Erkek Egemenliğinin Tarihsel Kökenleri - devrim yolunda KURTULUŞ
Erkek Egemenliğinin Tarihsel Kökenleri - devrim yolunda KURTULUŞ
Erkek Egemenliğinin Tarihsel Kökenleri - devrim yolunda KURTULUŞ
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
dosya<br />
kadýnlarýn<br />
kurtuluþu<br />
<strong>Erkek</strong><br />
Egemenliðin<br />
<strong>Tarihsel</strong> <strong>Kökenleri</strong><br />
Ekin Bodur<br />
23<br />
<strong>Erkek</strong> egemenliðinin öncesiz ve sonrasýz,<br />
evrensel bir kanun olmadýðý<br />
ve tarihte soyun kadýnlar üzerinden<br />
belirlendiði, kadýnlarýn toplumda belirleyici<br />
bir rol oynadýðý eþitlikçi dönemlerin de<br />
yaþandýðý bugün artýk tartýþmasýz bir þekilde<br />
kabul görüyor. <strong>Erkek</strong> egemenliði/patriyarka<br />
da, týpký özel mülkiyet, sýnýflý<br />
toplumlar ve devlet gibi ve tabii ki onlarla<br />
organik bir bütünsellik içinde tarihin bir<br />
döneminde ortaya çýkmýþ, kadýnlarýn emeklerinin,<br />
bedenlerinin ve kimliklerinin<br />
erkekler tarafýndan denetlenmesinin ideolojisi<br />
olarak günümüze kadar maalesef<br />
gelmiþtir. Bu tarihsel patriyarkanýn geriye<br />
doðru izini sürmek de ancak tarihin derinliklerinde<br />
uzun bir yolculuða çýkarak ve<br />
kadýnlarýn özgül tarihini de ayrýca bilince<br />
çýkarmaya çalýþarak mümkün.<br />
Fakat yine de bu dönemler üzerine<br />
detaylý bir çalýþma yapmak bir dizi sorunu<br />
beraberinde getiriyor. Öncelikle, henüz<br />
yazýlý belgelerin bulunmadýðý ilk anasoylu<br />
toplumlar hakkýnda bilebildiklerimiz daha<br />
çok arkeolojik bulgulardan yapýlan<br />
çýkarsamalara ve varsayýmlara dayanýyor.<br />
Bu varsayýmlar ise çoðunlukla Amerika,<br />
Afrika ve Avustralya yerli halklarý arasýnda<br />
yapýlan antropolojik çalýþmalar tarafýndan<br />
destekleniyor. Ancak sorun þu ki, mevcut<br />
ilkel komünal özellikleri gösteren toplum-
lar her ne kadar bundan binlerce yýl önceki bir<br />
gerçekliðe ýþýk tutsalar da, onun birebir kopyasý<br />
deðiller. Hem diðer kültürlerle bir biçimiyle<br />
temas etmiþ olmalarýnýn getirdiði farklýlaþmalar,<br />
hem de aradan geçen binlerce yýl boyunca<br />
yaþanan süreçler böyle bir özdeþleþmeyi<br />
olanaksýz kýlýyor. Ýkinci olarak, tek ve mutlak<br />
bir "ilkel toplum"dan bahsetmek mümkün deðil.<br />
Kabaca bu baþlýk altýnda tarif edilen toplumlarý<br />
da dönemlerine göre ve anasoylu, anayerli,<br />
babayerli, ataerkil gibi özelliklerine göre de<br />
ayrýþtýrarak incelemek gerekir ki bu tarihsel<br />
süreçlerin evrimi ve dönüþüm dinamikleri de<br />
ortaya çýkarýlabilsin. Üçüncü olarak, asla gözden<br />
kaçýrýlmamasý gereken bir nokta da toplumlarýn<br />
tarih boyunca doðrusal bir evrim þemasý<br />
izleyerek ilerlemedikleridir. "Ýlkel-komünal,<br />
köleci, feodal, kapitalist" þeklinde giden þablon<br />
bu anlamda eksik ve kusurludur.<br />
Her þeyden önce tüm bu süreçler kendi<br />
içlerinde de binlerce yýla yayýlmýþtýr ve bir<br />
toplumdan baþka bir topluma geçiþte birçok ara<br />
aþamaya rastlamak mümkündür. Ayrýca, bahsi<br />
geçen süreçlerin hepsi tüm toplumlarda<br />
kesinkes yaþanmýþ deðildir ve birçoðunda diðer<br />
toplumlarla kurulan karþýlýklý iliþkiler sonucunda<br />
farklýlýklar göstermiþtir. Pekâlâ, tarihte henüz<br />
devlet aþamasýna geçmemiþ sýnýflý, köleci<br />
toplumlar olabildiði gibi, bugün hala dünyanýn<br />
çeþitli yerlerinde toplayýcýlýk ekonomisiyle<br />
yaþayan toplumlar da mevcuttur. Dolayýsýyla<br />
her bir toplumsal aþamayý olmuþ bitmiþ süreçler<br />
gibi deðerlendirmekten kaçýnmak gerekir.<br />
Son olarak, ilkel toplumlarý tanýmlamak için<br />
antropologlar tarafýndan kullanýlan terminolojiye<br />
de temkinli yaklaþmak gerekir. Kan baðý,<br />
aile, evlilik, ev gibi günümüzdeki kullanýmlarý<br />
büyük ölçüde farklý þeyleri tanýmlayan kavramlar<br />
çoðu zaman okuyucu için yanýltýcý olabilmektedir.<br />
Örneðin, ilkel komünde evlilik<br />
iliþkileri ortaya çýktýðýnda bile bugünkü gibi<br />
kurumsallaþmýþ, mutlaklaþmýþ bir iliþki biçiminden<br />
bahsetmek mümkün deðildir. Özellikle<br />
toplumsal tabakalaþmanýn ortaya çýkýþýndan<br />
önceki dönemde birçok toplumda, evlilik iliþkisi,<br />
kadýn cinselliðinin tek bir erkeðin tekelinde<br />
olmasý gerektiði anlamýna gelmemekteydi.<br />
Evlilik cinsel iliþkileri denetleyen bir kurum<br />
olarak ortaya çýkmamýþtýr ve daha çok toplumsal<br />
bir birimdir. Ayný þekilde toplumsal iliþkilerin<br />
"kan baðýna" dayalý olduðunu söylerken<br />
de bugünkü genetik bilimi çerçevesinde düþünmemek<br />
gerekir. Akrabalýk temelinde örgütlen-<br />
Kurtuluþ<br />
24<br />
miþ anasoylu bir aþirette aralarýnda akraba<br />
sayýlan birçok kiþi arasýnda bugünkü anlamda<br />
bir kan baðý yoktur; ayný þekilde, aralarýnda<br />
baba tarafýndan kan baðý bulunan birçok kiþi de<br />
soy ana üzerinden belirlendiði için akraba kabul<br />
edilmez.<br />
Bu hatýrlatmalar tek baþýna kadýnýn evrimi<br />
konusunda bir açýlým yapmýyor gibi gözükse<br />
de, aslýnda kadýn cinsinin sistematik olarak<br />
ikincil bir role itildiði toplumsal dinamikleri<br />
analiz etmek için gereken ve tarihteki boþluklarý<br />
güncel önyargý ya da varsayýmlarla amacýný<br />
aþacak bir þekilde yorumlamaya karþý bir temkini<br />
göstermektedir. Yine de, tarih her ne kadar<br />
karmaþýk süreçlerin iç içe geçtiði ve doðrusal<br />
bir þemaya oturmayan bir tabloyu ortaya<br />
çýkarsa da, kesin olan bir þey vardýr ki, eþitlikçi,<br />
anasoylu dönemler yaþanmýþtýr ve bu dönemlerin<br />
geliþiminin incelenmesi, tarih öncesi<br />
çaðlarda erkek egemenliðinin yükseliþini açýklayabilecek<br />
bir perspektif sunmaktadýr. Bu<br />
yazýnýn amacý da, bu çerçevede, geçmiþ dönemleri<br />
yeniden inþa etmeye çalýþmak deðil, bir<br />
cins olarak kadýnlarýn ezilmesinin tarihsel<br />
kökenlerini ortaya çýkarabilmek. Yazý; ilk baþta<br />
eþitlikçi bir toplum yapýsý gösteren komünden<br />
neden ve nasýl hiyerarþik, ataerkil bir toplum<br />
çýktýðýný, neden kadýnlarýn deðil de erkeklerin<br />
"egemen" olduðunu ve neden bu toplumun<br />
diðerleri üzerinde hâkim olma eðiliminde<br />
olduðunu açýklamayý hedefliyor.<br />
Ýnsanýn Toplumsallaþmasý ve<br />
Ýlk Ýþbölümü<br />
Ýnsanýn öyküsü Gordon Childe'a göre<br />
günümüzden 250.000-500.000 yýl kadar önce,<br />
doðada bulduðunu tüketerek baþlamýþtýr.<br />
Morgan'ýn "yabanýllýk dönemi" olarak<br />
adlandýrdýðý bu evrenin baþlangýcýna paleolitik<br />
çað da denmektedir. Bugün hala Afrika ve<br />
Avustralya'nýn bazý bölgelerinde süren bu dönemin<br />
belirgin özelliði, geçim kaynaðýnýn<br />
toplayýcýlýk ve avcýlýk olmasýdýr.<br />
Ýnsan bir sürü hayvanýdýr. Özellikle de insan<br />
yavrusunun bebeklik süresinin diðer hayvanlara<br />
göre oldukça uzun oluþu, bir toplumsal grubun<br />
bebekler büyüyünceye kadar bir arada<br />
kalmasýný gerektirmiþtir. Briffault'ya göre, insan<br />
türünde baðýmlý bebeklik süresinin uzun olmasý,<br />
ana ve bebekler arasýnda uzun süreli bir iliþkiyi<br />
olanaklý kýlmýþ, bu da toplumsallaþmanýn yolunu<br />
açmýþtýr. Yavrunun büyüme süreci içinde,<br />
kümeye yeni üyeler katýlmasýyla, topluluk
geniþlemiþ ve iliþki sürekli bir hal almýþtýr. Bu<br />
görüþe göre, "analar", yani kadýnlar, ana<br />
bakýmýnda oynadýklarý rolle toplumsallaþma ve<br />
kültüre yol açan süreci baþlatmýþtýr. Tamamen<br />
varsayýma dayalý olan bu görüþ, insansý maymunlar<br />
üzerinde yapýlan gözlemlere dayanmaktadýr<br />
ve akla yatkýn olmakla birlikte kesinlikten<br />
yoksundur.<br />
Kesin olan bir þey varsa, o da ilk insan<br />
topluluklarýnýn, hayatta kalabilmek için birlikte<br />
davranan, paylaþým ve iþbirliðine dayalý gevþek<br />
bir örgütlenme ve esnek bir iþbölümüne sahip<br />
küçük gruplar olduklarýdýr. Liebowitz'e göre, av<br />
tekniklerinin geliþmesi, avlanma ve toplayýcýlýk<br />
arasýnda cinsiyete dayalý bir iþbölümünün yolunu<br />
açmýþtýr. Engels'in, "Ýlk iþbölümü, erkekle<br />
kadýn arasýnda, döl verme bakýmýndan yapýlan<br />
iþbölümüdür," tespiti, eksik olmakla birlikte<br />
aslýnda doðru yöndedir. Eksik tarafý, üremede<br />
erkeðin iþlevinin henüz keþfedilmediði toplumlarda,<br />
kadýn ve erkek arasýndaki farklýlaþmaya<br />
bir "iþbölümü" demesidir. Fakat kadýnýn doðurganlýðý<br />
gerçekten de iþbölümünü belirlemiþtir.<br />
Av tekniklerinin geliþmesiyle, kuþatma yoluyla<br />
avlanmalar yerini uzun süren takiplere býrakmýþtýr.<br />
Bu takipleri erkeklerin yapmasý ise<br />
toplumsal bir kolaylýk olarak tercih edilmiþtir.<br />
Hamilelerin veya emzirme süresi dört yaþýna<br />
kadar sürebilen çocuklu kadýnlarýn bu maceraya<br />
atýlmasý topluluk için gereksiz bir riskti. Yaþam<br />
süresinin bugünküne göre oldukça kýsa olduðu<br />
ve doðum kontrol yöntemlerinin olmadýðý ilk<br />
topluluklarda, çoðu kadýnýn bu iki kategoriden<br />
birine gireceði de açýktýr.<br />
Genellikle, cinsiyete dayalý ilk iþbölümünde<br />
avcýlarýn erkeklerden oluþmasý fiziksel üstünlük,<br />
saldýrgan erkek doðasý, testosteron hormonu<br />
etkisi gibi biyolojik bir temele baðlanmýþtýr.<br />
Ancak ilk toplumlarda erkeklerin fiziksel<br />
olarak daha üstün olduðunu gösteren bir veri<br />
yoktur. Kadýnlarýn yaptýklarý iþler de en az<br />
avcýlýk kadar fiziksel güç gerektiriyordu. Kimi<br />
toplumlarda, kadýnlar da erkeklerin av seferleri<br />
gibi uzun süreli toplayýcýlýk seferlerine çýkarlar,<br />
kimilerinde yerleþim yerlerinin yapýmý ve bir<br />
yerden baþka bir yere taþýnmasý gibi zahmetli<br />
iþler kadýnlara aittir. Diðer taraftan, toplayýcý<br />
toplumlar arasýnda yapýlan çalýþmalar, avcýlýðýn<br />
saldýrgan bir eylem olarak görülmediðini ortaya<br />
çýkarmýþtýr. Topluluk içinde ise kadýnlar da en<br />
az erkekler kadar saldýrgan olabilmektedir,<br />
ancak çýkan tartýþmalar çok nadiren avcýlýkta<br />
kullanýlan silahlarla çözüme baðlanýr.<br />
Kurtuluþ<br />
25<br />
Dolayýsýyla saldýrganlýk ve av arasýnda kayda<br />
deðer bir iliþkiye rastlanmamýþtýr. Buna ek<br />
olarak, birçok toplulukta anne olmayan kadýnlar<br />
da av seferlerinde erkeklere eþlik eder. Daha da<br />
ilginci, bazý toplumlarda avcýlýðýn yaný sýra<br />
savaþma iþlerini de üstlenen kadýn gruplarý<br />
bulunmaktadýr, fakat bu kadýnlarýn da yine<br />
grubun bir parçasý olabilmeleri için çocuk<br />
sahibi olmaya niyetli olmadýklarýný göstermeleri<br />
beklenir.<br />
<strong>Erkek</strong> ve kadýna atfedilen görevler toplumlarda<br />
büyük bir çeþitlilik göstermekle birlikte,<br />
genel bir eðilim yine de güçlüdür: Kadýnlar eve<br />
daha yakýn, geçimlik iþlerle uðraþýrken, erkekler<br />
beklenmedik ve sürekliliði olmayan uzun<br />
mesafeli iþleri yürütürler. Kýsacasý, ilk iþbölümü<br />
kadýn ve erkek arasýnda yiyecek saðlamaya<br />
yönelik yapýlan iþbölümüdür, denebilir. Fakat<br />
daha geniþ anlamda ilk iþbölümü, kadýnýn ev ve<br />
civarýndaki üretimle, erkeðin ise dýþarý ile iliþkilendirildiði<br />
bir iþbölümü olmuþtur. Bunun salt<br />
yiyecek temininden farký, özellikle sonraki<br />
dönemlerde erkeðin, savaþ, ticaret ve kabileler<br />
arasý iliþkiler gibi iþleri de yürütmesi olmuþtur.<br />
Bu ilk iþbölümünün cinsiyete dayalý olmasý,<br />
birçok araþtýrmacýnýn kadýn ezilmiþliðinin<br />
kökenlerini doðurganlýkta aramasýna yol<br />
açmýþtýr. Ancak, tek baþýna iþbölümünün herhangi<br />
bir cinsiyet eþitsizliðine yol açtýðýný<br />
söylemek mümkün deðildir. Doðurganlýk, yalnýzca<br />
iþbölümünü belirlemektedir, eþitsizliði<br />
deðil. Tersine, av etkinlikleri büyük ölçüde rastlantýsal<br />
olduðundan erkekler çoðu zaman eve<br />
eli boþ dönebiliyordu. Kadýn etkinlikleri ise,<br />
hem toplayýcýlýk olarak topluluðun devamlýlýðýný<br />
saðlayan temel geçim kaynaðýydý, hem<br />
de erkeklerin getirdiði av ürünlerinin kullanýlabilir<br />
hale getirilmesi için gerekliydi. Bu yüzden<br />
de, kadýn emeði yaþamýn üretimi ve yenidenüretimini<br />
saðlayan temel faktör olduðundan<br />
genel olarak toplumlarda büyük bir saygýnlýða<br />
sahipti. Tekrar etmek gerekir ki, cinsiyete dayalý<br />
iþbölümü yalnýzca toplumsal bir kolaylýktýr.<br />
Bu toplumsal kolaylýðýn cinsiyet eþitsizliðine<br />
yol açabilmesi için ise baþka bir takým dinamiklerin<br />
devreye girmesi gerekmiþtir.<br />
Kadýnlarýn Emek Tarihi<br />
Evelyn Reed, Kadýnýn Evrimi adlý kitabýna<br />
þu cümle ile baþlar: "Ýnsan türünün yarýsýnýn -<br />
kadýn cinsinin- ilk tarihi, büyük ölçüde gözden<br />
ýrak tutulmuþ, gizli býrakýlmýþtýr." Kuþkusuz bu<br />
bir tesadüf deðil. Tarih yazan egemenler, kendi
iktidarlarýný perçinleyecek þekilde, yaþamýn<br />
gerçek üreticileri olan tüm ezilenleri tarihin<br />
etken süreçlerinden dýþlayarak bir görünmezlik<br />
perdesinin ardýna hapsetmiþtir. Kadýnlar da bir<br />
cins olarak bundan fazlasýyla nasibini almýþtýr.<br />
Özellikle de, ilkel komünal toplumlardaki<br />
kadýnlarýn emek tarihleri, bu emeðin "ev iþi"<br />
olarak tanýmlanmasýyla çarpýtýlmýþtýr. Çünkü bu<br />
tanýmlama ilkel kadýnýn, bugünkü ev kadýný gibi<br />
emeðinin görünmez nitelik taþýdýðý ve kadýnlarýn<br />
toplumsal üretimin dýþýnda olduðu þeklindeki<br />
erkek egemen izlenimi yaratmaktadýr.<br />
Bunu besleyecek þekilde, ilkel yaþama dair<br />
betimlemelerde de baþrolün erkeðe verildiðini<br />
görürüz. Bilinçlerimizi biraz kazýyacak olursak,<br />
görürüz ki, Âdem bir tarafa, bilinen en eski<br />
insan ne Java, ne Neandartaldir: bilinen en eski<br />
insan "maðara adamý"dýr. Göðsünü yumruklayýp<br />
naralar atarak erkekliðini gösteren bu maðara<br />
adamý, kadýnýný da saçlarýndan tutup yerlerde<br />
sürükleyerek egemenliðini ispatlar.<br />
Daha bilimsel örneklerde bile kadýn etkinlikleri<br />
yok sayýlmýþ, deðersizleþtirilmiþtir. Bunun<br />
baþlýca sebebi, yemek üretimi, yakacak toplanmasý,<br />
dokuma, çocuk bakýmý gibi iþlerin kadýnlar<br />
tarafýndan ev içinde yapýldýðý sürece kapitalizmde<br />
"kadýnýn görünmeyen emeði" kapsamýnda<br />
üretim süreçlerinin dýþýnda býrakýlmýþ olmasý<br />
ve tam da bu yüzden yok sayýlmasýdýr. Fakat<br />
kadýnlarýn emek tarihleri de gösteriyor ki, bu<br />
evrensel bir kanun deðil, tarihsel bir süreçtir.<br />
Tarihin ilk dönemlerinde, ilkel-komünal<br />
toplumda baþka bir gerçekliðin söz konusu<br />
olduðu bugün bilinmektedir. Bu çalýþma da, bilinmekle<br />
birlikte fazlaca dillendirilmeyen bu<br />
kadýn emeðini görünür kýlmaya çalýþacak.<br />
Ýlkel-komünal toplayýcýlýk ekonomisinde<br />
kadýn emeði her þeyden önce toplumsal üretimi<br />
belirleyen emektir. Toplayýcýlýk tüm toplumun<br />
temel geçim kaynaðýdýr. Ýnsanlýk tarihi içinde<br />
yüz binlerce yýl süren avcýlýk toplayýcýlýk dönemi<br />
ve tarýma geçiþ sürecinde yaþanan küçük<br />
bahçe tarýmý evresi boyunca bazý istisnalar<br />
dýþýnda en güvenilir yiyecek kaynaðý hayvanlar<br />
deðil, sebzeler olmuþtur. Cinsiyete dayalý<br />
iþbölümü ile toplayýcýlýkta uzmanlaþan kadýnlar,<br />
buðday ve arpanýn atasý olan yabani otlarýn<br />
tohumlarýný da toplamýþ ve toplumsal geliþmenin<br />
bir aþamasýnda bilinçli bir ekim yaparak<br />
insanýn besin üretimine geçtiði neolitik <strong>devrim</strong>i<br />
de baþlatmýþlardýr. Bu anlamda, ilk çiftçiler<br />
kadýnlardýr. Yiyecek üretim sürecinde, unu<br />
öðütenler ve ilk mayalamayý yapanlar kadýn-<br />
Kurtuluþ<br />
26<br />
lardýr. Yine bu yiyecekleri muhafaza etmek için<br />
ilk gereçleri yaratanlar kadýnlardýr. Ýlk çanak<br />
yapýmcýlarý ve ilk süsleme sanatçýlarý kadýndýr.<br />
Tarihe dair baþka bir çarpýtma da kadýnlarýn<br />
elleriyle yaptýklarý iþlerin "el sanatý" olarak<br />
tanýmlanmasýdýr. Oysa makinelerden önce bütün<br />
üretim elle yapýlmaktaydý. Çömlekçilik gibi<br />
elde yapýlan eþyalar bir bütün olarak kamusal<br />
uðraþlardý. Ayrýca, A.M. Hocart, Ýnsanýn<br />
Geliþmesi adlý kitabýnda "zanaatçýnýn belli baþlý<br />
malzemesinin aðaç olduðu düþünülürse, ateþin<br />
bu çalýþmalar sýrasýnda ortaya çýkmasý kaçýnýlmazdýr"<br />
demektedir. Ateþin de yine kadýnlarýn<br />
bu emek etkinliði sýrasýnda bulunmuþ olmasý<br />
büyük bir olasýlýktýr.<br />
Briffault'un aktardýðýna göre tarihteki ilk<br />
hekimler de kadýndýr. "Kadýnlarýn topraðý<br />
iþlemesi yönündeki etkinlikleri onlarýn bitkibilim<br />
konusunda uzmanlaþmalarýna da yol açtý.<br />
Otlardaki maddeleri ilk onlar tanýdý, dolayýsýyla<br />
ilk hekimler onlardý." Tüm eliþi dokuma zincirinin<br />
baþlangýç noktasý sayýlan halatý ilk yapan<br />
kadýnlardýr. Halattan örme tekniðiyle önce<br />
sepeti geliþtiren ve sonra bez dokuyanlar yine<br />
kadýnlardýr. Diðer yandan erkek avcýlarýn<br />
getirdiði hayvanlarýn derisini ayýran ve tabaklayan<br />
kadýnlardý. Yine Briffault'ya göre yiyeceði<br />
ilk saklayanlar olarak ilk kilerleri yapanlar ve<br />
deriyi tabaklayarak çadýrlarý yapanlar olarak ilk<br />
mimar ve mühendisler de kadýndýr. Ýlk yük<br />
taþýyýcýlarýnýn da kadýnlar olduðu birçok ilkel<br />
toplulukta yapýlan araþtýrmada da bulgulanmýþtýr.<br />
Dilin de toplumsal emek etkinliði içinde<br />
oluþtuðu düþünüldüðünde, tüm gün kolektif<br />
üretim içinde olan kadýnlar dilin oluþumuna ve<br />
geliþmesine de büyük katkýlarda bulunmuþlardýr.<br />
Yukarýda sayýlan "kadýn iþleri"nin birçoðunun<br />
bugün hala kapitalizmin tam olarak belirlemediði<br />
birçok alanda bu kapsamda olduðu<br />
düþünülebilir. "Kocakarý ilaçlarý" olarak tabir<br />
edilen ürünler, el iþi dokumalar, sepetler, evde<br />
piþirilen ekmekler ilk akla gelen örnekler.<br />
Fakat ne zaman ki bu iþler toplumsal artýürün<br />
biriktirmeye baþlamýþ ve toplumsal üretimin<br />
bir parçasý haline gelmiþtir, o zaman<br />
toplumsal yaþama egemen olan erkeklerin tekeline<br />
geçmiþtir. Neolitik <strong>devrim</strong> ve sabanýn<br />
bulunmasýyla birlikte tarým, çömlekçi çarkýnýn<br />
bulunmasýyla çömlekçilik kadýnlarýn alanýndan<br />
çýkarak bir erkek etkinliði haline gelmiþtir.<br />
Bugün hala erkeklere yakýþtýrýlan doktorluk,<br />
yük taþýmacýlýðý, çiftçilik gibi meslekler de
cabasý. Peki, nasýl olmuþtur da kadýnlar tüm bu<br />
alanlardan bu denli mutlak bir biçimde<br />
koparýlabilmiþtir? Kuþkusuz, kadýnlarýn toplumsal<br />
yaþamdan dýþlanmasý ve özel alana<br />
hapsedilmesi bir anda gerçekleþmemiþ, binlerce<br />
yýllýk süreçlere yayýlmýþtýr. Bu süreçlerin<br />
toplumsal geliþimini anlayabilmek için de ilkel<br />
toplumlarýn en basit toplayýcý toplumlardan<br />
baþlayarak toplumsal örgütlenmelerinin incelenmesi<br />
gerekir.<br />
Toplayýcýlýk Ekonomisinde<br />
Toplumsal Örgütlenme<br />
Ýlkel komünal topluma dair analizler de<br />
þemacý bir anlayýþtan nasibini almýþtýr. Buna<br />
göre ilk toplumsal örgütlenme olan "anaerkil"<br />
klan, zaman içinde özel mülkiyetin icat olunmasýyla<br />
birlikte ve erkeklerin kendi oðullarýna<br />
miras býrakma eðilimi sonucu yerini ataerkil<br />
aileye býrakmýþtýr. Bu formülasyon yazýnýn<br />
baþýnda da sayýlan birçok nedenden dolayý<br />
sorunludur. Öncelikle ataerkilliðe karþýt olarak<br />
"anaerkillik" tanýmlamasý ne kadar doðrudur?<br />
Ýkincisi, her toplum anaerkilden ataerkile giden<br />
doðrusal bir evrim izlemiþ midir? Soyun erkek<br />
üzerinden belirlenmeye baþlamasý doðasý gereði<br />
bir "erk" oluþturur mu? Diðer taraftan, erkek<br />
egemenliði gerçek özel mülkiyetin henüz ortaya<br />
çýkmadýðý bazý sýnýf öncesi ve devlet öncesi<br />
toplumlarda da bulgulanmýþtýr. Dolayýsýyla,<br />
erkek egemenliði, özel mülkiyet, sýnýflý toplumlar<br />
ve devlet arasýndaki iliþki de, doðru baðlantýlarý<br />
yakalayabilmek için ayrýþtýrarak yeniden<br />
incelenmelidir.<br />
Ýlkel komünal toplumlarda, soyun kadýn<br />
üzerinden belirlendiði ve toplumsal yaþamýn<br />
kadýnlar tarafýndan düzenlendiði, paylaþýmcý,<br />
eþitlikçi bir dönem yaþandýðý kesin olarak bulgulanmýþtýr.<br />
Bu anasoylu toplumlarda, ayrýcalýklý<br />
bir kesim ya da toplumsal tabakalaþma<br />
görülmemiþ, bir baþkan olduðu durumlarda bile<br />
seçimle baþa geldiði, geçici süreyle görev yaptýðý<br />
ve baþkanlýk görevinin onu toplumun diðer<br />
üyelerinden daha önemli veya özel kýlmadýðý<br />
gözlemlenmiþtir. Bu yüzden de, ataerkil<br />
kavramýna bir alternatif olarak ortaya atýlan<br />
"anaerkil" kavramý bir egemenlik, erk ilkesi<br />
içerdiðinden çok uygun gözükmemektedir. Bir<br />
cinsin diðer cins üzerinde egemenlik kurmasý<br />
temeli veya ilkesine dayalý olmadýðý için bu<br />
toplumlara anasoylu ya da anayanlý demek daha<br />
uygun düþer.<br />
Gerek Briffault'nun da belirttiði kadýnlarýn<br />
Kurtuluþ<br />
27<br />
analýk rolleriyle toplumsallaþma sürecinde<br />
oynadýklarý belirleyici rol, gerekse uzunca bir<br />
süre erkeðin üremedeki payýnýn bilinmiyor<br />
oluþu ve cinsel iliþkilerin belirli birkaç kural<br />
dýþýnda toplumsal denetime tabi olmamasý, ilk<br />
insan topluluklarýnda soyun kadýn üzerinden<br />
belirlendiði fikrini mantýklý kýlmaktadýr.<br />
Gerçekten de bu tezi olumlayan birçok anasoylu<br />
toplum bulunmuþ, arkeolojik kazýlarla da<br />
desteklenmiþtir. Ancak, bunun evrensel bir<br />
kural olmasýný gerektiren bir bulgu yoktur. Ayný<br />
þekilde, soyun erkek üzerinden belirlendiði<br />
(babasoylu) ya da soy kadýn üzerinden belirlenmekle<br />
birlikte kadýnýn erkek kardeþinin toplumda<br />
belirleyici olduðu durumlar da mevcuttur.<br />
Bu topluluklarýn da öncesinde anasoylu bir evre<br />
geçirmiþ olduðunu, ya da kadýnýn erkek<br />
kardeþinin belirleyici bir rol oynamasý gibi<br />
evrelerin geçiþ dönemlerini iþaret ettiðini<br />
düþünmek akla yatkýndýr. Yine de kesinlikten<br />
yoksundur.<br />
Soy ister kadýn üzerinden belirlensin, ister<br />
erkek, tüm komünal toplayýcý toplumlarýn bir<br />
takým ortak özelliklerinden bahsedilebilir.<br />
Bunlarýn baþýnda kuþkusuz toplumsal ürün ve<br />
üretim araçlarý üzerinde kolektif mülkiyet gelir.<br />
Ýkincisi ise tüm toplumun bir akrabalýk iliþkisi<br />
ile birbirine baðlý olmasýdýr. Toplayýcý toplumlarda,<br />
bir arada ve ayný totem altýnda yaþayan<br />
insan grubunun akraba olduðu varsayýlýr.<br />
Ancak, bu iliþkiler de esnektir. Ýlkel komünde,<br />
insanlar paylaþýmcýdýrlar ve birlikte yaþadýklarý<br />
için birbirleriyle iliþkili olduklarýný düþünürler.<br />
Dýþarýdan gelen bir yabancýyý da kardeþ ilan<br />
ederek, komün içine kabul edebilirler. Ayrýca,<br />
hem yabancýlarýn, hem de ziyaretçilerin kaynaklardan<br />
eþit þekilde yararlanma ve çalýþma<br />
hakký vardýr.<br />
Yine bu toplumlarda, insanlar, en genel<br />
anlamýyla "dýþ evlilik" diye tabir edilen, ancak<br />
çýkýþý itibarýyla bugünkü evlilik kurumu ile uzaktan<br />
yakýndan bir iliþkisi olmayan bir dýþardan<br />
eþleþme kuralýna göre cinsel iliþkilerini düzenlerler.<br />
En basit toplayýcý toplumlarda bu kural<br />
yalnýzca ayný toteme mensup insanlarýn birbirleri<br />
ile cinsel iliþkisini yasaklamýþ, kadýn olsun,<br />
erkek olsun tüm bireylere partnerlerini grup<br />
dýþýnda arama kuralý getirmiþtir. Bu kuralýn<br />
kökenlerini açýklamak için bir takým giriþimler<br />
olmakla birlikte yine hiçbiri kesin deðildir.<br />
Ýnsansýlarda ve ilk insanlarda hiçbir kurala baðlý<br />
olmaksýzýn serbest cinsel iliþkilerin yürürlükte<br />
olduðu düþünülmektedir. Evelyn Reed'e göre,
ilk dýþ-eþleþme kuralý, yamyamlýða karþý<br />
geliþtirilmiþ bir uygulamadýr. "Ýnsan türü" diye<br />
genel bir açýlýmýn yapýlmadýðý ilk topluluklarda<br />
totem, ayný zamanda türdeþ olanlarý da belirleme<br />
iþlevi görmüþtür ve ayný totem dizgesine<br />
mensup olan insanlarýn dokunulmazdýr; bu yüzden<br />
de türdeþler arasýnda cinsel iliþki ve<br />
yamyamlýk yasaklanmýþtýr. Fazlaca iddialý olan<br />
bu görüþ, tabii ki yalnýzca bir varsayýmdýr.<br />
Briffault ise, dýþ-eþleþmenin anasoylu toplumu<br />
korumak için geliþtirildiðini, erkeklerin kendi<br />
soylarý içinde evlenerek etkin bir role sahip<br />
olmasýnýn analýk hukukunu zedeleyeceðini, bu<br />
yüzden de soydaþlar arasýnda cinsel iliþlilerin<br />
yasaklandýðýný ileri sürmüþtür. Engels'in de formülasyonunu<br />
benimsediði Morgan ise cinsel<br />
iliþkilerin düzenleniþ biçimini bir tür doðal<br />
seleksiyon ilkesine baðlamýþtýr. Bu görüþlerin<br />
tümü de kesinlikten uzaktýr.<br />
<strong>Kökenleri</strong> tam olarak bilinmemekle birlikte,<br />
yapýlan tüm araþtýrmalar, bilinen tüm ilkel<br />
komünal toplumlarýn bir aþamadan itibaren dýþeþleþme<br />
kuralýný benimsediðini göstermiþtir.<br />
Çýkýþý itibarýyla bu kural oldukça tehlikeli ve<br />
zahmetlidir; eþini dýþarýda arayan bir kiþi karþý<br />
tarafýn kabilesinden gelebilecek her türlü<br />
saldýrýya karþý da hazýrlýklý olmalýdýr. Bu tür<br />
tehlike ve güçlükler kabileler arasýnda karþýlýklý<br />
evlenme iliþkilerinin yolunu açmýþ, ilk baþta<br />
yine de çiftlerin bir arada yaþamasýný gerektirmeyen<br />
dýþ-evlilikler ise eþlerden birinin<br />
zaman içinde diðerinin kabilesine taþýnarak<br />
orada yaþamasýyla sonuçlanmýþtýr. Ancak, bu<br />
aþamada hala evliliðin toplumsal bir kolaylýk<br />
olduðu, karþýlýklý olarak kolayca feshedilebileceði<br />
ve bireyler arasý tüm cinsel iliþkileri belirlemediði<br />
unutulmamalýdýr. Bu doðrultuda, kadýn<br />
ve erkek arasýnda gevþek bir bað yaratan<br />
evlilik, ayný zamanda toplumun ikamet kurallarýný<br />
da düzenlemeye baþlamýþtýr. Bu noktadan<br />
sonra, erkeðin kadýnýn yanýna taþýndýðý durumlarda<br />
anayerli, kadýnýn erkeðin yanýna taþýndýðý<br />
durumlarda ise babayerli topluluklar görülür .<br />
Bu ikamet kurallarýnýn ortaya çýkýþýný izleyen<br />
bir toplumsal dönüþüm ise komünal toplayýcý<br />
toplumlarýn yapýsýný önemli ölçüde deðiþtirmiþtir.<br />
Ýlkel Komün Baðrýnda<br />
Mülkiyetin Geliþmesi<br />
Neolitik <strong>devrim</strong> olarak adlandýrýlan,<br />
toplayýcýlýktan yiyecek üreticiliðine geçiþle birlikte,<br />
insanlar ilk kez günlük tüketimlerinden<br />
Kurtuluþ<br />
28<br />
fazlasýný üretmiþ ve toplumsal bir ürün fazlasý<br />
tarih sahnesine çýkmýþtýr. Bu da iþ ve depolamada<br />
sürekliliði gerektirmiþ ve toplumsal iliþkileri<br />
yeniden düzene sokmuþtur. Sabanýn bulunmasýyla<br />
birlikte geniþ tarým alanlarýnýn sürülmesine<br />
dek neolitik toplumda iki ekonomik faktör<br />
toplumsal yaþamý belirlemiþtir. Bunlar, bitki<br />
yetiþtiriciliði, yani bahçecilik denebilecek bir<br />
tarým ve hayvanlarýn evcilleþtirilmesiyle ilk<br />
sürülerin oluþturulmasýdýr. Bu aþamada ilkel<br />
komünün belirleyici özelliði olan kolektif<br />
mülkiyet olgusu hala geçerlidir. Fakat ilk kez<br />
gerçek bir mülkiyeti olanaklý kýlacak olan bir<br />
artý-ürün ortaya çýkmýþtýr. Bu durum da mülkün<br />
kolektif olarak sahibi olan akrabalýk baðýna<br />
dayalý topluluðun önemini artýrmýþ, sýnýrlarýný<br />
çizmesine yol açmýþtýr. Artýk toplumsal paylaþým<br />
iyi niyete býrakýlamaz ve kaynak yönetimi<br />
ve emek kullanýmýnýn denetlenmesi için<br />
öncesinde gevþek bir iþbölümünün belirlediði<br />
kurallar mutlaklaþýr. Ýkamet kurallarý bu noktada<br />
özel bir öneme sahip olmuþtur çünkü ilk kez<br />
üreticilik rolü ile mülk sahibi olma rolü arasýnda<br />
bir çeliþki olasýlýðý doðmuþtur.<br />
Komünal toplayýcý toplumlar akrabalýk baðýna<br />
dayanýr, fakat tüm toplumsal üretim o anda<br />
orada olan herkes tarafýndan kolektif olarak<br />
tüketilir. Neolitik toplumlarda ise, akrabalýk<br />
baðý mülk sahipliðini de belirler ve ancak bu<br />
noktadan sonra gerçek anlamýyla Akrabalýk<br />
Baðýna Dayalý Toplumlardan söz edilebilir.<br />
Ýliþkiler bir anlamda tersine dönmüþtür:<br />
Öncesinde birlikte olduklarý için kendilerini<br />
akraba sayan insanlar, artýk akraba olduklarý<br />
için paylaþýr ve bir arada yaþarlar. Yeni insanlarýn<br />
bu topluluk içine kabul edilmesi daha zordur<br />
ve bir takým özel törenler, düzenlemeler<br />
yapýlmasý gerekir. Bu toplumlarda, kadýn olsun,<br />
erkek olsun, taþýnan eþ, içinde üretici olduðu<br />
grubun bir üyesi olmadýðýndan artý-ürün<br />
üzerinde de bir söz hakkýna sahip deðildir.<br />
Açmak gerekirse, anayerli toplumlarda, evlilik<br />
sonucunda karýsýnýn yanýna taþýnan koca<br />
kadýnýn kabilesinde yaþamaya baþlar, orada üretim<br />
sürecine katýlýr. Fakat ne verilirse ona razý<br />
olmak durumundadýr, soyun kadýn üzerinden<br />
yürüdüðü o kabilenin bir üyesi olmadýðý için<br />
toplumsal ürünün denetimi üzerinde bir söz<br />
sahibi olamaz. Ayný þey babayerli toplumlarda<br />
kadýnýn durumu için de geçerlidir. Fakat yine<br />
uzunca bir süre, taþýnan eþler, kendi<br />
kabilelerinde toplumsal artý ürün üzerinde pay<br />
sahibidirler ve mesafenin çok uzun olmadýðý
irçok durumda baþka bir kolektifin içinde yine<br />
söz sahibi olabilirler. Ancak, bu süreci takip<br />
eden bir dizi dönüþüm, bir yandan komün<br />
baðrýnda mülkiyet iliþkilerini geliþtirirken, bir<br />
yandan da cinsiyete dayalý iþbölümünü mutlaklaþtýrarak,<br />
özellikle babayerli toplumlarda bir<br />
toplumsal tabakalaþmanýn yolunu açmýþtýr.<br />
Ýlkel komünde belirleyici olan, akrabalýk<br />
baðýna dayalý toplumlarda da hala süren kolektif<br />
mülkiyet olgusu, toplumsal ürünün yeniden<br />
daðýtýmýný gerekli kýlmaktadýr. Yeniden<br />
daðýtýmda cinsiyete dayalý iþbölümünün rolü<br />
çok büyüktür. Toplayýcýlýk ve bahçecilikten<br />
gelen kadýn ürünleri, genellikle günlük geçime<br />
yönelik bol bulunan ürünler olduðundan, özel<br />
paylaþým kurallarýna ihtiyaç duyulmaksýzýn<br />
kiþisel iliþki aðlarýyla bölüþülür veya aileler<br />
düzeyinde tüketilirdi. Fakat avcýlýktan gelen<br />
erkek ürünleri rastlantýsal ve daha nadir<br />
olduðundan sýký bölüþüm kurallarýna sahipti.<br />
Toplumun bir sonraki aþamasýnda avcýlýktan<br />
gelen ürünün yerini savaþ ganimetleri, ticaret<br />
ürünleri ve hayvancýlýktan gelen tüm ürünlere<br />
býraktýðý düþünüldüðünde durum daha ayrýntýlý<br />
bir hal almaktadýr. Daha da ilginç olan, biriken<br />
artý-ürünün anayerli toplumlarda deðil de,<br />
babayerli toplumlarda bir servet birikimine ve<br />
toplumsal tabakalaþmaya ve erkek egemenliðine<br />
yol açmasýdýr.<br />
Toplumsal Farklýlaþmadan<br />
<strong>Erkek</strong> Egemenliðine<br />
Toplumsal artýnýn paylaþýmýnda anayerli ve<br />
babayerli toplumlar arasýndaki en dikkat çekici<br />
fark, babayerli toplumlarda servet birikimini<br />
tetikleyen daha fazla faktör bulunmasýdýr.<br />
Kadýn ürünleri zaten ayrýntýlý bölüþüm kurallarýna<br />
tabi olmadan, küçük ölçekte tüketilmektedir.<br />
<strong>Erkek</strong> ürünlerinin daðýtýmý ise iki toplumda<br />
farklýlýk arz eder. Þöyle ki, anayerli toplumlarda<br />
erkeðin getirdiði ürün en az iki soy arasýnda<br />
paylaþýlýr. <strong>Erkek</strong>, getirdiði ürünü karýsýna,<br />
karýsýnýn ailesine ve onlarýn uzak akrabalarýna<br />
vermek durumundadýr. Fakat ayný zamanda<br />
kendi annesinin kabilesinin de bir üyesi olduðu<br />
için ürünün bir kýsmý da kýz kardeþlerine gönderilir.<br />
Babayerli toplumlarda ise, erkek<br />
getirdiði ürün üzerinde doðrudan söz sahibidir;<br />
yalnýzca kendi kabilesi içinde, yani daha az kiþi<br />
arasýnda servet daðýlýr. Bu durum zaman içinde<br />
erkeðin daha fazla servet biriktirmesi ve<br />
dolayýsýyla da toplumsal yaþam üzerinde daha<br />
fazla söz sahibi olmasýyla denetlemeye<br />
Kurtuluþ<br />
29<br />
baþladýðý kadýn ürünleri için de geçerli olmuþtur.<br />
Bunlara ek olarak soylar arasýnda dengesiz<br />
bir þekilde daðýlan servet birikimi bazý soylarýn<br />
diðerlerine göre daha üstün sayýlmasýna da yol<br />
açmýþ ve bu durum da toplumsal eþitsizliði<br />
tetiklemiþtir. Daha fazla artý ürün biriktiren soy,<br />
gelenekler gereði bu ürünü yeniden bölüþüm<br />
þölenleriyle ayný yöredeki soylar arasýnda<br />
daðýtýr. Ancak daha önceki dönemi karakterize<br />
eden paylaþýmcýlýk yerini dengeli bir karþýlýklýlýða<br />
býrakmýþtýr ve diðer soylar daðýtýlan artýürünün<br />
bedelini ödemiþtir. Ayný oranda artý<br />
ürün biriktiremeyen soylarýn, diðeri için çalýþma<br />
taahhütlerine kadar gittiði görülmüþtür. Ayný<br />
durum, bereketinin sembolü olarak daha zengin<br />
soydaki kadýnlarýn diðer soylara eþ olarak verilmesi<br />
durumunda beklenen baþlýk bedeli için<br />
de geçerlidir. Eskiden bir emeðin yer<br />
deðiþtirmesi anlamýnda sembolik bir anlamý<br />
olan baþlýk bedeli, neolitik toplumda kurumsallaþmýþtýr.<br />
Giderek artan erkek ürünlerinin iþlenerek<br />
tüketilebilir hale gelmesi için ise yine kadýn<br />
emeði gerekmiþtir. Babayerli toplumlarda, dýþ<br />
iliþkilerde söz sahibi olan erkekler, getirdikleri<br />
artý ürünün yoðunlaþmasýyla kabile içinde de<br />
daha fazla emeðe ihtiyaç duymuþ ve kadýn<br />
emeði üzerinde bir erkek denetimi baþ göstermiþtir.<br />
<strong>Erkek</strong>ler kadýnlarý daha fazla üretmeye<br />
zorlamýþ, kadýn ürünlerini de yeniden bölüþüm<br />
þölenlerinde kendi ürünlerine katarak zenginliklerini<br />
daha da arttýrmýþ, ihtiyaç duyulan daha<br />
fazla kadýn emeði sonucu çok karýlýlýk yaygýnlaþmýþ,<br />
kadýn üremesi de yeni kuþaklarý yaratmasý<br />
bakýmýndan erkek denetimine tabi tutulmuþtur.<br />
Ýþte toplumsal geliþimin tam da bu noktasýnda,<br />
babayerli toplumlarda, erkek egemenliði<br />
ilk kez tarih sahnesine çýkmýþtýr. Tekrar<br />
etmekte fayda var ki, bu tüm toplumlarda ayný<br />
þekilde olmuþ deðildir. Bu yalnýzca, erkek egemenliðinin<br />
bilinen en eski biçimidir. Birçok<br />
toplumda ise, erkek egemenliði, diðer toplumlarla<br />
etkileþim içinde, farklý koþullarda ve farklý<br />
biçimlerde ortaya çýkmýþtýr. Bunun bir örneði,<br />
erkek egemenliðinin geliþtiði babayerli toplumlarýn,<br />
yayýlmacý iliþkilerle nüfuz ettiði anayerli<br />
toplumlarý da dönüþtürmesidir.<br />
Babayerli toplumlarda, toplumsal artý ürün<br />
erkek denetiminde kadýnlar üzerinde bir baský<br />
aracýna dönüþürken, aksi bir durum anayerli<br />
toplumlarda yaþanmamýþtýr. Anayerli toplumlarda,<br />
erkek ürünleri daha fazla soy arasýnda pay-
laþýldýðýndan, bir soyun diðerlerine göre daha<br />
fazla servet biriktirmesinin yolunu açmamýþ ve<br />
toplumsal yaþamýn belirleyicisi olan kadýnlarýn<br />
erkeklere daha fazla üretim yapmalarý için baský<br />
uygulamasý sonucunu doðurmamýþtýr. Bu gibi<br />
toplumlarýn, istikrarlý ve yayýlmacý olmayan<br />
toplumlar olduðu gözlemlenmiþtir. Bu da onlarý<br />
istilacý babayerli toplumlar karþýsýnda saldýrýya<br />
açýk bir konumda býrakmýþtýr.<br />
Burada gözden kaçýrýlmamasý gereken bir<br />
nokta da yalnýzca kadýnlar üzerindeki bir erkek<br />
egemenliðinin toplumu belirlemediðidir. Bu<br />
dönemde bir yaþlýlýk ideolojisiyle de<br />
karþýlaþýrýz. En çok artý ürünü üreten soy, ayný<br />
zamanda en eski, en yaþlý, yani tanrýlara da en<br />
yakýn olan soydur. Yaþlýlýk ise ata-tanrýlarla iliþki<br />
anlamýnda özel bir öneme sahiptir. Reislik<br />
kurumsallaþmýþ, daha fazla artý-ürün sahibi olan<br />
yaþça büyük erkekler, genç erkekler üzerinde de<br />
bir baský kurmaya baþlamýþtýr. Yine bu<br />
dönemde, savaþlarda esir alýnan kiþilerin<br />
öldürülmek ya da topluluðun bir üyesi haline<br />
getirilmek yerine yavaþ yavaþ köleleþtirilmeye<br />
baþlanmýþ olmasý da muhtemeldir. Dolayýsýyla,<br />
akrabalýk baðýna dayalý babayerli toplumlar,<br />
yalnýzca erkek egemenliðini deðil, sýnýflý<br />
toplumlara giden yolda toplumsal tabakalaþmayý<br />
da kurumsallaþtýrmýþtýr.<br />
Sýnýflý Toplumlarýn Doðuþu<br />
Erken neolitik toplumlarda ortaya çýkan ve<br />
toplumsal tabakalaþmanýn yolunu açan toplumsal<br />
ürün fazlasý, sabanýn bulunmasý sonucu<br />
gerçek anlamýyla tarýma geçilmesiyle ve büyük<br />
hayvan sürülerine sahip olunmasýyla birlikte<br />
doruk noktasýna varmýþtýr. Bu çerçevede, tarým<br />
öncesi aþamada cinsiyete dayalý iþbölümünün<br />
erkeklere düþen kýsmý (diðer topluluklarla iliþkiler;<br />
ticaret, savaþ vb.) büyük bir prestij<br />
kazanýnca, erkekler toplumsal yaþama da egemen<br />
olmaya baþlamýþtý. Bunun sonucu olarak<br />
ilk iþ kadýnlar bu toplumsal süreçlerden adým<br />
adým dýþlandýlar. Ekilen topraklarýn kadýn<br />
alanýndan çýkarýlmasýyla, aslýnda bu alan da<br />
büyük ölçüde daralmýþ oldu. Toplumsal üretimdeki<br />
rolünden dýþlanan kadýn, deðer yitirdi.<br />
Tabii ki, geliþen erkek egemenliði ideolojisiyle<br />
birlikte geldi. O zamana kadar çoðunlukta olan<br />
kadýn bereket sembolleri, tanrýça figürlerinin<br />
yerini istilacý erkek muadilleri aldý. Doðmakta<br />
olan batý kültürü baþta olmak üzere, birçok<br />
mitolojik hikâye, kadýnlarý kaosla, toplumsal<br />
düzensizlikle, ilkel güçlerle ve doðayla<br />
Kurtuluþ<br />
30<br />
özdeþleþtirirken; erkekler hukukla, yurtseverlikle,<br />
akýlcýlýkla ve kültürle iliþkilendirir. Yine<br />
birçoðu eski kaotik kadýn düzeninin, nasýl erkek<br />
tanrýlar tarafýndan yýkýlarak ataerkilliðin egemen<br />
olduðunu anlatýr.<br />
Bu aþamadan sonra ortaya çýkan toplum,<br />
yalnýzca kadýnlarý bir toplumsal küme olarak<br />
adým adým üretim süreçlerinden dýþlamakla<br />
kalmaz, toplumsal tabakalaþmayý da sýnýflar<br />
halinde mutlaklaþtýrýr. Tarýmsal üretimin doruk<br />
noktasýna ulaþmasý ve muazzam bir artý ürün<br />
birikimi, yine toplumsal bir kolaylýk olarak<br />
toplumsal artý ürünü denetleyen bir takým kimselerin<br />
tarihte ilk kez ayrýcalýklý bir konuma<br />
yükselmesine yok açtý. Mezopotamya'daki gibi<br />
tapýnaklarda baþlayan rahipler, kiracýlar,<br />
ücretliler, köleler þeklindeki hiyerarþi bunun<br />
açýk bir örneðidir. Burada olduðu gibi birçok<br />
örnekte de ilk baþta toplumsal denetimden<br />
sorumlu gibi görünen kimselerin, toplumsal<br />
tabakalaþmanýn mutlaklaþmasýyla artý ürüne<br />
kendi hesabýna el koymaya baþladýðý görülür.<br />
Artý-ürün ve bu toplumsal artýnýn denetlenmesi<br />
gereði, üretim süreçlerine doðrudan dâhil<br />
olmayan ve memurlar kesimi denebilecek bir<br />
kesimi beslemeyi olanaklý kýlmýþtýr. Ancak,<br />
toplumsal geliþme içinde bu kesim diðerleri<br />
üzerinde egemen olmuþ ve toplum sýnýflara<br />
bölünmüþtür. Kadýnlarýn toplumsal üretimden<br />
dýþlanmýþ olmasý ise kesinlikle bu tarihten sonra<br />
bir süs bitkisi gibi yaþadýklarýný<br />
düþündürmemelidir. Aksine, küçük bir küme<br />
olan aristokrasi dýþýnda kalan kadýnlar, belki de<br />
eskisine göre çok daha yoðun bir üretim göstermek<br />
durumunda kalmýþtýr. Fakat artýk üretimleri<br />
üzerinde denetimleri kalmamýþtýr ve bu noktadan<br />
sonra emeklerine sistematik olarak ataerkil<br />
toplum tarafýndan el konulmuþtur.<br />
Kadýn cinselliðinin denetlenmeye baþlamasýný<br />
izleyen süreç ise çok daha uzundur.<br />
Akrabalýk baðýna dayalý toplumlarda kadýn<br />
üremesine dair artan ilgiyi, erkek egemenliði ile<br />
birlikte, kadýnlarýn yeni yaþamýn üreticileri<br />
olarak doðurganlýklarýnýn denetlenmesi<br />
izlemiþtir. Kadýn cinselliðinin denetlenmesi ise<br />
bundan daha sonra ve çok uzun yýllara<br />
yayýlarak, ancak ki Hristiyanlýk'ta tüm kadýnlar<br />
için mutlaklaþan bir þekilde geliþmiþtir. Kadýn<br />
doðurganlýðýna dair erkek ilgisi, kadýnýn doðurduðu<br />
yeni kuþaklarýn yeni üreticiler olarak aile<br />
üretimine katýlacaðý noktada baþlamýþ, erkeðin<br />
mülk sahibi ve ailenin efendisi konumuna yükselmesi<br />
ile de önemli bir deðiþim geçirmiþtir.
Buradan sonra erkek, karýsý baþta olmak üzere<br />
tabiyetindeki tüm kadýnlar üzerinde mülkiyet<br />
hakkýný kendinde görmeye baþlamýþtýr.<br />
Özgürlük Elden Giderken<br />
Kadýnlarýn Aklý Nerdeydi?<br />
Herhalde tarihte erkek egemenliðini tanýmlamaya<br />
veya kadýnlarýn tarihini yeniden kurmaya<br />
çalýþýrken herkesin kafasýna ayný soru takýlýr:<br />
Peki ya bunlarýn karþýsýnda kadýnlar ne yaptý?<br />
Yine unutmamak gerekir ki, patriyarka bir anda<br />
bir erkeðin aklýna gelen parlak bir fikir deðildir,<br />
geliþimi týpký sýnýflarýn ve devletin ortaya<br />
çýkýþýný belirleyen süreçler gibi binlerce yýla<br />
yayýlmýþtýr. Bugün bile bir kadýnýn "Evinin<br />
kadýný, çocuklarýmýn anasý olacaksýn," diyen bir<br />
adam karþýsýnda bir anda iþini býrakabilmesi,<br />
aslýnda yine bu binlerce yýldýr kemikleþmiþ<br />
erkek egemenliðinin bir ürünü, bir anda olan bir<br />
þey deðil. Yine de tarih kadýnlarýn direniþ öyküleriyle<br />
doludur. Bugün en bilinenleri cadý<br />
denerek yakýlan kadýnlar, birçok toplumda olan<br />
amazon hikâyeleri... Bazý babayerli toplumlarda,<br />
hala kadýn hâkimiyetinin geçmiþte erkekler<br />
tarafýndan yýkýldýðýna dair mitler vardýr. Antik<br />
Yunan mitolojisi incelendiðinde benzer motiflerle<br />
doludur ki hepsi de erkek egemenliðini<br />
kutlamaktadýr. Fakat biraz dikkatli bakýldýðýnda,<br />
aslýnda bu hikâyelerin kadýnlarýn hiç de aþaðý<br />
yaratýklar olmadýðýný bilen erkeklerin, erkek<br />
denetimini haklý çýkarma çabalarý gibi durmaktadýr.<br />
Tüm aksi örneklere raðmen, erkek egemenliðinin<br />
kadýnlarý baský ve sindirme yoluyla<br />
denetim altýna aldýðýna dair genel geçer bir kanýt<br />
yoktur. Bu binlerce yýllýk süreç birçok durumda<br />
kendi ideolojisini de adým adým oluþturarak<br />
ilerlemiþ, erkeklerin kadýnlara karþý topyekûn<br />
bir savaþ açtýðý gibi bir durum görülmemiþtir.<br />
Fakat kadýnlarýn sistematik olarak ikincil<br />
görüldüðü, kurumsallaþmýþ bir erkek egemenliði<br />
tarafýndan karakterize edilen tüm yazýlý<br />
tarih aslýnda böyle bir savaþýn uzun vadede ilan<br />
edildiðinin de bir göstergesidir.<br />
Sonuç Yerine...<br />
Bu yazýnýn buraya kadar tahammül edebilenlere<br />
de anlatmaya çalýþtýðý gibi, artý-ürünün<br />
ortaya çýkmasý ve mülkiyet iliþkilerinin toplumsal<br />
yaþamý belirlemesi, erkek egemenliðinin<br />
Kurtuluþ<br />
* * *<br />
31<br />
geliþerek kadýnlarýn önce emeðinin, ardýndan da<br />
bedeninin ve kimliðinin erkekler tarafýndan<br />
denetlenmesinin yolunu açtý. Bu yoldan<br />
yürüyen erkek egemenliði, patriyarka / ataerki<br />
þeklinde mutlaklaþarak kadýnýn sistematik<br />
olarak ezilmesinin ve toplumdaki diðer birçok<br />
ezme-ezilme iliþkisinin taþýyýcýlýðýný yaptý.<br />
Genelde bu tip yazýlarý ilkel komünden<br />
sýnýflý topluma geçer geçmez bitirmek adettendir.<br />
Maalesef, bu yazý da bu geleneði bozamayacak.<br />
Fakat aslýnda patriyarkanýn tarih sahnesine<br />
çýkýþý kadar, hangi örüntülerle günümüze<br />
kadar geldiði, hangi toplumsal sistemlerin, ideolojilerin<br />
içine nüfuz ederek, toplumun çeþitli<br />
evrelerinde kendini nasýl yeniden ve yeniden<br />
ürettiði bugün kadýn ezilmiþliðini anlamak için<br />
en az bu yazýda anlatýlanlar kadar anahtar iþlevi<br />
görüyor. Kapitalizmdeki kadýnýn görünmeyen<br />
emeðini anlamak için ilkel komün, akrabalýk<br />
baðýna dayalý toplumlar ve ilk sýnýflý toplumlar<br />
aslýnda sonraki dönemlere kýyasla çok daha az<br />
veri sunuyor. Devletin erkeðin de üzerinde bir<br />
erk olarak ortaya çýkmasý, ahlak anlayýþýnýn<br />
hem kadýn ve erkek için hem de farklý sýnýflar<br />
için farklý geliþim dinamiklerini, ya da kapitalizmde<br />
birbirinden kesinkes ayrýlan özel ve<br />
kamusal alanýn oluþum süreçlerini anlayabilmek<br />
için böyle bir çalýþmayý aslýnda kapitalizme<br />
kadar götürmeye ihtiyaç var.<br />
Kaynakça:<br />
- Friedrich Engels. Ailenin, Özel Mülkiyetin<br />
ve Devletin Kökeni. Sol Yayýnlarý, 1998.<br />
- Robert Briffault. Analar. Çev. Þ. Yeðin.<br />
Payel Yayýnlarý, 1990.<br />
- Gordon Childe. Tarihte Neler Oldu? Çev.<br />
A.Þenel, M.Tunçay. Kýrmýzý Yayýnlarý, 2006.<br />
- Stephanie Coontz, Peta Henderson (eds).<br />
Women's Work, Men's Property. Verso, 1986.<br />
- Evelyn Reed. Kadýnýn Evrimi I-II. Çev. Þ.<br />
Yeðin. Payel Yayýnlarý, 1986.<br />
- Marilyn French. Kadýnlara Karþý Savaþ.<br />
Çev. B.Eyüboðlu Metis, 1993.<br />
- Gülnur Savran, Nesrin Tura (derleyenler).<br />
Kadýnýn Görünmeyen Emeði. Kardelen<br />
Yayýnlarý, 1992.<br />
- Phillippe Aries, Georges Duby (hazýrlayanlar).<br />
Özel Hayatýn Tarihi. 2 Cilt. YKY,<br />
2006.