Hekimlerin ÃalıÅtıkları Yataklı Tedavi Kurumlarının OlaÄandıÅı ...
Hekimlerin ÃalıÅtıkları Yataklı Tedavi Kurumlarının OlaÄandıÅı ...
Hekimlerin ÃalıÅtıkları Yataklı Tedavi Kurumlarının OlaÄandıÅı ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
5. Tartışma<br />
Çalışmaya katılan hekimlerin genel sosyo-demografik özellikleri incelendiğinde<br />
30-50 yaş grubunun, erkek ve uzman hekimlerin ağırlıkta olduğu görülmektedir.<br />
Uzman hekimler 36 farklı uzmanlık alanı bildirmişlerdir. Olağandışı durumlara<br />
hazırlıklılık pek çok uzmanlık dalını yakından ilgilendirmektedir. Hastanelerin<br />
hazırlıklılığı ile ilgili çalışmaların tüm uzmanlık alanlarını kapsaması gerekliliği<br />
düşünüldüğünde çalışmada farklı uzmanlık alanlarından hekimlerin<br />
görüşlerinin toplanması sayısal azlığa karşın önemli ipuçları vermektedir.<br />
Çalışmaya katılım 74 ilden gerçekleşmiş, büyük illerden katılımın ön planda<br />
olduğu dikkat çekmiştir. Katılımcıların yaklaşık %60’ı Sağlık Bakanlığı,<br />
%25’i de üniversite hastanelerinde çalışmaktadır. SB verileri incelendiğinde<br />
ülkemiz genelinde de hekimlerin benzer oranlarda bu kurumlarda çalıştığı<br />
görülmektedir. Bu açıdan ve hekimlerin ve sağlık kurumlarının da büyük<br />
illerde bulunduğu düşünüldüğünde çalışmanın sonraki araştırmalar için yol<br />
gösterici olabilecek veriler sunduğu düşünülebilir.<br />
Katılımcı hekimler kendi yaşadıkları kent için depremi, salgın hastalıkları ve<br />
endüstriyel kazaları ilk üç risk olarak görmektedirler. Ülkemizde en sık yaşanan<br />
olağandışı durumun deprem olduğu ve topraklarımızın büyük kısmının deprem<br />
kuşağında olduğu göz önüne alındığında ilk sırada depremin yer alması doğal<br />
görünmektedir. İkinci sırada salgın hastalıkların yer alması ilginç bir bulgudur.<br />
DSÖ tarafından pandemi uyarısı yapılan domuz gribinin yayılımı ve bu<br />
durumun medyada işlenişi risklerle ilişkili hekimlerin görüşlerini etkilemiş<br />
olabilir. Endüstriyel kazarların da üçüncü sırada yer alması hekimlerde bu<br />
konuda bir farkındalığın gelişmeye başladığının işareti olabilir.<br />
Araştırmaya katılanların çalıştıkları hastaneye ilişkin riskleri değerlendirmelerine<br />
ilişkin yanıtlarında ise hastaneleri için yangın, sızıntı, kirlilik gibi teknolojik<br />
nedenleri, depremi, salgın vb biyolojik nedenleri, hastane binasında<br />
çökme riskini, meteorolojik nedenleri belli başlı riskler olarak gördükleri<br />
anlaşılmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Bursa’daki bir hastanede yaşanan yangın<br />
bu anlamda hekimlerin yanıtlarını etkilemiş görünmektedir. Yangın sonrası<br />
gerek yapılan tartışmalar gerekse kurumların yangın riskine ilişkin yapmış<br />
olabileceği faaliyetler bu artışta etkili olabilir. Deprem ve binanın çökme<br />
riskinin de belirtilmesi hekimlerin bu iki başlıkla ilgili pek çok faktörden<br />
etkilenebilmiş olabileceklerini göstermektedir.<br />
Hastaneye yönelik risklerle ilgili bu algılarına karşılık araştırmaya katılan<br />
hekimlerin yarıdan fazlasının çalıştıkları hastanenin risk analizinin yapılıp<br />
yapılmadığını bilmemeleri düşündürücüdür. Ancak burada çarpıcı olan,<br />
katılımcıların dörtte birinin risk analizinin yapılmadığını ifade etmesidir ve<br />
genel olarak bu başlıklı ilgili sorun olduğuna işaret etmektedir. <strong>Hekimlerin</strong><br />
bir kısmı afet planlarından haberdarken bilmeyenlerin oranının yüksekliği<br />
dikkat çekicidir. Ek olarak, hastane afet planı eğitimi almadığını ve tatbikat<br />
yapılmadığını belirten hekim oranı yarıdan fazladır. Kitlesel yaralanma vakaları<br />
için hazırlık planı, alternatif hasta muayene ve tedavi alanları belirlenip<br />
belirlenmediğiyle ilgili sorulara verilen olumsuz yanıtların yüksekliğinin yanı<br />
sıra, bu konuda bilgilerinin olmadığı ifade eden hekimlerin oranı dramatik<br />
düzeyde yüksektir. Bu veriler, hastanelerde afet planlarının yeterli düzeyde<br />
51