Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
10 3 AUSTOS 2012 CUMA<br />
Aydınlık KİTAP<br />
BİR BÖLÜMÜ SÖYLENMİŞ VE ANSIZIN KESİLMİŞ BİR ŞARKI GİBİ ŞİİRLER<br />
Kayıp Şair: Safa Fersal<br />
CAFER YILDIRIM<br />
cfryildirim@hotmail.com<br />
Harflerin alt alta<br />
sralanndan tutun<br />
da kelimelerle<br />
ekiller oluturma,<br />
dizeleri krarak ya da<br />
merdiven biçiminde<br />
sralamaya dek farkl<br />
farkl biçimler<br />
kullanmaktan, bu<br />
biçimler yoluyla yeni<br />
bir iir kurma<br />
arayndan hiç<br />
vazgeçmeyen bir air<br />
Safa.<br />
Safa Fersal doksanlı yılların başında<br />
ürün vermeye başlayan şairlerdendir.<br />
‘90,‘91 ve ‘92 yıllarında ardı ardına basılmış<br />
üç kitabı bulunuyor. Ayrıca yine ‘93<br />
yılında basılmış Sunay Akın’la birlikte hazırladıkları<br />
“Şiir Cumhuriyeti” adlı bir<br />
mensur eseri var.<br />
“Seni Bir Güle Armağan Ettim” adlı<br />
ilk kitabı 12 Eylül öncesi dönemim devrimci<br />
duyarlıklarını yansıtıyor. “Partizanın<br />
Günlüğü” ve “Sevgili Düş Saatleri”nde<br />
şairin yeni tematik açılım çabalarına<br />
rastlanmakla birlikte “antifaşist direnç,<br />
devrimci inanç, eşitlik ülküsü, özgürlük<br />
özlemi, ölüm ve yaşamla ilgili sorgulama,<br />
aşk ve ayrılık” bir izlek olarak<br />
varlığını sürdürüyor. Bütün bu izlekler<br />
devrimci mücadele içinde bulunan insanın<br />
eylem ve yaşam alanında şekilleniyor.<br />
Safa Fersal hapishane kökenli olan<br />
kendi kuşağına dâhil diğer şairlerden en<br />
fazla Soysal <strong>Eki</strong>nci ile söylem benzerliği<br />
gösterse de şiirsel arayış bakımından<br />
en özgür davranışları sergileyen şair olarak<br />
tümünden farklı bir yerde duruyor.<br />
BR UZUN YOL YÜRÜYÜÇÜSÜ<br />
Şiir kişisinin, karşısındaki kişiye seslenişi<br />
biçiminde kurgulanmış olan söyleminde<br />
arada bıraktığı anlam boşlukları<br />
okuyucuya geniş bir yorum olanağı sunuyor.<br />
Okuyucu şiiri başka zaman ve mekânlarda<br />
yeniden okuduğunda yeni anlamlar<br />
yükleme olanağına fazlasıyla sahip<br />
bulunuyor. Bu durum onun şiirinin<br />
başat özelliklerinden biri olarak öne çıkıyor.<br />
Anlamı değişik biçimler içinde<br />
yoğurma çabası da onda süreklilik kazanmış<br />
ayırıcı bir özellik olarak görünüyor.<br />
Harflerin alt alta sıralanışından tutun<br />
da kelimelerle şekiller oluşturma, dizeleri<br />
kırarak ya da merdiven biçiminde<br />
sıralamaya dek farklı farklı biçimler kullanmaktan,<br />
bu biçimler yoluyla yeni bir<br />
şiir kurma arayışından hiç vazgeçmeyen<br />
bir şair Safa. Biçimde olduğu gibi söyleyiş<br />
alanında da gündelik yaşamda hiç kullanılmayan<br />
ya da pek az kullanılan kelimeleri<br />
şiirine taşımakta çekince göstermiyor.<br />
Onlara hayatiyet kazandırmaya çalışıyor.<br />
İşte birkaç örnek: Gong, anafor,<br />
plea, arpeji, tüveyc, dekadan, barbizon…<br />
Ayrıca bu noktada şairin anlatımındaki<br />
alışılmamış bağdaştırmaların<br />
yoğunluğuna da işaret etmek gerekiyor:<br />
Anlık edim, çıkarcı imge, ulu enerji,<br />
barbar kahır, tropik düşünce, çiçek sesi,<br />
kar yongası, tüzel sevi, emeğin tözü…<br />
Safa Fersal’ın günlük hayatın dışındaki<br />
kelimeleri kullanmaya yönelik eğilimi,<br />
şiirinde alışılmamış bağdaştırmalara<br />
sık sık rastlanmasının nedenini de açıklayıcı<br />
durumdadır. Kendine özgü bağdaştırmalarıyla<br />
anlatımında sürprizler<br />
yaratması onun söylemini farklı ve<br />
ilginç kılmaktadır.<br />
Hem biçim hem anlatım alanında<br />
sürekli bir arayış ve yenilik çabası<br />
içinde olması, onun şiirini aynı dönemdeki<br />
diğer şairlerin şiirinden<br />
farklılaştırmakla birlikte bu farklılığın<br />
bir olgunluk aşamasına ulaştığını,<br />
karakteristik halini aldığını söyleyemeyiz.<br />
Safa Fersal aşağı yukarı 2002 yılından<br />
bu yana şiir yayımlamıyor, yayımlanmış<br />
olanlar da bir elin parmaklarını<br />
geçmiyor. Daha önce yayımlanmış<br />
şiirleri ise savruk yaşamına<br />
koşut biçimde değişik dergi sayfalarında<br />
kalmış, kitap bütünlüğü<br />
içinde bir araya getirilmemiştir. Onun<br />
şiiri bir bölümü söylenmiş ve ansızın<br />
kesilmiş bir şarkı çağrışımı yapmaktadır.<br />
Söylediklerinden daha çok<br />
söyleyeceklerinin olduğunu, oluşturduğu<br />
imgelerden yepyeni orijinallikler<br />
yaratabileceğini, dünya ve<br />
hayat tasavvurundan “bir uzun yol<br />
yürüyüşçüsü” olabileceğini çıkartabiliyoruz:<br />
“hayır<br />
gül kalsın<br />
gülmek bir ilktir geleceğe<br />
süt aksın<br />
yaksın dölü.<br />
üret proleter aşkları<br />
verimli yüreğinin yamacında<br />
gerilirken sancıyla bilinç damarların<br />
yarınların savaşçı çocuklarına gebe kal<br />
sabırla diren<br />
ve inatla besle bilgeliği<br />
ki çığlık çığlığa doğsun isyanın<br />
kitlelerin yüreğine”<br />
Safa Fersal oldukça şehirli bir dil kullanmasına<br />
karşın kırların kokusunu daima<br />
hissettiriyor. Dağların ıssızlığında, yamaçlarda,<br />
geçitlerde, çamların, polenlerin,<br />
yağmurların ve çiçeklerin diyarında<br />
dolaşan gerilla figürü ise onun şiirine romantik<br />
bir hava katıyor. Kırların yalnızlığı<br />
ve uzaklığında isyanını kuşanmış<br />
olan gerilla, halk savaşı özleminin de en<br />
güçlü dayanağı olarak bir umut metaforuna<br />
dönüşüyor:<br />
“yağmurla geleceğim<br />
yalıtılmış sözcüklerle<br />
-gün aydın<br />
diyeceğim sana<br />
-gün aydın, güllediğim gökkuşağı<br />
haylaz çakan şimşek<br />
aydınlatacak siyah saçlarını<br />
gövdendeki al yini<br />
yeterli olacaksın böylece<br />
karanlığa parlamak için<br />
şiiri tanıtlamak için<br />
…(taşlıkta ayrıkotları, güvercin kümesi)<br />
ve<br />
ev<br />
ev<br />
ve<br />
saniyesi yıldızların<br />
bir türev<br />
yasasız, yörünge dışı.<br />
örneğin son demindeyiz yetersiz<br />
kalmanın<br />
-utkulu- budanmamış<br />
ve saatler işliyor”<br />
Safa Fersal 1960 Elazığ doğumlu.<br />
Necati Bey Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü<br />
bitirdi. Bir süre Türkçe öğretmenliği<br />
yaptı, daha sonra farklı işlerde çalıştı.<br />
Sık sık işsiz kaldı. Bir ara İsveç’e gitti,<br />
bir yıl kadar orada yaşadı ve döndü.<br />
Daha önce söylediğim gibi savruk bir yaşamı<br />
oldu Safa Fersal’ın. On yılı aşkındır<br />
şiir yazmıyor, yazıyorsa bile yayımlamıyor.<br />
Üç kitabından sonra yayımladığı şiirler<br />
ise şimdi adını kendisinin bile unuttuğu<br />
dergilerin tozlu sayfaları arasında<br />
kaldı. Bu haliyle onun şiiri özgün ama henüz<br />
tamamlanmamış, yeterince olgunlaştırılmamış<br />
bir görünüm arz ediyor.<br />
“Öteki-siz” dergisinde 2002’de yayımlanmış<br />
“Durmadan” adlı şiiri şu dizelerle<br />
son buluyor:<br />
“kimseye ölüyüm diyemiyorum<br />
durmadan bir safa yaratıyorlar bedenimden”<br />
Biz de şairimize diyoruz ki: Ölü olmadığını<br />
biliyoruz, şiirin seni bekliyor “ve<br />
saatler işliyor”.