Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Türk Firmasından<br />
Büyük Başarı<br />
Almanya, Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri firmasının<br />
ürettiği “Kibarlı Panax” isimli gıda takviyesinin,<br />
“damar tıkanıklığına karşı yardımcı bitkisel ürün”<br />
olarak satılmasına onay verdi.<br />
0212 504 41 41<br />
www.kilispostasi.com SAYI:11 NİSAN - HAZİRAN 2013 FİYATI: 1 TL<br />
<strong>Dalga</strong> <strong>Dalga</strong> <strong>Uyarı</strong>!<br />
İstanbul Taksim’deki Gezi<br />
Parkı’nın yıkılmaması için<br />
başlatılan protestolara<br />
destek vermek için Kilis’te<br />
de eylem yapıldı.<br />
Hacı Ali Merdan<br />
Sever Vefat Etti<br />
Kilis’e Yeni Bir<br />
Çadırkent!<br />
• Sayfa 3’TE<br />
• Sayfa 2’DE<br />
Kilis’te Engelliler Haftası<br />
Kutlandı<br />
RAHMET VE BEREKET<br />
iKLiMi ÜÇ AYLAR<br />
• Sayfa 10’DA<br />
Kilis'te KAATI Kursu Açılıyor<br />
• Sayfa 3’TE<br />
BTP 5. OLAĞAN<br />
KONGRESİ<br />
COŞKUYLA GEÇTİ<br />
BTP’nin 5. Olağan Kongresi muhteşem<br />
tablolara sahne oldu. Başta CHP ve DP<br />
olmak üzere çok sayıda siyasi partilerden<br />
BTP’ye 50’nin üzerinde üst düzey<br />
katılım oldu. Kongrede verilen mesaj<br />
şu: Önümüzdeki seçimlerde BTP iktidar<br />
olacak. • SAYFA 12’DE<br />
Uğur KEPEKÇİ<br />
Halkın Sabrı Taştı<br />
Alaaddin ÖZKAR<br />
• Sayfa 2’de<br />
Nejat TAŞKIN<br />
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş-<br />
Yeniden Başkan Seçilmesi<br />
• Sayfa 13’de<br />
Suriye savaşı kimin işine<br />
yarıyor?<br />
• Sayfa 19’da<br />
Yusuf YAKUT<br />
Kilisli Diken Üstünde<br />
• Sayfa 21’de<br />
Dr. Ahmet Hamdi KEPEKÇİ<br />
Erdoğan’ın Yaşadıkları<br />
Bahçeli’ye Kapak Olmalıdır<br />
• Sayfa 18’de<br />
Dr. Ali Bestami KEPEKÇİ<br />
Bazıları Tarihi Okur, Bazıları<br />
ise Tarih Yazar<br />
• Sayfa 20’de<br />
Mehmet İNEKÇİOĞLU<br />
Deryalar içinde susuz kalanlar!<br />
• Sayfa 14’te<br />
Selim BAYTÜRKMEN<br />
Biraz Abarttık Galiba!<br />
Uğur ELHAN<br />
• Sayfa 16’da<br />
Gelin “YORUM”<br />
Gelin Gidek KİLİS’e!<br />
• Sayfa 21’de<br />
Nereye gidiyoruz? SAYFA 3’TE
02<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Uğur Kepekçi<br />
Halkın sabrı taştı<br />
admin@kilispostasi.com<br />
2010 da yapılan anayasa değişikliği referandumundan<br />
önce Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.<br />
Haydar Baş, ülkemizi karış karış gezmiş “bu anayasaya<br />
evet dediğiniz takdirde demokratik bir krallık oluşacağını”<br />
söylemiş, iktidar sahiplerinin yetki sınırlarının artmasıyla<br />
dikta rejimi oluşacağını işaret etmişti.<br />
Bizler de elimizden gelen gayretleri ortaya koyarak<br />
makalelerimizle, sohbetlerimizle halkımızı uyarmaya çalıştık.<br />
Anayasa değişikline evet diyenlerin az olmasına<br />
rağmen, halkın oy kullanmadaki sorumsuzluğu neticesinde,<br />
toplumsal tepki oya dönüşmedi. Sayısal olarak evet<br />
fazla çıkınca, maalesef iktidara dikta rejiminin kapısı da<br />
açılmış oldu.<br />
Demokrasinin bizde algılanması ve uygulanması oy<br />
çokluğuyla ölçüldüğünden, oy fazlası olan iktidara geliyor,<br />
hele de tek başına kanun çıkarma yetkisini de eline<br />
almışsa, dikta rejimlere taş çıkartırcasına davranışlar sergilemektedir.<br />
Bu konuda AKP, türünün son örneklerinden biridir. İktidar<br />
olduktan sonra özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan,<br />
adeta kendini kral yerine koymuş; astığım astık, kestiğim<br />
kestik tavırlarıyla toplumu her geçen gün germeye devam<br />
etmiştir.<br />
Hâlbuki demokrasinin beşiği sayılan ülkelerde bizdeki<br />
gibi uygulamalar yoktur. Onlar kendini halkına karşı daha<br />
sorumlu hissederler. Halkına karşı daha sevecen davranırlar.<br />
Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede halkına karşı<br />
bu kadar orantısız güçle karşı koymazlar. En azından bu<br />
kadar biber gazı kullanmazlar!<br />
En demokratik hak olan 1 Mayıs İşçi Bayramını, işçi<br />
istediği yerde kutlayamıyor. Katledilmek istenen doğayı<br />
korumak için eylem yapamıyor. Eyleme kalkışırsa da cop,<br />
biber gazı, tazyikli su derken gaz bombası ve plastik mermiye<br />
muhatap oluyor.<br />
Halkın bütün Türkiye de başlattığı meydan eylemlerinin<br />
dalga dalga yayılmasını ve toplumun her kesiminden<br />
destek bulmasını, sadece Gezi Parkı itirazına bağlamamak<br />
lazımdır. Halkımız, iktidar sahiplerinin yanlış uygulamalarıyla<br />
her gün bir adım daha bu noktaya taşınmıştır.<br />
İktidar sahipleri Gezi Parkı projesinden vazgeçse de<br />
geçmese de halkın bu tepkisinin önüne geçmesi artık<br />
mümkün görülmemektedir. Bu eylemlerin karşısında iktidarın<br />
çok fazla tutunması mümkün değildir. Geri adım<br />
atsa, halk bu yolla tepkilerini meydanlara taşıyacak sürekli<br />
gerilim yaşanacak. Geri adım atmasa, halkın tepkileri<br />
gittikçe artarak yine iktidarı zor duruma sokacaktır.<br />
Bu ve benzeri eylemlerle iktidar sahipleri halka rağmen<br />
bir şey yapılamayacağını öğrenecekler ama bundan<br />
sonra geriye dönüş zor görülmektedir. Vatanın ve milletin<br />
selameti bu iktidarın bir an önce görevi bırakmasındadır.<br />
Milletimize düşen görev de bundan sonra halkının çıkarını<br />
düşünen; iş ve aş sorununu çözebilecek, onu insanlık<br />
onuruna yakışan bir tarzda yaşatacak, Bağımsız Türkiye<br />
Partisi kadrolarını iktidar etmektir.<br />
KİLİS POSTASI<br />
GÜNCEL<br />
www.kilispostasi.com<br />
Suriyeli Seyyar<br />
Satıcılar Arttı<br />
Kilis’e Suriyeli sığınmacıların yerleşmesinin ardından<br />
baş göstermeye başlayan Suriye uyruklu seyyar satıcıların,<br />
gün geçtikçe artmaya başladığı gözleniyor.<br />
Ellerindeki karton kutulara yerleştirdikleri<br />
ürünleri pazarlamakla seyyar satıcılığa<br />
başlayan Suriyelilerin, şimdilerde seyyar<br />
arabalar kiralayıp değişik tüketim maddelerini<br />
satmaya başladıkları dikkat çekiyor.<br />
Hali hazırda seyyar satıcı sayısının<br />
normalden fazla olduğu Kilis’te, Suriyeli<br />
seyyar satıcıların da bu rakama eklen-<br />
TÜRKiYE’NiN<br />
ViZYONU<br />
Uydu frekans<br />
Türksat 3A 12562 Vertical<br />
(Dikey) 25000 FEC : 5/6<br />
www.kanal99.net<br />
mesiyle, özellikle ana cadde ve çarşıda<br />
ciddi bir seyyar satıcı yoğunluğunun<br />
oluştuğu gözlerden kaçmıyor.<br />
Özellikle meyve ve sebze satan Suriyeli<br />
seyyar satıcılardan Suriyelilerin haricinde<br />
Kilis’te yaşayan vatandaşların da<br />
alış-veriş yaptığı gözleniyor.
www.kilispostasi.com<br />
Nereye gidiyoruz?<br />
Editörden I admin@kilispostasi.com<br />
Her zamanki gibi gene dopdolu bir gündemle karşınızdayız.<br />
Kilis Postası Gazetesi olarak her sayımızı aynı heyecanla<br />
hazırlıyoruz. İlkeli ve doğru haber anlayışıyla “Kilis<br />
için haberden fazlası” solanıyla yayın hayatına başladığımız<br />
günden bu yana her geçen gün daha kaliteli hizmet anlayışıyla<br />
siz değerli okurlarımıza hizmet sunmak için ekip olarak<br />
elimizden gelen fedakârlıkları sizlerden esirmemeye çalışıyoruz.<br />
Bu konuda sizlerden gelen olumlu tepkiler bizlere<br />
güç vermekte, halkımızla bütünleşmenin ve sizlere hizmet<br />
vermenin gururunu taşımaktayız. 11. Sayımızda da diğer<br />
sayılar gibi biri birinden önemli haberler, yorumlar, araştırmalar<br />
ve makaleler yer almaktadır. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde<br />
meydana gelen menfur bombalı saldırı bizleri derinden sarsmış,<br />
memleketimiz, bölgemiz ve ülkemiz adına taşıdığımız<br />
kaygılar artmıştır.<br />
Suriye’de cereyan eden iç savaşta taraf olmanın zararlarını<br />
göreceğimizi, özelliklede sınıra yakın beldelerde<br />
yaşayan vatandaşlarımızın risk taşıdığını defalarca dile<br />
getirmiştik. Reyhanlıda cereyan eden olay kaygılarımızda<br />
ne kadar haklı olduğumuzu göstermiştir. Bu konudaki kaygılarımız<br />
sadece Reyhanlı için değil Kilis için de geçerlidir.<br />
Kilis’te sınıra yakın bir belde, Kilis’te de mülteciler yaşamakta,<br />
Kilis sınırı da yolgeçen hanına dönmüş, kimin eli kinin<br />
cebinde, gelen kim, giden kim, belirsizlik devam etmektedir.<br />
Bu da her türlü tehlikeyi beraberinde getirmektedir. Suriyeli<br />
vatandaşlara karşı insancıl görevlerimizi yerine getirelim<br />
ama sınır güvenliğini sağlamadıkça, Reyhanlıda meydana<br />
gelen saldırı gibi bir saldırı ile karşı karşıya kalmamamız için<br />
hiçbir neden yoktur. Suriyeli mülteciler ülkelerine dönünceye<br />
kadar da bu riskle karşı karşıya kalınacaktır. Çünkü hiçbir<br />
faydamız olmamasına rağmen hükümetin bu konuda aldığı<br />
risk, sadece Kilis’imiz için değil bütün ülkemiz için geçerlidir.<br />
Umuyoruz ki hükümet Suriye konusunda takındığı yanlış<br />
tutumdan vazgeçer de taşıdığımız risklerden de kurtuluruz.<br />
Reyhanlı saldırısının daha acıları dinmeden İstanbul’da<br />
başlayan Gezi Parkı eylemleri, İstanbul’la sınırlı kalmayıp<br />
bütün yurda dalga dalga yayılmaktadır. Halkımız bütün Türkiye’de<br />
meydanlarda toplanıyor, protesto gösterileri yapıyor,<br />
meydanlar “Tayyip istifa” sesleriyle inliyor. Meydana gelemeyen,<br />
olayları evlerinden izlemeye çalışan vatandaşlar da<br />
ışık söndürme ve balkonlarından boş tencere ve kaşıkları<br />
biri birine çalarak tepkilere eşlik ediyor. AKP iktidarının ve<br />
özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başına buyruk<br />
davranışları ve muhalefeti dışlayan kendisi gibi düşünmeyenleri<br />
“bir avuç çapulcu” ifadeleriyle aşağılayan tavırları<br />
yüzünden, halkımızda oluşan tepkiler öfkeye dönüşmüş ve<br />
meydanlara taşmıştır.<br />
Etrafımızda yaşanan Arap baharlarıyla rejimleri tehlikeye<br />
düşen, milletleri parçalanan ülkelerin hallerini düşününce,<br />
yaşanan olaylar bizi fazlasıyla endişelere sürüklemektedir. Ve<br />
ister istemez nereye gidiyoruz? Sorusunu sormak durumunda<br />
kalıyoruz. Vatandaşımız demokratik tepkilerini ortaya koyarken<br />
asla kimsenin gazına gelerek kanun dışı eylemlere başvurmamalı,<br />
iktidar sahipleri de kendine çeki düzen vermeli, vatandaşlarımızın<br />
isteklerini dikkate almalıdır. Unutulmamalıdır ki başka<br />
Türkiye yoktur.<br />
KİLİS POSTASI<br />
GÜNCEL<br />
Kilis’in çeşitli yerlerindeki trafik ışıklarında<br />
yer tutan Suriyeli çocuklar, “Ben Suriyeliyim,<br />
Ekmek Almak İçin Yardım İstiyorum”<br />
ibaresinin yer aldığı karton parçalarını arabaların<br />
camlarına tutarak, vatandaşlardan yardım<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
03<br />
SAYFA<br />
Kilis’te ‘Gezi Parkı’ Tepkisi<br />
İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nın yıkılmaması için başlatılan<br />
protestolara destek vermek için Kilis’te de eylem yapıldı.<br />
Kilis’te, sosyal paylaşım sitesi üzerinden<br />
örgütlenen üniversite öğrencilerinin başını<br />
çektiği grup, İstanbul Taksim’deki Gazi Parkı’nın<br />
yıkılmaması için başlatılan protestolara<br />
destek vermek için eylem yaptı.<br />
Üniversitesi öğrencilerin sosyal paylaşım siteleri<br />
aracılığı ile toplanan grup Taksim’deki<br />
eyleme destek vererek, attıkları slogan ve<br />
taşıdıkları dövizlerle Cumhuriyet Meydanı’nda<br />
hükümeti protesto etti. Grubun yak-<br />
laşık 1 saat süren eylemi olaysız sona erdi.<br />
Ellerinde Türk bayrağı ile oturma eylemi yapan<br />
grup üyelerine Kilis’teki bazı sivil toplum<br />
örgütleri de destek verdi. İstiklal Marşını<br />
okuyan grup olaysız dağıldı.<br />
Öte yandan Emniyet Müdürlüğü Kilis’te olan<br />
olayları Ankara’da bulunan Güvenlik Daire<br />
Başkanlığı’na canlı olarak görüntüler aktarıldığı<br />
gözlendi.<br />
Kilis’te Suriyeli<br />
Çocuklar Yardım İstiyor<br />
Kilis Konteynır kent haricinde 30 bine yakın Suriyeli sığınmacının<br />
barındığı Kilis’te, Suriyeli çocuklar trafik ışıklarında halktan<br />
yardım istiyorlar.<br />
talep ediyorlar. Kırmızı ışıkta bekleyen araç<br />
sürücülerinin yanlarına gelen Suriyeli çocuklara,<br />
bazı vatandaşların yardım ettiği de dikkatlerden<br />
kaçmıyor.
04<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
KİLİS POSTASI<br />
YAŞAM<br />
Kilis’e Yeni Bir Çadırkent<br />
Kilis’e Reyhanlı’daki bombalı saldırı<br />
sonrası gelen Suriyeliler için Musalla<br />
mevkiinde bir çadırkent kuruldu.<br />
Biri yapım aşamasında olmak üzere 2 konteynır<br />
kent ile birlikte 50 binin üzerinde Suriyelinin kaldığı<br />
Kilis’te, Reyhanlı’da yaşanan bombalı saldırı sonrası<br />
şehre getirilen Suriyeliler için geçici olduğu iddia<br />
edilen bir çadırkent kuruldu.<br />
Çadırkentin hemen yanıbaşında bir anaokulu, bir<br />
ilkokul ve bir ortaokul olmak üzere 3 eğitim kurumunun<br />
bulunması sebebiyle, başta bu okullarda<br />
eğitim gören öğrenci velileri ve çevre sakinleri bu<br />
durumu endişeyle karşıladıklarını ifade ediyorlar.<br />
Yaşam şartları düşünüldüğünde bu çadırkentte,<br />
insanı ihtiyaçların karşılanacağı alanların olmadığı<br />
da dikkatlerden kaçmazken, Suriyelilerin çadırkent<br />
çevresinde seyyar tezgahlar kurup, satış yaptığı da<br />
gözleniyor.<br />
Burada kalan Suriyelilerden rahatsız olduklarını dile<br />
getiren çevre sakinleri, bu duruma bir an önce çözüm<br />
getirilip Suriyelilerin şehir merkezinden tahliye<br />
edilmesini beklediklerini ifade ediyorlar.<br />
Uğur Elhan<br />
GELİN “YORUM”<br />
GELİN GİDEK KİLİS’E!<br />
Gözlerimde yaşlar pirpirim kimi<br />
Gelin yorum gelin, gidek Kilis’e<br />
Göynüm arzu edor, özlor mıkımı<br />
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e<br />
İstanbul, Ankara yaram azdırdı<br />
El oldum yurdumda, gurbet gezdirdi<br />
Talih, defterime hasret yazdırdı<br />
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e<br />
Bir bayram sabahı uyandım erken<br />
Kilis’te olmak var gerebiç yerken<br />
Kuşlar yuvasına akşam dönerken<br />
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e<br />
Çekerim Antep’in yolları bitmez<br />
Sinnep’in köprüsü aklımdan gitmez<br />
Söğütlüdere’de bensiz kuş ötmez<br />
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e<br />
Elhânî yollara halılar serdi<br />
Dostlar gelir deyi mudaaf derdi<br />
Ağlamak iş değil, bayram da erdi<br />
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e<br />
Kilis'te KAATI Kursu Açılıyor<br />
Kilis 7 Aralık Üniversitesi bünyesinde, unutulmaya<br />
yüz tutmuş el sanatlarından biri<br />
olan, Türkiye'de çok az kişinin bildiği ve Kilis'te<br />
de Kaatı Sanatçısı Sinan Kanmaz tarafından<br />
yaşatılan "Kaatı Sanatı" ile ilgili kurs<br />
açılacağı bildirildi.<br />
www.kilispostasi.com<br />
VEFAT<br />
ARAMIZDAN AYRILANLAR<br />
ŞUBAT 2013<br />
İLKER ŞAVUR, TÜRKAN DALBUDAK,<br />
ALİ ÖZKASAPOĞLU, HATİCE SUCU,<br />
ALİ YILMAZ, BEHİYE KARAKUŞ, HA-<br />
LİL DAĞCI, GÜLER ÖNDEŞ, OSMAN<br />
GEZ, HAYRETTİN ŞİRİNKAN, FATMA<br />
ALTINOYMAK, HACI DİLEK GÖKÇEN,<br />
KEMAL DUYAR, MEHMET MENEKŞE,<br />
ŞEVKET KAYA, NECLA BELKIS KOYUN-<br />
CUOĞLU, GÜLLÜ ÖZDEMİR, RESUL<br />
KOYUNCU, DÖNE TATAR, MERYEM<br />
KÖŞELİ, AHMET KAPLAN, FİKRET Bİ-<br />
LİM, RAİFA SAVAŞÇIHABEŞ, OSMAN<br />
AYTEKİN, SEFER KIRKPINAR, HACI<br />
ŞEMSİ YASEMİN, AYŞE KAPLAN, HURİ-<br />
YE YIRTMAZ, HATİCE SAKAR, MEHMET<br />
ALİ VATAN, ABDULLAH ÖZKUL, HAVVA<br />
ÇOLAKOĞLU.<br />
MART 2013<br />
TÜRKAN ÖZKAYA, HACI KİFAYET MI-<br />
SIRLI, HACI ARİF YILMAZ, DÜNDAR YIL-<br />
MAZ, SIDIKA AYGIRCIOĞLU, MUZAF-<br />
FER ÖZDEREN, HACI VAKIFA CİVAN,<br />
MEHMET ÜSTÜNDAĞ, ABDULMEN-<br />
NAN BAKIRTAŞ, ABDULLAH ÖZKUR,<br />
ÜVEYS HOŞBAŞ, ZEYNEP TUTLU, YA-<br />
ŞAR TAŞKIR, EKREM ÖZTÜRK, ŞENEL<br />
İNAL, ŞIHO YILDIRIM, ÜMİT ÇAKMAK,<br />
HASAN SABUNCUOĞLU, GÜLDEREN<br />
AKSOY, İHSAN AKSOY, İSMAİL ERYIL-<br />
MAZ, HİDAYET CİHANGİR, ALİ OSMAN<br />
KARABALIK, ŞEVKET TEKİN, LEMAN<br />
TOPALOĞLU, GÜLLÜ YALMAN, HACI<br />
ARİF YILMAZ, FERİDE BAYRAMOĞLU,<br />
ENVER ÖZTÜRK, REŞİT POLATDEMİR,<br />
MEHMET KUVVET, AHMET GÜLTEN,<br />
YETER KAVUŞTURAN, HİKMET DENİ-<br />
ZOĞLU, MAHİDE KESTANE, HATİCE<br />
DEMİR, DÖNE ZAHTER, SÜLEYMAN<br />
ACARLIOĞLU, FATMA GENÇ, MUHAR-<br />
REM DEMİRCİ, ŞAZİYE ÖZSAYGILI,<br />
MEHMET FİZGELİ, ABDURRAHMAN<br />
GÜVEN, MUSTAFA DEMİR, RAZİYE<br />
MÜLHİM, HALİL İBRAHİM UĞURLU, ME-<br />
DİNE UĞURLU, KÜBRA UĞURLU, HA-<br />
NİFE SARIYILDIZ, HÜSEYİN BAŞOĞLU,<br />
ÜMRAN AKDENİZ, REFİK UYGUR, NA-<br />
ZİRE YILDIRIM, SAFİNAZ ÖZGÜNER,<br />
ÖMER LÜTFÜ GÖKBULUT, NURİ MEH-<br />
MET CULHAOĞLU, İBRAHİM YILMAZ,<br />
GÜLENDAM KARAOĞLU, ATİLLA YEDİ-<br />
KAYA, MEHMET POLAT, YUSUF ELMAS,<br />
ŞEVKET DEMİR, FAYAT UFAK, ZEYNEP<br />
SONGUR, MEVLÜDE AŞKAR, ŞEV-<br />
Kİ İYİGÜN, RAHİME FATOŞ BOYBEYİ,<br />
ŞOFÖR MEHMET BARAZİ, FATİME ÜN-<br />
LÜCÖMERT, MAHMUT DEMİRKIRAN,<br />
FIRINCI FEYZİ CANASLAN, İSMAİL KI-<br />
RIK, FİDAN KORKMAZ, NESRİN NANE,<br />
GÜLER GÜLOCAK.<br />
NİSAN 2013<br />
GÜLİZAR KURT, ALİ TÜRKALP, RESUL<br />
ZORLU, PERİHAN KUDEYT, ERO KES-<br />
TANE, YILMAZ AMOCA, NİGAR KIN,<br />
MUSTAFA RAMİZ KIN, NAZMİYE ARS-<br />
LAN, AYNUR ÖZALP, MEHMET FETHİ<br />
KAYABEKİR, NİGAR KAYABEKİR, ARİFE<br />
YILMAZ, HİDAYET GEZ, NİZAMETTİN<br />
TOLU, ŞÜKRÜ ALPER, ÖMER POLAT,<br />
HÜSEYİN MAZLUM, DURAN CAN, HÜ-<br />
SEYİN KARA, MEVLÜDE GÜLER ARS-<br />
LAN, HABİP DEMİROĞLU, ABDULKADİR<br />
KIZILKAYA, ABDURRAHMAN ATABAY,<br />
HASİBE SÜMER, AHMET HAMDEMİRCİ,<br />
HACI NİHAT DORUKOĞLU, DURDU KIN,<br />
SITKI FAYAT KORKMAZ, MAHMUT KÖK-<br />
SAL, VEYSEL DEMİR.
www.kilispostasi.com<br />
Behiye İnekçioğlu<br />
Tarihi Günden<br />
Önemli Notlar<br />
admin@kilispostasi.com<br />
Geçtiğimiz pazar 5.’si düzenlenen<br />
BTP Ankara olağan üstü kongresinde<br />
bende vardım. 81 ilimizden gelen<br />
delegelerin oylarıyla Prof. Dr. Haydar<br />
Baş Hocamız, tekrar genel başkan<br />
seçildi. Bu sonucu tebrik ediyor, hayırlara<br />
vesile olmasını diliyoruz.<br />
Her hafta ayrı ayrı illerde düzenlenen<br />
programlara rağmen bu coşkunun<br />
her defasında katlanarak çoğalması<br />
büyük bir olaydır. Bu coşku, heyecan,<br />
aşk, feyz ve muhabbet eminim<br />
ki; ekrandan da hissedildi. Birkaç şey<br />
gözlemledim bunları sizle paylaşmak<br />
KİLİS POSTASI<br />
GÜNCEL<br />
isterim;<br />
• Türkiye’nin 4 bir<br />
yanından gelen<br />
delegeler ve Ankaralılar<br />
sanki bir<br />
bütündü. Birbirini<br />
hiç tanımayan bu<br />
insanlar, sanki yıllardır<br />
görüşüyormuş<br />
gibi aralarında bir<br />
muhabbet vardı.<br />
• Herkesin yüzü gülüyor, heyecan ve<br />
coşkuyla bakıyorlardı.<br />
• TV de belki salonun dışı görünmemiş<br />
olabilir. O kadar kalabalıktı ki,<br />
salon dışı, koridorlar her yer tıklım<br />
tıklımdı.<br />
• Ve böylesine kalabalık bir ortamda<br />
Allah’a şükür, bir tek sorun dahi<br />
yaşanmadı. Çünkü herkes birbirine<br />
karşı o kadar saygılıydı ki; buna ihtimal<br />
yoktu.<br />
• Arife ana’nın salona gelmesi ve salonda<br />
bulunan farklı kültürdeki insan-<br />
ların onu coşkuyla karşılaması, arife<br />
ana’nın da sevgi ve muhabbet dolu<br />
bakışları tv’de de görünmüştür.<br />
• Ardından çıkan grup nefes ve yorumları<br />
ve de insanların bu yorumlar<br />
karşısındaki halleri en çok dikkat çekilecek<br />
nokta. Öylesine bir dünya’ydı<br />
ki, Muhabbetten ağlamak, sevgiden<br />
coşmak, müjdeden sevinmek… Bir<br />
anda ağlayan insanların, bir anda<br />
gülmesi… Duyguların hepsi iç içeydi.<br />
• Ve beni belki de en çok etkileyen<br />
durum; hocamın rozet taktığı sırada<br />
arife ana’nın ve sonrasında hocamın<br />
söyledikleri oldu. Ayrılmaya ve<br />
bölünmeye çalışılan; Alevi, Sünni,<br />
Caferi kardeşlerimin aynı muhabbeti<br />
alması ve bir olması, böylelikle bu<br />
oyunların bozulduğunu görmek, en<br />
güzel şeydi.<br />
• Bektaşi dergâhının gönül eri olan,<br />
Arife anamız, yaptığı konuşmada<br />
hep bu birliğe deyindi. Ve çoğunluğunun<br />
Sünni olduğu kesim onu gö-<br />
NİSAN - HAZİRAN<br />
04<br />
SAYFA<br />
nülden destekleyerek alkışladı.<br />
• Burada aşikâr olarak görülmektedir<br />
ki Alevi, Sünni ve Caferi kardeşlerimiz<br />
aynı düşünceyi savunup aynı<br />
inancı yaşıyor. Şimdi biz prof. Dr.<br />
Haydar Baş Hocamızın önderliğinde<br />
Sünni, Alevi ve Caferi kardeşlerimizin<br />
de desteğiyle, bu misyonu deklere<br />
ediyoruz. “Hepimiz biriz, hepimiz<br />
Müslümanız.”<br />
• Ve en sonunda Üstad’ın konuşması,<br />
verdiği birlik mesajı, milli ve<br />
manevi bütünlüğümüzü esas alan<br />
sözleri ve de O’nun içindeki inancın<br />
bakışlarından hissedilmesi, söylediği<br />
her sözü yaşayarak ve inanarak söylemesi<br />
programa damgasını vurdu.<br />
Ümidimiz odur ki, vatanımızın ve<br />
dinimizin üzerinde asırlardır var<br />
olan fitne tohumlarını sökmek ve bu<br />
inançla muvaffak olmak zamanı yakındır…
06<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Prof. Dr. Haydar Baş<br />
Herkes üzerine düşeni<br />
yapmalı<br />
twitter.com/HBhaydarbas<br />
Halen yürürlükte olan 82 anayasamız, toplantı ve yürüyüşlerle<br />
ilgili bölümün başlığını “toplantı hak ve hürriyeti”<br />
şeklinde düzenlemiştir.<br />
Yani toplanmak, düşünce ve kanaatlerini açıklamak bir<br />
hak ve hürriyettir.<br />
Anayasanın 26. Maddesi: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini<br />
söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına<br />
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir”<br />
demektedir.<br />
34. Madde ise: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız<br />
ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme<br />
hakkına sahiptir” şeklinde yazılmıştır.<br />
Altı gündür devam eden halk yürüyüşleri, Türk milletinin<br />
anayasasında yer alan “hak ve hürriyetini” kullanmasından<br />
başka bir şey değildir.<br />
Ellerinde silah veya benzeri bir suç unsuru olmayan<br />
halkımız, tencere tavalarla; hepsinden önemlisi Türkiye<br />
Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlık alameti Türk bayrakları<br />
ile sokaklardalar.<br />
Karşılarında orantısız güç kullanımı söz konusu olsa da<br />
aşırıya gitmediler. Demokratik haklarını hukuk sınırları<br />
içinde sloganlarla dile getirdiler. İstanbul’da başlayan<br />
sesleniş, Ankara’da, İzmir’de, Eskişehir’de ve Hatay’da<br />
devam etti.<br />
Sokaklar birlik oldu. Tek bilek, tek yürek meydanlar doldu.<br />
En büyük mutluluk, son dönemde üzerine çok senaryolar<br />
yazılsa da oyuna gelmeyen Alevi kardeşlerimizin<br />
Sünni vatandaşlarımız ile omuz omuza yürüyüşü idi.<br />
Sokaktaki halkın Türk, Kürt, Laz ve Çerkez diye bir derdi<br />
yok; Alevi, Sünni, Caferi ve Bektaşi diye bir ayrımı<br />
da Türk bayrağı altında, bağımsızlığının tadını çıkarmak<br />
ve Anadolu coğrafyasında huzur içinde, kardeşçe<br />
yaşamak istiyorlar. Karnını doyurmanın, evine ekmek<br />
götürmenin derdinde insanımız.<br />
Bunun yolunun Amerika’dan, Avrupa’dan geçmeyeceğinin<br />
de farkındalar. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin,<br />
üniter yapı ile devamını istiyorlar. Ülkenin bölünmesine<br />
de şiddetle karşılar.<br />
Gün birlik günü, gün bağımsızlık sevdalısı yüce Türk<br />
milletinin yeniden sesleniş günü Anayasaya dayanan<br />
demokratik hak kullanılırken, elbette ki kalabalığa karışan<br />
provokatörler olmakta. Ancak sağduyulu halkımız<br />
bunları aralarına almıyor, dediklerine alet olmuyorlar.<br />
Gün azınlığın veya çoğunluğun dediğinin değil, topyekun<br />
Türk milletinin ortak paydalar etrafında birleştirileceği<br />
gün olmalıdır. Arap Baharı sosyal medyadan yola<br />
çıkarak kendine taraftar bulmuştu.<br />
Demokratik sesleniş, dış güçlerin işine yarayacak Türk<br />
Baharı’na dönüşmemelidir.<br />
Bunun için halkımız üstüne düşeni yaptı.<br />
Şimdi sıra iktidarda Son olarak “Taksim’e cami yapacağım”<br />
diyen Erdoğan’ın an be an değişen çıkışları, Sıffin<br />
Savaşı’nda Hz. Ali’ye karşı mızraklar ucuna takılan<br />
Kur’an sayfalarını kullanmaya çalışan Muaviye’ye benzemekte<br />
Başbakan önce, sesini yükselten halkın birkaç<br />
çapulcu olmadığını kabul etmeli; sonra dediklerinin,<br />
ağaç katliamına tepkinin ötesinde bir şeyler olduğunu<br />
anlamalı.<br />
Sıra kendine gelen iktidar, üzerine düşeni yapmak zorunda<br />
KİLİS POSTASI<br />
EKONOMİ<br />
Ailenizin<br />
Televizyonu<br />
Turksat 3A Frekans=12729<br />
Sembol=30000 FEC=5/6 Polarizasyon=Yatay (H)<br />
D-SMART 143. Kanal’da<br />
Digiturk 67. Kanal’da<br />
ve Tivibu’da<br />
www.meltemtv.com.tr<br />
www.kilispostasi.com<br />
Meltem’den Mustafa<br />
Kemal’ler Yetişecek!<br />
“2012-2013 öğretim yılında kızım Emine Ebru<br />
Hidayet, bana çocuğumu nereye kayıt ettireyim?<br />
diye sordu. Ben de ‘Tereddütsüz Meltem<br />
Anaokulu’na kaydettir’ dedim” sözleri ile konuşmasına<br />
başlayan Emekli Öğretmen Ahmet<br />
Karataş, “Ülkemizin içinden geçtiği bu zor<br />
günlerde, yetiştirdiğimiz bu çocukların içinden<br />
bir Mustafa Kemal çıkacak mı acaba? diye düşünmekten<br />
kendimi alamıyorum. Tüm kalbimle<br />
inanıyorum ki bu çocuklar, Mustafa Kemal’in<br />
dediği, gerektiğinde damarlarındaki asil kandan<br />
kudret alarak, ülkeyi içinde bulunduğu zor<br />
durumdan kurtaracak çocuklardır” dedi.<br />
Mustafa Kemal’in ileri görüşlü bir lider olduğu-<br />
Özel Meltem Koleji’nin yıl<br />
sonu gösterisinde bir konuşma<br />
yapan Emekli Öğretmen<br />
Ahmet Karataş, “Meltem’den<br />
Mustafa Kemal’ler yetişecek”<br />
dedi.<br />
na vurgu yapan Karataş, “Bugün Cumhuriyeti<br />
müdafaa mecburiyetinde kalacağımızı 90 yıl<br />
öncesinden görebilmiştir. Sevgili çocuklar, bizler<br />
bu ülkeyi Atatürk’ten emanet aldık, sizlere<br />
teslim ediyoruz. Siz de çocuklarınıza teslim<br />
ederken Atatürk ilke ve inkılaplarını hedef gösterin.<br />
Ne pahasına olursa olsun, bu toprakları<br />
çiğnetmeyin” dedi.<br />
Gelişen eğitim anlayışı ve değişen dünyada<br />
artık velilerin çocukların eğitiminin her aşamasında,<br />
onların yanlarında olması gerektirdiğine<br />
dikkat çeken Karataş, “Bu anlamda bizler, çocuklarımızın<br />
her zaman olduğu gibi bugün de<br />
yanındayız” dedi.
www.kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
EKONOMİ<br />
Kilis Barosu Kuruldu<br />
Kilis Barosu Kuruluş Genel Kurul Toplantısı’nı Kilis Adliye Sarayı<br />
Konferans Salonu’nda geniş bir katılımla gerçekleştirdi.<br />
Genel Kurula, Cumhuriyet<br />
Başsavcısı Ahmet<br />
Çiçekli, Türkiye Barolar<br />
Birliği Başkanı Av.<br />
V. Ahsen Coşar, Ankara<br />
Baro Başkanı Metin<br />
Fevzioğlu, Gaziantep<br />
Baro Başkanı Ali Elibol<br />
başta olmak üzere Adana,<br />
Kahramanmaraş,<br />
Düzce Baro Başkanları,<br />
İl Emniyet Müdürü Mehmet<br />
Akpınar, Kilis 7 Aralık<br />
Üniversitesi Rektörü<br />
Prof. Dr. İsmail Güvenç<br />
ve davetliler katıldı.<br />
Divan Kurulu’nun oluşturulmasının ardından<br />
saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması<br />
ile devam eden Genel Kurul’da Kilis Barosu<br />
Kurucu Kurul Başkanı Av. Mehmet Şevki Bayram,<br />
Gaziantep Baro Başkanı Ali Elibol, Ankara<br />
Baro Başkanı Metin Fevzioğlu birer konuşma<br />
yaptılar.<br />
Daha sonra kürsüye gelen Türkiye Barolar<br />
Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, bütün barolara<br />
eşit mesafede olduklarını dile getirerek,<br />
“Ama Kilis Barosu Birliğimizin en küçük üyesi<br />
Akın AYDIN<br />
Reyhanlıda CIA bürosu<br />
var<br />
admin@kilispostasi.com<br />
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı gerçeklerden biri<br />
de “acıdır”. Hani hep çeken bilir, yaşayan bilir,<br />
deriz ya! İşte o cinsten. Hiçbir insan acı çekmek<br />
istemez. Hiçbir insan sevdiklerini kaybetmek istemez.<br />
Hele hiç beklemediği veya en mutlu anında<br />
acıyı tatmak insanı çökertir. Acı, gerçekten<br />
acıdır. Acılar hem insanda, hem toplumda büyük<br />
yaralar açar. Acı sonrası hayatı tekrar dengeye<br />
getirmek güçtür. Acının en büyük yansıması öfkedir.<br />
Eğer öfke kontrol edilemezse daha büyük<br />
acılara yol açar. Bu acılara fail olanlar ve daha<br />
önemlisi sebep olanlarda ise suçluluk ve pişmanlık<br />
duyguları ortaya çıkar, tabii insan iseler.<br />
Hatay ilimizin, Reyhan’ı ilçesindeki kardeşlerimiz<br />
bu acıyı yaşıyor. Hem de acıların en büyüğünü.<br />
Kimi evladıyla, kimi eşiyle, kimisi yalnız<br />
ya eve, ya işe ya alış-verişe giderken, tanımadıkları<br />
melunlar tarafından, taraf olmadıkları,<br />
sebebini bilmedikleri gizli hesaplara kurban<br />
oluyorlar. Katledilen vatandaşlarımıza Allah’tan<br />
rahmet, yaralanan kardeşlerimize acil şifalar,<br />
yakınlarına ise sabırlar diliyorum. Katledenle-<br />
olduğu için ona pozitif ayrımcılık yapacağız”<br />
dedi.<br />
Kilis Barosu Başkanlığı tek adayı olan Av.<br />
Muammer Fazlıağaoğlu genel kurulda yaptığı<br />
konuşmada 28 Ekim 1918’de Kilis’e gelen<br />
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İlk defa ayak<br />
bastığım bu Türk toprağındaki uyanıklığa cidden<br />
hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki<br />
bu millet asla ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler”<br />
sözlerini hatırlatıp, seçime iştirak eden<br />
herkese teşekkürlerini sundu.<br />
re ve katledilmelerine sebep olanlara<br />
ise Allah’ın lanetinin bir an önce inmesini<br />
diliyorum Siyasi anlamda ise bu<br />
günlerin geleceği, fert ve millet olarak<br />
bu acıları yaşayacağımız çok açıktı.<br />
Filistin bu acıyı 60 yıldır yaşıyor. Afganistan<br />
40 yıldır yaşıyor. Pakistan her gün<br />
yaşıyor. Bu acıyı Libya yaşadı. Cezayir<br />
yaşadı. Tunus yaşadı. Mısır yaşadı. Hala<br />
da yaşıyorlar. Irak bu acıya milyonlarını<br />
kurban verdi. İki yıldır Suriye bu acıyı<br />
oluk oluk yaşıyor. Ve o kanlı eller, Türkiye’ye<br />
uzanmaya başladı. Gerçi bu eller PKK piyonu<br />
ile 30 yıldır ülkemize uzanıyordu. Demek ki, o<br />
kan yetmedi şimdi daha çoğunu istiyorlar. Akan<br />
kan Müslüman kanı. Akıtanlar belli. “22 İslam<br />
ülkesinin sınırlarını değiştireceğiz” demişti haçlı<br />
zihniyeti. Ne hazindir ki! Müslüman sıfatıyla, İslam<br />
ülkelerinde iktidarda olan yöneticilerin çok<br />
büyük bir kesimi haçlı ABD, AB’nin, o kanlı elini<br />
öpmüş ve teslimiyetini sunmuş durumda. Siyonist<br />
İsrail ise her daim müttefiki bu el öpenlerin.<br />
Bu kanlı elleri sıkmayan, İsrail ile müttefik olmayan<br />
devletler ise (Suriye gibi) hem haçlılar<br />
tarafından hem de onların İslam coğrafyasındaki<br />
kukla yöneticileri tarafından ablukaya alınmış<br />
ve bugün ülkemizde yaşanan vahşeti, her gün o<br />
ülkelerdeki kardeşlerimiz yaşamaya başlamıştı.<br />
AKP iktidarı dışarıda haçlının elini tuttu, bırakmaya<br />
da niyeti yok. İçeride bebek katili ile el sıkıştı.<br />
Ve bu acıları her gün yaşayan Suriye’nin meşru<br />
yönetimine karşı her fırsatta ateş püskürdü.<br />
Suriye halkına bu acıları yaşatanlara ülkemizi<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
07<br />
SAYFA<br />
açtı, besledi, büyüttü, silahlandırdı.<br />
Neden? Suriye’de zulmü bitirecekmiş. Terörün,<br />
teröristin adaleti olur mu? Şimdi bu ateş bizi yakıyor.<br />
En güvenli sınırımız (Suriye sınırı) kevgire<br />
dönmüş. Giren belli değil çıkan belli değil.<br />
Gaziantep’te, Cilvegözü sınır kapısında, Kilis’te<br />
benzer terörist eylemler gerçekleşti. Anlayan<br />
için gerisi gelecek, demekti bu. Ve maalesef<br />
geldi. Bildik açıklamalar; Gücümüzü test etmeyin,<br />
sabrımızı zorlamayın vs. Hükümet ise okları<br />
çoktan Suriye’nin meşru hükümetine çevirmiş<br />
bile. G. Antep’te, Kilis’te, Hatay’da yaşayan<br />
vatandaşlarımıza bir sorun; “Bu terör olayları<br />
neden ve niçin gerçekleşiyor?” diye. Hükümet<br />
sormuyor artı sorulmasına da izin vermiyor. Bakın!<br />
Bu terör olayı sonrası bölgeden yayın yapılması<br />
da yasaklandı. Delillere zarar gelirmiş.<br />
Bu bölgedeki vatandaşlarımız artık Suriye’den<br />
gelenleri potansiyel terörist olarak görüyor. Ve<br />
her türlü tehlike tetikte. Erdoğan bu patlamanın<br />
ardından hemen açılım sürecini gündeme getirdi.<br />
Sürece zarar vermek isteniyor, olabilirmiş<br />
Peki, eli kanlı terör örgütü, her türlü provokasyona<br />
açık bu bölgede, her daim yaptığı kanlı eylemlerinden<br />
birini daha yaparak; Ey Hükümet! İsteklerimizi<br />
yerine getirmezsen bundan daha beter<br />
olursunuz, mesajı vermek istiyor olamaz mı?..<br />
Bu arada Emniyet’in, iki gün önce sınırdan iki<br />
şüpheli araç geçtiğini tespit ederek, kendi birimlerini<br />
olası bir saldırıya karşı teyakkuzda olmaları<br />
yönünde uyardığı öğrenildi. Bunun ötesinde<br />
Reyhanlı'da, CIA'nin bürosu var. CIA’nin<br />
bu vahşetten haberdar olmadığını kim yutar.
08<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Kilis’te Polis Vatandaşa<br />
Radarı Tanıttı<br />
Kilis’te Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde<br />
trafik polisleri vatandaşlara radar cihazını<br />
yakından tanıma fırsatı sundular.<br />
Radar cihazı ile donatılmış trafik araçlarına binen vatandaşlara<br />
görevli memur tarafından radarın nasıl çalıştığı,<br />
araçların hızlarını nasıl tespit ettiği konularında açıklayıcı<br />
bilgiler sunuldu. 5 km’ye kadar menzili olan radar cihazları,<br />
aşırı hız yapan araçları anında tespit edip kayıt altına<br />
alma özelliğine sahip iken, uzak mesafeleri de yakınlaştırabiliyor.<br />
Trafik araçlarına binip radar cihazını daha yakından tanıyan<br />
vatandaşlar böyle bir uygulamadan memnuniyet<br />
duyduklarını ifade ederken, herkesin trafik kurallarına uymasının<br />
önemine işaret ettiler.<br />
FELHAN YAYINCILIK REKLAMCILIK ve DAĞITIM<br />
3 AYLIK YEREL GAZETE<br />
İdare Yeri: Güven Mah. İnönü Cad. 46/D<br />
Güngören - İSTANBUL Tel: 0212 504 41 41<br />
Baskı: Akademi Basın Yayın Org. ve Matbaacılık<br />
Ltd. Şti. - Adres: Favutpaşa Cad. Güven<br />
San. Sit. C Blok No:230 Topkapı - İST.<br />
Tel.: 0212 493 24 67<br />
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu<br />
Yazı işleri Müdürü<br />
Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi<br />
0532 558 93 69<br />
Yazı İşleri Müdürü<br />
Abdülkadir Uğur Kepekçi<br />
0532 413 30 76<br />
Kilis Temsilcisi<br />
Selim BAYTÜRKMEN<br />
0535 774 22 02<br />
abone olun<br />
“gazeteniz kapınıza gelsin”<br />
0212 504 41 41<br />
Yayınlarımızın tüm hakları KİLİS POSTASI’na aittir. Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez. Yazıların<br />
sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Gazetemiz il temsilcileri fahri<br />
olarak görev yapmaktadır. Yayınlanan köşe yazısı ve haberin tüm hakları Felhan Yayıncılık Reklamcılık<br />
ve Dağıtım’a aittir. Kaynak gösterilerek kullanılabilir.<br />
admin@kilispostasi.com | www.kilispostasi.com<br />
REKLAMLARINIZ iÇiN<br />
BiZi ARAYIN: 0532 558 93 69<br />
KİLİS POSTASI<br />
KİLİS AKTÜEL<br />
www.kilispostasi.com<br />
Kilis’te Engelliler Haftası<br />
Kutlandı<br />
Kilis’te 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası, Cumhuriyet<br />
Meydanı’nda katılımın az olduğu gözlenen bir törenle kutlandı.<br />
Az sayıda engelli vatandaşın katıldığı Cumhuriyet<br />
Meydanı’ndaki tören saygı duruşu<br />
ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.<br />
Daha sonra bir konuşma yapan Kilis Özürlüler<br />
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği<br />
Başkanı Hasan Baştürk, engelliler için yapılması<br />
gereken hatırlatılınca herkesin kör,<br />
sağır ve dilsiz olduğunu ifade ederek, “Sevgili<br />
dostlar, biliyoruz ki hafta boyunca siyasiler,<br />
kurum amirleri, oda başkanları ve yetkili<br />
tüm kişiler engelli hakları savunucusu olup<br />
yaptıklarını bir lütufmuş gibi abartılı olarak<br />
anlatırlar.<br />
Kimileri siyah gözlük takar, kimileri manuel<br />
sandalyeye biner kimileri de kulaklarını tıkayarak<br />
bizleri anlamaya çalıştıklarını ima<br />
ederler. Engelliler için yapılması gerekenler<br />
hatırlatılınca; kör sağır ve dilsiz olurlar. O<br />
sorunları geçiştirirler.<br />
Örnek mi duymak istiyorsunuz? Kaldırımlara<br />
yapılmayan engelli rampaları, engelliler<br />
için yapılan araç park yerlerine normal<br />
insanların araçlarını park etmeleri ve bunu<br />
görmezden gelen trafik denetçileri, üst geçitlerde<br />
engelli insanlar için konulan asansörlerin<br />
normal insanlar tarafından kullanılması.<br />
Toplu taşıma araçlarının özürlülerin<br />
inip bineceği şekilde dizayn edilmemesi,<br />
şehrin belli noktalarında engelli tuvaletlerinin<br />
olmaması, engelli istihdamının yeterince<br />
yapılmaması ve buna benzer birçok<br />
sorunları sıralayabiliriz” dedi.<br />
Türkiye’nin Beyaz Ekranı
www.kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
SAĞLIK<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Türk Firmasından Büyük Başarı<br />
Kibarlı Panax, Almanya'da gıda takviyelerinin<br />
bileşenlerini incelemek ve sağlık beyanına<br />
izin vermekle görevli Bilim Komisyonu<br />
tarafından "Damar tıkanıklığına karşı ve damar<br />
tıkanıklığının sebep olduğu risklere karşı yardımcı<br />
ürün" olarak onaylandı. Bu onayın ardından<br />
Almanya Gıda ve Tarım Bakanlığıda, Kibarlı Panax'ın<br />
OTC gıda takviyesi olarak üretilip satılmasına<br />
izin verdi.Türkiye'de Dr. Mustafa Eraslan ve<br />
Ecz. Mustafa Tekin tarafından formulize edilen,<br />
Türk Firması Kibarlı tarafından Almanya’da satışa<br />
sunulan bitkisel ürün etiketinde de "Ginseng<br />
kökünün etken olan maddesi ginsenosit, deneylerde<br />
damar tıkanıklığına karşı etki gösteriyor.<br />
Ayrıca ginsenositin yaptığı bu etkiyi, çoban çökerten<br />
ve yulaf güçlendiriyor" yazısının yer almasına<br />
karar verildi.<br />
Alman makamlarının etikete konmasına karar<br />
verdiği bir diğer ifade de şöyle:<br />
"Özel tedavi amaçlı diyet gıda takviyesi (tamamlayıcı<br />
dozajlı diyet) damar tıkanıklığına karşı ve<br />
sebep olduğu riskler için (kalp vs)<br />
ERASLAN: "DÜNYA ŞİFALI BİTKİLERE YÖ-<br />
NELİYOR"<br />
Türkiye'nin en önemli gıda takviyesi üreticilerinden<br />
biri olan Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri'nin<br />
uluslararası düzeydeki bu başarısını, ürünleri fomülize<br />
eden Dr. Mustafa Eraslan değerlendirdi.<br />
Şifalı bitkilerden yapılan ürünlere tüm dünyada<br />
ilginin giderek arttığına, Uzakdoğu’nun ardından<br />
özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde, tüketicilerin<br />
bu ürünleri kullanımının kimyasal içerikli ürünlerden<br />
çok daha fazla olduğuna dikkat çeken<br />
Dr.Eraslan,Türkiye'de ise bu sektörün önüne çıkarılan<br />
yasal engellerden yakındı.Eraslan şöyle<br />
konuştu:<br />
“Ben Türkiye'de çok düşük olan bu oranın hızla<br />
yükselmesi gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 23<br />
yıldır bu alanda çalışıyorum. Bu çalışmalarımın<br />
ülkeme ve milletime ciddi katkıları vardır. Önümüz<br />
açılsa çalışmalarımı hızla geliştiririm, hem<br />
halkımız, hem de Sağlık Bakanlığı bütçesi çok<br />
büyük fayda görür. Ancak, ülkemizde maalesef<br />
yeni çalışma yapan, yeni şeyler geliştiren insanlar,<br />
desteklenmek bir tarafa bir çok problem ile<br />
karşılaşıyorlar. Kabul edelim ki Batı ülkelerinde,<br />
yeni şeyleri araştırıp geliştiren insanlar bizzat<br />
devlet tarafından desteklenmektedir. Her türlü<br />
yeni gelişmenin Batı'dan geleceğini beklemek,<br />
Batı'dan gelmeyen yeni fikirleri safsata, Batı'dan<br />
gelen fikirleri bilimsel kabul etmek, hem bize yakışmıyor,<br />
hem de zarar veriyor. Ülkemde verdiğim<br />
mücadelenin onda birini batılı ülkelerde versem,<br />
çalışmalarım şu an çok daha farklı yerlerde<br />
olurdu. Bugün beni kendi ülkesine çalışma yapmam<br />
için davet eden bazı Batılı devlet adamları<br />
var. Ben ülkemi seven ve ülkeme hizmet etmek<br />
isteyen bir insanım. Bu konuda devletin üzerine<br />
düşeni yapıp işin önünü açmaya yönelik gerekli<br />
yasal düzenlemeleri yapacağına da inanıyorum,<br />
inanmak istiyorum.”<br />
“BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMI AVRUPA'DA<br />
YÜZDE 50, TÜRKİYE'DE YÜZDE 3”<br />
Avrupa'da eczanelerin cirolarının yüzde 40 -<br />
60'ını bitkisel kökenli ürünler oluşturduğunu belirtenDr.<br />
Mustafa Eraslan, “Aynı zamanda Avrupa'da<br />
bitkisel gıda takviyeleri, eczane dışında<br />
marketlerde ve ‘drugstore’ denilen sağlık ve SPA<br />
ürünleri merkezlerinde de yoğun şekilde satılmaktadır.<br />
Yani Avrupa'da sağlık alanında kullanılan<br />
ürünlerin yüzde 50'sinden fazlası bitkisel<br />
ürünlerdir. Türkiye'de bu oran henüz yüzde 3'tür.<br />
Bu dünya ortalamasına göre çok düşük bir oran.<br />
Üstelik bu noktaya da son bir kaç yıl içinde gelinmiştir<br />
ve bunda bizim katkımız oldukça büyüktür”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
KİBARLI: “DOĞAL SAĞLIK ÜRÜNLERİMİZ<br />
YAKINDA TÜM AVRUPA’DA OLACAK”<br />
Öte yandan Kibarlı Panax’ın bu başarısıyla ilgili<br />
olarak firma yönetiminden de bir açıklama geldi.<br />
Almanya, Kibarlı Doğal Sağlık<br />
Ürünleri firmasının ürettiği<br />
"Kibarlı Panax" isimli gıda<br />
takviyesinin, "damar tıkanıklığına<br />
karşı yardımcı bitkisel<br />
ürün" olarak satılmasına<br />
onay verdi.<br />
09<br />
SAYFA<br />
Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri Hukuk Başmüşaviri<br />
Avukat Lütfullah Önder, “Türkiye'de önümüze<br />
sürekli yasal engellerin çıkması nedeniyle firma<br />
yöneticilerimiz Avrupa pazarına da girmeye karar<br />
verdi. Almanya Gıda Tarım Bakanlığı, ürünlerimizin<br />
‘OTC gıda takviyesi’ olarak satışına izin verdi.<br />
Kibarlı ürünleri inşaallah yakın zamanda Avrupa<br />
ülkelerinde faaliyet gösteren bir çok bitkisel ürün<br />
mağazasındaki yerini alacaktır” açıklamasında<br />
bulundu.<br />
“SAHTE VE TAKLİT PANAX’A DİKKAT”<br />
Almanya’nın damar tıkanıklığına karşı yardımcı<br />
ürün beyanıyla satılmasına izin verdiği ürünlere<br />
halkın gösterdiği rağbetin giderek artması üzerine,<br />
Türkiye’de bu ürünün çok sayıda taklit ve<br />
sahtesinin piyasaya sürüldüğüne de dikkat çeken<br />
Av. Lütfullah Önder,vatandaşlara “kendi sağlığınız<br />
için bu konuda çok dikkatli olun” çağrısında<br />
bulundu.
10<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
KİLİS POSTASI<br />
İSLAM<br />
{{<br />
RAHMET VE BEREKET<br />
Öncelikle Recep ayının kutsiyeti<br />
hakkındaki ilahi beyanları aktaralım:<br />
Recep ayı, haram aylardan (eşhur-i<br />
hurum) biridir. Diğer üç haram ay<br />
ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem<br />
dir. Bu aylarda savaşmak, kan dökmek,<br />
Allah(cc) tarafından yasaklanmış,<br />
özel rahmet ve ikramları için<br />
vesile kılınmıştır.<br />
Kur’an-ı Kerimde Recep ayı, dört<br />
haram ay içerisinde zikredilmiştir.<br />
“Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın<br />
yazısına göre Allah katında<br />
ayların sayısı on iki olup, bunlardan<br />
dördü haram aylardır. İşte bu doğru<br />
hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın<br />
koyduğu yasağı çiğneyen) kendinize<br />
zulmetmeyin ve müşrikler nasıl<br />
sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz<br />
de onlara karşı topyekûn savaşın<br />
ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla<br />
beraberdir.” (Tevbe suresi<br />
9/36.)<br />
Ebu Said–i Hudrî’den rivayet edilen<br />
bir hadisi Şerifte, Resulullah Sallallahu<br />
Aleyhi ve Sellem Efendimiz<br />
şöyle buyurmuştur:<br />
“Allah katında ayların sayısı on ikidir.<br />
Yeri ve semaları Allah yarattığı<br />
günden beri bu böyledir. Bu aylardan<br />
dört tanesi haram ay olup şunlardır:<br />
Allah’ın ayı Receptir. Bu ay<br />
tek başınadır. Kalan üç tanesi peş<br />
peşe olup şunlardır: Zilkade, Zilhicce<br />
ve Muharrem’dir. Recep, Allah’ın<br />
ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan,<br />
ümmetimin ayıdır....” (Abdülkadir<br />
Geylanî, Gunyet’üt Talibîn)<br />
Abbâd İbnu Hanif anlatıyor: "Sa'id<br />
İbnu Cübeyr (rahimehullah)'e Receb<br />
ayındaki oruçtan sordum. Bana<br />
şu cevabı verdi:<br />
iKLiMi ÜÇ AYLAR<br />
"İbnu Âbbâs (radıyallahu anhümâ)'ı<br />
dinledim, şöyle demişti: "Resulullah<br />
(aleyhissalâtu vesselâm) Receb<br />
ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı<br />
ki biz, "(Galiba). Hiç yemeyecek<br />
(ayın her gününde tutacak)'' derdik.<br />
(Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz;<br />
"(Galiba) hiç tutmayacak'' derdik.''<br />
(Buhari, Savm 53; Müslim, Sıyâm<br />
179, (1157); Ebu Davud, Savm 55,<br />
(2430)<br />
*Recep Allah’ın ayıdır o ayda Regaib<br />
ve Miraç Kandili vardır<br />
Recep ayı ile birlikte Yüce Peygamberimiz<br />
sürekli şu duayı yaparlardır;<br />
“Allahumme barik lena fi recebe ve<br />
şa’ban ve belliğna ramazan”<br />
Açıklaması:<br />
“Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını<br />
bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan<br />
ayına ulaştır.”<br />
Mademki Yüce Peygamberimiz bu<br />
duayı yapmış ve tavsiye etmiştir.<br />
Biz de bu duayı çokça yapıp faziletinden<br />
istifade etmemiz lazımdır.<br />
Mübarek üç aylardan Recep ayına<br />
Allah’ın ayı denir. Recep ayına Allah’ın<br />
ayı denmesinin hikmeti Alemlere<br />
Rahmet Hazreti Muhammed<br />
(s.a.v.) Efendimiz tarafından şu şekilde<br />
izah edilir:<br />
“Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim<br />
ayımdır, Ramazan ise Ümmetimin<br />
ayıdır” denince Resulullah (sav)<br />
Efendimize soruldu:<br />
Ya Resulallah Recep ayı için Allah’ın<br />
ayı denmesinin sebebi nedir?<br />
Şöyle diyordu: “Çünkü bu ayda<br />
özellikle mağfiret boldur. Bu ayda,<br />
halkın kan dökmesine mani vardır.<br />
Bu ayda, Allah Teâlâ Peygamberlerinin<br />
tevbelerini kabul görmüştür. Al-<br />
www.kilispostasi.com<br />
Rahmet ve bereket iklimi diye adlandırılan ve dört gözle beklediğimiz üç aylara kavuştuk. Elhamdülillah. Bildiğiniz<br />
gibi 11 Mayıs 2013 Cumartesi günü Recep ayının ilk günüydü. Üç aylar diye nitelenen bu mübarek zamanlar, gerçekten<br />
de kul olarak muhtaç olduğumuz kıymetli zamanlardır.<br />
lah Teâlâ bu ayda Peygamberlerini<br />
düşmanlarından korumuştur.<br />
Bir kimse Recep ayını oruçlu olarak<br />
geçirir ise Allah Teâlâ 3 şeyi onun<br />
için gerekli kılar.<br />
Şöyle ki:<br />
a)Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar.<br />
b)Kalan ömrünün temiz geçmesini<br />
temin eder.<br />
c)Büyük huzura çıkılan kıyamet<br />
gününün susuzluğundan da emin<br />
kılar.<br />
Bu arada yaşlı biri kalktı; Resulallah<br />
efendimize halini şöyle anlattı;<br />
Ya Resulallah, ben, Recep ayının<br />
tümünü oruçlu geçiremem. Buna<br />
gücüm yetmez.<br />
Bunun üzerine Resulallah efendimiz<br />
şöyle buyurdu;<br />
“O halde ilkinden bir gün, ortasından<br />
bir gün, sonundan bir gün tutarsın.<br />
Böyle ettiğin takdirde ayın<br />
tümünü oruçlu geçirmiş olursun.”
www.kilispostasi.com<br />
Zira yapılan iyilikler on misli sevap<br />
getirir.<br />
Ancak, siz Recep ayının Cuma gecesini<br />
gaflet içinde geçirmeyesiniz.<br />
O, öyle bir gecedir ki; Melekler o<br />
geceyi: Regaip diye anlatırlar: Şöyle<br />
ki;<br />
O gecenin üçte bir geçtiği zaman;<br />
semalarda ve yerlerde ne kadar<br />
melek varsa: Hemen hepsi, Kâbe<br />
ve civarında toplanır.<br />
Allah Teâlâ onların hallerine muttali<br />
olur ve şöyle buyurur: Ey Meleklerim<br />
ne dileğiniz var ise benden dileyin.<br />
Şöyle derler; Rabbimiz, senden dileğimiz<br />
odur ki; Recep ayında oruç<br />
tutanları bağışlayasın:<br />
Onların bu dileği üzerine Allah<br />
Teâlâ; Bu dileğinizi yerine getirdim.”<br />
(Abdulkadir Geylani /Gunyet’üt Tali-<br />
bin /sayfa 550-551)<br />
Diğer özel gece Miraç Kandilidir.<br />
Miraç Kandili Recep ayının 26’sını<br />
27’ye bağlayan gece olan 5-6 Haziran<br />
Çarşamba günü akşamıdır. Bu<br />
gece de insanlık için çok büyük bir<br />
öneme haizdir.<br />
Peygamberimize (s.a.v.) Biz ümmetine<br />
hediye olarak Mirac gecesi şu<br />
üç şey verilmiştir:<br />
—Elli vakit namaz sevabına denk,<br />
beş vakit namaz verildi.<br />
—Bakara suresinin son ayetleri verildi.<br />
—Peygamberimiz (sav)ın ümmetinden<br />
olup da, Allah'a şerik koşmayanlardan<br />
Mukhimat bağışlandı.<br />
(Mukhimat; insanı Cehenneme sürükleyen<br />
büyük ve tehlikeli günahlar,<br />
demektir.)<br />
Miraçla birlikte yeni yol haritaları ve<br />
KİLİS POSTASI<br />
İSLAM<br />
müjdeler geldiğine göre, bize düşen<br />
o hediyeleri baş tacı ederek sıkıntılarımızdan<br />
kurtulmanın çarelerini<br />
araştırmaktır.<br />
Miraç hadisesi, Âlemlere Rahmet<br />
Hz. Muhammed Efendimizin Peygamberliğinin<br />
12.yılında, Recep<br />
ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir.<br />
Bu gece, tabir yerindeyse;<br />
yüce Allah’ın, Muhammed’ine özel<br />
ikramlarda bulunmak üzere tahsis<br />
ettiği bir gecedir. Bu ihsan gecesi<br />
İslam tarihine, İsra ve Miraç olarak<br />
geçmiştir.<br />
“Kendisine ayetlerinden bir kısmını<br />
göstermek üzere kulu Muhammed’i<br />
bir gece Mescidi Haram’dan,<br />
çevresini bereketlendirdiği Mescidi<br />
Aksa’ya götüren Allah’ın şanı ne<br />
yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla<br />
işitendir, hakkıyla görendir.” ( İsra,<br />
17/1)<br />
Bu gecenin ve günün Muhammed<br />
ümmeti için ne kadar mühim müjdelerle<br />
de donatıldığını yine bize yüce<br />
şefaatçimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)<br />
haber vermektedir.<br />
“Bir kimse Recep ayının 27. günü<br />
oruç tutar ise kendisine atmış aylık<br />
oruç sevabı yazılır.”<br />
Recep ayının 27. günü Cebrail<br />
Aleyhisselamın, Resulullah (s.a.v.)<br />
Efendimize elçilik vazifesini getirdiği<br />
ilk gündür. Bir başka hadis-i şerif<br />
de şudur:<br />
“Recep ayında bir gün ve bir gece<br />
vardır ki o günü oruçla, geceyi dahi<br />
namazla geçirir ise kendisine 100<br />
sene; geceleri namaz kılanın gündüzleri<br />
de oruç tutanın sevabı ve-<br />
rilir.” O gün Recep ayının bitiminden<br />
üç gün evvelki gün ve gecedir.<br />
(Gunyet’üt-talibin / sayfa 553)<br />
*Fırsat günlerini değerlendirmek<br />
gerekir<br />
Üç aylar diye adlandırılan ve Recep<br />
ayı ile başlayan rahmet iklimi, her<br />
anı paha biçilmez değerde zaman<br />
dilimleridir. Bu zamanlara, insanoğlunun<br />
eline geçen tarihi fırsatlardan<br />
biri de diyebiliriz. Dünyanın telaşı<br />
ve çeşitli sıkıntıları sayesinde ister<br />
istemez insan kulluk yörüngesinden<br />
çıkmakta, yolunu ve yönünü şaşırabilmektedir.<br />
Zaten bu durum insanın<br />
yaratılışında vardır. İnsan beşer sıfatıyla<br />
yaratılmış, her an şaşırmaya,<br />
iyilik ya da kötülük arasında gelgitler<br />
yaşamaya müsait bir halde var<br />
edilmiştir.<br />
Yüce yaratıcı kendi yarattığı insan<br />
denen mahlûku her yönden tanıdığı<br />
için onun hangi hallerde şaşıracağını,<br />
hangi hallerde yolunu ve yönünü<br />
bulabileceğini işaret etmiştir. Gönderdiği<br />
ilahi kitaplar ve peygamberlerle<br />
insana yol haritası ve davranış<br />
biçimini de göstermiştir.<br />
İnsanın en önemli vasfı beşer olmasıdır.<br />
Yani her an şaşırmaya meyilli<br />
oluşudur. Işıktan ayrılsa karanlıkta<br />
kalan, rehberinden uzak kalsa yolunu<br />
kaybeden, gıdasını almasa sağlığını<br />
kaybeden, ruhun gıdası hükmünde<br />
olan ibadetsiz kalsa imanını<br />
kaybeden; velhasıl sürekli ilgiye,<br />
bakıma muhtaç olan bir yaratıktır<br />
insanoğlu.<br />
Üç aylar denen Recep, Şaban ve<br />
Ramazan ayları biz kullarına yüce<br />
Allah’ın bir lütfudur. Bu zaman diliminde<br />
Yüce Allah biz kullarına<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
11<br />
SAYFA<br />
daha az çabayla daha çok sevap<br />
kazanmanın imkânını sağlamıştır.<br />
Diğer zamanlarda yapılan ibadetlere<br />
karşılık olan sevap katsayısı<br />
ile bu aylardaki katsayı farklılık arz<br />
etmektedir. Daha açık bir ifadeyle<br />
Allah bu aylarda daha cömert davranmaktadır.<br />
Yüce Allah’ın cömertlik tecellisinin<br />
gereği olarak insanların gönülleri bu<br />
aylarda daha yumuşak olur, sevap<br />
işlemeye daha meyilli olur, günahlara<br />
karşı daha dikkatli olur. Bizler<br />
de bu zaman dilimlerinin kıymetini<br />
bilmeli daha çok ibadetle meşgul<br />
olmalıyız.<br />
Mesela bu aylarda oruç tutmaya<br />
gayret etmeliyiz. Recep ayında, Şaban<br />
ayında tutulacak nafile oruçların<br />
faziletleri saymakla bitmeyecek<br />
derecededir. Hem sevap alacağız<br />
hem de nefsimiz tezkiye olacak, gönüler<br />
zenginleşecek, gönül sermayesi<br />
arttıkça da Allah’a kulluk yolunda<br />
mesafe alacağız.<br />
Gece namazlarına gayret etmeliyiz.<br />
Zikir meclislerini ihmal etmemeli,<br />
bolca salavat getirerek peygamber<br />
yakınlığını kazanmalıyız.<br />
Velhasıl öyle bir zaman dilimine girdik<br />
ki her anı kârlı, bereketli, feyizli<br />
bir zaman dilimi. İstifade edenlere<br />
aşk olsun. Bu zamanlarını dahi gafletle<br />
geçirenlere de Allah hidayet<br />
nasip eylesin.<br />
Bu bilgiler ışığında, Yüce Allah’ın<br />
bizlere sunduğu bu tarihi ve ilahi<br />
fırsatları çok iyi değerlendirerek;<br />
dünyamızda mutluluk ve sıhhate,<br />
ahirette de Allah’ın rızasına ve cennetine<br />
kavuşmalıyız.<br />
Uğur Kepekçi
12<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
KİLİS POSTASI<br />
SİYASET<br />
www.kilispostasi.com<br />
BTP'nin 5. Olağan Kongresi muhteşem tablolara sahne oldu. Başta CHP ve DP olmak üzere çok sayıda<br />
siyasi partilerden BTP'ye 50'nin üzerinde üst düzey katılım oldu. Kongrede verilen mesaj şu: Önümüzdeki<br />
seçimlerde BTP iktidar olacak<br />
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) 5.<br />
Olağan Kongresi Ankara'da Büyük<br />
Anadolu Oteli'nde gerçekleşti. Türkiye'nin<br />
81 ilinden gelen BTP delegeleri,<br />
her sahnesi görkemli geçen kongrede<br />
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir<br />
kez daha genel başkan seçti. Prof. Dr.<br />
Baş, geçerli tüm oyları aldı. Salonu<br />
dolduran delegeler ve BTP sevdalıları<br />
sık sık "Başbakan Haydar Baş", "İşte<br />
Millet İşte Başbakan" sloganlarıyla<br />
önümüzdeki seçimden sonra Türkiye'yi<br />
yönetecek lidere işaret etti.<br />
Arife Ana BTP saflarında<br />
Kongrede Türk siyasi hayatına<br />
damgasını vuran siyasetçiler de<br />
onur konuğu olarak yer aldı. Orman<br />
eski Bakanı Hasan Ekinci ile<br />
İçişleri eski Bakanı Mehmet Ga-<br />
zioğlu, kongreyi başından sonuna<br />
kadar takip etti. Kongrede tüm<br />
gözler Hacı Bektâş Veli Türbedarı<br />
Arife Ulusoy Ana üzerindeydi. Arife<br />
Ana 83 yaşında olmasına rağmen<br />
BTP saflarına katılarak, tüm Türkiye'ye<br />
önemli bir mesaj verdi: "Ben<br />
BTP'deyim, siz de BTP'ye gelin."<br />
Arife Ana'nın oğlu Timurcan Ulusoy<br />
geçtiğimiz haftalarda BTP'ye<br />
katılmış ve Sivil Toplum Kuruluşları'ndan<br />
sorumlu Genel Başkan Yardımcısı<br />
olarak göreve başlamıştı.<br />
Kongrede 50'den fazla başta CHP<br />
ve DP olmak üzere çeşitli partilerden<br />
siyasetçi, işadamı, avukat, der-<br />
nek başkanı, STK Başkanı BTP'ye<br />
katıldı. Prof. Dr. Baş, ilk olarak Arife<br />
Ana'nın rozetini, ardından diğer<br />
katılan isimlerin rozetlerini tek tek<br />
yakalarına taktı.<br />
Cem evleri Ashab-ı Suffa mekânıdır<br />
BTP Lideri yaklaşık 1.5 saat süren<br />
konuşmasına salonu dolduranları selamlayarak<br />
başladı. Ehl-i Beyt konusunda<br />
detaylı açıklamalarda bulunan<br />
BTP Lideri, iktidar oldukları günün<br />
akşamı Alevi kardeşlerimize tüm haklarını<br />
vereceklerini ifade etti. Prof. Dr.<br />
Baş, şunları söyledi: "Alevi kardeşlerimizin<br />
ibadetlerini gerçekleştirdikleri<br />
cem evlerine iktidar, 'Hayır, bunlar<br />
ibadethane değildir' hükmünü veriyor.<br />
Hatırladığıma göre, 'cem evleri resmen<br />
ibadethane kabul edilsin' diye bu<br />
konuda en az iki defa müracaat edildi.<br />
İki cevapta da 'cem evleri ibadethane<br />
değildir' hükmü verildi. Şimdi bu hükmü<br />
siyaset hangi gerekçeyle verdi. İslam'ı<br />
bildiği için mi? Bu hükmü veren<br />
arkadaşlar İslam'ı bilmiyor. Gelin ben<br />
size cem evlerinin İslam'da olduğunun<br />
ispatını yapayım. Bakın, Peygamber<br />
Efendimizin bir Mescid-i Nebi'si vardı,<br />
o Mescid-i Nebi'nin avlusunda<br />
Ashab-ı Suffa'nın oturduğu ayrı bir<br />
mekân vardı. Hemen bitişiğinde yer<br />
alıyordu. Orada Peygamber Efendimizi<br />
ve olayları takip eden, Peygamber<br />
Efendimizden eğitim alan sahabeler<br />
bulunuyordu. İşte dünyevi meselelerin<br />
yoğrulduğu, aynı zamanda ibadetlerin<br />
yapıldığı o mekânın adına Ashab-ı<br />
Suffa mekânı denirdi. Hacca gidenler<br />
bilirler... Resulullah'ın Ravzası'nın hemen<br />
bitişiği... Bugün cem evi dediği-<br />
miz ibadethaneler, Ashab-ı Suffa'nın<br />
yerini ikame ediyor. Buradan iktidara<br />
soruyorum: Sen İmar Yasası'na ibadethaneler<br />
kelimesini ilave ederek,<br />
apartmanlarda ibadethane adı altında<br />
kiliselere müsaade ettin. Şu anda<br />
bu hukukla birlikte 50 binin üzerinde<br />
kilise evi açılmıştır. Bunlara resmen<br />
ibadethane adı verilmiştir. Peygamber<br />
Efendimizin hayatından bu yana sürüp<br />
gelen cem evleri nasıl oluyor da<br />
İslam'ın dışında oluyor, nasıl oluyor<br />
da evler ibadethane altında kilise evi<br />
haline dönüşüyor? Bunun hesabını<br />
sormaya var mısınız?"<br />
Ehl-i Beyt Üniversitesi kurulacak<br />
Türkiye'de uzun yıllardan bu yana Alevi<br />
kardeşlerimize karşı tavır alındığını<br />
ifade eden BTP Genel Başkanı Prof.<br />
Dr. Haydar Baş, konuşmasına şöyle<br />
devam etti: "Alevi kardeşlerimizin<br />
hakları gasp edilmiştir, birçok mağduriyetler<br />
yaşanmıştır. Marmara Denizi<br />
kana bulandı. Böyle ihanet olabilir mi?<br />
Bunları kim yaptırdı? Dokümanlar hazır,<br />
mutlaka Meltem TV ile Yeni Mesaj<br />
Gazetesi'ni takip edin, bu hainlerin<br />
kim olduğunu öğreneceksiniz: Sarıklı,<br />
cübbeli, şalvarlı Müslüman görünen<br />
Siyonist ajanlar... Yusuf el Kardavi,<br />
Siyonist ajan...<br />
İslam dünyasını karıştırmaktan başka<br />
hiç bir işe yaramazlar Bakınız Sünni<br />
dünyanın Kur'an kursları, imam-hatip
www.kilispostasi.com<br />
okulları, ilahiyat fakülteleri var. Hepsinde<br />
okudum.<br />
Bunların hiç biri Alevi kardeşlerimize<br />
eğitim ve öğretim merkezi olarak<br />
eş anlamda verilmemiştir ve dinleri<br />
bunlara öğretilmemiştir. Bu büyük bir<br />
haksızlıktır ve yolsuzluktur. Biz Allah<br />
nasip eder, iktidar olduğumuz günün<br />
akşamı -sabaha kalmadan- Kur'an<br />
kurslarının, imam-hatip liselerinin, ilahiyat<br />
fakültelerinin muadillerini Alevi<br />
kardeşlerimiz için eğitim ve öğretim<br />
merkezleri ile üniversiteler kuracağız.<br />
Kısmet olursa Ehl-i Beyt Üniversitesini<br />
biz gerçekleştireceğiz. Dün-<br />
Nejat TAŞKIN<br />
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ı<br />
Yeniden Başkan Seçilmesi Dolayısı<br />
ile Kutluyoruz…<br />
Ankara’da yapılan Bağımsız Türkiye Partisi’nin<br />
Olağan 5. Genel Kurul Toplantısı’nda yeniden<br />
başkanlığa seçilen Sayın Prof. Dr. Haydar<br />
Baş’ı bu köşe yazım içinde kutlamak istedim.<br />
Her geçen gün biraz daha güçlenen ve ülkemizin<br />
sorunlarına bire bir el atan bu değerli başkanı<br />
artık TBMM’de görmenin zamanı geldi.<br />
Bir kere, devlet yönetimi anlayışında ve so-<br />
yanın her tarafından insanla bu<br />
üniversitede akademik çalışmalar<br />
yapacak ve burada yetişecekler:<br />
Alevilik nedir, İmam Ali kimdir, Hz.<br />
Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin<br />
kimlerdir, bunları tanıyacaklar."<br />
AB, Müslüman Türk'ü kabul etmez<br />
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar<br />
Baş, konuşmasında Avrupa Birliği<br />
(AB) konusuna değindi. AB'nin bir 'medeniyet<br />
birliği' olduğuna işaret eden<br />
Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi:<br />
"AB'de örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz,<br />
kısaca hiçbir şeyimiz yoktur. Biz<br />
senelerden beri AB'ye üye olmak için<br />
admin@kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
SİYASET<br />
bütün<br />
gayretleriortayakoyduk,<br />
her<br />
defasında<br />
bizi<br />
dışarıya ittiler, kabul etmediler. AB bir<br />
Hıristiyan kulübüdür. Onların hocasının<br />
böyle nitelediği bir kulübe, talebeleri<br />
'illa da biz bu kulübe üye olacağız'<br />
diyor. Ben Sayın Erbakan'ın hayatından<br />
beri diyorum ki, sizi AB'ye almazlar.<br />
Eğer siz Avrupa'yı tanısaydınız, bu<br />
iddiada bulunamazdınız çünkü onlar<br />
Müslüman Türk'ü kesinlikle kabul etmezler,<br />
etmeleri de asla mümkün de-<br />
runların çözümünün ifadesinde büyük bir<br />
inandırıcılık ve güzellik yansıtan bu değerli<br />
insanımızın birleştirici vasıflarıyla<br />
ülkemiz için çok gerekli olduğa inanıyorum.<br />
Ne yazık ki, bu değerli insanımızın<br />
sıcak mesajları, basın organları ve televizyonlarda<br />
görmezlikten geliniyor, sayfaları<br />
dolduran yüzlerce konu içinde Milli<br />
Ekonomi Modeli’ne bir satır ayırmamakta<br />
inat ediyorlar.<br />
Onun için diyorum ki; bu sesi mümkün<br />
olduğunca duyuralım. Yeni Mesaj gazetesini en<br />
uzak köylere bile dağıtalım. Çünkü artık seçim<br />
zamanıdır ve bu zaman dilimi sonunda Sayın<br />
Başkan Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibini mutlaka<br />
o meclis çatısı altında görmeliyiz ve alkışlamalıyız.<br />
İşte her şey satıldı. Atatürk’ün bize mirası ne<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
13<br />
SAYFA<br />
Bağımsız Türkiye Partisi’nin 5. Olağan Büyük Kongresinde<br />
önemli açıklamalarda bulunan Orman eski Bakanı Hasan<br />
Ekinci, “Parlamentonun anahtarı Sayın Haydar Baş’ın eline<br />
geçti. Çünkü çözümlerin anahtarı da onda” dedi<br />
BTP 5. Büyük Olağan Kongresi’ne katılan İçişleri eski<br />
Bakanı Mehmet Gazioğlu, “Gerek yaşantısı, gerek tavsiyeleri<br />
ve gerekse kitaplarıyla Prof. Dr. Haydar Baş bizim<br />
için bir mürşittir, yol göstericidir” dedi<br />
ğildir. 2005 yılında İstanbul'daki Milli<br />
Ekonomi Modeli Kongresi'nde söylediğim<br />
gibi AB 15 yıl içinde batmaya<br />
mahkûmdur. Şimdi Yunanistan, İspanya,<br />
Portekiz, İtalya, Slovenya, İrlanda<br />
ekonomileri iflasın eşiğinde. Bizimkiler<br />
de onlara mesaj gönderiyor: Bizi alın<br />
da, biz sizi çıkaralım. Sen yerin dibindesin<br />
yahu... Avrupa Birliği çökmeye<br />
mahkûm zira gençliği bitti, yeraltı kaynakları<br />
tükendi, müşterek para birimine<br />
geçtiler."<br />
varsa satıldı. Ot ve saman ithal eden ülke olduk.<br />
Daha önemli sorunlar yerine günlerce önemsiz<br />
meselelere daldık.<br />
Sayın okuyucular, ben Sayın Haydar Baş’ı<br />
daha şahsen tanıma ve elini sıkma fırsatı bulmadım.<br />
Ama onu hemşerim Sayın Dr. A. Hamdi Kepekçi<br />
vasıtasıyla çok yakinen tanıyarak izledim.<br />
Sizlerde izleyin ve göreceksiniz Taşkın ağabeyiniz<br />
yanılmıyor. Bu muhterem zat ülke gerçekleri<br />
için gece gündüz demeden bütün ülkeyi<br />
dolaşıyor ve gerçek yüzleri sizlere yansıtıyor. O<br />
halde sizler de sandık başında eliniz vicdanınızda<br />
bu ülke sevgisi için Haydar Baş deyiniz.<br />
Sizleri tekrar kutluyor ve başarılı günlerinizi<br />
ömrün yettiği müddetçe yazmak istiyorum.<br />
Bu yazımı lütfen bir karanfil olarak, başkanlık<br />
hatıranız içinde kabul ederseniz çok memnun<br />
olurum…
14<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Avukat Akdağ Milli Kahramanlar<br />
Programında Konuştu<br />
Avukat M. Galip Akdağ yaptığı<br />
konuşmasında, Prof. Dr. Haydar<br />
Baş’ın 1991 yılında yaptığı<br />
“Amerika’nın Kuzey Irak’a yapmış<br />
olduğu Körfez harekatının<br />
esas amacı Türkiye’yi bölmek<br />
ve parçalamaktır” tespitinin<br />
bugün Yeni Anayasa Çalışmaları<br />
ile hayata geçirildiğini ifade<br />
etti.<br />
Avukat Akdağ konuşmasında,<br />
1982 Anayasasının 5.maddesinin,<br />
Türkiye Cumhuriyeti Devletinini<br />
ve bu devletin icra Organı<br />
olan Hükümetlerin görev<br />
ve yetkilerinin kapsamını belirlediğini<br />
sorunun Anayasa’da<br />
değil beceriksiz ve öngörüsüz<br />
siyasette olduğunu ifade ede-<br />
Milli Kahramanları Anma Programının 19’uncusu<br />
18 Mayıs 2013 tarihinde Mersin’de yapıldı.<br />
Bölgemizde Gaziantep, Kahramanmaraş ve<br />
Elazığ’daki anma programlarına katıldım. Diğer<br />
16 programı da televizyonlardan takip ettim.<br />
Programdaki konuşmacıların hepsi kendi sahalarında<br />
ve birçok sahalarda çok donanımlı iyi<br />
yetişmiş bilim adamlarıdırlar, dinlediğimde hepsinden<br />
ziyadesiyle istifade ediyorum.<br />
Bu programların onur konuğu olan Prof. Dr.<br />
Haydar Baş’ın konuşması benim için apayrı bir<br />
ilim ve feyiz kaynağı oluyor. Zaten programa katılan<br />
konuşmacıları yetiştiren de bilim ve gönül<br />
adamı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdır.<br />
Yaklaşık 23 yıldır takip ettiğim sayın hocamız<br />
bizdeki güzel meziyetlerinde mimarıdır. Eğer<br />
birileri bizde herhangi bir güzellik görüyorsa o<br />
güzellik üstadımıza, insan olmamız mucibince<br />
bizim herhangi bir olumsuzluğumuzda varsa<br />
oda kendi nefsimize aittir.<br />
Tanıdığım kadarıyla sayın üstadımız ekonomi,<br />
siyasal, sosyal, kültürel, eğitim ve maneviyat vb.<br />
konularında görüş, tez ve projeleri olan dahi bir<br />
liderdir. Bu görüşleri uluslar arası kongrelerde<br />
rek, değiştirilmesi ve yargılanması<br />
gerekenin Anayasa değil,<br />
siyasetçiler ve günümüzde faaliyet<br />
icra eden siyaset mantığının<br />
olduğunu vurguladı.<br />
Yeryüzünde insanın emrine verilen<br />
bütün imkan ve gereçlerin<br />
onu kullanan insanın kafa ve<br />
gönül yapısına göre anlam kazandığına<br />
dikkat çeken Akdağ,<br />
“Bıçak kasabın elinde rızkını<br />
temin ettiği bir alet iken, bir<br />
annenin elinde yemek pişirmesine<br />
yardımcı olan bir alet, bir<br />
katilin elinde ise cinayet silahıdır.<br />
Alet aynı olmasına rağmen<br />
onu kullanan insanın düşünce<br />
ve duygu dünyasına göre anlam<br />
kazanmaktadır” dedi.<br />
Mehmet İnekçioğlu<br />
Deryalar içinde susuz<br />
kalanlar!<br />
admin@kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
DÜNYADAN<br />
dünyanın çeşitli ülkelerinde 300 kadar<br />
bilim adamı tarafından takdir edilmiş ve<br />
kabul görmüştür.<br />
Ülkemizde ve dünyada birçok siyasi parti<br />
lideri vardır, özellikle ülkemizde hangi<br />
siyasi parti liderinin ekonomik, siyasi,<br />
kültürel, eğitim ve maneviyat konularında<br />
kendilerine ait tez ve projeleri vardır,<br />
ben bilmiyorum bilen varsa lütfen bana<br />
da söylesin.<br />
Rusya devlet başkanı sayın üstadımızı<br />
Rus milli meclisi Duma’da tezini anlatmak üzere<br />
27 Şubat 2013 tarihinde Rusya’ya davet etti. Üstadımız<br />
Duma’da 4,5 saat Milli Ekonomi Modeli<br />
ile Sosyal Devlet tezini sundu. Sunum sonunda<br />
Rusya’nın iktidar ve muhalefet milletvekilleri<br />
sayın üstadımızı dakikalarca ayakta alkışladılar.<br />
Hatta bize yıllarca Türk düşmanı olarak tanıttıkları<br />
Jirinovski, üstadımızı dinledikten sonra “ne<br />
mutlu türküm diyene” demiştir. Bu sahneyi televizyondan<br />
bir Müslüman Türk olarak sevinç<br />
gözyaşları ile izledik.<br />
Fakat ne hazin tecellidir ki Türkiye’de ulusal basın<br />
denilen batı talimatlı televizyon ve gazeteler<br />
bu olaylardan bir kare dahi bahsetmediler. Bu<br />
görmezden gelişe hem üzüldüm hem de buğuz<br />
ettim.<br />
Kominizim çökmüş, bütün dünyada insanlık<br />
vahşi kapitalizmin elinde inim inim inlerken, bir<br />
Türk bilim ve siyaset adamı Milli Ekonomi Modeli<br />
tezi ile kapitalizmi tarihin çöplüğüne atıyor<br />
ve Rusya Duma’dan bunu dünyaya deklare ediyor,<br />
Bizim “ulusal” yerli basın bundan bir kare<br />
dahi bahsetmiyor.<br />
www.kilispostasi.com<br />
Kilis Barosu avukatlarından Avukat<br />
Mehmet Galip Akdağ, Yeni Mesaj Gazetesi’nin<br />
Elazığ’da düzenlemiş olduğu<br />
Milli Kahramanları anma programında<br />
bir konuşma yaptı<br />
Hayret yoksa bunların hepsi dünyanın kanını<br />
emen kapitalist baronlardan emir mi aldılar. Gönül<br />
isterdi ki bu ekonomi devrimi dünyaya Türkiye’den,<br />
Büyük Millet Meclisinden duyurulsun<br />
ama ne yapalım nasip Rusya’nınmış, nasip Putin’inmiş<br />
Allahın işine akıl sır ermez, bununda<br />
bir hikmeti vardır.<br />
Fakirliğe elveda, hoş geldin zenginlik diye söyleyen,<br />
artık fakirlik bu milletin kaderi olmayacak<br />
diyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı<br />
Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ Beyi bu milletten<br />
gizlemek kadar büyük bir vebal olabilir mi?<br />
Prof. Dr. Haydar BAŞ Beyin bu milletle buluşmasını<br />
engelleyen kin, nefret, haset ve kibir sahibi<br />
olan etkili ve yetkili kişiler yarın mahşerde<br />
Allah’a bunun hesabını nasıl verecekler.<br />
Bu şuna benzer kuraklıktan çorak kalmış verimli<br />
toprakların yanı başından koca bir nehir akıyor,<br />
nehrin etrafındaki topraklarda susuzluktan yarılıyor,<br />
işte su kanallarıyla toprağı suyla buluşturmakla<br />
görevli olan etkili ve yetkili kişilerin bu<br />
görevlerini yerine getirmemesi gibi.<br />
İnsanlık susuzluktan çorak kalmış toprak, Prof.<br />
Dr. Haydar BAŞ Bey de bu toprağın yanı başından<br />
geçen nehir deryası gibidir. Halkımızın<br />
adeta şu mısraları söylediğini duyar gibiyim:<br />
“Deryalar içinde susuz gezerim, Beni kandıracak<br />
umman bulunmaz”
www.kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
EĞİTİM<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
<strong>Dalga</strong> <strong>Dalga</strong> <strong>Uyarı</strong><br />
Taksim Gezi Parkı’nda geçtiğimiz Salı günü öğle vaktinde mütevazi eylemle<br />
başlayan protesto dalgası tüm yurda yayıldı. Ülke çapında 60’dan fazla ilimizde,<br />
yüzlerce ilçemizde halkımız Hükümetin politikalarını protesto etti<br />
Taksim Gezi Parkı'nda geçtiğimiz<br />
Salı günü mütevazi bir şekilde başlamıştı.<br />
O gün orada iken, yaklaşık<br />
100 kişilik grubun mütevazi gösterisinin<br />
dünyanın önde gelen medyasının<br />
'flaş ya da manşet haber' olarak<br />
verileceği bir gelişmeye dönüşeceği<br />
aklımın ucundan bile geçmezdi.<br />
Polis ekipleri her zaman olduğu<br />
gibi göstericiklerin etrafını sarmıştı.<br />
Göstericiler ekskavatörün (kazıcı)<br />
gürültüsünü sloganlarla bastırmaya<br />
çalışıyordu ancak bunda başarılı<br />
olamıyorlardı. Gösterici sayısının az<br />
olması, eylemin o gün etkisiz olması<br />
nedeniyle Salı akşamı TV kanallarında,<br />
Çarşamba günü gazetelerde<br />
bu gelişme pek haber olmadı.<br />
Geçtiğimiz Salı günü işçiler, mütevazi<br />
protestoya rağmen, Emniyet<br />
birimlerinin desteğiyle gözümüzün<br />
önünde Gezi Parkı'nın Asker Ocağı<br />
caddesindeki bölümündeki çok sayıda<br />
ağacı söktü, istinat duvarını yerle<br />
bir etti. Ancak o gün ortama bir gerginlik<br />
hâkimdi. Bir gazeteci arkada-<br />
şımızı polis, bariyerlerden içeri sokmayarak,<br />
göstericilerin fotoğraflarını<br />
çekmesini engelledi. O da kızarak<br />
oradan uzaklaştı. Bariyerlerin içinde<br />
çalışan kameramanlara da zorluk çıkarıldı.<br />
Bize de oradan uzaklaşmamız<br />
tavsiye edildi. Uzaklaşmadık ve<br />
orada bir kaç saat daha kaldık...<br />
Olayların pimi çekiliyor<br />
Peki, olaylar ne zaman Türk halkının<br />
ve dünyanın dikkatini çekmeye<br />
başladı? Yaklaşık gençlerden oluşan<br />
100 kişilik grup, polis çemberinde<br />
kalmasına rağmen Gezi Parkı'nı<br />
terketmedi. Gerçekten çevre bilinci<br />
olan gruptu bu. Attıkları sloganlar da<br />
Gezi Parkı'nın rantiye kesimine peşkeş<br />
çekilmesini eleştiren türdendi.<br />
Bu vatandaşlarımız geceleyin orada<br />
kalmaya devam etti. Taki Perşembe<br />
sabahı saat 05.00'e kadar... O saatte<br />
hükümetin talimatıyla Çevik Kuvvet<br />
ekipleri çadırda kalanları sert bir<br />
şekilde bölgeden uzaklaştırdı. Bu<br />
olay sosyal medyaya da yansıyınca<br />
mütevazi olarak başlayan eylem<br />
dalgası çığ gibi büyümeye, ülkeye<br />
hatta dünyaya yayılmaya başladı.<br />
Protesto dalgası büyüyünce, Cuma<br />
günü Emniyet birimlerinin müdahalesi<br />
de sertleşti. Hükümetin 'sert<br />
gücü'ne karşı, vatandaşın 'yumuşak<br />
gücü' devreye girdi. Onlarca<br />
İstanbullu dev görünümlü Toplumsal<br />
Olaylara Müdahale araçlarının<br />
(TOMA) önüne dikildi. Cuma günü<br />
sabah saatlerinden itibaren olaylar<br />
Gezi Parkı sınırlarından çıkıp AKP<br />
Hükümeti'nin icraatlarına yani uygulamalarına<br />
yönelmeye başladı. Yeni<br />
Mesaj'a konuşan İstanbullular, AKP<br />
Hükümetinin adeta 11 yıllık iktidarında<br />
yaptıkları sorgular mahiyette bir<br />
tutum ve duruş sergiliyordu. Bunda<br />
hükümetin özellikle bir avuç zengine<br />
yontan politikalarına yönelik ciddi bir<br />
başkaldırı vardı. Gezi Parkı'na AVM<br />
yapılmasına karşı çıkışın nedeni<br />
buydu. Türk bayrağıyla oynanması<br />
hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin adıyla<br />
15<br />
SAYFA<br />
uğraşılması, Yeni Anayasa süreci ve<br />
bu Anayasanın bölücü başı ile yapılması,<br />
madenlerin peşkeş çekilmesi,<br />
Hazine arazilerinin hükümet yanlısı<br />
müteahhitlere devredilmesi, çiftçiye<br />
'ananı al git' denmesi,<br />
Suriye'de ABD'nin yanında yer alınması,<br />
Malatya Kürecik'e İsrail'i koruyan<br />
radarın dikilmesi, çok sayıda<br />
ilimize Patriot füzeleri bağlamında<br />
yabancı asker konuşlandırılması, 1<br />
Mayıs'ta olduğu gibi işçinin ezilmesi<br />
vatandaşları sadece İstanbul'da değil<br />
yurt çapında sokağa döktü.<br />
İstanbul Taksim Gezi Parkı’ndan<br />
yayılan eylem dalgası yurt çapında<br />
etkili oldu. Cumartesi günü tüm<br />
Türkiye ayaktaydı. Bizim tespitimize<br />
göre 60’ı aşkın ilimizde protesto<br />
gösterisi yapıldı. Bazı illerdeki kalabalık<br />
İstanbul’daki kalabalıklarla<br />
yarışır türdendi.
16<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Selim Baytürkmen<br />
Biraz Abarttık Galiba!<br />
admin@kilispostasi.com<br />
Bilindiği üzere Kilis’te, sayıları 50 bine yaklaşan<br />
ve yeni kurulacak ikinci bir konteynır<br />
kent ile daha da artacak olan bir Suriyeli sığınmacı<br />
nüfusu bulunuyor.<br />
Suriye’ye komşu diğer ülkelere kaçan Suriyelilere<br />
nazaran Türkiye’de özellikle Kilis’te<br />
barınan sığınmacılara karşı çok farklı bir<br />
yaklaşım göze çarpıyor. Kurulan konteynır<br />
kentlerde her şey düşünüldüğü gibi, Kilis’te<br />
es geçilen birçok konu veya sorunların üzerine<br />
barınma merkezlerinde hassasiyetle<br />
gidilip anında çözüme kavuşturuluyor. Konteynır<br />
kentte gıda ve ihtiyaç malzemelerinin<br />
satıldığı marketleri kısa zaman periyotlarıyla<br />
ziyaret eden kontrolörler ürünlerdeki son<br />
kullanma tarihlerini ve satışa sunulan ürünleri<br />
denetlediği haberleri vatandaşlar arasında<br />
konuşuluyor. Kilisli vatandaşlar ise, şehirde<br />
kendi sağlıkları açısından bugüne kadar ciddi<br />
bir denetim yapıldığına şahit olmadıklarını<br />
üzülerek belirtiyorlar.<br />
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük<br />
bedeller veya primler ödeyerek yararlanabildikleri<br />
sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlandığı<br />
Suriyeli sığınmacılara, ayrıca kişi başı para<br />
da ödeniyor. Suriyeli sığınmacılara karşı uygulanan<br />
bu pozitif ayrımcılık örneklerinden<br />
biri de eğitim alanında gözümüze çarpıyor. 2<br />
milyon gencimiz yıllar süren eğitim maratonu<br />
ile girdikleri üniversite sınavında geleceklerini<br />
belirleyebilmek için soğuk terler dökerken,<br />
Suriyeli sığınmacılar üniversitemizde sınavsız<br />
bir şekilde okuma fırsatı yakaladılar.<br />
Bayram, seyran, etkinlik ve programlarda boy<br />
gösteren Suriyeli sığınmacılara gösterilen<br />
aşırı ilgi ve alaka elbette Kilis’te yaşayan herkesin<br />
dikkatini çekiyor. Yabancı ülke temsilcileri<br />
ile Kilis’e gelen bakanların gündeminde<br />
ve programında hep konteynır kent hep Suriyeli<br />
sığınmacılar bulunuyor. Son yıllarda Kilis’i<br />
ziyaret eden bakanların neredeyse tamamının<br />
gündeminde Suriyeli sığınmacılar yer<br />
aldı. Bakanlar vatandaşın sorunlarını değil<br />
sığınmacıların sorunlarını dinlediler.<br />
Sadece Öncüpınar Sınır Kapısı’nın kapanması<br />
ile ekonomik açıdan ciddi kayıplar yaşayan<br />
Kilis’in ve işsiz kalan vatandaşların sorunlarına<br />
bir çözüm sunamayan zihniyet, Suriyeli<br />
sığınmacılar için milyonlarca doları gözden<br />
çıkarıyor.<br />
Her şey bir yana bütün bu manzara bizim bu<br />
işi biraz abarttığımızı göstermiyor mu?<br />
KİLİS POSTASI<br />
ARAŞTIRMA<br />
www.kilispostasi.com<br />
RECEP TAYYiP ERDOĞAN,<br />
KiMiN AKIBETiNi YAŞAYACAK?<br />
Yeni Mesaj ve Kilis Postası yazarı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi direniş<br />
sürecinde yazdığı yazılar ile gündemi aydınlatmaya devam ediyor<br />
Hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar,<br />
AB’ye sözde üyelik süreci, AKP’nin uyguladığı<br />
dış politika, Arap baharı politikalarında gayri<br />
milli uygulamalar, dinlerarası diyalog çalışmaları,<br />
Atatürk başta olmak üzere Ehl-i Beyt<br />
sevdalılarının rencide edilmesi, ülkemiz ve<br />
milletimizin bölünmez bütünlüğü konusundaki<br />
duyarsız davranışlarından dolayı hep ikaz edildiler.<br />
Prof. Dr. Haydar Baş Bey her defasında<br />
yanlış yapıyorsunuz dedi. Hükümet hiç ama hiç<br />
dinlemedi. Sayın Baş, en güçlü ikazlarından birisini<br />
12 Mayıs 2013 tarihinde Aksaray'daki Milli<br />
Kahramanlar programında yaptı. BTP Genel<br />
Başkanı Prof. Dr. Baş, yaklaşık 100 sene evvel<br />
İngilizlerle işbirliği yapıp Türk milletini Ortadoğu'dan<br />
çıkaran Şerif Hüseyin ile Abdülaziz<br />
arasında yaşananlara değinerek, sayın başbakanı<br />
uyardı. Hatırlatalım, Osmanlı Hükümeti<br />
tarafından Mekke Emirliğine atanan Şerif<br />
Hüseyin b. Ali İngilizlerle işbirliği halinde Hicaz<br />
topraklarında bedevi Arapları örgütler. Gelişen<br />
olaylar neticesinde Osmanlı hicaz topraklarını<br />
kaybeder. Artık Hüseyin bin ali Cidde’de kral<br />
olur ama en güçlü olduğu günlerde Abdülaziz<br />
İbn-i Suud ile arasında liderlik mücadelesi başlar.<br />
İngilizler bir taraftan Hüseyin b. Ali’yi idare<br />
ederken İbn-i Suud Abdulaziz'i destekler. Neticede<br />
Şerif Hüseyin Akabe’ye sürgün gönderilir<br />
ve sefalet içinde ölür. Emperyal güçler kullanıp<br />
atmayı çok iyi bilirler. Son dönemde bunun birçok<br />
örneği vardır.<br />
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız günümüzün İngiltere'si<br />
olan ABD'nin Pensilvanya'da mukim<br />
olan şahısla anlaştığını ifade eder ve sayın<br />
başbakana Hüseyin bin Ali'nin akıbetine hazır<br />
ol der. Hatta lütfen gidin ona haber verin, Onun<br />
sonu iyi değil’ der. Heyhat ki, Sayın Erdoğan bu<br />
ikazlardan istifade etmez.<br />
Her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan milletvekili<br />
sayısına güvenerek ABD'nin gücüne dayanarak<br />
maalesef bir defa daha ikazın ne anlama<br />
geldiğini anlayamaz.<br />
Tarih 18 Mayıs.<br />
Aradan tam bir hafta geçtikten sonra BTP lideri<br />
Prof. Dr. Haydar Baş bu defa Mersin’deki Milli<br />
Kahramanlar programında konuşur. Bağımsız<br />
Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr.<br />
Haydar Baş, "Beni iyi takip etsin, Aksaray'dan<br />
gönderdiğim mesaj çok netti: Hüseyin bin<br />
Ali'nin kaderini yaşayacaksın" der.<br />
Tarih 1. Haziran Yer Taksim.<br />
Güvenlik güçleri tarafından ağaçlar kesilmesin<br />
diye nöbet tutan gruba müdahale edilir. Bu<br />
bardağı taşıran son damladır. Ardından sosyal<br />
medya devreye girer. Artık bütün halk meydanlara<br />
doğru akın etmeye başlar. Artık bütün yurt<br />
sathı Taksim olmuştur. Taksim artık bir sembol<br />
olmuştur. Halk meydandadır, demokrasinin gereğini<br />
yerine getirmektedir.<br />
Sayın başbakanda Arap devlet başkanlarına<br />
ve Esat'a "halkının istediğini yap ve istifa et"<br />
dediği gibi şimdi halkın sesine kulak verip, istifa<br />
etmelidir. Aksi halde kendine de millete de<br />
yazık eder.<br />
Bir tohuma bakarak ondan çıkacak ağacın<br />
özelliklerini bilirsiniz. İşte liderin vasfı budur.<br />
Son gelişmeler Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı<br />
bir kez daha haklı çıkartmıştır, olacakları öncesinden<br />
tespit etmiştir. Son cümle: Evet, süreç<br />
başlamıştır. Artık nereden bakarsanız bakın<br />
bugün, dün değildir.<br />
Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi
www.kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
SİYASET<br />
NİSAN - HAZİRAN<br />
17<br />
SAYFA
18<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Basın yayının büyüsüyle, korkutma<br />
ve tehditlerle hükümet millete rağmen<br />
icraatlar yaptı. Bu iktidarın en<br />
önemli vasfı istismardır. Her şeyi<br />
istismar etti. Başta dinimiz İslam’ı<br />
kullandı. Hatta Taksim’deki projeye<br />
karşı çıkanlara karşı ben Taksim’de<br />
cami yapacağım, ey millet<br />
bakın bunlar camiye karşı çıkıyor<br />
mesajını verdi. Toplumda ötekiler<br />
oluşturmada bunların üstüne kimse<br />
yoktur. Ancak gelişen teknoloji,<br />
bölgemizdeki sosyal hareketlilik,<br />
AKP hükümetinin bölgedeki yönetimlere<br />
karşı kayıtsız şartsız verdikleri<br />
destek halkta bir bilinç oluşturdu.<br />
Artık gençlik başta olmak<br />
üzere bir millet uyanmaya başladı.<br />
…<br />
Erdoğan, ABD’den döner dönmez<br />
aldığı görev gereği BOP’un Ku-<br />
Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi<br />
Erdoğan’ın Yaşadıkları<br />
Bahçeli’ye Kapak Olmalıdır<br />
admin@kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
KİLİS AKTÜEL<br />
zey Afrika ayağını çalışmak üzere<br />
Afrika’ya gitti. Bugüne kadar batı<br />
için model ülke olan Türkiye artık<br />
model olmaktan çıkmaktadır. Beklemedikleri<br />
bir zamanda ve tahmin<br />
etmedikleri bir kesimce gösterilen<br />
kırmızı kart bütün oyunlarını alt üst<br />
etti. İslam âlemi ile arası açık olan<br />
Erdoğan kendi halkı ile de kavgalı<br />
hale gelmiştir. Bugüne kadar mazlumların<br />
ahı aheste aheste çıkmaya<br />
başladı. Öyle ya bu dünya, etme<br />
bulma dünyasıdır. Taksim’den başlayan<br />
‘Tayyip istifa hükümet istifa’<br />
söylemleri Fas ve Tunus’ta ya nkı<br />
buldu. Fas kralı Erdoğan’la görüşmediği<br />
gibi Tunus’taki muhaliflerin<br />
en büyüğü olan Hammani’de görüşmeyi<br />
reddetti. Eğer Erdoğan ülkemizi<br />
ve milletimizi seviyorsa istifa<br />
etmesi gerekir. En çok güvendiği<br />
ABD de, AB de Erdoğan’a sahip<br />
çıkmamaktadır.<br />
(Demokratik) kral Erdoğan, azınlığın<br />
çoğunluğa tahakkümüne müsaade<br />
etmeyiz derken, biz çok oy<br />
almıştık biz her şeyi biliriz, biz ne<br />
dersek doğru odur demektedir.<br />
Türkiye’ye döner dönmez yaptığı<br />
çok sayıda irili ufaklı mitinglerde<br />
halka karşı tehditkâr konuşmalara<br />
devam etmektedir. İnadından<br />
vazgeçmeyip kendisi gibi düşünmeyenlere<br />
karşı çapulcu demeye,<br />
hakaret etmeye devam etmektedir.<br />
Buna karşılık, halk direnişi artarak<br />
bütün yurt çapında devam etmektedir.<br />
…<br />
Bütün bunlar olurken, Bahçeli hükümete<br />
karşı protestoları engellemeye<br />
çalıştı. Bu yetmiyor gibi vekillerine<br />
konuşma yasağı getirdi.<br />
www.kilispostasi.com<br />
Bahçelinin MHP’si bu yaklaşımla<br />
AKP’nin stepnesi olmayı tercih etmiştir.<br />
Bahçeli dip dalga niteliğindeki<br />
bu halk hareketini önce okuyamamış<br />
AKP’ye destek vermiştir.<br />
Yapılan eylemleri, halkla devletin<br />
karşı karşıya gelmesi olarak göstermek<br />
istemiş, ancak kısa süre<br />
içerisinde çark ederek, halkın gücünü<br />
görünce, eylemci gençlere<br />
hoş görünecek açıklamalar yapmaya<br />
başlamıştır. Ülkücü hareketin,<br />
milliyetçi bir duruşun önündeki<br />
liderin hali bu olamaz. Erdoğan’ın<br />
yaşadıkları Bahçeli’ye kapak olmalıdır.<br />
…<br />
Sayın Erdoğan şunu çok iyi görmelidir.<br />
Karşısında kendisine doğru<br />
süratle gelen ‘SEL’, Türk milletinin<br />
dip dalgasıdır. Erdoğan bir muhasebe<br />
yapıp ithal bakış açısını millileştireceğine,<br />
hala gelişmeleri görmezden<br />
geliyor. Erdoğan, Donkişot<br />
misali, yel değirmenlerine karşı<br />
saldırmaktan vaz geçmelidir.<br />
Hacı Ali Merdan Sever Vefat Etti<br />
Merhum Şeyh Osman Sıracettin Hazretlerinin halifesi<br />
Terzi Hacı Ali Merdan vefat etti.<br />
Merhumun cenazesi geniş bir katılımla<br />
ikindi namazına müteakip<br />
Hacı Cümbüş Camii’nde kılınan<br />
cenaze namazının ardından Kilis<br />
Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanına<br />
defnedildi.<br />
Hacı Ali Merdan Sever’in tevhidi<br />
25 Mayıs 2013 Cumartesi günü<br />
ikindi namazına müteakip kendi<br />
evlerinde çekilecek ve akabinde<br />
hayrat yemeği verilecektir.<br />
Kilis Postası olarak merhuma<br />
Yüce Allah’tan rahmet, kederli<br />
ailesi ve yakınlarına başsağlığı<br />
dileriz
www.kilispostasi.com<br />
Kilis 7 Aralık Üniversitesi’nden bu yıl Muallim Rıfat Eğitim<br />
Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu, Meslek<br />
Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan<br />
toplam 1.400 öğrenci eğitimlerini başarıyla tamamlayarak<br />
mezun oldu. Mezuniyet Töreni etkinlikleri kapsamında<br />
ilk olarak Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu<br />
Hemşirelik Bölümü mezunları için bir program düzenlendi.<br />
Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen ve Yüksekokul Müdürü<br />
Prof. Dr. Özge Uzun’un da bir konuşma yaptığı programda<br />
Yrd. Doç. Dr. Derya Özbaş yönetiminde, Hemşirelik<br />
Bölümü öğrencileri tarafından hemşirelik andı okundu.<br />
Mehmet Erdem Konseri<br />
Şenlik alanında düzenlenen ve 1.400 mezun öğrenci ile<br />
ailelerinin katıldığı son programda ise öğrencilere başarı<br />
belgeleri, akademik birimlerin Dekan/Müdür ve Bölüm<br />
Başkanları tarafından verildi. Yaklaşık 7.000 kişinin katıldığı<br />
törende öğrenciler hep birlikte kep attılar ve gönüllerince<br />
eğlendiler. Günün son programında ünlü şarkıcı<br />
Mehmet Erdem üniversitelilere unutulmaz bir gece yaşattı.<br />
Hakim Bey, Herkes Aynı Hayatta, Olur Ya gibi birçok popüler<br />
şarkısını konsere katılan öğrencilerle birlikte seslendiren<br />
Mehmet Erdem, kalabalık tarafından coşkuyla izlendi.<br />
İki gün süren Bahar Şenlikleri ve Mezuniyet Töreni dilek<br />
fenerlerinin gökyüzüne bırakılmasıyla sona erdi.<br />
KİLİS POSTASI<br />
EĞİTİM<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Kilis 7 Aralık’ta Mezuniyet Coşkusu<br />
Kilis 7 Aralık Üniversitesi 2012-<br />
2013 Eğitim-Öğretim Yılı Mezuniyet<br />
Töreni, büyük bir katılım ve coşkuyla<br />
gerçekleştirildi.<br />
Bilindiği üzere Kilis’te, sayıları<br />
50 bine yaklaşan ve yeni<br />
kurulacak ikinci bir konteynır<br />
kent ile daha da artacak olan<br />
bir Suriyeli sığınmacı nüfusu<br />
bulunuyor.<br />
Suriye’ye komşu diğer ülkelere<br />
kaçan Suriyelilere nazaran<br />
Türkiye’de özellikle Kilis’te<br />
barınan sığınmacılara karşı<br />
çok farklı bir yaklaşım göze<br />
çarpıyor. Kurulan konteynır<br />
kentlerde her şey düşünüldüğü<br />
gibi, Kilis’te es geçilen<br />
Alaaddin Özkar<br />
Suriye savaşı kimin işine yarıyor?<br />
admin@kilispostasi.com<br />
birçok konu veya sorunların<br />
üzerine barınma merkezlerinde<br />
hassasiyetle gidilip anında<br />
çözüme kavuşturuluyor. Konteynır<br />
kentte gıda ve ihtiyaç<br />
malzemelerinin satıldığı marketleri<br />
kısa zaman periyotlarıyla<br />
ziyaret eden kontrolörler<br />
ürünlerdeki son kullanma<br />
tarihlerini ve satışa sunulan<br />
ürünleri denetlediği haberleri<br />
vatandaşlar arasında konuşuluyor.<br />
Kilisli vatandaşlar<br />
ise, şehirde kendi sağlıkları<br />
açısından bugüne kadar ciddi<br />
Meltem Öğrencileri<br />
Yine Göz Doldurdu<br />
Kilis’te eğitim alanında önemli başarılara<br />
imza atan Meltem Koleji, yıl sonu<br />
gösterileri ile de dikkat çekiyor.<br />
Özel Meltem Koleji 1-A sınıfı öğretmen ve öğrencileri<br />
tarafından hazırlanan yıl sonu gösterisi, her<br />
zaman olduğu gibi başarılı bir şekilde sergilendi.<br />
Yıl sonu gösterisinde öğrencilerin sahne performansları<br />
izleyicilerden bol bol alkış alırken, tiyatral<br />
olarak hazırlanmış minik skeçlerde öğrencilerin<br />
gayet başarılı oldukları gözlendi. 10. Yıl Marşı<br />
bir denetim yapıldığına şahit<br />
olmadıklarını üzülerek belirtiyorlar.<br />
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının<br />
büyük bedeller<br />
veya primler ödeyerek yararlanabildikleri<br />
sağlık hizmetlerinin<br />
ücretsiz sağlandığı<br />
Suriyeli sığınmacılara, ayrıca<br />
kişi başı para da ödeniyor. Suriyeli<br />
sığınmacılara karşı uygulanan<br />
bu pozitif ayrımcılık<br />
örneklerinden biri de eğitim<br />
alanında gözümüze çarpıyor.<br />
2 milyon gencimiz yıllar süren<br />
eğitim maratonu ile girdikleri<br />
üniversite sınavında geleceklerini<br />
belirleyebilmek için soğuk<br />
terler dökerken, Suriyeli<br />
sığınmacılar üniversitemizde<br />
sınavsız bir şekilde okuma fırsatı<br />
yakaladılar.<br />
Bayram, seyran, etkinlik ve<br />
programlarda boy gösteren<br />
Suriyeli sığınmacılara gösterilen<br />
aşırı ilgi ve alaka elbette<br />
19<br />
SAYFA<br />
başta olmak üzere koro halinde söyledikleri şarkılarla<br />
misafirlere güzel bir gece yaşatan Özel<br />
Meltem Koleji 1-A sınıfı öğrencilerinin bu kadar<br />
başarılı olmalarının yıl boyunca aldıkları eğitimin<br />
bir sonucu olduğunu söyleyen Okul Müdürü<br />
Necla Balcı, başta eğitim kadrosu olmak üzere<br />
öğrencilerine ve velilere teşekkür etti.<br />
Kilis’te yaşayan herkesin dikkatini<br />
çekiyor. Yabancı ülke<br />
temsilcileri ile Kilis’e gelen<br />
bakanların gündeminde ve<br />
programında hep konteynır<br />
kent hep Suriyeli sığınmacılar<br />
bulunuyor. Son yıllarda Kilis’i<br />
ziyaret eden bakanların neredeyse<br />
tamamının gündeminde<br />
Suriyeli sığınmacılar yer aldı.<br />
Bakanlar vatandaşın sorunlarını<br />
değil sığınmacıların sorunlarını<br />
dinlediler.<br />
Sadece Öncüpınar Sınır Kapısı’nın<br />
kapanması ile ekonomik<br />
açıdan ciddi kayıplar yaşayan<br />
Kilis’in ve işsiz kalan vatandaşların<br />
sorunlarına bir çözüm<br />
sunamayan zihniyet, Suriyeli<br />
sığınmacılar için milyonlarca<br />
doları gözden çıkarıyor.<br />
Her şey bir yana bütün bu<br />
manzara bizim bu işi biraz<br />
abarttığımızı göstermiyor mu?
20<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Dünya tarihinde insanlığın gidişatını değiştiren,<br />
tarihe yön veren olaylar dönüm<br />
noktası olarak kabul edilmişlerdir. Ve bu<br />
tarihi gelişmelerle çağlar adlandırılmıştır.<br />
İşte bu şekilde 29 Mayıs 1453 tarihindeki<br />
İstanbul’un fethi ile Orta Çağ kapanıp<br />
Yeni Çağ süreci başlamıştır. Bu olay<br />
niçin mi önemlidir? Çünkü 1058 yıllık<br />
Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir.<br />
Yeni Çağ ise 1789 yılında Fransız İhtilalı<br />
ile kapanmış Yakın çağ başlamıştır.<br />
Bu olay niçin önemlidir?<br />
Yeni çağda tüm dünyada; Fransa özelinde<br />
Krallığın uyguladığı baskı rejimi nedeniyle<br />
özgürlük ve eşitlik ortamı tamamen<br />
ortadan kalkmıştır. Devlet yönetimlerinde<br />
soylular geniş ayrıcalıklara sahip olmuşlar,<br />
halk ise kralların emirlerine körü<br />
körüne itaat eder duruma gelmişlerdir.<br />
Devlet çıkarlarına ters düşen fikirlere sahip<br />
kişiler ağır biçimde cezalandırılmışlardır.<br />
Fransa’nın XVIII. yy.da katıldığı<br />
savaşlar ve devletin gereksiz harcamaları<br />
ekonomiyi tamamen sarsmış, halk<br />
ağır vergiler altında ezilmiştir. Böyle bir<br />
dönemde Fransız İhtilalı umut olmuş<br />
Yeni Çağ sona erip Yakın Çağ başlamıştır.<br />
Yayınlanan İnsan hakları Evrensel<br />
Bildirgesinde “dehşetten ve yoksulluktan<br />
kurtulmuş insanların içinde söz ve<br />
inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir<br />
dünyanın kurulması en yüksek amaç”<br />
olarak ilan edilmiştir.<br />
Bildirgeye göre, “ her şahsın çalışmaya,<br />
işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli<br />
çalışma şartlarına ve işsizlikten<br />
korunmaya” (m.23/1) ve “cemiyetin bir<br />
üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe<br />
hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin<br />
serbestçe gelişmesi için zaruri olan<br />
ekonomik, sosyal ve kültürel hakların<br />
milli gayret ve milletlerarası işbirliği yolu<br />
ile ve her devletin teşkilatı ve kaynakları<br />
ile mütenasip olarak gerçekleştirilmesine<br />
hakkı vardır” (m.22)<br />
Ama ne var ki; insan hakları bildirgesinde<br />
ifade edilen beklentileri, şu ana kadar<br />
kullanılan ekonomik sistemler olan<br />
ne sosyalizm, ne de kapitalizm yerine<br />
getirememiştir. Feodalizm sona erdiğinden<br />
beri kapitalizm batı dünyasındaki<br />
egemen sistemdir, bütün dünyaya da<br />
İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan<br />
yayılmıştır. Kapitalist kelimesi ise ilk kez<br />
çok daha erken dönemlerde (1792) Arthur<br />
Young tarafından Traveles İn France<br />
isimli dergide yayımlanan bir makalesinde<br />
paralı adamlar anlamında kullanılmıştır.<br />
Coleridge bu kullanımı 1823’te<br />
Dr. Ali Bestami Kepekçi<br />
Bazıları Tarihi Okur, Bazıları<br />
ise Tarih Yazar<br />
admin@kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
YAŞAM<br />
Tabletalk isimli çalışmasında daha geliştirerek<br />
kapitalisti emrinde işçi çalıştıran<br />
kişi anlamında kullanmıştır. Thomas Hodgskin<br />
ise Labour Defended Againist the<br />
Claims of Capital (1825) isimli çalışmasında<br />
kapitalistleri şöyle tanımlar: “Aslında<br />
Avrupa’nın para piyasasını elinde<br />
bulunduran bütün kapitalistler ihtiyaçları<br />
olan bir haftalık giyecek ve yiyeceği kendi<br />
başlarına sağlayamazlar/üretemezler.<br />
Bu kişiler yiyecek üretenlerle giyecek<br />
üretenlerin, aletler üretenlerle bunları<br />
kullananların arasında kendi yerlerini<br />
alırlar. Ancak çoğu zaman kapitalistler<br />
bu ürünlerin ne üreticisi ne de kullanıcısıdır,<br />
ancak onlar bu kesimlerdeki üretimin<br />
ve bu ilişkilerin varlığını düzenlemek<br />
adına vardır.”<br />
Kapitalizm tanım özellikleri açısından,<br />
üretimin salt kar amacı güdümlenerek<br />
yapıldığı ve bu artı değerinde pazarda<br />
satıldığı üretim merkezli bir ekonomi<br />
tarifler. Kapitalist sistem süreçleri(liberal<br />
kapitalizm ile devletçi kapitalizm)<br />
eşitsiz olduğu gibi yeni kapitalist sistem<br />
de (küresel kapitalizm) eşitsiz bir süreci<br />
ifade eder. (Castells, 1998:70;Munck,<br />
2003:136).<br />
Kapitalizmin temel ruhu olan liberalizm<br />
ulus-devletin zayıflamasını gerektirir.<br />
Küresel kapitalizmle, sermayenin evrenselleşmesi<br />
ile, tüm devletler özellikle de<br />
bir egemen süper güç tarafından yönetilmektedir.<br />
Wood bir çalışmasında IMF ve<br />
Dünya Bankası gibi kurumların sermayenin<br />
küreselleşmesine aracılık ettiğini<br />
de ifade eder. Günümüzde sömürgecilik<br />
artık doğrudan bir sömürge egemenliği<br />
şeklinde olmamaktadır. Kapitalist sistem<br />
sömürgeciliğin bugünkü yüzüdür. Borç,<br />
mali manipülasyon ve doğrudan yabancı<br />
yatırım gibi yeni araçlarla gerçekleştirilen<br />
bir süreç olmuştur. Bu araçlar ise, eski<br />
biçimlerden hiç de aşağı kalmayacak biçimde,<br />
ister doğrudan, ister uluslararası<br />
aracılar yoluyla olsun, ulus-devletler tarafından<br />
yürütülmektedir. Amaç, küresel<br />
ekonomi üzerinde sınırsız hakimiyettir.<br />
Küresel sermayenin egemenliğini kurmak<br />
için yoğun şiddet gösterilerine başvurulur.<br />
Bunun gerçekteki karşılığı da,<br />
birkaç ulus-devletlerin askeri gücünün<br />
kullanılmasıdır. Irak işgali, Afganistan işgali,<br />
kapitalist sermaye tarafından finanse<br />
edilen Suriye’deki iç savaş, ülkemizdeki<br />
açılım süreci küresel sermayenin<br />
egemenliğini kurma çabalarıdır.<br />
Yani günümüzde yaşananlar, Yakın Çağın<br />
başlangıcı kabul edilen Fransız İhtilalı<br />
öncesinden çok daha kötü boyuttadır.<br />
Sömürünün şekli değişmiş, ama sömürülen<br />
kesim daha da artmıştır. Dünyanın<br />
her tarafında bir çok ülke, küreselleşme<br />
ile bağımsızlığını kaybetmiş, iç savaş<br />
ve terör ile mücadele etmektedir. İşte<br />
tam bu süreçte Geçmiş tarihlerde dünyaya<br />
yön veren, çağ açıp çağ kapayan,<br />
insanlığa huzur ve saadet getiren, işgal<br />
ve zulümlere son veren, fetihlerle ele geçirilen<br />
yerlere, gönüllere, bereket getiren<br />
eşsiz liderler yetiştiren bir millet olarak içimizden<br />
yine bir insan çıkmıştır: Prof. Dr.<br />
Haydar Baş. …<br />
Sayın Baş, yeni bir iktisat bilimi kaleme<br />
almıştır. Sömürü ve soygunu bitirmenin,<br />
gerçek sosyal devlet oluşturmanın,<br />
devlet ve milleti birlikte büyütmenin, sömürülen<br />
ülkeleri kurtarmanın, milletlerin<br />
insanca yaşamasının reçetesini Türk<br />
Milletinin bağrından çıkan, son çağın bilgesi<br />
Prof. Dr. Haydar Baş Milli Ekonomi<br />
Modeli ile ortaya koymuştur. Tüm dünya<br />
bu modeli konuşmaktadır. İlki 2005 yılında<br />
İstanbul’da olmak üzere Türkiye’nin<br />
çeşitli beldelerinde ve yurt dışında yapılan<br />
Uluslararası Kongrelerle bu Model insanlığa<br />
deklare edilmiştir. Tüm dünyada<br />
bu reçete dikkat çekmiş; 120 ‘ye yakın<br />
ülke kısmi olarak bu modeli uygulamaya<br />
başlamıştır. Bu ülkelerden Rusya ise, bu<br />
modelin birçok maddesini 2006 yılından<br />
beri uygulamaya başlamıştır.<br />
Bunu her fırsatta Rus Akademisyenler<br />
gündem etmekteydiler. Gelelim bu yıla;<br />
ileriki yıllarda tarihçilerin Yakın Çağı kapatan<br />
olay olarak anlatacakları ana.<br />
Tarih: 27 Şubat 2013<br />
Yer: Duma.<br />
450 üyesi olan Rusya meclisi.<br />
Duma, Doğu Avrupa ile kuzey Asya’ya<br />
yayılmış ve 17,075,400 km²’lik yüzölçümü<br />
ile dünyanın en geniş ülkesi olan<br />
Rusya’nın meclisi.<br />
Duma, dünyanın süper gücü Rusya’nın<br />
yönetildiği meclis. Milli Ekonomi Modelinin<br />
sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Moskova’dan<br />
bir davet aldı. Ve Duma’da<br />
Rusya’nın Bakanlarına, Parti Başkanlarına,<br />
Milletvekillerine, Başkan ve Bakan<br />
Danışmanlarına, İktisat Profesörlerine,<br />
İktisat Fakültesi öğrencilerine hitaben<br />
Modelini anlattı. Bu süreci O’ndan dinleyelim:<br />
“Rusya, 2006 yılından bu yana Milli Ekonomi<br />
Modeli’ni kendi dünyasında uygulamaya<br />
koyan ilk millet oldu. Burada çok<br />
enteresan bir incelik var: Milli Ekonomi<br />
Modeli’ni uygulayarak Rusya, bir devrin<br />
kapandığını ve yeni bir devrin açıldığını<br />
bütün dünyaya ilan etmiş, kapitalizmin<br />
tarihe gömüldüğünü söylemiştir. Rusya’daki<br />
dostlarım ve arkadaşlarım bunu<br />
Türkiye’deki bilim adamlarıyla el ele vererek,<br />
meseleyi bu noktaya taşıdı. Ben<br />
olayda farklı bir incelik daha gördüm<br />
ve sezdim: Rusya bizi Duma’ya yani<br />
Meclis’ine konuşmak için davet etmedi.<br />
Zaten bu modeli çok iyi biliyorlar. Hatta<br />
www.kilispostasi.com<br />
modelin içine girip, iyice vakıf oldular. Bir<br />
iktisatçı bana dedi ki, bu modeli bir Rus<br />
yazamaz. Niye, dedim. Dedi ki, ‘bunda<br />
öyle kurallar var ki, hayat şartları içinde<br />
gelişmiştir. Mesela yok yere bir insana<br />
yardım etmek bizim geleneğimizde<br />
yoktur. Bu sizin sisteminizde var.’ Ruslar<br />
bize tanıtıldığı gibi insanlar değil. Hakikaten<br />
disiplinli, çalışkan, dürüst ve bilime<br />
saygısı olan insanlar... Bükemediği eli<br />
gerçekten öpen insanlar. Kapitalizm şu<br />
anda Batı dünyasının, Batının başı olan<br />
ABD’nin uyguladığı sistemdir. Rusya’nın<br />
beni Duma’ya davet etmesinin nedeni<br />
ABD’ye harp ilan etmesidir. Rusya’nın<br />
bunu yaparak verdiği mesaj şudur: Ben<br />
senin sistemini ayaklar altına aldım, işte<br />
bu tezin sahibi de burada.”<br />
Modelini kısaca; “ Milli Ekonomi Modeli,<br />
insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan<br />
karşılanması ilmi; ve yine ülkelerin<br />
gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti<br />
üretebilme gücüne sahip olmasının<br />
yanı sıra iç ve dış harcamalarını borçlanmadan<br />
temin edebilmesinin formülüdür.<br />
Bu yönüyle Milli Ekonomi Modeli,<br />
ülkelerin ve milletlerin kalkınmasının ve<br />
ekonomik bağımsızlığının tek yoludur. “<br />
diye tanımlayan Baş, yine “ABD’nin süper<br />
güç olma vasfını yok etmeyi, tek kutuplu<br />
dünyayı yıkmayı hedefleyen Rusya,<br />
MEM ile yakalayabileceği ekonomik<br />
üstünlüğü fark etmiştir. Ve yapacağımız<br />
çalışmalar ile Rusya, ABD karşısında<br />
kısa sürede çok iyi bir noktaya gelecektir.”<br />
demektedir.<br />
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinden<br />
öngörmüştü. İnsanlığın liberal–kapitalizm<br />
ve globalizm ile kıyamete doğru<br />
sürüklendiğine dikkat çekmiştir. Evet bu<br />
krizin; tüketicinin gücünün bitirilmesi sonucu<br />
ortaya çıkan bir kriz olduğunu ifade<br />
ederek; kapitalist sistemin çökmekte<br />
olduğunu tüm dünyaya çok öncesinden<br />
deklare etmişti. Yalnız sorunu tespit etmekle<br />
kalmamış; çözümü de ortaya koymuştur.<br />
Küresel krizin temel nedenlerinden<br />
birisi dünyada para ve kaynakların<br />
belirli bir azınlığın elinde tekelleşmesi, bu<br />
azınlığın dünyaya hükmetme ihtirasıyla,<br />
oturduğu yerden parayla para kazanma<br />
yöntemleriyle geniş halk kitlelerini sömürmesidir.<br />
MEM ile kapital sistemin çöküşü ilan edilmiş<br />
Yakın Çağ da yine bir Türkoğlu Türk<br />
tarafından sona erdirilmiştir. Soruyorum<br />
size; Milli ekonomi Modelinin kazandırdıkları<br />
Fransız İhtilalında amaçlananlardan<br />
çok daha önemli değil mi?<br />
Yıllardan beri bir avuç sermaye sahibi<br />
tarafından kapitalizm ile sömürülen<br />
insanlık, huzura ve tam bağımsızlığa<br />
ulaşmayacak mı? Rusya 2006 yılından<br />
beri tam çökmek üzere iken yeniden<br />
dünyanın süper gücü haline bu modelle<br />
gelmedi mi? Biz bu günlere şahitlik<br />
ediyoruz. Ne mutlu bizlere. Ne Mutlu<br />
Türküm Diyene ! Göreceğiz ki, bu tarih,<br />
yani 27 Şubat 2013 kapitalizmin tarihe<br />
gömüldüğü gün olarak tarihe geçecektir.
www.kilispostasi.com<br />
Reyhanlıdaki vahşi olaylarda ölenlere rahmet,<br />
yaralananlara acil şifalar ve milletimize<br />
geçmiş olsun diyorum.<br />
Üç yıla yakın bir zaman diliminden beri bölgemizde<br />
adrenalin tavan yapmıştır.<br />
Her gün ayrı bir olay, fakat netice hep aynı,<br />
konu ise bildik, mesele Suriye; ekranlardaki<br />
konuşmacılar ise gerçekleri değil sipariş üzerine<br />
konuşuyorlar.<br />
Sınırlarımız yolgeçen hanına dönmüştür.<br />
Kilis merkezinde ellerini kollarını sallayarak<br />
gezen el-kaideli den tutun birçok ajanın cirit<br />
attığı halkımız tarafından dile getiriliyor.<br />
Kilislinin ev komşuları Amerikalı Daniyal’den<br />
tutunda İngiliz Simit’e kadar birçok ülke vatandaşlarını<br />
görür oldular.<br />
Gece saat iki üç den sonra sokaklarda ellerinde<br />
kalaşinloflu, sırtlarında çantalarıyla cepheden<br />
evlerine dönenleri görenlerin sayısı<br />
artmaktadır.<br />
Bu durumdaki halkın psikolojisini varın siz<br />
düşünün.<br />
Reyhanlı olayından sonra ise, Kilislinin endişesi<br />
bir kat daha arttı. Böyle bir olayın Kilis’te<br />
de olma olasılığı fısıltı gazetesinden yayılmaktadır.<br />
Halk kendi arasında kalabalık yerlerde olmaktan<br />
koktuklarını dile getiriyorlar.<br />
Her saat başı ambulans sirenleri vatandaşın<br />
moralini bozmuş durumda.<br />
Vatandaşlarımız can güvenliğinden endişe<br />
eder duruma düşmüştür. Bizim olmayan bir<br />
savaşın meydanında olmak istemiyor Kilisliler.<br />
Kilise gelen akillere Kilislinin cevabı şu olmuştur:<br />
“Neden buraya gelip bize barış olsun<br />
diyorsunuz, savaşı yapanlar Kandildeki teröristler<br />
değimli? Oraya gidip onlarla konuşun<br />
barışı”<br />
Ne diyelim vatandaş her şeyin farkında bir<br />
hükümet hariç.<br />
Allah ayıktırsın dileklerimizle.<br />
Yusuf YAKUT<br />
Kilisli Diken Üstünde<br />
admin@kilispostasi.com<br />
KİLİS POSTASI<br />
YAŞAM<br />
NİSAN - HAZİRAN 2013<br />
Kilis Belediyespor<br />
Ligde Kaldı<br />
21<br />
SAYFA<br />
2012-2013 sezonunda TFF Bölgesel Amatör Ligi 4.<br />
grupta mücadele eden Kilis Belediyespor sezonu<br />
7. sırada tamamladı.<br />
05 Mayıs’ta tamamlanan grup mücadeleleri<br />
sonunda grubunu 7. sırada<br />
tamamlayan temsilcimiz Elbeyli Belediyespor<br />
ile play out maçı oynadı. 18<br />
Mayıs 2013 tarihinde oynanan karşılaşmadan<br />
3-0 galibiyetle ayrılan Kilis<br />
Belediyespor 2013-2014 sezonunda<br />
da BAL liginde mücadele etmeye hak<br />
kazandı. 15 takımın mücadele ettiği<br />
05 Mayıs’ta tamamlanan grup mücadeleleri<br />
sonunda grubunu 7. sırada<br />
tamamlayan temsilcimiz Elbeyli Belediyespor<br />
ile play out maçı oynadı.<br />
18 Mayıs 2013 tarihinde oynanan<br />
karşılaşmadan 3-0 galibiyetle ayrılan<br />
Kilis Belediyespor 2013-2014 sezonunda<br />
da BAL liginde mücadele etmeye<br />
hak kazandı.<br />
15 takımın mücadele ettiği BAL ligi<br />
4. grupta inişli çıkışlı performans<br />
sergileyen temsilcimiz sezon sonunda<br />
grupta 7. sırada yer aldı. Eylül<br />
ayında başlayan sezona Siverek Belediye<br />
ve Elbistan Belediyespor galibiyetleri<br />
başlayan Kilis Belediyespor<br />
ne tesadüftür ki son iki maçından da<br />
galibiyetle ayrıldı.<br />
İlk haftalardaki başarısını daha sonraki<br />
maçlarda yakalayamayan temsilcimiz<br />
sezon boyunca sahaya çıktığı<br />
28 maçın 12’sinden galibiyet ile<br />
alırken 11 maçtan yenilgi, 5 maçtan<br />
ise beraberlikle ayrıldı.<br />
Temsilcimizin orta sıralarda kalmasının<br />
en önemli sebeplerinden birisi<br />
BAL ligi 4. grupta inişli çıkışlı performans<br />
sergileyen temsilcimiz sezon<br />
sonunda grupta 7. sırada yer aldı.<br />
Eylül ayında başlayan sezona Siverek<br />
Belediye ve Elbistan Belediyespor galibiyetleri<br />
başlayan Kilis Belediyespor<br />
ne tesadüftür ki son iki maçından da<br />
galibiyetle ayrıldı.<br />
Kilis Şehir Stadında oynanan maçlarda<br />
rakiplerine ezici üstünlük sağlayamaması<br />
oldu. Evimizde oynanan<br />
14 maçtan sadece 7’sinin sonunda<br />
sahadan galibiyetle ayrılırken 3 maçtan<br />
beraberlik, 4 maçtan ise mağlubiyetle<br />
ayrıldık. Kendi evimizde 13<br />
gol atıp 10 gol yiyerek +3 averajla<br />
24 puan toplayabildik.<br />
Kilis Belediyespor deplasmanda oynadığı<br />
maçlarda ise rakiplerine karşı<br />
direnç gösterdi. Rakip sahalarda oynanan<br />
14 maçta 7 mağlubiyete karşılık<br />
5 galibiyet ve 2 beraberlik aldı.<br />
Bu maçlarda 13 gol atıp kalesinde 16<br />
gol gören temsilcimiz -3 averajla 17<br />
puan topladı.<br />
2010-2011 sezonunda Diyarbakırdan<br />
transfer edilen Barış Taşkesen attığı<br />
11 golle hem Kilis Belediyespor’un<br />
en golcü futbolcusu oldu. Hem de<br />
grupta gol krallığı sıralamasında 5.<br />
sırada yer aldı. Temsilcimizin en ilginç<br />
istatistiklerinden biri de 12 kırmızı<br />
kart ve 95 sarı kart ile grupta<br />
fair play sıralamasında son sırada<br />
yer almasıydı
22<br />
SAYFA<br />
NİSAN - HAZİRAN<br />
KİLİS POSTASI<br />
SPOR<br />
www.kilispostasi.com