23.03.2014 Views

Çalışınca oluyor - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

Çalışınca oluyor - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

Çalışınca oluyor - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı


Çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />

1. Baskı : 2000 Adet, Ocak 2009<br />

Editör : Ömer Polat<br />

Kapak ve iç tasarım : Tarık Ergüven<br />

Mavi Ofset Basım Yayın Tic. Ltd. Şti.<br />

Organize Sanayi Bölgesi, Eskoop Sanayi Sitesi, C1 Blok No : 25<br />

34670 İkitelli - İstanbul<br />

Telefon : (212) 549 25 30 (pbx)<br />

Faks : (212) 549 26 84<br />

E-posta : bilgi@maviofset.com


İçindekiler<br />

09<br />

13<br />

15<br />

17<br />

20<br />

23<br />

26<br />

28<br />

31<br />

33<br />

36<br />

41<br />

44<br />

46<br />

49<br />

51<br />

54<br />

56<br />

60<br />

63<br />

65<br />

67<br />

69<br />

75<br />

77<br />

80<br />

82<br />

85<br />

87<br />

101<br />

103<br />

107<br />

117<br />

Önsöz<br />

S‹YASET<br />

Siyasi hissiyat<br />

Hay›rl› evlatlar›n zaferi<br />

Türk milletinin ve <strong>Kocaeli</strong> halk›n›n siyasi dehas›<br />

Bir anketin düflündürdükleri<br />

Siyasetin özü hizmettir<br />

‹yi baflkanlar, uzay filmlerini sever<br />

Dünyan›n umutlar›, flehirlerde filizleniyor<br />

Küresel sorunlar yerel çözümler<br />

“Çal›flmak ibadet, al›n teri kutsald›r”<br />

Genç oldu¤unuzu unutmay›n<br />

AB ile iliflkimiz bilimsel<br />

Bin yaflay›n<br />

Hemflehrilik ve milliyetçilik<br />

Ne olacak flimdi?<br />

Bizler zeytinin, pamu¤un milliyetçisiyiz...<br />

Paylafl›mc›, özgüvenli ve özgürlükçü bir siyaset<br />

Halktan uzaklafl›p marjinalleflemeyiz<br />

Yükselme ve ilerlemeye giden yol kad›nlar›n kontrolündedir<br />

Vatandafl daima boflroldedir<br />

Gençlerle omuz omuza<br />

Bir Baflkan bir Baflkan’a...<br />

Yine <strong>Kocaeli</strong> kazancak<br />

H‹ZMET<br />

Çal›fl›nca <strong>oluyor</strong><br />

Hizmet makam›nda 4 y›l<br />

Hizmet yar›fl›nda yeni rekorlar k›raca¤›z<br />

Unutulmaz hat›ralar, ak›ldan ç›kmayan istikbal<br />

Bu hizmet destan›n› birlikte yazd›k<br />

Gönülleri çal›flarak kazand›k<br />

Tüm Türkiye “çal›fl›nca <strong>oluyor</strong>” diyecek!<br />

Makyaj de¤il ameliyat yapt›k<br />

Sizler güldükçe flevkimiz art›yor<br />

fiehrin üzerindeki solgun örtüyü kald›rd›k<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

3


121 Övnüyorsak, hemflehrilerimizin sevinçleriyle övünüyoruz...<br />

123 Bizim köyümüz<br />

125 Kent neye dönüflecek<br />

127 ‹ZGAZ <strong>Kocaeli</strong>’nin yüz ak›d›r<br />

133 Bu tüneli muhalifler de kullanacak<br />

136 Su gibi aziz olun<br />

138 Osman Gazi Köprüsü bizi 300 y›l tafl›yacak<br />

141 Körfez sular›nda konforlu ulafl›m<br />

142 Sekapark hepimizin<br />

143 ‹ZGAZ hem enerji, hem heyecan veriyor<br />

144 Ekolojik evler yap› alan›nda öncü<br />

145 ‹SU nehir gibi istikrarl›<br />

147 Devi nas›l ameliyat ettik?<br />

150 fiehrin gözbebe¤i<br />

152 Kara k›fl, ak k›fl<br />

ÖZEL GÜNLER<br />

157 Düflman›ndan kurtul, dostuna kavufl<br />

159 ‹zmit’in Kurtuluflu’ndan 86 y›l sonra<br />

163 ‹zmit’in Kurtuluflu<br />

165 Hofl geldin yâ flehr-i Ramazan<br />

167 <strong>Kocaeli</strong> için iftar vakti<br />

169 Bayramlaflma olmadan bayram olmaz<br />

171 “Uzat ellerini bayramlaflal›m”<br />

173 Kurban bizi kibirin yan›lg›lar›ndan uzaklaflt›r›r...<br />

175 4 Y›ll›k Bayram temizli¤i<br />

177 Miraç, hayat›n mucizelerini iflaret eder<br />

178 Hz. Muhammed’i (sav) yak›ndan tan›ma f›rsat›<br />

180 Gözyafllar› da gülüfller de Cumhuriyet’imiz için<br />

182 Türk gençli¤i tebrikleri sonuna kadar hak ediyor<br />

184 19 May›s genç milletimize kutlu olsun<br />

186 “Çocuklar›n sevinci, bize güç veriyor”<br />

188 Zafer ça¤› devam ediyor!<br />

190 fiehitlerimize ilelebet minnettar kalaca¤›z<br />

192 Çanakkale’deki yüksek ruhu yaflamak zorunday›z<br />

195 Anne flefkati, hayat›m›z›n cevherini ›fl›ldat›r<br />

197 Kalplerimizin içinden gelen anne sesi<br />

199 Her baba bir kahramand›r<br />

201 Yeni y›lda yeni projelerle yola devam!<br />

202 Yeni y›lda yeni <strong>Kocaeli</strong><br />

204 Kad›nlar›n yüzünü güldürmek, medeniyet vazifemizdir<br />

4 Çalışınca Oluyor.


206<br />

210<br />

212<br />

214<br />

216<br />

218<br />

220<br />

223<br />

225<br />

227<br />

231<br />

233<br />

235<br />

237<br />

240<br />

243<br />

245<br />

247<br />

249<br />

251<br />

253<br />

257<br />

258<br />

260<br />

262<br />

264<br />

266<br />

267<br />

270<br />

272<br />

274<br />

279<br />

281<br />

282<br />

283<br />

284<br />

287<br />

Bar›fl›n tohumu bu topraklarda<br />

Trafikte yeflil ›fl›¤› da severiz, k›rm›z›y› da<br />

Al›flveriflte karfl›l›kl› memnuniyet esast›r<br />

“Yang›n olur biz yang›na gideriz”<br />

Helal lokman›n bozuk olmas› kabul edilemez<br />

Camiler flehirleri yak›nlaflt›r›r<br />

Trafik kurallar› ahlak ve görgü kurallar›d›r<br />

T›p hayat›n de¤erini ö¤retir<br />

Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan›, dünyaya neyi duyurdu?<br />

Bayram sevincini dört bir yana yayal›m<br />

KÜLTÜR<br />

<strong>Kocaeli</strong> fuar› kocaman bir dünya<br />

Fuar›n faydalar›<br />

Yöresel de¤erleri, mücevher gibi tafl›yoruz<br />

Kentlilik bilincimiz, vatan sevgisiyle iç içedir...<br />

Mücevher kaç kurufl?<br />

Bir festival ve bir rekor<br />

Ǜnar<br />

Olgunlu¤un ve zaferin yolu kültür merkezlerinden geçer<br />

Her tren bir gazete, her vagon bir sayfad›r<br />

Hürriyet Treni kalplerimizde derin iz b›rakt›<br />

Bütün ça¤lar bilgi ça¤›d›r<br />

Dil bilinci ve tatl› dil<br />

Siyasi gücümüzün etki alan›<br />

Terminatör de¤il insan olmak<br />

Haziran’›n tad›<br />

Nisan çabuk geçmesin<br />

Bahar›n h›z›na yetiflelim<br />

Her flehir bir evrendir<br />

‹fl ahlak›<br />

Oyun<br />

Mevlevi Evi ve Tökeli ‹mre An› Evi<br />

SANAT<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin güzelli¤i belgeleniyor<br />

Hem sanat eseri hem belge<br />

“Müzik kalbi yumuflat›r, Tiyatro zihin açar”<br />

fiiirin de¤eri<br />

Mehmet Akif bizi merak ediyor<br />

Hat: Göz nuru gönül disiplini<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

5


289 Dünya sahnesi, sahne dünyas›<br />

290 Foto¤raflardaki <strong>Kocaeli</strong><br />

E⁄‹T‹M<br />

295 Allah zihin aç›kl›¤› versin<br />

297 Okullarda gelece¤in kahramanlar› okuyor!<br />

299 Karne heyecan›<br />

302 Çal›flkan ö¤rencileri alk›fll›yorum<br />

304 Ö¤retmenleflme yolunda<br />

306 ÖSS sizin için zor de¤il, geçersiniz<br />

309 KO-MEK, flehrimizin iflleyen bile¤i, çarpan kalbidir<br />

312 As›l yi¤itlik helal lokma ve al›n teridir<br />

316 KO-MEK’te bir tören<br />

318 GYTE’nin itibar›<br />

320 Ö¤retmenlik ve belediyecilik<br />

SOSYAL H‹ZMETLER<br />

325 Bal›klardan teflekkür bekleme<br />

327 Anne ile çocuk en önemli ikilidir<br />

329 Sevgi ma¤azalar› bir kardefl dayan›flmas›d›r<br />

332 Çal›flkanl›¤›n›z yüzümüzü a¤art›yor<br />

333 Anne çocuk sa¤l›¤› üzerine<br />

334 Ben bir engelli dostuyum<br />

337 Engellilerin kurtard›¤› flehir<br />

339 Engellilerin mutsuz oldu¤u toplum komple engellidir<br />

340 Engellerin hayata kat›ld›¤› toplumlar, olgun toplumlard›r<br />

341 Engeller insanlarla aram›za giremez<br />

344 Müzik engel tan›maz<br />

348 Yard›m konusu<br />

BASIN<br />

351 Gazeteciler günlük hayat›n fi lozoflar›d›r<br />

353 Gazeteler olmasa dünyan›n uza¤›nda kal›r›z<br />

356 Zihin aç›kl›¤›n›n bafll›ca dayana¤›: Gazeteler<br />

SPOR<br />

361 Beraber yürüyelim<br />

363 fiampiyonluk sevincinin tiryakisiyiz!<br />

365 Tak›m ruhu, sürü psikolojisi<br />

367 Sizinle gurur duyuyoruz çocuklar<br />

6 Çalışınca Oluyor.


369<br />

371<br />

374<br />

379<br />

382<br />

384<br />

389<br />

391<br />

393<br />

395<br />

398<br />

400<br />

402<br />

405<br />

407<br />

409<br />

412<br />

414<br />

415<br />

418<br />

423<br />

425<br />

427<br />

430<br />

432<br />

434<br />

437<br />

441<br />

442<br />

444<br />

446<br />

Bilge fiampiyona veda<br />

Herkes sahaya inmeli, mindere, ringe ç›kmal›!<br />

Pehlivanlar unutulmaz<br />

DEPREM<br />

Deprem kalplerimizi sa¤lamlaflt›rd›<br />

17 A¤ustos 1999’dan önceki insanlar de¤iliz<br />

Sivil inisiyatif, sivil bilinçten do¤ar<br />

TOPLUM<br />

Gönüllerin aç›l›fl›<br />

Can dostu, can yoldafl›y›z<br />

Aflura Matemi, benim de matemimdir<br />

Bir olal›m, gür olal›m<br />

Allah, Mehmetçiklerimizi bize ba¤›fllas›n<br />

fiehit annelerinin hakk›<br />

Ziyaret saati<br />

‹nsan›n de¤eri<br />

Yafll›lar›n gönüllerini, dualar›n› alal›m<br />

Velinimet<br />

Patron duysun<br />

Hac’dan dönenler<br />

Akla hizmet<br />

Cinayeti gördüm<br />

KOCAEL‹<br />

fiark›lardaki, filmlerdeki gibi<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin flöhreti giderek art›yor<br />

Vicdan› müsterih, gururlu insanlar›n flehri:<strong>Kocaeli</strong><br />

‹stiklal Harbi mücahitlerinin ruhu flad olsun diye...<br />

<strong>Kocaeli</strong>: Bir Avrupa flehri<br />

<strong>Kocaeli</strong> bir marka<br />

‹stanbul’un Fethi’nde <strong>Kocaeli</strong>’nin önemi<br />

ÇEVRE<br />

2.5 milyon a¤aç diktik<br />

Mühendis gibi düflün, bahç›van gibi hisset<br />

Torunlar›m›zdan puan alaca¤›z<br />

Tüm dünyadan misafirler a¤›rlayaca¤›z<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

7


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

8<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ÖNSÖZ<br />

Kıymetli okuyucu, değerli dostum;<br />

Dünyada yüzlerce, binlerce büyük yazar, onlardan da fazla şaheser kitap var.<br />

Keşfetmeye, okumaya ömür yetmez. Beri tarafta ne ben namlı bir yazarım,<br />

ne de elinizdeki kitap bir başyapıttır.<br />

Madem öyle, bu kitabı niye hazırladık?..<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ne Büyükşehir Belediye Başkanı olmak, yazarlığa, üstatlığa terfi<br />

etmek değildir; farkındayım. Gelgelelim, <strong>Kocaeli</strong>’nde yıllar boyu bir o yana,<br />

bir bu yana var gücümüzle koşturduk. Şehrin sokaklarıyla, binalarıyla,<br />

yaşlılarıyla, gençleriyle, çocuklarıyla, futboluyla, düğünüyle, çiçekleriyle,<br />

çöpleriyle, havasıyla, suyuyla, şarkıları, ağıtlarıyla, deniziyle, ağacıyla,<br />

yoksuluyla zenginiyle, üstüyle, altıyla, şenliğiyle, kederiyle, toprağıyla,<br />

taşıyla, kuşlarıyla, kedileriyle, gecesi, gündüzüyle… her şeyiyle ama her<br />

şeyiyle hemhal olduk.<br />

Bilgimizi, görgümüzü, enerjimizi, gönlümüzü, ümitlerimizi, heyecanlarımızı bu<br />

şehre yaydık.<br />

İstedik ki <strong>Kocaeli</strong> güzelleşsin, kalkınsın, serpilsin, yücelsin, alkışlansın,<br />

sevilsin… Bunun için çalıştık. “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” dedik. İnanın öyle çalıştık<br />

ki, durup da tam olarak ne olduğunu anlamaya vakit ayıramadık. Şükürler<br />

olsun, her şey iyiye gitti. Emeklerimiz, heyecanlarımız ziyan olmadı. <strong>Kocaeli</strong><br />

hakikaten günden güne, gözle görülür bir şekilde güçlendi, pırıltılı bir şehir<br />

haline geldi. Dahası, önümüzde yeni ufuklar açıldı. Şehrimiz adına, kendimizi<br />

aşarak, hayallerimizin de<br />

ötesinde kazanımlara yöneldik. Bir-iki örnek vereyim: Biz çöp depolama<br />

sorununu çözmek için çalıştık, bir müddet sonra çöplerden enerji elde<br />

etme projesi doğdu. Biz şehrimizin doğal güzelliklerini öne çıkaralım dedik,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde Türkiye’nin en büyük doğa yürüyüşü parkurları ortaya çıktı. Seka<br />

Fabrikası kapanırken hiç kimsenin zarar görmemesini temin ettik,<br />

Seka arazisinde Türkiye’nin en büyük endüstriyel dönüşüm projesi<br />

gerçekleşti… Yani emeklerimiz bereketlendi.<br />

Niyetlerimiz ile sonuçlar birbirini tuttu. Belediye’deki hesap, şehre uydu…<br />

Hiç kuşkusuz, <strong>Kocaeli</strong>’ndeki başarıyı, ben tek başına elde<br />

etmedim. Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’ndeki bütün çalışma arkadaşlarım ve<br />

hemşehrilerimizin her biri <strong>Kocaeli</strong>’nin mesafe kat etmesinde pay sahibidir.<br />

Bunu, alelusul bir iltifat sanmayınız. Hakikaten, <strong>Kocaeli</strong>’nde şehrin yükselişini<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

9


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

arzu eden, bu yönde tavır alan insanlar yaşıyor. Sözgelimi, Kentsel<br />

Dönüşüm Projesi’ni bu sayede gerçekleştirebildik. Hemşehrilerimiz, projenin<br />

başlangıcında, çarpık yapılaşmanın giderilmesindeki zorluğu bildikleri halde,<br />

şehrimizin lehine olacağı için riske girdiler. Evlerini bize emanet ettiler, biz<br />

de söz verdiğimiz süre zarfında onlara yeni konutlarını teslim ettik… AK<br />

Parti hükümetinin desteği, <strong>Kocaeli</strong>’ndeki doludizgin ilerleyişe daha da hız<br />

ve güven kazandırmıştır. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, bizzat<br />

yanımızda yer almış, takdir ve teşvikleriyle heyecanımıza heyecan katmıştır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki bütün<br />

belediyeler arasında bir koordinasyon, uyum sağlanmıştır. Düşünüyorum<br />

da… sağduyulu, iyi niyetli ve tertemiz umutlar taşıyan bir şehirde iyi şeylerin<br />

olması kaçınılmazdı.<br />

Biz, şehrimize, hemşehrilerimize hizmet etmek için yola çıktık. Şahsen,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ne hizmet etmenin, Türkiye’ye, giderek dünyaya hizmet etmek<br />

olacağı düşüncesiyle hareket ettim. Yoldaki bir taşı kaldırıp kenara koymayı,<br />

insanlığa faydalı olmanın bir ifadesi sayıyorum.<br />

Belediyecilik, yalnızca dozerler ve makbuzlarla yürütülen bir iş değildir. Bir<br />

gönül işidir, birikim meselesidir, şehrin nabzını duyarak, insan sevgisiyle<br />

yapılan, macera dolu, duygu dolu bir iştir.<br />

Elinizdeki kitap, bilhassa 2007 – 2008 yıllarında yaptığım konuşmalar,<br />

yazdığım yazılardan oluşuyor. Bu kitabı yazmak için özel bir gayret sarf<br />

etmedim. Belediye Başkanı olarak yürüttüğüm çalışmalar arasında, kitap<br />

kendiliğinden ortaya çıktı. Elbette metinleri tertiplendi, düzenlendi, okunaklı<br />

hale getirmek için rötuşlandı, o ayrı.<br />

Peki neden?<br />

Açıkçası, şehrimizin meselelerine yaklaşımımızı paylaşıma açarsak, hem<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin gelişme sürecinin özel yönleri kayda geçirilmiş olur, hem de<br />

tecrübelerimizden, ifadelerimizden doğabilecek fayda açığa çıkar diye<br />

düşündüm.<br />

Tek dileğim, insanları sevindirmek için yürüdüğümüz, koştuğumuz bu yolda<br />

kalp kırmamış olmaktır.<br />

Kalpler bir olsun, gönüller şen olsun, vicdanlar rahat olsun, yüzler gülsün<br />

diye çalıştık.<br />

Allah, niyetlerimiz ile akıbetimiz arasındaki bağı, rahmetiyle kursun.<br />

Selam, saygı ve sevgilerimle.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ocak 2009, <strong>Kocaeli</strong><br />

10 Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

SİYASET<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

12<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Siyasi hissiyat<br />

Modern dünya savaşlarla, yoksullukla, terörle, krizlerle, çevre felaketleriyle<br />

dönüyor. Gerçeklerden kaçamayız. Mevcut tabloda kan ve alevler göze<br />

çarpıyor. Küçücük bebeklerin üzerine bombalar yağdırılıyor. Bosna,<br />

Çeçenistan, Irak, Afganistan, Filistin, Ruanda, Sudan, Keşmir… Korlaşmış<br />

bir zincir gibi.<br />

1 milyar 200 milyon insan açlıkla pençeleşirken, bir o kadarı aşırı<br />

şişmanlıktan, obeziteden mustarip. İnsanlık, katliamları seyrediyor, açlığı<br />

seyrediyor. Pakistan’da deprem <strong>oluyor</strong>, herkes seyrediyor, Ortadoğu’da yeni<br />

bir katliam, koşan yok, kıpırdayan yok.<br />

Diyeceksiniz ki, “Başkan, <strong>Kocaeli</strong>’ni bırakıp uluslararası siyasete mi merak<br />

saldın?” Hayır, aksine, <strong>Kocaeli</strong>’mizi düşündüğüm için bu konuyu açtım.<br />

Dünyadaki korkunç manzaralar, modern küresel siyasetin zaaflarının,<br />

bozukluklarının sonucudur.<br />

Saldırganlık, paranoya, şiddetli rekabet, silahlanma yarışı, doğal kaynakların<br />

sömürülmesi, savaşı bir ekonomik faaliyet gibi görme, yüksek tehdit<br />

algılaması… Artık küresel siyaset bu ve benzeri olgular eşliğinde yürüyor.<br />

Türkiye’de ise tam aksine, siyasetin yeniden erdemlerle, manevi<br />

kalitelerle buluştuğu bir dönemi yaşıyoruz. Türk siyasetinin milletimiz<br />

nezdinde ve uluslararası alanda itibar kazanması, bu köklü diriliş ve<br />

güçlenmeyle birlikte gerçekleşti.<br />

DUYGUSAL DAVRANMA, DUYGUSUZ OLMA!<br />

Siyasette duygusallığa yer yoktur. Doğru. Fakat duygusuz da siyaset<br />

yapılamaz. Bu ikisini ayırt edebilmemiz gerekir.<br />

Duygusal davranma: Sırf akrabandır, seviyorsun diye, ehil olmayan birine iş<br />

verme. Duygusuz olma: Mesai arkadaşlarını sevmeyi öğren.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

13


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Duygusal davranma: Zarar eden Seka Fabrikası’nı boş yere açık tutma.<br />

Duygusuz olma: Seka işçilerine istihdam alanı aç, iş ver.<br />

Duygusal davranma: Kaçak yapılaşmaya göz yumma. Duygusuz olma:<br />

Vatandaşına modern konutlar tahsis et.<br />

Bana göre siyaset bir rekabet, başarı, kavga, münazara, ağız dalaşı,<br />

sataşma, laf yetiştirme, arkadan konuşma, faka bastırma işi değildir.<br />

Siyaset bir merhamet, şefkat, muhabbet, kardeşlik, birliktelik, diğerkamlık,<br />

paylaşma, dert ortaklığı, sevinç ortaklığı işidir.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’mizde işte bu merhamet siyasetini, kardeşlik, birliktelik<br />

siyasetini, ortak meselelere ortak akılla çözüm getirme anlayışını tesis<br />

ederek yol aldık.<br />

Hizmet eksenli siyasetin özü de bu müspet duygulardır.<br />

DÜNYAYA SÖYLEYECEK BİR ÇİFT SÖZÜMÜZ VAR<br />

Biz merhamet deyince, akla yalnızca sosyal yardımlar, sosyal hizmetler<br />

gelmesin. Doğalgaz hattı döşerken de, konut inşa ederken de, parklara çiçek<br />

ekerken de, yollar, geçitler, köprüler yaparken de, dere ıslah çalışması, içme<br />

suyu hattı yenilemesi yaparken de merhametle hareket ediyoruz. Çünkü<br />

yaptığımız işlerin neye yaradığının bilincindeyiz.<br />

Kuru, desteksiz, dayanaksız, zeminsiz bir hizmet anlayışı olamaz. Hizmetin,<br />

şevkin, azmin, sebatın temelinde merhamet vardır, kardeşlik, dostluk, gönül<br />

birliği vardır.<br />

Vicdansız siyaset, kibirli siyaset, gaddar, burnu büyük, kasıntı, çiğ siyasetten<br />

hiçbir hayır gelmez.<br />

Hâlâ eski alışkanlıkların etkisiyle siyasi söylemi yaygara, siyasi üslubu<br />

kabadayılık, siyasi cesareti çalma çırpma zannedenler var.<br />

Hâlâ birileri tevazuyu, güler yüzü, hizmet bolluğunu ve hızını yadırgıyor.<br />

İnanılmaz ama gerçek.<br />

Siyasetçi, cahil kabadayılar gibi hareket edemez. Ederse ne olur? Şehirler<br />

talan olur, yangın yerine, kan gölüne döner.<br />

Şehrimizi günden güne güzelleştirip kalkındırarak, bir çift sözümüzü tüm<br />

dünyaya söylemeye hazırlanıyoruz: Siyaset merhamettir.<br />

(Kırkbir, s. 19, Şubat 2008)<br />

14 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hayırlı evlatların zaferi<br />

Bizim için kutsal olan makam, mevki değil, alın teridir.<br />

Bu topraklarda kabul gören anlayış, bize “Çalışmak ibadettir” der. Bunu<br />

dinimiz söyler, Peygamberimiz söyler, biz bu sözü içselleştirmişizdir,<br />

kalbimizden, vicdanımızdan bu söz yükselir.<br />

Biz, “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” diyen bir milletiz.<br />

Bizim için esas olan “Adam olmak”tır.<br />

“Boynuz kulağı geçer” sözü bile, her ne kadar olumsuz çağrışımlar yapsa<br />

da, çocuklarımızın, bizden sonra geleceklerin emeklerine verdiğimiz değeri<br />

gösterir.<br />

Hayırlı evlat deyince de “vatana, millete” hayrı dokunanı kastediyoruz.<br />

3 GÜNLÜK DÜNYADA 5 GÜNLÜK HEVESE KAPILMAYALIM<br />

Sultan Süleyman’a bile kalmayan, üç günlük dünyaya kazık çakmaya<br />

çalışmak<br />

bizce beyhudedir. Dünyevi mevkiler şöyle dursun, dünyanın kendisi gelip<br />

geçicidir. İnsan olarak değerimiz, diğer insanlara sunduğumuz güzelliklerle,<br />

ahlakımızla açığa çıkar.<br />

Tek hakiki varlığımız manevi gücümüzdür, yaptığımız iyi ve güzel işlerden<br />

doğan sevinçlerdir. Her birimiz, bu milletin hayırlı evlatları olma gayretinde<br />

bulunmakla mükellefiz. Toplum hayatı, insanların işbölümü yapmasıyla<br />

deveran eder. Biri öğretmendir, okulda ders verir; biri fırında ekmek yapar;<br />

biri otobüsü kullanır; biri tarlayı sürer; biri şiirler, şarkılar yazar…<br />

Önemli olan birbirimizin, içinde yaşadığımız toplumun güçlenmesine,<br />

zenginleşmesine, renklenmesine sunduğumuz katkının oranı ve kalitesidir.<br />

Bu anlamda, marangoz ustasının yanında çıraklık yapan çocuk da bizim için<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

15


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

bir başbakan, bir general, bir bilim adamı gibi kıymetlidir. Çıraklık makamı da,<br />

temizlik görevlisi mevkii de son derece saygındır. Nerede dürüst ve liyakatli<br />

bir çalışma varsa, orası bizim için en muteber makamdır.<br />

Benzer şekilde hizmet bilincinden, gayretten, azimden uzak birinin yüksek<br />

bir mevkide bulunması onu kurtarmaz. Makamlar, mevkiler, şık sıfatlar tek<br />

başına hiçbir anlam ifade etmez. Alın teri, emek, liyakat, proje, hız, intizam<br />

ve motivasyona bakarız.<br />

ÇALIŞMA MAKAMI, HİZMET MEVKİİ<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde herhangi bir işe emek veren, işini zamanında, derli toplu,<br />

memnuniyet verici bir şekilde yapan herkes bu şehrin güzide bir sakini,<br />

hayırlı bir evladıdır.<br />

Bizler doğalgaz, konut, içme suyu, kültür, çevre, ulaşım, sosyal hizmetler…<br />

gibi alanlarda dişe dokunur, hatırı sayılır çalışmalar yürütmüş olmamız<br />

sayesinde; geleceğe yönelik büyük projeler hazırlamamız sayesinde<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizin sokaklarında yüzümüzün akıyla yürüyebiliyoruz. Vicdanımızın<br />

rahatlığı, üstesinden geldiğimiz işlerin çokluğundandır. Kolları sıvamışız,<br />

gecemizi gündüzümüze katmışız ve halen durmaksızın çalışıyoruz.<br />

Halkımızın hizmetçiliğini yapıyoruz. İşin aslı budur. Doğrusu da budur.<br />

Sadece bürolarda, ofislerde, plazalarda değil, dağlarda, ovalarda, vadilerde<br />

de aynı anlayışla çalışıyoruz.<br />

Alnımızın teri toprağa düşecek ki, o toprak hakikaten bizim toprağımız olsun.<br />

Şehrimizin yollarında, mahallelerinde, köylerinde emeğimizin izleri, işaretleri<br />

olacak, biz bu şehri baş tacı edeceğiz ki yediğimiz lokma boğazımızdan<br />

geçsin.<br />

Bunları övünmek için söylemiyorum. Bunları, <strong>Kocaeli</strong> olarak hepimizin daha<br />

güzel, daha sevinçli bir hayata yönelişimizin temelinde yatan düşünceyi<br />

ortaya koymak için söylüyorum.<br />

Hepimiz çalışma makamında, hizmet mevkiinde olmalıyız. Hepimiz elbirliği,<br />

gönül birliği içinde olmalıyız. Bismillah deyip işe giriştiğimiz için bugünlere<br />

geldik.<br />

Ömrümüz oldukça da, her nerede isek orada hizmete, çalışmaya devam<br />

edeceğiz. İnsanlık mevkiinde, kardeşlik makamında, hayırlı evlatlar olarak<br />

buluşacağız…<br />

(Kırkbir)<br />

16 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Türk milletinin ve <strong>Kocaeli</strong> halkının<br />

siyasi dehası<br />

Türk milleti, demokratik yetkisini kullanmada, dünyaya örnek gösterilecek bir<br />

seviyeye sahiptir.<br />

Yani milletimiz, kendi liderlerini seçerken, olağanüstü bir sağduyu ve bilinçle<br />

hareket eder.<br />

Demokrasimizin kusurlu, pürüzlü yönleri olduğu doğrudur. Meclis dışındaki<br />

unsurların müdahaleleri, millî iradeyi zaafa uğratmış, gün olmuş, demokrasi<br />

rafa kalkmıştır. Hâlâ milli iradeye sert kaşı çıkışlar gündemimizi meşgul<br />

ediyor, tamam. Fakat halkımızın demokrasiyi kavrayışı, tercih hakkına<br />

verdiği değer son derece dikkat çekicidir.<br />

Mesela, gelişmiş ülkelerin başkanlarına bakınca, “Bu uygar halk, bu yetersiz<br />

adamı niye seçmiş, nasıl olmuş?” diye şaşırmıyor muyuz?<br />

İşte bizde böyle acayip hatalar yapılmıyor.<br />

Bu yüzden, Türkiye’de seçilmiş bir belediye başkanı olmak bana gurur<br />

veriyor.<br />

Derler ki “Takım tutar gibi parti tutuluyor.”<br />

Hayır. Türk milleti takım tutar gibi parti tutmuyor. Öyleleri varsa, tamam,<br />

vardır, dönüştürücü bir etki uyandıramayacak kadar az sayıdalar.<br />

ZİHNİMİ KURCALAYAN SORULAR<br />

Halkımız, eskiyi tasfiye ediyor, yeniye fırsat veriyor, denenmemişi deniyor,<br />

yetersiz siyasetçileriyle tatlı – sert hesaplaşıyor, siyasi görüşünü evde, işte,<br />

mahallede, eşiyle dostuyla tartışıyor. Dinliyor, anlatıyor, soruyor, araştırıyor,<br />

medyayı takip ediyor, fikir üretiyor ve geleceğe ilişkin taleplerini, kendisine<br />

sunulan projeleri değerlendirerek oyunu kullanıyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

17


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bu bir gerçektir.<br />

Demokrasimizin en olgun, en ilkeli, en tutarlı, en saygıdeğer unsuru<br />

milletimizdir, seçmenlerimizdir, sizlersiniz.<br />

Şimdi bunları neden söylüyorum. Yerel Seçimler yaklaşıyor diye, sizi hoş<br />

tutmaya mı çalışıyorum?<br />

Hayır. Sizi, yıllardır hoş tutmaya, hoşnut etmeye, sevindirmeye çalışıyorum<br />

zaten, o ayrı.<br />

Bu hafta, yine her zamanki gibi sağa sola koştururken, açılışlara,<br />

çalışmalara, toplantılara katılırken, bazı hususlar zihnimi meşgul etti:<br />

1- Acaba <strong>Kocaeli</strong>’nde yaptığımız hizmetleri vatandaşlarımıza yeterince iyi<br />

anlatabiliyor muyuz?<br />

2- Acaba vatandaşlarımız, bizim iş anlayışımız hakkında net fikirlere vardılar<br />

mı?<br />

3- Acaba hemşehrilerimiz bize hakikaten itimat ediyor mu?<br />

4- Acaba hâlâ eski, eskimiş tarzda siyaset yapmak için çırpınanlar hakkında<br />

<strong>Kocaeli</strong> ne düşünüyor?<br />

5- Acaba işten güçten vakit ayırıp, vatandaşlarımızla aramızda gönül bağı<br />

kurabildik mi?<br />

UZUN UZUN DÜŞÜNEREK BULDUĞUM CEVAPLAR<br />

Bu düşünceler içindeyken, Cumhuriyet Tarihi gözlerimin önünden film şeridi<br />

gibi geçti.<br />

Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal, Çiller, Yılmaz,<br />

koalisyonlar, Gül, Erdoğan…<br />

Netlikle fark ettim ki, milletimiz söze kulak veriyor, söyleneni akılda tutuyor,<br />

yapılan işe bakıyor, durumu değerlendiriyor ve siyasetçiye ancak memlekete<br />

sunduğu fayda nispetinde destek veriyor.<br />

Siyasetçilerimizi seviyoruz. Onları hataları, sevaplarıyla benimsiyoruz, fakat<br />

icraatlarıyla tartıyoruz.<br />

Dolayısıyla anladım ki,<br />

1- Hizmetlerimizi vatandaşlarımıza uzun uzadıya, etraflıca, ayrıntılı bir<br />

şekilde anlatmamış, anlatamamış bile olsak, vatandaşımız görüyor.<br />

2- Hemşehrilerimiz bizim iş anlayışımızı, çalışma tekniklerimizi gayet iyi<br />

biliyor.<br />

3- <strong>Kocaeli</strong>’nin bize güvenmesi, bizim ona güvenmemizle sıkı sıkıya<br />

bağlantılıdır. Ben, <strong>Kocaeli</strong>’ne sımsıkı güveniyorum.<br />

4- Eski tarz çatışma, laf yetiştirme, ağız dalaşı siyaseti bitmiştir, çökmüştür,<br />

yoktur. Artık, iş, emek, hizmet, hız, vizyon, birlik siyaseti vardır.<br />

5- Gönül bağı kurma konusunu köylü, öğrenci, işçi, ev hanımı, engelli,<br />

memur, esnaf… kısacası her kesimden vatandaşlarımızla bir araya<br />

geldiğimiz<br />

18 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

zamanlardaki hasret giderme neşesiyle ölçüyorum. Ben büyüklerin ellerine<br />

sarılıyorum, çocuklar etrafıma doluşuyor, gençlerle şakalaşıyoruz… Esaslı<br />

bir akrabalık var çok şükür.<br />

Bu düşünceler beni zindeleştirdi. Liselere, KO-MEK’e, bilim merkezine<br />

koştum, çocuklarla buluştuk, Gebze’de toplu konut temel atma törenine<br />

katılan Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’nu ağırladık…<br />

Evet evet, hiç kuşkusuz milletimizin zekası, sezgileri, bilgisi ve vicdanının<br />

gelişkinliği, hayatımızın en değerli unsurudur.<br />

Bu böyledir.<br />

(Kırkbir, s. 34, Haziran 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

19


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir anketin düşündürdükleri<br />

Türkiye Kalite Derneği, 21 il ve 35 ilçede bir kamuoyu araştırması yapmış.<br />

İnsanların, belediye çalışmalarını nasıl değerlendirdiklerini araştırmışlar.<br />

Bu yılki ankete göre, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’nin çalışmalarından,<br />

vatandaşlarımızın yüzde 61’i memnun.<br />

Geçen yıl, bu oran yüzde 53 idi. Tam 8 puan artmış.<br />

Türkiye genelinde, vatandaşın belediyeden memnuniyet katsayısı en çok<br />

artan il <strong>Kocaeli</strong>.<br />

Altyapı hizmetleri dolayısıyla önceki yıllarda şehrimizin dört bir yanını<br />

kazdık. İçme suyu, doğalgaz, kanalizasyon hatları döşedik. Bunları ortak<br />

kazı programı çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştık. Fakat sonuç itibariyle<br />

biz de yorulduk, sizler de yoruldunuz. Biraz zorluk çektik. Araştırmacılar ve<br />

durumu görenler; bu yıl sokaklara, caddelere fazla kazma vurmayışımızın,<br />

hoşnutluğun artmasına katkısı bulunduğunu ifade ediyorlar…<br />

Dar gelirli vatandaşlarımıza ulaştırdığımız sağlık, gıda, kırtasiye, giyecek ve<br />

barınma yardımlarının da sevinç ve güvene yol açtığı söyleniyor.<br />

Öyle ki, en yüksek memnuniyet artışı <strong>Kocaeli</strong>’mizde gerçekleşmiş…<br />

“DAHA NE İSTİYORSUN BAŞKAN?”<br />

Ben bu sonucu öpüp başımın üzerine koyuyorum.<br />

Bizim hizmetlerimizden bir güzellik, gönül hoşluğu, itimat doğuyor ve bu gün<br />

geçtikçe artıyor. Binlerce şükürler olsun.<br />

Bizden hoşnut olan vatandaşlarımıza, yüzde 61’e tüm kalbimle, tüm<br />

saygımla teşekkür ediyorum. Sizlere layık olabildiysek ne mutlu bize…<br />

20 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Memnuniyetini açığa vurmayan, belediye hizmetlerine alıcı gözüyle<br />

bakmayan ya da hakikaten ortada sevinecek bir şey görmeyenler yok mu?<br />

Var.<br />

Onların toplamı da yüzde 39’a tekabül ediyor.<br />

Ben şimdi o vatandaşlarımıza birkaç söz söylemek istiyorum.<br />

Madem bu gazetede bir köşe verilmiş bana, söz hakkımı bu yönde<br />

kullanmak istiyorum.<br />

Hayır, bana “Herkesi memnun etmeye çalışırsan başarılı olamazsın Başkan!”<br />

demeyiniz.<br />

“Yahu ne gerek var, yüzde 61 senden memnun, daha ne istiyorsun?”<br />

demeyiniz.<br />

“Takma kafana be Başkan, kimseye kendini zorla beğendiremezsin”<br />

demeyiniz.<br />

“Zaten rakipleriniz bile ‘sıkı çalıştığınızı’ biliyor, söylüyor, var mı ötesi?!”<br />

demeyiniz.<br />

Müsaade ediniz, hemşehrilerimin yüzde 39’una bir çift sözüm var,<br />

söyleyeyim.<br />

“SEVGİLİ YÜZDE 39…”<br />

Aziz ve kıymetli yüzde 39,<br />

daha evvel benden yüzlerce kez şu sözü işittiniz: “Siyaset hizmettir.”<br />

Ben böyle düşünüyorum.<br />

En çok çalışanın, en büyük projeleri, yatırımları yapanların siyasi öncülüğü<br />

hak ettiklerine inanıyorum.<br />

Bizim hizmet davası haricinde bir davamız yoktur.<br />

Bu şehirde yaşayan ailelerin, gençlerin, ihtiyarların, çocukların, hattâ sokak<br />

hayvanlarının ve kuşların, ağaçların mutluluğu için çalışırız.<br />

İsteriz ki her sokağa, her eve, her yolcuya, her ağaca, her yaprağa, her<br />

çiçeğe faydamız dokunsun.<br />

Bizim varlığımıza ve emeğimize ihtiyaç duyulan her kapıya koşalım, her sese<br />

kulak verelim…<br />

Bütün samimiyetimle söylüyorum, sevgili yüzde 39, bu siyaset işinin zorluğu<br />

çoktur. Büyük bir vebali vardır. Uzak bir köyde bir yetim ağlar, bir apartman<br />

dairesinde bir baba kederlenir, bir kuytuda bir kedi üşür… hepsinin ucu bize<br />

dokunur.<br />

Dolayısıyla sizin sesinizi duyamamış olabiliriz.<br />

Sizin arzularınızı, beklentilerinizi fark edememiş olabiliriz.<br />

Gücümüz yetmemiş, elimiz ermemiş olabilir.<br />

Çok rica ediyorum değerli yüzde 39, bize ulaşınız ve taleplerinizi, dertlerinizi,<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

21


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

sizi hoşnutsuz kılan nelerse onları bize anlatınız.<br />

Bu sözümün sahici bir davet olduğundan emin olunuz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin yüzde 39’u 450 bin insana tekabül ediyor, farkındayım.<br />

Bunun da bir hal çaresini bulabiliriz.<br />

Yaptığımız her işi beğeneceksiniz diye bir kural yoktur.<br />

Bizi eleştirmeye her zaman ve her durumda hakkınız var.<br />

Biz bir hizmet ailesi, bir hizmet ekibiyiz. Daha hızlı, daha etkili, daha pratik ve<br />

kalıcı hizmetler üretebilmenin yollarını bulmak bizim vazifemizdir.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nin tamamına hizmet ediyoruz. Hiçbir ama hiçbir ayrım<br />

gözetmiyoruz.<br />

Lütfen bunu biliniz ve hizmet alma hakkınızı, konuyla ilgili görüş ve<br />

taleplerinizi ortaya koyunuz.<br />

Selam eder, saygılar sunarım, sevgili yüzde 39…<br />

***<br />

Yüzde 61’lik kesime gelince…<br />

Yüzde 61, değerli kardeşlerim, görünen o ki bizler birbirimizi anlıyoruz,<br />

tanıyoruz, birbirimizden hoşnuduz.<br />

(Biz tabii ki yüzde 39’dan da hoşnuduz, yanlış anlaşılmasın sakın.)<br />

Bu hoşnutluğun daim olmasını diliyorum.<br />

22 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Siyasetin özü hizmettir<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli misafirler<br />

Dünya bugün, küresel bir köy olmuştur.<br />

Hiçbir şey eskisi gibi değil.<br />

Paralar, ürünler, sözler, görüntüler hızla tüm dünyayı dolaşıyor.<br />

Amerika’daki oyuncak mağazasının aynısı, Japonya’da da var, Mısır’da da.<br />

Bir sinema filmi, 100 ülkede birden gösteriliyor.<br />

Bir ülkenin kendi yağıyla kavrulması artık mümkün değil. İçe kapanık bir<br />

kültür olamayacağı gibi, böyle bir ekonomi de, siyaset de olamaz.<br />

SİYASET MATEMATİĞE BENZİYOR<br />

Dolayısıyla, siyaset alanında, çok daha fazla denge kurmak gerekiyor.<br />

Siyaset bugün matematik denklemleri gibi yürüyor.<br />

Siyasi bir karara varırken, çok daha fazla işlem yapmak gerekiyor.<br />

Bununla birlikte, yerel siyasetin, yerel yönetimin de önemi artıyor.<br />

AVRUPA BİRLİĞİ VE YEREL YÖNETİMLER<br />

Avrupa Birliği ile bütünleşme süreci yaşıyoruz.<br />

Bu süreçte, özellikle son 10 yıldır, yerel yönetimleri ilgilendiren<br />

düzenlemeler artmıştır.<br />

Hizmetlerin, vatandaşa en yakın birimler tarafından yapılması<br />

öngörülmektedir.<br />

Avrupa Birliği fonları, yerel yönetimlerin farklı alanlardaki projelerine mali<br />

destek veriyor.<br />

Diğer ülkelerin yerel yönetimleriyle tecrübe ve fikir paylaşımı yapılıyor.<br />

Kardeş şehirler ilan ediliyor.<br />

Yerel yönetimler eğitim, sağlık, bölgesel kalkınma, sosyal ve kültürel<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

23


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

hizmetler, istihdam, tüketici hakları, çevre gibi birçok alanda öncülük<br />

ederler. Bütün bunlar, Avrupa Birliği sürecinde yeniden ele alınıyor.<br />

YETKİ, SORUMLULUK, BİLİMSELLİK<br />

Neden böyle?<br />

Çünkü bilgi artık tek merkezde toplanmıyor. Hızla yayılıyor, paylaşılıyor.<br />

Yerel yönetimlerin sorumlulukları hem çeşitleniyor, hem büyüyor.<br />

Burada daha üst düzeyde sorumluluk ve daha çok yetki ihtiyacı doğuyor.<br />

Yetkiyi ve sorumluluğu taşıyabilmek için, çözüm üretebilmek için de daha<br />

gelişkin bir siyaset birikimine ihtiyacımız vardır.<br />

Siyasi bilincimizin, siyasi hassasiyetimizin yükselmesine ihtiyaç vardır.<br />

Siyasi faaliyetlere katılımın artmasına ihtiyaç vardır.<br />

Toplumun her kesiminden vatandaşın, söz hakkını kullanabildiği bir iletişim<br />

mekanizmasına ihtiyaç vardır.<br />

Bilhassa kadınların katılımına, desteğine ihtiyaç vardır…<br />

Dolayısıyla siyasetin bilimsel niteliği önem kazanmıştır.<br />

SİYASETİN TEKNİĞİ VE SİYASET AKADEMİSİ<br />

Siyasetin tekniği, hızı önem kazanmıştır.<br />

Bugün deneme – yanılma yöntemiyle iş yapılamaz. Böyle bir lüksümüz<br />

yoktur.<br />

Siyaset Akademisi, bu nedenle beni çok heyecanlandırıyor.<br />

Avrupa Birliği’nin önerilerinin ötesinde, bizim kendi bünyemizde bilimsel,<br />

akademik bir yapılanmanın olması beni gururlandırıyor.<br />

Bu bir verim arayışıdır. Bir tutarlılık, hız, hedefi 12’den vurma arayışıdır.<br />

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy “Sahipsiz vatanın batması haktır / Sen sahip<br />

olursan, bu vatan batmayacaktır!” diyor.<br />

Memleketimize bütün birikimimizle, bütün enerjimizle, bütün varlığımızla<br />

sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.<br />

Kendimize, ailemize, komşularımıza, tüm hemşehrilerimize, milletimize ve<br />

tüm insanlığa sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.<br />

Evimize, sokağımıza, mahallemize, şehrimize, ülkemize ve tüm dünyaya<br />

sahip çıkmak zorundayız.<br />

Siyaset, bu halkalanmanın adıdır. Siyaset bu motivasyonla, bu bilinçle<br />

yürütülürse bir kıymeti ve etkisi olur.<br />

KENDİNİ AŞ, İMKANSIZI, BAŞAR, REKOR KIR<br />

AK Parti, hizmeti, siyasetin özü olarak görür.<br />

Bunu Genel Başkanımız da, bizler de, hepimiz, sık sık söyleriz.<br />

Vatandaşlarımıza en iyi şekilde hizmet etmenin yollarını araştırıyoruz.<br />

Kendimizi aşmaya, imkansızı başarmaya, rekorlar kırmaya yöneliyoruz.<br />

24 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ESTETİK VE DUYGU<br />

Ondan sonra, geriye, bu hizmetleri estetik bir çerçeveye oturtmak kalıyor.<br />

Yani bilimsel metotlarla yürütülen siyasetin bir de estetik çerçevesi, bir<br />

duygusu olması lazım.<br />

Bakınız, bu estetik yön, bu duygu bizde halihazırda mevcuttur.<br />

Bizim kültürümüzde bilgi en kutsal değerdir.<br />

Bize göre çalışmak ibadettir.<br />

Bize göre sabır, en büyük erdemdir.<br />

Yerel siyasete gelince, vatan sevgisi, millet sevgisi, memleket sevgisi en<br />

temel değerlerimizdir.<br />

Hemşehrilik, hepimizin kanını kaynatır. Bizde komşuluk ölmemiştir.<br />

Köyümüzdeki ağacın gölgesi bize daha tatlı gelir.<br />

Mahallemizdeki yolun üzerinde bir taş varsa, onu kendi elimizle alır kenara<br />

koyarız…<br />

İnanıyorum ki, bilimsel siyaset, bilinçli toplum olma yolunda kısa zamanda<br />

ilerleyeceğiz.<br />

Mevcut değerlerimizle birleştiğinde, bu ilerleyiş büyük bir zenginliğe<br />

dönüşecektir…<br />

Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.<br />

(Siyaset Akademisi, Şubat 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

25


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İyi başkanlar, uzay filmlerini sever<br />

Belediyecilik işinin en önemli parçası, ‘sonrasını düşünmektir’. Bugün<br />

yaptığımız binalar kaç yıl ayakta kalacak? Diktiğimiz fidanlar ne kadar<br />

büyüyecek? Döşediğimiz doğalgaz, içme suyu, yağmur suyu,<br />

kanalizasyon hatları ne kadar dayanacak? Bu kitapları kaç kişi okuyacak?<br />

Bugün ürettiklerimiz, yarının koşullarına uyacak mı? Yakın gelecekte<br />

teknolojik gelişmeler, hizmetleri nasıl etkileyecek?..<br />

Yani bizim işimiz, şehrimizin geleceğini tasarlamaktır. Zihnimizde,<br />

gönlümüzde, ufkumuzda bambaşka, muhteşem bir şehir kurmadan, o<br />

şehre ulaşamayız.<br />

Buna vizyon deniyor. Yani, yatırımları, girişimleri, faaliyetleri, projeleri belli<br />

bir gelecek kurgusu içinde düzenlemeyi mümkün kılan bakış.<br />

Sonrasını düşünmek derken, sadece bir adım sonrasını değil, 100 adım,<br />

1000 adım sonrasını da düşünmeyi kastediyorum.<br />

Bu da, uzay filmlerinde, bilim-kurgu filmlerinde, kitaplarında olur.<br />

Bence, iyi bir belediye başkanı, geleceğin uzay şehirlerinin gösterildiği<br />

filmleri izlerken ister istemez heyecanlanır. Kendimden biliyorum. Şaka<br />

yapmıyorum, çok ciddiyim. Uzay filmlerinde gördüğüm ulaşım araçları,<br />

uçan arabalar, kibrit kutusu büyüklüğündeki yakıt tankları, ışık çizgileri<br />

halindeki yollar, birbirine tünel gibi koridorlarla bağlı görkemli binalar beni<br />

müthiş etkiliyor.<br />

3 BİN YIL ÖNCE, 1000 YIL SONRA<br />

Günü kurtarmakla kurtulamayız. Geleceğe bakmadan bugünü kuramayız.<br />

Bu nedenle imar ve yapı denetimi sağlayan KUTAS adlı uydu takip<br />

sistemini kullanıyoruz. Online belediyecilik hizmetleri sunuyoruz. İnternet<br />

üzerinden, her türlü faaliyetimize ilişkin verileri sizlerle paylaşıyoruz.<br />

26 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sekaray projesiyle kent içinde yerden metrelerce yüksek raylı sistem<br />

kurmaya hazırlanıyoruz. Bitkisel atıklardan enerji elde etmeye dayalı<br />

Biyogaz projesi üzerinde çalışıyoruz. Benzer şekilde yağ atıklarını enerjiye<br />

dönüştürüyoruz. TÜBİTAK, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü ve <strong>Kocaeli</strong><br />

Üniversitesi gibi bilimsel ve akademik kurumlarla sürekli işbirliği içinde<br />

araştırmalar, projeler yürütüyoruz…<br />

Bazıları bu sözlerimi şaka gibi algılayabilir. Uzay filmleriyle belediyeciliğin<br />

gerçekten ilgisi olabilir mi?<br />

Bakınız, şehirlerin ömrü, insanın ömrünü aşar. Şehirler, tarih boyunca ayakta<br />

kalırlar. İşte, <strong>Kocaeli</strong> 3 bin 200 yıllık bir şehir. Bir şehre hizmet etmek, o<br />

şehrin 100 yıl, 200, 300, 1000 yıl sonraki halini hiç merak etmeden, akla<br />

getirmeden yapılacak iş midir? Küçücük çocuklarımızın ileride doktor<br />

olacaklarını hayal etmiyor muyuz? Emek verdiğimiz şehrin de gelecekte<br />

nasıl olacağını düşünmemiz normaldir. Geleceğe bakarken, tarihi de göz<br />

önünde tutmak<br />

gerekir…<br />

Ben uzay filmlerini, o filmlerdeki muazzam şehirleri seviyorum. Bana göre,<br />

bütün iyi belediye başkanları, uzay filmlerindeki şehirleri görünce, kendi<br />

şehirleriyle kıyaslarlar. Yurtdışına gittiğimizde, Tokyo’da, Paris’te, Kahire’de,<br />

New York’ta <strong>Kocaeli</strong>’ni düşündüğüm gibi, filmlerdeki şehirlere bakınca da<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni düşünürüm…<br />

İNSANI SEVMEDEN ONA DEĞER VEREMEZSİN<br />

Türkiye’nin en güzel ve en uzun trekking parkurları <strong>Kocaeli</strong>’nde. Yani doğa<br />

yürüyüşü yapmak için en uygun şehir <strong>Kocaeli</strong>. Bu konuda iki hususu<br />

vurgulamak istiyorum. Birincisi, <strong>Kocaeli</strong>’nin bir sanayi şehri olduğu gerçeği,<br />

doğal zenginliklerimizin üzerini örtmesin. Hepimiz bu konuda hassasiyet<br />

gösterelim. Nitekim, trekking parkurlarımız da dahil, turistik değerlerimizi<br />

tanıtmak için biz belediye olarak elimizden geleni yapıyoruz. Daha da<br />

yapacağız… İkinci husus ise şu: Trekkingi yani doğa yürüyüşünü<br />

marjinal bir spor ya da etkinlik zannetmeyiniz. Çocuk, genç, yaşlı herkes,<br />

tüm hemşehrilerimiz; gruplar oluşturup doğa yürüyüşleri düzenlesinler.<br />

Trekking parkurlarımız yalnızca turistlerin ya da belli bir kesimin değil, tüm<br />

vatandaşlarımızın hizmetindedir…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

27


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Dünyanın umutları, şehirlerde filizleniyor<br />

Aziz misafirler, Kent Konseyimizin değerli üyeleri;<br />

Geçen yıl bu salonda Kent Konseyi’ni ve fonksiyonlarını tanıtan bir toplantı<br />

yapmıştık.<br />

Bugün ise Kent Konseyimizin I. Genel Kurul Toplantısını yapıyoruz.<br />

Seçilmiş Belediye Meclisimiz olduğu halde, gönüllülük esasına dayalı olarak<br />

çalışan Kent Konseyi’ne niçin gerek duyuluyor?<br />

Esasen, Kent Konseyi, tüm dünyada köklü bir değişime uğrayan siyaset ve<br />

iktisat algısının doğurduğu yeniliklerden biridir.<br />

Tekrar ediyorum: Dünyada siyaset ve iktisadın kuralları değişiyor. Ve bizler,<br />

bu yeni kuralların bir gereği olarak buradayız.<br />

1987 yılında, Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından<br />

yayınlanan Brundtland Raporu’nda “sürdürülebilir kalkınma” kavramı<br />

ortaya atıldı. Bu rapordan sonra, kalkınmanın anlamı değişti. Yalnızca gayri<br />

safi milli hasılanın yükselmesi değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel<br />

bakımlardan da kazanımlar elde edilmesi gerektiği vurgulandı.<br />

1992’de Rio’da yapılan Yeryüzü Zirvesi’nde, sürdürülebilir kalkınma, tüm<br />

insanlığın 21. yüzyıldaki ortak hedefi olarak benimsendi. “Gündem 21”<br />

başlıklı eylem planı, Birleşmiş milletler üyesi ülkelerce kabul edildi.<br />

Gündem 21, dünyanın bulunduğu kritik eşikten güvenli bir biçimde geri<br />

dönme planıdır.<br />

Yoksulluk, eğitimsizlik, sağlık sorunları ve çevre tahribatı karşısında küresel<br />

bir hassasiyet ve hareket planıdır.<br />

Küresel bir hareketi kim nasıl yönetecek, nasıl denetleyecek?<br />

Tam da, dünyamızın kurtuluşu için yerel yönetimlere, yerinden yönetime,<br />

resmi ve sivil kuruluşlar arasında elbirliğine ve halkın etkin katılımına ihtiyaç<br />

28 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

olduğu belirlendi.<br />

“Yerel Gündem 21” ise, “Gündem 21”in yerel ölçekte planlanması ve<br />

organize edilmesidir.<br />

Yani, 21. yüzyılın tüm dünyada bir toparlanma, canlanma, serpilme yüzyılı<br />

olması için çalışıyoruz.<br />

Kent Konseyi de, işte bu süreçte ortaya çıkmıştır.<br />

Belediye Kanunu’nun 76. maddesinde de belirtildiği gibi, bir yönetmelik<br />

çerçevesinde resmî ve sivil unsurların “sürdürülebilir kalkınma” ilkesi<br />

doğrultusunda kent sorunlarını ortak akılla çözmeye çalıştıkları demokratik<br />

bir yönetişim mekanizmasıdır.<br />

Bugün tüm dünyada, Japonya’da, Brezilya’da, Norveç’te, bizim gibi Kent<br />

Konseyleri toplanıyor.<br />

İnsanlar zekalarını, tanıklıklarını, sezgilerini, sorularını, birikimlerini,<br />

öngörülerini, tecrübelerini, vizyonlarını, emeklerini ortaya koyuyorlar.<br />

Dünyamızın ve tüm insanlığın umutları her şehirde kurulan bu meclislerde<br />

yeniden filizleniyor.<br />

Kent Konseyleri paylaşımcı, katılımcı, şeffaf, özgür ve demokratik bir yönetim<br />

anlayışının ürünüdür.<br />

Nitekim, Avrupa Konseyi de vatandaşların kamu işlerinin sevk ve idaresine<br />

katılım hakkını önemle vurgulamaktadır. Vatandaşların, yerel düzeyde<br />

yürütülen çalışmaları veya sorunları bilinçli bir şekilde takip etme<br />

hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir. Böylelikle, önem ve öncelik kazanan<br />

katılımcılığın sıhhatli bir şekilde gerçekleşmesi mümkün olacaktır.<br />

Ben, Belediye Başkanı olarak, bu dayanışma, katılım, ortak akıl ve yönetişim<br />

ilkelerinin hayata geçirilmesini sevinçle karşılıyorum.<br />

Mesela uzun vadeli planlar yapma, uzlaşma kültürünü geliştirme, engellilerin<br />

toplumsal yaşamdaki etkinliklerini artırma gibi kritik konularda Konseyimizin<br />

katılımını çok önemsiyorum.<br />

Aziz misafirler;<br />

Hemşehrilik hukukumuz, gönüllü çabalarımız ve katılımımız evrensel<br />

kurtuluşumuzun anahtarı haline gelmiştir.<br />

Bizler 700 sene boyunca ahi teşkilatları, esnaf teşkilatlarıyla ticari hayatımızı<br />

ahlaki esaslar ekseninde düzenlemiş bir milletiz.<br />

Bizler köylerimizde imece usulüyle, dayanışma içinde ekinleri eken su veren<br />

biçen bir milletiz.<br />

Vakıflar, imarethaneler, kervansaraylar kuran, kapılarını Tanrı misafirlerine<br />

sonuna kadar açan bir milletiz.<br />

Dolayısıyla, Kent Konseyimizin de asırlarca yaşattığımız erdemlerin<br />

güncellendiği bir yer olacağını ümit ediyorum.<br />

Burada hepimizin içtenlikle, ciddiyetle ve titizlikle çalışacağımıza,<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

29


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizin yükselişine katkıda bulunacağımıza yürekten inanıyorum.<br />

I. Genel Kurul Toplantımızın hayırlı olmasını diliyor,<br />

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />

(Şubat 2008)<br />

30 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Küresel sorunlar yerel cözümler<br />

Aziz hemşehrilerim, Kent Konseyimizin kıymetli üyeleri;<br />

İletişim ve ulaşım teknolojileri, endüstriyel üretim ve finansal döngüler<br />

eşliğinde ortaya çıkan küreselleşme; dünyamızda ortak sorunların da<br />

belirgin şekilde görülmesine yol açtı.<br />

İrili ufaklı devletler, uluslararası kurum ve kuruluşlar, yeryüzünün ve<br />

insanlığın geleceğiyle ilgili büyük tartışmalar yürütüyor.<br />

Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi gibi kurumlar, çeşitli çevreci örgütler,<br />

global medya, bölgesel siyasi birlikler, bilimsel kongreler… 20. yüzyılın ilk<br />

çeyreğinden beri “Dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor?” sorusuna cevap<br />

arıyor.<br />

Açlık, yoksulluk, hastalıklar, insan hakları, eğitim, suç, çevre sorunları,<br />

hayvan hakları… gibi konularda genel ve özel raporlar hazırlanıyor.<br />

Bugün bütün dünya, “sürdürülebilir kalkınma”nın nasıl uygulanabileceğini<br />

konuşuyor.<br />

‘Gündem 21’ ve ‘Yerel Gündem 21’ gibi eylem planları; uluslararası<br />

zirvelerde ortak kabulle benimsenmiş stratejileri içeriyor.<br />

Esasen, her yıl onlarca zirve düzenleniyor, uluslararası örgütler tarafından<br />

birçok kampanya yürütülüyor ve dünyaya ne olacağı sorusu sürekli<br />

dünyanın gündeminde.<br />

Küresel sorunların çözümü için yerel çözümler son derece önem kazanmış<br />

vaziyette.<br />

Devletler düzeyinde alınan tedbirler, yapılan insani yardımlar ve antlaşmalar<br />

kadar; sözgelimi doğal çevreyi koruma, eğitime destek, sağlık hizmetlerinin<br />

iyileştirilmesi gibi birçok konuda yerel yönetimlerin devreye girmesi büyük<br />

önem taşıyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

31


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bunun da ötesinde yerel çerçevede sivil hassasiyetlerin, önerilerin ve<br />

birikimlerin işleme konması gündemimizde.<br />

İşte, Kent Konseyi dolaysız bir biçimde gündem oluşturan, faaliyet yürüten<br />

bu sivil iradenin adıdır.<br />

Gördüğümüz, sezdiğimiz, bildiğimiz, çözümü hakkında zihin yorduğumuz,<br />

yüksek sesle düşündüğümüz ve gerek bizzat çalışmak, gerekse ilgili<br />

mekanizmaları harekete geçirmek suretiyle halledilmesini sağlayabileceğimiz<br />

sorunları Kent Konseyimizde gündeme getiriyoruz.<br />

Kent Konseyimizin Genel Kurulu, iki kez toplanmış bulunmaktadır.<br />

Kent Konseyi’nin, <strong>Kocaeli</strong>’mize, örnek ve imrenilen bir şehir olma yolunda<br />

vazgeçilmez katkılar sunacağına yürekten inanıyorum.<br />

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />

(Haziran 2008)<br />

32 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“Çalışmak ibadet, alın teri kutsaldır”<br />

Aziz ve çok kıymetli çalışma arkadaşlarım, kardeşlerim;<br />

Toplu Sözleşmemiz yenilendi; hayırlı, uğurlu olsun.<br />

Çalışmak ibadet, alın teri kutsaldır.<br />

Çoluk çocuğunun rızkı için, evine ekmek götürebilmek için, helal, güzel bir<br />

sofra kurmak, ağız tadıyla yaşamak için çalışan herkes bizim nazarımızda en<br />

saygın kişidir, bir kahramandır.<br />

Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şehrimizde yaşayan herkese hizmet<br />

sunuyoruz.<br />

İnsanımızın, hemşehrilerimizin mutluluğu için gayret sarfediyoruz.<br />

Kendi içimizde bulunan, beraber çalıştığımız işçi kardeşlerimizin yüzleri<br />

gülmedikçe, bu şehre ne örnek olabiliriz, ne de hakikatli bir hizmette<br />

bulunabiliriz.<br />

Sözleşmemizi sonuçlandırırken bu düşüncelerle ve vicdani mesuliyetle<br />

hareket ettik.<br />

Biliyorum ki işçilerimiz de aldıkları zamlardan ötürü sevinçliler.<br />

Allah’a şükürler olsun. Allah kazançlarınızı ve emeklerinizi bereketlendirsin.<br />

Bu dönemde, en düşük maaşlı işçimizin maaşına yüzde 40 zam yaptık.<br />

Helal, hoş olsun.<br />

Belediyemizde, maaşlar arasında göze batan farklar vardı.<br />

Niye?<br />

Çünkü diğer belediyelerden, SEKA’dan, Köy Hizmetleri’nden gelen işçilerin<br />

maaşları farklıydı.<br />

Geçen dönem, idari maddeler gündemde olduğu için, maaş zamlarını, bütün<br />

iyi niyetimize rağmen dengeleyemedik.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

33


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Zammı, Yüksek Hakem Kurulu belirledi, o da enflasyon oranında bir artış<br />

sağladı.<br />

Bu sözleşmede, işçilerimizin maaşları arasındaki, iyice açılmış olan makası<br />

çok şükür daralttık.<br />

Adaleti, hakka, hukuka uygunluğu sağlamaya gayret ettik.<br />

Bir de, eğitim, öğrenim düzeyi yüksek olan personelimizin de maaşlarında<br />

iyileştirme yaptık.<br />

Sözleşmemiz, bir adalet vesikası oldu.<br />

Bundan dolayı çok gururluyum, çok heyecanlıyım.<br />

Bizler, hak aramanın önemine inandığımız kadar, hakkı teslim etmenin de<br />

önemine inanıyoruz.<br />

Aziz kardeşlerim;<br />

Adalet, olumsuz şartlar üzerinden sağlanmaz.<br />

Yani biri öyle ya da böyle haksızlığa uğruyor diye, diğerine de haksızlık edildi<br />

mi adalet olmaz.<br />

Esas olan, kazançların, nimetlerin dengeli paylaşılmasıdır.<br />

Hamdolsun, maaşı daha iyi olan personelimize hatırı sayılır ücret artışı<br />

sağladık.<br />

Yüzde 10 civarında zam yaptık ki, günümüz koşullarında bu oran, yabana<br />

atılamaz.<br />

Maaş zamlarında adaleti sağlamak için farklı oranlarda zam yapılmasına<br />

Allah aşkına kimse gönül koymasın, kimse küsmesin.<br />

Bir denge kurulduysa, bu denge kimsenin maaşı geri çekilerek ya da<br />

normalin altında zam verilerek değil de, herkese iyi zam verilerek ama<br />

kimilerine çok iyi zam verilerek yapıldıysa, bunda gücenilecek hiçbir yön<br />

yoktur. Bugüne dek normalde az ücret alanların zam sevincini, hepimiz<br />

paylaşmalıyız.<br />

Düşünün ki işçilerimize ödenen ücretler, 12-13 ayrı miktardaydı.<br />

Aynı işi yapan, aynı seviyedeki personel arasında farklı ücretlendirme,<br />

çalışma ortamının havasını ağırlaştırıyordu.<br />

Dediğim gibi, hepimiz, büyük ölçüde halledilen ücretlendirmeyi kardeşçe,<br />

olgunlukla karşılamalıyız.<br />

Sözleşme sürecinde değerli, yapıcı katkılar sunan Belediye İş Sendikası<br />

Genel Başkanı Nihat Yurdakul’a teşekkür ediyorum.<br />

Şube Başkanı Osman Suat Kalyoncu’ya da teşekkür ederim.<br />

Yerel Sen Genel Başkanı, Genel Sekreterimiz Münir Karaloğlu Bey’in olumlu<br />

tavrı, sözleşmenin en barışçı şekilde sonuçlanmasını sağladı. Kendisine özel<br />

olarak teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Belediyemiz, işçisine verdiği ücreti dirhemle gramla 40 kere tartarak veren<br />

34 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

bir patron değildir.<br />

Bu sözleşme de, bunun en belirgin kanıtıdır.<br />

Nitekim, ücrette adaleti sağlamak için elimizden geleni yapacağımızı<br />

önceden ilan etmiştik.<br />

Yüzümüzün akıyla süreci tamamladık.<br />

Allah hayırlı uğurlu etsin.<br />

Hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.<br />

Allah emeklerimizi boşa çıkarmasın, kazançlarımızı bereketlendirsin.<br />

(Toplu İş Sözleşmesi, Ağustos 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

35


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Genç olduğunuzu unutmayın<br />

Aziz kardeşlerim, kıymetli gençler;<br />

Şu anda, Türkiye’de sizler iktidardasınız.<br />

Türkiye’nin siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, entelektüel macerasında<br />

başroldesiniz.<br />

AK Parti hükümetine gösterilen teveccüh, sizlerin varlığıyla pekişen bir<br />

anlam taşıyor.<br />

Siz, bu ülkenin yeni kahramanlarısınız.<br />

Size bakınca hem büyük bir heyecan, hem de gurur duyuyorum.<br />

Öncelikle her birinizi, tüm kalbimle selamlıyor, değerli misafirlerimize hoş<br />

geldiniz diyorum.<br />

Kardeşlerim,<br />

Türkiye, gençleriyle var olan bir ülkedir.<br />

Türk gençliği, olgunluğuyla, vakarıyla, dirayeti ve azmiyle temayüz etmiş bir<br />

gençliktir.<br />

Dünyanın hiçbir yerinde, bizim gibi Gençlik Bayramı kutlayan bir ülke daha<br />

yoktur.<br />

Peki biz neden gençlerimizin varlığını bayram vesilesi kıldık?<br />

Her yıl 19 Mayıs’ta neyi kutluyoruz?<br />

İstiklal Harbi’mizi başlatan gençlerimizi kutluyoruz.<br />

Bu ülke için canını veren gencecik şehitlerimize duyduğumuz minnet ve<br />

şükranı ifade ediyoruz.<br />

Gençlik, dünyanın her yerinde şu veya bu türden bir değer taşır. Fakat<br />

Türkiye, gençlerin kurduğu bir ülkedir.<br />

Bizler, sizlere bakınca, ülkemizi kurtaran, kanlarıyla, canlarıyla bu vatanı<br />

yeniden dirilten şehitlerimizi, gazilerimizi hatırlıyoruz.<br />

Bizim gençlerimize bu yüzden delikanlı denir. Aslan gibi, dağ gibi bir başka<br />

36 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

gençlik yoktur dünyada.<br />

Gözümün nuru, güzel kardeşlerim;<br />

Sizler başroldesiniz, iktidardasınız, güç sizde dedim.<br />

Güç demek, iktidar demek, sorumluluk demektir.<br />

AK Parti, gerek hükümette, gerekse belediyelerde sorumluluk sahibi ve<br />

çalışkan kadrolarıyla itibar kazandı.<br />

Bu sizin de itibarınızdır.<br />

Sizler yalnızca siyaset değil, tarih, sosyoloji, edebiyat, fen, iletişim, ahlak,<br />

ekonomi, güzel sanatlar… kısacası bütün alanlarda en üstün seviyeyi<br />

tutturmak durumundasınız.<br />

Bizler de genç idik.<br />

Bizler de bu teşkilatlardan, toplantılardan, tartışmalardan geliyoruz.<br />

Bizler de gençlik heyecanları, merakları, arayışları, isyanlarından geliyoruz.<br />

Bizim de gönlümüzde büyük ateşler yanıyor, fırtınalar kopuyordu.<br />

Necip Fazıl’ın deyimiyle “Anadolu denilen dâva taşını” omuzlamak ve taşıyıp<br />

yerine koymak azmindeydik.<br />

Şimdi bu büyük ve mukaddes dava taşı sizin o tertemiz ellerinizde, o dimdik<br />

omuzlarınızdadır.<br />

Bu ülkeyi, bu vatanı, bu milleti sizler omuzlayacak, sizler yükselteceksiniz…<br />

Bizler, aziz kardeşlerim;<br />

Sizleri mahcup etmemek için, sizlere mahcup olmamak için canımızı<br />

dişimize taktık.<br />

Gecemizi gündüzümüze kattık.<br />

Emin olunuz ki, görünenden daha çok çalıştık, daha çok sabrettik, daha çok<br />

dua ettik.<br />

Kınamalara, boş laflara, hatta iftiralara aldırış etmeden, derin bir mesuliyet<br />

duygusuyla hareket ettik.<br />

“Seka arazisini peşkeş çekecekler” dediler, Türkiye’nin en güzel parkını<br />

kurup halkımızın hizmetine sunduk.<br />

Adnan Menderes zamanından beri hiçbir çalışmanın yapılmadığı D-100<br />

karayolu üzerinde büyük tüneller, köprülü kavşaklar, üstgeçitler inşa ettik.<br />

D-100 Kent Geçişi Projesi’ni başlattık.<br />

Bizim yaptıklarımızı hayal bile edemeyenler, işlerimiz biraz gecikti diye<br />

eleştirilere başladılar.<br />

Utanmıyorlar!<br />

Bizden öncekiler, 5 milyar dolarlık bir borç batağı bıraktılar.<br />

Biz bu büyük yatırımları yaparken, bir yandan da o borcu ödüyoruz.<br />

Onların bataklığını kurutuyoruz!<br />

Biz işte bu şartlarda <strong>Kocaeli</strong>’mizin köylerine kadar doğalgaz hatları döşedik.<br />

10 bine yakın konut yaptık.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

37


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

2,5 milyona yakın ağaç diktik.<br />

Hepiniz biliyorsunuz, 3 yılda 1000 civarında proje gerçekleştirdik.<br />

Çünkü bizim siyaset anlayışımızın özü, özeti, halkımıza hizmettir.<br />

Bizim siyasetimiz, vatanımızı güzelleştirmektir.<br />

Bizim siyasetimiz, yoksulu sevindirmek, yetimi güldürmek, garibin gönlünü<br />

almaktır.<br />

Hepimiz, her işimizde 1400 küsur yıllık o muazzam İslam kültürüne sahip<br />

çıkmak zorundayız.<br />

1000 yıllık Anadolu değerlerinin bizlere kazandırdığı olgunluğu korumak<br />

zorundayız.<br />

Bundan 10 sene, hatta 5 -6 sene öncesine kadar Türkiye’de siyaset<br />

çatışmalar üzerinden yürüyordu.<br />

Dışlamalar, zıtlaşmalar, kavgalar, kargaşa ve bitmeyen tartışmalar vardı.<br />

AK Parti’nin başarıları, bütün bu kavgaları gölgede bıraktı.<br />

İyi niyet, çalışkanlık, disiplin, hoşgörü ve bilinçle birlikte gelen kazanımlar<br />

ufkumuzu aydınlattı.<br />

Türkiye’nin dört bir yanında büyük yatırımlar yapıldı.<br />

Paramız yeniden değer kazandı.<br />

Cumhuriyet tarihinin en büyük konut hamlesi gerçekleştirildi.<br />

Bugüne kadar 285 binin üzerinde konutun inşaatına başlandı, bunların 156<br />

bini tamamlandı.<br />

Kişi başına düşen milli gelir 5 bin 700 dolara ulaştı.<br />

Çiftçiye 4 milyar 800 milyon YTL yani 4,8 katrilyon TL kredi kullandırıldı.<br />

500 üründe KDV oranı düşürüldü.<br />

Uluslararası alanda Türkiye’nin gücü, etkisi, itibarı en üst seviyeye çıkarıldı.<br />

Bugün Türkiye, kendi bölgesinin hakimi konumundadır.<br />

Mahmut Abbas ile Şimon Peres’i Ankara’da buluşturduk.<br />

Türkiye, diplomasinin merkezi konumundadır.<br />

Ortadoğu’yla ilgili her konuda politika üreten, sözünü dinleten, öncü ülkedir.<br />

İçeriye dönelim: Aile hekimliği uygulaması 13 ilimize yaygınlaştırıldı.<br />

305 hastane ve ek bina olmak üzere 912 sağlık yatırımı hizmete açıldı.<br />

8 bin km. bölünmüş yol yapıldı. Bu uzunluk, Cumhuriyet tarihi boyunca<br />

yapılandan daha fazladır.<br />

39 yeni üniversite kuruldu.<br />

Öğrencilerimize tam 567 milyon adet ders kitabı ücretsiz dağıtıldı.<br />

Türkiye, milli gelir itibariyle, 180 ülke arasında 17. sıraya yükseldi…<br />

Bütün bunların anlamı şudur: Artık siyasi mücadele, söylem planında değil,<br />

hizmet planında yürütülüyor.<br />

Allah’a şükürler olsun, ak ile kara arasındaki ayrım açıkça ortaya çıkmıştır.<br />

Enerjimizi kavgada harcamak zorunda değiliz.<br />

38 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sataşmalara kulak asma zamanı geçti.<br />

Artık bilgelikle, sebatla hareket etme dönemindeyiz.<br />

Hâlâ eskisi gibi kapışmak isteyenler var.<br />

Hâlâ çamur atmaya yeltenenler var.<br />

Hâlâ boş laflarla gemi yürütmeye gayret edenler var.<br />

Geçti!<br />

Bu toprakların zafer şarkılarını yeniden söylüyoruz.<br />

En güzel türküleri, ilahileri yeniden bayraklaştırıyoruz.<br />

Kardeşliğimizi, dostluğumuzu yeniden tazeliyoruz.<br />

Yeniden kitaplara, tarihe, şiire; Mevlana’ya, Yunus’a dönüyoruz.<br />

Özgürlükçü, barışçı ve hakkaniyetli bir tutumla bu tertemiz toprağa, güzelim<br />

şehirlere emek veriyoruz.<br />

Milletimizle aynı dili konuşuyoruz.<br />

Vicdanımız rahat, alnımız açık, yüzümüz ak.<br />

Helalleşmenin, paylaşmanın tadını yeniden keşfediyor Türkiye.<br />

Bu toprakları yeniden bir insanlık neşesi, bir gençlik pırıltısı aydınlatıyor.<br />

Sizin tertemiz yürekleriniz, günden güne artan birikiminiz ve bereketli<br />

emeğinizle yarınlarımız aydınlanıyor.<br />

Bizim de umutlarımız an be an çoğalıyor, yüzümüz ağarıyor.<br />

Bu güzel günleri gördüğümüz, daha güzel günlere ulaşma azmiyle hep<br />

birlikte çalıştığımız için ben de kendimi daha genç, daha enerjik<br />

hissediyorum. Bir ağabeyiniz olarak söylüyorum:<br />

Düşüncelerinizi, davanızı sanatlaştırın.<br />

Bize zarafet yakışır, beyefendilik yakışır.<br />

Gündemi takip edin. Sürekli okuduğunuz köşe yazarları olsun.<br />

Herkesle tanışın, teatide bulunun.<br />

Farklı görüşleri saygıyla karşılayın. Çünkü siz iktidardasınız, yüce gönüllü<br />

davranın.<br />

Büyüklerinize hürmet gösterin, onların hatıralarını dinleyin, öğütlerine kulak<br />

verin.<br />

Her zaman her yerde uysal olun demiyorum. Yeri geldiğinde masaya<br />

yumruğunuzu vurun!<br />

Kendi çevrenizden, bizden birilerinin hatasını görürseniz, usulünce<br />

düzeltmeye çalışın. Görmezden gelmeyin. Fakat kimsenin kalbini de<br />

kırmayın.<br />

Kitap okumayı ihmal etmeyin.<br />

Siyasi tarihi iyi öğrenin.<br />

Birkaç şiir ezberleyin.<br />

Bu toprakların sanatını kavramaya çalışın.<br />

Mimarisini, müziğini, edebiyatını bilmediğiniz bir ülkeyi savunamazsınız,<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

39


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yükseltemezsiniz.<br />

İnsanları hemen kınamayın, yargılamayın. Fakat haksızlığa da asla razı<br />

olmayın.<br />

Genç olduğunuzu da unutmayın.<br />

Neşenizi kaybetmeyin.<br />

Ne yapıyorsanız, iyi yapın. Okulda, sporda, sanatta başarılı olmaya bakın.<br />

Sabırlı olun.<br />

Kendinize güvenin.<br />

Ben size güveniyorum.<br />

Varlığınız bana güç veriyor.<br />

Sizlere, sevgili genç kardeşlerim, bütün kalbimle inanıyorum.<br />

Çalışmak insanı güçlendirir.<br />

Çalışmak sevinç verir.<br />

Çalışmak berekettir.<br />

Çalışınca olur!<br />

Yüce Allah, yürüdüğümüz bu zorlu yolda bizi utandırmasın.<br />

Taşıdığımız vebali, taşıdığımız emaneti en güzel şekilde menzile ulaştırmayı<br />

nasip etsin.<br />

Hepinizi muhabbetle kucaklıyor, saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

(AK Parti Gençlik Kolları Seçimi, Nisan 2008)<br />

40 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

AB ile ilişkimiz bilimsel<br />

Bugün dünyada yerel ve küresel ayrımı yapmak çok zor.<br />

İletişim ve ulaşım teknolojisi, sınırları kaldırmış durumda.<br />

Ekonomi ve uluslararası ilişkilere baktığımızda da bunu görüyoruz.<br />

Bilgi de, teknoloji de, insanlar da, virüsler de, haberler de her şey ama her<br />

şey dünyayı hızla dolaşıyor.<br />

Siyasi renginiz ne olursa olsun, gelenekleriniz, hedefleriniz, üretim<br />

anlayışınız, askerî gücünüz ne olursa olsun, dünyada dengelerin değiştiği<br />

muhakkak.<br />

Mutlak egemenlik çağı artık geride kaldı.<br />

Meksika’daki bir kurum, kuruluş ya da kişi Türkiye’ye sürpriz yapabilir.<br />

Bir Japon, Cezayir’e sürpriz yapabilir, müjde verebilir, insanlar binlerce<br />

kilometre öteden birbirlerini şaşırtabilir, sevindirebilirler.<br />

Demek istediğim, artık milyarlarca insan birbirine bir telefon, bir internet<br />

bağlantısı kadar yakın.<br />

Sizin mahallenizde gerçekleşen küçük bir olaya tüm dünya şahitlik<br />

edebiliyor.<br />

Şimdilik 27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği, sadece ulusal değil, bölgesel ve<br />

küresel barışın sağlanması için politikalar, stratejiler üretiyor.<br />

Çünkü, artık uzakta kaynayan kazan devrildiğinde bundan sizin insanınız da<br />

zarar görüyor.<br />

Barışçı ve özgürlükçü bir tutumun temelleri atılmazsa, çok fazla insan kayıba<br />

uğrar.<br />

Bir ülkedeki iç karışıklık, suç oranının yükselişi, ekonomik çöküş doğrudan<br />

doğruya başka ülkeleri olumsuz etkiliyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

41


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Dolayısıyla, kalkınmış, kendi içinde dengeler kurmuş, düzenini oturtmuş<br />

ülkelerin gelişkin ve sürekli bir beraberlik içinde olmaları gerekiyor.<br />

Ve hiçbir toplumun yıkıma uğramaması için tedbirler alınması icap ediyor.<br />

Avrupa Birliği işte bunun için var.<br />

Hollanda’daki bir ürünün, Fransa’ya gitmesi, İspanya’daki bir uzmanın<br />

Almanya’da konferans vermesi, bilgi alış verişi, ürün alışverişi, önyargıların<br />

kırılması, düşmanlıkların ortadan kaldırılması, tanışıklığın sağlanması,<br />

güvenli ilişkilerin doğması, ortak çabalarla, ortak faydalara yönelmek gibi<br />

süreçler ve oluşumlar için var.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Avrupa Birliği’nin ilgili kurumlarıyla<br />

ekonomik, kültürel, eğitsel, çevresel, teknolojik projeler yürütüyoruz.<br />

Bu tür birliktelikler hem kaçınılmazdır, hem de son derece verimlidir.<br />

Uygarlık anlayışımız, insana verdiğimiz değer, yenilenme bilincimiz ve<br />

çeşitli hedeflerimiz Avrupa Birliği’nin faaliyetleriyle örtüştüğü ölçüde, beraber<br />

hareket ediyoruz.<br />

Avrupa Komisyonu ve Hollanda ile birlikte, Başbakanlığımızın da katılımıyla<br />

bir Marmara Depremi Rehabilitasyon Projesi yürüttük.<br />

Fransız Deniz Araştırmaları Enstitüsü ile birlikte Kıyı Alan Sistemlerinin<br />

Değerlendirilmesi İçin Bilim ve Politika Entegrasyonu projesi yürüttük.<br />

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’yla birlikte Gülen Yüzler Engelliler Mesleki<br />

Rehabilitasyon ve Korumalı İşyeri Merkezi projemizi uyguladık.<br />

Bunun gibi onlarca projeyi gerçekleştirdik:<br />

Çevre temizliği, iş barışı, tarihî eserlerin korunması, engellilerin<br />

rehabilitasyonu, gençlerin eğitimi, itfaiye teşkilatının modernizasyonu gibi<br />

birçok konuda Avrupa Birliği’yle beraber hareket ettik.<br />

Bunlar çok normal oluşumlardır.<br />

Gelişkin bir vizyonunuz varsa, kalıplarla düşünmüyorsanız, önyargılara<br />

takılıp kalmamışsanız mesele yoktur.<br />

Kimileri, Avrupa Birliği ile birlikte hareket edilmesine şüpheyle bakıyor.<br />

Sanılıyor ki Avrupa Birliği, kendi çıkarları için bizi destekliyor.<br />

Ben iddia ediyorum, <strong>Kocaeli</strong> birçok Avrupa şehrinden daha gelişkin ve<br />

önemli bir şehirdir.<br />

Bizim Avrupa Birliği fonlarından faydalanmamızın nedeni, o fonlara<br />

Türkiye’nin de katkıda bulunmasındandır.<br />

Yani, Avrupa Birliği bize kendi kesesinden ödeme yapmıyor. Bir fon var, tüm<br />

ülkeler o fona para aktarıyor, sonra da projesi olanlar fondan ödeme alıyor.<br />

Burada Avrupa Birliği’nin asıl fonksiyonu, birtakım bilimsel merkezleri,<br />

enstitüleri, üstün nitelikli kurumları devreye sokmasıdır.<br />

Normal şartlarda biz Amsterdam’daki ya da Paris’teki bir kuruluşun<br />

elde tuttuğu bilimsel verilerden ya da tecrübeden faydalanma imkanı<br />

42 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

bulamayabiliriz. Avrupa Birliği, bu konuda bir pratiklik, kolaylık sağlıyor.<br />

Yani, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, <strong>Kocaeli</strong> şehri, <strong>Kocaeli</strong> halkı kimseye<br />

muhtaç değil.<br />

Trilyonlarca liralık dev yatırımlar yapıyoruz.<br />

Buyurunuz geliniz, <strong>Kocaeli</strong>’mizi geziniz. Doğal güzelliklerini, tarihî<br />

mekanlarını keşfediniz.<br />

Eminim ki hayran kalacaksınız.<br />

Berlin’den gelenler de <strong>Kocaeli</strong>’ne hayran kalırlar.<br />

Bizim şehrimiz Mimar Sinan’ın, Fatih Sultan Mehmet’in, Osman Hamdi<br />

Bey’in ve daha nicelerinin şehri.<br />

Fakat elbette belli konularda dünyada olup bitenleri göz önünde tutacağız.<br />

Avrupa’yla da, Afrika’yla da, Japonya’yla da ortak projeler yürüteceğiz.<br />

Dünyanın neresinde olursa olsun, bilgiyi, birikimi, tecrübeyi selamlayacağız<br />

ve kabul edeceğiz.<br />

Demek istediğim, <strong>Kocaeli</strong> zaten bir Avrupa şehri niteliğindedir. Çok ciddiyim.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde üretilen otomobiller Roma’da, Paris’te kullanılıyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, tüm Avrupa’da tüketilen birçok mamulün üretildiği büyük bir merkez.<br />

Bununla birlikte, şehrimizin her bakımdan daha gelişkin, daha dinamik, daha<br />

enerjik olmasını sağlamak üzere dünyaya açılıyoruz.<br />

Avrupalıların da bizim şehrimizden istifade ettiklerini rahatlıkla söylüyoruz.<br />

Hepsinin ötesinde, mesela <strong>Kocaeli</strong> Üniversite’sinde ya da Gebze İleri<br />

Teknoloji Enstitüsü’nde uluslararası bilimsel makaleler yayınlanıyor. Bunlar,<br />

akademik<br />

organizasyonlarda yer alıyor.<br />

Osmanlı’dan beri, yaklaşık 300 yıldır bizler Batı’nın bilimsel, sanatsal,<br />

teknolojik gelişimini yakından takip ediyoruz.<br />

Şimdi yeni bir çağı idrak ediyoruz.<br />

Bugün barışçı ve özgürlükçü tutum, millî güvenliğin de, ekonominin de,<br />

eğitim sisteminin de en büyük dayanağıdır.<br />

Bu çerçevede uluslararası ortaklıklar, bilgi paylaşımı, tecrübe aktarımı<br />

vazgeçilmez bir değer arzediyor.<br />

Biz de bunun gereğini yapıyoruz.<br />

(Mart 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

43


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bin Yaşayın<br />

Rakibine haksızlık etmeyeceksin. O zaman rekabet bozulur.<br />

Siyasette, ticarette, medyada… kısacası her alanda rekabetin centilmence<br />

yürütülmesi esastır.<br />

İki adam koşuyor diyelim. Yarışıyorlar. Biri diğerine çelme takmayacak. Biri<br />

diğerine silah çekmeyecek. Aksi takdirde yarış, yarış olmaktan çıkar.<br />

CENTİLMENLER ŞEHRİ<br />

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın hazırladığı, AK Parti’nin<br />

kapatılması ve ben de dahil 71 kişiye siyaset yasağı getirilmesinin talep<br />

edildiği iddianame bana muhteşem bir gerçeği, bir kez daha gösterdi:<br />

<strong>Kocaeli</strong> bir centilmenler şehridir.<br />

Belediye olarak yürüttüğümüz çalışmalara destek verenler kadar, bize<br />

muhalif olanlar da ziyaretimize geldiler.<br />

Belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, sendikacılar, esnaf odaları, basın<br />

mensupları, Aydınlar Ocağı, vatandaşlar…<br />

Belediye binasına gelenler, evime uğrayanlar, yolda elimi sıkanlar, boynuma<br />

sarılanlar…<br />

İddianame dolayısı ile buruk olduğumu kimseden saklayamam. Ama buruk<br />

ta olsam; bu ilgi, bu takdir, bu destek beni sevindiriyor.<br />

Emeklerimizin boşa gitmediğini, hemşehrilerimin asaletini görmek beni<br />

gururlandırıyor.<br />

Hak etmediğim bir ithamla karşı karşıya olmanın şaşkınlığını üzerimden<br />

attım.<br />

Bunca yıllık siyasi hayatımda, millet desteğinin bu kadar somutlaştığını hiç<br />

görmemiştim.<br />

44 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

VEFAYA LİYAKAT<br />

Ne olacak peki?<br />

Söyleyeyim: Şevkim arttı. Daha çok çalışacağım.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin tertemiz insanlarına, kadir kıymet bilen, vakur insanlarına, sizlere<br />

layık olmak için daha çok koşturacağım.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde vefa var, hakkaniyet var, dayanışma var, nezaket var.<br />

Telefonlarım susmuyor. Kapım sürekli çalınıyor. Binlerce insan “Bu da geçer”<br />

diyor, hatırımı soruyor.<br />

ANLADIM Kİ HEPİMİZ CAN YOLDAŞIYIZ<br />

Bildiğiniz gibi, aleyhimdeki iddiaların dayandırıldığı yerel gazete haberi<br />

önceki yıl mahkeme kararıyla tekzip edilmişti.<br />

Buna rağmen 5 yıl siyasetten men edilmemiz talep ediliyor.<br />

Bu vesileyle, <strong>Kocaeli</strong>’nde yürüttüğümüz hizmet seferberliğinin, yatırım<br />

hamlelerinin herkesçe hüsnü kabul gördüğünü netlikle öğrenmiş olduk.<br />

Dostlarımızın, sevenlerimizin gösterdiği yakınlığa minnettarım.<br />

Muarızlarımızın, rakiplerimizin, bizi eleştirenlerin gösterdiği yakınlık ise beni<br />

hem sevindirdi, hem de onurlandırdı.<br />

Hepimiz <strong>Kocaeli</strong>’nin kazanması, yükselmesi için çaba sarfediyoruz. Buna<br />

sımsıkı inandım.<br />

Haksızlığa itiraz eden, <strong>Kocaeli</strong>’nden yana tavır alan, bize dostluk gösteren,<br />

birtakım anlaşmazlıklarımızı kenara bırakıp ziyaretimize gelen herkese tüm<br />

kalbimle teşekkür ediyorum.<br />

Bin yaşayın, aziz hemşehrilerim, can dostlarım.<br />

(Kırkbir, s. 22, Mart 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

45


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hemşehrilik ve milliyetçilik<br />

Her şehrin kendine mahsus güzellikleri, tatları, havası belli bir karakteri<br />

vardır.<br />

Yine de bir ülkenin şehirleri temel özellikleri itibariyle birbirine benzer.<br />

Birinde beyaz gül, öbüründe kırmızı gül vardır.<br />

Birinde sarı elma, öbüründe kırmızı elma vardır.<br />

Birinde beyaz üzüm, öbüründe siyah üzüm…<br />

Birinde halı, öbüründe kilim; birinde pekmez, öbüründe pestil; birinde fındık,<br />

öbüründe ceviz; birinde bağlama, öbüründe cura…<br />

Hemşehrilik, beyaz üzüm ile siyah üzümü dövüştürme çiğliği değil, ikisini de<br />

aynı sofraya koyma, paylaşma olgunluğudur.<br />

Amasya elmasını alıp, yiye yiye Trabzon’a gidersin. Bir tane de oradakilere<br />

ikram edersin.<br />

Ankara keçisinin melemesi, Sivas kangalının havlaması, Denizli horozunun<br />

ötüşü tüm Türkiye’de duyulur.<br />

Bu sesler, bu tatlar, kumaşlar, çalgılar, kostümler… hepsi bizleri birbirimize<br />

yaklaştırır.<br />

HEMŞEHRİLİĞİN İKİ ÇEŞİDİ<br />

<strong>Kocaeli</strong>li olmak, <strong>Kocaeli</strong>’nde hemşehri olmak iki türlüdür:<br />

1- İzmit’in pişmaniyesini, Kandıra’nın yoğurduğu, Hereke’nin halısını…<br />

burada üretilen otomobilden bisküviye kadar her şeyi Türkiye’yle, bütün<br />

şehirlerle bölüşürsün. Bir düğünde geline, damada hediye sunar gibi, bayram<br />

günü çocuklara, misafirlere ikramda bulunur gibi takdim edersin. Senin<br />

46 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>li olduğun anlaşılır. <strong>Kocaeli</strong>’nin şahsiyeti, huyu, suyu, letafeti açığa<br />

çıkar…<br />

2- Bir başka şehirden <strong>Kocaeli</strong>’ne gelmişsindir. Buraya kendi sanatlarını,<br />

türkülerini taşırsın. Buranın yollarında, çarşılarında, fabrikalarında rızkını<br />

ararsın. Selamlaşmalar, dertleşmeler, hoşbeşlerle, <strong>Kocaeli</strong>’nde kendine yeni<br />

dostlar, kardeşler edinirsin. Bir hemşehrilik de budur.<br />

Aynı şehirde oturmak, hemşehriliktir. Ben Kars’a gitsem, Mardin’e, Rize’ye<br />

gitsem; oralarda aylar yıllar boyu kalsam ve kimseyle arkadaş olmadan, dost<br />

olmadan, hemşehrilik bağı kurmadan yaşasam… bu olacak iş midir? İçinde<br />

bulunduğum şehri kendimden uzaklaştırabilir miyim? Ayıp değil mi?! Nasıl ki<br />

ailemizde bir, iki, üç, beş… kardeşimiz <strong>oluyor</strong>sa, olabiliyorsa; hayatımızda da<br />

yolumuzun düştüğü, bazılarında uzun süre oturduğumuz şehirler olur. İlle de<br />

bir tek şehre bağlı kalacağız, nerede doğduysak orayla yetineceğiz, başka<br />

şehirleri, başka insanları kendimizden saymayacağız diye bir şey olabilir mi?<br />

Sevdiğimiz bütün şehirler, bizimdir. O şehirlerdeki insanlar, o şehirleri seven<br />

insanlar da hemşehrimizdir.<br />

Bu yakınlıktan, bu gönül birliğinden vazgeçemeyiz. Hemşehrilik konusunda<br />

karar verme hakkımızdan vazgeçemeyiz. Yurtdışından gelen milyonlarca<br />

turist şehirlerimize hayran <strong>oluyor</strong> da, biz mi kendi şehirlerimize hayranlık ve<br />

bağlılık duymaktan geri duracağız? Olmaz öyle şey.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde bulunan, oturan, bu şehre yolu düşen herkes bizim<br />

hemşehrimizdir. Aynı şehirde miyiz? Evet. Bitti.<br />

AYIRMAYAN, BİRLEŞTİREN BİR MİLLİ TAVIR<br />

Milliyetçilik, bir tür fanatizm olarak algılanıyor.<br />

Ben ülkemi, milletimi, vatanımı seviyorum. Yaptığım her işte, yurdumun<br />

kazancını gözetiyorum. Türkiye’yi sahipleniyorum. Türkiye’nin birlik, dirlik ve<br />

sıhhatinin de bu tutum sayesinde korunacağına inanıyorum.<br />

İnsanlığa hizmet etmenin, katkıda bulunmanın yolu, kendi vatanımıza ve<br />

milletimize güç kazandıracak işlere emek vermekten geçer.<br />

Biz bu ülkede bir zindelik, olgunluk ve zenginlik doğurabilirsek, insanlığa<br />

ikram edebileceğimiz değerlerimiz olur.<br />

Aksi takdirde, kendini inşa edememiş bir toplumun, kendi birlik ve<br />

bütünlüğünü sağlam bir zemine oturtamamış bir kitlenin; insanlığa bir hayrı<br />

dokunmaz.<br />

Benim milliyetçi, yurtsever tavırdan anladığım budur.<br />

Yani bizi birbirimize kenetleyecek üstün değerleri üretmek.<br />

Yani ayırmaya değil, birleştirmeye yönelik bir anlayışı canlı tutmak.<br />

Şu da var tabii: Bu ülkenin ağaçları, kuşları, türküleri, yolları, ekmeği, suyu<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

47


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

bizim ruhumuza işlemiş, kalbimizin derinliklerine sızmış.<br />

ZEYTİN, PAMUK VE MATEMATİK<br />

Nasıl ki evlat sevgisi, anne-baba sevgisi varlığımızın bir parçasıysa; vatan ve<br />

millet sevgisi de bizi biz yapan değerler olarak içimizde var.<br />

Bunu kolay izah edemeyiz, bunun analizini yapmak, şemasını, krokisini<br />

çizmek zordur.<br />

Biz bu topraklarda yetişen zeytinin, pamuğun milliyetçisiyiz.<br />

Bizim milliyetçiliğimiz, annelerimizin dualarında ifadesini bulur.<br />

Biz alın terinin, el emeğinin, göz nurunun, kalemin, kitabın, matematiğin,<br />

türkülerin milliyetçisiyiz.<br />

Yüksek nitelikli, üstün kalitede, dünyanın her yerinde geçerlilik arzedecek<br />

değerde olan ürünlerin, eserlerin milliyetçisiyiz.<br />

Milliyetçiliğin, basit, kaba, alelade bir kalıba dökülmesinden doğan arızalar<br />

en çok bizi üzüyor.<br />

Milletçilik, vatan ve millet sevgisi “Ben milliyetçiyim” diye ortalarda<br />

dolaşmakla olmaz.<br />

Ya nasıl olur?<br />

Çalışınca olur.<br />

(Kırkbir)<br />

48 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ne olacak şimdi?<br />

AK Parti’nin kapatılması ve ben de dahil 71 milletvekili ve yöneticiye<br />

siyasi yasak getirilmesi talebiyle, Yargıtay Başsavcısı tarafından Anayasa<br />

Mahkemesine sunulan iddianame kabul edildi.<br />

Hukuki süreç başladı.<br />

Ben de yargılanacağım.<br />

Herkes bana “Ne olacak şimdi?” diye soruyor.<br />

Ünlü komedyenler Zeki Alaysa ile Metin Akpınar’ın rol aldığı bir filmin adıydı<br />

bu:<br />

Ne Olacak Şimdi?<br />

Kendi namıma, dava hakkında heyecanlı yorumlar yapmaktan yana değilim.<br />

Bana göre, etrafımızda meydana gelen ani değişikliklerin rüzgarına<br />

kapılmamak iyidir.<br />

Gündem değişti. Tamam. Ne yapayım, ben de mi değişeyim?<br />

TAVRIMDAN VAZGEÇMEM, HUYLARIMI DEĞİŞTİRMEM<br />

Diyorlar ki “Başkan yargılanacaksın, sen hâlâ 3 milyon lale diyorsun, toplu<br />

konut diyorsun, Körfez geçişi projesi diyorsun?”<br />

Ne diyeyim?<br />

İşimi gücümü bırakıp “Ben masumum!” diye sağa sola mı koşturayım?<br />

Bize yakışır mı?<br />

Unutmayınız ki, mahkemeye çıkmak da bir haktır.<br />

Türk hukuk sistemine, Türk adaletine muhatap olmak bizi endişelendirmez.<br />

Biz, yıllardır insan odaklı ve hizmet eksenli bir siyasete emek veriyoruz.<br />

Bu tavrımızın da sözlerimizle altını çiziyoruz.<br />

Milletimizin hoşnutluğunu, siyasi meşruiyetin yegane kaynağı olarak görüyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

49


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir zıtlık, bir kakafoni doğdu diye tarzımızdan vazgeçip tavrımızı terk ederek<br />

huylarımızı mı değiştirelim?<br />

Kendi gündemimden kopmuyorum.<br />

İşime devam ediyorum.<br />

Kaldı ki, eğer sürekli bu davayla ilgileniyor olsam, eteklerim tutuşmuş olsa,<br />

o zaman dostlarımdan “Başkan, biz kendi işimize bakalım” şeklinde bir ikaz<br />

gelmelidir kanaatindeyim.<br />

DENİZ DALGALANIR, TÜRKİYE KALKINIR<br />

Bu dava bizim için bir olgunluk imtihanı, bir metanet sınavıdır.<br />

Aynı zamanda da bir karakter testidir.<br />

Sahiden işimize bağlı mıyız, yoksa başkalarının etkisine kolayca girip<br />

çalışmalarımızdan kopuyor muyuz?<br />

Ben diyorum ki, rüzgar eser Türkiye ilerler, deniz dalgalanır Türkiye kalkınır.<br />

Yani doğal olan budur.<br />

Kimsenin de rüzgara, denize karşı mücadele edip galip geleceğini<br />

sanmıyorum. İşimize bakacağız.<br />

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 26 – 28 Mart<br />

günlerinde Yunanistan’ın başkenti Atina´da düzenlenen “Yoksullukla<br />

Mücadelede Yerel Yönetimlerin ve Yerel Demokrasinin Önemi” konulu<br />

toplantıya katıldık.<br />

Yüzden fazla ülkeden temsilcilerin geldiği toplantıda, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir<br />

<strong>Belediyesi</strong>’nin KO-MEK, Annelere Süt Kampanyası, Sevgi Mağazaları gibi<br />

projeleri, Kent Konseyi’mizin çalışmaları büyük ilgi uyandırdı.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, hızla dünyaya açılıyor. ‘Seçkin bir Avrupa şehri’ imajını günden güne<br />

pekiştiriyor.<br />

Hiç abartmıyorum. Biz bu gerçeğin bilincindeyiz ve ona göre hareket<br />

ediyoruz. Bizim davamız, hizmet davasıdır.<br />

“Ne olacak şimdi?” sorusunun bir cevabı varsa, o da şudur: “İşimize<br />

bakacağız; yolumuza devam edeceğiz; şehrimizi, ülkemizi omuzlamayı<br />

sürdüreceğiz.”<br />

(Kırkbir, s. 24, Nisan 2008)<br />

50 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bizler zeytinin, pamuğun milliyetçisiyiz...<br />

Kıymetli dostlar, aziz misafirler;<br />

Şu anda hem çok heyecanlıyım, hem de çok gururluyum…<br />

Türkiye’de hepimiz, 70 milyon insan, ülkemizi seviyoruz. Buna yürekten<br />

inanıyorum.<br />

Bu toprakları, bu gökyüzünü, bu denizleri, ağaçları seviyoruz.<br />

İzmit Körfezi’ni, Sultanahmet Camii’ni, Dolmabahçe Sarayı’nı, Selimiye’yi,<br />

Ağrı Dağı’nı, Van Gölü’nü, Konya Ovası’nı seviyoruz.<br />

Halkımızı seviyoruz. Bu tarlaları, yolları, okulları, fabrikaları seviyoruz.<br />

Hepimiz, bu güzel yurdun evlatlarıyız. Buranın ekmeğini yedik, suyunu içtik.<br />

Burada doğduk, burada büyüdük. Bugünlere geldik. Şükürler olsun.<br />

Hepimiz, bu memlekete, bu millete bir hizmetimiz geçsin, bir faydamız<br />

dokunsun istiyoruz.<br />

Bu güzel ülkeyi, Türkiye’mizi, 70 milyon insan, hep birlikte çekip çeviriyoruz.<br />

Elma yetiştiren de, zeytin yetiştiren de, inşaat yapan da, okulda ders veren<br />

de, fabrikada çalışan da… bu ülkeye hizmet ediyor. Herkes bir işin ucundan<br />

tutuyor.<br />

Lafı nereye getireceğim?<br />

Şuraya: Siyaset, bu 70 milyon insanın emeğini, yönünü, geleceğini<br />

düşünmek ve hepimizi ilgilendiren konularda kararlar vermek, görev almak<br />

işidir.<br />

Siyaset, bir ülkenin, bir milletin hayatını doğrudan ilgilendiren konuları içerir.<br />

Siyasi kararlar, siyasi icraatlar, uygulamalar, herkesi etkiler.<br />

Dolayısıyla, siyasetçi büyük bir sorumluluk sahibidir.<br />

Siyasetçi, hem çok bilgili, dikkatli, hızlı hem de çok adaletli, ahlaklı, olgun ve<br />

sağduyulu olmak zorundadır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

51


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Değerli misafirler;<br />

Az önce, hem heyecanlıyım, hem de gururluyum dedim.<br />

Çünkü, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde <strong>Kocaeli</strong>’mizi temsil etmek<br />

üzere yola çıkan dokuz adayımız aramızda.<br />

AK Parti’nin son derece güçlü ve saygın kadrosunun bu seçkin üyeleriyle<br />

birlikteyiz.<br />

Niye böyle söylüyorum? Bu bir formalite mi? Bu dokuz adayın ve genel<br />

olarak<br />

AK Parti’nin saygınlığı nereden geliyor?<br />

9 adayımızdan Sayın Osman Pepe, Orman Bakanımız, başarılı, üretken bir<br />

siyasetçi. Üstelik aynı zamanda mühendis.<br />

Sibel Gönül hanımefendi yetkin bir mimar.<br />

Nevzat Doğan güvenilen bir hekim.<br />

Eyüp Ayar, Nihat Ergün, Fikri Işık, Muzaffer Baştopçu, İsmail Hakkı Şahin,<br />

Ahmet Şadi Güngör… hepsi de yüksek öğrenim görmüş. Kimi iktisatçı, kimi<br />

kimyager, işletmeci… Hepsi de gayet saygın bir sosyal konumda, sevilen,<br />

takdir edilen insanlar. Siyasetin gerektirdiği donanıma, enerjiye, olgunluğa<br />

sahipler.<br />

Fakat burada iki hususu dile getirmek istiyorum:<br />

Elimizi vicdanımıza koyalım. Şapkamızı önümüze koyalım. Şöyle bir<br />

düşünelim.<br />

AK Parti, hakikaten, iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana bir hizmet ve<br />

çalışkanlık destanı yazdı.<br />

AK parti’yle birlikte Türkiye, kendi gücünün farkına vardı.<br />

Şehirlerimiz güzelleşti.<br />

Yaralarımız sarıldı.<br />

Millî gelirimiz yükseldi.<br />

Yeşil alanların, çocuk parklarının, asfalt yolların, toplu konutların sayıları hızla<br />

arttı.<br />

Türkiye, dünya çapında büyük prestij kazandı.<br />

Paramızdan 6 sıfır atıldı.<br />

Her alanda hissedilir düzelmeler, iyileşmeler, gelişmeler gözlendi.<br />

AK Parti, sabrın, sebatın, çalışkanlığın, coşkunun, emeğin, hizmetin, itibarın,<br />

umudun, aydınlığın simgesi haline geldi.<br />

Bunu, biz, 70 milyon insan hissettik. Gördük. Yaşadık. Biliyoruz.<br />

Aziz misafirler;<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizi temsil edecek 9 adayımıza dönelim.<br />

Dedik ki, bu 9 adayın her biri çok donanımlı, bilgili, yetkin insanlar. Hepsi de<br />

saygın, yüksek öğrenim görmüş, başarılı insanlar. Hepsi de, çocuklarımıza<br />

örnek gösterebileceğimiz kişiler.<br />

Ben, burada bir şeyin gözden kaçmamasını istiyorum:<br />

52 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

O da şu:<br />

AK Partililer, Genel Başkanımız Sayın Tayyip Erdoğan’dan bütün üyelerine<br />

kadar, hepsi ama hepsi, bu toprakların çocuklarıdır.<br />

Hepimiz, AK Partili öğretmenler, mühendisler, hukukçular, doktorlar,<br />

mimarlar, işletmeciler, fizikçiler, iktisatçılar, kimyagerler… kısaca hepimiz, bu<br />

sokakların, bu mahallelerin, bu köylerin, şehirlerin çocuklarıyız.<br />

9 adayımız da, bu ülkenin dertlerini çekerek, bayramlarını kutlayarak,<br />

okullarından, fabrikalarından, mahallelerinden geliyorlar.<br />

Tekrar ediyorum: Hepimiz bu güzel memleketin ekmeğini yedik, suyunu içtik.<br />

AK Parti’nin çalışkanlığının, bitmeyen enerjisinin sırrı budur.<br />

Bizler bu güzel toprağın kilimlerinin, zeytininin, üzümünün, pamuğunun<br />

milliyetçisiyiz.<br />

Bizler, burada yağan yağmurun, açan çiçeğin, uçan kuşun milliyetçisiyiz.<br />

Biz, siyaseti, bir kardeşlik yemini, bir kan kardeşliği, 70 milyonluk bir<br />

dostluğun gereği olarak görüyoruz.<br />

Bütün yuvaların şenlendiği, yoksulluğun, belaların tümüyle sona erdiği, yüzü<br />

gülen, gönlü ferah bir Türkiye için çalışıyoruz.<br />

Hiç kimseye muhtaç olmayan, ağız tadıyla sofraya oturan, sevinçle<br />

şükreden, insanca yaşamanın tadına varmış bir Türkiye için çalışıyoruz.<br />

Bütün dostlarımız, bütün AK Partililer, bütün adaylarımız, hepimiz, işte bu<br />

güzel ülkede, tarlasını eken, işine koşan, okullarda ders gören, tertemiz, pırıl<br />

pırıl insanlarımıza hakiki bir hizmet sunabilmek için yola çıkıyor.<br />

Hem heyecanlıyım, hem de gururluyum.<br />

Çünkü 5 yılda Türkiye’miz, <strong>Kocaeli</strong>’miz büyük bir değişim yaşadı.<br />

Birçok sıkıntımız, derdimiz artık geçmişte kaldı.<br />

Daha yapacak çok işimiz var.<br />

Bir kardeşlik türküsü söyler gibi, bir bayram sevinci içinde, yan yana, el ele,<br />

hiçbir ayrımcılık yapmadan, bu ülke için çalışmaya devam edeceğiz.<br />

9 güzide adayımıza, bu aziz millete hizmet etmek için çıktıkları yolda, tüm<br />

saygımla başarılar diliyorum.<br />

Allah mahcup etmesin.<br />

Yüce Allah, gönüllerine ferahlık, bileklerine kuvvet versin, zihin açıklığı<br />

versin.<br />

Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

(Haziran 2007)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

53


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Paylaşımcı, özgüvenli ve özgürlükçü<br />

bir siyaset<br />

Kıymetli dostlarım, aziz yol arkadaşlarım;<br />

Derince İlçe Teşkilatı’mızın 3. Olağan Kongresi hayırlı, uğurlu olsun.<br />

Bugün burada AK Parti Derince Teşkilatımızı kimin omuzlayacağı belli<br />

olacak.<br />

Bütün yarışlar heyecanlıdır.<br />

İki tane uğurböceğini koyun iki parmağa, hangisi önce uçacak diye<br />

beklerken içiniz kıpır kıpır olur. Böyledir.<br />

Yarışmak da, yarışı izlemek de insanın kanını hızlandırır.Siyasi yarış, biraz<br />

daha çetrefil, zor bir iş.Herkesin mizacı farklı, iş tutuş şekli farklı, bakışı,<br />

duruşu farklı…Siyasette, sizi yanlış anlayan da, yanlış anlamak isteyen de<br />

çok çıkar. Kendinizi en iyi şekilde ifade etmeniz gerekir.<br />

Dengenizi korumanız gerekir. İnanç ve düşünceleriniz ile siyasi kariyeriniz<br />

arasındaki bağı korumanız gerekir.<br />

Dolayısıyla bu yarışlar, seçimler, kongrelerde olgun davranmak<br />

mecburiyetindeyiz. Yarış motivasyonu, kardeşlik duygumuzu<br />

köreltmemelidir. Hepimiz, aynı endişelerle yola çıktık. Hepimiz aynı idealler,<br />

ümitler, niyetlerle ilerledik. Nereden geldiğimizi, yola çıkış maksadımızı<br />

unutmak bize yakışmaz.<br />

Başkan adaylarımız Mehmet Eryürek de Recep Çalışkan da AK Parti’nin<br />

siyaset anlayışını iyi özümsemiş kişilerdir.<br />

54 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

AK Parti, hiç kuşkusuz Türk Siyaseti’nin gelişmesine katkı sunmuştur.<br />

AK Parti, Türk Siyaseti’ne daha paylaşımcı, özgüvenli ve özgürlükçü bir<br />

soluk getirmiştir.<br />

AK Parti, milletle bütünleşme konusunda benzersiz bir düzey tutturmuştur.<br />

AK Parti geleneksel değerler ile modern kazanımları aynı anda<br />

benimsemiştir.<br />

Yerel değerleri ve evrensel değerleri bir arada özümsemiştir.<br />

Dolayısıyla, bizler de Derince’de AK Parti standartlarında, AK Parti’ye yakışır<br />

bir kongre yapacağız.<br />

Burada kardeşçe, centilmence bir kongre yapılmalıdır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki bu ilk ilçe kongresi.<br />

Derince’den sonra diğer ilçelerde kongreler olacak.<br />

Siz ilk olduğunuza göre, onlara da bir nevi örnek olacaksınız.<br />

Kongrenin hayırla tamama ermesini diliyorum.<br />

Sonucun muhakkak olgunlukla karşılanmasını bir ağabeyiniz olarak önemle<br />

rica ediyorum.<br />

Kazanmak da var, kaybetmek de. Mühim olan ağzımızın tadının<br />

bozulmaması.<br />

Hepinizi, muhabbetle selamlıyorum.<br />

Kongremiz hayırlı, uğurlu olsun.<br />

(Eylül 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

55


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Halktan uzaklaşıp marjinalleşemeyiz<br />

Hizmet yarışında en önde koşan kıymetli belediye başkanları, aziz<br />

dostlarım;<br />

AK Parti, 3 Kasım 2002’de, henüz 15 aylık bir parti iken tek başına iktidar<br />

oldu.<br />

28 Mart 2004 yerel seçimlerinde AK Parti yüzde 41,67 oranında oy aldı.<br />

16 büyük şehirden 12’sini AK Parti kazandı.<br />

46 il merkezi yine AK Partili başkanlara emanet edildi.<br />

468 ilçe ve 1247 belde belediyesini de AK Parti kazandı.<br />

Marmara Bölgesi’nde, 11 il vardır, Kütahya’nın da kuzeyi Marmara<br />

bölgesine dahildir.<br />

Bu il merkezlerinden İstanbul, Bursa, <strong>Kocaeli</strong>, Sakarya, Balıkesir, Tekirdağ,<br />

Bilecik, Yalova ve Kütahya halihazırda AK Partili belediyelerin elindedir.<br />

Bir değerlendirme yapacaksak, üç soru sormamız gerekir:<br />

Hangi anlayış ve söylemle kazandık?<br />

Neler yaptık?<br />

Bundan sonra neler yapmalıyız?<br />

Siyaset millete hizmetin bir aracıdır dedik.<br />

Sayın Genel Başkanımız, Başbakan Erdoğan, 27 Mart 1994’te İstanbul<br />

Büyükşehir belediye Başkanı olarak göreve başlamıştır.<br />

Onun belediyecilik tecrübesi, bu alanda yaptığı yenilikler, atılımlar hepimize<br />

çok şey öğretti, ilham kaynağı oldu. Ve yeni bir siyaset anlayışının ortaya<br />

çıkmasını sağladı.<br />

Bugün bizim gerek hükümette, gerekse belediyelerde ortaya koyduğumuz<br />

hizmetin kalitesi ve hızı o dönemde şekillenmiştir.<br />

56 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Siyasi söylemimiz de bu çerçevede oluşmuştur.<br />

Siyaseti bir çatışma alanı olmaktan çıkardık.<br />

Boş vaatlerde bulunma, çamur atma, laf yetiştirme dönemini kapattık.<br />

Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” mısrasını benimsedik.<br />

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatinde yer alan “İnsanı yaşat ki, devlet<br />

yaşasın” sözünü benimsedik.<br />

Yunus Emre’nin “Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevi için / Dostun evi<br />

gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik” deyişini benimsedik.<br />

Türkiye vatandaşı olan herkese hizmet götürmeyi prensip edindik.<br />

Millî birlik ve beraberliğe vurgu yaptık.<br />

Din, meşrep, mezhep gibi ayrımlara dayalı siyaset anlayışını geride bıraktık.<br />

Dahası, bize oy vermeyenlere de saygı duyduğumuzu, onlara da en üst düzeyde<br />

hizmet sunacağımızı defalarca dile getirdik ve dediğimiz gibi yaptık. Bizim<br />

yenilikçiliğimiz asıl bu konuda açığa çıktı.<br />

Yerel yönetimler bize emanet edildiğinde tüm Türkiye’de son derece dikkat çekici<br />

bir hizmet yarışı başladı.<br />

Ulaşım, altyapı, sağlık, eğitim, çevre, üstyapı, kültür, spor, sosyal yardım, tesis<br />

yatırımlarıyla şehirlerin çehresini değiştirdik.<br />

Herkes belediyelerin hizmetlerini görüyordu.<br />

Bizi zorlayan üç husus vardı:<br />

Bizden önceki yerel yönetimlerin bıraktığı problemler.<br />

Medyanın da vatandaşların da belediyelerle ilgili genel önyargıları.<br />

Yaptığımız ve yapacağımız hizmetleri güzel bir şekilde anlatma konusu. Yani<br />

iletişim.<br />

5216 no.’lu Büyükşehir Belediyeleri Kanunu çıkarılınca biz belediye olarak<br />

<strong>Kocaeli</strong> sınırlarının tümünden sorumlu olduk.<br />

Sekapark’ı kurduk.<br />

2 bin 500 km doğalgaz hattı döşedik.<br />

2,5 milyona yakın ağaç diktik.<br />

7 bini aşkın konut inşa ettik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni ikiye bölen D-100 Karayolu üzerinde köprülü kavşaklar, tünel geçişleri<br />

yaptık.<br />

Şehirde deniz ulaşımını başlattık.<br />

Özürlülere, yatalak hastalara, yoksullara, öğrencilere yönelik yardımlar yaptık.<br />

İçme suyu altyapısını yeniledik.<br />

37 derede ıslah çalışması yaptık.<br />

Belediye hizmet binaları, kültür merkezleri, sağlık merkezleri, spor tesisleri inşa ettik.<br />

Toplamda 1000’e yakın proje gerçekleştirdik.<br />

Çok şükür, halkımızın güvenini kazandık.<br />

Bu anlamda başarı elde ettik.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

57


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yine de başarımızın görünür hale gelmesi için ayrıca iletişim çalışmaları<br />

yürütmemiz gerekiyordu. Onu yaptık.<br />

Biliyorum ki AK Partili Belediyeler, İstanbul’da, Bursa’da, Balıkesir’de, Sakarya’da,<br />

Bilecik’te, kısacası Marmara Bölgesi’nin hemen her yerinde son derece itibarlı.<br />

AK Partili Belediyeler, görev yaptıkları her yere damgalarını vurmuşlardır.<br />

AK Partili Belediyelerin farkı bilinmektedir.<br />

Halkımız hükümette de, yerel yönetimlerde de AK Parti’ye inanmakta,<br />

güvenmekte, destek olmaktadır.<br />

Tamam, başarılı olduk.<br />

AK Parti’nin oyları her seçimde artıyor. Bizden öncekilere göre siyasi başarımız<br />

da kıyas kabul etmez düzeyde. Türk siyasi tarihinde çok önemli bir yerimiz var.<br />

Fakat<br />

BAŞARILI OLDUK DİYE REHAVETE KAPILAMAYIZ!<br />

Gerek Türkiye çapında, gerekse kendi bölgemizde ortaya koyduğumuz icraatlar,<br />

esasen yapılması gerekenin çok az bir kısmıdır.<br />

DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VARdır.<br />

Yolumuz uzundur.<br />

Bu bir maratondur. Bu maratonun da bitişi yoktur.<br />

Tekrar ediyorum: BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE, SİYASİ<br />

BAŞARILARIMIZIN KENDİLİĞİNDEN DEVAM EDECEĞİNİ ZANNETMEKTİR.<br />

Hiç öyle değil.<br />

TÜRK HALKI, DEMOKRATİK HAKLARINI ÇOK İYİ KULLANIR.<br />

AK Parti’nin getirdiği siyasi anlayışın ilginç bir sonucu daha var, o da şu:<br />

Bizler siyasetin kalitesini yükselttik, hizmetin çıtasını yükselttik.<br />

Dolayısıyla, HALKIMIZ BİZDEN ARTIK KENDİ PERFORMANSIMIZI AŞMAMIZI<br />

BEKLEMEKTEDİR.<br />

Bunu unutmayalım.Artık, BİZDEN ÖNCEKİLERDEN DAHA İYİ OLMAMIZ<br />

YETERLİ DEĞİLDİR.<br />

KENDİMİZİ AŞMAK, KENDİMİZİ GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ.<br />

Bugüne kadar ürettiğimiz hizmetlerden daha fazlasını, daha iyisini sunmak<br />

mecburiyetindeyiz.<br />

Aksi takdirde gerileriz, düşeriz, Allah korusun.<br />

Bizden önceki yönetimleri yererek, onlarla kendimizi kıyaslayarak bir siyasi<br />

söylem geliştirmekten de geri durmalıyız.<br />

Farkımız ortadadır. Gerekirse söyleyip geçeriz.<br />

Fakat bunun üzerine bir strateji kurmanın manası yoktur.<br />

Çünkü biz, siyaset anlayışını kökten değiştirmiş bir partiye mensubuz. Bunu<br />

unutmayalım.<br />

Bundan sonra yapacağımız şey ise, halkla ilişkiler ve iletişim çalışmalarımızı en<br />

güzel en etkili şekilde düzenlemektir.<br />

58 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Esnafı ziyaret edeceğiz.<br />

Hastaneleri ziyaret edeceğiz.<br />

Köyleri, okulları, huzurevlerini, hapishaneleri ziyaret edeceğiz.<br />

Bunun ötesinde hizmetlerimizi filmlerle, açık hava ilanlarıyla, kitapçıklarla,<br />

broşürlerle, radyo spotlarıyla anlatacağız.<br />

Vatandaşa sunduğumuz hizmetin niteliğini, faydasını, önemini biz tanımlamak,<br />

ifade etmek ve estetik bir tarzda dile getirmek zorundayız.<br />

Araştırma şirketleriyle, tanıtım ajanslarıyla profesyonel bir şekilde çalışıp<br />

yaptıklarımızı ve vizyonumuzu ortaya koymalıyız.<br />

Abartısız ve sade bir şekilde, insanların yadırgamayacağı bir tarzda iletişimimizi<br />

yönetmeliyiz.<br />

Bizim siyaset anlayışımıza yakışan budur.<br />

“Biz hizmet üretiyoruz, gören görsün, bilen bilsin” diyemeyiz.<br />

Göstermezsek, anlatmazsak, bildirmezsek, gündemde tutmazsak olmaz.<br />

Altyapı yatırımlarını kimse görmez.<br />

Dünyanın en güzel parkını yaparsınız, vatandaş gelir orada ağacın gölgesinde<br />

oturur fakat onu sizin yaptığınızı bilmez.<br />

Bilmek zorunda da değil.<br />

Tatlı dille, güler yüzle, nazikçe anlatacağız.<br />

Bu da tüm dünyada uzmanlık gerektirir, profesyonellik gerektirir.<br />

Biz marjinalleşemeyiz.<br />

Biz halktan uzak duramayız.<br />

Fakat biz pop yıldızı da değiliz.<br />

Hassas bir denge kurmalıyız.<br />

Halkımız hâlâ siyasetçiye tam olarak güvenmiyor.<br />

Hakkımızda çıkacak en ufak bir olumsuz haber, kötü niyetli bir soru, herkesin<br />

aklında kalır.<br />

Hizmetler kolay unutulur.<br />

O yüzden, en iyi vesilelerle, en gelişkin ve en ustalıklı tarzda vatandaşla<br />

diyaloğumuzu sürdürmeliyiz. Samimiyetimizi koruyarak, ciddiyetimizi, dirayetimizi<br />

koruyarak bunu yapmalıyız.<br />

İletişim, işimizin ayrılmaz bir parçasıdır.<br />

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />

(Ocak 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

59


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yükselme ve ilerlemeye giden yol<br />

kadınların kontrolündedir<br />

Sayın Başbakanım, değerli çalışma arkadaşlarım, aziz hemşehrilerim;<br />

AK Parti <strong>Kocaeli</strong> Kadın Kolları, şehrimizde siyasetin ve sosyal hayatın<br />

canlılık kazanmasında vazgeçilmez bir rol oynuyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki barış dolu, güven dolu hareketliliğe kadınlar öncülük ediyor.<br />

Sözgelimi, Meslek ve Sanat Eğitimi Kursları’mızın yani KO-MEK’in 34 kurs<br />

merkezinde kadınlar hakimdir.<br />

Bugüne kadar 68 bin kişi, KO-MEK kurslarından faydalandı. İnsan kalitemiz,<br />

yaşam kalitemiz, bilgi birikimimiz ve tecrübemiz artıyor. Nasıl artıyor?<br />

Kadınlarımızın yönetme becerisi sayesinde.<br />

Geçen ay, Kadınlar Günü dolayısıyla Özdilek Alışveriş Merkezi’nde “Kadın<br />

Eliyle <strong>Kocaeli</strong>” adlı bir sergi açılmıştı. Sergide tam 1000 eser yer aldı.<br />

Bu inceliklere, bu neşeye, bu saygı ve hayranlık uyandırıcı hamaratlığa<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin her zaman ihtiyacı var.<br />

Kadınların dışta tutulduğu bir siyaset, sosyal hayat ya da ekonomik yapı<br />

düşünemeyiz.<br />

Kadınların katılımı, sadece uygarlığın, modern medeniyetin değil, aynı<br />

zamanda bizim geleneklerimizin de bir gereğidir.<br />

Bugün, <strong>Kocaeli</strong>’nde siyasetle ilgilenen kadınların faaliyetleri giderek<br />

yoğunlaşıyor.<br />

Kadınlar hem siyasi ve sosyal meselelerle ilgili fikir üretiyorlar, hem de<br />

yoğun ve etkileyici faaliyetler yürütüyorlar.<br />

Mesela, gazileri ziyaret ediyorlar.<br />

Mesela, yoksul ailelerin tespit edilmesinde ve onlara yardım ulaştırılmasında<br />

katkı sağlıyorlar.<br />

60 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Öğrencilere kırtasiye malzemeleri ve kitap hediye ediyorlar.<br />

Kadına yönelik şiddeti protesto için yürüyüş yapıyorlar.<br />

Lütfen bu manzaraları gözünüzün önüne getirin:<br />

Sağlık taramalarına iştirak eden kadınları gözünüzün önüne getirin.<br />

Kadınlar, öğretmenleri ziyaret ediyorlar.<br />

Özürlülere ve özürlü ailelerine yönelik davetlerde, ikramlarda bulunuyorlar.<br />

Yöneticilerin doğum günlerini kutluyorlar.<br />

İhtiyaç sahibi ailelere kurban eti dağıtıyorlar.<br />

Huzurevlerine gidiyorlar, büyüklerimizle dertleşiyorlar.<br />

Hastanelere gidiyorlar, hastalara moral veriyorlar.<br />

Bütün bunlar, hepimizi derinden etkiliyor, hepimize güç veriyor.<br />

Bizim şiarımız ne? ÇALIŞINCA OLUYOR.<br />

Fakat açık söylüyorum, asıl kadınlar çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />

Çünkü siyaset hayattır.<br />

Çünkü kadın emeğinin apayrı bir bereketi vardır.<br />

Son 100 yılımızın en ilham verici olayı nedir?<br />

Bana sorarsanız, İstiklal Harbi sırasında kadınlarımızın cepheye mermi<br />

taşımasıdır.<br />

Bugün, siyasette rol alan kadınlar, ülkemizin kurtuluşu için cephede yer alan<br />

annelerimizin mirasçılarıdır.<br />

Bütün çalışmalarımızda uzmanlık, profesyonellik, ustalık gözetiriz.<br />

Fakat asıl mesele, yaptığımız işlerin, ortaya koyduğumuz değerlerin ve<br />

hizmetlerin memnuniyet doğurmasıdır.<br />

Kadınların beğenisi, onayı, katılımı, üretimi bu itibarla vazgeçilmez<br />

değerdedir.<br />

Nitekim, bilimsel araştırmalar, kadınların sebep-sonuç ilişkilerini keşfetmede<br />

erkeklerden daha yetenekli olduğunu gösteriyor.<br />

Erkekler daha kolay beğeniyor, razı <strong>oluyor</strong>.<br />

Kadınlar ise genel durumu ve ayrıntıları değerlendirmede daha becerikliler.<br />

O halde, yeni projeler üretirken, faaliyetlerimiz sürerken ve işlerimiz<br />

tamamlandığında kadınlara müracaat etmek mecburiyetindeyiz.<br />

Yükselmenin ve ilerlemenin yolu kadınların kontrolündedir.<br />

Kent estetiğini geliştirmek için yaptığımız çalışmalarda, sosyal hizmet<br />

projelerimizde, altyapı hizmetlerinde, çevre temizliği çalışmalarında, konut<br />

inşasında… kısacası her alanda kadınlarımızın katkı ve görüşlerine ihtiyaç<br />

duyuyoruz.<br />

Çünkü hayat müşterektir, hizmet müşterektir.<br />

Ben şahsen kadınların siyasete yönelişlerini, hak arayışlarını ve yürüttükleri<br />

çalışmaları birer lütuf olarak algılıyorum.<br />

Bütün bunlar bana umut ve sevinç veriyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

61


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İnanıyorum ki, şehrimizde ve ülkemizde kadınların iştiraki, siyasetimizi daha<br />

da sıhhatli kılacaktır.<br />

AK Parti’nin kadın politikaları, kadın sorununa yaklaşımı ve kadına verdiği<br />

değer sayesinde Türkiye hatırı sayılır bir mesafe kat etti.<br />

Kadınları tanıdığımız, anladığımız ölçüde, siyasi hayatımızın mana derinliği<br />

arttı.<br />

Üslup çeşitliliği, yeni bakış açıları ve özel hassasiyetler devreye girdi.<br />

“Yuvayı dişi kuş yapar” diyoruz.<br />

Türkiye bizim yuvamızdır. <strong>Kocaeli</strong> bizim yuvamızdır.<br />

Bu yuvalar da kadınların söz sahibi olduğu bir siyasetle yapılır.<br />

Kadına yönelik ayrımcılık, milli imkanlarımızın heba edilmesine varır.<br />

Şehrimizde son derece dinamik ve etkileyici bir tarzda çalışmalar yürüten<br />

AK Parti Kadın Kolları’nı tebrik ediyor, bu kongrenin hayırlara vesile olmasını<br />

diliyorum.<br />

Sizlere saygı ve selamlarımı sunuyorum.<br />

(Nisan 2008)<br />

62 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Vatandaş daima başroldedir<br />

İngiltere Başbakanı Churchill’in II. Dünya Savaşı sırasında yaptığı radyo<br />

konuşmaları meşhurdur.<br />

Bugün sıkça kullanılan “Büyük resmi görmek” gibi meşhur tabirler ona aittir.<br />

Churchill birgün yine konuşma yapacağı radyoya gitmek için taksiye biner.<br />

Radyo binasının önüne gelince taksiciye şöyle der: “Beni 1 saat bekle.<br />

Tekrar döneceğim.” Churchill’i tanıyamayan taksici: “Maalesef efendim.<br />

Evime gitmem gerek. Başbakan Churchill’in radyo konuşmasını<br />

dinleyeceğim.”<br />

Bu sözden memnun olan Churchill taksiciye parayı öder ve 20 sterlin de<br />

bahşiş verir. Çok sevinen taksi şoförü: “Churchill’i dinlemesem de olur,<br />

emrinizdeyim efendim, sizi bekleyeceğim!” der.<br />

Bu güzel fıkra bize önemli bir gerçeği işaret ediyor.<br />

Vatandaş için öncelikli konu, aldığı ödüldür.<br />

Fıkradaki bahşişi daha geniş anlamda, ‘yarar, fayda’ olarak düşününüz.<br />

Yani siyasetin asıl anlamı ve değeri, hayatımıza kattığı, bize kazandırdığı<br />

şeylerle ölçülür.<br />

Siyasetçiler; konuşmalarından, kara kaşından, kara gözünden ötürü değil;<br />

bizzat yaptıkları işlerle tanınırlar, takdir edilirler.<br />

Hepimiz, kendimiz ve ailemiz için yaşam koşullarını daha iyi hale<br />

getirebilmek için çalışıyoruz.<br />

Şehrimizde hizmet sayısı arttıkça, yaşam kalitesi de yükselir.<br />

Siyasetin en doğru ifadesi, hizmetlerdedir.<br />

Siyasetçinin zekası da, kişiliği de, vizyonu da, enerjisi de, ahlaki derecesi de<br />

her şeyden önce hizmetlerinden yansımalıdır.<br />

Vatandaş ile yönetici arasındaki iletişimin temeli budur.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

63


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

SİYASETTE HİZMET KONUŞUR<br />

Bugün <strong>Kocaeli</strong>’ne ziyarete gelen herkes, işadamı, sanatçı, siyasetçi, turist…<br />

herkes bize şunu söylüyor: “<strong>Kocaeli</strong> çok değişmiş, çok ilerlemiş!”<br />

Bizi gururlandıran, bizim gönlümüzü ferahlatan sözler de bunlardır.<br />

Peki, hiç mi konuşmayalım?<br />

Churchill, radyo konuşmaları yapmasa mıydı?<br />

Elbette konuşacağız. Tabii ki dertlerimizi, beklentilerimizi, sevinçlerimizi<br />

kelimelerle ifade edeceğiz.<br />

Konuşmadan olmaz.<br />

Şu okuduğunuz yazı da bir nevi konuşmadır.<br />

Ben de konuşuyorum.<br />

Demeye çalıştığım şey şu: Ne dersem diyeyim, Sekapark kadar, İzmit Tüneli,<br />

Umuttepe yolu, Eskihisar Tüneli kadar güzel konuşamam.<br />

Diktiğimiz 2,5 milyonu aşkın ağaç, Barbaros Hayrettin Paşa Parkı, yaptığımız<br />

sahil düzenlemeleri, 1000’e yakın çocuk oyun grubu, köylerimize bağlanan<br />

doğalgaz hatları katar kesin konuşamam.<br />

Sapanca – Yuvacık su hattı, prestij caddeleri, Sevgi Mağazaları, milyonlarca<br />

lale, binlerce toplu konut kadar etkili konuşamam.<br />

Bir de şu var: Hizmete dayalı siyasette, vatandaşın ne dediği esastır.<br />

Vatandaş başroldedir.<br />

Vatandaşın yüz ifadesi, duruşu, bakışı; başkanınkinden daha önemlidir.<br />

Vatandaş sevinmeden başkan sevinemez.<br />

Başkan, en nihayetinde, vatandaşın hizmetindedir.<br />

(Kırkbir. s. 55 Aralık, 2008)<br />

64 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gençlerle omuz omuza<br />

Hasan Gemici Spor Salonu’nda yapılan sevinçli bir törenle, şehrimizdeki 370<br />

amatör spor kulübüne 51 bin 468 adet spor malzemesi sunduk.<br />

Bu kulüpler, 40 ayrı spor dalında faaliyet gösteriyor. Forma, eşofman,<br />

ayakkabı, eldiven, kürek, kayık, başlık, top… Her türlü spor malzemesini,<br />

sporcularımıza takdim ettik.<br />

Bu muazzam yardım için 1 milyon 360 bin 875 YTL harcandı.<br />

Gençlerimize, sporcularımıza her türlü desteği vermek, bizim asli<br />

vazifelerimizdendir. 2004 yılından beri, her yıl bu kapsamlı spor malzemesi<br />

yardımını yapıyoruz. Böylelikle, <strong>Kocaeli</strong> bir sporcular şehri, bir şampiyonlar<br />

şehri oldu.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde spor faaliyetlerinden ötürü müthiş heyecanlar, sevinçler<br />

yaşıyoruz.<br />

Şehrimizin adı kupalarla, madalyalarla, zaferlerle anılıyor.<br />

Ulusal ve uluslararası başarılar elde ediyoruz.<br />

Kimileri soruyor: “Yahu bu <strong>Kocaeli</strong>’nde ne var da gençleri bu kadar enerjik,<br />

yetenekli? Acaba havasından mı, suyundan mı?..”<br />

Elbette <strong>Kocaeli</strong>’nin havası, suyu şahanedir. Fakat asıl mesele, bu şehirde<br />

gençlerin spora teşvik edilmesidir. “Yapabilirsin, başaracaksın, sana<br />

güveniyoruz, işte tesis, işte malzeme” diyen birilerinin olmasıdır.<br />

Kendimi övüyor gibi göründüm gene. Varsın öyle olsun.<br />

Hasan Gemici Spor Salonu’ndaki sevinci görseydiniz, bana hak verirdiniz.<br />

O sevince katkıda bulunmanın, o sevinci paylaşmanın hoşnutluğu içindeyim.<br />

SPOR, SPOR OLSUN DİYE YAPILMAZ<br />

Bu köşede sık sık sporla ilgili konulardan bahsediyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

65


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çünkü spor aslında toplumsal bir olgudur.<br />

Genç sporcularımızın sayısı günden güne artıyor. Bu ne demektir?<br />

Bu, <strong>Kocaeli</strong>’nde gençler suçtan, kötü alışkanlıklardan korunuyor demektir.<br />

Beden terbiyesi ve spor disiplini, bizim iş hayatımızı, aile hayatımızı, sosyal<br />

ilişkilerimizi de olumlu etkiler.<br />

Dolayısıyla, spora verdiğimiz destek, şehir hayatımızın güzelleşmesine,<br />

zenginleşmesine yapılmış bir yatırımdır.<br />

Buradan, spor malzemelerini alan dostlarımıza çok selam ediyorum; o<br />

malzemeleri güle güle kullansınlar, yüzleri galibiyetlerle, şampiyonluklarla<br />

aydınlansın…<br />

UMUT BESLE, UMUT VER<br />

<strong>Kocaeli</strong> Kent Konseyi Gençlik Meclisi, ‘Bir Gün, Bir Kültür’ programı<br />

çerçevesinde İspanya, Ukrayna ve Azerbaycanlı gençleri bizim gençlerimizle<br />

buluşturdu.<br />

Bu program da beni çok sevindirdi.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Kent Konseyi Genel Sekreteri Sedat Yücel’in basına açıkladığı gibi,<br />

genlerimiz uluslar arası bağlantılar kurarak, büyük projelerde görev alıyorlar.<br />

Gençlik demek, ‘gelecek’ demektir. Fakat ondan da ziyade, ‘umut’ demektir.<br />

Ne kadar zengin olursa olsun, bir genç, daima kendisiyle, hayatıyla, ülkesiyle<br />

ilgili umutlar taşır.<br />

Ve yaşça büyük herkes de, gençlere dair umutlar besler.<br />

Bu umutlar ne kadar güçlü, isabetli olursa ve ne ölçüde gerçekleşirse,<br />

hayatımız da o kadar güzelleşir.<br />

Umutlarını kaybetmiş bir gençlik ve umut bağlayacağı bir gençliği olmayan<br />

bir toplum, uçurumun eşiğindedir.<br />

İspanyol, Ukraynalı, Azeri gençler <strong>Kocaeli</strong>’ndeki gençlerle birlikte çalışmalar<br />

yürütüyor. Bizim gençlerimiz, büyük projelerde çalışıyor.<br />

Bu manzaraya bakıp, gelecekte daha barışçı, daha çalışkan, daha güvenli<br />

bir dünyada yaşayacağımızı ümit edebiliriz.<br />

Sporcu gençlerimizle, üniversite öğrencisi gençlerimizle, çalışan, üreten<br />

gençlerimizle gurur duyuyorum.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, bu tertemiz evlatlarımızın pırıltısıyla gün geçtikçe daha aydınlık,<br />

daha umutlu ve güçlü bir şehir haline geliyor.<br />

(Kırkbir, s. 52, Kasım 2008)<br />

66 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir Başkan bir Başkan’a…<br />

Elinizdeki gazetede, 1971-1977 dönemi İzmit Belediye Başkanı Erol Köse<br />

beyefendiyle yapılmış bir röportaj var.<br />

CHP’li Erol Bey, röportajda <strong>Kocaeli</strong>’nin mevcut durumundan, gelişme<br />

hızından duyduğu memnuniyeti ifade ediyor.<br />

Bendenize iltifatlarda bulunuyor.<br />

Erol köse, <strong>Kocaeli</strong>’mize çok emek vermiş, son derece değerli bir şahsiyettir.<br />

Dolayısıyla onun müspet görüş ve yaklaşımları bizi hem gururlandırıyor, hem<br />

de şevklendiriyor.<br />

Aynı siyasi görüşe mensup olmadığımız halde, 74 yaşındaki, İstanbul’da<br />

ikamet eden Erol Köse bizim çalışmalarımızı niçin beğeniyor?<br />

Sakın, Erol Köse’nin iltifatlarını abartıp, kendimle, çalışmalarımla<br />

övüneceğimi zannetmeyiniz.<br />

Erol Ağabey’in tutumunda beni alakadar eden asıl yön şu: Kendisi hizmet<br />

etmeyi, çalışmayı bilen kişiler, başkalarının çabasının değerini de<br />

gocunmadan takdir ediyor. Çünkü milletine hizmet etme azmi, ancak başka<br />

erdemlerle bir arada var olabilen bir erdemdir.<br />

Hakkaniyet, çalışkanlık, titizlik, adalet, nezaket, insan sevgisi, asalet gibi<br />

erdemlerden mahrum kimseler; milletine hizmet etmeyi beceremez.<br />

Milletine hizmet etmenin tadına varamayanlar da, başkalarının hizmetlerini<br />

görme ve onları kutlama olgunluğuna, güzelliğine erişemezler.<br />

Dolayısıyla, Erol Bey’in bize verdiği değer, zaten kendi bünyesinde mevcuttur.<br />

Buradan kendisine teşekkürlerimi ve hürmetlerimi sunuyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

67


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

MEDENİ CESARET VE KÜLTÜREL BİRİKİM<br />

Bugün, <strong>Kocaeli</strong>’nde bizim çalışmalarımızı, projelerimizi, yatırımlarımızı<br />

karalamayı marifet sayan kimseler yok değil.<br />

“İbrahim Karaosmanoğlu çok büyük işler yapıyor ama… şudur budur” diyorlar.<br />

Bir kulp takma, çamur atma, kara çalma, kulağa kar suyu kaçırma ve giderek<br />

kantarın topuzunu kaçırma durumu var.<br />

Halbuki, hizmet etmeyi, hizmet almayı, hizmetin kalitesini önemseyen kişi;<br />

siyasi söylemini başkalarının hizmetine alelusul burun kıvırma, dudak bükme<br />

üzerine kurmaz.<br />

Kendinden eminsen, insanların iyi yönleri karşısında körleşmezsin.<br />

Bu biraz da medeni cesaret, kültürel birikim meselesidir.<br />

20-30 YIL SONRA…<br />

Bana göre artık siyasetin, ağız dalaşından tamamiyle kurtarılması lazım.<br />

Herkes eleştirebilir, herkesi eleştirebiliriz.<br />

Fakat eleştiri de, siyasi olgunluğa yakışır şekilde yapılmalıdır.<br />

Aslında her eleştiri, yapılan işe bir katkıdır. Hizmetin bir parçasıdır.<br />

Eleştiri, ille de kötülemek anlamına gelmez.<br />

20 – 30 yıl sonra, nasip olursa, ben de Erol Köse gibi <strong>Kocaeli</strong>’nde gezip,<br />

haleflerimden bir belediye başkanıyla sohbet edeceğim.<br />

O belediye başkanının hizmetlerinden, eserlerinden ötürü<br />

heyecanlanacağım, sevineceğim.<br />

Tıpkı Erol Bey gibi ben de, kendi dönemimden bahsedeceğim, onların<br />

işlerini, eserlerini takdir edeceğim.<br />

Bunu şimdiden programıma aldım.<br />

(Kırkbir, s. 51, Kasim 2008)<br />

68 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yine <strong>Kocaeli</strong> kazanacak<br />

Aziz hemşerilerim, kıymetli basın mensupları, saygıdeğer misafirler…<br />

Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz.<br />

Hemen söyleyeyim: Sizleri buraya, halihazırda yürütmekte olduğum <strong>Kocaeli</strong><br />

Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, yeni dönemde de aday olduğumu haber<br />

vermek üzere davet ettim.<br />

5 yıldır <strong>Kocaeli</strong>’mizin Büyükşehir Belediye Başkanlığı vazifesini<br />

sürdürüyorum.<br />

5 yıldır bu şehir için koşturduk.<br />

Gecemizi gündüzümüze kattık.<br />

Büyük problemleri çözdük.<br />

Büyük projeleri hayata geçirdik.<br />

Hemşerilerimizle iyice kaynaştık.<br />

Nasıl oldu bu?<br />

Başından itibaren vatandaşlarımızın bize verdiği destekle oldu.<br />

<strong>Kocaeli</strong> bana dedi ki “Gel bu işi sen yap.”<br />

Ben de “Tamam” dedim, “yapayım.”<br />

Ve var gücümle çalıştım.<br />

Tek başına mı çalıştım?<br />

Hayır.<br />

Her iş için uzman ekipler kurduk.<br />

Doğalgaz, su, sosyal hizmetler, konut yapımı, çevre düzenlemeleri,<br />

yol yapımı, organizasyonlar, eğitim birimleri, kültürel faaliyetler sağlık<br />

hizmetleri… kısacası her alanda, en bilgili, en yetkin kişilerle beraber yaptık<br />

işleri.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

69


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Mesela yolları kazdık.<br />

Su hatlarını yeniledik, doğalgaz hatları döşedik, kanalizasyon döşedik…<br />

Kimileri sandı ki <strong>Kocaeli</strong> buna kızacak.<br />

“Yerleri kazdığın yeter!” diyecek.<br />

Hayır, <strong>Kocaeli</strong> bize teşekkür etti. “Bravo” dedi.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, tüm Türkiye’deki ne başarılı belediyelerden<br />

biri oldu.<br />

Tamam, ben eve arkadaşlarım, işe dört elle sarıldık.<br />

Rüyalarımızda bile çalışmaya devam ettik.<br />

Nitekim yapılan kamuoyu araştırmaları da vatandaşlarımızın,<br />

hemşerilerimizin bizleri başarılı bulduğunu gösteriyor.<br />

Sivil Toplum Kuruluşlarının, işadamlarının, siyasi birlikteliğimiz bulunan<br />

dostlarımızın ve hatta rakiplerimizin bile bizim çalıştığımızı ifade ettiği<br />

görülüyor.<br />

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da bu tabloya bakarak bize<br />

“Yola devam” demiştir.<br />

Burada tescilli bir başarı söz konusudur.<br />

Fakat işin asıl püf noktası, bizim hizmet vermedeki başarımız kadar,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin HİZMET ALMAKTAKİ başarısıydı.<br />

Vaktimin çoğunu vatandaşlarımızı ziyaret ederek geçirdim.<br />

Bazen de belediyede, toplantılarda, kutlamalarda, acı tatlı günlerde,<br />

vatandaşlarımızla bir araya geldik.<br />

Ben, <strong>Kocaeli</strong>’nin sesine kulak verdim.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin feryadını da duydum, fısıltısını da.<br />

Bu şehirle sırdaş oldum, arkadaş oldum, can yoldaşı oldum.<br />

5 yıldır, <strong>Kocaeli</strong>’nin sevincine de, kederine de ortak oldum.<br />

Şehrin nabzını tuttum, kalbini dinledim.<br />

Önceleri, bize bazı sert eleştiriler de geldi. Gelmedi değil.<br />

Sonra anlaşıldı ki, biz bu şehrin çocuğuyuz.<br />

Alnımız açık, yüzümüz aktır.<br />

Anlaşıldı ki, hizmet etmekten başka davamız yoktur.<br />

Anlaşıldı ki, bütün gücümüzü, hemşerilerimizi sevindirmekten, onlara deliler<br />

gibi çalışarak hizmet götürmekten alıyoruz.<br />

“Yapılamaz, olmaz, hayaldir” denilen işleri bir bir yaptık.<br />

Sekapark’ı kurduk. Milyonlarca ton asfalt dökerek yollarımızı düzledik.<br />

D-100 üzerinde mühendislik harikası tüneller, köprülü kavşaklar, köprüler<br />

kurduk.<br />

Depremden sonra şehrimizde kalan yara izlerini sildik.<br />

2 milyon 600 bin ağaç diktik.Kilometrelerce uzunluğundaki sahil şeridi<br />

boyunca, harikulade parklar kurduk.<br />

70 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çöpleri düzenli depoladık.<br />

KO-MEK’te 70 bin hemşerimize eğitim verdik.<br />

Milyonlarca lale ekerek şehrimizi şenlendirdik.<br />

Binlerce konut yaptık.<br />

Doğalgaz altyapısını tamamladık, köylere kadar doğalgaz götürdük.<br />

Dereleri ıslah ettik, taşkınları önledik.<br />

Su hatları çürümüştü, yeniledik. Susuz köylerimiz vardı, su götürdük. Özel<br />

hatlar çekerek, şehrin su sorununu kökünden çözdük.<br />

Binlerce sporcu yetiştirdik. <strong>Kocaeli</strong>, bir rekortmenler, şampiyonlar şehri oldu.<br />

Avrupa Birliği’yle ortak projeler yürüttük.<br />

Engelli dostlarımıza özel araçlar tahsis ettik, işyeri kurduk.<br />

Yoksul, garip, yolda kalmış, bakıma muhtaç hemşerilerimize kol kanat gerdik:<br />

Barınak kurduk, yemek ikram ettik, evine doktor, ilaç gönderdik…<br />

Bu şehrin kedilerini bile tedavi ettik, besledik, aşıladık…<br />

Kültür merkezleri kurduk.<br />

Büyük organizasyonlar yaptık. Fuarlar, konserler, sempozyumlar düzenledik.<br />

Hiçbir ayrım yapmadan bütün üniversiteli öğrencilerimize burs verdik…<br />

Böyle kısaca geçiyorum.<br />

Zira 5 yılda irili ufaklı 10 bine yakın projeyi hayata geçirdik.<br />

MODERN VE MODEL KOCAELİ Projesini hayata geçirdik.<br />

Hemşerilerimiz bize inandı, güvendi, bize itibar etti.<br />

Binlerce şükürler olsun. Çok bahtiyarım.<br />

Bir kardeşlik, hürmet ve şefkat şehri kurduk…<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mize umut, sevinç ve azim hakim oldu.<br />

Elbette hâlâ her konuda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşmış değiliz.<br />

Fakat bu şehri çok daha ötelere, yükseklere taşıyabileceğimize olan<br />

inancımız tamdır.<br />

Kaldı ki biz hep daha iyi, daha sağlam, daha güçlü olanı yapma gayretiyle<br />

yol aldık.<br />

Ve hiç durmadık, ara vermedik, gevşemedik, sürekli hızlandık, hep atılım<br />

heyecanıyla hareket ettik.<br />

Bugüne kadarki hizmetlerimiz bizi yeni bir aşamaya getirdi.<br />

Şimdi; yeni raylı sistemler, spor şehri, teleferik, havaalanı, Sekaport,<br />

alternatif enerji gibi birçok ultra-modern projeyi uygulayabilecek seviyeye<br />

geldik.<br />

Bunlar, <strong>Kocaeli</strong>’ni zirveye taşıyacak projelerdir.<br />

Hemşerilerimizin gereç seçimde, gerekse de sonrasında vereceği destekle<br />

yeni projelerimizi uygulayacağız inşallah.<br />

Bugüne dek yaptıklarımız, bundan sonra yapacaklarımızın teminatıdır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

71


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nin bir dünya şehri haline getirmek için yola çıkmıştık.<br />

Bu vizyonla hareket ettik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin bizimle birlikte, bizden yana olduğuna inanıyorum.<br />

Büyükşehir’de de, 12 ilçenin 12’sinde de bu hizmet aşkına, bu vizyona, bu<br />

enerjiye, bu heyecana yeniden EVET denileceğine inanıyorum.<br />

İzmit’te, Gebze’de, Körfez, Darıca, Kandıra, Gölcük, Karamürsel,<br />

Derince, Başiskele, Dilovası, Kartepe ve Çayırova’da yapacağımız HEDEF<br />

12 toplantılarına bütün vatandaşlarımızı bekliyorum.<br />

Yine hep yan yana olacağız.<br />

Yine hep yüz yüze konuşarak kararlarımızı vereceğiz.<br />

Yine omuz omuza, dayanışma içinde, kardeşçe çalışacağız.<br />

Biz hiçbir zaman milletimizden, hemşerilerimizden kopmadık.<br />

Bu güzide şehrin, onurlu insanlarına layık olmak için çalıştık.<br />

Tam da bu sayede, bütün hizmetlerimizde bugüne kadar yapılanların kat kat<br />

üstünde verimler elde ederek rekorlar kırdık.<br />

Rekoru yine biz kıracağız!<br />

Zafer yine bizim olacak.<br />

Yine, <strong>Kocaeli</strong> kazanacak!<br />

Yüce Allah’tan, hemşerilerimizle aramızdaki gönül bağının daha da<br />

kuvvetlenmesini diliyorum.<br />

Şevkimizin, azmimizin ve gücümüzün artmasını diliyorum.<br />

Şehrimiz için, güzel <strong>Kocaeli</strong>’miz için hayırlı bir zafer diliyorum.<br />

Allah mahcup etmesin.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

(Adaylık açıklaması basın toplantısı, Aralık 2008)<br />

72 Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor. Oluyor.<br />

HİZMET<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

73


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

74<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong><br />

Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi milletten insanlarla konuşursanız<br />

konuşun, hangi kitaba bakarsanız bakın, şu mesaja rastlarsınız: ÇALIŞ.<br />

Peygamberimiz, “Çalışmak ibadettir” buyuruyor.<br />

Bir Alman atasözü: “Çalış; çalışmak insanı usta yapar” diyor.<br />

Ünlü Mucit Thomas Edison “Deha çalışkanlıktır, alın teridir” demiş.<br />

Hz. Ali: “Çalışanların kötülük düşünmeye ayıracak vakti olmaz.”<br />

Konfüçyüs: “İstikrarlı çalış, iyi araştır, dikkatli düşün, düşündüklerini gözden<br />

geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.”<br />

Mevlana Celaleddin-i Rûmî: “Çalış çabala ki nura ulaşasın.”<br />

Afrika atasözü: “İster aslan ol ister ceylan; yaşamak için daha hızlı koşmaya<br />

çalış.”<br />

İngiliz Yazar Aldous Huxley: “İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde<br />

eder.”<br />

Bir Kızılderili atasözü: “Düşlerine yakışmaya çalış.”<br />

KOCAELİ’NİN UFKU, UFUKTAKİ KOCAELİ<br />

Geçen Kasım ayında, 99 yatırımımızın hizmete sunulduğu bir Açılış Bayramı<br />

yapmıştık.<br />

27 Ekim günü de 111 yatırımımızın hizmete girdiği yeni bir Açılış Bayramı<br />

kutlayacağız.<br />

Bu toplu açılışlar neyi gösteriyor? 100 metre koşucusunun hızıyla, maraton<br />

koştuğumuzu gösteriyor.<br />

Durmadan, gittikçe hızlanarak koşmak zorundayız. Çünkü, Büyükşehir<br />

büyük hizmet ister.<br />

Konutlar, kültür merkezleri, spor tesisleri inşa ediyoruz.<br />

Parklar, sosyal tesisler, üstgeçitler kuruyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

75


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sahil düzenlemeleri, yollar, köprüler, tüneller yapıyoruz.<br />

Kolektör hatları, doğalgaz, su, kanalizasyon hatları döşüyoruz.<br />

Her alanda, canla başla, gece gündüz çalışıyoruz.<br />

Çünkü ufkumuzda daha gelişmiş, daha müreffeh, daha modern, daha seçkin<br />

bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

Biz o muhteşem şehre doğru doludizgin koşuyoruz.<br />

20 yıl, 30, 50 yıl sonraki <strong>Kocaeli</strong>’ni hesaba katarak projeler hazırlıyoruz,<br />

yatırımlar yapıyoruz.<br />

BAŞBAKANIMIZ ARAMIZDA<br />

2. Açılış Bayramımızda, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da<br />

aramızda olacak.<br />

Hükümetimizin icraatları, sayın başbakanımızın benzersiz performansı da bu<br />

hizmet yarışında bize güç ve güven veriyor.<br />

Başbakanımız, <strong>Kocaeli</strong>’nin yeni atılımlar yapması için her zaman bizi teşvik<br />

etti ve destekledi.<br />

Her fırsatta yanımızda oldu, projelerimizi ve faaliyetlerimizi yakından izledi,<br />

bize yol gösterdi, ufkumuzu açtı.<br />

Açılış Bayramımızı onurlandıracak olması da, bayram sevincimizi<br />

pekiştiriyor.<br />

Kendisine şahsım, çalışma arkadaşlarım ve tüm <strong>Kocaeli</strong> adına şükranlarımı<br />

sunuyorum.<br />

KOCAELİ HALKI ÇALIŞKANDIR, ZEKİDİR<br />

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: “Türk milletinin karakteri<br />

yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik<br />

ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir…” diyor.<br />

Ben de bütün çalışmalarımızda, <strong>Kocaeli</strong> halkının yüksek karakteri,<br />

çalışkanlığı, zekası ve birlik beraberlik içinde güçlükleri yenme<br />

motivasyonundan ilham aldığımızı söylemeliyim.<br />

Yazımın başında, çeşitli alıntılar yaparak, bütün kültürlerde çalışmanın<br />

önemine değindim.<br />

Bizler, bu bilinçten, zihin açıklığından, çalışmayı, çalışkanlığı evrensel bir<br />

değer olarak yüceltmekten yanayız.<br />

Çünkü, hepimiz biliyoruz ki, “Çalışınca <strong>oluyor</strong>.”<br />

(Kırkbir)<br />

76 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hizmet makamında 4 yıl<br />

<strong>Kocaeli</strong>, büyükşehir statüsü kazanalı 4 yıl oldu.<br />

4 yıldır, şehrimizin merkezî bölgelerinden en ücra köşelerine kadar hizmet<br />

veriyoruz.<br />

4 yıl boyunca sizlere sunduğumuz hizmetlerin tümünü burada ne<br />

anlatabilirim, ne de özet bir liste sunabilirim.<br />

Gerçekleştirdiğimiz projeler ve yaptığımız işlerle ilgili kitaplar, raporlar,<br />

kataloglar yayınlıyoruz.<br />

İnternet sitemizde tek tek hizmetlerimizi anlatıyoruz. Faaliyetlerimize ilişkin<br />

tanıtım filmleri hazırlayıp sizlere sunuyoruz.<br />

Elinizdeki gazetede ve diğer süreli yayınlarda, televizyon ve radyolarda<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde ortaya koyduğumuz hizmetler gündeme getiriliyor, analiz<br />

ediliyor.<br />

Hepsinden önemlisi, sizler, <strong>Kocaeli</strong>’nde günbegün yaşanan değişimi,<br />

gelişimi, yenilenmeyi bizzat müşahede ediyorsunuz.<br />

İLKLER, REKORLAR, ŞAMPİYONLUKLAR<br />

4 yıl önce, Yerel Seçimlerin arifesinde yayınladığımız seçim<br />

beyannamemizde yer verdiğimiz tüm vaatlerimizi yerine getirdik, tüm<br />

hedeflerimizi gerçekleştirdik.<br />

Bununla da yetinmedik, önceden hesaplamadığımız fakat süreç içinde<br />

beliren projeleri de hayata geçirdik.<br />

Birçok projemiz Türkiye çapında ses getirdi; ilgili bakanlıklar tarafından diğer<br />

yerel yönetimlere örnek gösterildi.<br />

Katıldığımız uluslararası toplantılarda, bilhassa sosyal hizmetlere ilişkin<br />

yaklaşım ve uygulamalarımız Avrupalı, Amerikalı yerel yöneticileri etkiledi.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

77


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İlklere, rekorlara, şampiyonluklara imza attık.<br />

4 yılda <strong>Kocaeli</strong>’nde standartlar yükseldi, umutlar güçlendi, sevinçler çoğaldı.<br />

Bunu nasıl başardık?<br />

Nasıl oldu da Körfez’in suları temizlendi ve üzerinde deniz otobüsleri, vapur<br />

seferleri başladı?<br />

Sekapark gibi muazzam bir proje hangi güçle hayata geçirildi?<br />

Binlerce kilometre uzunluğunda altyapı tesisatı nasıl döşendi?<br />

Doğalgaz köylere kadar nasıl ulaştırıldı?<br />

Bunca tünel geçişi, köprülü kavşak, yol, üstgeçit, alt geçit nasıl yapıldı?<br />

Bu kadar çok park kurulması, ağaçlandırmalar, yeşillendirmeler, sahil<br />

düzenlemeleri… ne sayesinde mümkün oldu?<br />

Kültür merkezleri, spor tesisleri, sağlık birimleri, hizmet binaları gibi kalıcı<br />

yatırımlar nasıl gerçekleştirildi?..<br />

EN BÜYÜK MEŞRUİYET KAYNAĞI<br />

Ben diyorum ki, siyaset kuralsız bir mücadele değildir.<br />

Ya nedir?<br />

İlkeli bir yarıştır.<br />

Hizmet yarışıdır.<br />

Siyaset makamı, hizmet makamıdır.<br />

Siyasi vazife, hizmet etmektir.<br />

Siyasi mesuliyet de hizmettir.<br />

Siyasetçi hizmetin en iyisini, en güzelini, en sağlamını; en hızlı şekilde, en<br />

doğru zamanda, en tatlı üslupla yerine getiren kişidir.<br />

Siyaset bir ekip işidir.<br />

Ben uzmanlarla çalışmayı, işi ehline emanet etmeyi, mümkün olduğunca çok<br />

kişinin bilgisinden, görgüsünden, yeteneğinden, emeğinden yararlanmayı<br />

gözetirim.<br />

“Bu şehrin tek akıllısı, tek çalışkanı, tek yetkilisi benim!” demem.<br />

“Birlikten kuvvet doğar” demiş atalarımız. Birlikten yalnızca kuvvet doğmaz,<br />

neşe, gönül ferahlığı ve kardeşçe bir yakınlık da doğar.<br />

Biz bir projeyi yürütürken ya da tamamladığımızda ben hemşehrilerimizin<br />

gözlerine bakarım.<br />

Yüzü gülüyor mu, dudak mı büküyor, hoşnut oldu mu, burun mu kıvırıyor?..<br />

Çünkü bizim için en büyük meşruiyet kaynağı, en büyük moral ve ilham<br />

kaynağı, sizin memnuniyetiniz ve takdirinizdir.<br />

Bizim için en büyük gurur kaynağı, en büyük zafer; sizin tebessümünüzdür.<br />

BOCALAMADIK, SENDELEMEDİK, ÇUVALLAMADIK<br />

1 milyon 500 bin kişinin yaşadığı bir şehirde altyapı hizmeti, üstyapı hizmeti<br />

78 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

vermek, yeni binalar, yollar yapmak çok zor iştir.<br />

Yeni bir şehir kurmak kolay, yaşayan şehri kazıp hat döşemek epey<br />

eziyetlidir.<br />

Biz bunu yaptık.<br />

Çünkü sizler “Evet” dediniz. “Yapın, yapılsın, devam” dediniz.<br />

Biz de <strong>Kocaeli</strong>’ni bir baştan bir başa yeniden elden geçirdik. Her mahalleye,<br />

her caddeye, her sokağa koştuk.<br />

4 yıldır hayatımız <strong>Kocaeli</strong>’nde dört dönerek geçti.<br />

Şükürler olsun.<br />

Bocalamadık, sendelemedik.<br />

Aksine, şehrimizi omuzladık ve buralara getirdik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni dünya şehirleri arasında çok daha seçkin bir yere taşımak için, var<br />

gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz…<br />

4. yılımız hayırlı uğurlu olsun.<br />

(Kırkbir, s. 39, Temmuz 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

79


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hizmet yarışında yeni rekorlar kıracağız<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak 4. hizmet yılını doldurduk.<br />

Bu 4 yıl boyunca <strong>Kocaeli</strong>’mizin dört bucağına koştuk…<br />

İnsan, kazandıklarıyla var olur.<br />

Öğrendiğimiz bilgiler, gönlümüze dolan hisler, çalışıp elde ettiğimiz gelirler,<br />

evimize götürdüğümüz ekmek… bizi var eder.<br />

İnsanlığımızın sahiciliği, kazançlarımızın sahiciliğiyle, helalliğiyle irtibatlıdır.<br />

Bu bir. İkincisi, kazandırdıklarımızla var oluruz.<br />

Yani bizi makbul, muteber kişiler arasına katan şey, insanlara<br />

sunduklarımızdır. Esasen, asıl kazancımız, kazandırdıklarımızdır.<br />

TAM YOL İLERİ<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde biz tertemiz, enerji dolu ve sevinçli kazançlara yöneldik.<br />

Biz derken, yalnızca Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’ni kastetmiyorum.<br />

Sizden, kendimden, bu şehirde yaşayan herkesten söz ediyorum.<br />

Geride bıraktığımız 4 yıl, hep birlikte kazandığımız bir zaman dilimi oldu.<br />

Çok şükür.<br />

Bugün çevremizde gözle görülür nitelikteki olumlu değişimin izahı budur.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, AB başkentleriyle yarışan bir şehir katına yükseldi.<br />

4 yıl önceki <strong>Kocaeli</strong> ile bugünkü <strong>Kocaeli</strong> aynı şehir değil.<br />

Değiştik. Uzun bir mesafe kat ettik. Rüzgarda savrulan bir gemi gibi değil,<br />

rotası belli tam yol ileri giden bir gemi gibi.<br />

ULTRA-MODERN BİR KOCAELİ<br />

Neler kazandık?<br />

Su, doğalgaz, kanalizasyon… yepyeni, sapasağlam bir altyapı ağı kazandık.<br />

Pırıl pırıl yollar, tünel geçişler, köprülü kavşaklar kazandık.<br />

80 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

2,5 milyona yakın ağaç, harikulade parklar, yemyeşil sahiller kazandık.<br />

Yaşam kalitesi anlayışımızı değiştiren binlerce konut kazandık.<br />

Görkemli kültür merkezleri, spor tesisleri kazandık.<br />

Trekking parkurları kazandık.<br />

KO-MEK’le eğitimli, donanımlı 70 bin insan kazandık.<br />

Festivaller, şenlikler, şölenlerle gönülleri kazandık…<br />

Binlerce işe imza atıldı ve hepimiz kazandık.<br />

Fakat asıl kazancımız, en büyük kazancımız nedir?<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni daha aydınlık günlere taşıyabilecek güçte olduğumuzu fark<br />

etmektir.<br />

İşte şimdi, şehrimizi bilgi çağının, uzay çağının ultra-modern şehirlerinden<br />

biri haline getirme yolundayız.<br />

Ufkumuzda en yeni teknolojik imkanlarla işleyen, muhteşem bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

4 yıl, hizmetin ilk aşaması, birinci etabıydı.<br />

Zemini düzledik, şartları oluşturduk; bu arada, kimilerinin hayal bile<br />

edemediği atılımlar gerçekleştirdik.<br />

Şimdi, kendimizi aşma, kendi rekorlarımızı kırma zamanı.<br />

(Kırkbir, s. 40, Temmuz 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

81


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Unutulmaz hatıralar,<br />

akıldan çıkmayan istikbal<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak geride bıraktığımız 4 yıl unutulmaz hatıralarla,<br />

zaferlerle, sevinçlerle doluydu.<br />

Dile kolay, irili ufaklı 10 binin üzerinde yatırıma imza attık.<br />

Yine de işimizin doğası gereği, yüzümüz hep geleceğe dönük.<br />

Yarın, 3 hafta sonra, 4 ay sonra, 2, 6, 37, 98 sene sonra şehrimizde neler<br />

olacak?<br />

Hangi işler yapılmalı, hangi projeler ne zaman tamamlanmalı?<br />

İnanın, 10 bin iş yaptık, durup şu güzel işlerimize uzun uzun bakalım, tadını<br />

çıkaralım diyemiyoruz.<br />

Say deseniz, saymaya vakit yok, imkan yok.<br />

Bizim vazifemiz çalışmak, işimiz hizmet, kaderimiz durup dinlenmeden<br />

ilerlemek olmuş artık.<br />

Ufka bakıyoruz.<br />

UFUKTA GÖRÜNENLER<br />

Ufukta ne var?<br />

Sekaray var.<br />

Sekaray bir Ar-Ge projesidir.<br />

Geleceğin ulaşım araçlarına <strong>Kocaeli</strong>’den bir katkıdır.<br />

Bu projeyi Tübitak’la birlikte biz geliştiriyoruz.<br />

Üretimi de <strong>Kocaeli</strong>’den yerli bir sanayici yapıyor.<br />

Ufukta monoray var.<br />

Körfez Yarımca – Çayırköy – Umuttepe arasında 19 istasyonlu, 24 kilometre<br />

uzunluğunda monoray sistemi kuracağız.<br />

Ufukta Sekaport var.<br />

82 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Dev bir yelkenli şeklinde tasarlanan bu yapı, Marmara Bölgesi’nin en gözde<br />

turistik mekanlarından biri olacak.<br />

Sekapark’ın cazibesi ve güzelliğini daha da artıracak olan tesis, şehrimizin<br />

sembollerinden biri haline gelecek.<br />

Ufukta teleferik hatları var.<br />

Sekapark – Bağçeşme –Umuttepe; Kartepe-Derbent, Sapanca Gölü arasına<br />

10 bin 260 metrelik teleferik hattı çekilecek.<br />

Ufukta Kent Meydanı var.<br />

Perşembe pazarı yanındaki Karayolları arazisinde Kent Meydanı kurulacak<br />

ve ‘Kule otel’ inşa edilecek.<br />

27 dönümlük alanı kapsayan Kent Meydanı’nda, tam 4 bin araçlık kapalı<br />

otopark yapılacak.<br />

Ufukta Kent Rezidans var.<br />

Kent Rezidans projesi kapsamında, 4 bloktan oluşan rezidanslar inşa<br />

edeceğiz.<br />

40 bin m²’lik alan üzerine kurulacak bu seçkin yapıların içinde alışveriş<br />

merkezi, yüzme havuzları, spor salonları yer alacak.<br />

Ufukta Spor Şehri var.<br />

Yeniköy’de “Spor Şehri” ismiyle bir kompleks kuruyoruz.<br />

Olimpiyatlara ev sahipliği yapabilecek bir kompleks.<br />

Bu şehirde; 30 bin kişilik futbol sahası, 8 bin kişilik kapalı spor salonu,1.500<br />

kişilik olimpik yüzme havuzu, 5 yıldızlı otel, 40 bin m² antrenman sahaları, 45<br />

bin m²<br />

<strong>Kocaeli</strong> spor parkı, 20 bin m² alışveriş merkezi, yat limanı, halk plajı ve 10<br />

bin araçlık açık otopark olacak.<br />

Ufukta Gebze Terminali var, Cengiz Topel Hava Alanı var, Bilim Merkezi var,<br />

Körfez Köprü Geçişi var…<br />

MODERN VE MODEL KOCAELİ<br />

Bizim proje ve uygulamalarımızın her biri kendi içinde bir bütündür.<br />

O bütünlerin tamamı da tüm şehrimizi kapsayan büyük projemizi oluşturur.<br />

O proje nedir?<br />

Güçlü, estetik, işlek, ihtişamlı, modern ve model <strong>Kocaeli</strong> projesidir.<br />

Bu projeleri anlatırken “Acaba sözlerime inanılacak mı?” endişesi<br />

taşımıyorum, rahat yazıyorum.<br />

Sizinle karşılıklı bir fincan kahve içer gibi neşeliyim.<br />

Siz bana “Eee başkan, işler nasıl, şimdi neler yapıyorsunuz, var mı yeni bir<br />

gelişme?” demişsiniz sanki.<br />

Ben de size bütün saygımla “Bir müddet şu şu şu işlere emek vereceğiz”<br />

diye anlatıyorum.<br />

4 yılı boş geçirmedik. 4 yılı çok iyi değerlendirdik. Birbirimizi daha yakından<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

83


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

tanıdık. Artık rahat konuşuyoruz.<br />

Artık canciğer olduk, kardeş olduk, hemşehriliğin tadını aldık, kader ortağı<br />

olduk.<br />

Hepimizin geleceğini, gözümüzün nuru, dünya tatlısı evlatlarımızın<br />

geleceğini yan yana, omuz omuza birlikte inşa ediyoruz.<br />

Hamdolsun.<br />

(Kırkbir, s. 41, Temmuz 2008)<br />

84 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bu hizmet destanını birlikte yazdık<br />

Aziz hemşehrim;<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak sizlere hizmet sunmaya başlayalı 4 yıl<br />

oldu.<br />

Biz, siyaseti kuralsız bir mücadele değil, ilkeli bir hizmet yarışı olarak<br />

görüyoruz.<br />

Bizim için en önemli öncelik, siz vatandaşlarımızın hoşnutluğu ve takdiridir.<br />

Bu anlayışla, 2004’teki yerel seçimler öncesinde seçim beyannamemizde<br />

<strong>Kocaeli</strong> için hazırladığımız projeleri, çözüm önerilerini ilan etmiştik.<br />

Şükürler olsun, 4 yılda, tüm vaatlerimizi yerine getirdik, tüm hedeflerimizi<br />

gerçekleştirdik.<br />

Dahası, süreç içinde karşımıza çıkan, gündemimize gelen yeni işlere de<br />

imza attık.<br />

4 yılda, gündelik hizmetlerimiz haricinde, 10 bin’den fazla projeye imza attık.<br />

Bu kısa mektupta, hizmetlerimizi tek tek sıralamam imkansız.<br />

Tesisler kurduk.<br />

Kültür merkezleri, hizmet binaları, terminaller, sağlık merkezleri, spor<br />

tesisleri inşa ettik.<br />

Yollar, köprülü kavşaklar, tünel geçişleri, otoyollar, üstgeçitler, alt geçitler<br />

yaptık.<br />

Körfez’de deniz ulaşımını başlattık. Deniz otobüsleri, vapurlar, Kent-Kart<br />

uygulaması, entegre taşımacılık sistemiyle toplu taşımada çağ atladık.<br />

Binlerce km su, doğalgaz, kanalizasyon hatları döşeyerek dev altyapı<br />

yatırımları gerçekleştirdik.<br />

Sağlam, güvenli, estetik, sosyal tesislerle çevrili toplu konutlar inşa ettik.<br />

Yaptığımız sahil düzenlemeleri, parklar, yeşillendirme, ağaçlandırma<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

85


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

çalışmalarıyla şehrimize nefes aldırdık.<br />

Sosyal projeler, kampanyalarla, bizi birbirimize yaklaştıran devrim niteliğinde,<br />

Türkiye’ye örnek olan atılımlar yaptık?<br />

Şehrimizin dört bir yanında yapılan görkemli organizasyonlar, şenlik, şölen,<br />

festivallerle büyük heyecan dalgaları yükselttik.<br />

Köylerimize yol, su, doğalgaz götürdük; çocuk oyun alanları, sağlık ocakları<br />

kurduk.<br />

Kırtasiye yardımları, burslar ve bilumum organizasyonlarla öğrencilerimizin<br />

yanında olduk.<br />

Spor kulüplerimizin her daim yardımına koştuk.<br />

Yeni projeler için bilim merkezleriyle, sanayicilerimizle ittifaklar kurduk.<br />

Bütün bunları ayrı ayrı anlatabilmem için binlerce sayfa yazmam gerekir.<br />

Fakat siz zaten şehrimizdeki canlanmayı, tazelenişi, yükselişi bizzat<br />

müşahede ediyorsunuz.<br />

Zira bütün çalışmalarımız sırasında bizlerle birlikte, bizimle yan yana<br />

oldunuz.<br />

Bu hizmet destanını sizinle birlikte yazdık.<br />

Sizin sabrınız, teşvikleriniz ve tebessümleriniz eşliğinde gelişti her şey.<br />

Şehrimle, siz hemşehrilerimle gurur duyuyorum.<br />

Varlığınız bize güç veriyor, ilham veriyor, çalışma azmi veriyor.<br />

Daha görkemli, daha işlek, daha güçlü bir <strong>Kocaeli</strong> için, bundan sonra da yola<br />

birlikte devam etme bahtiyarlığı diliyorum.<br />

Selam, sevgi ve saygılarımla.<br />

86 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gönülleri çalışarak kazandık<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli basın mensupları, kıymetli misafirler;<br />

Toplantımıza hoş geldiniz. Safalar getirdiniz.<br />

4 yıl önce, <strong>Kocaeli</strong>’miz, Büyükşehir statüsü kazandı.<br />

Bu 4 yılda neler kazandık? Bu 4 yılı nasıl değerlendirdik?<br />

4 yıl önceki <strong>Kocaeli</strong> ile bugünkü <strong>Kocaeli</strong> arasındaki farklar neler?<br />

Ufukta nasıl bir <strong>Kocaeli</strong> var?<br />

Bugün, hep birlikte bu soruların muhasebesini yapacağız.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şehrimize ne ölçüde fayda sağladık, hangi<br />

adımları attık, ne tür atılımlar gerçekleştirdik anlatacağız.<br />

Nasıl bir ruh haliyle çalıştık, hangi şartlarda yol aldık, ulaştığımız hedefler,<br />

yeni hedeflerimiz neler, tek tek konuşacağız.<br />

Bu değerlendirmeyi her yıl bu tarihlerde gerçekleştiriyoruz.<br />

Bugün her yıldan daha farklı.<br />

5 yıllık seçim dönemimizin son, önümüzdeki yönetim dönemimizin de ilk<br />

toplantısını yapıyoruz.<br />

Kıymetli misafirler!<br />

Bizim için dünyanın en güzel, en sevimli kenti <strong>Kocaeli</strong>’dir.<br />

Aşığı olduğumuz bu kentte siyaset yapıyoruz.<br />

Bizim için siyaset, hizmet demektir.<br />

Makamımız, hizmet makamıdır. Vazifemiz, halkımıza hizmet etmektir.<br />

İşimiz; daha çok vatandaşımıza, daha fazla, daha hızlı ve daha kaliteli<br />

hizmetler sunmaktır.<br />

Kıymetli dostlarım,<br />

Cahit Sıtkı Tarancı şöyle diyor:<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

87


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Memleket isterim<br />

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;<br />

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.<br />

Memleket isterim<br />

Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;<br />

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.<br />

Memleket isterim<br />

Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;<br />

Kış günü herkesin evi barkı olsun.<br />

Memleket isterim<br />

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;<br />

Olursa bir şikayet ölümden olsun.<br />

Arzu edilen bu memleketi kurma sorumluluğu bugün bizim üzerimizdedir.<br />

Bu bilinçle çalıştık, çalışıyoruz.<br />

Ufkumuzda; binaları, yolları, altyapısı, yeşil alanları, barajları… en önemlisi<br />

mutlu insanlarıyla zenginlik ve barış dolu bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

O <strong>Kocaeli</strong>’ye, emin adımlarla yürüyoruz, koşuyoruz.<br />

Atatürk’ün; “Millete efendilik etmek yoktur hizmet etmek vardır.” Sözünü<br />

kendimize rehber edindik.<br />

4 yıl önce bir hizmet seferberliği başlattık.<br />

Şükrederek söyleyebilirim ki;<br />

28 Mart 2004 Yerel Seçimleri’nden önce halkımıza taahhüd ettiğimiz bütün<br />

projelerimizi gerçekleştirdik.<br />

Bugün yararlandığımız, kullandığımız bütün imkanları o zaman<br />

projelendirmiştik. Bir vizyonumuz vardı Şimdi de bir vizyonumuz var.<br />

O zaman geleceği planlamıştık.<br />

Ne yapacağımızı, ne yapılması gerektiğini, şehrimizin neye ihtiyacı olduğunu<br />

iyi biliyorduk.<br />

Bugün daha iyi biliyoruz.<br />

Büyük bir satranç maçı gibi, on hamle, yirmi hamle sonrasını hesaplayarak<br />

yol aldık.<br />

Gözü kapalı iş yapmadık.<br />

Aziz Misafirler,<br />

Demokraside tek hakem vardır.<br />

O da millettir.<br />

4 yıl önce, projelerimizi millete anlattık.<br />

88 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bize inandılar, güvendiler.<br />

Görevi omuzlarımıza yüklediler.<br />

Disiplinli ve uzman bir ekiple çalıştık.<br />

Projelerimizi art arda, süratle hayata geçirdik.<br />

Uygulanmamış, rafa kaldırılmış, ertelenmiş, yapılamamış tek bir projemiz<br />

yok!<br />

Diğer taraftan, yıllar önce temeli atılıp kaderine terkedilmiş onlarca yatırımı<br />

tamamladık.<br />

Halkımıza, tutamayacağımız hiçbir söz vermedik.<br />

Verdiğimiz bütün sözleri tuttuk.<br />

Çok şükür bugünleri gördük.<br />

Haliyle sevinçliyiz…<br />

İnancımız, özgüvenimiz daha da pekişmiş durumda.<br />

Hız kesmeden, yeni projeleri hayata geçireceğimiz bir evredeyiz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni benzersiz güzellikte bir dünya şehri haline getirecek enerjiye de<br />

sahibiz…<br />

Aziz misafirler,<br />

Güçlü şehirler güçlü altyapılar üzerinde kurulur.<br />

Altyapınız sağlam sağlıklı değilse, şehriniz de sağlam ve sağlıklı değildir.<br />

Bunun için öncelikle altyapıya el attık.<br />

Gördük ki <strong>Kocaeli</strong>; eskimiş, çürümüş borulardan gelen suyu içiyor.<br />

Gördük ki suyumuzun %70’i evimize ulaşmadan toprağa karışıyor.<br />

Gördük ki Kanalizasyon hatları şehri taşımıyor.<br />

Gördük ki, dereler hayatımızı tehdit ediyor.<br />

Gördük ki denizimiz gün geçtikçe ölüyor.<br />

Kuşatıcı bir vizyonla, büyük bir proje hazırladık.<br />

Hemen işe koyulduk.<br />

Doğalgazla birlikte, tam 4 bin beş yüz doksan kilometre altyapıyı yeniledik.<br />

Yani; Edirne Kars mesafesinin 3 katı altyapı yatırımı yaptık.<br />

Sularımızın daha temiz borulardan akmasını sağladık.<br />

Su kayıp ve kaçaklarının büyük oranda önüne geçtik.<br />

Kanalizasyon hatlarımızın, derelerimizin hayatımızı tehdit etmesini önledik.<br />

Denizimizi, yüzülebilecek kadar temizledik.<br />

Dere taşkınlarının, derelere kanalizasyon karışmasının önüne geçtik.<br />

Yeraltı sularını, kaynak sularını, dereleri şehrimize kazandırdık.<br />

Sapanca gölünü, Yuvacık barajına bağladık. Gölü yedek barajımız yaptık.<br />

Yaptığımız içme suyu yatırımlardan sonra büyük bir rahatlıkla şöyle diyoruz:<br />

“2040 yılına kadar suyumuz var.”<br />

Altyapı yatırımlarını cesaretle yaptık.<br />

Yaptıktan sonra kimse bilmez, altyapı nankördür demedik.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

89


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Unutulur gider basitliğine asla kaçmadık.<br />

Halkımızın desteğiyle bütün zorlukları göğüsledik.<br />

Bugüne kadar hiçbir yönetimin yapmadığını, yapamadığını yaptık.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin altyapı eksikliğini önemli oranda giderdik. Hamdolsun…<br />

Altyapı eksikti dedim.<br />

Trafik, yollar, ulaşım araçları farklı mıydı?<br />

Hayır. Fotoğraf aynıydı.<br />

Özellikle İzmit’te Doğu-Batı istikametinden başka ulaşım altyapısı yoktu.<br />

2 Denizimize rağmen, denizden istifade edemiyorduk.<br />

Alternatif hiçbir ulaşım yatırımı yapılmamış, hatta planlanmamıştı bile.<br />

Yollar, yıpranmış ve yaşlıydı. Şehri taşımıyordu.<br />

Ulaşımın tamamını içeren bir proje hazırladık.<br />

Hazırladığımız bu projeyi adım adım hayata geçirmek için kolları sıvadık.<br />

Caddelerimizi, sokaklarımızı, köy yollarımızı şehrimize ve insanımıza yakışır<br />

hale getirdik.<br />

Duble yollar, alternatif yollar, bulvarlar açtık.<br />

Şehrimizin her tarafında, prestijli caddeler oluşturduk.<br />

Bekirpaşa Adnan Menderes Bulvarı, Gebze Fatih Caddesi, İzmit İnönü<br />

Caddesi, Derince Denizciler Caddesi, Körfez Ağadere Caddesi, Karamürsel<br />

Fatih Sultan Mehmet Caddesi, Gölcük Amiral Sağlam Caddesi… Yüzlerce<br />

cadde…<br />

Derince Tünel Geçişi, Eskihisar Köprülü Kavşağı, Darıca Osmangazi<br />

Köprüsü gibi ana aks üzerinde dev yatırımlara imza attık.<br />

D-100 Kent Geçişi projesini uygulamaya aldık.<br />

Özellikle belirtmek istiyorum:<br />

Bu proje, <strong>Kocaeli</strong> tarihinin en büyük ulaşım projesidir.<br />

Bazılarının sandığı gibi bir Tünel’den ibaret değildir.<br />

Hedef: Şehrimizin, Kuzey-Güney istikametinde de gelişmesidir<br />

Hedef: Şehrin deniziyle buluşmasıdır.<br />

Hedef: Ana ulaşım güzergahları ile şehir içi ulaşımın ayrılmasıdır.<br />

Hedef: Yaya trafiği ile araç trafiğini düzenlemektir.<br />

BU PROJE KAPSAMINDAKİ YATIRIM BAŞLIKLARINI SAYMAK BİLE<br />

CESARET İSTER. BİZ YAPIYORUZ.<br />

Mevlana Köprülü Kavşağı, Seka Köprülü Kavşağı, Adalet Köprülü Kavşağı,<br />

Tren Garı Bölgesi Trafik Düzenlemesi, Adnan Menderes Bulvarı, Sahil<br />

Yolu, Kuzey Yan Yolu, SEKA Tüneli, Hürriyet Tüneli, Umuttepe Duble Yolu,<br />

Hastane Karayolu Köprüsü, Yaya Köprüleri..<br />

Bazıları Seka Tüneli’ni projenin tamamı sandı.<br />

O bölgede toplantı yapıp bizi şikayet ettiler.<br />

Mahkeme kapılarını aşındırdılar.<br />

90 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Durdurmak için ellerinden geleni yaptılar.<br />

BİZ NE YAPTIK?<br />

YOLUMUZA DEVAM ETTİK<br />

Onlar mahkeme kapısındayken biz çalıştık.<br />

Siyaset anlayışımız öyle gerektiriyor:<br />

“DURMAK YOK YOLA DEVAM”<br />

Değerli Arkadaşlar,<br />

D-100’de, en son, merhum Adnan Menderes yatırım yapmıştı.<br />

Ondan sonra, ta 2004 yılına kadar bu yola bir çivi dahi çakılmadı.<br />

Biz geldik. Şehrin olduğu gibi yolun da kaderi değişti.<br />

Bu projenin harcı, sabırla, uzmanlıkla, azimle, zekayla, samimiyetle<br />

yoğrulmuştur.<br />

Allah’ın izniyle bu yıl, bu yatırımı tamamlayacağız.<br />

Tüpraş kavşağının taşıt yükünü hepimiz biliriz.<br />

Bu güzergahta D-100 ve TEM ulaşımı için katlı kavşak inşa ediyoruz.<br />

20 yıllık bu sorunu da inşallah çözeceğimizi müjdeliyorum.<br />

Bu yatırımı, Tüpraş ve bölgedeki sanayi kuruluşlarının katkılarıyla yapıyoruz.<br />

Ya deniz ulaşımı.<br />

Allah’ın şehrimize özel ikramı olan bu imkan kullanılmıyordu.<br />

Akıl alır gibi değil, ama maalesef öyleydi.<br />

Bu şehirde deniz ulaşımını da başlatmak bize nasip oldu.<br />

Körfezin iki yakasını denizden birleştirdik.<br />

Deniz ulaşımı için bir tane bile iskele yoktu.<br />

12 tane iskele inşa ettik.<br />

Güçlü bir deniz filosu kurduk.<br />

Her gün 144 seferle Körfezin iki yakasını birleştiriyoruz.<br />

Ulaşımda, Kent Kart uygulamasını başlattık.<br />

Hatırlarsınız teneke otobüs durakları vardı. Onları modern duraklarla<br />

yeniledik.<br />

Aziz hemşehrilerim,<br />

Gri bir şehir devralmıştık.<br />

Yaşam alanlarımız, şehir merkezlerimiz pejmürdeydi.<br />

Dökülüyordu.<br />

Aslan yattığı yerden belli olur der atalarımız.<br />

Çevre yatırımlarına büyük önem verdik.<br />

4 yılda, her görenin gıptayla baktığı yeşil bir şehrimiz oldu.<br />

Sahilimizi adeta bir gerdanlık gibi yeniledik.<br />

İki sevgiliyi buluşturduk.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

91


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong> denizine kavuştu.<br />

Laf olsun diye arıtma tesisleri vardı.<br />

Bir tanesi bile çalışmıyordu.<br />

8 arıtma tesisini tam kapasite devreye soktuk.<br />

Körfez’i; hava, deniz ve karadan büyük bir disiplinle, sürekli denetledik.<br />

Dere ıslahlarını da yapınca denizimiz canlanmaya başladı.<br />

Denize girebilecek noktalarımız sürekli artıyor.<br />

Şair Nazım Hikmet, bir şiirinde, Abidin Dino’ya şöyle sesleniyor:<br />

“Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?”<br />

Biz yaptık. Sekapark, bizim için mutluluğun resmidir.<br />

Bu mutluluk tablosunu, tüm <strong>Kocaeli</strong>’ni kuşatacak şekilde büyüttük, büyütüyoruz…<br />

Yeşil otoyol projesine Avrupalılar bile imrenerek bakıyor.<br />

Birbirinden güzel yüzlerce parkımız var.<br />

16 kilometre sahil düzenlemesi, 14 kilometre yeni yürüyüş yolu yaptık.<br />

İnsanımız buralarda nefes alıyor.<br />

Köseköy’den Ulaşlı’ya, Saraybahçe’den Kavaklı’ya, Gebze’ye kadar, her<br />

yerde yeşil alanlar oluşturduk.<br />

Değerli Arkadaşlarım, hemşehrilerim,<br />

Yeşil alanlar; şehirlerde sükunetin, huzurun, neşenin, mutluluğun görüldüğü<br />

yerlerdir.<br />

Biz de insanımızın; huzuru, neş’esi, sevinci, mutluluğu için çalışıyoruz.<br />

Her bir hemşehrimiz için 2 ağaç diktik.<br />

Tam 2 milyon 6 yüz bin ağaç…<br />

Kent ormanları ve koruluklar oluşturduk.<br />

667 futbol sahası büyüklüğündeki, 4 milyon 900 bin metrekare alanı<br />

yeşillendirdik.<br />

Çocuklarımız için, mahallelere, bilhassa köylere 600 oyun grubu kurduk.<br />

Değerli dostlarım,<br />

Bir şehrin çöplerini nasıl depoladığı, çevre anlayışının önemli bir göstergedir.<br />

Çöp konusunda ne devraldığımızı ismine bakarak görebilirsiniz.<br />

Vahşi Depolama.<br />

Evet, gerçek buydu.<br />

İzmit hariç tüm şehirde: adı da kendisi de vahşi olan bir sistem vardı.<br />

Böyle gelmişti. Ama böyle gidemezdi.<br />

Bunu şehrimize reva göremezdik.<br />

Düzenli depolama alanlarını ivedi olarak hazırladık. Vahşi depolamaya<br />

tamamen son verdik.<br />

Kandıra, Karamürsel ve Gebze’de aktarma istasyonları kurduk.<br />

Her gün 1 milyon 200 bin kilo yani 120 kamyon çöpü düzenli dep<strong>oluyor</strong>uz.<br />

92 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gebze’yi bilenler iyi bilir.<br />

Eskiden çöpler yakılır Gebze adeta boğulurdu.<br />

Şimdi, dolan deponi alanları üzerinde ormanlar yetiştiriyoruz.<br />

Doğal gaz yatırımlarımız sadece ısınma dikkate alınarak yapılmadı.<br />

Havayı, havamızı da düşünerek bu yatırımları yaptık.<br />

Doğal gaz hattını 2 bin 850 kilometreye tamamladık.<br />

Köylere kadar doğal gazı ulaştırdık.<br />

Çevremiz ve denizimiz gibi havamız da temizlendi.<br />

Doğal gaz kullananların sayısını 3 kat artırarak 213 bine çıkardık.<br />

Yeri gelmişken söyleyeyim:<br />

Ereğli, Kandıra, Uzuntarla, Eşme doğal gaz yatırımları tam gaz ilerliyor.<br />

2008 sonunda bu bölgelerimiz de doğal gaz kullanacak.<br />

Trekking parkurları; kimsenin bilmediği saklı bir hazineydi.<br />

Toplam 413 kilometre olan 46 parkuru düzenledik. Haritalarını hazırladık.<br />

Çok yakın zamanda Türkiye ve dünyadan binlerce insanın bu parkurlara<br />

aktığını göreceksiniz.<br />

Bu şehrin bir Kartepe hayali vardı.<br />

Hepimiz Kartepe’nin bir turizm merkezi olmasını istiyorduk.<br />

Sayın Bakanımız Osman Pepe ve milletvekillerimizin de katkısıyla muvaffak<br />

olduk.<br />

Bugün Kartepe’miz, ülkenin en önemli turistik mekanlarından biridir.<br />

Biliniz ki bu yatırımların hiçbiri diğerinden kopuk değildir.<br />

Açık söylüyorum, bu büyük projeleri akıl etmek, başlatmak ve tamamlamak<br />

da her yiğidin harcı değildir.<br />

Sevgili <strong>Kocaeli</strong>liler;<br />

Büyükşehir olmasına olmuştuk ama.<br />

Şehrimizin bir planı bile yoktu.<br />

Tabir yerindeyse herkes kafasına göre takılmıştı.<br />

Planlama çalışmalarına büyük önem verdik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin her karışını santim santim planladık.<br />

Bugün, şehrimizin neresinde ne yapılacağı bellidir.<br />

Neresi sanayi alanıdır. Neresi tarım alanıdır. Neresi konut alanıdır. Her şey<br />

bir bir planlanmıştır.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, tüm il sınırlarını planlayan Türkiye’nin tek<br />

belediyesidir.<br />

Kaçak yapı doğal yapılaşma şekliydi.<br />

Bu konuya hemen el attık.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Uydu Takip Sistemini, KUTAS’ı kurduk.<br />

Kaçak yapılaşmanın önüne geçtik.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

93


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kentsel dönüşümde öncü olduk.<br />

Kent Konut’u kurduk. Erenler Cedit’ten, itfaiye araçlarının bile giremediği bir<br />

mahallemizden işe başladık.<br />

Kent Konut ilk imtihanını bu mahallede başarıyla verdi.<br />

Vatandaşlarımız büyük fedakarlık gösterdiler.<br />

Evlerini, arsalarını bize teslim ettiler.<br />

Erenler-Cedit Konutlarını kurduk. Hak sahiplerine evlerini 16 ayda teslim<br />

ettik.<br />

Erenler Cedit: yolu izi belli, modern bir mahalle haline geldi.<br />

Vatandaşımız kışkırtmalara pirim vermedi.<br />

Hem kendisi kazandı. Hem mahalle kazandı. Hem <strong>Kocaeli</strong> kazandı. Hep<br />

birlikte kazandık.<br />

Kentsel dönüşüm alanında kazanılan başarı, hepimizin yüz akı oldu.<br />

Dostlarım, arkadaşlarım, hemşehrilerim,<br />

2 yıl önce, 5 yılda 20 bin konut hedefiyle yola çıktık.<br />

Kent Konut ve TOKİ aracılığıyla 12 bin yedi yüz konut ürettik.<br />

Hedefimize emin adımlarla yürüyoruz.<br />

Her gelir seviyesi için örnekler oluşturduk. Şehrimizde yaşayan herkesi<br />

düşündük.<br />

Kentsel Dönüşüm, bir şehrin kimliğini, çehresini, yenilemesidir.<br />

Kentsel Dönüşüm Bir şehri her şeyiyle bir bütün olarak ele almak demektir.<br />

Geleceğe dair ayrıntılı planlar, hazırlıklar, yatırımlar yapmak demektir…<br />

Bilmenizi isterim ki: yaptığımız yatırımların tamamında Kentsel Dönüşüm<br />

belirleyici bir unsurdur.<br />

Aziz misafirler,<br />

Kelimenin tam anlamıyla tesis fakiriydik.<br />

Her yerleşim birimi için projeler hazırladık. Projelerimizi hızla uygulamaya<br />

başladık.<br />

Yarım yatırımları, biz başlamadık diye kaderine terk etmedik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>miz, kendine yakışır tesislere kavuştu.<br />

Bize ev sahipliği yapan bu tesisle, Mevlana Kültür Merkezi’yle birlikte 18 yeni<br />

kültür merkezi inşa ettik ve hizmete açtık.<br />

Onlarca yeni spor tesisini gençlerimizin istifadesine sunduk.<br />

Şehrimize yakışır bu tesisler, <strong>Kocaeli</strong>’mizin Büyükşehir kimliğini pekiştiriyor.<br />

Ve köyler…<br />

Atatürk: “Köylü milletin efendisidir” demiş.<br />

Hakikaten öyledir.<br />

Yeni Büyükşehir Belediye yasası, köyleri de hizmet alanımıza kattı.<br />

94 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Var gücümüzle köyler için, köylümüz için de çalışmaya başladık.<br />

Temel düsturumuz şuydu: “şehirde ne varsa köyde de o olacak.”<br />

Yol, su, kanalizasyon, doğal gaz, tesis, park…<br />

Hepsi köyde de olsun dedik.<br />

Demekle kalmadık. Yaptık.<br />

Köylerde, gözlerden uzak bir mahrumiyet, gizli bir hüzün olsun istemiyoruz.<br />

Altını çizerek söylüyorum; <strong>Kocaeli</strong>’nin köyleri, Türkiye’nin en cazip yerleşim<br />

yerleri olacak.<br />

Aziz misafirler!<br />

Dünyada belediyecilik kabuk değiştiriyor.<br />

Belediyeciliğin sosyal yönü diğer yönlerinin önüne geçiyor.<br />

Aslına bakarsanız öyle de olması gerekir.<br />

Zira aslolan insandır.<br />

Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye vasiyetinde şeyle diyor: “insanı yaşat ki devlet<br />

yaşasın”<br />

Ülkemizin hatta dünyanın takdirini kazanan Sosyal Belediyecilik örneklerine<br />

imza attık.<br />

Geniş bir vizyonun parçaları olan bu çalışmalarımızdan bazılarını sizlerle<br />

paylaşmak istiyorum.<br />

Mesela Ko-Mek.<br />

Ko-Mek, sadece bir meslek edindirme kursu değildir.<br />

Türkiye’nin en büyük yaygın eğitim kurumlarından biridir.<br />

Büyük bir halk üniversitesidir.<br />

Ko-Mek ile ilgili dört rakam söyleyeceğim. Başka bir şey söylemeye de gerek yok.<br />

3 yıl,<br />

32 kurs merkezi,<br />

57 branş,<br />

79 bin sekizyüz otuzdokuz kursiyer.<br />

Mesela Öğrenci Bursları.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizden 40 bin öğrencinin hayatı bu burslarla kolaylaştı.<br />

40 bin öğrenci bu minnetini, bu şehre ödeyecek.<br />

Mesela Başarı Teşvikleri<br />

OKS ve ÖSS’de şehrimizi temsil eden öğrencilerimizi motive ediyoruz.<br />

Başarı kazananları ödüllendiriyoruz.<br />

Mesela Annelere Süt<br />

Yüz akı projelerimizdendir. Birleşmiş Milletler tarafından örnek alınmıştır.<br />

Amaç; süt dağıtımından yararlanan annelerimizin doktor kontrolünden<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

95


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

geçmesidir.<br />

Bugüne kadar 25 bin annemiz projeden istifade etmiştir.<br />

Detaya girmeyeyim.<br />

Ama ‘mesela’mız çoktur.<br />

Mesela Sevgi Mağazaları, mesela Garip Evleri, mesela Evde Bakım, mesela<br />

Özürlü Destek Hattı, mesela Sevgi’de Buluşalım, mesela Eskihisar Kale<br />

Etkinlikleri, mesela Tır Tiyatrosu, mesela Lale Festivali, mesela Uçurtma<br />

Şenliği.<br />

Mesela… mesela… mesela…<br />

Kıymetli hemşehrilerim.<br />

Her yıl tüm amatör kulüplerimizin, bütün malzeme ihtiyacını karşılayarak<br />

onları teşvik ettik.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor’umuzu, büyük bir markaya dönüştürdük.<br />

Kağıtspor kulübümüzde 3000 lisanslı sporcumuz var.<br />

Engin Terzi, Tuğba Yener, Zehra Belkıs Kaya, Haldun Alagaş ve burada adını<br />

sayamadığım yüzlerce şampiyon sporcu ile, Dünya’da ve Avrupa’da, ay<br />

yıldızlı bayrağımızı dalgalandırıyoruz.<br />

İstiklal Marşımızı dinletiyoruz.<br />

Artık şehrimiz; sporcular, şampiyonlar, rekortmenler şehridir.<br />

Şampiyonluk yolunda <strong>Kocaeli</strong>spor’un da yanındaydık.<br />

Süper Lig’de de yanında olacağız.<br />

Aziz hemşehrilerim, kıymetli basın mensupları<br />

Yatırımlarımızdan, çalışmalarımızdan bazı başlıklar verdim.<br />

Tek tek hepsini saymam mümkün değil.<br />

10 binin üzerinde irili ufaklı yatırıma imza attığımızı söylemem yeterli<br />

olacaktır.<br />

Ancak altını çizerek belirteyim ki her bir yatırım ortak hedefimizin bir<br />

parçasıdır.<br />

<strong>Kocaeli</strong> için her biri hayati derecede kıymetlidir.<br />

Diyeceksiniz ki “Bütün işleri yaptınız, bitti mi?” Hayır bitmedi.<br />

Yapacak bir ton işimiz var.<br />

Açılış bayramlarını biliyorsunuz.<br />

Başbakanımız o bayramlarda; “biz toptancıyız” diyordu.<br />

İnşallah, daha çok Açılış Bayramı yapacağız…<br />

Değerli misafirler,<br />

Tekrar altını çizmek istiyorum:<br />

Söylediğimiz, vaat ettiğimiz, “Yaparız, yapacağız” dediğimiz her hizmeti<br />

yaptık.<br />

96 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Vatandaşlarımız da bizi bu özelliğimizle tanıdı, takdir etti.<br />

Ziya Paşa ne güzel söylemiş:<br />

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”<br />

<strong>Kocaeli</strong> bizi işlerimize bakarak tanıdı, takdir etti.<br />

Biz de laf değil, iş yaptık.<br />

Bizim proje ve uygulamalarımızın her biri kendi içinde bir bütündür.<br />

O bütünlerin tamamı da tüm şehrimizi kapsayan büyük projemizi oluşturur.<br />

O proje nedir?<br />

O proje: Güçlü, estetik, ihtişamlı, modern, model ve dünya kenti <strong>Kocaeli</strong><br />

projesidir.<br />

Allah’ın izniyle yeni söylediklerimiz, söyleyeceklerimiz de bir bir<br />

gerçekleşecek.<br />

Enerjimizi; vatandaşlarımızın memnuniyetinden, gülen yüzlerinden alıyoruz.<br />

Olgun, sabırlı, vefalı ve çalışkan hemşehrilerimizden alıyoruz.<br />

Şunu da bilmenizi istiyorum;<br />

Rakiplerimizin mızıkçı çocuklar gibi davranması bizi alıkoyamaz.<br />

Yatırımlarımızı mahkeme kapılarına götürmelerinden yılmayız.<br />

Anibal’in deyişiyle “Ya yeni bir yol bulur, ya yeni bir yol açarız.”<br />

Allah’ın izniyle hedefimize ulaşırız, ulaşacağız.<br />

Sevgili, saygıdeğer hemşehrilerim;<br />

Biliyoruz ki yaptıklarımız yetmez.<br />

<strong>Kocaeli</strong> bizden yeni şeyler bekliyor.<br />

Biraz da neler yapacağımıza bakalım.<br />

Öncelikle belirteyim: birinci önceliğimiz başlattığımız yatırımları<br />

tamamlamaktır.<br />

Altyapı, ulaşım, çevre, sosyal hizmetler her başlık için öngördüğümüz büyük<br />

fotoğrafı tamamlamak istiyoruz.<br />

Yeni projelerimizin hepsini anlatmaya bu toplantının süresi yetmez.<br />

Örnek olarak bazılarından bahsedeceğim:<br />

Mesela Kent Meydanı<br />

Perşembe pazarı yanındaki Karayolları arazisinde Kent Meydanı kurulacak ve<br />

‘Kule otel’ inşa edilecek.<br />

27 dönümlük alanı kapsayan Kent Meydanı, bölgenin cazibesini artıracak.<br />

Proje kapsamında, tam 4 bin araçlık kapalı otopark yapılacak.<br />

Mesela Spor Şehri.<br />

Yeniköy’de bir “Spor Şehri” kuruyoruz.<br />

Olimpiyatlara ev sahipliği yapabilecek bir şehir.<br />

Bu şehirde; 30 bin kişilik futbol sahası, 8 bin kişilik kapalı spor salonu,1.500 kişilik<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

97


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

olimpik yüzme havuzu, 5 yıldızlı otel, 40 bin m² antrenman sahaları, 45 bin m²<br />

<strong>Kocaeli</strong> spor parkı, 20 bin m² alışveriş merkezi, yat limanı, halk plajı ve 10<br />

bin araçlık açık otopark olacak.<br />

Hedefimiz şampiyonlar şehrini, sporun başkenti yapmak.<br />

Mesela Monoray<br />

Körfez Yarımca - Çayırköy - Umuttepe arasında 19 istasyonlu, 24 kilometre<br />

uzunluğunda monoray sistemi kuracağız.<br />

İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından projenin fizibilite çalışmaları<br />

tamamlandı.<br />

Mesela Teleferik Hatları<br />

İlk olarak; Sekapark’tan Bağçeşmeye,<br />

Bağçeşme’den Umuttepe’ye teleferik hattı kuruyoruz.<br />

Projenin ikinci etabında;<br />

Kartepe-Derbent, Sapanca Gölü arasına da teleferik hattı kuracağız.<br />

Toplam 10 bin 260 metrelik teleferik hattını şehrimize kazandıracağız.<br />

Mesela Sekaray.<br />

Sekaray bir Ar-Ge projesidir.<br />

Geleceğin ulaşım araçlarına <strong>Kocaeli</strong>’den bir katkıdır.<br />

Sekaray’ı çok sevdiğimizi özellikle belirteyim.<br />

Zira bu projeyi Tübitak’la birlikte biz geliştiriyoruz.<br />

Zira üretimi <strong>Kocaeli</strong>’den yerli bir sanayici yapıyor.<br />

Mesela Sekaport<br />

Dev bir yelkenli şeklinde tasarlanan bu yapı, Marmara Bölgesi’nin en gözde<br />

turistik mekanlarından biri olacak.<br />

Sekapark’ın cazibesi ve güzelliğini daha da artıracak.<br />

Şehrimiz, bir sembol daha kazanacak.<br />

Yatırım; yap işlet devret modeliyle yapılacak. Kamu kaynağı kullanılmayacak.<br />

Mesela Kent Rezidans<br />

Kent Rezidans projesi kapsamında, 4 bloktan oluşan rezidanslar inşa<br />

edeceğiz.<br />

Bu seçkin yapıların içinde alışveriş merkezi, yüzme havuzları, spor salonları<br />

98 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yer alacak.<br />

Akarca’da 40 bin m2’lik alan üzerine kurulacak bu özel yapıların inşası,<br />

‘hasılat paylaşımı’ usulüyle gerçekleştirilecek.<br />

Mesela Gebze Arıtma Tesisi<br />

Gebze’deki konut ve sanayinin evsel atıkları için bir arıtma tesisi kuruyoruz.<br />

Mesela Gebze Terminali<br />

Gebze’mize yakışır, modern bir şehirlerarası otobüs terminali kurulacak.<br />

Terminalde şehrimizin en önemli ihtiyaçlarından olan bir de otel inşa<br />

edilecek.<br />

Mesela Cengiz Topel Hava Alanı<br />

1994’te inşa edilen, o zamandan beri atıl olan Havaalanını sivil havacılığa<br />

açıyoruz.<br />

Ön görüşme ve girişimler tamam. Yakında sonuç alacağız.<br />

Mesela Bilim Merkezi<br />

Sekapark’ta 40 bin m² alana bilim merkezi kuracağız.<br />

Ayrıca yine Sekapark’ta; Kağıt sanayi müzesi, matbaa müzesi ve fotoğraf<br />

müzesi kuruyoruz.<br />

Mesela Körfez Geçişi<br />

Israrlı takiplerimizle Körfez Geçişi ihale aşamasına geldi.<br />

Dilovası-Hersek Burnu arasına bir köprü kurulacak.<br />

Köprüde raylı sistem de olacak.<br />

Ekim ayında ihale yapılıyor, çalışmalar başlıyor.<br />

Bu proje ile şehir içi trafik yükümüz azalacak.<br />

Aziz Misafirler,<br />

Başarımızın sırrını bir kez daha tekrar etmek istiyorum.<br />

Panolara, sayfalara, duvarlara kocaman harflerle yazdık:<br />

Nedir o?<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />

Hemşehrilerimizin gönlünü çalışarak kazandık.<br />

Muhaliflerin saygısını, çalışarak kazandık.<br />

Yüzümüz ak, vicdanımız rahat.<br />

Çalıştık, çalışıyoruz, çalışacağız…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

99


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Başardık,<br />

Başaracağız inşallah…<br />

Başarımızda katkısı olan Başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,<br />

Milletvekillerimiz, Belediye Başkanlarımız, Belediye Meclis Üyelerimize, Sivil<br />

Tolum Kuruluşlarına, Muhtarlarımıza, Siyasi Parti Teşkilatlarına,<br />

Gerek belediyemizde gerek iştiraklerimizde çalışan yöneticisinden- işçisine<br />

bütün çalışma arkadaşlarıma,<br />

Bize gönül veren, el veren, destek olan, dua eden bütün hemşehrilerime<br />

huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ederim.<br />

(Temmuz 2008)<br />

100 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Tüm Türkiye “çalışınca <strong>oluyor</strong>” diyecek!<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli basın mensupları<br />

Geçen Kasım ayında 99 yatırımın hizmete sunulduğu bir Açılış Bayramı<br />

yapmıştık.<br />

27 Ekim günü, 111 yatırımımız, ikinci Açılış Bayramı’yla hizmete girecek.<br />

Tüm vatandaşlarımızla, Kavaklı Sahil Parkı’nda buluşmak, bu muhteşem<br />

olayın sevincini paylaşmak arzusundayız.<br />

O gün, Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan da aramızda olacak.<br />

111 yatırım için toplam 370 milyon YTL harcandı.<br />

Eski hesapla, 370 trilyon lira.<br />

Bu yatırımların her kuruşu, <strong>Kocaeli</strong>’mize, hemşehrilerimize hizmet için<br />

sarfedilmiştir.<br />

Kimse, yatırımlarımızı bekletip, çoğaltıp, ondan sonra hepsini birden<br />

açtığımızı zannetmesin lütfen.<br />

Zira son 10 ay içinde ayrı ayrı tam 12 büyük açılış gerçekleştirdik.<br />

27 Ekim, <strong>Kocaeli</strong>’mizin aydınlık bir ufka doğru daha da yaklaştığı gün<br />

olacaktır.<br />

Bu görkemli atılım, sadece şehrimiz için değil, Türkiye için de önemli bir<br />

olaydır.<br />

111 yatırımın bir şehirde aynı anda hizmete girmesi, ülkemizin her yerinde<br />

umutları besleyecektir.<br />

Bu defa, sadece biz değil, tüm Türkiye “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” diyecek!<br />

Şahsen çok heyecanlıyım.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ne hizmet etmekten büyük gurur duyuyorum.<br />

Türkiye’nin en çalışkan insanlarının yaşadığı bir şehre hizmet etmek bana<br />

ve arkadaşlarıma büyük sevinç veriyor.<br />

Vatandaşlarımız, bize çalışmalarımızda muazzam bir destek verdi.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

101


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Doğalgaz, su, kanalizasyon altyapılarını yeniledik. Yolları kazdık.<br />

Vatandaşlarımız hiç şikayet etmediler.<br />

Bizi anladılar, desteklediler, bize güvendiler.<br />

Biz de bu güvene layık olmak için var gücümüzle çalıştık.<br />

Hükümetimiz de <strong>Kocaeli</strong>’mizin güçlenmesi, güzelleşmesi, öncü bir şehir<br />

konumuna yükselmesi için daima yanımızda oldu.<br />

Bize Büyükşehir statüsü kazandırdı.<br />

Başbakanımız, birçok projemizle yakından ilgilendi. 27 Ekim günü de<br />

emeklerimizin semeresini görmek, coşkumuzu paylaşmak üzere şehrimizi<br />

onurlandıracaklar.<br />

Bu vesileyle, çalışmalarımızı izleyen, bizi zaman zaman eleştiren, bazen de<br />

destekleyen bütün basın mensubu dostlarımıza da teşekkür ediyorum.<br />

Sizlerin görüşleriniz bizim için daima önemli ve çoğu zaman da yol gösterici<br />

olmuştur.<br />

Birlikte yıllarca şehrimiz hakkında, çalışmalarımız hakkında konuştuk, sizler<br />

yazdınız, biz okuduk, bazen biz söyledik, siz vatandaşlarımıza ulaştırdınız.<br />

Şimdi, 27 Ekim’de, 2. Açılış Bayramı sevincini birlikte yaşayacağız.<br />

Bu başarıda, bu dev adımda bizler kadar sizlerin de payınız var.<br />

27 Ekim’de, Kavaklı Sahil Parkı’nda buluşmak dileğiyle, hepinizi selamlıyor,<br />

saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br />

102 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Makyaj değil ameliyat yaptık<br />

Sayın Başbakanım, değerli misafirler, aziz hemşehrilerim<br />

Bugün burada bir bayram kutluyoruz. Bir zafer sevinci içindeyiz.<br />

Şahsen ben çok heyecanlıyım.<br />

Geçen Kasım ayında 99 yatırımın hizmete sunulduğu bir Açılış Bayramı<br />

yapmıştık.<br />

Şimdi de 111 yatırımımız, ikinci Açılış Bayramı’yla hizmete giriyor.<br />

Bu toplu açılışlar neyi gösteriyor?<br />

100 metre koşucusunun hızıyla, maraton koştuğumuzu gösteriyor.<br />

Konutlar, kültür merkezleri, spor tesisleri inşa ediyoruz.<br />

Parklar, sosyal tesisler, üstgeçitler kuruyoruz.<br />

Sahil düzenlemeleri, yollar, köprüler, tüneller yapıyoruz.<br />

Kolektör hatları, doğalgaz, su, kanalizasyon hatları döşüyoruz.<br />

Her alanda, canla başla, gece gündüz çalışıyoruz.<br />

Çünkü ufkumuzda daha gelişmiş, daha müreffeh, daha modern, daha seçkin<br />

bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

Biz o muhteşem şehre doğru doludizgin koşuyoruz.<br />

20 yıl, 30, 50 yıl sonraki <strong>Kocaeli</strong>’ni hesaba katarak projeler hazırlıyoruz,<br />

yatırımlar yapıyoruz.<br />

Biz, bütün enerjimizi <strong>Kocaeli</strong>’nin hizmetine sunuyoruz.<br />

O yüzden hep söylüyorum: Bizim için siyaset, hizmet demektir.<br />

Uzman ekiplerle, en hızlı şekilde, daha çok kişiye ve kalıcı hizmeti vermeye<br />

çalışıyoruz.<br />

En büyük yatırımı altyapı hizmetlerine ayırdık.<br />

Altyapı ne demek? Bir şehrin damarları, kalbi, omurgası, beyni demek.<br />

Su şebekesi, doğalgaz tesisatı, kanalizasyon hatları demek.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

103


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

2 bin 500 kilometre doğalgaz hattı döşeyerek, doğalgaz altyapısını önemli<br />

ölçüde tamamladık. Şehrimizin eskimiş su hatlarını yeniledik. Susuz<br />

köylerimize içme suyu ulaştırdık.<br />

Burada, çok önemli bir hususun altını çizmek gerek.<br />

Altyapı hizmetleri göze görünmez. Yol görünür, yeşillikler, binalar görünür<br />

fakat su boruları, doğalgaz hatları yerin altındadır.<br />

Yine de biz en çok altyapıya önem verdik. Varsın görünmesin.<br />

Kuaför saçımızı keser, diyelim bir güzellik uzmanı yüzümüze makyaj yapar.<br />

Fakat beyin cerrahı, kardiyolog, dahiliyeci doktor hayatımızı kurtarır.<br />

Biz, kardiyolog gibi çalıştık, şehrimizi adeta ameliyat ettik, kalbe giden<br />

damarları açtık. Makyaj üstüne makyaj yapmadık.<br />

111 projenin tamamlanarak aynı anda hizmete girmesi, bizi gururlandırıyor.<br />

Seviniyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni hem daha ileri, hem de daha yükseğe taşıyoruz.<br />

Şehrimizi omuzladık ve aydınlık bir geleceğe taşıyoruz.<br />

Bu motivasyonun, bu inancın ve çalışkanlığın izlerini, şehrimizin her yerinde<br />

görebilirsiniz.<br />

Etrafınıza bakınız. Burası, 17 Ağustos Depremi’nde darmadağın olmuş ve<br />

denize gömülmüştü.<br />

Denizi doldurduk ve bu güzel sahil parkını kurduk.<br />

Tabii felaketin içinden, bir tabiat güzelliği çıkardık. Kavaklı Sahil Parkı’mız,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin çalışkanlığının sembollerinden biridir.<br />

Deprem enkazlarından yepyeni bir şehir kurduk.<br />

Sadece o değil, su altyapısı eskimişti, değiştirdik.<br />

Doğalgaz yatırımları ihmal edilmişti, biz yaptık.<br />

2 milyon 500 bin ağaç diktik.<br />

Vahşi çöp depolamaya son verdik ve düzenli depolamaya geçtik.<br />

Denizimiz kirlenmişti. 8 arıtma tesisi kurduk ve denizimizi temizledik. 35 yıldır<br />

kimsenin giremediği Körfezde bugün yüzülüyor.<br />

50 senedir su götürülmemiş köylerimize su götürdük.<br />

Kentsel dönüşüm hamlesi başlattık. Çarpık kentleşmeyi önleyici tedbirler<br />

aldık. Uydu takip sistemi kurduk ve modern siteler inşa ettik. Bizim<br />

dönemimizde KENT KONUT ve TOKİ tarafından 12 bine yakın konut yapıldı.<br />

Gebze’de, Kandıra’da, Gölcük’te, Karamürsel’de, Derince’de, İzmit’te,<br />

Körfez’de gözle görülür bir değişim yaşandı.<br />

Bütün bu icraatları gerçekleştirmemizde, hükümetimizin büyük desteği oldu.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mize Büyükşehir statüsü kazandıran hükümet, bizim modern bir<br />

dünya şehri kurma vizyonumuzu gün yüzüne çıkardı.<br />

Sayın Başbakanımız, şu anda olduğu gibi, sık sık aramızda bulundu ve<br />

büyük projelerimizi yakından izleyerek bize hem güç hem de moral verdi.<br />

104 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Değerli dostlarım;<br />

Türkiye’nin sınai üretiminin yüzde 25’i <strong>Kocaeli</strong>’mizde, gerçekleştiriliyor.<br />

Burası, çalışkan, üretken, azimli insanların şehri.<br />

Türkiye’nin en çok bitki çeşitliliğine sahip yeri <strong>Kocaeli</strong>’dir.<br />

Burası, tabiat güzellikleriyle dolu, dingin bir şehir.<br />

Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan kalma eserler var <strong>Kocaeli</strong>’nin her<br />

yerinde.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nden büyük sanatçılar, bilim adamları ve liderler gelip geçmiş.<br />

Burası bir sanat ve kültür şehri.<br />

İşte bizler, bu aziz, bu mübarek şehre hizmet ederken, yine bu şehrin<br />

kendisinden ilham alıyoruz.<br />

Yüzbinlerce insanın her gün fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda, bahçelerde<br />

harıl harıl çalıştığı bir şehirde biz de çalışkan olmak zorundayız.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, bir çalışma, çalışkanlık, gayret, faaliyet diyarıdır.<br />

Belediyemizin şiarı, “Çalışınca <strong>oluyor</strong>.”<br />

Çalışınca, sahiller, bahçeler, parklar güzel <strong>oluyor</strong>.<br />

Çalışınca caddeler cıvıl cıvıl, insanlar mutlu <strong>oluyor</strong>.<br />

Çalışınca yuvalar huzurlu, sofralar bereketli <strong>oluyor</strong>.<br />

Çalışınca içimiz ferah, vicdanımız müsterih <strong>oluyor</strong>.<br />

Çalışınca dostluğumuz pekişiyor, kardeşleşiyoruz, hemşehriliğimizin hakiki<br />

bir anlamı <strong>oluyor</strong>.<br />

111 açılışı aynı anda yapmaktan gurur duyuyorum evet.<br />

Fakat asıl, <strong>Kocaeli</strong> gibi alın terinin, el emeğinin, göz nurunun yüceltildiği bir<br />

şehirde yaşamaktan, bu şehre hizmet etmekten gurur duyuyorum.<br />

Bir şey daha var: Bütün bu çalışmalar, şehrimizde hayat devam ederken<br />

gerçekleştirildi. İş makinaları geldi, yollar kazıldı, temeller atıldı, dört bir<br />

yanda gürül gürül bir hareket oldu. Hâlâ belli bölgelerde çalışmalarımız<br />

sürüyor. Hemşehrilerimiz, çalışmalarımızdan hiç şikayetçi olmadılar.<br />

Makinaların gürültüsüne, yolların kapalı kalmasına, inşaatların tozuna itiraz<br />

etmediler. Bize hoşgörüyle ve güvenle yaklaştılar. Bu hoşgörü ve güven<br />

olmasaydı, şu anda 111 açılışı birden yapamazdık. Halkımızın sabrı ve<br />

desteği için yürekten minnettarım. Tüm hemşehrilerimize gönülden teşekkür<br />

ediyorum.<br />

Yaptırdığımız köprüler hayırlı olsun. Gençler, yaşlılar, çocuklar gelip geçsinler.<br />

Kültür merkezlerimiz hayırlı olsun. Oralarda en güzel şarkıları dinleyeceğiz,<br />

tiyatro oyunları izleyeceğiz, konferansları takip edeceğiz…<br />

Caddelerimizdeki üstyapı düzenlemeleri hayırlı olsun. Artık hayatımız, daha<br />

temiz, daha canlı, daha pırıltılı caddelerde akacak.<br />

Tamamlanan doğalgaz hatları hayırlı olsun. Uzak köylerimize bile, 1600<br />

metre rakımlı Kartepe’ye bile doğalgazı ulaştırdık.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

105


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Parklar hayırlı olsun. Çocuk cıvıltıları, kuş sesleri gönlümüzü şenlendirsin.<br />

Yemyeşil ağaçların, rengarenk çiçeklerin ahengiyle aşılanalım…<br />

Sayın Başbakanım, aziz misafirler, değerli dostlarım,<br />

Her şeyi tek tek sayamıyorum.<br />

111 yatırıma toplam 370 milyon YTL’lik yatırım yaptık. Eski hesaba göre tam<br />

370 trilyon lira <strong>Kocaeli</strong>’mizin büyümesi, güçlenmesi, güzelleşmesi için sarf<br />

edildi. Yani çocuklarımız için, gençlerimiz, ailelerimiz için harcandı.<br />

Hizmet, bizim vazifemizdir. 111 açılış birden yapıyorsak, vazifemizi ciddiye<br />

aldığımız ve sevdiğimiz içindir.<br />

Bu açılış bayramının, bütün bayramlar gibi, bir helalleşmeye de<br />

vesile olmasını istiyorum. Biz, emeklerimizi halkımıza helal ediyoruz.<br />

Hemşehrilerimizin daha fazlasını hak ettiklerine inanıyoruz. Sizlerin de<br />

bizlere haklarınızı helal etmenizi diliyorum.<br />

Bir hususa dikkatinizi çekerek sözlerime son vereyim.<br />

Yaptığımız çalışmaların semerelerini anlatırken “Parklar hayırlı olsun, sahil<br />

yolu hayırlı olsun, dere ıslahı hayırlı olsun” diyoruz. Emekler boşa gitmesin,<br />

yapılan köprüye nazar değmesin diyoruz. İşte, hizmetin, çalışkanlığın, iyi<br />

niyetin, dürüstlüğün olduğu yerde hayırlar, güzellikler böyle çoğalıyor.<br />

Dikilen ağaçlar çoğaldıkça, döşenen su borusu hatları çoğaldıkça, yollar<br />

çoğaldıkça gönüllerimiz huzur buluyor, müsterih <strong>oluyor</strong>uz.<br />

Hükümetimizin icraatları, Sayın Başbakanımızın benzersiz performansı da<br />

bu hizmet yarışında bize güç ve güven veriyor.<br />

Başbakanımız, <strong>Kocaeli</strong>’nin yepyeni atılımlar yapması için her zaman bizi<br />

teşvik etti ve destekledi.<br />

Her fırsatta yanımızda oldu, projelerimizi ve faaliyetlerimizi öteden beri<br />

yakından izledi, bize yol gösterdi, ufkumuzu açtı.<br />

Şu anda aramızda bulunarak bizleri onurlandırması da, bayram sevincimizi<br />

pekiştiriyor.<br />

Kendisine şahsım, çalışma arkadaşlarım ve hemşehrilerim adına<br />

şükranlarımı sunuyorum.<br />

111 yatırımı aynı anda açıyoruz. Tamam.<br />

Hakikaten muazzam bir hizmet gerçekleştirdik. Şükürler olsun.<br />

Fakat işlerimiz bitmedi. Planlarımız, projelerimiz bitmedi. Daha, çok yatırım<br />

yapacağız. Daha çok açılış bayramı yapacağız.<br />

Allah nasip ederse, daha çok güzel günler göreceğiz.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

106 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sizler güldükçe şevkimiz artıyor<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Bugün sizlerle biraz hasbihal edeceğiz.<br />

Eğri oturup doğru konuşacağız.<br />

Efendice sohbetin içinde, bir yandan da size hesap vereceğiz…<br />

Geriye dönüp bakacağız. Ne kadar yol almışız, göreceğiz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde hangi işler yapılıyor?<br />

Bu çalışmaların belirgin hedefleri var mı?<br />

Hangi eksiklerimiz giderildi?<br />

Kısacası, durum nedir? Sizlere özetle anlatalım, manzarayı birlikte görelim.<br />

Bizim için siyaset, hizmet demektir.<br />

Konumumuz, görevlerimiz ve sorumluluklarımız; Belediye mensupları olarak<br />

bizi daha fazla, daha hızlı ve daha kaliteli hizmetler üretmeye sevk ediyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde, hiçbir ayrım yapmadan, bütün vatandaşlarımızı en yakın<br />

dostlarımız, kardeşlerimiz kabul ederek çalışıyoruz.<br />

Ufkumuzda binaları, yolları, altyapısı, yeşil alanları, barajları… yani her<br />

şeyiyle mükemmel, zenginlik ve barış dolu bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

Biz o <strong>Kocaeli</strong>’ni görüyoruz.<br />

Ve o <strong>Kocaeli</strong>’ne doğru koşuyoruz.<br />

Gebze’de, Kandıra’da, Gölcük’te, Karamürsel’de, Derince’de, Körfez’de,<br />

İzmit’te yani şehrimizin her yerinde bir hizmet seferberliği başlattık.<br />

Bu hizmetleri, işleri anlatmaya nereden başlayacağımı bilemiyorum.<br />

Öyle çok işe imza attık ki…<br />

Konuya bir yerden gireyim, nasılsa arkası gelir.<br />

Su. Suyla başlayalım.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

107


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

1150 kilometre yeni içme suyu hattı döşedik. Eskimiş, çürümüş boruları<br />

komple değiştirdik.<br />

Altyapı hizmetlerinin kalitesi, şehrin gelişmişlik düzeyinin göstergesidir. İSU<br />

aracılığıyla eski ve bakımsız su altyapısını yeniledik.<br />

37 dereyi ıslah ederek hem çevre temizliği ve sağlığı açısından önemli bir<br />

atılım yaptık, hem de taşkınları engelledik.<br />

Yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda bir akarsu hattında ıslah çalışmaları<br />

yaptık.<br />

850 kilometre kanalizasyon hattı döşeyerek, bu alanda da rekor kırdık.<br />

Su kaçaklarını önemli ölçüde engelledik.<br />

60 köyümüze içme suyu götürdük. Uzun yıllar, en temel altyapı<br />

hizmetlerinden mahrum kalmış köylerimizde bayram sevinçleri yaşandı.<br />

<strong>Kocaeli</strong> genelinde sondaj kuyuları açtık ve su depoları kurduk. Bu kuyular ve<br />

depolarla, şehrimizdeki yeşil alanları düzenli olarak suluyoruz.<br />

Çok ağaç diktiğimiz, peyzaj düzenlemesi yaptığımız için, bazı<br />

vatandaşlarımız “Bu kadar yeşilliğe harcanan suya yazık” diye düşünüyorlar.<br />

Fakat üzülmesinler. Bütün o çimleri, ağaçları sularken kuyu suyu<br />

kullanıyoruz.<br />

130 kilometre yağmur suyu hattı döşedik. Şiddetli yağmurlarda biriken<br />

suların denize ve derelere akmasını temin ettik.<br />

Bunlar pek göze görünmeyen, fakat şehrimizdeki yaşam kalitesinin<br />

artmasına çok büyük katkılar sağlayan yatırımlardır.<br />

Altyapısında eksiklikler, problemler olan bir şehirde hayat zorlaşır ve tıkanır.<br />

O yüzden, sağlam altyapı şart.<br />

Fakat döşenen binlerce kilometre boru, vatandaşın gözüne pek görünmez.<br />

İnsanlar haliyle kazılan çukuru, gürültülü iş makinalarını görürler.<br />

Olsun.<br />

Göze görünmüyor, fark edilmiyor diye bu temel hizmetleri ihmal edecek<br />

değiliz.<br />

Üstelik, her yerde, en güçlü altyapıyı tesis etmeyi gözetiyoruz.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’mize makyaj yapmıyoruz.<br />

Şehrimizin kalbini dinliyoruz.<br />

Uzman ellerle, gereken ameliyatları yapıyoruz.<br />

Mecburuz. İşimiz bu. Severek, inanarak, ne yaptığımızı bilerek hareket<br />

ediyoruz.<br />

Kıymetli dostlarım;<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde her gün 1 milyon 200 bin kilo çöp düzenli depolanıyor.<br />

Kendi alanında Türkiye’nin en büyük firması olan İZAYDAŞ eliyle, “vahşi<br />

depolama” denilen uygulamaya son verdik.<br />

108 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kandıra, Gebze, Karamürsel, Dilovası, Gölcük gibi birçok yerde, çöpler<br />

sağlıksız koşullarda depolanıyordu.<br />

Depolama alanlarında biriken patlayıcı gazlar ve etrafa yayılan kötü koku,<br />

atıklar, ciddi bir tehdit unsuruydu.<br />

Derhal kolları sıvadık.<br />

Şimdi çöplerimiz, sistemli bir şekilde, şehrimizin birçok bölgesindeki özel<br />

alanlarda, bilimsel yöntemlerle depolanıyor. Bertaraf tesisimizi en üst verimle<br />

çalıştırıyoruz. Tabiata, çevreye büyük değer veriyoruz.<br />

Ahlaki olarak, felsefi olarak ve yaşama düzenimiz bakımından doğal çevre<br />

bizim için en değerli hazinedir.<br />

Atık bertarafına ilişkin raporları ve grafikleri düzenli olarak internet<br />

sitelerimizden yayınlıyoruz.<br />

Harflerle söylüyoruz, rakamlarla söylüyoruz, grafiklerle, şemalarla, çizgilerle<br />

söylüyoruz…<br />

Temiz iş yapıyoruz. Sağlam gidiyoruz. Karakterimiz bu, huyumuz, görgümüz<br />

bunu gerektiriyor…<br />

Bakınız, denizlerimiz tertemiz oldu.<br />

“En mavi deniz” hedefi doğrultusunda yaptığımız çalışmalardan biri de, kirli<br />

suların ve çamurların denize karışmasını önlemek.<br />

Her gün, 110 ton çamuru 8 ayrı arıtma tesisimizde işlemden geçiriyoruz.<br />

Denizlerimize artık çamur akmıyor.<br />

Benim denizim tabii ki temiz olacak, mavi olacak. Oldu da çok şükür.<br />

İnsanımız denize baktığı zaman sevinçle gülümsüyor. O gülümseme bizim<br />

için ödüllerin en büyüğü; bundan emin olunuz.<br />

Denizde, en kuytu yerlerden yüzeye kadar büyük bir hayat deveran eder.<br />

Biz o hayata da derin bir hürmet duyuyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin her yerinde parklar kurduk.<br />

Yürüyüş yolları, yeşil alanlar ve çocuk oyun gruplarından oluşan parklarla<br />

şehrimiz günden güne güzelleşiyor, nefes alıyor.<br />

Sahil parkları, insanımızı denizle buluşturuyor.<br />

9 bin metre uzunluğunda sahil boyunca peyzaj düzenlemeleri yaptık.<br />

Başiskele Sahil Parkı’nı ele alalım:<br />

Körfez’e uzatılmış bir çiçek gibi.<br />

Değirmendere’deki Çınarlık Meydanı’nı yemyeşil, pırıl pırıl bir parka<br />

dönüştürdük.<br />

Kavaklı sahilinde muazzam bir park kurduk.<br />

Köseköy’den Ulaşlı’ya, Saraybahçe’den Kavaklı’ya, Alikahya’ya kadar, her<br />

yerde yeşil alanlar oluşturduk.<br />

Nefes alan, yemyeşil bir <strong>Kocaeli</strong>, çocuklarımıza neşe, büyüklere huzur ve<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

109


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ferahlık ilham eden bir <strong>Kocaeli</strong> oluşturuyoruz.<br />

Parklar, şehirlerde sükunetin, huzurun, neşenin ortaya çıktığı mekanlardır.<br />

Bir parkta çocuklarınızla eğlenir, onlar oynarken siz de yeşilliklerin<br />

gölgesinde, çiçeklerin arasında dinlenirsiniz.<br />

Komşunuzla rastlaşır, ayaküstü hoşbeş edersiniz.<br />

Biz bu küçük sohbetler, tatlı sevinçler, dinginlikler, ferahlıklar için çalışıyoruz.<br />

Sekapark, Türkiye’nin en büyük endüstriyel dönüşüm projesi.<br />

Sekapark tam anlamıyla denize olan hasretimizi dindirdi.<br />

Sekapark, <strong>Kocaeli</strong>’mizin misafir salonu gibi.<br />

Çim tepesi, kaykay pisti, piknik alanları, iskeleleri, konser platformu, savaş<br />

uçağı, bisiklet yolları ve daha birçok özelliğiyle hakikaten bir şehircilik<br />

mucizesi.<br />

Sekapark’ta yürürken, hakikaten gururlanıyorum.<br />

Çünkü Sekapark bizi aydınlık bir geleceğe bir adım daha yaklaştırdı.<br />

Sevgili hemşehrilerim,<br />

35 yıl aradan sonra geçen sene Körfez’de denize girilmeye başlandı.<br />

Yüzme yarışları düzenliyoruz.<br />

35 yıldır açılamadığımız sulara açıldık.<br />

Bir nesil, insanlar denize adım atamamıştı.<br />

Denizle aramızdaki küskünlüğü giderdik.<br />

Denizle barıştık, denize kavuştuk.<br />

<strong>Kocaeli</strong> hem Türkiye için çalışan, üreten insanların yaşadığı bir sanayi şehri,<br />

hem de çevreye, doğaya şefkat ve sevgi gösterilen bir büyük şehir.<br />

Sanayinin nabzı burada atıyor. Doğru. Sanayimizle gurur duyuyoruz. Çünkü<br />

memleketimiz için imalat yapıyoruz, madenleri işliyoruz, binbir sanayi dalında<br />

işlere koşuyoruz.<br />

Bu nedir? Bu, alın teridir. Vatanını sevmektir.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki sanayi, insaflı, saygılı, sevinçli bir sanayidir.<br />

Tam iki buçuk milyon ağaç diktik.<br />

Kent ormanları ve koruluklar oluşturduk.<br />

Otoyolların etrafını ağaçlandırdık.<br />

Bugüne dek 4 milyon 700 bin metrekare alanı yeşillendirdik.<br />

Çocuklarımız için, mahallelere, bilhassa köylere 550 oyun grubu kurduk.<br />

Değerli hemşehrilerim;<br />

Tekrar ediyorum: Bizim ufkumuzda güçlü, tertemiz, mutlu bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

Oraya doğru hızla koşuyoruz.<br />

Altyapı, üstyapı, ulaşım, sağlık, eğitim, konut, doğalgaz, kültür-sanat,<br />

yeşillendirme, sokak hayvanları… kısacası her alanda vargücümüzle<br />

110 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

çalışıyoruz.<br />

Tabii ki koşacağız.<br />

Siyasetimiz, davamız bu. Yani hizmet.<br />

Bakınız, 2 bin 500 kilometre doğalgaz hattı döşedik ve altyapıyı önemli<br />

ölçüde tamamladık.<br />

Şu anda <strong>Kocaeli</strong>’nin çok az bir kesimi hariç, her yerinde doğalgaz var.<br />

Doğalgazı köylere ulaştırdık.<br />

Avrupa’da, mesela bir İsviçre köyündeki gibi, <strong>Kocaeli</strong>’nde, köylü<br />

kardeşlerimiz doğalgaz kullanıyor.<br />

İZGAZ eliyle, konforu, modern hayatın rahatlığını uzak köylerimize kadar<br />

yayıyoruz.<br />

Hizmetlerin şehir merkezlerinde toplanmasını değil, köylere, ücra yerlere,<br />

dağlara kadar yayılmasını gözetiyoruz.<br />

Çocuk parkı mı yaptık; köylere de yapalım. Doğalgaz mı, köylere de gitsin.<br />

İçme suyu mu, köylere de götürelim. Yol mu yapıyoruz, köye de yapalım.<br />

Köyler, bizim için çok önemli.<br />

Köylerde, gözlerden uzak bir mahrumiyet, gizli bir hüzün olsun istemiyoruz.<br />

Köylerimize de en üstün nitelikli hizmetleri ulaştırıyoruz.<br />

Köylerin özlenen, sevilen, cazip yerleşimler olması pekala mümkün.<br />

Olacak, daha da iyi olacak inşallah.<br />

D-100 üzerinde büyük projeler gerçekleştirdik.<br />

D-100, şehri ikiye bölüyor. Buna bağlı ulaşım sorunları yaşıyorduk. Derince<br />

Tüneli, Eskihisar Tüneli gibi Darıca-Osmangazi Köprüsü, Seka Köprüsü,<br />

Adalet Köprüsü gibi mühendislik harikası projelere imza attık.<br />

Umuttepe’ye, Kandıra’ya, Akçaova’ya, Yuvacık’a… şehrimizin her yerine yeni<br />

yollar yaptık, mevcut yolları yeniledik.<br />

Duble yollar, alternatif yollar, bulvarlar açtık.<br />

Köylerde binlerce kilometrelik yol ve tarla yolu açtık.<br />

Yine köy yollarına parke ve bordür döşeyerek, tam 116 köyümüzü çamurdan<br />

kurtardık.<br />

Şöyle bir geriye dönüp son 4 yıla baktığımda, yol konusunda epey yol<br />

aldığımızı görüyorum.<br />

Şükürler olsun.<br />

Daha iyisini yapacağız. Bundan da emin olun.<br />

Durmadık zaten. Çalışmalarımız devam ediyor. Durmaya, dinlenmeye de hiç<br />

niyetimiz yok.<br />

Aziz dostlarım;<br />

Ayrıntılara giremiyorum. Yaptığımız her işi anlatmama da imkan yok.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

111


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Buna ne benim gücüm yeter, ne de sizin sabrınız.<br />

Sizlerden ricam, işinize giderken, sokağa çıktığınızda, şöyle bir etrafınıza<br />

bakınız.<br />

Belediyemizin kısa sürede çok şeyi değiştirdiğini fark edeceksiniz.<br />

Gece gündüz boşuna çalışmadığımızı kendi gözlerinizle göreceksiniz.<br />

Denize bakın: Deniz otobüslerini göreceksiniz. Körfez’de deniz ulaşımı<br />

başlattık. Yoktu. Biz getirdik.<br />

Bununla gurur duyuyorum. Deniz ulaşımı, deniz otobüsleri bana heyecan<br />

veriyor.<br />

Gebze’den İzmit’e hızla, güvenle, konforlu bir şekilde gidiyorsunuz.<br />

Deniz ulaşımını daha da hızlandıracağız inşallah.<br />

Bizim iş tutuş şeklimiz budur: Yoksa yapalım. Varsa, daha iyisini, daha<br />

fazlasını yapalım.<br />

Ulaşımda, Kent Kart uygulamasını başlattık. İkinci araca yarı fiyatına<br />

biniliyor.<br />

200 bine yakın vatandaşımız Kent Kart kullanıyor. Avantajlı seyahat ediyor.<br />

Kent Kart, teknolojik bir pratiklik imkanıdır.<br />

Vatandaşımızın toplu taşımayla daha hızlı ve ekonomik seyahat edebilmesini<br />

sağlıyoruz.<br />

Otobüs duraklarını yeniledik. 500 yeni durak kurduk.<br />

İzmit, Kandıra, Karamürsel, Gölcük terminallerini yeniledik. Gebze ve<br />

Körfez’de modern terminaller inşa edeceğiz.<br />

KENT KONUT aracılığıyla binlerce ev yaptık.<br />

KENT KONUT evleri müthiş ilgi görüyor. Çünkü biz bu evleri satıp para<br />

kazanmak peşinde değiliz.<br />

En güzel evi, en ekonomik şartlarda yapabilmeyi gözetiyoruz.<br />

Çünkü hem hizmet etme bilinciyle çalışıyoruz, hem de inşaat ve konut<br />

sektörüne örnek olma sorumluluğu taşıyoruz.<br />

Velhasıl, çatısından bahçe kapısına kadar uzmanlığın eseri evler yaptık.<br />

Yapmaya da devam ediyoruz.<br />

Sağlam, estetik, ferah, konforlu ve ekonomik evler… İnşallah, 5 yıl içinde 20<br />

bin konut inşa edeceğiz.<br />

Tüm kalbimizle, her ailenin bir evi olsun istiyoruz.<br />

Bu çerçevede, Kentsel Dönüşüm Projemizi hayata geçiriyoruz.<br />

Gecekondularda, kaçak yapılarda, sağlıksız koşullarda yaşayan<br />

vatandaşlarımızı yepyeni evlere naklediyoruz.<br />

Şehrimizin mimari yaralarını tedavi ediyoruz.<br />

Yerleşimiyle, ulaşımıyla, sosyal merkezleriyle iyi tasarlanmış, estetik bir<br />

112 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

kente varmaya gayret ediyoruz.<br />

Kentsel Dönüşüm bir şehri her şeyiyle bir bütün olarak ele almak demektir.<br />

Geleceğe dair ayrıntılı planlar, hazırlıklar, yatırımlar yapmak demektir…<br />

Sevgili hemşehrilerim,<br />

Kültüre ve sanata büyük bir saygı ve ilgi duyuyoruz, değer veriyoruz.<br />

Kültür Merkezleri inşa ettik.<br />

Yepyeni, modern; kütüphanesi, gösteri salonu, galerisi, internet bağlantısıyla<br />

dört dörtlük kültür merkezleri…<br />

Gebze’de, Değirmendere’de, Gölcük, Kandıra, Karşıyaka, Yarımca, Köseköy,<br />

Saraybahçe’de ve daha başka yerlerde büyük kültür kompleksleri yaptırdık.<br />

Kültür merkezleri, <strong>Kocaeli</strong>’mizin Büyükşehir kimliğini pekiştiriyor.<br />

Her yaştan insanımız gelip buralarda konser, tiyatro izliyor, resim sergileri<br />

geziyor, konferans dinliyor.<br />

Bilim ve sanat aracılığıyla birbirimize yakınlaşıyoruz.<br />

Sanattan, bilgiden uzak bir sosyalleşme, gelişme, şehirleşme mümkün<br />

değildir.<br />

Siyaset hizmettir diyoruz.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>, diyoruz.<br />

Siyaset hizmet ise, hizmet nedir? Çalışınca ne <strong>oluyor</strong>?<br />

Hemen söyleyeyim: Hizmet, durmadan çalışmaktır. Çalışınca, yaşlılarımızın<br />

yüzünde hoşnutluk, gençlerimizin yüzünde umut, çocuklarımızın yüzünde<br />

neşe <strong>oluyor</strong>!<br />

Bakınız, Sekaray adlı raylı sistem projesi üzerinde çalışıyoruz.<br />

Türkiye’de bir benzeri daha bulunmayan, tramvaydan ve metrodan daha<br />

pratik bir şekilde çalışan, monoray denilen bir sistem kurma hazırlığındayız.<br />

Bizler, <strong>Kocaeli</strong>’nin hiçbir meselesini göstermelik, gündelik bir çözümle<br />

geçiştirmiyoruz.<br />

Sekaray projemiz de bu yaklaşımımızın bir kanıtıdır.<br />

Tübitak’la birlikte Biyogaz adlı alternatif bir yakıt üretimi projesi yürütüyoruz.<br />

Kullanılmayan atıklardan yakıt elde edeceğiz.<br />

Türkiye’de bir benzeri daha olmayan, yine bizim şehrimizde ilk kez<br />

gerçekleştirilen bir şey bu.<br />

Sekaray, Biyogaz gibi devrim niteliğinde projeler, <strong>Kocaeli</strong>’nin sadece büyük<br />

değil, aynı zamanda öncü bir şehir olacağını müjdeliyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde bir sosyal ahlak, bir kardeşlik kültürü yeniden kök salıyor,<br />

güçleniyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

113


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bizim geleneklerimizde, örf adetlerimizde, tarihimizde, inançlarımızda önemli<br />

bir yeri olan yardımlaşma, dayanışma gibi tutumlar yaygınlaşıyor.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz bu tür oluşumlara öncülük ediyoruz.<br />

Sevgi Mağazaları, Garip Evleri kurduk.<br />

Şehrimizde çaresizlik, açlık, gözyaşı olmasın… Her vatandaşımızın,<br />

kardeşimizin, yaşlılarımızın, çocukların, yolda kalmışların, felakete<br />

uğramışların yanındayız.<br />

Vatandaşlarımız, bugüne dek Sevgi Mağazalarından100 binin üzerinde<br />

giyecek aldılar. Güle güle giysinler.<br />

Garip Evi’nde 1500 kadar vatandaşımızı ağırladık, konuk ettik.<br />

Annelere Süt kampanyası düzenleyerek, 25 bin anneye 1,5 milyon litreden<br />

fazla süt dağıttık.<br />

Sağlık Bakanlığı, süt dağıtımı projemizi inceleyerek tüm Türkiye’de<br />

uygulanmasını gündeme getirdi.<br />

Gülen Yüzler adlı Engelliler Mesleki Rehabilitasyon Merkezi’ni kurduk.<br />

Burada engelli dostlarımız üretime katılıyorlar. Maaşlı, sigortalı olarak<br />

çalışıyorlar. Kimileri kendi işyerlerini açıyor. Onların girişimlerini<br />

destekliyoruz…<br />

Özürlü Destek Hattı kurduk. Özürlü kardeşlerimiz bize telefon ederek<br />

özel taşıtla nakil hizmeti alabiliyorlar. Aynı telefondan bize türlü isteklerini,<br />

önerilerini<br />

iletebiliyorlar. Kulağımız her an özürlü dostlarımızda.<br />

Sosyal belediyeciliğin zirvesi olan evde bakım hizmetini başlattık. Bu<br />

uygulama da Türkiye’de bir ilktir. Bakıma muhtaç, yaşlı, hasta, engelli,<br />

dar gelirli vatandaşlarımızın evlerine doktor, hemşire, hasta bakıcı, sağlık<br />

memuru<br />

gönderiyoruz. Muayene, tedavi hizmetleri sunuyoruz, ilaç temin ediyoruz.<br />

Her vatandaşımızın, tüm hemşehrilerimizin hem feryatlarını hem de gizli<br />

dertlerini görüyoruz. Dertlilerin fısıltılarını, iniltilerini dahi işitiyoruz.<br />

Belediyeciliğin, hizmetin en zarif, en incelikli, en sıcak yönlerini keşfetme<br />

arayışındayız.<br />

KO-MEK’te, meslek ve sanat eğitim kurslarımızda 80 bin vatandaşımız<br />

mesleki bilgi ve beceriler edindi. 32 kurs merkezinde, 70 branşta eğitim<br />

veriliyor. Şehir nüfusuna oranla, Türkiye’nin en büyük eğitim kurumu KO-<br />

MEK. <strong>Kocaeli</strong>, çalışkan, üretken, azimli insanların şehridir. Türkiye’nin birçok<br />

yerinden çalışmak ve<br />

kazanmak arzusundaki vatandaşlarımız <strong>Kocaeli</strong>’ne göç ediyorlar. Şehrimizde<br />

dinamik, güçlü, sabırlı, kanaatkar ve helal kazanç peşinde insanlar yaşıyor.<br />

KO-MEK’e gösterilen yoğun ilgi, bunun en büyük kanıtıdır. O yüzden, KO-<br />

MEK’le gurur duyuyorum.<br />

114 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Okullar açıldı. Yine onbinlerce öğrenciye karşılıksız burs veriyoruz. Hiçbir<br />

ayrım yapmadan, “eğitime, öğrenime tam destek” şiarıyla hareket ediyoruz.<br />

Burs haricinde, ekonomik şartları yeterince uygun olmayan yavrularımızın<br />

kıyafet, kırtasiye, çanta gibi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bir denge kurmak,<br />

fırsat eşitliğini sağlamaya çalışmak bizim için mukaddes bir vazifedir.<br />

Çocuklarımız okuyacak. Onları okutacağız. Gerekirse lokmamızdan<br />

kısacağız. Yavrularımız, bu şehirde kendilerine değer verildiğini, sevildiklerini<br />

hissedecekler. Aksi takdirde büyük vebal altında kalırız. Evlatlarımız<br />

gözümüzün nurudur. Onları kayıtsız şartsız desteklemek boynumuzun<br />

borcudur.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Uydu Takip Sistemi kurarak kaçak yapılaşmayı önledik. Yine,<br />

Türkiye’de il genelinde yapılmış en kapsamlı imar takip projesini hayata<br />

geçirdik. Şehrimizin imar düzeni bozulmasın. Çarpık kentleşmeyi önleyelim.<br />

Tertemiz, ferah yollar, sağlam altyapı, birbirinden güzel evler, binalar inşa<br />

edelim. İşte bunları hesaplıyoruz, geleceğimizi düşünüyoruz. Mimari dokusu<br />

pürüzsüz, örnek bir şehir oluşturma kararındayız.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, bir sporcular, şampiyonlar, rekortmenler şehri. Belediyespor’da<br />

lisanslı 2 bin 500’e yakın sporcu var. Büyük başarılar elde ediyor ve<br />

yüzümüzü ağartıyorlar. Biz de vargücümüzle yeni spor tesisleri kuruyoruz.<br />

Amatör kulüplere 80 bin parça spor malzemesi yardımında bulunduk.<br />

Sporcularımıza gerektiğinde araç da tahsis ediyoruz.<br />

Sanatçılarımızın, sporcularımızın başarıları şehrimizin maneviyatını, moralini<br />

yükseltiyor.<br />

Aziz dostlarım,<br />

Sokaklardaki kedilere, köpeklere dikkat edin, göreceksiniz ki hepsinin<br />

kulaklarında plastik küpeler var. 7 bini aşkın sokak hayvanını aşıladık,<br />

gerektiğinde tedavi ettik. O küpeli hayvancıkların hepsi aşılanmıştır. İnsana<br />

hiçbir zararları dokunmaz. Bu küçük, hüzünlü dostlarımıza da hizmet<br />

götürüyoruz. Kedilere de hizmet ediyoruz. En başta söylediğim gibi, bizim<br />

hayat görüşümüz, siyaset anlayışımız bunu gerektiriyor.<br />

İnanın, şu ana kadar anlattıklarım, <strong>Kocaeli</strong>’miz için yaptığımız çalışmaların<br />

yarısı bile değil. Her zaman şeffaflıktan, açıklıktan, saygıdan, fikir<br />

alışverişinden yanayız.<br />

Bizler, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, sizlerin hizmetinizdeyiz.<br />

Görevlerimizi hassasiyetle, titizlikle yerine getirmeyi ilke edindik.<br />

Her işimizde, kendimizi aşmaya yöneldik Yapabileceğimizden de iyisini<br />

ortaya koyma gayretindeyiz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

115


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Uzman, yetkin, fedakar, şevkli bir ekiple çalışıyoruz.<br />

Diyeceksiniz ki “Bütün işleri yaptınız, bitti mi?”<br />

Bitmedi. Yapacak bir ton işimiz daha var.<br />

Yürümemiz gereken uzun bir yol var.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en güzel şehirlerinden biri.<br />

Maksadımız, bu muhteşem şehri hak ettiği hizmeti sunarak daha da<br />

güzelleştirmek, güçlendirmektir.<br />

Yepyeni ve muazzam projelerimiz var.<br />

Allah’ın izniyle hepsi bir bir gerçekleşecek.<br />

Sizlerin desteğinizi her zaman yanımızda hissediyoruz.<br />

Memnuniyetinizi, yüzünüzün güldüğünü gördükçe de şevkimiz, heyecanımız<br />

artıyor.<br />

Sizler gibi olgun, sabırlı, vefalı ve çalışkan hemşehrilerimizin varlığı bize<br />

müthiş bir güç ve enerji veriyor.<br />

Hepinizi sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun, değerli hemşehrilerim.<br />

İyi akşamlar.<br />

(Büyükşehir 4. yıl basın toplantısı, Temmuz 2008)<br />

116 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şehrin üzerindeki solgun örtüyü kaldırdık<br />

Aziz hemşehrilerim, kıymetli dostlarım, değerli basın mensupları;<br />

2007 yılında yaptığımız çalışmaların, yatırımların ayrıntılı bir şekilde yer<br />

aldığı faaliyet raporumuz tamamlandı.<br />

Hayırlı, uğurlu olsun.<br />

Bu rapor herhangi bir faaliyet raporu değildir.<br />

Yalnızca birtakım tabloların, verilerin bulunduğu, prosedür gereği hazırlanmış<br />

belge değildir. Rapordan çok öte, bir sevinç haykırışı, bir şenlik şarkısı, bir<br />

zafer çığlığıdır. <strong>Kocaeli</strong>’nin yepyeni, aydınlık bir ufka doğru nasıl doludizgin<br />

koştuğunun delilidir. Adeta yüzlerce sayfalık bir bayram tebriği, bir düğün<br />

davetiyesidir. Hızla değişerek seçkin bir Avrupa şehri kimliği kazanan<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki ilerleme hareketine katılım çağrısıdır.<br />

Stratejik planlarımız, hedeflerimiz, analizlerimiz, vizyonumuz, insan<br />

kaynaklarımız, çalışma hızımız, denge kurma yeteneğimiz, bütçemiz… tüm<br />

tutum ve uygulamalarımız en kapsamlı ve ayrıntılı haliyle raporumuzda yer<br />

alıyor.<br />

Bütün bunlar tamamiyle şeffaf şekilde raporda kaydedilmiş vaziyettedir.<br />

Çünkü biz attığımız her adımın hesabını vatandaşlarımıza veriyoruz.<br />

Duruşumuzun, bakışımızın anlamını ifade ediyoruz.<br />

Çünkü biz, belediyeciliği, kamu hizmetini gizli, gizemli bir tarzda<br />

yürütenlerden değiliz.<br />

Gürültüye, toza, dumana, bulanık sulara gereksinim duyanlardan hiç değiliz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin çok yönlü bir atılım sürecine girmesi, hiç kuşkusuz sizlerle,<br />

vatandaşlarımızla birlikte ulaştığımız ortak bir başarıdır, hepimizin<br />

kazancıdır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

117


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde daha kaliteli bir yaşam talebi ve bu konuda özel bir hassasiyet<br />

bulunmasaydı; bizler bu kadar azimle çalışamazdık.<br />

Sizlerin sabrınız ve umutlarınız olmasaydı, bu kadar mesafe kat edemezdik.<br />

Her ay düzenlediğimiz Belediye Meclisi toplantılarında çıtayı yüksek<br />

tutmasaydık, bu derece büyük hamleler yapamazdık.<br />

İşler tıkanırdı.<br />

Şükürler olsun vatandaşlarımız bize şevk verdiler, ilham verdiler, moral<br />

verdiler.<br />

Zorlu, engebeli, çamurlu yollardan beraber geçtik; tertemiz, geniş, pürüzsüz<br />

yollarda sizlerle beraber yürüyoruz.<br />

Faaliyet raporumuzda ifadesini bulan atılım enerjisini geçmişle<br />

kıyaslamayacağım.<br />

Şehrimizin dört bir yanında yükselen eserlerimiz ile bizden önceki dönemde<br />

olup bitenleri kıyaslamayacağım.<br />

Buna gerek olmadığını sizler çok iyi biliyorsunuz.<br />

Biz, milletimize var gücümüzle hizmet etmenin onurunu efendice taşıyoruz.<br />

Bu onur bizi yaşatıyor, ayakta tutuyor.<br />

Kentsel dönüşüm, toplumsal dönüşüm, ekonomik dönüşüm, kurumsal<br />

dönüşüm programlarımızı ve hedeflerimizi lütfen inceleyiniz.<br />

Göreceksiniz ki, ufkumuzda yepyeni, daha görkemli bir <strong>Kocaeli</strong> var.<br />

Halihazırda şehrimizde yaşanan gözle görülür nitelikteki değişimler; bizim<br />

için esasen bir başlangıç etabıdır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki değişim ve serpilme; hayata küsmüş, derbeder bir adamın<br />

yeniden toparlanıp var gücüyle çalışarak şampiyon olmasına benziyor.<br />

Bizler de 1999 Depremi’yle gelen yıkımın enkazından, yıllardır süregelen<br />

ihmalin doğurduğu umutsuzluktan sıyrılıp zafere koşuyoruz.<br />

24 Temmuz 2004’te <strong>Kocaeli</strong>’miz Büyükşehir statüsü kazandıktan sonra,<br />

kurumsal yapımızı hızla yeniden düzenledik.<br />

İlçe belediyelerinin ve onlara bağlı kuruluşların sorumlulukları bize aktarıldı.<br />

Kaçmadık. Bocalamadık. Tereddüt etmedik.<br />

Birkaç ay içinde birleşmeler, bütünleşmeler gerçekleşti.<br />

Bütün bunları ben tek başıma yapmadım.<br />

Ekip olarak çalıştık.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>’ni büyük, güçlü ve hızlı bir kurum yapan<br />

özellik de işte bu ekip ruhudur.<br />

Disiplinli ve dirayetli çalışmalarımızdır. İşbölümüdür, fikir ve duygu birliğidir.<br />

Hizmet bilinci ve hizmet aşkıdır.<br />

Bugün <strong>Kocaeli</strong>’nde duygu birliğinden, elbirliğinden, hedef birliğinden<br />

118 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

kaynaklanan bir kenetlenme doğmuş durumdadır.<br />

Daha görkemli başarılar elde edeceğimize inanıyoruz.<br />

Birbirimize itimadımız, şehrimize sevgimiz, geleceğe ilişkin umutlarımız her<br />

adımda tazeleniyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizin üzerindeki solgun örtüyü beraberce kaldırdık.<br />

Büyük atılımların doğurduğu neşe, sevinç, şehrimize yayılan kardeşlik ve<br />

paylaşma havası bizlere iyi geldi.<br />

Daire başkanlıklarımızın, müdürlüklerimizin, iştiraklerimizin çalışmaları<br />

ortadadır. Çevre düzenlemeleriyle, ağaçlandırmalarla, üstün nitelikli<br />

konutlarla, köylere ulaşan doğalgaz hatlarıyla, yenilenen su şebekeleriyle,<br />

KO-MEK’le, kültür merkezleriyle, spor tesisleriyle, teknolojik donatımımızla,<br />

sosyal yardımların getirdiği huzurla, özürlülerin de üretime katıldığı<br />

kurumlarla, mühendislik harikası yapılarla, geniş yollarla, tünel geçişleriyle,<br />

köprülerle, büyük organizasyonlarla, üst düzey işbirlikleriyle, geleceğe<br />

yönelik bilimsel projelerle… ve daha birçok gurur verici hamleyle ilerliyoruz!<br />

Bütçemizi nasıl kullandık?<br />

Yatırım yapmak, çok yönlü bir iştir.<br />

Maliyet hesapları, birçok unsur içerir.<br />

Her ay Belediye Meclisimizi toplayıp yatırımlarımızı enine boyuna konuştuk.<br />

Vatandaşlarımıza, şehrimize, ülkemize hizmet ederken en ufak bir hata<br />

yapmamaya azami özen gösterdik.<br />

Bizler, yılların tecrübesiyle ve kalbimizin derinliklerine kök salmış bir<br />

hassasiyetle hareket ettik.<br />

Her kuruşu dirhemle, gramla tartarak harcadık.<br />

Fizibilite çalışmaları, finansal analizler, alternatif maliyetleri hesap ederek<br />

kararlar verdik.<br />

Şeffaflık ilkesine sadık kaldık.<br />

Yatırım bütçelerimizle ilgili bilgileri internet sitemizden yayınladık.<br />

İhalelerimiz açık yapıldı.<br />

Bostanda pabuç bağlamadık.<br />

Hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir üslup benimsedik.<br />

Bu yüzden de, şükürler olsun, vatandaşlarımızın bize itimadı ve desteği<br />

günden güne artıyor.<br />

Değerli dostlarım;<br />

İşte, 2007 Faaliyet Raporu elimizde.<br />

Bu rapor, aslında <strong>Kocaeli</strong>’ndeki birliği, beraberliği anlatıyor.<br />

Bu rapor, aynı zamanda bizim duygu raporumuzdur. Tüm <strong>Kocaeli</strong>, hep<br />

birlikte yazdığımız hizmet destanıdır, sebat şiiridir.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

119


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çocuklarımızın gözlerindeki pırıltı, gençlerimizin neşesi, büyüklerimizin<br />

hoşnutluğu bu raporda ayrıca belirtilmemiştir.<br />

Fakat bize enerji veren şeyler bunlardır.<br />

Sizden, faaliyet raporumuzu dikkatle incelemenizi rica ediyorum.<br />

Çünkü, şehir hızla ilerlerken bizler de ilerleriz.<br />

Şehrimizin yükselişi hepimizin yükselişidir.<br />

İçimiz rahat, vicdanımız müsterih.<br />

Vatandaşlarımızın yüzü güldükçe, bizler de helalinden gülebiliyoruz.<br />

Allah, şehrimize nice sevinçler ihsan etsin.<br />

Aşkla, heyecanla çıktığımız bu hizmet yolculuğunda bizleri mahcup etmesin.<br />

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />

120 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Övünüyorsak, hemşehrilerimizin<br />

sevinçleriyle övünüyoruz...<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli dostlarım;<br />

3 yıl önce, <strong>Kocaeli</strong>’miz büyükşehir oldu. Bu sayede elde ettiğimiz imkanları,<br />

kolektif ve yoğun bir çalışmayla değerlendirdik. Bir hizmet seferberliği<br />

başlattık. Vatandaşlarımız da bize büyük moral destek verdiler, azim,<br />

heyecan, sevinç ilham ettiler. Şehrimizin çehresi değişti; tepeden tırnağa<br />

hızlı bir yenilenme süreci yaşadık.<br />

Hizmetlerimizin bir kısmını, küçük özetler halinde, sizlere duyurduk. Bir<br />

kampanya düzenledik. Böylece, etrafımızdaki gelişmelerin büyük bir<br />

fotoğrafını elde ettik.<br />

Neden? Bu soru çok önemli. Bu sorunun cevabını almak, bütün<br />

vatandaşlarımızın, hemşehrilerimizin en doğal hakkıdır. Hizmetleri<br />

yapıyoruz, niçin duyuruyoruz? Övünmek için mi? Aslında biraz<br />

övünüyoruz tabii. Fakat işin esası, bir sevinci paylaşmaktır. Yol yapmak,<br />

doğalgaz döşemek, parklar kurmak, altyapıyı yenilemek, büyük tesisler inşa<br />

etmek, kültür merkezleri, hizmet binaları yapmak, eğitim merkezleri, sosyal<br />

yardım merkezlerini hizmete açmak, öğrencilere burslar vermek, terminaller,<br />

sağlık ocakları, deniz otobüsleri, tüneller, köprülü kavşaklar… bütün bunlar<br />

çok önemli kazanımlardır.<br />

Fakat bizler, mühendislik harikası bir tünel açmaktan ziyade, o tünel<br />

sayesinde rahatlayan trafikteki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin<br />

hoşnutluğu ve tebessümünün peşindeyiz.<br />

Çocuk parklarına, 551 tane oyun grubu kurduk. Fakat bizler, o rengarenk<br />

oyuncakların güzelliğinden ziyade, çocuklarımızın güvenli bir şekilde oyunlar<br />

oynayıp neşelenmelerinin peşindeyiz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

121


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Deniz otobüslerini ben şahsen çok seviyorum. Fakat içindeki yolcuların<br />

memnuniyetini daha çok seviyorum.<br />

KO-MEK’in 30’dan fazla kurs merkezi var ve bu alkışlanacak bir başarıdır.<br />

Fakat KO-MEK’ten sertifika alan 82 yaşındaki ablamızın, kardeşlerimizin,<br />

gençlerimizin gözlerindeki umut, bizi bin kat daha heyecanlandırıyor.<br />

Kent Kart kullananların hoşnutluğu, spor tesislerindeki gençlerimizin<br />

coşkusu, Sekapark’ta yürüyüş yapan ailelerin saadeti, doğalgaz ulaşan<br />

köylerimizdeki kardeşlerimizin gülüşleri, kültür merkezlerimizdeki heyecanlar,<br />

meslek ve iş sahibi olan engelli dostlarımızın sevinci, Körfez’in berrak<br />

sularında yüzen arkadaşlarımızın asaleti, Kent Konut evleriyle kiradan<br />

kurtulan hemşehrilerimizin huzuru… bizi işte bütün bunlar ilgilendiriyor,<br />

sevindiriyor, güçlendiriyor.<br />

3 yıllık hizmetlerimizi duyurmamızın, meydanlara, gazetelere verdiğimiz<br />

ilanlarla anlatmamızın sebebi budur.<br />

Övünüyorsak, şehrimizin güzelliğiyle, hemşehrilerimizin sevinçleriyle<br />

övünüyoruz.<br />

Bu hizmetlerin, çalışmaların, verimlerin, kazançların… tamamı ekip<br />

işidir. <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, birlikte çalıştığım<br />

arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Her biri tertemiz, pırıl pırıl, işinin ehli, azimli<br />

ve çalışkan insanlar. Eğer onlarla belediye çatısı altında çalışıyor olmasaydık<br />

bile, komşuluk etmek, aynı apartmanda oturmak beni memnun ederdi.<br />

Belediye çalışanlarımızın her birine çok müteşekkirim.<br />

Ve elbette, vatandaşlarımız, bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Basın<br />

mensubu dostlarımız da, esnaf da, öğrenciler, ev hanımları, işadamları,<br />

akademisyenler, çiftçiler, sanatçılar, işçiler… herkes bize içtenlikle destek<br />

oldular ve gerektiğinde yapıcı eleştirileriyle motive ettiler.<br />

Şehrimizde yaşanan bu imrenilesi olayın, 22 Temmuz seçimlerinde, tüm<br />

Türkiye’de, geniş bir yansıması gerçekleşti. Millî irade, sivil inisiyatif en<br />

belirgin şekilde tezahür etti. Hizmet, istikrar, insan sevgisi, görev bilinci,<br />

özgürlükçülük ve kardeşliğin zaferine şahit olduk.<br />

Büyükşehir olarak, 3 yılı geride bıraktık. Allah’a binlerce şükürler olsun,<br />

başarı ve zaferlerle dolu bir 3 yıldı.<br />

Nice hizmet ve sevinç dolu yıllara…<br />

(Temmuz 2007)<br />

122 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bizim köyümüz<br />

Çocuk şarkısını bilirsiniz:<br />

“Orda bir köy var uzakta<br />

O köy bizim köyümüzdür<br />

Gitmesek de, kalmasak da…”<br />

Şarkı güzel. Hepimiz söyledik. Hepimiz ezberledik.<br />

Ama artık çocuk değiliz.<br />

Köyler o kadar uzak değil.<br />

Madem ki bizim köyümüzdür, o köye gideceğiz.<br />

Karacaoğlan ne demiş?<br />

“Ben güzele güzel demem<br />

Güzel benim olmayınca.<br />

Muhanetin kahrın çekmem<br />

Gel deyip de gelmeyince.”<br />

Köylerimizin de güzelliği, onları sahiplenmemize bağlıdır.<br />

Köyden bize gel dedikleri zaman, gideceğiz. Koşa koşa gideceğiz.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz ne diyorduk?<br />

“Şehirlerimizde ne varsa, aynısı köylerimizde de olacak.”<br />

Bazıları bu sözümüze şaşırıyordu.<br />

Sanki köy demek ille de mahrumiyet bölgesi demek.<br />

Halbuki köyün tek farkı, yerleşim alanı ve nüfus itibariyle küçük olmasıdır.<br />

Köylerde doğalgaz, köylerde asfalt yol, içme suyu, uydu yayını olmaz diye<br />

bir kural yok!<br />

Köylerin şehirlere benzemesi, kültürel olarak da hepimizi olumlu etkiler.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

123


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Biz yine şunu diyorduk: “Köylerimiz öyle güzel olacak ki, kentten köylere göç<br />

edilecek.”<br />

Doğrusu da budur.<br />

Yıllarca çalışıp hayatını düzene koymuş kişilerin, köylere gidip oralarda<br />

yaşamaları normaldir.<br />

Temiz hava orada.<br />

Taze süt, taze yumurta, serin ağaç gölgeleri, pırıl pırıl akarsular orada.<br />

Köyleri uzaktan sevmek olur mu?<br />

***<br />

Biz, köylerimizde binlerce kilometre, (evet, binlerce) tarla yolu açtık.<br />

Yine köylerimize asfalt yollar, kesme taş yollar yaptık.<br />

Avrupa köylerinde bile nadir görülen bir şey gerçekleştirdik: Köylere<br />

doğalgaz götürdük.<br />

Köylerimizin hepsine birer ikişer çocuk parkı kurduk.<br />

Köy okullarının, camilerinin, toplantı yerlerinin bakım, onarım işlerini<br />

üstlendik.<br />

60 yıldır içme suyu bağlanmamış köylerimiz vardı. Derhal içme suyu<br />

şebekesi döşedik ve suları bağladık.<br />

Köylülerimiz nasıl seviniyorlar, insanın içi burkuluyor…<br />

***<br />

Demek istediğim, biz Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, köylerimizi <strong>Kocaeli</strong>’ne<br />

saçılmış inciler, mücevherler gibi görüyoruz.<br />

Köylerimiz aydınlık, köylerimiz ışıltılı oldukça, bizim de yüzümüz güler.<br />

“Köylü, milletin efendisidir” demiş Mustafa Kemal Atatürk.<br />

Bu söz beni çok etkilemiştir.<br />

İnanıyorum ki en temiz eller, en temiz kalpler, en güzel alın teri…<br />

köylerimizdedir.<br />

Köylerimize gitmeye ve oralarda kalmaya devam edeceğiz.<br />

O köyler, bizim köylerimiz.<br />

Mis gibi, çiçek gibi, kuş sesi, su sesi gibi, cânım köylerimiz…<br />

124 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kent neye dönüşecek?<br />

Nüfus artıyor. Teknoloji ilerliyor. İhtiyaçlar farklılaşıyor. Yaşam koşulları da,<br />

imkanları da değişiyor.<br />

Bu durumda şehirlerin yeniden düzenlenmesi, yeni şartlara, beklentilere<br />

uygun hale getirilmesi icap ediyor.<br />

Özel olarak yapılaşmadaki yenilikleri içeren bu değişimin sistemli, programlı<br />

bir tarzda gerçekleştirilmesine, ‘Kentsel Dönüşüm’ denir.<br />

Şehirleri yerinden kıpırdatmak kolay değildir.<br />

Bir kuş yuvasını bile bir ağacın bir dalından alıp, bir başka dala taşımak<br />

meseleyken, gecekonduyu yıkıp yerine toplu konut yapmak zorun zoru bir<br />

iştir.<br />

Kentsel dönüşüm, yaşam kalitesinin artması açısından mecburidir.<br />

Kentsel dönüşüm, çarpık, bozuk, elverişsiz koşulların iyileştirilmesi için<br />

mecburidir.<br />

Kentsel dönüşüm sosyal imkanların yükseltilmesi için mecburidir.<br />

Fakat öncelikle kentin neye dönüşeceği hakkında bir bilgiye ve yol<br />

haritasına ihtiyaç vardır.<br />

Alelusul, rasgele, lalettayin kentsel dönüşüm gerçekleştirilemez.<br />

ŞEHİR, HA DEYİNCE DEĞİŞMEZ<br />

Bir önemli husus daha: Kentsel dönüşüm alanlarında yaşayan vatandaşlarla<br />

bir fikir ve duygu birliği içinde olunmalıdır.<br />

“Ben bu gecekonduları kaldırıyorum” dediniz.<br />

Vatandaş sorar: “Eeee? Bu gecekondu bizim yuvamız, sığınağımız, biricik<br />

varlığımız, çoluk çocuk bu çatı altında yaşıyoruz, gecekondumuz olmazsa<br />

biz mahvoluruz?!”<br />

“Sakin olun, gecekondunun karşılığında size dilerseniz nakit; dilerseniz<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

125


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yepyeni, sapasağlam, yeşillikler içinde, ulaşımı kolay, sosyal tesislere, kamu<br />

kurumlarına yakın bir daire vereceğiz” dediniz.<br />

İşte bu sözün inanılır, güvenilir olması şarttır.<br />

Şükürler olsun, kentsel dönüşüm projesi kapsamında yaptığımız yüzlerce<br />

toplu konutu sahiplerine zamanında teslim ettik.<br />

Teslim aldıkları dairelerde yaşamaya başlayan vatandaşlarımızın<br />

memnuniyeti, beni hem çok sevindiriyor, hem de gururlandırıyor.<br />

Kentsel dönüşüm, her şeyden önce uzun zamana yayılan bir proje, hatta<br />

projeler toplamıdır. Şehir, ha deyince değişmez.<br />

Bununla birlikte, gelişkin bir vizyonunuz varsa, “Ben bu şehrin içinden bir<br />

başka şehir çıkaracağım” diyebilirseniz, bunu yapacak uzman kadrolarınız,<br />

cesaretiniz ve enerjiniz varsa bu iş olur.<br />

Uzmanlık kadar, hayal gücü de önemlidir.<br />

Cesaret kadar, tutarlılık da önemlidir.<br />

Vizyon kadar, iyi niyet de önemlidir.<br />

Hepsinden çok, hemşehrilerimizin iradesi, sabrı, güveni ve iyi olana<br />

teveccühü bizi başarıya ulaştırdı.<br />

Kentsel dönüşümün daha geniş çaplı bir şekilde yürütülebileceğini gördük.<br />

Vatandaşlarımızın samimiyeti, motivasyonumuzu ve gücümüzü arttırdı.<br />

YÜCE GÖNÜLLÜ OLAN, RİSKİ GÖZE ALIR<br />

Kentsel dönüşüm çerçevesinde gecekondusu yıkılıp kendisine yeni daire<br />

verilen bir beyefendi açıkça şöyle demiş: “Binanın maketini görünce<br />

inanmamıştım. Bunu yapamazlar, yapsalar da zamanında teslim edemezler,<br />

yıllar sürer…” Çok hoşuma gitti.<br />

Çünkü hem inanmamış, ikna olmamış, hem de kabul etmiş!<br />

Niye? Çünkü bu güzel iş yapılırsa harika olur diye düşünmüş ve evini riske<br />

atmış!<br />

Fakat bakınız bunu baştan söylemiyor. “İkna olmadım, güvenmiyorum,<br />

yapamazsınız” demiyor.<br />

“Tamam” diyor “gecekonduyu yıkın, yeni bina yapın, kabul ediyorum” diyor!<br />

İşte bizi yaşatan iyi niyet, işte bize atılım heyecanı, hizmet aşkı aşılayan<br />

‘iyiden yana tavır’ bu!<br />

Kentsel dönüşümün giderek daha yaygınlaşarak, şehrimizin çehresini daha<br />

da güzelleştireceğine yürekten inanıyorum.<br />

Biz bu şehri kilometrelerce kazdık, bu şehirde altyapıları yeniledik,<br />

yüzbinlerce ton asfalt döktük, KENT KONUT ve TOKİ eliyle muhteşem<br />

binalar yaptık.<br />

Şehrimizi, kökleri toprağı kavrayan, kolları göğe yükselen dev bir ağaç gibi<br />

sağlamlaştırıyoruz.<br />

Bu ağaçta yuvaları daha güvenli, daha yeşil, daha çiçekli dallara taşıyoruz…<br />

126 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İZGAZ <strong>Kocaeli</strong>’nin yüz akıdır<br />

Kıymetli basın mensupları, muhterem dostlarım, aziz misafirler;<br />

Hoş geldiniz, hoşnutluk getirdiniz.<br />

Bugün, İzgaz’dan söz açacağım.<br />

Bize varlığıyla güven veren, faaliyetleriyle güç veren İzgaz’da yeni bir<br />

başlangıcın arifesindeyiz.<br />

İzgaz olağanüstü bir başarı öyküsünün, bir zafer destanının adıdır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin yüz akı, gurur kaynağıdır.<br />

Çalışkanlık, bilgi, teknoloji, hizmet, büyüme, atılım denince aklımıza,<br />

dilimizin ucuna bu şehirde İzgaz gelir.<br />

İzgaz’ın faaliyetleri, <strong>Kocaeli</strong>’nin toparlanmasını ve güçlenmesini sağlayan en<br />

önemli faktörlerdendir.<br />

İzgaz’ın yaydığı enerji, bu şehri hem maddi hem de manevi anlamda ayağa<br />

kaldırmıştır.<br />

2004’ün Mayıs ayından bu yana İzgaz ilklere imza atarak, rekorlar kırarak<br />

ilerlemiştir.<br />

Tüm <strong>Kocaeli</strong>’nin yüzünü ağartan bir kararlılıkla yol almıştır.<br />

Olağanüstü başarılarıyla İzgaz; şehrimizde rüyaların, hayallerin gerçek<br />

olabileceğini kanıtlamıştır.<br />

İzgaz mucizesi hepimize ilham vermiştir.<br />

Bu sözlerimi sakın, “Başkan kendini övüyor” gibi algılamayın.<br />

İzgaz hepimizindir. Hepimize ait bir değerdir.<br />

İzgaz’ın başarısı, <strong>Kocaeli</strong>’nin niyetlendiği, hedeflediği, yakaladığı bir<br />

başarıdır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

127


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Aziz hemşehrilerim, kardeşlerim, dostlarım;<br />

İzgaz’ı 4 yıl önce devraldığımızda 506 milyon YTL borcu vardı.<br />

10 yılda yalnızca 80 bin abone yapabilmişti ve 70 bin kullanıcısı vardı.<br />

53 km çelik hattı ve 531 km polietilen hattı vardı.<br />

Hiçbir yönetmeliği yoktu.<br />

Stratejik planı zaten yoktu. Hedefi, misyonu, vizyonu belirsizdi.<br />

İzgaz, 2004’te derhal yatırım hamlesi başlatmıştır.<br />

İzgaz bugün 2 bin 500 km.’yi aşkın bir hat uzunluğuna sahiptir.<br />

Altyapı yatırımının tamamına yakını gerçekleştirilmiştir.<br />

Köylere doğal gaz götürmüştür.<br />

Dünyada ilk defa 1700 m. yüksekliğe, Kartepe’ye doğal gaz ulaştırmıştır.<br />

120 bin yeni abone yapmıştır.<br />

Sanayiye gaz dağıtımı yapmada Türkiye birincisidir.<br />

Uluslararası Gaz Birliği’ne [IGU] ve Avrupa Gaz Birliği’ne [EUROGAS] üye<br />

olmuştur. Dünyanın tecrübe ve birikimini şehrimize taşımıştır. Avrupa Gaz<br />

Birliği’ne üye olan ilk dağıtım firmasıdır.<br />

Personeline yurtiçi ve yurtdışında 10 bin saatlik eğitim vermiştir. İzgaz<br />

çalışanları, <strong>Kocaeli</strong>’ndeki üstün nitelikli, örnek ekiplerden olmuştur.<br />

Kalite belgeleri, çevre yönetimi belgeleri, iş güvenliği belgeleriyle İzgaz,<br />

uluslararası standartları yakaladığını kanıtlamıştır.<br />

Dünya çapında önem taşıyan İZGABİS projesiyle tüm sistemini bilgisayarlı<br />

hale getirmiştir. Böylece güvenliği, hızı ve konforu artırmıştır.<br />

İzgaz, kamuoyunun doğal gaz kullanımı konusunda bilinçlenmesi için<br />

okullarda ve çeşitli mecralarda yoğun bir bilgilendirme faaliyeti yürütmektedir.<br />

Uzatmayayım.<br />

SCADA, DİPOS teknolojilerinden, İzgaz’ın aldığı ödüllerden, müşteri<br />

memnuniyetinden ve daha birçok şeyden bahsedersem sadede gelemem.<br />

Kıymetli misafirler;<br />

bugün burada hayırlı bir iş için, gurur verici bir iş için, tertemiz niyetlerle<br />

toplanmış bulunuyoruz…İzgaz’ı özelleştiriyoruz.<br />

Özelleştirme, şehrimiz için, İzgaz’ın başarılarının getirdiği yeni bir kazanç<br />

olacak.<br />

En sıhhatli, en ideal şekilde gerçekleştirilecek.<br />

İzgaz’ın tutturduğu yüksek seviye, daha da yükseğe taşınacak.<br />

Bu özelleştirmeyi, bir düğün gibi düşünün. Gözümüz gibi baktığımız, gece<br />

gündüz çalışarak özenle büyüttüğümüz evladımız dünya evine giriyor.<br />

128 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İzgaz’ımızı elbette en iyi, en güvenilir talipliye vereceğiz.<br />

İzgaz’ın vatana millete hayırlı faaliyetlerinin artarak sürmesi için yapıyoruz bu<br />

özelleştirmeyi.<br />

İzgaz’ın değerini en iyi bilen, onu ve dolayısıyla <strong>Kocaeli</strong>’ni el üstünde tutacak<br />

adayı bulmak, bizim en büyük vazifemizdir.<br />

Vakur bir özelleştirme bu.<br />

Tüm dostları sevindirecek bir özelleştirme.<br />

Gizli kapaklı, alelacele değil, şeffaf ve usulüne uygun bir özelleştirme.<br />

Değerli misafirler, aziz hemşehrilerim;<br />

biz bu şehrin, bu ülkenin, milletimizin hizmetkarlarıyız.<br />

İzgaz bize emanet edildi. Biz bu emanetin kıymetini bildik. Şimdi onu yine<br />

kıymet bilen bir ele emanet edeceğiz.<br />

İzgaz’ı neden özelleştiriyoruz?<br />

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 4646 no.’lu kanun gereği, 2009 yılı<br />

sonuna kadar İzgaz’daki hissemizi yüzde 20’yi aşmayacak şekilde<br />

düzenlememiz gerekiyor.<br />

Hissemiz, yüzde 10’dan aşağı da olmayacak.<br />

Daha hızlı, daha kaliteli, daha ekonomik hizmet üretilmesi amaçlanıyor.<br />

Burada, devletin milletle el ele vermesi söz konusudur.<br />

Özel sektörün dinamizmini devreye sokarak, kamu menfaatini artırma söz<br />

konusudur.<br />

Elde edilecek gelirle, BOTAŞ’a ve hazineye olan borçların ödenmesi de<br />

gözetiliyor.<br />

Bugün, Ankara’daki gaz dağıtım şirketi olan Başkentgaz’ın da ihalesi<br />

yapılıyor.<br />

Çünkü gaz dağıtımı, ciddi bir konsantrasyon gerektiren, hız gerektiren,<br />

uzmanlık gerektiren bir iş.<br />

Kanun bize, “Siz diğer hizmetlere ağırlık verin, gaz dağıtımını özel<br />

girişimcilerle devredin ki, kamu işleyişinden doğan zorluklar, yorgunluklar<br />

yaşanmasın” diyor.<br />

Çok şükür, bugüne kadar elimizden gelenin en iyisini yaptık.<br />

Ben bile bugün İzgaz’a bakınca inanın hayret ediyorum.<br />

Yine de İzgaz’dan büsbütün kopmayacağız.<br />

Bizler, belediye adına İzgaz’ın yönetim kurulunda yine hisse sahipleri olarak<br />

yer alacağız.<br />

Fakat unutmayınız ki hizmet alanlarımız çok çeşitlidir.<br />

Ulaşım, konut, sağlık, eğitim, su temini, kültür, kanalizasyon, sosyal<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

129


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

hizmetler, çevre düzenlemeleri gibi onlarca alanda faaliyet gösteriyoruz.<br />

Yüzlerce yatırım yapıyoruz.<br />

Üniversitelerle, bilim merkezleriyle, kamu kurumlarıyla, sivil toplum<br />

örgütleriyle birlikte projeler yürütüyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin geleceğini inşa ediyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde yatırımcıların katkılarına da ihtiyaç vardır.<br />

Dolayısıyla, İzgaz’ımızı ideal koşullarda özelleştirdiğimizde, İzgaz çalışmaları<br />

daha da iyiye giderken biz de diğer alanlarda daha çok yatırım yapma<br />

imkanına kavuşacağız.<br />

Şu söyleyeceğimi lütfen dikkatle dinleyiniz: 12 ay sonra yerel seçimler<br />

yapılacak. İzgaz’ın özelleştirilmesini seçimlerden sonraya bırakabilirdik.<br />

Bu süreçte kimileri bizi bilip bilmeden eleştirecektir. “İzgaz’ı sattılar” gibi kaba<br />

ve boş sözler duyulacaktır. Risk aldığımızın farkındayız.<br />

Fakat biz, özelleştirmenin en doğru şekilde yapılabilmesi için, vakit darlığı<br />

yaşanmasın diye şimdiden harekete geçtik. Çünkü <strong>Kocaeli</strong>’nin kazanmasını<br />

istiyoruz. Acele etmeden, en isabetli seçimi yapmak, en faydalı sonuca<br />

ulaşmak istiyoruz. Uzmanlarla işbirliği yaparak, uzun vadeli hedeflerimize<br />

odaklanarak hareket ediyoruz. Küçük hesaplar yapmıyoruz.<br />

Ben <strong>Kocaeli</strong> için canla başla çalıştıktan sonra, seçim için göstermelik işler<br />

yapmama gerek yok. Evet, İzgaz’ı özelleştiriyoruz. Seçimin geçmesini de<br />

beklemiyoruz.Çünkü ben bu özelleştirme adımını da hizmet için atıyorum.<br />

Hükümet de aynı nedenle bunu öneriyor.<br />

Özelleştirme, bir değerin, bir kaynağın halkımız için daha verimli kılınması<br />

için yapılır. Benim İzgaz’la sadece yönetim değil, aynı zamanda derin bir<br />

gönül bağım var. İzgaz’la ilgili anılarımı yazsam roman olur. Fakat bu gönül<br />

bağı, bu çalışmalar, bu hatıralar hep <strong>Kocaeli</strong> içindir. İzgaz’ı bulunduğu<br />

yerden alıp zirveye taşıdık. Şimdi yeni zirvelere daha hızlı çıkmamız<br />

gerekiyor.<br />

İzgaz bayrağını devredip, diğer bayraklarımızı doruklara dikeceğiz.<br />

Cumhuriyetin ilk yıllarında her alanda devlet yatırım yapıyordu.<br />

Sütten sigaraya kadar her şeyi devlet üretiyordu. Neden? Çünkü yatırım<br />

yapacak güçte yeterince firma yoktu. Uzman sayısı azdı. Sermaye kısıtlıydı.<br />

Mustafa Kemal Atatürk’ün de ideali, güçlü işadamları, yatırımcılar<br />

oluşturmaktı. Şimdi o yatırımcılar, uzmanlar var. “Onların işini de ille biz<br />

yapacağız” diyemeyiz.<br />

130 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bize düşen, firmaların faaliyetlerini, ürünlerin kalitesini denetlemektir.<br />

Bize düşen vatandaşımızın taleplerini görmek, haklarını korumaktır.<br />

Bu şehirde yaşam kalitesini, standartları yükseltmektir. Vaktiyle<br />

özelleştirmenin, kuruluşların yönetilememesi, zarara uğraması gibi<br />

nedenlerle yapıldığı olmuştur. Artık öyle değil. Kâr eden, verimli çalışan,<br />

değerli kuruşlar özelleştiriliyor. Özelleştirme; karşılıklı fayda, işbölümü gibi<br />

esaslarla yapılıyor.<br />

Bu, en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş bir süreçtir. Millet menfaati en<br />

önemli öncelik olarak görüldüğü için, sıkı sözleşmeler eşliğinde yapılır.<br />

Her iş gibi, akıllıca, titizlikle yapılmayan özelleştirme de iyi sonuç vermez.<br />

Biz bu konuda finans uzmanları, uluslararası hizmet veren yatırım<br />

danışmanları ve yetkin hukukçulardan hizmet alacağız.<br />

İzgaz’ın özelleştirilmesinden elde edilecek gelirle ulaşım yatırımlarımıza hız<br />

vereceğiz. Yeni ve büyük ulaşım projelerimizi hayata geçireceğiz.<br />

Başta söyledim, yine söylüyorum: İzgaz, <strong>Kocaeli</strong> halkınındır.<br />

Biz şimdiye dek bu bilinçle, bu sorumlulukla hareket ettik; bu aşamada da<br />

aynı şekilde davranacağız. Ben de doğal gaz abonesiyim, evimde doğal gaz<br />

kullanıyorum. Bir vatandaş olarak, doğal gaz’ın daha ekonomik olmasını<br />

isterim.<br />

Özelleştirme sonrasında doğal gazın pahalı hale gelmesi söz konusu<br />

değildir. Gaz dağıtımı, özel sektör eliyle de yapılsa, bir kamu hizmetidir.<br />

Yasal kâr sınırı vardır.İktisadi kalkınma ile siyasi olgunluk birbirini destekler.<br />

Özelleştirme siyasetinde de sağlamlıktan, millet menfaatinden, hizmet odaklı<br />

yaklaşımdan taviz vermeyeceğimiz bilinmelidir.<br />

İzgaz personelinin durumu da öncelikli bir konu. İzgaz’da 300’den fazla<br />

eleman çalışıyor. Hangi konumda olursa olsun, İzgaz çalışanları birer<br />

şampiyondur. İzgaz, bir şampiyonlar takımının elinde, onların omuzlarında<br />

bugünlere geldi. Hiçbir iş sahibi, böyle verimli çalışan, imkansız denileni<br />

başaran bir ekibi dağıtmaz.Bununla birlikte biz anlaşmalarımızda,<br />

şartnamemizde personelimizin haklarını koruyacağız. İzgaz’ın<br />

özelleştirilmesini, bir özelleştirme dersi gibi gerçekleştireceğiz. Her şey göz<br />

önünde olacak. Şeffaflık ilkesinden kopmayacağız.<br />

Bugün Büyükşehir Belediye Meclisi’nde encümenden yetki alınacak.<br />

12 Mayıs’ta ihale şartnamesini açıklayacağız. Bilgi odaları oluşturacağız.<br />

12 Temmuz’da da ihaleyi yaparak süreci tamamlayacağız. Siz değerli basın<br />

mensuplarının önünde, her soruyu cevaplayarak, <strong>Kocaeli</strong> için en iyi sonucu<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

131


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

elde edeceğiz. Bu yaptığımız, başarılı bir kurumun, şehrimize yeni yatırım<br />

imkanları doğuracak şekilde konumlandırılmasıdır. Hem başarılarımızı<br />

sürdüreceğiz, kalite yükselecek, hem de yeni yatırımlar için kazanç elde<br />

edeceğiz. İki yönlü bir kazanım söz konusu olacak inşallah.<br />

Şimdiden hayırlı olsun diyorum.<br />

Allah, bu sevinci bereketlendirsin.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

132 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bu tüneli muhalifler de kullanacak<br />

Sevgili dostlar, aziz misafirler;<br />

İşte, Eskihisar Tüneli’mizi ve döner ada’yı da hizmete açıyoruz.<br />

Hepimizi çok yakından ilgilendiren bir olay bu.<br />

Çünkü hepimiz, sokağa, caddeye çıktığımız andan itibaren trafiğin içindeyiz.<br />

Şehir demek, yol demektir.<br />

Medeniyetin ilk ve en kalıcı unsuru yoldur.<br />

Yol yoksa hayat biter.<br />

Yol kötüyse, yol tıkanıksa hayat sekteye uğrar.<br />

Yol çok önemli. Yolun güzelliği çok önemli.<br />

Bu yüzden bütün türkülerimizde, şarkılarımızda, şiirlerimizde yollardan<br />

bahsederiz.<br />

1500 sene önceki türküde de, yeni pop şarkılarında da yollar söylenir.<br />

“Yollarına baka baka kaldı gözlerim” diyoruz, “Kıvrıla kıvrıla giden yollar<br />

bizimdir” diyoruz, “Ölürüm yoluna” diyoruz.<br />

Sevgili kardeşlerim,<br />

Pir Sultan Abdal’ın da, Yunus Emre’nin de, Sezen Aksu’nun da bahsettiği<br />

yol işte bu yol!<br />

Şehirlerimizin güzel yolları.<br />

Onlar da Eskihisar Tüneli’nden, kavşağından söz ediyorlar.<br />

Bizim şarkılarımızdaki yollar, işte bu pürüzsüz yollardır.<br />

Bir sevdiğimizi uğurlarken, ona “Yolun açık olsun” diyoruz.<br />

Niye?<br />

Çünkü yolumuz tıkalı olduğu zaman yüzümüz gülmüyor.<br />

O zaman şehir hayatında mutlu olamıyoruz. Boğuluyoruz.<br />

Tekrar ediyorum, binlerce yıldır türküsünü söylediğimiz yollar, işte bu<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

133


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

tünelleri, kavşaklarıyla tertemiz bir su gibi akan yollardır.<br />

Biz, belediye olarak, türkülerimizdeki, dualarımızdaki yolları yapıyoruz.<br />

Çünkü bizi birbirimize kavuşturan, yuvamıza, ailemize, dostlarımıza<br />

kavuşturan yollar işte bunlar.<br />

Rızkımızı ararken, işimize giderken, okula, camiye giderken geçtiğimiz<br />

mübarek yollar işte bunlar.<br />

Aziz dostlarım;<br />

Biz belediyeciyiz. Doğru.<br />

Asfalt döküyoruz, dozerlerle taş taşıyoruz, harç karıyoruz, silindirle zemini<br />

düzlüyoruz. Doğru.<br />

Fakat gönlümüze işleyen o harika türküler, bin yıllık şiirler bize yol gösteriyor.<br />

Tam da bu sayede, hızla, kilim serer gibi, binlerce kilometre yol yaptık.<br />

Derin tünelleri hiç nazlanmadan kazdık. Mühendislik harikası projelere imza<br />

attık.<br />

Derince Tüneli, Tatlıkuyu Köprülü Kavşağı, Seka Köprüsü, Adalet Köprüsü,<br />

Umuttepe Duble Yolu, Körfez-Denirce-İzmit arası Alternatif Yol, … onlarca<br />

dev ulaşım projesine imza attık.<br />

Belediye bütçesinin önemli bir kısmını ulaşıma ayırdık.<br />

Uzmanlarımızla birlikte bir Ulaşım Master Planı hazırladık.<br />

Şehir merkezlerinden en uzak köylere kadar ulaşım yatırımlarımızı<br />

programladık.<br />

2015, 2025’teki ulaşım koşullarını da hesapladık.<br />

Geleceğimizi de düşünerek, en ince ayrıntıları hesaplayarak hareket<br />

ediyoruz.<br />

Bu tüneli en az 200 yıl kullanacağız.<br />

İnşallah, torunlarımızın torunları da bu tünellerden, yollardan geçecek.<br />

Fakat onların zamanında nüfus ne olacak? Taşıtlar nasıl olacak? Hepsini göz<br />

önüne aldık. Ve ona göre hareket ediyoruz.<br />

Yani bu iş, çok ince nakışları olan bir iş.<br />

Burada göz kararıyla, parmak hesabıyla hareket etmiyoruz.<br />

Kıymetli dostlarım;<br />

<strong>Kocaeli</strong>’de yeni bir tünel, bir kavşak, bir parke yol, bir köprü, bir terminal, bir<br />

deniz otobüsü… gördüğünüz zaman, bunu tek bir olay sanmayınız.<br />

Biliniz ki, o deniz otobüsü, yolun kenarındaki o ağaçlar, o yeni durak, o<br />

kavşak büyük bir devrimin parçasıdır.<br />

D-100 üzerindeki çalışmalarımız da öyle.<br />

Eskihisar Tüneli de öyle.<br />

Hepsi, hızlı, problemsiz, şarkı gibi bir ulaşım sistemi kurmaya yönelik işlerdir.<br />

Eskihisar Tüneli ve Kavşağı’yla, bilhassa mesai saatlerinde burada yaşanan<br />

trafik çilesini aşıyoruz.<br />

Feribot İskelesi’ne giden yolu tünele aldık.<br />

134 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İnsanlarımız beklemeden kolayca geçecekler.<br />

Bazıları diyor ki “Sayın Karaosmanoğlu tünel yapmasaydı da olurdu.”<br />

Onların da canı sağolsun.<br />

Ben bu tünelleri rüyamda görmedim.<br />

Öylesine aklıma esti de tünel yapıyorum sanmasın kimse.<br />

Az önce de söyledim. Ulaşım Master Planı hazırladık dedim.<br />

Bu bir uzmanlık işidir. Bilimsel hizmet işidir. Geleceği yok saymadan,<br />

ekonomiyi, psikolojiyi yok saymadan çalışmayı bilmek zorundayız.<br />

Tünele, kavşağa, yola para harcıyoruz, evet.<br />

1 saat kuyrukta bekleyen yüzlerce araç da benzin yakarak para harcıyor.<br />

Egzoz dumanları da çevreye daha zarar veriyor.<br />

Morali bozulan, asabileşen insanlar kaza yapıyor.<br />

Her şeyi düşünmeden, her ayrıntıyı hesaba katmadan bu hayatı<br />

güzelleştiremeyiz.<br />

Eskihisar’a sunduğumuz bu hizmetin niteliğini doğru anlamaya davet<br />

ediyorum herkesi.<br />

Madalya beklemiyoruz.<br />

Bu tünele söz söyleyenler de gelip kullanacaklar.<br />

Onların çocukları, torunları da bu tünelin, kavşağın getirdiği rahatlıktan<br />

faydalanacak.<br />

Bu böyledir. Hiç itirazımız yok.<br />

Çünkü biz bu yola baş koyduk.<br />

Bu yolların türküsünü söylüyoruz.<br />

Bu yolların türküleriyle büyüdük.<br />

Türkülerimizi bırakıp, şarkıları kesip kimseye uzun uzadıya laf yetiştiremeyiz.<br />

Eskihisar Tüneli ve Kavşağı hepimize hayırlı olsun.<br />

Yüce Allah hepimize kazasız, belasız, sıkıntısız nice yolculuklar, seyahatler<br />

nasip etsin.<br />

Sizleri saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

135


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Su gibi aziz olun<br />

Kıymetli dostlarım, değerli misafirler;<br />

Bugün çok ilginç bir iş yapıyoruz.<br />

Bizden önceki dönemde, büyük iddialarla, astronomik paralar harcanarak<br />

kurulan bir baraja, su taşımaya başlayacağız.<br />

Sapanca Gölü’nün suyunu, Yuvacık Barajı’na aktarma çalışmalarına<br />

başlayacağız.<br />

Yuvacık, yemyeşil, masmavi, bülbül sesleriyle süslenmiş bir beldemiz.<br />

Türkiye, Yuvacık’ı bu problemli barajla tanıdı.<br />

Bütün gazetelerde, televizyonlarda, yorucu tartışmalarla tanıdı.<br />

Ne yapabiliriz?<br />

Elimizden ne gelir?<br />

Hayat boyu, Yuvacık Barajı’na üzülemeyiz.<br />

Bizden önceki yönetimin hatalarını dilimize dolayarak ömür geçiremeyiz.<br />

Herkes gördü, herkes biliyor neler olduğunu.<br />

Bir sorumsuzluğa, bir ayıba, bir israfa takılıp kalamayız.<br />

Kendi işimize bakacağız.<br />

Geçen yıl Aralık ayında büyük bir susuzluk yaşadık.<br />

Yuvacık Barajı’nda su bitti ve susuz kaldık.<br />

Samimi konuşalım.<br />

Ben diyorum ki, bizim asıl susuzluğumuz, çalışmayadır, dürüstlüğedir.<br />

Dürüst olursak, çalışırsak, bu milletin susuzluğu geçer.<br />

İşlerimizde bir bereket olur.<br />

İşte, şimdi Yuvacık’a 20 bin metreden fazla boru döşeyeceğiz.<br />

Bu borularla, suyu Balaban köyündeki depoya taşıyacağız.<br />

Su, oradan da, Yuvacık Barajı’nın arıtma tesisine gidecek.<br />

Vatandaşlarımızın hatırı için, memnuniyeti için bunu yapacağız.<br />

136 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Allah’ın izniyle, 200 gün içinde çalışmaları tamamlayacağız.<br />

Suyu gölden tepelere, tepelerden barajlara, oradan evlere taşıyacağız.<br />

Tıpkı, Aslı ile Kerem hikayesinde olduğu gibi.<br />

Gerekirse dağları delip bu suyu güzel halkımıza getireceğiz, ikram edeceğiz.<br />

Bizden öncekilerin yaptığı büyük yanlışlar ortadadır.<br />

Fakat hizmet adamı, gönül adamı, gücünü başkalarının yanlışlarından<br />

almaz.<br />

Biz, gücümüzü sizlerden alıyoruz.<br />

Sizlerin memnuniyeti, sizlerin hoşnutluğu bize bu büyük suları taşıma gücü<br />

veriyor.<br />

Nasıl ki Sapanca Gölü, o mübarek, tertemiz sularını Yuvacık Barajı’na<br />

sunuyorsa, hiç ses çıkarmıyorsa, biz de öyle olacağız.<br />

Sapanca Gölü gibi olacağız.<br />

Neyimiz var, neyimiz yoksa milletimize takdim edeceğiz.<br />

Son olarak, bir yanlış anlamayı düzeltmek istiyorum.<br />

Kimileri, bizim diktiğimiz 2 milyondan fazla ağaca, binlerce metrekare yeşil<br />

alana çok su harcadığımız söylüyor.<br />

Sanıyorlar ki, biz içme suyuyla ağaç suluyoruz, çim suluyoruz.<br />

Hiç de öyle değil.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin çeşitli yerlerine onlarca kuyu açtık. Sondaj çalışmaları yaptık.<br />

Yeşil alanlar ve ağaçlar için, işte o suları kullanıyoruz.<br />

Diyeceğim, biz suyun kıymetini biliyoruz.<br />

Birbirimize “Su gibi aziz ol” diyerek dua ediyoruz.<br />

Su gibi aziz olun.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

Sapanca – Yuvacık Su Hattı hayırlı olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

137


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Osman Gazi Köprüsü bizi<br />

300 yıl taşıyacak<br />

Değerli dostlarım, kıymetli misafirler;<br />

Osman Gazi Köprüsü, şehrimize hayırlı olsun.<br />

Bu köprüyle, trafiğimizdeki bir düğümü daha çözdük.<br />

Köprüler, şehirlerin kolyeleri, bilezikleridir.<br />

8 metre genişliğinde, 210 metre uzunluğunda bir kolye!<br />

Bu köprü, Darıca’ya çok yakıştı.<br />

Allah nazardan saklasın.<br />

Aziz kardeşlerim,<br />

Osman Gazi Köprüsü, biliyorsunuz, Darıca Aşıroğlu Caddesi ile Gebze<br />

İstasyon Caddesi’ni birbirine bağlıyor.<br />

Demiryolu üzerinden kolay, hızlı ve güvenli ulaşımı sağlıyor.<br />

Bilhassa nakliye ve servis araçları, şehir trafiğine girmeden D-100’e<br />

ulaşabilecekler.<br />

Böylece şehir içinde yaşanan sıkıntı ortadan kalkıyor.<br />

Şükürler olsun.<br />

Osman Gazi Köprüsü; Bayramoğlu ve Eskihisar’dan sonra, Darıca’yı<br />

D-100’e bağlayan üçüncü köprü.<br />

Bu bağlantıları kurmak zorundayız.<br />

Demiryolu, karayolunun önünü kesmeyecek.<br />

Otoyol, şehri ikiye bölemeyecek.<br />

Yollar, yolları engellemeyecek<br />

Ulaşım ağında düğümler, kopukluklar olmayacak.<br />

Bu yüzden köprüler, tüneller, kavşaklar, üstgeçitler, alt geçitler, döner<br />

ada’lar, yoncalar yapıyoruz.<br />

138 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Muhterem misafirler, aziz hemşehrilerim;<br />

Şehir, hareketin olduğu yerdir.<br />

İnsanlar dükkanlara gider, okullara, camilere, çayevlerine, ofislere, parklara<br />

gider.<br />

Şehir, bu hareketliliğin olduğu yerdir.<br />

Büyük şehirde, hareketlilik de büyük olur.<br />

Bunun için de çok iyi bir ulaşım sistemi gerekir.<br />

Yollarınız yetersizse, tıkalıysa, orada bir şehir hayatı yok demektir.<br />

Biz bu yüzden ulaşıma büyük önem veriyoruz.<br />

En gelişkin, en etkili, en kalıcı ulaşım çözümlerini üretmeye çalışıyoruz.<br />

Son üç yılda onlarca tünel, köprülü kavşak, alt geçit, üst geçit, duble yol<br />

yaptık.<br />

Binlerce kilometre yolu asfaltladık, onardık, bakımını yaptık, yeşillendirdik.<br />

Şehrimize yepyeni kolyeler, bilezikler hediye ettik.<br />

Vatandaşlarımızın yüzü gülüyor artık.<br />

Çok şükür, bize güveniyorlar.<br />

Mükemmel bir Ulaşım Master Planı hazırladık.<br />

Bu planı hızla uyguluyoruz.<br />

Nedir master plan?<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin en uzak köyünden en merkezi yerlerine kadar bütün ulaşım<br />

sistemini düzenliyoruz.<br />

Uzmanlarca hazırlanan bu bilimsel proje doğrultusunda, yapılması gereken<br />

işleri programladık.<br />

Osman Gazi Köprüsü, bu programın bir parçasıdır.<br />

Körfez’deki deniz otobüsleri de bu programın bir parçası.<br />

İki gün sonra Eskihisar’ımızda açılışını yapacağımız köprülü kavşak da öyle.<br />

Duble yollar, yeni otobüs durakları da aynı şekilde, programımızın bir<br />

parçası.<br />

Projelerimizi, master planımızı duymamış olan vatandaşlarımız bile, Adalet<br />

Köprüsü’nü, Derince Tüneli’ni, Umuttepe Duble Yolu’nu, Körfez-Derince-İzmit<br />

Alternatif Yolu’nu, Seka Köprüsü’nü görünce, durumu anlıyor.<br />

Körfez’de yolcularla dolu deniz otobüslerini görünce, işlerin yürüdüğünü fark<br />

ediyor.<br />

Bir şehirde, bir büyük şehirde ve hızla daha da büyüyen bir şehirde<br />

yaşadığını hissediyor.<br />

Kent Kart kullanarak avantajlı seyahat edenler de, özel otomobil kullanan<br />

vatandaşlarımız da ulaşımdaki gelişmeleri birebir yaşıyor.<br />

Bizler de seviniyoruz.<br />

İnsan nasıl sevinmez?<br />

Çalışmasının, emeğinin semerelerini görünce kim mutlu olmaz?<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

139


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir vatandaş, bir hemşehrim, kardeşim, bir bacım gelip bana “Sağolasın<br />

başkan, iyi iş çıkardın, Allah razı olsun” dediğinde, içimde kuşlar uçuyor,<br />

çiçekler açıyor.<br />

Ben de diyorum ki “Ben tek başıma yapmıyorum, ekiplerim var, takım<br />

arkadaşlarım var onlar gece gündüz benimle birlikte.”<br />

O zaman diyorlar ki “Allah onlardan da razı olsun. Hepinize teşekkür<br />

ediyoruz.”<br />

Vatandaşlarımızdan bu teşekkürü de aldık mı, okulda teşekkür, takdir alan<br />

öğrenciler gibi derslerimize daha çok çalışıyoruz.<br />

Bu defa kendi kendimize diyoruz ki “Tamam, ulaşımı düzeltiyoruz,<br />

problemleri çözüyoruz, fakat geleceğe de yatırım yapalım!”<br />

“2025 yılındaki nüfusu, taşıt sayısını, yolların doluluk oranını, kentsel gelişimi<br />

tek tek hesaplayıp, yatırımlarımızı ona göre yapalım.”<br />

Raylı sistemler mi kuracağız? Onun ön hazırlıklarını yürütelim.<br />

Denizin üzerine köprü mü yapacağız, hemen projelendirelim.<br />

Park sorunu mu yaşanacak ona göre tedbirimizi alalım.<br />

Bunlar gibi, yüzlerce meseleyi ince ince düşünüyoruz, raporlar yazıyoruz,<br />

projeler hazırlıyoruz.<br />

Çünkü bu iş böyle yapılır.<br />

Mesuliyetimizin bilincindeyiz.<br />

Sizler için çalışıyoruz aziz kardeşlerim.<br />

Osman Gazi Köprüsü de işte bu anlayışla yapılmış bir köprüdür.<br />

Sözü daha fazla uzatmayayım.<br />

Köprümüzü de yaptık.<br />

Sizlerle biraz heyecanlarımızı da paylaştık.<br />

Az sonra tekrar işlerimizin başına döneceğiz.<br />

Osman Gazi Köprüsü de bizi işimize, evimize daha kolay ulaştıran<br />

köprülerden biri olarak, en az 300 sene burada duracak inşallah.<br />

Hepinizi, saygıyla selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

(Temmuz 2007)<br />

140 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Körfez sularında konforlu ulaşım<br />

Değerli dostlarım,<br />

Yolculuk, hayatı anlatan en büyük meseldir, metafordur. Şarkılarda,<br />

türkülerde, deyimlerde, atasözlerinde hayat hep bir yolculuğa benzetilir.<br />

Seyahatin kendisi de başlı başına ufuk açıcı, öğretici, olgunlaştırıcı bir nitelik<br />

taşır.<br />

Deniz yolculuğunun ise apayrı bir tadı, kendine mahsus heyecanları,<br />

güzellikleri vardır.<br />

Denizin enginliği, derinliği, maviliği… insanın içini sevinçle, ilhamla doldurur.<br />

Şahsen ben gemileri, vapurları, deniz otobüslerini çok seviyorum. Kim<br />

sevmez? Ne zaman bir yelkenli, hatta küçük bir tekne, bir sandal görsem<br />

heyecanlanırım.<br />

Şükürler olsun, Körfez’de deniz ulaşımını başlattık. Şimşek gibi deniz<br />

otobüslerini, denizaslanı vapurları sizlerin hizmetinize sunduk.<br />

10 iskeleden her gün İzmit’ten Gebze / Darıca’ya kadar seferler yapılıyor.<br />

Sizler, bizler, hepimiz; gün boyu deniz yoluyla evimize, işimize, okula, eşe<br />

dosta ulaşıyoruz, yetişiyoruz, kavuşuyoruz.<br />

Körfez’in pırıl pırıl suları, bu güvenli, süratli ve konforlu yolculukların<br />

şenliğiyle aydınlanıyor…<br />

Sizlere iyi yolculuklar diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

141


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sekapark hepimizin<br />

Aziz hemşehrilerim,<br />

Sekapark, Türkiye’nin ilk endüstriyel dönüşüm projesi.<br />

Bir sanayi şehri olan, Türkiye’nin sınai üretiminin % 25 gibi önemli bir<br />

kısmını tek başına karşılayan <strong>Kocaeli</strong>’mizde Sekapark’ın kurulması<br />

vazgeçilmez bir önem taşıyor.<br />

Çünkü, Sekapark, <strong>Kocaeli</strong> genelinde yürüttüğümüz ağaç dikme,<br />

yeşillendirme çalışmalarının ciddiyetini temsil ediyor. Bugüne kadar tam 2<br />

milyon 100 bin ağaç diktik. Şehrimizin doğal güzelliklerinin artması yönünde<br />

büyük gayretler sarfettik. Körfez’imizi temizledik. Tam kapasite çalışan 8<br />

arıtma tesisi, denizimizin kirlenmesini önlüyor. 35 yıl sonra ilk defa 2006’da<br />

Körfez’de vatandaşlarımız denize girdi; yüzme yarışları düzenledik.<br />

Sekapark, Körfez’de yeşilin ve mavinin her tonuna ev sahipliği yapıyor.<br />

Şehrimizin misafir salonu gibi. <strong>Kocaeli</strong>’nin en güzide köşelerinden biri oldu.<br />

Sekapark hepimizin. Çocuklar, gençler, aileler ve büyüklerimiz için<br />

kurduğumuz bu muazzam park dört mevsim hizmetinizde...<br />

142 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İZGAZ hem enerji, hem heyecan veriyor<br />

Aziz Hemşehrilerim;<br />

Ülkemizin sınai üretiminin yüzde 25’i burada, <strong>Kocaeli</strong>’nde gerçekleştiriliyor.<br />

Türkiye’nin en çalışkan, en üretken, en azimli, en istikrarlı, en dirayetli<br />

insanları şehrimizde yaşıyor desek yeridir.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, yurdumuzu modern ve teknolojik bir dünyaya taşıyor.<br />

İZGAZ ise imrenilecek düzeydeki başarısıyla <strong>Kocaeli</strong>’ne hem ‘enerji’ hem de<br />

gurur ve heyecan veriyor.<br />

26 Nisan 2005’te <strong>Kocaeli</strong>’ne gaz dağıtma yetkisini BOTAŞ’tan devralan<br />

İZGAZ, Türkiye’de sanayiye en yüksek oranda gaz arz eden dağıtım şirketi<br />

oldu. Bunun anlamı açıktır: Sanayi ile doğal çevre, doğalgaz aracılığıyla<br />

günden güne daha yakın dost <strong>oluyor</strong>.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, İZGAZ’ın olağanüstü verimli çalışmaları sonucunda bir doğalgaz<br />

şehri haline geldi: Kartepe’nin zirvesinden tutun köylerimize varıncaya kadar<br />

her yerde doğalgaz kolaylığını ve konforunu yaşıyoruz.<br />

İZGAZ, şehrimize ve güzel insanlarımıza layık olma başarısını gösterdi,<br />

gösteriyor. İZGAZ’la gurur duyuyorum. Bu güzide kuruluşumuzda görev<br />

yapan bütün çalışma arkadaşlarımı candan kutluyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

143


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ekolojik evler yapı alanında öncü<br />

Evimiz, yaşam kalitemizin en önemli göstergesidir.<br />

Yaşadığımız ev kaç metrekare, güneş alıyor mu, salonu geniş mi, mutfağı<br />

kullanışlı mı, toplu ulaşım araçları yakından geçiyor mu, kaç banyosu var,<br />

ışıklandırması nasıl, bahçesi bakımlı mı, otoparkı mevcut mu, manzarası<br />

güzel mi, sosyal imkanları ne alemde?.. Bunlar ve benzeri yüzlerce soru<br />

sorulabilir.<br />

Demek ki ev, dört duvar bir çatıdan ibaret bir yapı değildir.<br />

Bir yandan <strong>Kocaeli</strong>’mizde yaşam standartlarını yükselten konutlar inşa<br />

ederken; bir yandan da konutlara daha iyi, en iyi özellikleri kazandırmak<br />

üzere AR-GE faaliyetleri yürütüyoruz.<br />

Söz konusu faaliyetler, bizim <strong>Kocaeli</strong> vizyonumuzun verimleridir.<br />

Sizlere, tamamiyle Türk teknolojisinin ürünü olan Ekolojik Evler’i sunuyoruz.<br />

Doğayla uyumlu, çevreyle barışık, neredeyse tamamına yakını geri<br />

dönüştürülebilir yapı malzemeleriyle kurulmuş, nefes alan, depreme<br />

son derece dayanıklı, rüzgar ve güneş enerjisinin kullanıldığı, ses ve ısı<br />

yalıtımının en üst düzeyde sağlandığı, olası bir yangında alev almayan…<br />

evler düşünün.<br />

Anıt ağaçlar gibi sağlam, güvenli, huzurlu evler… Neredeyse tabiatın bir<br />

unsuru olan evler…<br />

Ekolojik Evler’le <strong>Kocaeli</strong>, yapı ve konut alanında öncü rol üstleniyor.<br />

144 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İSU nehir gibi istikrarlı<br />

Benim su gibi aziz hemşehrilerim;<br />

Suyun canlılar için taşıdığı önem açıktır. Su olmazsa, hayat olmaz.<br />

Su aynı zamanda, medeniyetlerin kurulmasında, şekillenmesinde en büyük<br />

etkendir.<br />

Ve medeniyetlerin karakterini, suyu nasıl kullandıklarına bakarak anlayabiliriz.<br />

Bizim medeniyetimizde su, en büyük şairlerimizin en güzel şiirleriyle anılır.<br />

Fuzulî’nin Su Kasidesi meşhurdur.<br />

Yağmur duasına çıkarız. Suyu dualarla çağırırız.<br />

Bizler, İSU’da bu derin duygular, köklü anlayış ve sarsılmaz bilinç eşliğinde<br />

çalışıyoruz.<br />

Bir şehre su dağıtmanın, o şehri canlı tutma sorumluluğuyla özdeş olduğunu<br />

çok iyi biliyoruz.<br />

Bu hayati ve mukaddes vazifenin halk hikayelerine, destanlara konu<br />

olduğunu biliyoruz.<br />

İSU’da 1719 personelimiz işte bu motivasyonla çalışıyor.<br />

510 bin 81 abonemize bu heyecanla hizmet ediyoruz.<br />

Suyu bulmak, kontrol etmek, temiz tutmak, kirlenmesini önlemek, arıtmak,<br />

israf edilmesini engellemek… bunlar daima zorlu işlerdir.<br />

Suyun olduğu yerde muhakkak fırtınalı bir vazife vardır.<br />

İnsanın olduğu yerde durgun su yoktur. Su akar. Bizler de suyla birlikte<br />

hareket ederiz. Kah suya uyarız, kah suyu kendimize uydururuz…<br />

İSU eliyle, 2007 yılı boyunca yeni yatırımlar yaptık, onarımlar<br />

gerçekleştirdik.<br />

Tüm <strong>Kocaeli</strong>’nde çalışmalarımız sürüyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

145


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gebze’de, Gölcük’te, Körfez’de, Derince’de, Kandıra’da, Karamürsel’de<br />

yağmur suyu ve kanalizasyon hatları döşedik.<br />

50 yıldır içme suyu bekleyen köylerimize su ulaştırdık.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında su hatlarını yeniledik.<br />

Terfi merkezleri ve isale hatlarıyla belli bölgelerdeki su sorunlarını giderdik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde su sıkıntısı olmasın, hayat su kadar temiz ve berrak olsun diye<br />

var gücümüzle gayret sarfediyoruz.<br />

Geçmiş dönemlerdeki su krizleri, yatırım skandalları ve susuzluk korkuları<br />

geride kalmıştır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde artık sular durulmuştur.<br />

Bizim kitabımızda ‘suyu bulandırmak’ yoktur.<br />

Faaliyet raporumuzda da yatırım bütçelerimiz, çalışmalarımız son derece<br />

berrak bir şekilde sizlerin bilgi ve görüşlerinize sunulmuştur.<br />

İSU’nun 2007 yılı bütçesi 315 milyon 800 bin YTL’dir.<br />

İSU’nun gerçekleştirdiği tüm çalışmalar, baştan sona internet sitemizde<br />

yayınlanmaktadır.<br />

<strong>Kocaeli</strong> bir büyük şehir.<br />

<strong>Kocaeli</strong> halkı da büyük halktır.<br />

Çünkü vatandaşlarımız, İSU’nun altyapı çalışmalarından dolayı hiç<br />

rahatsızlık işareti vermedikleri gibi, hoşnutluklarını beyan ediyorlar.<br />

Genel olarak göze görünmeyen bu yatırımlarımızın değerini takdir ediyorlar.<br />

Bu durum da bizim hizmet aşkımızı, çalışma şevkimizi artırıyor.<br />

Biliyoruz ki su ve kanalizasyon altyapısı, arıtma tesisleri, terfi istasyonları…<br />

şehrimizin can damarlarıdır.<br />

Bunu <strong>Kocaeli</strong> halkı da gayet iyi biliyor.<br />

Suların idaresi, şehirdeki herkesin katılımıyla gerçek anlamına kavuşur.<br />

İSU olarak, suyun bilinçli tüketimini sağlamaya yönelik kampanyalar da<br />

gerçekleştirdik.<br />

Bundan sonra da yolumuza, yağmur damlaları gibi kararlı, nehirler gibi<br />

istikrarlı, göller gibi dirayetli ve denizler, okyanuslar gibi geniş ufuklu bir<br />

tarzda devam edeceğiz.<br />

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />

146 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Devi nasıl ameliyat ettik?<br />

29 Ekim’de, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları eşliğinde Gazetecilik<br />

Ödüllerimizi takdim ettik Basın Merkezi’mizi ve de Seka Büyük Tünel’imizi<br />

hizmete açtık.<br />

Açılışlar, ödüller, yenilikler, başarı heyecanı, gelişme yolunda bir adım daha<br />

ilerlemek… Bütün bunlar, Cumhuriyet Bayramı’nın ruhuna çok uygundu.<br />

85. yılda, hem bayram sevincini, hem de şehrimize, ülkemize hizmet<br />

etmenin gururunu bir arada yaşadık.<br />

Basın Merkezi’miz hayırlı uğurlu olsun. Gazetecilik Ödüllerini kazanan basın<br />

mensubu dostlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum.<br />

Hep söylüyorum: Özgür basın, özgür toplumun mihenk taşıdır. Şehrimizdeki<br />

son derece işlek ve güçlü yerel basın, hayatımıza vazgeçilmez bir dinamizm<br />

katıyor.<br />

Toplumsal diyalog, mutabakat, kenetlenme, basının harekete geçirici niteliği<br />

sayesinde sağlanır…<br />

Basınımızın enerjisi, bizim medeni cesaretimize, toplumsal, sivil<br />

özgüvenimize zemin teşkil eder…<br />

Basın Merkezi’nin <strong>Kocaeli</strong>’nde medya mensuplarına verilen değeri ortaya<br />

koyan bir anıt anlamına kavuşmasını diliyorum.<br />

CUMHURBAŞKANIMIZIN SORUSU<br />

Cumhuriyet Bayramı’nda, az önce de söyledim, Seka Büyük Tüneli’ni<br />

hizmete açtık.<br />

Seka Büyük Tüneli’nin anlam ve önemi nedir?<br />

Önce şunu belirteyim: Ulaşım, kan dolaşımına benzer. Yollar ise sinir sistemi<br />

gibidir. Bütün damarlar birbirine bağlı olacak. İnce, kılcal damarlar, kalbe<br />

bağlanan büyük damarlar, hepsi belli bir düzen içinde birbirine kavuşacak.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

147


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Aksi takdirde kan deveran etmez besinler, vitaminler, mineraller bünyede yol<br />

alamaz. Kalp durur, beyin iflas eder, böbrekler çalışmaz ve sistem çöker.<br />

Dolayısıyla, ulaşım sistemi bir bütündür. Biz meseleyi böyle görüyoruz.<br />

Biliyorsunuz, <strong>Kocaeli</strong>’nde D-100 şehri ikiye bölüyordu. Kuzeydeki kent<br />

merkezlerinden, yerleşim bölgelerinden denize ulaşmak çok zordu.<br />

Oturduk bir büyük plan hazırladık.<br />

Dedik ki, trafiği kuzey – güney hattında da işlek hale getirelim. Nasıl olacak?<br />

Tünellerle, köprülü kavşaklarla olacak.<br />

Bu, bir oyuncak bebeğe makyaj yapmaya benzemez. Neye benzer<br />

söyleyeyim: Bir devi ameliyat etmeye benzer.<br />

Uzmanlarla toplandık. Tamam dedik, devi ameliyat edeceğiz. Yıllar sürse de<br />

bu işi yapacağız. Yoksa hasta uzun yaşamaz, masada kalır.<br />

Derince Tünelini açtık. Eskihisar Tünelini açtık. Bunlar hep kalbe giden,<br />

beyne giden tıkanmış damarlardı. Tatlıkuyu Köprülü Kavşağı, Cezaevi<br />

Köprülü Kavşağı’nı yaptık. Darıca’da Osmangazi Köprüsü’nü inşa ettik.<br />

Modern üstgeçitlerle, bağlantı yollarıyla, 4 şeritli duble yollarla, 20 metre<br />

genişliğinde yollarla bütün damarları açtık.<br />

Bu projelerin her biri birer mühendislik harikasıdır. Hepsi de neredeyse<br />

sanatsal incelikler taşımaktadır. Yani hem ulaşım sorunlarını çözüyoruz, hem<br />

de estetik bir düzenleme yapıyoruz.<br />

Her gün görüyorsunuz, bu kavşakların çevrelerini ağaçlarla, çiçeklerle<br />

bezedik.<br />

Hiç unutmuyorum, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Başiskele Kavşağı’nın<br />

fotoğrafını gördüğünde “Bu çizim mi, fotoğraf mı?” diye sormuştu. Bütün<br />

kavşaklarımız bilgisayarda çizilmiş gibi, özenli tablolara benziyor.<br />

Köylerimize 3 bin kilometreden fazla yol yaptık. Köy yollarını çamur ve<br />

tozdan kurtardığımız gibi, belli bölgelere parke taşla döşenmiş prestij<br />

caddeleri kazandırdık. Ayrıca 4 bir 500 km uzunluğunda tarla yolu açtık.<br />

Kent merkezlerinde de bulvarlar, prestij caddeleri oluşturduk. Özel<br />

aydınlatma sistemleri, ağaçlandırmalar ve oturma gruplarıyla caddelerimizi<br />

zenginleştirdik.<br />

TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIĞIN KAYNAĞI<br />

Ve işte şimdi Seka Büyük Türneli hizmetinizde. 1 km uzunluğunda bir tünel<br />

bu. Kapalı kısmı, 500 metre civarında. 4 şeritli bu tünel, Türkiye’nin, kazık<br />

sistemiyle yapılan en uzun tüneli.<br />

Sekapark’a, güneye, denize ulaşmak artık çok kolay. Tıkanmış en büyük<br />

damarlardan birini daha açtık, çok şükür.<br />

Kimileri diyor ki, daha önce açılacaktı, gecikti.<br />

Evet, yazın bitirmeyi hedefliyorduk. Birçok işimizi söz verdiğimiz süreden<br />

148 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

önce hizmete açmakla birlikte, Seka Tüneli’nde yatırım anlaşmalarındaki<br />

aksaklıktan ötürü biraz geciktik. Ne kadar geç kalındı? Ben diyeyim üç, siz<br />

deyin beş ay. Gecikme için üzgünüm. Fakat unutmayın ki, biz el atana kadar<br />

D-100 üzerinde 20 yıldır hiçbir çalışma yapılmamıştı. Beş ay geç oldu, fakat<br />

muhteşem oldu.<br />

Açılışı yaptık. Arabama atladım, direksiyona geçtim. Seka Büyük<br />

Tüneli’nden ilk geçişi gerçekleştirdim. İtiraf edeyim, çocuklar gibi sevindim.<br />

Sevinçten ağlamamak için kendimi zor tuttum. Valimiz Gökhan Sözer Bey<br />

yanımızdaydı, Milletvekilimiz Fikri Işık Bey, Korgeneral Galip Mendi Bey,<br />

hemşerilerimiz, sizler, çocuklar yanımızdaydı.<br />

Elimizde bayraklarla yürüdük. Cumhuriyet Bayramı’nı sağlıklı, güçlü bir devin<br />

neşesi içinde, masalsı bir havada kutladık.<br />

Seka Büyük Tüneli, Türkiye’mizin, şehrimizin o tertemiz kalkınma, ilerleme<br />

sevdasına dair bir müjdedir.<br />

Bu tünelin ucundaki ışık, geleceğimizi aydınlatan ışıktır.<br />

(Kırkbir, s. 54, Kasım 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

149


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şehrin gözbebeği<br />

Türk Edebiyatının zirve isimlerinden şair Şeyh Gâlib’in meşhur mısralarını<br />

bilirsiniz: “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i<br />

ekvân olan âdemsin”<br />

Yani, “Kendine saygıyla bak, alemin özü sensin / Sen, kainatın gözbebeği<br />

olan insansın.”<br />

Kimileri soruyor: “<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> neden bu kadar başarılı?<br />

Nasıl <strong>oluyor</strong> da bu derece ilgi ve destek görüyor? Başkanın ve ekibinin sırrı<br />

ne, taktiği ne?”<br />

Sağdan soldan işitiyorum, gazeteler yazıyor, okuyorum,<br />

yüzüme karşı soran var…<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki siyasi başarı, hizmetlerin takdir görme oranı, Türkiye<br />

ortalamasının çok üstünde.<br />

Bize muhalif unsurların da sesi gür çıktığı halde, kimseyi susturmaya,<br />

durdurmaya uğraşmadığımız halde, vatandaşlarımızdan büyük teveccüh<br />

görüyoruz…<br />

Sadece vatandaşlarımızdan da değil. Şehrimizi ziyarete gelen bakanlar,<br />

bilim adamları, sanatçılar da heyecanla bizi teşvik ediyor, sözleriyle<br />

onurlandırıyor ve yerine göre projelerimize fiilen destek veriyorlar.<br />

Bu nedir?<br />

Hiç de gizli saklı değil. Başarımızın nedeni bir sır değil.<br />

İLETİŞİM TEKNİĞİ<br />

Daha önce de açıkladım, şimdi de açıklıyorum, ilan ediyorum: Biz hizmetten<br />

başka bir şey düşünmüyoruz.<br />

Sürekli yeni projeler, yeni yatırımlar peşindeyiz.<br />

150 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bunun haricinde bir siyasetimiz yoktur.<br />

Davamız hizmet davasıdır. Projelerimize kalbimizi koyuyoruz. Duygularımızı<br />

koyuyoruz. Vatandaşlarımızın sevincinden daha büyük bir ödül tanımıyoruz.<br />

Bunları laf olsun torba dolsun diye söylemiyorum.<br />

Birilerine cevap yetiştirmek gibi işlere tam da hizmetlerle meşgul olduğumuz<br />

için vakit ayıramıyoruz.<br />

Elbette hizmetlerimizi işlerimizi tanıtmak için basın toplantıları düzenliyoruz,<br />

afişler yapıyoruz, ilanlar veriyoruz.<br />

İletişim uzmanlarıyla birlikte çalışıyoruz. Onların profesyonel yetkinliğinden<br />

istifade ediyoruz.<br />

Çünkü vatandaşlarımızla, 1,5 milyon hemşerimizle ve dahası tüm Türkiye’yle<br />

diyalog kurmamız icap ediyor.<br />

10 binden fazla yatırımı ben bir kerede bile anlatma imkanına sahip değilim.<br />

Dolayısıyla bir iletişim tekniği kullanıyoruz.<br />

Fakat işin esası şudur: Vatandaşlarımızın her birini kainatın gözbebeği,<br />

şehrimizin gözbebeği olarak görüyoruz.<br />

HEMŞERİLERİMİZE SAYGI<br />

Ben şahsen bizi desteklesin ya da desteklemesin, her bir hemşerimin<br />

hizmetinde olmaktan şeref duyuyorum.<br />

Bu duyguyu, bu bilgiyi biz Şeyh Galib’den, Yunus Emre’den, Pir Sultan’dan,<br />

Hacı Bektaş Veli’den, Mevlana’dan öğrendik!<br />

Kurnazlıkla, gösterişçilikle, kibirle, boş laflarla işimiz yoktur.<br />

Kendimize olan saygımız, her birini kardeş, dost olarak gördüğümüz,<br />

aralarında en ufak bir ayrım yapmadığımız hemşerilerimize olan<br />

saygımızdan doğuyor.<br />

Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde yaşayan herkes ama herkes bizim nazarımızda birer veliahttır.<br />

Yani bir saray çocuğudur. Gönlümüzdeki saraylarda, tahtlarda oturur.<br />

Bu hisler, bu hürmet, bu kıymet bilme sayesinde enerjimiz artıyor.<br />

Hizmet kapasitemiz artıyor. Kendimizi ifade etme rahatlığımız artıyor.<br />

Vatandaşlarımızla gözgöze gelmek, el ele vermek, birlikte yürümek… bütün<br />

bunlar bizim doğal halimizdir.<br />

(Kırkbir, s. 56, Kasım 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

151


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kara kış, ak kış<br />

Kış geldi. Atalarımız bu mevsime “kara kış” derler. Neden? Çünkü yakacak<br />

odun kömür bulmak zordur. Çalışmak zordur. Yolculuk etmek zordur…<br />

Cumhuriyet tarihi boyunca kış hep mahrumiyetin, yoksulluğun, kederin<br />

öne çıktığı mevsim olmuştur. Ancak 1980’lerin ortalarından itibaren, bazı<br />

kimselerin kıştan tat aldıklarına şahit olmaya başladık. Elbette hepimiz<br />

çocukluğumuzda kardan adamlar yapıyorduk. Kartopu oynuyorduk. Fakat<br />

evlerin pek azı kaloriferliydi. Yalnızca bir – iki oda ısıtılabiliyordu. Karla,<br />

kışla bitmeyen bir mücadelemiz vardı. Üşümekten, kışın görkemli güzelliğini<br />

algılayamıyorduk. Açıkçası, her yıl, kış aylarında milletçe geri adım atıyor,<br />

birkaç yıl geriye gidiyorduk.<br />

Şimdi kışlar bizi eskisi kadar sarsmıyor. Şükürler olsun şehrimizde doğalgaz<br />

var. Doğalgaz yalnızca evlerimizi, işyerlerimizi ısıtmakla kalmıyor, aynı<br />

zamanda bize kışın ihtişamını keşfetmemize imkan verecek bir sükunet<br />

de sağlıyor. <strong>Kocaeli</strong> bugün kış turizminin en önemli merkezlerinden<br />

biri: Kartepe, kış güzelliğinin büyük sembollerinden. Yollar karlansa,<br />

buzlansa makinelerimiz var, yetişip açıyoruz. Üşütüp hastalanacak olsak,<br />

onlarca sağlık merkezimiz var, hemen tedavi başlıyor. Kapalı mekanlarda<br />

ihtiyaçlarımızı giderebileceğimiz, eş dostla, ailemizle vakit geçirebileceğimiz<br />

alışveriş merkezleri var. Hava ve yol durumu her an her mecrada<br />

duyuruluyor. Tedbir alma kolaylığı, iletişim imkanlarıyla birlikte daha da arttı.<br />

Uzatmayayım. Velhasıl bugün kış eskisi kadar kara değildir.<br />

NEŞELENME VE BİLGİLENME SEZONU<br />

Bakın sözü nereye getireceğim: Kış, kitap okuma mevsimidir, tiyatro,<br />

sinema, konser, sergi mevsimidir. Geçen hafta, vefatının 72. yıldönümü<br />

nedeniyle İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u andık. Bu hafta da şiirsel<br />

152 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

estetiğin zirvelerinden Yahya Kemal Beyatlı’yı vefatının 50. yılında anıyoruz.<br />

Her iki şairimizin de eserlerini programa katılan hemşerilerimize hediye ettik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde kış artık bütün güzellikleri ve kazanımlarıyla birlikte yaşanıyor.<br />

Kış gelince yazarlarla, şairlerle buluşuyoruz. Edebiyatla, kültürle haşır neşir<br />

<strong>oluyor</strong>uz. Kışı ne kederle, ne de oyalanarak geçiriyoruz. Tam tersine bir neşe<br />

ve bilgilenme sezonu kış.<br />

YENİ YIL<br />

Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, kışın, şehrimi baskı altına<br />

almasına müsaade etmeyeceğim. Her şeyimiz hazır, şükürler olsun. 5 yıldır<br />

olduğu gibi, yine bir ak kış yaşayacağız inşallah. Ak kış, şehirdeki refahın,<br />

yükselişin işaretidir, delilidir. Bize, bu ak kışı, mümkün mertebe kültürel<br />

etkinliklere katılarak, kitap okuyarak taçlandırmak yakışır.<br />

Yurtiçinden ve yurtdışından turistleri, misafirlerimizi ağırlamaya devam<br />

edeceğiz. Benzer şekilde kültür ve sanat tarihimizin büyüklerini de<br />

anarak, onlar hakkında programlar, etkinlikler düzenleyerek şehrimizde<br />

ağırlayacağız. Bu tanışmalar, hasbıhaller, kaynaşmalarla kışımızı daha da<br />

sevinçli ve bereketli bir şekilde geçireceğiz…<br />

Yeni bir yıla, 2009’a giriyoruz. Yıllar hakikaten çabuk geçiyor. 2008, büyük<br />

projelerle, atılımlarla geçti. Bunları her fırsatta zaten sizlerle konuşuyor,<br />

değerlendiriyoruz. 2009’un birbirimize kalben daha da yakınlaştığımız ve<br />

hep birlikte her adımda hızlanarak aydınlık ufuklara doğru ilerlediğimiz bir yıl<br />

olmasını diliyorum. Yeni yılınız kutlu olsun.<br />

(Kırkbir, s. 61, Aralık 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

153


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

154<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

ÖZEL GÜNLER<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

155


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

156<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Düşmanından kurtul, dostuna kavuş<br />

Kandıra, 1920’nin 5 Eylül’ünde işgal güçlerinden kurtarıldı.<br />

28 Haziran, İzmit’in Düşman İşgalinden Kurtuluşu’nun yıldönümü (1921).<br />

4 Temmuz’da Karamürsel’imiz düşmandan temizlendi (1921)<br />

Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla birlikte (11 Ekim 1922) Gebze işgalden<br />

kurtuldu.<br />

Bütün kurtuluş günleri, yüce milletimizin Kurtuluş Savaşı bize çok şey anlatır.<br />

Fransız, İngiliz, Yunan askerlerinin saldırılarından, yakıp yıkmalarından,<br />

cinayetlerinden kurtulmanın anlamı esasen çok derindir.<br />

Yanlış anlaşılmasın. Avrupalılarla aramızda bugün bir düşmanlık yok.<br />

Avrupa’da 5,5 milyona yakın Türk yaşıyor.<br />

Onlar bize geliyor, biz onlara gidiyoruz. 80 küsur yıl önceki savaşı kan<br />

davasına dönüştürmenin manası yok.<br />

Ben tarihe belediyecilik açısından bakıyorum.<br />

Hepimiz, bulunduğumuz yerden, tarihe bakmak zorundayız.<br />

Tarih bilgisi, hayat bilgisidir, insanlığı tanımanın, felsefe öğrenmenin yolu<br />

tarihten geçer.<br />

Dahası, hepimiz tarihin içindeyiz.<br />

HAYATIMIZI GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN CANIMIZI VERDİK<br />

87, 88 sene önce, canımızı dişimize takıp düşmandan kurtulduk, şükürler<br />

olsun.<br />

Peki sonra?<br />

Sonrası, dostlara kavuşmaktır. Dostluğa kavuşmaktır.<br />

Bence, bir şehirde dostluğun tesis edilmesi, hemşehriliğin değerli kılınması,<br />

düşmandan kurtulmak kadar önemlidir.<br />

Düşman geldi, senin evini yıktı. Nasıl yapacaksın? Dostlarla birlikte tabii ki.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

157


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Elbirliğiyle. Gönül birliğiyle.<br />

Özgür şehir, insanların birbirinin kıymetini bildiği şehirdir.<br />

Bir şehri güleç, iyi kalpli, bilgili, çalışkan insanlar özgürleştirir.<br />

Özgürlüğü; yaptığı her işte ailesinin, mahallesinin, şehrinin, ülkesinin ve<br />

bütün insanlığın yararını gözeten insanlar kurabilir, yaşatabilir.<br />

Kötülüklerden kurtulmak, ölümden kurtulmak için hayatımızı ortaya koyduk.<br />

İyiliklere, güzelliklere, anlamlı bir hayata kavuşmak için de aynı çabayı<br />

göstermemiz gerekir.<br />

İşte bu nedenle biz, “Siyaset hizmettir” diyoruz.<br />

Kim hayatı güzelleştirmek için uğraşıyorsa, o kişi yaşadığı şehre, ülkeye ve<br />

dünyaya değer katıyor demektir.<br />

DÜŞMANDAN KURTULDUK, PEKİ YA DÜŞMANLIKTAN?<br />

87 - 88 yıl önce canımızı verdik. Şimdi de canımızın kıymetini bileceğiz.<br />

Birbirimize değer vereceğiz.<br />

Siyaseti, sosyal münasebetleri kavgacı bir üslupla, birbirimizi hor görerek,<br />

sayıp söverek yürütemeyiz.<br />

Düşman işgalinden kurtulduğumuz gibi, düşmanlıktan da kurtulmak<br />

zorundayız.<br />

Tekrar ediyorum: Düşmandan kurtulduk, düşmanlıktan da kurtulmalıyız.<br />

Hemşehriler arasında düşmanlık olmaz.<br />

Ben Fransız’la, İngiliz’le, Yunan’la barışmışım, hemşehrilerimle,<br />

vatandaşlarımla mı barışmayacağım?<br />

Bu manada yaptığımız hizmet binaları, yollar, altyapı yatırımları, parklar,<br />

oyun alanları, eğitim merkezleri, düzenlediğimiz fuarlar, şenlikler, festivaller…<br />

hepsi ama hepsi birer dosta ve dostluğa kavuşma girişimidir.<br />

Siyaset hizmettir, hizmet barıştır, barış esenliktir, dostluktur, özgürlüktür.<br />

158 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İzmit’in Kurtuluşu’ndan 86 yıl sonra<br />

Kıymetli <strong>Kocaeli</strong>liler, Aziz dostlarım,<br />

Bugün, İzmit’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yıldönümünü<br />

kutluyoruz.<br />

86 yıldır barış içinde yaşıyoruz.<br />

86 yıldır şehrimizde düşman askeri yok.<br />

Bizler, şu anda, bu barışı, bu huzurlu ortamda yaşamayı kutluyoruz.<br />

İşgal günlerini hatırlayalım.<br />

13 Kasım 1918’de, düşman gemileri Marmara Denizi’ne girdi.<br />

Şehirlerimizi bombalamak, evlerimizi yıkmak, bizleri, çocuklarımızı öldürmek<br />

üzere geldiler.<br />

İngiliz ve Fransız askerleri, bombalarıyla, silahlarıyla şehrimize girdiler.<br />

Buradaki gayrimüslimler de silahlanıp, bizi öldürecek orduların içinde<br />

yerlerini aldılar.<br />

Bugün, İngilizlerle bir kavgamız yok.<br />

Hepimiz Paris’e gidiyoruz, Fransızlarla aramız iyi.<br />

Mahallelerimizde gayrimüslim dostlarımız yaşıyor.<br />

Fakat 1918’de durum böyle değildi.<br />

Tarihi görmezlikten gelemeyiz.<br />

Kanlar içinde, gövdesi parçalanmış genç şehitleri hafızamızdan silemeyiz.<br />

“Tatsız günlerdi, üzerinde durmaya değmez” diyemeyiz.<br />

Neden?<br />

Çünkü tam 3 yıl süren işgale karşı durmasaydık, direnmeseydik, hepimiz<br />

mahvolacaktık.<br />

Bu sokaklar, caddeler, parklar, evler bizim olmayacaktı.<br />

Biz var olmayacaktık.<br />

Bugün, birbirimizin varlığını kutluyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

159


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Milli bir doğum günü kutlaması bu.<br />

Bugün, hayatımızı, nefes alıp verişimizi, kalplerimizin atışını kutluyoruz.<br />

27 Ekim 1920’ye dönelim.<br />

İngilizler şehrimizden çekildi.<br />

Buraları Yunan askerlerine bıraktılar.<br />

Çok büyük acılar çektik. Bunları anlamak da, anlatmak da kolay değil.<br />

Hiç tanımadığınız biri gelip, durduk yerde size yumruk atsa ne yaparsınız?<br />

Gazetenizi okumaya devam edebilir misiniz?<br />

Edemezsiniz.<br />

Yemeğinizi bitiremezsiniz.<br />

Çayınızı keyifle yudumlayamazsınız.<br />

Hiç tanımadığınız biri gelip, size silah çekse?<br />

Şoka girersiniz.<br />

Korkarsınız.<br />

İşte, 1918’de hepimize silah çekildi.<br />

Hepimiz 3 yıl boyunca, bu hiç tanımadığımız, dillerini bile bilmediğimiz<br />

kimseler tarafından yumruklandık, tekmelendik, öldürüldük!<br />

Çok kötü bir dönemden geçen, yoksul, kendi halinde bir halk, I. Dünya<br />

Savaşı’ndan yeni çıkmış, yorgun ve üzgün bir halk, yeniden ölümle, zulümle<br />

yüzyüze geldi.<br />

Ekmek yoktu.<br />

Herkes aç ve çaresiz. Küçücük çocuklar, bebekler durmadan ağlıyor.<br />

Anneler ağlıyor, genç kızlar, gelinler ağlıyor.<br />

Her yerde saldırı var, barut var, kan var.<br />

Hiçbir umut yoktu.<br />

Bir süre sonra, bu zayıf, çaresiz insanlar, eğer direnmezlerse, hayatlarının<br />

tümden yok olacağını gördüler.<br />

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas Kongrelerini topladı.<br />

Tüm Türkiye’de, sizin benim gibi sivil insanlar, öğrenciler, esnaf, memurlar<br />

silahlanmaya başladı.<br />

“Tamam” dediler, “savaşacağız!”<br />

Hayatında hiç silah tutmamış insanlar da silaha sarıldılar.<br />

Cinayetlere, bombardımanlara, açlığa, umutsuzluğa boyun eğmediler.<br />

Bütün mahallelerimizden, bütün köylerimizden insanlar cepheye koştular.<br />

Yüzlercesi şehit oldu.<br />

Genç babalar, delikanlılar, çocuklar, anneler,gelinler vurularak can verdi.<br />

Teslim olmadılar. Vazgeçmediler.<br />

Neydi bu?<br />

Yani neden teslim olmadılar?<br />

Ölmeyi kim ister?<br />

160 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Niçin ölümü göze aldılar?<br />

Mahallesindeki dükkanda şeker satan bir adam, niye ölüme gider?<br />

Bir fırıncı, her sabah taze ekmekler yapan bir baba niçin ölümü göze alsın?<br />

Bir öğrenci, bir çitçi, bir demirci niye silahlara, namlulara doğru yürür?<br />

Çünkü, bugün burada yaşadığımız özgürlük, sokaklarımızdaki bu güzellikler<br />

kutsaldır.<br />

Barış kutsaldır.<br />

Her sabah yaptığımız kahvaltı, içtiğimiz çay, okuduğumuz kitap kutsaldır.<br />

Tarlalarda çalışmamız, fabrikalarda çalışmamız, dükkanlarda, pazarlarda<br />

alışveriş yapmamız, bütün bunlar, bu hayat kutsaldır.<br />

Yollarda selamlaşırız, otobüste yaşlılara yer veririz, eşi dostu, akrabayı<br />

ziyaret ederiz, düğünlerde oynarız, parkta güvercinlere yem atarız…<br />

İşte bu hayat, bu camiler, bu evler, dükkanlar, okullar… hepsi kutsaldır.<br />

Allah bize bu ağız tadını nasip etti.<br />

Çünkü dedelerimiz, ninelerimiz, çok yorgun, çok üzgün oldukları halde, çok<br />

aç, çok yoksul oldukları halde düşmana direndiler.<br />

Hiçbiri, silahlı, önüne geleni öldüren, vahşi askerlere pabuç bırakmadı.<br />

“Madem öyle diyorsunuz, alın istediğinizi” demediler.<br />

Silahlardan, ölmekten korkmadılar.<br />

Bir şeyden korktular:<br />

O da, bu hayatın, hepimizin hayatının yok olmasıydı.<br />

Burada 86 yıl önce delikanlılar, yaşlılar, bebekler öldürüldü. Süngülerle,<br />

bıçaklarla delik deşik edildiler.<br />

Burada, 86 yıl önce, genç kızlar, genç annelere saldırıldı. Hepsi vahşice<br />

aşağılandılar.<br />

Burada dükkanlar yağmalandı.<br />

Evler yıkıldı. Okullar yıkıldı. Tarlalar dağıtıldı.<br />

Burada bir lokma kuru ekmeğe muhtaç olduk.<br />

Yine de hayatımızdan vazgeçmedik.<br />

Allah’a binlerce şükürler olsun, bugünleri de gördük.<br />

Tertemiz, ışıl ışıl bir şehirde yaşıyoruz Aziz kardeşlerim.<br />

Cıvıl cıvıl sokaklarda, pazarlarda, pırıl pırıl evlerde, yemyeşil parklarda<br />

yaşıyoruz.<br />

Hiç kimse, çocuklarımızı öldürmeye kalkışmıyor.<br />

Hiç kimse bizi yakmaya, kemiklerimizi kırmaya kalkışmıyor.<br />

Bir devletimiz, bir hayatımız, bir yuvamız, şehrimiz var.<br />

Ailemiz, dostlarımız var.<br />

1921’e dönelim.<br />

1921’in Haziran ayında Kazım Özalp Bey komutasındaki Kuvayı Milliye<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

161


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

birlikleri Yunan askerlerini püskürttü.<br />

Yunan askerleri bir yandan kaçıyordu, bir yandan da büyük katliamlar<br />

yapmaya devam ediyordu.<br />

Kaçarken bile çocukları öldürmekten geri durmuyorlardı.<br />

Kuvayı Milliye askerleri şehre girince, Yunan askerlerinin bir kısmı da denize<br />

atlayıp gemilere doğru yüzmeye başladılar.<br />

Bir cinayet salgını böylece sona erdi.<br />

Şehrimiz kurtulmuştu.<br />

Büyük acıların, kayıpların yasını tutuyorduk. Fakat bir yandan da Allah’a<br />

şükrediyorduk.<br />

Şimdi, 86 yıl sonra yine şükrediyoruz.<br />

İzmit’imizin Kurtuluşu kutlu olsun.<br />

Allah bugünlerimizi aratmasın.<br />

Hayatımız hep böyle barış, huzur ve güven içinde geçsin.<br />

Hepinizi sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

162 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İzmit’in Kurtuluşu<br />

13 Kasım 1918 gününü unutamayız. O gün, düşman donanmasını gördük.<br />

İtilaf devletlerine ait gemiler, zehirli deniz canavarları gibi sularımıza girdi.<br />

Tam 3 yıl, yaklaşık 1000 gün boyunca akıl almaz acılar çektik. Çocuklarımız<br />

vuruldu. Kanlar içindeki evlatlarımızı kucaklayıp toprağa verdik. 1000 gün<br />

mezarlar kazdık. Sevdiklerimizi gömdük. Açlıktan, susuzluktan, hastalıktan<br />

bitap düşmüştük. Silahımız, cephanemiz yoktu. Namlular tarafından<br />

kuşatılmıştık. Top namluları, tüfek namluları, bıçaklar, süngüler tarafından<br />

sıkıştırılıyorduk.<br />

Hepimiz, yakıcı bir keder içinde ağlıyorduk. Anneler, babalar, kardeşler<br />

ağlıyordu. Perişandık.<br />

Evlerimiz, sokaklarımız paramparça olmuştu. Yavrularımızı okula<br />

gönderemiyorduk. Okullar yıkılmıştı. Dükkanlarımızı açamıyorduk.<br />

Fırınlar, çay ocakları, terziler, marangozhaneler, her yer kapalıydı. Pazar<br />

kurulamıyordu. Hayat durmuştu. 27 Ekim 1920’de İngilizler, başımızda<br />

Yunanlıları bırakıp çekildiler. Her gün cinayet, her gün tecavüz, her gün<br />

dayak, her gün korku<br />

doluydu.1921 Haziranı’nda Kazım Bey komutasındaki Kuvayı Milliye<br />

birlikleri, Yunan ordusunun vahşetine gereken cevabı verdi. Yunan askerleri<br />

kaçarken bile<br />

sokaklardaki, mahallelerdeki insanları öldürüyordu.<br />

Nihayet, Haziran’ın 28’inde, şehrimizden düşmanları çıkardık. Can havliyle<br />

gemilerine atlayıp kaçtılar.<br />

Caddelerimizi, sokaklarımızı, evlerimizi, çarşılarımızı yeniden kurduk.<br />

Tarlalara, fabrikalara geri döndük. Yıllar yılı şehitlerimizi hatırlayıp gözyaşı<br />

döktük. O korkunç günleri yavaş yavaş geride bıraktık…<br />

O zorlu günlerden bugünlere geldik. Bir Büyükşehir kurduk. Her yanında<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

163


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

barış içinde, güvenle, sevinçle çalıştığımız; cıvıl cıvıl, pırıl pırıl bir şehir<br />

kurduk.<br />

Bugün, işgalden kurtuluşumuzun 86. yıldönümünde, bizler bu barış dolu,<br />

özgürlük, neşe dolu hayatı kutluyoruz.<br />

Birbirimizin kalp atışlarını, varlığımızı, afiyetimizi, huzurumuzu kutluyoruz.<br />

Allah, şehrimizin, ülkemizin, milletimizin özgürlük sevincini daim etsin.<br />

164 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hoş geldin yâ şehr-i Ramazan<br />

Açlık, bir lokma ekmek bulamamak, çoluk çocuğumuzu besleyememek en<br />

büyük insanlık dramıdır.<br />

Ramazan ayında, birçoğumuz oruç tutmak suretiyle bu insanlık dramını, bu<br />

felaketi keşfediyoruz.<br />

Bir yudum suyun, bir lokma ekmeğin tadını özlüyoruz, değerini kavrıyoruz.<br />

Daha da önemlisi, kimsesiz, yoksul, sahipsiz dostlarımızın yaşadığı müthiş<br />

sıkıntıyı açıkça fark ediyoruz.<br />

Kalplerimiz yumuşuyor.<br />

Paylaşma eğilimimiz güçleniyor.<br />

İftar sevinçleri bize bir ruh yüceliği getiriyor.<br />

Ramazana özgü kültürel tatlarla haşır neşir <strong>oluyor</strong>uz: Ramazan pidesi,<br />

güllaç, hurma gibi… Ramazan davulcusu, maniler, Karagöz gibi…<br />

Bana öyle geliyor ki, Ramazan coşkusu, esasen, gözle görülebilir bir hızdaki<br />

insani olgunlaşmayı müşahede etmemizden kaynaklanıyor.<br />

BAŞKALARINI SEVİNDİRMEDEN GERÇEK SEVİNCE ULAŞAMAYIZ<br />

Bütün öğretiler bize insanlık değerlerinden söz açar.<br />

Yardımlaşmak, merhamet, insaf, hakkaniyet gibi değerler; dünyadaki bütün<br />

inanışlarda, kültürlerde yüceltilir.<br />

Çünkü hepimiz, dünyevi tatların geçici olduğunu biliriz.<br />

Önemli olanın gönülleri kazanmak olduğunu biliriz.<br />

Arzularımıza, hırslarımıza, nefsimize değil de; hakikatli duygu ve fiillere<br />

yönelmemiz gerektiğini biliriz.<br />

Asayişin de, özgürlüğün de, sevincin de kaynağında olgunluk ve gönül<br />

yüceliği yatar. Bunu herkes bilir.<br />

Yine de günlük meşgaleler, endişeler bizi başka yerlere çeker.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

165


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Öğrenci, işçi, ev hanımı, memur… genç ya da yaşlı… kim olursak, nerede<br />

olursak olalım, hepimiz daha çok kazanma hayaline zaman zaman kapılırız.<br />

Ramazan, bizlere bu heveslerin, arzuların, hırsların geçiciliğini hatırlatır.<br />

Ramazan, bizlere başkalarını sevindirmeden sevinmenin boşuna olduğunu<br />

işarete der.<br />

Ramazan bize kardeşliği, dert ortaklığını, el ele vermeyi telkin eder…<br />

SABIR VE ESENLİK TEBESSÜMLERİ<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Ramazan’ın güzelliklerini şehrimize yaymak<br />

için harekete geçtik.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde Ramazan’ın daha derinlikli, daha huzurlu bir havada geçmesi<br />

için kolları sıvadık.<br />

Ramazan çadırlarımızı kurduk.<br />

Ramazan programları düzenledik.<br />

İnanıyorum ki, her yıl olduğu gibi, bu yıl da Ramazanı barış ve güzelliklerle<br />

dolu bir şekilde idrak edeceğiz.<br />

Diliyorum ki, Ramazan bu yıl da…<br />

Pırıl pırıl minarelerin, kubbelerin, mahyaların arasında…<br />

Sahur mahmurluğu, oruç dinginliği içinde…<br />

Sabır ve gönül ferahlığını yansıtan tebessümlerle…<br />

İçimizde tertemiz bir su gibi aksın…<br />

Gönüllerimizin pasını silsin…<br />

Ruhumuzu aydınlatsın.<br />

Ramazan-ı Şerif’iniz mübarek olsun, aziz hemşehrilerim, güzel kardeşlerim.<br />

(Kırkbir, s. 45, Eylül 2008)<br />

166 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong> için iftar vakti<br />

Ramazan ayının neşesinden, bereketinden, manevi hareketliliğinden<br />

bahsediyoruz.<br />

Tamam, camiler ışıklarla süsleniyor.<br />

Fırınlarda sıcacık pidelerin dumanı tütüyor.<br />

Ramazan çadırlarında Karagöz sahneleniyor.<br />

Çarşılarda Medine hurmaları satılıyor.<br />

Güllaçlar, davullar, maniler, teravihler, dualar, ilahiler…<br />

Hakikaten, Ramazan’la birlikte bir anda hayatımıza dahil olan birçok<br />

güzellik var.<br />

Fakat bence en önemlisi iftar.<br />

Ramazan’ın en kritik an’ı.<br />

Gün boyu o an’ı bekliyoruz.<br />

İkindi ezanını duyunca, “Ah şimdi akşam olacaktı ki…” diye iç geçiriyoruz.<br />

Güneş ufukta kayb<strong>oluyor</strong>, sulara gömülüyor. Minarelerden ezanlar<br />

yükseliyor. Art arda şerefeler aydınlanıyor. 1 saniye içinde iklim değişiyor,<br />

hayat değişiyor, biz değişiyoruz.<br />

İftar’ın bu kadar yoğun, özel, derin bir an olması çok dikkate değer.<br />

İFTAR RUHU<br />

Ramazan’ın diğer bütün hoşlukları, iftar sofrasının etrafında döner.<br />

İftar vaktini birlikte geçirmemiz, o benzersiz anda yan yana olmamız apayrı<br />

bir önem taşıyor.<br />

Beni etkileyen bir reklamda “Türkiye için iftar vakti, bilmem ne çorbaları için<br />

iftihar vakti” deniyordu.<br />

İftar vakti, hepimiz için iftihar vaktidir. Yeter ki sofraları birbirinden uzağa<br />

kurmayalım.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

167


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Masaları birleştirelim. Pideyi bölüşelim. Suyu birbirimize ikram edelim…<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında büyük iftar sofraları kuruluyor.<br />

Sadece Fuar’da 4 bin kişi aynı sofraya oturuyor.<br />

İftar küçük bir bayramdır. Fakat binlerce kişi aynı anda iftar edince, büyük bir<br />

bayram <strong>oluyor</strong>.<br />

Bu sofralardan sadece doyarak değil, birçok şey öğrenerek kalkıyoruz: Sabır,<br />

doğru zamanlama, paylaşma, nezaket gibi erdemleri bir küçük an içinde<br />

tecrübe ediyoruz.<br />

Ramazan yavaş yavaş geçiyor. Önümüz bayram. Oruç ayı bittikten sonra da,<br />

bu iftarlarda öğrendiklerimizi zihnimizde canlı tutmaya bakalım.<br />

İftar ruhunu yaşatalım.<br />

TAKIM TUTAR GİBİ…<br />

Böyle Ramazan, oruç, iftar diye heyecanlı yazılar yazıyorum. Fakat oruç<br />

tutmayan vatandaşlarımız yok mu? Var elbette.<br />

Burada maksadımız kalp kırmak, kimseyi dışlamak ya da yaftalamak değildir.<br />

Hepimiz insanız. Orucu tutarız, tutmayız, -özrümüz vardır, hastalıkta,<br />

yolculukta- tutamayız, sıkı tutarız, gevşek tutarız… Bu konularda kimse<br />

kimseyi yargılayamaz.<br />

Ramazan, kültürel değerleriyle birlikte geliyor. Oruçlu değilsem pide<br />

yemeyeyim mi? Hurma tatmayayım mı? Olmaz öyle şey.<br />

Tabii ki birbirimize hürmet edeceğiz. Tutan tutmayana asla hakaret<br />

etmeyecek, küçük düşürücü imada bulunmayacak. Niyetli olmayan da<br />

niyetliyi rahatsız<br />

etmemeye bakacak.<br />

Bu kadarcık anlayışa, bu kadarcık olgunluğa hepimiz sahibiz.<br />

Tabiri caizse, takım tutar gibi oruç tutamayız.<br />

Ramazan ayının bizi buluşturması, birleştirmesi, kenetlemesi gerekir.<br />

Ayırması, bölmesi, uzaklaştırması değil.<br />

(Kırkbir, s. 48, Eylül 2008)<br />

168 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bayramlaşma olmadan bayram olmaz<br />

Eski bir tabirdir: “Bayram çocuklara gelir.”<br />

Neden çocuklara geliyor bayram? Çünkü bayram sevinçleri, çocukların<br />

tertemiz dünyasıyla daha kolay örtüşüyor.<br />

Kendimi yokladım. Bayram çocuklara geliyor, tamam. Peki ya ben? 1 ay<br />

süren orucun ardından, bayramın manevi lezzetini tadabiliyor muyum?<br />

İnsanın yaşı ilerledikçe, bayramların vitamini, minerali azalıyor mu?<br />

Zihnim böyle bayramlık sorularla meşgulken, şunu fark ettim: Bayramın<br />

vakti belli, o vakitte kendiliğinden geliyor. Fakat bayram neşesini, bayram<br />

sevinçlerini, insanlar birbirlerine sunuyorlar. Bir başkasının katkısı olmadan<br />

bayramımız tamam olmuyor.<br />

Elbette bayramın kendine has bir atmosferi, tadı, bereketi var.<br />

Fakat kapımızı kimse açmazsa, bayramımızı kimse tebrik etmezse o<br />

atmosfer hüzünle dolar…<br />

ŞEFKAT VE SEVİNÇ DÖNGÜSÜ<br />

Bayram, çocuklara gelir…<br />

Çocuklar olmasa belki de bayramlar hiç gelmeyecek?<br />

Her bayram el öpen, gülümseyen, rengarenk giyinmiş, pırıl pırıl çocuklar,<br />

bayramı bizlere taşıyorlar.<br />

Biz de onlara şeker, mendil, harçlık, hediye vererek, bayramın gereğini<br />

yapıyoruz.<br />

Şekerler çocuğa, çocuğun gülüşü ise büyüklere bayram sevincini aşılıyor.<br />

Bayram insandan insana geçen, bir şefkat, neşe, merhamet ve sevinç<br />

döngüsüdür.<br />

Bayram sabahı herkes, kalbinde ilahi bir sevinçle uyanır.<br />

Meleklerin duaları kabul olmuş gibi, herkesin gönlünde bir bahar temizliği<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

169


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yapılmış gibi, her yerde bir sevap tortusu vardır.<br />

Hepimiz iyi niyetlerle, tebessümlerle bayramın ahengine uyum sağlarız.<br />

KAVUŞMA, BARIŞMA, KAYNAŞMA GÜNÜ<br />

Bayram aslında küçük büyük herkese geliyor.<br />

Şehirde bir adam, bayram sabahı ailesiyle birlikte ana – babacığının elini<br />

öpmeye, köyüne gittiğinde… O köydeki anne, bahçedeki çiçekleri sularken,<br />

oğlunun, gelininin, torunlarının geldiğini gördüğünde… İşte bayram tam o<br />

anda geliyor!..<br />

Bayram selamlar, kutlamalar, kucaklaşmalar, hediyeler, ziyaretler,<br />

kavuşmalarla gelir.<br />

Mesela genç kız “Bayramın mübarek olsun babacığım” deyip el öpüyor.<br />

Baba “Senin de canım kızım” deyip sarılıyor. Tam o dakikadır bayram.<br />

İki arkadaşın bayramlaşması… Dargın iki kişinin bayramlaşarak barışması…<br />

Eşlerin bayramlaşması… Birbirini tanımayanların bayramlaşması…<br />

Bu ve benzeri sahneleri gözünüzün önüne getirin.<br />

Ben derim ki, bayramlaşma olmadan bayram olmaz.<br />

O halde, bayramınız mübarek olsun.<br />

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum.<br />

(Kırkbir, s. 49, Eylül 2008)<br />

170 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“Uzat ellerini bayramlaşalım”<br />

Aziz hemşehrilerim,<br />

Bayramlar sevinç günleridir. Neşe ve heyecan, her yeri kaplar.<br />

Bayram sabahları hepimiz o neşeyle, sevinçle çıkıyoruz sokağa. Camilere<br />

yöneliyoruz. Komşularımızla, dostlarımızla kucaklaşıyoruz. Gönüllerimizi bir<br />

ferahlık sarıyor.<br />

Oruçlarla, iftar, teravih, sahurlarla geçen; ibadet konsantrasyonu içinde,<br />

kendi derinliklerimize inerek, dualarla idrak ettiğimiz ayların en güzelinden<br />

sonra, bayram ediyoruz.<br />

Ramazan Bayramı bize hem bilgece bir olgunluk, hem de küçük çocuklara<br />

mahsus bir neşe veriyor. Binlerce şükürler olsun. Nice bayramlar görelim<br />

inşallah.<br />

Benim en çok önemsediğim konu, küskün, dargın hemşehrilerimizin<br />

bayramı fırsat bilip barışmalarıdır. Bayramı bayram yapan şeylerin başında<br />

bu barışmalar gelir. Surat asmayacağız. Somurtmak yok. Lüzumsuz bir<br />

gurura kapılmayacağız. Mütevazı olacağız. Bize gönül almak, bağışlamak,<br />

tatsızlıkları unutmak, kardeşçe kucaklaşmak yakışır.<br />

Şu güzelim Anadolu türküsündeki gibi birbirimize sesleneceğiz:<br />

“Şu mübarek günde küsmek olur mu?<br />

Uzat ellerini bayramlaşalım.<br />

Tanrı selamını kesmek olur mu?<br />

Uzat ellerini bayramlaşalım.”<br />

Helalleşmeden olmaz. Bayramın bereketi azalır Allah korusun.<br />

Büyüklerimizin ellerini öpeceğiz. Hürmet günü bu. Çocuklarla oynayacağız.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

171


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Onlara hediyeler, şekerler vereceğiz.<br />

Kimsesizleri, yetimleri, düşkünleri ve hattâ kabirleri, kaybettiğimiz<br />

yakınlarımızı ziyaret ederek, bayramın duygu yoğunluğunu onlarla da<br />

paylaşacağız.<br />

Bayramda oluşan bu sevinç halkasının dışında bir tek vatandaşımız bile<br />

kalmasın. Bu paylaşma heyecanından hiç kimse mahrum olmasın.<br />

Hepimiz, bu ilahi şefkatten, kalplerimize semavi bir emir gibi inen bu ilham<br />

dolu saadetten hakkıyla nasiplenelim.<br />

172 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kurban bizi kibirin<br />

yanılgılarından uzaklaştırır...<br />

Kurban Bayramınız mübarek olsun.<br />

Allah, hep birlikte nice bayramlar görmeyi, hepimize iki cihanda yüz aklığı<br />

nasip etsin.<br />

Bir kez daha mübarek bayramımıza kavuşuyor, Hz. İbrahim’in, oğlu Hz.<br />

İsmail’i adayışındaki fedakarlığın sırrına erişiyoruz.<br />

Kurban kelimesi, Arapça ‘kurb’ yani ‘yakınlaşma’ kökünden geliyor.<br />

Dilimizdeki garip sözcüğü de öyle.<br />

Demek ki, Kurban Bayramları, bizleri birbirimize ve Yüce Allah’a<br />

yaklaştırıyor.<br />

Bereket dediğimiz, paylaşma ve vicdan huzurundan doğan bolluk ve sevinç;<br />

kurban kesmenin başlıca özelliğidir.<br />

Kurban Bayramları, bereket günleridir. Yoksul, sahipsiz, elden ayaktan<br />

düşmüş komşularımıza koştuğumuz günlerdir. Çaresizliği, umutsuzluğu,<br />

kimsesizliği biz bu mübarek günlerde savuştururuz. Mahrum ve hüzünlü<br />

komşularımızla aramızdaki mesafe hızla kapanır. Dostluğumuz pekişir. Yılın<br />

diğer günlerinde de dayanışma ve yardımlaşmayı sürdürebilmemize imkan<br />

veren bir başlangıç noktası, bir tazelenmedir Kurban Bayramları.<br />

Kurban Bayramlarında, İslam inancının son derece etkileyici bir yönünü<br />

keşfederiz. Çünkü, kurban kesmek, sembolik olarak, bütün varlığımızı Yüce<br />

Yaratıcı’ya sunmaya hazır olduğumuzu ifade eder.<br />

Kurban kesmek, hiç kuşkusuz zenginlere, ‘maddi imkanları elverenlere’<br />

mahsus bir dinî sorumluluktur. Bununla birlikte, zenginler ile ihtiyaç sahibi<br />

olan ya da ekonomik gücü kurban kesmeye yetmeyenlerin çok özel bir<br />

tarzda buluşmasını sağlar. Çünkü kurban eti, herhangi bir hediye değildir.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

173


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bize hayatın geçiciliğini, asıl zenginliğimizin kardeşlik olduğunu,<br />

tevazunun vazgeçilmez değerini anlatır. Kurban, bizi kibirden ve ona bağlı<br />

yanılgılardan uzaklaştırır. İnsanlığımızın özünü kavramaya yaklaştırır.<br />

Kurban Bayramı’nın barışmalara, helalleşmelere, kardeşliğimizin<br />

perçinlenmesine, sevinçlere ve müspet heyecanlara vesile olmasını<br />

diliyorum. Bayramınızı tekrar tebrik ediyorum. Nice bayramlara.<br />

174 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

4 Yıllık Bayram temizliği<br />

Aziz hemşehrim,<br />

kalplerimizi yumuşatan, bizi her yıl biraz daha olgunlaştıran Ramazan ayını<br />

geride bıraktık. Allah tekrarını nasip etsin.<br />

Bayramın sevinçli iklimine erdik. Hep birlikte, nice bayramlar görelim<br />

inşallah.<br />

Bu bereketli, pırıltılı, ahenkli günleri vesile sayarak, sizinle birkaç hususu<br />

paylaşmak istiyorum.<br />

Şehirler, yetmiş iki milletten insanın bir araya geldiği, binbir türlü insanlık<br />

halinin yaşandığı, muazzam yerlerdir. Her sokakta, her caddede, her<br />

pencerede başka bir hayat, başka bir duygu akar. Her taşın sesi farklıdır.<br />

Bulvarlardaki ağaçların her yaprağı ayrı telden çalar. Evlerin bacalarından<br />

tüten dumanlar bile birbirine benzemez. Şehirlilerin her birinin yüzünde ayrı<br />

bir hikaye okunur.<br />

Her şey birbirinden farklıdır.<br />

Kimse birbirine benzemez.<br />

Her sokakta ayrı bir dünya vardır.<br />

Yine de…<br />

Bir şehirde en büyük sevinç, bütün o farklılıkların unutulup, kardeşçe<br />

kenetlenilmesidir. Bir şehir halkı yanyana durur, omuz omuza verir, el ele<br />

tutuşur… bu manzara karşısında heyecanlanmamak imkansızdır.<br />

Bayram budur.<br />

Bayramlarda herkesle selamlaşıp kucaklaşarak, el öperek bayramlaşırız.<br />

Genç, yaşlı, çocuk, camilere koşarız. Şadırvanlarda kuşlar gibi yıkanırız.<br />

Sonra hep birlikte Allah’ın huzuruna çıkarız. Ve ardından birbirimizle<br />

tebrikleşiriz. Derin manalarla yüklü bir insanlık sahnesidir bu.<br />

Şehre uzaktan bakın: Herkes birbirine sarılıyor. Herkes birbirine iyi dileklerini<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

175


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

sunuyor. Herkes birbirine dua ediyor, ikramda bulunuyor, gülümsüyor…<br />

Birbirine hiç benzemeyen, her biri apayrı tellerden çalan insanlar bir anda<br />

yakınlaşıyor, kardeş <strong>oluyor</strong>, birbirine benziyor.<br />

Nasıl <strong>oluyor</strong>? Hangi gizli güç insanları bir sabah böyle neşeli ve sevecen bir<br />

şekilde uyandırıyor? Bu sırrı çözmek imkansız.<br />

Bayramın mucizesini en açık haliyle büyük şehirlerde görürüz. Çünkü şehir<br />

karmaşıktır. Bayram sabahı bir de bakarız ki bütün düğümler çözülmüş,<br />

bütün acılar unutulmuş, herkes barışmış, küslük kalmamış. Hayreti şayan<br />

bir durum…<br />

***<br />

Dedik ki, bayramı en iyi, şehirlerde, büyük şehirlerde idrak ederiz.<br />

O halde, şehirlerin her zaman bayrama hazır olması gerekir.<br />

Yolları bozuk, suları akmayan, çöpleri etrafa saçılmış, okulları yıkık dökük,<br />

doğalgazı olmayan, kanal boruları eski, çürük, çatlak, sahilleri bakımsız,<br />

denizi kirli, köprüsüz, geçitsiz, çirkin bir şehirde bayramın tadına varılamaz.<br />

Yoksulların, yaşlıların, hastaların, kimsesizlerin himaye edilmediği bir şehre,<br />

bayram büyük sevinçler getiremez.<br />

Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak 4 yıldır <strong>Kocaeli</strong>’mizi daha sevinçli<br />

bayramlara hazırlıyoruz.<br />

4 yıldır bayram temizliği yapıyoruz. 4 yıldır <strong>Kocaeli</strong>’nin köşe bucağını, elden<br />

geçiriyoruz.<br />

4 yıldır şehrimizi bir gelin gibi süslüyoruz.<br />

Bütün dertler bitene, bütün yüzler gülene dek hazırlıklarımız sürecek.<br />

Sokaklardaki kedilerin bile ayağına hizmet götürüyoruz. Kuşlara bile<br />

yiyecek taşıyoruz…<br />

19 Kasım 2006’da, Açılış Bayramı adı altında 99 projeyi hizmete açtık.<br />

27 Ekim 2007’de İkinci Açılış Bayramı’nda 111 projenin açılışını<br />

gerçekleştirdik.<br />

Her hizmet, şehirlere bayramın güzelliklerini taşır.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz, şehrimizi bir bayram yeri haline getirmek<br />

için 4 yılda 10 bin projeye imza attık.<br />

Çok şükür, Ramazan Bayramı’nı karşılamaya, sizlerle en içten şekilde<br />

bayramlaşmaya hazırız.<br />

Minarelerden yükselen, kubbelerde çınlayan mübarek sesler bize ilham<br />

veriyor, çalışma azmi aşılıyor.<br />

Şehrimize bütün gücümüzle, gece gündüz, canla başla hizmet etmeyi, bu<br />

ruhla, bu anlayışla sürdürüyoruz…<br />

Yüce Allah bizlere bu güzel şehirde nice bayramlar görmeyi nasip etsin.<br />

Bayramınız mübarek olsun, aziz kardeşim.<br />

176 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Miraç, hayatın mucizelerini işaret eder<br />

Hicrî takvime göre Recep ayının 27. gecesine denk gelen Miraç Kandili<br />

bugün kutlanıyor. Miraç Kandili, Yüce Yaratıcı tarafından,<br />

Peygamberimize sonsuz kudretin eserlerinin gösterildiği bir mucizeler<br />

gecesidir. İslam inancında bu gecenin müstesna bir yeri vardır. Miraç esasen<br />

bizlere kainatın ve hayatın bütünüyle mucizelerden oluştuğunu işaret eder.<br />

Aldığımız her nefes, attığımız her adım, söylediğimiz her kelime, her an, her<br />

şey bir mucizenin eseridir. Bu görkemli gecenin hepimize zihin açıklığı, gönül<br />

zenginliği ve kardeşlik duyguları getirmesini diliyorum. Miraç<br />

Kandiliniz mübarek olsun.”<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

177


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hz. Muhammed’i (sav) yakından<br />

tanıma fırsatı<br />

Hz. Muhammed (sav), bize insan olma imkanını sunan değerleri hayatımıza<br />

taşıyan biricik efendimizdir. Bir şefkat, merhamet rehberidir. Dünyada<br />

bulunuşumuzun anlamını O’nun kılavuzluğunda keşfederiz.<br />

O’nu yakından, gerçek nitelikleriyle tanımak ve sevmek ancak özel bir<br />

çabayla mümkündür. Efendimiz’in dünyayı şereflendirişinin yıldönümü<br />

vesilesiyle gerçekleştirilen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini, bu özel<br />

çabanın önemli bir parçası olarak görüyorum. Kur’an-ı Kerim’deki “Sen<br />

hatırlat; hatırlamak, inananlara hakikaten fayda sağlar” (Zariyat Suresi,<br />

55. Ayet) ifadesi beni hep düşündürmüştür. İşte, Kutlu Doğum Haftası’nda<br />

birbirimize Allah’ın Elçisi’ni hatırlatıyoruz. 1400 küsur yıldır milyarlarca<br />

insanın benimsediği ilim, sanat,<br />

tevazu, barış, merhamet ve kardeşlikle örülü bir kültürün kaynağına daha<br />

dikkatle bakıyoruz. Ufkumuz yeniden aydınlanıyor. Kalplerimizdeki umut<br />

çoğalıyor. Tazeleniyoruz. Yaşama azmimiz artıyor. Hakikaten nelerin daha<br />

önemli olduğuna dair düşüncelere dalıyoruz. Zihnimiz açılıyor…<br />

TARİH ŞUURU VE ÇAĞDAŞLIK<br />

Peygamber sevgisine daima tarih şuuru eşlik eder. Ünlü yazar William<br />

Faulkner “Geçmiş ölü değildir, geçmemiştir bile” diyor. Bugünün dünyası,<br />

asırlar öncesine göre çok büyük farklılıklar arzediyor, orası kesin. Fakat<br />

sevgi, dürüstlük,<br />

ölçülülük, nezaket, öğrenmek, çalışkanlık, saygı… gibi erdemler değişmiyor.<br />

İfadeler ve görünümler hangi şekle girerse girsin, öz aynı kalıyor.<br />

Hz. Muhammed’in (sav) hayatını ve sözlerini, en doğru şekilde kavramaya<br />

178 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ihtimam göstererek, günümüz kültürü içinde güncellemeyi başarmamız<br />

gerekir. Hiçbirimiz, Peygamberimizi yanlış anlamak gibi bir hataya düşmek<br />

istemeyiz. Dolayısıyla, uzman ilahiyatçıların, İslami ilimler alanında çalışan<br />

bilim adamlarının eserlerinin vazgeçilmez yol göstericiler oldukları aşikardır.<br />

Kaldı ki, İslamiyet’in bilgi ve kültür mirası baş döndürücü zenginliktedir. Bizi<br />

biz yapan manevi değerleri, en güvenilir kaynaklara başvurmak suretiyle ve<br />

titizlikle kişisel gündemimize taşımalıyız.<br />

Şahadet getirirken hem Hz. Muhammed’in Peygamber olduğunu, hem de<br />

O’nun aynı zamanda Allah’ın ‘kulu’ olduğunu da ifade ediyoruz. Kelime-i<br />

Şahadet’teki bu ‘kulluk’ vurgusu beni çok etkiliyor. Zira bu, Efendimiz’in<br />

bizlere ‘örnek’ oluşunu, ondan bize ulaşan güzellikleri özümsememizi<br />

kolaylaştıran bir husus. Dahası, insan olmanın, Allah’ın kulu olmanın ne<br />

kadar ulvi bir mana taşıdığını ortaya koyuyor.<br />

“KARDEŞ OLUN”<br />

Kutlu Doğum Haftası’nda dikkatimizi Peygamberimiz’in sözlerine, Hadis-i<br />

Şeriflere yöneltmemizin bilhassa gerekli olduğu kanaatindeyim. Bu vesileyle,<br />

gündelik hayatımda sık sık hatırladığım Hadis-i Şeriflerden birkaçını sizlerle<br />

paylaşmak arzusundayım:<br />

“Birbirinize kin gütmeyin, haset etmeyin, birbirinizden yüz çevirmeyin; kardeş<br />

olun.” (Buhârî)<br />

“Güler yüzlülük düşmanlığı giderir. Güzel ahlak, dostluğu sağlamlaştırır.”<br />

“Allah, yaptığınız işi, ameli ve görevi: sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut<br />

olur.” (Taberânî)<br />

“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhârî)<br />

“Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter.”<br />

“Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Yalnızca<br />

kalplerinize ve işlerinize bakar.” (Müslim)<br />

“İnsanlara merhamet edene Allah merhamet eder.”<br />

İslamiyet’in doğuşundan bu yana Peygamberimiz’in hayatı (Siyer) ve<br />

Hadis-i Şerifleri’yle ilgili son derece kıymetli eserler hazırlanmıştır.<br />

Efendimiz için binlerce şiir (Naat) yazılmıştır. Bunların en meşhurlarından<br />

biri, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’idir. Sinemada bile Çağrı gibi destansı<br />

filmler Hz. Muhammed’in mesajının ortaya çıkışını anlatır. Demek istediğim,<br />

Peygamberimizi daha yakından tanımak için müracaat edebileceğimiz çok<br />

çeşitli kaynaklar mevcut. Kutlu Doğum Haftası’nda bu kaynaklara ulaşıp,<br />

O’nun nuruyla iç dünyamızı aydınlatabiliriz.<br />

Kutlu Doğum Haftası’nın tüm dünya halkları için, bizler, <strong>Kocaeli</strong>’miz için, Hz.<br />

Muhammed’in daha yakından tanınmasına vesile olmasını diliyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

179


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gözyaşları da gülüşler de<br />

Cumhuriyet’imiz için<br />

Cumhuriyetimizin 84. yıldönümü kutlu olsun.<br />

Mustafa Kemal Atatürk’ün erişilmez dehası ve Türk Milletinin sonsuz vatan<br />

sevgisiyle mayalanmış Cumhuriyetimiz, bizi derinden heyecanlandırıyor.<br />

Çünkü, Cumhuriyet; devletimizin, ülkemizin ve milletimizin bölünmez<br />

bütünlüğünü anlatır.Cumhuriyet, millî birlik ruhumuza canlılık kazandıran<br />

enerjiyi anlatır. Cumhuriyet, hepimizin “şehit oğlu” olmamızı anlamlı kılan,<br />

gerçekleşmiş milli idealimizdir.<br />

Cumhuriyet Bayramımızı, bu yıl, gencecik şehitlerimizin tüm ülkeye yıldırım<br />

gibi yayılan yürek sızısı eşliğinde idrak ediyoruz.<br />

Bu durumu nasıl açıklayabiliriz?<br />

Atatürk’ün, son derece açık ve net bir ifadesini hatırlayalım: “Cumhuriyeti biz<br />

kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz” diyor.<br />

Kurtuluş Savaşımızdan bugüne kadar bütün şehitlerimiz, Cumhuriyet için,<br />

yani bu toprakların yükselişini temin etmek için kendilerini, hayatlarını, her<br />

şeylerini feda ettiler.<br />

Yine Atatürk’e kulak verelim, şu sözün çarpıcılığına bir bakınız: “Türk, esaret<br />

kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır. Ben gerektiği zaman<br />

en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.”<br />

Bizler, bir kez daha, millet hayatında, devlet hayatında, can vermeyi göze<br />

alan kahramanların başrolde olduklarını anlıyoruz.<br />

Şehitlerimizin, aynı zamanda büyük kahramanlar olduklarını unutmayalım.<br />

Kalplerimizi bıçak gibi yaran acılar içindeyken, millet hayatımızın bu derin<br />

sırrını da zihinlerimizde canlı tutalım.<br />

180 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ay-yıldızlı bayrağımız dalgalandıkça, yüzbinlerce şehidimizin anısı taptaze<br />

yaşayacak.<br />

Bizler, şehitlerine göre hiza alan, kendini ayarlayan bir milletiz.<br />

Vatanı için can vermeye hazır olmayı, milli bir vazife sayıyoruz.<br />

Vatani görevimiz, millî görevimiz, milletimize karşı görevimiz,<br />

Cumhuriyetimize olan bağlılığımızı belirginleştiren görevimiz, canımızı feda<br />

etmeye hazır olmaktır.<br />

Ve gerektiğinde cepheye koşmaktır.<br />

Cumhuriyeti yaşatmanın bir anlamı da, yaptığımız her işte bir vatani görev<br />

duygusunun açığa çıkmasıdır.<br />

Bizler, yollar yaparken, doğalgaz hatları döşerken, KO-MEK kursları açarken,<br />

milyonlarca ağaç dikerken, kültür merkezleri açarken, spor tesisleri<br />

kurarken… her işimizde bu vatani görev, milli görev hissini taşıyoruz.<br />

Milletimiz için, ülkemiz için, devletimiz için çalıştığımızı bir an olsun<br />

unutmuyoruz.<br />

Bayrağımızın dalgalanışı, Cumhuriyetimizin yükselişinde bizim emeklerimizin<br />

de bir yer tuttuğunu görmenin derin heyecanlarını yaşıyoruz.<br />

Bütün şehitlerimizi hürmet ve minnetle anıyor, gözyaşlarıyla değil, neşe<br />

ve coşkuyla geçireceğimiz nice Cumhuriyet Bayramlarına hep birlikte<br />

kavuşmayı diliyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

181


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Türk gençliği tebrikleri sonuna kadar<br />

hak ediyor<br />

19 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a ayak bastı. Bandırma<br />

Vapuru’ndan indi ve Milli Mücadele’yi başlattı. Vatanımızın kurtuluşu için<br />

yürütülen harekatın başlangıcını temsil eden olay bu.<br />

19 Mayıs, bugün, burada, hep birlikte, barış ve güven içinde yaşamamıza<br />

imkan veren direniş faaliyetinin ilk adımını sembolize ediyor.<br />

Şimdi, 19 Mayıs 2007’de bir bayram sevinci yaşıyorsak, dedelerimizin<br />

1919’daki yürekli mukavemeti, atılganlığı sayesindedir.<br />

1919’da, gencecik atalarımız bizim için ölümü göze aldılar.<br />

Ve bizler şimdi onların dirayet dolu, cesaret, basiret dolu gençliklerini<br />

kutluyoruz.<br />

Evet, 1919’da, 19 yaşındaki gençler ülkemizin kurtuluşu için canlarını<br />

vermeyi göze aldılar ve biz bu eşsiz fedakarlığın anısını yaşatıyoruz. Onun<br />

bayramını yapıyoruz.<br />

Bizler, istiklalini gencecik şehitlere borçlu bir milletiz. 88 sene önce, müthiş<br />

bir hızla şahadete koşan gençler sayesinde bir hayatımız oldu. Bu ülke,<br />

onların köpürerek fışkıran kıpkırmızı kanları, düşman kurşunlarıyla delik<br />

deşik olan gencecik bedenleri üzerinde yükseldi. En yetenekli, en bilgili,<br />

en kibar, en efendi gençlerimiz, yüzbinlercesi, birer birer vurulup düştüler.<br />

Gözleri kör eden bir barut dumanının içinden şahadete yürüdüler. Kulakları<br />

sağır eden top sesleri arasından cennete koştular.<br />

İstiklal Harbi’nde gençlik, makinalı tüfekleri yendi. Gençlik, bize karşı<br />

birleşmiş büyük orduları alt etti. Gençlik, ümitsizliği kovdu, çaresizliği aştı,<br />

korkuyu tuzla buz etti!<br />

Ben, 19 Mayıs’ı işte bu yüzden çok önemsiyorum. 19 Mayıs denince<br />

aklıma savaş meydanında kanlar içinde yatan yüzbinlerce genç şehit<br />

182 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

geliyor. Bugün stadyumlarda elde bayrak koşan gençlerimizde, o tertemiz<br />

vatanseverlik ışıltısını görüyorum. Türkiye’de genç olmakla, dünyanın<br />

herhangi bir ülkesinde genç<br />

olmak aynı şey değil, biliyorum. Bu ülkenin gencecik bir kumandan ve ilim<br />

irfan ehli gencecik bir ordu tarafından kurulduğunu asla unutmuyorum.<br />

Gençlerimize yüz yıllık, bin yıllık bir minnettarlık ve sonsuz bir hürmetle<br />

bakıyorum. Çünkü onların gözlerindeki pırıltı, Türkiye’yi aydınlatan güneşin<br />

ışığını yansıtıyor.<br />

19 Mayıs kutlu olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

183


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

19 Mayıs genç milletimize kutlu olsun<br />

19 Mayıs, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.<br />

Türkiye, gençler tarafından kurulmuş bir ülkedir: Mustafa Kemal<br />

Atatürk başta olmak üzere, gençlerin sadakatinden, yaşama azminden,<br />

fedakarlığından, genç şehitlerimizin mübarek kanlarından doğmuştur.<br />

Dünden bugüne gençler; Türkiye’mizin varlık kazanma, güçlenme ve<br />

ilerleme ümitlerinin kaynağı olmuşlardır.<br />

Gençlerimizin dehası, olgunluğu, ahlakı ve enerjisi bizleri ayakta tuttu.<br />

İşte bu yüzden, her yıl 19 Mayıs’ta milletçe gençlerimizi kutluyoruz.<br />

Canımız, hayırlı, güzel evlatlarımızı milletçe tebrik ediyoruz.<br />

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de, yalnızca vefat yıldönümünde değil,<br />

Türkiye’de gençliğin yüceltildiği bu güzel ve anlamlı günde anıyoruz.<br />

19 Mayıs, aynı zamanda spor bayramı.<br />

Çünkü bizler, bakmaya kıyamadığımız gençlerimizi zinde, güçlü, sağlıklı<br />

görme arzusundayız.<br />

Gençlerin sporla, sportmenlikle, centilmenlikle çerçevelenmiş; barış dolu<br />

bir dünyada, güvenilir bir çağda sevinç içinde yaşamaları isteğiyle hareket<br />

ediyoruz.<br />

Bizim için 19 Mayıs’ın, Milli Mücadele’nin anlamı budur.<br />

Günümüz Türkiye’sinin ilerleme imkanlarının, 19 Mayıs’ta belirginleşen, öne<br />

çıkan bu yüksek şuur sayesinde artırılabileceğine inanıyoruz.<br />

Aziz, kıymetli, sevgili gençler;<br />

sizler bizim gözümüzün nurusunuz.<br />

Sizin çalışkanlığınız, neşeniz, coşkunuz bu topraklara hayat veriyor.<br />

184 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Türkiye, genç olmanın çok derin ve özel anlamlara sahip olduğu bir ülkedir.<br />

Tüm kalbimle inanıyorum ki, sizler bu ülkeyi omuzlayacak, daha güzel<br />

günlere taşıyacaksınız ve bizler de sizleri daima baş tacı edeceğiz.<br />

19 Mayıs, gençlerimize ve içlerindeki gençlik nurunu koruyan aziz milletimize<br />

kutlu olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

185


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“Çocukların sevinci, bize güç veriyor”<br />

Çocuklarımız için koşturuyoruz.<br />

Çocuklarımız olmasa bu mesailerin, bu vardiyaların bir anlamı kalmaz.<br />

Evlat sevgisi; projelerimizin, uygulamalarımızın içinde bir şefkat ve<br />

merhamet çekirdeği gibi duruyor.<br />

Çocukların masumiyetinden, sevincinden, pırıltısından ilham alıyoruz, güç<br />

alıyoruz.<br />

Masamıza çocuklarımızın fotoğraflarını koyuyoruz. Onların bakmaya<br />

kıyamadığımız tertemiz yüzleri, bize yaşam enerjisi aşılıyor. Çocuğun<br />

gülüşündeki ilahi derinlik, hayatın özü, özeti gibi. O berraklık, o tatlılıktan<br />

gelen motivasyonla; yollar yapıyoruz, ağaçlar dikiyoruz, parklar, barajlar,<br />

su şebekeleri, köprüler kuruyoruz. Bizim için en büyük mükafat, çocukların<br />

neşesidir.<br />

İnsanlık tarihi boyunca, dünyanın bütün kültürlerinde çocuklara şefkat<br />

göstermek, onları himaye etmek, sevindirmek büyük önem taşır.<br />

Çocukların eziyet gördüğü, ağladığı bir kültürden, bir medeniyetten söz<br />

edilemez. Çocuklar eziliyorsa, orada insanlık ölmüş demektir.<br />

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı; bize milli birlik ve<br />

beraberliğimizin çocuklarımızın bayram sevinci yaşaması sayesinde<br />

korunabileceğini anlatır. Bizi ayakta tutan, birarada tutan en kuvvetli bağın<br />

çocuklar olduğunu işaret eder.<br />

Bayramların tümü, aslında çocuklarındır.<br />

Çocuklar kederliyse, büyüklerin mutlu olması imkansızdır. Bütün<br />

kutlamalarımız, şenliklerimiz, heyecanlarımız eninde sonunda<br />

çocuklarımızın sevinçleriyle irtibatlıdır.<br />

186 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

23 Nisanlarda çocuklarımızı en yüksek makam koltuklarına oturtuyoruz.<br />

Neden? Çünkü aslında bizler, ne iş yaparsak yapalım, çocukların muhafızı,<br />

çocukların temsilcisi olarak yapıyoruz. Fabrikadaki işçi de, Çankaya<br />

Köşkü’ndeki cumhurbaşkanı da, çocukların iyiliği için orada.<br />

Ülkemizin Kurucu Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız<br />

şartsız milletindir” sözünü, üzerinde iyice düşünerek, ilk defa duyuyormuş<br />

gibi zihnimizde canlandıralım. Ne demek bu? Milletin kararı esastır demek.<br />

Millî karar neyse, onun gereği yapılacak demek. Sivil iradeye zıt gitmek,<br />

halkın talebini görmezlikten gelmek, 23 Nisan 1920’de açılan Meclisin<br />

sesini bastırmak kabul edilemez demek. Bunu Atatürk söylüyor, ben tekrar<br />

ediyorum. 23 Nisan’ı, Ulusal Egemenlik Bayramı’nı kutladığımız şu günlerde,<br />

ulusal egemenliği askıya almaya yönelik bazı tutumların derhal terk<br />

edilmesini, ülkemize ve milletimize saygıda kusur edilmemesini diliyorum.<br />

Bu duygu ve düşünceler eşliğinde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nı<br />

kutluyor ve bütün çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

187


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Zafer çağı devam ediyor!<br />

Değerli hemşehrilerim, aziz kardeşlerim,<br />

Zafer Bayramımız kutlu olsun.<br />

26 Ağustos 1922’de Mustafa kemal Paşa’nın emriyle başlayıp 30 Ağustos’ta<br />

zaferle taçlanan Büyük Taarruz’la işgal güçlerini yurdumuzdan kovduk.<br />

Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında, tarihimizin en büyük<br />

müjdesine ulaştık. Bu zafer bize hayat verdi. Bu zafer, yaşama sevincimizi<br />

tazeledi.Bu zafer milletçe yüzümüzü güldürdü.<br />

Kıymetli dostlarım;<br />

30 Ağustos’taki askerî zaferi doğru anlamalıyız. Biz o gün, yaşama<br />

imkanlarımızı yeniden ele geçirdik. Bu topraklar yeniden bizim oldu.<br />

30 Ağustos’ta komadan, kabustan uyandık. Lokmamızdaki zehir kayboldu.<br />

Kuzular yeniden çayırlara koştular. Kelebekler yeniden çiçeklere kondular.<br />

Silah sesleri dindi, çocukların gülüşleri duyuldu. 30 Ağustos 1922’de,<br />

ihtiyarlar, genç askerlerin ellerini öpmeye davrandı. Bütün anneler,<br />

çocuklarına haklarını helal etti. Şehitlerimizin ardından döktüğümüz<br />

gözyaşlarında minnet vardı. Gazilerimizi, yaralıları hasretle kucakladık.<br />

Dükkanlar, çarşılar yeniden açıldı. 1922’de yaz mevsimi, 30 Ağustos günü<br />

başladı. İlk soğuk suyu 30 Ağustos’ta içebildik…<br />

Sevgili hemşehrilerim;<br />

Zafer nedir? Zafer, bir zorluğu aşarak ferahlığa, güvenliğe, mükafata<br />

ulaşmaktır. 30 Ağustos’ta büyük bir zafer kazandık. Ülkemizi kurtardık.<br />

188 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Peki hepsi bu mu? Elbette değil.<br />

Askerî zaferin ardından sosyal zaferler, ekonomik, kültürel zaferler de<br />

kazandık. Zaferler peşinde olmalıyız. Bugün burada “Kutlu olsun” deyip<br />

geçemeyiz. “Zor günlerdi, fakat geçti çok şükür” deyip bırakamayız.<br />

Bizler de o büyük zaferi kazanan büyük insanlara layık olmak zorundayız.<br />

Çiftçisiyle, işçisi, öğrencisi, memuruyla hepimiz hayatımızı zaferlere<br />

ayarlamalıyız. Hepimiz kendi hayatımızın kumandanı, başkomutanı<br />

olmalıyız.<br />

Her yıl 30 Ağustos’ta kendimize soralım: “Ben bu yıl bir zafer kazandım mı?”<br />

Eğer kazandıysanız, eğer verimli çalıştıysanız, sizin emeğinizden bu millet<br />

fayda gördüyse o zaman Zafer Bayramı’na siz de katkıda bulunmuşsunuz<br />

demektir. Bu büyük gururu yaşatmak zorundayız. Birbirimizin yüzünü<br />

ağartacak güzellikte işler yapmalıyız.<br />

Çalışacağız. “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” yazıyoruz her yere. Neden?<br />

Çalışınca ne <strong>oluyor</strong>? Çalışınca işte, 30 Ağustos zaferleri <strong>oluyor</strong>.<br />

Aziz dostlarım,<br />

Bizler, şahsen ben ve çalışma arkadaşlarım tam da böyle düşünüyoruz.<br />

Sizlere bu ruhla, 30 Ağustos ruhuyla hizmet sunuyoruz.<br />

Her işi bir zafer tadında sonuçlandırmaya gayret ediyoruz.<br />

Yeri geldi söylüyorum: Şehrimizi, zaferlerin kazanıldığı bir yer haline<br />

getirmeye çabalıyoruz. Büyüklerimiz, 1922’de bu toprakları düşmandan<br />

temizledi. Biz de o zafere layık olmak mecburiyetindeyiz.<br />

Zafer çağı devam ediyor. Su zaferi, ağaç zaferi, doğalgaz, eğitim, kültür, şiir<br />

zaferleri kazanacağız. Bizim emeklerimiz, gücümüz bir rüzgar gibi şehrimizi<br />

dolaşacak. Her yerde çalışkanlığımızın anıtları yükselecek, bayrakları<br />

dalgalanacak. Başka da çaremiz yoktur.<br />

1922’de kazanılan zafer bizim için bir kılavuz, bir yol göstericidir.<br />

2007 yılında zafer kazanmayı unutamayız, bir kenara bırakamayız.<br />

Allah hepimize, bu güzel ülke, bu güzel şehir, bu güzel millet için kazanılmış<br />

zaferler nasip etsin. Allah hepimize, onurlu, kahramanca bir hayat<br />

nasip etsin.<br />

30 Ağustos kutlu olsun.<br />

Nice 30 Ağustoslara, nice zaferlere…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

189


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şehitlerimize ilelebet minnettar kalacağız<br />

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü kutlu olsun.<br />

Çanakkale Savaşları, dünyanın en büyük güçleri karşısında yapılan bir vatan<br />

müdafaasıydı.<br />

Düşman donanması, yüzlerce gemiyle zamanın başkenti İstanbul’a<br />

ulaşmayı hedefliyordu.<br />

Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş askerler, dünyanın en güçlü<br />

donanmasına karşı, tüm vatanı savunuyorlardı.<br />

Her üç evden birinden, Çanakkale şehidi çıkmıştır.<br />

Bu yüzden zafer haykırışlarıyla gözyaşlarımız, 93 yıl sonra bugün bile<br />

birbirine karışır.<br />

Çanakkale Savaşları, bize milletimizin yüksek karakterini, yaşama azmini,<br />

benzersiz cesaretini, derin inancını ve metanetini anlatır.<br />

Çanakkale Savaşları bize vatan sevgisini, bağımsızlık aşkını anlatır.<br />

Tarihimizin en büyük hayat memat meselesi, ölüm kalım<br />

savaşıdır Çanakkale.<br />

Yarbay Mustafa Kemal, 57. Alay’a “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”<br />

demişti. 57. Alay’daki tüm askerler şehit olmuştu.<br />

Bu yüksek şuur, bu görkemli inanç, teslimiyet ve atılganlık sonsuza dek bize<br />

ilham verecek.<br />

Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış memleketimize hizmet ederken,<br />

şehitlerimizin aziz hatırasına daima sadık kalacağız.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nden Çanakkale’ye gitmiş 600’den fazla şehidimiz vardır.<br />

Tarihimizi ne kadar iyi bilirsek, şehrimizi, ülkemizi aydınlık bir geleceğe<br />

taşıma gücümüz o kadar artar.<br />

Nereden geldiğimizi bilirsek, nereye gideceğimizi tayin edebiliriz. Milletçe<br />

190 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yaptığımız yolculuğun manasını ancak tarih bilinci sayesinde kavrayabiliriz.<br />

Çanakkale şehitlerimize, tarih boyunca ve bugün vatan ve millet aşkına<br />

canını feda eden bütün şehitlerimize ilelebet minnettar kalacağız. Onları her<br />

duamızda şükranla anıyoruz.<br />

Türkiye’mizi yeniden ayağa kaldıran şehitlerimizin hayatımıza kattığı bereket,<br />

bize enerji veriyor.<br />

Çanakkale Zaferi kutlu olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

191


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çanakkale’deki yüksek ruhu yaşamak<br />

zorundayız<br />

Aziz hemşehrilerim, kıymetli dostlarım;<br />

Çanakkale Savaşları, tarihimizin en çarpıcı, en müthiş sayfasıdır.<br />

Bir tarafta İngilizler, Fransızlar, Hintliler, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar…<br />

Bir tarafta Türk ordusu. Bir de 500 kişilik, göstermelik Alman askeri<br />

yanımızdaydı.<br />

Bir tarafta dev, zırhlı savaş gemileri… Bizde Fatih zamanından kalma toplar.<br />

93 yıl önceki bu akıl almaz savaşın çığlıkları, feryatları bugün de yüreğimizi<br />

dağlıyor.<br />

Komutanların hatıralarını okuyunuz. İnsanın yüreği parçalanıyor.<br />

Hâlâ Çanakkale’nin yankıları, silah sesleri, Allah Allah nidaları bizi derinden<br />

sarsıyor.<br />

Neden böyle?<br />

Çünkü, Çanakkale Savaşı hakikaten bir mahşerdi.<br />

950 bin asker çarpışıyordu. Siperler arasındaki mesafe 5-10 metreydi. Bu<br />

kadar yakın siperler, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.<br />

Bizim askerlerimizin çoğu gencecikti.<br />

Tıp öğrencilerinden çiftçilere kadar, 15-16 yaşında çocuklar cepheye<br />

gelmişti. Türküde “Çanakkale içinde aynalı çarşı / Ana ben gidiyorum<br />

düşmana karşı” diyor ya, bunu o çocuklar söylüyor işte.<br />

Ellerinde doğru düzgün silah yoktu. Yiyecek kıttı. Ayakkabısı olmayan<br />

askerlerimiz vardı. Bugün bile rahat konuşamıyoruz.<br />

Bir ağlıyoruz, bir gülüyoruz.<br />

Çanakkale Zaferi’nden duyduğumuz gururla, şehitlerimizin acısı birbiriyle<br />

yarışıyor.<br />

Yoksulluğun hüznüyle, cesaretin, kahramanlığın coşkusu birbiriyle yarışıyor.<br />

192 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Türkiye’nin her yerinden askerlerimiz çıkıp gelmişti.<br />

Bilhassa İstanbul’dan Çanakkale’ye sevkıyat yapılmıştı. <strong>Kocaeli</strong>’nden gidip<br />

de şehit olanların sayısı 600’den fazladır.<br />

Anadolu’daki her üç evden birinden Çanakkale şehidi çıkmıştır.<br />

Çanakkale Savaşları, tüm milletimizin yüreğine şimşek gibi düşmüştür.<br />

19 Şubat’ta savaş başladı. Fransız savaş gemileri kıyılarımızı bombalıyor.<br />

Boğazda 13 tane Türk tabyası vardı. Yani 13 yerde askerlerimiz<br />

mevzilenmişti.<br />

Bombardıman sürdükçe Türk askerleri şehit <strong>oluyor</strong>du.<br />

Düşünün, askerlerimizin üzerine tam 6 bin top mermisi düşmüştü!<br />

Düşman donanması Çanakkale’ye girip, oradan İstanbul Boğazı’nı, Osmanlı<br />

başkentini ele geçirmeyi planlıyor.<br />

18 Mart’ta asıl hücum başladı. Uçaklarıyla keşif yaparak, nereden<br />

saldıracaklarını tespit etmişlerdi.<br />

231 tane irili ufaklı savaş gemisi ve tam 1155 topla gelmişlerdi.<br />

Bizim, Nusret mayın gemimizin döktüğü mayınlar sayesinde, Fransız<br />

zırhlısında patlama olmuş ve gemi 3 dakika içinde batmıştı.<br />

İngiliz gemilerinden biri de mayınlara çarparak parçalandı. Ve Türk<br />

topçularının ateşiyle sulara gömüldü.<br />

Bir başka gemi daha isabet alıp batınca, düşman donanması darmadağın<br />

oldu.<br />

O gün, Seyit Onbaşı’nın bulunduğu tabyada 40 kadar şehit ve yaralı vardı.<br />

Düşünün, bomba yağıyor ve yanınızdaki arkadaşlarınız paramparça <strong>oluyor</strong>!<br />

Seyit Onbaşı tek başına 275 kiloluk top mermisini kaldırıp merdivenden<br />

çıkardı ve topun namlusuna sürdü. Savaşın dönüm noktası olan atışı yaptı.<br />

İkinci İngiliz zırhlısı, Seyit onbaşının atışıyla isabet almıştı.<br />

Boğaza kadar giren 40 düşman gemisi vardı.<br />

Suyun üstünde kalan gemiler de tahrip edilmişti.<br />

Haberleşme gemilerini, mayın tarama gemilerini batırmıştık.<br />

Düşman, 900 asker kaybetmişti.<br />

18 Mart 1915 Perşembe günü…<br />

Türk askeri, orada bütün memleketi savunuyordu.<br />

Bütün milleti savunuyordu.<br />

Çanakkale geçilseydi, başkent İstanbul ele geçirilecekti.<br />

Türk askerinin cephanesi azdı. Bu yüzden akşama doğru ateşi zayıflamıştı.<br />

Yine de düşmanlar ertesi gün savaşmayı göze alamadılar! Gelselerdi,<br />

yumruklarla, süngülerle saldıracaktık.<br />

Nitekim, deniz savaşından sonra öyle oldu. Gırtlak gırtlağa, göze göz, dişe<br />

diş bir kara savaşı başladı.<br />

Aziz kardeşlerim;<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

193


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Neredeyse 100 yıl olmuş. Bugün bile Çanakkale’de toprağı avuçlayınca<br />

elinize mermiler gelir.<br />

Kıyılarda çakılların arasında, paslanmış mermi kovanları bulunur.<br />

Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Anafartalar’da dünyanın en büyük savaş<br />

destanı yazılmıştır.<br />

Çanakkale’de şehitler ve yaralıların toplamı 250 bindir.<br />

Öyle bir kargaşa, öyle canhıraş bir mücadele vardı ki, her dakikası, her adımı<br />

ayrı bir destandır.<br />

Yarbay Mustafa Kemal “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” komutunu<br />

vermişti.<br />

Onun komuta ettiği 57. Alay’ın tamamı, 810 kişi şehit olmuştur. Yine de 57.<br />

Alay’ın sancağını düşman alamamıştır.<br />

Yabancı komutanlar, “Türkler uçuyordu” diye yazıyor. Çünkü Conkbayırı’nın<br />

altı uçurumdu. Askerlerimiz oradan düşmanın üzerine atlıyorlardı!<br />

Makinalı tüfeklere karşı, yumrukla saldırıyorlardı.<br />

Silahlarımız eskiydi. Bir yandan askerler savaşıyor, bir yandan da cephe<br />

gerisinde silahlar, tüfekler tamir ediliyordu!<br />

Tertemiz, gencecik, nur yüzlü çocuklar, ömrünün baharında bombalarla<br />

parçalanıyordu.<br />

Birinin kolu kopuyor, öbürünün göğsüne bomba isabet ediyor…<br />

Anadolu’daki bütün anneler, babalar, eşler ağlıyordu.<br />

Bir anda yüzbinlerce Çanakkale şehidi, Çanakkale dulu, Çanakkale yetimiyle<br />

doldu Anadolu.<br />

Aziz hemşehrilerim,<br />

Çanakkale Destanı’nı, Çanakkale Zaferini, Çanakkale Mahşerini burada bir<br />

kerede anlatmak imkansız.<br />

Sadece şunu tekrar etmek istiyorum: Allah aşkına Çanakkale Savaşları’nı iyi<br />

öğrenelim, okuyalım, bilelim.<br />

Çanakkale Savaşları bizim bu toprağa, bu millete bağlılığımızın zirvedeki<br />

ifadesidir.<br />

Çanakkale’deki yüksek ruhu tanımak zorundayız.<br />

Şehitlerimizin hatırasını bilmezsek, bu toprağın ruhunu kavrayamayız.<br />

Allah bir daha Çanakkale’deki gibi bir imtihan göstermesin.<br />

Yurdumuzu, milletimizi, evlatlarımızı korusun.<br />

Yüce Allah bizi Çanakkale’de ayak tutan güçten, inançtan mahrum etmesin.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

194 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Anne şefkati, hayatımızın cevherini<br />

ışıldatır<br />

Dünyanın en güzel, en güçlü, en vazgeçilmez, en kutlu insanları hiç<br />

kuşkusuz annelerdir.<br />

Hz. Muhammed “Cennet, annelerin ayakları altındadır” buyurur.<br />

Anne şefkati, varlığımızın özünü besler, hayatımızın cevherini ışıldatır.<br />

ANADOLU VE MEZOPOTAMYA GELENEĞİ<br />

Anneler Günü’nün, Anneler Kilisesi’ni yüceltmek üzere, 1600’lü yıllarda,<br />

İngiltere’de kutlanmaya başlandığı söylenir.<br />

Anna Jarvis adlı Philadelphialı öksüz bir kızın girişimleri sayesinde, Anneler<br />

Günü, ABD’deki tüm eyaletlerde kutlanmaya başlanmış ve dünyaya<br />

yayılmıştır.<br />

Bu bilgilere bakıp, Anneler Günü’nün Hıristiyan geleneklerinden doğduğu<br />

zannedilebilir.<br />

Halbuki, annelerle ilgili kutlamalar, binlerce yıl önce, Anadolu ve<br />

Mezopotamya uygarlıklarında görülmüştür.<br />

Napoleon Bonaparte, “Anneler bir eliyle beşiği, diğer elleriyle dünyayı<br />

sallarlar” der.<br />

Helen Thompson, anne sevgisinin hiç tükenmediğini “Her yaşlanmış insanın<br />

içinde, annesini özleyen bir çocuk vardır” sözleriyle anlatır.<br />

ÜVEY ANNELERİN DE GÜNÜ<br />

Anneler Günü de, birçok özel gün gibi, tüketim kültürü tarafından,<br />

reklamlarla, markalarla kuşatılacak mı?<br />

Bu biraz zor. Çünkü anne sevgisi, daha pahalı hediyeler ve popüler<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

195


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

markaların ifade gücünü fazlasıyla aşıyor.<br />

Anneler Günü’nü karnaval havasında kutlayamayız.<br />

Annesini kaybetmiş öksüz çocukların ve evladını kaybetmiş annelerin<br />

hüznünü artırmamak gerekir.<br />

Bir de, masallarda, filmlerde en korkunç öcüler olarak gösterilen üvey<br />

anneler var. Onlara da haksızlık etmemek lazım.<br />

Öz ya da üvey dünyadaki bütün annelerin Anneler Günü Kutlu olsun.<br />

196 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kalplerimizin içinden gelen anne sesi<br />

Anneler Günü’nde hepimiz hassaslaşıyoruz. Aklımıza hemen, iki mesele<br />

geliyor: 1- Yılın bir tek gününde Annelerimizi hatırlamak ne derece doğru, her<br />

gün<br />

anneler günü değil mi? 2- Annesi vefat etmiş kişileri incitmeyelim? Anneler<br />

Günü, öksüzlerin yarasını deştiğimiz bir güne dönüşmesin?<br />

Yeryüzünde 7 milyara yakın kişiyiz. Hepimizin bir annesi var. Ben, Anneler<br />

Günü’nün, şefkatin, merhametin, sevginin öne çıktığı bir gün olarak<br />

algılanması gerektiği fikrindeyim.<br />

İnsan yavrusu, son derece savunmasız bir halde geliyor dünyaya. Diyelim<br />

atlar gibi değiliz. Hemen yürüyemiyoruz. Anne himayesi ve gözetimi olmasa,<br />

yaşamamız imkansız. Sonrasında, ömür boyu annelerimizin maddi ve<br />

manevi desteği sayesinde hayata tutunuyoruz.<br />

Yani insan hayatında, anneliğin belirleyici ve dönüştürücü bir etkisi var.<br />

Anneler hayatımızdan çekilse, uygarlık çöker.<br />

Annelikteki güç, sadece bizim beslenmemizi, tay tay yürümemizi temin<br />

etmiyor. Aynı zamanda, insan hayatının özündeki sevgiyi üretiyor.<br />

HAYIRLI EVLATLARIN ÜLKESİ<br />

Annemizin gurur duyacağı bir evlat olmayı başardığımızda, toplum içinde<br />

de güvenilir, muteber bir kişi haline geliriz. Anne sözü dinlediğimiz ölçüde<br />

vatana millete yararlı insanlar oluruz. Annelerin üzgün olduğu, hayırsız<br />

evlatlarla dolu bir yerde yaşanmaz.<br />

Evladını okula uğurlayan anne de, askere gönderen anne de, uzaya yolcu<br />

eden anne de, o evlatta manevi, duygusal bir emanet bırakıyor. Nereye<br />

gidersek gidelim, ne yaparsak yapalım, içimizde annemizin sesini duyarız.<br />

100 yaşına da gelsek, içimizde annemizin “Aferin oğlum, iyi iş başardın” ya<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

197


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

da “Canım kızım, tebrik ederim” dediğini duyarız. Annelerimiz, kalplerimizin<br />

içinden bize seslenir.<br />

“Her yaşlı insanın içinde, annesini özleyen bir çocuk vardır” derler. Bu<br />

böyledir. Ne yaparsak yapalım, kim olursak olalım, annemizin o kayıtsız<br />

şartsız<br />

merhametini, sevgisini, şefkatini özleriz.<br />

Anneler Günü, bize biricik annemizle hususi bir görüşme fırsatı sunuyor.<br />

Gündelik hengameden sıyrılıp, onun tertemiz ellerini öpmek için bir mola<br />

veriyoruz. Bir hayır duasını alıyoruz. Bize insanlığı, sevmeyi, ayakta kalmayı<br />

öğreten dünyanın en güzel kadınına minnetimizi, şükranımızı ifade ediyoruz.<br />

O yüzden, ben Anneler Günü’nü severim.<br />

ANNESİZ ‘ANNELER GÜNÜ’<br />

Hayatımızın hiç tartışmasız en kötü günü, annemizin vefat ettiği gündür.<br />

Allah gecinden versin. Annesini kaybetmiş olanları tam anlamıyla teselli<br />

etmek imkansız. Onların gözü önünde Anneler Günü kutluyoruz. Demek<br />

ki öksüz dostlarımızı da dışarıda bırakmayacak bir kutlama tarzı bulmaya<br />

bakmalıyız… Bunu bir düşünelim.<br />

Kendi gönüllerinde, özel bir annelik enerjisi ürettikleri fikrindeyim.<br />

Bu duygular eşliğinde, tüm annelerimizin Anneler Günü’nü yürekten<br />

kutluyorum.<br />

198 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Her baba bir kahramandır<br />

Tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun.<br />

Çocukluğumuzda babamızın dünyanın en güçlü adamı olduğuna inanırız.<br />

Babamıza güveniriz. Her baba bir kahramandır.<br />

Baba çalışır, ter döker, yuvasını geçindirmek için, çoluk çocuğunun rızkını<br />

kazanmak için koşturur.<br />

Evlatlarını bağrına basar. Onların okuması, mutlu olması için didinir.<br />

Baba şikayet etmez, yorulmaz, bıkmaz, “Benden bu kadar” demez. Daima<br />

ayaktadır, hiç yıkılmaz, hep hareket halindedir.<br />

Akşam eve geldiğinde çocuklarına sarılınca, onlardan bir gülücük, bir öpücük<br />

alınca da dünyanın en mutlu insanı olur.<br />

Bizim babalarımız sade, mütevazı insanlardır. Çocukları, aileleri için yaşarlar.<br />

Bizim babalarımız aslan gibidir, çınar gibidir.<br />

Yaşadıkları hayat, onlara bir bilgelik, bir olgunluk kazandırır.<br />

Bizim babalarımız, eli öpülecek adamlardır.<br />

Bu güzel günde, babalarımıza hediye alalım, onlarla kucaklaşalım, güzel sözler<br />

söyleyelim, “Aslan babam” diyelim, “seni çok seviyorum” diyelim. Uzaktaysalar,<br />

hiç değilse bir telefon edelim.<br />

BABASINI KAYBETMİŞ OLANLAR ÜZÜLMESİN<br />

Dünya fani. Bazılarımızın babası vefat etmiştir.<br />

Babalar Günü’nde üzülmeye gerek yok. Babasını kaybetmiş olanlar da, gidip<br />

kabrine çiçek koysunlar, dua etsinler, babalarına ahiret saadeti, cennet hayatı<br />

dilesinler.<br />

Ömür geçici. Hepimiz bir gün göçüp gideceğiz. Babamızı kaybetmenin acısı<br />

elbette kolay yatışmaz, tam olarak dinmez, fakat mühim olan, babalarımızı<br />

hayırla yad etmektir.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

199


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

BABASIYLA KÜS OLANLARA AĞABEY NASİHATİ<br />

Bir de babasıyla arasında dargınlık, küslük olanlara seslenmek istiyorum:<br />

Aziz kardeşlerim, bir ağabeyiniz olarak söylüyorum, Babalar Günü’nü fırsat<br />

bilip, babanızla barışınız.<br />

Ben de babayım, biliyorum, babalar evlatlarından asla vazgeçemezler.<br />

Sözüme güvenin.<br />

Olabilir, insanlık halidir, babamızla bir fikir ayrılığına düşeriz, bazı konularda<br />

anlaşamayız, istemeden kırıcı bir söz söyleriz… Fakat Babalar Günü’nde<br />

medeni cesaretimizi toplayıp, kalbimizdeki Baba sevgisini, hasretini<br />

bastırmayı bırakıp babamıza koşalım. Ellerini öpelim, barışalım. İnanın o da<br />

size koşmak istiyor, fakat muhtemelen ne yapması gerektiğini bilemiyordur.<br />

Tekrar ediyorum: Babalar Günü, barışma zamanıdır.<br />

BABALAR GÜNÜ HIRİSTİYAN ADETİ Mİ?<br />

Son olarak, Babalar Günü’nün Batı Medeniyeti’ne ait bir adet olduğu,<br />

tüketimi artırmak için uydurulmuş bir gün olduğu ya da Hıristiyan geleneği<br />

olduğu<br />

söyleniyor.<br />

Yani kimi hemşehrilerimizin zihninde, Babalar Günü’yle ilgili soru işaretleri<br />

var. Ben bu soru işaretlerine çok saygı duyuyorum. Bu hassasiyeti<br />

anlıyorum. Kendine saygısı olan insanların, hata yapmak istememeleri, her<br />

zaman hürmete şayandır.<br />

Fakat unutmayalım ki bir Babalar Günü’nü dinî bir ritüel olarak değil, sosyal<br />

bir olay olarak kutluyoruz.<br />

Babalar Günü’nde büyük bir tüketim çılgınlığı da yaşanmıyor. İtiraf edelim<br />

ki, babalarımıza gömlek ya da çorap benzeri bir şeyler alıyoruz. Bu küçük<br />

hediyeler kimseyi zıvanadan çıkarmaz.<br />

Evet, Babalar Günü, bir görüşe göre 1910’da ABD’de ortaya çıkmış.<br />

Bazılarımıza göre ise Bin yıl önce Romalıların da benzer bir günü varmış.<br />

Fakat kültürler arasında böyle geçişler olması çok normaldir. Diyelim<br />

evlenirken onlar da kutlama yapıyor, biz de yapıyoruz. Onların ürettiği<br />

mamulleri kullanıyoruz, onlar da bizim ürettiklerimizi alıyor, kullanıyor.<br />

Onların bir şiirini okuyoruz, onlar bizim bir bilmecemizi öğreniyor… Yani<br />

istesek de diğer kültürlerden hiçbir şey almadan yaşayamayız. Yine istesek<br />

de her şeyimizi başka bir kültüre uyduramayız. Bizim babalarımızla,<br />

evlatlarımızla kurduğumuz ilişkiler mesela, doğal olarak farklılık arz eder…<br />

Babalar Günü’nü tekrar kutluyor, bütün babalara ve evlatlara sevinç<br />

diliyorum.<br />

200 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yeni yılda yeni projelerle yola devam!<br />

Geride bıraktığımız yılın son günleri, son saatleri; yeni yılın ilk saatleri,<br />

ilk günleri bizlere umutlu başlangıçlar yapmayı ilham eder ve geride<br />

bıraktığımız yılın<br />

muhasebesini yapma imkanı sunar.<br />

Herkes, doğal olarak, kendi mesleği, sosyal konumu, yaşı vesaire üzerinden<br />

düşünür, hisseder.<br />

Bir berber belki 2007’de kaç kişinin saçını tıraş ettiğini hesaplar, yeni yılda<br />

dükkanında bir tadilat yapmayı planlar. Bir şair 2008’de farklı tarzda şiirler<br />

yazmayı tasarlayabilir. ÖSS’ye hazırlanan bir öğrenci, sabah saatlerinde<br />

denize açılan bir balıkçı, ihtisasını tamamlamış bir hekim… kim bilir neler<br />

ümit eder?.. Biz belediyeciler de her yıl sonunda faaliyet raporlarımıza<br />

bakarız. Tabloları, çizelgeleri, grafikleri inceleriz. 2007’de hangi önemli işlerin<br />

üstesinden geldik? 2008’de gerçekleştireceğimiz projeler neler? Şehrimizi<br />

yeni yılda daha modern, daha güçlü, daha sevinçli bir yer haline getirmek<br />

için; vatandaşlarımızın yüzünü güldürmek, güvenlerine layık olmak için neler<br />

yapacağız?.. 2007 yılı, <strong>Kocaeli</strong>’miz, bizler, hepimiz için büyük yatırımların,<br />

önemli projeksiyonların gerçekleştirildiği bir yıl oldu. Başbakanımız Sayın<br />

Recep Tayip Erdoğan’ın katılımıyla 111 açılışı bir kerede gerçekleştirdik. Ve<br />

hizmete sunduğumuz bu eserler haricinde de birçok yatırım ve açılış yaptık.<br />

Şükürler olsun. 2007’yi geride bırakırken alnımız açık, yüzümüz ak, vicdanımız<br />

huzurlu.<br />

2008’e zinde ve yeni projelerin, atılımların heyecanı içinde giriyoruz.<br />

Yeni yılın hepimize, yuvalarımıza, şehrimize ve ülkemize esenlik, huzur ve<br />

sevinç getirmesini diliyorum.<br />

Hep birlikte, nice güzel yıllar yaşamak ümidiyle…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

201


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yeni yılda yeni <strong>Kocaeli</strong><br />

Yeni bir yıla giriyoruz. 2008’in eşiğindeyiz.<br />

Bu yıl, yeni yıl, yaş meselelerinin dikkate değer bir psikolojik yönü var.<br />

Yeni bir yıla girerken kimileri umut ve müspet heyecanlar duyarken; kimileri<br />

de enikonu ümitsizliğe kapılabiliyor. Kimileri de benim gibi, birbirine zıt iki<br />

duyguyu aynı anda içinde taşıyor.<br />

Ünlü Karikatüristimiz Salih Memecan’ın çizdiği bir yeni yıl karikatürünü<br />

hatırlıyorum: Büyük bir kamyon vardı ve üzerinde “HER ŞEY” yazılıydı.<br />

Bu kamyon, hızla “KÖTÜ” yazılı bir yol tabelasının işaret ettiği yönde<br />

ilerliyordu…<br />

Güzel fakat biraz umutsuz bir espri.<br />

İNSAN HİSSETTİĞİ YILDADIR<br />

Yeni yıla girerken çocuklarımız gençliğe, bizler de yavaş yavaş orta yaşa<br />

doğru adım atıyoruz.<br />

“İnsan hissettiği yaştadır” derler. Yaşını göstermeyenler olduğu gibi, genç<br />

yaşta çökenler de var. Gençlikte günler hızlı yıllar yavaş; ihtiyarlıkta ise<br />

günler yavaş yıllar hızlı geçermiş.<br />

Bazen, bir ahbabımızla, dostumuzla sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini<br />

fark etmeyiz. Saatler sanki gizlice ileri alınır. Bazen de, mesela birini<br />

bekliyorsak, zaman yavaşlar, saniyelerin geçmesi dakikalar sürer…<br />

Bana göre, saatin kaç olduğu, hangi yılda, kaç yaşında olduğumuz öncelikli<br />

bir mesele değil. Yani, belki de bir yılın geçmesi önemlidir de, 2008 yılında<br />

olmak o derece önemli değildir?<br />

HİZMET KRONOMETRESİ<br />

Bence sayılar, rakamlar bize asıl hak hukuk konularında lazım. Zamanı<br />

202 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

gösteren sayılar da, bu tür durumlarda önem kazanır: Kim kaç kilo yükü, kaç<br />

saatte, kaç kilometre taşımış?<br />

Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak bu yüzden saatleri, günleri, ayları, yılları bir<br />

hizmet takvimi, hizmet kronometresi gibi algılıyoruz. Nakit denince aklımıza<br />

yatırım bütçeleri geliyor. Kilo denince, ton denince iş makinaları, asfalt,<br />

demir, çakıl vesaireyi hatırlıyoruz. Metre, kilometre söz konusu olduğunda<br />

yol uzunluklarına, doğalgaz şebekesinin, içme suyu hattının uzunluğuna<br />

kayıyor aklımız…<br />

İtiraf etmeliyim ki, bazen, hizmete dayalı belediyecilik anlayışı içinde<br />

kendimizi işe güce fazla kaptırdığımızı da düşünüyorum. Yeni yıl demek,<br />

benim için biraz da yıllık faaliyet raporu demek. O raporların renkleri içimi<br />

şenlendiriyor. O sayfalarda yaptığımız parkları, hizmet binalarını, yolları,<br />

üstgeçitleri, kültür merkezlerini, altyapı çalışmalarını, spor tesislerini, sağlık<br />

birimlerini görünce<br />

gönlüme bahar geliyor.<br />

Yeni yıl, benim için “yeni hizmet yılı” demek. Daha hacimli, daha renkli, daha<br />

şık bir faaliyet raporuna yönelmek; hizmetin kitabını yeniden yazmak demek.<br />

İnanıyorum ki, ünlü Karikatüristimiz Salih Memecan, <strong>Kocaeli</strong>’mizde<br />

yaşasaydı, yeni yıl karikatürünü okumakta olduğunuz gazete için çizseydi, o<br />

yol levhasına “İYİ” yazardı. Çünkü hakikaten <strong>Kocaeli</strong>’mizde HER ŞEY, İYİ’ye<br />

gidiyor.<br />

2008 yılını burada, <strong>Kocaeli</strong>’nde karşılayacağız.<br />

2008 yılını, ömrümüz olursa bu şehirde yaşayacağız.<br />

2008 yılının <strong>Kocaeli</strong>’ne yeni bir bayındırlık, kalkınma ve sevinç baharı<br />

getirmesini diliyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

203


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kadınların yüzünü güldürmek, medeniyet<br />

vazifemizdir<br />

8 Mart Dünya Kadınlar Günü hepimize kutlu olsun.<br />

8 Mart’ın son derece önemli bir gün ve kadın sorunu üzerine eğilmek için<br />

önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.<br />

Kadına bakışımız, kadın olgusu hakkındaki görüşümüz; kültür hayatımız,<br />

toplumsal ilişkilerimiz ve ilerleme imkanlarımız açısından son derece kritik bir<br />

önem taşır.<br />

Geleneklerimize, tarihimize baktığımızda, kadınların şarkılarda, şiirlerde,<br />

hikayelerde yüceltildiğini görüyoruz. Bununla birlikte, kadının toplumdaki<br />

yeri ve etkisinin belirlenmesi konusunda modern hayatın getirdiği ölçülerin<br />

benimsenmesi ülkemizde de, dünyada da birçok aksaklık doğurmuştur.<br />

Zarafetin, güzelliğin, şefkatin, sevginin sembolü olarak görülen kadınlar;<br />

ekonomide, siyasette, bilimde, sanatta ve daha birçok alanda geri<br />

planda bırakılmışlar. Halbuki kadına yaklaşımımız bizim geleneklerimizle<br />

modernliğimiz arasında denge kurup kuramadığımızın en önemli göstergesidir.<br />

150 YILLIK MÜCADELE<br />

Çok daha eskilere uzansa da, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York şehrindeki<br />

tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçinin greve gitmesi, kadın hakları<br />

mücadelesinin dönüm noktası olarak kabul edilir.<br />

Sert çatışmalara neden olan bu grevden yıllar sonra, 1910’da, Alman<br />

Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın “Dünya Çalışan<br />

Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını önermiştir.<br />

Birleşmiş Milletler, 1975’i ‘kadın yılı’ ilan etmiş; 1977’de UNESCO 8 Mart’ı<br />

Dünya Kadınlar Günü olarak kabul etmiş. Ülkemizde ise Dünya Kadınlar<br />

Günü kutlamaları 1984’ten sonra yaygınlık kazanmıştır.<br />

204 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bizde kadınların okuma, öğrenim görme, iş hayatında yer alma, seçme<br />

seçilme hakkı kazanma ve liderlik konumlarına gelmelerini mümkün kılan<br />

süreç 1850’lere uzanıyor.<br />

Kadın sorunu, daha ziyade kadın emeğinin ucuzlatılması, kadının öğrenim<br />

imkanlarının kısıtlanması, şiddete ve cinsel tahakküme maruz kalması gibi<br />

konulara odaklanıyor.<br />

Kadınlarına haksızlık eden, eziyet eden bir toplumun felakete sürükleneceği<br />

açıktır.<br />

MEVLANA’NIN ERKEKLERE NASİHATİ<br />

Annelik kadar, kadının emeği de mukaddestir.<br />

Uygarlığımızın düzeyi, yaşam kalitemizin yükselmesi, ideallerimizi<br />

gerçekleştirme kapasitemiz; kadınlarımıza karşı adil, saygılı ve vefalı<br />

olmamıza bağlıdır.<br />

Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin, erkeklere yönelik, çok önemsediğim bir<br />

nasihati var: “Kıskanç olma. Kadından üstün olduğunu zannedenler cahil ve<br />

kaba<br />

kimselerdir. Sevgi ve güler yüz nedir bilmezler. Seven erkek ise kadınla<br />

eşittir.”<br />

Seven, merhamet eden, kıymet bilen ve bu nitelikler öncülüğünde gelişen,<br />

büyüyen bir toplumda kadın – erkek hepimizin daha sevinçli, daha güvenli<br />

olacağımız açıktır.<br />

Söylemeden edemeyeceğim: Kadına şiddet uygulayan, eşine, kız kardeşine,<br />

sevdiğine el kaldıran kimse toplumun yüz karasıdır. Dayakla, sopayla, tokatla<br />

bir yere varacağını sanan kimse; insan ilişkilerinin değerini açığa çıkaran<br />

vicdandan mahrum bir zavallıdır.<br />

Kadınların; annelerimizin, bacılarımızın, eşlerimizin yüzünü güldürmek bizim<br />

medeniyet vazifemizdir, olgunluk imtihanımızdır, boynumuzun borcudur.<br />

Dünya Kadınlar Günü’nü tekrar kutlarken tüm kadınlara sevinç, başarı ve<br />

huzur diliyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

205


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Barışın tohumu bu topraklarda<br />

Değerli hemşehrilerim, aziz dostlarım;<br />

1 Eylül 1939’da, Alman ordusu Polonya’ya girdi ve böylece 2. Dünya Savaşı<br />

başladı.<br />

1984’te, Birleşmiş Milletler, 2. Dünya Savaşı’nın başladığı günü, Dünya<br />

Barış Günü ilan etti.<br />

2. Dünya Savaşı’nda tam 35 milyon insan ölmüş, 20 milyon insan da sakat<br />

kalmıştı.<br />

Düşünün ki, Sovyetler Birliği’nde, bacağını kaybedenler için ABD’den 4<br />

milyon protez bacak satın alınmıştı…<br />

Savaşta 19 bin okul yerle bir olmuştu.<br />

390 trilyon mermi ateşlenmişti…<br />

Bu kıyameti andıran, ölüm fırtınası; tüm dünyayı derin bir ümitsizliğe<br />

sürükledi.<br />

Düşünün, 6 yıl boyunca, dünyanın her yerinde silahlar patlıyor, etrafa<br />

cesetler saçılıyor…<br />

Büyük bir ruhsal bunalım baş gösterdi.<br />

Ağıt tadında romanlar, şiirler, şarkılar yazıldı, söylendi, okundu.<br />

Birleşmiş Milletler de, bundan 23 sene önce, 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü<br />

ilan etti.<br />

“Dünya Savaşı’nın yerine dünya barışını koyalım” diyor.<br />

Peki bu nasıl olacak?<br />

2. Dünya Savaşı bittikten sonra, 1946’dan bugüne, dünyada yine 30 milyon<br />

insan savaşlarda, saldırılarda, iç çatışmalarda öldü.<br />

Savaşın yerine barışı, ölümün yerine hayatı koyamıyoruz.<br />

Barış için harcanan her 1 dolara karşılık, savaşa 200 dolar yatırım yapılıyor.<br />

206 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Etrafımıza bakalım: Filistin, Irak, Çeçenistan, Afganistan, Bosna…<br />

Son 10-15 yıldır, ülkemizin çevresinde büyük yıkımlar yaşanıyor.<br />

Toplu mezarlara, tecavüzlere, çocukların, kuşların vurulmasına, idamlara,<br />

işkencelere alıştık.<br />

Artık “Bağdat’ta 150 kişi patlamada öldü” diye bir haber duyunca<br />

heyecanlanıp harekete geçmiyoruz. Bu bizi şaşırtmıyor.<br />

Filistin’de sabah sokakta oynayan çocuklara ateş açıldığında nabzımız<br />

hızlanmıyor.<br />

Bosna’da bulunan toplu mezarlar gözlerimizi yaşartmıyor.<br />

Kendi ülkemizdeki suikastler, çatışmalar, kavgalar, anlaşmazlıklar devam<br />

ediyor.<br />

Dünya Barış Günü’nde, barışın tadını çıkaramıyoruz.<br />

Kıymetli kardeşlerim,<br />

Dünyanın her yerinde, ilim irfan sahibi, bilgi görgü sahibi insanlar, filozoflar,<br />

aydınlar bir barış dili konuşur.<br />

Bütün öğretiler, dinler, kültürler bize ağız tadıyla birlikte yaşamanın yollarını<br />

anlatır.<br />

Cinayet, katliam, çapulculuk, işkence, dehşet üzerine bir medeniyet<br />

kurulamaz.<br />

Bombardıman uçaklarıyla bir yere varılamaz.<br />

Sopalarla, Kalaşnikoflarla, tanklarla düğün yapılamaz, sofraya oturulamaz,<br />

kan dökmenin sevinçli bir tarafı yoktur.<br />

Kavgaya harcanan enerji, cinayete harcanan emeğin hiçbir saygınlığı<br />

olamaz.<br />

Hepimiz şiirlere, şarkılara, selamlara, sohbetlere, dualara, şenliklere,<br />

hürmete, muhabbete yönelmek zorundayız.<br />

İnsana, hayata, tabiata, düşünceye değer vermezsek kendimiz de değer<br />

kazanamayız.<br />

Alevi-Sünni, Laik-Şeriatçı, Sağcı-Solcu, Kürt-Türk ayrımcılığı, çok içten<br />

söylüyorum ilkelliktir.<br />

Birbirimizle ekmeğin, suyun dilinden konuşacağız.<br />

Türkülerle, şükürlerle, hoşbeşle bu hayatı yaşayacağız.<br />

Dinci – Şeriatçı dediğin kişi senin teyzenin oğlu; Alevi dediğin kişi senin<br />

asker arkadaşın, Kürt diyorsun, belki de sevdiğin kız Kürt, muayene olduğun<br />

doktor Sağcı, yemek yediğin lokantasın sahibi Solcu.<br />

Öncelikle yakınlıkları, muhabbeti, bizi kardeş yapan güzellikleri görelim.<br />

Birbirinden ürkmek, korkmak, kaçmak hakikaten ilkelliktir.<br />

Hâlâ konuşamayacaksak, kendi apartmanımızda, mahallemizde, şehrimizde<br />

barış içinde yaşayamayacaksak, o zaman mağaralardan niye çıktık? Geri<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

207


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

dönelim mağaraya!<br />

Birbirimizi vahşi dinozorlar, canavarlar gibi göreceksek, işleri taşla sopayla<br />

halledeceksek, o zaman bunca kitap niye yazıldı?<br />

Hâlâ birbirimize hakaret edeceksek, homurdanacaksak, dediğim gibi,<br />

kayalıklarda, çukurlarda yaşayalım. Şehirlere ne gerek var?<br />

Aziz dostlarım<br />

Birbirimize güveneceğiz.<br />

Fransız düşünürü Rochefoucauld “Başkalarına olan güvenimiz, kendimize<br />

olan güvenimizden doğar” diyor.<br />

Eğer birbirimize itimat etmiyorsak, “Senin gizli niyetlerin var, sen kötülük<br />

düşünüyorsun, tuzak kuruyorsun” diyorsak, kendimize de güvenmiyoruz<br />

demektir.<br />

Kendimize de, birbirimize de güveneceğiz.<br />

Yaftalayıcı, yargılayıcı, suçlayıcı olmayacağız.<br />

Ayıptır.<br />

Ekmek satın aldığımız fırındaki adam bizim gibi düşünmüyor diye o fırını<br />

yıkamayız.<br />

Bu güzel şehirde, hepimizin, çocuklarımızın faydalanacağı işler yapmak<br />

zorundayız.<br />

Buradaki hayata hizmet etmek zorundayız.<br />

Sağcı- Solcu, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Laik-Şeriatçı hepimiz taşları birlikte<br />

taşıyacağız, hamuru birlikte yoğuracağız, fidanı birlikte dikeceğiz.<br />

Kimin emeği daha kaliteliyse, kim daha çok çalışıyorsa, kim daha çok hizmet<br />

ediyorsa o başımızın tacıdır.<br />

Hepimiz kardeşiz. Aramızda yoksullar, hastalar olabilir.<br />

Aramızda tembeller, suçlular, sorumsuz kimseler de olabilir.<br />

Bir aile gibi, birbirimize sahip çıkacağız.<br />

Bu ülkenin ağaçları hepimize gölge veriyor. Kuşlar hepimize şarkı söylüyor.<br />

Yağmur hepimize yağıyor. Gökkuşağı hepimize görünüyor.<br />

O halde biz de ağaçlar gibi, kuşlar gibi şefkatli, hakkaniyetli olacağız.<br />

Gönlümüz bir serçenin gönlünden daha geniş değilse yazıklar olsun bize.<br />

Sevgili kardeşlerim,<br />

Yunus Emre diyor ki: “Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için /<br />

Gönüller yapmaya geldim”<br />

O halde birbirimizin gönlünü alacağız.<br />

Kendimizi sevdireceğiz.<br />

Şu üç günlük dünyada, beş günlük düşmanlığa meyletmeyeceğiz.<br />

Günahtır, yazıktır, insan utanır.<br />

208 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Biz Amerika’nın şehirlerine, sokaklarına, filmlerine ilgi duyabiliriz.<br />

Fakat Irak’ta çocukları öldüren, şehirleri yerle bir eden, 700 binden fazla<br />

insanı yok eden, milyonlarcasını evsiz, aç, susuz, ilaçsız bırakan, yetim<br />

bırakan bir güce saygı duyamayız.<br />

Avrupa’yı da, Amerika’yı da, Rusya’yı da eleştireceğiz.<br />

Batı medeniyeti de barışı, kardeşliği bizden öğrenecek.<br />

Almanya’daki ırkçılığın, Fransa’daki, Amerika’daki ayrımcılığın çözümünü biz<br />

göstereceğiz.<br />

Yunus Emre’mizle, Mevlana’mızla, Hacı Bektaş Veli’mizle, Mustafa<br />

Kemal’imizle, bin yıllık medeniyetimizin kardeşlik şifrelerini biz çözemezsek<br />

dünyaya söyleyecek bir sözümüz olamaz.<br />

O halde, medeniyetimizin alicenaplığını, kültürümüzdeki o sevgi ve<br />

muhabbet çekirdeklerini, özlerini bulup çıkaracağız.<br />

Yapabiliriz.<br />

Buna yürekten inanıyorum.<br />

Sözü biraz uzattım sanırım.<br />

Biraz dağınık konuştum.<br />

Bağışlayın lütfen.<br />

Hepinizi tüm kalbimle selamlıyorum.<br />

Dünya Barış Günü kutlu olsun.<br />

Dünya, barış yılları, barış yüzyılları görmek umuduyla.<br />

Allah’a ısmarladık.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

209


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Trafikte yeşil ışığı da severiz,<br />

kırmızıyı da<br />

Trafik, canlılık belirtisi. Trafik kilitlendiğinde, gazeteler boşuna “Hayat durdu!”<br />

diye manşet atmıyor.<br />

Trafik akıyorsa, yollarda rahat ve güvende isek, hayatımız iyi gidiyor demektir.<br />

Trafik Haftası, bana, iki konuyu açıklama fırsatı verdi.<br />

1] <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, bütçemizin önemli bir kısmını<br />

ulaşım hizmetlerine ayırıyoruz. Büyük yatırımlar yapıyoruz. Ulaşım master<br />

planı hazırladık. Sadece bugünlerde değil, gelecekte de sorunsuz<br />

bir ulaşım imkanı oluşturmak için projeler yürütüyoruz.<br />

Çünkü hiç kimse dört duvar arasında bir ömür geçirmek istemez. Sokağa<br />

indiğimiz, caddeye yöneldiğimiz anda da trafiğe dahil oluruz.<br />

Trafik akarsa bütün yollar hayata çıkar.<br />

İşimize gideceğiz. Okula gideceğiz. Bayramda anne babamızın elini<br />

öpmeye gideceğiz. Bir ahbabımızı ziyaret edeceğiz. Bir yaralıyı hastaneye<br />

yetiştireceğiz. Bir düğüne yetişeceğiz…<br />

Trafik akmazsa, tıkanırsa, kilitlenirse, yolda mahsur kalırsak; hayatımızın<br />

vitamini, minerali çekilir…<br />

İşte bu nedenle, bütçemizin önemli bir kısmını ulaşım hizmetlerine<br />

ayırıyoruz. Tüneller, köprülü kavşaklar, üstgeçitler yapıyoruz. Deniz<br />

otobüsü seferleri başlatıyoruz. Yolları yeniliyoruz. Yol çizgilerini, yaya geçişi<br />

zeminlerini, trafik işaret ve tabelalarını, trafik ışıklarını düzenliyoruz,<br />

yeniliyoruz…<br />

2] Bize göre, trafik kuralları, ahlak kurallarıdır.<br />

Bir kimsenin evinde, oturma odasında, mutfağında çok iyi bir insan olması<br />

elbette güzel bir şeydir. Fakat bizi, toplumu ilgilendiren kısmı, dışarıda,<br />

yolda, trafikte nasıl davrandığıdır. Kırmızı ışıkta geçen, hatalı sollama<br />

210 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yapan, hız sınırını aşan bir kimse; trafiği ifsat ediyor demektir. Yola,<br />

yolcuya, hayata saygısı kalmamış demektir.<br />

Trafik ışıklarının, tabelaların, yön levhalarının vs. tek başına bir değeri yoktur.<br />

Bomboş bir caddede yeşil ışık yansa ne olur, kırmızı ışık yansa ne? Fakat bu<br />

küçük, basit işaretler, bizi, birbirimize hürmetli davranmaya yöneltir. Bundan<br />

ötürü, yeşil ışığı da, kırmızı ışığı da severiz.<br />

Trafik kuralları, evimizde, sevdiğimiz bir dostu misafir eder gibi, trafikte<br />

birbirimizi ağırlamamızı temin eder.<br />

Bu yıl, Trafik Haftası’nda, şehrimize “Trafikte senin de bir sevdiğin var”<br />

yazıları astık.<br />

Bununla birlikte, trafikteki herkesi, biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak<br />

seviyoruz. Bizim bir değil, birçok sevdiğimiz var trafikte.<br />

Bu sevgiyle hareket ediyor, bu sevgiyle hizmet sunuyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

211


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Alışverişte karşılıklı memnuniyet esastır<br />

15 – 21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası, alışverişlerimizde bilincin ve<br />

nezaketin kökleşmesine yönelik faaliyetler öne çıkıyor.<br />

Hepimiz müşteri, hepimiz tüketiciyiz. Hayat enerjisi, alışverişlerle açığa çıkar.<br />

Çarşılar, pazarlar, dükkanlar, mağazalar… insan ilişkilerinin devridaim ettiği<br />

mekanlardır.<br />

Alışverişlerin karşılıklı fayda ve memnuniyet doğurması esastır. Bu, ahlaki ve<br />

toplumsal bir gerekliliktir. Mesuliyet sahibi olmanın göstergesidir.<br />

1985’te, Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Evrensel Tüketici Hakları<br />

Bildirgesi’ne ülkemiz de taraftar olmuştur.<br />

Bilinçli, ilkeli tüketim; dünyamızın kaynaklarının korunması, insan ve çevre<br />

sağlığı açısından da büyük önem taşıyor. Tüketici olarak tutumumuz,<br />

tercihlerimiz, güçlü etkiler doğuruyor. Dolayısıyla, tüketici olarak haklarımızın<br />

yanı sıra sorumluluklarımız da var. Dahası, haklarımızı korumak, aslında<br />

aynı zamanda sorumluluğumuzdur. Tüketici haklarının korunması, aslında<br />

toplumsal hayatımızın müdafaa edilmesidir.<br />

HAKKINI ARAMAK, ÜLKESİNİ SAVUNMAKTIR<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak şehrimizde üretim yapan işyerlerini,<br />

satış birimlerini, ürünleri denetliyoruz. Ürünlerin etiketlenmesini temin<br />

ediyoruz. Haksızlığa uğrayan, sözgelimi ayıplı mal satınalmış olan<br />

vatandaşlarımızın şikayetleri doğrultusunda harekete geçiyor, işlem<br />

yapıyoruz.<br />

Satın alınan mal ve hizmetlerin sağlıklı ve güvenli olması şarttır.<br />

Tüketicinin, satın aldığı ürün ya da hizmetin nitelikleri hakkında bilgi alma<br />

hakkı vardır.<br />

Satın aldığı ürün ya da maldan ötürü zarara uğrayan tüketici; tazminat alma<br />

212 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ve aynı ürün ya da hizmeti yeniden almaya kanunen hak sahibidir.<br />

Tüketiciler örgütlenebilir, kendi aralarında bir iletişim mekanizması kurabilir,<br />

zarara uğradıklarında bunu kamuya ilan edebilirler.<br />

Tüketiciyi Koruma Haftası’nda, vatandaşlarımızın konuyla ilgili ayrıntılı<br />

bilgi almalarını öneriyorum. Unutmayalım ki tüketici hakları, basit, kişisel<br />

bir mesele değildir. Hakkını arayan tüketici, ülkesinin, şehrinin onurunu ve<br />

yükselişini savunan kişidir.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

213


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“Yangın olur biz yangına gideriz”<br />

İtfaiye Haftası ya da diğer adıyla Yangından Korunma Haftası kutlu olsun.<br />

Tüm dünya, itfaiyecilerin kıymetini 11 Eylül 2001’de ABD’deki İkiz Kuleler’in<br />

uçaklı saldırıyla yıkılmasından sonra bir kez daha gördü.<br />

Çünkü o kulelerin alevli enkazında itfaiyeciler muazzam kurtarma<br />

çalışmaları yaptılar.<br />

11 Eylül’de itfaiyeciler kahraman ilan edildi.<br />

Böylece, dünyanın her yerinde gözler itfaiyecilere çevrildi.<br />

Herkes, kendi ülkesindeki itfaiyecilere daha imrenerek bakmaya başladı.<br />

Ondan önce, 17 Ağustos 1999’da dünyanın ve Türkiye’mizin dört bir<br />

yanından itfaiyeciler <strong>Kocaeli</strong>’ne koşmuş ve birçok hayat kurtarmışlardı.<br />

İtfaiyeciler sadece yangınlarda değil, sel baskınlarında, depremlerde,<br />

bilumum doğal afetlerde ve yıkımlarda imdadımıza yetişirler.<br />

Ortalık günlük güneşlikken, her yer sütlimanken itfaiyecileri görmeyiz. Fakat<br />

bir dehşete düştüğümüzde, birdenbire o görkemli kamyonları ve kurtarma<br />

teçhizatıyla itfaiyeciler çıkagelir.<br />

Kendi canlarını, hayat kurtarmak için tehlikeye atan, kutsal bir vazife<br />

üstlenmiş insanlardır itfaiyeciler.<br />

İtfaiye teşkilatları ayrıca, yangını önlemenin, afetlerden, yıkımlardan sağ<br />

salim kurtulmanın yollarını da öğretir, kamuoyunu bilgilendirirler.<br />

Dedik ki, itfaiyecilerin kahramanlığına tüm dünya 11 Eylül 2001’de hep<br />

birlikte tanık oldu.<br />

Fakat bizde de yüzlerce yıllık itfaiyeci türküleri vardır. Yani biz de itfaiyecileri<br />

öteden beri yiğit, delikanlı ve güçlü kişiler olarak baş tacı ettik.<br />

Asırlardır, sanki kendimiz de itfaiyeciymişiz gibi “Yangın olur biz yangına<br />

214 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

gideriz / Düz ovada keklik gibi sekeriz” diye türkü söyleriz.<br />

İtfaiye teşkilatımız, birçok köklü kurumumuz gibi, Cumhuriyetimizden yaşça<br />

büyüktür: Tam 293 yaşındadır.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, itfaiyecilerimizle gurur duyuyoruz.<br />

Onların varlığı bize güven veriyor.<br />

Bu sebeple, itfaiye teşkilatımıza modernizasyon yani araç ve ekipman alımı<br />

gibi konularda içtenlikle, severek destek <strong>oluyor</strong>uz.<br />

İtfaiye Haftası’nı bir kez daha kutluyor, şehrimizin kahramanlarını heyecanla<br />

selamlıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

215


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Helal lokmanın bozuk olması kabul<br />

edilemez<br />

Aziz Hemşehrilerim;<br />

16 Ekim Dünya Gıda Günü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün<br />

(FAO) kuruluş yıldönümü nedeniyle kutlanıyor.<br />

Biz de bu günün anlamını, önemini kavramak durumundayız.<br />

Gıda Günü, bize, tükettiğimiz besinler üzerinde düşünme fırsatı sunuyor.<br />

Tarım ürünleri, hayvansal besinler ve yenerek tüketilen mamuller ekseninde<br />

tüm dünyada konuşuluyor, tartışılıyor.<br />

BİYOÇEŞİTLİLİK KAYBOLMASIN<br />

Birleşmiş Milletler’in bu yılki öncelikli gündemi, biyoçeşitlilik. Nedir<br />

biyoçeşitlilik? Çevremizdeki, tabiattaki canlı türlerinin sayısıdır.<br />

Bitkilerin yok olması, hayvan türlerinin nesillerinin tükenmesi ya da<br />

sayılarının azalması, biyoçeşitliliğin tahribata uğraması anlamına<br />

geliyor. Dolayısıyla, insanların beslenme imkanlarının daraldığı bir süreci<br />

yaşıyoruz. 1980’lerden bu yana, dünyadaki nüfus artışı, tarımsal üretim<br />

artışının gerisinde kalıyor.<br />

Birçok ülkede insanlar besin maddeleri bulamıyor, açlık çekiyorlar. Çocuklar<br />

yetersiz besleniyorlar.<br />

1 milyardan fazla insan, açlık tehlikesi içinde yaşıyor.<br />

Uluslararası yardım kuruluşlarının faaliyetleri, dünyanın çeşitli yerlerindeki<br />

krizleri önlemeye yetmiyor. Dolayısıyla, hem dünya sistemi içinde, hem<br />

ülkemizdeki gıda üretim-tüketim döngüsü içinde, hem de şehrimizin bu<br />

bakımlardan hangi durumlarda olduğunu gözeten bir anlayış içinde<br />

çözümler aramak zorundayız. Nitekim Gıda Mühendisleri Odası, Kimya<br />

Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Ziraat Mühendisleri<br />

216 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Odası gibi kuruluşların temsilcileri, gıda politikaları hakkında raporlar yazıyor,<br />

önerilerde bulunuyorlar.<br />

SAĞLIKLI GIDA HERKESİN HAKKI<br />

Bir diğer önemli husus da, gıda maddelerinin sağlık standartlarına<br />

uygunluğudur. Bu ürünlerin hangi koşullarda yetiştirildiği, toplandığı,<br />

hazırlandığı, paketlendiği, satışa sunulduğu çok ciddi bir konudur.<br />

Hiç kimse, bozuk, çürük, hatalı, zararlı gıda maddeleriyle insanların sağlığını<br />

tehdit etme hakkına sahip değildir.<br />

Şehrimizde, gerek semt pazarlarında, çarşılarda, gerekse gıda ürünlerinin<br />

üretildiği, satıldığı ve servis edildiği bilumum fabrika, atölye ve dükkanlarda<br />

belediye ekiplerimiz tarafından sıkı denetimler yapılmaktadır.<br />

Alın teriyle, çalışıp çabalayarak kazandığımız paralarla satın aldığımız<br />

besinleri evimize götürüyoruz, çoluk çocuğumuzla birlikte sofraya oturup<br />

yiyoruz.<br />

Bu tertemiz, mukaddes bir olaydır. Helal lokmanın zararlı, bozuk olması<br />

kabul edilemez. Gıdayla ilgili tüm mahrumiyetlerin ve problemlerin ortadan<br />

kalkması dileğiyle, Dünya Gıda Günü kutlu olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

217


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Camiler şehirleri yakınlaştırır<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Camiler Haftası’nı tüm kalbimle kutluyorum.<br />

İslam coğrafyasına bakınız. Bütün Müslüman şehirlerinde manzaraya<br />

camiler hakimdir.<br />

İster uzaktan bakalım, ister yakından, içerden bakalım camiler bize çok şey<br />

anlatır: Kubbeler, minareler, mihraplar, nişler, mukarnaslar… Her biri bize<br />

ilahi bir sırrı söyler.<br />

Camilerde huşuyla, vecdle, derin duygularla Yaratıcı’mıza yöneliriz. Dualar,<br />

tövbeler ve şükürlerle O’na iltica ederiz.<br />

Camiler “Allah’ın Evi”dir. Şadırvanlarda dupduru sularla abdestler alıp,<br />

Rabbimizin misafiri olarak, besmeleyle geçeriz caminin eşiğini.<br />

Camiler çınarlar gibidir, serviler, söğütler gibi. Orada içimiz aydınlanır, bir<br />

emniyet duyarız, derin düşüncelere dalarız.<br />

En sevinçli günlerde, bayramlarda, tertemiz, yepyeni kıyafetlerimizi giyip,<br />

çocuklarımızla, komşularımızla birlikte camilere koşarız. Avlularda buluşup<br />

bayramlaşır, gülerek sımsıkı sarılırız. En kederli günlerde, cenazelerde, ağır<br />

adımlarla, boynumuz bükük, gözümüz yaşlı yine camilere yürürüz. Rahmetli<br />

yakınımızın başucunda bekler, namazı kılar, dualar eder, hüzünlü bakışlar<br />

ve taziyeler eşliğinde kucaklaşırız. Allah’a sığınırız. Allah’tan bir teselli, bir<br />

ferahlık dileriz.<br />

Bilhassa eski camilerimizdeki ihtişamdan büyülenmemek mümkün değil.<br />

Onlar asırların, tarihin mermerleşmiş, sütunlaşmış, kubbeleşmiş hali gibidir.<br />

Mesela Orhan Gazi Camii, 675 yaşında! Pertev Mehmet Paşa Camii’ne<br />

218 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Mimar Sinan’ın elleri değmiş… Tarihî camilerimizin kubbelerinde asırlarca<br />

kimlerin duaları yankılandı? Oralarda kimler secde etti? Bu camiler hangi<br />

savaşlardan, afetlerden sağ salim ya da yaralı kurtuldu? Hangi şenliklere,<br />

kutlamalara, kaç bayrama şahitlik etti? Asırların sesleri, kokuları, tortuları,<br />

zerrecikleri camilerin içinde, etrafında, avlusunda birikir.<br />

Şehirlerimiz, kasabalarımız, köylerimiz camilerin etrafında kurulur. Evler,<br />

camilerin etrafında kümelenir. Camiler merkezdedir. Çünkü cami, en büyük<br />

buluşma yerimizdir.<br />

En büyük şairlerimiz, en güzel şiirlerini camilerimiz için yazmıştır: Yahya<br />

Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın<br />

Bursa’da Zaman şiiri hepimize “Ben bu hisleri biliyorum, ben de Fevziye<br />

Camii’nin şadırvanında, Çarşı Camii’nde bayram namazı kılarken böyle<br />

heyecanlanıyorum” dedirtmiştir. Dahası, Türkiye’nin bütün camileri, bize<br />

yakındır. Diyelim, Edirne bize uzaksa da Selimiye yakındır. Bursa uzaksa,<br />

Ulu Cami yakındır. Ankara uzaksa Kocatepe Camii yakındır. İstanbul uzaksa,<br />

Sultanahmet Camii yakındır. Camiler insanları yakınlaştırdığı gibi, şehirleri<br />

de yakınlaştırır.<br />

Cami, bizim için vatanın, milletin, namusun da sembolüdür. Mehmet Akif, o<br />

yüzden İstiklal Marşı’mızda “Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli”<br />

demiştir.<br />

Camiler hakkında söylenecek hakikaten çok şey var.<br />

Fakat en iyisi, camileri bir bir ziyaret etmek. Her camide Yaradan’ın huzuruna<br />

çıkmak. Çoban Mustafa Paşa Camii’ne, Baç Camii’ne, Akçakoca Camii’ne,<br />

bütün camilere misafir olalım. O manevi yükselişi ve dinginliği tadalım.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

219


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Trafik kuralları ahlak ve görgü kurallarıdır<br />

Sevgili hemşehrilerim, aziz dostlarım;<br />

Trafik Haftası’ndayız. 1 – 8 Mayıs, Trafik Haftası.<br />

Bu hafta ne yapacağız? Kutlama mı? Şenlik mi? Havadan sudan mı<br />

konuşacağız? Trafik Haftası’nda ne yapılır?<br />

Bir ağabeyiniz, bir dostunuz olarak, trafik hakkında biraz düşünelim derim.<br />

Trafik, tekerleğin icadından beri var.<br />

İnsanoğlunun taştan tekerleği yontup yuvarladığı o anda, trafik, üzerinde<br />

düşünülmesi gereken bir mevzu haline geldi.<br />

Zamanla atlı arabaların yerini motorlu taşıtlar aldı. Şimdi her yerde<br />

bu taşıtlar var. Otomobiller, kamyonlar, otobüsler. Trenler var, gemiler,<br />

helikopterler, uçaklar var.<br />

Kurallardan, kazalardan bahsetmeden önce, trafiğin sırrını çözmeye<br />

çalışalım.<br />

Sabah kalkarız, bir taşıta binip işimize gideriz. Ne güzel. Bir dostumuzu<br />

ziyaret etmek için, otobüse, trene, gemiye binip yola çıkarız. Taşıtlarla<br />

pikniğe gideriz, müzelere gideriz, okula, hacca gideriz. Uzun ya da kısa<br />

seyahatler, hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Yaya olarak, yürüyerek de yol<br />

alsak, trafiğin içindeyiz.<br />

Bir insanı en iyi nasıl tanırız? Onunla aynı sofraya oturarak tanırız, bu bir.<br />

Onunla bir iş, bir ticaret, bir alışveriş yaparak tanırız bu iki. Bir de birlikte<br />

seyahat ederek tanırız. Bunu, Peygamberimiz söylüyor. Hakikaten de,<br />

evrensel bir bilgidir bu.<br />

Şimdi, bizler, trafikte hep beraber seyahat ediyoruz. Aynı arabada olmasak<br />

220 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

da, aynı yolda yan yanayız. Demek ki, nasıl insanlar olduğumuz, trafikte<br />

ortaya çıkıyor.<br />

Trafikte nasıl davranıyorsan, işte sen öyle bir insansın. Hız sınırını aşıyor<br />

musun, kırmızı ışıkta geçiyor musun, sinyal vermeden şerit değiştiriyor<br />

musun, yayalara, taşıtlara yol vermiyor musun, direksiyon başında sövüyor<br />

musun, hatalı sollama yapıyor musun?.. Eğer trafikte böyle davranıyorsan,<br />

ben sana güvenemem. Seninle arkadaşlık edemem. Külahları değişiriz.<br />

Neden? Çünkü, işte şehrimizin her yerine afişler astık. Diyoruz ki “SENİN<br />

DE BİR SEVDİĞİN VAR, TRAFİKTE.” Fakat sen kırmızı ışıkta geçiyorsun!<br />

Demek ki senin sevdiğin yok! E o zaman ben seni nasıl seveceğim? Hadi<br />

ben neyse, çocuklarımızın hayatını tehlikeye atarsan, ben seni nasıl idare<br />

edeyim? Sana nasıl selam vereyim, gülümseyeyim? Seninle, nasıl, hiçbir<br />

şey olmamış gibi hoşbeş edeyim? Peygamber diyor ki, “İnsanı yolculukta<br />

tanırsın.” Sen yolculukta, yolculara, yola haksızlık edersen, ben sana ne<br />

diyeyim?<br />

Sevgili kardeşlerim, aziz hemşehrilerim;<br />

Burada, basit bir “Trafik kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım” sloganı<br />

atmıyorum. Ahlaki bir meseleden bahsediyorum. Trafik lambalarını, levhaları,<br />

tabelaları ben ne yapayım? Alıp evime mi götüreyim? Kırmızı ışığa ben<br />

çok mu bayılıyorum? Hız sınırı tabelası benim amcamın oğlu mu? Hiç de<br />

bile. Fakat bu basit, küçük işaretler, bize doğruyu söylüyorlar. Dur diyorlar,<br />

yavaşla diyorlar, çocukları ezme diyorlar. Bunu dikkate almayan insanla<br />

benim konuşacak<br />

hiçbir şeyim olmaz. Onunla komşuluk edemem. Direksiyon başında<br />

canavarlaşan insanları evimde ağırlayamam.<br />

Tekrar ediyorum, trafikte efendice yol almak, bir ahlak meselesidir. Terbiye,<br />

edep meselesidir.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şehrimizde trafiğin rahatlaması<br />

için büyük yatırımlar yaptık. Seyahat güzel bir şeydir. Vatandaşımız caddeye<br />

çıktığı zaman, ağzının tadı bozulmasın, canı sıkılmasın istiyoruz. Trafik<br />

akacak. Yolda hayat durmayacak.<br />

Bu anlayış içinde, tüneller, köprülü kavşaklar, köprüler, üst geçitler, alternatif<br />

yollar, otoparklar yaptık. Bozuk yolları yeniledik.<br />

Deniz otobüsü seferleri başlattık. 6 yeni deniz otobüsü aldık.<br />

İzmit kent içi geçiş projesiyle, D 100 üzerindeki ulaşımı kesintisiz hale<br />

getiriyoruz.<br />

Adalet Köprülü Kavşağı, Umuttepe Kampüsü Yolu ve Tatlıkuyu Köprülü<br />

Kavşağı gibi yılların problemlerini çözüyoruz.<br />

Ulaşım Master Planı çalışmamız devam ediyor. Bu çalışma, problemleri en<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

221


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

iyi ve kalıcı şekilde çözmemizi sağlayacak.<br />

Köy yollarının yenilenmesi, iyileştirilmesi için geniş çaplı çalışmalar başlattık.<br />

Köylülerin mahsullerini taşıyabilmeleri için tarla yolları açtık, kimi ana yolları<br />

otoban standartlarına kavuşturduk.<br />

Yol çizgilerini, yaya geçişi zeminlerini, trafik işaret ve tabelalarını, trafik<br />

ışıklarını düzenliyoruz, yeniliyoruz.<br />

Derince Tünelini yaptık.<br />

Yalakdere’de, İhsaniye-Hisareyn, Gündoğdu Malta, 42 Evler, Alikahya<br />

Solaklar, Alikahya – Yahya Kaptan bağlantı köprülerini yaptık.<br />

Gebze Yeni Mahalle, Gebze İstasyon, Gebze Yenimahalle ve Körfez<br />

Yarımca’da üstgeçitler yaptık.<br />

Şehit Rafet Karacan Bulvarı, Gazanfer Bilgi Bulvarı 1. Etap Akçaova Bağlantı<br />

Yolu, Bostanlar Sokak Bulvarı’nı açtık.<br />

İzmit İnönü, Gebze Fatih, Yeniköy Vatan ve Bekirpaşa Turan Güneş<br />

Caddelerini alt yapılarıyla birlikte yeniledik.<br />

İzmit Körfez ve Sanayi Mahallesi ile Bekirpaşa Yenişehir Mahallesindeki tüm<br />

yolları parke ile kapladık.<br />

Gebze Eskihisar Tünel Geçişi bitmek üzere. Gebze Tatlıkuyu Köprülü<br />

Kavşağı’nın önemli bir kısmı tamamlandı. Gebze Fatih Caddesi Köprülü<br />

Kavşağı yapılıyor.<br />

Darıca Osmangazi Köprüsü yapılıyor.<br />

Çayırova Ragıp Demirkol ve 4. Caddeleri alt yapılarıyla birlikte yapılıyor.<br />

D-100 İzmit SEKA Tünel Geçişi, Cezaevi Köprülü Kavşağı, Adalet Köprülü<br />

Kavşağı üzerinde çalışıyoruz.<br />

Yani, gözümüz yolda. Kulağımız trafikte. Kalbimiz taşıtların içinde atıyor.<br />

Çünkü, bizim de bir sevdiğimiz var trafikte. Çünkü, bütün sevdiklerimiz, her<br />

gün trafikte.<br />

Allah, kazalardan esirgesin, yollarımızı açık etsin.<br />

Hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />

222 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Tıp hayatın değerini öğretir<br />

Tıp Bayramı ve 14 Mart Tıp Haftası kutlu olsun.<br />

Sağlık, sıhhat, zindelik; insanlık tarihi boyunca, bütün coğrafyalarda en<br />

büyük zenginlik olarak kabul edilmiştir.<br />

“Her şeyin başı sağlık.”<br />

Tıp “Sağlığın korunması ve hastalığın giderilmesi, yatıştırılması veya<br />

önlenmesiyle ilgilenen bilimdir.<br />

Bir şifa mesleği olan doktorluk; mesleklerin en kutsalı, en muteberi<br />

kabul edilir.<br />

14 Mart Tıp Bayramı ve Tıp Haftası’nda, bize sıhhat, zindelik kazandırmak<br />

için emek veren tüm sağlık çalışanlarına tebrik ve minnetlerimi sunuyorum.<br />

Beyaz önlükleri içinde tertemiz, bilgece bir çaba sarfeden hekimlerimizi,<br />

asistanları, hemşirelerimizi, diş hekimlerini, sağlık memurlarını,<br />

hastabakıcıları, eczacıları ve tabii veterinerleri kutluyorum.<br />

Binlerce yıllık bir birikime dayanan ve günden güne ilerleyen tıp bilimi<br />

sayesinde, hayatlarımızın değerini daha doğru kavradık.<br />

Tıp Bayramı ilk kez 14 Mart 1919’da İstanbul’daki düşman işgaline tepki<br />

gösteren tıp öğrencileri ve hekimler tarafından kutlandı. Zira ülkemizde ilk tıp<br />

okulu olan Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire; 1827 yılının 14 Mart’ında<br />

kurulmuştu.<br />

Doktorların ve tıp öğrencilerinin 1919’da işgale karşı duruşları, zulme,<br />

haksızlığa, eziyete itiraz edişleri son derece etkileyicidir.<br />

Günümüzde de doktorlarımız, Tıp Bayramı başta olmak üzere birçok<br />

vesileyle görüşlerini, öneri, talep, teklif ve itirazlarını beyan ediyorlar.<br />

Tıp politikayla, ekonomiyle, toplumla, teknolojiyle, eğitimle, kısacası diğer<br />

bütün disiplinlerle ilgili bir bilim.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

223


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak “Her şeyin başı sağlık” anlayışı<br />

çerçevesinde, sağlık hizmetlerine bütün gücümüzle destek veriyoruz.<br />

Sağlık merkezleri açarak, kampanyalar düzenleyerek, okullarda -<br />

mahallelerde sağlık taramaları yaparak, evde bakım hizmeti sunarak bu<br />

alandaki<br />

hassasiyetimizi ortaya koyuyoruz.<br />

Yaptığımız gıda denetimleri, engellilere yönelik hizmetler, sokak<br />

hayvanlarının aşılanması gibi birçok faaliyet de doğrudan sağlığın<br />

korunmasıyla ilgilidir.<br />

Giderek bütün çalışmalarımız, yaşam kalitesini yükseltmeye, sağlıklı bir<br />

çevre oluşturmaya, psikolojik sorunlara set çekmeye yöneliktir.<br />

Bu durum, hizmet eksenli siyaset ve insan odaklı hizmet anlayışının doğal<br />

uzantısıdır.<br />

14 Mart’ı tekrar kutluyor; şehrimize, ülkemize ve dünyaya sağlık, zindelik,<br />

huzur diliyorum.<br />

224 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanı,<br />

dünyaya neyi duyurdu?<br />

1900’lü yılların başında, dünya karmakarışıktı. 20. yüzyılın başı… Sanayi ve<br />

teknoloji ilerliyor, yeryüzüne yayılıyor, artık hayat yeni boyutlar kazanıyor…<br />

Araba, uçak, radyo, televizyon, seri üretim yapan makineler, sinema…<br />

gelişirken, bir yandan da silah teknolojisi alıp başını gidiyor. Daha güçlü,<br />

daha yok edici silahlar yapılmaya başlanıyor.<br />

İşte modern hayatın netlik kazanmaya yüz tuttuğu o dönemden itibaren, tüm<br />

dünyayı ilgilendiren sorular da öne çıktı.<br />

Uluslar arası siyaset nasıl şekillenecek?<br />

İktisadi ilişkiler bu yeni koşullarda nasıl düzenlenecek?<br />

Kimin sözü geçecek?..<br />

Çünkü artık yalnızca nüfusun çok olması, arazilerin geniş, toprakların verimli<br />

olması yetmez hale gelmişti.<br />

Hız ve bilgi ekseninde kurulan stratejiler de önem kazanmıştı.<br />

Dolayısıyla tüm ülkeleri, tüm milletleri içine alan bir gerilim dalgası oluştu.<br />

I. Dünya Savaşı, bir bakıma bu gerilimden ötürü patlak vermiştir. II. Dünya<br />

Savaşı da öyle.<br />

İmparatorluklar çöküyor, roller değişiyor, yeni denklemler kuruluyordu.<br />

Modernleşme dediğimiz şey, bu yeni koşullarda hayatın aldığı yeni şekildir.<br />

MİLLETİN İRADESİ VE BARIŞÇI UYGARLIK<br />

Biz, Türk Milleti olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, işte tüm<br />

dünyayı karıştıran bu yeni koşulları yorumladık.<br />

Savaşlara girdik. Güçlü devletler, askerî teknolojiyi devreye soktular. Dünya<br />

yeniden düzenlendi.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

225


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bunlar olurken biz vatanımızı elde tutmayı başardık. İstiklal Harbi’nden, millî<br />

varlığımızı koruyarak çıktık.<br />

Sonra ne yapacaktık? İşte en büyük soru buydu. Savaş bitti. Yüzbinlerce dul,<br />

yetim, öksüz, yaralı… Hepimiz üzgündük, yorgunduk.<br />

Vatanımız kurtulmuştu, fakat yoksul ve yorgunduk.<br />

Osmanlı İmparatorluğu, olanca ihtişamına rağmen yıkıma uğramıştı.<br />

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı ve vatanı için<br />

hayatını ortaya koyan milletin iradesini yönetime taşıdı.<br />

Kısa bir süre sonra da Cumhuriyet’i ilan etti.<br />

Cumhuriyet, bizim modern dünyada var olma biçimimizdir.<br />

Barışçı bir yönetim, barışçı bir yaşama düzenidir.<br />

Hem kimseye boyun eğmeyen, bağımsızlığa yönelen, hem de uygarlığın<br />

gereklerine uygun olarak kendini yenileyen bir ülke olarak Türkiye’nin<br />

dünyada eşi benzeri yoktur.<br />

Bu nedenle Cumhuriyet’in ilanı, sadece bizim açımızdan değil, dünyadaki<br />

diğer ülkeler açısından da son derece dikkate değer bir karardır.<br />

DÜNYANIN EN BÜYÜK DEVLETİ<br />

Savaşlar, işgaller günümüzde de devam ediyor.<br />

21. yüzyıla geldiğimiz halde, insanlığın uygarlık yolunda sağ salim<br />

ilerleyemediğine şahit <strong>oluyor</strong>uz.<br />

Hâlâ uluslararası kabadayılık devam ediyor, hâlâ bombalarla iş görmeye<br />

çalışan, paniğe kapılmış ve dehşet saçan ülkeler var.<br />

Bizim Cumhuriyet’imizin en önemli özelliklerinden biri, ilerleme ve değişim<br />

sürerken barışçı ve uygar tutumlardan uzaklaşmamamızdır.<br />

Hem güçlü hem barışçı olmak kolay değildir.<br />

Kendi içimizde ne kadar tartışırsak tartışalım, bazı iç sorunlarımız bizi ne<br />

kadar üzerse üzsün, Cumhuriyet’imiz sayesinde çok özel bir medeniyet<br />

başarısını temsil ediyoruz.<br />

Büyük devlet, çok silahı olan devlet değildir. Büyük devlet, çok parası olan<br />

devlet değildir. Büyük devlet, milletini savaşlara, yıkıma, ölüme, cinayete<br />

sürüklemeden, ağız tadıyla yaşamanın yollarını bulan devlettir.<br />

Türkiye Cumhuriyeti, bu anlamda, dünyanın en büyük devletlerinden biridir.<br />

Ülkemizle, Türkiye Cumhuriyeti’yle gurur duyuyorum.<br />

(Kırkbir, s. 53 Ekim 2008)<br />

226 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bayram sevincini dört bir yana yayalım<br />

Kurban Bayramınız mübarek olsun. Yüce Allah, bu güzel şehirde,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde, hep birlikte nice bayramlar görmeyi bizlere nasip etsin.<br />

Kurban, ‘yakınlaşma’ demek. Yani, bizler bu bayramda, Yaratıcımıza ve<br />

birbirimize yakınlaşıyoruz. Kurban kesmek suretiyle, ölümü hatırlıyoruz.<br />

Canımızın bize emanet olduğunu kavrıyoruz. Kurban etlerini yoksullara, eşe<br />

dosta, akrabayı taallukata, komşulara, arkadaşlara ikram ederek de kardeşlik<br />

duygularımızı tazeliyoruz. Birbirimize olan sevgimiz artıyor.<br />

Bayram sabahlarına akıl sır erdiremiyorum. Hâlâ, bayram sabahlarında<br />

sevinçle uyanıyorum. İlahi bir ödül gibi, kalbimize nüfuz eden bir şey,<br />

bayram sevinci. Hakikaten bir lütuf. Bizlere Allah’ın bir ikramı. Ruhumuza<br />

bir neşe yayılıyor. Gönüllerimiz şenleniyor. Büyüklerimizle, anne-babamızla,<br />

çocuklarımızla, eşlerimizle, kardeşlerimizle, dostlarımızla bayramlaşıyoruz.<br />

Birbirimize ne kadar değer verdiğimizi ifade ediyoruz. Tanımadığımız<br />

insanlarla bile bayramlaşıyoruz. Tam bir barış ve huzur yayılıyor dünyaya.<br />

Herkes gülümsüyor. Herkes huzurlu ve hoşgörülü…<br />

MEDENİ CESARET VE BAYRAM<br />

Bayramların en güzel yönü, bayramlaşmalardır. Bayramlaşma<br />

olmadan, bayram olmaz. Paylaşılmayan sevinç büyümez, söner<br />

gider. Bayramlaşmaların da belki en güzeli, dargınlıkların giderildiği<br />

bayramlaşmalardır. “Tamam, seni incittim, kalbini kırdım fakat gel,<br />

bayramlaşalım, olanları unutalım, yeniden eskisi gibi kardeşçe, dostça<br />

devam edelim yolumuza” demek ve kucaklaşmak kadar olgunca ve güzel<br />

ne olabilir? Bir ağabeyiniz olarak sizden rica ediyorum. Bakın bunu da bu<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

227


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

gazeteye yazıyorum: Başkanlık ettiğim bu güzel şehirde, küskün, kırgın<br />

olduğunuz biri varsa, Allah aşkına gidin, kapısını çalın ve şunu deyin:<br />

“Bayramın mübarek olsun.” Bu kadarcık medeni cesaret hepimizde olmalı.<br />

Hepimiz, gönül almayı, af dilemeyi ve bağışlamayı bilmeliyiz.<br />

Bayramların bir güzelliği de hasretlerin giderilmesidir, kavuşmalardır.<br />

Uzaklardaki akrabaları, hele ki anneyi, babayı ziyaret etmektir. Şehir hayatı<br />

çok karışık. Her birimiz her gün koşturuyoruz. Uzaktaki akrabalar şöyle<br />

dursun, yakındakileri, aynı sokakta, hattâ aynı apartmanda yaşadığımız<br />

sevdiklerimizi bile yeterince göremeyebiliyoruz. Bayramda bu hasretleri<br />

gidermek, mümükün olduğunca çok ziyaretleşmek, sohbete, muhabbete<br />

vakit ayırmak en iyisidir.<br />

CÖMERTLİK VE İKRAM ZAMANI<br />

Bayram, cömertlik zamanıdır. Bayram, ikram zamanıdır. Yoksulları, garipleri,<br />

kimsesizleri gözetme zamanıdır. Bir tek kederli çocuk, bir tek kahırlı baba,<br />

üzgün genç, boynu bükük anne… bayramın dışında kalmış, bu sevinçten<br />

pay alamamış bir tek hemşerimiz olmasına benim gönlüm elvermiyor.<br />

Hepimiz, bu mübarek sevinci şehrin dört bir yanına, bütün yuvalara yaymak<br />

zorundayız. Bütün yüzler gülsün, bu ilahi neşeden herkes nasiplensin…<br />

Bayramla ilgili hikayeler, şarkılar, türküler, deyimler ne de çoktur. “Şu<br />

mübarek günde küsmek olur mu / Tanrı selamını kesmek olur mu / Uzat<br />

ellerini bayramlaşalım” Rahmetli Barış Manço’nun şarkısını hatırlayalım: “Bu<br />

gün bayram / Erken kalkın çocuklar / Giyelim en güzel giysileri / Elimizde<br />

taze kır çiçekleri / Üzmeyelim bugün annemizi…”<br />

Bayramınızı tekrar kutluyorum. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden<br />

öpüyorum.<br />

(Kırkbir, s. 59, Aralık 2008)<br />

228 Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

KÜLTÜR<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

229


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

230<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong> fuarı kocaman bir dünya<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli gençler;<br />

42. Kültür Sanat ve Eğlence Fuarı’mızı açıyoruz.<br />

Nazar değmesin, hayırlı uğurlu olsun.<br />

“Fuar bu, nesine nazar değecek?” demeyin.<br />

3 ay boyunca, Eylül’ün 6’sına kadar burada bir arada olacağız.<br />

Hep beraber, genç, yaşlı, çocuk birlikte neşeleneceğiz.<br />

Konserler olacak.<br />

Filmler, tiyatrolar, sergiler olacak.<br />

Spor yapacağız, maçlar izleyeceğiz.<br />

Alışveriş yapacağız.<br />

Lunaparkta eğleneceğiz…<br />

Hakikaten, burada derinlikli, heyecan dolu bir dünya kuruyoruz.<br />

Yaz boyunca sizlerle bayram sevinci yaşayacağız.<br />

Alkışlarla, ezgilerle, gülüşlerle dolu bir yaz geçireceğiz.<br />

Şehrimizde büyük bir mutluluk rüzgarı esecek.<br />

Diliyorum ki, bu mutluluk rüzgarı, sevinç dalgası, bu neşeli aydınlık hep<br />

devam etsin.<br />

Geleneksel fuarımız, sadece bir eğlence vesilesi değildir.<br />

Fuar boyunca şehir kimliğimiz belirginleşecek.<br />

Türkiye’nin dört bir yanından gelip de <strong>Kocaeli</strong>’ne yerleşmiş olan<br />

hemşehrilerimizle Yöresel Kültürler Sempozyumu düzenleyeceğiz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, yurdumuzun özel şehirlerinden biri.<br />

Burada tüm Türkiye’nin renkleri, kokuları, desenleri, türküleri var.<br />

Bizler, böyle bir birlik ve beraberlik içinde kentlilik bilincini ve hemşehrilik<br />

sıcaklığını yaşatıyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

231


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

28 Haziran 1921’de İzmit’in Kurtuluşu’nun yıldönümünü de burada<br />

kutlayacağız.<br />

Özgürlük, barış ve kardeşlik nidaları şehrimizde yankılanacak.<br />

Büyük konserlerle şehrimiz çınlayacak.<br />

Kitap sergileri, bizleri bilgi ve kültür iklimine taşıyacak.<br />

Ayaküstü ya da çay bahçelerinde teatide bulunacağız.<br />

Birbirimize çaylar, börekler ikram edeceğiz.<br />

Tiyatro izlerken, aynı sahnede hüzünlenip, aynı sahnede güleceğiz.<br />

Fuarımızı, bizi zihin açıklığına ve gönül birliğine ulaştıran bir köprü olarak<br />

görüyorum.<br />

Fuarımızı, kentlilik bilincini ve hemşehrilik sıcaklığını yükselten büyük bir<br />

imkan olarak görüyorum.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Fuarı, 42 yıllık hatıraların canlandığı bir dünyadır.<br />

Geleceğe dair umutlarımızın tazelendiği bir dünyadır.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Fuarı, hakikaten de KOCAMAN BİR DÜNYA’dır.<br />

Şimdi hep beraber bu güzel dünyanın kapısından girelim.<br />

Bu dünyanın, fuarın tadını çıkaralım, kıymetini bilelim.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

Fuarımız tekrar hayırlı, uğurlu olsun!<br />

232 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Fuarın faydaları<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak düzenlediğimiz <strong>Kocaeli</strong> Fuarı’nı ziyaret eden,<br />

yani 3 ay süren Kültür Sanat ve Eğlence Festivali’mize katılanların sayısı,<br />

ilk iki ayda 1 milyonu aştı.<br />

Bu bir rekor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, komple fuar alanına inmiş!<br />

400 bin m 2 ’lik fuarımız, her yıl daha cazip, daha şenlikli <strong>oluyor</strong>.<br />

44 bin m 2 yeşil alan ve 33 bin m 2 ’lik yapay gölün bulunduğu fuarda gençler,<br />

aileler, çocuklar… metropollere özgü bir hareketliliğe iştirak ediyorlar.<br />

Güvenlik tedbirlerinin artırılmış olması, hemşehrilerimizin fuarda gönül<br />

rahatlığıyla gezebilmelerini sağlıyor…<br />

Alışveriş yapıyorlar, konserleri takip ediyorlar, lunaparkta eğleniyorlar, spor<br />

tesislerinde spor yapıyor ya da karşılaşmaları izliyorlar, kitap sergilerini<br />

geziyorlar, özel şovların tadını çıkarıyorlar, restoran ve kafeteryalarda<br />

dinleniyorlar…<br />

Ramazan ayında da fuarımız Ramazan neşesine, sevinçlerine açılacak.<br />

Ramazana özgü olgunluk ve yakınlaşma, fuarımızdaki hareketlilikle<br />

taçlanacak.<br />

FUAR VE DEMOKRASİ<br />

Şimdi, iki ay içinde <strong>Kocaeli</strong>’nin tamamı fuara inmiş.<br />

Bu ne demek?<br />

Bu, hemşehrilerimiz el birliğine, ortak akıla, birlikte hareket etmeye, iyiliği ve<br />

güzelliği çoğaltmaya yatkın kişiler demek.<br />

Sekapark her gün dolup taşıyor.<br />

Sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetler, gezi organizasyonları da yoğun ilgi<br />

görüyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

233


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yakın gelecekte <strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında yeni spor tesisleri, kültür merkezleri<br />

projelerimiz tamamlanacak.<br />

Dolayısıyla şehrimizin içi iletişimi, duygu birliği, dayanışma dinamizmi, gündem<br />

oluşturma gücü de azami seviyeye çıkacak.<br />

Sivil inisiyatif daha da yükselecek, yerel demokrasi daha da işlerlik kazanacak.<br />

Tüm dünyada arzu edilen, aranan, temin edilmeye çalışılan şehir işlekliği işte<br />

budur.<br />

İyinin iyiliği, haklının haklılığı ancak bu kitlesel buluşmaların kolaylaşmasıyla<br />

mümkün olur.<br />

Herkesin ayaküstü sohbet edebildiği, fikir alışverişinde bulunabildiği, birlikte<br />

güldüğü, birbirine yakın durduğu ortamlar, hemşehriliğimizi pekiştirir.<br />

<strong>Kocaeli</strong> halkı, fuarına sahip çıkmıştır.<br />

Bütün hemşehrilerimiz lütfedip fuarımızı görkemli bir şekilde şereflendirmiştir.<br />

Fuara gelerek, sosyal barışa ve kenetlenmeye, hep birlikte neşelenmeye ve<br />

sevinmeye yönelen tüm hemşehrilerimize, dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum.<br />

(Kırkbir, s. 43, Ağustos 2008<br />

234 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yöresel değerleri, mücevher gibi<br />

taşıyoruz<br />

Değerli misafirler,<br />

Yöresel Kültürler Sempozyumu’na hoş geldiniz, şeref verdiniz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, Osmanlı zamanından beri sürekli insanların gelip yerleştikleri bir<br />

cazibe merkezidir.<br />

Limanlar, sanayi tesisleri, büyük firmalar ve kuruluşların şehrimizde yoğunluk<br />

arzetmesi; Türkiye’nin dört bir yerinden insanları <strong>Kocaeli</strong>’ne çekiyor.<br />

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Misak-ı Milli sınırları dışında kalan Müslüman<br />

nüfustan da <strong>Kocaeli</strong>’ne gelip yerleşenler var.<br />

Savaşlara ya da iktisadi durumlara bağlı olarak, Kafkaslardan,<br />

Balkanlar’dan, Türklerin yaşadığı muhtelif bölgelerden binlerce soydaşımız<br />

gelmiş.<br />

İş güç sahibi olmak, helalinden kazanmak, ailesine, yuvasına ekmek<br />

götürmek için birçok çalışkan genç, <strong>Kocaeli</strong>’ne gelmiş.<br />

Halen öğrenim görmek, iş kurmak gibi nedenlerle şehrimize Türkiye’nin dört<br />

bir yanından gelip yerleşen birçok vatandaşımız var.<br />

Dolayısıyla, <strong>Kocaeli</strong> aynı milletten olan, fakat farklı kültürlere sahip<br />

insanların bir arada yaşadıkları özel bir şehir.<br />

Türkiye’yi bir okul gibi düşünürsek, <strong>Kocaeli</strong>, o okuldaki bütün sınıflardan<br />

öğrencilerin bulunduğu özel bir sınıf gibidir.<br />

Ya da diyelim okul korosu gibidir.<br />

Uşak’ın kilimleri, battaniyeleri, haşhaşlı börekleri? BURADA!<br />

Ordu’nun fındığı, balı? BURADA!<br />

Boyabat pirinci, Samsun tütünü? BURADA!<br />

Akçaabat köftesi, Niğde patatesi? BURADA!<br />

Gaziantep baklavası, Çorum leblebisi? BURADA!<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

235


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Balkanlar, Kafkaslar, Azeriler… Hepsi türküleriyle, nakışlarıyla BURADA!<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin kendine mahsus güzellikleriyle bütün bu değerler harmanlanıyor.<br />

Pişmaniyemiz, fındığımız, halımız, yoğurdumuz, başka diyarlardan gelen<br />

lezzetlerle, göz nurlarıyla yan yana konuyor.<br />

Bütün bu zenginlikler bize muazzam bir enerji veriyor, ilham veriyor.<br />

Bizi birbirimize yaklaştırıyor, kardeş kılıyor.<br />

Anlatacak yüzlerce hikaye, söylenecek yüzlerce türkü birikiyor.<br />

Sürekli yeni heyecanlar, yeni tatlar, yeni kokular keşfediyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde, tüm Türkiye’nin, hatta tüm Türk dünyasının zenginliği bir araya<br />

geliyor.<br />

Buradaki hemşehriliğimiz, vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle birlikte gelişiyor.<br />

Kentlilik bilincimiz, bir arada yaşama motivasyonumuz, olabildiğince renkli,<br />

canlı ve taze bir atmosfere kavuşuyor.<br />

Zonguldaklı, Kırşehirli, Mardinli, Bosnalı, Üsküplü, Kırımlı, Selanikli, Bakülü,<br />

Batumlu, Sivaslı, Tuncelili… yani her yerden, her yöreden insan; özel bir<br />

hemşehrilik<br />

duygusu geliştiriyor.<br />

Birbirimizden yeni nakışlar, yeni türküler, yeni yemekler, tatlılar, dualar,<br />

oyunlar, desenler öğreniyoruz.<br />

Hayatımız sürekli bir şenlik, esenlik, hareketlilik kazanıyor.<br />

Diyelim Kahramanmaraş’ın dondurması, dondurmalar arasında ayrı bir yere<br />

sahip. Kütahya’nın porseleni hakeza.<br />

İşte bütün bu yüksek nitelikli ürünler, <strong>Kocaeli</strong>’nde birbirimize sunduğumuz<br />

hediyelerdir. Bu güzellikleri birer mücevher gibi taşıyoruz.<br />

Her biri, Türkiye’deki ürün kalitesinin zirveleridir.<br />

Dolayısıyla, bütün bunlar <strong>Kocaeli</strong>’ndeki yaşam kalitesine vazgeçilmez<br />

katkılar sunuyor.<br />

Ülkemize, milletimize duyduğumuz sevgi ve saygı bu güzellikleri birebir<br />

görmemiz sayesinde iyice perçinleşiyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde kentlilik bilinci bu engin sevgi, hoşgörü ve paylaşma ikliminden<br />

besleniyor. <strong>Kocaeli</strong>’nde yaşamanın güzelliği ve ayrıcalığı işte bunlardan<br />

doğuyor. Nereden gelirsek gelelim, en önemli şeyin iyi işler yapmak olduğunu<br />

fark ediyoruz. <strong>Kocaeli</strong>li olmak, işte bu iyiliklerin toplamına katkı sunmaktır.<br />

Birbirimizin hayatını güzelleştirmektir.<br />

Bizim kentlilik bilincimiz, işte bu sonsuz zenginlikten besleniyor.<br />

Yöresel Kültürler Sempozyumu’nun, şehrimize, ülkemize ve dünyadaki bütün<br />

kardeşlerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.<br />

Hepinizi saygıyla, selamlıyorum.<br />

236 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kentlilik bilincimiz, vatan sevgisiyle<br />

iç içedir...<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Yöresel Kültürler Fuarı’mız, hayırlı, uğurlu olsun.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana göç alıyor.<br />

Osmanlıdan bu yana, şehrimizde limanlar, sanayi tesisleri, büyük kuruluşlar<br />

yoğunluk kazanmış.<br />

Dolayısıyla, çalışmak, kazanmak isteyen vatandaşlarımız, Türkiye’nin dört<br />

bir yanından <strong>Kocaeli</strong>’ne gelmişler, geliyorlar.<br />

Van’dan Artvin’den, Erzurum’dan, Diyarbakır’dan, Hatay’dan, hemen her<br />

şehrimizden buraya gelen kardeşlerimiz eli boş gelmediler.<br />

Beraberlerinde çeşitli lezzetler, renkler, kokular, türküler, nakışlar da<br />

getirdiler.<br />

Beraberlerinde hatıralar, atasözleri, yöresel deyişler de getirdiler.<br />

Bu sayede çalışkanlığın, neşenin, sevginin binbir çeşidi <strong>Kocaeli</strong>’nde birikti.<br />

Bu şehirde benzersiz bir kültürel zenginlik oluştu.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde ürettiğimiz değerlere, başka şehirlerden ilaveler geldi.<br />

Hereke halısı, Kandıra yoğurdu, İzmit pişmaniyesi gibi güzelliklerin yanına;<br />

Kırşehir’den, Muş’tan, Balıkesir’den Yozgat’tan ekler yapıldı.<br />

Anadolu’nun enerjisini, heyecanlarını, sevinçlerini özümsedik.<br />

Afyon’da pişen ekmeği öpüp başımıza koyduk.<br />

Erzincan’da yapılan peyniri soframıza koyduk.<br />

Çayı, şekeri, kilimi, sandığı, oyalı yazmayı, tesbihi, bıçağı, leblebiyi aldık,<br />

kabul ettik.<br />

Burada çok önemli bir husus var: Diyelim Rize’nin çayı her yere gidiyor.<br />

Malatya’nın kayısısı, Adana’nın karpuzu her yere ulaşıyor.<br />

Türkiye’de bütün meşhur lezzetler, incelikler ülkeye dağılıyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

237


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Fakat <strong>Kocaeli</strong>’nin farkı şu: Bize bu müstesna ürünler insanlar eliyle<br />

ulaştığından, hikayelerini de öğreniyoruz.<br />

Trabzon ekmeğinin hikayesi <strong>Kocaeli</strong>’nde anlatılıyor.<br />

Kayseri pastırmasının hikayesi <strong>Kocaeli</strong>’nde anlatılıyor.<br />

Sadece tadı, kokusu, sıcaklığı değil; macerası, efsanesi de bize geliyor.<br />

Böylece bizler, bu şehirde Türkiye’nin zenginliklerini derinlemesine tanıyoruz.<br />

Pamuğu toplayan kişinin gözlerindeki ışığı da görüyoruz.<br />

Kanaviçeyi işleyen elleri de görüyoruz.<br />

Hangi testi, hangi güveç nerenin toprağından yapılıyor biliyoruz.<br />

Sepet nasıl örülüyor, kumaş nasıl dokunuyor, deri hangi işlemlerden<br />

geçiyor… Bütün bunlar bize anlatılıyor.<br />

Demek ki, <strong>Kocaeli</strong>’nde bizler yalnızca tüketici değiliz.<br />

Ürünlerin hikayelerini bildiğimiz için, kültürümüze sahip çıkacak güce<br />

kavuşuyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde Anadolu’nun eserleri, mamulleri canlılık, tazelik arzediyor.<br />

Yöresel Kültürler Fuarı, bu canlılığın ve tazeliğin sergilenmesidir, görücüye<br />

çıkmasıdır.<br />

Bu fuar bize bütün el emeği, göz nuru işleri topluca daha da yakından tanıma<br />

fırsatı sunuyor.<br />

Ve işte bütün bu güzellikler, zenginlikler bizleri birbirimize yaklaştırıyor.<br />

Birbirimize duyduğumuz saygıyı, hürmeti pekiştiriyor.<br />

Şehir hayatımıza ne çok kıymetin, değerin katıldığını bu fuarda müşahede<br />

ediyoruz.<br />

Ben, bu kültürel unsurları, <strong>Kocaeli</strong>’ne sunulmuş hediyeler, mücevherler<br />

olarak görüyorum.<br />

Böylesine değerli, tertemiz, pırıltılı hediyeler eşliğinde, özel bir hemşehrilik<br />

doğuyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>li olmak, Türkiye’nin tüm renklerini üstlenmek anlamı taşıyor.<br />

Burada birbirimize bakışımız daha da güzelleşiyor, birbirimize verdiğimiz<br />

değer daha da artıyor.<br />

Kentlilik bilincimiz, vatan sevgisiyle iç içe geçiyor.<br />

Çünkü Türkiye’nin zenginliği var burada.<br />

Yöresel kültürlerin farklılıkları birer yakınlaşma vesilesi <strong>oluyor</strong>.<br />

Şehrimizde yaşayan herkesin birbirine anlattığı, aktardığı yeni şeyler;<br />

ufkumuzu açıyor.<br />

Tekrar ediyorum: <strong>Kocaeli</strong>li olmak, <strong>Kocaeli</strong>’ni sahiplenmek; vatan sevgimizle,<br />

millet sevgimizle iç içedir.<br />

Burada kaynaşma var.<br />

Burada kardeşlik var, paylaşma, hediyeleşme var.<br />

Aynı sofralara oturuyor, yepyeni türkülerle, sözlerle birbirimize sevinçler<br />

238 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

aşılıyoruz.<br />

Düğünlerde, şenliklerde bir renk patlaması, muazzam bir ahenk doğuyor.<br />

Benim için Yöresel Kültürler Fuarı’nın anlamı işte budur.<br />

Bu tatların hiçbirinden vazgeçemeyiz.<br />

Bu ezgilerin, nakışların hepsi bizimdir.<br />

Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

239


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Mücevher kaç kuruş?<br />

Klasik dönemin büyük şairleri bize laleler hakkında neler neler anlatır:<br />

Fuzulî’ye göre lale, tertemiz renkleriyle toprağın, dünyanın sırlarını açığa<br />

çıkarır. Öte yandan, derin kitaplar okuyan bir talebe gibidir lale.<br />

Nefi, laleyi bahar sarhoşluğuyla dolu kadehe benzetir.<br />

Hayali, lalenin kanlı kefene sarılı bir ‘aşk şehidi’ olduğunu söyler. Değilse,<br />

lale sevgilisini süzen aşığın yorgun gözleridir.<br />

İzzet Molla’ya sorarsak lale, ayrılık ateşiyle doludur.<br />

Baki için lale, bir kaseye koyduğu yumurtayı kaybeden güleç sihirbazdır.<br />

İzzet Ali Paşa’nın nazarında, başına kırmızı külah giymiş bir Mevlevi’dir lale.<br />

Mevlana, lale için “En hüzünlü tebessüm” der.<br />

Şairlerimiz, sanatçılarımız lalelere böyle yüzlerce övgü, binlerce selam<br />

sunmuşlardır. Lalenin 400 çeşidi vardır. Bununla birlikte, Selçuklulardan<br />

Osmanlılara Türk süsleme sanatlarında 700 çeşit lale motifi görülür.<br />

Atalarımız laleyi sayfalara yazmış, kumaşlara, camlara işlemiş, taşlara,<br />

duvarlara nakşetmiştir; bu güzelim çiçeği baş tacı etmiştir.<br />

BAHARI LALELERDEN OKUYACAĞIZ<br />

Şimdi biz de <strong>Kocaeli</strong>’nde 3 milyon lalenin açılmasını bekliyoruz.<br />

3 milyon lale şehrimize bir cennet manzarası, bereketli bir güzellik nimeti<br />

kazandıracak.<br />

5 Nisan günü ilk defa lale festivali düzenleyeceğiz. En Güzel Lale yarışması<br />

yapacağız.<br />

O laleler bu toprağın, bu şehrin, <strong>Kocaeli</strong>’mizin güzellik sırrını söyleyecek.<br />

Bahar güzelliğinin derin felsefesini lalelerden okuyacağız.<br />

Yere inmiş hilal gibi laleler çevremizi aydınlatacak.<br />

Laleler, 3 milyon tebessüm halinde şehrimizin yüzüne yayılacak.<br />

240 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

LALE DEVRİ GEÇTİ, YA LALE TARİHİ?<br />

1718 ila 1730 arası tarihimizde Lale Devri olarak bilinir. Bu dönemde<br />

Osmanlı’nın zevk ve sefaya daldığı, Batı’nın üstünlüğünü kabul ettiği anlatılır.<br />

Gerçi, Lale Devri’nde matbaa getirilmiş, ilk kağıt fabrikası, ilk dokuma<br />

fabrikası, itfaiye teşkilatı (tulumbacılar) kurulmuştur. Çiçek aşısı yapılmaya<br />

başlanmıştır.<br />

Yine de, Pasarofça Antlaşması’yla başlayıp Patrona Halil İsyanı’yla sona<br />

eren bu 12 yıllık dönemle gurur duyacak halimiz yoktur.<br />

Bizim lalelere itibar etmemiz, Lale Devri’nin havasıyla alakalı değildir. O<br />

dönemin nostaljisiyle bir ilgimiz yoktur.<br />

O kadar olsun tarih bilmediğimizi zannedenler var.<br />

Biliyoruz.<br />

Lale Devri’ndeki siyasi istikrarsızlıktan, sosyal gevşeyişten çiçekleri sorumlu<br />

sayanlara ise bir şey diyemem.<br />

Tarihimiz, Lale Devri’nden, 12 yıldan ibaret değildir. Anadolu’daki maceramız<br />

1000 yıllıktır. Kaldı ki lale Orta Asya’dan gelmiştir.<br />

En az 1000 yıllık bir çiçeği, imparatorluklar, kıtalar dolaşmış bir çiçeği 12<br />

yıllık bir döneme sığdıramayız.<br />

Türk kültüründe gül Hz. Peygamberi; karanfil Hz. Ali’yi, lale ise Yüce Allah’ı<br />

temsil eder. Şiirlerde bu anlayış belirgindir. Çünkü Osmanlıca’da lale kelimesi<br />

ile Allah lafzı aynı harflerle yazılır. Dahası, lale, Allah’ın birliğini temsil eden<br />

‘elif’ harfine benzetilir.<br />

Demek ki neymiş? Lalelerle birlikte <strong>Kocaeli</strong>’nde Lale Devri değil, tarihin<br />

tümü canlanacakmış. Sanatımıza, medeniyetimize sirayet etmiş bir motifle<br />

şehrimizi sarıp sarmalayacağız.<br />

Ayrıca bugün tüm Avrupa’da, Kanada’da laleler kent estetiğinin belirleyici bir<br />

parçasıdır.<br />

Bir zamanlar hanımlar mücevher yerine laleyle süsleniyorlardı.<br />

Günümüzde ise laleler şehirlerin mücevheridir.<br />

AŞKIN MALİYETİ<br />

Kimileri lalelere bakıp “Bu ‘AK Parti estetiğidir’ köylü işidir” deyiveriyor.<br />

Bunu söylemek Mevlana’ya hakarettir. Tarihimizi, medeniyetimizi, sanatımızı,<br />

bahar coşkumuzu, yaşama sevincimizi hor görmektir.<br />

Cehalet ve gafletin verdiği rehavetle konuşanlara ben ne anlatayım?<br />

Hiç mi kitap okumadınız, hiç mi sanat, estetik meselelerini merak etmediniz?<br />

Ne diye iki sayfa tarih okumadan şövalyelik yapmaya kalkışıyorsunuz?<br />

Bunu geçelim. Laleler için “200 trilyon lira” harcadığımızı iddia edenler çıktı.<br />

200 trilyon… Büyük para.<br />

Bizim 3 milyon lale için yaptığımız toplam harcama 450 bin YTL’dir. Bu<br />

meblağ, tüm şehre yayılan bir çevre, kent estetiği yatırımı için son derece<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

241


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

makuldür. 3 milyon lalenin 1 milyonu geçen sene ekilmişti. Lalelerin kısa<br />

ömürlü olduğunu zannedenler yanılıyor. Lale, her bahar yeniden açar; 15 yıl<br />

ömrü vardır. Yani, yaptığımız yatırım, yalnızca bu yıl değil, 10-15 yıla uzanan<br />

bir kazanım sağlamıştır. Her bir lale soğanı ise 15 kuruştur.<br />

Lalelere bakınca onları sokağa atılmış paralar gibi algılayanlara da bir şey<br />

demiyorum.<br />

Estetikten, çevre düzenlemesinden, temizlikten mahrum bir şehrin itibarı<br />

olmaz. Nasıl ki doğalgaz hattı döşüyorsak, yol yapıyorsak, konut inşa<br />

ediyorsak, <strong>Kocaeli</strong>’mizi rengarenk çiçeklerle de donatacağız.<br />

Laleler, bir de Ferhat ile Şirin hikayesinde geçer. Ferhat’ın, sevgilisinin<br />

aşkından yanıp kül olan o güzel genç adamın aşkını temsil eder lale.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde açan 3 milyon lale de bizim şehrimize, hemşehrilerimize<br />

duyduğumuz sevginin, sadakatin ifadesidir.<br />

Bu böyle bilinsin.<br />

(Kırkbir, S. 23, Nisan 2008)<br />

242 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir festival ve bir rekor<br />

Lale Festivali hakkında önceki hafta yazdım. Neden lale ekiyoruz, kent<br />

estetiği açısından lalenin değeri nedir, tarihteki yeri ve önemi… tek tek<br />

anlattım.<br />

Doğrusu, 3 milyon lalenin şehrimize bambaşka bir hava katacağından<br />

emindim, vatandaşlarımızı hoşnut edeceğinden emindim. Fakat işin gerçeği,<br />

Sekapark’ta düzenlenen I. Lale Festivali’ne 50 binden fazla kişinin iştirak<br />

etmesi beni hem şaşırttı, hem de çok sevindirdi.<br />

Demek ki 4 yıldır yapıp ettiklerimiz, söylediklerimiz yaygın bir kabul görmüş,<br />

benimsenmiş.<br />

Demek ki hizmet anlayışımız, şehircilik anlayışımız geniş çaplı bir karşılık<br />

bulmuş.<br />

<strong>Kocaeli</strong> hakikaten elbirliği, gönül birliği, duygu birliği içinde ilerliyor.<br />

Aşı tuttu. Maya tuttu. Yolumuz bir.<br />

Laleler, <strong>Kocaeli</strong>’ne yakıştı. Kucak kucak laleleri aldık, kabul ettik.<br />

“3 milyon lale bize lazım değil” diyenler “Ne gerek var, lalemiz mi eksik?!”<br />

diyenler… onlara da bu sevinç, bu şenlik ikliminde sırtımızı dönecek<br />

değiliz. Rengarenk lalelerin mis kokusu, şehrimizin dört bir yanını süsleyen<br />

çiçek desenlerinin güzelliği onlara da ulaşıyor. Bu bahar tazeliği, bayram<br />

neşesi siteme, küskünlüğe yer bırakmıyor. İnanıyorum ki, laleler henüz<br />

açılmamışken bizi eleştirenler, şimdi “İyi oldu yahu, biz böyle güzel olacağını<br />

ummuyorduk” diyorlar.<br />

SİYASİ VARLIK, MİLLETİN HEDİYESİDİR<br />

Bazı yazarlar, deliliğin tek başına kalmak olduğunu söylerler. Yani deliler,<br />

muhatap bulamayan, sesini duyuramayan, bir karşılık alamayan kimselerdir.<br />

Dünyadaki en büyük acı, işte budur. Sözlerinizin anlaşılmaması, yanlış<br />

anlaşılması, derdini anlatamamak… İnsan o vakit, gezip dolaşan bir ölüye<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

243


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

dönüşür.<br />

Sevginin kıymeti de, insanı yalnızlıktan, delilikten kurtarmasındadır. Bir<br />

kimseye “Doğru söylüyorsun, haklısın” ya da “Ellerine sağlık, çok iyi bir iş<br />

yaptın, teşekkür ederim” dediğimizde, o kişinin varlığını desteklemiş oluruz;<br />

yaşama azmini artırırız, dengede durmasına yardım ederiz.<br />

Demokraside, siyasetçilerin halktan aldıkları destek de buna benzer.<br />

Çoğunluğun onayını almak, siyasi meşruiyetin başlıca kaynağıdır. Dahası,<br />

siyasi bir varlık kazanmanın, marjinallikten sıyrılmanın da yolu, mümkün<br />

olduğunca çok sayıda kişi tarafından doğru anlaşılmak, kabul edilmekten<br />

geçer.<br />

Lale Festivali sırasında Sekapark’ı dolduran kalabalığı görünce, çok<br />

heyecanlandım. Çünkü bu, doğalgaz hattı, yol, tesis yapımı gibi bir iş değildi.<br />

İlk kez düzenlediğimiz festivalin anlamı yeterince belirginlik kazanmayabilirdi.<br />

Yani üç-beş bin kişi şöyle bir uğrayıp sonra dağılabilirdi.<br />

Fakat öyle olmadı. Sekapark’ta bugüne kadarki en büyük kalabalık toplandı.<br />

Tam anlamıyla izdiham yaşandı. Daha güzel, daha görkemli bir <strong>Kocaeli</strong> için<br />

onbinlerce insan bir araya geldi. Lalelerin canlılığını, renklerini, pırıltısını<br />

üstlenmiş<br />

onbinlerce insan… Festivalin sonunda, akşam saatlerinde başlayan Gökhan<br />

Özen konserini 25 bin kişi izledi…<br />

REKORU BEN KIRMADIM, KOCAELİ HALKI KIRDI<br />

Bu arada <strong>Kocaeli</strong>’nde bize yönelik halk desteği yüzde 61,9’a ulaşmış. Saygın<br />

bir araştırma şirketi olan ANAR’ın anketine göre, <strong>Kocaeli</strong>’nde bugün seçim<br />

olsa, rekor düzeyde oy alacağız.<br />

Lale Festivali’nin ardından gelen bu haber, ulusal basında da ilgi uyandırdı.<br />

Ben, yüzde 61,9 oranında seçmen desteği kazanmaktan elbette son derece<br />

hoşnudum, gururluyum.<br />

Gelgelelim, işin özü bizimle değil, <strong>Kocaeli</strong>’nde yaşayan insanların<br />

hakşinaslığıyla ilgilidir: Yüzde 61,9 bu şehre verilen emeklere itibar<br />

ediyor. Yüzde 61,9 bu şehrin bu yolda ilerlemesi gerektiği kanaatinde.<br />

Sağlam altyapısı, pürüzsüz yolları, yeşil alanları, görkemli tesisleri, kültürel<br />

hareketliliği, sosyal yardımlarıyla temayüz eden bir <strong>Kocaeli</strong>’ne “Evet” diyorlar.<br />

Lalelerle renklenen, çevrelenen bir şehre “Evet” diyorlar.<br />

Asıl rekor, bizim oylarımızı artırmamız değil, <strong>Kocaeli</strong>’nin şehirlilik bilincinin<br />

artmasıdır.<br />

Ben de sadece yüzde 61,9’un değil, yüzde 100’ün, tüm <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />

hizmetinde olmaktan büyük onur duyuyorum.<br />

(Kırkbir, s. 24, Nisan 2008)<br />

244 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çınar<br />

Saraybahçe <strong>Belediyesi</strong>, İzmit’e emeği geçmiş, hizmette bulunmuş<br />

yöneticileri Çınarlar Altında Hoş Bir Seda adlı özel bir gece düzenleyerek<br />

ağırladı. Venüs Restoran’da, Başkan Halil Vehbi Yenice eski siyasetçileri,<br />

bürokratları, muhtarları, sivil toplum kuruluşu başkanlarını, işadamlarını<br />

konuk etti. Sofralar kuruldu, ikramlarda bulunuldu, sohbetler edildi,<br />

hasret giderildi, müzik dinlendi… Bir vefa, kadirşinaslık, kıymet bilirlik<br />

buluşmasıydı…<br />

Cesur insanları aslana benzetiriz, “Aslan gibi adam” deriz. Güvenilir kişiler<br />

için “Dağ gibi” benzetmesi yaparız. Topluma faydalı işlerin üstesinden<br />

gelmiş, olgun insanlardan “Çınar gibi…” diye bahsederiz.<br />

Çınarları ben iyi tanırım. Önce, ağaç olan çınarlardan söz açalım. Belediye<br />

binamızdan çıkınca çınarlar beni karşılar. Merkezdeki yürüyüş yolu boyunca<br />

birbirine bir şeyler fısıldar gibi, bir sırrı paylaşır gibi yan yana duran, hafif<br />

eğilmiş asırlık çınarlarla içimden, sessizce selamlaşırım. Onlar, şehrimize<br />

moral veren birer anıt gibi sıralanırlar. Aralarından geçtiğimizde, hepimiz bir<br />

tarih koridorundan geçmiş gibi oluruz…<br />

ŞEHİRLİ BİR AĞAÇ<br />

Çınarlar, ormanlardan ziyade akarsu boylarında yetişir. Esasen bir süs<br />

bitkisidirler. Süs denince aklımıza küçük, minik şeyler gelse de, çınarların<br />

mesire yerlerinin, çayırların görkemli bir aksesuarı olduğunu bilmek gerek.<br />

Nispeten hızlı büyürler. Nazlı da değildirler, arsız da. Gölgeleri serin ve<br />

büyüktür. Ulu ağaç denince akla çınar gelir. Zira bir çınarın boyu 30 metre,<br />

gövde çapı 10 metreyi bulabilir. Doğu çınarı adı verilen türler, hudayinabittir,<br />

yani kendi kendine yetişir.<br />

Şehirlerimizde, büyük caddelerimizde, bulvarlarımızda en yaygın görülen<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

245


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ağaçlar çınarlardır. Kent meydanlarında, parklarda, cami avlularında<br />

çınarlar başroldedir. Zira çınar şehirli bir ağaçtır, bir saray ağacıdır. Osmanlı<br />

sarayında bir çocuk doğdu mu, onun adına bir çınar dikilirdi. Osmanlı<br />

padişahlarını gösteren soyağacı tablolarındaki ağaç, çınar ağacıdır. Çınarlar<br />

ayrıca, göçmen kuşlar için konforlu bir istasyon niteliği taşır.<br />

Çınar ağacı mobilya, alet sapları, fıçı vb. yapımında kullanılır. Yani o<br />

muazzam, kollarını göğe açan ağaç, evimizdeki bir masa, bir koltuk şekline de<br />

girer.<br />

Bir şey daha: Çınarların bazen içleri çürür, fakat o halleriyle yaşamaya<br />

devam ederler, belli etmezler.<br />

KOCAELİ’NİN ÇINARLARI KİMLER?<br />

Bu küçük bilgiler eşliğinde, şehrimize hizmeti geçmiş çınarlarımıza, eski<br />

yöneticilerimize bakalım. Nevzat Doğan, Erol Köse, İsmail Kalkandelen,<br />

Ömer Türkçakal, İhsan Dede, Kemal Öz, Osman Gencal, Sadettin Yalın,<br />

Necati Gencoğlu, Leyla Atakan gibi büyüklerimizi, çınarlarımızı hatırlayalım.<br />

Her biri birer asalet, liyakat ve sadakat timsali. Az önce dedik ki, çınar bir<br />

saray ağacıdır. Fakat unutmayalım ki, bizde asalet ahlakla, olgunlukla, ilimle<br />

kazanılır. Babadan oğla geçmez. Köylerimizdeki çınarlar da asaleti temsil<br />

eder, şehre göç eden çınarlarımız da.<br />

Bizler büyüklerimize hürmet ve vefa göstermeyi ihmal edemeyiz. Onların<br />

emeğini, hakkını unutamayız. Büyüklerimizi yalnız bırakırsak, kardeşliğimiz<br />

de bozulur. <strong>Kocaeli</strong>’nde tertemiz, vicdan huzuru içinde, imrenilesi bir şehir<br />

hayatının<br />

yükselmesi ve korunması bu vefayla mümkündür.<br />

Bu şehri düşünen, bu şehri seven, bu şehrin selameti, güzelliği, canlılığı için<br />

çaba sarfeden her vatandaşımız, her kardeşimiz bir çınardır. Bir öğretmen,<br />

bir esnaf, bir polis, bir gazeteci, bir müezzin, bir yazar, bir talebe, bir boyacı,<br />

bir doktor, bir işçi… hangi meslekten olursa olsun, ya ulu bir çınar ya da hızla<br />

büyüyen bir çınardır.<br />

Kendi hesabıma ben ve arkadaşlarım da çınarların değerini bilerek, onlara<br />

gıpta ederek çalışıyoruz. Sizlere daha kalıcı hizmetler sunabilme azmindeyiz.<br />

Bu toprağın, bu şehrin suyundan, rüzgarından, kuşlarından, seslerinden<br />

beslenerek büyüdük. Çok şükür başımız dik. Mevsimi geldiğinde, bakarsınız,<br />

bizim de yapraklarımız, polenlerimiz bu şehrin sokaklarında savrulur,<br />

göklerinde uçuşur…<br />

(Kırkbir, s. 16, Şubat 2008)<br />

246 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Olgunluğun ve zaferin yolu kültür<br />

merkezlerinden geçer<br />

Kıymetli misafirler, değerli dostlarım;<br />

Bugün, çok şahane, insana keyif veren, sevinç dolu bir iş yapacağız.<br />

Şehrimize, büyük bir kültür merkezi açacağız.<br />

Bu güzel projeye emeği geçen herkesi kutluyorum.<br />

Kültür merkezimiz, gökten düşmüş bir çiçek gibi, insanın içini açıyor.<br />

Fakat hepimiz biliyoruz ki, yüzlerce kişi bu işte çalıştı. Projelendirdi, taş<br />

taşıdı, boya yaptı, dekore etti.<br />

Hepimiz, burada bu tertemiz bir ayna gibi duran yapıyı, önce gönlümüzde<br />

inşa ettik. Hepimiz bu güzide mekanı, önce hayal ettik. Zihnimizde temelini<br />

attık. Burada bu kültür merkezi olsun diye, umut ettik, dua ettik, Allah da<br />

nasip etti, işte şimdi kapısından içeri gireceğiz.<br />

Siftah yapacağız.<br />

Evet, siftah.<br />

Fakat biliyoruz ki kültür merkezleri birer ticarethane değildir.<br />

Burası bir alışveriş merkezi değil.<br />

Burada gönüllerimiz şenlenecek. Zihnimiz açılacak.<br />

Burada tiyatro izleyeceğiz. Film seyredeceğiz. Konferanslar, konserler<br />

olacak.<br />

Bu duvarları, bir kitabın sayfaları gibi okuyacağız.<br />

Çünkü bu duvarlarda, sanatın ve bilimin sesi yankılanacak.<br />

Bütün bunlar bana çok büyük heyecan veriyor.<br />

Aziz kardeşlerim;<br />

Sanat, doğrudan doğruya kalplere hitap eder.<br />

Bu güzel mekanda, kalplerimiz, sanatın o berrak, ılık sularıyla ısınacak.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

247


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Birbirimizi daha iyi anlayacağız. Bir film izlerken birlikte heyecanlanacağız.<br />

Bir konserde birlikte alkış tutacağız. Bir piyeste birlikte meraklanacağız.<br />

Konferanslarda birlikte düşüneceğiz. Gözlerimiz aynı anda dolacak. Resim<br />

sergisinde birlikte hayranlık duyacağız… Burada düğünler de yapılacak.<br />

Kültür Merkezimizde, hayatımızın en güzel, en mutlu, en unutulmaz<br />

günleriyle özdeşleşecek.<br />

Sevgili dostlarım;<br />

<strong>Kocaeli</strong>’de, kültür alanında büyük atılımlar yapıyoruz.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, altyapıya, çevreye, konut yapımına, sosyal<br />

hizmetlere, spora önem verdiğimiz kadar, hattâ daha fazla, kültüre de önem<br />

veriyoruz. Daha olgun, daha derin, daha zarif bir insan olma yolunun, bu<br />

kültür merkezlerinden geçtiğini biliyoruz.<br />

Basit, küçük, manasız bahanelerle birbirimizi incitmeyeceğiz.<br />

Kimse, kimsenin emeğini, sözünü, kıyafetini, duruşunu, bakışını hor<br />

görmeyecek. Bir uyumsuzluk, bir anlaşmazlık mı oldu, hemen kültür<br />

merkezimize koşacağız. Birbirimizi, buraya davet edeceğiz. Meseleleri<br />

burada çözeceğiz, tatlıya bağlayacağız. Tartışacaksak da, atışan saz aşıkları<br />

gibi, bilim adamları, eski İstanbul beyefendileri gibi tartışacağız.<br />

Sahneden, beyaz perdeden, orkestralardan ilham alacağız.<br />

Yaşanmaya değer bir hayat kuracağız.<br />

Aziz misafirler,<br />

Sözü fazla uzatmayayım, izninizle bir iki cümle daha edip toparlayayım.<br />

Her zaman söylüyorum: Siyaset, hizmettir.<br />

Bahçecik Kültür Merkezi’ni şehrimize kazandırmaktan, kendi payıma ve<br />

çalışma arkadaşlarım adına gurur duyuyorum.<br />

İnşallah, 30 yıl sonra da, torunlarımla birlikte gelip bu bahçede oturacağım.<br />

Saatime bakacağım. Konser’in başlamasına beş dakika kala içeri gireceğim.<br />

Bir sarayın kapısından giren, bir Tanrı misafiri gibi sessizce eşiği geçip<br />

koltuğa oturacağım. Hepimiz, uzun yıllar buraya geleceğiz. Evlatlarımız,<br />

torunlarımız gelecek. Anılar biriktikçe, dostluklar çoğaldıkça, türküler,<br />

hikayeler, şiirler çoğaldıkça burası daha pırıltılı bir yer olacak.<br />

Bu büyük günde bize katıldığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.<br />

Kültür Merkezimiz hayırlı, uğurlu olsun.<br />

Hepinizi içten duygularla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

248 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Her tren bir gazete, her vagon bir sayfadır<br />

Kıymetli dostlarım, aziz misafirler;<br />

Trenler öteden beri modernleşmenin, güçlenmenin ve yükselişin sembolü<br />

olmuştur.<br />

Trenler türkülerimizde kavuşmanın, umudun vasıtası olarak görünür.<br />

Hürriyet Treni kampanyası, trenlerin hayatımızdaki, kültürümüzdeki yerine<br />

çok isabetli bir şekilde işaret ediyor.<br />

1930’da, demiryolu Sivas’a ulaştığında, Hariciye Şefi Necdet Bey meşhur bir<br />

konuşma yapmıştı.<br />

Şöyle diyordu:<br />

“Gözümüz aydın. İşte tren geldi. Demiryolu, Cumhuriyetin çelik koludur. Bu<br />

demir değil, altın yoludur.<br />

Bir ekini yetişene kadar su, yetiştikten sonra yol besler.”<br />

Necdet Bey’den 78 yıl sonra ben de diyorum ki, “Gözümüz aydın, Hürriyet<br />

Treni geldi.”<br />

Bu yol yalnızca demiryolu değil, insanlık yoludur, aydınlık yoludur, altın<br />

yoldur.<br />

Bir insan eğitimle, görgüyle, kültürle biçimlenir, yetişir. Fakat modern ve<br />

teknolojik ulaşım araçları bizim değer kazanmamıza çok önemli katkılar<br />

sağlar.<br />

Demiryolu kültürü başlı başına bir dünyadır.<br />

Bu demiryolu dünyası bizi tüm insanlığa ve evrensel değerlere yaklaştırır.<br />

Demiryolu terbiyesi, demiryolu bilgeliği ufkumuzu açar, bizi olgunlaştırır,<br />

yüceltir.<br />

Hürriyet gazetesinin 60. yıldönümünde insan haklarını gündeme getiren<br />

böyle büyük bir proje ortaya koyarak gündem oluşturması beni çok derinden<br />

etkiledi.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

249


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin yayınlanışının da 60. yıldönümü<br />

olması, projenin anlamını perçinliyor.<br />

TCDD’nin bu muhteşem sosyal projeyi desteklemesi bizim için ayrıca<br />

heyecan vericidir.<br />

Trenler ve demiryolları; ülkemizin büyüklüğünü, insanımızın güzelliğini en<br />

doğru şekilde keşfetmemizi sağlar.<br />

Her tren bir ulusal gazete gibidir. Her vagon, o gazetenin bir sayfası gibidir.<br />

Biz de, bu hürriyet zincirinin, bu insanlık kolyesinin halkalarını, vagonları<br />

ürettiğimiz için gurur duyuyoruz.<br />

İnanıyoruz ki o vagonlarda ülkemizin tatlı heyecanları, yaşama azmi ve<br />

benzersiz güzellikleri taşınıyor.<br />

Şehrimize Hürriyet Treni gelmiş. Bir kez daha söylüyorum: Gözümüz aydın.<br />

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />

250 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hürriyet Treni kalplerimizde<br />

derin iz bıraktı<br />

Hürriyet İnsan Hakları Treni’ni heyecanla bekliyordum.<br />

Harika bir proje. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.<br />

Tren, Cumhuriyet’imizin kuruluş yıllarından beri en gözde taşıtımızdır.<br />

Türkülerimizde, şiirlerde, marşlarda, romanlarda, filmlerde trenler önemli bir<br />

yer tutar.<br />

Nazım Hikmet, Attilâ İlhan, Orhan Kemal, Cahit Zarifoğlu… garları,<br />

trenleri anlatır, Mustafa Kutlu hakeza. Mehmet Aycı’nın İçinden Tren Geçen<br />

Şiirler adlı şahane bir antolojisi vardır… Trenler, millet hayatımızın ihtişamlı<br />

vasıtalarıdır.<br />

Hürriyet Treni, Kars’tan yola çıkınca “Tamam” dedim, “bu treni beklemeye<br />

değer.”<br />

İnsan hakları konusundaki hassasiyetimizin en üst seviyeye ulaşması<br />

gerekiyor.<br />

Biz <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, sosyal projeleri en hızlı,<br />

dönüştürücü ve estetik bir üslupla uygulamaya çalışıyoruz.<br />

Belediyeciliğin yalnızca yol yapmak, su, doğalgaz, kanalizasyon hatları<br />

kurmaktan ibaret olmadığını iyi biliyoruz.<br />

Sosyal hizmetler eşliğinde toplumsal barışa ve yükselişe katkı sunmayı asli<br />

görevlerimiz arasında sayıyoruz.<br />

Şükürler olsun, birçok projemiz şehrimizde sevinç dalgaları oluşturdu.<br />

Yaşlı ve hastalara yönelik, Avrupa’da bile yaygınlaşmamış ‘Evde Bakım<br />

Hizmeti’ sunuyoruz. Doktorlar ve sağlık personeli vatandaşlarımızın evine<br />

giderek muayene ediyor, ilaç veriyor, tedavi uyguluyor.<br />

50 bin anne ve anne adayına sağlık kontrolü yapıldı, süt dağıtıldı. Bu<br />

projemiz sağlık Bakanlığı tarafından model gösterildi, yurtdışında yaptığımız<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

251


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

görüşmelerde de yoğun ilgi uyandırdı.<br />

KO-MEK adlı meslek ve beceri edindirme kurslarından bugüne dek 72<br />

branşta 80 bin kişi eğitim gördü.<br />

Amsterdam <strong>Belediyesi</strong>’yle ortak projemiz Gülen Yüzler’de, engellilere özel bir<br />

işyeri kurduk. Heyecan verici başarılar elde ettik.<br />

Yine engelli dostlarımız için bir telefon hattı kurarak diledikleri zaman özel<br />

araçlarla onlara taşıma hizmeti sunuyoruz.<br />

Eğitim kurumları yapımı için arsa tahsis ediyoruz; okullara bakım – onarım<br />

yapıyor, spor alanları, bilgisayar laboratuarları kuruyor ve malzeme temin<br />

ediyoruz.<br />

Açık ve kapalı spor tesisleri kurarak, genç – yaşlı tüm vatandaşlarımızı spora<br />

teşvik ediyoruz. <strong>Kocaeli</strong>spor’a ve amatör kulüplere var gücümüzle destek<br />

<strong>oluyor</strong>uz. <strong>Kocaeli</strong>’nin bir şampiyonlar şehri olmasının gururunu yaşıyoruz.<br />

Öğrencilerimize hiçbir ayrım yapmadan burs desteğinde ve kırtasiye, giysi<br />

yardımında bulunuyoruz.<br />

Sevgi Mağazaları kurduk. İhtiyaç sahipleri gelip seçerek kıyafet alıyorlar…<br />

<strong>Kocaeli</strong> Üniversitesi ve birçok kurumla ortak sosyal araştırmalar,<br />

sempozyumlar, seminerler düzenliyoruz.<br />

Kültürel faaliyetlerle sosyal kaynaşmayı, birlikte sevinmeyi gözetiyoruz…<br />

Uzatmayayım. <strong>Kocaeli</strong>’nde güçlü bir insan hakları, sosyal sorumluluk,<br />

farklılıklara saygı rüzgarı esiyordu. Hürriyet Treni bu rüzgarı daha da<br />

güçlendirdi.<br />

60. yılında Hürriyet gazetesi son derece dikkate değer bir gündem oluşturdu.<br />

Tekrar tebrik ediyorum.<br />

Başta TCDD olmak üzere, projeye katkıda bulunan tüm kurum, kuruluş ve<br />

şahısları da sevinçle selamlıyorum.<br />

Hürriyet Treninin yolculuğu bitse de, kalplerimizde bıraktığı derin izi hayat<br />

boyu taşıyacağız.<br />

252 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bütün çağlar bilgi çağıdır<br />

Kıymetli dostlarım, aziz kardeşlerim, sevgili hemşehrilerim.<br />

Bugün sizinle bir ağabey gibi konuşacağım.<br />

Lafı uzatmadan, arkadaşça birkaç söz edeceğim.<br />

Günlerdir, kafama takılan bir mesele var.<br />

İstiyorum ki sizin de zihninizi meşgul etsin.<br />

Beraber düşünelim.<br />

Bir şifreyi, bir sırrı, bir bilmeceyi çözer gibi meseleyi ölçüp biçelim.<br />

Şimdi biz, <strong>Kocaeli</strong> Büşükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, 8 kitap yayımladık.<br />

21. yüzyılda, 2007 yılında kitaba niçin ihtiyaç duyuyoruz?<br />

Televizyon, internet bize niye yetmiyor?<br />

Neden, okumak zorunda hissediyoruz?<br />

Kitapsız yaşayamaz mıyız?<br />

İşte bir süredir bunu düşünüyorum.<br />

Radyo dinlemek, televizyon izlemek, internette sörf yapmakla yetinemez<br />

miyiz?<br />

Hayır efendim. Yetinemeyiz.<br />

Kitapsız yaşayamayız.<br />

Diyorlar ki “Kitap en iyi arkadaştır.” Bunu kesin Çinliler söylemiştir.<br />

Ben de diyorum ki, kitap biziz. Arkadaş değil, benim, kendimim.<br />

Arkadaşla buluşursun, sohbet edersin, sonra gider.<br />

Vedalaşırsın. “İyi akşamlar” dersin, “Allah’a ısmarladık” dersin ayrılırsın.<br />

Kitap öyle değil. Seni bırakmıyor. Sana katılıyor, sana nüfuz ediyor, seni sen<br />

yapıyor.<br />

Tabii ki arkadaşa laf yok. Arkadaşlarımız için canımızı veririz. İşte canımızın<br />

içinde ne var? Kitaplar var. Kelimeler, harfler var. Ne okuduysak, o var.<br />

Ne demek bu? Okumuyorsak, içimiz boş demek.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

253


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Başa dönelim: Bilgi çağında kitabın yeri neresi?<br />

Bir kere, kendimizi kandırmayacağız kardeşim.<br />

Bilgi çağı, sadece bu çağ değil.<br />

Hz. Adem’in çağı da bilgi çağıydı.<br />

İnsan varsa, yaşıyorsa, orada bilgi önemlidir. Bütün çağlar, bütün zamanlar<br />

bilgi çağıdır, bilgi zamanıdır.<br />

Bilgi çağı, bilgisizlik çağı diye bir ayrım olmaz.<br />

Görgü çağı, görgüsüzlük çağı diye ayrım yapıyor muyuz?<br />

Cahil toplum, bilgili toplum olur.<br />

Fakat bütün zamanlarda bilgi, hayati önem taşıyordu.<br />

Yamyamların hayatında bile bilgi önemlidir.<br />

Onlar da kendi bilgi çağını yaşar.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büşükşehir <strong>Belediyesi</strong> 8 kitap birden yayımladı.<br />

Hepsi de birbirinden ilginç.<br />

Hepsi de <strong>Kocaeli</strong> hakkında.<br />

Hepsi de bizden bahsediyor, bizi anlatıyor.<br />

O kadar bahtiyarım ki anlatamam.<br />

Çok gururlandım.<br />

8 yazarımız, 8 kitap beni çok mutlu etti.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kültür Yayınları’nın 8 kitabı, benim için paha<br />

biçilmez değerde.<br />

8 kitap beni neden bu kadar coşturuyor?<br />

Ali Üzmez’in Milli Mücadelede Servetiye Cephesi,<br />

Levent Atalı’nın <strong>Kocaeli</strong>’nin Spor Tarihi,<br />

Şener Aksu’nun Yahya Kaptan,<br />

Engin Ürkmez’in İzmit’te Türk Eserleri,<br />

Volkan Şenel’in Çanakkale Cephesinde Şehit Olan <strong>Kocaeli</strong>liler,<br />

Seher Keçe Türker’in Geçmişin Aralığından Geleceğe Süzülen Işık [Gelinler<br />

Ve Takıları],<br />

Hilal Karavar’ın Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Çuha Fabrikası,<br />

Bekir Günay’ın Ermeni Meselesi Ve Tehcir adlı kitaplarını, bu şehrin göğüne<br />

bayrak gibi çekmek istiyorum.<br />

Ekmek gibi öpüp başıma koymak istiyorum.<br />

Bunu nasıl yapabilirim? Okuyarak.<br />

Bir kitabı okuyup benimsediğiniz zaman o sizin bayrağınız gibi olur.<br />

O zaman kitap sizi besler, gıdanız, ekmeğiniz olur.<br />

“Başkan abartıyor” demeyin.<br />

Dinleyin ki açıklayayım:<br />

Bir şehirde güvenliği kim sağlar? Muhafızlar, emniyet güçleri.<br />

Şehri kim savunur? Savaşçılar, askerler.<br />

Kim yönetir? Başkanlar, valiler...<br />

254 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Peki, şehrin ruhunu, birliğini, kardeşliğini, iç huzurunu kim temin eder?<br />

Yazarlar.<br />

Yazarlar, şairler, ilim adamları; okur–yazar, entelektüel kişiler.<br />

İşte, Ali Üzmez dostumuz yazmış, bize, 100 sene önce verdiğimiz<br />

mücadeleyi, çektiğimiz acıları anlatıyor.<br />

Levent Atalı kardeşimiz, <strong>Kocaeli</strong>mizin spor tarihini tatlı tatlı yazmış. Bize<br />

şampiyonlarımızı, spor maceramızı hatırlatıyor.<br />

Hilal Karavar kızımız, İzmit Çuha Fabrikasının hikayesini akademik bir dille<br />

kaleme almış. İktisadi bir belge sunuyor.<br />

Demek istediğim, bir şehir halkı savaşın zorluklarını nasıl yenmiş; gençler<br />

nasıl spor yapmış, düğünler nasılmış, çeyizlerde neler varmış, işçiler<br />

fabrikalara nasıl koşmuş, bu şehirde, <strong>Kocaeli</strong>mizde hayat nasıl deveran<br />

etmiş... hepsini<br />

kitaplardan öğreniyoruz.<br />

Yazarlarımızın emekleri olmasa, kitaplar olmasa, Allah korusun, hafızamız<br />

silinir!<br />

Ne yapacağız peki? Bu kitapları su içer gibi okuyacağız.<br />

<strong>Kocaeli</strong>mizin, yuvamızın, ekmek teknemizin manasını kavrayacağız.<br />

Burada boş, anlamsız bir hayat yaşamıyoruz. Yuvarlanıp gitmiyoruz.<br />

Bir tarihimiz var. Bu şehrin bir ruhu, bir karakteri, bir hikayesi var.<br />

Bizim hikayemiz de şehrimizin hikayesinin içinde.<br />

Bu, hepimizin hayatı. Bizim hayatımız.<br />

Canımızın kıymetini bileceğiz. Şehrimizi, hayatımızı savunmak için bu güzel<br />

kitaplara sarılacağız.<br />

Ben, belediye başkanıyım. Yazar değilim. Fakat okurum.<br />

Ben size yol yaparım. Su taşırım. Hastalara koşarım. Sokakları aydınlatırım.<br />

Kanalizasyondan, parklara kadar ne varsa ben koştururum. Arkadaşlarımla<br />

birlikte, şehrimizi çekip çeviririz. Bizim vazifemiz de bu.<br />

Aziz dostlarım,<br />

Peki niye size bu kitapları sunuyoruz?<br />

Niye kitap? Asfalt tamam, doğalgaz tamam, ekmek, su, ağaç, kavşak, köprü,<br />

park tamam. Kitaba ne gerek var?<br />

Çünkü kitap okursak, o yollarda kardeşliğin izleri kalır.<br />

Çünkü kitap okursak ufkumuz genişler, doğalgazı görünce kömürü tümden<br />

unutmayız.<br />

Çünkü kitap okursak ekmeğin tadını daha iyi alırız.<br />

Kitaplar sayesinde suyla tanışırız, nereden geldiğini fark ederiz.<br />

Ağaçların hikayelerini biliriz kitap okursak. Dedelerimizle, ninelerimizle akran<br />

ağaçlar bizim ailemize katılır.<br />

Köprülerin önemini kavrarız. 90 sene önce bombalanan köprülerimizi anarız.<br />

Kitap okursak, parkların, çimenlerin, kuşların dilini çözeriz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

255


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Af buyurun, ot gelip saman gitmeyiz.<br />

Ahlakımız, efendiliğimiz, dostluğumuz; bilgiyle aşılanır.<br />

İnternet de lazım, televizyon da. Radyo başımızın tacı, bize türkü söylüyor.<br />

Fakat kitabın yeri başka.<br />

Kitaplar zihnimizi, ruhumuzu, kalbimizi, vicdanımızı, gönlümüzü, aklımızı<br />

besliyor.<br />

Çinliler dermiş ki “Kitap, koltuğunun altında taşıyabileceğin bir bahçedir.”<br />

Ben belediye başkanınız olarak şöyle diyorum:<br />

Kitap, koltuğunun altında, yanında, çantanda taşıyabileceğin bahçedir,<br />

parktır, asfalttır, köprüdür, fabrikadır, çeyizdir, ekmektir, sudur, tarihtir, aşktır,<br />

hayattır...<br />

Sizlere nasihat etmiyorum aziz kardeşlerim.<br />

Başta söyledim, bir ağabey gibi konuşuyorum.<br />

Tekrar ediyorum: Yazarlar, hayatımızın anlamını takviye ederler.<br />

Yazarların işi, bizim işimizden daha kutsaldır.<br />

Belediye başkanınız olarak, yazarlarımıza imrendiğimi ilan ediyorum.<br />

<strong>Kocaeli</strong>li yazarlarımızla gurur duyuyorum.<br />

Volkan Şenel’in, Seher Keçe Türker’in, Bekir Günay’ın, Şener Aksu, Ali<br />

Üzmez’in okuru olmak bana gurur veriyor.<br />

Bugün burada sizlerle bu gururu, bu sevinci paylaşmaya geldim.<br />

Kitaplarımızı ücretsiz dağıtıyoruz. Bu paha biçilmez kitaplara vakit<br />

ayıracağınıza inanıyorum.<br />

Okumak, yüklenmektir. Okumak, manevi bir gıdayı bünyemize aktarmaktır,<br />

canımıza katmaktır.<br />

Bu kitaplarda <strong>Kocaeli</strong> var. Şehrimiz var. Biz varız.<br />

Bu kitapları okuyunca hepimiz yeniden şampiyon, gelin, damat, kahraman<br />

olacağız.<br />

Allah mübarek etsin. Hayırlı etsin.<br />

Cenab–ı Allah, okumanın, öğrenmenin lezzetiyle, sevinciyle ödüllendirsin<br />

bizi.<br />

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Allah’a emanet olun.<br />

256 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Dil bilinci ve tatlı dil<br />

Aziz hemşehrilerim,<br />

Dil; insanlarla, hayatla, dünyayla iletişim kurmamızı mümkün kılar.<br />

Birçok filozof dilin sadece bir araç olmadığını, düşüncenin dilin içinde<br />

oluştuğunu söyler.<br />

Zihnimizden ve gönlümüzden geçenleri, dil ile dışlaştırırız.<br />

Dil, söz; kılı kırk yaran estetik incelikler, güzellikler taşıma gücüne sahiptir.<br />

Dilimizi ne kadar iyi konuşabilirsek, o kadar zarif, güçlü ve etkileyici olma<br />

imkanına kavuşuruz. Demek istediğim, Türkçemizi bütün gramer ve imla<br />

kurallarını bilerek, sanatsal yönlerini keşfederek konuşmaya bakmalıyız.<br />

Bunun yolu da, açıkçası, kitaplardan geçiyor. Okumak, dilimizin<br />

zenginliklerine kavuşmanın en ideal yoludur. 26 Eylül Türk Dil Bayramı<br />

kutlu olsun. Derin bir anlam taşıyan bu bayram, bizleri kelimeler ve cümleler<br />

üzerinde düşünmeye davet ediyor. İşte o zaman, yani daha üstün nitelikli bir<br />

dil algısı doğduğu, dil bilinci yaygınlaştığı zaman, hayatımızın genelinde bir<br />

bayram tadı belirecektir.<br />

Kıymetli dostlarım;<br />

Dilimizin imkanlarını bilmezsek, söylemek istediğimizi ifade edemeyiz.<br />

Dile hakim değilsek, derinlikli bir düşünceye ne ulaşabiliriz, ne de onu<br />

iletebiliriz. Hem zihinsel, hem de duygusal bakımdan sığlığa mahkum oluruz.<br />

Evlat sevgisini, aşkı, muhabbeti en güzel şekilde dışavurabilmek için,<br />

dilimize ilgi gösterelim ve önem verelim. Aksi takdirde iyisinden bir dua bile<br />

edemeyiz, şükredemeyiz, özür dileyemeyiz… Yani bunların ve daha birçok<br />

ifadenin özünü aktaramayız.<br />

Dil bilinciyle aydınlanmış ve tatlı dilli bir topluma varmak dileğiyle…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

257


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Siyasi gücümüzün etki alanı<br />

2005’in 25 – 27 Kasım günlerinde hepimizi olağanüstü bir heyecan sarmıştı.<br />

Küreselleşme sürecinde toplumsal meselelerimizin nasıl çözülebileceğine<br />

ilişkin bilimsel bir kongre tertiplemiştik. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan,<br />

Kırgızistan’dan; ülkemizdeki üniversitelerden saygın ve yetkin bilim adamları,<br />

araştırmacılar, entelektüeller <strong>Kocaeli</strong>’ni onurlandırmıştı. Şehrimizde<br />

düzenlenen Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı, ufkumuzu göz kamaştırıcı<br />

bir ışıkla aydınlattı…<br />

Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı’nda biz hem kardeşlerimizle buluşmanın<br />

sevincini, hem de ortak bilgi birikimimizin görkemini yakinen görmenin<br />

gururunu yaşadık. Yüzümüz ağardı. Gönlümüz şenlendi. Zihnimiz açıldı.<br />

Özgüvenimiz tazelendi. Dostluk ve kardeşlik bağlarımız güçlendi. Enerjimiz arttı.<br />

Kurultay kitabının önsözünde, kurultayın hangi imkanlarla ve nasıl bir<br />

atmosferde gerçekleştirildiği anlatılıyor. Kurultayda yapılan konuşmaları,<br />

sunulan tebliğleri de bu hacimli eserde bir arada okuyabilirsiniz. Benim<br />

vurgulamak istediğim husus, kongreye katılan birbirinden değerli uzmanlara<br />

ev sahipliği yapmaktan duyduğumuz onurdur.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde neler neler konuşuldu: Türk Dünyasında sürdürülebilir kalkınma,<br />

çevre, yoksulluk, küreselleşme koşullarına adaptasyon, gençlik sorunları,<br />

köylerin durumu, iletişim meseleleri, işbirliği – etkileşim imkanları, dil<br />

meseleleri, kültürel dönüşüm…<br />

O zaman şöyle düşünmüştüm: Birbirine hasret kalmış arkadaşlar, sıkı<br />

dostlar, kardeşleriz. Konuşacak, paylaşacak ne çok mevzumuz var…<br />

Bu kitap, bize siyasi gücümüzün, bilimsel yetkinliğimizin, tarihî ve kültürel<br />

birliğimizin ne kadar geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.<br />

Bu kitap sorunlarımızın çözümü konusunda yalnız olmadığımızı kesin bir<br />

şekilde kanıtlıyor.<br />

258 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bu kitap, Türk Dünyasının kendi içinde çok daha ileri düzeyde iletişim<br />

kurması gerektiğini, bunun getireceği kazancın vazgeçilmez niteliğini açığa<br />

vuruyor.<br />

Bu kitap, dünyaya söyleyecek daha çok sözümüz olduğunu, atılım<br />

imkanlarımızı daha verimli kullandığımız takdirde tüm dünyayı<br />

etkileyebileceğimizi ortaya koyuyor.<br />

Ve 2005’in Kasım ayında 2 gün boyunca yaşadığımız derin heyecanların<br />

hatırasını en güzel şekilde yansıtıyor, koruyor, besliyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

259


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Terminatör değil insan olmak<br />

Bir tüketim ahlakına, tüketim bilincine neden ihtiyaç var? Çünkü ahlaki<br />

hassasiyetlerden uzak ve bilinçsiz bir tüketim şekli; tüm kaynaklarımızın ve<br />

bizzat kendimizin tükenip gitmesi sonucunu doğurur.<br />

Peki neden “yeni” bir ahlaktan söz ediyoruz? Çünkü, daha gelişkin, daha<br />

ince düşünülmüş bir yaklaşım içinde olmamız gerekiyor.<br />

Teknoloji gelişiyor, nüfus çoğalıyor, hız artıyor… Hayat eskisi kadar sade ve<br />

basit değil. Hesaba katılması gereken hususlar fazlalaşıyor.<br />

Tabiatı yiyip bitirmeyelim.<br />

Ağaçları kökünden söküp elektronik testerelerle, hızarlarla, bin türlü<br />

kimyasalla işlemden geçirmeden önce düşünelim.<br />

Gözlerimiz, okuduğumuz gazetenin bir ağacın dalı olduğunu görebilecek<br />

keskinlikte olsun.<br />

Doğadaki dengenin tüm inceliklerini hâlâ biliyor değiliz. Okyanusların<br />

diplerinde adı konulmamış canlılar yaşıyor. Her canlının hayatı korunmaya<br />

değerdir. Okyanustaki gürültüden kimse rahatsız olmaz deyip nükleer<br />

deneme yapamazsın. Uzaya gideceksek bile, karıncayı ezmeden, kuş<br />

vurmadan gitmenin yolunu bulmalıyız. Hiçbir canlıya, yılana bile düşmanlık<br />

edemeyiz. Yılanları yok edersen farelerin istilası başlar, fareleri tümden imha<br />

edersen böceklerin saldırısına uğrarsın… Bu bir denge meselesi.<br />

Diyeceksiniz ki “Sayın Başkan ben nükleer deneme de yapmıyorum, uzaya<br />

da gitmişliğim yok, yılanı görmedim bile?” Çok doğru. Fakat bizler de her gün<br />

ambalajlar, kutular, şişeler açıyoruz. Ciklet, gazoz, meyve suyu,<br />

konserve tüketiyoruz. Elektronik cihazlardan giysilere kadar her şeyin bir<br />

kutusu, mendilin bile paketi var. Motorlu taşıtlara biniyoruz, egzozdan<br />

duman çıkıyor. Deodorant, hazır kahve, şampuan kullanıyoruz…<br />

260 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Tüketim bilinciyle, bir ürünü kullanırken devreye giren erdemlerle,<br />

hassasiyetlerle hareket ettiğimiz zaman; milyonlarca insan aynı titizliği<br />

öğrendiği, benimsediği zaman, çevremizin güzelleşmesi mümkün hale gelir.<br />

Kağıtları ayrı, camları ayrı toplamakta ne var? Bunu yapacağız. Buna<br />

alışacağız.<br />

Savurgan, tahripkar kimseler olmaktan kaçınacağız.<br />

Aksi takdirde, yalnızca ‘tüketici’ oluruz. Yok edici, Terminator oluruz. İnsan<br />

olmanın şerefinden uzağa düşeriz.<br />

Elinizdeki kitap, tam da insanlık onuruna yakışır bir yaşama düzeni<br />

öneriyor. Genç dostlarımızın konuya yaklaşımındaki zeka dolu nitelik beni<br />

heyecanlandırıyor. Her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. TEMA Vakfı’na da<br />

böyle hayati bir meselenin çözümüne öncülük ettiği için teşekkür ediyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

261


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Haziran’ın tadı<br />

Şehrimizde kültür sanat alanındaki hareketlilik sevindirici düzeyde.<br />

Şehir, böyle canlanır. Kentsel dönüşümün sağlanması, altyapının<br />

mükemmelleştirilmesi, ticari dinamizm vs. de çok önemli. Fakat şehrin bir<br />

ruha, bir ahenge kavuşması, kendine mahsus bir canlılık kazanması için<br />

kültür alanındaki gelişmelere bakmak gerekir.<br />

Şehir, sokaklar bizi sanatsal heyecanlara davet ediyor mu? Evimizden,<br />

okulumuzdan, işyerimizden çıktığımızda bize zihin açıklığı ve moral gücü<br />

kazandıracak etkinliklerin yapıldığı alternatif mekanlar bulabiliyor muyuz?<br />

Mesele budur. Şükürler olsun, <strong>Kocaeli</strong>’mizde tiyatrolar, sergiler, konserler,<br />

sempozyumlar, konferanslar, film gösterimleri, paneller, resitaller… eksik<br />

olmuyor.<br />

Haziran ayı boyunca, şehrimizin her köşesinde kültürel, sanatsal<br />

organizasyonlar devam edecek.<br />

28 Haziran, İzmit’in Kurtuluş Günü’nü yine şenlikler ve sergilerlerle<br />

kutlayacağız. Körfez’deki düşman gemilerinden kurtuluşumuzu kutlayacağız.<br />

Sokaklarda bize saldıran İngiliz ve Yunan askerlerini şehrimizden<br />

kovuşumuzu kutlayacağız.<br />

28 Haziran günü, etrafımıza baktığımızda 86 sene önceki manzarayı<br />

gözlerimizin önüne getirebilmemiz, kültürel derinliğimize bağlıdır. Tarih<br />

bilmezsek, şehrimizin macerasını da bilemeyiz. Kendi hayatımıza dair<br />

bilgimiz de eksik kalır. Özgürlüğümüzün tadına varamayız.<br />

Kurtuluş Savaşı’nda, şehrimiz Anadolu’nun giriş kapısı fonksiyonu icra<br />

ediyordu. İşgalciler de, Mustafa Kemal ve arkadaşları da <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />

öneminin farkındaydılar. Bunu biz de unutmamalıyız.<br />

Fuar açılıyor, Kültür Sanat ve Eğlence Festivali başlıyor. 3 ay boyunca, fuar<br />

alanında görkemli bir faaliyet yürütülecek. 3 ayda milyonlarca insan fuara<br />

262 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

uğrayacak. Fuarın güzellikleri saymakla bitmez: Konserler, halk dansları,<br />

tiyatro, sinema, kitap, spor, alışveriş, lunapark… Geniş güvenlik önlemlerinin<br />

alındığı fuarı ailenizle, çocuklarınızla, eş dostla hiç huzursuz olmadan<br />

gezebilirsiniz. Tadını çıkarın derim.<br />

Selam ve sevgilerimle.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

263


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Nisan çabuk geçmesin<br />

Günler su gibi akıyor. Yıllar göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Hayatımız<br />

sanki bizden hızlı ilerliyor.<br />

Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, “Niçin yazıyorsunuz?” diye soran birine<br />

“Zamanın akışını yavaşlatmak için” demiş. Bana sorarsanız, yazar haklı.<br />

Zaman kaybetmemenin yolu, zamanı değerli kılmaktır. Onu da ancak<br />

kültüre, sanata, kitaplara yönelerek gerçekleştirebiliriz. Orkestrada yer alırız<br />

ya da dinleyicilerin arasında. Yazarız ya da okuruz. Resim yaparız ya da<br />

sergi gezeriz… Kültürel ve sanatsal eserler hem bize zihin açıklığı, bilgi /<br />

tecrübe birikimi sağlar ve ufkumuzu açar, hem de hayatımıza zenginlik katar<br />

ve vaktimizin dolmasını, içerik kazanmasını temin eder. O yüzden, kültür ve<br />

sanata “boş zamanlarımızda” yönelmeyiz. Zira hayatımızın doluluğu, rutin<br />

işlerin ötesine geçmemizle, kültür ve sanatla iştigal etmemizle mümkündür.<br />

Nisan ayında birçok özel günün yanında Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası,<br />

Polis Haftası, Turizm Haftası, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yer alıyor.<br />

Bir de Dünya Kitap Günü var: O da 23 Nisan’da.<br />

Hasta hakları, sosyal haklar ve güvenceler modern toplumun önemli<br />

konularındandır. 7-13 Nisan günlerinde bu konular gündeme gelecek.<br />

10 Nisan itibariyle başlayan Polis Haftası’nda emniyet teşkilatına dikkatimizi<br />

yönelteceğiz. Hiç unutmuyorum, bir defasında, televizyonda polis<br />

kardeşlerimizle röportaj yapılıyordu. Muhabir soruyor: “Polis Haftası nasıl<br />

geçiyor?” Memurun cevabı şu: “Hiçbir değişiklik yok. Yani öyle çiçek getiren<br />

filan olmadı.” İçim sızlamıştı. Çok ciddiyim. Önerim şu: Hakikaten büyük<br />

fedakarlıklarla çalışan, yüksek riskli bir meslek icra eden polislerimize 10<br />

Nisan ve sonrasındaki günlerde selam verelim, hal hatır soralım. Hatta<br />

mümkünse çiçek götürelim.<br />

264 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’miz burada saymakla bitiremeyeceğim tarihî zenginliklere, doğal<br />

güzelliklere, turistik değerlere sahip. Turizm Haftası’nda bunları göz önünde<br />

tutarak uzun uzun konuşacağız.<br />

23 Nisan… Mustafa Kemal Atatürk’ün, çocuklara armağan ettiği, uluslararası<br />

düzeyde kutlanan sevinç günümüz. Yavrularımızın bu güzel bayramını tüm<br />

kalbimle kutluyorum.<br />

Ümit ediyorum ki Dünya Kitap Günü, bizi kitap dünyasının zenginliklerini,<br />

derinliğini yeniden keşfetmeye yöneltir.<br />

Nisan ayı, göz açıp kapayıncaya kadar geçivermesin, kültürel ve sanatsal<br />

faaliyetlerle dolu geçsin dileğiyle…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

265


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Baharın hızına yetişelim!<br />

Mart ayında bahar coşkusuna ayak uyduracağız. Kültür – sanat etkinlikleriyle<br />

zihin açıklığına ve gönül ferahlığına yöneleceğiz.<br />

1 Mart’ta Aşura Günü etkinliği düzenliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından<br />

can dostlarımızla, <strong>Kocaeli</strong>’mizde bir araya geleceğiz. Türküler ve<br />

müspet heyecanlar eşliğinde, bir kardeşlik sofrası kuracak, tatlı yiyip tatlı<br />

konuşacağız. Asırlardır süren bir matem, Hz. Hüseyin’i yitirişimizin acısı,<br />

kardeşliğimizi kuvvetlendiren bir zamk olacak.<br />

3-9 Mart Yeşilay Haftası’nda kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklardan<br />

korunmayı, kurtulmayı gündeme getireceğiz.<br />

Ülkemizde, 1984’te kutlanmaya başlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde<br />

kadın emeğinin ucuzlaştırılması ve kadına yönelik şiddetin sona ermesine<br />

değineceğiz. Kadınlara haksızlık ve eziyet edilen bir yer, karanlık, köhne,<br />

korkunç bir yerdir. Tüm dünyada kadınlara özgü, kadınlarla özdeşleşmiş<br />

değerlerin, güzelliklerin yüceltilmesini diliyorum.<br />

12 Mart, İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin yıldönümü. Türkiye’mizin ruhunu<br />

benzersiz bir güçle yansıtan İstiklal Marşı’mızı hep birlikte söyleyeceğiz.<br />

Büyük bir şair ve düşünür olan Mehmet Akif Ersoy’u minnetle anacağız.<br />

Mart ayının 18. günü, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünü; 250 bin şehidimizin<br />

sel gibi akan mübarek kanlarıyla, milletimizin gözyaşlarıyla, yürek sızıları<br />

eşliğinde kazandığımız büyük zaferi kutlayacağız.<br />

22 Mart Dünya Su Günü’nde, hayat kaynağımız olan suya dair bilgilerimizi<br />

artıracağız. 24-30 Mart Kütüphane Haftası’nda, kütüphanelerimizin, o kitap<br />

bahçelerinin değeri üzerinde duracağız.<br />

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde, tiyatrolara koşacağız.<br />

Baharın hızına yetişeceğiz.<br />

266 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Her şehir bir evrendir<br />

Anadolu’nun her dağı, her ovası, her taşı, her ağacı, her yaprağı bizim<br />

için mübarektir, bizi heyecanlandırır. Yurdumuz, binlerce yıllık tarihin<br />

baş döndürücü görkemiyle donanmıştır. Hangi yöresine baksak, orada<br />

medeniyet hazineleri, tabiat mucizeleri görürüz. Bu toprağın ruhu, milli<br />

birliğimize, soylu bir akrabalık niteliği kazandırır. Her şehrimizin kendine<br />

mahsus bir mizacı vardır. Her yöremiz asaletin, kültürel derinliğin, ahengin<br />

farklı bir görünümüne sahiptir. Bu yüzden Anadolu’da hemşehrilik asla bir<br />

ayrımcılık değildir; bir sanattır.<br />

Gümüşhane de, Türkiye’nin güzide şehirlerinden. Meşhur Karaca<br />

Mağarası’yla, Tomara ve Halgent şelaleleriyle, Kelkit Satala Antik Kenti’yle,<br />

Tekke Çağırgan Baba, Pir Ahmet türbeleriyle, Osmanlı ve Selçuklu<br />

camileriyle, Daltaban, Mir Ahmet, Osman Ağa çeşmeleriyle, Örümcek<br />

Ormanları, Zigana, Terson Dağı ormanlarıyla, anıt ağaçlarıyla, Sarıçiçek<br />

köy evleriyle; kültürel, tarihî, doğal zenginlikleriyle Gümüşhane hayranlık<br />

uyandırır. 450’ye yakın yaylasında tabiatın klimaları çalışıyor sanki. Hava<br />

tertemiz; insan kuş gibi, kelebek gibi hafifliyor.<br />

Zengin maden yatakları, toprağın altında, şehrin iskeletini oluşturuyor.<br />

Hz. Ömer, Hz. Osman dönemlerinde Bizans’tan alınmış, elden çıkmış,<br />

yeniden alınmış, Hz. Ali döneminde hakimiyet zayıflasa da Halife<br />

Abdülmelik tarafından tekrar fethedilmiş Gümüşhane. Çağrı ve Tuğrul<br />

Beyler şehrin eşiğine gelmişler, kapısından girmişler. Ve nihayet 1473<br />

Otlukbeli Savaşı’yla Fatih Sultan Mehmet şehri ele geçirmiş… Tarih<br />

boyunca paylaşılamayan, uğruna sert mücadeleler verilen Gümüşhane<br />

gözümüzün nurudur.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

267


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“HEMŞEHRİM, MEMLEKET NERE?”<br />

Türkiye’nin dört bir yanında hemşehri dernekleri var. Araştırmalara göre,<br />

sayısı 10 binden fazla. Kimileri, hemşehriliğin ön plana çıkarılmasına itiraz<br />

ediyor. “Hepimiz kardeşiz” diyorlar, “hemşehricilik, adam kayırmaya varır”<br />

diyorlar.<br />

Bence bu kadar çok hemşehri derneğinin olmasının sebebi, Türkiye’de<br />

her sokağın, her mahallenin, kasabanın, şehrin özel nitelikler taşımasıdır.<br />

Diyelim Abdal Musa Tepesi’ni bilen biri, oralardan geçmiş bir kişiyle<br />

yüzyüze bakmayı arzu ediyor. Kelkit, Şiran ovalarında soluklanmış<br />

kişiler, bu tecrübeyi bilenlerle buluşuyor. Çünkü oralarda yaşamayanlara,<br />

Gümüşhane’yi anlatmak mümkün olmuyor. Ancak yaşayan biliyor. Dikkat<br />

ederseniz, hemşehriliğin de özünü anlatamıyoruz. Basit bir mekan - çevre<br />

birlikteliği değil bu. İşin içinde büyülü manzaralar var, tarih var, sular<br />

var, türküler var. Bana göre, mevzu sosyolojik bir olgudan ibaret değil.<br />

Akrabalarına düşkün<br />

olmakla, ekonomik dayanışmayla da ilgili değil. Şehirlerimizin şoke edici<br />

güzelliğine bir de gurbet eklendi mi, hemşehriler birbirlerini mumla arıyorlar.<br />

Diyelim, Harşit Çayı’nın kıyısından kalkıp İstanbul’a gitmiş bir genç adam,<br />

oralardan çıkmış birine rastlayınca hemen soruyor: “Hangi mahalledensin,<br />

kimlerdensin?” Buna “Tipik bir memleket hasreti” deyip geçemeyiz. 30<br />

sene başka şehirde yaşayanlarımız, oralarda mal mülk sahibi, servet sahibi<br />

olanlarımız bile, hemşehrisine nasıl sevinçle sarılıyor, görmek lazım.<br />

Türkiye’de hemen her şehirde eski kaleler, camiler, rengarenk kuşlar, pırıl<br />

pırıl çiçekler var. Bir şehre doymaya ömür yetmiyor. Gözümüzü nerede<br />

açtıysak orada kalıyoruz. Ayrılırsak, aklımız orada kalıyor. Vazgeçemiyoruz.<br />

Bizim için kainat, işte o şehir demek. Kendimden biliyorum: <strong>Kocaeli</strong>’nde<br />

nereye gitsem, aklım bir başka köşesinde <strong>oluyor</strong>. Sözgelimi Maşukiye’ye<br />

varınca, Sekapark’ı düşünüyorum, İzmit’teyken Gebze, Kandıra, Gölcük’ü<br />

merak ediyorum. Bizler, şehirlerimize adeta aşık <strong>oluyor</strong>uz. Son derece güçlü<br />

bağlarla bağlanıyoruz. Başka çaremiz yok. Aksi mümkün değil. O yüzden<br />

hemşehrilerimizi görünce gözlerimiz d<strong>oluyor</strong>. O yüzden “Vatan insanın<br />

doğduğu yer değil, doyduğu yerdir” sözüne hiç inanmıyoruz. O yüzden yeni<br />

biriyle karşılaşınca ilk sorumuz “Hemşehrim, memleket nere?”dir. Yani o<br />

zaten bizim hemşehrimizdir, çünkü bu memleketin adamıdır, eyvallah, yine<br />

de belki tam da “bizim oralardan”dır diye sorarız. Ne kadar nazik, ne kadar<br />

içtenlikli bir sorudur o.<br />

Bir de şöyle olur: Gümüşhaneli sorar: “Hemşehrim, memleket nere?”<br />

Karşıdaki der “Trabzon” ya da misal, “Erzincan.” O zaman da cevap şöyle<br />

olur: “Yakınız, ben de Gümüşhaneliyim.” Bu ne demek? Şehirlerimizin<br />

güzelliği, şehirlerimizden taşıyor demek. Giresun’un sesleri, renkleriyle<br />

Gümüşhane’nin havası suyu her şeyi birbirine karışıyor demek.<br />

268 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

TÜRKÜLER HEPİMİZİN<br />

Bu hemşehrilik duygusu, bizi birbirimizden ayırmaz, birbirimize yaklaştırır.<br />

Çünkü sözgelimi Sivaslı, Erzurumlunun halinden anlar. Gümüşhane Belediye<br />

Başkanı Mustafa Canlı’yla sohbet etsek, bana muhtemelen şöyle diyecektir:<br />

“Bizim filan arkadaşımız da <strong>Kocaeli</strong>li. <strong>Kocaeli</strong>liler çok iyi insanlardır.” Ben<br />

de ona “Gümüşhaneli dostlarımdan, onların has insanlar olduğundan söz<br />

ederim.” Yani bizler, birbirimizin hemşehrilik hassasiyetlerini destekleriz.<br />

Buna itibar ederiz.<br />

Meşhur Gümüşhane türküsüdür: “Yılan akar kayadan / Ben ölmem bu<br />

yaradan / Seni benim elimden / Alır ancak Yaradan.” Bu türküleri biz<br />

sevdiklerimize, hemşehrilerimize, şehirlerimize söyleriz. Çünkü şehirlerimiz<br />

ayrı olsa da, duygularımız aynıdır, gönüllerimiz birdir. Kimse kimseye bir<br />

şehirde, bir başka şehrin hemşehri derneğini kurmuşlar diye yan gözle<br />

bakmaz.<br />

Hemşehriliğin bir de şöyle bir yönü var: Gümüşhaneliye “Ben <strong>Kocaeli</strong>liyim,<br />

fakat Gümüşhane’ye gittim, oraları gördüm” dediğiniz zaman bir sevinç<br />

doğar. Ya da mesela “Askerliğimi orada yaptım” dediniz mi, sohbetin tadı<br />

artar. Demek ki hemşehrilikten vazgeçemeyiz, doğru; fakat Türkiye’nin her<br />

yerini gezmek, görmek, bilmek de muazzam bir kazançtır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

269


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İş ahlakı<br />

Selçuklular’dan Osmanlı’ya uzanan 600 yıllık dönemde, 17. yüzyılın<br />

ortalarına dek Ahi Teşkilatı, esnafın, meslek erbabının bağlı kalacağı kuralları<br />

belirliyordu. Diyelim 1502 yılında ilan edilen Kanunname-i İhtisab-ı Bursa<br />

Fermanı’nda (Bursa Belediye Kanunu), hayret verici incelikte prensipler<br />

görürüz: “Bakkallar: malın iyisini fenasını ayırarak sata, terazileri çok doğru<br />

ola, eksik tartıp satan bakkalların hakkından geline.<br />

Oduncular: Odunun boyu deve yükü olursa dört, katır yükü olursa altı karış<br />

ola ve yük devenin ve katırın taşıyabileceği kararda ola.<br />

Terziler: Dikişlerini sıkı dike ve esvabı vaat ettikleri günde yetiştire, ziyade iş<br />

alıp gününde yetiştirmeyenler hazır edile.<br />

Fırıncılar: Ekmekçinin, çörekçinin çöreği çiğ, kara ekşi ve noksan olmaya.”<br />

Zengin İslam kültürü, görkemini fetihler ve askeri başarılar ya da güzel<br />

sanatlar kadar çarşılarda da kendini göstermiştir.<br />

Bütün meslekler, alışverişler, dükkanlar, tartılar, müşteriye gösterilen hürmet;<br />

han, hamam, kervansaray gibi tesislerde sunulan hizmetler... yani her türlü<br />

iktisadi kıpırtı, ahlaki bir çerçeveye oturtulmuştur.<br />

HELAL ALIN TERİ<br />

En iyisi kestirmeden anlatayım. Mevzunun tarihine girmeyeyim.<br />

Hepimiz, fırına gideriz bir ekmek alırız. O ekmeğin tazeliği, kokusu, sıcaklığı<br />

bizi sevindirir.<br />

Bir bardak sütü çocuğumuza içiririz. O süt içerken içimiz şenlenir.<br />

Bir fidan satın alıp bahçemize dikeriz. O fidan büyüdükçe, kalbimize huzur<br />

yayılır.<br />

Hayat, çalışarak, alışveriş yaparak, yatırımlarla, atılımlarla döner.<br />

Şehir hayatının her yanında, şehirdeki her kıpırtıda ekonomik bir yön vardır.<br />

270 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Her şeyde bir emek, bir hak, arz, talep, değer, fiyat, kalite, vade, ücret, son<br />

kullanma tarihi vardır.<br />

Oturduğumuz ev, kullandığımız taşıt ekonominin bir parçasıdır. Bir emeğin<br />

ürünüdür. Bir fiyatı, kalitesi vardır.<br />

Öğretmene, siyasetçiye, doktora, avukata, şoföre, garsona, hakeme,<br />

müteahhide, nakliyeciye güvenmek isteriz.<br />

Bu güven sarsıldığı zaman hayatımız sarsılır.<br />

Bir fincan süte su katılmışsa, bu bizi üzer.<br />

“Azıcık sudan ne olur?” diyemeyiz. Bu hile, alışverişte, üründe, işte, fiyatta,<br />

ücrette meydana gelen en küçük bir kusur bütün topluma yayılan bir utanç<br />

ve endişe dalgası oluşturur.<br />

Milletimiz buna “Haram lokma kursak tıkar” diyerek set çeker.<br />

Şarkılarımızda, türkülerimizde “Helal lokmayı” yüceltiriz. Rahmetli Barış<br />

Manço bir şarkısında “En önemlisi helal alın teri” der.<br />

Ve işte bu helal alın teri, bu helal kazanç ancak iş ahlakıyla, çalışma, meslek<br />

ahlakıyla kazanılır.<br />

BİR KORKAK TÜM ORDUYU MAHVEDER<br />

30 yıldır bütün dünya iş prensipleri, çalışma kuralları, mesleki disiplin<br />

konularını tartışıyor.<br />

Avrupa Birliği de, bu konularla ilgili sorunların aşılmasına öncelik veriyor.<br />

Çünkü sosyal çözülmeler, suçun tırmanışı ve çevre felaketleri hep iş<br />

ahlakının noksanlığından doğuyor.<br />

Tüketici haklarının canla başla savunulması, tam da iş ahlakının<br />

bozulmasına duyulan tepkiden kaynaklanıyor.<br />

Zira iş ahlakı erozyona uğradığında, bu durum bütün toplumu uçuruma<br />

sürüklüyor. Bizler, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, binlerce, milyonlarca<br />

kez söyledik, yazdık: “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” dedik.<br />

Çalışmak, daima dürüstlükle, hakkaniyetle, helalleşerek, denge kurarak<br />

yürütülür. Bunlar olmadan yapılan işler, ahlaki niteliklerden kopmuş<br />

hareketler çalışma değildir. Suçtur, hiledir, dolandırıcılıktır, hırsızlıktır.<br />

“Bir korkak tüm orduyu mahveder” derler. Bir hilekarın, alışverişe, üretime,<br />

mesaiye hile karıştıran bir tek şirketin, bir tek kimsenin tüm topluma zararının<br />

dokunacağını biliyorum.<br />

İnanıyorum ki <strong>Kocaeli</strong>’nin yükselişi, her alanda günden güne iyiye gidiyor<br />

oluşu, şehrimizde iş ahlakına özen gösteren insanların çokluğundandır.<br />

Çalışkan, dürüst, mert, şehrini, hemşehrisini, ülkesini, milletini, tün insanlığı<br />

seven, iyi kalpli ve titiz tüm hemşehrilerimize minnettarım.<br />

İyi ki varsınız. Bin yaşayın, sevgili dostlarım, aziz kardeşlerim.<br />

(Kırkbir, s. 28, Nisan 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

271


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Oyun<br />

Oyun, çocukların yetişkinlikte yapacakları işlerin neşeli ve masum provasıdır.<br />

Kız çocukları bebeklerle oynarlar. Yıllar sonra üstlenecekleri annelik<br />

vazifesine hazırlanırlar.<br />

Erkek çocukları oyuncak kamyon, ambulans, polis arabalarıyla oynarlar. Bir<br />

tür ‘mesleki uygulama’ yaparlar.<br />

Nasıl ki biz yetişkinler işlerimize, kariyerimize, görevlerimize biraz eğlence<br />

katmayı seviyorsak; çocuklar da eğlencelerine ciddiyet katarlar.<br />

Oyunlar, çocuğun zihinsel ve bedensel gelişimi, sosyal ilişkileri açısından<br />

büyük önem taşır.<br />

Bugün başta Çin olmak üzere, tüm dünyada milyarlarca oyuncak üretiliyor.<br />

Bizim zamanımızda bu kadar oyuncak yoktu. Bir değnek, bir mermer<br />

parçası, bir avuç gazoz kapağı bulduk mu, onlarla oynardık.<br />

Uçan helikopterleri, uzaktan kumandalı yarış arabalarını, robotları rüyamızda<br />

bile göremezdik. Yoktu. İcat edilmemişti.<br />

Oyuncaklar, uygarlığımıza paralel olarak gelişiyor; çocukları daha modern ve<br />

teknolojik bir dünyaya hazırlıyorlar.<br />

Bir de salıncak, kaydırak, tahterevalli gibi büyük oyuncaklar vardır. Onların<br />

yeri apayrıdır.<br />

Biz, bir salıncağa binebilmek için, kilometrelerce yol yürürdük. 10 yıl<br />

öncesine kadar, çocuk parkları ve oyun grupları sayıca pek azdı…<br />

Diyeceksiniz ki “Başkan, durup dururken nereden çıktı bu oyuncak sohbeti?<br />

Bunca işin gücün arasında ne diye oyuncaklardan bahsediyorsun?”<br />

Çünkü bugüne kadar 300’ü köylerimizde olmak üzere 550 oyun grubu<br />

kurduk.<br />

Birkaç gün önce, 50 oyun grubu daha aldık.<br />

272 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çünkü, <strong>Kocaeli</strong> en merkezî yerlerinden en ücra köşelerine kadar çocukların<br />

da şehridir.<br />

Şehirlerde çarşılar, binalar, yollar olduğu gibi, oyun alanları, oyuncaklar da<br />

bulunmalıdır.<br />

Çocuklarımızın, <strong>Kocaeli</strong>’nde güven ve neşe içinde oynayabilecekleri alanları<br />

çoğaltmayı asli bir vazife sayıyorum.<br />

Çünkü çocuklar, bu alanlarda yalnızca eğlenmiyorlar, aynı zamanda<br />

paylaşmayı, arkadaşlığı, bir düzen içinde hareket etmeyi öğreniyorlar.<br />

Çünkü bu oyuncaklar, bütün çocuklarımıza ortaklaşa sunduğumuz<br />

hediyelerdir.<br />

Şehirlerin, toplumların geleceğine giden yollar bu oyuncakların arasından<br />

geçiyor.<br />

Evlat sevgisi, masumiyet ve umut bu oyun alanlarında yoğunlaşıyor.<br />

Çünkü gelecekte bu şehri, çocuklarımız çekip çevirecek.<br />

Hem şu da var: “Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun<br />

oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.”<br />

(Kırkbir, s. 32, Mayıs 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

273


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Mevlevi Evi ve Tökeli İmre Anı Evi<br />

17 Aralık Çarşamba günü, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 735. vefat<br />

yıldönümünde Mevlevi Evi’nin açılışını yaptık. O akşam, Mevlana’yı Anma<br />

Programı düzenlendi. Mevlana’nın vefatına Şeb-i Arus denir. Yani “Düğün<br />

Gecesi.” Mevlana’ya göre ölüm, insanın Yüce Yaradan’a kavuşmasıdır. Bu<br />

duruma üzülmek manasızdır. Ölüm, insanın hayırlı ve güzel bir hayat inşa<br />

etme çabasının finalidir.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak Mevlevi Evi açmamız, bana çok önemli<br />

görünüyor. Ulaşım, imar, eğitim, sağlık, denetim, altyapı, kültür hizmetleri,<br />

sosyal hizmetlerden ayrı bir yönü var. Elbette orada bir bina yapıldı, bir<br />

kültürel değere tekabül ediyor; bu hizmetin sanata ve eğitime ilişkin bir<br />

niteliği var… Fakat Mevlevi Evi bunların ötesinde bir ahlaki bir yoğunluk<br />

taşıyor. Bu bir gönül hizmetidir. Şehir hayatımızda özel bir yer tutacak, bizi<br />

başka bir düzleme çekecek türde bir hizmettir…<br />

Mevlana’nın eserleri, bu toprağın ruhuna sinmiştir. Onun şiirleri, nasihatleri,<br />

hikayeleri kalplerimize nakşolmuştur. Gündelik konuşmalarımızda, farkında<br />

olarak ya da olmayarak Mevlana’dan yadigar sözler söyleriz, onun<br />

hikayelerini anlatırız, tavsiyelerine uyarız.<br />

BİRAZ DA KALPLERİMİZLE KONUŞALIM<br />

Mevlana bizde yüce gönüllülüğün, insan sevgisinin, kardeşliğin, hoşgörünün,<br />

ifade yumuşaklığının, Allah aşkının, sabrın, şükrün estetiğin, zarafetin ve<br />

daha birçok erdemin, değerin temsilcisidir.<br />

Mevlevi Evi, <strong>Kocaeli</strong>’mizde bu erdemlere ve değerlere duyulan hürmetin<br />

anıtıdır. Sizler de buyurun, Mevlevi Evi’mize gelin, orada buluşalım, dünyevi<br />

kaygılardan, korkulardan, hırslardan arınalım. Hemşeriliğimiz bereketli<br />

274 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

bir kardeşliğe dönüşsün. Biraz da kalplerimizle konuşalım. Olgunlaşma,<br />

yücelme yoluna girelim…<br />

Büyük öncü, mutasavvıf, düşünür, şairimiz Mevlana’nın en meşhur<br />

öğütlerinden biri şudur:<br />

“Cömertlikte ve yardım etmede nehir gibi ol<br />

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol<br />

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol<br />

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol<br />

Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol<br />

Hoşgörülülükte deniz gibi ol<br />

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”<br />

AYDINLIĞIMIZ ARTIYOR<br />

Mevlevi Evi’nden önce de Macar Prensi Tökeli İmre adına bir anı evi<br />

açmıştık.<br />

Tökeli İmre, 17. yüzyılda Osmanlı’ya sığınmış bir lider. Osmanlı’yla birlikte<br />

hareket etmiş, bizim ordularımızı yönetmiş… Kültür Bakanımız Ertuğrul<br />

Günay’ın yanı sıra, Macar Kültür Bakanı’nın da içinde bulunduğu bir grupla<br />

birlikte Tökeli İmre Anı Evi’ni açtık. Şimdi Macar dostlarımız bu evi ziyarete<br />

geliyorlar. Türk-Macar dostluğu, bizim şehrimizde yoğunluk kazanıyor…<br />

<strong>Kocaeli</strong>, günden güne böyle büyüyor. Yani hem milli değerleri hem evrensel<br />

değerleri kucaklıyoruz. Şehrimizde tarihin, sanatın zenginliklerini yaşatıyoruz.<br />

Sevgi, barış ve kardeşlik istasyonları kuruyoruz. Mevlana’nın dediği gibi<br />

“Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” Çok<br />

şükür, <strong>Kocaeli</strong>’miz giderek daha da aydınlanıyor.<br />

(Kırkbir, s. 61, Aralık 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

275


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

276<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

SANAT<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

277


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

278<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin güzelliği belgeleniyor<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Kimi insanlar fotojeniktir, kimi değildir.<br />

Benim fotojenik olduğumu söylerler.<br />

Şehirler de bu bakımdan insanlar gibidir.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’miz, fotojenik bir şehir.<br />

Üçüncüsünü düzenlediğimiz ‘4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong>’ adlı fotoğraf yarışmamızla<br />

birlikte ben bundan artık iyice emin oldum.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, hakikaten fotojenik bir şehir.<br />

Bu durum beni memnun ediyor.<br />

Fotojenik bir şehirde yaşamaktan çok memnunum şahsen.<br />

Bakmak bir şeydir, görmek başka bir şey.<br />

Fotoğraf sanatçıları, bir görüntünün estetik değerini açığa çıkarırlar.<br />

Yani, fotojenik olmak kadar, fotoğraf makinesinin ardından bakan göz de<br />

önemlidir.<br />

Hattâ çok daha önemlidir.<br />

Bugün, “7 ilçe 7 renk” konulu fotoğraf yarışmamızda dereceye giren ve<br />

sergilenmeye değer bulunan eserler de bunu kanıtlıyor.<br />

Bu yarışmayı biz <strong>Kocaeli</strong>’nin tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla<br />

düzenlemiştik.<br />

Nitekim, yarışmamıza Türkiye’nin dört bir yanından fotoğrafçılar katılıyor.<br />

Bu yıl, 253 fotoğrafçı, 1118 eserle katıldı.<br />

Dahası, yarışmamız basında büyük ilgi görüyor.<br />

Fakat çok ilginç bir husus daha var: Bu fotoğraflar, biz <strong>Kocaeli</strong>lilerin,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’yi daha yakından tanımamızı sağlıyor!<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ni tanıtalım diye yola çıkmıştık.<br />

Fakat kendimiz, şehrimizi yeniden keşfediyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

279


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bu durum beni çok heyecanlandırıyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ne farklı açılardan, farklı zamanlarda, farklı ışıklar altında bakma<br />

hassasiyeti geliştirdim.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizin güzelliklerini daha keskin gözlerle görmeye başladım.<br />

Bu dikkati açığa çıkardıkları için, yarışmamıza katılan bütün fotoğrafçı<br />

dostlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.<br />

Birazdan sergimizi gezeceğiz.<br />

Göreceksiniz ki, fotoğrafların hepsi birbirinden güzel.<br />

Her karede <strong>Kocaeli</strong> göz kamaştırıyor.<br />

Bu fotoğraflar, <strong>Kocaeli</strong>’mizi dünyanın en güzel şehri olarak yansıtıyor.<br />

Sizden ricam, sakın “<strong>Kocaeli</strong> bu kadar da güzel değil” demeyiniz.<br />

Çünkü, fotoğraf doğru söyleyen bir sanattır.<br />

Fotoğraf, gerçeğin, hakikatin yakın arkadaşıdır.<br />

<strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları bize <strong>Kocaeli</strong>’ni gerçek nitelikleriyle gösteren belgelerdir.<br />

Fotoğraflarda gördüğünüz şehir, tam da yaşadığınız şehirdir.<br />

Demek istediğim, <strong>Kocaeli</strong>’ne fotoğraf sanatçıları gibi bakmayı öğrenelim.<br />

Bizler de gözlerimizle gördüğümüz güzellikleri kalbimize kaydedelim.<br />

Zihnimizde, gönlümüzde, en güzel <strong>Kocaeli</strong> görüntüleri biriksin.<br />

İçimiz, <strong>Kocaeli</strong>’nin güzellikleriyle, <strong>Kocaeli</strong> fotoğraflarıyla dolsun.<br />

Bize bu sevinci yaşatan, gözümüzü açan, gönlümüzü şenlendiren bütün<br />

fotoğrafçılarımıza tekrar teşekkür ediyorum.<br />

Yarışmamızda ödül kazanan; Ahmet Remzi Tülüce, Baki Berk Kayalar, Ali<br />

Fuat Altın, İsmail İkiz, İbrahim Akkoç, Vural Atılgan, Hakkı Yeşillik ve Bahattin<br />

Koçyiğit’i de tebrik ediyorum.<br />

Onlar, şehrimizi sanat eseri olarak görmemizi sağladılar.<br />

Hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

280 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hem sanat eseri hem belge<br />

Derler ki “Fotoğraf, zamanın akışına ve şekillerin değişimine bir<br />

müdahaledir.” Fotoğrafın, zamanı durdurduğu söylenir. Fakat tam da<br />

bu sayede, zamanın aktığını daha derinden duyumsarız. 50 yıl önce<br />

çekilmiş bir aile fotoğrafı, bize “Vay canına, zaman ne çabuk geçiyor”<br />

dedirtir. Fotoğrafın önemli bir özelliği de, görüntünün niteliklerini bakıştaki<br />

inceliklerle zenginleştirmesidir. 4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong> Ulusal Fotoğraf Yarışması<br />

bu yıl üçüncü kez düzenlendi. Yarışmamıza yüzlerce sanatçı, birbirinden<br />

güzel fotoğraflarla katıldı. Bu fotoğraflar sayesinde, <strong>Kocaeli</strong>’mizin<br />

masalsı güzelliğini, görsel hazinelerini keşfediyoruz. Her gün baktığımız<br />

manzaralardaki sanatsal zarafeti ‘görüyoruz’. Şehrimizle aramızdaki<br />

duygusal bağlar güçleniyor. <strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları, hem birer sanat eseri,<br />

hem de belge değeri taşıyor. Zaman aksa da, yıllar geçse de, fotoğraflarda<br />

şehrimizin en güzel halleri yaşatılıyor… Başından beri 4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong><br />

Ulusal Fotoğraf Yarışması’na katılan tüm fotoğraf sanatçılarımıza tebrik ve<br />

teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

281


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“Müzik kalbi yumuşatır, Tiyatro zihin<br />

açar”<br />

Kültür-sanat faaliyetlerine önem veriyoruz. Çünkü sosyal barışın,<br />

kenetlenmenin bilgiden, sanattan geçtiğini biliyoruz. Hepimiz insanız.<br />

Hayatımızda, ancak sanat eserlerinde bulunan inceliklere yer açmalıyız.<br />

Zihinsel ve duygusal olgunlaşmanın yolu budur. Barışçı tutumu, bir halk<br />

türküsüyle kalbi yumuşayan kişi ortaya koyar. Türk Sanat Müziğinin tadına<br />

varmak, tasavvuf musikisinin sırlarını sezmek, bir konser salonunda<br />

bu enfes güzellikleri keşfetmek bizleri birbirimize yaklaştırır. Tiyatro<br />

sahnesindeki oyunu izlemenin heyecanını bilmek, dünya görüşümüze<br />

derinlik kazandırır. Yani, özgürleşmenin, kardeşçe bir hayat yaşamanın,<br />

hakkını aramanın, muhatabını anlamaya gayret etmenin güzelliğini sanat<br />

eserleri sayesinde fark ederiz… Eskihisar Kültür Günleri’ni, bu anlayışla<br />

düzenledik. Hemşehrilerimiz buyursunlar, gelsinler, o koltuklara genci<br />

yaşlısıyla oturalım, çocuklarımızı da getirelim, şu üç günlük dünyada<br />

ruhumuz biraz nefes alsın.<br />

282 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şiirin değeri<br />

Aziz hemşehrilerim, kıymetli şairler, saygıdeğer misafirler<br />

Çok kısa konuşacağım.<br />

Bu gece, Şiir Gecesi, konuşma gecesi değil, farkındayım.<br />

Hepsi birbirinden değerli şairlerimize, lütfedip geldikleri, gecemizi<br />

onurlandırdıkları için çok teşekkür ediyorum.<br />

Türk Milleti olarak bizim en güçlü sanatımız şiirdir.<br />

Halk Şiiridir, Divan Şiiridir, Modern Şiirdir.<br />

Bütün hayatımızı şiirle anlattık, şiir eşliğinde yaşadık.<br />

İnancımızı da, savaşlarımızı da, aşklarımızı da, zenginliğimizi, fakirliğimizi<br />

her şeyi tarihimiz boyunca şiire döktük.<br />

Bu nedenle, Türk Şairleri, çok iddialı şairlerdir.<br />

Bu akşam aramızda bulunan şairler de, dünya ölçeğinde sanat değeri<br />

taşıyan metinlere imza atmış kişilerdir. Şu anda burada bulunmaktan büyük<br />

gurur duyuyorum. Yunus Emre’den Yahya Kemal’e, Fuzuli’den Mehmet<br />

Akif’e, Mevlana’dan Ahmet Haşim’e kadar bu coğrafya bir şiir coğrafyasıdır.<br />

Modern Şiirimizde de Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Edip Cansever, İlhan<br />

Berk, İsmet Özel, Cemal Süreya gibi çınarların gölgesi üstümüzdedir.<br />

İşte şimdi de burada, Türk Şiiri’nin güzide temsilcileriyle bir aradayız.<br />

Şiir gücü, şairlikteki ustalık bizde hep iddialı bir iş olmuştur.<br />

Bu yüzden, büyük şairimiz Şeyh Galip şöyle demiştir:<br />

“Zannetme ki şöyle böyle bir söz / Gel sen dahi söyle böyle bir söz”<br />

Şairlerimiz bilsinler ki, bu gece okunacak şiirlerin değerinin farkındayız.<br />

Bu gece burada bulunmaktan duyduğum derin memnuniyeti ve heyecanı<br />

tekrar ifade etmek istiyorum. Şairlerimize bir kez daha hoş geldiniz diyor,<br />

hepimize şiirin güzellikleri ve derinlikleriyle dolu bir gece diliyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

283


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Mehmet Akif bizi merak ediyor<br />

Mehmet Akif Ersoy, şiiriyle milletimize ilham vermiş büyük bir sanatçıdır.<br />

Millî varlığımız, millî bilincimiz, millî davamız en güzel ifadesini onun<br />

eserlerinde bulmuştur.<br />

Mehmet Akif , İstiklal Marşı’mızı yazma kudreti göstermekle, kalplerimizdeki<br />

vatan ve millet sevgisini açığa çıkarmıştır.<br />

Mehmet Akif Ersoy’un mısralarının gücü, bizleri bu toprağa bağlayan<br />

köklerin sağlamlığına tekabül eder.<br />

Millî değerlerimizi, inançlarımızı, heyecanlarımızı, bize üstünlük kazandıran<br />

değerlerimizin tümünü onun eserlerinde görürüz.<br />

Bu manada Mehmet Akif Ersoy, bir mihenk taşı gibidir.<br />

Vatan şairi, millet şairi, hayat şairi, hayatımızın şairidir.<br />

Bu nedenle Mehmet Akif’i yakından tanımak ihtiyacındayız.<br />

İstiklal Marşı şairimiz nasıl biriydi?<br />

Şiirlerindeki muazzam enerji nereden geliyordu?<br />

Savaşın ve yoksulluğun ülkemizi kavurduğu yıllarda, milletimize<br />

kahramanlık, azim ve direniş gücü aşılayan bu büyük zat kimdi?<br />

Mehmet Akif 1873’te, İstanbul, Fatih’te doğdu.<br />

Babası Mehmet Tahir Efendi bir ilim adamı, müderris idi.<br />

Annesi Buhara asıllı bir aileden olan Emine Şerife Hanım’dır.<br />

Mehmet Akif ilk mektepten sonra Rüşdiye’de okur. Oradan da Mülkiye’ye<br />

gider. Mülkiye’yi bitirmesine iki sene kala babası vefat eder. Üstüne üstlük<br />

oturdukları evde yangın çıkar. Bunun üzerine Akif, mezunlarına daha makul<br />

şartlarda iş imkanı sunacağı söylenen Baytar Mektebi’ne geçer. Okulu<br />

birincilikle bitirir.<br />

1920 yılındaki ilk Meclis’te Burdur Milletvekili olarak bulunmuştur.<br />

284 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İyi derecede Arapça ve Fransızca bilirdi.<br />

27 Aralık 1936’da vefat etti.<br />

Mehmet Akif, zirvedeki şair olmasının yanı sıra, bir idealist, sanatkâr,<br />

düşünür, hatip, devlet adamı, kahraman, âlim, bilge, yazar ve Kur’an<br />

mütercimi idi.<br />

Onun düşünce adamlığını bilmeden, şairliğinin değerini hakkıyla<br />

kavrayamayız.<br />

Safahat’taki Süleymaniye Kürsüsü’nden bölümünde kendisini şu şekilde<br />

tanımlamaktadır:<br />

“Budur cihanda benim en beğendiğim meslek<br />

Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”<br />

Akif, İstiklal Harbi’nin manevi cephesinin önderi olmuştur. O bizim<br />

maneviyatımıza yön veren, bizi cesaretlendiren bir kumandan idi.<br />

Türkiye’mizin kurtuluş yolunu aydınlatan meşaleyi ateşlemişti.<br />

Bir adam düşünün, milletini, milyonlarca insanı karşısına almış: “KORKMA!”<br />

diyor.<br />

Mehmet Âkif, idealindeki gençliği Âsım’ın Nesli olarak niteliyordu.<br />

Âsım, Mehmet Âkif”in ana hatlarını ayrıntılı olarak çizdiği ideal bir gençlik<br />

prototipidir.<br />

Vatanını, milletini, değerlerini ve tarihini sever. Haksızlığa tahammülü yoktur.<br />

Güçlüdür ve bu gücünü şahsî çıkarları için değil, ülkesi, milleti, toplumun<br />

yararları ve geleceği için kullanmaktadır.<br />

Safahat’ta Mehmet Âkif, Âsım’ı şöyle anlatır:<br />

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;<br />

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.”<br />

Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum?<br />

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.<br />

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım;<br />

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.<br />

Vatanın karış karış işgal edildiği bir dönemde Âkif, geleceğe Âsım’la<br />

bakmakta, Âsım’la teselli bulmakta, Âsım’ın iradesi ile ülkenin yükseleceğine<br />

inanmaktadır.<br />

Yani, Mehmet Akif, bugünle, bizlerle, çok yakından ilgili bir şahsiyetti. Belki<br />

de bizleri, bizim onu merak ettiğimizden daha çok merak ediyordu.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

285


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şöyle diyor Akif:<br />

“Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek;<br />

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”<br />

Mehmet Akif’i burada üç beş cümleyle, 5 – 10 dakikada anlatmamız mümkün<br />

değil.<br />

Onun hakkında yazılmış eski yeni birçok kitap vardır. Hakikaten bir<br />

kahraman, örnek bir insan olduğu, dopdolu bir hayat yaşadığı, alim bir<br />

zat olduğu için, birçok yazarımız Akif’in hayatını ya da onunla tanışıklığını<br />

kaleme almıştır. Onu roman kahramanı olarak sunanlar bile çıkmıştır.<br />

Mithat Cemal Kuntay, Sezai Karakoç, Cemal Kutay, Nurettin Topçu, Emin<br />

Erişirgil, Dücane Cündioğlu gibi birçok yazarın onunla ilgili kitapları vardır.<br />

Mehmet Akif’in hayatımıza yön veren hayatı, bizlere çok şey katan eseri<br />

önünde hürmet ve minnetle eğiliyorum.<br />

En yakın arkadaşlarından olan Mithat Cemal Kuntay’ın onun için yazdığı şu<br />

dörtlükle sözlerime son veriyorum:<br />

“Toprak, sen kol kanat ol, öyle kucakla!<br />

Bilmezsin, O gökten de, adından da temizdi!<br />

Ey yeryüzü, mabet kesilip Allah’a yüksel;<br />

Koynunda yatan gölge bizim Âkif’imizdi!”<br />

286 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hat: Göz nuru gönül disiplini<br />

Değerli misafirler,<br />

En meşhur türkülerimizden biridir: KURBAN OLAM KALEM TUTAN ELLERE.<br />

Kalemi en güzel, hattatlarımız tutmuştur. Kalem en çok sizin elinize yakıştı.<br />

En sevdiğimiz sözlerden biridir: BANA BİR HARF ÖĞRETENİN 40 YIL<br />

KÖLESİ OLURUM.<br />

Hazret-i Ali’nin sözüdür.<br />

Tüm dünyaya harflerin güzelliğini bizim hattatlarımız göstermiştir.<br />

Kur’an-ı Kerim’in Hicaz’da indiği, Mısır’da okunduğu, Osmanlı diyarında<br />

yazıldığı söylenir.<br />

Kûfî, Sülüs, Nesih, Reyhani, Rika, Divani, Celi Divani gibi hüsn-i hat türlerini<br />

sizlerden dinleyeceğiz, öğreneceğiz.<br />

Şeyh Hamidullah, Hafız Osman, Yesarizade Mustafa İzzet, Mustafa Rakım<br />

Efendi gibi ekol sahibi hattatlarımızı yakından tanıyacağız.<br />

Günümüz hattatlarını, sizleri tanıma şerefine nail olacağız…<br />

Fark ettiğim kadarıyla, hüsn-ü hattın güzel sanatlar katına yükselmesinde,<br />

hoca talebe ilişkisinin payı büyük.<br />

Hat sanatın terbiye geleneklerini, tarihini, inceliklerini, hikayelerini sizlerden<br />

dinleyeceğiz.<br />

Göz nuruyla işlenmiş harfler,<br />

Bir medeniyet terbiyesiyle,<br />

Bir gönül disipliniyle<br />

İlahi bir güzellikle nakşedilen harfler, kelimeler bana heyecan veriyor.<br />

Hat sanatının, derinlikli bir sanat telakkisi içinde, her harfe bir mana<br />

yoğunluğu yüklemesi bana heyecan veriyor.<br />

Bizim harflere, kağıda, kaleme duyduğumuz geleneksel hürmet sayesinde,<br />

hat sanatında ilerleme gücü, öncülük etme gücü kazandığımıza inanıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

287


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Biz ki, yolda bir kağıt parçası görsek alır, bir kenara kaldırırız.<br />

İnanıyorum ki, bu riyasız hürmet, milletimize, ilahi bir hediye gibi, en güzel<br />

harflerin sunulmasına vesile olmuştur.<br />

Hüsn-ü Hat; Allah’ın isimlerinin, Habibullah’ın adının, Besmelenin, Kur’an-ı<br />

Kerim’in yüceliği ve enginliğini bize ilk bakışta sezdiren bir sanattır.<br />

İbadetlerimizdeki huşunun, inancımızdaki samimiyetin yazıya yansımasıdır.<br />

Bu itibarla, hüsn-ü hattın vazgeçilmez bir değer olduğu aşikardır.<br />

Sözü uzatmayacağım.<br />

Asıl söylemek istediğim şey şudur:<br />

Sizleri aramızda görmekten büyük sevinç ve gurur duyuyorum.<br />

Hoş geldiniz, safalar getirdiniz.<br />

Hepinizi, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.<br />

288 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Dünya sahnesi, sahne dünyası<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Tiyatro yazarlarının en büyüğü olan Shakespeare “Dünya bir sahnedir”<br />

demiş.<br />

Hiç kuşkusuz, tiyatro sahnesi de bir dünyadır.<br />

2 bin 500 yıldır bu sahnenin dekoru milyonlarca kez değişti. Milyonlarca<br />

oyuncu geldi geçti tiyatro sahnesinden. Binlerce hikaye canlandırıldı bu<br />

sahnede.<br />

Seyircilere yani bizlere, hayatlarımıza ayna tutuldu. İnsana ve topluma dair<br />

meseleler sanatsal incelikler ve güzellikler eşliğinde sunuldu. Muazzam<br />

bir tiyatro tarihi, tiyatro geleneği oluştu. Doğal olarak tiyatro sevgisi, tiyatro<br />

adabı ve tiyatro severler ortaya çıktı.<br />

Tiyatro bizlere bir algı genişliği, zihin açıklığı ve ifade esnekliği ilham eder.<br />

Hayatın zorlu, karmaşık, şaşırtıcı yönlerini fark etmemizi sağlar. İnsanı ve<br />

kendimizi tanıma yolunda ilerlememizi temin eder. Estetik değerlerimizin<br />

gelişmesine yardımcı olur. Sanat algımızı pekiştirir. Önyargılarımızı eritir.<br />

Bizi neşelendirir, düşündürür, heyecanlandırır…<br />

Değerli hemşehrilerim;<br />

Sizleri, Şehir Tiyatroları’mızda sahnelenen oyunları izlemeye davet<br />

ediyorum.<br />

Gelin, önümüzde yeni ve aydınlık ufuklar açacak bu güzel imkanı<br />

değerlendirelim.<br />

Tiyatroyla haşır neşir olalım. Dünya sahnesinden sahne dünyasına bakalım.<br />

Birbirinden güzel oyunları, birlikte izleyelim ki, bu ortak tecrübe sayesinde<br />

dostluğumuz da pekişsin.<br />

Selam ve saygılarımla.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

289


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Fotoğraflardaki <strong>Kocaeli</strong><br />

4 Mevsim <strong>Kocaeli</strong> Ulusal Fotoğraf Yarışması’nın sonuçları belli oldu.<br />

Her ne kadar ‘ulusal’ desek de, yarışmamıza Hindistan’dan da katılım<br />

oldu. İstanbul, Konya, Eskişehir, Sinop, Isparta, Balıkesir, Edirne elbette<br />

şehrimizden fotoğraf sanatçıları, yarışmamıza büyük ilgi gösterdiler.<br />

Bu yıl dördüncü kez düzenlediğimiz yarışma, giderek çok daha prestijli,<br />

cazip ve heyecanlı bir hale geliyor. Bu da beni çok ama çok sevindiriyor.<br />

Ben belediyeciyim. Yoldaki çamur kırıntısından, toplu konutlara kadar<br />

her şey beni ilgilendirir. Bu şehirdeki en küçük bir hüzün de, en şaşaalı<br />

kutlama da benim vazifelerimin kapsamındadır. Her şeye, her işe koşarım.<br />

Acılarını da, sevinçlerini de kalbimde duyarak şehrimi kucaklarım. Diyelim<br />

Kartepe’den ya da belediyenin penceresinden şehre baktığım zaman, yerin<br />

altındaki su hatlarını, doğalgaz hatlarını da görürüm, sık ağaç dallarının<br />

arasındaki kuş yuvalarını da. Bir hemşerimin duruşu, bakışı, yürüyüşü,<br />

kıyafeti bana çok şey anlatır. Bu şehirdeki kubbeler de, gecekondular da,<br />

çınarlar da… bana çok şey anlatır.<br />

Fakat sanatçı gözü başka. Bir fotoğraf sanatçısı, şehrin renklerini, ışıklarını,<br />

biçimlerini öyle açılardan, öyle bir tarzda görür ki, insan hayran kalır.<br />

Bizim kelimelere dökemediğimiz güzellikleri, fotoğraf sanatçıları görüntüler.<br />

İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ FOTOĞRAFLAR<br />

4 yıldır düzenlediğimiz yarışmaya katılan sanatçılarımızın çektiği<br />

fotoğraflara baktıkça müthiş bir heyecana kapılıyorum. Bunun iki nedeni<br />

var: 1- Fotoğraflar, yetkin sanatçıların incelikli yaklaşımını yansıtıyor. 2- O<br />

fotoğraflarda bizim yaptığımız yollar, binalar, diktiğimiz ağaçlar ve daha<br />

birçok emeğimiz göze çarpıyor.<br />

290 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

“Başkan gene kendini övüyor” demeyin hemen. Dünyanın en yoksul, en<br />

kargaşa dolu şehirlerinde çekilen fotoğraflar da insanı etkiliyor. O fotoğraflar<br />

da güzel. Bunu biliyorum. Fakat o fotoğrafların gücü, bize oralarda<br />

yaşanan gerçeği keskin bir şekilde hissettirmelerinden kaynaklanıyor. Yani<br />

yoksulluğun fotoğrafında zenginlik görmüyoruz.<br />

Gelgelelim, <strong>Kocaeli</strong> fotoğraflarında bir dünya şehrinin zarafeti, şıklığı var.<br />

Geçen yıl da söylemiştim. <strong>Kocaeli</strong> gitgide daha fotojenik bir şehir <strong>oluyor</strong>.<br />

Burada kent estetiği, burada çevre bilinci, burada modern bir yaşam kalitesi<br />

öne çıkıyor. Fotoğraflardaki ahenk ve pırıltı, bizim her gün içinde yaşadığımız<br />

güzelliklerden aksediyor.<br />

ŞEHİR ALBÜMÜ<br />

Bu yarışmaya farklı şehirlerden sanatçıların katılmasını ayrıca önemsiyorum.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ne Konya’dan, Eskişehir’den, Isparta’dan ve daha birçok şehirden<br />

fotoğrafçıların gelmesi, bir ölçüde Türkiye’nin şehrimize ‘bakması’ demek.<br />

Bundan hem sanatçılarımıza hem de şehrimize bir gurur payı düşüyor.<br />

Meşhur düşünür Susan Sontag “Fotoğraf biriktirmek, dünyayı biriktirmektir”<br />

demiş. Biz de, şehrimizi biriktiriyoruz. Bu güzel şehirde akan hayatımızı<br />

biriktiriyoruz. Nasıl ki çocuklarımızın fotoğraflarını çekiyorsak, onların<br />

bebekliğini, okula başlayışlarını, gençliklerini albümlerde biriktiriyorsak…<br />

Şehrimizin de günden güne büyümesini, gelişmesini, güzelleşmesini hepimize<br />

ait olan büyük bir albümde bir araya getiriyoruz. Fotoğrafları yayınlıyoruz,<br />

sergiliyoruz…<br />

Yarışmamızın bu yılki birincisi Berker Dalmış’ı, ikinci Mustafa Gezer’i, üçüncü<br />

Dilek Pehlivan’ı, Çetin Canbazoğlu, Recep Yüksel, Mustafa Kılıç, Alpaslan<br />

Güven, İbrahim Akkoç ve Ahmet Tarımcı’yı can-ı gönülden tebrik ediyorum,<br />

kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca eserleri sergilenmeye değer<br />

bulunan bütün sanatçılarımıza da (lütfen isimlerini tek tek yazamadığım<br />

için beni bağışlasınlar) sevgilerimi iletiyorum: Elleriniz dert görmesin aziz<br />

kardeşlerim…<br />

(Kırkbir, s. 58, Aralık 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

291


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

292<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

EĞİTİM<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

293


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

294<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Allah zihin açıklığı versin<br />

Okulların açılması, baharın gelmesi gibidir. İlkokul çocuklarını yeniden okul<br />

yolunda görmek, baharda can eriğe rastlamak gibidir. Masum, pırıl pırıl<br />

çocuklarımız, yavru kuşlar gibi cıvıldayarak okul bahçelerine doluşurlar.<br />

O sesler bize neşe verdiği gibi, bir güven duygusu da aşılar. Çünkü o<br />

bahçelerdeki cıvıltılar, bizim geleceğimizin sesidir. Bu ülkede hayatın<br />

tertemiz, büyük bir nehir gibi aktığını, biz okul bahçelerinden yükselen o<br />

seslerden anlarız.<br />

İşte, okullar yeniden açıldı. Canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımızı<br />

okullara uğurluyoruz. Bizim için hayatın en büyük mucizesi, çocuğumuzun<br />

okuması, büyük adam olması… En çok, çocuklar için dua ediyoruz, hep<br />

onlar için çalışıyoruz, didiniyoruz, dişimizden, tırnağımızdan artırıyor,<br />

çocuklarımızın eğitimine harcıyoruz.<br />

“CEKETİMİ SATAR, EVLADIMI YİNE OKUTURUM”<br />

Bizim zamanımızda babalarımız “Ceketimi satar, evladımı yine okuturum”<br />

derlerdi. Dikkat edin, “arabamı” demiyor, çünkü arabası yok. “Paltomu”<br />

demiyor, çünkü paltosu da yok. Kış günü işe ceketle giden, yoksul ama<br />

aslan gibi babalarımız, o tek ceketi de satmayı göze almışlardı. Eski ceketin<br />

parasından ne olur? Fakat işte bu, yoksul ailelerin en mukaddes hedefiydi.<br />

Anne-babalar, çocuklarını okutmakla, dünyaya, kimsesizliğe, çaresizliğe<br />

meydan okuyorlardı. Bütün yoksul evlerinde, odun sobası etrafında toplanan<br />

o kara gözlü çocuklar, anne-babaların nazarında birer prens – prenses idi.<br />

Annelerimizin en büyük duası “Allah zihin açıklığı versin” idi. Bizim okuyup<br />

büyük adam olmamız, o eski savaşlardaki gibi, ilahi yardımla ulaşılabilecek<br />

bir zaferdi. Çünkü okullarımız da kırık dökük ve kalabalıktı. Çünkü bırakın<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

295


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yardımcı ders kitaplarını, renkli hikayeleri, bir silgi almak meseleydi.<br />

En çok korkulan şey, okul defterlerinin, kalemlerinin israf edilmesiydi.<br />

Kalemtıraşı çok kullanıp, kurşunkalemleri gereksiz yere açmamız hiç hoş<br />

karşılanmazdı…<br />

Şimdi sıkı durun: Cumhuriyet tarihimiz boyunca siyasette, sporda, sanatta,<br />

bilimde öne çıkmış büyük adamların hemen hepsi, işte o yoksul çocuklardır.<br />

Bir kurşunkalemi, bir küçük silgiyi mücevher gibi saklayan o kara gözlü<br />

çocuklar gerçekten de büyük adam oldular.<br />

Çünkü yoksul anneleri onları prensler, şehzadeler gibi giydirdi. Onlara en<br />

güzel sofraları kurdu. Saçlarını güzelce taradı. Okula uğurlarken hep “Allah<br />

zihin açıklığı versin” dedi.<br />

YANGINI SÖNDÜRMEK İÇİN…<br />

Şimdi okulların önünden geçerken, o koşan çocukların sesleri, bize yalnızca<br />

geleceği değil, geçmişi de hatırlatıyor.<br />

Kendi çocukluğumuza dönüyoruz. Bakımsız okulumuzu, gencecik, güleç<br />

öğretmenimizi hatırlıyoruz… Hele dar gelirli ailelerin çocuklarına rastlayınca,<br />

kendi çocukluğumuzun tablosu tamam <strong>oluyor</strong>. Bizim zamanımızdaki eski<br />

kıyafetlerin, şekli bozulmuş çantaların, kalem, silgi, defter, kitap kıtlığının<br />

artık kökten sona ermesini istiyoruz. Nasıl ki bir itfaiye yangını söndürürse,<br />

biz de çocuklarımızı saran bu yoksulluk yangınını bir an önce söndürmek<br />

istiyoruz.<br />

Öğrencilere kırtasiye ve kıyafet hediye ederken, bu tür duygular eşliğinde<br />

hareket ediyoruz.<br />

Allah bütün yavrularımıza zihin açıklığı versin, hepsi okusunlar, büyük adam<br />

olsunlar inşallah.<br />

(Kırkbir, s. 46, Eylül 2008)<br />

296 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Okullarda geleceğin kahramanları okuyor!<br />

Değerli hemşehrilerim, kıymetli öğretmenler, sevgili öğrenciler;<br />

Ders zili birazdan çalacak.<br />

Yavrularımız sınıflara koşacaklar.<br />

Kitaplar, defterler açılacak, öğretmenlerimiz anlatacaklar…<br />

Bir ders yılı daha başlıyor.<br />

Hayırlı, uğurlu olsun.<br />

Bizim milletimiz için hayatta en önemli şey, çocuklarımızın okuması, büyük<br />

adam olmasıdır.<br />

Bu ülkede ister zengin, ister yoksul; ister köylü, ister şehirli olsun herkesin<br />

en büyük dileği çocuklarının okulda başarılı olmasıdır.<br />

Çocuğumuz ilkokul 1’e başladığında onunla gurur duyarız. O 1’e giden<br />

çocuk sanki üniversiteyi bitirmiş gibi seviniriz.<br />

Ne yapalım, elimizde değil. Çocuklarımızın ille okumasını arzu ediyoruz.<br />

Çocuğumuzun büyüyünce çok para kazanması önemli değil. Bu memleketin<br />

değerlerini öğrensin, bilgili, örnek bir insan olsun.<br />

İsteğimiz budur.<br />

Okul bahçelerinden yükselen cıvıl cıvıl sesler, hep içimizi şenlendirir.<br />

Çünkü bu ses, bizim geleceğimizin sesidir. Çünkü siz sevgili öğrenciler, bu<br />

sıralardan, okullardan geçerek büyüyecek ve o tertemiz ellerinizle Türkiye’yi<br />

omuzlayacaksınız.<br />

Bu ülkedeki okullarda, geleceğin kahramanları okuyor, biliyorum.<br />

Geleceğin bilim adamları, aydınları okuyor, biliyorum.<br />

Geleceğin büyük sanatçıları okuyor.<br />

Geleceğimiz, hayatımız, umutlarımız işte bu okul duvarlarında çınlıyor,<br />

yankılanıyor.<br />

Sevgili öğrenciler, güzel çocuklar, canım çocuklar,<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

297


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Anneleriniz, babalarınız sizi daima sever.<br />

Çünkü evlat sevgisi, bir kayısı çekirdeği gibi, insanın kalbinde durur.<br />

Sizler aynı zamanda bu ülkenin çocuklarısınız.<br />

Türkiye’nin gözbebeğisiniz.<br />

Türkiye’nin, tüm milletimizin kalbinde bir tahtınız var.<br />

Hepiniz, Türkiye’nin prensleri, şehzadeleri, prenseslerisiniz…<br />

Bunu unutmayın.<br />

Derslerinizi dikkatli takip ederseniz, asla sıkılmazsınız.<br />

Bu sözüme dikkat edin.<br />

Nasıl ki bir filmi ortasından izleyince anlamıyorsak, dersleri de baştan dikkatli<br />

izlemeyince anlamakta zorlanırız.<br />

Şimdi, bu ilk günde, işi biraz sıkı tutun, olur mu?<br />

Sadece anne-babanızı değil, bizi, hepimizi, tüm Türkiye’yi sevindirirsiniz.<br />

İnanın buna değer.<br />

Öğretmenlerimize de, dünyanın en güzel mesleğine sahip oldukları için<br />

imreniyorum.<br />

Hakikaten bir öğretmenin emeği, öğrettikleri, tek tek insanların içinde ve<br />

toplumda sürekli yaşıyor, canlı kalıyor.<br />

Zaten o yüzden öğretmenlerle ilgili o kadar şiir, şarkı, türkü var.<br />

Allah sizlere de kolaylık, sevinç ve enerji versin.<br />

2008 – 2009 Eğitim Öğretim Yılı’nın, sizlerin şahsınızda, tüm<br />

öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, idarecilerimiz, velilerimiz, kısacası hepimiz<br />

için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.<br />

Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br />

298 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Karne heyecanı<br />

Hayatta en büyük heyecanlardan, en büyük sevinçlerden biri, hiç şüphesiz,<br />

öğrencilerin karne heyecanıdır. Teşekkürname, Takdirname alan bir çocuğun,<br />

bir gencin tertemiz gururu, pırıl pırıl neşesi, cıvıltısı görülmeye, paylaşılmaya<br />

değer, etkileyici bir olaydır.<br />

25 Ocak günü karne alan bütün yavrularımızı gözlerinden öpüyorum. Başarılı<br />

olanları kutluyor, kırık notu olanları da kutluyor ve başarılar diliyorum.<br />

Karnesi zayıf çocuklarımıza söyleyecek üç sözüm var: 1- Üzülmeyin sakın;<br />

sizin gözlerinizden akacak bir damla yaş, dünyanın en kötü karnesinden<br />

daha çok hüzünlendirir bizi. 2- Okula, öğretmenlerinize, sınıfınıza, deftere,<br />

kitaba, kaleme, arkadaşlarınıza küsmeyin; unutmayın ki eğitim ve öğrenim<br />

demek, yalnızca not ve karne demek değildir. Aslolan derslere devam<br />

etmektir, çalışmaktır, terbiyedir, sabırdır… 3- Bir başarısızlığı başarıya<br />

dönüştürmek, büyük bir zaferdir. Diyelim 1’i, 2’yi 4’e, 5’e yükseltmek,<br />

çok fiyakalı, şık bir iştir. Notunuzun kırıklığını bir fırsat olarak görün ve<br />

dilediğinizde ne kadar başarılı olabileceğinizi herkese gösterin.<br />

EMEK, DİKKAT VE ÜMİT<br />

Karne günlerinde beni de müthiş bir heyecan sarıyor. Çok ciddiyim. Bir<br />

eğitimci, öğretmen olduğum için, o karne günü havasını soluma fırsatını<br />

kaçırmadım. Karamürsel’deki 4 Temmuz İlköğretim Okulu’na gittim.<br />

Öğrencilere karne dağıttım, takdirnamelerini takdim ettim: Elben Balel Dilek<br />

Sonugelen, Feyza Yıldız, Elif Ayça Erdemil, Murat Baki Bozat, Serter Turan,<br />

Gizem Melis Banger… Bu çocukların hepsi sınıf birincisi. İnşallah, isimlerini<br />

ileride de duyacağız ve yüzümüzü ağartacaklar. Kendilerini buradan bir kez<br />

daha tebrik ediyorum. Karamürsel Amiral İlköğretim Okulu’na da gittim.<br />

Betül Akyıldız, Aleyna Demir, Gizem Yükselen, Gökçe Köprülü ve Ayşe Nur<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

299


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kızıltaş’a takdirnamelerini sundum. Gözlerindeki sevinç bana gurur verdi,<br />

güç verdi, heyecan verdi. Oradan, Karamürsel Lisesi’ne yetiştim. Şenay<br />

Gülşen, Mustafa Çam, Duygu Vonal, Çağla Varup adlı gençlere takdir<br />

belgelerini takdim ettim. 25 Ocak, benim için heyecan dolu, mutluluk dolu bir<br />

gün oldu. Gencecik evlatlarımız, çiçekler gibi gülümsüyorlardı.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizdeki bütün okullardaki bütün teşekkür belgelerini, takdir<br />

belgelerini, bütün başarılı karneleri dağıtmaya imkanım olsa, yavrularımızın<br />

o anki sevinçlerini görebilsem keşke… Peki ya zayıf karneler? Onlar da<br />

bizim. İnanıyorum ki, hepsi düzelecek. Maraton daha bitmedi. Yolu henüz<br />

yarıladık. <strong>Kocaeli</strong>’mizin ortalamasını yükselteceğiz. Biraz daha emekle, biraz<br />

daha dikkatle, biraz daha ümitle her şeyin üstesinden gelebiliriz!..<br />

“CEKETİMİZİ SATAR, ÇOCUKLARIMIZI YİNE OKUTURUZ!”<br />

Bilgi çağında yaşıyoruz. Hep söylüyorum aslında bütün çağlar bilgi çağıydı.<br />

En eski devirlerde de ateşin nasıl yakılacağını, yükün nasıl taşınacağını,<br />

mızrağın nasıl sivriltileceğini bilmek önem taşıyordu. Şimdi yüzlerce branş<br />

var, her<br />

alanda muazzam bir literatür oluşuyor, bir bilgi patlaması yaşanıyor…<br />

Dolayısıyla, çocuklarımızı okutacağız. Gerekirse ceketimizi satıp yine<br />

okutacağız. Kendimiz de okuyacağız. 100 yaşında bile olsak, her gün yeni<br />

bir şey öğrenmenin insanı zenginleştiren, insana derinlik katan güzelliğinden<br />

vazgeçmeyeceğiz.<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak biz, eğitime, öğrenime bütün gücümüzle destek<br />

<strong>oluyor</strong>uz. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.<br />

KO-MEK’te bugüne kadar 50 bin vatandaşımız 70 branşta eğitim aldı.<br />

Türkiye’nin en büyük eğitim kurumlarından biri KO-MEK’tir. Orada Japonca<br />

da öğreniliyor, tavşan yetiştiriciliği de; bilgisayar da öğreniliyor, mantar<br />

yetiştiriciliği de… Tabii ki olacak. Ne iş olsa yapan, vasıfsız, sıradan kimseler<br />

olmaya rıza gösteremeyiz. Aranan, beğenilen, elinden iş gelen, vasıflı, usta,<br />

uzman, bilgili kişiler olmak zorundayız.<br />

DAHA GÜZEL KARNELERE…<br />

Öğrenciler, bizim için kelebekler gibidir. Ne zaman, nerede elinde çantasıyla,<br />

üzerinde formasıyla, önlüğüyle bir öğrenci görsem içim şenleniyor. Bir<br />

öğrencinin tebessümü, dünyanın en aydınlık lambası, en parlak mücevheri<br />

gibi. Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, emin olunuz ki, alelusul bir belediyecilik<br />

yapmıyor. Yoksul ailelerimiz vardır. Yoksul öğrencilerimiz vardır. Onlara<br />

çanta, defter, kalem, kıyafet temin ediyoruz. Etmemiz gerek. Maddi imkanları<br />

kısıtlı ailelerden gelen öğrencilerimizin boynu bükük kalırsa, ağzımızın tadı<br />

kaçar; onlar neşelenmezse, biz gülemeyiz… Aynı anlayış çerçevesinde,<br />

300 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

farklı ilçelerdeki öğrencilerimize, deniz otobüsleri tahsis ederek <strong>Kocaeli</strong><br />

gezileri düzenliyoruz…<br />

Üniversite, okulların en ciddisidir. Üniversite öğrencisinin her zaman yeni<br />

kitaplara, yeni araç gerece ihtiyacı vardır. Üniversiteli kardeşlerimizin sosyal<br />

ve<br />

kültürel faaliyetlere katılmaları gerekir. Dolayısıyla onlara burs lazımdır.<br />

Belediyemiz, her yıl 10 bini aşkın üniversiteliye karşılıksız burs veriyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin Büyükşehir oluşu, bir kültür şehri, bir cazibe merkezi oluşu,<br />

geleceğinin aydınlık oluşu, öncelikle eğitimdeki, öğretimdeki başarılarımıza<br />

bağlıdır…<br />

Daha güzel karneler, daha çok başarı belgesi, daha çok şampiyonluk ve<br />

daha görkemli bir <strong>Kocaeli</strong> dileğiyle…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

301


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışkan öğrencileri alkışlıyorum<br />

‘İnsan’ kelimesi, ‘ilgi kuran, yakınlaşan’ anlamı taşıyan ‘ünsiyet’ ile aynı<br />

kökten geliyor.<br />

İnsanın insanla, tabiatla, hayatla ilgi kurması bilgiyle mümkündür.<br />

Demek ki bizler, insan vasfımızı bilgi sayesinde elde ediyoruz.<br />

Olgunlaşmamızın, incelmemizin, değer kazanmamızın yolu bilmekten,<br />

öğrenmekten geçiyor.<br />

Bilgisiz kimse, varlığına anlam katamaz.<br />

Okula gitmenin, öğrenim görmenin, kitap okumanın, ders almanın faydaları<br />

bellidir:<br />

1- Meslek sahibi oluruz ve böylece geçimimizi temin etme imkanına<br />

kavuşuruz.<br />

2- Yaptığımız işlerle, içinde yaşadığımız topluma yararımız dokunur.<br />

3- Bir sosyal statüye sahip oluruz.<br />

Fakat hepsinden önemlisi, bir kimlik, kişilik ediniriz.<br />

KALEM, BOMBALARDAN DA KESKİNDİR<br />

Tarihi, bilgili insanlar yazar. Toplumlara, bilenler yol gösterir.<br />

Derler ki “En büyük fenalık, cahillerin başa geçmesidir.”<br />

Şu halde, çocuklarımızın ve gençlerimizin üstün nitelikli eğitim görmeleri,<br />

hepimiz için hayati önem taşır.<br />

İyi okullar, üstün başarılar kazanan öğrenciler, bilimsel çalışmalarıyla<br />

dönüştürücü etkiler uyandıran uzmanlar; ülkelerin en büyük gurur<br />

kaynaklarıdır.<br />

“Bilgi çağında yaşıyoruz.” Bana göre, bütün çağlar bilgi çağıydı. Yontma Taş<br />

Çağı’nda da taşı daha iyi yontmayı bilmek önemliydi.<br />

Fakat tabii ki günümüzde, bilgi tartışılmaz bir değere sahip.<br />

302 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kalem, yalnızca kılıçtan değil, nükleer bombalardan da daha keskin.<br />

BİLGİYE, BİLENE, ÖĞRENENE HÜRMET<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak 2005 yılında, üniversiteli<br />

gençlerimize burs dağıtmaya başladık.<br />

Onbinlerce öğrenci kardeşimize, dostumuza burs verdik.<br />

Bu yıl, tam 10 bin 703 üniversiteliye burs veriyoruz. Bunun için 6,5 milyon<br />

YTL bütçe ayırdık.<br />

Üniversite öğrencileriyle, tertemiz, pırıl pırıl gençlerimizle biraraya geldik ve<br />

burslarını çekebilecekleri banka kartlarını takdim ettik.<br />

Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda (OKS),<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde ilk 300’e giren öğrencilere bisiklet hediye ettik.<br />

Öğrencilerimize kıyafet ve kırtasiye yardımlarında bulunuyoruz.<br />

Okullarımıza da destek <strong>oluyor</strong>uz.<br />

Tabii ki yapacağız. Tabii ki okuyan, öğrenim görenlerin yanında yer alacağız.<br />

Çünkü evlat sevgisi bunu gerektiriyor.<br />

Çünkü bilgiye hürmet bunu gerektiriyor.<br />

İstikbalimizi aydınlatacak, bizi ayakta tutacak, güçlendirecek, ilerletecek olan<br />

şey, gençlerimizin bilgi, kültür, irfan sahibi olmasıdır.<br />

ÖDÜLÜ EN ÇOK HAK EDENLER<br />

Öğrencilerimizin başarısı, beni hem çok heyecanlandırıyor, sevindiriyor, hem<br />

de gururlandırıyor.<br />

Zira, devletler ve milletler, ilim adamlarının enerjisiyle yaşarlar.<br />

Öğrenimdeki başarı kadar ödüllendirilmeyi hak eden bir şey var mıdır?<br />

Bence yoktur.<br />

Gençlerimizi, kardeşlerimizi, yavrularımızı okumaya, okullarda başarı<br />

kazanmaya teşvik etmek, hepimiz için kutsal bir vazifedir.<br />

Biliniz ki, biz bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz.<br />

Çiçekler gibi temiz, alnı öpülesi evlatlarımızın öğrenim başarılarını<br />

desteklemeye sonuna kadar devam edeceğiz.<br />

Burası <strong>Kocaeli</strong>. Çalışkan öğrencilerin ayakta alkışlandığı şehir.<br />

(Kırkbir, s. 05, Kasım 2007)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

303


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Öğretmenleşme Yolunda<br />

İnsan olmak, tıpkı koruğun üzüm olması gibidir.<br />

Yani, insanlığımızı, ‘olgunlaşmak’ suretiyle elde ederiz.<br />

Hayatımızın ve varlığımızın anlamı, bize peşinen verilmiş, hazır bir şey<br />

değildir. Onu zamanla kazanırız.<br />

Kültür budur.<br />

İçinde yetiştiğimiz kültürün biçimlendirdiği kişiler haline geliriz.<br />

Bilgilenme ve görgü, yani ‘talim ve terbiye’ insan olmamızı mümkün kılar.<br />

Uyumlu, geçimli, saygın, zarif, adil, güvenilir, erdemli bireyler olarak varlık<br />

kazanmamız bir süreç işidir.<br />

Öğretmenler, işte bu olgunlaşma sürecini tanzim eden kişilerdir.<br />

Dünyanın en kutsal mesleğinin öğretmenlik oluşu, bize insanlık değerlerini<br />

özümsetmesindendir.<br />

Öğretmenlere çok şey borçlu olduğumuzu sık sık söyleriz.<br />

Esasen, öğretmenlere olan minnetimiz, insanlığımızı kazanmamızda büyük<br />

payları olmasındandır.<br />

Öğretmen şefkatin, bilginin, sevginin odağındaki kişidir.<br />

Bir öğretmenin kalbi, bir merhamet ve irfan değirmenidir.<br />

Onlar sadece bir kılavuz değil, aynı zamanda yürünecek yolu inşa eden<br />

kişilerdir.<br />

24 Kasım günlerinde, öğretmenlerimizin bizlere, hayatımıza kattıklarını<br />

anıyoruz.<br />

Hepimiz, gözlerimizi öğretmenlere çeviriyoruz.<br />

Okul anılarımızın başkahramanlarını minnetle, muhabbetle anıyoruz.<br />

Türkiye, öğretmenlerin çabalarıyla yükselmiş bir ülkedir.<br />

84 yıldır, öğretmenler, bu ülkeye bilim adamları, sanatçılar, devlet adamları,<br />

doktorlar, hukukçular, mühendisler… yetiştirdiler.<br />

304 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Öğretmenlerin önemini belirginleştiren bir diğer husus da, ülkemizde nüfusun<br />

büyük oranda genç olmasıdır.<br />

Şarkılarımızda, türkülerimizde, filmlerde, romanlarda, şiirlerde hep<br />

öğretmenler başroldedir.<br />

Rıfat Ilgaz’ın meşhur romanından uyarlanan Hababam Sınıfı’ndaki Mahmut<br />

Hoca’yı düşünün.<br />

Mahmut Hoca, bu ülkenin tüm afacanlarına, yani hepimize öğretmenlik<br />

yapmıştır.<br />

Her birimizin öğrenim hayatında birkaç Mahmut Hoca muhakkak bulunur.<br />

Öğretmenlik hep fedakarlıkla birlikte anılır.<br />

Çünkü, Blaise Pascal’ın da dediği gibi “Öğretmen, kendisine duyulan ihtiyacı<br />

yavaş yavaş ortadan kaldıran kişidir.”<br />

Ne demek bu? Bizler, öğrenmeyi, kendi kendimizin öğretmeni olmayı da<br />

öğretmenlerden öğreniyoruz demek.<br />

Bu açıdan bakıldığında, tabii ki hepimiz zamanla öğretmenlere benzeme,<br />

öğretmenleşme yoluna ilerleriz.<br />

Büyük adamların daima öğretici bir yönü olduğunu hatırlayınız.<br />

Türkiye’mizin bütün şehirlerine, en uzak köylerine, dağlarına, ovalarına bilgi,<br />

azim ve sevinç taşıyan genç yaşlı bütün öğretmenlerimizi kutluyorum.<br />

Sizlere yürekten minnettarız, sevgili öğretmenler, öğretmenlerimiz. Bin<br />

yaşayın!<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

305


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ÖSS sizin için zor değil, geçersiniz<br />

Kıymetli gençler, aziz kardeşlerim;<br />

Bu akşam hep beraber eğlenip coşacağız.<br />

O yüzden, sözü uzatmayacağım. Rahat olunuz.<br />

Alişan’ı ve Zeynep’i dinlemeye geldiğinizi, sahnede bir an önce onları<br />

görmek istediğinizi biliyorum.<br />

Şarkıcılara, müzisyenlere hep imrenmişimdir.<br />

Hemen konuya giriyorum: Türkiye bir gençler ülkesi.<br />

Nüfusumuzun büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor.<br />

Türkiye denince akla hemen gençler geliyor, sizler geliyorsunuz.<br />

Çünkü bu ülkeyi gençler kurdu.<br />

Kurtuluş Savaşı’nda gençlerimiz çarpıştı.<br />

Siz gençler, yurdumuzu kurtardınız. Düşmanı denize sizler döktünüz.<br />

Bizim yaşlılarımız gençlerden korkmazlar. Gençleri severler, selamlarlar.<br />

Niye? Çünkü sokakta yürüyen gençlerin hepsinin gazi olduğu, savaştan<br />

çıktığı bir ülkeydi Türkiye.<br />

Bizler de, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, bir gençlik enerjisiyle çalışıyoruz.<br />

Sizlerden ilham alıyoruz.<br />

Caddelerde, sokaklarda görüyorsunuz. Büyükşehir oluşumuzun 3. yılı<br />

dolayısıyla, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz faaliyetleri anlatan afişler var.<br />

Radyolarda, televizyonlarda görüyorsunuz.<br />

Laf aramızda, üstesinden geldiğimiz işlere bakınca ben de hayret ediyorum.<br />

Doğalgaz hatları döşemişiz, onbinlerce vatandaşımıza meslek eğitimi<br />

vermişiz, 22 tane spor tesisi açmışız, kültür merkezleri hizmete girmiş,<br />

ücretsiz muayene,<br />

tedavi hizmeti sunuyoruz, yolları asfaltlıyoruz, köprülü kavşaklar kuruyoruz,<br />

çöpleri dep<strong>oluyor</strong>uz, arıtma tesislerinde atıkları işlemden geçiriyoruz,<br />

306 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

2 milyon 100 bin ağaç dikmişiz, burayı, Sekapark’ı kurmuşuz!.. İnanın<br />

saymakla bitmiyor. Övünmek için söylemiyorum.<br />

Kendi kendime, “Biz bunca işin altından nasıl kalktık?” diye soruyorum.<br />

Geceleri aklıma takılıyor. Düşünüyorum.<br />

Sonra da “Hah” diyorum, “tabii ya, Türkiye gençler ülkesi, <strong>Kocaeli</strong> gençlerin<br />

şehri.” Etrafımızda sizleri, pırıl pırıl, tertemiz genç kardeşlerimizi göre göre,<br />

sizin gücünüz, hızınız, dayanıklılığınız bizi de aşılıyor. Bütün o kanalları<br />

takır takır söküp yeniden döşüyoruz. 500 tane salıncağı, kaydırağı hızla<br />

toprağa çakıyoruz. Çocuklarımız oynasın, neşelendin diye. Kartepe’ye, dağın<br />

zirvesine doğalgaz götürüyoruz. 6 binden fazla ev yapıyoruz. Nasıl? Dedim<br />

ya, sizin sayenizde. Yerinde duramayan, filinta gibi, gözleri ışıl ışıl gençlerin<br />

arasında olmak, bize uyuşma, mayışma şansı bırakmıyor. Yarış atı gibi<br />

koşturuyoruz! Genç dostlarım, güzel kardeşlerim;<br />

<strong>Kocaeli</strong> büyükşehir oldu, 3 yıl nefes almadan, durmadan, mola vermeden,<br />

çılgınlar gibi çalıştık. Bugün, iki yeni deniz otobüsü daha hizmete girdi. Ben<br />

deniz otobüslerine bayılıyorum. Deniz otobüsleri, adeta ruhumu okşuyor.<br />

Deniz otobüsüne bindiğimde, kendimi yüzen bir uçakta gibi hissediyorum.<br />

Osman Hamdi Bey ve Seka adlı deniz otobüslerimiz yola çıkıyor. Körfezde<br />

iki dev yunus balığı gibi, şarkı söyleyerek yüzecekler! Gıcır gıcır, şimşek gibi<br />

iki deniz otobüsü. İnsanın şiir yazası geliyor.<br />

Körfez’de deniz ulaşımını biz başlattık. Açıkçası, bununla gurur duyuyorum.<br />

Körfezimize tam 10 iskele kurduk. Günde 136 deniz seferi yapılıyor. Şimdi de<br />

Gebze Darıca ile İzmit arasında seferler başladı! Körfez’in en uzak iki<br />

ucu arasında deniz ulaşımı yapılıyor! Hızlı, güvenli, konforlu bir deniz<br />

yolculuğuyla, Körfez’i bir uçtan bir uca geçiyorsun. Tabii ki geçeceksin.<br />

Çünkü en iyisine layıksın. Daha da iyisine layıksın. Biz de bunun için<br />

çalışıyoruz. Sizin o tertemiz saygınızı hak etmek için, canımızı dişimize<br />

takmış vaziyetteyiz.<br />

Biliyorsunuz, Kent Kart diye, sihirli bir kartımız var. Bizim gençliğimizde böyle<br />

şeyler yoktu. Şimdi var. Cebine bir deste kart koyuyorsun, kredi kartı, telefon<br />

kartı, otobüs kartı, yemek kartı; kimse seni tutamıyor artık. Kent Kart da o<br />

kartlardan biri. Ben en çok Kent Kart’ı beğeniyorum. İnsana kötü sürprizler<br />

yapmıyor çünkü. Hattâ, müjdeler veriyor. Kent – Kart kullananlar artık ikinci<br />

belediye aracına bindiklerinde yarı yarıya indirimli seyahat ediyorlar. Kent<br />

Kart’la deniz aracından otobüse geçildiğinde de aynı, % 50 indirim!<br />

Bütün yatırımlarımızı, faaliyetlerimizi, projelerimizi burada anlatmam<br />

imkansız. Burada sözü uzatmamak lâzım.<br />

Şimdi size, dere ıslahlarından, kanalizasyon altyapısından, üstgeçitlerden,<br />

Sevgi Mağazalarından, uydu takip sisteminden, kentsel dönüşümden<br />

bahsedemem. Fakat sizlerden bir ricam var: Lütfen, bu ricamı dikkate alınız,<br />

değerli kardeşlerim:<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

307


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’deki binalara, yollara, otobüslere, sulara, bacalara, parklara,<br />

ağaçlara, denize bakarken; bütün bunlardaki değişimi, hareketliliği,<br />

yenilenmeyi görmeye çalışınız. Ve daha da önemlisi, bizim, tam da sizin için<br />

çalıştığımızı, sizin için emek harcadığımızı unutmayınız.<br />

Gözümün nuru gençler; bugün, Anadolu’daki insanlar, sizin yolunuzu<br />

gözlüyor.<br />

Üniversitelerden çıkıp, şehirlerimize dağılmanızı, Türkiye’yi çekip çevirmenizi<br />

bekliyorlar. Kucağında çocuğuyla anneler, sizlerin doktor önlüğünü giyip<br />

gelmeniz için sabırsızlanıyor.<br />

İnşaat mühendisleri, avukatlar, öğretmenler gelsin diye yollara bakıyor insanlar.<br />

Sizler de tüm şehirlerimizdeki tarlalara, okullara, fabrikalara, adliyelere,<br />

limanlara koşacaksınız.<br />

Türkiye’yi omuzlayıp hızla koşacaksınız.<br />

Bu ülkenin, Türkiye’mizin güçlenmesi, gelişmesi için çalışacaksınız.<br />

Milletçe hayatımız, sizlerin çok değerli, vazgeçilmez emeklerinize bağlı.<br />

Çocuklarımızı, canımızı, malımızı, sokaklarımızı sizlere emanet edeceğiz.<br />

Hayatımız size bağlı arkadaşlar.<br />

Peki biz ne yapacağız?<br />

Size gözümüz gibi bakacağız.<br />

Sizleri omuzlarımızda taşıyacağız.<br />

Hiç kuşkunuz olmasın.<br />

ÖSS’yi geçersiniz. Sizler bir ülke kurdunuz, kendi hayatınızı hayli hayli<br />

kurarsınız. Üniversiteye girin, fakülteyi bitirin. Sizin için zor değil.<br />

Başaracağınıza tüm kalbimle inanıyorum.<br />

Bizler de sizi, canımızdan çok sevdiğimiz gençlerimizi, evlatlarımızı<br />

omuzlarda taşıyalım.<br />

Size türküler, şarkılar, alkışlarla cevap verelim.<br />

Hepinizle gurur duyuyorum.<br />

Geçen sene ÖSS’de 4 gencimiz dereceye girdi. İrfan, Mustafa, Semih ve<br />

Ersan. Şimdi onlara birer otomobil hediye ediyoruz.<br />

Elimizde olsa, helikopter, uçak hediye ederiz. Bundan emin olun.<br />

Güzel kardeşlerim,<br />

sizlerle aynı şehirde, aynı ülkede yaşamak bana güç veriyor, heyecan<br />

veriyor. Hepinizi alnınızdan öpüyorum.<br />

Bu akşamın tadını çıkarın. İyi eğlenceler. Allah’a ısmarladık.<br />

308 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

KO-MEK, şehrimizin işleyen bileği, çarpan<br />

kalbidir<br />

Aziz hemşehrilerim, saygıdeğer KO-MEK’li dostlarım;<br />

KO-MEK Sergilerini, <strong>Kocaeli</strong>’nde icat ettiğimiz, bir bayram olarak<br />

görüyorum.<br />

Bugüne dek KO-MEK kurslarından 70 bin kadar kursiyer gelip geçmiş.<br />

34 kurs merkezinde 74 ayrı kurs düzenlenmiş.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, insanların arılar gibi, karıncalar gibi çalıştığı bir şehir olmuş.<br />

Şimdi de bu el emekleri, göz nurları sergileniyor.<br />

Bakınca gözlerim kamaşıyor.<br />

KO-MEK sayesinde artık şöyle düşünüyorum:<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde bir insanın eline bir taş, bir tahta parçası ver, sana onu<br />

mücevher yapsın!<br />

Bir sayfa, bir kumaş parçasından şaheserler çıkarsın.<br />

Her alanda becerikli, elinden iş gelen, asla boş durmayan onbinlerce<br />

insanımız oldu.<br />

Bugün en yoksul ülkelerden en zengin ülkelere, en ıssız şehirlerden<br />

metropollere kadar en büyük mesele, insan kaynakları meselesidir.<br />

Yani çalışan kesimin, üreten kesimin durumu, şehirlerin cazibesini belirler.<br />

Çünkü insanlar ürettikçe, insan emeğinin kalitesi yükseldikçe, şehirlerin de<br />

kalitesi yükselir.<br />

Modernleşmenin, gelişmenin de aslı esası budur.<br />

Bizde KO-MEK’in lokomotifi kadınlar oldu.<br />

Kadın yöneticiler, kadın öğretmenler, KO-MEK aracılığıyla şehrimizi çekip<br />

çeviriyorlar.<br />

Kendilerini hayret ve hayranlıkla, takdir ve minnetle izliyorum.<br />

Kadınlarımız, şehrimize anne şefkatini, çalışkanlığı yaydılar.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

309


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde bir üretkenlik, bir azim fırtınası estirdiler.<br />

KO-MEK yalnızca bir meslek öğrenmek, bir iş hakkında bilgi sahibi olmak<br />

isteyenlerin mekanı değil.<br />

Daha önemlisi, insanın değerini, içimizdeki cevheri açığa çıkaran bir merkez.<br />

KO-MEK’e gelenlerin yüzde 70’i, lise ve üniversite okumuş kişiler.<br />

Bu ne demektir?<br />

KO-MEK’te üstün bir eğitim seviyesi tutturulmuş demektir.<br />

KO-MEK çok yüksek bir cazibeye sahip demektir.<br />

KO-MEK’te işler ciddi, bir gelen, eşini dostunu da davet ediyor demektir.<br />

Bu da beni gururlandırıyor.<br />

KO-MEK dendi mi heyecan ve ümitle d<strong>oluyor</strong>um.<br />

Aziz kardeşlerim, KO-MEK’li can dostlarım;<br />

Bilgisayar tasarımcılığından, İngilizce’ye, muhasebeden tavşan<br />

yetiştiriciliğine kadar birçok branşta KO-MEK kursları düzenlendi.<br />

Burada hemşehrilerimiz bağlama çalmayı, gitar çalmayı öğrendiler.<br />

Ebru, tezhip, hat öğrendiler.<br />

Kuaförlük, kaynakçılık, forklift operatörlüğü öğrendiler.<br />

Bu meslekler, bu beceriler tek tek bizim kimliğimizin parçası haline geldi.<br />

Buraya Ahmet, Mehmet olarak gelenler; desinatör oldu, tesisatçı oldu,<br />

tiyatrocu oldu.<br />

Buraya Ayşe Fatma olarak gelenler stilist, konserveci, cilt bakım uzmanı<br />

oldu.<br />

Hepsinin ötesinde, KO-MEK’te, çalışma azmi, öğrenme arzusu taşıyan<br />

insanlar bir araya geldi.<br />

Kendi aralarında tanıştılar, kaynaştılar.<br />

Beraber iş kuranlar, yuva kuranlar oldu.<br />

Bence en büyük sevinç, en büyük kazanç, bu hayat dolu insanların<br />

buluşmasıdır.<br />

Emek vermekten geri durmayan, öğrenme hevesini kaybetmemiş,<br />

kendinden ümit kesmemiş insanlar KO-MEK’te bir araya geliyorlar.<br />

Dertlerini, sevinçlerini, sırlarını, heyecanlarını paylaşıyorlar.<br />

Sağlıklı toplum, sağlıklı birey işte bu küçük konuşmalardan,<br />

tebessümlerden doğar.<br />

Gün boyu dört duvar arasında oturup ruhu kararan kimselerden şehre,<br />

ülkeye hayır gelir mi? Zor.<br />

Fakat KO-MEK, çevremizdeki, içimizdeki duvarları, engelleri aşma imkanı<br />

sunuyor.<br />

Engel dedim de, engelli dostlarımız da KO-MEK’te bilgi ve becerilerini<br />

geliştiriyorlar.<br />

Kendimize saygımızı ancak üreterek koruyabiliriz.<br />

310 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Toplumun saygısını ancak çalışarak kazanabiliriz.<br />

KO-MEK işte bu güzel fırsatları, bu insanlık neşesini çoğaltıyor, yayıyor.<br />

Genç yaşlı onbinlerce vatandaşımız, içindeki cevheri burada işliyor.<br />

KO-MEK kurslarına katılan öğretmenler var.<br />

Tabii ki olacak.<br />

KO-MEK kurslarına emek veren tüm usta öğreticileri, öğretmenleri,<br />

yöneticileri tüm kalbimle tebrik ediyorum.<br />

KO-MEK kurslarına katılan tüm öğrencileri, mezun olanları da, şöyle bir<br />

uğrayıp geçenleri de kutluyorum.<br />

İnanıyorum ki KO-MEK, <strong>Kocaeli</strong>’nin işleyen zihni, çarpan kalbi, çalışan<br />

bileğidir.<br />

Alın teri burada, göz nuru burada, umut, sevgi, içtenlik buradadır.<br />

Bütün vatandaşlarımızı KO-MEK kurslarına katılmaya, KO-MEK’i yakından<br />

tanımaya davet ediyorum.<br />

Buyurun gelin, sizler de bu tertemiz, çalışkan aileye katılın.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

Allah emeklerinizi, kazançlarınızı bereketlendirsin.<br />

Sağlıcakla kalın.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

311


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Asıl yiğitlik helal lokma ve alın teridir<br />

Saygıdeğer KO-MEK kursiyerleri, saygıdeğer usta öğreticiler, saygıdeğer<br />

öğretmenler, saygıdeğer yöneticiler;<br />

KO-MEK’le, KO-MEK’lilerle, sizlere gurur duyuyorum.<br />

Erkeklerden özür dileyerek, öncelikle hanımlara hitap edeceğim.<br />

KO-MEK kursiyerlerinin yüzde 72’sinin bayan olduğunu biliyorum. Şube<br />

yöneticilerinin de hemen tamamı bayan.<br />

O halde, müsaade ediniz, önce hanımlara özel birkaç cümle söyleyeyim.<br />

Muhterem hanımefendiler;<br />

Sizler, KO-MEK’e gösterdiğiniz ilgiyle, buraya verdiğiniz emekle beni<br />

kendinize hayran ettiniz.<br />

KO-MEK’e sizin tertemiz elleriniz değdi.<br />

Burası, sizin sayenizde şehrin en mutlu ailesi haline geldi.<br />

Siz hanımlar, burada bize çok büyük bir ders verdiniz.<br />

Ufkumuzu açtınız.<br />

Bir kez daha anladık ki, biz bir kapı açtığımızda, bir imkan sunduğumuzda,<br />

sizler, bacılarımız, ablalarımız, onu en güzel şekilde değerlendiriyorsunuz.<br />

Bir kez daha anladık ki, çocukları yetiştiren, sofraları kuran, evleri kristal<br />

avizeler gibi pırıl pırıl yapan sizler; hepimizden daha bilgesiniz.<br />

Binlerce kadın, <strong>Kocaeli</strong>’mizde sabah erkenden uyandı, kahvaltı sofraları<br />

kurdu, çocukları okula yolladı, eşini işe uğurladı, evini derleyip topladı ve<br />

sonra KO-MEK’e geldi.<br />

Genç kızlar, ablalarımız, teyzelerimiz, bacılarımız hayata katılmak,<br />

öğrenmek, üretmek, kaynaşmak için KO-MEK’e geldi.<br />

Sizler Şekerpınar’da, Kandıra’da, Gölcük, Karamürsel, Uzuntarla, Dilovası,<br />

Köseköy’de, kısacası <strong>Kocaeli</strong>’nin her yerinde, bütün KO-MEK merkezlerinde<br />

bir mucize gerçekleştirdiniz.<br />

312 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir insanlık mucizesi.<br />

KO-MEK’i bir kurumdan öte, bir yuva haline getirdiniz.<br />

Bilgiye, öğrenmeye, çalışkanlığa, emeğe, paylaşmaya, kaynaşmaya<br />

verdiğiniz değerle, hepimizi imrendirdiniz.<br />

Şevkinizle, neşenizle, cömertliğinizle, tertemiz ahlakınızla, tebessümlerinizle,<br />

selamlarınızla, bitmeyen enerjinizle, sabrınızla, sebatınızla, şefkatinizle, KO-<br />

MEK’i sizler var ettiniz.<br />

Bütün samimiyetimle söylüyorum, sizler olmasaydınız, biz erkekler KO-<br />

MEK’in böyle ilham dolu, harika bir yer haline gelmesini sağlayamazdık.<br />

KO-MEK’e bir saray asaleti bağışladınız. Sizler, bizim umutlarımızın en üst<br />

düzeyde gerçekleşmesini sağladınız.<br />

Her biriniz bir prenses, bir kraliçe, bir sultan asaletiyle çalıştınız.<br />

Sanat altın bileziktir. Bu altın bilezikler, en çok siz değerli hanımefendilere<br />

yakışıyor.<br />

Sizlere özellikle teşekkür ediyorum, minnetlerimi sunuyorum.<br />

Şimdi bu teşekkürü dile getirdim, ferahladım.<br />

Artık konuşmama başlayabilirim.<br />

Bizi KO-MEK’te buluşturan, bir araya getiren şey ne?<br />

Tamam, burada Bilgisayar, İngilizce, dikiş - nakış, bilgisayarlı muhasebe<br />

öğreniliyor.<br />

Tamam burada kuaförlük, cilt bakımı, takı tasarımı var.<br />

Japonca, Rusça, Arapça, mantarcılık, tavşancılık eğitimi veriliyor.<br />

Forklift, resim, hat, ebru, gitar, bağlama, ney… hepsi var, her şey var.<br />

Fakat biz buraya geliyoruz, çünkü kendimize inanıyoruz.<br />

KO-MEK, kendinden ümidi kesmeyenlerin yeri.<br />

KO-MEK, vazgeçmeyenlerin, korkmayanların, kaçmayanların yeri.<br />

KO-MEK özgüvenli, haysiyetli, dürüst insanların yeri.<br />

Sizler, hiçbiriniz, “Bu saatten sonra ne yapabilirim?” demediniz.<br />

“Ben anlayamam, öğrenemem” demediniz.<br />

“Neme lazım, kursta ne işim var, zaten canım sıkkın” demediniz.<br />

Hayata sarıldınız.<br />

Alın terinden, bilgiden, ahlaktan, helal kazançtan yana tavır koydunuz.<br />

Biliyorum ki KO-MEK kursiyerlerinin içinde önemli oranda üniversite mezunu<br />

var. Lise ve üzeri eğitim düzeyinde olanlar % 70’i geçiyor.<br />

Hiç okula gitmemiş olanlar da, üniversite bitirmiş olanlar da KO-MEK’e<br />

geliyor.<br />

Çünkü hepsi, hepiniz, bir öğrenme, bilme, anlama heyecanı taşıyorsunuz.<br />

Buradan büyük bir kardeşlik duygusu, sevgi, güven doğuyor.<br />

KO-MEK işte bu yüzden çok önemli.<br />

Buradan muazzam sevinçler, başarılar, kazançlar doğuyor.<br />

Bir elbise dikip satıyorsunuz. Eşe dosta takı satıyorsunuz. Burada<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

313


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

emeklerinizi, ürünlerinizi sunuyorsunuz. Biliyorum, bir yıl içinde siz KO-<br />

MEK’liler toplam 131 milyarlık satış yaptınız. Haberini aldım. Herkes sizi<br />

konuşuyor sevgili KO-MEK’liler!<br />

Allah bereket versin.<br />

Dedim ki, KO-MEK’e gelenlerin % 70’ten fazlası lise ve üzeri eğitim<br />

düzeyinde.<br />

Bu, KO-MEK’te verilen eğitimin üstün niteliğinin delilidir.<br />

Dolayısıyla ben şahsen, KO-MEK sertifikası alan kişileri çok önemsiyorum.<br />

Saçımı kestireceğim zaman KO-MEK sertifikalı bir kuaföre gidersem içim rahat<br />

eder.<br />

Web sitesi lazım diyelim, KO-MEK mezunu bir arkadaşım bana hizmet<br />

sunabilir.<br />

Diyelim şehrimize yurtdışından, Rusya’dan, Arabistan’dan misafirler geldi.<br />

KO-MEK’li tercümanlara ihtiyacımız olacak.<br />

Mantar satın alacağız, iyisini kim yapıyor? KO-MEK’te bu işi öğrenenler vardı<br />

deyip, onlara gideceğiz.<br />

Eşime bir takı alayım, çok sevinir dediğimde, KO-MEK sergisinden bir tane<br />

seçebilirim.<br />

Demek istediğim, siz KO-MEK’liler bu şehri güzelleştirdiniz.<br />

Bana güven veriyorsunuz. Bana güç veriyorsunuz. Bana sevinç<br />

veriyorsunuz.<br />

Bugün, sizin mezuniyetinizle birlikte, <strong>Kocaeli</strong> daha güzel, daha mutlu, daha<br />

seçkin bir şehir oldu.<br />

KO-MEK’te sizler birbirinizi tanıdınız, dost oldunuz, görüşüyorsunuz,<br />

konuşuyorsunuz.<br />

Bilgili, eğitimli, özgüvenli insanlar arasında bir iletişim doğdu.<br />

Kendi aranızda maçlar yaptınız, şampiyonalar düzenlediniz.<br />

Haberim oldu, aranızda evlenenler, yuva kuranlar da var. Tebrik ederim.<br />

Ben diyorum ki, işte hayat bu.<br />

İşte insanlık, sevgi, dostluk bu.<br />

İsim vermeyeyim, kendisi biraz hassas, fakat 82 yaşında bir ablamız gelip<br />

KO-MEK’te kurs gördü.<br />

Bu güzel, bu zarif, bu dünya tatlısı olay beni çok heyecanlandırıyor.<br />

Kendi kendime, “Benim şehrimde böyle güzel insanlar varken, daha ne<br />

isterim?” diyorum. Allah’a şükrediyorum.<br />

Sözü biraz uzattım, farkındayım.<br />

Fakat ne yapabilirim, seviniyorum. Bu akşam beni hoş görün.<br />

Konuşmamın başında hanımlara hitap ettim.<br />

Sonda da erkeklere bir çift sözüm var:<br />

KO-MEK’e gelmek, KO-MEK’te bağlama çalmayı, güzel bir türkü söylemeyi<br />

314 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

öğrenmek çok büyük bir iş.<br />

Tavşan yetiştirmeyi, İngilizce’yi öğrenmek, kuaförlük öğrenmek çok büyük iş.<br />

Helal lokma, alın teri, asıl yiğitlik bunlardadır.<br />

Aziz kardeşlerim, sizler bu şehrin, bu toprakların gerçek kahramanlarısınız.<br />

Kalbim sizlerle.<br />

Bugün hayatımın en mutlu günlerinden biri oldu.<br />

Hepinize ayrı ayrı, tekrar tekrar teşekkür ediyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

Bahtınız açık olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

315


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

KO-MEK’te bir tören<br />

Birkaç gün önce, Mehmet Ali Paşa Mevlana Kültür Merkezi’nde, KO-MEK<br />

(<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Meslek ve Sanat Eğitim Kursları) tarafından<br />

bir sertifika töreni gerçekleştirildi.<br />

10 kişi, kaynakçılık sertifikası aldı.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde 10 yeni kaynakçı var.<br />

Bu 10 hemşehrimiz, eski hükümlü.<br />

Yani vaktiyle suçlu bulunup mahkum olmuşlar, ceza almışlar, şimdi niteliğini,<br />

uygulamasını öğrendikleri bir mesleğin sertifikasını alıyorlar.<br />

Söz konusu kaynakçılık kursu; Denetimli Serbestlik ve İşkur işbirliği ile<br />

gerçekleştirildi.<br />

Törende, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Canan Bey de bulunuyordu, bir<br />

konuşma yaptı.<br />

Salon doluydu…<br />

O törende, KO-MEK’le ve <strong>Kocaeli</strong>’yle gurur duydum, iftihar ettim.<br />

Nedeni çok açık: <strong>Kocaeli</strong>’nde, insanlar harcanmıyor. Şeytana uymuş, kader<br />

kurbanı olmuş, bir şekilde tatsız, kötü olaylara karışmış insanlarımızı yalnız<br />

bırakmıyoruz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, toplumla arası açılmış kişileri, yeniden bağrına basabiliyor.<br />

KO-MEK bir eğitim, öğrenim kurumu olduğu kadar, bir şefkat ve merhamet<br />

bölgesi.<br />

VAZGEÇİLMEZ İNSANLARIN BULUŞMA YERİ<br />

KO-MEK’te 2005’ten bu yana, 72 branşta 79 bin 245 vatandaşımıza eğitim<br />

verildi.<br />

Bu muazzam bir başarıdır.<br />

Ve bence asıl önemlisi, KO-MEK; 7’den 70’e insanlarımızın bilmeye,<br />

316 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

öğrenmeye, helal kazanca ve buluşup kaynaşmaya gösterdiği teveccühü<br />

ortaya çıkarmıştır.<br />

32 kurs merkezinde, hemşehrilerimiz bilgisayar’dan mantar yetiştiriciliğine,<br />

İngilizce’den gitara kadar birçok alanda kurs görüyorlar.<br />

Üniversite mezunlarıyla eski mahkumlar, torun sahibi teyzelerle genç<br />

kızlar KO-MEK’te yan yana, eğitim alıyor, tanışıyor, kaynaşıyor, dertlerini,<br />

sevinçlerini paylaşıyorlar.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde insan kalitesi, bilgi, birikim seviyesi hızla yükseliyor.<br />

KO-MEK’e kayıt yaptıranların, KO-MEK’ten mezun olanların sayısı günden<br />

güne artıyor.<br />

Bu şehirde, yaşama azmi, zorlukların üstesinden gelme yeteneği, yeniden<br />

güç kazanma imkanı, umut ve sevinç giderek artıyor, çoğalıyor.<br />

Bilgisi, görgüsü, becerisi artan kişiler, şehrimizde işlerin düzgün yürümesi ve<br />

geleceğe güvenle bakabilmemiz açısından vazgeçilmezdir.<br />

KO-MEK, işte o vazgeçilmez insanların buluştuğu bir merkez niteliğinde.<br />

Şehrimize, toplumumuza, ülkemize faydalı olma kararlılığı gösteren eski<br />

hükümlü, yeni kaynakçı hemşehrilerimizi can-ı gönülden kutluyorum.<br />

(Kırkbir, s. 29, Mayıs 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

317


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

GYTE’nin itibarı<br />

Saygıdeğer öğretim üyeleri, kıymetli öğrenciler<br />

2 bin 300 sene önce, Yunan Filozofu Aristo; “Bilim, iyi zamanlarda servet,<br />

kötü zamanlarda ise bir sığınak ve yol göstericidir” demiş.<br />

İşte bu yüzden Gebze İleri teknoloji Enstitüsü, Türkiye’nin yüz akı,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizin gururudur.<br />

Bugün mezun olan, diploma alan genç arkadaşlarımızı can-ı gönülden<br />

kutluyorum.<br />

İnanıyorum ki, sizin çalışmalarınız, ülkemizi ve dünyamızı yeni ufuklara<br />

taşıyacaktır.<br />

Felsefe ve ahlak, daima bilimle iç içedir. Hatta, bilimsel çalışmalar<br />

duygularla da ilgilidir.<br />

Romancı Maksim Gorki “Bilim aklın şiiridir” demiş.<br />

Benim anladığıma göre, bilimsel faaliyetler yalnızca matematiksel formüller<br />

ve mekanik uygulamalarla yürütülemiyor.<br />

Haksız mıyım?<br />

Ben şahsen Belediye Başkanı olarak, GYTE’nin şehrimize kazandırdığı<br />

itibarı son derece önemsiyorum.<br />

Sizlerin Türkiye için ifade ettiğiniz anlamı son derece önemsiyorum.<br />

Her mezuniyet töreni, büyük bir başlangıç heyecanı doğurur.<br />

Özellikle üniversite mezuniyeti, tüm toplumu ilgilendiren bir etkiye sahiptir.<br />

Bir anda yeni, genç, enerjik uzmanlar çıkar ortaya.<br />

Bu, aileler için, tanıdıklar için olduğu kadar; tüm toplum adına sevinç vericidir.<br />

Öğretmen kökenli olduğum için, yıl sonları, mezuniyet törenleri beni müthiş<br />

heyecanlandırıyor.<br />

Gözlerinizdeki sevinç pırıltısını görüyorum.<br />

Bu pırıltılar bana ilham veriyor.<br />

318 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sizlerle gurur duyuyorum.<br />

GYTE’li bütün öğretim üyelerini ve personeli de tebrik ediyorum.<br />

Siz, GYTE mezunları, iyi bir başlangıç yaptınız.<br />

Bundan sonra da her şeyin sizler için, ülkemiz ve dünyamız için iyiye<br />

gitmesini diliyorum.<br />

Sizleri tekrar kutluyorum.<br />

Bahtınız açık olsun.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

319


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Öğretmenlik ve belediyecilik<br />

1989 senesine kadar bu şehirde öğretmen olarak çalıştım. Öğretmenlikten<br />

ayrılalı 20 sene olmuş. Fakat İzmit Endüstri Meslek Lisesi’ndeki, İzmit<br />

Ortaokulu’ndaki öğretmenlik yıllarımı asla unutamam.<br />

Madem, Öğretmenler Günü’nü, Öğretmenler Haftası’nı kutluyoruz, ben de<br />

hayalimden 20 yıl öncesine gideyim, bu defa belediye başkanı olarak değil,<br />

bir öğretmen sıfatıyla konuya gireyim.<br />

Derler ki, öğretmenlik kutsal meslektir. Öğretmen anne-baba gibidir.<br />

Öğretmenler çocukları yetiştirir, ülkenin geleceğini hazırlar. Öğretmen<br />

şefkatlidir, fedakardır, güzel insandır.<br />

Bunların hepsi doğrudur. Hakikaten öğretmenlik bir şefkat mesleğidir. Ülkenin<br />

istikbaliyle doğrudan ilgili bir iştir…<br />

Sınıfa girersiniz. Hele ki bir devlet okulundaysanız, o sınıfta Türkiye’nin hemen<br />

tüm renklerini görürsünüz. Sınıfa girmek, Türkiye’yi karşınıza almaktır.<br />

Bir ilkokul, ortaokul, lise sınıfı nasıl bir Türkiye’dir? Orada ülkemizin hangi<br />

niteliklerini görürüz?<br />

Anlatayım: Türkiye’nin neşesini, masumiyetini, heyecanlarını, umutlarını,<br />

enerjisini görürsünüz. Çocukluk, ilk gençlik pırıltılarını görürsünüz. İddia ediyorum,<br />

en azılı suçluyu alın, bu ülkedeki herhangi bir dersliğe davet edin, o<br />

çocuklar karşısında onun bile kalbi yumuşar. Öğretmenler hiç kuşkusuz merhametlidir,<br />

ama bu merhamet biraz da Türkiye’nin, çocuklarımızın tertemiz<br />

yüzlerinden, katışıksız güzelliğinden kaynaklanır.<br />

FEDAKAR MI, SEBATKAR MI?<br />

Sık sık duyarız. Bazen de söyleriz: “Millete laf anlatmak zor” diye. E<br />

öğretmenin işi anlatmak? Gün boyu ders anlatıyor? Üstelik, söylediklerinin<br />

anlaşılmasını da sağlaması gerekiyor. Nasıl <strong>oluyor</strong> bu iş?<br />

320 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Öğrencilere laf anlatmak zor değildir. Ben 10 seneyi aşkın bir süre<br />

öğretmenlik yapmış biri olarak söylüyorum: Doğru, yararlı bir şey<br />

anlattığınızda, onu kimse reddetmiyor. Acaba diyordum, çocuklar kolay<br />

anlıyor, öğreniyor da, yetişkinler mi ayak diriyor? Hayır. Belediye başkanlığı<br />

yapmaya başladıktan sonra gördüm ki doğru, yararlı şeyler söylendiğinde<br />

onlar da kabul ediyor, katılıyor, destekliyor.<br />

Öğretmenler fedakar mıdır? Hayır. Hemen şaşırmayın. Sakın kızmayın.<br />

Öğretmenlik, fedakarlıkla yürüyen bir iş değildir. Ben, kış günü okula paltosuz<br />

gelen öğrencilere palto almak isterdim. Bence bütün öğretmenler, öğle<br />

yemeğini evden getirdiği sandviçle geçiştiren, soğukta giyecek bir kabanı<br />

olmayan çocuklara yardım etmek ister. Televizyonda bile üşüyen, yoksul<br />

bir çocuk görsek içimiz acıyor. Düşünün ki öğretmensiniz ve o güzel, kara<br />

gözlü çocukların mahzun hallerini her gün görüyorsunuz. Fakat elinizden bir<br />

şey gelmez. Öğretmen maaşıyla geçinmek bir meseledir. Gazete alırken,<br />

bir müzik albümü, bir kitap alırken ince hesaplar yapmanız gerekir. Çoğu<br />

zaman ihtiyacınız olan şeylere yetişemezsiniz. Öğretmensinizdir, sizin de<br />

belki paltonuz yoktur, eskimiştir ya da bir pardösüyle geziyorsunuzdur. Fakat<br />

çocuklara kıyamazsınız. Yine de elden bir şey gelmez. Böyle böyle, yapmak<br />

isteyip de yapamadığınız fedakarlıklar içinizde birikir. Öğretmenin fedakarlığı,<br />

Türkiye’nin yükselişine katkı sağlamaktan vazgeçmeyişindedir. Bu da esasen<br />

fedakarlıktan ziyade azimle, sebatla, dirayetle alakalı bir durumdur.<br />

ÖĞRENCİLİĞE DÖNÜŞ<br />

Benim kaderim, beni öğretmenlikten belediyeciliğe sevk etti. Şimdi okullara<br />

koşuyorum. Öğretmenlerle, öğrencilerle sık sık görüşüyorum. Onlar da beni<br />

ziyarete geliyorlar. Bu görüşmelerde nasıl heyecanlanıyorum anlatamam.<br />

Yurtdışından öğrenci, öğretmen heyetleri de geliyor. Belediyecilikte, eskisinden<br />

de çeşitli öğrenci – öğretmen gruplarıyla temasım <strong>oluyor</strong>. Yoksul<br />

ailelere mensup öğrencilere giysi ve kırtasiye yardımları yapıyoruz. Onbinlerce<br />

üniversiteli gence burs veriyoruz. Öğretmenlikte yapamıyorduk, şimdi<br />

yapıyoruz. Peki bu fedakarlık mı? Bu da değil. Çünkü okullara, öğretmen ve<br />

öğrencilere destek olmak bizim işimiz zaten. Görevimiz bu.<br />

Öğretmen, milletini ve dolayısıyla ülkesini şekillendiren kişidir. İyi ki<br />

öğretmenlik yapmışım. Bu sayede, şimdi <strong>Kocaeli</strong>’ne bakarken, öğrenciler<br />

karşısında hissettiğim derin heyecanları yaşıyorum. <strong>Kocaeli</strong>’nin aslında tüm<br />

Türkiye’yle ilgisini kolayca fark edebiliyorum.<br />

Belediyeciliğin öğretmenlikten en büyük farkı ne? Şu: Öğretmenlikte sınav<br />

yaparsınız ve not verirsiniz. Belediyeciliğin ise kendisi bir sınav ve size not<br />

veriliyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

321


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yani belediyecilik bir yönüyle öğrenciliğe benziyor. Biz de, onca yıllık<br />

öğretmenlikte sonra bugün var gücümüzle çalışıp, hemşerilerimizden tam<br />

not almaya bakıyoruz.<br />

Bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’yü tüm kalbimle kutluyorum.<br />

(Kırkbir, s. 57, Kasım 2008)<br />

322 Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

SOSYAL HİZMETLER<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

323


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

324<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Balıklardan teşekkür bekleme<br />

12 Aralık itibariyle Yoksullarla Dayanışma Haftası başlıyor.<br />

Yoksul dostlarımızla yılın bir tek haftası dayanışacak değiliz. Peki niye böyle<br />

bir ‘hafta’ var? Tabii ki, bu mühim meseleye hep beraber eğilelim diye.<br />

Yoksulluk bir insanlık halidir. Mal, mülk, her türlü maddi zenginlik geçicidir.<br />

Dünya geçicidir, ömür geçicidir. Birçoğumuz yoksulluk çekmişiz, mahrumiyet<br />

yaşamışızdır. Nasibimizde olandan fazlasını kazanamayız.<br />

Mantık, bilim, din, felsefe bütün öğretiler bize yoksulluğun belalarını<br />

püskürtmeyi öğütler.<br />

O halde yardımlaşacağız. Yoksulların, yetimlerin, sahipsizlerin feryatlarını da,<br />

sessizliklerini de duyacağız.<br />

“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” demiş atalarımız.<br />

Peygamberimiz, “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” buyurmuş.<br />

Bir toplumu, tok yatanların gafleti, vurdumduymazlığı mahveder.<br />

Kalplerimiz, midemiz kadar çalışmazsa insanlığımızı kaybederiz.<br />

YOKSULLARIN BİZE VERDİKLERİ<br />

“Yoksullarla dayanışma” diyoruz. Bu söze dikkat edelim. Kimileri diyebilir ki<br />

“Bunun neresi dayanışma, biz yoksullara yardım ediyoruz ve karşılığında<br />

hiçbir şey almıyoruz? Halbuki dayanışma karşılıklı olur?”<br />

Hayır, yoksullara, yetimlere yaptığımız yardımların karşılığını fazlasıyla<br />

alıyoruz. Çaresiz birini sevindirmiş olan herkes bilir ki, o sevincin tadı hiçbir<br />

yerde yoktur. Yoksulun duası, teşekkürü, sarılması, o insanlık sevinci bize<br />

başka hiçbir şekilde tadamayacağımız bir duygu yaşatır, bu bir. İkincisi,<br />

yoksulların teselli edilmesi, desteklenmesi toplumsal barışı ayakta tutar.<br />

Üçüncüsü, yaşama azmimizi perçinler. Dördüncüsü, öte dünyada, Hakk’ın<br />

huzuruna çıktığımızda mahcup olmaktan kurtuluruz…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

325


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Paylaşmak, tek başına varolabilen bir erdem değildir. Paylaşacak güce sahip<br />

olabilmek için insanın önce bencillikten sıyrılması, kanaatkarlığı<br />

benimsemesi, cömertliğin güzelliğini keşfetmesi ve halden anlayacak<br />

olgunluğa ulaşması lazımdır. Ahlaki hassasiyetlerle bağını koparmış ve<br />

bilgeliğe doğru ilerlemeyen bir yardımseverlik düşünülemez.<br />

Bir mutasavvıf “Yardımseverlik, öyle kolay bir sanat değildir. Onu riyanın<br />

tehdidinden korumak, son derece titizlik gerektirir” der.<br />

Yardımda bulunmak, muhtaçlığın derinleşerek insanların haysiyetini<br />

zedelemesini önlemeye yöneliktir. O halde, yardımda bulunurken son derece<br />

incelikli ve zarif bir tarz tutturmalı, asla yardımlarımızdan söz etme, onları başa<br />

kakma gibi yıkıcı tavırlar sergilememeliyiz. Sağ elimizin verdiğini, sol elimiz<br />

görmemeli. Yoksullarla ilişkimizde kardeşçe bir gizlilik olmalıdır. Atasözümüzü<br />

akılda tutmalı ve iyilik yapıp denize attıktan sonra, balıklardan teşekkür<br />

beklememeliyiz.<br />

YARDIMSEVERLİĞE HEPİMİZ MUHTACIZ<br />

Diyebilirsiniz ki “Sayın Başkan, öyle diyorsun ama <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir<br />

<strong>Belediyesi</strong>’nin ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardımları dünya alem biliyor. Nerede<br />

kaldı senin gizliliğin, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”<br />

Bu itiraz hem doğru, hem de yanlış. Biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak evet<br />

Sosyal Hizmetler adı altında büyük yardım organizasyonları gerçekleştiriyoruz<br />

ve bunu herkes biliyor. Yoksulluk nedeniyle kimlere yardımda bulunduğumuzu<br />

bir tek biz ve ihtiyaç sahibinin kendisi biliyor. Sevgi Mağazaları’nda ücretsiz<br />

yeni giysiler veriyoruz. Garip Evi’nde ihtiyaç sahibi dostlarımızı misafir<br />

ediyoruz. Annelere Süt Kampanyası’yla milyonlarca litre süt dağıttık.<br />

Öğrencilerimize burs veriyoruz, kırtasiye yardımında bulunuyoruz. Ramazan<br />

aylarında iftar çadırları kuruyoruz. Ücretsiz sağlık hizmetleri sunuyoruz.<br />

Yakacak yardımları yapıyoruz. Ücretsiz kurslar düzenliyoruz… Ve daha<br />

birçok şey… Fakat biz belediyeyiz. Bizim işimiz bu. Mecburuz. Sokaktaki<br />

insanlar şöyle dursun, mesela yaralı kedilere de yardım ediyoruz. Etmezsek<br />

ne olur? Bilmiyorum. İnanın onu hiç düşünmedim. Sanıyorum ki kimse zorla<br />

yakamıza yapışmaz. Bizi bu yardımları yapmaya zorlayan şey, kalbimizde,<br />

damarlarımızda, genlerimizde var. Bu bir kültür, bir inanç, bir hayat görüşü<br />

meselesidir… Diyeceğim, yardımseverliğin, karşılık beklemeden insanlara<br />

destek olmanın yaygınlaştığı toplumlarda umutlar sönmez. Milletleri ayakta<br />

tutan güç, maddi değil, manevi kalitelere dayanır. Büyük felaketler şehirleri<br />

yerle bir edebilir. Fakat yardımlaşma ve elbirliğiyle hareket etme bilgisi her<br />

türlü felakete karşı bizleri dirençli kılar. Yardıma ihtiyacımız olmayabilir, fakat<br />

yardımseverliğin işaretlerine en güçlülerimiz de dahil, hepimiz muhtacız.<br />

Çünkü insanız. Çünkü gönülden kopmayan, içten gelmeyen, sevindirme<br />

maksadı taşımayan davranışlar bizi bir sahile çıkarmaz.<br />

326 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Anne ile çoçuk en önemli ikilidir<br />

Muhterem anneler, sevgili küçükler, aziz misafirler;<br />

Dünyanın en önemli ikilisi, en önemli çifti, anne ile bebektir.<br />

Anneler, insanlığın en yüce değerlerini temsil ederler.<br />

Şefkati, himayeyi, fedakarlığı, sevgiyi hepimiz annelerimizden öğreniriz.<br />

Bebekler ise masumiyetin, tatlılığın, içimizi şenlendiren insanlık cıvıltısının<br />

simgeleridir.<br />

Mışıl mışıl uyuyan bir bebek hepimizin kalbini yumuşatır.<br />

Gülen bir bebek hepimize tertemiz bir neşe verir.<br />

Bir anne, yavrusunu kucağına aldı mı, en güzel buluşma gerçekleşir.<br />

Anne ile çocuk arasındaki o ilahi bağ, hayatın, insanlığımızın özüdür.<br />

Annesiz büyüyen bir çocuk kadar hüzünlü hiçbir şey yoktur şu dünyada.<br />

Yavrusunun acısını gören bir anne kadar hüzünlü hiç kimse yoktur.<br />

Bizim, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, annelere ve bebeklere<br />

bakışımız bu.<br />

Değerli misafirler;<br />

Bu anlayışla biz, 2005 yılında bilimsel bir sempozyum düzenledik.<br />

Uzmanları misafir ettik. Bize, Yoksulluğun ve Yoksunluğun Çocuklar<br />

Üzerindeki Etkilerini anlattılar.<br />

Zihnimiz açıldı.<br />

Birçok şeyin yanı sıra, anne ve çocuk sağlığı üzerinde duruldu.<br />

Bebek bekleyen anne adayları, imkanlar yeterli olmadığı için sağlık<br />

kontrollerini yaptıramıyorlar.<br />

Ya da bilgi yetersizliği, tecrübe noksanlığı yüzünden, gebelik sürecinde<br />

gerekli tıbbi yardımı almıyorlar.<br />

Uzun uzun düşündük.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

327


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Anne adaylarını sağlık merkezlerine nasıl çekebiliriz?<br />

Her anne adayının sağlık kontrollerini, testleri yaptırması, tıbbi destek<br />

almasını nasıl sağlayabiliriz?..<br />

İstiyoruz ki, anneler güvenli, bebekler sıhhatli olsun.<br />

Sonra dedik ki “Anne ve çocuk için en önemli gıda ne? Süt.”<br />

O halde, şehrimizdeki anne adaylarına süt dağıtalım.<br />

Anneler, süt içmeyi ihmal etmesinler.<br />

Onlara ikramda bulunalım.<br />

Sağlık merkezlerine gelsinler, hem düzenli olarak doktorlar tarafından<br />

muayene edilsinler, hem de süt alsınlar.<br />

Bebeğin gelişiminde bir problem yaşanmasın.<br />

Kampanyamıza başladık.<br />

Şehrin dört bir yanından anneler sağlık merkezlerimize akın ettiler.<br />

Doktorlar, hemşireler; bu anneleri muayene etti; gerekli testleri yaptı.<br />

Bugüne kadar 25 bin anneye düzenli olarak süt dağıttık.<br />

Toplam 1,5 milyon litre süt!<br />

Binlerce anne, sağlıklı bebekler dünyaya getirdi.<br />

O güzel bebekleri kucakladılar.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde iki yıl içinde, Annelere Süt Kampanyası’ndan faydalanan, nur<br />

topu gibi çocuklar doğdu.<br />

Allah’a binlerce şükürler olsun.<br />

Aziz misafirler;<br />

Annelere Süt Projemiz, Sağlık Bakanlığı’nın ilgisini çekti.<br />

Bu güzel proje, bakanlık tarafından analiz edildi ve tüm Türkiye’de<br />

uygulanabilir mi diye masaya yatırıldı.<br />

Bizler, yani siz, biz, hepimiz, ülkemize örnek olduk.<br />

Bu, çok büyük bir onurdur.<br />

Muazzam bir başarıdır.<br />

İşte şimdi, hepimiz bir araya toplandık.<br />

Birbirinden güzel çocuklarımız ve birbirinden değerli anneler burada.<br />

Binlerce mutluluk tablosundan oluşan bir galeri gibi burası.<br />

En başta söyledim: Anne ile çocuk en önemli ikilidir.<br />

İşte, binlerce ikili, binlerce mutlu anne ve çocuk…<br />

Sizlere yine hediyeler sunacağız.<br />

Sizlerin sevinciniz de bizim ödülümüz olacak.<br />

“Bundan iyisi can sağlığı” derler ya?<br />

Demek ki en iyisi, can sağlığı.<br />

Biz, can sağlığı için çalıştık.<br />

Hamdolsun, bu güzel günleri de gördük.<br />

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

328 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sevgi mağazaları<br />

bir kardeş dayanışmasıdır<br />

Sevgili kardeşlerim, aziz dostlarım;<br />

Allah, bizleri erkekler ve kadınlar olarak yaratmış.<br />

Hepimiz, oğullar ve kızlarız.<br />

Erkeklerin de kadınların da işleri var.<br />

Mesela, dünyanın en güzel yemeklerini anneler yapar.<br />

Her insan, 100 yaşına da gelse, annesinin yemeklerini özler.<br />

Kadınlar, renkleri iyi tanır, çiçeklerin adlarını bilir.<br />

Erkekler ise çalışır. Askere gider. Yeri gelir cepheye gider, savaşır.<br />

Evet, gün olur, kadın da cepheye su taşır, mermi taşır.<br />

Şimdi nereden çıktı bu laflar?<br />

Böyle güzel bir mağaza açılışında başkan ne demek istiyor?<br />

Kıymetli dostlarım,<br />

Bir erkek, bir baba, cepheye gider, bombalara doğru koşar, tanklara göğüs<br />

gerer.<br />

Sonra da gelir nöbetini tutar, bir-iki saat dinlenir, uyur, güç toplar ki tekrar<br />

savaşabilsin.<br />

Fakat hiçbir baba, küçük, okula giden çocuğuna ayakkabı alamadığı zaman<br />

uyuyamaz.<br />

Uyusa bile kabuslar görür.<br />

Yavrusunun o üzüntüsü, babayı bombalardan, kurşunlardan daha çok<br />

yaralar.<br />

Baba, her gece yatağına uzandığında savaş yorgunu bir asker gibi, adeta<br />

can çekişir.<br />

Evladına mahcup olmanın yenilgisi, hiçbir savaştaki yenilgiye benzemez.<br />

Hiçbirimiz, çocuklarımızdan daha mutlu olamayız.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

329


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Allah bize çocuklarımızı sevindirmeyi, onların yüzünü güldürmeyi ilham etmiş.<br />

Dünyanın hiçbir yerinde, yavrusu ağlarken gülen bir anne göremezsiniz.<br />

Demek ki, yavrularımızın üzülmesini göze alamıyoruz.<br />

Ölümü göze alıyoruz, her şeye katlanıyoruz, fakat çocukların kederine<br />

dayanamıyoruz.<br />

Bunun adı evlat sevgisidir kardeşlerim.<br />

İşte şimdi burada, Gebze’mizin bu güzel muhitinde bir Sevgi Mağazası<br />

açıyoruz. Niye?<br />

Çünkü hepimiz kardeşiz de ondan.<br />

Evlatlarımız üzülsün, anneler kederlensin, babalar kahrolsun istemiyoruz.<br />

Alım gücü düşük olan dostlarımız, hiç çekinmeden, mahcup olmadan, bu<br />

güzel mağazadan giysiler alacaklar.<br />

Bu, onların hakkıdır.<br />

Bizim de borcumuzdur.<br />

Eğer bir hemşehrimizin, komşumuzun, takım elbisesi yoksa, bir ablamızın,<br />

teyzemizin, bacımızın düğüne giderken giyebileceği yeni bir giysisi yoksa,<br />

bunu biz onlara borçluyuz demektir.<br />

Değerli hemşehrilerim;<br />

Sevgi Mağazalarını biz bu anlayış ile açıyoruz.<br />

Bugüne kadar bu mağazalardan 13 bin kişi giysi temin etmiş. Güle güle<br />

giysinler. 100 bin parçaya yakın giysi alınmış. Allah iyi günlerde giymeyi<br />

nasip etsin. Hepimiz yoksulluk çektik.<br />

Kış günü paltosuz gezdiğimiz oldu.<br />

Eski kıyafetlerle dolaştık yıllarca.<br />

Gene dolaşırız. Bu yaşta, ben kürk giysem ne olur, eski bir gömlek giysem<br />

ne olur? Fakat bizler gururlu insanlarız. Bir bakıştan inciniriz.<br />

Bir düğüne, bir misafirliğe, bir ziyarete yıpranmış kıyafetlerle gitmek zorunda<br />

kalırsak azap çekeriz.<br />

Hele çocuklarımızı okula yırtık ayakkabıyla yollamak, acıların en büyüğüdür.<br />

O halde, burada, kendi aramızda, bütün Gebze, bütün <strong>Kocaeli</strong>, bir aile gibi<br />

bu sıkıntıyı zarifçe aşacağız.<br />

Burası bir mağaza.<br />

İsteyen gelecek, en sevdiği renkte, hoşuna giden kıyafeti alacak.<br />

Bunda asla utanılacak bir şey yok.<br />

Dediğim gibi, hepimiz kardeşiz.<br />

Bu şehrin insanlarıyız.<br />

Komşuyuz, dostuz, ahbabız.<br />

Eskiden, eş dost, akraba arasında, bizden büyük çocukların küçülen<br />

kıyafetleri bize verilirdi.<br />

Ahmet’e küçük gelen ceketi Mehmet giyerdi.<br />

330 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Fatma’nın hırkası, Ayşe’ye verilirdi.<br />

Bu gelenek hâlâ devam ediyor.<br />

Aile içinde zaten ağabeyin pantolonunu sonra kardeş giyer.<br />

Sevgi Mağazaları’nda biz işte bu paylaşma, bu aile, komşu, akraba<br />

dayanışmasından ilham aldık.<br />

Fakat dedik ki, kullanılmış kıyafet değil, yeni, ambalajlı, gıcır gıcır kıyafetler<br />

sunalım.<br />

O kadar da fark olsun.<br />

Dostlarımız gelsinler, normal alışveriş yapan müşteriler gibi baksınlar,<br />

seçsinler, denesinler…<br />

Onlar, bizim o eski komşular, akrabalar kadar yakın olduğumuzu bilsinler.<br />

Kendimi tutamıyorum, söyleyeceğim: Ben bu mağazaya gelenleri,<br />

komşudan, akrabadan da yakın görüyorum.<br />

Sevgi Mağazası’ndan giyinenler de bizi kardeş olarak görsün lütfen.<br />

Bu mağazaya, kardeşinin, ablasının mağazasına uğrar gibi gelsin.<br />

Dilediği gibi rahat davransın.<br />

Çayını içsin, istediği kadar vakit geçirsin.<br />

Sözü çok uzatıyorum, fakat içimde kalmasın, müsaadenizle birkaç şey daha<br />

söyleyeyim.<br />

Şimdi, bir çocuk gelip buradan diyelim bir ceket aldı.<br />

O çocuk, yıllar sonra büyüdü, okulları bitirdi. Öğretmen oldu, doktor oldu, mimar<br />

oldu. Bizim torunlarımıza dersler verdi, onları muayene etti, şehrimize güzel<br />

binalar inşa etti.<br />

Demek istediğim, biz gelecekte bizlere şu veya bu şekilde hizmet edecek<br />

çocuklara bir ceket vermişiz çok mu?<br />

Bu yollarda, sokaklarda selamlaştığımız dostlarımıza yeni bir giysi vermişiz çok<br />

mu? Bizim çocukluğumuzda Sevgi Mağazaları yoktu.<br />

Olsaydı, oradan giyinecektik. Yani buraya gelip bir gömlek beğenecek, o<br />

gömleğin sevinciyle bir müddet gülecektik.<br />

Bir türkü var, Karacaoğlan’ın türküsü. Diyor ki, “Güzel çul da giyse, olur<br />

ipekli”<br />

Aziz kardeşlerim, bizim insanlarımız güzel, ne giysek yakışıyor.<br />

Fakat bu yeni giysiler de en çok bize yakışıyor.<br />

Dostlarımız, Sevgi Mağazalarımıza buyursunlar.<br />

Buradan sevgi ceketleri, sevgi pabuçları, sevgi elbiseleri, sevgi çorapları<br />

alsınlar.<br />

Allah, kalplerimizdeki sevgiyi artırsın.<br />

O zaman, mağazalar, giysiler nasılsa artar.<br />

Hepinizi hürmetle selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

331


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışkanlığınız yüzümüzü ağartıyor<br />

Sevgili küçük hemşehrim, değerli kardeşim;<br />

Okullar açıldı, yeni ders yılı başladı.<br />

Arkadaşlarınızla, öğretmenlerinizle, kitaplarınızla yeniden buluştunuz.<br />

Fakat unutmayınız ki, bizler de sizin yanınızdayız.<br />

Siz okula giderken, bahçede oynarken ya da sınıfınızın penceresinden<br />

etrafı seyrederken sizi her gördüğümüzde içimiz şenleniyor.<br />

Sizin pırıltılı gözlerinize bakınca umutlarımız çoğalıyor.<br />

Çalışkanlığınız ve bilme, öğrenme gayretiniz yüzümüzü ağartıyor.<br />

Başarılarınız bizi de heyecanlandırıyor, gururlandırıyor.<br />

Çünkü <strong>Kocaeli</strong>’mizi, Türkiye’mizi gelecekte sizlerin tertemiz ellerinize<br />

bırakacağız.<br />

Çünkü siz, bizden daha büyük işlere imza atacaksınız. Buna inanıyoruz.<br />

Sizi çok sevdiğimizi aklınızdan çıkarmayın, olur mu?<br />

Derslerinize sıkı çalışın. En iyisi olabilirsiniz.<br />

Kalplerimiz daima sizinle.<br />

Varlığınız bize güç veriyor.<br />

Sevgilerimle.<br />

332 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Anne çoçuk sağlığı üzerine<br />

Sağlık, en büyük zenginliğimiz. Ünlü bir düşünür, “Sağlık her şey değildir<br />

fakat sağlığı yitirdikten sonra geriye hiçbir şey kalmaz” diyor.<br />

Her gün karşımıza çıkan haberlere, kampanyalara, yeni gelişmelere<br />

rağmen, sağlığımızı korumak özel bir çaba gerektirir. Maalesef bu<br />

çabadan geri durduğumuz; beslenmemize, uykumuza gereken özeni<br />

göstermediğimiz olur. Spor yapmayı ihmal ettiğimiz olur… Genel itibarla,<br />

sağlığımızı hastalanınca hatırlarız.<br />

Fakat bir bebek doğdu mu, işler değişir. Aşılar, kontroller, tahliller, boy-kilo<br />

ölçmeler, beslenme düzeni… gibi bir dizi konuda titizleniriz. Aynı şekilde<br />

anne sağlığı da büyük bir önem kazanır. Niye böyledir? Sanırım bunun<br />

iki sebebi var. Bebek ile anne arasındaki münasebet, hayatın en yoğun,<br />

en güzel, en temiz ve şefkat dolu ilişkisi olduğu için bizleri hayran bırakır.<br />

Onların üzerine titreriz. İkincisi, bebeklikten ergenliğe kadar süren çocukluk<br />

dönemi, bünyemizin temel niteliklerinin belirlendiği dönemdir. Çocuğun<br />

sağlıklı gelişimi, büyümesi, serpilmesi için ayrı bir hassasiyet gerekir. Bu<br />

süreçte doktorların ve uzmanların görüşlerine, tavsiyelerine dikkat kesiliriz.<br />

Belediyemizin Sağlık Daire Başkanlığı’nca hazırlanan küçük kitap, anneçocuk<br />

sağlığıyla ilgili son derece değerli bilgiler içeriyor. Çocuklarımızın<br />

daha sağlıklı, annelerin daha sevinçli, ailelerimizin daha mutlu<br />

olmasını mümkün kılacak türdeki bu bilgilerin yaygınlık kazanmasını,<br />

benimsenmesini, uygulanmasını diliyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

333


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ben bir engelli dostuyum<br />

Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’u engelli. Yani ülkemizde 8,5 milyon engelli<br />

yaşıyor.<br />

Bu, her ailede en az bir engelli var demektir. İşin aslı, hepimiz engellilerle<br />

aynı çatı altında yaşıyoruz, aynı sofralara oturuyoruz.<br />

Engelli akrabalarımız, komşularımız, arkadaşlarımız var.<br />

O halde, engellileri, hayatımızın dışında, uzağında sayamayız.<br />

Bu bir.<br />

İkincisi, insanların pek azı engelli doğuyor.<br />

Ortopedik engel %75 oranında sonradan ortaya çıkıyor!<br />

Görme engeli % 77, sonradan <strong>oluyor</strong>.<br />

İşitme engeli ise % 68 oranında sonradan meydana geliyor.<br />

Konuşma engeli ve zihinsel engelin de yaklaşık % 55’i sonradan beliriyor.<br />

Bir kaza ya da hastalık sonucu her birimiz engelli hale gelebiliriz.<br />

Öyleyse, engelliliği bizi ilgilendirmeyen bir konu gibi göremeyiz.<br />

ENGELLİLERE GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ<br />

3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, durup düşüneceğiz.<br />

Şehirlerimiz, ilişkilerimiz, hissiyatımız, yaşama düzenimiz engellilerin<br />

katılımına imkan veriyor mu?<br />

Engellilerle birlikte çalışıyor, eğleniyor, geziyor, sohbet ediyor muyuz?<br />

Sırlarımızı onlarla paylaşıyor muyuz?<br />

Başarıya giden yolda onlara destek <strong>oluyor</strong>, hattâ ‘geçiş üstünlüğü’ tanıyor muyuz?<br />

Engelli birine kalbimizi açabiliyor muyuz?<br />

Bütün bu soruların cevabı “Hayır” ise 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde<br />

utanmamız, yüzümüzün kızarması gerekir.<br />

İnsanlıktan, kültürden, tarihten, medeniyetten, terbiyeden, irfandan,<br />

334 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

görgüden nasibimizi tam alamamışız demektir.<br />

Engellilerle yakın dostluklar, iş ilişkileri, gönül bağları, ahbaplıklar kurmak<br />

zorundayız.<br />

Bedensel engel, zihinsel engel; ailemizdeki, çevremizdeki bu insanlarla<br />

aramıza girmemeli.<br />

Otomatik bir kibir içinde uyuşup, sersemleşip taş kesilmek bize yakışmaz.<br />

ENGELLİLERE BÜYÜK ALKIŞ<br />

Engelliler arasında, çok başarılı insanlar var. Ben, bütün engellilerin aslında<br />

büyük bir potansiyele sahip olduklarına inanıyorum.<br />

Sözgelimi, Aşık Veysel. Görmüyordu. Ama hâlâ o güzelim türkülerini<br />

söylüyoruz, dinliyoruz.<br />

Yazar Cemil Meriç de gözlerini kaybetmişti. Fakat kitaplarını hayranlıkla<br />

okuyoruz.<br />

Sahabeler arasında, Peygamberimizin arkadaşları arasında da engelliler<br />

vardı. Muaz bin Cebel, ortopedik engelliydi ve Peygamberimiz onu Yemen’e<br />

vali olarak atamıştı. Abdullah İbni Ümmü Mektum adlı sahabe âmâ idi.<br />

Peygamberimiz, onu da defalarca vekil tayin etmişti.<br />

Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, tekerlekli sandalyede, fakat tüm dünya<br />

ona bakıyor, ne diyecek diye.<br />

Örnekler çoğaltılabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yetkinliği ve<br />

çalışkanlığıyla dikkat çeken İstanbul Milletvekili Lokman Ayva mesela…<br />

Engelli Cumhurbaşkanımız bile vardı: İsmet İnönü, işitme engelliydi. Tabii<br />

ki olacak. Engelliler, tabii ki müzisyen, yazar, öğretmen, avukat, milletvekili,<br />

cumhurbaşkanı olacaklar.<br />

Biz de onları omuzlarımızda taşıyacağız. Onlarla yan yana duracağız. Onları<br />

alkışlayacağız!<br />

“SEN ALTINSIN BEN TUNÇ MUYUM?”<br />

Ben bir engelli dostuyum.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, engelli vatandaşlarımızın memnuniyeti ve<br />

sosyal hayata katılımını sağlamak için özel bir çaba sarfediyor.<br />

Kalplerimiz de, kapılarımız da engellilere sonuna kadar açık.<br />

Ortopedik engellilerin tekerlekli sandalye taleplerini karşılıyoruz.<br />

İşitme engelliler, karakola, mahkemeye, kamu kurumlarına gittiklerinde<br />

yanlarına bir işaret dili tercümanı veriyoruz. Şikayetini, isteğini açıklayabilsin<br />

diye.<br />

Bir telefon hattı kurduk. Engelli vatandaşlarımız arıyorlar. Her türlü taleplerini<br />

bize iletiyorlar, biz de gerekeni yapıyoruz.<br />

Görme engelli ya da ortopedik engelli bir kardeşimizin araca ihtiyacı<br />

olduğunda, kendisine özel bir engelli arabası tahsis ediyoruz. Evinden alıp<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

335


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

gideceği yere kadar götürüyoruz.<br />

Engellilerin bizim nazarımızda bir makamı var, biz de onların makam<br />

şoförlüğünü gururla yapıyoruz.<br />

Her şeyi anlatmayayım. Bazı konular da engelli vatandaşlarımızla bizim<br />

aramızda kalsın.<br />

Fakat şunu açıkça söyleyeyim: Engellilerin yaşama sevincine, onlardaki<br />

insanlık neşesine, engellilere özgü olgunluğa hayranım.<br />

Onlar, biliyorum ki dünyaya, hayata, insana daha esaslı bir biçimde<br />

bakıyorlar. Olup biteni daha gelişkin bir şekilde duyumsuyorlar.<br />

Engellilerle dost olmak, bana çok şey kazandırdı. Onların o özel<br />

bilgilerinden, görgülerinden çok istifade ediyorum.<br />

Büyük halk ozanımız Aşık Veysel’in (1894-1973) harika türkülerinden biri<br />

şöyle başlar:<br />

Beni hor görme gardaşım / Sen altınsın ben tunç muyum? / Aynı vardan var<br />

olmuşuz / Sen gümüşsün ben sac mıyım?<br />

3 Aralık günü, bu mısralardaki soruları düşünelim, olur mu.<br />

(Kırkbir, s. 06, Aralık 2007)<br />

336 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Engellilerin kurtardığı şehir<br />

Geçtiğimiz günlerde, Amasya’da, Türkiye Görme Engelliler Judo<br />

Şampiyonası yapıldı. Şampiyonada 2 altın, 2 gümüş madalya aldık: <strong>Kocaeli</strong><br />

Büyükşehirli sporcularımızdan 60 kiloda Lokman Artan, 73 kiloda Gökmen<br />

Aydın tüm rakiplerini yenerek birinci olurken, 73 kiloda Serkan Esmer ve 81<br />

kiloda Serdar Aydın ikinci oldu.<br />

Şehrimizde yürütülen Hak Arama Kapasitesi Geliştirme Projesi kapsamında,<br />

engelli vatandaşlarımıza yönelik bilgilendirme çalışmaları yapıldı.<br />

Gülen Yüzler Engelliler Rehabilitasyon Merkezi bünyesinde kurulan yeni<br />

atölyede, eğitime tâbi tutulan 50 engelli personel, yine engelliler için protez,<br />

sandalye gibi malzemeler üretecek.<br />

Geçtiğimiz ay, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Sanayi Mahallesi’nde<br />

bulunan 2 bin 600 m 2 ’lik araziyi, zihinsel engellilere rehabilitasyon merkezi<br />

yapılması için Evyap Şirketi´ne tahsis ettik.<br />

Avrupa Birliği ile beraber yürüttüğümüz Müzik Engel Tanımaz Projesi<br />

kapsamında şehrimizden 3 engelli, Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde konserler<br />

verecek. Spastik engellilere yönelik düzenlenen bilgisayarlı muhasebe<br />

kursunu başarıyla tamamlayan engelliler, sertifikalarını törenle aldı.<br />

D-100 Karayolu´nu kesintisiz hale getirmek için başlattığı çalışmaları<br />

sürdürürken, kent merkezi ile sahil arasındaki bölünmüşlüğü ortadan<br />

kaldırmak için 3 ayrı üst geçit yapıyoruz. Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, üst<br />

geçitleri engelli ve yaşlı insanların da kullanabilmesi için önlem aldık: Her<br />

birine asansör konulacak.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

337


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

TOPLUMSAL BİR SORUMLULUK<br />

Bu andığım sevindirici gelişmeler ve benzerleri, şehrimizde hemen her<br />

gün yaşanıyor. <strong>Kocaeli</strong>’mizde, engellilerin özgür ve onurlu bir hayat<br />

sürdürebilmeleri için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Engelli kardeşlerimizin<br />

üretime, sosyal ve<br />

kültürel faaliyetlere katılımı arttığı oranda, şehrimizin modern kimliği de<br />

belirginlik kazanıyor.<br />

Engelliler ve engellilik hakkında hepimiz bilgili, bilinçli ve hassas olmak<br />

zorundayız.<br />

Zira, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, dünya nüfusunun<br />

yüzde 12’den fazlası engelli. Her birimiz günün birinde engelli hale gelebiliriz.<br />

Nitekim engellilerin çoğu, sonradan engelli <strong>oluyor</strong>lar.<br />

Dolayısıyla engellilerle barışık, onlarla iç içe olmak, sadece vicdani bir<br />

yöneliş değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal nitelikli hayati bir<br />

sorumluluktur.<br />

Bu nedenle ortopedik ve görme engelliler için oluşturduğumuz Özürlü Destek<br />

Hattı 3 senedir hizmet veriyor.<br />

Yollarımızı ve kaldırımları, engellilerin rahat kullanabileceği şekilde<br />

düzenlemeye özen gösteriyoruz.<br />

Köylerimize bile Engelliler Üretim Merkezi adı altında birimler kuruyoruz.<br />

Bizzat ben, engelli kardeşlerimizi mümkün mertebe ziyaret ederek, taleplerini<br />

ve önerilerini dinliyorum.<br />

ENGELLİLERİN BAŞARISI, BAŞARILI ENGELLİLER<br />

Engellilik sorunu, hem küresel hem de çok boyutlu bir sorundur.<br />

Tüm dünyada engellilerin hayata katılımını sağlamak ve artırmak üzere<br />

projeler üretiliyor, girişimlerde bulunuluyor.<br />

Modern bir yaşama düzeni içinde, engellilerin sahipsiz yalnız bırakılması,<br />

kabul edilemez.<br />

Engellilerin başarılarına, başarılı engellilere çok ama çok ihtiyacımız var.<br />

Çünkü onlar, yalnızca şehrimizi gururlandırmış olmuyorlar, hayat tarzımızı<br />

kabul edilemez olmaktan da kurtarıyorlar.<br />

Evet, bütün modern şehirler, engelliler tarafından kurtarılmadıkça,<br />

modernlikleri de, şehirlikleri de tartışma konusu olarak kalır.<br />

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmamız, demokratik bir yapı<br />

kurmamız, insan hakları konusunda mesafe kat etmemiz… engellilerle<br />

aramızdaki bağın gücü oranında mümkündür.<br />

338 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Engellilerin mutsuz olduğu toplum<br />

komple engellidir<br />

3 Aralık Dünya Engelliler Günü, hepimizi çok ama çok yakından ilgilendiriyor.<br />

Çünkü, dünya nüfusunun yüzde 10’u aşkın bir kesimi engelli.<br />

Bu demektir ki, her 10 kişiden biri engelli. Yani hepimizin ailesinde,<br />

çevresinde engelliler var.<br />

Ayrıca, engellilerin yüzde 70’i sonradan engelli hale geliyor. Demek ki her<br />

birimiz engelli adayıyız. Medeni, uygar bir toplum; kültürlü, bilgili, insaflı<br />

insanlardan oluşan bir toplum, engellileri dışlamak ya da ötelemek gibi vahim<br />

bir hataya düşmez. Aksine, handikapların avantaja dönüşmesini sağlamaya<br />

çalışır. Her zaman söylüyorum, ben bir engelli dostuyum.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak engellilerle ilişkilerimize özen<br />

gösteriyoruz. Engelliler için özel bir telefon hattı kurduk. Dileyen engelli<br />

dostlarımız bize kolayca ulaşabiliyor. Gerektiğinde onlara araç tahsis<br />

ediyoruz. Maddi desteğe ihtiyaç duyan engelli kardeşlerimizin yardımına<br />

koşuyoruz. Gülen Yüzler adlı merkezimizde engelli vatandaşlarımız fiilen<br />

çalışarak üretime katılıyorlar.<br />

Biliyoruz ki dünyamızı renklendiren, medeniyetin, sanatın, bilimin<br />

ilerlemesine katkıda bulunan, adını tarihe yazdırmış yüzlerce engelli var.<br />

Ünlü müzisyen Beethoven’dan, mucit Thomas Edison’a, yazar Cemil<br />

Meriç’ten, Homeros’tan, astro-fizikçi Stephen Hawking’e kadar birçok<br />

engelli, muazzam başarılar elde etti. Engellilik gerçeğini görmezden<br />

gelemeyiz. Engellilerin mutsuz oldukları bir toplum, komple engellidir.<br />

Bütün vatandaşlarımızı, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü bu çok mühim<br />

konuyu derinlemesine düşünüp kavrayarak değerlendirmeye çağırıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

339


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Engellerin hayata katıldığı toplumlar,<br />

olgun toplumlardır<br />

Engelli olmak bir insanlık halidir, her birimiz bir kaza ya da felaket sonucu<br />

engelli hale gelebiliriz. 1999’daki büyük depremde bizler bu meseleyi en<br />

hazin şekilde tecrübe ettik. Hâlâ, binlerce vatandaşımızın bedenlerinde<br />

depremin izleri duruyor. Nitekim, doğuştan engellilerin oranı, yüzde 50’nin<br />

çok altındadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, yeryüzündeki<br />

nüfusun yüzde 12’den fazlası engelli.<br />

Bu oran, yaklaşık olarak ülkemiz için de geçerli. Yani hepimizin engelli bir<br />

yakını, dostu, komşusu, akrabası var. Dolayısıyla, engellilik konusunda ve<br />

engellilerle ilgili olarak mümkün olduğunca duyarlı ve bilinçli olmalıyız.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, sosyalleşme, çalışma, eğitim,<br />

sağlık ve ulaşım gibi konularda engelli hemşehrilerimizin, kardeşlerimizin<br />

yanındayız. Gülen Yüzler Projesi, Özürlü Hattı, Evde Bakım Hizmeti gibi<br />

birçok ciddi projeyi hayata geçirdik. Bu ve benzeri çalışmaları, en mühim, en<br />

mukaddes vazifeler olarak görüyorum.<br />

Engellilerin hayata katıldığı toplumlar, olgun toplumlardır. Eğer gelişmiş,<br />

modern, güçlü bir toplum olma kararındaysak, bilmeliyiz ki sağlamlığımızı<br />

ancak engellilerin katılımı sayesinde temin edebiliriz. Engellilerle iletişim<br />

kuramayan, alışveriş yapamayan, onlarla birlikte neşelenemeyen toplumlar;<br />

kısır, güdük, düşük seviyeli kalmaya mahkumdur. Çünkü engellilik<br />

durumunu doğru kavramadan, insanlığımıza mana derinliği kazandıramayız.<br />

Engellilerin dışlandığı bir şehir hayatı, bilinçli ve vicdanlı insanların hayatı<br />

olamaz. Engelliler Haftası’nın, konuya daha hakim olma imkanı ve duyarlılık<br />

getirmesini diliyorum.<br />

340 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Engeller insanlarla aramıza giremez<br />

Aziz dostlarım, değerli kardeşlerim,<br />

Kolay bir soru soralım: Engelli kimdir?<br />

“Görme engelli, ortopedik engelli, işitme engelli, zihinsel engelli” diyoruz.<br />

Basit ayrımlar yapıyoruz.<br />

Önce, engellinin kim olduğuna karar verelim.<br />

Hepimiz, engelliyiz. Şaka yapmıyorum. Kelime oyunu yapmıyorum. Lafın gelişi<br />

söylemiyorum. Çok ciddiyim. Hepimiz engelliyiz.<br />

Hepimiz, bedenimizin, duyularımızın sınırları içinde yaşıyoruz.<br />

Hiçbirimiz, belli bir mesafenin ötesini göremeyiz. Duvarın arkasını göremeyiz.<br />

Işık azaldığında göremeyiz.<br />

Hiçbirimiz hacmi büyük, ağır cisimleri kaldıramayız. Belli bir mesafeden fazla<br />

koşamayız.<br />

Hiçbirimiz belli bir frekansın altındaki sesleri duyamayız. Yüksek frekanslı<br />

sesleri de duyamayız.<br />

Hiçbirimiz sürekli konuşamayız. Durmadan konuşma rekoru bir Avustralyalıya<br />

ait, 25 saat konuşmuş. 26 saat durmadan konuşabilen insan yok dünyada.<br />

Yani, hepimiz birtakım sınırlar içinde yaşarız.<br />

Sınırları, biraz daha dar olanlara engelli diyoruz. Fakat kendi sınırlarımızın da<br />

pek geniş olmadığını göremiyoruz.<br />

Neden böyle?<br />

Çünkü, engelli tanımı, çalışma standartlarına göre yapılıyor. İşyerinde<br />

çalışırken verimi etkileyen durumlar, ‘engel’ sayılıyor.<br />

Ben duvarın arkasını göremiyorum. Fakat bu, çalışmayı yürütmeme<br />

engel değil. Ya da belli bir frekansın altındaki sesleri duyamıyorum. Bu da<br />

çalışmama engel değil. İşyerime gidebiliyorsam, daha ötesine gidemesem de<br />

<strong>oluyor</strong>. O zaman kimse bana engelli demiyor...<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

341


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şöyle düşünün: Eğer çalışmak için aya gitmemiz gerekseydi, hepimiz, komple<br />

engelli olacaktık.<br />

Demek istediğim, engelli olmanın ne anlama geldiğini doğru kavramalıyız.<br />

Dünya nüfusunun % 10’dan fazlası engelli.<br />

Yeryüzünde 700 milyon engelli yaşıyor.<br />

Türkiye’de ise % 12,29 oranında, yani 8,5 milyon engelli yaşıyor.<br />

Peki, bu 8,5 milyon insan bizim neyimiz <strong>oluyor</strong>? Onlarla tanışıklığımız var<br />

mı? Tabii ki var. Hepimizin ailesinde en az bir engelli yok mu? Var. Engelliler,<br />

bizim anne-babamız, çocuğumuz, kardeşimiz, komşumuz, akrabamız, okul<br />

arkadaşımız, iş arkadaşımız...<br />

Engelliler başka bir gezegenden gelmiyorlar. Bu şehirde, bu ülkede, bu<br />

dünyada yaşıyorlar. O halde, engellilerle aramızda bir uzaklık, bir yabancılık<br />

olması düşünülemez.<br />

Bedensel engel, zihinsel engel; ailemizdeki, çevremizdeki bu insanlarla<br />

aramıza girmemeli.<br />

Yani ben sırf sağlam olduğum için okula gidebiliyorsam, sırf sağlam<br />

olduğum için otobüse binebiliyorsam, sırf sağlam olduğum için alışverişe<br />

çıkabiliyorsam, bir işte çalışabiliyorsam bundan utanırım! Ayıp! Büyük bir<br />

insanlık ayıbı hem de.<br />

Demek, ben ya da ailemden biri bir kaza geçirse, hasta olsa ve bir uzvunu<br />

kaybetse, her şeyini kaybedecek öyle mi? Hayır, bu, hiçbir insana reva<br />

görülemez. Engelli dostlarımız, vatandaşlarımız da bu hayatın içinde<br />

olacaklar. Okula gidecekler, yuva kuracaklar, çalışaçaklar, para<br />

kazanacaklar. Onların da yüzü gülecek. Haysiyetleri zedelenmeyecek.<br />

Kalpleri kırılmayacak.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> <strong>Belediyesi</strong> olarak, engelli vatandaşlarımızın yanındayız.<br />

Kalplerimiz de, kapılarımız da engellilere sonuna kadar açık. Ortopedik<br />

engellilerin tekerlekli sandalye taleplerini karşılıyoruz. İşitme engelliler,<br />

karakola, mahkemeye, kamu kurumlarına gittiklerinde yanlarına bir işaret<br />

dili tercümanı veriyoruz. Şikayetini, isteğini açıklayabilsin diye. Bir telefon<br />

hattı kurduk. Özürlü vatandaşlarımız arıyorlar. Her türlü taleplerini bize<br />

iletiyorlar, biz de gerekeni yapıyoruz. Görme engelli ya da ortopedik engelli<br />

bir kardeşimizin araca ihtiyacı olduğunda, kendisine özel bir engelli arabası<br />

tahsis ediyoruz. Evinden alıp gideceği yere kadar götürüyoruz. Engellilerin<br />

bizim nazarımızda bir makamı var, biz de onların makam şoförlüğünü gururla<br />

yapıyoruz.<br />

Her şeyi anlatmayayım. Bazı konular da engelli vatandaşlarımızla bizim<br />

aramızda kalsın.<br />

Fakat şunu açıkça söyleyeyim: <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>, engellilerin<br />

dostudur. Ben bir engelli dostuyum. Engellilerin yaşama sevincine, onlardaki<br />

342 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

insanlık neşesine, engellilere özgü olgunluğa hayranım. Onlar, biliyorum ki<br />

dünyaya, hayata, insana daha esaslı bir biçimde bakıyorlar. Olup biteni daha<br />

gelişkin bir şekilde duyumsuyorlar. Engellilerle dost olmak, bana çok şey<br />

kazandırdı. Onların o özel bilgilerinden, görgülerinden çok istifade ediyorum.<br />

Bir de şu var: İnsanların pek azı engelli doğuyor. Araştırdım, ortopedik engel<br />

%75 oranında sonradan ortaya çıkıyor! Görme engeli % 77, sonradan <strong>oluyor</strong>.<br />

İşitme engeli ise % 68 oranında sonradan meydana geliyor. Konuşma engeli<br />

ve zihinsel engelin de yaklaşık % 55’i sonradan beliriyor.<br />

Ne demek bu? Sağlam olmak, o kadar da sağlam bir şey değil. Baştan<br />

söylemiştim, “hepimiz engelliyiz” diye. Allah korusun, fakat bilmemiz gerek,<br />

hepimiz gözlerimizi, işitme yeteneğimizi kaybedebiliriz. Şuradan çıkıp yolda<br />

yürürken bir kaza geçirebiliriz. Bir deprem, yangın, felç… elimizi, kolumuzu,<br />

ayağımızı kaybedebiliriz…<br />

Sizleri korkutmaya çalışmıyorum. Sadece, gaflete düşmeyelim diyorum.<br />

Ömrümüzü son ana kadar aynı zindelikte geçiremeyiz. O halde, engellileri,<br />

engelliliği üstleneceğiz. Engellilerle aramıza duvar örmeyeceğiz.<br />

Uzuvlarımız, elimiz, kolumuz, gözümüz, kulağımız bugün var, yarın yok.<br />

Biz, bugün varız, yarın yokuz. Engellilerle aynı sokaklarda, aynı evlerde,<br />

aynı okullarda, aynı işyerlerinde, parklarda yaşayamazsak; yarın hakkın<br />

huzurunda yan yana dizildiğimizde<br />

yüzümüz çok fena kızarır.<br />

Aziz kardeşlerim;<br />

Son olarak şunu da belirteyim: Engelliler arasında, çok başarılı insanlar<br />

var. Ben, bütün engellilerin aslında büyük bir potansiyele sahip olduklarına<br />

inanıyorum. Mesela Aşık Veysel. Görmüyordu. Ama hâlâ o güzelim<br />

türkülerini söylüyoruz,<br />

dinliyoruz. Yazar Cemil Meriç de gözlerini kaybetmişti. Fakat kitaplarını<br />

hayranlıkla okuyoruz. Sahabeler arasında, Peygamberimizin arkadaşları<br />

arasında da engelliler vardı. Muaz bin Cebel, ortopedik engelliydi ve<br />

Peygamberimiz onu Yemen’e vali olarak atamıştı. Abdullan ibni Ümmü<br />

Mektum adlı sahabe âmâ idi. Peygamberimiz, onu da defalarca vekil tayin<br />

etmişti. Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, tekerlekli sandalyede, fakat tüm<br />

dünya ona bakıyor, ne diyecek diye. Örnekler çoğaltılabilir. Türkiye Büyük<br />

Millet Meclisi’nde yetkinliği ve çalışkanlığıyla dikkat çeken İstanbul Milletvekili<br />

Lokman Ayva mesela… Engelli Cumhurbaşkanımız bile vardı: İsmet<br />

İnönü, işitme engelliydi. Tabii ki olacak. Engelliler, tabii ki müzisyen, yazar,<br />

öğretmen, avukat, milletvekili, cumhurbaşkanı olacaklar.<br />

Biz de onları omuzlarımızda taşıyacağız. Onlarla yan yana duracağız. Onları<br />

alkışlayacağız!<br />

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

343


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Müzik engel tanımaz<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli misafirler;<br />

Müzik, benliğimizin düğümlerini çözer, ruhumuza nefes aldırır.<br />

Müzik bizi hem sonsuz bir hüzne çeker, hem de teselli eder.<br />

Müzik direkt kalbe nişan alır; onu kulağımızla işitiriz ama yüreğimizle dinleriz.<br />

Müzik bize kim olursak olalım, en önemli şeyin ruhumuz, iç dünyamız<br />

olduğunu fark ettirir.<br />

Dolayısıyla müzik, insanları eşitleyen, kardeşleştiren bir sanattır.<br />

Her türlü ayrım ve ayrımcılık, müzik karşısında geriye çekilir.<br />

Müziğin büyüsü bizi içtenlikte, coşkuda, neşede, kederde buluşturur.<br />

Tüm öğretilerde, tüm kültürlerde, tüm dinlerde müziğin özel bir yeri vardır.<br />

Ezgiler, ilahiler bizleri inancın, sezgilerin, hislerin dünyasına davet eder.<br />

Bu nedenle, projemizin adı çok isabetli. Tam 12’den vuruyor: MÜZİK ENGEL<br />

TANIMAZ.<br />

Müzik hakikaten aramızdaki her türlü, önyargı duvarlarını ortadan kaldırır.<br />

2007’de başlayan ve 2009 Haziranına kadar sürecek olan bu projenin<br />

katılımcı ve ev sahiplerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz.<br />

Engelli 5 müzisyen dostumuz, İtalya ve Bulgaristan’daki engelli<br />

müzisyenlerle birlikte son derece anlamlı bir organizasyon çerçevesinde<br />

müzik eserleri icra ediyorlar.<br />

Avrupa Birliği’nin bu heyecan verici ve öğretici projeyi destekliyor oluşu,<br />

uygar dünya adına sevindirici bir örnektir.<br />

Şimdi çok önemli bir konser izleyeceğiz.<br />

Ülkemizin, İtalya’nın ve Bulgaristan’ın seslerine, ezgilerine kalbimizi<br />

açacağız.<br />

İnanıyorum ki bu konser, engelli dostlarımızın sosyalleşmesini sağlamanın<br />

344 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

çok ötesinde, hepimizin ancak sanat sayesinde daha iyi insanlar<br />

olabileceğimizi ortaya koyacak.<br />

Bizler de melodiler, armoniler kadar eşitlikçi, adil ve güzel olabiliriz.<br />

İşte bunu anlamaya, kavramaya, özümsemeye hazırız.<br />

Ümit ediyorum ki, bu güzel niyetimizin karşılığını alacağız.<br />

İnsanı güçlü ile zayıf olarak değil, insan olarak algılama olgunluğuna<br />

ulaşacağız.<br />

İnsanı insan yapan, insanı değerli kılan nitelikleri doğru anlayacağız.<br />

Bu duygu ve düşünceler içinde, misafirlerimize hoş geldiniz diyor, hepinizi<br />

saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

345


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yardım konusu<br />

AK Partili Belediyelerin, dar gelirli vatandaşlara yönelik kömür, gıda,<br />

kırtasiye, giyim, ilaç yardımları kimilerinde büyük rahatsızlık uyandırıyor.<br />

CHP, öğrencilere belediyeler tarafından verilen bursların iptali için dava açtı<br />

ve Anayasa Mahkemesi de ilgili kanunda, belediyelerin öğrencilere burs<br />

vermelerini engelleyen bir değişiklik yaptı. Artık, belediyeler, öğrencilere burs<br />

veremeyecek.<br />

İnanılır gibi değil. Sanki, CHP’liler hiç okula gitmemiş, hiç öğrenci olmamış?<br />

Üniversite’de öğrenim görmek, yalnızca dar gelirli değil, orta gelir seviyesindeki<br />

ailelerin çocukları için de maddi bakımdan zorlayıcı bir süreçtir. Çünkü<br />

üniversite öğrenimi demek, bir kültür dünyasına dalmak demektir. Kitaplarla,<br />

dergilerle, konferanslarla, korserlerle, filmlerle haşır neşir olmaktır. Öğrenim<br />

kalitesinin yükselmesi, bu gibi materyallere ulaşma imkanlarıyla doğru<br />

orantılıdır. Bunun için de üniversiteli öğrencilere burs verilir.<br />

CHP’nin öğrencilere bur verilmesine itiraz edişine akıl sır erdiremiyorum.<br />

Gerçekten bu zihniyetin ilkelliği beni dehşete düşürüyor.<br />

SEVGİ, ŞEFKAT, HİZMET VE CÖMERTLİK ANORMAL Mİ?<br />

Yine de sakin olayım. Bir CHP’li gibi düşünmeye çalışayım. Belki bir mantığı<br />

vardır? Belki bir şeyi gözden kaçırmışımdır? Empati kurayım. Binlerce yıldır<br />

öğrencilere, talebelere yönelik yardımların yapıldığı, bu yardımların kültürel<br />

olarak hep desteklendiği bir coğrafyada, belki CHP bizim bilmediğimiz bir<br />

sırrı keşfetmiştir?<br />

CHP’li kimseler diyorlar ki “Öğrencilere burs veren belediyeler, AK<br />

Parti’ye olan sempatiyi artırıyor.” Ve şunu ekliyorlar: “AK Partililer belediye<br />

346 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

imkanlarıyla burs vererek kendilerine duygusal bir çıkar sağlıyorlar.”<br />

Cevap veriyorum: Belediye başkanı olarak ben, elbette genci yaşlısısıyla<br />

hemşerilerimin sepmatisini, güvenini, sevgisini kazanacak türde işler<br />

yapacağım. Yaptığım bütün işlerde zaten hemşerilerimin sevinmesini ve<br />

benim projelerimden, yatırımlarımdan, icraatlarımdan hoşnut olmasını<br />

gözetiyorum? Şöyle mi diyeyim: “Öğrenciler başının çaresine baksın,<br />

belediyeden kuruş vermem olnara?” Böyle bir saçmalık olabilir mi? Elbette<br />

bursları belediyemizin bütçesinden veriyoruz. Kendi cebimizden ödemiyoruz.<br />

Belediye bütçesi demek, vatandaşın parası demektir. Ben kendi<br />

parasını vatandaştan niye esirgeyeyim? Yarın bu güzel ülkeyi çekip çevirecek,<br />

omuzlayacak, aydınlık günlere taşıyacak olan kardeşlerime karşı niye<br />

cimrilik edeyim? Zaten kendisine ait olan parayı ondan hangi akla hizmet<br />

esirgeyeyim? Ve hemşerilerimin beni sevmesi, bana teşekkür etmesi neden<br />

anormal olsun? Kaldı ki, bizler burs verirken ailesi AK Partiye mi, CHP’ye mi,<br />

bir başka partiye mi oy vermiş diye bakmıyoruz ki? Hiçbir ayrım yapmadan,<br />

hangi siyasi tutuma yakın olursa olsun, üniversitelileri destekliyoruz.<br />

ŞEHİRDEN VE İNSANLIKTAN YANA<br />

Bu ülkede, bu şehirde artık hizmet siyaseti var. Hepimiz bu hizmetlerden,<br />

bu imkanlardan yararlanacağız. Çünkü bu toprağın çocuklarıyız. Basit ve<br />

kaba ayrımlarla işler iyürütemeyiz. Birbirimize saygı göstermeyi, birbirimizi<br />

sevmeyi öğrenmek zorundayız. Hırsla, hırçınlıkla, bilinçsizce yürütemeyiz<br />

işlerimizi. Aklımızı başımıza toplamamız gerek.<br />

Ben, hemşerilerime karşı saygılı, mütevazı, cömert ve güleryüzlü olmak<br />

zorundayım.<br />

Bunu bir kere söyleyeceğim. Bir daha tekrar etmeyeceğim: Ben ihtiyaç sahibi<br />

hemşerilerime giyim, ilaç, kömür, gıda, kırtasiye… ne gerekiyorsa vermeye<br />

devam edeceğim, icabında canımı da vereceğim! Benim işim bu, vazifem bu!<br />

Gıda verilmesin, ilaç verilmesin, burs verilmesin demeye insan utanır.<br />

Biz zaten bu şehirde yaşam kalitesini yükseltmek için canla başla<br />

çalışıyoruz. Yaptığımız konutlar, yollar, parklar, tesisler, tüneller… ortadadır.<br />

40 yıl, 50 yıl sonrasını planlayarak yol alıyoruz. Buyursunlar, itiraz edenler<br />

bunlara da itiraz etsin. Sanki hiçbir şey yapmıyoruz da bir tek dan<br />

gelirli kardeşlerimize yardım yaparak onları kendi safımıza çekmeye<br />

çalışıyormuşuz gibi çirkin ve tüyler ürpertici iddialarda bulunmasınlar! Ben,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nden yanayım, Türkiye’den, insanlıktan yanayım. İnanıyorum ki<br />

şehrim de, ülkem de, insanlık da benim yayınmadır. Bu, kıskanılacak bir şey<br />

değil, bu, iştirak edilecek, desteklenecek bir şey. Biraz daha şehirli, biraz<br />

daha kültürlü olmakta fayda vardır.<br />

(Kırkbir, s. 60, Aralık 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

347


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

348<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

BASIN<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

349


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

350<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gazeteciler günlük hayatın filozoflarıdır<br />

Türk basınının değerli üyeleri, kıymetli misafirler;<br />

Bir itirafta bulunacağım. Yeri geldi. Şimdi tam zamanı. İtiraf ediyorum:<br />

Gazetecilere çok imreniyorum. Bu aramızda kalsın.<br />

Bir gazeteyi elime aldığımda, haberlere, köşe yazılarına, manşetlere,<br />

spotlara, fotoğraflara baktığımda, sayfaları okurken, hatta seri ilanlara göz<br />

atarken, kendi kendime, “Şu gazetecilik ne heyecanlı, tatlı bir iş” diyorum.<br />

Gazeteciliğin, müthiş bir enerji gerektirdiğini görüyorum. Yoğun bir dikkat,<br />

olgunluk ve dakiklik gerektiriyor.<br />

Çünkü büyük bir kitleyle her gün konuşuyor gazeteciler. Bir kahraman gibi,<br />

bir film aktörü, pop star, golcü futbolcular gibi halkı selamlıyorlar. Hem de<br />

her gün, her yerde.<br />

Dünya ne kadar hızlı dönüyorsa, gazeteler de o kadar hızlı basılıyor,<br />

dağıtılıyor, okunuyor.<br />

İletişim çağında yaşıyoruz. Yani, gazeteciler, bu çağda başroldeler.<br />

Biz, hepimiz, bütün insanlar, gazetecilere bakıyoruz. Siyasi gelişmeleri,<br />

ekonomik süreçleri, küresel ısınmayı, çatışmaları, teknolojik yenilikleri,<br />

kutlamaları, şenlikleri, hava durumunu, maç sonuçlarını, her şeyi<br />

gazetecilerin emeği<br />

sayesinde öğreniyoruz.<br />

Gazeteciler bize, gülüşleri, gözyaşlarını, çığlıkları, tezahüratları, şarkıları,<br />

gök gürültüsünü, yağmurun sesini aktarıyorlar.<br />

Gözümüz, kulağımız hep gazetecilerde.<br />

Ve galiba en önemlisi, gazeteciler, hepimiz adına soru soruyorlar.<br />

Manşetlerde, röportajlarda, haberlerde sorulan sorular; gerçeklerin<br />

ortaya çıkmasını, doğrunun tespit edilmesini ve çoğu zaman da gerekli<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

351


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

düzeltmelerin yapılmasını sağlıyor.<br />

Bize, okullarda, felsefe derslerinde şu öğretildi: “Felsefe, soru sormakla<br />

başlar.” Gazeteciler de hiç durmadan soru soruyorlar. Tıpkı filozoflar gibi. 5<br />

N, 1 K: Ne, ne zaman, nerede, nasıl, niye? Ve kim?<br />

Demek istediğim, ben gazetecileri, bir tür hayat filozofu sayıyorum.<br />

Ahlaklı, sağduyulu, çalışkan, ilkeli gazetecilerin, mesleklerini yücelttiklerini<br />

düşünüyorum.<br />

Benim de, hayranlıkla takip ettiğim, kendilerinden çok şey öğrendiğim<br />

gazeteciler, köşe yazarları var.<br />

Bir tek, gazetelerin bir gün içinde eskimeleri biraz içimi burkuyor. Onca<br />

emeğin, bir günün sonunda miadını doldurmasına hem şaşıyorum, hem de<br />

biraz hayıflanıyorum.<br />

Ünlü bir yazar, Oscar Wilde, “Dünkü gazeteden daha eski hiçbir şey yoktur”<br />

demiş. Etkileyici bir söz. Doğru da üstelik. Fakat ben eski gazeteleri de<br />

severek okuyorum. Şimdi elimin altında 40-50 yıl öncesinin gazeteleri olsa,<br />

onları bir tarih kitabı gibi okumak bana büyük keyif verir.<br />

Bu anlamlı toplantıda bulunmaktan çok büyük hoşnutluk duyduğumu, iri<br />

puntolarla, 120 puntoyla söylemek istiyorum.<br />

Bu arada… Basınımızın etkili ve saygın ismi Ufuk Güldemir’e de Allah’tan<br />

rahmet, yakınlarına ve tüm basın camiasına da başsağlığı diliyorum.<br />

Hepinizi, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.<br />

352 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gazeteler olmasa<br />

dünyanın uzağında kalırız<br />

Saygıdeğer misafirler, değerli basın mensupları;<br />

1912 yılında, Osmanlı ile İtalya arasında Trablusgarp Savaşı sürerken çok<br />

ilginç bir olay <strong>oluyor</strong>.<br />

Türk ordusu yorgun.<br />

1912’nin Eylül – Ekim aylarında, İtalyan uçakları, askerlerimizin üzerine<br />

bomba yerine gazete, dergi atıyor!<br />

Türk kumandanları Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Balkan Savaşı’nın<br />

çıktığını, 8 Ekim 1912’de, bu İtalyanca gazetelerden öğreniyorlar.<br />

Ve bir hafta kadar sonra anlaşma imzalanıyor, Türk ordusu Trablusgarp’tan<br />

çekilmek zorunda kalıyor.<br />

Bombardıman uçağından askerlerin üzerine gazete ve dergi atılması bana<br />

hep ilginç gelmiştir.<br />

Medyanın, gazeteciliğin, haberin gücü denince aklıma hep bu olay gelir.<br />

Uçaktan atılan gazeteler, dergiler gelir.<br />

Zaten bazı haberler için “Gündeme bomba gibi düştü” deriz.<br />

Haberin, haberciliğin gücünü, etkisini böyle ifade ederiz…<br />

Aziz dostlarım;<br />

Bugün, <strong>Kocaeli</strong> Gazetecilik Başarı Ödüllerini dağıtacağız.<br />

Gazetecilik, sivil iradenin dile getirilişidir.<br />

Gazetecilik, milletin sesi olmaktır.<br />

Halkın düşüncesi, sorusu, hissiyatı, haykırışı, endişesi, sevinci, coşkusu…<br />

medya aracılığıyla gün yüzüne çıkar.<br />

Sivil, demokratik bir tartışma, en medeni şekilde medya üzerinden yürütülür.<br />

Gazetecilik bir bilgi, birikim, araştırma, titizlik, hassasiyet işidir.<br />

Basın ilkeleri, basın ahlakı gibi kavramlar; gazeteci sorumluluğunu anlatır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

353


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong> Gazetecilik Başarı Ödülleri; bütün bu hayati ve vazgeçilmez<br />

fonksiyonları takdir edişimizin ifadesidir.<br />

Gazeteler olmasa, televizyonlar, dergiler, periyodik yayınlar olmasa;<br />

yaşadığımız dünyanın, ülkenin, şehrin uzağında kalırız.<br />

Neler olup bittiğini anlayamayız.<br />

Birkaç gün haber dinlemesek, birkaç gün gazete okumasak, sosyalleşme<br />

imkanlarımız daralır.<br />

Ne konuşacağımızı, ne yapmamız gerektiğini bilemeyiz.<br />

Çok ciddiyim.<br />

Haberlere ilgisiz kalmak, hayata ilgisiz kalmaktır. Topluma ilgisiz kalmaktır.<br />

Gazeteciliğin en önemli unsurlarından biri tarafsızlık.<br />

Gazeteciliğin en önemli gereklerinden biri de haberi cazip kılmaktır.<br />

Şimdi, hem cazip bir manşet atmak gerekiyor, hem de tarafsız olmak<br />

gerekiyor.<br />

Gazeteci, işte bu ince çizgide hızla ilerleyen kişidir.<br />

Bu nedenle gazetecilerin hepsi çok zeki, çok hızlı, pratik kişilerdir.<br />

Üstün niteliklere, kendine mahsus bir tarza sahip olmayan kimseler,<br />

gazetecilik mesleğinde kolay kolay başarı elde edemez, yükselemez.<br />

Gazetecilerin enerjisini, işlek zekalarını, mesleklerindeki sanatsal yönü, o<br />

yoğunluğu hep gıptayla izlerim.<br />

Bir haber izleriz ya da okuruz, hayatımıza yepyeni bir unsur eklenir.<br />

Bir haber fotoğrafı bizi sarsar.<br />

Bir haberin videosu bizi derinden etkiler.<br />

Bir köşe yazısı, gündemdeki, taze bir konudan yola çıkarak ufkumuzu açar.<br />

Bize “Bunu hiç düşünmemiştim” dedirtir.<br />

Bir röportajda öyle sorular sorulur, öyle durumlar gün yüzüne çıkarılır ki,<br />

hayrete düşeriz. Biliriz ki, o soru sorulmasa o cevap hiç verilmeyecekti…<br />

Takımımız şampiyon olur, çılgınca seviniriz. Fakat gazete manşetlerinde o<br />

şampiyonluğu gördüğümüzde, şampiyonluğun asıl tadı ortaya çıkar…<br />

Böyledir. Gazeteler, televizyonlar, haberler, haber fotoğrafları, köşe yazıları<br />

olmadan hayatımızın hızı, canlılığı, heyecanları yerini bulmazdı.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’miz, yerel basının son derece güçlü, etkili olduğu bir şehir.<br />

Tüm dünyada yerel basının, şehir gazetelerinin, televizyon kanallarının,<br />

dergilerinin önem kazandığı malum.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde yerel ve ulusal basın özel bir merakla takip ediliyor.<br />

Çünkü burada, Kimin, Neyi, Niçin, Ne zaman, Nasıl, Nerede yaptığı ayrı bir<br />

önem taşıyor.<br />

Gazetecilerin 5 N 1 K’sı bizim için önemli.<br />

Zira, <strong>Kocaeli</strong> çok hareketli, hızlı bir şehir.<br />

Burada haberler de, manşetler de, anonslar, fotoğraflar da hızlı.<br />

354 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sözü daha fazla uzatmayacağım.<br />

Gazetecilik Başarı Ödülü alan kıymetli basın mensuplarımızı gönülden tebrik<br />

ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum.<br />

Ödül alsın almasın, gazeteciliğe emek veren, azimle, titizlikle çalışan, bizlere<br />

her gün ama her gün haberler ulaştıran bütün medya çalışanlarına sevgi,<br />

saygı ve minnetlerimi sunuyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

355


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Zihin açıklığının başlıca dayanağı:<br />

Gazeteler<br />

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.<br />

1961’de, basın mensuplarının haklarını düzenleyen 212 sayılı yasanın<br />

yürürlüğe girmesiyle birlikte, her yıl Gazeteciler Günü’nü kutlamaya<br />

başladık.<br />

Basın Tarihi, o günlerde, gazetecilerin sosyal haklarının iyileştirilmesine<br />

bazı patronların itiraz ettiğini yazıyor.<br />

Fakat sonunda gazeteciler kazanmış.<br />

Peki, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü biz niye kutluyoruz?<br />

Çiftçiler, öğretmenler, ev hanımları, polisler, mühendisler, balıkçılar… niye<br />

Gazeteciler Günü’nü kutlar?<br />

Çünkü gazeteciler, ülkemizde ve dünyada olup bitenleri günü gününe, hatta<br />

saati saatine bize iletirler.<br />

Tarlada çalışırken pilli radyoyu açarsın ve Başbakan’ın şehre açılış<br />

yapmaya geleceğini öğrenirsin.<br />

Kahvaltıda gazeteni açarsın ve o sayfalarda dünyayı dolaşırsın.<br />

Ayrıca, basın, vatandaşın da sesini topluma ve devlete duyurur.<br />

Bir araştırmacımızın yeni bir aşı bulduğunu basından öğreniriz.<br />

Bir Anadolu kasabasındaki öğrencimizin uluslararası başarısını basından<br />

haber alırız.<br />

Bir haksızlığa son verilmesi için yaptığımız protestoyu basın mensupları<br />

duyurur.<br />

Bir felaket yaşadıysak, neler olup bittiğini öğrenme ve anlatma işini yine<br />

basın üstlenir.<br />

Ekonomiden, spordan, hava durumuna kadar, kültür sanat etkinliklerine,<br />

siyasi gelişmelere kadar her şey özgür basın sayesinde görülebilir, bilinebilir<br />

356 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

hale gelir.<br />

Dolayısıyla, basın özgürlüğü, gazeteci hakları hepimiz için vazgeçilmez<br />

değerdedir.<br />

70 milyon insan arasındaki tanışmaları, tartışmaları, hüzünleri, sevinçleri,<br />

şaşırtıcı olayları basın derler ve sunar.<br />

Gazetecilerin çalışmaları; milletçe zihin açıklığına, güvenlik hissine,<br />

özgürlük duygusuna sahip oluşumuzun en önemli dayanağıdır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizde her yaştan, her dünya görüşünden, her meşrepten insanın<br />

özgüvenli ve açık fikirli yaklaşımlar üretebilmesinde, yerel basınımızın güçlü<br />

oluşunun çok büyük payı vardır.<br />

Yerel televizyonlarımız, gazetelerimiz, dergilerimiz, internet sitelerimiz<br />

birbirimizi görme ve anlama imkanı sunmaktadır.<br />

Bir gündemimizin olması, günümüzün ve ufkumuzun aydınlanmasını<br />

mümkün kılıyor.<br />

Bu da basınımız sayesindedir.<br />

Tüm gazetecilerimize, basın çalışanlarına, hayatımıza kattıkları değer için<br />

teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

10 Ocak Gazeteciler Günü bir kez daha kutlu olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

357


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

358<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

SPOR<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

359


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

360<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Beraber yürüyelim<br />

Haftanın üç günü, sabahları düzenli olarak spor niyetine yürüyüş yapıyorum.<br />

Bu yürüyüşler için <strong>Kocaeli</strong>’mizin çeşitli yerlerine gidiyorum. Geçen hafta<br />

Gebze, Eşme ve Yuvacık’taydım.<br />

Gaziler Dağı’nda, Eşme Sahili’nde, güzel Yuvacık’ta yürüdüm.<br />

Eş dost, hemşehrilerimiz de yürüyüşlere katıldılar.<br />

Beraber yürüdük.<br />

Yürüyüş; son derece heyecan verici, insanı zindeleştiren, neşelendiren bir<br />

etkinlik.<br />

Hele ki genç, yaşlı, çocuk… bir arada yürüyorsanız daha da sevinçli <strong>oluyor</strong>.<br />

Günümüzde hepimiz oturuyoruz, toplu ulaşım araçlarıyla ya da özel<br />

vasıtamızla yolculuk ediyoruz. Yürümüyoruz ya da az yürüyoruz.<br />

Modern kültür, yürümeyi bir nevi ‘yaya kalmak’ olarak niteliyor. Yani<br />

yürümek, geride kalmak gibi algılanıyor.<br />

Artık bu algı değişti.<br />

Yürümezsek, hayatımıza biraz yavaşlık katmazsak, yürüme hızını unutursak<br />

zarar göreceğimiz anlaşıldı.<br />

YÜRÜMENİN FAYDALARI<br />

Uzmanlar, yürüyüşü en ideal spor olarak gösteriyor.<br />

Çünkü yürümek için özel bir teknik bilgiye gerek yoktur.<br />

Bakınız, yürüyüşün faydaları neler:<br />

1. Yürüyüş kan akış hızını ve kan miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp<br />

ve beyinle ilgili damar hastalıkları riskini azaltır.<br />

2. Kalp kası başta olmak üzere, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin<br />

çalışmalarını sağlar.<br />

3. Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, dinlenirkenki<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

361


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.<br />

4. Tansiyonun yükselmesini önler. Kan basıncını düzenler.<br />

5. Kalp kasının yan damarlardan da beslenmesini destekler.<br />

6. Şişmanlık riskini azaltır.<br />

7. Sindirimi kolaylaştırır.<br />

8. Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel işleklik sağlar.<br />

9. Solunum kapasitesini artırır.<br />

10. Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.<br />

11. Kan yağlarının düzeyini düşürür.<br />

12. Kolesterol dengesini temin eder.<br />

13. Eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.<br />

14. Kemiklerin kuvvetlenmesini sağlar.<br />

15. Dayanıklılığı artırır.<br />

16. Uykusuzluğu azaltır.<br />

17. Vücudun doğal keyif verici hormonu olan endorfin salgılanmasını artırır.<br />

Faydalı bir yürüyüş temiz havalı yerlerde, 30 dakikanın üzerinde ve tempolu<br />

bir şekilde yapılmalıdır.<br />

Sabah yürüyüşleri, bedensel olarak gün boyu enerjik olmayı sağlıyor.<br />

YÜRÜYÜŞ YOLLARI VE TREKKİNG PARKURLARI<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nde onlarca kilometre yürüyüş yolu yaptık.<br />

Ve şehrin dört bir yanında yüzlerce kilometrelik trekking parkurları (doğa<br />

yürüyüşü yolları) oluşturduk.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, Türkiye’nin en gözde trekking parkurları barındırıyor.<br />

Doğa yürüyüşleri sağlık açısından ve sportif açıdan büyük önem taşıdığı gibi,<br />

sosyalleşmeyi de sağlıyor.<br />

Almanlar “Akıllı insanlar yürür” dermiş.<br />

Artık yürümek yaya kalmanın değil, bilinçli olmanın, sağlıklı yaşamanın bir<br />

ifadesi.<br />

Sizi, <strong>Kocaeli</strong>’mizin yeni yürüyüş yollarına, trekking parkurlarına davet<br />

ediyorum.<br />

Bu şehirde, bu şehrin tertemiz yollarında, beraber yürüyelim.<br />

362 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şampiyonluk sevincinin tiryakisiyiz!<br />

Kıymetli dostlarım, aziz misafirler, değerli basın mensupları;<br />

Yılın Spor Adamı ödülünü alırken, apayrı bir heyecan ve sevinç duyuyorum.<br />

Türk basınının en güçlü gazetelerinden olan Zaman’dan ödül almak, benim<br />

için ayrıca gurur verici.<br />

Bize göre, spor yani beden terbiyesi ile ruh terbiyesi bir bütündür.<br />

Spor yaparken, çalışmanın, azmin doğrudan doğruya kendi bedenimizdeki<br />

yansımalarını görürüz.<br />

Her spor dalı, her maç, her müsabaka büyük bir heyecan dalgası oluşturur.<br />

Sporcu centilmendir, kendi içinde birçok denge kurar, çünkü sağlıklı bir ruh<br />

durumuna sahip olmalıdır.<br />

Her sporun bir felsefesi vardır. Estetik yönleri vardır. Ahlaki bir boyutu vardır.<br />

Yani sporculuk, sportmenlik; yalnızca bir form tutma işi değildir.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, işte bu anlayışla sporcularımıza,<br />

şehrimizde spor olanaklarının gelişmesine, yaygınlaşmasına bütün<br />

gücümüzle gayret ettik.<br />

22 yeni spor tesisi kurduk. Onlarca tesis daha kuracağız, projelerimiz hazır.<br />

343 amatör spor kulübümüze tam 269 bin parça malzeme yardımında<br />

bulunduk.<br />

Şehrimizde yaşayan herkese spor yapma imkanı sunarak, Yaz Spor<br />

Okulları’nı kurduk.<br />

Şehrimizdeki okullarda spor sahaları yaptık.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor Kulübü’nden dünya şampiyonları,<br />

Avrupa, Balkan, Türkiye şampiyonları çıkardık.<br />

Tuğba Yenen, Hüsniye Gürel, Zehra Belkıs Kaya, Engin Terzi, Nurcihan<br />

Gönül gibi dünya şampiyonlarımız oldu.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

363


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kemal Koyuncu, Gülnaz Yanık, Nagehan Gül, Sibel Şimşek, Serkan<br />

Yağcı, Okay Arpa, Aylin Daşdelen gibi Avrupa şampiyonlarımız oldu.<br />

Atletizm kros takımımız da Avrupa şampiyonu oldu…<br />

Şampiyonlar, benzersiz insanlardır. Şampiyon olmak, çok özel, müthiş bir<br />

olaydır. Şampiyon zirveye tek başına çıkar, fakat onun sevinci hepimizi<br />

sarar. Bir şampiyonun enerjisi, şampiyonluk heyecanı, insanı yürekten<br />

sarsan bir maceradır. Bir şampiyona kimse kızamaz, herkes onu<br />

sever. Sevgiyi mıknatıs gibi çeker şampiyonlar. “Filanca şampiyonu hiç<br />

sevmedim” diye bir cümle duyamazsınız dünyada.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde şampiyonlarımız bize olağanüstü bir sevinç aşılıyorlar.<br />

Biz bu sevincin tiryakisiyiz.<br />

Hepimiz spor yapacağız, aramızdan şampiyonlar çıkaracağız ve yine<br />

hepimiz coşkuyla sevineceğiz.<br />

Bu ödülü, şehrim adına, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor Kulübü<br />

adına, bütün şampiyonlarımız ve bütün sporcularımız adına kabul<br />

ediyorum.<br />

Hepinize yürekten teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br />

364 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Takım ruhu, sürü psikolojisi<br />

5 Temmuz günü kaybettiğimiz Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın<br />

anısına düzenlenen Milli Gurur, Milli Forma sergisi, önceki hafta (24 – 28<br />

Eylül günleri) şehrimizdeydi.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediyemizin Sergi Sarayı’nda, Milli Takımımızın<br />

1923’ten günümüze 85 yıllık tarihine bir yolculuk yaptık…<br />

Sergiyi gezerken, takım ruhu dediğimiz şeyin aslında çok ilginç görünümleri<br />

olabileceğini fark ettim. Takım ruhu nedir? Aynı hedefler doğrultusunda emek<br />

veren insanlar arasındaki uyumu sağlayan anlayış… diyebiliriz. 1923’te Milli<br />

Takım’da oynamış bir futbolcu ile 2008’de oynayan oyuncu arasında da<br />

bir bağ yok mu? Var. Eski olan, yeniye zemin hazırlamış. Yeni ise eskinin<br />

itibarını<br />

koruyor. Demek ki takım ruhu, aynı dönemde yaşamayan kişileri de<br />

kapsayabiliyor… Göründüğünden daha büyük, daha uzun ömürlü bir olgu.<br />

BİR ELİN NESİ VAR?<br />

Takımı oluşturan kişilerin, sadece ortak hedeflere yönelmiş olmaları yetmez.<br />

Aralarında duygu birliği, yani gönül bağı da olmalıdır.<br />

Toplum hayatımızın kalitesi, takım ruhu oluşturma yeteneğimizin yaygınlığına<br />

bağlıdır. Kaldı ki, millet olmak, ülke çapında bir takım ruhuna sahip olmaktır.<br />

Toplumsal bilinç de, millî şuur da beraberliğimize anlam kazandırdığımızda<br />

pekişir.<br />

Kuru kalabalık olmaktan, bu şuur sayesinde kurtuluruz.<br />

Burada en önemli husus, insana değer vermektir. Mesela “Filanca kişi tek<br />

başına hiçbir şey yapamıyordu, zavallıydı, fakat takıma girince bir işe yaradı,<br />

kendisi de mutlu oldu” diye bir şey yoktur. Elbette birlikten kuvvet doğar. Bir<br />

elin nesi var? Fakat bu hepimiz için geçerlidir. Dolayısıyla, tek tek insanların<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

365


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

kıymet taşıdığını kavramadan, takım ruhunun ne olduğunu anlayamayız.<br />

HEPİMİZ AYNI TAKIMDAYIZ<br />

Milli Gurur Milli Forma sergisinde Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili<br />

Lütfi Arıboğan Bey bana ve Valimiz Gökhan Sözer Bey’e birer forma hediye<br />

etti. 41 numaralı formalarımızı aldık.<br />

Çok hislendim. Çok gururlandım. Süpermen’in kıyafeti içindedir, bilirsiniz.<br />

Hani acil bir durum olduğunda ceketini, gömleğini çıkarır ve Süpermen’e<br />

dönüşür. Belki ben de bu formayı gömleğimin altında her daim giymeliyim.<br />

Hepimiz, takım ruhunu içimizde forma gibi taşımalıyız. Her an maça<br />

girmeye hazır olmalıyız. Hepimiz bu memleketin evladıysak, aynı takımdayız<br />

demektir.<br />

Kestirmeden söyleyeyim: Tertemiz, donatımlı, güçlü insanlar olacağız.<br />

Birbirimizle kenetleneceğiz. Aynı işe, birlikte emek vermenin çok büyük bir<br />

güzellik olduğunu unutmayacağız.<br />

Birey olarak güçlü olmak bizi sürü psikolojisinden kurtarır.<br />

Takım ruhuna sahip olmaksa gücümüze güç katar.<br />

(Kırkbir, s. 50, Eylül 2008)<br />

366 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sizinle gurur duyuyoruz çocuklar!<br />

Basel St Jakob Park Stadı’nda, futbolcularımız fırtına gibi estiler.<br />

Tam anlamıyla eze eze yenildik.<br />

Ben hayatımda, galibiyete bu kadar yakın bir mağlubiyet görmedim,<br />

duymadım.<br />

Milyonlarca insan, iliklerimize kadar heyecan dolu bir halde, yüreğimiz<br />

ağzımızda, nefesimiz kesilmiş bir halde maçı izledik.<br />

Statta Türkiye’nin sesi, Türkiye’nin kalp çarpıntısı, hızı ve enerjisi hakimdi.<br />

Fakat olmadı.<br />

3-2 yenik ayrıldık sahadan.<br />

Gözyaşlarımızı tutamadık.<br />

Ne yapacağımızı, ne diyeceğimizi bilemedik. Yenilginin derin üzüntüsü,<br />

harika bir oyun çıkarmanın haklı gururu, kardeşlik duyguları ve içtenlikle<br />

verilen tesellilerden doğan garip sevinç, hepsini bir arada yaşadık.<br />

GÖZYAŞLARI…<br />

Yenildik fakat dünyanın dört bir yanından saygı dolu sesler, tebrik tadında<br />

sözler yükseliyor:<br />

The Independent gazetesi “Türkiye’nin asla vazgeçmeyen kahramanları göz<br />

kamaştırıcıydı” diyor.<br />

The Times gazetesi “İyi olan taraf Türklerdi” diyor.<br />

Arnavutluk’un Top Channel adlı tv kanalı “Türkiye Euro 2008’den dik başla,<br />

gururla dönüyor evine” diyor.<br />

Le Monde “Türklerin her an hissedilen cesareti, Euro 2008’in miraslarından<br />

biri olarak kalacak” diyor.<br />

Dedim ya, gözyaşlarımızı tutamadık.<br />

İsterdim ki, bu gözyaşları zafer sevincinden kaynaklansın.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

367


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sevinç gözyaşları daima keder gözyaşlarından iyidir.<br />

Fakat bu defa, tam olarak kederli de değildik.<br />

Buruk bir gurur, acımtırak bir zindelik içindeydik.<br />

Türk Milli Takımı, takımımız; direnişiyle, karizmasıyla ve centilmenliğiyle<br />

gönüllere taht kurdu.<br />

Bir Filistinli, Hırvatistan galibiyetinden sonra El-Cezire’nin internet sitesinde<br />

şöyle sesleniyordu Türkiye’ye:<br />

“Bize elektrik ve benzin kıtlığını unutturdun. Bizi sevindirdin. Başımızı öne<br />

eğdirmedin.”<br />

Almanya maçından sonra da başımız dik.<br />

Attığımız her golden, aldığımız her galibiyetten sonra Türkiye sokaklarında<br />

birbirini tanımayan insanlar sevinçten kucaklaşıyordu.<br />

Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Orta, Güney ve Uzak Asya’da, Balkanlarda,<br />

Latin Amerika’da… Türkiye’yi tutanlar otomatikman el eleydi, kenetlenmişti.<br />

İyi futbol oynadık, iyi iş çıkardık…<br />

Daha iyilerini de yapacağız inşallah.<br />

Görüyorsunuz, sözü bir yere bağlayamıyorum.<br />

Sekapark’ta, Gebze’de, <strong>Kocaeli</strong>’mizin her yerinde maç bitince gözyaşlarını<br />

tutamayan hemşehrilerimizi sevgiyle kucaklıyorum.<br />

Kalplerimizin birbirine bu derece yaklaşmasını, bu yan yana duruşumuzu çok<br />

önemsiyorum.<br />

Futbolcularımızla, Milli Takımımızla, ülkemle, milletimle, hemşehrilerimle<br />

gurur duyuyorum.<br />

KALPLERİMİZ YAKINLAŞTI<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde, <strong>Kocaeli</strong>spor’un şampiyonluğu sayesinde yaşadığımız<br />

muhteşem sevincin üzerine, Milli Takımımızın zaferlerini en sahici coşkularla<br />

kutluyorduk.<br />

Diliyorum ki, bu görkemli sevinçler, bu hepimizi sarsan heyecanlar eşliğinde<br />

oluşan kardeşlik, dostluk, hemşehrilik havası dağılmaz.<br />

Marşlar, alkışlar, haykırışlar, dalgalanan bayraklar…<br />

Bu enerjiyi, bu inancı, bu azmi ben çok seviyorum.<br />

(Kırkbir, s. 36, Haziran 2008)<br />

368 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bilge Şampiyona veda<br />

Gazanfer Bilge’nin vefatını öğrenince içimde bir tel koptu. İçimde ulu bir çınar<br />

devrildi sanki. Sarsıldım.<br />

Yaşı ilerlemişti, hastaydı, fakat yine de hayat doluydu…<br />

O, <strong>Kocaeli</strong>’mizin sembol isimlerindendi. Yaşayan bir efsaneydi. Son derece<br />

saygı duyduğumuz, yürekli bir ağabeyimizdi.<br />

Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırdı.<br />

Türkiye’ye ilk Olimpiyat Madalyasını o getirmişti.<br />

Gönül verdiği ata sporumuz güreşe benzersiz katkılarda bulundu. Avrupa<br />

ve Dünya şampiyonluklarıyla Türk Bayrağını yeryüzü semalarında defalarca<br />

göndere çektirerek, hepimizi gururlandırdı.<br />

Mekanı cennet olsun. Nur içinde yatsın. Onu ömrümüz oldukça hasret ve<br />

minnetle anacağız.<br />

ADI DAİMA YAŞAYACAK<br />

2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve 9.<br />

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in elinden ‘Üstün Hizmet Ödülü’ alan ilk<br />

sporcu oldu.<br />

2006’da <strong>Kocaeli</strong> Üniversitesi’nden ‘Fahri Doktor’ unvanı aldı.<br />

Gazanfer Bilge, varlığıyla bize hep moral ve enerji veriyordu.<br />

Çalıştığımız takdirde zafere ulaşacağımızdan emin olmamıza imkan veren<br />

bir duruşa sahipti.<br />

Bizler “Çalışınca <strong>oluyor</strong>” derken, Gazanfer Ağabey’in şampiyonluğundan,<br />

yüce gönüllülüğünden büyük destek alıyorduk.<br />

Güzel sohbeti ve kalenderliği şöyle dursun, onun adını duymak bile<br />

gücümüze güç katıyordu.<br />

O yüzden, Umuttepe Yolu’nun I. Etabına onun adını verdik: Gazanfer Bilge<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

369


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bulvarı. Onun yüreği gibi geniş, tertemiz bir bulvar…<br />

Dereköy’de yaptığımız evlere GazanferKent ve BilgeKent isimlerini verdik.<br />

Şampiyonumuzun kıymetini, kendisi henüz hayattayken teslim etme<br />

bahtiyarlığına erdik.<br />

İnanıyorum ki, Gazanfer Bilge adı, <strong>Kocaeli</strong>’nde sonsuza dek yaşayacak,<br />

hepimize gurur ve ilham vermeye devam edecektir.<br />

KOCAELİ’NDE SİLİNMEZ İZLER BIRAKTI<br />

Geniş yürekli, cömert ve hakikaten bilge bir büyüğümüzdü.<br />

Hayırseverliğiyle, insana verdiği değerle, <strong>Kocaeli</strong>’ne ve Türkiye’ye olan<br />

sevgisiyle hepimize örnek <strong>oluyor</strong>du.<br />

Kent tarihimizde silinmez izler bıraktı.<br />

Eğitim ve sağlık kurumlarının yapımına cömertçe öncülük etti, büyük<br />

katkılarda bulundu.<br />

Sadece bizim değil, bütün devlet büyüklerimizin hürmet ettiği, mühim bir<br />

şahsiyetti.<br />

Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan’ın da Gazanfer Bilge’ye hususi hürmet<br />

ve muhabbeti vardı.<br />

Ve Gazanfer Bilge’yi, o ulu çınarı, ahiret yurduna uğurladık.<br />

Tüm sevenlerine, <strong>Kocaeli</strong>’ne, Türkiye’ye başsağlığı diliyorum.<br />

Acımız büyük.<br />

Bizler ondan kesinlikle razıydık, çok hoşnuttuk.<br />

Allah da razı olsun, hoşnut olsun.<br />

Gazanfer Bilge’yi ebedi alemin şerefli konuklarından kılsın.<br />

(Kırkbir, s. 27, Mayıs 2008)<br />

370 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Herkes sahaya inmeli,<br />

mindere, ringe çıkmalı!<br />

Sevgili gençler, yenilmez şampiyonlar,<br />

muhteşem rekortmenler ve kıymetli misafirler;<br />

Bu güzel akşamda buraya toplandık.<br />

Sizlerin pırıl pırıl yüzlerinizi görmek beni çok mutlu ediyor.<br />

Gözlerinizdeki şampiyonluk ışığını görebiliyorum.<br />

Spor demek sağlık demek, heyecan, enerji, coşku, güzellik, centilmenlik,<br />

nezaket, olgunluk, kardeşlik demek.<br />

Her spor, belli bir disiplin gerektiriyor.<br />

Buna ‘beden terbiyesi’ denir.<br />

Okullarda ‘beden eğitimi’ diye geçiyor.<br />

Zihin açıklığı ve edeplilik ile beden terbiyesi arasında çok sıkı bir ilişki var.<br />

Antrenörlere ‘hoca’ diyoruz. Sporcular da öğrencidir.<br />

Bir spor dalında çalışan öğrenciler hayat boyu öğrenirler.<br />

Sonra kendileri ustalaşıp yeni teknikler geliştirirler.<br />

Bilim gibidir spor.<br />

Bütün spor dallarında, antrenörler öğrencilerine ahlaki öğütler verir.<br />

Rakiplerine kabalık etmeyeceksin.<br />

Diyelim zayıf, hasta, yaşlı kişilere nazik davranacaksın.<br />

Spor alanındaki bilgini kullanarak kimseye zarar vermeyeceksin…<br />

Aziz kardeşlerim;<br />

Bizler, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak bu işe büyük önem veriyoruz.<br />

Yani, reklamda diyor ya, SPORUN VE SPORCUNUN DOSTU, biz de<br />

öyleyiz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

371


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sporun ve sporcunun dostuyuz.<br />

Çünkü spor bir dostluk işidir. Sporcu, dost olunacak kişidir.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’yi bir şampiyonlar şehri yapmak için yola çıktık.<br />

Spor yatırımlarına tam 51 milyon YTL, yani 51 trilyon lira ayırdık.<br />

22 yeni spor tesisi kurduk.<br />

200’ü aşkın tesisin projelendirme ve ihale çalışmalarını sürdürüyoruz.<br />

Neden bunca para, bu kadar emek harcıyoruz? Bu kadar tesise gerek var<br />

mı?<br />

Evet var.<br />

En başta söyledim: Spor demek sağlık, efendilik, heyecan, sevinç demek.<br />

Her yaştan hemşehrimiz bu tesislere gelip idman yapıyor.<br />

Zindelik kazanıyor.<br />

Bizim bu enerjiye, sağlıklı bünyelere ihtiyacımız var.<br />

Mühendisler basket oynasın, avukatlar yüzsün, öğretmenler koşsun.<br />

Güreş, jimnastik, karate, satranç… Genç yaşlı herkes bu sporları<br />

yapabilmeli.<br />

Ev hanımları, işçiler, esnaf, çocuklar, muhasebeciler, garsonlar, emekliler…<br />

herkes bu tesislerde buluşmalı.<br />

Hepimiz maçları, yarışları izlemenin heyecanını yaşayabilmeliyiz.<br />

Hepimiz, sahaya inebilmeli, ringe, mindere çıkabilmeliyiz.<br />

O zaman birbirimize yaklaşırız.<br />

Bu sevinçler, bu heyecanlar, galibiyetler, şampiyonluklar bize güç verir,<br />

dostluğumuzu pekiştirir.<br />

Belediye olarak, 220 amatör spor kulübüne 78 bin parça spor malzemesi<br />

yardımı yaptık.<br />

Yeter ki gençlerimiz kötü alışkanlıklardan uzak dursunlar.<br />

Olmadık yerlere gitmesinler.<br />

Gençlik enerjilerini en güzel şekilde kullansınlar.<br />

Akranlarına, küçüklere iyi örnek olsunlar.<br />

Takım arkadaşlarıyla birlikte zaferlere koşsunlar.<br />

Ailelerin de yüzü gülsün.<br />

Hepimiz sevinelim.<br />

Gençlerimiz spor yapınca seviniyoruz evet.<br />

Fakat şampiyonluk sevinci, rekor, madalya sevinci bambaşka.<br />

Bir kardeşimiz madalya aldığı zaman, takımımız şampiyon olduğu zaman<br />

havalara uçuyoruz.<br />

O sevinç bize aylarca yetiyor.<br />

İşte, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Kağıtspor 1 sezonda 40 madalya<br />

9 kupa aldı!<br />

Dünya, Avrupa, Balkan şampiyonları çıkardık!<br />

372 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

20 Türkiye şampiyonluğu aldık!<br />

2 Türkiye rekoru kırdık!<br />

Bu sevinçleri, zaferleri, bu enerjiyi çoğaltmak için çalışıyoruz.<br />

Her mahallede bir şampiyonumuz olsun istiyoruz!<br />

Sağlık ve zindelik dolu bir şehir <strong>oluyor</strong> <strong>Kocaeli</strong>.<br />

Daha da iyi olacak inşallah.<br />

Kağıtspor’da 32 branş var. Branş sayısında Türkiye biricisiyiz!<br />

Lisanslı 2 bin 320 sporcumuz var. Sporcu sayısı bakımından Türkiye<br />

ikincisiyiz.<br />

Tesisler ve spor imkanları bakımından da zirveye doğru hızla yol alıyoruz.<br />

Fakat, sevgili gençler, sporcu kardeşlerim, bu galibiyetler, rekorlar bizi<br />

şımartmayacak.<br />

Coştukça coşacağız.<br />

Son bir şey daha söyleyeyim ve konuşmamı bitireyim.<br />

Lütfen dikkat.<br />

Bu sözümü iyi dinleyin.<br />

Spor bilim gibidir, disiplin gerektirir, sağlık, enerji, nezaket işidir dedik ya…<br />

Belediyecilik de aynen öyle.<br />

Spor gibi. Mesela futbolda, takımlar belli bir düzene göre sahaya dağılıyorlar.<br />

Kaleci, sağ bek, forvet…<br />

Bizde de aynı şey geçerli.<br />

Takımlar gol atıyor, basket atıyor.<br />

Biz de yol yapıyoruz, tesis inşa ediyoruz, doğalgaz, su götürüyoruz, ağaç<br />

dikiyoruz…<br />

Gol olunca tribünler seviniyor, coşuyor.<br />

Biz hizmet götürdüğümüzde de vatandaşlarımızın yüzü gülüyor.<br />

Sporcular diyelim atletizm rekoru, yüzme rekoru kırıyor.<br />

Biz de yol yapma, denizi temizleme rekoru kırıyoruz, doğalgaz hattı döşeme<br />

rekoru kırıyoruz.<br />

Aynı yani.<br />

Bir sporcu, tribünlerden alkış aldığında en büyük mutluluğu yaşıyor.<br />

Biz de öyle.<br />

Biz belediyeciler de tribünlerdeki kardeşlerimiz, dostlarımız kutladığı zaman<br />

en büyük sevinci tadıyoruz…<br />

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum güzel kardeşlerim.<br />

Allah’a ısmarladık.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

373


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Pehlivanlar unutulmaz<br />

Aziz kardeşlerim, Karamürsel’in güzel insanları;<br />

Bizim tarihimiz bir kahramanlıklar tarihi.<br />

Atıyla doludizgin giderken ok atabilen bir milletiz.<br />

Dünyanın en büyük toplarını biz döktük.<br />

Gemileri karadan yürüttük.<br />

250 kiloluk mermileri tek başına taşıyanlar biziz.<br />

Tarih boyunca Allah Allah nidalarıyla savaştık, işgallere direndik.<br />

Yine tarih boyunca, minarelerimizden ezanlar yükseldi, Allah Allah<br />

nidalarıyla kubbelerimiz çınladı.<br />

Yine tarih boyunca Allah Allah nidalarıyla er meydanlarında güreş tuttuk.<br />

Her işimizde, siyasette, sanatta, sporda; maneviyatımızdan, terbiyemizden,<br />

değerlerimizden güç aldık.<br />

Zihnimiz de, gönlümüz de, bedenimiz de bu manevi terbiye ile şekillendi.<br />

Sözümüzü de, davranışımızı da bu manevi terbiye belirledi.<br />

Sizler, bunları çok çok iyi biliyorsunuz.<br />

Çünkü bu toprakların en güzide, en has güreşçilerini Karamürsel yetiştirdi.<br />

Muhterem dostlarım;<br />

Yağlı güreş bizim ata sporumuz.<br />

2 bin 500 yıldır yağlı güreşe tutuşuyoruz.<br />

2 bin 500 yıllık bir ustalıkla, bu benzersiz sporu yapıyoruz.<br />

Düğünlerde, savaş zaferlerinden sonra yağlı güreşler yapılırmış.<br />

Eskiden, pehlivanlar, tekkede yetişirmiş.<br />

En başta pehlivanlıkta usta bir şeyh bulunurmuş.<br />

Tıpkı, Uzakdoğu’daki Kung-fu’cu rahipler gibi, bizim de yağlı güreş<br />

üstatlarımız varmış. İşte bu yüzden, yağlı güreşler hem büyük bir ustalığa,<br />

374 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

hem de çok özel ahlaki bir birikime dayanıyor.<br />

Yağlı güreşi hem bir eğlence, hem de bir sanat olarak görmüşüz yıllarca.<br />

Doğrusu da bu.<br />

Aziz kardeşlerim,<br />

Karamürsel dedik, has güreşçiler yetiştirdi.<br />

Aydın Demir, Kadir Birlik, Ahmet Taşçı gibi büyük pehlivanlar çıkardı.<br />

Bir de Karamürsel’imizin unutulmaz efsanesi Gazanfer Bilge var.<br />

Şimdi bir şey söyleyeceğim.<br />

Pehlivan denince aklımıza, kayaları tutup kaldıran, ağaçları kökünden söken<br />

güçlü insanlar geliyor.<br />

Halbuki pehlivan, taş taş üstüne koyan, güzel bahçe duvarları ören, evler<br />

kuran, ve fidan diken kişidir.<br />

Yabancı filmlerdeki devlerle, savaşçılarla pehlivanlarımızı karıştırmayalım.<br />

İşte, Karamürsel yemyeşil, meyve bahçeleriyle dolu bir şehir.<br />

Nasıl oldu bu?<br />

Pehlivan ahlakıyla, yiğitlik terbiyesiyle oldu.<br />

İnsan sevgisiyle, sanatla, ustalıkla, bilgelikle oldu.<br />

Biz bu yağlı güreşlerdeki inceliği, hüneri görmek zorundayız.<br />

Bizim atalarımız, asırlar boyunca en mutlu, en sevinçli, en heyecanlı<br />

günlerinde boşuna güreşmediler. Yağlı güreşlerin gerektirdiği beceriyi,<br />

mahareti anlamamız gerekir. Yağlı güreşin şifresini çözmemiz gerekir.<br />

Yiğit dostlarım, yürekli kardeşlerim;<br />

Ahlak dedik, maneviyat dedik, ustalık dedik.<br />

50 yıl önce minderlerde fırtına gibi esmiş olan Gazanfer Bilge’yi<br />

unutamıyoruz.<br />

Bu muhteşem güreşçimizin adı her yerde yazılı, hepimizin kalbinde yazılı.<br />

Niye böyle?<br />

Gazanfer Bilge hâlâ güreş mi tutuyor?<br />

Hayır.<br />

Fakat Gazanfer Bilge hâlâ pehlivan.<br />

Şehrimize çok büyük hizmetlerde bulundu.<br />

O güreşçi ahlakıyla, ticarette de başarılı oldu.<br />

Şehrimize okullar, yurtlar, sağlık ocakları, spor tesisleri kurdu.<br />

Pehlivan Gazanfer Bilge yaşayan bir efsane olarak hepimize güç veriyor.<br />

Yağlı güreşe Karamürsel mührünü vuran Ahmet Taşçı’ya bakalım.<br />

Dünyanın en efendi insanı. Hakkında çok güzel hikayeler, dilden dile<br />

dolaşıyor.<br />

Karamürsel denince aklımıza bu kocaman yürekli, aslan gibi adamlar geliyor.<br />

Şu anda burada bulunmaktan büyük heyecan duyuyorum.<br />

Güneş altında pırıl pırıl parlayan pehlivanlara imreniyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

375


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bizler de sizlerden, pehlivanlardan ilham alarak çalışıyoruz.<br />

Biz, pehlivanlığın ağaç dikme, yol, köprü yapma kısmını yürütüyoruz.<br />

Güreşleri de severek, heyecanla izliyoruz.<br />

Bizim kispetimiz de bu takım elbiselerdir.<br />

Bizim er meydanımız da bütün <strong>Kocaeli</strong>’dir.<br />

Allah bizleri utandırmasın.<br />

İki cihanda sırtımız yere gelmesin.<br />

Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.<br />

Pehlivanlarımıza galibiyet sevinci diliyorum.<br />

Allah’a emanet olun<br />

376 Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

DEPREM<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

377


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

378<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Deprem kalplerimizi sağlamlaştırdı<br />

Aziz hemşehrilerim, değerli kardeşlerim;<br />

Bugün 17 Ağustos… Bugün, büyük depremin 8. yıldönümü. Depremi<br />

unutamıyoruz. Göğsümüzün kafesinde kelepçelenmiş bir yırtıcı kuş gibi<br />

çırpınıyor deprem. Vahşi bir çığlık gibi, duvarlarımıza çarpıp yankılanıyor.<br />

Deprem, şimşekten çivilerini kalbimize çaktı. Tutkallı bir nehir gibi akıyor<br />

içimizde. Depremi asla unutmayacağız aziz kardeşlerim. Kaderimiz bu.<br />

Bu sokaklarda, bu şehirde yaşadığımız müddetçe, depremi hatırlayacağız<br />

Çünkü, 17 Ağustos 1999 günü, gökyüzü başımıza yıkıldı.<br />

Evlerimiz yerle bir oldu. Sevdiklerimiz, ailemiz, dostlarımız, binlercesi<br />

yıkıntıların altında kaldı. Acımız büyük. Müthiş bir yıkım yaşadık.<br />

Büyük bir felakete uğradık. Enkazların içinden çıkıp bugünlere geldik.<br />

Gözyaşlarımız tozlu yollara aktı. Yüreklerimiz ortasından yarıldı. Her<br />

yanımızı hüsran kapladı. Evlatlarımızı, ebeveynlerimizi, dostlarımızı,<br />

komşularımızı kaybettik. 17 Ağustos’ta tarumar olduk. Ağır bir yenilgiydi.<br />

Aziz kardeşlerim,<br />

Bu yenilginin içinde bir zafer elde ettik. Evet. Bunca kaybın içinde benzersiz<br />

kazançlarımız oldu. Deprem bize çok önemli bir fayda da sağladı. Neydi o<br />

fayda? Felaketten kazancımız ne oldu? Sadece Gölcük, <strong>Kocaeli</strong>, Adapazarı<br />

değil, tüm Türkiye benzersiz bir biçimde kenetlendi. Türkiye’nin dört bir<br />

yanında insanlar şehrimize koştular. Hepimiz can havliyle birbirimizin<br />

imdadına koştuk. Gece gündüz enkazların içinden, el ele tutuşarak çıktık.<br />

Birbirimizi teselli ettik. Birbirimize sarılıp ağladık. Bir lokma ekmeği, bir<br />

yudum suyu paylaştık. Günler boyu, sabahlara kadar, sokaklarda yan yana<br />

oturduk. Dertleştik. Deprem, bizdeki manevi enerjiyi açığa çıkardı. Bir şehri,<br />

bir ülkeyi ayakta tutan şey maneviyattır.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

379


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Maddiyat, evler, mücevherler, otomobiller, her şey bir yangında, bir<br />

depremde yok olabilir. Fakat manevi birikimle, manevi güçle onları yeniden<br />

elde edebiliriz. Yeter ki bizde dostluk, kardeşlik, paylaşma, dayanışma gibi<br />

erdemle olsun. Manevi gücümüz bizi birleştirir.<br />

İşte bu manevi kuvvet sayesinde, görkemli bir birliktelik doğdu. Depremin<br />

açtığı yaraları hızla sardık. Binaları yavaş yavaş yeniden yaptık.<br />

Yolları yeniden asfaltladık. Şehrimizi yeniledik. Yıldırım düşmüş,<br />

kömürleşmiş bir ağacın baharda tekrardan çiçeklenmesi gibi, şehrimiz<br />

yeniden şenlendi. Bizim depremdeki kazancımız, işte bu manevi enerjinin<br />

yok olmadığını görmek oldu.<br />

Deprem tatbikatları yapılıyor. İlkyardım, kurtarma, depremden korunma<br />

alıştırmaları yapılıyor. Depremin kendisi, bizim için bir maneviyat, bir insanlık<br />

tatbikatı oldu. Depremle birlikte, kardeşliğimiz yüzeye çıktı. Depremle<br />

birlikte, merhamet, şefkat, paylaşma enerjisi açığa çıktı. Bu durum, beni çok<br />

ama çok ümitlendiriyor. Depremle birlikte, yaşama azmimiz pekişti. Tüm<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nden ülkemizin her yanına kardeşlik rüzgarları esti. Milyonlarca insan<br />

bu ülkede şefkat gözyaşları döktü. Milyonlarca insan dualar etti. Milyonlarca<br />

insan bize yiyecek, giyecek, battaniye, çadır yüklediği kamyonlar yolladı.<br />

Milyonlarca insanın kalbi birlikte attı.<br />

Sevgili hemşehrilerim, can dostlarım;<br />

Bizler de bu ruhla, bu maneviyat, ahlak seferberliğinde yerimizi aldık.<br />

Şehrimizde yıkılan binaların yerine yenilerini yaptık.<br />

Belediye olarak gece gündüz çalıştık. Depremden sonraki yıllar boyunca,<br />

bugüne kadarki çalışmalarımızda özel bir yön var: Depremden sonra devreye<br />

giren manevi gücü kaybetmemeye gayret ediyoruz. Çünkü, o gücü, büyük<br />

bir felaket pahasına topladık. Hepimiz, depremin asıl şiddetinin nereden<br />

kaynaklandığını biliyoruz. 17 Ağustos Marmara Depremi çok ama çok<br />

şiddetliydi. Muazzam bir felaketti. Çünkü ufak hesaplar, üç günlük hesaplar<br />

peşindeki kimileri bazı binaları yeterince sağlam yapmamıştı. Çünkü kimileri<br />

dikkatsiz davranarak bazı hayati tedbirleri almamıştı.<br />

Değerli kardeşlerim;<br />

Manevi enerji tek başına bir anlam taşımaz. Onun gereğini yerine getirmemiz<br />

de gerekir. Sağlam binalar yapacağız ki, bir felaket sırasında tuzla buz<br />

olmasın. Daha titiz projeler hazırlayacağız, daha uzun düşüneceğiz,<br />

canımızın kıymetini bileceğiz. Ahlak, işte bu titizlikte, bu zihinsel<br />

gayretlerdedir. Deprem sabahı içimize dolan heyecanların sönmesine izin<br />

veremeyiz. Depremi yalnızca üzüntüyle, gözyaşıyla hatırlamak olmaz.<br />

Depremi, sorumluluk bilincimizi koruyarak hatırlamalıyız.<br />

380 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Depremi, aynı zamanda bir nasihat gibi, bir ders gibi kabul etmek<br />

zorundayız. Deprem bizi sağlamlaştırmalı. Depremden sonra daha sağlam<br />

olamadıysak, felaket bizim içimizde yuvalanmış demektir. Bizler, kendimiz<br />

depremin yandaşı, destekçisi durumuna düşeriz.<br />

Allah düşürmesin.<br />

Allah, felaketten aldığımız dersi unutturmasın.<br />

Allah bir daha böyle büyük acılar yaşatmasın.<br />

Allah, depremde kaydettiğimiz dostlarımıza, çocuklarımıza, ailelerimize gani<br />

gani rahmet eylesin.<br />

Hepsi nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun.<br />

Sizleri en içten duygularla selamlıyorum.<br />

Allah’a ısmarladık.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

381


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

17 Ağustos 1999’dan<br />

önceki insanlar değiliz<br />

8 yıl önce büyük bir felaketle sarsıldık. Binlerce hemşehrimiz, komşularımız,<br />

dostlarımız, ailemizden kişiler hayatını kaybetti. Sevdiğimiz insanları<br />

gözyaşlarıyla toprağa verdik. Hepsini rahmetle, hasretle anıyoruz.<br />

Birçoğumuz, uzuvlarımızı kaybettik. Kimimiz kolumuzu, kimimiz bacağımızı<br />

depreme, enkaza kaptırdık…<br />

Yuvalarımız yıkıldı. Depremin acıları hâlâ kalbimizde bir bıçak gibi duruyor.<br />

Deprem hâlâ rüyalarımıza giriyor.<br />

Yaralarımız hâlâ taze.<br />

FELAKETİN KAZANDIRDIKLARI<br />

Fakat felaket aynı zamanda bize çok şey öğretti.<br />

Hayatımızın en büyük kardeşlik, yardımlaşma, teselli seferberliğini biz 17<br />

Ağustos 1999’da yaşadık.<br />

Hiçbirimiz, o dehşetli günden önceki insanlar değiliz.<br />

Felaket, hakikaten bizi hem hırpaladı, hem de olgunlaştırdı, güçlendirdi.<br />

17 Ağustos’tan sonra, çalışmalarımızda, hayata bakışımızda artık<br />

bambaşka, özel bir yön var. Her bakımdan daha sağlam olmanın önemini<br />

daha derinden kavradık.<br />

SAĞLAM DURALIM<br />

Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak diyelim toplu konut temeli atarken hemen<br />

içimizden bir deprem çarpıntısı geçiyor.<br />

Yol yaparken, ağaç dikerken, parklara oyun grupları kurarken, altyapı<br />

çalışmaları sırasında… her zaman o deprem sesini duyuyoruz.<br />

Depremle birlikte, depreme karşı durarak yaşamayı öğreniyoruz.<br />

382 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Artçı şoklar kalplerimizde sürüyor.<br />

Allah’tan en büyük dileğimiz, şehrimizin, ülkemizin, dünyadaki hiçbir yerin<br />

böyle bir felakete uğramamasıdır.<br />

Hayatımızın en kötü gününü 8 yıl önce 17 Ağustos’ta yaşadık; bir daha<br />

yaşamayalım.<br />

Deprem karşısında, felaket karşısında sağlam duralım.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

383


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sivil inisiyatif, sivil bilinçten doğar<br />

Aziz hemşehrilerim, kıymetli misafirler;<br />

Bundan tam 9 yıl önce, 17 Ağustos günü <strong>Kocaeli</strong>’nde büyük bir felaketle<br />

sarsıldık. Birkaç saniye içinde her şey değişti. Hayatımızın şokunu yaşadık.<br />

9 yıldır depremin izlerini kalplerimizde, hafızamızda taşıyoruz.<br />

Bu felaket, sadece <strong>Kocaeli</strong>’mizi değil, tüm Türkiye’yi derinden etkiledi.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, şu sözü söyledik:<br />

FELAKETİN BİZE KAYBETTİRDİKLERİNİ DE KAZANDIRDIKLARINI DA<br />

UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ.<br />

Depremde yakınlarımızı, sevdiklerimizi kaybettik.<br />

Neşemiz, sevincimiz enkazın altında kaldı.<br />

Yaşama azmimiz kırılmaya uğradı…<br />

Çok ama çok şey kaybettik.<br />

Hâlâ o kaybettiklerimizin acısıyla yaşıyoruz.<br />

Gözyaşı döküyoruz.<br />

İçimiz sızlıyor.<br />

Peki felaketten ne kazandık?<br />

Felaket bize gerçekten bir şey kazandırdı mı?<br />

Evet, işin gerçeği, kazandırdı.<br />

1. Deprem bilinci kazandık.<br />

Uzmanlar ekranlarda, gazetelerde, radyolarda aylarca tüm Türkiye’ye<br />

depremi anlattı. Milletçe depremi öğrendik.<br />

2. Ahlaki olgunluğumuz arttı, kardeşlik duygumuz pekişti.<br />

Devlet ile millet sımsıkı kenetlendi.<br />

Kendiliğinden müthiş bir yardım seferberliği başladı.<br />

Öyle ki, biz bu şehirde sevinçten mi ağlıyoruz, kederden mi bilemedik.<br />

384 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ve daha birçok şey.<br />

Bugün burada felaketlerde sivil kuruluşların rolü konuşulacak.<br />

Sivil İnisiyatif Paltformu’na, bu paneli organize ettikleri için tebrik ve<br />

teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Sivil inisiyatif, sivil bilinçten doğar.<br />

Özgür iradenin harekete geçmesini ifade eder.<br />

Bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinde sivil oluşumlar, sivil hareketler, sivil<br />

kuruluşlar toplum meselelerinin çözümünde öncü rol oynuyor.<br />

17 Ağustos Depremi sırasında biz bunu netlikle gördük.<br />

AKUT mesela, tüm Türkiye’nin kalbini kazandı, bir efsaneye dönüştü.<br />

Yüzlerce sivil kuruluş, şehrimize koştu.<br />

Elbirliği, gönül birliği ve dert ortaklığı doğdu.<br />

Felaketin üstesinden gelinmesinde, sivil kuruluşların göz doldurucu bir etkisi<br />

oldu.<br />

Sonrasında, deprem bilincinin yaygınlık kazanmasında da sivil kuruluşlar<br />

önemli bir fonksiyon icra etti.<br />

Çünkü sivil kuruluşlar yapısal olarak dinamiktir ve kendini yenileyebilir<br />

niteliktedir.<br />

Biz de Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak sivil yapılanmaları son derece<br />

önemsiyoruz, onlarla görüş alışverişinde bulunuyor, birlikte hareket ediyoruz.<br />

Belediyemizin bünyesinde oluşturduğumuz Kent Konseyi, tam anlamıyla sivil<br />

bir odak niteliğindedir.<br />

Panelistlerin konuyla ilgili yapacakları değerlendirmeleri ben de sizler kadar<br />

merak ediyorum.<br />

Bu nedenle sözü uzatmayacağım.<br />

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

385


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

386<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

TOPLUM<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

387


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

388<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Gönüllerin açılışı<br />

1 Mart’ta, Aşura Günü vesilesiyle, ‘Sevgide Buluşalım -2’ başlıklı bir program<br />

düzenledik.<br />

Uluslararası Fuar Merkezi’ndeyiz. 20 bin kişi toplanmış. Yüzler tertemiz,<br />

gözler pırıl pırıl. Başörtülü ile başı açık bir arada. Alevi ile Sünni bir arada.<br />

Kadın ile erkek, yaşlı ile genç bir arada…<br />

<strong>Kocaeli</strong> Milletvekilleri Nihat Ergün, Fikri Işık ve Sibel Gönül; Cem Vakfı Genel<br />

Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevi-İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza<br />

Uğurlu gibi seçkin misafirler, bürokratlar, siyasetçiler, Cemevi temsilcileri<br />

lütfedip gelmişler. Kameralar kayıt yapıyor, program bazı kanallarda canlı<br />

yayınlanıyor.<br />

Benim de bir konuşma yapmam gerekiyor.<br />

Heyecanlandım. Benim için 20 bin kişiye hitap etmek hiç mesele değildir.<br />

20 milyon kişiye de konuşma yapabilirim. Fakat Aşura Günü’nde özel bir<br />

durum vardı. Bir gönül meselesini, bir sevgiyi, kardeşlik duygusunu 20 bin<br />

kişiye bir kerede açmak kolay değil.<br />

Bu iş, mesela toplu konut açılışına, sağlık merkezi açılışına benzemiyor.<br />

Gönüllerin açılışı, gönlünü açmak, büyük cesaret gerektiriyor.<br />

ZENGİN OLDUK<br />

Bir gençlik heyecanı sardı beni. Yüreğim titriyor. 20 bin kişiden bir teki bile<br />

bana inanmazsa, sözüme dudak bükerse ne yaparım?<br />

Allah’a binlerce şükürler olsun, Alevi dostlarımıza hitaben “Dargınlıkları<br />

unutalım, küslüğü kaldıralım, kucaklaşalım, kardeşliğimizi pekiştirelim” dedim<br />

ve o 20 bin kişiyle bir gönül mukavelesi imzaladık.<br />

Birbirimizi doğru anladık.<br />

Bir hazine sandığını açar gibi, gönüllerimizi birbirimize açtık.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

389


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Semahla, semayla, türkülerle kalplerimizin pası silindi.<br />

Aşureyle ağzımız tatlandı.<br />

Aşuredeki fındıkla nohut gibi, buğdayla üzüm gibi kaynaştık.<br />

20 bin kişi tam 3 saat dizlerinin üzerinde oturdu da bir tanesi şikayet etmedi.<br />

Hepimiz dost meclisinde olduğumuzu sımsıkı kavradık.<br />

Bir inanç derinliğiyle aşılandık. Samimiyetin buğusu göğsümüze nüfuz etti.<br />

Sevgide Buluşalım dedik, hakikaten sevgide buluştuk.<br />

Hz. Ali’de, Hacı Bektaş-ı Veli’de, Mevlana’da, Pir Sultan Abdal’da, Aşık<br />

Mahzuni Şerif’de buluştuk.<br />

20 bin kişi, oradan gönül zenginliğiyle ayrıldık.<br />

SİFTAH VE BEREKET<br />

Biz bu programı ilk kez yapmıyoruz. Geçen sene de bir araya gelmiştik.<br />

Bilen bilir, bu işlerde ilk adım önemlidir fakat ikinci adım daha da önemlidir.<br />

Siftah yapmıştık, tamam. Peki ya bereket? Bu işin bir bereketi olacak mıydı?<br />

Sevgide buluşmuştuk, tamam. Peki ya sonra? Cayacak mıydık, karar mı<br />

kılacaktık?<br />

İkinci buluşma, ilkinden de görkemli ve coşkulu geçti. Kalplerimiz daha da<br />

ısındı. Bu maya tuttu.<br />

Prof. Dr. Sayın İzzettin Doğan’ın da o akşam dediği gibi, barışta karar kıldık,<br />

dostluğumuz pekişti.<br />

Ayetler okuduk, dualar ettik.<br />

Şimdi burada, bir Bektaşi duası etmek istiyorum:<br />

Allah’ım,<br />

Mal mülk verdiğinde saadetimi,<br />

kuvvet verdiğinde aklımı,<br />

iktidar verdiğinde basiretimi,<br />

bela verdiğinde imanımı,<br />

nimet verdiğinde mertliğimi,<br />

güzellik verdiğinde iffetimi,<br />

zorluk verdiğinde sabrımı<br />

benden alma Yâ Rabbim.<br />

Görüyorsunuz, bu duada hep iki şey birlikte isteniyor. İkincisi olmayınca,<br />

ilkinin manası kalmıyor.<br />

İnanıyorum ki, Alevi-Sünni buluşması, kaynaşması da böyledir. Biriyle iyi<br />

geçinip diğerinden uzak düşmek tadımızı kaçırır.<br />

Kardeşliğimizin serpilerek, daha da derinleşerek sürmesini diliyorum.<br />

(Kırkbir, s. 20, Mart 2008)<br />

390 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Can dostu, can yoldaşıyız<br />

Aziz hemşehrilerim, aziz canlar;<br />

Hepimiz, birbirimizi tanıyoruz. Hepimiz hemşehriyiz, komşuyuz, arkadaşız.<br />

Bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşadık.<br />

Kederleri, sevinçleri paylaştık. Şu üç günlük dünyada kah ağladık, kah<br />

güldük.<br />

Şimdi çok samimi, çok dostça konuşacağım.<br />

Birincisi: Ben diyorum ki “Aşura Matemi benim de matemimdir, Alevi<br />

kardeşlerimizle aramızda ‘siz-biz’ ayrımı yoktur, dostuz, kardeşiz.”<br />

Bazıları dudak büküyor.<br />

İkincisi: Diyorum ki “Pir Sultan Abdal’ın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayranıyım,<br />

onların öğütleri, şiirleri, türküleri bana heyecan veriyor.”<br />

Bazıları burun kıvırıyor.<br />

Üçüncüsü: Derince Cemevi’ne, Gebze, Gültepe, Baleren Köyü<br />

Cemevleri’ne; Cem Vakfı’na, Hacı Bektaş Veli Derneği’ne her türlü<br />

destekte bulunduğumuz halde, bazıları bizim Alevi kardeşlerimizden uzak<br />

durduğumuzu, onlara bir faydamız dokunmadığını iddia ediyor.<br />

Şu sözümü lütfen bir yere yazınız: Bin yıllık birlikteliğimiz boyunca gün oldu<br />

birbirimize küstük, doğru. Gün oldu bu topraklarda isyanlar çıktı, kavga<br />

edildi. Ben, hiçbir gönül kırıklığını, hiçbir dargınlığı inkar etmiyorum, yok<br />

saymıyorum. FAKAT, her türlü soğukluğa, tereddüde, küskünlüğe son verip<br />

kardeşliğimizi pekiştirmek zorundayız.<br />

Hazret-i Ali, “En zavallı insan, kardeş edinemeyendir; ondan da zavallısı,<br />

kardeş edindikten sonra onu yitirenidir” buyuruyor.<br />

Zavallılıktan tamamiyle kurtulmak zorundayız.<br />

Kucaklaşmak, kenetlenmek, dünyanın en güzel türkülerini birlikte söylemek<br />

zorundayız. Başka da çaremiz yoktur.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

391


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yunus Emreler, Seyit Nesimiler, Hacı Bektaşlar, Pir Sultanlar bin yıl<br />

boyunca aynı gönül yüceliğini, ruh yüceliğini, hikmeti, sanatı bu topraklarda<br />

kökleştirdiler.<br />

Nur içinde yatsın, Aşık Mahzuni’ye kadar dünyanın en içtenlikli, en<br />

dokunaklı, en derin türküleri burada çalındı, söylendi:<br />

“İşte gidiyorum çeşmi siyahım<br />

Aramıza dağlar sıralansa da<br />

Sermayem derdimdir, servetim ahım<br />

Karardıkça bahtım karalansa da”<br />

Bu sözler, bu ezgiler, milletçe kalplerimizi ısıttı.<br />

Pir Sultan Abdal’ın bir dörtlüğü var ki, sanki direkt bana söylüyor:<br />

“Hem saza mailim hem de sohbete<br />

Hem sana mailim hem de devlete<br />

Aşkın ile düştüm diyar gurbete<br />

Ne sen beni unut ne de ben seni”<br />

Birbirimizi unutamayız. Bizler can dostu, can yoldaşıyız. Canımızın kıymetini<br />

bileceğiz, birbirimizin kıymetini bileceğiz. Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi<br />

“Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanacağız”<br />

Alevi-Sünni kardeşliğine, dostluğuna, birliğine kim karşı çıkıyorsa, kim kapris<br />

yapıyorsa, inat ediyorsa, o benim muarızımdır. İster Alevi olsun, ister Sünni<br />

olsun.<br />

Bu memleketin kültüründen, zenginliğinden vazgeçemeyiz.<br />

Hazret-i Hüseyin’in ardından iki damla gözyaşı dökmemize kimse mani<br />

olamaz.<br />

Kerbela olayını hatırlamamıza kimse mani olamaz.<br />

İşte, çok şükür yeniden bir aradayız, benim de gönlümde bu buluşmaların<br />

ilelebet sürmesi vardır.<br />

Hepinizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.<br />

392 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Aşura Matemi, benim de matemimdir<br />

Anadolu toprakları, kardeşliğin diyarıdır.<br />

Her milletten, her dinden, her mezhep, her meşrepten insan, bu topraklarda<br />

bin yıldır kardeşçe yaşamıştır.<br />

Bizim kültürümüzün, manevi zenginliğimizin en temel kaynağı, lokomotifi,<br />

gücü, her şeyi bu kardeşliktir, komşuluktur, dostluktur.<br />

Bin yıl boyunca her şiirimizde, her türkümüzde kardeşlik çınlamıştır.<br />

Kilimlerimizin motiflerine, yollarımızın parke taşlarına, bahçemizdeki güle<br />

kadar sinmiştir kardeşliğimizin tadı, kokusu…<br />

BU ZENGİNLİK, BU MİRAS HEPİMİZİN<br />

Hicret’in 61. yılında, 10 Muharrem’de yani Aşura Günü, Peygamber<br />

Efendimizin torunu Hz. Hüseyin Kerbela’da şehit edilmiştir.<br />

Alevi kökenli kardeşlerimiz, bu hakikaten üzücü, kederli olayı derin bir<br />

matemle anarlar.<br />

Hepimiz bu matemi, kederi, bu inanç yoğunluğunu bir zenginlik olarak<br />

benimsiyoruz.<br />

Alevi dostlarımızın, bin yıllık komşularımız, kardeşlerimizin harikulade<br />

şiirlerine, davetlerine, türkülerine can-ı gönülden itibar ediyor, iştirak ediyoruz.<br />

SENA AĞLARKEN BEN GÜLEMEM<br />

Bizler, bin yıl boyunca bu topraklarda birlikte ağladık, birlikte güldük.<br />

Bundan sonra da aynı şekilde, birlikte ağlayacak, birlikte güleceğiz.<br />

Birimiz ağlarken diğerimizin gülmesi imkansızdır.<br />

“KIRK BUDAKLI ŞAMDANDA, KIRKIMIZ BİR YANARIZ!”<br />

Hacı Bektaş-ı Veliler, Pir Sultan Abdal’lar hepimizin velileri, pirleridir.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

393


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Tıpkı, Yunus Emreler, Mevlanalar gibi.<br />

Hacı Bektaş-i Veli “En büyük keramet çalışkanlıktır” diyor.<br />

“Çalışmadan geçinenler bizden değildir” diyor.<br />

“Bir olalım, iri olalım, diri olalım, gür olalım” diyor.<br />

Bu bilgelik dolu, insanın ufkunu aydınlatan sözlerden vazgeçemeyiz.<br />

Şu mısraların şahaneliğine bakınız:<br />

“Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız<br />

Her nefeste aşk ile Yaradan’ı anarız<br />

Erenler meydanına vahdet ile gir de gör<br />

Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanarız!”<br />

Biz bu şimşek gibi, gökyüzü gibi güzel kardeşlik sayesinde varız.<br />

SİYASET DEĞİL, HAYAT<br />

10 Muharrem benim de matemimdir. Bu toprağa benim de gözümün yaşı<br />

düşer.<br />

Kimse de beni bu kardeşlik davasından, bu dostluk, bu birlik davasından<br />

vazgeçiremez.<br />

Beni doğru anlayınız. Siyasi bir söz söylemiyorum. 800 sene öncesinden<br />

söylenmiş, hayati bir sözü tekrarlıyorum.<br />

Pir Sultan’ın en güzel şiirlerinden birinden bir dörtlük yazayım da derdimi<br />

daha güzel anlatmış olayım:<br />

Allah Allah desem gelsem<br />

Hakk’ın divanına dursam<br />

Ben bir yanıl alma olsam<br />

Dalında bitsem ne dersin?<br />

394 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir olalım, gür olalım<br />

Aziz hemşehrilerim, aziz canlar<br />

Bizler, binlerce yıl bu topraklarda kardeşçe yaşadık.<br />

Aşura Matemi, hepimizin matemidir. Hepimiz, Peygamberimiz’in torunu Hz.<br />

Hüseyin’in şehit edilişinden derin bir keder duyuyoruz.<br />

Siz - biz demiyorum, sadece biz diyorum, hepimiz diyorum.<br />

Anadolu’nun bütün desenleri, bütün nakışları kalbimize işlenmiştir.<br />

Bu topraklarda söylenen her türkü, her şiir kalbimize işlenmiştir.<br />

Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi kalbimize işlenmiştir.<br />

Sevinçlerimiz de, hüzünlerimiz de birdir.<br />

Kıblemiz de, inancımız da birdir.<br />

Hepimiz bu caddelerin, bu sokakların, bu tarihin, bu dağların, ovaların,<br />

ırmakların çocuklarıyız.<br />

Hepimiz küçücük çocuklarken aynı bahçelerde oynadık. Hepimiz<br />

gençliğimizde aynı heyecanları yaşadık. Hepimiz aynı çarşılarda, aynı<br />

sofralarda, aynı tarlalarda, atölyelerde saçlarımızı ağarttık. Birbirimize<br />

yan gözle bakamayız. Birbirimize küsemeyiz. Birbirimizden kaçamayız.<br />

Hiçbirimize yakışmaz.<br />

“Dünya barışı” nedir, biz bin yıldır biliyoruz. Bizim mayamız kardeşlikle<br />

yoğrulmuştur. Hepimiz, Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Hacı Bektaşların,<br />

Pir Sultanların dergahlarından geliyoruz. Sizler daha iyi bilirsiniz, Pir Sultan<br />

Abdal der ki:<br />

Allah Allah desem gelsem<br />

Hakk’ın divanına dursam<br />

Ben bir yanıl alma olsam<br />

Dalında bitsem ne dersin?<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

395


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bu, dünyanın en güzel şiirlerinden biridir.<br />

Bu harika şiirin sonunda,<br />

Sen bir cennetlik kul olsan<br />

Cennete girmeye gelsen<br />

Pir Sultan üstadın bulsan<br />

Beraber girsek ne dersin?<br />

diye söyler.<br />

Kardeşlerim, canlarım;<br />

Şu üç günlük dünyada bir arada olamazsak, cennete beraber giremeyiz,<br />

Allah korusun.<br />

Muharrem ayının 10. günü, Aşura Günü, insanlık tarihi boyunca sadece<br />

İslamiyet’te değil, diğer dinlerde de büyük bir önem taşıyor.<br />

Aşura gününde<br />

Hz. Adem’in tövbesi kabul olmuştur.<br />

Hz. Nuh tufandan kurtulmuştur.<br />

Hz. Yunus balığın karnından çıkmıştır.<br />

Hz. İbrahim ateşte yanmamıştır.<br />

Hz. Süleyman’a saltanat verilmiştir.<br />

Hz. Yakub oğlu Hz. Yusuf’a kavuşmuştur.<br />

Hz. Eyyûb hastalıktan kurtulmuştur.<br />

Hz. Musa Kızıldeniz’i geçmiş ve Firavun helak olmuştur.<br />

Hz. İsâ göğe çıkarılmıştır.<br />

Aşura Günü’nün hepimizi yaralayan, yas’a boğan olayı, Hicret’in 61. yılında<br />

bu gün Hz. Hüseyin’in şehit edilmesidir. Aşura Günü’nde hüznü, kederi,<br />

matemi paylaşırız. Bununla birlikte orucumuzu tutarız, akrabalarımızı,<br />

dostlarımızı ziyaret ederiz ve sokaklara çıkıp, toplantı yerlerine gidip<br />

mümkün olduğunca çok kardeşimizle selamlaşırız. Ben bugün buraya ziyaret<br />

etmeye, selamlaşmaya geldim.<br />

Biliniz ki, bu bir kardeş selamıdır. Herkes bilsin. Selam demek barış demektir.<br />

Bir kardeşim kederlenince benim gözlerim dolar. Bir kardeşim sevinince<br />

benim yüzüm güler. Bir kardeşim konuşunca, işte o benim sesimdir.<br />

Hacı Beştaş-ı Veli “En büyük keramet çalışmaktır” diyor. Ben bu sözün<br />

takipçisiyim.<br />

“Çalışmadan geçinenler bizden değildir” diyor.<br />

Ben bu sözün takipçisiyim.<br />

“Bir olalım, iri olalım, diri olalım, gür olalım” diyor<br />

Ben bu sözün takipçisiyim.<br />

396 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Aziz dostlarım;<br />

Bu gönül zenginliğini, bu yürek titreyişini, bu derin muhabbeti birbirimize<br />

çok göremeyiz. Ben burada siyaset konuşmuyorum. Ben burada para pul,<br />

mal mülk konuşmuyorum. Ben burada gönlümden geçeni söylüyorum. Hacı<br />

Bektaş-ı Veli’den de güzel söyleyemem ya:<br />

Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız<br />

Her nefeste aşk ile Yaradan’ı anarız<br />

Erenler meydanına vahdet ile gir de gör<br />

Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanarız!<br />

Hepinizi canı- gönülden selamlıyor, saygılarımı sunuyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

397


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Allah, Mehmetçiklerimizi bize bağışlasın<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Kelimelerin işe yaramadığı, sözlerin tükendiği zamanlar vardır.<br />

Ne söyleseniz boştur. Cümlelerin anlamı sanki bir şırıngayla çekilmiştir.<br />

Kanatları kırılmış güvercinler gibi çırpınırsınız.<br />

Hakkari’de, gencecik 12 evladımız şehit düştü.<br />

Gazetelerde, ekranlarda fotoğrafları yayınlanıyor.<br />

İnsan bakmaya kıyamıyor. Tertemiz, fidan gibi çocuklar.<br />

Sırım gibi, filinta gibi gençler.<br />

Gazetelerden adlarını okuyoruz: Mustafa, Lokman, Soner, Abdurrahman,<br />

Zekeriya, Selçuk, Yavuz, İrfan, Vedat, Samet. İkisinin adı da Mehmet.<br />

Afyon’dan, Eskişehir’den, Kırıkkale, Yozgat, Ordu, Adıyaman, Gaziantep,<br />

Aydın’dan, Bursa’dan gitmişler.<br />

Hepsinin hayalleri vardı. Yuvalarını, anne-babalarını, nişanlılarını,<br />

arkadaşlarını özlüyorlardı. Hakkari’den mektuplar yazarak, telefonlar ederek<br />

hasretlerini yatıştırıyorlardı.<br />

Ve gece gündüz dağlarda vatanımızı bekliyorlardı. Gözlerini kırpmıyorlardı;<br />

nöbetteydiler…<br />

Sevinçler, alkışlarla, türkülerle askere uğurladığımız çocuklarımız, evlerine<br />

tabutların içinde dönüyorlar.<br />

Yavrusu kefene sarılan, mezara konan bir anneye, babaya ne diyebiliriz?<br />

Onları hangi sözle teselli edebiliriz?<br />

Dünyada bu büyük yürek yarasını iyileştirecek uzman hekim yok.<br />

Günlerdir biz de keder içindeyiz.<br />

12 şehidimizin aileleriyle birlikte tüm Türkiye yas tutuyor, gözyaşı döküyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde hepimiz matemli bir durgunluk içindeyiz.<br />

Hepimiz evlat sevgisi nedir biliyoruz. Biz de çocuklarımızı askere uğurladık.<br />

398 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bizler de asker yolu gözlemekteyiz.<br />

Şehit annelerinin, babalarının gözyaşlarını gördükçe biz de kendimizi<br />

tutamıyor, ağlıyoruz.<br />

O feryatlar bizim de kalbimizin derinliklerine işliyor.<br />

İliklerimize kadar acıya kesmiş haldeyiz.<br />

Evlatlarımızın acısını, bütün hücrelerimizde duyuyoruz.<br />

Her şeye bir tatsızlık, bir manasızlık sindi. Hiçbir şey yapmak gelmiyor<br />

içimizden. Elimiz işe varmıyor. Omuzlarımıza ağır bir yük bindi birden…<br />

Allah, bu pırıl pırıl gençlerimizi, canımızın içi şehitlerimizi cennetin en güzel<br />

köşelerinde ağırlasın.<br />

70 milyon insan, hepimiz, şehitlerimizi dualarla, Allah’a emanet ediyoruz.<br />

Yüce Allah, başta şehit aileleri, yakınları olmak üzere hepimize sabırlar<br />

versin.<br />

Bizlere bir daha böyle dayanılmaz yürek sarsıntıları yaşatmasın.<br />

Evlatlarımızı, Türk ordusundaki bütün Mehmetçiklerimizi bize bağışlasın.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

399


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şehit annelerinin hakkı<br />

Aziz şehit anneleri;<br />

Sizler, bu ülkeyi yaşatan gücün kaynağısınız.<br />

Sizleri övecek, yüceltecek kelime bulamıyorum.<br />

Sizleri teselli edecek sözleri bilmiyorum.<br />

Tertemiz gözyaşlarınız, Türkiye’ye hayat veriyor.<br />

Sizin emeğiniz, sizin gönül zenginliğiniz vatanımızı ayakta tutuyor.<br />

Bu ülkede yaşayan herkes size minnettar.<br />

Gencecik evlatlarınızı cennete uğurladınız.<br />

Allah aşkına, bu muazzam fedakarlığınızın boşa çıkacağını zannetmeyiniz.<br />

Şehitlerimiz, sizin olduğu kadar, bizim de evlatlarımızdır, kardeşlerimizdir.<br />

Bizler de sizinle birlikte o kalp acısını yaşıyoruz.<br />

Bizim de gözlerimiz d<strong>oluyor</strong>.<br />

Biz de şehitlerimizin ardından dualar okuyoruz.<br />

Ne zaman bir şehit cenazesi görsek, bayrağa sarılı bir şehit görsek, bizim de<br />

içimiz parçalanıyor.<br />

Bana göre sizler, tüm Türkiye’nin annelerisiniz.<br />

Milletimizin en çok hürmet duyduğu kişiler sizlersiniz.<br />

Anneler Günü’nde ilk sizin elleriniz öpülmelidir.<br />

Sakın, Anneler Günü’nde mahzun olmayınız.<br />

Türkiye’nin bütün gençleri, bütün çocukları sizin manevi evlatlarınızdır.<br />

Annelik mukaddestir.<br />

Peygamberimiz “Cennet, annelerin ayakları altındadır” buyurmuş.<br />

Fakat sizler, anneler arasında en müstesna, en muteber makamdasınız.<br />

Çünkü siz bu ülkenin en cesur, en saygıdeğer, en güzel çocuklarını<br />

yetiştirdiniz.<br />

Sizin asaletinizden, sizin derinliğinizden daha büyük bir değer tanımıyorum.<br />

400 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sizin şefkatiniz, sizin merhametiniz, sizin dayanıklılığınız yaşatıyor bizi.<br />

Türkiye, İstiklal Harbi sırasında bir baştan bir başa şehit kanlarıyla sulandı.<br />

Şehitlerin yüzü suyu hürmetine bugün evlerimizde, işyerlerimizde,<br />

okullarımızda cıvıl cıvıl mutlu bir hayat sürüyoruz.<br />

İstiklal Marşı’mızda “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” deniyor.<br />

Her adımda şehitlerimizi hatırlıyoruz.<br />

Kur’an’da “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz” yazıyor.<br />

Biz, şehitlerimize ölü demeyiz.<br />

Çünkü şehitler bizlerle beraber yaşıyor.<br />

Şehit evlatlarımız, şehit kardeşlerimiz, şehit atalarımız ilelebet yaşayacaklar.<br />

Hepimizin üstünde şehitlerin hakkı olduğu gibi; bu topraklarda yaşayan her<br />

çocuğun, her gencin üzerinde sizin hakkınız var.<br />

Bizlere, Türkiye’ye haklarınızı helal ediniz.<br />

Allah, kalplerinize genişlik, ferahlık versin.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

401


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Ziyaret saati<br />

Ziyaret, misafirlik, ayaküstü konuşma, selamlaşma, hoşbeş… Bunlar<br />

olmadan şehir hayatı olmaz.<br />

Milyonlarca insan, gökdelenlerle dolu bir metropolde de yaşasak, birbirimizi<br />

ziyaret etmediğimiz takdirde, orası çöldür, ıssızdır, boştur.<br />

Akrabalık, dostluk, ahbaplık derecesi, buluşma, görüşme ziyaretleşme<br />

saatlerimizin çokluğuyla ölçülür.<br />

İhtiyaç halinde, gece yarısından sonra ya da sabah saatinde kapısını<br />

çalabileceğimiz kadar yakın olduğumuz, nazımızın geçtiği insanlar var mı?<br />

Yoksa yazık.<br />

Ben ziyaretlere çok önem veririm.<br />

Hemen her gün esnafa uğrar, hal hatır sorarım.<br />

Eczacı, nalbur, bakkal, kuyumcu, halıcı, kebapçı, fotoğrafçı, kasap,<br />

mobilyacı, elektrikçi, berber, kuru yemişçi, terzi, beyaz eşyacı, çeyizci,<br />

manav, baharatçı, kırtasiyeci, emlakçı, lokantacı, giysici, elektronikçi,<br />

tuhafiyeci, ayakkabıcı, sıhhi tesisatçı, pastaneci… her biri benim için ayrı bir<br />

değer taşır.<br />

Çünkü çarşılar, pazarlar, dükkanlar hayatın aktığı yerlerdir.<br />

Zengini, fakiri, genci, yaşlısı, kadını, erkeğiyle herkesin bir şekilde buralara<br />

yolu düşer. İnsanların hüzünlü mü, sevinçli mi; hoşnut mu, şikayetçi mi<br />

olduklarını en iyi esnaf bilir.<br />

HER ESNAF BİR MÜŞAVİR<br />

Ticaret merkezleri aynı zamanda haber merkezi, duygu merkezidir.<br />

Oralara gitmeden, <strong>Kocaeli</strong>’ni tanıyamam. Kandıra’da, Gebze’de,<br />

Karamürsel, İzmit, Körfez, Derince, Gölcük’te esnafla tavşan kanı bir çay,<br />

bir bardak su içmeden şehrimi, insanlarımı anlayamam. Oturduğum yerden<br />

402 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

meseleleri, dertleri, coşkuları, neşeyi göremem.<br />

O yüzden, sadece seçim dönemlerinde değil, her gün esnafla bir çift söz,<br />

küçük bir teati, ayaküstü bir hatır sorma şarttır.<br />

İşin doğrusu, <strong>Kocaeli</strong> esnafının her biri birer başkan danışmanı, başkan<br />

yardımcısı, müşavir gibidir.<br />

Sözgelimi bir kasap dükkanına uğruyorum. Kasap kardeşim bana “Başkanım<br />

İSU çalışmalarını şu şekilde yapsak daha iyi olmaz mı?” diye fikir de veriyor.<br />

Mesela bir mobilyacıya diyorum ki: “Bak biraderim, bu yollarda doğalgaz<br />

çalışması yapılıyor, görüyorsun. Buranın müfettişi sensin. Kontrol et. İşler<br />

düzgün yürüyor mu, aksıyor mu, gelip sana soracağım.”<br />

Diyelim bir kırtasiyeci bana “Filanca mahallede bir aile var, 5 çocuk okula<br />

gidiyor, durumları iyi değil, onlara da belediye yardımları ulaştırmalısınız”<br />

diyor.<br />

Bunun gibi yüzlerce diyalog düşünün.<br />

Bizim esnaf ziyaretlerimiz bir boy gösterme havasında geçmiyor. Ciddi<br />

ciddi <strong>Kocaeli</strong>’mizin, mahallelerimizin, sokaklarımızın, vatandaşlarımızın<br />

meselelerine eğiliyoruz.<br />

Taksi duraklarına muhakkak giderim. Taksiciler, tüm şehir halkının yol<br />

arkadaşıdır. Onlarla herkes muhabbet eder. Gündemi taksicilerden<br />

öğrenmek gibisi yoktur. Haber bültenlerinde “Güvenilir kaynaklardan alınan<br />

bilgiye göre…” denir ya,<br />

taksiciler işte o “güvenilir kaynak”tırlar.<br />

DİĞER ZİYARETLER<br />

Esnafla görüşmek, dertleşmek, sohbet etmek iyidir, doğrudur, güzeldir,<br />

lüzumludur.<br />

Onun dışında okullara, hastanelere, huzur evlerine, dar gelirli ailelerin<br />

evlerine de ziyaretlerde bulunuyorum.<br />

Mecburum, işim bu.<br />

Yerine göre hediyeler götürürüm.<br />

Hacdan dönenlere hoş geldiniz demeye giderim. Birkaç hurma yer, zemzem<br />

içeriz.<br />

Şehit ailelerine koşarım.<br />

O aileler, yetimler bize şehitlerimizin emanetidir. Onların acısı, kederi bizim de<br />

içimizi yakar. Yüreğimiz titreyerek, elimizden gelen her şeyi yapma<br />

gayretiyle, derin bir saygıyla hareket ederiz.<br />

Şehitlerimizi tanıyorsunuz. Çoğunun isimlerini caddelere, sokaklara, parklara<br />

verdik… Onları unutamayız, hatırlamak zorundayız…<br />

Kabirlere de gidiyorum. Şu fani dünyadan göçmüş hemşehrilerim için bir<br />

küçük dua etmezsem ayıp olur. Yarın birgün onların arasına katılacağız,<br />

hakikat bu…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

403


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

BİR CEZAEVİ ZİYARETİ ANISI<br />

Cezaevlerine de ziyarette bulunuyorum.<br />

Diyeceksiniz ki “Yahu Başkan, esnafa gittin anladık, hastaneye, okula, huzur<br />

evine, yoksul ailelere gittin, hacılara, şehit yakınlarına gittin anladık. Haydi,<br />

mezarlıklar da tamam. Cezaevinde ne işin var?”<br />

Anlatayım.<br />

Bir kere cezaevindeki kişiler de bizim vatandaşımızdır. Şeytana uymuş,<br />

öfkesine yenilmiş, nefsini dizginleyememiş bir suç işlemiş olsa da<br />

cezaevindeki hiç kimseyi yok sayamayız.<br />

Zaten ceza almış, mahkum, parmaklıkların ardında.<br />

Demek istediğim, bir insanın hapiste olması kötüdür, fakat hiç kimsenin gelip<br />

de “Nasılsın” diye sormaması daha da kötüdür.<br />

Biz bu kötülüğü yapamayız. Ziyaretçi sıfatıyla benim o cezaevine girmem<br />

lazım.<br />

Nitekim, önceki sene cezaevinde yaşlı bir hanımefendiye rastladım.<br />

Yüzünde yılların çektiği çizgiler. Nasıl kederliydi. Sordum: “Nedir halin?”<br />

Meğer bu kadıncağız izinsiz ağaç kesmekten mahkum olmuş. Demesine<br />

göre ağacı kesen kendisi değilmiş. Orasını bilemiyorum. Yoksul bir kadın.<br />

Para cezasını ödeyemediği için hüküm giymiş. Haline baktım. Kendi<br />

kendime “Bu hanımefendi, bu ablamız, burada tutulmamalı” diye düşündüm.<br />

Vicdanım bana böyle söyledi. Ödemesi gereken para cezası da benim bizzat<br />

karşılayabileceğim miktardaydı. Ben de ödeyiverdim. Böylece mevzu tatlıya<br />

bağlandı…<br />

Sözü çok uzattım.<br />

Son olarak şunu söyleyeceğim: Belediyelerimizde görev yapan üst düzey<br />

yetkililerin yürütmeleri gereken çok önemli işler vardır. Onların şehirde<br />

dolaşmaya çıkıp ziyaretlerde bulunacak vakitleri yoktur. Kimse de onlardan<br />

bunu beklemez. Bayramlarda buluşuruz, özel günlerde bir araya geliriz, o<br />

ayrı. Fakat bilhassa belediye başkanlarımızın, ilçe belediyeleri olsun, belde<br />

belediyeleri olsun, kendi bölgelerinde ziyaretleri ihmal etmemelerini rica<br />

ediyorum.<br />

Bizim işimizde, ziyaretler sayesinde ele geçen kazanç, vazgeçilmez<br />

değerdedir.<br />

404 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İnsanın değeri<br />

Hangi yaşta, hangi işte olursak olalım, insanın değeri hakkında bir bilgi, fikir,<br />

düşünce taşımamız icap eder.<br />

İnsanın kıymeti hakkındaki bilgimiz, bizim kültür birikimimizin ve medeniyet<br />

terbiyemizin zeminidir.<br />

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği “İnsanı yücelt ki devlet yücelsin”<br />

öğüdü, tarihimizin anahtar cümlelerindendir.<br />

İnsanın yüceliği, kıymeti, önemi tek başınayken açığa çıkmaz. Goethe’nin de<br />

dediği gibi “İnsan kendini ancak bir başkası sayesinde tanır.”<br />

Demek ki, insan olarak değerimiz, bize diğer insanların bir nevi hediyesidir.<br />

Diyeceksiniz ki “Başkan felsefeci mi oldun? Bu derin mevzulara girmek<br />

nereden icap etti? Gündeminde bu mu var?”<br />

Cevap veriyorum: İnsan, bizim gündemimizin, faaliyetlerimizin merkezindedir.<br />

Hiçbir işimizde insan gündemimizden çıkmaz.<br />

Düşünceden, fikirden kopuk bir siyaset yapamayız.<br />

Kültürden, bilgiden, gelenekten, bilimden uzak bir hizmet anlayışı, insanın<br />

değerini teslim edemez.<br />

DEĞER VER, DEĞER KAZAN<br />

Tabii ki gece gündüz, harıl harıl çalışıyoruz.<br />

Toplu İş Sözleşmemizi masada sonuçlandırdık; işçi kardeşlerimizle birlikte<br />

halay çektik, sevindik. Seka Tüneli yapımında hızımızı artırdık, 24 saat<br />

çalışıyoruz. Hürriyet Tüneli tamamlandı, trafiğe açılıyor. Leyla Atakan<br />

Kültür Merkezi yakında hizmete girecek. Güzel Evim Güzel Kentim Projesi<br />

kapsamında, evlerimizin dış cepheleri yenileniyor. Belediyemizin yeni hizmet<br />

binası tamamlandı. <strong>Kocaeli</strong>spor’umuzun şampiyonluğu bütün şehre yüksek<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

405


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

voltajlı bir enerji yaydı. Sekapark’ta 19 Mayıs’ı ayrı, şampiyonluğu ayrı<br />

kutladık. Güreş, karate, futbol, buz hokeyi, judo… birçok branşta şehrimize<br />

yeni şampiyonluk müjdeleri yağıyor. Yurtiçinden ve yurtdışından önemli<br />

misafirleri şehrimizde ağırlıyoruz. Sempozyumlar, sergiler düzenliyoruz.<br />

Saymakla bitiremem, bu köşeye sığmaz. Çok şükür, gözümüzdeki fer,<br />

dizimizdeki derman, bileğimizdeki kuvvet nispetinde <strong>Kocaeli</strong>’nin bir ucundan<br />

diğerine koşturuyoruz.<br />

Bütün bu çalışmalarımız, insanımıza verdiğimiz değerin ifadesidir.<br />

Ve tabii ki değer kazanma çabamızın bir sonucudur.<br />

ÖZGÜR İNSANLARI SEVMENİN ZORLUĞU<br />

İnsandaki cevheri, ruhu, enerjiyi güzelliği seçemeyen; vatandaşları birer<br />

istatistik verisi, oy veren makineler gibi gören anlayışla hakiki bir hizmet<br />

üretilemez.<br />

En önemli husus şudur: Muhatabınızın bağımsızlığını kabul etmek,<br />

özgürlüğünü kısıtlamamak, tercihlerine saygı göstermek; bunların yanı sıra<br />

onu anlama çabasından ve sevmekten geri durmamak.<br />

Her sözünüze evet diyen, kalabalığa uyum sağlayan, medeni cesaret<br />

göstermekten geri duran, risk almayan, gözlerini kapayıp vazifesini yapan<br />

kimseleri hoş görmek kolaydır.<br />

Özgür, tek başına yol yürüyebilen insanları sevmek ise olgunluk gerektirir.<br />

Fakat bütün güzel sürprizleri de işte bu özgür insanlar yapar.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ndeki her bir öğrenci, her bir işçi, her bir esnaf, memur, ev hanımı,<br />

yaşlı, genç, çocuk herkes ama herkes müstakil şahsiyetlerdir.<br />

Bunu böyle görüp kabul etmezsek, bizim birlikteliğimizin sevinç verici bir yanı<br />

da kalmaz.<br />

İnsanımızın özgüvenini, haysiyetini, ideallerini zedeleyen, yıpratan ya da<br />

hesap dışı bırakan bir zihniyetle sağlam bir siyaset yürütülemez.<br />

Göstermelik işlerle, gelgeç heyecanlarla, istikbali kavramayan, tarihten güç<br />

almayan, ahlaki bir özden, bir olgunluk zemininden yoksun işlerle de bir yere<br />

varılamaz.<br />

Biz, insanımıza, hemşehrilerimize, milletimize ve tüm insanlığa her birimizin<br />

biricik olduğunu göz önünde tutarak yöneliyoruz.<br />

Bütün enerjimizi insanlara verdiğimiz değerden alıyoruz. Kazançlarımız,<br />

verimlerimiz de, insanın değeri hakkındaki sarsılmaz görüşümüzün<br />

ürünleridir.<br />

(Kırkbir, s. 31, Mayıs 2008)<br />

406 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yaşlıların gönüllerini, dualarını alalım<br />

18 - 24 Mart Yaşlılar Haftası kutlu olsun.<br />

“İhtiyar” kelimesi “seçilmiş” demektir. “İhtiyar Heyeti” seçilmişler heyetidir.<br />

Muhtar kelimesi de aynı kökten gelir, “seçilen” demektir.<br />

Yaşlılık bizim kültürümüzde daima bilgi birikimiyle, tecrübeyle, olgunlukla ilgili<br />

sayılmıştır.<br />

Hiçbir zaman yaşlılarımızı üzmeyiz, onlardan kaçmayız. Aksine yaşlıların<br />

hoşnutluğunu temin etmek, onlara hizmet etmek, hürmet etmek bizim<br />

insanlık vazifemizdir.<br />

Gençliği boyunca bizlerle, şehrimize, ülkemize emeği geçmiş insanlara saygı<br />

ve ilgi göstermek mukaddes vazifemizdir.<br />

Yaşlıları can kulağıyla dinlemeyen, onların öğütlerini, hatıralarını, dualarını<br />

önemsemeyen bir toplum; geleceğe güvenle bakamaz.<br />

Hepimiz yaşadığımız toplumdan, çevremizden, sevdiklerimizden<br />

vefa görmek isteriz. Emeklerimizin boşa gitmediğini, hayatımızı boşa<br />

harcamadığımızı bilmek isteriz. Torunlarımızla kucaklaşma mutluluğu<br />

yaşamak isteriz. Hepimiz evlatlarımızla, dostlarımızla ailemizle bir arada<br />

olmak isteriz. Yaşlılığın hayatımızın anlamını alıp götürmesini değil,<br />

pekiştirmesini ümit ederiz.<br />

O halde, büyüklerimize hürmette kusur etmeyeceğiz.<br />

Ne kadar genç olursak olalım, ileride bizim de yaşımız kemale erecektir.<br />

Bu kadar net bir gerçeği göz önünde tutacak kadar dirayetli olmak<br />

mecburiyetindeyiz.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, yaşlılarımıza yönelik hizmetlerde<br />

bulunuyoruz.<br />

AKHOM Projesiyle, yaşlılarımızın tecrübelerinden, nasihatlerinden<br />

faydalanma girişiminde bulunmuştuk.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

407


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sağlık merkezlerimize gelemeyecek kadar hasta olan yaşlılarımıza evde<br />

bakım hizmeti sunuyoruz. Doktorlarımız, hemşirelerimiz; büyüklerimizi<br />

evlerinde ziyaret ediyorlar.<br />

Dar gelirli büyüklerimize sürekli yardımda bulunuyoruz.<br />

Bunlar bizim insanlık ödevimizdir.<br />

Ünlü bir yazar “Gençlikte günler kısa, yıllar uzun; yaşlılıkta günler uzun, yıllar<br />

kısadır” demiş.<br />

Hayatın, zamanın bilmecelerine akıl sır ermez. Ömür su gibi akıyor. Dün<br />

gencecik delikanlılar, kızlar idik. Çocuktuk. Şimdi saçlarımıza aklar düştü.<br />

Artık gençleşmiyoruz.<br />

İşin gerçeği, şu üç günlük dünyada hayatı birbirimiz için ne kadar<br />

güzelleştirebilirsek, o kadar anlamlı bir şey yapmış oluruz.<br />

Siz hemşehrilerimden ricam şu: Yaşlılar Haftası’nda aile büyüklerimizi ziyaret<br />

etmeyi, onlarla tatlı bir sohbeti ihmal etmeyelim. Mümkünse onlara hediye<br />

sunalım, dualarını alalım.<br />

Bu vesileyle şehrimizdeki bütün büyüklerimizin ellerini hürmetle öpüyorum.<br />

Allah hepsine uzun ömürler versin.<br />

408 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Velinimet<br />

Eskiden bazı dükkanlarda “Müşteri velinimetimizdir” yazılı levhalar olurdu.<br />

Yani “Müşteri efendimizdir.”<br />

Bu levhalar, müşteriye hürmetin; çalışarak, alın teriyle kazandığı parayla<br />

alışverişe gelen kişilere hürmetin ifadesiydi.<br />

Nitekim esnaf da canla başla çalışıyor, çoluk çocuğunun rızkı için emek<br />

veriyordu. O da gidip başka dükkanlarda, çarşılarda müşteri sıfatıyla<br />

alışverişini yapıyor, evine ekmek götürüyordu.<br />

Alışveriş, mukaddes bir olaydı.<br />

Fırından sıcak bir ekmek almanın, bakkaldan zeytin almanın bile bir ahengi<br />

vardı.<br />

Esnaf ikramda bulunurdu. “Tadına bakın, beğenirseniz alın” diyerek bir parça<br />

peynir, bir avuç fındık, kiraz uzatırdı.<br />

Müşteri efendiydi, esnaf vakurdu, paranın değeri, satın alınan ürünün nimet<br />

niteliği ön plandaydı.<br />

Zira bu topraklarda bin yıllık bir esnaflık geleneği yaşatılıyordu.<br />

Ticaret, Peygamber mesleğiydi.<br />

Esnafın kanaatkarlığı, bilgeliği, temizliği, ustalığı… hem yaşatılan özelliklerdi,<br />

hem de bu konularda onlarca kıssa, hikaye anlatılırdı.<br />

ESKİDEN NE İYİYDİ… ŞİMDİ DAHA İYİ<br />

Bugün durum biraz farklı.<br />

Nüfus arttı. Şehirler büyüdü. Alışveriş merkezlerinde yeni bir anlayış devreye<br />

girdi. Kredi kartlarıyla, bonuslarla yürüyen farklı bir mekanizma var.<br />

Yine de alışverişteki karşılıklı memnuniyet dengesini korunuyor.<br />

Evet.<br />

Eskiyi övdüm, fakat bugünü kötüleyeceğimi zannetmeyiniz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

409


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bugün de en değerli kazanç, hiç kuşkusuz müşterinin yüzündeki<br />

tebessümdür.<br />

Müşterisi gülmeyen bir esnafın ya da holding sahibinin yüzünün gülmesi<br />

imkansızdır.<br />

Reklamları, eski çarşılarda insanları davet etmek için söylenen şiirsel sözlere<br />

benzetiyorum.<br />

Eskiden de müşterisine ayıplı mal satan, fahiş fiyatla mamul satan çıkıyordu.<br />

Bugün müşteriler, tüketici derneklerinin, ilgili kurumların ve medyanın<br />

desteğiyle en uygun alışverişi yapma imkanı bulabiliyorlar.<br />

BİLİNÇLİ TÜKETİCİ BİR KAHRAMANDIR<br />

15 – 21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası’nda, tüketici hakları gündeme<br />

getiriliyor ve sadece alışveriş değil, tüketimin her aşamasıyla ilgili<br />

kampanyalar yürütülüyor.<br />

Yılın diğer günlerinde de tüketici haklarıyla ilgili birçok faaliyete şahit<br />

<strong>oluyor</strong>uz.<br />

Çünkü tarihin bütün çağlarında, dünyanın her yerinde, bir alışverişte<br />

aldatılmak insanları derinden yaralamıştır. Uzay çağında da olsak,<br />

alışverişimizi Mars’ta da yapsak, kandırılmak gücümüze gider, bizi büyük bir<br />

kedere sürükler.<br />

Neden böyledir? Neden bir ürünü alıp evimizde kutusunu açınca bozuk,<br />

kırık, çürük olduğunu görmek bizi niye derinden yaralar?<br />

Defolu bir gömlek, bozuk bir saat, delik bir çorap; boşa harcanan üç-beş lira<br />

dünyanın sonu mudur?<br />

Cevap veriyorum: Evet, dünyanın sonudur.<br />

Bu tür durumlar yaşama azmimizi kırar, sevincimizi yok eder, toplumda<br />

güvensizliği tırmandırır ve kalbimizi zehirler.<br />

Bir de satın aldığımız bozuk ürünün bir bebek maması olduğunu, ailecek<br />

yenen bir konserve, bir paket pirinç olduğunu düşünün. Ne kadar feci, değil<br />

mi?<br />

Hiç kuşkusuz, ayıplı mal satan ve müşterisine saygısızlık eden kimseler<br />

suçludurlar ve içinde yaşadıkları topluma ihanet etmektedirler.<br />

MÜŞTERİNİN GÜLÜŞÜ TEDAVÜLDEN KALKMASIN<br />

Müşterinin velinimet oluşu, sadece esnafın jest olsun diye söylediği bir söz<br />

değildir. Velinimetlik, her müşterinin asli vasfıdır.<br />

Alışverişteki sevinç, bize yaşadığımızı hissettirir.<br />

Her ne kadar parasını ödeyerek alsak da, bir şey satın alabilmek, daima bir<br />

ödüldür.<br />

Bu yüzden sofraya oturduğumuzda şükrederiz. Dua ederiz. Hamdolsun<br />

deriz.<br />

410 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Müşterinin itimadı, memnuniyeti, tebessümü dev alışveriş merkezlerinde de<br />

hâlâ en büyük güvencedir, en büyük değerdir.<br />

BENİM VELİNİMETİM<br />

1985’te Birleşmiş Milletler, Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’ni yayınladı.<br />

Çünkü modern dünyanın geleceği, tüketicilerin bilinçli hareket etmelerine<br />

bağlıdır. Hakları yasalarla, kurumların desteğiyle korunmayan tüketiciden<br />

mesuliyet bekleyemezsiniz.<br />

Tüketici Sorunları Hakem heyetleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve<br />

Ticaret İl Müdürlükleri, Tüketici sorunlarına bakmakla görevli mahkemeler,<br />

tüketici dernek ve vakıflarının yanı sıra belediyeler de tüketici haklarının<br />

korunmasında önemli rol oynar.<br />

Nasıl?<br />

Etiket mecburiyeti uygularız, denetimler yaparız, vatandaşların şikayetlerini<br />

değerlendiririz…<br />

Çünkü, hepimiz müşteriyiz, hepimiz tüketiciyiz.<br />

Müşteri bizim de velinimetimizdir.<br />

(Kırkbir, s. 21, Mart 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

411


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Patron duysun<br />

<strong>Kocaeli</strong> Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) yönetimiyle bir<br />

toplantı yaptık.<br />

Kahvaltıda buluştuk.<br />

Dernek Başkanı Osman Yavuz Bey’le, Yönetim Kurulu Üyeleri Bünyamin<br />

Dal, Fatih Bingül, İslam Kadıçeşme, Murat Çakmak, Mustafa Çoban,<br />

Ramazan Baştürk, Aydın Sarıoğlu, Kıvanç Acar ve Sedat Yapıcı Beylerle bir<br />

araya geldik.<br />

Ben onlara yeni yatırımlarımızdan, projelerimizden söz ettim.<br />

Onlar da bana derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdiler.<br />

<strong>Kocaeli</strong> hem bir metropol, hem de bir sanayi şehri. Çarşılarımız hareketli.<br />

Kişi başına düşen milli gelirin en yüksek olduğu şehir, <strong>Kocaeli</strong>.<br />

Burada hepimiz ailemizi, çoluk çocuğumuzu güzelce geçindirmek, ağız<br />

tadıyla yaşamak için var gücümüzle çalışıyoruz.<br />

Öte yandan, bizim çalışkanlığımız, işçilerin, öğretmenlerin, aşçıların,<br />

doktorların, esnafın, bahçıvanların, mühendislerin, nakliyecilerin… kısacası<br />

herkesin çalışkanlığı şehrimizi daha yaşanılabilir hale getiriyor.<br />

El emeğimiz, göz nurumuz, alın terimiz şehrimizde yansıyor.<br />

ÖZEL BİR OLGUNLUK<br />

Nasıl ki yuvamıza, ailemize karşı sorumluysak, şehrimize karşı da<br />

sorumluyuz.<br />

KASİAD gibi dernekler, birlikler, meclislerde bir araya gelen işadamlarımız<br />

da <strong>Kocaeli</strong>’ne karşı sorumludurlar.<br />

En başarılı işadamları, içinde yaşadığı topluma, şehre, ülkeye özel katkılar<br />

sunan kişilerdir.<br />

Kişisel servetini büyütmek elbette sezgi gücü, yetenek ve bilgi gerektirir.<br />

412 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şehrine ve hemşehrilerine yeni imkanlar sunmak ise özel bir olgunluğun<br />

işaretidir.<br />

Diyelim ben bir patronum. Bu şehirde şirketler, tesisler, fabrikalar kurmuşum.<br />

Ofisler, dükkanlar açmışım.<br />

Bu şehrin imkanlarından, itibarından, enerjisinden yararlanarak güçlenmişim.<br />

Bu şehrin insanları benim için çalışmışlar.<br />

Artık bir durup düşünmem gerekir.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ne jest yapmam gerekir.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde yürütülen sosyal projeleri, kültür – sanat, yayın faaliyetlerini,<br />

spor kulüplerini desteklemem gerekir.<br />

Eğitim, sağlık, çevre gibi konularda duyarlı ve destekleyici olmam gerekir.<br />

İŞVEREN VE İŞADAMI<br />

KASİAD’daki toplantıdan çok hoşnut ayrıldım. Çünkü işadamlarımız enerjik,<br />

iyi niyetli ve son derece zeki kişiler.<br />

<strong>Kocaeli</strong>li sanayiciler, işadamları bana güven veriyor.<br />

İçlerinde, şehrimiz için takdire şayan fedakarlıklarda bulunanların sayısı da<br />

az değildir.<br />

Bununla birlikte, işadamlarının <strong>Kocaeli</strong>’ne daha sıkı sarılmalarını diliyorum.<br />

Bu sayede, <strong>Kocaeli</strong>’nde işadamları ile şehir sakinleri arasındaki bağlar daha<br />

da güçlenecektir.<br />

Müşteri sadakatini doğuran memnuniyetin kaynakları çoğalacaktır.<br />

Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın Patron Duymasın diye meşhur bir filmi vardı,<br />

çok güzeldi.<br />

Patron duymasın.<br />

Bence patron duysun.<br />

Patronlar, şehrin bütün seslerini duysun.<br />

<strong>Kocaeli</strong> de patronları duysun.<br />

İşadamlarının finansal desteği ve sponsorluğu kadar, moral desteği ve<br />

ilgisine de ihtiyacımız var.<br />

Bu, dünyanın en gelişmiş şehirlerinde de böyledir.<br />

İşçi – işveren ilişkisi, “yap işi, al parayı” diye özetleyebileceğimiz bir ilişki<br />

değildir.<br />

Bu ilişkiyi “Beraber yaşıyoruz, beraber çalışıyoruz, kader birliği yapıyoruz,<br />

beraber kazanıyoruz” şeklinde özetleyebiliriz.<br />

Kaderlerimizin kesiştiği, birleştiği yer neresi? <strong>Kocaeli</strong>.<br />

O halde kimse <strong>Kocaeli</strong> için bir şey yapmadıkça, işverenlikten işadamlığına<br />

yükselemez.<br />

(Kırkbir, s. 37, Temmuz 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

413


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Hac’dan dönenler<br />

Kutsal toprakları, mübarek beldeyi ziyaret eden aziz dostlarım;<br />

Sizleri can-ı gönülden tebrik ediyorum. Gittiniz, Yüce Dinimiz İslamiyet’in<br />

doğduğu Hicaz’ı, Peygamber’imizin istirahatgahını, Beytullah’ı gördünüz…<br />

Hacı oldunuz…<br />

Bildiğiniz gibi hac ‘ziyaret’ demektir. Bunun yanı sıra ‘yönelmek,<br />

niyetlenmek’ anlamı da taşıyor. Sizler dünyadaki hayatımızın bizlere<br />

yüklediği ağırlıklardan kurtulmaya, manevi bir olgunluğa ve özel bir<br />

sevince yöneldiniz. Bambaşka diyarlardan gelen milyonlarca insanla bir<br />

kardeşlik randevusu gerçekleştirdiniz. Daha temiz, daha nezih, daha zarif<br />

bir hayata adım attınız. İslamiyet’in yücelttiği insanlık değerlerini yakinen<br />

duyumsadınız. Tarihin, inancın ve özgürlüğün kutsal beldedeki tadıyla<br />

aşılandınız. Kalplerinizdeki manevi hasreti dindirdiniz. Eşsiz bir tecrübeyle<br />

gelen imrenilesi bir ruh haline ulaştınız. Ve şehrimize, kültürümüzün temelini<br />

teşkil eden değerlerin ikliminden bir renk, bir kokuyla döndünüz. Ben, bu<br />

ahlaki arınmaya, bu vicdan temizliğine ve bu tatlı heyecanlardan doğan<br />

titizliğe derin bir saygı duyuyor ve değer veriyorum. Sizlerin gönüllerinizdeki<br />

dinginliğin, <strong>Kocaeli</strong>’mize bir müjde gibi yayılacağını umuyorum.<br />

Daha derinlikli, daha munis, daha güleç ve kardeşçe bir hayata<br />

‘yönelişimizde’ sizlerin vazgeçilmez katkılarınız olacağını ümit ediyorum.<br />

Barışçı, özgürlükçü ve dostane bir yaşam telakkisinin şehrimizde daha<br />

derinlere kök salmasının siz kıymetli hacılarımızın dingin üslubuyla daha<br />

kolay mümkün olacağı kanaatindeyim.<br />

Allah, haccınızı kabul etsin.<br />

Hoş geldiniz.Safalar getirdiniz.<br />

414 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Akla hizmet<br />

<strong>Kocaeli</strong> Yüksek Öğrenim Derneği’miz (KYÖD), 60 yaşına girdi. Tebrik<br />

ederim. KYÖD’e uzun ömürler diliyorum. Yıllar çabuk geçiyor.<br />

Sivil Toplum Kuruluşları (STK), toplum hayatımızda çok önemli bir yer<br />

tutuyor. STK’lar, entelektüel yoğunluk bölgeleri oluşturuyorlar. İletişimsel<br />

handikapların aşılmasını temin ediyorlar. Bir diyalog zemini açarak,<br />

dayanışma imkanı doğuruyorlar.<br />

Bilgi çağında yaşıyoruz. İletişim, tekonoloji, uzay çağında yaşıyoruz.<br />

Fakat “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözü geçerliliğini koruyor. Hayat bu.<br />

Uzay çağına girdik diye, birbirimizle selamı sabahı kesecek halimiz yok ya?<br />

Bu konuya döneceğim; komşuluk bahsine.<br />

Modern filozoflar, kuramcılar, 1960’lardan beri, hızla karmaşıklaşan<br />

dünyamızda insanın varlık kazanması, özne vasfını elde tutması meselesini<br />

tartışıyorlar. Dünya küçülmüyor, büyüyor. Hem de başdöndürücü bir hızla<br />

büyüyor. Her evin içinde bilgisayar, internet bağlantısı, film arşivi, uydu<br />

yayınları var artık. Her ev bir dünya. Matbaa ve fotokopiden sonra, verilerin<br />

dijital olarak çoğaltılması sayesinde, online veri aktarımı sayesinde,<br />

dünya gözle görülür bir biçimde büyüyor. George Ritzer, dünyamızın<br />

“şişmanladığını” söylüyor. Küreselleşme bir obezite şeklinde tezahür ediyor.<br />

Sanatlarda yeni alt türler oluşuyor. Diyelim jazz, ABD’de siyahilerin yaşadığı<br />

yoksul mahallelerden yayıldı. Önceleri küçümsenen bu müzik, zamanla<br />

elitleşti, prestijli bir statü kazandı. Şimdi de jazz ekollerini keşfetmek büyük<br />

bir mesele. Şahsen ben, 1920’lerde ortaya çıkmış New Orleans stilinden<br />

öteye geçemedim. Jazz evreni, milyonlarca evrenden sadece biri. Dünya,<br />

evrenlerle doldu. Demek ki küçülmüyor, büyüyor.<br />

Lafı dolaştırmayayım. KYÖD şehrimizdeki gençlerin eğitim ve öğrenimine<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

415


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

destek veriyor. 60 yıldır. Bu kıymetli çabayı ayakta alkışlarım.<br />

Çünkü, bilgi özgürleştirir. Cehalet, özgürlüğü fesheder. Nasıl ki delilerin<br />

ceza–i ehliyeti yoksa, bilişsel donatımdan mahrum kimselerin de hayatımıza<br />

herhangi bir zenginlik katması, kendilerinin, bir hayat sahibi olması<br />

muhaldir. Ne demek bu? Bazıları “Kıroyum ama para bende” yazılı kağıtlar<br />

yapıştırıyorlar arabalarına. Bir kimse, finansal birikimi vs. ile bir konfora<br />

ulaşabilir. Fakat bu tek başına, binlerce yıllık kültür ve medeniyet birikiminin<br />

bize gösterdiğine bakılırsa, insanlık dışı bir çerçevedir.<br />

Bilgi nasıl özgürleştiriyor? Neden para ya da mal mülk değil de bilgi? Çünkü,<br />

bilgi kimsenin zimmetinde değildir. Özgürlük, bilginin özünde vardır. Bilgi,<br />

onu talep eden herkesin, her talebenin doğal hakkı şekline girer. İlim tahsil<br />

etmek, bilimsel çalışma yürütmek, okumak, çağımıza mahsus karmaşaya<br />

direnç göstermemizi temin edebilecek şekilde kolaylaştı.<br />

Dünya büyürken insan küçülmesin. Kritik husus bu.<br />

STK’lar da, bilginin özgürleştirici niteliğine gösterdikleri sadakat nispetinde,<br />

bilgiye hürmeti, bilgi sevgisini (felsefe) açığa vurdukları ölçüde; hakiki bir<br />

fonksiyon icra ederler. Uzay çağında komşuluk bahsine dönelim. Bilgi<br />

özgürleştirir dedik. Bilgi, sistematize olduğu takdirde, insanın sorumlulukları<br />

netleşir. Bu zihin açıklığından, bu görev bilincinden ahlaki bir yoğunluk doğar.<br />

Komşuluk ilişkileri, dostluklar, aşklar; ahlak telakkimizin sağladığı emniyet<br />

sayesinde gerçeklik kazanır. Komşuluk ölürse, uzayda kayboluruz. Bizler,<br />

dünyaya gelen ilk insanlar olmadığımız için, ahlakı da, bilgiyi de içinde<br />

yaşadığımız kültürde hazır buluruz.<br />

Niyetim ders vermek değil. İnsanın insanla arasındaki mesafenin ve / yahut<br />

yakınlığın niteliklerine ilişkin bir fikrimiz olmazsa; münasebetlerimiz el<br />

yordamıyla yürür. Üstünkörü, alelusul, lalettayin birtakım temaslardan ibaret<br />

kalır. Önyargı yılanına sarılarak, bataklıkta çırpınır dururuz.<br />

Bilgi ve ahlakın işleme konması, düşünceyle olur. Düşünmeden yaşanan<br />

hayat, insan hayatı sayılamaz.<br />

Bu manada, siyaset de, eğitim de, sanat da, yani bütün insan faaliyetleri,<br />

düşünsel enerjiyle ilerler.<br />

KYÖD’ün, sadece kurumsal eğitim ve öğrenimin değil, aynı zamanda<br />

şehrimizi güzelleştiren, hayatımıza anlam kazandıran derinliğin de destekçisi<br />

olduğu kanaatindeyim. Bütün kurumlar, kuruluşlar, sistemler; yozlaşma,<br />

çürüme tehlikesi arzederler. Devletler de öyle. Bir sistem kurulup işlemeye<br />

başladığında, o sistemin gelişimi için harcanması gereken enerjiye yatırım<br />

yapılmadığı nadir görülen bir durum değildir. Sistem nasılsa işliyor,<br />

çarklar dönüyor, herkesin makamı, mevkisi, yeri nasılsa belli, nasılsa<br />

alışveriş devam ediyor... Hayır. Eğer bir yapı kurduysak, orada bir faaliyet<br />

yürütülüyorsa, gerisini düşünmeden işe devam edebileceğimiz yanılgısına<br />

416 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

asla kapılmamalıyız. Aksi takdirde, bir süre sonra, sizden bin kat daha<br />

yetenekli, bilgili insanlar gelir ve sizi solda sıfır bırakırlar. Asabileşirsiniz,<br />

bağırmaya başlarsınız, saldırganlaşırsınız, fakat çökersiniz de.<br />

Düşüncede kısırlığın aşılması, önyargıların devreden çıkarılması,<br />

hem entelektüel hem de duygusal bakımdan insanların birbirlerine<br />

yaklaşmalarının sağlanması için çalışmak zorundayız.<br />

Bilirsiniz, çalışınca <strong>oluyor</strong>.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

417


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Cinayeti gördüm<br />

Tüm Türkiye’yi sarsan, dünyada yankı uyandıran, üzücü bir olay geldi<br />

başımıza. Pippa Bacca adıyla tanınan İtalyan performans sanatçısı<br />

Giuseppina<br />

Pasqualino di Marineo, Gebze’de ölü bulundu. Pippa Bacca, Milano’dan<br />

barış turu gerçekleştirmek üzere yola çıkmıştı. Gelinlikliydi. Yalnızca otostop<br />

yaparak yol alıyordu. Gebze’de arabasına bindiği M.K. adlı, hırsızlıktan<br />

sabıkalı şahıs tarafından tecavüze uğradı ve öldürüldü…<br />

Elimizde değil, utanıyoruz.<br />

Başbakanımız Tayyip Erdoğan “Bu konuda hangi kelimeyi seçeceğimi<br />

bilemiyorum” diyor.<br />

Gazetelerimiz, televizyonlarımız, tüm dünyanın gözü önünde özür diliyorlar.<br />

Pippa Bacca’nın kişisel web sitesinde Türklerin yazdığı “Üzgünüz, çok<br />

utandık” gibi mesajlara, İtalyanlardan “Bir sapığın işlediği suçtan utanmanız<br />

gerekmiyor” şeklinde cevaplar geliyor.<br />

Yine de utanıyoruz. Yüzümüz kızarıyor.<br />

Pippa Bacca’nın yarım kalan yolculuğunu tamamlama projeleri gündeme<br />

geliyor. İstiyoruz ki metropol suçları barış dileklerinin önünü kesemesin.<br />

İstiyoruz ki son sözü saldırganlar söylemesin. Katillerin hamlesi her şeyin<br />

sonu olmasın.<br />

ÜZERKEN DÜŞÜNDÜREN OLAY<br />

Bu korkunç suçtan söz edilirken Gebze’mizin, <strong>Kocaeli</strong>’mizin adının geçmesi<br />

bizi derin bir mahcubiyete sürüklüyor.<br />

Şehrimize bir leke bulaşmış, bir gölge düşmüş gibi hissediyoruz.<br />

Fakat üzülmekle yetinemeyiz. Düşünmemiz gerek.<br />

Neler <strong>oluyor</strong>? Bir vatandaşımızın, vahşileşmesi, böylesine iğrenç bir suç<br />

418 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

işlemesi neyin nesidir?<br />

Eğitim yetersizliği, cehalet mi? Terbiye kıtlığı mı? Ruh hastalığı mı? Bu<br />

sapıklığın arkasında ne var?<br />

Araştırmalara göre, ABD’de her 23 dakikada 1 cinayet işleniyormuş. Her gün<br />

yüzlerce kadın tecavüze uğruyormuş.<br />

Dünyada her 3 saniyede bir kişinin açlıktan öldüğü, her 15 saniyede bir<br />

cinayet işlendiğine ilişkin tablolar var.<br />

Ben bu verilerin kesin doğruları yansıttığına inanmıyorum. Fakat, vahşice<br />

suçların, korkunç ölümlerin tüm dünyada, özellikle de metropollerde çok ciddi<br />

boyutlarda olduğu biliniyor.<br />

Yani eğitim, refah, bilgi, sosyal imkanların çokluğu; suçun tümüyle<br />

önlenmesine yetmiyor.<br />

Daha önce <strong>Kocaeli</strong>’nin bir Avrupa şehri olduğunu yazmıştım. Avrupa<br />

şehirlerinde de cinai suçlar ve tecavüzler, hırsızlıklar görülüyor.<br />

Yani, Pippa Bacca cinayeti dolayısıyla yaşadığımız utanca, insanların<br />

tümünü denetlemenin imkansızlığı da eşlik ediyor.<br />

Bu nedenle asayişi sağlamak üzere güvenlik güçlerinin üstün nitelikler<br />

taşıması büyük önem arzediyor. Caydırıcı faktörlerin devrede olması<br />

gerekiyor.<br />

METROPOLDEKİ YERİMİZ<br />

Metropoller, kalabalıkları barındıran, bir yandan sistemli fakat öte yandan<br />

karmaşık şehirlerdir.<br />

Herkesi tanıyamazsınız. Tanımadıklarınıza güvenemezsiniz.<br />

<strong>Kocaeli</strong> de bir büyükşehir. Ümit ediyorum ki bizler, komşuluk ilişkilerimizi, aile<br />

bağlarımızı korumayı sürdüreceğiz.<br />

Yakınlar, tanıdıklar, akrabalar arasında dayanışmayı icap ettiren kültürel<br />

hasletlerimizi koruyacağız.<br />

İçtenliğimizi, dürüstlüğümüzü, şefkatimizi, merhamet ve diğerkamlığımızı<br />

tahkim edeceğiz.<br />

Ahlaki değerlerimizle bağımızı koparmayacağız.<br />

Polisin, Pippa Bacca’yı boğan M.K.’yı çabucak yakalaması beni teselli<br />

etmedi. Hakikaten tüm Türkiye’ye yayılan utanç dalgasının altında kaldık.<br />

Bana göre, böyle büyük bir suçun izlerini tümüyle silecek bir teselli de<br />

mümkün değildir.<br />

O halde, ülkemizde suç oranının nispeten düşük olmasına imkan veren<br />

değerlerimize daha sıkı sarılmalıyız.<br />

Suça tevessül etmeyen, tertemiz insanlarımızın da kıymetini bilmek<br />

zorundayız.<br />

(Kırkbir, s. 26, Mayıs 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

419


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

420<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

KOCAELİ<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

421


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

422<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şarkılardaki, filmlerdeki gibi<br />

Şehirlerin de ruhu, karakteri, stili vardır.<br />

Paris, romantizmin başkenti kabul edilir. Eyfel Kulesi’yle özdeşleşmiştir.<br />

Mekke, İslam maneviyatının, ibadetin, huşunun merkezidir. Mekke denince<br />

aklımıza derhal Kabe gelir.<br />

New York, gökdelenleriyle modern hayatın görkemini yansıtır.<br />

İstanbul, asaletiyle dikkat çeker. Tarihî yarımadanın silueti, şehrin yüzü<br />

gibidir.<br />

Kremlin Sarayı’nın bulunduğu Kızıl Meydan, Moskova’yı anlatır.<br />

Kalküta, Bosna, Londra, Şam, Tokyo, Roma, Marakeş, Barselona… gibi<br />

birçok şehrin mizacı, kendine mahsus ışıltısı vardır.<br />

Ve bizler bu ışıltıyı çok uzaklardan fark ederiz, görürüz.<br />

Ülkemizde de İstanbul’un yanı sıra, Ankara, Konya, Erzurum, Bursa gibi<br />

şehirlerin ayırıcı vasıfları öne çıkmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, meşhur Beş<br />

Şehir adlı kitabında, bu şehirlerimizi anlatmıştır.<br />

Birçok şehir romanlara, hikayelere, şiirlere, türkülere, filmlere konu edilmiştir.<br />

O şiirler, şarkılar, romanlar, filmler, bizleri konu ettikleri şehirlerin davetiyeleri<br />

gibidir, bizleri o şehirlere çağırırlar.<br />

DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN GÖRÜNEN ŞEHİR<br />

<strong>Kocaeli</strong>, tarihî köklere sahip bir şehir. 3 bin 200 yıllık bir yerleşim bölgesi.<br />

Bununla birlikte son derece genç görünüyor. Çünkü sanayiyle, teknolojiyle<br />

bütünleşmiş durumda ve buna bağlı olarak sürekli yenileniyor.<br />

Sanayi, şehrimizi cazip kılıyor. Genç ve çalışkan insanların enerjisi,<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin dört bir yanında müthiş bir hareketlilik doğuruyor.<br />

Bu dinamizm, atılım heyecanı ve üretkenlik <strong>Kocaeli</strong>’mize rengini veriyor.<br />

Bizler de Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, büyük projeleri hayata geçiriyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

423


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Nitekim 27 Ekim günü şehrimize gelerek Açılış Bayramımızı onurlandıran<br />

Başbakanımız, <strong>Kocaeli</strong> hakkında “Vizyon şehir” dedi. Yani örnek şehir.<br />

<strong>Kocaeli</strong> model alınan, örnek gösterilen, cazibeli ve imrenilen bir şehir olma<br />

yolunda son hızla ilerliyor.<br />

Bu süreçte, şehrimizin tarihi dokusuna ve doğal güzelliklerine de sahip<br />

çıkmamız, onları tanımamız, keşfetmemiz hayati önem taşıyor.<br />

Kartepe’si, Sekapark’ı, Maşukiye’si, Osman Hamdi Bey Müzesi, Körfez’iyle,<br />

Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’yle, Hannibal Anıtı’yla, yemekleri, suları,<br />

türküleri, şarkılarıyla, tertemiz caddeleri, modern toplu konutları, spor<br />

tesisleri, kültür merkezleriyle, burada saymakla bitiremeyeceğim binbir<br />

güzelliğiyle <strong>Kocaeli</strong>’mizi yakından tanıyalım, benimseyelim.<br />

Şehrimizin imkanlarından istifade edelim, doğal güzelliklerin tadını çıkaralım,<br />

burada yaşanmış tarihi keşfedelim, sanayi gücümüzle gurur duyalım,<br />

hemşehriler olarak sevinçlerimizi paylaşalım…<br />

Yakın gelecekte, <strong>Kocaeli</strong>’nin en uzak ülkelerden bile görünen, bir dünya kenti<br />

olacağına inanıyorum.<br />

Bizler bütün çalışmalarımızda bu ideali yaşatıyoruz.<br />

424 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin şöhreti giderek artıyor<br />

Eğri oturup doğru konuşalım: Türkiye’de her şey İstanbul’da olur. İstanbul,<br />

tüm Türkiye’yi temsil eder. En kalabalık, en ihtişamlı şehrimiz İstanbul’dur<br />

Şarkılarda hep İstanbul geçer… Ankara, siyasetin merkezidir. Başkentimizdir.<br />

Haber bültenlerinde, Ankara’daki resmi binaları görürüz.<br />

İstanbul ile Ankara’nın yanında bir üçüncü şehir var mı?<br />

İzmir, Bursa, Adana, Trabzon, Konya?.. Hayır, yok. Yani gündemde sürekli<br />

yer tutan bir üçüncü şehrimiz yok. İşin gerçeği bu.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, işte o üçüncü şehir olmak üzere.<br />

<strong>Kocaeli</strong> zaten en büyük sanayi şehri. En çok vergi ödeyen şehir. En çok<br />

trekking parkuru burada var…<br />

Doğru, şehrimiz zaten çok gelişkin ve güçlü. Fakat ülke gündeminde sürekli<br />

yer almak, Türkiye denince akla gelmek başka bir şeydir.<br />

HAYRANLIK NORMALDİR<br />

Artık filmler <strong>Kocaeli</strong>’nde çekiliyor.<br />

Televizyon programları <strong>Kocaeli</strong>’nde yapılıyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları, Türkiye’nin dört bir yanında sergileniyor.<br />

Şehrimiz, süper starların, boy gösterdiği, özel olarak tercih ettiği bir yer oldu.<br />

<strong>Kocaeli</strong> yalnızca yatırım yapılan, tesis kurulan bir şehir değil. Kendine<br />

mahsus cazibesi günden güne artan bir şehir.<br />

İstanbul’dan göç alıyoruz artık.<br />

Kimler geliyor? Varlıklı, kültürlü aileler geliyor. Çünkü <strong>Kocaeli</strong> yaşanacak yer.<br />

Burada trafik sorunu hemen hiç yok. Belli bölgelerdeki sorunlar da dev<br />

projelerle çözümleniyor.<br />

Burada el değmemiş tabiat güzellikleri mevcut.<br />

Denizler daha temiz. Kuşlar daha neşeli. Yoğurt daha leziz…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

425


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Şehrimizin genel görünümü de son derece görkemli. <strong>Kocaeli</strong>’ne ilk kez gelen<br />

herkes şaşırıyor, hayran kalıyor. Normaldir. <strong>Kocaeli</strong>, tek cadde, bir düzine<br />

apartman, iki tane eski camiden ibaret değil. Modern projelerin hayata<br />

geçirildiği, her yönüyle iyi kurgulanan, bir kentsel atılım modeli sunan bir<br />

şehir.<br />

ŞÖHRETE ALIŞMAMIZ GEREK<br />

<strong>Kocaeli</strong>, ekranlarda, beyaz perdede daha sık görüldükçe, şehrimizle ilgili algı<br />

değişecek, <strong>Kocaeli</strong> markası daha da güçlenecektir.<br />

Yaz kış turist geliyor.<br />

Yüksek öğrenim kurumlarımıza yıllardır tüm şehirlerden öğrenciler geliyor.<br />

İşte şimdi de sanatçılar, medya mensupları geliyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, Türkiye gündemine iyiden iyiye yerleşiyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong> fotoğrafları, görüntüleri, hızla yayılıyor.<br />

Bu nedir? Bu şöhrettir. <strong>Kocaeli</strong>, şöhret merdivenlerini hızla tırmanıyor.<br />

Dolayısıyla bizler de, <strong>Kocaeli</strong>liler olarak bu şöhrete alışacağız. Uzaklara<br />

gittiğimizde, bize heyecanla <strong>Kocaeli</strong>’ni soranlara, şehrimizi anlatacağız.<br />

(Kırkbir, s. 47, Eylül 2008)<br />

426 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Vicdanı müsterih,<br />

gururlu insanların şehri: <strong>Kocaeli</strong><br />

İlkokuldaki çocuklara sorun: “<strong>Kocaeli</strong>’nde durum nedir?” Ya da üniversitedeki<br />

hocalarımıza, profesörlere sorun. Çiftçilerimize, ev hanımlarına, gençlere<br />

sorun. Hepsi de size “<strong>Kocaeli</strong> günden güne gelişiyor” diyecektir. Bu,<br />

göz önünde olan bir şey. <strong>Kocaeli</strong>miz her geçen gün daha aydınlık, daha<br />

müreffeh, daha temiz, daha güzel hale geliyor.<br />

<strong>Kocaeli</strong>; dinamik, bilinçli, mutlu insanların örnek şehri olma yolunda hızla<br />

ilerliyor.<br />

KO-MEK’in 31 kurs merkezinde 56 branşta 42 bin 823 vatandaşımız eğitim<br />

gördü. <strong>Kocaeli</strong>’nde vasıfsız eleman kalmasın, herkes bir iş, bir meslek sahibi<br />

olsun diye çalışıyoruz. Çünkü, <strong>Kocaeli</strong>mizi imrenilen bir şehir kılacak şey,<br />

insanımızın emeğidir. Bu emeğin kalitesidir.<br />

Genç kardeşim liseyi bitirmiş, bir-iki yıl sonra askere gitmiş, dönmüş.<br />

Ekmeğini kazanmak, yuva kurmak istiyor. Fakat elinde bir meslek sertifikası<br />

yok. 22 yaşında, vasıfsız. Ne yapsın bu genç adam? KO-MEK’te meslek<br />

öğreniyor. Elektrik, otomotiv, sıhhi tesisat... Aslanlar gibi çalışıyor, alnının<br />

teriyle, tertemiz, helal lokma kazanıyor. Önünde bir ufuk açılıyor. Kendini<br />

kaybolmuş, kaybetmiş hissetmiyor. Onun esenliğinden, sevincinden bize de<br />

pay düşüyor. Yüzü gülen insanların ışıltısı bize de sirayet ediyor.<br />

Yoksulluğu, geçim sıkıntısını, işsizliği ustalıkla, hünerle, bilgiyle aşıyoruz.<br />

KO-MEK, Türkiye’nin en büyük ikinci eğitim kurumu. KO-MEK’in kapıları<br />

öğrenmek, çalışmak, üretmek, kazanmak, paylaşmak isteyen herkese açık.<br />

Şehrimizde iş ahlakı, çalışma terbiyesi, kazanma sevinci hızla yayılıyor. Alnı<br />

açık, yüzü ak insanların şehri <strong>Kocaeli</strong>. Vicdanı ferah, gururlu insanların şehri.<br />

Ne yaptığını bilen, bildiği işe emek veren insanların şehri.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

427


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

TÜNEL NEDİR, KİMİNDİR, NE İŞE YARAR?<br />

D 100 üzerinde düşünüyoruz, çalışıyoruz. Rahmetli Başbakan Adnan<br />

Menderes’ten sonra bu yola 54 yıldır tek çivi çakılmamış. D 100’ün daha<br />

işlek, daha ferah hale getirilmesi şart. Biz de kolları sıvadık, Seka tünel geçişi<br />

yapıyoruz. Mevcut köprüleri genişletiyoruz, yeni köprüler kuruyoruz. Yol<br />

üstündeki trafik ışıklarını kaldırıyoruz... Neden? 1-Trafik rahat aksın, 2- İzmit<br />

ile sahil arasında irtibat sağlansın diye. Kimileri “Ne gerek var, niye masraf<br />

ediyorlar, yapmasınlar, tünel şart mıydı, köprülü kavşakla idare ederiz”<br />

diyorlar. Biz, bir ulaşım master planı hazırladık. O tüneli ben şahsen tünellere<br />

bayıldığım, tünel sevdiğim, kendimi tünelde iyi hissettiğim için yapmıyorum.<br />

Şehrimizin yapısı ve işleyişi için en ideal, bilimsel çözümün bu olduğunu<br />

bildiğim için, uzmanların görüşleri de bu doğrultuda olduğu için yapıyorum.<br />

Tünele koyulan harç paraysa, trafikte sıkışan otomobilin yaktığı benzin de<br />

para. Ekonomiyi bir bütün olarak görmek, faydayı çok yönlü düşünebilmek<br />

gerek. Biz burada bir anlık, bir günlük bir muhasebe yapmıyoruz. 300 sene<br />

kullanabileceğimiz bir ulaşım kesitinin doğuracağı faydanın muhasebesini<br />

yapıyoruz. Göstermelik, gösterişçi bir zihniyetle hareket etmiyoruz. Hizmet<br />

şovu yapmıyoruz. Hakiki, derde deva olacak bir işe emek veriyoruz.<br />

Tekrar ediyorum. Ben o tüneli rüyamda görmedim. Sabah kalkıp, “Şuraya<br />

bir tünel iyi gider, birkaç köprü yaparız, havalı olur” demedim. Uzmanların<br />

raporları, projeleri eşliğinde, gelişkin bir vizyonla, 50 sene sonra bu trafikte<br />

yol alacak evlatlarımızı da düşünerek hareket ettim.<br />

Bizi eleştirenlerin de canı sağolsun. O tünel, aynı zamanda onların ve<br />

çocuklarının, torunlarının da tüneli. Onlar da rahatça, insana yakışır bir<br />

şekilde, D-100’deki ferahlıktan istifade etsinler. Kimi trafikten şikayet eder,<br />

kimi de rahatlıktan. Bir şey diyemeyiz.<br />

HAFIZA TAZELEME OPERASYONU<br />

<strong>Kocaeli</strong>li 8 yazarımız, <strong>Kocaeli</strong> hakkında 8 kitap yazdı. Belediyemizin kültür<br />

yayınları, bu kitapları neşretti:<br />

1. Ali Üzmez’in Milli Mücadelede Servetiye Cephesi<br />

2. Levent Atalı’nın <strong>Kocaeli</strong>’nin Spor Tarihi<br />

3. Şener Aksu’nun Yahya Kaptan<br />

4. Engin Ürkmez’in İzmit’te Türk Eserleri<br />

5. Volkan Şenel’in Çanakkale Cephesinde Şehit Olan <strong>Kocaeli</strong>liler<br />

6. Seher Keçe Türker’in Geçmişin Aralığından Geleceğe Süzülen Işık<br />

7. Hilal Karavar’ın Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Çuha Fabrikası<br />

8. Bekir Günay’ın Ermeni Meselesi Ve Tehcir<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde bir şehir kültürü oluşuyor. Nerede yaşadığımızı, derinlemesine<br />

öğreniyoruz. Hangi savaşlardan, mücadelelerden geçerek gelmişiz<br />

428 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

bugünlere? Şampiyonluk maceralarımız nasıl yaşanmış? Şehrimizdeki<br />

tarihî eserler nelermiş? Düğünler, dernekler nasılmış, çeyizlerde neler<br />

varmış? İşçilerimiz fabrikalara nasıl koşmuşlar? <strong>Kocaeli</strong> nasıl bir sanayi<br />

şehrine dönüşmüş?.. Bütün bunları akılda tutacağız. Hafızamız canlanacak.<br />

Hayatımıza anlam veren bilgiler elimizin altında olacak.<br />

BİYOGAZ: KOCAELİ’NDEN TÜRKİYE’YE YAYILAN ENERJİ!<br />

Dünyanın 1 numaralı meselesi ne? Tabii ki enerji meselesi. 50 yıl sonra nasıl<br />

ısınacağız? Petrol bitince halimiz nice olacak? Dünyada kömür kalmadığında<br />

ne yapacağız? Amerika’da, Avrupa’da, Japonya’da, Hindistan’da bilim<br />

adamları, siyasetçiler, gece gündüz bu problemin çözümü için kafa<br />

yoruyorlar. Enerji krizi, en büyük korku. Biz de enerji meselesine eğildik.<br />

Tübitak Marmara Araştırma Merkezi ile birlikte çok önemli bir proje üzerinde<br />

çalışıyoruz: Biyogaz. Biyogaz nedir? Biyogaz, hayvansal ve tarımsal atıkların<br />

işlenmesiyle elde edilen alternatif enerji kaynağıdır. Kömür yerine, benzin<br />

yerine biyogaz kullanacağız. Kümes hayvanlarının, büyükbaş hayvanların<br />

atıklarını, mezbaha atıklarını, ekinlerin kullanılmayan kısımlarını kullanarak<br />

enerji ihtiyacımızı karşılayacağız. Her şeyi inceden inceye hesapladık:<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nde 8,5 milyondan fazla kümes hayvanı var. 30 bine yakın büyükbaş<br />

hayvan. Tarımsal malzeme hariç, sırf bu ikisinden yılda 3 milyon 280 bin<br />

metreküp biyogaz üretilebilecek! Yani? 14 milyon litre benzin!<br />

183 bin arabanın deposunu doldurabilecek kadar çok yakıt!<br />

Yılda 7 milyon 200 bin dolarlık enerji üreteceğiz. Burada, <strong>Kocaeli</strong>’nde!<br />

Atıklardan! Yani, çevreye zarar vermesin diye işlemlerden geçirdiğimiz,<br />

hiçbir işe yaramayan bir malzemeyi en kıymetli, en lüzumlu maddeye<br />

dönüştüreceğiz.<br />

Gübreyi de işleyip biyogaza dönüştüreceğiz. Biyogaz elde etmek için işlenen<br />

gübre, eskisine oranla 2 kat daha verimli hale geliyor. Yani, tarıma da çok<br />

önemli bir destek sağlanıyor. Tübitak’la birlikte yürüttüğümüz biyogaz projesi,<br />

36 ay sonra tamamlanacak. Biyogazın, tüm Türkiye’ye yayılmasına <strong>Kocaeli</strong><br />

öncülük edecek.<br />

Bunların yanısıra, biyogaz tesislerinde büyük bir istihdam imkanı doğacak.<br />

Bu muazzam proje, beni çok heyecanlandırıyor. Şimdiye kıyasla çok daha<br />

ekonomik ve temiz bir alternatif enerjiye kavuşacağız. Türkiye’ye, güzel<br />

ülkemize tertemiz, doğayla barışık, makul fiyatlı bir yakıt hediye edeceğiz.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, bu yepyeni<br />

enerjiyle birlikte anılacak. <strong>Kocaeli</strong>, dünya başkenti İstanbul’un yanında hızla<br />

güçleniyor, yükseliyor, serpiliyor. İstanbul ve <strong>Kocaeli</strong>, aynı havuzda oynayan<br />

iki parlak yunus gibi gülüyor. Çabalarımızın semerelerini gördükçe, kalbimiz<br />

ilhamla d<strong>oluyor</strong> ve azmimiz, şevkimiz, sevincimiz artıyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

429


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İstiklal Harbi mücahitlerinin<br />

ruhu şad olsun diye...<br />

2005’in 8 Ekim’inde 7.6 şiddetinde depremle sarsılan Pakistan’a insani<br />

yardımda bulunmuştuk. Tıbbi malzeme, ekmek, sıcak yemek, çadır,<br />

battaniye...<br />

Niye? Bunun birbirinden önemli iki sebebi var:<br />

1. Biz, <strong>Kocaeli</strong>’nde büyük bir deprem yaşadık, depremin ne büyük bir<br />

acı olduğunu biliyoruz. Pakistan’da deprem olduğunu, 1 dakika içinde<br />

80 bin kişinin öldüğünü, 2,5 milyon insanın evsiz barksız kaldığını,<br />

binlerce binanın yerle bir olduğunu duyduğumuz anda, 17 Ağustos 1999’u<br />

hatırladık. Tabiat’ın başımıza çöktüğü, kendimizi dünyada bir an yapayalnız<br />

hissettiğimiz o geceyi hatırladık. Enkazlardan yükselen feryatları hatırladık.<br />

Yıkıntıların, tozların arasından sızan kanı, gözyaşlarını hatırladık. Bizi,<br />

o karanlıktan kurtaran şeyi hatırladık. İnsanlığı, kardeşliği, dostluğu,<br />

yardımlaşmayı, Türkiye’nin dört bir yanından, dünyanın dört bucağından<br />

çığlığımıza koşan dostlarımızı hatırladık. Pakistan’da deprem olduğunu işitir<br />

işitmez, kalbimiz hızlandı, derhal harekete geçtik, enkaz altında kalanların,<br />

yetimlerin, yaralıların imdadına koştuk. Kamyonlarla, uçaklarla koştuk.<br />

Dualarla, gözyaşlarıyla koştuk. Bu bizim insanlığımızın olgunluk imtihanıydı.<br />

Bir nevi, vicdanımızın mecburi hizmeti. Bağlasalar duramazdık. Koştuk.<br />

2. Pakistanlılar, 1921 ila 1922 arasında, İstiklal Harbimizin en zorlu<br />

günlerinde, imdadımıza yetişmişlerdi. Pakistan’ın büyük filozof şairi<br />

Muhammed İkbal’in öncülük ettiği bir hareket gerçekleştirdiler. Genci,<br />

kadını, yaşlısıyla hepimiz savaştaydık. Her gün, bakmaya kıyılamayan<br />

gençler şehit <strong>oluyor</strong>du.<br />

Vurulup kanlar içinde toprağa düşüyordu. Bütün analar, babalar, ağıt<br />

430 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

yakıyor, hüngür hüngür ağlıyordu. Çocukları avutacak bir lokma ekmeği<br />

bulamıyorduk. Hayat durmuştu. Ölüm etrafımızı kuşatmıştı. Her yerde<br />

düşman askerleri vardı.<br />

Memleketimiz cayır cayır yanıyordu. Çaresizliğin en büyüğü, acının en<br />

büyüğü, yoksulluğun en büyüğüyle sınanıyorduk... İşte bu en acı günümüzde<br />

Pakistan halkı parmağındaki yüzüğü, kolundaki bileziği çıkarıp bize gönderdi.<br />

O zamanın parasıyla 675 bin 494 Türk Lirası. Bu para az mı görünüyor?<br />

1,5 milyon İngiliz Sterlinine denk geliyordu. Yoksul Pakistan halkı, varını<br />

yoğunu bize gönderdi. Hiç düşünmedi, duraksamadı. Bir kere değil hem<br />

de, defalarca. İşte bu yüzden, Pakistan’ı 100 yıldır hep “Dost ve kardeş<br />

ülke” diye anarız. Biz de, Pakistan’a sadece gıda, ilaç, çadır göndermekle<br />

yetinmeyelim dedik. Tarihî dostluğumuza yakışır bir destekte bulunalım.<br />

Annelerimizin, babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin minnettarlığını<br />

üstlenelim. Pakistanlılara bu kara günde umut aşılayacak bir işe girişelim.<br />

Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref’e bir dizi proje sunduk. O da, yıkılan Azad<br />

Keşmir Üniversitesi’ni yeniden inşa edersek çok sevineceklerini söyledi.<br />

Neden üniversite? Çünkü Pakistan’ın en büyük sıkıntısı, yetişmiş insan<br />

sayısının azlığı idi. Azad Keşmir Üniversitesi’nden yetişecek doktorları,<br />

öğretmenleri,<br />

mühendisleri dört gözle bekliyorlardı. Fakat ne yazık ki bu ilim irfan yuvası<br />

yerle bir olmuştu. Bölge halkının acısına, müthiş bir umutsuzluk eşlik<br />

ediyordu.<br />

Derhal işe giriştik. 11 Nisan 2006’da temelini attığımız Azad Keşmir<br />

Üniversitesi’ni 15 Ocak 2007’de tamamladık. 2.6 milyon dolarlık bir yatırım<br />

yaptık. İstiklal Harbi mücahitlerinin ruhu şad olsun diye yaptık. Helalleşelim<br />

diye yaptık. Vicdanımızın sesini dinledik, vicdanımız ne diyorsa, onu yaptık...<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

431


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong>: Bir Avrupa şehri<br />

Almanya, İtalya, Finlandiya ve Estonya’dan bir grup öğretmen, Avrupa<br />

ülkeleri arasında kültürel paylaşım sağlamak amacıyla yürütülen Comenius<br />

Okul Ortaklıkları Projesi çerçevesinde <strong>Kocaeli</strong>’ne geldi. Şehrimizi gezdiler,<br />

çok beğendiler.<br />

Osmaniye Mehmet Akif Ersoy Lisesi ile bir zamanlar benim de öğretmenlik<br />

yaptığım İzmit Gazi Lisesi yöneticileri ve öğretmenleri de görüşmelere<br />

katıldı.<br />

Avrupa’dan gelen öğretmenlerle tanıştık, hediyeleştik, oturduk konuştuk.<br />

Almanya’dan gelen okul yöneticisi Marcus Krettek, “Bu proje ekseninde<br />

yapılacak çalışmalar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecine katkı<br />

sağlayacaktır” dedi.<br />

Avrupa Birliği’ne girmek, genel olarak siyasi ve ekonomik bir çerçevede<br />

ele alınıyor. Biz de Birliğe dahil olursak, Avrupa’da üretilen siyasete<br />

uyum sağlayacağız ve oranın ekonomik imkanlarına ortak olacağız diye<br />

düşünülüyor.<br />

Bu çok önemli iki başlığın yanında, eğitime ve kültüre ilişkin konulara<br />

maalesef yeterince değinilmiyor.<br />

Avrupa Birliği’yle ilgili hangi konuyu öne alırsak alalım, asıl mesele,<br />

Avrupa’yla, Avrupalılarla olan iletişimimizin niteliği ve birbirimizi nasıl<br />

algıladığımızdır.<br />

PİŞMANİYENİN LEZZETİ, TÜRKİYE’NİN TADIDIR<br />

Öğretmen misafirlerimiz, <strong>Kocaeli</strong>’mizi görünce şaşırdılar. Yollarıyla,<br />

parklarıyla, yeni binalarıyla, insanlarıyla bu kadar gelişkin, tamamiyle<br />

432 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Avrupa şehri görünümünde bir yer beklemediklerini ifade ettiler.<br />

Neden böyle? Çünkü bizi yeterince tanımıyorlar.<br />

İyice kanaat getirdim ki, fotoğraflarla, filmlerle, şiirlerle, şarkılarla şehrimizi<br />

Avrupa’ya, Avrupalılara anlatmalıyız.<br />

Misafirlerimize pişmaniye ikram ettik. İzmit pişmaniyesinin tadı, <strong>Kocaeli</strong>’nin,<br />

Türkiye’nin tadıdır. Artık, Finlandiyalı öğretmene “Türkiye” dendiği zaman,<br />

pişmaniyenin lezzetini hatırlayacak.<br />

Bizler kültürel zenginliklerimizi Avrupa’ya takdim edebilirsek, bize özgü tatları<br />

ikram edebilirsek Avrupa Birliği’ne gerçekten katılmış olacağız.<br />

AVRUPA’YA HEREKE HALISI SERMELİYİZ<br />

300 yıldır bu topraklarda Batı kültürünün etkileri hayatımızı şekillendirdi.<br />

Anadolu’nun vazgeçilmez güzellikteki değerleriyle Batı’dan aldığımız kültürel<br />

unsurları harmanlayabildiğimiz ölçüde, Türkiye’nin Avrupa’da özel bir yeri<br />

olacaktır.<br />

<strong>Kocaeli</strong>, hakikaten binaları, yolları, parkları, kültür merkezleri, alışveriş<br />

merkezleriyle bir Avrupa şehri görünümündedir. Fakat pişmaniye, Hereke<br />

halısı, Kandıra yoğurdu bir tek burada vardır. Körfez’in masmavi güzelliği,<br />

Kartepe’nin ihtişamı, Sapanca kıyılarının büyüsü ve daha birçok şey yalnızca<br />

bize mahsustur. Osman Hamdi Bey’in evi, Hannibal’ın anıtmezarı, Mimar<br />

Sinan’ın Pertev Paşa Külliyesi sadece buradadır.<br />

Gençlerimizin, çocuklarımızın en iyi eğitim, öğrenim ve iş imkanlarına<br />

kavuşmalarını canı gönülden istiyoruz. Avrupa Birliği üyeliğinin bize<br />

kazandıracaklarının elbette farkındayız. Bununla birlikte bizim de bin yıllık<br />

kültürel mirasımızın, ticaret ahlakımızın, edebiyatımızın, siyasi birikimimizin<br />

görülebilir hale gelmesi icap eder.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, Avrupa Birliği’nde oluşturulmuş<br />

komisyonlarla onlarca çalışma yürütüyoruz. Çekmecelerimizde,<br />

masalarımızda yeni projeler de var. Elbette olacak, olmalı.<br />

Bu ilişkilerin daha sıhhatli bir nitelik kazanması için ise öncelikle kültürel<br />

anlamda tanışıklığın derinleştirilmesi gerekiyor.<br />

(Kırkbir, s. 17, Şubat 2008)<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

433


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

<strong>Kocaeli</strong> bir marka<br />

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, <strong>Kocaeli</strong><br />

Sanayi Odası’nın davetlisi olarak şehrimize geldi, misafirimiz oldu.<br />

Burada bir konuşma yapan TOBB Başkanı’nın söylediği bir sözü sizlerle<br />

paylaşmak istiyorum.<br />

“<strong>Kocaeli</strong> bir marka haline gelmiştir. Ve bu, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong><br />

sayesinde olmuştur.”<br />

Bunu biz zaten biliyorduk, fakat şehrimize dışarından bakan birinin bu<br />

gerçeği telaffuz etmesi ayrıca önem taşıyor.<br />

Sayın Hisarcıklıoğlu’nun dikkatini tebrik ediyorum.<br />

İşin doğrusu, <strong>Kocaeli</strong>, uzun zamandan beri bir markaydı. Fakat bu marka<br />

yönetilmiyordu.<br />

<strong>Kocaeli</strong> markasının itibarını temin eden nitelikler beslenmiyordu. <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />

değerini koruyacak ve yükseltecek uygulamalar yapılmıyordu. <strong>Kocaeli</strong>’nin<br />

anlamı ve önemi üzerine yeterince düşünülmüyordu. Keşfe değer<br />

yönleri gündeme getirilmiyordu. <strong>Kocaeli</strong> bir markaydı, fakat bu markanın<br />

hedef kitlesine ilgi gösterilmiyordu. Bu markayı var eden kazanımlar<br />

çoğaltılmıyordu…<br />

Öncelikle, bir şehir nasıl marka haline gelir onu söyleyelim:<br />

Şehir değerlerinin yanı sıra, bünyesinde barındırdığı müspet ayırıcı<br />

niteliklerle, özel ürünleriyle tanınan, anılan, sevilen şehirler markalaşmıştır.<br />

Bu tür şehirler, insanları çeker. Turistleri, yatırımcıları, öğrencileri… lisan-ı<br />

hal ile davet eder.<br />

434 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ŞEHRİ UZAKTAN SEVMEK<br />

Bizler, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, <strong>Kocaeli</strong> markasını yeniden ele aldık.<br />

Nasıl?<br />

Şehrimizin yapısal sorunlarını gördük, kabul ettik ve çözüme yöneldik. Gece<br />

gündüz çalışarak su, doğalgaz, kanalizasyon, üstyapı, ulaşım, sağlık, kültür,<br />

çevre, konut, sosyal hizmetler, kültür, eğitim, spor… alanlarında yatırımlar<br />

yaptık. Böylelikle, şehrimizin marka değerinin, üzerinde yükseleceği sağlam<br />

bir zemin oluşturduk.<br />

Yani, belediyecilik hizmetlerimizi en üst seviyede sunduk. Böylelikle,<br />

markamızın yönetilmesi mümkün hale geldi. Mevcut imajı güçlendirmenin<br />

yolu, bize şehrimizin yaşam kalitesini artırmaktan geçiyordu. Onu yaptık.<br />

Sonra da <strong>Kocaeli</strong>’mizin imajını, cazibesini güvenle yönetme imkanına sahip<br />

olduk.<br />

Hiç kimse, Körfez’in manzarası güzel, fakat denizi kirli diyemez. Arıtma<br />

tesislerimizi kurduk, Körfez’imizi temizledik. Şimdi de Körfez’de yüzme<br />

yarışları, yelken yarışları düzenleniyor.<br />

Bir sanayi şehri olan <strong>Kocaeli</strong>’mizde 2,5 milyon ağaç diktik. Doğal<br />

güzelliklerimiz çoğaldıkça, <strong>Kocaeli</strong>’mizin keşfedilmeye değer yönleri<br />

belirginlik kazandı.<br />

Unutmayalım ki, bir şehirde dünyanın en estetik mimari şaheserleri de<br />

bulunsa, o şehrin kanalizasyon altyapısı sağlam değilse, işin tadı kaçar.<br />

İnsanlar şehri uzaktan sevmek zorunda kalırlar.<br />

Fakat şimdi gönül rahatlığıyla <strong>Kocaeli</strong>’ndeki Mimar Sinan eserlerini<br />

tanıtıyoruz. Tertemiz sokaklar, pırıl pırıl caddeler bizleri ve misafirlerimizi<br />

sanat eserlerine götürüyor.<br />

Dört mevsim saray kostümleri giyen bir şehirde yaşıyoruz. Pişmaniye’miz,<br />

halımız, yoğurdumuz ve daha nice ürünümüzle benzersiz tatların yaşatıldığı<br />

bir kentiz. Sanayimiz kıyas kabul etmez bir güce sahip. İnsanlarımız<br />

genç, dinamik, canlı. Beri taraftan <strong>Kocaeli</strong>’nin dört bucağında, sürekli<br />

bir yenilenme, tazelenme, güçlenme harekatı sürüyor. Bu şehrin marka<br />

değerinin fark edilmesi gayet normal.<br />

Biz, <strong>Kocaeli</strong>’mizi bir dünya şehri olarak tasavvur ediyoruz. Yatırımlarımızı bu<br />

tasavvurdan doğan geniş ufka bakarak gerçekleştiriyoruz.<br />

Kandıra’daki, Derince’deki, Gebze, Karamürsel, Gölcük, İzmit, Körfez’deki<br />

vatandaşlarımızın diğer ilçelerimizdeki güzellikleri, tatlılıkları fark etmesi,<br />

keşfetmesi, ziyaret etmesi, görmesi, tecrübe etmesi için özel çabalar<br />

sarfediyoruz.<br />

Bununla birlikte, <strong>Kocaeli</strong>’nin yılın her mevsimi turistlerin ilgisini çekecek<br />

yönlerini gündeme getiriyoruz. Yarışmalar, konserler, tanıtım bültenleri,<br />

programlar düzenliyoruz.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

435


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

ŞEHİR ÖNCE ZİHİNLERDE, KALPLERDE KURULUR<br />

Biliniz ki, <strong>Kocaeli</strong> bir markadır ve bu marka iyi yönetilmektedir. Rasgele<br />

oluşmuş bir marka değildir <strong>Kocaeli</strong>, boşlukta yüzen bir şehir değildir.<br />

Gelgelelim, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong>nin çabaları, <strong>Kocaeli</strong> markasını ne kadar<br />

yükseğe taşırsa taşısın, işin hayati önem taşıyan kısmı sizlere, <strong>Kocaeli</strong>lilere<br />

düşüyor.<br />

Çünkü bir şehri yaşanabilir kılan, o şehirdeki hayatın güzelliğini açığa<br />

çıkaran şey, insanların hissiyatı ve davranışlarıdır. İnsan kalitesi ile yaşam<br />

kalitesi ve buna bağlı olarak şehrin marka değeri arasında doğrudan bir ilişki<br />

vardır.<br />

Sizlerin <strong>Kocaeli</strong>’ne duyduğunuz aidiyet ve sahiplenme hisleri, burayı daha<br />

cazip kılar<br />

Sokaklarımızı şenlendirecek, günümüzü aydınlatacak, ufkumuzu ağartacak<br />

olan asıl şey, sizlerin bu şehre verdiğiniz değerdir.<br />

<strong>Kocaeli</strong>’nin değer kazanması, yükselmesi, gelişmesi, serpilmesi, güçlenmesi<br />

bugüne kadar sizler sayesinde gerçekleşmiştir. Bundan sonra elde<br />

edeceğimiz kazanımlar da yine size bağlıdır. Şehrimizin kıymeti arttıkça,<br />

doğal olarak bizim yaşam kalitemiz de artacaktır.<br />

Köylüsüyle, öğrencisiyle, ev hanımlarıyla, işçisiyle, sanayicisi, esnafı,<br />

teknisyeni, yazarı, sanatçısı, memuruyla hepimiz, bizleri <strong>Kocaeli</strong>’ne bağlayan<br />

güzellikleri canlı tutmaya, çoğaltmaya çalışmalıyız.<br />

Her birimiz, içimizde bir <strong>Kocaeli</strong> kuralım. <strong>Kocaeli</strong>’ni kalplerimizde inşa edelim.<br />

Nasıl ki birinin yüzünü güldürmek için ona hediye sunuyorsak, gönlümüzdeki<br />

<strong>Kocaeli</strong> resmine ulaşabilmek için, şehrimize hediyeler sunalım. Onu<br />

koruyalım, onunla birlikte var olalım.<br />

O zaman <strong>Kocaeli</strong>’nin marka değeri, bizim insanlık değerlerimizle, kişisel<br />

yükselişimizle, itibarımızla paralel hale gelir.<br />

O zaman, <strong>Kocaeli</strong>’ne uğrayanlar, misafirlerimiz, “İyi ki gelmişim, ilk fırsatta<br />

tekrar geleceğim” derler ve gelirler.<br />

436 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

İstanbul’un Fethi’nde <strong>Kocaeli</strong>’nin önemi<br />

İstanbul’un Fethi, tarihimizin en muazzam, en etkileyici, en harika olayıdır.<br />

İstanbul’u almak, sahabelerin, hükümdarların, padişahların en büyük hayali<br />

idi.<br />

Milyonlarca insan, 800 yıl boyunca İstanbul’u rüyalarında gördü.<br />

Dünyanın en güzel şehrine İslam sancağını dikmekten daha muhteşem bir<br />

hayal, bir onur yoktu.<br />

Peygamberimizin binlerce arkadaşı, 668 yılında İstanbul’u kuşatmaya<br />

gelmişti. Birçoğu, o kalın surların altında şehit düştü. Bu sebeple<br />

İstanbul’da birçok sahabe kabri bulunmaktadır. Bunların en bilineni Ebâ<br />

Eyyub el-Ensari’nin kabridir. O dönemde sahabeler, İstanbul’a giderlerken<br />

<strong>Kocaeli</strong>’mizden de geçmişlerdi. Şu yaşadığımız yerlerde, İstanbul’a doğru<br />

yürüyen sahabeleri gözlerinizin önüne getirin…<br />

Yıldırım Beyazıt, İstanbul’u tam üç kere kuşattı. Tam 10 yıl boyunca gece<br />

gündüz İstanbul’u düşünen, kendini hazır hissettiği anda ordusunu toplayıp<br />

yine İstanbul surlarına dayanan bir padişahtı.<br />

İstanbul, Müslüman ordular tarafından 15 kez kuşatıldı. Bu kuşatmaların<br />

birçoğunda, <strong>Kocaeli</strong> liman ve tersanesi kullanıldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />

ilk tersanesi, <strong>Kocaeli</strong>’mizde kurulmuştur.<br />

Fatih Sultan Mehmet’in donanmasındaki gemilerin 24 tanesi, <strong>Kocaeli</strong>’mizde<br />

yapılmıştı. Bizler, yani dedelerimiz yaptı. O gemilerde bizim ormanlarımızdan<br />

kesilen ağaçlar kullanıldı… Rumeli Hisarı’nın yapımında da <strong>Kocaeli</strong>li ustalar<br />

çalışmıştı.<br />

İstanbul’un Fethi’ne katkıda bulunmuş olmak, tarihimizin bu en gururlu<br />

destanına mısralar eklemiş olmak, bugün de yüzümüzü ağartıyor…<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

437


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

438<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca <strong>oluyor</strong>. Oluyor.<br />

ÇEVRE<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

439


Çalışınca Oluyor.<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

440<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

Oluyor.<br />

Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

2.5 milyon ağaç diktik<br />

Aziz hemşehrilerim,<br />

Doğal çevrenin korunması, dünyanın en önemli meselelerinden biri.<br />

Bugün, gelişmenin, modernleşmenin, ilerlemenin de en büyük göstergeleri<br />

arasında, çevre bilincinin yaygınlığı ve doğal ortamların muhafazası yer<br />

alıyor.<br />

Ağaçları kesip parçalayarak, hayvanları öldürerek, suları zehirleyip havayı<br />

kirleterek elde edilen kârların; gerçek birer kazanç olmadığını hepimiz<br />

öğrendik, biliyoruz.<br />

Özellikle de son 30 yıldır, çevrenin korunması konusundaki hassasiyet, en<br />

büyük insanlık ideali haline geldi. ‘Sürdürülebilir kalkınma’ dediğimiz şey<br />

de, doğal kaynakları tüketip yok etmeden mesafe kat etmektir. <strong>Kocaeli</strong>’nde<br />

biz, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, 2,5 milyon ağaç diktik. 3 milyon lale ektik.<br />

Kampanyalar eşliğinle yeni ormanlar oluşturduk. Onlarca park kurduk ve<br />

bu parklarda yeşil alanlar meydana getirdik. Yol kenarlarında, kavşaklarda<br />

yeşillendirme çalışmaları yaptık. Çevre ve peyzaj düzenlemeleriyle bilhassa<br />

kamu hizmeti verilen binaların ve toplu konutların etrafını şenlendirdik.<br />

Denizi temizledik. Arıtma tesisleriyle Körfez’i ‘yüzülebilir’ hale getirdik.<br />

Kuşların konakladığı bölgelerin bakımıyla ilgilendik. Sokak hayvanlarını<br />

aşıladık ve gerektiğinde tedavi ettik… Düzenli çöp depolamayla, dere<br />

ıslahlarıyla, sanayi tesislerine kurulan filtreleme sistemleriyle… çevre<br />

kirliliğini önledik. Bunlar ve benzeri faaliyetlerle, doğal çevremizin canlılığını<br />

korumayı, tabii güzellikleri çoğaltmayı sürdürüyoruz. Çevre Haftası’nın,<br />

Türkiye’nin sanayi başkenti olan <strong>Kocaeli</strong>’nde hızla yaygınlaşan çevre<br />

bilincinin kökleşmesine katkı sağlayacağını ümit ediyorum.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

441


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Mühendis gibi düşün,<br />

bahçıvan gibi hisset<br />

Biz insanlar, diğer bütün canlılardan farklı olarak, tabiata çok çeşitli<br />

biçimlerde müdahale ederiz. Aksi takdirde kültürler oluşmazdı, medeniyetler<br />

kuramazdık. Bir leylek, küçücük çöplerden yuva yapar. İnsan ise<br />

gökdelenler, camiler, saraylar inşa eder. Balina, denizlerde geçirir ömrünü.<br />

İnsan transatlantikler, denizaltılar, şilepler sayesinde denizlere balinalardan<br />

daha hakimdir. Kurt, leopar, kartal gibi hayvanlar yırtıcıdır. Hayatta kalmak<br />

ve yavrularını beslemek için ellerinden geleni yaparlar. Buna karşılık insan<br />

bütün yırtıcılara üstünlük kurmuş vaziyettedir.<br />

AĞAÇLARI KESERKEN ORMANLARI KORUMAK<br />

Çevreye, doğaya olan hakimiyetimiz, bize onu koruma sorumluluğunu<br />

otomatikman yüklüyor.<br />

Kediler, kurbağalar, üzümler, tilkiler, çınarlar, ördekler, başaklar, uskumrular,<br />

kuzular… tabiatı koruyamazlar. Çünkü onlar zaten tabiatın birer parçasıdır.<br />

Tabiattaki döngüye katılmışlardır. Dolayısıyla hepsi masumdur. Atların,<br />

zeytin ağaçlarının, kelebeklerin, kaplanların günahı, suçu yoktur.<br />

Demek istediğim, bir medeniyetin gücü, önemi, kalıcılığı; tabiatı, çevreyi<br />

dönüştürmesine dayandığı kadar, yine doğal çevreyi korumadaki yetkinliğine<br />

dayanır.<br />

Tarih boyunca bütün medeniyetlerin en büyük meselesi işte budur: Nasıl<br />

olacak da hem ağaçları keseceğiz, hem de ormanları koruyacağız?<br />

Yaşamak ve yaşam kalitemizi artırmak için tabiata yaptığımız müdahaleleri<br />

nasıl düzenlemeliyiz ki tabiat yok olmasın?<br />

Hem fabrikalar, tesisler kurup, hem de temiz hava solumayı hangi yöntemle<br />

başarabiliriz?..<br />

442 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

DOĞAYLA BARIŞIK, ÇEVREYLE DOST BİR SANAYİ KENTİ<br />

Yöneticilerin halklara karşı sorumluluğu da tabiata, çevreye karşı nasıl<br />

davrandıklarıyla çok yakından alakalıdır. Doğaya saygısı ve sevgisi olmayan<br />

yönetimlerin, insanı tanımadığı ortadadır. İnsanın değeri, onun doğada hangi<br />

yeri seçtiğiyle açığa çıkar. Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak, bu<br />

anlayış çerçevesinde 2 milyonu aşkın ağaç diktik.<br />

Türkiye’nin en büyük sanayi şehri olan <strong>Kocaeli</strong>’mizde, doğayla barışık,<br />

çevreyle dost bir anlayışı tesis etmek için vargücümüzle çalıştık.<br />

Tam 35 yıldır kokudan kıyısına yaklaşılamayan Körfez sularını temizledik.<br />

Denizimizin kirlenmesini kolektörlerle, arıtma tesisleriyle önledik.<br />

Tabiattan aldıklarımızı, tabiatın hizmetine sunmaya yöneldik. Organize<br />

Sanayi Bölgeleri için özel arıtma tesislerinin projelerini hazırladık. Yatırım<br />

programlarını yaptık. Çöplerin, evsel atıkların düzenli depolanmasını temin<br />

ettik. ‘Vahşi çöp depolama’ alanlarını hızla kaldırdık. Atıkların hayatımıza,<br />

çevreye verdiği zararı bilimsel yöntemlerle önledik. Tam 2 bin 500 km.<br />

doğalgaz altyapısı döşedik. Şehrimizin dört bir yanına çevre dostu enerjiyi<br />

ulaştırdık. Daha temiz bir hava solumaya başladık. Yaşam alanlarının<br />

kalitesini yükseltmek üzere Kentsel Dönüşüm Projesini hayata geçirdik.<br />

Bu projelerle, yerleşim yerlerinin günlük hayatımızı tehdit etmesinin önüne<br />

geçtik. Sağlıklı yaşam alanları oluşturduk. Kanalizasyon şebekesini<br />

yeniledik. Kanalizasyon altyapısından kaynaklanan bulaşıcı hastalık risklerini<br />

ortadan kaldırdık. Kanalizasyonun doğrudan denize karışmasının önüne<br />

geçtik. 37 Dere ıslahıyla, bu alanların temiz, sorunsuz olmasını sağladık.<br />

Derelerin, çevrelerindeki hayatı tehdit etmesini engelledik.<br />

ORMANLARIN, DENİZLERİN BELEDİYESİ<br />

Doğrudan veya dolaylı olarak çevreyle ilgili öyle çok yatırım ve faaliyet<br />

gerçekleştirdik ki, kimileri bizi bu yüzden eleştirir oldu. “Bu kadar ağaca ne<br />

gerek var?”, “Niye her yeri yeşillendiriyorlar?”, “Yol kenarlarına bile ağaç<br />

dikiyorlar, çiçek ekiyorlar, yapmasınlar”, “Çöpleri laboratuarlarda incelemek<br />

de nereden çıktı?”, “Dağlara, köylere doğalgaz götürünce bir şey mi<br />

<strong>oluyor</strong>?”… gibi yüzlerce söz işitiyoruz.<br />

Aziz hemşehrilerim, sevgili kardeşlerim, muhterem dostlarım;<br />

Biz hem organize sanayi bölgelerinin, fabrikaların hem Maşukiye’nin,<br />

Kefken’in Nüzhetiye’nin, sahillerin, denizlerin belediyesiyiz.<br />

Biz bu şehirde hem bahçıvan hem mühendis; hem ormancı, hem doktor;<br />

hem yüzücü, hem teknisyen olarak görev yapıyoruz.<br />

Hassasiyetimiz, dikkatimiz, titizliğimiz bundan.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

443


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Torunlarımızdan puan alacağız<br />

Aziz kardeşlerim, Körfez’in güzel insanları;<br />

Aslında burada söyleyecek küçücük iki kelimem var.<br />

Fazla konuşmaya gerek yok. Minnacık iki kelime söylesem, sonra da<br />

gitsem diyorum. Daha önce, buraya geldiğimde, sahil düzenleme çalışmaları<br />

devam ediyordu. İki kelimelik konuşmamı o zaman hazırlamıştım.<br />

Sizlere diyeceğim iki kelime şu: OH BE! Evet, “Oh be!” demek istiyorum.<br />

İçimden öyle geliyor. Derin bir nefes almak, bu ferahlığın tadını çıkarmak<br />

istiyorum. Sizden ricam, bu “Oh be”yi aklınızda tutun.<br />

Size “Başkan ne konuştu, ne dedi?” diye soran olursa, “Oh be, dedi” dersiniz.<br />

Kıymetli dostlarım,<br />

Bizim kültürümüz, tabiata saygılı olmayı öğütlüyor. İnancımız, ağaç<br />

dikmeyi, hayvanlara asla eziyet etmemeyi buyuruyor. Denize, toprağa,<br />

havaya, ağaca, kuşa hürmetle yaklaşmayı bilmek zorundayız.<br />

Bir insanın iyiliğini nereden anlıyoruz? Karıncayı incitmemesinden.<br />

Bir insan karıncayı, kediyi, kuzuyu incitiyorsa, onunla artık bir alışverişimiz<br />

olamaz. Selamı da keseriz. Çünkü hepimiz insanız, hiçbirimiz makine<br />

değiliz. Bu gökyüzü, bu çayırlar, bu çiçekler hepimizin. O halde, çok derin<br />

bir terbiyeyle, edeple hareket etmek mecburiyetindeyiz. Bizler, tabiatın bir<br />

parçasıyız. Doğaya saldırarak, ormanları yakarak, denize hakaret eder gibi<br />

çöpler, atıklar fırlatarak yaşayamayız. O zaman insanlıktan uzaklaşırız.<br />

Demek ki, sulara, yapraklara karşı merhametli olmamız gerek. Demek<br />

ki, serçelere, güllere karşı nazik olmamız gerek. Biz, <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir<br />

<strong>Belediyesi</strong> olarak, bu anlayış içinde çalışıyoruz. Şu gördüğünüz ağaçları,<br />

çiçekleri süs olsun diye dikmedik. Ağaçlar, çimenler süs değildir. Bunlar<br />

tabiatın canlı unsurlarıdır. Bir çiçek, tabiatın bize bakan gözüdür. Bir ağaç,<br />

444 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

tabiatın koludur, elidir. Bize şefkatle bakan, kollarını sevgiyle açan tabiata<br />

kabalık edemeyiz. Hoyrat davranamayız.<br />

Aziz kardeşlerim;<br />

8 arıtma tesisimizle, denizimizin kirlenmesini önlüyoruz. Her gün 100<br />

tondan fazla çamurun denize karışmasını engelliyoruz. 35 sene sonra ilk kez<br />

geçen sene Körfez’de denize girildi. Elbette girilecek. Elbette, insanımız,<br />

denizle, tabiatla kucaklaşacak. Sahil düzenlemeleri yapıyoruz. Kirazlıyalı<br />

sahili şimdi bakın ne güzel oldu. Böyle değildi. Yarımca’da, Tütünçiftlik’te,<br />

Seka’da, Başiskele’de, Kavaklı’da, Ulaşlı’da, şehrimizin birçok yerinde sahil<br />

düzenlemeleri yaptık, parklar kurduk. Bu düzenlemeler, bu büyük parklar,<br />

aslında bizim tabiattan dilediğimiz özürlerdir. Bir sevdiğimizin kalbini kırınca<br />

ona çiçek götürürüz. Kibarca, efendice af dileriz. O da bize gülümser,<br />

“tamam” der, “barıştık” der. İşte biz de sahillerimize bu çiçekleri ekiyoruz.<br />

Doğadan af diliyoruz. Doğayla yeniden barışıyoruz. <strong>Kocaeli</strong>, tabiatla, denizle,<br />

havayla, toprakla yeniden barışıyor. Bu bir belediyecilik hizmetinden öte, bir<br />

insanlık hizmetidir. İçimizdeki bir yaranın iyileşmesidir.<br />

Değerli dostlarım;<br />

Kirazlıyalı’yla birlikte, <strong>Kocaeli</strong>’mizin Marmara kıyılarındaki halka açık<br />

kısımlarının yarıya yakınını düzenlemiş olduk. <strong>Kocaeli</strong>, denize sırtını<br />

dönmüş bir şehir değil artık. Kirazlıyalı da denizle, ağaçlarla, kuşlarla<br />

barıştı. Bunu elbette kutlayacağız. Bundan daha sevinçli ne olabilir? Artık,<br />

çocuklarımıza, torunlarımıza mahcup olmayacağız. Torunlarımız bizi,<br />

bu ağaçların gölgesinde, bu denizin kıyısında, Kirazlıyalı’mızın bu güzel<br />

sahilinde rahmetle, sevgiyle anacaklar. Size bir şey söyleyeyim. En önemlisi,<br />

evlatlarımızın, torunlarımızın, bizden sonraki nesillerin takdirini kazanmaktır.<br />

Bizler, Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> olarak “Gelecek nesiller bizim muhatabımız<br />

değil” demiyoruz. Tam tersine, gelecek nesillerin gözüne girmeye çalışıyoruz.<br />

2 milyon 500 bin ağacı niye diktik? Bunun için diktik. İşte bu yüzden,<br />

Kirazlıyalı’nın bu güzel halini görünce, içimden “Oh be” demek geliyor. “Oh,<br />

çok şükür” diyorum. “Torunlardan bir puan daha alacağız” diyorum.<br />

Kirazlıyalı sahili hayırlı, uğurlu olsun.<br />

Hepinizi, en derin duygularla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.<br />

Allah’a emanet olun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

445


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Tüm dünyadan misafirler ağırlayacağız<br />

Aziz hemşehrilerim;<br />

Turizm, yıllardan beri ülkemizin önemli gelir kaynaklarından biri.<br />

Yüzlerce kolu olan muazzam bir sektöre dönüştü.<br />

Artık her yere, her şeye turistik değeri var mı diye bakıyoruz.<br />

Otomatikleşti.<br />

Bunda yanlış bir yön yok.<br />

Tabii ki turizm gelirlerimizi, ülkemize gelen turist sayısını artırmanın yollarına<br />

bakacağız.<br />

Turizm sadece ekonomik bir olgu değil.<br />

Ülkemizin imajıyla, kültürel canlılığıyla da çok yakından ilgilidir.<br />

“Seyahat etmek, taassubu kırar, önyargıları ortadan kaldırır” derler.<br />

Bu anlamda turizm, önyargıların yerini sıhhatli görüşlerin aldığı bir alandır.<br />

Dünya Turizm Günü’nde, söylemek istediğim bir tek şey var aslında.<br />

O da şu: <strong>Kocaeli</strong>’miz tarihî ve turistik değerlere sahip bir şehirdir. Bu<br />

değerlerimizi görelim, onlara sahip çıkalım.<br />

Gebze’den Kandıra’ya kadar <strong>Kocaeli</strong>’nde gezilmeye, görülmeye, tadılmaya<br />

tecrübe edilmeye değer, unutulmaz güzellikte, benzersiz zenginliklerimiz var.<br />

Eskihisar Kalesi, Osman Hamdi Bey Müzesi, Hannibal’in Mezarı, Çoban<br />

Mustafa Paşa Külliyesi, Maşukiye, Kartepe, Saat Kulesi, Sekapark, <strong>Kocaeli</strong><br />

Fatihi Akçakoca’nın anıt mezarı, Kandıra bezi, Kandıra yoğurdu, ilk Osmanlı<br />

Kaptan-ı Deryası Karamürsel Bey’in mezarı, Kaiser Wilhelm’in Köşkü,<br />

Saat Kulesi, pişmaniye, Karamürsel sepeti, Kefken, Kerpe, Cebeci… gibi<br />

yüzlerce, binlerce tarihî ve turistik değere sahibiz.<br />

Tekrar ediyorum, <strong>Kocaeli</strong> turistik bir şehirdir.<br />

446 Çalışınca Oluyor.


İbrahim KARAOSMANOĞLU / <strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Bir sanayi şehri olması, bizleri yanıltmasın. Doğal güzellikleri, tarihî<br />

dokusuyla, <strong>Kocaeli</strong>’miz keşfedilmeyi bekliyor.<br />

İtiraf edelim. <strong>Kocaeli</strong> sakinleri olarak bizler bile şehrimizi yeterince<br />

tanımıyoruz.<br />

Böyle güzel bir şehirde yaşamanın tadını çıkaralım.<br />

Önce, ufak ufak etrafımızı kolaçan edelim. Şöyle civar mahalleleri dolaşalım.<br />

Sekapark’a gidelim, Kandıra’ya, Maşukiye’ye, Eskihisar’a uğrayalım. Ondan<br />

sonra, bu şehir içi, küçük seyahatlerin güzelliğini yaşadıktan sonra, artık<br />

dünyaya açılabiliriz.<br />

Tüm dünyadan gelen misafirleri layıkıyla ağırlayabiliriz.<br />

Dünya Turizm Günü kutlu olsun.<br />

Çalışınca Oluyor.<br />

447


448 Çalışınca Oluyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!