19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Burcu ÖZVAN<br />

<strong>ÇUKUROVA</strong> <strong>ÜNİVERSİTESİ</strong><br />

<strong>FEN</strong> <strong>BİLİMLERİ</strong> <strong>ENSTİTÜSÜ</strong><br />

<strong>YÜKSEK</strong> LİSANS TEZİ<br />

SÜREKSİZLİK DÜZLEMLERİNDE AYRIŞMANIN PÜRÜZLÜLÜK<br />

ÜZERİNDEKİ ETKİSİ<br />

ADANA, 2010<br />

JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI


<strong>ÇUKUROVA</strong> <strong>ÜNİVERSİTESİ</strong><br />

<strong>FEN</strong> <strong>BİLİMLERİ</strong> <strong>ENSTİTÜSÜ</strong><br />

SÜREKSİZLİK DÜZLEMLERİNDE AYRIŞMANIN PÜRÜZLÜLÜK<br />

ÜZERİNDEKİ ETKİSİ<br />

Burcu ÖZVAN<br />

<strong>YÜKSEK</strong> LİSANS TEZİ<br />

JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI<br />

Bu tez 01 / 02 / 2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği İle<br />

Kabul Edilmiştir.<br />

İmza............……… İmza...................…. ….. İmza.................………<br />

Yrd. Doç. Dr. İ.Altay ACAR Doç.Dr. Sedat TÜRKMEN Doç.Dr. Suphi URAL<br />

Danışman Üye Üye<br />

Bu tez Enstitümüz Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalında hazırlanmıştır.<br />

Kod No<br />

Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL<br />

Enstitü Müdürü<br />

Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından<br />

Desteklenmiştir.<br />

Proje No: MMF 2008YL22<br />

Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların<br />

kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere<br />

tabidir.


ÖZ<br />

<strong>YÜKSEK</strong> LİSANS TEZİ<br />

SÜREKSİZLİK DÜZLEMLERİNDE AYRIŞMANIN PÜRÜZLÜLÜK<br />

ÜZERİNDEKİ ETKİSİ<br />

Burcu ÖZVAN<br />

<strong>ÇUKUROVA</strong> <strong>ÜNİVERSİTESİ</strong><br />

<strong>FEN</strong> <strong>BİLİMLERİ</strong> <strong>ENSTİTÜSÜ</strong><br />

JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI<br />

Danışman : Yrd. Doç. Dr. Altay ACAR<br />

Yıl :2010, Sayfa:74<br />

Jüri : Yrd. Doç. Dr. Altay ACAR<br />

Doç.Dr. Sedat TÜRKMEN<br />

Doç.Dr. Suphi URAL<br />

Süreksizlik düzlemleri üzerindeki kesme dayanımı, jeoteknik tasarımların<br />

oluşturulmasında önemli bir bileşendir. Burada, dayanımı kontrol eden en önemli<br />

parametre ise pürüzlülüktür. Ayrışma sonucunda süreksizlik düzlemlerinin kesme<br />

dayanımı düşmektedir. Pürüzlü yüzeyler ise kesme dayanımı arttırmaktadır. Bazı<br />

kayalarda ayrışmanın artmasıyla pürüzlülük artabilmektedir. Bu çalışmada, ayrışma<br />

sonucu pürüzlü yüzeylerin oluştuğu granit ve kristalize kireçtaşı gibi kayaların kesme<br />

dayanımı değerlerinin, pürüzlülük ve bozuşma ile olan ilişkisi ortaya konmuştur.<br />

Granitlerde pürüzlülük, bozuşarak ortamdan uzaklaşan feldspat mineralleri sonucu<br />

oluşurken, kristalize kireçtaşlarında ise stilolit oluşumları pürüzlü yüzeylerin ortaya<br />

çıkmasına neden olmaktadır. Granitlerde oluşan pürüzlü yüzeyler kesme dayanımını<br />

arttırmazken, stilolitlere bağlı oluşan pürüzlülük, kesme dayanımın artmasına neden<br />

olmaktadır.<br />

Anahtar Kelimeler: Kesme dayanımı, stilolit, pürüzlülük, kristalize kireçtaşı, granit.<br />

I


ABSTRACT<br />

MSc THESIS<br />

EFFECT OF ALTERATION ON ROUGHNESS IN DISCONTINUITIES<br />

SURFACES<br />

Burcu ÖZVAN<br />

DEPARTMENT OF GEOLOGICAL ENGINEERING<br />

INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES<br />

UNIVERSITY OF <strong>ÇUKUROVA</strong><br />

Supervisor : Asst.Prof.Dr. Altay ACAR<br />

Year: 2010, Pages: 74<br />

Jury : Asst.Prof.Dr. Altay ACAR<br />

Assoc.Prof. Dr. Sedat TÜRKMEN<br />

Assoc.Prof.Dr. Suphi URAL<br />

Shear strength of discontinuities is an important component of geotechnical<br />

design development. The most important parameter that controls the strength is<br />

roughness. As a result of separation, the shear strength of discontinuities decreases.<br />

Rough surfaces should increase the shear strength. In some rock materials the<br />

roughness may increase while separation increases. In this study, the relation of shear<br />

strength of rocks, in which a rough surface is formed after separation such as granite<br />

and crystallized limestone, with roughness and decomposition are specified. While<br />

the roughness in granites are formed as a result of separation of feldspar minerals,<br />

stylolites formation is the reason for rough surface formation in crystallized<br />

limestones. Although, the rough surface formation in granites does not increase the<br />

shear strength, rough surface formation as a result of stylolites formation cause an<br />

increase in shear strength.<br />

KeyWords: Shear strength, stylolites, roughness, crystallized limestone, granite.<br />

II


TEŞEKKÜR<br />

Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalında tamamlamış<br />

olduğum bu çalışmada, beni yönlendiren danışman hocam Sayın Yrd.Doç.Dr. Altay<br />

ACAR’a teşekkür ederim.<br />

Ayrıca, üç yıl süren yüksek lisans eğitimimde çalışmalarım boyunca<br />

göstermiş oldukları yardımlardan dolayı Prof. Dr. Ulvi Can ÜNLÜGENÇ’e,<br />

laboratuvarlarını kullanmamıza izin veren Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı<br />

Prof.Dr. Adem ERSOY’a ve diğer bölüm öğretim üyelerine teşekkür ederim.<br />

Çalışmalarım sırasında, deneysel aşamada göstermiş oldukları yardımlardan<br />

dolayı Çukurova Üniversitesinden Arş.Gör. Ulaş İnan SEVİMLİ’ye, Jeo.Yük.Müh.<br />

Engin ÇİL’e ve Jeoloji Mühendisi Yasemin DİM’e, ince kesitlerin hazırlanması ve<br />

yorumlanması aşamasında yardımlarını esirgemeyen Yüzüncü Yıl Üniversitesinden<br />

Jeo.Yük.Müh. Vural OYAN’a teşekkür ederim.<br />

Bu çalışmada, hayatım boyunca benden hiçbir şekilde emeğini esirgemeyen<br />

ERGEZ ve ÖZVAN ailelerine ve en büyük destekçim oğlum Onur Seyhan’a sonsuz<br />

teşekkür ederim.<br />

III


İÇİNDEKİLER SAYFA<br />

ÖZ................................................................................................................... I<br />

ABSTRACT................................................................................................... II<br />

TEŞEKKÜR………………………………………………………………… III<br />

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………... IV<br />

ÇİZELGELER DİZİNİ……………………………………………………... VI<br />

ŞEKİLLER DİZİNİ......................................................................................... VII<br />

SİMGELER VE KISALTMALAR................................................................. XII<br />

1. GİRİŞ…………………………………………………………………...... 1<br />

1.1. Amaç…………………………………………………………...…… 1<br />

1.2. Örnek Alanlarının Coğrafi Konumu …………………………….…. 2<br />

1.3. Kaya Kütlesinin ve Süreksizliklerin Genel Özellikleri …………….. 5<br />

1.4. Süreksizlik Düzlemlerinin Pürüzlülüğü ………………………..….. 6<br />

1.5. Süreksizlik Düzlemlerinde Pürüzlülüğün Ölçülmesi ………………. 8<br />

1.6. Süreksizlik Düzlemlerinin Kesme Dayanımı ………………………. 10<br />

1.7. Süreksizlik Düzlemlerindeki Ayrışmanın Kesilme Dayanımı<br />

Etkisi………………………………………………………………...<br />

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR……………………………………..…….…… 20<br />

3. MATERYAL VE METOD……….……………………………………… 26<br />

3.1. Materyal………………………………………………………...…… 26<br />

3.2. Metod…………………………………………………………...…… 27<br />

3.2.1. Literatür Taraması…………………………………….....…… 27<br />

3.2.2. Arazi Çalışmaları……………………………………............... 28<br />

3.2.3. Laboratuvar Çalışmaları…………………………………..….. 28<br />

3.2.3.1. Petrografik Analizler………………..………..…….... 29<br />

3.2.3.2. Mekaniksel Analizler……………………………….... 29<br />

4. BULGULAR VE TARTIŞMA………..……………………….………… 36<br />

4.1. Jeoloji …………….………………………..……………………….. 36<br />

4.2. Çalışmada Kullanılan Kayaçların Petrografik Özellikleri................... 40<br />

4.2.1. Çalışmada Kullanılan Granitlerin Petrografik Özellikleri…... 43<br />

IV<br />

16


4.2.2. Çalışmada Kullanılan Kireçtaşlarının Petrografik Özellikleri.. 50<br />

4.3. Çalışmada Kullanılan Kayaların Bazı Fiziksel ve Mekanik<br />

Özellikleri …………….………………………….……………….<br />

4.3.1. Süreksizlik Düzlemlerinin Kesme Dayanımı Özellikleri …...… 55<br />

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER…………..……………………….………. 69<br />

5.1. Sonuçlar……..…..……………………………………….………… 69<br />

5.2. Öneriler……………..……………………………………………… 70<br />

KAYNAKLAR………………………………………..………………….... 71<br />

ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………………………... 74<br />

V<br />

52


ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA<br />

Çizelge 4.1. Kaya kütlelerinin bozunma derecesini gösteren<br />

sınıflama………………………………………………..<br />

Çizelge 4.2. Seçilen farklı kayalara ait kuru birim hacim ağırlık<br />

değerleri………………………………………………...<br />

Çizelge 4.3. Seçilen farklı kayalara ait Sonik Hız değerleri………… 55<br />

Çizelge 4.4. Seçilen farklı kayalara ait tek eksenli basma dayanımı<br />

değerleri………………………………………………..<br />

VI<br />

41<br />

54<br />

55


ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA<br />

Şekil 1.1. Granitoyid örneklerinin alındığı alanına ait yer bulduru<br />

haritası……………………………………………………...<br />

Şekil 1.2. Kristalize kireçtaşı örneklerinin alındığı alanına ait yer<br />

bulduru haritası……………………………………………..<br />

Şekil 1.3. Kaya kütlelerinde gözlenen yenilme türleri……………….. 6<br />

Şekil 1.4. Pürüzlü yüzeylerde birinci ve ikinci derece<br />

düzensizliklerdeki i açısına ait yaklaşık değerler…………..<br />

Şekil 1.5. Kristalize kireçtaşlarında birinci ve ikinci derece<br />

düzensizliklere ait arazi görüntüsü…………………………<br />

Şekil 1.6. Barton tip tel profil metreye ait görüntü…………………… 9<br />

Şekil 1.7. Süreksizlik düzlemlerindeki pürüzlülük ve dalgalılık<br />

ilişkisi………………………………………………………<br />

Şekil 1.8. Taşınabilir doğrudan makaslama deney aleti……………… 11<br />

Şekil 1.9. Tilt testi için kullanılan cihaza ait çizim görüntüsü……….. 12<br />

Şekil 1.10. Süreksizlik düzlemlerinde farklı normal gerilmeler altında<br />

ε – τ ilişkisi…………………………………………………<br />

Şekil 1.11. Bir süreksizlik düzleminin kesme dayanımının tanımı…… 13<br />

Şekil 1.12. Eğimli bir yüzeyde kesme gerilmesi……………………… 15<br />

Şekil 1.13. Pürüzlü tabakalanma yüzeylerine sahip kireçtaşlarının<br />

çalışma sahasında yüksek şev açısındaki görünüşleri……..<br />

Şekil 1.14. Pürüzlülük ve normal gerilmenin sürtünme açısı üzerindeki<br />

etkisi………………………………………………………..<br />

Şekil 1.15. Granitoyidlerdeki çalışma alanında süreksizlik<br />

düzlemlerinin yarattığı bloklu yapı………………………...<br />

Şekil 1.16. Taze yüzeyli granit eklemlerinde gözlenen pürüzlülük<br />

profili……………………………………………………….<br />

Şekil 1.17. Ayrışmış granit eklemlerinde gözlenen pürüzlülük profile... 19<br />

Şekil 2.1. Patton’a ait testere dişli pürüzlülük modeli……………….. 20<br />

Şekil 2.2. Pürüzlülük görüntüleri ve Eklem Pürüzlülük Katsayısı<br />

VII<br />

3<br />

4<br />

7<br />

8<br />

10<br />

13<br />

15<br />

16<br />

17<br />

18


(JRC)………………………………………………………. 22<br />

Şekil 2.3. ISRM 1978’e göre farklı ölçeklerde gözlenen<br />

pürüzlülükler……………………………………………….<br />

Şekil 2.4 ISRM, 1981’e göre pürüzlülük görüntüleri ve kesme<br />

dayanımı arasındaki ilişki………………………………….<br />

Şekil 3.1. Deney öncesi örnek kalıplarının hazırlanması ve kullanılan<br />

alçı (a, b, c) ile taşınabilir kaya kesme (makaslama)<br />

düzeneği (d)……………………………………………….<br />

Şekil 3.2. Çalışma alanlarından sondaj (a, c) ve blok örnek (b)<br />

alımına ait görüntüler………………………………………<br />

Şekil 3.3. Arazide tel profil metre ile süreksizlik düzlemlerinin<br />

pürüzlülüklerinin ölçülmesi………………………………..<br />

Şekil 3.4. Profil metre ile yapılan ölçümler (a, c) ile bunların 8 ayrı<br />

hatta göre sonuçlarının kaydedilmesi (b, d)………………..<br />

Şekil 3.5. Kaya örnekleri sabitlemek için kullanılan alçı (a) ve<br />

örneğin kalıba yerleştirilmesi aşamaları (b, c, d)…………..<br />

Şekil 3.6. Alçı içersindeki örneğin deney aletine yerleştirilmesi<br />

aşamaları……………………………………………………<br />

Şekil 3.7. Taşınabilir doğrudan kesme (makaslama) deney<br />

düzeneğine ait bir görüntü………………………………….<br />

Şekil 3.8. Deney sonrası kayada gözlenen yer değiştirme (a) ve<br />

örselenmeye ait bir görüntü (b)…………………………….<br />

Şekil 3.9. Makaslama (Kesme) gerilimi (τ) – Makaslama(Kesme)<br />

yerdeğiştirmesi (δ) grafiği………………………………….<br />

Şekil 4.1. Granitlerde MnO boyalı ayrışma yüzeyleri………………... 36<br />

Şekil 4.2. Granitlerde arenitleşme ve ayrışma ile oluşan pürüzlü<br />

yüzey görüntüsü……………………………………………<br />

Şekil 4.3. Granitoyidlerin örnekleme alanı ve yakın civarındaki<br />

dağılımını gösterir harita…………………………………...<br />

Şekil 4.4. Çalışma alanı ve yakın civarının genel jeolojisi…………… 39<br />

VIII<br />

23<br />

24<br />

27<br />

28<br />

29<br />

31<br />

32<br />

33<br />

33<br />

34<br />

34<br />

37<br />

38


Şekil 4.5. Kristalize kireçtaşlarının arazideki görünüşü……………… 39<br />

Şekil 4.6. Kristalize kireçtaşlarındaki pürüzlü yüzeylerin arazideki<br />

görünüşü……………………………………………………<br />

Şekil 4.7. Çalışma alanında gözlenen sağlam kaya kütlesine ait<br />

görüntü……………………………………………………..<br />

Şekil 4.8. Çalışma alanında gözlenen tamamen bozuşmuş kaya<br />

kütlesine ait görüntü………………………………………..<br />

Şekil 4.9. Bozunmamış granit örneğine ait görüntü……………..…… 43<br />

Şekil 4.10. Bozunmamış granodiyorit örneğine ait ince kesitte çift<br />

nikol görüntüsü…………………………………………….<br />

Şekil 4.11. Bozunmamış granodiyorit örneğine ait ince kesitte tek<br />

nikol görüntüsü……………………………………………..<br />

Şekil 4.12. Az bozunmuş granit örneğine ait ince kesitte çift nikol<br />

görüntüsü ve çatlaklı kuvars kristalleri…………………….<br />

Şekil 4.13. Az bozunmuş granit örneğine ait tek nikol görüntüsü…….. 46<br />

Şekil 4.14. Çift nikolde az bozunmuş granit örneğindeki serisitleşmeye<br />

ait görüntü………………………………………………….<br />

Şekil 4.15. Tek nikolde az bozunmuş granitteki feldispatlar gözlenen<br />

serisitleşme…………………………………………………<br />

Şekil 4.16. Çift nikolde orta derecede bozunmuş granit örneğine ait<br />

görüntü…………………………………………………….<br />

Şekil 4.17. Tek nikolde orta derecede bozunmuş granit örneğine ait<br />

görüntü……………………………………………………..<br />

Şekil 4.18. Orta derecede bozunmuş granit örneğinin çift nikol<br />

görüntüsü…………………………………………………..<br />

Şekil 4.19. Orta derecede bozunmuş granit örneğinin tek nikol<br />

görüntüsü…………………………………………………..<br />

Şekil 4.20. Alizarin Red-S yapılan kayaya ait ince kesit ve çips<br />

görüntüsü…………………………………………………...<br />

Şekil 4.21. Çift nikolde kalsit mineralleri ve stilolit oluşumuna ait<br />

görüntü……………………………………………………..<br />

IX<br />

40<br />

42<br />

42<br />

44<br />

44<br />

45<br />

46<br />

47<br />

48<br />

48<br />

49<br />

49<br />

50<br />

51


Şekil 4.22. Tek nikolde kalsit mineralleri ve stilolit oluşumuna ait<br />

görüntü……………………………………………………..<br />

Şekil 4.23. Arazide kristalize kireçtaşlarında gözlenen pürüzlü<br />

yüzeylere ait görüntü……………………………………….<br />

Şekil 4.24. Deneysel çalışmalarda kullanılan karot örneklerin arazide<br />

(a) ve laboratuvarda (b) alınış görüntüsü…………………..<br />

Şekil 4.25. Doğrudan kesme deneyi için kullanılan bozunmamış granit<br />

örneklerine ait bir görüntü…………………………………<br />

Şekil 4.26. Deneylerde kullanılan karot örneklerin iki eksene göre<br />

ölçülen çap değerlerine ait bir görüntü……………………<br />

Şekil 4.27. Bozunmamış (W1) bir granit örneğinin süreksizlik<br />

düzlemine ait tel profilmetre görüntüsü……………………<br />

Şekil 4.28. Az bozunmuş (W2) bir granit örneğinin süreksizlik<br />

düzlemine ait tel profilmetre görüntüsü……………………<br />

Şekil 4.29. Orta derecede bozunmuş (W3) bir granit örneğinin<br />

süreksizlik düzlemine ait tel profilmetre görüntüsü………..<br />

Şekil 4.30. Deneylerde kullanılan kristalize kireçtaşı örneklerine bir<br />

görüntü……………………………………………………..<br />

Şekil 4.31. Kristalize kireçtaşı örneğinin süreksizlik düzlemine ait bir<br />

tel profilmetre görüntüsü…………………………………..<br />

Şekil 4.32. Bozunmamış granit (W1) örneğine ait kesme gerilmesi (τ) -<br />

kesme yerdeğiştirmesi (δ) grafiği…………………………..<br />

Şekil 4.33. Bozunmamış granit (W1) örneğine ait kesme dayanımı (τ)<br />

– normal gerilim (σ) grafiği………………………………..<br />

Şekil 4.34. Az bozunmuş granit (W2) örneğine ait kesme gerilmesi (τ)<br />

- kesme yerdeğiştirmesi (δ) grafiği……………….………..<br />

Şekil 4.35. Az bozunmuş granit (W2) örneğine ait kesme dayanımı (τ)<br />

– normal gerilim (σ) grafiği………………………………..<br />

Şekil 4.36. Orta derecede bozunmuş granit (W3) örneğine ait kesme<br />

gerilmesi (τ) - kesme yerdeğiştirmesi (δ) grafiği…………..<br />

X<br />

52<br />

53<br />

53<br />

56<br />

57<br />

57<br />

58<br />

58<br />

59<br />

59<br />

60<br />

61<br />

62<br />

62<br />

63


Şekil 4.37. Orta derecede bozunmuş granit (W3) örneğine ait kesme<br />

dayanımı (τ) – normal gerilim (σ) grafiği………………….<br />

Şekil 4.38. Kristalize kireçtaşı örneğine ait kesme gerilmesi (τ) -<br />

kesme yerdeğiştirmesi (δ) grafiği…………………………..<br />

Şekil 4.39. Kristalize kireçtaşı örneğine ait kesme dayanımı (τ) –<br />

normal gerilim (σ) grafiği………………………………….<br />

Şekil 4.40. Çalışmada kullanılan örneklere ait genel pürüzlülük açısı<br />

değerleri…………………………………………………..<br />

Şekil 4.41. Stilolitlere bağlı olarak gelişen pürüzlü yüzeylerin arazi (a)<br />

ve ince kesitteki (b) görüntüsü……………………………..<br />

Şekil 4.42. Granit (a) ve kristalize kireçtaşı (b) kütlelerinin süreksizlik<br />

düzlemlerinin arazideki eğim açılarına ait bir görüntü…….<br />

XI<br />

64<br />

65<br />

65<br />

66<br />

67<br />

68


SİMGELER ve KISALTMALAR<br />

φ : Sürtünme açısı<br />

φp<br />

φr<br />

φb<br />

: Pik sürtünme açısı<br />

: Rezidüel sürtünme açısı<br />

: Temel sürtünme açısı<br />

i : Yüzey pürüzlülüğü açısı<br />

JRC : Eklem pürüzlülük katsayısı<br />

JCS : Eklem basınç dayanımı<br />

JMC : Eklem örtüşme katsayısı<br />

ISRM : Uluslararası kaya mekaniği derneği<br />

ASTM : Amerikan Test ve Materyal Kurumu<br />

σ ı : Süreksizlik yüzeyindeki efektif normal<br />

σn<br />

: Kayma yüzeyindeki normal gerilim<br />

τ : Kesme (makaslama) gerilmesi<br />

α : Kayma açısı<br />

c : Kohezyon<br />

Re<br />

: Schmidt çekici sıçrama değeri<br />

γ : Birim hacim ağırlık<br />

γk<br />

: Kuru birim hacim ağırlık<br />

MTA : Maden Tetkik Arama<br />

F : Örnek üzerine uygulanan yük<br />

A : Alan<br />

δ : Kesme yer değiştirmesidir<br />

MnO : Manganoksit<br />

kN : Kilonewton<br />

m : Metre<br />

sn : Saniye<br />

XII


Vp<br />

: P-dalgası<br />

UCS : Tek eksenli basma dayanımı<br />

o C : Derece<br />

MPa : Megapaskal<br />

V : Hız<br />

XIII


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

1. GİRİŞ<br />

Bu bölümde, çalışmanın amacı ile ilgili genel bilgiler ve çalışmayı gerekli<br />

kılan nedenler açıklanmıştır.<br />

1.1. Amaç<br />

Kaya kütleleri içersinde açılan, gerek tünel gibi yer altı kazıları, gerekse kaya<br />

şevlerinin tasarımları, kayayı malzeme olarak tanımlamadan öteye, kütlesel olarak<br />

kayanın geçirmiş olduğu evrimi ve bu evrim sonucunda oluşan yapısal unsurları<br />

tanımlamayı gerekli kılmaktadır. Özellikle, 1950’lerden sonra artan sanayileşme ve<br />

bununla birlikte gelişen ulaşım ihtiyaçları, zemin ve kaya mekaniği alanında birçok<br />

çalışmanın gereğini arttırmıştır. Ulaşımın ana unsurları olan şevlerin ve tünellerin<br />

tasarımları ile madenciliğin gereği olan yer altı kazılıları ile açık işletme alanlarında<br />

kaya malzemesinin özelliklerinin tek başına yeterli olmadığı ortaya çıkmıştır. Kaya<br />

malzemesinin tanımının yetersiz kaldığı koşullarda kaya kütlelerinin özelliklerinin de<br />

tasarımlarda tanımlanması gerektiği birçok çalışmada açıklanmıştır. Bu amaçla, kaya<br />

kütlesinin tanımlanmasında en önemli adımlardan olan süreksizlik düzlemlerinde<br />

pürüzlülük parametresi ve pürüzlülüğü etkileyen ayrışma konusuna bir yaklaşımda<br />

bulunmak amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Bu çalışma, arazi etütlerinde özellikle<br />

granit ve kristalize kireçtaşlarında gözlenen pürüzlü yüzeylerin ayrışma ile artığının<br />

gözlenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.<br />

Bu amaçla, arazi çalışmaları sonucunda belirlenen iki farklı sahadan, granit<br />

ve kristalize kireçtaşı örnekleri alınmıştır. Bu kayalara ait ince kesit örnekleri<br />

hazırlanarak kayacın ayrışma özellikleri ve tanımlaması yapılmıştır. Ayrıca<br />

süreksizlik düzleminin kesme dayanımın belirlenmesi amacıyla doğrudan kesme<br />

(makaslama) deneyi yapılmış ve bu deney sonuçları pürüzlülük profilleri ile<br />

ilişkilendirilmiştir.<br />

Bu kapsamda yapılan çalışmalar giriş hariç dört bölümden oluşmaktadır.<br />

Çalışma alanı ve çalışma konusuyla ilgili literatür özeti Önceki Çalışmalar<br />

bölümünde, çalışma boyunca kullanılan deneysel araç gereçler ile yardımcı araçlar<br />

ve arazi çalışmaları ile laboratuvar deneyleriyle ilgili yöntemler Materyal ve Metod<br />

1


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

başlığı altında verilmiştir. Çalışma alanlarının jeolojisi, tektoniği, çalışma alanından<br />

seçilen kayalara ait fiziksel ve mekanik deney sonuçları ve bunlar arasındaki ilişkiler<br />

Bulgular ve Tartışma kısmında, elde edilen sonuçların kısa özetleri ve öneriler ise<br />

Sonuçlar ve Öneriler başlığı altında verilmiştir.<br />

Bu çalışma Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsüne bağlı olarak<br />

Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır.<br />

Bu tez, MMF 2008 YL22 nolu proje kapsamında desteklenmiştir.<br />

1.2. Örnek Alanlarının Coğrafi Konumu<br />

Bu çalışmada örnekleme iki farklı sahada gerçekleştirilmiştir. Bu sahaların<br />

ilki Granitoyid bileşimli kayaçlardan oluşan Dereli - Şebinkarahisar (Giresun)<br />

arasındaki kesimdir (Şekil 1.1). Bu kesim Giresun ilinin güneyinde Dereli –<br />

Şebinkarahisar karayolu üzerinde Giresun’a yaklaşık 40 km uzaklıkta bulunmaktadır.<br />

Ulaşım, Giresun – Trabzon sahil yolundan, Dereli ilçesi yol ayrımına sapılarak<br />

yapılmaktadır. Yol tamamen asfalt kaplıdır. İkinci alan ise kristalize kireçtaşlarının<br />

bulunduğu Yumurtalık (Doğu Akdeniz) bölgesidir. Bu bölge, Adana – Osmaniye ve<br />

Antakya illeri sınırları arasında kalan Yumurtalık ilçesinin kuzey kesimidir. Çalışma<br />

alanı Adana ilinin doğusunda bulunmaktadır. Çalışma alanına, Adana’dan TEM<br />

otoyolu ve E90 karayolu ile ulaşılmaktadır ve Adana iline yaklaşık 40 km, Antakya<br />

iline yaklaşık 100 km ve Osmaniye iline yaklaşık 10 km uzaklıktadır (Şekil 1.2).<br />

Her iki çalışma alanı da deniz kıyısından başlayarak iç kesimlere doğru<br />

uzanan ve yükselen bir yüzey şekline sahiptir. İlk alanda tipik Karadeniz iklimi<br />

gözlenirken ikinci alan da ise Akdeniz bölgesi iklimi gözlenmektedir. Kayalardaki<br />

ayrışmayı hızlandıran en önemli unsurlardan biri olan atmosferik koşullar özellikle<br />

Karadeniz bölgesinde oldukça etkilidir.<br />

Karadeniz bölgesinin orta kesimlerinde yer alan Giresun ili ve güney kesimi<br />

sahile doğru yağışlı Karadeniz iklimine, güneye doğru gidildikçe ise sert karasal<br />

iklim özelliklerine sahiptir. Bölgede, Karadeniz ikliminin egemen olduğu, yağışları<br />

bol, bitki örtüsü zengin dağlar bulunmaktadır. Çalışma alanı Karadeniz kıyısı ile İç<br />

2


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Anadolu sınırlında kalan bölgede olduğundan dolayı kış mevsimi boyunca kar yağışı<br />

da yoğun olarak görülmektedir. Uzun yıllar içersinde gerçekleşen (1975-2006)<br />

ortalama en yüksek sıcaklık 6.8 – 23.2 o C arasında, ortalama en düşük sıcaklık 4.3 –<br />

26.6 o C arasında, ortalama yağışlı gün sayısı en yüksek mart ayında olup 16 gün, en<br />

düşük ağustos ayında olup 1.1 gündür. Bölgedeki en çok yağış 04.07.1981 tarihinde<br />

128.3 kg/m 2 , en hızlı rüzgar 25.01.2000 tarihinde 108.7 km/saat olarak<br />

kaydedilmiştir (www.meteor.gov.tr).<br />

Şekil 1.1. Granitoyid örneklerinin alındığı alanına ait yer bulduru haritası.<br />

3


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Yumurtalık kesiminde yaz ayları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı tipik<br />

Akdeniz iklimi özelliği göstermektedir. Uzun yıllar içersinde gerçekleşen (1975-<br />

2006) ortalama en yüksek sıcaklık 12.3 – 31.8 o C arasında, ortalama en düşük<br />

sıcaklık 4.7 – 24.4 o C arasında, ortalama yağışlı gün sayısı en yüksek ocak ayında<br />

olup 15 gün, en düşük ağustos ayında olup 1.7 gündür. Bölgedeki en çok yağış<br />

09.05.2001 tarihinde 432.1 kg/m 2 , en hızlı rüzgar 15.12.1978 tarihinde 102.2 km/saat<br />

olarak kaydedilmiştir (www.meteor.gov.tr).<br />

Şekil 1.2. Kristalize kireçtaşı örneklerinin alındığı alanına ait yer bulduru haritası.<br />

4


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

1.3. Kaya Kütlesinin ve Süreksizliklerin Genel Özellikleri<br />

Kayalar, malzeme ve kütle anlamında iki ayrı sınıfta değerlendirilmektedir.<br />

Kaya içersindeki mevcut süreksizlik düzlemleri nedeniyle diğer malzemelere göre<br />

ayrı bir bakış açısıyla değerlendirilmelidir.<br />

Kayaların farklı yükler altında göstermiş olduğu davranışlar, kaya malzemesi<br />

ile kaya kütlesinin doğru değerlendirilmesi ile yorumlanabilmektedir. Kaya<br />

malzemesini, kaya kütlesinin süreksizlikleri arasında kalan kısım olarak<br />

tanımlayabiliriz. Kaya kütlesi ise, süreksizlik düzlemlerinin oluşturduğu blok<br />

şeklindeki kaya malzemesi ile bunların içerisinden geçen ve malzemeyi, eklemler,<br />

tabaka düzlemleri, faylar, çatlaklar ve kırık gibi düzlemsel yapılarla ayıran<br />

unsurlardan oluşmaktadır. Kayanın yapısı, dışarıdan gelen etkiler ve kaya kütlesi<br />

içersinde oluşan kazılar ile değişmektedir. Bu değişimler özellikle yer altı ve yer üstü<br />

kazı çalışmalarında tasarımın oluşturulması için ortaya net olarak konmalıdır.<br />

Özellikle şev ve tünel gibi tasarımlarda kütle içersinde oluşması muhtemel<br />

hareketlerin belirlenmesi ve hareketi oluşturan unsurların mekaniksel çözümlerinin<br />

yapılması gerekmektedir. Kaya kütlesi bu anlamda doğru şekilde tanımlanmalı ve<br />

muhtemel sonuçlar ve dayanım parametreleri ortaya konmalıdır. Süreksizliklerin<br />

belli özelliklerinin ortaya konması amacıyla tünelcilik çalışmalarında Barton vd<br />

(1974) Q kaya kütlesi tanımlama sistemini, Bieniawski (1989) ise RMR sistemini<br />

geliştirmişlerdir.<br />

Arazide farklı kaya türlerinden oluşan kaya kütleleri içersinde kütleyi bölen<br />

birçok süreksizlik düzlemi bulunabilmektedir. Bu düzlemler, kayayı farklı boylarda<br />

bloklara ayırmaktadır. Bu süreksizlik düzlemleri, tansiyon gerilme etkisi, bükülme<br />

etkisi, kuruma ve soğuma etkisi, kesme gerilmesi etkisi, sedimantasyon ile oluşan<br />

yük etkisi ve deprem etkisi ile oluşmaktadır (Ketin ve Canıtez, 1979). Bu etkiler<br />

sonucu oluşan süreksizlik düzlemlerindeki en büyük problem ise stabilitedir. Şev<br />

tasarımlarında, yer altı kazılarında, açık ocak işletmeciliğinde stabilite<br />

problemlerinin giderilmesi amacıyla ilk olarak ortamdaki kaya kütlesinin doğru<br />

tanımlanması gerekmektedir. Özellikle süreksizlik düzlemlerine bağlı olarak gelişen<br />

5


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

düzlemsel, kama tipi ve devrilme tipi yenilmeler kaya şevlerinde karşılaşılan en<br />

önemli stabilite problemleridir (Şekil 1.3).<br />

Şekil 1.3. Kaya kütlelerinde gözlenen yenilme türleri (Hoek, E., ve Bray, J., 1977).<br />

1.4. Süreksizlik Düzlemlerinin Pürüzlülüğü<br />

Süreksizlik düzlemlerinde stabilite açısından pürüzlü bir yüzeyin en önemli<br />

bileşeni sürtünme açısıdır. Pürüzlü bir düzlemin sürtünme açısı iki bileşen içerir.<br />

Bunlar kaya malzemesinin sürtünme açısı (φ) ve yüzeyin düzensizliklerinin ortaya<br />

çıkardığı kenetlenmedir (i) (Wyllie and Mah, 2004). Tasarım çalışmalarında<br />

pürüzlülük toplam sürtünme açısının önemli bir bileşeni olduğundan pürüzlülüğün<br />

tanımlanması gerekmektedir. Bu konuda Barton (1973) tarafından önerilen Eklem<br />

Pürüzlülük Katsayısı (JRC) değeri pürüzlülük tanımında en yaygın olarak kullanılan<br />

yaklaşımdır. JRC değeri için pürüzlü ve dalgalı yüzeylerde 20 değeri kullanılırken<br />

dalgalanma ve pürüzlülüğün azaldığı düz bir yüzey için sıfır değeri kullanılmaktadır.<br />

JRC değeri ile yüzey pürüzlülüğü (i) arasındaki doğrusal ilişki ise,<br />

JCS<br />

i = JRC log( ) ı<br />

(1.1)<br />

σ<br />

şeklinde ifade edilmektedir.<br />

Bu bağıntıda, JCS (Eklem Basınç Dayanımı) süreksizlik yüzeylerine komşu<br />

kayanın basınç dayanımı ve σ ı süreksizlik yüzeyindeki efektif normal gerilmedir.<br />

Patton (1966)’ya göre bir düzlem üzerindeki düzensizlikler birinci derece ve ikinci<br />

derece şeklinde iki sınıfa ayrılır. Birinci derece düzensizlikleri Patton (1966),<br />

tabakalanma yüzeyindeki ana dalgalanmalara karşılık gelenler olarak tanımlamıştır.<br />

6


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

İkinci derece düzensizlikleri ise, süreksizlik düzlemindeki küçük tümsek ve ripıllar<br />

olarak tanımlamıştır. İkinci derece düzensizliklerin i açısı her zaman için birinci<br />

derece düzensizliklerin açısından daha büyüktür (Şekil 1.4). Özellikle birinci ve<br />

ikinci derece süreksizlikler kristalize kireçtaşlarında net olarak gözlenmektedir (Şekil<br />

1.5).<br />

Şekil 1.4. Pürüzlü yüzeylerde birinci ve ikinci derece düzensizliklerdeki i açısına ait<br />

yaklaşık değerler (Wyllie and Mah, 2004).<br />

Kaya şevlerde süreksizlik düzlemlerinin kesme dayanımı, yüzey pürüzlülüğü<br />

dışında, kayanın yüzey dayanımına, uygulanan normal gerilmeye ve kesme yer<br />

değiştirmesine bağlıdır.<br />

7


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 1.5. Kristalize kireçtaşlarında birinci ve ikinci derece düzensizliklere ait arazi<br />

görüntüsü.<br />

1.5. Süreksizlik Düzlemlerinde Pürüzlülüğün Ölçülmesi<br />

Süreksizlikleri oluşturan düzlemlerin yüzey şekilleri doğal ortamın etkisiyle<br />

rastgele dağılım gösteren pürüzlü şeklilerden oluşur. Birçok araştırmacı bu<br />

düzlemleri oluşturan etkiler ve düzlemlerin pürüzlü yapısı ve kesme (makaslama)<br />

dayanımı ile ilgili çalışmalar yürütmüşlerdir (Patton, 1966; Barton, 1976; Barton ve<br />

Choubey, 1977; Maerz vd, 1990; Cunha, 1990). Bu araştırmacılar zaman içersinde<br />

yüzey pürüzlülüğü ve kesme dayanımı arasındaki ilişkilerini belirleyerek yüzey<br />

pürüzlülüğünün önemli bir kesme bileşeni olmakla birlikte, diğer kesme bileşenleri<br />

üzerinde de etkisinin olduğunu belirtmişlerdir. Pürüzlülüğün kesme dayanımı<br />

üzerindeki etkisi kaya kütlesinin çok karmaşık bir yapıya sahip olması nedeniyle<br />

günümüze kadar tam olarak açıklanamamıştır (Ünal, 2000).<br />

Süreksizlik düzlemlerinin pürüzlülüğü, tarak (tel profilmetre), komparatör,<br />

fotoğraf tekniği, şerit metre yöntemi, lazer tekniği ve yüzey pürüzlülük tarayıcısı gibi<br />

8


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

çeşitli yöntem ve aletlerle ölçülebilmektedir. Bazı yöntemler uygulanmasındaki<br />

zorluk ve karmaşıklık nedeniyle pek kullanılmamaktadır. Pürüzlülüğün ölçümünde<br />

kullanılan en basit yöntemler Barton tip tel profilmetre ve komparatör ile yapılan<br />

ölçümlerdir (Şekil 1.6). Bu çalışmada da Barton tip tel profilmetre kullanılmıştır.<br />

Süreksizlik düzlemli üzerinde pürüzlülük ölçümlerinin tek bir hat doğrultusunda<br />

yapılmaktansa birden fazla kesit hattı üzerinden yapılarak yüzey modelinin<br />

çıkarılması gerekmektedir. Bu nedenle pürüzlü düzlem üzerinde belirli aralıklarla<br />

birkaç kesit düzlemi belirlenmeli ve x –y yönünde ölçümler alınmalıdır. Böylece<br />

bilgisayar programları aracılığıyla yüzey modellemesinin yapılması mümkün<br />

olmaktadır. Eğer pürüzlü yüzeylerin örtüşme dereceleri ölçülmek isteniyorsa<br />

süreksizlik düzlemlerinin alt ve üst parçalarından ölçüm alınmalıdır (Zhao, 1997).<br />

Süreksizlik düzlemlerinin örtüşme derecesi Zhao (1997) tarafından önerilen eklem<br />

örtüşme katsayısı (JMC) ile hesaplanmaktadır. Eklem örtüşme katsayısı, yüzeylerin<br />

temas alanlarının hesaplanmasıyla belirlenmektedir.<br />

Şekil 1.6. Barton tip tel profil metreye ait görüntü.<br />

9


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

1.6. Süreksizlik Düzlemlerinin Kesme Dayanımı<br />

Kaya kütlelerindeki stabiliteyi kontrol eden en önemli parametre kesme<br />

dayanımıdır. Süreksizlik düzlemlerinin kesme dayanımlarını kontrol eden en önemli<br />

faktör ise yüzey pürüzlülüğüdür. Yüzey pürüzlülüğü, yüksek frekanslı çıkıntı ve<br />

girinti şeklindeki düzensizlikler veya düşük frekanslı dalgalanmalar şeklinde<br />

olabilmektedir (Aktaş, 2000). ISRM, 1978’de dalgalılık ve pürüzlülük ilişkisi geniş<br />

bir şekilde ölçüm yöntemleriyle ilk olarak ortaya konmuştur (Şekil 1.7).<br />

Şekil 1.7. Süreksizlik düzlemlerindeki pürüzlülük ve dalgalılık ilişkisi.<br />

Süreksizlik düzlemlerinde gözlenen yüzey pürüzlüğü, kayanın kesme<br />

dayanımı üzerinde oldukça etkilidir. Süreksizliklerin kesme dayanımı arazide ve<br />

laboratuvarda ölçülebilmektedir. Ayrıca, kaya kütlesi kesme dayanımı benzer<br />

jeolojiye sahip birimler içersinde açılan şevlerin geriye dönük analizlerini kapsayan<br />

deneye dayalı yöntemlerle de belirlenebilir. Süreksizlik düzlemlerinde kesme<br />

dayanımını belirlerken kullanılan en genel deney doğrudan kesme (makaslama)<br />

dayanımı deneyidir (Şekil 1.8). Bunun dışında, süreksizlik düzlemlerindeki<br />

yenilmelerin belirlenmesinde kullanılan içsel sürtünme açısı ve JRC değerinin<br />

bulunması amacıyla Tilt testi de yapılabilmektedir (Şekil 1.9). Tilt testinde, örtüşme<br />

derecesi yüksek olan iki süreksizlik düzlemi üst üste getirilerek eğimli bir tabla<br />

üzerinde eğim derecesi arttırılarak deney yapılmaktadır. Böylece kayma sırasında<br />

tablanın eğiminden kayma açısı kolaylıkla okunabilir. Tilt testi sonucunda<br />

süreksizlik yüzeyinin pürüzlülük katsayısı (JRC),<br />

10


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

alınabilir.<br />

αφ<br />

JRC =<br />

⎛<br />

log ⎜<br />

⎝ σ<br />

b<br />

JCS<br />

n<br />

⎞<br />

⎟<br />

⎠<br />

ile bulunur. Burada,<br />

α= Kayma açısı<br />

11<br />

(1.2)<br />

σn= Kayma yüzeyindeki normal gerilim (örneğin 0.1MPa gibi düşük değerler<br />

φb= Temel sürtünme açısı (düz ve pürüzsüz yüzey için)<br />

JCS= Eklem basınç dayanımı dayanımı (Schmidt çekici ile bulunabilir)<br />

Şekil 1.8. Taşınabilir doğrudan makaslama deney aleti.


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 1.9. Tilt testi için kullanılan cihaza ait çizim görüntüsü.<br />

Doğrudan kesme dayanımı deneyi farklı düşey gerilmeler altında en az 3<br />

örnek üzerinde yapılmaktadır. Düşey gerilmelerin artması ile kesilme dayanımı da<br />

artmaktadır.<br />

Kaya şevlerinin tasarımında kayma yüzeyinin kesme dayanımı Coulomb<br />

(1773) malzemesi gibi kabul edilerek, kayma yüzeyinin kesme dayanımı, kohezyon<br />

(c) ve sürtünme açısı (φ) ile ifade edilir (Wyllie and Mah, 2004). Bu dayanıma ait<br />

parametreler sabit bir yük altında kesme gerilmesi – kesme yerdeğiştirmesi<br />

ilişkisinden bulunmaktadır (Şekil 1.10). Yer değiştirmenin küçük olduğu durumlarda<br />

malzeme elastik olarak davranırken, artan kesme gerilmesi ile yer değiştirme değeri<br />

doğrusal olarak artar. Malzeme artan gerilimeye bir süre direnç gösterir ve en büyük<br />

kesme gerilmesi değerine ulaşıldığı anda malzeme yenilir. Bu esnada elde edilen<br />

değer pik (doruk) değer olarak tanımlanır. Pik kesme dayanımı değeri elde edildikten<br />

sonra yer değiştirmeyi sağlamak için gereken gerilme azalır ve sonuçta malzeme<br />

sabit bir değere yani rezidüel (artık) kesme dayanımı değerine ulaşır. Farklı normal<br />

gerilme (σ) değerlerinde yapılan deney sonucunda elde edilen farklı pik kesme<br />

dayanımı verileri Mohr (1900) grafiğine aktarılarak kohezyon ve sürtünme açısı<br />

değerleri elde edilir (Şekil 1.11).<br />

12


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 1.10. Süreksizlik düzlemlerinde farklı normal gerilmeler altında ε – τ ilişkisi<br />

(ISRM, 1981).<br />

Şekil 1.11. Bir süreksizlik düzleminin kesme dayanımının tanımı (Wyllie and Mah,<br />

2004).<br />

13


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Pik veya rezidüel kesme dayanımı aşağıdaki şekilde ifade edilir.<br />

τ = c + σ tanφ<br />

(1.3)<br />

Bu eşitlikteki en önemli parametre sürtünme açısıdır. Uygulanan her bir<br />

normal gerilme değeri için pik (φp) ve rezidüel (φr) olmak üzere iki ayrı sürtünme<br />

açısı değeri elde edilir. Elde edilen rezidüel sürtünme açısı pik sürtünme açısından<br />

daha küçüktür Pürüzlü bir düzlemde kesme işlemi sonrasında yüzeyi oluşturan<br />

düzensizlikler aşınmaktadır ve yer değiştirme sonucu düzlemi bir arada tutan<br />

çimentolayıcı malzemenin aşınması sonucu kohezyon ortadan kalkmaktadır. Böylece<br />

ortaya, pürüzlülüğü az düze yakın bir yüzey ortaya çıkacaktır. Düzlemsel ve dolgu<br />

içermeyen bir yüzeyin kohezyonu sıfıra eşit olduğundan bu yüzeye ait kesme<br />

dayanımı sadece sürtünme açısı ile ifade edilir.<br />

Yukarıdaki eşitlik, süreksizlik düzleminin kesme gerilmesi yönünde (τ)<br />

geliştiği durumlar için geçerlidir. Süreksizlik düzleminin kesme gerilmesi ile i açısı<br />

yaptığı durumlarda kesme gerilmesi ile normal gerilme arasında aşağıda ilişki elde<br />

edilir (Şekil 1.12).<br />

= c + σ tan( φ + i)<br />

τ (1.4)<br />

Patton (1966) duraysız kireçtaşı şevleri üzerinde yapmış olduğu deneyler ile<br />

ortalama i açısını ölçerek bu ilişkiyi deneylerle doğrulamıştır. Patton (1966)<br />

çalışmasının sonucunda tabakalanma düzlemi izi ne kadar pürüzlü ise şev açısının da<br />

o kadar yüksek olacağını ortaya koymuştur (Şekil 1.13). Ayrıca, tabakalanma<br />

düzleminin eğiminin yaklaşık kayaların laboratuvarda düzlemsel yüzeyler üzerinde<br />

bulunan sürtünme açısı (φ) ile ortalama pürüzlülük açısının (i) toplamına eşit<br />

olduğunu belirlemiştir.<br />

14


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 1.12. Eğimli bir yüzeyde kesme gerilmesi (Wyllie and Mah, 2004).<br />

Şekil 1.13. Pürüzlü tabakalanma yüzeylerine sahip kireçtaşlarının çalışma sahasında<br />

yüksek şev açısındaki görünüşleri.<br />

Başlangıçta örselenmemiş ve örtüşme katsayısı yüksek (kenetlenmiş) olan<br />

pürüzlü bir yüzeyin pik sürtünme açısı φ + i’dir. Artan normal gerilme ve yer<br />

değiştirme ile birlikte pürüzlülük giderek azalır ve sürtünme açısı düşer ve rezidüel<br />

sürtünme açısına (φr) ulaşılır. Bu hacimsel genişleme – makaslama ilişkisi Mohr<br />

15


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

diyagramında başlangıçtaki eğimi φ + i olan ve yüksek normal gerilmelerde φr’ye<br />

düşen eğrisel bir dayanım zarfı ile temsil edilir (Wyllie and Mah, 2004) (Şekil 1.14).<br />

Şekil 1.14. Pürüzlülük ve normal gerilmenin sürtünme açısı üzerindeki etkisi (TRB,<br />

1996).<br />

Tasarımda pürüzlülük bileşeninin gerçekçi değerlerinin kullanılabilmesi için<br />

φ + i değerinin yaklaşık 50 dereceyi aşmaması gerekir (Wyllie and Mah, 2004). Bir<br />

düzlemin kohezyonunu kesme kutusu deneyi ile belirlemek ise genellikle çok zordur<br />

(Wyllie and Mah, 2004). Çünkü kohezyonun çok düşük olduğu durumlarda<br />

örselenmemiş örnek elde etmek kolay değildir.<br />

1.7. Süreksizlik Düzlemlerindeki Ayrışmanın Kesilme Dayanımına Etkisi<br />

Gerilim koşulları altında kayada çatlakların açılması, yeni süreksizliklerin<br />

oluşması ve bunlara bağlı olarak tane dokanakları ve taneler boyunca oluşan<br />

çatlamalarla kaya irili ufaklı bloklara ayrılır (Şekil 1.15). Oluşan süreksizlik<br />

düzlemleri bir kaya kütlesindeki en zayıf noktalar olup, bu yüzeyler üzerinde suyun<br />

16


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

ve donma çözünmenin yarattığı etki kaya malzemesinde ve kütlesinde ayrışmaya<br />

neden olmaktadır. Fookes (1970) kayaların mekanik özelliklerini belirleyen en<br />

önemli etkenin, kayaların atmosferin doğrudan etkisi altındaki geçirmiş olduğu<br />

değişim olduğunu belirtmiştir. Kayaların fiziksel ve mekanik özellikleri üzerindeki<br />

en önemli değişken ayrışma derecesidir. Özellikle süreksizlik düzlemleri üzerinde<br />

hareket eden su, bu yüzeylerdeki mineraller üzerinde farklı etkilere neden<br />

olmaktadır. Ayrıca, süreksizliklerin örtüşme derecesini de düşürerek süreksizliklerin<br />

geometrik, mekanik ve hidrolik özelliklerini de etkilemektedir (Re vd, 1997).<br />

Şekil 1.15. Granitoyidlerdeki çalışma alanında süreksizlik düzlemlerinin yarattığı<br />

bloklu yapı.<br />

Ayrışmaya uğramış eklemler üzerinde Barton ve Choubey (1977) tarafından<br />

yapılan çalışma ile doruk (pik) kesilme dayanımı ölçütü ilk olarak bulunmuştur. Bu<br />

konuda yapılan birçok çalışmada, benzer pürüzlülük ölçülerine sahip eklem<br />

yüzeylerinde ayrışmaya uğramış eklem yüzeylerinin kesilme dayanımı değerlerinin,<br />

17


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

sağlam olanlardan daha düşük çıktığı belirlenmiştir. Bunun nedeni olarak ayrışma<br />

sonucunda eklemlerin tek eksenli basma dayanımı değerlerinin düşmesi olduğu<br />

belirtilmiştir (Ünal, 2000). Fakat ayrışmış örneklerin tek eksenli basma dayanımı<br />

değerlerinin eklemleri tam olarak yansıtmadığı bilinmektedir ve günümüzde bu konu<br />

ile ilgili çalışmalar hala yürütülmektedir (Hastings, 1993). Bu tez kapsamıdan<br />

yapılan çalışmalarda bunlardan biridir.<br />

Özellikle, granit gibi bazı kayalarda ayrışma ile birlikte farklı yapıdaki<br />

minerallerin ayrışma koşullarındaki farklı davranışları pürüzlülük ile kesilme<br />

dayanımının ve ayrışma ile pürüzlülük arasındaki ilişkilerin denetlenmesi gerektiğini<br />

ortaya çıkarmaktadır. Yapılan arazi çalışmalarından elde edilen gözlemsel sonuçlar,<br />

granit gibi kayaçların ayrışma ile dayanımının azaldığını fakat süreksizlik<br />

düzlemlerinde pürüzlülüğün arttığını göstermiştir (Şekil 1.16-1.17). Bu gözlemsel<br />

değerlendirme bazı kristalize kireçtaşlarında da gözlenmektedir. Özellikle saha<br />

çalışmalarında gözlenen ayrışma pürüzlülük etkileşimi bu çalışmanın yola çıkış<br />

amacını oluşturmaktadır. Ayrışma kontrolünde olan pürüzlü yüzeylerdeki kesilme<br />

dayanımı ile pürüzlülük ilişkisi her iki kayaç içinde ortaya konmaya çalışılarak bu<br />

ilişkinin farklı kayaçlar için de denetlenmesi gerektiğini ortaya koyması açısından bu<br />

çalışma önem arz etmektedir.<br />

Şekil 1.16. Taze yüzeyli granit eklemlerinde gözlenen pürüzlülük profili.<br />

18


1. GİRİŞ Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 1.17. Ayrışmış granit eklemlerinde gözlenen pürüzlülük profili.<br />

19


2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burcu ÖZVAN<br />

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Literatürde süreksizlik düzlemlerinin tanımlanmaları ve dayanım<br />

özellikleriyle ilgili birçok yayın bulunmaktadır. Bu bölümde tez konusuna yakın olan<br />

ve temel konuları içeren yayınlar özetlenmiştir.<br />

Patton (1966), pürüzlülük görüntülerini sayısal olarak tanımlayabilmek<br />

amacıyla görüntüleri formüle edebilen geometrik şekiller kullanmıştır. Patton,<br />

modelinde eklem yüzeylerini birbiri ile ötüşen testere dişlisi olarak tanımlamıştır.<br />

Böylece, süreksizlik davranışlarının kestirilmesine yönelik adımlar atmıştır (Şekil<br />

2.1). Patton kesme düzlemi ile süreksizlik düzlemi arasındaki açıyı i ile göstermiştir<br />

ve örneğe etki eden kesme (makaslama) ve normal gerilmeyi i açısına bağlı olarak<br />

aşağıdaki eşitliğe göre ifade etmiştir. Burada süreksizlik düzleminin sürtünme açısı<br />

φb ve pürüzlülük açısı ise i olarak tanımlanmıştır.<br />

τ = σ ( φ + i)<br />

(2.1)<br />

n<br />

b<br />

Şekil 2.1. Patton’a ait testere dişli pürüzlülük modeli.<br />

Barton (1973), süreksizlik yüzeyinin pürüzlülüğünü sayısal olarak ilk kez<br />

tanımlamış ve deneye dayalı olarak ifade etmiştir. Yapmış olduğu deneyler<br />

sonucunda pürüzlü yüzeyleri 0 ile 20 arasında değişen değerlerle tanımlamıştır.<br />

Barton (1976), Barton’un bir önceki çalışması deneysel çalışmalarla<br />

desteklenerek ve deneyler arasındaki sonuçlar birleştirilerek tekrar yorumlanmıştır.<br />

Barton 1976 yılında yapmış olduğu çalışmada düşük normal gerilmelerde<br />

20


2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burcu ÖZVAN<br />

kabarmaların olacağını ve normal gerilme değerinin tek eksenli basma dayanımı<br />

değerine eşit olduğu durumlarda ise kabarmaların tamamen önleneceğini belirtmiştir.<br />

Böylece, aşağıda verilen ilk pik kesme dayanımı modelini elde etmiştir. Bu<br />

çalışmalar yapraklanmanın (foliasyonsuz) olmadığı kaya kütlelerindeki eklemler<br />

üzerinde belirlenmiştir.<br />

τ<br />

σ<br />

n<br />

⎡ ⎛σ<br />

⎞ ⎤<br />

c<br />

tan ⎢(<br />

20)<br />

log ⎜<br />

⎟ + φ ⎥ (2.2)<br />

⎣ ⎝σ<br />

n ⎠ ⎦<br />

= b<br />

Barton ve Choubey (1977), pürüzlülük görüntülerini ölçek bazında sayısal bir<br />

şekilde ifade etmişlerdir (Şekil 2.2). Eklem görüntülerini pürüzlülük açısından<br />

tanımlamak amacıyla pürüzlülük derecesini belirtmede kullanılan Eklem Pürüzlülük<br />

Katsayısı (JRC) değerlerini önermişlerdir. Böylece eklem pürüzlülüğünün sayısal<br />

olarak tanımlanmasına olanak sağlanmış ve kesme dayanımı değerlerinin<br />

belirlenmesinde önemli sonuçlar ortaya konmuştur. Süreksizlik düzlemleri<br />

üzerindeki pürüzlülüğün kesme dayanımı üzerindeki etkisini ölçmek amacıyla da bir<br />

çok çalışma yapılmıştır. Böylece 1976’de Barton tarafından yapılan çalışmanın<br />

sonuçları aşağıdaki eşitliğe indirgenmiştir.<br />

τ<br />

= tan( φb<br />

)<br />

(2.3)<br />

σ<br />

n<br />

Barton’un 1976’da önermiş olduğu ilk eşitlikteki çekme sonucu oluşan<br />

pürüzlü eklemlerin üst sınırı olan 20 sabiti eklem pürüzlülük katsayısı ile yer<br />

değiştirmiş ve eşitlik aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir. Böylece JRC değerinin<br />

eklem kesme dayanımı ile basma dayanımı arasındaki ilişki olduğu ortaya<br />

konulmuştur.<br />

τ<br />

σ<br />

n<br />

⎡<br />

⎢<br />

⎣<br />

⎛ σ<br />

c<br />

( JRC) log ⎜<br />

⎟ + φ ⎥<br />

⎝ σ n ⎠ ⎦<br />

= b<br />

⎞<br />

21<br />

⎤<br />

tan (2.4)


2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 2.2. Pürüzlülük görüntüleri ve Eklem Pürüzlülük Katsayısı (JRC).<br />

Ayrışma sonucu bozunmuş olan eklemlerin, bu çalışmaların sonuçlarını<br />

etkilediği düşüncesiyle Barton ayrıca eklem basma dayanımı (JCS) terimini<br />

geliştirerek bu değeri de bulmuş olduğu bağıntıya dahil etmiştir. Bu değeri, pik<br />

kesme dayanımı eşitliğindeki tek eksenli basma dayanımı değerine karşılık olarak<br />

önermiştir. Bozuşmamış eklemler için tek eksenli basma dayanımı değeri JCS<br />

değerine eşit olarak kabul edilmektedir.<br />

τ<br />

σ<br />

n<br />

⎡ ⎛ JCS ⎞ ⎤<br />

tan ⎢(<br />

JRC) log<br />

⎜<br />

⎟ + φ ⎥ (2.5)<br />

⎣ ⎝ σ n ⎠ ⎦<br />

= b<br />

Bu eşitlikte, [ ( JRC) ( JCS / σ ) ]<br />

log değeri pürüzlülük açısı i’ye eşdeğerdir.<br />

Yüksek gerilme düzeylerinde kaya dayanımına göre ( / ) = 1<br />

ve düzensizliklerde kesilme olduğu zaman [ ( JRC) ( JCS / σ ) ]<br />

n<br />

22<br />

JCS σ olabilmektedir<br />

n<br />

log terimi sıfıra eşit<br />

n


2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burcu ÖZVAN<br />

olmaktadır. Düşük gerilme düzeylerinde ise ( JCS σ )<br />

23<br />

/ oranı sonsuza yaklaşma<br />

eğiliminde olduğundan kesme dayanımının pürüzlülük bileşeni çok yüksek olur.<br />

Barton JCS değerinin belirlenmesi aşamasında kolay bir yöntem olan<br />

Schmidt çekici değerini kullanmayı önermiştir. JCS değeri, kayanın birim hacim<br />

ağırlığı ve Schmidt çekici sıçrama değeri (Re) kullanılarak aşağıdaki bağıntı ile<br />

bulunabilmektedir.<br />

log( ) 0.<br />

00088 ( ) + 1.<br />

01 R<br />

JCS γ (2.6)<br />

= e<br />

ISRM (1978), pürüzlülük ölçümlerini laboratuvar (küçük ölçekli) ve arazi<br />

ölçümleri (orta ölçekli) olarak santimetrelik ölçümlerden birkaç metreye karşılık<br />

gelen ölçümler şeklinde tanımlamışlardır. Ayrıca, büyük ölçekli dalgalanmaların ise<br />

küçük ve orta ölçekli pürüzlülükleri içerdiğini ve bunlar üzerinde etkisi olduğunu<br />

belirtmişlerdir (Şekil 2.3).<br />

Şekil 2.3. ISRM 1978’e göre farklı ölçeklerde gözlenen pürüzlülükler.<br />

Hoek ve Bray (1981), Patton modelindeki gibi pürüzlü yüzeyin hep aynı<br />

kalmayacağını ve normal gerilmenin artması ile pürüzlerin kırılıp parçalanacağını<br />

belirtmişlerdir. Böylece, pürüzlülük açısının sıfırlandığını ve kesme yer<br />

değiştirmesinin Coulomb ölçütünde olduğu gibi kohezyona bağlı bir fonksiyon<br />

olduğunu ifade etmişlerdir.<br />

τ c + σ n(tanφb<br />

)<br />

= (2.6)<br />

n


2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burcu ÖZVAN<br />

ISRM (1981), pürüzlülüğü, basamaklı, dalgalı ve düzlemsel olarak üçe<br />

ayırmış ve pürüzlülük görüntüleri ile kesme dayanımı arasındaki ilişkiyi ifade ederek<br />

pürüzlülük kesme ilişkisini ortaya koymuşlardır (Şekil 2.4).<br />

Şekil 2.4 ISRM, 1981’e göre pürüzlülük görüntüleri ve kesme dayanımı arasındaki<br />

ilişki.<br />

Maerz vd (1990), 124 profil üzerinde yaptıkları bir çalışmada JRC değerlerini<br />

standart profillerle karşılaştırmış ve elde ettikleri sonuçlardaki ortalama hatanın %20<br />

24


2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burcu ÖZVAN<br />

olduğunu belirtmişlerdir. Böylece pürüzlü yüzeylerin görüntüsünün JRC ile<br />

karşılaştırılmasının sorgulanması gerektiğini vurgulamışlardır.<br />

Cunha (1990), süreksizlik yüzeyleri üzerinde gelişen kesme dayanımını<br />

değiştiren fonksiyonları açıklamıştır. Buna göre kesme dayanımının; normal<br />

gerilmelere, dolgu malzemesinin özelliklerine ve kalınlığına, süreksizlik yan<br />

duvarlarının pürüzlülüğüne ve dayanımına, kesme kuvvetinin yönü gibi özelliklere<br />

bağlı olduğunu açıklamıştır.<br />

Zhao (1997), süreksizlik düzlemlerindeki bozuşmalar nedeniyle her bir<br />

süreksizlik düzleminin farklı pürüzlülük değerine sahip olduğu belirterek eklem<br />

pürüzlülük katsayısı (JRC) modeline eklem örtüşme katsayısı (JMC) değerini<br />

eklemiştir. Bu çalışmada 0 ile 1 arasında değişen sayısal değerler ifade edilmiştir.<br />

Sıfır değeri eklem yüzeylerinde örtüşmenin olmadığı, 1 değeri ise eklem yüzeylerinin<br />

tam olarak örtüştüğünü göstermektedir.<br />

25


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

3. MATERYAL VE METOD<br />

Çalışmanın bu kısmında, deneysel ve gözlemsel analizlerde kullanılan<br />

malzemenin özellikleri ile çalışma sırasında yöntem olarak uygulanan aşamalar<br />

verilmiştir.<br />

3.1. Materyal<br />

Bu çalışmada, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan arazi çalışmaları<br />

sonucunda elde edilen gözlemlere dayalı olarak kaya örnekleri alınmıştır.<br />

Çalışmanın ana kaya malzemesini, ayrışma sonucunda farklı pürüzlü yüzeyler<br />

veren granit ve stilolit içeren kristalize kireçtaşları oluşturmaktadır.<br />

Arazi çalışmalarının temelinin oluşturulması amacıyla, çalışma alanlarını<br />

içeren, 1/25.000 ölçekli topografik haritalar kullanılmıştır. Bu haritalar üzerinde<br />

bölgenin jeoloji haritalarının oluşturulması amacıyla MTA tarafından yapılan<br />

haritalar ile farklı çalışmalardan elde edilen jeoloji haritaları kullanılmıştır. Arazi<br />

çalışmalarında; jeolog çekici, lup, fotoğraf makinesi, numune torbaları ve karotlu<br />

sondaj araç ve gereçleri kullanılmıştır.<br />

Laboratuvar çalışmaları için, ince kesit malzemeleri, açı ölçer, kumpas, tel<br />

profil metre, örnek hazırlama kalıpları, alçı ve kayada kesme (makaslama)<br />

dayanımının belirlendiği taşınabilir düzenek kullanılmıştır (Şekil 3.1). Büro<br />

çalışmalarında ise bilgisayar ve yazılım programları kullanılmıştır.<br />

26


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 3.1. Deney öncesi örnek kalıplarının hazırlanması ve kullanılan alçı (a, b, c)<br />

ile taşınabilir kaya kesme (makaslama) düzeneği (d).<br />

3.2. Metod<br />

Bu çalışma genel olarak, literatür taraması, arazi çalışmaları, laboratuar<br />

analizleri ve büro çalışmaları olmak üzere dört aşamada tamamlanmıştır.<br />

3.2.1. Literatür Taraması<br />

Çalışmanın aşamaları için önceki çalışmalar incelenmiştir. Çalışmada<br />

kullanılacak malzemenin seçimi için jeolojik ve deneysel bilgiler elde edilmiş ve<br />

konu ile ilgili yapılan diğer çalışmalara ait ilgili literatür taraması, kütüphaneler ve<br />

internet ortamında araştırılmıştır. Ayrıca araştırma ile ilgili tezler, makaleler,<br />

raporlar ve kitaplardan faydalanılmıştır.<br />

27


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

3.2.2. Arazi Çalışmaları<br />

Arazi çalışmaları, farklı dönemlerde yapılmış olup, çalışmalara 2008<br />

yılında başlanmıştır ve yaklaşık bir yıl sürmüştür. Çalışmanın arazi kısmı uzun bir<br />

dönem içerisinde farklı bölgelerde yapılmış gözlemsel tecrübeler sonucunda<br />

belirlenmiştir. Bu aşamada, gerek üniversite ve gerekse serbest piyasada<br />

mühendis olarak çalışan kişiler ile sözlü görüşmeler yapılmış ve olayın özü<br />

anlatılarak uygun örneklerin seçilebileceği alanlar belirlenmiştir. Belirlenen<br />

alanlarda ilk olarak jeolojik çalışmalar ve gözlemler yapılmış ve bu alanlardan<br />

arazide karot ve blok örnekler alınmıştır (Şekil 3.2). Arazide örneklerin seçimi<br />

sırasında tel profil metre ile pürüzlülüklerine bakılmış ve deney için öngörülen<br />

örnekler seçilmiştir (Şekil 3.3). Süreksizlik düzlemlerinden alınan örneklerde<br />

özellikle pürüzlü yüzeyin ayrışmış olmasına ve ayrışma sonucunda varsa gelişen<br />

pürüzlülüğe bakılmıştır. Özellikle granitler ve kristalize kireçtaşları bu konuda ilgi<br />

çekici örnekler olarak belirlenmiştir. Her iki kayanın süreksizlik düzlemleri<br />

ayrışma ile farklı pürüzlülükler kazanmaktadır. Bu nedenle belirlenen kayalardan<br />

çalışma için ideal örnekler elde edilebilmektedir.<br />

Şekil 3.2. Çalışma alanlarından sondaj (a, c) ve blok örnek (b) alımına ait<br />

görüntüler.<br />

28


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 3.3. Arazide tel profil metre ile süreksizlik düzlemlerinin pürüzlülüklerinin<br />

ölçülmesi.<br />

3.2.3. Laboratuvar Çalışmaları<br />

Ön arazi çalışmaları sırasında belirlenen sahalardan alınan örnekler<br />

üzerinde petrografik ve mekaniksel analizler yapmak amacıyla örnekler<br />

hazırlanmıştır. Alınan örnekler üzerinde yapılan deneyler, uygun standartlar<br />

kullanılarak yapılmış ve yorumlanmıştır. Laboratuvar çalışmaları, Çukurova<br />

Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Kaya Mekaniği ile Çukurova<br />

Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü laboratuvarlarında yürütülmüştür.<br />

3.2.3.1. Petrografik Analizler<br />

Çalışma alanlarından seçilen örnekler üzerinde petrografik tanımlama<br />

amacıyla ince kesitler hazırlanmış ve bu örnekler polarizan mikroskopta<br />

incelenmiştir. İncelenen örneklerde, özellikle ayrışmanın mikroskobik olarak<br />

görünümü ve şekli belirlenmiştir. İncelenen kayaların, mineral bileşimi, dokusu,<br />

mineral boyutu, opak minerallerin varlığı, boşluk miktarı, ayrışmaya uğramış<br />

minerallerin varlığı ve mikro çatlak oranları belirlenmeye çalışılmıştır.<br />

3.2.3.2. Mekaniksel Analizler<br />

Çalışmanın en hassas ve ayrıntılı kısmı kaya kütlelerinin içerdiği doğal<br />

süreksizlik düzlemlerinin kesme dayanımı değerinin belirlenmesi amacıyla<br />

29


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

yapılmıştır. Deneysel kısımda ISRM (1981 ve 2007) ile CANMET (1997b)<br />

tarafından belirtilen yöntemlerden faydalanılmıştır.<br />

Mekaniksel deneylerin ilk aşamasında, süreksizlik düzlemlerinin yan<br />

kayacını oluşturan kesimlerden alınan karot örnekler üzerinde kayanın kuru birim<br />

hacim ağırlığı ve tek eksenli basma dayanımı değerleri ISRM (1981)’e göre<br />

belirlenmiştir. Kapasitesi 2000 kN olan, hidrolik baskı ile deneyler yapılmıştır.<br />

Yükleme hızı, örneklerin 5 ile 10 dakika arasında yenilecek şekilde ayarlanmıştır.<br />

Deneyde her kaya grubu için en az 5 örnek deneye tabi tutulmaya çalışılmıştır.<br />

Ayrıca, alt ve üst yüzeyi biri birine paralel olan karot örnekleri üzerinde 54<br />

kHz’lik vericisi ve alıcısı olan E48 marka PUNDIT (Portable Ultrasonic<br />

Nondestructive Digital Indicating Tester) kullanılarak örneklerin P (sıkışma)<br />

dalgasının yayılma hızı belirlenmiştir. Bu deneyin uygulanış yönteminde ASTM<br />

(2003) ve ISRM (1981) tarafından önerilen hususlar dikkate alınmıştır.<br />

Mekaniksel deneylerin ikinci aşamasında ise, süreksizlik düzlemlerinin<br />

açıları ve kesme dayanımı değerleri belirlenmiştir. Bu aşamada ilk olarak<br />

süreksizlik düzleminin yatayla yapmış olduğu açı değeri okunmuş ve kumpas ile<br />

deneye tabi tutulacak örneklerin çapları farklı yönlerden belirlenmiştir. Çapları<br />

belirlenen örneklerin tel profil metre ile pürüzlülükleri 8 ayrı kesit hattına göre<br />

ölçülerek kaydedilmiştir (Şekil 3.4).<br />

Doğrudan kesme (makaslama) deneyine geçilmeden önce örneklerin deney<br />

düzeneği içersine yerleştirilebilmesi için alçı veya çimento kalıplar içersine<br />

dökülmesi gerekmektedir. Bu amaçla dayanımı yüksek, hızlı donan ve kartonpiyer<br />

yapımında kullanılan alçı malzeme tercih edilmiştir (Şekil 3.5 a). Kaya malzeme<br />

alçı içerisine iki aşamalı olarak yerleştirilmiştir. Yerleştirme işleminden önce kaya<br />

malzeme süreksizlik düzleminin ayrılmaması amacıyla bant ile sarılmış ve ilk<br />

olarak alt yarı kalıp hazırlanarak bu kalıbın donması beklenmiştir. Kaya örneği alt<br />

kalıp içerinse yerleştirilirken en önemli husus süreksizlik düzleminin kesme<br />

yönüne paralel olması gerekmektedir (Şekil 3.5 b,c). Bu nedenle örnek alçı<br />

malzeme içersine yerleştirilirken kalıbın yan tarafındaki açıklıktan süreksizlik<br />

düzleminin konumu ayarlanmalıdır. Örnek kalıp içerine yerleştirilirken süreksizlik<br />

düzleminin 4-5 mm’lik bir kısmı açıkta kalacak şekilde örnekler alçı içersine<br />

gömülmüştür. Bağlayıcı alçı donmadan spatula ile yüzeyi çıkıntılar olmayacak<br />

30


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

şekilde düzeltilmiştir ve bağlayıcı donmaya yakın sabitleme vidaları alçı içersine<br />

girecek şekilde sıkılmıştır.<br />

Şekil 3.4. Profil metre ile yapılan ölçümler (a, c) ile bunların 8 ayrı hatta göre<br />

sonuçlarının kaydedilmesi (b, d).<br />

Deney için örneği hazırlama aşamasının son kısmında ise alçı malzeme<br />

kalıbın diğer yarısına dökülerek donan kısım bunun üzerine oturtulmuş ve kaya<br />

örneğinin diğer yarısı alt yarıda kalan alçıya gömülmüştür (Şekil 3.5d). Tekrar<br />

spatula ile kalıpların açıklık kısmından alçının yüzeyi düzeltilmiş ve alçı<br />

donmadan önce kalıba tokmak ile hafif bir şekilde vurularak alçının kaya<br />

malzeme etrafında iyice yerleşmesi sağlanmıştır. Alçı malzeme donduktan sonra<br />

kaya örneğini tutan bant kesilerek ve sabitleme vidaları çıkartılmış ve alçı kalıplar<br />

deneye hazır hale getirilmiştir. Kalıptan çıkartılan alçılar tam olarak kuruması<br />

amacıyla deneyden önce 1-2 gün açık havada bekletilerek dayanımı daha da<br />

arttırılmıştır.<br />

31


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 3.5. Kaya örnekleri sabitlemek için kullanılan alçı (a) ve örneğin kalıba<br />

yerleştirilmesi aşamaları (b, c, d).<br />

Hazırlanan alçı kalıplar deney aşaması için ELE marka taşınabilir<br />

doğrudan kesme deney aletine yerleştirilerek deneye tabi tutulmuştur (Şekil 3.6).<br />

Deney her bir kayaç örneği için farklı gerilim koşullarında tekrarlanmıştır. Her bir<br />

örnek için sabit bir normal yük uygulandıktan sonra hidrolik el pompası<br />

kullanılarak her bir örneğe makaslama kuvveti uygulanmıştır (Şekil 3.7). Kesme<br />

yer değiştirme hızı, standartlarda belirtildiği şekliyle 10 dakikalık süre boyunca<br />

0.1mm/dakikadan az olmayacak şekilde uygulanmaya çalışılmıştır. Doruk kesme<br />

değerine ulaşıldıktan sonra yer değiştirme değerleri daha sık aralıklarla okunarak<br />

deney devam ettirilmiş ve kesme kuvveti değerleri arasında %5’den daha az<br />

değerler elde edildiğinde, artık kesme (Rezidüel) dayanımına ulaşıldığı kabul<br />

edilerek deney sona erdirilmiştir (Şekil 3.8).<br />

32


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 3.6. Alçı içersindeki örneğin deney aletine yerleştirilmesi aşamaları.<br />

Şekil 3.7. Taşınabilir doğrudan kesme (makaslama) deney düzeneğine ait bir<br />

görüntü.<br />

33


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 3.8. Deney sonrası kayada gözlenen yer değiştirme (a) ve örselenmeye ait<br />

bir görüntü (b).<br />

Her bir örnek giderek artan normal yükler altında üç kez test edilmiştir.<br />

Her bir deneyde bir çift kesme gerilmesi ve normal gerilme elde edilmiştir.<br />

Burada kullanılan en büyük normal gerilme, genellikle şevde gelişmesi mümkün<br />

olan en büyük gerilmedir. Deney sonunda kaydedilen veriler kullanılarak Kesme<br />

(Makaslama) gerilimi (τ) – Kesme (Makaslama) yerdeğiştirmesi (δ) grafiği<br />

çizilerek bu grafikten doruk ve artık makaslama dayanımı değerleri belirlenmiştir<br />

(Şekil 3.9).<br />

Şekil 3.9. Makaslama (Kesme) gerilimi (τ) – Makaslama(Kesme) yerdeğiştirmesi<br />

(δ) grafiği.<br />

34


3. MATERYAL VE METOD Burcu ÖZVAN<br />

Kesme dayanımı bulunduktan sonra normal gerilim, örnek üzerine<br />

uygulanan yükün (F) süreksizlik yüzeyinin alanına (A) bölünmesiyle<br />

F<br />

σ =<br />

(3.1)<br />

A<br />

şeklinde hesaplanmıştır.<br />

Temas alanı hesaplanırken kesme yer değiştirmesinin meydana geldiği<br />

durumdaki alan küçülmesi için gerekli tolerans sağlanır. Eğimli bir sondaj<br />

kuyusuna ait elmaslı sondaj karotu için süreksizlik düzlemi elips şeklinde olur.<br />

Böylesi bir durumda yüzey temas alanının hesaplanmasında Hencher ve Richards<br />

(1989) tarafından önerilen aşağıdaki bağıntı kullanılmıştır.<br />

1/<br />

2<br />

2 2<br />

⎡δ ⎤<br />

sb(<br />

4a<br />

−δ<br />

s )<br />

−1⎛<br />

δ s ⎞<br />

A = π ab − ⎢<br />

⎥ − 2absin<br />

⎜ ⎟<br />

(3.2)<br />

⎢⎣<br />

2a<br />

⎥⎦<br />

⎝ 2a<br />

⎠<br />

Burada A=Toplam temas alanı, a= elipsin uzun ekseni, b= elipsin kısa<br />

ekseni ve δs= kesme yer değiştirmesidir.<br />

Mekaniksel araştırmanın son kısmında ise her bir örneğe ait kesme<br />

gerilimi ve normal gerilim grafiği oluşturularak bunlara ait yenilme zarfları<br />

çizilmiştir. Çalışmanın son aşamasında mekaniksel olarak elde edilen veriler<br />

kayanın makroskobik ve mikroskobik analizlerinden yola çıkılarak ayrışma ile<br />

ilişkilendirilerek yorumlanmıştır.<br />

35


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

4. BULGULAR VE TARTIŞMA<br />

Süreksizlik düzlemlerindeki ayrışmanın pürüzlülük ve kesme (makaslama)<br />

dayanımı üzerindeki etkisinin araştırıldığı bu çalışma, arazi, laboratuar ve büro<br />

çalışmaları olarak yürütülmüştür ve bu veriler ışığında elde edilen bulgular başlıklar<br />

halinde sunulmuştur.<br />

4.1. Jeoloji<br />

Çalışmada kullanılan granit ve kristalize kireçtaşı örnekleri iki farklı çalışma<br />

sahasından elde edilmiştir. Çalışmada kullanılan granit örnekleri Karadeniz<br />

bölgesinde Giresun ili güneyinde Dereli – Şebinkarahisar arasında kalan kesimden<br />

alınmıştır. Bu örnekler arazide gözlenen 3 farklı ayrışma ölçütüne sahip granitten<br />

alınmıştır. Çalışma alanında granitlerdeki ayrışma süreksizlik düzlemlerinde MnO<br />

boyamalar şeklinde gözlenebildiği gibi arenitleşmeye kadar devam edebilmektedir<br />

(Şekil 4.1-4.2).<br />

Şekil 4.1. Granitlerde MnO boyalı ayrışma yüzeyleri.<br />

36


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.2. Granitlerde arenitleşme ve ayrışma ile oluşan pürüzlü yüzey görüntüsü.<br />

Yılmaz (1995) yapmış olduğu çalışmada Dereli – Şebinkarahisar arasında<br />

yüzeyleyen granitoyid plütonlarını üç faza ayırmıştır (Şekil 4.3). Maestrihtiyen yaşlı<br />

I. Plütonik fazın kuvars monzonit, granodiyorit, granitten oluştuğunu belirtmiştir. II.<br />

Plütonik fazın ise Paleosen yaşlı siyenit ve kuvars siyenit olduğunu, III. Plütonik<br />

fazın ise Eosen yaşlı diyorit ve gabro türü kayaçlardan oluştuğu belirtilmiştir<br />

(Yılmaz, 1995).<br />

İnceleme alanındaki yapısal unsurlar, Üst Jura öncesi dönemde meydana<br />

gelen Uzunalan bindirmesi ile Üst Kretase – Miyosen aralığında meydana gelen D-B<br />

37


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

doğrultulu bindirme fayları, KB-GD ve KD-GB gidişli doğrultu atımlı faylar ve<br />

plütonik kayaçlarda gözlenen makaslama eklem sistemleridir (Yılmaz, 1995).<br />

Şekil 4.3. Granitoyidlerin örnekleme alanı ve yakın civarındaki dağılımını gösterir<br />

harita (Yılmaz, 1995).<br />

Çalışmada kullanılan ikinci ana kaya olan kristalize kireçtaşları ise<br />

Yumurtalık bölgesinin kuzey kesiminde yüzlek veren Üst Kretase – Alt Eosen yaşlı<br />

birimler içerisinden alınmıştır (Şekil 4.4). Birim arazide bol eklemli ve grimsi renkli<br />

olarak gözlenmektedir. Eklem yüzeyleri ayrışmış ve eklem açıklıkları 1cm’den<br />

38


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

büyük olabilmektedir (Şekil 4.5). Yapılan arazi çalışmalarında birim içersindeki<br />

eklem yüzeylerinin bozuşmuş ve pürüzlü olduğu gözlenmiştir (Şekil 4.6).<br />

Şekil 4.4. Çalışma alanı ve yakın civarının genel jeolojisi (Özvan, 2009).<br />

Şekil 4.5. Kristalize kireçtaşlarının arazideki görünüşü.<br />

39


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.6. Kristalize kireçtaşlarındaki pürüzlü yüzeylerin arazideki görünüşü.<br />

4.2. Çalışmada Kullanılan Kayaçların Petrografik Özellikleri<br />

Çalışma alanlarında gözlemsel değerlendirmeler sonucunda belirlenen<br />

kayaçlardan ince kesitler hazırlanarak bu kesitler polarizan mikroskopta incelenmiş<br />

ve kaya içersinde gözle görülemeyen mineraller ve yapısal unsurlar belirlenmiştir.<br />

Granit örneklerinin alındığı çalışma alanında kaya kütlelerinde bozunma<br />

ISRM (1981)’de belirtilen özelliklere göre sınıflandırılmıştır (Çizelge 4.1). Bu<br />

çalışma sahasında bozunmamış granit kütlelerinden artık zemin haline dönüşmüş<br />

granit kütlelerine kadar değişen aralıkta malzeme bulunmaktadır (Şekil 4.7 – 4.8). Bu<br />

değişimin ana nedeni kayayı oluşturan minerallerdeki ayrışma derecesi ve kayanın<br />

dokusal özellikleri ile kaya kütlesinin bozunmasını hızlandıran atmosferik<br />

ilişkilerdir.<br />

40


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Çizelge 4.1. Kaya kütlelerinin bozunma derecesini gösteren sınıflama (ISRM, 1981)<br />

Tanım<br />

Bozunmamış<br />

(Taze)<br />

Az bozunmuş<br />

Orta derecede<br />

bozunmuş<br />

Tamamen<br />

bozunmuş<br />

Artık zemin<br />

Açıklama<br />

Kayanın bozunduğuna ilişkin gözle<br />

tanımlanabilir bir belirti olmamakla birlikte, ana<br />

süreksizlik yüzeylerinde önemsiz bir renk<br />

değişimi gözlenebilir.<br />

Kaya malzemesinde ve süreksizlik yüzeylerinde<br />

renk değişimi gözlenir. Bozunma nedeniyle tüm<br />

kayacın rengi değişmiş ve kaya taze halinden<br />

daha zayıf olabilir.<br />

Kayanın yarısından az bir kısmı toprak zemine<br />

dönüşerek ayrışmış ve/veya parçalanmıştır. Kaya;<br />

taze, ya da renk değişimine uğramış olup, sürekli<br />

bir kütle veya çekirdek taşı halindedir.<br />

Kayanın tümü toprak zemine dönüşerek ayrışmış<br />

ve/veya parçalanmıştır. Ancak orijinal kaya<br />

kütlesinin yapısı halen korunmaktadır.<br />

Kayanın tümü toprak zemine dönüşmüştür. Kaya<br />

kütlesinin yapısı ve dokusu kaybolmuştur. Hacim<br />

olarak büyük bir değişiklik olmakla birlikte,<br />

zemin taşınmamıştır.<br />

41<br />

Bozunmanın<br />

derecesi<br />

Wl<br />

W2<br />

W3<br />

W4<br />

W5


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.7. Çalışma alanında gözlenen sağlam kaya kütlesine ait görüntü.<br />

Şekil 4.8. Çalışma alanında gözlenen tamamen bozuşmuş kaya kütlesine ait görüntü.<br />

4.2.1. Çalışmada Kullanılan Granitlerin Petrografik Özellikleri<br />

İlk örnekleme alanı olan Orta Karadeniz Bölgesi’nde yüzeyleyen granitoyid<br />

bileşimli kayalardan üç farklı derecede ayrışma gösteren granit bileşimli kaya örneği<br />

karotlu sondaj çalışması ile alınmıştır. Farklı derecede ayrışma özelliğine sahip<br />

42


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

malzemelerden bozunma derecesi W1 (bozunmamış) ile W3 (orta derecede<br />

bozunmuş) arasında olan örnekler deneysel çalışmada kullanılmıştır.<br />

W1 (bozunmamış) olarak tanımlanan kayaca ait örnekten yapılan ince kesit<br />

polarizan mikroskop altında incelendiğinde kayanın, kuvars, biyotit, plajiyoklas ve<br />

ortoklaz minerallerinden oluştuğu belirlenmiştir (Şekil 4.9). İnce kesitte<br />

hipidiyomorf (yarı öz şekilli) dokulu olarak gözlenen granit, kuvars minerali az<br />

çatlaklı ve renksiz, biyotit minerali çift nikolde kahvemsi renkli, plajiyoklas minerali<br />

ise genelde zonlu ve ortoklaz minerali tek yönlü dilinim ve bozunmamış şekilde<br />

gözlenmektedir (Şekil 4.10 - 4.11).<br />

Şekil 4.9. Bozunmamış granit örneğine ait görüntü.<br />

43


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.10. Bozunmamış granodiyorit örneğine ait ince kesitte çift nikol görüntüsü<br />

(Plj: Plajiyoklas, By: Biyotit, Q: Kuvars).<br />

Şekil 4.11. Bozunmamış granodiyorit örneğine ait ince kesitte tek nikol görüntüsü.<br />

44


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

W2 (az bozunmuş) olarak tanımlanan kayaca ait örnekten yapılan ince kesit<br />

polarizan mikroskop altında incelendiğinde kayanın, kuvars, biyotit, plajiyoklas ve<br />

ortoklaz minerallerinden oluştuğu belirlenmiştir. İnce kesitte hipidiyomorf (yarı öz<br />

şekilli) dokulu olarak gözlenen granitte, kuvars minerali çatlaklı ve kısmen<br />

arenitleşmiş olarak gözlenmektedir (Şekil 4.12 – 4.13). Biyotit minerali çift nikolde<br />

kahvemsi renkli olup az miktarda kloritleşme gözlenmektedir. Plajiyoklas minerali<br />

ise genelde zonlu ve ortoklaz minerali tek yönlü dilinim ve killeşme ile serisitleşme<br />

gözlenmektedir (Şekil 4.14 – 4.15).<br />

Şekil 4.12. Az bozunmuş granit örneğine ait ince kesitte çift nikol görüntüsü ve<br />

çatlaklı kuvars kristalleri (Plj: Plajiyoklas, By: Biyotit, Q: Kuvars, Orx:<br />

Ortoklaz).<br />

45


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.13. Az bozunmuş granit örneğine ait tek nikol görüntüsü.<br />

Şekil 4.14. Çift nikolde az bozunmuş granit örneğindeki serisitleşmeye ait görüntü<br />

(Plj: Plajiyoklas, Q: Kuvars, Orx: Ortoklaz).<br />

46


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.15. Tek nikolde az bozunmuş granitteki feldispatlar gözlenen serisitleşme.<br />

W3 (orta derecede bozunmuş) olarak tanımlanan kayaca ait örnekten yapılan<br />

ince kesit polarizan mikroskop altında incelendiğinde kayanın, kuvars, biyotit,<br />

plajiyoklas, ortoklaz, klorit ve hornblend minerallerinden oluştuğu belirlenmiştir.<br />

İnce kesitte hipidiyomorf (yarı öz şekilli) dokulu olarak gözlenen granitte, kuvars<br />

minerali bol çatlaklı ve arenitleşmiş olarak gözlenmektedir (Şekil 4.16 – 4.17).<br />

Biyotit minerali çift nikolde kahvemsi renkli olup kısmen yeşil renkli yapraksı<br />

görünüşlü klorit mineraline dönüşmüştür. Plajiyoklas minerali ise genelde yoğun<br />

olarak serisit mineraline dönüşmüştür. Ayrıca, ince kesitte iri hornblend minerali de<br />

gözlenmektedir. Öz şekilli olarak gözlenen hornblend minerali çift yönlü dilinime<br />

sahip olup, dilinimler arası açı 120-130 o arasındadır. Mineralde çok yoğun bir<br />

kloritleşme gözlenmektedir (Şekil 4.18 – 4.19).<br />

47


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.16. Çift nikolde orta derecede bozunmuş granit örneğine ait görüntü (Plj:<br />

Plajiyoklas, Q: Kuvars, Kl: Klorit).<br />

Şekil 4.17. Tek nikolde orta derecede bozunmuş granit örneğine ait görüntü.<br />

48


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.18. Orta derecede bozunmuş granit örneğinin çift nikol görüntüsü (Orx:<br />

Ortoklaz, Q: Kuvars, Hrb: Hornblend).<br />

Şekil 4.19. Orta derecede bozunmuş granit örneğinin tek nikol görüntüsü.<br />

49


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

4.2.2. Çalışmada Kullanılan Kireçtaşlarının Petrografik Özellikleri<br />

Örnek alınan sahada özellikle Misis Karmaşığı olarak adlandırılan kesimde<br />

bol miktarda olistolit kütle yüzeylenmektedir. Litolojik olarak farklılıklar gösteren<br />

kireçtaşlarından arazide el örneğinde genelde koyu gri renkli olarak gözlenen<br />

kristalize kireçtaşları içerisindeki eklemlerin pürüzlülükleri ve bu eklemlerdeki<br />

ayrışma özellikleri nedeniyle kristalize kireçtaşları deneyler için uygun görülmüştür.<br />

Laboratuarda kalsit ve dolomit ayrımı için, Alizarin Red-S ve Potasyum Ferro<br />

Siyanür kullanılarak ince kesit ve çipslerde yapılan boyama testleri sonucunda<br />

seçilen birimin dolomit minerali içermediği ve genellikle kalsit minerallerinden<br />

oluştuğu belirlenmiştir (Şekil 4.20).<br />

Şekil 4.20. Alizarin Red-S yapılan kayaya ait ince kesit ve çips görüntüsü.<br />

50


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Kristalize kireçtaşının mikroskobik incelemesinde örneği oluşturan ana<br />

minerallerin kalsit olduğu belirlenmiştir. Yapılan tanımlamaya göre, el örneğinde<br />

koyu gri renkte gözlenmekte olan kristalize kireçtaşı mikroskop altında<br />

incelendiğinde; kayacın belirgin ikizlenme gösteren orta-kaba kalsit kristallerinden<br />

oluştuğu gözlenmiştir. Kataklastik yapılıdır ve iki yönde gelişmiş ince-orta<br />

kalınlıktaki kırıklar spari kalsit dolguludur. Kayacın bazı kesimlerinde bu kırıkların<br />

kalsit dolgusu demirli killi maddeler ile kahvemsi renge boyanmıştır. Bazı<br />

kesimlerde ise kırıkların tamamıyla doldurulmayıp ardalanmalı, seyrek gözenek<br />

oluşturduğu gözlenmiştir. Kristalize kireçtaşı kütlelerinde oluşan süreksizlik<br />

düzlemlerinde gözlenen pürüzlülük, gömülme koşulları altındaki kayalarda, basınç<br />

nedeniyle meydana gelen stilolit oluşumları ile mümkün olmaktadır. Bu erime<br />

boşlukları demirli killi dolgusu nedeniyle ince kesitlerde açık kahvemsi renkli olarak<br />

görülmektedir (Şekil 4.21 – 4.22).<br />

Şekil 4.21. Çift nikolde kalsit mineralleri ve stilolit oluşumuna ait görüntü.<br />

51


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.22. Tek nikolde kalsit mineralleri ve stilolit oluşumuna ait görüntü.<br />

Özellikle kaya içerisinde gözlenen stilolit oluşumları ve bu oluşum<br />

içerisindeki dolgunun türü ve kalınlığı kayanın mekanik özellikleri üzerinde olumsuz<br />

etkiler yaratırken, arazi gözlemlerinde bu özelliğin kaya kütlesinde pürüzlü yüzeyleri<br />

oluşturduğu ve süreksizlik düzleminde kayma açısını arttırdığı net olarak<br />

gözlenmektedir (Şekil 4.23).<br />

4.3. Çalışmada Kullanılan Kayaların Bazı Fiziksel ve Mekanik Özellikleri<br />

Çalışma alanlarında seçilen kayaların fiziksel ve mekanik özellikler ile kaya<br />

kütlesinin süreksizlik düzlemlerine ait kesme dayanımını belirlemek amacıyla çeşitli<br />

deneyler yapılmıştır. Bu çalışmaların ilk aşamasında örnekler üzerinde yapılan<br />

sondajlar ile karot örnekler alınmıştır (Şekil 4.24). İkinci aşamada, örneklere ait kuru<br />

birim hacim ağırlık değeri ve tek eksenli basma dayanımı değerleri belirlenmiştir.<br />

52


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.23. Arazide kristalize kireçtaşlarında gözlenen pürüzlü yüzeylere ait görüntü.<br />

Şekil 4.24. Deneysel çalışmalarda kullanılan karot örneklerin arazide (a) ve<br />

laboratuvarda (b) alınış görüntüsü.<br />

Çalışma alanlarından alınan örnekler üzerinde mekanik deneyler yapılmadan<br />

önce ISRM (1981)’de belirtilen şekilde örneklerin alt ve üst yüzeyleri düzeltilmiş ve<br />

53


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

boy/çap ilişkileri belirlenmiştir. Deneysel çalışmanın ilk aşamasında seçilen dört<br />

farklı kayanın kuru birim hacim ağırlıkları belirlenmiştir (Çizelge 4.2).<br />

Çizelge 4.2. Seçilen farklı kayalara ait kuru birim hacim ağırlık değerleri<br />

(γk, kN/m 3 ) En büyük değer En küçük değer Ortalama<br />

W1 (bozunmamış) 26.85 26.70 26.79<br />

W2 (az bozunmuş) 26.49 26.35 26.41<br />

W3 (orta derecede bozunmuş) 25.93 25.44 25.61<br />

Kristalize Kireçtaşı 25.99 25.86 25.92<br />

Deneylerin ikinci aşamasında ise süreksizlik düzlemlerinin yan kayacını<br />

oluşturan sağlam örneklerden arazide ve laboratuvarda karotlar alınarak ISRM,<br />

1981’de belirtilen şekilde, uzunluk/çap oranı 2.5-3.0 arasında olan silindirik şekilli<br />

örnekler hazırlanmıştır. Bu oranı sağlamayan örnekler için Brook (1990) tarafından<br />

önerilen düzeltme faktörü kullanılarak tek eksenli basma dayanımı değerleri ve sonik<br />

hız değerleri belirlenmiştir. Yapılan deneysel çalışma sonucunda en yüksek sonik hız<br />

ve tek eksenli basma dayanımı değerinin bozunmamış granite ait olduğu elde<br />

edilmiştir. Deneysel olarak elde edilen en düşük sonik hız ve tek eksenli basma<br />

dayanımı değeri ise orta derecede bozunmuş granitten elde edilmiştir (Çizelge 4.3 –<br />

4.4). Bu deneyler için her bir örneğe ait 5 adet karot numunesi kullanılmıştır.<br />

54


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Çizelge 4.3. Seçilen farklı kayalara ait Sonik Hız değerleri<br />

(Vp, km/s) En büyük değer En küçük değer Ortalama<br />

W1 (bozunmamış) 7.01 5.68 6.07<br />

W2 (az bozunmuş) 5.56 5.14 5.36<br />

W3 (orta derecede<br />

bozunmuş)<br />

4.63 4.07 4.35<br />

Kristalize Kireçtaşı 5.94 5.05 5.58<br />

Çizelge 4.4. Seçilen farklı kayalara ait tek eksenli basma dayanımı değerleri<br />

(UCS, MPa) En büyük değer<br />

55<br />

En küçük<br />

değer<br />

Ortalama<br />

W1 (bozunmamış) 184.4 162.21 171.66<br />

W2 (az bozunmuş) 130.05 110.35 117.23<br />

W3 (orta derecede<br />

bozunmuş)<br />

93.81 67.81 79.27<br />

Kristalize Kireçtaşı 101.52 89.37 94.88<br />

4.3.1. Süreksizlik Düzlemlerinin Kesme Dayanımı Özellikleri<br />

Çalışmada belirlenen sahalardan alınan süreksizlik düzlemine sahip örnekler<br />

üzerinde doğrudan kesme deneyleri yapılarak bu düzlemlerin kesme (makaslama)<br />

dayanımları belirlenmiştir. Karotlu sondaj ile alınan örneklerde kesme dayanımı için


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

doğal süreksizlik düzlemlerine sahip eklem yüzeyleri alınmıştır (Şekil 4.25).<br />

Özellikle kinematik açıdan incelenen süreksizlik düzlemlerinin kesme dayanımı<br />

özellikleri kaya şevlerinde ve tünel çalışmalarında tasarımın en önemli adımını<br />

oluşturmaktadır.<br />

Şekil 4.25. Doğrudan kesme deneyi için kullanılan bozunmamış granit örneklerine<br />

ait bir görüntü.<br />

Kesme dayanımının belirlenmesi amacıyla alınan, bozunmamış, az<br />

bozunmuş, orta derece bozunmuş granit örnekleri ile kristalize kireçtaşının ilk<br />

aşamada deney öncesi pürüzlülükleri belirlenmiş ve iki eksene göre çapları ölçülerek<br />

örneklerin alanları Hencher ve Richards (1989) tarafından önerilen bağıntı dikkate<br />

alınarak hesaplanmıştır. Örneklerin tamamında biri birine dik iki eksene göre yapılan<br />

ölçümlerde örneklerin çap boyunca her iki eksen uzunluğu da aynı çıkmaktadır<br />

(Şekil 4.26).<br />

Örneklerin süreksizlik düzlemleri üzerinde Barton tip tel profilmetre ile 8 ayrı<br />

hattan pürüzlülük görünüşleri ölçülmüştür. Granitlerde bozunma derecesi arttıkça<br />

yüzey pürüzlülüğü ISRM (1981)’e göre dalgalı-pürüzlüden basamaklı pürüzlüye<br />

doğru değişmektedir (Şekil 4.27). Bunun nedeni graniti oluşturan feldispatların<br />

56


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

ortamdan kolayca bozunarak uzaklaşması ve kuvars mineralinin yüzeye pürüzlü bir<br />

yapı kazandırmasından kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde Barton tarafından önerilen<br />

eklem pürüzlülük katsayısı (JRC) değerlerine göre de bozunmamış granitten orta<br />

derecede bozunmuş granite doğru değerler 14 ile 20 arasında değişmektedir (Şekil<br />

4.28 – 4.29).<br />

Şekil 4.26. Deneylerde kullanılan karot örneklerin iki eksene göre ölçülen çap<br />

değerlerine ait bir görüntü.<br />

Şekil 4.27. Bozunmamış (W1) bir granit örneğinin süreksizlik düzlemine ait tel<br />

profilmetre görüntüsü.<br />

57


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.28. Az bozunmuş (W2) bir granit örneğinin süreksizlik düzlemine ait tel<br />

profilmetre görüntüsü.<br />

Şekil 4.29. Orta derecede bozunmuş (W3) bir granit örneğinin süreksizlik düzlemine<br />

ait tel profilmetre görüntüsü.<br />

Çalışmada kullanılan bir diğer kaya olan kristalize kireçtaşı örneğinde ise<br />

gerilim altındaki koşullara bağlı olarak gelişen stilolit oluşumları bu kayanın<br />

süreksizlik düzlemlerine pürüzlü bir yapı kazandırmaktadır. Bu yüzeyler boyunca<br />

hareket eden su yüzeylerde bozuşmaya neden olmaktadır (Şekil 4.30). Fakat<br />

bozuşmanın süreksizlik düzlemlerinin hemen hemen tamamında hâkim olması<br />

58


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

nedeniyle süreksizlik yüzeyinin pürüzlülüğü eşit olarak değişmektedir. ISRM<br />

(1981)’e göre kristalize kireçtaşını pürüzlülüğü dalgalı pürüzlü şekilde<br />

gözlenmektedir. Barton tarafından önerilen eklem pürüzlülük katsayısı (JRC)<br />

değerleri ise kristalize kireçtaşında 16 ile 20 arasında değişim göstermektedir (Şekil<br />

4.31).<br />

Şekil 4.30. Deneylerde kullanılan kristalize kireçtaşı örneklerine bir görüntü.<br />

Şekil 4.31. Kristalize kireçtaşı örneğinin süreksizlik düzlemine ait bir tel profilmetre<br />

görüntüsü.<br />

59


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Bozunmamış, az bozunmuş, orta derecede bozunmuş granit ve kristalize<br />

kireçtaşı kütleleri içersinden alınan eklem yüzeyli örnekler üzerinde ISRM (1981)’de<br />

belirtilen standartlarda taşınabilir kaya makaslama düzeneğiyle doğrudan kesme<br />

deneyleri yapılmıştır. Deney sırasında farklı normal yükler altında, aynı kayanın üç<br />

ayrı örneği üzerinde deneyler yapılarak süreksizlik düzlemleri üzerindeki kesme<br />

dayanımı değerleri belirlenmiştir. Her biri farklı pürüzlülüğe sahip düzlemlerin<br />

kesme dayanımı değerleri bir birinden farklı çıkmıştır. Daha sonraki aşamada, kesme<br />

dayanımı ile normal gerilim arasındaki ilişkiye bakılarak süreksizlik düzlemlerine ait<br />

içsel sürtünme açıları belirlenmiştir.<br />

Bozunmamış granit (W1) örneği üzerinde yapılan doğrudan kesme deneyi<br />

sonucunda elde edilen kesme yerdeğiştirmesi – kesme gerilimi eğrilerine göre,<br />

örneklerin artan normal gerilim ile kesme yerdeğiştirme değerlerinin ve kesme<br />

gerilmelerinin arttığı belirlenmiştir (Şekil 4.32).<br />

Ayrıca normal gerilim ile kesme gerilmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında,<br />

bozunmamış granitte ortaya çıkan süreksizlik düzlemine ait doruk (pik) içsel<br />

sürtünme açısı (φp) 33 o olarak bulunmuştur. Bu örneğin artık (rezidüel) içsel<br />

sürtünme açısı (φr) ise 28 o olarak bulunmuştur (Şekil 4.33). Doruk ve artık içsel<br />

sürtünme açıları arasındaki bu farklılık süreksizlik düzleminin ilk kesilme anından<br />

sonraki pürüzlülüğünün ortadan kalkmasından kaynaklanmaktadır.<br />

Şekil 4.32. Bozunmamış granit (W1) örneğine ait kesme gerilmesi (τ) - kesme<br />

yerdeğiştirmesi (δ) grafiği.<br />

60


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.33. Bozunmamış granit (W1) örneğine ait kesme dayanımı (τ) – normal<br />

gerilim (σ) grafiği.<br />

İnce kesit ve el örneğinde az bozunmuş granit (W2) olarak tanımlanan örnek<br />

üzerinde de doğrudan kesme deneyi yapılmıştır. Deney sonucunda elde edilen kesme<br />

yerdeğiştirmesi – kesme gerilimi eğrilerine göre, örneklerin artan normal gerilim ile<br />

kesme yerdeğiştirme değerlerinin kısmen arttığı, kesme gerilmelerinin ise arttığı<br />

belirlenmiştir (Şekil 4.34).<br />

Ayrıca normal gerilim ile kesme gerilmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında, az<br />

bozunmuş granitte ortaya çıkan süreksizlik düzlemine ait doruk (pik) içsel sürtünme<br />

açısı (φp) 30 o olarak bulunmuştur. Bu örneğin artık (rezidüel) içsel sürtünme açısı (φr)<br />

ise 27 o olarak bulunmuştur (Şekil 4.35). Doruk ve artık içsel sürtünme açıları<br />

arasındaki bu farklılık süreksizlik düzleminin ilk kesilme anından sonraki<br />

pürüzlülüğünün ortadan kalkmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca granitin az<br />

derecede bozunmuş olmasından dolayı eklem yüzeylerinde killeşme ve<br />

arenitleşmeye bağlı olarak zayıflıklar olduğu ve bu nedenle bozunmamış granite<br />

oranla daha düşük bir dayanım değerinin elde edildiği belirlenmiştir.<br />

61


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.34. Az bozunmuş granit (W2) örneğine ait kesme gerilmesi (τ) - kesme<br />

yerdeğiştirmesi (δ) grafiği.<br />

Şekil 4.35. Az bozunmuş granit (W2) örneğine ait kesme dayanımı (τ) – normal<br />

gerilim (σ) grafiği.<br />

Granitin el ve ince kesit örneklerinde bozunma derecesinin belirgin olarak<br />

seçilebildiği ve bu bozunmanın arazide süreksizlik düzlemlerinde kolayca<br />

gözlenebildiği orta derecede bozunmuş granit (W3) olarak tanımlanan örnek üzerinde<br />

de doğrudan kesme deneyi yapılmıştır. Deney sonucunda elde edilen kesme<br />

yerdeğiştirmesi – kesme gerilimi eğrilerine göre, örneklerin artan normal gerilim ile<br />

kesme yerdeğiştirme değerlerinin bir birlerine göre ve diğer granit örneklerine oranla<br />

62


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

daha az olduğu, kesme gerilmelerinin ise diğer granit örneklerine orana daha az<br />

arttığı belirlenmiştir (Şekil 4.36).<br />

Orta derecede bozunmuş granit (W3) örneği için normal gerilim ile kesme<br />

gerilmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında, orta derecede bozunmuş granitte ortaya<br />

çıkan süreksizlik düzlemine ait doruk (pik) içsel sürtünme açısı (φp) 28 o , artık<br />

(rezidüel) içsel sürtünme açısı (φr) ise 26 o olarak bulunmuştur (Şekil 4.37).<br />

Bu örneğe ait doruk ve artık içsel sürtünme açıları arasındaki değer farkının<br />

diğer granit örneklerinden daha düşük çıktığı belirlenmiştir. Bu farklılık, süreksizlik<br />

düzleminin kesme dayanımı değerinin ilk kesilme anında da düşük olmasından<br />

kaynaklanmaktadır. İlk kesilme anından sonraki pürüzlülüğünün ortadan kalkması,<br />

düzlem üzerinde ilk dayanımın da düşük olmasından dolayı, artık değerler üzerinde<br />

çok farklı sonuçlar doğurmamıştır. Ayrıca granitin orta derecede bozunmuş<br />

olmasından dolayı eklem yüzeylerinde killeşme ve arenitleşmeye bağlı olarak<br />

zayıflıklar olduğu ve bu nedenle bozunmamış ve az bozunmuş granite oranla daha<br />

düşük bir dayanım değeri elde edildiği belirlenmiştir.<br />

Şekil 4.36. Orta derecede bozunmuş granit (W3) örneğine ait kesme gerilmesi (τ) -<br />

kesme yerdeğiştirmesi (δ) grafiği.<br />

Bu örneğin süreksizlik düzleminin JRC değeri, diğer iki granit örneğine<br />

oranla daha yüksek olmasına karşın kesme dayanımı değeri diğer granit örneklerine<br />

63


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

oranla daha düşük çıkmıştır. Bunun nedeni, pürüzlülüğü sağlayan kuvars<br />

minerallerinin zayıf feldspat mineralleri içersinde gömülü olarak durmasıdır. Bu<br />

nedenle kesilme anında kuvars minerali kolayca yenilmektedir.<br />

Şekil 4.37. Orta derecede bozunmuş granit (W3) örneğine ait kesme dayanımı (τ) –<br />

normal gerilim (σ) grafiği.<br />

Bu çalışmada incelenen son kaya örneği olan kristalize kireçtaşına ait<br />

süreksizlik düzlemleri üzerinde de kesme dayanımının belirlenmesi amacıyla<br />

doğrudan kesme deneyi yapılmıştır. Deney sonucunda elde edilen kesme<br />

yerdeğiştirmesi – kesme gerilimi eğrilerine göre, örnekler üzerindeki normal gerilim<br />

değerinin artmasıyla kesme yerdeğiştirme değerlerinin ve kesme gerilmelerinin<br />

arttığı belirlenmiştir (Şekil 4.38).<br />

Kristalize kireçtaşı örneği için normal gerilim ile kesme gerilmesi arasındaki<br />

ilişkiye bakıldığında, süreksizlik düzlemine ait doruk (pik) içsel sürtünme açısı (φp)<br />

34 o , artık (rezidüel) içsel sürtünme açısı (φr) ise 27 o olarak bulunmuştur (Şekil 4.39).<br />

Bu örneğe ait doruk ve artık içsel sürtünme açıları arasındaki değer farkın<br />

yüksek çıktığı belirlenmiştir. Bu farklılık, süreksizlik düzleminde kesme dayanımı<br />

değerinin ilk kesilme anından sonra pürüzlülüğü büyük ölçüde ortadan kaldırdığı<br />

sonucunu vermektedir. İlk kesilme anından sonraki pürüzlülüğünün ortadan<br />

64


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

kalkması, düzlem üzerinde dayanımı düşürmüştür ve artık değerlere ait<br />

parametrelerde farklı sonuçlar ortaya çıkarmıştır.<br />

Şekil 4.38. Kristalize kireçtaşı örneğine ait kesme gerilmesi (τ) - kesme<br />

yerdeğiştirmesi (δ) grafiği.<br />

Şekil 4.39. Kristalize kireçtaşı örneğine ait kesme dayanımı (τ) – normal gerilim (σ)<br />

grafiği.<br />

Bu örnekte elde edilen kesme yerdeğiştirmesi değerleri granit örneklerinden<br />

daha yüksek çıkmaktadır. Bunun nedeni, bu örneğe ait süreksizlik düzlemlerinin<br />

65


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

pürüzlülük değerlerinin, diğer örneklerden daha yüksek bir i açısına sahip olmasıdır<br />

(Şekil 4.40). Genel pürüzlülük açısı değerlerine bakılacak olursa en yüksek değerin<br />

kristalize kireçtaşında en düşük değerin ise az bozunmuş (W2) granit örneğinde<br />

olduğu görülmektedir. Bozunmamış haldeki granit örneklerinde ortaya çıkan<br />

pürüzlülük kırılma yüzeyinin dalgalı olmasına neden olmaktadır. Bu süreksizlik<br />

düzlemleri üzerinde hareket eden su zamanla kayanın yüzeyinde dalgalılığı ortadan<br />

kaldırarak daha az dalgalı bir düzlem yaratmaktadır. Düzlem üzerindeki bozuşmanın<br />

artmasıyla kayanın bünyesindeki feldispatlar ayrışarak kile dönüşürken kuvars<br />

taneleri arenitleşme sonucunda kuma dönüşmektedir. Ortamdan uzaklaşan kile karşı<br />

ortamda kalan kuvars taneleri pürüzlü bir yüzeyin oluşmasını sağlamaktadır.<br />

Pürüzlülüğün artmasına bağlı olarak granitlerde beklenen kesme dayanımı artışı ise<br />

deneyler sonucunda gözlenememiştir. Bunun nedeni ise pürüzlülüğü oluşturan<br />

kuvars tanelerinin zayıf killeşmiş bir ortam içersinde olmasından kaynaklanmaktadır.<br />

Şekil 4.40. Çalışmada kullanılan örneklere ait genel pürüzlülük açısı değerleri.<br />

Stilolit oluşumuna bağlı olarak gelişen, arazide ve ince kesitlerde net olarak<br />

gözlenen, pürüzlü yüzeyler ise çalışmada kullanılan kristalize kireçtaşı örneklerinde<br />

yaygın olarak gözlenmektedir (Şekil 4.41). Bu düzlemler özellikle kaya şevlerinin ve<br />

tünel gibi yer altı kazılarının tasarımlarında dikkate alınması gereken bir özelliktir.<br />

Bu özelliğin kaya kütlelerinin dayanım özellikleri belirlenirken analizlerde göz<br />

66


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

önüne alınması gerekmektedir. Çalışma alanında bu özellikten dolayı, genel kaya<br />

malzemesi ve kütlesel dayanım özellikleri çok yüksek olmamasına karşın, kristalize<br />

kireçtaşları yüksek açılı süreksizlik düzlemlerinde stabil olarak kalmaktadır (Şekil<br />

4.42).<br />

Şekil 4.41. Stilolitlere bağlı olarak gelişen pürüzlü yüzeylerin arazi (a) ve ince<br />

kesitteki (b) görüntüsü.<br />

Çalışmada kullanılan kayaçların tek eksenli basma dayanımı değerlerine<br />

bakıldığında en yüksek değerin bozunmamış granite ait olduğu görülmektedir. Fakat<br />

süreksizlik düzlemleri üzerinde yapılan kesme dayanımı deneyi sonucunda elde<br />

edilen en büyük kesme dayanımı değerlerinin kristalize kireçtaşına ait olduğu<br />

belirlenmiştir. Deneyler sonucunda bazı kayaçların tek eksenli basma dayanımı ile<br />

süreksizlik düzleminin kesme dayanımı değerleri arasında doğrusal bir ilişkinin<br />

olmadığı belirlenmiştir. Bu çalışma sonunda stilolit ve bozuşma gibi kaya kütlesinde<br />

pürüzlü yüzeyler oluşmasına neden olan etkenlerin kayanın fiziksel ve mekanik<br />

özellikleriyle her zaman uyumlu olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca kaya kütleleri<br />

içerisinde yapılacak jeoteknik tasarımlarda pürüzlülüğün çok önemli bir unsur<br />

olduğu ve süreksizlik düzlemlerindeki kesme dayanımı değerlerini doğrudan<br />

etkilediği belirlenmiştir. ISRM (1981)’de belirtildiği gibi pürüzlülüğün artması ile<br />

süreksizlik düzlemlerinde kesme dayanımının her zaman artacağı konusunda da bu<br />

çalışma sonucunda bunun tüm kayalar için geçerli olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.<br />

Bozuşmanın bazı kayaların süreksizlik düzlemlerinde oluşan kesme dayanımı<br />

azaltmadığı, özellikle stilolit gibi yapısal unsurların varlığında aksine kesme<br />

dayanımını arttırdığı ortaya çıkarılmıştır.<br />

67


4. ARAŞTIRMA BULGULARI Burcu ÖZVAN<br />

Şekil 4.42. Granit (a) ve kristalize kireçtaşı (b) kütlelerinin süreksizlik düzlemlerinin<br />

arazideki eğim açılarına ait bir görüntü.<br />

68


5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Burcu ÖZVAN<br />

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER<br />

Bu çalışmada, kaya süreksizlik düzlemlerinde oluşan bozuşmanın, pürüzlülük<br />

üzerindeki etkisi 4 farklı yapıdaki kaya üzerinde incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar<br />

ve öneriler aşağıda verilmiştir.<br />

5.1. Sonuçlar<br />

1. Çalışmada iki farklı sahada örnekleme yapılmıştır. Saha gözlemleri sonucunda<br />

farklı derecelerde ayrışan granitlerin bozuşma derecesi artıkça pürüzlülük<br />

derecesinin arttığı belirlenmiştir. Ayrıca kristalize kireçtaşlarında yapılan<br />

incelemeler sonucunda da örnekleme yapılan sahada ayrışmanın pürüzlülüğü<br />

arttırdığı gözlenmiştir.<br />

2. Kristalize kireçtaşı kütlesinde gözlenen pürüzlü yüzeylerin tüm kireçtaşlarına<br />

özgü olmadığı sadece stilolit oluşumunun bu pürüzlü yüzeyleri yarattığı<br />

belirlenmiştir.<br />

3.Süreksizlik düzlemlerinin komşu kayasını oluşturan birimler içerisinden karot<br />

örnekler alınarak kaya malzemesine ait kuru birim hacim ağırlık değeri, sonik<br />

hız değerleri ve tek eksenli basma dayanımı değerleri belirlenmiştir. Deneysel<br />

çalışmalar sonucunda en yüksek fiziksel ve mekanik değerler, bozunmamış<br />

granitlerde, en düşük değerler ise orta derecede bozunmuş granitlerde elde<br />

edilmiştir.<br />

4. Çalışmada kullanılan kayaların süreksizlik düzlemleri üzerinde yapılan<br />

pürüzlülük ölçümlerinde en yüksek pürüzlülük açısı değerlerinin kristalize<br />

kireçtaşına ait olduğu belirlenmiştir. Bunun nedeni stilolit oluşumu ile<br />

ilişkilendirilmiştir.<br />

5. Çalışmada yapılan kesme dayanımı deneyleri sonucunda kullanılan örnekler<br />

içersinde en yüksek kesme dayanımı değerlerin kristalize kireçtaşında, en<br />

düşük kesme dayanımı değerlerinin ise orta derecede bozuşmuş granit<br />

örneklerinde olduğu belirlenmiştir.<br />

69


5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Burcu ÖZVAN<br />

6. Bu çalışmada ilk kez stilolit oluşumlarının kaya şev kütleleri içersindeki<br />

süreksizlik düzlemlerinin kayma açılarını etkilediği belirlenmiştir. Stilolit<br />

içeren bir kayanın fiziksel ve mekaniksel özellileri düşük olsa da süreksizlik<br />

düzlemlerinde kaymaya karşı koyan etkenlerin yüksek olduğu ortaya<br />

çıkarılmıştır.<br />

7. ISRM (1981)’de pürüzlülüğün artması ile süreksizlik düzlemlerinde kesme<br />

dayanımının her zaman artacağı kabul edilmektedir. Bu çalışma sonucunda,<br />

tüm kayalar için bu durumun geçerli olmadığı belirlenmiştir.<br />

8. Bozuşmanın bazı kayaların süreksizlik düzlemlerinde oluşan kesme<br />

5.2. Öneriler<br />

dayanımını azaltmadığı, özellikle stilolit gibi düzlemlerin aksine kesme<br />

dayanımını arttırdığı ortaya çıkarılmıştır.<br />

1. Bozuşma, pürüzlülük ve kesme dayanımı arasındaki ilişkinin kayalar için<br />

önemli olduğu bu çalışma ile bir kez daha ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmada<br />

araştırma 4 kaya ile sınırlandırılmıştır. Bundan sonraki çalışmalarda farklı<br />

kayalar içinde bu ilişkilerin irdelenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.<br />

2. Bu çalışmada düzlemler üzerindeki pürüzlülüğün sayısal ifadesi eldeki<br />

imkânların kısıtlılığından dolayı ortaya tam olarak çıkarılamamıştır. Bundan<br />

sonraki çalışmalarda bu ilişkilerin ortaya çıkarılması ve kesme dayanımı ile<br />

olan ilişkisinin belirlenmesi faydalı olacaktır.<br />

70


KAYNAKLAR<br />

AKTAŞ, M., 2000. Kaya yüzey pürüzlülüğünün ölçülmesi ve uygulamaların<br />

karşılaştırılması. Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans<br />

Tezi, s 72 (yayınlanmamış).<br />

ASTM D2845-00, 2003. Standard test method for laboratory determination of pulse<br />

velocities and ultrasonic elastic constants of rock. In: Annual Book of ASTM<br />

Standards, Volume 04.08, West Conshohocken, PA., 292-297.<br />

BARTON, N., 1973. Review of a new shear-strength criterion for rock joints,<br />

Engineering Geology, 7, pp. 287-332.<br />

BARTON, N., LIEN, R. and LUNDE, I., 1974. Engineering Classification of Rock<br />

Masses for the design of tunnel supports. Rock Mechanics, 6(4), 189-239.<br />

BARTON, N., 1976. The shear strength of rock and rock joints, Int. J. Rock<br />

Mechanics and Min. Sci., 13, pp. 255-279.<br />

BARTON, N. and CHOUBEY, V., 1977. The shear strength of rock joints in theory<br />

and Practice, Rock Mechanics, 10, pp. 1-54.<br />

BIENIAWSKI, Z.T., 1989. Engineering Rock Mass Classification. John Wiley and<br />

Sons, 237pp.<br />

BROOK, N., 1990. Testing Methods for Rock Mechanics. Mining Engineering<br />

Department, Leeds University, UK, (basılmamış ders notları).<br />

CANMET, 1997b. Laboratory tests for design parameters. In Pit Slope Manual of<br />

CANMET, Supplement 3-2, Canada Center for Mineral and Energy<br />

Technology Report 77-26, 74pp.<br />

COULOMB, C.A., 1773. Sur une application des regles de Mximis et Minimis a<br />

quelgues problemes de statique relatifs a l’Architechture. Acad. Roy. Des<br />

Sciences Mewoires de math et de physique par divers savans, 7, 343-382.<br />

FOOKES, P. G., 1970. Discussion on Engineering Grade Zones, Proc. Conf. On In-<br />

situ Investigation in Soils and Rocks, British geotech. Soc., London, pp. 53-57.<br />

HASTINGS, H.M., 1993. Fractals: A User’s Guide for The Natural Sciences,<br />

71


Oxford, New York, Oxford University Pres.<br />

HENCHER, S.R., and RICHARDS, L.R., 1989. Laboratory direct shear testing of<br />

rock discontinuities. Ground Engineering, March, 24-31.<br />

HOEK, E. and BRAY J. W., 1977. Rock Slope Engineering. The Institution of<br />

Mining and Metallurgy, 1st edition, London.<br />

HOEK, E. and BRAY J. W., 1981. Rock Slope Engineering. The Institution of<br />

Mining and Metallurgy, 3rd edition, London.<br />

ISRM (International Society for Rock Mechanics), 1978. Commission for<br />

Standartization of laboratory and field test, Suggested methods for the<br />

quantitative description of discontinuities in rock masses, Int. J. Rock<br />

Mechanics and Min. Sci., 15(6), pp. 319-368.<br />

ISRM (International Society for Rock Mechanics), 1981. Rock Characterization,<br />

testing and monitoring: ISRM Suggested Methods. E.T. Brown (ed), Pergamon<br />

Pres, Oxford, 211pp.<br />

ISRM (International Society for Rock Mechanics), 2007. The Complete ISRM<br />

Suggested Methods for Rock Characterization, Testing and Monitoring: 1974-<br />

2006. R. Ulusay and J.A. Hudson (eds.), Ankara. 628pp.<br />

KETİN, İ. ve CANITEZ, N., 1979. Yapısal Jeoloji, İTÜ yayınları, İstanbul.<br />

MAERZ, N. H., FRANKLIN, J.A. and BENNETT, C.P., 1990. Joint roughness<br />

measurements using shadow profilometry, Int. J. Rock Mechanics and Min.<br />

Sci., 27(5), pp. 329-343.<br />

MOHR, C.O., 1900. Welche Umstande bedingen die Elast-izitatsgrenze und den<br />

Bruch eines Materials? Z. Ver. Dt. Ing., 44, 1524-30; 1572-77.<br />

ÖZVAN, A., 2009. Toprakkale - Yumurtalık (Doğu Akdeniz) Civarındaki Kireçtaşı<br />

ve Bazalt Birimlerinin Hidrolik Yapılarda Kullanılabilirliği. Çukurova Üniv.,<br />

Fen Bilimleri Enst. Doktora tezi, s 197 (yayınlanmamış).<br />

PATTON, F.D., 1966. Multiple modes of shear failure in rock. Proceedings 1.<br />

Congress of International Society of Rock Mechanics, Lisbon, pp. 509-513.<br />

RE, F., SCAVIA, C. and ZANINETTI, A., 1997. Variation in contact areas of rock<br />

72


Joint surfaces as a function of scale, Int. J. Rock Mechanics and Min. Sci.,<br />

34(4), pp. 254-255.<br />

TRB (Transportation Research Board), 1996. Landslides, Investigation and<br />

Mitigation. National Research Council, Special Report 247, Ch.1, Washington<br />

DC, 673 pp.<br />

ÜNAL, M., 2000. Süreksizlik Yüzey Pürüzlülüğünün Modellenmesi ve Makaslama<br />

Dayanımı Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi. Hacettepe Üniv., Fen Bilimleri<br />

Enst. Doktora tezi, s 219 (yayınlanmamış).<br />

WYLLIE, D.C., MAH, C.W., 2004. Rock Slope Engineering: Civil and Mining, 4th<br />

ed., Spon Pres.<br />

WWW.Meteor.gov.tr<br />

YILMAZ, S., 1995. Dereli-Şebinkarahisar (Giresun Güneyi) Arası Granitoyid<br />

Plütonlarının Karşılaştırmalı İncelemesi. Cumhuriyet Üniv., Fen Bilimleri<br />

Enst. Doktora tezi, s 310 (yayınlanmamış).<br />

ZHAO, J., 1997. Joint surface matching and shear strength, Int. J. Rock Mechanics<br />

and Min. Sci., 36(2), pp. 179-185.<br />

73


ÖZGEÇMİŞ<br />

10.07.1983 yılında İskenderun’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini BOTAŞ<br />

İlköğretim Okulu’nda tamamladı. Lise öğrenimini Adana Gündoğdu Lisesi’nde<br />

tamamladı. 2002 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık Fakültesi<br />

Jeoloji Mühendisliği Bölümünü kazandı ve 2006 yılında mezun oldu.<br />

2007 yılında Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji<br />

Mühendisliği Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimine başladı.<br />

74

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!