Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SAYILARIN KUR’AN-I KERM’DE KULLANIMINA YÖNELK<br />
DLBLMSEL BR NCELEME*<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî<br />
Çev.: Dr. Dursun Ali TÜRKMEN**<br />
“ … Allah’ın lütfundan rızık aramanız, yılların<br />
sayısını ve hesabı bilmeniz için…” sra, 17/12<br />
ÖZET<br />
Bilindii gibi, Arap Dilinde sayıların kullanımı önemli bir konudur.<br />
Bu yazının amacı, Arapça sayıların Kur’an-ı Kerim’de nasıl kullanıldıklarını<br />
ortaya koymaktır.<br />
Çokluk ve sıra gösteren kelimelere “sayı” denir.Sayılar ikiye ayrılır.<br />
Birinciye “asıl sayılar” ( ), ikinciye ise “sıra sayıları” ( <br />
) adı verilir. Sıra sayıları ( <br />
) “1.,2.,3.,4.,5.,6.,7.,8.,9.,10.,100. ve 1000” sayılarıdır.<br />
Birinciye ( ) da denir. Ancak ( ) bileik ve atıflı<br />
sayılarda sıralama için kullanılır.<br />
Arap Dilinde sayılar, aratırıcıların son derece dikkat etmeleri gereken<br />
önemli bir konudur. Çünkü,içersinde nahiv kâidelerine uymayan<br />
veya halk dili ile söylenmi bir rakam bulunan bir metni okumak sanıldıı<br />
kadar kolay deildir. Nitekim el-Kalkaendî (ö. 821/1418)’ nin ifade<br />
ettiine göre, insanlar arsında nahiv ilmine en çok rabet edenler ve<br />
âlimlere en çok saygı duyanlar kâtiplerdi. Bu isme lâyık olmayanlar, bu<br />
ie giriip sayıları karıtırmaya balayınca, sayıları gramer kurallarına<br />
göre kullananları ayıpladılar. 1<br />
* Bu metin, Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî’nin “Dirâsâtün Nahviyyetün fi’l-Kur’ân: El<br />
Aded – el-Mecrurat” (skenderiye 1982) adlı eserinin 1. Bölümü’nde yer alan 13-44.<br />
sayfaların çevirisidir. <strong>Metin</strong>, tarafımızdan Türkçe’ye çevirilirken, Türkçe’nin akıcılıına<br />
dikkat etmenin yanında, asıl metinde yer almayan bazı dipnot ve açıklamalar tarafımızdan<br />
eklenmitir.<br />
** O.M.Ü. lahiyat Fakültesi<br />
1 Kalkaendî, Subhu’l-A’â, 1/171, Matbaat-u Kustatsumas, Kahire, (qfset baskı,<br />
1383h/1963m) Kâtiplerde bulunması gereken özellikleri sıralarken Kalkaendî diyor
206<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
Sayılar konusunda nahivcilerin gramatik ayrıntıların tanımına<br />
verdikleri önem bazı çada âlimlerin eletirilerine maruz kalmıtı.<br />
Çünkü bu “açıklananı açıklamak” gibi bir eydi. 2 Oysa bize göre onların<br />
yaptıkları, terimlerin ve onun dier anlamlarının tarifi ile balayan<br />
ilmî yöntemin bir gereidir. Sayılar bireylerin ve fertlerin<br />
kemmiyeti için konulan eydir:<br />
( ) “eer sizden yirmi sabırlı kii olursa;<br />
iki yüz kiiye gâlip gelirler” 3<br />
ayette yirmiden maksat 19 dan bir sonraki 21 den bir önceki 20<br />
midir, yoksa yaklaık 20 civarında kii midir?<br />
Sayılardaki kesinlik ve yaklaıklık konusunda nahivcilerin u görüünü<br />
ifade etmek durumundayız:<br />
“Sayıların özelliklerinden biri de, ilgili sayının, bir eksii ve bir fazlası<br />
ile elde edilen toplamının yarısına eit olmasıdır.” 4<br />
Arapça’da ( ) “bir” ve ( ) “iki” sayılarının temyîze ihtiyacı<br />
yoktur. Örnein ( ) “bir adam” veya ( ) “iki kitap” dediimiz de<br />
bu ifadenin, ( ) ve ( ) anlamına geldii açıktır. Kur’ân-ı<br />
Kerîm’de geçen :<br />
( ) “Eer iki erkek deillerse, bir erkek ve iki<br />
kadın gerekir” 5<br />
ayeti de böyledir. Yani ( ) demektir. 6 Bu nedenle<br />
bu iki sayının kullanımı Arapça ile ilgilenen yabancılar için son derece<br />
önemli bir konudur.<br />
( ) ve ( ) sayıları kapalılıı gidermek için deil, tahsîs ve<br />
anlamı açıklamak amacıyla muzâf olarak kullanılabilir. Örnek:<br />
<br />
<br />
“Bu dünyanın adamı, hiç kimseye yük olmayandır.”<br />
ki: “Lakab v.b. de çokça kullanılan nispet gibi sayılar da önem arzetmektedir. Çünkü<br />
yeni balayanların en çok karıtırdıı konulardan biri de sayılardır.Bak. a g.e., 1/175.<br />
2 Abbas Hasan, en-Nahvu’l Vâfî, 4/517, Matbaatü-Dâri’l-Meârif, Mısır 1980<br />
3 Enfâl, 8/65<br />
4 el-Ezherî, Halid b. Abdullah, erhu’t-Tasrîh ale’t-Tavdîh, Dârü hyâi’l-Kütübi’l-<br />
Arabiyye, Kahire, II/269. Örnein, 50 rakamı 49+51/2 = 50 gibi. Belaat ilminde ise<br />
sayı çoklua delâlet eder. Bu yüzden “bir sayıyla haber verme, bakasına aykırı olmaz”<br />
denir. Abbas Hasan sözlerini öyle sürdürür: “Bu aykırı olmayı karîneden hâlî olma<br />
durumuna balıdır.” Abbas Hasan, Nahvu’l Vâfî, IV/517.<br />
5 Bakara, 2/282<br />
6 ( ) kelimesindeki elif “vasl elifi” dir. iirde ise “kat’ elifi” olabilir. Bkz.: Firuzabadi,<br />
el- Kâmûsü’-l-Muhît, 4/309; Ebu Bekr er-Razi, Muhtâru’s-Sıhah ( ) mad.
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 207<br />
Yani ( ) “onun benzeri yok” demektir. 7<br />
Yine seçkin oldukları için kendilerine sınıfta ayrıcalık tanıdıın iki<br />
kii hakkında öyle dersin: ( ) “Bunlar, sınıfın iki gözdesidirr”<br />
(tahsîs / anlam daralması.)<br />
Sayma sayıları 4’e ayrılır:<br />
1- Tekil. Sayılar: a- 1-2; b- 3-10; c- 100-1000, eklindedir.<br />
2- Bileik sayılar. Bunlar 11 den 19 a kadar olan sayılardır.<br />
3- Onarlı sayılar. Bunlar 20’ den 90’ a kadar olan sayılardır.<br />
4- Atıflı sayılar. Bunlar 21’ den 99’ a kadar olan sayılardır.<br />
Sıra sayıları da aynı ekilde 4’e ayrılır:<br />
1- Tekil sayılar. Bunlar, 1. den 10. ya kadar olan sayılardır.<br />
2- Bileik sayılar. Bunlar,11. den 19. ya kadar olan sayılardır.<br />
3- Onarlı sayılar. Bunlar,20. den 90. ya kadar olan sayılardır.<br />
4- Atıflı sayılar. Bunlar, 21. den 99. a kadar olan onarlı sayıların<br />
dıında kalan sayılardır.<br />
Sıra sayıları da asıl sayılar gibi dört gruba ayrılır: 1- tekil, 2- mürekkep,<br />
3- onarlı, 4- atıflı. Sıra sayıları yirmiden balayan onarlı sayılar<br />
hariç ( ) kalıbı üzere yapılır. Ancak az da olsa ( ) vezninde gelen<br />
sıra sayıları da vardır. Nitekim Avf. B. Malik’in rivâyet ettii hadis öyledir.<br />
( : ) “Hz. Peygamber’e<br />
emirlik hakkında sordu. O da: “lki melâmet (kınanma), ikincisi<br />
nedamet (pimanlık), üçüncüsü de kıyâmet gününün azâbıdır” diye buyurdu”.<br />
Yani ( ) demektir. 8<br />
A- SOMUT (SARH) SAYILAR<br />
1-( ) “Bir” ve ( ) “ki” Sayıları<br />
( ) sayısı Kur’an’da müzekker olarak otuz, müennes olarak da (<br />
) otuz bir yerde geçer. ( ) sayısı “tek oldu” anlamına gelen ( <br />
) fiilinden türemitir. 9<br />
7 er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
8 bnu’l-Esîr (544-606 h), en-Nihâye fî Garîbi’l Hadîs ve’l Eser, Dâru hyâi’l Kütübi’l-<br />
Arabiyye, Kahire, 1383h., I/225.<br />
9 el-Emuni, Hâiyetü’s-Sabbân, 2/172; Firuzabadi, a.g.e.,( ) mad.
208<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
() kelimesi ( )” el takısı” ile ma’rife olarak yalnızca Allah<br />
Tealâ’nın sıfatı olarak kullanılır. ( ) “tek ve kahhâr olan” 10 ayetinde<br />
olduu gibi. Aynı ekilde bu sayı bazı ayetlerde “kasr uslûbu” ile (<br />
) “Ancak tek bir ilâh vardır” 11 eklinde veya “hasr<br />
uslûbu” ve “ân zamiri” ile birlikte kullanılır:<br />
( ) “De ki: o tek bir ilâhtır ve ben sizin<br />
e kotuklarınızdan berîyim.” 12<br />
Ayette dikkatimizi çeken biri müfred, dieri cem’ kalıbıyla gelen (<br />
... ) kelimeleridir. Zira karısında çoul zikredilirken ( )<br />
kelimesi tekil olarak kullanılır. Baka bir ayette ise ( <br />
) “Bölük pörçük Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa tek ve<br />
kahhâr olan Allah mı?” 13 buyurulur. Yine vahdâniyeti pekitiren bir ayet<br />
ise ( ) “Rabbiniz gerçekten tektir” 14 eklindedir.<br />
( ) “Bu benim kardeim, onun<br />
doksan dokuz koyunu var, benim ise bir koyunum.” 15<br />
ayetindeki yüzdelik orantı da dikkatleri çekmektedir. Sanki burada<br />
“benim yüzde bir (1/100) koyunum var” denmektedir. Ayetteki bu<br />
yüzdelik orantı gerçekten dikkat çekicidir.<br />
Yine Arapça’da ( ), ( ), ( ) “birer<br />
birer geldiler” eklinde bir kullanım vardır. Bunun anlamı ( ) “teker,<br />
teker, birer birer” demektir. 16 ( ) kelimesi Kur’an’da sadece iki yerde<br />
kullanılır:<br />
( ) “Andolsun ki sizi, ilk kez yarattıımız<br />
gibi, yine tek olarak bize geldiniz.” 17<br />
( ) “De ki: size bir eyi<br />
öütleyeyim. Allah için<br />
ikier ikier, ve teker teker durup düününüz.” 18<br />
Sıfat olarak deil de sayı itibariyle “bir kii” anlamında kullanılan<br />
( ) kelimesi ise, müzekker olarak 74, müennes olarak da ( ) 11<br />
defa kullanılır:<br />
10 Yusuf, 12/39 Ra’d, 13/16; brahim, 14/48; Sa’d, 38/65 Zümer, 39/4, Gâfir, 40/16.;<br />
yine aynı sûrenin ikinci âyetinde de ( ) “Bir kapıdan<br />
girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin” (Yûsuf, 12/67) buyurulur.<br />
11 Mâide, 4/73<br />
12 En’âm, 6/19<br />
13 Yusuf, 12/39<br />
14 Saffât, 37/4<br />
15 Sâ’d, 38/23<br />
16 er-Razi, a.g.e., ( ) mad; Firuzabadi, a.g.e., I/343.<br />
17 En’âm, 6/94<br />
18 Sebe, 34/46
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 209<br />
( ) “çinizden hiç kimse ardına dönüp bakmasın” 19<br />
( ) “imdi onlardan hiçbirini duyuyor musun” 20<br />
( ) kelimesi müennesler için de kullanılır:<br />
( ) “ Ey Peygamber hanımları! Dier kadınlardan<br />
biri gibi deilsiniz” 21<br />
Yine sözlüklerde ifade edildiine göre ( ) “evde hiç kimse<br />
yok” denir. Fakat ( ) “orada biri var” denmez. 22 Bu üsluplar daha<br />
çok “nefy ve benzeri, nehy ve istifham” gibi kullanılır.<br />
( ) kelimesi izâfetle marife yapıldıı zaman ise müennesi olan (<br />
) kullanılır: ( ) “iki gruptan biri” 23 ( ) “ki iyiliin<br />
biri” 24 ( ) “bu iki kızımdan biri” 25<br />
ki () kelimesi sözlükte “bir eye acıdı” anlamına gelen ( )<br />
fiilinden türemi olup ( ) babındadır. ( ) “onun ikincisi oldu”, ( <br />
) “onu iki tane yaptı” demektir. ( / ) müzekkerler için, ( / <br />
) ve –elifi hazfedilmi olarak- ( / ) ise müennesler için kullanılır.<br />
( ) sayısı Kur’an’da 11 kez müzekker, 4 kez de ( ) eklinde<br />
müennes olarak kullanılır:<br />
( ) “sekiz çift hayvan: koyundan iki,<br />
keçiden iki” 26 ,<br />
( ) “deveden iki, sıırdan iki” 27 ,<br />
( ) “dediler ki: Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün<br />
ve iki kez dirilttin” 28<br />
Bu sayı iki defa da ismi fâil sîgası ile kullanılır: ( <br />
) “Allah yolundan saptırmak için boynunu öteye döndürerek” 29 Bu<br />
ayetteki ( ) kelimesi muzâf bir hâl olarak îrab edilir. 30<br />
19 Hicr, 15/65<br />
20 Meryem, 19/98<br />
21 Ahzâb, 33/32<br />
22 er-Razi, a.g.e., ( ) mad; Firuzabadi, a.g.e., I/343.<br />
23 Enfâl, 8/7<br />
24 Tevbe, 9/52<br />
25 Kasas, 28/27 ( ) kelimesi burada ( ) den bedel olarak kullanılmıtır.el-Ukberî,<br />
Ebû’l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn b. Abdullah, mlâü mâ menne Bihi’r-Rahmân min<br />
Vücûhi’l-’râb ve’l-Kırâât, Matbbat-u Halebî, Kahire 1961, 1/263.<br />
26 En’âm, 6/143<br />
27 En’âm, 6/144<br />
28 Mü’min, 40/11<br />
29 Hacc, 22/9<br />
30 Ukberi, a.g.e., II/140.
210<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
( ) “Hani yalnız iki kiiden biri olduu<br />
halde, inkâr edenler kendisini Mekke’den çıkardıkları sırada ikisi<br />
maarada iken” 31<br />
Anlamı ise ( ) “iki taneden biri” eklindedir. ( ) kelimesi o<br />
(hu) zami,rinden hâl, ( ) ise muzâfun ileyhdir. 32<br />
( ) kelimesi ise Kur’an-ı Kerim’de üç defa kullanılır:<br />
( ) “kadınlardan ikier, üçer, dörder,<br />
alın” 33<br />
Buradaki ( ) kelimesi “ikier, ikier” anlamındaki ( <br />
)kelimelerinden dönütürülmütür. Hz. Peygamber, namaz hadîsinde, (<br />
) “gece namazı ikier ikierdir” buyurmaktadır. Yani, “iki<br />
rek’at, bir teehhüd ve bir selam, iki rek’attır, dört rek’at deildir” anlamındadır.<br />
34 Yine ( ) ve ( ) “ikier ikier geldiler” 35<br />
denir.<br />
2- Muzâf / <strong>Tam</strong>lamalı Sayılar:<br />
a- 3-10 Arası Sayılar:<br />
Bu sayılarda izâfet geçerlidir. Sayılardan sonrası muzâfun ileyh<br />
olarak i’râb edilir. Müzekkerlik ve müenneslik yönüyle ma’dûdun müfredinin<br />
tersi olup sayılan isme muhâlif olur. (Yani ma’dûdun müfredi<br />
müzekker ise sayı müennes; ma’dûd müennes ise sayı müzekker olur.):<br />
( ) “Senin alametin, ara vermeksizin, üç<br />
gün üç gece insanlarla konumamandır” 36<br />
Ayette ( ) kelimesi müennesdir. Bunun için ( ) rakamı ( <br />
/ta ) sız olarak müzekker halde gelmitir.<br />
Sayı ile ma’dûdun ters çevrilmesi halinde yine aynı kural geçerlidir:<br />
( ) “üç karanlık çinde” 37 Allah Teâlâ öyle buyurur:<br />
( ) “Kurban bulamayan kimse,<br />
üç gün hacda, yedi gün de döndüünüz zaman olmak üzere tam on gün<br />
oruç tutar.” 38<br />
31 Tevbe, 9/40.<br />
32 Ukberî, a.g.e., 2/15; Ezherî, a.g.e., I/276.<br />
33 Nisâ, 4/3 el-Ukberî bu sîgadan hareketle ayeti kerîmedeki ( ) harfinin tek bir zamanda<br />
birliktelik gerektiren sıralama bildirmek için deil, serbesti (muhayyerlik) bildirmek<br />
için olduunu söyler. öyle der: “çünkü ( ) kelimesi ikiden ibâret olmayıp,<br />
“ikier ikier” anlamına da gelir.” el-Ukberî, a.g.e., I/166.<br />
34 bnu’l-Esîr, a.g.e., I/225.<br />
35 er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
36 Meryem, 19/10<br />
37 Zümer, 39/6<br />
38 Bakara, 2/196
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 211<br />
Burada ( ) “gün” kelimesi müzekkerdir. Bu yüzden sayı ( )<br />
eklinde müennes olarak kullanılmıtır. 39<br />
Hem cem’ı kılleti hem de cem’i kesreti olan sayılar genellikle cem’i<br />
kılletine muzâf yapılır. 40 Örnek:<br />
( ) “üphede kalırsanız bekleme süresi üç gündür”<br />
41 Bazen de yaygın kullanımın dıında cem’i kesrete muzâf yapılır.<br />
Örnek:<br />
( ) “Boanmı kadınlar üç kur’ bekleyip<br />
kendilerini gözetlerler.” 42<br />
Burada ( ) kelimesi, -cem’i kılleti olmasına ramen ( / )-<br />
cem’i kesrete muzâf yapılmıtır. 43 Üç rakamı, 19 defa, aynı kelimenin<br />
ismi fâil sîgası olan ( ) kelimesi ise iki defa Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir.<br />
Bunlardan biri,<br />
( ) “Allah üçlünün üçüncüsüdür diyenler kâfir<br />
olmulardır” 44<br />
içerikli ayettir. Yani üç taneden biri demektir. Bunun sözlükteki<br />
kullanımı ise ( ) babından ( ) “grup üç kii oldu” eklindedir. 45<br />
Birisi gelip üç kii olduklarında ( ) “grup üç kii oldu” denir. Dört<br />
kii olduklarında ise ( ) denir. Bu durum 10 a kadar gider. 46 Dieri<br />
ise,<br />
( ) “Onlara iki elçi gönderdik, onları<br />
yalanladılar, biz de onları üçüncü bir elçiyle destekledik” 47<br />
içerikli ayettir. bni Mâlik bu kâideyi öyle ifade eder:<br />
39 Hem müzekker, hem de müennesler için kullanılan bir isim çoul yapılırken kullanıldıı<br />
ahsa göre karar verilir. Örnein ( ) “ahıs” kelimesi. Eer erkek için<br />
kullanılıyorsa ( ) bayan için kullanılıyorsa ( ) eklinde kullanılır.<br />
air Amr b. Rabîa’nın ( ) “ergenlie yeni ulamı, gösü tomurcuk<br />
üç kız” beytinde olduu gibi. Burada ( ) kelimesi ile kızları kastettii ortadır.<br />
Geni bilgi için bak.el-Ezherî, a.g.e., 1/271-275<br />
40 bn-i Akîl (678-769h.), erhu bni Akîl alâ Metni’l-Elfiyye, Dâri’t-Tıbâa’l-<br />
Muhammediye, Kâhire, s. 492.<br />
41 Talak, 65/4<br />
42 Bak., 2/228<br />
43 er-Razi, a.g.e., () mad.<br />
44 Maîde, 5/73.<br />
45 ( ) sözü ( ) babındadır. “Kavim malların 1/3 ünü aldı” demektir. er-Razi,<br />
a.g.e., () mad.<br />
46 er-Razi, a.g.e., () mad.<br />
47 Yâsin, 36/14
212<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
“Tekili müzekker olanların sayısında, 3’ten 10’a kadar sayıya ( )<br />
ekle. Müenneslerde ise ( ) yı kaldır, mümeyyezi de genellikle kıllet lafzı<br />
ile mecrûr ve çoul yap.” 48<br />
Mümeyyezi zikredilmese de nahiv kâidesinden hareketle onu bilmemiz<br />
kolaydır:<br />
( ) “Dört ay on gün kendilerini beklerler.” 49<br />
Yani “on gece” demektir. Çünkü tarih verme gece ile olur. 50<br />
Dört rakamı Kur’an-ı Kerim’de oniki defa, ismi fâil sîgasıyla ise iki<br />
defa kullanılır:<br />
“üç kii gizli konusa<br />
dördüncüleri, be kii konusa altıncıları mutlaka olur.” 51<br />
Ayette sayıların ismi fâil sîgasının kullanılması kendisinden önceki<br />
rakamı bir artırmak anlamına gelir. Ancak bu örnein ( )<br />
“dörtlünün dördüncüsüdür” sözündeki gibi deildir. 52<br />
Be rakamı ise iki defa tekil yani muzâf veya bileik olmaksızın<br />
kullanılır:<br />
( ) “Bilmedikleri bir konuda konuarak<br />
onların be tane olduklarını söylüyorlar, altıncısı da köpekleri” 53<br />
Altı rakamı sadece iki defa ismi fâil sîgasıyla, yedi rakamı ise 24<br />
defa kullanılır.<br />
Arap Dilinde ( ) “bir eyi yedi tane yapmak” ile ( <br />
) “grup yedi oldu” veya “malların 1/7’sini aldı” fiilinin kullanımı ayrılır. 54<br />
Birinci ile çokluk/fazlalık (taz’îf) kastedilir:<br />
( ) “yedi tane olduklarını söylüyorlar, sekizincisi<br />
de köpekleri.” 55<br />
48 bn Akil, erh-u bn Akil ala Elfiyeti bn Malik, Dar-u hyai’t-Türasi’l-Arabi, Beyrut,<br />
1996, II/662.<br />
49 Bakara, 2/234. Ayetin siyakı kocası ölen kadınlarla ilgilidir.<br />
50 el-Ukberî, a.g.e.,I/98; Ahmet Mahir el-Baqrî, bnu’l-Kayyim Min Asarihi‘l-llmiyye,<br />
ss. 253-261.<br />
51 Mücâdile, 58/7<br />
52 Örnek: Hüsnü Mübarek Mısır’ı yöneten dörtlünün dördüncüsüdür. Yine, O, üçün<br />
dördüncüsü, yani dörtlünün dördüncüsü denir.<br />
53 Kehf, 18/22.<br />
54 bnu’l-Esîr, a.g.e., II/335; Firuzabadi, a.g.e., III/36; er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
55 Kehf, 18/22
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 213<br />
b- Sekiz Rakamının Kullanımı<br />
Sekiz rakamı Kur’an’da be defa, ismi fâil sîgası olan ( ) kelimesi<br />
ise bir defa kullanılır:<br />
( ) “Allah onu yedi gün, sekiz gece<br />
onların üzerine musallat etti” 56<br />
Muzâf olduu zaman sonundaki ( ) nın kaldıı dikkatleri çekmektedir:<br />
( ) “bana sekiz yıl hizmet artıyla” 57<br />
Hadis-i erifte ise, ) “sekiz rekat namaz kıldı”<br />
eklinde kullanılmıtır. 58 Baka bir hadiste ise ( ) nın hazfi ile<br />
kullanılmıtır. Nitekim bni Abbas’tan rivâyet edilen hadiste,<br />
( ) “Rasûlullah güne<br />
tutulduu zaman 4 secdeli sekiz rekat namaz kıldı”<br />
eklinde ( ) sız olarak kullanıldıını görmekteyiz. 59 Ancak sekiz<br />
rakamı muzâf olmaz ve madûd da müzekker olursa ( ) harfi ile kalır:<br />
( ) “O gün rabbinin arını onların üzerinde<br />
sekiz melek taır.” 60<br />
Burada ma’dûd “melek” tir. ( ) “sekiz çift” 61 yani sınıf veya<br />
fert demektir. 62 Bununla birlikte, ism-i mankûslarda olduu gibi, madûd<br />
müennes olursa raf’ ve cer hallerinde ( ) hazfedilir. Örnein ( <br />
) “sekiz kız baardı” ( ) “sekiz kadının pek çok<br />
ziyneti vardır” denir. Nasb hâlinde ise ( ) kalır. Örnein öyle denir: (<br />
) “sekiz kız örenciye rastladım.” Nasb hâlinde gayrı<br />
munsarıf da olur. Örnein ( ) “sekiz tane cetvel aldım”<br />
denir. 63 ( ) kelimesinden ( )’ nın hazfi ve i’râbın nun harfi üzerinde<br />
gösterilmesinin delillerinden biri de Râciz’in,<br />
<br />
“onun dördü güzel sekiz kesici dileri sekiz de ön dileri vardır”<br />
56 Hâkka, 69/7<br />
57 Kasas, 28/27<br />
58 Sahihi Müslim, 2/157-158.<br />
59 Sahihi Müslim, 3/34. Hâiyede ise ( ) “iki rekat kıldı ve sekiz<br />
defa rükû yaptı” eklindedir.<br />
60 Hâkka, 69/17<br />
61 En’âm, 6/143<br />
62 bn Mutrif el-Kinani, el-Kırteyn, Matbat-u Hanci, Kahire 1355h., I/1722.<br />
63 ( ) kelimesi, ( )’ın veya ( )’in müfredidir.Bak: el-Mucemu’l-Vasît,Çarı<br />
Yayınları,1984 stanbul,( ) mad.
214<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
sözüdür. 64<br />
Dokuz rakamı Kur’an-ı Kerim’de müfred olarak dört kez kullanılır.<br />
Bunlardan biri,<br />
( ) “Biz Mûsa’ya apaçık dokuz delil verdik” 65<br />
içerikli ayettir.<br />
On rakamı ise mücerred olarak -ın harfinin sükûnu ile müzekker<br />
için, fethalısı ile de müennes için- dokuz kez kullanılır. Bu sayı müzekkerlik<br />
ve müenneslikte ma’dûnun müfredine muhâlif olur:<br />
( ) “Musa ile otuz gece bana ibâdet etmesi<br />
için sözletik ve buna on gece daha kattık” 66<br />
( ) “Onun keffâreti on miskini doyurmaktır.” 67<br />
Temîm oulları ın harfini kesrelı okur. ( ) Bazıları ise aslı üzere<br />
onu fethalı okurlar. ( ) 68<br />
c- ( ) Kelimesinin Kullanılması<br />
( ) “birkaç” kelimesinin kullanımı, 3-9 muzâf sayıların kullanımı<br />
gibidir. Bu kelime müzekkerlik müenneslik yönüyle muzafun ileyhine<br />
muhâlif olarak Kur’an-ı Kerim’de iki kez kullanılır:<br />
( ) “Hapiste birkaç sene kaldı.” 69<br />
( ) “Birkaç yıl içerisinde, eninde sonunda<br />
Allah’ın dedii olacaktır” 70<br />
Ma’dûd “çoul isim” 71 veya “cins isim” 72 olursa ( ) harfi cerri ile<br />
mecrûr yapılır: ( ) “Dört tür kutan al.” 73 Bazıları sayının<br />
örnekte olduu gibi cins isme izâfetinin mümkün olmayıının nedenini bu<br />
64 Badâdî Abdulkâdir b. Ömer, Hizânetü’l-Edeb ve Lübbü Lübâbi Lisâni’l-Arab, tahk.<br />
Abdüsselam Hârun, Kâhire 1399h., VII/365<br />
65 srâ, 17/101<br />
66 A’raf, 7/142<br />
67 Mâide, 5/89<br />
68 Ezherî, a.g.e., 1/274; el-Metâliu’s-Saîde, 1/371<br />
69 Yusuf, /42<br />
70 Rûm, /4<br />
71 smi cem’: çoulu gösteren isimdir. Genelde onun tekili olmaz. ( ) “kavim, millet” ve (<br />
) “grup, topluluk” kelimeleri gibi.<br />
72 smi Cins: genellikle kendisi ile tekilinin arası ( ) ile ayrılan isimlerdir. ( ) “aaç”, (<br />
) “hurma”, ( ) “ördek”, ( ) “inek” kelimeleri gibi -ki bunlar cinsi gösteren<br />
isimlerdir. Bunların tekili kastedildii zaman ( ) denir.- Hâiyetü’l-<br />
Alîmî, II/270-271.<br />
73 Bakara, 2/26
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 215<br />
ismin bazen tekil yerine kullanılabilmesi ve bu sayının ise tekile muzâf<br />
olmayıına balar. 74<br />
Sîga yönüyle çoul isim de böyledir. Onun sigası da tekil sigası gibidir.<br />
Lâfzen tekil gibi ele alınmasının delili ise ona tekil zamirinin dönmesi,<br />
haberinin de müfred olmasıdır. Örnein ( ) “kâfile gidiyor”<br />
sözünde olduu gibi. 75<br />
d- Yüz ve Bin Sayıları le Katlarının (Milyon, Milyar vs.) Kullanımı:<br />
( ) “yüz”, ( ) “bin”, ( ) “milyon” ve bunların katları olan<br />
sayılar da muzâf sayılar gibidir. Bu sayılar müfrede muzâf olurlar.<br />
( ) kelimesinin aslı ( ) dir. Dirhemler yüz tane olunca ( <br />
) denir. Hafiflik için ( ) harfi hazfedilir. 76 ( ) kelimesindeki ( ) harfinin<br />
hazfedildii gibi. 77 ( : ) ( ) fiili lâzım ve müteaddî<br />
olur. 78 ( ) nün çoulu ( ) ve ( ) kelimeleridir.<br />
( ) kelimesi ise müzekkerdir. Ancak ( ) kelimesini<br />
kastederek ( ) demek de câizdir. Çoulu ( ) ve ( )<br />
kelimeleridir. 79 Örnein öyle denir: ( ) “99 idiler idiler<br />
100 yaptım”, ( ) “ben yüze tamamlayan ve bine<br />
tamamlayanım” denir.<br />
Bin tane bin anlamına 80<br />
gelen ( ) “milyon” 81 ve bin tane milyon<br />
anlamına gelen “milyar” ( ) kelimeleri de mu’reb sayılardandır. Salih<br />
Mecdî, Hudeyvî smâil’i zemmederken öyle der:<br />
<br />
<br />
“nsan bu dünyada milyarları olsa kanaat etmez ama, sâdece bir<br />
tane kadınla kanâât eder<br />
( ) kelimesi Kur’an’da sekiz kez, tesniyesi ise iki kez kullanılır.<br />
Allah’u Tealâ öyle buyurur:<br />
( . ) “Sizden sabırlı<br />
yüz kii olursa iki yüz kiiye gâlip gelirler.” 82<br />
74 Bu yorum Ahfe’a aittir.<br />
75 Ezherî, a.g.e., II/270<br />
76 Ukberî, a.g.e., I/111<br />
77 ( ) nün aslı ( ) dür. Çoulu ( ) bu ikisi ( ) nin çouludur. ( ) ve ( )<br />
gibi. ( ) vezni ( ) vezni üzere sınırlı sayıdaki bazı kelimelerde çoul yapılır. ( )<br />
ve ( ), ( ) ( ) kelimelerinde olduu gibi. er Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
78 er Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
79 er Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
80 eL-Ezherî, a.g.e., I/277<br />
81 “Mill” kelimesi “para basma” makinesi anlamındadır.<br />
82 Enfâl, 8/66
216<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
( ) “Maaralarında yüz sene kaldılar.<br />
Dokuz arttılar.” 83<br />
Ayetteki ( ) sayısının Kur’andaki yazılıı yönüyle ( )<br />
kelimesinden ayrı olması da dikkat çekicidir. 84<br />
( ) kelimesinin çoula izâfe edilerek kullanılması oldukça azdır. 85<br />
Hamza, Kisâî ve bakaları ayeti öyle okumutur. 86 el-Ukberî der ki: “( )<br />
kelimesi müfrede muzâf olur. Fakat onu aslına taır. Çünkü sayılarda<br />
asıl sayıların çoula izâfetidir.” 87<br />
( ) kelimesi tenvinli okunuunda ( ) kelimesi ( )<br />
kelimesinden bedeldir. Bir grup ( ) kelimesinden bedel olmasına cevaz<br />
verir. Çünkü ( ) kelimesi ( ) anlamındadır. 88<br />
Ferrâ öyle der:<br />
“ ( ) demek istiyorlar. Onu fiile nasbediyorlar.<br />
Araplardan bazıları ( ) kelimesini ( ) anlamında kullanır. O zaman<br />
bu kelime izâfe edilirse cerr konumundadır.” 89<br />
Kehf suresinin 25. ayeti toplama ilemine iaret etmektedir. Ayrıca<br />
ayetten atıflı sayıların okunuunda tercih edilen eklin ( ) “yüz”<br />
rakamına muzaf olan sayı ile balaması ve birli sayı ile bitmesi olduu<br />
da dikkatleri çekmektedir. Örnein ( ) “309 sene” denir.<br />
Kur’an dıında bu öyle de okunur ( ) Ma’dûd son rakama<br />
tâbî olur.<br />
Bazı ayetler toplama ilemine iaret ederken, bazıları ise sayısal<br />
orantıya iâret eder. Ayrıca çarpma ilemine iaret eden ayetler de mevcuttur:<br />
( ) “Mallarını<br />
Allah yolunda harcayanların durumu her baaında 100 tane olan<br />
yedi taneye benzer.” 90<br />
Yukarıda geçen ayette (100 x 7 = 700) eklinde ifade edilir.<br />
Çıkarma ilemi ise u ayeti kerîmededir. 91<br />
83 Kehf, 18/25<br />
84 Kahire’deki Arap dili Cemiyeti 3-9 arası sayıları 100 den ayırmaya izin vermitir. Bu<br />
izin M. 1963-64 senesi 29. oturumda verilmitir.<br />
85 bni Akîl, a.g.e., s. 492; Yahyâ b. Ziyâd el- Ferrâ Meâni’l-Kur’ân, Matbaatü Sicilli’l<br />
Arab, Kahire, 1966, 2/138,el-Ukberî, a.g.e., II/101.<br />
86 bni Akîl, a.g.e., s.492; el-Ferra, a.g.e., 2/138,el-Ukberî, a.g.e., II/101<br />
87 el- Ukberî, a.g.e., II/101.<br />
88 el-Ukberî, a.g.e., II/101.<br />
89 el- Ferrâ a.g.e., 2/138; ayrıca bkz. Ahmet Mahir el-Baqrî Fî Rihâbi’l-Kur’an,<br />
Matbaatü’s-Sefîr. skenderiye 1977, ss. 16-17.<br />
90 Bakara, 2/261<br />
91 Bunlar yani ( )Mısır ve Irak’ta kullanılır.
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 217<br />
( ) “Onların arasında bin seneden elli yıl<br />
eksik (1000 - 50 = 950) kaldı.” 92<br />
Buralarda çarpma, toplama ve çıkarma ilemlerinin sonuçları okuyucunun<br />
kafasını çalıtırarak bulmasına havale edilmitir.<br />
( ) “bin” rakamı on defa, müsennâsı bir, çoulu olan ( )<br />
kelimesi iki, ( ) kelimesi ise yine bir kez kullanılmıtır.<br />
( ) “Be bin eitilmi melekle<br />
rabbiniz size yardım eder” 93<br />
( ) “u binerce kiinin yurtlarından<br />
çıktıklarını görmedin mi?” 94<br />
Burada câr-mecrûr ( ) kelimesi ( ) sayısının muzâf<br />
olmasına ihtiyaç bırakmamıtır. Bunun muzâfı müfred ve mecrûr olur.<br />
Ancak cemî sigasının kullanımı bize göre anlamı oldukça<br />
kuvvetlendirmitir. 95 Öyle ki aynı kuvvet ( ) kelimesinde yoktur.<br />
( ) ifadesinde ise kendisinden sonra açıklayıcı bir ifadeye<br />
(müfessire) ihtiyaç kalmamıtır. 96 Anlaıldıı kadarıyla asıl maksat sayının<br />
çokluunu beyandır.<br />
Bileik Sayılar (11-12) (13-19)<br />
a- 11-12 Sayıları :<br />
1, tekli sayıların ilki, 11 ise 10’dan sonra gelen sayıların ilkidir.<br />
Dua hadîsinde;<br />
( – – )<br />
“Sâ’d’e dedi ki: Duasında iki parmakla iaret ediyordu-birle, birle” (Yani<br />
tek parmaınla iaret et.) Çünkü kendisine duâ ettiiniz Allah tektir” 97<br />
Ferrâ bazı Arapların ( ) “yanımda on tane var, bir<br />
tanesi benim” dediklerini, yani onları 11 saydıklarını nakleder. 98 ( )<br />
“11” rakamının her iki cüzü de fetha üzere mebnîdir. Allah Teâlâ’nın ( <br />
) “Ben on bir tane yıldız gördüm” 99 ayetindeki 11<br />
rakamı nasb mahallinde her iki cüz’ünün de fethası üzere mebnî,<br />
mefûlün bih’dir. ( ) kelimesi ise müfred halde mansub bir temyîz olup<br />
92 Ankebût, 29/14<br />
93 Ali mrân, 3/125<br />
94 Bakara, 2/243<br />
95 Zira kendisinden önceki ayet ( ) “ndirecei üç<br />
bin eitilmi melekle, rabbinizin size yardım etmesi size yetmez mi?” eklindedir. Âli mrân,<br />
3/124<br />
96 Kûfeliler ( ) ve ( ) tefsir kelimesini mümeyyez için kullanırlar.<br />
97 bnu’l-Esîr, a.g.e., 1/27; er- Razi, a.g.e., () mad.<br />
98 smâil Mazhar’dan naklen Tecdîdü’l-Arabiyye, s. 15 Matbaatü irketi Fenni’t-Tıbââ,<br />
Kahire (Rakamlardan bahis esnâsında)<br />
99 Yusuf, 12/4
218<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
bih’dir. ( ) kelimesi ise müfred halde mansub bir temyîz olup nasb<br />
alâmeti açık fethadır.<br />
( ) kelimesindeki “ın” harfi aslı üzere fethalı okunur. Harekelerin<br />
pe pee gelmemesi ve karııklıktan kaçınmak için sâkin okuyanlar<br />
da vardır. 100 ( )<br />
Müennesinde, ın harfinin kesrası ile ( ) “11 tane kadın”,<br />
denir. 19 rakamına kadar sâkin okuyanlar da vardır. 101 Müzekkeri<br />
olan ( ) kelimesi ise “ın” harfinin fethası ile okunur. Baka ekli<br />
yoktur. 102<br />
( ) terkibindeki ( ) sayısı ile elifin hareke kabul<br />
etmemesinden dolayı takdîrî bir fetha üzere mebnîdir.<br />
( ) sayısındaki ( ) kelimesi ise tesniye olarak i’râb edilir.<br />
Allah Teâlâ öyle buyurur:<br />
( ) “Allah katında ayların sayısı<br />
Allah’ın kitabında 12 aydır” 103 ,<br />
( ) “Onlardan 12 nakîb gönderdik” 104 ( <br />
) “Ondan 12 göze fıkırdı.” 105 Buradaki ( )kelimesi faildir,raf<br />
alameti eliftir.() tensiye nunundan bedeldir,fetha üzerine<br />
mebnidir,i’rabdan mahalli yoktur. 106<br />
( ) “Biz onları on iki torun kabîleye ayırdık.”<br />
107 Yukarıdaki ayette ise, ( ) sayısının müennes kullanımı<br />
dikkatleri çekmektedir. Çünkü bu cümlenin takdiri ( )<br />
eklindedir. 108<br />
100 el- Ukberi, a.g.e., 2/48<br />
101 “ın” harfinin kesralı okunması Necd ehline, sâkin okunması ise Hicaz ehline aittir.<br />
bni Akîl, a.g.e., s. 494.<br />
102 er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
103 Tevbe, 9/36. Ayetteki ( ) kelimesi önce geçen ( ) kelimesinden anlaılır. Fakat<br />
te’kid amacıyla zikredilmitir. Bu yüzden ona “vurgulayıcı temyiz” denir. el-Metâliu’s-<br />
Saîde, I/368.<br />
104 Mâide, 5/12<br />
105 Bakara, 2/60. Ayetteki ( ) kelimesi elif ile merfû fâildir. ( ) kelimesi müsennâ<br />
nûnunun bedeli olup fetha üzere mebnîdir ve irabdan mahalli yoktur ( ) mansub<br />
temyizdir. Nasb alâmeti açık fethadır. Bazı Araplar ( ) kelimesindeki ın harfini<br />
sâkin, bazısı da kesralı okur. kisiyle de okuyan vardır. Kimisi de fethalı okur.el-<br />
Ukberî, a.g.e., I/29.<br />
106 el-Ukberi a.g.e.l/229.<br />
107A’raf, 7/16.<br />
108er- Razi, a.g.e., ( ) mad.; Ukberî, a.g.e., I/287; ( ) ( ) kelimesinin çouludur.<br />
Onlar shak b. brâhim el-Halîl’in evlatları hakkındadır. smâil’in çocuunda kabîleler<br />
menzilesindedir. en-Nihâye, 2/334; el-Kırtayn, I/182.
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 219<br />
( ) kelimesi ( ) den bedel olup temyiz deildir. Çünkü<br />
çouldur. 109<br />
( ) ün manası “onları tâifeler hâline getirdik” demektir. 110 Bu<br />
durumda ( ) kelimesi ya ikinci mef’ul veya hal olur. Yani, “onları<br />
fırkalara ayırdık” 111 ( ) müsennâ nununun bedeli olup fetha üzere<br />
mebnîdir ve i’rabdan mahalli yoktur. ( ) kelimesi ( ) den<br />
bedeldir. ( ) kelimesi ise ( ) kelimesinin na’tı veya bedelden sonra<br />
bedeldir. 112<br />
13-19 Arası Sayılar :<br />
Bu sayılar her iki cüz’ünün de fethası üzere mebnîdirler. Birinci kısım<br />
ma’dûda muhâlif, -3-9 arası rakamlarda olduu gibi- son kısım ise<br />
ma’dudla uyum halindedir: ( ) “üzerinde 19 vardır”. 113 Yani<br />
“melek” demektir. 114<br />
( ) kelimesi ( ) ile mürekkeb rakam olarak kullanılır. öyle<br />
denir ( ) “On küsur kız örenci”,( ) “on küsur<br />
asker” Ancak bu sayı Kur’an’da terkîb halinde kullanılmamıtır.<br />
12 hariç bileik sayılar mümeyyezinin dıında baka bir ögeye<br />
muzâf yapılabilir. Örnein ( ) “bu senin onikin” denmez. 115 Ancak<br />
( ) “bu senin onbein” denir. Bu sayı iki cüz’ünü de mebnî<br />
kabul ederek ( ) lı okunduu gibi, ikinciyi mu’reb, birinci kısmı ise fetha<br />
üzere mebnî de olabilir. 116<br />
Bileik sayılarda ismi faîl sîgası (sıra sayısı kullanımı) birinci<br />
cüz’ünde gelir. Sıfat olduu için sayının her iki kısmında müzekkerlik<br />
müenneslik yönünden ma’dûdla uyuur. ’râb yönüyle ise, yine her iki<br />
cüz’ü de fetha üzere mebnîdir. öyle denir: ( ) “bu 15.<br />
kitabım”, ( ) “19. seneyi kutladı”.<br />
109 er- Razi, a.g.e., ( ) mad.;el-Ukberî, a.g.e., I/287; ( ) ( ) kelimesinin<br />
çouludur. Onlar shak b. brâhim el-Halîl’in evlatları hakkındadır. smâil’in<br />
çocuunda kabîleler menzilesindedir. en-Nihâye, 2/334; el-Kırtayn, I/182.<br />
110 Bir eyin parçası demek, onun bir taifesi demektir. Bkz.: er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
111 el-Ukberî de aynı görütedir. ( ) ikinci mef’ul veya haldir.el-Ukberî,<br />
a.g.e., II/288; Tefsîru’l-Celâleyn, ss. 136-141 Matbaatü’s-Sabîh, Mısır 1952.<br />
112 el-Ukberi, a.g.e., II/287.<br />
113 Müdessir, 74/30. ( ) câr mecrûr mukaddem haber olarak mahallen mefrûdur. ( <br />
) ise, ref mahallinde muahhar mübtedâdır. Her iki cüz’ü de fetha üzere mebnîdir.<br />
114 bni Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV/442, Dâru hyâi’l-Kütübi’l Arabiyye, Kâhire;<br />
Tefsîru’l-Celâleyn, s. 492.<br />
115 bni Akîl, a.g.e., s. 496.<br />
116 ( ) de ki ( ) tenbih harfi, ( ) ismi iarettir. Sükûn üzere mebnî olup mahallen<br />
merfû mübtedâdır. ( ) haberdir. Her iki cüzünün de fetha üzere mebnî olup<br />
mahallen merfû, veya ( ) fetha üzere mebnî olup mahallen merfû haberdir. ( )<br />
de ki ( ) muzâfun ileyh ve mecrûrdur. Cer alâmeti kesradır.( ) ”kâf” ise mahallen<br />
mecrûr muzafun ileyhdir.
220<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
5- Onarlı Sayılar ( ) (10-20….90 Arası) :<br />
a- 10 ve 20 Sayıları<br />
“Akd” Arapça da ( ) “10”dur. Bu kelime cemi müzekkeri sâlime<br />
katılır ve onun i’râbına tâbî tutulur. Temyizi ise müfred mansûb olur. (<br />
) “Bunlar yirmi örencidir” denir. ( ) kelimesi merfû<br />
bir haber, ref alâmeti ise vav harfidir. Buruda ( ) “yirmi” kelimesi bu<br />
sayı için getirilmitir. Yani ( ) “on” sayısının çoulu deildir. Bu sayıyı<br />
muzâf yaptıın zaman nun harfi düer. Örnein ( ) “bu senin<br />
yirmin”, ( ) “bu benim yirmim” denir. 117 Allah’u Teâlâ öyle buyurur:<br />
( ) “Sizden yirmi sabırlı kii olursa iki<br />
yüz kiiye gâlip gelirler. 118<br />
( ) “Onun hamilelii ve sütten kesilmesi otuz<br />
aydır”. 119<br />
( ) “Mûsa’ya 30 gece<br />
va’dettik ve ona 10 daha kattık, böylece rabbinin belirledii vakit kırk<br />
gece olarak tamamlandı.” 120<br />
( ) “Melekler ve ruh,<br />
mikdârı elli bin yıl süren bir gün içinde Ona çıkar.” 121<br />
( ) “Onların arasında bin yıldan elli yıl eksik<br />
kaldı.” 122<br />
( ) “Buna güç yetiremeyenler 60 yoksulu<br />
doyursunlar” 123<br />
( ) “Sonra onu uzunluu 70 arın olan<br />
zincire vurun” 124<br />
( ) “Musa bizimle konumak için 70 a-<br />
dam seçti” 125<br />
( ) “Onlar için 70 defa af dilesen de Allah<br />
onları affetmeyecek” 126<br />
117 r-Razi, a.g.e., () mad.; el-Metâliu’s-Saîde, I/ 370.<br />
118 Enfâl, 8/65<br />
119 Ahkâf, 46/15<br />
120 A’râf, 7/142<br />
121 Meâric, 70/4<br />
122 Ankebût, 29/14<br />
123 Mücâdile, 58/4<br />
124 Hâkka, 58/32<br />
125 A’râf, 7/155<br />
126 Tevbe, 9/80
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 221<br />
( ) “onlara seksen deynek vurun.” 127<br />
Yukarıdaki ayette ( ) rakamından sonra temyîzin<br />
zikredilmemesi dikkat çekicidir. 20 den ne kastedildii ayetin<br />
balamından anlaılmaktadır. Çünkü ( ) kelimesi bu yirmiye<br />
delâlet etmektedir.<br />
b- 30-40-50 Sayıları<br />
Bu sayıların temyîzi ( ) “yıl”, ( ) “gece”ve ( ) “ay” gibi<br />
zaman zarfı olabilir. Elli rakamının temyîzi tek bir ayette ( ) “sene”<br />
kelimesine muzaf olarak kullanılan ( ) “bin” rakamıdır.<br />
c- 70 Sayısı<br />
Bu sayı sınırlama (tahdîd) ifade ettii gibi taz’îf ve teksîr da ifade<br />
edebilir. Bu lügatte de böyledir. bnu’l-Esîr öyle der:<br />
“70 ve 700 rakamları Kur’ân’ı- Kerîm ve Hadîsi eriflerde çokça<br />
zikredilir. Araplar bu rakamları taz’îf ve teksîr yerinde kullanırlar.” 128<br />
Yine öyle denir: ( ) “Ona bir dirhem<br />
ver, Allah onun ecrini 7 katına, on katına çıkarır.” ( )<br />
“Allahım falancaya 7 kat, 10 kat ver”. 129 Ayette ( ) “yedi<br />
sünbül” 130 ve ( ) “kim bir iyilik yaparsa ona 10 katı<br />
vardır”. 131 buyurulur.<br />
Onarlı sayılar madûdla ilgili kurallara uygun olarak 3-9 arası sayılar<br />
üzerine atfedilir. 90 rakamı bir ayeti kerîmede vav ile matûf olarak<br />
kullanılır. ( ) “Onun 99 koyunu var.” 132<br />
Ayette ( ) muehhar mübteda, ( ) ( ) atıf harfi ( )(<br />
)üzerine matuftur. Merfuluk ( ) iledir. Sonuç olarak, merfu üzerine<br />
atfedielen kelime de aynen merfudur. Onarlı sayılar aynı ekilde ( )<br />
kelimesi üzerine de atfedilir. Ancak bu tür bir kullanım Kur’an-ı Kerim’de<br />
yoktur. Ayrıca, ( ) kelimesine atıf da Kur’an’ı Kerim’de yer almaz. 133<br />
Onarlı sayılardan ismi fail sıgası yapılmaz,ancak kendisinden ismi fail<br />
yapılan üzerine atıf yapılabilir.<br />
127 Nûr, 24/4<br />
128 bnu’l-Esîr, a.g.e., II/335. Hadiste ( ) “iyiliin karılıı 10 katından<br />
700 katına kadardır.”<br />
129 ez-Zemaherî, Esâsü’l-Belâa,( )mad.<br />
130 Bakara, 2/261<br />
131 En’âm, 6/160<br />
132 Sâ’d, 38/23. Burada ( ) kelimesi muahhar mübtedâ, vav atıf, ( ) rakamı ise (<br />
) üzerine ma’tûf olup vav harfi ile merfûdur. Merfû’ya atfedilen de merfû sayılır.<br />
133 ( ) kelimesi yâ’nın eddesi ile veya eddesiz olarak okunur. Onarlı sayılarda ikinci<br />
bir onlu sayıya varana kadar aradaki artan her bir sayı için kullanılır. öyle denir: (<br />
) on küsur, ( ) yüz küsur. ( ) “bu dirhemler bine<br />
çıktı”. er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
ez-Zemaherî, Esâsü’l-Belâa, ; Muhtâru’s-Sıhâh,( ) mad.
222<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
6- Sayıların ( ) Takısı “elif-lam”ile Ma’rife Yapılması:<br />
Allah Teâlâ öyle buyuruyor:<br />
( ) “Arkadan gelen üç kiiye gereken …” 134<br />
Burada rakamın marife yapılması ile muzafun ileyhe ihtiyaç kalmamıtır.<br />
Yani ( ) veya ( ) ya da ( ) eklinde olur<br />
ki muzâf sayıyı marife yapmanın üç ekli bunlardır:<br />
1-Muzafûn ileyh’in deil sadece sayının baına ( ) takısı getirilmesi<br />
-ki bu usul son derece yaygın bir kullanımdır.<br />
2-Sayının deil muzâfun ileyhin baına ( ) takısı getirilmesi.<br />
3-Hem sayının hem de muzâfun ileyhin(madûdun) baına ( ) takısı<br />
getirilmesi.<br />
Aynı ekilde eer sayı bileik olursa tercih edilen sadece birinci<br />
kısmın baında ( ) takısı getirilmesidir. Örnein ( )<br />
“Onüç adam geri kaldı” denir. 135<br />
Nasıl ki atıf durumunda matuf ve matûfun aleyhin baına ( ) takısı<br />
getiriliyorsa, onarlı sayılarda da müfred olanların baında ( ) takısı<br />
getirilir. öyle denir: ( ) “Seksen örenci geldi.” ( <br />
) “Seksendört örenciyle karılatım.”<br />
Müfred veya cem’î teksîr bir sıfat getirildii zaman i’rab yönüyle<br />
temyîze de sayıya da hamletmek caizdir. Eer cemî müzekkeri sâlim ise<br />
sayıya uyar. ( / ) “Yanımda yirmi çalıkan içi<br />
var” ( / ) “Yanımda yirmi seçkin içi var” ( <br />
) “Yanımda yirmi sabırlı içi var.” 136<br />
7- Sayının Geriye Atılması ( ) :<br />
Sayı ma’dûddan sonra gelirse müzekker de olabilir müennes de.<br />
öyle denir: ( ) “Dört kuralı örendim.”<br />
8- Kesirli Sayılar ( ) :<br />
Kesirli sayıdan maksad, birin parçasıdır. Ondalık kesir on rakamına<br />
katılır. ( ) ve ( ) kelimesi de aynıdır. Çoulu ( )<br />
kelimesidir. Hadîsî erifte<br />
( ) “Rızkın onda dokuzu ticârettedir”<br />
134 Tevbe, 9/118.<br />
135 bnu’l-Kayyim el-Lüâvî, s. 104; el-Enbari, el-nsâf, I/177-178<br />
136 el-Metâliu’s-Saîde, I/270 (özetle)
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 223<br />
buyurulur. 137<br />
( ) den bir eyin onda biri kastedilir. Onda bir dıında<br />
baka bir ey için ( ) vezni kullanılmaz. 138 Aynı ekilde ( ) yerine<br />
( ) denir. Allah Teâlâ öyle buyurur:<br />
( ) “Onlardan öncekilerde inanmadılar.<br />
Hal bu ki bunlar onlara verdiimizin onda birine dahi ulaamadılar.”<br />
139 Kur’an-ı Kerim’de kullanılan ondalık sayılardır, ( ) 1/8 (sekizde<br />
bir), ( ) 1/6, ( ) 1/5, ( ) 1/4, ( ) 1/3’tür. Bunlar, mîras ve<br />
ganîmet ayetlerinde ve daha baka yerlerde kullanılmıtır. Allah Teâlâ<br />
öyle buyurur:<br />
( ) “Eer onların çocukları varsa bıraktıklarının<br />
dörtte biri sizindir.” 140 ,<br />
( ) “Rabbin senin gecenin üçte<br />
ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalkıp namaz kıldıını<br />
biliyor” 141<br />
( )<br />
“Bilin ki aldıınız ganîmetlerin bete biri Allah’a, elçisine, ve Allah’ın<br />
elçisi ile akrabalıı bulunanlara, yetimlerle, yoksullara ve yolculara aittir.”<br />
142 Sayının küsuratı belirsiz ise daha kapalı olan ( ) kelimesi kullanılır.<br />
Örnein ( ) “bir gün veya günün birkaç saati kadar<br />
kaldık” 143 ayetinde olduu gibi. ( ) kelimesi muzâfun ileyhe göre i’râb<br />
edilir. 144<br />
9- Gecelerle Tarih Verme<br />
Arap ayları kamerî olduu için Araplar gecelerle tarih dümeyi a-<br />
lıkanlık haline getirmilerdir. Örnein öyle derler: ( ) “Safer<br />
ayının ilk gecesi” veya ( ) “balangıcı.” 145 Lâm harfi burada<br />
zarfiyyet ifâde eder. Yani ( ) anlamındadır. 146 Yine ( <br />
) “muharremin ilk gecesi”, Sonra ( ) “muharremin ikinci<br />
137 bnu’l-Esîr, a.g.e., 3/240<br />
138 er-Razi, a.g.e., ( / ) mad.<br />
139 Sebe, 34/45<br />
140 Nisâ, 4/12. Ayet zevcelerin mîrası hakkındadır.<br />
141 Müzemmil, 73/20<br />
142 Enfâl, 8/41<br />
143 Kehf, 18/19<br />
144 Örnein, ( ) âyetinde mansub zarfı zamandır. Nasb alâmeti fethadır.<br />
145 el-Metâliu’s-Saîde, 1/373 öyle denir: ( 849 ) “Süyûtî<br />
849h. yılında Recebin balangıcında Pazar gecesi dodu.”<br />
146 bn Hiam, Muni’l-Lebîb, I/212
224<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
gecesi”, ( ) “muharremin üçüncü gecesi” denir. Ona kadar böyle<br />
devam eder. Sonra ( )“Muharremin onbirinci gecesi ” denir.<br />
Bu ekilde ( ) “falan ayın yarısı” na kadar gider.<br />
Lâm harfi burada ( ) anlamındadır.<br />
Sonra ( ) “son ondördüncü gece” On dokuza kadar<br />
böyle sürer. Sonra ( ) “Son onuncu gece/ sekizinci gece”<br />
denir. ( ) “son bir gece kala”, ( ) “son gece.”<br />
Sonra ( ) “son gün” denir. âir der ki<br />
<br />
<br />
“Aylar geçip gidiyor, ortası ile sonunu fark etmesek de” 147<br />
Veya ( ) veya ( ) 148 lâm harfi burada ( )<br />
anlamındadır. 149 Yine örnein 270 senesinin Rebîu’l-evvel ayının son 14.<br />
cumartesi gecesi için ( ) “Halîfeler gecesi” 150 denir.<br />
âhitte ( ) denmi, günler söylenmemitir. Çünkü<br />
ayın baı hilâlin dou gecesidir. Ayın her gecesini bir gün takip eder.<br />
Bunu daha öncekine uygun olması için yaparlar. Yine öyle denir. ( <br />
) “On gün, on gece yürüdük.” 151<br />
B- MÜBHEM/BELRSZ SAYI ( )<br />
Mikdârı belirli olmayan soyut sayılar bazı edatlarla ifade edilir.<br />
Bunlar ( ) edatlarıdır.<br />
1- ( edatı)<br />
( ) istifham ve haber edatıdır.<br />
stifham ifade eden ( ) muhatapdan cevap istemek için kullanılır.<br />
( ) den sonraki isim mansub bir temyiz olarak i’râb edilir.<br />
( ) heberiyye ise çokluk ifade eder. Kendisinden sonraki isim<br />
muzâfun ileyh olup mecrûrdur.<br />
147 el-Hamâse, II/101, Matbaatü Sabih, Kahire 1371h. ( ) Bu durum<br />
bir veya iki gece olur.<br />
148 ( ) “onu geçirdin ve sonuna geldin.” anlamındadır.<br />
149 Lâm harfinin ( ) anlamında kullanılıına dier bir örnek de u âyette olduu gibi ( <br />
) “günein sarkmasından itibaren namaz kıl” srâ, 17/78, ( ) batıı<br />
demektir. Hadiste ise ( ) “hilâli görünce oruç tutunuz, hilâli<br />
görünce bayram yapınız” bn Hiam, a.g.e., I/213<br />
150 ( / ) diye adlandırılmasının sebebi o gece halîfe Hâdî’nin ölüp, Me’mûnun<br />
douu ve Reîd’e halef oluu nedeniyledir. Seâlebî, Simâru’l-Kulub, tahk., Muhammed<br />
Ebu’l Fadl brahim, Kahire 1384h.,s. 636.<br />
151 el-Badadi, Hizânetü’l-Edeb, VII/412 vd.
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 225<br />
Her iki durumda da ( ) isim olup fâil, mefûl veya zarf olarak gelir.<br />
Örnein ( ) “sana kaç adam geldi” sözünde fail, ( )<br />
“kaç adamı dövdün” sözünde ise merfûdur. 152<br />
Sîbeveyh ( ) hakkında öyle der:<br />
“( ) her eyde amel eder. 20 yerde amel etmesi güzeldir. Ve unu<br />
iddiâ eder: ( ) “kaç dirhemin var?” sözü ne kadar Arapça da<br />
olsa ( ) “kaç dirhemin var” sözünden daha kuvvetlidir. Çünkü (<br />
) “yirmi senin dirhemin var” sözü çirkin bir ifadedir. Fakat<br />
bu cümle ( ) ile kullanıldıı zaman câizdir; sanki sözde temekkünden<br />
ıvaz olmutur. Çünkü ( ) ancak söz balangıcı olur. Fâil ya da mef’ul<br />
olarak geriye atılamaz.” 153<br />
( ) harfi cerle cerr edilebilir. O durumda temyizin mansub tahfifi<br />
için vücûben gizli bir ( ) ya da izâfetle mecrûr olması mümkündür. 154<br />
Örnein, ( ) “elbiseni kaça aldın?” ( ) “kaç<br />
cüneyhe aldın?”denir.<br />
( ) “topraın kaç cerîb” dersen ( ) kelimesi ( ) ile<br />
merfûdur. Çünkü o mübtedadır. 155 Sîbeveyh ( ) hakkında öyle<br />
der:<br />
“Bu,3’den 10’a kadar olan sayılar konumundadır. Kendisinden<br />
sonrasını cerreder.” 156 Sonra der ki: “Ancak ( )’ nin amel ettii eylerde<br />
amel eder. Çünkü ikisinde de anlam birdir. Ancak ( ) isim, ( ) ise isim<br />
deil ( ) konumundadır. öyle dersin : ( ) “Senden daha<br />
erdemli nice adam vardır.” Onu ( ) in haberi yaparsın.” 157<br />
Kur’an’ı Kerim’de,<br />
( ) “Nice az topluluklar var ki Allah’ın<br />
izniyle çok toplulua gâlip gelmitir.” 158<br />
152 Onun i’râbındaki ölçü var olmayıının farz edilmesidir. O birinci örnekte fâildir. ( <br />
) “bir adam sana geldi” dersin. kinci örnekte ise mef’ûlün bihtir. Çünkü ( ) “bir<br />
adam dövdüm”dersin. ( ) “kaç metre yol kat ettin?” sorusunda mef’ûlün<br />
fîh, ( ) “kaç ziyarette bulundun?” sözünde ise mef’ûlü mutlaktır.<br />
153 “( ) “gördün kaç adam?” demezsin Fakat ( ) “kaç adam gördün?”<br />
dersin. ( ) “bana kaç adam geldi” dersin, ama ( ) “geldi bana kaç<br />
adam?” demezsin.” Sibeveyh, a.g.e., II/158<br />
154 bn Hiâm, ez-Zeccâc hilâfen ( ) den sonrasının izâfetle mecrûr olmasını reddeder.<br />
bn Hiam, Muni’l-Lebib, 1/185 (özetle); bn Hiam, erhu üzûrüz-Zeheb, s. 46;<br />
El-Metâliu’s-Saîde, I/374<br />
155 Sibeveyh, a.g.e., II/160; ( ) 4 akfize ölçüsüdür. Zemaheri, a.g.e., s. 115; er-Razi,<br />
a.g.e., ( ) mad.<br />
156 Sibeveyh, a.g.e., II/161<br />
157 Sibeveyh, a.g.e., II/161 Burada kasdımız ( ) kelimesinin ref’didir. ( ) sükûn<br />
üzere mebnî mübtedâ olup mahallen merfûdur. ( ) ise muzâfun ileyh olup<br />
mecrûrdur. Cerr alâmeti ise kesradır.<br />
158 Bakara, 2/249
226<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
eklinde kullanılmıtır.<br />
Bir gruba göre Temîm lügatı haber müfred olduu zaman ( )<br />
nin temyîzin mansub olmasına cevaz vermektedir. 159 el- Farazdak öyle<br />
der:<br />
<br />
“Kaç halan var senin ya Cerîr, ve kaç teyzen?” 160<br />
<br />
( ) edatının nasbı veya cerri ile okunur. 161 ( )<br />
( ) den mübdel olan isme soru hemzesi bitimez. Örnein<br />
öyle denir: ( ) “benim ne çok kitabım var, bin yoo<br />
ikibin.”<br />
( ) den mübdel olan isme ise soru hemzesi bitiir. öyle<br />
denir: ( ) “ne kadar paran var, yirmi mi yoksa otuz<br />
mu?” 162<br />
Temyîze ihtiyaç duyan bir dier kelime de ( ) dir. ( ) ( )<br />
tebîh kâfi ve tenvinli ( ) den oluan bir isimdir. Üzerinde nun ile durmak<br />
câiz olduu için, Kur’an-ı Kerim’de ( ) eklinde nunlu yazılmıtır.<br />
163 Anlamı ise ( ) anlamındadır. 164 Arapların çou onunla ( )<br />
bititirirler. 165 ( ) Sîbeveyh der ki:<br />
“Onu ( ) ile birlikte kullanırlar. Çünkü o tekittir. Nice tekitler vardır<br />
ki kelimenin aslı gibidir.” 166<br />
( ) in temyîzi bazen mansub olabilir. Örnek:<br />
<br />
“Ümitsizlii ümitle gider. Nice acı çeken vardır ki zorluktan sonra<br />
onun için kolaylık takdîr edilmitir.” 167<br />
159 bn Hiam, Muni, I/185.<br />
160 bnu’l-Esîr, a.g.e., 3/240; er-Razi, a.g.e., ( )mad.<br />
161 Sibeveyh, a.g.e., II/72, 162 Bize göre ( ) kelimesini nasbettiinde soruya (istifhâm)<br />
delâlet eder. Bâzen de çokluk bildirir. (kesretle ihbâr)<br />
162 bn Hiam, Munî, I/184 (özetle); El-Ezheri, a.g.e., I/280.<br />
163 bn Hiam, Munî, I/186; el-Ukberi, a.g.e., I/152.<br />
164 Sibeveyh, a.g.e., II/171.<br />
165 Sibeveyh, a.g.e., II/70; bni Akîl, a.g.e., s. 500.<br />
166 Sonra der ki: “Kâ tebih –benzetme- için kullanılır. Kâf ve sonrası tek bir kelime gibi<br />
olur. ( ) sözde olduu gibi. Kâf harfi aslında ( ) nin baına tebîh için getirilmitir.”<br />
Sibeveyh, a.g.e., II/171.<br />
167 el-Ezherî, a.g.e., II/281.
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 227<br />
biri,<br />
2- ( ) Edatı<br />
( ) kelimesi Kur’an-ı Kerim’de yedi defa kullanılır. Bunlardan<br />
( ) “Nice peygamber vardır ki kendisiyle beraber<br />
bir çok erenler çarpıtılar” 168<br />
ayetidir. ( ) kelimesi burada ref’ veya nasb mahallinde sükûn<br />
üzere mebnîdir.<br />
( ) “Nice kent var ki Rabbinin buyruuna<br />
bakaldırdı.” 169<br />
ayetinde ref’ mahallinde,<br />
( ) “Nice kentleri helâk ettik” 170<br />
ayetinde ise nasb mahallindedir. ( ) kelimesi de ( ) kelimesi<br />
gibidir.Aslı ise ( ) dir. 171 Züheyr b. Ebî Sülmâ’nın muallakasında geçen<br />
bir ifade öyledir:<br />
<br />
“Nice susanlar vardır ki, senin houna giderler. Bunların üstünlük<br />
veya noksanlıkları konutukları zaman ortaya çıkar.” 172<br />
Bazen mümeyyezi nasbedilebilir. âirin u sözünde olduu gibi:<br />
<br />
<br />
“Eskiden bizim size ne kadar iyiliimiz ve üstünlüümüz vardı!<br />
Halbuki siz iyilik yapanın ne iyilik yaptıını bilmezsiniz." 173<br />
Aynı ekilde ( ) de denir.<br />
3- ( ) Edatı<br />
( : ) eklinde birletirilerek yeni bir anlam elde edilmitir. 174<br />
Bu, sayıdan kinayedir. 175<br />
168 Ali mrân, 3/146.<br />
169 Talak, 65/8.<br />
170 Hacc, 22/45.<br />
171 el-Ukberî, a.g.e., I/152.<br />
172 es-Süyuti, Hem’ul Hevami’, II/76.<br />
173 bn Hiam, Muni, I/187; el Mataliu’s Saide, I/375. Burada ( ) kelimesi (<br />
)’den bedeldir.<br />
174 el-Ukberi, a.g.e., I/151.<br />
175 Falan kimse demektir. bni Hiam, a.g.e., I/188
228<br />
Yaz.: Dr. Ahmet Mâhir el-Baqrî / Çev.: Dr. Dursun Ali Türkmen<br />
Hadiste ( ) “u kadar melein<br />
onu yazmak için yarıtıını duydum” buyurulur. Yine öyle denir. ( <br />
) “Onun u kadar dirhemi var.” ( ) dan sonrası temyîz olarak<br />
nasbedilir. 176<br />
el-Ferrâ der ki: “( ) kelimesi ( ) nın müfessiresi/<br />
açıklayıcısıdır. Çünkü bu kelime her ey için kullanılır.” 177<br />
( ) kelimesi genellikle ma’tûfun aleyh olarak kullanılır.<br />
Bu kelime rakam dıında baka eylerden kinâye olarak da kullanılır.<br />
Örnein hadiste,<br />
( ) “Kıyâmet gününde kiiye:<br />
falan falan günü hatırlıyor musun? o gün öyle yapmıtın hatırlıyor<br />
musun?” 178<br />
eklinde kullanılır. Burada ( ) kelimesi “gün ve amel”den kinâyedir.<br />
Bu kelime bazen “…e gibi” anlamında da kullanılır. ( + <br />
)<br />
Örnein, ( ) “Zeyd’i deerli gördüm. Amr’ı da<br />
öyle.” 179<br />
Bu tür kullanımda bazen baına ( ) “tenbih hâ” sı gelebilir: (<br />
) “senin tahtın böyle mi?” 180<br />
Bazen de ( ) kelimesine ( ) “Hitâp kâfı” bitiebilir. Hz.<br />
Ömer (r.a.) bir sözünde ( ) “develerimizi üzerimize ürkütmeyin”<br />
dedii nakledilmektedir. Takdîri ( ) 181 eklindedir.<br />
Munakkız el-Hilâlî der ki;<br />
<br />
<br />
“Dostluk balarımızı te’sîs eden de zaman, aynı ekilde aramızı<br />
ayıran da, zaman zaman hep öyle davranır, zamanla ba edilmez.” 182<br />
176 Sibeveyh, el-Kitâb, II/170; er-Razi, a.g.e., ( ) mad.<br />
177 El-Ferra, a.g.e., II/33,<br />
178 bn Hiam, Muni, I/188; el-Ezheri, a.g.e., I/281; el-Metaliu’s –Saide, I/376.<br />
179 bn Hiam, Muni, I/187<br />
180 Neml, 27/42<br />
181 bnu’l-Esîr, a.g.e., IV/160.<br />
182 bn e-eceri, el-Hamâsetü’ eceriyye, tahk. Abdu’l Muin el-Melluhi, Menuratü<br />
Vizaretü’ss Sekafe, Dımek 1970m. I/62.
Sayıların Kur’an-I Kerim’de Kullanımına Yönelik Dilbilimsel Bir nceleme 229<br />
A Linguistical Essay Concerning The Using Of Numbers In Holy<br />
Qur’an<br />
Summary<br />
As it is known, the using of numbers is very important subject in<br />
Arabic language. The aim of this article is to discuss how the<br />
Arabic numbers are used in Holy Qur’an.