmak İçin<br />

5-Diğer ………………………………………)<br />

30- Neden çalışmaya devam ediyor sunuz ? 1- Okuyamadığım için<br />

2- Ailem İstediği için<br />

3- Aileme Katkı Sağlamak İçin<br />

4- Meslek Sahibi Olmak İçin<br />

5-Diğer ………………………………………)<br />

31- İlk başladığınız iş kolu hangisidir?1-Mobilya<br />

2-Kaporta<br />

3-Tarım işçisi<br />

4-Diğer…………………<br />

32- Bu zamana kadar iş kolu değişikliği yaptınız mı? 1-Değiştirmedim<br />

2- …….. kez değiştirdim<br />

33- Yaptınızsa neden: 1- Az Ücret Verdikleri İçin<br />

2- İşyeri Ortamı Sağlıksız ve Güvensiz Olduğu İçin<br />

3-Yeniden Okumaya Başlamak İçin<br />

4-Diğer İş Arkadaşlarımla Anlaşamadığım İçin<br />

5- İşyerinde Kötü Muamele nedeniyle;<br />

6-Diğer(açıklayınız)……………<br />

34-Çalışırken kötü muameleye maruz kaldıysanız; 1-Dayak ……………………………<br />

2-Azarlama ………………………….<br />

3-Tokat ………………………….<br />

4-Taciz ………………………….<br />

5-Küfür ………………………….<br />

6- Diğer …………………………<br />

35-Çalışırken kötü muameleye maruz kaldıysanız;1-İş arkadaşları<br />

2-Müşteri<br />

3-Kalfa<br />

4-Elci<br />

5-İşveren<br />

6-Diğer ………………………….<br />

36- Çalıştığınız işten memnun musunuz? 0-Hayır…………….<br />

1-Evet……………..<br />

121


37- Şu anda çalıştığınız işi meslek olarak görüyor musunuz? 0-Evet …………………<br />

1-Hayır………………………<br />

38- Bu işten gelecekte beklentileriniz nelerdir?<br />

1-Hiçbir beklentim yok<br />

2-Para biriktirip okumak<br />

3-Para biriktirip kendi iş yerimi açma<br />

4-Meslek sahibi olmak<br />

5-Diğer …………………………<br />

39- Şu andaki işinizden geliriniz nedir? 0-Yevmiyeli:…….<br />

1-Haftalık: ………<br />

2-Aylık:……..<br />

3-Sezonluk:…<br />

4- Diğer:………….<br />

40- Aldığınız ücretten memnun musunuz?0-Evet ……………………<br />

1-Hayır ………………………..<br />

41-Kazandığınız parayla neler yapıyorsunuz?1-İhtiyaçlarım için yalnızca kendime harcıyorum.<br />

2-Bir kısmını aileme veriyorum(kime:………….).<br />

3-Hepsini biriktiriyorum.<br />

4-Bir kısmını kendim için harcayıp geri kalanı biriktiriyorum.<br />

5-Hepsini aileme veriyorum(kime:………….).<br />

6-Benim adıma……..alıyor.<br />

7-Diğer ………………………….<br />

42- Günde kaç saat çalışıyorsunuz?............................. ………………………….<br />

43- Ek bir iş daha yapıyor musunuz?0-Evet ………………<br />

1-Hayır……………..<br />

44- Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

0-Hiç boş vaktim yok ………………………….<br />

1-Kitap okuyorum ……………………………<br />

2- Bisiklete biniyorum ………………………….<br />

3- Sinemaya gidiyorum ………………………..<br />

4- Maça gidiyorum ……………………………<br />

5- Arkadaşlarımla dolaşıyorum …………………<br />

6- Top oynuyorum ………………………… …<br />

7- Resim yapıyorum ……………………………<br />

8- Müzik aleti çalıyorum …………………………<br />

9- TV seyrediyorum ……………………………<br />

10-. Bilgisayar oyunu oynuyorum ………………<br />

11-Spor/egzersiz yapıyorum ……………………<br />

12-Ev işlerine yardım ediyorum …………………<br />

13-Sergi-Fuar geziyorum …………………………<br />

14-Diğer ………………………….………………<br />

122


45-Şu andaki eğitim durumunuz nedir? 1.Hiç okula gitmedim.<br />

2-Okulu ….sınıftan terk ettim.<br />

3-Hem çalışıyor hem okuyorum ………………….<br />

4- Diğer …………………….……………………..<br />

46-Okula gitmemesinin nedeni nedir?1-Uygun okulun olmaması<br />

2-Okula ilgi duymaması<br />

3-Okul masraflarının fazla olması<br />

4-Ailesine ev işlerinde yardım etmek zorunda olması<br />

5-Ailesine ekonomik yardımda bulunmak zorunda olması<br />

6- Meslek sahibi olmak istemesi<br />

7-Eğitimin gerek ve önemine inanmaması<br />

8- Diğer ……………………………………<br />

47- Okuyabilseniz ne olmak isterdiniz? ……………………..<br />

48- Ebeveynlerinizin eğitim konusundaki tercihi:1-Sadece okumamı istiyorlar.<br />

2- Sadece çalışmamı istiyorlar.<br />

3-Hem okumamı hem de çalışmamı istiyorlar.<br />

4-Karışmıyorlar.<br />

5-Diğer………………………<br />

49-Ailenizin eğitiminize katkısı ne şekildedir?<br />

1-Ev ödevlerime yardım ederek<br />

2-Öğretmenlerimle görüşerek<br />

3-Uygun ortam hazırlayarak<br />

4- Okul masraflarımı karşılayarak<br />

5-Hiç ilgilenmiyorlar<br />

6- Diğer………………………………………………………………..<br />

50-Eğitiminizle aile fertlerinizden hangisi öncelikle ilgilenmektedir?<br />

1-Anne<br />

2-Baba<br />

3-Kardeşler<br />

51-Meslek eğitimi merkezleri/ Çıraklık eğitim merkezleri hakkında bilginiz var mı?<br />

1-Hayır<br />

2-Evet …………………………..<br />

123


52- TCK’un 182.maddesi gereğince <strong>15</strong> <strong>yaş</strong>ına kadar çocukların çalıştırılmasının yasak olduğunu b<strong>ili</strong>yor<br />

muydunuz? 1-Evet<br />

2-Hayır<br />

53- Özgeçmişi: 0.özellik yok<br />

1.Allerji<br />

2.Operasyon<br />

3.Böbrek Hastalığı<br />

4.Travma öyküsü<br />

5.HT<br />

6.DM<br />

7.KKH<br />

8.Kr.Bronşit<br />

9.KOAH<br />

10.Kanser<br />

11.Obesite<br />

12.Diğer:…………………………………………………….<br />

54-Madde kullanımı şekliniz; 0-Özellik yok<br />

1- Ara sıra sigara<br />

2-Düzenli sigara<br />

3-Ara sıra alkol<br />

4-Düzenli alkol<br />

5- Ara sıra tütün ürünleri<br />

6- Düzenli tütün ürünleri<br />

7- Diğer(açıklayınız………………………….)<br />

55- Son bir haftada sağlık probleminiz oldu mu? 1. Hayır 2. Evet ………………………………….<br />

56-FM: ……………………………………………..<br />

( Ateş:……..Nabız:……Ağırlık: ………..kg Boy: …………..cm VKİ:…… )<br />

57-Göz : 0 .Normal 1.Refraksiyon Kusuru +/- 2. R.K +/+ 3.Renk k….<br />

4. Diğer ……….…<br />

58-Kulak : 0. Normal 1.İşitme Kusuru +/- 2.İ.K: +/+<br />

3.Diğer………………………………………………………………………<br />

59-Ağız-Diş : 0. Normal<br />

1.Diğer……………………………………………………………………….<br />

60-Burun-Boğaz : 0. Normal<br />

1.Diğer……………………………………………………………………….<br />

61-Akciğerler : 0. Normal<br />

1.Diğer……………………………………………………………………….<br />

62-Kalp : 0. Normal<br />

1.Diğer………………………………………………………………………..<br />

63.Batın : 0.Normal<br />

1.Diğer………………………………………………………………………..<br />

64-GÜS : 0. Normal<br />

1.Diğer………………………………………………………………………..<br />

65-Kas-İskelet : 0. Normal<br />

1.Diğer………………………………………………………………………..<br />

66-Deri: : 0. Normal<br />

124


1.Diğer………………………………………………………………………..<br />

67-Diğer: …………………………………………………………………….<br />

125<br />

TEŞEKKÜRLER<br />

………/……/ 200…


EK 2.<br />

Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan<br />

Çocukların Sağlık Ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />

Aydınlatılmış Onam Formu<br />

Ben Dr. Olga EKER ÖZDENER, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı<br />

Anab<strong>ili</strong>m Dalında çalışmaktayım. Çalışan çocuklarla ilg<strong>ili</strong> bir araştırma yapmak<br />

istiyorum. İsmini <strong>kayıt</strong>lı olduğun Adana Toplumsal Destek Merkezi’nden aldım. Eğer<br />

bu araştırmaya katılırsan vereceğin bilgilerin gizli tutacağım. Araştırma sırasında<br />

herhangi bir sebep göstermeden araştırmadan vazgeçeb<strong>ili</strong>rsin. Araştırma için sen para<br />

ödemeyeceksin, sana da herhangi bir ödeme yapmayacağım. Seni muayene edeceğim;<br />

fakat canını acıtacak herhangi bir şey yapmayacağım. Senden kan almayacağım. Bu<br />

araştırmaya katılmak zorunda değilsin. Sakıncalı bulduğun sorulara cevap vermek<br />

zorunda değilsin. Fakat katılmak istersen sana seninle, ailenle, iş ve işyerinle ilg<strong>ili</strong><br />

sorular sormak istiyorum. Bana sormak istediğin bir şeyle varsa sorab<strong>ili</strong>rsin.<br />

Anlattıklarımı tamamen anladıysan başlamak istiyorum.<br />

Adı, Soyadı: ………………………….. İmza: ……………<br />

Adı, Soyadı: :…………………………. İmza:……………<br />

Araştırma Uygulayıcısı<br />

Tanık Adı, Soyadı: …………………… İmza: ……………..<br />

…./…../2008<br />

126


EK 3.<br />

Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Kayıt Tabanlı 7-<strong>15</strong> Yaş Grubu Çalışan<br />

Çocukların Sağlık Ve Sosyal Durumlarının Değerlendirilmesi<br />

Aydınlatılmış Onam Formu<br />

Dr. Olga Eker Özdener tarafından “Adana İli Toplumsal Destek Merkezi Tabanlı 7-<strong>15</strong><br />

Yaş Grubu Çalışan Çocukların Sağlık Ve Sosyal Yönden Değerlendirilmesi” isimli<br />

araştırmasında amaçlanan işlemler tarafıma açık olarak anlatıldı. Eğer bu araştırmaya<br />

katılırsak hekim ile aramda kalması gereken çocuğuma/çocuklarıma ait bilgilerin gizli<br />

kalacağına inanıyorum. Araştırma sonuçlarının eğitim ve b<strong>ili</strong>msel amaçlarla kullanımı<br />

sırasında kişisel-ailesel bilgilerimin özenle korunacağı konusunda bana yeterli güven<br />

verildi. Araştırma için yapılacak harcamalarla ilg<strong>ili</strong> herhangi bir parasal sorumluluk<br />

altına girmiyorum. Bana da bir ödeme yapılmayacaktır. Bu araştırmaya katılmak<br />

zorunda değ<strong>ili</strong>m, katılmam konusunda zorlayıcı bir davranışla karşılaşmış değ<strong>ili</strong>m.<br />

Bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Kendi başıma<br />

belli bir düşünme süresi sonunda adı geçen bu araştırmada çocuğumun “katılımcı”<br />

olarak yer almasına izin verdim. Bilgilendirme sonrasında çocuğumun/çocuklarımın aile<br />

bilgilerinin <strong>kayıt</strong> altına alınmasını, muayenelerimizi ve sonuçlarından bilgi almayı,<br />

kendi rızamla ve isteyerek kabul ediyor ve araştırma uygulayıcılardan bir hak talep<br />

etmeyeceğimi beyan ediyorum. İmzalı bu form kâğıdının bir kopyası bana verilecektir.<br />

Adı, Soyadı: ………………………………… İmza: ………………………<br />

Adı,Soyadı: …………………………............. İmza: ………………………<br />

Araştırma Uygulayıcısı<br />

Tanık Adı, Soyadı: …………………………... İmza: ………………………<br />

…./…./2008<br />

127


ÖZGEÇMİŞ<br />

Adı Soyadı :Olga EKER ÖZDENER<br />

Doğum Tarih ve Yeri :Kadirli, 1970<br />

Medeni Durumu :Evli, Efe ve Elifnaz adında 2 çocuk annesi<br />

Adres :Güzelyalı Mah.Taşeli Ap. 101 Sokak No:6/12 Seyhan<br />

ADANA<br />

Telefon :0505 929 66 54<br />

E.posta :oeker@cu.edu.tr<br />

Mezun Olduğu Tıp Fakültesi :Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

Varsa Mezuniyet Derecesi :Yok<br />

Görev Yerleri :Mardin Merkez 1 Nolu Sağlık Ocağı,<br />

Dernek Üyelikleri :Yok<br />

Alınan Burslar :Yok<br />

Yabancı Dil (ler) :İng<strong>ili</strong>zce<br />

Diğer Hususlar :Yok<br />

Adana Kurtuluş Sağlık Ocağı,<br />

Adana Sağlık Müdürlüğü AÇSAP Şubesi,<br />

(İl Eğitim Ekibi Üyesi)<br />

Adana Devlet Hastanesi<br />

(Talasemi Tanı ve Tedavi Merkezi)<br />

128

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!