12.10.2013 Views

Dalga Dalga Uyarı! - felhan yayıncılık

Dalga Dalga Uyarı! - felhan yayıncılık

Dalga Dalga Uyarı! - felhan yayıncılık

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

20<br />

SAYFA<br />

NİSAN - HAZİRAN 2013<br />

Dünya tarihinde insanlığın gidişatını değiştiren,<br />

tarihe yön veren olaylar dönüm<br />

noktası olarak kabul edilmişlerdir. Ve bu<br />

tarihi gelişmelerle çağlar adlandırılmıştır.<br />

İşte bu şekilde 29 Mayıs 1453 tarihindeki<br />

İstanbul’un fethi ile Orta Çağ kapanıp<br />

Yeni Çağ süreci başlamıştır. Bu olay<br />

niçin mi önemlidir? Çünkü 1058 yıllık<br />

Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir.<br />

Yeni Çağ ise 1789 yılında Fransız İhtilalı<br />

ile kapanmış Yakın çağ başlamıştır.<br />

Bu olay niçin önemlidir?<br />

Yeni çağda tüm dünyada; Fransa özelinde<br />

Krallığın uyguladığı baskı rejimi nedeniyle<br />

özgürlük ve eşitlik ortamı tamamen<br />

ortadan kalkmıştır. Devlet yönetimlerinde<br />

soylular geniş ayrıcalıklara sahip olmuşlar,<br />

halk ise kralların emirlerine körü<br />

körüne itaat eder duruma gelmişlerdir.<br />

Devlet çıkarlarına ters düşen fikirlere sahip<br />

kişiler ağır biçimde cezalandırılmışlardır.<br />

Fransa’nın XVIII. yy.da katıldığı<br />

savaşlar ve devletin gereksiz harcamaları<br />

ekonomiyi tamamen sarsmış, halk<br />

ağır vergiler altında ezilmiştir. Böyle bir<br />

dönemde Fransız İhtilalı umut olmuş<br />

Yeni Çağ sona erip Yakın Çağ başlamıştır.<br />

Yayınlanan İnsan hakları Evrensel<br />

Bildirgesinde “dehşetten ve yoksulluktan<br />

kurtulmuş insanların içinde söz ve<br />

inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir<br />

dünyanın kurulması en yüksek amaç”<br />

olarak ilan edilmiştir.<br />

Bildirgeye göre, “ her şahsın çalışmaya,<br />

işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli<br />

çalışma şartlarına ve işsizlikten<br />

korunmaya” (m.23/1) ve “cemiyetin bir<br />

üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe<br />

hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin<br />

serbestçe gelişmesi için zaruri olan<br />

ekonomik, sosyal ve kültürel hakların<br />

milli gayret ve milletlerarası işbirliği yolu<br />

ile ve her devletin teşkilatı ve kaynakları<br />

ile mütenasip olarak gerçekleştirilmesine<br />

hakkı vardır” (m.22)<br />

Ama ne var ki; insan hakları bildirgesinde<br />

ifade edilen beklentileri, şu ana kadar<br />

kullanılan ekonomik sistemler olan<br />

ne sosyalizm, ne de kapitalizm yerine<br />

getirememiştir. Feodalizm sona erdiğinden<br />

beri kapitalizm batı dünyasındaki<br />

egemen sistemdir, bütün dünyaya da<br />

İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan<br />

yayılmıştır. Kapitalist kelimesi ise ilk kez<br />

çok daha erken dönemlerde (1792) Arthur<br />

Young tarafından Traveles İn France<br />

isimli dergide yayımlanan bir makalesinde<br />

paralı adamlar anlamında kullanılmıştır.<br />

Coleridge bu kullanımı 1823’te<br />

Dr. Ali Bestami Kepekçi<br />

Bazıları Tarihi Okur, Bazıları<br />

ise Tarih Yazar<br />

admin@kilispostasi.com<br />

KİLİS POSTASI<br />

YAŞAM<br />

Tabletalk isimli çalışmasında daha geliştirerek<br />

kapitalisti emrinde işçi çalıştıran<br />

kişi anlamında kullanmıştır. Thomas Hodgskin<br />

ise Labour Defended Againist the<br />

Claims of Capital (1825) isimli çalışmasında<br />

kapitalistleri şöyle tanımlar: “Aslında<br />

Avrupa’nın para piyasasını elinde<br />

bulunduran bütün kapitalistler ihtiyaçları<br />

olan bir haftalık giyecek ve yiyeceği kendi<br />

başlarına sağlayamazlar/üretemezler.<br />

Bu kişiler yiyecek üretenlerle giyecek<br />

üretenlerin, aletler üretenlerle bunları<br />

kullananların arasında kendi yerlerini<br />

alırlar. Ancak çoğu zaman kapitalistler<br />

bu ürünlerin ne üreticisi ne de kullanıcısıdır,<br />

ancak onlar bu kesimlerdeki üretimin<br />

ve bu ilişkilerin varlığını düzenlemek<br />

adına vardır.”<br />

Kapitalizm tanım özellikleri açısından,<br />

üretimin salt kar amacı güdümlenerek<br />

yapıldığı ve bu artı değerinde pazarda<br />

satıldığı üretim merkezli bir ekonomi<br />

tarifler. Kapitalist sistem süreçleri(liberal<br />

kapitalizm ile devletçi kapitalizm)<br />

eşitsiz olduğu gibi yeni kapitalist sistem<br />

de (küresel kapitalizm) eşitsiz bir süreci<br />

ifade eder. (Castells, 1998:70;Munck,<br />

2003:136).<br />

Kapitalizmin temel ruhu olan liberalizm<br />

ulus-devletin zayıflamasını gerektirir.<br />

Küresel kapitalizmle, sermayenin evrenselleşmesi<br />

ile, tüm devletler özellikle de<br />

bir egemen süper güç tarafından yönetilmektedir.<br />

Wood bir çalışmasında IMF ve<br />

Dünya Bankası gibi kurumların sermayenin<br />

küreselleşmesine aracılık ettiğini<br />

de ifade eder. Günümüzde sömürgecilik<br />

artık doğrudan bir sömürge egemenliği<br />

şeklinde olmamaktadır. Kapitalist sistem<br />

sömürgeciliğin bugünkü yüzüdür. Borç,<br />

mali manipülasyon ve doğrudan yabancı<br />

yatırım gibi yeni araçlarla gerçekleştirilen<br />

bir süreç olmuştur. Bu araçlar ise, eski<br />

biçimlerden hiç de aşağı kalmayacak biçimde,<br />

ister doğrudan, ister uluslararası<br />

aracılar yoluyla olsun, ulus-devletler tarafından<br />

yürütülmektedir. Amaç, küresel<br />

ekonomi üzerinde sınırsız hakimiyettir.<br />

Küresel sermayenin egemenliğini kurmak<br />

için yoğun şiddet gösterilerine başvurulur.<br />

Bunun gerçekteki karşılığı da,<br />

birkaç ulus-devletlerin askeri gücünün<br />

kullanılmasıdır. Irak işgali, Afganistan işgali,<br />

kapitalist sermaye tarafından finanse<br />

edilen Suriye’deki iç savaş, ülkemizdeki<br />

açılım süreci küresel sermayenin<br />

egemenliğini kurma çabalarıdır.<br />

Yani günümüzde yaşananlar, Yakın Çağın<br />

başlangıcı kabul edilen Fransız İhtilalı<br />

öncesinden çok daha kötü boyuttadır.<br />

Sömürünün şekli değişmiş, ama sömürülen<br />

kesim daha da artmıştır. Dünyanın<br />

her tarafında bir çok ülke, küreselleşme<br />

ile bağımsızlığını kaybetmiş, iç savaş<br />

ve terör ile mücadele etmektedir. İşte<br />

tam bu süreçte Geçmiş tarihlerde dünyaya<br />

yön veren, çağ açıp çağ kapayan,<br />

insanlığa huzur ve saadet getiren, işgal<br />

ve zulümlere son veren, fetihlerle ele geçirilen<br />

yerlere, gönüllere, bereket getiren<br />

eşsiz liderler yetiştiren bir millet olarak içimizden<br />

yine bir insan çıkmıştır: Prof. Dr.<br />

Haydar Baş. …<br />

Sayın Baş, yeni bir iktisat bilimi kaleme<br />

almıştır. Sömürü ve soygunu bitirmenin,<br />

gerçek sosyal devlet oluşturmanın,<br />

devlet ve milleti birlikte büyütmenin, sömürülen<br />

ülkeleri kurtarmanın, milletlerin<br />

insanca yaşamasının reçetesini Türk<br />

Milletinin bağrından çıkan, son çağın bilgesi<br />

Prof. Dr. Haydar Baş Milli Ekonomi<br />

Modeli ile ortaya koymuştur. Tüm dünya<br />

bu modeli konuşmaktadır. İlki 2005 yılında<br />

İstanbul’da olmak üzere Türkiye’nin<br />

çeşitli beldelerinde ve yurt dışında yapılan<br />

Uluslararası Kongrelerle bu Model insanlığa<br />

deklare edilmiştir. Tüm dünyada<br />

bu reçete dikkat çekmiş; 120 ‘ye yakın<br />

ülke kısmi olarak bu modeli uygulamaya<br />

başlamıştır. Bu ülkelerden Rusya ise, bu<br />

modelin birçok maddesini 2006 yılından<br />

beri uygulamaya başlamıştır.<br />

Bunu her fırsatta Rus Akademisyenler<br />

gündem etmekteydiler. Gelelim bu yıla;<br />

ileriki yıllarda tarihçilerin Yakın Çağı kapatan<br />

olay olarak anlatacakları ana.<br />

Tarih: 27 Şubat 2013<br />

Yer: Duma.<br />

450 üyesi olan Rusya meclisi.<br />

Duma, Doğu Avrupa ile kuzey Asya’ya<br />

yayılmış ve 17,075,400 km²’lik yüzölçümü<br />

ile dünyanın en geniş ülkesi olan<br />

Rusya’nın meclisi.<br />

Duma, dünyanın süper gücü Rusya’nın<br />

yönetildiği meclis. Milli Ekonomi Modelinin<br />

sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Moskova’dan<br />

bir davet aldı. Ve Duma’da<br />

Rusya’nın Bakanlarına, Parti Başkanlarına,<br />

Milletvekillerine, Başkan ve Bakan<br />

Danışmanlarına, İktisat Profesörlerine,<br />

İktisat Fakültesi öğrencilerine hitaben<br />

Modelini anlattı. Bu süreci O’ndan dinleyelim:<br />

“Rusya, 2006 yılından bu yana Milli Ekonomi<br />

Modeli’ni kendi dünyasında uygulamaya<br />

koyan ilk millet oldu. Burada çok<br />

enteresan bir incelik var: Milli Ekonomi<br />

Modeli’ni uygulayarak Rusya, bir devrin<br />

kapandığını ve yeni bir devrin açıldığını<br />

bütün dünyaya ilan etmiş, kapitalizmin<br />

tarihe gömüldüğünü söylemiştir. Rusya’daki<br />

dostlarım ve arkadaşlarım bunu<br />

Türkiye’deki bilim adamlarıyla el ele vererek,<br />

meseleyi bu noktaya taşıdı. Ben<br />

olayda farklı bir incelik daha gördüm<br />

ve sezdim: Rusya bizi Duma’ya yani<br />

Meclis’ine konuşmak için davet etmedi.<br />

Zaten bu modeli çok iyi biliyorlar. Hatta<br />

www.kilispostasi.com<br />

modelin içine girip, iyice vakıf oldular. Bir<br />

iktisatçı bana dedi ki, bu modeli bir Rus<br />

yazamaz. Niye, dedim. Dedi ki, ‘bunda<br />

öyle kurallar var ki, hayat şartları içinde<br />

gelişmiştir. Mesela yok yere bir insana<br />

yardım etmek bizim geleneğimizde<br />

yoktur. Bu sizin sisteminizde var.’ Ruslar<br />

bize tanıtıldığı gibi insanlar değil. Hakikaten<br />

disiplinli, çalışkan, dürüst ve bilime<br />

saygısı olan insanlar... Bükemediği eli<br />

gerçekten öpen insanlar. Kapitalizm şu<br />

anda Batı dünyasının, Batının başı olan<br />

ABD’nin uyguladığı sistemdir. Rusya’nın<br />

beni Duma’ya davet etmesinin nedeni<br />

ABD’ye harp ilan etmesidir. Rusya’nın<br />

bunu yaparak verdiği mesaj şudur: Ben<br />

senin sistemini ayaklar altına aldım, işte<br />

bu tezin sahibi de burada.”<br />

Modelini kısaca; “ Milli Ekonomi Modeli,<br />

insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan<br />

karşılanması ilmi; ve yine ülkelerin<br />

gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti<br />

üretebilme gücüne sahip olmasının<br />

yanı sıra iç ve dış harcamalarını borçlanmadan<br />

temin edebilmesinin formülüdür.<br />

Bu yönüyle Milli Ekonomi Modeli,<br />

ülkelerin ve milletlerin kalkınmasının ve<br />

ekonomik bağımsızlığının tek yoludur. “<br />

diye tanımlayan Baş, yine “ABD’nin süper<br />

güç olma vasfını yok etmeyi, tek kutuplu<br />

dünyayı yıkmayı hedefleyen Rusya,<br />

MEM ile yakalayabileceği ekonomik<br />

üstünlüğü fark etmiştir. Ve yapacağımız<br />

çalışmalar ile Rusya, ABD karşısında<br />

kısa sürede çok iyi bir noktaya gelecektir.”<br />

demektedir.<br />

Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinden<br />

öngörmüştü. İnsanlığın liberal–kapitalizm<br />

ve globalizm ile kıyamete doğru<br />

sürüklendiğine dikkat çekmiştir. Evet bu<br />

krizin; tüketicinin gücünün bitirilmesi sonucu<br />

ortaya çıkan bir kriz olduğunu ifade<br />

ederek; kapitalist sistemin çökmekte<br />

olduğunu tüm dünyaya çok öncesinden<br />

deklare etmişti. Yalnız sorunu tespit etmekle<br />

kalmamış; çözümü de ortaya koymuştur.<br />

Küresel krizin temel nedenlerinden<br />

birisi dünyada para ve kaynakların<br />

belirli bir azınlığın elinde tekelleşmesi, bu<br />

azınlığın dünyaya hükmetme ihtirasıyla,<br />

oturduğu yerden parayla para kazanma<br />

yöntemleriyle geniş halk kitlelerini sömürmesidir.<br />

MEM ile kapital sistemin çöküşü ilan edilmiş<br />

Yakın Çağ da yine bir Türkoğlu Türk<br />

tarafından sona erdirilmiştir. Soruyorum<br />

size; Milli ekonomi Modelinin kazandırdıkları<br />

Fransız İhtilalında amaçlananlardan<br />

çok daha önemli değil mi?<br />

Yıllardan beri bir avuç sermaye sahibi<br />

tarafından kapitalizm ile sömürülen<br />

insanlık, huzura ve tam bağımsızlığa<br />

ulaşmayacak mı? Rusya 2006 yılından<br />

beri tam çökmek üzere iken yeniden<br />

dünyanın süper gücü haline bu modelle<br />

gelmedi mi? Biz bu günlere şahitlik<br />

ediyoruz. Ne mutlu bizlere. Ne Mutlu<br />

Türküm Diyene ! Göreceğiz ki, bu tarih,<br />

yani 27 Şubat 2013 kapitalizmin tarihe<br />

gömüldüğü gün olarak tarihe geçecektir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!