04.09.2013 Views

dünden bugüne edirne'de eğitim… - Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü

dünden bugüne edirne'de eğitim… - Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü

dünden bugüne edirne'de eğitim… - Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DÜNDEN BUGÜNE EDİRNE’DE EĞİTİM…<br />

<strong>Eğitim</strong>, yetişen nesillerin topluma intibakını sağlamak, millî kültürü genç kuşaklara<br />

aktarmak, böylece fert ve cemiyet hayatında bir denge ve ahenk meydana getirme faaliyetidir.<br />

Bununla birlikte çok eski çağlardan beri eğitime önem veren toplumlar, diğer toplumlar<br />

üzerinde egemen olma özelliğini sürdürmüş, eğitime gereken önemi vermeyen toplumlar ise<br />

geri kalmışlığın karanlığı içinde yok olup gitmişlerdir. Çünkü eğitim; ailede, okulda, çevrede<br />

ve toplumun genelinde hayat boyu süren bir etkileşimin adıdır. Her devlet, kendi toplumunun<br />

değer yargılarına, zamana, ekonomik ve diğer şartlara göre bir eğitim sistemini ve anlayışını<br />

benimsemek ve yaymak zorundadır.<br />

En eski çağlardan günümüze değin<br />

zengin geçmişiyle göz dolduran, bu yönüyle<br />

de dünyanın sayılı şehirlerinden olan<br />

<strong>Edirne</strong>’nin Tarihi, dilden dile hep anlatıla<br />

gelmiştir. Bu tarihi geçmişi ile <strong>Edirne</strong>’nin<br />

dününe inilecek olursa, M.Ö. 3500’lü yıllara<br />

yani <strong>İl</strong>k Tunç Çağı’na kadar gerilere gitmek<br />

gerekir. Çünkü <strong>Edirne</strong>’nin ilk kurulduğu<br />

dönem M.Ö. 3000-4000 yılları aralığına<br />

kadar uzanmaktadır. O dönemden bu güne<br />

kadar <strong>Edirne</strong>; Akadlar, Traklar, Makedonya<br />

Krallığı, Peçenekler, Roma İmparatorluğu,<br />

Bulgarlar, Roma İmparatorluğu’nun ikiye<br />

bölünmesiyle Bizans İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti halkının<br />

yerleşim yeri olmuştur. Ancak, eğitim ve kültürel yönünden <strong>Edirne</strong>, 1361 yılında Osmanlı<br />

Devleti’nin fethi ile adından daha çok bahsettirmeye ve ilgi odağı olmaya başlamıştır.<br />

Sultanların şehri şehirlerin sultanı <strong>Edirne</strong>, tarihsel dönemlerde çeşitli ünvanlarla anıldığı<br />

gibi eğitim ve kültürel uygulamalarıyla Osmanlı’ya ve dünyanın öncü merkezlerinden biri<br />

olmuştur. Çünkü Osmanlı Devleti, kuruluşundan XVI. yüzyıl ortalarına kadar hızla ilerlemiş,<br />

sadece İslam dünyasının değil, aynı zamanda tüm dünyanın en büyük ve en güçlü devleti<br />

haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin bu büyümesi ve güçlenmesi devlete bağlı kurumların;<br />

özellikle de “eğitim kurumları”nın tâbi bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Devletin<br />

gereksinim duyduğu her türlü bilimsel ve entelektüel ihtiyaç bu kurumlar tarafından<br />

karşılanmıştır. Osmanlı’ya yaklaşık 92 yıl başkentlik yapmış bir şehir olarak <strong>Edirne</strong>’nin<br />

eğitim ve kültürü ile impatoratorluğun büyümesi ve güçlenmesine önemli katkısı olduğunu<br />

söyleyebiliriz.<br />

II.Murat zamanında kurulan <strong>Edirne</strong>’de Darülhadis Medreseleri Osmanlı medrese<br />

geleneğinde sadece hadis dersleri değil diğer ilimlerde okutularak önemli bir atılım olmuştur.<br />

Bu medreselerde önemli alimlerden Fahrettin Acemi, Sinan Paşa, Molla Lütfi, Kemal<br />

Paşazade Ahmet Efendi, Kadızade Ahmet Şemsi Efendi, Abdurrahman Hibri Çelebi gibi<br />

yüksek rütbeli müderrisler eğitim vermiştir. Bu dönemde <strong>Edirne</strong>’de kurulan Medrese<br />

Kütüphanesi Osmanlı’da kurulan ilk medrese kütüphanesidir.<br />

Seyyahların piri Evliya Çelebi (XVII. y.y) ünlü Seyahatnamesi’nde “ En güzeli de II.<br />

Selim Darülhadisi’dir. Yine bu dönemde 14 padişah camisinde birer Sıbyan Mektebi (Çocuk<br />

Okulu) açılmıştır. En başarılıları Murat Han, Çelebi Han ve Selim Han okullarıdır. Beyazid<br />

Han Hastanesinde mütehassıs doktorlar nabız ilminde usta cerrahlar bulunmaktaydı. O<br />

dönemde <strong>Edirne</strong>’deki bilgin sayısı 6.190’nın üzerindeydi.” diye <strong>Edirne</strong>’deki eğitimi<br />

günümüze kadar yansıtır. Bu dönemdeki eğitim ve kültür faaliyetleri ile önceki dönemlerin


kültür ve medeniyetlerden en iyi şekilde yararlanıldığı gibi, bu bağlamda önceki tarihsel miras<br />

ve birikim en iyi şekilde değerlendirilip çağa uyarlanma da başarılmıştır.<br />

<strong>İl</strong>k seviyedeki eğitim-öğretim müesseseleri olarak sıbyan mekteplerine; “Daru’ttalim”,<br />

“Daru’l-ibn”, “Muallimhâne”, “Mektephâne”, “Mahalle Mektebi”, “Mekteb-i İbtidaiye” adları<br />

verilirdi. Bu mekteplerin hocasına “Muallim”, yardımcısına “Kalfa”, talebelerine de “Suhte”,<br />

“Puser”, “Şakird” denilirdi. Daha çok cami ve mescit bitişiğine yapılan bu okullar,<br />

medreselerin çekirdekleri idi. <strong>İl</strong>k tahsil veren bu mekteplerde 5-6 yaşlarındaki çocuklara<br />

okuyup yazmayı, başta Kur’an-ı Kerim okumak olmak üzere dinî bilgileri ve dört işlemden<br />

ibaret olan matematik dersini verilirdi. Bu mektepler camilerin veya mescitlerin yanına<br />

yapılırdı. Osmanlılar her mahalleye, her köye varıncaya kadar bu okulları<br />

yaygınlaştırmışlardı. Bu mekteplerin en önemli özelliklerinden biri de mektebe başlama<br />

şekliydi. Çocuk, okuma çağına gelince mektebe büyük bir merasim ile başlatılırdı ki, buna<br />

“Âmin Alayı” denirdi. Mektepteki okuma müddeti içinde, çocuklara çalışıp kolayca<br />

öğrenmeleri için teşvikte bulunulur ve çocuklar hediyeler alınıp ödüller verilirdi. Bu<br />

mektepleri bitiren çocuklar, rüşdiye ve emsali okullara devam edebilecek duruma gelirlerdi.<br />

Bu okullarda Elifba, Kur’an-ı Kerim, Tecvid,<br />

<strong>İl</strong>mihâl, Ahlâk, Sarf-ı Osmanî, İmlâ, Kıraat,<br />

Mülahhas Tarih-i Osmanî, Muhtasar Coğrafya-ı<br />

Osmanî, Hesap, Hendese, Hüsn-i Hatt gibi dersler<br />

okutulurdu. Okuma yazma bilen ve bu işe uygun<br />

olan herkes, bu mektepte muallim olabilirdi. Okulun<br />

belirli sınıfları ve süresi yoktu. Her çocuk, öğretilen<br />

bilgiyi öğreninceye kadar mektebe giderdi.<br />

Bölgede orta ve yüksek seviyedeki eğitim-öğretim müesseseleri olarak da medreseler<br />

vardı. Medrese, Arapça bir kelime olan “derese” türevinden gelir. “<strong>İl</strong>im öğrenilen yer”


anlamına gelir. Medrese teşkilatlı bir kuruluş olup, dershane ve etrafında öğrencilerin kaldığı<br />

odalar, medreselerin bel kemiğini teşkil eder. Kütüphane, imaret, hamam gibi kuruluşlarda<br />

medresenin ayrılmaz parçalarıdır. Çoğu zaman cami ve mescid bitişiklerine yapılırdı. Temel<br />

eğitim ve öğretim kurumları medreselerdi.<br />

<strong>Eğitim</strong> öğretim sistemlerinin temelini oluşturan medreseler, Osmanlı’larda ilk medrese,<br />

1330’da İznik’in fethini müteakip İznik’te Orhan Gazi tarafından açılmıştır. Burası kısa<br />

zamanda bilim yuvası haline geldikten sonra, ikinci medrese Bursa’nın fethini müteakip yine<br />

Orhan Gazi döneminde, şehrin en büyük manastırının(Manastır Medrese’si) medreseye<br />

çevrilmesiyle Bursa’da açılmıştır(1335). Orhan Gazi’den sonra sırasıyla <strong>Edirne</strong>’de I.Murat,<br />

Yıldırım Bayezıt, I. Çelebi Mehmet, II. Murat’ın yaptırdığı medreseler izlemiştir. Yine pek<br />

çok devlet ricali, medrese ve diğer hayır kurumları açmakta âdeta birbirleriyle yarışıyorlardı.<br />

Açılan bu medreseler Osmanlılarda bilim ve düşünce hareketliliğini ve faaliyetlerini artırıyor,<br />

devletin her alanda büyük bir ilerleme ve gelişme kaydetmesini sağlıyordu. Kuruluş<br />

döneminin en önemli medreseleri aynı zamanda devletin de başkentliğini de yapmış olan<br />

İznik, Bursa ve <strong>Edirne</strong> medreseleri idi.<br />

Bu medreseler darü’l hadis, tıp, tabiiye, riyaziye ve diğer ilimlerin okutulduğu 6<br />

fakülteden ibaretti. Ayrıca sitenin hastane, imaret, tabhâne(mutfak), hamam da<br />

bulunmaktaydı. Sonraki yıllarda bunlara yenileri eklendi. II. Selim<br />

zamanında <strong>Edirne</strong>’de Selimiye, III Murat döneminde III. Murat<br />

Medresesi, III. Mehmet devrinde III. Mehmet Medreseleri inşâ<br />

edilerek yüzyıllarca bu böyle devam etmiştir. Bu medreselerde<br />

Davudî Kayseri, Molla Fenari, Kadizâde Rumî, Ali Kuşçu,<br />

Celaleddin Hızır, Zenbilli Ali Efendi, Gelenbevi İsmail, Mirim<br />

Çelebi, İbn-i Kemâl, Taşköprüzâde Ahmet, Meşhur Hekim Âhî<br />

Çelebi, Kınalızâde Ali, Kanuni’nin meşhur Şeyhülislamı Ebussuud<br />

Efendi gibi pek çok âlim yetişmiş ve yine bu medreselerde ders<br />

vermişlerdir.<br />

Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde <strong>Edirne</strong>’de on iki medresenin<br />

bulunduğunu belirtmiştir. Bu medreselerden Muradiye Medresesi,<br />

Yıldırım Medresesi’nin önde geldiğini belirtmiştir. Ahmed Badi Efendi’de “Rıyaz-ı Belde-i<br />

<strong>Edirne</strong>” isimli eserinde, <strong>Edirne</strong>’de 46 medresenin olduğundan söz etmiştir. Bu medreselerden<br />

günümüze ancak bir kaçı ulaşabildi. Var olanların da kurtulma sebebi büyük camiler ve<br />

külliye yanında var olmaları nedeniyle korunmuşlardır.<br />

Medreselerin vakfiyesi vardı. Bu vakfiye de medresenin çalışma sisteminden,<br />

çalışanların günlük yevmiyelerine varıncaya kadar her türlü bilgi yer alırdı. Ayrıca hoca ve<br />

talebelerin ihtiyaç ve masrafları da bu vakfiyelerden karşılanırdı.<br />

<strong>Edirne</strong>`nin ilk Tıp Fakültesi olarak “Medrese-i Etibba” adıyla tıp eğitimi verilmeye<br />

başlanmıştır.<br />

Evliya Çelebi'nin bu medrese için aktardığı bilgiler ise şunlardır:<br />

"Bâyezid Han Camii'nin dış büyük avlusu sağında irem bağı içinde bir şifa yurdu var.<br />

Başkaca, Medrese-i etibba ve odalarında talebeler vardır ki her biri daima Eflatun, Sokrat,<br />

Filbos, Aristotalis, Calinos, Fisagor tevhidinden bahseden hâzik, olgun tabiplerdir. <strong>İl</strong>im ikidir.<br />

Dinler ilmi, ikincisi beden ilmidir. Her biri bir fenne yönelip doktorluk ilminde kıymetli<br />

kitaplara itibar ederek ademoğullarının derdine deva eriştirmeye çabalarlar.” söylediklerinden<br />

anlayabiliyoruz.<br />

Evliya Çelebinin bu açık seçik ve ayrıntılı anlatışı karşısında bu medresenin, Çelebi’nin<br />

ziyaret tarihi olan 1652 (H.1063) yılında Medrese-i etibba, yani dârüşşifa ile birlikte<br />

döneminin "Tıp Fakültesi" olduğunu kabul etmek gerekir.


Medreselerinin önem sırası, müderrislerine verilen ücrete göre belirlenirdi. Bu dereceler<br />

20'den başlayıp 30,40,50,60,ve 60 üstü olarak değerlendirilirdi. Yazılır veya konuşulurken de<br />

20’li, 40’lı veya 60’lı gibi terimlerle anlatılırdı. Bu, aynı zamanda medrese için derece,<br />

müderris için rütbe ifadesi idi. <strong>Edirne</strong> Sultan II. Bayezid Medresesi vakfiyede paye<br />

bakımından 60 lı olmuştur. O zamanlar İstanbul-Ayasofya, Medine -III.Murat, Mercaniye -<br />

Bağdat, Şam-Süleyman Han ve Bursa - Çelebi Mehmet Medreseleri de 60’lılar arasında<br />

bulunuyordu. Bu değerlendirmeye göre <strong>Edirne</strong>’de bulunan Külliye Medresesi, devrinin<br />

önemli bir eğitim ünitesi sayılmaktadır.<br />

Bu medresede XVI. yüzyılda ders vermiş olan müderrisler ise şunlardır.:<br />

1- <strong>İl</strong>k müderris Şeyh lûtfullah zade Bahaüddin Efendi. 895 (1489)<br />

2- İbni Kemal 919 (1513)<br />

3- Şücâeddin <strong>İl</strong>yas Rûmî 923 (1517)<br />

4- Abdul Vâsi Efendi. 927 (1520)<br />

5- Kara Haydar Efendi. 925(1519)<br />

6- Halîlî Efendi.<br />

7- Muhyiddin Mehmet bin Hatip Kasım.<br />

8- Yakup bin Şeydi Ali Efendi 931 (1524)'den önce<br />

9- Pamuk Kadı: <strong>Edirne</strong>'de öldü. 939(1532)<br />

10-Muhaşşı Sinan Efendi. 945 (1538)<br />

11-Vâsî Alisi (Alâeddin Ali bin Salih) 944(1537)<br />

12-Celalzade Salih Efendi. 949 (1542<br />

13-Mehmet Bey (Muhyiddin Mehmet) Vefatı:950 (1543)<br />

14-Arapzade Abdulbâki Efendi:951 (1544)<br />

15-Taşköprülüzade Ahmet Efendi: 952(1545)<br />

16-Abdurrahman bin Şeydi Ali:952(1545-46)<br />

17-Baldırzade Abdurrahman Efendi :958(1551-52)<br />

18-Cafer Efendi. 957(1550)<br />

19-Kaf Ahmet Efendi. 955(1548-49)<br />

20-Karamanlı şeydi Mehmed Efendi. 962(1554)<br />

21-Abdulkerim Efendi. 971 (1563)<br />

22-Manav ivaz Efendi. 974(1566)<br />

23-Samsunluzâde Mehmet Efendi. 974 (1566-67)<br />

24-Hâcegîzâde Mustafa Efendi. 977(1569-70)<br />

25-Mahmut Bey. 979(1571-72)<br />

26-Kasapzâde Abdulkerim Efendi. 981(1573-74)<br />

27-Ayas Efendi 988(16 Kasım 1580)<br />

28-Küçük Mahmud Efendi 989(1581-82)<br />

29-Abdulhâmîd Efendi. 994(2 Şubat 1586)<br />

30-İbrahim bin Mustafa Efendi. 996 (1587)<br />

31-Adulkerim Efendi 988(1589-90)<br />

32- Kazancı kulu Sinaneddin Yusuf Efendi. 1004 (1595)<br />

33-Kavalahzâde abdulfettah Efendi. 1003(1594)<br />

34-Potur salih Efendi 1005 (1596)<br />

35-Baba Cafer Efendi. 1007(1598)<br />

Medrese-i Etibba’nın yanında Sultan II. Bayezid Külliyesi Darüşşifası da vardı. Yeni<br />

adıyla; Trakya Üniversitesi <strong>Edirne</strong> Sağlık Müzesi, yüzyıllar önce ruh hastalarının su ve müzik<br />

sesiyle tedavi edildiği sağlık ve eğitim kurumuydu. <strong>Edirne</strong> II. Bayezid Külliyesi, 2004 yılında<br />

"Avrupa'nın En İyi Müzesi" seçilerek, <strong>Edirne</strong> adını Avrupa'ya duyurdu.


Dârüşşifa, İslâm ve Türk Dünyasında pratiğe ve gözleme dayalı sağlık bilgileri veren,<br />

hastaları tedavi eden sağlık ve eğitim kurumlarına verilen adlardan biridir. Sultan II.Bayezit<br />

Dârüşşifası için halk arasında yaygın olarak söylendiği gibi yalnız akıl hastalarının tecrit ve<br />

tedavi edildiği bir yer değil, her türlü hastalığın tedavi edildiği bir merkez olduğunu<br />

vurgulamak gerekir.<br />

Dârüşşifalar, ortaçağ boyunca zaman zaman ve bölgeden bölgeye değişen "Dâr- üssıhha"<br />

"Dâr-ül afiye", "Dâr-ür raha", "Dâr-ütTıp", "Mâristan", "Bîmâristan", "Bîmarhâne",<br />

kervansaraylarda "tâbhane" adlarıyla da adlandırılmıştır.<br />

Bu kuruluşlara örnek olarak Osmanlı zamanında yapılmış 1399'da Bursa'da Yıldırım<br />

Bayezid, 1470'de İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet, 1488'de <strong>Edirne</strong>'de Sultan II.Bayezid,<br />

1550'de İstanbul'da Haseki Hurrem Sultan, 1556'da Süleymaniye, 1583'de Üsküdar'da<br />

Nurbânu Valide Sultan, 1591'de Manisa'da Yavuz Sultan Selim’in eşi ve Kanuni Sultan<br />

Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan ve son olarak 1617 yılında İstanbul'da Sultan II.Ahmet<br />

tarafından kurulan ve değişik adlarla anılan dârüşşifalar bu tür hizmet yapılarının en<br />

ünlülerindendir.<br />

Birer kamu sağlık hizmet birimi olan dârüşşifalar, temeli vakıflara dayanan halk ve<br />

hanedanın hayır kuruluşlarıdır. İslâm hukuku esaslarına göre düzenlenen vakıfnamelerinde,<br />

kuruluş amaçları, gelir kaynakları, kuruluşta çalışacak hekim ve diğer görevliler, çalışma<br />

şekilleri, gelirin dağıtılması ve kuruluşun yönetimi gibi konular en ince ayrıntılarına kadar<br />

anlatılır ve denetlenmesi de ayrıca gösterilirdi.<br />

Bu kurumlarda bir yandan hastaların tedavileri ile uğraşılırken, bir yandan da<br />

vakfiyelerdeki şartlara uygun olarak alınan çıraklar, usta hekimler yanında tıp eğitimi<br />

verilirdi.<br />

<strong>Edirne</strong>’deki o dönemde var olan ve bilinen diğer medreseler;<br />

1. Darül Hadis Medresesi (Merkez); <strong>Edirne</strong>’de Tunca Nehri kıyısında, demiryolu<br />

köprüsünün yanında bulunan Darül Hadis Medresesini Sultan III.Murat 1435’de<br />

yaptırmıştır. Sonraki yıllarda bu medreseye bir minare eklenerek camiye<br />

dönüştürülmüştür. Bu minare Balkan Savaşı sırasında, l913’de medresenin üç kubbesi ile<br />

birlikte yıkılmıştır. Medrese kesme taştan yapılmış, avlusunun ortasına da sonraki<br />

dönemlerde bir şadırvan eklenmiştir.


2. Selimiye Medresesi Darülkurra (Merkez);Mimar Sinan, Selimiye Camisi’nin etrafına<br />

iki medrese ile altına da bir çarşı yapmıştı. Selimiye yapı topluluğunun bir bölümünü<br />

oluşturan bu medrese kıble duvarının solunda bulunmaktadır. Mimar Sinan yapı<br />

topluluğunun avlusundaki bu yapıları camiyi gölgelememesi için gözden uzak tutmuştur.<br />

Bununla beraber son derece güzel bir işçiliği olan medrese kesme köfeki taşından kare<br />

planlı olarak yapılmıştır. Avludan dikdörtgen söveli bir kapıdan içerisine girilen medrese<br />

avlusunu çepeçevre bir revak çevirmektedir. Yuvarlak kemerlerin birbirine bağladığı<br />

sütunların iki yönünde medrese hücreleri sıralanmıştır. Girişin solunda ise kare planlı,<br />

üzeri kubbeli bir darülkurra yerleştirilmiştir. Burada üzeri kubbeli on iki hücre<br />

bulunmaktadır. Hücrelerin her birinin içerisinde ocaklar ve nişler bulunmaktadır.<br />

3. Darül Tedris Medresesi (Merkez) ;<strong>Edirne</strong> Selimiye Camisi’nin bir bölümünü oluşturan<br />

Darül Tedris Medresesi caminin arka avlusundadır. Sultan II.Selim tarafından cami ile<br />

birlikte Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Avludan gösterişli dikdörtgen söveli bir kapıdan<br />

medrese avlusuna girilmektedir. Kare planlı avlunun çevresinde yuvarlak sütunların<br />

birbirine bağlandığı revaklar ve bunların arkasında da avlunun iki yönüne on üç küçük<br />

medrese odası sıralanmıştır. Kare planlı bu hücrelerin üzerleri kubbelerle örtülüdür.<br />

Odaların içerisinde niş ve ocaklar bulunmaktadır. <strong>Edirne</strong> Müzesi kurulduğu sırada bu<br />

medreseden yararlanılmıştır. Günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi işlevini<br />

sürdürmektedir.<br />

4. Üç Şerefeli Saatli Medrese (Merkez);<strong>Edirne</strong>,<br />

Üç Şerefeli Cami’nin ve Peykler Medresesinin<br />

yanında bulunan Saatli Medrese Sultan II.Murat<br />

zamanında 1437-1447 yıllarında yapılmıştır.<br />

Avlulu medreseler gurubundan olan medresenin<br />

çevresinde medrese hücreleri sıralanmıştır.<br />

5. Yıldırım Medresesi (Merkez); Yıldırım<br />

Beyazıt’ın cami ile birlikte yaptırmış olduğu<br />

medrese XV.yüzyılın başlarına<br />

tarihlendirilmektedir. Medresenin plan düzeni<br />

daha geliştirilerek Bursa Yeşil Medresede<br />

uygulanmıştır. Giriş kapısından dikdörtgen planlı bir avluya girilmektedir. Bu avlunun<br />

çevresini üç yönlü kubbeli revaklar çevirmiştir. Yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan bu<br />

revakların arkasında tonozlu odalar yer almıştır. Girişin karşında kare planlı kubbeli<br />

dershane bir kemerle avluya açılmaktadır. Bu medrese de Selçuklu ve Beylikler Devri<br />

medreselerinin bir bakıma Osmanlı medrese mimarisine uyarlanışı olarak<br />

düşünülmektedir.<br />

6. Sultan II.Beyazıt Medresesi (Merkez); Sultan II.Beyazıt’ın (1447-1512) 1484-1488<br />

yıllarında Akkirman Savaşı’nın ganimetleri ile yaptırdığı Beyazıt Külliyesinin bir bölümü<br />

olan Sultan II.Beyazıt Tıp Medresesi <strong>Edirne</strong> Tunca Nehri yanındadır. Dikdörtgen planlı<br />

medresenin revaklı avlusunun çevresinde 18 oda, girişin karşısına gelen yerde de büyük<br />

kubbeli, dışarı taşkın bir dershanesi bulunmaktadır. Kesme taş yapılan medresenin<br />

duvarlarında tuğla frizler bulunmaktadır. İki uzun kenarda kubbe ile örtülü yedişer hücre<br />

bulunmaktadır. Medrese duvarları iki sıra halinde pencerelerle aydınlatılmıştır.<br />

Bunlardan<br />

alt sıradakiler dikdörtgen, üst sıradakiler de yuvarlak alçı şebekelidir.<br />

7. Sokollu Medresesi (Havsa); Sokollu Mehmet Paşa’nın oğlu Kasım Paşa’nın 1576-1577<br />

yılında yaptırdığı Sokollu Külliyesi cami, kervansaray, medrese, imaret, hamam, tekke,<br />

köprü ve arastadan meydana gelmiştir.<br />

Mimar Sinan yapısı olan bu yapı topluluğunun<br />

medresesi günümüze gelememiştir.


8. Peykler Medresesi; Saatli Medresenin yanındadır. Bu medreseye Peyki, diğer adla Çifte<br />

Medrese de derler. Çatısı taş kubbelidir. Peyk ise; padişah yanında bulunan hizmetli<br />

askerlere denmektedir. Selamlık olaylarında ve resmi günlerde, padişahın önünde iki<br />

taraflı sıra ile ve değişik giysileriyle giderlermiş. Bunların bir bölümüne de "solak"<br />

denmekteydi.<br />

9. Halebi Medresesi (Halebiye); Kazancılar Medresesi de derler. Vaktiyle yakınında<br />

kazancı çarşısı bulunduğu için bu isimle<br />

anılmıştır. İkinci Murat tarafından yaptırılan<br />

Halebi Medresesi hakkında, Badi Efendinin Ermenilerle Yahudiler arasında yaşanmış bir<br />

arsa çatışmasına ilişkin öyküsü vardır.<br />

10. Taşlık Medresesi; Medrese Ali Bey Mahallesi'ndedir ve Sadrazam Mahmut Paşanın oğlu<br />

Ali Bey tarafından yaptırılmış olup, çatısı ahşaptır.<br />

11. Sarucapaşa Medresesi (Eminiye); Sarıca Paşa mahallesinde, 1542 yılında vefat eden<br />

<strong>Edirne</strong> Şehremini Cafer Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Bu nedenle Eminiye adıyla da<br />

anılmakta idi. Çatısı ahşaptan olan bu medresenin 1813 yılında Mehmet Tahir Ağa<br />

tarafından restore edildiği bilinmektedir.<br />

12. Meydan Medresesi;Yeniçeri Meydanı<br />

denilen yerde olduğu için, sonradan Meydan<br />

Medresesi adıyla ünlenmiştir. Serraciye, İsmail Ağa veya İsmail Bey Medresesi olarak ta<br />

anılan bu medresenin<br />

çatısı ahşaptandı.<br />

13. İbrahim Paşa Medresesi; Fatih Sultan Mehmet'in vezirlerinden İbrahim Paşa tarafından<br />

yaptırılmıştı.<br />

14. Küçük Laleli Medresesi; Çuhalı Hacı (Astarcı Hacı) adlarıyla ünlenmiş Hacı <strong>İl</strong>yas<br />

tarafından daha sonraları <strong>Edirne</strong> eski müftüsü Hacı Mehmet<br />

Feyzinin öncülüğünde Ali<br />

Ağa adlı kişi tarafından yeniden yaptırılmıştı. 1878 Rus İstilası'nda yıkıldığında ise<br />

yaptırılması için Padişah fermanı çıkmıştı. Çatısı ahşaptandı.<br />

15. Beylerbeyi (Mirimiran) Medresesi; İkinci Murat<br />

devri simalarından Beylerbeyi Yusuf<br />

Paşa tarafından yapıldığı söylense de; Miri miran Sinan Paşa veya Abdullah Bey adlı<br />

hayır sahiplerinin bu yapılışta adları geçmekteydi.<br />

16. Topkapı Medresesi; Yakut Paşa tarafından yaptırılmış olup Topkapı hamamının<br />

yakınında bulunduğu için bu adı almıştı.<br />

17. Şeyhi Çelebi Medresesi; Şeyh Çelebi tarafından yaptırılmış olup, yapımı 1574'te<br />

bitmiştir.<br />

18. Hacı Alamüddin Medresesi; Aynı adlı kişi<br />

tarafından Saraçlar Çarşısı'nda, Saraçlar<br />

Cami sokağında yaptırılmıştı. 1878 tarihine kadar arsa halinde dururken, daha sonraları<br />

satılarak bir Musevi üstüne<br />

ev yaptırmıştı.<br />

19. Şeyh Şücaeddin Medresesi; Mütereddidin adı da verilen bu medrese aynı adı taşıyan<br />

mahallede yaptırılmıştı.<br />

20. Şah Melek Medresesi; Şah Melek Cami yanındaydı ve Molla Hüsrev "Dürer ve Gürer"<br />

ismindeki eserini bu medresede müderris iken telif etmişti.<br />

21. Kadı Fahrettin Medresesi;<br />

1468 yılında ölen ve Dar-ül Hadis Cami mihrabı önüne<br />

gömülen Molla Fahrettin Acemi tarafından yaptırılmıştı. <strong>Edirne</strong>'de ilk Rüştiye Okulu bu<br />

medresede açılmıştı.<br />

22. Ekmekçi Köylü Medresesi (Hüsamiye); Hüsamettin adında bir kişi tarafından<br />

yaptırılmış. Ancak 1746 (Bazı kitaplarda 1748) yılı büyük <strong>Edirne</strong> yangınında yanmış;<br />

daha sonra, 1818 yılında, Ekmekçi oğlu Ali Ağa tarafından, ahşap olarak yeniden<br />

yaptırılmış ve bu kişinin adı verilmişti. Saatli Medrese doğu tarafından bitişik olan ve<br />

bugün taşları bile yok olan medrese arsasında askeri bir garaj bulunmaktaydı.<br />

23. Bevvap Sinan Medresesi (Küçük Medrese); Bevvap Sinan tarafından<br />

yaptırılmıştır.


24. Ders-i am Medresesi; Kadı Seyit Mustafa Efendi tarafından yaptırılmış, 1746 yangınında<br />

yanmış, daha sonra Hacı Hasan tarafından yeniden yaptırılmıştır.<br />

25. Aziz Efendi (Yediyol Ağzı) Medresesi; Yediyol Ağzı'ndaki<br />

bu medrese Cumhuriyet<br />

döneminde yol yapımı nedeniyle yıkılmıştır.<br />

26. Seyfullah Medresesi; Küçük<br />

Pazar semtinde yaptırılmıştır.<br />

27. Kovacılar Medresesi; Fındık Fakih mahallesinde eşraftan Hacı Salih Bey tarafından<br />

1861 yılında yapılmıştır.<br />

28. Defterdar Medresesi; Defterdar Cami avlusunda, kalıpçı esnafından Hacı Ruşen Efendi<br />

tarafından yapılmış; Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yıkılmıştır.<br />

29. Necatiye Medresesi;<br />

Gazimihalbey mahallesinde 1856 tarihinde tamamlandığında adına<br />

Necatiye denmiştir. 1900 yılında Padişahın ikramına hazinenin katkıları girmiş ve tamir<br />

edilmiştir.<br />

30. Hayriye Medresesi (Hacı Ahmet Bey); Muradiye<br />

Küçük Pazar Sofu Bayezit<br />

Mahallesi'nde kurulmuş; daha sonra 1867 yılında Hacı Ahmet Bey tarafından<br />

bir<br />

değirmen ile ahır arsası üzerine yeniden yaptırılmıştır.<br />

31. Hacı Doğan Medresesi;<br />

Kaleiçi'nde Hacı Doğan adlı kişi tarafından yaptırılmıştır.<br />

32. Atik Ali Paşa Medresesi; II.Bayezid döneminde aynı adı<br />

taşıyan camii civarında<br />

yaptırılmıştır.<br />

33. Yakut Paşa Medresesi; II.Bayezid döneminde yaptırılmıştır.<br />

34. Emir Kadı Medresesi; Kaleiçi'nde Emir Kadı adında bir kişi tarafından yaptırılmıştır.<br />

35. Ali Kuşçu Medresesi; Meşhur Ali Kuşçu Fatih zamanında <strong>Edirne</strong>'ye gelmiş olacak ki bu<br />

medrese onun adına yapılmıştır. Kirişhane'de Ali Kuşçu denilen mahallede olduğu tahmin<br />

ediliyor.<br />

36. Arpa Emini Medresesi; Arpakervan Semtinde Eskiden arpa deposu olarak kullanılan bir<br />

kervansaray varmış. Medrese bu kervansarayın yanında kurulmuş ise de 1752 zelzelesinde<br />

yıkılmış ve bir daha onarılmamıştır.<br />

37. Mesudiye Medresesi; Bu medresenin Yeniimaret Semti’nde Mesudiye Cami civarında<br />

olduğu tahmin edilmektedir.<br />

38. Abdülvasi Medresesi; Badi Efendi bu medresenin Kaleiçi'nde olduğunu belirtmekte ve<br />

Dimetokalı Abdülvasi Medresesi ile karıştırılmaması gerektiğini söylemekteydi. Bu<br />

medrese 1698'de yapılmıştır.<br />

39. Eski<br />

Camii Medresesi; Eski Cami arkasında, şimdiki Vakıflar Bölge Binası'nın<br />

bulunduğu yerde Musa Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Diğer adı Camiardı Medresesi 'dir.<br />

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine yani 19. yüzyılda <strong>Edirne</strong>’de eğitim; eski<br />

ihtişamını ve kalitesini kaybetmeye başlamıştır. <strong>Edirne</strong>’nin Ruslar tarafından işgal edildiği<br />

Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında başlayan ve Balkan Savaşları ile zirveye ulaşan <strong>Edirne</strong>’nin<br />

kötü günleri, külliye gibi birçok yapının da sahipsiz kalmasına yol açmıştır. Evliya Çelebi'nin<br />

sözleriyle <strong>Edirne</strong> "<br />

Bir İslam Duvan" tarihinde birçok kez felaketle de tanıştı. Şenlikleriyle<br />

"Mutluluk Kapısı" olarak hatırlanan <strong>Edirne</strong>'nin yanına "Daima bağrı yanık olan <strong>Edirne</strong>'yi de<br />

koymak gerekir.”


19.Yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu genelinde Askeri Okulların arttırılması<br />

zorunluluğu duyulunca, <strong>Edirne</strong>'de yeni Askeri eğitim kurumları açıldı. <strong>Edirne</strong>'nin İkinci Ordu<br />

Merkezi olarak seçilmesinden sonra 1845'te bir Askeri İdadi açılması öngörüldü. Okulun<br />

Kurucuları, Babıali’den Tosun Bey ile Harbiye Mektebinden Yüzbaşı Ahmet Efendiydi. Daha<br />

sonra 1884'te Askeri İdadi'ye bağlı olarak Askeri Rüşti'ye kuruldu. 19.Yüzyılda <strong>Edirne</strong>'de<br />

Mülki Rüştiye'nin yanı sıra 1879'da Islahane adı ile açılan Erkek Sanat Okulu bulunmaktaydı.<br />

Bu okul, Ziraat Bölümü ve Sanatlar kolu olmak üzere, iki bölüme ayrılmıştır. Müşir Veysel<br />

Paşa tarafından Karaağaç Semti’nde hastane olarak yaptırılan binada, Balkan Savaşı’ndan<br />

önce Süvari Küçük Zabit Okulu faaliyet göstermiş, Balkan Savaşı’nda yine hastaneye<br />

çevrilmiştir.<br />

19 uncu yüzyılın sonlarına doğru <strong>Edirne</strong>’de ilk, orta ve yüksek dereceli eğitim yapan 47<br />

Medrese, 21 Türk <strong>İl</strong>kokulu, 12 Rum Cemaati Okulu, 5 Ermeni Cemaati Okulu, 2 Musevi<br />

Cemaati Okulu, 11 Bulgar Ortodoks Cemaati Okulu, 3 yabancı okul (İtalyan, Avusturya,<br />

Fransız) olmak üzere toplam 54 mahalle mektebi vardı. 1782'de Vali Kadri Paşa, 1880'de<br />

yayımlanan Rumeli Vilayeti Kanununun 214.maddesi uyarınca "Cemaat-ı İslamiye" örgütünü<br />

kurdu ve Mahalle Mekteplerinin yönetimini bu kuruluşlara bağlandı.<br />

1880 yılında <strong>Edirne</strong>’ye Vali olarak tayin edilen<br />

Mehmet Kadri Paşa’nın ömrünün sona erdiği 1884 yılına<br />

kadar <strong>Edirne</strong>’ye ve özellikle <strong>Edirne</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong>i’ne büyük<br />

hizmetleri olmuştur.<br />

Kadri Paşa’nın eğitim üzerinde çalıştığı ilk okul,<br />

“<strong>Edirne</strong> Sanat Mektebi” günümüzdeki adıyla <strong>Edirne</strong><br />

Anadolu Teknik Lise Teknik Lise ve Endüstri Meslek<br />

Lisesi’dir.<br />

<strong>Edirne</strong> Sanat Mektebi dışında, <strong>Edirne</strong> Lisesi’nin de<br />

temelleri Kadri Paşa tarafından atılmıştır.<br />

Kızların da eğitim görmesi gerektiğine inanan Kadri<br />

Paşa’nın İnas Rüştiyesi (Kız Ortaokulu)’ni eğitime<br />

açmıştır.


<strong>Edirne</strong> Erkek Öğretmen Okulu’nun kurulup eğitime başlaması yine onun çalışmaları<br />

sonucu gerçekleşmiştir.<br />

I.Dünya Savaşı sırasında, şehit çocuklarını okutmak için <strong>Edirne</strong>'de İttihat ve Terakki<br />

Dar'ül Eytam'ı açıldı. 1916'da ise Ermenilere ait bazı binalarda da Asım Bey Dar'ül Eytam'ı<br />

açıldı.<br />

Cumhuriyet sonrası yaşanan ekonomik sıkıntılar ve kültürel mirasa gereken önemin<br />

verilmemesi nedeni ile yıkılıp yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan tarihimizin bu önemli<br />

yapıların bir kısmı, 1984 yılında Trakya Üniversitesi’ne devredilmiş ve bir restorasyon süreci<br />

sonrasında, eğitim alanları olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1997 yılında müzeye<br />

dönüştürülen Sultan II.Bayezid Külliyesi’ nin darüşşifa bölümü, dünyanın en prestijli<br />

müzecilik ödüllerinden olan Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü’nü alarak önemli<br />

bir tanıtım fırsatı yakalamıştır.


Sultan II.Bayezid Külliyesi’ nde 500 yıl öncesinin bir “Osmanlı bimarhanesi”<br />

(bimar:hasta, hane:ev) canlandırılmıştır. Tedavide, dönemin hekimlik bilgilerinin yanı sıra<br />

müziğin, su sesinin, güzel kokuların ve meşguliyetin kullanıldığı bu mekanlar geçmişi zengin<br />

bir görsel anlatımla günümüze taşınmaktadır.<br />

Trakya Üniversitesi’nin bu önemli yapılara sahip çıkmasının altında, <strong>Edirne</strong>’nin<br />

yükseköğretim ve tıp tarihine sahip çıkması yatmaktadır. Çünkü 1488 yılında hizmete giren<br />

bu külliyenin medresesi, döneminin temel tıp bilimlerinin öğretildiği bir üniversite<br />

konumundayken, hastanesi ise bu öğrencilerin uygulama yaptıkları yerdi.<br />

Günümüzde de hem tıp eğitimi ve uygulaması veren Trakya Üniversitesi, bundan beş<br />

yüz yıl öncesinin eğitim ve uygulama anlayışını da günümüzde yaşatarak tarihe karşı olan<br />

sorumluluğunu da ortaya koymaktadır.<br />

Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber <strong>Edirne</strong>'de eğitim kurumları da hızlı bir gelişme<br />

göstermiş, son yıllarda <strong>Edirne</strong>, eğitimde gelişmişlik düzeyi açısından Türkiye'nin önde gelen<br />

kentleri arasına girmiştir. <strong>Edirne</strong>'de okur-yazar oranı Cumhuriyet Dönemi boyunca hep<br />

Türkiye genelinin üzerinde olmuştur. Son yıllarda gerçekleştirilen kurslarla okur-yazarlık<br />

oranı % 99'a ulaşmıştır.


<strong>İl</strong>imiz dahilindeki okul, öğretmen, öğrenci ve derslik durumu aşağıdadır.<br />

OKUL TÜRÜ Okul sayısı<br />

Öğretmen<br />

sayısı<br />

Öğrenci<br />

sayısı<br />

Derslik sayısı<br />

ANA OKULU 5 28 582 27<br />

ANA SINIFI<br />

<strong>İl</strong>köğretim 119 109 2.395 140<br />

Özel 2 5 52 4<br />

KML<br />

Bünyesinde<br />

5 7 162 9<br />

İLKÖĞRETİM Genel 145 2.038 37.944 1.853<br />

Özel 3 97 836 71<br />

ORTA ÖĞRETİM Genel lise 20 572 7.818 370<br />

TOPLAM<br />

Mesleki lise 20 638 9.039 296<br />

Özel 4 73 336 29<br />

200 3.580 59.240 2.653<br />

<strong>Eğitim</strong> kurumlarımızda 2008-2009 eğitim öğretim yılı itibariyle 3.580 öğretmen, 59.240<br />

öğrenci mevcuttur. <strong>İl</strong>köğretimde 1.924, ortaöğretimde 695 derslik mevcuttur.<br />

Okul Öncesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı 18’dir. 4-5 yaşa göre Okullaşma<br />

oranı %6 , 6 yaşa göre Okul Öncesi Okullaşma oranı %68, 4-5-6 yaşa göre Okullaşma oranı<br />

%28’ dir.<br />

<strong>İl</strong>köğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 20’dir. <strong>İl</strong>köğretimde Okullaşma oranı<br />

%100’ dür<br />

Ortaöğretimde derslik başına düşen<br />

öğrenci sayısı 25’dir. 31/12/2007 TUİK<br />

verilerine göre Ortaöğretimde<br />

Okullaşma oranı %77’dir. (Genel<br />

Liseler Okullaşma Oranı % 47, Meslek<br />

Liseleri % 53)<br />

Özel eğitim gerektiren çocuklara<br />

yönelik 6 Özel <strong>Eğitim</strong> Okulumuzda 348<br />

öğrenci, 81 öğretmen ve 50 derslik<br />

bulunmaktadır.<br />

Yaygın eğitim çalışmaları 9 Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezinde mevcut 3 Müdür , 5 Müdür Vekili,<br />

7 Müdür Yardımcısı 4 Öğretmen, 9 Kadrolu Usta Öğretici tarafından yürütülmektedir. 5 Halk<br />

<strong>Eğitim</strong> Merkezi kendi, 4’ü geçici binalarda faaliyet göstermektedir. 2008-2009 <strong>Eğitim</strong><br />

Öğretim yılında açılan 257 kursta, 5.599 kursiyer faaliyetlere katılmış, bu kursiyerlerden 427<br />

kursiyer belge almaya hak kazanmıştır.


<strong>İl</strong>imizde mevcut 3 Mesleki <strong>Eğitim</strong><br />

Merkezinde 3 Müdür, 1 Müdür Baş<br />

Yardımcısı, 5 Müdür Yardımcısı ve 23<br />

Öğretmen tarafından 291 Çırak, 416<br />

Kalfa ve 81 İş Pedagojisi olmak üzere<br />

toplam 1.070 kişi eğitim görmüştür.<br />

Merkezi sınavlarda başarı durumumuz; OKS’de; ilköğretim okulları OKS’de son yedi<br />

yıldır ülke genelinde başarılı ilk 5 il arasında yerini almaktadır.<br />

2002 yılında her iki alanda Türkiye beşincisi,<br />

2003 yılında hem Türkçe-Matematik ve hem de Matematik-Fen alanlarında Türkiye<br />

birincisi,<br />

2004 yılında Türkçe Matematik de Türkiye 1 incisi, Matematik-Fende ise Türkiye<br />

ikincisi,<br />

2005 yılında hem Türkçe-Matematik ve hem de Matematik-Fen Türkiye birincisi,<br />

2006 yılında Türkçe-Matematik ve Matematik-Fen olmak üzere her iki alanda da<br />

Türkiye birincisi,<br />

2007 yılında TM ‘de 263,196 puan ile Türkiye BEŞİNCİSİ ve MF’de 258,192 puan ile<br />

Türkiye İKİNCİSİ,<br />

2008 yılı OKS’de ise son kez defa yapılan OKS’de TM ‘de 289,549 puan ile ve MF’de<br />

281,807 puan ile her iki alanda da Türkiye ÜÇÜNCÜSÜ olarak başarımızı devam ettirdik.<br />

ÖSS-2008 Öğrenci Seçme Sınavı’nda ise ham puanlar sıralamasında;<br />

SÖZELDE 203,250 puan ile Türkiye 23 üncüsü,<br />

EŞİT AĞIRLIKTA 195,041 puan ile 29 uncu ve<br />

SAYISALDA 172,712 puan ile 37 inci olmuştur.<br />

Geçen yıl(2007) ise SÖZELDE 194,706 puan ile Türkiye 25. si,<br />

SAYISALDA 169,676 puan ileTürkiye 31. si,<br />

EŞİT AĞIRLIKTA ise 186,155 puan alarak Türkiye 33. sü olmuştur.<br />

Öğrencilerimizin bu yıl almış olduğu ham puanlarına göre 2008 ÖSS sıralaması, önceki<br />

yıllara göre kıyaslandığında; puan ve başarı sırasının daha yüksek olduğunu görülmektedir.<br />

ÖSS’deki başarımız; eski sınav sisteminde OKS, yeni sınav sisteminde SBS’de<br />

Türkiye’nin en başarılı illerinin başında gelmesine rağmen ÖSS’de aynı başarı seviyesine<br />

ulaşamamasının en önemli nedeni, Ortaöğretime geçiş sınavlarında başarılı olan yaklaşık 500<br />

öğrencimiz her yıl il dışındaki, özellikle İstanbul’daki en iyi Liseleri kazandıkları için il dışına<br />

gitmektedirler. OKS(SBS) deki başarımız, ÖSS başarımızı yükseltmede dezavantajlı duruma<br />

düşürmektedir.


Ancak; öğrencilerimizin almış oldukları puanlara göre %19,19’u Lisans (4 yıllık<br />

programlar) düzeyinde yüksek öğretim programına yerleşerek Türkiye DÖRDÜNCÜSÜ,<br />

toplamda %57,02’si herhangi bir yüksek öğretim programına yerleşerek Türkiye ALTINCISI<br />

oldular.<br />

Son yedi yılda kıyaslandığında iller arası sıralamada <strong>İl</strong>imiz; ilköğretimde Ortaöğretim<br />

Kurumları Sınavında (OKS) başarıyı en üst düzeyde yakalamış ve adeta başarısını tescillemiş,<br />

Öğrenci Seçme Sınavlarında (ÖSS) ise her geçen yıl artan bir ivme ile özellikle yüksek<br />

öğretime yerleştirmede başarılı iller arasında yer almaktadır.<br />

<strong>Eğitim</strong>de eskiden olduğu gibi dünü <strong>bugüne</strong> taşımak kadar; bugünü geleceğe aktarmak<br />

gayretindeyiz.<br />

Sonuç olarak; şairlerin dizelerine anlam katmış, kitaplara konu olmuş, Osmanlı<br />

saltanatına ev sahipliği yapmış eski başkent <strong>Edirne</strong>, bugün 3 imparatorluğun izlerini taşıyan<br />

eşsiz tarih mirasının yanı sıra, kendine özgü doğal, kültürel ve tarihi zenginlikleriyle, bir<br />

şehirden daha fazlasını umut eden ziyaretçilerine unutulmaz izlenimler bırakıyor. Sizlerden<br />

Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyaya nasıl medeniyet kaynağı olduğunu hissederek ve idrak<br />

ederek bahşetmeyi bekliyor...<br />

Fikret MERTER<br />

Şube Müdürü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!