İŞ GÜVENCESİNİN ÖYKÜSÜ - Yıldırım Koç
İŞ GÜVENCESİNİN ÖYKÜSÜ - Yıldırım Koç
İŞ GÜVENCESİNİN ÖYKÜSÜ - Yıldırım Koç
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
madde kullanması; işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması, işverenin meslek sırlarını<br />
ortaya atması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması; işçinin, işyerinde, yedi günden<br />
fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi; işçinin, işverenden izin almaksızın veya<br />
haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden<br />
sonraki iş günü yada bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi; işçinin, yapmakla ödevli bulunduğu görevleri<br />
kendisine hatırlatıldığı halde yapmaması (“yasadışı grev”); işçinin, kendi isteği ve savsaması yüzünden işin<br />
güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerini on günlük ücretinin tutarı ile ödeyemeyecek derecede hasara ve<br />
kayba uğratması tazminatsız çıkış nedenidir.<br />
İşçi, kendi kasdıyla veya derli toplu olmayan yaşayışıyla yada içkiye düşkünlüğü nedeniyle bir hastalığa<br />
yakalanırsa veya sakat kalırsa ve bu nedenle ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş günü işe gelmezse,<br />
kıdem tazminatı verilerek işten çıkarılabilir. İşçi, bulaşıcı veya işi ile bağdaşmayacak derecede tiksinti verici<br />
bir hastalığa tutulursa, kıdem tazminatı verilerek işten çıkarılabilir. İşçinin kendi kusuruna dayalı olmayan bir<br />
hastalığa yakalanması, kaza geçirmesi, doğum yapması durumunda da işverenin işçiyi işten çıkarma hakkı<br />
vardır. İşçi bu şekilde hastalanırsa, SSK’dan rapor alsa bile, işçinin ihbar süresinin altı hafta aşılması<br />
durumunda, işveren yalnızca kıdem tazminatı ödeyerek işçiyi işten çıkarabilir. Hamilelik ve doğum<br />
durumunda ise bu altı haftalık süre, yasal iznin bitiminden itibaren sayılır.<br />
İşyerinde işçiyi bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan bir zorlayıcı sebebin ortaya çıkması da,<br />
yalnızca kıdem tazminatının ödenerek işten çıkarılma için yeterli nedendir.<br />
Gemiadamlarının çalışma koşullarını düzenleyen 854 sayılı Deniz İş Yasası ile gazetecilerin çalışma<br />
koşullarını düzenleyen 5953 (212) sayılı Basın İş Yasası da iş güvencesi açısından benzer düzenlemeler<br />
getirmektedir.<br />
1475 sayılı İş Yasasında 1975 yılında 1927 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle (M.24), işten çıkarılan işçinin<br />
yerine işçi alınması gerektiğinde, öncelikle işten çıkarılan işçiye çağrıda bulunma koşulu bulunmaktadır.<br />
Ancak, önce yeni işçi alıp, daha sonra eski işçiyi çıkarma yoluna gidildiğinde, bu önlemin hiçbir anlamı<br />
kalmamaktadır.<br />
Türkiye’de yasalarda muvazzaf askerlik ödevini yerine getirmek amacıyla işten ayrılan işçilerin, askerlik<br />
sonrasında işe dönmesini sağlayıcı bir düzenleme yoktur. Bu konuda tek güvence, bazı toplu iş<br />
sözleşmelerine konulan bu doğrultudaki hükümdür.<br />
İş güvencesi konusunda yukarıda özetlenenler, yürürlükteki yasalardan yararlanabilen işçiler içindir.<br />
Türkiye’de kaçak çalıştırılanların sayısının 4,5 - 5,0 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Kaçak çalıştırılan<br />
işçiler İş Yasası’nın kapsamı dışındadır ve hizmet akitlerinin feshinde herhangi bir güvenceden<br />
yararlanamadıkları gibi, tazminat da alamamaktadırlar. Ev hizmetlerinde çalışanlar, 18 yaşını bitirmemiş<br />
çıraklar ve tarım ve orman işçilerinin büyük bir bölümü de İş Yasası’nın kapsamı dışındadır. Tarım ve orman<br />
işçilerinden ancak tarım sanatları ile tarım aletleri makina ve parçalarının yapıldığı atelye ve fabrikalarda ve<br />
tarım işletmelerde yapı işlerinde çalışanlar İş Yasası kapsamındadır. Diğer tarım ve orman işçileri ancak<br />
sendika üyesi iseler, toplu iş sözleşmeleri aracılığıyla bu haklardan yararlanabilirler.<br />
Son yıllarda giderek yaygınlaşan bir uygulama, işçilere götürü veya kabala iş vermektir (“sahte kendi<br />
hesabına çalışma”). Hızla yaygınlaşan eve-iş-verme (“evde çalışma”) uygulaması da bu çalışma ilişkisinin bir<br />
türüdür. Böylece, yasaya karşı hile yapılarak, hizmet akdi, istisna akdi gibi gösterilmektedir. Bu kişiler de<br />
herhangi bir güvenceden yararlanamamaktadır.<br />
12 Eylül Öncesinde Toplu İş Sözleşmeleri Aracılığıyla İş Güvencesi<br />
1960’lı ve 1970’li yıllarda işsizlik çok yaygın değildi. Özellikle nitelikli işçiler bir işyerinde işten çıkarıldıklarında<br />
veya işten kendi istekleriyle ayrıldıklarında, kolayca bir başka işyerinde iş bulabiliyorlardı. Bu nedenle, iş<br />
güvencesi konusundaki vurgu daha azdı. Ayrıca, toplu iş sözleşmeleriyle iş güvencesi konusunda önemli<br />
kazanımlar elde edilmesi mümkündü.<br />
Toplu iş sözleşmeleriyle iş güvencesi sağlamada kullanılan yollardan biri, hizmet akdinin işveren tarafından<br />
feshedilmesinin ve yeni işçi istihdamının maliyetinin yükseltilmesidir. Bunun için kıdem tazminatı ve ihbar<br />
süreleri artırılıyor, ek tazminat getiriliyor ve işe yeni alınacak işçiler için geçerli olan ücretler artırılıyordu.<br />
Diğer taraftan, işçinin hatasına veya yanlış davranışına bağlı işçi çıkarmalarda disiplin kurulu kararının<br />
aranması ve disiplin kurulunda işçi ve işveren temsilcisi sayısının eşit olması da iş güvencesi sağlanması<br />
4