Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>MUSTAFA</strong> A. <strong>ASLANER</strong><br />
Dergimizin bu bölümünde, meslek yaşamında<br />
40 yılını doldurmuş, 1972-74 yıllarında Odamız<br />
Ankara Şubesi Başkanlığını üstlenmiş Y. Mimar<br />
Mustafa A. Aslaner'i kendi kaleminden<br />
yazdıkları ve eserlerinden örneklerle<br />
tanıtıyoruz.<br />
Ayrıca Devlet Arşiv Sitesi, Kocatepe Kültür ve<br />
Alışveriş Merkezi Kentsel Tasarımı ve<br />
gerçekleştirdiği anıtlarla ilgili<br />
değerlendirmelerini de sayfalarımıza aldık.<br />
Odamızın, Mimarlık Dergisi'nin bu sayısında<br />
bize özel yer ayırması, hiçbir ödülle karşılaştırılamayacak<br />
bir onurdur.<br />
- Mimarlığın avcılık, çobanlık,rençperlik gibi insanın<br />
yaradılışıyla birlikte varolmuş, içgüdüsel<br />
bir eylemi olduğuna,<br />
- Düş ve akıl gücüyle,maddeye biçim vermekle,<br />
gerekli yaşam ortamını sağlama ve düzenleme<br />
çabasıyla geliştiğine, dil ile birlikte doğayı<br />
tanımlayıp her tasarımında dünyayı yeniden<br />
keşfettiğine,<br />
- İnsan topluluklarının, mimarlığı ana dillerine<br />
göre farklı biçimlendirmelerine karşı, çağlar boyunca<br />
ilke olarak farklı mimarlıkların ortak doğruları<br />
olduğuna,<br />
- Biçimlerin, doğdukları coğrafyadan kültürden<br />
veya geçmişten devşirilip, başka çağ ve<br />
dünyalara üslup olarak sunulmasının ve kurgunun<br />
sağduyusuna uymayan geometrik zorlamaların,<br />
mimariyi küçülttüğüne. Ayrıca mimarın<br />
vazgeçilmez görevinin, mühendislik ve ilgili<br />
uzmanlık dallarını mimari ile bir bütün olarak<br />
var etmek olduğuna,<br />
- Mimarların tasarlarken senaryolarında yararlarında<br />
oldukları insanlara da yer vermelerine,<br />
ürünlerinin önünde fırladıkları kadar ardında da<br />
sağlamca durmaları gereğine,<br />
- Kısaca, bir amaca yönelen düş ve akıl gücünün<br />
yetkinlik olduğuna,<br />
- Evrenselliğin ana dillerin çağına uygun değerlendirilmesinden<br />
geçtiğine,<br />
1955 yılından bu yana bir arada olduğum, geceler<br />
boyunca birbirimizin elinden kalem kaparak<br />
çalıştığımız ve kuşkusuz her tasarım çalışmasında<br />
benim kadar katkısı olan meslektaşım<br />
V. Gönül (Öztürk) Aslaner ile<br />
birlikte inanıyoruz.<br />
1960 yılında GSA Yüksek Mimarlık bölümünden<br />
mezun oldum.<br />
1961-65 yıllarında VVİlhelm Deiss (Münih, Almanya),<br />
Marcelle Colliard ve Architectes Associes (Fribourg,<br />
isviçre) bürolarında mimarlık mesleğini icra<br />
ettim. Türkiye'ye döndükten sonra, GS Akademisinde<br />
asistan, Erkek Yüksek Teknik Öğretmen<br />
Okulunda Sanat ve Mimarlık Tarihi ve Bilgisi hocası,<br />
Ankara Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma<br />
Kurulu üyeliği, T.C. Merkez Bankası'nda Danışmanlık,<br />
ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde<br />
ve GAZİ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık<br />
Fakültesi Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi Kürsüsünde<br />
öğretim görevlisi olarak hizmet ettim. 1972-74<br />
yıllarında TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube<br />
Başkanlığı, Mimarlık Dergisi Sahipliği ve Onur Kurulu<br />
Üyeliği ve mimarlık yarışmalarında 23 defa<br />
asil jüri üyeliği görevini yüklendim.<br />
Mimar Müellif olarak katıldığım <strong>22</strong> yarışmasının<br />
17' si ödül ve mansiyon ile değerlendirilmiştir.<br />
• ingolstad Şehir Merkezi (VVİllhelm Deiss Bürosu<br />
adına- Buruno Pechtold, Armin Tinnes ile birlikte)<br />
1. Ödül<br />
• Holzmaden İlkokulu (VVİllhelm Deiss Bürosu adına-<br />
Buruno Pechtold ile birlikte) 1. Ödül<br />
• Artvin Hükümet Konağı (Erkal Güngören ve Sümer<br />
Gürel ile birlikte) 1. Ödül<br />
• Devlet Arşivleri Sitesi (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
1. Ödül<br />
• Malazgirt Zafer Anıtı ve Çevre Tanzimi (Gönül Aslaner<br />
ile birlikte) 1. Ödül<br />
• izmir Adalet Sarayı (Orhan Akyürek ve Mustafa<br />
Aytöre ile birlikte) 1. Ödül<br />
• T.C. Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Anıt<br />
Kabri ve Çevre Tanzimi (Fatih Açıkalın ve Salih Salalı<br />
ile birlikte) 1. Ödül<br />
• Konya ili Çifte Kümbetler Çevre Düzenleme Mimari<br />
Proje Yarışması (Gönül Aslaner, Halil Yüceer,<br />
Ahmet Özcan Fatmagül Aslaner ile birlikte) 1. Ödül<br />
• Mimarlar Odası Yapı-Yaşam Başarı Ödülü 2000<br />
(Gönül Aslaner, Fatih Açıkalın, Salih Salah, Fatmagül<br />
Aslaner ile birlikte)<br />
V. Gönül Aslaner ile birlikte 1968 yılından buyana,<br />
fırsat buldukça kendi adıma çalışıyorum.<br />
Mimarlar Odası ve Ankara Galatasaraylılar derneği<br />
dışında hiçbir cemiyetle ilişkim yoktur.<br />
'Ayrıca 1968 yılından bu yana Ankara'da özel ve<br />
resmi sektörde beraberce mimarlık hizmetinde bulunduğum<br />
uzman ve meslektaşlarımı ve ihtisas<br />
mühendislerini saygı ve şükranla anmayı görev biliyorum.<br />
Selahattin Yazıcı, Turgut Kaymaz, Mehmet Savaş,<br />
Aytemur Güntürk, Hürkan Özlem, Kemal Onur, Salih<br />
Şaşmaz, Sıtkı Koca, Mehmet Eğilmez, Mükremin<br />
Özkan, Fayez Attar, Alexander Bero, Zekiye<br />
Yenen, Cemil Gerçek, Özer Hürmeriç, Yılmaz Akgül,<br />
Güngör Kon, Nedim Dikmen, Timuçin Oğuz,<br />
Erdem Örs, Yüksel Arıyak, Kadri Şengül, Özcan<br />
Dinçer, Sakin Tapan, Azer Araslı, İbrahim Atalay,<br />
Mehmet Tatar, Mehmet Ayvat, Jülide Tamzok, Fatma<br />
Özberki, Saadettin Tanrısever, Umut Yücel,<br />
Suzan Mehtap Çebi, Yener Çoşkun, Fatma Ağar,<br />
Emine Üstün, Berna Şahin, Ahmet Özcan, Halil Yüceer,<br />
Salih Salah, Fatih Açıkalın, M. Ali Özcan, Tümay<br />
Korucuoğlu, Hanife Kayış, Burcu Şenyapılı,<br />
Yıldız Keskin, Asaf Böke, Sencer Erkmen, Bilge Kavuncu,<br />
Neşe Gurallar, Ergin Ertuğrul, ilker Üçer,<br />
Yusuf Değirmenci, Gülsu Ulukavak, Mustafa Önge,<br />
Mustafa Tekinel, Sonay Eş, Gözdem Üner.<br />
inşaat Mühendisleri<br />
Hami Gürün, Selahattin Karababa, Hasan Alkım,<br />
Ahmet Babalıoğlu, Yüksel Konkan.<br />
Makine Tesisat Mühendisleri<br />
Oktay Erentürk, Erol Baysal, ihsan Önen, Aydın<br />
Bingöl, Servet Gülben.<br />
Elektrik Tesisatı Mühendisleri<br />
Yılmaz Serter, Fehmi Akçakanat, Nihat Akay, Cengiz<br />
Ökden<br />
Peyzaj Mimarları<br />
Ekrem Güvenli, Nesrin Karaoğlu.<br />
<strong>22</strong>
Marie-Clairc Aybck Evi, Anamur 1970 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
Artvin Hiikiimet Konağı, 1968-69 (Erkal Güngör, Sümer Gürel ile birlikte)<br />
Tıp Fakültesi, Hemşire Koleji ve<br />
Yatakhaneleri, Ankara 1973<br />
•l<br />
4<br />
«mygy<br />
I<br />
Tıp Fakültesi, Hemşire Koleji, Sınıf, Ankara 1973<br />
Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Binası Bekleme Holü<br />
Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Binası, Ankara 1972-73 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
23
DEVLET ARŞİV SİTESİ<br />
Konu ve Amaç:<br />
Arşiv malzemesinin toplanacağı, tasnif edileceği,<br />
korunacağı, sağlığa kavuşturulacağı, kişi ve Devlet<br />
hukukunun korunmasında delil, ilmi araştırmalar<br />
için kaynak olarak sunula cağı bir site'nin projelerinin<br />
hazırlanması işi; Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve<br />
imar işleri Reisliği tarafından, "Mimarlık ve Mühendislik<br />
Proje Yarışmasına ait Yönetmelik" kuralları<br />
içinde 1971 yılında serbest, milli ve tek kademeli<br />
olarak, mimari proje yarışmasına çıkarılmıştır.<br />
Devlet Arşiv Sitesi, Ankara 1973 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
Proje Açıklama Raporu:<br />
Devlet Arşiv Sitesi Mimari Proje Yarış ması Programında,<br />
hizmet alanları arasında iki önemli bağlantı<br />
ve dolaşım öngörülmüştür.<br />
1 - Arşiv malzemesinin hizmete sunulduğu Depolar,<br />
Kartoteks, (Daire Başkanlıkları) ile Konsültasyon<br />
ve Transkripsiyon Müdürlüğü ve Kitaplığı (Genel<br />
Müdürlük) bağlayan dolaşım.<br />
2 - Arşiv malzemesinin depolanmaya geldiği; atölyeler,<br />
laboratuvarlar, tasnif ve sevk mahalleri (Teknik<br />
İşler Müdürlüğü) ile arşiv memurları (Daire<br />
Başkanlıkları) ve depoları bağlayan dolaşım. Projelendirmede,<br />
ilk olarak bu iki farklı bağlantı ve dolaşımı,<br />
en kısa mesafede ve biri birlerine karışmamaları<br />
için iki ayrı kotla (I. dolaşım +0,58; II. dolaşım<br />
-2,30 kotlarında) çözen depo bloklarının üremesine<br />
ve arsa verilerine uyan, geometrik bir dolaşım<br />
şeması sağlanmıştır. Kendi içlerinde kontrollü<br />
düğüm noktaları (kotlar) ve birbirleri ile gene kontrollü<br />
düşey şaftlar (merdiven kovaları ve asansörler)<br />
ile bağlanmış olan dolaşım alanları üzerinde<br />
girişler ve aralarındaki bağlantı sırasına göre hizmet<br />
alanları yer almışlardır.<br />
tün ülkelerde merkez arşiv yapılarının birer gösteriş<br />
yapısı olarak kabul edilme sine rağmen, Devlet<br />
Arşiv Sitesi yapısının inşa edildiği çağda ülkemizin<br />
ekonomik durumu ile çelişmemesine özen gösterilmiş,<br />
mütevazı giydirme malzemesi kullanılmış,<br />
kaynağın daha çok, yapı niteliğine, izolasyonlara,<br />
tesisat ekipmanlarına, koruma tedbirlerine sarfı<br />
amaçlanmıştır.<br />
Kısaca Devlet Arşiv Sitesi mimarisinde; malzeme<br />
lüksü, çağüstü (ultramodern) yapmacık biçimleme<br />
ve abartılmış ölçülerden kaçınılmıştır.<br />
Müze, Toplantı Salonu<br />
Devlet Arşiv Sitesi Vaziyet Planı<br />
Bu geometrik bağlantı ve dolaşım şeması, mimariyi<br />
biçimlendiren esas etken olmuştur. Hemen büîç<br />
görünüm<br />
Okuma Salonu<br />
24
Kavaklıdere Park Düzenlemesi / Ticaret Merkezi ve Otel, Ankara 1979 (Umur Erkman, Vedat<br />
Yalçınkaya ile birlikte)<br />
TC. Merkez Bankası îşçi Dövizleri Gn. Md., Ankara 1982<br />
(Gönül Aslaner ile birlikte / Danışman: Orhan Alsaç)<br />
TC Merkez Bankası Şube Binası Yenileme ve ilave blok, Gaziantep 1993 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
TC Merkez<br />
Bankası,<br />
Gaziantep 1993,<br />
Banka Holü<br />
(Gönül Aslaner<br />
ile birlikte)<br />
Merkez Bankası Van Dinlenme Tesisleri, 1992 (Gönül<br />
Aslaner, Ahmet Özcan, Halil Yüceer)<br />
TC Merkez Bankası Şube Binası Yenileme ve Ek Bloklar, İskenderun 1986 (Gönül Aslaner ile birlikte / Danışman:<br />
Orhan Alsaç)<br />
25
Kulüp Kalimera Tatil Köyü, Kemer 1985 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
Kulüp Kalimera Tatil Köyü, Ayrıntı<br />
Kulüp Kalimera Tatil Köyü, Konutlara bakış<br />
Başarı Eğitim Tesisleri, Ankara 1994 (Gönül Aslaner ile birlikte / Danışman: Haluk Alatan)<br />
Otel, Kemer 1997 (Gönül Aslaner, Ahmet Özkan, Halil Yüceer, Fatmagül Aslaner ile birlikte)<br />
Güriş Oteli, Kemer 1989 (Gönül Aslaner ve Vedat Yalçınkaya ile birlikte)<br />
26
KOCATEPE KÜLTÜR ve<br />
ALIŞVERİŞ MERKEZİ<br />
KENTSEL TASARIMI<br />
Herman, Jansen'in 1932 tarihli Ankara imar Plam'nda<br />
914 metre rakımlı Kocatepe, başkent<br />
düzünde Anıtkabir'in bulunduğu Rasattepe ile eşdeğer<br />
etkidedir ve iskan dışı, yeşil, topoğrafik bir<br />
öğe olarak planlanmıştır. Zaman içinde Kocatepe<br />
üstünde başkentin en büyük camisinin inşa edilmesiyle<br />
burada, özellikle cuma namazlarında, cenaze<br />
törenlerinde ve hac mevsimi başlangıcında<br />
yoğun kalabalığın toplandığı dini bir mekan gelişmiştir.<br />
Caminin son cemaat yeriyle Kızılırmak Caddesi<br />
arasında sıkışan alanı kapsayan bu kentsel tasarımın<br />
amacı, söz konusu dini mekan ile kent arasında<br />
yeşil bir basamak (rekreasyon alanı) oluşturmaktır.<br />
Bu yeşil basamağın caminin son cemaat yeriyle<br />
denetimli bir ilişki içinde olmasına özellikle dikkat<br />
edilmiştir. Yeşil alan altında yer alan yaklaşık bin<br />
araçlık kapalı otoparkın, Kızılırmak Caddesi'ne açılan<br />
giriş ve çıkışını bağlayan, caddeye paralel iç<br />
dolaşımı tümüyle kendi içinde, caddeye yüklenmeden<br />
çözülmüş; ayrıca, bu cadde 2,5 metre genişletilmiştir.<br />
Parkın 7x7,5 metrelik bir pergolayla örtülmesiyle<br />
bitkilerin aşağıdan yukarı olduğu kadar<br />
yukarıdan aşağı gelişmesi sağlanarak yeşil dokuya<br />
boyut kazandırılmış ve cami kütlesinin yeterince<br />
algılanmasına özen gösterilmiş ayrıca son cemaat<br />
yerinden parka bakış zenginleştirilmiştir.<br />
Kocatepe Camii Çevre Tanzimi. Kültür Merkezi Kapalı Otopark. Ankara 1995-1998 (Gönül Asiaııer, Fatih Açıkalın, Salih Salah,<br />
Fatmagül Aslaner / Danışmanlar: Özcan Altaban, Ekrem Güvenli. Cemalettin Alp)<br />
Olgunlar Sokağı'nın Kızılırmak köşesinden başlayan<br />
ve yeşil alanı tamamlayan kent duvarı, (cami<br />
ile birlikte algılanan bu duvarın içine büyük cam<br />
satıhlar ve gelecekte denetlenemeyecek satış birimlerinin<br />
yerleştirilmesi hiç düşünülmemiştir.)<br />
otoparka ve rekreasyon alanına giriş-çıkışları belirleyerek,<br />
Mithatpaşa Caddesi yönünde ilerlemekte,<br />
köşedeki açık amfili mekanı çevreleyerek göğe<br />
doğru dinamik bir geometriyle tırmanan bir saat<br />
kulesiyle son bulmaktadır (Yükselen Ankara). Olgunlar<br />
Sokağı yönünde boyut kazanan Kültür Merkezi<br />
ise caminin önünde var olması gereken meydanı<br />
oluşturmaktadır. Merkezin içinden geçen geniş<br />
bir yaya merdiveni, Kızılırmak Caddesi ile caminin<br />
giriş meydanını, kültür merkezinin içinde<br />
yer alan ve geleneksel anlamda satış yapacağı öngörülen<br />
ticaret alanlarını da tarayarak bütünleştirmektedir.<br />
Olgunlar Sokağı ve cami meydanına bağımsız<br />
girişlerle açılan yaklaşık bin kişilik konferans,<br />
sergi ve seminer salonları, yönetim, vb. gibi<br />
birimler üst iki katta yer almaktadır. Ayrıca bütün<br />
işlevler, merdiven kovaları, asansör ve yürüyen<br />
merdivenlerle hem kendi içlerinde hem çevreyle<br />
bağlantılandırılmıştır. Yatay hatların egemen olduğu<br />
mimaride, geriye dönük, yakıştırma hiçbir tutuma<br />
yer verilmemiş, betonarmenin geometrisi değerlendirilmiştir.<br />
Cephelerde boyalı brüt beton,<br />
tuğla hatıllı granit ve Ankara taşı kaplama kullanılmış;<br />
iç hacimlerde de olanaklar ölçüsünde aynı anlayış<br />
sürdürülmüştür.<br />
27
GS Birliği Lokali, Spor ve Eğitim Tesisleri, Ankara 1997-98 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
Ostim Merkezi, Ankara 1995 (Gönül Aslaner, Fatih Açıkalın, Salih Salah ile birlikte)<br />
GS Birliği Lokali, Spor ve<br />
Eğitim Tesisleri,<br />
Çifte Kümbetler Çevre Tanzimi, Kültür ve Turistik Tesisleri, Konya 1997-98 (Gönül Aslaner, Halil Yüceer, Ahmet Özcan, Fatmagül Aslaner, Peyzaj Mimarı: Nesrin Karaoğlu<br />
ile birlikte)<br />
28
ANITLAR ve MİMARLIK<br />
Bu yazı, Anıt gibi son derece karmaşık bir kavramın<br />
bütününü incelememektedir. Salt tasarladığımız<br />
veya değerlendirdiğimiz anıtların ardındaki<br />
düşünce ve kabullerimizi açıklayan eski söyleşi ve<br />
yazılarımızın bir araya getirilmesinin özetidir, savlarımızın<br />
doğrulanması için kaynak araştırması yapılmamıştır,<br />
bu durumda, çelişki, yanılma ve tekrarların<br />
olması kaçınılmazdır.<br />
Dilimizde Anıt sözcüğü anmak kökünden üremiştir,<br />
anlamı batı dillerine yakındır (memoire, denken-denkmal)<br />
kaynaklarımızda anıtla eşanlamlı<br />
olarak sunulan, abide sözcüğü ise Arapça sonsuzluk<br />
anlamında (ebede) kökünden gelmektedir,<br />
eğer, abide şah-ı eser (chef-d'oeuvre) sözcüğüne<br />
yakınsa iki sözcük, dolayısıyla iki varlık arasında<br />
önemli fark vardır. Anıt alçak gönüllüdür, evrensel<br />
olma zorunluluğunda değildir, çoğunlukla ulusaldır,<br />
hatta kişisel de olabilir (anı). Seslendiği toplum<br />
dışında anlamını yitirir.<br />
islamiyet'le birlikte Anadolu'da halkımız, zamansız,<br />
mekansız, cisimsiz tek bir Tanrıya inanmıştır.<br />
Bu derin inanış inananın benliği ile bütünleşmiştir:<br />
" BİR BEN VARDIR BENDE<br />
BENDEN İÇERİ<br />
Kişiliğe önem verir:<br />
" DERVİŞLİK BAŞTADIR<br />
TAÇTA DEĞİLDİR „<br />
Barışçıdır, eşitlikçidir:<br />
" DÜŞMANIMIZ KİNDİR BİZİM<br />
BİZ KİMSEYE KİN TUTMAYIZ<br />
KAMU ALEM BİRDİR BİZE<br />
Halkımızın sevgilisidir doğa:<br />
O'nun "<br />
SADIK YARİ<br />
KARA TOPRAKTIR „<br />
Paylaşmayı bilir:<br />
" GÜZELLİĞİN BEŞ PARA ETMEZ<br />
BU BEN DEKİ AŞK OLMASA<br />
Kısaca O " YARADILANI canlı cansız herşeyi"<br />
YARADANDAN ÖTÜRÜ sever.<br />
Geçmişte, birçok önemli kişinin, içinde cesetlerinin<br />
yattığı kabirleri dışında, değişik yerlerde mezarlarıymış<br />
gibi kabul edilen kabirleri (makamları)<br />
inşa edilmiştir. Örneğin: Mevlana'nın Konya'dan<br />
binlerce kilometre uzakta, Pakistan da, Lahor<br />
kentinde türbesi (makamı) vardır.<br />
Soyutlamanın, düşlemenin sonu yoktur:<br />
" BALIK KAVAĞA ÇIKAR<br />
ZİFT TURŞUSUN YEMEĞE „<br />
Malazgirt Zafer Anıtı, 1971 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
" BİR SİNEK BİR KARTALI<br />
SALLAYIP VURUR YERE „<br />
Çocuklarımızın masallarında sürekli zayıf olan (keloğlan)<br />
kazanmaz mı ?<br />
Ve, en önemlisi bu inanışta, sevgi korkuyu yenmiştir:<br />
" SIRAT KILDAN İNCEDİR<br />
KILINÇTAN KESKİNCERİ „<br />
Ama, halkımızın :<br />
" VARIP ANIN ÜSTÜNE<br />
EVLER KURASI GELİR „<br />
" CEHENNEM SICAKCADIR<br />
İÇİ NAR İLE PÜRDÜR<br />
Ama halkımızın :<br />
" VARIP OL GÖLGELİKDE<br />
ŞÖYLE YATASI GELİR<br />
Ve nihayet:<br />
" CENNET DEDİKLERİ<br />
BİRKAÇ KÖŞKLE, BİRKAÇ HÜRCE<br />
İSTEYENE VER ONLARI<br />
BANA SENİ GEREK SENİ „<br />
diyecek kadar, dinin ve bütün kuralların üstünde<br />
olup, kişi ile Tanrı arasında aracı kabul etmeyen,<br />
sevgi dolu bu soyut, mutlak ve eşkoşulamayacak<br />
Allah inancı, soyut Anadolu'nun san'atını varetmiştir.<br />
Ancak; bu sevginin yanında zamanla Tanrı<br />
ile kul arasına giren aracının günah korkusu da varolmuştur.<br />
Ve bu korku Anadolu san'atının, kültürünün<br />
ileriye atılımını durdurmuştur, yerel kültürle<br />
komşu kültür çevreleriyle ancak bu korkunun elverdiği<br />
ölçüde bir arada olunabilmiştir. Anadolu<br />
uygarlığı ile izole edilmiştir.<br />
"....YUNUS, SEN SENİ BİR ADAM MI SANIRSIN<br />
SENİ SİGAYA ÇEKEN BİR MOLLA KASIM GE-<br />
LİR<br />
"....TÜRKLER ARAP VE İRANLILARIN HİÇ YAP-<br />
MADIKLARI BİR ŞEYİ YAPARAK, KİMLİKLERİNİ<br />
İSLAMİYETE GÖMDÜLER (Bernard Levvis)<br />
Soyut san'atta gelişigüzel (rastlantısal) olmaktan<br />
devamlı kaçınılmıştır. Geometrik ve bitkisel süslemede,<br />
dokumalarda, halkımızın sevdalandıklarına<br />
olan aşklarını bildirdikleri motiflerde, kündekar-i<br />
ahşap satıhlarda çerçevelenemez Tanrısal sonsuzluğa<br />
uzanan geometrik üreme olanağı vardır. Yapılarda<br />
asal geometrik elemanlar birbirleriyle üçüncü<br />
boyutta kaynaştırılmışlardır.<br />
" ÇOK ESKİ ÇAĞLARDAN BERİ İNSANLARI Bİ-<br />
ÇİMLENMEDE VEKTÖR KULLANMAYA YÖNEL-<br />
TEN İÇGÜDÜ NEDİR? BU İÇTEPİ KUŞKUSUZ GE-<br />
OMETRİNİN BAŞLANGICI OLAN ÖLÇME ÇABALA-<br />
RININ SONUCUDUR, AYRICA BU İÇGÜDÜDE İN-<br />
SANLARIN TADALMALARININDA PAYI VAR-<br />
DIR (Ernst Fischer)<br />
Kızılderililer, toprak ananın bölüşülmesine karşı<br />
olmalarına rağmen geometriden tad almaktadır.<br />
" GÖZLERİMİZ IŞIK ALTINDA GEOMETRİK Bİ-<br />
ÇİMLERİ GÖRMEK İÇİN YARATILMIŞTIR, GE-<br />
OMETRİK BİÇİMLER KOLAY OKUNDUKLARI İÇİN<br />
GÜZELDİRLER, KİŞİLERİN BELLEKLERİNDE SÜ-<br />
REKLİ KALIRLAR (Le Corbusier)<br />
Geçmişle gelecek arasında, şimdiki zamanda yer<br />
29
Lahor İslam Birliği Anıtı, Pakistan 1979 (İlhami Üral ve Vedat<br />
Dalokay ile birlikte)<br />
alan anıtın anlatacak ve görenlerin düş gücünün<br />
devinimini gerektiren bir öyküsü vardır. Öyküyü<br />
belleklerde sürekli yaşatmak anıtın varlığının nedenidir.<br />
Bu öykü bir zafer veya yenilgi vb. olabilir,<br />
önemli olan öykünün toplum veya insanlık için<br />
anılmaya değer bir yönü olmasıdır. Mohaç Meydan<br />
Savaşı'nda ordularının yenilip yok edilmesine<br />
karşı, bu yenilginin Macar ulusal bilincini sağladığına<br />
inandıkları için Macar'lar bu savaşın anısına<br />
bir parkı anıtlaştırmalardır.<br />
Mimarlık, düş gücüne açık olduğu oranda anıtlaşır.<br />
Ahlat' da Selçuklular devrinden kalma kare<br />
planlı, köşeli külahlı, giriş kapısındaki mukarnas<br />
işleme dışında düz yüzeyli, kunt bir erkek kümbetinin<br />
hemen yanıbaşında yer alan, çokgen planlı,<br />
bezemeli, konik külahı bir gelinin duvağı gibi süslü<br />
hanım kümbetinin insanı düşünmeye iten simgesel<br />
gücü ile Dünya imparatorluğu Osmanlı'nın<br />
haşmetini düşleten dört minareli Sultan Camiileri<br />
ile çevreleri arasındaki bilinçli farklılık kuşkusuz<br />
örnek alınacak değerlerdir.<br />
" GÜNÜMÜZDE SOYUT VEYA SOMUT ANLA-<br />
TIM KAVRAM SINIFLANMASI YERİNE "KAPALI<br />
YAPIT" VEYA "AÇIK YAPIT" SINIFLAMASI, OBJE-<br />
Yİ DAHA GENİŞ BİR ÇERÇEVEDE ELE ALMAYA<br />
OLANAK SAĞLAMAKTADIR. BASİTE İNDİRGEN-<br />
DİĞİNDE, KAPALI YAPIT SÖYLEYECEĞİ SON SÖ-<br />
ZÜ SÖYLEMİŞTİR. AÇIK YAPITIN İSE İZLEYİCİ-<br />
NİN DÜŞÜNCESİNDE GELİŞEBİLEN, YORUMLA-<br />
NABİLEN BİR BİTİŞİ OLAN, FAKAT SONU OLMA-<br />
YAN ANLATIM TÜRÜ OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİ-<br />
RİZ. ÖZELLİKLE 20. Y.Y. EDEBİYAT, RESİM VE<br />
SİNEMA SANATLARINDA "AÇIK YAPIT'A DOĞRU<br />
BİR YÖNELME OLDUĞU GÖZLENMEKTEDİR. Mİ-<br />
MARİ VE MÜZİKTEKİ ANLATIM OLANAKLARI İSE<br />
BU SANATLARIN AZ VEYA HER ZAMAN AÇIK YA-<br />
PIT OLMALARINA YOL AÇAR. NEVARKİ İZLEYİCİ<br />
VEYA DİNLEYİCİDE DÜŞGÜCÜNE DOĞRU YÖN<br />
VEREBİLME BU GÜCE ZENGİNLİK KATABİLME<br />
"AÇIK YAPITI" OLUŞTURAN SANATKARIN BAŞA-<br />
RISINA BAĞLIDIR „<br />
" SİNAN BU ANLATIMI KLASİK GEOMETRİNİN<br />
KURALLARI İÇİNDE IŞIKLA VE RENKLE BAŞAR-<br />
MIŞTIR. AHMET HAMDİ TANPINAR'IN "SİNAN'IN<br />
KONUŞAN MEKANLARI" DEYİMİNİ SANIRIM Bİ-<br />
RAZ DA BU ANLATIM İÇİN KULLANMIŞTIR. SÜ-<br />
LEYMANİYE'NİN NİSPETEN KOYU AĞIRBAŞLI<br />
RENKLERİ, MEKANDA HEYBET VE VEKAR, ULA-<br />
ŞILMASI ZOR BİR YERDE GİBİ DURAN IŞIK HÜZ-<br />
MELERİ İZLEYENİ DİNCE DUYGULAR ÖTESİNDE<br />
BÜYÜK BİR HÜKÜMDARIN KİŞİLİĞİNİ VE DÖNE-<br />
MİNİ DÜŞLEMEYE YÖNLENDİRİR. MİMARİNİN<br />
ANLATIMI BURADA BİTER, ARTIK HER AÇIK YA-<br />
PITTA OLDUĞU GİBİ, KİŞİ, YÖNLENDİRİLMİŞ<br />
DÜŞGÜCÜ ZENGİNLİĞİ ÖLÇÜSÜNDE BİR KA-<br />
NUNİ SULTAN SÜLEYMAN İMAJININ PEŞİNE DÜ-<br />
ŞER.<br />
EDİRNEKAPI MİHRİMAH SULTAN CAMİİ'NDE<br />
PASTEL RENKLİ BEZEMELERİN VE BOL IŞIĞIN<br />
BERABERCE YARATTIKLARI ATMOSFER BİR OS-<br />
MANLI PRENSESİNİN İNCE, ZARİF İÇ DÜNYASINI<br />
YANSITIR. VEYA SİNAN BİZLERİ BÖYLE BİR İÇ<br />
DÜNYAYA DOĞRU YÖNLENDİRİR.. „ (Umur Erkman)<br />
Nitekim: Selçuklu ve Osmanlı Coğrafyasında anıt<br />
denince, belli işlevleri olan ve topluma hizmet<br />
eden, ahşap, sıvalı meyve ağaçları ve renkli bitkilerle<br />
çevrilmiş konut örgüsü içinde, taş duvarları,<br />
kurşun kaplama çatıları, taç kapıları çevrelerindeki<br />
çınar ağaçlarıyla birlikte zamana meydan okuyan<br />
ve insanı düşler alemine götüren anıtsal yapıları<br />
anımsarız, bir bakıma bu coğrafyada anıtlara karşıdan<br />
bakılmaz, içinde yaşanır anıtların.<br />
Doğal olarak, her kültürün bir anma geleneği, dolayısıyla<br />
davranışı vardır. Mülkiyet haklarından<br />
yoksun, yalnızca Padişahın kulları olan kişilerce<br />
(Bu olgunun toplumsal ve kişisel etkilerini incelemek<br />
konumuz dışıdır) kurulan her vakıfta, susayanlara<br />
su sunan her çeşmede, (yozlaşmadan önce)<br />
bu davranış, insanlara hizmet ederek anılma<br />
çabası varolmuştur.<br />
" AÇ BESMELE İLE İÇ SUYU<br />
HAN AHMED'E EYLE DUA<br />
Gorikos Zaferi'nin ardından, Alaattin Ali Bey, zaferinin<br />
anısını yaşatmak için zafer takı inşaettirmemiş,<br />
Mevlana'nın türbesini inşaettirmiştir. Kısaca,<br />
bu davranış bir eğitim sonucunda varolur, özverili<br />
ve alçak gönüllü olmak, bilgeliğin koşuludur:<br />
" TAPTUĞUN TAPUSUNA<br />
KUL OLDUK KAPUSUNA<br />
YUNUS MİSKİN CİĞ İDİK<br />
PİŞTİK ELHAMDÜLİLLAH „<br />
Yunustan yüzyıllar sonra, Mimar Koca Sinan, şu<br />
dilekte bulunmuştur.<br />
" KIYAMET KOPUNCAYA VE KAİNAT YIKILIN-<br />
CAYA KADAR SARFETTİĞİN CİDDİ GAYRETLER<br />
DOSTOLANLARCA GÖRÜLDÜKÇE, ONLARA İN-<br />
SAF GÖZÜ İLE BAKARAK BENİ HAYIR DUA İLE<br />
ANACAKLARINI UMARIM" El fakirü'l hakir Sinan<br />
Sermimaran-I Hassa<br />
Dostlarından insaf bekleyen ve kendinden fakir ve<br />
hakir diye bahseden Koca Sinan mimarın başarılı<br />
olması için gerekli koşullarıda belirtmişti,<br />
"MİMARLIKTAN DAHA GÜÇ MESLEK YOKTUR.<br />
BU YÜKÜ YÜKLENECEK KİŞİ, HER ŞEYDEN ÖNCE<br />
İNANÇ SAHİBİ ve ATALARINA SAYGILI OLMALI-<br />
DIR."<br />
Tarih boyunca, asya içlerinden başlayıp, Batı Anadoluda<br />
türbeleşen, kümbetler, Balkanları aşıp, Budapeşte'de<br />
Gülbabanın kabrine kadar ait oldukları<br />
kişinin kimliğini yeterince yansıtarak, birbirlerini<br />
andıran yalın geometriyle ve ölümü doğallaştıran,<br />
kabullenen, boynu bükük mimari'leriyle unutulmaması<br />
gereken bir kültürün ayak izleri gibi varolmuşlardır.<br />
Günümüzde bu yürüyüş, her yönüyle tersine dönmüştür:<br />
Çağdışı özümsememiş geçmişini yalnızca<br />
kopyalayıp sömüren, gününü hiç tanımayan,<br />
Celal Bayar Anıt Kabri, Umurbey-Bursa, 1990 (Fatih Açıkahn<br />
ve Salih Salah ile birlikte)<br />
30
Atatürk'ün Ankara'ya Girişi Anıtı. 1993 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
Ostim Giriş Anıtı. Ankara 1996 (Gönül Aslaner ve Fatmagül<br />
Aslaner ile birlikte)<br />
Dergide yayınlanan anıtların tümünde soyut bir<br />
anlatım amaçlanmıştır, anıtların tümünün geometrik<br />
bir düzeni vardır. Atatürk'ün Ankara'ya<br />
girişi ve Ostim girişi anıtları dışında diğer anıtların<br />
tümü halka açık mimari hizmet birimleriyle<br />
bütünleştirilmiştir. Ostim anıtı dışında, diğer bütün<br />
anıtlar, her an halkla birlikte yaşamaktadır.<br />
Uğur Mumcu Anıtı, Ankara 1994 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
yapıyı taşa özenen kalıba betonu dökmek sanan,<br />
yurdumuzu da aşıp Türk Cumhuriyetlerine ihraç<br />
edilen bir takım tip cami yapıları, insanları şaşırtarak<br />
etkilemeyi benimsemiş, çatıları yaprak gibi arkası<br />
boş frontallerle biten ve nedense taç kapılı,<br />
açıklıkları beton kemerlerle geçilmiş yapıların yeşerdiği,<br />
Cumhuriyetimizin kültürünün parçalandığı<br />
bu devirde, geleneksel değerlerin çağdaş yorumunun<br />
kültürümüze katkısı olabilir mi? I\le tasarlarsa<br />
tasarlasın, tasarımcının bir görevide geçmişi gereği<br />
gibi tanımak kollamak ve değerlendirmek değil<br />
mi? "Arkadaş bu iş böyle yapılır..." demenin<br />
zamanı gelmedi mi? Şimdilik azda olsa diyenler<br />
var, bunlardan birisi ana dilinden başlayarak çağından,<br />
evrenselliğe ulaştı.<br />
Uğur Mumcu Anıtı, Ankara 1994 (Gönül Aslaner ile birlikte)<br />
Dizelerinde kıratı koşturan savaşçı Köroğlu nire?<br />
" MEHMETÇİK MEMET<br />
MEHMETÇİK MEMET<br />
VAGONDA OTURMUŞ ÜÇDÖRT ALAMAN<br />
YÜZLERİ KIRMIZI KIÇLARI ŞİŞMAN<br />
MEHMETÇİK MEMET<br />
MEHMETÇİK MEMET „<br />
Dizelerinde tireni koşturan mahpus Nazım nire?<br />
Hapishanelerde halkının sesini dinleyen Nazım,<br />
Yahya Kemal' den aruzu öğrenmişti, O'nun<br />
" GECE GELEN TELEGRAF<br />
İKİ KELİMEDEN İBARETTİ<br />
VEFAT ETTİ<br />
Dizelerinde aruzun kalıbı içinde telegrafın maniplesinin<br />
tıkırtısı ve kara bir haberin çığlığı duyulur.<br />
" BENDE TIPKI NAZIM GİBİ CHE<br />
Arjantinli bir meslektaşımın şu sözlerini hatırlıyorum;<br />
" Bizde demişti, Sizden bir Nazım'ı tanırlar<br />
birde Kemal'i „ "Atatürk'ü,,<br />
• Malazgirt anıtı, çökertilmiş tören yolu ve iki dikili<br />
elamanıyla doğudan batıya geçişi anlatmaktadır.<br />
• Lahor İslam Birliği anıtı dört yönden gelen sınıfsız<br />
bir toplanmayı anlatmakta ve dikilitaşı ile<br />
birliği simgelemektedir<br />
• Celal Bayar'ın anıt mezarında denize bakış rölyef<br />
duvarı ile kapatılmış, kümbete yaklaşımda<br />
köy meydanından geliş aksı saptırılmış ve kümbetin<br />
denize bakan yüzü yırtılarak denize açılmıştır,<br />
alt katta yer alan kabir üst kattan görülmektedir.<br />
• Atatürk'ün Ankara'ya giriş anıtında yol gösteren<br />
ulu bir kurtarıcının batıya yönleşmiş asası simgelenmiştir.<br />
• Uğur Mumcu anıtında, sağlam bir kişiliği anlatan<br />
ve unutulmayan bir asal geometrik kitlenin<br />
içinde mum yakma yuvacıkları tasarlanmıştır.<br />
• Ostim anıtı ostim'de demir ve çeliği işlemektedir,<br />
bu Türkiye için son derece de önemli bir başlangıçtır,<br />
bu anıtta ayrıca ilk saf cevher tantan terazilerden<br />
el-Hazininin terazisinin benzeri asılmıştır.<br />
" CANIM KIRAT GÖZÜM KIRAT<br />
ÇİFT YANINDA ÇİFTE KANAT<br />
SİLİSTİREDEN GÜZELİ<br />
ALIP ÇEKİLİP GİDELİM<br />
UÇUP ÇEKİLİP GİDELİM<br />
Mustafa A. Aslaner<br />
Ocak 2001<br />
• Kocatepe de yeralan Yükselen Ankara, saat kulesi<br />
göğe doğru tırmanan dinamik bir bitiş elemanıdır,<br />
geçmişte merkez camilerinin hemen<br />
hepsinin yakınına saat kulesi inşa edilmiştir.<br />
31