10.12.2013 Views

editie 184

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eylül/Ekim September/Oktober 2013<br />

sayı/<strong>editie</strong> 183/<strong>184</strong> - tiraj/oplage 12.000<br />

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi<br />

Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands<br />

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl<br />

------------------------------------------------------------------------<br />

---------------------------------------------------------------<br />

----------------------------------------------------<br />

-----------------------------------------------<br />

---------------------------------------------<br />

-----------------------------------<br />

Yeni yasama yılı açıldı<br />

Kemer sıkmaya<br />

devam<br />

>> İşsizlik artacak<br />

>> Alım gücü düşecek<br />

>> Halk sokaklara indi<br />

>> İzlenen politikalar krizi tırmandırıyor S 22 - 23<br />

AVRUPA’DAN VİZE<br />

ÇIKMADI<br />

ÜCRETSİZ<br />

DANIŞMA HATTI<br />

‘‘BORÇLU İNSAN GÜNEŞİN<br />

ISISINI HİSSEDEMEZ’’<br />

‘‘BİR VE BERABER<br />

OLURSAK BAŞARIRIZ’’<br />

KURBAN BAYRAMINIZ<br />

KUTLU OLSUN<br />

S 02<br />

S 08<br />

S 10<br />

S 16<br />

S 20


02<br />

redactie<br />

yayın odası<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Editörden<br />

Adnan Şahin<br />

adnan@dogus.nl<br />

Haklarımız<br />

Avukat Ejder Köse:<br />

Siyasetin Keskin<br />

Virajları<br />

Değerli okurlarımız, birlikte<br />

olamadığımız süre zarfında, dünya<br />

genelinde, ülkeleri ve halkları<br />

yakından ilgilendiren, etkileyen<br />

olumsuz manada pek çok derin olay<br />

yaşandı, yaşanıyor.<br />

Bunlardan ikisi dünya tarihinde yeni<br />

bir milat oldu âdeta. Bunlara biraz<br />

değinmeden geçemeyeceğim.<br />

Birincisi Mısır’da yapılan darbe<br />

idi. Hem de ne darbe! İçi sırf,<br />

haklarını arama peşinde olan masum<br />

insanların kanları ile doldurulmuş<br />

bir darbe. Ama gel gör ki, bu darbe<br />

oğlu darbeye, ne Avrupa ne de<br />

ne Amerika “darbe”<br />

diyemediler. Bunu<br />

hepimiz ibretle ve<br />

hayretle takip<br />

ettik.<br />

Buna basit<br />

bir yorum<br />

farkı deyip<br />

geçmek<br />

mümkün<br />

mü? İşin<br />

içinde<br />

Müslümanlar<br />

olunca bir<br />

bakıyorsun<br />

ölçüler<br />

değişiveriyor, tartılar<br />

değişiveriyor. Hesaplar<br />

kitaplar alt üst oluyor. Bu aynı anda<br />

üç davalıdan ayrı ayrı rüşvet alan<br />

Kadı’nın hikâyesine benziyor. Yani<br />

tırnaklarına basan bir katır var.<br />

Kısacası Müslümanlar üzerinde çok<br />

çirkin oyunlar oynanıyor. Derin<br />

güçler Müslümanları yok sayarken<br />

bir yerleri koruma kollama gayretiyle<br />

çalışmalarına devam ediyorlar.<br />

Evet, Mısır halen kanayan bir yara.<br />

Akıtılan kanın nasıl ve ne zaman<br />

duracağı belli değil. “Birilerinin bir<br />

planı varsa Allah’ın da bir planı var”<br />

deyip bu konuyu noktalayıp bir diğer<br />

önemli olayı hatırlayalım istiyorum.<br />

Suriye’de yaşananlar… Burada da<br />

çok uzun vadeli çirkin planların<br />

keskin viraj alışlarını açık ve net bir<br />

şekilde görmek mümkün. Suriye’de<br />

başlayan olayların asıl amacının<br />

köhnemiş baskıcı Esad rejimini<br />

alaşağı etmek olmadığı, bilhassa<br />

İsrail’i çok rahatsız eden kimyasal<br />

silahları bertaraf etmek olduğu<br />

ortaya çıkmış gözüküyor.<br />

ABD’nin kimyasal silah kullanılması<br />

“Kırmızıçizgimiz” kumpasına<br />

bastırılan Esad’ın ağzım - gözüm<br />

demesine, kendisini savunmasına<br />

fırsat verilmeden kimin kullandığı<br />

esasen bir muamma olan kimyasal<br />

silahlar sonucu öldürülen<br />

onca masum çocuğun cesetleri<br />

üzerine basa basa, gurup gurup<br />

BM temsilcileri kimyasal silah<br />

devşirmeye ve güya onları imha<br />

etmeye gidiyorlar. Yesinler sizin<br />

insan hakları anlayışınızı. Aklımın<br />

almadığı sahneler var. Bu sahnelerin<br />

sahiplerini anlamaya çalışıyorum.<br />

Çok basit bir kurgulama yapacağım;<br />

lütfen siz de ciddiye alıp düşünün.<br />

Amerika Suriye’ye müdahale<br />

edebileceğini çok ama çok<br />

dayanılmaz bir şarta bağlıyor. Göz<br />

ucuyla da Rusya’ya bakarak diyor ki<br />

“sakın ha! Kimyasal silah kullanma!”<br />

Elinde daha bin bir çeşit öldürme,<br />

katletme imkânı olan Esad,<br />

Amerika’nın gücünü filan bildiği<br />

halde. Gelebileceğini gördüğü halde<br />

artık diğer silahlarla öldürmekten<br />

sıkılmış olacak ki, başlıyor kimyasalla<br />

öldürmeye. Hem de değil insanları,<br />

hayvanları dahi ağlatacak kadar<br />

vahşice bir şahne sergileyerek<br />

yüzlerce çocuğu öldürüyor!<br />

“Ya sen geri zekâlı mısın, sen ne<br />

yaptın, en büyük destekçin Rusya’nın<br />

bile sesini çıkaramayacağı boyutta<br />

bir suç işledin; çocukları öldürdün<br />

ve Amerika’ya kapıları sonuna kadar<br />

açtın… Sen bunu mu istiyordun?<br />

Sen intihar ettin?” diye sormazlar<br />

mı adama. Aslında Esad “kimyasalı<br />

biz kullanmadık, muhalifler kullandı”<br />

filan dedi ama sesini duyuramadı.<br />

Her nasıl olduysa fena kumpasa<br />

düşürüldü ve iş oldubittiye getirilerek<br />

Esad’ın sur’unda delik açılmış oldu.<br />

Ve şimdi biraz geriye çekilip,<br />

Suriye’de kavganın hangi sebeplerle<br />

başladığını ve gelinen noktayı bir<br />

görmeye çalışalım. Masum bir Arap<br />

Baharı rüzgârı kimyasal temizleme<br />

hareketine dönüştü. Şuan durumu<br />

biliyorsunuz yukarıda ifade edildiği<br />

gibi, Birleşmiş Milletler heyeti çocuk<br />

cesetlerinin arasından geçerek<br />

Esad ile kol kola kimyasalları imha<br />

etmeye çalışıyorlar. Esad’ın en<br />

yakışıklı porteleri ile birlikte barış<br />

mesajları Avrupa televizyonlarında<br />

yerini alıyor ve onun “aslında biz<br />

kimyasalları zaten siz gelmeseniz<br />

de yok edecektik” teranelerine yer<br />

verilerek “aslında Esad sanıldığı<br />

kadar da kötü biri değil” imajı<br />

oluşturulmaya çalışılıyor sanki.<br />

Hocanın “yorgan gitti kavga bitti”<br />

sözü de burada en bariz bir şekilde<br />

“cuk” oturuyor. Kimyasal gitti savaş<br />

bitti! İyi de, ya ölen onca masum<br />

insanın hesabını kim verecek. Ya da<br />

İsrail’in Gazzeliler üzerine yağdırdığı<br />

kimyasalları ne zaman toplayacak<br />

Birleşmiş Milletler? Merak etmeyelim,<br />

ona da bir formül bulunur. Nasıl olsa<br />

artık hiç bir şey göründüğü gibi değil.<br />

Evet değerli okurlarımız, Doğuş<br />

olarak bu sayımızda da gündemi<br />

takip etmeye çalıştık. Hollanda’da<br />

kemerler sıkılmaya devam edilecek.<br />

Kral Alexander’ın yaptığı en son mali<br />

yıl açıklamasından bu anlaşılıyor.<br />

Maalesef bu yıl da kemer sıkmamız<br />

gerekecek... Canımız sağ olsun.<br />

Tabi bunu geleceğe dönük bir<br />

tedbir olarak düşünmek, hiç yoktan<br />

karamsar olmamızı engeller. “Ben<br />

şuan biraz yoksulluk çeksem de 20-30<br />

yıl sonra bizden sonra gelenler rahat<br />

eder” türünde düşünmenin faydası<br />

olabilir. Ancak unutmayalım haklar<br />

mücadele ile elde edilir. Mücadeleyi<br />

hiçbir zaman bırakmayalım. Bu<br />

günlerde Ana dilde eğitim yeniden<br />

gündemde 46 bin imza toplandı ve<br />

bu ilgililere iletildi, dava başladı.<br />

Hem bu konu da hem de buna<br />

benzer konularda birlikte hareket<br />

etmeye çalışalım. Gazetemizin<br />

yayına hazırlandığı sırada açıklanan<br />

“demokratikleşme paketi” için de<br />

şimdilik ‘hayırlı olsun’ bakalım<br />

diyoruz.<br />

Hepinize tatlı sonbahar gezintileri<br />

diliyorum. Ama aynı zamanda<br />

toplumsal sorunlarımız üzerinde<br />

açık havada fikir üretmenizi tavsiye<br />

ediyorum. İnsanlığın içerisinde<br />

bulunduğu kaosun, yozlaşmanın,<br />

sıkıntıların bayram hürmetine son<br />

bulmasını umuyor, insanlığın hak<br />

ettiği barışa, dostluğa, kardeşliğe,<br />

huzura bir an önce kavuşmasını<br />

diliyor, şimdiden bayramınızı tebrik<br />

ediyorum… İnterajans ve SonHaber’e<br />

özellikle bu sayıya yaptıkları<br />

katkılardan dolayı teşekkürlerimi<br />

sunuyor, başarılar diliyorum.<br />

“Karara vatan<br />

üzüldüm”<br />

Hollanda’daki Türklerin AB-Türkiye Ortaklık Anlaşması’ndan doğan hakları<br />

konusunda başarılı hukuk mücadelelerine imza atan avukat ve gazetemiz yazarlarından<br />

Ejder Köse, Leyla Demirkan davasında verilen kararla ilgili olarak,<br />

“Karara vatandaş olarak üzüldüm, ancak hukukçu olarak kararı anlayabiliyorum”<br />

ifadesinde bulundu. Sevgili Ejder Köse ile hem “Türk vatandaşlarına vize muafiyeti<br />

yok” kararını nasıl değerlendirmemiz gerektiğini hem de bundan sonra<br />

yapılacak olanları konuştuk.<br />

ABAD’ın<br />

“Türk<br />

vatandaşlarına vize<br />

muafiyeti yok” kararını<br />

nasıl okumalıyız?<br />

24 Eylül 2013 tarihinde Avrupa<br />

Birliği Adalet Divanı, Demirkan<br />

Davası kararını açıkladı ve Türk<br />

vatandaşlarına vize muafiyetinin<br />

olmadığını kararlaştırdı.<br />

Avrupa Birliği ve Türkiye arasında var<br />

olan Ankara Antlaşması’nı (Katma<br />

Protokoller, ve Ortaklık Konsey<br />

Kararları dahil) denetleyen AB Adalet<br />

Divanı (ABAD), Türk vatandaşlarına<br />

yönelik ‘vize muafiyeti’ konusunda<br />

önemli olan ‘Demirkan’ davası ile<br />

ilgili kararını verdi. Lüksemburg’daki<br />

Adalet Divanı, Leyla Ecem Demirkan’ı<br />

talebinde haksız buldu. Yani Türk<br />

vatandaşlarının AB ülkelerine vize<br />

almadan azami 3 ay süreyle turistik<br />

amaçlı seyahat hakkı olmadığına<br />

karar verdi.<br />

Ejder Bey, neydi, Demirkan<br />

Davası’nın içeriği?<br />

Annesi Almanya’da yaşayan<br />

Leyla Ecem Demirkan, ağır hasta<br />

olan Alman üvey babasını ziyaret<br />

etmek istemiş, ancak, Demirkan’ın<br />

zamanında Alman Büyükelçiliği´ne<br />

yaptığı vize başvurusu, Almanya’da<br />

kalacağı kuşkusuyla reddedilmişti.<br />

Demirkan bunun üzerine vize almadan<br />

Almanya’ya gelmek istedi. Ancak<br />

buna da izin verilmeyince Demirkan,<br />

avukatı aracılığıyla Almanya’ya karşı<br />

dava başlattı. Davayı inceleyen Berlin<br />

Brandenburg Yüksek İdari Mahkemesi,<br />

Türklere aktif hizmette vize serbestisi<br />

tanıyan Avrupa Adalet Divanı´nın<br />

Soysal kararı ve Almanya´nın<br />

başka eyaletlerindeki mahkemelerin<br />

Türklere vize uygulanmasını hukuka<br />

aykırı bulan kararlarını da göz önünde<br />

tutarak, davayı Avrupa Birliği Adalet<br />

Divanı´na sevk etti.<br />

Hukukçu olarak kararla ilgili<br />

yorumuz nedir?<br />

1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren<br />

Katma Protokol’ün 41/1 maddesi<br />

uyarınca yerleşme ve hizmet sunma<br />

serbestisi hakkında yeni sınırlamalar<br />

getirilemeyeceği açıkça ABAD’ın<br />

önceki içtihadında yer almaktadır.<br />

Ankara Antlaşması ve Katma Protokol<br />

bazında Ortaklık Hukuku, ABAD’ın<br />

içtihadı ile gelişmektedir. Avrupa<br />

Birliği açısından da, Ortaklık Konseyi<br />

çalışamadığı için, vize meselesi<br />

maalesef Konsey’in öncelikleri<br />

arasında yer almamıştır.<br />

ABAD’ın yorumları ve içtihadı<br />

doğrultusunda aşağıdaki prensiplerin<br />

kabul edildiği açıkça ortaya<br />

konmaktadır:<br />

1990 tarihli Sevince Kararı ile Ankara<br />

Antlaşması ve Katma Protokol’ün<br />

Avrupa Birliği Hukuku’nun ayrılmaz<br />

bir parçası olduğuna karar verilmiştir.<br />

Ortaklık Konseyi kararlarının da<br />

Avrupa Birliği Hukuku’nun ayrılmaz<br />

bir parçası olduğuna ve hatta bazı<br />

Ortaklık Konseyi Kararlarındaki<br />

maddelerin “doğrudan uygulanabilir”<br />

olduğuna karar vermiştir.<br />

Böyle olmasına rağmen, neden<br />

ABAD Demirkan Davası’nda<br />

olumsuz karar verdi?<br />

Her zaman olduğu gibi, detay ve<br />

nüanslar önemlidir. Demirkan<br />

Davası’nın temel gerekçesi, 1 Ocak<br />

1973 tarihinde yürürlüğe girmiş olan<br />

Katma Protokolün 41’inci maddesinin<br />

1’inci fıkrası olan, ‘yerleşme<br />

ve hizmet sunma serbestisi<br />

hakkında yeni sınırlamalar<br />

getirilemeyeceği’ hükmüdür.<br />

Bunun yanı sıra, 31 Ocak 1984<br />

‘Luisi ve Carbone’ ABAD Kararı’nda,<br />

“hizmet alıcı, eşittir hizmet<br />

sunucu” yorumu mevcuttur. Yani bu<br />

30 sene önce verilmiş kararda ABAD,<br />

AB mevzuatı çerçevesinde ‘hizmet<br />

alıcısıyla, sunucusunu’ aynı kapsam/<br />

değerlendirme altına almıştır.<br />

Demirkan Davası da, bu belirttiğim<br />

iki hukuki unsuru birleştirme<br />

‘operasyonuydu’.<br />

Yani Sayın Demirkan’ı, Türk<br />

vatandaşı olarak, hizmet alıcı ve aynı<br />

anda hizmet sunucu kapsamı altına<br />

alma operasyonuydu.<br />

Tez şöyle idi: Evet, Demirkan hizmet<br />

sunucu değil, ama Almanya’ya giriş<br />

yaptığı takdirde, hizmet alıcı olacak.<br />

1984 ‘Luisi ve Carbone’ Kararı<br />

çerçevesinde, hizmet alıcı, eşittir<br />

hizmet verici yorumuna dayanarak,<br />

kendisi de hizmet sunucu statüsüne<br />

geçmesi gerekmektedir. Yani, böylece<br />

41’inci madde kapsamına yükselmesi<br />

talep edildi.<br />

Nitekim, Adalet Divanı ‘Luisi ve<br />

Carbone’ Kararı’ndaki yorumunu<br />

bizzat AB mevzuatı çerçevesinde<br />

‘internal market’, yani kendi<br />

iç pazarının düzenlemesini<br />

ve güçlendirmesi ruhuyla<br />

kararlaştırdığını bildirmektedir.<br />

Türkiye’den Avrupa’ya göç sonucu ve<br />

göçün iyi bir şekilde yönlendirilmesi<br />

için T.C. ve AB arasında Ankara<br />

Antlaşması imzalanmış ve 1963<br />

yılında yürürlüğe girmiştir.<br />

Antlaşmanın hedefi ise, zamanında<br />

öngörüldüğü gibi, Türkiye<br />

Cumhuriyeti Devleti ve vatandaşlarını<br />

AB’ne yakınlaştırmaktı. T.C.<br />

ekonomisine yardımcı olarak, AB<br />

standartlarına yükseltilmesi ve bu<br />

sürecin sonunda AB’ne üye ülke<br />

statüsüne getirilmesiydi.<br />

Ankara Antlaşması aynı hedefi<br />

amaçlamadığından ve AB iç pazarına<br />

yönelik olduğundan dolayı, böyle bir<br />

geniş yorumun maalesef söz konusu<br />

olmadığını kararlaştırmıştır.<br />

Karar verme aşamasında ebetteki<br />

siyasi bir baskı olmuş olabilir ve bu<br />

da ‘normaldir’, çünkü olağanüstü bir<br />

mesele.<br />

Davada 1 vatandaşımız 11 devlete<br />

(!) karşı mücadele etti. AB’nin en<br />

büyük üç ülkesi (Almanya, Fransa ve<br />

İngiltere) ve en önemli iki kurumu<br />

(AB Konseyi ve AB Komisyonu) bu<br />

davaya müdahil olarak katıldılar<br />

ve olumsuz olması için görüş<br />

bildirdiler. Böyle olmasına rağmen,<br />

kararı incelediğimde, ‘saçma’ bir<br />

karar olarak yorumlamıyorum.<br />

Katılmamakla beraber, neden böyle<br />

bir karar verildiğini anlıyorum.<br />

Karar, karardır. Vatandaş olarak<br />

üzülmekle birlikte, kabullenmemiz<br />

gerekir. Bu davada Türk milleti olarak,<br />

hiçbir şey kaybetmedik, zira, böyle bir<br />

hak zaten verilmiyordu. Yalnız, bir şey<br />

kazanamadık. Olmayan bir şeyi de<br />

zaten kaybedemezsin.<br />

ABAD’ın daha önce Türkler<br />

lehine verdiği birçok karar var.<br />

Nelerdi onlar?<br />

Evet, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

agenda<br />

gündem<br />

03<br />

Kısa haberler<br />

daş olarak<br />

Bedelli askerlik belli<br />

oldu: 6 bin euro<br />

Hükümet, yurtdışında yaşayan vatandaşların<br />

10 bin Euro olan dövizle<br />

askerlik bedelinin 6 Bin Euro’ya<br />

düşürülmesini kararlaştırdı. Dövizle<br />

askerlik bedelinde yapılacak yüzde 40<br />

oranındaki düşüşün yurtdışında yaşayan<br />

vatandaşların beklentilerine cevap<br />

vermese de uygun bir rakam olduğuna<br />

dikkat çekiliyor.<br />

Türklerin AB-Türkiye Ortaklık<br />

Anlaşması’ndan doğan haklarıyla<br />

ilgili olarak Türkler lehine daha önce<br />

verdiği kararların unutulmaması<br />

gerekir. ABAD’ın verdiği önceki<br />

kararlardan dolayı, Avrupalı Türkler<br />

çok faydalanmıştır.<br />

Birkaç örnek vereyim: Uyum<br />

zorunluluğu, vatandaşlığa geçiş<br />

şartlarının ağırlaştırılması, dul<br />

ve yetim ödeneklerinin ve çocuk<br />

parası miktarlarının düşürülmesi,<br />

aile birleşiminin de yaş ve gelir<br />

sınırları yükseltilerek, dil şartı<br />

getirilerek, oturum ve vize harçlarına<br />

zam yapılarak zorlaştırması/<br />

imkânsızlaştırılması. Bu konularla<br />

ilgili ABAD’ın verdiği kararlar bizleri<br />

(Avrupalı Türkleri) çoğu zaman<br />

kurtarmıştır.<br />

Son olarak Demirkan Kararı’nın 2009<br />

Soysal vize kararının herhangi bir<br />

zayıflamaya yol açmadığını belirtmek<br />

istiyorum. Yerleşim ve hizmet sunucu<br />

olarak, vizesiz giriş hakkı, aynı<br />

şekilde devam etmektedir. Şu anda<br />

ise, Almanya, Hollanda gibi ülkeler<br />

böyle bir karar verilmesine rağmen,<br />

ABAD kararlarını uygulamamaktadır.<br />

Enerjimizi, aldığımız hakların<br />

uygulanması için harcayalım.<br />

Bundan sonra ne yapılabilir?<br />

Bu konuda atılması gereken adımları<br />

ve yapılması gerekenleri şu şekilde<br />

sıralayabiliriz:<br />

Avrupa Birliği ülkeleri ile yapılan<br />

vizelerin kaldırılması hakkındaki<br />

antlaşmalar incelenmeli ve<br />

ortaya çıkartılmalıdır. Önceden<br />

yapılan antlaşmaların tespit edilip<br />

uygulanabilir hale getirilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Avrupa Komisyonu harekete<br />

geçirilmelidir. ABAD’ın 2009 Soysal<br />

kararına rağmen, örneğin Almanya,<br />

Hollanda, ABAD kararlarını<br />

uygulamamaktadır.<br />

Amsterdam Antlaşması’nın 232<br />

ve 233. maddeleri uyarınca,<br />

Türkiye’deki bir Ticaret Odası, Avrupa<br />

Komisyonu’nu uyarabilir ve iki ay<br />

geçtikten sonra da Komisyon’un sessiz<br />

kalması neticesinde kendisi dava<br />

yoluna başvurabilir. Bu yolla ABAD<br />

Kararı’nın genelleşmesi sağlanabilir.<br />

Burada “toplu dava” konusu<br />

gündeme getirilebilir ve hangi Avrupa<br />

Birliği üyesi ülkelerde bu usulün ilgili<br />

ülkelerin usul kanunları uyarınca<br />

mümkün olduğu araştırılabilir. Avrupa<br />

Birliği ülkelerinin uygulamalarının,<br />

1 Ocak 1973 tarihindeki yerleşim ve<br />

seyahat koşullarına nazaran daha<br />

ağır olduğuna ilişkin bir tespit davası<br />

açılabilir. Böylelikle idare mahkemesi<br />

önünde bu koşulların kalkması dava<br />

edilebilir.<br />

Bu görev, artık o ülkelerdeki (Türk)<br />

hukukçulara kalmış olan meseledir.<br />

Ama daha çok çalışarak, inisiyatifi<br />

ele alarak, stratejik hareket ederek bu<br />

görev omuzlanmalıdır.<br />

Söyleşi<br />

Doğuş Haber Dairesi «<br />

Hükümet, dövizle askerlik uygulamasını<br />

geçen yıl 5 bin Euro’dan 10 Bin<br />

Euro’ya çıkartırken, yurtdışındakilerin<br />

Türkiye’ye gelerek 21 günlük askerlik<br />

yapması uygulamasını da kaldırmıştı.<br />

Özellikle, ABD ve Avustralya gibi<br />

ülkelerden gelirken yüksek uçak bileti<br />

fiyatı ödeyen vatandaşlar bu yükten<br />

kurtulmuş oldu.<br />

Dövizle askerlik bedelinin indirilmesi<br />

için yasal düzenlemeye gerek olmadığına<br />

dikkat çekiliyor. Kanunda, dövizle<br />

askerlik bedelini yüzde 50’ye kadar<br />

indirmeye Bakanlar Kurulu’nun yetkili<br />

olduğu belirtiliyor.<br />

İşverenlerden zam<br />

istemine tepki<br />

Önümüzdeki yıl maaşlara yüzde 3<br />

oranında zam talep edileceğini açıklayan<br />

FNV İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na,<br />

işverenlerden tepki geldi.<br />

Hollanda Sanayicileri ve İş Adamları<br />

Derneği ile Hollanda Orta ve Küçük<br />

Ölçekli İşletmeler Birliği yetkilileri,<br />

yüzde 3 oranında bir zammı çok yüksek<br />

bulduklarını kaydettiler.<br />

İşverenler FNV’yi “sorumsuz”<br />

davranmakla suçladılar. FNV ayrıca<br />

maaş artışında oran yerine miktarın<br />

esas alınmasını istiyor. Maaşı düşük<br />

olanlar böylece daha yüksek bir zam<br />

alabilecekler. FNV İşçi Sendikaları<br />

Konfederasyonu, enflasyon hariç<br />

yüzde 3 oranındaki bir maaş artışı ile<br />

çalışanların alım gücünün korunmasını<br />

hedefliyor.<br />

Gensoru önergesi<br />

reddedildi<br />

PVV (Özgürlük Partisi) lideri Geert<br />

Wilders’in II. Rutte kabinesi hakkında<br />

sunduğu gensoru önergesi reddedildi.<br />

Hükümeti izlediği politikalarla ekonomik<br />

krizin etkilerini derinleştirmekle<br />

suçlayan Wilders’in, 2014 yılı Bütçe<br />

Kanunu Tasarısı ile ilgili yapılan genel<br />

değerlendirme sırasında sunduğu<br />

önerge ancak SP (Sosyalist Parti) ve<br />

PvdD (Hayvanlar Partisi) tarafından<br />

desteklendi. SP ve PvdD grupları,<br />

önergenin zamanlamasını doğru bulmadıklarını,<br />

ancak içeriğine katıldıkları<br />

için destekleme kararı verdiklerini<br />

bildirdiler.<br />

Parlamentonun alt kanadını oluşturan<br />

Temsilciler Meclisi’nde bugün<br />

başlayan genel değerlendirme yarın<br />

da devam edecek. Liberaller (VVD) ve<br />

Sosyal Demokratlardan (PvdA) oluşan<br />

koalisyon hükümetinin, yapmak zorunda<br />

olduğu 6 milyar euroluk ekstra<br />

kısıtlamaya senatoda da çoğunluğu<br />

sağlayabilmek için muhalefetin<br />

desteğine ihtiyacı var. Muhalefetteki<br />

partilerin farklı önceliklerinin bulunması<br />

hükümetin işini zorlaştırıyor.


04<br />

zakenwereld<br />

iş dünyası<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Turgut Torunoğulları:<br />

Gündem ÖZPAŞ B.V. sahibi Mehmet Ali Özyer :<br />

“Güç birliği her<br />

kesimin<br />

ortak arzusu”<br />

DEİK-DTİK Avrupa Bölge Komitesi<br />

Başkanı, Yurtdışı Türkler ve Akraba<br />

Topluluklar Başkanlığı Yurtdışı<br />

Vatandaşlar Danışma Kurulu Onursal<br />

Üyesi Turgut Torunoğulları, sivil toplum<br />

kuruluşları arasında güç birliği<br />

sağlanmasının öneminin giderek artığına<br />

dikkat çekerek, “Sorunlarımızın<br />

çözümü için de etkili bir işbirliği, aynı<br />

anda hareket etmek ve birlik olmak<br />

artık bir zorunluluk haline gelmiştir”<br />

ifadesini kullandı.<br />

Güç birliği yolunda geçtiğimiz<br />

yıl kendi inisiyatifi ile Türkiye<br />

kökenli STK’lar arasında 4<br />

Haziran tarihinde ilk buluşmanın<br />

gerçekleştiğini ve ardından iki<br />

kez daha bir araya gelindiğini<br />

anımsatan Torunoğulları, “8 Eylül<br />

2012 tarihinde Spijkenisse’de<br />

gerçekleştirdiğimiz üçüncü toplantıda<br />

ise, Hollanda’daki sorunlarımızın<br />

etkili biçimde hem Ankara hem de<br />

Hollanda’da gündeme getirilebilmesi<br />

amacıyla STK’lar arasında işbirliğine<br />

devam etme ve bu amaçla bir Yüksek<br />

İstişare Kurulu (YİK) oluşturulmasını<br />

benimsemiştik.<br />

Geçen dönemde bu doğrultuda,<br />

STK Başkanı ve yöneticilerimizle<br />

karşılıklı görüşmelere devam ettik. Bu<br />

görüşmelerde bir kez daha gördüm<br />

ki, Hollanda genelinde bir araya<br />

gelerek, güçlerimizi birleştirmek,<br />

birlikte etkili hareket edebilmek, her<br />

kesimin ortak arzusu.<br />

Bu düşünceden hareketle, STK’ları<br />

bir araya getirme girişimlerimizi<br />

yeniden canlandırmak istiyoruz<br />

ve bu amaçla Kasım ayında bir<br />

araya geleceğiz. Bu toplantıda,<br />

geçen dönemde yaptığımız çalışma<br />

ve gelişmeleri değerlendirerek,<br />

gelecek dönemde atılacak adımları<br />

belirleyeceğiz” ifadesini kullandı.<br />

Hollanda’da faaliyet gösteren<br />

STK’ların güç birliği yapmasının<br />

bir zorunluluk olduğuna vurgu<br />

yapan Turgut Torunoğulları, yazılı<br />

açıklamasında şunları kaydetti:<br />

“Hollanda genelinde faaliyet gösteren<br />

irili, ufaklı yüzlerce Türkiye kökenli<br />

sivil toplum kuruluşu bulunuyor.<br />

İlk bakışta çok örgütlü bir toplum<br />

görüntüsü vermemize karşılık,<br />

Hollanda’da yaşanan ekonomik krizin<br />

de etkisi ile daha ağır hissetmeye<br />

başladığımız sorunlar karşısında<br />

STK’ların etkinliği hep tartışıla<br />

gelmiştir.<br />

Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımız<br />

arasında işsizlik oranı yüzde 18’e<br />

çıkarak, bugüne kadarki en üst<br />

düzeye yükselmiştir, gençlerimiz<br />

arasında bu oran yüzde 34 gibi<br />

rekor bir düzeyde seyretmektedir.<br />

Çocuklarımızın eğitimdeki<br />

mağduriyeti devam ederken,<br />

yasal haklarımızın kısıtlanması,<br />

gençlerimizin askerlik sorunu<br />

ve yüksek pasaport harçları<br />

gibi Türkiye’den kaynaklanan<br />

sorunlarımızın çözümü için de etkili<br />

bir işbirliği, aynı anda hareket etmek<br />

ve birlik olmak artık bir zorunluluk<br />

haline gelmiştir.”<br />

Daha önce yapılan toplantılara<br />

iletişim eksikliğinden dolayı bazı<br />

derneklerin davet edilemediğini<br />

belirten Torunoğulları, Kasım ayında<br />

gerçekleşecek buluşmada aynı<br />

sorunu yaşamayı arzu etmediklerini<br />

ifade ederek, toplantıya katılmak<br />

isteyen STK temsilcilerinden<br />

dulgerogluaydan@gmail.com<br />

adlı adrese mesaj göndermelerini<br />

beklediklerini duyurdu.<br />

-----------------------------------------◄◄<br />

“Hizmeti ve kaliteyi<br />

uygun fiyatla müşte<br />

sunuyoruz”<br />

Hollanda’da, irili ufaklı 20 bin civarında Türk kökenli işverenin/girişimcinin olduğu<br />

biliniyor. Her girişimci ortalama 4 kişiye iş imkânı sağlamış olsa, 80 bin insanın Türk<br />

işverenler tarafından istihdam edildiği gerçeği çıkıyor ortaya. Ve bu dört kişiden<br />

her biri dört kişinin geçimini sağlasa, bu da 320 bin insanın geçimin Türk işverenler<br />

tarafından sağlandığı anlamına geliyor. Yani, Türkler olarak Hollanda’ya yük olmadığımız<br />

gibi artı bir değer katmaktayız.<br />

Gazetemizde bu sayıda başlatacağımız<br />

“İş Dünyası”<br />

adlı bölümde, işte bu girişimcilerimizi<br />

sizlere tanıtmanın<br />

gayreti içerisinde olacağız.<br />

Onlarla yapılacak olan sohbet ve<br />

söyleşilerimizde, onları yakinen tanımanın<br />

yanı sıra, onların iş hayatını,<br />

yaşama bakış açılarını, Hollanda’yla<br />

alakalı gözlemlerini, küresel krizle ilgili<br />

düşüncelerini öğrenmeye çalışacağız.<br />

İşte, bu sayıda, dört ayrı meslekte hizmet<br />

veren dört ayrı insanla hoş sohbetler<br />

gerçekleştirdik.<br />

Oluşturduğu istihdam imkânlarıyla,<br />

ödediği vergilerle Hollanda ekonomisine<br />

hayat veren işverenlerimizden<br />

biri de, ÖZPAŞ B.V sahibi Mehmet Ali<br />

Özyer idi.<br />

İstifade edeceğinizi ve ilgiyle okuyacağınızı<br />

ümit ediyor, sohbetimizle sizleri<br />

baş başa bırakıyoruz.<br />

Mehmet Ali Özyer kimdir?<br />

1965 Karaman doğumlu olan M. Ali<br />

Özyer, 1989 yılında Hollanda’ya gelir.<br />

İki farklı firmada 16 yıl çalıştıktan<br />

sonra 2005 yılında ÖZPAŞ Toptancı<br />

şirketini kurar. Hollanda TÜMSİAD’ın<br />

yönetim kurul üyesi olan Özyer, evli<br />

dört çocuk babasıdır.<br />

ÖZPAŞ’la alakalı kısaca okurlarımızı<br />

bilgilendirebilir misiniz…<br />

Kuru yemiş toptancılığı yapan ÖZPAŞ<br />

adlı şirketimizi 2005 yılında kurduk. 7<br />

yıl Schiedam’da çalışmalarımızı yürüttük.<br />

1 yıldır da Rotterdam’ın endüstri<br />

bölgesi olan Industrieweg adlı sokağında<br />

kuru gıda üzerine toptancılık<br />

yapıyoruz. Şirket bize ait ve 5 elemanla<br />

birlikte Hollanda’nın her yanına<br />

ürünlerimizi taşıyoruz.<br />

Son yıllarda ürün yelpazemizi biraz<br />

genişlettik, kuru yemişten sonra zeytin,<br />

helva, tahin, pekmez ve reçel gibi<br />

ürünleri de pazarlamaya başladık.<br />

İç Anadolu’nun en saygın, ünlü ve<br />

belli bir ağırlığı, markası olan firmaların<br />

Hollanda bayiliğini yürütüyoruz.<br />

Ürünler kaliteli ve Türkiye’de çok tanınmış<br />

olsa da, Hollanda’daki tüketiciye<br />

ürünleri kabul ettirmek hemen<br />

mümkün olmadı. Ürünleri tanıtma<br />

hususunda epey gayret sarf ettik. Ve<br />

çabalarımız sonuç verdi, ürünlerimiz,<br />

marketlerden en çok talep edilen, aranan<br />

duruma geldi.<br />

Bayiliğini yaptığımız Pınar Kuruyemişleri,<br />

Türkiye’de ilk üç sırada yer<br />

almakta. Ve artık sadece Türkler değil,<br />

diğer milletlerde Pınar Kuruyemiş<br />

ürünlerinin daimi müşterileri haline<br />

geldiler.<br />

Cebel Zeytinleri ise 1956 yılından beri<br />

insanlarımızın sofralarını süsleyen bir<br />

marka. Pek çok isim yapmış, marka<br />

olmuş zeytinlere beş çekecek kaliteye<br />

sahip.<br />

BORÇLARINIZDAN KURTULMAK MI<br />

İSTİYORSUNUZ ?<br />

Oz&Er FOOD B.V.<br />

Rooseveltstraat 39<br />

2321 BL Leiden<br />

E-mail info@ozener.com<br />

Tel. +31(0)71 - 589 09 99<br />

Fax +31(0)71 - 589 20 26<br />

www.ozener.com<br />

BURO<br />

Juridisch / Financieel Advies<br />

PAS<br />

& Schuldhulpbemiddeling<br />

A: Slinge 584 1. Kat. 3086 EX Rotterdam<br />

T-F: (010) – 737 06 76<br />

M: info@buropas.com<br />

W: www.buropas.com


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

introductie<br />

tanıtım<br />

05<br />

,<br />

riye<br />

Groothandel in levensmiddelen<br />

Industrieweg 171, 3044 AS Rotterdam<br />

Tel. (010) - 810 40 23 Fax (010) - 465 00 76<br />

Mob. 06-41 37 06 26 E-mail info@ozpas.nl<br />

www.ozpas.nl<br />

Daha önce helva, tahin ve pekmez Marketin birinde kuruyemiş reyonun landa TÜMSİAD 2008 yılında kurul-<br />

alanında girişimlerimiz oldu ama yanındaydım. Yabancı bir bayan, ayçiçek<br />

du. Merkez yönetimindeyim, başkan<br />

memnun kalmadık. Şimdi yine tadı<br />

ve kalitesini herkese kabul ettirmiş,<br />

100 yılı aşkındır Anadolu insanına<br />

bu alanda ürünler sunan Hel-San adlı<br />

şirketin ürünlerini Hollanda’da pazarlamaya<br />

başladık.<br />

Wefa ise, ÖZPAŞ olarak bizim Avrupa’daki<br />

tescilli markamızdır. Türkiye’de<br />

bulunmayan veya Türkiye’nin<br />

ithal ettiği pek çok ürünü Wefa adı altında<br />

biz pazarlıyoruz. Wefa’nnı ürün<br />

çeşidi 25’i aşmakta. Bu alanda da<br />

hayli iddialıyız ve ürün yelpazesi en<br />

geniş olan firmalardanız. Bize gelen<br />

talepleri değerlendiriyor ve hizmeti,<br />

kaliteyi, uygun fiyatla müşterinin beğenisine<br />

sunuyoruz.<br />

paketlerini eline alıp geri yeri-<br />

ne bırakıyordu. Ne aradığını sordum.<br />

Pınar’ın ay çekirdeğini aradığını söyledi.<br />

Reyonda kalmamıştı. Arabadan<br />

getirdim, ihtiyacı görüldü. Yani Türklerin<br />

dışındaki insanlar da artık alıştılar,<br />

arıyor ve tüketiyorlar.<br />

Hollandalılar hem Wefa hem de pazarladığımız<br />

diğer ürünlerle ilgili bilgi<br />

almak için sık sık arıyorlar. Ürünlerin<br />

kalori değerinden tutun, tuz oranına<br />

kadar bilgi almaya çalışıyorlar. Yani<br />

bilinçli bir tüketim ağı oluşuyor.<br />

Bundan sonra neleri hedefliyorsunuz?<br />

Mevcut pozisyonu muhafaza ederek;<br />

yardımcılığı görevini yürütmekteyim.<br />

TÜMSİAD başkanlığını Rıza Bora kardeşimiz<br />

yapmaktadır. Merkezimiz Den<br />

Haag’da. Hollanda’da 18 bin Türk<br />

kökenli girişimcinin varlığından söz<br />

ediliyor. Bunları örgütlemek, beraberce<br />

hareket etmek, haklarını aramak,<br />

daha iyi hizmet sunmalarına yardımcı<br />

olmak, uzmanlar tarafından bilgilendirmek<br />

amacıyla kurulan derneğimizin<br />

70 civarında üyesi bulunmaktadır.<br />

Son söz ve mesajınız…<br />

ÖZPAŞ olarak sunduğumuz ürün ve<br />

hizmeti insanlarımız yakinen takip<br />

ediyorlar. Bundan büyük memnunluk<br />

duyuyor ve bundan dolayı müteşekkiriz.<br />

kaliteden ve hizmetten ödün vermeden<br />

Ancak, daha iyi, kaliteli hizmet<br />

yolumuza devam etmek istiyoruz. verebilmemiz için ürünlerimizle alakalı<br />

Piyasanın durum da belli zaten. Krizi<br />

şikâyet ve taleplerini bizzat bize<br />

biz de vatandaş gibi yakinen hissedebiliyoruz.<br />

bildirmelerini istirham ediyorum.<br />

Bu durumda farklı alanlara<br />

yönelmek, ya da mevcut ağı genişletmek<br />

pek akıl kârı olmasa gerek.<br />

Hedef kitleniz sadece Türkler mi?<br />

Her ne kadar Faslı ve Pakistanlı müşterilerimiz<br />

olsa da hedef kitlemizi Türkler<br />

oluşturmakta. Hollanda dışından<br />

da teklif alıyoruz ama biz, hizmetten<br />

ödün vermemek için şimdilik Hollanda<br />

içerisinde bulunan 300 civarındaki<br />

müşterimize hizmet sunmaya çalışıyoruz.<br />

Bizim ürünlerimizi Hollandalılar<br />

da tüketiyorlar. Geçen bir olaya şahit<br />

oldum, şaşırdım…<br />

Hollanda TÜMSİAD ile olan ilişkinizi<br />

öğrenebilir miyiz?<br />

Kısa adı TÜMSİAD olan Tüm Sanayiciler<br />

ve İş Adamları Derneği Hol-<br />

Yine ÖZPAŞ olarak, Doğuş okurlarının,<br />

eş-dost ve müşterilerimizin bayramlarını<br />

tebrik ediyor, insanlık alemine<br />

hayırlar getirmesini diliyorum.<br />

Röportaj<br />

Doğuş haber merkezi<br />

«<br />

Halk “dur” demek için<br />

sokaklara indi<br />

Hollanda’da binlerce insan hükümetin kemer sıkma politikalarına dur demek için<br />

sokaklara indi.<br />

Mitinge Sosyalist Parti lideri Emil Roemer<br />

ve Yaşlılar Partisi lideri Henk<br />

Krol ile Milletvekili Harry van Bommel<br />

de katıldı.Hükümetin halka hiçbir şey<br />

vaat etmediğini, kemer sıkma politikaları<br />

ile halkı bezdirdiğini söyleyen<br />

Roemer, son beş yıldır Hollanda’da<br />

ağırlığını gösteren ekonomik krizin<br />

yaşlıları, yatalak hastaları, öğrencileri,<br />

kiracı ve insanları zor durumda<br />

bıraktığını ifade etti. Roemer “Devlet<br />

İstatistik Enstitüsü (CBS) rakamlarına<br />

göre aylık işsizlik oranı yüzde 8,5’e<br />

yükseldi. CBS’in verilerine göre 2013<br />

yılında işsiz sayısı 700 bine çıktı. Her<br />

gün işsiz sayısı giderek artıyor. Artık<br />

bu hükümete dur deme zamanı geldi.<br />

Ödenek alan kişilerin sayısı ise 400<br />

bini aştı. Bu durumda halkın yıllar<br />

sonra meydana inmesi ve bunu başkent<br />

Amsterdam’dan başlatması son<br />

derece önemli. Bu protestolar ülke genelinde<br />

dalga dalga yayılacak.” dedi.<br />

Gösteride, ‘Hollanda ağlıyor. Rutte<br />

hükümeti gülüyor.’, ‘Halk kemer sıkma<br />

politikalarınızdan bıktı’, ‘400 bin<br />

çocuk açlık sınırında’, ‘Küresel krizin<br />

suçluları biz olmamalıyız’ yazılı pankartlar<br />

taşındı. Hollanda Türkiyeli İşçiler<br />

Birliği (HTİB) Başkanı Mustafa<br />

Ayrancı da bugün başlayan gösterilerin<br />

ülke geneline dalga dalga yayılacağını<br />

söyledi.<br />

-----------------------------------------◄◄


ADVERTORIAL<br />

De Entree’deki yeni evinize hoş geldiniz!<br />

Nog enkele woningen<br />

beschikbaar in fase 1!<br />

Dit vinden de eerste kopers:<br />

‘ We hebben straks een prachtige jaren ‘30 woning<br />

aan het water, voor een zeer gunstige prijs! ’<br />

De verkoop van De Entree verloopt zeer voorspoedig. Bijna alle 12 woningen uit fase 1 zijn verkocht<br />

of onder optie! De Entree is dan ook een bijzonder project, waar groen wonen en stads leven perfect<br />

samenkomen. Het wordt een prachtige nieuwe wijk met karakteristieke jaren ‘30 woningen in een<br />

parkachtige omgeving, op een steenworp afstand van bruisend Rotterdam. Volgend voorjaar hier<br />

wonen of interesse in één van de 13 koopwoningen uit fase 2? Kijk dan snel op www.de-entree.nl.<br />

Ruime, luxe afgewerkte eengezinswoningen<br />

12 koopwoningen in eerste fase<br />

13 koopwoningen in tweede fase<br />

Prachtige jaren dertig architectuur<br />

Royale kavels tot wel 260 m 2<br />

Binnengebied met veel groen en water<br />

Inclusief luxe keuken en badkamer<br />

Oplevering fase 1 vanaf begin 2014<br />

Koopsommen vanaf € 235.000,- v.o.n.<br />

Volg De Entree op Facebook<br />

WOON GROEN LEEF STADS WEES WELKOM<br />

WIL JE OP DE HOOGTE BLIJVEN?<br />

LAAT JE GEGEVENS ACHTER OP<br />

WWW.DE-ENTREE.NL<br />

ONTWIKKELAAR<br />

VERKOOP EN INFORMATIE<br />

010 – 233 02 02 | entree@VenK.nl<br />

De Entree’nin ilk evleri bir ay içinde satıldı<br />

‘Yakında, su etrafında, uygun fiyatla<br />

harika evlerimiz olacak’<br />

De Entree evlerinin satışı çok başarılı geçti.<br />

Bir ay içerisinde birinci safhanın hemen hemen 12 konutu<br />

ayırtılmış durumda. Rotterdam Overschie’nin batı girişindeki<br />

proje, yeşil ve özgür bir ortamda, büyük kentin yakınında ikamet<br />

etmek isteyenler için bir cazibe merkezi haline geldi. Evlerin ilk<br />

sakinlerinde olan Duncan en Melanie de Kovel çifti, buradaki<br />

ortamı görünce “Bizler, diğer bütün sakinlerle birlikte güzel bir<br />

şey inşa etmek ve birlikte çalışmak için sabırsızlanıyoruz” diye<br />

duygularını ifade ediyorlar.<br />

De Entree, tamamen yeni bir<br />

semt olmasının yanı sıra 30’lu<br />

yılların karakteristik özelliklerini<br />

taşımakta ve âdeta bir park<br />

ortamına sahip olarak<br />

tasarlanmıştır. Köklü bir yapısal<br />

değişiklikle, yeni girişin bir<br />

parçası olarak bölge ulaşım yolu<br />

Burgemeester de Josselin de<br />

Jonglaan’a açılmaktadır.<br />

Üç alana yayılmış yaklaşık 135<br />

daire inşa edilecektir. Duncan en<br />

Melanie de Kovel çifti, mayıs<br />

sonunda ilk 12 konutun satışa<br />

çıktığını duyduklarında<br />

heyecanlanmışlar ve satın almak<br />

için acele etmişler. Duncan o<br />

günleri şöyle anlatıyor: “Biz o<br />

zamanlar 8 yaşındaki oğlumuzla<br />

birlikte Overschie’de oturuyorduk.<br />

Daha fazla yaşam alanı olan<br />

bir yer istedik. Eşim Melanie<br />

burada doğup yetişmiş. Ben<br />

Rotterdam’da çalışıyorum ve<br />

bisikletle 20 dakikalık bir<br />

mesafeye gidip geliyorum. Bizim<br />

burada kalmamız zorunluydu.<br />

De Entree, bizim aradıklarımızı<br />

tam olarak sunuyordu: köyünde,<br />

kendi mahallende özgürce otur”<br />

Krizin mutluluğu<br />

De Entree’nin seçilmesindeki en<br />

önemli faktör konut fiyatının<br />

uygunluğudur. € 235.000’den<br />

başlayan fiyatlarla konutlar satışa<br />

sunulmaktadır. Duncan, bu<br />

düşük fiyatı ‘krizin meydana<br />

getirdiği bir mutluluk, bir şans’<br />

olarak tanımlıyor ve ‘yakında,<br />

30’lı yılların mimarisine sahip,<br />

çok hoş arka bahçesi olan ve<br />

suyun kenarında uygun bir fiyata<br />

evimiz olacak. Ufak tefek<br />

işleriyle bile uğraşmadan yepyeni,<br />

mükemmel bir evinizin olması<br />

çok güzel. Biz, buraya gelecek<br />

olan diğer tüm sakinlerle<br />

buluşmak, birlikte çalışmak,<br />

güzel bir şey inşa etmek için<br />

sabırsızlanıyoruz’<br />

Projedeki ilk konutlar 2014 yılı<br />

ilkbaharında teslim edilecektir.<br />

Bu aşama için hala satılık<br />

birkaç konut bulunmaktadır.<br />

İkinci aşama için, değeri<br />

€ 235.000’den başlayan 13 tane<br />

konut satışı planlandı.<br />

Bu konu hakkında daha geniş<br />

bilgiye www.de-entree.nl<br />

adresinden ulaşabilirsiniz.


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

financieel<br />

ekonomi<br />

07<br />

Gündem<br />

Hollandalılar dünya zenginleri arasında<br />

Pusula<br />

Osman Aslan<br />

oaslan@yilmaz.nl<br />

Bütçe açığı Avrupa<br />

normlarının<br />

altında<br />

2012 yılı bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasıla(GSYH) değerlerinin 4,1’ini<br />

oluşturduğu belirtildi.<br />

2012-2013 dönemindeki bütçe açığının<br />

gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde<br />

2,5’i olduğuna dikkat çekildi. Bu değerin<br />

Avrupa değerlerinden yüzde 3<br />

daha düşük olduğu belirtiliyor.<br />

Merkez İstatistik Bürosu (CBS) tarafından<br />

Cuma günü yapılan bir açıklamada<br />

2012 yılı bütçe açığının gayri<br />

safi yurtiçi hasıla(GSYH) değerlerinin<br />

4,1’ini oluşturduğu belirtildi. Bu yılın<br />

birinci ve ikinci çeyreğindeki açık ise<br />

geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre<br />

daha az gerçekleşti.<br />

2013 yılının, ilk altı aylık bölümünde<br />

açığın 2,5 milyar Euro olduğunu<br />

belirten CBS, birinci çeyrekteki fazlanın<br />

ise 4,5 milyar Euro olarak belirlendiğini<br />

açıkladı. Bu aradaki farkın<br />

4G Netwerk’in satışının başlaması ile<br />

oluştuğu tahmin edilmekte. Hükümetin<br />

4g sistemindeki açık artırma yöntemli<br />

satışı ile yaklaşık 3,8 milyar kazanç<br />

sağladığı belirtiliyor.<br />

Yılın ikinci çeyreğinde ise açık 7 milyar<br />

Euro olarak görülüyor. Devlet<br />

borçları ise GSYH değerlerinin yüzde<br />

73,9’unu oluşturuyor. Avrupa normlarına<br />

göre bu değerin yüzde 60’larda<br />

olması gerekmekte. Alınan bu değerlerle<br />

birlikte borç 442 milyar euroya<br />

çıkmış durumda.<br />

Hollandalılar dünya zenginleri<br />

arasında ABD ve Japonya dışında<br />

tüm dünya genelinde Hollandalılar<br />

en zengin halk arasında yer<br />

alıyor.<br />

Alman Allianz sigorta şirketi tarafından<br />

dünya çapında yapılan bir araştırmaya<br />

göre, Hollandalılar ellerinde<br />

bulundurdukları kapitale bakıldığında,<br />

Amerikan ve Japonların dışında<br />

Dünyada liste başlarında yer alıyor.<br />

“Global Varlık Raporu 2013” (Global<br />

Wealth Report 2013) adlı rapora göre,<br />

Hollandalıların ortalama finansal varlık<br />

değeri 119 bin euro ve buna sahip<br />

oldukları konutlar da dahil değil.<br />

Sadece İsviçrelilerin ortalama 218 bin<br />

euro varlığa sahip olduğu belirtilen<br />

rapor verilerine göre Amerika’daki<br />

Verilerle Hollanda<br />

ekonomisi<br />

ortalama varlık değeri 133 bin euroyu<br />

bulmakta. Almanların 61 bin euro<br />

varlığa sahip olduğu belirtilen raporda,<br />

1990 yılında batı ve doğu Almanya’nın<br />

birleşmesi ile oluşan sıkıntıyı<br />

aşamadığına dikkat çekildi. Allians<br />

Araştırmacısı Lorenz Weimann “Bu<br />

insanlar nispeten fakir” yorumunu<br />

yaptı.<br />

Weimann’a göre Hollandalıların daha<br />

zengin gözükmesinin diğer ülkelere<br />

göre daha fazla emeklilik fonlarına yatırım<br />

yapmasından kaynaklanmakta.<br />

Alınan rakamlara göre Hollandalıların<br />

yüzde 64’ü bir emeklilik fonuna yatırım<br />

yapıyor ve bunun dışında birikimi<br />

de bulunuyor.<br />

Kağıt üzerinde varlıkları çok gözüken<br />

Hollandalıların bu durumu aslında diğer<br />

açıdan bakıldığında soru işareti de<br />

oluşturmuyor değil. Çünkü kağıt üzerinde<br />

binlerce euroya sahip olan bu<br />

kişiler ne yazık ki sıkı mali kurallarının<br />

da mağduru oluyor.<br />

«<br />

Hükümetin<br />

2014 bütçe<br />

planları<br />

2014 kabine planları<br />

Değerli okurlar, bildiğiniz gibi her yıl<br />

Eylül aynın üçüncü Salı günü kabine,<br />

bir sonraki yılın planlarını açıklar.<br />

Yaz tatilinden evvel 6 milyar Euro’luk<br />

bir bütçe kısıtlamasına gidilmesi<br />

gerektiği söylendiğinden yaz aylarının<br />

kabine için sıkıntılı geçeceği aşikârdı.<br />

Nihayet 17 eylülde planlar açıklandı.<br />

Bu kısıtlamanın toplumun hemen her<br />

kesimini etkileyeceği aşikâr. Planları<br />

şimdi baslıklar halinde sıralayalım:<br />

Vergi indirimi<br />

Vergi indirimi 2014 yılında 99 Euro<br />

ile yükselerek €2100’e çıkacak. Geliri<br />

€ 19645’in üzerinde olanlar için vergi<br />

indirimi bu miktarın üstü için % 2<br />

azalacak.<br />

Çalışanlar için verilen vergi indirimi<br />

(arbeidskorting) 2014’te €374 ve<br />

2015’te € 103 ile yükselecek.<br />

İş sahiplerine verilen genel vergi indirimi<br />

(zelfstandigenaftrek) toplamda €<br />

300.000.000 azalacak.<br />

Araba vergileri<br />

2014 itibariyle 40 yaşın üzerindeki<br />

araçlar için araba vergisi (motorrijtuigenbelasting)<br />

ödenmeyecek. 26 yaş<br />

ile 40 yaşı arasında olan bazı araçlar<br />

ise Aralık, Ocak ve Şubat aylarında<br />

yola çıkmamak şartıyla normal verginin<br />

dörtte birine ödeme imkânına<br />

sahip olacaklar.<br />

Ev tamiratı için vergilerin<br />

yükselmesi<br />

Geçici olarak ev tamiratlarında işçilik<br />

masrafları için verginin % 21’den, %<br />

6’ya düşürülmesi 1 Mart 2014 tarihi<br />

itibariyle sona eriyor.<br />

Ev piyasası<br />

Vatandaşların bir eve sahip olmaları<br />

durumunda başka bir ev satın alıp taşınmak<br />

istediklerinde karşılaştıkları en<br />

büyük sorunlardan biri ev fiyatlarının<br />

düşmesi sebebiyle satışta oluşacak<br />

olan zarardır.<br />

Kabine planlarında oluşacak zararın<br />

yeni alınacak Ulusal İpotek Garantili<br />

(NHG=Nationale Hypotheek Garantie)<br />

bir borcun içerisine alınabilmesi<br />

öngörülüyor. Böylelikle kilitlenen ev<br />

piyasası da rahatlayıp harekete geçecektir.<br />

2014 itibariyle Ulusal İpotek<br />

Garantisinin sınırı € 265.000’e ineceği<br />

önceden biliniyordu. Fakat şimdi<br />

2016 itibariyle bu sınırın € 225.000’e<br />

inmesi planlanıyor. 2016’dan sonra<br />

da sınır piyasadaki ortalama konut<br />

fiyatlarına göre endekslenecek.<br />

Kira fiyatları 2014 yılında enflasyon<br />

oranından daha<br />

fazla artırılabilecek.<br />

Böylelikle yüksek<br />

gelirlilerin<br />

ucuz evlerde<br />

oturmasının<br />

önüne<br />

geçilmek<br />

istenecektir.<br />

Ulusal<br />

yatırım<br />

kurumu<br />

Emeklilik<br />

fonları, sigorta<br />

şirketleri ve bankaların<br />

katılımıyla ulusal bir<br />

yatırım kurumu kurulacak. Bu kurum<br />

Hollanda’da sağlık, enerji, altyapı,<br />

eğitim ve emlak sektörlerinde yatırım<br />

yapacak. Kuruluşu esnasında ulusal<br />

bir ipotek kurumunun da mümkün<br />

olup olmadığı araştırılacak. Böylelikle<br />

ipotek bankaları daha stabil bir<br />

şekilde finansman sağlayabilecek ve<br />

muhtemelen faizler düşecektir.<br />

Çocuklara bağış<br />

2014 yılında ebeveynler çocuklarına<br />

bir defalığına mahsus çocuklarının<br />

konut kredisini kısmen veya tamamen<br />

kapatmak üzere vergi ödemeden<br />

bağış yapma imkânına sahip<br />

olacaklar.<br />

İşten çıkarılma tazminatları<br />

2014’ten itibaren işten çıkarılmadan<br />

dolayı verilen tazminatları sadece<br />

vergisini ödeyerek bir defada alma<br />

imkân kalıyor. Şu anda ayrıca tazminatı<br />

bir hesap veya sigortaya yatırarak<br />

aylık ödeme yapılmasını sağlayabileceğiniz<br />

gibi, bir şirket kurup iş<br />

yapabilirsiniz. Bu imkânlar ne yazık<br />

ki 2014 itibariyle kaldırılıyor.<br />

Hollanda’da tüketici harcamaları geçtiğimiz temmuz ayında bir yıl öncesine göre<br />

yüzde 2,2 oranında düşüş gösterdi.<br />

İşsizlik rakamları şaşırttı<br />

İşsizlik oranı ağustos ayında düşüş<br />

göstererek şaşırttı. Temmuz ayında<br />

yüzde 8,7 olan oran yüzde 8,6’ya düştü.<br />

İstatistik Bürosu işsiz sayısını 683<br />

bin olarak belirledi.<br />

İşsiz sayısında 11 bin kişilik azalma<br />

kaydedildi. İstatistik Bürosu işsiz sayısının<br />

özellikle gençler arasında düştüğünü<br />

bildirdi. Hollanda’da işsiz sayısı<br />

son iki yıl sürekli arttı. Hükümet işsiz<br />

gençlerin istihdamı konusunda bir<br />

süre önce çalışmalar başlattı.İşsizlik<br />

maaşı (WW) alanların sayısı ağustos<br />

ayında 399 bin olarak belirlendi. İşsizlik<br />

maaşı alanların sayısı temmuz<br />

ayına göre yüzde 1, Ağustos 2012’ye<br />

göre de yüzde 31 oranında arttı.<br />

Tüketici harcamalarına<br />

kriz freni<br />

Hollanda’da tüketici harcamaları geçtiğimiz<br />

temmuz ayında bir yıl öncesine<br />

göre yüzde 2,2 oranında düşüş gösterdi.<br />

İstatistik Bürosu, haziran ayında<br />

yüzde 2,6 oranında bir düşüş kaydedildiğine<br />

dikkati çekerek, azalma hızının<br />

yavaşladığı vurgulandı.<br />

Tüketicilerin özellikle otomobil, beyaz<br />

eşya ve mobilya harcamalarını frenledikleri<br />

belirlendi. Bu harcamalarda<br />

temmuz ayında yüzde 7,5 oranında<br />

düşüş yaşandı. Gıda harcamaları yüzde<br />

0,7, hizmet giderleri de yüzde 0,4<br />

azaldı.<br />

Ev fiyatlarında düşüş sürüyor<br />

İstatistik Bürosu, konut fiyatlarının<br />

geçtiğimiz ağustos ayında bir yıl öncesine<br />

göre yüzde 4,4 oranında düştüğünü<br />

açıkladı.<br />

Brouwersdijk 149 3314 GJ Dordrecht Tel. +31 (078) – 655 16 55<br />

Fax +31 (078) – 655 16 56 E-mail: info@yilmaz.nl www.yilmaz.nl<br />

Tatiliniz kabusa dönüşmesin.<br />

Arayın, seyahat sigortanızı yapalım.


08<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Kısa haberler<br />

Gündem<br />

Avukat Meral Soytekin:<br />

“İzlenen politikalar<br />

krizi daha da<br />

tırmandırıyor”<br />

Hollanda yayın kurumu NOS tarafından<br />

Ipsos’a yaptırılan araştırmaya<br />

göre halkın yüzde 80’i, II. Rutte kabinesi<br />

tarafından izlenen politikaların<br />

krizi tırmandırdığı görüşünde.<br />

Seçmenlerin ancak yüzde 17’si hükümetin<br />

kriz sorununu çözebileceğini düşünüyor.<br />

PvdA’lı (İşçi Partisi) seçmenlerin<br />

yüzde 89’u izlenen politikaları<br />

olumsuz bulduğunu belirtti. Bu oran<br />

SP’li (Sosyalist Parti) ve PVV’li (Özgürlük<br />

Partisi) seçmenler arasında yüzde<br />

94, VVD’li (Özgürlük ve Demokrasi<br />

için Halk Partisi) seçmenler arasında<br />

da yüzde 70 olarak belirlendi.<br />

AB ve göçmen<br />

karşıtlığında işbirliği<br />

Fransız aşırı sağcı politikacı Marine<br />

Le Pen, Avrupa Parlamentosu seçim<br />

kampanyasını PVV (Özgürlük Partisi)<br />

lideri Geert Wilders ile birlikte<br />

yürütmek istediğini belirtti. Le Pen,<br />

NRC Handelsblad gazetesine verdiği<br />

röportajda, “Seçmene yalnız olmadığımızı<br />

göstermek önemli” ifadesinde<br />

bulundu. Ulusal Cephe partisinin lideri<br />

Marine Le Pen, seçimlerden sonra Avrupa<br />

Parlamentosu’nda AB ve göçmen<br />

karşıtı partilerin yer alacağı bir grup<br />

kurmak istediğini ifade etti.<br />

Seçmenin kabineye<br />

güveni yerlerde<br />

TNS NIPO’nun araştırmasına göre,<br />

seçmenlerin Liberaller (VVD) ile<br />

Sosyal Demokratlardan (PvdA) oluşan<br />

kabineye güveni büyük ölçüde azaldı.<br />

Seçmenlerin ancak yüzde 12,5’inin<br />

II. Rutte kabinesine güven duyduğu<br />

belirlendi. Hükümete duyulan güven<br />

konusunda 1998 yılından bu yana<br />

araştırma yapan TNS NIPO, yüzde<br />

12,5’in 15 yıldır belirlenen en düşük<br />

oran olduğunu bildirdi. Bugün seçimler<br />

yapılsa Geert Wilders’in siyasi<br />

oluşumu PVV (Özgürlük Partisi), anket<br />

sonuçlarına göre 33 sandalye ile sandıktan<br />

en büyük parti olarak çıkabilecek.<br />

VVD 41’den 24 sandalyeye, PvdA<br />

da 38’den 13 sandalyeye gerileyecek.<br />

Encümen üyeliğini<br />

milletvekilliğine<br />

tercih etti<br />

PvdA (İşçi Partisi) milletvekili Myrthe<br />

Hilkens’in istifası sonrası göreve yedek<br />

listeden çağrılan Yasin Torunoğlu,<br />

Eindhoven Belediyesi’nde encümen<br />

üyeliğini milletvekilliğine tercih etti.<br />

Torunoğlu 2012 genel seçimlerinde<br />

partisi PvdA tarafından 45’inci sıradan<br />

aday gösterilmişti. 26 Mart 2013<br />

tarihinde encümen üyeliğine getirilen<br />

Yasin Torunoğlu, Hilkens’in yerine<br />

göreve gelecek PvdA milletvekiline<br />

başarılar dilediğini belirtti.<br />

“Hakkınızı aramakta<br />

asla vazgeçmeyin”<br />

Doğuş olarak her sayıda önemli misafirleri büromuzda ağırlıyor, onlarla önemli ve hoş sohbetler gerçekleştiriyor bunları da sizlerle paylaşıyor,<br />

güzel tepkiler alıyoruz. Bu sayıda da bizler bazı dostları ziyaret ederek hoş sohbetler gerçekleştirdik. Bunlardan biri de Avukat Meral Soytekin<br />

Hanımefendi idi. Uzun yıllar Oud-Beijerland kasabasında Schep avukatlık bürosunda hizmet veren Meral Hanım, Eylül (2013) ayı itibariyle Rotterdam-Zuid’de<br />

kendi bürosunu kurarak çalışmalarına başlamış. Hoş bir mekanda, sıcak bir ortamda ağırlıyor bizi Meral Hanım. Hakları bir bir<br />

budanan, türlü sorunlarla boğuşan insanlarımıza hizmet için böyle bir girişime kalkışan Meral Soytekin, yine bu alanda çok önemli ve hayırlı bir<br />

projeyi de hayata geçirmeyi hedefliyor. Meral Hanım, hizmet etmek için ideal bir alan ve mekanda sizleri ofisine bekliyor. Aile ve Ceza Hukuku<br />

alanında uzman olan avukatımız Meral Soytekin’le yapmış olduğumuz söyleşiden hayli istifade edeceğinize ve keyif alacağınıza inanıyor, sohbetimizle<br />

sizi baş başa bırakıyoruz…<br />

Meral Soytekin Kimdir?<br />

1977 Rotterdam doğumlu<br />

olan Meral Soytekin, ilk<br />

ve ortaokulu Rotterdam-<br />

Zuid’de tamamlar. Gymnasium ve<br />

ardından Erasmus Üniversitesi’nde<br />

Hukuk Fakültesini bitiren Meral Soytekin,<br />

Oud-Beijerland Belediyesinde<br />

5 yıl hukuk müşaviri olarak çalışır.<br />

Daha sonra bir avukatlık bürosunda<br />

3 yıl stajyer olarak bulunan Meral<br />

Soytekin, ilk hayali olan avukatlığa<br />

başlar.<br />

Schep Avukatlık Bürosunda 6 yıl hizmet<br />

verdikten sonra kendi bürosunu<br />

kuran Meral Hanım, evli ve 2 çocuk<br />

annesidir.<br />

Daha önce Türklerin ve yabancıların<br />

pek fazla olmadığı bir yerde<br />

hizmet veriyordunuz. Şimdi nüfusunun<br />

yüzde 60’ına yakın bir<br />

kısmını yabancıların oluşturduğu<br />

ve 15 bin Türk’ün ikamet ettiği<br />

bir semtte büro açtınız. Özel bir<br />

sebebi var mı?<br />

Hayır, özel bir nedeni yok. Daha önce<br />

de az sayıda da olsa Türk kökenli<br />

müvekkillerim vardı, ancak bundan<br />

sonra daha çok Türk insanına hizmet<br />

etmek istiyorum. Yaşadığım ve şahit<br />

olduğum olaylar beni böyle bir tercih<br />

yapmaya zorladı. Haklarını arama<br />

ve alma noktasında sıkıntı yaşayan<br />

insanlarımızın kendi dilinde hizmet<br />

veren bir danışmanla yola çıkması<br />

onların güven duygularının artmasına<br />

vesile oluyor. Sorunlar ve çözümler<br />

aynı ama kültürel farklılıklar bazen<br />

kararları olumsuz şekilde etkileyebiliyor.<br />

Bu iki kültür arasındaki farklılığı bilmek<br />

ve ona göre savunma hazırlamak<br />

çok önemlidir. Bu anlamda, Türk<br />

avukatları olarak önemli bir hizmet<br />

verdiğimize inanıyorum.<br />

Müvekkillerinizle alakalı izlenimlerinizi<br />

öğrenebilir miyiz?<br />

Türklerin, işleri düştükleri hatta zora<br />

girdikleri halde avukata başvurmadıklarına<br />

üzülerek şahitlik etmekteyim.<br />

Bu dil sorunuyla ilişkili değil, zira burada<br />

doğup büyüyen gençlerimizde<br />

de aynı durumu görmek mümkün. Bu<br />

tamamen kültürle alakalı bir durum.<br />

Bizler mahkemede bu gibi durumlarda<br />

kendimizden ve yaşantımızdan<br />

örnekler vererek davanın seyrini değiştirebiliyoruz.<br />

Zira aynı duygu ve<br />

düşünceleri paylaşıyoruz.<br />

Hasta bir insanın doktor karşısında<br />

kendini düzgün olarak ifade etmesi<br />

zaten başlı başına bir tedavi şeklidir.<br />

İnsanın anlaşıldığını hissetmesi insanın<br />

psikolojik olarak rahatlamasını<br />

sağlıyor. Özellikle kadın müvekkillerim<br />

benimle konuşurken daha çok<br />

rahatlıyorlar, ben bunu hemen hissedebiliyorum.<br />

Bu kültürel farklılıkları<br />

ADVOCATENKANTOOR SOYTEKIN 2 Eylül 2013 tarihinden itibaren<br />

Rotterdam’da değişik hukuk alanlarda hizmet sunmakta.<br />

Bunlardan bazıları: Ceza Hukuku, Bosanma Davaları, Aile Hukuku (nafaka,<br />

çocuklar ile şahsi münasebet ve velayet), Velayet ve Yerleştirme Davaları<br />

(çocuk esirgeme kurumu davaları), Kamu Hukuku, İş Hukuku, Kira Hukuku ve<br />

Para tahsili davaları. Ayrıca her ayın ilk cuma günü saat 18:00 - 20:00 arası, hukuksal<br />

sorunlarınıza ÜCRETSİZ danışma imkânı sunuyoruz. Bu günler için randevu<br />

almanız tercihimizdir.<br />

Advocatenkantoor Soytekin<br />

Adres Putselaan 133 (Kocatepe Camii yakını)<br />

3072 CE ROTTERDAM Mobiel 06-44 82 12 86<br />

E-mail info@advocatenkantoor-soytekin.nl<br />

Website www.advocatenkantoor-soytekin.nl<br />

bilen ve o kültür içerisinde yaşayan<br />

Türk avukatları olarak, Türk kökenli<br />

müvekkillerimize diğer meslektaşlarımızdan<br />

daha çok yardımcı olduğumuzu<br />

düşünüyorum.<br />

Büroda tek avukat olarak siz mi<br />

çalışmaktasınız?<br />

Şimdilik evet. Ama burası çok büyük<br />

bir mekan. Hedefim, burada hem<br />

Türk hem de diğer ırktan olan meslektaşlarımla<br />

hizmet vermek. Önümüzdeki<br />

zaman diliminde bu aşamaya<br />

geçeceğiz.<br />

Uzmanlık alanınız olan Aile Hukuku’ndan<br />

ne anlamalıyım?<br />

Aile Hukuku, boşanma, mal varlığı,<br />

nafaka, çocuk ve velayet davalarının<br />

tamamını içermekte ve bu alanlarda<br />

uzman olarak hizmet yürütmekteyiz.<br />

Çocuk esirgeme kurumlarına çocuk<br />

yerleştirme davalarına da bakıyorum.<br />

------------------------------------------◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

actualiteit<br />

aktüalite<br />

09<br />

n<br />

Bunların dışında gelen davaları da işbirliği<br />

içerisinde olduğum meslektaşlarımla<br />

birlikte yürütüyoruz, beraberce<br />

çözmeye çalışıyoruz. Ve yahut da<br />

yine işinin uzmanı olanlara yönlendiriyorum.<br />

Vatandaşlarımızın durumunu nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

İnsanlarımız haklarını alma ve arama<br />

noktasında maalesef yeterli girişimde<br />

bulunmuyorlar.<br />

Bunun sebebinin de avukatların pahalı<br />

olduğu düşüncesinden kaynaklandığına<br />

inanıyorum.<br />

Bu, yaygın bir kanaat olmasına rağmen<br />

aslında pek doğru değildir. Hakkını<br />

aramak ve hakkını almak için<br />

ödenen bedel, mağdur hale düştüğün<br />

durumdan daha ucuzdur.<br />

Avukatlık masraflarında hiç de düşünüldüğü<br />

gibi bir aşırılık yoktur. Sırf<br />

bu sebepten hakkını aramayan ve bunun<br />

karşılığında daha büyük paralar,<br />

bedeller ödeyen insanların sayısı hiç<br />

de az değil. Zaten, bazi durumlarda<br />

avukatlık ücretlerinin büyük bir bölümünü<br />

devlet karşıliyabiliyor. Özellikle<br />

45 yaş yasası<br />

55 yaş sınırına çekildi<br />

Yasa, meclisin ardından Senato’ya gönderilmişti. Senato yasayı aynen onaylarken,<br />

31 Aralık 2013 olan müracaat süresini 1 Temmuz 2014’e kadar uzattı.<br />

Bu yılın Ocak ayında Hollanda Meclisi’nde<br />

yapılan oylamada Sosyalist<br />

Parti (SP) ve Wilders’in Partisi<br />

(PVV)’nin karşı oy kullandığı yasa değişikliğine<br />

tüm partiler destek verdiler.<br />

Meclis’te yapılan oturumda çoğunluk,<br />

planlanan değişiklikleri ve ödenekli<br />

dönüşe 2025 yılında tamamen son<br />

verilmesini öngören tasarıyı da kabul<br />

etmiş oldular.<br />

Hollanda’da, ‘Geri Dönüş Yasası’ olarak<br />

adlandırılan herhangi bir işte çalışmayan<br />

yabancılara belirli bir ödenekle<br />

ülkelerine kesin dönüş yapma<br />

gelir düzeyi düşük olanlara zaten devlet<br />

belli bir katkı sağlıyor. Bu durumu<br />

sorun yaparak avukata başvurmamak,<br />

aslında sorunları büyütmek demektir.<br />

Belediyede güzel bir işiniz varken<br />

avukatlığa yönelişinizi nasıl açıklarsınız?<br />

Babamın ve ailemin bu yöndeki yönlendirme<br />

ve hedef koyması benim<br />

avukatlık mesleğimi seçmemde en<br />

etken faktördür. Benim de çocukken<br />

bu alanda bir isteğim vardı. Aileden<br />

de destek alınınca, sonuç genelde<br />

arzu edilen şekilde oluyor. Bu mesleği<br />

seçtiğimden dolayı da memnunum.<br />

Mahkeme salonunun havasını teneffüs<br />

etmeye alışınca duramıyorsunuz.<br />

Zira orada, hakkın hak edenlere teslim<br />

edilişine vesile oluyor ve şahitlik<br />

ediyorsunuz.<br />

olanağı sağlayan yasada değişiklik<br />

Meclis’te oy çokluğu ile kabul edildi.<br />

Yaş sınırı 45’ten 55’e yükseltildi.<br />

Meclis’te yapılan oylamada Sosyalist<br />

Parti (SP) ve Wilders’in Partisi<br />

(PVV)’nin karşı oy kullandığı yasa değişikliğine<br />

tüm partiler destek verdi.<br />

Meclis’te yapılan oturumda çoğunluk,<br />

planlanan değişiklikleri ve ödenekli<br />

dönüşe 2025 yılında tamamen son<br />

verilmesini öngören tasarıyı da kabul<br />

etmiş oldular.<br />

Yasanın içeriği ağırlaştırıldı<br />

Kesin dönüşte şuan 45 olan yaş sınırı<br />

Gelecekle alakalı düşünceleriniz<br />

nelerdir?<br />

İnsanların derdiyle dertlenmeyi ve onlara<br />

hizmet etmeyi seviyorum. Önümüzdeki<br />

zaman diliminde her ayın<br />

ilk cuma günleri halka açık olarak ücretsiz<br />

bir danışmanlık günü düzenleyeceğim.<br />

Vatandaşları dinleyeceğim,<br />

acizane, sorunlarını çözmeleri noktasında<br />

yol göstereceğim, tavsiyelerde<br />

bulunacağım. Haklarını alma ve arama<br />

hususunda yardımcı olacağım.<br />

Tertip edeceğimiz bu danışma akşamımızın<br />

ilki, 1 Kaşım Cuma günü<br />

2013 saat 18.00’le 20.00 arası<br />

gerçekleşecektir. Bu manada sorunu<br />

olan vatandaşlarımızı bekliyorum.<br />

Son söz ve mesaj olarak neler<br />

söylemek istersiniz…<br />

İnsanlar haklarını aramaya devam<br />

etsinler ve bu mücadelelerinden asla<br />

vazgeçmesinler. İçinden çıkamadıkları<br />

durumlarda, çözemedikleri sorunlarda<br />

mutlaka işin uzmanına danışsınlar.<br />

Özellikle kendi lisanınızla hizmet eden<br />

bir uzmanla hukuksal sorunlarınızı<br />

paylaşın.<br />

Doğuş okurlarının Kurban Bayramını<br />

tebrik ediyor, sağlık, esenlik dolu günler<br />

diliyorum.<br />

Röportaj<br />

Zeynel Abidin Kılıç «<br />

55’e yükseltiliyor. Geri Dönüş Yasası’na<br />

başvuruda bulunanlar Hollanda’da<br />

3 yerine en az 8 yıl yaşamış<br />

olacaklar. İşsizlik süresi 6 aydan 1 yıla<br />

yükseltilecek. 2 bin Euro civarındaki<br />

taşınma parası uygulaması durdurulacak<br />

ve yasadan ancak birinci kuşak<br />

yabancılar yararlanabilecekler.<br />

Yasa; 18 yaşından sonra bu ülkeye<br />

gelmiş ve 55 yaşın üzerinde, en az bir<br />

yıldır işsiz olan ve iş bulma şansını yitirmiş<br />

yabancılar için geçerli olacak.<br />

Yasa 1 Temmuz 2014 tarihinde yürürlüğe<br />

girecek.<br />

Analiz<br />

Ergün Madak<br />

İbn-i Haldun ve<br />

İnsanın Bozulan<br />

‘Asabiyesi’<br />

İbn-i Haldun, Rotterdam’da yakında<br />

kapanacak olan İslam ortaokuluna<br />

verilen isimdir. Peki, bunun dışında<br />

bu ismin, bu şahsın kimliği hakkında<br />

bir bilgi sahibi miyiz acaba?! Kimdir<br />

İbn-i Haldun?<br />

1332’de Tunus’ta doğmuş ve 1406’da<br />

Kahire’de vefat eden İbn-i Haldun’un<br />

uzmanlık alanları, iktisat, hukuk ve<br />

sosyolojidir. Bilinen en önemli eseri<br />

ise Mukaddime’dir.<br />

Böyle bir toplum bilimcinin isminin<br />

bir eğitim yuvasına verildiğini duyduğumda<br />

çok sevindiğimi hatırlıyorum.<br />

İbn-i Haldun’un bilinen en önemli<br />

teorisinin adı “Asabiye Teorisi’dir”.<br />

Teorinin açılımında ise asabiye şöyle<br />

tarif ediliyor: “Toplumların ilkellikten<br />

uygarlığa doğru ilerlemesini sağlayan<br />

temel, toplumsal bağdır…<br />

Bedeviler (köylüler), şehri bu bağ<br />

sayesinde ele geçirir, zamanla, kabile-grup<br />

büyüdükçe asabiye de zayıflamaya<br />

başlar ve asabiyesi güçlü başka<br />

bir bedevi grup gelip şehri fetheder.”<br />

Bir başka deyişle İbn-i Haldun medeniyetlerin<br />

doğduğunu, büyüdüğünü<br />

ve zamanı geldiğinde de<br />

öldüğünü ifade eder. Herhangi bir<br />

medeniyet, kavim, grup ya da toplum,<br />

birbirine ne kadar sıkı bağlarla<br />

bağlı kalırsa, ömrü de o kadar uzun<br />

olur, ta ki asabiyesi onlardan güçlü<br />

başka bir grup onları devirene kadar.<br />

Bu çerçeveden bakıldığında Rotterdam’daki<br />

İslam Ortaokulu’nun<br />

asabiyesi çok erken zayıfladı ve çok<br />

erken bozuldu. Arabayla sabah işe<br />

giderken radyodan haberleri duyduğumda<br />

ise, benim ‘asabım’ asıl o<br />

zaman bozulmuştu.<br />

Bir başka deyişle<br />

İbn-i Haldun<br />

medeniyetlerin<br />

doğduğunu,<br />

büyüdüğünü ve<br />

zamanı geldiğinde<br />

de öldüğünü ifade<br />

eder. Herhangi bir<br />

medeniyet, kavim,<br />

grup ya da toplum,<br />

birbirine ne kadar<br />

sıkı bağlarla bağlı<br />

kalırsa, ömrü de o<br />

kadar uzun olur, ta<br />

ki asabiyesi onlardan<br />

güçlü başka bir<br />

grup onları devirene<br />

kadar.<br />

Öğrencilerinin tamamının Müslüman<br />

olduğu bir okulda yaşananlar “ilk<br />

haber”, “flash haber” dedikleri türden<br />

yayınlanıyor ve o sırada tepemden<br />

ergunmadak@hotmail.com<br />

kaynar sular dökülüyordu. “Efendim,<br />

münferit bir olay, bütün<br />

Müslümanlara mal edilemez” gibi<br />

cümleler kuramadım zihnimde, çünkü<br />

yüreğimden öyle hissedemiyordum.<br />

Adı İslam olan ne varsa, herkesin<br />

olması gerekenden daha fazla hassas<br />

hareket etmesi gerektiğini düşünürüm<br />

her zaman. Konu İslam ve Müslümanlar<br />

olunca, yaşananları kendi<br />

dışımda tutamam bir türlü.<br />

Geldiğimiz nokta tam bir fiyasko, rezalet<br />

ve bize yakışmayan bir görüntü.<br />

Sebebi ne olabilir? Çocuk eğitiminin<br />

yetersizliği, yanlışlığı, eksikliği<br />

ya da İslami bilginin<br />

içselleştirilememesi<br />

olabilir mi?<br />

Diller öğreniminde,<br />

eğer<br />

çocuk anadilini<br />

güzel<br />

konuşursa,<br />

sonradan<br />

öğrenilen<br />

dillerin<br />

daha kolay<br />

öğrenildiği<br />

ifade edilir. Aynı<br />

teori acaba dinler<br />

ve kültürler için de<br />

geçerli olabilir mi? Çocukluğunda<br />

ve gelişim döneminde dinî<br />

veya kültürel eğitimini zorlamadan,<br />

benimseyerek ve içselleştirerek alan<br />

çocuklar, ileriki hayatlarında suça<br />

bulaşmayan ideal insan olabiliyorlar<br />

mı? Sıcak yuvalarda yetişen, gereken<br />

ilgiyi gören çocukların acaba kaçta<br />

kaçı suça bulaşıyordur? Bu soruların<br />

cevabını siz verin.<br />

İslam ve medeniyetinin yaşadığı<br />

her topluma verdiği sayısız değerler<br />

varken, bugün bile batılı ülkelerle kıyaslandığında,<br />

Müslüman ülkelerdeki<br />

suç oranlarının daha düşük olmasına<br />

rağmen, Hollanda, Belçika ve Fransa<br />

gibi ülkelerdeki Müslümanların imajı<br />

yerlerde gezmiyor mu? İğneyi kendimize,<br />

çuvaldızı başkasına batıralım.<br />

En kötümser rakamlarla belki de<br />

Müslümanların % 90-95’ninin gerek<br />

çalışma ahlakları, gerek okullardaki<br />

başarıları göğüslerimizi kabartacak<br />

durumda olmasına rağmen, geride<br />

kalan % 5-10’luk dilimin bütün uğraşılarımıza<br />

limon sıkmalarından artık<br />

gına geldi.<br />

Hırsızlık, banka soymak, işsizlik<br />

gibi konular, üniversite bitirenlerden,<br />

gıpta edilecek görevlere gelen<br />

başarılardan daha fazla ilgi çektiği,<br />

haber sütunlarında yer bulduğu bir<br />

realite, hem de dünyanın her yerinde.<br />

Buna rağmen başarılarımızın yine<br />

Müslümanlar tarafından yeterince<br />

yansıtıldığını düşünmüyorum. Müslümanların<br />

sorunları hakkında Müslümanlardan<br />

başka herkes konuştu,<br />

konuşuyor.<br />

İbn-i Haldun; “geçmişler geleceğe,<br />

suyun suya benzemesinden<br />

daha çok benzer” demiş. Umarım<br />

Avrupa’da yaşayan Müslümanların<br />

tarih içerisindeki ilerleyişi bu söze<br />

denk düşmez.<br />

Atı alan çoktaaan Üsküdar’ı geçti<br />

ama sizce de artık sesimizi daha<br />

yüksek çıkarmanın vakti geldi de<br />

geçmiyor mu? Devir artık, okullarını<br />

dürüstçe bitiren, referanslarını<br />

İslam’da bulan, 5 vakit namaz kılan,<br />

Müslümanlığı ile gurur duyan, hayatında<br />

hırsızlığın ‘h’ sini bilmeyen,<br />

Allah’tan korkan, Müslüman olsun<br />

olmasın, çevresine ve dünyaya katkı<br />

sağlamak isteyen ‘gerçek Müslümanların’<br />

devri. Yalnız sesleri az çıkıyor.<br />

Bağırın biraz da ortalık kopuklardan<br />

temizlensin artık....


10<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Foto haber<br />

Gündem<br />

Büropas Vakfı Müdürü Fehmi Uzun:<br />

Birlikteliğimiz Dünya’ya Mesaj Olsun<br />

T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ve Din Hizmetleri Ataşesi İsmail<br />

Hilmi Bilgi, bayram namazı kılmak, cemaatle buluşmak, kucaklaşmak ve<br />

bayramlaşmak için İskender Paşa Camii’nde idiler. Namaz sonrası lokalde<br />

ikramlar eşliğinde cemaatle sohbet ettiler..<br />

“Borçlu insan<br />

ısısını hissed<br />

Hizmeti vatandaşın ayağına götürüyoruz<br />

Uzun yıllar insanlarımıza farklı alanlarda hizmet eden Benim Sigortam<br />

müdürü Mehmet Keskin’i, Den Haag’da açtığı yeni ofisinde ziyaret ettik.<br />

Keskin, hizmeti insanlarımızın ayağına götürdüğünü ve bundan sonra da<br />

bu uğraşlarına ivme kazandırarak devam edeceğini ifade etti.<br />

“Allah, beni doğru zamanlarda doğru insanlarla karşılaştırdı”<br />

Küresel ve bölgesel sorunlarla çalkalanıyor dünyamız. Hangisine el atmalı, hangi acıyı dindirmeli, hangi<br />

yaraya merhem sürmeli, bilemiyor, kestiremiyoruz. İnsani vasıflarla donatılanlar, bulundukları yerlerde bu<br />

olumsuz sürece müspet katkılar yapmanın çabası içerisindeler. İşte, onlardan biriyle bu sayı için hoş bir sohbet<br />

gerçekleştirildik. Büropas Müdürü Fehmi Uzun’la, hem sorunlarımızın kaynağını hem o sorunlara dönük<br />

çözüm önerilerini hem de genç yaşına rağmen yaşadığı tecrübeler, sıkıntıları konuştuk. İstifade edeceğinizi<br />

umduğumuz sohbetimizle sizleri baş başa bırakıyoruz…<br />

NİF imamlar toplantısı<br />

Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı camilerde görev yapan imamlar, mutat<br />

olarak yapılan toplantılarını bu ay federasyona ait binanın toplantı salonunda<br />

gerçekleştirdiler. Ağırlıklı olarak eğitim konusunun işlendiği toplantılarda, bu<br />

konuda yürütülen çalışmaların daha verimli olması için yapılacaklar<br />

istişare edildi.<br />

EXIRE danışmanlık, sorunlara el atıyor<br />

Toplumsal meselelere duyarlılığı ilen bilinen ve bu alanlarda hem fikir üreten<br />

hem de bedenen koşuşturan EXIRE danışmanlık bürosu müdürü Mehmet Akbulut,<br />

bugünlerde mecliste görüşülmesi planlanan Jeugdzorg’un yetkilerinin belediyeye<br />

verilmek istendiğini, bunun da sorunları daha da derinleştireceğini ifade etti.<br />

Akbulut, sorunun çözümüne dönük çalışmalar başlattığını da duyurdu.<br />

Yeyden ve Yazır’ın istifaları kabul edildi<br />

Fijenoord ilçe belediyesinde 2010 yılından beri görev yapan Seyit Yeyden<br />

(PvdA) ile Turan Yazır’ın da (CDA) aralarında olduğu dört kişilik yönetimin<br />

istifaları , 11 hayır, 13 evet oyuyla kabul edildi. Fıjenoord’da, benzer tartışmalar<br />

sonrasında Serdar Çiçek de, görevine bağımsız devam etme kararı almıştı.<br />

Okurlarımıza birkaç<br />

cümleyle Fehmi Uzun’u<br />

tanıtır mısınız…<br />

1974 Karaman doğumluyum.<br />

İlk, ve ortaokul tahsilimi Türkiye’de<br />

tamamladım. 1991 yılında<br />

Hollanda’ya geldim. Lisan kurslarının<br />

ardından Yüksek Meslek Eğitimi<br />

işletme bölümünü tamamladım. Özel<br />

idarecilik kursları aldım. Evlendikten<br />

sonra zorunlu olarak ticaret hayatına<br />

atıldım. Önce bir hediye eşya dükkânı<br />

ardından emlakçılık alanında uğraş<br />

verdik. Karaman’ın en genç gazeteci<br />

unvanına sahiptim, bu mesleği 1996<br />

yılına kadar Hollanda’da sürdürdüm.<br />

2000-2007 yılları arasında emlakçılık<br />

alanındaki ticari hayatımız krizle birlikte<br />

sona erdi ve bu süreç Büropas<br />

adlı vakfımızın kuruluşuna zemin hazırladı.<br />

Evli ve 3 çocuk babasıyım.<br />

Büropas Vakfı nasıl oluştu, hikâyesi<br />

nedir Büropas’ın?<br />

Emlakçılık alanında yürüttüğümüz<br />

çalışmalar krizle dibe vurdu. Bu durumdan<br />

kurtulmak için eşimle birlikte<br />

çok uğraş verdik. Farklı girişimlerde<br />

bulundum; Türkiye’ye malzeme bile<br />

ihraç ettik, ama olmadı. Epey borçlanmıştık.<br />

Bu borç batağından kurtulmak<br />

için belediyelerden ve çeşitli kurumlardan<br />

destek istedik; vergi borcu<br />

olduğumuzdan dolayı hiçbir yerden<br />

yardım alamadık.<br />

Bu durumdayken bile pek çok insanımıza<br />

yardım ediyordum. İşverenle,<br />

hastalık, emeklilik, sosyal gibi kurumlarla<br />

sorunu olanların yardımına<br />

koşuyordum. Tanıdığım bir avukatın<br />

yardımıyla bu süreçten kurtulmanın<br />

yollarını da arıyordum. Elimizdeki ilacı<br />

kendi başımıza süremiyordum ama<br />

başkalarına faydamız dokunuyordu.<br />

Benim yaptığım bu işi çevremde<br />

amatörce yapanların varlığına da şahit<br />

olmuştum. Hatta bende onların<br />

birinden medet ummuştum. İşlerim<br />

düzelmediği gibi çarpma/dolandırma<br />

durumuna düşünce, bu işi kendim<br />

yapıp yapamayacağımı düşünmeye<br />

başladım.<br />

İki yıl boyunca ciddi bir araştırma<br />

yaptım. Araştırma sonrasında 1 yıl da<br />

bu işi amatörce yaptım.<br />

Sorunumun çözümü için hukukçu biriyle<br />

tanıştım. İşini düzgün yapıyor,<br />

girişimlerinden sonuç aldığını gözlerimle<br />

görüyordum. Bu hukukçu kişiye<br />

birlikte çalışma teklifi yaptım.<br />

Kardeşim de hukukçuydu. Yine tevafuken<br />

Faslı bir hukukçu ile daha tanıştım.<br />

Üç hukukçuyu bir araya getirerek,<br />

2011 Kasım’ında eşimle birlikte Stichting<br />

Büropas’ı kurduk.<br />

Böyle bir iş için yola çıktığımı duyanlar<br />

şaşırıyorlardı. Bir tek hukukçu kardeşim<br />

bana destek oluyor ve yapacağımız<br />

işin önemini kavrayabiliyordu.<br />

Ben hala kendi sorunlarımı çözebilmiş<br />

değildim. Vergi Dairesine yüklü bir<br />

borcum vardı ve evim bu borç karşılığında<br />

satışa çıkarılmıştı. Bu işin uzmanı<br />

olan birini tavsiye etmişlerdi, ama<br />

bunca zamandır ona ulaşamamıştım.<br />

Tam bu icra sırasında kendisine ulaştım<br />

ve işimi halletti. Ben de kendisine<br />

birlikte çalışma teklifi yapınca şaşırdı<br />

ve aynen şunları söyledi: “Eğer sen<br />

bu sorunlar ve bu psikoloji içerisinde<br />

böyle bir girişimde bulunan<br />

bir insansan, sana ancak saygı<br />

duyulur, senin gibi insanın yanında<br />

olunur ve seninle her yola çıkılır”.<br />

Ve o günden sonra bu arkadaşla<br />

da birlikte çalışmaktayız.<br />

İlk zamanlar, bizim ne iş yaptığımızı<br />

en yakınımız bile anlayamadı. Tanıtım<br />

noktasında basınımızın değerli mensupları<br />

bizlere büyük destek oldular,<br />

sağ olsunlar. 6 ay sonra Büropas’ı<br />

tanıtmak için yemekli bir toplantı organize<br />

ettik. O toplantıdaki konuşmamın<br />

katılımcıları bir hayli etkilediğini<br />

öğrendim. Ve ardından da, her geçen<br />

gün müşteri ve dosya sayımız artmaya<br />

başladı. Kurumlarla, belediyelerle<br />

sorunlarını çözmeye çalışan insanlarımız<br />

bürokratik düzenlemeler yüzünden<br />

daha ağır bedeller ödemekle karşı<br />

karşıya kalıyorlardı. Adam borcunu<br />

ödemek için gitmiş, parayı alacak<br />

olan kurum, “şu evrak eksik, şu<br />

imza noksan” diye geri gönderiyor.<br />

O gün borcunu ödeyemeyen adama<br />

ya icra konuyor, ya elektriği kapanıyor,<br />

ya da evden atılıyor, ya sigortası<br />

durduruluyor…<br />

Beklenenden hızlı büyüdük..<br />

İlk ofisimiz 21 metrekarelik bir yerdi.<br />

4 ay sonra 70 metrekarelik bir büroya<br />

taşındık. Beklediğimizden daha<br />

hızlı bir şekilde büyüdük. Talep arttıkça<br />

yetişmiş eleman ihtiyacı doğdu.<br />

Elemanları yönlendirecek uzmanları<br />

bünyenize katmazsanız işinizi düzgün<br />

yapamaz, verim alamazsınız. Bu<br />

yüzden Büropas olarak bu konuda<br />

çok hassas davrandık ve işini bilen,<br />

düzgün yapan, insanlara hizmet etmeyi<br />

seven elemanlarla bu yolculuğu<br />

sürdürüyoruz. Bu yıl itibariyle de 275<br />

metrekarelik bir mekanda, Hollanda<br />

genelinde hizmet veren bir vakıf haline<br />

geldik. Büropas içerisinde iki grubumuz<br />

var. Biri kendi ekibimiz, diğeri<br />

de tamamen uzmanlardan oluşan hukukçu<br />

kadromuz. Toplam sekiz kişiden<br />

oluşan bir ekibimiz var. Ancak, bizim<br />

yetişemediğimiz, bizim içerisinden çıkamadığımız<br />

farklı branşlarda görev<br />

yapan üç avukat arkadaşımızla da birlikte<br />

çalışmaktayız.<br />

Büropas, Hollanda’da yaşayan<br />

insanlarımız için ne manaya geliyor?<br />

Büropas’ın dört tane sloganı var. Eğer<br />

bunlardan biri sizin için bir anlam ifade<br />

ediyorsa, büromuz sizin için önem<br />

arz etmektedir ve kapısı size sonuna<br />

kadar açıktır.<br />

- Borçluysanız ve borçlarınızdan<br />

bir şekilde kurtulmak istiyorsanız…<br />

- Vergi borçları ki, bunları diğer<br />

borçlardan ayrı tutmak lazım, bu<br />

alanda uzman olan elemanlarımızla<br />

çalışmaktayız.<br />

- IND ile probleminiz varsa, eşinizi<br />

yasal yollardan Hollanda’ya<br />

getirmekte zorlanıyorsanız…<br />

- Hukuk sorunlarınızı aşamıyorsanız;<br />

Büropas’ı aramanız, yeterli<br />

olacaktır.<br />

Vatandaşın borcunu satın alarak,<br />

borçlarının vadesini ve süresini uzatarak,<br />

ödeme limitini düşürerek büyük<br />

bir rahatlık sağlıyoruz. 100 bin Euro’luk<br />

borçla bize geldiği halde, borcunun<br />

yüzde 90’lık bölümü kapanmış<br />

olarak gönderilen insanlarımız var.<br />

IND ile birebir çalışıyoruz, Büropas’ı<br />

direkt muhatap alıyor. Önümüzdeki<br />

günlerde ofisimizde IND yetkilileri<br />

bize bir brifing verecek. Bu bilgilendirme<br />

sonrasında işlerin daha da hız-


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

interview<br />

söyleşi<br />

11<br />

Kısa haberler<br />

güneşin<br />

emez”<br />

İslam partisi<br />

kuruluyor<br />

Rotterdam’da İslam partisi kurma<br />

çalışmaları başlatıldığı belirtiliyor.<br />

AD’nin haberine göre yerel parti Mart<br />

2014’te yapılacak belediye meclisi<br />

seçimlerine katılmayı hedefliyor.<br />

PvdA’lı (İşçi Partisi) belediye meclisi<br />

eski üyesi Mohamed Talbi’nin kaynak<br />

olarak gösterildiği haberde, kentte çok<br />

sayıda Müslüman’ın Sosyal Demokratların<br />

(PvdA) artık merkez sağda yer aldıkları<br />

eleştirisini yaptığı ileri sürüldü.<br />

Mevcut siyasi partilerin Müslümanların<br />

haklarını yeterince savunmadıkları görüşünün<br />

de hakim olduğu ifade edildi.<br />

Hollanda’nın en iyi<br />

üniversitesi seçildi<br />

lanacağına inanıyoruz.<br />

“Borçlu insan güneşli havayı hissetmez…”<br />

Ben bunca zamandır çok acı olaylara<br />

şahit oldum. İnsan eğer borçluysa,<br />

dışarıdaki güneşin ısısını duymaz, ışığını<br />

göremez. Etrafında açan çiçeklerin<br />

rengini görmez, kokusunu almaz.<br />

Kuşların ötüşünü, çocukların cıvıltısını<br />

duymaz. Onların hayatları hep eksi<br />

5 derecededir. Temmuz sıcağı bile<br />

onlar için soğuk ve ayaz gibidir. Soru<br />

sorarsınız, cevap alamazsınız ya da<br />

dakikalarca sonra sizin konuştuğunuzu<br />

duyar. Çünkü onun aklı hep başka<br />

yerdedir. Depresyon ve stres onların<br />

en yakın dostudur.<br />

Borçlu insanlar, posta kutusuna bakmaya<br />

ve adlarına gelen zarfları açmaya<br />

çekinirler. “Damdan düşenin<br />

halinden damdan düşen ablar”<br />

derler ya, işte ben bunları yaşadım ve<br />

yardımcı olmaya çalıştıklarımızda da<br />

aynı şeyleri görüyorum…<br />

Refah toplumu iken maddi sıkıntıya<br />

duçar olduk, bu sıkıntıları<br />

neden yaşarız, eksikliklerimiz<br />

nelerdir?<br />

Türk insanı çok iyi niyetlidir, ama<br />

genel itibariyle hayat prensiplerimiz<br />

yoktur. Müşterilerim içerisinde evraklarını<br />

bilinçli olarak takip edenlerin<br />

yanı sıra bilinçsiz bir şekilde dosyalayanlar<br />

hatta evraklardan haberi olmayanlar<br />

da var. Bunun haricinde, maddi<br />

sıkıntıya düşenlerin, borçlananların<br />

sebeplerini gruplama yaparak anlatmak<br />

istiyorum.<br />

Birincisi, ekonomik krizin sonucunda<br />

iflas eden girişimciler… Bunun için<br />

yapılacak pek bir şey yoktur. Adam<br />

girişimde bulunmuş, başaramamıştır.<br />

İkincisi, iş kaybından dolayı sıkıntıya<br />

düşenler… Adam 30 yıl çalışmış,<br />

işyeri iflas etmiş, hastalanmış, çıkış<br />

almıştır.<br />

Üçüncüsü, bilinçli borçlanma. Gelirgider<br />

dengesine dikkat etmeden yapılan<br />

borçlanma.<br />

Dördüncüsü, kasıtlı borçlanma. Bizlere<br />

yakışmayan bir durum ve maalesef<br />

bu gibi vakıalar toplumumuzun<br />

kanayan bir yarasıdır. Adam, boşayacağı<br />

eşini önceden zorla borçlandırıyor<br />

ve ardından da<br />

bütün borçları eşinin<br />

üzerine yıkıp ülkeyi<br />

terk edip gidiyor.<br />

Bu gibi<br />

durum hiç<br />

de azımsanmayacak<br />

derecede çoktur. Erkek<br />

mağdurlar da var ama çoğunluğunu<br />

kadınlar oluşturmakta. Üstelik, çocukları<br />

da kadınların üzerine bir yük<br />

gibi atıp kaçıyorlar.<br />

Beşincisi, evrak takipsizliğinden,<br />

zarf açma fobisinden dolayı yapılan<br />

borçlanmalar…. Özelikle esnaflarımız<br />

bu konuda bir hayli bilinçsiz. Yoğunluğundan<br />

dolayı zarfın içini görmeden<br />

mektubu muhasebesine teslim<br />

ediyor, o da işini düzgün ve vaktinde<br />

yapamıyorsa, borçlanma ve hatta cezalandırılarak<br />

iki-üç katına çıkarılması<br />

kaçınılmaz oluyor.<br />

Altıncısı, babalar ve anneler… Belli<br />

bir yaştan sonra sorumluluk duygusuyla<br />

yetiştiremedikleri çocuklar da<br />

borç batağındalar. Çocuklarına kıyamıyorlar<br />

ama çocuklar büyüyünce<br />

anne ve babalarına kıyıyorlar. O yaşlarda<br />

çocuklarına sorumluluk bilincini<br />

aşılayamayan ebeveynlerin, yaşları<br />

30’lara dayanan koca koca çocuklarının<br />

yaptıkları borçları ödemekten,<br />

zararlarını örtbas etmekten canları<br />

çıkıyor. Çocuklara para harcama<br />

kültürünü, evrak dosyalama alışkanlığını,<br />

kendine ait harcamalarda dengeyi<br />

sağlamasını, çeklerini vaktinde<br />

ödemesini öğretmeliyiz. Aksi halde,<br />

bugüne kadar sırtını ailesine yaslayan<br />

30’luk gençler, onların çekilmesiyle<br />

yere düşecek, devrileceklerdir. Kendi<br />

ayakları üzerine basacak bir nesil yetiştirmemiz<br />

lazım. Evlilikler de sırf bu<br />

yüzden gecikiyor, boşanmalar sırf bu<br />

yüzden çoğalıyor. Dayanışmayı yanlış<br />

anlıyor, yanlış uyguluyoruz. Bu, sıkıntılı<br />

bir yaşam kültürüdür.<br />

Bir pedagog iki kültür arasındaki<br />

yanlışlığa dikkat çekerek diyor ki,<br />

Hollandalı aile, merdivene tırmanan<br />

çocuğunu bir başına bırakır, onun<br />

yalnız başına çıkmasını ve hatta düşüp<br />

sağını solunu kırmasını seyreder;<br />

Türk aile ise, onu merdivenlere kendi<br />

başına çıkmasına müsaade etmez,<br />

kucağında çıkarır. Her iki davranışta<br />

yanlıştır. En uygun olanı, onu basamaklara<br />

bırakıp ardından onu takip<br />

etmektir.<br />

Aşırı sevginin, aşırı duygusallığın ve<br />

aşırı bağlılığın bedelini ağır ödüyoruz.<br />

Asıl sevmek, onları özgüven sahibi bireyler<br />

olarak hayata hazırlamaktır.<br />

Posta ülkesi olan Hollanda’da mutlu<br />

olmak istiyor ve bu gibi durumlara<br />

düşmek istemiyorsanız, haftanın bir<br />

gününün belli saatini evraklara ayırmalısınız.<br />

Dosyalamayı iyice öğrenmelisiniz.<br />

Teknolojinin imkânlarından<br />

yararlanmalısınız.<br />

Şahit olduğunuz ve unutamadığınız<br />

yaşanmışlıklar var mı?<br />

Pek çok acı olaya şahitlik ediyoruz.<br />

Unutamadığım birkaç olayı kısaca<br />

anlatayım: Haciz bürosuna yirminin<br />

üzerinde farklı borcu olan bir aile vardı.<br />

Erkek, durumdan kurtulması için<br />

bizi aradı. Kadın hiç kimseye güvenemediği<br />

için bizimle görüşmek istemiyor.<br />

Her kapıya geleni, zile basanı<br />

haciz bürosundan geliyor diye, korkudan<br />

kapıya bakmıyor, açamıyor. Bizi<br />

de bu nedenle içeri almadı, kovdu.<br />

Psikolojisi tamamen altüst olmuş. İlk<br />

zamanlarımdı, gece gündüz üzerinde<br />

çalıştım ve pek çok borcunu dondurdum.<br />

Kadın bu rahatlamayı gördükten<br />

sonra, ofisimizi çiçekle ziyaret<br />

ederek özür diledi, teşekkür etti. Ailenin<br />

dağılmasını önlemiştik… İkinci bir<br />

olay ise, 24 yaşında bir oğlu olan annenin<br />

yaşadıkları… Oğul kendi adına<br />

aldığı telefon faturalarını ödemiyor.<br />

Aynı evde kalıyor diye çok yüklü bir<br />

cezayla haciz bürosu anneyi tehdit<br />

ederek borcu kadına ödettiriyor. Annenin<br />

geliri zaten kendine zor yetiyor.<br />

Bu borcun kadına ödettirilmesini de<br />

girişimlerimizle durdurduk. Kadının<br />

memnuniyeti görülmeye değerdi.<br />

Ben müşteri olarak size geldiğimde<br />

nasıl bir yol haritası izlenir?<br />

Büropas’a gelen müşteriyi önce iyice<br />

bir dinleriz. Hiçbir ücret talep edilmez.<br />

Ardından, problemlerin kaynağı<br />

gibi görülen dosyalara bakılır. Dosyalar,<br />

size gelen kişinin karakteri ve<br />

neden o duruma düştüğü noktasında<br />

önemli ipuçları verir. Ve artık onu tanımaya<br />

başlarsınız. Ve ondan sonra<br />

da onun için belirlediğiniz yol haritası<br />

hakkında bilgi verirsiniz. Kişiye sunulan<br />

yardım sadece maddi boyutuyla<br />

sınırlı kalmıyor, onun ruhsal durumuna<br />

yönelik de bir terapi sunuyoruz.<br />

Bu aşamadan sonra hayata nasıl<br />

bakması, nasıl yol alması noktasında<br />

da bir ruhsal danışman gibi tavsiyeler<br />

sunuyoruz.<br />

Yaşadığımız, edindiğimiz tecrübeleri<br />

kendileriyle paylaşıyor ve bir gönül<br />

köprüsü kurmaya, dost muhabbeti<br />

yapmaya çalışıyoruz. Ve geriye dönüp<br />

baktığımızda da bunu başardığımızı<br />

görüyor, mutlu oluyoruz…<br />

Kısacası biz, insanlarımızın sorunlarına<br />

alternatif çözümler sunuyoruz…<br />

Söyleşi<br />

Zeynel Abidin Kılıç<br />

«<br />

Eindhoven Teknik Üniversitesi (TU/e),<br />

Hollanda’nın en iyi üniversitesi seçildi.<br />

Elsevier dergisi tarafından üniversite<br />

ve meslek yüksekokulu öğrencileri ile<br />

doçent ve profesörler arasında yapılan<br />

araştırmaya 230 bin öğrenci, 2 bin<br />

de öğretim üyesi katıldı.Üniversitelerinden<br />

en çok TU/e öğrencilerinin<br />

memnun olduğu ve öğretim üyelerinin<br />

yüzde 40’ının Eindhoven’de kaliteli<br />

eğitim verildiğini söylediği belirtildi.<br />

Rotterdam Erasmus ile Leiden<br />

Üniversitesi’nin de öğrenciler arasında<br />

popüler olduğu belirlendi. Öğretim<br />

üyelerinde ise Utrecht ve Tilburg<br />

üniversiteleri ikinci ve üçüncü sırada<br />

yer aldılar.<br />

Dijital yayınlar<br />

zirveye koşuyor<br />

Ülke genelinde yayınlanan günlük<br />

gazetelerin tirajlarında yılın ikinci<br />

çeyreğinde de bir yıl öncesine göre<br />

düşüş yaşandı. De Telegraaf gazetesinin<br />

tirajı 525 bin 760’dan 475 bin<br />

339’a, Algemeen Dagblad’ın tirajı<br />

381 bin 257’den 370 bin 446’ya ve<br />

Nederlands Dagblad’ın tirajı da 25 bin<br />

107’den 23 bin 801’e düştü.<br />

De Volkskrant yaklaşık 233 bin olan<br />

tirajını korumayı başardı. Trouw<br />

gazetesinin tirajı 91 bin 389’dan 91<br />

bin 845’e yükseldi. NRC Next başta<br />

olmak üzere bazı gazetelerin ücretli<br />

dijital yayınlarına abone olanların<br />

sayısında ise artış kaydedildi. Friesch<br />

Dagblad ile Het Parool’un dışındaki<br />

yerel gazetelerin tirajlarında da düşüş<br />

kaydedildi. Ücretsiz gazeteler Metro<br />

(yüzde 24,5) ile Spits’in (yüzde 23,6)<br />

tirajları da geriledi.<br />

İş bulan ödenekli<br />

oranı geriledi<br />

2010-11 yıllarında yüzde 9’a yükselen<br />

iş bulan sosyal ödenekli oranı,<br />

geçen yıl yüzde 8’e geriledi. Bu oran<br />

2007 yılında yüzde 15 olarak belirlenmişti.<br />

İstatistik Bürosu, 2012 yılında<br />

toplam 367 bin sosyal ödenekliden 28<br />

bininin yeniden çalışmaya başladığını<br />

açıkladı.<br />

Geçen yıl gençlerin istihdamında<br />

düşüş yaşandı. 2011 yılında sosyal<br />

ödenekli gençlerin yüzde 33’ünün iş<br />

bulabildiğini, bu oranın 2012’de yüzde<br />

20’ye gerilediğini bildirildi.


PARA TRANSFERi<br />

MÜBAREK AYLARDA FÍTRE, ZEKAT VE KURBAN PARALARINI EN HIZLI,<br />

GÜVENÍLÍR VE HESAPLI GÖNDERMENÍN TEK ADRESÍ HAVALEM.<br />

Beklemeye son, havaleniz 10 dakikada Türkiye'de.<br />

İsme veya banka hesabına para gönderilir.<br />

Euro gönderin, Euro alınsın.<br />

Alıcı komisyon ödemez.<br />

Çeklerinizi ödeyebilirsiniz.<br />

EN YAKIN ACENTAMIZA UĞRAMAYI UNUTMAYIN !<br />

www.havalem.com | facebook.com/havalem<br />

+31(0)78 655 16 50 | info@havalem.com


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

nieuws<br />

haber<br />

13<br />

Gündem<br />

En sevimli amel, bir Müslümanın kalbine sevinç sokmaktır<br />

HTHB Yönetim Kurulu Başkanı Ejder Köse:<br />

350 Kurban<br />

Gözlemcisi 74 Ülkeye<br />

Gidiyor<br />

IGMG, 2013 Kurban Kampanyası’nı<br />

74 ülkede, 350 gözlemci nezaretinde<br />

gerçekleştiriyor.<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene<br />

2013 Kurban Kampanyası’nı 74 ülkede,<br />

350 gözlemci nezaretinde gerçekleştiriyor.<br />

Dernek, gözlemciler görev<br />

yerleri olan ülkelere gitmeden önce<br />

bir eğitim programı düzenledi. Köln’de<br />

gerçekleştirilen programa Avrupa’nın<br />

değişik ülkelerinden ve şehirlerinden<br />

gelen gözlemciler kampanya hakkında<br />

detaylı olarak bilgilendirildiler. Program<br />

Bekir Tanrıkulu’nun Enam Sûresi’nin<br />

160 – 163cü ayetlerini okumasıyla<br />

başladı.<br />

Manevi bir atmosferle başlayan toplantıda<br />

Hasene Derneği Başkanı Mesud<br />

Gülbahar açılış konuşması yaptı.<br />

Yaptığı konuşmada Nahl Suresi’nin<br />

71ci ayetini hatırlatarak, rızık konusunda<br />

imtihan gereği kimilerinin kimilerine<br />

üstün kılındığını söyleyen Gülbahar,<br />

“Zenginlerin de fakirlerin de<br />

olduğu bir dünya tarih boyunca hep<br />

olagelmiştir. Bu bir sosyal olgudur.<br />

Yaşadığımız dünyada, geçmişte olduğu<br />

gibi bugün de ihtiyaç sahibi insanlar<br />

var. İşte kurban kampanyamızın<br />

amacı bir yönüyle bu fakirleri düşünmek,<br />

onlara umut olmaktır” dedi.<br />

İçinde yaşanılan<br />

dünyada<br />

kan ve<br />

göz yaşının<br />

dinmediğine,<br />

Suriye’deki<br />

iç savaşın büyük mağduriyetler oluşturduğuna<br />

değinen Gülbahar sözlerine<br />

şöyle devam etti: “Mazlumiyet ve<br />

mağduriyet içerisinde, umutsuz bir<br />

bekleyişe mahkum edilmiş insanlar<br />

var. Geçtiğimiz hafta Gülpınarı’ndaki<br />

mülteci kamplarını ziyaret ettik. Oradaki<br />

yaşamlara şahit oldum. Savaştan<br />

önce kendi evlerinde huzurlu bir hayatı<br />

devam ettiren bu insanlar şimdi<br />

kamp köşelerinde hayata tutunmaya<br />

çalışıyorlar. İşte kurban kampanyası<br />

ile bu umutsuz bekleyişe bir nebze<br />

olsun cevap vermiş oluyoruz. Yaptığınız,<br />

çok hayırlı bir iştir. Hepinize yolculuklar<br />

diliyorum.”<br />

Programa onur konuğu olarak katılan<br />

İslam Toplumu Millî Görüş Genel<br />

Başkanı Kemal Ergün yaptığı kısa<br />

konuşmada kurban gözlemcilerini görevlerinden<br />

dolayı tebrik etti ve şunları<br />

söyledi: “Abdullah ibni Ömer’den<br />

NİF Gençlik’ten<br />

Eğitim Semineri<br />

Güney Hollanda Millî Görüş Gençlik Federasyonunun idarecilere yönelik<br />

gerçekleştirdiği seminerde, gündemdeki konular masaya yatırıldı.<br />

Geniş bir katılımla gerçekleştirilen<br />

seminerin açılış konuşmasını Başkan<br />

Vekili ve Gençlik Federasyonu Tanıtma<br />

Başkanı Abdullah Aşıran gerçekleştirdi.<br />

Aşıran konuşmasında,<br />

idarecilerin üzerindeki sorumluluğun<br />

ağırlığının farkında olarak daha fazla<br />

çalışmalarının gerektiğine, topluma<br />

örnek ve takva sahibi bireyler olmalarının<br />

önemine vurgu yaptı. 2013-<br />

2014 çalışma sezonunun temalarını<br />

da açıklayan Abdullah Aşıran; bunları<br />

“Çocuğun Anne ve Babasıyla İlişkisi”,<br />

Futbolun Putlaştırılması”<br />

rivayet edilen sahih bir hadiste Peygamber<br />

Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:<br />

‘İnsanların en hayırlısı insanlara<br />

faydalı olandır. Allah’a en sevimli<br />

amel de bir Müslümanın kalbine sevinç<br />

sokmaktır ya da bir Müslümanın<br />

sıkıntısını gidermektir ya da onun<br />

borcunu ödemektir veyahut da açlığını<br />

gidermektir. Bu şekliyle bir insan<br />

yola çıkarsa, benim mescidimde bir ay<br />

boyunca itikafa girmiş gibi sevap alır.’<br />

Sizler bu şekilde yola çıkıyorsunuz.<br />

İnsanların açlığını, susuzluğunu dert<br />

edinerek yola çıkıyorsunuz. Sizleri<br />

kutluyorum.”<br />

Hasene Derneği Başkan Yardımcısı<br />

Mustafa Uyanık, IGMG İrşad Başkanlığı’ndan<br />

Zeki Şeker Hoca, Hasene<br />

tanıtım biriminden Kerem Erdoğan ve<br />

IGMG Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü<br />

programda söz alarak, birikimlerini<br />

katılımcılarla paylaştılar.<br />

ve “İnsanların Hidayete Ulaşması”<br />

gibi çok önemli üç başlık altında<br />

topladıklarını ve bu temalara dönük<br />

çalışmalar yapacaklarını duyurdu. Seminerin<br />

misafir hatibi Bahaddin Budak<br />

ise yöneticilerde bulunması gereken<br />

özellikler ve yöneticinin yapması<br />

gerekenler hakkında bir sunum yaptı.<br />

Özellikle takva konusuna değinildi.<br />

Kısa bir molanın ardından sınıflara<br />

geçilerek BET (Birim Eğitim Çalışması)<br />

gerçekleştirildi. Program, NIF Başkanı<br />

Mehmet Erdoğan ve NİF Gençlik<br />

Teşkilatlanma Başkanı Mustafa Aktalan<br />

seminer hakkında değerlendirme<br />

konuşmasının ardından sona erdi.<br />

Tebrik<br />

Öteyandan, NIF Gençlik Teşkilatı<br />

tarafından yapılan istişare sonucu,<br />

Eindhoven Mevlana Camii Gençlik<br />

Başkanlığına Mehmet Erdoğan<br />

atanmıştır.<br />

Yeni görevinden dolayı kendisine<br />

hayırlı olsun diyor ve yapacağı çalışmalar<br />

için başarılar diliyoruz.<br />

Erdoğan Yılancı<br />

“Jeugdzorg’a<br />

bilgi vermek<br />

zorunda<br />

değilsiniz”<br />

Hollanda Türk Hukukçular Birliği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Ejder Köse,<br />

Gençlik ve Aile Merkezleri (Centrum<br />

voor Jeugd en Gezin) tarafından son<br />

sınıf ortaokul öğrencilerine sağlık<br />

durumlarıyla ilgili gönderilen soru<br />

formları konusunda yaptığı açıklamada,<br />

“Bu formların doldurulması<br />

zorunluluğu yok” uyarısında bulundu.<br />

Konuyla ilgili olarak vatandaşlardan<br />

çok sayıda şikayet geldiğine dikkati<br />

çeken avukat Ejder Köse, “Son sınıf<br />

ortaokul öğrencilerine resmi yazı<br />

gönderilerek, çocukların bu formu<br />

doldurması gerektiği belirtilmektedir.<br />

Bu formda çocukların genel sağlığı<br />

ve gelişmesiyle ilgili çok özel sorular<br />

yer almaktadır. Formla ilgili kullanılan<br />

dille ‘katılımın mecburi’ olduğu<br />

izlenimi yaratılmaktadır. Endişeye<br />

kapılan vatandaşlarımızdan ‘söz<br />

konusu formu doldurma mecburiyetimiz<br />

var mı?’, ‘formu doldurmamanın<br />

herhangi bir cezai yaptırımı var mı?’,<br />

Protesto<br />

Ayrancı’dan<br />

YTB’ye tepki<br />

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği<br />

(HTİB) Başkanı Mustafa Ayrancı,<br />

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar<br />

Başkanlığı’na tepki gösterdi.<br />

Ayrancı, Yurtdışı Türkler ve Akraba<br />

Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç’a<br />

gönderdiği ve basına da dağıttığı<br />

yazıda şu ifadeleri kullandı: “Şahsınızın<br />

başkanlığında üst düzey bir YTB<br />

heyetinin geçtiğimiz günlerde Hollanda’ya<br />

bir çalışma ziyareti gerçekleştirdiğini<br />

basında çıkan haberlerden<br />

öğrenmiş bulunuyoruz.<br />

Hollanda’nın Tiel şehrinde katıldığınız<br />

toplantıda, Avrupa’nın değişik ülkelerinden<br />

gelen sivil toplum kuruluşları<br />

(STK) temsilcilerine proje eğitimi<br />

semineri verilmiş. Aslında kurulduğu<br />

4 yıl öncesinden beri değişik YTB<br />

heyetlerinin Hollanda’ya geldiğini ve<br />

buradan da zaman zaman bazı STK<br />

temsilcilerinin Ankara’ya toplantılara<br />

davet edildiğini biliyoruz. Bilmediğimiz<br />

ise, bu toplantılara hangi sivil<br />

toplum kuruluşu temsilcilerinin neden<br />

davet edildiği ve söz konusu STK’ların<br />

bugüne kadar hangi toplumsal<br />

‘formu doldurduğumuz takdirde, elde<br />

edinilen bilgiler gelecekte başımıza<br />

dert açar mı?’ türünden sorular gelmekte”<br />

ifadesini kullandı.<br />

Vatandaşların endişeye kapılmalarına<br />

gerek olmadığının altını çizen Hollanda<br />

Türk Hukukçular Birliği Yönetim<br />

Kurulu Başkanı avukat Ejder Köse,<br />

şunları kaydetti: “Bu konuyla ilgili<br />

olarak huzursuz olmaya gerek yok.<br />

Böyle bir soru listesini cevaplamaya<br />

hiç kimse mecbur tutulamaz. İsteyen<br />

veliler çocuklarının katılmasını teyit<br />

ederler, istemeyenler de herhangi bir<br />

gerekçe sunmadan geri çevirebilirler.<br />

Bu tür araştırmalara katılım kesinlikle<br />

kişinin kendi isteğine ve gönüllülük<br />

ilkesine bağlı olarak yapılır. Alınan<br />

bilgiler ise her zaman size geri dönebilir.<br />

Çocuğun sağlıksızlığı söz konusu<br />

olursa, devlet kurumuna yetkilerini<br />

kullanma hakkı doğurur. ‘Ben çocuğumun<br />

böyle bir şeye katılmasını ret<br />

ediyorum’ yanıtından dolayı rahatsız<br />

edilen olursa veya herhangi başka<br />

‘tehditkar’ üslup kullanılırsa, bize<br />

başvurmalarını rica ediyoruz. Böylesi<br />

bir durumda HTHB olarak gereken<br />

cevabı yasal zemin çerçevesinde sizin<br />

adınıza veririz. Bu meseleyi ‘toplumsal<br />

bir konu’ olarak değerlendirdiğimizden<br />

dolayı, herhangi bir ücret<br />

veya masraf söz konusu olmayacaktır.”<br />

soruna yönelik ne gibi çalışmalar<br />

yaptıklarıdır.<br />

Genel Başkanı olduğum Hollanda<br />

Türkiyeli İşçiler Birliği’nin (HTİB),<br />

kurulduğu 1974 yılından beri buradaki<br />

toplumsal sorunların çözümü<br />

amacıyla etkili çalışma yapan bir<br />

STK olduğu herkes tarafından bilinir.<br />

Ancak son dönemlerde YTB’nin<br />

değişik amaçlarla gerek Ankara, gerekse<br />

de Hollanda’da gerçekleştirdiği<br />

toplantılardan haberimiz olmamaktadır.<br />

Sadece HTİB’in değil, birlikte<br />

çalıştığımız çok sayıda diğer Türkiye<br />

kökenli STK’nın da bu faaliyetlerden<br />

haberi olmuyor.”<br />

YTB’nin kurumlara farklı yaklaşım<br />

gösterdiğini öne süren HTİB Başkanı<br />

Mustafa Ayrancı, “Biz, Türkiye<br />

halkının vergileriyle oluşturulan bir<br />

kurumun her kesime eşit mesafede<br />

olmasını zorunluluk olarak görüyoruz.<br />

YTB’yi Avrupa’da faaliyet gösteren<br />

tüm STK’lara eşit davranmaya çağırıyoruz.<br />

YTB’nin sunduğu hizmetlerden<br />

her kesimin eşit şekilde yararlanmasını<br />

talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.<br />

-----------------------------------------◄◄


14<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Misafir Kalem<br />

Mehmet Şükrü OFLAZ<br />

oflaz-aliya@hotmail.com<br />

Haber<br />

İGMG Eğitim Başkanı Ekrem Kömürcü:<br />

Ya Kuyunun<br />

Dibi Ya Ahlak<br />

Ölümlü ve unutkan varlıklarız. İki kutuplu<br />

bir yapımız var. İçimizde barındırdığımız<br />

ve beslediğimiz, koruyup<br />

kolladığımız, iğrendiğimiz, üzüldüğümüz<br />

uçurumlarımız ve dağlarımız<br />

var. Yenilgilerimiz, zaferlerimiz var.<br />

Pişmanlıklarımızla yoğurduğumuz tecrübelerimiz<br />

var. Bu kadar herc-ü merc<br />

içeresinde şu anda olup bitenler<br />

bizlere neler söylüyor?... Hakikati<br />

kavramamıza yarayacak bir firak acısı<br />

hala içimizde var mı? Yoksa Yusuf’un<br />

atıldığı kuyu gibi derin bir kuyunun<br />

içine atıp üzerine taşlar mı yığdık?<br />

Nereye kadar kaçacağız? Bütün yekûnu<br />

ile hayatımız, bu kaçışı makul hale<br />

getiren bir hayatmıdır?<br />

Orta yaşlı iki bayan, Ankara’nın en<br />

yüksek binasından Ankara’nın en<br />

uzak neresinin görülebileceği üzerine<br />

konuşurlarken, konuşmayı duyan<br />

bir genç “Ankara’nın en yüksek<br />

binasından ancak cehennemin<br />

dibi gözükür” demiş. Bu sözün bizi<br />

ilgilendiren bir tarafı var mı?<br />

İman, kabulün, tasdikin, bütünüyle<br />

teslimiyetin ifadesidir. Amel ise<br />

bunun hareketidir. Bu sebeple iman<br />

harekettir. İman ile amelin arasında<br />

terazi ise ahlaktır. Ahlak bize,<br />

cüz’iyyattan külliyata kadar süregelen<br />

hareketin içinde (Sünnetullah), denge<br />

ve bilinç kazandırır. Ahlak, yaratma,<br />

fıtrat kavramları aynı kökten gelmektedir.<br />

Kur’an’ın bize verdiği en önemli<br />

kavramlardan biri olan ahlak, içi<br />

boşaltılmış olarak hala kullanımdadır.<br />

Ahlaklı olmak, görgü ve nezaket<br />

kurallarıyla yüzeysel ifade edilemez.<br />

Ahlaklı olmak, insanın ilk asli sözüne<br />

sadakati bilinçli olarak sürdürebilmesidir.<br />

Fıtratına uygun bir hayatı<br />

vücuda getirmesini ve sürdürmesini<br />

ifade eder. Zira irade ahlakı, ahlak<br />

ise mesuliyeti doğurur.<br />

Hz. Aişe validemiz, gözleri görmeyen<br />

sahabi Abdullah İbn Ummi Mektum<br />

yanına girdiğinde tesettürüne<br />

bürünürdü. Yanındakiler Ummi<br />

Mektum’un gözlerinin görmediğini<br />

söylediklerinde “Evet O’nun gözleri<br />

görmüyor ama benim görüyor”<br />

cevabını vermiştir. Şimdi burada ince<br />

bir hadise var. Olayların, çevrenin kısacası<br />

harici baskıların değil, bizatihi<br />

insanın kendisinin bilinçli bir tercihle,<br />

iradesiyle tavır almasını görebiliriz.<br />

Buna benzer bir çok örnekten hareketle<br />

vücuda gelmiş bir kültürün, medeniyetin<br />

tarihte insanlığa söylediği<br />

esaslı prensipler vardı. Bu prensipler<br />

aile, iş ve toplum hayatını yaşanabilir<br />

kılıyordu. Bu prensipler ile insanlık<br />

nitelikli bir hayatın mümkün olabileceğini<br />

gösteriyordu. Aile hayatından<br />

kadın erkek ilişkilerine, iş hayatında<br />

ahilik ve lonca teşkilatlarıyla cemiyetin<br />

içinde insana, fıtrata uygun bir<br />

alan sağlanıyordu. I. Ahmet devrinde<br />

yapılan bir çeşmenin, o devrin yapı<br />

ustaları ve halkı tarafından sarayın<br />

taşlanmasını gerektirecek bir zevksizliğe<br />

sahip olduğu söylenebiliyordu.<br />

Ahmet Cevdet Paşa Bosna’ya ıslah<br />

için vali olarak atandığında, ahalinin<br />

alışverişte senet kullanmadığını fark<br />

eder. Nedenini sorduğunda, senetin<br />

ne olduğu hakkında bir fikirlerinin<br />

olmadığını görür. Zira ahlaklı bir insanın<br />

senete ihtiyaç duymayacağını,<br />

sözün yeterli olacağını hayatın içinde<br />

yaşayarak gösteriyorlardı. Şimdi bu<br />

örnekler günümüzde birer afakî olay<br />

olarak kabul ediliyor.<br />

Bu ülkede yaşayan bizler Hz. Peygamber’in<br />

(AS) hayatını menkıbe<br />

olarak geçmişte bıraktığımız, hayatın<br />

içine çekemediğimiz, ahlakî bir tavra<br />

dönüştüremediğimiz için büyük bir<br />

manevi kargaşanın tam ortasındayız.<br />

Bu kargaşanın bizde oluşturduğu<br />

ve bugün pek fark edilmeyen ruhi<br />

sıkıntılarımızı, maddi beklentilerimizi<br />

ön plana çıkararak ötelemeye<br />

çalışıyoruz.<br />

Camilerimiz ve derneklerimiz, Türkiye’de<br />

resmî ideolojinin şekillendirmesiyle<br />

ortaya çıkmış camilerimize ve<br />

derneklerimize benziyor. İmamlarımız<br />

ve dernek başkanlarımız yaşatma aşkından<br />

ve gönül işçiliğinden uzak, namaz<br />

kıldırmakla, fıkhî bir takım kuralları<br />

tekrar etmekle, kendi konumlarını<br />

sağlamlaştıracak bürokratik bir yapı<br />

vücuda getirmekle kifayet etmeyi<br />

uygun görmektedirler. Gördüklerimiz<br />

ve göremediklerimizle, olumsuzlukları<br />

bertaraf edecek bir ağırlığımız yoktur.<br />

Mensubu olduğumuzu iddia ettiğimiz<br />

dinin önümüze koyduğu itikadî ve<br />

fıkhi prensipleri hayatın içine nüfuz<br />

edecek bir kıvamda anlayamıyoruz.<br />

İmanımız irademize, irademiz ahlaka,<br />

ahlakımız mesuliyete dönüşmediği<br />

için kaba ezbercilik, kör taklitçilik<br />

ve hakikate ulaştıracak ızdıraptan<br />

mahrumuz.<br />

Hz. Peygamber (as) veya sahabi<br />

efendilerimiz niye böyle yaptılar,<br />

“Allah(cc) acaba bu işime ne<br />

der?” diye kendimize soru sormaktan<br />

itina ile kaçıyoruz. Bütün faaliyetlerimizi<br />

ve çabamızı, esaslı soruları gözden<br />

kaçırmak üzerine inşa ediyoruz.<br />

Dinin tasvip etmediği bir işin başına<br />

İslam ekleyerek meşrulaştırmaya<br />

çalışıyoruz. İslamî Otel, İslamî Banka,<br />

İslamî Evlilik Siteleri, İslamî Güzellik<br />

Yarışmaları vs. Bu meşrulaştırma<br />

çabaları sebebiyle, özden, hakikatten<br />

uzaklaşıyoruz. Sanal bir dinî yaşantı<br />

içerisinde avunuyoruz. Gerçekler,<br />

hayatın kendisi, ahiret, hesap günü<br />

ise bizi rahatsız etmeyecek şekilde,<br />

itinayla raflarda tutulmaktadır.<br />

İman ile amel arasındaki büyük<br />

uçurumu kapatmadıkça, imanımızı<br />

ahlakî bir tavra dönüştürmedikçe bu<br />

durum devam edecek. Bu sebeple<br />

durmamız ve düşünmemiz gerekiyor.<br />

Kendimizden başlayarak, aile hayatımızı,<br />

iş hayatımızı, cemiyet hayatımızı<br />

gözden geçirmemiz gerekiyor. Eşine<br />

karşı merhametsiz dışarıda büyük<br />

laflar konuşmayı, işyerinde işçisinin<br />

ücretinden çalıp, cuma vaazında ilahî<br />

vahyin uyarısını vicdanı sızlamadan<br />

dinlemeyi, mürid olup karşısında<br />

ki muhatabının kalbini incitmemeyi<br />

önemsemeyen, Doğu Türkistan’ın<br />

haline üzülüp faillerini de kınadıktan<br />

sonra, başına ucuz olduğu için Çin<br />

malı takke takmayı sünneti ihya etmek<br />

olarak algılayan çarpık tavırlardan<br />

kendimizi temizlemeliyiz.<br />

Bu anlatacağım olayı ilk gördüğümde<br />

beni çok etkilemişti ve her fırsatta anlatmaya<br />

çalışıyorum... Televizyonda<br />

gezelim görelim türü bir programda,<br />

sunucunun yolu Anadolu’nun bir köyüne<br />

düşer. Bu köyde kadınlar büyük<br />

taşları çekiç yardımıyla küçülterek<br />

kaldırım taşı haline getiriyorlardı. Sunucu,<br />

tepeden bir tavırla işçi bayana<br />

en son ne zaman makyaj yaptığını<br />

sorar. Bayan aynen şu cevabı verir;<br />

“Ben Allah’ın boyasının üzerine<br />

boya sürmem” Bu kadın okur-yazar<br />

değil. Diploması yok. Dinî eğitimi,<br />

küçümseyeceğimiz bir düzeyde. Fakir<br />

fukara bir Anadolu kadını. Ama cevabı<br />

bizi eritecek kıratta.<br />

Kaybettiğimiz, o büyük ruh ve ahlakî<br />

tavırdır. Gerisi teferruattır.<br />

“Sizler Gıpta E<br />

İnsanlarsınız”<br />

NIF 2013-2014 çalışma yılının ilk toplantısını Oss kentinde düzenledi.<br />

Güney Hollanda Millî Görüş yeni sezona ‘merhaba’ dedi.<br />

Genç nesiller ve Hollandalılar<br />

hedefte…<br />

Bölge ve şube yürütmek<br />

kurullarının davet edildiği<br />

ve kadın-erkek 233 kişinin katıldığı<br />

toplantıda, federasyon yöneticilerinin<br />

yeni sezonda yapmayı planladıkları<br />

programlar değerlendirildi.<br />

Mustafa Aktalan tarafından sunulan<br />

program, Oss kentinden Harun Tekin’in<br />

okuduğu Kur’an’ı Kerim ile başladı<br />

ve Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan’ın<br />

açılış konuşmasıyla devam etti.<br />

Mehmet Erdoğan yaptığı kısa konuşmasında<br />

yeni bir çalışma dönemine<br />

girildiğini hatırlatarak özetle şunları<br />

söyledi: “Yüce Rabbimiz yeni çalışma<br />

dönemimizi hayırlara vesile eylesin.<br />

Azmimizi şevkimizi artırsın. Kendi rızası<br />

doğrultusunda çalışmalar yapmayı<br />

bizlere nasip eylesin. Geride dolu<br />

dolu ve bereketli bir ramazan bıraktık.<br />

Bu dönemde tüm cemiyetlerden mazlumlara<br />

önemli destekler sağlandı.<br />

Yüce Rabbimiz emeğinizi zayi etmesin<br />

ve sizlerden razı olsun. Biz Millî Görüş<br />

Teşkilatları olarak nerede bir mağdur<br />

ve mazlum varsa onların yanında yer<br />

almışızdır. Bu çerçevede Mısır’daki<br />

kardeşlerimizin de yanlarında olduğumuzu,<br />

miting ve basın bildirileriyle<br />

dünyaya duyurduk. Yüce Mevla’m bu<br />

kardeşlerimize bir an önce huzur ve<br />

barış içinde yaşayacakları bir ortam<br />

nasip eylesin.<br />

Yeni sezonda tüm şubelerdeki eğitim<br />

çalışmaları arttırılarak devam edecektir.<br />

Şubelerde toplam 2 bin 800 çocuğumuz<br />

eğitim almaktadır. Genç nesillere<br />

yönelik yatırımlara bu yıl daha<br />

ağırlık verilecek. Hollandalı komşulara<br />

yönelik tebliğ çalışmaları da İslam<br />

Color aracılığı ile yapılmaya devam<br />

edecektir.<br />

Biz yine bu salonda benzer bir toplantı<br />

yapmakta iken, 27 Şubat 2011<br />

yılında dava liderimiz merhum Prof.<br />

Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mızın<br />

vefat haberi ile sarsılmıştık. Bu salona<br />

tekrar geldiğimde o günü hatırladım.<br />

Yüce Mevla’m hocamıza gani gani<br />

rahmet eylesin ve bizlere onun yolunda<br />

ve idealleri çerçevesinde çalışmalar<br />

yapmayı nasip eylesin”<br />

Konuşmanın ardından ekrana yansıtılan<br />

bir video klipi ile Millî Görüş lideri<br />

merhum Erbakan’ın veciz sözlerinden<br />

G üven ve kalite<br />

müteşekkil bir demet görüntü sunularak<br />

dava lideri yâd edildi.<br />

Daha sonra başkan yardımcısı Dr.<br />

Bahri Bulut BYK üyelerinden gelen<br />

bilgiler ışığında hazırladığı sunumuyla<br />

tüm bölge yöneticilerinin ileriye<br />

dönük yapmayı planladıkları programlarını<br />

özet olarak anlattı. “Niçin<br />

bu teşkilata geliyoruz?, Hedefimiz<br />

nedir?” Sorularını soran Bulut, bu soruların<br />

iyi anlaşılması ve algılanması<br />

gerektiğinin altını çizdi. Hepimizin hedefinin<br />

kurtuluşa ermek olduğuna<br />

işaret eden Bulut, anlayanlar için bu<br />

teşkilatların bu hayırlı amaca yönelik<br />

olarak ortaya çıkmış büyük bir fırsat<br />

olduğuna işaret etti.<br />

“Mazlum ve mağdura uzanan dost<br />

el…”<br />

İGMG Teşkilatlanma başkan yardımcısı<br />

Mehmet Ateş bir sunum yaparak<br />

teşkilatlardaki son durum hakkında<br />

bilgi verdi. Ateş, konuşmasında şunlara<br />

değindi:<br />

“Avrupa’da yaşayan İslam’a hizmet<br />

etme noktasında, gelişigüzel değil<br />

planlı, programlı disiplinli ve hiyerarşik<br />

yapıya uygun hizmet etmekte olan<br />

siz kardeşlerimizden Allah razı olsun.<br />

Oz&Er FOOD B.V.<br />

Rooseveltstraat 39<br />

2321 BL Leiden<br />

E-mail info@ozener.com<br />

Tel. +31(0)71 - 589 09 99<br />

Fax +31(0)71 - 589 20 26<br />

www.ozener.com


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

onderwijs<br />

eğitim<br />

15<br />

dilecek<br />

Bu düzenli çalışan teşkilat sayesinde<br />

aynı zamanda dünyanın pek çok yerinde<br />

yaşayan mazlum ve mağdurun<br />

yanında olmaktasınız.<br />

Genel Merkez verilerine göre Güney<br />

Hollanda bölgesinin 15 cemiyeti, 655<br />

idarecisi, 66 teşkilatı, 5 bin 480 üyesi<br />

ve 8 binin üzerinde cemaati bulunmaktadır.120<br />

bin Türk nüfusunun bulunduğu<br />

bölgede cami başına düşen<br />

potansiyel üye sayısı 15 bin.<br />

Güney Hollanda Bölgesi, 3 bin 682<br />

notuyla bölgeler arası puanlamada<br />

birinci derecede hizmet vermektedir.<br />

Bu teşkilatın mensupları geleceği şekillendireceklerdir.<br />

Bu gün okullardan<br />

bahsediyoruz. Eğitim merkezlerimiz<br />

yurtlarımızdan söz ediyoruz. Çeşitli<br />

yerlerde çok güzel sözleşmeler yapılmaktadır”<br />

Daha sonra Hollanda Hasene Derneği<br />

başkanı Mehmet Yaramış bir sunum<br />

yaparak Hasene’nin çalışmalarına<br />

ilişkin bilgiler verdi. Başarılı bir ramazan<br />

çalışmasını geride bıraktıklarını<br />

belirten Yarmış, Güney Hollanda’nın<br />

kendisine verilen kumanya hedefini<br />

aşarak Avrupa genelinde birinci olduğunu<br />

ifade etti.<br />

‘‘Dul ve yetim ödeneklerinde<br />

kesinti yapılamaz’’<br />

Mağdurların ocak ayından bu yana kesilen maaşlarının geriye dönük olarak yasal faizi<br />

ile birlikte kendilerine ödenmesine karar verdi.<br />

Bu başarıların kurban kampanyasına<br />

da yansımasını arzu ettiklerini söyleyen<br />

Yaramış, bu yıl Hollanda’dan 16<br />

gönüllünün kurban kesim görevlisi<br />

olarak çeşitli ülkelere gideceklerini<br />

duyurdu.<br />

“Akıllı insanlar çözüm üretir”<br />

Toplantıda, Bölge Gençlik Başkanvekili<br />

Abdullah Aşıran, Kadınlar Teşkilatı<br />

Başkanı Necla Erdoğan ve Kadınlar<br />

Gençlik Teşkilatı Başkanı Ayşe Taner<br />

birer sunum yaparak önceki sezonda<br />

yaptıkları faaliyetler ve yeni dönemde<br />

yapmayı planladıkları programlar<br />

hakkında bilgiler verdiler.<br />

Öğle namazını müteakip başlayan<br />

ikinci bölümde ise Genel Merkez Eğitim<br />

Başkanı Ekrem Kömürcü bir konuşma<br />

yaptı.<br />

Kömürcü özetle şunları söyledi:<br />

“Aciz insanlar iftira eder, tembel insanlar<br />

eleştirir, akıllı insanlar ise çözüm<br />

üretir. İşte biz bu düstur ile bu<br />

gün buradayız. Yeni sezonumuzu<br />

bu düstur ile açıyoruz. Yani akıllıca<br />

davranacağız, akıllı insanlar olacağız<br />

ve ne eleştireceğiz ne iftira atacağız<br />

sadece ve sadece çözüm üreteceğiz,<br />

Amsterdam Mahkemesi, Hollanda’da<br />

çalıştıktan sonra farklı nedenlerle ülkelerine<br />

giden göçmenlere verilen dul<br />

ve yetim ödeneklerinde, kesinti yapılamayacağına<br />

karar verdi. Türk ve<br />

Faslı bir grup mağdur aile tarafından<br />

açılan davada hakim, Ocak ayında<br />

yürürlüğe giren ve kesintiye olanak<br />

tanıyan yasanın, uluslararası anlaşmalara<br />

aykırı olduğu ve mağdurların<br />

ocak ayından bu yana kesilen maaşlarının<br />

geriye dönük olarak yasal faizi<br />

ile birlikte kendilerine ödenmesine<br />

karar verdi. Mahkeme sonrası söz konusu<br />

kesintilerle birlikte bu yılsonunda<br />

16 milyon euro tasarruf yapmayı<br />

hesaplayan hükümetin davayı yüksek<br />

mahkemeye intikal ettirmesi beklenmekte.<br />

Bu yılın başında yürürlüğe<br />

giren yeni uygulamada, ülkesine dönen<br />

kişiye verilecek ödenek miktarı<br />

o ülkenin ekonomik koşullarına göre<br />

ayarlanması esas alınmıştı. Bu amaçla<br />

ülkelerine dönenlere verilen dul ve<br />

yetim ödeneği, malulen emeklilik ek<br />

ödeneği, kısmî iş göremezlik ödeneği<br />

ve çocuk paralarında yüzde 40’a varan<br />

kesintiler yapılmaya başlanmıştı.<br />

çalışacağız. Kısaca yaşadığımız ülkelerde<br />

neyin lehimize neyin aleyhimize<br />

olduğunu iyi bilip, adımlarımızı ona<br />

göre atacağız.<br />

Geride kalan sezon içinde çok hayırlı<br />

çalışmalar yapıldı. Sizler gıpta<br />

edilecek insanlarsınız. Zira bunu Peygamber<br />

Efendimizin hadislerinden<br />

anlıyoruz. Efendimiz, “iki durumdaki<br />

insana gıpta edilir. Bunlardan birincisi,<br />

malı olup da bunu Allah yolunda<br />

harcayanlardır. İkincisi ise, ilmi olup<br />

da bunu Allah yolunda amel ederek,<br />

yaşayan ve başkalarına aktaranlardır”<br />

buyuruyor. Hamdolsun sizler hem malınızla<br />

hem de ilminizle bu yolda gece<br />

gündüz koşturuyorsunuz. Allah hepinizden<br />

razı olsun.”<br />

Program, dilek ve temenni bölümünün<br />

ardından Bölge Başkanı Mehmet<br />

Erdoğan’ın değerlendirme konuşması<br />

ve Oss Cami cemaatinden Alaattin<br />

İnan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile<br />

son buldu.<br />

Haber<br />

Adnan Şahin<br />

«<br />

Söz konusu davayı açan avukatlardan<br />

Ejder Köse ve Ali Durmuş, mahkemenin<br />

aldığı bu kararın bir öneme sahip<br />

olduğunu, yürürlükteki yasanın geçersiz<br />

hale geldiğini ve mahkemeden bu<br />

yönde bir karar çıkmasını beklediklerini<br />

söyledi. Amsterdam Mahkemesinin<br />

aldığı son karar ilk etapta davayı<br />

açanları kapsıyor fakat bundan sonra<br />

yapılacak başvurulara bir emsal de<br />

teşkil ediyor. Davanın bir sonraki süreçte,<br />

Avrupa Adalet Divanı’na intikal<br />

etmesi ve buradan alınacak sonuç ise<br />

konunun nihai sonucunu belirleyecek.<br />

Misafir Kalem<br />

Eyüp Demirdaş<br />

“Ben de Kartal<br />

Olmak<br />

İstiyorum”<br />

Bir çiftçi, yerde bulduğu bir kartal<br />

yumurtasını, tavuk yumurtası sanarak<br />

çiftliğine götürmüş. Kuluçkaya yatan<br />

tavuğun altına koymuş. Tavuk, kartal<br />

yumurtasını da kendi yumurtası<br />

sanarak kuluçka döneminde koruyucu<br />

kanatları altında tutmuş. Civcivler<br />

ve kartal yavrusu yumurtadan<br />

çıkmış. Kartal yavrusu, tavukların<br />

ve civcivlerin davranışlarını taklit<br />

ederek kanat çırpmış, eşinmiş, darı<br />

tanelerini ve solucanları yemiş.<br />

Kendisinin bir tavuk olmadığını<br />

düşünmek aklına bile gelmemiş.<br />

Bir gün küçük kartal gökyüzünde<br />

uçan kocaman bir kuş görmüş. Bu<br />

olağanüstü yaratığa hayranlıkla<br />

bakmış. En yakınındaki tavuğa bu<br />

kuşun ne olduğunu sormuş. Ona<br />

“kartal” derler yanıtını almış. “Ben<br />

de kartal olmak istiyorum” demiş<br />

küçük kartal. “Saçmalama” demiş<br />

tavuk ve devam etmiş: “Haddini<br />

bil!. Sen asla kartal olamazsın.<br />

Sen bir tavuksun. Bunu kabul<br />

et.” Küçük kartal boynunu<br />

eğerek, toprağı eşelemiş. “Galiba<br />

haklısın” demiş. Küçük kartal<br />

yaşamı boyunca tavukların arasında<br />

yaşamış, gökyüzünde özgürce<br />

dolaşabileceğini bilmeden. Kendi<br />

gücünü görmeden, beş on santimetre<br />

yükseğe kadar kanat çırpıp daha<br />

fazlasını yapabileceğini, gökyüzüne<br />

ulaşabileceğini hiç düşünmemiş.<br />

Bir eğitmen olarak bir çok kez<br />

öğrencilerimin gün yüzüne çıkmamış<br />

kapasitelerini fark ettikçe, hayretler<br />

içerisinde kalıyorum. Yukarıdaki<br />

hikâyede bahsi geçen kartal yavrusu<br />

gibi, kendisine ancak dikte edileni<br />

yapan ve fazlasına cesaret edemeyen<br />

veya cesareti her defasında<br />

fütursuzca kırılan evlâtlarımızın<br />

okul, iş veya sosyal hayatlarında<br />

kapasitelerinin çok altında bir<br />

performans göstermeleri çokta<br />

yadırganmaması gereken bir olgu gibi<br />

geliyor bana.<br />

Kapasitesinin farkında olan,<br />

özgüven sahibi, bireyler yetiştirme<br />

konusunda bizler ne kadar hassasiyet<br />

gösteriyoruz? Esas cevaplanması<br />

gereken can alıcı soru budur diye<br />

düşünüyorum. Öncelikle böyle<br />

bireyler yetiştirmenin neden<br />

önemli olduğunu bilmek gerekiyor.<br />

Yaşadığımız bu Avrupa coğrafyasında<br />

dünyaya gözlerini açan evlâtlarımız,<br />

her ne kadar Hollanda vatandaşı<br />

olsalar bile, göçmen çocuğu<br />

nitelemesine maruz kalıyor. Okul<br />

hayatında sürekli olarak, dil geriliği<br />

gibi bir safsatalardan dolayı,<br />

problemli veya öğrenme güçlüğü<br />

çeken çocuk muamelesi görüyor.<br />

Bu bir iddia değil, tam<br />

aksine benim yıllar<br />

içerisinde edindiğim<br />

tecrübelerimin bir<br />

sonucudur. Okulda,<br />

evde, iş yerinde,<br />

sokakta dışlanan,<br />

başarısı<br />

küçümsenen<br />

veya dikkate<br />

alınmayan<br />

evlâtlarımızın<br />

kendisine<br />

güvenen bir<br />

birey olarak<br />

yetişmesini<br />

beklemek, sizce<br />

eyupdemirdas16@hotmail.com<br />

gerçekçi bir düşünce midir?<br />

Bundan dolayıdır ki, bizler<br />

çocuklarımıza hayata başlamadan<br />

önce karşılaşacağı her türlü<br />

zorluklar karşısında, yılmadan,<br />

usanmadan mücadele edebilmesini<br />

sağlayacak olan özgüveni evlerde<br />

kazandırmalıyız. Özgüvenli birey<br />

yetiştirmenin bana göre bir çok kuralı<br />

var. Ben burada benim için önemli<br />

olduğuna inandığım bir kaç kuralı<br />

sizlerle paylaşmak istiyorum.<br />

Acımasız ve hiç bir hedefi olmayan<br />

eleştiri kültüründen vazgeçmek.<br />

Evlâtlarımızın olumlu yönlerini on<br />

plana çıkarma ve olumsuz yönleri<br />

sıkça dillendirmeme. Mesalar<br />

matematik dersinden çok yüksek<br />

bir not alan, fakat aynı başarıyı<br />

Hollandaca dersinde gösteremeyen<br />

evladınıza. “Evladım seninle gurur<br />

duyuyorum. Matematik dersinde<br />

gerçekten çok başarılısın ve<br />

Hollandaca dersi için de gayret<br />

gösterdiğinde aynı başarıyı<br />

yakalayacağına inanıyorum.”<br />

Bu, çocuk için çok hoş ve olumlu bir<br />

mesaj olacaktır.<br />

Yaşına ve kapasitesine uygun<br />

sorumluluk verme. (odasını düzenli<br />

olarak toplaması, alışverişte<br />

ödemeyi ona yaptırarak, bulaşıkları<br />

kurulamasına yardımcı olmak,<br />

bahçede otları temizlemeye yardımcı<br />

olması, gibi)<br />

İltifatta bulunma (sen yardım<br />

etmeseydin bu işi bitiremezdim. Çok<br />

güzel bir fikir, ben düşünemezdim<br />

bunu, gibi) İlgilendiği alanlar<br />

hakkında onlarla konuşmak ve bu<br />

alanlara olan ilgisini artırmaya<br />

çalışmak. Gerçekçi olmayan, sanal<br />

beklentiler içine girmemek. Her<br />

çocuk özeldir ve farklı meziyetlerle<br />

donatılmıştır. Motorik becerisi<br />

olmayan bir çocuktan motorik beceri<br />

isteyen bir işi yapmasını beklemek,<br />

çocuk için zulümdür. Yapacağınız bir<br />

iş için onun fikrini sorun. Ancak fikri<br />

sorulan, çocuklar kendilerini değerli<br />

hissederler. Mesela; “evlâdım bu<br />

sene izine arabayla mı yoksa<br />

uçakla mı gidelim?” Bu tarz<br />

sorular çocuğun kendisine değer<br />

verildiği hissini verecektir.<br />

Evler, çocuklarımızın kaçtığı değil<br />

aksine güven, sevgi, muhabbet ve<br />

huzur bulduğu bir nevi rehabilite<br />

merkezi olmalıdır. Özgüvenin<br />

gelişmesi ancak böyle mekânlarda<br />

mümkündür. “Babam bugün yine<br />

neyimi eleştirecek” diye düşünen<br />

bir çocuğun evinde kendi rahat ve<br />

huzurlu hissetmesini beklememeliyiz.<br />

Son olarak, çocuklarımızın Yüce<br />

Yaratıcının bize teslim ettiği<br />

emanetler olduğunu ve onları<br />

yetiştirmekle sorumlu olduğumuzu<br />

unutmadan, gayretle çalışmalıyız.<br />

Geleceğimiz ancak özgüven sahibi<br />

çocukların varlığına bağlıdır.


16<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Kısa haberler<br />

Söyleşi<br />

SIPOR Müdürü Cihan Gerdan:<br />

Rutte’den<br />

değişim çağrısı<br />

Başbakan Mark Rutte, Hollanda’nın<br />

yeni bir refah düzeyine kavuşabilmesi<br />

için değişime açık olması gerektiğini<br />

söyledi. Elsevier dergisi tarafından<br />

düzenlenen H.J. Schoo konferansında<br />

konuşan Başbakan Rutte, değişime<br />

kapalı olmanın Hollanda’ya kazanç<br />

sağlamayacağını ifade etti. Mark<br />

Rutte, Hollanda’nın geleceğe özellikle<br />

teknolojik ve jeopolitik değişimlere<br />

ayak uydurarak daha iyi hazırlanabileceğini<br />

söyledi. Rutte, insanların kendi<br />

sorumluluklarını üstlenmeleri ve her<br />

şeye yeniden başlamaktan korkmamaları<br />

gerektiğini belirtti. Başbakan,<br />

değişim isteminin toplumun yanı sıra<br />

siyaset için de geçerli olduğunu ifade<br />

etti. Mark Rutte, kabinenin ne istediğini<br />

iyi bilmesi, kendi haklılığına takılı<br />

kalmaması ve uzlaşmaya hazır olması<br />

gerektiğini kaydetti.<br />

“Bir dönem daha”<br />

dedi<br />

Rotterdam Belediye Başkanı Fas<br />

kökenli Ahmed Aboutaleb bir dönem<br />

daha görev yapmak istiyor. 52 yaşındaki<br />

Aboutaleb, yerel kanallardan<br />

RTV Rijnmond tarafından hazırlanan<br />

belgeselde 5 yıl daha görev yapmayı<br />

arzuladığını belirtti. Rotterdam Belediye<br />

Başkanlığı’na 2009 yılında getirilen<br />

Ahmed Aboutaleb’in görev süresi<br />

önümüzdeki yıl doluyor. Aboutaleb<br />

daha önce Amsterdam Belediyesi’nde<br />

encümen üyesi ve Sosyal İşler Bakanlığı<br />

Müsteşarı olarak görev yapmıştı.<br />

RTV Rijnmond’un 3 bölümden oluşan<br />

belgeselinin birinci bölümü 21 Eylül<br />

tarihinde yayınlanacak.<br />

“Seçimlerde 5<br />

milletvekili<br />

çıkarabiliriz”<br />

İslam karşıtı PVV’den (Özgürlük<br />

Partisi) ayrıldıktan sonra Müslüman<br />

olan ve şimdi de İslam partisi kurma<br />

çalışmaları başlatan Arnoud van Doorn,<br />

hedefinin 5 milletvekili çıkarmak<br />

olduğunu belirtti. Lahey Belediye<br />

Meclisi’ndeki çalışmalarına PVV’den<br />

ayrıldıktan sonra bağımsız üye olarak<br />

devam eden Van Doorn, ülkede yüzde<br />

70’i 18 yaş üstü 1,5 milyon Müslüman’ın<br />

yaşadığına dikkati çekerek,<br />

“Önümüzdeki genel seçimlerde yaklaşık<br />

5 milletvekili çıkarabiliriz” ifadesinde<br />

bulundu. Siyasilerin ve medyanın<br />

Müslümanları karalamaya çalıştıklarını<br />

savunan Van Doorn,<br />

Müslümanların kendi haklarını korumaları<br />

gerektiğini kaydetti. Savcılık<br />

Arnoud van Doorn hakkında soruşturma<br />

başlatıldığını duyurmuştu. Van<br />

Doorn geçtiğimiz ocak ayında belediyeye<br />

ait gizli belgeleri AD/Haagsche<br />

Courant’tan bir gazeteciye sızdırdığı<br />

gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Arnoud<br />

van Doorn’un Hint keneviri ticareti<br />

yapmak, gizlilik ilkesini ihlal etmek<br />

ve kuru sıkı tabanca bulundurmak<br />

suçlarından yargılanacağı bildirilmişti.<br />

Van Doorn, “Bir yıldır sesi çıkmayan<br />

savcılık, İslam partisi kuracağımı<br />

açıkladıktan bir gün sonra hakkımda<br />

soruşturma başlatıldığı açıklamasını<br />

yaptı” diye konuştu.<br />

“Bir ve beraber ol<br />

başarırız”<br />

“Hollanda medyası günah çıkartıyor”<br />

Kısa adı SIPOR olan Rijnmond İslam İlkokulları Vakfı Müdürü Cihan Gerdan’la Hollanda basınında İslam<br />

okullarıyla alakalı çıkan haberleri değerlendirdik.<br />

İslam okulları Cito’da başarılı,<br />

başlığı altında verilen<br />

haberde, sınav sonuçları incelenen<br />

43 İslam ilkokulunun not<br />

ortalamasının 7,6 olarak belirlendiği<br />

açıklanıyordu.<br />

Hollanda basını adeta günah çıkartıyordu.<br />

Hollanda’daki iki İslam ortaokulunun<br />

bitişine zemin hazırlayan<br />

Hollanda medyası, RTL’in yaptığı<br />

araştırmayı görmezden gelemedi<br />

ve ilk kez doğruları yazmak zorunda<br />

kaldı. Bozuk ve durmuş bir<br />

saatin bile günde iki kez doğruyu<br />

gösterdiği gibi, çifte standardı<br />

kendisine yayın ilkesi haline<br />

getiren Hollanda basını, ilk kez<br />

doğrularla yüzleşmeye başladı.<br />

Bizde Doğuş olarak bu haber<br />

ekseninde SIPOR Müdürü Cihan<br />

Gerdan’la hoş bir sohbet<br />

gerçekleştirdik. İstifade edeceğinizi<br />

ve ilgiyle okuyacağınızı<br />

ümit ediyoruz.<br />

Cihan Gerdan Kimdir?<br />

1960 Sivas doğumlu olan Cihan<br />

Gerdan, 1970 yılında<br />

Hollanda’ya gelir.<br />

İlk, ortaokul ve<br />

Yüksek<br />

Meslek Eğitimi (HBO)’ni bitirdikten<br />

sonra Erasmus Üniversitesi’nde iki<br />

yıl kamu yönetimi kursu alır.<br />

17 yaşından beri hem iş hayatını hem<br />

de eğitimini sürdüren Gerdan,<br />

2 0<br />

yıl Rotterdam Belediyesi’nde proje<br />

başkanı ve danışman olarak çalışır.<br />

1 Ocak 2006 yılından beridir Rijnmond<br />

İslam İlkokulları Vakfı (SI-<br />

POR’un) müdürlüğünü yapan Cihan<br />

Gerdan evli ve 3 çocuk babasıdır.<br />

SİPOR hakkında biraz bilgi verebilir<br />

misiniz<br />

1988 yılında Rotterdam Spangen’da<br />

açılan Al-Gazali ile 1989 Charlois’ta<br />

eğitime başlayan İbn-i Sina okullarının<br />

birleşmesi sonucunda SIPOR adlı<br />

çatı organımız kurulmuştur.<br />

Disiplinli, planlı ve kaliteli bir çalışmanın<br />

sonunda 2004 yılında Dortrecht’te<br />

IKRA’yı, 2005 yılında da Rotterdam’da<br />

NOEN adlı okullarımız<br />

hizmete başladılar.<br />

Bu dört okulumuzda eğitim gören<br />

1200 civarında talebemiz ve 125<br />

personelimiz var.<br />

SIPOR’a bağlı olan okullarımız bugüne<br />

kadar seviye testlerinde(Citotoets)<br />

hep Hollanda ortalamasının<br />

üzerinde bir sonuç almışlardır.<br />

Müfettişler, okulumuzdan hep memnun<br />

ayrılmışlar ve okullarımız<br />

hakkında<br />

hazırladıkları raporlarını sürekli kamuoyuyla<br />

paylaşmışlardır.<br />

Bu gözlemleri sonrasında müfettişlerin<br />

bize ve okullarımıza olan güvenleri<br />

giderek artıyor ve artık, daha kaliteli<br />

bir eğitim sunmak için bizim onlara<br />

ilettiğimiz talepler anında yerine getiriliyor.<br />

Bu kalite ve bu güven ilişkisi<br />

elbette kolay kazanılmadı.<br />

Geçen hafta Cuma günü emekli bir<br />

müfettiş bazı tavsiyelerde bulunmak<br />

için okulumuzu<br />

ziyaret etti. Giderken söyledikleri ve<br />

edindiği izlenimler çok olumluydu.<br />

Bizi tebrik etti, böyle bir kaliteyi<br />

beklemediğini, oysa isim yapmış<br />

okulların dengine ulaşıldığını,<br />

işe odaklanarak üretim yapıldığını<br />

ifade etti.<br />

İki yıl önce Kanada’dan, İslam okullarıyla<br />

alakalı araştırma yapmak için bir<br />

profesör gelmişti. Okulumuzu ve ders<br />

anında sınıfları gezdirdik. Gördüğü<br />

manzara karşısında hayranlığını ve<br />

şaşkınlığını saklayamayan kadın profesör,<br />

“Ben böyle kaliteli, seviyeli<br />

eğitim veren bir başka müessese<br />

görmedim” diyerek takdirlerini belirtti.<br />

Bu ve bu gibi gözlemlerden hareketle<br />

ben de şunu açık bir yüreklilikle ifade<br />

edebilirim ki, SIPOR’a bağlı okullar<br />

artık kendini ispat etmiş, koşar adımla<br />

hedefine doğru ilerlemektedir.<br />

Geleceğe dönük projelerinizi öğrenebilir<br />

miyiz?<br />

Rotterdam’ın Müslüman nüfusuna<br />

bakacak olursak, bu kentte en az 10<br />

tane İslam okulumuzun olması gerekiyor.<br />

Ama ne yazık ki, Müslüman<br />

ebeveynler İslam okullarına<br />

tam olarak güvenemiyorlar.<br />

Kimileri medyanın tesirinde<br />

kalıyor, korkuyorlar, kimileri<br />

daha fazla zahmet ve<br />

külfete katlanamıyorlar,<br />

kimileri de, cami<br />

içerisinde verilen<br />

derslerin İslam<br />

okullarında<br />

da verildiğini<br />

zannediyorlar;<br />

bu<br />

sebepten<br />

dolayıdır<br />

ki, yeni<br />

bir okul<br />

açma giri-


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

samenleving<br />

toplum<br />

17<br />

Foto haber<br />

ursak<br />

THY, Rotterdam uçuşlarına başlıyor...<br />

Türk Hava Yolları Rotterdam Bölge Müdürü Ferhat Yerli, Hollanda İslam<br />

Federasyonu ve gazetemizi ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi verdi.<br />

THY’nin Rotterdam seferlerinin başladığı müjdesini veren Ferhat Yerli’ye<br />

başarılar diliyoruz…<br />

şiminde bulunmaya cesaret edemiyoruz.<br />

Halbuki müracaat için beklemeye<br />

aldığımız projelerimiz var.<br />

Elbette bunca karalama kampanyası<br />

karşısında bir velinin ruh halini anlayabiliyorum<br />

ama o çocuk seninse geleceğini<br />

de düşünmen gerekiyor. Geliniz,<br />

okulu geziniz, bilgi alınız, okula<br />

giden velilerle görüşünüz, onların düşüncelerine<br />

başvurunuz, bakanlığın ve<br />

yerel müdürlüklerin okullarla alakalı<br />

yaptıkları araştırma raporlarına göz<br />

atınız, ondan sonra kararını veriniz.<br />

Sadece başarı ve kalite için mi<br />

bir veli sizin okulunuzu seçmelidir?<br />

Elbette hayır. Bizden daha kaliteli eğitim<br />

veren kurumlar var. Ancak, çocuk<br />

bizim okulumuzda kendi evindeymiş<br />

gibi rahat ediyor. Okul çocuğa, kimlik<br />

ve kişilik kazandırıyor. Doktor olacaksa,<br />

onun Müslüman bir doktor olmasına<br />

zemin hazırlıyor. Kendi değerlerini<br />

bu topluma dayatmayan, o değerlerden<br />

utanmayan, ama o değerleri de<br />

bir şeref levhası gibi taşıyıp, topluma<br />

bir zenginlik kattığına inanan bir nesil<br />

yetişiyor bu okullarda.<br />

Bu ülkeyi ve insanlarını sevecek, haramdan<br />

kaçınacak, kötülükleri elinin<br />

tersiyle itecek, hak ve adaleti savunacak,<br />

etrafına sevgiyi, barışı, huzuru<br />

yayacak, insanlığa hizmeti esas<br />

alacak. Kumardan, içkiden, uyuşturucudan,<br />

fuhuştan, şiddetten, vandalizmden<br />

uzak duracak, kimlik, kişilik,<br />

ahlak sahibi olacak, hakkını arayacak,<br />

sorgulayacak, okumayı erdem bilecek,<br />

kariyer sahibi olacak, aile bağlarını<br />

koparmayacak, büyüklerine saygı,<br />

küçüklerine sevgi duyacak bir neslin<br />

oluşması bu okulların kuruluş felsefesini<br />

oluşturmaktadır. Dolayısıyla,<br />

kalite, başarı ve kimlik kazanımı için<br />

okullarımız seçilmelidir.<br />

Kendinizi anlatmada, kurumunuzu<br />

tanıtmada yeterli bilgilendirme<br />

yapıtınıza inanıyor musunuz?<br />

Pek çok yolla insanlarımıza ulaşmaya<br />

çalışıyor, okullarımız hakkında bilgilendirme<br />

yapıyoruz. Açık Kapı Günleri<br />

adı altında velileri okulumuza davet<br />

ediyor, bilgi veriyoruz. Ama buna rağmen<br />

medyanın empoze ettiği korkuyu<br />

yenmelerini sağlayamıyoruz.<br />

Her İslam okulu kötü, kalitesiz diye bir<br />

şey yoktur. Elbette işini yapamayanlar<br />

mevcut. Bu sadece bizimle alakalı bir<br />

husus değil ki, diğer okullarda da bu<br />

tür olumsuzluklar sık sık duyulmakta.<br />

Ama medya onlarla alakalı haberleri<br />

görünmez bir yerden verirken, İslam’la<br />

alakalı bütün olumsuzlukları(!)<br />

günlerce manşetten düşürmüyor.<br />

Ben burada sürekli yaptığım bir<br />

çağrıyı yineliyorum: Ey Müslüman<br />

kardeşim! Hakkımızda duyduğun<br />

olumsuzluklar nedeniyle çocuğunun<br />

geleceğini karartma. Gel, okulumuzu<br />

ziyaret et, müdürle görüş, öğretmenle<br />

görüş, dersleri takip et, okulda çocuğu<br />

olan velilerle görüş ve hakkımızda<br />

hazırlanan, yayınlanan müfettiş raporlarını<br />

oku, kalbin mutmain olsun,<br />

ondan sonra kararını ver.<br />

Eğitim Bakanlığı Devlet Sekreteri<br />

Sander Dekker, Cito-toets sonuçlarının<br />

bakanlığın sitesinden kamuoyu tarafından<br />

takip edilebileceğini söyledi.<br />

Bir de, www.onderwijsinpectie.nl adlı<br />

siteden okulların son yıllarda gerçekleştirdiği<br />

test sonuçlarına ulaşılabilir.<br />

Ne cito-toets sonuçlarını ne de müfettiş<br />

raporlarını gizlemek mümkündür.<br />

Basında yayımlanmıyor ama hepsini<br />

arşivde görmek mümkün. Çocuklarının<br />

geleceğini düşünen veliler lütfen<br />

bunları takip etsinler.<br />

ICA ve Ibn Ghaldoun okullarının<br />

kapanması için gece gündüz uğraşan,<br />

pireyi deve yapan Hollanda<br />

medyası sizin ortaya koyduğunuz<br />

bu başarı tablosunu nasıl görmezden<br />

geliyor, siz bu güzelliği basın<br />

bildirileriyle onlarla paylaşmıyor<br />

musunuz?<br />

Elbette Hollanda medyasına basın<br />

bildirilerimizi, müfettiş raporlarını,<br />

başarı grafiklerini ulaştırıyoruz. Ama<br />

yayımlamıyorlar. “Neden yayımlamıyorsunuz?”<br />

diye sorduğumuzda<br />

da, aldığımız cevap karşısında donup<br />

kalıyoruz: “Onların nesini yayımlayalım<br />

ki, işiniz zaten o değil<br />

mi?. Havaalanına her gün 100<br />

tane uçak iniyor, bunların her birinin<br />

inişlerini haber yapamayız<br />

ki; uçak kaza yaparsa bizim için<br />

haber sayılır ” diyorlar.<br />

“İyi de, Hollanda okullarında bir başarı<br />

olayı olunca hemen duyuruyorsunuz”<br />

dediğimde, konuşma anında<br />

kesiliyor. Biz bizim reklamımızı yapacağız<br />

artık.<br />

İslam okullarının başarısıyla alakalı<br />

basında çıkan son haberi de, Hollanda<br />

medyasının günah çıkartması olarak<br />

değerlendirebiliriz.<br />

İbn Ghaldoun meselesini nasıl<br />

okumalıyız?<br />

Geçmişte yapılan hatalara, soruları<br />

çalanlara lanet okumanın, suçlu<br />

aramanın kimseye bir faydası yoktur<br />

artık. Bakanlık karar aldı ve 1 Kasım<br />

2013 tarihinden sonra İbn Ghaldoun’un<br />

sübvansiyonu durdurulacak.<br />

Okul maddî destek alamayınca iflas<br />

bildirimi yapılacak ve süreçten sonra<br />

da okulun ne yönetimi ne de çalışanı,<br />

personeli kalacak. Sadece okuldaki<br />

talebeler açıkta, ortada kalacaklar.<br />

Bana göre iki yol var, birincisi, bu<br />

okulun ayakta kalmasını isteyenlerin<br />

bir olması ve beraberce hareket etmesidir.<br />

Bir ve beraber olunmayınca, İbn<br />

Ghaldoun’da eğitim gören 600’ü aşkın<br />

çocuğumuz eriyip gidecektir. Zira<br />

o çocuklar, bundan sonra gittikleri<br />

okulun kurallarına ve eğitim sistemine,<br />

göre şekillenecektir.<br />

Oysa belli bir gücü olan Müslümanlar,<br />

anayasanın 23’üncü maddesi gereği<br />

kendi dinleri doğrultusunda kendi<br />

eğitim müesseselerini oluşturma haklarına<br />

sahiptir. 650 öğrenci sayısı az<br />

bir rakam değildir.<br />

Meseleyi geçici olarak değerlendirmek<br />

bizlere vakit ve öğrenci kaybettirir. Bir<br />

süre farklı okulların bünyesinde 650<br />

talebeyi barındırmak nihai bir çözüm<br />

değildir.<br />

İbn Ghaldoun ismini, o büyük insanın<br />

adını yeteri kadar incittik, rencide ettik.<br />

Bundan sonra yeni bir oluşumda<br />

bu ismi anmamak lazım.<br />

Geçici olarak çocuklarımızı başka<br />

okullara yerleştirebiliriz ama çözüm<br />

bu olmamalıdır. Başka bir isimle, birlik<br />

ve beraberlik içerisinde İslam ortaokulunu<br />

Hollanda’da devam ettirmek<br />

zorundayız. Bu bir yıl içerisinde ayaklarımızın<br />

üzerinde durmayı başarmalı,<br />

diğer okullardan çocuklarımızı almalı,<br />

profesyonelleşerek yolumuza devam<br />

etmemiz lazım. Bunu da ancak sorumluluğunu<br />

bilen fedakar insanlar<br />

yapabilirler. Herkes elini taşın altına<br />

koymalıdır.<br />

Kısacası, bir olmalı, beraber hareket<br />

etmeliyiz…<br />

Röportaj<br />

Zeynel Abidin Kılıç<br />

«<br />

Güle güle gidin, güle güle dönün…<br />

Hollanda İslam Federasyonu ve Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları bu yıl<br />

toplam 373 kişiyi 19 Eylül 2013 Perşembe günü kutsal beldelere yolcu etti.<br />

Amsterdam havaalanında yakınları tarafından göz yaşları içinde uğurlanan<br />

hacılar hiçbir sorun yaşamadan yolcu edildiler.<br />

Kalite ve uygun fiyatın adresi: “Autorbedrijf DADAŞIM”<br />

Yıllardır araba tamir-alım-satım sektöründe kalite, güven ve uygun fiyatla<br />

hizmet veren Dadaşım Autobedrijf sahibi Vahdettin Şahin’le bu sektörün<br />

gidişatını konuştuk. Büyük bir duraklamanın yaşandığı sektörün bir süre daha<br />

böyle gideceğine, canlanmanın ancak 2015 yılı başlarında olabileceğine<br />

dikkat çekti.<br />

Hollandalı Müslümanlardan Mısır’a destek mitingi<br />

Hollanda’nın Lahey kentinde, Mısır’da seçimle göreve gelen ilk cumhurbaşkanı<br />

Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle görevden uzaklaştırılmasına karşı<br />

çıkmak, Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki katliamı protesto etmek, hak ve<br />

özgürlük düşmanları olan cuntayı kınamak için Hollanda Millî Görüş Teşkilatları<br />

tarafından “Mısır için El Ele” mitingi düzenlendi.<br />

Türk Hukukçular Birliği kuruluyor<br />

Avrupa’da, özellikle Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızın kısılmaya çalışılan<br />

sesini yükselten, budanmaya çalışılan haklarını iade ettiren avukat Ejder Köse,<br />

çok önemli, anlamlı ve hayırlı bir oluşumun temelini atmakla meşgul.<br />

Bu oluşumun sayesinde Türk insanının sesi daha gür çıkacak,<br />

haklarına göz dikilmeyecek…


Kurban bayramınız m<br />

18<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Hukuk<br />

Av.Özlem Ağca<br />

agcahukuk@gmail.com<br />

Sağlık<br />

Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Fizik Tedavi ve R<br />

Yurt Dışı<br />

Borçlanmada<br />

Bilinmesi<br />

Gereken<br />

Noktalar<br />

-Vatandaş çoğunlukla emeklilik ile<br />

borçlanmayı karıştırıyor.<br />

Yurtdışı borçlanma işlemi ayrı, emeklilik<br />

ayrıdır.<br />

Borçlanmayı her zaman yapabilirsiniz<br />

ama borçlanma ile emekli olabilmek<br />

için yurda kesin dönüş şarttır.<br />

Kesin dönüş ise eşyalarını kamyona<br />

yükle Türkiye’ye gel<br />

demek değildir.<br />

1.Yurtdışında<br />

çalışmamak<br />

2.Yurtdışından<br />

işsizlik parası<br />

almamak<br />

3.Yurtdışında<br />

ikamete<br />

dayalı sosyal<br />

yardım<br />

almamak<br />

demektir.<br />

Türkiye’de çalışmaları olanlar için ise<br />

en son hangisi ise oraya sayılır.<br />

Bu sebeple Bağ-Kur’dan kurtulmak<br />

isteyenler önce birkaç gün SSK’lı<br />

çalışsınlar sonra yurtdışı borçlanması<br />

yapsınlar.<br />

Öte yandan, SSK çalışmaları mutlaka<br />

Türkiye’de bulundukları sürelerde<br />

olsun zira pasaport giriş çıkış kayıtlarına<br />

göre Türkiye’de olduğu belli<br />

olmayanların SSK çalışmaları daha<br />

sonra SGK tarafından iptal edilir.<br />

-Yurtdışında ikamet edip de çalışma<br />

hayayı içerisinde bulunmayan kadınlarımızda<br />

pekala borçlanabilirler.<br />

Erkekler sadece yurtdışında geçen<br />

çalışma süreleri ile çalışma sürelerinin<br />

aralarındaki birer yıllık boş geçen<br />

işsizlik sürelerini borçlanabilirler.<br />

Hangi ülke olursa olsun fark etmez,<br />

kadınlarımız ise yurtdışında ikamet<br />

ederek geçirdikleri süreleri borçlanabilirler<br />

ve Türkiye’den borçlanma<br />

yoluyla emekli olabilirler.<br />

Öte yandan kadınlar isterse çalışma<br />

süreleri ile çalışma sürelerinin aralarındaki<br />

birer yıllık boş geçen süreleri<br />

de borçlanabilirler.<br />

Borçlanılacak süreler de yaş konusunda<br />

ise 18 yaş kuralı vardır. İster<br />

çalışma olsun ister ikamet 18 yaşından<br />

sonraki süreler borçlanılır.<br />

‘‘Hilterapia sonra<br />

ağrı ve ödemler<br />

yok olur’’<br />

Ameliyatsız Ağrı tedavisinde çığır açan teknik;<br />

LAZERLE AĞRI TEDAVİSİ HİLTERAPİA<br />

-Çok fazla rastlanmasa<br />

da bazı<br />

durumlarda vatandaş<br />

yatırdığı parayı geri<br />

çekmek istiyor.<br />

Peki bu mümkün müdür?<br />

Yurtdışı borçlanması yapanlar, bankadan<br />

veya PTT’den emekli aylıklarını<br />

çekmemek şartıyla diledikleri<br />

zaman ödedikleri paralarını da her<br />

zaman geri isteyebilirler ve para<br />

kendilerine geri ödenir.<br />

-Kafa karıştıran sorulardan biri ise,<br />

‘hangi şartlarda BAĞKUR’lu, hangi<br />

şartlarda SSK’lı olabiliyorum?’<br />

Sözde sadece SGK var ama altında<br />

eskiden olduğu gibi SSK (4/A), Bağ-<br />

Kur (4/B) ve Emekli Sandığı (4/C)<br />

ayrımı aynen devam ediyor.<br />

Gurbetçilerimizin Türkiye’de hiç<br />

sosyal güvenliğe tabi çalışması olmayanların<br />

borçlanacağı sürelere 4/B’ye<br />

yani Bağ-Kur’a sayılır.<br />

Özlem Ağca kimdir?<br />

Ankara Barosu Avukatlarından olan<br />

Özlem Ağca, 1982 İstanbul doğumlu.<br />

İlk, orta ve liseyi İstanbul’da bitiren<br />

Ağca, Diyarbakır Dicle Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi mezunu.<br />

2004-2005 yıllarında stajyer olarak<br />

çalışan Ağca, 2005’den -2013’e<br />

kadar İstanbul’da çeşitli Avukatlık<br />

Bürolarında görev yapar.<br />

2013’de evlenerek Ankara’ya yerleşen<br />

ve Ağca Hukuk Bürosu adlı kendi<br />

ofisini kuran Ağca, üç avukat arkadaşıyla<br />

birlikte çalıştırmaktadır.<br />

AĞCA Hukuk Bürosu<br />

İstasyon Mah. Hikmet Özer Cad.<br />

2309 Sk. No: 2 Kat: 3 Daire: 13<br />

Etimesgut / Ankara<br />

Tel: 0312 244 75 35<br />

Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Fizik<br />

Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı<br />

Dr. Nermin Kömek, eklem ve kas ağrılarının<br />

tedavisinde lazer kullanarak;<br />

ancak ameliyatla ulaşılabilecek kas<br />

ve eklem gruplarına bile ani ve etkili<br />

tedavi sağlayan Hilterapia yöntemini<br />

tanıttı. Türkiye’de çok az merkezde<br />

uygulanan Hilterapia tekniğinin Konya<br />

ve Karaman bölgesindeki ilk uygulayıcısı<br />

olan Dr. Kömek, tekniğin diğer<br />

tedavi yöntemlerine göre çok fazla<br />

avantajının olduğunu vurguladı.<br />

Dr. Nermin Kömek, 2003 yılında hilterapia’nın<br />

hem teknolojik bir yenilik,<br />

hem de terapötik bir metod olduğu<br />

için ABD’de patent aldığını belirterek,<br />

lazerle ağrı tedavisi sağlayan tekniğin<br />

ameliyatsız ağrı tedavileri arasında<br />

en etkili ve hızlı teknikler arasında<br />

yer aldığını belirtti. Teknikle alakalı<br />

daha detaylı bilgiler veren Dr. Kömek;<br />

‘Hilterapia ile güvenli bir şekilde tepki<br />

vermeyen dokuları canlandırma ve<br />

diğer tedavi yöntemlerinin yetersiz<br />

kaldığı patolojileri başarılı bir şekilde<br />

tedavi etmek mümkündür.’ dedi.<br />

Lazerle diğer yöntemlerin ulaşamadığı<br />

eklemlere ulaşıyor<br />

Hilterapia’nın gerçek dikey enerji olarak<br />

tanımlanabileceğini söyleyen Dr.<br />

Kömek, Hilterapia’da kullanılan lazer<br />

enerjisinin diğer tedavi tekniklerinin<br />

ulaşmasının imkansız olduğu derin<br />

bölgelere etki ettiğini bildirdi. Hilterapia’da<br />

kullanılan yüksek lazer enerjisinin<br />

en derin tabakalara ulaşırken,<br />

tedavi edici etkisini de sürdürdüğünü<br />

belirten Dr. Kömek, derin patolojileri<br />

tedavi etmek ve ağrıyı tamamen yok<br />

etmek için en etkili ameliyatsız ağrı<br />

tedavisi yönteminin Hilterapia olduğunu<br />

savundu.<br />

Hilterapia hangi hastalıklarda<br />

kullanılıyor<br />

Hilterapia sonrası ağrı ve ödemin yok<br />

olduğu, ilk seansın sonunda bile hareket<br />

kabiliyetinin geri kazanıldığını<br />

belirten Dr. Kömek, FDA onaylı Hilterapia<br />

tekniğinin hızlı, güvenli ve etkili<br />

bir terapi yöntemi olmasının yanı sıra<br />

kullanım alanının genişliğiyle de birçok<br />

kişinin derdine derman olduğunu<br />

vurguladı. Hilterapia ile tedavi edilebilen<br />

hastalıkları sıralayan Dr. Kömek,<br />

‘Hilterapia; Topuk dikeni, Bel ve kalça<br />

ağrıları, boyun ve sırt ağrıları, diz ağrıları,<br />

bel ve boyun fıtığı, omuz ağrıları,<br />

dirsek ağrıları, ayak ve el bileği ağrıları,<br />

ezilme-çarpma ağrıları ve ödem<br />

tedavisinde kullanılır. Seans sayısı<br />

hastanın durumuna ve rahatsızlığına<br />

göre hekim tarafından belirlenir, ortalama<br />

5 seans tamamen iyileşme sağlayabilmektedir.<br />

Ancak ilk seanstan itibaren<br />

yüzde 60 oranda ağrı azalması<br />

görülür.’ ifadelerini kullandı.<br />

-----------------------------------------◄◄<br />

Al-Ghazali<br />

Van Lennepstraat 17<br />

3027 SP Rotterdam<br />

Tel. (010) - 415 21 67<br />

Fax (010) - 262 45 35<br />

E-mail directiealghazali@gmail.com<br />

www.al-ghazali.nl<br />

Ibn-iSina<br />

Zegenstraat 120<br />

3082 XZ Rotterdam<br />

Tel. (010) - 428 25 90<br />

Fax (010) - 428 20 91<br />

E-mail adurmus@sipor.nl<br />

www.ibn-i-sina.nl<br />

331<br />

Tel. (<br />

Fax (<br />

E-ma<br />

SIPOR De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijn<br />

Postadres: Postbus 51188, 3007 GD Rotterdam Bezoekadres: Zegenstraa


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

panorama<br />

panorama<br />

19<br />

ehabilitasyon Uzmanı Dr. Nermin Kömek:<br />

sı<br />

überak olsun<br />

Ikra<br />

Spirea 3<br />

7 JP Dordrecht<br />

078) - 639 01 51<br />

078) - 639 04 21<br />

il ikra@sipor.nl<br />

www.ikra.nl<br />

Noen<br />

Rusthoflaan 56<br />

3034 XM Rotterdam<br />

Tel. (010) - 240 90 46<br />

Fax (010) - 240 99 53<br />

E-mail info.noen@sipor.nl<br />

www.ibsnoen.nl<br />

mond<br />

t 120, Rotterdam T. (010) - 495 15 80<br />

Ayna<br />

Havva Koç<br />

İslam, erkeğe<br />

sorumluluk,<br />

kadına değer<br />

vermiştir!<br />

Modern dünya, İslam’da kadının baskı<br />

altında tutulduğunu, insan yerine<br />

konulmadığını ve sadece ev işleri için<br />

kullanıldığını düşünür ve bunu iddia<br />

eder. Maalesef, İslam dünyasında<br />

modern dünyanın bu yargılamalarını<br />

doğrulayan pratik bir dizi örnek var.<br />

Dinini ve Peygamberini pek de iyi<br />

tanımayan binlerce Müslüman erkek,<br />

Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği,<br />

Kur’an’ın emrettiği değeri ve saygıyı<br />

kadına göstermiyor.<br />

Bilindiği üzere Peygamber Efendimiz,<br />

güzel ahlakı, sabrı, şefkati ve<br />

güvenirliliği ile tanınırdı. Onu özel<br />

kılan özelliklerinden birisi de eşlerine<br />

karşı anlayışlı, saygılı, şefkatli<br />

ve adaletli davranmasıydı. Aynı<br />

zamanda onlarla dinî konularda<br />

dahi istişarelerde bulunurdu<br />

ki, o dönemde kadınlarla bırak<br />

istişare etmeyi, insan yerine<br />

dahil konulmazlardı. Bu yönü ile<br />

Peygamber Efendimiz bugünün<br />

Müslüman erkeğine önemli mesajlar<br />

veriyor. Maalesef bu mesaj henüz tam<br />

anlamı ile anlaşılıp uygulanmıyor.<br />

Bu nedenle, bu yazımda Peygamber<br />

Efendimizin eşi Ümmi Seleme ile<br />

Hudeybiye antlaşması esnasında<br />

yaşadığı, günümüze ışık tutan,<br />

tutacak olan yaşanmış ibretlik bir<br />

olayı sizlerle paylaşacağım.<br />

Peygamber Efendimiz bir çok<br />

konuda ashabı ile görüş alışverişinde<br />

bulunduğu gibi eşleri ile de istişare<br />

ederdi. Hudeybiye Antlaşması’nın<br />

sonrasında Rasulullah, “ashabına<br />

tıraş olup kurban kesmelerini”<br />

emrettiği halde dinlememeleri<br />

sonrasında yaşadığı sıkıntıyı eşi<br />

ile paylaştı. Peygamber (sav) hem<br />

üzüntüsünü ifade etmek ve hem<br />

de fikir sormak için Hudeybiye’de<br />

çadırda bulunan eşi Ümmü<br />

Seleme’nin yanına gitti. Rasulullah<br />

Efendimiz(s.a.v) durumu Ümmü<br />

Seleme (ra)’a anlatınca, Ümmü<br />

Seleme şöyle karşılık verdi: “Ya<br />

Rasulullah, bunların yapılmasını<br />

istiyorsan, çık ve hiç kimseye bir<br />

şey söylemeden kendi deveni kes<br />

ve sonra berberini çağır ve tıraş<br />

ol” dedi. Ümmü Seleme Peygamber<br />

Efendimize yol gösterip, takip etmesi<br />

gerektiği yön doğrultusuyla öğüt<br />

verdi.<br />

Hz. Muhammed (s.a.v) Peygamber<br />

de olsa sonuçta o da bir beşerdi.<br />

O’nun da zaman zaman teselliye<br />

ve öğüde ihtiyacı oluyordu. İlk<br />

vahiy geldiğinde, Hz. Hatice ile<br />

yaşadıkları gibi. Efendimiz, yapmış<br />

olduğu bu davranış ile biz insanlara,<br />

Müslümanlara eşlerle istişare etme<br />

konusunun önemini vurguluyordu.<br />

Bu gibi mühim konularda kadınlarla<br />

istişare etmenin önemine işaret<br />

ederek, kadına verdiği değeri<br />

gösteriyordu.<br />

21. asırda yaşıyoruz; hangi devlet<br />

reisi en kritik anında hanımıyla<br />

istişare ediyor/eder? Bırakın devlet<br />

reisini kaç Müslüman erkek alacağı<br />

kararda eşi ile istişare ediyor?<br />

İslam’ın kadını esir ettiğini söyleyen<br />

bütün İslam düşmanlarını, hatta tüm<br />

kochavva@live.nl<br />

cahil/cühela, Müslüman geçinen<br />

insancıkları umarım bu hadise<br />

düşünmeye sevk eder.<br />

Bu ve bu gibi hadiselerde büyük<br />

nimetler ve çok büyük dersler<br />

vardır. O zamanki cahiliye<br />

döneminde yaşamış, cahiliye<br />

adetleri ile büyümüş insanlar için<br />

bu gibi hadiseler büyük bir devrim<br />

niteliğindedir. Cahiliye devrinde<br />

bırak kadına akıl danışmayı, ona<br />

insanca muamele yapılmaz, teselli<br />

bile aranmazdı. Rasulullah bu ve<br />

benzer davranışlarıyla o dönemin<br />

gelenek ve göreneklerini yerle bir<br />

etmiş, bildikleri tüm ezberleri bozarak<br />

büyük bir devrim gerçekleştirmiştir.<br />

O dönemde kız çocuklarının<br />

diri diri toprağa<br />

gömüldüğünü<br />

hepimiz biliriz.<br />

Kadınlar hiç<br />

bir konumda<br />

saygınlık<br />

görmez iken,<br />

aynı dönem<br />

içerisinde<br />

böyle bir<br />

hadisenin<br />

gerçekleşmesi<br />

Müslümanlar<br />

için yol gösterici<br />

müspet bir olaydır.<br />

Günümüzde her<br />

fırsatta İslam’a saldırmak için<br />

Müslüman kadınlar üzerinden<br />

oyunlar oynanıyor. Maalesef biz<br />

Müslüman kadınlarda, kendi<br />

inandığımız dinimizi, bize verilen<br />

hakları bilmediğimizden kendimizi<br />

savunamıyoruz. Bizi bizim yerimize,<br />

bizi doğru dürüst tanımayan,<br />

evlerimize hapseden -sözüm onahocalar(!)<br />

savundular, savunuyorlar.<br />

Tarih boyunca ve hatta halen<br />

günümüzde Müslümanlar arasında<br />

kadını İslam düşmanlarına karşı<br />

savunan hep erkekler olmuştur.<br />

Tabii pek çoğu da dinî hükümleri<br />

kendi işine, çıkarına göre ele almış,<br />

yorumlamış ve uygulamış; halen<br />

uygulanmaktadır.<br />

Tarihte bunun örnekleri çok.<br />

Bu yüzden ben –güya- kadın<br />

haklarını savunan erkekleri körlere<br />

benzetiyorum. Halk arasında bilinen<br />

meşhur bir fil hikâyesi vardır...<br />

Bazılarının kadın hakkındaki dinî<br />

görüş ve düşünceleri, hayatında fili<br />

görmeyen körlerin tarif etmesine<br />

benziyor. Körün biri, filin bacağına<br />

dokunur ve “fil direk gibi” der. Bir<br />

başka kör karnına dokunur ve “fil<br />

davul gibi” der. Diğer bir kör de filin<br />

hortumuna dokunur ve “fil yılan<br />

gibi” der.<br />

Günümüzün kadını, İslam’ın<br />

kendisine vermiş olduğu konumu,<br />

rahatı, huzuru, hürriyeti bilseler<br />

hemen iman ederdi. Her ne kadar<br />

bazı yobaz, cahil ve dinini bilmeyen<br />

Müslümanlar tarafından olumsuz<br />

imaj oluşturulmuş olsa da, İslam<br />

dini, erkeklerin üzerine mesuliyet<br />

yüklemiş, kadına ise değer vermiştir.<br />

Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsak<br />

ilk yapmamız gereken şey, Allah<br />

Resulünün hayatını örnek almak,<br />

hayatımıza uygulamak ve inandığımız<br />

dini öğrenme gayreti ile çalışmak ve<br />

bu uğurda bilinçlenmektir.<br />

Bunun gerçekleştirileceği temennisi<br />

ile….


20<br />

berichten<br />

mesajlar<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Mesajlar<br />

“Bayramlar, kurtuluşa<br />

vesile olsun!”<br />

Saygıdeğer Doğuş okuyucuları, bir yaz<br />

dönemini geride bıraktık ve yaz dönemi<br />

ile birlikte mübarek Ramazan ayını<br />

ve Ramazan Bayramını da yaz dönemi<br />

içerisinde ihya etmiş olduk yüce Allah<br />

yaptığımız mali ve bedenî ibadetlerimizi<br />

kabul eylesin.<br />

2 Eylül itibariyle okulların açılmasıyla<br />

birlikte, teşkilat çalışmalarını da başlatmış<br />

olduk.<br />

15 Ekim 2013 Salı günü inşallah Kurban<br />

Bayramını idrak etmiş olacağız.<br />

Bu vesileyle Hollanda’da<br />

yaşayan bütün<br />

Müslüman kardeşlerimizin<br />

kurban<br />

bayramını tebrik<br />

ediyor, ailenizle beraber<br />

sağlık, esenlik<br />

içerisinde bir bayram geçirmenizi yüce<br />

Allah’tan temenni ve niyaz ediyorum,<br />

Bu kurban bayramının, İslam dünyasında<br />

ve Ortadoğu’da akıtılan kanın<br />

durmasına, yapılan zulümlerin biran<br />

önce son bulmasına, mağdur ve mazlumların<br />

kurtuluşuna, bütün insanlığın,<br />

huzur, refah, ve barış, içerisinde yaşamalarına<br />

vesile Yüce Allah, kurban<br />

ibadetinizi dergahı izzetinde kabul eylesin.<br />

Bayramınız mübarek olsun. Vefat<br />

etmiş olan büyüklerimize ve bütün<br />

geçmişlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.<br />

Kurban kampanyasına katılmış<br />

olan siz değerli kardeşlerimiz, mağdur<br />

ve mazlumların yanında olduğunuzu<br />

gösterdiniz. Bu vesileyle Millî Görüş<br />

Teşkilatlarımız adına sizlere şükranlarımızı<br />

sunuyor, hayırlı ve sağlıklı bir<br />

ömür geçirmenizi yüce Allah’tan temenni<br />

ediyoruz.<br />

Bu vesileyle, Hollanda gündemiyle<br />

alakalı gelişmeler hakkında teşkilat<br />

olarak görüşlerimizi de sizlerle paylaşmak<br />

isterim:<br />

İbn Ghaldoun’da neler oluyor?<br />

Hollanda’da bildiğiniz gibi 43 tane İslam<br />

ilkokulu var. Bunun dışında, Rotterdam’da,<br />

İbn Ghaldoun adında bir<br />

tane de İslam ortaokulu var.<br />

Hepinizin malumu, okul tatilinden<br />

önce İbn Ghaldoun ile ilgili yoğun<br />

karalama kampanyaları başlatılmıştı.<br />

Okul öğrencilerinden birkaçının sınav<br />

sorularını çalması ile bu durum medyada<br />

yoğun bir şekilde gündeme getirilmişti.<br />

Bundan dolayı da, son sınıf öğrencilerin<br />

imtihanları iptal edilmiş ve yeniden<br />

öğrenciler imtihana tabii tutulmuştu.<br />

Şimdi ise 10 Eylül tarihinde Eğitim<br />

bakanlığının aldığı karar ile İbn Ghaldoun<br />

okulunun 1 Kasım 2013 tarihi<br />

itibarı ile tüm ödeneklerinin kesileceği<br />

kararı alındı. Bu karar bizleri derinden<br />

üzmüştür, Belediye ve okul yönetimi<br />

ile yapılan görüşmelerde NİF Başkan<br />

Danışmanı ve NİF Dış İlişkiler Başkanımızın<br />

da katıldığı toplantılarda, İbn<br />

Ghaldoun’nun başka bir okulun bünyesine<br />

entegre edilmesi ve aynı statüde<br />

derslerinin devam etmesi kararı<br />

alınmış ve bu durum, 670 öğrencinin<br />

velilerine iletilmişti.<br />

Bu konu, Rotterdam ve çevresindeki<br />

bütün camilerimizde duyuruldu, cemaatimiz<br />

ve veliler bilgilendirildi.<br />

Burada bir öz eleştiri yapmak gerekirse,<br />

bu okulun önceki yöneticileri görevini<br />

tam manası ile yapamamıştır. İşe<br />

alınan bazı öğretmenlerin işinin ehli olmaması<br />

okulun kalitesini ve istikrarını<br />

zedelemiştir. Ümidim ve temennim bu<br />

okulumuzun bu süreç içerisinde başarılı<br />

bir performans göstermesi ve eski<br />

yapısına tekrar kavuşmasıdır. Okulun,<br />

kaliteli bir eğitim verecek duruma gelmesi<br />

için Müslümanlar olarak destek<br />

vermeliyiz.<br />

İslami İlkokulların başarısı…<br />

Böyle üzücü bir durumdan sonra, İslami<br />

ilkokullarla ilgili bir de sevindirici<br />

haberin gelmesi bizleri ziyadesiyle<br />

memnun etmiştir.<br />

Cito imtihanların neticesinde, başta<br />

Schiedam’da bulunan Ababil ve El<br />

Furkan okulları olmak üzere diğer bütün<br />

İslami ilkokulların “en başarılı”<br />

okullar seçilmesinden dolayı bu okullarımızın<br />

genel müdürlerini, yöneticilerini<br />

ve eğitmenlerini tebrik ediyor bu<br />

tür başarıların artarak devam diliyorum.<br />

Ekonomi krizin etkileri sürüyor…<br />

2008 yılından bu yana süregelen ekonomi<br />

kriz halen Hollanda’da ve bazı<br />

Avrupa ülkelerinde devam etmektedir.<br />

Bu krizden biz Müslümanlar olarak da<br />

ciddi bir şekilde etkileniyoruz. Hollanda<br />

hükûmetinin aldığı ekonomi önlemlerden<br />

dolayı da 2014 yılında da bir<br />

hayli sıkıntı çekileceğe benziyor.<br />

Her sene olduğu gibi bu seneki Prenses<br />

Günü’nde de, önümüzdeki yıl 6 milyar<br />

euro kesintiye gidileceği açıklandı. Ve<br />

bu kısıtlamaların bütün alanlarda uygulanacağı<br />

belirtildi. Zor günler bizleri<br />

bekliyor. Yüce Rabbimiz, bu sıkıntıları<br />

hissedecek olan bütün insanlara sabır<br />

ve kolaylıklar versin.<br />

Anadili Eğitimi için mücadele devam<br />

ediyor…<br />

2004 Yılında bütün ilkokullarda yabancılara<br />

yönelik anadili eğitiminin<br />

yürürlükten kaldırılmasından sonra,<br />

çocuklarımız ilkokullarda anadillerinde<br />

eğitim alamamaktadırlar.<br />

Bu yıl HTİB’in açtığı dava neticesinde,<br />

NİF’in de içerisinde bulunduğu üst federasyonlar<br />

bir araya gelerek, anadili<br />

eğitimi hakkında müşterek hareket<br />

etme kararı aldılar. Alınan karardan<br />

sonra bazı eylem planları uygulanmaya<br />

kondu.<br />

Hollanda İslam Federasyonu olarak<br />

bütün şubelerimizi gerek mektupla gerek<br />

sözlü olarak konunun ehemmiyeti<br />

hakkında bilgilendirdik.<br />

Başlatılan imza kampanyası çerçevesinde,<br />

imza formları bir mektup ile<br />

bütün camilerimize gönderilmiştir. Ve<br />

aynı zamanda üye ve cemaatimizin<br />

dijital olarak bu imza kampanyasına<br />

katılması yönünde yoğun bir çalışma<br />

temposu ortaya konmuş, mesele tabanımıza<br />

iletilmiş ve gereği yerine getirilmiştir.<br />

Form üzerinde imzalanmış olan evraklar<br />

ilgili mercilere iletilmiştir. Mahkeme<br />

süreci 30 Eylül tarihinde başladı.<br />

Ümit ediyoruz ki bu davada, çocuklarımızın<br />

anadilini öğrenme hakkı tekrar<br />

iade edilir ve kazanan hukukun üstünlüğü<br />

olur.<br />

Koruyucu Aile ve Jeugdzorg’la<br />

alakalı gelişmeler…<br />

Hollanda Devleti ve Jeugdzorg eliyle<br />

anne ve babasının himayesinden bir<br />

şekilde alınmış olan çocukların, koruyucu<br />

aile adı altında bir başka aileye<br />

verilmesi konusu gündemdeki yerini<br />

halen koruyor.<br />

Bu konuda bizlere düşen görev, insanımızı,<br />

gençlerimizi evlilik öncesinde<br />

iyice bilinçlendirmektir.<br />

Evlilikte mutlu bir aile hayatı nasıl olmalı,<br />

eşlerin birbirine karşı sorumlulukları<br />

nelerdir, gibi meselelerde insanlarımız<br />

eğitilmelidir.<br />

Eşler, çocuklarının geleceği için birbirlerine<br />

müsamaha göstermeli, ufak tefek<br />

sorunlar nedeniyle yuvalarını yıkmamalıdırlar.<br />

Cenabı Allah’ın emaneti<br />

olan çocuklarımızı, anne şefkatinden<br />

ve baba sevgisinden mahrum etmemeli,<br />

dilimizi, dinimizi, kültürümüzü<br />

öğretmeliyiz.<br />

Diğer taraftan bir Müslüman olarak<br />

ortada kalmış Müslüman çocuklara da<br />

sahip çıkmalıyız. Her bir Müslüman<br />

aile bir koruyucu aile olmak için çaba<br />

göstermeli ve ilgili kurumlarla irtibat<br />

geçerek bilgi almalı, adım atmalıyız.<br />

Kimsesizi sahiplenmek, yetimin başını<br />

okşamak, şefkat ve merhamet göstermek<br />

dinimizin bir emridir ve bizim sorumluluğumuzdur.<br />

2014 yılı yerel seçimlere yaklaşırken…<br />

Hollanda’da da, 2014 yılı Mart ayında<br />

yerel seçimler yapılacaktır. Mutlaka<br />

tecrübeli kardeşlerimiz belediye meclislerinde<br />

yer almalıdır. Bu konuda<br />

şimdiden altyapı çalışması yapılmalı,<br />

yabancıları ilgilendiren konular tespit<br />

edilmelidir. Her şehirde partilerin<br />

durumları, söylemleri ve icraatları<br />

sıkı takibe alınmalı, Müslümanlara,<br />

göçmenlere karşı takındıkları tavırları<br />

göz önünde bulundurularak hareket<br />

edilmelidir. Hollanda’da Müslümanlar<br />

olarak bir bütünlük içerisinde hareket<br />

etmeli ve insanımızın tamamının sandık<br />

başına gitmesini sağlamalıyız.<br />

Yapılacak olan yerel seçimlerin, Hollanda<br />

halkına ve bizlere hayırlar getirmesini<br />

dilerim.<br />

Mehmet Erdoğan - NIF Başkanı<br />

“Ülkeye ve insanlar<br />

arasına nifak tohumu<br />

eken gruplara fırsat<br />

vermemeliyiz”<br />

Bir Kurban bayramını daha milletçe<br />

birlik, beraberlik, kardeşlik duyguları<br />

içerisinde kutlamaya hazırlanıyoruz.<br />

Bizler, yurtdışında yasayan Türkler<br />

olarak da farklı düşüncelerde olsak<br />

bile, birlik, beraberlik ve kardeşlik<br />

duyguları içerisinde birbirimize saygı<br />

ve sevgi anlayışı çerçevesinde yaklaşmakta,<br />

birlikte çalışmalara imzalar atmaktayız.<br />

Ama bazılarının oyunlarına<br />

alet olan bir avuç insan, ülkemizin ve<br />

insanlarımızın huzurunu bozarak, birlik<br />

ve beraberliğimizi<br />

zedelemek istemektedirler.<br />

Hangi etnik<br />

gruptan, hangi dinden<br />

olursa olsun,<br />

ülkemiz insanları bu<br />

tip oyuna gelmemeliler,<br />

gelmemeliyiz. Ülkeye ve insanlar<br />

arasına nifak tohumu eken gruplara<br />

fırsat vermemeliyiz.<br />

Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu<br />

yönetim kurulu olarak, siz dostlarımızın,<br />

sevdiklerimizin, bütün muhterem<br />

kardeşlerimizin mübarek Kurban<br />

Bayramını en içten dileklerimizle kutlar,<br />

bu bayramın Türk toplumuna, İslam<br />

alemine ve bütün dünya insanlığına<br />

hayırlara vesile olmasını diler,<br />

birlik, kardeşlik, barış, refah, sağlık,<br />

huzur ve mutluluk getirmesini temenni<br />

eder, selam ve saygılarımızı sunarız.<br />

Arif Yakışır HTİKDF Başkanı<br />

Savaşın ve kaosun<br />

bittiği bir dünya<br />

temennisiyle…<br />

Dünyada bütün insanlığın bağrının<br />

yandığı şu günlerde, aileden millete,<br />

milletlerden devletlere kadar her yerde<br />

bunalım ve krizlerin oluştuğu bir dönemde<br />

yaşıyoruz.<br />

Bayramları bir umut kapısı olarak gözleyen<br />

gönüllere fer, titreyen dizlere<br />

derman , yanan yüreklere serpilen bir<br />

su olması dileğimizle, bunca bayramlardır<br />

Rabbim kendi rızası için kesilen<br />

kurbanlar hürmetine bu dünyada insan<br />

kanı akıtmayı kendine zevk edinen<br />

zalimlerin soluğunun kesildiği,


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

meningen<br />

görüşler<br />

21<br />

T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan<br />

İsmaillerin boğazlanmadığı, İbrahimlerin<br />

yakılmadığı, Yusufların kuyulara,<br />

zindanlara atılmadığı, Meryemlerin,<br />

Asiyelerin iffetine dokunulmadığı bir<br />

dünyanın oluşması özlemiyle; bir diğer<br />

yandan başta Hollanda olmak<br />

üzere gerek siyaseten gerekse ekonomik<br />

bunalımlara düşmeden ülkeler<br />

sorumluluk makamında olanlara izan<br />

ve insaf gelmesi<br />

dileğimizle, iblis ve<br />

nefsin dost olmadığı,<br />

savaşlar ve kaosun<br />

kol gezmediği<br />

bir dünya temennisiyle<br />

bütün bu<br />

temennilerimizin de kabul olmuş bir<br />

duaya dahil edilmesi dileğimizle kurban<br />

bayramınızı tebrik eder tüm İslam<br />

alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini<br />

niyaz ederiz.<br />

Abdullah Güven(HTİKB)<br />

Dargınlıklara<br />

son verin!<br />

Bayramlar, dargınlıkların unutulduğu,<br />

insanların barıştığı, kardeşçe kucaklaştığı<br />

günlerdir. Bayramlar, milli ve<br />

dini duyguların,<br />

inançların, örf ve<br />

adetlerin uygulanıp<br />

sergilendiği,<br />

bir toplumda millet<br />

olma bilincinin<br />

şekillendiği, kuvvetlendiği<br />

günlerdir. Hep bir arada,<br />

sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar<br />

geçirmek dileğiyle, Kurban Bayramınız<br />

kutlu olsun!<br />

Yunus Belet (T.C. Deventer<br />

Başkonsolosu)<br />

Sevgiyle<br />

kucaklaşalım!<br />

Dostluğu, sevgiyi ve geleceği... Aşımızı,<br />

ekmeğimizi, soframızı... Hüznümüzü,<br />

acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız;<br />

birlik ve beraberliğimizi,<br />

kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak<br />

şekilde hissedeceğimiz<br />

ve millet<br />

olma şuurunun şekillendiği,<br />

kuvvetlendiği<br />

günlerden<br />

biri olan mübarek<br />

Kurban Bayramınızı<br />

tebrik eder, mutluluklar dilerim.<br />

Hikmet Gürcüoğlu (HOTİAD)<br />

Mazlumlara el<br />

uzatalım!<br />

Kurban Bayramının ulusumuzun diriliğine,<br />

mazlumların kurtuluşuna, insanlığın<br />

huzur, barış ve hidayetine vesile<br />

olmasını dileriz<br />

Her şeye kadir olan<br />

Yüce Allah, bizleri<br />

İslam dininin gösterdiği<br />

doğru yoldan<br />

ve sevdiklerimizden<br />

ayırmasın!<br />

Hayırlı ve bereketli ömürler dileği ile<br />

bayramınızı tebrik ediyorum, huzurlu<br />

nice bayramlar geçirmenizi diliyorum.<br />

Mehmet Malkoç (Deventer Din<br />

Hizmetleri Ataşesi)<br />

Ortak hareket<br />

edelim!<br />

Avrupa’daki Müslümanlar ileriye dönük<br />

çalışmalarını yaparken birlik ve<br />

beraberliklerini korumaya özen göstermek<br />

zorundalar.<br />

Siyasi, iktisadi ve<br />

kültür alanlarında<br />

çok önemli mesafeler<br />

kat etmiş olan<br />

insanlarımızın güç<br />

birliği içinde ortak<br />

hareket etmesi, genelde yabancıların<br />

ve özelde Müslümanların üzerinde<br />

oluşturulan bir dizi olumsuz baskıların<br />

kendiliğinden kalkmasını sağlayacaktır.<br />

Müslümanların Kurban Bayramlarını<br />

tebrik eder, esenlikler dilerim.<br />

Fikri Demirtaş(SICN)<br />

‘‘Bayramlar<br />

kardeşlik ve dostluğu<br />

pekiştirir’’<br />

Bir Kurban Bayramına daha hep birlikte<br />

eriştiğimiz bugünlerde birlik, beraberlik,<br />

kardeşlik ve dostluk duygularımızın<br />

daha da pekişeceğine yürekten<br />

inanarak sizleri sevgiyle selamlıyorum.<br />

Türkiye’den uzakta yaşıyor olmanız<br />

hasebiyle, bayramların, akraba, aile<br />

ve memleket özlemi çeken siz değerli<br />

vatandaşlarımızın gönlünde ayrı bir<br />

yeri olduğunu biliyorum. Bu özel günlerde<br />

sevdiklerimiz<br />

ve yakınlarımızla<br />

beraber bayram<br />

coşkusunu yaşamanın;<br />

kültürümüzün<br />

önemli bir öğesi<br />

olan bayram örf<br />

ve adetlerini idame ettirmenin, aynı<br />

zamanda genç nesillerimizin ülkemizle<br />

olan bağlarını kuvvetlendireceğine<br />

inanıyorum.<br />

Bu duygularla, Hollanda başta olmak<br />

üzere yurtdışındaki bütün vatandaşlarımızın,<br />

tüm İslam aleminin Kurban<br />

Bayramını en içten dileklerimle kutluyor,<br />

Bayramın tüm dünyaya ve insanlığa<br />

barış, huzur ve mutluluk getirmesini<br />

diliyorum.<br />

Togan Oral (T.C. Rotterdam<br />

Başkonsolosu)<br />

Sıkıntılarımız<br />

son bulsun!<br />

Uğur Arısoy (BATİM)<br />

Yetimleri<br />

unutmayalım<br />

İslam ümmetinin yeryüzünde türlü<br />

sıkıntılara maruz kaldığı şu günlerde,<br />

şuurlu bir şekilde hareket edip birlik<br />

ve beraberliğimizi en üst seviyeye çıkarmak<br />

inancımız gereğidir. Bu vesile<br />

ile değerli milletimizin<br />

ve tüm İslam<br />

aleminin Kurban<br />

Bayramını tebrik<br />

eder, hayatlarını<br />

sağlıklı ve huzurlu<br />

bir şekilde geçirmelerini<br />

Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.<br />

Acımızı-sevincimizi, birlikteliğimiziyalnızlığımızı<br />

paylaştığımız; birlik ve<br />

beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu<br />

en sıcak şekilde hissedeceğimiz<br />

mübarek Kurban Bayramınızı tebrik<br />

eder, insanlığın<br />

huzuruna, barış ve<br />

esenliğine vesile<br />

olmasını dilerim.<br />

Hastaları, yaşlıları,<br />

yetimleri, çocukları,<br />

büyüklerimizi,<br />

akrabalarımızı, sevdiklerimizi ve özellikle<br />

anne-babamızı unutmayalım.<br />

Oktay Dalmaz<br />

(KHMG Başkanı)<br />

-----------------------------------------◄◄<br />

‘‘Birlik, beraberlik<br />

ve dayanışma<br />

ruhunu canlı<br />

tutun’’<br />

Mübarek Kurban Bayramınızı en içten<br />

dileklerimle kutlarım.<br />

Bayramlar kutsal değerlerimizin<br />

derinden hissedildiği, dayanışma,<br />

yardımlaşma ve paylaşma duygularımızın<br />

öne çıktığı, toplumumuzu<br />

güçlendiren ve bir arada tutan sevgi,<br />

saygı ve kardeşlik bağlarının pekiştiği<br />

müstesna günlerdir. Bu müstesna<br />

günlerde, Hollanda’daki vatandaşlarımızın<br />

birlik, beraberlik ve dayanışma<br />

ruhunu canlı tutarak, geçmişine bağlı,<br />

anavatanıyla iletişim halinde ancak<br />

yaşadığı Hollanda toplumuna, ekonomisine,<br />

siyasetine ve sosyal hayatına<br />

önemli katkılarda bulunan bireyler<br />

olarak ön plana çıktıklarını görmek<br />

bizi gururlandırmaktadır.<br />

HDV Başkanı Prof. Dr. Mustafa ÜNVER<br />

“Bayramlar,<br />

sorumluluklarımızı<br />

hatırlatır”<br />

Kurban Bayramını müteakiben Cumhuriyetimizin<br />

90. yılını da kutlayacak<br />

olmamız bizim için ayrı bir kıvanç<br />

kaynağıdır. Bu anlamlı günde, öncelikle<br />

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi<br />

Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman<br />

silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi<br />

sonsuz minnet, şükran ve rahmetle<br />

anıyoruz.<br />

Devletimiz Cumhuriyet’in getirdiği<br />

kazanımları korumayı, ekonomik ve<br />

sosyal alanlarda sürdürdüğü kalkınmayı<br />

devam ettirmeyi ve böylelikle<br />

halkımızın refahını üst seviyelere<br />

taşımayı kararlılıkla sürdürecektir.<br />

Türkiye Cumhuriyeti, bulunduğu bölgede,<br />

demokratik değerleri, ekonomisi<br />

ve askeri gücüyle barış ve istikrarın<br />

teminatıdır. Bu vesileyle, Hollanda’daki<br />

Türk toplumunun değerli<br />

mensuplarının, sevgili çocuklarımızın<br />

ve gençlerimizin Kurban Bayramını<br />

ve Cumhuriyet Bayramını bir kez<br />

daha içtenlikle kutluyor; huzur, mutluluk,<br />

barış ve kardeşlik dileklerimle<br />

selam ve saygılarımı sunuyorum.<br />

Kurban, içinde pek çek sembol,<br />

anlam ve değer taşıyan ibadetlerimiz<br />

arasında yer almaktadır. Hac vesilesiyle<br />

Arafat’ı dolduran Müslümanlar,<br />

Allah’la misaklarını yenilerken, kurbanlarını<br />

sadece O’nun adıyla kesenler<br />

de ubudiyetlerini tahkim etmektedirler.<br />

Gündelik hayatın gelip geçici<br />

hevesleri arasında yer yer ihmallere<br />

maruz kalan Rabbimizle ilişkimiz bu<br />

mübarek günlerin feyz ve bereketiyle<br />

yeni bir şevk ve heyecan kazanmaktadır.<br />

Hiç kuşkusuz kestiğimiz<br />

kurbanların arkasında yatan mana ve<br />

hikmet bizi Allah’a yaklaştırmakta,<br />

bu yakınlaşma, insanlığımızı daha da<br />

derinleştirmekte, merhamet duygularımızı<br />

harekete geçirmekte, kendimize<br />

ve çevremize karşı sorumluluklarımızın<br />

farkına varmamızı sağlamakta,<br />

sıradanlaşan ilgi ve tercihlerimizi bir<br />

kere daha gözden geçirmemize ve<br />

sıratı müstakim üzerinde sebat etmemize<br />

vesile olmaktadır.<br />

Esasen bu günler, Hz. İbrahim’den<br />

son peygamber Hz.<br />

Muhammed(s.a.v)’a kadar, Rabbü’l-<br />

Âleminle olan yakınlığımızın ölçü ve<br />

kıstaslarını belirleyen müstesna günlerdir.<br />

Arafat’ta ihrama bürünen Müslümanlar<br />

artık orada Allah’tan başka<br />

sığınılacak bir melcenin olmadığına,<br />

farklılıkların birer rahmet olduğuna,<br />

tutku ve isteklerin geçici olduğuna;<br />

buna karşılık asıl emek verilmesi gerekenin<br />

takva olduğuna bilfiil şehadet<br />

etmektedirler. Allah’ı birlemenin ve<br />

ona teslimiyetin bir nişanesi olarak<br />

Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i Rabbine<br />

kurban etmeye hazırlanırken, aslında<br />

bütün bir insanlık tarihine sevdiklerinden<br />

vazgeçebilme iradesini<br />

göstermiştir. Bu mesaj o gün bugündür<br />

Rabbimizle aramızdaki irtibatın<br />

nasıl olması gerektiği konusunda<br />

bize sayısız ölçü, hikmet ve işaretler<br />

sunmaktadır. Kurban vesilesiyle her<br />

birimiz Cenab-ı Allah’a daha fazla yakınlaşma<br />

fırsatları arıyoruz. Kur’an-ı<br />

Azimüşşan ve Sünnet-i Nebevi’de<br />

her fırsatta te’yid edildiği gibi, bu<br />

yakınlığı, anne ve babalarımızı ihmal<br />

ederek, konu komşuyu göz ardı ederek,<br />

ahde vefayı unutarak, sorumluluk<br />

sahibi olduğumuz insanlara karşı<br />

hak ve adaletten ayrılarak sağlamak<br />

hiçbir şekilde mümkün değildir.<br />

Müslüman olarak Allah’a olduğu<br />

kadar insanlığa hatta tüm mevcudata<br />

karşı da büyük sorumluluklarımız<br />

vardır. Bayram, bu sorumluluklarımızı<br />

hatırlama ve aynı zamanda da bu<br />

adımları atma konusunda hepimize<br />

yeni bir bilinç yüklemektedir. Bu<br />

vesileyle kulluk dünyamızı hapsetmeye<br />

çalışan iradelerin ortaya koyduğu<br />

baskı ve kısıtlamaların kalkması için<br />

de Rabbimize niyaz ediyoruz. Bu<br />

duygular içinde Hollanda’daki tüm<br />

Müslümanların, Arafat’ta Cenabı<br />

Allah’a mülaki olmaya çalışan<br />

kardeşlerimizin, tüm İslâm âleminin<br />

mübarek Kurban bayramını kutluyor,<br />

bu bayramın iç dünyamıza, hanelerimize,<br />

yaşadığımız ülkeye, dünyamıza<br />

huzur ve mutluluk getirmesini<br />

Cenab-ı Allah’tan diliyorum.


22<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Dostça<br />

Murat Gedik<br />

muratgedik@muratgedik.nl<br />

Gündem<br />

Yeni yasama yılı açıldı<br />

Bir bayramı<br />

daha<br />

kucaklarken…<br />

Hak Teala nasip etti bir Kurban<br />

Bayramı’nı daha kucaklamaktayız,<br />

son kutlanan Kurban Bayram’ı sanki<br />

dün gibiydi, ne çabuk geçti bir yıl.<br />

Dopdolu bir yıldı. Güzel haberlerin<br />

yanı sıra (küresel) sorunlar da eksik<br />

değildi. Fakat bütün olumsuzluklara<br />

rağmen bizler güzel günlerin habercisi<br />

olarak tanımladığımız bayramları<br />

dopdolu yaşayıp, umutlarımızı<br />

tazeleyeceğiz ve asla umudumuzu<br />

yitirmeyeceğiz. Nitekim Cenâb-ı Hak,<br />

bu fani dünyada insanların nefsi ile<br />

sınandığını bizlere iletmiş, hayata<br />

olumlu bakmamızı, çalışkan,<br />

ahlaklı ve yardımsever<br />

olmamızı buyurmuştur.<br />

Peki bayramı<br />

kucaklarken,<br />

güncel sorunlarımız<br />

nelerdir?<br />

Bunun da<br />

muhasebesini<br />

yapmamız<br />

gerekiyor.<br />

Yaşamış olduğumuz<br />

Hollanda’ya<br />

insanımız bir<br />

yandan katkı sağlamaya<br />

çalışırken diğer yandan da, elinden<br />

alınan anadili eğitim hakkı için<br />

mücadele vermekte, ülkenin kemer<br />

sıkma politikasına ayak uydurmaktadır.<br />

Ekonomik sıkıntıların gitgide<br />

çoğaldığı, işsizliğin arttığı bir ortamda<br />

buhranlı bir hayat sürülmekte. Edinilen<br />

haklar teker teker elden alınmak<br />

istenirken, kararı mahkemeden<br />

dönen, dulluk ödeneklerini kısıtlama<br />

çabaları nasıl bir şekilde uygulamaya<br />

konulacak, bekleyip göreceğiz.<br />

Başta Ortadoğu olmak üzere İslam<br />

Coğrafyası insan kanı ile sulanmaya<br />

devam etmekte. Tarihten alınan kin<br />

ve hınç ile bu coğrafyayı rahat bırakmayan<br />

zihniyet emellerine ulaşmak<br />

için her türlü oyunları oynamakta.<br />

“Arap Baharı” diyerek ülke insanlarını<br />

birbirine düşüren oyunlar sonucunda,<br />

kanlar oluk oluk akmakta,<br />

kan içiciler Müslüman kanı içmeye<br />

halen doymamaktadır.<br />

Suriye’de kaos ortamı sürmekte.<br />

Geleceğinin ne getireceği belli değil.<br />

Bu belirsiz süreçte Suriye halkı<br />

her türlü katliam ve tecavüze layık<br />

görülmekte. Suriye’de iktidarı elinde<br />

tutana diktatör gözü ile bakılırken,<br />

diğer ülkelerdeki diktatörlere ses<br />

çıkarılmıyor. “Arap Baharı” deyip<br />

sözde demokrasi getirilen Mısır’da ise<br />

halkın seçtiği bir iktidar alaşağı edilebiliyor.<br />

Myanmar, Filipin, Filistin gibi<br />

ülkelerde hatta İslam coğrafyasının<br />

her yerinde Müslümanların gözyaşları<br />

ve kanları akarken bir Bayramı daha<br />

kucaklamaktayız.<br />

Ağlayan, kanı akıtılan İslam Coğrafyasının<br />

belki de en sahipsizi Türklerin<br />

yaşamış olduğu coğrafyadır.<br />

Türkmeneli (Irak) ve Doğu Türkistan<br />

(Çin) başta olmak üzere Müslüman<br />

Türk için çırpınanlar ise sadece bir<br />

avuç millî şuura sahip insanlardan<br />

ibaret. Her gün buralarda insanlar<br />

öldürülmekte, her gün buralarda<br />

kadınlarımıza her türlü saldırılar düzenlenmektedir.<br />

Başta Ankara olmak<br />

üzere kimsenin bir ses çıkardığı yok.<br />

Ramazan ayında oruç tuttukları için<br />

idam edilen Uygur Türkleri’ne ve tecavüze<br />

uğrayan Türkmen kadınlarına<br />

sahip çıkılmamasının tek sebebi de<br />

Türk olmalarındandır.<br />

Güzel ülkemiz, ve başta Türk Dünyası<br />

olmak üzere mazlumların umudu<br />

Türkiye’ye baktığımızda işlerin hiç<br />

de iyiye gitmediğini görmekteyiz.<br />

İçeride kutuplaşmanın, dışarıda<br />

giderek yalnızlaşmanın çoğalması hiç<br />

de güzel ve hayırlı günlerin habercisi<br />

olmasa gerek. Yolsuzluk ve yoksulluk<br />

maalesef gün geçtikçe çoğalmaktadır.<br />

Örtülü ödeneğin rekor üstüne rekor<br />

kırması, sorumsuzluğun ve hesap<br />

vermeme niyetinin belgesidir. Sıcak<br />

para ile zorla ayakta tutulmaya çalışılan<br />

ülke ekonomisi can çekişirken,<br />

ekonominin, rantiyenin başkalarının<br />

elinde olduğunu da bizlere açıkça<br />

göstermektedir.<br />

Cari açık, dövizin hızla yükselişi,<br />

istihdamın artmaması zor günlerin<br />

habercisi olsa gerek. Teröre teslim<br />

edilen ve terör odaklarının ağzına<br />

bakıp harita belirleyen ülke görünümü<br />

haline gelen bir Türkiye görmekteyiz.<br />

Her türlü sıkıntı millet eli ile<br />

çözülebilir, fakat en tehlikeli oyun ise<br />

kutuplaşma oyunudur. İşte özellikle<br />

bu konuda çok hassas davranılması<br />

gerekmektedir.<br />

“Allah katında tek ve Hak Din İslam’dır”<br />

ayetinin gizlenmek istenen<br />

Türkiye’mizde İslam’a aykırı<br />

girişimler halen devam etmekte.<br />

Henüz zina gibi günahın serbest<br />

bırakılmasını hayretle karşılarken<br />

bu sefer de domuz üretimi ve<br />

tüketimi serbest bırakıldı. Oysa<br />

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in bu<br />

iki konu hakkında hükümleri çok açık<br />

ve nettir.<br />

Yukarıda özet olarak sıralamaya<br />

çalışılan konularla bir bayramı daha<br />

kucaklamaktayız. Sorunlar, kötü<br />

gidişatları belgeleyen kaynaklar daha<br />

çoktur ama şimdilik bu özet yeter<br />

diyorum. Diyorum, fakat umutlarımı<br />

“Allah katında tek<br />

ve Hak Din İslam’dır”<br />

ayetinin gizlenmek<br />

istenen Türkiye’mizde<br />

İslam’a<br />

aykırı girişimler<br />

halen devam<br />

etmekte.<br />

da yitirmiyorum. Umutsuz olan hiç<br />

kimseye, hiç bir zaman umut olamaz,<br />

inanan kişiye umutsuzluk yakışmaz.<br />

Bir Kurban Bayramı’nı daha kucaklarken<br />

Yaradan’a her zaman olduğu<br />

gibi şükretmeyi eksik etmemeliyiz.<br />

Çünkü onun içindir yukarıda yazılı<br />

olanları dile getirip bir şey yapma<br />

çabasında olmak ve onun içindir<br />

Kurban kesip Bayramı kutlamak.<br />

Kurban Bayramı’nın başta İslam<br />

alemi olmak üzere bütün mazlumların<br />

kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.<br />

Allah’a bu ibadetle bir daha yaklaşmanın<br />

huzuru ve mutluluğu ile aziz<br />

Türk milletinin bayramı mübarek<br />

olsun!<br />

Hollanda’da<br />

kemerler yine<br />

Kral Willem-Alexander, yeni yasama yılının açılışı nedeniyle düzenlenen geleneksel<br />

törende ilklere imza attı. 123 yıl boyunca kraliçeler tarafından yönetilen<br />

Hollanda’da parlamentonun Şövalye Salonu’nda düzenlenen törene eşi Kraliçe<br />

Maxima ile birlikte altın payton ile gelen Willem-Alexander, Amsterdam Belediyesi<br />

tarafından 1898 yılında Kraliçe Wilhelmina’ya hediye edilen ve 1903 yılından<br />

itibaren kullanılmaya başlayan araca binen ilk kral oldu.<br />

Şövalye Salonu, parlamentonun<br />

alt kanadı Temsilciler<br />

Meclis ile üst kanadı Senato’nun<br />

ortak oturumu ile başlayan<br />

yeni yasama yılının açılışında<br />

1904 yılından bu yana kullanılıyor.<br />

Kral Willem-Alexander, hükümet<br />

programını Şövalye Salonu’nda okuyan<br />

ilk kral, Kraliçe Maxima da tören<br />

sırasında eşinin yanında oturan ilk<br />

kraliçe oldu.<br />

19’uncu yüzyılda kraliçeler yeni yasama<br />

yılının açılış törenlerine katılmıyorlardı.<br />

Kral Willem-Alexander,<br />

konuşmasına 33 yıl tahtta kalan annesi<br />

Prenses Beatrix’e teşekkür ederek<br />

başladı. Kardeşi Friso’nun ölümüne<br />

de değinen Kral Willem-Alexander, ailesinin<br />

bu zor günlerde verilen destek<br />

için müteşekkir olduğunu ifade etti.<br />

Tören sonrası Temsilciler Meclisi’ne<br />

sunulan 2014 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nda<br />

toplam gelirler 249,1 milyar<br />

Euro, giderler de 267 milyar Euro’ya<br />

bağlandı.<br />

Hollanda’da kemerler yine<br />

sıkılacak<br />

Liberaller (VVD) ile Sosyal Demokratlardan<br />

(PvdA) oluşan koalisyon<br />

hükümetinin 2014 Yılı Bütçe Kanun<br />

Tasarısı dün meclise sunuldu. 6 milyar<br />

euro ekstra kısıtlama yapacak olan<br />

hükümet çeşitli vergilerin yükseltilmesinden<br />

400 milyon euroluk bir gelir<br />

elde etmeyi hedefliyor.<br />

Planlara göre alkol vergisi yüzde 5,75<br />

oranında yükseltilecek. Bu oranın<br />

daha önce planlanandan az olması<br />

nedeniyle meşrubat vergisine zam yapılacak.<br />

Bir şişe kola böylece 2 cent<br />

zamlanacak. Tütün vergisine zam ise<br />

2014 yerine 2015 yılından itibaren<br />

uygulanacak.<br />

Temel sağlık sigortası priminde yılda<br />

24 euroluk bir düşüş olması bekleniyor.<br />

Sigorta şirketleri tarafından belirlenen<br />

yıllık toplam primin 1.226 euro<br />

olacağı tahmin ediliyor. Gelire göre<br />

yapılan sağlık yardımı, uygulanmaya<br />

başlanacak yeni hesaplama yöntemi<br />

nedeniyle düşecek.<br />

Bilimsel araştırmalara 25 milyon euro<br />

ayıran hükümet, meslek liselerinde<br />

eğitim kalitesinin yükseltilmesine 250<br />

milyon, ilkokul, ortaokul ve liselerin<br />

eğitim kalitesine de 344 milyon euroluk<br />

bütçe sağlayacak. Master öğrencilerinin<br />

bursu Eylül 2014’ten itibaren<br />

krediye dönüştürülecek.<br />

İşsizlik sigortası priminin yükseltilmesinden<br />

1,3 milyar euroluk bir gelir<br />

elde edilmesi hedefleniyor. Çocuğa<br />

bağlı yardım miktarları dondurulacak,<br />

çocuk paraları en küçük çocuk için<br />

ödenen miktar düzeyine çekilecek.


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

dossier<br />

dosya<br />

23<br />

Kısa haberler<br />

4 bin kişiye ötanazi<br />

yapıldı<br />

sıkılacak<br />

Yoksullukla mücadeleye 80 milyon<br />

euro ayrılacak. Hükümet kısmi iş göremez<br />

5 bin kişinin istihdamını hedefliyor.<br />

Bankadan kredi alamayan küçük işletmelere<br />

30 milyon euroluk ekstra<br />

bütçe ayrılacak. Geliri yüksek olanların<br />

kirası bu yıl olduğu gibi önümüzdeki<br />

yıl da ekstra arttırılabilecek.<br />

Konut kredilerinde evin değeri ile<br />

satış fiyatı arasındaki fark yüzde 104<br />

ile sınırlandırılacak. Konut için kullanılması<br />

koşuluyla geçici bir süre 100<br />

bin euroya kadar vergiden muaf bağış<br />

yapılabilecek.<br />

Siber suçlarla mücadelede polis ve<br />

savcılığın yetkileri genişletilecek,<br />

elektronik kelepçe sistemi 2014 yılından<br />

itibaren uygulanmaya başlanacak.<br />

Yaşlı sürücülere zorunlu sağlık<br />

kontrolü 70 yerine 75 yaşından itibaren<br />

uygulanacak. Kalkınma İşbirliği<br />

yardımlarında kısıtlama yapılacak.<br />

Bazı ülkelerdeki büyükelçilikler kapatılacak,<br />

bazı ülkelerde elçilik hizmetleri<br />

Belçika ile aynı binadan sunulacak.<br />

İşsizlik artacak, alım gücü<br />

düşecek<br />

Hükümetin 2014 yılı bütçe kanun<br />

tasarısını inceleyen Devlet Planlama<br />

Dairesi (CPB), alım gücünde ortalama<br />

yüzde 0,5 oranında düşüş yaşanacağını,<br />

ekonomik büyümenin yüzde<br />

0,5’te kalacağını, bütçe açığının<br />

yüzde 3,3’e, işsizlik oranının yüzde<br />

7,5’e, hatta İstatistik Bürosu kriterlerine<br />

göre yüzde 9,25’e kadar yükseleceğini<br />

belirtti.<br />

2014 yılı bütçe kanun tasarısı yarın<br />

açıklanacak. CPB, bu verileri esas<br />

alarak yaptığı hesaplamaların özel kanallardan<br />

RTL’e sızması üzerine açıklamayı<br />

öne aldı.<br />

Liberaller (VVD) ile Sosyal Demokratlardan<br />

(PvdA) oluşan koalisyon hükümetinin<br />

planları, özellikle emekliler<br />

ile tek gelirli ailelerin alım gücünde<br />

önemli bir düşüşe neden olacak. CPB<br />

tarafından hazırlanan raporda bu grubun<br />

alım gücünde ortalama yüzde 1,5<br />

oranında azalma olacağı yer aldı. Çalışanların<br />

alım gücünün korunacağı,<br />

ödeneklilerin alım gücünde ise yüzde<br />

0,5 oranında düşüş yaşanacağı ifade<br />

edildi. Çocuklu ailelerin alım gücünde<br />

de yüzde 0,25 oranında düşüş bekleniyor.<br />

“İzlenen politikalar krizi daha da<br />

tırmandırıyor”<br />

Hollanda halkı kabineye sırtını döndü<br />

Hollanda yayın kurumu NOS tarafından<br />

Ipsos’a yaptırılan araştırmaya<br />

göre halkın yüzde 80’i, II. Rutte kabinesi<br />

tarafından izlenen politikaların<br />

krizi tırmandırdığı görüşünde.<br />

Seçmenlerin ancak yüzde 17’si hükümetin<br />

kriz sorununu çözebileceğini<br />

düşünüyor. PvdA’lı (İşçi Partisi)<br />

seçmenlerin yüzde 89’u izlenen politikaları<br />

olumsuz bulduğunu belirtti.<br />

Bu oran SP’li (Sosyalist Parti) ve<br />

PVV’li (Özgürlük Partisi) seçmenler<br />

arasında yüzde 94, VVD’li (Özgürlük<br />

ve Demokrasi için Halk Partisi) seçmenler<br />

arasında da yüzde 70 olarak<br />

belirlendi.<br />

InterAjans<br />

Jeugdzorg çocuk avında!<br />

Geçen yıl hastaneyi ziyaret eden 1,3 milyon çocuktan 10.097’si hakkında ihbar<br />

yapıldığı belirtiliyor.<br />

AD gazetesinin hazırladığı ve önümüzdeki<br />

cumartesi günü yayınlanacak<br />

olan “Top 100 hastane” araştırması<br />

sonuçlarına göre, genç hastalar<br />

arasında her 120 hastadan biri şiddet<br />

görüyor fakat bir çok hastane, çocuklara<br />

uygulandığı tahmin edilen bu şiddet<br />

olayları nedeniyle gerekli kurumlara<br />

başvuru yapmıyor. Araştırmanın<br />

sonucunu onaylayan Hollanda Gençlik<br />

Daireleri Merkezleri ikinci başkanı<br />

Jan Dirk Sprokkendreef, “Hollanda’da<br />

şiddete maruz kalan ve kurtarılması<br />

gereken birçok çocuk var, hastanelerde<br />

ve aile hekimlerinde olan<br />

bilgileri iyi araştırıp bulmak gerek”<br />

açıklamasını yaptı. Doktorların şiddet<br />

konusunda sessiz kaldığını ve ihbarda<br />

bulunmaktan korktuğunu iddia eden<br />

Jeugdzorg, bu iddiasıyla uzmanları<br />

da zan altında bırakıyor. Jeugdzorg’a<br />

göre, uzmanların bu çocuklar hakkında<br />

ihbarda bulunmamasının nedeni<br />

ise, çocukların tedavilerinde aksama<br />

olacağı düşüncesi, fakat yapılan işlemler<br />

hiç de öyle değil. Jeugdzorg,<br />

“Doktorlar gerekli olan tedavileri<br />

uygular, aracı kurumlar ise bize ihbarda<br />

bulunur” ifadesiyle, doktorları<br />

ihbar konusunda ikna etmeye çalışıyor.<br />

Sağlık Müfettişliği de bu konuda<br />

Jeugdzorg’a destek veriyor. Sağlık<br />

Müfettişliği basın sözcüsü yaptığı<br />

açıklamada, hastanelerin işlerini düzgün<br />

yapmalarını ve çocuğa uygulanan<br />

şiddet vakalarını ciddiye almaları gerektiğini<br />

belirtiyor. Sözcü, bu konuda<br />

yardımcı olmayan hastaneler hakkında<br />

da soruşturma başlatılacağını vurguluyor.<br />

Geçen yıl hastaneyi ziyaret<br />

eden 1,3 milyon çocuktan 10.097’si<br />

hakkında ihbar yapıldığı belirtiliyor.<br />

«<br />

Şiddete maruz kaldığı tahmin edilen<br />

bir genç hakkında, normal prosedüre<br />

göre hastanelerin ilgili bölümlerinin<br />

veya aile hekimlerinin Jeugdzorg’a<br />

ihbarda bulunması gerekmekte. Yetkililere<br />

göre, hastaneler özel bir protokol<br />

uygulayarak, şiddete maruz kalan<br />

çocukların sayısında artış olduğunu<br />

ispatlaması gerekmekte. Jeugdzorg,<br />

okullardan sonra şimdi de hastane<br />

ve aile hekimleriyle yürüteceği özel<br />

programla, kendilerince “kurtarılması<br />

gereken çocukları” ailelerinden koparmaya<br />

hazırlanıyor.<br />

(İnterAjans) – Hollanda’da geçtiğimiz<br />

yıl 3 bin 965 kişiye ötanazi yapıldı.<br />

Doktorların ötanazi vakalarını bildirmek<br />

zorunda oldukları bölge denetleme<br />

komisyonları, hayatına son vermek<br />

isteyen 223 kişiye de yardım sağlandığını<br />

belirledi.<br />

Kurtulma umudu olmayan ve dayanılamayacak<br />

acı çeken hastalara kendi<br />

istekleri üzerine ötanazi uygulayan<br />

doktorlar hakkında, bunu denetleme<br />

komisyonuna bildirmeleri koşuluyla<br />

2002 yılında yürürlüğe giren yasaya<br />

göre herhangi bir işlem yapılmıyor.<br />

Ötanazi isteyen hastaların büyük bir<br />

bölümünü kanser hastaları oluşturdu.<br />

Ötanazi vakaları bir yıl öncesine göre<br />

yüzde 13 oranında artış gösterdi.<br />

Denetleme komisyonu 10 olayda<br />

doktorların kurallara tam olarak uymadıklarını<br />

belirledi ve durumu savcılık<br />

ile Sağlık Müfettişliğine bildirdi. Bu<br />

doktorlar hakkında soruşturma başlatılıp<br />

başlatılmadığı konusunda bilgi<br />

verilmedi.<br />

Mart 2012’de Lahey’de kurulan Ölüm<br />

Kliniği de 32 kişiye ötanazi yardımı<br />

sağlandığını açıkladı. Ölüm Kliniği,<br />

kendi doktorlarının ötanazi yapmayı<br />

kabul etmedikleri kişilere yardım<br />

sağlıyor.<br />

DSW, yeni prim miktarını<br />

açıkladı<br />

DSW, 2014 yılı temel sağlık sigortası<br />

prim miktarını açıklayan ilk sigorta<br />

şirketi oldu. DSW bu yıl ayda 102,50<br />

euro olan primi 95 euroya düşürdü.<br />

DSW müşterileri temel sağlık sigortasına<br />

yıl bazında 1230 yerine 1130 euro<br />

ödeyecekler. Sigorta şirketi ek sigorta<br />

primlerinde değişiklik yapılmayacağını<br />

duyurdu.<br />

İlaçların ucuzlaması ve sigorta şirketleri<br />

arasındaki rekabet primlerin<br />

düşürülmesine neden olarak gösterildi.<br />

Yıllık katkı payının bu yıl 210 eurodan<br />

350 euroya yükseltilmesinin de prim<br />

indiriminde rol oynadığı belirtildi.<br />

Sağlık Bakanı Edith Schippers, 2014<br />

yılı temel sağlık sigortası primlerinin<br />

1226 euro civarında olmasını beklediğini<br />

söylemişti. DSW, ruh sağlığı<br />

hizmetlerinin dışındaki harcamalarda<br />

düşüş kaydedildiğini belirterek, bu<br />

miktarı yüksek bulduklarını bildirdi.<br />

Tüketiciler Birliği ise sigorta şirketlerinin<br />

büyük kârlar yaptıkları ve rezervlerini<br />

çok yüksek tuttukları eleştirisinde<br />

bulundu. Temel sağlık sigortası priminin<br />

yıl bazında 300 euro düşürülebileceğine<br />

dikkati çeken Tüketiciler Birliği,<br />

imza kampanyası başlattı.<br />

Ev fiyatlarında<br />

düşüş sürüyor<br />

İstatistik Bürosu, konut fiyatlarının<br />

geçtiğimiz ağustos ayında bir yıl öncesine<br />

göre yüzde 4,4 oranında düştüğünü<br />

açıkladı.<br />

Temmuz ayında konut fiyatlarında<br />

yüzde 5 oranında bir düşüş kaydedilmişti.<br />

Hollanda’da konut fiyatları<br />

2003 yılı başlarındaki düzeye indi.<br />

İstatistik Bürosu, konut fiyatlarında<br />

Ağustos 2008’e göre ortalama yüzde<br />

20 oranında bir düşüş yaşandığını<br />

bildirdi.


BEST E<br />

DE<br />

&ibs& ABABIL<br />

scholen van<br />

SCHIEDAM<br />

voor meer info&<br />

&EL- FURKAN<br />

ABABIL<br />

&De beste scholen van Schiedam hebben een Islamitische grondslag: El Furkan en<br />

&IBS Ababil. Zij scoren respectievelijk een 8,2 en 7,8. Het cijfer werd toegekend door<br />

www.elfurkan.nl<br />

&Universiteit Maastricht.&www.ababil.nl


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

samenleving<br />

cemiyet<br />

25<br />

Toplum<br />

Schiedam’da hayaller<br />

gerçeğe dönüyor…<br />

25 yıldır bölge halkına, dinî millî, sosyal ve kültürel<br />

alanda hizmet veren Schiedam İslam Merkezi, bünyesinde<br />

oluşturduğu Eğitim Akademisi ile önemli bir hizmetin altına<br />

imza attı. 7 ila 12 yaşları arasındaki, kız ve erkek 23<br />

çocuğun hafızlığa başlama merasimi, merkezin salonunda<br />

büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Yoğun bir katılımla<br />

gerçekleşen ‘taç giyme’ programı, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle<br />

başladı. Kız çocuklarının okuduğu İstiklal Marşının<br />

ardından Camii Başkanı Zekeriya Budak, Eğitim Başkanı<br />

Mustafa Aslan ve Eğitim Merkezi müdürü Hasan Koç,<br />

davetlilere çalışmalarıyla alakalı bilgiler verdiler.<br />

IUR, uluslararası<br />

akreditasyona sahip<br />

1997 yılından beri uğraş veren Rotterdam İslam Üniversitesi<br />

(İUR) Rektörü, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz düzenlediği<br />

basın toplantısında İUR’un Avrupa genelinde uluslararası<br />

akreditasyona sahip tek üniversite olduğunu söyledi. Yeni<br />

eğitim öğretim dönemi hazırlıklarına başlayan İUR, 200<br />

öğrenciyi yeni dönemde bünyesine katmayı hedefliyor.<br />

Rektör Akgündüz, İslamî, Manevî Rehberlik ve İslam<br />

İlahiyatı bölümleri Hollanda’da resmen tanınan okullarına<br />

ilginin giderek arttığını açıkladı. Akgündüz, yakın zamanda<br />

YÖK Yürütme Kurulu’ndan üniversitelerinin resmen<br />

tanındığına dair rapor aldıklarını hatırlattı.<br />

İsmail Hilmi Bilgi’den<br />

Hollanda’ya veda<br />

2011 yılında Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi olarak göreve<br />

başlayan Dr. İsmail Hilmi Bilgi 30 Eylül 2013 tarihi<br />

itibariyle görev süresinin dolması sebebiyle yapılan bir<br />

törenle Hollanda’ya veda etti. Veda törenine Lahey Din<br />

Hizmetleri Müşaviri ve H.D.V. Başkanı Prof. Dr. Mustafa<br />

Ünver, Deventer Din hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet<br />

Malkoç, HDV Yönetim Kurulu Üyeleri, Hollanda’da görev<br />

yapan din görevlileri ve şube yöneticileri katıldı. Deventer<br />

Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet Malkoç’un Rotterdam’a<br />

atanacağı, Deventer bölgesi için yeni bir Ataşenin<br />

geleceği de verilen bilgiler arasındaydı.<br />

Zeki Hoca Hakk’a<br />

yürüdü<br />

Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan<br />

ve çalışma arkadaşları, saygın iş adamlarımızdan Metin<br />

Yılmaz’a taziye ziyaretinde bulundular. Eylül ayı başında<br />

vefat eden Zeki Yılmaz’ın vefatı üzerine evinde ziyaret<br />

edilen Metin Yılmaz, ziyaretten duyduğu memnuniyeti<br />

dile getirdi. Merhum Zeki Yılmaz, Hollanda’ya 1964<br />

yıllarında gelen ilk kuşaktan idi. “Hafız Zeki” veya “Zeki<br />

Hoca” olarak bilinen merhum, bir süredir çektiği rahatsızlığına<br />

yenik düşerek 79 yaşında doğum yeri Kayseri’de<br />

hakkın rahmetine kavuştu. Zeki Yılmaz’a Allah’tan rahmet,<br />

geride kalan kederli ailesine başsağlığı diliyoruz.<br />

“Kültürel zenginliğe<br />

sahip çıkmak önemli”<br />

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından<br />

düzenlenen II. Sivil Toplum Kuruluşları Kapasite<br />

Geliştirme Eğitim Programı’na 16 ülkeden katılan 117<br />

temsilci sertifika aldı.<br />

Başkan Kemal Yurtnaç, yaptığı konuşmada kültürel<br />

zenginliğe sahip çıkmanın önemine değinerek şunları<br />

kaydetti: “Kültürel zenginliğine her ülkenin sahip çıkması<br />

gerekmektedir. Kültürel zenginliğinize sahip çıktığınızda<br />

dış dünyada ve uluslar arasında birer değersiniz. Bu alanda<br />

verilen desteklerle sizlerin kendi alanlarınızda kendinizi<br />

daha iyi ifade edebilmenizi sağlıyoruz.”<br />

Hasene gönüllüleri<br />

bir arada<br />

Hollanda Hasene Başkanı Mehmet Yaramış, Kuzey Hollanda<br />

temsilcisi Murat Kurt, yardımcısı Hüseyin Karataş,<br />

Hollanda temsilcisi vekili Bünyamin Karaman ve çok<br />

sayıda bay bayanın katıldığı toplantı Leiden cemiyetinde<br />

düzenlendi. Toplantıda, hem Ramazan kumanya kampanyası,<br />

hem başlatılan ve halen süren kurban kampanyası<br />

hem de devam eden su kuyusu, katarak ve yetim projeleri<br />

hakkında bilgiler verildi. Güney Hollanda’nın 3713 adet<br />

kumanya paketiyle bölgeler arasında birinci olduğu duyurulan<br />

toplantıda, ülkelere gidecek olan 16 gözlemciye,<br />

ana hatları ile genel bilgiler verildi.<br />

Havva ve Refik dünya<br />

evine girdiler<br />

HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu’nun oğlu Refik, hayatını<br />

muhteşem bir düğünle Havva İpek ile birleştirdi.<br />

Turistik sahil kasabalarından Noordwijk’teki Huis ter Duin<br />

Hotel’de yapılan düğüne, aile yakınlarının yanı sıra Büyükelçi<br />

Uğur Doğan, Başkonsolos Togan Oral, iş, siyaset,<br />

sanat ve spor dünyasından, sivil toplum kuruluşları ile<br />

medyadan çok sayıda davetli katıldı. Müesser ve Hikmet<br />

Gürcüoğlu ile Hüsniye ve Halil İpek, konuklarını kapıda<br />

karşıladılar. Türk halk müziği sanatçısı Sevcan Orhan<br />

geceye ayrı bir renk kattı. Havva ve Refik’i tebrik ediyor,<br />

iki cihan saadeti diliyoruz.<br />

Deventer din<br />

görevlileri toplandı<br />

T.C. Deventer Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği<br />

hizmet bölgesinde görev yapan din görevlileri, yeni<br />

çalışma sezonunun ilk toplantısını Deventer Merkez Camii<br />

konferans salonunda gerçekleştirdi.<br />

“Tecrübe Paylaşımı” konulu toplantıda, Din Hizmetleri<br />

Ataşesi Dr. Mehmet Malkoç eğitim sezonu öncesinde camilerimizde<br />

dikkat edilmesi gereken hususları zikrettikten<br />

sonra tüm camilerimizde cito sınavına hazırlık kurslarının<br />

yapılacağını söyledi. Görev süresi biten din görevlileri söz<br />

alarak beş yıllık tecrübe ve birikimlerini göreve devam<br />

edecek meslektaşlarıyla paylaştılar.<br />

BizBize Karaman’la<br />

kahvaltı<br />

Tamamen gönüllülük esası üzerine çalışmalar yapan<br />

Bizbize Karaman Vakfı yönetimi, başta STK temsilcileri<br />

olmak üzere, köy dernekleri yöneticileri ve gönüllülerle<br />

kahvaltı sofrasında bir araya geldi. Rotterdam El Mercan<br />

Restoran’da düzenlenen kahvaltıda Bizbize Karaman<br />

Vakfı Başkanı Fehmi Uzun, Vakfın bugüne kadar yaptığı<br />

çalışmalar ve yeni projeler konusunda bilgi verdi.<br />

Karaman’da engelli vatandaşlar için dağıttıkları akülü<br />

sandalyelerden sonra, Hollanda’daki yalnızlara bayram<br />

yaşatmak istediklerini belirten Uzun, “Bayram yemeği<br />

organizesi ile yalnızlarla buluşacaklarını” dile getirdi.


26<br />

jeugd<br />

gençlik<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Spotlar<br />

Zihni Güraltaylar<br />

zihniguraltaylar@gmail.com<br />

Siz Türkler<br />

hep böylesiniz.<br />

Hasta olmadan<br />

hasta kalırsınız.<br />

Karşınızdakine<br />

hep<br />

bağırır çağırırsınız.<br />

Kendinizde<br />

kusur aramaz<br />

hep başkasını<br />

suçlarsınız.<br />

‘Bana kocam<br />

öldü’ dedin,<br />

oysa ölmemiş,<br />

öldürülmüş.<br />

Bana doğruyu<br />

söylemedin.<br />

Hollanda’dan<br />

insan(!)<br />

manzaraları…<br />

Hollanda Nereye Gidiyor?<br />

Temeli, masum ve mazlum insanların<br />

kanları, canları ve malları üzerine inşa<br />

edilen sömürge devletlerin akıbetinin<br />

çok acı olduğunu tarih bize bildirmekte;<br />

adeta haykırmaktadır.<br />

Robin Hood anlayışını tersten yürüten<br />

Batı, farklı kıtalarda yaşayan fakirin<br />

elindeki ekmeği alıp, kendi ülkesindeki<br />

orta halliler hatta zenginler arasında<br />

paylaştırmıştır. Kendi menfaati<br />

için karşısındakini ezmeyi esas alan ve<br />

her yolu mubah sayan Makyavelist bir<br />

anlayış, Batı’nın fikir, ruh ve değerler<br />

yapısını ortaya koymakta, hatta onun<br />

karakterini belirlemektedir.<br />

Batı şuan, “Alma mazlumun ahını,<br />

çıkar aheste aheste” sözünün gerçeğe<br />

döndüğü anı yaşamaktadır.<br />

Batı ile, yarım asırlık beraberliğimiz ve<br />

tanışıklığımız var. Emek, alın teri ve<br />

işgücümüzün karşılığında bize sunduğu<br />

nimetleri küçümseyecek kadar nankör<br />

değiliz elbette. Ancak bizim emek<br />

ve alın terlerimiz üzerinde yükselen,<br />

yücelen dev bir ülkeyi görünce de,<br />

emeğimizin hakkının tam da ödendiğini<br />

söylemek pek mümkün değil.<br />

Bundan hak talep edecek değiliz zira,<br />

karşılıklı anlaşma sonucunda yürütülen<br />

bir işbirliğimiz var. Amma, beni<br />

kullandıktan ve işi bittikten sonra bir<br />

kenara atmaya kalkarsan, hem hak<br />

talep ederim hem de yakana yapışır<br />

davacı olurum...<br />

Göç sürecinde pek çok hak ihlali<br />

yaşandı. Buna bazen bizler zemin<br />

hazırladık. Yalan, entrika, dümen ve<br />

dolaplar çevirdik, kendi kuyumuzu<br />

kendimiz kazıdık, bize en büyük<br />

kötülüğü yine biz kendimiz yaptık.<br />

İçerisinde yaşadığımız ülke insanının<br />

itimadını yitirdik, güven duygularını<br />

sarstık.<br />

Batı, sadece suçluları cezalandırma<br />

yolunu seçmedi, herkesi cezalandırıldı.<br />

Adalet tam olarak sağlanamadığı<br />

için de, insanlık akıl almaz bir çürüme,<br />

yozlaşma yaşamakta, toplum tam<br />

bir kaos ortamına sürüklenmekte.<br />

Ben de bu adaletsizlik ve haksızlıktan<br />

payını alanlardanım. Ama mesele<br />

benimle alakalı değil.<br />

Geçenlerde duyduğum ve hala tesirinden<br />

kurtulamadığım bir olayı sizinle<br />

ve kamuoyuyla paylaşmak istedim...<br />

İnsanlık, madde çarmıhında can<br />

çekişiyor...<br />

F.D, 40 yaşlarında 2 çocuk annesi<br />

bir kadın. 21 yıldır X adlı bir temizlik<br />

firmasında çalışmaktadır. Bu süre<br />

içerisinde işini temiz, düzenli bir<br />

şekilde aksatmadan yapmaya çalışan<br />

ve bu yüzden de görev verenler tarafından<br />

sürekli övgüyle anılan F.D’nin<br />

hasta kalma oranı bile neredeyse sıfır<br />

düzeyde.<br />

F.D, 2013 yılı başlarında eşini bir<br />

cinayete kurban veriyor. Başına böyle<br />

bir olay gelmeyenler, bu sürecin nasıl<br />

işlediğini bilemezler. Acını bile yaşamaya<br />

müsaade etmezler, ‘soruşturma,<br />

kovuşturma, otopsi, defin<br />

işlemleri’ derken yaşadığın acılar<br />

yüreğinde, ruhunda tamiri imkansız,<br />

onulmaz derin izler bırakır.<br />

Eşini kaybetmişsin, 21 ve 18 yaşında<br />

iki evladın var. Babalarının katili<br />

yakalanmamış, ortalıkta dolaşıyor.<br />

Kocanın acısı daha taptaze iken, evlatlarının<br />

sonunu düşünüyorsun.<br />

Bu durumdaki bir kadının ruh halinin<br />

nasıl bir çöküntü içerisinde olduğunu<br />

takdir edersiniz elbette. Nitekim bu<br />

büyük acıyı, bu büyük sarsıntıyı yaşayan,<br />

bir kadın.<br />

Ama bunu anlayamayan, hissedemeyen<br />

hatta bu durumdan kendi art<br />

niyet ve kötü düşüncelerine malzeme<br />

bile çıkartanlar bulunmakta.<br />

F.D, cinayet sonrası çalıştığı firmayı<br />

arar, kocasının öldüğünü söyler ve izin<br />

ister. Firma 5 günlük izin verir, izin<br />

sonrası adeta çalışmasını bekler. Oysa<br />

aileden birinin normal vefatında bile<br />

işveren, çalışma durumunu tamamen<br />

içsisinin kendisine bırakır.<br />

Bütün işlemlerin tamamlanması<br />

F.D’nin iki haftasını alır.<br />

Bu süre içerisinde uykusunu ve sağlığını<br />

kaybeden, hareketlerinde depresif<br />

izler taşıyan F.D, çalıştığı işyerine<br />

hasta bildirir.<br />

Firma patronu, “hasta olmadan<br />

hasta kalınamayacağını” bildiren<br />

bir mektupla F.D ‘yi bürosuna çağırır.<br />

Randevuya eşinin yeğeniyle giden<br />

F.D duydukları karşısında korkunç bir<br />

şok yaşar. F.D’in karşısında oturan,<br />

onun işini beğenen, sürekli övgüler<br />

yağdıran 21 yıllık patronu değil, adeta<br />

onun kocasının katilinin suç ortağıdır.<br />

Bu adam müsveddesi, eşini korkunç<br />

bir cinayette kaybeden, ruh hali bozulan<br />

21 yıllık işçisine aynen şu sözleri<br />

söylemekten çekinmemiş ve ahlaksızlığın,<br />

saçmalığın zirvesine tırmanmıştır:<br />

“Siz Türkler hep böylesiniz.<br />

Hasta olmadan hasta kalırsınız.<br />

Karşınızdakine hep bağırır çağırırsınız.<br />

Kendinizde kusur aramaz hep<br />

başkasını suçlarsınız.<br />

‘Bana kocam öldü’ dedin, oysa<br />

ölmemiş, öldürülmüş. Bana doğruyu<br />

söylemedin.<br />

Kocanın cesedini televizyonda<br />

gördüm, kafası korkunçtu, kanlar<br />

içerisindeydi ve koskoca olmuş,<br />

büyümüştü.<br />

Daha önceleri ‘kocamla sorunum<br />

var’ demiştin, sorunlu bir insan<br />

için üzüntü duyulur mu? Yalan<br />

söylüyorsunuz.<br />

Ben senin hastalığına inanmıyorum,<br />

bu yüzden de hasta bildirmiyorum”<br />

Bu ve buna benzer bir sürü hakaretler<br />

karşısında neye uğradığını şaşıran<br />

F.D ve yeğeni, tepki vermemek için<br />

kendilerini zor zapt ederler. O adam<br />

müsveddesini haklı çıkarmamak için<br />

sabrederler, susarlar.<br />

Fakat F.D’nin sağlık sorunu yaşadığını,<br />

katil zanlısının henüz dışarıda<br />

olduğundan dolayı gece ve gündüz<br />

uyuyamadığını, depresyonda olduğunu,<br />

kısacası hasta olduğunu güzel ve<br />

sakin bir dille anlatmaya çalışmışlar.<br />

Ama o koskoca firmanın sahibi olan<br />

ve insanlıktan nasibini alamayan<br />

adam, kadının yarasına adeta tuz<br />

basmış, yeniden kanatmıştır.<br />

Çalışmadığı için maaşı durdurulmuş<br />

olan F.D’e izinli olduğu ve hasta<br />

bildirdiği günlerin bedeli de ödenmemiştir.<br />

Siz böyle acılı bir kadının bu gibi katı<br />

uygulamalarla ne hale getirildiğini<br />

kestirebiliyor musunuz...<br />

Bu gibi durumlarda işverenin işçisinin<br />

yanında olması, acısını paylaşması,<br />

ortak olması gerekirken, ona hakaretler<br />

yağdırması, onu suçlaması, adeta<br />

katille işbirliği yapmışçasına aciz,<br />

biçare bir kadını yüreğinden vurması<br />

anlaşılır gibi değil. Bu gibi davranışlara<br />

pek alışkın olmamakla beraber<br />

rastlamak mümkün. Ama böyle gayr-i<br />

insanî tutumlarla pek karşılaşmadık...<br />

Böyle bir davranış, katilin vurduğu<br />

bıçaktan daha çok acı veriyor, daha<br />

çok kanatıyor. Zira karaşında, seni<br />

yalancılıkla suçlayan, kocanın ölümü<br />

ve cesediyle alay eden, Türkleri kavga-gürültü<br />

sevdalısı gibi tanıtan, 21<br />

yıllık emek verdiğin işyerinin patronu<br />

duruyor. İşveren denilen o adamın<br />

konuşmaları, suçlamaları yukarıdakilerle<br />

sınırlı değil, dahası ve daha ağırı<br />

var... Bu kadarıyla yetinelim ve yazı<br />

girişinde sorduğumuz soru başlığını<br />

yineleyelim ve soralım...<br />

“İnsanlık nereye gidiyor?”<br />

Sahi siz bu durumu nasıl yorumlarsınız?<br />

Allah muhafaza, böyle bir durumla<br />

karşılaşsanız siz ne yapardınız?<br />

Ya da sizin yaşadığınız, şahit olduğunuz<br />

bu ve benzer olaylar varsa, yazın,<br />

gönderin, yayımlayalım ve ilgililerle<br />

birlikte çözüm arayalım… ,<br />

Bekliyoruz….<br />

Genç Yorum<br />

Kurban Bayramı…<br />

Bu Kurban Bayramını, Müslümanların<br />

dağınıklıkları ve sahipsizliklerinin giderilmesi<br />

için Allah(c.c)’dan vesile kılmasını<br />

dilerim.<br />

İslam aleminin Kurban Bayramını kutlar,<br />

Hac ve Kurbanlarımızın kabulünün<br />

ve Müslümanların her türlü afet ve felaketten<br />

korunmasını Cenabı Hak’tan<br />

en içten dualarımla dilerim.<br />

Alperen Çetin<br />

Benim ömrümde ırmaklar vardır sularında<br />

hayallerimi yüzdürdüğüm, Benim<br />

ömrümde sevdiklerim vardır bayramlar<br />

ayrı gelince üzüldüğüm. Varlığı<br />

ebedi olan, merhamet sahibi, adaletli<br />

Yüce Allah kendisine dua edenleri geri<br />

çevirmez. Resulullah (s.a.v): “Günahtan<br />

tövbe eden kimse, hiçbir günahı<br />

olmayan kimse gibidir.” Buyurmuştur.<br />

Dualarınızın Rabbin yüce katına iletilmesine<br />

vesile olan Kurban Bayramınız<br />

mübarek olsun!!<br />

Nurullah Budak<br />

Değerli Müslüman kardeşlerim,<br />

Kurban bayramınızı sağlıklı, huzurlu ve<br />

hayırlı bir şekilde geçirmenizi Cenabı<br />

Allah’tan (C.C) dilerim. Unutmayalım<br />

ki bayramlar dargınlıkların unutulduğu,<br />

insanların barıştığı ve kardeşçe<br />

kucaklaştığı günlerdir. Bu vesileyle büyüklerimizin<br />

ellerinden küçüklerimizin<br />

gözlerinden öperim.<br />

Osman Karasu<br />

Fıkra<br />

Salak ve Zekinin Farkı<br />

Çocuk bir gün öğretmenine sorar:<br />

- Hocam salakla zeki arasındaki farklar<br />

nelerdir?<br />

Öğretmen: Salaklar her zaman kesin<br />

konuşur ama zekiler daima şüphecidir.<br />

Öğrenci: Emin misiniz hocam?<br />

Öğretmen: Kesinlikle...


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

jeugd<br />

gençlik<br />

27<br />

Perspektif<br />

Doğukan Ergin<br />

da.ergin@gmail.com<br />

Fitness<br />

Fitness kelime anlamı olarak sağlıklı<br />

ve formda olmaktır. Fiziksel<br />

uygunluk anlamına gelir. (Physical<br />

Fitness) Genel sağlık düzeyini<br />

artırmak için yapılan aletli aletsiz<br />

tüm egzersizlerdir.<br />

Fitness Programlarının Kişi Üzerindeki<br />

Etkileri<br />

-Fazla kilolardan arınmak<br />

-Stresten arınmak<br />

-Eğlenmek<br />

-Esnekliği ve çevikliği artırmak<br />

-Kalp ve damar sistemini güçlendirmek<br />

gibi kişide olumlu etkiler<br />

yaratır.<br />

Fitness Programına Yeni Başlayanların<br />

Dikkat Etmesi Gerekenler:<br />

Vücuda fazla yüklenilmemelidir.<br />

Fazla yüklenip erken verim alma<br />

düşüncesi kişi vücudunda sakatlık<br />

ve sorunlara yol açabilir. Düşük<br />

şiddette çalışmalar yapılmalı<br />

egzersizin şiddeti kademeli olarak<br />

artırılmalı sabırlı davranılmalıdır.<br />

Alfa Romeo 4C<br />

Alfa hayranlarının neredeyse 20<br />

yıldır hayal ettiği bir araç olan<br />

Film<br />

The Conjuring<br />

(Korku Seansi)<br />

Ailenle tenha bir yerde bulunan<br />

eve taşınmak, yapman gereken<br />

belki en son şeylerden biridir. Bu<br />

filmde yapılan iş aynen budur.<br />

Ardından gelen olaylar ise bir<br />

korku filminde olanlardır. Evde<br />

yaşanan olaylar akıl almaz bir<br />

hale geldikten itibaren, bizim<br />

avam tabirimizle ‘cinci hocaları’<br />

(hakaret olarak algılanmasın)<br />

andıran Ed ve Lorraine Warren<br />

isimde bir çift çağrılır. Ed ve Lorraine<br />

Warren gerçek karakterlerdir<br />

ve 60’lı, 70’li yıllarda, ABD’de<br />

yaşamış olan ve ailelere ‘normal<br />

üstü’ olaylarda yardımda bulunan<br />

iki araştırmacıdır. Yaklaşık<br />

10.000 aileye yardım ettikleri<br />

söyleniyor.<br />

Doğrudur veyahut değildir, fakat<br />

bu ‘gerçek’ olaydan uyarlanan<br />

filmin, ilave bir korku oluşturduğunu<br />

inkar edemeyiz. Filmin<br />

hikâyesi, kişilerin başlarından<br />

geçen bir hadiseyi canlandırmaktadır.<br />

Perron ailesi 5 çocuklu<br />

arkadan itişli iki kişilik Coupe,<br />

iki yıl önce Cenevre Otomobil<br />

Fuarı’nda beğeniyle karşılanan<br />

konsept aracın tarzını sürdürüyor.<br />

Alfa Romeo benim için her modeli<br />

ile sıra dışı olmuştur, hiçbir<br />

modele benzemeyen ilginç tasarımları<br />

ile her zaman etkileyici<br />

gelmiştir bana.<br />

Hız ve atraksiyon için tercih<br />

edilebilecek bir model olduğunu<br />

düşünüyorum.<br />

Alfa Romeo 4C hakkında teknik<br />

bilgiler şu şekilde verebiliriz:<br />

Ağırlık: 850 kg’dan az<br />

Boyutlar: Uzunluk yaklaşık olarak<br />

4 metre, aks mesafesi 2.4 metreden<br />

az<br />

Çekiş: Arka<br />

Motor: 4 silindir, 1750cc Turbobenzin<br />

Şanzıman: TCT (İkiz Kavramalı<br />

Aktarım), ikiz kuru kavramalı<br />

otomatik şanzıman<br />

Süspansiyon: Önde çift yüksek<br />

çatal; arkada McPherson<br />

Güç: 200 HP üzerinde<br />

En yüksek hız: 250 km/s’nin<br />

üzerinde<br />

0’dan 100 km/s’ye hızlanma<br />

süresi: 5 saniyeden daha az<br />

Ağırlık-güç oranı: 4 kg/HP’den<br />

daha az<br />

Ağırlık dağıtımı: ön aksta 40%,<br />

arka aksta 60%.<br />

bir ailedir ve bir ‘cin’ tarafından<br />

rahatsız edilmektedir. Ve bu cin,<br />

ailenin çocuklarının ruhlarını zapt<br />

etmeye çalışmaktadır.<br />

Bir korku filmi olarak “Korku<br />

Seansı”nın yenilikler getirdiğini<br />

söyleyemeyiz. Bir korku filminin<br />

gidişatının nasıl olması gerekiyorsa,<br />

bu filmin hikayesi de aynen o<br />

şekilde ilerliyor.<br />

Klişelerin azınlığından şikayet<br />

edecek bir seyirci bulamayız:<br />

dalgalanan perdeler, ‘cinlenmiş’<br />

bebekler, parıldayan lambalar ve<br />

ters duran haçlar.<br />

Kurbanlar, evdeki sesleri ve bir<br />

takım başka gariplikleri ilk anda<br />

görmezden gelseler bile, evde bir<br />

‘garipliğin’ olduğuna inandıktan<br />

sonra aslında geç kalınmıştır.<br />

Bütün bu klişelere rağmen yönetmenin<br />

filmde bir balans ayarı<br />

yaptığını söylememiz gerekir.<br />

Filmdeki korku düzeyini yavaş<br />

yavaş yükseltmesi ve çok aşırıya<br />

kaçmadan beklenmedik anlarda<br />

seyirciyi korkutmaya çalışması,<br />

filmin en kuvvetli yönüdür.<br />

Bu klişelerin çok güzel canlandırılması,<br />

filmi seyretmeye değer bir<br />

film kılıyor. Özellikle filmin son<br />

Grand Theft<br />

Auto V<br />

Grand Theft Auto V (kısaca<br />

GTA V veya GTA 5), Rockstar<br />

North tarafından geliştirilen açık<br />

uçlu aksiyon-macera tarzı video<br />

oyunudur. Bu tarz oyunlarda<br />

oyuncular kurgulanmış masal<br />

senaryosuna göre oyunda ilerleyebiliyorlar.<br />

Birçok politikacıların ve yazarların<br />

ilgisini çeken bu oyun ve bundan<br />

öncekileri, çoğunlukla içerisi<br />

dehşet ve ahlak dışı sahneleri<br />

içerdiği ve genç yaştaki çocukları<br />

kötü yönden etkilememesi için<br />

yasaklanması istendi.<br />

GTA 5 çıktığı günden beri, ilk üç<br />

günde satışlardan elde edilen 1<br />

milyar Amerikan doları ile, eğlence<br />

üzerine yapılan oyunlar/filmler<br />

arasında rekor kırmıştır.<br />

Oyunda kapitalist düzen yerden<br />

yere vuruluyor ve hele Amerikalılar<br />

tarafından abartılarak<br />

anlatılan “Amerikan Rüyası”nın,<br />

yani “ne kadar çalışırsan, o kadar<br />

yükselirsin” hedefinin, ne kadar<br />

büyük bir yalan olduğu gösteriliyor.<br />

Oyunda ilerledikçe, o kadar<br />

çok zevk almaya başlıyorsun.<br />

GTA 5, bu dünyada nasıl bir<br />

sistemin işlediğini görmek ve öğrenmek<br />

açısından gelmiş geçmiş<br />

en başarılı oyunudur.<br />

yarım saatindeki korku düzeyini<br />

kanlı sahnelerle ayarlaması, gerçekten<br />

takdire şayandır.<br />

Özellikle konuyu çok ciddiye<br />

alan film yapımcıları ve başrol<br />

oyuncularını da burada zikretmeden<br />

geçemeyeceğim. Çok aşırı<br />

korkuya kapılmadan, abartmalardan<br />

kaçınmaktadırlar.<br />

Yönetmen: James Wan | Oyuncular:<br />

Vera Farmiga (Lorraine<br />

Warren), Patrick Wilson<br />

Merakla beklenen<br />

iPhone 5S<br />

çıktı<br />

64 bit ve A7 işlemciyle gelen<br />

iPhone 5S ilk iPhone’dan tam<br />

40 kat, iPhone 5’ten de 5 kat<br />

daha hızlı. iPhone 5S’te kullanıma<br />

sunulan yenilikler arasında;<br />

iOS 7 işletim sistemi, parmak izi<br />

sensörü, yüksek hızlı işlemci ve<br />

gelişmiş kamera özellikleri ön<br />

plana çıktı.<br />

Apple’ın yeni “amiral gemisi”<br />

olarak adlandırılan iPhone 5S’in<br />

parmak izi sensörü, çift LED flaşlı<br />

12 megapiksel kamerası, yenilenen<br />

batarya sistemi ve retina<br />

ekranıyla teknoloji meraklılarının<br />

karşısına çıktı<br />

(Ed Warren), Lili Taylor (Carolyn<br />

Perron), Ron Livingston (Roger<br />

Perron), Shanley Caswell (Andrea)<br />

| Süre: 112 dk. | Sene: 2013<br />

Son yılların en iyi korku filmlerinden<br />

biri olduğu aşikâr olan<br />

“Korku Seansı”nın hakkettiği<br />

notu vermek lazım diye<br />

düşünüyorum.<br />

Müslümanlar<br />

hiçbir şeyi<br />

başaramazlar!<br />

Hepimiz, geçtiğimiz aylarda İslam<br />

okullarının sürekli olarak konuşulduğunu,<br />

basına hep olumsuz yanıyla<br />

yansıdığını müşahede ettik. İlk<br />

okullarımızın kalite standartlarından<br />

söz edilirken, Hollanda’nın ilk ve tek<br />

İslam orta okulu İbn Ghaldoun’ın ismi<br />

Hollanda tarihinin en büyük sınav<br />

yolsuzluğu ile tarihte yerini aldı. Son<br />

olaylar toplumuzda sarılması zor,<br />

derin ve büyük yaralar meydana getirirken,<br />

belki de ikinci bir İslam orta<br />

okulunun açılmasında da engelleyici<br />

faktör olacaktır. Şimdi ise yine Hollanda<br />

tarihinde bir ilk olarak, Eğitim<br />

Bakanı İbn Ghaldoun’a yapılan mali<br />

yardımı durduracağını ifade etti.<br />

Hollanda kamuoyunun ilgisi altında<br />

ezilen İbn Ghaldoun’un geleceğini<br />

garanti altına almak için önümüzdeki<br />

5 sene CVO adındaki Hristiyan Orta<br />

Okulları kurumunun altında faaliyetlerini<br />

yürüttükten sonra tekrar kendi hür<br />

yönetimi ile yollarına devam edecek.<br />

Bütün bu süreçte Hollanda basınının<br />

takip ettiği yol ve sindirme politikaları<br />

beni hiç şaşırtmadı. Fakat toplumumuzun<br />

bir kısmının tavrı beni derinden<br />

yaraladı ve şoke etti. Kabul etmek<br />

gerekir ki okulun kalite noktasında<br />

ciddi eksiklikleri vardı ve önceki<br />

yönetim kadrolarının, okulu amatörce<br />

yönetip bir dizi yanlış kararlar aldığı<br />

bir gerçektir.<br />

Maalesef toplumumuzun bir kısmı<br />

burada takılı kalıyor, bir adım öteye<br />

geçemiyor. Mevcut yönetim kadrosunun<br />

son 1,5 yıl içerisinde attığı<br />

olumlu adımlar ve kat ettikleri başarılı<br />

yol, Eğitim Bakanlığına bağlı teftiş<br />

kurulu tarafından görülüyor ve teftiş<br />

raporunda defalarca dile getiriliyordu;<br />

fakat toplumumuz bu gelişmeleri<br />

maalesef göremiyor, zannımca görmek<br />

istemiyordu. Maalesef yine bizim<br />

insanlarımız ‘Müslümanlar hiçbir işi<br />

başaramaz’ fikrinin tesiri altında kalmış<br />

durumda. Ama olaylardan fazla<br />

bir zaman geçmeden toplumumuz,<br />

Müslümanların her zaman olduğu gibi<br />

günümüzde de gayet başarılı işlerin<br />

altına imzalarını attıklarını İslam ilkokullarının<br />

elde ettiği başarılarla gördüler.<br />

Ayrıca bütün negatif gelişmelere<br />

rağmen İbn Ghaldoun, önümüzdeki<br />

senelerde kalitesinin arttıracak ve başarılı<br />

olacaktır. Nasıl bakarsanız öyle<br />

görür, nasıl görüşeniz öyle değerlendirirsiniz..<br />

Değerlendirmeleri, bakış<br />

açılarının oluşturduğu aşikârdır. İbn<br />

Ghaldoun yeni süreçte, yepyeni bir<br />

isimle, sıfır borçla ve yeni nesil kaliteli<br />

öğretmenlerle kaldığı yerden yoluna<br />

devam edecek ve yolu umutla beklenen<br />

geleceğin neslini yetiştirecektir.


Türkiye’ye para göndermek<br />

hiç bu kadar kolay olmamıştı<br />

€3.90’<br />

den başlayan<br />

fiyatlarla<br />

havale yapın *<br />

da dahil olmak üzere Türkiye’de<br />

binlerce teslim alma noktası<br />

Müşteri Hizmetleri: 0800 0205926<br />

(Sabit hatlara ücretsizdir)<br />

moneygram.com<br />

Gönder:<br />

Teslim al:<br />

Ve MoneyGram işaretini<br />

gördüğünüz her yerde<br />

*Bir işlem için alınan aktarma ücretininIn yanı sıra MoneyGram veya bir acentesi tarafından eklenen döviz kuru da tahsil edilmektedir. PostNL ve Kaah Express MoneyGram International Limited’in para transferi hizmetleri alanındaki acenteleridir. Diğer bütün markaların kendi sahipleri<br />

bulunmaktadır. MoneyGram Bringing you closer ve the Globe MoneyGram’ın ticari markalarıdır. MoneyGram International Limited, Birleşik Krallık’ta Finansal İdare Makamı tarafından kurulan yetkili bir ödeme yapma kuruluşudur. © 2013 MoneyGram. Tüm hakları saklıdır.<br />

CS7440<br />

CS7440_Denizbank_press_ad_398x278_P_tr_v2_aw.indd 1 27/09/2013 17:19


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

advertorial<br />

tanıtım<br />

29<br />

Gündem<br />

Kurban kesim dağıtımları için farklı ülkelere yüzlerce gözlemci katılıyor.<br />

Kurban<br />

gözlemcilerinin<br />

izlenimleri<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene’nin<br />

2013 Kurban Kampanyası’na<br />

değişik yaşlardan, değişik<br />

meslek gruplarından, değişik ülkelerde<br />

yaşayan ve kurban kesim dağıtımları<br />

için farklı ülkelere gidecek olan<br />

yüzlerce gözlemci katılıyor. Kurban<br />

gözlemcilerinin kampanya öncesi hissiyatlarını<br />

aldık:<br />

“Böyle bir kampanyaya ilk defa katılıyorum.<br />

Ailem, çevrem ve cemaatimiz<br />

Arjantin’e kurban gözlemcisi olarak<br />

gitmemden dolayı çok sevindiler. Farklı<br />

bir kıta, farklı bir ülke. 4 yıldır Hasene<br />

Derneği’nin Kurban Kampanyası’na<br />

destek vermek için çalışıyorum.<br />

Bu sene kurban gözlemcisi olmak bu<br />

çabanın hediyesi oldu.”<br />

İbrahim Yazıcı (31) / Araştırmacı<br />

Hamburg - Almanya<br />

Arjantin Kurban Gözlemcisi<br />

“Aşırı derece heyecanlıyım. İlk tecrübem<br />

olacak. Burkina Faso’daki ihtiyaç<br />

sahiplerini sevindireceğim günleri iple<br />

çekiyorum. Böyle güzel bir hizmete bulunacak<br />

olmaktan dolayı Allah’a şükrediyorum.<br />

Bu göreve seçilmeme çevrem<br />

de olumlu tepkiler verdi. Hatta kurban<br />

gözlemcisi için gittiğimi duyan bazı<br />

arkadaşlarım kurbanlarını Hasene’ye<br />

verdiler.”<br />

Mehmet Sarıoğlu (44) / Abdichter<br />

Kassel - Almanya<br />

Burkina Faso Kurban Gözlemcisi<br />

“Yıllardır bu tür kampanyalara katılırım.<br />

Bayramı ailemden uzak farklı coğrafyalarda<br />

geçirdim. İçimde bir burukluk<br />

olsa da, diğer taraftan sevinç var.<br />

Kan bağı ile değil ama inanç bağı ile<br />

akraba olduğumuz kardeşlerimizi görmeye<br />

gidiyoruz. Anne-babamızı ziyarete<br />

gider gibi, kardeşlerimizi görecekmiş<br />

gibi bir heyecan taşıyorum. Her gittiğimde<br />

bizi görünce bir şey söyleyemeyen<br />

ama sadece yüzümüze bakıp ağlayan<br />

ihtiyar amcalarla karşılaşıyorum.<br />

Yıkık duvar diplerinde, herkesten uzak,<br />

yalnız, ne olduğunu sadece kendisinin<br />

bildiği o oyunu oynayan, tozlu saçlarının<br />

gölgesinde kara bir çift gözle bakan,<br />

bakışı cehennemden azat ettiren,<br />

ayağı çıplak, elleri yaşına göre çokça<br />

nasırlı, rabbinden başka kimsesi olmayan<br />

o yetim çocuk aklıma geliyor.”<br />

İbrahim Doğru (35)<br />

Makina Mühendisi<br />

Brighton - İngiltere<br />

Hindistan Kurban Gözlemcisi<br />

“Allah rızası için çalışacağımdan ve bir<br />

nebze de olsa yardımda bulunacağımdan<br />

dolayı çok mutluyum. Çevremdeki<br />

tanıdıklarım benim için hayır duada<br />

bulunuyorlar.”<br />

Ruhi Gürbüz (45) / Oto tamircisi<br />

Paderborn - Almanya<br />

Kamboçya Kurban Gözlemcisi<br />

“Cenab-ı Hakka şükrediyorum, böyle<br />

güzel bir kampanyada yer alabildiğim<br />

için. Her sene kurbanımızı veriyoruz.<br />

Kurbanlarımızın oradaki insanlara nasıl<br />

ulaştığını hep merak etmişimdir. Bu<br />

sene inşallah bu merakım giderilecek.<br />

Çok heyecanlıyım ve gideceğimiz günü<br />

sabırsızlıkla bekliyorum. Ailem ve<br />

çevrem, benim bu kampanyaya katılmamla<br />

birlikte kampanyayı daha çok<br />

benimsediler ve tanıttılar. %10’u Müslüman<br />

bir ülkeye gidiyorum. Kenya’ya<br />

gideceğim belli olduktan sonra, ülke<br />

ile ilgili birçok belgesel izledim, bilgi<br />

topladım.”<br />

Abdullah Orhan (25) / Satıcı<br />

Solingen - Almanya<br />

Kenya Kurban Gözlemcisi<br />

“Önceki yıllarda organize edilen kurban<br />

kampanyasına da katıldım. Daha<br />

önce Benin, Togo, Çad ve Kamerun’da<br />

bulundum. Bu sene ise Mali’de gözlemcilik<br />

yapacağım. Gittiğimiz ülkelerde<br />

açlık ve sefalet had safhada. Kimi<br />

zaman zor şartlar altında yardımları<br />

ulaştırıyoruz. Bir defasında, bulunduğumuz<br />

ülkede sel felaketi olduğu için<br />

gideceğimiz köylere sandallarla yardımı<br />

götürdüğümüzü hatırlıyorum. Ekili<br />

alanlar ve evler yok olmuştu. Umutlarını<br />

ve tüm imkanlarını kaybetmiş bir<br />

halde bizleri karşıladılar. Bu derecede<br />

mağdur insanlara kurban yardımlarını<br />

ulaştırmamız, onlarla birlikte olmamız<br />

umut saçtı.”<br />

Bekir Şahin (50) / İşadamı<br />

Strasburg - Fransa<br />

Mali Kurban Gözlemcisi<br />

“Böyle bir kampanyaya katılacak olmak<br />

benim için gurur duyulacak bir<br />

hadise. Yapacağımız çalışma sadece<br />

yardım götürmek değil, aynı zamanda<br />

kardeşliği de pekiştiren bir çalışma. Bu<br />

kampanyaya katılacak olmamız hasebi<br />

ile çok dualar aldık. Kurban kampanyasına<br />

dönük çalışmalarda eşim başta<br />

olmak üzere, çevremin çok büyük<br />

destekleri oldu. İnsanların Hasene’ye<br />

güvenip kurbanlarını bağışlamaları çok<br />

güzel bir olay. Kiosk’una girdiğim bir<br />

Türk vatandaşının bana 9 adet kurbanını<br />

teslim ve emanet etmesi, hatıramda<br />

beni duygulandıran bir olay olarak<br />

kalacak. ”<br />

Fevzi Güler (37) / Araba satıcısı<br />

Goslar - Almanya<br />

Romanya Kurban Gözlemcisi<br />

“Allah nasip etti, böyle hayırlı bir işte<br />

bizim de payımız ve katkımız olacak<br />

inşallah. Senegal’deki yaşam şartlarını<br />

görüp, buradaki kardeşlerimize aktarma<br />

fırsatı bulabileceğim. Heyecanla<br />

birlikte tarifsiz bir sevinç içerisindeyim.<br />

Senegal’de karşılaşacağım durumları<br />

şimdiden merak ediyorum. Allah’ın<br />

yardımı ile bizlere emanet edilen kurbanları<br />

hakkıyla yerine ulaştıracağız.<br />

Çevremden birçok kişi böyle bir hizmette<br />

bulunacak olmamdan dolayı<br />

bana gıpta ettiklerini söyledi. Gençlerin<br />

kurban kampanyasına olan ilgisi<br />

beni ziyadesiyle memnun etti. ”<br />

Bilal Akçöltekin (24) / Üniversite<br />

Öğrencisi<br />

Osnabrück - Almanya<br />

Senegal Kurban Gözlemcisi<br />

“İzmitli olduğum için yardım edilmenin<br />

nasıl bir duygu olduğunu bilirim. Sierra<br />

Leone ile ilgili fotoğraf ve videolardan<br />

gördüklerime göz yaşı dökerken<br />

acaba oraya vardığımda nasıl bir ruh<br />

hali içerisinde olacağım konusunda<br />

bir heyecan taşıyorum. ‘Hayra vesile<br />

olan hayır yapmış gibidir’ hadisinden<br />

yola çıkarak duygu ve heyecanımı anlatmakta<br />

zorlandığımı ifade etmek isterim.<br />

Türkiye’ye kesin dönüş öncesi<br />

böyle bir hizmette bulunacak olmam<br />

beni fazlasıyla duygulandırdı. Bana<br />

böyle bir hizmet alanı sunan Hasene<br />

Derneği’ne sonsuz teşekkür ederim.<br />

Her ne kadar bayramda yakınlarımdan<br />

ayrı olmanın hüznü olsa da, ihtiyaç sahiplerine<br />

yardım edebilecek olmanın<br />

sevinci ile yola çıkacağım. ”<br />

Ahmet Kılıç (33) / Tır şoförü<br />

Lübeck - Almanya<br />

Sierra Leone Kurban Gözlemcisi<br />

“Daha önce Uganda, Kamerun ve<br />

Çad’da hizmette bulundum. Oralarda<br />

gördüğümüz yaşam şartları bizleri şok<br />

etmişti. İnsanlar oralarda yaşam mücadelesi<br />

veriyor; bizlerin Avrupa’daki<br />

yaşamının ise lüks içerisinde olduğunu<br />

fark ettim. Daha önce gittiğim ülkelerde<br />

gördüklerim şükretmeme vesile<br />

oldu. Aza kanaat etmeyi de oradaki<br />

insanlardan öğrendik. Kurban kampanyasına<br />

tekrar katılacak olmanın<br />

memnuniyetini yaşıyorum.”<br />

Ali Eyertaş (30)<br />

Bilgisayar Mühendisi<br />

Ravensburg - Almanya<br />

Sri Lanka Kurban Gözlemcisi<br />

“Hasene Derneği’nin kurban kampanyasına<br />

ilk defa 2011’de, Gana ülke<br />

gözlemcisi olarak katıldım. Gana’da<br />

yaşadıklarımı ömür boyu unutamam.<br />

2012 yılında ise Kenya’da yine aynı<br />

kampanya çerçevesinde bulundum.<br />

Kenya’da bir köye uğramış, oradaki<br />

çocukları şeker ve balonlarla bayram<br />

sevincini yaşamalarına vesile olmuştuk.<br />

Çocukların sevinci ve memnuniyeti<br />

zihnimde hâlâ canlı olarak yer alıyor.<br />

Bu sene ise Sırbistan Preşova’da görev<br />

yapacağız. Çevremdeki insanlar beni<br />

artık kurbanla, mazlum ve mağdurlarla<br />

özdeşleştirmeye başladı.”<br />

Kadir Terzi (44)<br />

“Dünyanın diğer bir ucundaki muhtaç<br />

insanlara yardım götürecek olmak güzel<br />

bir duygu. Beni tanıyanlar, kurban<br />

gözlemcisi olmamdan dolayı memnuniyetlerini<br />

dile getirdiler ve kurbanlarını<br />

verdiler.”<br />

Lokman Karabulutoğlu (53)<br />

Satış Elemanı<br />

Mannheim - Almanya<br />

Endonezya Kurban Gözlemcisi<br />

“Daha önce bu kampanyaya katılan<br />

arkadaşlardan bilgi edindim. Ufak da<br />

olsa bu kampanyaya bir yardımımın<br />

dokunabileceği için çok memnunum.<br />

Ailem bu kampanyaya katılmamı destekledi.<br />

Hatta çevremde, Hasene’yi<br />

daha önce duymamış olup da, kurban<br />

gözlemcisi olmamla duyan kişiler Hasene<br />

Derneği hakkında araştırma yaptılar.”<br />

Sami Öztürk (34) / Doktor<br />

İngiltere<br />

Gana Kurban Gözlemcisi<br />

“Tatlı bir heyecan şimdiden başladı<br />

diyebilirim. Kurban Kampanyası gibi<br />

kapsamlı ve hayırlı bir çalışmanın içerisinde<br />

yer almaktan dolayı ayrı bir<br />

mutluluk duyuyorum. Gözlemci olarak<br />

Kosova’ya gideceğimi ailem memnuniyetle<br />

karşıladı. Çocuklarıma Kosova’ya<br />

gideceğimi ve ne tür çalışmalar<br />

içerisinde yer alacağımı söylediğimde,<br />

onlardan ‘Baba o zaman ne duruyorsun,<br />

erkenden gitsene’ cevabını almam<br />

bana duygulu anlar yaşattı.”<br />

Celil Serçe (37) Depo görevlisi<br />

Bregenz Vorarlberg - Avusturya<br />

Kosova Kurban Gözlemcisi<br />

“Kendimi çok şanslı hissediyorum.<br />

Böyle bir kampanyada yer almak gurur<br />

verici bir şey. Allah hayırlı bir şekilde<br />

görevimizi îfa etmeyi nasip eder<br />

inşallah.”<br />

Mustafa Çetinkaya (20) / Öğrenci<br />

Hamburg - Almanya<br />

Benin Kurban Gözlemcisi


30<br />

nieuws<br />

haber<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Kısa haberler<br />

Hollanda Tarihi<br />

Willem van Oranje (Turuncu Hanedanından Willem) 1533 - 1584<br />

Hollanda’da<br />

yalnızlık raporu<br />

Hollanda’da halkın yüzde 40’ı kendini<br />

yalnız hissediyor. 18 yaş üstü 370<br />

bin kişi arasında yapılan araştırmada<br />

halkın üçte biri kendini zaman, zaman<br />

yalnız hissettiğini belirtirken, yüzde<br />

10’luk grup da “çok yalnız” olduğunu<br />

söyledi. Araştırma Belediye Sağlık Daireleri,<br />

İstatistik Bürosu ve Devlet Halk<br />

Sağlığı ve Çevre Enstitüsü tarafından<br />

yapıldı. İnsanlardaki yalnızlık duygusunda<br />

kişinin yaşı ile sağlık ve ekonomik<br />

durumunun önemli rol oynadığı<br />

belirlendi. 90 yaş ve üstündekilerin<br />

yüzde 65’i kendisini yalnız hissettiğini<br />

belirtti. Bu oran engelliler arasında<br />

yüzde 62, geçim sıkıntısı çekenler arasında<br />

da yüzde 34 olarak belirlendi.<br />

İsyankâr Bir Asilde<br />

‘Vatanın Atası’na<br />

Yaşlıların rahat<br />

yaşadığı ülkeler<br />

Hollanda, yaşlıların rahat bir yaşam<br />

sürebildiği ülkeler sıralamasında<br />

4’üncü oldu. Birinci sıradaki İsveç’i,<br />

Norveç, Almanya ve Hollanda takip<br />

etti. Araştırmada gelir, sağlık, iş ve<br />

eğitim olanakları ile yaşlıların büyük<br />

sorunlar yaşayıp yaşamadıklarına bakıldı.<br />

Bazı ülkelerdeki hızlı ekonomik<br />

gelişmenin yaşlıların yaşam kalitesinin<br />

yükselmesini sağlamadığı belirlendi.<br />

Dünya genelinde 60 yaş üstü 900<br />

milyon insanın yaşadığı ve 2050 yılına<br />

kadar bu sayının 2 milyarı aşmasının<br />

beklendiği belirtildi. Birleşmiş Milletler<br />

1 Kasım tarihini Dünya Yaşlılar Günü<br />

ilan etmişti.<br />

Seçenek bolluğu<br />

psikolojilerini<br />

bozuyor<br />

Sürekli bir tercih yapmak zorunda<br />

olmalarının ve seçenek bolluğunun<br />

gençlerde psikolojik sorunlara yol<br />

açtığı belirtildi. Algemeen Dagblad<br />

gazetesinin haberine göre uzmanlar,<br />

ekonomik krizin de gençlerde psikolojik<br />

destek ihtiyacını tırmandırdığı<br />

görüşündeler. Gençlerin hemen,<br />

hemen her alanda çok sayıda seçenek<br />

arasından bir tercih yapmak zorunda<br />

olduklarına işaret edilerek, seçenek<br />

bolluğunun yarattığı stresten dolayı<br />

psikolojik sorunların daha çabuk ortaya<br />

çıktığı kaydedildi. Psikolojik destek<br />

alan genç sayısının 2009’dan bu yana<br />

yılda ortalama yüzde 8,5 oranında<br />

arttığına vurgu yapıldı. Yetişkinler arasındaki<br />

artış oranının yüzde 5, 65 yaş<br />

üstü kişiler arasındaki artış oranının<br />

da yüzde 3,8 olduğu belirtildi.<br />

Büyük çoğunluğu 16-18 yaş<br />

grubunda yaklaşık 166 bin gencin<br />

psikolog ya da psikiyatr desteği aldığı<br />

ifade edildi.<br />

Birlikteliğimiz 50 yıl öncesine rastlasa da, içerisinde yaşadığımız ülkeye ve<br />

topluma olan yabancılığımız halen sürmekte. Bu sayıdan itibaren bu ülkeye, bu<br />

ülke insanlarına dair güzellikleri paylaşmaya çalışacağız. Ülkenin, tarihi, kültürü,<br />

sanatı, siyaseti, felsefesini ve bu alana katkı yapanları tanımaya, tanıtmaya<br />

çalışacağız. Bu serimizin ilk bölümünü, Hollanda Devleti’nin kurucusu ve Vatanın<br />

Atası payesi ile onurlandırılmış olan Willem van Oranje-Nassau’ya ayırdık.<br />

istifade edeceğinizi umuyor, bu bölüme katkılarınızı bekliyoruz...<br />

Hollanda Devleti’nin kurucusu,<br />

‘Vatanın Atası’<br />

payesi ile şereflendirilmiş<br />

ama bağımsız Hollanda<br />

Devleti’ni kendi gözleriyle göremeyen<br />

talihsiz bir kral: Willem van Oranje-Nassau<br />

Willem van Oranje, idareye karşı başlayan<br />

isyanın lideri konumuna gelen<br />

ve daha sonra da yeni Hollanda<br />

Devleti’nin kurucusu olarak ‘Vatanın<br />

Atası’ payesi ile şereflendirilmiş başarma<br />

hırsı olan bir asilzade idi. Fakat<br />

ona, söz konusu bağımsız devleti<br />

kendi gözleriyle görmek nasip olmadı.<br />

Willem, 1533 yılında Dillenburg Şatosu’nda<br />

(bugün Almanya sınırları içinde)<br />

dünyaya geldi. Anne ve babası,<br />

Protestan (Lüter öğretisi) mezhebine<br />

mensuptular, fakat 1544 yılında Oranje<br />

(Turuncu) Prensliği (bugün Fransa<br />

sınırlarında) miras yoluyla Willem’e<br />

geçince, bu tarihten itibaren ‘prens’<br />

unvanını kullanmaya hak kazanınca,<br />

V. Şarl, bu genç prensin bundan sonra<br />

Katolik inancına gore yetiştirilmesini<br />

istedi. Bu nedenle, Willem, on iki yaşından<br />

itibaren Brüksel’deki İmparatorluk<br />

sarayında yaşamaya başladı.<br />

Girdiği yeni ortamda, yeni unvanına<br />

uyumlu olacak biçimde Fransızca temelli<br />

yaşam ve davranış tarzıyla yetiştirildi.<br />

1555 yılından itibaren Prens Turuncu<br />

(Oranje), yüksek makamlara getirilmeye<br />

başlandı. Askeri güçlerin<br />

başında komutan, Devlet Konseyi<br />

üyesi, Altın Post Cemiyeti’nin Şövalyesi,<br />

Hollanda, Zeeland ve Utrecht<br />

vilayetlerinin valisi sıfatlarıyla Aşağı<br />

Ülkeler’in nüfuzu en fazla olan asilzadelerinden<br />

biri oldu. Fakat bu arada,<br />

V. Şarl’ın halefi II. Filip ile olan münasebeti<br />

çok çabuk kötüleşti. Willem,<br />

böylece asillerden oluşan muhalefet<br />

birliğinin en önemli sözcüsü konumuna<br />

geldi. Katolikliğe karşı çıkanlara<br />

karşı alınan önlemlerin (kâfirlerin<br />

izlenmesinin, kovuşturulmasının)<br />

yumuşatılmasında ısrar etti ve ülke<br />

yönetiminde profesyonel memur sayısının<br />

artırılmasına muhalefet etti. Bu<br />

yeni memurların göreve getirilmesi,<br />

asillerin eskiden beri sahip olduğu bilinen<br />

konumlarını kaybetmeye başlamaları<br />

anlamına geliyordu.<br />

İkonoklastik isyanın yarattığı çöküşten<br />

sonra Prens Turuncu, Dilleburg’a<br />

kaçtı.<br />

1568’den itibaren, birçok defa, Dük<br />

Alvarez (Dük Alva) rejimine son vermek<br />

amacıyla, buradan Aşağı Ülkeler’e<br />

askeri seferler düzenledi. Bu mücadelede<br />

propaganda araçlarından<br />

da (bildiri, savaş şarkıları, çizim ve<br />

gravürlerden) yararlandı. Bu faaliyetin<br />

ürünlerinden biri, Hollanda milli<br />

marşı Wilhelmus’tur. Başlangıçta<br />

Willem’in başarısı bahsedilmeyecek<br />

kadar azdı. Ta ki 1 Nisan 1572’de<br />

Deniz Korsanları (Watergeuzen: Deniz<br />

Dilencileri) tesadüf eseri Den Briel kasabasını<br />

ele geçirdikten sonra, Toplu<br />

Ayaklanma (de Opstand) daha geniş<br />

tabanlı bir destek buldu.<br />

Beklentilerin tersine, asiler, Prens<br />

Turuncu’nun sebat ve dayanma kabiliyetinin<br />

de etkisiyle Hollanda ve<br />

Zeeland vilayetlerinde direnç gösterip<br />

tutunmaya başladılar.<br />

1576’daki Gent Barış Anlaşması sayesinde<br />

diğer bölgelerle barış ortamını<br />

temin etmeyi başardılar. Böylece<br />

Prens Turuncu’nun (Oranje) ideali<br />

gerçek oluyor gibi göründü, yani 17<br />

Burgondiya vilayetinin (Burgondiya’ya<br />

ait Aşağı Ülkeler’in) tek bir fe-<br />

Kurban bayramınızı<br />

tebrik ediyor,<br />

sağlık, huzur<br />

esenlikler diliyoruz.<br />

Stichting Yeni Çınar Cenaze Vakfı<br />

Postbus 3699, 3003 AR Rotterdam<br />

T. (010) - 471 68 47 F. (010) - 471 95 13<br />

Mob. 06-53 639 338 (Bij spoedgeval)<br />

E-mail cinar@nifonline.nl<br />

www.nifonline.nl<br />

------------------------------------------◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

het leven<br />

yaşam<br />

31<br />

n<br />

Anadil davası<br />

başladı<br />

Hollanda hükümetinin entegrasyonun<br />

önünde engel oluşturduğu gerekçesiyle<br />

parasal yardımı kesmesi sonucu<br />

ilköğretimde verilemeyen anadili<br />

eğitiminin tekrar okul çatısı altına<br />

dönmesini sağlamak amacıyla devlet<br />

hakkında açılan davanın ilk duruşması<br />

Lahey’de görüldü.<br />

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği<br />

(HTİB), Avrupa Akdeniz Göç ve<br />

Gelişmeler Merkezi (EMECMO), Türk<br />

Danışma ve Eğitim Vakfı (SIOT)<br />

tarafından açılan, başta Türkler<br />

olmak üzere ülkedeki tüm azınlıkları<br />

da yakından ilgilendiren dava öncesi<br />

Lahey Adliye Sarayı önünde küçük<br />

çaplı bir gösteri düzenlendi. Adliye<br />

Sarayı önünde toplanan grup, “Kültürümüzü<br />

öğrenmek ve anlamak istiyoruz”,<br />

“Kültür için anadil eğitim şart”<br />

yazıları bulunan pankartlar açtı.<br />

2 saat süren duruşmada Türk hukukçular<br />

Fadime Kılıç ile Nazmi Türkkol,<br />

anadili derslerinin tekrar Hollanda<br />

eğitim müfredatına alınması gerektiğini<br />

ve azınlıkların bu haklarıyla<br />

ilgili Hollanda’nın da imzaladığı çok<br />

sayıda uluslararası sözleşmenin bulunduğunu<br />

anlattılar. HTİB Başkanı<br />

Mustafa Ayrancı, davadan olumlu<br />

sonuç çıkmaması halinde konuyu<br />

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne<br />

taşıyacaklarını belirtti.<br />

Duruşmada Hollanda tarafı anadil<br />

eğitiminin entegrasyona engel olduğu<br />

ve bu nedenle parasal yardımın<br />

durdurulduğu görüşünü savundu.<br />

Lahey Mahkemesi konuyla ilgili kararını<br />

13 Kasım tarihinde açıklayacak.<br />

Konunun parlamentonun alt kanadını<br />

oluşturan<br />

Temsilciler Meclisi’nde de gündeme<br />

alınmasını sağlamak amacıyla<br />

başlatılan ve çok sayıda sivil toplum<br />

kuruluşunun desteklediği kampanyada<br />

50 bin imza toplandı. İmzalar<br />

yakında meclise sunulacak.<br />

-----------------------------------------◄◄<br />

odal yönetim altında toplanması ve<br />

dinsel farklılıkların hoşgörü temelinde<br />

çözümlenmesi. Fakat yeni birlik maalesef<br />

uzun sürmedi.<br />

1580’de II. Filip, Prens Willem van<br />

Oranje’nin başına ödül koydu. Willem<br />

buna bir savunma yazısıyla (Apologie)<br />

ve ayaklanan vilayetlerin Genel<br />

Meclisleri de (Staten-Generaal) Ayrılma<br />

Bildirgesi (Plakkaat van Verlatinghe)<br />

ile yanıt verdi. İki yazının<br />

da içeriği aynıydı: Direnmelerinde<br />

haklıydılar, çünkü kral despotça hareket<br />

ediyordu.<br />

Temmuz 1584’te Katolik Balthasar<br />

Gerards, tabanca kurşunuyla Willem<br />

van Oranje’nin yaşamına son verdi.<br />

Yaşarken hiçbir sonuç elde edememiş<br />

gibi gözükse de, ayaklanan vilayetlerin,<br />

Prens Turuncu’nun ölümünden 25<br />

yıldan az bir süre sonra, kendinden<br />

emin bir cumhuriyete dönüştükleri ve<br />

Willem van Oranje’yi bu yeni devletin<br />

kurucusu olarak kabul ettikleri gerçeği<br />

ortaya çıkmıştır.<br />

Doğuş haber «<br />

Hollanda nüfusu istikrarlı<br />

büyüyor... 16.813.837<br />

Yukarıdaki sayacın gösterdiği rakam, 5 Ekim 2013 itibariyle İstatistik Bürosunun<br />

kayıtlarına göre Hollanda nüfusunu göstermekte.<br />

Nüfus artışı her zaman aynı tempoda<br />

sürmüyor. Günlük, aylık ve<br />

yıllık olarak değişim gösteriyor.<br />

Hafta sonlarına nazaran hafta içinde,<br />

kış aylarına göre yazları daha çok doğum<br />

oluyor.<br />

Ekonominin iyi işlediği, geleceğe güvenle<br />

bakıldığı zamanlarda da doğum<br />

artışı gözleniyor.<br />

Hollanda nüfusunda günde ortalama<br />

80 kişilik bir artış olduğu gözleniyor.<br />

Her gün ortalama 480 çocuk doğuyor.<br />

Ve yine ortalama olarak 380 insan<br />

ölüyor. Hollanda, günlük olarak<br />

ortalama 425 göç alırken, 395 insan<br />

Hollanda dışına göç ediyor.<br />

Nüfus artışındaki temponun sürekli<br />

değişmesinden dolayı, günlük net bir<br />

sayı belirlemek hemen hemen imkansızken,<br />

yıl bazında günlük 130 kişinin<br />

artışı gözlenmekte. Bu konudaki gelişmeleri<br />

ve detaylı rakamları ‘statline’<br />

sitesinden takip edebilirsiniz.<br />

Hollanda’nın aktif nüfus sayımı, Belediye<br />

Kişi Temel Kayıt Verilerine göre<br />

yapılıyor. Belediye, bu bilgileri direkt<br />

olarak Merkezi istatistik Bürosu’na<br />

ulaştırıyor. Bu uygulama da, nüfusun<br />

tamamını yansıtmıyor olabilir. Belediye<br />

Nüfus Kayıt Bölümü’ne zamanında<br />

kayıt yapılmayanlar, sınır dışı edilen<br />

ilticacılar, kaçak durumda olup sonradan<br />

oturum müsaadesi alanlar kesin<br />

bilgiye ulaşmayı engelliyor. Son olarak<br />

da CBS, Belediyeden aldığı bilgileri<br />

güncelleştirmede geciktiriyor ve<br />

sayımı tahmini yapıyor olabilir.<br />

-----------------------------------------◄◄<br />

Parasız saadet<br />

olmaz mı?<br />

Sosyal Kültürel Planlama Bürosu<br />

verilerine göre vatandaşlar,<br />

ekonomi ve kendi cebine girecek<br />

paranın azalmasını, entegrasyon,<br />

güvenlik veya yasa dışı suçlardan<br />

daha fazla önemsiyor.<br />

Sosyal Kültürel Planlama Bürosu<br />

(SCP) tarafından yapılan bir açıklamada<br />

2008 yılında patlak veren<br />

ekonomik krizden bu yana ilk kez<br />

vatandaşlar ekonomiyi sosyal sorunlardan<br />

daha önemli görmeye başladı.<br />

SCP tarafından yapılan ve sonuçları<br />

geçtiğimiz günlerde açıklanan ankete<br />

göre halkın yüzde 47’si Hollanda<br />

ekonomisi için “yeterli” cevabını<br />

erirken yüzde 55’i “önümüzdeki<br />

aylarda bu durumun daha da<br />

kötüye gideceğini” yüzde 29’u ise<br />

kendi “hane ekonomisinin kötüleşeceğini”<br />

düşünmekte. Buna karşı<br />

her beş kişiden dördü ise şuanda<br />

kendi ekonomisinin yerine olduğunu<br />

belirtiyor.<br />

Hangisi daha önemli?<br />

Vatandaşların yüzde 19’u Hollanda<br />

ekonomisinin ülkenin en büyük<br />

sorunu olduğunu düşünürken, yüzde<br />

16’lık bir kesim toplumsal meselelerin<br />

liste başında olduğunu belirtmekte.<br />

Bunun arkasından gelen konular<br />

ise şu şekilde sıralanmakta: siyasete<br />

ve yönetime olan güven, yüzde 12,<br />

sağlık ve yaşlıların bakımı, yüzde 10<br />

ve istihdam yüzde 8.<br />

Sürekli olarak her çeyrekte yapılan,<br />

SCP Vatandaş Bakış Açısı Araştırmasında<br />

ortaya çıkan sonuçlar, vatandaşın<br />

80’lerin başında olduğu gibi<br />

ekonomik sorunları ülkenin en büyük<br />

ve çabuk çözüm bulunması gereken<br />

konuların başında gördüğünü de<br />

ortaya koymuş durumda.<br />

Hükümete güven<br />

SCP verilerine göre, hükümete ve<br />

siyasete olan güven giderek azalmaya<br />

devam ediyor. Vatandaşların yüzde<br />

39’u hükümete “yeterli” düzeyde<br />

güvendiğini belirtirken, yüzde 45’i<br />

meclise güvendiğini kaydetti. AB<br />

üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde<br />

40, buna karşı olanların oranı ise<br />

yüzde 28 oldu.<br />

-----------------------------------------◄◄


Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...<br />

Spaanse polder ve Ijsselmonde şubelerimiz pazar günleri saat 13:00 - 17:00 arası açıktır.<br />

Acil durumlar için bize 06-543 110 96’dan ulaşabilirsiniz.<br />

Groothandel<br />

Zoetermeer<br />

Edisonstraat 125<br />

2723 RT Zoetermeer<br />

Tel: 010-342 28 85<br />

Spaanse Polder<br />

Linschotenstraat 74<br />

3044 AW Rotterdam<br />

Tel: 010-485 43 30<br />

Fax: 010-415 00 99<br />

Delfshaven<br />

Nieuwe Binnenweg 421<br />

3023 EM Rotterdam<br />

Tel: 010-276 30 04<br />

Fax: 010-244 75 26<br />

Afrikaanderplein<br />

Pretorialaan 50A<br />

3072 EP Rotterdam<br />

Tel: 010-485 77 54<br />

Fax: 010-486 50 33<br />

Waalhaven<br />

Sluisjesdijk 86<br />

3087 AJ Rotterdam<br />

Tel: 010-294 02 40<br />

Fax: 010-429 99 40<br />

Vlaardingen<br />

George Stephensonweg 19<br />

3133 KJ Vlaardingen<br />

Tel: 010-434 60 14<br />

Fax: 010-434 50 58<br />

Ijsselmonde<br />

Ridderkerkstraat 41<br />

3076 JT Rotterdam<br />

Tel: 010-291 74 68<br />

Fax: 010-291 74 69<br />

Kralingen Crooswijk<br />

Jonker Fransstraat 84-86<br />

3031 AW Rotterdam<br />

Tel: 010-411 11 95<br />

Fax: 010-411 98 00<br />

Breda<br />

Boschstraat 110<br />

4811 GK Breda<br />

Tel: 076-520 93 53<br />

Fax: 076-514 98 23<br />

Dordrecht<br />

Van Oldenbarneveltplein 14<br />

3317 EP Dordrecht<br />

Tel: 078-651 52 53<br />

Fax: 078-618 40 76<br />

Schiedam<br />

Van Berckenrodestraat 17<br />

3029 AT Rotterdam<br />

Tel: 010-473 47 46<br />

Fax: 010-473 86 08<br />

Ridderkerk<br />

Mandenmakerstraat 17B<br />

2984 AS Ridderkerk<br />

Tel: 0180-48 77 88<br />

aod<br />

Auto Onderdelen Depot<br />

Nederland<br />

Free-Parts<br />

Yedek parça ithalatı<br />

ve<br />

BENELUX bölgesine dagıtımı


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

meningen<br />

görüşler<br />

33<br />

Muştular<br />

Raşit Bal<br />

rasit.bal@inholland.nl<br />

Ibn Ghaldoun’ a veda<br />

Hollanda’nın tek İslami lisesi kapanıyor.<br />

Kapanma süreci oldukça karmaşık.<br />

Organize boyutu var. Eğitim boyutu<br />

var. Dinî boyutu var; Hollanda<br />

toplumunun Müslümanlara alışık olmaması,<br />

yani göçmenlik, boyutu var.<br />

Keşke, bunların hepsinin tartışılabileceği<br />

bir platform olsa da konuşulsa…<br />

Tartışma olmazsa, doğruyu bulmakta<br />

oldukça zor oluyor. Ya da “doğru”,<br />

bir kaç kişinin ‘buldukları’ ile aynı<br />

oluyor. Amsterdam’daki ‘İslami’ lise<br />

kapandı, nedenini kolektif olarak bilmiyoruz.<br />

Ibn Ghaldoun lisesinin kapanıyor<br />

ve bunun nedenini de bilemeyeceğiz.<br />

Münferit açıklamalar hariç. Bu<br />

yazı da öyle bir şey işte…<br />

Lisenin açılmasında gayreti hiç kimse<br />

tarafından inkâr edilmeyen kişi hiç<br />

kuşkusuz, eski başkanlardan Kasım.<br />

Naas’dır. En az beş sene mücadele etti.<br />

Okulu açtıktan sonrada, okulu kendi<br />

‘çocuğu’ gibi ‘koruması’ altına aldı.<br />

Herkesten sakındı. O belirledi, neyin,<br />

nasıl ve ne zaman yapılacağını. Diğer<br />

insanlar ise, onun araçları oldu. Ona<br />

itaat etmeyenleri uzaklaştırdı. Okulun<br />

konumu ‘kırılgandı’ ve herkes onun<br />

dediğini yapmalı idi. Daha sonrakilerde<br />

benzer bir yöntem takip ettiler.<br />

Belki, çevreye karşı (bunlar genelde<br />

medya, belediye, müfettişlik, diğer<br />

okullar) güçlü olmak istediler ve gücü<br />

‘sadakatte’ aradılar.<br />

Tartışmanın kendilerini ve okulu zayıflatacağını<br />

düşündüler. “Fitne” dediler,<br />

“yeteri kadar düşmanlarımız var<br />

zaten, birde siz uğraştırmayın” dediler<br />

ve kendi içinde tartışmaya imkân<br />

vermediler. ‘Sadakati’ yeterli bildiler.<br />

Bu durumda, herkes, öğretmenler ve<br />

müdürler idarenin ‘talimatı’ ile hareket<br />

eder oldular. Halbuki, ‘talimatla’<br />

hareket edilen yerde ‘kalite’ oluşmaz.<br />

Hele profesyonel olan birisinin (ki öğretmenler<br />

ve idareciler profesyoneldirler)<br />

talimatla iş yapması, kendisini<br />

intihar etmesidir. Yaptığı işten ne zevk<br />

alır ne de netice. Pasifleşir ve talimatı<br />

bekler. Profesyonel bir kurum uzun<br />

süre böyle idare edilirse, sahip olduğu<br />

profesyonel donanımı tüketir ve geriye<br />

‘iş çıkartamayan’ bir kadro kalır.<br />

Bu aşamadan sonra, tartışmak pek<br />

anlamlıda da değildir. Benim şahsi<br />

gözlemim. Ibn Ghaldoun lisesinin sorumlu<br />

kişileri daha yakın zamana kadar,<br />

belki de kapanma kararı verilene<br />

kadar böyle düşünüyorlardı. “Aman<br />

tartışma açmayın, işlerimizi karıştırmayın,<br />

okulu kurtarmak için<br />

son gayretlerimizi harcıyoruz, siz<br />

bizi destekleyin yeter” dediler. Halbuki,<br />

Amsterdam İslam Koleji(ICA)<br />

benzer gerekçelerle kapandı. Orada da<br />

‘küçük’ bir grup, böyle karmaşık bir<br />

konuda, kendilerini yeterli gördüler.<br />

‘İslam’ın dediğini uygula, gerisini<br />

Allah’a bırak’ anlayışıyla Hareket ettiler.<br />

İlişkiler gerildi, sürekli kendilerini<br />

yeterli gördüler. Etkin çözümler üretmediler.<br />

Amsterdam’daki cemaatler okuldan<br />

soğudu ve yabancılaştı. Okulun, kalitesi<br />

düştü, onlar kedilerini hep yeterli<br />

gördüler. Öğrenci sayısı iyice düştü,<br />

Müslümanların çoğunluğu, “Bizim<br />

bu okulla bir alakamız yok” dediler,<br />

ama okulun sorumluları, ‘Bizim<br />

dediklerimiz doğrudur, çünkü biz<br />

İslam’ın dediğini yapıyoruz’ dediler.<br />

Ve okul kapandı; idareciler “Müslüman<br />

olduğumuz için kapatıldık,<br />

yeniden açalım” dediler. Ibn<br />

Ghaldoun’un idarecileri de, aynı süreci<br />

yaşadılar. Amsterdam’daki lisenin kapanması<br />

Ibn Ghaldoun için bir şansa<br />

dönüşebilirdi. Onların, ‘yanlışları’<br />

(bilinseydi), Ibn Ghaldoun lisesinin<br />

‘doğruları’ olsa idi, yola devam etmesi<br />

için ciddi bir şansı olabilirdi. Ama<br />

maalesef. Burada da, küçük bir grup,<br />

kendisini kapattı ve kendi ürettikleri<br />

çözümleri yeterli gördü. Kendilerini<br />

‘müstağni’ bildiler… Ve okul kapanıyor.<br />

Okulun kapanması belli olduktan sonra<br />

bir grup veli ve okulun açılmasında<br />

çok emeği geçen okulun ilk başkanı<br />

olan K. Naas, ‘Pauw en Wiiteman’ adlı<br />

televizyon programına çıktı. Yanlarında<br />

birde milletvekili vardı. Program sunucusu<br />

hem K. Naas’a hem de velilere<br />

“Müfettişin raporu doğru mu, okulun<br />

kalitesi bu kadar düşük mü,<br />

sizce niçin kapanıyor okulunuz?”<br />

diye sordular. Bu soruya hem Naas ve<br />

hem de veliler cevap vermek yerine,<br />

‘Bunlar bizim başımıza Müslüman<br />

olduğumuz için geliyor, okulumuzu<br />

da ‘İslami’ kimliğinden dolayı<br />

kapatıyorlar’ dediler. Katılımcılar bu<br />

soruyu bir kaç defa tekrar ettiler ama<br />

nafile, ‘bizimkiler’ hep aynı şekilde,<br />

‘Ibn Ghaldoun İslami bir okul olduğu<br />

için kapatılıyor’ diye cevap verdiler.<br />

Halbuki bu, açık ve seçik saçma<br />

bir açıklamadır. Kandırmaya ve manipülasyona<br />

yönelik bir ifadedir. Sanki<br />

asıl nedenleri ve sorumluları korumak<br />

ve hedef saptırmaya yönelik bir açıklama<br />

gibi.<br />

Okulun kapanması İslami oluşundan<br />

olsa idi Ibn Ghaldoun’u açtırmazlardı.<br />

Bu okulu Müslümanlar açabilsin diye,<br />

Hollanda meclisi kanun değişikliği<br />

yaptı. Bu kanun değişikliği K. Naas’ın<br />

bir başarısıdır. Halen Hollanda meclisinde,<br />

bakanlıklarda ve bölge meclislerinde,<br />

Hollanda’daki Müslümanların<br />

kendi dinleri ile uyumlu eğitim veren<br />

okulların açılmasını isteyen büyük bir<br />

kesim var. Mevcut kanunlar, cari politikalar<br />

ve uygulamalar bu yönde. Sadece,<br />

aşırı sağcılarla sosyalist parti karşı<br />

çıkmaktadırlar. Fakat nasıl oluyor da,<br />

K. Naas böyle yalan söylüyor da, bir<br />

çok veli de buna kanıyor?<br />

Bunun açıklaması belli. Önceki idarenin<br />

sorumluluğu altında okul açıldı ve<br />

bütün gayretlere rağmen, hedeflenen<br />

başarı sağlanamadı. Özellikle idare,<br />

gecesini gündüz yaptı, her sene bir<br />

müdür değiştirdi ama netice alamadı.<br />

Başkan, diktatör oldu, kurallar koydu,<br />

talimatlar verdi, imamları işe aldı,<br />

okulda çalışan öğretmenleri hep ‘takva’<br />

Müslümanlardan seçti. Hepsi de<br />

gayret ettiler, hatta hafta sonları dahi<br />

çalıştılar.<br />

Önceki müdür (iki oğlu da imtihan sorularını<br />

çalmaktan tutuklandılar) hafta<br />

sonları ailesi ile okulda yattı. Ama yine<br />

netice alamadı. Kalite düştü. Para bitti.<br />

Öğrenci sayısı azaldı.<br />

Şimdi, idare çıkıp da ne diyecek?!.<br />

“Konferans ve toplantılar düzenleyelim<br />

de problemin nerede olduğunu bulalım<br />

mı” diyecek? Hata bende diyebilir mi?<br />

Bu iş ‘ehliyet’ işi imiş, ve ‘emanet<br />

ehline verilmeli imiş’ diyebilir mi?<br />

Yani, kendi sorumluluğunu üstlenebilir<br />

mi? Elbette hayır.<br />

Televizyona çıkıp ne diyecek? Tabii<br />

ki ‘uçuk ve irrasyonel’ bir şeyler<br />

söyleyecek. Ancak bu oldukça garip<br />

açıklamanın faturası da var. Şöyle ki:<br />

Netice ortada. Okul kapanıyor. Okulun<br />

idaresi, bir takım veliler bu konuda söz<br />

söyleyenler diyorlar ki “Müslüman<br />

olduğumuz için bu başımıza geliyor,<br />

bizi istemiyorlar”.<br />

Hollanda’daki kamuoyu ise okulun kapanmasını<br />

‘kalitenin yetersizliğine,<br />

öğrenci sayısının azlığına ve hem<br />

de okulun kendi öğrencileri tarafından<br />

soyulmasına’ bağlıyorlar. Bizimkiler,<br />

‘Müslüman olduğumuzdan<br />

dolayı kapatılıyoruz’ diyorlar, onlar<br />

ise, ‘Müslüman olduğunuzdan dolayı<br />

kalitesizsiniz, beceremiyorsunuz’ di-<br />

yorlar. Okulun kapanmasını İslam’la/<br />

Müslümanlıkla açıklarsan, başkası da<br />

(müfettiş değil) ‘kalitesizliği’ İslam’a<br />

bağlar. Bu mantığı ilk yürüten sensin.<br />

Şimdi size soruyorum: İslam’ın ve<br />

Müslümanların konumunu zayıflatmak<br />

için ilk adımı atan kimdir?<br />

Maalesef, yine fatura ‘İslam’a çıkartılıyor.<br />

Halbuki, problem belli. Başkan bu<br />

iş için ehil değildi, sahip olduğu sadece<br />

uzun bir sakal ve bir miktarda ‘takva’<br />

idi. Zamanla, başkanın ‘ehil olmayışı’<br />

ve ‘takva vurgusu’ okulun her tarafına<br />

yayıldı. “Emaneti ehline vermezseniz’<br />

kıyameti bekleyin” diyor<br />

peygamberimiz. Ibn Ghaldoun’un kıyameti<br />

geldi işte. Tabii ki kopacak. Ne<br />

bir saat ileri ne de bir saat geri.<br />

Ancak, burada ve bu gibi durumlarda<br />

‘emaneti ehline kim verecek’? Sanki<br />

bunun yolu yok gibi geliyor bana.<br />

Hele ki, bunu deneyen ‘fitneci’ olursa,<br />

iyi niyetle yapılanlar, hemen Müslümanlara<br />

‘düşmanlık’ şeklinde anlaşılırsa.<br />

Halbuki, durum belli. Pratik ve<br />

pek çok ‘ehil’ olanın katkısı zorunlu.<br />

Bir kişinin donanımı da yeterli değil.<br />

Yani, çözüm için geniş katılım lazım.<br />

Herkesin katkısını istemek, çözüme<br />

ortak etmek, bunun için ortam hazırlamak<br />

ve çaba sarf etmek artık ‘ehil’<br />

olmanın bir yönü ve yolu oldu.<br />

Sorumlu olanın, konumuna mal olsa<br />

dahi. Şeffaf bir platformda ve şeffaf bir<br />

şekilde.<br />

Bunu yapabilirler mi Müslümanlar?<br />

Bilemiyorum. ◄◄


Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...<br />

379,-<br />

Boxerbed Wolga incl. bodem<br />

wit/zwart 140x200cm<br />

ook in maten<br />

160/180x200cm leverbaar!<br />

nu<br />

999,-<br />

Hoogslaper Dico mat zwart, incl. bodem,<br />

bureau, kast en trap aan de zijkant 90x200cm.<br />

179,-<br />

199,-<br />

Stapelbed Sandra<br />

incl. bodems<br />

90x200cm<br />

splitsen mogelijk!<br />

Beste service<br />

Gratis bezorgd<br />

gratis gelegd en<br />

gratis gemonteerd!<br />

1000 m showroom<br />

Slaapkamer Rita compleet (2m kast,<br />

bed 160x200cm,<br />

2 nachtkastjes, kommode met spiegel)<br />

Wandkast Joly<br />

compleet zoals afgebeeld<br />

(zonder accessoires en tafel) 300cm<br />

Boxerbed Diamant incl. bodem<br />

wit/zwart 140x200cm<br />

ook in maat 160x200cm leverbaar.<br />

199,-<br />

1099,-<br />

Duizenden tapijt<br />

op voorraad<br />

p. m<br />

2,99<br />

Duizenden vinyl<br />

op voorraad<br />

p. m<br />

2,99<br />

Honderden laminaat<br />

soorten op voorraad<br />

p. m<br />

4,99<br />

Sura Woninginrichting<br />

Nieuwe Binnenweg 355 B<br />

3023 EJ Rotterdam<br />

Meer info:<br />

www.surameubel.nl info@surameubel.nl<br />

(010) - 477 29 34


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

leven & religie<br />

yaşam ve inanç<br />

35<br />

Kurban;<br />

verebildiğin<br />

Hikmet Pınarı<br />

Hüseyin Kerim Ece<br />

kerimece@hotmail.com<br />

kadardır<br />

Allah’a yakın olmak<br />

Bir hadise göre insan Rabbine yaklaşabilir.<br />

Bunun yolu da öncelikle Allah’ın<br />

emrettiği şeyleri (farzları) samimiyetle<br />

yapması, ya da yasakladığı şeyleri sırf<br />

O hoşlanmadığı için yapmamasıdır.<br />

Bu farzlara nafileler eklenince Allah’a<br />

olan yakınlık ve O’nun böyle kullara<br />

olan sevgisi ve yardımı artar da artar.<br />

(Buhârî, Rikak/38 no: 6502)<br />

Allah’a yakınlık hiç bir zaman mekan<br />

açısından düşünülmez. Zira Allah (cc)<br />

zamandan ve mekandan münezzehtir.<br />

Burada Allah’a yakınlıktan maksat<br />

O’nun lütfuna ve keremine, affına ve<br />

bağışlamasına, rızasına ve sevgisine,<br />

ikramına ve nimetlerine yakın olmak,<br />

yani layık olmak, O’nu her an yanında<br />

hissetmek, O’na karşı sorumluluk bilinciyle<br />

yaşayabilmektir.<br />

Kimileri Allah’a yaklaşmak için O’nun<br />

öğrettiği yolları bırakıp kendilerine<br />

göre başka metodlar denerler. (Zümer<br />

39/3) Allah’ı bırakıp onun dışında uydurma<br />

tanrılara ibadet edenlerin gerekçesi<br />

de kendilerine göre uzakta olan<br />

bir İlaha, onlar aracılığıyla yaklaşmakmış.<br />

Halbuki Allah (cc) insana kendisinden<br />

daha yakındır. (Kaf 50/16)<br />

Buradaki sorun, Allah’ın yakın veya<br />

uzak oluşu değil, insanın O’na yaklaşma<br />

çabası, O’nu algılama biçimidir.<br />

Allah’ı hakkıyla takdir edemeyenler,<br />

elbette O’nunla ilgili her konuda yanılırlar,<br />

yanlış yaparlar.<br />

Kurban ve Allah’a yaklaşma<br />

Kurban kavramı, Arapçadaki (yakınlık<br />

Kurban ibadetinde<br />

şu hikmet<br />

gizlidir: Bir<br />

insanın Allah’a<br />

yakınlığı dünyalıklara<br />

yakınlığı<br />

ile ters orantılıdır.<br />

Kim dünyayı<br />

Allah’tan<br />

çok severse o<br />

Allah’tan uzaklaşır.<br />

Kim de<br />

Allah’ı dünya ve<br />

içindekilerden<br />

daha çok severse<br />

Allah’a yakınlığı<br />

artar.<br />

anlamına gelen) ‘karuba/kurbet’’ten<br />

‘fu’lan’ vezninde bir kelimedir. ‘Karu-be’<br />

sözlükte, uzaklığın zıddı olarak<br />

mekân, zaman, nisbet, mesafe, ilgi ve<br />

kök/asıl açısından yakınlaşmayı ifade<br />

eder. (R. el-Isfehânî, el-Müfredât, s:<br />

601) Hadislerde de Allah’a yaklaşmak<br />

aynı fiille anlatılıyor.<br />

Peygamber (sav); “Allah (cc) kul için,<br />

onun Allah’ı nasıl düşündüğü gibidir”<br />

buyuruyor. O Allah’ı hatırlarsa, Allah<br />

da onu hatırlar (Bekara 2/152). Kim<br />

Allah’a yakın olursa, Allah ona<br />

ondan daha yakın olur diye haber<br />

veriyor. (Buharî, Tevhid/15 no: 7405,<br />

50 no: 7536. Müslim, Zikr/1 no: 6805,<br />

Tevbe/1 no: 6952)<br />

Kurban, İslam’da esasen her türlü<br />

ibadet, dua ve zikir kulu Allah’a yaklaştırır.<br />

Bilinen ‘kurban kesme ibadeti’ne<br />

aynı mananın yüklenmesi;<br />

onun ciddi bir sunum, önemli bir bağış,<br />

derin bir sorumluluk bilinci ve Hz.<br />

İbrahim’in (as) fedakârlığını sembolize<br />

etmesindendir.<br />

İslâm fıkhına göre ‘kurban’; şekli ve<br />

zamanı belli bir hayvanın feda edilmesiyle<br />

yerine getirilen ve Allah’a yakınlık<br />

kazandıran bir ibadettir.<br />

Kurban ibadeti ulvî bir amaca ulaşmak<br />

için, geçici ve fâni ve aynı zamanda da<br />

asıl sahibinden insana emanet edilen<br />

varlık’ın, dünyalıkların bir kısmından<br />

vazgeçebilmeyi anlatır. Burada insan<br />

kesinlikle iki tercih arasında değildir.<br />

Yani Allah (cc) kuluna, “Ya ben, ya<br />

malın” demiyor. “Malının tümünü<br />

benim için bırakmıyorsan bana<br />

yakın olamazsın” demiyor. Sanki<br />

şöyle diyor: “Sana verdiklerimden<br />

bir kısmını zekât, sadaka, infak<br />

veya kurban olarak vermeye, bir<br />

kısmından benim için vazgeçmeye<br />

hazır mısın? O zaman gönlünden<br />

koptuğu kadar vazgeç,<br />

yani Allah yolunda<br />

ver. O zaman bana yakınlık<br />

kazanabilirsin”.<br />

Kurban<br />

ibadetinde<br />

şu hikmet gizlidir:<br />

Bir insanın Allah’a<br />

yakınlığı<br />

dünyalıklara<br />

yakınlığı ile ters<br />

orantılıdır. Kim dünyayı<br />

Allah’tan çok<br />

severse o Allah’tan<br />

uzaklaşır. Kim de<br />

Allah’ı dünya ve<br />

içindekilerden<br />

daha çok severse<br />

Allah’a yakınlığı<br />

artar. Bu<br />

ibadet Allah’ı<br />

sevme iddiasının<br />

isbatı, Allah’a<br />

yakınlığı<br />

gerçekleştiren<br />

fedakârlıktır.<br />

Kurban bir taraftan<br />

Allah’a yaklaşma<br />

vesilesi, diğer taraftan da Allah için en<br />

sevilen şeylerden vazgeçebilmeyi sembolize<br />

eder.<br />

Kurbanların etleri veya kanları değil,<br />

samimiyeti (takvası) Allah’a<br />

ulaşır.<br />

Türkçe’de ‘kurban’ kelimesi biraz da<br />

feda etmeyi, feda olmayı, vazgeçmeyi,<br />

vermeyi anlatır. Türkçe’de “kurban<br />

olmak”, “kurban vermek”, kurban<br />

almak” gibi tabirler vardır. Çok sevdiğimiz<br />

birisi için “sana kurban olurum”<br />

demek, senin için her şeyi, hatta kendimi<br />

bile feda ederim demektir. Demek<br />

ki kurbanın aslı fedakârlık yapabilmektir.<br />

Kurban ibadetinde üç önemli şey daha<br />

var:<br />

1-Müslüman kurban ibadetiyle<br />

mülk’ün (sahip olunan her şey’in)<br />

Allah’a ait olduğunu itiraf eder, bunu<br />

kendi nefsine ve çevresine bir daha<br />

duyurur.<br />

2-Mü’min kurbanla, varlık hiyerarşisindeki<br />

yerini ve haddini bir daha<br />

hatırlar. O bir insandır, insanın da bu<br />

kainat düzeni içerisinde belli bir yeri<br />

ve görevleri vardır. “Kendi sınırını<br />

bilen, başkalarına ait sınırlara<br />

daha çok dikkat eder” düşüncesinden<br />

hareketle sınırını aşıp zalim olmaz.<br />

3-Kurban ibadeti Müslümana Allah’a<br />

ait mülkten insan olarak, O’nun izniy-<br />

le ve O’nun adıyla istifade edebilmeyi<br />

hatırlatır. Bundan dolayı o kurbanı<br />

Allah için ve O’nun adıyla “bismillahi<br />

allahu ekber” diyerek keser.<br />

O’nun yolunda infak ederken de<br />

O’nun rızası için ve besmele ile<br />

verir.<br />

Hz. Adem’in çocuklarının kurban<br />

adama olayını anlatan âyette<br />

(Mâide 5/27)<br />

hem kurban ibadetin<br />

ilk örneğini, hem de bu<br />

ibadetin arka planındaki<br />

hikmeti görüyoruz. Bu<br />

âyet kurbandaki ‘takva<br />

bilincine’ özellikle vurgu<br />

yapıyor. Buradaki vurgu<br />

ile Hacc/37. âyet<br />

arasında bir bağlantı<br />

vardır. Bu âyete göre<br />

kesilen kurbanların<br />

etleri veya kanları<br />

değil, hakkıyla<br />

ibadet eden<br />

kulların<br />

samimiyeti (takvası) Allah’a ulaşır. Allah<br />

(cc) etlere değil kuldaki niyete ve<br />

samimiyete değer verir.<br />

Her iki kardeşin neye kuvvetli bir biçimde<br />

bağlı olduklarını ortaya koyan<br />

ölçü Allah’a adadıkları ‘kurban’ idi.<br />

Kurban adama denemesi, kimin neye<br />

daha kuvvetle bağlı olduğunu, neye<br />

ve kime daha yakın durduğunu, kim<br />

için nelerden vazgeçilebileceğini gösteriyor.<br />

Öyleyse kurban; yani Allah’a<br />

yaklaşma sebebi; kulun Rabbi için<br />

vazgeçebildiğidir, O’nun yoluna verebildiğidir.<br />

Kurban bayramında kesilen<br />

kurbanlık hayvanlar buna sadece bir<br />

vesiledir, bir semboldür.<br />

Allah için vazgeçilen, verilen, infak<br />

edilen, fi-sebîlillah harcanan, insanın<br />

yüreğinde sakladığı, değer verdiği şeylerdir.<br />

Asıl bunlardan vermek fedakârlıktır,<br />

takvaya daha uygundur, babayiğitliktir.<br />

Kurban ibadetinin tipik örneği Hz. İbrahim’<br />

in (as) oğlu İsmail ile denenmesi<br />

olayıdır. (Saffat 37/102-108) Burada<br />

gerçek bir mü’minin en sevdiği şeyi,<br />

kalbinin en müstesna köşesinde sakladığı<br />

en değerli şeyi; daha çok sevdiği,<br />

varlığın asıl sahibi Allah (cc) yolunda<br />

feda edebilmesini, ondan içinde hiç<br />

bir burukluk olmadan vazgeçebilmesini,<br />

buna ek olarak da vazgeçtiği zaman<br />

kavuşabileceği ecri, şerefi, ulvi<br />

ma- kamları görmekteyiz.<br />

İnanan kimse en<br />

sevdiği, ya da<br />

kavuşmak için derin istek duyduğu<br />

şeye kavuşabilmek için sevdiğini feda<br />

etmesi gerekir. İbrahim (as) İsmailine<br />

tam kavuşabilmek için onu Allah için<br />

feda etmeyi göze almıştı.<br />

Kurbanla ilgili âyetler, bilinçli şekilde<br />

kurban kesmeyi ve ihsan sahibi olmayı<br />

öne çıkarıyorlar. Kurban Müslümanlığın<br />

sembollerindendir. Bu sembollere<br />

saygı, Müslümandaki takva ve ihsan<br />

bilincinin sonucudur. (Maide 5/2. Hac<br />

22/36-37)<br />

Takva bilincinin Allah’a yakın olmakla<br />

güçleneceğini, ya da insanın ancak<br />

takva bilinci ile Rabbine daha yakın<br />

olabileceğini, O’nu yakınında daha<br />

diri, daha güçlü, daha içten hissedebileceğini<br />

ekleyelim. ◄◄


Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...<br />

Devren kiralık Oto Garajı<br />

300 metrekareye sahip olan, 2 köprü<br />

ve 2 kantoru bulunan oto garajı<br />

devren kiralıktır...<br />

Rotterdam’ın en işlek yerinde<br />

bulunan tamirhaneyi<br />

kiralamak isteyenler<br />

aşağıdaki iletişim<br />

bilgilerinden bize<br />

ulaşabilirler...<br />

DADAŞIM AUTOBEDRIJF<br />

Grafstoomstraat 33, 3044 AN Rotterdam<br />

Tel. 06-14 50 68 58


Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...<br />

» Software problemen in Windows verhelpen<br />

» Componenten in uw computer vervangen bij upgrade<br />

» Randapparatuur installeren & configureren<br />

» Installeren van compleet ADSL of kabel internet pakket<br />

» (UPC, KPN, Telfort, Ziggo enz.)<br />

» Volledig thuisnetwerk installeren incl. backup functies<br />

» Draadloos internet installeren of hulp bij storingen/klachten<br />

» Antivirus Software<br />

» DATA Recovery<br />

» Online Backup<br />

» LCD en Plasma TV reparatie<br />

» Saratech PC Service geeft support aan alle versies<br />

van Microsoft: Windows 98/ME/2000/XP<br />

Vista/Windows 7 en Windows 8<br />

SARATECH ICT<br />

Klarendalseweg 17, 6822 GA Arnhem<br />

Tel. +31 649 77 76 78 E-mail info@saratech.nl www.saratech.nl<br />

Voor spoed<br />

kunt u<br />

24/7 bellen!<br />

06 - 49 77 76 78


38<br />

ons pagina<br />

bizim sayfa<br />

maandblad/aylık gazete doğuş<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

Söz sizde<br />

A2 karayolunda soygun var,<br />

sakın o yolu kurulanmayın!<br />

Bir ay içerisinde bu yol güzergahında 1000 euro’ya<br />

yakın bir ceza kesildi bana. Hız limitine dikkat etmeme<br />

rağmen, böyle bir kumpasa nasıl düştüm anlayamadım.<br />

Daha sonra basına yansıyan şu bilgilerden sonra<br />

ne dolaplar döndüğünü anladım ama olan bizim 1000<br />

Euro’muza oldu. Asgari ücretle geçimini temin eden<br />

biri olarak bu ağır ceza şimdiden omuzlarıma bir yük<br />

gibi bindi. Vaktinde ödenmediğinde cezalar iki katına<br />

çıkıyor, bir kez daha ödeyemezsen, bittiğinin resmini<br />

çiziyorlar.<br />

Gazetelere yansıyan haber aynen şöyleydi:<br />

“Bölüm kontrolü (Trajectcontrole) bahanesiyle ülke<br />

insanına kumpas kurarak soyup soğana çeviren Hollanda<br />

Hükûmeti, Temmuz ayında başlattığı kontrollerde,<br />

aşırı hız nedeniyle toplam 336 bin ceza kesti. Mayıs,<br />

Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 2.8 milyon ceza<br />

kesildi. Geçen yıl bu aylarda kesilen ceza miktarı 2.6<br />

milyon euro idi. Kırmızı ışıktan geçme cezası, park<br />

cezası ve trafik kurallar ihlalinden dolayı da bu yaz<br />

boyunca 3.4 milyon euro’luk ceza kesildi.<br />

Trafik cezalarında hedef 1,07 milyar<br />

II. Rutte kabinesinin trafik cezalarında bu yılki hedefi<br />

1,07 milyar euro. Güvenlik ve Adalet Bakanlığı tarafından<br />

hazırlanan raporda, bu yıl ceza toplamında<br />

2012 yılına göre yüzde 30 oranında bir artış beklendiği<br />

kaydedildi. Ocak-Mayıs döneminde 330 milyon euro tutarında<br />

toplam 3,7 milyon adet ceza kesildiği ve bunun<br />

bir yıl öncesi aynı döneme göre bir milyonluk artışa eşit<br />

olduğu belirtildi.<br />

“Vatandaş inek gibi sağılıyor”<br />

Hollanda Karayolları danışma ve Ulaşım Yardımı Kurumu<br />

(ANWB) ile polis sendikaları ACP, ANPV ve NPB,<br />

hükümetin nispeten güvenli karayollarında hız kontrolleri<br />

yaptırmak suretiyle sürücüleri ‘inek gibi sağdıkları’<br />

için kızgın olduklarını söylüyorlar. ANWB ve polis sendikaları<br />

yaptıkları ortak açıklamada II. Rutte Hükûmetinin<br />

bu trafik cezası furyasına bir son vermesini istediler.<br />

ANWB ve polis sendikaları, sorunun saatte 130 kilometreye<br />

çıkarılan yeni maksimum hız sınırının belirsizliğinden<br />

kaynaklandığı ve neden başlayıp nerede bittiğinin<br />

belli olmadığı görüşü savundular. ANWB sözcüsü Ad<br />

Vonk, “Nerede saatte kaç kilometre hızla araç kullanacağı<br />

şaşırtılmış birçok insan var’’ dedi.<br />

NPB Federal Polis memurları sendikası, polislerin ‘vergi<br />

toplayıcısı’ konumuna düşürülerek aşağılandıklarını<br />

söyledi.”<br />

Tebrik Taziye Şifa dileği<br />

Abonelerimizden ve Seatsking BV’in sahibi Sevgili Abdurrahman Yazır’ın kıymetli validesi<br />

Ümmühan Yazır’ın<br />

vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.<br />

Merhumeye Allah’tan rahmet, başta Abdurrahman Yazır olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…<br />

Abonelerimizden ve Yılmaz Finans BV’in sahibi Sevgili Metin Yılmaz’ın değerli babası<br />

Zeki Yılmaz’ın<br />

vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.<br />

Merhuma Allah’tan rahmet, başta Metin Yılmaz olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…<br />

Abonelerimizden ve Jasmijn Wonen sahiplerinden Sevgili Mihrali Şentürk’ün kıymetli validesi<br />

Suna Şentürk’ün<br />

vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.<br />

Merhumeye Allah’tan rahmet, başta Mihrali Şentürk olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…<br />

Abonelerimizden ve ICM Watersysteem sahibi Mehmet Ali Kıran’ın sevgili babası<br />

Cemal Kıran’ın<br />

vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.<br />

Merhuma Allah’tan rahmet, başta Mehmet Ali Kıran olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz<br />

Abonelerimizden Sevgili Hüzeyfe Turan’ın sevgili sevgili babası<br />

Kaffar Turan’ın<br />

vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.<br />

Merhuma Allah’tan rahmet, başta Hüzeyfe Turan olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz<br />

Tebrik<br />

Abonelerimizden, Sancak B.V sahibi ve HOTİAD Başkanı Sevgili Hikmet ve Müesser Gürcüoğlu’nun mahdumu Refik ile Halil ve<br />

Hüsniye İpek’in kerimesi Havva, 28 Eylül 2013 tarihinde düzenlenen görkemli bir merasimle dünya evine girdiler. Gürcüoğlu ve İpek<br />

ailelerini tebrik ediyor, Havva ve Refik’i kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz.<br />

Tebrik<br />

Abonelerimizden Sevgili A. Kadir ve Nermin Ayıran’ın mahdumu Emre ile İsmail ve Seher Kaya’nın kerîmesi Derya, 28 Eylül 2013 tarihinde<br />

düzenlenen bir düğün töreniyle dünya evine girdiler. Ayıran ve Kaya ailelerini tebrik ediyor, Emre ve Derya’yı kutluyor, mutluluklar diliyoruz.<br />

Tebrik<br />

Hoş Geldiniz Bebekler! Yaşama sırası sende…<br />

Abonelerimizden Sevgili Nurhani ve Gülsüm Turan’ın Akif ve Ekrem adlarını verdikleri ikiz çocukları dünyaya gelmiştir. Turan ailesini<br />

tebrik ediyor, Akif ve Ekrem’e hoş geldin’ diyor, adına yaraşır, hayırlı bir ömürler diliyoruz…<br />

Tebrik<br />

Hoş Geldiniz Bebekler! Yaşama sırası sende…<br />

Doğuş emektarlarından ve halen Ekin Dergisi Haber Dairesi Müdürü Sevgili Mehmet Ali Topcu’nun<br />

Abdullah Enes ve Ahmet Akif adlarını verdikleri ikiz çocukları dünyaya gelmiştir. Topcu ailesini tebrik ediyor, Abdullah Enes ve Ahmet<br />

Akif’e ‘hoş geldin’ diyor, adına yaraşır, hayırlı bir ömürler diliyoruz…<br />

Şimdi bu kadar aykırı ses yükselirken, benim sessiz kalmam<br />

beklenilemezdi… Ben de avazım çıktığı kadar bağırıyor<br />

ve diyorum ki, “Lütfen vatandaşı sağmal inek<br />

gibi görmekten vaz geçin. Devlet kasasına giren<br />

bu gibi paralardan hayır çıkmaz. Suçluyu elbette<br />

cezalandır ama, suçlunun suçunun bedelini halka<br />

ödettirme. Tabii ki sürücüler olarak bizler de bu<br />

kumpasa gelmekten sakınalım ve daha dikkatli<br />

olalım”.<br />

Colofon<br />

Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe<br />

Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap,<br />

literatuur en filosofie.<br />

Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı<br />

Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Adnan Şahin<br />

Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Zeynel Abidin Kılıç<br />

Art Directeurs/Görsel Düzenleme Hamza Gök, Osman Akın<br />

Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl<br />

Mob. 06-43 85 74 32<br />

Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi Mustafa Uyanık<br />

Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl<br />

Oplage/Tiraj 12.000<br />

Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli<br />

Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam<br />

Tel. (010) 471 68 47 Fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32<br />

E-mail dogus@dogus.nl Website www.dogus.nl<br />

Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid.<br />

Alle auteursrechten van deze uitgave worden<br />

uitdrukkelijk voorbehouden.<br />

Druk/Baskı Wegener<br />

Abone<br />

MACHTIGINGSKAART<br />

Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging aan de STICHTING DOGUS (Dogus) om van zijn/haar hierondergenoemde<br />

(giro-)rekening het bedrag af te schrijven voor jaarlijksabonnement maandblad Dogus. (Abonesi olduğum Doğuş gazetesi için, bağlı<br />

olduğu Doğuş Vakfı'na aşağıda belirtilen abone ücretin banka hesap numaramdan çekilmesi için yetki vererek bu formu imzalıyorum.<br />

Tenzij ik mijn abonnement schriftelijk opzeg, zal mijn abonnement automatisch 1 jaar verlengd zijn en de kosten hiervan van mijn bank<br />

of girorekening afgeschreven worden. (Aboneliğim yazılı olarak iptal edilmediği sürece, abone sürem 1 yıl otomatik olarak uzatılmış olur.<br />

Over te schrijven / stortingsbedrag: €<br />

(abone ücreti)<br />

2 9 ,-<br />

Giro of bankrekening:<br />

(banka numarası)<br />

Naam en Voorletters: (Adınız ve Soyadınız)........................................................................................................................<br />

Adres:................................................................................<br />

Geb. datum: (Doğum tarihi)........................................<br />

Telefoon:..........................................................................<br />

E-mail:...............................................................................<br />

Postcode: (Posta kodu)............................................................<br />

Woonplaats: (Şehir)..................................................................<br />

Datum: (Tarih)............................................................................<br />

Handtekening: (İmza)..............................................................<br />

<br />

Bu formu doldurduktan<br />

sonra mektup zarfına<br />

uygun pulu yapıştırıp posta ile<br />

aşağıdaki adresimize<br />

gönderiniz:<br />

Maandblad Dogus<br />

afd. abonnementen<br />

Strevelsweg 700 unit 413<br />

3083 AS Rotterdam


doğuş aylık gazete/maandblad<br />

nr. 183/<strong>184</strong> - 2013<br />

2 KASIM 2008 PAZAR<br />

Çengel bulmaca<br />

4<br />

Çengel<br />

bulmaca<br />

Kare<br />

bulmaca3<br />

puzzels - raadsels<br />

bilmece - bulmaca<br />

39<br />

Üstteki<br />

flairimiz<br />

Temelsiz,<br />

as›ls›z söz<br />

Bir fleye<br />

düflkünlük<br />

Kesici alet<br />

k›l›f›<br />

At›n eflkin<br />

yürüyüflü<br />

Sevinç ünlemi<br />

Dost, arkadafl<br />

‹syan eden<br />

S›k dokunmufl<br />

patiska<br />

Avc› kulübesi<br />

A¤›rl›¤› eflit<br />

olan<br />

Dünyan›n<br />

uydusu<br />

Araba oku<br />

Dernek<br />

toplant› yeri<br />

Dirgen, yaba<br />

Güç, kudret<br />

Plastik<br />

de¤nek<br />

Durum,<br />

vaziyet<br />

Bir renk<br />

Yass› bir bal›k<br />

Cetvel türü<br />

Vatan<br />

Bilgili,<br />

görgülü,<br />

kâmil<br />

Oldukça<br />

FAZIL HÜSNÜ DA⁄LARCA<br />

5<br />

ABD (‹ng.<br />

K›saltma)<br />

Kal›ml› olmayan,<br />

ölümlü<br />

Familya<br />

Nijer'in<br />

baflkenti<br />

Samsun'un<br />

merkez ilçesi<br />

Urlar› inceleyen<br />

bilim<br />

Hararet<br />

Rütbe, derece<br />

Kuran'da<br />

bir sure<br />

Evrensel al›c›<br />

kan grubu<br />

fiey<br />

Baston<br />

A¤abey<br />

Bir Güney<br />

Amerika<br />

ülkesi<br />

6<br />

Üzeri<br />

balmumu<br />

kapl› Hollanda<br />

peyniri<br />

Tedavi etmek<br />

Gizli<br />

tutulan fley<br />

Binek hayvan›<br />

Dereden<br />

tepeden<br />

konuflma<br />

Küçük bitki<br />

Favori<br />

Tellürün<br />

simgesi<br />

Papa¤ana benzeyen<br />

bir kufl<br />

Bencil<br />

Döfleme,<br />

taban<br />

Bir jimnastik<br />

arac›<br />

O¤uz<br />

Türklerinin<br />

bir boyu<br />

Küçük<br />

manyat a¤›<br />

Bir meyve<br />

‹yice yanm›fl<br />

kömür, odun<br />

parças›<br />

fi‹FRE KEL‹ME<br />

12<br />

F.S.<br />

Mehmed'in<br />

yapt›rd›¤›<br />

tersane<br />

Alttaki<br />

sanatç›m›z<br />

Bitkiye yeflilli¤i<br />

veren madde<br />

Fikir<br />

Dantel<br />

Kraliçe<br />

Aksama,<br />

aksakl›k<br />

Bir sinir<br />

hastal›¤›<br />

Kans›zl›k<br />

hastal›¤›<br />

Görkem,<br />

heybet<br />

Bir çeflit<br />

çiriflli bez<br />

Suriye<br />

baflkenti<br />

Zab›t<br />

Eski<br />

Türklerde<br />

hakan<br />

1<br />

Halk›n afla¤›<br />

tabakas›<br />

‹lâç, deva<br />

Mersin'in<br />

bir ilçesi<br />

Yemek<br />

10<br />

Sa¤l›k<br />

kontrolü<br />

Tasa, keder<br />

‹pekli kumafl<br />

türü<br />

Güzel kokulu<br />

kahve<br />

2<br />

Kum tafl›<br />

Hademe<br />

Geri karfl›t›<br />

Tasdik etme<br />

3<br />

KKTC'de<br />

sorunlu<br />

bölge<br />

3<br />

Birdenbire<br />

Ya¤hane<br />

Tek hücreli<br />

canl›<br />

Helyumun<br />

simgesi<br />

Zeybek<br />

Sonuca<br />

ba¤lanmam›fl<br />

Geleneksel<br />

Beyaz<br />

4<br />

Ses yitimi<br />

‹ri bir deniz<br />

memelisi<br />

Allah'a (cc)<br />

kulluk etme<br />

Büyük kay›k<br />

‹ri bir<br />

papa¤an türü<br />

Avuç içi<br />

Bir say›<br />

Hat›ra<br />

5<br />

Manisa<br />

lâlesi<br />

Ac›kl›<br />

Padiflah<br />

ZEUGMA<br />

Tören<br />

Yer çatla¤›<br />

Bir Afrika<br />

ülkesi<br />

Büyük pulluk<br />

Az miktarda<br />

Kar›fl›k renkli<br />

Saymaca<br />

Kuram,<br />

nazariye<br />

Akci¤erin<br />

patolojik sesi<br />

Bir nota<br />

6<br />

8<br />

13<br />

Keçeden<br />

yap›lm›fl kal›n<br />

kumafl<br />

7<br />

Fiyat<br />

2<br />

Kars'ta ki<br />

tarihi<br />

harabelik<br />

Gezici tiyatro<br />

toplulu¤u<br />

Kalsiyumun<br />

simgesi<br />

Yeryüzü<br />

parças›<br />

Tarlada kalm›fl<br />

köklü sap<br />

Mevsimlerden<br />

biri<br />

Alay iflareti<br />

Salg›n<br />

hastal›k<br />

Çok i¤neli<br />

bal›k oltas›<br />

Duvardaki<br />

tu¤la s›ras›<br />

Leyle¤e<br />

benzer bir kufl<br />

Anlam, mana<br />

Afrika'da<br />

bir ülke<br />

Tembih sözü<br />

Nota durak<br />

iflareti<br />

fiart edat›<br />

Nikelin<br />

simgesi<br />

8<br />

Koca<br />

Türk Mal›<br />

(k›sa)<br />

9<br />

Millet<br />

Erzurum'un<br />

bir ilçesi<br />

Büyük çuval<br />

Bir nota<br />

Kalori<br />

9<br />

Motor güç<br />

birimi<br />

11<br />

Da¤ selvisi<br />

Do¤u<br />

Anadolu'da<br />

bir ›rmak<br />

10<br />

Etçil<br />

Gümüflün<br />

simgesi<br />

Bilgisayar ve<br />

daktilonun<br />

yaz›m yeri<br />

Kabaca evet<br />

Ve Saire (k›sa)<br />

Bir besin<br />

maddesi<br />

Bir filmin<br />

yaz›l› metni<br />

Parlakl›k<br />

(E. Dil)<br />

Olmam›fl<br />

meyve<br />

Ortadaki<br />

antik kent<br />

Bir kemik<br />

hastal›¤›<br />

‹talya'da<br />

yanarda¤<br />

Nil mavisi<br />

11<br />

Ekip<br />

Boksta<br />

yenilgi<br />

Otlak, mera<br />

Elâz›¤'›n<br />

eski ad›<br />

Bir tarafa<br />

atma<br />

Sanat<br />

‹kiyüzlülük<br />

Tesir<br />

Bafll›ca<br />

içece¤imiz<br />

Çift, ikiz<br />

Hollanda<br />

plakas›<br />

Arap<br />

alfabesinde<br />

bir harf<br />

Ünlü<br />

bestecimiz<br />

Teklif<br />

Züppe<br />

12<br />

Bafllangݍta<br />

yer alan<br />

Yüz k›zart›c›<br />

olay<br />

Kemalpafla'n›n<br />

eski ad›<br />

Uzaklaflma<br />

Yapma, etme<br />

Kenar süsü<br />

13<br />

4<br />

Küçük bitki<br />

Hafif esen<br />

rüzgâr<br />

Sanat<br />

Yay ile at›lan<br />

çubuk<br />

Bir nota<br />

Macera<br />

Boks yap›lan<br />

minder<br />

AL‹YE RONA<br />

14<br />

Bir soruna<br />

bak›fl biçimi<br />

Germen<br />

mitolojisinde<br />

bir dev<br />

Hay›r<br />

anlam›nda<br />

ünlem<br />

Yayla evi<br />

14<br />

Eziyet<br />

1<br />

Piyangodan<br />

ç›kan para<br />

Uçaklar ya da<br />

gemiler<br />

toplulu¤u<br />

Gidilecek yol<br />

üzerinde<br />

olmayan<br />

7<br />

Genel kültür...<br />

1- İnsan hücrelerinde kaç adet kromozon bulunur?<br />

2- Eski adı “Nebatat” olan ve bitkileri inceleyen<br />

bilim dalına ne ad verilir?<br />

3- Sinema tarihinde ilk sesli film hangisidir?<br />

4- Osmanlı İmparatorluğun da kullanılan para<br />

birimi hangisidir?<br />

5- Ata sporumuz cirit’te kullanılan sopaların yapıldığı<br />

ağaç hangisidir?<br />

6- Tataristan’ın başkenti neresidir?<br />

7- Futbol da Avrupa Şampiyon kulüpler kupasını 1974,<br />

1975 ve 1976’ da üst üste üç kez kazanan Alman<br />

takımının adı nedir?<br />

8- Kırşehir ilinde yer alan barajımızın adı nedir?<br />

9- Basketbol da, üç adım’ın diğer adı nedir?<br />

10- Asıl yemeğin yanında süsleyici olarak kullanılan<br />

sebze türünden yiyeceklere ne ad verilir?<br />

11- Sakarya ilindeki gölümüzün adı nedir?<br />

12- Yük treni’nin daha çok bilinen karşılığı nedir?<br />

13- İnsan vücudundaki en küçük iç organ hangisidir?<br />

14- Eski dilde, Rie ve Şüş de denen organımızın adı<br />

nedir?<br />

15- Fethiye yakınlarındaki antik kentin adı nedir?<br />

16- Saatte 2333 kilometre hız yapabilen ve sesi aşan,<br />

İngiliz-Fıransız ortak yapımı, ilk yolcu uçağının adı<br />

nedir?<br />

17- Asıl adı Ruşen Ali olan ve Bolu Beyi ile yaptığı<br />

kavga ve atışmalarla ünlü, Türk Halk hikayesi<br />

kahramanı kimdir?<br />

18- Aşırı zayıflığa tıpta ne ad verilmektedir?<br />

19- Düşünüyorum, öyleyse varım... Sözünün sahibi<br />

filozof kimdir?<br />

20- Avcı Mehmet olarak da bilinen Osmanlı Padişahı,<br />

kaçıncı Mehmet’tir?<br />

21 - Eskrim sporu kaç dalda yapılmaktadır?<br />

22 - Akyuvarın diğer adı nedir ?<br />

23 - Van ilimizde 1643‘de Süleyman Paşa tarafından<br />

yaptırılan ünlü kalenin adı nedir?<br />

24 - 1511’de Şii Türkmen aşiretlerinin, Osmanlı devletine<br />

karşı başlattığı ayaklanmanın adı nedir?<br />

25 - 1918 yılında sona eren İkinci Meşrutiyet,<br />

hangi yıl ilan edilmiştir?<br />

26 - Kahramanmaraş ilinde bulunan, Doğu Anadolu<br />

bölgemizin önemli ovalarından biri olan ovanın adı<br />

nedir?<br />

27 - Zehirlenmelerde zehrin vücuttaki etkisini<br />

kırarak yayılmasını önleyen, zehirlenmeyi önce<br />

durdurup sonrada ortadan kaldıran, eski dildeki<br />

tanımı: TİRYAK olan maddenin adı nedir?<br />

GENEL KÜLTÜR SORULARININ<br />

DOĞRU CEVAPLARI<br />

1- 46 adet * 2- Botanik * 3- Caz Şarkıcısı * 4- Akce *<br />

5- Hurma * 6- Kazan * 7- Bayern Münih * 8- Hirfanlı<br />

barajı * 9- Turnike * 10- Garnitür * 11- Sapanca Gölü<br />

* 12- Marşandiz * 13- Karaciğer * 14- Akciğer * 15-<br />

Pinara * 16- Concorde * 17- Köroğlu * 18- Kaşeksi *<br />

19- Descartes * 20- Dördüncü Mehmet 21- Üç dalda *<br />

22- Lökasit * 23- Hoşap kalesi * 24- Şahkulu ayaklanması<br />

* 25- 1908 * 26- Elbistan ovası * 27- Panzehir. *<br />

Sudoku<br />

Geçen sayının cevapları<br />

6 1 7 2 8 4 3 9 5<br />

9 4 3 6 5 7 2 1 8<br />

2 5 8 3 9 1 6 7 4<br />

7 2 9 5 1 8 4 3 6<br />

1 6 4 9 3 2 8 5 7<br />

8 3 5 4 7 6 1 2 9<br />

3 8 2 7 4 5 9 6 1<br />

4 7 6 1 2 9 5 8 3<br />

5 9 1 8 6 3 7 4 2<br />

1 5 6 7 4 2 9 3 8<br />

7 4 3 8 6 9 5 1 2<br />

2 8 9 1 5 3 4 6 7<br />

9 6 1 3 2 7 8 4 5<br />

3 7 5 4 9 8 6 2 1<br />

4 2 8 5 1 6 7 9 3<br />

8 9 7 2 3 4 1 5 6<br />

5 3 4 6 7 1 2 8 9<br />

6 1 2 9 8 5 3 7 4<br />

9 4 5 6 3 7 1 2 8<br />

8 3 6 1 5 2 9 4 7<br />

1 7 2 4 8 9 3 5 6<br />

2 1 9 3 7 8 4 6 5<br />

6 8 4 2 1 5 7 3 9<br />

7 5 3 9 4 6 8 1 2<br />

3 6 8 7 2 1 5 9 4<br />

4 9 7 5 6 3 2 8 1<br />

5 2 1 8 9 4 6 7 3<br />

5<br />

6 9 7 2 1<br />

9 7 2<br />

4 9 3<br />

1 6 3 2<br />

2 9 8<br />

3 2 8<br />

1 2 8 9 4<br />

5<br />

1 6 8 4 9<br />

2 9 7 1<br />

9 5<br />

5 2 4<br />

5<br />

9 8 5<br />

7 2<br />

9 5 8 2<br />

8 4 6 9 3<br />

9 2 4<br />

6 5 3 7<br />

1<br />

2 3 1 5 7<br />

6 7 2 3<br />

5 8 3 9 1<br />

5<br />

3 9 8 6<br />

4 8 3


“Kesilen kurbanların etleri de, kanları da Allah’a ulaşmaz; fakat sizin takvanız O’na ulaşır...” (Hac suresi, 22:37)<br />

Kurban<br />

allah’a yakınlaşmak,<br />

mazlumlarla paylaşmaktır.<br />

Kurban bedeli<br />

100 € *<br />

Kurban Kampanyası 31.08. – 13.10.2013<br />

tarİhlerİ arasında yürütüleceKtİr.<br />

*<br />

Tüm masraflar kurban bedeline dahildir.<br />

banKa bİlgİlerİ<br />

Hesap Sahibi: STICHTING IGMG HASENE NL<br />

Banka: ABN AMRO<br />

Amaç: Kurban 2013, [Adresiniz]<br />

IBAN:<br />

NL72ABNA0407566783<br />

BIC:<br />

ABNANL2A<br />

İrtİbat<br />

STICHTING IGMG HASENE NL<br />

Strevelsweg 700 Unit 413 l 3083 AS Rotterdam<br />

T K. Nl +31 626 21 07 61<br />

G. Nl +31 630 35 76 0<br />

kurban@hasene.org<br />

www.hasene.org<br />

/haseneorg<br />

Mazlum ve<br />

Mağdurlar<br />

İçin El Ele.<br />

CMYK:100,0,100,0 - HKS:HKS 54 - PANTONE:347 EC - PANTONE solid coated: 355 C

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!