Türk Heykelinde Bir Ãncü Sanatçı: Füsun Onur - Gazi Ãniversitesi
Türk Heykelinde Bir Ãncü Sanatçı: Füsun Onur - Gazi Ãniversitesi
Türk Heykelinde Bir Ãncü Sanatçı: Füsun Onur - Gazi Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 203<br />
<strong>Gazi</strong> Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarýmý Bölümü, Tunus Caddesi No:35<br />
Kavaklýdere / ANKARA Tel: 0 312 425 76 75 E-posta: nahideyilmaz@gazi.edu.tr<br />
Türk <strong>Heykelinde</strong> <strong>Bir</strong> Öncü Sanatçý:<br />
Füsun <strong>Onur</strong><br />
Arþ. Gör. Ayþe Nahide Yýlmaz<br />
Özet<br />
Füsun <strong>Onur</strong>, çaðdaþ Türk sanatýnda heykel ve yerleþtime disiplininin sýnýrlarýný<br />
geniþlemesine ve yeni tartýþmalarla zenginleþmesine katký saðlayan öncü<br />
sanatçýlar arasýnda yer almaktadýr. Modernist ya da geleneksel heykelin<br />
ciddiliðinden uzak ve tepkili bir þekilde, 'oyuncak/maket' gibi yapýtlar üretmiþ<br />
ve böylece nesnelerle aramýzda oluþan fetiþistik ve yoz iliþkiyi sorgulamamýzý<br />
saðlamýþtýr. Ýlhamýný çoðunlukla gündelik yaþamda karþýlaþtýðý sorunlardan ve<br />
bu sorunlarýn çözümü için çevresinde bulunan eþyalardan alan sanatçý,<br />
"geçicilik" ve "naiflik" üzerine kurulu yapýtlarý ile 40 yýl boyunca düzenli kiþisel<br />
sergilerinin yaný sýra, ulusal ve uluslararasý birçok etkinliðe katýlarak Türk<br />
sanatýnýn önemli isimlerinden biri olmuþtur.<br />
Anahtar<br />
Kelimeler<br />
Füsun <strong>Onur</strong><br />
heykel<br />
yerleþtirme<br />
geçicilik<br />
çaðdaþ<br />
Türk sanatý<br />
mekan<br />
nesne<br />
naiflik<br />
AN AVANT-GARDE ARTIST IN TURKISH ART: FÜSUN ONUR<br />
Abstract<br />
Füsun <strong>Onur</strong> is one of the avant-garde artists who have contributed<br />
contemporary Turkish sculpture and installation art to broaden and to<br />
blossom their limits with new arguments. Far away from and reactive to the<br />
solemnity of modernist or traditional sculpture, she has produced works like<br />
'toys/maquettes' and made us question the degenerate and fetishistic relation<br />
between the objects and subjects. Calling her inspiration usually from the<br />
problem that faces her in everday life and objects surrounding her to solve<br />
those problems, she has made many solo exhibitions and participated a<br />
numver of national and international events with her works formed around<br />
"ephemerality" ve "naivity" for 40 years, which puts her among the most<br />
important figures of Turkish art.<br />
Keywords<br />
Füsun <strong>Onur</strong><br />
sculpture<br />
installation<br />
ephemerality<br />
contemporary<br />
Turkish art<br />
space<br />
object<br />
naivity<br />
203
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 204<br />
Giriþ<br />
1970'li yýllarda Türk sanatý kavramsal, minimal ve feminist<br />
eðilimlerin de belli belirsiz tartýþýlmaya baþlandýðý bir dönemi aralamýþ ve<br />
yeni duyarlýlýklarýn geliþmesine þahit olmuþtur. Türk sanatýnýn ilk kadýn<br />
heykeltýraþlarý arasýnda olan Füsun <strong>Onur</strong>, Ýstanbul Devlet Güzel Sanatlar<br />
Akademisi ve sonrasýnda Amerika'daki sanat eðitiminin ardýndan 1970'li<br />
yýllarýn yeni eðilimlerinin ayrýksý bir temsilcisi olarak dikkat çeker. Heykel<br />
disiplini, teknik olanaklarý ve çalýþma koþullarýnýn yarattýðý güçlüðe baðlý<br />
olarak, özellikle kadýn sanatçýlarýn daha az ilgi gösterdiði bir alan<br />
olmasýna raðmen, Füsun <strong>Onur</strong> heykel çalýþmayý istemiþ ve 1970'lerden<br />
sonra açtýðý düzenli ve kiþisel sergilerle alanýn hareketlenmesinde önemli<br />
bir rol üstlenmiþtir. Füsun <strong>Onur</strong> kadýn heykeltýraþ kimliðiyle bir sanatçý<br />
olarak öncü isimler arasýna girmiþ, heykel sanatýnda bir geleneðin<br />
oluþumuna katkýda bulunmuþtur. <strong>Onur</strong>'un çalýþmalarý biçim ve içerik<br />
olarak heykel disiplininin sýnýrlarýný geniþletmesine, Türk sanat ortamýnda<br />
yeni tartýþmalarýn belirmesine ve zenginleþmesine neden olmuþtur.<br />
1970'lerin baþýndaki ilk sergilerinde boþluk-doluluk problemi etrafýnda<br />
geliþen geometrik planlý hafif mekanlar oluþturarak, heykel sanatýndaki<br />
geleneksel tavrýn ötesinde çalýþmalar üretmeyi tercih etmiþtir. 1970'lerin<br />
sonunda doðru anýlar ve deðerlerle yüklü gündelik yaþam nesnelerini<br />
yapýtlarýnýn merkezine alarak, onlara yeniden bakmak ve onlarla yeni bir<br />
diyalog kurmak üzerine yoðunlaþmýþtýr. 1980'ler hem gündelik yaþama<br />
hem de resim disiplinine ait bir unsur olan 'kumaþ/bez'ý/i yapýtlarýna<br />
katarak sorguladýðý bir dönemi açar. 1990'lardaki çalýþmalarý müziðin öne<br />
çýkarýldýðý disiplinlerarasý bir estetik düzenlemeye dönüþmüþtür. Füsun<br />
<strong>Onur</strong>'un minimalist ya da kavramsal gibi akýmlar içerisinde<br />
deðerlendirilen yapýtlarý, böylece, kimi zaman kaidesiz tek baþýna ayakta<br />
duran soyut heykeller þeklinde ortaya çýkmýþ, kimi zaman baþlangýçtan<br />
beri ilgilendiði mekân problemini galerinin her bir noktasýna taþýyarak<br />
çevresel iþler yapmýþtýr. Mekân probleminin bir sonucu olarak, <strong>Onur</strong>,<br />
yerleþtirmelere ve oyunbaz asemlajlara yönelmiþtir. Sanatçý, ilhamýný<br />
gündelik yaþamda karþýlaþtýðý sorunlardan ve bu sorunlarýn çözümü için<br />
çevresinde bulunan eþyalardan almýþtýr hep. Her an her birimizin<br />
çevresinde bulunabilecek olan herhangi bir eþyayý kendi imgelemi ile<br />
harmanlayýp yeni anlamlar kazandýrmasý öyle doðal, öyle kendiliðinden<br />
ve bir o kadar da içtendir ki, yapýtlarýn sýcaklýðý ve anlaþýlýrlýðý hiç<br />
kaybolmaz. Týpký bir çocuðun iki tahta parçasýndan uçak yapmasý gibi!<br />
204
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 205<br />
Füsun <strong>Onur</strong>'un Yaþamý ve Sanat Eðitimi<br />
Füsun <strong>Onur</strong>, Atatürk'e ve kurduðu Cumhuriyet'e baðlý bireyler olan<br />
Hayri ve Nedime <strong>Onur</strong>'un üçüncü ve son çocuðu olarak 12 Þubat<br />
1938'de dünyaya geldi. Üsküdar Amerikan Kýz Koleji'ndeki yýllarýnda<br />
sanata olan ilgisi ve becerisi okul öðretmeni Miss Blatter'ýn dikkatini çekti<br />
ve <strong>Onur</strong>'u sanata yönlendirdi. <strong>Onur</strong>'u sanat konusunda cesaretlendiren<br />
bir baþka nokta ise, gazetede heykeltýraþ Ayperi Balkan hakkýnda yapýlan<br />
bir haber olmuþtur. Bu haberi okuduktan sonra "demek ki bu ülkede<br />
kadýnlar da sanatla ilgilenebiliyor, heykel yapabiliyor" diye düþünmüþ ve<br />
yaþamýnýn bundan sonraki seyrine böylelikle karar vererek 1956 yýlýnda<br />
heykel öðrencisi olarak Ýstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne<br />
girdi. Her fýrsatta saygýyla andýðý Ali Hadi Bara'nýn atölyesinden mezun<br />
olacaktý. Buradaki yýllarýna þu sözleri ýþýk tutuyor:<br />
"Hadi Bara ilk atölye hocam oldu. Daha kendi atölyemi<br />
bulmadan, yanlýþlýkla girdiðim bir atölyede sabahlýklý bir<br />
model görmüþtüm. Beni görünce soyundu ve pozunu<br />
verdi. Resmini çizmek ýçin çok heyecanlandým. O sýrada da<br />
Zühtü Müridoðlu içeri girdi ve benim yanlýþ atölyede<br />
olduðumu söyledi. Ben o atölyenin havasýný çok<br />
beðenmiþtim ama çýkmak zorunda kalmýþtým. Hadi Bey'den<br />
sonra da Zühtü Bey'in öðrencisi oldum. Klasik büstlerle iþe<br />
baþladýk. Hadi Hoca beni, iki büst, bir nü, bir tors yaptýktan<br />
sonra doðrudan canlý modele geçirdi. Çok zevkle ve<br />
heyecanla çalýþýrdým. Formlara takýlýp giderdim. Son yýllarda<br />
hoca torsta yaptýðým bir yenilik ýçin, 'bilinçli mi yaptýn?' diye<br />
sordu. 'Hayýr' yanýtýný alýnca da 'dikkatli olun, yakýnda<br />
soyut'a geçeceksiniz' dedi. Çalýþmalarýmý görmeye<br />
geldiðinde, iyi ise neden iyi; kötü ise neden kötü; bunlarý<br />
söylemesini kalbim atarak beklerdim" (<strong>Onur</strong>'dan akt.<br />
Büyükünal 1990: 17).<br />
1950 yýlýnda, öncesinde tamamýyla Rudolf Belling yönetiminde olan<br />
Akademi heykel atölyesi ikiye ayrýlmýþ ve ayrýlan atölyenin baþýna Zühtü<br />
Müritoðlu ve Ali Hadi Bara geçirilmiþtir. Bu süreç, araþtýrma ve<br />
denemelere daha açýk, daha özgür bir çalýþma ortamýnýn oluþmasýný<br />
saðlamýþtý Akademi'de. Özellikle, Bara, klasik heykelin yapýsal<br />
kurgusundan yola çýkarak soyut biçimler oluþturmak istemiþ, heykeli tek<br />
baþýna baðýmsýz bir alan olarak görmek yerine resim ve mimarinin de<br />
birlikte olduðu bir sentez olarak algýlamýþtýr (Yasa Yaman 2002: 169;<br />
205
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 206<br />
Ercan 2006: 31). Füsun <strong>Onur</strong>, Bara'nýn eðitiminden ve rahat tavrýndan<br />
çok etkilenmiþtir. "En ufak bir doða taklidine yönelmeden, yüzde yüz<br />
tasarlama ve icada yönelme" sözleriyle açýkladýðý Bara'nýn eðitim anlayýþý,<br />
plajda kuma çizilebilecek ya da havada elimizle boyutunu belirtebilecek<br />
kadar basit formlar ortaya çýkarma isteðinin kaynaðý olarak gösterilebilir"<br />
(Eyüboðlu 1974: 20).<br />
Ýlk soyut heykelini Akademi bitirme yarýþmasýnda yapmýþ, ancak<br />
soyuta geçiþinde mekanik bir algýlama, mekanik bir yansýlamanýn<br />
kendisini etkileyip etkilemediði konusunda tereddüt yaþamýþtýr. Bunun<br />
üzerine eðitimine yurtdýþýnda devam etmek ister, bu yüzden de<br />
Amerika'da eðitim bursu veren Fullbright sýnavýna girer ve sözlüde<br />
'Kendimi bulmak istiyorum' diyerek bursu kazanýr (<strong>Onur</strong> 1990: 71).<br />
Ancak, Washington D.C.'de bulunan American University'de Brabansky<br />
adlý bir öðretim üyesi ile çalýþtýðý ilk yýlýn ardýndan okul deðiþtirmeye<br />
karar verir ve burssuz da olsa devam etmeyi kafasýna koyduðu Maryland<br />
Institute College of Arts'a baþvurur. Kabul edilir ve atölye çalýþmalarýný bu<br />
okulun geniþ olanaklarýyla sürdürme fýrsatý yakalar. Baltimore'da bu<br />
süreçte geliþen olaylarý Füsun <strong>Onur</strong> þöyle anlatýyor:<br />
"Baþvurduðumda burslarýnýn dolu olduðunu öðrendim, tam<br />
bir sanat okuluydu. Kafamda projeler tasarlamýþtým ve<br />
kendime çok güveniyordum. Geri dönmedim ve elimde<br />
kalan bütün paramý bu okulun yaz kurslarýna yatýrýp<br />
çalýþmaya baþladým. Çok da iyi etmiþim; kurs sonunda jüri<br />
toplanýp beni bir yýllýk master programýna aldýlar. Atölyem<br />
oldu. Gece gündüz aralýksýz çalýþtým. Malzeme veriyorlardý,<br />
olmayanlarý da dýþarýdan üniversite hesabýna alabiliyordum.<br />
Ayda bir gün hocalar deðerlendirme yapýyorlardý.<br />
Notlarýmýn "A"dan aþaðýya olmamasý gerekliydi. Çizim<br />
dersimizde genellikle doða çalýþýlýrdý. Ben zaman zaman<br />
soyut desenler çizerdim. Hoca gördüðünde 'neden bunlarý<br />
bana göstermediniz?' diye sordu. Kendisinin ileri bir desen<br />
hocasý olduðunu ve beni bundan sonra takip edeceðini<br />
söyledi. Önceleri inanmadým, sonradan deðerlendirme<br />
yaparken benim soyut desenlerimi öne çýkarýnca ona<br />
inanýp iþi ciddiye aldým (<strong>Onur</strong>'dan akt. Büyükünal 1990:<br />
17)."<br />
Füsun <strong>Onur</strong>, 1967 yýlýnda yüksek lisans eðitimini tamamlar.<br />
Fullbright bursu kullanmýþ biri olarak, ülkesine dönüp faydalý þeyler<br />
206
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 207<br />
yapmak isteði ile doludur yüreði. Ancak Akademi ona beklediði ilgiyi<br />
göstermeyecek ve eðitim alanýndan uzaklaþmasýna neden olacaktýr. "Ýyi<br />
ki de girmemiþim akademiye, zaten çok fazla geçinemezdim o kafayla,<br />
nasýl olsa yapamazdým. Ya çok mutsuz olcaktým zaman zaman feveran<br />
edip" diyor þimdilerde ve tüm zamaný boyunca sadece kendi iþinden<br />
sorumlu olmanýn, kendi deyimiyle, kurumlarýn dýþýnda kalarak farklý<br />
kaygýlarla yýpranmamýþlýðýn rahatlýðýyla bakýyor.<br />
Füsun <strong>Onur</strong> hakkýndaki en kapsamlý bilgiye Almanya Baden-Baden<br />
Devlet Sanat Galerisi'ndeki sergisi için Margrit Brehm tarafýndan<br />
hazýrlanan katalogdan ulaþýyoruz. Brehm, yazýsýnda <strong>Onur</strong>'un yapýtlarýný<br />
Mekânýn Bölümlenmesi, Þeylerin Diyalogu, Resmin Yapýldýðý Malzeme ve<br />
Ritmik Düzenlemeler adýyla dört evreye ayýrarak incelemiþtir. Sanatsal<br />
sürecin anlaþýlmasý ve kolayca izlenmesi bakýmýndan bu sýnýflandýrma<br />
oldukça yararlýdýr ve bu makalede de örnek alýnmýþtýr. Ancak, <strong>Onur</strong>'un<br />
yapýtlarýný ve sanat anlayýþýný daha kolay kavramak adýna, bu bölümlere<br />
ek olarak Ýstanbul Saplantýsý ve Ev ve Kadýn Duyarlýðýndan Yansýmalar<br />
baþlýklarý altýnda iki konu daha eklenmiþtir. Ayrýca, Brehm'in yanýsýra,<br />
Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde Þirin Ercan tarafýndan<br />
lisans tezi olarak hazýrlanan "Çaðdaþ Türk Sanatýnda Kavramsal Eðilime<br />
<strong>Bir</strong> Örnek: Füsun <strong>Onur</strong>" adlý çalýþma da, sanatçý hakkýnda ayrýntýlý bir<br />
inceleme sunmaktadýr. Tezde, Füsun <strong>Onur</strong>'un sanatsal yaþamý dört bölüm<br />
halinde ele alýnmýþtýr: Geleneksel Heykel Eðitimi (1956-60), Amerika<br />
Dönemi (1962-67), Türkiye'ye Dönüþ: Soyut Dýþavurumcu Heykeller ve<br />
Mekan (1968-75), Kavramsal Sanat Uygulamalarý (1976-).<br />
Ýlk Çalýþmalar: Mekânýn Bölümlenmesi<br />
1950'lerde soyut heykel yapan sanatçýlar gibi, Füsun <strong>Onur</strong> da,<br />
Ýnþacýlarýn 1920 tarihli "Gerçekçi Manifesto"sunu çaðrýþtýran gerçek<br />
boþluk ve gerçek hacim sorunuyla ilgilenmiþtir. Ona göre, "heykelin<br />
gereci oylum ve uzaydýr. Gerçek uzayda gerçek oylumla gizli oylumu,<br />
uzayý vermek" için çabalamaktadýr (<strong>Onur</strong> 1986: 95). Ýlk kiþisel sergisinin<br />
temel sorununu 'boþluk' olarak dile getirmiþtir ki, bu da, aslýnda hocasý<br />
Hadi Bara'dan aldýðý bir tavýr olsa gerek (<strong>Onur</strong> 1990: 71). Plastik sanatlar<br />
bireþimi düþüncesinden hareketle, yapýtla birlikte içinde bulunduðu<br />
mekâný da sorgulamýþtýr. Bu sorgulama sýrasýnda kimi zaman alçý gibi<br />
heykelin klasik malzemelerini biçimlendirdiði gibi, kimi zaman da<br />
çevresinde bulduðu hazýr nesneleri yapýta dâhil etmiþtir. <strong>Bir</strong> heykeltýraþ<br />
207
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 208<br />
olarak kalýcý, saðlam, yýllar boyu ayakta kalacak heykeller üretmek<br />
düþüncesiyle baþtan beri pek ilgilenmemiþtir. Bu eðiliminin Yoksul Sanat<br />
akýmýyla da iliþkilendirildiði olmuþtur. Canan Çoker'e göre, örneðin,<br />
<strong>Onur</strong>'un çalýþmalarýnda:<br />
"(…) heykel kaidesinden inip mekâný kucaklýyor. (…) Onun<br />
da heykellerinde, karþýsýna geçip bakma, çevresinde<br />
dolaþma, zaman zaman da içine girip gezebilme imkâný<br />
veren heykelsi anlatýmýn 'uzam-zaman' sentezi<br />
bulunuyordu. (Arte Povera akýmýyla iliþkili olan) 'en az<br />
malzemeyle, en yoðun ifadeye' ulaþmak olarak özetlenen<br />
tavýr içinde, Füsun <strong>Onur</strong>, belki de teknolojisi geliþmemiþ bir<br />
ülkeye uygun bir yapýt yaratmýþtýr" (Çoker 1982: 24-25).<br />
'En az malzemeyle, en yoðun ifadeye' ulaþmak Yoksul Sanat<br />
akýmýyla iliþkilendirilebilirse de, daha çok Füsun <strong>Onur</strong>'un öðrencilik<br />
yýllarýnda hocasýndan dinlediði öðütlerin etkisiyle açýklamak yerinde<br />
olacaktýr. Nitekim, bunu kendisi de doðrulamaktadýr:<br />
"Hadi Bara'nýn aklýmda kalan sözlerinden biri de þu:<br />
'Önemli olan tasarladýðýmýzý þekillendirebilmek, ama bunun<br />
ille de mermerle, tunçla, bronzla, altýnla, betonla olmasý<br />
þart deðil, þart olan tasarýyý ne yapýp edip en basit hatta<br />
dayanýksýz ucuz gereçlerle ortaya koymak, onu hayata<br />
karýþtýrabilmek, tasarý herhangi bir gereçle þekillenirse, bir<br />
vücuda kavuþursa onu en kýymetli, en dayanýklý madenlerle<br />
iþlemek kolay. Önemli olan yoktan varetmek' derdi"<br />
(<strong>Onur</strong>'dan akt. Eyüboðlu 1976: 20).<br />
1970 yýlýnda Ýstanbul, Taksim Sanat Galerisi'nde ilk kiþisel etkinliðini<br />
gerçekleþtirir Füsun <strong>Onur</strong>. Bu sergide sünger ve tuvalden büyük soyut<br />
heykelleri bulunmaktadýr, hem geometrik hem de organik bir bütünlük<br />
içindedirler; mimariye yaklaþan ve izleyiciye "içeride neler olduðunu"<br />
merak ettiren daha hacimli bir yapý egemendir. Sanki paralel bir<br />
dünyanýn "ev"leri gibidir bu heykeller. Oyun oynarken kendi oyun<br />
mekânlarýný inþa etmiþtir sanki.<br />
<strong>Onur</strong>'un bu sergideki malzeme seçimi, ýþýðý kullanmasý, yapýtlarý<br />
mekâna yerleþtirmesi sonraki çalýþmalarýna dair ipuçlarý vermektedir.<br />
Sergiden hemen sonra, seyircinin dikkatini yönelttiði boþluk, bundan<br />
sonra, tam bir ziyaret alanýna dönüþecektir. Çizgi ve boþluk iliþkisine<br />
208
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 209<br />
yöneldiði bu yeni çalýþmalarýný, açýk birer kompozisyon olarak<br />
kurgulamýþtýr. 1971 tarihli bir soyut heykelinde dallarýyla gökyüzüne<br />
uzanan bir aðaç betimlemesi görülmektedir. Bu çalýþmada dallardan<br />
birinin ucuna asýlý olan plastik kýrmýzý top þaþýrtýr insaný, <strong>Onur</strong>'un<br />
oyunbazlýðýnýn bir kanýtý olarak orada durmaktadýr. Onun bir elma<br />
eðretilemesi olduðu düþünülmemelidir; daha çok, çocuklarýn oynarken<br />
aðacýn dalýna kaçýrdýklarý plastik kýrmýzý toptur o. Kimi iþlerinde, izleyiciyi<br />
þaþýrtan farklý bir malzeme kullanýr, pleksiglas, ayna gibi. Bu sürprizler<br />
<strong>Onur</strong>'un deneysel ve yenilikçi yanýný temsil ettiði gibi, yaþamdaki küçük<br />
ayrýntýlarý asla unutmayan ve onlarý da diðerleriyle birlikte kucaklayan<br />
eðlenceli ve yaþam dolu bir kiþiliðin göstergesidir.<br />
Resim 1. Ýsimsiz, 1970, sünger, 175 x 150 x 75 cm Resim 2. Soyut Kompozisyon, 1971,<br />
ahþap, plastik top, 200 x 16 cm.<br />
Ýzleyicinin dolaþma eylemini yapýtlarýndan ayrý tutmayan Füsun<br />
<strong>Onur</strong>, zihninde tasarladýðý iþi yaptýktan/yaptýrdýktan sonra onu adeta terk<br />
eder ve izleyicinin onu yeniden ve yeniden anlamlandýrmasý ile varlýðýný<br />
sürdürmesini ister. Ýzleyiciyi iþe ne kadar çekebiliyorsa, izleyici ile iþ<br />
arasýndaki diyalog ne kadar çoðalýrsa o kadar mutludur iþi için. 1971<br />
yýlýnda hortum ve tulumba kullanarak yaptýðý bir çalýþma, izleyici ve iþ<br />
arasýndaki iliþkiyi interaktif hale getirir. Tulumbaya her basýldýðýnda<br />
hortum þiþmekte ve kýsa bir süre sonra tekrar inmektedir. Ýzleyicinin<br />
sadece bakýþý deðil, eylemi ile nefes alan, var olan bir düzenlemedir bu.<br />
1974 yýlýnda Türk Heykeltýraþlar Derneði tarafýndan gerçekleþtirilen<br />
nü sergisine verdiði çalýþma ise, apayrý bir düzenleme mantýðýný ve<br />
yaklaþýmýný gözler önüne sermektedir. Sergi, Gürdal Duyar'ýn Güzel<br />
Ýstanbul heykelinin "kutsal türk anasýnýn böyle çýrýlçýplak teþhir<br />
209
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 210<br />
edilemeyeceði" gerekçesiyle yerinden edilmesini kýnamak adýna<br />
düzenlenir. Füsun <strong>Onur</strong> hem heykel anlayýþýný hem de yerleþik kadýn<br />
imgesini eleþtiren çalýþmasýnda bir seks simgesi olarak en çok da minibüs<br />
gibi kamusal yerlerde rastlanýlan bir oyuncak bebeði birkaç yerinden<br />
keserek üç yaný aynalý bir kutunun içine yerleþtirir. Nereye ait olduðu<br />
tartýþýlan bu figür, gerçek parçalanmýþlýðý ve optik görüntülerdeki<br />
çokluðuyla artýk hiçbir yere ait deðildir.<br />
Alçý, tahta, pleksiglas derken çalýþmalarýnda kullandýðý malzemeleri<br />
gittikçe hafifletecek ve tamamen gündelik nesneleri dönüþtürmeye ve<br />
konuþturmaya yönelecektir artýk. Onun bu uçarý tavrý kimi çevrelerce<br />
ciddiye alýnmamasýna bile neden olacaktýr 1 .<br />
Resim 3. Nü, 1974, Tahta, cam, ayna, bebek, 30x20x15 cm.<br />
Þeylerin Diyalogu<br />
1970'ler Türk sanat ortamýnýn çeþitli etkinliklerle hareketlendiði<br />
yýllardýr. Sanatsal kaygý ve tavýrda tüm dünyada eþzamanlý eðilimler<br />
ortaya çýkmakta, Türk sanatýndaki hareketlilik de bu eþzamanlýlýðýn bir<br />
uzantýsý olarak kendisini göstermektedir. Bahsedilen canlanma, modern<br />
sanatýn ve modern sanat kuramlarýnýn sorgulanmaya baþlamasýna,<br />
özellikle sanatta bir süredir egemen olan biçimcilik ve soyut dýþavurum<br />
akýmýnýn eleþtirisine dayanmaktadýr. Minimalizm, yoksul sanat, eylem<br />
sanatý, fluksus, oluþumlar, kavramsal sanat, beden sanatý, yeryüzü sanatý<br />
1. Müzikli Koltuk adýný verdiði çalýþmasý, Akademi hocalarýndan Sabri Berkel tarafýndan "çocuk oyuncaðýyla sergiye<br />
katýlýnýr mý hiç" sözleriyle 1976 yýlýnda Devlet Resim ve Heykel Sergisi'ne kabul edilmemiþtir.<br />
210
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 211<br />
gibi pek çok akým bu dönemde (1960'lar ve 1970'lerde) etkinlik<br />
kazanmýþ ve tüm dünyada çeþitli þekillerde yanký bulmuþtur. Temelde,<br />
sanat yapýtýnýn nesne-liðinin bir eleþtirisi üzerine þekillenen bu yeni<br />
akýmlar, 1960'larýn Türk sanat ortamýnda Altan Gürman ve Ýlhan Koman<br />
gibi genç sanatçýlar etkilemiþ, 1970'lerde onlara Canan Beykal, Füsun<br />
<strong>Onur</strong>, Serhat Kiraz, Gülsün Karamustafa, Þükrü Aysan, Cengiz Çekil,<br />
Handan Börüteçene, Ayþe Erkmen, Osman Dinç gibi isimler eklenmiþtir<br />
(Madra 1992:2; Bek 2000:42; Ercan 2006: 24). Düzenli olarak her yýl<br />
gerçekleþtirilen Devlet Resim Heykel Sergileri'ne ek olarak, Arkeoloji<br />
Müzesi Açýkhava Sergileri ve Yeni Eðilimler Sergisi bu dönemde<br />
düzenlenmeye baþlamýþ ve aralarýnda Füsun <strong>Onur</strong>'un da bulunduðu<br />
birçok sanatçýyý bir araya getirmiþtir.<br />
Füsun <strong>Onur</strong>'un, 1970'lerin baþýndaki soyut çalýþmalarýnýn ardýndan<br />
sözel dile yaklaþan bir anlatýsallýk, hatta didaktik bir eðilimi<br />
benimsediðini, klasik heykel tanýmýnýn sýnýrlarýný iyice zorladýðýný<br />
görüyoruz. Yeni Eðilimler'de sergilenen Yetiþkinler Ýçin Hikayeler gündelik<br />
nesnelerin kullanýldýðý didaktik çalýþmalardan biridir. Neyin iyi ve doðru<br />
olduðunu göstermek gibi bir görevi vardýr bu çalýþmanýn. Üç farklý öykü<br />
kendilerine ait kutularda doðrudan bir anlatýmla sunulmuþtur. Ayrýca,<br />
kutularýn içine öykünün anlaþýlmasýný kolaylaþtýracak olan yazýlý notlar<br />
iliþtirilmiþtir. Aynaya bakan köpeðin olduðu kutuda "kendini bir þey<br />
sanma", diðerinde "kötülük çiçeklerini vaktinde koparmazsan, dikenler<br />
büyür", beraberlik mesajý veren son kutuda ise "bir kiþiydiler, elele<br />
verdiler" yazýlýdýr.<br />
Þeyleri benzer bir þekilde konuþturmayý sürdürdüðü çalýþmalarýndan<br />
oluþan Dýþtan Ýçe Ýçten Dýþa baþlýklý kiþisel sergisi 6-19 Þubat 1978<br />
tarihleri arasýnda yine Taksim Sanat Galerisi'nde gerçekleþir. Gündelik<br />
yaþamýn koþuþturmacasý içinde soyut düþünme yeteneðini kaybeden,<br />
dilin eðretilemeler ve simgeler kuran zengin yanýndan uzaklaþan<br />
izleyiciye bir eleþtiridir bu sergi. <strong>Bir</strong> iletiþim alaný oluþturma iddiasý taþýyan<br />
serginin manifestosunda, imlerin günlük gereksinimleri yerine getirmede<br />
temel olduðunu, ancak insanlarýn bu imleri çok anlamlý okumasýyla<br />
yaþamý tekdüzelikten kurtardýðýný vyrgulamýþtýr. Bu tekdüzeliðin ortadan<br />
kalkmasý yaratýcýlýðýn bir sonucudur ve bu yaratýcýlýk da insanlar arasý<br />
diyalogu olanaklý kýlan þeydir ona göre (<strong>Onur</strong> 1978: 1).<br />
Ancak, 70'lerin özellikle ikinci yarýsýnda sergilediði didaktik ve politik<br />
tavýr, sanatsal açýdan bir tatmin getirmemiþ ve rahatsýzlýk yaratmýþtýr<br />
211
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 212<br />
sanatçýda. Belki de bu yüzden, kendi dünyasýndan küçük öyküler<br />
anlatmaya ve gündelik yaþantýda karþýsýna çýkan biçimlerin peþinden<br />
koþmaya devam eder 2 . Yerdeki Parlak Yuvarlaktan Çaðrýþýmlar adlý<br />
yerleþtirmesi bunu örneklemektedir. Bu çalýþmasýnda ona esin kaynaðý<br />
olan þey, güneþ ýþýnlarý üzerine geldiðinde parýltýlar saçan bir madeni<br />
paradýr. Aldýðý esinle, gümüþ renge boyadýðý ahþap vitrinler içine doðal<br />
malzemeler ve buluntu nesneler yerleþtirir. <strong>Bir</strong>biriyle ilgili ya da ilgisiz<br />
görünen buluntu nesneleri bundan sonra çok daha yoðun bir þekilde<br />
kullanacaktýr sanatçý.<br />
Resim 4. Yerdeki Parlak Yuvarlaktan Çaðrýþýmlar, sergiden<br />
genel görünüm<br />
Resim 5. Aðaçtaki Gün Iþýðý<br />
(Ayrýntý, YPYÇ)<br />
Füsun <strong>Onur</strong> söz konusu olduðunda sýk sýk yapýlan vurgulardan biri<br />
de Türk heykelinde "yerleþtirme" anlayýþýnýn yaygýnlaþmasýna olan<br />
katkýsýdýr. Bu döneme kadar heykelde kullanýlan malzemeye<br />
odaklanýlmýþken, ilk kez Füsun <strong>Onur</strong>'un heykelin sergilenme biçimine<br />
dikkat etmesi ve dikkat çekmesi altý çizilmesi gereken bir noktadýr.<br />
Yerleþtirme çabasý, mekansal kapsamla birlikte yeni bir anlamýn inþa<br />
edilmesine olanak saðlar. Sergilerinde parçalar arasýnda kozmojenik<br />
iliþkilerle kurduðu bütünlüðün, mekanýn yaþamsal niteliðine bir<br />
2. Füsun <strong>Onur</strong>'un çalýþmalarýnda ortaya koyduðu politik tavýr, sonraki yýllarda davet edildiði çeþitli uluslararasý<br />
sergilerde tekrar ortaya çýkacaktýr. Bunlardan, en önemlilerinden biri olarak sayýlan, ilki 1987 yýlýnda düzenlenen I.<br />
Uluslararasý Ýstanbul Bienali'dir. <strong>Onur</strong>'un Harbiye Askeri Müze'de sergilenen Gölge Oyunu adlý çalýþmasý yukardakiler ve<br />
aþaðýdakiler, yönetenler ve yönetilenler arasýndaki iliþki, <strong>Onur</strong>'un yine çocuksu ama eleþtirel anlatýmýyla, ipleri ellerinde<br />
tutanlarýn karmaþýk bir düzeni kendi fildiþi kulelerinden yönettiði bir oyun olarak sunulmuþtur. Ayný þekilde, "Ýskele<br />
Sergisi"nin Berlin ayaðýnda sergilediði yerleþtirmesi 'Almanya' Sözcüðünün Çocukluðumdaki Ýlk Çaðrýþýmlarý da böyle bir<br />
tutum sergiler. Kendi dolabýndan çýkardýðý bir çocukluk giysisini, masanýn altýna saklanmýþ çocuk izlenimi verecek<br />
þekilde masanýn altýna asmýþ, Almanya'dan kýz çocuklarýna hediye olarak getirilen sarý saçlý mavi gözlü bebekleri siyah<br />
tüllere sarýp asker postallarýnýn içine yerleþtirmiþ ve loþ ýþýkla ürküntü ve tedirginlik yaratan bir ortam oluþturmuþtur.<br />
Savaþý uzun süre yaþamýþ olan Almanya'nýn yetiþkin insan ve çocuk, umut ve karamsarlýk, aydýnlýk ve karanlýkla<br />
geleceðini nasýl kurduðuna dair göndermelerdir bunlar.<br />
212
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 213<br />
gönderme yaptýðý düþünülebilir (Erzen 1982: 11-12; Ercan 2006: 34-<br />
35). Bu þekilde çevre içindeki çevre yaratýlmýþ, doðadan yeni bir doða<br />
üretilmiþtir (Gültekin 1994: 60).<br />
Her konuþmada kullandýðýmýz sýradan sözcüklere, anlam<br />
sýnýrlarýndan kendisini kurtarmýþ yeni kýlýklar bulur, özgür bir oyun<br />
alanýnda düþsel bir manzara yaratýr Füsun <strong>Onur</strong>. Yalnýz, onun bu þiirsel<br />
anlatýmý, güzel ve sevimli bir þeyler yaratma kaygýsý taþýmaz. Anlýk<br />
çaðrýþýmlarla ortaya çýkan yeni baðlantýlar, daha çok, algýyý zorlayýcý,<br />
gerçeküstü bir birlikteliðe iþaret eder. <strong>Onur</strong>'un buluntu nesnelerle 70'lerin<br />
sonunda kurduðu þiirsel ve düþsel oyun dünyasýný "Þeylerin Diyalogu"<br />
olarak adlandýran Margrit Brehm'e göre:<br />
"Ýzleyiciler, sanki Alice Harikalar Diyarýnda'ymýþ gibi,<br />
þeylerin gizli diyalogunu dinlemeye ve kendi öykülerini<br />
uydurmaya davet edilir. Füsun <strong>Onur</strong> mini-dramalarý için<br />
gerekli oyuncularý her zaman yakýn çevresinden bulur:<br />
bodrum katýndan, arkadaþlarýnýn evinden, pazardan ya da<br />
Ýstanbul sokaklarýndan. Bunlar, istisnasýz, yeni baðlantýlarla<br />
yüklenmiþ gündelik nesnelerdir (Brehm 2001: 30)."<br />
Resmin Yapýldýðý Malzeme<br />
1980'lerle birlikte <strong>Onur</strong>'un sanat yapýtlarý için yeni bir yönelim<br />
devreye girer. Resmin, boya dýþýnda kalan, malzemeleri bu yönelimin<br />
odaðýndadýr. Tuval bezi (kumaþ), þase ve çerçeve ile bu malzemeler<br />
kullanýlarak yaratýlan mekân yanýlsamasý, resim ve heykel arasýnda bir<br />
karþýlaþtýrmayý akla getirir. "Resmin saðlayamayacaðý hareket ve gezinti<br />
olanaklarý heykele özgüdür" demeye getirir Füsun <strong>Onur</strong>.<br />
1980 tarihli Sabah Jimnastiði deniz kenarýnda tahta bir çerçeveye<br />
asýlmýþ yamalý büyük bir kumaþ parçasýnýn bir bayrak gibi dalgalanmasýný,<br />
dolayýsýyla özgür bir baðýmlýlýðý ya da baðýmlý bir özgürlüðü konu alýr.<br />
Kendisine "yaramaz ve oyunbaz bir çocuk gibisiniz" denildiðinde yüzünde<br />
beliren tatlý gülümsemeden yola çýkarak, özellikle bu çalýþmasýný izlerken<br />
çok büyük bir keyif aldýðý, rüzgârla gelen her salýnýmda izleyiciyi<br />
gýdýklamak istediði söylenebilir. Sabah Jimnastiði'nin ardýndan, iþe bakaný<br />
harekete zorlayan ya da yapýtýn içinde gezinmesini saðlayan çalýþmalar<br />
gelmiþtir. Resimde Üçüncü Boyut: Ýçeri Gel ilk türden bir çalýþmadýr. Yeni<br />
Eðilimler Sergisi'nden ödüllü olan bu davetkâr yerleþtirme, ahþap bir<br />
213
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 214<br />
çerçeveden bir perde gibi aþaðý dökülen boncuklu mavi ipler adeta oda<br />
içinde oda görünümü yaratmýþtýr (Atakan 1998: 100). Ýçine girilmesini<br />
talep eden ve en azýndan bakýþlarýn "içeri" girdiði anda yerde duran<br />
yataðý fark ettiren yapýtta "duvardaki resimle temsil edilen pencere bir<br />
yer/boþluk haline gelir (Brehm 2001: 32)."<br />
Ýkinci grup yerleþtirmeler verilebilecek en iyi örnek, düzenlemesi<br />
Taksim Galerisi'nde yapýlan Çiçekli Kontrpuan-Mavi adlý sergidir.<br />
Galerinin iç kýsmý, zemin hariç, mavi plastikten bir örtü ile kaplanýr ve<br />
izleyiciye iþin içine girmekten baþka seçenek kalmaz. Galeriye giren<br />
kimse kendisini masmavi, huzurlu bir deniz dibi manzarasýnýn içinde<br />
bulur. Bundan sonraki kiþisel sergilerinde bu mekân kurma ve mekânda<br />
izleyiciyi dolaþtýrma kaygýsýný sürekli taþýyacaktýr.<br />
Resim 6. Sabah Jimnastiði, 1980, tahta, kumaþ<br />
Füsun <strong>Onur</strong>'un çalýþmalarýna kumaþýn girmesi resme yöneltilmiþ bir<br />
eleþtiri olarak okunabileceði gibi, her gün üzerimizde taþýdýðýmýz,<br />
yýkanabilen, atýlabilen, yýpranan giysilerimize de gönderme yaptýðý<br />
söylenebilir. Kumaþ ikinci bir ten olmuþtur insana. Bedeni hem örter hem<br />
de gösterir. Nitekim, iþlerinde kullanmak için kumaþ almaya gittiði<br />
maðazada tezgahtara da tenle iliþkilendirerek tarif etmiþtir aradýðýný:<br />
"Þöyle, alttan teni göstersin." Aradýðý kumaþýn, arkasýný gösterecek, içini<br />
gösterecek kadar ince olmasý ruhsal þeffaflýða ve saflýða özlemi yansýtýr.<br />
Ýyi bildiði tül deðildir istediði. Çocukluðunda giydiði bir elbiseden<br />
hatýrladýðý ama ismini bilmediði bu kumaþ organzadýr. Iþýðý elde etmek,<br />
karanlýkla savaþýp aydýnlýða ulaþmak için artýk bu kumaþý ve yaldýzý koyar<br />
iþlerine.<br />
214
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 215<br />
Ritmik Düzenlemeler<br />
Füsun <strong>Onur</strong> 1970'lerin ikinci yarýsýndan itibaren yinelemeye dayalý<br />
bir ritmi görselleþtirrerek, müzikle iliþkilendirilebilecek çalýþmalar<br />
üretmeye baþlar. Müzik, zamansal bir sanat dalýdýr, izlenmesi ve<br />
algýlanmasý için belli bir sürenin geçmesi gerekir. Bu süre, sanatçý<br />
tarafýndan belirlenir. Ancak, bir heykel karþýsýnda izleyicinin ne kadar<br />
zaman geçireceði heykel disiplinin sorunlarýndan olmamýþtýr. Bu konu<br />
üzerine düþünen Füsun <strong>Onur</strong>, ritimle zamansal bir alan yaratan müzik<br />
yapýtlarýndan esinlenerek bir dizi yerleþtirme tasarlamýþtýr. Bu dizideki<br />
çalýþmalarýn isimlerini de opus, kadans, prelüd, kapris, nota gibi müzik<br />
terimlerinden seçmiþtir zaten. <strong>Bir</strong>birinden farklý malzemelerin düzenli<br />
ritimlerle bir araya getiren bu yerleþtirmelerin karþýsýna deðil, içine giren<br />
ve gezen izleyici de iþin baþýndan sonuna kadar belli bir zamanýný ve<br />
içindeki gizli bir enerjiyi yapýtla paylaþmýþ olur.<br />
Füsun <strong>Onur</strong> müziðe olan ilgisini açýk bir biçimde ilk kez 14 Þubat-<br />
18 Mart 1995 tarihleri arasýnda Maçka Sanat Galerisi'nde gerçekleþtirdiði<br />
kiþisel sergide dile getirmiþtir. Kadans baþlýðýný taþýyan bu sergideki yapýt,<br />
Burcu Pelvanoðlu'nun yorumuna göre, galeri mekânýnýn ta kendisidir.<br />
Çünkü sergi düzenlemesi için sanatçýnýn kullandýðý elemanlar zaten<br />
galeride bulunan asma çubuklarý ve kancalarý, tabureler ve çöp<br />
kutusudur. Bunlara dýþarýdan eklenenler ise, <strong>Onur</strong>'un getirdiði boncuk,<br />
pul ve tüllerdir. Tüm bu elemanlar (1/6/4) (1/4/4) (1)'lik ritmik bir<br />
düzenle yerleþtirilirler galeriye. <strong>Bir</strong> müzik cümlesinin bitimindeki akor<br />
dizisi anlamýna gelen kadans sözcüðü, sanki, yapýtý gösteren mekana<br />
vurgu yaparak iþlevini iletir.<br />
Resim 7-8. Kadans, Maçka Sanat Galerisi, 14 Þubat-18 Mart 1995<br />
215
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 216<br />
Resim 9. Opus II-Fantasia, Kunsthalle Baden-Baden, Almanya, 2001<br />
<strong>Onur</strong>, ayný galeride ikinci in situ 3 çalýþmasý olan Prelüd'ü sessiz<br />
müzik düzeni olarak tanýmlar. Bu olgu için uygun bulduðu elemanlar; iç<br />
içe geçerek büyüyen legolar, zigon sehpalar, çekiçler ve kumaþ<br />
parçalarýdýr. Ýþitsel olanýn hareketini takip ederek oluþturduðu diðer<br />
görsel düzenlemeler 2000 yýlýnda Museum Fridericianum (Kassel)'da<br />
gerçekleþen "Dünyanýn Þarkýsý" sergisindeki Dünyanýn Söylediði Þarký,<br />
2001 yýlýnda Kunsthalle Baden Baden'de düzenlenen "Aus der Ferne so<br />
nah (Uzaklardan Bu Kadar Yakýna)" sergisindeki Opus II-Fantasia, 2002<br />
yýlýnda Rotterdam ve Yeni Zellanda'yý gezen "Ýstanbul ve Rotterdam'dan<br />
Güncel Sanat Sergisi"ndeki Rýhtýmlar Arasýnda, 2003 yýlýnda Lunds<br />
Kunsthall'daki Ýmpromptu (Doðaçlama) ve Boogie Woogie, Ýstanbul'daki<br />
"Organize Ýhtilaf" sergisinde 11 tuvalden oluþan Op.2 Çeþitleme adlý<br />
yerleþtirmeleri ile devam etmiþtir. Bunlarýn arasýnda, özellikle, Opus II-<br />
Fantasia neredeyse kiþisel bir sergi kadar kapsamlýdýr. Füsun <strong>Onur</strong>, çok<br />
sayýda salona yayýlan sergi için her 19 heykel kaidesi, 9 numaradan 250<br />
çift örgü þiþi, Ýstanbul'dan kendisinin getirdiði porselen figürinler ve altýn<br />
yaldýzlý ip yumaklarý kullanýr. Yerleþtirme, tek bir müzik aletinin<br />
kullanýldýðý bir beste gibi düþünülmüþtür. Her bir nesne, sýrasý geldiðinde,<br />
yalnýz baþýna ya da diðerleriyle belirli iliþkiler kurarak kendi payýna düþen<br />
görevi yerine getirir. Zaman zaman (düzenli bir) karmaþa, zaman zaman<br />
sessizlikler (boþluklar) vardýr parçada. Notalarýn tutkulu beraberliði,<br />
nesneler arasý bir iliþkide yeniden canlandýrýlmýþtýr.<br />
3. Yerinde; belli bir yer için tasarlanan, tasarlandýðý mekandan kaldýrýldýðýnda kendisi olamayan anlamýnda Latince<br />
sözcük.<br />
216
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 217<br />
Sanatçýnýn Ýstanbul Saplantýsý<br />
Gerçek bir Ýstanbullu olan Füsun <strong>Onur</strong>, çevresine, kültürel<br />
birikimlerine karþý son derece duyarlý, sorumlu ve sevgi dolu biridir.<br />
Ýstanbul'un simgesel mekânlarýndan biri olan Aya Ýrini'de yapacaðý bir<br />
yerleþtirme için zaten varolan bir kancayý kullanmasý ve yapýya zarar<br />
vermemek için azami çabayý göstermesi bunun en güzel örneðidir.<br />
Bunun yaný sýra, özellikle Ýstanbul'a vurgu yapan iþlere de imza atmýþtýr.<br />
1992-93 yýllarýnda tasarlamýþ olduðu iki yerleþtirme bu duyarlýðý<br />
taþýmaktadýr. Ýstanbul Parklarý Ýçin Öneri Üsküdar'da bir park içinde<br />
bulunan iki aðaç arasýna asýlacak olan metal bir madalyondur.<br />
Madalyonun üzerinde Üsküdar'ýn tarih boyunca aldýðý isimleri yazýlýdýr.<br />
Tarihsel bilincin oluþmasýný pekiþtirecek olan bu yerleþtirmenin<br />
madalyonu, þu anda sanatçýnýn atölyesinde bir köþede durmaktadýr.<br />
Resim 10. Ýstanbul Parklarý Ýçin Öneri, maket<br />
Resim 11. Ýstanbul Takýntýsý, Ýskele Sergisi, Stuttgart, 1994<br />
Ýstanbul'un en önemli simgelerinden biri olan Galata Köprüsü ise,<br />
<strong>Onur</strong>'un baþka bir projesine esin kaynaðý olmuþtur. <strong>Onur</strong>, bu<br />
çalýþmalarýna "proje" demektedir. 1993tarihli olan Galata Köprüsü Projesi<br />
217
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 218<br />
Ýçin Öneri'ye hazýrladýðý eskizlerde yazýlý olan notlar tutkusunu dile<br />
getirmekte hem de çalýþma disiplinine dair ipuçlarý vermektedir:<br />
"Köprü proje:<br />
<strong>Bir</strong> þiþme bot'a arkasýnda nylon iple baðlý üç þiþme<br />
dikdörtgen taþýyor. Bot ve taþýdýklarý florasan spray boyalý<br />
ve karadan da iple tutturulacak. Karaya dikine, yerde bir<br />
not olacak.<br />
'Ben en çok denizi ve balýkçýlarý sevmiþtim. Elveda.'<br />
Demek bizim eski Galata Köprüsü aramýzda bundan sonra<br />
böyle yaþayacak. Yaklaþýk yapým gideri üç milyon.<br />
Füsun <strong>Onur</strong>."<br />
<strong>Onur</strong>'un Ýstanbul sevgisiyle tasarladýðý bu çalýþmalar uygulama<br />
olanaðý bulamamýþtýr. Ancak, onun bu tutkusu yapýtlarýnda zaman<br />
zaman yine ortaya çýkacaktýr. René Block'un düzenlemiþ olduðu gezici<br />
Ýskele Sergisi, Berlin'den sonra IFA Enstitüsü'nün Stuttgart'taki galerisine<br />
taþýnýr. Burasý için farklý bir çalýþma yapmýþtýr Füsun <strong>Onur</strong>: Ýstanbul<br />
Takýntýsý. Bu kez Ýstanbul deyince ilk akla gelen camileri ve kubbelerini<br />
andýran beyaz kumaþtan, küçücük, aydýnlýk, uçuþan oda Ýstanbul'u<br />
düþlemek için oluþturulmuþtur. Varlýðý huzur verir, dinlendirir ve<br />
davetkârdýr.<br />
Sonuç Yerine: Ev ve Kadýn Duyarlýðýnýn Yansýmalarý<br />
Füsun <strong>Onur</strong>, Ýstanbul'da Boðaz manzaralý eski yalýlardan birinde<br />
yaþayan ufak tefek bir kadýn. Ablasý Ýlhan Haným ve kedisi Tekir'in ona<br />
eþlik ettiði bu ev, yýllardýr sakin ama rengârenk, çocuksu ve çalýþkan bir<br />
yaþantýnýn tanýklýðýný yapýyor. Ailesine ait olan evin her yaný, Füsun<br />
<strong>Onur</strong>'un annesinin biriktirdiði biblolar, miniminnacýk süs eþyalarý, renkli<br />
kutucuklar, çocukluktan kalma oyuncaklar ve giysilerle dopdolu. Zaman<br />
hep akmýþ, besbelli; her gün yeni anýlar eklenmiþ ama yeniler eskileri hiç<br />
silmemiþ, belleðin denize kavuþtuðu yerde hiçbir aný kaybolmamýþ,<br />
üstelik yapýtlarýyla da hapsetmiþ bu anýlarý. Füsun <strong>Onur</strong> çok fazla<br />
konuþmuyor, çekingen bir yapýsý var. Buna raðmen, 70 yaþýndaki bu<br />
kadýnýn gözlerine baktýðýnýzda, orada dünyayý izleyen yaramaz çocuðu<br />
hemencecik yakalýyorsunuz. Zaten çalýþmalarýnýn çoðunda bir oyun<br />
duyarlýðý ve rahatlýðý duygusu, o keyifli ve enerjik çocuk görüntüsü<br />
izleyiciyi ilk anda sarmalayýp kendi dünyasýna çekiyor.<br />
218
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 219<br />
Resim 12. Ablasý Ýlhan Haným ve Füsun <strong>Onur</strong> .<br />
Füsun <strong>Onur</strong>'un Ýstanbul'a olan baðlýlýðý kadar, yaþadýðý bu mekâna,<br />
evine olan baðlýlýðý da yapýtlarýnýn ortaya çýkma sürecini bir hayli<br />
etkilemiþtir. Aile yadigarý eþyalara olan baðlýlýklarý son derece sýkýyken,<br />
<strong>Onur</strong>'un yapmýþ olduðu heykellere yer kalmayýnca onlardan kolaylýkla<br />
vazgeçebilmesi ilginç bir ayrýntýdýr. Öðrencilik yýllarýnýn hemen ardýndan<br />
ortaya çýkan yapýtlarý inanýlmaz bir sadelik içindedir, evlerindeki<br />
karmaþayla yadsýrcasýna. Sonra, bu karmaþa, bu yüzlerce minik eþya ile<br />
barýþýr sanki, onlarý kullanmaya baþlar. Evinden hiç çýkmaz bu anlamda<br />
Füsun <strong>Onur</strong>…<br />
<strong>Onur</strong>, feminist bir sanatçý deðildir ama kuþkusuz ki yapýtlarýný<br />
tasarlarken de, malzemelerini seçerken de bir kadýn oluþunun etkileri<br />
görülmektedir. Modernist ya da geleneksel heykelin ciddiliðinden uzak<br />
ve tepkili bir þekilde, malzeme çoðulluðuna baþvurarak, hazýr nesneleri<br />
yapýtlarýna dahil etmiþ ve maket gibi, oyuncak gibi yapýtlar üreterek<br />
nesnelerle aramýzda oluþan fetiþistik ve yoz iliþkiyi sorgulamamýzý<br />
saðlamýþtýr. Evinde küçük bir kýz çocuðunun oynadýðý çocuksu oyunlar<br />
gibi "geçicilik" ve "naiflik" üzerine kurulu olan yapýtlarý, baský yoluyla<br />
deðil, kendiliðinden bir tanýma ve kabullenme yoluyla sýzar izleyicinin<br />
beðenisine. Söylemek istediðini hiç zorlamadan hissettirir onun eleþtiri<br />
oyunu. Çünkü, yakýndýr insana olabildiðince.<br />
40 yýldýr yaþadýðý yalýnýn bahçe katýndaki atölyesinde "sadece<br />
çalýþýyor" Füsun <strong>Onur</strong>. Kendisini çalýþmaya kaptýrmýþ doludizgin ve<br />
kimseye kendisini düzeltme ihtiyacý hissettirmeden çalýþarak yerini<br />
saðlamlaþtýrmýþ yýlbeyýl. 40 yýl boyunca düzenli kiþisel sergileri yaný sýra,<br />
tutarlý ve ýsrarlý tavrý sayesinde ulusal ve uluslararasý birçok etkinliðe<br />
katýlarak Türk sanatýnýn önemli isimleri arasýnda haklý bir yer edinmiþtir.<br />
219
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 220<br />
Kaynakça<br />
AKYÜREK, Fatma. "Türk Heykel Sanatýnda 50'li Yýllarda Baþlayan<br />
Dönüþüm Süreci ve Bu Sürecin Önemli <strong>Bir</strong> Ýsmi: Füsun <strong>Onur</strong>." Kadýn<br />
Çalýþmalarýnda Disiplinlerarasý Buluþma, Yeditepe Üniversitesi<br />
Sempozyum Kataloðu, cilt 2, 1-4 Mart 2004: 355-362.<br />
ALÝÇAVUÞOÐLU, Esra. "Füsun <strong>Onur</strong> Yapýtlarýnda Yaþadýklarýný,<br />
Ýçindekileri, Sevdiklerini Somutlaþtýrýyor." Cumhuriyet, 28 Aðustos 1999:<br />
15.<br />
ATAKAN, Nancy. Arayýþlar, Ýstanbul: YKY, 1998.<br />
BEK, Güler. "Bienal Etkinlikleri ve Türk Sanat Ortamýndaki Etkileri."<br />
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim<br />
Dalý Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000.<br />
BERK, Nurullah ve Hüseyin GEZER. 50 Yýlýn Türk Resim ve Heykeli,<br />
Ýstanbul: Türkiye Ýþ Bnakasý Yayýnlarý, 1973.<br />
BREHM, Margrit (ed). Füsun <strong>Onur</strong>, Aus der ferne so nah, Sergi<br />
Kataloðu, Staatliche Kunsthalle Baden-Baden, Germany, 30 Mart-3<br />
Haziran 2001.<br />
BÜYÜKÜNAL, Feriha. "Füsun <strong>Onur</strong> ile Söyleþi", Sanat Çevresi, sayý<br />
136, Þubat 1990: 17.<br />
ÇOKER, Canan. "Füsun <strong>Onur</strong> ve Çevresel Sanatý." Sanat Çevresi,<br />
sayý 42, Nisan 1982: 24-25.<br />
ERCAN, Þirin. "Çaðdaþ Türk Sanat'ýnda Kavramsal Eðilime <strong>Bir</strong><br />
Örnek: Füsun <strong>Onur</strong>." Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat<br />
Tarihi Bölümü Yayýnlanmamýþ Lisans Tezi, Ankara, 2006.<br />
ERZEN, Jale. "Füsun <strong>Onur</strong>'un Yeniliði ve Türk Heykel Sanatý Ýçindeki<br />
Yeri." Yeni Boyut, sayý 1/5, Eylül 1982: 9-12.<br />
ESKÝOÐLU, Funda. "Heykeltýraþ Füsun <strong>Onur</strong>." Ankara Sanat, sayý<br />
228, Nisan 1985: 7-8.<br />
EYÜBOÐLU, Bedri Rahmi. "Yitirdiðimiz Deðerli Heykeltraþ Hadi<br />
Bara." Milliyet Sanat, sayý 110, 13 Aralýk 1974: 18-20.<br />
GÜLTEKÝN, Gönül. "Türk Kavramsal Sanatçýlarýnýn Çevre Yaratma<br />
Sorununa Yaklaþýmlarý." Türkiye'de Sanat, sayý 14, Mayýs-Aðustos 1994:<br />
56-61.<br />
220
gazi_sanat_tasarim02.qxp 04.01.2009 18:11 Page 221<br />
KÖKSAL, Aykut. "Füsun <strong>Onur</strong>: Kadans", Sergi Kataloðu, Maçka<br />
Sanat Galerisi Yayýný, Ýstanbul, 14 Þubat-18 Mart 1995.<br />
MADRA, Beral. "On Sanatçý On Ýþ : C Sergisi." Cumhuriyet, 22 Ocak<br />
1992: 7.<br />
OKBAY, Güzin Fuat. "Füsun <strong>Onur</strong> Sergisi." Ankara Sanat, sayý 117,<br />
Ocak 1976: 14.<br />
ONUR, Füsun. "9 Eylül 1906, Yetmiþinci Doðum Yýldönümünde<br />
Hadi Bara." Ankara Sanat, sayý 125, Eylül 1976: 10-11.<br />
ONUR, Füsun. "<strong>Bir</strong> Cevap." Sanat Çevresi, sayý 139, Mayýs 1990:<br />
70-71.<br />
ONUR, Füsun. "Büyük Sanatçý Kýymetli Hoca Hadi Bara." Ankara<br />
Sanat, sayý 68, 1971: 10-11.<br />
ONUR, Füsun. "Dýþtan Ýçe Ýçten Dýþa." Sergi Manifestosu, Taksim<br />
Sanat Galerisi, Ýstanbul, 6-19 Þubat 1978.<br />
ONUR, Füsun. "Modern Heykelin Türkiye'de Korunmasý." Hürriyet<br />
Gösteri, sayý 66, 1986: 95-96.<br />
ONUR, Füsun. "Prelüd", Sergi Kataloðu, Maçka Sanat Galerisi<br />
Yayýný, Ýstanbul, 28 Kasým 2000-20 Ocak 2001.<br />
ÖZAYTEN, Nilgün. "Dört El Ýçin Yazýlmýþ <strong>Bir</strong> Sonat: Göndermeler",<br />
Hürriyet Gösteri, Mart 1990: 67.<br />
ÖZAYTEN, Nilgün. "Sanatsal Düzlemde Ýstanbul Yorumlarý."<br />
Cumhuriyet 2, 20 Ekim 1993:2.<br />
PELVANOÐLU, Burcu. (Eczacýbaþý Sanal Müze'deki Füsun <strong>Onur</strong><br />
sergisi için yazdýðý makale) <br />
SÖNMEZ, Necmi. "Füsun <strong>Onur</strong>'un Kiþisel Sergisi Maçka Sanat<br />
Galerisinde: <strong>Bir</strong> Duyarlýk Arayýþý..." Cumhuriyet, 16 Mart 1995: 14.<br />
SÖNMEZ, Necmi. "Galeri Iþýklarý'nda Sorgulama", Cumhuriyet,<br />
03.01.1991.<br />
YASA YAMAN, Zeynep. "Cumhuriyet'in Ýdeolojik Anlatýmý Olarak<br />
Anýt ve Heykel (1923-50)." Sanat Dünyamýz, sayý 82, Kýþ 2002: 155-<br />
171.<br />
221