ÃalıÅınca oluyor - Kocaeli BüyükÅehir Belediyesi
ÃalıÅınca oluyor - Kocaeli BüyükÅehir Belediyesi
ÃalıÅınca oluyor - Kocaeli BüyükÅehir Belediyesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı
Çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />
1. Baskı : 2000 Adet, Ocak 2009<br />
Editör : Ömer Polat<br />
Kapak ve iç tasarım : Tarık Ergüven<br />
Mavi Ofset Basım Yayın Tic. Ltd. Şti.<br />
Organize Sanayi Bölgesi, Eskoop Sanayi Sitesi, C1 Blok No : 25<br />
34670 İkitelli - İstanbul<br />
Telefon : (212) 549 25 30 (pbx)<br />
Faks : (212) 549 26 84<br />
E-posta : bilgi@maviofset.com
İçindekiler<br />
09<br />
13<br />
15<br />
17<br />
20<br />
23<br />
26<br />
28<br />
31<br />
33<br />
36<br />
41<br />
44<br />
46<br />
49<br />
51<br />
54<br />
56<br />
60<br />
63<br />
65<br />
67<br />
69<br />
75<br />
77<br />
80<br />
82<br />
85<br />
87<br />
101<br />
103<br />
107<br />
117<br />
Önsöz<br />
S‹YASET<br />
Siyasi hissiyat<br />
Hay›rl› evlatlar›n zaferi<br />
Türk milletinin ve <strong>Kocaeli</strong> halk›n›n siyasi dehas›<br />
Bir anketin düflündürdükleri<br />
Siyasetin özü hizmettir<br />
‹yi baflkanlar, uzay filmlerini sever<br />
Dünyan›n umutlar›, flehirlerde filizleniyor<br />
Küresel sorunlar yerel çözümler<br />
“Çal›flmak ibadet, al›n teri kutsald›r”<br />
Genç oldu¤unuzu unutmay›n<br />
AB ile iliflkimiz bilimsel<br />
Bin yaflay›n<br />
Hemflehrilik ve milliyetçilik<br />
Ne olacak flimdi?<br />
Bizler zeytinin, pamu¤un milliyetçisiyiz...<br />
Paylafl›mc›, özgüvenli ve özgürlükçü bir siyaset<br />
Halktan uzaklafl›p marjinalleflemeyiz<br />
Yükselme ve ilerlemeye giden yol kad›nlar›n kontrolündedir<br />
Vatandafl daima boflroldedir<br />
Gençlerle omuz omuza<br />
Bir Baflkan bir Baflkan’a...<br />
Yine <strong>Kocaeli</strong> kazancak<br />
H‹ZMET<br />
Çal›fl›nca <strong>oluyor</strong><br />
Hizmet makam›nda 4 y›l<br />
Hizmet yar›fl›nda yeni rekorlar k›raca¤›z<br />
Unutulmaz hat›ralar, ak›ldan ç›kmayan istikbal<br />
Bu hizmet destan›n› birlikte yazd›k<br />
Gönülleri çal›flarak kazand›k<br />
Tüm Türkiye “çal›fl›nca <strong>oluyor</strong>” diyecek!<br />
Makyaj de¤il ameliyat yapt›k<br />
Sizler güldükçe flevkimiz art›yor<br />
fiehrin üzerindeki solgun örtüyü kald›rd›k<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
3
121 Övnüyorsak, hemflehrilerimizin sevinçleriyle övünüyoruz...<br />
123 Bizim köyümüz<br />
125 Kent neye dönüflecek<br />
127 ‹ZGAZ <strong>Kocaeli</strong>’nin yüz ak›d›r<br />
133 Bu tüneli muhalifler de kullanacak<br />
136 Su gibi aziz olun<br />
138 Osman Gazi Köprüsü bizi 300 y›l tafl›yacak<br />
141 Körfez sular›nda konforlu ulafl›m<br />
142 Sekapark hepimizin<br />
143 ‹ZGAZ hem enerji, hem heyecan veriyor<br />
144 Ekolojik evler yap› alan›nda öncü<br />
145 ‹SU nehir gibi istikrarl›<br />
147 Devi nas›l ameliyat ettik?<br />
150 fiehrin gözbebe¤i<br />
152 Kara k›fl, ak k›fl<br />
ÖZEL GÜNLER<br />
157 Düflman›ndan kurtul, dostuna kavufl<br />
159 ‹zmit’in Kurtuluflu’ndan 86 y›l sonra<br />
163 ‹zmit’in Kurtuluflu<br />
165 Hofl geldin yâ flehr-i Ramazan<br />
167 <strong>Kocaeli</strong> için iftar vakti<br />
169 Bayramlaflma olmadan bayram olmaz<br />
171 “Uzat ellerini bayramlaflal›m”<br />
173 Kurban bizi kibirin yan›lg›lar›ndan uzaklaflt›r›r...<br />
175 4 Y›ll›k Bayram temizli¤i<br />
177 Miraç, hayat›n mucizelerini iflaret eder<br />
178 Hz. Muhammed’i (sav) yak›ndan tan›ma f›rsat›<br />
180 Gözyafllar› da gülüfller de Cumhuriyet’imiz için<br />
182 Türk gençli¤i tebrikleri sonuna kadar hak ediyor<br />
184 19 May›s genç milletimize kutlu olsun<br />
186 “Çocuklar›n sevinci, bize güç veriyor”<br />
188 Zafer ça¤› devam ediyor!<br />
190 fiehitlerimize ilelebet minnettar kalaca¤›z<br />
192 Çanakkale’deki yüksek ruhu yaflamak zorunday›z<br />
195 Anne flefkati, hayat›m›z›n cevherini ›fl›ldat›r<br />
197 Kalplerimizin içinden gelen anne sesi<br />
199 Her baba bir kahramand›r<br />
201 Yeni y›lda yeni projelerle yola devam!<br />
202 Yeni y›lda yeni <strong>Kocaeli</strong><br />
204 Kad›nlar›n yüzünü güldürmek, medeniyet vazifemizdir<br />
4 Çalışınca Oluyor.
206<br />
210<br />
212<br />
214<br />
216<br />
218<br />
220<br />
223<br />
225<br />
227<br />
231<br />
233<br />
235<br />
237<br />
240<br />
243<br />
245<br />
247<br />
249<br />
251<br />
253<br />
257<br />
258<br />
260<br />
262<br />
264<br />
266<br />
267<br />
270<br />
272<br />
274<br />
279<br />
281<br />
282<br />
283<br />
284<br />
287<br />
Bar›fl›n tohumu bu topraklarda<br />
Trafikte yeflil ›fl›¤› da severiz, k›rm›z›y› da<br />
Al›flveriflte karfl›l›kl› memnuniyet esast›r<br />
“Yang›n olur biz yang›na gideriz”<br />
Helal lokman›n bozuk olmas› kabul edilemez<br />
Camiler flehirleri yak›nlaflt›r›r<br />
Trafik kurallar› ahlak ve görgü kurallar›d›r<br />
T›p hayat›n de¤erini ö¤retir<br />
Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan›, dünyaya neyi duyurdu?<br />
Bayram sevincini dört bir yana yayal›m<br />
KÜLTÜR<br />
<strong>Kocaeli</strong> fuar› kocaman bir dünya<br />
Fuar›n faydalar›<br />
Yöresel de¤erleri, mücevher gibi tafl›yoruz<br />
Kentlilik bilincimiz, vatan sevgisiyle iç içedir...<br />
Mücevher kaç kurufl?<br />
Bir festival ve bir rekor<br />
Ǜnar<br />
Olgunlu¤un ve zaferin yolu kültür merkezlerinden geçer<br />
Her tren bir gazete, her vagon bir sayfad›r<br />
Hürriyet Treni kalplerimizde derin iz b›rakt›<br />
Bütün ça¤lar bilgi ça¤›d›r<br />
Dil bilinci ve tatl› dil<br />
Siyasi gücümüzün etki alan›<br />
Terminatör de¤il insan olmak<br />
Haziran’›n tad›<br />
Nisan çabuk geçmesin<br />
Bahar›n h›z›na yetiflelim<br />
Her flehir bir evrendir<br />
‹fl ahlak›<br />
Oyun<br />
Mevlevi Evi ve Tökeli ‹mre An› Evi<br />
SANAT<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin güzelli¤i belgeleniyor<br />
Hem sanat eseri hem belge<br />
“Müzik kalbi yumuflat›r, Tiyatro zihin açar”<br />
fiiirin de¤eri<br />
Mehmet Akif bizi merak ediyor<br />
Hat: Göz nuru gönül disiplini<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
5
289 Dünya sahnesi, sahne dünyas›<br />
290 Foto¤raflardaki <strong>Kocaeli</strong><br />
E⁄‹T‹M<br />
295 Allah zihin aç›kl›¤› versin<br />
297 Okullarda gelece¤in kahramanlar› okuyor!<br />
299 Karne heyecan›<br />
302 Çal›flkan ö¤rencileri alk›fll›yorum<br />
304 Ö¤retmenleflme yolunda<br />
306 ÖSS sizin için zor de¤il, geçersiniz<br />
309 KO-MEK, flehrimizin iflleyen bile¤i, çarpan kalbidir<br />
312 As›l yi¤itlik helal lokma ve al›n teridir<br />
316 KO-MEK’te bir tören<br />
318 GYTE’nin itibar›<br />
320 Ö¤retmenlik ve belediyecilik<br />
SOSYAL H‹ZMETLER<br />
325 Bal›klardan teflekkür bekleme<br />
327 Anne ile çocuk en önemli ikilidir<br />
329 Sevgi ma¤azalar› bir kardefl dayan›flmas›d›r<br />
332 Çal›flkanl›¤›n›z yüzümüzü a¤art›yor<br />
333 Anne çocuk sa¤l›¤› üzerine<br />
334 Ben bir engelli dostuyum<br />
337 Engellilerin kurtard›¤› flehir<br />
339 Engellilerin mutsuz oldu¤u toplum komple engellidir<br />
340 Engellerin hayata kat›ld›¤› toplumlar, olgun toplumlard›r<br />
341 Engeller insanlarla aram›za giremez<br />
344 Müzik engel tan›maz<br />
348 Yard›m konusu<br />
BASIN<br />
351 Gazeteciler günlük hayat›n fi lozoflar›d›r<br />
353 Gazeteler olmasa dünyan›n uza¤›nda kal›r›z<br />
356 Zihin aç›kl›¤›n›n bafll›ca dayana¤›: Gazeteler<br />
SPOR<br />
361 Beraber yürüyelim<br />
363 fiampiyonluk sevincinin tiryakisiyiz!<br />
365 Tak›m ruhu, sürü psikolojisi<br />
367 Sizinle gurur duyuyoruz çocuklar<br />
6 Çalışınca Oluyor.
369<br />
371<br />
374<br />
379<br />
382<br />
384<br />
389<br />
391<br />
393<br />
395<br />
398<br />
400<br />
402<br />
405<br />
407<br />
409<br />
412<br />
414<br />
415<br />
418<br />
423<br />
425<br />
427<br />
430<br />
432<br />
434<br />
437<br />
441<br />
442<br />
444<br />
446<br />
Bilge fiampiyona veda<br />
Herkes sahaya inmeli, mindere, ringe ç›kmal›!<br />
Pehlivanlar unutulmaz<br />
DEPREM<br />
Deprem kalplerimizi sa¤lamlaflt›rd›<br />
17 A¤ustos 1999’dan önceki insanlar de¤iliz<br />
Sivil inisiyatif, sivil bilinçten do¤ar<br />
TOPLUM<br />
Gönüllerin aç›l›fl›<br />
Can dostu, can yoldafl›y›z<br />
Aflura Matemi, benim de matemimdir<br />
Bir olal›m, gür olal›m<br />
Allah, Mehmetçiklerimizi bize ba¤›fllas›n<br />
fiehit annelerinin hakk›<br />
Ziyaret saati<br />
‹nsan›n de¤eri<br />
Yafll›lar›n gönüllerini, dualar›n› alal›m<br />
Velinimet<br />
Patron duysun<br />
Hac’dan dönenler<br />
Akla hizmet<br />
Cinayeti gördüm<br />
KOCAEL‹<br />
fiark›lardaki, filmlerdeki gibi<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin flöhreti giderek art›yor<br />
Vicdan› müsterih, gururlu insanlar›n flehri:<strong>Kocaeli</strong><br />
‹stiklal Harbi mücahitlerinin ruhu flad olsun diye...<br />
<strong>Kocaeli</strong>: Bir Avrupa flehri<br />
<strong>Kocaeli</strong> bir marka<br />
‹stanbul’un Fethi’nde <strong>Kocaeli</strong>’nin önemi<br />
ÇEVRE<br />
2.5 milyon a¤aç diktik<br />
Mühendis gibi düflün, bahç›van gibi hisset<br />
Torunlar›m›zdan puan alaca¤›z<br />
Tüm dünyadan misafirler a¤›rlayaca¤›z<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
7
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
8<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ÖNSÖZ<br />
Kıymetli okuyucu, değerli dostum;<br />
Dünyada yüzlerce, binlerce büyük yazar, onlardan da fazla şaheser kitap var.<br />
Keşfetmeye, okumaya ömür yetmez. Beri tarafta ne ben namlı bir yazarım,<br />
ne de elinizdeki kitap bir başyapıttır.<br />
Madem öyle, bu kitabı niye hazırladık?..<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ne Büyükşehir Belediye Başkanı olmak, yazarlığa, üstatlığa terfi<br />
etmek değildir; farkındayım. Gelgelelim, <strong>Kocaeli</strong>’nde yıllar boyu bir o yana,<br />
bir bu yana var gücümüzle koşturduk. Şehrin sokaklarıyla, binalarıyla,<br />
yaşlılarıyla, gençleriyle, çocuklarıyla, futboluyla, düğünüyle, çiçekleriyle,<br />
çöpleriyle, havasıyla, suyuyla, şarkıları, ağıtlarıyla, deniziyle, ağacıyla,<br />
yoksuluyla zenginiyle, üstüyle, altıyla, şenliğiyle, kederiyle, toprağıyla,<br />
taşıyla, kuşlarıyla, kedileriyle, gecesi, gündüzüyle… her şeyiyle ama her<br />
şeyiyle hemhal olduk.<br />
Bilgimizi, görgümüzü, enerjimizi, gönlümüzü, ümitlerimizi, heyecanlarımızı bu<br />
şehre yaydık.<br />
İstedik ki <strong>Kocaeli</strong> güzelleşsin, kalkınsın, serpilsin, yücelsin, alkışlansın,<br />
sevilsin… Bunun için çalıştık. “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” dedik. İnanın öyle çalıştık<br />
ki, durup da tam olarak ne olduğunu anlamaya vakit ayıramadık. Şükürler<br />
olsun, her şey iyiye gitti. Emeklerimiz, heyecanlarımız ziyan olmadı. <strong>Kocaeli</strong><br />
hakikaten günden güne, gözle görülür bir şekilde güçlendi, pırıltılı bir şehir<br />
haline geldi. Dahası, önümüzde yeni ufuklar açıldı. Şehrimiz adına, kendimizi<br />
aşarak, hayallerimizin de<br />
ötesinde kazanımlara yöneldik. Bir-iki örnek vereyim: Biz çöp depolama<br />
sorununu çözmek için çalıştık, bir müddet sonra çöplerden enerji elde<br />
etme projesi doğdu. Biz şehrimizin doğal güzelliklerini öne çıkaralım dedik,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde Türkiye’nin en büyük doğa yürüyüşü parkurları ortaya çıktı. Seka<br />
Fabrikası kapanırken hiç kimsenin zarar görmemesini temin ettik,<br />
Seka arazisinde Türkiye’nin en büyük endüstriyel dönüşüm projesi<br />
gerçekleşti… Yani emeklerimiz bereketlendi.<br />
Niyetlerimiz ile sonuçlar birbirini tuttu. Belediye’deki hesap, şehre uydu…<br />
Hiç kuşkusuz, <strong>Kocaeli</strong>’ndeki başarıyı, ben tek başına elde<br />
etmedim. Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’ndeki bütün çalışma arkadaşlarım ve<br />
hemşehrilerimizin her biri <strong>Kocaeli</strong>’nin mesafe kat etmesinde pay sahibidir.<br />
Bunu, alelusul bir iltifat sanmayınız. Hakikaten, <strong>Kocaeli</strong>’nde şehrin yükselişini<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
9
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
arzu eden, bu yönde tavır alan insanlar yaşıyor. Sözgelimi, Kentsel<br />
Dönüşüm Projesi’ni bu sayede gerçekleştirebildik. Hemşehrilerimiz, projenin<br />
başlangıcında, çarpık yapılaşmanın giderilmesindeki zorluğu bildikleri halde,<br />
şehrimizin lehine olacağı için riske girdiler. Evlerini bize emanet ettiler, biz<br />
de söz verdiğimiz süre zarfında onlara yeni konutlarını teslim ettik… AK<br />
Parti hükümetinin desteği, <strong>Kocaeli</strong>’ndeki doludizgin ilerleyişe daha da hız<br />
ve güven kazandırmıştır. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, bizzat<br />
yanımızda yer almış, takdir ve teşvikleriyle heyecanımıza heyecan katmıştır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki bütün<br />
belediyeler arasında bir koordinasyon, uyum sağlanmıştır. Düşünüyorum<br />
da… sağduyulu, iyi niyetli ve tertemiz umutlar taşıyan bir şehirde iyi şeylerin<br />
olması kaçınılmazdı.<br />
Biz, şehrimize, hemşehrilerimize hizmet etmek için yola çıktık. Şahsen,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ne hizmet etmenin, Türkiye’ye, giderek dünyaya hizmet etmek<br />
olacağı düşüncesiyle hareket ettim. Yoldaki bir taşı kaldırıp kenara koymayı,<br />
insanlığa faydalı olmanın bir ifadesi sayıyorum.<br />
Belediyecilik, yalnızca dozerler ve makbuzlarla yürütülen bir iş değildir. Bir<br />
gönül işidir, birikim meselesidir, şehrin nabzını duyarak, insan sevgisiyle<br />
yapılan, macera dolu, duygu dolu bir iştir.<br />
Elinizdeki kitap, bilhassa 2007 – 2008 yıllarında yaptığım konuşmalar,<br />
yazdığım yazılardan oluşuyor. Bu kitabı yazmak için özel bir gayret sarf<br />
etmedim. Belediye Başkanı olarak yürüttüğüm çalışmalar arasında, kitap<br />
kendiliğinden ortaya çıktı. Elbette metinleri tertiplendi, düzenlendi, okunaklı<br />
hale getirmek için rötuşlandı, o ayrı.<br />
Peki neden?<br />
Açıkçası, şehrimizin meselelerine yaklaşımımızı paylaşıma açarsak, hem<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin gelişme sürecinin özel yönleri kayda geçirilmiş olur, hem de<br />
tecrübelerimizden, ifadelerimizden doğabilecek fayda açığa çıkar diye<br />
düşündüm.<br />
Tek dileğim, insanları sevindirmek için yürüdüğümüz, koştuğumuz bu yolda<br />
kalp kırmamış olmaktır.<br />
Kalpler bir olsun, gönüller şen olsun, vicdanlar rahat olsun, yüzler gülsün<br />
diye çalıştık.<br />
Allah, niyetlerimiz ile akıbetimiz arasındaki bağı, rahmetiyle kursun.<br />
Selam, saygı ve sevgilerimle.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ocak 2009, <strong>Kocaeli</strong><br />
10 Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
SİYASET<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
12<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Siyasi hissiyat<br />
Modern dünya savaşlarla, yoksullukla, terörle, krizlerle, çevre felaketleriyle<br />
dönüyor. Gerçeklerden kaçamayız. Mevcut tabloda kan ve alevler göze<br />
çarpıyor. Küçücük bebeklerin üzerine bombalar yağdırılıyor. Bosna,<br />
Çeçenistan, Irak, Afganistan, Filistin, Ruanda, Sudan, Keşmir… Korlaşmış<br />
bir zincir gibi.<br />
1 milyar 200 milyon insan açlıkla pençeleşirken, bir o kadarı aşırı<br />
şişmanlıktan, obeziteden mustarip. İnsanlık, katliamları seyrediyor, açlığı<br />
seyrediyor. Pakistan’da deprem <strong>oluyor</strong>, herkes seyrediyor, Ortadoğu’da yeni<br />
bir katliam, koşan yok, kıpırdayan yok.<br />
Diyeceksiniz ki, “Başkan, <strong>Kocaeli</strong>’ni bırakıp uluslararası siyasete mi merak<br />
saldın?” Hayır, aksine, <strong>Kocaeli</strong>’mizi düşündüğüm için bu konuyu açtım.<br />
Dünyadaki korkunç manzaralar, modern küresel siyasetin zaaflarının,<br />
bozukluklarının sonucudur.<br />
Saldırganlık, paranoya, şiddetli rekabet, silahlanma yarışı, doğal kaynakların<br />
sömürülmesi, savaşı bir ekonomik faaliyet gibi görme, yüksek tehdit<br />
algılaması… Artık küresel siyaset bu ve benzeri olgular eşliğinde yürüyor.<br />
Türkiye’de ise tam aksine, siyasetin yeniden erdemlerle, manevi<br />
kalitelerle buluştuğu bir dönemi yaşıyoruz. Türk siyasetinin milletimiz<br />
nezdinde ve uluslararası alanda itibar kazanması, bu köklü diriliş ve<br />
güçlenmeyle birlikte gerçekleşti.<br />
DUYGUSAL DAVRANMA, DUYGUSUZ OLMA!<br />
Siyasette duygusallığa yer yoktur. Doğru. Fakat duygusuz da siyaset<br />
yapılamaz. Bu ikisini ayırt edebilmemiz gerekir.<br />
Duygusal davranma: Sırf akrabandır, seviyorsun diye, ehil olmayan birine iş<br />
verme. Duygusuz olma: Mesai arkadaşlarını sevmeyi öğren.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
13
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Duygusal davranma: Zarar eden Seka Fabrikası’nı boş yere açık tutma.<br />
Duygusuz olma: Seka işçilerine istihdam alanı aç, iş ver.<br />
Duygusal davranma: Kaçak yapılaşmaya göz yumma. Duygusuz olma:<br />
Vatandaşına modern konutlar tahsis et.<br />
Bana göre siyaset bir rekabet, başarı, kavga, münazara, ağız dalaşı,<br />
sataşma, laf yetiştirme, arkadan konuşma, faka bastırma işi değildir.<br />
Siyaset bir merhamet, şefkat, muhabbet, kardeşlik, birliktelik, diğerkamlık,<br />
paylaşma, dert ortaklığı, sevinç ortaklığı işidir.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’mizde işte bu merhamet siyasetini, kardeşlik, birliktelik<br />
siyasetini, ortak meselelere ortak akılla çözüm getirme anlayışını tesis<br />
ederek yol aldık.<br />
Hizmet eksenli siyasetin özü de bu müspet duygulardır.<br />
DÜNYAYA SÖYLEYECEK BİR ÇİFT SÖZÜMÜZ VAR<br />
Biz merhamet deyince, akla yalnızca sosyal yardımlar, sosyal hizmetler<br />
gelmesin. Doğalgaz hattı döşerken de, konut inşa ederken de, parklara çiçek<br />
ekerken de, yollar, geçitler, köprüler yaparken de, dere ıslah çalışması, içme<br />
suyu hattı yenilemesi yaparken de merhametle hareket ediyoruz. Çünkü<br />
yaptığımız işlerin neye yaradığının bilincindeyiz.<br />
Kuru, desteksiz, dayanaksız, zeminsiz bir hizmet anlayışı olamaz. Hizmetin,<br />
şevkin, azmin, sebatın temelinde merhamet vardır, kardeşlik, dostluk, gönül<br />
birliği vardır.<br />
Vicdansız siyaset, kibirli siyaset, gaddar, burnu büyük, kasıntı, çiğ siyasetten<br />
hiçbir hayır gelmez.<br />
Hâlâ eski alışkanlıkların etkisiyle siyasi söylemi yaygara, siyasi üslubu<br />
kabadayılık, siyasi cesareti çalma çırpma zannedenler var.<br />
Hâlâ birileri tevazuyu, güler yüzü, hizmet bolluğunu ve hızını yadırgıyor.<br />
İnanılmaz ama gerçek.<br />
Siyasetçi, cahil kabadayılar gibi hareket edemez. Ederse ne olur? Şehirler<br />
talan olur, yangın yerine, kan gölüne döner.<br />
Şehrimizi günden güne güzelleştirip kalkındırarak, bir çift sözümüzü tüm<br />
dünyaya söylemeye hazırlanıyoruz: Siyaset merhamettir.<br />
(Kırkbir, s. 19, Şubat 2008)<br />
14 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hayırlı evlatların zaferi<br />
Bizim için kutsal olan makam, mevki değil, alın teridir.<br />
Bu topraklarda kabul gören anlayış, bize “Çalışmak ibadettir” der. Bunu<br />
dinimiz söyler, Peygamberimiz söyler, biz bu sözü içselleştirmişizdir,<br />
kalbimizden, vicdanımızdan bu söz yükselir.<br />
Biz, “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” diyen bir milletiz.<br />
Bizim için esas olan “Adam olmak”tır.<br />
“Boynuz kulağı geçer” sözü bile, her ne kadar olumsuz çağrışımlar yapsa<br />
da, çocuklarımızın, bizden sonra geleceklerin emeklerine verdiğimiz değeri<br />
gösterir.<br />
Hayırlı evlat deyince de “vatana, millete” hayrı dokunanı kastediyoruz.<br />
3 GÜNLÜK DÜNYADA 5 GÜNLÜK HEVESE KAPILMAYALIM<br />
Sultan Süleyman’a bile kalmayan, üç günlük dünyaya kazık çakmaya<br />
çalışmak<br />
bizce beyhudedir. Dünyevi mevkiler şöyle dursun, dünyanın kendisi gelip<br />
geçicidir. İnsan olarak değerimiz, diğer insanlara sunduğumuz güzelliklerle,<br />
ahlakımızla açığa çıkar.<br />
Tek hakiki varlığımız manevi gücümüzdür, yaptığımız iyi ve güzel işlerden<br />
doğan sevinçlerdir. Her birimiz, bu milletin hayırlı evlatları olma gayretinde<br />
bulunmakla mükellefiz. Toplum hayatı, insanların işbölümü yapmasıyla<br />
deveran eder. Biri öğretmendir, okulda ders verir; biri fırında ekmek yapar;<br />
biri otobüsü kullanır; biri tarlayı sürer; biri şiirler, şarkılar yazar…<br />
Önemli olan birbirimizin, içinde yaşadığımız toplumun güçlenmesine,<br />
zenginleşmesine, renklenmesine sunduğumuz katkının oranı ve kalitesidir.<br />
Bu anlamda, marangoz ustasının yanında çıraklık yapan çocuk da bizim için<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
15
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
bir başbakan, bir general, bir bilim adamı gibi kıymetlidir. Çıraklık makamı da,<br />
temizlik görevlisi mevkii de son derece saygındır. Nerede dürüst ve liyakatli<br />
bir çalışma varsa, orası bizim için en muteber makamdır.<br />
Benzer şekilde hizmet bilincinden, gayretten, azimden uzak birinin yüksek<br />
bir mevkide bulunması onu kurtarmaz. Makamlar, mevkiler, şık sıfatlar tek<br />
başına hiçbir anlam ifade etmez. Alın teri, emek, liyakat, proje, hız, intizam<br />
ve motivasyona bakarız.<br />
ÇALIŞMA MAKAMI, HİZMET MEVKİİ<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde herhangi bir işe emek veren, işini zamanında, derli toplu,<br />
memnuniyet verici bir şekilde yapan herkes bu şehrin güzide bir sakini,<br />
hayırlı bir evladıdır.<br />
Bizler doğalgaz, konut, içme suyu, kültür, çevre, ulaşım, sosyal hizmetler…<br />
gibi alanlarda dişe dokunur, hatırı sayılır çalışmalar yürütmüş olmamız<br />
sayesinde; geleceğe yönelik büyük projeler hazırlamamız sayesinde<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizin sokaklarında yüzümüzün akıyla yürüyebiliyoruz. Vicdanımızın<br />
rahatlığı, üstesinden geldiğimiz işlerin çokluğundandır. Kolları sıvamışız,<br />
gecemizi gündüzümüze katmışız ve halen durmaksızın çalışıyoruz.<br />
Halkımızın hizmetçiliğini yapıyoruz. İşin aslı budur. Doğrusu da budur.<br />
Sadece bürolarda, ofislerde, plazalarda değil, dağlarda, ovalarda, vadilerde<br />
de aynı anlayışla çalışıyoruz.<br />
Alnımızın teri toprağa düşecek ki, o toprak hakikaten bizim toprağımız olsun.<br />
Şehrimizin yollarında, mahallelerinde, köylerinde emeğimizin izleri, işaretleri<br />
olacak, biz bu şehri baş tacı edeceğiz ki yediğimiz lokma boğazımızdan<br />
geçsin.<br />
Bunları övünmek için söylemiyorum. Bunları, <strong>Kocaeli</strong> olarak hepimizin daha<br />
güzel, daha sevinçli bir hayata yönelişimizin temelinde yatan düşünceyi<br />
ortaya koymak için söylüyorum.<br />
Hepimiz çalışma makamında, hizmet mevkiinde olmalıyız. Hepimiz elbirliği,<br />
gönül birliği içinde olmalıyız. Bismillah deyip işe giriştiğimiz için bugünlere<br />
geldik.<br />
Ömrümüz oldukça da, her nerede isek orada hizmete, çalışmaya devam<br />
edeceğiz. İnsanlık mevkiinde, kardeşlik makamında, hayırlı evlatlar olarak<br />
buluşacağız…<br />
(Kırkbir)<br />
16 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Türk milletinin ve <strong>Kocaeli</strong> halkının<br />
siyasi dehası<br />
Türk milleti, demokratik yetkisini kullanmada, dünyaya örnek gösterilecek bir<br />
seviyeye sahiptir.<br />
Yani milletimiz, kendi liderlerini seçerken, olağanüstü bir sağduyu ve bilinçle<br />
hareket eder.<br />
Demokrasimizin kusurlu, pürüzlü yönleri olduğu doğrudur. Meclis dışındaki<br />
unsurların müdahaleleri, millî iradeyi zaafa uğratmış, gün olmuş, demokrasi<br />
rafa kalkmıştır. Hâlâ milli iradeye sert kaşı çıkışlar gündemimizi meşgul<br />
ediyor, tamam. Fakat halkımızın demokrasiyi kavrayışı, tercih hakkına<br />
verdiği değer son derece dikkat çekicidir.<br />
Mesela, gelişmiş ülkelerin başkanlarına bakınca, “Bu uygar halk, bu yetersiz<br />
adamı niye seçmiş, nasıl olmuş?” diye şaşırmıyor muyuz?<br />
İşte bizde böyle acayip hatalar yapılmıyor.<br />
Bu yüzden, Türkiye’de seçilmiş bir belediye başkanı olmak bana gurur<br />
veriyor.<br />
Derler ki “Takım tutar gibi parti tutuluyor.”<br />
Hayır. Türk milleti takım tutar gibi parti tutmuyor. Öyleleri varsa, tamam,<br />
vardır, dönüştürücü bir etki uyandıramayacak kadar az sayıdalar.<br />
ZİHNİMİ KURCALAYAN SORULAR<br />
Halkımız, eskiyi tasfiye ediyor, yeniye fırsat veriyor, denenmemişi deniyor,<br />
yetersiz siyasetçileriyle tatlı – sert hesaplaşıyor, siyasi görüşünü evde, işte,<br />
mahallede, eşiyle dostuyla tartışıyor. Dinliyor, anlatıyor, soruyor, araştırıyor,<br />
medyayı takip ediyor, fikir üretiyor ve geleceğe ilişkin taleplerini, kendisine<br />
sunulan projeleri değerlendirerek oyunu kullanıyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
17
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bu bir gerçektir.<br />
Demokrasimizin en olgun, en ilkeli, en tutarlı, en saygıdeğer unsuru<br />
milletimizdir, seçmenlerimizdir, sizlersiniz.<br />
Şimdi bunları neden söylüyorum. Yerel Seçimler yaklaşıyor diye, sizi hoş<br />
tutmaya mı çalışıyorum?<br />
Hayır. Sizi, yıllardır hoş tutmaya, hoşnut etmeye, sevindirmeye çalışıyorum<br />
zaten, o ayrı.<br />
Bu hafta, yine her zamanki gibi sağa sola koştururken, açılışlara,<br />
çalışmalara, toplantılara katılırken, bazı hususlar zihnimi meşgul etti:<br />
1- Acaba <strong>Kocaeli</strong>’nde yaptığımız hizmetleri vatandaşlarımıza yeterince iyi<br />
anlatabiliyor muyuz?<br />
2- Acaba vatandaşlarımız, bizim iş anlayışımız hakkında net fikirlere vardılar<br />
mı?<br />
3- Acaba hemşehrilerimiz bize hakikaten itimat ediyor mu?<br />
4- Acaba hâlâ eski, eskimiş tarzda siyaset yapmak için çırpınanlar hakkında<br />
<strong>Kocaeli</strong> ne düşünüyor?<br />
5- Acaba işten güçten vakit ayırıp, vatandaşlarımızla aramızda gönül bağı<br />
kurabildik mi?<br />
UZUN UZUN DÜŞÜNEREK BULDUĞUM CEVAPLAR<br />
Bu düşünceler içindeyken, Cumhuriyet Tarihi gözlerimin önünden film şeridi<br />
gibi geçti.<br />
Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal, Çiller, Yılmaz,<br />
koalisyonlar, Gül, Erdoğan…<br />
Netlikle fark ettim ki, milletimiz söze kulak veriyor, söyleneni akılda tutuyor,<br />
yapılan işe bakıyor, durumu değerlendiriyor ve siyasetçiye ancak memlekete<br />
sunduğu fayda nispetinde destek veriyor.<br />
Siyasetçilerimizi seviyoruz. Onları hataları, sevaplarıyla benimsiyoruz, fakat<br />
icraatlarıyla tartıyoruz.<br />
Dolayısıyla anladım ki,<br />
1- Hizmetlerimizi vatandaşlarımıza uzun uzadıya, etraflıca, ayrıntılı bir<br />
şekilde anlatmamış, anlatamamış bile olsak, vatandaşımız görüyor.<br />
2- Hemşehrilerimiz bizim iş anlayışımızı, çalışma tekniklerimizi gayet iyi<br />
biliyor.<br />
3- <strong>Kocaeli</strong>’nin bize güvenmesi, bizim ona güvenmemizle sıkı sıkıya<br />
bağlantılıdır. Ben, <strong>Kocaeli</strong>’ne sımsıkı güveniyorum.<br />
4- Eski tarz çatışma, laf yetiştirme, ağız dalaşı siyaseti bitmiştir, çökmüştür,<br />
yoktur. Artık, iş, emek, hizmet, hız, vizyon, birlik siyaseti vardır.<br />
5- Gönül bağı kurma konusunu köylü, öğrenci, işçi, ev hanımı, engelli,<br />
memur, esnaf… kısacası her kesimden vatandaşlarımızla bir araya<br />
geldiğimiz<br />
18 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
zamanlardaki hasret giderme neşesiyle ölçüyorum. Ben büyüklerin ellerine<br />
sarılıyorum, çocuklar etrafıma doluşuyor, gençlerle şakalaşıyoruz… Esaslı<br />
bir akrabalık var çok şükür.<br />
Bu düşünceler beni zindeleştirdi. Liselere, KO-MEK’e, bilim merkezine<br />
koştum, çocuklarla buluştuk, Gebze’de toplu konut temel atma törenine<br />
katılan Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’nu ağırladık…<br />
Evet evet, hiç kuşkusuz milletimizin zekası, sezgileri, bilgisi ve vicdanının<br />
gelişkinliği, hayatımızın en değerli unsurudur.<br />
Bu böyledir.<br />
(Kırkbir, s. 34, Haziran 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
19
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir anketin düşündürdükleri<br />
Türkiye Kalite Derneği, 21 il ve 35 ilçede bir kamuoyu araştırması yapmış.<br />
İnsanların, belediye çalışmalarını nasıl değerlendirdiklerini araştırmışlar.<br />
Bu yılki ankete göre, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’nin çalışmalarından,<br />
vatandaşlarımızın yüzde 61’i memnun.<br />
Geçen yıl, bu oran yüzde 53 idi. Tam 8 puan artmış.<br />
Türkiye genelinde, vatandaşın belediyeden memnuniyet katsayısı en çok<br />
artan il <strong>Kocaeli</strong>.<br />
Altyapı hizmetleri dolayısıyla önceki yıllarda şehrimizin dört bir yanını<br />
kazdık. İçme suyu, doğalgaz, kanalizasyon hatları döşedik. Bunları ortak<br />
kazı programı çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştık. Fakat sonuç itibariyle<br />
biz de yorulduk, sizler de yoruldunuz. Biraz zorluk çektik. Araştırmacılar ve<br />
durumu görenler; bu yıl sokaklara, caddelere fazla kazma vurmayışımızın,<br />
hoşnutluğun artmasına katkısı bulunduğunu ifade ediyorlar…<br />
Dar gelirli vatandaşlarımıza ulaştırdığımız sağlık, gıda, kırtasiye, giyecek ve<br />
barınma yardımlarının da sevinç ve güvene yol açtığı söyleniyor.<br />
Öyle ki, en yüksek memnuniyet artışı <strong>Kocaeli</strong>’mizde gerçekleşmiş…<br />
“DAHA NE İSTİYORSUN BAŞKAN?”<br />
Ben bu sonucu öpüp başımın üzerine koyuyorum.<br />
Bizim hizmetlerimizden bir güzellik, gönül hoşluğu, itimat doğuyor ve bu gün<br />
geçtikçe artıyor. Binlerce şükürler olsun.<br />
Bizden hoşnut olan vatandaşlarımıza, yüzde 61’e tüm kalbimle, tüm<br />
saygımla teşekkür ediyorum. Sizlere layık olabildiysek ne mutlu bize…<br />
20 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Memnuniyetini açığa vurmayan, belediye hizmetlerine alıcı gözüyle<br />
bakmayan ya da hakikaten ortada sevinecek bir şey görmeyenler yok mu?<br />
Var.<br />
Onların toplamı da yüzde 39’a tekabül ediyor.<br />
Ben şimdi o vatandaşlarımıza birkaç söz söylemek istiyorum.<br />
Madem bu gazetede bir köşe verilmiş bana, söz hakkımı bu yönde<br />
kullanmak istiyorum.<br />
Hayır, bana “Herkesi memnun etmeye çalışırsan başarılı olamazsın Başkan!”<br />
demeyiniz.<br />
“Yahu ne gerek var, yüzde 61 senden memnun, daha ne istiyorsun?”<br />
demeyiniz.<br />
“Takma kafana be Başkan, kimseye kendini zorla beğendiremezsin”<br />
demeyiniz.<br />
“Zaten rakipleriniz bile ‘sıkı çalıştığınızı’ biliyor, söylüyor, var mı ötesi?!”<br />
demeyiniz.<br />
Müsaade ediniz, hemşehrilerimin yüzde 39’una bir çift sözüm var,<br />
söyleyeyim.<br />
“SEVGİLİ YÜZDE 39…”<br />
Aziz ve kıymetli yüzde 39,<br />
daha evvel benden yüzlerce kez şu sözü işittiniz: “Siyaset hizmettir.”<br />
Ben böyle düşünüyorum.<br />
En çok çalışanın, en büyük projeleri, yatırımları yapanların siyasi öncülüğü<br />
hak ettiklerine inanıyorum.<br />
Bizim hizmet davası haricinde bir davamız yoktur.<br />
Bu şehirde yaşayan ailelerin, gençlerin, ihtiyarların, çocukların, hattâ sokak<br />
hayvanlarının ve kuşların, ağaçların mutluluğu için çalışırız.<br />
İsteriz ki her sokağa, her eve, her yolcuya, her ağaca, her yaprağa, her<br />
çiçeğe faydamız dokunsun.<br />
Bizim varlığımıza ve emeğimize ihtiyaç duyulan her kapıya koşalım, her sese<br />
kulak verelim…<br />
Bütün samimiyetimle söylüyorum, sevgili yüzde 39, bu siyaset işinin zorluğu<br />
çoktur. Büyük bir vebali vardır. Uzak bir köyde bir yetim ağlar, bir apartman<br />
dairesinde bir baba kederlenir, bir kuytuda bir kedi üşür… hepsinin ucu bize<br />
dokunur.<br />
Dolayısıyla sizin sesinizi duyamamış olabiliriz.<br />
Sizin arzularınızı, beklentilerinizi fark edememiş olabiliriz.<br />
Gücümüz yetmemiş, elimiz ermemiş olabilir.<br />
Çok rica ediyorum değerli yüzde 39, bize ulaşınız ve taleplerinizi, dertlerinizi,<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
21
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
sizi hoşnutsuz kılan nelerse onları bize anlatınız.<br />
Bu sözümün sahici bir davet olduğundan emin olunuz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin yüzde 39’u 450 bin insana tekabül ediyor, farkındayım.<br />
Bunun da bir hal çaresini bulabiliriz.<br />
Yaptığımız her işi beğeneceksiniz diye bir kural yoktur.<br />
Bizi eleştirmeye her zaman ve her durumda hakkınız var.<br />
Biz bir hizmet ailesi, bir hizmet ekibiyiz. Daha hızlı, daha etkili, daha pratik ve<br />
kalıcı hizmetler üretebilmenin yollarını bulmak bizim vazifemizdir.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nin tamamına hizmet ediyoruz. Hiçbir ama hiçbir ayrım<br />
gözetmiyoruz.<br />
Lütfen bunu biliniz ve hizmet alma hakkınızı, konuyla ilgili görüş ve<br />
taleplerinizi ortaya koyunuz.<br />
Selam eder, saygılar sunarım, sevgili yüzde 39…<br />
***<br />
Yüzde 61’lik kesime gelince…<br />
Yüzde 61, değerli kardeşlerim, görünen o ki bizler birbirimizi anlıyoruz,<br />
tanıyoruz, birbirimizden hoşnuduz.<br />
(Biz tabii ki yüzde 39’dan da hoşnuduz, yanlış anlaşılmasın sakın.)<br />
Bu hoşnutluğun daim olmasını diliyorum.<br />
22 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Siyasetin özü hizmettir<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli misafirler<br />
Dünya bugün, küresel bir köy olmuştur.<br />
Hiçbir şey eskisi gibi değil.<br />
Paralar, ürünler, sözler, görüntüler hızla tüm dünyayı dolaşıyor.<br />
Amerika’daki oyuncak mağazasının aynısı, Japonya’da da var, Mısır’da da.<br />
Bir sinema filmi, 100 ülkede birden gösteriliyor.<br />
Bir ülkenin kendi yağıyla kavrulması artık mümkün değil. İçe kapanık bir<br />
kültür olamayacağı gibi, böyle bir ekonomi de, siyaset de olamaz.<br />
SİYASET MATEMATİĞE BENZİYOR<br />
Dolayısıyla, siyaset alanında, çok daha fazla denge kurmak gerekiyor.<br />
Siyaset bugün matematik denklemleri gibi yürüyor.<br />
Siyasi bir karara varırken, çok daha fazla işlem yapmak gerekiyor.<br />
Bununla birlikte, yerel siyasetin, yerel yönetimin de önemi artıyor.<br />
AVRUPA BİRLİĞİ VE YEREL YÖNETİMLER<br />
Avrupa Birliği ile bütünleşme süreci yaşıyoruz.<br />
Bu süreçte, özellikle son 10 yıldır, yerel yönetimleri ilgilendiren<br />
düzenlemeler artmıştır.<br />
Hizmetlerin, vatandaşa en yakın birimler tarafından yapılması<br />
öngörülmektedir.<br />
Avrupa Birliği fonları, yerel yönetimlerin farklı alanlardaki projelerine mali<br />
destek veriyor.<br />
Diğer ülkelerin yerel yönetimleriyle tecrübe ve fikir paylaşımı yapılıyor.<br />
Kardeş şehirler ilan ediliyor.<br />
Yerel yönetimler eğitim, sağlık, bölgesel kalkınma, sosyal ve kültürel<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
23
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
hizmetler, istihdam, tüketici hakları, çevre gibi birçok alanda öncülük<br />
ederler. Bütün bunlar, Avrupa Birliği sürecinde yeniden ele alınıyor.<br />
YETKİ, SORUMLULUK, BİLİMSELLİK<br />
Neden böyle?<br />
Çünkü bilgi artık tek merkezde toplanmıyor. Hızla yayılıyor, paylaşılıyor.<br />
Yerel yönetimlerin sorumlulukları hem çeşitleniyor, hem büyüyor.<br />
Burada daha üst düzeyde sorumluluk ve daha çok yetki ihtiyacı doğuyor.<br />
Yetkiyi ve sorumluluğu taşıyabilmek için, çözüm üretebilmek için de daha<br />
gelişkin bir siyaset birikimine ihtiyacımız vardır.<br />
Siyasi bilincimizin, siyasi hassasiyetimizin yükselmesine ihtiyaç vardır.<br />
Siyasi faaliyetlere katılımın artmasına ihtiyaç vardır.<br />
Toplumun her kesiminden vatandaşın, söz hakkını kullanabildiği bir iletişim<br />
mekanizmasına ihtiyaç vardır.<br />
Bilhassa kadınların katılımına, desteğine ihtiyaç vardır…<br />
Dolayısıyla siyasetin bilimsel niteliği önem kazanmıştır.<br />
SİYASETİN TEKNİĞİ VE SİYASET AKADEMİSİ<br />
Siyasetin tekniği, hızı önem kazanmıştır.<br />
Bugün deneme – yanılma yöntemiyle iş yapılamaz. Böyle bir lüksümüz<br />
yoktur.<br />
Siyaset Akademisi, bu nedenle beni çok heyecanlandırıyor.<br />
Avrupa Birliği’nin önerilerinin ötesinde, bizim kendi bünyemizde bilimsel,<br />
akademik bir yapılanmanın olması beni gururlandırıyor.<br />
Bu bir verim arayışıdır. Bir tutarlılık, hız, hedefi 12’den vurma arayışıdır.<br />
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy “Sahipsiz vatanın batması haktır / Sen sahip<br />
olursan, bu vatan batmayacaktır!” diyor.<br />
Memleketimize bütün birikimimizle, bütün enerjimizle, bütün varlığımızla<br />
sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.<br />
Kendimize, ailemize, komşularımıza, tüm hemşehrilerimize, milletimize ve<br />
tüm insanlığa sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.<br />
Evimize, sokağımıza, mahallemize, şehrimize, ülkemize ve tüm dünyaya<br />
sahip çıkmak zorundayız.<br />
Siyaset, bu halkalanmanın adıdır. Siyaset bu motivasyonla, bu bilinçle<br />
yürütülürse bir kıymeti ve etkisi olur.<br />
KENDİNİ AŞ, İMKANSIZI, BAŞAR, REKOR KIR<br />
AK Parti, hizmeti, siyasetin özü olarak görür.<br />
Bunu Genel Başkanımız da, bizler de, hepimiz, sık sık söyleriz.<br />
Vatandaşlarımıza en iyi şekilde hizmet etmenin yollarını araştırıyoruz.<br />
Kendimizi aşmaya, imkansızı başarmaya, rekorlar kırmaya yöneliyoruz.<br />
24 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ESTETİK VE DUYGU<br />
Ondan sonra, geriye, bu hizmetleri estetik bir çerçeveye oturtmak kalıyor.<br />
Yani bilimsel metotlarla yürütülen siyasetin bir de estetik çerçevesi, bir<br />
duygusu olması lazım.<br />
Bakınız, bu estetik yön, bu duygu bizde halihazırda mevcuttur.<br />
Bizim kültürümüzde bilgi en kutsal değerdir.<br />
Bize göre çalışmak ibadettir.<br />
Bize göre sabır, en büyük erdemdir.<br />
Yerel siyasete gelince, vatan sevgisi, millet sevgisi, memleket sevgisi en<br />
temel değerlerimizdir.<br />
Hemşehrilik, hepimizin kanını kaynatır. Bizde komşuluk ölmemiştir.<br />
Köyümüzdeki ağacın gölgesi bize daha tatlı gelir.<br />
Mahallemizdeki yolun üzerinde bir taş varsa, onu kendi elimizle alır kenara<br />
koyarız…<br />
İnanıyorum ki, bilimsel siyaset, bilinçli toplum olma yolunda kısa zamanda<br />
ilerleyeceğiz.<br />
Mevcut değerlerimizle birleştiğinde, bu ilerleyiş büyük bir zenginliğe<br />
dönüşecektir…<br />
Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.<br />
(Siyaset Akademisi, Şubat 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
25
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İyi başkanlar, uzay filmlerini sever<br />
Belediyecilik işinin en önemli parçası, ‘sonrasını düşünmektir’. Bugün<br />
yaptığımız binalar kaç yıl ayakta kalacak? Diktiğimiz fidanlar ne kadar<br />
büyüyecek? Döşediğimiz doğalgaz, içme suyu, yağmur suyu,<br />
kanalizasyon hatları ne kadar dayanacak? Bu kitapları kaç kişi okuyacak?<br />
Bugün ürettiklerimiz, yarının koşullarına uyacak mı? Yakın gelecekte<br />
teknolojik gelişmeler, hizmetleri nasıl etkileyecek?..<br />
Yani bizim işimiz, şehrimizin geleceğini tasarlamaktır. Zihnimizde,<br />
gönlümüzde, ufkumuzda bambaşka, muhteşem bir şehir kurmadan, o<br />
şehre ulaşamayız.<br />
Buna vizyon deniyor. Yani, yatırımları, girişimleri, faaliyetleri, projeleri belli<br />
bir gelecek kurgusu içinde düzenlemeyi mümkün kılan bakış.<br />
Sonrasını düşünmek derken, sadece bir adım sonrasını değil, 100 adım,<br />
1000 adım sonrasını da düşünmeyi kastediyorum.<br />
Bu da, uzay filmlerinde, bilim-kurgu filmlerinde, kitaplarında olur.<br />
Bence, iyi bir belediye başkanı, geleceğin uzay şehirlerinin gösterildiği<br />
filmleri izlerken ister istemez heyecanlanır. Kendimden biliyorum. Şaka<br />
yapmıyorum, çok ciddiyim. Uzay filmlerinde gördüğüm ulaşım araçları,<br />
uçan arabalar, kibrit kutusu büyüklüğündeki yakıt tankları, ışık çizgileri<br />
halindeki yollar, birbirine tünel gibi koridorlarla bağlı görkemli binalar beni<br />
müthiş etkiliyor.<br />
3 BİN YIL ÖNCE, 1000 YIL SONRA<br />
Günü kurtarmakla kurtulamayız. Geleceğe bakmadan bugünü kuramayız.<br />
Bu nedenle imar ve yapı denetimi sağlayan KUTAS adlı uydu takip<br />
sistemini kullanıyoruz. Online belediyecilik hizmetleri sunuyoruz. İnternet<br />
üzerinden, her türlü faaliyetimize ilişkin verileri sizlerle paylaşıyoruz.<br />
26 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sekaray projesiyle kent içinde yerden metrelerce yüksek raylı sistem<br />
kurmaya hazırlanıyoruz. Bitkisel atıklardan enerji elde etmeye dayalı<br />
Biyogaz projesi üzerinde çalışıyoruz. Benzer şekilde yağ atıklarını enerjiye<br />
dönüştürüyoruz. TÜBİTAK, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü ve <strong>Kocaeli</strong><br />
Üniversitesi gibi bilimsel ve akademik kurumlarla sürekli işbirliği içinde<br />
araştırmalar, projeler yürütüyoruz…<br />
Bazıları bu sözlerimi şaka gibi algılayabilir. Uzay filmleriyle belediyeciliğin<br />
gerçekten ilgisi olabilir mi?<br />
Bakınız, şehirlerin ömrü, insanın ömrünü aşar. Şehirler, tarih boyunca ayakta<br />
kalırlar. İşte, <strong>Kocaeli</strong> 3 bin 200 yıllık bir şehir. Bir şehre hizmet etmek, o<br />
şehrin 100 yıl, 200, 300, 1000 yıl sonraki halini hiç merak etmeden, akla<br />
getirmeden yapılacak iş midir? Küçücük çocuklarımızın ileride doktor<br />
olacaklarını hayal etmiyor muyuz? Emek verdiğimiz şehrin de gelecekte<br />
nasıl olacağını düşünmemiz normaldir. Geleceğe bakarken, tarihi de göz<br />
önünde tutmak<br />
gerekir…<br />
Ben uzay filmlerini, o filmlerdeki muazzam şehirleri seviyorum. Bana göre,<br />
bütün iyi belediye başkanları, uzay filmlerindeki şehirleri görünce, kendi<br />
şehirleriyle kıyaslarlar. Yurtdışına gittiğimizde, Tokyo’da, Paris’te, Kahire’de,<br />
New York’ta <strong>Kocaeli</strong>’ni düşündüğüm gibi, filmlerdeki şehirlere bakınca da<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni düşünürüm…<br />
İNSANI SEVMEDEN ONA DEĞER VEREMEZSİN<br />
Türkiye’nin en güzel ve en uzun trekking parkurları <strong>Kocaeli</strong>’nde. Yani doğa<br />
yürüyüşü yapmak için en uygun şehir <strong>Kocaeli</strong>. Bu konuda iki hususu<br />
vurgulamak istiyorum. Birincisi, <strong>Kocaeli</strong>’nin bir sanayi şehri olduğu gerçeği,<br />
doğal zenginliklerimizin üzerini örtmesin. Hepimiz bu konuda hassasiyet<br />
gösterelim. Nitekim, trekking parkurlarımız da dahil, turistik değerlerimizi<br />
tanıtmak için biz belediye olarak elimizden geleni yapıyoruz. Daha da<br />
yapacağız… İkinci husus ise şu: Trekkingi yani doğa yürüyüşünü<br />
marjinal bir spor ya da etkinlik zannetmeyiniz. Çocuk, genç, yaşlı herkes,<br />
tüm hemşehrilerimiz; gruplar oluşturup doğa yürüyüşleri düzenlesinler.<br />
Trekking parkurlarımız yalnızca turistlerin ya da belli bir kesimin değil, tüm<br />
vatandaşlarımızın hizmetindedir…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
27
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Dünyanın umutları, şehirlerde filizleniyor<br />
Aziz misafirler, Kent Konseyimizin değerli üyeleri;<br />
Geçen yıl bu salonda Kent Konseyi’ni ve fonksiyonlarını tanıtan bir toplantı<br />
yapmıştık.<br />
Bugün ise Kent Konseyimizin I. Genel Kurul Toplantısını yapıyoruz.<br />
Seçilmiş Belediye Meclisimiz olduğu halde, gönüllülük esasına dayalı olarak<br />
çalışan Kent Konseyi’ne niçin gerek duyuluyor?<br />
Esasen, Kent Konseyi, tüm dünyada köklü bir değişime uğrayan siyaset ve<br />
iktisat algısının doğurduğu yeniliklerden biridir.<br />
Tekrar ediyorum: Dünyada siyaset ve iktisadın kuralları değişiyor. Ve bizler,<br />
bu yeni kuralların bir gereği olarak buradayız.<br />
1987 yılında, Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından<br />
yayınlanan Brundtland Raporu’nda “sürdürülebilir kalkınma” kavramı<br />
ortaya atıldı. Bu rapordan sonra, kalkınmanın anlamı değişti. Yalnızca gayri<br />
safi milli hasılanın yükselmesi değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel<br />
bakımlardan da kazanımlar elde edilmesi gerektiği vurgulandı.<br />
1992’de Rio’da yapılan Yeryüzü Zirvesi’nde, sürdürülebilir kalkınma, tüm<br />
insanlığın 21. yüzyıldaki ortak hedefi olarak benimsendi. “Gündem 21”<br />
başlıklı eylem planı, Birleşmiş milletler üyesi ülkelerce kabul edildi.<br />
Gündem 21, dünyanın bulunduğu kritik eşikten güvenli bir biçimde geri<br />
dönme planıdır.<br />
Yoksulluk, eğitimsizlik, sağlık sorunları ve çevre tahribatı karşısında küresel<br />
bir hassasiyet ve hareket planıdır.<br />
Küresel bir hareketi kim nasıl yönetecek, nasıl denetleyecek?<br />
Tam da, dünyamızın kurtuluşu için yerel yönetimlere, yerinden yönetime,<br />
resmi ve sivil kuruluşlar arasında elbirliğine ve halkın etkin katılımına ihtiyaç<br />
28 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
olduğu belirlendi.<br />
“Yerel Gündem 21” ise, “Gündem 21”in yerel ölçekte planlanması ve<br />
organize edilmesidir.<br />
Yani, 21. yüzyılın tüm dünyada bir toparlanma, canlanma, serpilme yüzyılı<br />
olması için çalışıyoruz.<br />
Kent Konseyi de, işte bu süreçte ortaya çıkmıştır.<br />
Belediye Kanunu’nun 76. maddesinde de belirtildiği gibi, bir yönetmelik<br />
çerçevesinde resmî ve sivil unsurların “sürdürülebilir kalkınma” ilkesi<br />
doğrultusunda kent sorunlarını ortak akılla çözmeye çalıştıkları demokratik<br />
bir yönetişim mekanizmasıdır.<br />
Bugün tüm dünyada, Japonya’da, Brezilya’da, Norveç’te, bizim gibi Kent<br />
Konseyleri toplanıyor.<br />
İnsanlar zekalarını, tanıklıklarını, sezgilerini, sorularını, birikimlerini,<br />
öngörülerini, tecrübelerini, vizyonlarını, emeklerini ortaya koyuyorlar.<br />
Dünyamızın ve tüm insanlığın umutları her şehirde kurulan bu meclislerde<br />
yeniden filizleniyor.<br />
Kent Konseyleri paylaşımcı, katılımcı, şeffaf, özgür ve demokratik bir yönetim<br />
anlayışının ürünüdür.<br />
Nitekim, Avrupa Konseyi de vatandaşların kamu işlerinin sevk ve idaresine<br />
katılım hakkını önemle vurgulamaktadır. Vatandaşların, yerel düzeyde<br />
yürütülen çalışmaları veya sorunları bilinçli bir şekilde takip etme<br />
hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir. Böylelikle, önem ve öncelik kazanan<br />
katılımcılığın sıhhatli bir şekilde gerçekleşmesi mümkün olacaktır.<br />
Ben, Belediye Başkanı olarak, bu dayanışma, katılım, ortak akıl ve yönetişim<br />
ilkelerinin hayata geçirilmesini sevinçle karşılıyorum.<br />
Mesela uzun vadeli planlar yapma, uzlaşma kültürünü geliştirme, engellilerin<br />
toplumsal yaşamdaki etkinliklerini artırma gibi kritik konularda Konseyimizin<br />
katılımını çok önemsiyorum.<br />
Aziz misafirler;<br />
Hemşehrilik hukukumuz, gönüllü çabalarımız ve katılımımız evrensel<br />
kurtuluşumuzun anahtarı haline gelmiştir.<br />
Bizler 700 sene boyunca ahi teşkilatları, esnaf teşkilatlarıyla ticari hayatımızı<br />
ahlaki esaslar ekseninde düzenlemiş bir milletiz.<br />
Bizler köylerimizde imece usulüyle, dayanışma içinde ekinleri eken su veren<br />
biçen bir milletiz.<br />
Vakıflar, imarethaneler, kervansaraylar kuran, kapılarını Tanrı misafirlerine<br />
sonuna kadar açan bir milletiz.<br />
Dolayısıyla, Kent Konseyimizin de asırlarca yaşattığımız erdemlerin<br />
güncellendiği bir yer olacağını ümit ediyorum.<br />
Burada hepimizin içtenlikle, ciddiyetle ve titizlikle çalışacağımıza,<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
29
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizin yükselişine katkıda bulunacağımıza yürekten inanıyorum.<br />
I. Genel Kurul Toplantımızın hayırlı olmasını diliyor,<br />
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />
(Şubat 2008)<br />
30 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Küresel sorunlar yerel cözümler<br />
Aziz hemşehrilerim, Kent Konseyimizin kıymetli üyeleri;<br />
İletişim ve ulaşım teknolojileri, endüstriyel üretim ve finansal döngüler<br />
eşliğinde ortaya çıkan küreselleşme; dünyamızda ortak sorunların da<br />
belirgin şekilde görülmesine yol açtı.<br />
İrili ufaklı devletler, uluslararası kurum ve kuruluşlar, yeryüzünün ve<br />
insanlığın geleceğiyle ilgili büyük tartışmalar yürütüyor.<br />
Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi gibi kurumlar, çeşitli çevreci örgütler,<br />
global medya, bölgesel siyasi birlikler, bilimsel kongreler… 20. yüzyılın ilk<br />
çeyreğinden beri “Dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor?” sorusuna cevap<br />
arıyor.<br />
Açlık, yoksulluk, hastalıklar, insan hakları, eğitim, suç, çevre sorunları,<br />
hayvan hakları… gibi konularda genel ve özel raporlar hazırlanıyor.<br />
Bugün bütün dünya, “sürdürülebilir kalkınma”nın nasıl uygulanabileceğini<br />
konuşuyor.<br />
‘Gündem 21’ ve ‘Yerel Gündem 21’ gibi eylem planları; uluslararası<br />
zirvelerde ortak kabulle benimsenmiş stratejileri içeriyor.<br />
Esasen, her yıl onlarca zirve düzenleniyor, uluslararası örgütler tarafından<br />
birçok kampanya yürütülüyor ve dünyaya ne olacağı sorusu sürekli<br />
dünyanın gündeminde.<br />
Küresel sorunların çözümü için yerel çözümler son derece önem kazanmış<br />
vaziyette.<br />
Devletler düzeyinde alınan tedbirler, yapılan insani yardımlar ve antlaşmalar<br />
kadar; sözgelimi doğal çevreyi koruma, eğitime destek, sağlık hizmetlerinin<br />
iyileştirilmesi gibi birçok konuda yerel yönetimlerin devreye girmesi büyük<br />
önem taşıyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
31
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bunun da ötesinde yerel çerçevede sivil hassasiyetlerin, önerilerin ve<br />
birikimlerin işleme konması gündemimizde.<br />
İşte, Kent Konseyi dolaysız bir biçimde gündem oluşturan, faaliyet yürüten<br />
bu sivil iradenin adıdır.<br />
Gördüğümüz, sezdiğimiz, bildiğimiz, çözümü hakkında zihin yorduğumuz,<br />
yüksek sesle düşündüğümüz ve gerek bizzat çalışmak, gerekse ilgili<br />
mekanizmaları harekete geçirmek suretiyle halledilmesini sağlayabileceğimiz<br />
sorunları Kent Konseyimizde gündeme getiriyoruz.<br />
Kent Konseyimizin Genel Kurulu, iki kez toplanmış bulunmaktadır.<br />
Kent Konseyi’nin, <strong>Kocaeli</strong>’mize, örnek ve imrenilen bir şehir olma yolunda<br />
vazgeçilmez katkılar sunacağına yürekten inanıyorum.<br />
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />
(Haziran 2008)<br />
32 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“Çalışmak ibadet, alın teri kutsaldır”<br />
Aziz ve çok kıymetli çalışma arkadaşlarım, kardeşlerim;<br />
Toplu Sözleşmemiz yenilendi; hayırlı, uğurlu olsun.<br />
Çalışmak ibadet, alın teri kutsaldır.<br />
Çoluk çocuğunun rızkı için, evine ekmek götürebilmek için, helal, güzel bir<br />
sofra kurmak, ağız tadıyla yaşamak için çalışan herkes bizim nazarımızda en<br />
saygın kişidir, bir kahramandır.<br />
Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şehrimizde yaşayan herkese hizmet<br />
sunuyoruz.<br />
İnsanımızın, hemşehrilerimizin mutluluğu için gayret sarfediyoruz.<br />
Kendi içimizde bulunan, beraber çalıştığımız işçi kardeşlerimizin yüzleri<br />
gülmedikçe, bu şehre ne örnek olabiliriz, ne de hakikatli bir hizmette<br />
bulunabiliriz.<br />
Sözleşmemizi sonuçlandırırken bu düşüncelerle ve vicdani mesuliyetle<br />
hareket ettik.<br />
Biliyorum ki işçilerimiz de aldıkları zamlardan ötürü sevinçliler.<br />
Allah’a şükürler olsun. Allah kazançlarınızı ve emeklerinizi bereketlendirsin.<br />
Bu dönemde, en düşük maaşlı işçimizin maaşına yüzde 40 zam yaptık.<br />
Helal, hoş olsun.<br />
Belediyemizde, maaşlar arasında göze batan farklar vardı.<br />
Niye?<br />
Çünkü diğer belediyelerden, SEKA’dan, Köy Hizmetleri’nden gelen işçilerin<br />
maaşları farklıydı.<br />
Geçen dönem, idari maddeler gündemde olduğu için, maaş zamlarını, bütün<br />
iyi niyetimize rağmen dengeleyemedik.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
33
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Zammı, Yüksek Hakem Kurulu belirledi, o da enflasyon oranında bir artış<br />
sağladı.<br />
Bu sözleşmede, işçilerimizin maaşları arasındaki, iyice açılmış olan makası<br />
çok şükür daralttık.<br />
Adaleti, hakka, hukuka uygunluğu sağlamaya gayret ettik.<br />
Bir de, eğitim, öğrenim düzeyi yüksek olan personelimizin de maaşlarında<br />
iyileştirme yaptık.<br />
Sözleşmemiz, bir adalet vesikası oldu.<br />
Bundan dolayı çok gururluyum, çok heyecanlıyım.<br />
Bizler, hak aramanın önemine inandığımız kadar, hakkı teslim etmenin de<br />
önemine inanıyoruz.<br />
Aziz kardeşlerim;<br />
Adalet, olumsuz şartlar üzerinden sağlanmaz.<br />
Yani biri öyle ya da böyle haksızlığa uğruyor diye, diğerine de haksızlık edildi<br />
mi adalet olmaz.<br />
Esas olan, kazançların, nimetlerin dengeli paylaşılmasıdır.<br />
Hamdolsun, maaşı daha iyi olan personelimize hatırı sayılır ücret artışı<br />
sağladık.<br />
Yüzde 10 civarında zam yaptık ki, günümüz koşullarında bu oran, yabana<br />
atılamaz.<br />
Maaş zamlarında adaleti sağlamak için farklı oranlarda zam yapılmasına<br />
Allah aşkına kimse gönül koymasın, kimse küsmesin.<br />
Bir denge kurulduysa, bu denge kimsenin maaşı geri çekilerek ya da<br />
normalin altında zam verilerek değil de, herkese iyi zam verilerek ama<br />
kimilerine çok iyi zam verilerek yapıldıysa, bunda gücenilecek hiçbir yön<br />
yoktur. Bugüne dek normalde az ücret alanların zam sevincini, hepimiz<br />
paylaşmalıyız.<br />
Düşünün ki işçilerimize ödenen ücretler, 12-13 ayrı miktardaydı.<br />
Aynı işi yapan, aynı seviyedeki personel arasında farklı ücretlendirme,<br />
çalışma ortamının havasını ağırlaştırıyordu.<br />
Dediğim gibi, hepimiz, büyük ölçüde halledilen ücretlendirmeyi kardeşçe,<br />
olgunlukla karşılamalıyız.<br />
Sözleşme sürecinde değerli, yapıcı katkılar sunan Belediye İş Sendikası<br />
Genel Başkanı Nihat Yurdakul’a teşekkür ediyorum.<br />
Şube Başkanı Osman Suat Kalyoncu’ya da teşekkür ederim.<br />
Yerel Sen Genel Başkanı, Genel Sekreterimiz Münir Karaloğlu Bey’in olumlu<br />
tavrı, sözleşmenin en barışçı şekilde sonuçlanmasını sağladı. Kendisine özel<br />
olarak teşekkürlerimi sunuyorum.<br />
Belediyemiz, işçisine verdiği ücreti dirhemle gramla 40 kere tartarak veren<br />
34 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
bir patron değildir.<br />
Bu sözleşme de, bunun en belirgin kanıtıdır.<br />
Nitekim, ücrette adaleti sağlamak için elimizden geleni yapacağımızı<br />
önceden ilan etmiştik.<br />
Yüzümüzün akıyla süreci tamamladık.<br />
Allah hayırlı uğurlu etsin.<br />
Hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.<br />
Allah emeklerimizi boşa çıkarmasın, kazançlarımızı bereketlendirsin.<br />
(Toplu İş Sözleşmesi, Ağustos 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
35
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Genç olduğunuzu unutmayın<br />
Aziz kardeşlerim, kıymetli gençler;<br />
Şu anda, Türkiye’de sizler iktidardasınız.<br />
Türkiye’nin siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, entelektüel macerasında<br />
başroldesiniz.<br />
AK Parti hükümetine gösterilen teveccüh, sizlerin varlığıyla pekişen bir<br />
anlam taşıyor.<br />
Siz, bu ülkenin yeni kahramanlarısınız.<br />
Size bakınca hem büyük bir heyecan, hem de gurur duyuyorum.<br />
Öncelikle her birinizi, tüm kalbimle selamlıyor, değerli misafirlerimize hoş<br />
geldiniz diyorum.<br />
Kardeşlerim,<br />
Türkiye, gençleriyle var olan bir ülkedir.<br />
Türk gençliği, olgunluğuyla, vakarıyla, dirayeti ve azmiyle temayüz etmiş bir<br />
gençliktir.<br />
Dünyanın hiçbir yerinde, bizim gibi Gençlik Bayramı kutlayan bir ülke daha<br />
yoktur.<br />
Peki biz neden gençlerimizin varlığını bayram vesilesi kıldık?<br />
Her yıl 19 Mayıs’ta neyi kutluyoruz?<br />
İstiklal Harbi’mizi başlatan gençlerimizi kutluyoruz.<br />
Bu ülke için canını veren gencecik şehitlerimize duyduğumuz minnet ve<br />
şükranı ifade ediyoruz.<br />
Gençlik, dünyanın her yerinde şu veya bu türden bir değer taşır. Fakat<br />
Türkiye, gençlerin kurduğu bir ülkedir.<br />
Bizler, sizlere bakınca, ülkemizi kurtaran, kanlarıyla, canlarıyla bu vatanı<br />
yeniden dirilten şehitlerimizi, gazilerimizi hatırlıyoruz.<br />
Bizim gençlerimize bu yüzden delikanlı denir. Aslan gibi, dağ gibi bir başka<br />
36 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
gençlik yoktur dünyada.<br />
Gözümün nuru, güzel kardeşlerim;<br />
Sizler başroldesiniz, iktidardasınız, güç sizde dedim.<br />
Güç demek, iktidar demek, sorumluluk demektir.<br />
AK Parti, gerek hükümette, gerekse belediyelerde sorumluluk sahibi ve<br />
çalışkan kadrolarıyla itibar kazandı.<br />
Bu sizin de itibarınızdır.<br />
Sizler yalnızca siyaset değil, tarih, sosyoloji, edebiyat, fen, iletişim, ahlak,<br />
ekonomi, güzel sanatlar… kısacası bütün alanlarda en üstün seviyeyi<br />
tutturmak durumundasınız.<br />
Bizler de genç idik.<br />
Bizler de bu teşkilatlardan, toplantılardan, tartışmalardan geliyoruz.<br />
Bizler de gençlik heyecanları, merakları, arayışları, isyanlarından geliyoruz.<br />
Bizim de gönlümüzde büyük ateşler yanıyor, fırtınalar kopuyordu.<br />
Necip Fazıl’ın deyimiyle “Anadolu denilen dâva taşını” omuzlamak ve taşıyıp<br />
yerine koymak azmindeydik.<br />
Şimdi bu büyük ve mukaddes dava taşı sizin o tertemiz ellerinizde, o dimdik<br />
omuzlarınızdadır.<br />
Bu ülkeyi, bu vatanı, bu milleti sizler omuzlayacak, sizler yükselteceksiniz…<br />
Bizler, aziz kardeşlerim;<br />
Sizleri mahcup etmemek için, sizlere mahcup olmamak için canımızı<br />
dişimize taktık.<br />
Gecemizi gündüzümüze kattık.<br />
Emin olunuz ki, görünenden daha çok çalıştık, daha çok sabrettik, daha çok<br />
dua ettik.<br />
Kınamalara, boş laflara, hatta iftiralara aldırış etmeden, derin bir mesuliyet<br />
duygusuyla hareket ettik.<br />
“Seka arazisini peşkeş çekecekler” dediler, Türkiye’nin en güzel parkını<br />
kurup halkımızın hizmetine sunduk.<br />
Adnan Menderes zamanından beri hiçbir çalışmanın yapılmadığı D-100<br />
karayolu üzerinde büyük tüneller, köprülü kavşaklar, üstgeçitler inşa ettik.<br />
D-100 Kent Geçişi Projesi’ni başlattık.<br />
Bizim yaptıklarımızı hayal bile edemeyenler, işlerimiz biraz gecikti diye<br />
eleştirilere başladılar.<br />
Utanmıyorlar!<br />
Bizden öncekiler, 5 milyar dolarlık bir borç batağı bıraktılar.<br />
Biz bu büyük yatırımları yaparken, bir yandan da o borcu ödüyoruz.<br />
Onların bataklığını kurutuyoruz!<br />
Biz işte bu şartlarda <strong>Kocaeli</strong>’mizin köylerine kadar doğalgaz hatları döşedik.<br />
10 bine yakın konut yaptık.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
37
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
2,5 milyona yakın ağaç diktik.<br />
Hepiniz biliyorsunuz, 3 yılda 1000 civarında proje gerçekleştirdik.<br />
Çünkü bizim siyaset anlayışımızın özü, özeti, halkımıza hizmettir.<br />
Bizim siyasetimiz, vatanımızı güzelleştirmektir.<br />
Bizim siyasetimiz, yoksulu sevindirmek, yetimi güldürmek, garibin gönlünü<br />
almaktır.<br />
Hepimiz, her işimizde 1400 küsur yıllık o muazzam İslam kültürüne sahip<br />
çıkmak zorundayız.<br />
1000 yıllık Anadolu değerlerinin bizlere kazandırdığı olgunluğu korumak<br />
zorundayız.<br />
Bundan 10 sene, hatta 5 -6 sene öncesine kadar Türkiye’de siyaset<br />
çatışmalar üzerinden yürüyordu.<br />
Dışlamalar, zıtlaşmalar, kavgalar, kargaşa ve bitmeyen tartışmalar vardı.<br />
AK Parti’nin başarıları, bütün bu kavgaları gölgede bıraktı.<br />
İyi niyet, çalışkanlık, disiplin, hoşgörü ve bilinçle birlikte gelen kazanımlar<br />
ufkumuzu aydınlattı.<br />
Türkiye’nin dört bir yanında büyük yatırımlar yapıldı.<br />
Paramız yeniden değer kazandı.<br />
Cumhuriyet tarihinin en büyük konut hamlesi gerçekleştirildi.<br />
Bugüne kadar 285 binin üzerinde konutun inşaatına başlandı, bunların 156<br />
bini tamamlandı.<br />
Kişi başına düşen milli gelir 5 bin 700 dolara ulaştı.<br />
Çiftçiye 4 milyar 800 milyon YTL yani 4,8 katrilyon TL kredi kullandırıldı.<br />
500 üründe KDV oranı düşürüldü.<br />
Uluslararası alanda Türkiye’nin gücü, etkisi, itibarı en üst seviyeye çıkarıldı.<br />
Bugün Türkiye, kendi bölgesinin hakimi konumundadır.<br />
Mahmut Abbas ile Şimon Peres’i Ankara’da buluşturduk.<br />
Türkiye, diplomasinin merkezi konumundadır.<br />
Ortadoğu’yla ilgili her konuda politika üreten, sözünü dinleten, öncü ülkedir.<br />
İçeriye dönelim: Aile hekimliği uygulaması 13 ilimize yaygınlaştırıldı.<br />
305 hastane ve ek bina olmak üzere 912 sağlık yatırımı hizmete açıldı.<br />
8 bin km. bölünmüş yol yapıldı. Bu uzunluk, Cumhuriyet tarihi boyunca<br />
yapılandan daha fazladır.<br />
39 yeni üniversite kuruldu.<br />
Öğrencilerimize tam 567 milyon adet ders kitabı ücretsiz dağıtıldı.<br />
Türkiye, milli gelir itibariyle, 180 ülke arasında 17. sıraya yükseldi…<br />
Bütün bunların anlamı şudur: Artık siyasi mücadele, söylem planında değil,<br />
hizmet planında yürütülüyor.<br />
Allah’a şükürler olsun, ak ile kara arasındaki ayrım açıkça ortaya çıkmıştır.<br />
Enerjimizi kavgada harcamak zorunda değiliz.<br />
38 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sataşmalara kulak asma zamanı geçti.<br />
Artık bilgelikle, sebatla hareket etme dönemindeyiz.<br />
Hâlâ eskisi gibi kapışmak isteyenler var.<br />
Hâlâ çamur atmaya yeltenenler var.<br />
Hâlâ boş laflarla gemi yürütmeye gayret edenler var.<br />
Geçti!<br />
Bu toprakların zafer şarkılarını yeniden söylüyoruz.<br />
En güzel türküleri, ilahileri yeniden bayraklaştırıyoruz.<br />
Kardeşliğimizi, dostluğumuzu yeniden tazeliyoruz.<br />
Yeniden kitaplara, tarihe, şiire; Mevlana’ya, Yunus’a dönüyoruz.<br />
Özgürlükçü, barışçı ve hakkaniyetli bir tutumla bu tertemiz toprağa, güzelim<br />
şehirlere emek veriyoruz.<br />
Milletimizle aynı dili konuşuyoruz.<br />
Vicdanımız rahat, alnımız açık, yüzümüz ak.<br />
Helalleşmenin, paylaşmanın tadını yeniden keşfediyor Türkiye.<br />
Bu toprakları yeniden bir insanlık neşesi, bir gençlik pırıltısı aydınlatıyor.<br />
Sizin tertemiz yürekleriniz, günden güne artan birikiminiz ve bereketli<br />
emeğinizle yarınlarımız aydınlanıyor.<br />
Bizim de umutlarımız an be an çoğalıyor, yüzümüz ağarıyor.<br />
Bu güzel günleri gördüğümüz, daha güzel günlere ulaşma azmiyle hep<br />
birlikte çalıştığımız için ben de kendimi daha genç, daha enerjik<br />
hissediyorum. Bir ağabeyiniz olarak söylüyorum:<br />
Düşüncelerinizi, davanızı sanatlaştırın.<br />
Bize zarafet yakışır, beyefendilik yakışır.<br />
Gündemi takip edin. Sürekli okuduğunuz köşe yazarları olsun.<br />
Herkesle tanışın, teatide bulunun.<br />
Farklı görüşleri saygıyla karşılayın. Çünkü siz iktidardasınız, yüce gönüllü<br />
davranın.<br />
Büyüklerinize hürmet gösterin, onların hatıralarını dinleyin, öğütlerine kulak<br />
verin.<br />
Her zaman her yerde uysal olun demiyorum. Yeri geldiğinde masaya<br />
yumruğunuzu vurun!<br />
Kendi çevrenizden, bizden birilerinin hatasını görürseniz, usulünce<br />
düzeltmeye çalışın. Görmezden gelmeyin. Fakat kimsenin kalbini de<br />
kırmayın.<br />
Kitap okumayı ihmal etmeyin.<br />
Siyasi tarihi iyi öğrenin.<br />
Birkaç şiir ezberleyin.<br />
Bu toprakların sanatını kavramaya çalışın.<br />
Mimarisini, müziğini, edebiyatını bilmediğiniz bir ülkeyi savunamazsınız,<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
39
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yükseltemezsiniz.<br />
İnsanları hemen kınamayın, yargılamayın. Fakat haksızlığa da asla razı<br />
olmayın.<br />
Genç olduğunuzu da unutmayın.<br />
Neşenizi kaybetmeyin.<br />
Ne yapıyorsanız, iyi yapın. Okulda, sporda, sanatta başarılı olmaya bakın.<br />
Sabırlı olun.<br />
Kendinize güvenin.<br />
Ben size güveniyorum.<br />
Varlığınız bana güç veriyor.<br />
Sizlere, sevgili genç kardeşlerim, bütün kalbimle inanıyorum.<br />
Çalışmak insanı güçlendirir.<br />
Çalışmak sevinç verir.<br />
Çalışmak berekettir.<br />
Çalışınca olur!<br />
Yüce Allah, yürüdüğümüz bu zorlu yolda bizi utandırmasın.<br />
Taşıdığımız vebali, taşıdığımız emaneti en güzel şekilde menzile ulaştırmayı<br />
nasip etsin.<br />
Hepinizi muhabbetle kucaklıyor, saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
(AK Parti Gençlik Kolları Seçimi, Nisan 2008)<br />
40 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
AB ile ilişkimiz bilimsel<br />
Bugün dünyada yerel ve küresel ayrımı yapmak çok zor.<br />
İletişim ve ulaşım teknolojisi, sınırları kaldırmış durumda.<br />
Ekonomi ve uluslararası ilişkilere baktığımızda da bunu görüyoruz.<br />
Bilgi de, teknoloji de, insanlar da, virüsler de, haberler de her şey ama her<br />
şey dünyayı hızla dolaşıyor.<br />
Siyasi renginiz ne olursa olsun, gelenekleriniz, hedefleriniz, üretim<br />
anlayışınız, askerî gücünüz ne olursa olsun, dünyada dengelerin değiştiği<br />
muhakkak.<br />
Mutlak egemenlik çağı artık geride kaldı.<br />
Meksika’daki bir kurum, kuruluş ya da kişi Türkiye’ye sürpriz yapabilir.<br />
Bir Japon, Cezayir’e sürpriz yapabilir, müjde verebilir, insanlar binlerce<br />
kilometre öteden birbirlerini şaşırtabilir, sevindirebilirler.<br />
Demek istediğim, artık milyarlarca insan birbirine bir telefon, bir internet<br />
bağlantısı kadar yakın.<br />
Sizin mahallenizde gerçekleşen küçük bir olaya tüm dünya şahitlik<br />
edebiliyor.<br />
Şimdilik 27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği, sadece ulusal değil, bölgesel ve<br />
küresel barışın sağlanması için politikalar, stratejiler üretiyor.<br />
Çünkü, artık uzakta kaynayan kazan devrildiğinde bundan sizin insanınız da<br />
zarar görüyor.<br />
Barışçı ve özgürlükçü bir tutumun temelleri atılmazsa, çok fazla insan kayıba<br />
uğrar.<br />
Bir ülkedeki iç karışıklık, suç oranının yükselişi, ekonomik çöküş doğrudan<br />
doğruya başka ülkeleri olumsuz etkiliyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
41
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Dolayısıyla, kalkınmış, kendi içinde dengeler kurmuş, düzenini oturtmuş<br />
ülkelerin gelişkin ve sürekli bir beraberlik içinde olmaları gerekiyor.<br />
Ve hiçbir toplumun yıkıma uğramaması için tedbirler alınması icap ediyor.<br />
Avrupa Birliği işte bunun için var.<br />
Hollanda’daki bir ürünün, Fransa’ya gitmesi, İspanya’daki bir uzmanın<br />
Almanya’da konferans vermesi, bilgi alış verişi, ürün alışverişi, önyargıların<br />
kırılması, düşmanlıkların ortadan kaldırılması, tanışıklığın sağlanması,<br />
güvenli ilişkilerin doğması, ortak çabalarla, ortak faydalara yönelmek gibi<br />
süreçler ve oluşumlar için var.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Avrupa Birliği’nin ilgili kurumlarıyla<br />
ekonomik, kültürel, eğitsel, çevresel, teknolojik projeler yürütüyoruz.<br />
Bu tür birliktelikler hem kaçınılmazdır, hem de son derece verimlidir.<br />
Uygarlık anlayışımız, insana verdiğimiz değer, yenilenme bilincimiz ve<br />
çeşitli hedeflerimiz Avrupa Birliği’nin faaliyetleriyle örtüştüğü ölçüde, beraber<br />
hareket ediyoruz.<br />
Avrupa Komisyonu ve Hollanda ile birlikte, Başbakanlığımızın da katılımıyla<br />
bir Marmara Depremi Rehabilitasyon Projesi yürüttük.<br />
Fransız Deniz Araştırmaları Enstitüsü ile birlikte Kıyı Alan Sistemlerinin<br />
Değerlendirilmesi İçin Bilim ve Politika Entegrasyonu projesi yürüttük.<br />
Hollanda Dışişleri Bakanlığı’yla birlikte Gülen Yüzler Engelliler Mesleki<br />
Rehabilitasyon ve Korumalı İşyeri Merkezi projemizi uyguladık.<br />
Bunun gibi onlarca projeyi gerçekleştirdik:<br />
Çevre temizliği, iş barışı, tarihî eserlerin korunması, engellilerin<br />
rehabilitasyonu, gençlerin eğitimi, itfaiye teşkilatının modernizasyonu gibi<br />
birçok konuda Avrupa Birliği’yle beraber hareket ettik.<br />
Bunlar çok normal oluşumlardır.<br />
Gelişkin bir vizyonunuz varsa, kalıplarla düşünmüyorsanız, önyargılara<br />
takılıp kalmamışsanız mesele yoktur.<br />
Kimileri, Avrupa Birliği ile birlikte hareket edilmesine şüpheyle bakıyor.<br />
Sanılıyor ki Avrupa Birliği, kendi çıkarları için bizi destekliyor.<br />
Ben iddia ediyorum, <strong>Kocaeli</strong> birçok Avrupa şehrinden daha gelişkin ve<br />
önemli bir şehirdir.<br />
Bizim Avrupa Birliği fonlarından faydalanmamızın nedeni, o fonlara<br />
Türkiye’nin de katkıda bulunmasındandır.<br />
Yani, Avrupa Birliği bize kendi kesesinden ödeme yapmıyor. Bir fon var, tüm<br />
ülkeler o fona para aktarıyor, sonra da projesi olanlar fondan ödeme alıyor.<br />
Burada Avrupa Birliği’nin asıl fonksiyonu, birtakım bilimsel merkezleri,<br />
enstitüleri, üstün nitelikli kurumları devreye sokmasıdır.<br />
Normal şartlarda biz Amsterdam’daki ya da Paris’teki bir kuruluşun<br />
elde tuttuğu bilimsel verilerden ya da tecrübeden faydalanma imkanı<br />
42 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
bulamayabiliriz. Avrupa Birliği, bu konuda bir pratiklik, kolaylık sağlıyor.<br />
Yani, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, <strong>Kocaeli</strong> şehri, <strong>Kocaeli</strong> halkı kimseye<br />
muhtaç değil.<br />
Trilyonlarca liralık dev yatırımlar yapıyoruz.<br />
Buyurunuz geliniz, <strong>Kocaeli</strong>’mizi geziniz. Doğal güzelliklerini, tarihî<br />
mekanlarını keşfediniz.<br />
Eminim ki hayran kalacaksınız.<br />
Berlin’den gelenler de <strong>Kocaeli</strong>’ne hayran kalırlar.<br />
Bizim şehrimiz Mimar Sinan’ın, Fatih Sultan Mehmet’in, Osman Hamdi<br />
Bey’in ve daha nicelerinin şehri.<br />
Fakat elbette belli konularda dünyada olup bitenleri göz önünde tutacağız.<br />
Avrupa’yla da, Afrika’yla da, Japonya’yla da ortak projeler yürüteceğiz.<br />
Dünyanın neresinde olursa olsun, bilgiyi, birikimi, tecrübeyi selamlayacağız<br />
ve kabul edeceğiz.<br />
Demek istediğim, <strong>Kocaeli</strong> zaten bir Avrupa şehri niteliğindedir. Çok ciddiyim.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde üretilen otomobiller Roma’da, Paris’te kullanılıyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, tüm Avrupa’da tüketilen birçok mamulün üretildiği büyük bir merkez.<br />
Bununla birlikte, şehrimizin her bakımdan daha gelişkin, daha dinamik, daha<br />
enerjik olmasını sağlamak üzere dünyaya açılıyoruz.<br />
Avrupalıların da bizim şehrimizden istifade ettiklerini rahatlıkla söylüyoruz.<br />
Hepsinin ötesinde, mesela <strong>Kocaeli</strong> Üniversite’sinde ya da Gebze İleri<br />
Teknoloji Enstitüsü’nde uluslararası bilimsel makaleler yayınlanıyor. Bunlar,<br />
akademik<br />
organizasyonlarda yer alıyor.<br />
Osmanlı’dan beri, yaklaşık 300 yıldır bizler Batı’nın bilimsel, sanatsal,<br />
teknolojik gelişimini yakından takip ediyoruz.<br />
Şimdi yeni bir çağı idrak ediyoruz.<br />
Bugün barışçı ve özgürlükçü tutum, millî güvenliğin de, ekonominin de,<br />
eğitim sisteminin de en büyük dayanağıdır.<br />
Bu çerçevede uluslararası ortaklıklar, bilgi paylaşımı, tecrübe aktarımı<br />
vazgeçilmez bir değer arzediyor.<br />
Biz de bunun gereğini yapıyoruz.<br />
(Mart 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
43
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bin Yaşayın<br />
Rakibine haksızlık etmeyeceksin. O zaman rekabet bozulur.<br />
Siyasette, ticarette, medyada… kısacası her alanda rekabetin centilmence<br />
yürütülmesi esastır.<br />
İki adam koşuyor diyelim. Yarışıyorlar. Biri diğerine çelme takmayacak. Biri<br />
diğerine silah çekmeyecek. Aksi takdirde yarış, yarış olmaktan çıkar.<br />
CENTİLMENLER ŞEHRİ<br />
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın hazırladığı, AK Parti’nin<br />
kapatılması ve ben de dahil 71 kişiye siyaset yasağı getirilmesinin talep<br />
edildiği iddianame bana muhteşem bir gerçeği, bir kez daha gösterdi:<br />
<strong>Kocaeli</strong> bir centilmenler şehridir.<br />
Belediye olarak yürüttüğümüz çalışmalara destek verenler kadar, bize<br />
muhalif olanlar da ziyaretimize geldiler.<br />
Belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, sendikacılar, esnaf odaları, basın<br />
mensupları, Aydınlar Ocağı, vatandaşlar…<br />
Belediye binasına gelenler, evime uğrayanlar, yolda elimi sıkanlar, boynuma<br />
sarılanlar…<br />
İddianame dolayısı ile buruk olduğumu kimseden saklayamam. Ama buruk<br />
ta olsam; bu ilgi, bu takdir, bu destek beni sevindiriyor.<br />
Emeklerimizin boşa gitmediğini, hemşehrilerimin asaletini görmek beni<br />
gururlandırıyor.<br />
Hak etmediğim bir ithamla karşı karşıya olmanın şaşkınlığını üzerimden<br />
attım.<br />
Bunca yıllık siyasi hayatımda, millet desteğinin bu kadar somutlaştığını hiç<br />
görmemiştim.<br />
44 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
VEFAYA LİYAKAT<br />
Ne olacak peki?<br />
Söyleyeyim: Şevkim arttı. Daha çok çalışacağım.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin tertemiz insanlarına, kadir kıymet bilen, vakur insanlarına, sizlere<br />
layık olmak için daha çok koşturacağım.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde vefa var, hakkaniyet var, dayanışma var, nezaket var.<br />
Telefonlarım susmuyor. Kapım sürekli çalınıyor. Binlerce insan “Bu da geçer”<br />
diyor, hatırımı soruyor.<br />
ANLADIM Kİ HEPİMİZ CAN YOLDAŞIYIZ<br />
Bildiğiniz gibi, aleyhimdeki iddiaların dayandırıldığı yerel gazete haberi<br />
önceki yıl mahkeme kararıyla tekzip edilmişti.<br />
Buna rağmen 5 yıl siyasetten men edilmemiz talep ediliyor.<br />
Bu vesileyle, <strong>Kocaeli</strong>’nde yürüttüğümüz hizmet seferberliğinin, yatırım<br />
hamlelerinin herkesçe hüsnü kabul gördüğünü netlikle öğrenmiş olduk.<br />
Dostlarımızın, sevenlerimizin gösterdiği yakınlığa minnettarım.<br />
Muarızlarımızın, rakiplerimizin, bizi eleştirenlerin gösterdiği yakınlık ise beni<br />
hem sevindirdi, hem de onurlandırdı.<br />
Hepimiz <strong>Kocaeli</strong>’nin kazanması, yükselmesi için çaba sarfediyoruz. Buna<br />
sımsıkı inandım.<br />
Haksızlığa itiraz eden, <strong>Kocaeli</strong>’nden yana tavır alan, bize dostluk gösteren,<br />
birtakım anlaşmazlıklarımızı kenara bırakıp ziyaretimize gelen herkese tüm<br />
kalbimle teşekkür ediyorum.<br />
Bin yaşayın, aziz hemşehrilerim, can dostlarım.<br />
(Kırkbir, s. 22, Mart 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
45
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hemşehrilik ve milliyetçilik<br />
Her şehrin kendine mahsus güzellikleri, tatları, havası belli bir karakteri<br />
vardır.<br />
Yine de bir ülkenin şehirleri temel özellikleri itibariyle birbirine benzer.<br />
Birinde beyaz gül, öbüründe kırmızı gül vardır.<br />
Birinde sarı elma, öbüründe kırmızı elma vardır.<br />
Birinde beyaz üzüm, öbüründe siyah üzüm…<br />
Birinde halı, öbüründe kilim; birinde pekmez, öbüründe pestil; birinde fındık,<br />
öbüründe ceviz; birinde bağlama, öbüründe cura…<br />
Hemşehrilik, beyaz üzüm ile siyah üzümü dövüştürme çiğliği değil, ikisini de<br />
aynı sofraya koyma, paylaşma olgunluğudur.<br />
Amasya elmasını alıp, yiye yiye Trabzon’a gidersin. Bir tane de oradakilere<br />
ikram edersin.<br />
Ankara keçisinin melemesi, Sivas kangalının havlaması, Denizli horozunun<br />
ötüşü tüm Türkiye’de duyulur.<br />
Bu sesler, bu tatlar, kumaşlar, çalgılar, kostümler… hepsi bizleri birbirimize<br />
yaklaştırır.<br />
HEMŞEHRİLİĞİN İKİ ÇEŞİDİ<br />
<strong>Kocaeli</strong>li olmak, <strong>Kocaeli</strong>’nde hemşehri olmak iki türlüdür:<br />
1- İzmit’in pişmaniyesini, Kandıra’nın yoğurduğu, Hereke’nin halısını…<br />
burada üretilen otomobilden bisküviye kadar her şeyi Türkiye’yle, bütün<br />
şehirlerle bölüşürsün. Bir düğünde geline, damada hediye sunar gibi, bayram<br />
günü çocuklara, misafirlere ikramda bulunur gibi takdim edersin. Senin<br />
46 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>li olduğun anlaşılır. <strong>Kocaeli</strong>’nin şahsiyeti, huyu, suyu, letafeti açığa<br />
çıkar…<br />
2- Bir başka şehirden <strong>Kocaeli</strong>’ne gelmişsindir. Buraya kendi sanatlarını,<br />
türkülerini taşırsın. Buranın yollarında, çarşılarında, fabrikalarında rızkını<br />
ararsın. Selamlaşmalar, dertleşmeler, hoşbeşlerle, <strong>Kocaeli</strong>’nde kendine yeni<br />
dostlar, kardeşler edinirsin. Bir hemşehrilik de budur.<br />
Aynı şehirde oturmak, hemşehriliktir. Ben Kars’a gitsem, Mardin’e, Rize’ye<br />
gitsem; oralarda aylar yıllar boyu kalsam ve kimseyle arkadaş olmadan, dost<br />
olmadan, hemşehrilik bağı kurmadan yaşasam… bu olacak iş midir? İçinde<br />
bulunduğum şehri kendimden uzaklaştırabilir miyim? Ayıp değil mi?! Nasıl ki<br />
ailemizde bir, iki, üç, beş… kardeşimiz <strong>oluyor</strong>sa, olabiliyorsa; hayatımızda da<br />
yolumuzun düştüğü, bazılarında uzun süre oturduğumuz şehirler olur. İlle de<br />
bir tek şehre bağlı kalacağız, nerede doğduysak orayla yetineceğiz, başka<br />
şehirleri, başka insanları kendimizden saymayacağız diye bir şey olabilir mi?<br />
Sevdiğimiz bütün şehirler, bizimdir. O şehirlerdeki insanlar, o şehirleri seven<br />
insanlar da hemşehrimizdir.<br />
Bu yakınlıktan, bu gönül birliğinden vazgeçemeyiz. Hemşehrilik konusunda<br />
karar verme hakkımızdan vazgeçemeyiz. Yurtdışından gelen milyonlarca<br />
turist şehirlerimize hayran <strong>oluyor</strong> da, biz mi kendi şehirlerimize hayranlık ve<br />
bağlılık duymaktan geri duracağız? Olmaz öyle şey.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde bulunan, oturan, bu şehre yolu düşen herkes bizim<br />
hemşehrimizdir. Aynı şehirde miyiz? Evet. Bitti.<br />
AYIRMAYAN, BİRLEŞTİREN BİR MİLLİ TAVIR<br />
Milliyetçilik, bir tür fanatizm olarak algılanıyor.<br />
Ben ülkemi, milletimi, vatanımı seviyorum. Yaptığım her işte, yurdumun<br />
kazancını gözetiyorum. Türkiye’yi sahipleniyorum. Türkiye’nin birlik, dirlik ve<br />
sıhhatinin de bu tutum sayesinde korunacağına inanıyorum.<br />
İnsanlığa hizmet etmenin, katkıda bulunmanın yolu, kendi vatanımıza ve<br />
milletimize güç kazandıracak işlere emek vermekten geçer.<br />
Biz bu ülkede bir zindelik, olgunluk ve zenginlik doğurabilirsek, insanlığa<br />
ikram edebileceğimiz değerlerimiz olur.<br />
Aksi takdirde, kendini inşa edememiş bir toplumun, kendi birlik ve<br />
bütünlüğünü sağlam bir zemine oturtamamış bir kitlenin; insanlığa bir hayrı<br />
dokunmaz.<br />
Benim milliyetçi, yurtsever tavırdan anladığım budur.<br />
Yani bizi birbirimize kenetleyecek üstün değerleri üretmek.<br />
Yani ayırmaya değil, birleştirmeye yönelik bir anlayışı canlı tutmak.<br />
Şu da var tabii: Bu ülkenin ağaçları, kuşları, türküleri, yolları, ekmeği, suyu<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
47
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
bizim ruhumuza işlemiş, kalbimizin derinliklerine sızmış.<br />
ZEYTİN, PAMUK VE MATEMATİK<br />
Nasıl ki evlat sevgisi, anne-baba sevgisi varlığımızın bir parçasıysa; vatan ve<br />
millet sevgisi de bizi biz yapan değerler olarak içimizde var.<br />
Bunu kolay izah edemeyiz, bunun analizini yapmak, şemasını, krokisini<br />
çizmek zordur.<br />
Biz bu topraklarda yetişen zeytinin, pamuğun milliyetçisiyiz.<br />
Bizim milliyetçiliğimiz, annelerimizin dualarında ifadesini bulur.<br />
Biz alın terinin, el emeğinin, göz nurunun, kalemin, kitabın, matematiğin,<br />
türkülerin milliyetçisiyiz.<br />
Yüksek nitelikli, üstün kalitede, dünyanın her yerinde geçerlilik arzedecek<br />
değerde olan ürünlerin, eserlerin milliyetçisiyiz.<br />
Milliyetçiliğin, basit, kaba, alelade bir kalıba dökülmesinden doğan arızalar<br />
en çok bizi üzüyor.<br />
Milletçilik, vatan ve millet sevgisi “Ben milliyetçiyim” diye ortalarda<br />
dolaşmakla olmaz.<br />
Ya nasıl olur?<br />
Çalışınca olur.<br />
(Kırkbir)<br />
48 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ne olacak şimdi?<br />
AK Parti’nin kapatılması ve ben de dahil 71 milletvekili ve yöneticiye<br />
siyasi yasak getirilmesi talebiyle, Yargıtay Başsavcısı tarafından Anayasa<br />
Mahkemesine sunulan iddianame kabul edildi.<br />
Hukuki süreç başladı.<br />
Ben de yargılanacağım.<br />
Herkes bana “Ne olacak şimdi?” diye soruyor.<br />
Ünlü komedyenler Zeki Alaysa ile Metin Akpınar’ın rol aldığı bir filmin adıydı<br />
bu:<br />
Ne Olacak Şimdi?<br />
Kendi namıma, dava hakkında heyecanlı yorumlar yapmaktan yana değilim.<br />
Bana göre, etrafımızda meydana gelen ani değişikliklerin rüzgarına<br />
kapılmamak iyidir.<br />
Gündem değişti. Tamam. Ne yapayım, ben de mi değişeyim?<br />
TAVRIMDAN VAZGEÇMEM, HUYLARIMI DEĞİŞTİRMEM<br />
Diyorlar ki “Başkan yargılanacaksın, sen hâlâ 3 milyon lale diyorsun, toplu<br />
konut diyorsun, Körfez geçişi projesi diyorsun?”<br />
Ne diyeyim?<br />
İşimi gücümü bırakıp “Ben masumum!” diye sağa sola mı koşturayım?<br />
Bize yakışır mı?<br />
Unutmayınız ki, mahkemeye çıkmak da bir haktır.<br />
Türk hukuk sistemine, Türk adaletine muhatap olmak bizi endişelendirmez.<br />
Biz, yıllardır insan odaklı ve hizmet eksenli bir siyasete emek veriyoruz.<br />
Bu tavrımızın da sözlerimizle altını çiziyoruz.<br />
Milletimizin hoşnutluğunu, siyasi meşruiyetin yegane kaynağı olarak görüyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
49
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir zıtlık, bir kakafoni doğdu diye tarzımızdan vazgeçip tavrımızı terk ederek<br />
huylarımızı mı değiştirelim?<br />
Kendi gündemimden kopmuyorum.<br />
İşime devam ediyorum.<br />
Kaldı ki, eğer sürekli bu davayla ilgileniyor olsam, eteklerim tutuşmuş olsa,<br />
o zaman dostlarımdan “Başkan, biz kendi işimize bakalım” şeklinde bir ikaz<br />
gelmelidir kanaatindeyim.<br />
DENİZ DALGALANIR, TÜRKİYE KALKINIR<br />
Bu dava bizim için bir olgunluk imtihanı, bir metanet sınavıdır.<br />
Aynı zamanda da bir karakter testidir.<br />
Sahiden işimize bağlı mıyız, yoksa başkalarının etkisine kolayca girip<br />
çalışmalarımızdan kopuyor muyuz?<br />
Ben diyorum ki, rüzgar eser Türkiye ilerler, deniz dalgalanır Türkiye kalkınır.<br />
Yani doğal olan budur.<br />
Kimsenin de rüzgara, denize karşı mücadele edip galip geleceğini<br />
sanmıyorum. İşimize bakacağız.<br />
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 26 – 28 Mart<br />
günlerinde Yunanistan’ın başkenti Atina´da düzenlenen “Yoksullukla<br />
Mücadelede Yerel Yönetimlerin ve Yerel Demokrasinin Önemi” konulu<br />
toplantıya katıldık.<br />
Yüzden fazla ülkeden temsilcilerin geldiği toplantıda, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir<br />
<strong>Belediyesi</strong>’nin KO-MEK, Annelere Süt Kampanyası, Sevgi Mağazaları gibi<br />
projeleri, Kent Konseyi’mizin çalışmaları büyük ilgi uyandırdı.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, hızla dünyaya açılıyor. ‘Seçkin bir Avrupa şehri’ imajını günden güne<br />
pekiştiriyor.<br />
Hiç abartmıyorum. Biz bu gerçeğin bilincindeyiz ve ona göre hareket<br />
ediyoruz. Bizim davamız, hizmet davasıdır.<br />
“Ne olacak şimdi?” sorusunun bir cevabı varsa, o da şudur: “İşimize<br />
bakacağız; yolumuza devam edeceğiz; şehrimizi, ülkemizi omuzlamayı<br />
sürdüreceğiz.”<br />
(Kırkbir, s. 24, Nisan 2008)<br />
50 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bizler zeytinin, pamuğun milliyetçisiyiz...<br />
Kıymetli dostlar, aziz misafirler;<br />
Şu anda hem çok heyecanlıyım, hem de çok gururluyum…<br />
Türkiye’de hepimiz, 70 milyon insan, ülkemizi seviyoruz. Buna yürekten<br />
inanıyorum.<br />
Bu toprakları, bu gökyüzünü, bu denizleri, ağaçları seviyoruz.<br />
İzmit Körfezi’ni, Sultanahmet Camii’ni, Dolmabahçe Sarayı’nı, Selimiye’yi,<br />
Ağrı Dağı’nı, Van Gölü’nü, Konya Ovası’nı seviyoruz.<br />
Halkımızı seviyoruz. Bu tarlaları, yolları, okulları, fabrikaları seviyoruz.<br />
Hepimiz, bu güzel yurdun evlatlarıyız. Buranın ekmeğini yedik, suyunu içtik.<br />
Burada doğduk, burada büyüdük. Bugünlere geldik. Şükürler olsun.<br />
Hepimiz, bu memlekete, bu millete bir hizmetimiz geçsin, bir faydamız<br />
dokunsun istiyoruz.<br />
Bu güzel ülkeyi, Türkiye’mizi, 70 milyon insan, hep birlikte çekip çeviriyoruz.<br />
Elma yetiştiren de, zeytin yetiştiren de, inşaat yapan da, okulda ders veren<br />
de, fabrikada çalışan da… bu ülkeye hizmet ediyor. Herkes bir işin ucundan<br />
tutuyor.<br />
Lafı nereye getireceğim?<br />
Şuraya: Siyaset, bu 70 milyon insanın emeğini, yönünü, geleceğini<br />
düşünmek ve hepimizi ilgilendiren konularda kararlar vermek, görev almak<br />
işidir.<br />
Siyaset, bir ülkenin, bir milletin hayatını doğrudan ilgilendiren konuları içerir.<br />
Siyasi kararlar, siyasi icraatlar, uygulamalar, herkesi etkiler.<br />
Dolayısıyla, siyasetçi büyük bir sorumluluk sahibidir.<br />
Siyasetçi, hem çok bilgili, dikkatli, hızlı hem de çok adaletli, ahlaklı, olgun ve<br />
sağduyulu olmak zorundadır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
51
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Değerli misafirler;<br />
Az önce, hem heyecanlıyım, hem de gururluyum dedim.<br />
Çünkü, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde <strong>Kocaeli</strong>’mizi temsil etmek<br />
üzere yola çıkan dokuz adayımız aramızda.<br />
AK Parti’nin son derece güçlü ve saygın kadrosunun bu seçkin üyeleriyle<br />
birlikteyiz.<br />
Niye böyle söylüyorum? Bu bir formalite mi? Bu dokuz adayın ve genel<br />
olarak<br />
AK Parti’nin saygınlığı nereden geliyor?<br />
9 adayımızdan Sayın Osman Pepe, Orman Bakanımız, başarılı, üretken bir<br />
siyasetçi. Üstelik aynı zamanda mühendis.<br />
Sibel Gönül hanımefendi yetkin bir mimar.<br />
Nevzat Doğan güvenilen bir hekim.<br />
Eyüp Ayar, Nihat Ergün, Fikri Işık, Muzaffer Baştopçu, İsmail Hakkı Şahin,<br />
Ahmet Şadi Güngör… hepsi de yüksek öğrenim görmüş. Kimi iktisatçı, kimi<br />
kimyager, işletmeci… Hepsi de gayet saygın bir sosyal konumda, sevilen,<br />
takdir edilen insanlar. Siyasetin gerektirdiği donanıma, enerjiye, olgunluğa<br />
sahipler.<br />
Fakat burada iki hususu dile getirmek istiyorum:<br />
Elimizi vicdanımıza koyalım. Şapkamızı önümüze koyalım. Şöyle bir<br />
düşünelim.<br />
AK Parti, hakikaten, iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana bir hizmet ve<br />
çalışkanlık destanı yazdı.<br />
AK parti’yle birlikte Türkiye, kendi gücünün farkına vardı.<br />
Şehirlerimiz güzelleşti.<br />
Yaralarımız sarıldı.<br />
Millî gelirimiz yükseldi.<br />
Yeşil alanların, çocuk parklarının, asfalt yolların, toplu konutların sayıları hızla<br />
arttı.<br />
Türkiye, dünya çapında büyük prestij kazandı.<br />
Paramızdan 6 sıfır atıldı.<br />
Her alanda hissedilir düzelmeler, iyileşmeler, gelişmeler gözlendi.<br />
AK Parti, sabrın, sebatın, çalışkanlığın, coşkunun, emeğin, hizmetin, itibarın,<br />
umudun, aydınlığın simgesi haline geldi.<br />
Bunu, biz, 70 milyon insan hissettik. Gördük. Yaşadık. Biliyoruz.<br />
Aziz misafirler;<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizi temsil edecek 9 adayımıza dönelim.<br />
Dedik ki, bu 9 adayın her biri çok donanımlı, bilgili, yetkin insanlar. Hepsi de<br />
saygın, yüksek öğrenim görmüş, başarılı insanlar. Hepsi de, çocuklarımıza<br />
örnek gösterebileceğimiz kişiler.<br />
Ben, burada bir şeyin gözden kaçmamasını istiyorum:<br />
52 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
O da şu:<br />
AK Partililer, Genel Başkanımız Sayın Tayyip Erdoğan’dan bütün üyelerine<br />
kadar, hepsi ama hepsi, bu toprakların çocuklarıdır.<br />
Hepimiz, AK Partili öğretmenler, mühendisler, hukukçular, doktorlar,<br />
mimarlar, işletmeciler, fizikçiler, iktisatçılar, kimyagerler… kısaca hepimiz, bu<br />
sokakların, bu mahallelerin, bu köylerin, şehirlerin çocuklarıyız.<br />
9 adayımız da, bu ülkenin dertlerini çekerek, bayramlarını kutlayarak,<br />
okullarından, fabrikalarından, mahallelerinden geliyorlar.<br />
Tekrar ediyorum: Hepimiz bu güzel memleketin ekmeğini yedik, suyunu içtik.<br />
AK Parti’nin çalışkanlığının, bitmeyen enerjisinin sırrı budur.<br />
Bizler bu güzel toprağın kilimlerinin, zeytininin, üzümünün, pamuğunun<br />
milliyetçisiyiz.<br />
Bizler, burada yağan yağmurun, açan çiçeğin, uçan kuşun milliyetçisiyiz.<br />
Biz, siyaseti, bir kardeşlik yemini, bir kan kardeşliği, 70 milyonluk bir<br />
dostluğun gereği olarak görüyoruz.<br />
Bütün yuvaların şenlendiği, yoksulluğun, belaların tümüyle sona erdiği, yüzü<br />
gülen, gönlü ferah bir Türkiye için çalışıyoruz.<br />
Hiç kimseye muhtaç olmayan, ağız tadıyla sofraya oturan, sevinçle<br />
şükreden, insanca yaşamanın tadına varmış bir Türkiye için çalışıyoruz.<br />
Bütün dostlarımız, bütün AK Partililer, bütün adaylarımız, hepimiz, işte bu<br />
güzel ülkede, tarlasını eken, işine koşan, okullarda ders gören, tertemiz, pırıl<br />
pırıl insanlarımıza hakiki bir hizmet sunabilmek için yola çıkıyor.<br />
Hem heyecanlıyım, hem de gururluyum.<br />
Çünkü 5 yılda Türkiye’miz, <strong>Kocaeli</strong>’miz büyük bir değişim yaşadı.<br />
Birçok sıkıntımız, derdimiz artık geçmişte kaldı.<br />
Daha yapacak çok işimiz var.<br />
Bir kardeşlik türküsü söyler gibi, bir bayram sevinci içinde, yan yana, el ele,<br />
hiçbir ayrımcılık yapmadan, bu ülke için çalışmaya devam edeceğiz.<br />
9 güzide adayımıza, bu aziz millete hizmet etmek için çıktıkları yolda, tüm<br />
saygımla başarılar diliyorum.<br />
Allah mahcup etmesin.<br />
Yüce Allah, gönüllerine ferahlık, bileklerine kuvvet versin, zihin açıklığı<br />
versin.<br />
Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
(Haziran 2007)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
53
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Paylaşımcı, özgüvenli ve özgürlükçü<br />
bir siyaset<br />
Kıymetli dostlarım, aziz yol arkadaşlarım;<br />
Derince İlçe Teşkilatı’mızın 3. Olağan Kongresi hayırlı, uğurlu olsun.<br />
Bugün burada AK Parti Derince Teşkilatımızı kimin omuzlayacağı belli<br />
olacak.<br />
Bütün yarışlar heyecanlıdır.<br />
İki tane uğurböceğini koyun iki parmağa, hangisi önce uçacak diye<br />
beklerken içiniz kıpır kıpır olur. Böyledir.<br />
Yarışmak da, yarışı izlemek de insanın kanını hızlandırır.Siyasi yarış, biraz<br />
daha çetrefil, zor bir iş.Herkesin mizacı farklı, iş tutuş şekli farklı, bakışı,<br />
duruşu farklı…Siyasette, sizi yanlış anlayan da, yanlış anlamak isteyen de<br />
çok çıkar. Kendinizi en iyi şekilde ifade etmeniz gerekir.<br />
Dengenizi korumanız gerekir. İnanç ve düşünceleriniz ile siyasi kariyeriniz<br />
arasındaki bağı korumanız gerekir.<br />
Dolayısıyla bu yarışlar, seçimler, kongrelerde olgun davranmak<br />
mecburiyetindeyiz. Yarış motivasyonu, kardeşlik duygumuzu<br />
köreltmemelidir. Hepimiz, aynı endişelerle yola çıktık. Hepimiz aynı idealler,<br />
ümitler, niyetlerle ilerledik. Nereden geldiğimizi, yola çıkış maksadımızı<br />
unutmak bize yakışmaz.<br />
Başkan adaylarımız Mehmet Eryürek de Recep Çalışkan da AK Parti’nin<br />
siyaset anlayışını iyi özümsemiş kişilerdir.<br />
54 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
AK Parti, hiç kuşkusuz Türk Siyaseti’nin gelişmesine katkı sunmuştur.<br />
AK Parti, Türk Siyaseti’ne daha paylaşımcı, özgüvenli ve özgürlükçü bir<br />
soluk getirmiştir.<br />
AK Parti, milletle bütünleşme konusunda benzersiz bir düzey tutturmuştur.<br />
AK Parti geleneksel değerler ile modern kazanımları aynı anda<br />
benimsemiştir.<br />
Yerel değerleri ve evrensel değerleri bir arada özümsemiştir.<br />
Dolayısıyla, bizler de Derince’de AK Parti standartlarında, AK Parti’ye yakışır<br />
bir kongre yapacağız.<br />
Burada kardeşçe, centilmence bir kongre yapılmalıdır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki bu ilk ilçe kongresi.<br />
Derince’den sonra diğer ilçelerde kongreler olacak.<br />
Siz ilk olduğunuza göre, onlara da bir nevi örnek olacaksınız.<br />
Kongrenin hayırla tamama ermesini diliyorum.<br />
Sonucun muhakkak olgunlukla karşılanmasını bir ağabeyiniz olarak önemle<br />
rica ediyorum.<br />
Kazanmak da var, kaybetmek de. Mühim olan ağzımızın tadının<br />
bozulmaması.<br />
Hepinizi, muhabbetle selamlıyorum.<br />
Kongremiz hayırlı, uğurlu olsun.<br />
(Eylül 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
55
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Halktan uzaklaşıp marjinalleşemeyiz<br />
Hizmet yarışında en önde koşan kıymetli belediye başkanları, aziz<br />
dostlarım;<br />
AK Parti, 3 Kasım 2002’de, henüz 15 aylık bir parti iken tek başına iktidar<br />
oldu.<br />
28 Mart 2004 yerel seçimlerinde AK Parti yüzde 41,67 oranında oy aldı.<br />
16 büyük şehirden 12’sini AK Parti kazandı.<br />
46 il merkezi yine AK Partili başkanlara emanet edildi.<br />
468 ilçe ve 1247 belde belediyesini de AK Parti kazandı.<br />
Marmara Bölgesi’nde, 11 il vardır, Kütahya’nın da kuzeyi Marmara<br />
bölgesine dahildir.<br />
Bu il merkezlerinden İstanbul, Bursa, <strong>Kocaeli</strong>, Sakarya, Balıkesir, Tekirdağ,<br />
Bilecik, Yalova ve Kütahya halihazırda AK Partili belediyelerin elindedir.<br />
Bir değerlendirme yapacaksak, üç soru sormamız gerekir:<br />
Hangi anlayış ve söylemle kazandık?<br />
Neler yaptık?<br />
Bundan sonra neler yapmalıyız?<br />
Siyaset millete hizmetin bir aracıdır dedik.<br />
Sayın Genel Başkanımız, Başbakan Erdoğan, 27 Mart 1994’te İstanbul<br />
Büyükşehir belediye Başkanı olarak göreve başlamıştır.<br />
Onun belediyecilik tecrübesi, bu alanda yaptığı yenilikler, atılımlar hepimize<br />
çok şey öğretti, ilham kaynağı oldu. Ve yeni bir siyaset anlayışının ortaya<br />
çıkmasını sağladı.<br />
Bugün bizim gerek hükümette, gerekse belediyelerde ortaya koyduğumuz<br />
hizmetin kalitesi ve hızı o dönemde şekillenmiştir.<br />
56 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Siyasi söylemimiz de bu çerçevede oluşmuştur.<br />
Siyaseti bir çatışma alanı olmaktan çıkardık.<br />
Boş vaatlerde bulunma, çamur atma, laf yetiştirme dönemini kapattık.<br />
Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” mısrasını benimsedik.<br />
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatinde yer alan “İnsanı yaşat ki, devlet<br />
yaşasın” sözünü benimsedik.<br />
Yunus Emre’nin “Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevi için / Dostun evi<br />
gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik” deyişini benimsedik.<br />
Türkiye vatandaşı olan herkese hizmet götürmeyi prensip edindik.<br />
Millî birlik ve beraberliğe vurgu yaptık.<br />
Din, meşrep, mezhep gibi ayrımlara dayalı siyaset anlayışını geride bıraktık.<br />
Dahası, bize oy vermeyenlere de saygı duyduğumuzu, onlara da en üst düzeyde<br />
hizmet sunacağımızı defalarca dile getirdik ve dediğimiz gibi yaptık. Bizim<br />
yenilikçiliğimiz asıl bu konuda açığa çıktı.<br />
Yerel yönetimler bize emanet edildiğinde tüm Türkiye’de son derece dikkat çekici<br />
bir hizmet yarışı başladı.<br />
Ulaşım, altyapı, sağlık, eğitim, çevre, üstyapı, kültür, spor, sosyal yardım, tesis<br />
yatırımlarıyla şehirlerin çehresini değiştirdik.<br />
Herkes belediyelerin hizmetlerini görüyordu.<br />
Bizi zorlayan üç husus vardı:<br />
Bizden önceki yerel yönetimlerin bıraktığı problemler.<br />
Medyanın da vatandaşların da belediyelerle ilgili genel önyargıları.<br />
Yaptığımız ve yapacağımız hizmetleri güzel bir şekilde anlatma konusu. Yani<br />
iletişim.<br />
5216 no.’lu Büyükşehir Belediyeleri Kanunu çıkarılınca biz belediye olarak<br />
<strong>Kocaeli</strong> sınırlarının tümünden sorumlu olduk.<br />
Sekapark’ı kurduk.<br />
2 bin 500 km doğalgaz hattı döşedik.<br />
2,5 milyona yakın ağaç diktik.<br />
7 bini aşkın konut inşa ettik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni ikiye bölen D-100 Karayolu üzerinde köprülü kavşaklar, tünel geçişleri<br />
yaptık.<br />
Şehirde deniz ulaşımını başlattık.<br />
Özürlülere, yatalak hastalara, yoksullara, öğrencilere yönelik yardımlar yaptık.<br />
İçme suyu altyapısını yeniledik.<br />
37 derede ıslah çalışması yaptık.<br />
Belediye hizmet binaları, kültür merkezleri, sağlık merkezleri, spor tesisleri inşa ettik.<br />
Toplamda 1000’e yakın proje gerçekleştirdik.<br />
Çok şükür, halkımızın güvenini kazandık.<br />
Bu anlamda başarı elde ettik.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
57
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yine de başarımızın görünür hale gelmesi için ayrıca iletişim çalışmaları<br />
yürütmemiz gerekiyordu. Onu yaptık.<br />
Biliyorum ki AK Partili Belediyeler, İstanbul’da, Bursa’da, Balıkesir’de, Sakarya’da,<br />
Bilecik’te, kısacası Marmara Bölgesi’nin hemen her yerinde son derece itibarlı.<br />
AK Partili Belediyeler, görev yaptıkları her yere damgalarını vurmuşlardır.<br />
AK Partili Belediyelerin farkı bilinmektedir.<br />
Halkımız hükümette de, yerel yönetimlerde de AK Parti’ye inanmakta,<br />
güvenmekte, destek olmaktadır.<br />
Tamam, başarılı olduk.<br />
AK Parti’nin oyları her seçimde artıyor. Bizden öncekilere göre siyasi başarımız<br />
da kıyas kabul etmez düzeyde. Türk siyasi tarihinde çok önemli bir yerimiz var.<br />
Fakat<br />
BAŞARILI OLDUK DİYE REHAVETE KAPILAMAYIZ!<br />
Gerek Türkiye çapında, gerekse kendi bölgemizde ortaya koyduğumuz icraatlar,<br />
esasen yapılması gerekenin çok az bir kısmıdır.<br />
DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VARdır.<br />
Yolumuz uzundur.<br />
Bu bir maratondur. Bu maratonun da bitişi yoktur.<br />
Tekrar ediyorum: BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE, SİYASİ<br />
BAŞARILARIMIZIN KENDİLİĞİNDEN DEVAM EDECEĞİNİ ZANNETMEKTİR.<br />
Hiç öyle değil.<br />
TÜRK HALKI, DEMOKRATİK HAKLARINI ÇOK İYİ KULLANIR.<br />
AK Parti’nin getirdiği siyasi anlayışın ilginç bir sonucu daha var, o da şu:<br />
Bizler siyasetin kalitesini yükselttik, hizmetin çıtasını yükselttik.<br />
Dolayısıyla, HALKIMIZ BİZDEN ARTIK KENDİ PERFORMANSIMIZI AŞMAMIZI<br />
BEKLEMEKTEDİR.<br />
Bunu unutmayalım.Artık, BİZDEN ÖNCEKİLERDEN DAHA İYİ OLMAMIZ<br />
YETERLİ DEĞİLDİR.<br />
KENDİMİZİ AŞMAK, KENDİMİZİ GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ.<br />
Bugüne kadar ürettiğimiz hizmetlerden daha fazlasını, daha iyisini sunmak<br />
mecburiyetindeyiz.<br />
Aksi takdirde gerileriz, düşeriz, Allah korusun.<br />
Bizden önceki yönetimleri yererek, onlarla kendimizi kıyaslayarak bir siyasi<br />
söylem geliştirmekten de geri durmalıyız.<br />
Farkımız ortadadır. Gerekirse söyleyip geçeriz.<br />
Fakat bunun üzerine bir strateji kurmanın manası yoktur.<br />
Çünkü biz, siyaset anlayışını kökten değiştirmiş bir partiye mensubuz. Bunu<br />
unutmayalım.<br />
Bundan sonra yapacağımız şey ise, halkla ilişkiler ve iletişim çalışmalarımızı en<br />
güzel en etkili şekilde düzenlemektir.<br />
58 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Esnafı ziyaret edeceğiz.<br />
Hastaneleri ziyaret edeceğiz.<br />
Köyleri, okulları, huzurevlerini, hapishaneleri ziyaret edeceğiz.<br />
Bunun ötesinde hizmetlerimizi filmlerle, açık hava ilanlarıyla, kitapçıklarla,<br />
broşürlerle, radyo spotlarıyla anlatacağız.<br />
Vatandaşa sunduğumuz hizmetin niteliğini, faydasını, önemini biz tanımlamak,<br />
ifade etmek ve estetik bir tarzda dile getirmek zorundayız.<br />
Araştırma şirketleriyle, tanıtım ajanslarıyla profesyonel bir şekilde çalışıp<br />
yaptıklarımızı ve vizyonumuzu ortaya koymalıyız.<br />
Abartısız ve sade bir şekilde, insanların yadırgamayacağı bir tarzda iletişimimizi<br />
yönetmeliyiz.<br />
Bizim siyaset anlayışımıza yakışan budur.<br />
“Biz hizmet üretiyoruz, gören görsün, bilen bilsin” diyemeyiz.<br />
Göstermezsek, anlatmazsak, bildirmezsek, gündemde tutmazsak olmaz.<br />
Altyapı yatırımlarını kimse görmez.<br />
Dünyanın en güzel parkını yaparsınız, vatandaş gelir orada ağacın gölgesinde<br />
oturur fakat onu sizin yaptığınızı bilmez.<br />
Bilmek zorunda da değil.<br />
Tatlı dille, güler yüzle, nazikçe anlatacağız.<br />
Bu da tüm dünyada uzmanlık gerektirir, profesyonellik gerektirir.<br />
Biz marjinalleşemeyiz.<br />
Biz halktan uzak duramayız.<br />
Fakat biz pop yıldızı da değiliz.<br />
Hassas bir denge kurmalıyız.<br />
Halkımız hâlâ siyasetçiye tam olarak güvenmiyor.<br />
Hakkımızda çıkacak en ufak bir olumsuz haber, kötü niyetli bir soru, herkesin<br />
aklında kalır.<br />
Hizmetler kolay unutulur.<br />
O yüzden, en iyi vesilelerle, en gelişkin ve en ustalıklı tarzda vatandaşla<br />
diyaloğumuzu sürdürmeliyiz. Samimiyetimizi koruyarak, ciddiyetimizi, dirayetimizi<br />
koruyarak bunu yapmalıyız.<br />
İletişim, işimizin ayrılmaz bir parçasıdır.<br />
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />
(Ocak 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
59
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yükselme ve ilerlemeye giden yol<br />
kadınların kontrolündedir<br />
Sayın Başbakanım, değerli çalışma arkadaşlarım, aziz hemşehrilerim;<br />
AK Parti <strong>Kocaeli</strong> Kadın Kolları, şehrimizde siyasetin ve sosyal hayatın<br />
canlılık kazanmasında vazgeçilmez bir rol oynuyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki barış dolu, güven dolu hareketliliğe kadınlar öncülük ediyor.<br />
Sözgelimi, Meslek ve Sanat Eğitimi Kursları’mızın yani KO-MEK’in 34 kurs<br />
merkezinde kadınlar hakimdir.<br />
Bugüne kadar 68 bin kişi, KO-MEK kurslarından faydalandı. İnsan kalitemiz,<br />
yaşam kalitemiz, bilgi birikimimiz ve tecrübemiz artıyor. Nasıl artıyor?<br />
Kadınlarımızın yönetme becerisi sayesinde.<br />
Geçen ay, Kadınlar Günü dolayısıyla Özdilek Alışveriş Merkezi’nde “Kadın<br />
Eliyle <strong>Kocaeli</strong>” adlı bir sergi açılmıştı. Sergide tam 1000 eser yer aldı.<br />
Bu inceliklere, bu neşeye, bu saygı ve hayranlık uyandırıcı hamaratlığa<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin her zaman ihtiyacı var.<br />
Kadınların dışta tutulduğu bir siyaset, sosyal hayat ya da ekonomik yapı<br />
düşünemeyiz.<br />
Kadınların katılımı, sadece uygarlığın, modern medeniyetin değil, aynı<br />
zamanda bizim geleneklerimizin de bir gereğidir.<br />
Bugün, <strong>Kocaeli</strong>’nde siyasetle ilgilenen kadınların faaliyetleri giderek<br />
yoğunlaşıyor.<br />
Kadınlar hem siyasi ve sosyal meselelerle ilgili fikir üretiyorlar, hem de<br />
yoğun ve etkileyici faaliyetler yürütüyorlar.<br />
Mesela, gazileri ziyaret ediyorlar.<br />
Mesela, yoksul ailelerin tespit edilmesinde ve onlara yardım ulaştırılmasında<br />
katkı sağlıyorlar.<br />
60 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Öğrencilere kırtasiye malzemeleri ve kitap hediye ediyorlar.<br />
Kadına yönelik şiddeti protesto için yürüyüş yapıyorlar.<br />
Lütfen bu manzaraları gözünüzün önüne getirin:<br />
Sağlık taramalarına iştirak eden kadınları gözünüzün önüne getirin.<br />
Kadınlar, öğretmenleri ziyaret ediyorlar.<br />
Özürlülere ve özürlü ailelerine yönelik davetlerde, ikramlarda bulunuyorlar.<br />
Yöneticilerin doğum günlerini kutluyorlar.<br />
İhtiyaç sahibi ailelere kurban eti dağıtıyorlar.<br />
Huzurevlerine gidiyorlar, büyüklerimizle dertleşiyorlar.<br />
Hastanelere gidiyorlar, hastalara moral veriyorlar.<br />
Bütün bunlar, hepimizi derinden etkiliyor, hepimize güç veriyor.<br />
Bizim şiarımız ne? ÇALIŞINCA OLUYOR.<br />
Fakat açık söylüyorum, asıl kadınlar çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />
Çünkü siyaset hayattır.<br />
Çünkü kadın emeğinin apayrı bir bereketi vardır.<br />
Son 100 yılımızın en ilham verici olayı nedir?<br />
Bana sorarsanız, İstiklal Harbi sırasında kadınlarımızın cepheye mermi<br />
taşımasıdır.<br />
Bugün, siyasette rol alan kadınlar, ülkemizin kurtuluşu için cephede yer alan<br />
annelerimizin mirasçılarıdır.<br />
Bütün çalışmalarımızda uzmanlık, profesyonellik, ustalık gözetiriz.<br />
Fakat asıl mesele, yaptığımız işlerin, ortaya koyduğumuz değerlerin ve<br />
hizmetlerin memnuniyet doğurmasıdır.<br />
Kadınların beğenisi, onayı, katılımı, üretimi bu itibarla vazgeçilmez<br />
değerdedir.<br />
Nitekim, bilimsel araştırmalar, kadınların sebep-sonuç ilişkilerini keşfetmede<br />
erkeklerden daha yetenekli olduğunu gösteriyor.<br />
Erkekler daha kolay beğeniyor, razı <strong>oluyor</strong>.<br />
Kadınlar ise genel durumu ve ayrıntıları değerlendirmede daha becerikliler.<br />
O halde, yeni projeler üretirken, faaliyetlerimiz sürerken ve işlerimiz<br />
tamamlandığında kadınlara müracaat etmek mecburiyetindeyiz.<br />
Yükselmenin ve ilerlemenin yolu kadınların kontrolündedir.<br />
Kent estetiğini geliştirmek için yaptığımız çalışmalarda, sosyal hizmet<br />
projelerimizde, altyapı hizmetlerinde, çevre temizliği çalışmalarında, konut<br />
inşasında… kısacası her alanda kadınlarımızın katkı ve görüşlerine ihtiyaç<br />
duyuyoruz.<br />
Çünkü hayat müşterektir, hizmet müşterektir.<br />
Ben şahsen kadınların siyasete yönelişlerini, hak arayışlarını ve yürüttükleri<br />
çalışmaları birer lütuf olarak algılıyorum.<br />
Bütün bunlar bana umut ve sevinç veriyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
61
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İnanıyorum ki, şehrimizde ve ülkemizde kadınların iştiraki, siyasetimizi daha<br />
da sıhhatli kılacaktır.<br />
AK Parti’nin kadın politikaları, kadın sorununa yaklaşımı ve kadına verdiği<br />
değer sayesinde Türkiye hatırı sayılır bir mesafe kat etti.<br />
Kadınları tanıdığımız, anladığımız ölçüde, siyasi hayatımızın mana derinliği<br />
arttı.<br />
Üslup çeşitliliği, yeni bakış açıları ve özel hassasiyetler devreye girdi.<br />
“Yuvayı dişi kuş yapar” diyoruz.<br />
Türkiye bizim yuvamızdır. <strong>Kocaeli</strong> bizim yuvamızdır.<br />
Bu yuvalar da kadınların söz sahibi olduğu bir siyasetle yapılır.<br />
Kadına yönelik ayrımcılık, milli imkanlarımızın heba edilmesine varır.<br />
Şehrimizde son derece dinamik ve etkileyici bir tarzda çalışmalar yürüten<br />
AK Parti Kadın Kolları’nı tebrik ediyor, bu kongrenin hayırlara vesile olmasını<br />
diliyorum.<br />
Sizlere saygı ve selamlarımı sunuyorum.<br />
(Nisan 2008)<br />
62 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Vatandaş daima başroldedir<br />
İngiltere Başbakanı Churchill’in II. Dünya Savaşı sırasında yaptığı radyo<br />
konuşmaları meşhurdur.<br />
Bugün sıkça kullanılan “Büyük resmi görmek” gibi meşhur tabirler ona aittir.<br />
Churchill birgün yine konuşma yapacağı radyoya gitmek için taksiye biner.<br />
Radyo binasının önüne gelince taksiciye şöyle der: “Beni 1 saat bekle.<br />
Tekrar döneceğim.” Churchill’i tanıyamayan taksici: “Maalesef efendim.<br />
Evime gitmem gerek. Başbakan Churchill’in radyo konuşmasını<br />
dinleyeceğim.”<br />
Bu sözden memnun olan Churchill taksiciye parayı öder ve 20 sterlin de<br />
bahşiş verir. Çok sevinen taksi şoförü: “Churchill’i dinlemesem de olur,<br />
emrinizdeyim efendim, sizi bekleyeceğim!” der.<br />
Bu güzel fıkra bize önemli bir gerçeği işaret ediyor.<br />
Vatandaş için öncelikli konu, aldığı ödüldür.<br />
Fıkradaki bahşişi daha geniş anlamda, ‘yarar, fayda’ olarak düşününüz.<br />
Yani siyasetin asıl anlamı ve değeri, hayatımıza kattığı, bize kazandırdığı<br />
şeylerle ölçülür.<br />
Siyasetçiler; konuşmalarından, kara kaşından, kara gözünden ötürü değil;<br />
bizzat yaptıkları işlerle tanınırlar, takdir edilirler.<br />
Hepimiz, kendimiz ve ailemiz için yaşam koşullarını daha iyi hale<br />
getirebilmek için çalışıyoruz.<br />
Şehrimizde hizmet sayısı arttıkça, yaşam kalitesi de yükselir.<br />
Siyasetin en doğru ifadesi, hizmetlerdedir.<br />
Siyasetçinin zekası da, kişiliği de, vizyonu da, enerjisi de, ahlaki derecesi de<br />
her şeyden önce hizmetlerinden yansımalıdır.<br />
Vatandaş ile yönetici arasındaki iletişimin temeli budur.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
63
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
SİYASETTE HİZMET KONUŞUR<br />
Bugün <strong>Kocaeli</strong>’ne ziyarete gelen herkes, işadamı, sanatçı, siyasetçi, turist…<br />
herkes bize şunu söylüyor: “<strong>Kocaeli</strong> çok değişmiş, çok ilerlemiş!”<br />
Bizi gururlandıran, bizim gönlümüzü ferahlatan sözler de bunlardır.<br />
Peki, hiç mi konuşmayalım?<br />
Churchill, radyo konuşmaları yapmasa mıydı?<br />
Elbette konuşacağız. Tabii ki dertlerimizi, beklentilerimizi, sevinçlerimizi<br />
kelimelerle ifade edeceğiz.<br />
Konuşmadan olmaz.<br />
Şu okuduğunuz yazı da bir nevi konuşmadır.<br />
Ben de konuşuyorum.<br />
Demeye çalıştığım şey şu: Ne dersem diyeyim, Sekapark kadar, İzmit Tüneli,<br />
Umuttepe yolu, Eskihisar Tüneli kadar güzel konuşamam.<br />
Diktiğimiz 2,5 milyonu aşkın ağaç, Barbaros Hayrettin Paşa Parkı, yaptığımız<br />
sahil düzenlemeleri, 1000’e yakın çocuk oyun grubu, köylerimize bağlanan<br />
doğalgaz hatları katar kesin konuşamam.<br />
Sapanca – Yuvacık su hattı, prestij caddeleri, Sevgi Mağazaları, milyonlarca<br />
lale, binlerce toplu konut kadar etkili konuşamam.<br />
Bir de şu var: Hizmete dayalı siyasette, vatandaşın ne dediği esastır.<br />
Vatandaş başroldedir.<br />
Vatandaşın yüz ifadesi, duruşu, bakışı; başkanınkinden daha önemlidir.<br />
Vatandaş sevinmeden başkan sevinemez.<br />
Başkan, en nihayetinde, vatandaşın hizmetindedir.<br />
(Kırkbir. s. 55 Aralık, 2008)<br />
64 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gençlerle omuz omuza<br />
Hasan Gemici Spor Salonu’nda yapılan sevinçli bir törenle, şehrimizdeki 370<br />
amatör spor kulübüne 51 bin 468 adet spor malzemesi sunduk.<br />
Bu kulüpler, 40 ayrı spor dalında faaliyet gösteriyor. Forma, eşofman,<br />
ayakkabı, eldiven, kürek, kayık, başlık, top… Her türlü spor malzemesini,<br />
sporcularımıza takdim ettik.<br />
Bu muazzam yardım için 1 milyon 360 bin 875 YTL harcandı.<br />
Gençlerimize, sporcularımıza her türlü desteği vermek, bizim asli<br />
vazifelerimizdendir. 2004 yılından beri, her yıl bu kapsamlı spor malzemesi<br />
yardımını yapıyoruz. Böylelikle, <strong>Kocaeli</strong> bir sporcular şehri, bir şampiyonlar<br />
şehri oldu.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde spor faaliyetlerinden ötürü müthiş heyecanlar, sevinçler<br />
yaşıyoruz.<br />
Şehrimizin adı kupalarla, madalyalarla, zaferlerle anılıyor.<br />
Ulusal ve uluslararası başarılar elde ediyoruz.<br />
Kimileri soruyor: “Yahu bu <strong>Kocaeli</strong>’nde ne var da gençleri bu kadar enerjik,<br />
yetenekli? Acaba havasından mı, suyundan mı?..”<br />
Elbette <strong>Kocaeli</strong>’nin havası, suyu şahanedir. Fakat asıl mesele, bu şehirde<br />
gençlerin spora teşvik edilmesidir. “Yapabilirsin, başaracaksın, sana<br />
güveniyoruz, işte tesis, işte malzeme” diyen birilerinin olmasıdır.<br />
Kendimi övüyor gibi göründüm gene. Varsın öyle olsun.<br />
Hasan Gemici Spor Salonu’ndaki sevinci görseydiniz, bana hak verirdiniz.<br />
O sevince katkıda bulunmanın, o sevinci paylaşmanın hoşnutluğu içindeyim.<br />
SPOR, SPOR OLSUN DİYE YAPILMAZ<br />
Bu köşede sık sık sporla ilgili konulardan bahsediyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
65
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çünkü spor aslında toplumsal bir olgudur.<br />
Genç sporcularımızın sayısı günden güne artıyor. Bu ne demektir?<br />
Bu, <strong>Kocaeli</strong>’nde gençler suçtan, kötü alışkanlıklardan korunuyor demektir.<br />
Beden terbiyesi ve spor disiplini, bizim iş hayatımızı, aile hayatımızı, sosyal<br />
ilişkilerimizi de olumlu etkiler.<br />
Dolayısıyla, spora verdiğimiz destek, şehir hayatımızın güzelleşmesine,<br />
zenginleşmesine yapılmış bir yatırımdır.<br />
Buradan, spor malzemelerini alan dostlarımıza çok selam ediyorum; o<br />
malzemeleri güle güle kullansınlar, yüzleri galibiyetlerle, şampiyonluklarla<br />
aydınlansın…<br />
UMUT BESLE, UMUT VER<br />
<strong>Kocaeli</strong> Kent Konseyi Gençlik Meclisi, ‘Bir Gün, Bir Kültür’ programı<br />
çerçevesinde İspanya, Ukrayna ve Azerbaycanlı gençleri bizim gençlerimizle<br />
buluşturdu.<br />
Bu program da beni çok sevindirdi.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Kent Konseyi Genel Sekreteri Sedat Yücel’in basına açıkladığı gibi,<br />
genlerimiz uluslar arası bağlantılar kurarak, büyük projelerde görev alıyorlar.<br />
Gençlik demek, ‘gelecek’ demektir. Fakat ondan da ziyade, ‘umut’ demektir.<br />
Ne kadar zengin olursa olsun, bir genç, daima kendisiyle, hayatıyla, ülkesiyle<br />
ilgili umutlar taşır.<br />
Ve yaşça büyük herkes de, gençlere dair umutlar besler.<br />
Bu umutlar ne kadar güçlü, isabetli olursa ve ne ölçüde gerçekleşirse,<br />
hayatımız da o kadar güzelleşir.<br />
Umutlarını kaybetmiş bir gençlik ve umut bağlayacağı bir gençliği olmayan<br />
bir toplum, uçurumun eşiğindedir.<br />
İspanyol, Ukraynalı, Azeri gençler <strong>Kocaeli</strong>’ndeki gençlerle birlikte çalışmalar<br />
yürütüyor. Bizim gençlerimiz, büyük projelerde çalışıyor.<br />
Bu manzaraya bakıp, gelecekte daha barışçı, daha çalışkan, daha güvenli<br />
bir dünyada yaşayacağımızı ümit edebiliriz.<br />
Sporcu gençlerimizle, üniversite öğrencisi gençlerimizle, çalışan, üreten<br />
gençlerimizle gurur duyuyorum.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, bu tertemiz evlatlarımızın pırıltısıyla gün geçtikçe daha aydınlık,<br />
daha umutlu ve güçlü bir şehir haline geliyor.<br />
(Kırkbir, s. 52, Kasım 2008)<br />
66 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir Başkan bir Başkan’a…<br />
Elinizdeki gazetede, 1971-1977 dönemi İzmit Belediye Başkanı Erol Köse<br />
beyefendiyle yapılmış bir röportaj var.<br />
CHP’li Erol Bey, röportajda <strong>Kocaeli</strong>’nin mevcut durumundan, gelişme<br />
hızından duyduğu memnuniyeti ifade ediyor.<br />
Bendenize iltifatlarda bulunuyor.<br />
Erol köse, <strong>Kocaeli</strong>’mize çok emek vermiş, son derece değerli bir şahsiyettir.<br />
Dolayısıyla onun müspet görüş ve yaklaşımları bizi hem gururlandırıyor, hem<br />
de şevklendiriyor.<br />
Aynı siyasi görüşe mensup olmadığımız halde, 74 yaşındaki, İstanbul’da<br />
ikamet eden Erol Köse bizim çalışmalarımızı niçin beğeniyor?<br />
Sakın, Erol Köse’nin iltifatlarını abartıp, kendimle, çalışmalarımla<br />
övüneceğimi zannetmeyiniz.<br />
Erol Ağabey’in tutumunda beni alakadar eden asıl yön şu: Kendisi hizmet<br />
etmeyi, çalışmayı bilen kişiler, başkalarının çabasının değerini de<br />
gocunmadan takdir ediyor. Çünkü milletine hizmet etme azmi, ancak başka<br />
erdemlerle bir arada var olabilen bir erdemdir.<br />
Hakkaniyet, çalışkanlık, titizlik, adalet, nezaket, insan sevgisi, asalet gibi<br />
erdemlerden mahrum kimseler; milletine hizmet etmeyi beceremez.<br />
Milletine hizmet etmenin tadına varamayanlar da, başkalarının hizmetlerini<br />
görme ve onları kutlama olgunluğuna, güzelliğine erişemezler.<br />
Dolayısıyla, Erol Bey’in bize verdiği değer, zaten kendi bünyesinde mevcuttur.<br />
Buradan kendisine teşekkürlerimi ve hürmetlerimi sunuyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
67
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
MEDENİ CESARET VE KÜLTÜREL BİRİKİM<br />
Bugün, <strong>Kocaeli</strong>’nde bizim çalışmalarımızı, projelerimizi, yatırımlarımızı<br />
karalamayı marifet sayan kimseler yok değil.<br />
“İbrahim Karaosmanoğlu çok büyük işler yapıyor ama… şudur budur” diyorlar.<br />
Bir kulp takma, çamur atma, kara çalma, kulağa kar suyu kaçırma ve giderek<br />
kantarın topuzunu kaçırma durumu var.<br />
Halbuki, hizmet etmeyi, hizmet almayı, hizmetin kalitesini önemseyen kişi;<br />
siyasi söylemini başkalarının hizmetine alelusul burun kıvırma, dudak bükme<br />
üzerine kurmaz.<br />
Kendinden eminsen, insanların iyi yönleri karşısında körleşmezsin.<br />
Bu biraz da medeni cesaret, kültürel birikim meselesidir.<br />
20-30 YIL SONRA…<br />
Bana göre artık siyasetin, ağız dalaşından tamamiyle kurtarılması lazım.<br />
Herkes eleştirebilir, herkesi eleştirebiliriz.<br />
Fakat eleştiri de, siyasi olgunluğa yakışır şekilde yapılmalıdır.<br />
Aslında her eleştiri, yapılan işe bir katkıdır. Hizmetin bir parçasıdır.<br />
Eleştiri, ille de kötülemek anlamına gelmez.<br />
20 – 30 yıl sonra, nasip olursa, ben de Erol Köse gibi <strong>Kocaeli</strong>’nde gezip,<br />
haleflerimden bir belediye başkanıyla sohbet edeceğim.<br />
O belediye başkanının hizmetlerinden, eserlerinden ötürü<br />
heyecanlanacağım, sevineceğim.<br />
Tıpkı Erol Bey gibi ben de, kendi dönemimden bahsedeceğim, onların<br />
işlerini, eserlerini takdir edeceğim.<br />
Bunu şimdiden programıma aldım.<br />
(Kırkbir, s. 51, Kasim 2008)<br />
68 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yine <strong>Kocaeli</strong> kazanacak<br />
Aziz hemşerilerim, kıymetli basın mensupları, saygıdeğer misafirler…<br />
Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz.<br />
Hemen söyleyeyim: Sizleri buraya, halihazırda yürütmekte olduğum <strong>Kocaeli</strong><br />
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, yeni dönemde de aday olduğumu haber<br />
vermek üzere davet ettim.<br />
5 yıldır <strong>Kocaeli</strong>’mizin Büyükşehir Belediye Başkanlığı vazifesini<br />
sürdürüyorum.<br />
5 yıldır bu şehir için koşturduk.<br />
Gecemizi gündüzümüze kattık.<br />
Büyük problemleri çözdük.<br />
Büyük projeleri hayata geçirdik.<br />
Hemşerilerimizle iyice kaynaştık.<br />
Nasıl oldu bu?<br />
Başından itibaren vatandaşlarımızın bize verdiği destekle oldu.<br />
<strong>Kocaeli</strong> bana dedi ki “Gel bu işi sen yap.”<br />
Ben de “Tamam” dedim, “yapayım.”<br />
Ve var gücümle çalıştım.<br />
Tek başına mı çalıştım?<br />
Hayır.<br />
Her iş için uzman ekipler kurduk.<br />
Doğalgaz, su, sosyal hizmetler, konut yapımı, çevre düzenlemeleri,<br />
yol yapımı, organizasyonlar, eğitim birimleri, kültürel faaliyetler sağlık<br />
hizmetleri… kısacası her alanda, en bilgili, en yetkin kişilerle beraber yaptık<br />
işleri.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
69
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Mesela yolları kazdık.<br />
Su hatlarını yeniledik, doğalgaz hatları döşedik, kanalizasyon döşedik…<br />
Kimileri sandı ki <strong>Kocaeli</strong> buna kızacak.<br />
“Yerleri kazdığın yeter!” diyecek.<br />
Hayır, <strong>Kocaeli</strong> bize teşekkür etti. “Bravo” dedi.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, tüm Türkiye’deki ne başarılı belediyelerden<br />
biri oldu.<br />
Tamam, ben eve arkadaşlarım, işe dört elle sarıldık.<br />
Rüyalarımızda bile çalışmaya devam ettik.<br />
Nitekim yapılan kamuoyu araştırmaları da vatandaşlarımızın,<br />
hemşerilerimizin bizleri başarılı bulduğunu gösteriyor.<br />
Sivil Toplum Kuruluşlarının, işadamlarının, siyasi birlikteliğimiz bulunan<br />
dostlarımızın ve hatta rakiplerimizin bile bizim çalıştığımızı ifade ettiği<br />
görülüyor.<br />
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da bu tabloya bakarak bize<br />
“Yola devam” demiştir.<br />
Burada tescilli bir başarı söz konusudur.<br />
Fakat işin asıl püf noktası, bizim hizmet vermedeki başarımız kadar,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin HİZMET ALMAKTAKİ başarısıydı.<br />
Vaktimin çoğunu vatandaşlarımızı ziyaret ederek geçirdim.<br />
Bazen de belediyede, toplantılarda, kutlamalarda, acı tatlı günlerde,<br />
vatandaşlarımızla bir araya geldik.<br />
Ben, <strong>Kocaeli</strong>’nin sesine kulak verdim.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin feryadını da duydum, fısıltısını da.<br />
Bu şehirle sırdaş oldum, arkadaş oldum, can yoldaşı oldum.<br />
5 yıldır, <strong>Kocaeli</strong>’nin sevincine de, kederine de ortak oldum.<br />
Şehrin nabzını tuttum, kalbini dinledim.<br />
Önceleri, bize bazı sert eleştiriler de geldi. Gelmedi değil.<br />
Sonra anlaşıldı ki, biz bu şehrin çocuğuyuz.<br />
Alnımız açık, yüzümüz aktır.<br />
Anlaşıldı ki, hizmet etmekten başka davamız yoktur.<br />
Anlaşıldı ki, bütün gücümüzü, hemşerilerimizi sevindirmekten, onlara deliler<br />
gibi çalışarak hizmet götürmekten alıyoruz.<br />
“Yapılamaz, olmaz, hayaldir” denilen işleri bir bir yaptık.<br />
Sekapark’ı kurduk. Milyonlarca ton asfalt dökerek yollarımızı düzledik.<br />
D-100 üzerinde mühendislik harikası tüneller, köprülü kavşaklar, köprüler<br />
kurduk.<br />
Depremden sonra şehrimizde kalan yara izlerini sildik.<br />
2 milyon 600 bin ağaç diktik.Kilometrelerce uzunluğundaki sahil şeridi<br />
boyunca, harikulade parklar kurduk.<br />
70 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çöpleri düzenli depoladık.<br />
KO-MEK’te 70 bin hemşerimize eğitim verdik.<br />
Milyonlarca lale ekerek şehrimizi şenlendirdik.<br />
Binlerce konut yaptık.<br />
Doğalgaz altyapısını tamamladık, köylere kadar doğalgaz götürdük.<br />
Dereleri ıslah ettik, taşkınları önledik.<br />
Su hatları çürümüştü, yeniledik. Susuz köylerimiz vardı, su götürdük. Özel<br />
hatlar çekerek, şehrin su sorununu kökünden çözdük.<br />
Binlerce sporcu yetiştirdik. <strong>Kocaeli</strong>, bir rekortmenler, şampiyonlar şehri oldu.<br />
Avrupa Birliği’yle ortak projeler yürüttük.<br />
Engelli dostlarımıza özel araçlar tahsis ettik, işyeri kurduk.<br />
Yoksul, garip, yolda kalmış, bakıma muhtaç hemşerilerimize kol kanat gerdik:<br />
Barınak kurduk, yemek ikram ettik, evine doktor, ilaç gönderdik…<br />
Bu şehrin kedilerini bile tedavi ettik, besledik, aşıladık…<br />
Kültür merkezleri kurduk.<br />
Büyük organizasyonlar yaptık. Fuarlar, konserler, sempozyumlar düzenledik.<br />
Hiçbir ayrım yapmadan bütün üniversiteli öğrencilerimize burs verdik…<br />
Böyle kısaca geçiyorum.<br />
Zira 5 yılda irili ufaklı 10 bine yakın projeyi hayata geçirdik.<br />
MODERN VE MODEL KOCAELİ Projesini hayata geçirdik.<br />
Hemşerilerimiz bize inandı, güvendi, bize itibar etti.<br />
Binlerce şükürler olsun. Çok bahtiyarım.<br />
Bir kardeşlik, hürmet ve şefkat şehri kurduk…<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mize umut, sevinç ve azim hakim oldu.<br />
Elbette hâlâ her konuda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşmış değiliz.<br />
Fakat bu şehri çok daha ötelere, yükseklere taşıyabileceğimize olan<br />
inancımız tamdır.<br />
Kaldı ki biz hep daha iyi, daha sağlam, daha güçlü olanı yapma gayretiyle<br />
yol aldık.<br />
Ve hiç durmadık, ara vermedik, gevşemedik, sürekli hızlandık, hep atılım<br />
heyecanıyla hareket ettik.<br />
Bugüne kadarki hizmetlerimiz bizi yeni bir aşamaya getirdi.<br />
Şimdi; yeni raylı sistemler, spor şehri, teleferik, havaalanı, Sekaport,<br />
alternatif enerji gibi birçok ultra-modern projeyi uygulayabilecek seviyeye<br />
geldik.<br />
Bunlar, <strong>Kocaeli</strong>’ni zirveye taşıyacak projelerdir.<br />
Hemşerilerimizin gereç seçimde, gerekse de sonrasında vereceği destekle<br />
yeni projelerimizi uygulayacağız inşallah.<br />
Bugüne dek yaptıklarımız, bundan sonra yapacaklarımızın teminatıdır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
71
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nin bir dünya şehri haline getirmek için yola çıkmıştık.<br />
Bu vizyonla hareket ettik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin bizimle birlikte, bizden yana olduğuna inanıyorum.<br />
Büyükşehir’de de, 12 ilçenin 12’sinde de bu hizmet aşkına, bu vizyona, bu<br />
enerjiye, bu heyecana yeniden EVET denileceğine inanıyorum.<br />
İzmit’te, Gebze’de, Körfez, Darıca, Kandıra, Gölcük, Karamürsel,<br />
Derince, Başiskele, Dilovası, Kartepe ve Çayırova’da yapacağımız HEDEF<br />
12 toplantılarına bütün vatandaşlarımızı bekliyorum.<br />
Yine hep yan yana olacağız.<br />
Yine hep yüz yüze konuşarak kararlarımızı vereceğiz.<br />
Yine omuz omuza, dayanışma içinde, kardeşçe çalışacağız.<br />
Biz hiçbir zaman milletimizden, hemşerilerimizden kopmadık.<br />
Bu güzide şehrin, onurlu insanlarına layık olmak için çalıştık.<br />
Tam da bu sayede, bütün hizmetlerimizde bugüne kadar yapılanların kat kat<br />
üstünde verimler elde ederek rekorlar kırdık.<br />
Rekoru yine biz kıracağız!<br />
Zafer yine bizim olacak.<br />
Yine, <strong>Kocaeli</strong> kazanacak!<br />
Yüce Allah’tan, hemşerilerimizle aramızdaki gönül bağının daha da<br />
kuvvetlenmesini diliyorum.<br />
Şevkimizin, azmimizin ve gücümüzün artmasını diliyorum.<br />
Şehrimiz için, güzel <strong>Kocaeli</strong>’miz için hayırlı bir zafer diliyorum.<br />
Allah mahcup etmesin.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
(Adaylık açıklaması basın toplantısı, Aralık 2008)<br />
72 Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor. Oluyor.<br />
HİZMET<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
73
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
74<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong><br />
Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi milletten insanlarla konuşursanız<br />
konuşun, hangi kitaba bakarsanız bakın, şu mesaja rastlarsınız: ÇALIŞ.<br />
Peygamberimiz, “Çalışmak ibadettir” buyuruyor.<br />
Bir Alman atasözü: “Çalış; çalışmak insanı usta yapar” diyor.<br />
Ünlü Mucit Thomas Edison “Deha çalışkanlıktır, alın teridir” demiş.<br />
Hz. Ali: “Çalışanların kötülük düşünmeye ayıracak vakti olmaz.”<br />
Konfüçyüs: “İstikrarlı çalış, iyi araştır, dikkatli düşün, düşündüklerini gözden<br />
geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.”<br />
Mevlana Celaleddin-i Rûmî: “Çalış çabala ki nura ulaşasın.”<br />
Afrika atasözü: “İster aslan ol ister ceylan; yaşamak için daha hızlı koşmaya<br />
çalış.”<br />
İngiliz Yazar Aldous Huxley: “İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde<br />
eder.”<br />
Bir Kızılderili atasözü: “Düşlerine yakışmaya çalış.”<br />
KOCAELİ’NİN UFKU, UFUKTAKİ KOCAELİ<br />
Geçen Kasım ayında, 99 yatırımımızın hizmete sunulduğu bir Açılış Bayramı<br />
yapmıştık.<br />
27 Ekim günü de 111 yatırımımızın hizmete girdiği yeni bir Açılış Bayramı<br />
kutlayacağız.<br />
Bu toplu açılışlar neyi gösteriyor? 100 metre koşucusunun hızıyla, maraton<br />
koştuğumuzu gösteriyor.<br />
Durmadan, gittikçe hızlanarak koşmak zorundayız. Çünkü, Büyükşehir<br />
büyük hizmet ister.<br />
Konutlar, kültür merkezleri, spor tesisleri inşa ediyoruz.<br />
Parklar, sosyal tesisler, üstgeçitler kuruyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
75
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sahil düzenlemeleri, yollar, köprüler, tüneller yapıyoruz.<br />
Kolektör hatları, doğalgaz, su, kanalizasyon hatları döşüyoruz.<br />
Her alanda, canla başla, gece gündüz çalışıyoruz.<br />
Çünkü ufkumuzda daha gelişmiş, daha müreffeh, daha modern, daha seçkin<br />
bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
Biz o muhteşem şehre doğru doludizgin koşuyoruz.<br />
20 yıl, 30, 50 yıl sonraki <strong>Kocaeli</strong>’ni hesaba katarak projeler hazırlıyoruz,<br />
yatırımlar yapıyoruz.<br />
BAŞBAKANIMIZ ARAMIZDA<br />
2. Açılış Bayramımızda, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da<br />
aramızda olacak.<br />
Hükümetimizin icraatları, sayın başbakanımızın benzersiz performansı da bu<br />
hizmet yarışında bize güç ve güven veriyor.<br />
Başbakanımız, <strong>Kocaeli</strong>’nin yeni atılımlar yapması için her zaman bizi teşvik<br />
etti ve destekledi.<br />
Her fırsatta yanımızda oldu, projelerimizi ve faaliyetlerimizi yakından izledi,<br />
bize yol gösterdi, ufkumuzu açtı.<br />
Açılış Bayramımızı onurlandıracak olması da, bayram sevincimizi<br />
pekiştiriyor.<br />
Kendisine şahsım, çalışma arkadaşlarım ve tüm <strong>Kocaeli</strong> adına şükranlarımı<br />
sunuyorum.<br />
KOCAELİ HALKI ÇALIŞKANDIR, ZEKİDİR<br />
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: “Türk milletinin karakteri<br />
yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik<br />
ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir…” diyor.<br />
Ben de bütün çalışmalarımızda, <strong>Kocaeli</strong> halkının yüksek karakteri,<br />
çalışkanlığı, zekası ve birlik beraberlik içinde güçlükleri yenme<br />
motivasyonundan ilham aldığımızı söylemeliyim.<br />
Yazımın başında, çeşitli alıntılar yaparak, bütün kültürlerde çalışmanın<br />
önemine değindim.<br />
Bizler, bu bilinçten, zihin açıklığından, çalışmayı, çalışkanlığı evrensel bir<br />
değer olarak yüceltmekten yanayız.<br />
Çünkü, hepimiz biliyoruz ki, “Çalışınca <strong>oluyor</strong>.”<br />
(Kırkbir)<br />
76 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hizmet makamında 4 yıl<br />
<strong>Kocaeli</strong>, büyükşehir statüsü kazanalı 4 yıl oldu.<br />
4 yıldır, şehrimizin merkezî bölgelerinden en ücra köşelerine kadar hizmet<br />
veriyoruz.<br />
4 yıl boyunca sizlere sunduğumuz hizmetlerin tümünü burada ne<br />
anlatabilirim, ne de özet bir liste sunabilirim.<br />
Gerçekleştirdiğimiz projeler ve yaptığımız işlerle ilgili kitaplar, raporlar,<br />
kataloglar yayınlıyoruz.<br />
İnternet sitemizde tek tek hizmetlerimizi anlatıyoruz. Faaliyetlerimize ilişkin<br />
tanıtım filmleri hazırlayıp sizlere sunuyoruz.<br />
Elinizdeki gazetede ve diğer süreli yayınlarda, televizyon ve radyolarda<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde ortaya koyduğumuz hizmetler gündeme getiriliyor, analiz<br />
ediliyor.<br />
Hepsinden önemlisi, sizler, <strong>Kocaeli</strong>’nde günbegün yaşanan değişimi,<br />
gelişimi, yenilenmeyi bizzat müşahede ediyorsunuz.<br />
İLKLER, REKORLAR, ŞAMPİYONLUKLAR<br />
4 yıl önce, Yerel Seçimlerin arifesinde yayınladığımız seçim<br />
beyannamemizde yer verdiğimiz tüm vaatlerimizi yerine getirdik, tüm<br />
hedeflerimizi gerçekleştirdik.<br />
Bununla da yetinmedik, önceden hesaplamadığımız fakat süreç içinde<br />
beliren projeleri de hayata geçirdik.<br />
Birçok projemiz Türkiye çapında ses getirdi; ilgili bakanlıklar tarafından diğer<br />
yerel yönetimlere örnek gösterildi.<br />
Katıldığımız uluslararası toplantılarda, bilhassa sosyal hizmetlere ilişkin<br />
yaklaşım ve uygulamalarımız Avrupalı, Amerikalı yerel yöneticileri etkiledi.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
77
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İlklere, rekorlara, şampiyonluklara imza attık.<br />
4 yılda <strong>Kocaeli</strong>’nde standartlar yükseldi, umutlar güçlendi, sevinçler çoğaldı.<br />
Bunu nasıl başardık?<br />
Nasıl oldu da Körfez’in suları temizlendi ve üzerinde deniz otobüsleri, vapur<br />
seferleri başladı?<br />
Sekapark gibi muazzam bir proje hangi güçle hayata geçirildi?<br />
Binlerce kilometre uzunluğunda altyapı tesisatı nasıl döşendi?<br />
Doğalgaz köylere kadar nasıl ulaştırıldı?<br />
Bunca tünel geçişi, köprülü kavşak, yol, üstgeçit, alt geçit nasıl yapıldı?<br />
Bu kadar çok park kurulması, ağaçlandırmalar, yeşillendirmeler, sahil<br />
düzenlemeleri… ne sayesinde mümkün oldu?<br />
Kültür merkezleri, spor tesisleri, sağlık birimleri, hizmet binaları gibi kalıcı<br />
yatırımlar nasıl gerçekleştirildi?..<br />
EN BÜYÜK MEŞRUİYET KAYNAĞI<br />
Ben diyorum ki, siyaset kuralsız bir mücadele değildir.<br />
Ya nedir?<br />
İlkeli bir yarıştır.<br />
Hizmet yarışıdır.<br />
Siyaset makamı, hizmet makamıdır.<br />
Siyasi vazife, hizmet etmektir.<br />
Siyasi mesuliyet de hizmettir.<br />
Siyasetçi hizmetin en iyisini, en güzelini, en sağlamını; en hızlı şekilde, en<br />
doğru zamanda, en tatlı üslupla yerine getiren kişidir.<br />
Siyaset bir ekip işidir.<br />
Ben uzmanlarla çalışmayı, işi ehline emanet etmeyi, mümkün olduğunca çok<br />
kişinin bilgisinden, görgüsünden, yeteneğinden, emeğinden yararlanmayı<br />
gözetirim.<br />
“Bu şehrin tek akıllısı, tek çalışkanı, tek yetkilisi benim!” demem.<br />
“Birlikten kuvvet doğar” demiş atalarımız. Birlikten yalnızca kuvvet doğmaz,<br />
neşe, gönül ferahlığı ve kardeşçe bir yakınlık da doğar.<br />
Biz bir projeyi yürütürken ya da tamamladığımızda ben hemşehrilerimizin<br />
gözlerine bakarım.<br />
Yüzü gülüyor mu, dudak mı büküyor, hoşnut oldu mu, burun mu kıvırıyor?..<br />
Çünkü bizim için en büyük meşruiyet kaynağı, en büyük moral ve ilham<br />
kaynağı, sizin memnuniyetiniz ve takdirinizdir.<br />
Bizim için en büyük gurur kaynağı, en büyük zafer; sizin tebessümünüzdür.<br />
BOCALAMADIK, SENDELEMEDİK, ÇUVALLAMADIK<br />
1 milyon 500 bin kişinin yaşadığı bir şehirde altyapı hizmeti, üstyapı hizmeti<br />
78 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
vermek, yeni binalar, yollar yapmak çok zor iştir.<br />
Yeni bir şehir kurmak kolay, yaşayan şehri kazıp hat döşemek epey<br />
eziyetlidir.<br />
Biz bunu yaptık.<br />
Çünkü sizler “Evet” dediniz. “Yapın, yapılsın, devam” dediniz.<br />
Biz de <strong>Kocaeli</strong>’ni bir baştan bir başa yeniden elden geçirdik. Her mahalleye,<br />
her caddeye, her sokağa koştuk.<br />
4 yıldır hayatımız <strong>Kocaeli</strong>’nde dört dönerek geçti.<br />
Şükürler olsun.<br />
Bocalamadık, sendelemedik.<br />
Aksine, şehrimizi omuzladık ve buralara getirdik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni dünya şehirleri arasında çok daha seçkin bir yere taşımak için, var<br />
gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz…<br />
4. yılımız hayırlı uğurlu olsun.<br />
(Kırkbir, s. 39, Temmuz 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
79
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hizmet yarışında yeni rekorlar kıracağız<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak 4. hizmet yılını doldurduk.<br />
Bu 4 yıl boyunca <strong>Kocaeli</strong>’mizin dört bucağına koştuk…<br />
İnsan, kazandıklarıyla var olur.<br />
Öğrendiğimiz bilgiler, gönlümüze dolan hisler, çalışıp elde ettiğimiz gelirler,<br />
evimize götürdüğümüz ekmek… bizi var eder.<br />
İnsanlığımızın sahiciliği, kazançlarımızın sahiciliğiyle, helalliğiyle irtibatlıdır.<br />
Bu bir. İkincisi, kazandırdıklarımızla var oluruz.<br />
Yani bizi makbul, muteber kişiler arasına katan şey, insanlara<br />
sunduklarımızdır. Esasen, asıl kazancımız, kazandırdıklarımızdır.<br />
TAM YOL İLERİ<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde biz tertemiz, enerji dolu ve sevinçli kazançlara yöneldik.<br />
Biz derken, yalnızca Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’ni kastetmiyorum.<br />
Sizden, kendimden, bu şehirde yaşayan herkesten söz ediyorum.<br />
Geride bıraktığımız 4 yıl, hep birlikte kazandığımız bir zaman dilimi oldu.<br />
Çok şükür.<br />
Bugün çevremizde gözle görülür nitelikteki olumlu değişimin izahı budur.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, AB başkentleriyle yarışan bir şehir katına yükseldi.<br />
4 yıl önceki <strong>Kocaeli</strong> ile bugünkü <strong>Kocaeli</strong> aynı şehir değil.<br />
Değiştik. Uzun bir mesafe kat ettik. Rüzgarda savrulan bir gemi gibi değil,<br />
rotası belli tam yol ileri giden bir gemi gibi.<br />
ULTRA-MODERN BİR KOCAELİ<br />
Neler kazandık?<br />
Su, doğalgaz, kanalizasyon… yepyeni, sapasağlam bir altyapı ağı kazandık.<br />
Pırıl pırıl yollar, tünel geçişler, köprülü kavşaklar kazandık.<br />
80 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
2,5 milyona yakın ağaç, harikulade parklar, yemyeşil sahiller kazandık.<br />
Yaşam kalitesi anlayışımızı değiştiren binlerce konut kazandık.<br />
Görkemli kültür merkezleri, spor tesisleri kazandık.<br />
Trekking parkurları kazandık.<br />
KO-MEK’le eğitimli, donanımlı 70 bin insan kazandık.<br />
Festivaller, şenlikler, şölenlerle gönülleri kazandık…<br />
Binlerce işe imza atıldı ve hepimiz kazandık.<br />
Fakat asıl kazancımız, en büyük kazancımız nedir?<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni daha aydınlık günlere taşıyabilecek güçte olduğumuzu fark<br />
etmektir.<br />
İşte şimdi, şehrimizi bilgi çağının, uzay çağının ultra-modern şehirlerinden<br />
biri haline getirme yolundayız.<br />
Ufkumuzda en yeni teknolojik imkanlarla işleyen, muhteşem bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
4 yıl, hizmetin ilk aşaması, birinci etabıydı.<br />
Zemini düzledik, şartları oluşturduk; bu arada, kimilerinin hayal bile<br />
edemediği atılımlar gerçekleştirdik.<br />
Şimdi, kendimizi aşma, kendi rekorlarımızı kırma zamanı.<br />
(Kırkbir, s. 40, Temmuz 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
81
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Unutulmaz hatıralar,<br />
akıldan çıkmayan istikbal<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak geride bıraktığımız 4 yıl unutulmaz hatıralarla,<br />
zaferlerle, sevinçlerle doluydu.<br />
Dile kolay, irili ufaklı 10 binin üzerinde yatırıma imza attık.<br />
Yine de işimizin doğası gereği, yüzümüz hep geleceğe dönük.<br />
Yarın, 3 hafta sonra, 4 ay sonra, 2, 6, 37, 98 sene sonra şehrimizde neler<br />
olacak?<br />
Hangi işler yapılmalı, hangi projeler ne zaman tamamlanmalı?<br />
İnanın, 10 bin iş yaptık, durup şu güzel işlerimize uzun uzun bakalım, tadını<br />
çıkaralım diyemiyoruz.<br />
Say deseniz, saymaya vakit yok, imkan yok.<br />
Bizim vazifemiz çalışmak, işimiz hizmet, kaderimiz durup dinlenmeden<br />
ilerlemek olmuş artık.<br />
Ufka bakıyoruz.<br />
UFUKTA GÖRÜNENLER<br />
Ufukta ne var?<br />
Sekaray var.<br />
Sekaray bir Ar-Ge projesidir.<br />
Geleceğin ulaşım araçlarına <strong>Kocaeli</strong>’den bir katkıdır.<br />
Bu projeyi Tübitak’la birlikte biz geliştiriyoruz.<br />
Üretimi de <strong>Kocaeli</strong>’den yerli bir sanayici yapıyor.<br />
Ufukta monoray var.<br />
Körfez Yarımca – Çayırköy – Umuttepe arasında 19 istasyonlu, 24 kilometre<br />
uzunluğunda monoray sistemi kuracağız.<br />
Ufukta Sekaport var.<br />
82 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Dev bir yelkenli şeklinde tasarlanan bu yapı, Marmara Bölgesi’nin en gözde<br />
turistik mekanlarından biri olacak.<br />
Sekapark’ın cazibesi ve güzelliğini daha da artıracak olan tesis, şehrimizin<br />
sembollerinden biri haline gelecek.<br />
Ufukta teleferik hatları var.<br />
Sekapark – Bağçeşme –Umuttepe; Kartepe-Derbent, Sapanca Gölü arasına<br />
10 bin 260 metrelik teleferik hattı çekilecek.<br />
Ufukta Kent Meydanı var.<br />
Perşembe pazarı yanındaki Karayolları arazisinde Kent Meydanı kurulacak<br />
ve ‘Kule otel’ inşa edilecek.<br />
27 dönümlük alanı kapsayan Kent Meydanı’nda, tam 4 bin araçlık kapalı<br />
otopark yapılacak.<br />
Ufukta Kent Rezidans var.<br />
Kent Rezidans projesi kapsamında, 4 bloktan oluşan rezidanslar inşa<br />
edeceğiz.<br />
40 bin m²’lik alan üzerine kurulacak bu seçkin yapıların içinde alışveriş<br />
merkezi, yüzme havuzları, spor salonları yer alacak.<br />
Ufukta Spor Şehri var.<br />
Yeniköy’de “Spor Şehri” ismiyle bir kompleks kuruyoruz.<br />
Olimpiyatlara ev sahipliği yapabilecek bir kompleks.<br />
Bu şehirde; 30 bin kişilik futbol sahası, 8 bin kişilik kapalı spor salonu,1.500<br />
kişilik olimpik yüzme havuzu, 5 yıldızlı otel, 40 bin m² antrenman sahaları, 45<br />
bin m²<br />
<strong>Kocaeli</strong> spor parkı, 20 bin m² alışveriş merkezi, yat limanı, halk plajı ve 10<br />
bin araçlık açık otopark olacak.<br />
Ufukta Gebze Terminali var, Cengiz Topel Hava Alanı var, Bilim Merkezi var,<br />
Körfez Köprü Geçişi var…<br />
MODERN VE MODEL KOCAELİ<br />
Bizim proje ve uygulamalarımızın her biri kendi içinde bir bütündür.<br />
O bütünlerin tamamı da tüm şehrimizi kapsayan büyük projemizi oluşturur.<br />
O proje nedir?<br />
Güçlü, estetik, işlek, ihtişamlı, modern ve model <strong>Kocaeli</strong> projesidir.<br />
Bu projeleri anlatırken “Acaba sözlerime inanılacak mı?” endişesi<br />
taşımıyorum, rahat yazıyorum.<br />
Sizinle karşılıklı bir fincan kahve içer gibi neşeliyim.<br />
Siz bana “Eee başkan, işler nasıl, şimdi neler yapıyorsunuz, var mı yeni bir<br />
gelişme?” demişsiniz sanki.<br />
Ben de size bütün saygımla “Bir müddet şu şu şu işlere emek vereceğiz”<br />
diye anlatıyorum.<br />
4 yılı boş geçirmedik. 4 yılı çok iyi değerlendirdik. Birbirimizi daha yakından<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
83
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
tanıdık. Artık rahat konuşuyoruz.<br />
Artık canciğer olduk, kardeş olduk, hemşehriliğin tadını aldık, kader ortağı<br />
olduk.<br />
Hepimizin geleceğini, gözümüzün nuru, dünya tatlısı evlatlarımızın<br />
geleceğini yan yana, omuz omuza birlikte inşa ediyoruz.<br />
Hamdolsun.<br />
(Kırkbir, s. 41, Temmuz 2008)<br />
84 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bu hizmet destanını birlikte yazdık<br />
Aziz hemşehrim;<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak sizlere hizmet sunmaya başlayalı 4 yıl<br />
oldu.<br />
Biz, siyaseti kuralsız bir mücadele değil, ilkeli bir hizmet yarışı olarak<br />
görüyoruz.<br />
Bizim için en önemli öncelik, siz vatandaşlarımızın hoşnutluğu ve takdiridir.<br />
Bu anlayışla, 2004’teki yerel seçimler öncesinde seçim beyannamemizde<br />
<strong>Kocaeli</strong> için hazırladığımız projeleri, çözüm önerilerini ilan etmiştik.<br />
Şükürler olsun, 4 yılda, tüm vaatlerimizi yerine getirdik, tüm hedeflerimizi<br />
gerçekleştirdik.<br />
Dahası, süreç içinde karşımıza çıkan, gündemimize gelen yeni işlere de<br />
imza attık.<br />
4 yılda, gündelik hizmetlerimiz haricinde, 10 bin’den fazla projeye imza attık.<br />
Bu kısa mektupta, hizmetlerimizi tek tek sıralamam imkansız.<br />
Tesisler kurduk.<br />
Kültür merkezleri, hizmet binaları, terminaller, sağlık merkezleri, spor<br />
tesisleri inşa ettik.<br />
Yollar, köprülü kavşaklar, tünel geçişleri, otoyollar, üstgeçitler, alt geçitler<br />
yaptık.<br />
Körfez’de deniz ulaşımını başlattık. Deniz otobüsleri, vapurlar, Kent-Kart<br />
uygulaması, entegre taşımacılık sistemiyle toplu taşımada çağ atladık.<br />
Binlerce km su, doğalgaz, kanalizasyon hatları döşeyerek dev altyapı<br />
yatırımları gerçekleştirdik.<br />
Sağlam, güvenli, estetik, sosyal tesislerle çevrili toplu konutlar inşa ettik.<br />
Yaptığımız sahil düzenlemeleri, parklar, yeşillendirme, ağaçlandırma<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
85
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
çalışmalarıyla şehrimize nefes aldırdık.<br />
Sosyal projeler, kampanyalarla, bizi birbirimize yaklaştıran devrim niteliğinde,<br />
Türkiye’ye örnek olan atılımlar yaptık?<br />
Şehrimizin dört bir yanında yapılan görkemli organizasyonlar, şenlik, şölen,<br />
festivallerle büyük heyecan dalgaları yükselttik.<br />
Köylerimize yol, su, doğalgaz götürdük; çocuk oyun alanları, sağlık ocakları<br />
kurduk.<br />
Kırtasiye yardımları, burslar ve bilumum organizasyonlarla öğrencilerimizin<br />
yanında olduk.<br />
Spor kulüplerimizin her daim yardımına koştuk.<br />
Yeni projeler için bilim merkezleriyle, sanayicilerimizle ittifaklar kurduk.<br />
Bütün bunları ayrı ayrı anlatabilmem için binlerce sayfa yazmam gerekir.<br />
Fakat siz zaten şehrimizdeki canlanmayı, tazelenişi, yükselişi bizzat<br />
müşahede ediyorsunuz.<br />
Zira bütün çalışmalarımız sırasında bizlerle birlikte, bizimle yan yana<br />
oldunuz.<br />
Bu hizmet destanını sizinle birlikte yazdık.<br />
Sizin sabrınız, teşvikleriniz ve tebessümleriniz eşliğinde gelişti her şey.<br />
Şehrimle, siz hemşehrilerimle gurur duyuyorum.<br />
Varlığınız bize güç veriyor, ilham veriyor, çalışma azmi veriyor.<br />
Daha görkemli, daha işlek, daha güçlü bir <strong>Kocaeli</strong> için, bundan sonra da yola<br />
birlikte devam etme bahtiyarlığı diliyorum.<br />
Selam, sevgi ve saygılarımla.<br />
86 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gönülleri çalışarak kazandık<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli basın mensupları, kıymetli misafirler;<br />
Toplantımıza hoş geldiniz. Safalar getirdiniz.<br />
4 yıl önce, <strong>Kocaeli</strong>’miz, Büyükşehir statüsü kazandı.<br />
Bu 4 yılda neler kazandık? Bu 4 yılı nasıl değerlendirdik?<br />
4 yıl önceki <strong>Kocaeli</strong> ile bugünkü <strong>Kocaeli</strong> arasındaki farklar neler?<br />
Ufukta nasıl bir <strong>Kocaeli</strong> var?<br />
Bugün, hep birlikte bu soruların muhasebesini yapacağız.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şehrimize ne ölçüde fayda sağladık, hangi<br />
adımları attık, ne tür atılımlar gerçekleştirdik anlatacağız.<br />
Nasıl bir ruh haliyle çalıştık, hangi şartlarda yol aldık, ulaştığımız hedefler,<br />
yeni hedeflerimiz neler, tek tek konuşacağız.<br />
Bu değerlendirmeyi her yıl bu tarihlerde gerçekleştiriyoruz.<br />
Bugün her yıldan daha farklı.<br />
5 yıllık seçim dönemimizin son, önümüzdeki yönetim dönemimizin de ilk<br />
toplantısını yapıyoruz.<br />
Kıymetli misafirler!<br />
Bizim için dünyanın en güzel, en sevimli kenti <strong>Kocaeli</strong>’dir.<br />
Aşığı olduğumuz bu kentte siyaset yapıyoruz.<br />
Bizim için siyaset, hizmet demektir.<br />
Makamımız, hizmet makamıdır. Vazifemiz, halkımıza hizmet etmektir.<br />
İşimiz; daha çok vatandaşımıza, daha fazla, daha hızlı ve daha kaliteli<br />
hizmetler sunmaktır.<br />
Kıymetli dostlarım,<br />
Cahit Sıtkı Tarancı şöyle diyor:<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
87
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Memleket isterim<br />
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;<br />
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.<br />
Memleket isterim<br />
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;<br />
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.<br />
Memleket isterim<br />
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;<br />
Kış günü herkesin evi barkı olsun.<br />
Memleket isterim<br />
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;<br />
Olursa bir şikayet ölümden olsun.<br />
Arzu edilen bu memleketi kurma sorumluluğu bugün bizim üzerimizdedir.<br />
Bu bilinçle çalıştık, çalışıyoruz.<br />
Ufkumuzda; binaları, yolları, altyapısı, yeşil alanları, barajları… en önemlisi<br />
mutlu insanlarıyla zenginlik ve barış dolu bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
O <strong>Kocaeli</strong>’ye, emin adımlarla yürüyoruz, koşuyoruz.<br />
Atatürk’ün; “Millete efendilik etmek yoktur hizmet etmek vardır.” Sözünü<br />
kendimize rehber edindik.<br />
4 yıl önce bir hizmet seferberliği başlattık.<br />
Şükrederek söyleyebilirim ki;<br />
28 Mart 2004 Yerel Seçimleri’nden önce halkımıza taahhüd ettiğimiz bütün<br />
projelerimizi gerçekleştirdik.<br />
Bugün yararlandığımız, kullandığımız bütün imkanları o zaman<br />
projelendirmiştik. Bir vizyonumuz vardı Şimdi de bir vizyonumuz var.<br />
O zaman geleceği planlamıştık.<br />
Ne yapacağımızı, ne yapılması gerektiğini, şehrimizin neye ihtiyacı olduğunu<br />
iyi biliyorduk.<br />
Bugün daha iyi biliyoruz.<br />
Büyük bir satranç maçı gibi, on hamle, yirmi hamle sonrasını hesaplayarak<br />
yol aldık.<br />
Gözü kapalı iş yapmadık.<br />
Aziz Misafirler,<br />
Demokraside tek hakem vardır.<br />
O da millettir.<br />
4 yıl önce, projelerimizi millete anlattık.<br />
88 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bize inandılar, güvendiler.<br />
Görevi omuzlarımıza yüklediler.<br />
Disiplinli ve uzman bir ekiple çalıştık.<br />
Projelerimizi art arda, süratle hayata geçirdik.<br />
Uygulanmamış, rafa kaldırılmış, ertelenmiş, yapılamamış tek bir projemiz<br />
yok!<br />
Diğer taraftan, yıllar önce temeli atılıp kaderine terkedilmiş onlarca yatırımı<br />
tamamladık.<br />
Halkımıza, tutamayacağımız hiçbir söz vermedik.<br />
Verdiğimiz bütün sözleri tuttuk.<br />
Çok şükür bugünleri gördük.<br />
Haliyle sevinçliyiz…<br />
İnancımız, özgüvenimiz daha da pekişmiş durumda.<br />
Hız kesmeden, yeni projeleri hayata geçireceğimiz bir evredeyiz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni benzersiz güzellikte bir dünya şehri haline getirecek enerjiye de<br />
sahibiz…<br />
Aziz misafirler,<br />
Güçlü şehirler güçlü altyapılar üzerinde kurulur.<br />
Altyapınız sağlam sağlıklı değilse, şehriniz de sağlam ve sağlıklı değildir.<br />
Bunun için öncelikle altyapıya el attık.<br />
Gördük ki <strong>Kocaeli</strong>; eskimiş, çürümüş borulardan gelen suyu içiyor.<br />
Gördük ki suyumuzun %70’i evimize ulaşmadan toprağa karışıyor.<br />
Gördük ki Kanalizasyon hatları şehri taşımıyor.<br />
Gördük ki, dereler hayatımızı tehdit ediyor.<br />
Gördük ki denizimiz gün geçtikçe ölüyor.<br />
Kuşatıcı bir vizyonla, büyük bir proje hazırladık.<br />
Hemen işe koyulduk.<br />
Doğalgazla birlikte, tam 4 bin beş yüz doksan kilometre altyapıyı yeniledik.<br />
Yani; Edirne Kars mesafesinin 3 katı altyapı yatırımı yaptık.<br />
Sularımızın daha temiz borulardan akmasını sağladık.<br />
Su kayıp ve kaçaklarının büyük oranda önüne geçtik.<br />
Kanalizasyon hatlarımızın, derelerimizin hayatımızı tehdit etmesini önledik.<br />
Denizimizi, yüzülebilecek kadar temizledik.<br />
Dere taşkınlarının, derelere kanalizasyon karışmasının önüne geçtik.<br />
Yeraltı sularını, kaynak sularını, dereleri şehrimize kazandırdık.<br />
Sapanca gölünü, Yuvacık barajına bağladık. Gölü yedek barajımız yaptık.<br />
Yaptığımız içme suyu yatırımlardan sonra büyük bir rahatlıkla şöyle diyoruz:<br />
“2040 yılına kadar suyumuz var.”<br />
Altyapı yatırımlarını cesaretle yaptık.<br />
Yaptıktan sonra kimse bilmez, altyapı nankördür demedik.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
89
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Unutulur gider basitliğine asla kaçmadık.<br />
Halkımızın desteğiyle bütün zorlukları göğüsledik.<br />
Bugüne kadar hiçbir yönetimin yapmadığını, yapamadığını yaptık.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin altyapı eksikliğini önemli oranda giderdik. Hamdolsun…<br />
Altyapı eksikti dedim.<br />
Trafik, yollar, ulaşım araçları farklı mıydı?<br />
Hayır. Fotoğraf aynıydı.<br />
Özellikle İzmit’te Doğu-Batı istikametinden başka ulaşım altyapısı yoktu.<br />
2 Denizimize rağmen, denizden istifade edemiyorduk.<br />
Alternatif hiçbir ulaşım yatırımı yapılmamış, hatta planlanmamıştı bile.<br />
Yollar, yıpranmış ve yaşlıydı. Şehri taşımıyordu.<br />
Ulaşımın tamamını içeren bir proje hazırladık.<br />
Hazırladığımız bu projeyi adım adım hayata geçirmek için kolları sıvadık.<br />
Caddelerimizi, sokaklarımızı, köy yollarımızı şehrimize ve insanımıza yakışır<br />
hale getirdik.<br />
Duble yollar, alternatif yollar, bulvarlar açtık.<br />
Şehrimizin her tarafında, prestijli caddeler oluşturduk.<br />
Bekirpaşa Adnan Menderes Bulvarı, Gebze Fatih Caddesi, İzmit İnönü<br />
Caddesi, Derince Denizciler Caddesi, Körfez Ağadere Caddesi, Karamürsel<br />
Fatih Sultan Mehmet Caddesi, Gölcük Amiral Sağlam Caddesi… Yüzlerce<br />
cadde…<br />
Derince Tünel Geçişi, Eskihisar Köprülü Kavşağı, Darıca Osmangazi<br />
Köprüsü gibi ana aks üzerinde dev yatırımlara imza attık.<br />
D-100 Kent Geçişi projesini uygulamaya aldık.<br />
Özellikle belirtmek istiyorum:<br />
Bu proje, <strong>Kocaeli</strong> tarihinin en büyük ulaşım projesidir.<br />
Bazılarının sandığı gibi bir Tünel’den ibaret değildir.<br />
Hedef: Şehrimizin, Kuzey-Güney istikametinde de gelişmesidir<br />
Hedef: Şehrin deniziyle buluşmasıdır.<br />
Hedef: Ana ulaşım güzergahları ile şehir içi ulaşımın ayrılmasıdır.<br />
Hedef: Yaya trafiği ile araç trafiğini düzenlemektir.<br />
BU PROJE KAPSAMINDAKİ YATIRIM BAŞLIKLARINI SAYMAK BİLE<br />
CESARET İSTER. BİZ YAPIYORUZ.<br />
Mevlana Köprülü Kavşağı, Seka Köprülü Kavşağı, Adalet Köprülü Kavşağı,<br />
Tren Garı Bölgesi Trafik Düzenlemesi, Adnan Menderes Bulvarı, Sahil<br />
Yolu, Kuzey Yan Yolu, SEKA Tüneli, Hürriyet Tüneli, Umuttepe Duble Yolu,<br />
Hastane Karayolu Köprüsü, Yaya Köprüleri..<br />
Bazıları Seka Tüneli’ni projenin tamamı sandı.<br />
O bölgede toplantı yapıp bizi şikayet ettiler.<br />
Mahkeme kapılarını aşındırdılar.<br />
90 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Durdurmak için ellerinden geleni yaptılar.<br />
BİZ NE YAPTIK?<br />
YOLUMUZA DEVAM ETTİK<br />
Onlar mahkeme kapısındayken biz çalıştık.<br />
Siyaset anlayışımız öyle gerektiriyor:<br />
“DURMAK YOK YOLA DEVAM”<br />
Değerli Arkadaşlar,<br />
D-100’de, en son, merhum Adnan Menderes yatırım yapmıştı.<br />
Ondan sonra, ta 2004 yılına kadar bu yola bir çivi dahi çakılmadı.<br />
Biz geldik. Şehrin olduğu gibi yolun da kaderi değişti.<br />
Bu projenin harcı, sabırla, uzmanlıkla, azimle, zekayla, samimiyetle<br />
yoğrulmuştur.<br />
Allah’ın izniyle bu yıl, bu yatırımı tamamlayacağız.<br />
Tüpraş kavşağının taşıt yükünü hepimiz biliriz.<br />
Bu güzergahta D-100 ve TEM ulaşımı için katlı kavşak inşa ediyoruz.<br />
20 yıllık bu sorunu da inşallah çözeceğimizi müjdeliyorum.<br />
Bu yatırımı, Tüpraş ve bölgedeki sanayi kuruluşlarının katkılarıyla yapıyoruz.<br />
Ya deniz ulaşımı.<br />
Allah’ın şehrimize özel ikramı olan bu imkan kullanılmıyordu.<br />
Akıl alır gibi değil, ama maalesef öyleydi.<br />
Bu şehirde deniz ulaşımını da başlatmak bize nasip oldu.<br />
Körfezin iki yakasını denizden birleştirdik.<br />
Deniz ulaşımı için bir tane bile iskele yoktu.<br />
12 tane iskele inşa ettik.<br />
Güçlü bir deniz filosu kurduk.<br />
Her gün 144 seferle Körfezin iki yakasını birleştiriyoruz.<br />
Ulaşımda, Kent Kart uygulamasını başlattık.<br />
Hatırlarsınız teneke otobüs durakları vardı. Onları modern duraklarla<br />
yeniledik.<br />
Aziz hemşehrilerim,<br />
Gri bir şehir devralmıştık.<br />
Yaşam alanlarımız, şehir merkezlerimiz pejmürdeydi.<br />
Dökülüyordu.<br />
Aslan yattığı yerden belli olur der atalarımız.<br />
Çevre yatırımlarına büyük önem verdik.<br />
4 yılda, her görenin gıptayla baktığı yeşil bir şehrimiz oldu.<br />
Sahilimizi adeta bir gerdanlık gibi yeniledik.<br />
İki sevgiliyi buluşturduk.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
91
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong> denizine kavuştu.<br />
Laf olsun diye arıtma tesisleri vardı.<br />
Bir tanesi bile çalışmıyordu.<br />
8 arıtma tesisini tam kapasite devreye soktuk.<br />
Körfez’i; hava, deniz ve karadan büyük bir disiplinle, sürekli denetledik.<br />
Dere ıslahlarını da yapınca denizimiz canlanmaya başladı.<br />
Denize girebilecek noktalarımız sürekli artıyor.<br />
Şair Nazım Hikmet, bir şiirinde, Abidin Dino’ya şöyle sesleniyor:<br />
“Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?”<br />
Biz yaptık. Sekapark, bizim için mutluluğun resmidir.<br />
Bu mutluluk tablosunu, tüm <strong>Kocaeli</strong>’ni kuşatacak şekilde büyüttük, büyütüyoruz…<br />
Yeşil otoyol projesine Avrupalılar bile imrenerek bakıyor.<br />
Birbirinden güzel yüzlerce parkımız var.<br />
16 kilometre sahil düzenlemesi, 14 kilometre yeni yürüyüş yolu yaptık.<br />
İnsanımız buralarda nefes alıyor.<br />
Köseköy’den Ulaşlı’ya, Saraybahçe’den Kavaklı’ya, Gebze’ye kadar, her<br />
yerde yeşil alanlar oluşturduk.<br />
Değerli Arkadaşlarım, hemşehrilerim,<br />
Yeşil alanlar; şehirlerde sükunetin, huzurun, neşenin, mutluluğun görüldüğü<br />
yerlerdir.<br />
Biz de insanımızın; huzuru, neş’esi, sevinci, mutluluğu için çalışıyoruz.<br />
Her bir hemşehrimiz için 2 ağaç diktik.<br />
Tam 2 milyon 6 yüz bin ağaç…<br />
Kent ormanları ve koruluklar oluşturduk.<br />
667 futbol sahası büyüklüğündeki, 4 milyon 900 bin metrekare alanı<br />
yeşillendirdik.<br />
Çocuklarımız için, mahallelere, bilhassa köylere 600 oyun grubu kurduk.<br />
Değerli dostlarım,<br />
Bir şehrin çöplerini nasıl depoladığı, çevre anlayışının önemli bir göstergedir.<br />
Çöp konusunda ne devraldığımızı ismine bakarak görebilirsiniz.<br />
Vahşi Depolama.<br />
Evet, gerçek buydu.<br />
İzmit hariç tüm şehirde: adı da kendisi de vahşi olan bir sistem vardı.<br />
Böyle gelmişti. Ama böyle gidemezdi.<br />
Bunu şehrimize reva göremezdik.<br />
Düzenli depolama alanlarını ivedi olarak hazırladık. Vahşi depolamaya<br />
tamamen son verdik.<br />
Kandıra, Karamürsel ve Gebze’de aktarma istasyonları kurduk.<br />
Her gün 1 milyon 200 bin kilo yani 120 kamyon çöpü düzenli dep<strong>oluyor</strong>uz.<br />
92 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gebze’yi bilenler iyi bilir.<br />
Eskiden çöpler yakılır Gebze adeta boğulurdu.<br />
Şimdi, dolan deponi alanları üzerinde ormanlar yetiştiriyoruz.<br />
Doğal gaz yatırımlarımız sadece ısınma dikkate alınarak yapılmadı.<br />
Havayı, havamızı da düşünerek bu yatırımları yaptık.<br />
Doğal gaz hattını 2 bin 850 kilometreye tamamladık.<br />
Köylere kadar doğal gazı ulaştırdık.<br />
Çevremiz ve denizimiz gibi havamız da temizlendi.<br />
Doğal gaz kullananların sayısını 3 kat artırarak 213 bine çıkardık.<br />
Yeri gelmişken söyleyeyim:<br />
Ereğli, Kandıra, Uzuntarla, Eşme doğal gaz yatırımları tam gaz ilerliyor.<br />
2008 sonunda bu bölgelerimiz de doğal gaz kullanacak.<br />
Trekking parkurları; kimsenin bilmediği saklı bir hazineydi.<br />
Toplam 413 kilometre olan 46 parkuru düzenledik. Haritalarını hazırladık.<br />
Çok yakın zamanda Türkiye ve dünyadan binlerce insanın bu parkurlara<br />
aktığını göreceksiniz.<br />
Bu şehrin bir Kartepe hayali vardı.<br />
Hepimiz Kartepe’nin bir turizm merkezi olmasını istiyorduk.<br />
Sayın Bakanımız Osman Pepe ve milletvekillerimizin de katkısıyla muvaffak<br />
olduk.<br />
Bugün Kartepe’miz, ülkenin en önemli turistik mekanlarından biridir.<br />
Biliniz ki bu yatırımların hiçbiri diğerinden kopuk değildir.<br />
Açık söylüyorum, bu büyük projeleri akıl etmek, başlatmak ve tamamlamak<br />
da her yiğidin harcı değildir.<br />
Sevgili <strong>Kocaeli</strong>liler;<br />
Büyükşehir olmasına olmuştuk ama.<br />
Şehrimizin bir planı bile yoktu.<br />
Tabir yerindeyse herkes kafasına göre takılmıştı.<br />
Planlama çalışmalarına büyük önem verdik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin her karışını santim santim planladık.<br />
Bugün, şehrimizin neresinde ne yapılacağı bellidir.<br />
Neresi sanayi alanıdır. Neresi tarım alanıdır. Neresi konut alanıdır. Her şey<br />
bir bir planlanmıştır.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, tüm il sınırlarını planlayan Türkiye’nin tek<br />
belediyesidir.<br />
Kaçak yapı doğal yapılaşma şekliydi.<br />
Bu konuya hemen el attık.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Uydu Takip Sistemini, KUTAS’ı kurduk.<br />
Kaçak yapılaşmanın önüne geçtik.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
93
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kentsel dönüşümde öncü olduk.<br />
Kent Konut’u kurduk. Erenler Cedit’ten, itfaiye araçlarının bile giremediği bir<br />
mahallemizden işe başladık.<br />
Kent Konut ilk imtihanını bu mahallede başarıyla verdi.<br />
Vatandaşlarımız büyük fedakarlık gösterdiler.<br />
Evlerini, arsalarını bize teslim ettiler.<br />
Erenler-Cedit Konutlarını kurduk. Hak sahiplerine evlerini 16 ayda teslim<br />
ettik.<br />
Erenler Cedit: yolu izi belli, modern bir mahalle haline geldi.<br />
Vatandaşımız kışkırtmalara pirim vermedi.<br />
Hem kendisi kazandı. Hem mahalle kazandı. Hem <strong>Kocaeli</strong> kazandı. Hep<br />
birlikte kazandık.<br />
Kentsel dönüşüm alanında kazanılan başarı, hepimizin yüz akı oldu.<br />
Dostlarım, arkadaşlarım, hemşehrilerim,<br />
2 yıl önce, 5 yılda 20 bin konut hedefiyle yola çıktık.<br />
Kent Konut ve TOKİ aracılığıyla 12 bin yedi yüz konut ürettik.<br />
Hedefimize emin adımlarla yürüyoruz.<br />
Her gelir seviyesi için örnekler oluşturduk. Şehrimizde yaşayan herkesi<br />
düşündük.<br />
Kentsel Dönüşüm, bir şehrin kimliğini, çehresini, yenilemesidir.<br />
Kentsel Dönüşüm Bir şehri her şeyiyle bir bütün olarak ele almak demektir.<br />
Geleceğe dair ayrıntılı planlar, hazırlıklar, yatırımlar yapmak demektir…<br />
Bilmenizi isterim ki: yaptığımız yatırımların tamamında Kentsel Dönüşüm<br />
belirleyici bir unsurdur.<br />
Aziz misafirler,<br />
Kelimenin tam anlamıyla tesis fakiriydik.<br />
Her yerleşim birimi için projeler hazırladık. Projelerimizi hızla uygulamaya<br />
başladık.<br />
Yarım yatırımları, biz başlamadık diye kaderine terk etmedik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>miz, kendine yakışır tesislere kavuştu.<br />
Bize ev sahipliği yapan bu tesisle, Mevlana Kültür Merkezi’yle birlikte 18 yeni<br />
kültür merkezi inşa ettik ve hizmete açtık.<br />
Onlarca yeni spor tesisini gençlerimizin istifadesine sunduk.<br />
Şehrimize yakışır bu tesisler, <strong>Kocaeli</strong>’mizin Büyükşehir kimliğini pekiştiriyor.<br />
Ve köyler…<br />
Atatürk: “Köylü milletin efendisidir” demiş.<br />
Hakikaten öyledir.<br />
Yeni Büyükşehir Belediye yasası, köyleri de hizmet alanımıza kattı.<br />
94 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Var gücümüzle köyler için, köylümüz için de çalışmaya başladık.<br />
Temel düsturumuz şuydu: “şehirde ne varsa köyde de o olacak.”<br />
Yol, su, kanalizasyon, doğal gaz, tesis, park…<br />
Hepsi köyde de olsun dedik.<br />
Demekle kalmadık. Yaptık.<br />
Köylerde, gözlerden uzak bir mahrumiyet, gizli bir hüzün olsun istemiyoruz.<br />
Altını çizerek söylüyorum; <strong>Kocaeli</strong>’nin köyleri, Türkiye’nin en cazip yerleşim<br />
yerleri olacak.<br />
Aziz misafirler!<br />
Dünyada belediyecilik kabuk değiştiriyor.<br />
Belediyeciliğin sosyal yönü diğer yönlerinin önüne geçiyor.<br />
Aslına bakarsanız öyle de olması gerekir.<br />
Zira aslolan insandır.<br />
Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye vasiyetinde şeyle diyor: “insanı yaşat ki devlet<br />
yaşasın”<br />
Ülkemizin hatta dünyanın takdirini kazanan Sosyal Belediyecilik örneklerine<br />
imza attık.<br />
Geniş bir vizyonun parçaları olan bu çalışmalarımızdan bazılarını sizlerle<br />
paylaşmak istiyorum.<br />
Mesela Ko-Mek.<br />
Ko-Mek, sadece bir meslek edindirme kursu değildir.<br />
Türkiye’nin en büyük yaygın eğitim kurumlarından biridir.<br />
Büyük bir halk üniversitesidir.<br />
Ko-Mek ile ilgili dört rakam söyleyeceğim. Başka bir şey söylemeye de gerek yok.<br />
3 yıl,<br />
32 kurs merkezi,<br />
57 branş,<br />
79 bin sekizyüz otuzdokuz kursiyer.<br />
Mesela Öğrenci Bursları.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizden 40 bin öğrencinin hayatı bu burslarla kolaylaştı.<br />
40 bin öğrenci bu minnetini, bu şehre ödeyecek.<br />
Mesela Başarı Teşvikleri<br />
OKS ve ÖSS’de şehrimizi temsil eden öğrencilerimizi motive ediyoruz.<br />
Başarı kazananları ödüllendiriyoruz.<br />
Mesela Annelere Süt<br />
Yüz akı projelerimizdendir. Birleşmiş Milletler tarafından örnek alınmıştır.<br />
Amaç; süt dağıtımından yararlanan annelerimizin doktor kontrolünden<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
95
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
geçmesidir.<br />
Bugüne kadar 25 bin annemiz projeden istifade etmiştir.<br />
Detaya girmeyeyim.<br />
Ama ‘mesela’mız çoktur.<br />
Mesela Sevgi Mağazaları, mesela Garip Evleri, mesela Evde Bakım, mesela<br />
Özürlü Destek Hattı, mesela Sevgi’de Buluşalım, mesela Eskihisar Kale<br />
Etkinlikleri, mesela Tır Tiyatrosu, mesela Lale Festivali, mesela Uçurtma<br />
Şenliği.<br />
Mesela… mesela… mesela…<br />
Kıymetli hemşehrilerim.<br />
Her yıl tüm amatör kulüplerimizin, bütün malzeme ihtiyacını karşılayarak<br />
onları teşvik ettik.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor’umuzu, büyük bir markaya dönüştürdük.<br />
Kağıtspor kulübümüzde 3000 lisanslı sporcumuz var.<br />
Engin Terzi, Tuğba Yener, Zehra Belkıs Kaya, Haldun Alagaş ve burada adını<br />
sayamadığım yüzlerce şampiyon sporcu ile, Dünya’da ve Avrupa’da, ay<br />
yıldızlı bayrağımızı dalgalandırıyoruz.<br />
İstiklal Marşımızı dinletiyoruz.<br />
Artık şehrimiz; sporcular, şampiyonlar, rekortmenler şehridir.<br />
Şampiyonluk yolunda <strong>Kocaeli</strong>spor’un da yanındaydık.<br />
Süper Lig’de de yanında olacağız.<br />
Aziz hemşehrilerim, kıymetli basın mensupları<br />
Yatırımlarımızdan, çalışmalarımızdan bazı başlıklar verdim.<br />
Tek tek hepsini saymam mümkün değil.<br />
10 binin üzerinde irili ufaklı yatırıma imza attığımızı söylemem yeterli<br />
olacaktır.<br />
Ancak altını çizerek belirteyim ki her bir yatırım ortak hedefimizin bir<br />
parçasıdır.<br />
<strong>Kocaeli</strong> için her biri hayati derecede kıymetlidir.<br />
Diyeceksiniz ki “Bütün işleri yaptınız, bitti mi?” Hayır bitmedi.<br />
Yapacak bir ton işimiz var.<br />
Açılış bayramlarını biliyorsunuz.<br />
Başbakanımız o bayramlarda; “biz toptancıyız” diyordu.<br />
İnşallah, daha çok Açılış Bayramı yapacağız…<br />
Değerli misafirler,<br />
Tekrar altını çizmek istiyorum:<br />
Söylediğimiz, vaat ettiğimiz, “Yaparız, yapacağız” dediğimiz her hizmeti<br />
yaptık.<br />
96 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Vatandaşlarımız da bizi bu özelliğimizle tanıdı, takdir etti.<br />
Ziya Paşa ne güzel söylemiş:<br />
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”<br />
<strong>Kocaeli</strong> bizi işlerimize bakarak tanıdı, takdir etti.<br />
Biz de laf değil, iş yaptık.<br />
Bizim proje ve uygulamalarımızın her biri kendi içinde bir bütündür.<br />
O bütünlerin tamamı da tüm şehrimizi kapsayan büyük projemizi oluşturur.<br />
O proje nedir?<br />
O proje: Güçlü, estetik, ihtişamlı, modern, model ve dünya kenti <strong>Kocaeli</strong><br />
projesidir.<br />
Allah’ın izniyle yeni söylediklerimiz, söyleyeceklerimiz de bir bir<br />
gerçekleşecek.<br />
Enerjimizi; vatandaşlarımızın memnuniyetinden, gülen yüzlerinden alıyoruz.<br />
Olgun, sabırlı, vefalı ve çalışkan hemşehrilerimizden alıyoruz.<br />
Şunu da bilmenizi istiyorum;<br />
Rakiplerimizin mızıkçı çocuklar gibi davranması bizi alıkoyamaz.<br />
Yatırımlarımızı mahkeme kapılarına götürmelerinden yılmayız.<br />
Anibal’in deyişiyle “Ya yeni bir yol bulur, ya yeni bir yol açarız.”<br />
Allah’ın izniyle hedefimize ulaşırız, ulaşacağız.<br />
Sevgili, saygıdeğer hemşehrilerim;<br />
Biliyoruz ki yaptıklarımız yetmez.<br />
<strong>Kocaeli</strong> bizden yeni şeyler bekliyor.<br />
Biraz da neler yapacağımıza bakalım.<br />
Öncelikle belirteyim: birinci önceliğimiz başlattığımız yatırımları<br />
tamamlamaktır.<br />
Altyapı, ulaşım, çevre, sosyal hizmetler her başlık için öngördüğümüz büyük<br />
fotoğrafı tamamlamak istiyoruz.<br />
Yeni projelerimizin hepsini anlatmaya bu toplantının süresi yetmez.<br />
Örnek olarak bazılarından bahsedeceğim:<br />
Mesela Kent Meydanı<br />
Perşembe pazarı yanındaki Karayolları arazisinde Kent Meydanı kurulacak ve<br />
‘Kule otel’ inşa edilecek.<br />
27 dönümlük alanı kapsayan Kent Meydanı, bölgenin cazibesini artıracak.<br />
Proje kapsamında, tam 4 bin araçlık kapalı otopark yapılacak.<br />
Mesela Spor Şehri.<br />
Yeniköy’de bir “Spor Şehri” kuruyoruz.<br />
Olimpiyatlara ev sahipliği yapabilecek bir şehir.<br />
Bu şehirde; 30 bin kişilik futbol sahası, 8 bin kişilik kapalı spor salonu,1.500 kişilik<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
97
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
olimpik yüzme havuzu, 5 yıldızlı otel, 40 bin m² antrenman sahaları, 45 bin m²<br />
<strong>Kocaeli</strong> spor parkı, 20 bin m² alışveriş merkezi, yat limanı, halk plajı ve 10<br />
bin araçlık açık otopark olacak.<br />
Hedefimiz şampiyonlar şehrini, sporun başkenti yapmak.<br />
Mesela Monoray<br />
Körfez Yarımca - Çayırköy - Umuttepe arasında 19 istasyonlu, 24 kilometre<br />
uzunluğunda monoray sistemi kuracağız.<br />
İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından projenin fizibilite çalışmaları<br />
tamamlandı.<br />
Mesela Teleferik Hatları<br />
İlk olarak; Sekapark’tan Bağçeşmeye,<br />
Bağçeşme’den Umuttepe’ye teleferik hattı kuruyoruz.<br />
Projenin ikinci etabında;<br />
Kartepe-Derbent, Sapanca Gölü arasına da teleferik hattı kuracağız.<br />
Toplam 10 bin 260 metrelik teleferik hattını şehrimize kazandıracağız.<br />
Mesela Sekaray.<br />
Sekaray bir Ar-Ge projesidir.<br />
Geleceğin ulaşım araçlarına <strong>Kocaeli</strong>’den bir katkıdır.<br />
Sekaray’ı çok sevdiğimizi özellikle belirteyim.<br />
Zira bu projeyi Tübitak’la birlikte biz geliştiriyoruz.<br />
Zira üretimi <strong>Kocaeli</strong>’den yerli bir sanayici yapıyor.<br />
Mesela Sekaport<br />
Dev bir yelkenli şeklinde tasarlanan bu yapı, Marmara Bölgesi’nin en gözde<br />
turistik mekanlarından biri olacak.<br />
Sekapark’ın cazibesi ve güzelliğini daha da artıracak.<br />
Şehrimiz, bir sembol daha kazanacak.<br />
Yatırım; yap işlet devret modeliyle yapılacak. Kamu kaynağı kullanılmayacak.<br />
Mesela Kent Rezidans<br />
Kent Rezidans projesi kapsamında, 4 bloktan oluşan rezidanslar inşa<br />
edeceğiz.<br />
Bu seçkin yapıların içinde alışveriş merkezi, yüzme havuzları, spor salonları<br />
98 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yer alacak.<br />
Akarca’da 40 bin m2’lik alan üzerine kurulacak bu özel yapıların inşası,<br />
‘hasılat paylaşımı’ usulüyle gerçekleştirilecek.<br />
Mesela Gebze Arıtma Tesisi<br />
Gebze’deki konut ve sanayinin evsel atıkları için bir arıtma tesisi kuruyoruz.<br />
Mesela Gebze Terminali<br />
Gebze’mize yakışır, modern bir şehirlerarası otobüs terminali kurulacak.<br />
Terminalde şehrimizin en önemli ihtiyaçlarından olan bir de otel inşa<br />
edilecek.<br />
Mesela Cengiz Topel Hava Alanı<br />
1994’te inşa edilen, o zamandan beri atıl olan Havaalanını sivil havacılığa<br />
açıyoruz.<br />
Ön görüşme ve girişimler tamam. Yakında sonuç alacağız.<br />
Mesela Bilim Merkezi<br />
Sekapark’ta 40 bin m² alana bilim merkezi kuracağız.<br />
Ayrıca yine Sekapark’ta; Kağıt sanayi müzesi, matbaa müzesi ve fotoğraf<br />
müzesi kuruyoruz.<br />
Mesela Körfez Geçişi<br />
Israrlı takiplerimizle Körfez Geçişi ihale aşamasına geldi.<br />
Dilovası-Hersek Burnu arasına bir köprü kurulacak.<br />
Köprüde raylı sistem de olacak.<br />
Ekim ayında ihale yapılıyor, çalışmalar başlıyor.<br />
Bu proje ile şehir içi trafik yükümüz azalacak.<br />
Aziz Misafirler,<br />
Başarımızın sırrını bir kez daha tekrar etmek istiyorum.<br />
Panolara, sayfalara, duvarlara kocaman harflerle yazdık:<br />
Nedir o?<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />
Hemşehrilerimizin gönlünü çalışarak kazandık.<br />
Muhaliflerin saygısını, çalışarak kazandık.<br />
Yüzümüz ak, vicdanımız rahat.<br />
Çalıştık, çalışıyoruz, çalışacağız…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
99
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Başardık,<br />
Başaracağız inşallah…<br />
Başarımızda katkısı olan Başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,<br />
Milletvekillerimiz, Belediye Başkanlarımız, Belediye Meclis Üyelerimize, Sivil<br />
Tolum Kuruluşlarına, Muhtarlarımıza, Siyasi Parti Teşkilatlarına,<br />
Gerek belediyemizde gerek iştiraklerimizde çalışan yöneticisinden- işçisine<br />
bütün çalışma arkadaşlarıma,<br />
Bize gönül veren, el veren, destek olan, dua eden bütün hemşehrilerime<br />
huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ederim.<br />
(Temmuz 2008)<br />
100 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Tüm Türkiye “çalışınca <strong>oluyor</strong>” diyecek!<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli basın mensupları<br />
Geçen Kasım ayında 99 yatırımın hizmete sunulduğu bir Açılış Bayramı<br />
yapmıştık.<br />
27 Ekim günü, 111 yatırımımız, ikinci Açılış Bayramı’yla hizmete girecek.<br />
Tüm vatandaşlarımızla, Kavaklı Sahil Parkı’nda buluşmak, bu muhteşem<br />
olayın sevincini paylaşmak arzusundayız.<br />
O gün, Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan da aramızda olacak.<br />
111 yatırım için toplam 370 milyon YTL harcandı.<br />
Eski hesapla, 370 trilyon lira.<br />
Bu yatırımların her kuruşu, <strong>Kocaeli</strong>’mize, hemşehrilerimize hizmet için<br />
sarfedilmiştir.<br />
Kimse, yatırımlarımızı bekletip, çoğaltıp, ondan sonra hepsini birden<br />
açtığımızı zannetmesin lütfen.<br />
Zira son 10 ay içinde ayrı ayrı tam 12 büyük açılış gerçekleştirdik.<br />
27 Ekim, <strong>Kocaeli</strong>’mizin aydınlık bir ufka doğru daha da yaklaştığı gün<br />
olacaktır.<br />
Bu görkemli atılım, sadece şehrimiz için değil, Türkiye için de önemli bir<br />
olaydır.<br />
111 yatırımın bir şehirde aynı anda hizmete girmesi, ülkemizin her yerinde<br />
umutları besleyecektir.<br />
Bu defa, sadece biz değil, tüm Türkiye “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” diyecek!<br />
Şahsen çok heyecanlıyım.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ne hizmet etmekten büyük gurur duyuyorum.<br />
Türkiye’nin en çalışkan insanlarının yaşadığı bir şehre hizmet etmek bana<br />
ve arkadaşlarıma büyük sevinç veriyor.<br />
Vatandaşlarımız, bize çalışmalarımızda muazzam bir destek verdi.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
101
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Doğalgaz, su, kanalizasyon altyapılarını yeniledik. Yolları kazdık.<br />
Vatandaşlarımız hiç şikayet etmediler.<br />
Bizi anladılar, desteklediler, bize güvendiler.<br />
Biz de bu güvene layık olmak için var gücümüzle çalıştık.<br />
Hükümetimiz de <strong>Kocaeli</strong>’mizin güçlenmesi, güzelleşmesi, öncü bir şehir<br />
konumuna yükselmesi için daima yanımızda oldu.<br />
Bize Büyükşehir statüsü kazandırdı.<br />
Başbakanımız, birçok projemizle yakından ilgilendi. 27 Ekim günü de<br />
emeklerimizin semeresini görmek, coşkumuzu paylaşmak üzere şehrimizi<br />
onurlandıracaklar.<br />
Bu vesileyle, çalışmalarımızı izleyen, bizi zaman zaman eleştiren, bazen de<br />
destekleyen bütün basın mensubu dostlarımıza da teşekkür ediyorum.<br />
Sizlerin görüşleriniz bizim için daima önemli ve çoğu zaman da yol gösterici<br />
olmuştur.<br />
Birlikte yıllarca şehrimiz hakkında, çalışmalarımız hakkında konuştuk, sizler<br />
yazdınız, biz okuduk, bazen biz söyledik, siz vatandaşlarımıza ulaştırdınız.<br />
Şimdi, 27 Ekim’de, 2. Açılış Bayramı sevincini birlikte yaşayacağız.<br />
Bu başarıda, bu dev adımda bizler kadar sizlerin de payınız var.<br />
27 Ekim’de, Kavaklı Sahil Parkı’nda buluşmak dileğiyle, hepinizi selamlıyor,<br />
saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br />
102 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Makyaj değil ameliyat yaptık<br />
Sayın Başbakanım, değerli misafirler, aziz hemşehrilerim<br />
Bugün burada bir bayram kutluyoruz. Bir zafer sevinci içindeyiz.<br />
Şahsen ben çok heyecanlıyım.<br />
Geçen Kasım ayında 99 yatırımın hizmete sunulduğu bir Açılış Bayramı<br />
yapmıştık.<br />
Şimdi de 111 yatırımımız, ikinci Açılış Bayramı’yla hizmete giriyor.<br />
Bu toplu açılışlar neyi gösteriyor?<br />
100 metre koşucusunun hızıyla, maraton koştuğumuzu gösteriyor.<br />
Konutlar, kültür merkezleri, spor tesisleri inşa ediyoruz.<br />
Parklar, sosyal tesisler, üstgeçitler kuruyoruz.<br />
Sahil düzenlemeleri, yollar, köprüler, tüneller yapıyoruz.<br />
Kolektör hatları, doğalgaz, su, kanalizasyon hatları döşüyoruz.<br />
Her alanda, canla başla, gece gündüz çalışıyoruz.<br />
Çünkü ufkumuzda daha gelişmiş, daha müreffeh, daha modern, daha seçkin<br />
bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
Biz o muhteşem şehre doğru doludizgin koşuyoruz.<br />
20 yıl, 30, 50 yıl sonraki <strong>Kocaeli</strong>’ni hesaba katarak projeler hazırlıyoruz,<br />
yatırımlar yapıyoruz.<br />
Biz, bütün enerjimizi <strong>Kocaeli</strong>’nin hizmetine sunuyoruz.<br />
O yüzden hep söylüyorum: Bizim için siyaset, hizmet demektir.<br />
Uzman ekiplerle, en hızlı şekilde, daha çok kişiye ve kalıcı hizmeti vermeye<br />
çalışıyoruz.<br />
En büyük yatırımı altyapı hizmetlerine ayırdık.<br />
Altyapı ne demek? Bir şehrin damarları, kalbi, omurgası, beyni demek.<br />
Su şebekesi, doğalgaz tesisatı, kanalizasyon hatları demek.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
103
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
2 bin 500 kilometre doğalgaz hattı döşeyerek, doğalgaz altyapısını önemli<br />
ölçüde tamamladık. Şehrimizin eskimiş su hatlarını yeniledik. Susuz<br />
köylerimize içme suyu ulaştırdık.<br />
Burada, çok önemli bir hususun altını çizmek gerek.<br />
Altyapı hizmetleri göze görünmez. Yol görünür, yeşillikler, binalar görünür<br />
fakat su boruları, doğalgaz hatları yerin altındadır.<br />
Yine de biz en çok altyapıya önem verdik. Varsın görünmesin.<br />
Kuaför saçımızı keser, diyelim bir güzellik uzmanı yüzümüze makyaj yapar.<br />
Fakat beyin cerrahı, kardiyolog, dahiliyeci doktor hayatımızı kurtarır.<br />
Biz, kardiyolog gibi çalıştık, şehrimizi adeta ameliyat ettik, kalbe giden<br />
damarları açtık. Makyaj üstüne makyaj yapmadık.<br />
111 projenin tamamlanarak aynı anda hizmete girmesi, bizi gururlandırıyor.<br />
Seviniyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni hem daha ileri, hem de daha yükseğe taşıyoruz.<br />
Şehrimizi omuzladık ve aydınlık bir geleceğe taşıyoruz.<br />
Bu motivasyonun, bu inancın ve çalışkanlığın izlerini, şehrimizin her yerinde<br />
görebilirsiniz.<br />
Etrafınıza bakınız. Burası, 17 Ağustos Depremi’nde darmadağın olmuş ve<br />
denize gömülmüştü.<br />
Denizi doldurduk ve bu güzel sahil parkını kurduk.<br />
Tabii felaketin içinden, bir tabiat güzelliği çıkardık. Kavaklı Sahil Parkı’mız,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin çalışkanlığının sembollerinden biridir.<br />
Deprem enkazlarından yepyeni bir şehir kurduk.<br />
Sadece o değil, su altyapısı eskimişti, değiştirdik.<br />
Doğalgaz yatırımları ihmal edilmişti, biz yaptık.<br />
2 milyon 500 bin ağaç diktik.<br />
Vahşi çöp depolamaya son verdik ve düzenli depolamaya geçtik.<br />
Denizimiz kirlenmişti. 8 arıtma tesisi kurduk ve denizimizi temizledik. 35 yıldır<br />
kimsenin giremediği Körfezde bugün yüzülüyor.<br />
50 senedir su götürülmemiş köylerimize su götürdük.<br />
Kentsel dönüşüm hamlesi başlattık. Çarpık kentleşmeyi önleyici tedbirler<br />
aldık. Uydu takip sistemi kurduk ve modern siteler inşa ettik. Bizim<br />
dönemimizde KENT KONUT ve TOKİ tarafından 12 bine yakın konut yapıldı.<br />
Gebze’de, Kandıra’da, Gölcük’te, Karamürsel’de, Derince’de, İzmit’te,<br />
Körfez’de gözle görülür bir değişim yaşandı.<br />
Bütün bu icraatları gerçekleştirmemizde, hükümetimizin büyük desteği oldu.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mize Büyükşehir statüsü kazandıran hükümet, bizim modern bir<br />
dünya şehri kurma vizyonumuzu gün yüzüne çıkardı.<br />
Sayın Başbakanımız, şu anda olduğu gibi, sık sık aramızda bulundu ve<br />
büyük projelerimizi yakından izleyerek bize hem güç hem de moral verdi.<br />
104 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Değerli dostlarım;<br />
Türkiye’nin sınai üretiminin yüzde 25’i <strong>Kocaeli</strong>’mizde, gerçekleştiriliyor.<br />
Burası, çalışkan, üretken, azimli insanların şehri.<br />
Türkiye’nin en çok bitki çeşitliliğine sahip yeri <strong>Kocaeli</strong>’dir.<br />
Burası, tabiat güzellikleriyle dolu, dingin bir şehir.<br />
Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan kalma eserler var <strong>Kocaeli</strong>’nin her<br />
yerinde.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nden büyük sanatçılar, bilim adamları ve liderler gelip geçmiş.<br />
Burası bir sanat ve kültür şehri.<br />
İşte bizler, bu aziz, bu mübarek şehre hizmet ederken, yine bu şehrin<br />
kendisinden ilham alıyoruz.<br />
Yüzbinlerce insanın her gün fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda, bahçelerde<br />
harıl harıl çalıştığı bir şehirde biz de çalışkan olmak zorundayız.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, bir çalışma, çalışkanlık, gayret, faaliyet diyarıdır.<br />
Belediyemizin şiarı, “Çalışınca <strong>oluyor</strong>.”<br />
Çalışınca, sahiller, bahçeler, parklar güzel <strong>oluyor</strong>.<br />
Çalışınca caddeler cıvıl cıvıl, insanlar mutlu <strong>oluyor</strong>.<br />
Çalışınca yuvalar huzurlu, sofralar bereketli <strong>oluyor</strong>.<br />
Çalışınca içimiz ferah, vicdanımız müsterih <strong>oluyor</strong>.<br />
Çalışınca dostluğumuz pekişiyor, kardeşleşiyoruz, hemşehriliğimizin hakiki<br />
bir anlamı <strong>oluyor</strong>.<br />
111 açılışı aynı anda yapmaktan gurur duyuyorum evet.<br />
Fakat asıl, <strong>Kocaeli</strong> gibi alın terinin, el emeğinin, göz nurunun yüceltildiği bir<br />
şehirde yaşamaktan, bu şehre hizmet etmekten gurur duyuyorum.<br />
Bir şey daha var: Bütün bu çalışmalar, şehrimizde hayat devam ederken<br />
gerçekleştirildi. İş makinaları geldi, yollar kazıldı, temeller atıldı, dört bir<br />
yanda gürül gürül bir hareket oldu. Hâlâ belli bölgelerde çalışmalarımız<br />
sürüyor. Hemşehrilerimiz, çalışmalarımızdan hiç şikayetçi olmadılar.<br />
Makinaların gürültüsüne, yolların kapalı kalmasına, inşaatların tozuna itiraz<br />
etmediler. Bize hoşgörüyle ve güvenle yaklaştılar. Bu hoşgörü ve güven<br />
olmasaydı, şu anda 111 açılışı birden yapamazdık. Halkımızın sabrı ve<br />
desteği için yürekten minnettarım. Tüm hemşehrilerimize gönülden teşekkür<br />
ediyorum.<br />
Yaptırdığımız köprüler hayırlı olsun. Gençler, yaşlılar, çocuklar gelip geçsinler.<br />
Kültür merkezlerimiz hayırlı olsun. Oralarda en güzel şarkıları dinleyeceğiz,<br />
tiyatro oyunları izleyeceğiz, konferansları takip edeceğiz…<br />
Caddelerimizdeki üstyapı düzenlemeleri hayırlı olsun. Artık hayatımız, daha<br />
temiz, daha canlı, daha pırıltılı caddelerde akacak.<br />
Tamamlanan doğalgaz hatları hayırlı olsun. Uzak köylerimize bile, 1600<br />
metre rakımlı Kartepe’ye bile doğalgazı ulaştırdık.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
105
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Parklar hayırlı olsun. Çocuk cıvıltıları, kuş sesleri gönlümüzü şenlendirsin.<br />
Yemyeşil ağaçların, rengarenk çiçeklerin ahengiyle aşılanalım…<br />
Sayın Başbakanım, aziz misafirler, değerli dostlarım,<br />
Her şeyi tek tek sayamıyorum.<br />
111 yatırıma toplam 370 milyon YTL’lik yatırım yaptık. Eski hesaba göre tam<br />
370 trilyon lira <strong>Kocaeli</strong>’mizin büyümesi, güçlenmesi, güzelleşmesi için sarf<br />
edildi. Yani çocuklarımız için, gençlerimiz, ailelerimiz için harcandı.<br />
Hizmet, bizim vazifemizdir. 111 açılış birden yapıyorsak, vazifemizi ciddiye<br />
aldığımız ve sevdiğimiz içindir.<br />
Bu açılış bayramının, bütün bayramlar gibi, bir helalleşmeye de<br />
vesile olmasını istiyorum. Biz, emeklerimizi halkımıza helal ediyoruz.<br />
Hemşehrilerimizin daha fazlasını hak ettiklerine inanıyoruz. Sizlerin de<br />
bizlere haklarınızı helal etmenizi diliyorum.<br />
Bir hususa dikkatinizi çekerek sözlerime son vereyim.<br />
Yaptığımız çalışmaların semerelerini anlatırken “Parklar hayırlı olsun, sahil<br />
yolu hayırlı olsun, dere ıslahı hayırlı olsun” diyoruz. Emekler boşa gitmesin,<br />
yapılan köprüye nazar değmesin diyoruz. İşte, hizmetin, çalışkanlığın, iyi<br />
niyetin, dürüstlüğün olduğu yerde hayırlar, güzellikler böyle çoğalıyor.<br />
Dikilen ağaçlar çoğaldıkça, döşenen su borusu hatları çoğaldıkça, yollar<br />
çoğaldıkça gönüllerimiz huzur buluyor, müsterih <strong>oluyor</strong>uz.<br />
Hükümetimizin icraatları, Sayın Başbakanımızın benzersiz performansı da<br />
bu hizmet yarışında bize güç ve güven veriyor.<br />
Başbakanımız, <strong>Kocaeli</strong>’nin yepyeni atılımlar yapması için her zaman bizi<br />
teşvik etti ve destekledi.<br />
Her fırsatta yanımızda oldu, projelerimizi ve faaliyetlerimizi öteden beri<br />
yakından izledi, bize yol gösterdi, ufkumuzu açtı.<br />
Şu anda aramızda bulunarak bizleri onurlandırması da, bayram sevincimizi<br />
pekiştiriyor.<br />
Kendisine şahsım, çalışma arkadaşlarım ve hemşehrilerim adına<br />
şükranlarımı sunuyorum.<br />
111 yatırımı aynı anda açıyoruz. Tamam.<br />
Hakikaten muazzam bir hizmet gerçekleştirdik. Şükürler olsun.<br />
Fakat işlerimiz bitmedi. Planlarımız, projelerimiz bitmedi. Daha, çok yatırım<br />
yapacağız. Daha çok açılış bayramı yapacağız.<br />
Allah nasip ederse, daha çok güzel günler göreceğiz.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
106 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sizler güldükçe şevkimiz artıyor<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Bugün sizlerle biraz hasbihal edeceğiz.<br />
Eğri oturup doğru konuşacağız.<br />
Efendice sohbetin içinde, bir yandan da size hesap vereceğiz…<br />
Geriye dönüp bakacağız. Ne kadar yol almışız, göreceğiz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde hangi işler yapılıyor?<br />
Bu çalışmaların belirgin hedefleri var mı?<br />
Hangi eksiklerimiz giderildi?<br />
Kısacası, durum nedir? Sizlere özetle anlatalım, manzarayı birlikte görelim.<br />
Bizim için siyaset, hizmet demektir.<br />
Konumumuz, görevlerimiz ve sorumluluklarımız; Belediye mensupları olarak<br />
bizi daha fazla, daha hızlı ve daha kaliteli hizmetler üretmeye sevk ediyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde, hiçbir ayrım yapmadan, bütün vatandaşlarımızı en yakın<br />
dostlarımız, kardeşlerimiz kabul ederek çalışıyoruz.<br />
Ufkumuzda binaları, yolları, altyapısı, yeşil alanları, barajları… yani her<br />
şeyiyle mükemmel, zenginlik ve barış dolu bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
Biz o <strong>Kocaeli</strong>’ni görüyoruz.<br />
Ve o <strong>Kocaeli</strong>’ne doğru koşuyoruz.<br />
Gebze’de, Kandıra’da, Gölcük’te, Karamürsel’de, Derince’de, Körfez’de,<br />
İzmit’te yani şehrimizin her yerinde bir hizmet seferberliği başlattık.<br />
Bu hizmetleri, işleri anlatmaya nereden başlayacağımı bilemiyorum.<br />
Öyle çok işe imza attık ki…<br />
Konuya bir yerden gireyim, nasılsa arkası gelir.<br />
Su. Suyla başlayalım.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
107
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
1150 kilometre yeni içme suyu hattı döşedik. Eskimiş, çürümüş boruları<br />
komple değiştirdik.<br />
Altyapı hizmetlerinin kalitesi, şehrin gelişmişlik düzeyinin göstergesidir. İSU<br />
aracılığıyla eski ve bakımsız su altyapısını yeniledik.<br />
37 dereyi ıslah ederek hem çevre temizliği ve sağlığı açısından önemli bir<br />
atılım yaptık, hem de taşkınları engelledik.<br />
Yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda bir akarsu hattında ıslah çalışmaları<br />
yaptık.<br />
850 kilometre kanalizasyon hattı döşeyerek, bu alanda da rekor kırdık.<br />
Su kaçaklarını önemli ölçüde engelledik.<br />
60 köyümüze içme suyu götürdük. Uzun yıllar, en temel altyapı<br />
hizmetlerinden mahrum kalmış köylerimizde bayram sevinçleri yaşandı.<br />
<strong>Kocaeli</strong> genelinde sondaj kuyuları açtık ve su depoları kurduk. Bu kuyular ve<br />
depolarla, şehrimizdeki yeşil alanları düzenli olarak suluyoruz.<br />
Çok ağaç diktiğimiz, peyzaj düzenlemesi yaptığımız için, bazı<br />
vatandaşlarımız “Bu kadar yeşilliğe harcanan suya yazık” diye düşünüyorlar.<br />
Fakat üzülmesinler. Bütün o çimleri, ağaçları sularken kuyu suyu<br />
kullanıyoruz.<br />
130 kilometre yağmur suyu hattı döşedik. Şiddetli yağmurlarda biriken<br />
suların denize ve derelere akmasını temin ettik.<br />
Bunlar pek göze görünmeyen, fakat şehrimizdeki yaşam kalitesinin<br />
artmasına çok büyük katkılar sağlayan yatırımlardır.<br />
Altyapısında eksiklikler, problemler olan bir şehirde hayat zorlaşır ve tıkanır.<br />
O yüzden, sağlam altyapı şart.<br />
Fakat döşenen binlerce kilometre boru, vatandaşın gözüne pek görünmez.<br />
İnsanlar haliyle kazılan çukuru, gürültülü iş makinalarını görürler.<br />
Olsun.<br />
Göze görünmüyor, fark edilmiyor diye bu temel hizmetleri ihmal edecek<br />
değiliz.<br />
Üstelik, her yerde, en güçlü altyapıyı tesis etmeyi gözetiyoruz.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’mize makyaj yapmıyoruz.<br />
Şehrimizin kalbini dinliyoruz.<br />
Uzman ellerle, gereken ameliyatları yapıyoruz.<br />
Mecburuz. İşimiz bu. Severek, inanarak, ne yaptığımızı bilerek hareket<br />
ediyoruz.<br />
Kıymetli dostlarım;<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde her gün 1 milyon 200 bin kilo çöp düzenli depolanıyor.<br />
Kendi alanında Türkiye’nin en büyük firması olan İZAYDAŞ eliyle, “vahşi<br />
depolama” denilen uygulamaya son verdik.<br />
108 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kandıra, Gebze, Karamürsel, Dilovası, Gölcük gibi birçok yerde, çöpler<br />
sağlıksız koşullarda depolanıyordu.<br />
Depolama alanlarında biriken patlayıcı gazlar ve etrafa yayılan kötü koku,<br />
atıklar, ciddi bir tehdit unsuruydu.<br />
Derhal kolları sıvadık.<br />
Şimdi çöplerimiz, sistemli bir şekilde, şehrimizin birçok bölgesindeki özel<br />
alanlarda, bilimsel yöntemlerle depolanıyor. Bertaraf tesisimizi en üst verimle<br />
çalıştırıyoruz. Tabiata, çevreye büyük değer veriyoruz.<br />
Ahlaki olarak, felsefi olarak ve yaşama düzenimiz bakımından doğal çevre<br />
bizim için en değerli hazinedir.<br />
Atık bertarafına ilişkin raporları ve grafikleri düzenli olarak internet<br />
sitelerimizden yayınlıyoruz.<br />
Harflerle söylüyoruz, rakamlarla söylüyoruz, grafiklerle, şemalarla, çizgilerle<br />
söylüyoruz…<br />
Temiz iş yapıyoruz. Sağlam gidiyoruz. Karakterimiz bu, huyumuz, görgümüz<br />
bunu gerektiriyor…<br />
Bakınız, denizlerimiz tertemiz oldu.<br />
“En mavi deniz” hedefi doğrultusunda yaptığımız çalışmalardan biri de, kirli<br />
suların ve çamurların denize karışmasını önlemek.<br />
Her gün, 110 ton çamuru 8 ayrı arıtma tesisimizde işlemden geçiriyoruz.<br />
Denizlerimize artık çamur akmıyor.<br />
Benim denizim tabii ki temiz olacak, mavi olacak. Oldu da çok şükür.<br />
İnsanımız denize baktığı zaman sevinçle gülümsüyor. O gülümseme bizim<br />
için ödüllerin en büyüğü; bundan emin olunuz.<br />
Denizde, en kuytu yerlerden yüzeye kadar büyük bir hayat deveran eder.<br />
Biz o hayata da derin bir hürmet duyuyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin her yerinde parklar kurduk.<br />
Yürüyüş yolları, yeşil alanlar ve çocuk oyun gruplarından oluşan parklarla<br />
şehrimiz günden güne güzelleşiyor, nefes alıyor.<br />
Sahil parkları, insanımızı denizle buluşturuyor.<br />
9 bin metre uzunluğunda sahil boyunca peyzaj düzenlemeleri yaptık.<br />
Başiskele Sahil Parkı’nı ele alalım:<br />
Körfez’e uzatılmış bir çiçek gibi.<br />
Değirmendere’deki Çınarlık Meydanı’nı yemyeşil, pırıl pırıl bir parka<br />
dönüştürdük.<br />
Kavaklı sahilinde muazzam bir park kurduk.<br />
Köseköy’den Ulaşlı’ya, Saraybahçe’den Kavaklı’ya, Alikahya’ya kadar, her<br />
yerde yeşil alanlar oluşturduk.<br />
Nefes alan, yemyeşil bir <strong>Kocaeli</strong>, çocuklarımıza neşe, büyüklere huzur ve<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
109
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ferahlık ilham eden bir <strong>Kocaeli</strong> oluşturuyoruz.<br />
Parklar, şehirlerde sükunetin, huzurun, neşenin ortaya çıktığı mekanlardır.<br />
Bir parkta çocuklarınızla eğlenir, onlar oynarken siz de yeşilliklerin<br />
gölgesinde, çiçeklerin arasında dinlenirsiniz.<br />
Komşunuzla rastlaşır, ayaküstü hoşbeş edersiniz.<br />
Biz bu küçük sohbetler, tatlı sevinçler, dinginlikler, ferahlıklar için çalışıyoruz.<br />
Sekapark, Türkiye’nin en büyük endüstriyel dönüşüm projesi.<br />
Sekapark tam anlamıyla denize olan hasretimizi dindirdi.<br />
Sekapark, <strong>Kocaeli</strong>’mizin misafir salonu gibi.<br />
Çim tepesi, kaykay pisti, piknik alanları, iskeleleri, konser platformu, savaş<br />
uçağı, bisiklet yolları ve daha birçok özelliğiyle hakikaten bir şehircilik<br />
mucizesi.<br />
Sekapark’ta yürürken, hakikaten gururlanıyorum.<br />
Çünkü Sekapark bizi aydınlık bir geleceğe bir adım daha yaklaştırdı.<br />
Sevgili hemşehrilerim,<br />
35 yıl aradan sonra geçen sene Körfez’de denize girilmeye başlandı.<br />
Yüzme yarışları düzenliyoruz.<br />
35 yıldır açılamadığımız sulara açıldık.<br />
Bir nesil, insanlar denize adım atamamıştı.<br />
Denizle aramızdaki küskünlüğü giderdik.<br />
Denizle barıştık, denize kavuştuk.<br />
<strong>Kocaeli</strong> hem Türkiye için çalışan, üreten insanların yaşadığı bir sanayi şehri,<br />
hem de çevreye, doğaya şefkat ve sevgi gösterilen bir büyük şehir.<br />
Sanayinin nabzı burada atıyor. Doğru. Sanayimizle gurur duyuyoruz. Çünkü<br />
memleketimiz için imalat yapıyoruz, madenleri işliyoruz, binbir sanayi dalında<br />
işlere koşuyoruz.<br />
Bu nedir? Bu, alın teridir. Vatanını sevmektir.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki sanayi, insaflı, saygılı, sevinçli bir sanayidir.<br />
Tam iki buçuk milyon ağaç diktik.<br />
Kent ormanları ve koruluklar oluşturduk.<br />
Otoyolların etrafını ağaçlandırdık.<br />
Bugüne dek 4 milyon 700 bin metrekare alanı yeşillendirdik.<br />
Çocuklarımız için, mahallelere, bilhassa köylere 550 oyun grubu kurduk.<br />
Değerli hemşehrilerim;<br />
Tekrar ediyorum: Bizim ufkumuzda güçlü, tertemiz, mutlu bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
Oraya doğru hızla koşuyoruz.<br />
Altyapı, üstyapı, ulaşım, sağlık, eğitim, konut, doğalgaz, kültür-sanat,<br />
yeşillendirme, sokak hayvanları… kısacası her alanda vargücümüzle<br />
110 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
çalışıyoruz.<br />
Tabii ki koşacağız.<br />
Siyasetimiz, davamız bu. Yani hizmet.<br />
Bakınız, 2 bin 500 kilometre doğalgaz hattı döşedik ve altyapıyı önemli<br />
ölçüde tamamladık.<br />
Şu anda <strong>Kocaeli</strong>’nin çok az bir kesimi hariç, her yerinde doğalgaz var.<br />
Doğalgazı köylere ulaştırdık.<br />
Avrupa’da, mesela bir İsviçre köyündeki gibi, <strong>Kocaeli</strong>’nde, köylü<br />
kardeşlerimiz doğalgaz kullanıyor.<br />
İZGAZ eliyle, konforu, modern hayatın rahatlığını uzak köylerimize kadar<br />
yayıyoruz.<br />
Hizmetlerin şehir merkezlerinde toplanmasını değil, köylere, ücra yerlere,<br />
dağlara kadar yayılmasını gözetiyoruz.<br />
Çocuk parkı mı yaptık; köylere de yapalım. Doğalgaz mı, köylere de gitsin.<br />
İçme suyu mu, köylere de götürelim. Yol mu yapıyoruz, köye de yapalım.<br />
Köyler, bizim için çok önemli.<br />
Köylerde, gözlerden uzak bir mahrumiyet, gizli bir hüzün olsun istemiyoruz.<br />
Köylerimize de en üstün nitelikli hizmetleri ulaştırıyoruz.<br />
Köylerin özlenen, sevilen, cazip yerleşimler olması pekala mümkün.<br />
Olacak, daha da iyi olacak inşallah.<br />
D-100 üzerinde büyük projeler gerçekleştirdik.<br />
D-100, şehri ikiye bölüyor. Buna bağlı ulaşım sorunları yaşıyorduk. Derince<br />
Tüneli, Eskihisar Tüneli gibi Darıca-Osmangazi Köprüsü, Seka Köprüsü,<br />
Adalet Köprüsü gibi mühendislik harikası projelere imza attık.<br />
Umuttepe’ye, Kandıra’ya, Akçaova’ya, Yuvacık’a… şehrimizin her yerine yeni<br />
yollar yaptık, mevcut yolları yeniledik.<br />
Duble yollar, alternatif yollar, bulvarlar açtık.<br />
Köylerde binlerce kilometrelik yol ve tarla yolu açtık.<br />
Yine köy yollarına parke ve bordür döşeyerek, tam 116 köyümüzü çamurdan<br />
kurtardık.<br />
Şöyle bir geriye dönüp son 4 yıla baktığımda, yol konusunda epey yol<br />
aldığımızı görüyorum.<br />
Şükürler olsun.<br />
Daha iyisini yapacağız. Bundan da emin olun.<br />
Durmadık zaten. Çalışmalarımız devam ediyor. Durmaya, dinlenmeye de hiç<br />
niyetimiz yok.<br />
Aziz dostlarım;<br />
Ayrıntılara giremiyorum. Yaptığımız her işi anlatmama da imkan yok.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
111
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Buna ne benim gücüm yeter, ne de sizin sabrınız.<br />
Sizlerden ricam, işinize giderken, sokağa çıktığınızda, şöyle bir etrafınıza<br />
bakınız.<br />
Belediyemizin kısa sürede çok şeyi değiştirdiğini fark edeceksiniz.<br />
Gece gündüz boşuna çalışmadığımızı kendi gözlerinizle göreceksiniz.<br />
Denize bakın: Deniz otobüslerini göreceksiniz. Körfez’de deniz ulaşımı<br />
başlattık. Yoktu. Biz getirdik.<br />
Bununla gurur duyuyorum. Deniz ulaşımı, deniz otobüsleri bana heyecan<br />
veriyor.<br />
Gebze’den İzmit’e hızla, güvenle, konforlu bir şekilde gidiyorsunuz.<br />
Deniz ulaşımını daha da hızlandıracağız inşallah.<br />
Bizim iş tutuş şeklimiz budur: Yoksa yapalım. Varsa, daha iyisini, daha<br />
fazlasını yapalım.<br />
Ulaşımda, Kent Kart uygulamasını başlattık. İkinci araca yarı fiyatına<br />
biniliyor.<br />
200 bine yakın vatandaşımız Kent Kart kullanıyor. Avantajlı seyahat ediyor.<br />
Kent Kart, teknolojik bir pratiklik imkanıdır.<br />
Vatandaşımızın toplu taşımayla daha hızlı ve ekonomik seyahat edebilmesini<br />
sağlıyoruz.<br />
Otobüs duraklarını yeniledik. 500 yeni durak kurduk.<br />
İzmit, Kandıra, Karamürsel, Gölcük terminallerini yeniledik. Gebze ve<br />
Körfez’de modern terminaller inşa edeceğiz.<br />
KENT KONUT aracılığıyla binlerce ev yaptık.<br />
KENT KONUT evleri müthiş ilgi görüyor. Çünkü biz bu evleri satıp para<br />
kazanmak peşinde değiliz.<br />
En güzel evi, en ekonomik şartlarda yapabilmeyi gözetiyoruz.<br />
Çünkü hem hizmet etme bilinciyle çalışıyoruz, hem de inşaat ve konut<br />
sektörüne örnek olma sorumluluğu taşıyoruz.<br />
Velhasıl, çatısından bahçe kapısına kadar uzmanlığın eseri evler yaptık.<br />
Yapmaya da devam ediyoruz.<br />
Sağlam, estetik, ferah, konforlu ve ekonomik evler… İnşallah, 5 yıl içinde 20<br />
bin konut inşa edeceğiz.<br />
Tüm kalbimizle, her ailenin bir evi olsun istiyoruz.<br />
Bu çerçevede, Kentsel Dönüşüm Projemizi hayata geçiriyoruz.<br />
Gecekondularda, kaçak yapılarda, sağlıksız koşullarda yaşayan<br />
vatandaşlarımızı yepyeni evlere naklediyoruz.<br />
Şehrimizin mimari yaralarını tedavi ediyoruz.<br />
Yerleşimiyle, ulaşımıyla, sosyal merkezleriyle iyi tasarlanmış, estetik bir<br />
112 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
kente varmaya gayret ediyoruz.<br />
Kentsel Dönüşüm bir şehri her şeyiyle bir bütün olarak ele almak demektir.<br />
Geleceğe dair ayrıntılı planlar, hazırlıklar, yatırımlar yapmak demektir…<br />
Sevgili hemşehrilerim,<br />
Kültüre ve sanata büyük bir saygı ve ilgi duyuyoruz, değer veriyoruz.<br />
Kültür Merkezleri inşa ettik.<br />
Yepyeni, modern; kütüphanesi, gösteri salonu, galerisi, internet bağlantısıyla<br />
dört dörtlük kültür merkezleri…<br />
Gebze’de, Değirmendere’de, Gölcük, Kandıra, Karşıyaka, Yarımca, Köseköy,<br />
Saraybahçe’de ve daha başka yerlerde büyük kültür kompleksleri yaptırdık.<br />
Kültür merkezleri, <strong>Kocaeli</strong>’mizin Büyükşehir kimliğini pekiştiriyor.<br />
Her yaştan insanımız gelip buralarda konser, tiyatro izliyor, resim sergileri<br />
geziyor, konferans dinliyor.<br />
Bilim ve sanat aracılığıyla birbirimize yakınlaşıyoruz.<br />
Sanattan, bilgiden uzak bir sosyalleşme, gelişme, şehirleşme mümkün<br />
değildir.<br />
Siyaset hizmettir diyoruz.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>, diyoruz.<br />
Siyaset hizmet ise, hizmet nedir? Çalışınca ne <strong>oluyor</strong>?<br />
Hemen söyleyeyim: Hizmet, durmadan çalışmaktır. Çalışınca, yaşlılarımızın<br />
yüzünde hoşnutluk, gençlerimizin yüzünde umut, çocuklarımızın yüzünde<br />
neşe <strong>oluyor</strong>!<br />
Bakınız, Sekaray adlı raylı sistem projesi üzerinde çalışıyoruz.<br />
Türkiye’de bir benzeri daha bulunmayan, tramvaydan ve metrodan daha<br />
pratik bir şekilde çalışan, monoray denilen bir sistem kurma hazırlığındayız.<br />
Bizler, <strong>Kocaeli</strong>’nin hiçbir meselesini göstermelik, gündelik bir çözümle<br />
geçiştirmiyoruz.<br />
Sekaray projemiz de bu yaklaşımımızın bir kanıtıdır.<br />
Tübitak’la birlikte Biyogaz adlı alternatif bir yakıt üretimi projesi yürütüyoruz.<br />
Kullanılmayan atıklardan yakıt elde edeceğiz.<br />
Türkiye’de bir benzeri daha olmayan, yine bizim şehrimizde ilk kez<br />
gerçekleştirilen bir şey bu.<br />
Sekaray, Biyogaz gibi devrim niteliğinde projeler, <strong>Kocaeli</strong>’nin sadece büyük<br />
değil, aynı zamanda öncü bir şehir olacağını müjdeliyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde bir sosyal ahlak, bir kardeşlik kültürü yeniden kök salıyor,<br />
güçleniyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
113
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bizim geleneklerimizde, örf adetlerimizde, tarihimizde, inançlarımızda önemli<br />
bir yeri olan yardımlaşma, dayanışma gibi tutumlar yaygınlaşıyor.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz bu tür oluşumlara öncülük ediyoruz.<br />
Sevgi Mağazaları, Garip Evleri kurduk.<br />
Şehrimizde çaresizlik, açlık, gözyaşı olmasın… Her vatandaşımızın,<br />
kardeşimizin, yaşlılarımızın, çocukların, yolda kalmışların, felakete<br />
uğramışların yanındayız.<br />
Vatandaşlarımız, bugüne dek Sevgi Mağazalarından100 binin üzerinde<br />
giyecek aldılar. Güle güle giysinler.<br />
Garip Evi’nde 1500 kadar vatandaşımızı ağırladık, konuk ettik.<br />
Annelere Süt kampanyası düzenleyerek, 25 bin anneye 1,5 milyon litreden<br />
fazla süt dağıttık.<br />
Sağlık Bakanlığı, süt dağıtımı projemizi inceleyerek tüm Türkiye’de<br />
uygulanmasını gündeme getirdi.<br />
Gülen Yüzler adlı Engelliler Mesleki Rehabilitasyon Merkezi’ni kurduk.<br />
Burada engelli dostlarımız üretime katılıyorlar. Maaşlı, sigortalı olarak<br />
çalışıyorlar. Kimileri kendi işyerlerini açıyor. Onların girişimlerini<br />
destekliyoruz…<br />
Özürlü Destek Hattı kurduk. Özürlü kardeşlerimiz bize telefon ederek<br />
özel taşıtla nakil hizmeti alabiliyorlar. Aynı telefondan bize türlü isteklerini,<br />
önerilerini<br />
iletebiliyorlar. Kulağımız her an özürlü dostlarımızda.<br />
Sosyal belediyeciliğin zirvesi olan evde bakım hizmetini başlattık. Bu<br />
uygulama da Türkiye’de bir ilktir. Bakıma muhtaç, yaşlı, hasta, engelli,<br />
dar gelirli vatandaşlarımızın evlerine doktor, hemşire, hasta bakıcı, sağlık<br />
memuru<br />
gönderiyoruz. Muayene, tedavi hizmetleri sunuyoruz, ilaç temin ediyoruz.<br />
Her vatandaşımızın, tüm hemşehrilerimizin hem feryatlarını hem de gizli<br />
dertlerini görüyoruz. Dertlilerin fısıltılarını, iniltilerini dahi işitiyoruz.<br />
Belediyeciliğin, hizmetin en zarif, en incelikli, en sıcak yönlerini keşfetme<br />
arayışındayız.<br />
KO-MEK’te, meslek ve sanat eğitim kurslarımızda 80 bin vatandaşımız<br />
mesleki bilgi ve beceriler edindi. 32 kurs merkezinde, 70 branşta eğitim<br />
veriliyor. Şehir nüfusuna oranla, Türkiye’nin en büyük eğitim kurumu KO-<br />
MEK. <strong>Kocaeli</strong>, çalışkan, üretken, azimli insanların şehridir. Türkiye’nin birçok<br />
yerinden çalışmak ve<br />
kazanmak arzusundaki vatandaşlarımız <strong>Kocaeli</strong>’ne göç ediyorlar. Şehrimizde<br />
dinamik, güçlü, sabırlı, kanaatkar ve helal kazanç peşinde insanlar yaşıyor.<br />
KO-MEK’e gösterilen yoğun ilgi, bunun en büyük kanıtıdır. O yüzden, KO-<br />
MEK’le gurur duyuyorum.<br />
114 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Okullar açıldı. Yine onbinlerce öğrenciye karşılıksız burs veriyoruz. Hiçbir<br />
ayrım yapmadan, “eğitime, öğrenime tam destek” şiarıyla hareket ediyoruz.<br />
Burs haricinde, ekonomik şartları yeterince uygun olmayan yavrularımızın<br />
kıyafet, kırtasiye, çanta gibi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bir denge kurmak,<br />
fırsat eşitliğini sağlamaya çalışmak bizim için mukaddes bir vazifedir.<br />
Çocuklarımız okuyacak. Onları okutacağız. Gerekirse lokmamızdan<br />
kısacağız. Yavrularımız, bu şehirde kendilerine değer verildiğini, sevildiklerini<br />
hissedecekler. Aksi takdirde büyük vebal altında kalırız. Evlatlarımız<br />
gözümüzün nurudur. Onları kayıtsız şartsız desteklemek boynumuzun<br />
borcudur.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Uydu Takip Sistemi kurarak kaçak yapılaşmayı önledik. Yine,<br />
Türkiye’de il genelinde yapılmış en kapsamlı imar takip projesini hayata<br />
geçirdik. Şehrimizin imar düzeni bozulmasın. Çarpık kentleşmeyi önleyelim.<br />
Tertemiz, ferah yollar, sağlam altyapı, birbirinden güzel evler, binalar inşa<br />
edelim. İşte bunları hesaplıyoruz, geleceğimizi düşünüyoruz. Mimari dokusu<br />
pürüzsüz, örnek bir şehir oluşturma kararındayız.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, bir sporcular, şampiyonlar, rekortmenler şehri. Belediyespor’da<br />
lisanslı 2 bin 500’e yakın sporcu var. Büyük başarılar elde ediyor ve<br />
yüzümüzü ağartıyorlar. Biz de vargücümüzle yeni spor tesisleri kuruyoruz.<br />
Amatör kulüplere 80 bin parça spor malzemesi yardımında bulunduk.<br />
Sporcularımıza gerektiğinde araç da tahsis ediyoruz.<br />
Sanatçılarımızın, sporcularımızın başarıları şehrimizin maneviyatını, moralini<br />
yükseltiyor.<br />
Aziz dostlarım,<br />
Sokaklardaki kedilere, köpeklere dikkat edin, göreceksiniz ki hepsinin<br />
kulaklarında plastik küpeler var. 7 bini aşkın sokak hayvanını aşıladık,<br />
gerektiğinde tedavi ettik. O küpeli hayvancıkların hepsi aşılanmıştır. İnsana<br />
hiçbir zararları dokunmaz. Bu küçük, hüzünlü dostlarımıza da hizmet<br />
götürüyoruz. Kedilere de hizmet ediyoruz. En başta söylediğim gibi, bizim<br />
hayat görüşümüz, siyaset anlayışımız bunu gerektiriyor.<br />
İnanın, şu ana kadar anlattıklarım, <strong>Kocaeli</strong>’miz için yaptığımız çalışmaların<br />
yarısı bile değil. Her zaman şeffaflıktan, açıklıktan, saygıdan, fikir<br />
alışverişinden yanayız.<br />
Bizler, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, sizlerin hizmetinizdeyiz.<br />
Görevlerimizi hassasiyetle, titizlikle yerine getirmeyi ilke edindik.<br />
Her işimizde, kendimizi aşmaya yöneldik Yapabileceğimizden de iyisini<br />
ortaya koyma gayretindeyiz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
115
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Uzman, yetkin, fedakar, şevkli bir ekiple çalışıyoruz.<br />
Diyeceksiniz ki “Bütün işleri yaptınız, bitti mi?”<br />
Bitmedi. Yapacak bir ton işimiz daha var.<br />
Yürümemiz gereken uzun bir yol var.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en güzel şehirlerinden biri.<br />
Maksadımız, bu muhteşem şehri hak ettiği hizmeti sunarak daha da<br />
güzelleştirmek, güçlendirmektir.<br />
Yepyeni ve muazzam projelerimiz var.<br />
Allah’ın izniyle hepsi bir bir gerçekleşecek.<br />
Sizlerin desteğinizi her zaman yanımızda hissediyoruz.<br />
Memnuniyetinizi, yüzünüzün güldüğünü gördükçe de şevkimiz, heyecanımız<br />
artıyor.<br />
Sizler gibi olgun, sabırlı, vefalı ve çalışkan hemşehrilerimizin varlığı bize<br />
müthiş bir güç ve enerji veriyor.<br />
Hepinizi sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun, değerli hemşehrilerim.<br />
İyi akşamlar.<br />
(Büyükşehir 4. yıl basın toplantısı, Temmuz 2008)<br />
116 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şehrin üzerindeki solgun örtüyü kaldırdık<br />
Aziz hemşehrilerim, kıymetli dostlarım, değerli basın mensupları;<br />
2007 yılında yaptığımız çalışmaların, yatırımların ayrıntılı bir şekilde yer<br />
aldığı faaliyet raporumuz tamamlandı.<br />
Hayırlı, uğurlu olsun.<br />
Bu rapor herhangi bir faaliyet raporu değildir.<br />
Yalnızca birtakım tabloların, verilerin bulunduğu, prosedür gereği hazırlanmış<br />
belge değildir. Rapordan çok öte, bir sevinç haykırışı, bir şenlik şarkısı, bir<br />
zafer çığlığıdır. <strong>Kocaeli</strong>’nin yepyeni, aydınlık bir ufka doğru nasıl doludizgin<br />
koştuğunun delilidir. Adeta yüzlerce sayfalık bir bayram tebriği, bir düğün<br />
davetiyesidir. Hızla değişerek seçkin bir Avrupa şehri kimliği kazanan<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki ilerleme hareketine katılım çağrısıdır.<br />
Stratejik planlarımız, hedeflerimiz, analizlerimiz, vizyonumuz, insan<br />
kaynaklarımız, çalışma hızımız, denge kurma yeteneğimiz, bütçemiz… tüm<br />
tutum ve uygulamalarımız en kapsamlı ve ayrıntılı haliyle raporumuzda yer<br />
alıyor.<br />
Bütün bunlar tamamiyle şeffaf şekilde raporda kaydedilmiş vaziyettedir.<br />
Çünkü biz attığımız her adımın hesabını vatandaşlarımıza veriyoruz.<br />
Duruşumuzun, bakışımızın anlamını ifade ediyoruz.<br />
Çünkü biz, belediyeciliği, kamu hizmetini gizli, gizemli bir tarzda<br />
yürütenlerden değiliz.<br />
Gürültüye, toza, dumana, bulanık sulara gereksinim duyanlardan hiç değiliz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin çok yönlü bir atılım sürecine girmesi, hiç kuşkusuz sizlerle,<br />
vatandaşlarımızla birlikte ulaştığımız ortak bir başarıdır, hepimizin<br />
kazancıdır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
117
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde daha kaliteli bir yaşam talebi ve bu konuda özel bir hassasiyet<br />
bulunmasaydı; bizler bu kadar azimle çalışamazdık.<br />
Sizlerin sabrınız ve umutlarınız olmasaydı, bu kadar mesafe kat edemezdik.<br />
Her ay düzenlediğimiz Belediye Meclisi toplantılarında çıtayı yüksek<br />
tutmasaydık, bu derece büyük hamleler yapamazdık.<br />
İşler tıkanırdı.<br />
Şükürler olsun vatandaşlarımız bize şevk verdiler, ilham verdiler, moral<br />
verdiler.<br />
Zorlu, engebeli, çamurlu yollardan beraber geçtik; tertemiz, geniş, pürüzsüz<br />
yollarda sizlerle beraber yürüyoruz.<br />
Faaliyet raporumuzda ifadesini bulan atılım enerjisini geçmişle<br />
kıyaslamayacağım.<br />
Şehrimizin dört bir yanında yükselen eserlerimiz ile bizden önceki dönemde<br />
olup bitenleri kıyaslamayacağım.<br />
Buna gerek olmadığını sizler çok iyi biliyorsunuz.<br />
Biz, milletimize var gücümüzle hizmet etmenin onurunu efendice taşıyoruz.<br />
Bu onur bizi yaşatıyor, ayakta tutuyor.<br />
Kentsel dönüşüm, toplumsal dönüşüm, ekonomik dönüşüm, kurumsal<br />
dönüşüm programlarımızı ve hedeflerimizi lütfen inceleyiniz.<br />
Göreceksiniz ki, ufkumuzda yepyeni, daha görkemli bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />
Halihazırda şehrimizde yaşanan gözle görülür nitelikteki değişimler; bizim<br />
için esasen bir başlangıç etabıdır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki değişim ve serpilme; hayata küsmüş, derbeder bir adamın<br />
yeniden toparlanıp var gücüyle çalışarak şampiyon olmasına benziyor.<br />
Bizler de 1999 Depremi’yle gelen yıkımın enkazından, yıllardır süregelen<br />
ihmalin doğurduğu umutsuzluktan sıyrılıp zafere koşuyoruz.<br />
24 Temmuz 2004’te <strong>Kocaeli</strong>’miz Büyükşehir statüsü kazandıktan sonra,<br />
kurumsal yapımızı hızla yeniden düzenledik.<br />
İlçe belediyelerinin ve onlara bağlı kuruluşların sorumlulukları bize aktarıldı.<br />
Kaçmadık. Bocalamadık. Tereddüt etmedik.<br />
Birkaç ay içinde birleşmeler, bütünleşmeler gerçekleşti.<br />
Bütün bunları ben tek başıma yapmadım.<br />
Ekip olarak çalıştık.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’ni büyük, güçlü ve hızlı bir kurum yapan<br />
özellik de işte bu ekip ruhudur.<br />
Disiplinli ve dirayetli çalışmalarımızdır. İşbölümüdür, fikir ve duygu birliğidir.<br />
Hizmet bilinci ve hizmet aşkıdır.<br />
Bugün <strong>Kocaeli</strong>’nde duygu birliğinden, elbirliğinden, hedef birliğinden<br />
118 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
kaynaklanan bir kenetlenme doğmuş durumdadır.<br />
Daha görkemli başarılar elde edeceğimize inanıyoruz.<br />
Birbirimize itimadımız, şehrimize sevgimiz, geleceğe ilişkin umutlarımız her<br />
adımda tazeleniyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizin üzerindeki solgun örtüyü beraberce kaldırdık.<br />
Büyük atılımların doğurduğu neşe, sevinç, şehrimize yayılan kardeşlik ve<br />
paylaşma havası bizlere iyi geldi.<br />
Daire başkanlıklarımızın, müdürlüklerimizin, iştiraklerimizin çalışmaları<br />
ortadadır. Çevre düzenlemeleriyle, ağaçlandırmalarla, üstün nitelikli<br />
konutlarla, köylere ulaşan doğalgaz hatlarıyla, yenilenen su şebekeleriyle,<br />
KO-MEK’le, kültür merkezleriyle, spor tesisleriyle, teknolojik donatımımızla,<br />
sosyal yardımların getirdiği huzurla, özürlülerin de üretime katıldığı<br />
kurumlarla, mühendislik harikası yapılarla, geniş yollarla, tünel geçişleriyle,<br />
köprülerle, büyük organizasyonlarla, üst düzey işbirlikleriyle, geleceğe<br />
yönelik bilimsel projelerle… ve daha birçok gurur verici hamleyle ilerliyoruz!<br />
Bütçemizi nasıl kullandık?<br />
Yatırım yapmak, çok yönlü bir iştir.<br />
Maliyet hesapları, birçok unsur içerir.<br />
Her ay Belediye Meclisimizi toplayıp yatırımlarımızı enine boyuna konuştuk.<br />
Vatandaşlarımıza, şehrimize, ülkemize hizmet ederken en ufak bir hata<br />
yapmamaya azami özen gösterdik.<br />
Bizler, yılların tecrübesiyle ve kalbimizin derinliklerine kök salmış bir<br />
hassasiyetle hareket ettik.<br />
Her kuruşu dirhemle, gramla tartarak harcadık.<br />
Fizibilite çalışmaları, finansal analizler, alternatif maliyetleri hesap ederek<br />
kararlar verdik.<br />
Şeffaflık ilkesine sadık kaldık.<br />
Yatırım bütçelerimizle ilgili bilgileri internet sitemizden yayınladık.<br />
İhalelerimiz açık yapıldı.<br />
Bostanda pabuç bağlamadık.<br />
Hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir üslup benimsedik.<br />
Bu yüzden de, şükürler olsun, vatandaşlarımızın bize itimadı ve desteği<br />
günden güne artıyor.<br />
Değerli dostlarım;<br />
İşte, 2007 Faaliyet Raporu elimizde.<br />
Bu rapor, aslında <strong>Kocaeli</strong>’ndeki birliği, beraberliği anlatıyor.<br />
Bu rapor, aynı zamanda bizim duygu raporumuzdur. Tüm <strong>Kocaeli</strong>, hep<br />
birlikte yazdığımız hizmet destanıdır, sebat şiiridir.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
119
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çocuklarımızın gözlerindeki pırıltı, gençlerimizin neşesi, büyüklerimizin<br />
hoşnutluğu bu raporda ayrıca belirtilmemiştir.<br />
Fakat bize enerji veren şeyler bunlardır.<br />
Sizden, faaliyet raporumuzu dikkatle incelemenizi rica ediyorum.<br />
Çünkü, şehir hızla ilerlerken bizler de ilerleriz.<br />
Şehrimizin yükselişi hepimizin yükselişidir.<br />
İçimiz rahat, vicdanımız müsterih.<br />
Vatandaşlarımızın yüzü güldükçe, bizler de helalinden gülebiliyoruz.<br />
Allah, şehrimize nice sevinçler ihsan etsin.<br />
Aşkla, heyecanla çıktığımız bu hizmet yolculuğunda bizleri mahcup etmesin.<br />
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />
120 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Övünüyorsak, hemşehrilerimizin<br />
sevinçleriyle övünüyoruz...<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli dostlarım;<br />
3 yıl önce, <strong>Kocaeli</strong>’miz büyükşehir oldu. Bu sayede elde ettiğimiz imkanları,<br />
kolektif ve yoğun bir çalışmayla değerlendirdik. Bir hizmet seferberliği<br />
başlattık. Vatandaşlarımız da bize büyük moral destek verdiler, azim,<br />
heyecan, sevinç ilham ettiler. Şehrimizin çehresi değişti; tepeden tırnağa<br />
hızlı bir yenilenme süreci yaşadık.<br />
Hizmetlerimizin bir kısmını, küçük özetler halinde, sizlere duyurduk. Bir<br />
kampanya düzenledik. Böylece, etrafımızdaki gelişmelerin büyük bir<br />
fotoğrafını elde ettik.<br />
Neden? Bu soru çok önemli. Bu sorunun cevabını almak, bütün<br />
vatandaşlarımızın, hemşehrilerimizin en doğal hakkıdır. Hizmetleri<br />
yapıyoruz, niçin duyuruyoruz? Övünmek için mi? Aslında biraz<br />
övünüyoruz tabii. Fakat işin esası, bir sevinci paylaşmaktır. Yol yapmak,<br />
doğalgaz döşemek, parklar kurmak, altyapıyı yenilemek, büyük tesisler inşa<br />
etmek, kültür merkezleri, hizmet binaları yapmak, eğitim merkezleri, sosyal<br />
yardım merkezlerini hizmete açmak, öğrencilere burslar vermek, terminaller,<br />
sağlık ocakları, deniz otobüsleri, tüneller, köprülü kavşaklar… bütün bunlar<br />
çok önemli kazanımlardır.<br />
Fakat bizler, mühendislik harikası bir tünel açmaktan ziyade, o tünel<br />
sayesinde rahatlayan trafikteki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin<br />
hoşnutluğu ve tebessümünün peşindeyiz.<br />
Çocuk parklarına, 551 tane oyun grubu kurduk. Fakat bizler, o rengarenk<br />
oyuncakların güzelliğinden ziyade, çocuklarımızın güvenli bir şekilde oyunlar<br />
oynayıp neşelenmelerinin peşindeyiz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
121
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Deniz otobüslerini ben şahsen çok seviyorum. Fakat içindeki yolcuların<br />
memnuniyetini daha çok seviyorum.<br />
KO-MEK’in 30’dan fazla kurs merkezi var ve bu alkışlanacak bir başarıdır.<br />
Fakat KO-MEK’ten sertifika alan 82 yaşındaki ablamızın, kardeşlerimizin,<br />
gençlerimizin gözlerindeki umut, bizi bin kat daha heyecanlandırıyor.<br />
Kent Kart kullananların hoşnutluğu, spor tesislerindeki gençlerimizin<br />
coşkusu, Sekapark’ta yürüyüş yapan ailelerin saadeti, doğalgaz ulaşan<br />
köylerimizdeki kardeşlerimizin gülüşleri, kültür merkezlerimizdeki heyecanlar,<br />
meslek ve iş sahibi olan engelli dostlarımızın sevinci, Körfez’in berrak<br />
sularında yüzen arkadaşlarımızın asaleti, Kent Konut evleriyle kiradan<br />
kurtulan hemşehrilerimizin huzuru… bizi işte bütün bunlar ilgilendiriyor,<br />
sevindiriyor, güçlendiriyor.<br />
3 yıllık hizmetlerimizi duyurmamızın, meydanlara, gazetelere verdiğimiz<br />
ilanlarla anlatmamızın sebebi budur.<br />
Övünüyorsak, şehrimizin güzelliğiyle, hemşehrilerimizin sevinçleriyle<br />
övünüyoruz.<br />
Bu hizmetlerin, çalışmaların, verimlerin, kazançların… tamamı ekip<br />
işidir. <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, birlikte çalıştığım<br />
arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Her biri tertemiz, pırıl pırıl, işinin ehli, azimli<br />
ve çalışkan insanlar. Eğer onlarla belediye çatısı altında çalışıyor olmasaydık<br />
bile, komşuluk etmek, aynı apartmanda oturmak beni memnun ederdi.<br />
Belediye çalışanlarımızın her birine çok müteşekkirim.<br />
Ve elbette, vatandaşlarımız, bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Basın<br />
mensubu dostlarımız da, esnaf da, öğrenciler, ev hanımları, işadamları,<br />
akademisyenler, çiftçiler, sanatçılar, işçiler… herkes bize içtenlikle destek<br />
oldular ve gerektiğinde yapıcı eleştirileriyle motive ettiler.<br />
Şehrimizde yaşanan bu imrenilesi olayın, 22 Temmuz seçimlerinde, tüm<br />
Türkiye’de, geniş bir yansıması gerçekleşti. Millî irade, sivil inisiyatif en<br />
belirgin şekilde tezahür etti. Hizmet, istikrar, insan sevgisi, görev bilinci,<br />
özgürlükçülük ve kardeşliğin zaferine şahit olduk.<br />
Büyükşehir olarak, 3 yılı geride bıraktık. Allah’a binlerce şükürler olsun,<br />
başarı ve zaferlerle dolu bir 3 yıldı.<br />
Nice hizmet ve sevinç dolu yıllara…<br />
(Temmuz 2007)<br />
122 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bizim köyümüz<br />
Çocuk şarkısını bilirsiniz:<br />
“Orda bir köy var uzakta<br />
O köy bizim köyümüzdür<br />
Gitmesek de, kalmasak da…”<br />
Şarkı güzel. Hepimiz söyledik. Hepimiz ezberledik.<br />
Ama artık çocuk değiliz.<br />
Köyler o kadar uzak değil.<br />
Madem ki bizim köyümüzdür, o köye gideceğiz.<br />
Karacaoğlan ne demiş?<br />
“Ben güzele güzel demem<br />
Güzel benim olmayınca.<br />
Muhanetin kahrın çekmem<br />
Gel deyip de gelmeyince.”<br />
Köylerimizin de güzelliği, onları sahiplenmemize bağlıdır.<br />
Köyden bize gel dedikleri zaman, gideceğiz. Koşa koşa gideceğiz.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz ne diyorduk?<br />
“Şehirlerimizde ne varsa, aynısı köylerimizde de olacak.”<br />
Bazıları bu sözümüze şaşırıyordu.<br />
Sanki köy demek ille de mahrumiyet bölgesi demek.<br />
Halbuki köyün tek farkı, yerleşim alanı ve nüfus itibariyle küçük olmasıdır.<br />
Köylerde doğalgaz, köylerde asfalt yol, içme suyu, uydu yayını olmaz diye<br />
bir kural yok!<br />
Köylerin şehirlere benzemesi, kültürel olarak da hepimizi olumlu etkiler.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
123
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Biz yine şunu diyorduk: “Köylerimiz öyle güzel olacak ki, kentten köylere göç<br />
edilecek.”<br />
Doğrusu da budur.<br />
Yıllarca çalışıp hayatını düzene koymuş kişilerin, köylere gidip oralarda<br />
yaşamaları normaldir.<br />
Temiz hava orada.<br />
Taze süt, taze yumurta, serin ağaç gölgeleri, pırıl pırıl akarsular orada.<br />
Köyleri uzaktan sevmek olur mu?<br />
***<br />
Biz, köylerimizde binlerce kilometre, (evet, binlerce) tarla yolu açtık.<br />
Yine köylerimize asfalt yollar, kesme taş yollar yaptık.<br />
Avrupa köylerinde bile nadir görülen bir şey gerçekleştirdik: Köylere<br />
doğalgaz götürdük.<br />
Köylerimizin hepsine birer ikişer çocuk parkı kurduk.<br />
Köy okullarının, camilerinin, toplantı yerlerinin bakım, onarım işlerini<br />
üstlendik.<br />
60 yıldır içme suyu bağlanmamış köylerimiz vardı. Derhal içme suyu<br />
şebekesi döşedik ve suları bağladık.<br />
Köylülerimiz nasıl seviniyorlar, insanın içi burkuluyor…<br />
***<br />
Demek istediğim, biz Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, köylerimizi <strong>Kocaeli</strong>’ne<br />
saçılmış inciler, mücevherler gibi görüyoruz.<br />
Köylerimiz aydınlık, köylerimiz ışıltılı oldukça, bizim de yüzümüz güler.<br />
“Köylü, milletin efendisidir” demiş Mustafa Kemal Atatürk.<br />
Bu söz beni çok etkilemiştir.<br />
İnanıyorum ki en temiz eller, en temiz kalpler, en güzel alın teri…<br />
köylerimizdedir.<br />
Köylerimize gitmeye ve oralarda kalmaya devam edeceğiz.<br />
O köyler, bizim köylerimiz.<br />
Mis gibi, çiçek gibi, kuş sesi, su sesi gibi, cânım köylerimiz…<br />
124 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kent neye dönüşecek?<br />
Nüfus artıyor. Teknoloji ilerliyor. İhtiyaçlar farklılaşıyor. Yaşam koşulları da,<br />
imkanları da değişiyor.<br />
Bu durumda şehirlerin yeniden düzenlenmesi, yeni şartlara, beklentilere<br />
uygun hale getirilmesi icap ediyor.<br />
Özel olarak yapılaşmadaki yenilikleri içeren bu değişimin sistemli, programlı<br />
bir tarzda gerçekleştirilmesine, ‘Kentsel Dönüşüm’ denir.<br />
Şehirleri yerinden kıpırdatmak kolay değildir.<br />
Bir kuş yuvasını bile bir ağacın bir dalından alıp, bir başka dala taşımak<br />
meseleyken, gecekonduyu yıkıp yerine toplu konut yapmak zorun zoru bir<br />
iştir.<br />
Kentsel dönüşüm, yaşam kalitesinin artması açısından mecburidir.<br />
Kentsel dönüşüm, çarpık, bozuk, elverişsiz koşulların iyileştirilmesi için<br />
mecburidir.<br />
Kentsel dönüşüm sosyal imkanların yükseltilmesi için mecburidir.<br />
Fakat öncelikle kentin neye dönüşeceği hakkında bir bilgiye ve yol<br />
haritasına ihtiyaç vardır.<br />
Alelusul, rasgele, lalettayin kentsel dönüşüm gerçekleştirilemez.<br />
ŞEHİR, HA DEYİNCE DEĞİŞMEZ<br />
Bir önemli husus daha: Kentsel dönüşüm alanlarında yaşayan vatandaşlarla<br />
bir fikir ve duygu birliği içinde olunmalıdır.<br />
“Ben bu gecekonduları kaldırıyorum” dediniz.<br />
Vatandaş sorar: “Eeee? Bu gecekondu bizim yuvamız, sığınağımız, biricik<br />
varlığımız, çoluk çocuk bu çatı altında yaşıyoruz, gecekondumuz olmazsa<br />
biz mahvoluruz?!”<br />
“Sakin olun, gecekondunun karşılığında size dilerseniz nakit; dilerseniz<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
125
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yepyeni, sapasağlam, yeşillikler içinde, ulaşımı kolay, sosyal tesislere, kamu<br />
kurumlarına yakın bir daire vereceğiz” dediniz.<br />
İşte bu sözün inanılır, güvenilir olması şarttır.<br />
Şükürler olsun, kentsel dönüşüm projesi kapsamında yaptığımız yüzlerce<br />
toplu konutu sahiplerine zamanında teslim ettik.<br />
Teslim aldıkları dairelerde yaşamaya başlayan vatandaşlarımızın<br />
memnuniyeti, beni hem çok sevindiriyor, hem de gururlandırıyor.<br />
Kentsel dönüşüm, her şeyden önce uzun zamana yayılan bir proje, hatta<br />
projeler toplamıdır. Şehir, ha deyince değişmez.<br />
Bununla birlikte, gelişkin bir vizyonunuz varsa, “Ben bu şehrin içinden bir<br />
başka şehir çıkaracağım” diyebilirseniz, bunu yapacak uzman kadrolarınız,<br />
cesaretiniz ve enerjiniz varsa bu iş olur.<br />
Uzmanlık kadar, hayal gücü de önemlidir.<br />
Cesaret kadar, tutarlılık da önemlidir.<br />
Vizyon kadar, iyi niyet de önemlidir.<br />
Hepsinden çok, hemşehrilerimizin iradesi, sabrı, güveni ve iyi olana<br />
teveccühü bizi başarıya ulaştırdı.<br />
Kentsel dönüşümün daha geniş çaplı bir şekilde yürütülebileceğini gördük.<br />
Vatandaşlarımızın samimiyeti, motivasyonumuzu ve gücümüzü arttırdı.<br />
YÜCE GÖNÜLLÜ OLAN, RİSKİ GÖZE ALIR<br />
Kentsel dönüşüm çerçevesinde gecekondusu yıkılıp kendisine yeni daire<br />
verilen bir beyefendi açıkça şöyle demiş: “Binanın maketini görünce<br />
inanmamıştım. Bunu yapamazlar, yapsalar da zamanında teslim edemezler,<br />
yıllar sürer…” Çok hoşuma gitti.<br />
Çünkü hem inanmamış, ikna olmamış, hem de kabul etmiş!<br />
Niye? Çünkü bu güzel iş yapılırsa harika olur diye düşünmüş ve evini riske<br />
atmış!<br />
Fakat bakınız bunu baştan söylemiyor. “İkna olmadım, güvenmiyorum,<br />
yapamazsınız” demiyor.<br />
“Tamam” diyor “gecekonduyu yıkın, yeni bina yapın, kabul ediyorum” diyor!<br />
İşte bizi yaşatan iyi niyet, işte bize atılım heyecanı, hizmet aşkı aşılayan<br />
‘iyiden yana tavır’ bu!<br />
Kentsel dönüşümün giderek daha yaygınlaşarak, şehrimizin çehresini daha<br />
da güzelleştireceğine yürekten inanıyorum.<br />
Biz bu şehri kilometrelerce kazdık, bu şehirde altyapıları yeniledik,<br />
yüzbinlerce ton asfalt döktük, KENT KONUT ve TOKİ eliyle muhteşem<br />
binalar yaptık.<br />
Şehrimizi, kökleri toprağı kavrayan, kolları göğe yükselen dev bir ağaç gibi<br />
sağlamlaştırıyoruz.<br />
Bu ağaçta yuvaları daha güvenli, daha yeşil, daha çiçekli dallara taşıyoruz…<br />
126 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İZGAZ <strong>Kocaeli</strong>’nin yüz akıdır<br />
Kıymetli basın mensupları, muhterem dostlarım, aziz misafirler;<br />
Hoş geldiniz, hoşnutluk getirdiniz.<br />
Bugün, İzgaz’dan söz açacağım.<br />
Bize varlığıyla güven veren, faaliyetleriyle güç veren İzgaz’da yeni bir<br />
başlangıcın arifesindeyiz.<br />
İzgaz olağanüstü bir başarı öyküsünün, bir zafer destanının adıdır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin yüz akı, gurur kaynağıdır.<br />
Çalışkanlık, bilgi, teknoloji, hizmet, büyüme, atılım denince aklımıza,<br />
dilimizin ucuna bu şehirde İzgaz gelir.<br />
İzgaz’ın faaliyetleri, <strong>Kocaeli</strong>’nin toparlanmasını ve güçlenmesini sağlayan en<br />
önemli faktörlerdendir.<br />
İzgaz’ın yaydığı enerji, bu şehri hem maddi hem de manevi anlamda ayağa<br />
kaldırmıştır.<br />
2004’ün Mayıs ayından bu yana İzgaz ilklere imza atarak, rekorlar kırarak<br />
ilerlemiştir.<br />
Tüm <strong>Kocaeli</strong>’nin yüzünü ağartan bir kararlılıkla yol almıştır.<br />
Olağanüstü başarılarıyla İzgaz; şehrimizde rüyaların, hayallerin gerçek<br />
olabileceğini kanıtlamıştır.<br />
İzgaz mucizesi hepimize ilham vermiştir.<br />
Bu sözlerimi sakın, “Başkan kendini övüyor” gibi algılamayın.<br />
İzgaz hepimizindir. Hepimize ait bir değerdir.<br />
İzgaz’ın başarısı, <strong>Kocaeli</strong>’nin niyetlendiği, hedeflediği, yakaladığı bir<br />
başarıdır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
127
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Aziz hemşehrilerim, kardeşlerim, dostlarım;<br />
İzgaz’ı 4 yıl önce devraldığımızda 506 milyon YTL borcu vardı.<br />
10 yılda yalnızca 80 bin abone yapabilmişti ve 70 bin kullanıcısı vardı.<br />
53 km çelik hattı ve 531 km polietilen hattı vardı.<br />
Hiçbir yönetmeliği yoktu.<br />
Stratejik planı zaten yoktu. Hedefi, misyonu, vizyonu belirsizdi.<br />
İzgaz, 2004’te derhal yatırım hamlesi başlatmıştır.<br />
İzgaz bugün 2 bin 500 km.’yi aşkın bir hat uzunluğuna sahiptir.<br />
Altyapı yatırımının tamamına yakını gerçekleştirilmiştir.<br />
Köylere doğal gaz götürmüştür.<br />
Dünyada ilk defa 1700 m. yüksekliğe, Kartepe’ye doğal gaz ulaştırmıştır.<br />
120 bin yeni abone yapmıştır.<br />
Sanayiye gaz dağıtımı yapmada Türkiye birincisidir.<br />
Uluslararası Gaz Birliği’ne [IGU] ve Avrupa Gaz Birliği’ne [EUROGAS] üye<br />
olmuştur. Dünyanın tecrübe ve birikimini şehrimize taşımıştır. Avrupa Gaz<br />
Birliği’ne üye olan ilk dağıtım firmasıdır.<br />
Personeline yurtiçi ve yurtdışında 10 bin saatlik eğitim vermiştir. İzgaz<br />
çalışanları, <strong>Kocaeli</strong>’ndeki üstün nitelikli, örnek ekiplerden olmuştur.<br />
Kalite belgeleri, çevre yönetimi belgeleri, iş güvenliği belgeleriyle İzgaz,<br />
uluslararası standartları yakaladığını kanıtlamıştır.<br />
Dünya çapında önem taşıyan İZGABİS projesiyle tüm sistemini bilgisayarlı<br />
hale getirmiştir. Böylece güvenliği, hızı ve konforu artırmıştır.<br />
İzgaz, kamuoyunun doğal gaz kullanımı konusunda bilinçlenmesi için<br />
okullarda ve çeşitli mecralarda yoğun bir bilgilendirme faaliyeti yürütmektedir.<br />
Uzatmayayım.<br />
SCADA, DİPOS teknolojilerinden, İzgaz’ın aldığı ödüllerden, müşteri<br />
memnuniyetinden ve daha birçok şeyden bahsedersem sadede gelemem.<br />
Kıymetli misafirler;<br />
bugün burada hayırlı bir iş için, gurur verici bir iş için, tertemiz niyetlerle<br />
toplanmış bulunuyoruz…İzgaz’ı özelleştiriyoruz.<br />
Özelleştirme, şehrimiz için, İzgaz’ın başarılarının getirdiği yeni bir kazanç<br />
olacak.<br />
En sıhhatli, en ideal şekilde gerçekleştirilecek.<br />
İzgaz’ın tutturduğu yüksek seviye, daha da yükseğe taşınacak.<br />
Bu özelleştirmeyi, bir düğün gibi düşünün. Gözümüz gibi baktığımız, gece<br />
gündüz çalışarak özenle büyüttüğümüz evladımız dünya evine giriyor.<br />
128 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İzgaz’ımızı elbette en iyi, en güvenilir talipliye vereceğiz.<br />
İzgaz’ın vatana millete hayırlı faaliyetlerinin artarak sürmesi için yapıyoruz bu<br />
özelleştirmeyi.<br />
İzgaz’ın değerini en iyi bilen, onu ve dolayısıyla <strong>Kocaeli</strong>’ni el üstünde tutacak<br />
adayı bulmak, bizim en büyük vazifemizdir.<br />
Vakur bir özelleştirme bu.<br />
Tüm dostları sevindirecek bir özelleştirme.<br />
Gizli kapaklı, alelacele değil, şeffaf ve usulüne uygun bir özelleştirme.<br />
Değerli misafirler, aziz hemşehrilerim;<br />
biz bu şehrin, bu ülkenin, milletimizin hizmetkarlarıyız.<br />
İzgaz bize emanet edildi. Biz bu emanetin kıymetini bildik. Şimdi onu yine<br />
kıymet bilen bir ele emanet edeceğiz.<br />
İzgaz’ı neden özelleştiriyoruz?<br />
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 4646 no.’lu kanun gereği, 2009 yılı<br />
sonuna kadar İzgaz’daki hissemizi yüzde 20’yi aşmayacak şekilde<br />
düzenlememiz gerekiyor.<br />
Hissemiz, yüzde 10’dan aşağı da olmayacak.<br />
Daha hızlı, daha kaliteli, daha ekonomik hizmet üretilmesi amaçlanıyor.<br />
Burada, devletin milletle el ele vermesi söz konusudur.<br />
Özel sektörün dinamizmini devreye sokarak, kamu menfaatini artırma söz<br />
konusudur.<br />
Elde edilecek gelirle, BOTAŞ’a ve hazineye olan borçların ödenmesi de<br />
gözetiliyor.<br />
Bugün, Ankara’daki gaz dağıtım şirketi olan Başkentgaz’ın da ihalesi<br />
yapılıyor.<br />
Çünkü gaz dağıtımı, ciddi bir konsantrasyon gerektiren, hız gerektiren,<br />
uzmanlık gerektiren bir iş.<br />
Kanun bize, “Siz diğer hizmetlere ağırlık verin, gaz dağıtımını özel<br />
girişimcilerle devredin ki, kamu işleyişinden doğan zorluklar, yorgunluklar<br />
yaşanmasın” diyor.<br />
Çok şükür, bugüne kadar elimizden gelenin en iyisini yaptık.<br />
Ben bile bugün İzgaz’a bakınca inanın hayret ediyorum.<br />
Yine de İzgaz’dan büsbütün kopmayacağız.<br />
Bizler, belediye adına İzgaz’ın yönetim kurulunda yine hisse sahipleri olarak<br />
yer alacağız.<br />
Fakat unutmayınız ki hizmet alanlarımız çok çeşitlidir.<br />
Ulaşım, konut, sağlık, eğitim, su temini, kültür, kanalizasyon, sosyal<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
129
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
hizmetler, çevre düzenlemeleri gibi onlarca alanda faaliyet gösteriyoruz.<br />
Yüzlerce yatırım yapıyoruz.<br />
Üniversitelerle, bilim merkezleriyle, kamu kurumlarıyla, sivil toplum<br />
örgütleriyle birlikte projeler yürütüyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin geleceğini inşa ediyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde yatırımcıların katkılarına da ihtiyaç vardır.<br />
Dolayısıyla, İzgaz’ımızı ideal koşullarda özelleştirdiğimizde, İzgaz çalışmaları<br />
daha da iyiye giderken biz de diğer alanlarda daha çok yatırım yapma<br />
imkanına kavuşacağız.<br />
Şu söyleyeceğimi lütfen dikkatle dinleyiniz: 12 ay sonra yerel seçimler<br />
yapılacak. İzgaz’ın özelleştirilmesini seçimlerden sonraya bırakabilirdik.<br />
Bu süreçte kimileri bizi bilip bilmeden eleştirecektir. “İzgaz’ı sattılar” gibi kaba<br />
ve boş sözler duyulacaktır. Risk aldığımızın farkındayız.<br />
Fakat biz, özelleştirmenin en doğru şekilde yapılabilmesi için, vakit darlığı<br />
yaşanmasın diye şimdiden harekete geçtik. Çünkü <strong>Kocaeli</strong>’nin kazanmasını<br />
istiyoruz. Acele etmeden, en isabetli seçimi yapmak, en faydalı sonuca<br />
ulaşmak istiyoruz. Uzmanlarla işbirliği yaparak, uzun vadeli hedeflerimize<br />
odaklanarak hareket ediyoruz. Küçük hesaplar yapmıyoruz.<br />
Ben <strong>Kocaeli</strong> için canla başla çalıştıktan sonra, seçim için göstermelik işler<br />
yapmama gerek yok. Evet, İzgaz’ı özelleştiriyoruz. Seçimin geçmesini de<br />
beklemiyoruz.Çünkü ben bu özelleştirme adımını da hizmet için atıyorum.<br />
Hükümet de aynı nedenle bunu öneriyor.<br />
Özelleştirme, bir değerin, bir kaynağın halkımız için daha verimli kılınması<br />
için yapılır. Benim İzgaz’la sadece yönetim değil, aynı zamanda derin bir<br />
gönül bağım var. İzgaz’la ilgili anılarımı yazsam roman olur. Fakat bu gönül<br />
bağı, bu çalışmalar, bu hatıralar hep <strong>Kocaeli</strong> içindir. İzgaz’ı bulunduğu<br />
yerden alıp zirveye taşıdık. Şimdi yeni zirvelere daha hızlı çıkmamız<br />
gerekiyor.<br />
İzgaz bayrağını devredip, diğer bayraklarımızı doruklara dikeceğiz.<br />
Cumhuriyetin ilk yıllarında her alanda devlet yatırım yapıyordu.<br />
Sütten sigaraya kadar her şeyi devlet üretiyordu. Neden? Çünkü yatırım<br />
yapacak güçte yeterince firma yoktu. Uzman sayısı azdı. Sermaye kısıtlıydı.<br />
Mustafa Kemal Atatürk’ün de ideali, güçlü işadamları, yatırımcılar<br />
oluşturmaktı. Şimdi o yatırımcılar, uzmanlar var. “Onların işini de ille biz<br />
yapacağız” diyemeyiz.<br />
130 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bize düşen, firmaların faaliyetlerini, ürünlerin kalitesini denetlemektir.<br />
Bize düşen vatandaşımızın taleplerini görmek, haklarını korumaktır.<br />
Bu şehirde yaşam kalitesini, standartları yükseltmektir. Vaktiyle<br />
özelleştirmenin, kuruluşların yönetilememesi, zarara uğraması gibi<br />
nedenlerle yapıldığı olmuştur. Artık öyle değil. Kâr eden, verimli çalışan,<br />
değerli kuruşlar özelleştiriliyor. Özelleştirme; karşılıklı fayda, işbölümü gibi<br />
esaslarla yapılıyor.<br />
Bu, en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş bir süreçtir. Millet menfaati en<br />
önemli öncelik olarak görüldüğü için, sıkı sözleşmeler eşliğinde yapılır.<br />
Her iş gibi, akıllıca, titizlikle yapılmayan özelleştirme de iyi sonuç vermez.<br />
Biz bu konuda finans uzmanları, uluslararası hizmet veren yatırım<br />
danışmanları ve yetkin hukukçulardan hizmet alacağız.<br />
İzgaz’ın özelleştirilmesinden elde edilecek gelirle ulaşım yatırımlarımıza hız<br />
vereceğiz. Yeni ve büyük ulaşım projelerimizi hayata geçireceğiz.<br />
Başta söyledim, yine söylüyorum: İzgaz, <strong>Kocaeli</strong> halkınındır.<br />
Biz şimdiye dek bu bilinçle, bu sorumlulukla hareket ettik; bu aşamada da<br />
aynı şekilde davranacağız. Ben de doğal gaz abonesiyim, evimde doğal gaz<br />
kullanıyorum. Bir vatandaş olarak, doğal gaz’ın daha ekonomik olmasını<br />
isterim.<br />
Özelleştirme sonrasında doğal gazın pahalı hale gelmesi söz konusu<br />
değildir. Gaz dağıtımı, özel sektör eliyle de yapılsa, bir kamu hizmetidir.<br />
Yasal kâr sınırı vardır.İktisadi kalkınma ile siyasi olgunluk birbirini destekler.<br />
Özelleştirme siyasetinde de sağlamlıktan, millet menfaatinden, hizmet odaklı<br />
yaklaşımdan taviz vermeyeceğimiz bilinmelidir.<br />
İzgaz personelinin durumu da öncelikli bir konu. İzgaz’da 300’den fazla<br />
eleman çalışıyor. Hangi konumda olursa olsun, İzgaz çalışanları birer<br />
şampiyondur. İzgaz, bir şampiyonlar takımının elinde, onların omuzlarında<br />
bugünlere geldi. Hiçbir iş sahibi, böyle verimli çalışan, imkansız denileni<br />
başaran bir ekibi dağıtmaz.Bununla birlikte biz anlaşmalarımızda,<br />
şartnamemizde personelimizin haklarını koruyacağız. İzgaz’ın<br />
özelleştirilmesini, bir özelleştirme dersi gibi gerçekleştireceğiz. Her şey göz<br />
önünde olacak. Şeffaflık ilkesinden kopmayacağız.<br />
Bugün Büyükşehir Belediye Meclisi’nde encümenden yetki alınacak.<br />
12 Mayıs’ta ihale şartnamesini açıklayacağız. Bilgi odaları oluşturacağız.<br />
12 Temmuz’da da ihaleyi yaparak süreci tamamlayacağız. Siz değerli basın<br />
mensuplarının önünde, her soruyu cevaplayarak, <strong>Kocaeli</strong> için en iyi sonucu<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
131
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
elde edeceğiz. Bu yaptığımız, başarılı bir kurumun, şehrimize yeni yatırım<br />
imkanları doğuracak şekilde konumlandırılmasıdır. Hem başarılarımızı<br />
sürdüreceğiz, kalite yükselecek, hem de yeni yatırımlar için kazanç elde<br />
edeceğiz. İki yönlü bir kazanım söz konusu olacak inşallah.<br />
Şimdiden hayırlı olsun diyorum.<br />
Allah, bu sevinci bereketlendirsin.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
132 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bu tüneli muhalifler de kullanacak<br />
Sevgili dostlar, aziz misafirler;<br />
İşte, Eskihisar Tüneli’mizi ve döner ada’yı da hizmete açıyoruz.<br />
Hepimizi çok yakından ilgilendiren bir olay bu.<br />
Çünkü hepimiz, sokağa, caddeye çıktığımız andan itibaren trafiğin içindeyiz.<br />
Şehir demek, yol demektir.<br />
Medeniyetin ilk ve en kalıcı unsuru yoldur.<br />
Yol yoksa hayat biter.<br />
Yol kötüyse, yol tıkanıksa hayat sekteye uğrar.<br />
Yol çok önemli. Yolun güzelliği çok önemli.<br />
Bu yüzden bütün türkülerimizde, şarkılarımızda, şiirlerimizde yollardan<br />
bahsederiz.<br />
1500 sene önceki türküde de, yeni pop şarkılarında da yollar söylenir.<br />
“Yollarına baka baka kaldı gözlerim” diyoruz, “Kıvrıla kıvrıla giden yollar<br />
bizimdir” diyoruz, “Ölürüm yoluna” diyoruz.<br />
Sevgili kardeşlerim,<br />
Pir Sultan Abdal’ın da, Yunus Emre’nin de, Sezen Aksu’nun da bahsettiği<br />
yol işte bu yol!<br />
Şehirlerimizin güzel yolları.<br />
Onlar da Eskihisar Tüneli’nden, kavşağından söz ediyorlar.<br />
Bizim şarkılarımızdaki yollar, işte bu pürüzsüz yollardır.<br />
Bir sevdiğimizi uğurlarken, ona “Yolun açık olsun” diyoruz.<br />
Niye?<br />
Çünkü yolumuz tıkalı olduğu zaman yüzümüz gülmüyor.<br />
O zaman şehir hayatında mutlu olamıyoruz. Boğuluyoruz.<br />
Tekrar ediyorum, binlerce yıldır türküsünü söylediğimiz yollar, işte bu<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
133
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
tünelleri, kavşaklarıyla tertemiz bir su gibi akan yollardır.<br />
Biz, belediye olarak, türkülerimizdeki, dualarımızdaki yolları yapıyoruz.<br />
Çünkü bizi birbirimize kavuşturan, yuvamıza, ailemize, dostlarımıza<br />
kavuşturan yollar işte bunlar.<br />
Rızkımızı ararken, işimize giderken, okula, camiye giderken geçtiğimiz<br />
mübarek yollar işte bunlar.<br />
Aziz dostlarım;<br />
Biz belediyeciyiz. Doğru.<br />
Asfalt döküyoruz, dozerlerle taş taşıyoruz, harç karıyoruz, silindirle zemini<br />
düzlüyoruz. Doğru.<br />
Fakat gönlümüze işleyen o harika türküler, bin yıllık şiirler bize yol gösteriyor.<br />
Tam da bu sayede, hızla, kilim serer gibi, binlerce kilometre yol yaptık.<br />
Derin tünelleri hiç nazlanmadan kazdık. Mühendislik harikası projelere imza<br />
attık.<br />
Derince Tüneli, Tatlıkuyu Köprülü Kavşağı, Seka Köprüsü, Adalet Köprüsü,<br />
Umuttepe Duble Yolu, Körfez-Denirce-İzmit arası Alternatif Yol, … onlarca<br />
dev ulaşım projesine imza attık.<br />
Belediye bütçesinin önemli bir kısmını ulaşıma ayırdık.<br />
Uzmanlarımızla birlikte bir Ulaşım Master Planı hazırladık.<br />
Şehir merkezlerinden en uzak köylere kadar ulaşım yatırımlarımızı<br />
programladık.<br />
2015, 2025’teki ulaşım koşullarını da hesapladık.<br />
Geleceğimizi de düşünerek, en ince ayrıntıları hesaplayarak hareket<br />
ediyoruz.<br />
Bu tüneli en az 200 yıl kullanacağız.<br />
İnşallah, torunlarımızın torunları da bu tünellerden, yollardan geçecek.<br />
Fakat onların zamanında nüfus ne olacak? Taşıtlar nasıl olacak? Hepsini göz<br />
önüne aldık. Ve ona göre hareket ediyoruz.<br />
Yani bu iş, çok ince nakışları olan bir iş.<br />
Burada göz kararıyla, parmak hesabıyla hareket etmiyoruz.<br />
Kıymetli dostlarım;<br />
<strong>Kocaeli</strong>’de yeni bir tünel, bir kavşak, bir parke yol, bir köprü, bir terminal, bir<br />
deniz otobüsü… gördüğünüz zaman, bunu tek bir olay sanmayınız.<br />
Biliniz ki, o deniz otobüsü, yolun kenarındaki o ağaçlar, o yeni durak, o<br />
kavşak büyük bir devrimin parçasıdır.<br />
D-100 üzerindeki çalışmalarımız da öyle.<br />
Eskihisar Tüneli de öyle.<br />
Hepsi, hızlı, problemsiz, şarkı gibi bir ulaşım sistemi kurmaya yönelik işlerdir.<br />
Eskihisar Tüneli ve Kavşağı’yla, bilhassa mesai saatlerinde burada yaşanan<br />
trafik çilesini aşıyoruz.<br />
Feribot İskelesi’ne giden yolu tünele aldık.<br />
134 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İnsanlarımız beklemeden kolayca geçecekler.<br />
Bazıları diyor ki “Sayın Karaosmanoğlu tünel yapmasaydı da olurdu.”<br />
Onların da canı sağolsun.<br />
Ben bu tünelleri rüyamda görmedim.<br />
Öylesine aklıma esti de tünel yapıyorum sanmasın kimse.<br />
Az önce de söyledim. Ulaşım Master Planı hazırladık dedim.<br />
Bu bir uzmanlık işidir. Bilimsel hizmet işidir. Geleceği yok saymadan,<br />
ekonomiyi, psikolojiyi yok saymadan çalışmayı bilmek zorundayız.<br />
Tünele, kavşağa, yola para harcıyoruz, evet.<br />
1 saat kuyrukta bekleyen yüzlerce araç da benzin yakarak para harcıyor.<br />
Egzoz dumanları da çevreye daha zarar veriyor.<br />
Morali bozulan, asabileşen insanlar kaza yapıyor.<br />
Her şeyi düşünmeden, her ayrıntıyı hesaba katmadan bu hayatı<br />
güzelleştiremeyiz.<br />
Eskihisar’a sunduğumuz bu hizmetin niteliğini doğru anlamaya davet<br />
ediyorum herkesi.<br />
Madalya beklemiyoruz.<br />
Bu tünele söz söyleyenler de gelip kullanacaklar.<br />
Onların çocukları, torunları da bu tünelin, kavşağın getirdiği rahatlıktan<br />
faydalanacak.<br />
Bu böyledir. Hiç itirazımız yok.<br />
Çünkü biz bu yola baş koyduk.<br />
Bu yolların türküsünü söylüyoruz.<br />
Bu yolların türküleriyle büyüdük.<br />
Türkülerimizi bırakıp, şarkıları kesip kimseye uzun uzadıya laf yetiştiremeyiz.<br />
Eskihisar Tüneli ve Kavşağı hepimize hayırlı olsun.<br />
Yüce Allah hepimize kazasız, belasız, sıkıntısız nice yolculuklar, seyahatler<br />
nasip etsin.<br />
Sizleri saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
135
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Su gibi aziz olun<br />
Kıymetli dostlarım, değerli misafirler;<br />
Bugün çok ilginç bir iş yapıyoruz.<br />
Bizden önceki dönemde, büyük iddialarla, astronomik paralar harcanarak<br />
kurulan bir baraja, su taşımaya başlayacağız.<br />
Sapanca Gölü’nün suyunu, Yuvacık Barajı’na aktarma çalışmalarına<br />
başlayacağız.<br />
Yuvacık, yemyeşil, masmavi, bülbül sesleriyle süslenmiş bir beldemiz.<br />
Türkiye, Yuvacık’ı bu problemli barajla tanıdı.<br />
Bütün gazetelerde, televizyonlarda, yorucu tartışmalarla tanıdı.<br />
Ne yapabiliriz?<br />
Elimizden ne gelir?<br />
Hayat boyu, Yuvacık Barajı’na üzülemeyiz.<br />
Bizden önceki yönetimin hatalarını dilimize dolayarak ömür geçiremeyiz.<br />
Herkes gördü, herkes biliyor neler olduğunu.<br />
Bir sorumsuzluğa, bir ayıba, bir israfa takılıp kalamayız.<br />
Kendi işimize bakacağız.<br />
Geçen yıl Aralık ayında büyük bir susuzluk yaşadık.<br />
Yuvacık Barajı’nda su bitti ve susuz kaldık.<br />
Samimi konuşalım.<br />
Ben diyorum ki, bizim asıl susuzluğumuz, çalışmayadır, dürüstlüğedir.<br />
Dürüst olursak, çalışırsak, bu milletin susuzluğu geçer.<br />
İşlerimizde bir bereket olur.<br />
İşte, şimdi Yuvacık’a 20 bin metreden fazla boru döşeyeceğiz.<br />
Bu borularla, suyu Balaban köyündeki depoya taşıyacağız.<br />
Su, oradan da, Yuvacık Barajı’nın arıtma tesisine gidecek.<br />
Vatandaşlarımızın hatırı için, memnuniyeti için bunu yapacağız.<br />
136 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Allah’ın izniyle, 200 gün içinde çalışmaları tamamlayacağız.<br />
Suyu gölden tepelere, tepelerden barajlara, oradan evlere taşıyacağız.<br />
Tıpkı, Aslı ile Kerem hikayesinde olduğu gibi.<br />
Gerekirse dağları delip bu suyu güzel halkımıza getireceğiz, ikram edeceğiz.<br />
Bizden öncekilerin yaptığı büyük yanlışlar ortadadır.<br />
Fakat hizmet adamı, gönül adamı, gücünü başkalarının yanlışlarından<br />
almaz.<br />
Biz, gücümüzü sizlerden alıyoruz.<br />
Sizlerin memnuniyeti, sizlerin hoşnutluğu bize bu büyük suları taşıma gücü<br />
veriyor.<br />
Nasıl ki Sapanca Gölü, o mübarek, tertemiz sularını Yuvacık Barajı’na<br />
sunuyorsa, hiç ses çıkarmıyorsa, biz de öyle olacağız.<br />
Sapanca Gölü gibi olacağız.<br />
Neyimiz var, neyimiz yoksa milletimize takdim edeceğiz.<br />
Son olarak, bir yanlış anlamayı düzeltmek istiyorum.<br />
Kimileri, bizim diktiğimiz 2 milyondan fazla ağaca, binlerce metrekare yeşil<br />
alana çok su harcadığımız söylüyor.<br />
Sanıyorlar ki, biz içme suyuyla ağaç suluyoruz, çim suluyoruz.<br />
Hiç de öyle değil.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin çeşitli yerlerine onlarca kuyu açtık. Sondaj çalışmaları yaptık.<br />
Yeşil alanlar ve ağaçlar için, işte o suları kullanıyoruz.<br />
Diyeceğim, biz suyun kıymetini biliyoruz.<br />
Birbirimize “Su gibi aziz ol” diyerek dua ediyoruz.<br />
Su gibi aziz olun.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
Sapanca – Yuvacık Su Hattı hayırlı olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
137
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Osman Gazi Köprüsü bizi<br />
300 yıl taşıyacak<br />
Değerli dostlarım, kıymetli misafirler;<br />
Osman Gazi Köprüsü, şehrimize hayırlı olsun.<br />
Bu köprüyle, trafiğimizdeki bir düğümü daha çözdük.<br />
Köprüler, şehirlerin kolyeleri, bilezikleridir.<br />
8 metre genişliğinde, 210 metre uzunluğunda bir kolye!<br />
Bu köprü, Darıca’ya çok yakıştı.<br />
Allah nazardan saklasın.<br />
Aziz kardeşlerim,<br />
Osman Gazi Köprüsü, biliyorsunuz, Darıca Aşıroğlu Caddesi ile Gebze<br />
İstasyon Caddesi’ni birbirine bağlıyor.<br />
Demiryolu üzerinden kolay, hızlı ve güvenli ulaşımı sağlıyor.<br />
Bilhassa nakliye ve servis araçları, şehir trafiğine girmeden D-100’e<br />
ulaşabilecekler.<br />
Böylece şehir içinde yaşanan sıkıntı ortadan kalkıyor.<br />
Şükürler olsun.<br />
Osman Gazi Köprüsü; Bayramoğlu ve Eskihisar’dan sonra, Darıca’yı<br />
D-100’e bağlayan üçüncü köprü.<br />
Bu bağlantıları kurmak zorundayız.<br />
Demiryolu, karayolunun önünü kesmeyecek.<br />
Otoyol, şehri ikiye bölemeyecek.<br />
Yollar, yolları engellemeyecek<br />
Ulaşım ağında düğümler, kopukluklar olmayacak.<br />
Bu yüzden köprüler, tüneller, kavşaklar, üstgeçitler, alt geçitler, döner<br />
ada’lar, yoncalar yapıyoruz.<br />
138 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Muhterem misafirler, aziz hemşehrilerim;<br />
Şehir, hareketin olduğu yerdir.<br />
İnsanlar dükkanlara gider, okullara, camilere, çayevlerine, ofislere, parklara<br />
gider.<br />
Şehir, bu hareketliliğin olduğu yerdir.<br />
Büyük şehirde, hareketlilik de büyük olur.<br />
Bunun için de çok iyi bir ulaşım sistemi gerekir.<br />
Yollarınız yetersizse, tıkalıysa, orada bir şehir hayatı yok demektir.<br />
Biz bu yüzden ulaşıma büyük önem veriyoruz.<br />
En gelişkin, en etkili, en kalıcı ulaşım çözümlerini üretmeye çalışıyoruz.<br />
Son üç yılda onlarca tünel, köprülü kavşak, alt geçit, üst geçit, duble yol<br />
yaptık.<br />
Binlerce kilometre yolu asfaltladık, onardık, bakımını yaptık, yeşillendirdik.<br />
Şehrimize yepyeni kolyeler, bilezikler hediye ettik.<br />
Vatandaşlarımızın yüzü gülüyor artık.<br />
Çok şükür, bize güveniyorlar.<br />
Mükemmel bir Ulaşım Master Planı hazırladık.<br />
Bu planı hızla uyguluyoruz.<br />
Nedir master plan?<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin en uzak köyünden en merkezi yerlerine kadar bütün ulaşım<br />
sistemini düzenliyoruz.<br />
Uzmanlarca hazırlanan bu bilimsel proje doğrultusunda, yapılması gereken<br />
işleri programladık.<br />
Osman Gazi Köprüsü, bu programın bir parçasıdır.<br />
Körfez’deki deniz otobüsleri de bu programın bir parçası.<br />
İki gün sonra Eskihisar’ımızda açılışını yapacağımız köprülü kavşak da öyle.<br />
Duble yollar, yeni otobüs durakları da aynı şekilde, programımızın bir<br />
parçası.<br />
Projelerimizi, master planımızı duymamış olan vatandaşlarımız bile, Adalet<br />
Köprüsü’nü, Derince Tüneli’ni, Umuttepe Duble Yolu’nu, Körfez-Derince-İzmit<br />
Alternatif Yolu’nu, Seka Köprüsü’nü görünce, durumu anlıyor.<br />
Körfez’de yolcularla dolu deniz otobüslerini görünce, işlerin yürüdüğünü fark<br />
ediyor.<br />
Bir şehirde, bir büyük şehirde ve hızla daha da büyüyen bir şehirde<br />
yaşadığını hissediyor.<br />
Kent Kart kullanarak avantajlı seyahat edenler de, özel otomobil kullanan<br />
vatandaşlarımız da ulaşımdaki gelişmeleri birebir yaşıyor.<br />
Bizler de seviniyoruz.<br />
İnsan nasıl sevinmez?<br />
Çalışmasının, emeğinin semerelerini görünce kim mutlu olmaz?<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
139
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir vatandaş, bir hemşehrim, kardeşim, bir bacım gelip bana “Sağolasın<br />
başkan, iyi iş çıkardın, Allah razı olsun” dediğinde, içimde kuşlar uçuyor,<br />
çiçekler açıyor.<br />
Ben de diyorum ki “Ben tek başıma yapmıyorum, ekiplerim var, takım<br />
arkadaşlarım var onlar gece gündüz benimle birlikte.”<br />
O zaman diyorlar ki “Allah onlardan da razı olsun. Hepinize teşekkür<br />
ediyoruz.”<br />
Vatandaşlarımızdan bu teşekkürü de aldık mı, okulda teşekkür, takdir alan<br />
öğrenciler gibi derslerimize daha çok çalışıyoruz.<br />
Bu defa kendi kendimize diyoruz ki “Tamam, ulaşımı düzeltiyoruz,<br />
problemleri çözüyoruz, fakat geleceğe de yatırım yapalım!”<br />
“2025 yılındaki nüfusu, taşıt sayısını, yolların doluluk oranını, kentsel gelişimi<br />
tek tek hesaplayıp, yatırımlarımızı ona göre yapalım.”<br />
Raylı sistemler mi kuracağız? Onun ön hazırlıklarını yürütelim.<br />
Denizin üzerine köprü mü yapacağız, hemen projelendirelim.<br />
Park sorunu mu yaşanacak ona göre tedbirimizi alalım.<br />
Bunlar gibi, yüzlerce meseleyi ince ince düşünüyoruz, raporlar yazıyoruz,<br />
projeler hazırlıyoruz.<br />
Çünkü bu iş böyle yapılır.<br />
Mesuliyetimizin bilincindeyiz.<br />
Sizler için çalışıyoruz aziz kardeşlerim.<br />
Osman Gazi Köprüsü de işte bu anlayışla yapılmış bir köprüdür.<br />
Sözü daha fazla uzatmayayım.<br />
Köprümüzü de yaptık.<br />
Sizlerle biraz heyecanlarımızı da paylaştık.<br />
Az sonra tekrar işlerimizin başına döneceğiz.<br />
Osman Gazi Köprüsü de bizi işimize, evimize daha kolay ulaştıran<br />
köprülerden biri olarak, en az 300 sene burada duracak inşallah.<br />
Hepinizi, saygıyla selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
(Temmuz 2007)<br />
140 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Körfez sularında konforlu ulaşım<br />
Değerli dostlarım,<br />
Yolculuk, hayatı anlatan en büyük meseldir, metafordur. Şarkılarda,<br />
türkülerde, deyimlerde, atasözlerinde hayat hep bir yolculuğa benzetilir.<br />
Seyahatin kendisi de başlı başına ufuk açıcı, öğretici, olgunlaştırıcı bir nitelik<br />
taşır.<br />
Deniz yolculuğunun ise apayrı bir tadı, kendine mahsus heyecanları,<br />
güzellikleri vardır.<br />
Denizin enginliği, derinliği, maviliği… insanın içini sevinçle, ilhamla doldurur.<br />
Şahsen ben gemileri, vapurları, deniz otobüslerini çok seviyorum. Kim<br />
sevmez? Ne zaman bir yelkenli, hatta küçük bir tekne, bir sandal görsem<br />
heyecanlanırım.<br />
Şükürler olsun, Körfez’de deniz ulaşımını başlattık. Şimşek gibi deniz<br />
otobüslerini, denizaslanı vapurları sizlerin hizmetinize sunduk.<br />
10 iskeleden her gün İzmit’ten Gebze / Darıca’ya kadar seferler yapılıyor.<br />
Sizler, bizler, hepimiz; gün boyu deniz yoluyla evimize, işimize, okula, eşe<br />
dosta ulaşıyoruz, yetişiyoruz, kavuşuyoruz.<br />
Körfez’in pırıl pırıl suları, bu güvenli, süratli ve konforlu yolculukların<br />
şenliğiyle aydınlanıyor…<br />
Sizlere iyi yolculuklar diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
141
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sekapark hepimizin<br />
Aziz hemşehrilerim,<br />
Sekapark, Türkiye’nin ilk endüstriyel dönüşüm projesi.<br />
Bir sanayi şehri olan, Türkiye’nin sınai üretiminin % 25 gibi önemli bir<br />
kısmını tek başına karşılayan <strong>Kocaeli</strong>’mizde Sekapark’ın kurulması<br />
vazgeçilmez bir önem taşıyor.<br />
Çünkü, Sekapark, <strong>Kocaeli</strong> genelinde yürüttüğümüz ağaç dikme,<br />
yeşillendirme çalışmalarının ciddiyetini temsil ediyor. Bugüne kadar tam 2<br />
milyon 100 bin ağaç diktik. Şehrimizin doğal güzelliklerinin artması yönünde<br />
büyük gayretler sarfettik. Körfez’imizi temizledik. Tam kapasite çalışan 8<br />
arıtma tesisi, denizimizin kirlenmesini önlüyor. 35 yıl sonra ilk defa 2006’da<br />
Körfez’de vatandaşlarımız denize girdi; yüzme yarışları düzenledik.<br />
Sekapark, Körfez’de yeşilin ve mavinin her tonuna ev sahipliği yapıyor.<br />
Şehrimizin misafir salonu gibi. <strong>Kocaeli</strong>’nin en güzide köşelerinden biri oldu.<br />
Sekapark hepimizin. Çocuklar, gençler, aileler ve büyüklerimiz için<br />
kurduğumuz bu muazzam park dört mevsim hizmetinizde...<br />
142 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İZGAZ hem enerji, hem heyecan veriyor<br />
Aziz Hemşehrilerim;<br />
Ülkemizin sınai üretiminin yüzde 25’i burada, <strong>Kocaeli</strong>’nde gerçekleştiriliyor.<br />
Türkiye’nin en çalışkan, en üretken, en azimli, en istikrarlı, en dirayetli<br />
insanları şehrimizde yaşıyor desek yeridir.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, yurdumuzu modern ve teknolojik bir dünyaya taşıyor.<br />
İZGAZ ise imrenilecek düzeydeki başarısıyla <strong>Kocaeli</strong>’ne hem ‘enerji’ hem de<br />
gurur ve heyecan veriyor.<br />
26 Nisan 2005’te <strong>Kocaeli</strong>’ne gaz dağıtma yetkisini BOTAŞ’tan devralan<br />
İZGAZ, Türkiye’de sanayiye en yüksek oranda gaz arz eden dağıtım şirketi<br />
oldu. Bunun anlamı açıktır: Sanayi ile doğal çevre, doğalgaz aracılığıyla<br />
günden güne daha yakın dost <strong>oluyor</strong>.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, İZGAZ’ın olağanüstü verimli çalışmaları sonucunda bir doğalgaz<br />
şehri haline geldi: Kartepe’nin zirvesinden tutun köylerimize varıncaya kadar<br />
her yerde doğalgaz kolaylığını ve konforunu yaşıyoruz.<br />
İZGAZ, şehrimize ve güzel insanlarımıza layık olma başarısını gösterdi,<br />
gösteriyor. İZGAZ’la gurur duyuyorum. Bu güzide kuruluşumuzda görev<br />
yapan bütün çalışma arkadaşlarımı candan kutluyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
143
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ekolojik evler yapı alanında öncü<br />
Evimiz, yaşam kalitemizin en önemli göstergesidir.<br />
Yaşadığımız ev kaç metrekare, güneş alıyor mu, salonu geniş mi, mutfağı<br />
kullanışlı mı, toplu ulaşım araçları yakından geçiyor mu, kaç banyosu var,<br />
ışıklandırması nasıl, bahçesi bakımlı mı, otoparkı mevcut mu, manzarası<br />
güzel mi, sosyal imkanları ne alemde?.. Bunlar ve benzeri yüzlerce soru<br />
sorulabilir.<br />
Demek ki ev, dört duvar bir çatıdan ibaret bir yapı değildir.<br />
Bir yandan <strong>Kocaeli</strong>’mizde yaşam standartlarını yükselten konutlar inşa<br />
ederken; bir yandan da konutlara daha iyi, en iyi özellikleri kazandırmak<br />
üzere AR-GE faaliyetleri yürütüyoruz.<br />
Söz konusu faaliyetler, bizim <strong>Kocaeli</strong> vizyonumuzun verimleridir.<br />
Sizlere, tamamiyle Türk teknolojisinin ürünü olan Ekolojik Evler’i sunuyoruz.<br />
Doğayla uyumlu, çevreyle barışık, neredeyse tamamına yakını geri<br />
dönüştürülebilir yapı malzemeleriyle kurulmuş, nefes alan, depreme<br />
son derece dayanıklı, rüzgar ve güneş enerjisinin kullanıldığı, ses ve ısı<br />
yalıtımının en üst düzeyde sağlandığı, olası bir yangında alev almayan…<br />
evler düşünün.<br />
Anıt ağaçlar gibi sağlam, güvenli, huzurlu evler… Neredeyse tabiatın bir<br />
unsuru olan evler…<br />
Ekolojik Evler’le <strong>Kocaeli</strong>, yapı ve konut alanında öncü rol üstleniyor.<br />
144 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İSU nehir gibi istikrarlı<br />
Benim su gibi aziz hemşehrilerim;<br />
Suyun canlılar için taşıdığı önem açıktır. Su olmazsa, hayat olmaz.<br />
Su aynı zamanda, medeniyetlerin kurulmasında, şekillenmesinde en büyük<br />
etkendir.<br />
Ve medeniyetlerin karakterini, suyu nasıl kullandıklarına bakarak anlayabiliriz.<br />
Bizim medeniyetimizde su, en büyük şairlerimizin en güzel şiirleriyle anılır.<br />
Fuzulî’nin Su Kasidesi meşhurdur.<br />
Yağmur duasına çıkarız. Suyu dualarla çağırırız.<br />
Bizler, İSU’da bu derin duygular, köklü anlayış ve sarsılmaz bilinç eşliğinde<br />
çalışıyoruz.<br />
Bir şehre su dağıtmanın, o şehri canlı tutma sorumluluğuyla özdeş olduğunu<br />
çok iyi biliyoruz.<br />
Bu hayati ve mukaddes vazifenin halk hikayelerine, destanlara konu<br />
olduğunu biliyoruz.<br />
İSU’da 1719 personelimiz işte bu motivasyonla çalışıyor.<br />
510 bin 81 abonemize bu heyecanla hizmet ediyoruz.<br />
Suyu bulmak, kontrol etmek, temiz tutmak, kirlenmesini önlemek, arıtmak,<br />
israf edilmesini engellemek… bunlar daima zorlu işlerdir.<br />
Suyun olduğu yerde muhakkak fırtınalı bir vazife vardır.<br />
İnsanın olduğu yerde durgun su yoktur. Su akar. Bizler de suyla birlikte<br />
hareket ederiz. Kah suya uyarız, kah suyu kendimize uydururuz…<br />
İSU eliyle, 2007 yılı boyunca yeni yatırımlar yaptık, onarımlar<br />
gerçekleştirdik.<br />
Tüm <strong>Kocaeli</strong>’nde çalışmalarımız sürüyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
145
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gebze’de, Gölcük’te, Körfez’de, Derince’de, Kandıra’da, Karamürsel’de<br />
yağmur suyu ve kanalizasyon hatları döşedik.<br />
50 yıldır içme suyu bekleyen köylerimize su ulaştırdık.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında su hatlarını yeniledik.<br />
Terfi merkezleri ve isale hatlarıyla belli bölgelerdeki su sorunlarını giderdik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde su sıkıntısı olmasın, hayat su kadar temiz ve berrak olsun diye<br />
var gücümüzle gayret sarfediyoruz.<br />
Geçmiş dönemlerdeki su krizleri, yatırım skandalları ve susuzluk korkuları<br />
geride kalmıştır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde artık sular durulmuştur.<br />
Bizim kitabımızda ‘suyu bulandırmak’ yoktur.<br />
Faaliyet raporumuzda da yatırım bütçelerimiz, çalışmalarımız son derece<br />
berrak bir şekilde sizlerin bilgi ve görüşlerinize sunulmuştur.<br />
İSU’nun 2007 yılı bütçesi 315 milyon 800 bin YTL’dir.<br />
İSU’nun gerçekleştirdiği tüm çalışmalar, baştan sona internet sitemizde<br />
yayınlanmaktadır.<br />
<strong>Kocaeli</strong> bir büyük şehir.<br />
<strong>Kocaeli</strong> halkı da büyük halktır.<br />
Çünkü vatandaşlarımız, İSU’nun altyapı çalışmalarından dolayı hiç<br />
rahatsızlık işareti vermedikleri gibi, hoşnutluklarını beyan ediyorlar.<br />
Genel olarak göze görünmeyen bu yatırımlarımızın değerini takdir ediyorlar.<br />
Bu durum da bizim hizmet aşkımızı, çalışma şevkimizi artırıyor.<br />
Biliyoruz ki su ve kanalizasyon altyapısı, arıtma tesisleri, terfi istasyonları…<br />
şehrimizin can damarlarıdır.<br />
Bunu <strong>Kocaeli</strong> halkı da gayet iyi biliyor.<br />
Suların idaresi, şehirdeki herkesin katılımıyla gerçek anlamına kavuşur.<br />
İSU olarak, suyun bilinçli tüketimini sağlamaya yönelik kampanyalar da<br />
gerçekleştirdik.<br />
Bundan sonra da yolumuza, yağmur damlaları gibi kararlı, nehirler gibi<br />
istikrarlı, göller gibi dirayetli ve denizler, okyanuslar gibi geniş ufuklu bir<br />
tarzda devam edeceğiz.<br />
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />
146 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Devi nasıl ameliyat ettik?<br />
29 Ekim’de, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları eşliğinde Gazetecilik<br />
Ödüllerimizi takdim ettik Basın Merkezi’mizi ve de Seka Büyük Tünel’imizi<br />
hizmete açtık.<br />
Açılışlar, ödüller, yenilikler, başarı heyecanı, gelişme yolunda bir adım daha<br />
ilerlemek… Bütün bunlar, Cumhuriyet Bayramı’nın ruhuna çok uygundu.<br />
85. yılda, hem bayram sevincini, hem de şehrimize, ülkemize hizmet<br />
etmenin gururunu bir arada yaşadık.<br />
Basın Merkezi’miz hayırlı uğurlu olsun. Gazetecilik Ödüllerini kazanan basın<br />
mensubu dostlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum.<br />
Hep söylüyorum: Özgür basın, özgür toplumun mihenk taşıdır. Şehrimizdeki<br />
son derece işlek ve güçlü yerel basın, hayatımıza vazgeçilmez bir dinamizm<br />
katıyor.<br />
Toplumsal diyalog, mutabakat, kenetlenme, basının harekete geçirici niteliği<br />
sayesinde sağlanır…<br />
Basınımızın enerjisi, bizim medeni cesaretimize, toplumsal, sivil<br />
özgüvenimize zemin teşkil eder…<br />
Basın Merkezi’nin <strong>Kocaeli</strong>’nde medya mensuplarına verilen değeri ortaya<br />
koyan bir anıt anlamına kavuşmasını diliyorum.<br />
CUMHURBAŞKANIMIZIN SORUSU<br />
Cumhuriyet Bayramı’nda, az önce de söyledim, Seka Büyük Tüneli’ni<br />
hizmete açtık.<br />
Seka Büyük Tüneli’nin anlam ve önemi nedir?<br />
Önce şunu belirteyim: Ulaşım, kan dolaşımına benzer. Yollar ise sinir sistemi<br />
gibidir. Bütün damarlar birbirine bağlı olacak. İnce, kılcal damarlar, kalbe<br />
bağlanan büyük damarlar, hepsi belli bir düzen içinde birbirine kavuşacak.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
147
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Aksi takdirde kan deveran etmez besinler, vitaminler, mineraller bünyede yol<br />
alamaz. Kalp durur, beyin iflas eder, böbrekler çalışmaz ve sistem çöker.<br />
Dolayısıyla, ulaşım sistemi bir bütündür. Biz meseleyi böyle görüyoruz.<br />
Biliyorsunuz, <strong>Kocaeli</strong>’nde D-100 şehri ikiye bölüyordu. Kuzeydeki kent<br />
merkezlerinden, yerleşim bölgelerinden denize ulaşmak çok zordu.<br />
Oturduk bir büyük plan hazırladık.<br />
Dedik ki, trafiği kuzey – güney hattında da işlek hale getirelim. Nasıl olacak?<br />
Tünellerle, köprülü kavşaklarla olacak.<br />
Bu, bir oyuncak bebeğe makyaj yapmaya benzemez. Neye benzer<br />
söyleyeyim: Bir devi ameliyat etmeye benzer.<br />
Uzmanlarla toplandık. Tamam dedik, devi ameliyat edeceğiz. Yıllar sürse de<br />
bu işi yapacağız. Yoksa hasta uzun yaşamaz, masada kalır.<br />
Derince Tünelini açtık. Eskihisar Tünelini açtık. Bunlar hep kalbe giden,<br />
beyne giden tıkanmış damarlardı. Tatlıkuyu Köprülü Kavşağı, Cezaevi<br />
Köprülü Kavşağı’nı yaptık. Darıca’da Osmangazi Köprüsü’nü inşa ettik.<br />
Modern üstgeçitlerle, bağlantı yollarıyla, 4 şeritli duble yollarla, 20 metre<br />
genişliğinde yollarla bütün damarları açtık.<br />
Bu projelerin her biri birer mühendislik harikasıdır. Hepsi de neredeyse<br />
sanatsal incelikler taşımaktadır. Yani hem ulaşım sorunlarını çözüyoruz, hem<br />
de estetik bir düzenleme yapıyoruz.<br />
Her gün görüyorsunuz, bu kavşakların çevrelerini ağaçlarla, çiçeklerle<br />
bezedik.<br />
Hiç unutmuyorum, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Başiskele Kavşağı’nın<br />
fotoğrafını gördüğünde “Bu çizim mi, fotoğraf mı?” diye sormuştu. Bütün<br />
kavşaklarımız bilgisayarda çizilmiş gibi, özenli tablolara benziyor.<br />
Köylerimize 3 bin kilometreden fazla yol yaptık. Köy yollarını çamur ve<br />
tozdan kurtardığımız gibi, belli bölgelere parke taşla döşenmiş prestij<br />
caddeleri kazandırdık. Ayrıca 4 bir 500 km uzunluğunda tarla yolu açtık.<br />
Kent merkezlerinde de bulvarlar, prestij caddeleri oluşturduk. Özel<br />
aydınlatma sistemleri, ağaçlandırmalar ve oturma gruplarıyla caddelerimizi<br />
zenginleştirdik.<br />
TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIĞIN KAYNAĞI<br />
Ve işte şimdi Seka Büyük Türneli hizmetinizde. 1 km uzunluğunda bir tünel<br />
bu. Kapalı kısmı, 500 metre civarında. 4 şeritli bu tünel, Türkiye’nin, kazık<br />
sistemiyle yapılan en uzun tüneli.<br />
Sekapark’a, güneye, denize ulaşmak artık çok kolay. Tıkanmış en büyük<br />
damarlardan birini daha açtık, çok şükür.<br />
Kimileri diyor ki, daha önce açılacaktı, gecikti.<br />
Evet, yazın bitirmeyi hedefliyorduk. Birçok işimizi söz verdiğimiz süreden<br />
148 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
önce hizmete açmakla birlikte, Seka Tüneli’nde yatırım anlaşmalarındaki<br />
aksaklıktan ötürü biraz geciktik. Ne kadar geç kalındı? Ben diyeyim üç, siz<br />
deyin beş ay. Gecikme için üzgünüm. Fakat unutmayın ki, biz el atana kadar<br />
D-100 üzerinde 20 yıldır hiçbir çalışma yapılmamıştı. Beş ay geç oldu, fakat<br />
muhteşem oldu.<br />
Açılışı yaptık. Arabama atladım, direksiyona geçtim. Seka Büyük<br />
Tüneli’nden ilk geçişi gerçekleştirdim. İtiraf edeyim, çocuklar gibi sevindim.<br />
Sevinçten ağlamamak için kendimi zor tuttum. Valimiz Gökhan Sözer Bey<br />
yanımızdaydı, Milletvekilimiz Fikri Işık Bey, Korgeneral Galip Mendi Bey,<br />
hemşerilerimiz, sizler, çocuklar yanımızdaydı.<br />
Elimizde bayraklarla yürüdük. Cumhuriyet Bayramı’nı sağlıklı, güçlü bir devin<br />
neşesi içinde, masalsı bir havada kutladık.<br />
Seka Büyük Tüneli, Türkiye’mizin, şehrimizin o tertemiz kalkınma, ilerleme<br />
sevdasına dair bir müjdedir.<br />
Bu tünelin ucundaki ışık, geleceğimizi aydınlatan ışıktır.<br />
(Kırkbir, s. 54, Kasım 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
149
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şehrin gözbebeği<br />
Türk Edebiyatının zirve isimlerinden şair Şeyh Gâlib’in meşhur mısralarını<br />
bilirsiniz: “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i<br />
ekvân olan âdemsin”<br />
Yani, “Kendine saygıyla bak, alemin özü sensin / Sen, kainatın gözbebeği<br />
olan insansın.”<br />
Kimileri soruyor: “<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> neden bu kadar başarılı?<br />
Nasıl <strong>oluyor</strong> da bu derece ilgi ve destek görüyor? Başkanın ve ekibinin sırrı<br />
ne, taktiği ne?”<br />
Sağdan soldan işitiyorum, gazeteler yazıyor, okuyorum,<br />
yüzüme karşı soran var…<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki siyasi başarı, hizmetlerin takdir görme oranı, Türkiye<br />
ortalamasının çok üstünde.<br />
Bize muhalif unsurların da sesi gür çıktığı halde, kimseyi susturmaya,<br />
durdurmaya uğraşmadığımız halde, vatandaşlarımızdan büyük teveccüh<br />
görüyoruz…<br />
Sadece vatandaşlarımızdan da değil. Şehrimizi ziyarete gelen bakanlar,<br />
bilim adamları, sanatçılar da heyecanla bizi teşvik ediyor, sözleriyle<br />
onurlandırıyor ve yerine göre projelerimize fiilen destek veriyorlar.<br />
Bu nedir?<br />
Hiç de gizli saklı değil. Başarımızın nedeni bir sır değil.<br />
İLETİŞİM TEKNİĞİ<br />
Daha önce de açıkladım, şimdi de açıklıyorum, ilan ediyorum: Biz hizmetten<br />
başka bir şey düşünmüyoruz.<br />
Sürekli yeni projeler, yeni yatırımlar peşindeyiz.<br />
150 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bunun haricinde bir siyasetimiz yoktur.<br />
Davamız hizmet davasıdır. Projelerimize kalbimizi koyuyoruz. Duygularımızı<br />
koyuyoruz. Vatandaşlarımızın sevincinden daha büyük bir ödül tanımıyoruz.<br />
Bunları laf olsun torba dolsun diye söylemiyorum.<br />
Birilerine cevap yetiştirmek gibi işlere tam da hizmetlerle meşgul olduğumuz<br />
için vakit ayıramıyoruz.<br />
Elbette hizmetlerimizi işlerimizi tanıtmak için basın toplantıları düzenliyoruz,<br />
afişler yapıyoruz, ilanlar veriyoruz.<br />
İletişim uzmanlarıyla birlikte çalışıyoruz. Onların profesyonel yetkinliğinden<br />
istifade ediyoruz.<br />
Çünkü vatandaşlarımızla, 1,5 milyon hemşerimizle ve dahası tüm Türkiye’yle<br />
diyalog kurmamız icap ediyor.<br />
10 binden fazla yatırımı ben bir kerede bile anlatma imkanına sahip değilim.<br />
Dolayısıyla bir iletişim tekniği kullanıyoruz.<br />
Fakat işin esası şudur: Vatandaşlarımızın her birini kainatın gözbebeği,<br />
şehrimizin gözbebeği olarak görüyoruz.<br />
HEMŞERİLERİMİZE SAYGI<br />
Ben şahsen bizi desteklesin ya da desteklemesin, her bir hemşerimin<br />
hizmetinde olmaktan şeref duyuyorum.<br />
Bu duyguyu, bu bilgiyi biz Şeyh Galib’den, Yunus Emre’den, Pir Sultan’dan,<br />
Hacı Bektaş Veli’den, Mevlana’dan öğrendik!<br />
Kurnazlıkla, gösterişçilikle, kibirle, boş laflarla işimiz yoktur.<br />
Kendimize olan saygımız, her birini kardeş, dost olarak gördüğümüz,<br />
aralarında en ufak bir ayrım yapmadığımız hemşerilerimize olan<br />
saygımızdan doğuyor.<br />
Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde yaşayan herkes ama herkes bizim nazarımızda birer veliahttır.<br />
Yani bir saray çocuğudur. Gönlümüzdeki saraylarda, tahtlarda oturur.<br />
Bu hisler, bu hürmet, bu kıymet bilme sayesinde enerjimiz artıyor.<br />
Hizmet kapasitemiz artıyor. Kendimizi ifade etme rahatlığımız artıyor.<br />
Vatandaşlarımızla gözgöze gelmek, el ele vermek, birlikte yürümek… bütün<br />
bunlar bizim doğal halimizdir.<br />
(Kırkbir, s. 56, Kasım 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
151
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kara kış, ak kış<br />
Kış geldi. Atalarımız bu mevsime “kara kış” derler. Neden? Çünkü yakacak<br />
odun kömür bulmak zordur. Çalışmak zordur. Yolculuk etmek zordur…<br />
Cumhuriyet tarihi boyunca kış hep mahrumiyetin, yoksulluğun, kederin<br />
öne çıktığı mevsim olmuştur. Ancak 1980’lerin ortalarından itibaren, bazı<br />
kimselerin kıştan tat aldıklarına şahit olmaya başladık. Elbette hepimiz<br />
çocukluğumuzda kardan adamlar yapıyorduk. Kartopu oynuyorduk. Fakat<br />
evlerin pek azı kaloriferliydi. Yalnızca bir – iki oda ısıtılabiliyordu. Karla,<br />
kışla bitmeyen bir mücadelemiz vardı. Üşümekten, kışın görkemli güzelliğini<br />
algılayamıyorduk. Açıkçası, her yıl, kış aylarında milletçe geri adım atıyor,<br />
birkaç yıl geriye gidiyorduk.<br />
Şimdi kışlar bizi eskisi kadar sarsmıyor. Şükürler olsun şehrimizde doğalgaz<br />
var. Doğalgaz yalnızca evlerimizi, işyerlerimizi ısıtmakla kalmıyor, aynı<br />
zamanda bize kışın ihtişamını keşfetmemize imkan verecek bir sükunet<br />
de sağlıyor. <strong>Kocaeli</strong> bugün kış turizminin en önemli merkezlerinden<br />
biri: Kartepe, kış güzelliğinin büyük sembollerinden. Yollar karlansa,<br />
buzlansa makinelerimiz var, yetişip açıyoruz. Üşütüp hastalanacak olsak,<br />
onlarca sağlık merkezimiz var, hemen tedavi başlıyor. Kapalı mekanlarda<br />
ihtiyaçlarımızı giderebileceğimiz, eş dostla, ailemizle vakit geçirebileceğimiz<br />
alışveriş merkezleri var. Hava ve yol durumu her an her mecrada<br />
duyuruluyor. Tedbir alma kolaylığı, iletişim imkanlarıyla birlikte daha da arttı.<br />
Uzatmayayım. Velhasıl bugün kış eskisi kadar kara değildir.<br />
NEŞELENME VE BİLGİLENME SEZONU<br />
Bakın sözü nereye getireceğim: Kış, kitap okuma mevsimidir, tiyatro,<br />
sinema, konser, sergi mevsimidir. Geçen hafta, vefatının 72. yıldönümü<br />
nedeniyle İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u andık. Bu hafta da şiirsel<br />
152 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
estetiğin zirvelerinden Yahya Kemal Beyatlı’yı vefatının 50. yılında anıyoruz.<br />
Her iki şairimizin de eserlerini programa katılan hemşerilerimize hediye ettik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde kış artık bütün güzellikleri ve kazanımlarıyla birlikte yaşanıyor.<br />
Kış gelince yazarlarla, şairlerle buluşuyoruz. Edebiyatla, kültürle haşır neşir<br />
<strong>oluyor</strong>uz. Kışı ne kederle, ne de oyalanarak geçiriyoruz. Tam tersine bir neşe<br />
ve bilgilenme sezonu kış.<br />
YENİ YIL<br />
Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, kışın, şehrimi baskı altına<br />
almasına müsaade etmeyeceğim. Her şeyimiz hazır, şükürler olsun. 5 yıldır<br />
olduğu gibi, yine bir ak kış yaşayacağız inşallah. Ak kış, şehirdeki refahın,<br />
yükselişin işaretidir, delilidir. Bize, bu ak kışı, mümkün mertebe kültürel<br />
etkinliklere katılarak, kitap okuyarak taçlandırmak yakışır.<br />
Yurtiçinden ve yurtdışından turistleri, misafirlerimizi ağırlamaya devam<br />
edeceğiz. Benzer şekilde kültür ve sanat tarihimizin büyüklerini de<br />
anarak, onlar hakkında programlar, etkinlikler düzenleyerek şehrimizde<br />
ağırlayacağız. Bu tanışmalar, hasbıhaller, kaynaşmalarla kışımızı daha da<br />
sevinçli ve bereketli bir şekilde geçireceğiz…<br />
Yeni bir yıla, 2009’a giriyoruz. Yıllar hakikaten çabuk geçiyor. 2008, büyük<br />
projelerle, atılımlarla geçti. Bunları her fırsatta zaten sizlerle konuşuyor,<br />
değerlendiriyoruz. 2009’un birbirimize kalben daha da yakınlaştığımız ve<br />
hep birlikte her adımda hızlanarak aydınlık ufuklara doğru ilerlediğimiz bir yıl<br />
olmasını diliyorum. Yeni yılınız kutlu olsun.<br />
(Kırkbir, s. 61, Aralık 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
153
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
154<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
ÖZEL GÜNLER<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
155
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
156<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Düşmanından kurtul, dostuna kavuş<br />
Kandıra, 1920’nin 5 Eylül’ünde işgal güçlerinden kurtarıldı.<br />
28 Haziran, İzmit’in Düşman İşgalinden Kurtuluşu’nun yıldönümü (1921).<br />
4 Temmuz’da Karamürsel’imiz düşmandan temizlendi (1921)<br />
Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla birlikte (11 Ekim 1922) Gebze işgalden<br />
kurtuldu.<br />
Bütün kurtuluş günleri, yüce milletimizin Kurtuluş Savaşı bize çok şey anlatır.<br />
Fransız, İngiliz, Yunan askerlerinin saldırılarından, yakıp yıkmalarından,<br />
cinayetlerinden kurtulmanın anlamı esasen çok derindir.<br />
Yanlış anlaşılmasın. Avrupalılarla aramızda bugün bir düşmanlık yok.<br />
Avrupa’da 5,5 milyona yakın Türk yaşıyor.<br />
Onlar bize geliyor, biz onlara gidiyoruz. 80 küsur yıl önceki savaşı kan<br />
davasına dönüştürmenin manası yok.<br />
Ben tarihe belediyecilik açısından bakıyorum.<br />
Hepimiz, bulunduğumuz yerden, tarihe bakmak zorundayız.<br />
Tarih bilgisi, hayat bilgisidir, insanlığı tanımanın, felsefe öğrenmenin yolu<br />
tarihten geçer.<br />
Dahası, hepimiz tarihin içindeyiz.<br />
HAYATIMIZI GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN CANIMIZI VERDİK<br />
87, 88 sene önce, canımızı dişimize takıp düşmandan kurtulduk, şükürler<br />
olsun.<br />
Peki sonra?<br />
Sonrası, dostlara kavuşmaktır. Dostluğa kavuşmaktır.<br />
Bence, bir şehirde dostluğun tesis edilmesi, hemşehriliğin değerli kılınması,<br />
düşmandan kurtulmak kadar önemlidir.<br />
Düşman geldi, senin evini yıktı. Nasıl yapacaksın? Dostlarla birlikte tabii ki.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
157
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Elbirliğiyle. Gönül birliğiyle.<br />
Özgür şehir, insanların birbirinin kıymetini bildiği şehirdir.<br />
Bir şehri güleç, iyi kalpli, bilgili, çalışkan insanlar özgürleştirir.<br />
Özgürlüğü; yaptığı her işte ailesinin, mahallesinin, şehrinin, ülkesinin ve<br />
bütün insanlığın yararını gözeten insanlar kurabilir, yaşatabilir.<br />
Kötülüklerden kurtulmak, ölümden kurtulmak için hayatımızı ortaya koyduk.<br />
İyiliklere, güzelliklere, anlamlı bir hayata kavuşmak için de aynı çabayı<br />
göstermemiz gerekir.<br />
İşte bu nedenle biz, “Siyaset hizmettir” diyoruz.<br />
Kim hayatı güzelleştirmek için uğraşıyorsa, o kişi yaşadığı şehre, ülkeye ve<br />
dünyaya değer katıyor demektir.<br />
DÜŞMANDAN KURTULDUK, PEKİ YA DÜŞMANLIKTAN?<br />
87 - 88 yıl önce canımızı verdik. Şimdi de canımızın kıymetini bileceğiz.<br />
Birbirimize değer vereceğiz.<br />
Siyaseti, sosyal münasebetleri kavgacı bir üslupla, birbirimizi hor görerek,<br />
sayıp söverek yürütemeyiz.<br />
Düşman işgalinden kurtulduğumuz gibi, düşmanlıktan da kurtulmak<br />
zorundayız.<br />
Tekrar ediyorum: Düşmandan kurtulduk, düşmanlıktan da kurtulmalıyız.<br />
Hemşehriler arasında düşmanlık olmaz.<br />
Ben Fransız’la, İngiliz’le, Yunan’la barışmışım, hemşehrilerimle,<br />
vatandaşlarımla mı barışmayacağım?<br />
Bu manada yaptığımız hizmet binaları, yollar, altyapı yatırımları, parklar,<br />
oyun alanları, eğitim merkezleri, düzenlediğimiz fuarlar, şenlikler, festivaller…<br />
hepsi ama hepsi birer dosta ve dostluğa kavuşma girişimidir.<br />
Siyaset hizmettir, hizmet barıştır, barış esenliktir, dostluktur, özgürlüktür.<br />
158 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İzmit’in Kurtuluşu’ndan 86 yıl sonra<br />
Kıymetli <strong>Kocaeli</strong>liler, Aziz dostlarım,<br />
Bugün, İzmit’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yıldönümünü<br />
kutluyoruz.<br />
86 yıldır barış içinde yaşıyoruz.<br />
86 yıldır şehrimizde düşman askeri yok.<br />
Bizler, şu anda, bu barışı, bu huzurlu ortamda yaşamayı kutluyoruz.<br />
İşgal günlerini hatırlayalım.<br />
13 Kasım 1918’de, düşman gemileri Marmara Denizi’ne girdi.<br />
Şehirlerimizi bombalamak, evlerimizi yıkmak, bizleri, çocuklarımızı öldürmek<br />
üzere geldiler.<br />
İngiliz ve Fransız askerleri, bombalarıyla, silahlarıyla şehrimize girdiler.<br />
Buradaki gayrimüslimler de silahlanıp, bizi öldürecek orduların içinde<br />
yerlerini aldılar.<br />
Bugün, İngilizlerle bir kavgamız yok.<br />
Hepimiz Paris’e gidiyoruz, Fransızlarla aramız iyi.<br />
Mahallelerimizde gayrimüslim dostlarımız yaşıyor.<br />
Fakat 1918’de durum böyle değildi.<br />
Tarihi görmezlikten gelemeyiz.<br />
Kanlar içinde, gövdesi parçalanmış genç şehitleri hafızamızdan silemeyiz.<br />
“Tatsız günlerdi, üzerinde durmaya değmez” diyemeyiz.<br />
Neden?<br />
Çünkü tam 3 yıl süren işgale karşı durmasaydık, direnmeseydik, hepimiz<br />
mahvolacaktık.<br />
Bu sokaklar, caddeler, parklar, evler bizim olmayacaktı.<br />
Biz var olmayacaktık.<br />
Bugün, birbirimizin varlığını kutluyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
159
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Milli bir doğum günü kutlaması bu.<br />
Bugün, hayatımızı, nefes alıp verişimizi, kalplerimizin atışını kutluyoruz.<br />
27 Ekim 1920’ye dönelim.<br />
İngilizler şehrimizden çekildi.<br />
Buraları Yunan askerlerine bıraktılar.<br />
Çok büyük acılar çektik. Bunları anlamak da, anlatmak da kolay değil.<br />
Hiç tanımadığınız biri gelip, durduk yerde size yumruk atsa ne yaparsınız?<br />
Gazetenizi okumaya devam edebilir misiniz?<br />
Edemezsiniz.<br />
Yemeğinizi bitiremezsiniz.<br />
Çayınızı keyifle yudumlayamazsınız.<br />
Hiç tanımadığınız biri gelip, size silah çekse?<br />
Şoka girersiniz.<br />
Korkarsınız.<br />
İşte, 1918’de hepimize silah çekildi.<br />
Hepimiz 3 yıl boyunca, bu hiç tanımadığımız, dillerini bile bilmediğimiz<br />
kimseler tarafından yumruklandık, tekmelendik, öldürüldük!<br />
Çok kötü bir dönemden geçen, yoksul, kendi halinde bir halk, I. Dünya<br />
Savaşı’ndan yeni çıkmış, yorgun ve üzgün bir halk, yeniden ölümle, zulümle<br />
yüzyüze geldi.<br />
Ekmek yoktu.<br />
Herkes aç ve çaresiz. Küçücük çocuklar, bebekler durmadan ağlıyor.<br />
Anneler ağlıyor, genç kızlar, gelinler ağlıyor.<br />
Her yerde saldırı var, barut var, kan var.<br />
Hiçbir umut yoktu.<br />
Bir süre sonra, bu zayıf, çaresiz insanlar, eğer direnmezlerse, hayatlarının<br />
tümden yok olacağını gördüler.<br />
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas Kongrelerini topladı.<br />
Tüm Türkiye’de, sizin benim gibi sivil insanlar, öğrenciler, esnaf, memurlar<br />
silahlanmaya başladı.<br />
“Tamam” dediler, “savaşacağız!”<br />
Hayatında hiç silah tutmamış insanlar da silaha sarıldılar.<br />
Cinayetlere, bombardımanlara, açlığa, umutsuzluğa boyun eğmediler.<br />
Bütün mahallelerimizden, bütün köylerimizden insanlar cepheye koştular.<br />
Yüzlercesi şehit oldu.<br />
Genç babalar, delikanlılar, çocuklar, anneler,gelinler vurularak can verdi.<br />
Teslim olmadılar. Vazgeçmediler.<br />
Neydi bu?<br />
Yani neden teslim olmadılar?<br />
Ölmeyi kim ister?<br />
160 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Niçin ölümü göze aldılar?<br />
Mahallesindeki dükkanda şeker satan bir adam, niye ölüme gider?<br />
Bir fırıncı, her sabah taze ekmekler yapan bir baba niçin ölümü göze alsın?<br />
Bir öğrenci, bir çitçi, bir demirci niye silahlara, namlulara doğru yürür?<br />
Çünkü, bugün burada yaşadığımız özgürlük, sokaklarımızdaki bu güzellikler<br />
kutsaldır.<br />
Barış kutsaldır.<br />
Her sabah yaptığımız kahvaltı, içtiğimiz çay, okuduğumuz kitap kutsaldır.<br />
Tarlalarda çalışmamız, fabrikalarda çalışmamız, dükkanlarda, pazarlarda<br />
alışveriş yapmamız, bütün bunlar, bu hayat kutsaldır.<br />
Yollarda selamlaşırız, otobüste yaşlılara yer veririz, eşi dostu, akrabayı<br />
ziyaret ederiz, düğünlerde oynarız, parkta güvercinlere yem atarız…<br />
İşte bu hayat, bu camiler, bu evler, dükkanlar, okullar… hepsi kutsaldır.<br />
Allah bize bu ağız tadını nasip etti.<br />
Çünkü dedelerimiz, ninelerimiz, çok yorgun, çok üzgün oldukları halde, çok<br />
aç, çok yoksul oldukları halde düşmana direndiler.<br />
Hiçbiri, silahlı, önüne geleni öldüren, vahşi askerlere pabuç bırakmadı.<br />
“Madem öyle diyorsunuz, alın istediğinizi” demediler.<br />
Silahlardan, ölmekten korkmadılar.<br />
Bir şeyden korktular:<br />
O da, bu hayatın, hepimizin hayatının yok olmasıydı.<br />
Burada 86 yıl önce delikanlılar, yaşlılar, bebekler öldürüldü. Süngülerle,<br />
bıçaklarla delik deşik edildiler.<br />
Burada, 86 yıl önce, genç kızlar, genç annelere saldırıldı. Hepsi vahşice<br />
aşağılandılar.<br />
Burada dükkanlar yağmalandı.<br />
Evler yıkıldı. Okullar yıkıldı. Tarlalar dağıtıldı.<br />
Burada bir lokma kuru ekmeğe muhtaç olduk.<br />
Yine de hayatımızdan vazgeçmedik.<br />
Allah’a binlerce şükürler olsun, bugünleri de gördük.<br />
Tertemiz, ışıl ışıl bir şehirde yaşıyoruz Aziz kardeşlerim.<br />
Cıvıl cıvıl sokaklarda, pazarlarda, pırıl pırıl evlerde, yemyeşil parklarda<br />
yaşıyoruz.<br />
Hiç kimse, çocuklarımızı öldürmeye kalkışmıyor.<br />
Hiç kimse bizi yakmaya, kemiklerimizi kırmaya kalkışmıyor.<br />
Bir devletimiz, bir hayatımız, bir yuvamız, şehrimiz var.<br />
Ailemiz, dostlarımız var.<br />
1921’e dönelim.<br />
1921’in Haziran ayında Kazım Özalp Bey komutasındaki Kuvayı Milliye<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
161
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
birlikleri Yunan askerlerini püskürttü.<br />
Yunan askerleri bir yandan kaçıyordu, bir yandan da büyük katliamlar<br />
yapmaya devam ediyordu.<br />
Kaçarken bile çocukları öldürmekten geri durmuyorlardı.<br />
Kuvayı Milliye askerleri şehre girince, Yunan askerlerinin bir kısmı da denize<br />
atlayıp gemilere doğru yüzmeye başladılar.<br />
Bir cinayet salgını böylece sona erdi.<br />
Şehrimiz kurtulmuştu.<br />
Büyük acıların, kayıpların yasını tutuyorduk. Fakat bir yandan da Allah’a<br />
şükrediyorduk.<br />
Şimdi, 86 yıl sonra yine şükrediyoruz.<br />
İzmit’imizin Kurtuluşu kutlu olsun.<br />
Allah bugünlerimizi aratmasın.<br />
Hayatımız hep böyle barış, huzur ve güven içinde geçsin.<br />
Hepinizi sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
162 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İzmit’in Kurtuluşu<br />
13 Kasım 1918 gününü unutamayız. O gün, düşman donanmasını gördük.<br />
İtilaf devletlerine ait gemiler, zehirli deniz canavarları gibi sularımıza girdi.<br />
Tam 3 yıl, yaklaşık 1000 gün boyunca akıl almaz acılar çektik. Çocuklarımız<br />
vuruldu. Kanlar içindeki evlatlarımızı kucaklayıp toprağa verdik. 1000 gün<br />
mezarlar kazdık. Sevdiklerimizi gömdük. Açlıktan, susuzluktan, hastalıktan<br />
bitap düşmüştük. Silahımız, cephanemiz yoktu. Namlular tarafından<br />
kuşatılmıştık. Top namluları, tüfek namluları, bıçaklar, süngüler tarafından<br />
sıkıştırılıyorduk.<br />
Hepimiz, yakıcı bir keder içinde ağlıyorduk. Anneler, babalar, kardeşler<br />
ağlıyordu. Perişandık.<br />
Evlerimiz, sokaklarımız paramparça olmuştu. Yavrularımızı okula<br />
gönderemiyorduk. Okullar yıkılmıştı. Dükkanlarımızı açamıyorduk.<br />
Fırınlar, çay ocakları, terziler, marangozhaneler, her yer kapalıydı. Pazar<br />
kurulamıyordu. Hayat durmuştu. 27 Ekim 1920’de İngilizler, başımızda<br />
Yunanlıları bırakıp çekildiler. Her gün cinayet, her gün tecavüz, her gün<br />
dayak, her gün korku<br />
doluydu.1921 Haziranı’nda Kazım Bey komutasındaki Kuvayı Milliye<br />
birlikleri, Yunan ordusunun vahşetine gereken cevabı verdi. Yunan askerleri<br />
kaçarken bile<br />
sokaklardaki, mahallelerdeki insanları öldürüyordu.<br />
Nihayet, Haziran’ın 28’inde, şehrimizden düşmanları çıkardık. Can havliyle<br />
gemilerine atlayıp kaçtılar.<br />
Caddelerimizi, sokaklarımızı, evlerimizi, çarşılarımızı yeniden kurduk.<br />
Tarlalara, fabrikalara geri döndük. Yıllar yılı şehitlerimizi hatırlayıp gözyaşı<br />
döktük. O korkunç günleri yavaş yavaş geride bıraktık…<br />
O zorlu günlerden bugünlere geldik. Bir Büyükşehir kurduk. Her yanında<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
163
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
barış içinde, güvenle, sevinçle çalıştığımız; cıvıl cıvıl, pırıl pırıl bir şehir<br />
kurduk.<br />
Bugün, işgalden kurtuluşumuzun 86. yıldönümünde, bizler bu barış dolu,<br />
özgürlük, neşe dolu hayatı kutluyoruz.<br />
Birbirimizin kalp atışlarını, varlığımızı, afiyetimizi, huzurumuzu kutluyoruz.<br />
Allah, şehrimizin, ülkemizin, milletimizin özgürlük sevincini daim etsin.<br />
164 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hoş geldin yâ şehr-i Ramazan<br />
Açlık, bir lokma ekmek bulamamak, çoluk çocuğumuzu besleyememek en<br />
büyük insanlık dramıdır.<br />
Ramazan ayında, birçoğumuz oruç tutmak suretiyle bu insanlık dramını, bu<br />
felaketi keşfediyoruz.<br />
Bir yudum suyun, bir lokma ekmeğin tadını özlüyoruz, değerini kavrıyoruz.<br />
Daha da önemlisi, kimsesiz, yoksul, sahipsiz dostlarımızın yaşadığı müthiş<br />
sıkıntıyı açıkça fark ediyoruz.<br />
Kalplerimiz yumuşuyor.<br />
Paylaşma eğilimimiz güçleniyor.<br />
İftar sevinçleri bize bir ruh yüceliği getiriyor.<br />
Ramazana özgü kültürel tatlarla haşır neşir <strong>oluyor</strong>uz: Ramazan pidesi,<br />
güllaç, hurma gibi… Ramazan davulcusu, maniler, Karagöz gibi…<br />
Bana öyle geliyor ki, Ramazan coşkusu, esasen, gözle görülebilir bir hızdaki<br />
insani olgunlaşmayı müşahede etmemizden kaynaklanıyor.<br />
BAŞKALARINI SEVİNDİRMEDEN GERÇEK SEVİNCE ULAŞAMAYIZ<br />
Bütün öğretiler bize insanlık değerlerinden söz açar.<br />
Yardımlaşmak, merhamet, insaf, hakkaniyet gibi değerler; dünyadaki bütün<br />
inanışlarda, kültürlerde yüceltilir.<br />
Çünkü hepimiz, dünyevi tatların geçici olduğunu biliriz.<br />
Önemli olanın gönülleri kazanmak olduğunu biliriz.<br />
Arzularımıza, hırslarımıza, nefsimize değil de; hakikatli duygu ve fiillere<br />
yönelmemiz gerektiğini biliriz.<br />
Asayişin de, özgürlüğün de, sevincin de kaynağında olgunluk ve gönül<br />
yüceliği yatar. Bunu herkes bilir.<br />
Yine de günlük meşgaleler, endişeler bizi başka yerlere çeker.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
165
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Öğrenci, işçi, ev hanımı, memur… genç ya da yaşlı… kim olursak, nerede<br />
olursak olalım, hepimiz daha çok kazanma hayaline zaman zaman kapılırız.<br />
Ramazan, bizlere bu heveslerin, arzuların, hırsların geçiciliğini hatırlatır.<br />
Ramazan, bizlere başkalarını sevindirmeden sevinmenin boşuna olduğunu<br />
işarete der.<br />
Ramazan bize kardeşliği, dert ortaklığını, el ele vermeyi telkin eder…<br />
SABIR VE ESENLİK TEBESSÜMLERİ<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Ramazan’ın güzelliklerini şehrimize yaymak<br />
için harekete geçtik.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde Ramazan’ın daha derinlikli, daha huzurlu bir havada geçmesi<br />
için kolları sıvadık.<br />
Ramazan çadırlarımızı kurduk.<br />
Ramazan programları düzenledik.<br />
İnanıyorum ki, her yıl olduğu gibi, bu yıl da Ramazanı barış ve güzelliklerle<br />
dolu bir şekilde idrak edeceğiz.<br />
Diliyorum ki, Ramazan bu yıl da…<br />
Pırıl pırıl minarelerin, kubbelerin, mahyaların arasında…<br />
Sahur mahmurluğu, oruç dinginliği içinde…<br />
Sabır ve gönül ferahlığını yansıtan tebessümlerle…<br />
İçimizde tertemiz bir su gibi aksın…<br />
Gönüllerimizin pasını silsin…<br />
Ruhumuzu aydınlatsın.<br />
Ramazan-ı Şerif’iniz mübarek olsun, aziz hemşehrilerim, güzel kardeşlerim.<br />
(Kırkbir, s. 45, Eylül 2008)<br />
166 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong> için iftar vakti<br />
Ramazan ayının neşesinden, bereketinden, manevi hareketliliğinden<br />
bahsediyoruz.<br />
Tamam, camiler ışıklarla süsleniyor.<br />
Fırınlarda sıcacık pidelerin dumanı tütüyor.<br />
Ramazan çadırlarında Karagöz sahneleniyor.<br />
Çarşılarda Medine hurmaları satılıyor.<br />
Güllaçlar, davullar, maniler, teravihler, dualar, ilahiler…<br />
Hakikaten, Ramazan’la birlikte bir anda hayatımıza dahil olan birçok<br />
güzellik var.<br />
Fakat bence en önemlisi iftar.<br />
Ramazan’ın en kritik an’ı.<br />
Gün boyu o an’ı bekliyoruz.<br />
İkindi ezanını duyunca, “Ah şimdi akşam olacaktı ki…” diye iç geçiriyoruz.<br />
Güneş ufukta kayb<strong>oluyor</strong>, sulara gömülüyor. Minarelerden ezanlar<br />
yükseliyor. Art arda şerefeler aydınlanıyor. 1 saniye içinde iklim değişiyor,<br />
hayat değişiyor, biz değişiyoruz.<br />
İftar’ın bu kadar yoğun, özel, derin bir an olması çok dikkate değer.<br />
İFTAR RUHU<br />
Ramazan’ın diğer bütün hoşlukları, iftar sofrasının etrafında döner.<br />
İftar vaktini birlikte geçirmemiz, o benzersiz anda yan yana olmamız apayrı<br />
bir önem taşıyor.<br />
Beni etkileyen bir reklamda “Türkiye için iftar vakti, bilmem ne çorbaları için<br />
iftihar vakti” deniyordu.<br />
İftar vakti, hepimiz için iftihar vaktidir. Yeter ki sofraları birbirinden uzağa<br />
kurmayalım.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
167
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Masaları birleştirelim. Pideyi bölüşelim. Suyu birbirimize ikram edelim…<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında büyük iftar sofraları kuruluyor.<br />
Sadece Fuar’da 4 bin kişi aynı sofraya oturuyor.<br />
İftar küçük bir bayramdır. Fakat binlerce kişi aynı anda iftar edince, büyük bir<br />
bayram <strong>oluyor</strong>.<br />
Bu sofralardan sadece doyarak değil, birçok şey öğrenerek kalkıyoruz: Sabır,<br />
doğru zamanlama, paylaşma, nezaket gibi erdemleri bir küçük an içinde<br />
tecrübe ediyoruz.<br />
Ramazan yavaş yavaş geçiyor. Önümüz bayram. Oruç ayı bittikten sonra da,<br />
bu iftarlarda öğrendiklerimizi zihnimizde canlı tutmaya bakalım.<br />
İftar ruhunu yaşatalım.<br />
TAKIM TUTAR GİBİ…<br />
Böyle Ramazan, oruç, iftar diye heyecanlı yazılar yazıyorum. Fakat oruç<br />
tutmayan vatandaşlarımız yok mu? Var elbette.<br />
Burada maksadımız kalp kırmak, kimseyi dışlamak ya da yaftalamak değildir.<br />
Hepimiz insanız. Orucu tutarız, tutmayız, -özrümüz vardır, hastalıkta,<br />
yolculukta- tutamayız, sıkı tutarız, gevşek tutarız… Bu konularda kimse<br />
kimseyi yargılayamaz.<br />
Ramazan, kültürel değerleriyle birlikte geliyor. Oruçlu değilsem pide<br />
yemeyeyim mi? Hurma tatmayayım mı? Olmaz öyle şey.<br />
Tabii ki birbirimize hürmet edeceğiz. Tutan tutmayana asla hakaret<br />
etmeyecek, küçük düşürücü imada bulunmayacak. Niyetli olmayan da<br />
niyetliyi rahatsız<br />
etmemeye bakacak.<br />
Bu kadarcık anlayışa, bu kadarcık olgunluğa hepimiz sahibiz.<br />
Tabiri caizse, takım tutar gibi oruç tutamayız.<br />
Ramazan ayının bizi buluşturması, birleştirmesi, kenetlemesi gerekir.<br />
Ayırması, bölmesi, uzaklaştırması değil.<br />
(Kırkbir, s. 48, Eylül 2008)<br />
168 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bayramlaşma olmadan bayram olmaz<br />
Eski bir tabirdir: “Bayram çocuklara gelir.”<br />
Neden çocuklara geliyor bayram? Çünkü bayram sevinçleri, çocukların<br />
tertemiz dünyasıyla daha kolay örtüşüyor.<br />
Kendimi yokladım. Bayram çocuklara geliyor, tamam. Peki ya ben? 1 ay<br />
süren orucun ardından, bayramın manevi lezzetini tadabiliyor muyum?<br />
İnsanın yaşı ilerledikçe, bayramların vitamini, minerali azalıyor mu?<br />
Zihnim böyle bayramlık sorularla meşgulken, şunu fark ettim: Bayramın<br />
vakti belli, o vakitte kendiliğinden geliyor. Fakat bayram neşesini, bayram<br />
sevinçlerini, insanlar birbirlerine sunuyorlar. Bir başkasının katkısı olmadan<br />
bayramımız tamam olmuyor.<br />
Elbette bayramın kendine has bir atmosferi, tadı, bereketi var.<br />
Fakat kapımızı kimse açmazsa, bayramımızı kimse tebrik etmezse o<br />
atmosfer hüzünle dolar…<br />
ŞEFKAT VE SEVİNÇ DÖNGÜSÜ<br />
Bayram, çocuklara gelir…<br />
Çocuklar olmasa belki de bayramlar hiç gelmeyecek?<br />
Her bayram el öpen, gülümseyen, rengarenk giyinmiş, pırıl pırıl çocuklar,<br />
bayramı bizlere taşıyorlar.<br />
Biz de onlara şeker, mendil, harçlık, hediye vererek, bayramın gereğini<br />
yapıyoruz.<br />
Şekerler çocuğa, çocuğun gülüşü ise büyüklere bayram sevincini aşılıyor.<br />
Bayram insandan insana geçen, bir şefkat, neşe, merhamet ve sevinç<br />
döngüsüdür.<br />
Bayram sabahı herkes, kalbinde ilahi bir sevinçle uyanır.<br />
Meleklerin duaları kabul olmuş gibi, herkesin gönlünde bir bahar temizliği<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
169
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yapılmış gibi, her yerde bir sevap tortusu vardır.<br />
Hepimiz iyi niyetlerle, tebessümlerle bayramın ahengine uyum sağlarız.<br />
KAVUŞMA, BARIŞMA, KAYNAŞMA GÜNÜ<br />
Bayram aslında küçük büyük herkese geliyor.<br />
Şehirde bir adam, bayram sabahı ailesiyle birlikte ana – babacığının elini<br />
öpmeye, köyüne gittiğinde… O köydeki anne, bahçedeki çiçekleri sularken,<br />
oğlunun, gelininin, torunlarının geldiğini gördüğünde… İşte bayram tam o<br />
anda geliyor!..<br />
Bayram selamlar, kutlamalar, kucaklaşmalar, hediyeler, ziyaretler,<br />
kavuşmalarla gelir.<br />
Mesela genç kız “Bayramın mübarek olsun babacığım” deyip el öpüyor.<br />
Baba “Senin de canım kızım” deyip sarılıyor. Tam o dakikadır bayram.<br />
İki arkadaşın bayramlaşması… Dargın iki kişinin bayramlaşarak barışması…<br />
Eşlerin bayramlaşması… Birbirini tanımayanların bayramlaşması…<br />
Bu ve benzeri sahneleri gözünüzün önüne getirin.<br />
Ben derim ki, bayramlaşma olmadan bayram olmaz.<br />
O halde, bayramınız mübarek olsun.<br />
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum.<br />
(Kırkbir, s. 49, Eylül 2008)<br />
170 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“Uzat ellerini bayramlaşalım”<br />
Aziz hemşehrilerim,<br />
Bayramlar sevinç günleridir. Neşe ve heyecan, her yeri kaplar.<br />
Bayram sabahları hepimiz o neşeyle, sevinçle çıkıyoruz sokağa. Camilere<br />
yöneliyoruz. Komşularımızla, dostlarımızla kucaklaşıyoruz. Gönüllerimizi bir<br />
ferahlık sarıyor.<br />
Oruçlarla, iftar, teravih, sahurlarla geçen; ibadet konsantrasyonu içinde,<br />
kendi derinliklerimize inerek, dualarla idrak ettiğimiz ayların en güzelinden<br />
sonra, bayram ediyoruz.<br />
Ramazan Bayramı bize hem bilgece bir olgunluk, hem de küçük çocuklara<br />
mahsus bir neşe veriyor. Binlerce şükürler olsun. Nice bayramlar görelim<br />
inşallah.<br />
Benim en çok önemsediğim konu, küskün, dargın hemşehrilerimizin<br />
bayramı fırsat bilip barışmalarıdır. Bayramı bayram yapan şeylerin başında<br />
bu barışmalar gelir. Surat asmayacağız. Somurtmak yok. Lüzumsuz bir<br />
gurura kapılmayacağız. Mütevazı olacağız. Bize gönül almak, bağışlamak,<br />
tatsızlıkları unutmak, kardeşçe kucaklaşmak yakışır.<br />
Şu güzelim Anadolu türküsündeki gibi birbirimize sesleneceğiz:<br />
“Şu mübarek günde küsmek olur mu?<br />
Uzat ellerini bayramlaşalım.<br />
Tanrı selamını kesmek olur mu?<br />
Uzat ellerini bayramlaşalım.”<br />
Helalleşmeden olmaz. Bayramın bereketi azalır Allah korusun.<br />
Büyüklerimizin ellerini öpeceğiz. Hürmet günü bu. Çocuklarla oynayacağız.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
171
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Onlara hediyeler, şekerler vereceğiz.<br />
Kimsesizleri, yetimleri, düşkünleri ve hattâ kabirleri, kaybettiğimiz<br />
yakınlarımızı ziyaret ederek, bayramın duygu yoğunluğunu onlarla da<br />
paylaşacağız.<br />
Bayramda oluşan bu sevinç halkasının dışında bir tek vatandaşımız bile<br />
kalmasın. Bu paylaşma heyecanından hiç kimse mahrum olmasın.<br />
Hepimiz, bu ilahi şefkatten, kalplerimize semavi bir emir gibi inen bu ilham<br />
dolu saadetten hakkıyla nasiplenelim.<br />
172 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kurban bizi kibirin<br />
yanılgılarından uzaklaştırır...<br />
Kurban Bayramınız mübarek olsun.<br />
Allah, hep birlikte nice bayramlar görmeyi, hepimize iki cihanda yüz aklığı<br />
nasip etsin.<br />
Bir kez daha mübarek bayramımıza kavuşuyor, Hz. İbrahim’in, oğlu Hz.<br />
İsmail’i adayışındaki fedakarlığın sırrına erişiyoruz.<br />
Kurban kelimesi, Arapça ‘kurb’ yani ‘yakınlaşma’ kökünden geliyor.<br />
Dilimizdeki garip sözcüğü de öyle.<br />
Demek ki, Kurban Bayramları, bizleri birbirimize ve Yüce Allah’a<br />
yaklaştırıyor.<br />
Bereket dediğimiz, paylaşma ve vicdan huzurundan doğan bolluk ve sevinç;<br />
kurban kesmenin başlıca özelliğidir.<br />
Kurban Bayramları, bereket günleridir. Yoksul, sahipsiz, elden ayaktan<br />
düşmüş komşularımıza koştuğumuz günlerdir. Çaresizliği, umutsuzluğu,<br />
kimsesizliği biz bu mübarek günlerde savuştururuz. Mahrum ve hüzünlü<br />
komşularımızla aramızdaki mesafe hızla kapanır. Dostluğumuz pekişir. Yılın<br />
diğer günlerinde de dayanışma ve yardımlaşmayı sürdürebilmemize imkan<br />
veren bir başlangıç noktası, bir tazelenmedir Kurban Bayramları.<br />
Kurban Bayramlarında, İslam inancının son derece etkileyici bir yönünü<br />
keşfederiz. Çünkü, kurban kesmek, sembolik olarak, bütün varlığımızı Yüce<br />
Yaratıcı’ya sunmaya hazır olduğumuzu ifade eder.<br />
Kurban kesmek, hiç kuşkusuz zenginlere, ‘maddi imkanları elverenlere’<br />
mahsus bir dinî sorumluluktur. Bununla birlikte, zenginler ile ihtiyaç sahibi<br />
olan ya da ekonomik gücü kurban kesmeye yetmeyenlerin çok özel bir<br />
tarzda buluşmasını sağlar. Çünkü kurban eti, herhangi bir hediye değildir.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
173
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bize hayatın geçiciliğini, asıl zenginliğimizin kardeşlik olduğunu,<br />
tevazunun vazgeçilmez değerini anlatır. Kurban, bizi kibirden ve ona bağlı<br />
yanılgılardan uzaklaştırır. İnsanlığımızın özünü kavramaya yaklaştırır.<br />
Kurban Bayramı’nın barışmalara, helalleşmelere, kardeşliğimizin<br />
perçinlenmesine, sevinçlere ve müspet heyecanlara vesile olmasını<br />
diliyorum. Bayramınızı tekrar tebrik ediyorum. Nice bayramlara.<br />
174 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
4 Yıllık Bayram temizliği<br />
Aziz hemşehrim,<br />
kalplerimizi yumuşatan, bizi her yıl biraz daha olgunlaştıran Ramazan ayını<br />
geride bıraktık. Allah tekrarını nasip etsin.<br />
Bayramın sevinçli iklimine erdik. Hep birlikte, nice bayramlar görelim<br />
inşallah.<br />
Bu bereketli, pırıltılı, ahenkli günleri vesile sayarak, sizinle birkaç hususu<br />
paylaşmak istiyorum.<br />
Şehirler, yetmiş iki milletten insanın bir araya geldiği, binbir türlü insanlık<br />
halinin yaşandığı, muazzam yerlerdir. Her sokakta, her caddede, her<br />
pencerede başka bir hayat, başka bir duygu akar. Her taşın sesi farklıdır.<br />
Bulvarlardaki ağaçların her yaprağı ayrı telden çalar. Evlerin bacalarından<br />
tüten dumanlar bile birbirine benzemez. Şehirlilerin her birinin yüzünde ayrı<br />
bir hikaye okunur.<br />
Her şey birbirinden farklıdır.<br />
Kimse birbirine benzemez.<br />
Her sokakta ayrı bir dünya vardır.<br />
Yine de…<br />
Bir şehirde en büyük sevinç, bütün o farklılıkların unutulup, kardeşçe<br />
kenetlenilmesidir. Bir şehir halkı yanyana durur, omuz omuza verir, el ele<br />
tutuşur… bu manzara karşısında heyecanlanmamak imkansızdır.<br />
Bayram budur.<br />
Bayramlarda herkesle selamlaşıp kucaklaşarak, el öperek bayramlaşırız.<br />
Genç, yaşlı, çocuk, camilere koşarız. Şadırvanlarda kuşlar gibi yıkanırız.<br />
Sonra hep birlikte Allah’ın huzuruna çıkarız. Ve ardından birbirimizle<br />
tebrikleşiriz. Derin manalarla yüklü bir insanlık sahnesidir bu.<br />
Şehre uzaktan bakın: Herkes birbirine sarılıyor. Herkes birbirine iyi dileklerini<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
175
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
sunuyor. Herkes birbirine dua ediyor, ikramda bulunuyor, gülümsüyor…<br />
Birbirine hiç benzemeyen, her biri apayrı tellerden çalan insanlar bir anda<br />
yakınlaşıyor, kardeş <strong>oluyor</strong>, birbirine benziyor.<br />
Nasıl <strong>oluyor</strong>? Hangi gizli güç insanları bir sabah böyle neşeli ve sevecen bir<br />
şekilde uyandırıyor? Bu sırrı çözmek imkansız.<br />
Bayramın mucizesini en açık haliyle büyük şehirlerde görürüz. Çünkü şehir<br />
karmaşıktır. Bayram sabahı bir de bakarız ki bütün düğümler çözülmüş,<br />
bütün acılar unutulmuş, herkes barışmış, küslük kalmamış. Hayreti şayan<br />
bir durum…<br />
***<br />
Dedik ki, bayramı en iyi, şehirlerde, büyük şehirlerde idrak ederiz.<br />
O halde, şehirlerin her zaman bayrama hazır olması gerekir.<br />
Yolları bozuk, suları akmayan, çöpleri etrafa saçılmış, okulları yıkık dökük,<br />
doğalgazı olmayan, kanal boruları eski, çürük, çatlak, sahilleri bakımsız,<br />
denizi kirli, köprüsüz, geçitsiz, çirkin bir şehirde bayramın tadına varılamaz.<br />
Yoksulların, yaşlıların, hastaların, kimsesizlerin himaye edilmediği bir şehre,<br />
bayram büyük sevinçler getiremez.<br />
Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak 4 yıldır <strong>Kocaeli</strong>’mizi daha sevinçli<br />
bayramlara hazırlıyoruz.<br />
4 yıldır bayram temizliği yapıyoruz. 4 yıldır <strong>Kocaeli</strong>’nin köşe bucağını, elden<br />
geçiriyoruz.<br />
4 yıldır şehrimizi bir gelin gibi süslüyoruz.<br />
Bütün dertler bitene, bütün yüzler gülene dek hazırlıklarımız sürecek.<br />
Sokaklardaki kedilerin bile ayağına hizmet götürüyoruz. Kuşlara bile<br />
yiyecek taşıyoruz…<br />
19 Kasım 2006’da, Açılış Bayramı adı altında 99 projeyi hizmete açtık.<br />
27 Ekim 2007’de İkinci Açılış Bayramı’nda 111 projenin açılışını<br />
gerçekleştirdik.<br />
Her hizmet, şehirlere bayramın güzelliklerini taşır.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz, şehrimizi bir bayram yeri haline getirmek<br />
için 4 yılda 10 bin projeye imza attık.<br />
Çok şükür, Ramazan Bayramı’nı karşılamaya, sizlerle en içten şekilde<br />
bayramlaşmaya hazırız.<br />
Minarelerden yükselen, kubbelerde çınlayan mübarek sesler bize ilham<br />
veriyor, çalışma azmi aşılıyor.<br />
Şehrimize bütün gücümüzle, gece gündüz, canla başla hizmet etmeyi, bu<br />
ruhla, bu anlayışla sürdürüyoruz…<br />
Yüce Allah bizlere bu güzel şehirde nice bayramlar görmeyi nasip etsin.<br />
Bayramınız mübarek olsun, aziz kardeşim.<br />
176 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Miraç, hayatın mucizelerini işaret eder<br />
Hicrî takvime göre Recep ayının 27. gecesine denk gelen Miraç Kandili<br />
bugün kutlanıyor. Miraç Kandili, Yüce Yaratıcı tarafından,<br />
Peygamberimize sonsuz kudretin eserlerinin gösterildiği bir mucizeler<br />
gecesidir. İslam inancında bu gecenin müstesna bir yeri vardır. Miraç esasen<br />
bizlere kainatın ve hayatın bütünüyle mucizelerden oluştuğunu işaret eder.<br />
Aldığımız her nefes, attığımız her adım, söylediğimiz her kelime, her an, her<br />
şey bir mucizenin eseridir. Bu görkemli gecenin hepimize zihin açıklığı, gönül<br />
zenginliği ve kardeşlik duyguları getirmesini diliyorum. Miraç<br />
Kandiliniz mübarek olsun.”<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
177
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hz. Muhammed’i (sav) yakından<br />
tanıma fırsatı<br />
Hz. Muhammed (sav), bize insan olma imkanını sunan değerleri hayatımıza<br />
taşıyan biricik efendimizdir. Bir şefkat, merhamet rehberidir. Dünyada<br />
bulunuşumuzun anlamını O’nun kılavuzluğunda keşfederiz.<br />
O’nu yakından, gerçek nitelikleriyle tanımak ve sevmek ancak özel bir<br />
çabayla mümkündür. Efendimiz’in dünyayı şereflendirişinin yıldönümü<br />
vesilesiyle gerçekleştirilen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini, bu özel<br />
çabanın önemli bir parçası olarak görüyorum. Kur’an-ı Kerim’deki “Sen<br />
hatırlat; hatırlamak, inananlara hakikaten fayda sağlar” (Zariyat Suresi,<br />
55. Ayet) ifadesi beni hep düşündürmüştür. İşte, Kutlu Doğum Haftası’nda<br />
birbirimize Allah’ın Elçisi’ni hatırlatıyoruz. 1400 küsur yıldır milyarlarca<br />
insanın benimsediği ilim, sanat,<br />
tevazu, barış, merhamet ve kardeşlikle örülü bir kültürün kaynağına daha<br />
dikkatle bakıyoruz. Ufkumuz yeniden aydınlanıyor. Kalplerimizdeki umut<br />
çoğalıyor. Tazeleniyoruz. Yaşama azmimiz artıyor. Hakikaten nelerin daha<br />
önemli olduğuna dair düşüncelere dalıyoruz. Zihnimiz açılıyor…<br />
TARİH ŞUURU VE ÇAĞDAŞLIK<br />
Peygamber sevgisine daima tarih şuuru eşlik eder. Ünlü yazar William<br />
Faulkner “Geçmiş ölü değildir, geçmemiştir bile” diyor. Bugünün dünyası,<br />
asırlar öncesine göre çok büyük farklılıklar arzediyor, orası kesin. Fakat<br />
sevgi, dürüstlük,<br />
ölçülülük, nezaket, öğrenmek, çalışkanlık, saygı… gibi erdemler değişmiyor.<br />
İfadeler ve görünümler hangi şekle girerse girsin, öz aynı kalıyor.<br />
Hz. Muhammed’in (sav) hayatını ve sözlerini, en doğru şekilde kavramaya<br />
178 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ihtimam göstererek, günümüz kültürü içinde güncellemeyi başarmamız<br />
gerekir. Hiçbirimiz, Peygamberimizi yanlış anlamak gibi bir hataya düşmek<br />
istemeyiz. Dolayısıyla, uzman ilahiyatçıların, İslami ilimler alanında çalışan<br />
bilim adamlarının eserlerinin vazgeçilmez yol göstericiler oldukları aşikardır.<br />
Kaldı ki, İslamiyet’in bilgi ve kültür mirası baş döndürücü zenginliktedir. Bizi<br />
biz yapan manevi değerleri, en güvenilir kaynaklara başvurmak suretiyle ve<br />
titizlikle kişisel gündemimize taşımalıyız.<br />
Şahadet getirirken hem Hz. Muhammed’in Peygamber olduğunu, hem de<br />
O’nun aynı zamanda Allah’ın ‘kulu’ olduğunu da ifade ediyoruz. Kelime-i<br />
Şahadet’teki bu ‘kulluk’ vurgusu beni çok etkiliyor. Zira bu, Efendimiz’in<br />
bizlere ‘örnek’ oluşunu, ondan bize ulaşan güzellikleri özümsememizi<br />
kolaylaştıran bir husus. Dahası, insan olmanın, Allah’ın kulu olmanın ne<br />
kadar ulvi bir mana taşıdığını ortaya koyuyor.<br />
“KARDEŞ OLUN”<br />
Kutlu Doğum Haftası’nda dikkatimizi Peygamberimiz’in sözlerine, Hadis-i<br />
Şeriflere yöneltmemizin bilhassa gerekli olduğu kanaatindeyim. Bu vesileyle,<br />
gündelik hayatımda sık sık hatırladığım Hadis-i Şeriflerden birkaçını sizlerle<br />
paylaşmak arzusundayım:<br />
“Birbirinize kin gütmeyin, haset etmeyin, birbirinizden yüz çevirmeyin; kardeş<br />
olun.” (Buhârî)<br />
“Güler yüzlülük düşmanlığı giderir. Güzel ahlak, dostluğu sağlamlaştırır.”<br />
“Allah, yaptığınız işi, ameli ve görevi: sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut<br />
olur.” (Taberânî)<br />
“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhârî)<br />
“Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter.”<br />
“Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Yalnızca<br />
kalplerinize ve işlerinize bakar.” (Müslim)<br />
“İnsanlara merhamet edene Allah merhamet eder.”<br />
İslamiyet’in doğuşundan bu yana Peygamberimiz’in hayatı (Siyer) ve<br />
Hadis-i Şerifleri’yle ilgili son derece kıymetli eserler hazırlanmıştır.<br />
Efendimiz için binlerce şiir (Naat) yazılmıştır. Bunların en meşhurlarından<br />
biri, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’idir. Sinemada bile Çağrı gibi destansı<br />
filmler Hz. Muhammed’in mesajının ortaya çıkışını anlatır. Demek istediğim,<br />
Peygamberimizi daha yakından tanımak için müracaat edebileceğimiz çok<br />
çeşitli kaynaklar mevcut. Kutlu Doğum Haftası’nda bu kaynaklara ulaşıp,<br />
O’nun nuruyla iç dünyamızı aydınlatabiliriz.<br />
Kutlu Doğum Haftası’nın tüm dünya halkları için, bizler, <strong>Kocaeli</strong>’miz için, Hz.<br />
Muhammed’in daha yakından tanınmasına vesile olmasını diliyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
179
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gözyaşları da gülüşler de<br />
Cumhuriyet’imiz için<br />
Cumhuriyetimizin 84. yıldönümü kutlu olsun.<br />
Mustafa Kemal Atatürk’ün erişilmez dehası ve Türk Milletinin sonsuz vatan<br />
sevgisiyle mayalanmış Cumhuriyetimiz, bizi derinden heyecanlandırıyor.<br />
Çünkü, Cumhuriyet; devletimizin, ülkemizin ve milletimizin bölünmez<br />
bütünlüğünü anlatır.Cumhuriyet, millî birlik ruhumuza canlılık kazandıran<br />
enerjiyi anlatır. Cumhuriyet, hepimizin “şehit oğlu” olmamızı anlamlı kılan,<br />
gerçekleşmiş milli idealimizdir.<br />
Cumhuriyet Bayramımızı, bu yıl, gencecik şehitlerimizin tüm ülkeye yıldırım<br />
gibi yayılan yürek sızısı eşliğinde idrak ediyoruz.<br />
Bu durumu nasıl açıklayabiliriz?<br />
Atatürk’ün, son derece açık ve net bir ifadesini hatırlayalım: “Cumhuriyeti biz<br />
kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz” diyor.<br />
Kurtuluş Savaşımızdan bugüne kadar bütün şehitlerimiz, Cumhuriyet için,<br />
yani bu toprakların yükselişini temin etmek için kendilerini, hayatlarını, her<br />
şeylerini feda ettiler.<br />
Yine Atatürk’e kulak verelim, şu sözün çarpıcılığına bir bakınız: “Türk, esaret<br />
kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır. Ben gerektiği zaman<br />
en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.”<br />
Bizler, bir kez daha, millet hayatında, devlet hayatında, can vermeyi göze<br />
alan kahramanların başrolde olduklarını anlıyoruz.<br />
Şehitlerimizin, aynı zamanda büyük kahramanlar olduklarını unutmayalım.<br />
Kalplerimizi bıçak gibi yaran acılar içindeyken, millet hayatımızın bu derin<br />
sırrını da zihinlerimizde canlı tutalım.<br />
180 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ay-yıldızlı bayrağımız dalgalandıkça, yüzbinlerce şehidimizin anısı taptaze<br />
yaşayacak.<br />
Bizler, şehitlerine göre hiza alan, kendini ayarlayan bir milletiz.<br />
Vatanı için can vermeye hazır olmayı, milli bir vazife sayıyoruz.<br />
Vatani görevimiz, millî görevimiz, milletimize karşı görevimiz,<br />
Cumhuriyetimize olan bağlılığımızı belirginleştiren görevimiz, canımızı feda<br />
etmeye hazır olmaktır.<br />
Ve gerektiğinde cepheye koşmaktır.<br />
Cumhuriyeti yaşatmanın bir anlamı da, yaptığımız her işte bir vatani görev<br />
duygusunun açığa çıkmasıdır.<br />
Bizler, yollar yaparken, doğalgaz hatları döşerken, KO-MEK kursları açarken,<br />
milyonlarca ağaç dikerken, kültür merkezleri açarken, spor tesisleri<br />
kurarken… her işimizde bu vatani görev, milli görev hissini taşıyoruz.<br />
Milletimiz için, ülkemiz için, devletimiz için çalıştığımızı bir an olsun<br />
unutmuyoruz.<br />
Bayrağımızın dalgalanışı, Cumhuriyetimizin yükselişinde bizim emeklerimizin<br />
de bir yer tuttuğunu görmenin derin heyecanlarını yaşıyoruz.<br />
Bütün şehitlerimizi hürmet ve minnetle anıyor, gözyaşlarıyla değil, neşe<br />
ve coşkuyla geçireceğimiz nice Cumhuriyet Bayramlarına hep birlikte<br />
kavuşmayı diliyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
181
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Türk gençliği tebrikleri sonuna kadar<br />
hak ediyor<br />
19 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a ayak bastı. Bandırma<br />
Vapuru’ndan indi ve Milli Mücadele’yi başlattı. Vatanımızın kurtuluşu için<br />
yürütülen harekatın başlangıcını temsil eden olay bu.<br />
19 Mayıs, bugün, burada, hep birlikte, barış ve güven içinde yaşamamıza<br />
imkan veren direniş faaliyetinin ilk adımını sembolize ediyor.<br />
Şimdi, 19 Mayıs 2007’de bir bayram sevinci yaşıyorsak, dedelerimizin<br />
1919’daki yürekli mukavemeti, atılganlığı sayesindedir.<br />
1919’da, gencecik atalarımız bizim için ölümü göze aldılar.<br />
Ve bizler şimdi onların dirayet dolu, cesaret, basiret dolu gençliklerini<br />
kutluyoruz.<br />
Evet, 1919’da, 19 yaşındaki gençler ülkemizin kurtuluşu için canlarını<br />
vermeyi göze aldılar ve biz bu eşsiz fedakarlığın anısını yaşatıyoruz. Onun<br />
bayramını yapıyoruz.<br />
Bizler, istiklalini gencecik şehitlere borçlu bir milletiz. 88 sene önce, müthiş<br />
bir hızla şahadete koşan gençler sayesinde bir hayatımız oldu. Bu ülke,<br />
onların köpürerek fışkıran kıpkırmızı kanları, düşman kurşunlarıyla delik<br />
deşik olan gencecik bedenleri üzerinde yükseldi. En yetenekli, en bilgili,<br />
en kibar, en efendi gençlerimiz, yüzbinlercesi, birer birer vurulup düştüler.<br />
Gözleri kör eden bir barut dumanının içinden şahadete yürüdüler. Kulakları<br />
sağır eden top sesleri arasından cennete koştular.<br />
İstiklal Harbi’nde gençlik, makinalı tüfekleri yendi. Gençlik, bize karşı<br />
birleşmiş büyük orduları alt etti. Gençlik, ümitsizliği kovdu, çaresizliği aştı,<br />
korkuyu tuzla buz etti!<br />
Ben, 19 Mayıs’ı işte bu yüzden çok önemsiyorum. 19 Mayıs denince<br />
aklıma savaş meydanında kanlar içinde yatan yüzbinlerce genç şehit<br />
182 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
geliyor. Bugün stadyumlarda elde bayrak koşan gençlerimizde, o tertemiz<br />
vatanseverlik ışıltısını görüyorum. Türkiye’de genç olmakla, dünyanın<br />
herhangi bir ülkesinde genç<br />
olmak aynı şey değil, biliyorum. Bu ülkenin gencecik bir kumandan ve ilim<br />
irfan ehli gencecik bir ordu tarafından kurulduğunu asla unutmuyorum.<br />
Gençlerimize yüz yıllık, bin yıllık bir minnettarlık ve sonsuz bir hürmetle<br />
bakıyorum. Çünkü onların gözlerindeki pırıltı, Türkiye’yi aydınlatan güneşin<br />
ışığını yansıtıyor.<br />
19 Mayıs kutlu olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
183
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
19 Mayıs genç milletimize kutlu olsun<br />
19 Mayıs, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.<br />
Türkiye, gençler tarafından kurulmuş bir ülkedir: Mustafa Kemal<br />
Atatürk başta olmak üzere, gençlerin sadakatinden, yaşama azminden,<br />
fedakarlığından, genç şehitlerimizin mübarek kanlarından doğmuştur.<br />
Dünden bugüne gençler; Türkiye’mizin varlık kazanma, güçlenme ve<br />
ilerleme ümitlerinin kaynağı olmuşlardır.<br />
Gençlerimizin dehası, olgunluğu, ahlakı ve enerjisi bizleri ayakta tuttu.<br />
İşte bu yüzden, her yıl 19 Mayıs’ta milletçe gençlerimizi kutluyoruz.<br />
Canımız, hayırlı, güzel evlatlarımızı milletçe tebrik ediyoruz.<br />
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de, yalnızca vefat yıldönümünde değil,<br />
Türkiye’de gençliğin yüceltildiği bu güzel ve anlamlı günde anıyoruz.<br />
19 Mayıs, aynı zamanda spor bayramı.<br />
Çünkü bizler, bakmaya kıyamadığımız gençlerimizi zinde, güçlü, sağlıklı<br />
görme arzusundayız.<br />
Gençlerin sporla, sportmenlikle, centilmenlikle çerçevelenmiş; barış dolu<br />
bir dünyada, güvenilir bir çağda sevinç içinde yaşamaları isteğiyle hareket<br />
ediyoruz.<br />
Bizim için 19 Mayıs’ın, Milli Mücadele’nin anlamı budur.<br />
Günümüz Türkiye’sinin ilerleme imkanlarının, 19 Mayıs’ta belirginleşen, öne<br />
çıkan bu yüksek şuur sayesinde artırılabileceğine inanıyoruz.<br />
Aziz, kıymetli, sevgili gençler;<br />
sizler bizim gözümüzün nurusunuz.<br />
Sizin çalışkanlığınız, neşeniz, coşkunuz bu topraklara hayat veriyor.<br />
184 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Türkiye, genç olmanın çok derin ve özel anlamlara sahip olduğu bir ülkedir.<br />
Tüm kalbimle inanıyorum ki, sizler bu ülkeyi omuzlayacak, daha güzel<br />
günlere taşıyacaksınız ve bizler de sizleri daima baş tacı edeceğiz.<br />
19 Mayıs, gençlerimize ve içlerindeki gençlik nurunu koruyan aziz milletimize<br />
kutlu olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
185
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“Çocukların sevinci, bize güç veriyor”<br />
Çocuklarımız için koşturuyoruz.<br />
Çocuklarımız olmasa bu mesailerin, bu vardiyaların bir anlamı kalmaz.<br />
Evlat sevgisi; projelerimizin, uygulamalarımızın içinde bir şefkat ve<br />
merhamet çekirdeği gibi duruyor.<br />
Çocukların masumiyetinden, sevincinden, pırıltısından ilham alıyoruz, güç<br />
alıyoruz.<br />
Masamıza çocuklarımızın fotoğraflarını koyuyoruz. Onların bakmaya<br />
kıyamadığımız tertemiz yüzleri, bize yaşam enerjisi aşılıyor. Çocuğun<br />
gülüşündeki ilahi derinlik, hayatın özü, özeti gibi. O berraklık, o tatlılıktan<br />
gelen motivasyonla; yollar yapıyoruz, ağaçlar dikiyoruz, parklar, barajlar,<br />
su şebekeleri, köprüler kuruyoruz. Bizim için en büyük mükafat, çocukların<br />
neşesidir.<br />
İnsanlık tarihi boyunca, dünyanın bütün kültürlerinde çocuklara şefkat<br />
göstermek, onları himaye etmek, sevindirmek büyük önem taşır.<br />
Çocukların eziyet gördüğü, ağladığı bir kültürden, bir medeniyetten söz<br />
edilemez. Çocuklar eziliyorsa, orada insanlık ölmüş demektir.<br />
23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı; bize milli birlik ve<br />
beraberliğimizin çocuklarımızın bayram sevinci yaşaması sayesinde<br />
korunabileceğini anlatır. Bizi ayakta tutan, birarada tutan en kuvvetli bağın<br />
çocuklar olduğunu işaret eder.<br />
Bayramların tümü, aslında çocuklarındır.<br />
Çocuklar kederliyse, büyüklerin mutlu olması imkansızdır. Bütün<br />
kutlamalarımız, şenliklerimiz, heyecanlarımız eninde sonunda<br />
çocuklarımızın sevinçleriyle irtibatlıdır.<br />
186 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
23 Nisanlarda çocuklarımızı en yüksek makam koltuklarına oturtuyoruz.<br />
Neden? Çünkü aslında bizler, ne iş yaparsak yapalım, çocukların muhafızı,<br />
çocukların temsilcisi olarak yapıyoruz. Fabrikadaki işçi de, Çankaya<br />
Köşkü’ndeki cumhurbaşkanı da, çocukların iyiliği için orada.<br />
Ülkemizin Kurucu Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız<br />
şartsız milletindir” sözünü, üzerinde iyice düşünerek, ilk defa duyuyormuş<br />
gibi zihnimizde canlandıralım. Ne demek bu? Milletin kararı esastır demek.<br />
Millî karar neyse, onun gereği yapılacak demek. Sivil iradeye zıt gitmek,<br />
halkın talebini görmezlikten gelmek, 23 Nisan 1920’de açılan Meclisin<br />
sesini bastırmak kabul edilemez demek. Bunu Atatürk söylüyor, ben tekrar<br />
ediyorum. 23 Nisan’ı, Ulusal Egemenlik Bayramı’nı kutladığımız şu günlerde,<br />
ulusal egemenliği askıya almaya yönelik bazı tutumların derhal terk<br />
edilmesini, ülkemize ve milletimize saygıda kusur edilmemesini diliyorum.<br />
Bu duygu ve düşünceler eşliğinde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nı<br />
kutluyor ve bütün çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
187
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Zafer çağı devam ediyor!<br />
Değerli hemşehrilerim, aziz kardeşlerim,<br />
Zafer Bayramımız kutlu olsun.<br />
26 Ağustos 1922’de Mustafa kemal Paşa’nın emriyle başlayıp 30 Ağustos’ta<br />
zaferle taçlanan Büyük Taarruz’la işgal güçlerini yurdumuzdan kovduk.<br />
Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında, tarihimizin en büyük<br />
müjdesine ulaştık. Bu zafer bize hayat verdi. Bu zafer, yaşama sevincimizi<br />
tazeledi.Bu zafer milletçe yüzümüzü güldürdü.<br />
Kıymetli dostlarım;<br />
30 Ağustos’taki askerî zaferi doğru anlamalıyız. Biz o gün, yaşama<br />
imkanlarımızı yeniden ele geçirdik. Bu topraklar yeniden bizim oldu.<br />
30 Ağustos’ta komadan, kabustan uyandık. Lokmamızdaki zehir kayboldu.<br />
Kuzular yeniden çayırlara koştular. Kelebekler yeniden çiçeklere kondular.<br />
Silah sesleri dindi, çocukların gülüşleri duyuldu. 30 Ağustos 1922’de,<br />
ihtiyarlar, genç askerlerin ellerini öpmeye davrandı. Bütün anneler,<br />
çocuklarına haklarını helal etti. Şehitlerimizin ardından döktüğümüz<br />
gözyaşlarında minnet vardı. Gazilerimizi, yaralıları hasretle kucakladık.<br />
Dükkanlar, çarşılar yeniden açıldı. 1922’de yaz mevsimi, 30 Ağustos günü<br />
başladı. İlk soğuk suyu 30 Ağustos’ta içebildik…<br />
Sevgili hemşehrilerim;<br />
Zafer nedir? Zafer, bir zorluğu aşarak ferahlığa, güvenliğe, mükafata<br />
ulaşmaktır. 30 Ağustos’ta büyük bir zafer kazandık. Ülkemizi kurtardık.<br />
188 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Peki hepsi bu mu? Elbette değil.<br />
Askerî zaferin ardından sosyal zaferler, ekonomik, kültürel zaferler de<br />
kazandık. Zaferler peşinde olmalıyız. Bugün burada “Kutlu olsun” deyip<br />
geçemeyiz. “Zor günlerdi, fakat geçti çok şükür” deyip bırakamayız.<br />
Bizler de o büyük zaferi kazanan büyük insanlara layık olmak zorundayız.<br />
Çiftçisiyle, işçisi, öğrencisi, memuruyla hepimiz hayatımızı zaferlere<br />
ayarlamalıyız. Hepimiz kendi hayatımızın kumandanı, başkomutanı<br />
olmalıyız.<br />
Her yıl 30 Ağustos’ta kendimize soralım: “Ben bu yıl bir zafer kazandım mı?”<br />
Eğer kazandıysanız, eğer verimli çalıştıysanız, sizin emeğinizden bu millet<br />
fayda gördüyse o zaman Zafer Bayramı’na siz de katkıda bulunmuşsunuz<br />
demektir. Bu büyük gururu yaşatmak zorundayız. Birbirimizin yüzünü<br />
ağartacak güzellikte işler yapmalıyız.<br />
Çalışacağız. “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” yazıyoruz her yere. Neden?<br />
Çalışınca ne <strong>oluyor</strong>? Çalışınca işte, 30 Ağustos zaferleri <strong>oluyor</strong>.<br />
Aziz dostlarım,<br />
Bizler, şahsen ben ve çalışma arkadaşlarım tam da böyle düşünüyoruz.<br />
Sizlere bu ruhla, 30 Ağustos ruhuyla hizmet sunuyoruz.<br />
Her işi bir zafer tadında sonuçlandırmaya gayret ediyoruz.<br />
Yeri geldi söylüyorum: Şehrimizi, zaferlerin kazanıldığı bir yer haline<br />
getirmeye çabalıyoruz. Büyüklerimiz, 1922’de bu toprakları düşmandan<br />
temizledi. Biz de o zafere layık olmak mecburiyetindeyiz.<br />
Zafer çağı devam ediyor. Su zaferi, ağaç zaferi, doğalgaz, eğitim, kültür, şiir<br />
zaferleri kazanacağız. Bizim emeklerimiz, gücümüz bir rüzgar gibi şehrimizi<br />
dolaşacak. Her yerde çalışkanlığımızın anıtları yükselecek, bayrakları<br />
dalgalanacak. Başka da çaremiz yoktur.<br />
1922’de kazanılan zafer bizim için bir kılavuz, bir yol göstericidir.<br />
2007 yılında zafer kazanmayı unutamayız, bir kenara bırakamayız.<br />
Allah hepimize, bu güzel ülke, bu güzel şehir, bu güzel millet için kazanılmış<br />
zaferler nasip etsin. Allah hepimize, onurlu, kahramanca bir hayat<br />
nasip etsin.<br />
30 Ağustos kutlu olsun.<br />
Nice 30 Ağustoslara, nice zaferlere…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
189
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şehitlerimize ilelebet minnettar kalacağız<br />
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü kutlu olsun.<br />
Çanakkale Savaşları, dünyanın en büyük güçleri karşısında yapılan bir vatan<br />
müdafaasıydı.<br />
Düşman donanması, yüzlerce gemiyle zamanın başkenti İstanbul’a<br />
ulaşmayı hedefliyordu.<br />
Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş askerler, dünyanın en güçlü<br />
donanmasına karşı, tüm vatanı savunuyorlardı.<br />
Her üç evden birinden, Çanakkale şehidi çıkmıştır.<br />
Bu yüzden zafer haykırışlarıyla gözyaşlarımız, 93 yıl sonra bugün bile<br />
birbirine karışır.<br />
Çanakkale Savaşları, bize milletimizin yüksek karakterini, yaşama azmini,<br />
benzersiz cesaretini, derin inancını ve metanetini anlatır.<br />
Çanakkale Savaşları bize vatan sevgisini, bağımsızlık aşkını anlatır.<br />
Tarihimizin en büyük hayat memat meselesi, ölüm kalım<br />
savaşıdır Çanakkale.<br />
Yarbay Mustafa Kemal, 57. Alay’a “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”<br />
demişti. 57. Alay’daki tüm askerler şehit olmuştu.<br />
Bu yüksek şuur, bu görkemli inanç, teslimiyet ve atılganlık sonsuza dek bize<br />
ilham verecek.<br />
Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış memleketimize hizmet ederken,<br />
şehitlerimizin aziz hatırasına daima sadık kalacağız.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nden Çanakkale’ye gitmiş 600’den fazla şehidimiz vardır.<br />
Tarihimizi ne kadar iyi bilirsek, şehrimizi, ülkemizi aydınlık bir geleceğe<br />
taşıma gücümüz o kadar artar.<br />
Nereden geldiğimizi bilirsek, nereye gideceğimizi tayin edebiliriz. Milletçe<br />
190 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yaptığımız yolculuğun manasını ancak tarih bilinci sayesinde kavrayabiliriz.<br />
Çanakkale şehitlerimize, tarih boyunca ve bugün vatan ve millet aşkına<br />
canını feda eden bütün şehitlerimize ilelebet minnettar kalacağız. Onları her<br />
duamızda şükranla anıyoruz.<br />
Türkiye’mizi yeniden ayağa kaldıran şehitlerimizin hayatımıza kattığı bereket,<br />
bize enerji veriyor.<br />
Çanakkale Zaferi kutlu olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
191
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çanakkale’deki yüksek ruhu yaşamak<br />
zorundayız<br />
Aziz hemşehrilerim, kıymetli dostlarım;<br />
Çanakkale Savaşları, tarihimizin en çarpıcı, en müthiş sayfasıdır.<br />
Bir tarafta İngilizler, Fransızlar, Hintliler, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar…<br />
Bir tarafta Türk ordusu. Bir de 500 kişilik, göstermelik Alman askeri<br />
yanımızdaydı.<br />
Bir tarafta dev, zırhlı savaş gemileri… Bizde Fatih zamanından kalma toplar.<br />
93 yıl önceki bu akıl almaz savaşın çığlıkları, feryatları bugün de yüreğimizi<br />
dağlıyor.<br />
Komutanların hatıralarını okuyunuz. İnsanın yüreği parçalanıyor.<br />
Hâlâ Çanakkale’nin yankıları, silah sesleri, Allah Allah nidaları bizi derinden<br />
sarsıyor.<br />
Neden böyle?<br />
Çünkü, Çanakkale Savaşı hakikaten bir mahşerdi.<br />
950 bin asker çarpışıyordu. Siperler arasındaki mesafe 5-10 metreydi. Bu<br />
kadar yakın siperler, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.<br />
Bizim askerlerimizin çoğu gencecikti.<br />
Tıp öğrencilerinden çiftçilere kadar, 15-16 yaşında çocuklar cepheye<br />
gelmişti. Türküde “Çanakkale içinde aynalı çarşı / Ana ben gidiyorum<br />
düşmana karşı” diyor ya, bunu o çocuklar söylüyor işte.<br />
Ellerinde doğru düzgün silah yoktu. Yiyecek kıttı. Ayakkabısı olmayan<br />
askerlerimiz vardı. Bugün bile rahat konuşamıyoruz.<br />
Bir ağlıyoruz, bir gülüyoruz.<br />
Çanakkale Zaferi’nden duyduğumuz gururla, şehitlerimizin acısı birbiriyle<br />
yarışıyor.<br />
Yoksulluğun hüznüyle, cesaretin, kahramanlığın coşkusu birbiriyle yarışıyor.<br />
192 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Türkiye’nin her yerinden askerlerimiz çıkıp gelmişti.<br />
Bilhassa İstanbul’dan Çanakkale’ye sevkıyat yapılmıştı. <strong>Kocaeli</strong>’nden gidip<br />
de şehit olanların sayısı 600’den fazladır.<br />
Anadolu’daki her üç evden birinden Çanakkale şehidi çıkmıştır.<br />
Çanakkale Savaşları, tüm milletimizin yüreğine şimşek gibi düşmüştür.<br />
19 Şubat’ta savaş başladı. Fransız savaş gemileri kıyılarımızı bombalıyor.<br />
Boğazda 13 tane Türk tabyası vardı. Yani 13 yerde askerlerimiz<br />
mevzilenmişti.<br />
Bombardıman sürdükçe Türk askerleri şehit <strong>oluyor</strong>du.<br />
Düşünün, askerlerimizin üzerine tam 6 bin top mermisi düşmüştü!<br />
Düşman donanması Çanakkale’ye girip, oradan İstanbul Boğazı’nı, Osmanlı<br />
başkentini ele geçirmeyi planlıyor.<br />
18 Mart’ta asıl hücum başladı. Uçaklarıyla keşif yaparak, nereden<br />
saldıracaklarını tespit etmişlerdi.<br />
231 tane irili ufaklı savaş gemisi ve tam 1155 topla gelmişlerdi.<br />
Bizim, Nusret mayın gemimizin döktüğü mayınlar sayesinde, Fransız<br />
zırhlısında patlama olmuş ve gemi 3 dakika içinde batmıştı.<br />
İngiliz gemilerinden biri de mayınlara çarparak parçalandı. Ve Türk<br />
topçularının ateşiyle sulara gömüldü.<br />
Bir başka gemi daha isabet alıp batınca, düşman donanması darmadağın<br />
oldu.<br />
O gün, Seyit Onbaşı’nın bulunduğu tabyada 40 kadar şehit ve yaralı vardı.<br />
Düşünün, bomba yağıyor ve yanınızdaki arkadaşlarınız paramparça <strong>oluyor</strong>!<br />
Seyit Onbaşı tek başına 275 kiloluk top mermisini kaldırıp merdivenden<br />
çıkardı ve topun namlusuna sürdü. Savaşın dönüm noktası olan atışı yaptı.<br />
İkinci İngiliz zırhlısı, Seyit onbaşının atışıyla isabet almıştı.<br />
Boğaza kadar giren 40 düşman gemisi vardı.<br />
Suyun üstünde kalan gemiler de tahrip edilmişti.<br />
Haberleşme gemilerini, mayın tarama gemilerini batırmıştık.<br />
Düşman, 900 asker kaybetmişti.<br />
18 Mart 1915 Perşembe günü…<br />
Türk askeri, orada bütün memleketi savunuyordu.<br />
Bütün milleti savunuyordu.<br />
Çanakkale geçilseydi, başkent İstanbul ele geçirilecekti.<br />
Türk askerinin cephanesi azdı. Bu yüzden akşama doğru ateşi zayıflamıştı.<br />
Yine de düşmanlar ertesi gün savaşmayı göze alamadılar! Gelselerdi,<br />
yumruklarla, süngülerle saldıracaktık.<br />
Nitekim, deniz savaşından sonra öyle oldu. Gırtlak gırtlağa, göze göz, dişe<br />
diş bir kara savaşı başladı.<br />
Aziz kardeşlerim;<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
193
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Neredeyse 100 yıl olmuş. Bugün bile Çanakkale’de toprağı avuçlayınca<br />
elinize mermiler gelir.<br />
Kıyılarda çakılların arasında, paslanmış mermi kovanları bulunur.<br />
Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Anafartalar’da dünyanın en büyük savaş<br />
destanı yazılmıştır.<br />
Çanakkale’de şehitler ve yaralıların toplamı 250 bindir.<br />
Öyle bir kargaşa, öyle canhıraş bir mücadele vardı ki, her dakikası, her adımı<br />
ayrı bir destandır.<br />
Yarbay Mustafa Kemal “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” komutunu<br />
vermişti.<br />
Onun komuta ettiği 57. Alay’ın tamamı, 810 kişi şehit olmuştur. Yine de 57.<br />
Alay’ın sancağını düşman alamamıştır.<br />
Yabancı komutanlar, “Türkler uçuyordu” diye yazıyor. Çünkü Conkbayırı’nın<br />
altı uçurumdu. Askerlerimiz oradan düşmanın üzerine atlıyorlardı!<br />
Makinalı tüfeklere karşı, yumrukla saldırıyorlardı.<br />
Silahlarımız eskiydi. Bir yandan askerler savaşıyor, bir yandan da cephe<br />
gerisinde silahlar, tüfekler tamir ediliyordu!<br />
Tertemiz, gencecik, nur yüzlü çocuklar, ömrünün baharında bombalarla<br />
parçalanıyordu.<br />
Birinin kolu kopuyor, öbürünün göğsüne bomba isabet ediyor…<br />
Anadolu’daki bütün anneler, babalar, eşler ağlıyordu.<br />
Bir anda yüzbinlerce Çanakkale şehidi, Çanakkale dulu, Çanakkale yetimiyle<br />
doldu Anadolu.<br />
Aziz hemşehrilerim,<br />
Çanakkale Destanı’nı, Çanakkale Zaferini, Çanakkale Mahşerini burada bir<br />
kerede anlatmak imkansız.<br />
Sadece şunu tekrar etmek istiyorum: Allah aşkına Çanakkale Savaşları’nı iyi<br />
öğrenelim, okuyalım, bilelim.<br />
Çanakkale Savaşları bizim bu toprağa, bu millete bağlılığımızın zirvedeki<br />
ifadesidir.<br />
Çanakkale’deki yüksek ruhu tanımak zorundayız.<br />
Şehitlerimizin hatırasını bilmezsek, bu toprağın ruhunu kavrayamayız.<br />
Allah bir daha Çanakkale’deki gibi bir imtihan göstermesin.<br />
Yurdumuzu, milletimizi, evlatlarımızı korusun.<br />
Yüce Allah bizi Çanakkale’de ayak tutan güçten, inançtan mahrum etmesin.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
194 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Anne şefkati, hayatımızın cevherini<br />
ışıldatır<br />
Dünyanın en güzel, en güçlü, en vazgeçilmez, en kutlu insanları hiç<br />
kuşkusuz annelerdir.<br />
Hz. Muhammed “Cennet, annelerin ayakları altındadır” buyurur.<br />
Anne şefkati, varlığımızın özünü besler, hayatımızın cevherini ışıldatır.<br />
ANADOLU VE MEZOPOTAMYA GELENEĞİ<br />
Anneler Günü’nün, Anneler Kilisesi’ni yüceltmek üzere, 1600’lü yıllarda,<br />
İngiltere’de kutlanmaya başlandığı söylenir.<br />
Anna Jarvis adlı Philadelphialı öksüz bir kızın girişimleri sayesinde, Anneler<br />
Günü, ABD’deki tüm eyaletlerde kutlanmaya başlanmış ve dünyaya<br />
yayılmıştır.<br />
Bu bilgilere bakıp, Anneler Günü’nün Hıristiyan geleneklerinden doğduğu<br />
zannedilebilir.<br />
Halbuki, annelerle ilgili kutlamalar, binlerce yıl önce, Anadolu ve<br />
Mezopotamya uygarlıklarında görülmüştür.<br />
Napoleon Bonaparte, “Anneler bir eliyle beşiği, diğer elleriyle dünyayı<br />
sallarlar” der.<br />
Helen Thompson, anne sevgisinin hiç tükenmediğini “Her yaşlanmış insanın<br />
içinde, annesini özleyen bir çocuk vardır” sözleriyle anlatır.<br />
ÜVEY ANNELERİN DE GÜNÜ<br />
Anneler Günü de, birçok özel gün gibi, tüketim kültürü tarafından,<br />
reklamlarla, markalarla kuşatılacak mı?<br />
Bu biraz zor. Çünkü anne sevgisi, daha pahalı hediyeler ve popüler<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
195
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
markaların ifade gücünü fazlasıyla aşıyor.<br />
Anneler Günü’nü karnaval havasında kutlayamayız.<br />
Annesini kaybetmiş öksüz çocukların ve evladını kaybetmiş annelerin<br />
hüznünü artırmamak gerekir.<br />
Bir de, masallarda, filmlerde en korkunç öcüler olarak gösterilen üvey<br />
anneler var. Onlara da haksızlık etmemek lazım.<br />
Öz ya da üvey dünyadaki bütün annelerin Anneler Günü Kutlu olsun.<br />
196 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kalplerimizin içinden gelen anne sesi<br />
Anneler Günü’nde hepimiz hassaslaşıyoruz. Aklımıza hemen, iki mesele<br />
geliyor: 1- Yılın bir tek gününde Annelerimizi hatırlamak ne derece doğru, her<br />
gün<br />
anneler günü değil mi? 2- Annesi vefat etmiş kişileri incitmeyelim? Anneler<br />
Günü, öksüzlerin yarasını deştiğimiz bir güne dönüşmesin?<br />
Yeryüzünde 7 milyara yakın kişiyiz. Hepimizin bir annesi var. Ben, Anneler<br />
Günü’nün, şefkatin, merhametin, sevginin öne çıktığı bir gün olarak<br />
algılanması gerektiği fikrindeyim.<br />
İnsan yavrusu, son derece savunmasız bir halde geliyor dünyaya. Diyelim<br />
atlar gibi değiliz. Hemen yürüyemiyoruz. Anne himayesi ve gözetimi olmasa,<br />
yaşamamız imkansız. Sonrasında, ömür boyu annelerimizin maddi ve<br />
manevi desteği sayesinde hayata tutunuyoruz.<br />
Yani insan hayatında, anneliğin belirleyici ve dönüştürücü bir etkisi var.<br />
Anneler hayatımızdan çekilse, uygarlık çöker.<br />
Annelikteki güç, sadece bizim beslenmemizi, tay tay yürümemizi temin<br />
etmiyor. Aynı zamanda, insan hayatının özündeki sevgiyi üretiyor.<br />
HAYIRLI EVLATLARIN ÜLKESİ<br />
Annemizin gurur duyacağı bir evlat olmayı başardığımızda, toplum içinde<br />
de güvenilir, muteber bir kişi haline geliriz. Anne sözü dinlediğimiz ölçüde<br />
vatana millete yararlı insanlar oluruz. Annelerin üzgün olduğu, hayırsız<br />
evlatlarla dolu bir yerde yaşanmaz.<br />
Evladını okula uğurlayan anne de, askere gönderen anne de, uzaya yolcu<br />
eden anne de, o evlatta manevi, duygusal bir emanet bırakıyor. Nereye<br />
gidersek gidelim, ne yaparsak yapalım, içimizde annemizin sesini duyarız.<br />
100 yaşına da gelsek, içimizde annemizin “Aferin oğlum, iyi iş başardın” ya<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
197
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
da “Canım kızım, tebrik ederim” dediğini duyarız. Annelerimiz, kalplerimizin<br />
içinden bize seslenir.<br />
“Her yaşlı insanın içinde, annesini özleyen bir çocuk vardır” derler. Bu<br />
böyledir. Ne yaparsak yapalım, kim olursak olalım, annemizin o kayıtsız<br />
şartsız<br />
merhametini, sevgisini, şefkatini özleriz.<br />
Anneler Günü, bize biricik annemizle hususi bir görüşme fırsatı sunuyor.<br />
Gündelik hengameden sıyrılıp, onun tertemiz ellerini öpmek için bir mola<br />
veriyoruz. Bir hayır duasını alıyoruz. Bize insanlığı, sevmeyi, ayakta kalmayı<br />
öğreten dünyanın en güzel kadınına minnetimizi, şükranımızı ifade ediyoruz.<br />
O yüzden, ben Anneler Günü’nü severim.<br />
ANNESİZ ‘ANNELER GÜNÜ’<br />
Hayatımızın hiç tartışmasız en kötü günü, annemizin vefat ettiği gündür.<br />
Allah gecinden versin. Annesini kaybetmiş olanları tam anlamıyla teselli<br />
etmek imkansız. Onların gözü önünde Anneler Günü kutluyoruz. Demek<br />
ki öksüz dostlarımızı da dışarıda bırakmayacak bir kutlama tarzı bulmaya<br />
bakmalıyız… Bunu bir düşünelim.<br />
Kendi gönüllerinde, özel bir annelik enerjisi ürettikleri fikrindeyim.<br />
Bu duygular eşliğinde, tüm annelerimizin Anneler Günü’nü yürekten<br />
kutluyorum.<br />
198 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Her baba bir kahramandır<br />
Tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun.<br />
Çocukluğumuzda babamızın dünyanın en güçlü adamı olduğuna inanırız.<br />
Babamıza güveniriz. Her baba bir kahramandır.<br />
Baba çalışır, ter döker, yuvasını geçindirmek için, çoluk çocuğunun rızkını<br />
kazanmak için koşturur.<br />
Evlatlarını bağrına basar. Onların okuması, mutlu olması için didinir.<br />
Baba şikayet etmez, yorulmaz, bıkmaz, “Benden bu kadar” demez. Daima<br />
ayaktadır, hiç yıkılmaz, hep hareket halindedir.<br />
Akşam eve geldiğinde çocuklarına sarılınca, onlardan bir gülücük, bir öpücük<br />
alınca da dünyanın en mutlu insanı olur.<br />
Bizim babalarımız sade, mütevazı insanlardır. Çocukları, aileleri için yaşarlar.<br />
Bizim babalarımız aslan gibidir, çınar gibidir.<br />
Yaşadıkları hayat, onlara bir bilgelik, bir olgunluk kazandırır.<br />
Bizim babalarımız, eli öpülecek adamlardır.<br />
Bu güzel günde, babalarımıza hediye alalım, onlarla kucaklaşalım, güzel sözler<br />
söyleyelim, “Aslan babam” diyelim, “seni çok seviyorum” diyelim. Uzaktaysalar,<br />
hiç değilse bir telefon edelim.<br />
BABASINI KAYBETMİŞ OLANLAR ÜZÜLMESİN<br />
Dünya fani. Bazılarımızın babası vefat etmiştir.<br />
Babalar Günü’nde üzülmeye gerek yok. Babasını kaybetmiş olanlar da, gidip<br />
kabrine çiçek koysunlar, dua etsinler, babalarına ahiret saadeti, cennet hayatı<br />
dilesinler.<br />
Ömür geçici. Hepimiz bir gün göçüp gideceğiz. Babamızı kaybetmenin acısı<br />
elbette kolay yatışmaz, tam olarak dinmez, fakat mühim olan, babalarımızı<br />
hayırla yad etmektir.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
199
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
BABASIYLA KÜS OLANLARA AĞABEY NASİHATİ<br />
Bir de babasıyla arasında dargınlık, küslük olanlara seslenmek istiyorum:<br />
Aziz kardeşlerim, bir ağabeyiniz olarak söylüyorum, Babalar Günü’nü fırsat<br />
bilip, babanızla barışınız.<br />
Ben de babayım, biliyorum, babalar evlatlarından asla vazgeçemezler.<br />
Sözüme güvenin.<br />
Olabilir, insanlık halidir, babamızla bir fikir ayrılığına düşeriz, bazı konularda<br />
anlaşamayız, istemeden kırıcı bir söz söyleriz… Fakat Babalar Günü’nde<br />
medeni cesaretimizi toplayıp, kalbimizdeki Baba sevgisini, hasretini<br />
bastırmayı bırakıp babamıza koşalım. Ellerini öpelim, barışalım. İnanın o da<br />
size koşmak istiyor, fakat muhtemelen ne yapması gerektiğini bilemiyordur.<br />
Tekrar ediyorum: Babalar Günü, barışma zamanıdır.<br />
BABALAR GÜNÜ HIRİSTİYAN ADETİ Mİ?<br />
Son olarak, Babalar Günü’nün Batı Medeniyeti’ne ait bir adet olduğu,<br />
tüketimi artırmak için uydurulmuş bir gün olduğu ya da Hıristiyan geleneği<br />
olduğu<br />
söyleniyor.<br />
Yani kimi hemşehrilerimizin zihninde, Babalar Günü’yle ilgili soru işaretleri<br />
var. Ben bu soru işaretlerine çok saygı duyuyorum. Bu hassasiyeti<br />
anlıyorum. Kendine saygısı olan insanların, hata yapmak istememeleri, her<br />
zaman hürmete şayandır.<br />
Fakat unutmayalım ki bir Babalar Günü’nü dinî bir ritüel olarak değil, sosyal<br />
bir olay olarak kutluyoruz.<br />
Babalar Günü’nde büyük bir tüketim çılgınlığı da yaşanmıyor. İtiraf edelim<br />
ki, babalarımıza gömlek ya da çorap benzeri bir şeyler alıyoruz. Bu küçük<br />
hediyeler kimseyi zıvanadan çıkarmaz.<br />
Evet, Babalar Günü, bir görüşe göre 1910’da ABD’de ortaya çıkmış.<br />
Bazılarımıza göre ise Bin yıl önce Romalıların da benzer bir günü varmış.<br />
Fakat kültürler arasında böyle geçişler olması çok normaldir. Diyelim<br />
evlenirken onlar da kutlama yapıyor, biz de yapıyoruz. Onların ürettiği<br />
mamulleri kullanıyoruz, onlar da bizim ürettiklerimizi alıyor, kullanıyor.<br />
Onların bir şiirini okuyoruz, onlar bizim bir bilmecemizi öğreniyor… Yani<br />
istesek de diğer kültürlerden hiçbir şey almadan yaşayamayız. Yine istesek<br />
de her şeyimizi başka bir kültüre uyduramayız. Bizim babalarımızla,<br />
evlatlarımızla kurduğumuz ilişkiler mesela, doğal olarak farklılık arz eder…<br />
Babalar Günü’nü tekrar kutluyor, bütün babalara ve evlatlara sevinç<br />
diliyorum.<br />
200 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yeni yılda yeni projelerle yola devam!<br />
Geride bıraktığımız yılın son günleri, son saatleri; yeni yılın ilk saatleri,<br />
ilk günleri bizlere umutlu başlangıçlar yapmayı ilham eder ve geride<br />
bıraktığımız yılın<br />
muhasebesini yapma imkanı sunar.<br />
Herkes, doğal olarak, kendi mesleği, sosyal konumu, yaşı vesaire üzerinden<br />
düşünür, hisseder.<br />
Bir berber belki 2007’de kaç kişinin saçını tıraş ettiğini hesaplar, yeni yılda<br />
dükkanında bir tadilat yapmayı planlar. Bir şair 2008’de farklı tarzda şiirler<br />
yazmayı tasarlayabilir. ÖSS’ye hazırlanan bir öğrenci, sabah saatlerinde<br />
denize açılan bir balıkçı, ihtisasını tamamlamış bir hekim… kim bilir neler<br />
ümit eder?.. Biz belediyeciler de her yıl sonunda faaliyet raporlarımıza<br />
bakarız. Tabloları, çizelgeleri, grafikleri inceleriz. 2007’de hangi önemli işlerin<br />
üstesinden geldik? 2008’de gerçekleştireceğimiz projeler neler? Şehrimizi<br />
yeni yılda daha modern, daha güçlü, daha sevinçli bir yer haline getirmek<br />
için; vatandaşlarımızın yüzünü güldürmek, güvenlerine layık olmak için neler<br />
yapacağız?.. 2007 yılı, <strong>Kocaeli</strong>’miz, bizler, hepimiz için büyük yatırımların,<br />
önemli projeksiyonların gerçekleştirildiği bir yıl oldu. Başbakanımız Sayın<br />
Recep Tayip Erdoğan’ın katılımıyla 111 açılışı bir kerede gerçekleştirdik. Ve<br />
hizmete sunduğumuz bu eserler haricinde de birçok yatırım ve açılış yaptık.<br />
Şükürler olsun. 2007’yi geride bırakırken alnımız açık, yüzümüz ak, vicdanımız<br />
huzurlu.<br />
2008’e zinde ve yeni projelerin, atılımların heyecanı içinde giriyoruz.<br />
Yeni yılın hepimize, yuvalarımıza, şehrimize ve ülkemize esenlik, huzur ve<br />
sevinç getirmesini diliyorum.<br />
Hep birlikte, nice güzel yıllar yaşamak ümidiyle…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
201
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yeni yılda yeni <strong>Kocaeli</strong><br />
Yeni bir yıla giriyoruz. 2008’in eşiğindeyiz.<br />
Bu yıl, yeni yıl, yaş meselelerinin dikkate değer bir psikolojik yönü var.<br />
Yeni bir yıla girerken kimileri umut ve müspet heyecanlar duyarken; kimileri<br />
de enikonu ümitsizliğe kapılabiliyor. Kimileri de benim gibi, birbirine zıt iki<br />
duyguyu aynı anda içinde taşıyor.<br />
Ünlü Karikatüristimiz Salih Memecan’ın çizdiği bir yeni yıl karikatürünü<br />
hatırlıyorum: Büyük bir kamyon vardı ve üzerinde “HER ŞEY” yazılıydı.<br />
Bu kamyon, hızla “KÖTÜ” yazılı bir yol tabelasının işaret ettiği yönde<br />
ilerliyordu…<br />
Güzel fakat biraz umutsuz bir espri.<br />
İNSAN HİSSETTİĞİ YILDADIR<br />
Yeni yıla girerken çocuklarımız gençliğe, bizler de yavaş yavaş orta yaşa<br />
doğru adım atıyoruz.<br />
“İnsan hissettiği yaştadır” derler. Yaşını göstermeyenler olduğu gibi, genç<br />
yaşta çökenler de var. Gençlikte günler hızlı yıllar yavaş; ihtiyarlıkta ise<br />
günler yavaş yıllar hızlı geçermiş.<br />
Bazen, bir ahbabımızla, dostumuzla sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini<br />
fark etmeyiz. Saatler sanki gizlice ileri alınır. Bazen de, mesela birini<br />
bekliyorsak, zaman yavaşlar, saniyelerin geçmesi dakikalar sürer…<br />
Bana göre, saatin kaç olduğu, hangi yılda, kaç yaşında olduğumuz öncelikli<br />
bir mesele değil. Yani, belki de bir yılın geçmesi önemlidir de, 2008 yılında<br />
olmak o derece önemli değildir?<br />
HİZMET KRONOMETRESİ<br />
Bence sayılar, rakamlar bize asıl hak hukuk konularında lazım. Zamanı<br />
202 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
gösteren sayılar da, bu tür durumlarda önem kazanır: Kim kaç kilo yükü, kaç<br />
saatte, kaç kilometre taşımış?<br />
Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak bu yüzden saatleri, günleri, ayları, yılları bir<br />
hizmet takvimi, hizmet kronometresi gibi algılıyoruz. Nakit denince aklımıza<br />
yatırım bütçeleri geliyor. Kilo denince, ton denince iş makinaları, asfalt,<br />
demir, çakıl vesaireyi hatırlıyoruz. Metre, kilometre söz konusu olduğunda<br />
yol uzunluklarına, doğalgaz şebekesinin, içme suyu hattının uzunluğuna<br />
kayıyor aklımız…<br />
İtiraf etmeliyim ki, bazen, hizmete dayalı belediyecilik anlayışı içinde<br />
kendimizi işe güce fazla kaptırdığımızı da düşünüyorum. Yeni yıl demek,<br />
benim için biraz da yıllık faaliyet raporu demek. O raporların renkleri içimi<br />
şenlendiriyor. O sayfalarda yaptığımız parkları, hizmet binalarını, yolları,<br />
üstgeçitleri, kültür merkezlerini, altyapı çalışmalarını, spor tesislerini, sağlık<br />
birimlerini görünce<br />
gönlüme bahar geliyor.<br />
Yeni yıl, benim için “yeni hizmet yılı” demek. Daha hacimli, daha renkli, daha<br />
şık bir faaliyet raporuna yönelmek; hizmetin kitabını yeniden yazmak demek.<br />
İnanıyorum ki, ünlü Karikatüristimiz Salih Memecan, <strong>Kocaeli</strong>’mizde<br />
yaşasaydı, yeni yıl karikatürünü okumakta olduğunuz gazete için çizseydi, o<br />
yol levhasına “İYİ” yazardı. Çünkü hakikaten <strong>Kocaeli</strong>’mizde HER ŞEY, İYİ’ye<br />
gidiyor.<br />
2008 yılını burada, <strong>Kocaeli</strong>’nde karşılayacağız.<br />
2008 yılını, ömrümüz olursa bu şehirde yaşayacağız.<br />
2008 yılının <strong>Kocaeli</strong>’ne yeni bir bayındırlık, kalkınma ve sevinç baharı<br />
getirmesini diliyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
203
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kadınların yüzünü güldürmek, medeniyet<br />
vazifemizdir<br />
8 Mart Dünya Kadınlar Günü hepimize kutlu olsun.<br />
8 Mart’ın son derece önemli bir gün ve kadın sorunu üzerine eğilmek için<br />
önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.<br />
Kadına bakışımız, kadın olgusu hakkındaki görüşümüz; kültür hayatımız,<br />
toplumsal ilişkilerimiz ve ilerleme imkanlarımız açısından son derece kritik bir<br />
önem taşır.<br />
Geleneklerimize, tarihimize baktığımızda, kadınların şarkılarda, şiirlerde,<br />
hikayelerde yüceltildiğini görüyoruz. Bununla birlikte, kadının toplumdaki<br />
yeri ve etkisinin belirlenmesi konusunda modern hayatın getirdiği ölçülerin<br />
benimsenmesi ülkemizde de, dünyada da birçok aksaklık doğurmuştur.<br />
Zarafetin, güzelliğin, şefkatin, sevginin sembolü olarak görülen kadınlar;<br />
ekonomide, siyasette, bilimde, sanatta ve daha birçok alanda geri<br />
planda bırakılmışlar. Halbuki kadına yaklaşımımız bizim geleneklerimizle<br />
modernliğimiz arasında denge kurup kuramadığımızın en önemli göstergesidir.<br />
150 YILLIK MÜCADELE<br />
Çok daha eskilere uzansa da, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York şehrindeki<br />
tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçinin greve gitmesi, kadın hakları<br />
mücadelesinin dönüm noktası olarak kabul edilir.<br />
Sert çatışmalara neden olan bu grevden yıllar sonra, 1910’da, Alman<br />
Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın “Dünya Çalışan<br />
Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını önermiştir.<br />
Birleşmiş Milletler, 1975’i ‘kadın yılı’ ilan etmiş; 1977’de UNESCO 8 Mart’ı<br />
Dünya Kadınlar Günü olarak kabul etmiş. Ülkemizde ise Dünya Kadınlar<br />
Günü kutlamaları 1984’ten sonra yaygınlık kazanmıştır.<br />
204 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bizde kadınların okuma, öğrenim görme, iş hayatında yer alma, seçme<br />
seçilme hakkı kazanma ve liderlik konumlarına gelmelerini mümkün kılan<br />
süreç 1850’lere uzanıyor.<br />
Kadın sorunu, daha ziyade kadın emeğinin ucuzlatılması, kadının öğrenim<br />
imkanlarının kısıtlanması, şiddete ve cinsel tahakküme maruz kalması gibi<br />
konulara odaklanıyor.<br />
Kadınlarına haksızlık eden, eziyet eden bir toplumun felakete sürükleneceği<br />
açıktır.<br />
MEVLANA’NIN ERKEKLERE NASİHATİ<br />
Annelik kadar, kadının emeği de mukaddestir.<br />
Uygarlığımızın düzeyi, yaşam kalitemizin yükselmesi, ideallerimizi<br />
gerçekleştirme kapasitemiz; kadınlarımıza karşı adil, saygılı ve vefalı<br />
olmamıza bağlıdır.<br />
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin, erkeklere yönelik, çok önemsediğim bir<br />
nasihati var: “Kıskanç olma. Kadından üstün olduğunu zannedenler cahil ve<br />
kaba<br />
kimselerdir. Sevgi ve güler yüz nedir bilmezler. Seven erkek ise kadınla<br />
eşittir.”<br />
Seven, merhamet eden, kıymet bilen ve bu nitelikler öncülüğünde gelişen,<br />
büyüyen bir toplumda kadın – erkek hepimizin daha sevinçli, daha güvenli<br />
olacağımız açıktır.<br />
Söylemeden edemeyeceğim: Kadına şiddet uygulayan, eşine, kız kardeşine,<br />
sevdiğine el kaldıran kimse toplumun yüz karasıdır. Dayakla, sopayla, tokatla<br />
bir yere varacağını sanan kimse; insan ilişkilerinin değerini açığa çıkaran<br />
vicdandan mahrum bir zavallıdır.<br />
Kadınların; annelerimizin, bacılarımızın, eşlerimizin yüzünü güldürmek bizim<br />
medeniyet vazifemizdir, olgunluk imtihanımızdır, boynumuzun borcudur.<br />
Dünya Kadınlar Günü’nü tekrar kutlarken tüm kadınlara sevinç, başarı ve<br />
huzur diliyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
205
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Barışın tohumu bu topraklarda<br />
Değerli hemşehrilerim, aziz dostlarım;<br />
1 Eylül 1939’da, Alman ordusu Polonya’ya girdi ve böylece 2. Dünya Savaşı<br />
başladı.<br />
1984’te, Birleşmiş Milletler, 2. Dünya Savaşı’nın başladığı günü, Dünya<br />
Barış Günü ilan etti.<br />
2. Dünya Savaşı’nda tam 35 milyon insan ölmüş, 20 milyon insan da sakat<br />
kalmıştı.<br />
Düşünün ki, Sovyetler Birliği’nde, bacağını kaybedenler için ABD’den 4<br />
milyon protez bacak satın alınmıştı…<br />
Savaşta 19 bin okul yerle bir olmuştu.<br />
390 trilyon mermi ateşlenmişti…<br />
Bu kıyameti andıran, ölüm fırtınası; tüm dünyayı derin bir ümitsizliğe<br />
sürükledi.<br />
Düşünün, 6 yıl boyunca, dünyanın her yerinde silahlar patlıyor, etrafa<br />
cesetler saçılıyor…<br />
Büyük bir ruhsal bunalım baş gösterdi.<br />
Ağıt tadında romanlar, şiirler, şarkılar yazıldı, söylendi, okundu.<br />
Birleşmiş Milletler de, bundan 23 sene önce, 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü<br />
ilan etti.<br />
“Dünya Savaşı’nın yerine dünya barışını koyalım” diyor.<br />
Peki bu nasıl olacak?<br />
2. Dünya Savaşı bittikten sonra, 1946’dan bugüne, dünyada yine 30 milyon<br />
insan savaşlarda, saldırılarda, iç çatışmalarda öldü.<br />
Savaşın yerine barışı, ölümün yerine hayatı koyamıyoruz.<br />
Barış için harcanan her 1 dolara karşılık, savaşa 200 dolar yatırım yapılıyor.<br />
206 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Etrafımıza bakalım: Filistin, Irak, Çeçenistan, Afganistan, Bosna…<br />
Son 10-15 yıldır, ülkemizin çevresinde büyük yıkımlar yaşanıyor.<br />
Toplu mezarlara, tecavüzlere, çocukların, kuşların vurulmasına, idamlara,<br />
işkencelere alıştık.<br />
Artık “Bağdat’ta 150 kişi patlamada öldü” diye bir haber duyunca<br />
heyecanlanıp harekete geçmiyoruz. Bu bizi şaşırtmıyor.<br />
Filistin’de sabah sokakta oynayan çocuklara ateş açıldığında nabzımız<br />
hızlanmıyor.<br />
Bosna’da bulunan toplu mezarlar gözlerimizi yaşartmıyor.<br />
Kendi ülkemizdeki suikastler, çatışmalar, kavgalar, anlaşmazlıklar devam<br />
ediyor.<br />
Dünya Barış Günü’nde, barışın tadını çıkaramıyoruz.<br />
Kıymetli kardeşlerim,<br />
Dünyanın her yerinde, ilim irfan sahibi, bilgi görgü sahibi insanlar, filozoflar,<br />
aydınlar bir barış dili konuşur.<br />
Bütün öğretiler, dinler, kültürler bize ağız tadıyla birlikte yaşamanın yollarını<br />
anlatır.<br />
Cinayet, katliam, çapulculuk, işkence, dehşet üzerine bir medeniyet<br />
kurulamaz.<br />
Bombardıman uçaklarıyla bir yere varılamaz.<br />
Sopalarla, Kalaşnikoflarla, tanklarla düğün yapılamaz, sofraya oturulamaz,<br />
kan dökmenin sevinçli bir tarafı yoktur.<br />
Kavgaya harcanan enerji, cinayete harcanan emeğin hiçbir saygınlığı<br />
olamaz.<br />
Hepimiz şiirlere, şarkılara, selamlara, sohbetlere, dualara, şenliklere,<br />
hürmete, muhabbete yönelmek zorundayız.<br />
İnsana, hayata, tabiata, düşünceye değer vermezsek kendimiz de değer<br />
kazanamayız.<br />
Alevi-Sünni, Laik-Şeriatçı, Sağcı-Solcu, Kürt-Türk ayrımcılığı, çok içten<br />
söylüyorum ilkelliktir.<br />
Birbirimizle ekmeğin, suyun dilinden konuşacağız.<br />
Türkülerle, şükürlerle, hoşbeşle bu hayatı yaşayacağız.<br />
Dinci – Şeriatçı dediğin kişi senin teyzenin oğlu; Alevi dediğin kişi senin<br />
asker arkadaşın, Kürt diyorsun, belki de sevdiğin kız Kürt, muayene olduğun<br />
doktor Sağcı, yemek yediğin lokantasın sahibi Solcu.<br />
Öncelikle yakınlıkları, muhabbeti, bizi kardeş yapan güzellikleri görelim.<br />
Birbirinden ürkmek, korkmak, kaçmak hakikaten ilkelliktir.<br />
Hâlâ konuşamayacaksak, kendi apartmanımızda, mahallemizde, şehrimizde<br />
barış içinde yaşayamayacaksak, o zaman mağaralardan niye çıktık? Geri<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
207
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
dönelim mağaraya!<br />
Birbirimizi vahşi dinozorlar, canavarlar gibi göreceksek, işleri taşla sopayla<br />
halledeceksek, o zaman bunca kitap niye yazıldı?<br />
Hâlâ birbirimize hakaret edeceksek, homurdanacaksak, dediğim gibi,<br />
kayalıklarda, çukurlarda yaşayalım. Şehirlere ne gerek var?<br />
Aziz dostlarım<br />
Birbirimize güveneceğiz.<br />
Fransız düşünürü Rochefoucauld “Başkalarına olan güvenimiz, kendimize<br />
olan güvenimizden doğar” diyor.<br />
Eğer birbirimize itimat etmiyorsak, “Senin gizli niyetlerin var, sen kötülük<br />
düşünüyorsun, tuzak kuruyorsun” diyorsak, kendimize de güvenmiyoruz<br />
demektir.<br />
Kendimize de, birbirimize de güveneceğiz.<br />
Yaftalayıcı, yargılayıcı, suçlayıcı olmayacağız.<br />
Ayıptır.<br />
Ekmek satın aldığımız fırındaki adam bizim gibi düşünmüyor diye o fırını<br />
yıkamayız.<br />
Bu güzel şehirde, hepimizin, çocuklarımızın faydalanacağı işler yapmak<br />
zorundayız.<br />
Buradaki hayata hizmet etmek zorundayız.<br />
Sağcı- Solcu, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Laik-Şeriatçı hepimiz taşları birlikte<br />
taşıyacağız, hamuru birlikte yoğuracağız, fidanı birlikte dikeceğiz.<br />
Kimin emeği daha kaliteliyse, kim daha çok çalışıyorsa, kim daha çok hizmet<br />
ediyorsa o başımızın tacıdır.<br />
Hepimiz kardeşiz. Aramızda yoksullar, hastalar olabilir.<br />
Aramızda tembeller, suçlular, sorumsuz kimseler de olabilir.<br />
Bir aile gibi, birbirimize sahip çıkacağız.<br />
Bu ülkenin ağaçları hepimize gölge veriyor. Kuşlar hepimize şarkı söylüyor.<br />
Yağmur hepimize yağıyor. Gökkuşağı hepimize görünüyor.<br />
O halde biz de ağaçlar gibi, kuşlar gibi şefkatli, hakkaniyetli olacağız.<br />
Gönlümüz bir serçenin gönlünden daha geniş değilse yazıklar olsun bize.<br />
Sevgili kardeşlerim,<br />
Yunus Emre diyor ki: “Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için /<br />
Gönüller yapmaya geldim”<br />
O halde birbirimizin gönlünü alacağız.<br />
Kendimizi sevdireceğiz.<br />
Şu üç günlük dünyada, beş günlük düşmanlığa meyletmeyeceğiz.<br />
Günahtır, yazıktır, insan utanır.<br />
208 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Biz Amerika’nın şehirlerine, sokaklarına, filmlerine ilgi duyabiliriz.<br />
Fakat Irak’ta çocukları öldüren, şehirleri yerle bir eden, 700 binden fazla<br />
insanı yok eden, milyonlarcasını evsiz, aç, susuz, ilaçsız bırakan, yetim<br />
bırakan bir güce saygı duyamayız.<br />
Avrupa’yı da, Amerika’yı da, Rusya’yı da eleştireceğiz.<br />
Batı medeniyeti de barışı, kardeşliği bizden öğrenecek.<br />
Almanya’daki ırkçılığın, Fransa’daki, Amerika’daki ayrımcılığın çözümünü biz<br />
göstereceğiz.<br />
Yunus Emre’mizle, Mevlana’mızla, Hacı Bektaş Veli’mizle, Mustafa<br />
Kemal’imizle, bin yıllık medeniyetimizin kardeşlik şifrelerini biz çözemezsek<br />
dünyaya söyleyecek bir sözümüz olamaz.<br />
O halde, medeniyetimizin alicenaplığını, kültürümüzdeki o sevgi ve<br />
muhabbet çekirdeklerini, özlerini bulup çıkaracağız.<br />
Yapabiliriz.<br />
Buna yürekten inanıyorum.<br />
Sözü biraz uzattım sanırım.<br />
Biraz dağınık konuştum.<br />
Bağışlayın lütfen.<br />
Hepinizi tüm kalbimle selamlıyorum.<br />
Dünya Barış Günü kutlu olsun.<br />
Dünya, barış yılları, barış yüzyılları görmek umuduyla.<br />
Allah’a ısmarladık.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
209
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Trafikte yeşil ışığı da severiz,<br />
kırmızıyı da<br />
Trafik, canlılık belirtisi. Trafik kilitlendiğinde, gazeteler boşuna “Hayat durdu!”<br />
diye manşet atmıyor.<br />
Trafik akıyorsa, yollarda rahat ve güvende isek, hayatımız iyi gidiyor demektir.<br />
Trafik Haftası, bana, iki konuyu açıklama fırsatı verdi.<br />
1] <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, bütçemizin önemli bir kısmını<br />
ulaşım hizmetlerine ayırıyoruz. Büyük yatırımlar yapıyoruz. Ulaşım master<br />
planı hazırladık. Sadece bugünlerde değil, gelecekte de sorunsuz<br />
bir ulaşım imkanı oluşturmak için projeler yürütüyoruz.<br />
Çünkü hiç kimse dört duvar arasında bir ömür geçirmek istemez. Sokağa<br />
indiğimiz, caddeye yöneldiğimiz anda da trafiğe dahil oluruz.<br />
Trafik akarsa bütün yollar hayata çıkar.<br />
İşimize gideceğiz. Okula gideceğiz. Bayramda anne babamızın elini<br />
öpmeye gideceğiz. Bir ahbabımızı ziyaret edeceğiz. Bir yaralıyı hastaneye<br />
yetiştireceğiz. Bir düğüne yetişeceğiz…<br />
Trafik akmazsa, tıkanırsa, kilitlenirse, yolda mahsur kalırsak; hayatımızın<br />
vitamini, minerali çekilir…<br />
İşte bu nedenle, bütçemizin önemli bir kısmını ulaşım hizmetlerine<br />
ayırıyoruz. Tüneller, köprülü kavşaklar, üstgeçitler yapıyoruz. Deniz<br />
otobüsü seferleri başlatıyoruz. Yolları yeniliyoruz. Yol çizgilerini, yaya geçişi<br />
zeminlerini, trafik işaret ve tabelalarını, trafik ışıklarını düzenliyoruz,<br />
yeniliyoruz…<br />
2] Bize göre, trafik kuralları, ahlak kurallarıdır.<br />
Bir kimsenin evinde, oturma odasında, mutfağında çok iyi bir insan olması<br />
elbette güzel bir şeydir. Fakat bizi, toplumu ilgilendiren kısmı, dışarıda,<br />
yolda, trafikte nasıl davrandığıdır. Kırmızı ışıkta geçen, hatalı sollama<br />
210 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yapan, hız sınırını aşan bir kimse; trafiği ifsat ediyor demektir. Yola,<br />
yolcuya, hayata saygısı kalmamış demektir.<br />
Trafik ışıklarının, tabelaların, yön levhalarının vs. tek başına bir değeri yoktur.<br />
Bomboş bir caddede yeşil ışık yansa ne olur, kırmızı ışık yansa ne? Fakat bu<br />
küçük, basit işaretler, bizi, birbirimize hürmetli davranmaya yöneltir. Bundan<br />
ötürü, yeşil ışığı da, kırmızı ışığı da severiz.<br />
Trafik kuralları, evimizde, sevdiğimiz bir dostu misafir eder gibi, trafikte<br />
birbirimizi ağırlamamızı temin eder.<br />
Bu yıl, Trafik Haftası’nda, şehrimize “Trafikte senin de bir sevdiğin var”<br />
yazıları astık.<br />
Bununla birlikte, trafikteki herkesi, biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak<br />
seviyoruz. Bizim bir değil, birçok sevdiğimiz var trafikte.<br />
Bu sevgiyle hareket ediyor, bu sevgiyle hizmet sunuyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
211
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Alışverişte karşılıklı memnuniyet esastır<br />
15 – 21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası, alışverişlerimizde bilincin ve<br />
nezaketin kökleşmesine yönelik faaliyetler öne çıkıyor.<br />
Hepimiz müşteri, hepimiz tüketiciyiz. Hayat enerjisi, alışverişlerle açığa çıkar.<br />
Çarşılar, pazarlar, dükkanlar, mağazalar… insan ilişkilerinin devridaim ettiği<br />
mekanlardır.<br />
Alışverişlerin karşılıklı fayda ve memnuniyet doğurması esastır. Bu, ahlaki ve<br />
toplumsal bir gerekliliktir. Mesuliyet sahibi olmanın göstergesidir.<br />
1985’te, Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Evrensel Tüketici Hakları<br />
Bildirgesi’ne ülkemiz de taraftar olmuştur.<br />
Bilinçli, ilkeli tüketim; dünyamızın kaynaklarının korunması, insan ve çevre<br />
sağlığı açısından da büyük önem taşıyor. Tüketici olarak tutumumuz,<br />
tercihlerimiz, güçlü etkiler doğuruyor. Dolayısıyla, tüketici olarak haklarımızın<br />
yanı sıra sorumluluklarımız da var. Dahası, haklarımızı korumak, aslında<br />
aynı zamanda sorumluluğumuzdur. Tüketici haklarının korunması, aslında<br />
toplumsal hayatımızın müdafaa edilmesidir.<br />
HAKKINI ARAMAK, ÜLKESİNİ SAVUNMAKTIR<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak şehrimizde üretim yapan işyerlerini,<br />
satış birimlerini, ürünleri denetliyoruz. Ürünlerin etiketlenmesini temin<br />
ediyoruz. Haksızlığa uğrayan, sözgelimi ayıplı mal satınalmış olan<br />
vatandaşlarımızın şikayetleri doğrultusunda harekete geçiyor, işlem<br />
yapıyoruz.<br />
Satın alınan mal ve hizmetlerin sağlıklı ve güvenli olması şarttır.<br />
Tüketicinin, satın aldığı ürün ya da hizmetin nitelikleri hakkında bilgi alma<br />
hakkı vardır.<br />
Satın aldığı ürün ya da maldan ötürü zarara uğrayan tüketici; tazminat alma<br />
212 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ve aynı ürün ya da hizmeti yeniden almaya kanunen hak sahibidir.<br />
Tüketiciler örgütlenebilir, kendi aralarında bir iletişim mekanizması kurabilir,<br />
zarara uğradıklarında bunu kamuya ilan edebilirler.<br />
Tüketiciyi Koruma Haftası’nda, vatandaşlarımızın konuyla ilgili ayrıntılı<br />
bilgi almalarını öneriyorum. Unutmayalım ki tüketici hakları, basit, kişisel<br />
bir mesele değildir. Hakkını arayan tüketici, ülkesinin, şehrinin onurunu ve<br />
yükselişini savunan kişidir.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
213
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“Yangın olur biz yangına gideriz”<br />
İtfaiye Haftası ya da diğer adıyla Yangından Korunma Haftası kutlu olsun.<br />
Tüm dünya, itfaiyecilerin kıymetini 11 Eylül 2001’de ABD’deki İkiz Kuleler’in<br />
uçaklı saldırıyla yıkılmasından sonra bir kez daha gördü.<br />
Çünkü o kulelerin alevli enkazında itfaiyeciler muazzam kurtarma<br />
çalışmaları yaptılar.<br />
11 Eylül’de itfaiyeciler kahraman ilan edildi.<br />
Böylece, dünyanın her yerinde gözler itfaiyecilere çevrildi.<br />
Herkes, kendi ülkesindeki itfaiyecilere daha imrenerek bakmaya başladı.<br />
Ondan önce, 17 Ağustos 1999’da dünyanın ve Türkiye’mizin dört bir<br />
yanından itfaiyeciler <strong>Kocaeli</strong>’ne koşmuş ve birçok hayat kurtarmışlardı.<br />
İtfaiyeciler sadece yangınlarda değil, sel baskınlarında, depremlerde,<br />
bilumum doğal afetlerde ve yıkımlarda imdadımıza yetişirler.<br />
Ortalık günlük güneşlikken, her yer sütlimanken itfaiyecileri görmeyiz. Fakat<br />
bir dehşete düştüğümüzde, birdenbire o görkemli kamyonları ve kurtarma<br />
teçhizatıyla itfaiyeciler çıkagelir.<br />
Kendi canlarını, hayat kurtarmak için tehlikeye atan, kutsal bir vazife<br />
üstlenmiş insanlardır itfaiyeciler.<br />
İtfaiye teşkilatları ayrıca, yangını önlemenin, afetlerden, yıkımlardan sağ<br />
salim kurtulmanın yollarını da öğretir, kamuoyunu bilgilendirirler.<br />
Dedik ki, itfaiyecilerin kahramanlığına tüm dünya 11 Eylül 2001’de hep<br />
birlikte tanık oldu.<br />
Fakat bizde de yüzlerce yıllık itfaiyeci türküleri vardır. Yani biz de itfaiyecileri<br />
öteden beri yiğit, delikanlı ve güçlü kişiler olarak baş tacı ettik.<br />
Asırlardır, sanki kendimiz de itfaiyeciymişiz gibi “Yangın olur biz yangına<br />
214 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
gideriz / Düz ovada keklik gibi sekeriz” diye türkü söyleriz.<br />
İtfaiye teşkilatımız, birçok köklü kurumumuz gibi, Cumhuriyetimizden yaşça<br />
büyüktür: Tam 293 yaşındadır.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, itfaiyecilerimizle gurur duyuyoruz.<br />
Onların varlığı bize güven veriyor.<br />
Bu sebeple, itfaiye teşkilatımıza modernizasyon yani araç ve ekipman alımı<br />
gibi konularda içtenlikle, severek destek <strong>oluyor</strong>uz.<br />
İtfaiye Haftası’nı bir kez daha kutluyor, şehrimizin kahramanlarını heyecanla<br />
selamlıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
215
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Helal lokmanın bozuk olması kabul<br />
edilemez<br />
Aziz Hemşehrilerim;<br />
16 Ekim Dünya Gıda Günü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün<br />
(FAO) kuruluş yıldönümü nedeniyle kutlanıyor.<br />
Biz de bu günün anlamını, önemini kavramak durumundayız.<br />
Gıda Günü, bize, tükettiğimiz besinler üzerinde düşünme fırsatı sunuyor.<br />
Tarım ürünleri, hayvansal besinler ve yenerek tüketilen mamuller ekseninde<br />
tüm dünyada konuşuluyor, tartışılıyor.<br />
BİYOÇEŞİTLİLİK KAYBOLMASIN<br />
Birleşmiş Milletler’in bu yılki öncelikli gündemi, biyoçeşitlilik. Nedir<br />
biyoçeşitlilik? Çevremizdeki, tabiattaki canlı türlerinin sayısıdır.<br />
Bitkilerin yok olması, hayvan türlerinin nesillerinin tükenmesi ya da<br />
sayılarının azalması, biyoçeşitliliğin tahribata uğraması anlamına<br />
geliyor. Dolayısıyla, insanların beslenme imkanlarının daraldığı bir süreci<br />
yaşıyoruz. 1980’lerden bu yana, dünyadaki nüfus artışı, tarımsal üretim<br />
artışının gerisinde kalıyor.<br />
Birçok ülkede insanlar besin maddeleri bulamıyor, açlık çekiyorlar. Çocuklar<br />
yetersiz besleniyorlar.<br />
1 milyardan fazla insan, açlık tehlikesi içinde yaşıyor.<br />
Uluslararası yardım kuruluşlarının faaliyetleri, dünyanın çeşitli yerlerindeki<br />
krizleri önlemeye yetmiyor. Dolayısıyla, hem dünya sistemi içinde, hem<br />
ülkemizdeki gıda üretim-tüketim döngüsü içinde, hem de şehrimizin bu<br />
bakımlardan hangi durumlarda olduğunu gözeten bir anlayış içinde<br />
çözümler aramak zorundayız. Nitekim Gıda Mühendisleri Odası, Kimya<br />
Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Ziraat Mühendisleri<br />
216 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Odası gibi kuruluşların temsilcileri, gıda politikaları hakkında raporlar yazıyor,<br />
önerilerde bulunuyorlar.<br />
SAĞLIKLI GIDA HERKESİN HAKKI<br />
Bir diğer önemli husus da, gıda maddelerinin sağlık standartlarına<br />
uygunluğudur. Bu ürünlerin hangi koşullarda yetiştirildiği, toplandığı,<br />
hazırlandığı, paketlendiği, satışa sunulduğu çok ciddi bir konudur.<br />
Hiç kimse, bozuk, çürük, hatalı, zararlı gıda maddeleriyle insanların sağlığını<br />
tehdit etme hakkına sahip değildir.<br />
Şehrimizde, gerek semt pazarlarında, çarşılarda, gerekse gıda ürünlerinin<br />
üretildiği, satıldığı ve servis edildiği bilumum fabrika, atölye ve dükkanlarda<br />
belediye ekiplerimiz tarafından sıkı denetimler yapılmaktadır.<br />
Alın teriyle, çalışıp çabalayarak kazandığımız paralarla satın aldığımız<br />
besinleri evimize götürüyoruz, çoluk çocuğumuzla birlikte sofraya oturup<br />
yiyoruz.<br />
Bu tertemiz, mukaddes bir olaydır. Helal lokmanın zararlı, bozuk olması<br />
kabul edilemez. Gıdayla ilgili tüm mahrumiyetlerin ve problemlerin ortadan<br />
kalkması dileğiyle, Dünya Gıda Günü kutlu olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
217
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Camiler şehirleri yakınlaştırır<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Camiler Haftası’nı tüm kalbimle kutluyorum.<br />
İslam coğrafyasına bakınız. Bütün Müslüman şehirlerinde manzaraya<br />
camiler hakimdir.<br />
İster uzaktan bakalım, ister yakından, içerden bakalım camiler bize çok şey<br />
anlatır: Kubbeler, minareler, mihraplar, nişler, mukarnaslar… Her biri bize<br />
ilahi bir sırrı söyler.<br />
Camilerde huşuyla, vecdle, derin duygularla Yaratıcı’mıza yöneliriz. Dualar,<br />
tövbeler ve şükürlerle O’na iltica ederiz.<br />
Camiler “Allah’ın Evi”dir. Şadırvanlarda dupduru sularla abdestler alıp,<br />
Rabbimizin misafiri olarak, besmeleyle geçeriz caminin eşiğini.<br />
Camiler çınarlar gibidir, serviler, söğütler gibi. Orada içimiz aydınlanır, bir<br />
emniyet duyarız, derin düşüncelere dalarız.<br />
En sevinçli günlerde, bayramlarda, tertemiz, yepyeni kıyafetlerimizi giyip,<br />
çocuklarımızla, komşularımızla birlikte camilere koşarız. Avlularda buluşup<br />
bayramlaşır, gülerek sımsıkı sarılırız. En kederli günlerde, cenazelerde, ağır<br />
adımlarla, boynumuz bükük, gözümüz yaşlı yine camilere yürürüz. Rahmetli<br />
yakınımızın başucunda bekler, namazı kılar, dualar eder, hüzünlü bakışlar<br />
ve taziyeler eşliğinde kucaklaşırız. Allah’a sığınırız. Allah’tan bir teselli, bir<br />
ferahlık dileriz.<br />
Bilhassa eski camilerimizdeki ihtişamdan büyülenmemek mümkün değil.<br />
Onlar asırların, tarihin mermerleşmiş, sütunlaşmış, kubbeleşmiş hali gibidir.<br />
Mesela Orhan Gazi Camii, 675 yaşında! Pertev Mehmet Paşa Camii’ne<br />
218 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Mimar Sinan’ın elleri değmiş… Tarihî camilerimizin kubbelerinde asırlarca<br />
kimlerin duaları yankılandı? Oralarda kimler secde etti? Bu camiler hangi<br />
savaşlardan, afetlerden sağ salim ya da yaralı kurtuldu? Hangi şenliklere,<br />
kutlamalara, kaç bayrama şahitlik etti? Asırların sesleri, kokuları, tortuları,<br />
zerrecikleri camilerin içinde, etrafında, avlusunda birikir.<br />
Şehirlerimiz, kasabalarımız, köylerimiz camilerin etrafında kurulur. Evler,<br />
camilerin etrafında kümelenir. Camiler merkezdedir. Çünkü cami, en büyük<br />
buluşma yerimizdir.<br />
En büyük şairlerimiz, en güzel şiirlerini camilerimiz için yazmıştır: Yahya<br />
Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın<br />
Bursa’da Zaman şiiri hepimize “Ben bu hisleri biliyorum, ben de Fevziye<br />
Camii’nin şadırvanında, Çarşı Camii’nde bayram namazı kılarken böyle<br />
heyecanlanıyorum” dedirtmiştir. Dahası, Türkiye’nin bütün camileri, bize<br />
yakındır. Diyelim, Edirne bize uzaksa da Selimiye yakındır. Bursa uzaksa,<br />
Ulu Cami yakındır. Ankara uzaksa Kocatepe Camii yakındır. İstanbul uzaksa,<br />
Sultanahmet Camii yakındır. Camiler insanları yakınlaştırdığı gibi, şehirleri<br />
de yakınlaştırır.<br />
Cami, bizim için vatanın, milletin, namusun da sembolüdür. Mehmet Akif, o<br />
yüzden İstiklal Marşı’mızda “Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli”<br />
demiştir.<br />
Camiler hakkında söylenecek hakikaten çok şey var.<br />
Fakat en iyisi, camileri bir bir ziyaret etmek. Her camide Yaradan’ın huzuruna<br />
çıkmak. Çoban Mustafa Paşa Camii’ne, Baç Camii’ne, Akçakoca Camii’ne,<br />
bütün camilere misafir olalım. O manevi yükselişi ve dinginliği tadalım.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
219
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Trafik kuralları ahlak ve görgü kurallarıdır<br />
Sevgili hemşehrilerim, aziz dostlarım;<br />
Trafik Haftası’ndayız. 1 – 8 Mayıs, Trafik Haftası.<br />
Bu hafta ne yapacağız? Kutlama mı? Şenlik mi? Havadan sudan mı<br />
konuşacağız? Trafik Haftası’nda ne yapılır?<br />
Bir ağabeyiniz, bir dostunuz olarak, trafik hakkında biraz düşünelim derim.<br />
Trafik, tekerleğin icadından beri var.<br />
İnsanoğlunun taştan tekerleği yontup yuvarladığı o anda, trafik, üzerinde<br />
düşünülmesi gereken bir mevzu haline geldi.<br />
Zamanla atlı arabaların yerini motorlu taşıtlar aldı. Şimdi her yerde<br />
bu taşıtlar var. Otomobiller, kamyonlar, otobüsler. Trenler var, gemiler,<br />
helikopterler, uçaklar var.<br />
Kurallardan, kazalardan bahsetmeden önce, trafiğin sırrını çözmeye<br />
çalışalım.<br />
Sabah kalkarız, bir taşıta binip işimize gideriz. Ne güzel. Bir dostumuzu<br />
ziyaret etmek için, otobüse, trene, gemiye binip yola çıkarız. Taşıtlarla<br />
pikniğe gideriz, müzelere gideriz, okula, hacca gideriz. Uzun ya da kısa<br />
seyahatler, hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Yaya olarak, yürüyerek de yol<br />
alsak, trafiğin içindeyiz.<br />
Bir insanı en iyi nasıl tanırız? Onunla aynı sofraya oturarak tanırız, bu bir.<br />
Onunla bir iş, bir ticaret, bir alışveriş yaparak tanırız bu iki. Bir de birlikte<br />
seyahat ederek tanırız. Bunu, Peygamberimiz söylüyor. Hakikaten de,<br />
evrensel bir bilgidir bu.<br />
Şimdi, bizler, trafikte hep beraber seyahat ediyoruz. Aynı arabada olmasak<br />
220 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
da, aynı yolda yan yanayız. Demek ki, nasıl insanlar olduğumuz, trafikte<br />
ortaya çıkıyor.<br />
Trafikte nasıl davranıyorsan, işte sen öyle bir insansın. Hız sınırını aşıyor<br />
musun, kırmızı ışıkta geçiyor musun, sinyal vermeden şerit değiştiriyor<br />
musun, yayalara, taşıtlara yol vermiyor musun, direksiyon başında sövüyor<br />
musun, hatalı sollama yapıyor musun?.. Eğer trafikte böyle davranıyorsan,<br />
ben sana güvenemem. Seninle arkadaşlık edemem. Külahları değişiriz.<br />
Neden? Çünkü, işte şehrimizin her yerine afişler astık. Diyoruz ki “SENİN<br />
DE BİR SEVDİĞİN VAR, TRAFİKTE.” Fakat sen kırmızı ışıkta geçiyorsun!<br />
Demek ki senin sevdiğin yok! E o zaman ben seni nasıl seveceğim? Hadi<br />
ben neyse, çocuklarımızın hayatını tehlikeye atarsan, ben seni nasıl idare<br />
edeyim? Sana nasıl selam vereyim, gülümseyeyim? Seninle, nasıl, hiçbir<br />
şey olmamış gibi hoşbeş edeyim? Peygamber diyor ki, “İnsanı yolculukta<br />
tanırsın.” Sen yolculukta, yolculara, yola haksızlık edersen, ben sana ne<br />
diyeyim?<br />
Sevgili kardeşlerim, aziz hemşehrilerim;<br />
Burada, basit bir “Trafik kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım” sloganı<br />
atmıyorum. Ahlaki bir meseleden bahsediyorum. Trafik lambalarını, levhaları,<br />
tabelaları ben ne yapayım? Alıp evime mi götüreyim? Kırmızı ışığa ben<br />
çok mu bayılıyorum? Hız sınırı tabelası benim amcamın oğlu mu? Hiç de<br />
bile. Fakat bu basit, küçük işaretler, bize doğruyu söylüyorlar. Dur diyorlar,<br />
yavaşla diyorlar, çocukları ezme diyorlar. Bunu dikkate almayan insanla<br />
benim konuşacak<br />
hiçbir şeyim olmaz. Onunla komşuluk edemem. Direksiyon başında<br />
canavarlaşan insanları evimde ağırlayamam.<br />
Tekrar ediyorum, trafikte efendice yol almak, bir ahlak meselesidir. Terbiye,<br />
edep meselesidir.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şehrimizde trafiğin rahatlaması<br />
için büyük yatırımlar yaptık. Seyahat güzel bir şeydir. Vatandaşımız caddeye<br />
çıktığı zaman, ağzının tadı bozulmasın, canı sıkılmasın istiyoruz. Trafik<br />
akacak. Yolda hayat durmayacak.<br />
Bu anlayış içinde, tüneller, köprülü kavşaklar, köprüler, üst geçitler, alternatif<br />
yollar, otoparklar yaptık. Bozuk yolları yeniledik.<br />
Deniz otobüsü seferleri başlattık. 6 yeni deniz otobüsü aldık.<br />
İzmit kent içi geçiş projesiyle, D 100 üzerindeki ulaşımı kesintisiz hale<br />
getiriyoruz.<br />
Adalet Köprülü Kavşağı, Umuttepe Kampüsü Yolu ve Tatlıkuyu Köprülü<br />
Kavşağı gibi yılların problemlerini çözüyoruz.<br />
Ulaşım Master Planı çalışmamız devam ediyor. Bu çalışma, problemleri en<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
221
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
iyi ve kalıcı şekilde çözmemizi sağlayacak.<br />
Köy yollarının yenilenmesi, iyileştirilmesi için geniş çaplı çalışmalar başlattık.<br />
Köylülerin mahsullerini taşıyabilmeleri için tarla yolları açtık, kimi ana yolları<br />
otoban standartlarına kavuşturduk.<br />
Yol çizgilerini, yaya geçişi zeminlerini, trafik işaret ve tabelalarını, trafik<br />
ışıklarını düzenliyoruz, yeniliyoruz.<br />
Derince Tünelini yaptık.<br />
Yalakdere’de, İhsaniye-Hisareyn, Gündoğdu Malta, 42 Evler, Alikahya<br />
Solaklar, Alikahya – Yahya Kaptan bağlantı köprülerini yaptık.<br />
Gebze Yeni Mahalle, Gebze İstasyon, Gebze Yenimahalle ve Körfez<br />
Yarımca’da üstgeçitler yaptık.<br />
Şehit Rafet Karacan Bulvarı, Gazanfer Bilgi Bulvarı 1. Etap Akçaova Bağlantı<br />
Yolu, Bostanlar Sokak Bulvarı’nı açtık.<br />
İzmit İnönü, Gebze Fatih, Yeniköy Vatan ve Bekirpaşa Turan Güneş<br />
Caddelerini alt yapılarıyla birlikte yeniledik.<br />
İzmit Körfez ve Sanayi Mahallesi ile Bekirpaşa Yenişehir Mahallesindeki tüm<br />
yolları parke ile kapladık.<br />
Gebze Eskihisar Tünel Geçişi bitmek üzere. Gebze Tatlıkuyu Köprülü<br />
Kavşağı’nın önemli bir kısmı tamamlandı. Gebze Fatih Caddesi Köprülü<br />
Kavşağı yapılıyor.<br />
Darıca Osmangazi Köprüsü yapılıyor.<br />
Çayırova Ragıp Demirkol ve 4. Caddeleri alt yapılarıyla birlikte yapılıyor.<br />
D-100 İzmit SEKA Tünel Geçişi, Cezaevi Köprülü Kavşağı, Adalet Köprülü<br />
Kavşağı üzerinde çalışıyoruz.<br />
Yani, gözümüz yolda. Kulağımız trafikte. Kalbimiz taşıtların içinde atıyor.<br />
Çünkü, bizim de bir sevdiğimiz var trafikte. Çünkü, bütün sevdiklerimiz, her<br />
gün trafikte.<br />
Allah, kazalardan esirgesin, yollarımızı açık etsin.<br />
Hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />
222 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Tıp hayatın değerini öğretir<br />
Tıp Bayramı ve 14 Mart Tıp Haftası kutlu olsun.<br />
Sağlık, sıhhat, zindelik; insanlık tarihi boyunca, bütün coğrafyalarda en<br />
büyük zenginlik olarak kabul edilmiştir.<br />
“Her şeyin başı sağlık.”<br />
Tıp “Sağlığın korunması ve hastalığın giderilmesi, yatıştırılması veya<br />
önlenmesiyle ilgilenen bilimdir.<br />
Bir şifa mesleği olan doktorluk; mesleklerin en kutsalı, en muteberi<br />
kabul edilir.<br />
14 Mart Tıp Bayramı ve Tıp Haftası’nda, bize sıhhat, zindelik kazandırmak<br />
için emek veren tüm sağlık çalışanlarına tebrik ve minnetlerimi sunuyorum.<br />
Beyaz önlükleri içinde tertemiz, bilgece bir çaba sarfeden hekimlerimizi,<br />
asistanları, hemşirelerimizi, diş hekimlerini, sağlık memurlarını,<br />
hastabakıcıları, eczacıları ve tabii veterinerleri kutluyorum.<br />
Binlerce yıllık bir birikime dayanan ve günden güne ilerleyen tıp bilimi<br />
sayesinde, hayatlarımızın değerini daha doğru kavradık.<br />
Tıp Bayramı ilk kez 14 Mart 1919’da İstanbul’daki düşman işgaline tepki<br />
gösteren tıp öğrencileri ve hekimler tarafından kutlandı. Zira ülkemizde ilk tıp<br />
okulu olan Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire; 1827 yılının 14 Mart’ında<br />
kurulmuştu.<br />
Doktorların ve tıp öğrencilerinin 1919’da işgale karşı duruşları, zulme,<br />
haksızlığa, eziyete itiraz edişleri son derece etkileyicidir.<br />
Günümüzde de doktorlarımız, Tıp Bayramı başta olmak üzere birçok<br />
vesileyle görüşlerini, öneri, talep, teklif ve itirazlarını beyan ediyorlar.<br />
Tıp politikayla, ekonomiyle, toplumla, teknolojiyle, eğitimle, kısacası diğer<br />
bütün disiplinlerle ilgili bir bilim.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
223
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak “Her şeyin başı sağlık” anlayışı<br />
çerçevesinde, sağlık hizmetlerine bütün gücümüzle destek veriyoruz.<br />
Sağlık merkezleri açarak, kampanyalar düzenleyerek, okullarda -<br />
mahallelerde sağlık taramaları yaparak, evde bakım hizmeti sunarak bu<br />
alandaki<br />
hassasiyetimizi ortaya koyuyoruz.<br />
Yaptığımız gıda denetimleri, engellilere yönelik hizmetler, sokak<br />
hayvanlarının aşılanması gibi birçok faaliyet de doğrudan sağlığın<br />
korunmasıyla ilgilidir.<br />
Giderek bütün çalışmalarımız, yaşam kalitesini yükseltmeye, sağlıklı bir<br />
çevre oluşturmaya, psikolojik sorunlara set çekmeye yöneliktir.<br />
Bu durum, hizmet eksenli siyaset ve insan odaklı hizmet anlayışının doğal<br />
uzantısıdır.<br />
14 Mart’ı tekrar kutluyor; şehrimize, ülkemize ve dünyaya sağlık, zindelik,<br />
huzur diliyorum.<br />
224 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanı,<br />
dünyaya neyi duyurdu?<br />
1900’lü yılların başında, dünya karmakarışıktı. 20. yüzyılın başı… Sanayi ve<br />
teknoloji ilerliyor, yeryüzüne yayılıyor, artık hayat yeni boyutlar kazanıyor…<br />
Araba, uçak, radyo, televizyon, seri üretim yapan makineler, sinema…<br />
gelişirken, bir yandan da silah teknolojisi alıp başını gidiyor. Daha güçlü,<br />
daha yok edici silahlar yapılmaya başlanıyor.<br />
İşte modern hayatın netlik kazanmaya yüz tuttuğu o dönemden itibaren, tüm<br />
dünyayı ilgilendiren sorular da öne çıktı.<br />
Uluslar arası siyaset nasıl şekillenecek?<br />
İktisadi ilişkiler bu yeni koşullarda nasıl düzenlenecek?<br />
Kimin sözü geçecek?..<br />
Çünkü artık yalnızca nüfusun çok olması, arazilerin geniş, toprakların verimli<br />
olması yetmez hale gelmişti.<br />
Hız ve bilgi ekseninde kurulan stratejiler de önem kazanmıştı.<br />
Dolayısıyla tüm ülkeleri, tüm milletleri içine alan bir gerilim dalgası oluştu.<br />
I. Dünya Savaşı, bir bakıma bu gerilimden ötürü patlak vermiştir. II. Dünya<br />
Savaşı da öyle.<br />
İmparatorluklar çöküyor, roller değişiyor, yeni denklemler kuruluyordu.<br />
Modernleşme dediğimiz şey, bu yeni koşullarda hayatın aldığı yeni şekildir.<br />
MİLLETİN İRADESİ VE BARIŞÇI UYGARLIK<br />
Biz, Türk Milleti olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, işte tüm<br />
dünyayı karıştıran bu yeni koşulları yorumladık.<br />
Savaşlara girdik. Güçlü devletler, askerî teknolojiyi devreye soktular. Dünya<br />
yeniden düzenlendi.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
225
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bunlar olurken biz vatanımızı elde tutmayı başardık. İstiklal Harbi’nden, millî<br />
varlığımızı koruyarak çıktık.<br />
Sonra ne yapacaktık? İşte en büyük soru buydu. Savaş bitti. Yüzbinlerce dul,<br />
yetim, öksüz, yaralı… Hepimiz üzgündük, yorgunduk.<br />
Vatanımız kurtulmuştu, fakat yoksul ve yorgunduk.<br />
Osmanlı İmparatorluğu, olanca ihtişamına rağmen yıkıma uğramıştı.<br />
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı ve vatanı için<br />
hayatını ortaya koyan milletin iradesini yönetime taşıdı.<br />
Kısa bir süre sonra da Cumhuriyet’i ilan etti.<br />
Cumhuriyet, bizim modern dünyada var olma biçimimizdir.<br />
Barışçı bir yönetim, barışçı bir yaşama düzenidir.<br />
Hem kimseye boyun eğmeyen, bağımsızlığa yönelen, hem de uygarlığın<br />
gereklerine uygun olarak kendini yenileyen bir ülke olarak Türkiye’nin<br />
dünyada eşi benzeri yoktur.<br />
Bu nedenle Cumhuriyet’in ilanı, sadece bizim açımızdan değil, dünyadaki<br />
diğer ülkeler açısından da son derece dikkate değer bir karardır.<br />
DÜNYANIN EN BÜYÜK DEVLETİ<br />
Savaşlar, işgaller günümüzde de devam ediyor.<br />
21. yüzyıla geldiğimiz halde, insanlığın uygarlık yolunda sağ salim<br />
ilerleyemediğine şahit <strong>oluyor</strong>uz.<br />
Hâlâ uluslararası kabadayılık devam ediyor, hâlâ bombalarla iş görmeye<br />
çalışan, paniğe kapılmış ve dehşet saçan ülkeler var.<br />
Bizim Cumhuriyet’imizin en önemli özelliklerinden biri, ilerleme ve değişim<br />
sürerken barışçı ve uygar tutumlardan uzaklaşmamamızdır.<br />
Hem güçlü hem barışçı olmak kolay değildir.<br />
Kendi içimizde ne kadar tartışırsak tartışalım, bazı iç sorunlarımız bizi ne<br />
kadar üzerse üzsün, Cumhuriyet’imiz sayesinde çok özel bir medeniyet<br />
başarısını temsil ediyoruz.<br />
Büyük devlet, çok silahı olan devlet değildir. Büyük devlet, çok parası olan<br />
devlet değildir. Büyük devlet, milletini savaşlara, yıkıma, ölüme, cinayete<br />
sürüklemeden, ağız tadıyla yaşamanın yollarını bulan devlettir.<br />
Türkiye Cumhuriyeti, bu anlamda, dünyanın en büyük devletlerinden biridir.<br />
Ülkemizle, Türkiye Cumhuriyeti’yle gurur duyuyorum.<br />
(Kırkbir, s. 53 Ekim 2008)<br />
226 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bayram sevincini dört bir yana yayalım<br />
Kurban Bayramınız mübarek olsun. Yüce Allah, bu güzel şehirde,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde, hep birlikte nice bayramlar görmeyi bizlere nasip etsin.<br />
Kurban, ‘yakınlaşma’ demek. Yani, bizler bu bayramda, Yaratıcımıza ve<br />
birbirimize yakınlaşıyoruz. Kurban kesmek suretiyle, ölümü hatırlıyoruz.<br />
Canımızın bize emanet olduğunu kavrıyoruz. Kurban etlerini yoksullara, eşe<br />
dosta, akrabayı taallukata, komşulara, arkadaşlara ikram ederek de kardeşlik<br />
duygularımızı tazeliyoruz. Birbirimize olan sevgimiz artıyor.<br />
Bayram sabahlarına akıl sır erdiremiyorum. Hâlâ, bayram sabahlarında<br />
sevinçle uyanıyorum. İlahi bir ödül gibi, kalbimize nüfuz eden bir şey,<br />
bayram sevinci. Hakikaten bir lütuf. Bizlere Allah’ın bir ikramı. Ruhumuza<br />
bir neşe yayılıyor. Gönüllerimiz şenleniyor. Büyüklerimizle, anne-babamızla,<br />
çocuklarımızla, eşlerimizle, kardeşlerimizle, dostlarımızla bayramlaşıyoruz.<br />
Birbirimize ne kadar değer verdiğimizi ifade ediyoruz. Tanımadığımız<br />
insanlarla bile bayramlaşıyoruz. Tam bir barış ve huzur yayılıyor dünyaya.<br />
Herkes gülümsüyor. Herkes huzurlu ve hoşgörülü…<br />
MEDENİ CESARET VE BAYRAM<br />
Bayramların en güzel yönü, bayramlaşmalardır. Bayramlaşma<br />
olmadan, bayram olmaz. Paylaşılmayan sevinç büyümez, söner<br />
gider. Bayramlaşmaların da belki en güzeli, dargınlıkların giderildiği<br />
bayramlaşmalardır. “Tamam, seni incittim, kalbini kırdım fakat gel,<br />
bayramlaşalım, olanları unutalım, yeniden eskisi gibi kardeşçe, dostça<br />
devam edelim yolumuza” demek ve kucaklaşmak kadar olgunca ve güzel<br />
ne olabilir? Bir ağabeyiniz olarak sizden rica ediyorum. Bakın bunu da bu<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
227
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
gazeteye yazıyorum: Başkanlık ettiğim bu güzel şehirde, küskün, kırgın<br />
olduğunuz biri varsa, Allah aşkına gidin, kapısını çalın ve şunu deyin:<br />
“Bayramın mübarek olsun.” Bu kadarcık medeni cesaret hepimizde olmalı.<br />
Hepimiz, gönül almayı, af dilemeyi ve bağışlamayı bilmeliyiz.<br />
Bayramların bir güzelliği de hasretlerin giderilmesidir, kavuşmalardır.<br />
Uzaklardaki akrabaları, hele ki anneyi, babayı ziyaret etmektir. Şehir hayatı<br />
çok karışık. Her birimiz her gün koşturuyoruz. Uzaktaki akrabalar şöyle<br />
dursun, yakındakileri, aynı sokakta, hattâ aynı apartmanda yaşadığımız<br />
sevdiklerimizi bile yeterince göremeyebiliyoruz. Bayramda bu hasretleri<br />
gidermek, mümükün olduğunca çok ziyaretleşmek, sohbete, muhabbete<br />
vakit ayırmak en iyisidir.<br />
CÖMERTLİK VE İKRAM ZAMANI<br />
Bayram, cömertlik zamanıdır. Bayram, ikram zamanıdır. Yoksulları, garipleri,<br />
kimsesizleri gözetme zamanıdır. Bir tek kederli çocuk, bir tek kahırlı baba,<br />
üzgün genç, boynu bükük anne… bayramın dışında kalmış, bu sevinçten<br />
pay alamamış bir tek hemşerimiz olmasına benim gönlüm elvermiyor.<br />
Hepimiz, bu mübarek sevinci şehrin dört bir yanına, bütün yuvalara yaymak<br />
zorundayız. Bütün yüzler gülsün, bu ilahi neşeden herkes nasiplensin…<br />
Bayramla ilgili hikayeler, şarkılar, türküler, deyimler ne de çoktur. “Şu<br />
mübarek günde küsmek olur mu / Tanrı selamını kesmek olur mu / Uzat<br />
ellerini bayramlaşalım” Rahmetli Barış Manço’nun şarkısını hatırlayalım: “Bu<br />
gün bayram / Erken kalkın çocuklar / Giyelim en güzel giysileri / Elimizde<br />
taze kır çiçekleri / Üzmeyelim bugün annemizi…”<br />
Bayramınızı tekrar kutluyorum. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden<br />
öpüyorum.<br />
(Kırkbir, s. 59, Aralık 2008)<br />
228 Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
KÜLTÜR<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
229
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
230<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong> fuarı kocaman bir dünya<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli gençler;<br />
42. Kültür Sanat ve Eğlence Fuarı’mızı açıyoruz.<br />
Nazar değmesin, hayırlı uğurlu olsun.<br />
“Fuar bu, nesine nazar değecek?” demeyin.<br />
3 ay boyunca, Eylül’ün 6’sına kadar burada bir arada olacağız.<br />
Hep beraber, genç, yaşlı, çocuk birlikte neşeleneceğiz.<br />
Konserler olacak.<br />
Filmler, tiyatrolar, sergiler olacak.<br />
Spor yapacağız, maçlar izleyeceğiz.<br />
Alışveriş yapacağız.<br />
Lunaparkta eğleneceğiz…<br />
Hakikaten, burada derinlikli, heyecan dolu bir dünya kuruyoruz.<br />
Yaz boyunca sizlerle bayram sevinci yaşayacağız.<br />
Alkışlarla, ezgilerle, gülüşlerle dolu bir yaz geçireceğiz.<br />
Şehrimizde büyük bir mutluluk rüzgarı esecek.<br />
Diliyorum ki, bu mutluluk rüzgarı, sevinç dalgası, bu neşeli aydınlık hep<br />
devam etsin.<br />
Geleneksel fuarımız, sadece bir eğlence vesilesi değildir.<br />
Fuar boyunca şehir kimliğimiz belirginleşecek.<br />
Türkiye’nin dört bir yanından gelip de <strong>Kocaeli</strong>’ne yerleşmiş olan<br />
hemşehrilerimizle Yöresel Kültürler Sempozyumu düzenleyeceğiz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, yurdumuzun özel şehirlerinden biri.<br />
Burada tüm Türkiye’nin renkleri, kokuları, desenleri, türküleri var.<br />
Bizler, böyle bir birlik ve beraberlik içinde kentlilik bilincini ve hemşehrilik<br />
sıcaklığını yaşatıyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
231
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
28 Haziran 1921’de İzmit’in Kurtuluşu’nun yıldönümünü de burada<br />
kutlayacağız.<br />
Özgürlük, barış ve kardeşlik nidaları şehrimizde yankılanacak.<br />
Büyük konserlerle şehrimiz çınlayacak.<br />
Kitap sergileri, bizleri bilgi ve kültür iklimine taşıyacak.<br />
Ayaküstü ya da çay bahçelerinde teatide bulunacağız.<br />
Birbirimize çaylar, börekler ikram edeceğiz.<br />
Tiyatro izlerken, aynı sahnede hüzünlenip, aynı sahnede güleceğiz.<br />
Fuarımızı, bizi zihin açıklığına ve gönül birliğine ulaştıran bir köprü olarak<br />
görüyorum.<br />
Fuarımızı, kentlilik bilincini ve hemşehrilik sıcaklığını yükselten büyük bir<br />
imkan olarak görüyorum.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Fuarı, 42 yıllık hatıraların canlandığı bir dünyadır.<br />
Geleceğe dair umutlarımızın tazelendiği bir dünyadır.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Fuarı, hakikaten de KOCAMAN BİR DÜNYA’dır.<br />
Şimdi hep beraber bu güzel dünyanın kapısından girelim.<br />
Bu dünyanın, fuarın tadını çıkaralım, kıymetini bilelim.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
Fuarımız tekrar hayırlı, uğurlu olsun!<br />
232 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Fuarın faydaları<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak düzenlediğimiz <strong>Kocaeli</strong> Fuarı’nı ziyaret eden,<br />
yani 3 ay süren Kültür Sanat ve Eğlence Festivali’mize katılanların sayısı,<br />
ilk iki ayda 1 milyonu aştı.<br />
Bu bir rekor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, komple fuar alanına inmiş!<br />
400 bin m 2 ’lik fuarımız, her yıl daha cazip, daha şenlikli <strong>oluyor</strong>.<br />
44 bin m 2 yeşil alan ve 33 bin m 2 ’lik yapay gölün bulunduğu fuarda gençler,<br />
aileler, çocuklar… metropollere özgü bir hareketliliğe iştirak ediyorlar.<br />
Güvenlik tedbirlerinin artırılmış olması, hemşehrilerimizin fuarda gönül<br />
rahatlığıyla gezebilmelerini sağlıyor…<br />
Alışveriş yapıyorlar, konserleri takip ediyorlar, lunaparkta eğleniyorlar, spor<br />
tesislerinde spor yapıyor ya da karşılaşmaları izliyorlar, kitap sergilerini<br />
geziyorlar, özel şovların tadını çıkarıyorlar, restoran ve kafeteryalarda<br />
dinleniyorlar…<br />
Ramazan ayında da fuarımız Ramazan neşesine, sevinçlerine açılacak.<br />
Ramazana özgü olgunluk ve yakınlaşma, fuarımızdaki hareketlilikle<br />
taçlanacak.<br />
FUAR VE DEMOKRASİ<br />
Şimdi, iki ay içinde <strong>Kocaeli</strong>’nin tamamı fuara inmiş.<br />
Bu ne demek?<br />
Bu, hemşehrilerimiz el birliğine, ortak akıla, birlikte hareket etmeye, iyiliği ve<br />
güzelliği çoğaltmaya yatkın kişiler demek.<br />
Sekapark her gün dolup taşıyor.<br />
Sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetler, gezi organizasyonları da yoğun ilgi<br />
görüyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
233
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yakın gelecekte <strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında yeni spor tesisleri, kültür merkezleri<br />
projelerimiz tamamlanacak.<br />
Dolayısıyla şehrimizin içi iletişimi, duygu birliği, dayanışma dinamizmi, gündem<br />
oluşturma gücü de azami seviyeye çıkacak.<br />
Sivil inisiyatif daha da yükselecek, yerel demokrasi daha da işlerlik kazanacak.<br />
Tüm dünyada arzu edilen, aranan, temin edilmeye çalışılan şehir işlekliği işte<br />
budur.<br />
İyinin iyiliği, haklının haklılığı ancak bu kitlesel buluşmaların kolaylaşmasıyla<br />
mümkün olur.<br />
Herkesin ayaküstü sohbet edebildiği, fikir alışverişinde bulunabildiği, birlikte<br />
güldüğü, birbirine yakın durduğu ortamlar, hemşehriliğimizi pekiştirir.<br />
<strong>Kocaeli</strong> halkı, fuarına sahip çıkmıştır.<br />
Bütün hemşehrilerimiz lütfedip fuarımızı görkemli bir şekilde şereflendirmiştir.<br />
Fuara gelerek, sosyal barışa ve kenetlenmeye, hep birlikte neşelenmeye ve<br />
sevinmeye yönelen tüm hemşehrilerimize, dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum.<br />
(Kırkbir, s. 43, Ağustos 2008<br />
234 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yöresel değerleri, mücevher gibi<br />
taşıyoruz<br />
Değerli misafirler,<br />
Yöresel Kültürler Sempozyumu’na hoş geldiniz, şeref verdiniz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, Osmanlı zamanından beri sürekli insanların gelip yerleştikleri bir<br />
cazibe merkezidir.<br />
Limanlar, sanayi tesisleri, büyük firmalar ve kuruluşların şehrimizde yoğunluk<br />
arzetmesi; Türkiye’nin dört bir yerinden insanları <strong>Kocaeli</strong>’ne çekiyor.<br />
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Misak-ı Milli sınırları dışında kalan Müslüman<br />
nüfustan da <strong>Kocaeli</strong>’ne gelip yerleşenler var.<br />
Savaşlara ya da iktisadi durumlara bağlı olarak, Kafkaslardan,<br />
Balkanlar’dan, Türklerin yaşadığı muhtelif bölgelerden binlerce soydaşımız<br />
gelmiş.<br />
İş güç sahibi olmak, helalinden kazanmak, ailesine, yuvasına ekmek<br />
götürmek için birçok çalışkan genç, <strong>Kocaeli</strong>’ne gelmiş.<br />
Halen öğrenim görmek, iş kurmak gibi nedenlerle şehrimize Türkiye’nin dört<br />
bir yanından gelip yerleşen birçok vatandaşımız var.<br />
Dolayısıyla, <strong>Kocaeli</strong> aynı milletten olan, fakat farklı kültürlere sahip<br />
insanların bir arada yaşadıkları özel bir şehir.<br />
Türkiye’yi bir okul gibi düşünürsek, <strong>Kocaeli</strong>, o okuldaki bütün sınıflardan<br />
öğrencilerin bulunduğu özel bir sınıf gibidir.<br />
Ya da diyelim okul korosu gibidir.<br />
Uşak’ın kilimleri, battaniyeleri, haşhaşlı börekleri? BURADA!<br />
Ordu’nun fındığı, balı? BURADA!<br />
Boyabat pirinci, Samsun tütünü? BURADA!<br />
Akçaabat köftesi, Niğde patatesi? BURADA!<br />
Gaziantep baklavası, Çorum leblebisi? BURADA!<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
235
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Balkanlar, Kafkaslar, Azeriler… Hepsi türküleriyle, nakışlarıyla BURADA!<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin kendine mahsus güzellikleriyle bütün bu değerler harmanlanıyor.<br />
Pişmaniyemiz, fındığımız, halımız, yoğurdumuz, başka diyarlardan gelen<br />
lezzetlerle, göz nurlarıyla yan yana konuyor.<br />
Bütün bu zenginlikler bize muazzam bir enerji veriyor, ilham veriyor.<br />
Bizi birbirimize yaklaştırıyor, kardeş kılıyor.<br />
Anlatacak yüzlerce hikaye, söylenecek yüzlerce türkü birikiyor.<br />
Sürekli yeni heyecanlar, yeni tatlar, yeni kokular keşfediyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde, tüm Türkiye’nin, hatta tüm Türk dünyasının zenginliği bir araya<br />
geliyor.<br />
Buradaki hemşehriliğimiz, vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle birlikte gelişiyor.<br />
Kentlilik bilincimiz, bir arada yaşama motivasyonumuz, olabildiğince renkli,<br />
canlı ve taze bir atmosfere kavuşuyor.<br />
Zonguldaklı, Kırşehirli, Mardinli, Bosnalı, Üsküplü, Kırımlı, Selanikli, Bakülü,<br />
Batumlu, Sivaslı, Tuncelili… yani her yerden, her yöreden insan; özel bir<br />
hemşehrilik<br />
duygusu geliştiriyor.<br />
Birbirimizden yeni nakışlar, yeni türküler, yeni yemekler, tatlılar, dualar,<br />
oyunlar, desenler öğreniyoruz.<br />
Hayatımız sürekli bir şenlik, esenlik, hareketlilik kazanıyor.<br />
Diyelim Kahramanmaraş’ın dondurması, dondurmalar arasında ayrı bir yere<br />
sahip. Kütahya’nın porseleni hakeza.<br />
İşte bütün bu yüksek nitelikli ürünler, <strong>Kocaeli</strong>’nde birbirimize sunduğumuz<br />
hediyelerdir. Bu güzellikleri birer mücevher gibi taşıyoruz.<br />
Her biri, Türkiye’deki ürün kalitesinin zirveleridir.<br />
Dolayısıyla, bütün bunlar <strong>Kocaeli</strong>’ndeki yaşam kalitesine vazgeçilmez<br />
katkılar sunuyor.<br />
Ülkemize, milletimize duyduğumuz sevgi ve saygı bu güzellikleri birebir<br />
görmemiz sayesinde iyice perçinleşiyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde kentlilik bilinci bu engin sevgi, hoşgörü ve paylaşma ikliminden<br />
besleniyor. <strong>Kocaeli</strong>’nde yaşamanın güzelliği ve ayrıcalığı işte bunlardan<br />
doğuyor. Nereden gelirsek gelelim, en önemli şeyin iyi işler yapmak olduğunu<br />
fark ediyoruz. <strong>Kocaeli</strong>li olmak, işte bu iyiliklerin toplamına katkı sunmaktır.<br />
Birbirimizin hayatını güzelleştirmektir.<br />
Bizim kentlilik bilincimiz, işte bu sonsuz zenginlikten besleniyor.<br />
Yöresel Kültürler Sempozyumu’nun, şehrimize, ülkemize ve dünyadaki bütün<br />
kardeşlerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.<br />
Hepinizi saygıyla, selamlıyorum.<br />
236 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kentlilik bilincimiz, vatan sevgisiyle<br />
iç içedir...<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Yöresel Kültürler Fuarı’mız, hayırlı, uğurlu olsun.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana göç alıyor.<br />
Osmanlıdan bu yana, şehrimizde limanlar, sanayi tesisleri, büyük kuruluşlar<br />
yoğunluk kazanmış.<br />
Dolayısıyla, çalışmak, kazanmak isteyen vatandaşlarımız, Türkiye’nin dört<br />
bir yanından <strong>Kocaeli</strong>’ne gelmişler, geliyorlar.<br />
Van’dan Artvin’den, Erzurum’dan, Diyarbakır’dan, Hatay’dan, hemen her<br />
şehrimizden buraya gelen kardeşlerimiz eli boş gelmediler.<br />
Beraberlerinde çeşitli lezzetler, renkler, kokular, türküler, nakışlar da<br />
getirdiler.<br />
Beraberlerinde hatıralar, atasözleri, yöresel deyişler de getirdiler.<br />
Bu sayede çalışkanlığın, neşenin, sevginin binbir çeşidi <strong>Kocaeli</strong>’nde birikti.<br />
Bu şehirde benzersiz bir kültürel zenginlik oluştu.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde ürettiğimiz değerlere, başka şehirlerden ilaveler geldi.<br />
Hereke halısı, Kandıra yoğurdu, İzmit pişmaniyesi gibi güzelliklerin yanına;<br />
Kırşehir’den, Muş’tan, Balıkesir’den Yozgat’tan ekler yapıldı.<br />
Anadolu’nun enerjisini, heyecanlarını, sevinçlerini özümsedik.<br />
Afyon’da pişen ekmeği öpüp başımıza koyduk.<br />
Erzincan’da yapılan peyniri soframıza koyduk.<br />
Çayı, şekeri, kilimi, sandığı, oyalı yazmayı, tesbihi, bıçağı, leblebiyi aldık,<br />
kabul ettik.<br />
Burada çok önemli bir husus var: Diyelim Rize’nin çayı her yere gidiyor.<br />
Malatya’nın kayısısı, Adana’nın karpuzu her yere ulaşıyor.<br />
Türkiye’de bütün meşhur lezzetler, incelikler ülkeye dağılıyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
237
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Fakat <strong>Kocaeli</strong>’nin farkı şu: Bize bu müstesna ürünler insanlar eliyle<br />
ulaştığından, hikayelerini de öğreniyoruz.<br />
Trabzon ekmeğinin hikayesi <strong>Kocaeli</strong>’nde anlatılıyor.<br />
Kayseri pastırmasının hikayesi <strong>Kocaeli</strong>’nde anlatılıyor.<br />
Sadece tadı, kokusu, sıcaklığı değil; macerası, efsanesi de bize geliyor.<br />
Böylece bizler, bu şehirde Türkiye’nin zenginliklerini derinlemesine tanıyoruz.<br />
Pamuğu toplayan kişinin gözlerindeki ışığı da görüyoruz.<br />
Kanaviçeyi işleyen elleri de görüyoruz.<br />
Hangi testi, hangi güveç nerenin toprağından yapılıyor biliyoruz.<br />
Sepet nasıl örülüyor, kumaş nasıl dokunuyor, deri hangi işlemlerden<br />
geçiyor… Bütün bunlar bize anlatılıyor.<br />
Demek ki, <strong>Kocaeli</strong>’nde bizler yalnızca tüketici değiliz.<br />
Ürünlerin hikayelerini bildiğimiz için, kültürümüze sahip çıkacak güce<br />
kavuşuyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde Anadolu’nun eserleri, mamulleri canlılık, tazelik arzediyor.<br />
Yöresel Kültürler Fuarı, bu canlılığın ve tazeliğin sergilenmesidir, görücüye<br />
çıkmasıdır.<br />
Bu fuar bize bütün el emeği, göz nuru işleri topluca daha da yakından tanıma<br />
fırsatı sunuyor.<br />
Ve işte bütün bu güzellikler, zenginlikler bizleri birbirimize yaklaştırıyor.<br />
Birbirimize duyduğumuz saygıyı, hürmeti pekiştiriyor.<br />
Şehir hayatımıza ne çok kıymetin, değerin katıldığını bu fuarda müşahede<br />
ediyoruz.<br />
Ben, bu kültürel unsurları, <strong>Kocaeli</strong>’ne sunulmuş hediyeler, mücevherler<br />
olarak görüyorum.<br />
Böylesine değerli, tertemiz, pırıltılı hediyeler eşliğinde, özel bir hemşehrilik<br />
doğuyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>li olmak, Türkiye’nin tüm renklerini üstlenmek anlamı taşıyor.<br />
Burada birbirimize bakışımız daha da güzelleşiyor, birbirimize verdiğimiz<br />
değer daha da artıyor.<br />
Kentlilik bilincimiz, vatan sevgisiyle iç içe geçiyor.<br />
Çünkü Türkiye’nin zenginliği var burada.<br />
Yöresel kültürlerin farklılıkları birer yakınlaşma vesilesi <strong>oluyor</strong>.<br />
Şehrimizde yaşayan herkesin birbirine anlattığı, aktardığı yeni şeyler;<br />
ufkumuzu açıyor.<br />
Tekrar ediyorum: <strong>Kocaeli</strong>li olmak, <strong>Kocaeli</strong>’ni sahiplenmek; vatan sevgimizle,<br />
millet sevgimizle iç içedir.<br />
Burada kaynaşma var.<br />
Burada kardeşlik var, paylaşma, hediyeleşme var.<br />
Aynı sofralara oturuyor, yepyeni türkülerle, sözlerle birbirimize sevinçler<br />
238 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
aşılıyoruz.<br />
Düğünlerde, şenliklerde bir renk patlaması, muazzam bir ahenk doğuyor.<br />
Benim için Yöresel Kültürler Fuarı’nın anlamı işte budur.<br />
Bu tatların hiçbirinden vazgeçemeyiz.<br />
Bu ezgilerin, nakışların hepsi bizimdir.<br />
Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
239
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Mücevher kaç kuruş?<br />
Klasik dönemin büyük şairleri bize laleler hakkında neler neler anlatır:<br />
Fuzulî’ye göre lale, tertemiz renkleriyle toprağın, dünyanın sırlarını açığa<br />
çıkarır. Öte yandan, derin kitaplar okuyan bir talebe gibidir lale.<br />
Nefi, laleyi bahar sarhoşluğuyla dolu kadehe benzetir.<br />
Hayali, lalenin kanlı kefene sarılı bir ‘aşk şehidi’ olduğunu söyler. Değilse,<br />
lale sevgilisini süzen aşığın yorgun gözleridir.<br />
İzzet Molla’ya sorarsak lale, ayrılık ateşiyle doludur.<br />
Baki için lale, bir kaseye koyduğu yumurtayı kaybeden güleç sihirbazdır.<br />
İzzet Ali Paşa’nın nazarında, başına kırmızı külah giymiş bir Mevlevi’dir lale.<br />
Mevlana, lale için “En hüzünlü tebessüm” der.<br />
Şairlerimiz, sanatçılarımız lalelere böyle yüzlerce övgü, binlerce selam<br />
sunmuşlardır. Lalenin 400 çeşidi vardır. Bununla birlikte, Selçuklulardan<br />
Osmanlılara Türk süsleme sanatlarında 700 çeşit lale motifi görülür.<br />
Atalarımız laleyi sayfalara yazmış, kumaşlara, camlara işlemiş, taşlara,<br />
duvarlara nakşetmiştir; bu güzelim çiçeği baş tacı etmiştir.<br />
BAHARI LALELERDEN OKUYACAĞIZ<br />
Şimdi biz de <strong>Kocaeli</strong>’nde 3 milyon lalenin açılmasını bekliyoruz.<br />
3 milyon lale şehrimize bir cennet manzarası, bereketli bir güzellik nimeti<br />
kazandıracak.<br />
5 Nisan günü ilk defa lale festivali düzenleyeceğiz. En Güzel Lale yarışması<br />
yapacağız.<br />
O laleler bu toprağın, bu şehrin, <strong>Kocaeli</strong>’mizin güzellik sırrını söyleyecek.<br />
Bahar güzelliğinin derin felsefesini lalelerden okuyacağız.<br />
Yere inmiş hilal gibi laleler çevremizi aydınlatacak.<br />
Laleler, 3 milyon tebessüm halinde şehrimizin yüzüne yayılacak.<br />
240 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
LALE DEVRİ GEÇTİ, YA LALE TARİHİ?<br />
1718 ila 1730 arası tarihimizde Lale Devri olarak bilinir. Bu dönemde<br />
Osmanlı’nın zevk ve sefaya daldığı, Batı’nın üstünlüğünü kabul ettiği anlatılır.<br />
Gerçi, Lale Devri’nde matbaa getirilmiş, ilk kağıt fabrikası, ilk dokuma<br />
fabrikası, itfaiye teşkilatı (tulumbacılar) kurulmuştur. Çiçek aşısı yapılmaya<br />
başlanmıştır.<br />
Yine de, Pasarofça Antlaşması’yla başlayıp Patrona Halil İsyanı’yla sona<br />
eren bu 12 yıllık dönemle gurur duyacak halimiz yoktur.<br />
Bizim lalelere itibar etmemiz, Lale Devri’nin havasıyla alakalı değildir. O<br />
dönemin nostaljisiyle bir ilgimiz yoktur.<br />
O kadar olsun tarih bilmediğimizi zannedenler var.<br />
Biliyoruz.<br />
Lale Devri’ndeki siyasi istikrarsızlıktan, sosyal gevşeyişten çiçekleri sorumlu<br />
sayanlara ise bir şey diyemem.<br />
Tarihimiz, Lale Devri’nden, 12 yıldan ibaret değildir. Anadolu’daki maceramız<br />
1000 yıllıktır. Kaldı ki lale Orta Asya’dan gelmiştir.<br />
En az 1000 yıllık bir çiçeği, imparatorluklar, kıtalar dolaşmış bir çiçeği 12<br />
yıllık bir döneme sığdıramayız.<br />
Türk kültüründe gül Hz. Peygamberi; karanfil Hz. Ali’yi, lale ise Yüce Allah’ı<br />
temsil eder. Şiirlerde bu anlayış belirgindir. Çünkü Osmanlıca’da lale kelimesi<br />
ile Allah lafzı aynı harflerle yazılır. Dahası, lale, Allah’ın birliğini temsil eden<br />
‘elif’ harfine benzetilir.<br />
Demek ki neymiş? Lalelerle birlikte <strong>Kocaeli</strong>’nde Lale Devri değil, tarihin<br />
tümü canlanacakmış. Sanatımıza, medeniyetimize sirayet etmiş bir motifle<br />
şehrimizi sarıp sarmalayacağız.<br />
Ayrıca bugün tüm Avrupa’da, Kanada’da laleler kent estetiğinin belirleyici bir<br />
parçasıdır.<br />
Bir zamanlar hanımlar mücevher yerine laleyle süsleniyorlardı.<br />
Günümüzde ise laleler şehirlerin mücevheridir.<br />
AŞKIN MALİYETİ<br />
Kimileri lalelere bakıp “Bu ‘AK Parti estetiğidir’ köylü işidir” deyiveriyor.<br />
Bunu söylemek Mevlana’ya hakarettir. Tarihimizi, medeniyetimizi, sanatımızı,<br />
bahar coşkumuzu, yaşama sevincimizi hor görmektir.<br />
Cehalet ve gafletin verdiği rehavetle konuşanlara ben ne anlatayım?<br />
Hiç mi kitap okumadınız, hiç mi sanat, estetik meselelerini merak etmediniz?<br />
Ne diye iki sayfa tarih okumadan şövalyelik yapmaya kalkışıyorsunuz?<br />
Bunu geçelim. Laleler için “200 trilyon lira” harcadığımızı iddia edenler çıktı.<br />
200 trilyon… Büyük para.<br />
Bizim 3 milyon lale için yaptığımız toplam harcama 450 bin YTL’dir. Bu<br />
meblağ, tüm şehre yayılan bir çevre, kent estetiği yatırımı için son derece<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
241
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
makuldür. 3 milyon lalenin 1 milyonu geçen sene ekilmişti. Lalelerin kısa<br />
ömürlü olduğunu zannedenler yanılıyor. Lale, her bahar yeniden açar; 15 yıl<br />
ömrü vardır. Yani, yaptığımız yatırım, yalnızca bu yıl değil, 10-15 yıla uzanan<br />
bir kazanım sağlamıştır. Her bir lale soğanı ise 15 kuruştur.<br />
Lalelere bakınca onları sokağa atılmış paralar gibi algılayanlara da bir şey<br />
demiyorum.<br />
Estetikten, çevre düzenlemesinden, temizlikten mahrum bir şehrin itibarı<br />
olmaz. Nasıl ki doğalgaz hattı döşüyorsak, yol yapıyorsak, konut inşa<br />
ediyorsak, <strong>Kocaeli</strong>’mizi rengarenk çiçeklerle de donatacağız.<br />
Laleler, bir de Ferhat ile Şirin hikayesinde geçer. Ferhat’ın, sevgilisinin<br />
aşkından yanıp kül olan o güzel genç adamın aşkını temsil eder lale.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde açan 3 milyon lale de bizim şehrimize, hemşehrilerimize<br />
duyduğumuz sevginin, sadakatin ifadesidir.<br />
Bu böyle bilinsin.<br />
(Kırkbir, S. 23, Nisan 2008)<br />
242 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir festival ve bir rekor<br />
Lale Festivali hakkında önceki hafta yazdım. Neden lale ekiyoruz, kent<br />
estetiği açısından lalenin değeri nedir, tarihteki yeri ve önemi… tek tek<br />
anlattım.<br />
Doğrusu, 3 milyon lalenin şehrimize bambaşka bir hava katacağından<br />
emindim, vatandaşlarımızı hoşnut edeceğinden emindim. Fakat işin gerçeği,<br />
Sekapark’ta düzenlenen I. Lale Festivali’ne 50 binden fazla kişinin iştirak<br />
etmesi beni hem şaşırttı, hem de çok sevindirdi.<br />
Demek ki 4 yıldır yapıp ettiklerimiz, söylediklerimiz yaygın bir kabul görmüş,<br />
benimsenmiş.<br />
Demek ki hizmet anlayışımız, şehircilik anlayışımız geniş çaplı bir karşılık<br />
bulmuş.<br />
<strong>Kocaeli</strong> hakikaten elbirliği, gönül birliği, duygu birliği içinde ilerliyor.<br />
Aşı tuttu. Maya tuttu. Yolumuz bir.<br />
Laleler, <strong>Kocaeli</strong>’ne yakıştı. Kucak kucak laleleri aldık, kabul ettik.<br />
“3 milyon lale bize lazım değil” diyenler “Ne gerek var, lalemiz mi eksik?!”<br />
diyenler… onlara da bu sevinç, bu şenlik ikliminde sırtımızı dönecek<br />
değiliz. Rengarenk lalelerin mis kokusu, şehrimizin dört bir yanını süsleyen<br />
çiçek desenlerinin güzelliği onlara da ulaşıyor. Bu bahar tazeliği, bayram<br />
neşesi siteme, küskünlüğe yer bırakmıyor. İnanıyorum ki, laleler henüz<br />
açılmamışken bizi eleştirenler, şimdi “İyi oldu yahu, biz böyle güzel olacağını<br />
ummuyorduk” diyorlar.<br />
SİYASİ VARLIK, MİLLETİN HEDİYESİDİR<br />
Bazı yazarlar, deliliğin tek başına kalmak olduğunu söylerler. Yani deliler,<br />
muhatap bulamayan, sesini duyuramayan, bir karşılık alamayan kimselerdir.<br />
Dünyadaki en büyük acı, işte budur. Sözlerinizin anlaşılmaması, yanlış<br />
anlaşılması, derdini anlatamamak… İnsan o vakit, gezip dolaşan bir ölüye<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
243
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
dönüşür.<br />
Sevginin kıymeti de, insanı yalnızlıktan, delilikten kurtarmasındadır. Bir<br />
kimseye “Doğru söylüyorsun, haklısın” ya da “Ellerine sağlık, çok iyi bir iş<br />
yaptın, teşekkür ederim” dediğimizde, o kişinin varlığını desteklemiş oluruz;<br />
yaşama azmini artırırız, dengede durmasına yardım ederiz.<br />
Demokraside, siyasetçilerin halktan aldıkları destek de buna benzer.<br />
Çoğunluğun onayını almak, siyasi meşruiyetin başlıca kaynağıdır. Dahası,<br />
siyasi bir varlık kazanmanın, marjinallikten sıyrılmanın da yolu, mümkün<br />
olduğunca çok sayıda kişi tarafından doğru anlaşılmak, kabul edilmekten<br />
geçer.<br />
Lale Festivali sırasında Sekapark’ı dolduran kalabalığı görünce, çok<br />
heyecanlandım. Çünkü bu, doğalgaz hattı, yol, tesis yapımı gibi bir iş değildi.<br />
İlk kez düzenlediğimiz festivalin anlamı yeterince belirginlik kazanmayabilirdi.<br />
Yani üç-beş bin kişi şöyle bir uğrayıp sonra dağılabilirdi.<br />
Fakat öyle olmadı. Sekapark’ta bugüne kadarki en büyük kalabalık toplandı.<br />
Tam anlamıyla izdiham yaşandı. Daha güzel, daha görkemli bir <strong>Kocaeli</strong> için<br />
onbinlerce insan bir araya geldi. Lalelerin canlılığını, renklerini, pırıltısını<br />
üstlenmiş<br />
onbinlerce insan… Festivalin sonunda, akşam saatlerinde başlayan Gökhan<br />
Özen konserini 25 bin kişi izledi…<br />
REKORU BEN KIRMADIM, KOCAELİ HALKI KIRDI<br />
Bu arada <strong>Kocaeli</strong>’nde bize yönelik halk desteği yüzde 61,9’a ulaşmış. Saygın<br />
bir araştırma şirketi olan ANAR’ın anketine göre, <strong>Kocaeli</strong>’nde bugün seçim<br />
olsa, rekor düzeyde oy alacağız.<br />
Lale Festivali’nin ardından gelen bu haber, ulusal basında da ilgi uyandırdı.<br />
Ben, yüzde 61,9 oranında seçmen desteği kazanmaktan elbette son derece<br />
hoşnudum, gururluyum.<br />
Gelgelelim, işin özü bizimle değil, <strong>Kocaeli</strong>’nde yaşayan insanların<br />
hakşinaslığıyla ilgilidir: Yüzde 61,9 bu şehre verilen emeklere itibar<br />
ediyor. Yüzde 61,9 bu şehrin bu yolda ilerlemesi gerektiği kanaatinde.<br />
Sağlam altyapısı, pürüzsüz yolları, yeşil alanları, görkemli tesisleri, kültürel<br />
hareketliliği, sosyal yardımlarıyla temayüz eden bir <strong>Kocaeli</strong>’ne “Evet” diyorlar.<br />
Lalelerle renklenen, çevrelenen bir şehre “Evet” diyorlar.<br />
Asıl rekor, bizim oylarımızı artırmamız değil, <strong>Kocaeli</strong>’nin şehirlilik bilincinin<br />
artmasıdır.<br />
Ben de sadece yüzde 61,9’un değil, yüzde 100’ün, tüm <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />
hizmetinde olmaktan büyük onur duyuyorum.<br />
(Kırkbir, s. 24, Nisan 2008)<br />
244 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çınar<br />
Saraybahçe <strong>Belediyesi</strong>, İzmit’e emeği geçmiş, hizmette bulunmuş<br />
yöneticileri Çınarlar Altında Hoş Bir Seda adlı özel bir gece düzenleyerek<br />
ağırladı. Venüs Restoran’da, Başkan Halil Vehbi Yenice eski siyasetçileri,<br />
bürokratları, muhtarları, sivil toplum kuruluşu başkanlarını, işadamlarını<br />
konuk etti. Sofralar kuruldu, ikramlarda bulunuldu, sohbetler edildi,<br />
hasret giderildi, müzik dinlendi… Bir vefa, kadirşinaslık, kıymet bilirlik<br />
buluşmasıydı…<br />
Cesur insanları aslana benzetiriz, “Aslan gibi adam” deriz. Güvenilir kişiler<br />
için “Dağ gibi” benzetmesi yaparız. Topluma faydalı işlerin üstesinden<br />
gelmiş, olgun insanlardan “Çınar gibi…” diye bahsederiz.<br />
Çınarları ben iyi tanırım. Önce, ağaç olan çınarlardan söz açalım. Belediye<br />
binamızdan çıkınca çınarlar beni karşılar. Merkezdeki yürüyüş yolu boyunca<br />
birbirine bir şeyler fısıldar gibi, bir sırrı paylaşır gibi yan yana duran, hafif<br />
eğilmiş asırlık çınarlarla içimden, sessizce selamlaşırım. Onlar, şehrimize<br />
moral veren birer anıt gibi sıralanırlar. Aralarından geçtiğimizde, hepimiz bir<br />
tarih koridorundan geçmiş gibi oluruz…<br />
ŞEHİRLİ BİR AĞAÇ<br />
Çınarlar, ormanlardan ziyade akarsu boylarında yetişir. Esasen bir süs<br />
bitkisidirler. Süs denince aklımıza küçük, minik şeyler gelse de, çınarların<br />
mesire yerlerinin, çayırların görkemli bir aksesuarı olduğunu bilmek gerek.<br />
Nispeten hızlı büyürler. Nazlı da değildirler, arsız da. Gölgeleri serin ve<br />
büyüktür. Ulu ağaç denince akla çınar gelir. Zira bir çınarın boyu 30 metre,<br />
gövde çapı 10 metreyi bulabilir. Doğu çınarı adı verilen türler, hudayinabittir,<br />
yani kendi kendine yetişir.<br />
Şehirlerimizde, büyük caddelerimizde, bulvarlarımızda en yaygın görülen<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
245
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ağaçlar çınarlardır. Kent meydanlarında, parklarda, cami avlularında<br />
çınarlar başroldedir. Zira çınar şehirli bir ağaçtır, bir saray ağacıdır. Osmanlı<br />
sarayında bir çocuk doğdu mu, onun adına bir çınar dikilirdi. Osmanlı<br />
padişahlarını gösteren soyağacı tablolarındaki ağaç, çınar ağacıdır. Çınarlar<br />
ayrıca, göçmen kuşlar için konforlu bir istasyon niteliği taşır.<br />
Çınar ağacı mobilya, alet sapları, fıçı vb. yapımında kullanılır. Yani o<br />
muazzam, kollarını göğe açan ağaç, evimizdeki bir masa, bir koltuk şekline de<br />
girer.<br />
Bir şey daha: Çınarların bazen içleri çürür, fakat o halleriyle yaşamaya<br />
devam ederler, belli etmezler.<br />
KOCAELİ’NİN ÇINARLARI KİMLER?<br />
Bu küçük bilgiler eşliğinde, şehrimize hizmeti geçmiş çınarlarımıza, eski<br />
yöneticilerimize bakalım. Nevzat Doğan, Erol Köse, İsmail Kalkandelen,<br />
Ömer Türkçakal, İhsan Dede, Kemal Öz, Osman Gencal, Sadettin Yalın,<br />
Necati Gencoğlu, Leyla Atakan gibi büyüklerimizi, çınarlarımızı hatırlayalım.<br />
Her biri birer asalet, liyakat ve sadakat timsali. Az önce dedik ki, çınar bir<br />
saray ağacıdır. Fakat unutmayalım ki, bizde asalet ahlakla, olgunlukla, ilimle<br />
kazanılır. Babadan oğla geçmez. Köylerimizdeki çınarlar da asaleti temsil<br />
eder, şehre göç eden çınarlarımız da.<br />
Bizler büyüklerimize hürmet ve vefa göstermeyi ihmal edemeyiz. Onların<br />
emeğini, hakkını unutamayız. Büyüklerimizi yalnız bırakırsak, kardeşliğimiz<br />
de bozulur. <strong>Kocaeli</strong>’nde tertemiz, vicdan huzuru içinde, imrenilesi bir şehir<br />
hayatının<br />
yükselmesi ve korunması bu vefayla mümkündür.<br />
Bu şehri düşünen, bu şehri seven, bu şehrin selameti, güzelliği, canlılığı için<br />
çaba sarfeden her vatandaşımız, her kardeşimiz bir çınardır. Bir öğretmen,<br />
bir esnaf, bir polis, bir gazeteci, bir müezzin, bir yazar, bir talebe, bir boyacı,<br />
bir doktor, bir işçi… hangi meslekten olursa olsun, ya ulu bir çınar ya da hızla<br />
büyüyen bir çınardır.<br />
Kendi hesabıma ben ve arkadaşlarım da çınarların değerini bilerek, onlara<br />
gıpta ederek çalışıyoruz. Sizlere daha kalıcı hizmetler sunabilme azmindeyiz.<br />
Bu toprağın, bu şehrin suyundan, rüzgarından, kuşlarından, seslerinden<br />
beslenerek büyüdük. Çok şükür başımız dik. Mevsimi geldiğinde, bakarsınız,<br />
bizim de yapraklarımız, polenlerimiz bu şehrin sokaklarında savrulur,<br />
göklerinde uçuşur…<br />
(Kırkbir, s. 16, Şubat 2008)<br />
246 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Olgunluğun ve zaferin yolu kültür<br />
merkezlerinden geçer<br />
Kıymetli misafirler, değerli dostlarım;<br />
Bugün, çok şahane, insana keyif veren, sevinç dolu bir iş yapacağız.<br />
Şehrimize, büyük bir kültür merkezi açacağız.<br />
Bu güzel projeye emeği geçen herkesi kutluyorum.<br />
Kültür merkezimiz, gökten düşmüş bir çiçek gibi, insanın içini açıyor.<br />
Fakat hepimiz biliyoruz ki, yüzlerce kişi bu işte çalıştı. Projelendirdi, taş<br />
taşıdı, boya yaptı, dekore etti.<br />
Hepimiz, burada bu tertemiz bir ayna gibi duran yapıyı, önce gönlümüzde<br />
inşa ettik. Hepimiz bu güzide mekanı, önce hayal ettik. Zihnimizde temelini<br />
attık. Burada bu kültür merkezi olsun diye, umut ettik, dua ettik, Allah da<br />
nasip etti, işte şimdi kapısından içeri gireceğiz.<br />
Siftah yapacağız.<br />
Evet, siftah.<br />
Fakat biliyoruz ki kültür merkezleri birer ticarethane değildir.<br />
Burası bir alışveriş merkezi değil.<br />
Burada gönüllerimiz şenlenecek. Zihnimiz açılacak.<br />
Burada tiyatro izleyeceğiz. Film seyredeceğiz. Konferanslar, konserler<br />
olacak.<br />
Bu duvarları, bir kitabın sayfaları gibi okuyacağız.<br />
Çünkü bu duvarlarda, sanatın ve bilimin sesi yankılanacak.<br />
Bütün bunlar bana çok büyük heyecan veriyor.<br />
Aziz kardeşlerim;<br />
Sanat, doğrudan doğruya kalplere hitap eder.<br />
Bu güzel mekanda, kalplerimiz, sanatın o berrak, ılık sularıyla ısınacak.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
247
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Birbirimizi daha iyi anlayacağız. Bir film izlerken birlikte heyecanlanacağız.<br />
Bir konserde birlikte alkış tutacağız. Bir piyeste birlikte meraklanacağız.<br />
Konferanslarda birlikte düşüneceğiz. Gözlerimiz aynı anda dolacak. Resim<br />
sergisinde birlikte hayranlık duyacağız… Burada düğünler de yapılacak.<br />
Kültür Merkezimizde, hayatımızın en güzel, en mutlu, en unutulmaz<br />
günleriyle özdeşleşecek.<br />
Sevgili dostlarım;<br />
<strong>Kocaeli</strong>’de, kültür alanında büyük atılımlar yapıyoruz.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, altyapıya, çevreye, konut yapımına, sosyal<br />
hizmetlere, spora önem verdiğimiz kadar, hattâ daha fazla, kültüre de önem<br />
veriyoruz. Daha olgun, daha derin, daha zarif bir insan olma yolunun, bu<br />
kültür merkezlerinden geçtiğini biliyoruz.<br />
Basit, küçük, manasız bahanelerle birbirimizi incitmeyeceğiz.<br />
Kimse, kimsenin emeğini, sözünü, kıyafetini, duruşunu, bakışını hor<br />
görmeyecek. Bir uyumsuzluk, bir anlaşmazlık mı oldu, hemen kültür<br />
merkezimize koşacağız. Birbirimizi, buraya davet edeceğiz. Meseleleri<br />
burada çözeceğiz, tatlıya bağlayacağız. Tartışacaksak da, atışan saz aşıkları<br />
gibi, bilim adamları, eski İstanbul beyefendileri gibi tartışacağız.<br />
Sahneden, beyaz perdeden, orkestralardan ilham alacağız.<br />
Yaşanmaya değer bir hayat kuracağız.<br />
Aziz misafirler,<br />
Sözü fazla uzatmayayım, izninizle bir iki cümle daha edip toparlayayım.<br />
Her zaman söylüyorum: Siyaset, hizmettir.<br />
Bahçecik Kültür Merkezi’ni şehrimize kazandırmaktan, kendi payıma ve<br />
çalışma arkadaşlarım adına gurur duyuyorum.<br />
İnşallah, 30 yıl sonra da, torunlarımla birlikte gelip bu bahçede oturacağım.<br />
Saatime bakacağım. Konser’in başlamasına beş dakika kala içeri gireceğim.<br />
Bir sarayın kapısından giren, bir Tanrı misafiri gibi sessizce eşiği geçip<br />
koltuğa oturacağım. Hepimiz, uzun yıllar buraya geleceğiz. Evlatlarımız,<br />
torunlarımız gelecek. Anılar biriktikçe, dostluklar çoğaldıkça, türküler,<br />
hikayeler, şiirler çoğaldıkça burası daha pırıltılı bir yer olacak.<br />
Bu büyük günde bize katıldığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.<br />
Kültür Merkezimiz hayırlı, uğurlu olsun.<br />
Hepinizi içten duygularla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
248 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Her tren bir gazete, her vagon bir sayfadır<br />
Kıymetli dostlarım, aziz misafirler;<br />
Trenler öteden beri modernleşmenin, güçlenmenin ve yükselişin sembolü<br />
olmuştur.<br />
Trenler türkülerimizde kavuşmanın, umudun vasıtası olarak görünür.<br />
Hürriyet Treni kampanyası, trenlerin hayatımızdaki, kültürümüzdeki yerine<br />
çok isabetli bir şekilde işaret ediyor.<br />
1930’da, demiryolu Sivas’a ulaştığında, Hariciye Şefi Necdet Bey meşhur bir<br />
konuşma yapmıştı.<br />
Şöyle diyordu:<br />
“Gözümüz aydın. İşte tren geldi. Demiryolu, Cumhuriyetin çelik koludur. Bu<br />
demir değil, altın yoludur.<br />
Bir ekini yetişene kadar su, yetiştikten sonra yol besler.”<br />
Necdet Bey’den 78 yıl sonra ben de diyorum ki, “Gözümüz aydın, Hürriyet<br />
Treni geldi.”<br />
Bu yol yalnızca demiryolu değil, insanlık yoludur, aydınlık yoludur, altın<br />
yoldur.<br />
Bir insan eğitimle, görgüyle, kültürle biçimlenir, yetişir. Fakat modern ve<br />
teknolojik ulaşım araçları bizim değer kazanmamıza çok önemli katkılar<br />
sağlar.<br />
Demiryolu kültürü başlı başına bir dünyadır.<br />
Bu demiryolu dünyası bizi tüm insanlığa ve evrensel değerlere yaklaştırır.<br />
Demiryolu terbiyesi, demiryolu bilgeliği ufkumuzu açar, bizi olgunlaştırır,<br />
yüceltir.<br />
Hürriyet gazetesinin 60. yıldönümünde insan haklarını gündeme getiren<br />
böyle büyük bir proje ortaya koyarak gündem oluşturması beni çok derinden<br />
etkiledi.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
249
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin yayınlanışının da 60. yıldönümü<br />
olması, projenin anlamını perçinliyor.<br />
TCDD’nin bu muhteşem sosyal projeyi desteklemesi bizim için ayrıca<br />
heyecan vericidir.<br />
Trenler ve demiryolları; ülkemizin büyüklüğünü, insanımızın güzelliğini en<br />
doğru şekilde keşfetmemizi sağlar.<br />
Her tren bir ulusal gazete gibidir. Her vagon, o gazetenin bir sayfası gibidir.<br />
Biz de, bu hürriyet zincirinin, bu insanlık kolyesinin halkalarını, vagonları<br />
ürettiğimiz için gurur duyuyoruz.<br />
İnanıyoruz ki o vagonlarda ülkemizin tatlı heyecanları, yaşama azmi ve<br />
benzersiz güzellikleri taşınıyor.<br />
Şehrimize Hürriyet Treni gelmiş. Bir kez daha söylüyorum: Gözümüz aydın.<br />
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />
250 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hürriyet Treni kalplerimizde<br />
derin iz bıraktı<br />
Hürriyet İnsan Hakları Treni’ni heyecanla bekliyordum.<br />
Harika bir proje. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.<br />
Tren, Cumhuriyet’imizin kuruluş yıllarından beri en gözde taşıtımızdır.<br />
Türkülerimizde, şiirlerde, marşlarda, romanlarda, filmlerde trenler önemli bir<br />
yer tutar.<br />
Nazım Hikmet, Attilâ İlhan, Orhan Kemal, Cahit Zarifoğlu… garları,<br />
trenleri anlatır, Mustafa Kutlu hakeza. Mehmet Aycı’nın İçinden Tren Geçen<br />
Şiirler adlı şahane bir antolojisi vardır… Trenler, millet hayatımızın ihtişamlı<br />
vasıtalarıdır.<br />
Hürriyet Treni, Kars’tan yola çıkınca “Tamam” dedim, “bu treni beklemeye<br />
değer.”<br />
İnsan hakları konusundaki hassasiyetimizin en üst seviyeye ulaşması<br />
gerekiyor.<br />
Biz <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, sosyal projeleri en hızlı,<br />
dönüştürücü ve estetik bir üslupla uygulamaya çalışıyoruz.<br />
Belediyeciliğin yalnızca yol yapmak, su, doğalgaz, kanalizasyon hatları<br />
kurmaktan ibaret olmadığını iyi biliyoruz.<br />
Sosyal hizmetler eşliğinde toplumsal barışa ve yükselişe katkı sunmayı asli<br />
görevlerimiz arasında sayıyoruz.<br />
Şükürler olsun, birçok projemiz şehrimizde sevinç dalgaları oluşturdu.<br />
Yaşlı ve hastalara yönelik, Avrupa’da bile yaygınlaşmamış ‘Evde Bakım<br />
Hizmeti’ sunuyoruz. Doktorlar ve sağlık personeli vatandaşlarımızın evine<br />
giderek muayene ediyor, ilaç veriyor, tedavi uyguluyor.<br />
50 bin anne ve anne adayına sağlık kontrolü yapıldı, süt dağıtıldı. Bu<br />
projemiz sağlık Bakanlığı tarafından model gösterildi, yurtdışında yaptığımız<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
251
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
görüşmelerde de yoğun ilgi uyandırdı.<br />
KO-MEK adlı meslek ve beceri edindirme kurslarından bugüne dek 72<br />
branşta 80 bin kişi eğitim gördü.<br />
Amsterdam <strong>Belediyesi</strong>’yle ortak projemiz Gülen Yüzler’de, engellilere özel bir<br />
işyeri kurduk. Heyecan verici başarılar elde ettik.<br />
Yine engelli dostlarımız için bir telefon hattı kurarak diledikleri zaman özel<br />
araçlarla onlara taşıma hizmeti sunuyoruz.<br />
Eğitim kurumları yapımı için arsa tahsis ediyoruz; okullara bakım – onarım<br />
yapıyor, spor alanları, bilgisayar laboratuarları kuruyor ve malzeme temin<br />
ediyoruz.<br />
Açık ve kapalı spor tesisleri kurarak, genç – yaşlı tüm vatandaşlarımızı spora<br />
teşvik ediyoruz. <strong>Kocaeli</strong>spor’a ve amatör kulüplere var gücümüzle destek<br />
<strong>oluyor</strong>uz. <strong>Kocaeli</strong>’nin bir şampiyonlar şehri olmasının gururunu yaşıyoruz.<br />
Öğrencilerimize hiçbir ayrım yapmadan burs desteğinde ve kırtasiye, giysi<br />
yardımında bulunuyoruz.<br />
Sevgi Mağazaları kurduk. İhtiyaç sahipleri gelip seçerek kıyafet alıyorlar…<br />
<strong>Kocaeli</strong> Üniversitesi ve birçok kurumla ortak sosyal araştırmalar,<br />
sempozyumlar, seminerler düzenliyoruz.<br />
Kültürel faaliyetlerle sosyal kaynaşmayı, birlikte sevinmeyi gözetiyoruz…<br />
Uzatmayayım. <strong>Kocaeli</strong>’nde güçlü bir insan hakları, sosyal sorumluluk,<br />
farklılıklara saygı rüzgarı esiyordu. Hürriyet Treni bu rüzgarı daha da<br />
güçlendirdi.<br />
60. yılında Hürriyet gazetesi son derece dikkate değer bir gündem oluşturdu.<br />
Tekrar tebrik ediyorum.<br />
Başta TCDD olmak üzere, projeye katkıda bulunan tüm kurum, kuruluş ve<br />
şahısları da sevinçle selamlıyorum.<br />
Hürriyet Treninin yolculuğu bitse de, kalplerimizde bıraktığı derin izi hayat<br />
boyu taşıyacağız.<br />
252 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bütün çağlar bilgi çağıdır<br />
Kıymetli dostlarım, aziz kardeşlerim, sevgili hemşehrilerim.<br />
Bugün sizinle bir ağabey gibi konuşacağım.<br />
Lafı uzatmadan, arkadaşça birkaç söz edeceğim.<br />
Günlerdir, kafama takılan bir mesele var.<br />
İstiyorum ki sizin de zihninizi meşgul etsin.<br />
Beraber düşünelim.<br />
Bir şifreyi, bir sırrı, bir bilmeceyi çözer gibi meseleyi ölçüp biçelim.<br />
Şimdi biz, <strong>Kocaeli</strong> Büşükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, 8 kitap yayımladık.<br />
21. yüzyılda, 2007 yılında kitaba niçin ihtiyaç duyuyoruz?<br />
Televizyon, internet bize niye yetmiyor?<br />
Neden, okumak zorunda hissediyoruz?<br />
Kitapsız yaşayamaz mıyız?<br />
İşte bir süredir bunu düşünüyorum.<br />
Radyo dinlemek, televizyon izlemek, internette sörf yapmakla yetinemez<br />
miyiz?<br />
Hayır efendim. Yetinemeyiz.<br />
Kitapsız yaşayamayız.<br />
Diyorlar ki “Kitap en iyi arkadaştır.” Bunu kesin Çinliler söylemiştir.<br />
Ben de diyorum ki, kitap biziz. Arkadaş değil, benim, kendimim.<br />
Arkadaşla buluşursun, sohbet edersin, sonra gider.<br />
Vedalaşırsın. “İyi akşamlar” dersin, “Allah’a ısmarladık” dersin ayrılırsın.<br />
Kitap öyle değil. Seni bırakmıyor. Sana katılıyor, sana nüfuz ediyor, seni sen<br />
yapıyor.<br />
Tabii ki arkadaşa laf yok. Arkadaşlarımız için canımızı veririz. İşte canımızın<br />
içinde ne var? Kitaplar var. Kelimeler, harfler var. Ne okuduysak, o var.<br />
Ne demek bu? Okumuyorsak, içimiz boş demek.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
253
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Başa dönelim: Bilgi çağında kitabın yeri neresi?<br />
Bir kere, kendimizi kandırmayacağız kardeşim.<br />
Bilgi çağı, sadece bu çağ değil.<br />
Hz. Adem’in çağı da bilgi çağıydı.<br />
İnsan varsa, yaşıyorsa, orada bilgi önemlidir. Bütün çağlar, bütün zamanlar<br />
bilgi çağıdır, bilgi zamanıdır.<br />
Bilgi çağı, bilgisizlik çağı diye bir ayrım olmaz.<br />
Görgü çağı, görgüsüzlük çağı diye ayrım yapıyor muyuz?<br />
Cahil toplum, bilgili toplum olur.<br />
Fakat bütün zamanlarda bilgi, hayati önem taşıyordu.<br />
Yamyamların hayatında bile bilgi önemlidir.<br />
Onlar da kendi bilgi çağını yaşar.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büşükşehir <strong>Belediyesi</strong> 8 kitap birden yayımladı.<br />
Hepsi de birbirinden ilginç.<br />
Hepsi de <strong>Kocaeli</strong> hakkında.<br />
Hepsi de bizden bahsediyor, bizi anlatıyor.<br />
O kadar bahtiyarım ki anlatamam.<br />
Çok gururlandım.<br />
8 yazarımız, 8 kitap beni çok mutlu etti.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kültür Yayınları’nın 8 kitabı, benim için paha<br />
biçilmez değerde.<br />
8 kitap beni neden bu kadar coşturuyor?<br />
Ali Üzmez’in Milli Mücadelede Servetiye Cephesi,<br />
Levent Atalı’nın <strong>Kocaeli</strong>’nin Spor Tarihi,<br />
Şener Aksu’nun Yahya Kaptan,<br />
Engin Ürkmez’in İzmit’te Türk Eserleri,<br />
Volkan Şenel’in Çanakkale Cephesinde Şehit Olan <strong>Kocaeli</strong>liler,<br />
Seher Keçe Türker’in Geçmişin Aralığından Geleceğe Süzülen Işık [Gelinler<br />
Ve Takıları],<br />
Hilal Karavar’ın Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Çuha Fabrikası,<br />
Bekir Günay’ın Ermeni Meselesi Ve Tehcir adlı kitaplarını, bu şehrin göğüne<br />
bayrak gibi çekmek istiyorum.<br />
Ekmek gibi öpüp başıma koymak istiyorum.<br />
Bunu nasıl yapabilirim? Okuyarak.<br />
Bir kitabı okuyup benimsediğiniz zaman o sizin bayrağınız gibi olur.<br />
O zaman kitap sizi besler, gıdanız, ekmeğiniz olur.<br />
“Başkan abartıyor” demeyin.<br />
Dinleyin ki açıklayayım:<br />
Bir şehirde güvenliği kim sağlar? Muhafızlar, emniyet güçleri.<br />
Şehri kim savunur? Savaşçılar, askerler.<br />
Kim yönetir? Başkanlar, valiler...<br />
254 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Peki, şehrin ruhunu, birliğini, kardeşliğini, iç huzurunu kim temin eder?<br />
Yazarlar.<br />
Yazarlar, şairler, ilim adamları; okur–yazar, entelektüel kişiler.<br />
İşte, Ali Üzmez dostumuz yazmış, bize, 100 sene önce verdiğimiz<br />
mücadeleyi, çektiğimiz acıları anlatıyor.<br />
Levent Atalı kardeşimiz, <strong>Kocaeli</strong>mizin spor tarihini tatlı tatlı yazmış. Bize<br />
şampiyonlarımızı, spor maceramızı hatırlatıyor.<br />
Hilal Karavar kızımız, İzmit Çuha Fabrikasının hikayesini akademik bir dille<br />
kaleme almış. İktisadi bir belge sunuyor.<br />
Demek istediğim, bir şehir halkı savaşın zorluklarını nasıl yenmiş; gençler<br />
nasıl spor yapmış, düğünler nasılmış, çeyizlerde neler varmış, işçiler<br />
fabrikalara nasıl koşmuş, bu şehirde, <strong>Kocaeli</strong>mizde hayat nasıl deveran<br />
etmiş... hepsini<br />
kitaplardan öğreniyoruz.<br />
Yazarlarımızın emekleri olmasa, kitaplar olmasa, Allah korusun, hafızamız<br />
silinir!<br />
Ne yapacağız peki? Bu kitapları su içer gibi okuyacağız.<br />
<strong>Kocaeli</strong>mizin, yuvamızın, ekmek teknemizin manasını kavrayacağız.<br />
Burada boş, anlamsız bir hayat yaşamıyoruz. Yuvarlanıp gitmiyoruz.<br />
Bir tarihimiz var. Bu şehrin bir ruhu, bir karakteri, bir hikayesi var.<br />
Bizim hikayemiz de şehrimizin hikayesinin içinde.<br />
Bu, hepimizin hayatı. Bizim hayatımız.<br />
Canımızın kıymetini bileceğiz. Şehrimizi, hayatımızı savunmak için bu güzel<br />
kitaplara sarılacağız.<br />
Ben, belediye başkanıyım. Yazar değilim. Fakat okurum.<br />
Ben size yol yaparım. Su taşırım. Hastalara koşarım. Sokakları aydınlatırım.<br />
Kanalizasyondan, parklara kadar ne varsa ben koştururum. Arkadaşlarımla<br />
birlikte, şehrimizi çekip çeviririz. Bizim vazifemiz de bu.<br />
Aziz dostlarım,<br />
Peki niye size bu kitapları sunuyoruz?<br />
Niye kitap? Asfalt tamam, doğalgaz tamam, ekmek, su, ağaç, kavşak, köprü,<br />
park tamam. Kitaba ne gerek var?<br />
Çünkü kitap okursak, o yollarda kardeşliğin izleri kalır.<br />
Çünkü kitap okursak ufkumuz genişler, doğalgazı görünce kömürü tümden<br />
unutmayız.<br />
Çünkü kitap okursak ekmeğin tadını daha iyi alırız.<br />
Kitaplar sayesinde suyla tanışırız, nereden geldiğini fark ederiz.<br />
Ağaçların hikayelerini biliriz kitap okursak. Dedelerimizle, ninelerimizle akran<br />
ağaçlar bizim ailemize katılır.<br />
Köprülerin önemini kavrarız. 90 sene önce bombalanan köprülerimizi anarız.<br />
Kitap okursak, parkların, çimenlerin, kuşların dilini çözeriz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
255
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Af buyurun, ot gelip saman gitmeyiz.<br />
Ahlakımız, efendiliğimiz, dostluğumuz; bilgiyle aşılanır.<br />
İnternet de lazım, televizyon da. Radyo başımızın tacı, bize türkü söylüyor.<br />
Fakat kitabın yeri başka.<br />
Kitaplar zihnimizi, ruhumuzu, kalbimizi, vicdanımızı, gönlümüzü, aklımızı<br />
besliyor.<br />
Çinliler dermiş ki “Kitap, koltuğunun altında taşıyabileceğin bir bahçedir.”<br />
Ben belediye başkanınız olarak şöyle diyorum:<br />
Kitap, koltuğunun altında, yanında, çantanda taşıyabileceğin bahçedir,<br />
parktır, asfalttır, köprüdür, fabrikadır, çeyizdir, ekmektir, sudur, tarihtir, aşktır,<br />
hayattır...<br />
Sizlere nasihat etmiyorum aziz kardeşlerim.<br />
Başta söyledim, bir ağabey gibi konuşuyorum.<br />
Tekrar ediyorum: Yazarlar, hayatımızın anlamını takviye ederler.<br />
Yazarların işi, bizim işimizden daha kutsaldır.<br />
Belediye başkanınız olarak, yazarlarımıza imrendiğimi ilan ediyorum.<br />
<strong>Kocaeli</strong>li yazarlarımızla gurur duyuyorum.<br />
Volkan Şenel’in, Seher Keçe Türker’in, Bekir Günay’ın, Şener Aksu, Ali<br />
Üzmez’in okuru olmak bana gurur veriyor.<br />
Bugün burada sizlerle bu gururu, bu sevinci paylaşmaya geldim.<br />
Kitaplarımızı ücretsiz dağıtıyoruz. Bu paha biçilmez kitaplara vakit<br />
ayıracağınıza inanıyorum.<br />
Okumak, yüklenmektir. Okumak, manevi bir gıdayı bünyemize aktarmaktır,<br />
canımıza katmaktır.<br />
Bu kitaplarda <strong>Kocaeli</strong> var. Şehrimiz var. Biz varız.<br />
Bu kitapları okuyunca hepimiz yeniden şampiyon, gelin, damat, kahraman<br />
olacağız.<br />
Allah mübarek etsin. Hayırlı etsin.<br />
Cenab–ı Allah, okumanın, öğrenmenin lezzetiyle, sevinciyle ödüllendirsin<br />
bizi.<br />
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Allah’a emanet olun.<br />
256 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Dil bilinci ve tatlı dil<br />
Aziz hemşehrilerim,<br />
Dil; insanlarla, hayatla, dünyayla iletişim kurmamızı mümkün kılar.<br />
Birçok filozof dilin sadece bir araç olmadığını, düşüncenin dilin içinde<br />
oluştuğunu söyler.<br />
Zihnimizden ve gönlümüzden geçenleri, dil ile dışlaştırırız.<br />
Dil, söz; kılı kırk yaran estetik incelikler, güzellikler taşıma gücüne sahiptir.<br />
Dilimizi ne kadar iyi konuşabilirsek, o kadar zarif, güçlü ve etkileyici olma<br />
imkanına kavuşuruz. Demek istediğim, Türkçemizi bütün gramer ve imla<br />
kurallarını bilerek, sanatsal yönlerini keşfederek konuşmaya bakmalıyız.<br />
Bunun yolu da, açıkçası, kitaplardan geçiyor. Okumak, dilimizin<br />
zenginliklerine kavuşmanın en ideal yoludur. 26 Eylül Türk Dil Bayramı<br />
kutlu olsun. Derin bir anlam taşıyan bu bayram, bizleri kelimeler ve cümleler<br />
üzerinde düşünmeye davet ediyor. İşte o zaman, yani daha üstün nitelikli bir<br />
dil algısı doğduğu, dil bilinci yaygınlaştığı zaman, hayatımızın genelinde bir<br />
bayram tadı belirecektir.<br />
Kıymetli dostlarım;<br />
Dilimizin imkanlarını bilmezsek, söylemek istediğimizi ifade edemeyiz.<br />
Dile hakim değilsek, derinlikli bir düşünceye ne ulaşabiliriz, ne de onu<br />
iletebiliriz. Hem zihinsel, hem de duygusal bakımdan sığlığa mahkum oluruz.<br />
Evlat sevgisini, aşkı, muhabbeti en güzel şekilde dışavurabilmek için,<br />
dilimize ilgi gösterelim ve önem verelim. Aksi takdirde iyisinden bir dua bile<br />
edemeyiz, şükredemeyiz, özür dileyemeyiz… Yani bunların ve daha birçok<br />
ifadenin özünü aktaramayız.<br />
Dil bilinciyle aydınlanmış ve tatlı dilli bir topluma varmak dileğiyle…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
257
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Siyasi gücümüzün etki alanı<br />
2005’in 25 – 27 Kasım günlerinde hepimizi olağanüstü bir heyecan sarmıştı.<br />
Küreselleşme sürecinde toplumsal meselelerimizin nasıl çözülebileceğine<br />
ilişkin bilimsel bir kongre tertiplemiştik. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan,<br />
Kırgızistan’dan; ülkemizdeki üniversitelerden saygın ve yetkin bilim adamları,<br />
araştırmacılar, entelektüeller <strong>Kocaeli</strong>’ni onurlandırmıştı. Şehrimizde<br />
düzenlenen Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı, ufkumuzu göz kamaştırıcı<br />
bir ışıkla aydınlattı…<br />
Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı’nda biz hem kardeşlerimizle buluşmanın<br />
sevincini, hem de ortak bilgi birikimimizin görkemini yakinen görmenin<br />
gururunu yaşadık. Yüzümüz ağardı. Gönlümüz şenlendi. Zihnimiz açıldı.<br />
Özgüvenimiz tazelendi. Dostluk ve kardeşlik bağlarımız güçlendi. Enerjimiz arttı.<br />
Kurultay kitabının önsözünde, kurultayın hangi imkanlarla ve nasıl bir<br />
atmosferde gerçekleştirildiği anlatılıyor. Kurultayda yapılan konuşmaları,<br />
sunulan tebliğleri de bu hacimli eserde bir arada okuyabilirsiniz. Benim<br />
vurgulamak istediğim husus, kongreye katılan birbirinden değerli uzmanlara<br />
ev sahipliği yapmaktan duyduğumuz onurdur.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde neler neler konuşuldu: Türk Dünyasında sürdürülebilir kalkınma,<br />
çevre, yoksulluk, küreselleşme koşullarına adaptasyon, gençlik sorunları,<br />
köylerin durumu, iletişim meseleleri, işbirliği – etkileşim imkanları, dil<br />
meseleleri, kültürel dönüşüm…<br />
O zaman şöyle düşünmüştüm: Birbirine hasret kalmış arkadaşlar, sıkı<br />
dostlar, kardeşleriz. Konuşacak, paylaşacak ne çok mevzumuz var…<br />
Bu kitap, bize siyasi gücümüzün, bilimsel yetkinliğimizin, tarihî ve kültürel<br />
birliğimizin ne kadar geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.<br />
Bu kitap sorunlarımızın çözümü konusunda yalnız olmadığımızı kesin bir<br />
şekilde kanıtlıyor.<br />
258 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bu kitap, Türk Dünyasının kendi içinde çok daha ileri düzeyde iletişim<br />
kurması gerektiğini, bunun getireceği kazancın vazgeçilmez niteliğini açığa<br />
vuruyor.<br />
Bu kitap, dünyaya söyleyecek daha çok sözümüz olduğunu, atılım<br />
imkanlarımızı daha verimli kullandığımız takdirde tüm dünyayı<br />
etkileyebileceğimizi ortaya koyuyor.<br />
Ve 2005’in Kasım ayında 2 gün boyunca yaşadığımız derin heyecanların<br />
hatırasını en güzel şekilde yansıtıyor, koruyor, besliyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
259
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Terminatör değil insan olmak<br />
Bir tüketim ahlakına, tüketim bilincine neden ihtiyaç var? Çünkü ahlaki<br />
hassasiyetlerden uzak ve bilinçsiz bir tüketim şekli; tüm kaynaklarımızın ve<br />
bizzat kendimizin tükenip gitmesi sonucunu doğurur.<br />
Peki neden “yeni” bir ahlaktan söz ediyoruz? Çünkü, daha gelişkin, daha<br />
ince düşünülmüş bir yaklaşım içinde olmamız gerekiyor.<br />
Teknoloji gelişiyor, nüfus çoğalıyor, hız artıyor… Hayat eskisi kadar sade ve<br />
basit değil. Hesaba katılması gereken hususlar fazlalaşıyor.<br />
Tabiatı yiyip bitirmeyelim.<br />
Ağaçları kökünden söküp elektronik testerelerle, hızarlarla, bin türlü<br />
kimyasalla işlemden geçirmeden önce düşünelim.<br />
Gözlerimiz, okuduğumuz gazetenin bir ağacın dalı olduğunu görebilecek<br />
keskinlikte olsun.<br />
Doğadaki dengenin tüm inceliklerini hâlâ biliyor değiliz. Okyanusların<br />
diplerinde adı konulmamış canlılar yaşıyor. Her canlının hayatı korunmaya<br />
değerdir. Okyanustaki gürültüden kimse rahatsız olmaz deyip nükleer<br />
deneme yapamazsın. Uzaya gideceksek bile, karıncayı ezmeden, kuş<br />
vurmadan gitmenin yolunu bulmalıyız. Hiçbir canlıya, yılana bile düşmanlık<br />
edemeyiz. Yılanları yok edersen farelerin istilası başlar, fareleri tümden imha<br />
edersen böceklerin saldırısına uğrarsın… Bu bir denge meselesi.<br />
Diyeceksiniz ki “Sayın Başkan ben nükleer deneme de yapmıyorum, uzaya<br />
da gitmişliğim yok, yılanı görmedim bile?” Çok doğru. Fakat bizler de her gün<br />
ambalajlar, kutular, şişeler açıyoruz. Ciklet, gazoz, meyve suyu,<br />
konserve tüketiyoruz. Elektronik cihazlardan giysilere kadar her şeyin bir<br />
kutusu, mendilin bile paketi var. Motorlu taşıtlara biniyoruz, egzozdan<br />
duman çıkıyor. Deodorant, hazır kahve, şampuan kullanıyoruz…<br />
260 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Tüketim bilinciyle, bir ürünü kullanırken devreye giren erdemlerle,<br />
hassasiyetlerle hareket ettiğimiz zaman; milyonlarca insan aynı titizliği<br />
öğrendiği, benimsediği zaman, çevremizin güzelleşmesi mümkün hale gelir.<br />
Kağıtları ayrı, camları ayrı toplamakta ne var? Bunu yapacağız. Buna<br />
alışacağız.<br />
Savurgan, tahripkar kimseler olmaktan kaçınacağız.<br />
Aksi takdirde, yalnızca ‘tüketici’ oluruz. Yok edici, Terminator oluruz. İnsan<br />
olmanın şerefinden uzağa düşeriz.<br />
Elinizdeki kitap, tam da insanlık onuruna yakışır bir yaşama düzeni<br />
öneriyor. Genç dostlarımızın konuya yaklaşımındaki zeka dolu nitelik beni<br />
heyecanlandırıyor. Her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. TEMA Vakfı’na da<br />
böyle hayati bir meselenin çözümüne öncülük ettiği için teşekkür ediyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
261
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Haziran’ın tadı<br />
Şehrimizde kültür sanat alanındaki hareketlilik sevindirici düzeyde.<br />
Şehir, böyle canlanır. Kentsel dönüşümün sağlanması, altyapının<br />
mükemmelleştirilmesi, ticari dinamizm vs. de çok önemli. Fakat şehrin bir<br />
ruha, bir ahenge kavuşması, kendine mahsus bir canlılık kazanması için<br />
kültür alanındaki gelişmelere bakmak gerekir.<br />
Şehir, sokaklar bizi sanatsal heyecanlara davet ediyor mu? Evimizden,<br />
okulumuzdan, işyerimizden çıktığımızda bize zihin açıklığı ve moral gücü<br />
kazandıracak etkinliklerin yapıldığı alternatif mekanlar bulabiliyor muyuz?<br />
Mesele budur. Şükürler olsun, <strong>Kocaeli</strong>’mizde tiyatrolar, sergiler, konserler,<br />
sempozyumlar, konferanslar, film gösterimleri, paneller, resitaller… eksik<br />
olmuyor.<br />
Haziran ayı boyunca, şehrimizin her köşesinde kültürel, sanatsal<br />
organizasyonlar devam edecek.<br />
28 Haziran, İzmit’in Kurtuluş Günü’nü yine şenlikler ve sergilerlerle<br />
kutlayacağız. Körfez’deki düşman gemilerinden kurtuluşumuzu kutlayacağız.<br />
Sokaklarda bize saldıran İngiliz ve Yunan askerlerini şehrimizden<br />
kovuşumuzu kutlayacağız.<br />
28 Haziran günü, etrafımıza baktığımızda 86 sene önceki manzarayı<br />
gözlerimizin önüne getirebilmemiz, kültürel derinliğimize bağlıdır. Tarih<br />
bilmezsek, şehrimizin macerasını da bilemeyiz. Kendi hayatımıza dair<br />
bilgimiz de eksik kalır. Özgürlüğümüzün tadına varamayız.<br />
Kurtuluş Savaşı’nda, şehrimiz Anadolu’nun giriş kapısı fonksiyonu icra<br />
ediyordu. İşgalciler de, Mustafa Kemal ve arkadaşları da <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />
öneminin farkındaydılar. Bunu biz de unutmamalıyız.<br />
Fuar açılıyor, Kültür Sanat ve Eğlence Festivali başlıyor. 3 ay boyunca, fuar<br />
alanında görkemli bir faaliyet yürütülecek. 3 ayda milyonlarca insan fuara<br />
262 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
uğrayacak. Fuarın güzellikleri saymakla bitmez: Konserler, halk dansları,<br />
tiyatro, sinema, kitap, spor, alışveriş, lunapark… Geniş güvenlik önlemlerinin<br />
alındığı fuarı ailenizle, çocuklarınızla, eş dostla hiç huzursuz olmadan<br />
gezebilirsiniz. Tadını çıkarın derim.<br />
Selam ve sevgilerimle.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
263
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Nisan çabuk geçmesin<br />
Günler su gibi akıyor. Yıllar göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Hayatımız<br />
sanki bizden hızlı ilerliyor.<br />
Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, “Niçin yazıyorsunuz?” diye soran birine<br />
“Zamanın akışını yavaşlatmak için” demiş. Bana sorarsanız, yazar haklı.<br />
Zaman kaybetmemenin yolu, zamanı değerli kılmaktır. Onu da ancak<br />
kültüre, sanata, kitaplara yönelerek gerçekleştirebiliriz. Orkestrada yer alırız<br />
ya da dinleyicilerin arasında. Yazarız ya da okuruz. Resim yaparız ya da<br />
sergi gezeriz… Kültürel ve sanatsal eserler hem bize zihin açıklığı, bilgi /<br />
tecrübe birikimi sağlar ve ufkumuzu açar, hem de hayatımıza zenginlik katar<br />
ve vaktimizin dolmasını, içerik kazanmasını temin eder. O yüzden, kültür ve<br />
sanata “boş zamanlarımızda” yönelmeyiz. Zira hayatımızın doluluğu, rutin<br />
işlerin ötesine geçmemizle, kültür ve sanatla iştigal etmemizle mümkündür.<br />
Nisan ayında birçok özel günün yanında Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası,<br />
Polis Haftası, Turizm Haftası, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yer alıyor.<br />
Bir de Dünya Kitap Günü var: O da 23 Nisan’da.<br />
Hasta hakları, sosyal haklar ve güvenceler modern toplumun önemli<br />
konularındandır. 7-13 Nisan günlerinde bu konular gündeme gelecek.<br />
10 Nisan itibariyle başlayan Polis Haftası’nda emniyet teşkilatına dikkatimizi<br />
yönelteceğiz. Hiç unutmuyorum, bir defasında, televizyonda polis<br />
kardeşlerimizle röportaj yapılıyordu. Muhabir soruyor: “Polis Haftası nasıl<br />
geçiyor?” Memurun cevabı şu: “Hiçbir değişiklik yok. Yani öyle çiçek getiren<br />
filan olmadı.” İçim sızlamıştı. Çok ciddiyim. Önerim şu: Hakikaten büyük<br />
fedakarlıklarla çalışan, yüksek riskli bir meslek icra eden polislerimize 10<br />
Nisan ve sonrasındaki günlerde selam verelim, hal hatır soralım. Hatta<br />
mümkünse çiçek götürelim.<br />
264 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’miz burada saymakla bitiremeyeceğim tarihî zenginliklere, doğal<br />
güzelliklere, turistik değerlere sahip. Turizm Haftası’nda bunları göz önünde<br />
tutarak uzun uzun konuşacağız.<br />
23 Nisan… Mustafa Kemal Atatürk’ün, çocuklara armağan ettiği, uluslararası<br />
düzeyde kutlanan sevinç günümüz. Yavrularımızın bu güzel bayramını tüm<br />
kalbimle kutluyorum.<br />
Ümit ediyorum ki Dünya Kitap Günü, bizi kitap dünyasının zenginliklerini,<br />
derinliğini yeniden keşfetmeye yöneltir.<br />
Nisan ayı, göz açıp kapayıncaya kadar geçivermesin, kültürel ve sanatsal<br />
faaliyetlerle dolu geçsin dileğiyle…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
265
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Baharın hızına yetişelim!<br />
Mart ayında bahar coşkusuna ayak uyduracağız. Kültür – sanat etkinlikleriyle<br />
zihin açıklığına ve gönül ferahlığına yöneleceğiz.<br />
1 Mart’ta Aşura Günü etkinliği düzenliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından<br />
can dostlarımızla, <strong>Kocaeli</strong>’mizde bir araya geleceğiz. Türküler ve<br />
müspet heyecanlar eşliğinde, bir kardeşlik sofrası kuracak, tatlı yiyip tatlı<br />
konuşacağız. Asırlardır süren bir matem, Hz. Hüseyin’i yitirişimizin acısı,<br />
kardeşliğimizi kuvvetlendiren bir zamk olacak.<br />
3-9 Mart Yeşilay Haftası’nda kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklardan<br />
korunmayı, kurtulmayı gündeme getireceğiz.<br />
Ülkemizde, 1984’te kutlanmaya başlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde<br />
kadın emeğinin ucuzlaştırılması ve kadına yönelik şiddetin sona ermesine<br />
değineceğiz. Kadınlara haksızlık ve eziyet edilen bir yer, karanlık, köhne,<br />
korkunç bir yerdir. Tüm dünyada kadınlara özgü, kadınlarla özdeşleşmiş<br />
değerlerin, güzelliklerin yüceltilmesini diliyorum.<br />
12 Mart, İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin yıldönümü. Türkiye’mizin ruhunu<br />
benzersiz bir güçle yansıtan İstiklal Marşı’mızı hep birlikte söyleyeceğiz.<br />
Büyük bir şair ve düşünür olan Mehmet Akif Ersoy’u minnetle anacağız.<br />
Mart ayının 18. günü, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünü; 250 bin şehidimizin<br />
sel gibi akan mübarek kanlarıyla, milletimizin gözyaşlarıyla, yürek sızıları<br />
eşliğinde kazandığımız büyük zaferi kutlayacağız.<br />
22 Mart Dünya Su Günü’nde, hayat kaynağımız olan suya dair bilgilerimizi<br />
artıracağız. 24-30 Mart Kütüphane Haftası’nda, kütüphanelerimizin, o kitap<br />
bahçelerinin değeri üzerinde duracağız.<br />
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde, tiyatrolara koşacağız.<br />
Baharın hızına yetişeceğiz.<br />
266 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Her şehir bir evrendir<br />
Anadolu’nun her dağı, her ovası, her taşı, her ağacı, her yaprağı bizim<br />
için mübarektir, bizi heyecanlandırır. Yurdumuz, binlerce yıllık tarihin<br />
baş döndürücü görkemiyle donanmıştır. Hangi yöresine baksak, orada<br />
medeniyet hazineleri, tabiat mucizeleri görürüz. Bu toprağın ruhu, milli<br />
birliğimize, soylu bir akrabalık niteliği kazandırır. Her şehrimizin kendine<br />
mahsus bir mizacı vardır. Her yöremiz asaletin, kültürel derinliğin, ahengin<br />
farklı bir görünümüne sahiptir. Bu yüzden Anadolu’da hemşehrilik asla bir<br />
ayrımcılık değildir; bir sanattır.<br />
Gümüşhane de, Türkiye’nin güzide şehirlerinden. Meşhur Karaca<br />
Mağarası’yla, Tomara ve Halgent şelaleleriyle, Kelkit Satala Antik Kenti’yle,<br />
Tekke Çağırgan Baba, Pir Ahmet türbeleriyle, Osmanlı ve Selçuklu<br />
camileriyle, Daltaban, Mir Ahmet, Osman Ağa çeşmeleriyle, Örümcek<br />
Ormanları, Zigana, Terson Dağı ormanlarıyla, anıt ağaçlarıyla, Sarıçiçek<br />
köy evleriyle; kültürel, tarihî, doğal zenginlikleriyle Gümüşhane hayranlık<br />
uyandırır. 450’ye yakın yaylasında tabiatın klimaları çalışıyor sanki. Hava<br />
tertemiz; insan kuş gibi, kelebek gibi hafifliyor.<br />
Zengin maden yatakları, toprağın altında, şehrin iskeletini oluşturuyor.<br />
Hz. Ömer, Hz. Osman dönemlerinde Bizans’tan alınmış, elden çıkmış,<br />
yeniden alınmış, Hz. Ali döneminde hakimiyet zayıflasa da Halife<br />
Abdülmelik tarafından tekrar fethedilmiş Gümüşhane. Çağrı ve Tuğrul<br />
Beyler şehrin eşiğine gelmişler, kapısından girmişler. Ve nihayet 1473<br />
Otlukbeli Savaşı’yla Fatih Sultan Mehmet şehri ele geçirmiş… Tarih<br />
boyunca paylaşılamayan, uğruna sert mücadeleler verilen Gümüşhane<br />
gözümüzün nurudur.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
267
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“HEMŞEHRİM, MEMLEKET NERE?”<br />
Türkiye’nin dört bir yanında hemşehri dernekleri var. Araştırmalara göre,<br />
sayısı 10 binden fazla. Kimileri, hemşehriliğin ön plana çıkarılmasına itiraz<br />
ediyor. “Hepimiz kardeşiz” diyorlar, “hemşehricilik, adam kayırmaya varır”<br />
diyorlar.<br />
Bence bu kadar çok hemşehri derneğinin olmasının sebebi, Türkiye’de<br />
her sokağın, her mahallenin, kasabanın, şehrin özel nitelikler taşımasıdır.<br />
Diyelim Abdal Musa Tepesi’ni bilen biri, oralardan geçmiş bir kişiyle<br />
yüzyüze bakmayı arzu ediyor. Kelkit, Şiran ovalarında soluklanmış<br />
kişiler, bu tecrübeyi bilenlerle buluşuyor. Çünkü oralarda yaşamayanlara,<br />
Gümüşhane’yi anlatmak mümkün olmuyor. Ancak yaşayan biliyor. Dikkat<br />
ederseniz, hemşehriliğin de özünü anlatamıyoruz. Basit bir mekan - çevre<br />
birlikteliği değil bu. İşin içinde büyülü manzaralar var, tarih var, sular<br />
var, türküler var. Bana göre, mevzu sosyolojik bir olgudan ibaret değil.<br />
Akrabalarına düşkün<br />
olmakla, ekonomik dayanışmayla da ilgili değil. Şehirlerimizin şoke edici<br />
güzelliğine bir de gurbet eklendi mi, hemşehriler birbirlerini mumla arıyorlar.<br />
Diyelim, Harşit Çayı’nın kıyısından kalkıp İstanbul’a gitmiş bir genç adam,<br />
oralardan çıkmış birine rastlayınca hemen soruyor: “Hangi mahalledensin,<br />
kimlerdensin?” Buna “Tipik bir memleket hasreti” deyip geçemeyiz. 30<br />
sene başka şehirde yaşayanlarımız, oralarda mal mülk sahibi, servet sahibi<br />
olanlarımız bile, hemşehrisine nasıl sevinçle sarılıyor, görmek lazım.<br />
Türkiye’de hemen her şehirde eski kaleler, camiler, rengarenk kuşlar, pırıl<br />
pırıl çiçekler var. Bir şehre doymaya ömür yetmiyor. Gözümüzü nerede<br />
açtıysak orada kalıyoruz. Ayrılırsak, aklımız orada kalıyor. Vazgeçemiyoruz.<br />
Bizim için kainat, işte o şehir demek. Kendimden biliyorum: <strong>Kocaeli</strong>’nde<br />
nereye gitsem, aklım bir başka köşesinde <strong>oluyor</strong>. Sözgelimi Maşukiye’ye<br />
varınca, Sekapark’ı düşünüyorum, İzmit’teyken Gebze, Kandıra, Gölcük’ü<br />
merak ediyorum. Bizler, şehirlerimize adeta aşık <strong>oluyor</strong>uz. Son derece güçlü<br />
bağlarla bağlanıyoruz. Başka çaremiz yok. Aksi mümkün değil. O yüzden<br />
hemşehrilerimizi görünce gözlerimiz d<strong>oluyor</strong>. O yüzden “Vatan insanın<br />
doğduğu yer değil, doyduğu yerdir” sözüne hiç inanmıyoruz. O yüzden yeni<br />
biriyle karşılaşınca ilk sorumuz “Hemşehrim, memleket nere?”dir. Yani o<br />
zaten bizim hemşehrimizdir, çünkü bu memleketin adamıdır, eyvallah, yine<br />
de belki tam da “bizim oralardan”dır diye sorarız. Ne kadar nazik, ne kadar<br />
içtenlikli bir sorudur o.<br />
Bir de şöyle olur: Gümüşhaneli sorar: “Hemşehrim, memleket nere?”<br />
Karşıdaki der “Trabzon” ya da misal, “Erzincan.” O zaman da cevap şöyle<br />
olur: “Yakınız, ben de Gümüşhaneliyim.” Bu ne demek? Şehirlerimizin<br />
güzelliği, şehirlerimizden taşıyor demek. Giresun’un sesleri, renkleriyle<br />
Gümüşhane’nin havası suyu her şeyi birbirine karışıyor demek.<br />
268 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
TÜRKÜLER HEPİMİZİN<br />
Bu hemşehrilik duygusu, bizi birbirimizden ayırmaz, birbirimize yaklaştırır.<br />
Çünkü sözgelimi Sivaslı, Erzurumlunun halinden anlar. Gümüşhane Belediye<br />
Başkanı Mustafa Canlı’yla sohbet etsek, bana muhtemelen şöyle diyecektir:<br />
“Bizim filan arkadaşımız da <strong>Kocaeli</strong>li. <strong>Kocaeli</strong>liler çok iyi insanlardır.” Ben<br />
de ona “Gümüşhaneli dostlarımdan, onların has insanlar olduğundan söz<br />
ederim.” Yani bizler, birbirimizin hemşehrilik hassasiyetlerini destekleriz.<br />
Buna itibar ederiz.<br />
Meşhur Gümüşhane türküsüdür: “Yılan akar kayadan / Ben ölmem bu<br />
yaradan / Seni benim elimden / Alır ancak Yaradan.” Bu türküleri biz<br />
sevdiklerimize, hemşehrilerimize, şehirlerimize söyleriz. Çünkü şehirlerimiz<br />
ayrı olsa da, duygularımız aynıdır, gönüllerimiz birdir. Kimse kimseye bir<br />
şehirde, bir başka şehrin hemşehri derneğini kurmuşlar diye yan gözle<br />
bakmaz.<br />
Hemşehriliğin bir de şöyle bir yönü var: Gümüşhaneliye “Ben <strong>Kocaeli</strong>liyim,<br />
fakat Gümüşhane’ye gittim, oraları gördüm” dediğiniz zaman bir sevinç<br />
doğar. Ya da mesela “Askerliğimi orada yaptım” dediniz mi, sohbetin tadı<br />
artar. Demek ki hemşehrilikten vazgeçemeyiz, doğru; fakat Türkiye’nin her<br />
yerini gezmek, görmek, bilmek de muazzam bir kazançtır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
269
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İş ahlakı<br />
Selçuklular’dan Osmanlı’ya uzanan 600 yıllık dönemde, 17. yüzyılın<br />
ortalarına dek Ahi Teşkilatı, esnafın, meslek erbabının bağlı kalacağı kuralları<br />
belirliyordu. Diyelim 1502 yılında ilan edilen Kanunname-i İhtisab-ı Bursa<br />
Fermanı’nda (Bursa Belediye Kanunu), hayret verici incelikte prensipler<br />
görürüz: “Bakkallar: malın iyisini fenasını ayırarak sata, terazileri çok doğru<br />
ola, eksik tartıp satan bakkalların hakkından geline.<br />
Oduncular: Odunun boyu deve yükü olursa dört, katır yükü olursa altı karış<br />
ola ve yük devenin ve katırın taşıyabileceği kararda ola.<br />
Terziler: Dikişlerini sıkı dike ve esvabı vaat ettikleri günde yetiştire, ziyade iş<br />
alıp gününde yetiştirmeyenler hazır edile.<br />
Fırıncılar: Ekmekçinin, çörekçinin çöreği çiğ, kara ekşi ve noksan olmaya.”<br />
Zengin İslam kültürü, görkemini fetihler ve askeri başarılar ya da güzel<br />
sanatlar kadar çarşılarda da kendini göstermiştir.<br />
Bütün meslekler, alışverişler, dükkanlar, tartılar, müşteriye gösterilen hürmet;<br />
han, hamam, kervansaray gibi tesislerde sunulan hizmetler... yani her türlü<br />
iktisadi kıpırtı, ahlaki bir çerçeveye oturtulmuştur.<br />
HELAL ALIN TERİ<br />
En iyisi kestirmeden anlatayım. Mevzunun tarihine girmeyeyim.<br />
Hepimiz, fırına gideriz bir ekmek alırız. O ekmeğin tazeliği, kokusu, sıcaklığı<br />
bizi sevindirir.<br />
Bir bardak sütü çocuğumuza içiririz. O süt içerken içimiz şenlenir.<br />
Bir fidan satın alıp bahçemize dikeriz. O fidan büyüdükçe, kalbimize huzur<br />
yayılır.<br />
Hayat, çalışarak, alışveriş yaparak, yatırımlarla, atılımlarla döner.<br />
Şehir hayatının her yanında, şehirdeki her kıpırtıda ekonomik bir yön vardır.<br />
270 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Her şeyde bir emek, bir hak, arz, talep, değer, fiyat, kalite, vade, ücret, son<br />
kullanma tarihi vardır.<br />
Oturduğumuz ev, kullandığımız taşıt ekonominin bir parçasıdır. Bir emeğin<br />
ürünüdür. Bir fiyatı, kalitesi vardır.<br />
Öğretmene, siyasetçiye, doktora, avukata, şoföre, garsona, hakeme,<br />
müteahhide, nakliyeciye güvenmek isteriz.<br />
Bu güven sarsıldığı zaman hayatımız sarsılır.<br />
Bir fincan süte su katılmışsa, bu bizi üzer.<br />
“Azıcık sudan ne olur?” diyemeyiz. Bu hile, alışverişte, üründe, işte, fiyatta,<br />
ücrette meydana gelen en küçük bir kusur bütün topluma yayılan bir utanç<br />
ve endişe dalgası oluşturur.<br />
Milletimiz buna “Haram lokma kursak tıkar” diyerek set çeker.<br />
Şarkılarımızda, türkülerimizde “Helal lokmayı” yüceltiriz. Rahmetli Barış<br />
Manço bir şarkısında “En önemlisi helal alın teri” der.<br />
Ve işte bu helal alın teri, bu helal kazanç ancak iş ahlakıyla, çalışma, meslek<br />
ahlakıyla kazanılır.<br />
BİR KORKAK TÜM ORDUYU MAHVEDER<br />
30 yıldır bütün dünya iş prensipleri, çalışma kuralları, mesleki disiplin<br />
konularını tartışıyor.<br />
Avrupa Birliği de, bu konularla ilgili sorunların aşılmasına öncelik veriyor.<br />
Çünkü sosyal çözülmeler, suçun tırmanışı ve çevre felaketleri hep iş<br />
ahlakının noksanlığından doğuyor.<br />
Tüketici haklarının canla başla savunulması, tam da iş ahlakının<br />
bozulmasına duyulan tepkiden kaynaklanıyor.<br />
Zira iş ahlakı erozyona uğradığında, bu durum bütün toplumu uçuruma<br />
sürüklüyor. Bizler, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, binlerce, milyonlarca<br />
kez söyledik, yazdık: “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” dedik.<br />
Çalışmak, daima dürüstlükle, hakkaniyetle, helalleşerek, denge kurarak<br />
yürütülür. Bunlar olmadan yapılan işler, ahlaki niteliklerden kopmuş<br />
hareketler çalışma değildir. Suçtur, hiledir, dolandırıcılıktır, hırsızlıktır.<br />
“Bir korkak tüm orduyu mahveder” derler. Bir hilekarın, alışverişe, üretime,<br />
mesaiye hile karıştıran bir tek şirketin, bir tek kimsenin tüm topluma zararının<br />
dokunacağını biliyorum.<br />
İnanıyorum ki <strong>Kocaeli</strong>’nin yükselişi, her alanda günden güne iyiye gidiyor<br />
oluşu, şehrimizde iş ahlakına özen gösteren insanların çokluğundandır.<br />
Çalışkan, dürüst, mert, şehrini, hemşehrisini, ülkesini, milletini, tün insanlığı<br />
seven, iyi kalpli ve titiz tüm hemşehrilerimize minnettarım.<br />
İyi ki varsınız. Bin yaşayın, sevgili dostlarım, aziz kardeşlerim.<br />
(Kırkbir, s. 28, Nisan 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
271
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Oyun<br />
Oyun, çocukların yetişkinlikte yapacakları işlerin neşeli ve masum provasıdır.<br />
Kız çocukları bebeklerle oynarlar. Yıllar sonra üstlenecekleri annelik<br />
vazifesine hazırlanırlar.<br />
Erkek çocukları oyuncak kamyon, ambulans, polis arabalarıyla oynarlar. Bir<br />
tür ‘mesleki uygulama’ yaparlar.<br />
Nasıl ki biz yetişkinler işlerimize, kariyerimize, görevlerimize biraz eğlence<br />
katmayı seviyorsak; çocuklar da eğlencelerine ciddiyet katarlar.<br />
Oyunlar, çocuğun zihinsel ve bedensel gelişimi, sosyal ilişkileri açısından<br />
büyük önem taşır.<br />
Bugün başta Çin olmak üzere, tüm dünyada milyarlarca oyuncak üretiliyor.<br />
Bizim zamanımızda bu kadar oyuncak yoktu. Bir değnek, bir mermer<br />
parçası, bir avuç gazoz kapağı bulduk mu, onlarla oynardık.<br />
Uçan helikopterleri, uzaktan kumandalı yarış arabalarını, robotları rüyamızda<br />
bile göremezdik. Yoktu. İcat edilmemişti.<br />
Oyuncaklar, uygarlığımıza paralel olarak gelişiyor; çocukları daha modern ve<br />
teknolojik bir dünyaya hazırlıyorlar.<br />
Bir de salıncak, kaydırak, tahterevalli gibi büyük oyuncaklar vardır. Onların<br />
yeri apayrıdır.<br />
Biz, bir salıncağa binebilmek için, kilometrelerce yol yürürdük. 10 yıl<br />
öncesine kadar, çocuk parkları ve oyun grupları sayıca pek azdı…<br />
Diyeceksiniz ki “Başkan, durup dururken nereden çıktı bu oyuncak sohbeti?<br />
Bunca işin gücün arasında ne diye oyuncaklardan bahsediyorsun?”<br />
Çünkü bugüne kadar 300’ü köylerimizde olmak üzere 550 oyun grubu<br />
kurduk.<br />
Birkaç gün önce, 50 oyun grubu daha aldık.<br />
272 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çünkü, <strong>Kocaeli</strong> en merkezî yerlerinden en ücra köşelerine kadar çocukların<br />
da şehridir.<br />
Şehirlerde çarşılar, binalar, yollar olduğu gibi, oyun alanları, oyuncaklar da<br />
bulunmalıdır.<br />
Çocuklarımızın, <strong>Kocaeli</strong>’nde güven ve neşe içinde oynayabilecekleri alanları<br />
çoğaltmayı asli bir vazife sayıyorum.<br />
Çünkü çocuklar, bu alanlarda yalnızca eğlenmiyorlar, aynı zamanda<br />
paylaşmayı, arkadaşlığı, bir düzen içinde hareket etmeyi öğreniyorlar.<br />
Çünkü bu oyuncaklar, bütün çocuklarımıza ortaklaşa sunduğumuz<br />
hediyelerdir.<br />
Şehirlerin, toplumların geleceğine giden yollar bu oyuncakların arasından<br />
geçiyor.<br />
Evlat sevgisi, masumiyet ve umut bu oyun alanlarında yoğunlaşıyor.<br />
Çünkü gelecekte bu şehri, çocuklarımız çekip çevirecek.<br />
Hem şu da var: “Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun<br />
oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.”<br />
(Kırkbir, s. 32, Mayıs 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
273
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Mevlevi Evi ve Tökeli İmre Anı Evi<br />
17 Aralık Çarşamba günü, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 735. vefat<br />
yıldönümünde Mevlevi Evi’nin açılışını yaptık. O akşam, Mevlana’yı Anma<br />
Programı düzenlendi. Mevlana’nın vefatına Şeb-i Arus denir. Yani “Düğün<br />
Gecesi.” Mevlana’ya göre ölüm, insanın Yüce Yaradan’a kavuşmasıdır. Bu<br />
duruma üzülmek manasızdır. Ölüm, insanın hayırlı ve güzel bir hayat inşa<br />
etme çabasının finalidir.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak Mevlevi Evi açmamız, bana çok önemli<br />
görünüyor. Ulaşım, imar, eğitim, sağlık, denetim, altyapı, kültür hizmetleri,<br />
sosyal hizmetlerden ayrı bir yönü var. Elbette orada bir bina yapıldı, bir<br />
kültürel değere tekabül ediyor; bu hizmetin sanata ve eğitime ilişkin bir<br />
niteliği var… Fakat Mevlevi Evi bunların ötesinde bir ahlaki bir yoğunluk<br />
taşıyor. Bu bir gönül hizmetidir. Şehir hayatımızda özel bir yer tutacak, bizi<br />
başka bir düzleme çekecek türde bir hizmettir…<br />
Mevlana’nın eserleri, bu toprağın ruhuna sinmiştir. Onun şiirleri, nasihatleri,<br />
hikayeleri kalplerimize nakşolmuştur. Gündelik konuşmalarımızda, farkında<br />
olarak ya da olmayarak Mevlana’dan yadigar sözler söyleriz, onun<br />
hikayelerini anlatırız, tavsiyelerine uyarız.<br />
BİRAZ DA KALPLERİMİZLE KONUŞALIM<br />
Mevlana bizde yüce gönüllülüğün, insan sevgisinin, kardeşliğin, hoşgörünün,<br />
ifade yumuşaklığının, Allah aşkının, sabrın, şükrün estetiğin, zarafetin ve<br />
daha birçok erdemin, değerin temsilcisidir.<br />
Mevlevi Evi, <strong>Kocaeli</strong>’mizde bu erdemlere ve değerlere duyulan hürmetin<br />
anıtıdır. Sizler de buyurun, Mevlevi Evi’mize gelin, orada buluşalım, dünyevi<br />
kaygılardan, korkulardan, hırslardan arınalım. Hemşeriliğimiz bereketli<br />
274 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
bir kardeşliğe dönüşsün. Biraz da kalplerimizle konuşalım. Olgunlaşma,<br />
yücelme yoluna girelim…<br />
Büyük öncü, mutasavvıf, düşünür, şairimiz Mevlana’nın en meşhur<br />
öğütlerinden biri şudur:<br />
“Cömertlikte ve yardım etmede nehir gibi ol<br />
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol<br />
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol<br />
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol<br />
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol<br />
Hoşgörülülükte deniz gibi ol<br />
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”<br />
AYDINLIĞIMIZ ARTIYOR<br />
Mevlevi Evi’nden önce de Macar Prensi Tökeli İmre adına bir anı evi<br />
açmıştık.<br />
Tökeli İmre, 17. yüzyılda Osmanlı’ya sığınmış bir lider. Osmanlı’yla birlikte<br />
hareket etmiş, bizim ordularımızı yönetmiş… Kültür Bakanımız Ertuğrul<br />
Günay’ın yanı sıra, Macar Kültür Bakanı’nın da içinde bulunduğu bir grupla<br />
birlikte Tökeli İmre Anı Evi’ni açtık. Şimdi Macar dostlarımız bu evi ziyarete<br />
geliyorlar. Türk-Macar dostluğu, bizim şehrimizde yoğunluk kazanıyor…<br />
<strong>Kocaeli</strong>, günden güne böyle büyüyor. Yani hem milli değerleri hem evrensel<br />
değerleri kucaklıyoruz. Şehrimizde tarihin, sanatın zenginliklerini yaşatıyoruz.<br />
Sevgi, barış ve kardeşlik istasyonları kuruyoruz. Mevlana’nın dediği gibi<br />
“Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” Çok<br />
şükür, <strong>Kocaeli</strong>’miz giderek daha da aydınlanıyor.<br />
(Kırkbir, s. 61, Aralık 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
275
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
276<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
SANAT<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
277
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
278<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin güzelliği belgeleniyor<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Kimi insanlar fotojeniktir, kimi değildir.<br />
Benim fotojenik olduğumu söylerler.<br />
Şehirler de bu bakımdan insanlar gibidir.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’miz, fotojenik bir şehir.<br />
Üçüncüsünü düzenlediğimiz ‘4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong>’ adlı fotoğraf yarışmamızla<br />
birlikte ben bundan artık iyice emin oldum.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, hakikaten fotojenik bir şehir.<br />
Bu durum beni memnun ediyor.<br />
Fotojenik bir şehirde yaşamaktan çok memnunum şahsen.<br />
Bakmak bir şeydir, görmek başka bir şey.<br />
Fotoğraf sanatçıları, bir görüntünün estetik değerini açığa çıkarırlar.<br />
Yani, fotojenik olmak kadar, fotoğraf makinesinin ardından bakan göz de<br />
önemlidir.<br />
Hattâ çok daha önemlidir.<br />
Bugün, “7 ilçe 7 renk” konulu fotoğraf yarışmamızda dereceye giren ve<br />
sergilenmeye değer bulunan eserler de bunu kanıtlıyor.<br />
Bu yarışmayı biz <strong>Kocaeli</strong>’nin tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla<br />
düzenlemiştik.<br />
Nitekim, yarışmamıza Türkiye’nin dört bir yanından fotoğrafçılar katılıyor.<br />
Bu yıl, 253 fotoğrafçı, 1118 eserle katıldı.<br />
Dahası, yarışmamız basında büyük ilgi görüyor.<br />
Fakat çok ilginç bir husus daha var: Bu fotoğraflar, biz <strong>Kocaeli</strong>lilerin,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’yi daha yakından tanımamızı sağlıyor!<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ni tanıtalım diye yola çıkmıştık.<br />
Fakat kendimiz, şehrimizi yeniden keşfediyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
279
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bu durum beni çok heyecanlandırıyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ne farklı açılardan, farklı zamanlarda, farklı ışıklar altında bakma<br />
hassasiyeti geliştirdim.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizin güzelliklerini daha keskin gözlerle görmeye başladım.<br />
Bu dikkati açığa çıkardıkları için, yarışmamıza katılan bütün fotoğrafçı<br />
dostlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.<br />
Birazdan sergimizi gezeceğiz.<br />
Göreceksiniz ki, fotoğrafların hepsi birbirinden güzel.<br />
Her karede <strong>Kocaeli</strong> göz kamaştırıyor.<br />
Bu fotoğraflar, <strong>Kocaeli</strong>’mizi dünyanın en güzel şehri olarak yansıtıyor.<br />
Sizden ricam, sakın “<strong>Kocaeli</strong> bu kadar da güzel değil” demeyiniz.<br />
Çünkü, fotoğraf doğru söyleyen bir sanattır.<br />
Fotoğraf, gerçeğin, hakikatin yakın arkadaşıdır.<br />
<strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları bize <strong>Kocaeli</strong>’ni gerçek nitelikleriyle gösteren belgelerdir.<br />
Fotoğraflarda gördüğünüz şehir, tam da yaşadığınız şehirdir.<br />
Demek istediğim, <strong>Kocaeli</strong>’ne fotoğraf sanatçıları gibi bakmayı öğrenelim.<br />
Bizler de gözlerimizle gördüğümüz güzellikleri kalbimize kaydedelim.<br />
Zihnimizde, gönlümüzde, en güzel <strong>Kocaeli</strong> görüntüleri biriksin.<br />
İçimiz, <strong>Kocaeli</strong>’nin güzellikleriyle, <strong>Kocaeli</strong> fotoğraflarıyla dolsun.<br />
Bize bu sevinci yaşatan, gözümüzü açan, gönlümüzü şenlendiren bütün<br />
fotoğrafçılarımıza tekrar teşekkür ediyorum.<br />
Yarışmamızda ödül kazanan; Ahmet Remzi Tülüce, Baki Berk Kayalar, Ali<br />
Fuat Altın, İsmail İkiz, İbrahim Akkoç, Vural Atılgan, Hakkı Yeşillik ve Bahattin<br />
Koçyiğit’i de tebrik ediyorum.<br />
Onlar, şehrimizi sanat eseri olarak görmemizi sağladılar.<br />
Hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
280 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hem sanat eseri hem belge<br />
Derler ki “Fotoğraf, zamanın akışına ve şekillerin değişimine bir<br />
müdahaledir.” Fotoğrafın, zamanı durdurduğu söylenir. Fakat tam da<br />
bu sayede, zamanın aktığını daha derinden duyumsarız. 50 yıl önce<br />
çekilmiş bir aile fotoğrafı, bize “Vay canına, zaman ne çabuk geçiyor”<br />
dedirtir. Fotoğrafın önemli bir özelliği de, görüntünün niteliklerini bakıştaki<br />
inceliklerle zenginleştirmesidir. 4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong> Ulusal Fotoğraf Yarışması<br />
bu yıl üçüncü kez düzenlendi. Yarışmamıza yüzlerce sanatçı, birbirinden<br />
güzel fotoğraflarla katıldı. Bu fotoğraflar sayesinde, <strong>Kocaeli</strong>’mizin<br />
masalsı güzelliğini, görsel hazinelerini keşfediyoruz. Her gün baktığımız<br />
manzaralardaki sanatsal zarafeti ‘görüyoruz’. Şehrimizle aramızdaki<br />
duygusal bağlar güçleniyor. <strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları, hem birer sanat eseri,<br />
hem de belge değeri taşıyor. Zaman aksa da, yıllar geçse de, fotoğraflarda<br />
şehrimizin en güzel halleri yaşatılıyor… Başından beri 4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong><br />
Ulusal Fotoğraf Yarışması’na katılan tüm fotoğraf sanatçılarımıza tebrik ve<br />
teşekkürlerimi sunuyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
281
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“Müzik kalbi yumuşatır, Tiyatro zihin<br />
açar”<br />
Kültür-sanat faaliyetlerine önem veriyoruz. Çünkü sosyal barışın,<br />
kenetlenmenin bilgiden, sanattan geçtiğini biliyoruz. Hepimiz insanız.<br />
Hayatımızda, ancak sanat eserlerinde bulunan inceliklere yer açmalıyız.<br />
Zihinsel ve duygusal olgunlaşmanın yolu budur. Barışçı tutumu, bir halk<br />
türküsüyle kalbi yumuşayan kişi ortaya koyar. Türk Sanat Müziğinin tadına<br />
varmak, tasavvuf musikisinin sırlarını sezmek, bir konser salonunda<br />
bu enfes güzellikleri keşfetmek bizleri birbirimize yaklaştırır. Tiyatro<br />
sahnesindeki oyunu izlemenin heyecanını bilmek, dünya görüşümüze<br />
derinlik kazandırır. Yani, özgürleşmenin, kardeşçe bir hayat yaşamanın,<br />
hakkını aramanın, muhatabını anlamaya gayret etmenin güzelliğini sanat<br />
eserleri sayesinde fark ederiz… Eskihisar Kültür Günleri’ni, bu anlayışla<br />
düzenledik. Hemşehrilerimiz buyursunlar, gelsinler, o koltuklara genci<br />
yaşlısıyla oturalım, çocuklarımızı da getirelim, şu üç günlük dünyada<br />
ruhumuz biraz nefes alsın.<br />
282 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şiirin değeri<br />
Aziz hemşehrilerim, kıymetli şairler, saygıdeğer misafirler<br />
Çok kısa konuşacağım.<br />
Bu gece, Şiir Gecesi, konuşma gecesi değil, farkındayım.<br />
Hepsi birbirinden değerli şairlerimize, lütfedip geldikleri, gecemizi<br />
onurlandırdıkları için çok teşekkür ediyorum.<br />
Türk Milleti olarak bizim en güçlü sanatımız şiirdir.<br />
Halk Şiiridir, Divan Şiiridir, Modern Şiirdir.<br />
Bütün hayatımızı şiirle anlattık, şiir eşliğinde yaşadık.<br />
İnancımızı da, savaşlarımızı da, aşklarımızı da, zenginliğimizi, fakirliğimizi<br />
her şeyi tarihimiz boyunca şiire döktük.<br />
Bu nedenle, Türk Şairleri, çok iddialı şairlerdir.<br />
Bu akşam aramızda bulunan şairler de, dünya ölçeğinde sanat değeri<br />
taşıyan metinlere imza atmış kişilerdir. Şu anda burada bulunmaktan büyük<br />
gurur duyuyorum. Yunus Emre’den Yahya Kemal’e, Fuzuli’den Mehmet<br />
Akif’e, Mevlana’dan Ahmet Haşim’e kadar bu coğrafya bir şiir coğrafyasıdır.<br />
Modern Şiirimizde de Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Edip Cansever, İlhan<br />
Berk, İsmet Özel, Cemal Süreya gibi çınarların gölgesi üstümüzdedir.<br />
İşte şimdi de burada, Türk Şiiri’nin güzide temsilcileriyle bir aradayız.<br />
Şiir gücü, şairlikteki ustalık bizde hep iddialı bir iş olmuştur.<br />
Bu yüzden, büyük şairimiz Şeyh Galip şöyle demiştir:<br />
“Zannetme ki şöyle böyle bir söz / Gel sen dahi söyle böyle bir söz”<br />
Şairlerimiz bilsinler ki, bu gece okunacak şiirlerin değerinin farkındayız.<br />
Bu gece burada bulunmaktan duyduğum derin memnuniyeti ve heyecanı<br />
tekrar ifade etmek istiyorum. Şairlerimize bir kez daha hoş geldiniz diyor,<br />
hepimize şiirin güzellikleri ve derinlikleriyle dolu bir gece diliyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
283
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Mehmet Akif bizi merak ediyor<br />
Mehmet Akif Ersoy, şiiriyle milletimize ilham vermiş büyük bir sanatçıdır.<br />
Millî varlığımız, millî bilincimiz, millî davamız en güzel ifadesini onun<br />
eserlerinde bulmuştur.<br />
Mehmet Akif , İstiklal Marşı’mızı yazma kudreti göstermekle, kalplerimizdeki<br />
vatan ve millet sevgisini açığa çıkarmıştır.<br />
Mehmet Akif Ersoy’un mısralarının gücü, bizleri bu toprağa bağlayan<br />
köklerin sağlamlığına tekabül eder.<br />
Millî değerlerimizi, inançlarımızı, heyecanlarımızı, bize üstünlük kazandıran<br />
değerlerimizin tümünü onun eserlerinde görürüz.<br />
Bu manada Mehmet Akif Ersoy, bir mihenk taşı gibidir.<br />
Vatan şairi, millet şairi, hayat şairi, hayatımızın şairidir.<br />
Bu nedenle Mehmet Akif’i yakından tanımak ihtiyacındayız.<br />
İstiklal Marşı şairimiz nasıl biriydi?<br />
Şiirlerindeki muazzam enerji nereden geliyordu?<br />
Savaşın ve yoksulluğun ülkemizi kavurduğu yıllarda, milletimize<br />
kahramanlık, azim ve direniş gücü aşılayan bu büyük zat kimdi?<br />
Mehmet Akif 1873’te, İstanbul, Fatih’te doğdu.<br />
Babası Mehmet Tahir Efendi bir ilim adamı, müderris idi.<br />
Annesi Buhara asıllı bir aileden olan Emine Şerife Hanım’dır.<br />
Mehmet Akif ilk mektepten sonra Rüşdiye’de okur. Oradan da Mülkiye’ye<br />
gider. Mülkiye’yi bitirmesine iki sene kala babası vefat eder. Üstüne üstlük<br />
oturdukları evde yangın çıkar. Bunun üzerine Akif, mezunlarına daha makul<br />
şartlarda iş imkanı sunacağı söylenen Baytar Mektebi’ne geçer. Okulu<br />
birincilikle bitirir.<br />
1920 yılındaki ilk Meclis’te Burdur Milletvekili olarak bulunmuştur.<br />
284 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İyi derecede Arapça ve Fransızca bilirdi.<br />
27 Aralık 1936’da vefat etti.<br />
Mehmet Akif, zirvedeki şair olmasının yanı sıra, bir idealist, sanatkâr,<br />
düşünür, hatip, devlet adamı, kahraman, âlim, bilge, yazar ve Kur’an<br />
mütercimi idi.<br />
Onun düşünce adamlığını bilmeden, şairliğinin değerini hakkıyla<br />
kavrayamayız.<br />
Safahat’taki Süleymaniye Kürsüsü’nden bölümünde kendisini şu şekilde<br />
tanımlamaktadır:<br />
“Budur cihanda benim en beğendiğim meslek<br />
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”<br />
Akif, İstiklal Harbi’nin manevi cephesinin önderi olmuştur. O bizim<br />
maneviyatımıza yön veren, bizi cesaretlendiren bir kumandan idi.<br />
Türkiye’mizin kurtuluş yolunu aydınlatan meşaleyi ateşlemişti.<br />
Bir adam düşünün, milletini, milyonlarca insanı karşısına almış: “KORKMA!”<br />
diyor.<br />
Mehmet Âkif, idealindeki gençliği Âsım’ın Nesli olarak niteliyordu.<br />
Âsım, Mehmet Âkif”in ana hatlarını ayrıntılı olarak çizdiği ideal bir gençlik<br />
prototipidir.<br />
Vatanını, milletini, değerlerini ve tarihini sever. Haksızlığa tahammülü yoktur.<br />
Güçlüdür ve bu gücünü şahsî çıkarları için değil, ülkesi, milleti, toplumun<br />
yararları ve geleceği için kullanmaktadır.<br />
Safahat’ta Mehmet Âkif, Âsım’ı şöyle anlatır:<br />
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;<br />
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.”<br />
Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum?<br />
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.<br />
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım;<br />
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.<br />
Vatanın karış karış işgal edildiği bir dönemde Âkif, geleceğe Âsım’la<br />
bakmakta, Âsım’la teselli bulmakta, Âsım’ın iradesi ile ülkenin yükseleceğine<br />
inanmaktadır.<br />
Yani, Mehmet Akif, bugünle, bizlerle, çok yakından ilgili bir şahsiyetti. Belki<br />
de bizleri, bizim onu merak ettiğimizden daha çok merak ediyordu.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
285
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şöyle diyor Akif:<br />
“Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek;<br />
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”<br />
Mehmet Akif’i burada üç beş cümleyle, 5 – 10 dakikada anlatmamız mümkün<br />
değil.<br />
Onun hakkında yazılmış eski yeni birçok kitap vardır. Hakikaten bir<br />
kahraman, örnek bir insan olduğu, dopdolu bir hayat yaşadığı, alim bir<br />
zat olduğu için, birçok yazarımız Akif’in hayatını ya da onunla tanışıklığını<br />
kaleme almıştır. Onu roman kahramanı olarak sunanlar bile çıkmıştır.<br />
Mithat Cemal Kuntay, Sezai Karakoç, Cemal Kutay, Nurettin Topçu, Emin<br />
Erişirgil, Dücane Cündioğlu gibi birçok yazarın onunla ilgili kitapları vardır.<br />
Mehmet Akif’in hayatımıza yön veren hayatı, bizlere çok şey katan eseri<br />
önünde hürmet ve minnetle eğiliyorum.<br />
En yakın arkadaşlarından olan Mithat Cemal Kuntay’ın onun için yazdığı şu<br />
dörtlükle sözlerime son veriyorum:<br />
“Toprak, sen kol kanat ol, öyle kucakla!<br />
Bilmezsin, O gökten de, adından da temizdi!<br />
Ey yeryüzü, mabet kesilip Allah’a yüksel;<br />
Koynunda yatan gölge bizim Âkif’imizdi!”<br />
286 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hat: Göz nuru gönül disiplini<br />
Değerli misafirler,<br />
En meşhur türkülerimizden biridir: KURBAN OLAM KALEM TUTAN ELLERE.<br />
Kalemi en güzel, hattatlarımız tutmuştur. Kalem en çok sizin elinize yakıştı.<br />
En sevdiğimiz sözlerden biridir: BANA BİR HARF ÖĞRETENİN 40 YIL<br />
KÖLESİ OLURUM.<br />
Hazret-i Ali’nin sözüdür.<br />
Tüm dünyaya harflerin güzelliğini bizim hattatlarımız göstermiştir.<br />
Kur’an-ı Kerim’in Hicaz’da indiği, Mısır’da okunduğu, Osmanlı diyarında<br />
yazıldığı söylenir.<br />
Kûfî, Sülüs, Nesih, Reyhani, Rika, Divani, Celi Divani gibi hüsn-i hat türlerini<br />
sizlerden dinleyeceğiz, öğreneceğiz.<br />
Şeyh Hamidullah, Hafız Osman, Yesarizade Mustafa İzzet, Mustafa Rakım<br />
Efendi gibi ekol sahibi hattatlarımızı yakından tanıyacağız.<br />
Günümüz hattatlarını, sizleri tanıma şerefine nail olacağız…<br />
Fark ettiğim kadarıyla, hüsn-ü hattın güzel sanatlar katına yükselmesinde,<br />
hoca talebe ilişkisinin payı büyük.<br />
Hat sanatın terbiye geleneklerini, tarihini, inceliklerini, hikayelerini sizlerden<br />
dinleyeceğiz.<br />
Göz nuruyla işlenmiş harfler,<br />
Bir medeniyet terbiyesiyle,<br />
Bir gönül disipliniyle<br />
İlahi bir güzellikle nakşedilen harfler, kelimeler bana heyecan veriyor.<br />
Hat sanatının, derinlikli bir sanat telakkisi içinde, her harfe bir mana<br />
yoğunluğu yüklemesi bana heyecan veriyor.<br />
Bizim harflere, kağıda, kaleme duyduğumuz geleneksel hürmet sayesinde,<br />
hat sanatında ilerleme gücü, öncülük etme gücü kazandığımıza inanıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
287
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Biz ki, yolda bir kağıt parçası görsek alır, bir kenara kaldırırız.<br />
İnanıyorum ki, bu riyasız hürmet, milletimize, ilahi bir hediye gibi, en güzel<br />
harflerin sunulmasına vesile olmuştur.<br />
Hüsn-ü Hat; Allah’ın isimlerinin, Habibullah’ın adının, Besmelenin, Kur’an-ı<br />
Kerim’in yüceliği ve enginliğini bize ilk bakışta sezdiren bir sanattır.<br />
İbadetlerimizdeki huşunun, inancımızdaki samimiyetin yazıya yansımasıdır.<br />
Bu itibarla, hüsn-ü hattın vazgeçilmez bir değer olduğu aşikardır.<br />
Sözü uzatmayacağım.<br />
Asıl söylemek istediğim şey şudur:<br />
Sizleri aramızda görmekten büyük sevinç ve gurur duyuyorum.<br />
Hoş geldiniz, safalar getirdiniz.<br />
Hepinizi, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.<br />
288 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Dünya sahnesi, sahne dünyası<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Tiyatro yazarlarının en büyüğü olan Shakespeare “Dünya bir sahnedir”<br />
demiş.<br />
Hiç kuşkusuz, tiyatro sahnesi de bir dünyadır.<br />
2 bin 500 yıldır bu sahnenin dekoru milyonlarca kez değişti. Milyonlarca<br />
oyuncu geldi geçti tiyatro sahnesinden. Binlerce hikaye canlandırıldı bu<br />
sahnede.<br />
Seyircilere yani bizlere, hayatlarımıza ayna tutuldu. İnsana ve topluma dair<br />
meseleler sanatsal incelikler ve güzellikler eşliğinde sunuldu. Muazzam<br />
bir tiyatro tarihi, tiyatro geleneği oluştu. Doğal olarak tiyatro sevgisi, tiyatro<br />
adabı ve tiyatro severler ortaya çıktı.<br />
Tiyatro bizlere bir algı genişliği, zihin açıklığı ve ifade esnekliği ilham eder.<br />
Hayatın zorlu, karmaşık, şaşırtıcı yönlerini fark etmemizi sağlar. İnsanı ve<br />
kendimizi tanıma yolunda ilerlememizi temin eder. Estetik değerlerimizin<br />
gelişmesine yardımcı olur. Sanat algımızı pekiştirir. Önyargılarımızı eritir.<br />
Bizi neşelendirir, düşündürür, heyecanlandırır…<br />
Değerli hemşehrilerim;<br />
Sizleri, Şehir Tiyatroları’mızda sahnelenen oyunları izlemeye davet<br />
ediyorum.<br />
Gelin, önümüzde yeni ve aydınlık ufuklar açacak bu güzel imkanı<br />
değerlendirelim.<br />
Tiyatroyla haşır neşir olalım. Dünya sahnesinden sahne dünyasına bakalım.<br />
Birbirinden güzel oyunları, birlikte izleyelim ki, bu ortak tecrübe sayesinde<br />
dostluğumuz da pekişsin.<br />
Selam ve saygılarımla.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
289
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Fotoğraflardaki <strong>Kocaeli</strong><br />
4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong> Ulusal Fotoğraf Yarışması’nın sonuçları belli oldu.<br />
Her ne kadar ‘ulusal’ desek de, yarışmamıza Hindistan’dan da katılım<br />
oldu. İstanbul, Konya, Eskişehir, Sinop, Isparta, Balıkesir, Edirne elbette<br />
şehrimizden fotoğraf sanatçıları, yarışmamıza büyük ilgi gösterdiler.<br />
Bu yıl dördüncü kez düzenlediğimiz yarışma, giderek çok daha prestijli,<br />
cazip ve heyecanlı bir hale geliyor. Bu da beni çok ama çok sevindiriyor.<br />
Ben belediyeciyim. Yoldaki çamur kırıntısından, toplu konutlara kadar<br />
her şey beni ilgilendirir. Bu şehirdeki en küçük bir hüzün de, en şaşaalı<br />
kutlama da benim vazifelerimin kapsamındadır. Her şeye, her işe koşarım.<br />
Acılarını da, sevinçlerini de kalbimde duyarak şehrimi kucaklarım. Diyelim<br />
Kartepe’den ya da belediyenin penceresinden şehre baktığım zaman, yerin<br />
altındaki su hatlarını, doğalgaz hatlarını da görürüm, sık ağaç dallarının<br />
arasındaki kuş yuvalarını da. Bir hemşerimin duruşu, bakışı, yürüyüşü,<br />
kıyafeti bana çok şey anlatır. Bu şehirdeki kubbeler de, gecekondular da,<br />
çınarlar da… bana çok şey anlatır.<br />
Fakat sanatçı gözü başka. Bir fotoğraf sanatçısı, şehrin renklerini, ışıklarını,<br />
biçimlerini öyle açılardan, öyle bir tarzda görür ki, insan hayran kalır.<br />
Bizim kelimelere dökemediğimiz güzellikleri, fotoğraf sanatçıları görüntüler.<br />
İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ FOTOĞRAFLAR<br />
4 yıldır düzenlediğimiz yarışmaya katılan sanatçılarımızın çektiği<br />
fotoğraflara baktıkça müthiş bir heyecana kapılıyorum. Bunun iki nedeni<br />
var: 1- Fotoğraflar, yetkin sanatçıların incelikli yaklaşımını yansıtıyor. 2- O<br />
fotoğraflarda bizim yaptığımız yollar, binalar, diktiğimiz ağaçlar ve daha<br />
birçok emeğimiz göze çarpıyor.<br />
290 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
“Başkan gene kendini övüyor” demeyin hemen. Dünyanın en yoksul, en<br />
kargaşa dolu şehirlerinde çekilen fotoğraflar da insanı etkiliyor. O fotoğraflar<br />
da güzel. Bunu biliyorum. Fakat o fotoğrafların gücü, bize oralarda<br />
yaşanan gerçeği keskin bir şekilde hissettirmelerinden kaynaklanıyor. Yani<br />
yoksulluğun fotoğrafında zenginlik görmüyoruz.<br />
Gelgelelim, <strong>Kocaeli</strong> fotoğraflarında bir dünya şehrinin zarafeti, şıklığı var.<br />
Geçen yıl da söylemiştim. <strong>Kocaeli</strong> gitgide daha fotojenik bir şehir <strong>oluyor</strong>.<br />
Burada kent estetiği, burada çevre bilinci, burada modern bir yaşam kalitesi<br />
öne çıkıyor. Fotoğraflardaki ahenk ve pırıltı, bizim her gün içinde yaşadığımız<br />
güzelliklerden aksediyor.<br />
ŞEHİR ALBÜMÜ<br />
Bu yarışmaya farklı şehirlerden sanatçıların katılmasını ayrıca önemsiyorum.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ne Konya’dan, Eskişehir’den, Isparta’dan ve daha birçok şehirden<br />
fotoğrafçıların gelmesi, bir ölçüde Türkiye’nin şehrimize ‘bakması’ demek.<br />
Bundan hem sanatçılarımıza hem de şehrimize bir gurur payı düşüyor.<br />
Meşhur düşünür Susan Sontag “Fotoğraf biriktirmek, dünyayı biriktirmektir”<br />
demiş. Biz de, şehrimizi biriktiriyoruz. Bu güzel şehirde akan hayatımızı<br />
biriktiriyoruz. Nasıl ki çocuklarımızın fotoğraflarını çekiyorsak, onların<br />
bebekliğini, okula başlayışlarını, gençliklerini albümlerde biriktiriyorsak…<br />
Şehrimizin de günden güne büyümesini, gelişmesini, güzelleşmesini hepimize<br />
ait olan büyük bir albümde bir araya getiriyoruz. Fotoğrafları yayınlıyoruz,<br />
sergiliyoruz…<br />
Yarışmamızın bu yılki birincisi Berker Dalmış’ı, ikinci Mustafa Gezer’i, üçüncü<br />
Dilek Pehlivan’ı, Çetin Canbazoğlu, Recep Yüksel, Mustafa Kılıç, Alpaslan<br />
Güven, İbrahim Akkoç ve Ahmet Tarımcı’yı can-ı gönülden tebrik ediyorum,<br />
kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca eserleri sergilenmeye değer<br />
bulunan bütün sanatçılarımıza da (lütfen isimlerini tek tek yazamadığım<br />
için beni bağışlasınlar) sevgilerimi iletiyorum: Elleriniz dert görmesin aziz<br />
kardeşlerim…<br />
(Kırkbir, s. 58, Aralık 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
291
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
292<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
EĞİTİM<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
293
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
294<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Allah zihin açıklığı versin<br />
Okulların açılması, baharın gelmesi gibidir. İlkokul çocuklarını yeniden okul<br />
yolunda görmek, baharda can eriğe rastlamak gibidir. Masum, pırıl pırıl<br />
çocuklarımız, yavru kuşlar gibi cıvıldayarak okul bahçelerine doluşurlar.<br />
O sesler bize neşe verdiği gibi, bir güven duygusu da aşılar. Çünkü o<br />
bahçelerdeki cıvıltılar, bizim geleceğimizin sesidir. Bu ülkede hayatın<br />
tertemiz, büyük bir nehir gibi aktığını, biz okul bahçelerinden yükselen o<br />
seslerden anlarız.<br />
İşte, okullar yeniden açıldı. Canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımızı<br />
okullara uğurluyoruz. Bizim için hayatın en büyük mucizesi, çocuğumuzun<br />
okuması, büyük adam olması… En çok, çocuklar için dua ediyoruz, hep<br />
onlar için çalışıyoruz, didiniyoruz, dişimizden, tırnağımızdan artırıyor,<br />
çocuklarımızın eğitimine harcıyoruz.<br />
“CEKETİMİ SATAR, EVLADIMI YİNE OKUTURUM”<br />
Bizim zamanımızda babalarımız “Ceketimi satar, evladımı yine okuturum”<br />
derlerdi. Dikkat edin, “arabamı” demiyor, çünkü arabası yok. “Paltomu”<br />
demiyor, çünkü paltosu da yok. Kış günü işe ceketle giden, yoksul ama<br />
aslan gibi babalarımız, o tek ceketi de satmayı göze almışlardı. Eski ceketin<br />
parasından ne olur? Fakat işte bu, yoksul ailelerin en mukaddes hedefiydi.<br />
Anne-babalar, çocuklarını okutmakla, dünyaya, kimsesizliğe, çaresizliğe<br />
meydan okuyorlardı. Bütün yoksul evlerinde, odun sobası etrafında toplanan<br />
o kara gözlü çocuklar, anne-babaların nazarında birer prens – prenses idi.<br />
Annelerimizin en büyük duası “Allah zihin açıklığı versin” idi. Bizim okuyup<br />
büyük adam olmamız, o eski savaşlardaki gibi, ilahi yardımla ulaşılabilecek<br />
bir zaferdi. Çünkü okullarımız da kırık dökük ve kalabalıktı. Çünkü bırakın<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
295
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yardımcı ders kitaplarını, renkli hikayeleri, bir silgi almak meseleydi.<br />
En çok korkulan şey, okul defterlerinin, kalemlerinin israf edilmesiydi.<br />
Kalemtıraşı çok kullanıp, kurşunkalemleri gereksiz yere açmamız hiç hoş<br />
karşılanmazdı…<br />
Şimdi sıkı durun: Cumhuriyet tarihimiz boyunca siyasette, sporda, sanatta,<br />
bilimde öne çıkmış büyük adamların hemen hepsi, işte o yoksul çocuklardır.<br />
Bir kurşunkalemi, bir küçük silgiyi mücevher gibi saklayan o kara gözlü<br />
çocuklar gerçekten de büyük adam oldular.<br />
Çünkü yoksul anneleri onları prensler, şehzadeler gibi giydirdi. Onlara en<br />
güzel sofraları kurdu. Saçlarını güzelce taradı. Okula uğurlarken hep “Allah<br />
zihin açıklığı versin” dedi.<br />
YANGINI SÖNDÜRMEK İÇİN…<br />
Şimdi okulların önünden geçerken, o koşan çocukların sesleri, bize yalnızca<br />
geleceği değil, geçmişi de hatırlatıyor.<br />
Kendi çocukluğumuza dönüyoruz. Bakımsız okulumuzu, gencecik, güleç<br />
öğretmenimizi hatırlıyoruz… Hele dar gelirli ailelerin çocuklarına rastlayınca,<br />
kendi çocukluğumuzun tablosu tamam <strong>oluyor</strong>. Bizim zamanımızdaki eski<br />
kıyafetlerin, şekli bozulmuş çantaların, kalem, silgi, defter, kitap kıtlığının<br />
artık kökten sona ermesini istiyoruz. Nasıl ki bir itfaiye yangını söndürürse,<br />
biz de çocuklarımızı saran bu yoksulluk yangınını bir an önce söndürmek<br />
istiyoruz.<br />
Öğrencilere kırtasiye ve kıyafet hediye ederken, bu tür duygular eşliğinde<br />
hareket ediyoruz.<br />
Allah bütün yavrularımıza zihin açıklığı versin, hepsi okusunlar, büyük adam<br />
olsunlar inşallah.<br />
(Kırkbir, s. 46, Eylül 2008)<br />
296 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Okullarda geleceğin kahramanları okuyor!<br />
Değerli hemşehrilerim, kıymetli öğretmenler, sevgili öğrenciler;<br />
Ders zili birazdan çalacak.<br />
Yavrularımız sınıflara koşacaklar.<br />
Kitaplar, defterler açılacak, öğretmenlerimiz anlatacaklar…<br />
Bir ders yılı daha başlıyor.<br />
Hayırlı, uğurlu olsun.<br />
Bizim milletimiz için hayatta en önemli şey, çocuklarımızın okuması, büyük<br />
adam olmasıdır.<br />
Bu ülkede ister zengin, ister yoksul; ister köylü, ister şehirli olsun herkesin<br />
en büyük dileği çocuklarının okulda başarılı olmasıdır.<br />
Çocuğumuz ilkokul 1’e başladığında onunla gurur duyarız. O 1’e giden<br />
çocuk sanki üniversiteyi bitirmiş gibi seviniriz.<br />
Ne yapalım, elimizde değil. Çocuklarımızın ille okumasını arzu ediyoruz.<br />
Çocuğumuzun büyüyünce çok para kazanması önemli değil. Bu memleketin<br />
değerlerini öğrensin, bilgili, örnek bir insan olsun.<br />
İsteğimiz budur.<br />
Okul bahçelerinden yükselen cıvıl cıvıl sesler, hep içimizi şenlendirir.<br />
Çünkü bu ses, bizim geleceğimizin sesidir. Çünkü siz sevgili öğrenciler, bu<br />
sıralardan, okullardan geçerek büyüyecek ve o tertemiz ellerinizle Türkiye’yi<br />
omuzlayacaksınız.<br />
Bu ülkedeki okullarda, geleceğin kahramanları okuyor, biliyorum.<br />
Geleceğin bilim adamları, aydınları okuyor, biliyorum.<br />
Geleceğin büyük sanatçıları okuyor.<br />
Geleceğimiz, hayatımız, umutlarımız işte bu okul duvarlarında çınlıyor,<br />
yankılanıyor.<br />
Sevgili öğrenciler, güzel çocuklar, canım çocuklar,<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
297
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Anneleriniz, babalarınız sizi daima sever.<br />
Çünkü evlat sevgisi, bir kayısı çekirdeği gibi, insanın kalbinde durur.<br />
Sizler aynı zamanda bu ülkenin çocuklarısınız.<br />
Türkiye’nin gözbebeğisiniz.<br />
Türkiye’nin, tüm milletimizin kalbinde bir tahtınız var.<br />
Hepiniz, Türkiye’nin prensleri, şehzadeleri, prenseslerisiniz…<br />
Bunu unutmayın.<br />
Derslerinizi dikkatli takip ederseniz, asla sıkılmazsınız.<br />
Bu sözüme dikkat edin.<br />
Nasıl ki bir filmi ortasından izleyince anlamıyorsak, dersleri de baştan dikkatli<br />
izlemeyince anlamakta zorlanırız.<br />
Şimdi, bu ilk günde, işi biraz sıkı tutun, olur mu?<br />
Sadece anne-babanızı değil, bizi, hepimizi, tüm Türkiye’yi sevindirirsiniz.<br />
İnanın buna değer.<br />
Öğretmenlerimize de, dünyanın en güzel mesleğine sahip oldukları için<br />
imreniyorum.<br />
Hakikaten bir öğretmenin emeği, öğrettikleri, tek tek insanların içinde ve<br />
toplumda sürekli yaşıyor, canlı kalıyor.<br />
Zaten o yüzden öğretmenlerle ilgili o kadar şiir, şarkı, türkü var.<br />
Allah sizlere de kolaylık, sevinç ve enerji versin.<br />
2008 – 2009 Eğitim Öğretim Yılı’nın, sizlerin şahsınızda, tüm<br />
öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, idarecilerimiz, velilerimiz, kısacası hepimiz<br />
için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.<br />
Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br />
298 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Karne heyecanı<br />
Hayatta en büyük heyecanlardan, en büyük sevinçlerden biri, hiç şüphesiz,<br />
öğrencilerin karne heyecanıdır. Teşekkürname, Takdirname alan bir çocuğun,<br />
bir gencin tertemiz gururu, pırıl pırıl neşesi, cıvıltısı görülmeye, paylaşılmaya<br />
değer, etkileyici bir olaydır.<br />
25 Ocak günü karne alan bütün yavrularımızı gözlerinden öpüyorum. Başarılı<br />
olanları kutluyor, kırık notu olanları da kutluyor ve başarılar diliyorum.<br />
Karnesi zayıf çocuklarımıza söyleyecek üç sözüm var: 1- Üzülmeyin sakın;<br />
sizin gözlerinizden akacak bir damla yaş, dünyanın en kötü karnesinden<br />
daha çok hüzünlendirir bizi. 2- Okula, öğretmenlerinize, sınıfınıza, deftere,<br />
kitaba, kaleme, arkadaşlarınıza küsmeyin; unutmayın ki eğitim ve öğrenim<br />
demek, yalnızca not ve karne demek değildir. Aslolan derslere devam<br />
etmektir, çalışmaktır, terbiyedir, sabırdır… 3- Bir başarısızlığı başarıya<br />
dönüştürmek, büyük bir zaferdir. Diyelim 1’i, 2’yi 4’e, 5’e yükseltmek,<br />
çok fiyakalı, şık bir iştir. Notunuzun kırıklığını bir fırsat olarak görün ve<br />
dilediğinizde ne kadar başarılı olabileceğinizi herkese gösterin.<br />
EMEK, DİKKAT VE ÜMİT<br />
Karne günlerinde beni de müthiş bir heyecan sarıyor. Çok ciddiyim. Bir<br />
eğitimci, öğretmen olduğum için, o karne günü havasını soluma fırsatını<br />
kaçırmadım. Karamürsel’deki 4 Temmuz İlköğretim Okulu’na gittim.<br />
Öğrencilere karne dağıttım, takdirnamelerini takdim ettim: Elben Balel Dilek<br />
Sonugelen, Feyza Yıldız, Elif Ayça Erdemil, Murat Baki Bozat, Serter Turan,<br />
Gizem Melis Banger… Bu çocukların hepsi sınıf birincisi. İnşallah, isimlerini<br />
ileride de duyacağız ve yüzümüzü ağartacaklar. Kendilerini buradan bir kez<br />
daha tebrik ediyorum. Karamürsel Amiral İlköğretim Okulu’na da gittim.<br />
Betül Akyıldız, Aleyna Demir, Gizem Yükselen, Gökçe Köprülü ve Ayşe Nur<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
299
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kızıltaş’a takdirnamelerini sundum. Gözlerindeki sevinç bana gurur verdi,<br />
güç verdi, heyecan verdi. Oradan, Karamürsel Lisesi’ne yetiştim. Şenay<br />
Gülşen, Mustafa Çam, Duygu Vonal, Çağla Varup adlı gençlere takdir<br />
belgelerini takdim ettim. 25 Ocak, benim için heyecan dolu, mutluluk dolu bir<br />
gün oldu. Gencecik evlatlarımız, çiçekler gibi gülümsüyorlardı.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizdeki bütün okullardaki bütün teşekkür belgelerini, takdir<br />
belgelerini, bütün başarılı karneleri dağıtmaya imkanım olsa, yavrularımızın<br />
o anki sevinçlerini görebilsem keşke… Peki ya zayıf karneler? Onlar da<br />
bizim. İnanıyorum ki, hepsi düzelecek. Maraton daha bitmedi. Yolu henüz<br />
yarıladık. <strong>Kocaeli</strong>’mizin ortalamasını yükselteceğiz. Biraz daha emekle, biraz<br />
daha dikkatle, biraz daha ümitle her şeyin üstesinden gelebiliriz!..<br />
“CEKETİMİZİ SATAR, ÇOCUKLARIMIZI YİNE OKUTURUZ!”<br />
Bilgi çağında yaşıyoruz. Hep söylüyorum aslında bütün çağlar bilgi çağıydı.<br />
En eski devirlerde de ateşin nasıl yakılacağını, yükün nasıl taşınacağını,<br />
mızrağın nasıl sivriltileceğini bilmek önem taşıyordu. Şimdi yüzlerce branş<br />
var, her<br />
alanda muazzam bir literatür oluşuyor, bir bilgi patlaması yaşanıyor…<br />
Dolayısıyla, çocuklarımızı okutacağız. Gerekirse ceketimizi satıp yine<br />
okutacağız. Kendimiz de okuyacağız. 100 yaşında bile olsak, her gün yeni<br />
bir şey öğrenmenin insanı zenginleştiren, insana derinlik katan güzelliğinden<br />
vazgeçmeyeceğiz.<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz, eğitime, öğrenime bütün gücümüzle destek<br />
<strong>oluyor</strong>uz. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.<br />
KO-MEK’te bugüne kadar 50 bin vatandaşımız 70 branşta eğitim aldı.<br />
Türkiye’nin en büyük eğitim kurumlarından biri KO-MEK’tir. Orada Japonca<br />
da öğreniliyor, tavşan yetiştiriciliği de; bilgisayar da öğreniliyor, mantar<br />
yetiştiriciliği de… Tabii ki olacak. Ne iş olsa yapan, vasıfsız, sıradan kimseler<br />
olmaya rıza gösteremeyiz. Aranan, beğenilen, elinden iş gelen, vasıflı, usta,<br />
uzman, bilgili kişiler olmak zorundayız.<br />
DAHA GÜZEL KARNELERE…<br />
Öğrenciler, bizim için kelebekler gibidir. Ne zaman, nerede elinde çantasıyla,<br />
üzerinde formasıyla, önlüğüyle bir öğrenci görsem içim şenleniyor. Bir<br />
öğrencinin tebessümü, dünyanın en aydınlık lambası, en parlak mücevheri<br />
gibi. Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, emin olunuz ki, alelusul bir belediyecilik<br />
yapmıyor. Yoksul ailelerimiz vardır. Yoksul öğrencilerimiz vardır. Onlara<br />
çanta, defter, kalem, kıyafet temin ediyoruz. Etmemiz gerek. Maddi imkanları<br />
kısıtlı ailelerden gelen öğrencilerimizin boynu bükük kalırsa, ağzımızın tadı<br />
kaçar; onlar neşelenmezse, biz gülemeyiz… Aynı anlayış çerçevesinde,<br />
300 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
farklı ilçelerdeki öğrencilerimize, deniz otobüsleri tahsis ederek <strong>Kocaeli</strong><br />
gezileri düzenliyoruz…<br />
Üniversite, okulların en ciddisidir. Üniversite öğrencisinin her zaman yeni<br />
kitaplara, yeni araç gerece ihtiyacı vardır. Üniversiteli kardeşlerimizin sosyal<br />
ve<br />
kültürel faaliyetlere katılmaları gerekir. Dolayısıyla onlara burs lazımdır.<br />
Belediyemiz, her yıl 10 bini aşkın üniversiteliye karşılıksız burs veriyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin Büyükşehir oluşu, bir kültür şehri, bir cazibe merkezi oluşu,<br />
geleceğinin aydınlık oluşu, öncelikle eğitimdeki, öğretimdeki başarılarımıza<br />
bağlıdır…<br />
Daha güzel karneler, daha çok başarı belgesi, daha çok şampiyonluk ve<br />
daha görkemli bir <strong>Kocaeli</strong> dileğiyle…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
301
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışkan öğrencileri alkışlıyorum<br />
‘İnsan’ kelimesi, ‘ilgi kuran, yakınlaşan’ anlamı taşıyan ‘ünsiyet’ ile aynı<br />
kökten geliyor.<br />
İnsanın insanla, tabiatla, hayatla ilgi kurması bilgiyle mümkündür.<br />
Demek ki bizler, insan vasfımızı bilgi sayesinde elde ediyoruz.<br />
Olgunlaşmamızın, incelmemizin, değer kazanmamızın yolu bilmekten,<br />
öğrenmekten geçiyor.<br />
Bilgisiz kimse, varlığına anlam katamaz.<br />
Okula gitmenin, öğrenim görmenin, kitap okumanın, ders almanın faydaları<br />
bellidir:<br />
1- Meslek sahibi oluruz ve böylece geçimimizi temin etme imkanına<br />
kavuşuruz.<br />
2- Yaptığımız işlerle, içinde yaşadığımız topluma yararımız dokunur.<br />
3- Bir sosyal statüye sahip oluruz.<br />
Fakat hepsinden önemlisi, bir kimlik, kişilik ediniriz.<br />
KALEM, BOMBALARDAN DA KESKİNDİR<br />
Tarihi, bilgili insanlar yazar. Toplumlara, bilenler yol gösterir.<br />
Derler ki “En büyük fenalık, cahillerin başa geçmesidir.”<br />
Şu halde, çocuklarımızın ve gençlerimizin üstün nitelikli eğitim görmeleri,<br />
hepimiz için hayati önem taşır.<br />
İyi okullar, üstün başarılar kazanan öğrenciler, bilimsel çalışmalarıyla<br />
dönüştürücü etkiler uyandıran uzmanlar; ülkelerin en büyük gurur<br />
kaynaklarıdır.<br />
“Bilgi çağında yaşıyoruz.” Bana göre, bütün çağlar bilgi çağıydı. Yontma Taş<br />
Çağı’nda da taşı daha iyi yontmayı bilmek önemliydi.<br />
Fakat tabii ki günümüzde, bilgi tartışılmaz bir değere sahip.<br />
302 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kalem, yalnızca kılıçtan değil, nükleer bombalardan da daha keskin.<br />
BİLGİYE, BİLENE, ÖĞRENENE HÜRMET<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak 2005 yılında, üniversiteli<br />
gençlerimize burs dağıtmaya başladık.<br />
Onbinlerce öğrenci kardeşimize, dostumuza burs verdik.<br />
Bu yıl, tam 10 bin 703 üniversiteliye burs veriyoruz. Bunun için 6,5 milyon<br />
YTL bütçe ayırdık.<br />
Üniversite öğrencileriyle, tertemiz, pırıl pırıl gençlerimizle biraraya geldik ve<br />
burslarını çekebilecekleri banka kartlarını takdim ettik.<br />
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda (OKS),<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde ilk 300’e giren öğrencilere bisiklet hediye ettik.<br />
Öğrencilerimize kıyafet ve kırtasiye yardımlarında bulunuyoruz.<br />
Okullarımıza da destek <strong>oluyor</strong>uz.<br />
Tabii ki yapacağız. Tabii ki okuyan, öğrenim görenlerin yanında yer alacağız.<br />
Çünkü evlat sevgisi bunu gerektiriyor.<br />
Çünkü bilgiye hürmet bunu gerektiriyor.<br />
İstikbalimizi aydınlatacak, bizi ayakta tutacak, güçlendirecek, ilerletecek olan<br />
şey, gençlerimizin bilgi, kültür, irfan sahibi olmasıdır.<br />
ÖDÜLÜ EN ÇOK HAK EDENLER<br />
Öğrencilerimizin başarısı, beni hem çok heyecanlandırıyor, sevindiriyor, hem<br />
de gururlandırıyor.<br />
Zira, devletler ve milletler, ilim adamlarının enerjisiyle yaşarlar.<br />
Öğrenimdeki başarı kadar ödüllendirilmeyi hak eden bir şey var mıdır?<br />
Bence yoktur.<br />
Gençlerimizi, kardeşlerimizi, yavrularımızı okumaya, okullarda başarı<br />
kazanmaya teşvik etmek, hepimiz için kutsal bir vazifedir.<br />
Biliniz ki, biz bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz.<br />
Çiçekler gibi temiz, alnı öpülesi evlatlarımızın öğrenim başarılarını<br />
desteklemeye sonuna kadar devam edeceğiz.<br />
Burası <strong>Kocaeli</strong>. Çalışkan öğrencilerin ayakta alkışlandığı şehir.<br />
(Kırkbir, s. 05, Kasım 2007)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
303
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Öğretmenleşme Yolunda<br />
İnsan olmak, tıpkı koruğun üzüm olması gibidir.<br />
Yani, insanlığımızı, ‘olgunlaşmak’ suretiyle elde ederiz.<br />
Hayatımızın ve varlığımızın anlamı, bize peşinen verilmiş, hazır bir şey<br />
değildir. Onu zamanla kazanırız.<br />
Kültür budur.<br />
İçinde yetiştiğimiz kültürün biçimlendirdiği kişiler haline geliriz.<br />
Bilgilenme ve görgü, yani ‘talim ve terbiye’ insan olmamızı mümkün kılar.<br />
Uyumlu, geçimli, saygın, zarif, adil, güvenilir, erdemli bireyler olarak varlık<br />
kazanmamız bir süreç işidir.<br />
Öğretmenler, işte bu olgunlaşma sürecini tanzim eden kişilerdir.<br />
Dünyanın en kutsal mesleğinin öğretmenlik oluşu, bize insanlık değerlerini<br />
özümsetmesindendir.<br />
Öğretmenlere çok şey borçlu olduğumuzu sık sık söyleriz.<br />
Esasen, öğretmenlere olan minnetimiz, insanlığımızı kazanmamızda büyük<br />
payları olmasındandır.<br />
Öğretmen şefkatin, bilginin, sevginin odağındaki kişidir.<br />
Bir öğretmenin kalbi, bir merhamet ve irfan değirmenidir.<br />
Onlar sadece bir kılavuz değil, aynı zamanda yürünecek yolu inşa eden<br />
kişilerdir.<br />
24 Kasım günlerinde, öğretmenlerimizin bizlere, hayatımıza kattıklarını<br />
anıyoruz.<br />
Hepimiz, gözlerimizi öğretmenlere çeviriyoruz.<br />
Okul anılarımızın başkahramanlarını minnetle, muhabbetle anıyoruz.<br />
Türkiye, öğretmenlerin çabalarıyla yükselmiş bir ülkedir.<br />
84 yıldır, öğretmenler, bu ülkeye bilim adamları, sanatçılar, devlet adamları,<br />
doktorlar, hukukçular, mühendisler… yetiştirdiler.<br />
304 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Öğretmenlerin önemini belirginleştiren bir diğer husus da, ülkemizde nüfusun<br />
büyük oranda genç olmasıdır.<br />
Şarkılarımızda, türkülerimizde, filmlerde, romanlarda, şiirlerde hep<br />
öğretmenler başroldedir.<br />
Rıfat Ilgaz’ın meşhur romanından uyarlanan Hababam Sınıfı’ndaki Mahmut<br />
Hoca’yı düşünün.<br />
Mahmut Hoca, bu ülkenin tüm afacanlarına, yani hepimize öğretmenlik<br />
yapmıştır.<br />
Her birimizin öğrenim hayatında birkaç Mahmut Hoca muhakkak bulunur.<br />
Öğretmenlik hep fedakarlıkla birlikte anılır.<br />
Çünkü, Blaise Pascal’ın da dediği gibi “Öğretmen, kendisine duyulan ihtiyacı<br />
yavaş yavaş ortadan kaldıran kişidir.”<br />
Ne demek bu? Bizler, öğrenmeyi, kendi kendimizin öğretmeni olmayı da<br />
öğretmenlerden öğreniyoruz demek.<br />
Bu açıdan bakıldığında, tabii ki hepimiz zamanla öğretmenlere benzeme,<br />
öğretmenleşme yoluna ilerleriz.<br />
Büyük adamların daima öğretici bir yönü olduğunu hatırlayınız.<br />
Türkiye’mizin bütün şehirlerine, en uzak köylerine, dağlarına, ovalarına bilgi,<br />
azim ve sevinç taşıyan genç yaşlı bütün öğretmenlerimizi kutluyorum.<br />
Sizlere yürekten minnettarız, sevgili öğretmenler, öğretmenlerimiz. Bin<br />
yaşayın!<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
305
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ÖSS sizin için zor değil, geçersiniz<br />
Kıymetli gençler, aziz kardeşlerim;<br />
Bu akşam hep beraber eğlenip coşacağız.<br />
O yüzden, sözü uzatmayacağım. Rahat olunuz.<br />
Alişan’ı ve Zeynep’i dinlemeye geldiğinizi, sahnede bir an önce onları<br />
görmek istediğinizi biliyorum.<br />
Şarkıcılara, müzisyenlere hep imrenmişimdir.<br />
Hemen konuya giriyorum: Türkiye bir gençler ülkesi.<br />
Nüfusumuzun büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor.<br />
Türkiye denince akla hemen gençler geliyor, sizler geliyorsunuz.<br />
Çünkü bu ülkeyi gençler kurdu.<br />
Kurtuluş Savaşı’nda gençlerimiz çarpıştı.<br />
Siz gençler, yurdumuzu kurtardınız. Düşmanı denize sizler döktünüz.<br />
Bizim yaşlılarımız gençlerden korkmazlar. Gençleri severler, selamlarlar.<br />
Niye? Çünkü sokakta yürüyen gençlerin hepsinin gazi olduğu, savaştan<br />
çıktığı bir ülkeydi Türkiye.<br />
Bizler de, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, bir gençlik enerjisiyle çalışıyoruz.<br />
Sizlerden ilham alıyoruz.<br />
Caddelerde, sokaklarda görüyorsunuz. Büyükşehir oluşumuzun 3. yılı<br />
dolayısıyla, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz faaliyetleri anlatan afişler var.<br />
Radyolarda, televizyonlarda görüyorsunuz.<br />
Laf aramızda, üstesinden geldiğimiz işlere bakınca ben de hayret ediyorum.<br />
Doğalgaz hatları döşemişiz, onbinlerce vatandaşımıza meslek eğitimi<br />
vermişiz, 22 tane spor tesisi açmışız, kültür merkezleri hizmete girmiş,<br />
ücretsiz muayene,<br />
tedavi hizmeti sunuyoruz, yolları asfaltlıyoruz, köprülü kavşaklar kuruyoruz,<br />
çöpleri dep<strong>oluyor</strong>uz, arıtma tesislerinde atıkları işlemden geçiriyoruz,<br />
306 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
2 milyon 100 bin ağaç dikmişiz, burayı, Sekapark’ı kurmuşuz!.. İnanın<br />
saymakla bitmiyor. Övünmek için söylemiyorum.<br />
Kendi kendime, “Biz bunca işin altından nasıl kalktık?” diye soruyorum.<br />
Geceleri aklıma takılıyor. Düşünüyorum.<br />
Sonra da “Hah” diyorum, “tabii ya, Türkiye gençler ülkesi, <strong>Kocaeli</strong> gençlerin<br />
şehri.” Etrafımızda sizleri, pırıl pırıl, tertemiz genç kardeşlerimizi göre göre,<br />
sizin gücünüz, hızınız, dayanıklılığınız bizi de aşılıyor. Bütün o kanalları<br />
takır takır söküp yeniden döşüyoruz. 500 tane salıncağı, kaydırağı hızla<br />
toprağa çakıyoruz. Çocuklarımız oynasın, neşelendin diye. Kartepe’ye, dağın<br />
zirvesine doğalgaz götürüyoruz. 6 binden fazla ev yapıyoruz. Nasıl? Dedim<br />
ya, sizin sayenizde. Yerinde duramayan, filinta gibi, gözleri ışıl ışıl gençlerin<br />
arasında olmak, bize uyuşma, mayışma şansı bırakmıyor. Yarış atı gibi<br />
koşturuyoruz! Genç dostlarım, güzel kardeşlerim;<br />
<strong>Kocaeli</strong> büyükşehir oldu, 3 yıl nefes almadan, durmadan, mola vermeden,<br />
çılgınlar gibi çalıştık. Bugün, iki yeni deniz otobüsü daha hizmete girdi. Ben<br />
deniz otobüslerine bayılıyorum. Deniz otobüsleri, adeta ruhumu okşuyor.<br />
Deniz otobüsüne bindiğimde, kendimi yüzen bir uçakta gibi hissediyorum.<br />
Osman Hamdi Bey ve Seka adlı deniz otobüslerimiz yola çıkıyor. Körfezde<br />
iki dev yunus balığı gibi, şarkı söyleyerek yüzecekler! Gıcır gıcır, şimşek gibi<br />
iki deniz otobüsü. İnsanın şiir yazası geliyor.<br />
Körfez’de deniz ulaşımını biz başlattık. Açıkçası, bununla gurur duyuyorum.<br />
Körfezimize tam 10 iskele kurduk. Günde 136 deniz seferi yapılıyor. Şimdi de<br />
Gebze Darıca ile İzmit arasında seferler başladı! Körfez’in en uzak iki<br />
ucu arasında deniz ulaşımı yapılıyor! Hızlı, güvenli, konforlu bir deniz<br />
yolculuğuyla, Körfez’i bir uçtan bir uca geçiyorsun. Tabii ki geçeceksin.<br />
Çünkü en iyisine layıksın. Daha da iyisine layıksın. Biz de bunun için<br />
çalışıyoruz. Sizin o tertemiz saygınızı hak etmek için, canımızı dişimize<br />
takmış vaziyetteyiz.<br />
Biliyorsunuz, Kent Kart diye, sihirli bir kartımız var. Bizim gençliğimizde böyle<br />
şeyler yoktu. Şimdi var. Cebine bir deste kart koyuyorsun, kredi kartı, telefon<br />
kartı, otobüs kartı, yemek kartı; kimse seni tutamıyor artık. Kent Kart da o<br />
kartlardan biri. Ben en çok Kent Kart’ı beğeniyorum. İnsana kötü sürprizler<br />
yapmıyor çünkü. Hattâ, müjdeler veriyor. Kent – Kart kullananlar artık ikinci<br />
belediye aracına bindiklerinde yarı yarıya indirimli seyahat ediyorlar. Kent<br />
Kart’la deniz aracından otobüse geçildiğinde de aynı, % 50 indirim!<br />
Bütün yatırımlarımızı, faaliyetlerimizi, projelerimizi burada anlatmam<br />
imkansız. Burada sözü uzatmamak lâzım.<br />
Şimdi size, dere ıslahlarından, kanalizasyon altyapısından, üstgeçitlerden,<br />
Sevgi Mağazalarından, uydu takip sisteminden, kentsel dönüşümden<br />
bahsedemem. Fakat sizlerden bir ricam var: Lütfen, bu ricamı dikkate alınız,<br />
değerli kardeşlerim:<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
307
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’deki binalara, yollara, otobüslere, sulara, bacalara, parklara,<br />
ağaçlara, denize bakarken; bütün bunlardaki değişimi, hareketliliği,<br />
yenilenmeyi görmeye çalışınız. Ve daha da önemlisi, bizim, tam da sizin için<br />
çalıştığımızı, sizin için emek harcadığımızı unutmayınız.<br />
Gözümün nuru gençler; bugün, Anadolu’daki insanlar, sizin yolunuzu<br />
gözlüyor.<br />
Üniversitelerden çıkıp, şehirlerimize dağılmanızı, Türkiye’yi çekip çevirmenizi<br />
bekliyorlar. Kucağında çocuğuyla anneler, sizlerin doktor önlüğünü giyip<br />
gelmeniz için sabırsızlanıyor.<br />
İnşaat mühendisleri, avukatlar, öğretmenler gelsin diye yollara bakıyor insanlar.<br />
Sizler de tüm şehirlerimizdeki tarlalara, okullara, fabrikalara, adliyelere,<br />
limanlara koşacaksınız.<br />
Türkiye’yi omuzlayıp hızla koşacaksınız.<br />
Bu ülkenin, Türkiye’mizin güçlenmesi, gelişmesi için çalışacaksınız.<br />
Milletçe hayatımız, sizlerin çok değerli, vazgeçilmez emeklerinize bağlı.<br />
Çocuklarımızı, canımızı, malımızı, sokaklarımızı sizlere emanet edeceğiz.<br />
Hayatımız size bağlı arkadaşlar.<br />
Peki biz ne yapacağız?<br />
Size gözümüz gibi bakacağız.<br />
Sizleri omuzlarımızda taşıyacağız.<br />
Hiç kuşkunuz olmasın.<br />
ÖSS’yi geçersiniz. Sizler bir ülke kurdunuz, kendi hayatınızı hayli hayli<br />
kurarsınız. Üniversiteye girin, fakülteyi bitirin. Sizin için zor değil.<br />
Başaracağınıza tüm kalbimle inanıyorum.<br />
Bizler de sizi, canımızdan çok sevdiğimiz gençlerimizi, evlatlarımızı<br />
omuzlarda taşıyalım.<br />
Size türküler, şarkılar, alkışlarla cevap verelim.<br />
Hepinizle gurur duyuyorum.<br />
Geçen sene ÖSS’de 4 gencimiz dereceye girdi. İrfan, Mustafa, Semih ve<br />
Ersan. Şimdi onlara birer otomobil hediye ediyoruz.<br />
Elimizde olsa, helikopter, uçak hediye ederiz. Bundan emin olun.<br />
Güzel kardeşlerim,<br />
sizlerle aynı şehirde, aynı ülkede yaşamak bana güç veriyor, heyecan<br />
veriyor. Hepinizi alnınızdan öpüyorum.<br />
Bu akşamın tadını çıkarın. İyi eğlenceler. Allah’a ısmarladık.<br />
308 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
KO-MEK, şehrimizin işleyen bileği, çarpan<br />
kalbidir<br />
Aziz hemşehrilerim, saygıdeğer KO-MEK’li dostlarım;<br />
KO-MEK Sergilerini, <strong>Kocaeli</strong>’nde icat ettiğimiz, bir bayram olarak<br />
görüyorum.<br />
Bugüne dek KO-MEK kurslarından 70 bin kadar kursiyer gelip geçmiş.<br />
34 kurs merkezinde 74 ayrı kurs düzenlenmiş.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, insanların arılar gibi, karıncalar gibi çalıştığı bir şehir olmuş.<br />
Şimdi de bu el emekleri, göz nurları sergileniyor.<br />
Bakınca gözlerim kamaşıyor.<br />
KO-MEK sayesinde artık şöyle düşünüyorum:<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde bir insanın eline bir taş, bir tahta parçası ver, sana onu<br />
mücevher yapsın!<br />
Bir sayfa, bir kumaş parçasından şaheserler çıkarsın.<br />
Her alanda becerikli, elinden iş gelen, asla boş durmayan onbinlerce<br />
insanımız oldu.<br />
Bugün en yoksul ülkelerden en zengin ülkelere, en ıssız şehirlerden<br />
metropollere kadar en büyük mesele, insan kaynakları meselesidir.<br />
Yani çalışan kesimin, üreten kesimin durumu, şehirlerin cazibesini belirler.<br />
Çünkü insanlar ürettikçe, insan emeğinin kalitesi yükseldikçe, şehirlerin de<br />
kalitesi yükselir.<br />
Modernleşmenin, gelişmenin de aslı esası budur.<br />
Bizde KO-MEK’in lokomotifi kadınlar oldu.<br />
Kadın yöneticiler, kadın öğretmenler, KO-MEK aracılığıyla şehrimizi çekip<br />
çeviriyorlar.<br />
Kendilerini hayret ve hayranlıkla, takdir ve minnetle izliyorum.<br />
Kadınlarımız, şehrimize anne şefkatini, çalışkanlığı yaydılar.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
309
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde bir üretkenlik, bir azim fırtınası estirdiler.<br />
KO-MEK yalnızca bir meslek öğrenmek, bir iş hakkında bilgi sahibi olmak<br />
isteyenlerin mekanı değil.<br />
Daha önemlisi, insanın değerini, içimizdeki cevheri açığa çıkaran bir merkez.<br />
KO-MEK’e gelenlerin yüzde 70’i, lise ve üniversite okumuş kişiler.<br />
Bu ne demektir?<br />
KO-MEK’te üstün bir eğitim seviyesi tutturulmuş demektir.<br />
KO-MEK çok yüksek bir cazibeye sahip demektir.<br />
KO-MEK’te işler ciddi, bir gelen, eşini dostunu da davet ediyor demektir.<br />
Bu da beni gururlandırıyor.<br />
KO-MEK dendi mi heyecan ve ümitle d<strong>oluyor</strong>um.<br />
Aziz kardeşlerim, KO-MEK’li can dostlarım;<br />
Bilgisayar tasarımcılığından, İngilizce’ye, muhasebeden tavşan<br />
yetiştiriciliğine kadar birçok branşta KO-MEK kursları düzenlendi.<br />
Burada hemşehrilerimiz bağlama çalmayı, gitar çalmayı öğrendiler.<br />
Ebru, tezhip, hat öğrendiler.<br />
Kuaförlük, kaynakçılık, forklift operatörlüğü öğrendiler.<br />
Bu meslekler, bu beceriler tek tek bizim kimliğimizin parçası haline geldi.<br />
Buraya Ahmet, Mehmet olarak gelenler; desinatör oldu, tesisatçı oldu,<br />
tiyatrocu oldu.<br />
Buraya Ayşe Fatma olarak gelenler stilist, konserveci, cilt bakım uzmanı<br />
oldu.<br />
Hepsinin ötesinde, KO-MEK’te, çalışma azmi, öğrenme arzusu taşıyan<br />
insanlar bir araya geldi.<br />
Kendi aralarında tanıştılar, kaynaştılar.<br />
Beraber iş kuranlar, yuva kuranlar oldu.<br />
Bence en büyük sevinç, en büyük kazanç, bu hayat dolu insanların<br />
buluşmasıdır.<br />
Emek vermekten geri durmayan, öğrenme hevesini kaybetmemiş,<br />
kendinden ümit kesmemiş insanlar KO-MEK’te bir araya geliyorlar.<br />
Dertlerini, sevinçlerini, sırlarını, heyecanlarını paylaşıyorlar.<br />
Sağlıklı toplum, sağlıklı birey işte bu küçük konuşmalardan,<br />
tebessümlerden doğar.<br />
Gün boyu dört duvar arasında oturup ruhu kararan kimselerden şehre,<br />
ülkeye hayır gelir mi? Zor.<br />
Fakat KO-MEK, çevremizdeki, içimizdeki duvarları, engelleri aşma imkanı<br />
sunuyor.<br />
Engel dedim de, engelli dostlarımız da KO-MEK’te bilgi ve becerilerini<br />
geliştiriyorlar.<br />
Kendimize saygımızı ancak üreterek koruyabiliriz.<br />
310 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Toplumun saygısını ancak çalışarak kazanabiliriz.<br />
KO-MEK işte bu güzel fırsatları, bu insanlık neşesini çoğaltıyor, yayıyor.<br />
Genç yaşlı onbinlerce vatandaşımız, içindeki cevheri burada işliyor.<br />
KO-MEK kurslarına katılan öğretmenler var.<br />
Tabii ki olacak.<br />
KO-MEK kurslarına emek veren tüm usta öğreticileri, öğretmenleri,<br />
yöneticileri tüm kalbimle tebrik ediyorum.<br />
KO-MEK kurslarına katılan tüm öğrencileri, mezun olanları da, şöyle bir<br />
uğrayıp geçenleri de kutluyorum.<br />
İnanıyorum ki KO-MEK, <strong>Kocaeli</strong>’nin işleyen zihni, çarpan kalbi, çalışan<br />
bileğidir.<br />
Alın teri burada, göz nuru burada, umut, sevgi, içtenlik buradadır.<br />
Bütün vatandaşlarımızı KO-MEK kurslarına katılmaya, KO-MEK’i yakından<br />
tanımaya davet ediyorum.<br />
Buyurun gelin, sizler de bu tertemiz, çalışkan aileye katılın.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
Allah emeklerinizi, kazançlarınızı bereketlendirsin.<br />
Sağlıcakla kalın.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
311
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Asıl yiğitlik helal lokma ve alın teridir<br />
Saygıdeğer KO-MEK kursiyerleri, saygıdeğer usta öğreticiler, saygıdeğer<br />
öğretmenler, saygıdeğer yöneticiler;<br />
KO-MEK’le, KO-MEK’lilerle, sizlere gurur duyuyorum.<br />
Erkeklerden özür dileyerek, öncelikle hanımlara hitap edeceğim.<br />
KO-MEK kursiyerlerinin yüzde 72’sinin bayan olduğunu biliyorum. Şube<br />
yöneticilerinin de hemen tamamı bayan.<br />
O halde, müsaade ediniz, önce hanımlara özel birkaç cümle söyleyeyim.<br />
Muhterem hanımefendiler;<br />
Sizler, KO-MEK’e gösterdiğiniz ilgiyle, buraya verdiğiniz emekle beni<br />
kendinize hayran ettiniz.<br />
KO-MEK’e sizin tertemiz elleriniz değdi.<br />
Burası, sizin sayenizde şehrin en mutlu ailesi haline geldi.<br />
Siz hanımlar, burada bize çok büyük bir ders verdiniz.<br />
Ufkumuzu açtınız.<br />
Bir kez daha anladık ki, biz bir kapı açtığımızda, bir imkan sunduğumuzda,<br />
sizler, bacılarımız, ablalarımız, onu en güzel şekilde değerlendiriyorsunuz.<br />
Bir kez daha anladık ki, çocukları yetiştiren, sofraları kuran, evleri kristal<br />
avizeler gibi pırıl pırıl yapan sizler; hepimizden daha bilgesiniz.<br />
Binlerce kadın, <strong>Kocaeli</strong>’mizde sabah erkenden uyandı, kahvaltı sofraları<br />
kurdu, çocukları okula yolladı, eşini işe uğurladı, evini derleyip topladı ve<br />
sonra KO-MEK’e geldi.<br />
Genç kızlar, ablalarımız, teyzelerimiz, bacılarımız hayata katılmak,<br />
öğrenmek, üretmek, kaynaşmak için KO-MEK’e geldi.<br />
Sizler Şekerpınar’da, Kandıra’da, Gölcük, Karamürsel, Uzuntarla, Dilovası,<br />
Köseköy’de, kısacası <strong>Kocaeli</strong>’nin her yerinde, bütün KO-MEK merkezlerinde<br />
bir mucize gerçekleştirdiniz.<br />
312 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir insanlık mucizesi.<br />
KO-MEK’i bir kurumdan öte, bir yuva haline getirdiniz.<br />
Bilgiye, öğrenmeye, çalışkanlığa, emeğe, paylaşmaya, kaynaşmaya<br />
verdiğiniz değerle, hepimizi imrendirdiniz.<br />
Şevkinizle, neşenizle, cömertliğinizle, tertemiz ahlakınızla, tebessümlerinizle,<br />
selamlarınızla, bitmeyen enerjinizle, sabrınızla, sebatınızla, şefkatinizle, KO-<br />
MEK’i sizler var ettiniz.<br />
Bütün samimiyetimle söylüyorum, sizler olmasaydınız, biz erkekler KO-<br />
MEK’in böyle ilham dolu, harika bir yer haline gelmesini sağlayamazdık.<br />
KO-MEK’e bir saray asaleti bağışladınız. Sizler, bizim umutlarımızın en üst<br />
düzeyde gerçekleşmesini sağladınız.<br />
Her biriniz bir prenses, bir kraliçe, bir sultan asaletiyle çalıştınız.<br />
Sanat altın bileziktir. Bu altın bilezikler, en çok siz değerli hanımefendilere<br />
yakışıyor.<br />
Sizlere özellikle teşekkür ediyorum, minnetlerimi sunuyorum.<br />
Şimdi bu teşekkürü dile getirdim, ferahladım.<br />
Artık konuşmama başlayabilirim.<br />
Bizi KO-MEK’te buluşturan, bir araya getiren şey ne?<br />
Tamam, burada Bilgisayar, İngilizce, dikiş - nakış, bilgisayarlı muhasebe<br />
öğreniliyor.<br />
Tamam burada kuaförlük, cilt bakımı, takı tasarımı var.<br />
Japonca, Rusça, Arapça, mantarcılık, tavşancılık eğitimi veriliyor.<br />
Forklift, resim, hat, ebru, gitar, bağlama, ney… hepsi var, her şey var.<br />
Fakat biz buraya geliyoruz, çünkü kendimize inanıyoruz.<br />
KO-MEK, kendinden ümidi kesmeyenlerin yeri.<br />
KO-MEK, vazgeçmeyenlerin, korkmayanların, kaçmayanların yeri.<br />
KO-MEK özgüvenli, haysiyetli, dürüst insanların yeri.<br />
Sizler, hiçbiriniz, “Bu saatten sonra ne yapabilirim?” demediniz.<br />
“Ben anlayamam, öğrenemem” demediniz.<br />
“Neme lazım, kursta ne işim var, zaten canım sıkkın” demediniz.<br />
Hayata sarıldınız.<br />
Alın terinden, bilgiden, ahlaktan, helal kazançtan yana tavır koydunuz.<br />
Biliyorum ki KO-MEK kursiyerlerinin içinde önemli oranda üniversite mezunu<br />
var. Lise ve üzeri eğitim düzeyinde olanlar % 70’i geçiyor.<br />
Hiç okula gitmemiş olanlar da, üniversite bitirmiş olanlar da KO-MEK’e<br />
geliyor.<br />
Çünkü hepsi, hepiniz, bir öğrenme, bilme, anlama heyecanı taşıyorsunuz.<br />
Buradan büyük bir kardeşlik duygusu, sevgi, güven doğuyor.<br />
KO-MEK işte bu yüzden çok önemli.<br />
Buradan muazzam sevinçler, başarılar, kazançlar doğuyor.<br />
Bir elbise dikip satıyorsunuz. Eşe dosta takı satıyorsunuz. Burada<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
313
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
emeklerinizi, ürünlerinizi sunuyorsunuz. Biliyorum, bir yıl içinde siz KO-<br />
MEK’liler toplam 131 milyarlık satış yaptınız. Haberini aldım. Herkes sizi<br />
konuşuyor sevgili KO-MEK’liler!<br />
Allah bereket versin.<br />
Dedim ki, KO-MEK’e gelenlerin % 70’ten fazlası lise ve üzeri eğitim<br />
düzeyinde.<br />
Bu, KO-MEK’te verilen eğitimin üstün niteliğinin delilidir.<br />
Dolayısıyla ben şahsen, KO-MEK sertifikası alan kişileri çok önemsiyorum.<br />
Saçımı kestireceğim zaman KO-MEK sertifikalı bir kuaföre gidersem içim rahat<br />
eder.<br />
Web sitesi lazım diyelim, KO-MEK mezunu bir arkadaşım bana hizmet<br />
sunabilir.<br />
Diyelim şehrimize yurtdışından, Rusya’dan, Arabistan’dan misafirler geldi.<br />
KO-MEK’li tercümanlara ihtiyacımız olacak.<br />
Mantar satın alacağız, iyisini kim yapıyor? KO-MEK’te bu işi öğrenenler vardı<br />
deyip, onlara gideceğiz.<br />
Eşime bir takı alayım, çok sevinir dediğimde, KO-MEK sergisinden bir tane<br />
seçebilirim.<br />
Demek istediğim, siz KO-MEK’liler bu şehri güzelleştirdiniz.<br />
Bana güven veriyorsunuz. Bana güç veriyorsunuz. Bana sevinç<br />
veriyorsunuz.<br />
Bugün, sizin mezuniyetinizle birlikte, <strong>Kocaeli</strong> daha güzel, daha mutlu, daha<br />
seçkin bir şehir oldu.<br />
KO-MEK’te sizler birbirinizi tanıdınız, dost oldunuz, görüşüyorsunuz,<br />
konuşuyorsunuz.<br />
Bilgili, eğitimli, özgüvenli insanlar arasında bir iletişim doğdu.<br />
Kendi aranızda maçlar yaptınız, şampiyonalar düzenlediniz.<br />
Haberim oldu, aranızda evlenenler, yuva kuranlar da var. Tebrik ederim.<br />
Ben diyorum ki, işte hayat bu.<br />
İşte insanlık, sevgi, dostluk bu.<br />
İsim vermeyeyim, kendisi biraz hassas, fakat 82 yaşında bir ablamız gelip<br />
KO-MEK’te kurs gördü.<br />
Bu güzel, bu zarif, bu dünya tatlısı olay beni çok heyecanlandırıyor.<br />
Kendi kendime, “Benim şehrimde böyle güzel insanlar varken, daha ne<br />
isterim?” diyorum. Allah’a şükrediyorum.<br />
Sözü biraz uzattım, farkındayım.<br />
Fakat ne yapabilirim, seviniyorum. Bu akşam beni hoş görün.<br />
Konuşmamın başında hanımlara hitap ettim.<br />
Sonda da erkeklere bir çift sözüm var:<br />
KO-MEK’e gelmek, KO-MEK’te bağlama çalmayı, güzel bir türkü söylemeyi<br />
314 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
öğrenmek çok büyük bir iş.<br />
Tavşan yetiştirmeyi, İngilizce’yi öğrenmek, kuaförlük öğrenmek çok büyük iş.<br />
Helal lokma, alın teri, asıl yiğitlik bunlardadır.<br />
Aziz kardeşlerim, sizler bu şehrin, bu toprakların gerçek kahramanlarısınız.<br />
Kalbim sizlerle.<br />
Bugün hayatımın en mutlu günlerinden biri oldu.<br />
Hepinize ayrı ayrı, tekrar tekrar teşekkür ediyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
Bahtınız açık olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
315
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
KO-MEK’te bir tören<br />
Birkaç gün önce, Mehmet Ali Paşa Mevlana Kültür Merkezi’nde, KO-MEK<br />
(<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Meslek ve Sanat Eğitim Kursları) tarafından<br />
bir sertifika töreni gerçekleştirildi.<br />
10 kişi, kaynakçılık sertifikası aldı.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde 10 yeni kaynakçı var.<br />
Bu 10 hemşehrimiz, eski hükümlü.<br />
Yani vaktiyle suçlu bulunup mahkum olmuşlar, ceza almışlar, şimdi niteliğini,<br />
uygulamasını öğrendikleri bir mesleğin sertifikasını alıyorlar.<br />
Söz konusu kaynakçılık kursu; Denetimli Serbestlik ve İşkur işbirliği ile<br />
gerçekleştirildi.<br />
Törende, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Canan Bey de bulunuyordu, bir<br />
konuşma yaptı.<br />
Salon doluydu…<br />
O törende, KO-MEK’le ve <strong>Kocaeli</strong>’yle gurur duydum, iftihar ettim.<br />
Nedeni çok açık: <strong>Kocaeli</strong>’nde, insanlar harcanmıyor. Şeytana uymuş, kader<br />
kurbanı olmuş, bir şekilde tatsız, kötü olaylara karışmış insanlarımızı yalnız<br />
bırakmıyoruz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, toplumla arası açılmış kişileri, yeniden bağrına basabiliyor.<br />
KO-MEK bir eğitim, öğrenim kurumu olduğu kadar, bir şefkat ve merhamet<br />
bölgesi.<br />
VAZGEÇİLMEZ İNSANLARIN BULUŞMA YERİ<br />
KO-MEK’te 2005’ten bu yana, 72 branşta 79 bin 245 vatandaşımıza eğitim<br />
verildi.<br />
Bu muazzam bir başarıdır.<br />
Ve bence asıl önemlisi, KO-MEK; 7’den 70’e insanlarımızın bilmeye,<br />
316 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
öğrenmeye, helal kazanca ve buluşup kaynaşmaya gösterdiği teveccühü<br />
ortaya çıkarmıştır.<br />
32 kurs merkezinde, hemşehrilerimiz bilgisayar’dan mantar yetiştiriciliğine,<br />
İngilizce’den gitara kadar birçok alanda kurs görüyorlar.<br />
Üniversite mezunlarıyla eski mahkumlar, torun sahibi teyzelerle genç<br />
kızlar KO-MEK’te yan yana, eğitim alıyor, tanışıyor, kaynaşıyor, dertlerini,<br />
sevinçlerini paylaşıyorlar.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde insan kalitesi, bilgi, birikim seviyesi hızla yükseliyor.<br />
KO-MEK’e kayıt yaptıranların, KO-MEK’ten mezun olanların sayısı günden<br />
güne artıyor.<br />
Bu şehirde, yaşama azmi, zorlukların üstesinden gelme yeteneği, yeniden<br />
güç kazanma imkanı, umut ve sevinç giderek artıyor, çoğalıyor.<br />
Bilgisi, görgüsü, becerisi artan kişiler, şehrimizde işlerin düzgün yürümesi ve<br />
geleceğe güvenle bakabilmemiz açısından vazgeçilmezdir.<br />
KO-MEK, işte o vazgeçilmez insanların buluştuğu bir merkez niteliğinde.<br />
Şehrimize, toplumumuza, ülkemize faydalı olma kararlılığı gösteren eski<br />
hükümlü, yeni kaynakçı hemşehrilerimizi can-ı gönülden kutluyorum.<br />
(Kırkbir, s. 29, Mayıs 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
317
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
GYTE’nin itibarı<br />
Saygıdeğer öğretim üyeleri, kıymetli öğrenciler<br />
2 bin 300 sene önce, Yunan Filozofu Aristo; “Bilim, iyi zamanlarda servet,<br />
kötü zamanlarda ise bir sığınak ve yol göstericidir” demiş.<br />
İşte bu yüzden Gebze İleri teknoloji Enstitüsü, Türkiye’nin yüz akı,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizin gururudur.<br />
Bugün mezun olan, diploma alan genç arkadaşlarımızı can-ı gönülden<br />
kutluyorum.<br />
İnanıyorum ki, sizin çalışmalarınız, ülkemizi ve dünyamızı yeni ufuklara<br />
taşıyacaktır.<br />
Felsefe ve ahlak, daima bilimle iç içedir. Hatta, bilimsel çalışmalar<br />
duygularla da ilgilidir.<br />
Romancı Maksim Gorki “Bilim aklın şiiridir” demiş.<br />
Benim anladığıma göre, bilimsel faaliyetler yalnızca matematiksel formüller<br />
ve mekanik uygulamalarla yürütülemiyor.<br />
Haksız mıyım?<br />
Ben şahsen Belediye Başkanı olarak, GYTE’nin şehrimize kazandırdığı<br />
itibarı son derece önemsiyorum.<br />
Sizlerin Türkiye için ifade ettiğiniz anlamı son derece önemsiyorum.<br />
Her mezuniyet töreni, büyük bir başlangıç heyecanı doğurur.<br />
Özellikle üniversite mezuniyeti, tüm toplumu ilgilendiren bir etkiye sahiptir.<br />
Bir anda yeni, genç, enerjik uzmanlar çıkar ortaya.<br />
Bu, aileler için, tanıdıklar için olduğu kadar; tüm toplum adına sevinç vericidir.<br />
Öğretmen kökenli olduğum için, yıl sonları, mezuniyet törenleri beni müthiş<br />
heyecanlandırıyor.<br />
Gözlerinizdeki sevinç pırıltısını görüyorum.<br />
Bu pırıltılar bana ilham veriyor.<br />
318 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sizlerle gurur duyuyorum.<br />
GYTE’li bütün öğretim üyelerini ve personeli de tebrik ediyorum.<br />
Siz, GYTE mezunları, iyi bir başlangıç yaptınız.<br />
Bundan sonra da her şeyin sizler için, ülkemiz ve dünyamız için iyiye<br />
gitmesini diliyorum.<br />
Sizleri tekrar kutluyorum.<br />
Bahtınız açık olsun.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
319
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Öğretmenlik ve belediyecilik<br />
1989 senesine kadar bu şehirde öğretmen olarak çalıştım. Öğretmenlikten<br />
ayrılalı 20 sene olmuş. Fakat İzmit Endüstri Meslek Lisesi’ndeki, İzmit<br />
Ortaokulu’ndaki öğretmenlik yıllarımı asla unutamam.<br />
Madem, Öğretmenler Günü’nü, Öğretmenler Haftası’nı kutluyoruz, ben de<br />
hayalimden 20 yıl öncesine gideyim, bu defa belediye başkanı olarak değil,<br />
bir öğretmen sıfatıyla konuya gireyim.<br />
Derler ki, öğretmenlik kutsal meslektir. Öğretmen anne-baba gibidir.<br />
Öğretmenler çocukları yetiştirir, ülkenin geleceğini hazırlar. Öğretmen<br />
şefkatlidir, fedakardır, güzel insandır.<br />
Bunların hepsi doğrudur. Hakikaten öğretmenlik bir şefkat mesleğidir. Ülkenin<br />
istikbaliyle doğrudan ilgili bir iştir…<br />
Sınıfa girersiniz. Hele ki bir devlet okulundaysanız, o sınıfta Türkiye’nin hemen<br />
tüm renklerini görürsünüz. Sınıfa girmek, Türkiye’yi karşınıza almaktır.<br />
Bir ilkokul, ortaokul, lise sınıfı nasıl bir Türkiye’dir? Orada ülkemizin hangi<br />
niteliklerini görürüz?<br />
Anlatayım: Türkiye’nin neşesini, masumiyetini, heyecanlarını, umutlarını,<br />
enerjisini görürsünüz. Çocukluk, ilk gençlik pırıltılarını görürsünüz. İddia ediyorum,<br />
en azılı suçluyu alın, bu ülkedeki herhangi bir dersliğe davet edin, o<br />
çocuklar karşısında onun bile kalbi yumuşar. Öğretmenler hiç kuşkusuz merhametlidir,<br />
ama bu merhamet biraz da Türkiye’nin, çocuklarımızın tertemiz<br />
yüzlerinden, katışıksız güzelliğinden kaynaklanır.<br />
FEDAKAR MI, SEBATKAR MI?<br />
Sık sık duyarız. Bazen de söyleriz: “Millete laf anlatmak zor” diye. E<br />
öğretmenin işi anlatmak? Gün boyu ders anlatıyor? Üstelik, söylediklerinin<br />
anlaşılmasını da sağlaması gerekiyor. Nasıl <strong>oluyor</strong> bu iş?<br />
320 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Öğrencilere laf anlatmak zor değildir. Ben 10 seneyi aşkın bir süre<br />
öğretmenlik yapmış biri olarak söylüyorum: Doğru, yararlı bir şey<br />
anlattığınızda, onu kimse reddetmiyor. Acaba diyordum, çocuklar kolay<br />
anlıyor, öğreniyor da, yetişkinler mi ayak diriyor? Hayır. Belediye başkanlığı<br />
yapmaya başladıktan sonra gördüm ki doğru, yararlı şeyler söylendiğinde<br />
onlar da kabul ediyor, katılıyor, destekliyor.<br />
Öğretmenler fedakar mıdır? Hayır. Hemen şaşırmayın. Sakın kızmayın.<br />
Öğretmenlik, fedakarlıkla yürüyen bir iş değildir. Ben, kış günü okula paltosuz<br />
gelen öğrencilere palto almak isterdim. Bence bütün öğretmenler, öğle<br />
yemeğini evden getirdiği sandviçle geçiştiren, soğukta giyecek bir kabanı<br />
olmayan çocuklara yardım etmek ister. Televizyonda bile üşüyen, yoksul<br />
bir çocuk görsek içimiz acıyor. Düşünün ki öğretmensiniz ve o güzel, kara<br />
gözlü çocukların mahzun hallerini her gün görüyorsunuz. Fakat elinizden bir<br />
şey gelmez. Öğretmen maaşıyla geçinmek bir meseledir. Gazete alırken,<br />
bir müzik albümü, bir kitap alırken ince hesaplar yapmanız gerekir. Çoğu<br />
zaman ihtiyacınız olan şeylere yetişemezsiniz. Öğretmensinizdir, sizin de<br />
belki paltonuz yoktur, eskimiştir ya da bir pardösüyle geziyorsunuzdur. Fakat<br />
çocuklara kıyamazsınız. Yine de elden bir şey gelmez. Böyle böyle, yapmak<br />
isteyip de yapamadığınız fedakarlıklar içinizde birikir. Öğretmenin fedakarlığı,<br />
Türkiye’nin yükselişine katkı sağlamaktan vazgeçmeyişindedir. Bu da esasen<br />
fedakarlıktan ziyade azimle, sebatla, dirayetle alakalı bir durumdur.<br />
ÖĞRENCİLİĞE DÖNÜŞ<br />
Benim kaderim, beni öğretmenlikten belediyeciliğe sevk etti. Şimdi okullara<br />
koşuyorum. Öğretmenlerle, öğrencilerle sık sık görüşüyorum. Onlar da beni<br />
ziyarete geliyorlar. Bu görüşmelerde nasıl heyecanlanıyorum anlatamam.<br />
Yurtdışından öğrenci, öğretmen heyetleri de geliyor. Belediyecilikte, eskisinden<br />
de çeşitli öğrenci – öğretmen gruplarıyla temasım <strong>oluyor</strong>. Yoksul<br />
ailelere mensup öğrencilere giysi ve kırtasiye yardımları yapıyoruz. Onbinlerce<br />
üniversiteli gence burs veriyoruz. Öğretmenlikte yapamıyorduk, şimdi<br />
yapıyoruz. Peki bu fedakarlık mı? Bu da değil. Çünkü okullara, öğretmen ve<br />
öğrencilere destek olmak bizim işimiz zaten. Görevimiz bu.<br />
Öğretmen, milletini ve dolayısıyla ülkesini şekillendiren kişidir. İyi ki<br />
öğretmenlik yapmışım. Bu sayede, şimdi <strong>Kocaeli</strong>’ne bakarken, öğrenciler<br />
karşısında hissettiğim derin heyecanları yaşıyorum. <strong>Kocaeli</strong>’nin aslında tüm<br />
Türkiye’yle ilgisini kolayca fark edebiliyorum.<br />
Belediyeciliğin öğretmenlikten en büyük farkı ne? Şu: Öğretmenlikte sınav<br />
yaparsınız ve not verirsiniz. Belediyeciliğin ise kendisi bir sınav ve size not<br />
veriliyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
321
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yani belediyecilik bir yönüyle öğrenciliğe benziyor. Biz de, onca yıllık<br />
öğretmenlikte sonra bugün var gücümüzle çalışıp, hemşerilerimizden tam<br />
not almaya bakıyoruz.<br />
Bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’yü tüm kalbimle kutluyorum.<br />
(Kırkbir, s. 57, Kasım 2008)<br />
322 Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
SOSYAL HİZMETLER<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
323
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
324<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Balıklardan teşekkür bekleme<br />
12 Aralık itibariyle Yoksullarla Dayanışma Haftası başlıyor.<br />
Yoksul dostlarımızla yılın bir tek haftası dayanışacak değiliz. Peki niye böyle<br />
bir ‘hafta’ var? Tabii ki, bu mühim meseleye hep beraber eğilelim diye.<br />
Yoksulluk bir insanlık halidir. Mal, mülk, her türlü maddi zenginlik geçicidir.<br />
Dünya geçicidir, ömür geçicidir. Birçoğumuz yoksulluk çekmişiz, mahrumiyet<br />
yaşamışızdır. Nasibimizde olandan fazlasını kazanamayız.<br />
Mantık, bilim, din, felsefe bütün öğretiler bize yoksulluğun belalarını<br />
püskürtmeyi öğütler.<br />
O halde yardımlaşacağız. Yoksulların, yetimlerin, sahipsizlerin feryatlarını da,<br />
sessizliklerini de duyacağız.<br />
“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” demiş atalarımız.<br />
Peygamberimiz, “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” buyurmuş.<br />
Bir toplumu, tok yatanların gafleti, vurdumduymazlığı mahveder.<br />
Kalplerimiz, midemiz kadar çalışmazsa insanlığımızı kaybederiz.<br />
YOKSULLARIN BİZE VERDİKLERİ<br />
“Yoksullarla dayanışma” diyoruz. Bu söze dikkat edelim. Kimileri diyebilir ki<br />
“Bunun neresi dayanışma, biz yoksullara yardım ediyoruz ve karşılığında<br />
hiçbir şey almıyoruz? Halbuki dayanışma karşılıklı olur?”<br />
Hayır, yoksullara, yetimlere yaptığımız yardımların karşılığını fazlasıyla<br />
alıyoruz. Çaresiz birini sevindirmiş olan herkes bilir ki, o sevincin tadı hiçbir<br />
yerde yoktur. Yoksulun duası, teşekkürü, sarılması, o insanlık sevinci bize<br />
başka hiçbir şekilde tadamayacağımız bir duygu yaşatır, bu bir. İkincisi,<br />
yoksulların teselli edilmesi, desteklenmesi toplumsal barışı ayakta tutar.<br />
Üçüncüsü, yaşama azmimizi perçinler. Dördüncüsü, öte dünyada, Hakk’ın<br />
huzuruna çıktığımızda mahcup olmaktan kurtuluruz…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
325
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Paylaşmak, tek başına varolabilen bir erdem değildir. Paylaşacak güce sahip<br />
olabilmek için insanın önce bencillikten sıyrılması, kanaatkarlığı<br />
benimsemesi, cömertliğin güzelliğini keşfetmesi ve halden anlayacak<br />
olgunluğa ulaşması lazımdır. Ahlaki hassasiyetlerle bağını koparmış ve<br />
bilgeliğe doğru ilerlemeyen bir yardımseverlik düşünülemez.<br />
Bir mutasavvıf “Yardımseverlik, öyle kolay bir sanat değildir. Onu riyanın<br />
tehdidinden korumak, son derece titizlik gerektirir” der.<br />
Yardımda bulunmak, muhtaçlığın derinleşerek insanların haysiyetini<br />
zedelemesini önlemeye yöneliktir. O halde, yardımda bulunurken son derece<br />
incelikli ve zarif bir tarz tutturmalı, asla yardımlarımızdan söz etme, onları başa<br />
kakma gibi yıkıcı tavırlar sergilememeliyiz. Sağ elimizin verdiğini, sol elimiz<br />
görmemeli. Yoksullarla ilişkimizde kardeşçe bir gizlilik olmalıdır. Atasözümüzü<br />
akılda tutmalı ve iyilik yapıp denize attıktan sonra, balıklardan teşekkür<br />
beklememeliyiz.<br />
YARDIMSEVERLİĞE HEPİMİZ MUHTACIZ<br />
Diyebilirsiniz ki “Sayın Başkan, öyle diyorsun ama <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir<br />
<strong>Belediyesi</strong>’nin ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardımları dünya alem biliyor. Nerede<br />
kaldı senin gizliliğin, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”<br />
Bu itiraz hem doğru, hem de yanlış. Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak evet<br />
Sosyal Hizmetler adı altında büyük yardım organizasyonları gerçekleştiriyoruz<br />
ve bunu herkes biliyor. Yoksulluk nedeniyle kimlere yardımda bulunduğumuzu<br />
bir tek biz ve ihtiyaç sahibinin kendisi biliyor. Sevgi Mağazaları’nda ücretsiz<br />
yeni giysiler veriyoruz. Garip Evi’nde ihtiyaç sahibi dostlarımızı misafir<br />
ediyoruz. Annelere Süt Kampanyası’yla milyonlarca litre süt dağıttık.<br />
Öğrencilerimize burs veriyoruz, kırtasiye yardımında bulunuyoruz. Ramazan<br />
aylarında iftar çadırları kuruyoruz. Ücretsiz sağlık hizmetleri sunuyoruz.<br />
Yakacak yardımları yapıyoruz. Ücretsiz kurslar düzenliyoruz… Ve daha<br />
birçok şey… Fakat biz belediyeyiz. Bizim işimiz bu. Mecburuz. Sokaktaki<br />
insanlar şöyle dursun, mesela yaralı kedilere de yardım ediyoruz. Etmezsek<br />
ne olur? Bilmiyorum. İnanın onu hiç düşünmedim. Sanıyorum ki kimse zorla<br />
yakamıza yapışmaz. Bizi bu yardımları yapmaya zorlayan şey, kalbimizde,<br />
damarlarımızda, genlerimizde var. Bu bir kültür, bir inanç, bir hayat görüşü<br />
meselesidir… Diyeceğim, yardımseverliğin, karşılık beklemeden insanlara<br />
destek olmanın yaygınlaştığı toplumlarda umutlar sönmez. Milletleri ayakta<br />
tutan güç, maddi değil, manevi kalitelere dayanır. Büyük felaketler şehirleri<br />
yerle bir edebilir. Fakat yardımlaşma ve elbirliğiyle hareket etme bilgisi her<br />
türlü felakete karşı bizleri dirençli kılar. Yardıma ihtiyacımız olmayabilir, fakat<br />
yardımseverliğin işaretlerine en güçlülerimiz de dahil, hepimiz muhtacız.<br />
Çünkü insanız. Çünkü gönülden kopmayan, içten gelmeyen, sevindirme<br />
maksadı taşımayan davranışlar bizi bir sahile çıkarmaz.<br />
326 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Anne ile çoçuk en önemli ikilidir<br />
Muhterem anneler, sevgili küçükler, aziz misafirler;<br />
Dünyanın en önemli ikilisi, en önemli çifti, anne ile bebektir.<br />
Anneler, insanlığın en yüce değerlerini temsil ederler.<br />
Şefkati, himayeyi, fedakarlığı, sevgiyi hepimiz annelerimizden öğreniriz.<br />
Bebekler ise masumiyetin, tatlılığın, içimizi şenlendiren insanlık cıvıltısının<br />
simgeleridir.<br />
Mışıl mışıl uyuyan bir bebek hepimizin kalbini yumuşatır.<br />
Gülen bir bebek hepimize tertemiz bir neşe verir.<br />
Bir anne, yavrusunu kucağına aldı mı, en güzel buluşma gerçekleşir.<br />
Anne ile çocuk arasındaki o ilahi bağ, hayatın, insanlığımızın özüdür.<br />
Annesiz büyüyen bir çocuk kadar hüzünlü hiçbir şey yoktur şu dünyada.<br />
Yavrusunun acısını gören bir anne kadar hüzünlü hiç kimse yoktur.<br />
Bizim, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, annelere ve bebeklere<br />
bakışımız bu.<br />
Değerli misafirler;<br />
Bu anlayışla biz, 2005 yılında bilimsel bir sempozyum düzenledik.<br />
Uzmanları misafir ettik. Bize, Yoksulluğun ve Yoksunluğun Çocuklar<br />
Üzerindeki Etkilerini anlattılar.<br />
Zihnimiz açıldı.<br />
Birçok şeyin yanı sıra, anne ve çocuk sağlığı üzerinde duruldu.<br />
Bebek bekleyen anne adayları, imkanlar yeterli olmadığı için sağlık<br />
kontrollerini yaptıramıyorlar.<br />
Ya da bilgi yetersizliği, tecrübe noksanlığı yüzünden, gebelik sürecinde<br />
gerekli tıbbi yardımı almıyorlar.<br />
Uzun uzun düşündük.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
327
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Anne adaylarını sağlık merkezlerine nasıl çekebiliriz?<br />
Her anne adayının sağlık kontrollerini, testleri yaptırması, tıbbi destek<br />
almasını nasıl sağlayabiliriz?..<br />
İstiyoruz ki, anneler güvenli, bebekler sıhhatli olsun.<br />
Sonra dedik ki “Anne ve çocuk için en önemli gıda ne? Süt.”<br />
O halde, şehrimizdeki anne adaylarına süt dağıtalım.<br />
Anneler, süt içmeyi ihmal etmesinler.<br />
Onlara ikramda bulunalım.<br />
Sağlık merkezlerine gelsinler, hem düzenli olarak doktorlar tarafından<br />
muayene edilsinler, hem de süt alsınlar.<br />
Bebeğin gelişiminde bir problem yaşanmasın.<br />
Kampanyamıza başladık.<br />
Şehrin dört bir yanından anneler sağlık merkezlerimize akın ettiler.<br />
Doktorlar, hemşireler; bu anneleri muayene etti; gerekli testleri yaptı.<br />
Bugüne kadar 25 bin anneye düzenli olarak süt dağıttık.<br />
Toplam 1,5 milyon litre süt!<br />
Binlerce anne, sağlıklı bebekler dünyaya getirdi.<br />
O güzel bebekleri kucakladılar.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde iki yıl içinde, Annelere Süt Kampanyası’ndan faydalanan, nur<br />
topu gibi çocuklar doğdu.<br />
Allah’a binlerce şükürler olsun.<br />
Aziz misafirler;<br />
Annelere Süt Projemiz, Sağlık Bakanlığı’nın ilgisini çekti.<br />
Bu güzel proje, bakanlık tarafından analiz edildi ve tüm Türkiye’de<br />
uygulanabilir mi diye masaya yatırıldı.<br />
Bizler, yani siz, biz, hepimiz, ülkemize örnek olduk.<br />
Bu, çok büyük bir onurdur.<br />
Muazzam bir başarıdır.<br />
İşte şimdi, hepimiz bir araya toplandık.<br />
Birbirinden güzel çocuklarımız ve birbirinden değerli anneler burada.<br />
Binlerce mutluluk tablosundan oluşan bir galeri gibi burası.<br />
En başta söyledim: Anne ile çocuk en önemli ikilidir.<br />
İşte, binlerce ikili, binlerce mutlu anne ve çocuk…<br />
Sizlere yine hediyeler sunacağız.<br />
Sizlerin sevinciniz de bizim ödülümüz olacak.<br />
“Bundan iyisi can sağlığı” derler ya?<br />
Demek ki en iyisi, can sağlığı.<br />
Biz, can sağlığı için çalıştık.<br />
Hamdolsun, bu güzel günleri de gördük.<br />
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
328 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sevgi mağazaları<br />
bir kardeş dayanışmasıdır<br />
Sevgili kardeşlerim, aziz dostlarım;<br />
Allah, bizleri erkekler ve kadınlar olarak yaratmış.<br />
Hepimiz, oğullar ve kızlarız.<br />
Erkeklerin de kadınların da işleri var.<br />
Mesela, dünyanın en güzel yemeklerini anneler yapar.<br />
Her insan, 100 yaşına da gelse, annesinin yemeklerini özler.<br />
Kadınlar, renkleri iyi tanır, çiçeklerin adlarını bilir.<br />
Erkekler ise çalışır. Askere gider. Yeri gelir cepheye gider, savaşır.<br />
Evet, gün olur, kadın da cepheye su taşır, mermi taşır.<br />
Şimdi nereden çıktı bu laflar?<br />
Böyle güzel bir mağaza açılışında başkan ne demek istiyor?<br />
Kıymetli dostlarım,<br />
Bir erkek, bir baba, cepheye gider, bombalara doğru koşar, tanklara göğüs<br />
gerer.<br />
Sonra da gelir nöbetini tutar, bir-iki saat dinlenir, uyur, güç toplar ki tekrar<br />
savaşabilsin.<br />
Fakat hiçbir baba, küçük, okula giden çocuğuna ayakkabı alamadığı zaman<br />
uyuyamaz.<br />
Uyusa bile kabuslar görür.<br />
Yavrusunun o üzüntüsü, babayı bombalardan, kurşunlardan daha çok<br />
yaralar.<br />
Baba, her gece yatağına uzandığında savaş yorgunu bir asker gibi, adeta<br />
can çekişir.<br />
Evladına mahcup olmanın yenilgisi, hiçbir savaştaki yenilgiye benzemez.<br />
Hiçbirimiz, çocuklarımızdan daha mutlu olamayız.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
329
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Allah bize çocuklarımızı sevindirmeyi, onların yüzünü güldürmeyi ilham etmiş.<br />
Dünyanın hiçbir yerinde, yavrusu ağlarken gülen bir anne göremezsiniz.<br />
Demek ki, yavrularımızın üzülmesini göze alamıyoruz.<br />
Ölümü göze alıyoruz, her şeye katlanıyoruz, fakat çocukların kederine<br />
dayanamıyoruz.<br />
Bunun adı evlat sevgisidir kardeşlerim.<br />
İşte şimdi burada, Gebze’mizin bu güzel muhitinde bir Sevgi Mağazası<br />
açıyoruz. Niye?<br />
Çünkü hepimiz kardeşiz de ondan.<br />
Evlatlarımız üzülsün, anneler kederlensin, babalar kahrolsun istemiyoruz.<br />
Alım gücü düşük olan dostlarımız, hiç çekinmeden, mahcup olmadan, bu<br />
güzel mağazadan giysiler alacaklar.<br />
Bu, onların hakkıdır.<br />
Bizim de borcumuzdur.<br />
Eğer bir hemşehrimizin, komşumuzun, takım elbisesi yoksa, bir ablamızın,<br />
teyzemizin, bacımızın düğüne giderken giyebileceği yeni bir giysisi yoksa,<br />
bunu biz onlara borçluyuz demektir.<br />
Değerli hemşehrilerim;<br />
Sevgi Mağazalarını biz bu anlayış ile açıyoruz.<br />
Bugüne kadar bu mağazalardan 13 bin kişi giysi temin etmiş. Güle güle<br />
giysinler. 100 bin parçaya yakın giysi alınmış. Allah iyi günlerde giymeyi<br />
nasip etsin. Hepimiz yoksulluk çektik.<br />
Kış günü paltosuz gezdiğimiz oldu.<br />
Eski kıyafetlerle dolaştık yıllarca.<br />
Gene dolaşırız. Bu yaşta, ben kürk giysem ne olur, eski bir gömlek giysem<br />
ne olur? Fakat bizler gururlu insanlarız. Bir bakıştan inciniriz.<br />
Bir düğüne, bir misafirliğe, bir ziyarete yıpranmış kıyafetlerle gitmek zorunda<br />
kalırsak azap çekeriz.<br />
Hele çocuklarımızı okula yırtık ayakkabıyla yollamak, acıların en büyüğüdür.<br />
O halde, burada, kendi aramızda, bütün Gebze, bütün <strong>Kocaeli</strong>, bir aile gibi<br />
bu sıkıntıyı zarifçe aşacağız.<br />
Burası bir mağaza.<br />
İsteyen gelecek, en sevdiği renkte, hoşuna giden kıyafeti alacak.<br />
Bunda asla utanılacak bir şey yok.<br />
Dediğim gibi, hepimiz kardeşiz.<br />
Bu şehrin insanlarıyız.<br />
Komşuyuz, dostuz, ahbabız.<br />
Eskiden, eş dost, akraba arasında, bizden büyük çocukların küçülen<br />
kıyafetleri bize verilirdi.<br />
Ahmet’e küçük gelen ceketi Mehmet giyerdi.<br />
330 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Fatma’nın hırkası, Ayşe’ye verilirdi.<br />
Bu gelenek hâlâ devam ediyor.<br />
Aile içinde zaten ağabeyin pantolonunu sonra kardeş giyer.<br />
Sevgi Mağazaları’nda biz işte bu paylaşma, bu aile, komşu, akraba<br />
dayanışmasından ilham aldık.<br />
Fakat dedik ki, kullanılmış kıyafet değil, yeni, ambalajlı, gıcır gıcır kıyafetler<br />
sunalım.<br />
O kadar da fark olsun.<br />
Dostlarımız gelsinler, normal alışveriş yapan müşteriler gibi baksınlar,<br />
seçsinler, denesinler…<br />
Onlar, bizim o eski komşular, akrabalar kadar yakın olduğumuzu bilsinler.<br />
Kendimi tutamıyorum, söyleyeceğim: Ben bu mağazaya gelenleri,<br />
komşudan, akrabadan da yakın görüyorum.<br />
Sevgi Mağazası’ndan giyinenler de bizi kardeş olarak görsün lütfen.<br />
Bu mağazaya, kardeşinin, ablasının mağazasına uğrar gibi gelsin.<br />
Dilediği gibi rahat davransın.<br />
Çayını içsin, istediği kadar vakit geçirsin.<br />
Sözü çok uzatıyorum, fakat içimde kalmasın, müsaadenizle birkaç şey daha<br />
söyleyeyim.<br />
Şimdi, bir çocuk gelip buradan diyelim bir ceket aldı.<br />
O çocuk, yıllar sonra büyüdü, okulları bitirdi. Öğretmen oldu, doktor oldu, mimar<br />
oldu. Bizim torunlarımıza dersler verdi, onları muayene etti, şehrimize güzel<br />
binalar inşa etti.<br />
Demek istediğim, biz gelecekte bizlere şu veya bu şekilde hizmet edecek<br />
çocuklara bir ceket vermişiz çok mu?<br />
Bu yollarda, sokaklarda selamlaştığımız dostlarımıza yeni bir giysi vermişiz çok<br />
mu? Bizim çocukluğumuzda Sevgi Mağazaları yoktu.<br />
Olsaydı, oradan giyinecektik. Yani buraya gelip bir gömlek beğenecek, o<br />
gömleğin sevinciyle bir müddet gülecektik.<br />
Bir türkü var, Karacaoğlan’ın türküsü. Diyor ki, “Güzel çul da giyse, olur<br />
ipekli”<br />
Aziz kardeşlerim, bizim insanlarımız güzel, ne giysek yakışıyor.<br />
Fakat bu yeni giysiler de en çok bize yakışıyor.<br />
Dostlarımız, Sevgi Mağazalarımıza buyursunlar.<br />
Buradan sevgi ceketleri, sevgi pabuçları, sevgi elbiseleri, sevgi çorapları<br />
alsınlar.<br />
Allah, kalplerimizdeki sevgiyi artırsın.<br />
O zaman, mağazalar, giysiler nasılsa artar.<br />
Hepinizi hürmetle selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
331
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışkanlığınız yüzümüzü ağartıyor<br />
Sevgili küçük hemşehrim, değerli kardeşim;<br />
Okullar açıldı, yeni ders yılı başladı.<br />
Arkadaşlarınızla, öğretmenlerinizle, kitaplarınızla yeniden buluştunuz.<br />
Fakat unutmayınız ki, bizler de sizin yanınızdayız.<br />
Siz okula giderken, bahçede oynarken ya da sınıfınızın penceresinden<br />
etrafı seyrederken sizi her gördüğümüzde içimiz şenleniyor.<br />
Sizin pırıltılı gözlerinize bakınca umutlarımız çoğalıyor.<br />
Çalışkanlığınız ve bilme, öğrenme gayretiniz yüzümüzü ağartıyor.<br />
Başarılarınız bizi de heyecanlandırıyor, gururlandırıyor.<br />
Çünkü <strong>Kocaeli</strong>’mizi, Türkiye’mizi gelecekte sizlerin tertemiz ellerinize<br />
bırakacağız.<br />
Çünkü siz, bizden daha büyük işlere imza atacaksınız. Buna inanıyoruz.<br />
Sizi çok sevdiğimizi aklınızdan çıkarmayın, olur mu?<br />
Derslerinize sıkı çalışın. En iyisi olabilirsiniz.<br />
Kalplerimiz daima sizinle.<br />
Varlığınız bize güç veriyor.<br />
Sevgilerimle.<br />
332 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Anne çoçuk sağlığı üzerine<br />
Sağlık, en büyük zenginliğimiz. Ünlü bir düşünür, “Sağlık her şey değildir<br />
fakat sağlığı yitirdikten sonra geriye hiçbir şey kalmaz” diyor.<br />
Her gün karşımıza çıkan haberlere, kampanyalara, yeni gelişmelere<br />
rağmen, sağlığımızı korumak özel bir çaba gerektirir. Maalesef bu<br />
çabadan geri durduğumuz; beslenmemize, uykumuza gereken özeni<br />
göstermediğimiz olur. Spor yapmayı ihmal ettiğimiz olur… Genel itibarla,<br />
sağlığımızı hastalanınca hatırlarız.<br />
Fakat bir bebek doğdu mu, işler değişir. Aşılar, kontroller, tahliller, boy-kilo<br />
ölçmeler, beslenme düzeni… gibi bir dizi konuda titizleniriz. Aynı şekilde<br />
anne sağlığı da büyük bir önem kazanır. Niye böyledir? Sanırım bunun<br />
iki sebebi var. Bebek ile anne arasındaki münasebet, hayatın en yoğun,<br />
en güzel, en temiz ve şefkat dolu ilişkisi olduğu için bizleri hayran bırakır.<br />
Onların üzerine titreriz. İkincisi, bebeklikten ergenliğe kadar süren çocukluk<br />
dönemi, bünyemizin temel niteliklerinin belirlendiği dönemdir. Çocuğun<br />
sağlıklı gelişimi, büyümesi, serpilmesi için ayrı bir hassasiyet gerekir. Bu<br />
süreçte doktorların ve uzmanların görüşlerine, tavsiyelerine dikkat kesiliriz.<br />
Belediyemizin Sağlık Daire Başkanlığı’nca hazırlanan küçük kitap, anneçocuk<br />
sağlığıyla ilgili son derece değerli bilgiler içeriyor. Çocuklarımızın<br />
daha sağlıklı, annelerin daha sevinçli, ailelerimizin daha mutlu<br />
olmasını mümkün kılacak türdeki bu bilgilerin yaygınlık kazanmasını,<br />
benimsenmesini, uygulanmasını diliyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
333
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ben bir engelli dostuyum<br />
Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’u engelli. Yani ülkemizde 8,5 milyon engelli<br />
yaşıyor.<br />
Bu, her ailede en az bir engelli var demektir. İşin aslı, hepimiz engellilerle<br />
aynı çatı altında yaşıyoruz, aynı sofralara oturuyoruz.<br />
Engelli akrabalarımız, komşularımız, arkadaşlarımız var.<br />
O halde, engellileri, hayatımızın dışında, uzağında sayamayız.<br />
Bu bir.<br />
İkincisi, insanların pek azı engelli doğuyor.<br />
Ortopedik engel %75 oranında sonradan ortaya çıkıyor!<br />
Görme engeli % 77, sonradan <strong>oluyor</strong>.<br />
İşitme engeli ise % 68 oranında sonradan meydana geliyor.<br />
Konuşma engeli ve zihinsel engelin de yaklaşık % 55’i sonradan beliriyor.<br />
Bir kaza ya da hastalık sonucu her birimiz engelli hale gelebiliriz.<br />
Öyleyse, engelliliği bizi ilgilendirmeyen bir konu gibi göremeyiz.<br />
ENGELLİLERE GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ<br />
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, durup düşüneceğiz.<br />
Şehirlerimiz, ilişkilerimiz, hissiyatımız, yaşama düzenimiz engellilerin<br />
katılımına imkan veriyor mu?<br />
Engellilerle birlikte çalışıyor, eğleniyor, geziyor, sohbet ediyor muyuz?<br />
Sırlarımızı onlarla paylaşıyor muyuz?<br />
Başarıya giden yolda onlara destek <strong>oluyor</strong>, hattâ ‘geçiş üstünlüğü’ tanıyor muyuz?<br />
Engelli birine kalbimizi açabiliyor muyuz?<br />
Bütün bu soruların cevabı “Hayır” ise 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde<br />
utanmamız, yüzümüzün kızarması gerekir.<br />
İnsanlıktan, kültürden, tarihten, medeniyetten, terbiyeden, irfandan,<br />
334 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
görgüden nasibimizi tam alamamışız demektir.<br />
Engellilerle yakın dostluklar, iş ilişkileri, gönül bağları, ahbaplıklar kurmak<br />
zorundayız.<br />
Bedensel engel, zihinsel engel; ailemizdeki, çevremizdeki bu insanlarla<br />
aramıza girmemeli.<br />
Otomatik bir kibir içinde uyuşup, sersemleşip taş kesilmek bize yakışmaz.<br />
ENGELLİLERE BÜYÜK ALKIŞ<br />
Engelliler arasında, çok başarılı insanlar var. Ben, bütün engellilerin aslında<br />
büyük bir potansiyele sahip olduklarına inanıyorum.<br />
Sözgelimi, Aşık Veysel. Görmüyordu. Ama hâlâ o güzelim türkülerini<br />
söylüyoruz, dinliyoruz.<br />
Yazar Cemil Meriç de gözlerini kaybetmişti. Fakat kitaplarını hayranlıkla<br />
okuyoruz.<br />
Sahabeler arasında, Peygamberimizin arkadaşları arasında da engelliler<br />
vardı. Muaz bin Cebel, ortopedik engelliydi ve Peygamberimiz onu Yemen’e<br />
vali olarak atamıştı. Abdullah İbni Ümmü Mektum adlı sahabe âmâ idi.<br />
Peygamberimiz, onu da defalarca vekil tayin etmişti.<br />
Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, tekerlekli sandalyede, fakat tüm dünya<br />
ona bakıyor, ne diyecek diye.<br />
Örnekler çoğaltılabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yetkinliği ve<br />
çalışkanlığıyla dikkat çeken İstanbul Milletvekili Lokman Ayva mesela…<br />
Engelli Cumhurbaşkanımız bile vardı: İsmet İnönü, işitme engelliydi. Tabii<br />
ki olacak. Engelliler, tabii ki müzisyen, yazar, öğretmen, avukat, milletvekili,<br />
cumhurbaşkanı olacaklar.<br />
Biz de onları omuzlarımızda taşıyacağız. Onlarla yan yana duracağız. Onları<br />
alkışlayacağız!<br />
“SEN ALTINSIN BEN TUNÇ MUYUM?”<br />
Ben bir engelli dostuyum.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, engelli vatandaşlarımızın memnuniyeti ve<br />
sosyal hayata katılımını sağlamak için özel bir çaba sarfediyor.<br />
Kalplerimiz de, kapılarımız da engellilere sonuna kadar açık.<br />
Ortopedik engellilerin tekerlekli sandalye taleplerini karşılıyoruz.<br />
İşitme engelliler, karakola, mahkemeye, kamu kurumlarına gittiklerinde<br />
yanlarına bir işaret dili tercümanı veriyoruz. Şikayetini, isteğini açıklayabilsin<br />
diye.<br />
Bir telefon hattı kurduk. Engelli vatandaşlarımız arıyorlar. Her türlü taleplerini<br />
bize iletiyorlar, biz de gerekeni yapıyoruz.<br />
Görme engelli ya da ortopedik engelli bir kardeşimizin araca ihtiyacı<br />
olduğunda, kendisine özel bir engelli arabası tahsis ediyoruz. Evinden alıp<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
335
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
gideceği yere kadar götürüyoruz.<br />
Engellilerin bizim nazarımızda bir makamı var, biz de onların makam<br />
şoförlüğünü gururla yapıyoruz.<br />
Her şeyi anlatmayayım. Bazı konular da engelli vatandaşlarımızla bizim<br />
aramızda kalsın.<br />
Fakat şunu açıkça söyleyeyim: Engellilerin yaşama sevincine, onlardaki<br />
insanlık neşesine, engellilere özgü olgunluğa hayranım.<br />
Onlar, biliyorum ki dünyaya, hayata, insana daha esaslı bir biçimde<br />
bakıyorlar. Olup biteni daha gelişkin bir şekilde duyumsuyorlar.<br />
Engellilerle dost olmak, bana çok şey kazandırdı. Onların o özel<br />
bilgilerinden, görgülerinden çok istifade ediyorum.<br />
Büyük halk ozanımız Aşık Veysel’in (1894-1973) harika türkülerinden biri<br />
şöyle başlar:<br />
Beni hor görme gardaşım / Sen altınsın ben tunç muyum? / Aynı vardan var<br />
olmuşuz / Sen gümüşsün ben sac mıyım?<br />
3 Aralık günü, bu mısralardaki soruları düşünelim, olur mu.<br />
(Kırkbir, s. 06, Aralık 2007)<br />
336 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Engellilerin kurtardığı şehir<br />
Geçtiğimiz günlerde, Amasya’da, Türkiye Görme Engelliler Judo<br />
Şampiyonası yapıldı. Şampiyonada 2 altın, 2 gümüş madalya aldık: <strong>Kocaeli</strong><br />
Büyükşehirli sporcularımızdan 60 kiloda Lokman Artan, 73 kiloda Gökmen<br />
Aydın tüm rakiplerini yenerek birinci olurken, 73 kiloda Serkan Esmer ve 81<br />
kiloda Serdar Aydın ikinci oldu.<br />
Şehrimizde yürütülen Hak Arama Kapasitesi Geliştirme Projesi kapsamında,<br />
engelli vatandaşlarımıza yönelik bilgilendirme çalışmaları yapıldı.<br />
Gülen Yüzler Engelliler Rehabilitasyon Merkezi bünyesinde kurulan yeni<br />
atölyede, eğitime tâbi tutulan 50 engelli personel, yine engelliler için protez,<br />
sandalye gibi malzemeler üretecek.<br />
Geçtiğimiz ay, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Sanayi Mahallesi’nde<br />
bulunan 2 bin 600 m 2 ’lik araziyi, zihinsel engellilere rehabilitasyon merkezi<br />
yapılması için Evyap Şirketi´ne tahsis ettik.<br />
Avrupa Birliği ile beraber yürüttüğümüz Müzik Engel Tanımaz Projesi<br />
kapsamında şehrimizden 3 engelli, Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde konserler<br />
verecek. Spastik engellilere yönelik düzenlenen bilgisayarlı muhasebe<br />
kursunu başarıyla tamamlayan engelliler, sertifikalarını törenle aldı.<br />
D-100 Karayolu´nu kesintisiz hale getirmek için başlattığı çalışmaları<br />
sürdürürken, kent merkezi ile sahil arasındaki bölünmüşlüğü ortadan<br />
kaldırmak için 3 ayrı üst geçit yapıyoruz. Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, üst<br />
geçitleri engelli ve yaşlı insanların da kullanabilmesi için önlem aldık: Her<br />
birine asansör konulacak.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
337
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
TOPLUMSAL BİR SORUMLULUK<br />
Bu andığım sevindirici gelişmeler ve benzerleri, şehrimizde hemen her<br />
gün yaşanıyor. <strong>Kocaeli</strong>’mizde, engellilerin özgür ve onurlu bir hayat<br />
sürdürebilmeleri için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Engelli kardeşlerimizin<br />
üretime, sosyal ve<br />
kültürel faaliyetlere katılımı arttığı oranda, şehrimizin modern kimliği de<br />
belirginlik kazanıyor.<br />
Engelliler ve engellilik hakkında hepimiz bilgili, bilinçli ve hassas olmak<br />
zorundayız.<br />
Zira, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, dünya nüfusunun<br />
yüzde 12’den fazlası engelli. Her birimiz günün birinde engelli hale gelebiliriz.<br />
Nitekim engellilerin çoğu, sonradan engelli <strong>oluyor</strong>lar.<br />
Dolayısıyla engellilerle barışık, onlarla iç içe olmak, sadece vicdani bir<br />
yöneliş değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal nitelikli hayati bir<br />
sorumluluktur.<br />
Bu nedenle ortopedik ve görme engelliler için oluşturduğumuz Özürlü Destek<br />
Hattı 3 senedir hizmet veriyor.<br />
Yollarımızı ve kaldırımları, engellilerin rahat kullanabileceği şekilde<br />
düzenlemeye özen gösteriyoruz.<br />
Köylerimize bile Engelliler Üretim Merkezi adı altında birimler kuruyoruz.<br />
Bizzat ben, engelli kardeşlerimizi mümkün mertebe ziyaret ederek, taleplerini<br />
ve önerilerini dinliyorum.<br />
ENGELLİLERİN BAŞARISI, BAŞARILI ENGELLİLER<br />
Engellilik sorunu, hem küresel hem de çok boyutlu bir sorundur.<br />
Tüm dünyada engellilerin hayata katılımını sağlamak ve artırmak üzere<br />
projeler üretiliyor, girişimlerde bulunuluyor.<br />
Modern bir yaşama düzeni içinde, engellilerin sahipsiz yalnız bırakılması,<br />
kabul edilemez.<br />
Engellilerin başarılarına, başarılı engellilere çok ama çok ihtiyacımız var.<br />
Çünkü onlar, yalnızca şehrimizi gururlandırmış olmuyorlar, hayat tarzımızı<br />
kabul edilemez olmaktan da kurtarıyorlar.<br />
Evet, bütün modern şehirler, engelliler tarafından kurtarılmadıkça,<br />
modernlikleri de, şehirlikleri de tartışma konusu olarak kalır.<br />
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmamız, demokratik bir yapı<br />
kurmamız, insan hakları konusunda mesafe kat etmemiz… engellilerle<br />
aramızdaki bağın gücü oranında mümkündür.<br />
338 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Engellilerin mutsuz olduğu toplum<br />
komple engellidir<br />
3 Aralık Dünya Engelliler Günü, hepimizi çok ama çok yakından ilgilendiriyor.<br />
Çünkü, dünya nüfusunun yüzde 10’u aşkın bir kesimi engelli.<br />
Bu demektir ki, her 10 kişiden biri engelli. Yani hepimizin ailesinde,<br />
çevresinde engelliler var.<br />
Ayrıca, engellilerin yüzde 70’i sonradan engelli hale geliyor. Demek ki her<br />
birimiz engelli adayıyız. Medeni, uygar bir toplum; kültürlü, bilgili, insaflı<br />
insanlardan oluşan bir toplum, engellileri dışlamak ya da ötelemek gibi vahim<br />
bir hataya düşmez. Aksine, handikapların avantaja dönüşmesini sağlamaya<br />
çalışır. Her zaman söylüyorum, ben bir engelli dostuyum.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak engellilerle ilişkilerimize özen<br />
gösteriyoruz. Engelliler için özel bir telefon hattı kurduk. Dileyen engelli<br />
dostlarımız bize kolayca ulaşabiliyor. Gerektiğinde onlara araç tahsis<br />
ediyoruz. Maddi desteğe ihtiyaç duyan engelli kardeşlerimizin yardımına<br />
koşuyoruz. Gülen Yüzler adlı merkezimizde engelli vatandaşlarımız fiilen<br />
çalışarak üretime katılıyorlar.<br />
Biliyoruz ki dünyamızı renklendiren, medeniyetin, sanatın, bilimin<br />
ilerlemesine katkıda bulunan, adını tarihe yazdırmış yüzlerce engelli var.<br />
Ünlü müzisyen Beethoven’dan, mucit Thomas Edison’a, yazar Cemil<br />
Meriç’ten, Homeros’tan, astro-fizikçi Stephen Hawking’e kadar birçok<br />
engelli, muazzam başarılar elde etti. Engellilik gerçeğini görmezden<br />
gelemeyiz. Engellilerin mutsuz oldukları bir toplum, komple engellidir.<br />
Bütün vatandaşlarımızı, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü bu çok mühim<br />
konuyu derinlemesine düşünüp kavrayarak değerlendirmeye çağırıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
339
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Engellerin hayata katıldığı toplumlar,<br />
olgun toplumlardır<br />
Engelli olmak bir insanlık halidir, her birimiz bir kaza ya da felaket sonucu<br />
engelli hale gelebiliriz. 1999’daki büyük depremde bizler bu meseleyi en<br />
hazin şekilde tecrübe ettik. Hâlâ, binlerce vatandaşımızın bedenlerinde<br />
depremin izleri duruyor. Nitekim, doğuştan engellilerin oranı, yüzde 50’nin<br />
çok altındadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, yeryüzündeki<br />
nüfusun yüzde 12’den fazlası engelli.<br />
Bu oran, yaklaşık olarak ülkemiz için de geçerli. Yani hepimizin engelli bir<br />
yakını, dostu, komşusu, akrabası var. Dolayısıyla, engellilik konusunda ve<br />
engellilerle ilgili olarak mümkün olduğunca duyarlı ve bilinçli olmalıyız.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, sosyalleşme, çalışma, eğitim,<br />
sağlık ve ulaşım gibi konularda engelli hemşehrilerimizin, kardeşlerimizin<br />
yanındayız. Gülen Yüzler Projesi, Özürlü Hattı, Evde Bakım Hizmeti gibi<br />
birçok ciddi projeyi hayata geçirdik. Bu ve benzeri çalışmaları, en mühim, en<br />
mukaddes vazifeler olarak görüyorum.<br />
Engellilerin hayata katıldığı toplumlar, olgun toplumlardır. Eğer gelişmiş,<br />
modern, güçlü bir toplum olma kararındaysak, bilmeliyiz ki sağlamlığımızı<br />
ancak engellilerin katılımı sayesinde temin edebiliriz. Engellilerle iletişim<br />
kuramayan, alışveriş yapamayan, onlarla birlikte neşelenemeyen toplumlar;<br />
kısır, güdük, düşük seviyeli kalmaya mahkumdur. Çünkü engellilik<br />
durumunu doğru kavramadan, insanlığımıza mana derinliği kazandıramayız.<br />
Engellilerin dışlandığı bir şehir hayatı, bilinçli ve vicdanlı insanların hayatı<br />
olamaz. Engelliler Haftası’nın, konuya daha hakim olma imkanı ve duyarlılık<br />
getirmesini diliyorum.<br />
340 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Engeller insanlarla aramıza giremez<br />
Aziz dostlarım, değerli kardeşlerim,<br />
Kolay bir soru soralım: Engelli kimdir?<br />
“Görme engelli, ortopedik engelli, işitme engelli, zihinsel engelli” diyoruz.<br />
Basit ayrımlar yapıyoruz.<br />
Önce, engellinin kim olduğuna karar verelim.<br />
Hepimiz, engelliyiz. Şaka yapmıyorum. Kelime oyunu yapmıyorum. Lafın gelişi<br />
söylemiyorum. Çok ciddiyim. Hepimiz engelliyiz.<br />
Hepimiz, bedenimizin, duyularımızın sınırları içinde yaşıyoruz.<br />
Hiçbirimiz, belli bir mesafenin ötesini göremeyiz. Duvarın arkasını göremeyiz.<br />
Işık azaldığında göremeyiz.<br />
Hiçbirimiz hacmi büyük, ağır cisimleri kaldıramayız. Belli bir mesafeden fazla<br />
koşamayız.<br />
Hiçbirimiz belli bir frekansın altındaki sesleri duyamayız. Yüksek frekanslı<br />
sesleri de duyamayız.<br />
Hiçbirimiz sürekli konuşamayız. Durmadan konuşma rekoru bir Avustralyalıya<br />
ait, 25 saat konuşmuş. 26 saat durmadan konuşabilen insan yok dünyada.<br />
Yani, hepimiz birtakım sınırlar içinde yaşarız.<br />
Sınırları, biraz daha dar olanlara engelli diyoruz. Fakat kendi sınırlarımızın da<br />
pek geniş olmadığını göremiyoruz.<br />
Neden böyle?<br />
Çünkü, engelli tanımı, çalışma standartlarına göre yapılıyor. İşyerinde<br />
çalışırken verimi etkileyen durumlar, ‘engel’ sayılıyor.<br />
Ben duvarın arkasını göremiyorum. Fakat bu, çalışmayı yürütmeme<br />
engel değil. Ya da belli bir frekansın altındaki sesleri duyamıyorum. Bu da<br />
çalışmama engel değil. İşyerime gidebiliyorsam, daha ötesine gidemesem de<br />
<strong>oluyor</strong>. O zaman kimse bana engelli demiyor...<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
341
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şöyle düşünün: Eğer çalışmak için aya gitmemiz gerekseydi, hepimiz, komple<br />
engelli olacaktık.<br />
Demek istediğim, engelli olmanın ne anlama geldiğini doğru kavramalıyız.<br />
Dünya nüfusunun % 10’dan fazlası engelli.<br />
Yeryüzünde 700 milyon engelli yaşıyor.<br />
Türkiye’de ise % 12,29 oranında, yani 8,5 milyon engelli yaşıyor.<br />
Peki, bu 8,5 milyon insan bizim neyimiz <strong>oluyor</strong>? Onlarla tanışıklığımız var<br />
mı? Tabii ki var. Hepimizin ailesinde en az bir engelli yok mu? Var. Engelliler,<br />
bizim anne-babamız, çocuğumuz, kardeşimiz, komşumuz, akrabamız, okul<br />
arkadaşımız, iş arkadaşımız...<br />
Engelliler başka bir gezegenden gelmiyorlar. Bu şehirde, bu ülkede, bu<br />
dünyada yaşıyorlar. O halde, engellilerle aramızda bir uzaklık, bir yabancılık<br />
olması düşünülemez.<br />
Bedensel engel, zihinsel engel; ailemizdeki, çevremizdeki bu insanlarla<br />
aramıza girmemeli.<br />
Yani ben sırf sağlam olduğum için okula gidebiliyorsam, sırf sağlam<br />
olduğum için otobüse binebiliyorsam, sırf sağlam olduğum için alışverişe<br />
çıkabiliyorsam, bir işte çalışabiliyorsam bundan utanırım! Ayıp! Büyük bir<br />
insanlık ayıbı hem de.<br />
Demek, ben ya da ailemden biri bir kaza geçirse, hasta olsa ve bir uzvunu<br />
kaybetse, her şeyini kaybedecek öyle mi? Hayır, bu, hiçbir insana reva<br />
görülemez. Engelli dostlarımız, vatandaşlarımız da bu hayatın içinde<br />
olacaklar. Okula gidecekler, yuva kuracaklar, çalışaçaklar, para<br />
kazanacaklar. Onların da yüzü gülecek. Haysiyetleri zedelenmeyecek.<br />
Kalpleri kırılmayacak.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> <strong>Belediyesi</strong> olarak, engelli vatandaşlarımızın yanındayız.<br />
Kalplerimiz de, kapılarımız da engellilere sonuna kadar açık. Ortopedik<br />
engellilerin tekerlekli sandalye taleplerini karşılıyoruz. İşitme engelliler,<br />
karakola, mahkemeye, kamu kurumlarına gittiklerinde yanlarına bir işaret<br />
dili tercümanı veriyoruz. Şikayetini, isteğini açıklayabilsin diye. Bir telefon<br />
hattı kurduk. Özürlü vatandaşlarımız arıyorlar. Her türlü taleplerini bize<br />
iletiyorlar, biz de gerekeni yapıyoruz. Görme engelli ya da ortopedik engelli<br />
bir kardeşimizin araca ihtiyacı olduğunda, kendisine özel bir engelli arabası<br />
tahsis ediyoruz. Evinden alıp gideceği yere kadar götürüyoruz. Engellilerin<br />
bizim nazarımızda bir makamı var, biz de onların makam şoförlüğünü gururla<br />
yapıyoruz.<br />
Her şeyi anlatmayayım. Bazı konular da engelli vatandaşlarımızla bizim<br />
aramızda kalsın.<br />
Fakat şunu açıkça söyleyeyim: <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, engellilerin<br />
dostudur. Ben bir engelli dostuyum. Engellilerin yaşama sevincine, onlardaki<br />
342 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
insanlık neşesine, engellilere özgü olgunluğa hayranım. Onlar, biliyorum ki<br />
dünyaya, hayata, insana daha esaslı bir biçimde bakıyorlar. Olup biteni daha<br />
gelişkin bir şekilde duyumsuyorlar. Engellilerle dost olmak, bana çok şey<br />
kazandırdı. Onların o özel bilgilerinden, görgülerinden çok istifade ediyorum.<br />
Bir de şu var: İnsanların pek azı engelli doğuyor. Araştırdım, ortopedik engel<br />
%75 oranında sonradan ortaya çıkıyor! Görme engeli % 77, sonradan <strong>oluyor</strong>.<br />
İşitme engeli ise % 68 oranında sonradan meydana geliyor. Konuşma engeli<br />
ve zihinsel engelin de yaklaşık % 55’i sonradan beliriyor.<br />
Ne demek bu? Sağlam olmak, o kadar da sağlam bir şey değil. Baştan<br />
söylemiştim, “hepimiz engelliyiz” diye. Allah korusun, fakat bilmemiz gerek,<br />
hepimiz gözlerimizi, işitme yeteneğimizi kaybedebiliriz. Şuradan çıkıp yolda<br />
yürürken bir kaza geçirebiliriz. Bir deprem, yangın, felç… elimizi, kolumuzu,<br />
ayağımızı kaybedebiliriz…<br />
Sizleri korkutmaya çalışmıyorum. Sadece, gaflete düşmeyelim diyorum.<br />
Ömrümüzü son ana kadar aynı zindelikte geçiremeyiz. O halde, engellileri,<br />
engelliliği üstleneceğiz. Engellilerle aramıza duvar örmeyeceğiz.<br />
Uzuvlarımız, elimiz, kolumuz, gözümüz, kulağımız bugün var, yarın yok.<br />
Biz, bugün varız, yarın yokuz. Engellilerle aynı sokaklarda, aynı evlerde,<br />
aynı okullarda, aynı işyerlerinde, parklarda yaşayamazsak; yarın hakkın<br />
huzurunda yan yana dizildiğimizde<br />
yüzümüz çok fena kızarır.<br />
Aziz kardeşlerim;<br />
Son olarak şunu da belirteyim: Engelliler arasında, çok başarılı insanlar<br />
var. Ben, bütün engellilerin aslında büyük bir potansiyele sahip olduklarına<br />
inanıyorum. Mesela Aşık Veysel. Görmüyordu. Ama hâlâ o güzelim<br />
türkülerini söylüyoruz,<br />
dinliyoruz. Yazar Cemil Meriç de gözlerini kaybetmişti. Fakat kitaplarını<br />
hayranlıkla okuyoruz. Sahabeler arasında, Peygamberimizin arkadaşları<br />
arasında da engelliler vardı. Muaz bin Cebel, ortopedik engelliydi ve<br />
Peygamberimiz onu Yemen’e vali olarak atamıştı. Abdullan ibni Ümmü<br />
Mektum adlı sahabe âmâ idi. Peygamberimiz, onu da defalarca vekil tayin<br />
etmişti. Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, tekerlekli sandalyede, fakat tüm<br />
dünya ona bakıyor, ne diyecek diye. Örnekler çoğaltılabilir. Türkiye Büyük<br />
Millet Meclisi’nde yetkinliği ve çalışkanlığıyla dikkat çeken İstanbul Milletvekili<br />
Lokman Ayva mesela… Engelli Cumhurbaşkanımız bile vardı: İsmet<br />
İnönü, işitme engelliydi. Tabii ki olacak. Engelliler, tabii ki müzisyen, yazar,<br />
öğretmen, avukat, milletvekili, cumhurbaşkanı olacaklar.<br />
Biz de onları omuzlarımızda taşıyacağız. Onlarla yan yana duracağız. Onları<br />
alkışlayacağız!<br />
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
343
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Müzik engel tanımaz<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli misafirler;<br />
Müzik, benliğimizin düğümlerini çözer, ruhumuza nefes aldırır.<br />
Müzik bizi hem sonsuz bir hüzne çeker, hem de teselli eder.<br />
Müzik direkt kalbe nişan alır; onu kulağımızla işitiriz ama yüreğimizle dinleriz.<br />
Müzik bize kim olursak olalım, en önemli şeyin ruhumuz, iç dünyamız<br />
olduğunu fark ettirir.<br />
Dolayısıyla müzik, insanları eşitleyen, kardeşleştiren bir sanattır.<br />
Her türlü ayrım ve ayrımcılık, müzik karşısında geriye çekilir.<br />
Müziğin büyüsü bizi içtenlikte, coşkuda, neşede, kederde buluşturur.<br />
Tüm öğretilerde, tüm kültürlerde, tüm dinlerde müziğin özel bir yeri vardır.<br />
Ezgiler, ilahiler bizleri inancın, sezgilerin, hislerin dünyasına davet eder.<br />
Bu nedenle, projemizin adı çok isabetli. Tam 12’den vuruyor: MÜZİK ENGEL<br />
TANIMAZ.<br />
Müzik hakikaten aramızdaki her türlü, önyargı duvarlarını ortadan kaldırır.<br />
2007’de başlayan ve 2009 Haziranına kadar sürecek olan bu projenin<br />
katılımcı ve ev sahiplerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz.<br />
Engelli 5 müzisyen dostumuz, İtalya ve Bulgaristan’daki engelli<br />
müzisyenlerle birlikte son derece anlamlı bir organizasyon çerçevesinde<br />
müzik eserleri icra ediyorlar.<br />
Avrupa Birliği’nin bu heyecan verici ve öğretici projeyi destekliyor oluşu,<br />
uygar dünya adına sevindirici bir örnektir.<br />
Şimdi çok önemli bir konser izleyeceğiz.<br />
Ülkemizin, İtalya’nın ve Bulgaristan’ın seslerine, ezgilerine kalbimizi<br />
açacağız.<br />
İnanıyorum ki bu konser, engelli dostlarımızın sosyalleşmesini sağlamanın<br />
344 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
çok ötesinde, hepimizin ancak sanat sayesinde daha iyi insanlar<br />
olabileceğimizi ortaya koyacak.<br />
Bizler de melodiler, armoniler kadar eşitlikçi, adil ve güzel olabiliriz.<br />
İşte bunu anlamaya, kavramaya, özümsemeye hazırız.<br />
Ümit ediyorum ki, bu güzel niyetimizin karşılığını alacağız.<br />
İnsanı güçlü ile zayıf olarak değil, insan olarak algılama olgunluğuna<br />
ulaşacağız.<br />
İnsanı insan yapan, insanı değerli kılan nitelikleri doğru anlayacağız.<br />
Bu duygu ve düşünceler içinde, misafirlerimize hoş geldiniz diyor, hepinizi<br />
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
345
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yardım konusu<br />
AK Partili Belediyelerin, dar gelirli vatandaşlara yönelik kömür, gıda,<br />
kırtasiye, giyim, ilaç yardımları kimilerinde büyük rahatsızlık uyandırıyor.<br />
CHP, öğrencilere belediyeler tarafından verilen bursların iptali için dava açtı<br />
ve Anayasa Mahkemesi de ilgili kanunda, belediyelerin öğrencilere burs<br />
vermelerini engelleyen bir değişiklik yaptı. Artık, belediyeler, öğrencilere burs<br />
veremeyecek.<br />
İnanılır gibi değil. Sanki, CHP’liler hiç okula gitmemiş, hiç öğrenci olmamış?<br />
Üniversite’de öğrenim görmek, yalnızca dar gelirli değil, orta gelir seviyesindeki<br />
ailelerin çocukları için de maddi bakımdan zorlayıcı bir süreçtir. Çünkü<br />
üniversite öğrenimi demek, bir kültür dünyasına dalmak demektir. Kitaplarla,<br />
dergilerle, konferanslarla, korserlerle, filmlerle haşır neşir olmaktır. Öğrenim<br />
kalitesinin yükselmesi, bu gibi materyallere ulaşma imkanlarıyla doğru<br />
orantılıdır. Bunun için de üniversiteli öğrencilere burs verilir.<br />
CHP’nin öğrencilere bur verilmesine itiraz edişine akıl sır erdiremiyorum.<br />
Gerçekten bu zihniyetin ilkelliği beni dehşete düşürüyor.<br />
SEVGİ, ŞEFKAT, HİZMET VE CÖMERTLİK ANORMAL Mİ?<br />
Yine de sakin olayım. Bir CHP’li gibi düşünmeye çalışayım. Belki bir mantığı<br />
vardır? Belki bir şeyi gözden kaçırmışımdır? Empati kurayım. Binlerce yıldır<br />
öğrencilere, talebelere yönelik yardımların yapıldığı, bu yardımların kültürel<br />
olarak hep desteklendiği bir coğrafyada, belki CHP bizim bilmediğimiz bir<br />
sırrı keşfetmiştir?<br />
CHP’li kimseler diyorlar ki “Öğrencilere burs veren belediyeler, AK<br />
Parti’ye olan sempatiyi artırıyor.” Ve şunu ekliyorlar: “AK Partililer belediye<br />
346 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
imkanlarıyla burs vererek kendilerine duygusal bir çıkar sağlıyorlar.”<br />
Cevap veriyorum: Belediye başkanı olarak ben, elbette genci yaşlısısıyla<br />
hemşerilerimin sepmatisini, güvenini, sevgisini kazanacak türde işler<br />
yapacağım. Yaptığım bütün işlerde zaten hemşerilerimin sevinmesini ve<br />
benim projelerimden, yatırımlarımdan, icraatlarımdan hoşnut olmasını<br />
gözetiyorum? Şöyle mi diyeyim: “Öğrenciler başının çaresine baksın,<br />
belediyeden kuruş vermem olnara?” Böyle bir saçmalık olabilir mi? Elbette<br />
bursları belediyemizin bütçesinden veriyoruz. Kendi cebimizden ödemiyoruz.<br />
Belediye bütçesi demek, vatandaşın parası demektir. Ben kendi<br />
parasını vatandaştan niye esirgeyeyim? Yarın bu güzel ülkeyi çekip çevirecek,<br />
omuzlayacak, aydınlık günlere taşıyacak olan kardeşlerime karşı niye<br />
cimrilik edeyim? Zaten kendisine ait olan parayı ondan hangi akla hizmet<br />
esirgeyeyim? Ve hemşerilerimin beni sevmesi, bana teşekkür etmesi neden<br />
anormal olsun? Kaldı ki, bizler burs verirken ailesi AK Partiye mi, CHP’ye mi,<br />
bir başka partiye mi oy vermiş diye bakmıyoruz ki? Hiçbir ayrım yapmadan,<br />
hangi siyasi tutuma yakın olursa olsun, üniversitelileri destekliyoruz.<br />
ŞEHİRDEN VE İNSANLIKTAN YANA<br />
Bu ülkede, bu şehirde artık hizmet siyaseti var. Hepimiz bu hizmetlerden,<br />
bu imkanlardan yararlanacağız. Çünkü bu toprağın çocuklarıyız. Basit ve<br />
kaba ayrımlarla işler iyürütemeyiz. Birbirimize saygı göstermeyi, birbirimizi<br />
sevmeyi öğrenmek zorundayız. Hırsla, hırçınlıkla, bilinçsizce yürütemeyiz<br />
işlerimizi. Aklımızı başımıza toplamamız gerek.<br />
Ben, hemşerilerime karşı saygılı, mütevazı, cömert ve güleryüzlü olmak<br />
zorundayım.<br />
Bunu bir kere söyleyeceğim. Bir daha tekrar etmeyeceğim: Ben ihtiyaç sahibi<br />
hemşerilerime giyim, ilaç, kömür, gıda, kırtasiye… ne gerekiyorsa vermeye<br />
devam edeceğim, icabında canımı da vereceğim! Benim işim bu, vazifem bu!<br />
Gıda verilmesin, ilaç verilmesin, burs verilmesin demeye insan utanır.<br />
Biz zaten bu şehirde yaşam kalitesini yükseltmek için canla başla<br />
çalışıyoruz. Yaptığımız konutlar, yollar, parklar, tesisler, tüneller… ortadadır.<br />
40 yıl, 50 yıl sonrasını planlayarak yol alıyoruz. Buyursunlar, itiraz edenler<br />
bunlara da itiraz etsin. Sanki hiçbir şey yapmıyoruz da bir tek dan<br />
gelirli kardeşlerimize yardım yaparak onları kendi safımıza çekmeye<br />
çalışıyormuşuz gibi çirkin ve tüyler ürpertici iddialarda bulunmasınlar! Ben,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nden yanayım, Türkiye’den, insanlıktan yanayım. İnanıyorum ki<br />
şehrim de, ülkem de, insanlık da benim yayınmadır. Bu, kıskanılacak bir şey<br />
değil, bu, iştirak edilecek, desteklenecek bir şey. Biraz daha şehirli, biraz<br />
daha kültürlü olmakta fayda vardır.<br />
(Kırkbir, s. 60, Aralık 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
347
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
348<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
BASIN<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
349
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
350<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gazeteciler günlük hayatın filozoflarıdır<br />
Türk basınının değerli üyeleri, kıymetli misafirler;<br />
Bir itirafta bulunacağım. Yeri geldi. Şimdi tam zamanı. İtiraf ediyorum:<br />
Gazetecilere çok imreniyorum. Bu aramızda kalsın.<br />
Bir gazeteyi elime aldığımda, haberlere, köşe yazılarına, manşetlere,<br />
spotlara, fotoğraflara baktığımda, sayfaları okurken, hatta seri ilanlara göz<br />
atarken, kendi kendime, “Şu gazetecilik ne heyecanlı, tatlı bir iş” diyorum.<br />
Gazeteciliğin, müthiş bir enerji gerektirdiğini görüyorum. Yoğun bir dikkat,<br />
olgunluk ve dakiklik gerektiriyor.<br />
Çünkü büyük bir kitleyle her gün konuşuyor gazeteciler. Bir kahraman gibi,<br />
bir film aktörü, pop star, golcü futbolcular gibi halkı selamlıyorlar. Hem de<br />
her gün, her yerde.<br />
Dünya ne kadar hızlı dönüyorsa, gazeteler de o kadar hızlı basılıyor,<br />
dağıtılıyor, okunuyor.<br />
İletişim çağında yaşıyoruz. Yani, gazeteciler, bu çağda başroldeler.<br />
Biz, hepimiz, bütün insanlar, gazetecilere bakıyoruz. Siyasi gelişmeleri,<br />
ekonomik süreçleri, küresel ısınmayı, çatışmaları, teknolojik yenilikleri,<br />
kutlamaları, şenlikleri, hava durumunu, maç sonuçlarını, her şeyi<br />
gazetecilerin emeği<br />
sayesinde öğreniyoruz.<br />
Gazeteciler bize, gülüşleri, gözyaşlarını, çığlıkları, tezahüratları, şarkıları,<br />
gök gürültüsünü, yağmurun sesini aktarıyorlar.<br />
Gözümüz, kulağımız hep gazetecilerde.<br />
Ve galiba en önemlisi, gazeteciler, hepimiz adına soru soruyorlar.<br />
Manşetlerde, röportajlarda, haberlerde sorulan sorular; gerçeklerin<br />
ortaya çıkmasını, doğrunun tespit edilmesini ve çoğu zaman da gerekli<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
351
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
düzeltmelerin yapılmasını sağlıyor.<br />
Bize, okullarda, felsefe derslerinde şu öğretildi: “Felsefe, soru sormakla<br />
başlar.” Gazeteciler de hiç durmadan soru soruyorlar. Tıpkı filozoflar gibi. 5<br />
N, 1 K: Ne, ne zaman, nerede, nasıl, niye? Ve kim?<br />
Demek istediğim, ben gazetecileri, bir tür hayat filozofu sayıyorum.<br />
Ahlaklı, sağduyulu, çalışkan, ilkeli gazetecilerin, mesleklerini yücelttiklerini<br />
düşünüyorum.<br />
Benim de, hayranlıkla takip ettiğim, kendilerinden çok şey öğrendiğim<br />
gazeteciler, köşe yazarları var.<br />
Bir tek, gazetelerin bir gün içinde eskimeleri biraz içimi burkuyor. Onca<br />
emeğin, bir günün sonunda miadını doldurmasına hem şaşıyorum, hem de<br />
biraz hayıflanıyorum.<br />
Ünlü bir yazar, Oscar Wilde, “Dünkü gazeteden daha eski hiçbir şey yoktur”<br />
demiş. Etkileyici bir söz. Doğru da üstelik. Fakat ben eski gazeteleri de<br />
severek okuyorum. Şimdi elimin altında 40-50 yıl öncesinin gazeteleri olsa,<br />
onları bir tarih kitabı gibi okumak bana büyük keyif verir.<br />
Bu anlamlı toplantıda bulunmaktan çok büyük hoşnutluk duyduğumu, iri<br />
puntolarla, 120 puntoyla söylemek istiyorum.<br />
Bu arada… Basınımızın etkili ve saygın ismi Ufuk Güldemir’e de Allah’tan<br />
rahmet, yakınlarına ve tüm basın camiasına da başsağlığı diliyorum.<br />
Hepinizi, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />
352 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gazeteler olmasa<br />
dünyanın uzağında kalırız<br />
Saygıdeğer misafirler, değerli basın mensupları;<br />
1912 yılında, Osmanlı ile İtalya arasında Trablusgarp Savaşı sürerken çok<br />
ilginç bir olay <strong>oluyor</strong>.<br />
Türk ordusu yorgun.<br />
1912’nin Eylül – Ekim aylarında, İtalyan uçakları, askerlerimizin üzerine<br />
bomba yerine gazete, dergi atıyor!<br />
Türk kumandanları Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Balkan Savaşı’nın<br />
çıktığını, 8 Ekim 1912’de, bu İtalyanca gazetelerden öğreniyorlar.<br />
Ve bir hafta kadar sonra anlaşma imzalanıyor, Türk ordusu Trablusgarp’tan<br />
çekilmek zorunda kalıyor.<br />
Bombardıman uçağından askerlerin üzerine gazete ve dergi atılması bana<br />
hep ilginç gelmiştir.<br />
Medyanın, gazeteciliğin, haberin gücü denince aklıma hep bu olay gelir.<br />
Uçaktan atılan gazeteler, dergiler gelir.<br />
Zaten bazı haberler için “Gündeme bomba gibi düştü” deriz.<br />
Haberin, haberciliğin gücünü, etkisini böyle ifade ederiz…<br />
Aziz dostlarım;<br />
Bugün, <strong>Kocaeli</strong> Gazetecilik Başarı Ödüllerini dağıtacağız.<br />
Gazetecilik, sivil iradenin dile getirilişidir.<br />
Gazetecilik, milletin sesi olmaktır.<br />
Halkın düşüncesi, sorusu, hissiyatı, haykırışı, endişesi, sevinci, coşkusu…<br />
medya aracılığıyla gün yüzüne çıkar.<br />
Sivil, demokratik bir tartışma, en medeni şekilde medya üzerinden yürütülür.<br />
Gazetecilik bir bilgi, birikim, araştırma, titizlik, hassasiyet işidir.<br />
Basın ilkeleri, basın ahlakı gibi kavramlar; gazeteci sorumluluğunu anlatır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
353
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong> Gazetecilik Başarı Ödülleri; bütün bu hayati ve vazgeçilmez<br />
fonksiyonları takdir edişimizin ifadesidir.<br />
Gazeteler olmasa, televizyonlar, dergiler, periyodik yayınlar olmasa;<br />
yaşadığımız dünyanın, ülkenin, şehrin uzağında kalırız.<br />
Neler olup bittiğini anlayamayız.<br />
Birkaç gün haber dinlemesek, birkaç gün gazete okumasak, sosyalleşme<br />
imkanlarımız daralır.<br />
Ne konuşacağımızı, ne yapmamız gerektiğini bilemeyiz.<br />
Çok ciddiyim.<br />
Haberlere ilgisiz kalmak, hayata ilgisiz kalmaktır. Topluma ilgisiz kalmaktır.<br />
Gazeteciliğin en önemli unsurlarından biri tarafsızlık.<br />
Gazeteciliğin en önemli gereklerinden biri de haberi cazip kılmaktır.<br />
Şimdi, hem cazip bir manşet atmak gerekiyor, hem de tarafsız olmak<br />
gerekiyor.<br />
Gazeteci, işte bu ince çizgide hızla ilerleyen kişidir.<br />
Bu nedenle gazetecilerin hepsi çok zeki, çok hızlı, pratik kişilerdir.<br />
Üstün niteliklere, kendine mahsus bir tarza sahip olmayan kimseler,<br />
gazetecilik mesleğinde kolay kolay başarı elde edemez, yükselemez.<br />
Gazetecilerin enerjisini, işlek zekalarını, mesleklerindeki sanatsal yönü, o<br />
yoğunluğu hep gıptayla izlerim.<br />
Bir haber izleriz ya da okuruz, hayatımıza yepyeni bir unsur eklenir.<br />
Bir haber fotoğrafı bizi sarsar.<br />
Bir haberin videosu bizi derinden etkiler.<br />
Bir köşe yazısı, gündemdeki, taze bir konudan yola çıkarak ufkumuzu açar.<br />
Bize “Bunu hiç düşünmemiştim” dedirtir.<br />
Bir röportajda öyle sorular sorulur, öyle durumlar gün yüzüne çıkarılır ki,<br />
hayrete düşeriz. Biliriz ki, o soru sorulmasa o cevap hiç verilmeyecekti…<br />
Takımımız şampiyon olur, çılgınca seviniriz. Fakat gazete manşetlerinde o<br />
şampiyonluğu gördüğümüzde, şampiyonluğun asıl tadı ortaya çıkar…<br />
Böyledir. Gazeteler, televizyonlar, haberler, haber fotoğrafları, köşe yazıları<br />
olmadan hayatımızın hızı, canlılığı, heyecanları yerini bulmazdı.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’miz, yerel basının son derece güçlü, etkili olduğu bir şehir.<br />
Tüm dünyada yerel basının, şehir gazetelerinin, televizyon kanallarının,<br />
dergilerinin önem kazandığı malum.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde yerel ve ulusal basın özel bir merakla takip ediliyor.<br />
Çünkü burada, Kimin, Neyi, Niçin, Ne zaman, Nasıl, Nerede yaptığı ayrı bir<br />
önem taşıyor.<br />
Gazetecilerin 5 N 1 K’sı bizim için önemli.<br />
Zira, <strong>Kocaeli</strong> çok hareketli, hızlı bir şehir.<br />
Burada haberler de, manşetler de, anonslar, fotoğraflar da hızlı.<br />
354 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sözü daha fazla uzatmayacağım.<br />
Gazetecilik Başarı Ödülü alan kıymetli basın mensuplarımızı gönülden tebrik<br />
ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum.<br />
Ödül alsın almasın, gazeteciliğe emek veren, azimle, titizlikle çalışan, bizlere<br />
her gün ama her gün haberler ulaştıran bütün medya çalışanlarına sevgi,<br />
saygı ve minnetlerimi sunuyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
355
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Zihin açıklığının başlıca dayanağı:<br />
Gazeteler<br />
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.<br />
1961’de, basın mensuplarının haklarını düzenleyen 212 sayılı yasanın<br />
yürürlüğe girmesiyle birlikte, her yıl Gazeteciler Günü’nü kutlamaya<br />
başladık.<br />
Basın Tarihi, o günlerde, gazetecilerin sosyal haklarının iyileştirilmesine<br />
bazı patronların itiraz ettiğini yazıyor.<br />
Fakat sonunda gazeteciler kazanmış.<br />
Peki, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü biz niye kutluyoruz?<br />
Çiftçiler, öğretmenler, ev hanımları, polisler, mühendisler, balıkçılar… niye<br />
Gazeteciler Günü’nü kutlar?<br />
Çünkü gazeteciler, ülkemizde ve dünyada olup bitenleri günü gününe, hatta<br />
saati saatine bize iletirler.<br />
Tarlada çalışırken pilli radyoyu açarsın ve Başbakan’ın şehre açılış<br />
yapmaya geleceğini öğrenirsin.<br />
Kahvaltıda gazeteni açarsın ve o sayfalarda dünyayı dolaşırsın.<br />
Ayrıca, basın, vatandaşın da sesini topluma ve devlete duyurur.<br />
Bir araştırmacımızın yeni bir aşı bulduğunu basından öğreniriz.<br />
Bir Anadolu kasabasındaki öğrencimizin uluslararası başarısını basından<br />
haber alırız.<br />
Bir haksızlığa son verilmesi için yaptığımız protestoyu basın mensupları<br />
duyurur.<br />
Bir felaket yaşadıysak, neler olup bittiğini öğrenme ve anlatma işini yine<br />
basın üstlenir.<br />
Ekonomiden, spordan, hava durumuna kadar, kültür sanat etkinliklerine,<br />
siyasi gelişmelere kadar her şey özgür basın sayesinde görülebilir, bilinebilir<br />
356 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
hale gelir.<br />
Dolayısıyla, basın özgürlüğü, gazeteci hakları hepimiz için vazgeçilmez<br />
değerdedir.<br />
70 milyon insan arasındaki tanışmaları, tartışmaları, hüzünleri, sevinçleri,<br />
şaşırtıcı olayları basın derler ve sunar.<br />
Gazetecilerin çalışmaları; milletçe zihin açıklığına, güvenlik hissine,<br />
özgürlük duygusuna sahip oluşumuzun en önemli dayanağıdır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizde her yaştan, her dünya görüşünden, her meşrepten insanın<br />
özgüvenli ve açık fikirli yaklaşımlar üretebilmesinde, yerel basınımızın güçlü<br />
oluşunun çok büyük payı vardır.<br />
Yerel televizyonlarımız, gazetelerimiz, dergilerimiz, internet sitelerimiz<br />
birbirimizi görme ve anlama imkanı sunmaktadır.<br />
Bir gündemimizin olması, günümüzün ve ufkumuzun aydınlanmasını<br />
mümkün kılıyor.<br />
Bu da basınımız sayesindedir.<br />
Tüm gazetecilerimize, basın çalışanlarına, hayatımıza kattıkları değer için<br />
teşekkürlerimi sunuyorum.<br />
10 Ocak Gazeteciler Günü bir kez daha kutlu olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
357
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
358<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
SPOR<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
359
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
360<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Beraber yürüyelim<br />
Haftanın üç günü, sabahları düzenli olarak spor niyetine yürüyüş yapıyorum.<br />
Bu yürüyüşler için <strong>Kocaeli</strong>’mizin çeşitli yerlerine gidiyorum. Geçen hafta<br />
Gebze, Eşme ve Yuvacık’taydım.<br />
Gaziler Dağı’nda, Eşme Sahili’nde, güzel Yuvacık’ta yürüdüm.<br />
Eş dost, hemşehrilerimiz de yürüyüşlere katıldılar.<br />
Beraber yürüdük.<br />
Yürüyüş; son derece heyecan verici, insanı zindeleştiren, neşelendiren bir<br />
etkinlik.<br />
Hele ki genç, yaşlı, çocuk… bir arada yürüyorsanız daha da sevinçli <strong>oluyor</strong>.<br />
Günümüzde hepimiz oturuyoruz, toplu ulaşım araçlarıyla ya da özel<br />
vasıtamızla yolculuk ediyoruz. Yürümüyoruz ya da az yürüyoruz.<br />
Modern kültür, yürümeyi bir nevi ‘yaya kalmak’ olarak niteliyor. Yani<br />
yürümek, geride kalmak gibi algılanıyor.<br />
Artık bu algı değişti.<br />
Yürümezsek, hayatımıza biraz yavaşlık katmazsak, yürüme hızını unutursak<br />
zarar göreceğimiz anlaşıldı.<br />
YÜRÜMENİN FAYDALARI<br />
Uzmanlar, yürüyüşü en ideal spor olarak gösteriyor.<br />
Çünkü yürümek için özel bir teknik bilgiye gerek yoktur.<br />
Bakınız, yürüyüşün faydaları neler:<br />
1. Yürüyüş kan akış hızını ve kan miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp<br />
ve beyinle ilgili damar hastalıkları riskini azaltır.<br />
2. Kalp kası başta olmak üzere, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin<br />
çalışmalarını sağlar.<br />
3. Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, dinlenirkenki<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
361
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.<br />
4. Tansiyonun yükselmesini önler. Kan basıncını düzenler.<br />
5. Kalp kasının yan damarlardan da beslenmesini destekler.<br />
6. Şişmanlık riskini azaltır.<br />
7. Sindirimi kolaylaştırır.<br />
8. Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel işleklik sağlar.<br />
9. Solunum kapasitesini artırır.<br />
10. Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.<br />
11. Kan yağlarının düzeyini düşürür.<br />
12. Kolesterol dengesini temin eder.<br />
13. Eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.<br />
14. Kemiklerin kuvvetlenmesini sağlar.<br />
15. Dayanıklılığı artırır.<br />
16. Uykusuzluğu azaltır.<br />
17. Vücudun doğal keyif verici hormonu olan endorfin salgılanmasını artırır.<br />
Faydalı bir yürüyüş temiz havalı yerlerde, 30 dakikanın üzerinde ve tempolu<br />
bir şekilde yapılmalıdır.<br />
Sabah yürüyüşleri, bedensel olarak gün boyu enerjik olmayı sağlıyor.<br />
YÜRÜYÜŞ YOLLARI VE TREKKİNG PARKURLARI<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nde onlarca kilometre yürüyüş yolu yaptık.<br />
Ve şehrin dört bir yanında yüzlerce kilometrelik trekking parkurları (doğa<br />
yürüyüşü yolları) oluşturduk.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, Türkiye’nin en gözde trekking parkurları barındırıyor.<br />
Doğa yürüyüşleri sağlık açısından ve sportif açıdan büyük önem taşıdığı gibi,<br />
sosyalleşmeyi de sağlıyor.<br />
Almanlar “Akıllı insanlar yürür” dermiş.<br />
Artık yürümek yaya kalmanın değil, bilinçli olmanın, sağlıklı yaşamanın bir<br />
ifadesi.<br />
Sizi, <strong>Kocaeli</strong>’mizin yeni yürüyüş yollarına, trekking parkurlarına davet<br />
ediyorum.<br />
Bu şehirde, bu şehrin tertemiz yollarında, beraber yürüyelim.<br />
362 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şampiyonluk sevincinin tiryakisiyiz!<br />
Kıymetli dostlarım, aziz misafirler, değerli basın mensupları;<br />
Yılın Spor Adamı ödülünü alırken, apayrı bir heyecan ve sevinç duyuyorum.<br />
Türk basınının en güçlü gazetelerinden olan Zaman’dan ödül almak, benim<br />
için ayrıca gurur verici.<br />
Bize göre, spor yani beden terbiyesi ile ruh terbiyesi bir bütündür.<br />
Spor yaparken, çalışmanın, azmin doğrudan doğruya kendi bedenimizdeki<br />
yansımalarını görürüz.<br />
Her spor dalı, her maç, her müsabaka büyük bir heyecan dalgası oluşturur.<br />
Sporcu centilmendir, kendi içinde birçok denge kurar, çünkü sağlıklı bir ruh<br />
durumuna sahip olmalıdır.<br />
Her sporun bir felsefesi vardır. Estetik yönleri vardır. Ahlaki bir boyutu vardır.<br />
Yani sporculuk, sportmenlik; yalnızca bir form tutma işi değildir.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, işte bu anlayışla sporcularımıza,<br />
şehrimizde spor olanaklarının gelişmesine, yaygınlaşmasına bütün<br />
gücümüzle gayret ettik.<br />
22 yeni spor tesisi kurduk. Onlarca tesis daha kuracağız, projelerimiz hazır.<br />
343 amatör spor kulübümüze tam 269 bin parça malzeme yardımında<br />
bulunduk.<br />
Şehrimizde yaşayan herkese spor yapma imkanı sunarak, Yaz Spor<br />
Okulları’nı kurduk.<br />
Şehrimizdeki okullarda spor sahaları yaptık.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor Kulübü’nden dünya şampiyonları,<br />
Avrupa, Balkan, Türkiye şampiyonları çıkardık.<br />
Tuğba Yenen, Hüsniye Gürel, Zehra Belkıs Kaya, Engin Terzi, Nurcihan<br />
Gönül gibi dünya şampiyonlarımız oldu.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
363
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kemal Koyuncu, Gülnaz Yanık, Nagehan Gül, Sibel Şimşek, Serkan<br />
Yağcı, Okay Arpa, Aylin Daşdelen gibi Avrupa şampiyonlarımız oldu.<br />
Atletizm kros takımımız da Avrupa şampiyonu oldu…<br />
Şampiyonlar, benzersiz insanlardır. Şampiyon olmak, çok özel, müthiş bir<br />
olaydır. Şampiyon zirveye tek başına çıkar, fakat onun sevinci hepimizi<br />
sarar. Bir şampiyonun enerjisi, şampiyonluk heyecanı, insanı yürekten<br />
sarsan bir maceradır. Bir şampiyona kimse kızamaz, herkes onu<br />
sever. Sevgiyi mıknatıs gibi çeker şampiyonlar. “Filanca şampiyonu hiç<br />
sevmedim” diye bir cümle duyamazsınız dünyada.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde şampiyonlarımız bize olağanüstü bir sevinç aşılıyorlar.<br />
Biz bu sevincin tiryakisiyiz.<br />
Hepimiz spor yapacağız, aramızdan şampiyonlar çıkaracağız ve yine<br />
hepimiz coşkuyla sevineceğiz.<br />
Bu ödülü, şehrim adına, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor Kulübü<br />
adına, bütün şampiyonlarımız ve bütün sporcularımız adına kabul<br />
ediyorum.<br />
Hepinize yürekten teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br />
364 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Takım ruhu, sürü psikolojisi<br />
5 Temmuz günü kaybettiğimiz Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın<br />
anısına düzenlenen Milli Gurur, Milli Forma sergisi, önceki hafta (24 – 28<br />
Eylül günleri) şehrimizdeydi.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediyemizin Sergi Sarayı’nda, Milli Takımımızın<br />
1923’ten günümüze 85 yıllık tarihine bir yolculuk yaptık…<br />
Sergiyi gezerken, takım ruhu dediğimiz şeyin aslında çok ilginç görünümleri<br />
olabileceğini fark ettim. Takım ruhu nedir? Aynı hedefler doğrultusunda emek<br />
veren insanlar arasındaki uyumu sağlayan anlayış… diyebiliriz. 1923’te Milli<br />
Takım’da oynamış bir futbolcu ile 2008’de oynayan oyuncu arasında da<br />
bir bağ yok mu? Var. Eski olan, yeniye zemin hazırlamış. Yeni ise eskinin<br />
itibarını<br />
koruyor. Demek ki takım ruhu, aynı dönemde yaşamayan kişileri de<br />
kapsayabiliyor… Göründüğünden daha büyük, daha uzun ömürlü bir olgu.<br />
BİR ELİN NESİ VAR?<br />
Takımı oluşturan kişilerin, sadece ortak hedeflere yönelmiş olmaları yetmez.<br />
Aralarında duygu birliği, yani gönül bağı da olmalıdır.<br />
Toplum hayatımızın kalitesi, takım ruhu oluşturma yeteneğimizin yaygınlığına<br />
bağlıdır. Kaldı ki, millet olmak, ülke çapında bir takım ruhuna sahip olmaktır.<br />
Toplumsal bilinç de, millî şuur da beraberliğimize anlam kazandırdığımızda<br />
pekişir.<br />
Kuru kalabalık olmaktan, bu şuur sayesinde kurtuluruz.<br />
Burada en önemli husus, insana değer vermektir. Mesela “Filanca kişi tek<br />
başına hiçbir şey yapamıyordu, zavallıydı, fakat takıma girince bir işe yaradı,<br />
kendisi de mutlu oldu” diye bir şey yoktur. Elbette birlikten kuvvet doğar. Bir<br />
elin nesi var? Fakat bu hepimiz için geçerlidir. Dolayısıyla, tek tek insanların<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
365
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
kıymet taşıdığını kavramadan, takım ruhunun ne olduğunu anlayamayız.<br />
HEPİMİZ AYNI TAKIMDAYIZ<br />
Milli Gurur Milli Forma sergisinde Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili<br />
Lütfi Arıboğan Bey bana ve Valimiz Gökhan Sözer Bey’e birer forma hediye<br />
etti. 41 numaralı formalarımızı aldık.<br />
Çok hislendim. Çok gururlandım. Süpermen’in kıyafeti içindedir, bilirsiniz.<br />
Hani acil bir durum olduğunda ceketini, gömleğini çıkarır ve Süpermen’e<br />
dönüşür. Belki ben de bu formayı gömleğimin altında her daim giymeliyim.<br />
Hepimiz, takım ruhunu içimizde forma gibi taşımalıyız. Her an maça<br />
girmeye hazır olmalıyız. Hepimiz bu memleketin evladıysak, aynı takımdayız<br />
demektir.<br />
Kestirmeden söyleyeyim: Tertemiz, donatımlı, güçlü insanlar olacağız.<br />
Birbirimizle kenetleneceğiz. Aynı işe, birlikte emek vermenin çok büyük bir<br />
güzellik olduğunu unutmayacağız.<br />
Birey olarak güçlü olmak bizi sürü psikolojisinden kurtarır.<br />
Takım ruhuna sahip olmaksa gücümüze güç katar.<br />
(Kırkbir, s. 50, Eylül 2008)<br />
366 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sizinle gurur duyuyoruz çocuklar!<br />
Basel St Jakob Park Stadı’nda, futbolcularımız fırtına gibi estiler.<br />
Tam anlamıyla eze eze yenildik.<br />
Ben hayatımda, galibiyete bu kadar yakın bir mağlubiyet görmedim,<br />
duymadım.<br />
Milyonlarca insan, iliklerimize kadar heyecan dolu bir halde, yüreğimiz<br />
ağzımızda, nefesimiz kesilmiş bir halde maçı izledik.<br />
Statta Türkiye’nin sesi, Türkiye’nin kalp çarpıntısı, hızı ve enerjisi hakimdi.<br />
Fakat olmadı.<br />
3-2 yenik ayrıldık sahadan.<br />
Gözyaşlarımızı tutamadık.<br />
Ne yapacağımızı, ne diyeceğimizi bilemedik. Yenilginin derin üzüntüsü,<br />
harika bir oyun çıkarmanın haklı gururu, kardeşlik duyguları ve içtenlikle<br />
verilen tesellilerden doğan garip sevinç, hepsini bir arada yaşadık.<br />
GÖZYAŞLARI…<br />
Yenildik fakat dünyanın dört bir yanından saygı dolu sesler, tebrik tadında<br />
sözler yükseliyor:<br />
The Independent gazetesi “Türkiye’nin asla vazgeçmeyen kahramanları göz<br />
kamaştırıcıydı” diyor.<br />
The Times gazetesi “İyi olan taraf Türklerdi” diyor.<br />
Arnavutluk’un Top Channel adlı tv kanalı “Türkiye Euro 2008’den dik başla,<br />
gururla dönüyor evine” diyor.<br />
Le Monde “Türklerin her an hissedilen cesareti, Euro 2008’in miraslarından<br />
biri olarak kalacak” diyor.<br />
Dedim ya, gözyaşlarımızı tutamadık.<br />
İsterdim ki, bu gözyaşları zafer sevincinden kaynaklansın.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
367
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sevinç gözyaşları daima keder gözyaşlarından iyidir.<br />
Fakat bu defa, tam olarak kederli de değildik.<br />
Buruk bir gurur, acımtırak bir zindelik içindeydik.<br />
Türk Milli Takımı, takımımız; direnişiyle, karizmasıyla ve centilmenliğiyle<br />
gönüllere taht kurdu.<br />
Bir Filistinli, Hırvatistan galibiyetinden sonra El-Cezire’nin internet sitesinde<br />
şöyle sesleniyordu Türkiye’ye:<br />
“Bize elektrik ve benzin kıtlığını unutturdun. Bizi sevindirdin. Başımızı öne<br />
eğdirmedin.”<br />
Almanya maçından sonra da başımız dik.<br />
Attığımız her golden, aldığımız her galibiyetten sonra Türkiye sokaklarında<br />
birbirini tanımayan insanlar sevinçten kucaklaşıyordu.<br />
Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Orta, Güney ve Uzak Asya’da, Balkanlarda,<br />
Latin Amerika’da… Türkiye’yi tutanlar otomatikman el eleydi, kenetlenmişti.<br />
İyi futbol oynadık, iyi iş çıkardık…<br />
Daha iyilerini de yapacağız inşallah.<br />
Görüyorsunuz, sözü bir yere bağlayamıyorum.<br />
Sekapark’ta, Gebze’de, <strong>Kocaeli</strong>’mizin her yerinde maç bitince gözyaşlarını<br />
tutamayan hemşehrilerimizi sevgiyle kucaklıyorum.<br />
Kalplerimizin birbirine bu derece yaklaşmasını, bu yan yana duruşumuzu çok<br />
önemsiyorum.<br />
Futbolcularımızla, Milli Takımımızla, ülkemle, milletimle, hemşehrilerimle<br />
gurur duyuyorum.<br />
KALPLERİMİZ YAKINLAŞTI<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde, <strong>Kocaeli</strong>spor’un şampiyonluğu sayesinde yaşadığımız<br />
muhteşem sevincin üzerine, Milli Takımımızın zaferlerini en sahici coşkularla<br />
kutluyorduk.<br />
Diliyorum ki, bu görkemli sevinçler, bu hepimizi sarsan heyecanlar eşliğinde<br />
oluşan kardeşlik, dostluk, hemşehrilik havası dağılmaz.<br />
Marşlar, alkışlar, haykırışlar, dalgalanan bayraklar…<br />
Bu enerjiyi, bu inancı, bu azmi ben çok seviyorum.<br />
(Kırkbir, s. 36, Haziran 2008)<br />
368 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bilge Şampiyona veda<br />
Gazanfer Bilge’nin vefatını öğrenince içimde bir tel koptu. İçimde ulu bir çınar<br />
devrildi sanki. Sarsıldım.<br />
Yaşı ilerlemişti, hastaydı, fakat yine de hayat doluydu…<br />
O, <strong>Kocaeli</strong>’mizin sembol isimlerindendi. Yaşayan bir efsaneydi. Son derece<br />
saygı duyduğumuz, yürekli bir ağabeyimizdi.<br />
Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırdı.<br />
Türkiye’ye ilk Olimpiyat Madalyasını o getirmişti.<br />
Gönül verdiği ata sporumuz güreşe benzersiz katkılarda bulundu. Avrupa<br />
ve Dünya şampiyonluklarıyla Türk Bayrağını yeryüzü semalarında defalarca<br />
göndere çektirerek, hepimizi gururlandırdı.<br />
Mekanı cennet olsun. Nur içinde yatsın. Onu ömrümüz oldukça hasret ve<br />
minnetle anacağız.<br />
ADI DAİMA YAŞAYACAK<br />
2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve 9.<br />
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in elinden ‘Üstün Hizmet Ödülü’ alan ilk<br />
sporcu oldu.<br />
2006’da <strong>Kocaeli</strong> Üniversitesi’nden ‘Fahri Doktor’ unvanı aldı.<br />
Gazanfer Bilge, varlığıyla bize hep moral ve enerji veriyordu.<br />
Çalıştığımız takdirde zafere ulaşacağımızdan emin olmamıza imkan veren<br />
bir duruşa sahipti.<br />
Bizler “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” derken, Gazanfer Ağabey’in şampiyonluğundan,<br />
yüce gönüllülüğünden büyük destek alıyorduk.<br />
Güzel sohbeti ve kalenderliği şöyle dursun, onun adını duymak bile<br />
gücümüze güç katıyordu.<br />
O yüzden, Umuttepe Yolu’nun I. Etabına onun adını verdik: Gazanfer Bilge<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
369
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bulvarı. Onun yüreği gibi geniş, tertemiz bir bulvar…<br />
Dereköy’de yaptığımız evlere GazanferKent ve BilgeKent isimlerini verdik.<br />
Şampiyonumuzun kıymetini, kendisi henüz hayattayken teslim etme<br />
bahtiyarlığına erdik.<br />
İnanıyorum ki, Gazanfer Bilge adı, <strong>Kocaeli</strong>’nde sonsuza dek yaşayacak,<br />
hepimize gurur ve ilham vermeye devam edecektir.<br />
KOCAELİ’NDE SİLİNMEZ İZLER BIRAKTI<br />
Geniş yürekli, cömert ve hakikaten bilge bir büyüğümüzdü.<br />
Hayırseverliğiyle, insana verdiği değerle, <strong>Kocaeli</strong>’ne ve Türkiye’ye olan<br />
sevgisiyle hepimize örnek <strong>oluyor</strong>du.<br />
Kent tarihimizde silinmez izler bıraktı.<br />
Eğitim ve sağlık kurumlarının yapımına cömertçe öncülük etti, büyük<br />
katkılarda bulundu.<br />
Sadece bizim değil, bütün devlet büyüklerimizin hürmet ettiği, mühim bir<br />
şahsiyetti.<br />
Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan’ın da Gazanfer Bilge’ye hususi hürmet<br />
ve muhabbeti vardı.<br />
Ve Gazanfer Bilge’yi, o ulu çınarı, ahiret yurduna uğurladık.<br />
Tüm sevenlerine, <strong>Kocaeli</strong>’ne, Türkiye’ye başsağlığı diliyorum.<br />
Acımız büyük.<br />
Bizler ondan kesinlikle razıydık, çok hoşnuttuk.<br />
Allah da razı olsun, hoşnut olsun.<br />
Gazanfer Bilge’yi ebedi alemin şerefli konuklarından kılsın.<br />
(Kırkbir, s. 27, Mayıs 2008)<br />
370 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Herkes sahaya inmeli,<br />
mindere, ringe çıkmalı!<br />
Sevgili gençler, yenilmez şampiyonlar,<br />
muhteşem rekortmenler ve kıymetli misafirler;<br />
Bu güzel akşamda buraya toplandık.<br />
Sizlerin pırıl pırıl yüzlerinizi görmek beni çok mutlu ediyor.<br />
Gözlerinizdeki şampiyonluk ışığını görebiliyorum.<br />
Spor demek sağlık demek, heyecan, enerji, coşku, güzellik, centilmenlik,<br />
nezaket, olgunluk, kardeşlik demek.<br />
Her spor, belli bir disiplin gerektiriyor.<br />
Buna ‘beden terbiyesi’ denir.<br />
Okullarda ‘beden eğitimi’ diye geçiyor.<br />
Zihin açıklığı ve edeplilik ile beden terbiyesi arasında çok sıkı bir ilişki var.<br />
Antrenörlere ‘hoca’ diyoruz. Sporcular da öğrencidir.<br />
Bir spor dalında çalışan öğrenciler hayat boyu öğrenirler.<br />
Sonra kendileri ustalaşıp yeni teknikler geliştirirler.<br />
Bilim gibidir spor.<br />
Bütün spor dallarında, antrenörler öğrencilerine ahlaki öğütler verir.<br />
Rakiplerine kabalık etmeyeceksin.<br />
Diyelim zayıf, hasta, yaşlı kişilere nazik davranacaksın.<br />
Spor alanındaki bilgini kullanarak kimseye zarar vermeyeceksin…<br />
Aziz kardeşlerim;<br />
Bizler, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak bu işe büyük önem veriyoruz.<br />
Yani, reklamda diyor ya, SPORUN VE SPORCUNUN DOSTU, biz de<br />
öyleyiz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
371
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sporun ve sporcunun dostuyuz.<br />
Çünkü spor bir dostluk işidir. Sporcu, dost olunacak kişidir.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’yi bir şampiyonlar şehri yapmak için yola çıktık.<br />
Spor yatırımlarına tam 51 milyon YTL, yani 51 trilyon lira ayırdık.<br />
22 yeni spor tesisi kurduk.<br />
200’ü aşkın tesisin projelendirme ve ihale çalışmalarını sürdürüyoruz.<br />
Neden bunca para, bu kadar emek harcıyoruz? Bu kadar tesise gerek var<br />
mı?<br />
Evet var.<br />
En başta söyledim: Spor demek sağlık, efendilik, heyecan, sevinç demek.<br />
Her yaştan hemşehrimiz bu tesislere gelip idman yapıyor.<br />
Zindelik kazanıyor.<br />
Bizim bu enerjiye, sağlıklı bünyelere ihtiyacımız var.<br />
Mühendisler basket oynasın, avukatlar yüzsün, öğretmenler koşsun.<br />
Güreş, jimnastik, karate, satranç… Genç yaşlı herkes bu sporları<br />
yapabilmeli.<br />
Ev hanımları, işçiler, esnaf, çocuklar, muhasebeciler, garsonlar, emekliler…<br />
herkes bu tesislerde buluşmalı.<br />
Hepimiz maçları, yarışları izlemenin heyecanını yaşayabilmeliyiz.<br />
Hepimiz, sahaya inebilmeli, ringe, mindere çıkabilmeliyiz.<br />
O zaman birbirimize yaklaşırız.<br />
Bu sevinçler, bu heyecanlar, galibiyetler, şampiyonluklar bize güç verir,<br />
dostluğumuzu pekiştirir.<br />
Belediye olarak, 220 amatör spor kulübüne 78 bin parça spor malzemesi<br />
yardımı yaptık.<br />
Yeter ki gençlerimiz kötü alışkanlıklardan uzak dursunlar.<br />
Olmadık yerlere gitmesinler.<br />
Gençlik enerjilerini en güzel şekilde kullansınlar.<br />
Akranlarına, küçüklere iyi örnek olsunlar.<br />
Takım arkadaşlarıyla birlikte zaferlere koşsunlar.<br />
Ailelerin de yüzü gülsün.<br />
Hepimiz sevinelim.<br />
Gençlerimiz spor yapınca seviniyoruz evet.<br />
Fakat şampiyonluk sevinci, rekor, madalya sevinci bambaşka.<br />
Bir kardeşimiz madalya aldığı zaman, takımımız şampiyon olduğu zaman<br />
havalara uçuyoruz.<br />
O sevinç bize aylarca yetiyor.<br />
İşte, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor 1 sezonda 40 madalya<br />
9 kupa aldı!<br />
Dünya, Avrupa, Balkan şampiyonları çıkardık!<br />
372 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
20 Türkiye şampiyonluğu aldık!<br />
2 Türkiye rekoru kırdık!<br />
Bu sevinçleri, zaferleri, bu enerjiyi çoğaltmak için çalışıyoruz.<br />
Her mahallede bir şampiyonumuz olsun istiyoruz!<br />
Sağlık ve zindelik dolu bir şehir <strong>oluyor</strong> <strong>Kocaeli</strong>.<br />
Daha da iyi olacak inşallah.<br />
Kağıtspor’da 32 branş var. Branş sayısında Türkiye biricisiyiz!<br />
Lisanslı 2 bin 320 sporcumuz var. Sporcu sayısı bakımından Türkiye<br />
ikincisiyiz.<br />
Tesisler ve spor imkanları bakımından da zirveye doğru hızla yol alıyoruz.<br />
Fakat, sevgili gençler, sporcu kardeşlerim, bu galibiyetler, rekorlar bizi<br />
şımartmayacak.<br />
Coştukça coşacağız.<br />
Son bir şey daha söyleyeyim ve konuşmamı bitireyim.<br />
Lütfen dikkat.<br />
Bu sözümü iyi dinleyin.<br />
Spor bilim gibidir, disiplin gerektirir, sağlık, enerji, nezaket işidir dedik ya…<br />
Belediyecilik de aynen öyle.<br />
Spor gibi. Mesela futbolda, takımlar belli bir düzene göre sahaya dağılıyorlar.<br />
Kaleci, sağ bek, forvet…<br />
Bizde de aynı şey geçerli.<br />
Takımlar gol atıyor, basket atıyor.<br />
Biz de yol yapıyoruz, tesis inşa ediyoruz, doğalgaz, su götürüyoruz, ağaç<br />
dikiyoruz…<br />
Gol olunca tribünler seviniyor, coşuyor.<br />
Biz hizmet götürdüğümüzde de vatandaşlarımızın yüzü gülüyor.<br />
Sporcular diyelim atletizm rekoru, yüzme rekoru kırıyor.<br />
Biz de yol yapma, denizi temizleme rekoru kırıyoruz, doğalgaz hattı döşeme<br />
rekoru kırıyoruz.<br />
Aynı yani.<br />
Bir sporcu, tribünlerden alkış aldığında en büyük mutluluğu yaşıyor.<br />
Biz de öyle.<br />
Biz belediyeciler de tribünlerdeki kardeşlerimiz, dostlarımız kutladığı zaman<br />
en büyük sevinci tadıyoruz…<br />
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum güzel kardeşlerim.<br />
Allah’a ısmarladık.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
373
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Pehlivanlar unutulmaz<br />
Aziz kardeşlerim, Karamürsel’in güzel insanları;<br />
Bizim tarihimiz bir kahramanlıklar tarihi.<br />
Atıyla doludizgin giderken ok atabilen bir milletiz.<br />
Dünyanın en büyük toplarını biz döktük.<br />
Gemileri karadan yürüttük.<br />
250 kiloluk mermileri tek başına taşıyanlar biziz.<br />
Tarih boyunca Allah Allah nidalarıyla savaştık, işgallere direndik.<br />
Yine tarih boyunca, minarelerimizden ezanlar yükseldi, Allah Allah<br />
nidalarıyla kubbelerimiz çınladı.<br />
Yine tarih boyunca Allah Allah nidalarıyla er meydanlarında güreş tuttuk.<br />
Her işimizde, siyasette, sanatta, sporda; maneviyatımızdan, terbiyemizden,<br />
değerlerimizden güç aldık.<br />
Zihnimiz de, gönlümüz de, bedenimiz de bu manevi terbiye ile şekillendi.<br />
Sözümüzü de, davranışımızı da bu manevi terbiye belirledi.<br />
Sizler, bunları çok çok iyi biliyorsunuz.<br />
Çünkü bu toprakların en güzide, en has güreşçilerini Karamürsel yetiştirdi.<br />
Muhterem dostlarım;<br />
Yağlı güreş bizim ata sporumuz.<br />
2 bin 500 yıldır yağlı güreşe tutuşuyoruz.<br />
2 bin 500 yıllık bir ustalıkla, bu benzersiz sporu yapıyoruz.<br />
Düğünlerde, savaş zaferlerinden sonra yağlı güreşler yapılırmış.<br />
Eskiden, pehlivanlar, tekkede yetişirmiş.<br />
En başta pehlivanlıkta usta bir şeyh bulunurmuş.<br />
Tıpkı, Uzakdoğu’daki Kung-fu’cu rahipler gibi, bizim de yağlı güreş<br />
üstatlarımız varmış. İşte bu yüzden, yağlı güreşler hem büyük bir ustalığa,<br />
374 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
hem de çok özel ahlaki bir birikime dayanıyor.<br />
Yağlı güreşi hem bir eğlence, hem de bir sanat olarak görmüşüz yıllarca.<br />
Doğrusu da bu.<br />
Aziz kardeşlerim,<br />
Karamürsel dedik, has güreşçiler yetiştirdi.<br />
Aydın Demir, Kadir Birlik, Ahmet Taşçı gibi büyük pehlivanlar çıkardı.<br />
Bir de Karamürsel’imizin unutulmaz efsanesi Gazanfer Bilge var.<br />
Şimdi bir şey söyleyeceğim.<br />
Pehlivan denince aklımıza, kayaları tutup kaldıran, ağaçları kökünden söken<br />
güçlü insanlar geliyor.<br />
Halbuki pehlivan, taş taş üstüne koyan, güzel bahçe duvarları ören, evler<br />
kuran, ve fidan diken kişidir.<br />
Yabancı filmlerdeki devlerle, savaşçılarla pehlivanlarımızı karıştırmayalım.<br />
İşte, Karamürsel yemyeşil, meyve bahçeleriyle dolu bir şehir.<br />
Nasıl oldu bu?<br />
Pehlivan ahlakıyla, yiğitlik terbiyesiyle oldu.<br />
İnsan sevgisiyle, sanatla, ustalıkla, bilgelikle oldu.<br />
Biz bu yağlı güreşlerdeki inceliği, hüneri görmek zorundayız.<br />
Bizim atalarımız, asırlar boyunca en mutlu, en sevinçli, en heyecanlı<br />
günlerinde boşuna güreşmediler. Yağlı güreşlerin gerektirdiği beceriyi,<br />
mahareti anlamamız gerekir. Yağlı güreşin şifresini çözmemiz gerekir.<br />
Yiğit dostlarım, yürekli kardeşlerim;<br />
Ahlak dedik, maneviyat dedik, ustalık dedik.<br />
50 yıl önce minderlerde fırtına gibi esmiş olan Gazanfer Bilge’yi<br />
unutamıyoruz.<br />
Bu muhteşem güreşçimizin adı her yerde yazılı, hepimizin kalbinde yazılı.<br />
Niye böyle?<br />
Gazanfer Bilge hâlâ güreş mi tutuyor?<br />
Hayır.<br />
Fakat Gazanfer Bilge hâlâ pehlivan.<br />
Şehrimize çok büyük hizmetlerde bulundu.<br />
O güreşçi ahlakıyla, ticarette de başarılı oldu.<br />
Şehrimize okullar, yurtlar, sağlık ocakları, spor tesisleri kurdu.<br />
Pehlivan Gazanfer Bilge yaşayan bir efsane olarak hepimize güç veriyor.<br />
Yağlı güreşe Karamürsel mührünü vuran Ahmet Taşçı’ya bakalım.<br />
Dünyanın en efendi insanı. Hakkında çok güzel hikayeler, dilden dile<br />
dolaşıyor.<br />
Karamürsel denince aklımıza bu kocaman yürekli, aslan gibi adamlar geliyor.<br />
Şu anda burada bulunmaktan büyük heyecan duyuyorum.<br />
Güneş altında pırıl pırıl parlayan pehlivanlara imreniyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
375
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bizler de sizlerden, pehlivanlardan ilham alarak çalışıyoruz.<br />
Biz, pehlivanlığın ağaç dikme, yol, köprü yapma kısmını yürütüyoruz.<br />
Güreşleri de severek, heyecanla izliyoruz.<br />
Bizim kispetimiz de bu takım elbiselerdir.<br />
Bizim er meydanımız da bütün <strong>Kocaeli</strong>’dir.<br />
Allah bizleri utandırmasın.<br />
İki cihanda sırtımız yere gelmesin.<br />
Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.<br />
Pehlivanlarımıza galibiyet sevinci diliyorum.<br />
Allah’a emanet olun<br />
376 Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
DEPREM<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
377
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
378<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Deprem kalplerimizi sağlamlaştırdı<br />
Aziz hemşehrilerim, değerli kardeşlerim;<br />
Bugün 17 Ağustos… Bugün, büyük depremin 8. yıldönümü. Depremi<br />
unutamıyoruz. Göğsümüzün kafesinde kelepçelenmiş bir yırtıcı kuş gibi<br />
çırpınıyor deprem. Vahşi bir çığlık gibi, duvarlarımıza çarpıp yankılanıyor.<br />
Deprem, şimşekten çivilerini kalbimize çaktı. Tutkallı bir nehir gibi akıyor<br />
içimizde. Depremi asla unutmayacağız aziz kardeşlerim. Kaderimiz bu.<br />
Bu sokaklarda, bu şehirde yaşadığımız müddetçe, depremi hatırlayacağız<br />
Çünkü, 17 Ağustos 1999 günü, gökyüzü başımıza yıkıldı.<br />
Evlerimiz yerle bir oldu. Sevdiklerimiz, ailemiz, dostlarımız, binlercesi<br />
yıkıntıların altında kaldı. Acımız büyük. Müthiş bir yıkım yaşadık.<br />
Büyük bir felakete uğradık. Enkazların içinden çıkıp bugünlere geldik.<br />
Gözyaşlarımız tozlu yollara aktı. Yüreklerimiz ortasından yarıldı. Her<br />
yanımızı hüsran kapladı. Evlatlarımızı, ebeveynlerimizi, dostlarımızı,<br />
komşularımızı kaybettik. 17 Ağustos’ta tarumar olduk. Ağır bir yenilgiydi.<br />
Aziz kardeşlerim,<br />
Bu yenilginin içinde bir zafer elde ettik. Evet. Bunca kaybın içinde benzersiz<br />
kazançlarımız oldu. Deprem bize çok önemli bir fayda da sağladı. Neydi o<br />
fayda? Felaketten kazancımız ne oldu? Sadece Gölcük, <strong>Kocaeli</strong>, Adapazarı<br />
değil, tüm Türkiye benzersiz bir biçimde kenetlendi. Türkiye’nin dört bir<br />
yanında insanlar şehrimize koştular. Hepimiz can havliyle birbirimizin<br />
imdadına koştuk. Gece gündüz enkazların içinden, el ele tutuşarak çıktık.<br />
Birbirimizi teselli ettik. Birbirimize sarılıp ağladık. Bir lokma ekmeği, bir<br />
yudum suyu paylaştık. Günler boyu, sabahlara kadar, sokaklarda yan yana<br />
oturduk. Dertleştik. Deprem, bizdeki manevi enerjiyi açığa çıkardı. Bir şehri,<br />
bir ülkeyi ayakta tutan şey maneviyattır.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
379
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Maddiyat, evler, mücevherler, otomobiller, her şey bir yangında, bir<br />
depremde yok olabilir. Fakat manevi birikimle, manevi güçle onları yeniden<br />
elde edebiliriz. Yeter ki bizde dostluk, kardeşlik, paylaşma, dayanışma gibi<br />
erdemle olsun. Manevi gücümüz bizi birleştirir.<br />
İşte bu manevi kuvvet sayesinde, görkemli bir birliktelik doğdu. Depremin<br />
açtığı yaraları hızla sardık. Binaları yavaş yavaş yeniden yaptık.<br />
Yolları yeniden asfaltladık. Şehrimizi yeniledik. Yıldırım düşmüş,<br />
kömürleşmiş bir ağacın baharda tekrardan çiçeklenmesi gibi, şehrimiz<br />
yeniden şenlendi. Bizim depremdeki kazancımız, işte bu manevi enerjinin<br />
yok olmadığını görmek oldu.<br />
Deprem tatbikatları yapılıyor. İlkyardım, kurtarma, depremden korunma<br />
alıştırmaları yapılıyor. Depremin kendisi, bizim için bir maneviyat, bir insanlık<br />
tatbikatı oldu. Depremle birlikte, kardeşliğimiz yüzeye çıktı. Depremle<br />
birlikte, merhamet, şefkat, paylaşma enerjisi açığa çıktı. Bu durum, beni çok<br />
ama çok ümitlendiriyor. Depremle birlikte, yaşama azmimiz pekişti. Tüm<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nden ülkemizin her yanına kardeşlik rüzgarları esti. Milyonlarca insan<br />
bu ülkede şefkat gözyaşları döktü. Milyonlarca insan dualar etti. Milyonlarca<br />
insan bize yiyecek, giyecek, battaniye, çadır yüklediği kamyonlar yolladı.<br />
Milyonlarca insanın kalbi birlikte attı.<br />
Sevgili hemşehrilerim, can dostlarım;<br />
Bizler de bu ruhla, bu maneviyat, ahlak seferberliğinde yerimizi aldık.<br />
Şehrimizde yıkılan binaların yerine yenilerini yaptık.<br />
Belediye olarak gece gündüz çalıştık. Depremden sonraki yıllar boyunca,<br />
bugüne kadarki çalışmalarımızda özel bir yön var: Depremden sonra devreye<br />
giren manevi gücü kaybetmemeye gayret ediyoruz. Çünkü, o gücü, büyük<br />
bir felaket pahasına topladık. Hepimiz, depremin asıl şiddetinin nereden<br />
kaynaklandığını biliyoruz. 17 Ağustos Marmara Depremi çok ama çok<br />
şiddetliydi. Muazzam bir felaketti. Çünkü ufak hesaplar, üç günlük hesaplar<br />
peşindeki kimileri bazı binaları yeterince sağlam yapmamıştı. Çünkü kimileri<br />
dikkatsiz davranarak bazı hayati tedbirleri almamıştı.<br />
Değerli kardeşlerim;<br />
Manevi enerji tek başına bir anlam taşımaz. Onun gereğini yerine getirmemiz<br />
de gerekir. Sağlam binalar yapacağız ki, bir felaket sırasında tuzla buz<br />
olmasın. Daha titiz projeler hazırlayacağız, daha uzun düşüneceğiz,<br />
canımızın kıymetini bileceğiz. Ahlak, işte bu titizlikte, bu zihinsel<br />
gayretlerdedir. Deprem sabahı içimize dolan heyecanların sönmesine izin<br />
veremeyiz. Depremi yalnızca üzüntüyle, gözyaşıyla hatırlamak olmaz.<br />
Depremi, sorumluluk bilincimizi koruyarak hatırlamalıyız.<br />
380 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Depremi, aynı zamanda bir nasihat gibi, bir ders gibi kabul etmek<br />
zorundayız. Deprem bizi sağlamlaştırmalı. Depremden sonra daha sağlam<br />
olamadıysak, felaket bizim içimizde yuvalanmış demektir. Bizler, kendimiz<br />
depremin yandaşı, destekçisi durumuna düşeriz.<br />
Allah düşürmesin.<br />
Allah, felaketten aldığımız dersi unutturmasın.<br />
Allah bir daha böyle büyük acılar yaşatmasın.<br />
Allah, depremde kaydettiğimiz dostlarımıza, çocuklarımıza, ailelerimize gani<br />
gani rahmet eylesin.<br />
Hepsi nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun.<br />
Sizleri en içten duygularla selamlıyorum.<br />
Allah’a ısmarladık.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
381
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
17 Ağustos 1999’dan<br />
önceki insanlar değiliz<br />
8 yıl önce büyük bir felaketle sarsıldık. Binlerce hemşehrimiz, komşularımız,<br />
dostlarımız, ailemizden kişiler hayatını kaybetti. Sevdiğimiz insanları<br />
gözyaşlarıyla toprağa verdik. Hepsini rahmetle, hasretle anıyoruz.<br />
Birçoğumuz, uzuvlarımızı kaybettik. Kimimiz kolumuzu, kimimiz bacağımızı<br />
depreme, enkaza kaptırdık…<br />
Yuvalarımız yıkıldı. Depremin acıları hâlâ kalbimizde bir bıçak gibi duruyor.<br />
Deprem hâlâ rüyalarımıza giriyor.<br />
Yaralarımız hâlâ taze.<br />
FELAKETİN KAZANDIRDIKLARI<br />
Fakat felaket aynı zamanda bize çok şey öğretti.<br />
Hayatımızın en büyük kardeşlik, yardımlaşma, teselli seferberliğini biz 17<br />
Ağustos 1999’da yaşadık.<br />
Hiçbirimiz, o dehşetli günden önceki insanlar değiliz.<br />
Felaket, hakikaten bizi hem hırpaladı, hem de olgunlaştırdı, güçlendirdi.<br />
17 Ağustos’tan sonra, çalışmalarımızda, hayata bakışımızda artık<br />
bambaşka, özel bir yön var. Her bakımdan daha sağlam olmanın önemini<br />
daha derinden kavradık.<br />
SAĞLAM DURALIM<br />
Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak diyelim toplu konut temeli atarken hemen<br />
içimizden bir deprem çarpıntısı geçiyor.<br />
Yol yaparken, ağaç dikerken, parklara oyun grupları kurarken, altyapı<br />
çalışmaları sırasında… her zaman o deprem sesini duyuyoruz.<br />
Depremle birlikte, depreme karşı durarak yaşamayı öğreniyoruz.<br />
382 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Artçı şoklar kalplerimizde sürüyor.<br />
Allah’tan en büyük dileğimiz, şehrimizin, ülkemizin, dünyadaki hiçbir yerin<br />
böyle bir felakete uğramamasıdır.<br />
Hayatımızın en kötü gününü 8 yıl önce 17 Ağustos’ta yaşadık; bir daha<br />
yaşamayalım.<br />
Deprem karşısında, felaket karşısında sağlam duralım.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
383
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sivil inisiyatif, sivil bilinçten doğar<br />
Aziz hemşehrilerim, kıymetli misafirler;<br />
Bundan tam 9 yıl önce, 17 Ağustos günü <strong>Kocaeli</strong>’nde büyük bir felaketle<br />
sarsıldık. Birkaç saniye içinde her şey değişti. Hayatımızın şokunu yaşadık.<br />
9 yıldır depremin izlerini kalplerimizde, hafızamızda taşıyoruz.<br />
Bu felaket, sadece <strong>Kocaeli</strong>’mizi değil, tüm Türkiye’yi derinden etkiledi.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şu sözü söyledik:<br />
FELAKETİN BİZE KAYBETTİRDİKLERİNİ DE KAZANDIRDIKLARINI DA<br />
UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ.<br />
Depremde yakınlarımızı, sevdiklerimizi kaybettik.<br />
Neşemiz, sevincimiz enkazın altında kaldı.<br />
Yaşama azmimiz kırılmaya uğradı…<br />
Çok ama çok şey kaybettik.<br />
Hâlâ o kaybettiklerimizin acısıyla yaşıyoruz.<br />
Gözyaşı döküyoruz.<br />
İçimiz sızlıyor.<br />
Peki felaketten ne kazandık?<br />
Felaket bize gerçekten bir şey kazandırdı mı?<br />
Evet, işin gerçeği, kazandırdı.<br />
1. Deprem bilinci kazandık.<br />
Uzmanlar ekranlarda, gazetelerde, radyolarda aylarca tüm Türkiye’ye<br />
depremi anlattı. Milletçe depremi öğrendik.<br />
2. Ahlaki olgunluğumuz arttı, kardeşlik duygumuz pekişti.<br />
Devlet ile millet sımsıkı kenetlendi.<br />
Kendiliğinden müthiş bir yardım seferberliği başladı.<br />
Öyle ki, biz bu şehirde sevinçten mi ağlıyoruz, kederden mi bilemedik.<br />
384 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ve daha birçok şey.<br />
Bugün burada felaketlerde sivil kuruluşların rolü konuşulacak.<br />
Sivil İnisiyatif Paltformu’na, bu paneli organize ettikleri için tebrik ve<br />
teşekkürlerimi sunuyorum.<br />
Sivil inisiyatif, sivil bilinçten doğar.<br />
Özgür iradenin harekete geçmesini ifade eder.<br />
Bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinde sivil oluşumlar, sivil hareketler, sivil<br />
kuruluşlar toplum meselelerinin çözümünde öncü rol oynuyor.<br />
17 Ağustos Depremi sırasında biz bunu netlikle gördük.<br />
AKUT mesela, tüm Türkiye’nin kalbini kazandı, bir efsaneye dönüştü.<br />
Yüzlerce sivil kuruluş, şehrimize koştu.<br />
Elbirliği, gönül birliği ve dert ortaklığı doğdu.<br />
Felaketin üstesinden gelinmesinde, sivil kuruluşların göz doldurucu bir etkisi<br />
oldu.<br />
Sonrasında, deprem bilincinin yaygınlık kazanmasında da sivil kuruluşlar<br />
önemli bir fonksiyon icra etti.<br />
Çünkü sivil kuruluşlar yapısal olarak dinamiktir ve kendini yenileyebilir<br />
niteliktedir.<br />
Biz de Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak sivil yapılanmaları son derece<br />
önemsiyoruz, onlarla görüş alışverişinde bulunuyor, birlikte hareket ediyoruz.<br />
Belediyemizin bünyesinde oluşturduğumuz Kent Konseyi, tam anlamıyla sivil<br />
bir odak niteliğindedir.<br />
Panelistlerin konuyla ilgili yapacakları değerlendirmeleri ben de sizler kadar<br />
merak ediyorum.<br />
Bu nedenle sözü uzatmayacağım.<br />
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
385
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
386<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
TOPLUM<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
387
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
388<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Gönüllerin açılışı<br />
1 Mart’ta, Aşura Günü vesilesiyle, ‘Sevgide Buluşalım -2’ başlıklı bir program<br />
düzenledik.<br />
Uluslararası Fuar Merkezi’ndeyiz. 20 bin kişi toplanmış. Yüzler tertemiz,<br />
gözler pırıl pırıl. Başörtülü ile başı açık bir arada. Alevi ile Sünni bir arada.<br />
Kadın ile erkek, yaşlı ile genç bir arada…<br />
<strong>Kocaeli</strong> Milletvekilleri Nihat Ergün, Fikri Işık ve Sibel Gönül; Cem Vakfı Genel<br />
Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevi-İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza<br />
Uğurlu gibi seçkin misafirler, bürokratlar, siyasetçiler, Cemevi temsilcileri<br />
lütfedip gelmişler. Kameralar kayıt yapıyor, program bazı kanallarda canlı<br />
yayınlanıyor.<br />
Benim de bir konuşma yapmam gerekiyor.<br />
Heyecanlandım. Benim için 20 bin kişiye hitap etmek hiç mesele değildir.<br />
20 milyon kişiye de konuşma yapabilirim. Fakat Aşura Günü’nde özel bir<br />
durum vardı. Bir gönül meselesini, bir sevgiyi, kardeşlik duygusunu 20 bin<br />
kişiye bir kerede açmak kolay değil.<br />
Bu iş, mesela toplu konut açılışına, sağlık merkezi açılışına benzemiyor.<br />
Gönüllerin açılışı, gönlünü açmak, büyük cesaret gerektiriyor.<br />
ZENGİN OLDUK<br />
Bir gençlik heyecanı sardı beni. Yüreğim titriyor. 20 bin kişiden bir teki bile<br />
bana inanmazsa, sözüme dudak bükerse ne yaparım?<br />
Allah’a binlerce şükürler olsun, Alevi dostlarımıza hitaben “Dargınlıkları<br />
unutalım, küslüğü kaldıralım, kucaklaşalım, kardeşliğimizi pekiştirelim” dedim<br />
ve o 20 bin kişiyle bir gönül mukavelesi imzaladık.<br />
Birbirimizi doğru anladık.<br />
Bir hazine sandığını açar gibi, gönüllerimizi birbirimize açtık.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
389
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Semahla, semayla, türkülerle kalplerimizin pası silindi.<br />
Aşureyle ağzımız tatlandı.<br />
Aşuredeki fındıkla nohut gibi, buğdayla üzüm gibi kaynaştık.<br />
20 bin kişi tam 3 saat dizlerinin üzerinde oturdu da bir tanesi şikayet etmedi.<br />
Hepimiz dost meclisinde olduğumuzu sımsıkı kavradık.<br />
Bir inanç derinliğiyle aşılandık. Samimiyetin buğusu göğsümüze nüfuz etti.<br />
Sevgide Buluşalım dedik, hakikaten sevgide buluştuk.<br />
Hz. Ali’de, Hacı Bektaş-ı Veli’de, Mevlana’da, Pir Sultan Abdal’da, Aşık<br />
Mahzuni Şerif’de buluştuk.<br />
20 bin kişi, oradan gönül zenginliğiyle ayrıldık.<br />
SİFTAH VE BEREKET<br />
Biz bu programı ilk kez yapmıyoruz. Geçen sene de bir araya gelmiştik.<br />
Bilen bilir, bu işlerde ilk adım önemlidir fakat ikinci adım daha da önemlidir.<br />
Siftah yapmıştık, tamam. Peki ya bereket? Bu işin bir bereketi olacak mıydı?<br />
Sevgide buluşmuştuk, tamam. Peki ya sonra? Cayacak mıydık, karar mı<br />
kılacaktık?<br />
İkinci buluşma, ilkinden de görkemli ve coşkulu geçti. Kalplerimiz daha da<br />
ısındı. Bu maya tuttu.<br />
Prof. Dr. Sayın İzzettin Doğan’ın da o akşam dediği gibi, barışta karar kıldık,<br />
dostluğumuz pekişti.<br />
Ayetler okuduk, dualar ettik.<br />
Şimdi burada, bir Bektaşi duası etmek istiyorum:<br />
Allah’ım,<br />
Mal mülk verdiğinde saadetimi,<br />
kuvvet verdiğinde aklımı,<br />
iktidar verdiğinde basiretimi,<br />
bela verdiğinde imanımı,<br />
nimet verdiğinde mertliğimi,<br />
güzellik verdiğinde iffetimi,<br />
zorluk verdiğinde sabrımı<br />
benden alma Yâ Rabbim.<br />
Görüyorsunuz, bu duada hep iki şey birlikte isteniyor. İkincisi olmayınca,<br />
ilkinin manası kalmıyor.<br />
İnanıyorum ki, Alevi-Sünni buluşması, kaynaşması da böyledir. Biriyle iyi<br />
geçinip diğerinden uzak düşmek tadımızı kaçırır.<br />
Kardeşliğimizin serpilerek, daha da derinleşerek sürmesini diliyorum.<br />
(Kırkbir, s. 20, Mart 2008)<br />
390 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Can dostu, can yoldaşıyız<br />
Aziz hemşehrilerim, aziz canlar;<br />
Hepimiz, birbirimizi tanıyoruz. Hepimiz hemşehriyiz, komşuyuz, arkadaşız.<br />
Bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşadık.<br />
Kederleri, sevinçleri paylaştık. Şu üç günlük dünyada kah ağladık, kah<br />
güldük.<br />
Şimdi çok samimi, çok dostça konuşacağım.<br />
Birincisi: Ben diyorum ki “Aşura Matemi benim de matemimdir, Alevi<br />
kardeşlerimizle aramızda ‘siz-biz’ ayrımı yoktur, dostuz, kardeşiz.”<br />
Bazıları dudak büküyor.<br />
İkincisi: Diyorum ki “Pir Sultan Abdal’ın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayranıyım,<br />
onların öğütleri, şiirleri, türküleri bana heyecan veriyor.”<br />
Bazıları burun kıvırıyor.<br />
Üçüncüsü: Derince Cemevi’ne, Gebze, Gültepe, Baleren Köyü<br />
Cemevleri’ne; Cem Vakfı’na, Hacı Bektaş Veli Derneği’ne her türlü<br />
destekte bulunduğumuz halde, bazıları bizim Alevi kardeşlerimizden uzak<br />
durduğumuzu, onlara bir faydamız dokunmadığını iddia ediyor.<br />
Şu sözümü lütfen bir yere yazınız: Bin yıllık birlikteliğimiz boyunca gün oldu<br />
birbirimize küstük, doğru. Gün oldu bu topraklarda isyanlar çıktı, kavga<br />
edildi. Ben, hiçbir gönül kırıklığını, hiçbir dargınlığı inkar etmiyorum, yok<br />
saymıyorum. FAKAT, her türlü soğukluğa, tereddüde, küskünlüğe son verip<br />
kardeşliğimizi pekiştirmek zorundayız.<br />
Hazret-i Ali, “En zavallı insan, kardeş edinemeyendir; ondan da zavallısı,<br />
kardeş edindikten sonra onu yitirenidir” buyuruyor.<br />
Zavallılıktan tamamiyle kurtulmak zorundayız.<br />
Kucaklaşmak, kenetlenmek, dünyanın en güzel türkülerini birlikte söylemek<br />
zorundayız. Başka da çaremiz yoktur.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
391
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yunus Emreler, Seyit Nesimiler, Hacı Bektaşlar, Pir Sultanlar bin yıl<br />
boyunca aynı gönül yüceliğini, ruh yüceliğini, hikmeti, sanatı bu topraklarda<br />
kökleştirdiler.<br />
Nur içinde yatsın, Aşık Mahzuni’ye kadar dünyanın en içtenlikli, en<br />
dokunaklı, en derin türküleri burada çalındı, söylendi:<br />
“İşte gidiyorum çeşmi siyahım<br />
Aramıza dağlar sıralansa da<br />
Sermayem derdimdir, servetim ahım<br />
Karardıkça bahtım karalansa da”<br />
Bu sözler, bu ezgiler, milletçe kalplerimizi ısıttı.<br />
Pir Sultan Abdal’ın bir dörtlüğü var ki, sanki direkt bana söylüyor:<br />
“Hem saza mailim hem de sohbete<br />
Hem sana mailim hem de devlete<br />
Aşkın ile düştüm diyar gurbete<br />
Ne sen beni unut ne de ben seni”<br />
Birbirimizi unutamayız. Bizler can dostu, can yoldaşıyız. Canımızın kıymetini<br />
bileceğiz, birbirimizin kıymetini bileceğiz. Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi<br />
“Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanacağız”<br />
Alevi-Sünni kardeşliğine, dostluğuna, birliğine kim karşı çıkıyorsa, kim kapris<br />
yapıyorsa, inat ediyorsa, o benim muarızımdır. İster Alevi olsun, ister Sünni<br />
olsun.<br />
Bu memleketin kültüründen, zenginliğinden vazgeçemeyiz.<br />
Hazret-i Hüseyin’in ardından iki damla gözyaşı dökmemize kimse mani<br />
olamaz.<br />
Kerbela olayını hatırlamamıza kimse mani olamaz.<br />
İşte, çok şükür yeniden bir aradayız, benim de gönlümde bu buluşmaların<br />
ilelebet sürmesi vardır.<br />
Hepinizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.<br />
392 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Aşura Matemi, benim de matemimdir<br />
Anadolu toprakları, kardeşliğin diyarıdır.<br />
Her milletten, her dinden, her mezhep, her meşrepten insan, bu topraklarda<br />
bin yıldır kardeşçe yaşamıştır.<br />
Bizim kültürümüzün, manevi zenginliğimizin en temel kaynağı, lokomotifi,<br />
gücü, her şeyi bu kardeşliktir, komşuluktur, dostluktur.<br />
Bin yıl boyunca her şiirimizde, her türkümüzde kardeşlik çınlamıştır.<br />
Kilimlerimizin motiflerine, yollarımızın parke taşlarına, bahçemizdeki güle<br />
kadar sinmiştir kardeşliğimizin tadı, kokusu…<br />
BU ZENGİNLİK, BU MİRAS HEPİMİZİN<br />
Hicret’in 61. yılında, 10 Muharrem’de yani Aşura Günü, Peygamber<br />
Efendimizin torunu Hz. Hüseyin Kerbela’da şehit edilmiştir.<br />
Alevi kökenli kardeşlerimiz, bu hakikaten üzücü, kederli olayı derin bir<br />
matemle anarlar.<br />
Hepimiz bu matemi, kederi, bu inanç yoğunluğunu bir zenginlik olarak<br />
benimsiyoruz.<br />
Alevi dostlarımızın, bin yıllık komşularımız, kardeşlerimizin harikulade<br />
şiirlerine, davetlerine, türkülerine can-ı gönülden itibar ediyor, iştirak ediyoruz.<br />
SENA AĞLARKEN BEN GÜLEMEM<br />
Bizler, bin yıl boyunca bu topraklarda birlikte ağladık, birlikte güldük.<br />
Bundan sonra da aynı şekilde, birlikte ağlayacak, birlikte güleceğiz.<br />
Birimiz ağlarken diğerimizin gülmesi imkansızdır.<br />
“KIRK BUDAKLI ŞAMDANDA, KIRKIMIZ BİR YANARIZ!”<br />
Hacı Bektaş-ı Veliler, Pir Sultan Abdal’lar hepimizin velileri, pirleridir.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
393
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Tıpkı, Yunus Emreler, Mevlanalar gibi.<br />
Hacı Bektaş-i Veli “En büyük keramet çalışkanlıktır” diyor.<br />
“Çalışmadan geçinenler bizden değildir” diyor.<br />
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım, gür olalım” diyor.<br />
Bu bilgelik dolu, insanın ufkunu aydınlatan sözlerden vazgeçemeyiz.<br />
Şu mısraların şahaneliğine bakınız:<br />
“Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız<br />
Her nefeste aşk ile Yaradan’ı anarız<br />
Erenler meydanına vahdet ile gir de gör<br />
Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanarız!”<br />
Biz bu şimşek gibi, gökyüzü gibi güzel kardeşlik sayesinde varız.<br />
SİYASET DEĞİL, HAYAT<br />
10 Muharrem benim de matemimdir. Bu toprağa benim de gözümün yaşı<br />
düşer.<br />
Kimse de beni bu kardeşlik davasından, bu dostluk, bu birlik davasından<br />
vazgeçiremez.<br />
Beni doğru anlayınız. Siyasi bir söz söylemiyorum. 800 sene öncesinden<br />
söylenmiş, hayati bir sözü tekrarlıyorum.<br />
Pir Sultan’ın en güzel şiirlerinden birinden bir dörtlük yazayım da derdimi<br />
daha güzel anlatmış olayım:<br />
Allah Allah desem gelsem<br />
Hakk’ın divanına dursam<br />
Ben bir yanıl alma olsam<br />
Dalında bitsem ne dersin?<br />
394 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir olalım, gür olalım<br />
Aziz hemşehrilerim, aziz canlar<br />
Bizler, binlerce yıl bu topraklarda kardeşçe yaşadık.<br />
Aşura Matemi, hepimizin matemidir. Hepimiz, Peygamberimiz’in torunu Hz.<br />
Hüseyin’in şehit edilişinden derin bir keder duyuyoruz.<br />
Siz - biz demiyorum, sadece biz diyorum, hepimiz diyorum.<br />
Anadolu’nun bütün desenleri, bütün nakışları kalbimize işlenmiştir.<br />
Bu topraklarda söylenen her türkü, her şiir kalbimize işlenmiştir.<br />
Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi kalbimize işlenmiştir.<br />
Sevinçlerimiz de, hüzünlerimiz de birdir.<br />
Kıblemiz de, inancımız da birdir.<br />
Hepimiz bu caddelerin, bu sokakların, bu tarihin, bu dağların, ovaların,<br />
ırmakların çocuklarıyız.<br />
Hepimiz küçücük çocuklarken aynı bahçelerde oynadık. Hepimiz<br />
gençliğimizde aynı heyecanları yaşadık. Hepimiz aynı çarşılarda, aynı<br />
sofralarda, aynı tarlalarda, atölyelerde saçlarımızı ağarttık. Birbirimize<br />
yan gözle bakamayız. Birbirimize küsemeyiz. Birbirimizden kaçamayız.<br />
Hiçbirimize yakışmaz.<br />
“Dünya barışı” nedir, biz bin yıldır biliyoruz. Bizim mayamız kardeşlikle<br />
yoğrulmuştur. Hepimiz, Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Hacı Bektaşların,<br />
Pir Sultanların dergahlarından geliyoruz. Sizler daha iyi bilirsiniz, Pir Sultan<br />
Abdal der ki:<br />
Allah Allah desem gelsem<br />
Hakk’ın divanına dursam<br />
Ben bir yanıl alma olsam<br />
Dalında bitsem ne dersin?<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
395
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bu, dünyanın en güzel şiirlerinden biridir.<br />
Bu harika şiirin sonunda,<br />
Sen bir cennetlik kul olsan<br />
Cennete girmeye gelsen<br />
Pir Sultan üstadın bulsan<br />
Beraber girsek ne dersin?<br />
diye söyler.<br />
Kardeşlerim, canlarım;<br />
Şu üç günlük dünyada bir arada olamazsak, cennete beraber giremeyiz,<br />
Allah korusun.<br />
Muharrem ayının 10. günü, Aşura Günü, insanlık tarihi boyunca sadece<br />
İslamiyet’te değil, diğer dinlerde de büyük bir önem taşıyor.<br />
Aşura gününde<br />
Hz. Adem’in tövbesi kabul olmuştur.<br />
Hz. Nuh tufandan kurtulmuştur.<br />
Hz. Yunus balığın karnından çıkmıştır.<br />
Hz. İbrahim ateşte yanmamıştır.<br />
Hz. Süleyman’a saltanat verilmiştir.<br />
Hz. Yakub oğlu Hz. Yusuf’a kavuşmuştur.<br />
Hz. Eyyûb hastalıktan kurtulmuştur.<br />
Hz. Musa Kızıldeniz’i geçmiş ve Firavun helak olmuştur.<br />
Hz. İsâ göğe çıkarılmıştır.<br />
Aşura Günü’nün hepimizi yaralayan, yas’a boğan olayı, Hicret’in 61. yılında<br />
bu gün Hz. Hüseyin’in şehit edilmesidir. Aşura Günü’nde hüznü, kederi,<br />
matemi paylaşırız. Bununla birlikte orucumuzu tutarız, akrabalarımızı,<br />
dostlarımızı ziyaret ederiz ve sokaklara çıkıp, toplantı yerlerine gidip<br />
mümkün olduğunca çok kardeşimizle selamlaşırız. Ben bugün buraya ziyaret<br />
etmeye, selamlaşmaya geldim.<br />
Biliniz ki, bu bir kardeş selamıdır. Herkes bilsin. Selam demek barış demektir.<br />
Bir kardeşim kederlenince benim gözlerim dolar. Bir kardeşim sevinince<br />
benim yüzüm güler. Bir kardeşim konuşunca, işte o benim sesimdir.<br />
Hacı Beştaş-ı Veli “En büyük keramet çalışmaktır” diyor. Ben bu sözün<br />
takipçisiyim.<br />
“Çalışmadan geçinenler bizden değildir” diyor.<br />
Ben bu sözün takipçisiyim.<br />
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım, gür olalım” diyor<br />
Ben bu sözün takipçisiyim.<br />
396 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Aziz dostlarım;<br />
Bu gönül zenginliğini, bu yürek titreyişini, bu derin muhabbeti birbirimize<br />
çok göremeyiz. Ben burada siyaset konuşmuyorum. Ben burada para pul,<br />
mal mülk konuşmuyorum. Ben burada gönlümden geçeni söylüyorum. Hacı<br />
Bektaş-ı Veli’den de güzel söyleyemem ya:<br />
Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız<br />
Her nefeste aşk ile Yaradan’ı anarız<br />
Erenler meydanına vahdet ile gir de gör<br />
Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanarız!<br />
Hepinizi canı- gönülden selamlıyor, saygılarımı sunuyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
397
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Allah, Mehmetçiklerimizi bize bağışlasın<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Kelimelerin işe yaramadığı, sözlerin tükendiği zamanlar vardır.<br />
Ne söyleseniz boştur. Cümlelerin anlamı sanki bir şırıngayla çekilmiştir.<br />
Kanatları kırılmış güvercinler gibi çırpınırsınız.<br />
Hakkari’de, gencecik 12 evladımız şehit düştü.<br />
Gazetelerde, ekranlarda fotoğrafları yayınlanıyor.<br />
İnsan bakmaya kıyamıyor. Tertemiz, fidan gibi çocuklar.<br />
Sırım gibi, filinta gibi gençler.<br />
Gazetelerden adlarını okuyoruz: Mustafa, Lokman, Soner, Abdurrahman,<br />
Zekeriya, Selçuk, Yavuz, İrfan, Vedat, Samet. İkisinin adı da Mehmet.<br />
Afyon’dan, Eskişehir’den, Kırıkkale, Yozgat, Ordu, Adıyaman, Gaziantep,<br />
Aydın’dan, Bursa’dan gitmişler.<br />
Hepsinin hayalleri vardı. Yuvalarını, anne-babalarını, nişanlılarını,<br />
arkadaşlarını özlüyorlardı. Hakkari’den mektuplar yazarak, telefonlar ederek<br />
hasretlerini yatıştırıyorlardı.<br />
Ve gece gündüz dağlarda vatanımızı bekliyorlardı. Gözlerini kırpmıyorlardı;<br />
nöbetteydiler…<br />
Sevinçler, alkışlarla, türkülerle askere uğurladığımız çocuklarımız, evlerine<br />
tabutların içinde dönüyorlar.<br />
Yavrusu kefene sarılan, mezara konan bir anneye, babaya ne diyebiliriz?<br />
Onları hangi sözle teselli edebiliriz?<br />
Dünyada bu büyük yürek yarasını iyileştirecek uzman hekim yok.<br />
Günlerdir biz de keder içindeyiz.<br />
12 şehidimizin aileleriyle birlikte tüm Türkiye yas tutuyor, gözyaşı döküyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde hepimiz matemli bir durgunluk içindeyiz.<br />
Hepimiz evlat sevgisi nedir biliyoruz. Biz de çocuklarımızı askere uğurladık.<br />
398 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bizler de asker yolu gözlemekteyiz.<br />
Şehit annelerinin, babalarının gözyaşlarını gördükçe biz de kendimizi<br />
tutamıyor, ağlıyoruz.<br />
O feryatlar bizim de kalbimizin derinliklerine işliyor.<br />
İliklerimize kadar acıya kesmiş haldeyiz.<br />
Evlatlarımızın acısını, bütün hücrelerimizde duyuyoruz.<br />
Her şeye bir tatsızlık, bir manasızlık sindi. Hiçbir şey yapmak gelmiyor<br />
içimizden. Elimiz işe varmıyor. Omuzlarımıza ağır bir yük bindi birden…<br />
Allah, bu pırıl pırıl gençlerimizi, canımızın içi şehitlerimizi cennetin en güzel<br />
köşelerinde ağırlasın.<br />
70 milyon insan, hepimiz, şehitlerimizi dualarla, Allah’a emanet ediyoruz.<br />
Yüce Allah, başta şehit aileleri, yakınları olmak üzere hepimize sabırlar<br />
versin.<br />
Bizlere bir daha böyle dayanılmaz yürek sarsıntıları yaşatmasın.<br />
Evlatlarımızı, Türk ordusundaki bütün Mehmetçiklerimizi bize bağışlasın.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
399
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şehit annelerinin hakkı<br />
Aziz şehit anneleri;<br />
Sizler, bu ülkeyi yaşatan gücün kaynağısınız.<br />
Sizleri övecek, yüceltecek kelime bulamıyorum.<br />
Sizleri teselli edecek sözleri bilmiyorum.<br />
Tertemiz gözyaşlarınız, Türkiye’ye hayat veriyor.<br />
Sizin emeğiniz, sizin gönül zenginliğiniz vatanımızı ayakta tutuyor.<br />
Bu ülkede yaşayan herkes size minnettar.<br />
Gencecik evlatlarınızı cennete uğurladınız.<br />
Allah aşkına, bu muazzam fedakarlığınızın boşa çıkacağını zannetmeyiniz.<br />
Şehitlerimiz, sizin olduğu kadar, bizim de evlatlarımızdır, kardeşlerimizdir.<br />
Bizler de sizinle birlikte o kalp acısını yaşıyoruz.<br />
Bizim de gözlerimiz d<strong>oluyor</strong>.<br />
Biz de şehitlerimizin ardından dualar okuyoruz.<br />
Ne zaman bir şehit cenazesi görsek, bayrağa sarılı bir şehit görsek, bizim de<br />
içimiz parçalanıyor.<br />
Bana göre sizler, tüm Türkiye’nin annelerisiniz.<br />
Milletimizin en çok hürmet duyduğu kişiler sizlersiniz.<br />
Anneler Günü’nde ilk sizin elleriniz öpülmelidir.<br />
Sakın, Anneler Günü’nde mahzun olmayınız.<br />
Türkiye’nin bütün gençleri, bütün çocukları sizin manevi evlatlarınızdır.<br />
Annelik mukaddestir.<br />
Peygamberimiz “Cennet, annelerin ayakları altındadır” buyurmuş.<br />
Fakat sizler, anneler arasında en müstesna, en muteber makamdasınız.<br />
Çünkü siz bu ülkenin en cesur, en saygıdeğer, en güzel çocuklarını<br />
yetiştirdiniz.<br />
Sizin asaletinizden, sizin derinliğinizden daha büyük bir değer tanımıyorum.<br />
400 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sizin şefkatiniz, sizin merhametiniz, sizin dayanıklılığınız yaşatıyor bizi.<br />
Türkiye, İstiklal Harbi sırasında bir baştan bir başa şehit kanlarıyla sulandı.<br />
Şehitlerin yüzü suyu hürmetine bugün evlerimizde, işyerlerimizde,<br />
okullarımızda cıvıl cıvıl mutlu bir hayat sürüyoruz.<br />
İstiklal Marşı’mızda “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” deniyor.<br />
Her adımda şehitlerimizi hatırlıyoruz.<br />
Kur’an’da “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz” yazıyor.<br />
Biz, şehitlerimize ölü demeyiz.<br />
Çünkü şehitler bizlerle beraber yaşıyor.<br />
Şehit evlatlarımız, şehit kardeşlerimiz, şehit atalarımız ilelebet yaşayacaklar.<br />
Hepimizin üstünde şehitlerin hakkı olduğu gibi; bu topraklarda yaşayan her<br />
çocuğun, her gencin üzerinde sizin hakkınız var.<br />
Bizlere, Türkiye’ye haklarınızı helal ediniz.<br />
Allah, kalplerinize genişlik, ferahlık versin.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
401
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Ziyaret saati<br />
Ziyaret, misafirlik, ayaküstü konuşma, selamlaşma, hoşbeş… Bunlar<br />
olmadan şehir hayatı olmaz.<br />
Milyonlarca insan, gökdelenlerle dolu bir metropolde de yaşasak, birbirimizi<br />
ziyaret etmediğimiz takdirde, orası çöldür, ıssızdır, boştur.<br />
Akrabalık, dostluk, ahbaplık derecesi, buluşma, görüşme ziyaretleşme<br />
saatlerimizin çokluğuyla ölçülür.<br />
İhtiyaç halinde, gece yarısından sonra ya da sabah saatinde kapısını<br />
çalabileceğimiz kadar yakın olduğumuz, nazımızın geçtiği insanlar var mı?<br />
Yoksa yazık.<br />
Ben ziyaretlere çok önem veririm.<br />
Hemen her gün esnafa uğrar, hal hatır sorarım.<br />
Eczacı, nalbur, bakkal, kuyumcu, halıcı, kebapçı, fotoğrafçı, kasap,<br />
mobilyacı, elektrikçi, berber, kuru yemişçi, terzi, beyaz eşyacı, çeyizci,<br />
manav, baharatçı, kırtasiyeci, emlakçı, lokantacı, giysici, elektronikçi,<br />
tuhafiyeci, ayakkabıcı, sıhhi tesisatçı, pastaneci… her biri benim için ayrı bir<br />
değer taşır.<br />
Çünkü çarşılar, pazarlar, dükkanlar hayatın aktığı yerlerdir.<br />
Zengini, fakiri, genci, yaşlısı, kadını, erkeğiyle herkesin bir şekilde buralara<br />
yolu düşer. İnsanların hüzünlü mü, sevinçli mi; hoşnut mu, şikayetçi mi<br />
olduklarını en iyi esnaf bilir.<br />
HER ESNAF BİR MÜŞAVİR<br />
Ticaret merkezleri aynı zamanda haber merkezi, duygu merkezidir.<br />
Oralara gitmeden, <strong>Kocaeli</strong>’ni tanıyamam. Kandıra’da, Gebze’de,<br />
Karamürsel, İzmit, Körfez, Derince, Gölcük’te esnafla tavşan kanı bir çay,<br />
bir bardak su içmeden şehrimi, insanlarımı anlayamam. Oturduğum yerden<br />
402 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
meseleleri, dertleri, coşkuları, neşeyi göremem.<br />
O yüzden, sadece seçim dönemlerinde değil, her gün esnafla bir çift söz,<br />
küçük bir teati, ayaküstü bir hatır sorma şarttır.<br />
İşin doğrusu, <strong>Kocaeli</strong> esnafının her biri birer başkan danışmanı, başkan<br />
yardımcısı, müşavir gibidir.<br />
Sözgelimi bir kasap dükkanına uğruyorum. Kasap kardeşim bana “Başkanım<br />
İSU çalışmalarını şu şekilde yapsak daha iyi olmaz mı?” diye fikir de veriyor.<br />
Mesela bir mobilyacıya diyorum ki: “Bak biraderim, bu yollarda doğalgaz<br />
çalışması yapılıyor, görüyorsun. Buranın müfettişi sensin. Kontrol et. İşler<br />
düzgün yürüyor mu, aksıyor mu, gelip sana soracağım.”<br />
Diyelim bir kırtasiyeci bana “Filanca mahallede bir aile var, 5 çocuk okula<br />
gidiyor, durumları iyi değil, onlara da belediye yardımları ulaştırmalısınız”<br />
diyor.<br />
Bunun gibi yüzlerce diyalog düşünün.<br />
Bizim esnaf ziyaretlerimiz bir boy gösterme havasında geçmiyor. Ciddi<br />
ciddi <strong>Kocaeli</strong>’mizin, mahallelerimizin, sokaklarımızın, vatandaşlarımızın<br />
meselelerine eğiliyoruz.<br />
Taksi duraklarına muhakkak giderim. Taksiciler, tüm şehir halkının yol<br />
arkadaşıdır. Onlarla herkes muhabbet eder. Gündemi taksicilerden<br />
öğrenmek gibisi yoktur. Haber bültenlerinde “Güvenilir kaynaklardan alınan<br />
bilgiye göre…” denir ya,<br />
taksiciler işte o “güvenilir kaynak”tırlar.<br />
DİĞER ZİYARETLER<br />
Esnafla görüşmek, dertleşmek, sohbet etmek iyidir, doğrudur, güzeldir,<br />
lüzumludur.<br />
Onun dışında okullara, hastanelere, huzur evlerine, dar gelirli ailelerin<br />
evlerine de ziyaretlerde bulunuyorum.<br />
Mecburum, işim bu.<br />
Yerine göre hediyeler götürürüm.<br />
Hacdan dönenlere hoş geldiniz demeye giderim. Birkaç hurma yer, zemzem<br />
içeriz.<br />
Şehit ailelerine koşarım.<br />
O aileler, yetimler bize şehitlerimizin emanetidir. Onların acısı, kederi bizim de<br />
içimizi yakar. Yüreğimiz titreyerek, elimizden gelen her şeyi yapma<br />
gayretiyle, derin bir saygıyla hareket ederiz.<br />
Şehitlerimizi tanıyorsunuz. Çoğunun isimlerini caddelere, sokaklara, parklara<br />
verdik… Onları unutamayız, hatırlamak zorundayız…<br />
Kabirlere de gidiyorum. Şu fani dünyadan göçmüş hemşehrilerim için bir<br />
küçük dua etmezsem ayıp olur. Yarın birgün onların arasına katılacağız,<br />
hakikat bu…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
403
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
BİR CEZAEVİ ZİYARETİ ANISI<br />
Cezaevlerine de ziyarette bulunuyorum.<br />
Diyeceksiniz ki “Yahu Başkan, esnafa gittin anladık, hastaneye, okula, huzur<br />
evine, yoksul ailelere gittin, hacılara, şehit yakınlarına gittin anladık. Haydi,<br />
mezarlıklar da tamam. Cezaevinde ne işin var?”<br />
Anlatayım.<br />
Bir kere cezaevindeki kişiler de bizim vatandaşımızdır. Şeytana uymuş,<br />
öfkesine yenilmiş, nefsini dizginleyememiş bir suç işlemiş olsa da<br />
cezaevindeki hiç kimseyi yok sayamayız.<br />
Zaten ceza almış, mahkum, parmaklıkların ardında.<br />
Demek istediğim, bir insanın hapiste olması kötüdür, fakat hiç kimsenin gelip<br />
de “Nasılsın” diye sormaması daha da kötüdür.<br />
Biz bu kötülüğü yapamayız. Ziyaretçi sıfatıyla benim o cezaevine girmem<br />
lazım.<br />
Nitekim, önceki sene cezaevinde yaşlı bir hanımefendiye rastladım.<br />
Yüzünde yılların çektiği çizgiler. Nasıl kederliydi. Sordum: “Nedir halin?”<br />
Meğer bu kadıncağız izinsiz ağaç kesmekten mahkum olmuş. Demesine<br />
göre ağacı kesen kendisi değilmiş. Orasını bilemiyorum. Yoksul bir kadın.<br />
Para cezasını ödeyemediği için hüküm giymiş. Haline baktım. Kendi<br />
kendime “Bu hanımefendi, bu ablamız, burada tutulmamalı” diye düşündüm.<br />
Vicdanım bana böyle söyledi. Ödemesi gereken para cezası da benim bizzat<br />
karşılayabileceğim miktardaydı. Ben de ödeyiverdim. Böylece mevzu tatlıya<br />
bağlandı…<br />
Sözü çok uzattım.<br />
Son olarak şunu söyleyeceğim: Belediyelerimizde görev yapan üst düzey<br />
yetkililerin yürütmeleri gereken çok önemli işler vardır. Onların şehirde<br />
dolaşmaya çıkıp ziyaretlerde bulunacak vakitleri yoktur. Kimse de onlardan<br />
bunu beklemez. Bayramlarda buluşuruz, özel günlerde bir araya geliriz, o<br />
ayrı. Fakat bilhassa belediye başkanlarımızın, ilçe belediyeleri olsun, belde<br />
belediyeleri olsun, kendi bölgelerinde ziyaretleri ihmal etmemelerini rica<br />
ediyorum.<br />
Bizim işimizde, ziyaretler sayesinde ele geçen kazanç, vazgeçilmez<br />
değerdedir.<br />
404 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İnsanın değeri<br />
Hangi yaşta, hangi işte olursak olalım, insanın değeri hakkında bir bilgi, fikir,<br />
düşünce taşımamız icap eder.<br />
İnsanın kıymeti hakkındaki bilgimiz, bizim kültür birikimimizin ve medeniyet<br />
terbiyemizin zeminidir.<br />
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği “İnsanı yücelt ki devlet yücelsin”<br />
öğüdü, tarihimizin anahtar cümlelerindendir.<br />
İnsanın yüceliği, kıymeti, önemi tek başınayken açığa çıkmaz. Goethe’nin de<br />
dediği gibi “İnsan kendini ancak bir başkası sayesinde tanır.”<br />
Demek ki, insan olarak değerimiz, bize diğer insanların bir nevi hediyesidir.<br />
Diyeceksiniz ki “Başkan felsefeci mi oldun? Bu derin mevzulara girmek<br />
nereden icap etti? Gündeminde bu mu var?”<br />
Cevap veriyorum: İnsan, bizim gündemimizin, faaliyetlerimizin merkezindedir.<br />
Hiçbir işimizde insan gündemimizden çıkmaz.<br />
Düşünceden, fikirden kopuk bir siyaset yapamayız.<br />
Kültürden, bilgiden, gelenekten, bilimden uzak bir hizmet anlayışı, insanın<br />
değerini teslim edemez.<br />
DEĞER VER, DEĞER KAZAN<br />
Tabii ki gece gündüz, harıl harıl çalışıyoruz.<br />
Toplu İş Sözleşmemizi masada sonuçlandırdık; işçi kardeşlerimizle birlikte<br />
halay çektik, sevindik. Seka Tüneli yapımında hızımızı artırdık, 24 saat<br />
çalışıyoruz. Hürriyet Tüneli tamamlandı, trafiğe açılıyor. Leyla Atakan<br />
Kültür Merkezi yakında hizmete girecek. Güzel Evim Güzel Kentim Projesi<br />
kapsamında, evlerimizin dış cepheleri yenileniyor. Belediyemizin yeni hizmet<br />
binası tamamlandı. <strong>Kocaeli</strong>spor’umuzun şampiyonluğu bütün şehre yüksek<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
405
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
voltajlı bir enerji yaydı. Sekapark’ta 19 Mayıs’ı ayrı, şampiyonluğu ayrı<br />
kutladık. Güreş, karate, futbol, buz hokeyi, judo… birçok branşta şehrimize<br />
yeni şampiyonluk müjdeleri yağıyor. Yurtiçinden ve yurtdışından önemli<br />
misafirleri şehrimizde ağırlıyoruz. Sempozyumlar, sergiler düzenliyoruz.<br />
Saymakla bitiremem, bu köşeye sığmaz. Çok şükür, gözümüzdeki fer,<br />
dizimizdeki derman, bileğimizdeki kuvvet nispetinde <strong>Kocaeli</strong>’nin bir ucundan<br />
diğerine koşturuyoruz.<br />
Bütün bu çalışmalarımız, insanımıza verdiğimiz değerin ifadesidir.<br />
Ve tabii ki değer kazanma çabamızın bir sonucudur.<br />
ÖZGÜR İNSANLARI SEVMENİN ZORLUĞU<br />
İnsandaki cevheri, ruhu, enerjiyi güzelliği seçemeyen; vatandaşları birer<br />
istatistik verisi, oy veren makineler gibi gören anlayışla hakiki bir hizmet<br />
üretilemez.<br />
En önemli husus şudur: Muhatabınızın bağımsızlığını kabul etmek,<br />
özgürlüğünü kısıtlamamak, tercihlerine saygı göstermek; bunların yanı sıra<br />
onu anlama çabasından ve sevmekten geri durmamak.<br />
Her sözünüze evet diyen, kalabalığa uyum sağlayan, medeni cesaret<br />
göstermekten geri duran, risk almayan, gözlerini kapayıp vazifesini yapan<br />
kimseleri hoş görmek kolaydır.<br />
Özgür, tek başına yol yürüyebilen insanları sevmek ise olgunluk gerektirir.<br />
Fakat bütün güzel sürprizleri de işte bu özgür insanlar yapar.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ndeki her bir öğrenci, her bir işçi, her bir esnaf, memur, ev hanımı,<br />
yaşlı, genç, çocuk herkes ama herkes müstakil şahsiyetlerdir.<br />
Bunu böyle görüp kabul etmezsek, bizim birlikteliğimizin sevinç verici bir yanı<br />
da kalmaz.<br />
İnsanımızın özgüvenini, haysiyetini, ideallerini zedeleyen, yıpratan ya da<br />
hesap dışı bırakan bir zihniyetle sağlam bir siyaset yürütülemez.<br />
Göstermelik işlerle, gelgeç heyecanlarla, istikbali kavramayan, tarihten güç<br />
almayan, ahlaki bir özden, bir olgunluk zemininden yoksun işlerle de bir yere<br />
varılamaz.<br />
Biz, insanımıza, hemşehrilerimize, milletimize ve tüm insanlığa her birimizin<br />
biricik olduğunu göz önünde tutarak yöneliyoruz.<br />
Bütün enerjimizi insanlara verdiğimiz değerden alıyoruz. Kazançlarımız,<br />
verimlerimiz de, insanın değeri hakkındaki sarsılmaz görüşümüzün<br />
ürünleridir.<br />
(Kırkbir, s. 31, Mayıs 2008)<br />
406 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Yaşlıların gönüllerini, dualarını alalım<br />
18 - 24 Mart Yaşlılar Haftası kutlu olsun.<br />
“İhtiyar” kelimesi “seçilmiş” demektir. “İhtiyar Heyeti” seçilmişler heyetidir.<br />
Muhtar kelimesi de aynı kökten gelir, “seçilen” demektir.<br />
Yaşlılık bizim kültürümüzde daima bilgi birikimiyle, tecrübeyle, olgunlukla ilgili<br />
sayılmıştır.<br />
Hiçbir zaman yaşlılarımızı üzmeyiz, onlardan kaçmayız. Aksine yaşlıların<br />
hoşnutluğunu temin etmek, onlara hizmet etmek, hürmet etmek bizim<br />
insanlık vazifemizdir.<br />
Gençliği boyunca bizlerle, şehrimize, ülkemize emeği geçmiş insanlara saygı<br />
ve ilgi göstermek mukaddes vazifemizdir.<br />
Yaşlıları can kulağıyla dinlemeyen, onların öğütlerini, hatıralarını, dualarını<br />
önemsemeyen bir toplum; geleceğe güvenle bakamaz.<br />
Hepimiz yaşadığımız toplumdan, çevremizden, sevdiklerimizden<br />
vefa görmek isteriz. Emeklerimizin boşa gitmediğini, hayatımızı boşa<br />
harcamadığımızı bilmek isteriz. Torunlarımızla kucaklaşma mutluluğu<br />
yaşamak isteriz. Hepimiz evlatlarımızla, dostlarımızla ailemizle bir arada<br />
olmak isteriz. Yaşlılığın hayatımızın anlamını alıp götürmesini değil,<br />
pekiştirmesini ümit ederiz.<br />
O halde, büyüklerimize hürmette kusur etmeyeceğiz.<br />
Ne kadar genç olursak olalım, ileride bizim de yaşımız kemale erecektir.<br />
Bu kadar net bir gerçeği göz önünde tutacak kadar dirayetli olmak<br />
mecburiyetindeyiz.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, yaşlılarımıza yönelik hizmetlerde<br />
bulunuyoruz.<br />
AKHOM Projesiyle, yaşlılarımızın tecrübelerinden, nasihatlerinden<br />
faydalanma girişiminde bulunmuştuk.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
407
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sağlık merkezlerimize gelemeyecek kadar hasta olan yaşlılarımıza evde<br />
bakım hizmeti sunuyoruz. Doktorlarımız, hemşirelerimiz; büyüklerimizi<br />
evlerinde ziyaret ediyorlar.<br />
Dar gelirli büyüklerimize sürekli yardımda bulunuyoruz.<br />
Bunlar bizim insanlık ödevimizdir.<br />
Ünlü bir yazar “Gençlikte günler kısa, yıllar uzun; yaşlılıkta günler uzun, yıllar<br />
kısadır” demiş.<br />
Hayatın, zamanın bilmecelerine akıl sır ermez. Ömür su gibi akıyor. Dün<br />
gencecik delikanlılar, kızlar idik. Çocuktuk. Şimdi saçlarımıza aklar düştü.<br />
Artık gençleşmiyoruz.<br />
İşin gerçeği, şu üç günlük dünyada hayatı birbirimiz için ne kadar<br />
güzelleştirebilirsek, o kadar anlamlı bir şey yapmış oluruz.<br />
Siz hemşehrilerimden ricam şu: Yaşlılar Haftası’nda aile büyüklerimizi ziyaret<br />
etmeyi, onlarla tatlı bir sohbeti ihmal etmeyelim. Mümkünse onlara hediye<br />
sunalım, dualarını alalım.<br />
Bu vesileyle şehrimizdeki bütün büyüklerimizin ellerini hürmetle öpüyorum.<br />
Allah hepsine uzun ömürler versin.<br />
408 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Velinimet<br />
Eskiden bazı dükkanlarda “Müşteri velinimetimizdir” yazılı levhalar olurdu.<br />
Yani “Müşteri efendimizdir.”<br />
Bu levhalar, müşteriye hürmetin; çalışarak, alın teriyle kazandığı parayla<br />
alışverişe gelen kişilere hürmetin ifadesiydi.<br />
Nitekim esnaf da canla başla çalışıyor, çoluk çocuğunun rızkı için emek<br />
veriyordu. O da gidip başka dükkanlarda, çarşılarda müşteri sıfatıyla<br />
alışverişini yapıyor, evine ekmek götürüyordu.<br />
Alışveriş, mukaddes bir olaydı.<br />
Fırından sıcak bir ekmek almanın, bakkaldan zeytin almanın bile bir ahengi<br />
vardı.<br />
Esnaf ikramda bulunurdu. “Tadına bakın, beğenirseniz alın” diyerek bir parça<br />
peynir, bir avuç fındık, kiraz uzatırdı.<br />
Müşteri efendiydi, esnaf vakurdu, paranın değeri, satın alınan ürünün nimet<br />
niteliği ön plandaydı.<br />
Zira bu topraklarda bin yıllık bir esnaflık geleneği yaşatılıyordu.<br />
Ticaret, Peygamber mesleğiydi.<br />
Esnafın kanaatkarlığı, bilgeliği, temizliği, ustalığı… hem yaşatılan özelliklerdi,<br />
hem de bu konularda onlarca kıssa, hikaye anlatılırdı.<br />
ESKİDEN NE İYİYDİ… ŞİMDİ DAHA İYİ<br />
Bugün durum biraz farklı.<br />
Nüfus arttı. Şehirler büyüdü. Alışveriş merkezlerinde yeni bir anlayış devreye<br />
girdi. Kredi kartlarıyla, bonuslarla yürüyen farklı bir mekanizma var.<br />
Yine de alışverişteki karşılıklı memnuniyet dengesini korunuyor.<br />
Evet.<br />
Eskiyi övdüm, fakat bugünü kötüleyeceğimi zannetmeyiniz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
409
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bugün de en değerli kazanç, hiç kuşkusuz müşterinin yüzündeki<br />
tebessümdür.<br />
Müşterisi gülmeyen bir esnafın ya da holding sahibinin yüzünün gülmesi<br />
imkansızdır.<br />
Reklamları, eski çarşılarda insanları davet etmek için söylenen şiirsel sözlere<br />
benzetiyorum.<br />
Eskiden de müşterisine ayıplı mal satan, fahiş fiyatla mamul satan çıkıyordu.<br />
Bugün müşteriler, tüketici derneklerinin, ilgili kurumların ve medyanın<br />
desteğiyle en uygun alışverişi yapma imkanı bulabiliyorlar.<br />
BİLİNÇLİ TÜKETİCİ BİR KAHRAMANDIR<br />
15 – 21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası’nda, tüketici hakları gündeme<br />
getiriliyor ve sadece alışveriş değil, tüketimin her aşamasıyla ilgili<br />
kampanyalar yürütülüyor.<br />
Yılın diğer günlerinde de tüketici haklarıyla ilgili birçok faaliyete şahit<br />
<strong>oluyor</strong>uz.<br />
Çünkü tarihin bütün çağlarında, dünyanın her yerinde, bir alışverişte<br />
aldatılmak insanları derinden yaralamıştır. Uzay çağında da olsak,<br />
alışverişimizi Mars’ta da yapsak, kandırılmak gücümüze gider, bizi büyük bir<br />
kedere sürükler.<br />
Neden böyledir? Neden bir ürünü alıp evimizde kutusunu açınca bozuk,<br />
kırık, çürük olduğunu görmek bizi niye derinden yaralar?<br />
Defolu bir gömlek, bozuk bir saat, delik bir çorap; boşa harcanan üç-beş lira<br />
dünyanın sonu mudur?<br />
Cevap veriyorum: Evet, dünyanın sonudur.<br />
Bu tür durumlar yaşama azmimizi kırar, sevincimizi yok eder, toplumda<br />
güvensizliği tırmandırır ve kalbimizi zehirler.<br />
Bir de satın aldığımız bozuk ürünün bir bebek maması olduğunu, ailecek<br />
yenen bir konserve, bir paket pirinç olduğunu düşünün. Ne kadar feci, değil<br />
mi?<br />
Hiç kuşkusuz, ayıplı mal satan ve müşterisine saygısızlık eden kimseler<br />
suçludurlar ve içinde yaşadıkları topluma ihanet etmektedirler.<br />
MÜŞTERİNİN GÜLÜŞÜ TEDAVÜLDEN KALKMASIN<br />
Müşterinin velinimet oluşu, sadece esnafın jest olsun diye söylediği bir söz<br />
değildir. Velinimetlik, her müşterinin asli vasfıdır.<br />
Alışverişteki sevinç, bize yaşadığımızı hissettirir.<br />
Her ne kadar parasını ödeyerek alsak da, bir şey satın alabilmek, daima bir<br />
ödüldür.<br />
Bu yüzden sofraya oturduğumuzda şükrederiz. Dua ederiz. Hamdolsun<br />
deriz.<br />
410 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Müşterinin itimadı, memnuniyeti, tebessümü dev alışveriş merkezlerinde de<br />
hâlâ en büyük güvencedir, en büyük değerdir.<br />
BENİM VELİNİMETİM<br />
1985’te Birleşmiş Milletler, Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’ni yayınladı.<br />
Çünkü modern dünyanın geleceği, tüketicilerin bilinçli hareket etmelerine<br />
bağlıdır. Hakları yasalarla, kurumların desteğiyle korunmayan tüketiciden<br />
mesuliyet bekleyemezsiniz.<br />
Tüketici Sorunları Hakem heyetleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve<br />
Ticaret İl Müdürlükleri, Tüketici sorunlarına bakmakla görevli mahkemeler,<br />
tüketici dernek ve vakıflarının yanı sıra belediyeler de tüketici haklarının<br />
korunmasında önemli rol oynar.<br />
Nasıl?<br />
Etiket mecburiyeti uygularız, denetimler yaparız, vatandaşların şikayetlerini<br />
değerlendiririz…<br />
Çünkü, hepimiz müşteriyiz, hepimiz tüketiciyiz.<br />
Müşteri bizim de velinimetimizdir.<br />
(Kırkbir, s. 21, Mart 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
411
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Patron duysun<br />
<strong>Kocaeli</strong> Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) yönetimiyle bir<br />
toplantı yaptık.<br />
Kahvaltıda buluştuk.<br />
Dernek Başkanı Osman Yavuz Bey’le, Yönetim Kurulu Üyeleri Bünyamin<br />
Dal, Fatih Bingül, İslam Kadıçeşme, Murat Çakmak, Mustafa Çoban,<br />
Ramazan Baştürk, Aydın Sarıoğlu, Kıvanç Acar ve Sedat Yapıcı Beylerle bir<br />
araya geldik.<br />
Ben onlara yeni yatırımlarımızdan, projelerimizden söz ettim.<br />
Onlar da bana derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdiler.<br />
<strong>Kocaeli</strong> hem bir metropol, hem de bir sanayi şehri. Çarşılarımız hareketli.<br />
Kişi başına düşen milli gelirin en yüksek olduğu şehir, <strong>Kocaeli</strong>.<br />
Burada hepimiz ailemizi, çoluk çocuğumuzu güzelce geçindirmek, ağız<br />
tadıyla yaşamak için var gücümüzle çalışıyoruz.<br />
Öte yandan, bizim çalışkanlığımız, işçilerin, öğretmenlerin, aşçıların,<br />
doktorların, esnafın, bahçıvanların, mühendislerin, nakliyecilerin… kısacası<br />
herkesin çalışkanlığı şehrimizi daha yaşanılabilir hale getiriyor.<br />
El emeğimiz, göz nurumuz, alın terimiz şehrimizde yansıyor.<br />
ÖZEL BİR OLGUNLUK<br />
Nasıl ki yuvamıza, ailemize karşı sorumluysak, şehrimize karşı da<br />
sorumluyuz.<br />
KASİAD gibi dernekler, birlikler, meclislerde bir araya gelen işadamlarımız<br />
da <strong>Kocaeli</strong>’ne karşı sorumludurlar.<br />
En başarılı işadamları, içinde yaşadığı topluma, şehre, ülkeye özel katkılar<br />
sunan kişilerdir.<br />
Kişisel servetini büyütmek elbette sezgi gücü, yetenek ve bilgi gerektirir.<br />
412 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şehrine ve hemşehrilerine yeni imkanlar sunmak ise özel bir olgunluğun<br />
işaretidir.<br />
Diyelim ben bir patronum. Bu şehirde şirketler, tesisler, fabrikalar kurmuşum.<br />
Ofisler, dükkanlar açmışım.<br />
Bu şehrin imkanlarından, itibarından, enerjisinden yararlanarak güçlenmişim.<br />
Bu şehrin insanları benim için çalışmışlar.<br />
Artık bir durup düşünmem gerekir.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’ne jest yapmam gerekir.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde yürütülen sosyal projeleri, kültür – sanat, yayın faaliyetlerini,<br />
spor kulüplerini desteklemem gerekir.<br />
Eğitim, sağlık, çevre gibi konularda duyarlı ve destekleyici olmam gerekir.<br />
İŞVEREN VE İŞADAMI<br />
KASİAD’daki toplantıdan çok hoşnut ayrıldım. Çünkü işadamlarımız enerjik,<br />
iyi niyetli ve son derece zeki kişiler.<br />
<strong>Kocaeli</strong>li sanayiciler, işadamları bana güven veriyor.<br />
İçlerinde, şehrimiz için takdire şayan fedakarlıklarda bulunanların sayısı da<br />
az değildir.<br />
Bununla birlikte, işadamlarının <strong>Kocaeli</strong>’ne daha sıkı sarılmalarını diliyorum.<br />
Bu sayede, <strong>Kocaeli</strong>’nde işadamları ile şehir sakinleri arasındaki bağlar daha<br />
da güçlenecektir.<br />
Müşteri sadakatini doğuran memnuniyetin kaynakları çoğalacaktır.<br />
Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın Patron Duymasın diye meşhur bir filmi vardı,<br />
çok güzeldi.<br />
Patron duymasın.<br />
Bence patron duysun.<br />
Patronlar, şehrin bütün seslerini duysun.<br />
<strong>Kocaeli</strong> de patronları duysun.<br />
İşadamlarının finansal desteği ve sponsorluğu kadar, moral desteği ve<br />
ilgisine de ihtiyacımız var.<br />
Bu, dünyanın en gelişmiş şehirlerinde de böyledir.<br />
İşçi – işveren ilişkisi, “yap işi, al parayı” diye özetleyebileceğimiz bir ilişki<br />
değildir.<br />
Bu ilişkiyi “Beraber yaşıyoruz, beraber çalışıyoruz, kader birliği yapıyoruz,<br />
beraber kazanıyoruz” şeklinde özetleyebiliriz.<br />
Kaderlerimizin kesiştiği, birleştiği yer neresi? <strong>Kocaeli</strong>.<br />
O halde kimse <strong>Kocaeli</strong> için bir şey yapmadıkça, işverenlikten işadamlığına<br />
yükselemez.<br />
(Kırkbir, s. 37, Temmuz 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
413
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Hac’dan dönenler<br />
Kutsal toprakları, mübarek beldeyi ziyaret eden aziz dostlarım;<br />
Sizleri can-ı gönülden tebrik ediyorum. Gittiniz, Yüce Dinimiz İslamiyet’in<br />
doğduğu Hicaz’ı, Peygamber’imizin istirahatgahını, Beytullah’ı gördünüz…<br />
Hacı oldunuz…<br />
Bildiğiniz gibi hac ‘ziyaret’ demektir. Bunun yanı sıra ‘yönelmek,<br />
niyetlenmek’ anlamı da taşıyor. Sizler dünyadaki hayatımızın bizlere<br />
yüklediği ağırlıklardan kurtulmaya, manevi bir olgunluğa ve özel bir<br />
sevince yöneldiniz. Bambaşka diyarlardan gelen milyonlarca insanla bir<br />
kardeşlik randevusu gerçekleştirdiniz. Daha temiz, daha nezih, daha zarif<br />
bir hayata adım attınız. İslamiyet’in yücelttiği insanlık değerlerini yakinen<br />
duyumsadınız. Tarihin, inancın ve özgürlüğün kutsal beldedeki tadıyla<br />
aşılandınız. Kalplerinizdeki manevi hasreti dindirdiniz. Eşsiz bir tecrübeyle<br />
gelen imrenilesi bir ruh haline ulaştınız. Ve şehrimize, kültürümüzün temelini<br />
teşkil eden değerlerin ikliminden bir renk, bir kokuyla döndünüz. Ben, bu<br />
ahlaki arınmaya, bu vicdan temizliğine ve bu tatlı heyecanlardan doğan<br />
titizliğe derin bir saygı duyuyor ve değer veriyorum. Sizlerin gönüllerinizdeki<br />
dinginliğin, <strong>Kocaeli</strong>’mize bir müjde gibi yayılacağını umuyorum.<br />
Daha derinlikli, daha munis, daha güleç ve kardeşçe bir hayata<br />
‘yönelişimizde’ sizlerin vazgeçilmez katkılarınız olacağını ümit ediyorum.<br />
Barışçı, özgürlükçü ve dostane bir yaşam telakkisinin şehrimizde daha<br />
derinlere kök salmasının siz kıymetli hacılarımızın dingin üslubuyla daha<br />
kolay mümkün olacağı kanaatindeyim.<br />
Allah, haccınızı kabul etsin.<br />
Hoş geldiniz.Safalar getirdiniz.<br />
414 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Akla hizmet<br />
<strong>Kocaeli</strong> Yüksek Öğrenim Derneği’miz (KYÖD), 60 yaşına girdi. Tebrik<br />
ederim. KYÖD’e uzun ömürler diliyorum. Yıllar çabuk geçiyor.<br />
Sivil Toplum Kuruluşları (STK), toplum hayatımızda çok önemli bir yer<br />
tutuyor. STK’lar, entelektüel yoğunluk bölgeleri oluşturuyorlar. İletişimsel<br />
handikapların aşılmasını temin ediyorlar. Bir diyalog zemini açarak,<br />
dayanışma imkanı doğuruyorlar.<br />
Bilgi çağında yaşıyoruz. İletişim, tekonoloji, uzay çağında yaşıyoruz.<br />
Fakat “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözü geçerliliğini koruyor. Hayat bu.<br />
Uzay çağına girdik diye, birbirimizle selamı sabahı kesecek halimiz yok ya?<br />
Bu konuya döneceğim; komşuluk bahsine.<br />
Modern filozoflar, kuramcılar, 1960’lardan beri, hızla karmaşıklaşan<br />
dünyamızda insanın varlık kazanması, özne vasfını elde tutması meselesini<br />
tartışıyorlar. Dünya küçülmüyor, büyüyor. Hem de başdöndürücü bir hızla<br />
büyüyor. Her evin içinde bilgisayar, internet bağlantısı, film arşivi, uydu<br />
yayınları var artık. Her ev bir dünya. Matbaa ve fotokopiden sonra, verilerin<br />
dijital olarak çoğaltılması sayesinde, online veri aktarımı sayesinde,<br />
dünya gözle görülür bir biçimde büyüyor. George Ritzer, dünyamızın<br />
“şişmanladığını” söylüyor. Küreselleşme bir obezite şeklinde tezahür ediyor.<br />
Sanatlarda yeni alt türler oluşuyor. Diyelim jazz, ABD’de siyahilerin yaşadığı<br />
yoksul mahallelerden yayıldı. Önceleri küçümsenen bu müzik, zamanla<br />
elitleşti, prestijli bir statü kazandı. Şimdi de jazz ekollerini keşfetmek büyük<br />
bir mesele. Şahsen ben, 1920’lerde ortaya çıkmış New Orleans stilinden<br />
öteye geçemedim. Jazz evreni, milyonlarca evrenden sadece biri. Dünya,<br />
evrenlerle doldu. Demek ki küçülmüyor, büyüyor.<br />
Lafı dolaştırmayayım. KYÖD şehrimizdeki gençlerin eğitim ve öğrenimine<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
415
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
destek veriyor. 60 yıldır. Bu kıymetli çabayı ayakta alkışlarım.<br />
Çünkü, bilgi özgürleştirir. Cehalet, özgürlüğü fesheder. Nasıl ki delilerin<br />
ceza–i ehliyeti yoksa, bilişsel donatımdan mahrum kimselerin de hayatımıza<br />
herhangi bir zenginlik katması, kendilerinin, bir hayat sahibi olması<br />
muhaldir. Ne demek bu? Bazıları “Kıroyum ama para bende” yazılı kağıtlar<br />
yapıştırıyorlar arabalarına. Bir kimse, finansal birikimi vs. ile bir konfora<br />
ulaşabilir. Fakat bu tek başına, binlerce yıllık kültür ve medeniyet birikiminin<br />
bize gösterdiğine bakılırsa, insanlık dışı bir çerçevedir.<br />
Bilgi nasıl özgürleştiriyor? Neden para ya da mal mülk değil de bilgi? Çünkü,<br />
bilgi kimsenin zimmetinde değildir. Özgürlük, bilginin özünde vardır. Bilgi,<br />
onu talep eden herkesin, her talebenin doğal hakkı şekline girer. İlim tahsil<br />
etmek, bilimsel çalışma yürütmek, okumak, çağımıza mahsus karmaşaya<br />
direnç göstermemizi temin edebilecek şekilde kolaylaştı.<br />
Dünya büyürken insan küçülmesin. Kritik husus bu.<br />
STK’lar da, bilginin özgürleştirici niteliğine gösterdikleri sadakat nispetinde,<br />
bilgiye hürmeti, bilgi sevgisini (felsefe) açığa vurdukları ölçüde; hakiki bir<br />
fonksiyon icra ederler. Uzay çağında komşuluk bahsine dönelim. Bilgi<br />
özgürleştirir dedik. Bilgi, sistematize olduğu takdirde, insanın sorumlulukları<br />
netleşir. Bu zihin açıklığından, bu görev bilincinden ahlaki bir yoğunluk doğar.<br />
Komşuluk ilişkileri, dostluklar, aşklar; ahlak telakkimizin sağladığı emniyet<br />
sayesinde gerçeklik kazanır. Komşuluk ölürse, uzayda kayboluruz. Bizler,<br />
dünyaya gelen ilk insanlar olmadığımız için, ahlakı da, bilgiyi de içinde<br />
yaşadığımız kültürde hazır buluruz.<br />
Niyetim ders vermek değil. İnsanın insanla arasındaki mesafenin ve / yahut<br />
yakınlığın niteliklerine ilişkin bir fikrimiz olmazsa; münasebetlerimiz el<br />
yordamıyla yürür. Üstünkörü, alelusul, lalettayin birtakım temaslardan ibaret<br />
kalır. Önyargı yılanına sarılarak, bataklıkta çırpınır dururuz.<br />
Bilgi ve ahlakın işleme konması, düşünceyle olur. Düşünmeden yaşanan<br />
hayat, insan hayatı sayılamaz.<br />
Bu manada, siyaset de, eğitim de, sanat da, yani bütün insan faaliyetleri,<br />
düşünsel enerjiyle ilerler.<br />
KYÖD’ün, sadece kurumsal eğitim ve öğrenimin değil, aynı zamanda<br />
şehrimizi güzelleştiren, hayatımıza anlam kazandıran derinliğin de destekçisi<br />
olduğu kanaatindeyim. Bütün kurumlar, kuruluşlar, sistemler; yozlaşma,<br />
çürüme tehlikesi arzederler. Devletler de öyle. Bir sistem kurulup işlemeye<br />
başladığında, o sistemin gelişimi için harcanması gereken enerjiye yatırım<br />
yapılmadığı nadir görülen bir durum değildir. Sistem nasılsa işliyor,<br />
çarklar dönüyor, herkesin makamı, mevkisi, yeri nasılsa belli, nasılsa<br />
alışveriş devam ediyor... Hayır. Eğer bir yapı kurduysak, orada bir faaliyet<br />
yürütülüyorsa, gerisini düşünmeden işe devam edebileceğimiz yanılgısına<br />
416 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
asla kapılmamalıyız. Aksi takdirde, bir süre sonra, sizden bin kat daha<br />
yetenekli, bilgili insanlar gelir ve sizi solda sıfır bırakırlar. Asabileşirsiniz,<br />
bağırmaya başlarsınız, saldırganlaşırsınız, fakat çökersiniz de.<br />
Düşüncede kısırlığın aşılması, önyargıların devreden çıkarılması,<br />
hem entelektüel hem de duygusal bakımdan insanların birbirlerine<br />
yaklaşmalarının sağlanması için çalışmak zorundayız.<br />
Bilirsiniz, çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
417
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Cinayeti gördüm<br />
Tüm Türkiye’yi sarsan, dünyada yankı uyandıran, üzücü bir olay geldi<br />
başımıza. Pippa Bacca adıyla tanınan İtalyan performans sanatçısı<br />
Giuseppina<br />
Pasqualino di Marineo, Gebze’de ölü bulundu. Pippa Bacca, Milano’dan<br />
barış turu gerçekleştirmek üzere yola çıkmıştı. Gelinlikliydi. Yalnızca otostop<br />
yaparak yol alıyordu. Gebze’de arabasına bindiği M.K. adlı, hırsızlıktan<br />
sabıkalı şahıs tarafından tecavüze uğradı ve öldürüldü…<br />
Elimizde değil, utanıyoruz.<br />
Başbakanımız Tayyip Erdoğan “Bu konuda hangi kelimeyi seçeceğimi<br />
bilemiyorum” diyor.<br />
Gazetelerimiz, televizyonlarımız, tüm dünyanın gözü önünde özür diliyorlar.<br />
Pippa Bacca’nın kişisel web sitesinde Türklerin yazdığı “Üzgünüz, çok<br />
utandık” gibi mesajlara, İtalyanlardan “Bir sapığın işlediği suçtan utanmanız<br />
gerekmiyor” şeklinde cevaplar geliyor.<br />
Yine de utanıyoruz. Yüzümüz kızarıyor.<br />
Pippa Bacca’nın yarım kalan yolculuğunu tamamlama projeleri gündeme<br />
geliyor. İstiyoruz ki metropol suçları barış dileklerinin önünü kesemesin.<br />
İstiyoruz ki son sözü saldırganlar söylemesin. Katillerin hamlesi her şeyin<br />
sonu olmasın.<br />
ÜZERKEN DÜŞÜNDÜREN OLAY<br />
Bu korkunç suçtan söz edilirken Gebze’mizin, <strong>Kocaeli</strong>’mizin adının geçmesi<br />
bizi derin bir mahcubiyete sürüklüyor.<br />
Şehrimize bir leke bulaşmış, bir gölge düşmüş gibi hissediyoruz.<br />
Fakat üzülmekle yetinemeyiz. Düşünmemiz gerek.<br />
Neler <strong>oluyor</strong>? Bir vatandaşımızın, vahşileşmesi, böylesine iğrenç bir suç<br />
418 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
işlemesi neyin nesidir?<br />
Eğitim yetersizliği, cehalet mi? Terbiye kıtlığı mı? Ruh hastalığı mı? Bu<br />
sapıklığın arkasında ne var?<br />
Araştırmalara göre, ABD’de her 23 dakikada 1 cinayet işleniyormuş. Her gün<br />
yüzlerce kadın tecavüze uğruyormuş.<br />
Dünyada her 3 saniyede bir kişinin açlıktan öldüğü, her 15 saniyede bir<br />
cinayet işlendiğine ilişkin tablolar var.<br />
Ben bu verilerin kesin doğruları yansıttığına inanmıyorum. Fakat, vahşice<br />
suçların, korkunç ölümlerin tüm dünyada, özellikle de metropollerde çok ciddi<br />
boyutlarda olduğu biliniyor.<br />
Yani eğitim, refah, bilgi, sosyal imkanların çokluğu; suçun tümüyle<br />
önlenmesine yetmiyor.<br />
Daha önce <strong>Kocaeli</strong>’nin bir Avrupa şehri olduğunu yazmıştım. Avrupa<br />
şehirlerinde de cinai suçlar ve tecavüzler, hırsızlıklar görülüyor.<br />
Yani, Pippa Bacca cinayeti dolayısıyla yaşadığımız utanca, insanların<br />
tümünü denetlemenin imkansızlığı da eşlik ediyor.<br />
Bu nedenle asayişi sağlamak üzere güvenlik güçlerinin üstün nitelikler<br />
taşıması büyük önem arzediyor. Caydırıcı faktörlerin devrede olması<br />
gerekiyor.<br />
METROPOLDEKİ YERİMİZ<br />
Metropoller, kalabalıkları barındıran, bir yandan sistemli fakat öte yandan<br />
karmaşık şehirlerdir.<br />
Herkesi tanıyamazsınız. Tanımadıklarınıza güvenemezsiniz.<br />
<strong>Kocaeli</strong> de bir büyükşehir. Ümit ediyorum ki bizler, komşuluk ilişkilerimizi, aile<br />
bağlarımızı korumayı sürdüreceğiz.<br />
Yakınlar, tanıdıklar, akrabalar arasında dayanışmayı icap ettiren kültürel<br />
hasletlerimizi koruyacağız.<br />
İçtenliğimizi, dürüstlüğümüzü, şefkatimizi, merhamet ve diğerkamlığımızı<br />
tahkim edeceğiz.<br />
Ahlaki değerlerimizle bağımızı koparmayacağız.<br />
Polisin, Pippa Bacca’yı boğan M.K.’yı çabucak yakalaması beni teselli<br />
etmedi. Hakikaten tüm Türkiye’ye yayılan utanç dalgasının altında kaldık.<br />
Bana göre, böyle büyük bir suçun izlerini tümüyle silecek bir teselli de<br />
mümkün değildir.<br />
O halde, ülkemizde suç oranının nispeten düşük olmasına imkan veren<br />
değerlerimize daha sıkı sarılmalıyız.<br />
Suça tevessül etmeyen, tertemiz insanlarımızın da kıymetini bilmek<br />
zorundayız.<br />
(Kırkbir, s. 26, Mayıs 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
419
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
420<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
KOCAELİ<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
421
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
422<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şarkılardaki, filmlerdeki gibi<br />
Şehirlerin de ruhu, karakteri, stili vardır.<br />
Paris, romantizmin başkenti kabul edilir. Eyfel Kulesi’yle özdeşleşmiştir.<br />
Mekke, İslam maneviyatının, ibadetin, huşunun merkezidir. Mekke denince<br />
aklımıza derhal Kabe gelir.<br />
New York, gökdelenleriyle modern hayatın görkemini yansıtır.<br />
İstanbul, asaletiyle dikkat çeker. Tarihî yarımadanın silueti, şehrin yüzü<br />
gibidir.<br />
Kremlin Sarayı’nın bulunduğu Kızıl Meydan, Moskova’yı anlatır.<br />
Kalküta, Bosna, Londra, Şam, Tokyo, Roma, Marakeş, Barselona… gibi<br />
birçok şehrin mizacı, kendine mahsus ışıltısı vardır.<br />
Ve bizler bu ışıltıyı çok uzaklardan fark ederiz, görürüz.<br />
Ülkemizde de İstanbul’un yanı sıra, Ankara, Konya, Erzurum, Bursa gibi<br />
şehirlerin ayırıcı vasıfları öne çıkmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, meşhur Beş<br />
Şehir adlı kitabında, bu şehirlerimizi anlatmıştır.<br />
Birçok şehir romanlara, hikayelere, şiirlere, türkülere, filmlere konu edilmiştir.<br />
O şiirler, şarkılar, romanlar, filmler, bizleri konu ettikleri şehirlerin davetiyeleri<br />
gibidir, bizleri o şehirlere çağırırlar.<br />
DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN GÖRÜNEN ŞEHİR<br />
<strong>Kocaeli</strong>, tarihî köklere sahip bir şehir. 3 bin 200 yıllık bir yerleşim bölgesi.<br />
Bununla birlikte son derece genç görünüyor. Çünkü sanayiyle, teknolojiyle<br />
bütünleşmiş durumda ve buna bağlı olarak sürekli yenileniyor.<br />
Sanayi, şehrimizi cazip kılıyor. Genç ve çalışkan insanların enerjisi,<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında müthiş bir hareketlilik doğuruyor.<br />
Bu dinamizm, atılım heyecanı ve üretkenlik <strong>Kocaeli</strong>’mize rengini veriyor.<br />
Bizler de Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, büyük projeleri hayata geçiriyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
423
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Nitekim 27 Ekim günü şehrimize gelerek Açılış Bayramımızı onurlandıran<br />
Başbakanımız, <strong>Kocaeli</strong> hakkında “Vizyon şehir” dedi. Yani örnek şehir.<br />
<strong>Kocaeli</strong> model alınan, örnek gösterilen, cazibeli ve imrenilen bir şehir olma<br />
yolunda son hızla ilerliyor.<br />
Bu süreçte, şehrimizin tarihi dokusuna ve doğal güzelliklerine de sahip<br />
çıkmamız, onları tanımamız, keşfetmemiz hayati önem taşıyor.<br />
Kartepe’si, Sekapark’ı, Maşukiye’si, Osman Hamdi Bey Müzesi, Körfez’iyle,<br />
Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’yle, Hannibal Anıtı’yla, yemekleri, suları,<br />
türküleri, şarkılarıyla, tertemiz caddeleri, modern toplu konutları, spor<br />
tesisleri, kültür merkezleriyle, burada saymakla bitiremeyeceğim binbir<br />
güzelliğiyle <strong>Kocaeli</strong>’mizi yakından tanıyalım, benimseyelim.<br />
Şehrimizin imkanlarından istifade edelim, doğal güzelliklerin tadını çıkaralım,<br />
burada yaşanmış tarihi keşfedelim, sanayi gücümüzle gurur duyalım,<br />
hemşehriler olarak sevinçlerimizi paylaşalım…<br />
Yakın gelecekte, <strong>Kocaeli</strong>’nin en uzak ülkelerden bile görünen, bir dünya kenti<br />
olacağına inanıyorum.<br />
Bizler bütün çalışmalarımızda bu ideali yaşatıyoruz.<br />
424 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin şöhreti giderek artıyor<br />
Eğri oturup doğru konuşalım: Türkiye’de her şey İstanbul’da olur. İstanbul,<br />
tüm Türkiye’yi temsil eder. En kalabalık, en ihtişamlı şehrimiz İstanbul’dur<br />
Şarkılarda hep İstanbul geçer… Ankara, siyasetin merkezidir. Başkentimizdir.<br />
Haber bültenlerinde, Ankara’daki resmi binaları görürüz.<br />
İstanbul ile Ankara’nın yanında bir üçüncü şehir var mı?<br />
İzmir, Bursa, Adana, Trabzon, Konya?.. Hayır, yok. Yani gündemde sürekli<br />
yer tutan bir üçüncü şehrimiz yok. İşin gerçeği bu.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, işte o üçüncü şehir olmak üzere.<br />
<strong>Kocaeli</strong> zaten en büyük sanayi şehri. En çok vergi ödeyen şehir. En çok<br />
trekking parkuru burada var…<br />
Doğru, şehrimiz zaten çok gelişkin ve güçlü. Fakat ülke gündeminde sürekli<br />
yer almak, Türkiye denince akla gelmek başka bir şeydir.<br />
HAYRANLIK NORMALDİR<br />
Artık filmler <strong>Kocaeli</strong>’nde çekiliyor.<br />
Televizyon programları <strong>Kocaeli</strong>’nde yapılıyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları, Türkiye’nin dört bir yanında sergileniyor.<br />
Şehrimiz, süper starların, boy gösterdiği, özel olarak tercih ettiği bir yer oldu.<br />
<strong>Kocaeli</strong> yalnızca yatırım yapılan, tesis kurulan bir şehir değil. Kendine<br />
mahsus cazibesi günden güne artan bir şehir.<br />
İstanbul’dan göç alıyoruz artık.<br />
Kimler geliyor? Varlıklı, kültürlü aileler geliyor. Çünkü <strong>Kocaeli</strong> yaşanacak yer.<br />
Burada trafik sorunu hemen hiç yok. Belli bölgelerdeki sorunlar da dev<br />
projelerle çözümleniyor.<br />
Burada el değmemiş tabiat güzellikleri mevcut.<br />
Denizler daha temiz. Kuşlar daha neşeli. Yoğurt daha leziz…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
425
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Şehrimizin genel görünümü de son derece görkemli. <strong>Kocaeli</strong>’ne ilk kez gelen<br />
herkes şaşırıyor, hayran kalıyor. Normaldir. <strong>Kocaeli</strong>, tek cadde, bir düzine<br />
apartman, iki tane eski camiden ibaret değil. Modern projelerin hayata<br />
geçirildiği, her yönüyle iyi kurgulanan, bir kentsel atılım modeli sunan bir<br />
şehir.<br />
ŞÖHRETE ALIŞMAMIZ GEREK<br />
<strong>Kocaeli</strong>, ekranlarda, beyaz perdede daha sık görüldükçe, şehrimizle ilgili algı<br />
değişecek, <strong>Kocaeli</strong> markası daha da güçlenecektir.<br />
Yaz kış turist geliyor.<br />
Yüksek öğrenim kurumlarımıza yıllardır tüm şehirlerden öğrenciler geliyor.<br />
İşte şimdi de sanatçılar, medya mensupları geliyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, Türkiye gündemine iyiden iyiye yerleşiyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları, görüntüleri, hızla yayılıyor.<br />
Bu nedir? Bu şöhrettir. <strong>Kocaeli</strong>, şöhret merdivenlerini hızla tırmanıyor.<br />
Dolayısıyla bizler de, <strong>Kocaeli</strong>liler olarak bu şöhrete alışacağız. Uzaklara<br />
gittiğimizde, bize heyecanla <strong>Kocaeli</strong>’ni soranlara, şehrimizi anlatacağız.<br />
(Kırkbir, s. 47, Eylül 2008)<br />
426 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Vicdanı müsterih,<br />
gururlu insanların şehri: <strong>Kocaeli</strong><br />
İlkokuldaki çocuklara sorun: “<strong>Kocaeli</strong>’nde durum nedir?” Ya da üniversitedeki<br />
hocalarımıza, profesörlere sorun. Çiftçilerimize, ev hanımlarına, gençlere<br />
sorun. Hepsi de size “<strong>Kocaeli</strong> günden güne gelişiyor” diyecektir. Bu,<br />
göz önünde olan bir şey. <strong>Kocaeli</strong>miz her geçen gün daha aydınlık, daha<br />
müreffeh, daha temiz, daha güzel hale geliyor.<br />
<strong>Kocaeli</strong>; dinamik, bilinçli, mutlu insanların örnek şehri olma yolunda hızla<br />
ilerliyor.<br />
KO-MEK’in 31 kurs merkezinde 56 branşta 42 bin 823 vatandaşımız eğitim<br />
gördü. <strong>Kocaeli</strong>’nde vasıfsız eleman kalmasın, herkes bir iş, bir meslek sahibi<br />
olsun diye çalışıyoruz. Çünkü, <strong>Kocaeli</strong>mizi imrenilen bir şehir kılacak şey,<br />
insanımızın emeğidir. Bu emeğin kalitesidir.<br />
Genç kardeşim liseyi bitirmiş, bir-iki yıl sonra askere gitmiş, dönmüş.<br />
Ekmeğini kazanmak, yuva kurmak istiyor. Fakat elinde bir meslek sertifikası<br />
yok. 22 yaşında, vasıfsız. Ne yapsın bu genç adam? KO-MEK’te meslek<br />
öğreniyor. Elektrik, otomotiv, sıhhi tesisat... Aslanlar gibi çalışıyor, alnının<br />
teriyle, tertemiz, helal lokma kazanıyor. Önünde bir ufuk açılıyor. Kendini<br />
kaybolmuş, kaybetmiş hissetmiyor. Onun esenliğinden, sevincinden bize de<br />
pay düşüyor. Yüzü gülen insanların ışıltısı bize de sirayet ediyor.<br />
Yoksulluğu, geçim sıkıntısını, işsizliği ustalıkla, hünerle, bilgiyle aşıyoruz.<br />
KO-MEK, Türkiye’nin en büyük ikinci eğitim kurumu. KO-MEK’in kapıları<br />
öğrenmek, çalışmak, üretmek, kazanmak, paylaşmak isteyen herkese açık.<br />
Şehrimizde iş ahlakı, çalışma terbiyesi, kazanma sevinci hızla yayılıyor. Alnı<br />
açık, yüzü ak insanların şehri <strong>Kocaeli</strong>. Vicdanı ferah, gururlu insanların şehri.<br />
Ne yaptığını bilen, bildiği işe emek veren insanların şehri.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
427
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
TÜNEL NEDİR, KİMİNDİR, NE İŞE YARAR?<br />
D 100 üzerinde düşünüyoruz, çalışıyoruz. Rahmetli Başbakan Adnan<br />
Menderes’ten sonra bu yola 54 yıldır tek çivi çakılmamış. D 100’ün daha<br />
işlek, daha ferah hale getirilmesi şart. Biz de kolları sıvadık, Seka tünel geçişi<br />
yapıyoruz. Mevcut köprüleri genişletiyoruz, yeni köprüler kuruyoruz. Yol<br />
üstündeki trafik ışıklarını kaldırıyoruz... Neden? 1-Trafik rahat aksın, 2- İzmit<br />
ile sahil arasında irtibat sağlansın diye. Kimileri “Ne gerek var, niye masraf<br />
ediyorlar, yapmasınlar, tünel şart mıydı, köprülü kavşakla idare ederiz”<br />
diyorlar. Biz, bir ulaşım master planı hazırladık. O tüneli ben şahsen tünellere<br />
bayıldığım, tünel sevdiğim, kendimi tünelde iyi hissettiğim için yapmıyorum.<br />
Şehrimizin yapısı ve işleyişi için en ideal, bilimsel çözümün bu olduğunu<br />
bildiğim için, uzmanların görüşleri de bu doğrultuda olduğu için yapıyorum.<br />
Tünele koyulan harç paraysa, trafikte sıkışan otomobilin yaktığı benzin de<br />
para. Ekonomiyi bir bütün olarak görmek, faydayı çok yönlü düşünebilmek<br />
gerek. Biz burada bir anlık, bir günlük bir muhasebe yapmıyoruz. 300 sene<br />
kullanabileceğimiz bir ulaşım kesitinin doğuracağı faydanın muhasebesini<br />
yapıyoruz. Göstermelik, gösterişçi bir zihniyetle hareket etmiyoruz. Hizmet<br />
şovu yapmıyoruz. Hakiki, derde deva olacak bir işe emek veriyoruz.<br />
Tekrar ediyorum. Ben o tüneli rüyamda görmedim. Sabah kalkıp, “Şuraya<br />
bir tünel iyi gider, birkaç köprü yaparız, havalı olur” demedim. Uzmanların<br />
raporları, projeleri eşliğinde, gelişkin bir vizyonla, 50 sene sonra bu trafikte<br />
yol alacak evlatlarımızı da düşünerek hareket ettim.<br />
Bizi eleştirenlerin de canı sağolsun. O tünel, aynı zamanda onların ve<br />
çocuklarının, torunlarının da tüneli. Onlar da rahatça, insana yakışır bir<br />
şekilde, D-100’deki ferahlıktan istifade etsinler. Kimi trafikten şikayet eder,<br />
kimi de rahatlıktan. Bir şey diyemeyiz.<br />
HAFIZA TAZELEME OPERASYONU<br />
<strong>Kocaeli</strong>li 8 yazarımız, <strong>Kocaeli</strong> hakkında 8 kitap yazdı. Belediyemizin kültür<br />
yayınları, bu kitapları neşretti:<br />
1. Ali Üzmez’in Milli Mücadelede Servetiye Cephesi<br />
2. Levent Atalı’nın <strong>Kocaeli</strong>’nin Spor Tarihi<br />
3. Şener Aksu’nun Yahya Kaptan<br />
4. Engin Ürkmez’in İzmit’te Türk Eserleri<br />
5. Volkan Şenel’in Çanakkale Cephesinde Şehit Olan <strong>Kocaeli</strong>liler<br />
6. Seher Keçe Türker’in Geçmişin Aralığından Geleceğe Süzülen Işık<br />
7. Hilal Karavar’ın Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Çuha Fabrikası<br />
8. Bekir Günay’ın Ermeni Meselesi Ve Tehcir<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde bir şehir kültürü oluşuyor. Nerede yaşadığımızı, derinlemesine<br />
öğreniyoruz. Hangi savaşlardan, mücadelelerden geçerek gelmişiz<br />
428 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
bugünlere? Şampiyonluk maceralarımız nasıl yaşanmış? Şehrimizdeki<br />
tarihî eserler nelermiş? Düğünler, dernekler nasılmış, çeyizlerde neler<br />
varmış? İşçilerimiz fabrikalara nasıl koşmuşlar? <strong>Kocaeli</strong> nasıl bir sanayi<br />
şehrine dönüşmüş?.. Bütün bunları akılda tutacağız. Hafızamız canlanacak.<br />
Hayatımıza anlam veren bilgiler elimizin altında olacak.<br />
BİYOGAZ: KOCAELİ’NDEN TÜRKİYE’YE YAYILAN ENERJİ!<br />
Dünyanın 1 numaralı meselesi ne? Tabii ki enerji meselesi. 50 yıl sonra nasıl<br />
ısınacağız? Petrol bitince halimiz nice olacak? Dünyada kömür kalmadığında<br />
ne yapacağız? Amerika’da, Avrupa’da, Japonya’da, Hindistan’da bilim<br />
adamları, siyasetçiler, gece gündüz bu problemin çözümü için kafa<br />
yoruyorlar. Enerji krizi, en büyük korku. Biz de enerji meselesine eğildik.<br />
Tübitak Marmara Araştırma Merkezi ile birlikte çok önemli bir proje üzerinde<br />
çalışıyoruz: Biyogaz. Biyogaz nedir? Biyogaz, hayvansal ve tarımsal atıkların<br />
işlenmesiyle elde edilen alternatif enerji kaynağıdır. Kömür yerine, benzin<br />
yerine biyogaz kullanacağız. Kümes hayvanlarının, büyükbaş hayvanların<br />
atıklarını, mezbaha atıklarını, ekinlerin kullanılmayan kısımlarını kullanarak<br />
enerji ihtiyacımızı karşılayacağız. Her şeyi inceden inceye hesapladık:<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nde 8,5 milyondan fazla kümes hayvanı var. 30 bine yakın büyükbaş<br />
hayvan. Tarımsal malzeme hariç, sırf bu ikisinden yılda 3 milyon 280 bin<br />
metreküp biyogaz üretilebilecek! Yani? 14 milyon litre benzin!<br />
183 bin arabanın deposunu doldurabilecek kadar çok yakıt!<br />
Yılda 7 milyon 200 bin dolarlık enerji üreteceğiz. Burada, <strong>Kocaeli</strong>’nde!<br />
Atıklardan! Yani, çevreye zarar vermesin diye işlemlerden geçirdiğimiz,<br />
hiçbir işe yaramayan bir malzemeyi en kıymetli, en lüzumlu maddeye<br />
dönüştüreceğiz.<br />
Gübreyi de işleyip biyogaza dönüştüreceğiz. Biyogaz elde etmek için işlenen<br />
gübre, eskisine oranla 2 kat daha verimli hale geliyor. Yani, tarıma da çok<br />
önemli bir destek sağlanıyor. Tübitak’la birlikte yürüttüğümüz biyogaz projesi,<br />
36 ay sonra tamamlanacak. Biyogazın, tüm Türkiye’ye yayılmasına <strong>Kocaeli</strong><br />
öncülük edecek.<br />
Bunların yanısıra, biyogaz tesislerinde büyük bir istihdam imkanı doğacak.<br />
Bu muazzam proje, beni çok heyecanlandırıyor. Şimdiye kıyasla çok daha<br />
ekonomik ve temiz bir alternatif enerjiye kavuşacağız. Türkiye’ye, güzel<br />
ülkemize tertemiz, doğayla barışık, makul fiyatlı bir yakıt hediye edeceğiz.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, bu yepyeni<br />
enerjiyle birlikte anılacak. <strong>Kocaeli</strong>, dünya başkenti İstanbul’un yanında hızla<br />
güçleniyor, yükseliyor, serpiliyor. İstanbul ve <strong>Kocaeli</strong>, aynı havuzda oynayan<br />
iki parlak yunus gibi gülüyor. Çabalarımızın semerelerini gördükçe, kalbimiz<br />
ilhamla d<strong>oluyor</strong> ve azmimiz, şevkimiz, sevincimiz artıyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
429
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İstiklal Harbi mücahitlerinin<br />
ruhu şad olsun diye...<br />
2005’in 8 Ekim’inde 7.6 şiddetinde depremle sarsılan Pakistan’a insani<br />
yardımda bulunmuştuk. Tıbbi malzeme, ekmek, sıcak yemek, çadır,<br />
battaniye...<br />
Niye? Bunun birbirinden önemli iki sebebi var:<br />
1. Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nde büyük bir deprem yaşadık, depremin ne büyük bir<br />
acı olduğunu biliyoruz. Pakistan’da deprem olduğunu, 1 dakika içinde<br />
80 bin kişinin öldüğünü, 2,5 milyon insanın evsiz barksız kaldığını,<br />
binlerce binanın yerle bir olduğunu duyduğumuz anda, 17 Ağustos 1999’u<br />
hatırladık. Tabiat’ın başımıza çöktüğü, kendimizi dünyada bir an yapayalnız<br />
hissettiğimiz o geceyi hatırladık. Enkazlardan yükselen feryatları hatırladık.<br />
Yıkıntıların, tozların arasından sızan kanı, gözyaşlarını hatırladık. Bizi,<br />
o karanlıktan kurtaran şeyi hatırladık. İnsanlığı, kardeşliği, dostluğu,<br />
yardımlaşmayı, Türkiye’nin dört bir yanından, dünyanın dört bucağından<br />
çığlığımıza koşan dostlarımızı hatırladık. Pakistan’da deprem olduğunu işitir<br />
işitmez, kalbimiz hızlandı, derhal harekete geçtik, enkaz altında kalanların,<br />
yetimlerin, yaralıların imdadına koştuk. Kamyonlarla, uçaklarla koştuk.<br />
Dualarla, gözyaşlarıyla koştuk. Bu bizim insanlığımızın olgunluk imtihanıydı.<br />
Bir nevi, vicdanımızın mecburi hizmeti. Bağlasalar duramazdık. Koştuk.<br />
2. Pakistanlılar, 1921 ila 1922 arasında, İstiklal Harbimizin en zorlu<br />
günlerinde, imdadımıza yetişmişlerdi. Pakistan’ın büyük filozof şairi<br />
Muhammed İkbal’in öncülük ettiği bir hareket gerçekleştirdiler. Genci,<br />
kadını, yaşlısıyla hepimiz savaştaydık. Her gün, bakmaya kıyılamayan<br />
gençler şehit <strong>oluyor</strong>du.<br />
Vurulup kanlar içinde toprağa düşüyordu. Bütün analar, babalar, ağıt<br />
430 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
yakıyor, hüngür hüngür ağlıyordu. Çocukları avutacak bir lokma ekmeği<br />
bulamıyorduk. Hayat durmuştu. Ölüm etrafımızı kuşatmıştı. Her yerde<br />
düşman askerleri vardı.<br />
Memleketimiz cayır cayır yanıyordu. Çaresizliğin en büyüğü, acının en<br />
büyüğü, yoksulluğun en büyüğüyle sınanıyorduk... İşte bu en acı günümüzde<br />
Pakistan halkı parmağındaki yüzüğü, kolundaki bileziği çıkarıp bize gönderdi.<br />
O zamanın parasıyla 675 bin 494 Türk Lirası. Bu para az mı görünüyor?<br />
1,5 milyon İngiliz Sterlinine denk geliyordu. Yoksul Pakistan halkı, varını<br />
yoğunu bize gönderdi. Hiç düşünmedi, duraksamadı. Bir kere değil hem<br />
de, defalarca. İşte bu yüzden, Pakistan’ı 100 yıldır hep “Dost ve kardeş<br />
ülke” diye anarız. Biz de, Pakistan’a sadece gıda, ilaç, çadır göndermekle<br />
yetinmeyelim dedik. Tarihî dostluğumuza yakışır bir destekte bulunalım.<br />
Annelerimizin, babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin minnettarlığını<br />
üstlenelim. Pakistanlılara bu kara günde umut aşılayacak bir işe girişelim.<br />
Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref’e bir dizi proje sunduk. O da, yıkılan Azad<br />
Keşmir Üniversitesi’ni yeniden inşa edersek çok sevineceklerini söyledi.<br />
Neden üniversite? Çünkü Pakistan’ın en büyük sıkıntısı, yetişmiş insan<br />
sayısının azlığı idi. Azad Keşmir Üniversitesi’nden yetişecek doktorları,<br />
öğretmenleri,<br />
mühendisleri dört gözle bekliyorlardı. Fakat ne yazık ki bu ilim irfan yuvası<br />
yerle bir olmuştu. Bölge halkının acısına, müthiş bir umutsuzluk eşlik<br />
ediyordu.<br />
Derhal işe giriştik. 11 Nisan 2006’da temelini attığımız Azad Keşmir<br />
Üniversitesi’ni 15 Ocak 2007’de tamamladık. 2.6 milyon dolarlık bir yatırım<br />
yaptık. İstiklal Harbi mücahitlerinin ruhu şad olsun diye yaptık. Helalleşelim<br />
diye yaptık. Vicdanımızın sesini dinledik, vicdanımız ne diyorsa, onu yaptık...<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
431
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong>: Bir Avrupa şehri<br />
Almanya, İtalya, Finlandiya ve Estonya’dan bir grup öğretmen, Avrupa<br />
ülkeleri arasında kültürel paylaşım sağlamak amacıyla yürütülen Comenius<br />
Okul Ortaklıkları Projesi çerçevesinde <strong>Kocaeli</strong>’ne geldi. Şehrimizi gezdiler,<br />
çok beğendiler.<br />
Osmaniye Mehmet Akif Ersoy Lisesi ile bir zamanlar benim de öğretmenlik<br />
yaptığım İzmit Gazi Lisesi yöneticileri ve öğretmenleri de görüşmelere<br />
katıldı.<br />
Avrupa’dan gelen öğretmenlerle tanıştık, hediyeleştik, oturduk konuştuk.<br />
Almanya’dan gelen okul yöneticisi Marcus Krettek, “Bu proje ekseninde<br />
yapılacak çalışmalar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecine katkı<br />
sağlayacaktır” dedi.<br />
Avrupa Birliği’ne girmek, genel olarak siyasi ve ekonomik bir çerçevede<br />
ele alınıyor. Biz de Birliğe dahil olursak, Avrupa’da üretilen siyasete<br />
uyum sağlayacağız ve oranın ekonomik imkanlarına ortak olacağız diye<br />
düşünülüyor.<br />
Bu çok önemli iki başlığın yanında, eğitime ve kültüre ilişkin konulara<br />
maalesef yeterince değinilmiyor.<br />
Avrupa Birliği’yle ilgili hangi konuyu öne alırsak alalım, asıl mesele,<br />
Avrupa’yla, Avrupalılarla olan iletişimimizin niteliği ve birbirimizi nasıl<br />
algıladığımızdır.<br />
PİŞMANİYENİN LEZZETİ, TÜRKİYE’NİN TADIDIR<br />
Öğretmen misafirlerimiz, <strong>Kocaeli</strong>’mizi görünce şaşırdılar. Yollarıyla,<br />
parklarıyla, yeni binalarıyla, insanlarıyla bu kadar gelişkin, tamamiyle<br />
432 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Avrupa şehri görünümünde bir yer beklemediklerini ifade ettiler.<br />
Neden böyle? Çünkü bizi yeterince tanımıyorlar.<br />
İyice kanaat getirdim ki, fotoğraflarla, filmlerle, şiirlerle, şarkılarla şehrimizi<br />
Avrupa’ya, Avrupalılara anlatmalıyız.<br />
Misafirlerimize pişmaniye ikram ettik. İzmit pişmaniyesinin tadı, <strong>Kocaeli</strong>’nin,<br />
Türkiye’nin tadıdır. Artık, Finlandiyalı öğretmene “Türkiye” dendiği zaman,<br />
pişmaniyenin lezzetini hatırlayacak.<br />
Bizler kültürel zenginliklerimizi Avrupa’ya takdim edebilirsek, bize özgü tatları<br />
ikram edebilirsek Avrupa Birliği’ne gerçekten katılmış olacağız.<br />
AVRUPA’YA HEREKE HALISI SERMELİYİZ<br />
300 yıldır bu topraklarda Batı kültürünün etkileri hayatımızı şekillendirdi.<br />
Anadolu’nun vazgeçilmez güzellikteki değerleriyle Batı’dan aldığımız kültürel<br />
unsurları harmanlayabildiğimiz ölçüde, Türkiye’nin Avrupa’da özel bir yeri<br />
olacaktır.<br />
<strong>Kocaeli</strong>, hakikaten binaları, yolları, parkları, kültür merkezleri, alışveriş<br />
merkezleriyle bir Avrupa şehri görünümündedir. Fakat pişmaniye, Hereke<br />
halısı, Kandıra yoğurdu bir tek burada vardır. Körfez’in masmavi güzelliği,<br />
Kartepe’nin ihtişamı, Sapanca kıyılarının büyüsü ve daha birçok şey yalnızca<br />
bize mahsustur. Osman Hamdi Bey’in evi, Hannibal’ın anıtmezarı, Mimar<br />
Sinan’ın Pertev Paşa Külliyesi sadece buradadır.<br />
Gençlerimizin, çocuklarımızın en iyi eğitim, öğrenim ve iş imkanlarına<br />
kavuşmalarını canı gönülden istiyoruz. Avrupa Birliği üyeliğinin bize<br />
kazandıracaklarının elbette farkındayız. Bununla birlikte bizim de bin yıllık<br />
kültürel mirasımızın, ticaret ahlakımızın, edebiyatımızın, siyasi birikimimizin<br />
görülebilir hale gelmesi icap eder.<br />
<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Avrupa Birliği’nde oluşturulmuş<br />
komisyonlarla onlarca çalışma yürütüyoruz. Çekmecelerimizde,<br />
masalarımızda yeni projeler de var. Elbette olacak, olmalı.<br />
Bu ilişkilerin daha sıhhatli bir nitelik kazanması için ise öncelikle kültürel<br />
anlamda tanışıklığın derinleştirilmesi gerekiyor.<br />
(Kırkbir, s. 17, Şubat 2008)<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
433
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
<strong>Kocaeli</strong> bir marka<br />
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, <strong>Kocaeli</strong><br />
Sanayi Odası’nın davetlisi olarak şehrimize geldi, misafirimiz oldu.<br />
Burada bir konuşma yapan TOBB Başkanı’nın söylediği bir sözü sizlerle<br />
paylaşmak istiyorum.<br />
“<strong>Kocaeli</strong> bir marka haline gelmiştir. Ve bu, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong><br />
sayesinde olmuştur.”<br />
Bunu biz zaten biliyorduk, fakat şehrimize dışarından bakan birinin bu<br />
gerçeği telaffuz etmesi ayrıca önem taşıyor.<br />
Sayın Hisarcıklıoğlu’nun dikkatini tebrik ediyorum.<br />
İşin doğrusu, <strong>Kocaeli</strong>, uzun zamandan beri bir markaydı. Fakat bu marka<br />
yönetilmiyordu.<br />
<strong>Kocaeli</strong> markasının itibarını temin eden nitelikler beslenmiyordu. <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />
değerini koruyacak ve yükseltecek uygulamalar yapılmıyordu. <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />
anlamı ve önemi üzerine yeterince düşünülmüyordu. Keşfe değer<br />
yönleri gündeme getirilmiyordu. <strong>Kocaeli</strong> bir markaydı, fakat bu markanın<br />
hedef kitlesine ilgi gösterilmiyordu. Bu markayı var eden kazanımlar<br />
çoğaltılmıyordu…<br />
Öncelikle, bir şehir nasıl marka haline gelir onu söyleyelim:<br />
Şehir değerlerinin yanı sıra, bünyesinde barındırdığı müspet ayırıcı<br />
niteliklerle, özel ürünleriyle tanınan, anılan, sevilen şehirler markalaşmıştır.<br />
Bu tür şehirler, insanları çeker. Turistleri, yatırımcıları, öğrencileri… lisan-ı<br />
hal ile davet eder.<br />
434 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ŞEHRİ UZAKTAN SEVMEK<br />
Bizler, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, <strong>Kocaeli</strong> markasını yeniden ele aldık.<br />
Nasıl?<br />
Şehrimizin yapısal sorunlarını gördük, kabul ettik ve çözüme yöneldik. Gece<br />
gündüz çalışarak su, doğalgaz, kanalizasyon, üstyapı, ulaşım, sağlık, kültür,<br />
çevre, konut, sosyal hizmetler, kültür, eğitim, spor… alanlarında yatırımlar<br />
yaptık. Böylelikle, şehrimizin marka değerinin, üzerinde yükseleceği sağlam<br />
bir zemin oluşturduk.<br />
Yani, belediyecilik hizmetlerimizi en üst seviyede sunduk. Böylelikle,<br />
markamızın yönetilmesi mümkün hale geldi. Mevcut imajı güçlendirmenin<br />
yolu, bize şehrimizin yaşam kalitesini artırmaktan geçiyordu. Onu yaptık.<br />
Sonra da <strong>Kocaeli</strong>’mizin imajını, cazibesini güvenle yönetme imkanına sahip<br />
olduk.<br />
Hiç kimse, Körfez’in manzarası güzel, fakat denizi kirli diyemez. Arıtma<br />
tesislerimizi kurduk, Körfez’imizi temizledik. Şimdi de Körfez’de yüzme<br />
yarışları, yelken yarışları düzenleniyor.<br />
Bir sanayi şehri olan <strong>Kocaeli</strong>’mizde 2,5 milyon ağaç diktik. Doğal<br />
güzelliklerimiz çoğaldıkça, <strong>Kocaeli</strong>’mizin keşfedilmeye değer yönleri<br />
belirginlik kazandı.<br />
Unutmayalım ki, bir şehirde dünyanın en estetik mimari şaheserleri de<br />
bulunsa, o şehrin kanalizasyon altyapısı sağlam değilse, işin tadı kaçar.<br />
İnsanlar şehri uzaktan sevmek zorunda kalırlar.<br />
Fakat şimdi gönül rahatlığıyla <strong>Kocaeli</strong>’ndeki Mimar Sinan eserlerini<br />
tanıtıyoruz. Tertemiz sokaklar, pırıl pırıl caddeler bizleri ve misafirlerimizi<br />
sanat eserlerine götürüyor.<br />
Dört mevsim saray kostümleri giyen bir şehirde yaşıyoruz. Pişmaniye’miz,<br />
halımız, yoğurdumuz ve daha nice ürünümüzle benzersiz tatların yaşatıldığı<br />
bir kentiz. Sanayimiz kıyas kabul etmez bir güce sahip. İnsanlarımız<br />
genç, dinamik, canlı. Beri taraftan <strong>Kocaeli</strong>’nin dört bucağında, sürekli<br />
bir yenilenme, tazelenme, güçlenme harekatı sürüyor. Bu şehrin marka<br />
değerinin fark edilmesi gayet normal.<br />
Biz, <strong>Kocaeli</strong>’mizi bir dünya şehri olarak tasavvur ediyoruz. Yatırımlarımızı bu<br />
tasavvurdan doğan geniş ufka bakarak gerçekleştiriyoruz.<br />
Kandıra’daki, Derince’deki, Gebze, Karamürsel, Gölcük, İzmit, Körfez’deki<br />
vatandaşlarımızın diğer ilçelerimizdeki güzellikleri, tatlılıkları fark etmesi,<br />
keşfetmesi, ziyaret etmesi, görmesi, tecrübe etmesi için özel çabalar<br />
sarfediyoruz.<br />
Bununla birlikte, <strong>Kocaeli</strong>’nin yılın her mevsimi turistlerin ilgisini çekecek<br />
yönlerini gündeme getiriyoruz. Yarışmalar, konserler, tanıtım bültenleri,<br />
programlar düzenliyoruz.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
435
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
ŞEHİR ÖNCE ZİHİNLERDE, KALPLERDE KURULUR<br />
Biliniz ki, <strong>Kocaeli</strong> bir markadır ve bu marka iyi yönetilmektedir. Rasgele<br />
oluşmuş bir marka değildir <strong>Kocaeli</strong>, boşlukta yüzen bir şehir değildir.<br />
Gelgelelim, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>nin çabaları, <strong>Kocaeli</strong> markasını ne kadar<br />
yükseğe taşırsa taşısın, işin hayati önem taşıyan kısmı sizlere, <strong>Kocaeli</strong>lilere<br />
düşüyor.<br />
Çünkü bir şehri yaşanabilir kılan, o şehirdeki hayatın güzelliğini açığa<br />
çıkaran şey, insanların hissiyatı ve davranışlarıdır. İnsan kalitesi ile yaşam<br />
kalitesi ve buna bağlı olarak şehrin marka değeri arasında doğrudan bir ilişki<br />
vardır.<br />
Sizlerin <strong>Kocaeli</strong>’ne duyduğunuz aidiyet ve sahiplenme hisleri, burayı daha<br />
cazip kılar<br />
Sokaklarımızı şenlendirecek, günümüzü aydınlatacak, ufkumuzu ağartacak<br />
olan asıl şey, sizlerin bu şehre verdiğiniz değerdir.<br />
<strong>Kocaeli</strong>’nin değer kazanması, yükselmesi, gelişmesi, serpilmesi, güçlenmesi<br />
bugüne kadar sizler sayesinde gerçekleşmiştir. Bundan sonra elde<br />
edeceğimiz kazanımlar da yine size bağlıdır. Şehrimizin kıymeti arttıkça,<br />
doğal olarak bizim yaşam kalitemiz de artacaktır.<br />
Köylüsüyle, öğrencisiyle, ev hanımlarıyla, işçisiyle, sanayicisi, esnafı,<br />
teknisyeni, yazarı, sanatçısı, memuruyla hepimiz, bizleri <strong>Kocaeli</strong>’ne bağlayan<br />
güzellikleri canlı tutmaya, çoğaltmaya çalışmalıyız.<br />
Her birimiz, içimizde bir <strong>Kocaeli</strong> kuralım. <strong>Kocaeli</strong>’ni kalplerimizde inşa edelim.<br />
Nasıl ki birinin yüzünü güldürmek için ona hediye sunuyorsak, gönlümüzdeki<br />
<strong>Kocaeli</strong> resmine ulaşabilmek için, şehrimize hediyeler sunalım. Onu<br />
koruyalım, onunla birlikte var olalım.<br />
O zaman <strong>Kocaeli</strong>’nin marka değeri, bizim insanlık değerlerimizle, kişisel<br />
yükselişimizle, itibarımızla paralel hale gelir.<br />
O zaman, <strong>Kocaeli</strong>’ne uğrayanlar, misafirlerimiz, “İyi ki gelmişim, ilk fırsatta<br />
tekrar geleceğim” derler ve gelirler.<br />
436 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
İstanbul’un Fethi’nde <strong>Kocaeli</strong>’nin önemi<br />
İstanbul’un Fethi, tarihimizin en muazzam, en etkileyici, en harika olayıdır.<br />
İstanbul’u almak, sahabelerin, hükümdarların, padişahların en büyük hayali<br />
idi.<br />
Milyonlarca insan, 800 yıl boyunca İstanbul’u rüyalarında gördü.<br />
Dünyanın en güzel şehrine İslam sancağını dikmekten daha muhteşem bir<br />
hayal, bir onur yoktu.<br />
Peygamberimizin binlerce arkadaşı, 668 yılında İstanbul’u kuşatmaya<br />
gelmişti. Birçoğu, o kalın surların altında şehit düştü. Bu sebeple<br />
İstanbul’da birçok sahabe kabri bulunmaktadır. Bunların en bilineni Ebâ<br />
Eyyub el-Ensari’nin kabridir. O dönemde sahabeler, İstanbul’a giderlerken<br />
<strong>Kocaeli</strong>’mizden de geçmişlerdi. Şu yaşadığımız yerlerde, İstanbul’a doğru<br />
yürüyen sahabeleri gözlerinizin önüne getirin…<br />
Yıldırım Beyazıt, İstanbul’u tam üç kere kuşattı. Tam 10 yıl boyunca gece<br />
gündüz İstanbul’u düşünen, kendini hazır hissettiği anda ordusunu toplayıp<br />
yine İstanbul surlarına dayanan bir padişahtı.<br />
İstanbul, Müslüman ordular tarafından 15 kez kuşatıldı. Bu kuşatmaların<br />
birçoğunda, <strong>Kocaeli</strong> liman ve tersanesi kullanıldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />
ilk tersanesi, <strong>Kocaeli</strong>’mizde kurulmuştur.<br />
Fatih Sultan Mehmet’in donanmasındaki gemilerin 24 tanesi, <strong>Kocaeli</strong>’mizde<br />
yapılmıştı. Bizler, yani dedelerimiz yaptı. O gemilerde bizim ormanlarımızdan<br />
kesilen ağaçlar kullanıldı… Rumeli Hisarı’nın yapımında da <strong>Kocaeli</strong>li ustalar<br />
çalışmıştı.<br />
İstanbul’un Fethi’ne katkıda bulunmuş olmak, tarihimizin bu en gururlu<br />
destanına mısralar eklemiş olmak, bugün de yüzümüzü ağartıyor…<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
437
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
438<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />
ÇEVRE<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
439
Çalışınca Oluyor.<br />
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
440<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
Oluyor.<br />
Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
2.5 milyon ağaç diktik<br />
Aziz hemşehrilerim,<br />
Doğal çevrenin korunması, dünyanın en önemli meselelerinden biri.<br />
Bugün, gelişmenin, modernleşmenin, ilerlemenin de en büyük göstergeleri<br />
arasında, çevre bilincinin yaygınlığı ve doğal ortamların muhafazası yer<br />
alıyor.<br />
Ağaçları kesip parçalayarak, hayvanları öldürerek, suları zehirleyip havayı<br />
kirleterek elde edilen kârların; gerçek birer kazanç olmadığını hepimiz<br />
öğrendik, biliyoruz.<br />
Özellikle de son 30 yıldır, çevrenin korunması konusundaki hassasiyet, en<br />
büyük insanlık ideali haline geldi. ‘Sürdürülebilir kalkınma’ dediğimiz şey<br />
de, doğal kaynakları tüketip yok etmeden mesafe kat etmektir. <strong>Kocaeli</strong>’nde<br />
biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, 2,5 milyon ağaç diktik. 3 milyon lale ektik.<br />
Kampanyalar eşliğinle yeni ormanlar oluşturduk. Onlarca park kurduk ve<br />
bu parklarda yeşil alanlar meydana getirdik. Yol kenarlarında, kavşaklarda<br />
yeşillendirme çalışmaları yaptık. Çevre ve peyzaj düzenlemeleriyle bilhassa<br />
kamu hizmeti verilen binaların ve toplu konutların etrafını şenlendirdik.<br />
Denizi temizledik. Arıtma tesisleriyle Körfez’i ‘yüzülebilir’ hale getirdik.<br />
Kuşların konakladığı bölgelerin bakımıyla ilgilendik. Sokak hayvanlarını<br />
aşıladık ve gerektiğinde tedavi ettik… Düzenli çöp depolamayla, dere<br />
ıslahlarıyla, sanayi tesislerine kurulan filtreleme sistemleriyle… çevre<br />
kirliliğini önledik. Bunlar ve benzeri faaliyetlerle, doğal çevremizin canlılığını<br />
korumayı, tabii güzellikleri çoğaltmayı sürdürüyoruz. Çevre Haftası’nın,<br />
Türkiye’nin sanayi başkenti olan <strong>Kocaeli</strong>’nde hızla yaygınlaşan çevre<br />
bilincinin kökleşmesine katkı sağlayacağını ümit ediyorum.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
441
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Mühendis gibi düşün,<br />
bahçıvan gibi hisset<br />
Biz insanlar, diğer bütün canlılardan farklı olarak, tabiata çok çeşitli<br />
biçimlerde müdahale ederiz. Aksi takdirde kültürler oluşmazdı, medeniyetler<br />
kuramazdık. Bir leylek, küçücük çöplerden yuva yapar. İnsan ise<br />
gökdelenler, camiler, saraylar inşa eder. Balina, denizlerde geçirir ömrünü.<br />
İnsan transatlantikler, denizaltılar, şilepler sayesinde denizlere balinalardan<br />
daha hakimdir. Kurt, leopar, kartal gibi hayvanlar yırtıcıdır. Hayatta kalmak<br />
ve yavrularını beslemek için ellerinden geleni yaparlar. Buna karşılık insan<br />
bütün yırtıcılara üstünlük kurmuş vaziyettedir.<br />
AĞAÇLARI KESERKEN ORMANLARI KORUMAK<br />
Çevreye, doğaya olan hakimiyetimiz, bize onu koruma sorumluluğunu<br />
otomatikman yüklüyor.<br />
Kediler, kurbağalar, üzümler, tilkiler, çınarlar, ördekler, başaklar, uskumrular,<br />
kuzular… tabiatı koruyamazlar. Çünkü onlar zaten tabiatın birer parçasıdır.<br />
Tabiattaki döngüye katılmışlardır. Dolayısıyla hepsi masumdur. Atların,<br />
zeytin ağaçlarının, kelebeklerin, kaplanların günahı, suçu yoktur.<br />
Demek istediğim, bir medeniyetin gücü, önemi, kalıcılığı; tabiatı, çevreyi<br />
dönüştürmesine dayandığı kadar, yine doğal çevreyi korumadaki yetkinliğine<br />
dayanır.<br />
Tarih boyunca bütün medeniyetlerin en büyük meselesi işte budur: Nasıl<br />
olacak da hem ağaçları keseceğiz, hem de ormanları koruyacağız?<br />
Yaşamak ve yaşam kalitemizi artırmak için tabiata yaptığımız müdahaleleri<br />
nasıl düzenlemeliyiz ki tabiat yok olmasın?<br />
Hem fabrikalar, tesisler kurup, hem de temiz hava solumayı hangi yöntemle<br />
başarabiliriz?..<br />
442 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
DOĞAYLA BARIŞIK, ÇEVREYLE DOST BİR SANAYİ KENTİ<br />
Yöneticilerin halklara karşı sorumluluğu da tabiata, çevreye karşı nasıl<br />
davrandıklarıyla çok yakından alakalıdır. Doğaya saygısı ve sevgisi olmayan<br />
yönetimlerin, insanı tanımadığı ortadadır. İnsanın değeri, onun doğada hangi<br />
yeri seçtiğiyle açığa çıkar. Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, bu<br />
anlayış çerçevesinde 2 milyonu aşkın ağaç diktik.<br />
Türkiye’nin en büyük sanayi şehri olan <strong>Kocaeli</strong>’mizde, doğayla barışık,<br />
çevreyle dost bir anlayışı tesis etmek için vargücümüzle çalıştık.<br />
Tam 35 yıldır kokudan kıyısına yaklaşılamayan Körfez sularını temizledik.<br />
Denizimizin kirlenmesini kolektörlerle, arıtma tesisleriyle önledik.<br />
Tabiattan aldıklarımızı, tabiatın hizmetine sunmaya yöneldik. Organize<br />
Sanayi Bölgeleri için özel arıtma tesislerinin projelerini hazırladık. Yatırım<br />
programlarını yaptık. Çöplerin, evsel atıkların düzenli depolanmasını temin<br />
ettik. ‘Vahşi çöp depolama’ alanlarını hızla kaldırdık. Atıkların hayatımıza,<br />
çevreye verdiği zararı bilimsel yöntemlerle önledik. Tam 2 bin 500 km.<br />
doğalgaz altyapısı döşedik. Şehrimizin dört bir yanına çevre dostu enerjiyi<br />
ulaştırdık. Daha temiz bir hava solumaya başladık. Yaşam alanlarının<br />
kalitesini yükseltmek üzere Kentsel Dönüşüm Projesini hayata geçirdik.<br />
Bu projelerle, yerleşim yerlerinin günlük hayatımızı tehdit etmesinin önüne<br />
geçtik. Sağlıklı yaşam alanları oluşturduk. Kanalizasyon şebekesini<br />
yeniledik. Kanalizasyon altyapısından kaynaklanan bulaşıcı hastalık risklerini<br />
ortadan kaldırdık. Kanalizasyonun doğrudan denize karışmasının önüne<br />
geçtik. 37 Dere ıslahıyla, bu alanların temiz, sorunsuz olmasını sağladık.<br />
Derelerin, çevrelerindeki hayatı tehdit etmesini engelledik.<br />
ORMANLARIN, DENİZLERİN BELEDİYESİ<br />
Doğrudan veya dolaylı olarak çevreyle ilgili öyle çok yatırım ve faaliyet<br />
gerçekleştirdik ki, kimileri bizi bu yüzden eleştirir oldu. “Bu kadar ağaca ne<br />
gerek var?”, “Niye her yeri yeşillendiriyorlar?”, “Yol kenarlarına bile ağaç<br />
dikiyorlar, çiçek ekiyorlar, yapmasınlar”, “Çöpleri laboratuarlarda incelemek<br />
de nereden çıktı?”, “Dağlara, köylere doğalgaz götürünce bir şey mi<br />
<strong>oluyor</strong>?”… gibi yüzlerce söz işitiyoruz.<br />
Aziz hemşehrilerim, sevgili kardeşlerim, muhterem dostlarım;<br />
Biz hem organize sanayi bölgelerinin, fabrikaların hem Maşukiye’nin,<br />
Kefken’in Nüzhetiye’nin, sahillerin, denizlerin belediyesiyiz.<br />
Biz bu şehirde hem bahçıvan hem mühendis; hem ormancı, hem doktor;<br />
hem yüzücü, hem teknisyen olarak görev yapıyoruz.<br />
Hassasiyetimiz, dikkatimiz, titizliğimiz bundan.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
443
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Torunlarımızdan puan alacağız<br />
Aziz kardeşlerim, Körfez’in güzel insanları;<br />
Aslında burada söyleyecek küçücük iki kelimem var.<br />
Fazla konuşmaya gerek yok. Minnacık iki kelime söylesem, sonra da<br />
gitsem diyorum. Daha önce, buraya geldiğimde, sahil düzenleme çalışmaları<br />
devam ediyordu. İki kelimelik konuşmamı o zaman hazırlamıştım.<br />
Sizlere diyeceğim iki kelime şu: OH BE! Evet, “Oh be!” demek istiyorum.<br />
İçimden öyle geliyor. Derin bir nefes almak, bu ferahlığın tadını çıkarmak<br />
istiyorum. Sizden ricam, bu “Oh be”yi aklınızda tutun.<br />
Size “Başkan ne konuştu, ne dedi?” diye soran olursa, “Oh be, dedi” dersiniz.<br />
Kıymetli dostlarım,<br />
Bizim kültürümüz, tabiata saygılı olmayı öğütlüyor. İnancımız, ağaç<br />
dikmeyi, hayvanlara asla eziyet etmemeyi buyuruyor. Denize, toprağa,<br />
havaya, ağaca, kuşa hürmetle yaklaşmayı bilmek zorundayız.<br />
Bir insanın iyiliğini nereden anlıyoruz? Karıncayı incitmemesinden.<br />
Bir insan karıncayı, kediyi, kuzuyu incitiyorsa, onunla artık bir alışverişimiz<br />
olamaz. Selamı da keseriz. Çünkü hepimiz insanız, hiçbirimiz makine<br />
değiliz. Bu gökyüzü, bu çayırlar, bu çiçekler hepimizin. O halde, çok derin<br />
bir terbiyeyle, edeple hareket etmek mecburiyetindeyiz. Bizler, tabiatın bir<br />
parçasıyız. Doğaya saldırarak, ormanları yakarak, denize hakaret eder gibi<br />
çöpler, atıklar fırlatarak yaşayamayız. O zaman insanlıktan uzaklaşırız.<br />
Demek ki, sulara, yapraklara karşı merhametli olmamız gerek. Demek<br />
ki, serçelere, güllere karşı nazik olmamız gerek. Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir<br />
<strong>Belediyesi</strong> olarak, bu anlayış içinde çalışıyoruz. Şu gördüğünüz ağaçları,<br />
çiçekleri süs olsun diye dikmedik. Ağaçlar, çimenler süs değildir. Bunlar<br />
tabiatın canlı unsurlarıdır. Bir çiçek, tabiatın bize bakan gözüdür. Bir ağaç,<br />
444 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
tabiatın koludur, elidir. Bize şefkatle bakan, kollarını sevgiyle açan tabiata<br />
kabalık edemeyiz. Hoyrat davranamayız.<br />
Aziz kardeşlerim;<br />
8 arıtma tesisimizle, denizimizin kirlenmesini önlüyoruz. Her gün 100<br />
tondan fazla çamurun denize karışmasını engelliyoruz. 35 sene sonra ilk kez<br />
geçen sene Körfez’de denize girildi. Elbette girilecek. Elbette, insanımız,<br />
denizle, tabiatla kucaklaşacak. Sahil düzenlemeleri yapıyoruz. Kirazlıyalı<br />
sahili şimdi bakın ne güzel oldu. Böyle değildi. Yarımca’da, Tütünçiftlik’te,<br />
Seka’da, Başiskele’de, Kavaklı’da, Ulaşlı’da, şehrimizin birçok yerinde sahil<br />
düzenlemeleri yaptık, parklar kurduk. Bu düzenlemeler, bu büyük parklar,<br />
aslında bizim tabiattan dilediğimiz özürlerdir. Bir sevdiğimizin kalbini kırınca<br />
ona çiçek götürürüz. Kibarca, efendice af dileriz. O da bize gülümser,<br />
“tamam” der, “barıştık” der. İşte biz de sahillerimize bu çiçekleri ekiyoruz.<br />
Doğadan af diliyoruz. Doğayla yeniden barışıyoruz. <strong>Kocaeli</strong>, tabiatla, denizle,<br />
havayla, toprakla yeniden barışıyor. Bu bir belediyecilik hizmetinden öte, bir<br />
insanlık hizmetidir. İçimizdeki bir yaranın iyileşmesidir.<br />
Değerli dostlarım;<br />
Kirazlıyalı’yla birlikte, <strong>Kocaeli</strong>’mizin Marmara kıyılarındaki halka açık<br />
kısımlarının yarıya yakınını düzenlemiş olduk. <strong>Kocaeli</strong>, denize sırtını<br />
dönmüş bir şehir değil artık. Kirazlıyalı da denizle, ağaçlarla, kuşlarla<br />
barıştı. Bunu elbette kutlayacağız. Bundan daha sevinçli ne olabilir? Artık,<br />
çocuklarımıza, torunlarımıza mahcup olmayacağız. Torunlarımız bizi,<br />
bu ağaçların gölgesinde, bu denizin kıyısında, Kirazlıyalı’mızın bu güzel<br />
sahilinde rahmetle, sevgiyle anacaklar. Size bir şey söyleyeyim. En önemlisi,<br />
evlatlarımızın, torunlarımızın, bizden sonraki nesillerin takdirini kazanmaktır.<br />
Bizler, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak “Gelecek nesiller bizim muhatabımız<br />
değil” demiyoruz. Tam tersine, gelecek nesillerin gözüne girmeye çalışıyoruz.<br />
2 milyon 500 bin ağacı niye diktik? Bunun için diktik. İşte bu yüzden,<br />
Kirazlıyalı’nın bu güzel halini görünce, içimden “Oh be” demek geliyor. “Oh,<br />
çok şükür” diyorum. “Torunlardan bir puan daha alacağız” diyorum.<br />
Kirazlıyalı sahili hayırlı, uğurlu olsun.<br />
Hepinizi, en derin duygularla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />
Allah’a emanet olun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
445
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Tüm dünyadan misafirler ağırlayacağız<br />
Aziz hemşehrilerim;<br />
Turizm, yıllardan beri ülkemizin önemli gelir kaynaklarından biri.<br />
Yüzlerce kolu olan muazzam bir sektöre dönüştü.<br />
Artık her yere, her şeye turistik değeri var mı diye bakıyoruz.<br />
Otomatikleşti.<br />
Bunda yanlış bir yön yok.<br />
Tabii ki turizm gelirlerimizi, ülkemize gelen turist sayısını artırmanın yollarına<br />
bakacağız.<br />
Turizm sadece ekonomik bir olgu değil.<br />
Ülkemizin imajıyla, kültürel canlılığıyla da çok yakından ilgilidir.<br />
“Seyahat etmek, taassubu kırar, önyargıları ortadan kaldırır” derler.<br />
Bu anlamda turizm, önyargıların yerini sıhhatli görüşlerin aldığı bir alandır.<br />
Dünya Turizm Günü’nde, söylemek istediğim bir tek şey var aslında.<br />
O da şu: <strong>Kocaeli</strong>’miz tarihî ve turistik değerlere sahip bir şehirdir. Bu<br />
değerlerimizi görelim, onlara sahip çıkalım.<br />
Gebze’den Kandıra’ya kadar <strong>Kocaeli</strong>’nde gezilmeye, görülmeye, tadılmaya<br />
tecrübe edilmeye değer, unutulmaz güzellikte, benzersiz zenginliklerimiz var.<br />
Eskihisar Kalesi, Osman Hamdi Bey Müzesi, Hannibal’in Mezarı, Çoban<br />
Mustafa Paşa Külliyesi, Maşukiye, Kartepe, Saat Kulesi, Sekapark, <strong>Kocaeli</strong><br />
Fatihi Akçakoca’nın anıt mezarı, Kandıra bezi, Kandıra yoğurdu, ilk Osmanlı<br />
Kaptan-ı Deryası Karamürsel Bey’in mezarı, Kaiser Wilhelm’in Köşkü,<br />
Saat Kulesi, pişmaniye, Karamürsel sepeti, Kefken, Kerpe, Cebeci… gibi<br />
yüzlerce, binlerce tarihî ve turistik değere sahibiz.<br />
Tekrar ediyorum, <strong>Kocaeli</strong> turistik bir şehirdir.<br />
446 Çalışınca Oluyor.
İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Bir sanayi şehri olması, bizleri yanıltmasın. Doğal güzellikleri, tarihî<br />
dokusuyla, <strong>Kocaeli</strong>’miz keşfedilmeyi bekliyor.<br />
İtiraf edelim. <strong>Kocaeli</strong> sakinleri olarak bizler bile şehrimizi yeterince<br />
tanımıyoruz.<br />
Böyle güzel bir şehirde yaşamanın tadını çıkaralım.<br />
Önce, ufak ufak etrafımızı kolaçan edelim. Şöyle civar mahalleleri dolaşalım.<br />
Sekapark’a gidelim, Kandıra’ya, Maşukiye’ye, Eskihisar’a uğrayalım. Ondan<br />
sonra, bu şehir içi, küçük seyahatlerin güzelliğini yaşadıktan sonra, artık<br />
dünyaya açılabiliriz.<br />
Tüm dünyadan gelen misafirleri layıkıyla ağırlayabiliriz.<br />
Dünya Turizm Günü kutlu olsun.<br />
Çalışınca Oluyor.<br />
447
448 Çalışınca Oluyor.