05.11.2012 Views

Belediyelerde Denetim ve Beklentiler - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ...

Belediyelerde Denetim ve Beklentiler - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ...

Belediyelerde Denetim ve Beklentiler - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>BÜYÜKŞEHİR</strong><br />

<strong>BELEDİYE</strong><br />

MÜFETTİŞLERİ<br />

DERNEĞİ<br />

www.mufetder.org.tr<br />

<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong>


Sempozyum <strong>ve</strong> Paneller Dizisi<br />

No:1 Mayıs 2010<br />

Tasarım: Yusuf ŞİMŞEK<br />

Baskı-Cilt: Pelikan Basım 0212 613 79 55<br />

Panel Organizasyonu Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği<br />

Ve Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenmiştir.


1.Ulusal<br />

<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Yayına Hazırlayan<br />

Süleyman HACICAFEROĞLU<br />

Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği Üyesi<br />

Hamza KUL Beyin Aziz Hatırasına İthaf Olunur.


PANELİSTLER<br />

Ali ÜZMEZ - Mülkiye Başmüfettişi<br />

‘‘ Geleneksel Teftişin Kurumsallığı <strong>ve</strong> Deneyiminin Geleceğe Taşınması<br />

Ahmet TEZCAN - Sayıştay Başdenetçisi<br />

‘‘ Belediyelerin Mali <strong>Denetim</strong>inde <strong>Denetim</strong> Çeşitliliği <strong>ve</strong> Çıkış Yolları’’<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR - İç <strong>Denetim</strong> Merkezi Uyumlaştırma Dairesi Başkanı<br />

‘‘ Kamuda Etkin Bir İç <strong>Denetim</strong> İçin Mevcut Olması Gereken Temel Şartlar’’<br />

Vahdettin ÖZCAN - Mülkiye Başmüfettişi<br />

‘‘ İdari Fonksiyonun Tamlayanı Olarak <strong>Denetim</strong>’’<br />

Prof. Dr Musa EKEN - Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Görevlisi<br />

‘‘ Kamu Yönetimi Anlayışındaki Değişim Ve <strong>Denetim</strong>e Yansımaları’’<br />

Erol KAYA - Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanı<br />

‘‘ İdarecinin <strong>Denetim</strong> Fonksiyonundan <strong>Beklentiler</strong>i’’


İÇİNDEKİLER<br />

SUNUŞ VE TAKDİM<br />

SÜLEYMAN HACICAFEROĞLU............................................2-4<br />

AÇILIŞ KONUŞMALARI<br />

NECATİ FARSAK .................................................................. 10<br />

HÜSEYİN EREN .................................................................... 10-11<br />

SÜLEYMAN KAHRAMAN ................................................... 12-15<br />

I.OTURUM KONUŞMALARI<br />

I.OTURUM BAŞKANI<br />

Doç.Dr.RECEP BOZLAĞAN .................................................. 16<br />

Ali ÜZMEZ ........................................................................... 16-22<br />

Dr.Ahmet BAŞPINAR ........................................................... 24-29<br />

Ahmet TEZCAN ................................................................... 31-36<br />

Prof. Dr. Musa EKEN ........................................................... 40-45<br />

I.OTURUM SORU VE CEVAPLAR ....................................... 45-53<br />

II. OTURUM KONUŞMALARI<br />

II. OTURUM BAŞKANI<br />

Prof.Dr. Musa EKEN ........................................................... 40-45<br />

Erol KAYA ............................................................................ 55-63<br />

Vahdettin ÖZCAN ............................................................... 63-67<br />

II. OTURUM SORU VE CAVAPLAR .................................... 66-78<br />

I.Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Panelinin Sonuç Bildirgesi .................................................. 69<br />

FOTOĞRAFLAR VE PLAKET TAKDİMİ .............................. 91-92


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

SUNUŞ <strong>ve</strong> TAKDİM;<br />

Süleyman HACICAFEROĞLU<br />

Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Sayın Valimiz, Sayın Vali Yardımcımız, Sayın Kaymakamlarımız, Sayın İstanbul<br />

Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcımız, Diyarbakır Büyükşehir<br />

Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı <strong>ve</strong> Teftiş Kurulu Başkanımız, Bursa,<br />

Antalya, Konya Büyükşehir Teftiş Kurulu Başkan <strong>ve</strong> Başkan Vekillerimiz,<br />

İSU Teftiş Kurulu Başkanımız, Büyükşehir <strong>ve</strong> İlçe Belediyeleri Müfettiş <strong>ve</strong> İç<br />

Denetçilerimiz, Belediye Başkanlarımız, İlçe Belediye Başkan Yardımcılarımız,<br />

Büyükşehir <strong>ve</strong> İlçe Belediyeleri bürokratlarımız, Kıymetli Hazirun.<br />

Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği tarafından Marmara Belediyeler<br />

Birliği’nin katkı <strong>ve</strong> işbirliği ile düzenlediği “1.Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong><br />

<strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong>” konulu panele yoğun bir katılımla teşrif etmenizden ötürü<br />

şahsım <strong>ve</strong> Dernek Yönetim Kurulum adına teşekkür ediyorum. Bugün burada<br />

belediyelerdeki denetim çeşitliliğini yeni oluşumları hep birlikte değerlendirip<br />

denetim adına farkındalık oluşturmaya çalışacağız. Panele geçmeden salondaki<br />

denetim personeline <strong>ve</strong> panelistlere bir takım bilgi aktarımlarında bulunmayı<br />

gerekli bulmaktayım.<br />

Değerli Arkadaşlar,<br />

Türk kamu denetim sistemi yaklaşık 128 yıllık bir geçmişe sahiptir. <strong>Denetim</strong><br />

sistemimiz köklü bir devlet geleneği <strong>ve</strong> bu devleti yöneten bürokratik yapının<br />

refleksleri çerçe<strong>ve</strong>sinde kendisini yenileyerek süregelmiştir. Bu yapı temelde<br />

mülki yönetim sisteminin dinamikleri çerçe<strong>ve</strong>sinde gelişim <strong>ve</strong> yayılımı<br />

sağlamıştır. Bu yayılımın temel dinamiği ise mülkiye teftiş sistemidir. Mülkiye<br />

Teftiş Kurulu’nun oluşmaya başlaması, İçişleri Bakanlığı’nın merkez örgütünün<br />

1880’li yıllarda kurulmaya başlandığı yıllara kadar uzanır.<br />

Yerel yönetimler, kamu yönetimi sisteminin bir parçası <strong>ve</strong> mahalli sınırlar<br />

içinde yaşayan halkın yararlanabileceği bölgesel nitelikteki hizmetleri yerine<br />

getirmekle görevli olan kuruluşlardır. Kuruluşların temel özellikleri, merkezi<br />

idarenin bir alt birimi olmaları <strong>ve</strong> mahalli halkın ortak ihtiyaçlarını karşılayacak<br />

hizmetleri <strong>ve</strong> fonksiyonları yerine getirmeleridir. Yerel yönetimlerin merkezi<br />

idarenin alt birimi olmaları, doğal olarak merkezi idare denetimine tabi olmaları<br />

sonucunu doğurmaktadır. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde<br />

uyguladığı denetim; ancak idari makamlar <strong>ve</strong> yönetimsel yargı yerlerince<br />

kullanılabilir. Yetki yasaya dayanır <strong>ve</strong> yasalarla sınırlandırılmıştır. <strong>Denetim</strong><br />

yetkisi, merkezdeki bir makam ya da organa, merkeze bağlı bir memura <strong>ve</strong>ya<br />

kurula tanınabilir. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki ilişki, ast-üst<br />

ilişkisinden farklıdır.<br />

6


Günümüzde, yerel yönetimler üzerindeki denetim, merkez-yerel yönetim<br />

ilişkilerinin çelişkilerini <strong>ve</strong> koordinasyonsuzluğu önleyerek, devletin birliği<br />

<strong>ve</strong> kamu hizmetlerinin devamlılığını sağlamak amaçlarıyla yapılmaktadır.<br />

Ayrıca seçilmiş yerel organları merkezden kontrol etme düşüncesi de<br />

varlığını korumaktadır. Yerel yönetimleri güçlü olan ülkelerde bu denetim<br />

en aza indirilirken, diğer ülkelerde yerel yöneticiler çok sıkı bir biçimde<br />

denetlenmektedir. Hukuka uygunluk <strong>ve</strong> koordinasyon için yapılan denetimler<br />

dışındaki uygulamalar, yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesinin önündeki<br />

en önemli engeller olarak görülmektedir.<br />

Ülkemizde, yerel nitelikli birçok hizmetin görülmesini sağlayan <strong>ve</strong> demokratik<br />

yaşamın bir parçası olan yerel yönetimler; il özel yönetimi, belediye yönetimi<br />

<strong>ve</strong> köy yönetiminden oluşmaktadırlar. Bu birimler üzerinde merkezi yönetimin<br />

denetimi aynı ağırlıkta gerçekleşmemektedir. Buna karşın Belediyeler üzerinde<br />

en yaygın <strong>ve</strong> kapsamlı denetim uygulanır. Yerel yönetimler üzerinde yönetsel<br />

denetimin yanında <strong>ve</strong>sayet denetiminin de ağırlığı çok fazladır. Bu birimlerin<br />

teftiş <strong>ve</strong> denetimleri ile personeli hakkındaki soruşturmalar İçişleri Bakanlığınca<br />

yürütülmektedir. Halen sayıları 250 civarında olan mülkiye müfettişleri (171<br />

mülkiye başmüfettişi) <strong>ve</strong> mahalli idareler kontrolörleri her üç yılda bir tüm<br />

belediyelerin denetimini hedeflemişlerdir. Belediyelerin kendi teftiş kurulu/<br />

müdürlüğü Müfettişleri de ayrıca Mülkiye Teftiş Kurulu paralelinde İlçe, İl<br />

<strong>ve</strong> Büyükşehir belediyelerinde teftiş yapmaktadırlar (Türkiye genelinde 16<br />

Büyükşehir belediyesinde halen 96 müfettiş görev yapmaktadır).<br />

13.07.2005 tarihinde yürürlüğe gire 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun<br />

“<strong>Denetim</strong>in Kapsamı <strong>ve</strong> Türleri” başlıklı 55. maddesinde; “<strong>Belediyelerde</strong> iç<br />

<strong>ve</strong> dış denetim yapılır. <strong>Denetim</strong>, iş <strong>ve</strong> işlemlerin hukuka uygunluk, malî <strong>ve</strong><br />

performans denetimini kapsar. İç <strong>ve</strong> dış denetim 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi<br />

<strong>ve</strong> Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ayrıca, belediyenin malî işlemler<br />

dışında kalan diğer idarî işlemleri, hukuka uygunluk <strong>ve</strong> idarenin bütünlüğü<br />

açısından İçişleri Bakanlığı tarafından da denetlenir. Belediyelere bağlı kuruluş<br />

<strong>ve</strong> işletmeler de yukarıdaki esaslara göre denetlenir. <strong>Denetim</strong>e ilişkin sonuçlar<br />

kamuoyuna açıklanır <strong>ve</strong> meclisin bilgisine sunulur.” denilmekte ayrıca 58.<br />

maddesinde; “<strong>Denetim</strong>in yapılması <strong>ve</strong> faaliyet raporunun hazırlanması<br />

hususunda bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda 5018 sayılı Kamu<br />

Malî Yönetimi <strong>ve</strong> Kontrol Kanunu ile diğer kanunların ilgili hükümleri<br />

uygulanır.” hükmü getirilerek genel teftişin dışında iç denetim <strong>ve</strong> dış denetim<br />

adında iki denetim sistemi getirmiştir. 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi <strong>ve</strong><br />

Kontrol Kanunu ile Türk <strong>Denetim</strong> sistemine ilk kez giren iç denetçiler aracılığı<br />

ile belediyelerin iç denetimi, Sayıştay denetçileri aracılığı ile de dış denetim<br />

ön görülmüştür. Mali işlemlerin dışında “Uygunluk denetimini” ise İçişleri<br />

Bakanlığı denetimine bırakılmıştır. Geçmişe gidersek bu yapılan düzenlemenin<br />

genetik şifresine ulaşmanın o denli zor olmayacağı kanaatindeyim.<br />

7


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Değerli arkadaşlar, Türk modernleşmesini; III. Selim Dönemi <strong>ve</strong> Sened-i İttifak,<br />

II. Mahmut Dönemi Islahat Hareketleri, Tanzimat Fermanı <strong>ve</strong> Tanzimat Dönemi,<br />

II. Meşrutiyet Dönemi, Cumhuriyet Dönemi adı altında kabaca beş bölümde<br />

inceleyebiliriz. Tüm bu dönemlerin ortak çıktısı, toplumsal ihtiyaçların yeni<br />

düzenlemelere toplumun ihtiyaç hissetmesi <strong>ve</strong> zorlaması ile medeni dünyanın<br />

olmazsa olmaz siyasi <strong>ve</strong> mali dayatmaları olması idi. Bu itibarla III. Selim’den<br />

günümüze modernite gereği devamlı dış toplumların dayatmaları <strong>ve</strong> sonucunda<br />

ise reformlar süre gelmiş, değişim <strong>ve</strong> dönüşüm sağlanırken mevcut <strong>ve</strong> yıllara<br />

sâri olan “stratejik açık”ında kapanmadığı bilakis devamlı artığı bilinen bir<br />

gerçekliktir. Bu yeni düzenlemelerde bugün tartışacağımız başlıklardan birisidir:<br />

dış güç etkisi.<br />

<strong>Denetim</strong>i doğuran aslında Kamu’nun bizatihi harcamalarıdır. Kamu harcaması<br />

var ise kamu denetiminin de olması gerektiği mutlaktır. Şimdilerde ki<br />

sorun ise kamu denetimini kimlerin yapacağıdır. Murakıbın, kontrolörün,<br />

<strong>ve</strong>rgi denetmeninin ya da müfettişin adını değiştirerek onlara “iç denetçi”<br />

demek suretiyle ülkemizin özelde yerel yönetimlerin denetim problemlerini<br />

çözümlemek <strong>ve</strong> buna da reform demek mümkün değildir diye düşünmekteyim.<br />

Bu durum karmaşalığı <strong>ve</strong> görev çatışmasını getirir. Bu ise Kamu’nun tahammül<br />

edemeyeceği bir <strong>ve</strong>rimsizlik <strong>ve</strong> atıl kapasite artırımı durumudur ki kaybeden<br />

yine toplum olacaktır.<br />

Bugün konuşacağımız diğer bir başlıkta sanırım teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer<br />

denetim birimleri ile 5018 sayılı Kanun ile getirilen iç denetim birimleri<br />

arasındaki görev <strong>ve</strong> fonksiyon ayrımına ilişkin belirsizliklerin, bundan doğan<br />

tereddütlerin <strong>ve</strong> tartışmaların giderilmesine yönelik olarak gerekli yasal<br />

düzenlemelerin yapılması mecburiyetidir. Bu durum Teftiş Kurulları açısından<br />

elzemdir, hayatidir. Kamu bürokrasisinde kariyer sahibi kamu personeli olan<br />

denetim elemanlarının bu şekilde birbirine düşürülmesi, yetişmiş <strong>ve</strong> nitelikli<br />

insan kaynaklarından gereği gibi yararlanılmaması, görev çakışmasından doğan<br />

çatışmalar nedeniyle işlerin sürüncemede bırakılması kamunun, teftiş <strong>ve</strong><br />

denetim elemanlarının <strong>ve</strong> halkın menfaatine değildir.<br />

Bu işin sürüncemede bırakılması hem kamu kaynaklarının <strong>ve</strong> kamuya<br />

tahsis edilmiş insan kaynaklarının yönetimi, hem de kamusal hizmetlerin<br />

yürütülmesinde çeşitli sorunların yaşanmasına <strong>ve</strong> maddi-manevi çeşitli<br />

zararlara maruz kalınmasına sebebiyet <strong>ve</strong>recektir. Bu nedenle, konunun<br />

yasal düzenleme yapılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.<br />

Bu şekildeki belirsizlik dolayısıyla oluşan mütereddid hal <strong>ve</strong> olası çekişme<br />

<strong>ve</strong> çatışmalar kamu görevlerinin yürütülememesine neden olabilecektir.<br />

Ayrıca, görev <strong>ve</strong> fonksiyonların belirgin bir şekilde ortaya konulmamış olması<br />

nedeniyle teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer denetim birimleri ile yeni kurulan iç denetim<br />

birimlerinde atıl bir kapasite oluşmasına neden olunacaktır.<br />

8


Dolayısıyla, bu durum kamu bürokrasinin kendiliğinden çözeceği/çözebileceği<br />

kadar basit değildir <strong>ve</strong> bu konu siyasi iradenin acilen karar <strong>ve</strong>rmesi gereken<br />

ciddi bir o kadarda hassas bir meseledir. Bu alanda yaşanan, sorun <strong>ve</strong> sıkıntıların<br />

görmezden gelinmesi, çözümün ertelenmesi bir fayda sağlamayacak, bilakis<br />

sorunu derinleştirecek <strong>ve</strong> çözümü de zorlaştıracaktır. Aynı şekilde, iç denetçiler<br />

ile müfettiş <strong>ve</strong> diğer denetim elemanları arasında yaşanacak çatışma <strong>ve</strong><br />

gerginlikler de çözümü kolaylaştırmayacaktır. Ayrıca; çatışmayı sürdürülebilir<br />

kılan denetim elemanları arasında oluşturulan mali uçurum, görev çakışması <strong>ve</strong><br />

adaletsizlik içeren özlük hakların sonucu İç Denetçilerin lehine, diğer denetim<br />

elemanlarının aleyhine <strong>ve</strong> mağduriyetine neden olan mevcut durumdur.<br />

5018 sayılı Kanunu yürürlüğe koymak suretiyle mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi<br />

alanındaki reforma başlayıp, bu reformun kamu yönetiminin diğer alanlarında<br />

gerektirdiği düzenlemeleri yapmak görevi siyasi iradenin olduğu <strong>ve</strong> sorumlu<br />

oldukları apaçık bir gerçekliktir.<br />

İşte tüm bu karışıklıkları karşısında Büyükşehir Belediye Müfettişleri<br />

Derneğinin Sivil Toplum Kuruluşu olmalığıyla hazırladığı fikren <strong>ve</strong> eylemsel<br />

olarak ortaya koyduğu proje: ulusal ölçekte <strong>ve</strong> tüm denetim kurumlarının<br />

seçkisi ile katılımının sağlandığı “belediyelerde denetim <strong>ve</strong> beklentiler”<br />

panelinin düzenlenmesidir. Amacımız belediyelerde var olan <strong>ve</strong> görünmez<br />

addedilen denetim problemlerinin gündeme getirilmesidir. Sorunlarına çözüm<br />

aramaktır. 17 Şubat bizim için önemli bir gün. Derneğimizin ilk <strong>ve</strong> coşkulu bir<br />

çıkışıdır aynı zamanda 17 Şubat. E<strong>ve</strong>t, amacımız büyükşehir müfettişlerinin<br />

özlük mali haklarında ilerleme <strong>ve</strong> emsalleri ile denkleştirme çabasının yanında<br />

kurumlarımızda idari fonksiyonun tamlayanı olarak denetim <strong>ve</strong> uygulama<br />

sorunlarını da gidermekte yer almaktadır. Bu manadaki ilkimizdir derneğimizin<br />

düzenlediği ‘belediyelerde denetim <strong>ve</strong> beklentiler’ paneli.<br />

Kıymetli Hazirun. Bu çalışmamıza destek <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> paydaş olan Marmara<br />

Belediyeler Birliğine <strong>ve</strong> kıymetli yöneticilerine teşekkürlerimin bilinmesini<br />

isterim. Panelimizin başarılı geçmesini <strong>ve</strong> uzakları yakın eden <strong>ve</strong> bugün aramızda<br />

bulunan tüm denetim elemanlarına tekrar teşekkür ediyor <strong>ve</strong> hepinize saygılar<br />

sunuyorum.<br />

Değerli katılımcılar; Müsaadenizle Programımızı arz etmek istiyorum: Selamlama<br />

konuşmalarından sonra Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreterimiz Sayın<br />

Recep BOZLAĞAN Bey’in oturum başkanlığında, panelistlerin katılımıyla<br />

toplantımız icra edilecektir. Toplantımız iki yönlü olup ilk oturumda panelistler<br />

kendi kurumlarının perspektifinde olan resmi ortaya koyacaklar, öğleden<br />

sonraki, yemekten sonraki oturumdaysa olması gerekeni hazırunun katılımıyla<br />

soru cevaplı şekilde, hep beraber oturup konuşacağız.<br />

9


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

AÇILIŞ <strong>ve</strong> SELAMLAMA KONUŞMALARI;<br />

Selamlama konuşması için İSKİ Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcımız<br />

Necati FARSAK Bey’i ev sahibi olmaları hasebiyle kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum,<br />

buyurun efendim;<br />

İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Necati FARSAK;<br />

Değerli Hazirun, çok eski bir İSKİ’li olamama rağmen tekrar aranıza yeni<br />

katıldığım için selamlamamda kusur atfedersem kusurum af ola. Değerli Valim,<br />

değerli Genel Sekreterim, değerli Müfettiş başkan arkadaşlarım, Büyükşehir<br />

Belediye Müfettişleri Derneği yönetimine Türkiye’de ihtiyaç duyulan bir<br />

konuya el attıkları için <strong>ve</strong> bu konuyu tertipleyen arkadaşlarımı şimdiden<br />

tebrik etmek istiyorum. Çünkü Türkiye’deki teftiş mekanizmasıyla, teftiş olan<br />

arasında bir bağ kopukluğu vardı. İletişim, buna elektriklenme deyin, menfi<br />

olmayan haller teftiş-müfettiş dediğiniz zaman akla bu gelir. Ama hâlbuki<br />

ben bir kimya mühendisi olarak 18 yılım devlet sektöründe, 18 yılım da özel<br />

sektörde geçti. Yani devlet mekanizması tarafını da tanıyorum, özel sektör<br />

tarafını da tanıyorum. Bunu bilen bir arkadaşınız olarak ben şunu söylüyorum,<br />

Diyorum ki müfettiş olan arkadaşlarımız, yanlış yapanı doğru yola getiren <strong>ve</strong><br />

Türkiye’yi daha güzel kalkınabilirin nasıl olabileceğini yön gösteren bir kurum<br />

olarak düşünüyorum. Gerçekten fazla uzatmak istemiyorum konuyu, bizim<br />

branşımızda da olmadığı için ama düşüncelerim <strong>ve</strong> duygularım bu yönde,<br />

sizlere bakış açımız bu yönde, sizlerin yönlendirmesi, sizlerin kendi aranızdaki<br />

iletişimi bu sohbet vari de olsa panel de olsa bunların büyük fayda getireceğine<br />

inandığım için hepinize şimdiden teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum.<br />

Sayın Genel Müdürümüze teşekkür ediyorum. Şimdi Büyükşehir Belediyelerini<br />

temsilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sayın<br />

Hüseyin EREN Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum. Buyurun efendim.<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sayın<br />

Hüseyin EREN;<br />

Sayın Valim, Saygı değer Kaymakamım <strong>ve</strong> değerli hazırun, ev sahibi sıfatıyla<br />

hepinize hoş geldiniz diyorum, Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneğinin<br />

tanzim ettiği I. Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> panelinin faydalı<br />

olacağını umuyorum. Bizler gibi memuriyette eskiyen, her geçen yılın da<br />

tecrübesiyle denetimin ne kadar önemli olduğunu bir daha bir daha anlayan<br />

eski memurlar olarak buradaki konuşulanların çok fayda getireceğini ümit<br />

ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum.<br />

10


Değerli katılımcılar,<br />

Malumanız denetim, yönetimin bir fonksiyonudur. <strong>Denetim</strong> işlevi gören bir<br />

unsuru olmayan özel ya da kamusal bir teşkilat düşünülemez. Bütün teşkilatların<br />

bir amacı vardır <strong>ve</strong> bu amacı gerçekleştirirken hukuki, ahlaki <strong>ve</strong> iktisadi bazı<br />

kısıtlamalara tabidirler. Hukuki normlar <strong>ve</strong> ahlaki kurallar toplum hayatını<br />

tanzim eder; bunlara uyulmazsa kargaşa olur, nizam bozulur. Belediyelerinde<br />

imkânları kısıtlı ama hizmet yelpazesi de bir o kadar çeşitli <strong>ve</strong> geniştir. Kısıtlı<br />

imkânların merkezinde ise ekonomik zorluklar bulunmaktadır. Bu itibarla<br />

kurumlar kaynaklarını etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli kullanmak zorundadır.<br />

Kurumların amaçlarını hukuka uygun, etkin <strong>ve</strong> etkili bir şekilde gerçekleştirmesi<br />

sorumluluğu o teşkilatın yöneticisinindir. Yönetici bu noktada denetim<br />

fonksiyonuna ihtiyaç duyar. İşte teftiş bu amaca hizmet eder.<br />

Başka teşkilatlar gibi, denetim birimleri de zaman zaman tartışılır. Tartışmalarda<br />

genellikle haklı eleştirilerin yanında haksız eleştiriler de bulunmaktadır. İla<strong>ve</strong>ten,<br />

görüşler konuya hangi perspektiften baktığınıza göre farklılıklar gösterebilir.<br />

Bazen de gerçekler ile yaratılan imaj birbirinden farklı olabilmektedir. Haklı<br />

eleştirilere yol açan eksikliklerin giderilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.<br />

Bugün burada bu mevcut eleştirilere sanırım yenileri de katılacaktır. Ancak<br />

kamu harcamalarının olduğu yerde kamu denetimin olması bir mecburiyetten<br />

öte zorunluluktur. Sorun bu denetimin daha sağlıklı yapılabilmesi <strong>ve</strong> hangi<br />

sistemle toplumsal maksimum faydanın teminindedir.<br />

Geleneksel teftiş diye adlandırdığımız teftiş kurulları ile 5018 sayılı yasa ile<br />

denetim sistemimize getirilen iç denetimin bize ülkemizde sadece denetim<br />

anlayışı değil aynı zamanda denetim yöntemlerinin de değişmeye başladığını<br />

göstermektedir. Bu değişim <strong>ve</strong> bu gelişme teftiş anlayışında da köklü değişime<br />

yol açacak niteliktedir.<br />

Mesele kıt kaynakları olan belediyelerin birde yetişmiş personelinin atıl olarak<br />

bir kenara bırakılmasının önüne geçmektir. Müfettiş, iç denetçi ya da bir başka<br />

isim. Önemli olan kamu idari <strong>ve</strong> mali eylemlerinin denetim sistemi dışına <strong>ve</strong><br />

denetimsizliğe bırakılmamasıdır. Zamanın gerek <strong>ve</strong> ihtiyaçlarına yeni cevaplar<br />

üretmeye, kendini sürekli yenilemeye <strong>ve</strong> Belediyelerimizin iyi yönetişimine<br />

katkıda bulunmaya denetim elemanlarının bütüncül <strong>ve</strong> yerinde çalışmalarının<br />

merkez noktasını teşkil edecektir.<br />

Bu duygu <strong>ve</strong> düşüncelerimle paneli tertip eden dernek <strong>ve</strong> birliğin kıymetli<br />

yöneticilerine teşekkür eder panelin denetim bağlamında belediyelerimize<br />

tekrar hayırlar getirmesini dilerim.<br />

Sayın Genel Sekreter Yardımcımıza teşekkür ediyorum. Şimdi denetim<br />

gruplarını temsilen yine ev sahibi sıfatıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />

Teftiş Kurulu Başkanımız Sayın Süleyman KAHRAMAN Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t<br />

ediyorum, buyurun efendim.<br />

11


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanımız, Mülkiye<br />

Başmüfettişi Sayın Süleyman KAHRAMAN;<br />

Sayın Valim, değerli Kaymakamlarım, değerli Mülkiye Başmüfettişlerim, Sayın<br />

Vali Yardımcılarım, Sayın Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılarım,<br />

çok kıymetli Hazırun, hepinizi sevgi <strong>ve</strong> saygıyla selamlıyorum.<br />

Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği <strong>ve</strong> Marmara Belediyeler Birliğinin<br />

ortaklaşa düzenlediği <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> konulu panele hoş<br />

geldiniz.<br />

Değerli Hazirun; Türkiye’de denetim köklü bir geçmişe dayanmaktadır. Devletin<br />

gelir <strong>ve</strong> giderleri ile mallarının parlemento (Türkiye Büyük Millet Meclisi)<br />

adına denetlenmesi amacıyla, ilk yüksek denetim kurumu olan SAYIŞTAY, 1862<br />

yılında kurulmuştur.<br />

Mülkiye Teftiş Kurulu; 1880’li yıllarda Osmanlı İmparatorluğu döneminde,<br />

İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulmaya başlanmış <strong>ve</strong> denetim sistemi<br />

içerisindeki yerini almıştır. Türk Kamu <strong>Denetim</strong> Sisteminin temeli bu kurula<br />

dayanmaktadır.<br />

Son olarak; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi <strong>ve</strong> Kontrol Kanunuyla; mali<br />

yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemimiz, uluslararası standartlar <strong>ve</strong> Avrupa Birliği<br />

uygulamalarıyla uyumlu olarak yeniden düzenlenmiş, 5436 sayılı Kanunla da<br />

gerekli değişiklikler yapılarak, 01/01/2006 tarihinden itibaren yeni sistemin<br />

uygulanmasına başlanmıştır. Anılan Kanunun uygulanması için gerekli ikincil<br />

mevzuat hazırlanarak uygulamaya konulmuştur.<br />

5018 sayılı Kanun gereğince; 2003 yılında Maliye Bakanlığı bünyesinde İç<br />

<strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, paralelinde tüm kamu kurum <strong>ve</strong><br />

kuruluşlarında İç <strong>Denetim</strong> Birimi Başkanlığı kurulmuştur.<br />

Yeni mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi ile idarelerin görev, yetki <strong>ve</strong><br />

sorumluluklarının artırılmış olduğunu söylemek mümkündür. Teftiş <strong>ve</strong><br />

denetimin idareye, çalışanlara <strong>ve</strong> vatandaşlara birçok faydası bulunmaktadır.<br />

İdareye faydası; yapılan iş <strong>ve</strong> işlemlerin doğruluğu test edildiği gibi, yerinde<br />

yapılıp yapılmadığı da kontrol edilmektedir. Böylece yönetim tarafından, hatadan<br />

<strong>ve</strong> israftan kaçınılmaktadır. Daha iyi hizmet, iş <strong>ve</strong> işlemler yapılmaktadır.<br />

Çalışanlara faydası; rehberlik yapılması, performanslarının ölçülmesidir.<br />

Böylece kamu çalışanlarının daha iyi değerlendirilmesi mümkün olmaktadır.<br />

12


Vatandaşa faydası; kaliteli hizmet almasına yaradığı gibi, yapmış olduğu başvuru<br />

<strong>ve</strong> şikâyetlerinin uzmanınca değerlendirilmesidir. Böylece vatandaşın hakkının<br />

iade edilmesi ya da başvurusunun yerinde olmadığının değerlendirilmesi<br />

sonucu ikna olabilmesidir.<br />

Teftiş Kurullarının da bir müessese olarak faydasına gelince; Bu kurullar her<br />

şeyden önce idare açısından yetişmiş insan kaynağıdır. Bunun yanında yaptığı<br />

teftiş <strong>ve</strong> denetim tecrübesi nedeniyle iyi bir rehberlik kaynağıdır. Her müfettiş,<br />

her denetçi, her teftiş <strong>ve</strong> denetim raporu bir rehberdir.<br />

Günümüzde Merkezi <strong>ve</strong> Mahalli İdarelerde hizmet çeşitliliği <strong>ve</strong> kalitesi artmış<br />

olduğundan teftiş <strong>ve</strong> denetime daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun yanında<br />

gü<strong>ve</strong>nilir, kaliteli bir İnsan Kaynağı <strong>ve</strong> Mali Kaynak Yönetiminin de teftiş <strong>ve</strong><br />

denetim sayesinde olması kaçınılmazdır.<br />

Teftişin faydalı olması için; idarece arzu edilir olması, sonuçların iyi<br />

değerlendirilmesi, teftişin rutin yapılması, ayrıca teftişe imkan sağlanması<br />

gerekmektedir.<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığımızın, görev <strong>ve</strong><br />

çalışmalarına gelince; Kurulumuzda 66 müfettiş görev yapmaktadır. 15 müfettiş<br />

çeşitli idari görevlerde bulunmaktadır.<br />

Başkanlığımızca İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütün birimleri, İSKİ <strong>ve</strong><br />

İ.E.T.T Genel Müdürlükleri, gerektiğinde Belediye iştirakleri denetlendiği gibi,<br />

İstanbul Valiliğinin Onayı ile müfettişlerimizce İstanbul ilimizdeki 40 ilçe<br />

belediyesinde İnceleme, Araştırma <strong>ve</strong> Ön İnceleme görevleri yapılmaktadır.<br />

Teftiş Kurulu Başkanlığımız; 2005 yılından itibaren “Eğitimsiz denetim<br />

olmaz”, “Yetişen Yetiştirir” prensibiyle kurs <strong>ve</strong> seminerlere önem <strong>ve</strong>rmiştir.<br />

20’den fazla seminer <strong>ve</strong> kişisel gelişim kursu düzenlenmiştir. Bundan sonra<br />

da bu çalışmalara devam edilecektir. Bu çalışmalardan çok büyük fayda<br />

görülmüştür. Müfettişlerimizce hazırlanan birçok rapor değişik mercilerce<br />

takdir toplamaktadır.<br />

Eğitim çalışmalarımıza, İstanbul da bulunan “Kamu kurum <strong>ve</strong> kuruluşlarının<br />

çalışanlarınca da yoğun ilgi gösterilmektedir. Bunun yanında, İstanbul<br />

dışından da zaman zaman katılımlar olmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediye<br />

Başkanımız Sayın Kadir TOPBAŞ’ın yakın ilgi <strong>ve</strong> alakasıyla, kurulumuza büyük<br />

ölçüde lojistik <strong>ve</strong> teknoloji desteği sağlanmıştır.<br />

Mahalli idarelerdeki teftiş <strong>ve</strong> denetimlere, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki<br />

uygulamanın, güzel bir örnek teşkil edebilmesi için, Sayın İstanbul Valimiz<br />

Muammer GÜLER <strong>ve</strong> Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir<br />

TOPBAŞ’ın desteklerine daha çok önem <strong>ve</strong>riyoruz.<br />

13


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Bu panelin teftiş <strong>ve</strong> denetimin daha iyi anlaşılmasına, bu alandaki sorunlarına<br />

çare bulunmasına yarayacağına gönülden inanıyorum. Panelin hayırlı olmasını,<br />

başarılı geçmesini diliyorum.<br />

Bu paneli düzenleyen; Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği adına Dernek<br />

Başkanı Süleyman HACICAFEROĞLU ile katkılarından dolayı; Marmara<br />

Belediyeler Birliği adına Genel Sekreter Recep BOZLAĞAN’ı tebrik <strong>ve</strong> takdir<br />

ederken, Bugünkü panelin hepimiz <strong>ve</strong> memleketimiz için hayırlı neticelere<br />

<strong>ve</strong>sile olmasını candan diliyorum. Bu <strong>ve</strong>sileyle katılanlara tekrar sevgi <strong>ve</strong><br />

saygılarımı sunuyorum. Teşekkür ederim sağolun.<br />

E<strong>ve</strong>t, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanımız<br />

Süleyman KAHRAMAN beye teşekkür ediyoruz.<br />

Değerli arkadaşlar bu toplantıyı aynı zamanda Yerel Yönetimlerin denetimi,<br />

özelde belediyelerin denetimi üzerine kurgulamış idik bir nevi kendisine<br />

bu toplantıyı ithaf edeceğim bir arkadaşımız var burada ismini zikretmeden<br />

geçemeyeceğim. Çünkü derneğimize emek <strong>ve</strong>ren Teftiş Kurulu Başkanlığımıza<br />

emek <strong>ve</strong>ren, elim bir hastalık sonucu görevi başında kaybettiğimiz müte<strong>ve</strong>ffa<br />

kardeşimiz dernek kurucu üyelerimizden, Hamza KUL Bey. Onu da anmadan,<br />

ismini zikretmeden geçemeyeceğim. Ruhu Şad olsun. Belediye Teftiş<br />

Kurullarının kurumsallığı, sivil toplumumuzun etkinliği açısında çok yerinde<br />

çalışmaları vardı, Onu da bu şekilde yâd etmek istiyorum.<br />

Ayrıca toplantımıza yoğun gündemleri münasebetleri ile iştirak edemeyen<br />

birçok Belediye Başkanlarımız, Kaymakamlarımız <strong>ve</strong> da<strong>ve</strong>tliler var. Kendileri<br />

telgraflarla toplantılarımıza iştirak ettiler. Ancak ben telgraf gönderenlerin<br />

arasından İçişleri Bakanımız Sayın Beşir ATALAY Bey’in telgraf metnini<br />

okuyacağım.Sayın Bakan gönderdiği telgraf metninde;<br />

“Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği <strong>ve</strong> Marmara Belediyeler Birliğinin<br />

mesaileri sonucunda ilk defa düzenlenecek denetim paneline olan nazik<br />

da<strong>ve</strong>tiniz için teşekkür ediyorum. <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> konulu<br />

panele yoğun programım nedeniyle katılamadığım için üzgün olduğumu ifade<br />

eder, panelin yerel yönetimlere hayırlı olmasını <strong>ve</strong> başarılı geçmesini dilerim.<br />

Şahsınızda programa katılan konuklarınıza selam <strong>ve</strong> saygılarımı sunarım.”<br />

Demektedir.<br />

Sayın Hazırun, Sayın İçişleri Bakanımızın telgrafını bu şekilde arz ettikten<br />

sonra, toplantımızın olması gereken kısmına geçmek istiyorum.<br />

14


E<strong>ve</strong>t, panelimizi başlatmak için;<br />

Panelimizin I.Oturumunu yürütecek olan Marmara Belediyeler Birliği Genel<br />

Sekreteri Sayın Recep BOZLAĞAN Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />

Paneli I.Oturumunda sunum yapmaları için;<br />

Kamu Yönetimi anlayışındaki değişim <strong>ve</strong> denetime yansımaları sunumu<br />

yapmak üzere Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Musa EKEN<br />

Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />

Geleneksel teftişin kurumsallığı <strong>ve</strong> deneyiminin geleceğe taşınması sunumunu<br />

yapmak üzere Mülkiye Başmüfettişi Sayın Ali ÜZMEZ Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t<br />

ediyorum.<br />

Belediyelerin mali denetiminde denetim çeşitliliği <strong>ve</strong> çıkış yolları sunumu<br />

yapmak üzere Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN Bey’i kürsüye almak<br />

istiyorum.<br />

Kamuda etkin bir iç denetim için temel şartlar, mevcut olması gereken adlı<br />

sunumunu yapmak üzere İç <strong>Denetim</strong> Merkezi Uyumlaştırma Dairesi Başkanı<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />

Toplantımızın tekrar hayırlara <strong>ve</strong>sile olmasını canı gönülden diliyor, niyaz<br />

ediyor, istiyorum <strong>ve</strong> bu anlamda toplantının icrası için oturum yöneticisi Recep<br />

BOZLAĞAN Bey’e sözü bırakıyorum. Buyurun efendim.<br />

15


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

I.OTURUM<br />

I. OTURUM BAŞKANI Recep BOZLAĞAN<br />

Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri<br />

Sayın Valilerim, değerli Hazırun, öncelikle hepinize hoş geldiniz diyorum. Ben<br />

deniz Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Recep BOZLAĞAN.<br />

Küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Birliğimizin adı, Ekim ayında yapılan<br />

Genel Kurul ile birlikte Marmara <strong>ve</strong> Boğazları Belediyeler Birliği olmaktan<br />

çıkmış Marmara Belediyeler Birliği olmuştur. Bundan sonra Birliğimizin adının<br />

Marmara Belediyeler Birliği olarak zikredilmesi bizleri memnun edecektir. Bunu<br />

öncelikle ifade etmek istiyorum.<br />

İkinci olarak da İstanbul Su <strong>ve</strong> Kanalizasyon İdaresine çok teşekkür ediyorum.<br />

Hem kurumum <strong>ve</strong> Müfettişler Derneği adına, hem akademik camia adına hem<br />

de bir İstanbul’lu olarak bu güzel mekanı bize tahsis ettikleri için. Bundan dolayı<br />

Genel Müdür Sayın Prof. Dr. Ahmet DEMİR’e Genel Müdür Yardımcısı Sayın<br />

Necati FARSAK’a bir önceki Genel Müdür Yardımcısı Sayın Cafer UZUNKAYA’ya<br />

huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum.<br />

Efendim, I. Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> Panelini bugün<br />

gerçekleştireceğiz. Bundan sonra da bu paneli kurumsallaştırmak istiyoruz.<br />

Bu konuda da hem İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, hem İstanbul Su<br />

<strong>ve</strong> Kanalizasyon İdaremizin, hem İçişleri Bakanlığımızın, hem Büyükşehir<br />

Belediye Müfettişleri Derneğinin <strong>ve</strong> hem de diğer kurumların, efendim,<br />

işbirliğinde inşallah önümüzdeki yıllardan itibaren çok daha güzel çalışmalar<br />

yapacağız. Bugün I. Oturumda 4 tane panelistimiz var. Bunlardan ilki Sayın Ali<br />

ÜZMEZ Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi. Geleneksel teftişin kurumsallığı<br />

<strong>ve</strong> deneyimin geleceğe taşınması konusunda bir sunuş yapacaklar, daha sonra<br />

da sırasıyla diğer panelistlerimiz sunuşlarını yapacaklar, takriben saat 11’i 10<br />

geçe gibi bir ara <strong>ve</strong>receğiz, 10 dakikalık <strong>ve</strong>ya 15 dakikalık bir ara, bundan sonra<br />

panelin II. kısmına geçeceğiz <strong>ve</strong> arkasından da soru cevap kısmına geçeceğiz.<br />

Ben şimdi konuşmalarını yapmak üzere Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi<br />

Sayın Ali ÜZMEZ’e sözü devrediyorum. Buyurun Sayın ÜZMEZ.<br />

Ali ÜZMEZ İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Mülkiye Başmüfettişi;<br />

Sayın Valim, değerli Hazırun, teftiş <strong>ve</strong> denetimde değerli hizmetler <strong>ve</strong>ren<br />

Müfettiş <strong>ve</strong> <strong>Denetim</strong> elemanları arkadaşlarım. Sözlerime başlamazdan önce<br />

hepinizi saygıyla selamlarım. Efendim, insan hatayla maluldür. Yani hata<br />

yapması ihtimali her zaman mevcuttur.<br />

Kamu çalışanları da insandır, dolayısıyla onlar da hata yaparlar. Teftiş,<br />

16


müfettişler hep hata arayan kişiler olarak halk nezdinde <strong>ve</strong> çalışanlar nezdinde<br />

öyle görülmüştür, aslı öyle değildir. Müfettişler, denetim elemanları aslında<br />

teftişleri ile aynı zamanda eğitici, öğretici, yol gösterici olmuşlardır. Bunlar<br />

hem kurumlarında <strong>ve</strong> çalıştıkları kurumlarda, teftiş ettikleri, denetledikleri<br />

kurumlarda <strong>ve</strong> hem de denetim birimlerindeki kamu çalışanlarını eğitmişler<br />

<strong>ve</strong> yetiştirmişlerdir.<br />

Dünya kurulalıdan beri insanlar devamlı iç <strong>ve</strong> dış denetimleri süre gelmiştir.<br />

Kamu çalışanları da dünya kurulduktan beri yani kurumlar oluştuktan<br />

beri kamu çalışanları da devamlı denetlemek <strong>ve</strong> denetim sonunda yol<br />

göstermek durumundadırlar. Efendim teftiş kurulları tarihi itibariyle çok<br />

eskiye dayanmaktadır. Yurdumuzda da Osmanlı İmparatorluğu döneminden<br />

günümüze kadar teftiş kurulları işlevlerini sürdüre gelmiştir. Teftiş kurulları<br />

arasında ilk teftiş kurulunu ya da ilkler arasında İçişleri Bakanlığı Teftiş<br />

heyetlerini görüyoruz. Bu teftiş heyetleri ilk defa Osmanlı döneminde 1913<br />

tarihinde <strong>ve</strong> 1915 tarihinde kurumsallaşmaya başlamış. 1913 tarihinde Umum<br />

Müfettişler adı altında müfettişlikler kurulmuş, bunlar bir nevi Bölge Valilikleri<br />

statüsünde teşkilatlanmış <strong>ve</strong> Osmanlı eyalet sistemine dayalı olarak Anadolu’da<br />

<strong>ve</strong> Rumeli’de hizmetler <strong>ve</strong>rmişlerdir, denetlemelerde bulunmuşlardır. Daha çok<br />

rehberlik <strong>ve</strong> bakanlığa bağlı, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak hizmet <strong>ve</strong>rmişlerdir.<br />

Daha sonra 1915 tarihinde ilk teftiş kurullukları, teftiş müdürlükleri şeklinde<br />

teşkilatlanmış <strong>ve</strong> görevlerini Bugüne kadar sürdürmüşlerdir.<br />

Bugün de teftiş kurulları, bunu niye anlatıyorum, çünkü İçişleri Bakanlığı Teftiş<br />

Kurulu diğer kuruluşlara örnek olmuş o kuruluşları, o kuruluşların da bu şekilde<br />

teşkilatlanmasına yardımcı olmuş kuruluşlar olduğu için ev<strong>ve</strong>la oradan girmek<br />

istiyorum. Efendim teftiş kurumlarının kurumsallığını 1930 tarihli hakkındaki<br />

kanunla beraber görüyoruz, daha sonra dair kanun 1984 yılında değiştirilerek<br />

3046 sayılı kanunun çıktığını görüyoruz. Yani teftiş kurullarının dayanağı,<br />

ilk dayanağı 3046 sayılı bakanlıkların kuruluş görev <strong>ve</strong> esasları hakkındaki<br />

kanundur. Bu kanunu esası teşkil etmektedir. Bu kanunun 1. maddesi<br />

şöyledir. Kanunun 23. maddesinin teftişle ilgili maddesi kısaca özetliyorum,<br />

teftiş inceleme <strong>ve</strong> soruşturma işlerini yürütme bakanlığın amacını geliştirmek,<br />

burasını vurguluyorum, bakanlığın yani kurulacak diğer bakanlıkların<br />

amaçlarını geliştirmek, mevzuat, plan, programına uygun çalışmasını temin<br />

etmek maksadıyla gerekli teklifleri hazırlar.<br />

Teftiş kurulları bunun böyle teftiş <strong>ve</strong> denetimin yanında ayrıca bakanlıkların<br />

amacını geliştirmek mevzuat, plan, programına uygun çalışmasını temin etmek<br />

amacıyla teklifler hazırlar şeklinde bir hüküm var. Bu teftiş kurullarının anayasası<br />

niteliğindedir. Bunu, bu 2. hususu niye vurguluyorum, çünkü modern, modern<br />

işletmelerinin esasını teşkil eden etkinlik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğin artırılması inceleme,<br />

araştırma yapma <strong>ve</strong> kurumların performansının değerlendirmesini sağlamak<br />

gibi modern işletmelerin çok önemli işlevleri vardır.<br />

İşte ilk defa bakanlıkların kuruluş kanunuyla beraber, hani deniliyor ki; bu<br />

17


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

sistem yani modern işletme yenidir. Modern işletmede bu hususlar vardır,<br />

daha önce yoktu şeklindeki savunmalar bizce çok yerinde değildir, e<strong>ve</strong>t modern<br />

işletmecilik çok yenilikler getirmiştir ama ilk kurulan teftiş kurullarına teftiş<br />

inceleme <strong>ve</strong> soruşturmanın yanında böyle çok çok ileri bir, o tarihte bile 1930<br />

tarihinde 1983 tarihlerinde bile çok önemli görevler <strong>ve</strong>rmiştir. Şimdi dedik<br />

ki İçişleri Bakanlığı teftiş kurullarının yayılması <strong>ve</strong> denetim sistemlerinin<br />

esaslarında öncülük yapmıştır. Şimdi İçişleri Bakanlığının teftiş kurulları ile<br />

ilgili görevlerine şöyle çok kısaca değinerek geçiyorum.<br />

Efendim şimdi İçişleri Bakanlığı dedik ki 1915 tarihinde teftiş heyeti müdürlüğü<br />

şeklinde teşkilatlanmıştır. Daha sonra da 1930 tarihinde 1624 sayılı dahiliye<br />

<strong>ve</strong>kaleti merkez teşkilatı <strong>ve</strong> vazifeleri hakkındaki kanunla ilgili olarak bu<br />

husus kanunlaşmıştır. Ve bugün 1985 yılında 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı<br />

teşkilat <strong>ve</strong> görevleri hakkındaki kanuna dayalı olarak çalışmaktadır. Az ev<strong>ve</strong>l<br />

zikrettiğim Bakanlıkların kuruluş <strong>ve</strong> görevleri hakkındaki kanunda zikrettiğim<br />

rehberlik hizmetleri yani teftiş <strong>ve</strong> denetimin dışındaki müfettişlerin rehberlik<br />

hizmetleri aynen İçişleri Bakanlığı teşkilat kanununda yani içişleri Bakanlığı<br />

teşkilat kanununun teftiş kurulları ile ilgili bölümünde aynen vardır <strong>ve</strong> devam<br />

etmektedir. Bu yasalar yani bakanlıkların teftişle ilgili kuruluş kanununda<br />

hiçbir değişiklik olmamıştır. Yani tüm bakanlıkların teftiş kurulları eskiden<br />

olduğu gibi hizmet <strong>ve</strong>rmektedir. Bunu değiştiren bir mevzuat hükmü yoktur.<br />

Bunun hemen altını çizmek istiyorum.<br />

Değerli arkadaşlar!<br />

Bahsettiğimiz gibi İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri içten <strong>ve</strong> hesaplarını<br />

teftiş etmek, denetlemek yani hangi bölümün İçişleri Bakanlığına bağlı<br />

kuruluşlar, ilçe <strong>ve</strong> mahalli idarelerin <strong>ve</strong> bağlı kuruluşlarının bunlara bağlı<br />

kuruluşlarının içten <strong>ve</strong> hesaplarını teftiş etmek, denetlemek, inceleme <strong>ve</strong><br />

soruşturma yapmalarının yanında az ev<strong>ve</strong>l konuya değindiğim gibi bakanlığın<br />

amacını iyi geliştirmek. Bakın bunun altını çiziyorum. Amacını iyi geliştirmek,<br />

mevzuat, plan <strong>ve</strong> programına uygun çalışmasını temin etmek amacıyla gerekli<br />

teklifleri hazırlar. Yani rehberlik, teftiş kurulları rehberlik hizmetleriyle de<br />

teçhiz edilmiştir. Kanunla böyle bir görev kendilerine <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Yani modern işletmeciliğin kuralları bu tarihte bile vardı <strong>ve</strong> buna dayanılarak<br />

bizim İçişleri Bakanlığı bu yönde çalışmalarını son teftişlerde son teftişlerimizde<br />

bu kurallar çerçe<strong>ve</strong>sinde, sadece teftiş yapmak, inceleme soruşturma yapmanın<br />

yanında bu tür modern işletme kurallarının işletilmesi için yönetime, idareye,<br />

teftiş yapılan idari birimlere bu şekilde yol gösterme, bunların buradaki<br />

personelin eğitme belli hedeflere ulaşması için gayret sarf etmiştir <strong>ve</strong> hala sarf<br />

etmektedir.<br />

Bunu bu şekilde vurguladıktan sonra efendim, dünyada teftiş kurullarına<br />

değinmek istiyorum. Efendim şuan geçmişte iki teftiş kurumu görüyoruz. Kıta<br />

Avrupa’sı sistemi, daha doğrusu iki sistem görüyoruz. Bir tanesi Kıta Avrupa’sı<br />

18


denetim sistemi, yani kıta Avrupa’sı teftiş kurulları, bildiğimiz işte Fransa’dır,<br />

Almanya’dır, İtalya’dır, bildiğimiz Kıta Avrupa’sındaki ülkelerin uygulamış<br />

olduğu geçmişte <strong>ve</strong> bugün uyguladıkları sistem, bu bir. İkincisi Anglosakson<br />

denetimi dediğimiz iç denetim sistemi. Yani iki denetim sistemi şeklinde<br />

teşkilatlanmıştır.<br />

Dünya bu. Yani teftiş kurulları iç denetim sistemi, teftiş kurulları kıta<br />

Avrupa’sında, iç denetim sistemi Anglosakson ülkelerinde, İngiltere <strong>ve</strong> Amerika<br />

Birleşik devletlerinde, başlangıç bu. Ancak son senelerde kıta Avrupa’sında<br />

da iç denetim sistemi, klasik teftiş kuralı sisteminden iç denetim sistemine<br />

de yer <strong>ve</strong>rilmiştir. Ancak daha önce klasik pardon, İç denetim sistemini<br />

benimseyen Amerika, İngiltere <strong>ve</strong> diğer ülkelerde de bu iç denetim sistemi<br />

yeterli olmadığı görülmüş. Bir takım aksaklıklar görülmüş. Bu sebeple ABD’de<br />

1974’de kaldırılmış olan klasik teftiş sistemi daha sonra Tarım Bakanlığında<br />

ilk defa Tarım Bakanlığında yeniden ihdas edilmiş <strong>ve</strong> 1976’da yeniden teftiş<br />

kurulları sistemi iç denetimin yanında başlamış <strong>ve</strong> devam etmiştir. Daha sonra<br />

bu devletin 1998 yılında genel müfettişler yasası değiştirilerek 14 bakanlık,<br />

43 federal kuruluş olmak üzere 57 kuruluş da klasik teftiş kurulları sistemi<br />

kurulmuş <strong>ve</strong> halen göre<strong>ve</strong> iç denetimi ile birlikte devam etmektedir.<br />

Efendim benzer şekilde İngiltere’de de aynı şeyi görüyoruz, 13 teftiş kurulu halen,<br />

yeniden kurulmuş, iç denetimin yanında kurulmuş <strong>ve</strong> buna devam etmektedir.<br />

Benzeri şekilde Fransa, biliyorsunuz Fransa bizim teftiş kurulları sistemimiz<br />

daha çok Fransa’ya da yani klasik teftiş kurulu sistemimiz Fransız sistemine<br />

dayanmaktadır. Ama Fransız sistemi klasik teftiş kurulları sistemini terk<br />

etmemiştir. İç denetim sistemi yanında bu sistemi de artan bir değer olarak kıta<br />

Avrupa’sında uygulanmaktadır. Avrupa Birliğiyle beraber, AB’nin kurulmasıyla<br />

beraber Kıta Avrupa’sında iç denetim sistemi yaygınlaşmaya başlamış. Özelikle<br />

AB’ye yeni katılan ülkelere iç denetim sisteminin uygulanması zorunlu kılınmış.<br />

Ve AB müktesebatında dahil olmak üzere iç denetim sisteminin ihdas edilmesi<br />

zorunluluğu getirilmiştir.<br />

Bu çerçe<strong>ve</strong>de işte kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanununda bir yenilik olarak<br />

iç denetim <strong>ve</strong> dış denetim sistemi konulmuştur. Dış denetim sistemi zaten<br />

Sayıştay ile birlikte vardı <strong>ve</strong> dış denetimde mali denetim bu kanunun 2006<br />

yılındaki uygulamalarına kadar dış denetim yani mali denetim harcamaların<br />

denetimi hem Sayıştay <strong>ve</strong> hem de İçişleri Bakanlığı Müfettişleri, İçişleri<br />

Teftiş Kurulu tarafından yapılmaktaydı. İçişleri Teftiş Kurulu bu meyanda dış<br />

denetimde çok güzel çalışmalar yapmışlardır. Harcamalar konusunda uzun yıllar<br />

tecrübeye dayanarak, tecrübelerine dayanarak çok güzel çalışmalar yapmışlardır.<br />

Kamu yönetimlerine, memurlara faydalı olmuşlardır, yön <strong>ve</strong>rmişlerdir. Onları<br />

daha iyi yetişmesi için gayret sarf etmişlerdir. Uzun yıllar bu kasabalara kadar<br />

denetleme yapılmıştır. Hem öyle denetleme yapılmıştır ki bugün, ben biraz<br />

eleştireceğim.<br />

Sayıştay’ın yapmış olduğu çok güzel hizmetler var e<strong>ve</strong>t esas görev onların.<br />

19


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Ama bizim teftiş kurullarımız İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulları a dan z ye kadar<br />

harcamaların denetimini yapmış, bu yönde hizmetler <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> biz teftişi<br />

yaparken tüm, böyle çuval ile evrakı istemiyoruz. Şimdi Sayıştay arkadaşlarımız<br />

sistemi nasıl işliyor ama eskiden benim bildiğim çuvalla harcama evrakı da<strong>ve</strong>t<br />

edilir, istenir, o çuvalla gönderilen evrak üzerinde inceleme yapılır idi. Şimdi<br />

nasıl yapıyorlar bilemiyorum. Bizce bu sistem yanlıştır. Eleştireceğim, yıllarımı<br />

<strong>ve</strong>rdim. Ben 25 senedir teftiş kurulunda hizmet <strong>ve</strong>rdim, alın teri <strong>ve</strong>rdim. Çuvalla<br />

istenen evrakla teftiş olmaz. Çuval ile gönderilen evrakın ne geldiği belli değil.<br />

Biz öyle yapmıyorduk. Biz nasıl yapıyorduk? Getir bakalım, ne kadar evrakın<br />

var? Bankaya giriş çıkış tarihleriyle beraber banka dekontlarıyla beraber tek<br />

tek alarak teslim alıyorduk <strong>ve</strong> bunu tek tek inceleyerek yapıyorduk. Bu sistem<br />

uzun yıllar emek <strong>ve</strong>rdik. İçişleri Bakanlığı Teftiş heyetinin bu yönde çok güzel<br />

çalışmaları olmuştur <strong>ve</strong> çok büyük emekleri vardır. Tabi Sayıştayımız eskiden<br />

de belki bugün biraz daha teşkilatlandı. Eskiden bu kadar geniş kadrosu yoktu.<br />

Bugün biraz daha kadrosu genişlemiştir. Ve merkezde teşkilatlanmıştır. Bana<br />

göre bu da yanlıştır. Sayıştay illerde, bölgelerde teşkilatlarını kurmalı <strong>ve</strong> kamu<br />

hizmeti gören, kamu harcaması yapan birimlere daha yakın olmalıdır, bu bir.<br />

Değerli arkadaşlar, işte Sayıştayın bu eksiklikleri demeyeyim de, hataları<br />

deneyeyim de Sayıştaydan kaynaklanan konu yok, mevzuattan kaynaklanan<br />

sorunlar var. Sayıştayın bu eksikliklerini tamamlamak <strong>ve</strong> kamu kuruluşlarının<br />

harcamalarına daha yakın olmak, onların iç denetimini daha iyi sağlamak<br />

amacıyla 1050 sayılı kanundaki iç denetim organları kurmuştur. Yani bir<br />

yerde iç denetçiler, iç denetim kurumu çok faydalı işlevi olacak bir kurumdur.<br />

Neden? Çünkü idarelere harcamaları bakımından yönetime en yakın kurum<br />

olarak görülmelidir. Öyle mütalaa edilmelidir. Neden? Şimdi arz edeceğim. İç<br />

denetçilerin esas görevi, 1. görevi harcamaların teftişi, hukuka uygunluğu, yasalara<br />

uygunluğunu denetlemektir. Bu bakımdan İç Denetçiler Sayıştayın önemli<br />

yardımcıları olacaklardır, olması gerekir. Bu şekilde teşkilatlandırılmalıdır. İç<br />

denetçilerin çalışmaları sanki kanun böyle bir koordineden de söz edilmektedir<br />

ama bence çok zayıftır. Neden zayıftır? Sadece raporları isterse Sayıştay isterse İç<br />

denetçiler raporlarını Sayıştaya gönderirler, Sayıştay Denetçilerine gönderirler<br />

gibi böyle bir hüküm olduğunu gördüm. Yani İç <strong>Denetim</strong>i. Şimdi gelelim İç<br />

<strong>Denetim</strong>i İç denetim kurumu, kurulları kurumu konusundaki gelişmelere.<br />

Efendim İç Denetçilerle ilgili 5018 sayılı mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunu<br />

63,64 <strong>ve</strong> devamı maddelerde, İç Denetçilerle ilgili 5018 sayılı mali yönetim <strong>ve</strong><br />

kontrol kanunu 63. maddesi İç <strong>Denetim</strong>in amacını düzenlemiş. 64. Maddesi<br />

ise İç Denetçinin görevlerini tadada olarak, eski deyimle tek tek sıralamıştır.<br />

Efendim bunu iki gruba ayırarak incelememiz gerekmektedir, bana göre. Bu<br />

birincisi denetim görevi. Birinci hizmet tarafı denetim görevi, iç denetçilerin.<br />

Bu nedir? Harcama sonunda yasal uygunluk denetimi yapmak. Yani kuruluşları,<br />

kuruluşlardaki harcamaların yapmış oldukları harcamaların evrakı üzerinden,<br />

evraktaki harcamaların ta başlangıçtan sonuna kadar harcama sonuna kadar<br />

yasal uygunluk denetimi yapmak bunların bir <strong>ve</strong> baş görevleri. Bu İç denetim<br />

20


adı altında yapmaktadırlar bu arkadaşlarımız, yapmaları gerekmektedir. Dış<br />

denetimde bunu Sayıştay yapacak. iki bu grupta yani denetim görevliliği ile<br />

ilgili 2.grupta Sayıştay denetçileri pardon iç denetçiler şunları yapmakla<br />

mükelleftirler. Harcama + mali işlere ilişkin işlem <strong>ve</strong> karaların kalkınma planı<br />

programlar, stratejik planlar, performans programlarına uygunluk denetimini<br />

yapmak. Yani 3152 sayılı kanunun 14b maddesi de az önce bahsettik buna<br />

benzer bir hizmet yapıyordu. Yani rehberlik hizmeti, yani bir yerde. Şimdi<br />

ikinci görevleri değerlendirme, rehberlik, danışmanlık görevlerini yapmak.<br />

Ama ana görev bana sorarsanız ana görevleri, iç denetçilerin ana görevleri,<br />

harcama sonunda yasal uygunluk denetimi yapmak görevleri ana görevleri<br />

olmalıdır. Çünkü, yani esas bu iç denetçilerin kuruluşu 5018 sayılı kanuna<br />

dayanmaktadır. 5018 sayılı kanun nedir? Mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunu.<br />

Kanunun amacı zaten bu. Mali Yönetim <strong>ve</strong> Kontrol, iki ana grup.<br />

Efendim iç denetçilerin diğer ikinci gruptaki görevleri değerlendirme, rehberlik<br />

<strong>ve</strong> danışmanlık görevidir. Ben bunun dışında iç denetçilerinin iş <strong>ve</strong> işlemleriyle<br />

ilgili bir görevlerini kanunda göremiyorum. O zaman teftiş kurulları iç<br />

denetçilerin iki sahada görev yapmaları kanunla darp edilmiştir. Ne bu? Mali<br />

denetim, mali denetim <strong>ve</strong> iş <strong>ve</strong> işlemlerin denetimi. O zaman iş <strong>ve</strong> işlemlerin<br />

denetimini kim yapacaktır. Bana sorarsanız, işte daha önceki teftiş kurulu arz<br />

ettiğimiz teftiş kurulları bu denetimi yani işte kamu hizmeti kurumlarının iş <strong>ve</strong><br />

işlemlerinin mali hizmetleri dışında harcamalarının dışındaki iş <strong>ve</strong> işlemleri ki<br />

bu çok geniş bir sahadır. Teftiş kurulları bunu yapacaklardır. İç denetçiler açıkça<br />

hüküm var. Neyi yapamazlar? Bana sorarsanız ki bunda açık bir hüküm yok<br />

ama açık hükmü şöyle var; kanunda belirtilenlerin dışında görev yapamazlar.<br />

Kanunda belirli teftiş <strong>ve</strong> soruşturma görevleri yok. O halde teftiş <strong>ve</strong> soruşturma<br />

görevlerini kim yapacaktır. Onu da teftiş kurulları yapacaktır. Ama bu arada bu<br />

kanunla beraber şüphe yok ki harcama sonunda yasal uygunluk denetimi teftiş<br />

kurulları kesinlikle yapamayacaktır.<br />

Daha önce İçişleri Bakanlığı yine kendi kuruluş kanununa dayanarak Anayasaya<br />

dayanarak, Anayasanın 127.maddesine dayanarak böyle görev yapıyorlardı.<br />

Ama sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. İç denetim ile iç denetçi kurulları<br />

<strong>ve</strong> iç denetçi kurulları ile teftiş kurulları arasında sanki denetim konusunda<br />

bir ayrılık, görev çatışması <strong>ve</strong>ya çakışması şeklinde bir izlenim var. Hatta ben<br />

bir, yine İç denetçi arkadaşların bir tanesinin makalesinde okudum, diyor ki;<br />

efendim bundan böyle teftiş kurulları sadece <strong>ve</strong> sadece inceleme <strong>ve</strong> soruşturma<br />

yaparlar, bunu dışında görevleri yoktur. Asla böyle bir şey söz konusu değildir.<br />

Çünkü burası hukuk devletidir. Kanunlarda teftiş kurullarına görev <strong>ve</strong>ren<br />

kanunlarda hiçbir değişiklik yoktur. 5018 sayılı Kanuna istisna eden yani teftiş<br />

kurullarını devre dışı bırakan hiçbir hüküm de yoktur, olan bana göstersin. O<br />

halde teftiş kurullarının kalkmış mıdır yani? Teftiş kurulları hayır efendim teftiş<br />

kurullarının görevi kamu hizmet müesseselerinde, kamu kuruluşlarında iş <strong>ve</strong><br />

işlemlerinin teftişini yapmak, az ev<strong>ve</strong>l arz ettiğim gibi rehberlik hizmetlerini<br />

yerine getirmek, bunun yanında inceleme <strong>ve</strong> soruşturma hizmetlerini<br />

21


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

yürütmektir. Bu yönüyle, bu anlattığım yönüyle kurumlar arasında bir çatışma<br />

söz konusu değildir. Kanunen söz konusu değildir. Ama biz bunu yaparsak ayrı<br />

mesele.<br />

Kanunda iç çatışma, çakışma söz konusu değildir. Kanun çok iyi ayrımı yapmıştır.<br />

İç denetçilerin görevi arz ettiğim gibi harcama sonunda yasal uygunluk denetimi<br />

yapmak, 2.görevleri değerlendirme, rehberlik <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetleridir.<br />

Bunun dışında arkadaşlar görevleri yoktur. Görev <strong>ve</strong>rilirse o takdirde yasaya<br />

aykırılığı teşkil eder. İç denetçilere hiçbir şekilde inceleme soruşturma görevi<br />

<strong>ve</strong>remeyiz. Bu görev teftiş kurullarınındır. Efendim ayrıca mali işlemlerin<br />

dışında kuruluşların kamu hizmet müesseselerinin iş <strong>ve</strong> işlemleri çok geniş<br />

bir yelpazede, çok geniş bir perspektifte görülen iş işlemleri denetimi ki<br />

bunlar da en az mali, en az onun mali denetim kadar önemlidir. Bunda teftiş<br />

kurulları görevlidir. Dolayısıyla belediye müfettişleri bunların dışında değildir,<br />

belediye teftiş kurulları da bunların dışında değildir. Kanunla kurulmuş bir<br />

teşekküldür. Efendim bunda tereddüt yoktur. Dolayısıyla belediye müfettişleri<br />

de İç denetimdeki malide harcama sonunda yasal uygunluk denetlimi<br />

yapamayacaklar ama iş <strong>ve</strong> işlemler konusunda görevlidirler. Bu sahada da güzel<br />

hizmet <strong>ve</strong>rebileceklerine inanıyorum.<br />

Efendim ben değerli Başkanımız az ev<strong>ve</strong>l 5 dakikamız olduğunu, e<strong>ve</strong>t çok<br />

teşekkür ederim. Benim sizlere arz edeceğim hususlar bunlardır. Tabi benim<br />

buradaki görüşlerim şahsımın görüşleridir. Ben İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu<br />

adına burada bulunmuyorum. Şahsımın görüşleridir ama diğer Mülkiye<br />

Müfettişi arkadaşlarımla beraber bu konuyu, ben bunun üzerinde 3 gün<br />

çalıştım. İç Denetçilerin bu görevlerinin dışında başka bir görevleri doğrudan<br />

doğruya yok. Elbette ki harcamalarla ilgili, diğer iş <strong>ve</strong> işlemleri teftiş babında<br />

değil bilgi babında inceleyebilirler. Buna hiç diyecek yok. Efendim bana, süreyi<br />

de biraz aştım her halde bağışlayın, bana bu imkanı <strong>ve</strong>ren Sayın Belediye<br />

Müfettişleri Derneğine, Marmara Belediyeler Birliği görevlilerine çok teşekkür<br />

ederim. Gerçekten güzel bir çalışma olacak, arkadaşlarımı tebrik ederim, saygılar<br />

sunarım efendim.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Biz de Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi Sayın Ali ÜZMEZ’e çok teşekkür<br />

ediyoruz. Efendim müsaade ederseniz, Sayın Ali ÜZMEZ’in anlattıklarından<br />

bazı notları özetle size aktarmak istiyorum.<br />

Müfettişin temel görevlerinden birinin teftiş vasıtasıyla eğitmek, öğretmek, yol<br />

göstermek <strong>ve</strong> rehberlik etmek olduğunu söyledi. Teftiş kurullarının Türkiye’deki<br />

tarihi gelişiminden söz etti. Ve 1900’lü yılların başlarından itibaren tarihi<br />

gelişimi, 1984 <strong>ve</strong> oradan da günümüze getirdi. Geleneksel olarak yapılan teftişte<br />

bile modern yönetim tekniklerine paralel bir yaklaşımın bulunduğunu bu<br />

nedenle teftiş konusunda ön yargılı olunmaması gerektiğini ifade etti. Kanunun<br />

teftiş kurullarına modern yönetim ilkelerine uygun görevler de <strong>ve</strong>rdiğini bu<br />

22


çerçe<strong>ve</strong>de ifade etti. Ve arkasından da dünyadaki teftiş uygulamalarına geçti.<br />

Kıta Avrupa’sından <strong>ve</strong> Anglosakson ülkelerinden ABD <strong>ve</strong> İngiltere’den söz etti.<br />

Kıta Avrupa’sında geleneksel anlamda teftiş kurullarının ön planda olduğu<br />

daha sonra bunlara İç denetim birimlerinin eklendiği, Anglosakson ülkelerinde<br />

ise teftiş kurullarının zamanla lav edildiğini, zamanla iç denetim kurullarına<br />

geçildiği, fakat bunun bir eksiklik olarak görüldüğünü <strong>ve</strong> daha sonrasında da<br />

tekrar teftiş kurullarının oluşturulduğunu örnekleriyle anlattı. AB müktesebatı<br />

gereğince de üye <strong>ve</strong> aday ülkelerde iç denetim sisteminin kurulmasının zorunlu<br />

tutulduğunu, muhtemelen Türkiye’deki getirilen yeni sistemin de bu sürecin<br />

bir gereği olduğunu ifade etti. 5018 sonrası dönemde 2006 yılına kadar dış mali<br />

denetimin de teftiş kurullarınca yapıldığını söyledi. Bu tarihten sonra dış mali<br />

denetimin tamamıyla Sayıştay’ın yetkisine geçtiğini, dolayısıyla Mülkiye teftiş<br />

kurulunun bu konuda yetkisiz kaldığını ifade etti. Ancak Sayıştay’ın yapmış<br />

olduğu denetim çalışmasına da bazı eleştiriler getirdi. Evrakların efendim, ilgili<br />

kamu idarelerinden çuvallarla istenmesi <strong>ve</strong> çuvallar dolusu evraklar üzerinden<br />

denetimin yapılmasını doğru bulmadığını ifade etti. <strong>Denetim</strong>in sahada <strong>ve</strong><br />

tüm evrakların tek tek teslim alınarak tek tek incelenmesiyle yapılmasının<br />

daha doğru olacağını ifade etti. Ancak burada da Sayıştay’ın belki bir takım<br />

insan kaynağı <strong>ve</strong> teşkilat yapısı açısından geçmişte yetersiz olmasının etkili<br />

olabileceğini ama günümüzde daha iyi bir duruma geldiğini ifade etti. Ve iç<br />

denetim sisteminin de muhtemelen Sayıştay’ın bu konudaki efendim, mevcut<br />

eksikliklerini gidermek için getirilmiş olabileceğini de ifade etti. Ve bir bakıma<br />

iç denetçilerin Sayıştay’ın yardımcıları <strong>ve</strong> destekçileri olduklarını da ifade etti.<br />

İç denetim kurulları ile ilgili hususta da aslında iç, kanunla iç denetime getirilen<br />

yetkilerin geleneksel olarak teftiş kurullarında yapılan denetimden çok farklı<br />

olmadığını ama 5018 ile birlikte iç mali denetimin efendim, teftiş kurullarından<br />

alındığını, dış mali denetimin de yine teftiş kurullarından alındığını ifade etti.<br />

Ama yeni getirilen sistemde de temel görevin harcama sonunda yasaya uygunluk<br />

denetimi olduğunu, iç denetimin temel görevinin bu olduğunu ifade etti. Diğer<br />

görevinin ise mali işlem <strong>ve</strong> uygulamaların plan <strong>ve</strong> programlara uygunluğunun<br />

değerlendirilmesi, bu çerçe<strong>ve</strong>de rehberlik <strong>ve</strong> danışmanlık yapılması olduğunu<br />

söyledi. Ve bir karşılaştırma yaptı. Bu karşılaştırmada da teftiş ile iç denetim<br />

arasındaki temel farkın, teftişin iş <strong>ve</strong> işlemlerinin denetiminden, iç denetiminse<br />

iç mali denetimden sorumlu olarak bir ayrımın yapılabileceğini <strong>ve</strong> iç denetimin<br />

kesinlikle bir soruşturma yetkisinin olmadığını ifade etti. Mevzuatta, şu anda<br />

cari mevzuatta, yürürlükteki mevzuatta iç denetim ile teftiş arasında da her hangi<br />

bir yetki çatışmasının bulunmadığını, teftişin yetkisiz bir duruma gelmediğini,<br />

geleneksel yetkilerinin olduğu gibi devam ettiğini, sadece bunun istisnasının iç<br />

mali denetim <strong>ve</strong> Sayıştay örneğinde de dış mali denetim olduğunu ifade etti.<br />

Biz yapmış olduğu sunuş <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rmiş olduğu değerli bilgiler dolayısıyla kendisine<br />

tekraren teşekkür ediyoruz.<br />

Şimdi Maliye Bakanlığı İç <strong>Denetim</strong> Uyumlaştırma Dairesi Başkanı Sayın Dr.<br />

Ahmet BAŞPINAR’a ben sözü devrediyorum. Kendileri kamuda etkin bir iç<br />

23


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

denetim için temel şartlar, mevcut <strong>ve</strong> olması gerekenler üzerine bir sunuş<br />

yapacaklar. Buyurun Sayın BAŞPINAR.<br />

Maliye Bakanlığı İç <strong>Denetim</strong> Uyumlaştırma Dairesi Başkanı Sayın<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />

Teşekkür ederim Sayın Başkan. Maliye Bakanlığı <strong>ve</strong> İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon<br />

Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />

Sunumum başlığı; kamuda etkin bir iç denetim için temel şartlar ile mevcut<br />

<strong>ve</strong> olması gerekenlerdir. Aslında ilk planlamada, bunun devamında teftiş <strong>ve</strong><br />

iç denetim görev ayrımı konusu da sunuma dahil edilmişti. Ancak daha sonra<br />

teftiş-iç denetim görev ayrımı bu panelin konusu olmaması gerektiğine karar<br />

<strong>ve</strong>rildiği için kapsamdan çıkarıldı, dolayısıyla o konulara girmeyeceğim. Ben<br />

sadece iç denetim tarafını anlatıp, teftiş tarafı zaten anlatılıyor, mukayeseyi<br />

sizlere bırakmış olacağım. Teftiş-iç denetim görev ayrımı tartışması, Mart ayı<br />

içerisinde AB’yi temsilen SIGMA’nın koordinatörlüğünde Ankara’da iki günlük<br />

bir seminerde ele alınacak olup, bu çalışmaya Mülkiye Teftiş Kurulu dahil<br />

olmak üzere bazı teftiş kurulları, İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulu <strong>ve</strong> ilgili<br />

diğer birimler da<strong>ve</strong>t edilecektir. Ben bugün burada sizlere, kamu iç denetiminin<br />

ne olduğunu, nasıl çalıştığını, eksiklerin ne olduğunu <strong>ve</strong> gelecekte nerelere<br />

ulaşması gerektiğini anlatacağım.<br />

İsmim Ahmet BAŞPINAR, Maliye Bakanlığı İç <strong>Denetim</strong> Merkezi Uyumlaştırma<br />

Dairesi Başkanıyım. Sunumumda; iç denetimin tarihçesinden kısaca bahsettikten<br />

sonra, kamuda mevcut denetim yapısına değineceğim. Arkasından, kamuda<br />

iç denetim ihtiyacı nasıl ortaya çıktığını anlatacağım. Sonrasında, bu ihtiyaca<br />

paralel olarak Türkiye’de denetimde değişimin nasıl gerçekleştiğini, 5018 sayılı<br />

kanunla kurulan yeni kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemini <strong>ve</strong> bunun iç<br />

denetim-iç kontrol tarafıyla ilgili kısımlarını kısaca sunmuş olacağım. Daha<br />

sonra da, yeni yapıda iç denetimin rolü <strong>ve</strong> önemi, iç denetim koordinasyon<br />

kurulu, iç denetim adına bugüne kadar kamuda yapılanlar <strong>ve</strong> bugünden sonra<br />

yapılması gerekenleri anlattıktan sonra sunumumu bitireceğim.<br />

İç denetim geleneksel anlamdaki teftişe göre daha yeni bir kavramdır. İç<br />

denetim 1941 yılında ABD’de Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün (IIA)<br />

kuruluşuyla hayata geçmiştir. Yani diğerlerine göre oldukça yeni bir kavram,<br />

yeni bir denetim anlayışıdır. 1941 yılında kurulan bu Enstitü, modern anlamda<br />

ilk genel kabul görmüş iç denetim standartlarını 1978 yılında yayınlamıştır.<br />

Türkiye’ye bu rüzgarın gelmesi 1995 yılına tekabül etmektedir. Yani Türkiye’de<br />

iç denetimin kurumsal anlamda başlangıcı 1995 yılıdır. Bu yılda, ABD’deki<br />

Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün akredite edilmiş şubesi olarak Türkiye<br />

İç <strong>Denetim</strong> Enstitüsü İstanbul’da kurulmuştur. Bu enstitüsünün kurulmasıyla,<br />

Türkiye’de iç denetim mesleki gelişim <strong>ve</strong> paylaşım platformu oluşturulmuştur.<br />

Kamuda ilk iç denetim uygulaması ise 2002 yılında Merkez Bankasında İç<br />

<strong>Denetim</strong> Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla başlamıştır. Bu ilk uygulamada,<br />

24


Türkiye İç <strong>Denetim</strong> Enstitüsünün eski başkanı genel müdür yapılmak suretiyle<br />

iç denetimdeki özel sektör deneyimi kamuya taşınmaya çalışılmıştır. Merkez<br />

bankasının idari yapısı biraz farklı olup, bizim şuan konuştuğumuz anlamda<br />

kamuda iç denetimin başlaması, 2003 yılı sonunda çıkarılan 5018 sayılı<br />

Kanunla olmuştur. Bu Kanun 2003 yılı sonunda çıkarılmasına rağmen, aslında<br />

tüm hükümleriyle 2006 yılı başında yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kamuda iç<br />

denetimin başlangıcı 2006 yılı başıdır.<br />

İç denetim sistemi nerelerde uygulanmaya başlandı? 5018 sayılı Kanunun iç<br />

denetime tabi idarelerinde, yani; genel bütçeli idareler, özel bütçeli idareler,<br />

mahalli idareler <strong>ve</strong> sosyal gü<strong>ve</strong>nlik kurumlarında. Üst kurullar da 5018’e dahil<br />

olmasına rağmen, Kanunun istisna maddeleri uyarınca bu iç denetim sistemin<br />

dışında kalmışlardır.<br />

Türkiye’de iç denetim kurulmadan önce, aslında hali hazırda devam eden<br />

denetim sistemine baktığımızda, üçlü bir yapı görüyoruz:<br />

1- Anayasa gereğince faaliyet gösteren denetim birimleri; Cumhurbaşkanı adına<br />

çalışan Devlet Denetleme Kurulu, Meclis adına çalışan Sayıştay <strong>ve</strong> Başbakan<br />

adına çalışan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu,<br />

2- Başbakanlık da dahil olmak üzere her bakanlığın teftiş kurulları <strong>ve</strong><br />

kontrolörlük birimleri,<br />

3- Özerk nitelikteki kuruluşların denetim birimleri; belediyelerin teftiş kurulları,<br />

üst kurulların denetim birimleri vb.<br />

Peki denetimde değişim ihtiyacı neden ortaya çıktı? AB, aday ülkelerin<br />

uluslararası standartlar ile AB iyi uygulamalarını izlemeleri konusunda görüş<br />

birliğine varmıştır. Yani AB’ye aday olan bir ülke için uyulması gereken bazı<br />

mevzuat vardır, ki uyum sağlanması gereken bu AB mevzuatına acquis deniliyor.<br />

Acquis’in iki çeşidi var; soft acquis <strong>ve</strong> hard acquis. Hard acquis, AB’nin kendi<br />

çıkardığı mevzuattır. Buna istisnasız uyum sağlamak gerekmektedir, Soft acquis<br />

ise, iç denetim de bunlardan biridir, AB’nin doğrudan çıkardığı bir mevzuatın<br />

bulunmadığı ancak, bu konularda uluslararası genel kabul görmüş standartların<br />

<strong>ve</strong> AB iyi uygulamalarının esas alınmasının istenildiği hususlardır. Örneğin, iç<br />

denetim bakımından esas alınması gereken standartların IIA, dış denetim için<br />

esas alınması gereken standartların INTOSAI standartları <strong>ve</strong> iç kontrol tarafında<br />

esas alınması gereken standartların COSO tarafından yayınlanan standartlar<br />

olduğu belirtilmektedir. Yani, AB, bu konularda bir uluslar arası kuruluş varsa<br />

bunların ilkeleri-standartları bizim ilkelerimizdir-standartlarımızdır demektedir.<br />

Dolayısıyla, bu konulardaki uluslararası standartlara uyum sağlandığı takdirde<br />

AB gereksinimleri de karşılanmış sayılacaktır. Diğer taraftan, mevcut AB’ye üye<br />

ülkeler için bu zorunluluk yoktur. Onlara bu sisteme uyum sağlamaları tavsiye<br />

edilir, Konu bu açıdan değerlendirildiğinde, iç denetim temelde AB’ye üyelik<br />

25


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

sürecinde ortaya çıkan bir ihtiyaçtır. İç denetimin ele alındığı AB müzakere<br />

başlığı 32. Fasıl: Mali Kontroldür. 32. Faslın üç temel başlığı vardır: Kamu iç mali<br />

kontrolü (KİMK), dış denetim <strong>ve</strong> AB mali çıkarlarının korunması. İç denetim bu<br />

ilk kısımda yer almaktadır. KİMK’in de dört alt bileşeni vardır; yönetsel hesap<br />

<strong>ve</strong>rebilirlik ilkesinin hayata geçirilmesi, mali yönetim <strong>ve</strong> kontrolün kurulması,<br />

bu bizim duyduğumuz anlamda iç kontroldür, fonksiyonel olarak bağımsız<br />

bir iç denetim kurulması <strong>ve</strong> KİMK sistemini koordine eden <strong>ve</strong> uyumlaştıran<br />

merkezi uyumlaştırma birimlerinin oluşturulması. Görüldüğü üzere iç denetim,<br />

32. Fasıl başlığı altında, kamu iç mali kontrolü bölümünde uyum sağlanması<br />

gereken alanlardan biridir. Bu gerek üzerine denetimde değişim ihtiyacı ortaya<br />

çıkmıştır. Diğer taraftan, iç denetim, sadece AB tarafından değil, IMF, Dünya<br />

Bankası, BM, NATO gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından da gerek uygulanan<br />

gerekse tavsiye edilen bir sistemdir.<br />

Bu ihtiyaç karşısında, 5018 sayılı Kanunla, her kamu idaresinin kendi iç<br />

denetçileri tarafından iç denetime <strong>ve</strong> Sayıştay tarafından da dış denetime tabi<br />

tutulması esası getirilmiştir. Yani bir kurumun dışarıdan biri tarafından <strong>ve</strong>ya<br />

kurum içindeki başka bir birim tarafından iç denetime tabi tutulması mümkün<br />

değildir. Aynı şekilde, dış denetimin de Sayıştay dışında başka bir denetim<br />

birimi tarafından yapılması mümkün değildir.<br />

5018 sayılı Kanunla kurulan kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi, temelde 3<br />

aşamadan oluşmaktadır:<br />

1- Politikaların <strong>ve</strong> önceliklerinin belirlenmesi,<br />

2- Kaynakların belirlenen politika <strong>ve</strong> önceliklere göre tahsis edilmesi <strong>ve</strong><br />

3- Tahsis edilen bu kaynakların ekonomik, etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli, buna 3E kuralı<br />

diyorlar, bir şekilde elde edilmesi <strong>ve</strong> kullanılmasını sağlamaya yönelik kontrol<br />

<strong>ve</strong> denetim mekanizmaların oluşturulması.<br />

Dolayısıyla, iç denetim bu sistemin 3. aşamasında yer almaktadır. Konuya daha<br />

detaylı bakacak olursak; 5018 sayılı Kanunun işleyişinde önce stratejik planlar<br />

oluşturulmakta, sonra performans programları hazırlanmakta, sonra idare<br />

bütçeleri hazırlanmakta, sonra bütçe alınmakta, sonra bütçe harcanmakta,<br />

sonra faaliyet raporlarıyla sonuçlar raporlanmakta <strong>ve</strong> daha sonra da iç <strong>ve</strong> dış<br />

denetim yapılmakta, bu aşama da tamamlandıktan sonra TBMM’ne <strong>ve</strong>ya<br />

belediyeler için yerel meclislere <strong>ve</strong> neticede kamuoyuna bilgi sunmakla birlikte<br />

döngü tamamlanmaktadır.<br />

KİMK sisteminde altı temel aktör vardır; Bakan, üst yönetici, harcama<br />

yetkilileri, strateji geliştirme birimi, gerçekleştirme görevlileri <strong>ve</strong> iç denetçiler.<br />

Bakan, eskiden ita amiriydi ancak yeni sistemde sadece siyasi sorumlu kişidir.<br />

Üst yönetici, KİMK sistemini kurmakla yükümlü kişidir ancak, harcama<br />

sürecinde imza yetki <strong>ve</strong> sorumluluğu yoktur. Mali hizmetler birimi, ön mali<br />

kontrolü yapacak birimdir. Harcama yetkilisi, harcama emrini <strong>ve</strong>ren, ancak<br />

26


izim konumuzda süreç kontrolünü izleyen kişidir. Gerçekleştirme görevlisi,<br />

süreç kontrolünü uygulayan kişidir. Muhasebe yetkilisi, muhasebe işlemlerini<br />

yapan kişidir. İşte buraya kadar olan süreçte idarenin risk yönetimi, yönetim<br />

<strong>ve</strong> kontrol süreçlerinin etkinliğini değerlendirecek kişi ise iç denetçidir.<br />

Aslında benim sunumum özeti, ekranda görünen şekilde yer almaktadır: Kamu<br />

iç mali kontrolünü anlatan bir şekil bu; bakan siyasi sorumlu kişi, altında<br />

sistemi kuran, koordine eden ancak hiç bir harcama evrakına imza atmayan üst<br />

yönetici, ancak asıl kontrol <strong>ve</strong> denetimi yapanlar alttakiler; bir işe başlanırken<br />

harcama yetkilisi harcama evrakını önce strateji geliştirme birimine gönderiyor<br />

<strong>ve</strong> orada ön mali kontrol yapılıyor, sonra evrak harcama birimine geliyor <strong>ve</strong><br />

burada gerçekleştirme görevlisi malı teslim alırken süreç kontrolünü yapıyor,<br />

bu şekilde idarenin kontrolü tamamlandıktan sonra harcama yapılıyor, harcama<br />

yapıldıktan sonra iç denetim devreye giriyor <strong>ve</strong> harcamanın denetimi yapılıyor.<br />

Ne oldu; harcama yapılmadan bir kontrol, harcama esnasında bir kontrol, (bir de<br />

bu arada harcama sonrası kontrol olması lazım ama şuan bizim mevzuatta yok)<br />

harcama bittikten sonra da denetim, hala idare içindeyiz. İşte buraya kadar olan<br />

kontrol <strong>ve</strong> denetimlerin tamamı idare içinde yapıldığı için adına kamu iç mali<br />

kontrolü deniyor. İdare içinde kontrol <strong>ve</strong> denetim bittikten sonra, işin içine<br />

Sayıştay giriyor <strong>ve</strong> dış denetimi gerçekleştiriyor. Son olarak da yolsuzluklarla<br />

mücadele biriminin çalışmalarıyla döngü tamamlanıyor <strong>ve</strong> işte 32. Fasılda adı<br />

geçen “Mali Kontrol” çerçe<strong>ve</strong>si bu şekilde ortaya çıkıyor.<br />

Şu anda 5018’de tanımlanan kurgu da budur: İdare içinde rutin olarak; ön mali<br />

kontrol, süreç kontrolü <strong>ve</strong> harcama sonrası kontrol, daha sonra iç denetim<br />

yapılması, daha sonra idare dışından Sayıştay tarafından rutin olarak dış<br />

denetim yapılması <strong>ve</strong> son olarak olağanüstü durumlarda, örneğin 5018 sayılı<br />

Kanunun 75 <strong>ve</strong> 77. maddeleri uyarınca ya da ihbar <strong>ve</strong>ya iç-dış denetim rapor<br />

çıktıları üzerine, yolsuzluklarla mücadele birimince soruşturma-teftiş yapılması<br />

öngörülmektedir.<br />

Ancak 5018 sayılı Kanunda ön mali kontrol, süreç kontrolü, iç denetim <strong>ve</strong> dış<br />

denetimin ne olduğu, kimler tarafından nasıl yapılacağı yazılı olmasına rağmen,<br />

yolsuzluklarla mücadelenin kim tarafından nasıl yapılacağı yazılı değildir. Diğer<br />

taraftan, teftişler kurullarının kendi mevzuatı yürürlüktedir ama işin ideali bu<br />

konunun da mutlaka 5018 sayılı Kanunda yazıyor olmasıdır.<br />

İç denetim, 5018 sayılı Kanunun 63, 64, 65, 66 <strong>ve</strong> 67. maddelerinde yer<br />

almaktadır: 63. maddede iç denetimin tanımı <strong>ve</strong> unsurları, 64. maddede iç<br />

denetçilerin görevleri, 65. maddede iç denetçilerin nitelikleri <strong>ve</strong> atanması, 66<br />

<strong>ve</strong> 67. maddelerde ise İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulunun oluşumu, görev <strong>ve</strong><br />

yetkileri düzenlenmiştir.<br />

İç denetim süreci ekranda yer almaktadır. Geleneksel denetim anlayışında işler<br />

genelde teamüllere göre yürütülür. İç denetimde ise ekranda görüldüğü üzere<br />

uzun <strong>ve</strong> yazılı bir süreç var, ancak süreci tamamladığınızda bir denetim yapmış<br />

27


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

oluyorsunuz.<br />

İç denetim evreninin dışında sadece; düzenleyici <strong>ve</strong> denetleyici kurumlar,<br />

belediye iktisadi teşebbüsleri <strong>ve</strong> KİT’ler kalmakta, onun dışında devletteki<br />

bütün kurumlar iç denetime tabidir.<br />

İdari yapı olarak baktığımızda, her bir idarede iç denetçiler doğrudan üst<br />

yöneticiye bağlıdır. Maliye Bakanlığı da durum aynı, burada farklı olarak sadece<br />

iç denetim koordinasyon kurulu var, ancak Maliye Bakanlığındaki iç denetim<br />

biriminin bir başka bakanlıktaki iç denetim biriminden bizim için farkı yok,<br />

yani bizdeki iç denetçiler İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kuruluna bağlı değil; her<br />

hangi bir belediyenin iç denetçisinin bize uzaklığı-yakınlığı neyse Maliye<br />

Bakanlığındaki iç denetçilerin uzaklığı-yakınlığı da öyledir.<br />

İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulu, iç denetimde koordinasyonu sağlamak<br />

üzere 2004 yılında Maliye Bakanlığı bünyesinde kurulmuştur. Bakanlıklar arası<br />

bir organizasyondur; çünkü üyelerden biri Başbakanın, biri Devlet Planlama<br />

Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın, biri Hazine Müsteşarlığının<br />

bağlı olduğu Bakanın, biri İç İşleri Bakanının <strong>ve</strong> başkanı dahil üçü Maliye<br />

Bakanının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından atanır. Bu durumda,<br />

7 üyeden sadece 3’ü Maliye Bakanlığının temsilcisidir, yani Kurul Maliye<br />

Bakanlığı bünyesinde olmasına rağmen çoğunluk olduğu için Bakanlıklararası<br />

bir Kuruldur. Şuan ki üyeleri ekranda görüyorsunuz; Bütçe <strong>ve</strong> Mali Kontrol<br />

Genel Müdürü başkan, üni<strong>ve</strong>rsiteden bir hoca, Hazine Müsteşarlığı Müsteşar<br />

Yardımcısı, DPT Müsteşar Yardımcısı, İçişleri Bakanlığında I. Hukuk Müşaviri<br />

<strong>ve</strong> Milli Emlak Genel Müdürü <strong>ve</strong> YÖK Yürütme Kurulu Üyesi.<br />

İç denetim alanında bu güne kadar; 3 adet yönetmelik, 3 adet bakanlar kurulu<br />

kararı, 3 adet tebliğ <strong>ve</strong> 14 adet rehber çıkarılmış, pilot iç denetimler yapılmış,<br />

şuan görev yapan 802 iç denetçiye 3 aylık eğitimler <strong>ve</strong>rilmiştir. Sistem Fransa<br />

Maliye Bakanlığıyla ortaklaşa yapılan bir eşleştirme projesiyle kurulmuş olup,<br />

geliştirmek için ise şuan bir Dünya Bankası projesi yürütülmektedir. Yeni iç<br />

denetçi alımına yönelik olarak sınav yapılmış, sınavı geçen 128 kişi eğitime<br />

alınmış <strong>ve</strong> yapılan sertifika sınavında başarılı olan 88 kişiye kamu iç denetçi<br />

sertifikası <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

İç denetçi atamalarına bakacak olursak; iç denetçi kadrosu <strong>ve</strong>rilen toplam 261<br />

idarenin 208’inde atanmış olan 789 iç denetçi halihazırda görev yapmaktadır.<br />

Konuya mahalli idareler açısından baktığımızda, 114 mahalli idarede toplam<br />

288 iç denetçinin görev yapmakta olduğunu görüyoruz.<br />

Yapılanlar bunlardı, peki iç denetim alanında yapılması gerekenler nedir?<br />

İç denetçilerin mutlaka bilgisayar destekli denetim araç <strong>ve</strong> teknikleriyle<br />

donatılması gerekmekte, iç denetim <strong>ve</strong> hatta iç kontrol mevzuatımızın uluslar<br />

arası standartlar <strong>ve</strong> AB iyi uygulamalarıyla tam olarak, eksikliklerimiz var,<br />

28


uyumlaştırılması gerekmekte, İDKK’nın gerekli idari kapasiteye sahip olacak<br />

şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.<br />

Başta üst yöneticilere yönelik olmak üzere geniş çaplı bilgilendirme faaliyetlerin<br />

yapılması gerekmekte, çünkü yeni sistemin anlaşılmasında büyük sorunlar<br />

yaşanmaktadır, ama özellikle teftiş <strong>ve</strong> iç denetimin görev ayrımının yapılması<br />

gerekmektedir; çünkü şuan her ikisi de sanki diğeri yokmuş gibi görevine<br />

devam etmekte olup, aynı işi mükerreren birden fazla kişinin yapması gibi bir<br />

israfa yol açılmakta, hatta bir birinin işine engel de olmaktadır.<br />

İç denetimle ilgili internet sitelerini ekrana yansıtıyorum: Şuan en baştaki<br />

uluslararası iç denetçiler enstitüsünün internet adresi (www.theiia.org), ikincisi<br />

Türkiye iç denetim enstitüsünün adresi (www.tide.org.tr) <strong>ve</strong> diğeri İç <strong>Denetim</strong><br />

Koordinasyon Kurulunun adresidir (www.iddk.gov.tr).<br />

Beni dinlediğiniz, zaman ayırdığınız için teşekkür eder, saygılar sunarım.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Sayın BAŞPINAR’a yapmış olduğu sunuş <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rmiş olduğu bilgiler dolayısıyla<br />

çok teşekkür ediyoruz. Değerli katılımcılar bir iki tane küçük hatırlatmamız<br />

olacak daha sonra da Sayın BAŞPINAR’ın yapmış olduğu sunumdan bazı özet<br />

bilgiler size aktaracağım.<br />

Şimdi öğleden önce toplam 4 tane konuşmacımız vardı. İki tanesi konuşmalarını<br />

yaptılar. Kısa bir özetten sonra ara <strong>ve</strong>receğiz, 15 dakikalık bir ara <strong>ve</strong>receğiz. Daha<br />

sonra oturumun kalan kısmına geçeceğiz.<br />

Maliye Bakanlığı temsilcisi Sayın Ahmet BAŞPINAR, yapmış olduğu sunumda<br />

özellikle iç denetimin tarihi gelişimine değindi. 1941 yılında ABD’de<br />

Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün (IIA) kurulmasının bu açıdan bir<br />

başlangıç olduğunu söyledi. Türkiye açısından da iç denetimin aslında 1995<br />

yılında ülkede gündeme geldiğini, çünkü Türkiye İç <strong>Denetim</strong> Enstitüsü<br />

TİDE’nin bu tarihte kurulduğunu ifade etti. 2002 yılında Merkez Bankası İç<br />

<strong>Denetim</strong> Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla birlikte de kamuda ilk uygulama<br />

çalışmalarının başladığını söyledi. 2003 yılında ise bir dönüm noktasından söz<br />

etti. 5018 sayılı kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunun kabul edilmesi. Fakat iç<br />

denetime ilişkin hükümleri 2006 yılında uygulamaya geçti. Ülkemizdeki genel<br />

denetim yapısı hakkında bilgiler <strong>ve</strong>rdi. Bu anlamda anayasal açıdan yetkili olan<br />

kuruluşlara değindi. Bakanlıkların <strong>ve</strong> diğer kamu kuruluşlarının bünyesindeki<br />

kuruluşlara değindi. Ayrıca özel <strong>ve</strong> özerk denetim kuruluşlarına da değindi. AB<br />

Müktesebatı <strong>ve</strong> AB sürecine değindi. AB aday ülkelerde iç denetim sisteminin<br />

kurulmasının müktesebat gereğince bir zorunluluk olduğunu ifade etti.<br />

Türkiye’de iç denetimin kurulması sadece AB müktesebatının bir gereği değil<br />

uluslararası kuruluşların da bu konuda telkinleri, tavsiyeleri, talepleri var.<br />

Dolayısıyla. bu da ülkedeki iç denetim sisteminin kurulmasının gereklerinden<br />

29


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

biri. AB müktesebatı çerçe<strong>ve</strong>sinde, müzakereler çerçe<strong>ve</strong>sinde 32. faslın özel bir<br />

önem taşıdığını <strong>ve</strong> buradaki alt birimlerden biri olan kamu iç mali kontrol alt<br />

bölümünün gereklerinin Türkiye’de yerine getirilmeye çalışıldığını ifade etti.<br />

Türkiye’deki kamu mali yönetim sisteminin işleyişine genel olarak değindi.<br />

İşleyişi aslında 3 ana sacayağı üzerine oturttu; politikaları belirlemek, kaynakları<br />

tahsis etmek <strong>ve</strong> bu kaynakların nasıl harcandığını, ekonomik, etkinlik <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rimlilik ilkeler çerçe<strong>ve</strong>sinde kontrol <strong>ve</strong> denetim yapmak. Kontrol <strong>ve</strong> denetim<br />

kavramlarını birlikte kullanmayı tercih etti. Aradaki nüansa dikkat çekmek<br />

için anladığımız kadarıyla. Ayrıca mali yönetim sisteminin işleyişine stratejik<br />

plandan başlayan <strong>ve</strong> iç <strong>ve</strong> dış denetime kadar uzanan bir süreçte değindi. Buna<br />

göre stratejik plan, performans programı, bütçe, harcamalar, faaliyet raporları<br />

<strong>ve</strong> denetim boyutuna değindi. Türkiye’de sadece denetimin değişmediğini<br />

denetimle birlikte yönetim anlayışının da kurumlar içyapısında değiştiğini ifade<br />

etti. Eskiden ita amiri olan bakanın artık ita amiri olmadığını, siyasi sorumlu<br />

olduğunu, bakanlıktaki başka bir üst düzey yöneticinin üst yönetici konumuna<br />

geldiğini ki bir çok bakanlıkta müsteşar, Savunma Bakanlığı hariç olmak üzere,<br />

harcama yetkisinin de daha alt kademelere devredildiğini ifade etti. Bu süreçte<br />

de karar alma, mali kontrol, harcama <strong>ve</strong> denetim süreci hakkında kısaca bilgi<br />

<strong>ve</strong>rdi. Daha doğrusu sırasıyla bilgi <strong>ve</strong>rdi kendileri. Strateji geliştirme birimi,<br />

gerçekleştirme görevlisi <strong>ve</strong> iç denetim birimi arasındaki görev <strong>ve</strong> fonksiyon<br />

ayrımını bana göre çok güzel bir şekilde ifade etti. Sayıştay’ın da bir bütün olarak<br />

kurumları denetlediğini söyledi <strong>ve</strong> Sayıştay’ın yaptığı denetimle iç denetim<br />

biriminin yapmış olduğu denetim arasındaki farka da aslında bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />

değinmiş oldu. Harcama sonrası kontrolde kurum içi yetkilendirme açısından<br />

mevzuatta eksik hükümlerin bulunduğunu, daha doğrusu mevcut sorunun<br />

tam olarak çözüme kavuşturulamadığını, iç denetçilerin soruşturma yetkisinin<br />

bulunmadığını bu çerçe<strong>ve</strong>de, yolsuzlukla mücadele açısından da mevzuattan<br />

kaynaklanan <strong>ve</strong> uygulamadan kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi gerektiği<br />

üzerinde durdu. İç denetime tabi olan <strong>ve</strong> olmayan kurumlara örnekler <strong>ve</strong>rdi.<br />

İşte düzenleyici kuruluşlar, belediye iktisadi teşebbüsleri gibi. İç <strong>Denetim</strong><br />

Koordinasyon Kurulunun yapı <strong>ve</strong> işleyişi hakkında ayrıntılı bir bilgilendirme<br />

yaptı. İç denetim rehberlerine değindi ki, sağlıklı bir iç denetimin yapılması için<br />

bu rehberlere uygun hareket edilmesi gerektiğini <strong>ve</strong> bu konudaki çalışmaların<br />

da tamamlanmak üzere olduğunu ifade etti. İç denetçilere ilişkin bazı sayısal<br />

<strong>ve</strong>rileri kendileri ifade ettiler. İç denetim sisteminin işleyişinin iyileştirilmesi<br />

için yapılması gereken bazı hususlara değindi. Önerilerde bulundu. İç denetim<br />

<strong>ve</strong> teftiş arasında net bir görev ayrımı yapılması gerektiğine de bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />

değindi. Benim anladığım kadarıyla çok tartışmalı geçecek. Çünkü teftiş kurulu<br />

başka bir şeyler söylüyor, Maliye Bakanlığı Temsilcisi başka şey söylüyor.<br />

Birazdan bir sonraki oturumda Sayıştay Temsilcisi de bu konudaki görüşlerini<br />

ifade edecekler.<br />

Son olarak da akademisyen hocamız da muhtemelen ortalığı tamamen<br />

karıştıracak.<br />

Efendim şimdi 15 dakikalık bir ara <strong>ve</strong>riyoruz, aradan sonra müsaadenizle küçük<br />

30


ir bilgilendirme yapacağım. Sayıştay Baş denetçisi Sayın Ahmet TEZCAN <strong>ve</strong><br />

Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Musa EKEN sunuşlarını yapacaklar<br />

teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Sayın Valilerim, kıymetli Hazirun, panelimizin öğleden önceki oturumunun<br />

ikinci kısmına geçmiş bulunmaktayız. Bu oturumda Sayıştay Başdenetçisi Sayın<br />

Ahmet TEZCAN <strong>ve</strong> Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa EKEN<br />

konuşma yapacaklar.<br />

Sayın Ahmet TEZCAN belediyelerin mali denetiminde denetim çeşitliliği <strong>ve</strong><br />

çıkış yolları üzerine bir konuşma yapacak. Sözü kendilerine bırakıyorum.<br />

Sayıştay Başkanlığı, Başdenetçi Ahmet TEZCAN;<br />

Öncelikle kıymetli hazirunu mensubu olduğum kurumum Sayıştay Başkanlığı<br />

<strong>ve</strong> şahsım adına en içten saygılarımla selamlıyorum.<br />

Panelin sonuçlarının hayırlara <strong>ve</strong>sile olmasını diliyorum. Ve bu süreçte,<br />

bu düzenlemeyi yapan Marmara Belediyeler Birliği <strong>ve</strong> Büyükşehir Belediye<br />

Müfettişleri Derneğinin bu organizasyonunu tebrik ettiğimi, çok yerinde<br />

bulduğumu ifade etmek istiyorum. Kamu maliyesi sisteminde köklü bir<br />

değişikliği yaşıyoruz. Bir değişim yaşıyoruz. Bu değişim sürecinde kamu mali<br />

yönetim <strong>ve</strong> mali kontrol sistemindeki gelişimi irdeleyen, değerlendiren bu<br />

panelin çok faydalı olacağına inancım tamdır.<br />

Mali sistemdeki aksaklıkların düzeltilmesi anlamında uzun yıllardan beri<br />

çalışmaları var mali yönetimin. Yıllardan beri kıt kaynakların en etkin kullanımı<br />

konusunda arayışların sürdüğü ülkemizde, mali sistem açısından değişim<br />

ihtiyaçlarını yoğun olarak yaşadık. Bu anlamda değişim ihtiyacının bariz olarak<br />

hissedildiği bir örneği paylaşmak isterim. 1994 yılı olduğunu zannediyorum,<br />

Türkiye’deki eczacılar birliği eczanelerin tahakkuk etmiş olan alacaklarını tahsil<br />

edemediklerini <strong>ve</strong> bu biriken alacaklarının kendi sermaye yapılarını tehdit<br />

ettiğini <strong>ve</strong> tahsilâtın bir an önce olması anlamında kamu yönetimine ricada<br />

bulunuyor. İlgili bakan bütçedeki yükün belirlenmesi anlamında bir tespit<br />

yapılmasını istiyor. Maalesef tüm eczacıların ne kadar tahakkuk etmiş alacağı<br />

olduğu belirlenemiyor. Çünkü bütçe muhasebe sistemi <strong>ve</strong> kamu muhasebesi<br />

kayıt sistemi buna cevaz <strong>ve</strong>rmiyordu. Bu yapıda kurgulanmış değildi.<br />

Diğer taraftan bütçenin kullanım sonuçlarına ilişkin açık raporlama düzeni<br />

kurulamadığından <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong>renlerin kaynak kullanımlarına dair bilgilenmeleri<br />

de mümkün olmuyordu. Klasik bütçe anlayışından geldik, program bütçeden<br />

geçtik, performans esaslı bütçelere geldik. Klasik bütçe anlayışı içerisinde<br />

muhasebe sonuçlarının yardımcı fonksiyonları olmadan, maalesef yatırımların,<br />

bütçe harcamalarının hangi tercihlere bağlı olarak kullanıldığını <strong>ve</strong>rgi ödeyenler<br />

olarak tespit edemiyorduk. Mastır tezimi, demiryollarının geliştirilmesinin<br />

ülkemize ekonomik olarak katkısını incelemeye ayırmıştım. Ve orada şunu<br />

gördüm; yıllar yılı tüm beş yıllık kalkınma planlarında, karayolu, denizyolu <strong>ve</strong><br />

31


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

havayolu taşımacılığı yanında demiryollarının birim taşıma maliyetinin uygun<br />

olması, <strong>ve</strong>rimli olması tercihinden ötürü yolcu <strong>ve</strong> yük taşınması konusunda<br />

demiryolunun taşıma modları içerisindeki ağırlığının arttırılmasının gerekliliği<br />

tespit edile gelmiş. 1960’lı yıllarda demiryoluyla yük taşıma oranı %9 - %10,<br />

yolcu taşıma oranı %6 - %7 iken 70’lerde 80’lerde bakıyorsunuz, kalkınma<br />

planında hedef olarak belirlenmiş olmasına rağmen bu oranlar demiryollarının<br />

aleyhinde gelişmiş. Hani kalkınma planındaki tespit? Bütçe ile stratejik plan<br />

arasında bağ kurulamamış.<br />

Bütçenin oluşturulması, kullanılması <strong>ve</strong> kesin hesaba bağlanmasında köklü<br />

değişikleri içeren bir yapılanmayla 1971 yılında program bütçeye geçilmiş. Yani<br />

ödeneklerin harcanmasının netleşmesi konusunda program bütçeye geçiliyor.<br />

Program bütçe, başlı başına zamanındaki bütçe tekniğine göre hakikaten bir<br />

reformdur. Muazzam bir sistemi öngörmüş. Nasıl? Başlangıçta bütçe belirlenirken<br />

program, proje, faaliyet anlamında ayırımlara gidilmiş. Teknik olarak bilirsiniz,<br />

uygulayanlar bilirler ki yeni kalktı uygulamadan, 100 kaleminde, 10 kaleminde,<br />

1 kalemin de detaylara kadar ödenekler tasnif <strong>ve</strong> tahsis edilmiş. Bu tahsisten<br />

sonra 1973 yılında uygulamaya konulan program bütçenin, hemen fazla değil<br />

iki yıl geçmeden 1 düzeyindeki kesin hesaba bağlanılma yeteneği ortadan<br />

kaldırılmış. Akabinde bir yıl sonra da 10 düzeyinde de kaldırılmış. Ne olmuş?<br />

100 kaleminde, program bazında bütçeye ödenek gelmiş, kesin hesaba da 100<br />

kaleminde bağlanmış. Böyle olunca, paranın detay olarak, aktarmalar sürecinde<br />

nerede kullanıldığını göremez hale gelmişiz. Sistem bu yönde gelişmiş.<br />

Burada asla, her hangi bir ithamla bunu söylemiyorum ancak kamu maliyesi<br />

anlamında devletimizin sahip olduğu geçmişi kısaca özetlemek istiyorum. Kamu<br />

maliyesi yönetimi anlamında artık devam edilemez hale gelinmiş. Uluslararası<br />

gelişmeler, borçlanma kapasitemiz, uluslararası ekonomik yapıdaki, mali<br />

yapıdaki duruşumuz daha net, şeffaf olma gerekliliğini zorunlu kılmaktadır.<br />

Kamu maliyesi yönetiminde etkinliğin sağlanabilmesi anlamında 90’lı yılların<br />

sonundan itibaren çalışmalar başlamış. Bu çalışmalar neyi amaçlamaktadır:<br />

Kaynaklarımızı en etkin şekilde kullanabilelim, bir sistem kurabilelim <strong>ve</strong><br />

bu sistem içinde de kamu kaynaklarının kullanımının amaca ulaşmasını<br />

engelleyecek risklere karşı yönetimin bir kontrol zafiyeti olmasın. Sonuç stratejik<br />

amaca uygun olarak en gerçekçi biçimde tahakkuk etsin. Buna yönelik olarak,<br />

çabalar sürdürülmüş <strong>ve</strong> 2003 yılında şu an 5018 olarak bildiğimiz kanun kabul<br />

edilmiş. Yürürlüğe girmesi 2006’ya kalmış değişikliklerle beraber o günden bu<br />

yana 5018 sayılı Kamu Maliyesi <strong>ve</strong> Kontrol Kanunu uygulamada bulunmaktadır.<br />

Uygulamada ancak, bu düzenlemenin içeriğine karşı yöneticilerin sahip olduğu<br />

algılamalar, anlayışlar yüzünden maalesef eskiden gelen sistemin devam etmesi<br />

yolunda direnç oluşmasına yol açabilmektedir.<br />

5018 sayılı kanun ile getirilmek istenilen kamu mali yönetimi <strong>ve</strong> mali kontrol<br />

sisteminin özü kısaca şu şekilde tanımlanabilir: Kamu mali yönetiminin<br />

amacı diyoruz, bir kamu idaresinin misyonları var değil mi? Vizyonları var.<br />

Bir amacı gerçekleştirmek için kamu idaresi var. O amacı gerçekleştirmek için<br />

32


harcamalarını yapacak, yönetimini gerçekleştirecek amaç budur. Eğer amaç,<br />

vazoyu kırılmadan A noktasından B noktasına götürmek ise hedef kesinlikle,<br />

B noktasına o vazonun sağlam şekilde ulaşmasının sağlanabilmesidir. Bu<br />

amacın gerçekleşebilmesi için mali yönetimin, sistem olarak sürecin önündeki<br />

pürüzleri, engelleri kaldıracak şekilde dizayn edilmesi lazım. Burada sistemde<br />

kurulmuş olan kontroller , iç kontroller var, denetim var. Bütünüyle birlikte,<br />

mali yönetimin etkin olabilmesinin sağlanması hedefleniyor. Önceki sistemin<br />

dayandığı temel kurgu, vazo kırılmaya kırılacak da, ben onun sorumlusunu<br />

şimdiden tespit edeyim şeklinde tasvir etmek mümkündür. A şahsı sorumludur,<br />

B şahsı sorumludur şeklinde sorumlu tespiti var. Ama şu anki sistemde sonuç<br />

odaklı bir mali yönetim kurgulaması temelinde, vazo elden ele giderken, bir<br />

diğerine aktarılırken, oluşabilecek riskler tespit edilmeli,her bir süreçte bu<br />

riskleri ortadan kaldıracak tedbirler alınmalı, vazonun sağlam bir şekilde yerine<br />

ulaştırılması sağlanmalıdır. Kırılırsa da, kimde kırılmışsa sorumlu o olmalıdır.<br />

Yaklaşım böyle. Olay performansa dayalı bir yaklaşım zihniyetinde ele alınmış.<br />

Bu çerçe<strong>ve</strong>de geliştirilmiş.<br />

Uygulamaya konulan performans esaslı bütçe tekniğine baktığımızda hesap<br />

<strong>ve</strong>rme sorumluluğu var. Hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğu çerçe<strong>ve</strong>sinde, her bir birim,<br />

gerek imza atmayan üst yönetici gerek imza atarak mali yönetimde dahli<br />

bulunan harcama yetkilisi, muhasebe yetkilisi, gerçekleştirme sorumluları<br />

bunların her birinin mali yönetimde bulundukları yerin sorumluluğunu icra<br />

etmeleri gerekiyor. Sorumlulukları buna göre açık açık belli olmalı hesap <strong>ve</strong>rme<br />

sorumluğu var diyor. Ve üst yöneticilerin burada imza atma yetkisi yok ama<br />

hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğu var. Hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğu da şudur: Meclis üst<br />

yöneticiye diyor ki, ben sana bu bütçeyi <strong>ve</strong>rdim uygulama sonucunu senden<br />

isterim. E<strong>ve</strong>t, yıl sonunda, kurumumun bütçe uygulama sonuçları budur diyerek<br />

sonucu mali raporlar <strong>ve</strong> faaliyet raporları ile ortaya koyma mükellefiyeti var.<br />

Kimin? Üst yöneticinin. Burada idari bir sorumluluk söz konusu.<br />

Mali yönetim sisteminde getirilen diğer bir ilkede mali saydamlıktır. Bütçenin<br />

oluşumundan, bütçenin harcama birimi itibariyle oluşumundan tutun,<br />

harcanması uygulanması <strong>ve</strong> raporlanmasına kadar geçen tüm süreçte mali bir<br />

saydamlık olması lazım. Mali uygulama sonuçlarına bilgisine ihtiyaç duyan<br />

“bütçe hakkı” gereği parayı yönlendiren meclis <strong>ve</strong> bu kaynağı temin eden<br />

kamuoyu için, muhasebe sistemi bu anlamda mali saydamlığı net bir şekilde<br />

ortaya koyabilmelidir. Çok yıllı bütçeleme yaklaşımı uygulamaya konuldu.<br />

Daha önceden yıllık bütçeleme uygulaması vardı. Genel bütçeli kurumlarda, bir<br />

sonraki yılın bütçesi bir önceki yılın belli bir oranına bağlı olarak artırılırdı. Ve<br />

yansıması olarak mahalli idareler de keza öyle. Yaklaşık bir orana bağlı olarak<br />

arttırılsın kabulü ile, bütçeler böyle belirlenirdi. Şimdi ise üç yıllık perspektif<br />

içerisinde belirlenecek hedeflere uygun olarak nasıl bir bütçe uygulanması<br />

gerekiyor, hangi kalemlerden harcama türünü geliştirmek gerekiyor yaklaşımını<br />

esas alan, vizyona bağlı çok yıllı bütçeleme anlayışı uygulamaya konulmuştur.<br />

Bir diğer düzenleme ile tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmiş<br />

durumdadır. Önceden nakit muhasebesi vardı bilirsiniz, para ödendiği zaman<br />

33


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

bütçeden çıkar, tahsil edildiği zaman bütçeye girer. Gelir <strong>ve</strong> gider kaydı nakite<br />

bağlı olarak gerçekleşirdi. Ve hiçbir şekilde gerçekleştirilen gelir giderin sonraki<br />

yansımaları görülmezdi. Örnek olarak şunu söyleyebiliriz. Bir belediye başkanı<br />

çok güzel çalıştı, başarılı bir yatırım yaptı, bir bina inşa etti. O binaya ilişkin giderin<br />

bütünü nakit esaslı muhasebe mantığına göre tamamen gerçekleştiği dönemin<br />

gideri olarak kabul edilmekteydi. O binayı kullanarak daha sonra hizmet yapan<br />

diğer başkanlar faaliyetlerinin sonucunda binayı bir maliyet unsuru olarak<br />

görmezler, dönem faaliyetlerinin sonucunda gider yansımasını kayıtlarda<br />

görmedikleri için de dönem itibariyle yalın olarak hizmeti <strong>ve</strong> bağlı olarak elde<br />

edilen geliri raporlar idi. Halbuki o gelir <strong>ve</strong> o hizmet daha önceki dönemde<br />

gerçekleştirilen o giderin üzerinden <strong>ve</strong> eseri kullanılarak yapılabilmiştir.<br />

Şimdi uygulamaya konulan tahakkuk esaslı muhasebe anlayışında, bir bina<br />

yapıldığı zaman e<strong>ve</strong>t harcanan para bir bütçe gideridir. Doğru, bütçe gideri<br />

olarak kaydedilebilir. Ama tamamı dönem faaliyet sonucuna yansıyan bir gider<br />

değildir. Gider olarak ne kadarı kaydedilmelidir? İşte bunun içinde amortisman<br />

süreleri vardır, belirlenmiştir, yanlış hatırlamıyorsam binalar için 40 yıllık<br />

maliyet paylaşım suretiyle giderleştirme kayıtları yapılabilir. Toplam maliyeti<br />

40’a bölersiniz <strong>ve</strong> her yıl yenileme oranları tutarında arttırırsınız, o kadarlık<br />

kısım o dönemin gideridir. İşte siz bu kadar giderle bakın bakalım ne yaptınız.<br />

Ortaya koyduğunuz faaliyet sonucu nedir anlamında bir muhasebe sistemi<br />

geliştirildi.<br />

Diğer taraftan analitik bütçe sınıflandırması geliştirildi. Bütçe, kurumun hangi<br />

birimi için hangi fonksiyon <strong>ve</strong> hangi hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik<br />

olarak hangi kaynaklardan sağlanarak oluşacağı anlayışını sınıflayabilmek<br />

ile bütçenin kullanılma sonuçlarının görülebilmesine imkan sağlayan bir<br />

sınıflandırma ihtiyacı vardı. Buda performans esaslı bütçelemeyle beraber<br />

karşılandı denilebilir. Bütçe bu parametrelere bağlı olarak oluşacak ama<br />

bütçeyi idareler oluştururken önlerinde ayrıca bir stratejik planında olması<br />

gerekliliği vardır. Kurumların yerine getirmekle yükümlü oldukları görevleri <strong>ve</strong><br />

ulaşmak isteyecekleri amaçları vardır. Bu misyon <strong>ve</strong> vizyonlarına ulaşabilmek<br />

içinde stratejik planlarına bağlı olarak yıllık bütçelerinde kabul ettikleri bir<br />

performans programı oluştururlar. Performans programı ile kurum diyor ki; 3<br />

yıllık hedeflerime, stratejik planlarıma bağlı olarak bu yılki gerçekleştireceğim<br />

programım budur diyor, performans programını belirliyor <strong>ve</strong> performans<br />

programına ulaşabilmiş olmasının göstergesi olarak ta performans hedefini<br />

tespit ediyor. İşte ben diyor bu bütçeyi şu hedefler için istiyorum <strong>ve</strong> bu istemiş<br />

olduğum bütçeyi gerçekleştirdiğimi şu göstergeye bağlı tutuyorum. E<strong>ve</strong>t, bu<br />

göstergeyi şu kadar seviyede hizmeti gerçekleştirmiş isem ben bu bütçenin<br />

hakkını <strong>ve</strong>rmişimdir, ifa etmişimdir. Yok değilse benden açıklama isteyin<br />

anlamında bir yaklaşım; stratejik plan, performans programı, performans<br />

hedefi <strong>ve</strong> performans göstergesi.<br />

Performans esaslı bütçe, harcama biriminden itibaren toplanıp geliyor bütçe<br />

oluşuyor uygulanıyor. Uygulanırken neye dikkat edilmeli. İşte vazo taşınıyor.<br />

34


Burada da mali yönetim sisteminde iç kontrol unsurları dizayn edilmiş. İç<br />

kontrol unsurları ile deniliyor ki; harcama yapılırken, gelir tahsil edilirken<br />

gider tediye edilirken amaçlara uygun şekilde icra edilsin. Her hangi bir şekilde<br />

aksama olmasın. Risklerden uzak kalınsın deniliyor. Risk tespiti yapılıyor. Bizi<br />

amacımıza ulaştırma konusunda engelleyen riskler nelerdir şeklinde bir tespit<br />

yapılıyor. Bu risk tespitinden bizi neler korur şeklinde kontroller kuruluyor.<br />

Anlık olarak kontroldür. İç kontrollerden elde edilen yansıma ile beraber<br />

idarenin mali yönetimde bir zafiyet göstermemesi beklenir.<br />

İç kontrolün en önemli öğesi, unsuru olarak da iç denetim dizayn edilmiştir. İç<br />

denetim konusu sanırım bu oturum içerisinde en can alıcı noktalardan bir tanesi<br />

olacak, iç denetim <strong>ve</strong> teftiş kurulu ayırımı algılaması şeklinde. İç denetimin<br />

yeni kamu mali yönetimi sistemindeki misyonu şudur: Kurumun hedeflerine<br />

ulaşabilmek için ifa edeceği işlemlerin, uygulayacağı kararların <strong>ve</strong> yapacağı<br />

faaliyetlerinin yasalara uygunluğu, <strong>ve</strong>rimliliği, etkinliği <strong>ve</strong> etkililiği açısından<br />

incelenmesi, idarenin performansının ölçülmesi <strong>ve</strong> bilişim sistemlerin<br />

gü<strong>ve</strong>nilirliğinin tespiti gibi hususlarda hizmet icra etmektir. Kurum lisanı<br />

hal ile iç denetime şunu söylüyor; tüm unsurlar itibariyle beni anlık olarak<br />

incele <strong>ve</strong> her hangi bir eksiklik, hata gördüğünde bana rehberlik et, sistemi<br />

yeniden dizayn edebileyim. Sistemin dizaynı açısından iç denetim, yönetimin<br />

bir fonksiyonudur. Direkt olarak eksiklikleri, hataları anında telafi etmeyi<br />

öngören, işte şu noktadan gemi su almakta, kapatılsın anlamında bir tespiti<br />

ortaya koymaktadır. Yoksa asla <strong>ve</strong> asla alışılageldiği gibi, onlar kusuru bulmak<br />

durumdadırlar, sorunu bulmak durumdadırlar gibi bakılamaz iç denetime.<br />

İç denetim bu anlamda rehberlik eder, sistemi bu anlamda rehabilite eder,<br />

sistemde hatalar varsa bunun düzeltilmesi konusunda üst yöneticiye katkıda<br />

bulunur.<br />

Mali yıl sonu itibariyle yıl bütçesi uygulaması sona eriyor, alınan kaynaklar<br />

hedeflenen hizmetler için sarf ediliyor. Dönem sonunda, uygulamaların<br />

sonucunu gösteren mali tablolar düzenleniyor. Ve ayrıca uygulamaların<br />

kurumun stratejik amaçlarına, performans göstergelerine bağlı olarak<br />

gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirmesini yapan faaliyet raporları<br />

hazırlanıyor. Dönem sonunda iki çıktı oluşuyor: Mali tablo <strong>ve</strong> faaliyet raporu.<br />

Faaliyet raporlarının anlamı nedir? Faaliyet raporu ile, Merkezi yönetim bütçesi<br />

kapsamında bulunan kamu idareleri için Türkiye Büyük Millet Meclisine,<br />

mahalli idareler için meclislerine, üst yöneticinin <strong>ve</strong>rdiği bir gü<strong>ve</strong>nce beyanı<br />

ile deniliyor ki; “ Başlangıçta bu bütçeyi, kurumumuza <strong>ve</strong>rdiniz, üst yöneticisi<br />

olarak bu bütçenin yönetiminden mesuldüm. Bütçeyi şu amaçların yerine<br />

getirilmesi için tahsis ettiniz, ben de süreç içerisinde şu faaliyetleri hedeflenen<br />

ölçekte yerine getirdim, şu faaliyetleri de şu etkenlere bağlı olarak hedeflenen<br />

büyüklükte yerine getiremedim. İşte faaliyetimin sonucu budur” anlamında<br />

performans ölçülmesini sağlayacak bir rapor ortaya koyuyor.<br />

Mali tablolarla ile de; “tahsis edilen bütçe kaynakları ile işte bu harcamaları yaptım.<br />

Giderlerin kurumsal sınıflandırmasında, A harcama biriminde bu harcamaları,<br />

35


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

B harcama biriminde bu harcamaları yaptım. Ekonomik sınıflandırmanın<br />

birinci düzeyinde bu miktarda, ikinci düzeyinde şu miktarda harcama yaptım.<br />

Harcamaların türlerine bağlı fonksiyonel tasnif olarakda şu şekilde icra ettim”<br />

anlamında mali tablolar hazırlanıyor. Peki bu çıkan tabloları meclis nasıl kabul<br />

ediyor? Bu işin uzmanı değil ki, <strong>ve</strong>rmiş olduğu bütçenin sonucundan emin olsun,<br />

gü<strong>ve</strong>nsin. Bu anlamda meclis dış denetime yani Sayıştay’a diyor ki, “bana gelen<br />

bu mali tablolar doğru mudur, ben buna gü<strong>ve</strong>neyim mi?” E<strong>ve</strong>t mali tabloların<br />

doğru <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilir olup olmadığına ilişkin gü<strong>ve</strong>nceyi Sayıştay <strong>ve</strong>recek. Sistemin<br />

istemiş olduğu budur. Peki Sayıştay dış denetim organı olarak ihdas edilmiş,<br />

sistemde kurgulanmış bulunan iç denetim yapısı ile bir çatışma var mı? Ya da<br />

bir ortak alan? Hayır. Bir birine destek <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> sistemi güçlendiren bir yapı<br />

var. Eğer bu kamu mali kontrol sisteminde kurgulandığı şekilde çalışılırsa iç<br />

denetim anlık olarak kontrolü yapacak, anlık olarak denetimi yapacak <strong>ve</strong><br />

meydana gelmesi muhtemel olan riskleri, olası hataları anında idareciye<br />

bildirerek geri besleme yaparak düzeltilmesini sağlayacak. Her bir iç denetim<br />

birimi kendi kurumuyla sorumlu. Ama dış denetimi gerçekleştiren Sayıştay<br />

kamu erki kullanan hemen hemen tüm kurumların gelirleri, giderleri <strong>ve</strong><br />

malları üzerinde yaptığı mali denetim, performans değerlendirmesi denetimi,<br />

bilgi işlem gü<strong>ve</strong>nilirliği denetimi, kanunlara uygunluk denetimleri ile kurumun<br />

mali tabloları hakkında kanaat bildirecek varsa sorumluların sorumluluklarını<br />

dairelerinde yargılayarak tespit edecek <strong>ve</strong> faaliyet raporları üzerinden üst<br />

yöneticilerin performanslarını değerlendirerek bu tespitleri raporlar yolu ile<br />

Meclise <strong>ve</strong> kamuoyuna sunacaktır,<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN; Sayın TEZCAN son 5 dakikanız.<br />

Teşekkür ederim sayın başkan. Yeri gelmişken Sayın Ali Bey bu konuda bir<br />

değerlendirmede bulunmuştu. Sayıştay’ın dış denetim anlamında, önceki<br />

misyonunda hesapların gerek yerinde, gerekse merkezde inceleme görevi vardı.<br />

Merkezde inceleme için hesaba ait belgelerin denetlenebilmesi için denetçisine<br />

ulaştırılırken tabi olarak çuvalda taşınıyordu. Kamu maliyesinin işlemlerinin<br />

kayıt altına alınması usulünde elektronik belgeleme sistemi gelişiyor. Bundan<br />

sonra gelişen sistem gereği, hesaplar direkt olarak elektronik ortamda<br />

alınabilecektir. Bu anlamda elektronik format sağlayan neyse o <strong>ve</strong>riler öyle<br />

aktarılacak ama öncesinde elektronik <strong>ve</strong>riler yoktu, dolayısıyla çuvallar vardı,<br />

hesaplar öyle geliyordu. Diğer hususta çuvallar içerisindeki hesabın tamamının<br />

incelenmesinin tam yapılıp yapılamadığına ilişkin tereddütlerini dile<br />

getirmişlerdi. Kesinlikle yevmiye defterinden hesabın tam alınıp alınmadığına<br />

ilişkin puantajı denetçi yapar <strong>ve</strong> yapmıştır da. Bu anlamda muhakkak Ali Bey<br />

eksikliği ihsas etmedi ancak burada zihinlerde iz kalmasın diye söylüyorum.<br />

Şu anda gelişen bir denetim tekniğiyle karşı karşıyayız. Bilişim sistemleriyle,<br />

bilgisayar destekli denetim ile beraber boşluk bırakmayacak bir denetim icra<br />

etmek üzere hazırlandık. Yeni kanunumuzda 2 hafta önce meclise tevdi edildi.<br />

Umuyoruz ki en yakın zamanda çıkar inşallah.<br />

36


Gelişen kamu mali kontrol sisteminin olmazsa olmaz kabulü üst yönetimin<br />

denetimidir. Üst yönetim anlayışının iç denetim konusunda bir yaklaşımı var.<br />

İç denetim konusunda sistem iç denetçileri kamu mali yönetimine rehberlik<br />

etsin <strong>ve</strong> bu arada fonksiyonel bağımsızlığı olsun diye kurgulamış iken biraz ev<strong>ve</strong>l<br />

bahsettiğim düşüncelerle üst yöneticiler bu yaklaşıma biraz uzak kalabiliyor. İç<br />

denetçilere ikinci görev <strong>ve</strong>rebiliyorlar. Yıllık çalışma planlarına müdahil olmak<br />

isteyebiliyorlar. Dolayısıyla teftiş kurullarının çalışma algılaması ile birleştirerek<br />

aynı şekilde üst yönetime bağlı olarak devam etsinler gibi algılama içindeler.<br />

Ama sistemin önermiş olduğu çalışma biçimi bu değil. Bu durumu kim tespit<br />

edecek? İşte yeni kanunumuz çıktığında Sayıştay tespit edecek. İç kontrol<br />

unsurlarının müdahale altında olduğu, bağımsız çalışamadığı, yıllık çalışma<br />

programını kendisi yapamadığı anlamında sistemin objektif çalışamadığı<br />

konusunda tespit yapacak, meclise sunacak, kamuoyuna sunacak. Bu anlamda<br />

kanunumuzun çıkma zorunluluğu var.<br />

Panelin ilerleyen bölümlerinde olabildiğince daha çok mali denetimin,<br />

performans denetiminin, iç denetimin, dış denetimin ne getirdiği üzerinde<br />

durmakta büyük fayda var diye şahsi düşüncemi arz etmek istiyorum.<br />

Hazırladığım slaytları açma imkanı bulamadım en azından bu slaytlar içerisinde<br />

hemen bir iki unsuru kısaca arz etmek istiyorum. Diğer kısımlardan özetle<br />

bahsettik. Örneğin analitik bütçe sınıflandırmasında kurumsal sınıflandırmadan<br />

bahsettik. Uygulamaya baktığımızda kurumsal sınıflandırma olarak bütçenin<br />

oluşmasında <strong>ve</strong> bütçenin sonucunda bu tabloyu görebileceğiz. Burada bir<br />

idarenin kurumsal sınıflandırmadaki harcamalarını görüyoruz. Ve çok yıllı<br />

bütçelemenin gereği olarak iki yıl geçmişten gerçekleştirmeleri görecek, iki yıl<br />

sonraki tahminleri ortaya koyacak olan bir bütçe anlayışımız var. Bakın burada<br />

ne çıkıyor ortaya Ulaşım Dairesi Başkanlığı var, Ulaşım Dairesi Başkanlığında<br />

bütçenin yıl içerisinde harcama izleridir bunlar. Cari yıldan iki yıl önceki<br />

bütçedeki payı %5 iken bir önceki yılda %6 iken cari yılda %26’ya çıkmış. Bunu<br />

iki yıl sonra öteleyerek bakarsak idare için böylesi bir yaklaşım vizyondur,<br />

denetim açısından eğer geçmişe dönerek baktığınızda bakın denetim de ne<br />

sonuç <strong>ve</strong>riyor? Burada harcamada bir fazlalaşma var, bir artış var. Bu nedir<br />

denildiğinde kesinlikle bu bir risktir, riskin analizi olarak denetimin burada<br />

yoğunlaşması gerektiğini ortaya koyar. Bununla beraber bir son tabloyu hemen<br />

arz edeyim.<br />

E<strong>ve</strong>t, bütçelerin, stratejik plan, performans programı <strong>ve</strong> performans<br />

göstergelerine göre oluşturulması <strong>ve</strong> incelenmesi gerektiğini söylemiştim.<br />

Burada örnek olarak Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün 2009 yılı<br />

performans programından bir alıntı yaptım. Orada diyor ki 2009 yılı performans<br />

programında stratejik amacımız diyor kamu kaynaklarının kullanılmasında<br />

etkinliği, <strong>ve</strong>rimliliği, hesap <strong>ve</strong>rebilirliliği <strong>ve</strong> şeffaflığı sağlamaktır diyor. Bu<br />

stratejik amaçtır. Bu orta <strong>ve</strong> uzun vadeyi kapsayan bir amaçtır. Stratejik hedefim<br />

diyor uluslar arası standartlara uyumlu mali denetim sistemi oluşturmaktır<br />

37


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

diyor. Stratejik amacına ulaşabilmenin performans göstergesi olarak performans<br />

hedefini koyuyor, 2009 yılında, Muhasebat Genel Müdürlüğünce 600 muhasebe<br />

yetkilisine sertifika eğitimi <strong>ve</strong>rilecektir diyor. Bunun için de diyor benim şu<br />

kaynaklara ihtiyacım var diyor, bütçe oluştururken. Eğitim <strong>ve</strong> sertifikasyon<br />

faaliyetinde personel giderim bu kadar, sosyal gü<strong>ve</strong>nlik kurumuna katılım payım<br />

bu kadar, mal hizmet alımı giderim şu kadar diye bir bütçe talebinde bulunuyor,<br />

bütçe alınıyor <strong>ve</strong> uygulanıyor. Peki, sonucunda ne olması gerekiyor? İdarenin<br />

faaliyet raporunu ortaya koyarken bu 600 kişinin eğitimine ilişkin olarak ben<br />

bu eğitimi <strong>ve</strong>rdim diyebilmesi lazım. <strong>Denetim</strong> açısından baktığımızda eğer 600<br />

kişiye eğitim <strong>ve</strong>rilmemişse bunun niye <strong>ve</strong>rilemediğinin tespitini, gerekçelerini<br />

sormak <strong>ve</strong> ona göre raporlamamız gerekiyor.<br />

Slayta bağlı olarak bir sunu içinde kalamadım, genel daire içinde bir<br />

değerlendirme çerçe<strong>ve</strong>sinde yaptığım sunumumu süreyi fazla aşmamak adına<br />

burada tamamlıyorum. Dinlediğinizden ötürü, katkınızdaki coşkunuzdan ötürü<br />

çok teşekkür ediyorum, saygılarımı arz ederim.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Sayıştay Başdenetçisi Sayın Ahmet TEZCAN’a çok teşekkür ediyoruz, yapmış<br />

olduğu akıcı sunu <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rmiş olduğu güzel bilgiler dolayısıyla. Müsaadenizle bu<br />

sunumdan tuttuğum bazı notları sizlere aktarmak istiyorum özet şekilde.<br />

Aslında Sayın Ahmet TEZCAN kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sisteminde<br />

yaşanan değişimin ülkenin kendi iç sorunlarından kurtulmak amacıyla<br />

gerçekleştirildiğini, dolayısıyla ülkenin yaşamış olduğu bazı sorunlara da<br />

örnekleriyle değindi.<br />

Eczacıların alacağı, Milli Eğitim Bakanlığının geçmiş dönemlerde yapmış<br />

olduğu yatırımlara ilişkin örnek <strong>ve</strong>rdi. Ve Demiryolu taşımacılığında ne yazık<br />

ki gelinen durumu zaman içerisinde örnekleriyle anlattı kendisi. Klasik bütçe<br />

<strong>ve</strong> program bütçeye değindi. Ve program bütçenin bütçede zaman içerisinde<br />

yapılan değişikliklerin olumsuzluğuna da bir miktar temas etti kendisi. Uluslar<br />

arası gelişmelerin de küreselleşmenin etkisini de ifade ederek 2003 yılında<br />

5018 sayılı kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunun kabul edilmesi <strong>ve</strong> 2006<br />

yılından itibaren de kanunun tamamıyla uygulamaya girmesinin sistemde<br />

yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu ifade etti. Bu dönemin sancılı, sıkıntılı<br />

biraz sürtüşmeli geçtiğini bunun da gayet doğal olduğunu çünkü sistemde yer<br />

alan unsurların, aktörlerin geçmişten kaynaklanan bir takım alışkanlıkları<br />

olduğunu <strong>ve</strong> bu zihniyet değişiminin, bu uygulama değişiminin birden bire<br />

gerçekleşemeyeceğini <strong>ve</strong> şuanda yaşanan sıkıntıların, aksaklıkların temelinde<br />

hatta bunun yattığını ifade etti. Önceki sistemle sonraki sistem arasında bir<br />

ayırım yaptı. Daha önce uygulanan sistemin sonradan denetime dayalı bir<br />

sorun tespiti sistemi olduğunu ifade etti. Yeni getirilmek istenen sistemin<br />

ise süreç içerisinde süreç denetimine dayalı sorun önleyici bir yaklaşıma<br />

dayandığını ifade etti. Ve yeni getirilen sistemin devlete ya da uygulamalara<br />

kattığı yeniliklerden söz etti. Mesela sorumluluk ilkesi üzerinde durdu.<br />

Sorumluluğun sistemin tamamına, kurumun tamamına yaygınlaştırılmaya<br />

38


çalışıldığını ifade etti. Bu çerçe<strong>ve</strong>de üst yöneticinin bazı konularda imza yetkisi<br />

olmasa bile sorumluluktan arî olmadığını belirtti. Aynı zamanda mali saydamlık<br />

ilkesi üzerinde durdu. Ve bunun temel bir hedef olduğunu ifade etti.<br />

Üçüncü olarak çok yıllı bütçelemenin getirildiğini <strong>ve</strong> son üç yılın bütçe<br />

<strong>ve</strong>rilerinden hareketle gelecek yılların efendim planlandığını ifade etti.<br />

Dördüncü olarak tahakkuk esaslı muhasebenin üzerinde durdu <strong>ve</strong> bununla ilgili<br />

de amortismana dayalı bir örnek <strong>ve</strong>rdi. Özel sektörde yıllardan beri uygulanan<br />

hatta bazı kamu kurumlarında İSKİ gibi uygulanan ama nedense İSKİ’nin<br />

bağlı olduğu <strong>ve</strong>ya su <strong>ve</strong> kanalizasyon idarelerinin bağlı olduğu belediyelerde<br />

uygulanmayan bir sistemin getirildiğini ifade etti. Bu açıdan çok yararlı bilgiler<br />

oldu.<br />

Beşinci olarak analitik bütçe sistemi üzerinde durdu. Altıncı olarak ta stratejik<br />

plan <strong>ve</strong> performans programı üzerinde durdu, kendileri. Tabi sürece dayalı<br />

kontrol sistemi iç kontrolü beraberinde getiriyor. Çünkü iç kontrolün temel<br />

unsurlarından biri de risk analizi <strong>ve</strong> risk yönetimi. İç denetimin temel<br />

mantığı ise şu şekilde özetledi; sürecin anlık olarak incelenmesi <strong>ve</strong> sistemin<br />

yeniden yapılandırılmasına rehberlik etmek <strong>ve</strong> gerekli rehabilitasyonun<br />

gerçekleştirilmesine de katkı sağlamak. İç denetimi de iç kontrolün temel<br />

unsurlarından biri olarak gördü. Ve sürecin iki çıktısının olduğunu ifade etti;<br />

faaliyet raporları <strong>ve</strong> mali tablolar. Faaliyet raporlarının ortaya çıkış sebebi ya<br />

da anlamı nedir, amaç <strong>ve</strong> hedeflere ne ölçüde ulaşıldığının kontrol edilmesi<br />

bunların ölçülmesi, hesap <strong>ve</strong>rilmesi, yönetimde şeffaflığın sağlanması <strong>ve</strong><br />

alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi. Mali tabloların doğruluğunun <strong>ve</strong><br />

gü<strong>ve</strong>nilirliğinin sağlanması yetkisinin de Sayıştay’da olduğunu, Sayıştay’ın bu<br />

nedenle süreç içerisinde temel bir unsur, temel bir kurum olduğunu ifade etti. Ve<br />

sistemin komple düşünülüp efendim gerçekleştirilmeye çalışıldığını ifade etti.<br />

Sayıştay’ın e-devlet uygulamalar çerçe<strong>ve</strong>sindeki yapmış olduğu son e-denetim<br />

ya da e-muhasebe sistemini de daha önceki belki bir yanlış anlaşılmanın<br />

giderilmesi babından ifade etti kendisi. Sayıştay kanunun mecliste olduğunu<br />

<strong>ve</strong> bu kanunun çıkmasıyla birlikte sistemdeki bazı sorunların da büyük ölçüde<br />

giderileceğini ifade etti. Analitik bütçede kurumsal sınıflandırmaya ilişkin bir<br />

takım örnekler <strong>ve</strong>rdi, son olarak da stratejik planlamaya ilişkin örnekler <strong>ve</strong>rdi. Bu<br />

çerçe<strong>ve</strong>de stratejik amaca, stratejik hedefe, performans hedefine <strong>ve</strong> performans<br />

göstergesine örnekleriyle değindi. Stratejik plan, performans programı, bütçe<br />

<strong>ve</strong> faaliyet raporu ilişkisini <strong>ve</strong> sonuçların kontrolünü de açıklayarak sunumunu<br />

tamamladı. Aslında soru kısmı değil ben de soru sormayacağım ama kendisine<br />

bir şeyim olacak, bir hususu arz edeceğim. Daha sonra cevaplarsa sevinirim.<br />

Neden batılı ülkelerde vizyon misyonun üstündedir de Türkiye’de misyon<br />

vizyonun üstündedir? Bunu da bir Sayıştay denetçisi olarak, baş denetçisi olarak<br />

bize açıklarsa seviniriz.<br />

39


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Efendim oturumumuzun son konuşmacısı Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi<br />

Prof. Dr. Musa EKEN.<br />

Kendileri kamu yönetimi anlayışındaki değişim <strong>ve</strong> denetime yansımaları<br />

konusunda bir sunum yapacak. Buyurun Sayın Hocam.<br />

Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa EKEN;<br />

Efendim teşekkür ediyorum, sağ olun. Sayın Valilerim, Sayın Hazirun. Efendim<br />

ben daha çok uygulamaya dönük olmaktan çok genele bakmak istiyorum. Kamu<br />

yönetimindeki denetim işlevinin neden değişime uğradığını, ya da neden<br />

değişmesi gerektiğine değinmek istiyorum. Kamu yönetimindeki denetim<br />

işlevinin değişimindeki temel faktörlerden birisi geldiğimiz günümüzde<br />

yönetim sisteminin, üretim sisteminin <strong>ve</strong>ya çalışma biçimlerinin değişmesidir.<br />

Doğal olarak ta bunun kamu yönetimine yansıması <strong>ve</strong> kamu yönetimindeki<br />

denetimin değişmesine neden olmuştur.<br />

Şimdi tarihsel olarak biliyoruz ki tek tip bir yönetim biçimi vardır. Özellikle<br />

orduların uygulamış olduğu yönetim biçimi katı, hiyerarşik, alt-üst ilişkisine<br />

dayanan kuralcı bir yönetim anlayışı. Bunu daha sonra devlet yönetimleri<br />

de kullandı <strong>ve</strong> 1920’lere kadar biz dünyada başka bir yönetim biçimi<br />

uygulamıyorduk. Buna ihtiyaç da hissetmiyorduk belki. Çünkü üretimdeki<br />

kullanılan model kas gücüne dayalı bir üretim biçimiydi yani emek yoğun üretim<br />

biçimiydi. Dolayısıyla emeğinden yararlanacağımız bir insanda aradığımız temel<br />

özellik ne olurdu? Güçlü kuv<strong>ve</strong>tli olması artı kendisine emir <strong>ve</strong>recek bir kişinin<br />

<strong>ve</strong>rdiği emirleri anlayabilecek kadar da akli selim olması. Bunun dışında her<br />

hangi bir özellik aramıyorduk. Böyle bir üretim biçiminde bir kişi yukarda adı<br />

ustabaşı olsun adı müdür olsun fark etmez. Ne yapacağını söyleyecek altındaki<br />

bunu uygulayacaktı. Uygulayıcının da zaten yarın ne yapacağını <strong>ve</strong>ya yaptığı<br />

işin neye yaradığını düşünmek gibi bir dünyası yok. Yani öyle bir şey de ondan<br />

sorulmuyor. Yani ona sadece sen <strong>ve</strong>rilen işi yap yeter deniliyor.<br />

Böyle bir yönetim anlayışında işte emir komuta hani bilirsiniz sizler hepimiz<br />

biliriz yönetimin süreçleri sayılırken yönetimin fonksiyonları sayılırken<br />

planlama, örgütleme, emir komuta, koordinasyon, denetim deriz. Böyle bir<br />

noktada emir komuta çok önemli bir işlev, çünkü yönetici emir komuta edecek,<br />

yönetecek altındakileri <strong>ve</strong> yapılan işlerinde onun emir komutasına uygun olup<br />

olmadığını ya kendisi denetleyecek hiyerarşik denetim anlamda ya da onun<br />

adına birileri denetleyecek.<br />

Tabi kurumlar büyüdükçe tarım toplumundaki uygulamalardan böyle sanayi<br />

toplumu ilk dönemlerine doğru geçtikçe işlevlerin ya da özellikle kamu adına,<br />

devlet adına yetki kullananların nasıl yetki kullanacaklarının, tabi burada<br />

hukuk devleti ilkesini de ihmal etmeyelim. Çünkü o ilke gereği bütün kamu<br />

yetkisi kullananların hukuk kurallarına uygun davranması <strong>ve</strong> bu amaçla hukuk<br />

kuralları konulması söz konusu yani kuralcı bir yönetim anlayışına geçiş söz<br />

40


konusu. Ve kurallar konuluyor. Hangi işin nasıl yapılacağına dair, kimi hangi<br />

yetkiyi kullanacağına dair. Tabi toplumsal gelişim yavaş olduğundan dolayı<br />

kurallar uzun süre varlığını koruyabiliyor. Yani bugün hani konuşuyoruz ya<br />

aramızda kurallar toplumun gerisinde kaldı diye. Çünkü gelişim hızlı ama o<br />

dönemlerde böyle bir hız yok, tarım toplumu dönemi <strong>ve</strong> sanayi toplumu ilk<br />

evrelerinde kurallar daha stabil şey toplumsal gelişme daha stabil olduğu için<br />

kurallar da varlığını muhafaza edebiliyor.<br />

Bu noktada yapılan denetim yani yönetimin bir işlevi olan denetimin temel<br />

özelliği kurallara uygunluk denetimidir. Kurala uygun davranılıyorsa problem<br />

yoktur, kurala uygun davranılmıyorsa sorumluluk vardır, ceza vardır.<br />

Ancak toplumsal gelişme hızlandıkça her işi için, her bir fonksiyon için, her<br />

bir görev için kural oluşturamıyoruz artık. Ve kuralsız alanların artmasıyla<br />

toplumsal ilişkilerde kamunun çözüm üretemediği noktalar ortaya çıkıyor,<br />

birinci sorunumuz buydu.<br />

İkincisi kurallar bir süre sonra temel amaç haline geliyor. Yani kuralları<br />

uygulamak önemli ama kuralları uygulayarak varacağımız nokta önemsiz hale<br />

geliyor.<br />

Bunu öğrencilere derste anlatmak için hep onların da bildiği bir sorunu<br />

gündeme getiririm. Mazeret sınavları vardır bizlerde. Denir ki işte bir mazereti<br />

nedeniyle sınava giremeyen öğrenciye mazeret sınavı hakkı <strong>ve</strong>rilir. Mazeret<br />

nedir? Kural koymuş; sağlık raporudur, trafik kazasıdır, yakını <strong>ve</strong>fatıdır<br />

diye kural koymuş. Öğrencinin bir tanesi gelir ertesi gün, ben dünkü sınava<br />

giremedim, ne yapacağım? Niye girmedin? Çok kötü griptim, işte yataktan<br />

çıkamıyordum. Olsun rapor alman gerekiyordu diyor, kural çünkü rapor<br />

diyor ya. Ama efendim diyor, zaten yataktan çıkabilseydim sınava gelecektim.<br />

Hastaneye de gidemedim. Olsun kural böyle diyor yapacak bir şey yok. Sonra<br />

bir başkası geliyor ben diyor uyumuş kalmışım sınavdan yarım saat sonra,<br />

sınava giremedim ne yapacağım? Valla alamam kusura bakma. Kural rapor<br />

alman gerekiyor, şu gerekiyor, bu gerekiyor diyor. Ertesi gün uyuyup kalan<br />

öğrenci elinde bir raporla geliyor <strong>ve</strong> mazeret sınav hakkını kullanıyor, gerçekte<br />

hasta olan grip olan öğrenci kullanamıyor. Bu sorun işte, yani kuralı biz yerine<br />

getirmeyi temel hedef seçtiğimiz için gerçekte o sistemin kurgulanmasındaki<br />

amaca ulaşamadık.<br />

Bu, kamu yönetiminin en temel eleştiri noktalarından birisini oluşturuyordu.<br />

Amaç odaklı değil kural odaklı yönetim sistemi.<br />

Dolayısıyla geldiğimiz noktada birinci belirteceğim nokta amaç odaklı<br />

olmadığımızdan dolayı eleştiriliyorduk <strong>ve</strong> amaç odaklı olmamız gerekiyordu.<br />

Diğer yandan efendim üretim biçimi de değişti. Kas gücüne dayalı bir çalışan<br />

yerine bilgi gücüne dayalı bir çalışan kitlemiz oluşmaya başladı. İşler çeşitlendi<br />

41


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

<strong>ve</strong> teknik niteliği, uzmanlık özellikle arttı. Artık eskiden bir kişi yukarıdaki amir<br />

çalışanına ne yapacağını tek tek her sabah söylerken şimdi böyle bir şeye ihtiyaç<br />

hissetmedik. Hatta on yıl önce, yirmi yıl önce iyi bir belediye başkanı nasıl<br />

olmalıdır sorusunu vatandaşa sorsanız, muhtemelen <strong>ve</strong>recekleri cevapların<br />

çoğunluğu içerisinde inşaat mühendisi olmalı vardı. Çünkü belediyecilik yol<br />

yapmak olarak algılandığı için en iyisi bunun inşaat mühendisi bilir denilirdi.<br />

Ya da bir işletmedeki yönetici ne olmalıdır sorusuna işte finansı bilmelidir,<br />

pazarlamayı bilmelidir vs.dir. Oysa günümüzde her şeyin bir uzmanı olmaya<br />

başladı. Üst düzey yöneticilerden aranan şey yapılan işleri tek tek bilmesi değil<br />

iyi bir koordinasyon sağlamasıdır. Yani büyük firmalarımızın genel müdürleri<br />

ya da siyoları hangisi pazarlamayı aynı anda finansı, aynı anda üretimi biliyor.<br />

Muhtemelen bilmiyordur, belki alanında yetiştiği için birisini iyi biliyordur.<br />

Ama iyi bit koordinatördür.<br />

Günümüz belediyelerinde belediye başkanları ya da bakanlarımız da aynı şey<br />

iyi bir koordinatör olması aranıyor. İşi yapanlar alt düzeydir. Dolayısıyla burada<br />

üst yöneticinin hiyerarşik denetimi ya da emir komuta sistemi bitiyor. Nitekim<br />

yönetim süreçlerini sayarken emir komutayı artık çıkarıyoruz. Ve yanına katı<br />

hiyerarşik örgütlenme modelinin bu çalışma sisteminde bittiğini ekliyoruz,<br />

diyoruz ki artık bilgiye dayalı bir çalışma vardır. Yukarıdakinin emretmesiyle<br />

alttaki bir şey yapmayacaktır. Herkes kendi sorumluluğunu <strong>ve</strong> yapacağı işin<br />

uzmanıdır, biliyordur. O zaman hiyerarşik yapılanma bitmiştir. Hiyerarşik<br />

yapılanma bitince hiyerarşik denetim de bitiyor. Ya da hiyerarşik üst adına<br />

yapılan denetim de bitiyor.<br />

Bu iki temel nokta yani üretim biçiminin ya da çalışan ya iş yapma biçiminin<br />

diyeyim değişimi ile birlikte denetimin de değişime uğraması gerekiyor.<br />

İkincisi kamu yönetimi bazında özellikle amaca odaklanmadan sadece <strong>ve</strong> sadece<br />

kurala odaklanarak denetim yapılmasından da yine ya da faaliyet yapılmasından<br />

dolayı da bir değişim ihtiyacı oradan çıkıyor efendim. Çünkü özellikle kurala<br />

odaklı çalışma biçiminin getirdiği denetim de yine kurala uygunluk denetimidir.<br />

Yani denetim sistemi yapılan işler belirlenen kurala uygunsa problem yoktur.<br />

Ama amaca uygunluğu aramıyoruz hiç.<br />

Sonuçta efendim bütün bu değişimler yani üretim biçimindeki değişimler önce<br />

özel sektöre yansıdı biliyorsunuz, sonra 90’lardan itibaren de kamu sektörüne<br />

yansımaya başladı. Ve kamu sektörüde birçok alanda değişime uğramaya<br />

başladı ya da değişimi kendisi de arzu etti, dış dünya da bunu arzu etti, arzu etti<br />

ama ben iki temel noktada birinci nokta kamu yönetiminin yapılanmasındaki<br />

değişimden kısaca bahsetmek istiyorum. Bir de kamu yönetiminin toplumla<br />

ilişkilerinden ki değişim noktalarından bahsetmek istiyorum. Sonra bu<br />

değişimin denetim sistemlerine nasıl yansıyacağını da belirtmek istiyorum.<br />

Temel değişim noktalarından bir tanesi merkeziyetçilik yerine yerelleşme,<br />

42


yani kamu hizmetlerinin yürütülmesinde artık tek bir merkezi noktadan<br />

yerel noktalara, işte ekonomik kalkınmada tek bir merkezi planlama yoluyla<br />

kalkınmadan yerel kalkınmaya doğru kısacası yerelin önemini vurgulayan,<br />

yerel yönetimleri ya da yerinde yönetimi öne çıkaran bir örgütleme modeli.<br />

Yine çalışma biçiminin ya da iş yapma biçiminin değişmesine paralel olarak katı<br />

hiyerarşik yapılanmalar yerine, esnek <strong>ve</strong> basık örgütlenme modelleri, yani amir<br />

memur ilişkisi değil daha çok ekip çalışması şeklinde bir çalışma biçimi.<br />

Katı kuralcılığın yerine kuralların azaltıldığı, iş süreçlerinin basitleştirildiği,<br />

formalitelerin azaltıldığı bir çalışma biçimi. Özellikle uzmanlığa dayalı iş<br />

yapma biçiminin artmasına paralel olarak iş yapmadaki sorumlulukların <strong>ve</strong><br />

yetkilerin sadece üst yönetimde değil çalışanlarda da olması mesela biraz önce<br />

arkadaşlarımız da belirtti yani harcama yetkilisi, ita amiri artık üst yönetici<br />

değil her birimin bir harcama yetkilisi var diye. Bu ondan kaynaklanıyor.<br />

Artık çalışanlar yetkilendiriliyor <strong>ve</strong> yetkisine paralel de sorumluluk sahibi olacak.<br />

Çünkü bir işi nasıl <strong>ve</strong> ne şekilde yapacağını üst amir talimat <strong>ve</strong>rmeyecek kendi<br />

bilgisine göre yapacak ama sonuçlarına da kendisi katlanacak. Sonuç odaklı<br />

<strong>ve</strong> performansa dayalı yönetim çünkü kurala <strong>ve</strong> girdiye odaklanmayacağız,<br />

sonuçlara odaklanacağız. Yaptığımız iş için ne harcadığımız örneğin işte 10 ton<br />

asfalt attım demek yerine ya da bir trilyon para harcadım demek yerine attığımız<br />

asfaltın kaç dayanıklı olduğuna odaklanmak ya da yol yaptığımız alanda trafik<br />

kazalarını ne kadar azalttığımıza odaklanmak. Ya da harcadığımız paranın biraz<br />

da atasözümüzle söyleyelim; attığımız taşın ürküttüğümüz kurbağaya değip<br />

değmediğine odaklanmak gerekiyor.<br />

Ve en önemli diğer bir nokta; toplumun <strong>ve</strong> siyasetin yani karar organı olan<br />

siyasetin yetkilendirilmesi hususu. Bir diğer nokta da efendim, müteşebbis<br />

yöneticiler. Yani yöneticilerin müteşebbis bir ruhla çalışması mevcut hazır<br />

kaynakları harcamak yerine yeni kaynaklar oluşturarak kamu hizmetlerinde<br />

bunları kullanmaları. Biraz da yani işletme mantığıyla çalışmaları öneriliyor<br />

efendim.<br />

Şimdi bunları bize ne getirecek denetim anlamında yerelleşme dediğimiz<br />

andan itibaren yerel yönetimlerin öne çıkması dediğimiz andan itibaren bir<br />

kere yerel yönetimler üzerindeki denetimin azaltılması gerek. Çünkü yerel<br />

yetkilendirilecek, merkez ile yerel arasındaki terazi yerel lehine kalkarken<br />

merkezin yerel üzerindeki yetkisi özellikle <strong>ve</strong>sayet yetkisi azaltılması<br />

gerekiyor.<br />

Esnek <strong>ve</strong> basık örgütlenme doğal olarak hiyerarşinin azaltılmasını gerekli<br />

kılar.<br />

Hiyerarşik denetimin azaltılmasını gerekli kılar.<br />

43


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Kurallarının azaltılması kurallara uygunluktan amaca uygunluğa geçişi gerekli<br />

kılar <strong>ve</strong> doğal olarak da denetim sistemi kurala uygunluk denetiminden amaca<br />

uygunluk denetimine doğru kayar. Ekip esaslı çalışma sistemi çalışanların<br />

yetkilendirilmesi otokontrol sistemini getirir bize. Yani öz denetim dediğimiz<br />

çalışanların birbirini ya da kendisini denetlemesini bize getirir.<br />

Sonuç odaklı performansa dayalı yönetim zaten somut kriterler çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

performans denetimini getirir ki arz edilen <strong>ve</strong> gelinen noktadır. Burada efendim<br />

müteşebbis yöneticilik ise ya da müteşebbis bir çalışan ruhu olması ise bir sorun<br />

alanı şuan için oluşturuyor. Sorun alanlarını belirteceğim ama o yüzden birazda<br />

Recep Hocam dedi ortalığı karıştırsın dediydi ortalığı karıştırmak amacıyla değil<br />

ama sorunları vurgulamak amacıyla belirteceğim.<br />

Müteşebbis yönetici tipi bugünlerde gelişmeye başlıyor, hepimiz arzu<br />

ediyoruz aslında. Yani belediyelerde filan özellikle kurallara uyan işte hazır<br />

parayı harcayan sabah 8’de gelen akşam 5’te giden bir yönetici tipi değil aktif<br />

bir yönetici tipi arıyoruz ama hala biz kurallara dayalı bir yönetim sistemi<br />

kullanıyoruz. Dolayısıyla kurallara dayalı bir yönetim <strong>ve</strong> buna paralel kurallara<br />

dayalı bir denetim sistemi kullanırken müteşebbis bir ruhla hareket etmek<br />

zorlaşacak. Bu birinci sorun alanından bir tanesi efendim.<br />

Diğeri toplumun denetimi artacak çünkü toplumun yetkilendirilmesi söz<br />

konusu, şeffaflık, hesap <strong>ve</strong>rebilirlik vs. toplumun denetimi artacak ama hala<br />

biz toplumun bu kadar üzerimizde olmasına, bizi denetlemesine hazır değiliz,<br />

açık değiliz. Şöyle söyleyeyim, her hangi bir kamu kurumda anket yapalım<br />

hemen soruları görmek istiyoruz diyorlar. Soruları neden görmek istiyorlar?<br />

Acaba bizim bir açığımızı ortaya çıkaracak konu var mıdır? Halbuki açığımız<br />

çıksın düzeltelim mantığı değil, kamuoyu bizi bu açıkla tanımasın diyorlar.<br />

Dolayısıyla hala toplumsal denetme hazır değiliz.<br />

Performans denetimi bu konuda daha keyfilikten çıkamadık, yani<br />

yöneticilerimiz çalışanını denetlerken somut kriterler <strong>ve</strong> gerçekten performansa<br />

göre denetlemek yerine iyi çocuktur, değildir kriterini daha çok kullanmak<br />

arzusundalar. Efendim karar organlarının denetimi artacak dedik, çünkü<br />

karar organı yetkilendirilmesi söz konusu, örneğin bunu belediye kanununda<br />

yansımasını görüyoruz belediye meclisi yetkilendirildi geçmişe göre ama bu<br />

alanda da karar organlarının çalışma biçiminden kaynaklanan sıkıntılarımız<br />

var.<br />

Dünyanın hemen hemen her yerinde meclisler yavaş çalışırlar, aktif değildirler<br />

yani yürütme gücüne göre <strong>ve</strong> denetim sistemleri de etkisi azdır. Hele hele bizim<br />

gibi katı parti disiplini olan ülkelerde ise karar organı olan meclislerin denetim<br />

yapması çok zor. Çünkü parti karar alıyor ona göre oy kullanılıyor <strong>ve</strong> denetim<br />

mekanizmaları işlemiyor.<br />

En basit bir örnek olarak şunu söyleyeyim; belediye meclisinin denetim<br />

44


yetkisi var biliyorsunuz. Yani denetim komisyonu kuruyor. Ne kadar denetim<br />

komisyonu çalışıyor onu sizler de biliyorsunuz.<br />

Efendim ortalık karıştırmak için geçtiğimiz aylarda bir yerde dinlediğim<br />

bir hususla dile getirip konuşmamı bitireceğim. Husus şuydu; Türkiye’de iç<br />

denetim sistemine geçişte yani 5018’e geçişle yeni bir denetim anlayışı geldi.<br />

Yani yeni yönetim anlayışının Anglosakson yönetim kültürünün ki bu sadece bizi<br />

etkilemedi tüm dünyayı etkiledi. Yüz yıllardır geleneksel olarak koruduğumuz<br />

tarihi bürokratik, imparatorluk yönetim kültürümüze girdi. Biz şuanda açıkçası<br />

bunun savaşını yaşıyoruz. Yani yeniçeri ocağından değil daha ev<strong>ve</strong>linden çünkü<br />

sadece bizde değil Ortadoğu <strong>ve</strong> kıta Avrupa’sında yaşanan ortak bir kültürdür<br />

bu. Bürokrasinin güçlü olduğu, her şeyin kurallara dayalı olduğu yani kısacası<br />

Weber’in bürokrasi modelini besleyen yönetim kültürüdür.<br />

Bu yönetim kültürüne biz tamamen ters Anglosakson yönetim kültürünü<br />

getiriyoruz.<br />

Bu yönetim kültürü dünyada da arzu edilen bir yönetim kültürü <strong>ve</strong> uygulaması<br />

<strong>ve</strong> bu amaçla da iç denetim sistemini kurduk.<br />

Ama iç denetçileri alırken eski yönetim kültüründen aldık. Yani Maliye<br />

Bakanlığının çalışanlarını aldık, teftiş kurullarında çalışanları aldık dolayısıyla<br />

yeni yönetim anlayışına iç denetim mekanizmalarının uyum sağlaması bu<br />

anlamda da güçlenecektir, güçleşecektir.<br />

E<strong>ve</strong>t efendim bir diğer sorun alanı da yöneticilerimizin, üst yöneticilerimizin<br />

özellikle Belediye yani üst yöneticilerimizin teftişe <strong>ve</strong> denetime hala sıcak<br />

bakmadıklarıdır.<br />

Yani belediyelerimizde çalışan müfettiş arkadaşlarımız var zaten bu panelde<br />

Müfettişler derneğin organizasyonu bu denetime ne kadar sıcak bakıyorlar. Kendi<br />

atadığı müdürü ya da kendi atadığı daire başkanını ne kadar denetlenmesini arzu<br />

ediyorlar, disiplin soruşturmasının dışına ne kadar çıkartıyorlar, aynı şekilde iç<br />

denetim sistemine ne kadar sıcak bakıyorlar? İç denetçilerin sunduğu raporlara<br />

ya bırak bunları mı diyorlar? Yoksa e<strong>ve</strong>t bir hatamız varsa düzeltmeliyiz mi<br />

diyorlar? Bunlar da tartışılsın diye bir sorun alanı olarak ortaya koymak istedim<br />

efendim. Teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için efendim. Sağ olun.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Efendim, sayın Prof. Dr. Musa EKEN’e çok teşekkür ediyoruz.<br />

Ben yine affınıza sığınarak kısa bir özet yapacağım. Kusura bakmayın, çok da<br />

vaktinizi almak istemiyoruz. Prof. Dr. Musa EKEN’in yapmış olduğu sunuştan<br />

ortaya çıkan ana başlıklar şu şekilde; kamuda değişim altında aslında yönetim<br />

biliminde sağlanan gelişmeler yatmaktadır. Kamudaki değişim yönetim<br />

45


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

bilimindeki değişimin doğal bir sonucudur. Klasik yönetim düşüncesi<br />

<strong>ve</strong> uygulamadan örnekler <strong>ve</strong>rdi. Bu çerçe<strong>ve</strong>de tarım toplumu <strong>ve</strong> sanayi<br />

toplumunun ilk dönemlerini örnekler halinde anlattı. Daha sonra yönetim<br />

fonksiyonları <strong>ve</strong> bunlardan denetimin ifade ettiği anlamı tarım toplumundan<br />

günümüze gelişim süreci çerçe<strong>ve</strong>sinde ele aldı <strong>ve</strong> bir takım örnekler <strong>ve</strong>rdi. Kol<br />

gücüne dayalı üretimden sırasıyla makine gücüne dayalı bir üretime, son olarak<br />

ta bilgiye dayalı bir üretime geçildiğini söyledi. Bu süreçte amacın <strong>ve</strong> hedefin<br />

temel olduğunu, kuralın ise bunu takip etmesi gerektiğini ifade etti. Ancak<br />

Türkiye’de uygulanan sistemde amaçlara ulaşmanın temel amaç olmadığını,<br />

temel amacın kurallara uyumluluk olduğunu ifade etti <strong>ve</strong> örnekler <strong>ve</strong>rerek bunu<br />

anlattı. Yöneticinin fonksiyonel <strong>ve</strong> operasyonel uzmanlığa sahip olmasının bir<br />

gereklilik olmadığını ama böyle bir uzmanlığa sahip olmasının da iyi olacağını<br />

ifade etti. Aslında bir tepe yöneticisinde iyi bir planlayıcılık, iyi bir koordinasyon<br />

<strong>ve</strong> iyi bir denetleyiciliğin olmasının efendim yeterli olacağını söyledi. <strong>Denetim</strong><br />

amaçların ne ölçüde gerçekleştirildiği üzerine olmalıdır. Kurallara uygunluk<br />

denetimi toplumsal <strong>ve</strong> sosyo ekonomik gelişmeye bir katkı sağlamaz dedi,<br />

hoca özetle. Kamu yönetiminde değişim üzerinde durdu. Merkeziyetçilikten<br />

yerelleşmeye, yerinden yönetime geçildiğini, yerel yönetimlerin önem<br />

kazandığını bunu sadece ülkenin yönetim yapısından değil kurumların kendi<br />

içyapısı açısından da alt birimlerin önem kazanmaya başladığını ifade etti.<br />

Bu çerçe<strong>ve</strong>de katı hiyerarşik, dikey yapılanma yerine basık, yatay <strong>ve</strong> esnek<br />

kurumsal yapılanmaların artık tercih edildiğini söyledi. Kuralların esnetildiğini<br />

<strong>ve</strong> azaltıldığını, süreçlerin basitleştirildiğini belirtti. Ekip esaslılığın ön<br />

planda olduğunu, bu çerçe<strong>ve</strong>de siyasetçi <strong>ve</strong> bürokrat arasındaki ayrımın artık<br />

muğlâklaştığını ifade etti. Kararların ortaklaşa alındığını <strong>ve</strong> uygulamanın da yine<br />

ekip çalışmasıyla gerçekleştirildiğini ifade etti. sonuç odaklı <strong>ve</strong> performansa<br />

dayalı bir yönetim, esnek istihdam <strong>ve</strong> uzmanlaşma, toplum <strong>ve</strong> siyasetin<br />

yetkilendirilmesi, müteşebbis ruhun geliştirilmesi yine hocanın anlattığı diğer<br />

hususlardan. Bunlardan özellikle toplum <strong>ve</strong> siyasetin yetkilendirilmesinde<br />

son kısımda özellikle değindi. Çünkü gücünü halktan almayan <strong>ve</strong> halka hesap<br />

<strong>ve</strong>rmeyen hiçbir yapılanma sürdürülebilir değildir. Bu dünya tarihinde bunun<br />

sayısız örnekleri vardır. Ve bütün bunların denetimle olan ilişkisi üzerinde<br />

durmaya çalıştı kendisi. Türkiye’ye dair bazı örnekleri oldu. Mesela <strong>ve</strong>sayet<br />

denetiminin gevşetilmesi gerektiğini söyledi. Hiyerarşik denetimin esnetilmesi<br />

gerektiğini söyledi. Kurala uygunluk yerine amaca uygunluğun bir denetim<br />

tercihi olması gerektiğini söyledi. Sorunlar kısmında da yine kurallara uyumun<br />

temel tutulmasının temel amaç tutulmasının çok ciddi bir sorun kaynağı<br />

olduğunu söyledi. Topluma gü<strong>ve</strong>nin esas olması gerektiğini <strong>ve</strong> bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />

şeffaflığın çok önemli olduğunu ifade etti. Performans denetiminin ülkemizde<br />

yeterince etkili yapılamayacağını açıkladı. Karar organlarının denetim yapması<br />

konusunda da uygulamada yaşanan sorunlara örnekler <strong>ve</strong>rerek değindi.<br />

Türkiye’nin yerleşik yönetim kültürüne yabancı bir yönetim uygulaması olan<br />

iç denetimin sisteme kazandırılmaya çalışıldığını, oysa yeni sistemin yeni bir<br />

zihniyeti gerektirdiğini fakat iç denetçi kadrolarına genel olarak müfettişlerin<br />

<strong>ve</strong> kontrolörlerin yerleştirildiğini ifade etti. Ve bunların da geleneksel mantıkla<br />

46


çalıştıklarını söyledi. Bir de yönetimin denetime bakışının sağlıklı olmadığını<br />

ifade etti. Çünkü hiçbir yöneticinin kendisinin rasyonel <strong>ve</strong> objektif bir şekilde<br />

denetlenmesinden hoşlanmadığını ifade etti. Sayın hocamıza çok teşekkür<br />

ediyoruz.<br />

Oturum Başkanı BOZLAĞAN;<br />

Değerli hazirun, şimdi bir miktar süremiz var. Biz aslında soru cevap kısmının<br />

bir bölümünü öğleden sonra yapmayı düşünüyorduk ama soru cevap kısmına<br />

burada ayıracak vaktimiz var. Sizler de uygun görürseniz soru cevap kısmına<br />

geçebiliriz.<br />

İlk olarak İETT Teftiş Kurulu Başkanı Ali PORTAKALOĞLU Beyin bir sorusu var.<br />

Yazılı olarak kendisi sundu. Yolsuzlukla mücadele mevzuatında boşluk olduğu <strong>ve</strong><br />

bu işlemin yapılmadı beyan edilmiştir. TBMM yolsuzlukla mücadele komisyonu<br />

vardır meclis bünyesinde. Ve kanuna dayalı olarak da görev yapmaktadır. Bu<br />

soru sayın Ahmet BAŞPINAR’a yöneltildi. Diğer soru sormak isteyenlerde yazılı<br />

<strong>ve</strong>ya sözlü olarak sorularını iletebilirler.<br />

Belki açıklama yapma ihtiyacı hissedebilir ondan dolayı. Buyurun Sayın<br />

BAŞPINAR.<br />

Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />

Teşekkür ederim. Bugün buraya ben aslında kendi adıma değil kurumum adına<br />

geldim. Dolayısıyla görüşlerim tamamen kurumumun görüşlerini yansıttığı<br />

durumda hani sabahta bahsettiğim kaygılardan dolayı buraya sadece kamuda<br />

etkin bir iç denetim için gerekli olan şartları anlatmaya geldim. Tartışmada<br />

kendi şahsi fikirlerimi söylemeyeceğim. O husus belki başka seminerlerin<br />

konusu olması gerekir. Bu noktada yanlış anlamayı düzeltmek için bir uyarıda<br />

bulunmuşsunuz. Ali bey’di galiba, e<strong>ve</strong>t M.Ali PORTAKAL Bey. Yolsuzlukla<br />

mücadelede boşluk var dedim, dolayısıyla aslında TBMM’de yolsuzluklarla<br />

mücadele komisyonları var aslında boşluk yok gibi. Benim orada anlatmak<br />

istediğim bu komisyonlar değildi. Ben sadece konunun 5018 sayılı Kanunda<br />

düzenlenmediğini söylemiştim orada. Yani iç denetim var, dış denetim var,<br />

mali kontrol var, süreç kontrolü var. Oradaki iki eksik konunun biri harcama<br />

sonrası kontrol biri de yolsuzluklarla mücadele tarafının olduğunu, yani mali<br />

yönetim <strong>ve</strong> kontrolü düzenleyen bir kanunda aslında bu iki konun da bir<br />

şekilde geçmesi gerektiğini söylemiştim. Teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı BOZLAĞAN;<br />

Soru sormak isteyen diğer arkadaşlarımız. Buyurun lütfen, bir mikrofonu<br />

uzatabilirsek.<br />

Gerçekten güzel bir panel oluyor. Herkese teşekkür ederim. Ben İSKİ Genel<br />

Müdürlüğünde müfettiş olarak görev yapıyorum. Önce Ahmet BAŞPINAR Bey’e<br />

bir soru sormak istiyorum. Şimdi bu 5018 sayılı kanunun geçici 5. maddesinde<br />

47


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

düzenlendi bu iç denetçi atamaları. Buna göre de iç denetçi atamaları kamu<br />

kurumlarında zorunlu tutulmadı <strong>ve</strong> birçok kurum atamada yapmadı. Şimdi<br />

gelecekte bu hani şey olarak gerçek bir denetim anlayışı olarak söylendi. Bazı<br />

kurumlar atama yapmadı. Bunlarda iç denetim açığı olmayacak mı, birinci<br />

sorum bu?<br />

İkincisi, atamaları liyakat <strong>ve</strong> kariyer sistemine göre yapılmadı kanun da böyle<br />

istemedi. Yani kanunda da yok bu. İsteyen yani herkes istediği gibi atama yaptı<br />

<strong>ve</strong> 800 kişi de böyle atandı. Bundan sonra atananlardan da daha kaliteli bir şey<br />

isteniyor. Yani 800 kişi atanmış oldu. Benim bu iç denetimle ilgili sorum bu<br />

kadar. Bir de genel denetim anlayışı<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />

İkinci soru neydi, soru neydi?<br />

—Soru yani bu nasıl düzelecek daha sonra? Yani uyumlaştırma nasıl<br />

yapılacak?<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />

Zaten seçimle yapılıyor. O sizin eski dönem yani eskiden atananlarımı nasıl<br />

düzelteceğiz? Siz dahil olmak üzere.<br />

—E<strong>ve</strong>t, yani ben atanmadım. Ben müfettiş olarak görev yapıyorum.<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />

Fiilen görev yapıyorsunuz. Soru bu mu? Eski ilk dönem atananları mı nasıl<br />

düzelteceğiz. Yoksa şu an zaten başka bir sistem var.<br />

—Hayır, sistem nasıl yürüyecek bu şekilde, etkili bir şekilde?<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />

Şu an bahsettiğiniz şekilde yürümüyor geçiş dönemi bittiği için hani soru hangi<br />

tarafa yönelik?<br />

—Geleceğe yönelik.<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR, Neyse tamam.<br />

— İkinci sorum da ben İSKİ Genel Müdürlüğünde çalışıyorum yaklaşık<br />

18 yıldır. Biz İSKİ olarak özel bir kanunla kurulmuşuz müstakil bir Genel<br />

Müdürlük olarak <strong>ve</strong> denetleyen yaklaşık 10 tane 10 kurum diyeyim var. Bunları<br />

sayalım isterseniz, 2560 Sayılı kanuna göre iki iç denetçi belediye meclisi adına<br />

denetliyor, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri <strong>ve</strong> Kontrolörleri, yaklaşık<br />

10 çeşit denetçi denetliyor. Yani bu denetim sistemi ile nasıl böyle çağdaş bir<br />

denetim kurabiliriz? Teşekkür ederim.<br />

48


Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />

Soruların hepsi galiba bana yöneltildi. Şimdi öncelikle burada iç denetçi olarak<br />

çalışan arkadaşlar var. Biz onlarla başka zeminlerde zaten bir araya gelip<br />

tartışmalar yapıyoruz. Zaten iki hafta sonra da Antalya’da bir arada olacağız.<br />

Aslında buraya gelme amacım belediyelerdeki diğer kişilerle bir araya gelmekti,<br />

onların sorunlarını dinlemekti. İç denetimin kendi sorunlarını kendi içimizde<br />

zaten tartışırız ama sorduğunuz sorular sisteme yönelik olduğu için şimdi<br />

cevaplıyorum tek tek:<br />

İlk soru, iç denetçi atamaları 5018’in geçici 5. maddesine göre zorunlu<br />

tutulmadığından dolayı bazı kurumlar atama yapmadığı için bu süreçte iç denetim<br />

açığı oluşmadı mı? İç denetçi atamaları aslında kanun uyarınca zorunluydu.<br />

Orada “atanabilirler” diye geçen ifade sadece kimlerin atanabileceğini işaret<br />

etmekteydi. Atamalar kesinlikle ihtiyari değildi. Peki süreç sonuna kadar atama<br />

yapmayanlara hani bir ceza <strong>ve</strong>rildi mi? Verilmedi, ama bu konu mevzuat değil<br />

sadece uygulama sorunudur. Aslında kanuna uymamanın bir yaptırımı olması<br />

lazım ama uygulanmadı.<br />

İkinci soru, yapılan atamalarda liyakat gözetildi mi? Geçiş döneminde kimlerin<br />

atanacağı kanunda yazmaktadır, yasa yapan meclis bunu böyle takdir etmiştir.<br />

Neticede geçiş dönemlerinde bu tür şeyler hep oluyor. Ancak, orada belli<br />

unvanlara, belli görevlere sahip olan kişilerin atanması öngörülmüş denetim<br />

elemanlarından bir geçiş sağlanmıştır. Neticede yapılacak iş denetim işi olduğu<br />

için için öncelikle kaynağın buradan transferi öngörülmüştür. Aslında bu<br />

şekilde geçiş yani denetim elemanlarından buraya geçiş iç denetime mutlaka<br />

çok şey katacaktır, çünkü mevcut denetim tecrübesi buraya aktarılmış oluyor.<br />

Ama diğer taraftan atanan arkadaşların eski alışkanlıklarını sürdürme riski<br />

çok yüksek olduğu için, o tarafı da risk olarak devralmış durumdadır. Diğer<br />

taraftan, teftiş kurullarından eleman alınmayıp idarelerdeki uzmanlardan<br />

atama yapılsaydı da eski alışkanlıklar bakımından çok bir şey değişmezdi. Ama<br />

şu anki sistemde doğrudan atama kesinlikle yok; sisteme katılmak isteyenler<br />

önce bize başvuruyor, sonra ÖSYM tarafından bir sınava tabi tutuluyor, sonra<br />

sınavı geçenler üç aylık eğitim alınıyor <strong>ve</strong> eğitimin sonunda ciddi bir sertifika<br />

sınavı var. Dolayısıyla şu ana tamamen liyakata göre seçimler yapılıyor.<br />

Üçüncü soru, belediyelerde on çeşit denetim var, bu denetim sistemi ile nasıl<br />

çağdaş bir denetim kurabiliriz? Aslında kamu mali yönetimi kontrolü açısından<br />

toplamda iki tane denetim var; iç denetim <strong>ve</strong> dış denetim. Onun dışında<br />

İçişleri Bakanlığının <strong>ve</strong>sayet denetimi var. Ancak, iç denetim ile teftiş ayrımı<br />

ne kadar tartışmalı ise Belediyeler Kanununun 55. maddesinde geçen “mali<br />

olmayan işlemler dışındaki diğer idari işlemler” tabirinin ne anlama geldiği de<br />

bir o kadar tartışmalıdır. Teşekkür ederim.<br />

49


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Şimdi buraya yazılı gelen iki tane soru var. Onlar önce geldiği için onlara şu<br />

anda öncelik <strong>ve</strong>riyoruz. Sonra diğer katılımcılara söz hakkı <strong>ve</strong>receğiz. Buyurun<br />

hocam.<br />

Efendim ismim Mehmet Ali PORTAKALOĞLU, sorumu biraz açmak istiyorum:<br />

sorum Meclis denetimi ile ilgili bir soru idi. Meclis denetiminin yani meclislerin<br />

yavaş işlediğini söylemiştim ben soru şu, meclisleri kaldıralım mı? bu anlayış<br />

gündeme geliyor diyor. Benim kastettiğim o değildi efendim. Yani gerçekten<br />

doğrudur, meclisler yavaş işler. Yani bir yürütme organı gibi, başkanlık makamı<br />

gibi hızlı <strong>ve</strong> pratik çalışmaz. Meclisler yavaş işler. Benim meclis denetimi etkinsiz<br />

kılan şey onu yavaş işlemesinden çok Türkiye’deki katı parti disipliniydi birinci<br />

nokta. Yani ulusal düzeyde bu parti disiplini çerçe<strong>ve</strong>sinde siyasal parti liderleri<br />

ya da genel başkanları meclisteki millet<strong>ve</strong>killerini nasıl ne şekilde davranacağını<br />

belirliyor. Yerel meclislerde ise özellikle belediyelerde ise önce başkan adayı<br />

belirleniyor daha sonra başkan adayına bir miktar kontenjan tanınıyor, kimi<br />

meclis üyesi yapalım diye. Dolayısıyla o meclis üyeleri de başkanın iradesinden<br />

çıkamadığı için meclis denetimleri anlamını yitiriyor demek istedim. Yoksa<br />

halkın idaresini her zaman yukarıda taşıyoruz efendim. Teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

E<strong>ve</strong>t şimdi Sayın Sayıştay Denetçisi Ahmet TEZCAN sunuşunu yaptıktan sonra<br />

biz kendisine aslında bir soru tevcih etmiştik. O da Türkiye’de misyon yukarıda<br />

vizyon aşağıda da gelişmiş ülkelerde vizyon yukarıda, misyon aşağıda? Kendisi<br />

soruyu açıklamak istiyor, cevaplamak istiyor, buyurun.<br />

Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />

Teşekkür ediyorum. Bunun cevabı sanırım Musa Hocamızın anlatımlarında<br />

gizliydi. Direkt olarak kuv<strong>ve</strong>tli otoriter bir kamu idaresi biçiminden biz şu anda<br />

yetki paylaşımı içerisine giren hizmet üreten, katılımla beraber hizmet üreten<br />

bir anlayışa doğru gidiyoruz. Anglo-sakson kültür biçimi dediğimiz hizmeti<br />

hep beraber üretme anlayışı var burada. Sanırım Recep Bey’in çok yerinde <strong>ve</strong><br />

sembolik olarak ifade etti ama çok güzel tespitti. Biz de devlet var, güçlü devlet<br />

var <strong>ve</strong> nedir devletin algılaması, devlet baba. Kurum olarak güçlü olan benim,<br />

sen teb’asın. Bu algılamanın tezahürü olarak gelmiş örgütsel bir algılamamız<br />

var <strong>ve</strong> bunun yansıması olarak da misyon geliyor. Misyon bildiğiniz gibi<br />

görevdir. Bu görev benim var oluş, kurumsal olarak benim varoluş sebebimdir.<br />

Vizyon da ben bu görevi şöyle şöyle yerine getireceğim. Ben bu görevi şunun<br />

için, şu şekilde ifa edeceğim. Anglo-sakson kültürde ne var? Kurum olarak<br />

devlet anlayışı öncelikli değil. Devlet olarak ben görev adamıyım. Ben bu görev<br />

için varım. Dolayısıyla benim vizyonum şu ufukla şu şekilde yerine getirmek<br />

durumunda olduğum görevim, misyonum şudur. Yani böylesi bir algılamanın<br />

tezahür ettiğini düşünüyorum. Böyle kuv<strong>ve</strong>tli bir devlet algılamasıyla misyon<br />

bizde öne alınmış, vizyon sonradır. Ama Anglo-sakson kültürün paylaşım<br />

sisteminde vizyon öncedir misyon sonradır.<br />

50


Böyle düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Diğer soru soracak olan kişiler. Burada bir hanımefendi vardı ilk o parmak<br />

kaldırdı. Kusura bakmayın sonra size söz hakkı <strong>ve</strong>receğiz.<br />

Adım Nagehan APUHAN PEKTAŞ. Bakırköy Belediyesi Ruhsat <strong>ve</strong> <strong>Denetim</strong><br />

Müdürüyüm. Herkese iyi günler diliyorum. Yani buradaki çoğunlukla<br />

katılımcıların denetlediği işin mutfağındaki kişilerden biriyim. Benim sorum<br />

Musa Hocam’a, kural odaklı denetim nedeniyle yerine amaç odaklı denetimi<br />

öneriyorsunuz. Teorik olarak %100 katılıyorum. Özellikle işin mutfağında<br />

olduğumun tekrar altını çizerek katıldığımı belirtmek istiyorum. ama<br />

amaç odaklı denetimde de kurallarda bile bizi denetleyenler kuralları farklı<br />

yorumlayarak farklı yerlerde farklı şeyleri lahikalara yazdığına göre amaç odaklı<br />

denetimdeki bu kişiselliği kaldırma ile ilgili öneriniz ne hocam?<br />

Prof. Dr. Musa EKEN;<br />

Efendim zaten şöyle bir şey. Amaç odaklı denetimle kural odaklı denetimin<br />

şablonu anlamında bir farklılık yok. Birisinde şablonu kural yapıyoruz kuralı<br />

şablon yapıyorsunuz ona göre denetliyorsunuz. Diğerinde de şablonunuz<br />

varılan nokta ya da amacınıza ne kadar ulaşıp ulaşmadığınızdır. Yani mutlaka<br />

ikisinde de bir şablon var ama keyfilik bu şablonlarda yer almıyor. Dolayısıyla<br />

amacınıza ulaştığınız oranda tabiî ki bu şunu da demek istemiyorum burada<br />

kurallara uygunluk denetimini kaldıralım derken sıfır kural anlamında değil<br />

yani amaca giden her yol mubah anlamında değil bu esnetiyoruz kuralları.<br />

Amaca ulaşmak için gerçekten işte adaleti, hakkaniyeti, doğruluğu, dürüstlüğü<br />

yakalamak için kuralları esnetiyoruz. Sıkı sıkıya onlara bağlı kalarak amacı bir<br />

kenara itmek yerine onları esneterek amaca ulaşmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla<br />

buradaki şablonumuz sizin amacınıza ne kadar ulaşıp ulaşmadığınızdır. Bu<br />

yüzden denetimde yine keyfiliğe yer <strong>ve</strong>rmiyoruz.<br />

E<strong>ve</strong>t, Sayın Dernek Başkanı, buyurunuz efendim.<br />

Estağfurullah, Efendim teşekkür ediyorum. Adım Süleyman HACICAFEROĞLU.<br />

Büyükşehir Belediye Müfettişiyim. Ben yine hocama bir takım tespitlerimle<br />

beraber uygulamada olan bir müfettiş olarak soru yöneltmek istiyorum.<br />

Hanımefendinin kaldığı yerden devamla kural amaçlı, sonuç amaçlı denetim<br />

ile ilgili düşündüklerimi arz etmek istiyorum. Şimdi kural dediğimiz şeyi açıkça<br />

ifade edelim zannedersem mevzuat kastediliyor ki şimdi soralım: Kural <strong>ve</strong><br />

kurallardan yakındık. Yakınıyoruz. Bir örnekle şu kural dediğiniz <strong>ve</strong> yakındığınız<br />

olguya isterseniz bir yakından bakalım. Belediyenin asli mevzuatından olan imar<br />

mevzuatı/kuralları ile ilgili denetim süreçlerine bakalım. Tüm bu imar mevzuatı<br />

kaçağı <strong>ve</strong> gecekondusu olmayan yaşanabilir, estetik, sokaklarında rüzgarlarının<br />

dolaştığı, çocukların oyun oynadığı alanları şehirleri kurmak <strong>ve</strong> benzeri<br />

standartları yakalamak için değil midir? Bu kuralların gözetilmesi gerekmez<br />

mi? Peki geldiğimiz nokta da bu kaçak yapı sarmalı bir mevzuat problemi midir,<br />

51


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

uygulama problemi midir, denetim problemi midir? Belki bu günümüzde bu<br />

amaca ulaşmak için çok önemli planlar, projeler ortaya koyuluyor. Bunlar<br />

yapılıyor ancak buradaki meseleyi iyi görmek lazım sadece bu imar mevzuatı ile<br />

de alakalı değil. Özelde diğer belediye mevzuatı da elbette hizmetin nasıl <strong>ve</strong> ne<br />

şekilde yapıldığı ile yakından ilgilidir. Örneğin Devletin sosyal gücünü Anayasal<br />

olarak ortaya koyması gerekmektedir. Devlet anayasal ödevi olan şefkat elini<br />

de yerelde işte belediyelerimiz koyuyor. Belediyelerimiz, işte buyurun Belediye<br />

Başkanımız burada. Bir mahallesinde bir çocuğun başını elini uzatıp okşuyorsa<br />

bu bir birincil görevidir ama aynı zamanda da devletimizin sosyal devlet<br />

olma kuralı gereğidir yaptığı. Şimdi biz bu hizmetleri yaparken bu şefkat elini<br />

öteleyecek miyiz? Hayır, asla burada bulunan salonda olan arkadaşlarımızın<br />

hiçbiri, hiçbir denetçi adı iç denetçi olsun, müfettiş olsun, kontrolör olsun,<br />

Sayıştay Başdenetçisi olsun bu eli öteleyemez, hizmet eden el ötelenemez.<br />

Ancak hizmeti götürürken acaba hangi usul <strong>ve</strong> esaslara, kaidelere <strong>ve</strong> kurallara<br />

uyması gerekir, <strong>ve</strong> bunlara riayet ediliyor mu? Hizmet etmede bu kurallar<br />

gözetiliyor mu? Yoksa kuralsız <strong>ve</strong> gelişi güzel bir şekilde mi hizmet ediyor(!)<br />

ya da kendince usul, kaide ittihaz ediyor. Yakınılan Kural denetimini yapan<br />

Müfettişler, toplum yararını her şeyin üstünde tutarlar. Toplumun, idarenin<br />

<strong>ve</strong> çalışanların gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> saygısını kazanmaya yönelik bir çalışma anlayışıyla<br />

hareket ederler. Bilinmelidir ki, Müfettişler görevlerini yerine getirirken,<br />

Kurumun faaliyetlerinin <strong>ve</strong> topluma sunduğu hizmetlerin hukuka uygun olarak<br />

adalet, eşitlik <strong>ve</strong> tarafsızlık anlayışı içerisinde yürütülmesini <strong>ve</strong> kaynakların<br />

etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde hizmete hasredilmesini sağlamak için üzerine<br />

düşen denetim, öncülük <strong>ve</strong> yol göstericilik görevini layıkıyla yerine getirirler.<br />

Ayrıca denetlenene karşı, Müfettişler, çalışanları en değerli varlık olarak kabul<br />

ederek, rahat <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde çalışabilecekleri <strong>ve</strong> potansiyellerini Kurum<br />

yararına geliştirebilecekleri bir çalışma ortamı oluşturulması <strong>ve</strong> sürdürülmesine<br />

öncülük ederler <strong>ve</strong> bu doğrultuda öneriler getirirler. İşte rehber olmanın tam<br />

da karşılığı, ifadesi budur. Denetlenen birim <strong>ve</strong> kişilere karşı tam bir tarafsızlık<br />

içinde olurlar. Tabi her meslek grubunda olan istisna halleri dışarıda tutuyorum.<br />

Denetlenen konulara son derece objektif yaklaşırlar. Öncülük <strong>ve</strong> yol göstericilik<br />

görevini yerine getirirken; tavsiye <strong>ve</strong> temenninin bittiği, yönetimin karar<br />

alma sorumluluğunun başladığı sınırı aşmazlar <strong>ve</strong> icraya müdahale etmezler.<br />

Denetlenenlere karşı saygı <strong>ve</strong> nezaketle davranırlar. E<strong>ve</strong>t, rehberlik yapalım,<br />

danışmanlık faaliyetlerini yapalım. Bilinmeyenleri bildirelim. Ama Kurala<br />

uyacağız yoksa herkes kendi kuralını <strong>ve</strong> en kötüsü kuralsızlığını ortaya koyar<br />

<strong>ve</strong> uygular. Dolayısıyla hem kendi <strong>ve</strong> hem de toplum burada zarar görür.<br />

Kuralları da değişen şarlara göre yeniden tanzimi yeni çıkan şartlarda yeni<br />

kuralların ihdası için gereken çalışmaları ortaya koymak <strong>ve</strong> sonuçlandırmak<br />

zaten demokrasinin başlıca konusudur. TBMM bunun için vardır. Ve iradenin<br />

tecelli ettiği yer, kurallar bütünlüğünün <strong>ve</strong> değişiminin de kotarıldığı yerdir.<br />

Tüm bu tespitlerimle beraber, kurala uymak bir mevzuat problemi midir yoksa<br />

sonucu öteleyen başka bir katmanlar mı vardır? Hangi saikler bizi kuralları<br />

uygulamaktan alı koyar diye sayın hocama sormak isterim. Teşekkür ederim.<br />

52


Prof.Dr. Musa EKEN;<br />

Kurala uygun davranmak yani mevzuatla değil bir yönetim anlayışının ürünüdür<br />

bu. Bugün için değil bu, bu yüzyıllardır gelen bizlerin içinde bulunduğu bir<br />

yönetim kültürünün uzantısıdır <strong>ve</strong> bizim yönetim kültürümüzde her yetkiyi<br />

kullananın bir kullandığı yetkiyi bir kurala dayalı olarak kullanması esası<br />

vardır. Dolayısıyla denetimlerde de kurala uygun olmayan davranışları<br />

cezalandırdığımız vakidir. Hatta denetçi arkadaşlarımızla ilgili lütfen alınmayın<br />

ama yani ha buldum davranışı var derler. Yani nedir bir açık buldum oradan<br />

cezalandırayım mantığı. Böyle bir şey olmasın diyoruz biz. Örnek söyleyeceğim<br />

Sayıştay denetim raporlarından bahsettiniz iki yıl önceydi galiba Sayıştay<br />

denetim raporları yayınlandı. Sadece turizm konusunda üç tane farklı karar<br />

var içinde. Belediyelerin turizm faaliyetleri yapabileceğine ilişkin birisi Sayıştay<br />

denetçisi yani Üst Daire Kurulu mudur bilmiyorum o kararların neyindir bir<br />

tanesinde belediyeden turizme ilişkin faaliyetleri zimmet çıkarmıyor, bir<br />

tanesinde çıkarılmıyor gibi. Birbirine çelişik durumlarda olabiliyor bazen.<br />

İleride daha geniş bahsettiğiniz noktaları diğer sorularla birlikte değerlendirip<br />

cevaplayacağım. Teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Şimdi Sayın Ahmet BAŞPINAR’a bir yazılı soru geldi. Ama devam edeceğiz<br />

değerli arkadaşlar. Ahmet BAŞPINAR’a yazılı bir soru geldi. Mümkün olduğunca<br />

açıklamalarımızı kısa tutup sorularımız öncelersek vakitten tasarruf etmiş<br />

oluruz. Buyurun.<br />

Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />

Sayın Başkan ben kendi eleştirimi size karşı yapmak istiyorum. Yani vakti neye<br />

göre ayarlıyoruz? bizim Ankara saatine göre yemek vakti çoktan geçti <strong>ve</strong> ben<br />

acıktım, öğleden sonra devam edeceksek şu an uzatmanın bir gereği yok diye<br />

düşünüyorum. Öğleden sonra aynı şey olacak diye biliyorum. Ama yine de şu<br />

soruya cevap <strong>ve</strong>reyim. Sunumun başında iç denetim sisteminin kurulmasında<br />

ülkemiz örneklemesine dahil olarak 2002 yılında Merkez Bankası’nda<br />

oluşturulan iç denetim birimine atıf yapıldı. Bilindiği üzere Merkez Bankası<br />

2009 yılında bünyelerinde yer alan teftiş <strong>ve</strong> iç denetim birimini lav ederek<br />

yerine <strong>Denetim</strong> Genel Müdürlüğü çatısı <strong>ve</strong> denetçi unvanı altında önceki<br />

unvanları birleştirmek suretiyle yeni bir yapılanma getirmiştir. Bu yaklaşım<br />

gelecekteki yapılanmalar gerçekleştiğinde denetim sistemimizdeki yeknesaklık<br />

açısından bir örneklik teşkil edebilir mi? İlk başlarda Merkez Bankası iç<br />

denetim uygulamalarını model olarak alıyorduk. Bu yeni uygulamayla birlikte o<br />

açıdan Merkez Bankası’ndan yüzümüzü tamamen çevirmiş durumdayız. Kendi<br />

içlerinde de zaten hem teftiş tarafından hem iç denetim tarafından uluslar<br />

arası kuruluşlardan eleştiri almaktadırlar. Zannediyorum kısa sürede başka bir<br />

şeye daha dönüşecek ama şu an model değil, olmayacakta. Teşekkür ederim.<br />

53


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

E<strong>ve</strong>t şimdi Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nden Veysel ÇIPLAK Bey’in<br />

bir açıklaması var. Ben bu açıklamayı kendim okudum ama burada tabi<br />

okumayacağım. İç denetim sisteminin ülkenin kendi iç şartlarından<br />

kaynaklandığını <strong>ve</strong> geçmişte buna dair ayrıntılı çalışmalar yapıldığını ifade<br />

etmiş. Dolayısıyla bunu da burada açıklayalım. Değerli katılımcılar bir soru<br />

daha var ondan sonra oturumu kapatacağız.<br />

Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />

Teşekkür ediyorum. Ben de tahammül sınırlarını fazla zorlamadan kısa<br />

tutmaya çalışayım. İSKİ Genel Müdürlüğü’nden Hasan KÖZMEZ Bey Sayıştayın<br />

performans denetimini nasıl yapacağını sormuş. Performans denetimi 5018 Sayılı<br />

kanunun 68. maddesinde dış denetimin yapılabilme biçimi itibari ile Sayıştay’a<br />

<strong>ve</strong>rilmiş bir görevdir. Dış denetim iki bent halinde sayılıyor. Birincisi, kurumların<br />

bütçe uygulama yılına ilişkin oluşturdukları mali tablolarda yer alan değerlerin<br />

doğru, gü<strong>ve</strong>nilir olup olmadığına dair kanaat bildirme anlamında bir raporlama<br />

<strong>ve</strong> varsa kamu zararına sebebiyet <strong>ve</strong>renlerin sorumluluklarının yargılama yolu<br />

ile tespitini de kapsayan “Mali <strong>Denetim</strong>”. Diğeri de “Performans <strong>Denetim</strong>i”.<br />

5018’in 9’uncu maddesinde performans denetiminin performans göstergelerine<br />

bağlı olarak yapılacağı hüküm altına alınmış. Bu anlamda bakıldığında 1996<br />

yılından beri Sayıştay Kanununda var olan performans denetimi yaklaşımı ile<br />

5018’le gelen performans değerlendirmesi denetimi ayırımı söz konusu. 1996<br />

yılında 832 sayılı Sayıştay kanununa eklenen ek 10’uncu madde ile getirilen<br />

performans denetimi esas olarak konu bazlı, sektör bazlı bir denetimdir.<br />

Kaynakların etkin, <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong> tutumlu kullanılıp kullanılmadığına ilişkin olarak<br />

yapılan konu bazlı bir denetim uygulamasıdır. Ama 5018’in 9. maddesinde<br />

önerilen <strong>ve</strong> şu anda mecliste bulunan kanun teklifinde düzenlenen yapısıyla<br />

her kurumun bütçesini oluştururken belirlediği performans hedeflerin ulaşma<br />

seviyesinin tespiti anlamında gösterge bazlı bir denetim uygulamasıdır. İlk<br />

bahsetmiş olduğumuz performans denetimi yıllık değildir bir konuyu alırsınız<br />

tüm dönemlere, tüm yıllara bakan yüzüyle raporlarsınız. İkinci bahsettiğimiz<br />

türüyle performans değerlendirmesi denetimi yıllık olarak <strong>ve</strong> “Mali <strong>Denetim</strong>”<br />

içerisinde yapılır. Sayıştay performans denetimini bu iki uygulama şeklinde<br />

gerçekleştirecektir. Teşekkür ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />

Efendim ülkemizin lokomotifi olan İstanbul’umuzun temposuna uygun bir<br />

anda yemek arası <strong>ve</strong>riyoruz. Saat 2’de görüşmek dileğiyle hoşça kalın.<br />

54


II.OTURUM<br />

II. OTURUM BAŞKANI<br />

Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Musa EKEN<br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> beklentiler konulu panelimizin ikinci oturumuna başlıyoruz.<br />

Efendim bu oturumda hepinizin yakinen bildiği Belediye Başkanlarımızdan<br />

<strong>ve</strong> halen Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanlığı görevini yürüten Sayın<br />

Erol KAYA <strong>ve</strong> yine Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişlerinden Sayın Vahdettin<br />

ÖZCAN var.<br />

Bu oturumda iki konuşmacımız olacak ama öğleden önceki yarım kalan soru –<br />

cevabımıza yine konuşmacılarımızdan sonra devam edeceğiz. Bu yüzden yine<br />

sorularınızı bekliyoruz efendim.<br />

Şimdi efendim ilk sözü izin <strong>ve</strong>rirseniz Sayın Erol KAYA’ya <strong>ve</strong>rmek istiyorum.<br />

Erol KAYA, idarecinin denetim fonksiyonundan beklentileri konulu bir sunuş<br />

yapacaklar efendim.<br />

Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanı Erol KAYA;<br />

Merhabalar. Ben tabi öğleden sonra katıldığım için sabahki bölümü dinlemedim.<br />

Onun için biraz bakışı ile ilgili <strong>ve</strong>ya konunun bütünlüğü ile ilgili aksama olursa<br />

özür dilerim. Şimdi sunuma geçmeden ev<strong>ve</strong>l birkaç şeyin altını çizmek istiyorum,<br />

o da şu; yani Türkiye’de kamu da yeniden yapılandırma ile ilgili yeni bir süreç<br />

yaşandı <strong>ve</strong> bu süreçle ilgili bir sürü yeni kavramlar <strong>ve</strong> yeni kurumlar ihdas<br />

edildi. Dolayısıyla bu yeni kavram <strong>ve</strong> kurumlar noktasında ciddi tartışmalar söz<br />

konusu. Herkes istediği gibi tarif ediyor. Aslında biz de isteğimiz gibi belki tarif<br />

ediyoruz. Doğrusunu herhalde bu tartışmalar sonunda bulunacaktır. Burada<br />

ben özellikle iç denetçilik kavramının ya da oturduğu formatın doğru bir şekilde<br />

algılanması <strong>ve</strong> aslında kamuda performans yönetim <strong>ve</strong> iç kontrolünde doğru<br />

sorgulanması gerektiğine inandığımı baştan ifade edeyim <strong>ve</strong> özellikle maliyeyi<br />

tebrik etmek istiyorum. Özellikle yerel yönetimler açısından hakikaten üzerine<br />

düşeni fazlasıyla yaptı. Umar <strong>ve</strong> temenni ederim ki İçişleri Bakanlığımızda<br />

kanunda yazılan bir çerçe<strong>ve</strong>yi tamamlama noktasındaki görevini ifa eder. Hem<br />

de yerel yönetimlerdeki denetim mekanizması çok sağlıklı bir yapıya oturmuş<br />

olur.<br />

Şimdi biz iç denetçi denilince genelde kişi <strong>ve</strong> birim denetimi akla geliyor. Ben<br />

Belediye Başkanlığında da gördüm hakikaten denetçi deyince arkadaş kimi<br />

soruşturacağını ya da kimin hakkında tahkikat yapacağı ya da hangi konuyu<br />

tetkik edeceği ile ilgili bir algı söz konusu. Oysa iç denetçilik kavramını ya da<br />

denetim mekanizması sistem denetlemesi olarak ifade etmek belki gerekirdi.<br />

Çünkü denetçi denilince mevzuat akla geliyor. Müfettişler bu konuda zaten<br />

yeterince müfettişimiz var olduğunu ben düşünüyorum ki, kaldı ki yerel<br />

yönetimlerle ilgili <strong>ve</strong>sayetle ilgili de maşallahı var zaten yerel yönetimlerin eline<br />

55


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

çantasını ya da yetkisini önceden alınan herkes bu konuda yetkili <strong>ve</strong> yetkin<br />

olduğunu düşünüyorum ki Sayıştay Kanunu çıkarsa inşallah bu da düzelmiş<br />

olacak. İç denetim denilen şeyinse ben bu sunumda bu konuya girmeyeceğim<br />

ama baştan altını çizmek istiyorum.<br />

Dolayısıyla Türkiye’de bu yeni kavramın maaşı iyi olduğundan dolayı, tenzih<br />

ederek arkadaşlarımı ifade ederim ama sanki Belediye Başkanlığında da<br />

gelen arkadaşlarımızın bir tanesi de burada böyle bir ilgi <strong>ve</strong> cazibe var. Hatta<br />

müfettişlikten oraya geçenler söz konusu. Niye geçtiniz sorusunu sorduğumda<br />

“ya kardeşim daha iyi bir yapı”. Buna hiçbir itirazım yok ama oraya geçtikten<br />

sonra o görevi ifa etmekle ilgili pek ilgili olunmadığını görmekteyim <strong>ve</strong>ya<br />

benim kanaatim bu yanlışta olabilir, yanlış varsa, sürçülisanımız varsa bunu<br />

da düzeltmek en tabi hakkımızdır. Dolayısıyla iç denetim denilen şeyin aslında<br />

yönetim modellerinin bu İSO gibi, toplam kalite yönetimi gibi ya da müşteri<br />

yönetimi, ya da <strong>ve</strong>ri yönetimi gibi kurumda uygulanıp uygulanmadığını yani<br />

mevcudu ya da geriye dönük kurumda yapılan işler değil de geleceğini inşa<br />

etmeyle ilgili bir mekanizma olması gerekir.<br />

Müfettişler gibi kişi <strong>ve</strong> birimi esas alan mevzuat odaklı bir denetim yerine iç<br />

denetçiler sistem odaklı çalışması gerektiğini düşünen bir insanım. Bunları<br />

baştan ifade ediyorum ki meramım daha iyi anlaşılsın diye. Kısaca geçmişin<br />

<strong>ve</strong>ya var olanın değil geleceğin planlanması için çözüm önerileri sunmak gibi,<br />

takip etmek gibi, denetlemek gibi bir görev ifa etmesi lazım. Bu da eski köye yeni<br />

adet demektir. Yani denetim deyince akla gelen eski algılamamızın değişmesi<br />

gerekir. Ben bunun üzerinde duracağım özellikle ifade etmek istiyorum <strong>ve</strong><br />

sunumda da kavramların bunlar bilinen şeyler ama kısa <strong>ve</strong> süratli bir şekilde<br />

geçeceğiz.<br />

Mevzuatla ilgili belki bir iki şeyin altını çizmemiz gerekir. Bir dengeli ölçüm<br />

modeli yani hakikaten kamuda performans özellikle yerel yönetimlerde<br />

bir performans ölçümü yapılabilmesi için nasıl bir modelin takip edilmesi<br />

gerektiği, birimlerin ya da kurumun ya da bireyin performansı ile ilgili neler<br />

yapabileceğimizle ilgili bazı şeyleri ifade etmek istiyorum <strong>ve</strong> özellikle dengeli<br />

ölçüm modeliyle birlikte alan tespiti performans ölçümü ya da süreç yönetimi<br />

gibi yine halkın performans algısı nedir, niye belediye başkanları seçimi<br />

kaybederler, bizim bu konudaki katkılarımız <strong>ve</strong>ya şeylerimiz nelerdir diye bazı<br />

şeyleri ifade etmek istiyorum.<br />

Şimdi kavramlara baktığımızda performans nedir dediğimizde amaçlara,<br />

hedeflere ulaşım çabalarının etkin <strong>ve</strong>rim seviyesi olarak ifade etmemiz. Ben<br />

bunların üzerinde çok duracak değilim, hızlı geçeceğim çünkü zannedersem<br />

birinci bölümde soru – cevaplar yarım kalmış biz araya kaynak olarak<br />

girdik zannedersem öyle sonradan şey olduğumuz için hızlı bitireyim belki<br />

sorulardan benim de istifade edeceğim bölümler olur diye düşünüyorum.<br />

Performans yönetimine baktığımızda performans seviyesinin arttırılması<br />

56


için yapılması gereken planlama, yürütme <strong>ve</strong> kontrol faaliyetleri olarak ifade<br />

ediliyor. Planlamada baktığımızda gerekenlerin çalışmasının yapılması olarak<br />

söylememiz mümkün. Ölçüme baktığımızda ise etkinlik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rim seviyelerinin<br />

belli kritere göre ölçülmesidir. Bunlarla ilgili birazdan neler yapabileceğimizin<br />

altını çizmek istiyorum. Etkinliğe baktığımızda kurumun yapılan çalışmaların,<br />

amaçlara <strong>ve</strong> hedeflere ulaşım derecesinin ne olup olmadığı, <strong>ve</strong>rimlikte ise bir<br />

faaliyet için harcanan gelirden elde edilen çıktının oranı. Bunlar bildiğimiz<br />

şeyler. Tutumluluk için ise kaynakların maliyetinin asgariye indirilmesi olarak<br />

ifade etmemiz mümkün.<br />

Şimdi demin ifade ettiğimiz noktaya geldiğimizde iç kontrolü nereye koyacağız<br />

<strong>ve</strong>ya iç denetimi bunun içerisine nereye koyacağız? Aslında iç denetimi bunun<br />

en altındaki bir noktaya indirmemiz gerekiyor. İdarenin amaçlarında bilinmiş<br />

politikalar <strong>ve</strong> mevzuata uygun olarak faaliyetlerin etkili, ekonomik <strong>ve</strong>rimli bir<br />

şekilde yürütülmesi, varlık <strong>ve</strong> kaynakların korunması, muhasebe kayıtlarının<br />

doğru <strong>ve</strong> tam olarak tutulması, mali bilgi <strong>ve</strong> yönetim bilgisinin zamanında <strong>ve</strong><br />

gü<strong>ve</strong>nilir olarak yürütülmesini sağlamak üzere iç kontrol mekanizmasının<br />

tamamını bir bütün olarak ifade etmemiz mümkün. Mevzuatını geçiyorum,<br />

5018 Sayılı Kanunun zaten bilinen şeyler bunlar. Maddeleri 5393 Sayılı Kanunda<br />

çok net bir şekilde efendim ifade ediliyor.<br />

Belediye açısından baktığımızda denetimin amacı <strong>ve</strong> denetim kapsamı <strong>ve</strong><br />

türleriyle ilgili demin ifade ettiğim noktaya geldiğimizde buradaki aslında<br />

şu anda iç denetim mekanizmasında da, iç kontrol mekanizmasının doğru<br />

yürümemesinin nedenlerinden birisi olarak biz belediye kanunundaki mali<br />

yöndeki denetimin dışındaki ile ilgili düzenlemelerin yapılmadığını altını<br />

özellikle çizmek istiyoruz.<br />

Yine mevzuat açısından faaliyet raporunda bazı şeyler var. Dolayısıyla belediyeler<br />

açısından performans programı atıf yapılan yönetmeliklerde son bir düzenleme<br />

yapıldı ben özellikle onun üzerinde durmak istiyorum. Bu 2009’da yapılan<br />

düzenlemede birim performansı yerine kurum performansının esas alınması ya<br />

da performansın yalnızca idare düzeyinde ele alınması esas alındı. Bu da yanlış<br />

anlaşıldı. Aslında burada yapılan yönetmelik düzenlemesinde bürokrasinin<br />

azaltılması yani birimlerin tek tek görev <strong>ve</strong> tanımlarının yazılması yerine ki bazı<br />

belediyelerimizin özellikle şeylerine baktığımızda oturmuş sabahtan akşama<br />

kadar her birim için bir görev tanımı bilmem bir sürü mevzuat. Aslında bunlar<br />

kaldırılarak yine aynı birim esas alınacağı bir kurumun tümüyle hazırlanacak<br />

bir programdan bahsediyoruz ama bu da doğru algılanmadığını ifade edelim.<br />

Ben şimdi müşahhas daha somut bir şeye geçmek istiyorum. Biz bir dengeli<br />

ölçüm modelini belediyede ya da bir kurumda nasıl inşa edebiliriz baktığımızda<br />

belde <strong>ve</strong>ya belde halkının kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi, kurumsal<br />

yapının güçlendirilmesi, mali yapının güçlendirilmesi öğrenme gelişim olarak<br />

bunu ifade etmemiz mümkün <strong>ve</strong> bunların da halk nazarında algılanmasının da<br />

57


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

seçime yansıyacak oy olarak da görmemiz mümkündür.<br />

Biraz içine girelim, biraz hızlı geçiyorum çünkü süremin sınırlı olması hasebiyle<br />

performans modelinde müşteride kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesini ne<br />

olarak algılayabiliriz? Kurumuzun, şehrimizin fiziki, sosyal, kültürel, ekonomik<br />

<strong>ve</strong> demokratik olarak kalkınmasını ne kadar sağlayabiliyorsak (birazdan bunun<br />

da içerisine gireceğiz <strong>ve</strong> daha detaylı göreceğiz) bir modelden bahsediyoruz.<br />

Yani biz iç denetçilerimizi bir belediye başkanımızın yönetim danışmanı olarak<br />

algıladığımızı özellikle altını çizmek istiyorum. Bir müfettiş olarak görmediğimi<br />

ifade etmek istiyorum. Türkiye’de müfettişlik kurumu zaten var <strong>ve</strong> şekli belli.<br />

Ama iç denetim olgusunun ya da yönetim modelinin oluşturulmasında farklı<br />

bir yapıyı bahsetmeye çalışıyorum.<br />

Finansta ise işte gelir giderin belki gelirin daha çok arttırılması, yatırım <strong>ve</strong><br />

hizmetin gider içerisindeki payının arttırılması olarak ifade etmemiz mümkün.<br />

Kurum içinde kurum yapının güçlendirilmesi olarak birim <strong>ve</strong> süreçlerle ilgili<br />

iyileştirilme yapılması, insan kaynaklarının daha iyi bir noktaya taşınması<br />

olarak ifade etmemiz mümkün.<br />

Öğrenme <strong>ve</strong> gelişimde ise eğitim <strong>ve</strong> araştırmadan bahsetmemiz mümkün.<br />

Şimdi şöyle biraz baktığımızda yavaş yavaş bir modelin kafamızda şekillenmesi<br />

bakımından ifade etmemiz ya da biraz kafanızın karışması bakımından<br />

özellikle söylüyorum. Kentin yaşam kalitesinin yükseltilmesi ile ilgili neler<br />

ifade edilebilir? Fiziki olarak sayabileceğimiz, altyapı, imar, rekreasyon buna<br />

yüzlerce madde ila<strong>ve</strong> etmemiz mümkün <strong>ve</strong> biz bir hedef koyuyoruz. Diyoruz ki,<br />

işte altyapıda bilmem ne kadar ton asfalt ya da kilometre yol yapacağız diyoruz.<br />

Yıl sonu itibariyle bunu ne kadar gerçekleştirdiğimizi <strong>ve</strong>ya biz performansımızı<br />

burada görmemiz mümkün. Fiziki olarak bunu bahsettikten sonra sosyal olarak<br />

yine bazı şeyler söylememiz mümkün. Diyelim ki, bir belediye olarak ya da bir<br />

Valilik olarak İl Özel İdaresi de olabilir kurum olarak ya da bağlı kuruluşlardan<br />

herhangi bir şey olarak bir performans noktasında kabul edebileceğimiz bir<br />

hedefi ortaya koymamız mümkün. Bunun yıl içerisinde gerçekleşmesi ya da<br />

yılsonu gerçekleşmesi <strong>ve</strong> o birimle ilgili kendi performansının sonucunu da<br />

topladığımızda kurum performansını yakalamamız mümkün. Bunları yine<br />

geçiyorum. Ekonomik anlamda kent ekonomisiyle ilgili vizyon projeleri neler<br />

yapılacak hedeflenmiştir? Ne kadarı yapıldı, neler yapılmadı <strong>ve</strong> bunlarla ilgili<br />

puanlama sistemi sonunda da kuruma dönük bazı şeyleri ifade etmemiz<br />

mümkün. Mali yapının güçlendirilmesine baktığımızda biraz daha detaya<br />

inmemiz mümkün. Diyelim ki, toplam gelirimiz içerisindeki merkez geliri<br />

ile Türkiye ortalaması %50-50 olan bu yapı ne kadar yerelde bizim daha iyi<br />

bir noktadayız ki batıdaki belediyelerimizde bu %65-70’ler seviyesinde yerel<br />

kaynaklar doğuda ise tam tersine %90’lara kadar çıkan merkezi bir yapı söz<br />

konusu. Ne kadar iyileştirebilmiş belediyemiz bunu. Bunu tespit etmemiz <strong>ve</strong> yıl<br />

yıl takip etmemiz mümkündür. Nüfusumuz üzerinden yola çıkarak tahakkuk<br />

58


tahsilat oranlarını yakalamamız mümkün. Toplam gelir <strong>ve</strong> giderin karşılama<br />

oranlarına bakmamız mümkün. Tahsilat tahakkuk <strong>ve</strong> tahakkuk performansıyla<br />

tahsilat performansını bizim tespit etmemiz mümkündür. Yine aynı şekilde<br />

yatırım <strong>ve</strong> hizmetlerin nüfus içerindeki oranlarının nüfusa düşen oranı birim<br />

olarak tespit etmemiz mümkün.<br />

Bunları ifade ettikten sonra yeni bir bölüme kısaca geçelim. Süreç yönetimi ile<br />

ilgili neler söylenebilir? Süreçler bir <strong>ve</strong>ya birden fazla dönüşüm sonucu girdileri<br />

değer katılmış çıktılara çeviren işlemlerdir dizisi. Neler yapılabilir, yararları<br />

nelerdir? Birincisi kaynakların etkin kullanımı ile daha düşük maliyetler <strong>ve</strong><br />

daha kısa çevirim süreçleri süreleri oluşmasını sağlamak. İkincisi gelişmiş,<br />

tutarlı <strong>ve</strong> önceden tahmin edilebilen sonuçlar inşa etmek <strong>ve</strong> üçüncüsü öncelikle<br />

belirlenmiş iyileştirme fırsatlarına odaklanma olarak söylememiz mümkün. Ben<br />

bunu geçiyorum da somut olarak bir başka birimden bu her birim için <strong>ve</strong> her<br />

birimdeki her işlem için bunu yapmamız mümkün <strong>ve</strong> yapmanız da gerekir. Eğer<br />

biz kamuda, yerelde bir performanstan bahsedeceksek her işlemin süreçleri ile<br />

ilgili <strong>ve</strong> her personelle ilgili sadece başkana yakılığıyla efendim ya da yaptığı<br />

yılsonu not değerlendirmesini de iş <strong>ve</strong> işlemleri ile ilgili bir değerlendirme<br />

yapmamız mümkün. İmarla ilgili söyledim çünkü hem biriminkini göreceğiz<br />

hem de yapılan işlemi. Diyelim ki imar <strong>ve</strong> şehircilik müdürlüğümüzün proje<br />

tetkik aşamasıyla ilgili bir projeyi süreci kendiniz tayin edin. Hiç fark etmez<br />

kaç personeliniz giriyorsa bunları yukarıdan aşağıya grafik olarak yapmanız<br />

mümkün. Sonuçta toplam süre 20 saat 40 dakikada belediye ilan ediyor<br />

diyor ki benim kurumumda bir projenin tetkik aşaması 20 saatte tamamlandı<br />

kardeşim, bitti. Sonra yılsonu geldiğinde kaç proje o birimde yapılmış? 50<br />

proje onaylanmış. Kaç saat? Şu kadar saat. Birazdan bunun detayına ineceğiz.<br />

Kaç imar durumu <strong>ve</strong>rilmiş, kaç denetim yapılmış hepsini biraz daha bakalım<br />

isterseniz sürece. İmar durumunu iki saatte <strong>ve</strong>receğinizi ifade etmişsiniz 2.3<br />

saatte <strong>ve</strong>rmişsiniz. Süre yönünden performansınız işte 0.86. inşaat ruhsatını 5<br />

günde <strong>ve</strong>receğim demişsiniz, 7 günde <strong>ve</strong>rmişsiniz. Çalışma ruhsatını 1 günde<br />

<strong>ve</strong>receğim demişsiniz, 1,5 günde <strong>ve</strong>rmişsiniz. İşyeri denetimini ortalama yarım<br />

saatte ben yaparım demişsiniz 1 saatte yapmışsınız. Bu kurumsal yapının süreç<br />

olarak performansını bir birimin biraz daha detaya inelim. İmar Müdürlüğüne<br />

biraz daha bakalım. Demin <strong>ve</strong>rdiğimiz rakamlar belli. Hedef süre imar durumu<br />

için iki saat oysa gerçekleşen süre üç saat, işlem sayınız 50, toplam hedef<br />

süreniz 100 saatken 150 saat kullanmışsınız. Yavaş yavaş biriminizdeki çalışan<br />

insanlarınızı biraz daha iyileşmesi ya da eğitimini ya da süreçlerle iyileşme<br />

noktasında bazı şeyleri söylememiz mümkün. Proje onayını 10 saatte yapacağım<br />

demişsiniz gerçekleşen süreniz 13 saat. Bütün yıl boyunca 15 tane yapmışsınız<br />

150 saat kullanacağına 195 saat mesai kullanmışsınız. Sonuç iniyoruz İmar<br />

Müdürlüğünüzde 10 personeliniz var. 8 saat 22 günden, 1 ayda 1760 saatlik<br />

mesainiz söz konusu. Yani devletin size 1760 saat para ödediği bir mesai söz<br />

konusu. Peki siz yaptığınız toplam kullandığınız mesai ki kötü olmasına rağmen<br />

kullandığınız mesai 1361 saat. İş yoğunluğu açısından baktığımızda %77’lik bir<br />

performans söz konusu. Peki bir yıl öncesi belediye başkanlığına çıkıp da ilan<br />

59


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

ettiniz halka da duyurdunuz İmar Müdürlüğünde benim işlemlerim şu saatte<br />

yapılır dediniz arkadaş saatiniz de 844 saat. Biriminizde %50 atıl bir kapasite<br />

söz konusu. İster kabul edin ister kabul etmeyin. Peki bu süreyi kim koyacak?<br />

Bu süreyi siz koyacaksınız <strong>ve</strong>ya bu modeli siz inşa edeceksiniz.<br />

Devam edelim. Vatandaş memnuniyeti aynı birimi vatandaş memnuniyeti<br />

açısından da sorgulamamız mümkündür. Biz her gelen vatandaşımıza o<br />

birimimize vatandaşa birkaç soru, bu soruları ben böyle yazdım. Siz başka türlü<br />

yazabilirsiniz. Hangi birimi …, personelin davranışından memnun kaldınız mı,<br />

probleminiz çözüldü mü, çözülmediyse sorumlu kim, siz misiniz ya da personel<br />

mi ya da mevzuat mı, birimle ilgili şikayetiniz var mı, yok mu diye bir puanlama<br />

yapmanız mümkündür <strong>ve</strong> hemen geçiyorum. İç müşteri açısından ben yeni<br />

belediye başkanı olduğumda bir proje rica etmiştim. O zaman Kentsel Tasarım<br />

Müdürlüğümüz vardı. Bir aşevi projesi çizilecek ne bileyim ben de belediye<br />

başkanı filan bilgim yok. Acemi bir adamım. Geldim aradan işte söyledik bir<br />

aşevi yapmak istiyoruz, proje yapın. Tamam dediler. Çiziliyor iyi yani başladı<br />

işte talimat <strong>ve</strong>rdik birimimize, bir Müdire Hanımefendi aradan birkaç ay geçti<br />

çağırdım Hanımefendiyi dedim ki, ne oldu o personelim şimdi müteahhit yalnız<br />

yani sakın ola ki personel onun geldiği noktayı tespit bakımından önemli olduğu<br />

için hem de uluslar arası bir müteahhitlik yapıyor. Ne oldu dedim? Başkanım<br />

dedi daha evrakları tamamlayamadık. Ne evrakı dedim? Dedi ki efendim, biz<br />

dedi İmar Müdürlüğüne resmi yazı yazdık, imar durumunu istedik parselle ilgili.<br />

Henüz bize cevap gelmedi. Altıncı katta oturuyordu kendisi, İmar Müdürlüğü<br />

de asma kattaydı. İki müdürü de çağırdım, ikisini de çağırdım. Dedim ki, şimdi<br />

nasıl oluyor bu bir anlatın. Dedi ki, efendim biz yazdık sonra zimmet defterine<br />

imza attık, sonra personele <strong>ve</strong>rdik o sonra oraya gitti. Müdüre dedim ki ne oldu<br />

şimdi? Efendim dedi bu evrak zaten bize bilmem kaç gün sonra geldi. İşte o<br />

bilmem nereden geçti filan aradan iki ay filan geçti bir daha da sorulmadığı için<br />

biz de herhalde iş yoğunluğundan atladık filan dedi. Altıncı kattan telefonla<br />

belki bugün çok garip gelebilir yani teknoloji kullandığı için artık ben kendi<br />

eski belediye başkanlığı yaptığım belediyede internetten girip imar durumunu<br />

görebiliyorum ama altıncı kattan aşağıya bir buçuk ayda <strong>ve</strong>ya iki ayda bir imar<br />

durumunun çıkmadığı bir yapıyı düşünün.<br />

İç müşterileriniz sizden hizmet alırken diyelim ki İmar Müdürlüğünden Fen<br />

İşleri Müdürlüğü aldığı hizmeti ölçebilmeliyiz. Süresinde ilan edilen şeye<br />

uygun mu, değil mi diye <strong>ve</strong> biz ona not atabilmeliyiz. Sonuçta bunların hepsini<br />

toparladığımızda o birimle ilgili sorguya devam edebiliriz. Geçelim seçimi<br />

belediye başkanları niye kaybediyorlar ya da kusura bakmayın eğer seçilmiş<br />

bir yerde çalışıyorsak bizim de bu sürece katkımız olduğunu düşünüyorum.<br />

Yani yönetimin kurumsal yapı güçlü değilse bunun zaten ürettiği hizmetler de<br />

o derece zayıf oluyor. Şimdi diyelim ki vatandaşa bir soru sorduğumuzda ki bu<br />

soruları çok kolay sormamız mümkün. Vatandaşa göre önemli <strong>ve</strong> belediyenin de<br />

başarılı olduğu ya da vatandaşa göre önemli ama belediyenin başarısız olduğu<br />

konuları tespit etmemiz mümkün mü?<br />

60


Mümkündür <strong>ve</strong> biz başkanı ikaz edebiliriz.<br />

Sayın başkanım bu vatandaş öyle acayip garaip bir vatandaş ki kaliteye,<br />

şeffaflığa o kadar çok önem <strong>ve</strong>riyor ki <strong>ve</strong> biz burada sınıfta çakıyoruz.<br />

Partizanlık noktasında bizimle ilgili şeyleri var, problemleri var vatandaşın. Bizi<br />

partizan görüyor diye biz başkanımızı ikaz edip bu konuda müdahale etmesini<br />

mümkün kılabiliriz. İçme suyu ile ilgili vatandaşın çok büyük hassasiyeti var.<br />

Hiç bir şekilde medeni ihtiyaçlardan taviz <strong>ve</strong>rmek istemiyor <strong>ve</strong> biz bu noktada<br />

çok iyi değiliz, başkanımıza diyebiliriz <strong>ve</strong> bunların iyileşmesini sağlayabiliriz.<br />

Oysa vatandaşa göre önemsiz ama belediyenin çok başarılı olduğu alanlarda<br />

var. Ya da hem vatandaşa göre önemsiz hem de belediyenin başarısız olduğu<br />

alanlarda tespit etmemiz mümkündür <strong>ve</strong> bunları bütün olarak gördüğümüzde<br />

biz kurumun tümüyle bir performans algısını ya da performans yönetimini<br />

oluşturmamız mümkün olacağının altını çizmek istiyorum.<br />

Kentsel gelişim standartlarını ilçemiz için belirleyip bunları da, mevcutları<br />

da diyelim ki, dönemin başında tespit ettikten sonra ki seçimler daha yeni<br />

yapıldı, yeni yapıldı derken bir yıl geçti ama bazı belediye başkanlarımız hala<br />

uyanmadığı için belki ya da şeyler nasıl olsa bu da gelip geçer diye bizim<br />

belediyedeki personel bu da gelmiştir biz daha birçok adam gördük bunun gibi<br />

gelir geçeçek bu da geçecektir falan diye bunları tespit edip mevcutla hedef<br />

arasında <strong>ve</strong> sonuçta yıl itibariyle ya da beş yıllık performansımızı görmemiz<br />

mümkündür.<br />

Bu arada ben belediye şu anda gittiğimiz belediyelerde bunu özellikle takip<br />

etmeye çalıştığımı ifade edeyim. Yani belediyenin mali yapısındaki yerel merkez<br />

<strong>ve</strong>rgilerinin yıllar itibariyle yani beş yıllık, on yıllık periyotlar itibari ile ne kadar<br />

bir iyileşme sağladığını ya da yatırım harcamaları hizmet kalemleri içerisindeki<br />

ikisinin toplamı gider içerisindeki payı nedir, personel sayısındaki grafikler<br />

nelerdir, nüfusla personel arasındaki yapı nedir diye bunları yakalamaya<br />

çalışıyoruz.<br />

İşte bir örnek olsun diye söylüyorum. Diyelim ki, x belediyesinde çalışıyoruz. Bir<br />

de yanımızda bir başka belediye var. Biz bu belediye ile kendimizi ölçebilmemiz<br />

mümkündür. Bir personel hizmet <strong>ve</strong>rdiği nüfusla doğru personelle çalışıp<br />

çalışmadığımızı ya da var olan personelimizi ne kadar eğitmemiz gerektiği ile<br />

ilgili tespiti yapmamız, personel başına yatırım harcamamız nedir, gelirin gideri<br />

karşılama oranı nedir, personel giderlerinin toplam gidere oranı diğer belediye<br />

ile bizimkini karşılaştırarak kendi gücümüzü ya da ne kadar becerikli ya da<br />

beceriksiz olduğumuzu tespit etmemiz mümkündür. Toparlıyorum, burayı hızlı<br />

geçeyim. Efendim bunları demin sadece imarla ilgili <strong>ve</strong>rdik.<br />

Sonuç olarak topladığımda iç kontrol <strong>ve</strong> kalite yönetimleri kapsamında<br />

performans yönetiminde bunu gerçek anlamda uygularsak ne olur?<br />

61


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Toplam kalite yönetimi <strong>ve</strong> İSO yönetim sistemi gerçekleşir bir, süreç yönetimi<br />

başarılı bir şekilde uygulanabilir, müşteri ilişkileri yönetiminde biz kurumsal<br />

olarak bir noktaya gelebiliriz.<br />

Performans <strong>ve</strong> stratejik yönetim çalışmalarını kapsayacak bir yapıda bunların<br />

hepsini gerçekleştirmemiz mümkündür. Peki bunun için ne yapmamız<br />

gerekiyor? Tabi ben bunu kendimize göre yazdığımız ya da var olan tespit<br />

ettiğimiz konuları aktardığımız nokta. Bunu geliştirmemiz ya da daraltmamız<br />

mümkündür. Etik değerler <strong>ve</strong> dürüstlük noktasında personel davranışının<br />

kurallarının belirlenmesi <strong>ve</strong> personel tarafından bilinmesi mutlaka sağlanmalı.<br />

Misyon, vizyon, organizasyon <strong>ve</strong> görevlerle ilgili görev tanımları çok net bir<br />

şekilde yazılı olarak belirlenmeli <strong>ve</strong> personele <strong>ve</strong> herkesin bileceği bir şekilde<br />

mutlaka ifade edilmeli. Personelin yeterliliği <strong>ve</strong> performansı ile ilgili idare<br />

kendi üzerine düşeli mutlaka yapmalı. Yetki devri ile ilgili, yetki devrinin<br />

sınırları çok net bir şekilde belirlenip mutlaka önemliliği <strong>ve</strong> riski de dikkate<br />

alınarak personele bu mutlaka bildirilmeli. Planlama <strong>ve</strong> programlama ile ilgili<br />

faaliyetlerin amaç <strong>ve</strong> hedeflerin göstergelerin <strong>ve</strong> bunu gerçekleşmek için ihtiyaç<br />

duyulacak olan içeren plan <strong>ve</strong> programları oluşturmalı <strong>ve</strong> duyurulmalı. Risklerin<br />

belirlenmesi <strong>ve</strong> değerlendirilmesi ile ilgili amaç <strong>ve</strong> hedef, iç <strong>ve</strong> dış ilişkiler<br />

mutlaka tanımlanmalı. Yani isterseniz … deyin ya da başka bir şey deyin.<br />

Kontrol stratejileri <strong>ve</strong> yöntemleri ile ilgili uygun kontrol stratejileri yöntemleri<br />

belirlenmeli <strong>ve</strong> uygulanmalı. Prosedürlerin belirlenmesi <strong>ve</strong> belgelendirilmesi ile<br />

ilgili gerekli düzenleme yapılmalı. Bir görevi <strong>ve</strong>rdiğiniz bir personelin bir başka<br />

görevi isteme ya da bir başkasının yaptığı hatayı eksiklik, yanlışlık, usulsüzlük<br />

<strong>ve</strong> yolsuzluklarla ilgili, riskleri azaltmakla ilgili gerekli düzenleme yapılmalı,<br />

hiyerarşik kontroller gerçekleşmeli, faaliyetlerin sürekliliği ile sürdürülebilir<br />

bir yapı içerisinde bunlar devam etmeli. Bilgi sistemlerinin kontrolleri ile<br />

ilgili üzerimize düşeni gerekli mekanizmalar mutlaka oluşturulmalı. Bilgi <strong>ve</strong><br />

iletişimle ilgili birimlerin <strong>ve</strong> çalışanların performansları izlenebilecek bir yapı<br />

mutlaka yapılmalı.<br />

Raporlar idarelerin amaç <strong>ve</strong> hedeflerine, faaliyetlerinin sonuçlarına saygınlıkla<br />

hesap <strong>ve</strong>rebilirlik ilkeleri doğrultusunda raporlanmalı. Kayıt <strong>ve</strong> dosyalama<br />

sistemi ile ilgili kurum mutlaka güçlü bir yapıya sahip olmalı.<br />

Usulsüzlük, yolsuzluğun <strong>ve</strong> kuralsızlığın bedelini birileri ödemeli.<br />

İç kontrolün değerlendirilmesi ile ilgili yılda en az bir kez mutlaka bir yıllık<br />

kurumsal bir değerlendirmeyi biz idare olarak yapmalıyız <strong>ve</strong> bağımsız bir iç<br />

denetim mekanizması idarelerin fonksiyon olarak bağımsız bir iç denetim<br />

faaliyetini sağlamalıdır <strong>ve</strong> sonuç olarak şunu ifade edeyim toparlarsak, kamu<br />

<strong>ve</strong> yerel yönetimler reformunda temel yaklaşım kurumlarımızın yapabilirlik<br />

kapasitelerinin geliştirilmesi ile ilgili idi. Bu amaçla ilgili stratejik planlama,<br />

performans programı <strong>ve</strong> iç kontrol yöntemleri zorunlu hale getirildiği ancak<br />

bağışlayınız ben de bürokrat olduğum için kendime dönük söylediğimi lütfen<br />

62


öyle kabul ediniz temel asalımız yapmak değil yapar gibi görünmektir. Teşekkür<br />

ediyorum, saygılar sunuyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. Dr. Musa EKEN;<br />

Efendim Sayın Başmüşavir’e Teşekkür ediyoruz.<br />

Efendim Sayın Başkanımız konuşmasını özetlersek; yerel yönetimlerde<br />

denetim mekanizmasının iyileştirilmesinden hareketle iç denetim sisteminin<br />

sorunları üzerinde durdu <strong>ve</strong> iç denetimin sistem odaklı ya da gelecek odaklı<br />

olması gerektiğini vurguladı <strong>ve</strong> iç denetçilerin bir denetim elemanı bir müfettiş<br />

değil bir belediyelerde belediye başkanının danışmanı gibi birlikte çalışılması<br />

gerektiğini vurgu yaptı <strong>ve</strong> daha sonra belediyelerde <strong>ve</strong> örneklerle belediyelerde<br />

<strong>ve</strong> genel olarak kurumlarda performans ölçüm sistemine geçilmesi gerektiğini,<br />

bunun süreçlerden başlatılmasını <strong>ve</strong> vatandaş memnuniyeti ya da çalışan<br />

memnuniyeti ile de devam etmesi üzerine vurgu yaptı. Sayın Başkanımıza bu<br />

konuşmasından dolayı teşekkür ediyoruz.<br />

Bu arada panelimize tebrik mesajları var.<br />

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih GÖKÇEK, Kocaeli Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Sayın İbrahim KARAOSMANOĞLU, Kayseri Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Sayın Mehmet ÖZHASEKİ, Konya Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Sayın Tahir AKYÜREK, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın<br />

Prof.Dr. Mustafa AKAYDIN, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet<br />

KÜÇÜKLER, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya YILMAZ,<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Dr. Asım GÜZELBEY, Diyarbakır<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman BAYDEMİR <strong>ve</strong> İzmir Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Sayın Aziz KOCAOĞLU’ndan panelin <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong> başarılı<br />

geçmesine ilişkin dilekleri <strong>ve</strong> panele katılamadıklarından dolayı da özürleri ile<br />

ilgili mesajları var.<br />

Şimdi panelimizin öğleden sonraki oturumun ikinci konuşmacısı İçişleri<br />

Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı Başmüfettişlerinden Sayın Vahdettin<br />

ÖZCAN. Buyurun Sayın ÖZCAN.<br />

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı Mülkiye Başmüfettişi<br />

Vahdettin ÖZCAN;<br />

Sayın Valim, hanımefendiler, beyefendiler, hepinize sevgi <strong>ve</strong> saygılarımı sunarak<br />

sözlerime başlıyorum. Şimdi son konuşmacı daha doğrusu panelist olmanın<br />

avantajını kullanarak biraz da havaya biraz daha hareketlendirmek için ben<br />

sunum hazırlamıştım aslında ama ondan vazgeçiyorum. Şöyle, benim sunumum<br />

mahalli idarelerin dayandığı değerlerdi. O değerlerden bahsedecektim.<br />

Özerlikten, özgürlükten, fonksiyonel etkinlikten bahsedecektim. Ama<br />

sabahtan beri oturumu izliyorum ben paneli, pek panel gibi geçmedi aslında<br />

sunum şeklinde oldu şimdi panele benzeyecek anladığım kadarıyla. Genelde şu<br />

63


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

anlatıldı. Hem Maliye Bakanlığından gelen arkadaşımız hem Sayıştay’dan gelen<br />

muhterem başdenetçi arkadaşımız iç denetimden, onun fonksiyonelliğinden<br />

bahsedildi. Özellikle Maliye Bakanlığından gelen değerli Maliye Daire başkanı<br />

arkadaşımız da geleneksel teftiş yönteminden bahsederek onun artık eskidiği<br />

anlamına gelebilecek ifadelerde bulundu.<br />

Ben o tartışmayı açmak istiyorum. Yani Ali ÜZMEZ Beyefendi Mülkiye<br />

Başmüfettişi abimiz konuşmasında Mülkiye Teftiş Kurulu daha doğrusu <strong>ve</strong>sayet<br />

alanını anlatırken dedi ki, “mali iş <strong>ve</strong> işlemleri dışında kamu idarelerinin geniş<br />

bir yelpazesi var o alan bize yeter” anlamında şeyler söyledi yani o daha önemlidir<br />

dedi. Ama Maliye Bakanlığından gelen arkadaşımız hatta cevabi görüşü de<br />

kendisinin hazırladığını “mali iş <strong>ve</strong> işlemler dışında kamu idarelerinin ne<br />

tür bir işi olduğunun anlaşılamadığını hatta neticelendirilemediğini” söyledi<br />

yanlış anlamadıysam eğer. Arkadaşımız burada mı bilmiyorum. E<strong>ve</strong>t, o konuyu<br />

tartışmaya açmak istiyorum. Şimdi tabiî ki kamu hizmetleri mali boyutuyla<br />

önemli. Mali iş <strong>ve</strong> işlemler olacak. Ancak yalnızca mali iş <strong>ve</strong> işlemler ile sınırlı<br />

tutarsak kamu hizmetini <strong>ve</strong>ya harcamalarla sınırlı tutarsak kamu hizmetini pek<br />

anlamamış oluruz gibi geliyor bana. Çünkü onun dışındaki alanlar var. Yani<br />

belediyelerin imtiyazı, belediyelerin ruhsat <strong>ve</strong>rmesi, belediyelerin bu yetkileri<br />

kullanmasını mali boyutla ölçemeyiz ki. Yani belediyelerin yetkileri, imtiyazları,<br />

bunların devri, bunların kullanımı yalnızca mali boyutla sınırlı değil. Bence<br />

bu alanın da denetimsiz kalması yanlış. Tabiî ki kamu idareleri harcamaları<br />

yönünden denetlenmeli. İç denetime taraftarım, dış denetim olmalı. Zaten<br />

yasa da bunu gerektiriyor. Ama bunun dışında bir alanın denetimsiz kalmasını<br />

savunmak bence yanlış oldu. O konuda arkadaşımız söz aldığında sanıyorum<br />

cevap <strong>ve</strong>recek. İkinci aktarmak istediğim konu şu. 832 Sayılı Sayıştay Kanunu<br />

halen yürürlükte. Biz Sayıştay’ı mahkeme olmaktan çıkaralım. Anayasada da<br />

değişiklik yapalım. Buna taraftarsanız Anayasal değişiklik yaparak Sayıştay’ı bir<br />

mahkeme olmaktan çıkaralım <strong>ve</strong> mahallileştirelim. Ben buna taraftarım. Bakın<br />

daha da güzel işleyecek bu şekilde dış denetim.<br />

Burada tartışmaya açıyorum ben Sayın Başbakanlık Başdanışmanımızda burada.<br />

Anayasada değişiklik yapalım, yüksek mahkeme olmaktan çıkaralım, Sayıştay’ı<br />

da mahallileştirelim.<br />

Hatta şunu da ileri sürüyorum. Üzerinde çalışalım, iç denetim elemanlarını<br />

da Sayıştay’a bağlayalım. Çünkü Sayın Başkanım da konuşmasında söyledi,<br />

herkeste ikrar ediyor, herkes de söyledi. Dedi ki, bağımsız bir iç denetim<br />

mekanizmasından bahsediliyor.<br />

Bizim 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetim Kontrol Kanunumuza göre tekrar<br />

söylemekte fayda görmüyorum ama söyleyeceğim. Üst yöneticiye bağlı bir iç<br />

denetçiden bahsediyoruz. Şimdi bir taraftan da bağımsızlığından bahsediyoruz.<br />

Bunu tamamen bağımsız yapalım.<br />

64


Sayıştay’ı yüksek mahkeme olmaktan çıkaralım, iç denetçileri Sayıştay’a<br />

bağlayalım. Sayıştay denetçisi gibi çalışsınlar. Sayın Başkanım buradan teklif<br />

ediyorum. Yasa çalışması derseniz çalışırız üzerinde. E<strong>ve</strong>t, şimdi ikinci olarak<br />

söylediğim bu.<br />

Üçüncüsü de Sayın Hocam Profesör Doktor Musa Bey bahsetti dedi ki, hiyerarşik<br />

denetim azalıyor o zaten ortadan kalkıyor ama bir anlamda da belediyelerin<br />

yeniden yapılanması nedeniyle <strong>ve</strong>sayet de azaltılmalı dedi. Aynen katılıyorum<br />

bu doğrudur ama kalan <strong>ve</strong>sayetleri bir bilsek ona göre hareket edelim. Benim<br />

bildiğimi kadarıyla sizlerde belediye teftiş heyetinden olan arkadaşlar var,<br />

İSKİ’den var. Benim bildiğim kadarıyla cadde, sokak değişikliklerinin mülki<br />

idare amirinin onayına tabi olmasının dışında Anayasadaki 127 maddesindeki<br />

uygulaması dışında bir de beyefendi bahsetti Sayın Maliye Başmüfettişimiz<br />

şimdiki Daire Başkanımız 5018 Sayılı Kamu Maliye Yönetim Kontrol Kanununu<br />

77. maddesi var. Başbakanın emri üzerine hareket edilen denetim var o da<br />

acze düştüğünde, olağanüstü haldir. Onun dışında somut bir şey varsa hocam<br />

burada zaten. Onu tartışalım derim ben. Bende sonra söz alırsa hocam çok saygı<br />

duyacağım kendisine <strong>ve</strong>sayet ilgili.<br />

Son olarak Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz valilerin belediye meclisleri<br />

kararlarına karşı idare yargı yolunu düzenleyen maddeyi iptal etti. Yani şu anda<br />

valiler belediye meclisi hukuka mugayir olan belediye meclisi kararlarına karşı<br />

biliyorsunuz önce on günlük süre vardı sonra kaldırılmıştı o süre. Onu da iptal<br />

etti.<br />

Artık idari yargıya yani Şirinevler’e de gidemiyorlar valiler şimdi. Şimdi ben<br />

buna taraftarım onu da söyleyeyim ben merkezi idarenin ajanıyım. Ama bir<br />

mahalli idareciyim ben. Bunu da savunuyorum ancak bunu söylerken hesap<br />

<strong>ve</strong>rilebirliliği de ortadan kaldırmamak lazım.<br />

Demokrasi hesap <strong>ve</strong>rilebirlilik rejimidir. Herkes hesabını <strong>ve</strong>recek, Teftişe<br />

<strong>ve</strong>rebilir <strong>ve</strong>ya Sayıtay’a <strong>ve</strong>rebilir. Bilemem ben onu yasa koyucu ortaya koyacak.<br />

Ama denetimsiz bir alan olmaz kamuda. Kamuda mutlaka denetim olacak.<br />

Bunu savunurken ben teftiş kurullarının çok iyi çalıştığını filan da söylemiyorum.<br />

Teftiş kurulları kendisini gözden geçirmeli.<br />

Değerli arkadaşımız bahsetti, 5018’in yolsuzlukla mücadele ayağının boş<br />

kaldığını, aynen katılıyorum.<br />

Türkiye’de bu kadar teftiş kurulları var, bu kadar müfettiş var ama yolsuzlukla<br />

mücadele de sınıfta kaldığımız en son Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı<br />

Bilal Hoca’nın beraber katıldığım bir panelde ben moderatördüm orada kendisi<br />

bahsetti. Sıralamamız aşağıya düştü yolsuzlukla mücadelede. Kamu Görevlileri<br />

Etik Kurulumuz kurulmasına rağmen, olmasına rağmen.<br />

65


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

O itibarla bu kurullarda kendini bir yeniden çek etmeli, etmeliyiz hepimiz.<br />

Bir de bir arkadaşımız söyledi şimdi notumda kimin olduğunu bilmiyorum.<br />

Geleneksel denetim sistemi için teamüle dayalı bir denetim sisteminden<br />

bahsedildi. Zaten devleti yöneten gelenek. Gelenek olmadan devlet olmaz.<br />

Protokol devletin yarısıdır. Arkadaşlar protokolsüz devlet olmaz, geleneksiz<br />

devlet olmaz. Tabiî ki geleneksel kurallar olacak. Ama bunu lütfen söyleyen<br />

arkadaşımız Mülkiye Teftiş Kurulunun internet sayfasına girsin. Rehberlerimize<br />

baksın. Yani o rehberlerin kamunun önünü nasıl açtığını, idarenin önünü<br />

nasıl açtığını da görecek. Ben suç avcısı değilim. Ben başkanımla şöyle<br />

tanıştım onu da size söyleyeyim. Sayın Başkan o İmar Müdürüyle Fen İşleri<br />

Müdürünü çağırdığında belki birkaç ay sonra belki birkaç ay önce bende orada<br />

soruşturmaya gelmiştim. O zaman tanıştım. Pendik Belediyesi’ne. Bizden<br />

mülkiye müfettişlerinden bıktılar, her kurumda kötü insan olabilir.<br />

Şimdi Sayıştay’ı öne çıkardılar. Doğru da yaptılar. Çünkü Anayasal kuruluş<br />

olarak hesap mahkemesi. Ama ilk söylediğime tekrar dönüyorum. Bunu da<br />

bir sorgulayalım, denetim birimi haline getirelim derim ben Sayıştay’ı. Şimdi<br />

geleneksel denetim olacak ama güncelleşmiş bir geleneksel denetim, kendini<br />

yenilemiş bir geleneksel denetim. Buna ben taraftarım.<br />

Bir de şunu söyleyeceğim, sanıyorum bir arkadaşımız söyledi. İşte Türkiye Büyük<br />

Millet Meclisi bu mali tabloların incelenmesi açısından Sayıştay’dan rapor bekler<br />

dedi. Doğru tabi Sayıştay bunu yapacak. Kanun gereği yapacak da ama bizim<br />

yerel yönetimler konumuz. Mahalli İdarelerin meclis denetim komisyonu var.<br />

Burada tekrar teklif ediyorum çünkü meclis denetim komisyonlarına çalışmıyor,<br />

çalışmıyor diyoruz yıllardır meclis denetim komisyonu raporlarını suça ilişkin<br />

kısımlarını savcıya tevdi ettirelim. Hiç meclis başkanına <strong>ve</strong>rmesin raporu.<br />

Düzenlemeyi hatırlıyorsunuz değil mi? Meclis denetimi komisyon raporu kime<br />

sunuluyor? Meclis başkanına sunuluyor, belediye başkanına sunuluyor zaten.<br />

Bunu değiştirelim meclis denetim komisyonunu fonksiyonu artar, basit bir şey.<br />

Hep beraber yapalım bunu. Yapılmayacak bir şey değil.<br />

Söz almak isteyenler benden sonra söz alabilir. Zaten tartışmak için burada varız.<br />

Bir de notlarıma bakıyorum, Hocam Profesör Doktor Musa EKEN sözlerinde<br />

şeyden çok bahsetti, performans denetiminden, Sayın başkan da bahsettiler.<br />

Arkadaşlar saygı duyuyorum bu görüşlerin hepsine.<br />

Doğrudur performansa dayalı bir denetim şart. Ama bunu da çok böyle öne<br />

çıkartıp çok fazlaca kamu hizmetlerinin değerlendirilmesinde çok önemsenecek<br />

hale getirilmesini yanlış buluyorum. Bu bundan beş yıl önceki toplam kalite<br />

yönetimine dönüşüyor. Her kurum TKY’yi konuşmaya başladı fakat maalesef<br />

onu da oturtturamadık. Bu işle ilgili bir birimi sorumlu tutalım. Performansa<br />

dayalı denetim konusunda işte Sayıştay’ımız var burada. Sayıştay’ımız bu işi<br />

yapsın, ölçütlerini ortaya koysun.<br />

66


Ona göre biz zaten beş on yıldır mülkiye teftiş kurulu olarak bunu yapıyoruz.<br />

Biz valililerimizi, kaymakamlarımızı denetlerken performansa dayalı denetim<br />

zaten yapıyoruz. Mahalli İdarelerde sayın mülkiye müfettişlerimiz burada.<br />

Onlarla ilgili kendi tablolarımızı biz hazırladık zaten. Onu zaten yapıyoruz. Ama<br />

fazlaca önem <strong>ve</strong>rmenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Bir de değerli arkadaşlar<br />

belediye üst yöneticilerini teftiş <strong>ve</strong> denetime sıcak bakmadığından bahsetti<br />

hocam. Sıcak bakmıyor dedi bunu nasıl sıcak hale getireceğiz dedi? Sıcak<br />

baktıracağız işte bu kolay bir şey. Yasama organımız var kanun çıkarıyor. Sıcak<br />

bakmayanla ilgili kamuoyunu bilgilendireceğiz, yapacağımız bu. Kamuoyunu<br />

biz denetimin içine sokmuyoruz.<br />

Halen daha bizim raporlarımızın internette niçin yayınlanmadığını bilmiyorum.<br />

Niye yayınlanmasın yasal bir engelde yok. Mülkiye müfettişlerinin büyükşehir<br />

belediyelerinde, ilçe belediyelerinde yapmış olduğu ya da valilikte yapmış<br />

olduğu raporların niçin internet ortamında yayınlanmadığını bilmiyorum.<br />

Yayınlanmalı. Büyüklerimiz burada işte. Süleyman Bey burada, Ali abi burada.<br />

Buradan da sesleniyorum, behemehal yarın ben en son Marmara Belediyeler<br />

Birliğini denetledim. Görsün vatandaş Kadir TOPBAŞ Bey’in dönemini<br />

denetledim. Ne yapmış Marmara Belediyeler Birliğinde? Vatandaşın bilmeye<br />

hakkı yok mu? Raporumuz çıksın internette, duyurulsun derim. Bunun da öyle<br />

yasal değişikliğe falan da gerek yok, genelgeyle halledilir.<br />

Sayın Başkanımızda burada Başbakanlıkta görevli. Bir genelge ile halledilecek.<br />

Raporlar yayınlansın, kişinin hak <strong>ve</strong> özgürlüklerine aykırı gelmedikçe kişinin<br />

onlara saldırı olmadıkça, çok gizli bilgiler içermedikten sonra bunu da<br />

yayınlayalım, herkes görsün, değerlendirsin. Kamuoyunun denetiminden<br />

kaçmayalım. Açıklıktan, şeffaflıktan bahsediyorsak bunların hepsi bir anda<br />

yapılacak şeyler.<br />

Son olarak şunu söylüyorum, İstanbul için söylüyorum. İstanbul’da iki tane<br />

meclise gerek yok. Behemehal yarın İstanbul İl Genel Meclisini kaldırmak<br />

lazım. Boş yere bir emek, zaman <strong>ve</strong> para israfıdır. Kocaeli ile İstanbul’u tekrar<br />

değerlendirelim. Bunun için kamuoyu oluşturalım. Sayın Başbakanın da bu<br />

şekilde düşündüğünü ben biliyorum. Daha ev<strong>ve</strong>l ki söylemleri de var, ama vakit<br />

bulamıyorlar o itibarla bu işi behemehal bitirelim. İstanbul’da İl Genel Meclisine<br />

gerek yok. İşte parlamento burada var zaten, Şehzadebaşı’nda. O devam etsin.<br />

İstanbul’da mülki sınır zaten belediye sınırı olmuştur. Beni dinlediğiniz için<br />

teşekkür ediyorum. Hepinize saygı <strong>ve</strong> sevgiler sunuyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />

Sayın ÖZCAN’a çok teşekkür ediyoruz efendim. Sayın ÖZCANIn sunumunu<br />

özetlerek, e<strong>ve</strong>t sorun alanlarını ya da biraz da cevabi konulara da değindi.<br />

Sayın Başkanım bu arada size de çok iş yüklendi ama şöyle başlayayım. Vesayet<br />

yetkisi ile ilgili sorunuza efendim birkaç cümle eklemek istiyorum. İki üç yıl<br />

67


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

kadar önceydi belki biraz daha fazla yerel yasaların belediye yasasının yeni<br />

çıktığı dönemlerde Sayın Belediye Başkanımız üni<strong>ve</strong>rsitede öğrencilere bir<br />

bilgi <strong>ve</strong>rirdi. O <strong>ve</strong>rdiği bilgi dedi ki, “<strong>ve</strong>sayet yönetimi azalmadı arttı” dedi.<br />

Ben onun yalancısıyım o yüzden öyle diyeyim efendim. Şöyle bir şey <strong>ve</strong>sayet<br />

denetimi kaldırılmalı derken e<strong>ve</strong>t yani siz dediniz ya Marmara Belediyeler<br />

Birliğini denetledim işte siz oraya gitmeyin denetime yani <strong>ve</strong>sayet denetimi<br />

şimdi sizin yaptığınızda bir <strong>ve</strong>sayet denetimidir. Valinin kaymakama yaptığı da<br />

<strong>ve</strong>sayet denetimidir. Dolayısıyla yani denetimi her biraz daha sınırlandırmak<br />

anlamında söyledim.<br />

Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖCZAN;<br />

Marmara Belediyeler Birliği kimin tarafından denetlenmeli? Ona cevap <strong>ve</strong>relim<br />

arkadaşlar bilgilensin ben de bilgileneyim.<br />

Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />

İç denetimi iç denetçisi, dış denetimi Sayıştay, kanunun gereği.<br />

Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖCZAN;<br />

O zaman işte yalnızca o zaman kamu hizmetlerini mali boyutla<br />

düşünüyorsunuz.<br />

Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />

Efendim kesinlikle şöyle bir şey.<br />

O zaman tamam.<br />

Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />

Yok yok öyle değil. Mali boyutuyla değil şüphesiz o kurum<br />

Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖCZAN;<br />

Sayıştay dış denetimi mali boyutla yapıyor zaten.<br />

Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />

Tamam efendim yani <strong>ve</strong>sayet yapılsın derken yani geniş bir anlamda azaltılsın<br />

dedim ama muhtemelen başkanımın da bu konuda söyleyecek bazı şeyleri<br />

vardır. Efendim diğer konularda şu konuyu yüzde yüz destekliyoruz, teftiş<br />

raporları yayınlansın. Aslında bilgi edinme hakkı kanununda bir madde var,<br />

fıkra hatta denetim raporlarının yayınlanmasına ilişkin. O kullanılsa bile<br />

uygulansa bile iyi olur diyoruz. Efendim bunun dışında Sayın başkanım sizin<br />

söyleyeceğiniz bir şey var mı?<br />

Kıymetli Hazirun, sorularınızı almak üzere hazırız efendim. Buyurun efendim.<br />

Ha pardon bir önceki oturumdaki arkadaşlarımız buyurun buraya lütfen. Sayın<br />

başkan, Sayın denetçim, nasıl arzu ederseniz efendim buyurun.<br />

68


Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />

Aslında sorularınızın tamamı bana geldi. Ben notumu aldım. Hani diyordunuz<br />

biri yo yo estağfurullah biri bunu iddia ettiniz de hepsi bendim onların o yüzden<br />

sırayla gideyim şöyle. Öncelikle şu yolsuzluklarla mücadele kısmı hani boş<br />

bırakmıştım. Siz dediniz ki e<strong>ve</strong>t yolsuzlukla hani çok önlerdeyiz, yani yolsuzluk<br />

yapma konusunda dolayısıyla doğru bir nokta diye İbrahim PORTAKAL Bey<br />

miydi o da sormuştu? Aslında benim orada söylemek istediğim o değildi.<br />

Sunumda ona yer <strong>ve</strong>rirken bu alan şu an 5018’de geçmiyor. Yani her teftiş<br />

kurulunun kendi mevzuatında o konuda yetkili olduğu belli de sistematik bir<br />

şekilde hani maliye yönetimi <strong>ve</strong> kontrol düzenleyen kanunda o taraf boş bir de<br />

harcama sonrası kontrol tarafı boş yani yazılmamış durumda. Sadece 75 <strong>ve</strong> 77<br />

istisnai durumlardaki yolsuzlukla mücadelenin nasıl yapılacağı yazılmış ama<br />

genel şey yazılmamış. Bu alan boştu ama fiilen yetkili çok kişi var bütün teftiş<br />

kurulları buna yetkili. Sorun birkaç ay önce bir genelge çıktı, Başbakanlık<br />

genelgesi. Yolsuzluklarla mücadele bir koordinasyon kurulu kuruldu şeylerden<br />

oluşan daha üst düzey böyle Cemil ÇİÇEK galiba. O düzeyde bir komisyon bir<br />

de yürütme kurulu oluşturuldu o da Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında<br />

galiba işte Müsteşar Yardımcılarından filan oluşan bir komisyon dolayısıyla<br />

onlar koordine edecek, yönlendirecek de hala kimin yapacağı belli değil.<br />

Sekretaryasını da Başbakanlık Teftiş Kurulu yapıyor şu an için. İşte o boşluk<br />

alan aslında yasayla doldurulması gerekirken şu an genelgeyle doldurulmaya<br />

çalışılıyor. Altında nasıl çıkacağı, bunu kimin yapacağı, nasıl yapacağı filan hala<br />

belli değil, hala boş olmaya devam ediyor bu gelişmelere rağmen. Benim aslında<br />

hani oradaki yolsuzlukta hangi düzeydeyiz hani ben de takip ediyorum yolsuzluk<br />

endekslerini filan kötü durumdayız. Onun sebepleri hani daha ayrı da benim<br />

orada kastettiğim şeydi 5018’de yazmadığı noktasıydı, bir tanesi bu. İkincisi<br />

Mülkiye Teftiş Kurulunun hani teamüle dayalıdır, teamülsüz devlet olmaz ama<br />

rehberliğimizde internette var diye benim oradaki kastım şuydu hani Maliye<br />

Teftiş Kurulunun da var neticede rehberliği şimdi yeni yeni çıkıyor daha<br />

doğrusu. İşler teamüle dayalı olduğu zaman yani bir şeye derç edilmediği zaman<br />

mutlaka zaten rehber dediğiniz şey teamülün kitaplara yazılmış şekli.<br />

Uluslararası kuruluşlarda bunu istiyor <strong>ve</strong> bunu yazdığı zaman orada kıyaslama<br />

şansı buluyor. Diyorlar ki, sizin yaptığınız denetim bizim istediğimiz denetime<br />

uygun <strong>ve</strong>ya değil. Eğer bir şeye yazmazsanız hani teamül olarak açıklarsanız<br />

bunu diyor ki siz yazmadığınız sürece ben sizi hiç dinlemem. Çünkü teamülün<br />

şöyle bir sakıncası var, herkes bunu aynı ölçüde algılamazsa hani bir teftiş<br />

biriminin içinde ki öyle oluyor genelde. Herkesin yazdığı rapor farklı oluyor, bir<br />

konudaki görüşü, düşüncesi vs. farklı oluyor. <strong>Denetim</strong> işinin niteliği de aslında<br />

biraz buna uygun teamüle dayalı olmasının hani buna uygun hakim gibi<br />

düşünün olaya karşı bir tavır sergilemesi bir karara varması gerekiyor ama yeni<br />

denetim anlayışında buna çok yer yok. Diyorlar ki, yani bir konuda nasıl karar<br />

<strong>ve</strong>rilmesi gerektiğini standarda bağlayayım oradan küçük sapmalar olsun ama<br />

büyük sapmalar olmasın. Yeni anlayış bu. Bir de bu anlayışta bizim denetim<br />

sistemimize biraz ters yani bizim teftiş kurulunda inanın en az mülkiye teftiş<br />

69


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

kurulu kadar hani teamüle dayalı <strong>ve</strong> bu konularda çok herkes buna çok kızıyor<br />

şu an denetimin kurala bağlanamayacağını, rehbere bağlanamayacağını filan<br />

iddia ediyorlar ama bizden istenilen konu o, o yüzden hani teamül yok değil de<br />

teamülün mutlaka derç edilmesi gerektiği şu an ortada. İç denetçi Sayıştay’a<br />

bağlansın çünkü iç denetçi bağımsızdır. Bunu Sayıştay’dan ziyade hani şu anki<br />

iç denetçi arkadaşlar arasında işte kendilerinin İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon<br />

Kuruluna bağlı olmasını istiyorlar, talep ediyorlar, istek şu an bu. Ama bu yanlış<br />

çünkü iç denetçi kurumun içinde yer alması gereken kişi kesinlikle. Dışarıdaki<br />

bir kurum ancak uyumlaştırmayı yapabilecek. Bağımsızlıkta organik bağımsızlık<br />

değil sadece fonksiyonel bağımsızlık olarak öngörülmüş. Yani bu kişinin hatta<br />

eski teftiş sisteminde olduğu gibi denetlenen birimin karşısında olmaması<br />

gerekiyor. Hani bir yönetici danışmanlığı lafı geçti ya birazdan ona da<br />

değineceğim. Bu hem üst yöneticiye bağlı olacak, onun adına onun altındaki<br />

birimleri denetleyecek hem de ondan bağımsız olacak. İşte bu ikisinin birleşimi<br />

fonksiyonel bağımsızlık yani idari olarak ona bağlı ama şu an mevzuatta bazı<br />

eksiklikler olduğu söylemiştim yeni çıkınca onlarda giderilmiş olacak. <strong>Denetim</strong>in<br />

planlanması, gerçekleştirilmesi <strong>ve</strong> raporlaması kısmında üst yönetici ona emir<br />

<strong>ve</strong>remeyecek, fonksiyonel bağımsızlık bu. İdari olarak ona bağlı işin<br />

yapılmasından raporlamasına kadar herhangi bir etkisi şeyi yok üst yöneticinin.<br />

Sadece planlama yaparken önerisi var, planlamada önerisi var. Ondan sonra, o<br />

öneriden sonra artık planın yapılması, uygulanması, sonuçlarının rapora<br />

bağlanmasında herhangi bir rolü, etkisi vs. yok. O yüzden bunun adı da<br />

fonksiyonel bağımsızlık oluyor. Yani hepten bağımsız yaptığınızda kurgulanan<br />

sisteme uygun olmuyor. Yani bu böyle istenmiyor daha doğrusu. O kadar<br />

bağımsız olmaması gerekiyor iç denetçinin. Çünkü yeni sistemde esas, yönetim<br />

sorumluluğu esası. <strong>Denetim</strong> yönetim için var. Ona engel değil, onun karşısında<br />

değil. İç denetçinin de işte biraz teftişten farkı o hani o konulara girmeyelim<br />

diyorduk ama yani açığını üst yöneticiye söylüyor, sistemin sahibi o. Eski<br />

sistemde hani maliyenin elemanları vardı, saymanları filan onlar çekildi. İçerde<br />

ne anlatmıştım işte o mali kontrol üst yönetici adına yapılıyor. Gerçekleştirme<br />

süreç kontrolü biraz daha aşağıda harcama yetkilisine bağlı olarak işte<br />

gerçekleştirme görevlileri tarafından yapılıyor. Onun üzerinde harcama yetkilisi<br />

var onun yanında iç denetçi var, tepede hepsi şeye bağlı üst yöneticiye. Sistemin<br />

sahibi o, bir açık varsa bunu o gidip savcılığa söylemeli. O yüzden soruşturma<br />

yetkisi yok zaten. Götürüyor sonuçların hepsini bir şeye aktarıyor, bir şirket<br />

gibi düşünün tepedeki adama aktarıyor, üst yöneticiye. Üst yönetici bunu ister<br />

aksiyon geliştiriyor ister geliştirmiyor bir anlamda. Sahibi o sistemin. Ha bunun<br />

hesabını da <strong>ve</strong>riyor. İşte tek bizim yönetim sistemine zaten hani çok bu şekilde<br />

bu kadar yetki <strong>ve</strong>rirsek uygun olmaz diye ne yapıyoruz? Raporların bir örneğini<br />

de Koordinasyon Kuruluna alıyoruz ki yönetici onu sümen altı edemesin diye<br />

filan. Ama denetim yönetim içi var o yüzden o kadar bağımsız olmaması<br />

gerekiyor. Dolayısıyla hani Sayıştay’a bağlanmaması lazım <strong>ve</strong>ya Maliyeye,<br />

Koordinasyon Kuruluna bağlanmaması lazım. Şu mali iş <strong>ve</strong> işlemleri ile idari<br />

işlemler ayrıştırılamadı hani ben demiştim şeyde şimdi bu 5393 Sayılı Kanun<br />

yanlış söylüyorsam düzeltin 55. Maddesinde diyor ki, ezberden şu an<br />

70


söylüyorum, işte mahalli idarelerde, belediyelerde iş <strong>ve</strong> işlemleri işte hukuka<br />

uygunluk, performans bir tane daha bir şey vardı o açılardan denetlenir,<br />

bunların iç <strong>ve</strong> dış denetimi 5018 Sayılı Kanuna göre yapılır. İç <strong>ve</strong> dış denetimi<br />

buna göre yapılır denildiği zaman zaten iç denetim iç denetçiler tarafından, dış<br />

denetimin dış denetçiler tarafından yapılacağı anlaşılıyor. Sonraki bendinde de<br />

şunu diyor, belediyelerin mali işlemler dışında kalan diğer işlemlerinin<br />

denetimi de İçişleri Bakanları tarafından yaptırılabilir mi öyle bir şey. İşte yani<br />

kabaca şey buydu. Tam ifade edeyim mali işlemler dışındaki diğer işlemlerini<br />

de İçişleri Bakanlığına bırakıyor e<strong>ve</strong>t diğer idari işlemleri. Şimdi böyle olunca<br />

İçişleri Bakanlığından bir yazı çıktı şeyde dediler ki, ya bize mali işlemler sizde<br />

kalıyor 5018’de kalıyor biz <strong>ve</strong>sayet denetim altında bu diğer idari işlemlerden<br />

kasıt neyse onu bir bilelim ki ona göre onları denetleyelim diye oradan yazı<br />

çıktı Sayıştay’a gitti, Maliyeye geldi. Aşağı yukarı her iki kurum aynı şeyi <strong>ve</strong>rdi,<br />

kararı <strong>ve</strong>rdi. Dediler ki, her idari işlemin mutlaka mali sonucu var. Mali, mali<br />

olmayan ayırımı hiçbir zaman yapılamaz sonucu çıkınca her işlem mali işlem<br />

gibi göründü. İdari işlemlerde de aynı. Yani şeyden çıkanı söylüyorum Maliyeden<br />

<strong>ve</strong> Sayıştay’dan sonra konu Danıştay’a gitti. Nihayetinde dediler ki üç kurumun<br />

şeyini de alın Danıştay olarak siz karar <strong>ve</strong>rin <strong>ve</strong> Danıştay’da mali, mali işlemler<br />

hani ayırımını yapamadı. Her işlemin, her idari işlemin bir mali sonucu vardır<br />

diye o yüzden hani boşluk ayrıştırılamadı dan kastım buydu. Bu ayırımı<br />

olamadığı için şimdi dolayısıyla mesela hani İçişleri Bakanlığı şeye devam<br />

ediyor şu işlem idari işlemdir hani bu kanun kapsamından dolayısıyla biz bunu<br />

denetleriz tarafından gidiyor. Diğer tarafından şimdi bizim iç denetçiler filan<br />

diyor ki her işlemin şeyi var mali tarafı var dolayısıyla biz hepsini inceleriz<br />

onlar hiçbirine bakmamalı filan diye. Teftiş iç denetim ayrımındaki sıkıntı<br />

neyse buradaki de aynen şu an devam ediyor, çözülemedi. Ben buraya biraz<br />

daha açıklık getireyim diye sadece söyledim. Teftiş eskidi yerine yeni kavram iç<br />

denetim diye hani bir şey geldi son olarak bu da son konu. Şimdi bu soruyu<br />

aslında hep bekliyordum hani sabahta yeterince vaktim olmadığı için<br />

açıklayamadım. Şöyle bir şey oldu hani yeni denetim anlayışı nedir? Şimdi<br />

eskiden bir idareyi düşünün, idare faaliyeti gerçekleştiriyor sonra bir de işin<br />

denetim tarafı var. Bu denetim teftiş kurulları vasıtası <strong>ve</strong>ya kontrolörlükler<br />

vasıtasıyla yapılıyor ama her konuda yetkisi var. İdarenin her konuda harcama<br />

<strong>ve</strong> uygulama yetkisi var. <strong>Denetim</strong>in de her konuda denetim yetkisi var.<br />

İnceleme, araştırma, teftiş, soruşturma vs. hepsi böyle ikili yapı. Yeni sistemde<br />

hani bu yanlış mı diyelim her neyse ben burada arada da söyledim hani AB<br />

sürecinden kaynaklandı bu deyişimi diye. AB sürecinde de aday ülke<br />

olduğumuzdan dolayı hani borç <strong>ve</strong>ren borç alan ilişkisi var. Kuralları borç <strong>ve</strong>ren<br />

belirliyor borç alan değil. Dolayısıyla biz çoğu şeyi tartışamaz durumdayız hani<br />

öyle mi daha iyiydi, şu ülkedeki mi alsaydık, bu ülkedekini mi alsaydık? Bize şu<br />

an gelen sistem bu. Bu sistemde kendileri de bunun hani daha doğru olduğunu<br />

düşünüyor. Avrupa Birliği kararı olarak daha doğru olduğunu düşünüyor. Ama<br />

mesela ona Fransa’daki şeyler katılmıyor öbür bürokratlar ne bileyim Almanya<br />

başka uyguluyor vs. ama diyorlar ki adaylara biz kendi içimizde anlaşamıyoruz<br />

ama sizin için bu doğru biz de buraya bir şekilde gelmeyi planlıyoruz. Nedir bu?<br />

71


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Bu ikili sisteme karşı diyorlar ki, yeni sistemde biz kontrolü <strong>ve</strong>ya denetimi beş<br />

aşamada yapmak istiyoruz. Bakın tek teftiş kurulu değil, beş aşamada kontrolün<br />

daha etkili olacağını düşünüyoruz. Bir diyorlar, idari içinde işlem yapılmadan<br />

ön mali kontrol olsun. İki, işlem yapılırken o anda bir önceki aşamayı da<br />

denetleyecek <strong>ve</strong>ya kontrol edecek şekilde süreç kontrolü olsun. Üç, işlem<br />

bittikten sonra iç denetim yapın. Şu an kurumun içindeyiz işlem bitti üç oldu.<br />

Bittikten sonra birde dışarıdan bir göz size baksın. Sayıştay gelsin o da bittikten<br />

sonra ola ki bir yolsuzluk şeyi varsa hani şüphesi, ihlali vs. varsa iş bitmeden bir<br />

de şu yolsuzluklarla mücadele biriminden birileri gelip olaya hepten baksın.<br />

Bakın beş aşamada önceki neydi hepsinin toplandığı bir teftiş kuruluydu. Ne<br />

gerekiyorsa onu yapıyordu. Şimdi diyor ki, hepsi farklı kişiler yapsın bunu,<br />

hepsi farklı olsun, üst üste binsin, peşi sıra gelsin. <strong>Denetim</strong>in bu şekilde daha<br />

etkin olacağı düşünülüyor. Bu bir tarafı işin yeni denetim anlayışı. İkincisi de<br />

şu, farklar filan hep buradan çıkıyor dedim ya ben sadece hani olayı bu tarafı<br />

anlatayım mukayesesini siz yapın diye. Şimdi eskiden hani teftişin karşılığı<br />

olan denetim kavramı var. Şu an denetim kavramı kalkmış durumda, yeni<br />

sistemde. Yani teftişte kalkmış, yönetimde kalkmış literatürde. Şimdi şeye<br />

baktığınız zaman bu denetim kitaplarına eskiden hani odit diye geçer İngilizcesi<br />

şu an şey diye eşirıns sörvisıns gü<strong>ve</strong>nce hizmetleri. İkisi birbirinden çok farklı<br />

şey işte. O yaşanan deyişimi aslında o gösteriyor. <strong>Denetim</strong>de bir şeyin doğru<br />

olup olmadığına gidip bakarsınız. Ne yapıyorsunuz? Diyelim uygunluk denetimi,<br />

mevzuata uygun mu değil mi? Tek şeyiniz odur, raporun konusu odur. Efendim<br />

mali denetim hani piyasadaki anlamıyla bağımsız denetim e<strong>ve</strong>t finansal tablolar<br />

gerçeği yansıtıyor mu yansıtmıyor mu onun hukuka uygun olup olmadığını<br />

kimse ilgilenmez onunla gerçeği yansıtıyor mu, yansıtmıyor mu? Performans<br />

denetimi aynı şekilde bu kadar performans şeyi vardı göstergesi bu şeyler<br />

yakalandı mı, göstergeler? Yakalandığında işte girdi çıktı analizinde en az<br />

kaynakla yapıldı mı? Kaynaklarda yapılmışsa diyelim en ucuz yolla sağlanmış<br />

mı? Hukuka uygun mu, değil mi kimseyi ilgilendirmiyor. Böyle bireysel bunun<br />

adı denetim, gü<strong>ve</strong>nce hizmetinde ne var? Şu an iç denetim tanımında da bakın<br />

denetim geçmez orada. Gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rme <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetidir. Yüzde 50<br />

danışmanlık tarafı, gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rmediğiniz şey denetimin fazlalısıdır orada<br />

yapılmak istenen şey hani bunu algılayan çok az kişi var da şunu ifade etmeye<br />

çalışıyorum bir denetim şimdi bizim şeyde kanundan da üstü kapalı şu an<br />

orada ama okuyunca o sonuç çıkıyor. Orada beş tür denetim tarif ediliyor. İç<br />

denetçinin yapması gereken şeylerde. Yönetmelikte de tek tek adını yazıyor. Bu<br />

sistem denetimi, uygunluk denetimi, performans denetimi, bilgi sistemleri<br />

denetimi, mali denetim. Şeyi okuduğumda ben kanunu bunları yeni algılıyorum<br />

adları yazmıyor. Yönetmelikte adları yazıyor zaten demiştim bizim mevzuat AB<br />

şeyine bire bir uyumlu değil, eksikliklerimiz var. Bunlar rapora filan bağlanmış<br />

durumda gelen komisyon yetkilileri tarafından. İlk yapılacak değişiklik taslağı<br />

da hazır şu an. Bunlar zaten birebir düzeltilecek böyle olması gerekiyor çünkü<br />

bizim için böyle doğru demiyorum böyle olması gerekiyor. Bize konulan reçete<br />

de bu. Şimdi değişim ne oldu? <strong>Denetim</strong>le gü<strong>ve</strong>nce arasındaki fark ne? Gü<strong>ve</strong>ncede<br />

bir şeye doğruluğuna bir hata olup olmadığına değil bir şeye gü<strong>ve</strong>nce<br />

72


<strong>ve</strong>riyorsunuz burada iç denetim kapsamında da mevzu bahis olan hatta dış<br />

denetim içinde aynı şey geçerli. İç kontrol sistemi iç denetçinin işi bu. İç kontrol<br />

sisteminin çalışıp çalışmadığına gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>riyorsunuz. Bu gü<strong>ve</strong>nceyi de üst<br />

yönetici <strong>ve</strong>riyor. İşte hem işlemlerde imzası yok tek başına her işe yetişemeyeceği<br />

için diyor ki zaten kanun bunu mali hizmetler birimi harcama yetkilileri <strong>ve</strong> iç<br />

denetçiler vasıtasıyla yerine getirir. Mali hizmetler birimi ön mali kontrolü<br />

yaptırıyor <strong>ve</strong> harcama birimine süreç kontrolünü yaptırıyor iç denetçiye<br />

denetim yaptırmak suretiyle yerine getiriyor. Sisteme gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>ren adam o,<br />

altını iç kontrol beyanını imzalayan kişi o. Nasıl <strong>ve</strong>riyor işte denetçiye diyor ki,<br />

bu tek denetim yapma. Bu saydığım beş denetim yapmak suretiyle <strong>ve</strong>ya hani<br />

yine o farkı söylüyorum. <strong>Denetim</strong> bir tanesiydi bunların. Gü<strong>ve</strong>nce beşinin<br />

toplamı eşittir gü<strong>ve</strong>nce. <strong>Denetim</strong> yaptık demek için mesela bir uygunluk<br />

denetimi denetim yapmış oluyorsunuz. Şu an gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rmek için bir alanı beş<br />

açıdan incelediğiniz zaman ancak gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rebiliyorsunuz. Daha zor bir<br />

kavram. Daha yani o kapsamda yapılması gereken işler büyüdü. Şöyle düşünelim<br />

önce diyorsunuz idare olarak amacım ne? Şuraya ulaşmak. O zaman diyor ki<br />

sistem denetimi buna uygun bir sistem kur, sistem kur. İç kontrol sistemi beş<br />

bileşenden oluşan. Bunu kurup kurmadığını öncelikle denetliyorsunuz.<br />

Kurmuşsa amaçlanan şekilde işleyip işlemediğini denetliyorsunuz. Bu sistem<br />

denetimi oluyor. Bakın iş bitmedi ama bu denetim adı. Sistemi kurdu sonra<br />

diyorsunuz ki sistemi kurdun ama işler hukuka uygun yapılıyor mu? O tarafına<br />

bakın, sistem güzel, güzel tasarlanmış ama işler hukuka uygun yapılıyor mu?<br />

Baktınız ona da yapılıyor. Bitmedi hala gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>remiyorsunuz. Sistem<br />

kuruldu, işler hukuka uygun ama bunlar etkili, etkin <strong>ve</strong> ekonomik şekilde<br />

yapılıyor mu? Performans denetimi, yani hukuka uygun, mevzuata uygun ama<br />

diyorsunuz ki siz aslında bu kadar işi daha az çıktıyla yapabilirdiniz. Bunları,<br />

çıktıları daha ucuz alabilirdiniz <strong>ve</strong>ya aynı çıktıyla daha çok girdiyle daha çok<br />

çıktı alabilirdiniz. Bu açıdan da uygun iş yapmadıysanız yine sınıfta kalıyorsunuz<br />

bakın. Performans denetimi de bitti. Sonra mali denetim. Diyorsunuz ki, tamam<br />

işleri güzel tasarladın, hukuka uygun yaptın, etkili ekonomik <strong>ve</strong>rimini de<br />

yaptın, senin sonunda ürettiğin şeyler tablolar gerçeği yansıtıyor mu? Buna da<br />

bakacak. Her tarafta beşinci olarak da artık otomasyon sistemleri kullanılıyor.<br />

Değil mi bir hastaneye gittiğiniz zaman hasta sevk girişinden başlıyor sonraki<br />

doktorun önüne artık bilgiler girilmiş şeklinde geliyor o bir takım ilaçlar yazıyor<br />

sonraki doktor diyor filan filan. Siz aylar sonunda dahi gelmiş olsanız önceki<br />

tedavi sürecini görüyor. Eğer bu bilgi iletişim sisteminde, otomasyonda bir<br />

sıkıntı varsa zaten sonuçlar hepten yanlış. En son doktorun önüne farklı bir<br />

şeyler geliyorsa sizin girdiğinden hani öte o bir otomasyon sistemi gü<strong>ve</strong>nilir<br />

değilse, gü<strong>ve</strong>nilir çıktılar üretmiyorsa zaten <strong>ve</strong>rilen kararlar hep yanlış olacak.<br />

Bakın bu da oldu beş. Beşini birden yaptığınızda gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rebiliyorsunuz.<br />

<strong>Denetim</strong>in tanımı değişti yani denetim değil artık denetim noktasında değiliz<br />

yani teftiş denetimi paralel tutarsak şu an istenen denetçiden gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rmesi.<br />

Dış denetimden de aynı şekilde. İç denetçiden istenen gü<strong>ve</strong>nce idare işlemlere<br />

yönelik beşini yapması dış denetçiye de iç denetimi de içerecek şekilde bu beş<br />

açıdan diyelim bu açılardan bakıp bir de onun dışarıdan gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong>rmesi.<br />

73


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Kavramlar değişti, anlayış değişti. Söyleyeceklerimin hepsi buydu zaten.<br />

Zamanlama iyi oldu. Teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyoruz, sağolun. Efendim sorularınızı öncelikle Sayıştay<br />

Başdenetçimiz Sayın Ahmet TEZCAN Bey yani belli bir saat sonra ayrılması<br />

gerekiyor. O yüzden sorularınız ona dönük sorularınız varsa bir saniye efendim.<br />

Siz mi, tamam buyurun efendim, kendinizi tanıtın efendim.<br />

Mustafa Kemal İŞLER, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planlama<br />

Müdürüyüm. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulunda müfettiş olarak<br />

görev yapmaktayım. Ben soru değil de izin <strong>ve</strong>rirseniz bir tespitte bulunacağım.<br />

Öyle ince bir konu üzerinde tartışma yürütülüyor ki, öyle ince bir yol üzerinde<br />

hani delilikle dahilik ikiz kardeştir biri sağa biri sola düşer. Bu kadar ince bir çizgi<br />

üzerinde yürümeye çalışılıyor. Ben de hani matbaaya karşı çıkanların durumuna<br />

düşmemek için kelimelerimi de o ince yolda yürüdüğümü düşünerek seçmeye<br />

çalışacağım. Bir tanesi şu, Maliye Bakanlığından Sayın Daire Başkanımızın<br />

söylediği gibi aslında bir yönetim sistemi değişikliği var bu kesin bir şey,<br />

gözüküyor. Ama yönetimin sizin saydığınız hocam yönetimin unsurları tabu<br />

olarak tanımlanmamış durumda. Şöyle Japonya’yla Angosakson yaklaşımına<br />

baktığımızda işte stratejik yönetimle kalite sistem yönetimleri birbirinden ayrı<br />

iki yönetim sistemi olarak ele alınıyor. Ama Angosakson kültüründe stratejik<br />

yönetimle kalite sistem yönetimleri iç içe geçmiş durumda. İkisi de birbirinden<br />

ayrıştırılmıyor. O anlamda şöyle düşününce planlama tanımı yapılmış<br />

durumda bu yönetim sisteminin. İşte stratejik planlar, performans programı<br />

<strong>ve</strong> bunun raporlama aşaması kısmen tanımlanmış durumda. Kontrol aşaması<br />

denetim fonksiyonu tanımlanmış durumda. Ama planlama sonuçlarının<br />

uygulanmasının nasıl yürütüleceği bunun yaptırımlarının nasıl koordine<br />

edileceği yani aslında yönetimin iki unsuru tam tanımlanmamış durumda.<br />

Herhalde tartışma burada çıkıyor. İç denetim kesinlikle doğru <strong>ve</strong> modern<br />

bir denetim sistemi. Ancak klasik denetim sisteminin üzerine oturtulmaya<br />

çalışılıyor hali hazırda. Çünkü Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu kendi<br />

üzerinde taşıdığı üzere mali yönetim unsurlarını ağırlıklandırılmış bir şekilde<br />

yapılandırıldı. Birkaç seferde değişti o yüzden de 2006 yılına kadar uygulaması<br />

da geciktirildi. Çünkü ona bağlı olarak çıkması gereken kamu yönetimi<br />

temel kanunu çıkmadı. Hali hazırda tartıştığımız denetim sistemini modern<br />

unsurlarını klasik yönetimin üzerine oturtuyoruz. Bu anlamda aslında ciddi bir<br />

de bir hata demeyelim ama hatayı tanımlamak bana düşmez en son belki söz<br />

söyleyecek kişilerden biriyiz ama İlber ORTAYLI’nın naklettiği bir tane bir şey<br />

var. Diyor ki, o da Kral Faysal’ı ö<strong>ve</strong>rek çok akademik <strong>ve</strong> genel kültürü çok yüksek<br />

birisi olduğunu söylemişti bir oturumda, bürokrasi sempozyumunda dedi ki,<br />

Kral Faysal dedi ki, konuşmasına başlarken İslam Ülkelerinde bir buçuk devlet<br />

var. Geriye kalanlar kabile <strong>ve</strong> aşiret yönetimleri. Onun biri Türkiye 0.5’ide İran.<br />

Şimdi bizim devlet kültürümüz içerisinde ciddi anlamda bir problem var gibi<br />

aslında gözüküyor. Çünkü konusu daha ortaya çıkmadan konusu oluşmadan<br />

74


ir denetim sistemini yapının üzerine oturtmaya çalışıyorsunuz. Burada<br />

herhalde büyük bir problem var. Ben beş yıldır bu görevi yapıyorum. Ta en<br />

başlangıçtan itibaren ki ilk önce Mahalli İdarelere <strong>ve</strong>rildi yönetim sisteminin<br />

temel yapısını bu planlama fonksiyonu oluşturuyor. Plandaki belirlenen<br />

hedefler bu kadar hareket eden kent <strong>ve</strong> ülke için yani alt <strong>ve</strong> üst sınırı çok<br />

hareketli olan bir ülke için hedefi takip ederek yönetim tarzı geliştirmek çok<br />

zorlanıyor <strong>ve</strong> biz denetim fonksiyonun neyin üzerine oturtacağımızı aslında<br />

anlayamamış durumdayız. Belki Sayıştay Kanunu bu önlem tarafını revizyon <strong>ve</strong><br />

önlem tarafını yaptırıma bağlar <strong>ve</strong> iyi bir şey olur diye düşünüyorum. Londra<br />

yönetim modelinde böyle bir yapı var. Dışarıda hem iç denetçilerin hem de<br />

özel sektör iç denetçilerinin bulunduğu ayrı bir denetim fonksiyonu yürüten<br />

yapısı var. Onlar hem belediyelerin sınıflandırmasını hem de performans<br />

göstergelerini <strong>ve</strong> stratejik planı uygun olarak işi yürütüp yürütmediklerini<br />

sorguluyor. Bu anlamda yani tekrar mikrofon oraya da dönecek ama Sayıştay<br />

<strong>ve</strong> Maliye tarafında şahsi kanaatim Sayıştay mali yönetim kanunun yaparken<br />

iç denetimi daha çok maliyenin bir ajanı gibi düşünerek kurguladı gibi. Çünkü<br />

stratejik planla performans programı bile birbiri ile çelişiyor. Birini DPT yapıyor<br />

ama Sayıştay aldı stratejik planları tamamen kaynak planlamasına dönüştürdü<br />

ki planlamanın evrimi içerisinde bu 1960-1970’lere ait kaynak planlaması.<br />

Oysa yapılması gereken şey stratejik planlamaydı. Ben Sayıştay Kanununun<br />

eski yani bekleyen <strong>ve</strong>rsiyonunu okumuştum yenisini bilmediğim için çok fazla<br />

bilgim yok. Hem sataşma olduğu için belki Maliye Bakanlığımız temsilcisi yani<br />

burada aynı şeyde düşünüyorum. Acaba bürokratlar bu metinleri tamamen<br />

çeviri ile metne yapıştırdılar ki bizim yönetim kültürümüz yani yönetim yapısı<br />

daha belirlenmeden denetim sistemi oturtuldu gibi bir yaklaşım. İç denetime<br />

sonuna kadar sistemin tanımlanmasına sonuna kadar katılıyorum. Ancak<br />

sistemin diğer unsurları tanımlanmadığı için şimdi hem iç denetçilerin aslında<br />

kafasında üç ay denetim <strong>ve</strong>rildi ama iç denetçilerin riski denetimini nasıl<br />

yapacağını bilmiyorlar. Yani eğitimle bu iş olmuyor. Hali hazır uygulama olacak<br />

bunun üzerine siz denetim sistemi geliştireceksiniz. Artı kurumun kültürü<br />

ile birlikte tedrici bir yaklaşımla ilerleyeceksiniz. Ciddi bir eksiklik olduğunu<br />

şahsen düşünüyorum. İfadelerim soru değildi kendimce bir tespitti. O yüzden<br />

de kusura bakmayın.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyoruz Sayın İŞLER. Efendim Sayın Ahmet TEZCAN’a Sayıştay<br />

Başdenetçisi ona dönük sorularınız varsa lütfen alayım. Efendim buyurun<br />

efendim.<br />

Mehmet VAROL İETT İç Denetçi.<br />

Şimdi Ahmet Bey’e ben şu soruyu yöneltmek istiyorum Şimdi iç denetimle<br />

Sayıştay arasındaki görüş farklılıklarında ne tür bir uygulama yapılacak?<br />

Diğer bir sorum Sayıştay 2005 yılında Anayasada yapılan değişiklikle 160.<br />

maddede Danıştay ile Sayıştay arasındaki görüş ayrılıklarında <strong>ve</strong>rgi vb. mali<br />

yükümlülükler dışındaki farklılıklarda Sayıştay’ın görüşü esas alınıyor. Yalnız<br />

75


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

idari uygulamalarda şunu görüyoruz. Danıştay’ın bir konuya ilişkin olarak<br />

<strong>ve</strong>rmiş olduğu bir karar Sayıştay tarafından yok kabul edilmekte. Tabi bu arada<br />

yöneticiler ortada bir yargı kararı var. Bu yargı kararını uygulamak zorunda.<br />

Diğer taraftan Sayıştay bir zimmet çıkartıyor. Bu durumda uygulama ne<br />

şekilde olacak? Yeni Sayıştay kanununda buna ilişkin her hangi bir düzenleme<br />

düşünüldü mü? Bir de şu konuyu tespit etmek istiyorum. Sayıştay denetçiler<br />

tarafından gelen incelemelerde Sayıştay denetçisinin neleri yazdığı konusunda<br />

hiçbir tespit söz konusu olmadan yöneticiler hiç bilgilendirilmeden sadece<br />

sorgular geliyor. Onun üzerin bir takım işlemler tesis edilmeye başlanıyor.<br />

Sorgulara cevaplar bu şekliyle büyük zaman kayıpları söz konusu olmakta.<br />

Asli görevlerini bırakıp herkes Sayıştay sorgusuna cevap <strong>ve</strong>rmeye çalışıyor. Bu<br />

sorgulara geçilmeden önce Sayıştay denetçiler tarafından ilgililer bilgilendirilse<br />

onların görüşü alındıktan sonra yeterli görülmemesi halinde bu sorgu kağıtlarına<br />

sorgular yazılsa. Bu şekliyle son derece iyi olacağını <strong>ve</strong> Sayıştay’ın yükünün de<br />

azalacağını düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Efendim teşekkür ediyoruz. Başka soru var mı efendim, alalım. Sayın TEZCAN<br />

hepsini birden cevaplasın. Buyurun efendim.<br />

Ahmet NARİN Bağcılar Belediyesi. Kısa bir sorum olacak hemen çok kısa bir<br />

kısmını arkadaşlar sordu. Başta Ali ÜZMEZ ağabeyimize çok teşekkür ederim.<br />

Bir kelime kullandı, patenti kendisine ait olsun diyelim. Çuval denetimi dedi.<br />

Çuval kelimesi bize biraz hoş gelmiyor ama doğru bir tabir Sayıştay’ın yaptığı<br />

çuval denetimlerinde maalesef belediyeler çok mağdur ediliyor. Ben bizzat<br />

iki gün önce Sayıştay’da bu çuval denetimi nedeniyle iki saat hesap <strong>ve</strong>rmek<br />

zorunda kaldım. Acaba Ali ağabeyimizin de belirttiği gibi Mülkiye Teftiş<br />

Kurulunun tarihçesini anlatırken özellikle rehberlik <strong>ve</strong> eğitici, yol gösterici vasfı<br />

üzerinde çok durdu. Bizim bildiğimiz, takip ettiğimiz mevzuata denetim demek<br />

eğitici demektir. Hataları tabi bulup tespit edeceksiniz. Sayıştay’ın bu çuval<br />

denetiminde rehberlik görevini yapabiliyor mu acaba? Bunu Ahmet Bey’den<br />

öğrenmek istiyoruz.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Başka Ahmet Bey’e dönük soru efendim son bir Ahmet Bey’e dönük soru<br />

alıyoruz.<br />

Davut ÇAKIR İstanbul Büyükşehir Etüt <strong>ve</strong> Projeler Daire Başkanı, tabi<br />

müfettişlikle alakamız yok ama bu müfettişlerden çok çekmişiz. Şimdi bir araçta<br />

beş tane bazı araçlarda altı olabiliyor beş tane ileri vites bir geri vites bir el freni<br />

bir de normal fren vardır. Bizim bu sistemde beş tane fren bir tane vites var. Şu<br />

anki denetim sisteminde, belediye sisteminde beş fren bir tane ileri vites. Bir<br />

tane de geri vites o da iç denetim. Arabayı çeviriyoruz. Şimdi Sayıştay denetliyor,<br />

o denetliyor, bu denetliyor da bir şeyin kanunu doğru olmazsa bir şeyin kanunu<br />

doğru olmazsa kanuni alt yapısı doğru olmazsa siz istediğiniz kadar denetleyin.<br />

76


Ben merak ediyorum özellikle Sayıştay’dan. Bu kadar denetlemenin sonunda<br />

Sayıştay’ın birkaç tane kıyı raporu vardı. Belli bir raporlar yaptılar ama özellikle<br />

bu denetimden sonra kardeşim bak şu kanunda şurada kesişme var, şurada<br />

sıkıntı var bununla ilgili bir şeyler hazırlıyorlar mı? Onu merak ediyorum<br />

iyileştirmeyle ilgili. Yani o rehberlik değil mi? Devlete rehberlik. Belediyeye<br />

rehberlik edecekler tamam zati, boynumuzu büküp duruyoruz önlerinde. Onda<br />

sıkıntı yok. Devlete rehberlik etsinler. Arz ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyorum. Ahmet bey’e yönelik başkaca bir soru var mı? Buyurun<br />

efendim. Lütfen kendinizi tanıtınız.<br />

Ben Yıldırım TİMUR. İstanbul Büyükşehir Belediye Müfettişiyim.Az önce<br />

konuşan belediye yetkilisi ön yargı içeren bir takım ifadelerde bulundu.<br />

İzin <strong>ve</strong>rirseniz ben biraz Müfettişten, teftişten <strong>ve</strong> ilkelerinden bahsetmek<br />

isterim. Ki geleneksel teftiş deyip kenara konulmak istenenin en azından<br />

bilinmesi <strong>ve</strong> tırnak içerisinde söylüyorum “kafa koparan, diz çöktüren” olarak<br />

algılanmaması için bizi biraz anlatmak gerekir diye düşünüyorum. Efendim<br />

Müfettişler görevlerinde bağımsızdırlar. Bağımsızlık teftiş mensuplarının,<br />

varlıklarının <strong>ve</strong> tarafsız hizmetler sunabilmelerinin ön koşuludur. Müfettişler<br />

bağımsızlıklarını zedeleyecek <strong>ve</strong> bu yönde yanlış anlaşılmalara sebebiyet<br />

<strong>ve</strong>recek her tür durum <strong>ve</strong> davranıştan uzak dururlar. Müfettişler Tarafsızdırlar<br />

<strong>ve</strong> Tarafsızlık da gü<strong>ve</strong>nilirliğin takdir edersiniz ki vazgeçilmez bir unsurudur.<br />

Müfettişler denetim faaliyetlerini önyargıdan uzak, dürüst <strong>ve</strong> tarafsız bir<br />

biçimde yürütürler. Çalışma konusu faaliyetlerle ilgili bilgileri toplarken,<br />

değerlendirirken <strong>ve</strong> aktarırken mesleki tarafsızlığa son derece bağlı kalırlar<br />

<strong>ve</strong> konuyla ilgili her unsuru dengeli bir şekilde değerlendirir <strong>ve</strong> hükümlerini<br />

müspet bilgi, belge <strong>ve</strong> delillere dayandırırlar. Kendi çıkarlarının, dışsal<br />

müdahalelerin <strong>ve</strong> politik hiçbir tesirin etkisi altında kalmazlar. Tabi her meslek<br />

grubundaki yanlış kişileri dışarıda koymak <strong>ve</strong> değerlendirmek gerekir. Yine<br />

Müfettişler doğruluk <strong>ve</strong> adaletten, bağımsızlık <strong>ve</strong> tarafsızlık prensiplerinden asla<br />

ayrılmazlar ayrılmamalıdırlar da. Mesleğin gerektirdiği davranış standartlarına<br />

uyarlar. Bağımsızlıklarını <strong>ve</strong> dürüstlüklerini zedeleyebilecek <strong>ve</strong>ya böyle bir<br />

kanaat oluşturacak her tür çıkarı reddederler. Ayrıca Müfettişler çalışmalarını<br />

üstün kalitede ürünler sunulmasını sağlayacak şekilde planlayarak yürütürler.<br />

Kaliteli ürün sunabilmek için, sürekli gelişim anlayışıyla yenilikleri izler <strong>ve</strong><br />

denetlediği kurumun ihtiyaç duyduğu yeniliklerin en mükemmel şekilde hayata<br />

geçirilmesi yönünde çalışırlar. Sanırım bu yönümüz yeterince anlaşılamamakta<br />

<strong>ve</strong> bu husus idareciler tarafından göz ardı edilmektedir. Tüm bu anlattıklarımın<br />

yanında Müfettişlik değerli arkadaşlar hata arayan <strong>ve</strong> sadece tenkit eden statik<br />

teftiş sistemini ön görmez <strong>ve</strong> kabul de etmez. Müfettişlerinin çalışma anlayışı,<br />

etkin, <strong>ve</strong>rimli, iktisadi <strong>ve</strong> caydırıcı bir denetim sistemini öngörür. Ha bir de<br />

olayın birde yolsuzluk boyutu var. Malum Yolsuzluk; sahip olunan gücün halkın<br />

yararına kullanmak yerine özel çıkar için kullanılmasıdır.<br />

77


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Lütfen toparlayınız efendim.<br />

Tabi Sayın Başkanım toparlıyorum. Kıymetli Hazirun. Kural tanımama <strong>ve</strong> kurala<br />

aykırı davranma yolsuzluğu doğuran en önemli vakıadır. Yolsuzlukla mücadele<br />

şarttır. Ve iş yapmak için ille de kuralların arkasından dolaşmaya da hacet<br />

yoktur. Teftişte esas amaç; denetlenen kurumun gelecekte daha mükemmel<br />

sonuçlar elde etmesine <strong>ve</strong> yolsuzlukların <strong>ve</strong> usulsüzlüklerin yok edilmesine<br />

yahut en aza indirilmesine yönelik çözüm önerileri getirmektir. Müfettişler<br />

işte bu esastan hareketle; Denetlenen Birimlerde teftiş <strong>ve</strong> denetimin etkin bir<br />

şekilde yürütülmesini engelleyen hususları tespit etmek, kamu harcamalarının<br />

yerinde olup olmadığını denetlemek, mevzuattan <strong>ve</strong> standartlardan sapmalar<br />

varsa bunları belirlemek <strong>ve</strong> ekonomik, sosyal, idari, hukuki nedenleri tahlil<br />

ederek, sapmaların düzeltilmesi; iş <strong>ve</strong> hizmet <strong>ve</strong>rimi ile <strong>ve</strong>rimliliğin sağlanılması<br />

<strong>ve</strong> rasyonel bir düzeye çıkartılması için öneriler getirmek amacını göz önünde<br />

tutarlar. Buradaki hedef az önce belediye yetkilisinin ifadesi ile rehberlik de<br />

yapmaktır. Asla çok çektirmek ya da boynu büktürmek değildir. Teşekkür<br />

ederim.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyoruz. Artık Ahmet Bey’e dönük soruları kapatabilir miyim?<br />

Efendim sonra devam ederiz yine belki diğer konularda sorular alırız. Ancak<br />

arkadaşlarının soruları daha çok tespit şeklinde tezahür ediyor. Soruları<br />

mümkünse daha net hale getirelim. Bu İstekten sonra Ahmet Bey’e sözü<br />

bırakıyorum. Buyurun efendim.<br />

Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />

Efendim öncelikle teşekkür ediyorum sorularınız için. İlk önce Sayın Vahdettin<br />

Bey’in yaklaşımıyla bir Sayıştay algılamasının değişimine ilişkin bir temennisi<br />

vardı, bir görüşü vardı. Yüksek yargı merci olmaktan çıkartalım, denetim organı<br />

olsun şeklinde. Burada kısacak arz etmek isterim ki 1862 yılında kurulmuş<br />

olan Sayıştay, o yıldan bu yıla oluşan tüm Anayasalarda yargı fonksiyonunu<br />

üstlenmiş haliyle görevini ifa eden bir kurumdur. Burada bir özün önceliği<br />

esası var. Niçin böyle değerlendiriliyor? Çünkü kamu kaynaklarını, bütçeyi<br />

değerlendiren, alan, sarf eden yetkili mercii neresidir? Millet adına meclis.<br />

Meclis bütçe hakkını kullanarak, hizmet yerlerinde kullanılsın denilerek bütçeyi<br />

kurumlara tahsis ediyor. Verilen bu bütçeyi kullanan idarelerin, kaynakları<br />

yerinde kullandığı, uygun kullandığı, <strong>ve</strong>rimli kullandığına ilişkin olarak sürekli<br />

bir ibra edilme ihtiyacı ola gelmiştir. Bu anlamda da böyle bir ibra etme yetkisi<br />

doğaldır ki yine millet adına denetim yapan bir kurumda olmalıdır. Bu da<br />

başlangıçtan bu tarafa Sayıştay adına kurgulanmıştır. Tabi kişisel tercihinizdir,<br />

bir düşüncedir saygı duyarım. Diğer taraftan performans denetiminin çok fazla<br />

öne çıkarılmaması gerektiğini ifade etmektedirler. Son zamanlardaki gelişen<br />

süreci, sabahtan bu tarafa oluşan algılamalar, anlatımlar içerisinde görüyoruz<br />

78


ki; artık hukukilik denetimi miadını dolduruyor. Hangi anlamda; gelişen bilgi<br />

teknolojisi, bilgi yönetimi anlamında hukukilik denetiminin ölçek olarak geride<br />

kaldığı gözüküyor. Kaynakların etkili kullanılabilmesi, <strong>ve</strong>rimli kullanılabilmesi,<br />

kullanım performansının ölçülmesinin denetiminin önü açık. Bu anlamda<br />

<strong>ve</strong>rdiğimiz bir kuruş <strong>ve</strong>rginin en etkin şekilde hizmete yansımasını millet<br />

olarak, <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong>ren olarak görmemiz, değerlendirmemiz gerekiyor <strong>ve</strong> emin<br />

olmamız gerekiyor. Bunun yolu da, yapılan harcamanın kurallara, hukuka<br />

uygun olarak yapılmıştır, tamamdır denilmesi mi bu ihtiyacı karşılar? Yoksa bir<br />

lirayla beş birim hizmet alması gerekirken üç birim hizmet alındığının tespitimi<br />

daha etkin bir sonuç <strong>ve</strong>rir? Bu yaklaşıma baktığımız zaman muhakkaktır ki<br />

kaynakların oldukça kıt olduğu <strong>ve</strong> her geçen gün ihtiyacın daha da arttığı bir<br />

dünyada kaynakların etkili yönetimi <strong>ve</strong> yönetiminin de tespiti anlamında bir<br />

denetime ihtiyaç vardır.<br />

İç denetçiler Sayıştaya bağlansın anlamında bir yaklaşım gelişti. Bu konuyu<br />

paylaşmıştık ancak tekrar edelim. Kamu mali sistemi genel olarak bütüncül bir<br />

yaklaşım içerisinde kurgulanmış. İçeride kaynakları idare eden, yönlendiren<br />

bir idare var, yönetim var. O yönetimin hata yapmamasına, risk karşısında<br />

zafiyete düşmemesine dikkat edilmiş, iç kontrol ortamı tesis edilmiş. İç<br />

kontrolle birlikte yönetim eğer bir hata varsa anında düzeltecek. İç kontrol<br />

ortamının en önemli unsuru olarak iç denetim birimi kendisinin gü<strong>ve</strong>ncesi<br />

olacak. Bu anlamda hataya düşmeme konusunda gü<strong>ve</strong>n duyacak. Diğer taraftan<br />

meclise, kamuoyuna buradaki işlemlerin hukukiliğini, <strong>ve</strong>rimlik durumunu <strong>ve</strong><br />

kaynak kullanım sonuçlarını rapor edecek olan bir dış denetime ihtiyaç vardır.<br />

Dolayısıyla bu anlamda bakıldığında birbirine asla karşıt olmayan tersine<br />

birbirini destekleyen fakat kurumsal yapı itibariyle mekan yapısı itibari ile<br />

birisi kurumun içinde olması gereken diğeri de tüm kurumlara eşit uzaklıkta<br />

olması gereken iki farklı denetim birimi vardır. Zaten kanunda bu durumu çok<br />

güzel ismiyle müsemma değerlendirmiş iç denetim, dış denetim olarak ortaya<br />

koymuştur. Yaklaşım içerisinde Sayın Ahmet Bey’in cevapları <strong>ve</strong>rirken bir<br />

durum ortaya çıktı. Yeni kamu mali yönetimindeki sistem tercihimize ilişkin<br />

ülke olarak değerlendirmelerimizi, kabullerimizi yaparken bir zaruret hali gibi<br />

ifade edildi ancak daha sonra gayet güzel izah da ettiler. Borç <strong>ve</strong>ren ülkelerin<br />

istekleri borç alan tarafından her zaman kabul edilmelidir gibi bir yaklaşımdı.<br />

Bu durum, sürekli olarak borç alan tarafı ağırlıklı olan bir kompozisyon<br />

yapısında olduğumuz için sanki Avrupa müktesebatının tarafımızdan kabulü<br />

bir zorunluluk gibi algılanabilir. Şöyle bakmakta fayda var. Yani böyle bir<br />

tahakküm altında bulunarak kabul etmek değil Amerika’nın keşfine yeniden<br />

ihtiyaç yok. Eğer Avrupa Birliği süreci içerisinde dahil olmak istediğimiz çağdaş<br />

yönetimler çerçe<strong>ve</strong>sinde şeffaf, açık, hukuka uygun boyutu öne çıkmış bir<br />

yönetim sistemini arzuluyor isek bu anlamda diyorlar ki bizim müktesebatımızı<br />

eşleştirme modelleriyle kendinize intibak ettiriniz. Bu anlamda mali denetim,<br />

mali yönetim kavramındaki şu, şu unsurları da kendi iç hukukunuza dizayn<br />

ediniz. Bu bir buyruk değildir. Bu belki kendi başımıza da olsak kendi<br />

istişaremizle geliştireceğimiz uygulayacağımız bir düzenlemedir. Bu anlamda<br />

iyinin, güzelin her zaman alınmasında fayda vardır.<br />

79


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Mehmet VAROL Bey, iç denetim ile dış denetim arasında görüş farklılığı olursa<br />

durum ne olur? diyorlar. Sistemin çalışma biçimine baktığımızda 5018 Sayılı<br />

Kamu Mali Yönetimi <strong>ve</strong> Kontrol Kanununda dış denetçi, denetim yaparken<br />

iç denetçilerin raporundan da istifade eder diyor. Dolayısıyla her an, yılın<br />

her günü kurumda bulunan bir iç denetçi kurumdaki eksikliği tespit etmiş,<br />

yönetime raporlamış. Dış denetimi ifa eden Sayıştay denetçisi denetim süreci<br />

içerisinde iç denetçinin yaklaşımını dikkate alır <strong>ve</strong> göz önünde bulundurur.<br />

İç denetçinin bulguları nelerdir anlamında bir paylaşımdır bu. Yoksa sadece iç<br />

denetçinin raporu üzerine bir denetim asla değil. Bu öyle algılanmamalı. Birbirini<br />

destekleyen sistemi güçlendiren bir denetim biçimidir. Bu bir asla kurumlar<br />

arası, birimler arası üstünlük anlamında bir değerlendirme asla değildir. Dış<br />

denetim raporunun sonucu nereye gideceği bellidir. Meclise sunulacaktır.<br />

Kurum itibari ile yapılan mali denetim, performans değerlendirmesi denetimi<br />

sonuçları tevhit edilecek dış denetim genel değerlendirme raporu olarak meclise<br />

sunulacaktır. Merkezi idare kapsamında bulunan idare için Türkiye Büyük<br />

Millet Meclisine, mahalli idareler için meclislerine. Bu anlamda bakıldığında dış<br />

denetimin sonucu Meclise raporlanacak iç denetimin raporu da üst yönetime<br />

sunulacaktır. Eğer, iç denetimin bir hataya ilişkin bir tespiti varsa objektif<br />

kriterler dahilinde dış denetim tarafından muhakkak dikkate alınacaktır.<br />

Danıştay <strong>ve</strong> Sayıştay’ın görüş farklılığın da durum ne olacaktır denilmişti Mevlüt<br />

Bey tarafından. Zaten açıkça hüküm altına alınan husus, <strong>ve</strong>rgi vb. konulardaki<br />

görüş ayrılıklarında Danıştay’ın tespitinin geçerli olacağıdır. Buna rağmen<br />

Sayıştay bir sonraki dönemde yine geliyor. Sonraki dönemde yine sorguya<br />

alıyor. Dolayısıyla ilamın infazı anlamında bir sıkıntı içinde kalıyoruz gibi bir<br />

yaklaşım var. Burada şayet konu açık net bir şekilde <strong>ve</strong>rgi vb. kapsamında bir<br />

konu ise burada da amir hüküm Danıştay’ın görüşünün geçerli olacağı açıktır.<br />

Çok da rahat bir şekilde ilamın infazında bu hükme müracaat edilebilir. Fakat<br />

bazı İdare Mahkemeleri tarafından <strong>ve</strong>rilen bazı yargı kararlarını duyuyoruz,<br />

görüyoruz. Farklı görüşler oluşturabiliyorlar. Çok net olan bir konuda hukukun,<br />

yasaların açık olduğu bir konuda sorgunuzu yazıyorsunuz. Raporda çıkıyor,<br />

ilamda çıkıyor. Buna rağmen istisnai olarak yargı mercilerinden ayrı düşünce de<br />

gelebiliyor. Böyle bir kararın gelmesi Anayasada hesap yargısı cihetinden kesin<br />

hüküm merci olan Sayıştay’ın ilamının infazını engellemez. Engellememeli de<br />

zaten. Çünkü olayın nerede kesin hükme bağlandığı açıktır. Şimdi Sayıştay’ın<br />

görüşünün hangi gerekçe ile bu tarafta olduğu <strong>ve</strong> bu çerçe<strong>ve</strong>de ısrar edildiği<br />

sanırım denetçi görüşüdür. Sayıştay görüşü olabilmesi için dairelerimizde<br />

yargılanması temyiz aşamasının da bitirilmesi <strong>ve</strong> kesin hükme varması<br />

gerekir.<br />

Ahmet Beye teşekkür ediyorum. Mülkiye Teftiş Kurulunun yapmış olduğu<br />

denetimlerde yapa geldiği rehberlik <strong>ve</strong> eğitim misyonunun gözden kaçırıldığını<br />

ifade ediyor. Muhakkak her kurumun yapmış olduğu görev yücedir,<br />

yerindedir, etkindir, etkilidir. Ancak sistem içerisindeki gelişmeler sonucunda,<br />

Mülkiye Teftiş Kurulunun elinden mali denetim yapma yetkisi alınmıştır.<br />

Biz belediyelerin denetimini ifa ederken eğitim misyonunu çok iyi yerine<br />

getiriyorduk, acaba Sayıştay bunu yerine getirebiliyor mu gibi bir mülahaza<br />

80


ile konuya yaklaşılmasının uygun bir değerlendirme olmadığı kanaatindeyim.<br />

Başbakanlık danışmanımızın biraz önce bahsettiği mükemmel bir E- Devlet<br />

projesi ile artık idarelerimiz olması gereken hesap kayıt biçimine geçiyor.<br />

E-Devlet yaklaşımında artık kağıt belge kalmayacak. Elektronik ortamda<br />

hazırlanmış belgelerin elektronik olarak imzalandığı <strong>ve</strong> tespit edildiği,<br />

sorumlunun tespit edildiği bir belgelendirme, kayıt sistemine geçiyoruz. Bu<br />

anlamdaki denetimde muhakkak elektronik ortamda olacak <strong>ve</strong> artık elektronik<br />

<strong>ve</strong>riler çuvallara girmeyecek. Bu anlamda bakıldığında biz denetimimizi<br />

merkezde <strong>ve</strong> yerinde yaptığımızda bu <strong>ve</strong>riler üzerinden yapacağız. Sürekli<br />

yerinde yapılsın anlayışını Ahmet Bey ifade ettiler. Yerinde olmasından ziyade<br />

şöyle bir durum var. Eğer yeni kanunumuz yürürlüğe girer <strong>ve</strong> kurumlar itibari<br />

ile denetime geçebilirsek, bu durumda denetimin artık önceden bildiğimiz<br />

gibi merkezde denetim ya da mahallinde denetim ayırımı kalmayacaktır. Her<br />

kurumun hesabını inceleyen bir ekip olacak <strong>ve</strong> bu ekip her zaman kurumun<br />

denetimi için kurumla irtibat halinde olacaktır. Kurumun tanınması, bilişim<br />

sisteminin anlaşılması, muhasebe sisteminin bilinmesi gerekiyor. Bu anlamda<br />

sistem eksikliğinin tespitinin yapılabilmesinde gerek görüldüğünde yerinde<br />

inceleme ile denetim süreci işleyecek.<br />

Davut Bey’in ifadeleri de kanunlardaki eksiklikler raporlanıyor mu dediler.<br />

Burada dairelerimizdeki yargılama esnasında eğer incelenen olayın mevzuattaki<br />

eksikliği tespit edilirse idaresine eksikliğin tamamlaması anlamında bildiriliyor.<br />

Fakat bu çok ön tarafa çıkmış bir yaklaşım olarak maalesef algılanmamış olabilir.<br />

Teşekkür ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyoruz efendim. Hemen ayrılmayacaksınız değil mi efendim? 15-20<br />

dakikanız var galiba.<br />

(Sahibi bilenemeyen soru;)<br />

Ahmet Bey kusura bakmazsanız şunu öğrenirsek arkadaşlar da öğrenmiş olur.<br />

Öyle ayrılırsanız çok memnun oluruz bizde. Şu anda kamu harcamalarının<br />

% kaçını Sayıştay denetleyebiliyor? % olarak <strong>ve</strong>rebilir misiniz arkadaşlarda<br />

öğrensinler biz de bilgilenelim. Şu andaki yapılanmasıyla.<br />

Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />

Soru sanırım mahalli idarelerin kaçta kaçını inceliyorsunuz anlamında bir<br />

içeriğe sahip. Genel yönetim kapsamı içerisindeki idarelerin merkezi yönetim<br />

bütçesi içerisinde bulunan kurumların tamamının denetimi yapılmaktadır.<br />

Mahalli idareler için bakıldığında büyükşehir belediyeleri var, il bazındaki<br />

belediyeler var, ilçe bazındaki belediyeler var, belde belediyeleri var. Bu anlamda<br />

belediyelerin sayısı itibariyle tamamı denetleniyor denilemez. Ancak etki itibari<br />

ile, bütçe büyüklüğü itibari ile büyük bir bütçe büyüklüğü incelenmektedir.<br />

Kaldı ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi malumunuzdur ki tüm belediyelerin<br />

toplam bütçesinin önemli bir kısmını kapsamaktadır. Bu anlamda büyükşehir<br />

81


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

belediyelerinin tamamı incelenir, il belediyelerinin tamamı incelenir, önemli<br />

bütçe büyüklüğü olan ilçe belediyelerinin tamamı incelenir <strong>ve</strong> bunların<br />

incelemesi yıllara göre her yıl aynı yerde kalmaz. Değiştirme itibari ile denetime<br />

alınarak her belediyenin incelemesine gidilir. Teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyoruz efendim. Ayrılmadan önce efendim bir küçük törenimiz<br />

olacak ama belki şimdi efendim Sayın Başkanımızın elinde yazılı birkaç soru<br />

var ama bunun dışında Sayın Başkanımıza yönelik soru sormak ister misiniz<br />

diyecektim ki oradan el önceden kalktı efendim.<br />

Mikrofon yok mu biz sizi duyamıyoruz özür dilerim.<br />

Tanıtın efendim kendinizi.<br />

Veysel ÇIPLAK Sakarya Büyükşehir Belediyesinde İç Denetçiyim.<br />

Kısa bir açıklama yapacağım. Daha sonra Başbakanlık Yerel Yönetimler<br />

Başdanışmanımıza bir soru soracağım. Kısa açıklama yapmamın sebebi özellikle<br />

baştan şimdiye kadar yapılan tüm açıklamalarda bir yanlış algılamanın olduğuna<br />

hatta yanlış algılama değil de daha ön planda tutulduğu için dinleyiciler<br />

tarafından bir yanlış algılama olacağını düşündüğüm için söylüyorum. Özellikle<br />

yönetimde bu modern bir reform olarak adlandırdığımız <strong>ve</strong> benim de katıldığım<br />

sonuna kadar katıldığım <strong>ve</strong> desteklediğim bir sistem. Yönetimde iç kontrol<br />

sistemi <strong>ve</strong> denetimde iç denetim sistemi bir modern reform olarak yapıldı.<br />

Fakat bu yapılırken herkes tarafından sanki Avrupa Birliği bunu dikte etmiş de<br />

Avrupa Birliği bir reçeteymiş de <strong>ve</strong> biz tamamen onun müktesebatına uymak<br />

için biz yaptık sürekli söyleniyor fakat bu böyle değil. Birincisi, e<strong>ve</strong>t onlardan<br />

dolayı biz yapıyoruz fakat bir sürü bizim ülkemizdeki özgürlükler, kişisel hak<br />

<strong>ve</strong> hürriyetler açısından bir sürü sorunu kendimiz var olduğunu bildiğimiz<br />

halde yapamıyoruz birileri bize dikte ediyor <strong>ve</strong> yönetim <strong>ve</strong> denetimde de<br />

etkisizliğin, <strong>ve</strong>rimsizliğin sebepleri 70 yıldır Türkiye’de araştırılıyor. Sadece bir<br />

iki tane araştırma ismi söyleyeceğim, Barker raporu 5 yıllık kalkınma planı DPT<br />

tarafından yapılan saydamlık raporu, Kaya diye kamu yönetimi araştırma raporu<br />

var 1961 yılında, Mehtap projesi var çok özellikle yönetimde <strong>ve</strong> denetimde<br />

<strong>ve</strong>rimsizliği ortaya koyan büyük bir projedir bu devlet eliyle yürütülmüştür.<br />

Daha sonra acil eylem planı var yeni şu anda da hükümet de olan Ak Partinin<br />

acil eylem planı var. 58. 59. 60. hükümet programları var. Özellikle ortak nokta<br />

yönetimde <strong>ve</strong> denetimde müthiş bir etkisizlik var, koordinasyonsuzluk var bu<br />

reforme edilmesi gerekiyor bu birincisi. Yani bu iç nedenler daha önemlidir<br />

ancak Avrupa Birliği süreci ne yazık ki bizim için bir güzel olmuştur, nasip<br />

olmuştur <strong>ve</strong> bu yönetim bu reform yapılmıştır, birincisi bu. İkincisi sorumu<br />

soruyorum Sayın Yerel Yönetimler Başdanışmanımıza güzel bir reform yapıldı.<br />

Ancak 58. hükümetin müsteşarı çalışma yaptı müsteşarlık olarak değişim<br />

yönetimi için yönetimin değişmesi şart diye bir müsteşarlık çalışması var <strong>ve</strong> bu<br />

82


da devlet eliyle yapılmıştır. Yani resmi bir çalışmadır. Bu reformun etkin olması<br />

için yerinde olması için Sayıştay’dan <strong>ve</strong>ya müfettişlerden rehberlik görevi<br />

bekleyen ancak iç denetimin tanımını, fonksiyonlarını herhangi uygulamasını<br />

da bilmeden, görmeden iç denetime geri vites olarak bakan geri vites olarak<br />

bakan yerel yönetimlerdeki bürokratik zihniyetin değişimi için herhangi bir<br />

zihinsel çalışma yapılacak mı? Çünkü Rönesans olmadan reform olmaz. E<strong>ve</strong>t<br />

bir reform yaptık kendimiz bildiğimiz halde biz bunu Avrupa Birliği diktesi<br />

ile yaptık ancak Rönesans olmadı. İç denetime geri vites olarak bakacaksın<br />

ancak teftiş <strong>ve</strong> Sayıştay’ımıza da rehberlik olarak bekleyeceksin. Yani tanımını,<br />

fonksiyonlarını bilmeden bu bürokratik zihniyetin değişimi için Yerel Yönetimler<br />

Başdanışmanı olarak herhangi bir çalışmamız var mı? Çünkü bu reformun en<br />

eksik yönü baştan sona kadar izliyorum zihniyet dönüşümüdür <strong>ve</strong> bu zihniyet<br />

dönüşümü için bir çalışma yapılıyor mu, yapılacak mı? Farkındalık yaratılacak<br />

mı? Teşekkür ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

iz teşekkür ediyoruz efendim sağ olun. Efendim orada bir soru var, en arka<br />

sırada efendim. Lütfen kendinizi takdim ediniz.<br />

Efendim ben Abdurrahman BİNİCİ İstanbul Büyükşehir Belediyesinde müfettiş<br />

olarak görev yapıyorum.<br />

Paneli Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği düzenledi. Konu da<br />

belediyelerde denetim <strong>ve</strong> beklentilerdi. Ancak oturumun başından şimdiye<br />

kadar biz iç denetimi dinledik. Sanırım burada yeni olan <strong>ve</strong> denetimin bilinmezi<br />

olan <strong>ve</strong> mevcut denetim sistemine en son eklenenin İç <strong>Denetim</strong> olduğu için<br />

daha fazla yer aldığını düşünmekteyim. Burada şunu belirtmek istiyorum.<br />

İç denetimin konusu olan mali işlemlerin denetimine müfettişlerin <strong>ve</strong>ya<br />

teftiş kurullarının giremeyeceği gibi bir algı var. 5018 Sayılı Kanunda da mali<br />

denetimin iç denetçilere <strong>ve</strong>rildiği dış denetimi Sayıştay’ca yapılacağı belirtiliyor.<br />

Dolayısıyla müfettişlerin bu konuda bir yetkisinin olmadığı bir hatip söyledi.<br />

Her idari işlem aynı zamanda mali işlemdir denildi. Bu durumda Kamuda mali<br />

işlem olmayan hiçbir işlem yokmuş gibi algılandı. Oysa İç <strong>Denetim</strong>in konusu<br />

gidere ilişkindir. Hatta tahsilât işlemlerini bile kapsamamaktadır. İç denetimin<br />

sınırları harcama işlemleri <strong>ve</strong> süreçleri ile sınırlıdır. İç denetim bence gidere<br />

ilişkin idari denetimin son halkasıdır. Ancak adli <strong>ve</strong> idari açıdan denetimin<br />

çok farklı olduğu ortadadır. Teftiş Kurullarınca icra edilen soruşturmaların<br />

4483 sayılı Kanun çerçe<strong>ve</strong>sinde yapılmaktadır. Burada ise memurların görevleri<br />

ile alakalı her türlü işlemin denetimi yapılmaktadır. Dolayısıyla idarece tesis<br />

edilen iş <strong>ve</strong> işlemlerin mali olup olmaması değil görevi ile alakalı kriteri esas<br />

alınmaktadır. Savcılıklardan, vatandaşın şikâyeti <strong>ve</strong>ya valilik, Kaymakamlık gibi<br />

yetkili makamlardan gelen inceleme istemlerinde, müfettişler bu mali konudur<br />

deyip giremeyecek mi? İnceleme yapamayacaklar mı?<br />

83


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Velev ki mali işlem doğuran uygulamalar olsun konu 4483 sayılı yasa kapsamı<br />

doğrultusunda müfettişlerin görev alanının bizatihi içerisindedir. Teşekkür<br />

ederim.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Biz teşekkür ediyoruz. Efendim son bir soru Sayın Başkanımıza yönelik.<br />

Buyurun efendim.<br />

Efendim ben Salih Kenan ŞAHİN Pendik Belediye Başkanı.<br />

Bu değerli <strong>ve</strong> başarılı programı düzenleyen Hacıcaferoğlu’na çok teşekkür<br />

ediyorum. Bir iki görüşümü ifade etmek istiyorum çok kısa olarak bir iki de sorum<br />

olacak müsaadenizle. Öncelikle ben iç denetimin kurumun yöneticisi açısından<br />

çok önemli <strong>ve</strong> iyi kullanıldığı zaman işe yarayacağını düşünenlerdenim. Çünkü<br />

ben şu anda 550 kişi aktif personelli hizmet alımları ile beraber 1000’den fazla<br />

personeli yönetiyorum. Bütün süreçlere tek başıma hakim olmam mümkün<br />

değil ama sistemin bir yapı organizasyon tarafında da benim adıma denetlenmesi<br />

lazım. Onun için ben bunun bu denetleyen ekibin Sayıştay’ın yetkilileri olması<br />

görüşüne çok katılmayacağımı ifade etmek istiyorum. Çünkü yönetici açısından<br />

da kendi yapısının doğru bir organizasyonla denetlenmesi lazım benim için<br />

denetim gerekiyor. O açıdan ben bunun önemine inanıyorum. İkincisi, tabi<br />

teftiş konusu denince SGK’da Bölge Müdürlüğü yapmış SSK teftişleri geçirmiş<br />

bir bürokratım. Bürokrasiden de gelen bir belediye başkanıyım. Tabi çok da<br />

teftiş de geçirdim hakkımda çok lahiya yazıldı. En son teftiş lahiyasını yazan<br />

arkadaş benden yönetici olmayacağını yazmıştı ama halkımızın buna inanmadı.<br />

Öyle tabi bu lahiyalarda ben lahiyaları istediğim zaman ya da teftiş dosyalarını<br />

istediğim zaman <strong>ve</strong>rmediler, gizli olduğunu söylediler. Legal olmayan yoldan<br />

elde ettiğim zamanda tamamen dedikodularla dolu olduğunu gördüm. Hakkımda<br />

bu kadar dedikodular var hiçbiri belgelenemedi ama yetki aşımı olduğu için<br />

yöneticilik yapamayacağım yazıyordu. Şimdi bu dedikoduların yayınlandığını<br />

düşünmek bile istemiyorum yani. Şimdi bir de şunu merak ediyorum. Müfettiş<br />

arkadaşlarımız her şeyi yapabiliyorlar ama sorumlulukları ya da geriye dönüşleri<br />

konusunda açıkçası denetlenenin de bir hakkı hukukunun korunacağı<br />

mekanizma olup olmayacağını da bilmiyorum açıkçası. Yok diye biliyorum<br />

ama varsa bu konuyu da bilmek isterim açıkçası yani müfettiş zedelere karşı<br />

da bir mekanizmanın oluşması gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan da yani<br />

e<strong>ve</strong>t ilan edilmeli teftiş sonuçları ama teftiş sonuçları ne kadar objektif <strong>ve</strong> ne<br />

kadar duygusallıktan uzak. Türkiye’de biz hepimiz yaşadık. Siyasi teftişleri<br />

de biliyoruz. Tabiri caizse git kelle getir teftişlerini de biliyoruz bürokrasinin<br />

içerisinde yani böyle bir mekanizma tabiî ki teftişe olan gü<strong>ve</strong>ni ister istemez<br />

bir miktar azaltıyor. Bu açıdan da e<strong>ve</strong>t denetim lazım devletin d sinin denetim<br />

olduğuna inananlardanım. Yani Cenab-ı Hak yarattığı kullarını melekleri ile<br />

sürekli denetliyor bize emanet edilmiş bir yapının bu emanetin hakkının <strong>ve</strong>rilip<br />

<strong>ve</strong>rilmediğinin de denetlenmesi lazım. Ama denetimde e<strong>ve</strong>t böyle bir algıyı<br />

oluşturmamalı. Davut Bey’in dediği sistemi durdurmayan, sistemin işleyişini<br />

etkilemeyen ya da en az etkileyen olmalı. Mesela yine sabahki oturumda<br />

84


Sayıştay’ın çuval denetimi ile ilgili yaklaşımda ısrarla Sayıştay’ın yerelde<br />

yer alması gerektiği konusunda görüş belirtildi. Ben bir dönemde denetim<br />

yapmış yani hastaneleri denetledik yaklaşık bir üç yıl uzaktan denetimin<br />

yerinde denetimden daha sağlıklı olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü<br />

gidip kurumun içine yerleştiğiniz zaman işte müfettiş arkadaşlarımız nasıl<br />

görüyorlar bilmiyorum ama idareci tarafından makam odası isteyen, düzeni<br />

bozan, sistemin içerisinde herkesten sürekli istihbarat toplayan bir algısı var.<br />

Bu algıyı ifade etmem gerekiyor. Böyle bir algı ister istemez kurum içerisinde<br />

bir durun arkadaşlar müfettiş gitsin ondan sonra işimize bakalım psikolojisi<br />

oluşturuyor. Bu açıdan ben kurum içerisine yerleşen bir teftiş mekanizması<br />

yerine kurum dışında belge üzerinde zaten elektronik sistemlere geçildi bu<br />

anlamda uzaktan denetimin kurumlardaki sistemin akışını, işleyişi daha az<br />

etkileyeceğini düşünüyorum. Sabah Musa Hoca’nın sunumundaki pek çok şeye<br />

katılanlardanım. Bakış açısı müfettiş bakış açısıyla yönetici bakış açısı farklıdır.<br />

İkisi de lazım. Denetici doğal olarak risk algısı ile bakar. Nerede risk var, hangi<br />

riskler kurum açısından tehlikeli ama yönetici böyle bakamaz. Yönetici beklenti<br />

<strong>ve</strong> umuda göre hareket etmek durumunda. Bazı riskleri de bile bile göze almak<br />

durumunda. Şimdi her işte eğer özel sektörde bir patron bir yöneticisi bir<br />

milyon lira kazandırmış elli lira zarar ettirmişse alnından öpüyor helal olsun<br />

denir. Yani bu şu demektir fevkalade iyi bir kar. Ama devlette bir milyonunuza<br />

kimse bakmaz elli lira zarar ettirdiyseniz Sayıştay burnunuzdan getirir yani.<br />

Biliyorum çünkü ben Sayıştay denetimi de geçirdim. Dört buçuk katrilyonu<br />

yönettik denetimde bence çok haklı doğru ödeme yapmıştık vatandaşın sağlık<br />

alacağıydı, ödenmeliydi evrak eksik olduğu için hatalı ödememizden dolayı bana<br />

değil muhasebe müdürümüze zimmet çıkardılar. Şimdi hâlbuki o muhasebe<br />

müdürü dört buçuk katrilyonu İstanbul İl Müdürlüğü’nün bütçesi buydu<br />

fevkalade iyi yönetmişti. Bunun için kimse ödül <strong>ve</strong>rmedi. Yani denetim tamam<br />

ama ödülü olmayan bir sistemde, cezası olan bir sistemde kamu görevlisi ancak<br />

Sayın Başkanım yıllarca ifade ederdi bilmiyorum ben toplantıya çok şansız<br />

bir şekilde biraz gecikmek durumunda kaldım. İhmalin sorumlusu yok ama<br />

icra ettiğiniz zaman hesabını <strong>ve</strong>riyorsunuz. Şimdi bu görüşlerimden sonra şu<br />

soruları merak ediyorum. Performans önemli ya bu ülkede yıllardır denetim<br />

yapılıyor işte mülkiye başmüfettişlerimiz denetim yapıyor, Sayıştay denetim<br />

yapıyor bu denetimlerin performansını merak ediyorum açıkçası. <strong>Denetim</strong>ler<br />

sisteme ne katkı sağladı? Ne kadarını düzeltti? Belediyelerimiz düzeldi mi? bu<br />

teftişler sayesinde şu kadar etkili bir şey sağlandı mı? Açıkçası bunu merak<br />

ediyorum. Bir de sizin özellikle uzaktan mı, yerinden mi denetimin daha sağlıklı<br />

konusundaki tecrübelerinizi ya da görüşlerinizi merak ediyorum. Teşekkür<br />

ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyorum efendim sağolun. Davut Bey, buyurun efendim.<br />

Şimdi Belediye Başkanımız tabi işin içinden geldiği için şimdi Ankara<br />

boyutunda da var. Az önce kardeşimiz dedi işte idarecilerimizin bir bakış açısı<br />

var. Tabi idarecilerimiz 28 Şubat’ı da gördüler bugün 17 Şubat, Şubat’ı Mart’ı<br />

85


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

gördükleri için herkesin bir tecrübesi var, Şubat, Mart tecrübesi. Özellikle<br />

benim Başkanımdan teklifim şu. Bu denetim olsun ille olsun da denetimi<br />

yapanlar idarecileri anlamıyorlar. Mevcut denetim sistemi gelişime kapalı <strong>ve</strong><br />

denetlenenlerden de oluşmuyor. <strong>Denetim</strong> sisteminin içine başka görevlerde<br />

bulunan kamu personeli de yetiştirilerek katılsın. Ve bu işi yapanda denetlesin.<br />

Kanaatinden mesul olsun. Yani bu denetçiler seçilirsen Türkiye’deki problem<br />

şu, Sayıştay’da da, Maliyede de, şurada da, burada da adam hiç belediyecilik<br />

yapmamış. Gidip yedi sülalemizi soruyor ondan sonra. 15 yıldır belediyecilik<br />

yapıyorum imarda dayakta yemiş adamım. Bir binanın nasıl yıkıldığını, nasıl<br />

yıkılabileceğini biliyorum <strong>ve</strong> uyguladım da. Bu uğurda gözümüzü de morarttılar,<br />

yani sıkıntı yok. Belediye Başkanımız ile beraber çalıştık. Arada bir görevlilerin<br />

Müdürlerin yerini değiştirirdi arada bir biz de müfettişlerle bir yer değiştirelim.<br />

Ben diyorum bir daha dünyaya gelirsem müfettiş olacağım. Özellikle sorumdan<br />

ziyade, denetçi <strong>ve</strong>ya müfettişlerde kurumların içinden yetişmiş belli tecrübeye<br />

sahip olan personelden özellikle oluşturulursa yerinde olur diye düşünüyorum.<br />

Böylelikle denetleyenlerde denetlediklerini anlamış olurlar. Sayıştay <strong>ve</strong>ya şeyde<br />

çünkü tek düze bir denetim yapısı oluşuyor. O da zamanla kemikleşiyor hatta<br />

bugün yargıda olduğu gibi. Teşekkür ederim.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyoruz, Sayın Başkanım buyurun efendim.<br />

Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanı Erol KAYA;<br />

Efendim ben Sayın ÖZCAN’la başlayayım müsaade ederseniz masadan başlamak<br />

istiyorum. Genel bir hatıra ile başlayayım. Sayın Valimiz ilk teftişe geldiğinde<br />

bende ilk defa hayatımda müfettiş nedir diye belediye bilmiyoruz noktasında<br />

önemli idi. Ben de kendisine gittim devlette de hiç bulunmamışım. Nedir bu iş<br />

ne işe yarar filan geçmiş üç yılın üç yılda bir o zaman geliyorlardı. Benim de altı<br />

yedi ay olmuştu Belediye Başkanı olalı. Ne işe yarar, ne olur, ne biter filan dedim<br />

bana böyle bir hareket yapmıştı hiç unutmuyorum <strong>ve</strong> çok önemsediğimi de<br />

ifade etmek istiyorum. Şöyle göstermişti demişti ki buradan aşağı geçmediyse<br />

korkma ben yazsam Bakanlıkta bozulur, Bakanlıktan geçse yargıda bir yerde<br />

mutlaka bozulur filan demişte <strong>ve</strong> ben buna inanan bir insanım. Dolayısıyla<br />

insani boyutunun ihmal edilmemesi gerektiğini biraz ev<strong>ve</strong>l Davut Bey’de ifade<br />

etti onu söylemek istiyorum. Yani mevzuata çok takılmamak gerekir.<br />

Vesayetle ilgili dedi ki hiç bir şey yok dedi filan ben birkaç tane sayayım<br />

isterseniz hem denetimle ilgili de sayılmak istiyorum da. İsim valilik doğru,<br />

ilçe belediyeleri için plan büyükşehir, borç için merkez içişleri, dış ilişkiler<br />

için dış işleri, özel kalem müdür alacaksınız kanunda yazılır ama İçişlerinden<br />

izin almadan yapamazsınız filan gibi bir sürü <strong>ve</strong>sayet var. Şimdi efendim<br />

ben yereldeki <strong>ve</strong>sayetten bahsettim. Şöyle denetimle ilgili de rakam <strong>ve</strong>rmek<br />

istiyorum. Belediyelerin iç denetimi ile ilgili belediye başkanının üç, meclisin<br />

yedi, iç denetçilerin denetimi bir, mali hizmetler biriminin bir, harcamanın iki<br />

toplam on üç.<br />

86


Dış denetime geldiğimizde sadece böyle Sayıştay falan diye, İçişleri Bakanlığı<br />

diye şey geçti. Devlet Denetleme Kurulunu Başbakanlık, Kamu İhale<br />

Kurumu, Kamu Görevlileri filan toplam aşağıya iniyorum Tarım <strong>ve</strong> Köyişleri<br />

Bakanlığı bütün Bakanlıklar yani kim erken kalkarsa toplam 138 denetim var<br />

belediyelerde. Şimdi bazı şeyleri yerli yerine koymak bakımından da özellikle<br />

şunun altını çizmek istiyorum burada başlangıçta Sayıştay’daki arkadaşımızın<br />

ifade ettiği biz denetimden ne anlıyoruz yani ne yapmak istiyoruz? Kurumsal<br />

bir taassup içerisinde bir yetkiyi kullanmak mı yoksa var olan bir yapıyı halkın<br />

beklentilerini ya da kamunun kaynaklarını doğru kullanması ile ilgili acaba<br />

başka ne yapabiliriz? Eğer buradan yola çakacaksak bence belediyelerdeki<br />

denetim iki temel noktaya zaten oturtulmuştu. Birincisi Sayıştay denetimi ki<br />

bu mali faaliyetlerin karar <strong>ve</strong> işlemlerin kanunlara kurumsal amaç hedef <strong>ve</strong><br />

planlara uygunluk yönünden denetlenmesi ikinci dış denetimdeki ikinci unsur<br />

İçişleri Bakanlığı’nın yapacağı hukuksal denetim. Bu, bu şekilde tanımlandı<br />

ama işte yetkiydi, kanundu, mahkemeydi filan deyince farklı oluyor.<br />

İç denetimse iç kontrol kapsamında yönetimin yapacağı denetimdi. Dolayısıyla<br />

bu yapı böyle olmalı <strong>ve</strong> bence kurumsal taassupları aşabilmeliyiz.<br />

Şimdi iki tane de yazılı soru var onlara da biraz yine aynı kurumsal taassup<br />

içerisinde müsaade ederseniz cevap <strong>ve</strong>receğim. Büyükşehir Belediyesi’nden<br />

Teftiş Kurulu şu soruyu sormuşlar Bursa’dan iç denetçiler ayrıntılı olarak görev<br />

<strong>ve</strong> sorumlulukları mevzuatta düzenleniyor <strong>ve</strong> belediye teftiş birimleri denetim<br />

fonksiyonlarını yerine getirmeyecekse norm kadro ile halen desteklenmesine<br />

gerek var mı diyor? Birinci sorusu bu. İkincisi ise bağımsız bir mevzuat<br />

düzenlemesi söz konusu mu eğer bunlar olumsuzsa gerek görülmüyorsa teftiş<br />

birimleri zorunlu olarak iç denetçilik sistemine dahil edilebilir mi? herhalde<br />

bu iç denetçilik sistemine dahil edilmede zannedersem özlük hakları ile ilgili<br />

taleptir.<br />

Şimdi değerli arkadaşlar, iç denetimle ilgili 2006’da çıkan resmi gazetedeki iç<br />

denetçilerin çalışma usul <strong>ve</strong> esasları hakkındaki yönetmelikteki bu maddeleri<br />

okumak istiyorum. Kamu idarelerinde çalışmak değer katmak <strong>ve</strong> geliştirmek<br />

için kaynakların ekonomiklik, etkililik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik esaslarına göre yönetip<br />

yönetilmediğini değerlendirmek <strong>ve</strong> rehberlik yapmak amacıyla bağımsız nesnel<br />

gü<strong>ve</strong>nce sağlamak <strong>ve</strong> danışmanlık faaliyetidir.<br />

Ben konuşmamın başında şunu söylemiştim iç denetçi ya da belediye ki<br />

denetim sadece var olan yani işlenmiş bir fiilin ya da bir suçun değil geleceğin<br />

inşası ile ilgili <strong>ve</strong> doğru yönetilmesi ile ilgili bir görevi ifa etmesi gereğini<br />

altını çizmek istemiştim. Dolayısıyla ben iç denetçilerle ilgili yeni bir mevzuat<br />

düzenlemesine gerek olduğunu düşünmüyorum.<br />

Bir başka soru ise yine Bursa’dan. Özlük haklar ile ilgili. Müfettişlerin maaşları<br />

ile iç denetçilerin maaş farklılıkları <strong>ve</strong> dengesizliğin farkında mısınız diyorlar.<br />

87


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

E<strong>ve</strong>t Farkındayız. Aslında bu soruya bir soru daha ila<strong>ve</strong> edecektik. Bunu<br />

Ankara’da seminerde söylediğim zaman bazı arkadaşlarımız rahatsızlık duydu.<br />

Ama bunu da ifade edeyim. Biz düzenlemeleri yaparken biraz kurumsal bazda<br />

yapıyoruz. İç denetimle ilgili hukuki düzenlemeye baktığınızda iç denetçi kim<br />

olabilir sorusuna adeta maliyenin dışında hiçbir kimse olamaz cevabını <strong>ve</strong>rmek<br />

mümkündür. Kimse kusura bakmasın. Kendi biriminizdeki bir personelin bir<br />

başka kuruma geçerken hem özlük hakları ile ilgili düzenlemeyi yapacaksınız<br />

<strong>ve</strong> kurum içerisinde bir çatışma ortamı inşa edeceksiniz hem de o kurumun<br />

içerisinde kendi yetişmiş hiçbir personel iç denetçi olamayacak bir çok engel<br />

koyacaksınız. Olabilmesi için tek bir şartı var ben incelettirdim yaklaşık 20 yıl<br />

hiç aksaksız <strong>ve</strong> bütün sicillerini tam olarak <strong>ve</strong> sürekli ilerleyerek ancak bir kişi<br />

iç denetçi olabilir yoksa asla olamaz. Ama maliyedeki herhangi bir arkadaşımız<br />

olabilir. Ben burada hiçbir arkadaşımız şunu düşünmesin yani maliyedeki<br />

arkadaşlarımız yanlış anlar söylemiyorum belediye başkanlığım süresinde üç<br />

tane arkadaşımız maliyeden gelmişti. Bunların yanlışı olduğunu asla ifade<br />

etmek istemiyorum ama şimdi özlük hakları ile ilgili e<strong>ve</strong>t iç denetçilerin maaşı<br />

müfettişlerden yüksek <strong>ve</strong>ya belediye içerisinde yeni bir yapı oluştu. Bu doğru<br />

bir şey değil yani bunlar olmamalı.<br />

Mademki yapılıyor o zaman bununla ilgili de bir başka düzenleme yapılmalı<br />

diğer personelin ya maaşı iyileştirmeli ya da insanların görevlerine göre yeniden<br />

yapılanmalı. Bununla ilgili ben epey çektim hatta Başbakanlığa gitmeden ev<strong>ve</strong>l<br />

Sayın Hacıcaferoğlu özlük çalışmaları ile ilgili uzun zamandır çalışıyorlar <strong>ve</strong><br />

bizimle de bu manada devamlı temas halinde idiler. Yakinen biliyorum. Kendisi<br />

ile her görüştüğümüzde çalışmalarını, kanun tekliflerini, her adımını <strong>ve</strong> her<br />

kademesini, yok şurasındayız yok kanunun burasındayız, filan belli bir noktaya<br />

getirdi ama olmadı yine de Hükümetten denetim sorunları <strong>ve</strong> özlük haklarının<br />

denkliği hususunda bütüncül çalışma yapılacağı sözünü aldık demişti. Olayın<br />

farkında olduğunu ifade edeyim. Son olarak da şunun altını çizmek istiyorum.<br />

Özür dilerim birkaç tane daha sorum vardı. Zihniyet dönüşümü bu bir zihniyet<br />

dönüşümü ile ilgili bir çalışmadır. Yani Sakarya’dan Veysel Bey’in sorduğu bu<br />

bir zihniyet dönüşümü yani bir ortak geleneği inşa etme ile ilgili bir çalışmadır.<br />

Yapan arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Daha da fazla yapılması<br />

gerektiğini ifade edeyim.<br />

Abdurrahman Bey müfettişleri yani 4483 tartışılmadı dedi ben özür diliyorum<br />

başlangıç bölümünde bulunmadım ama burada ben sanki yetkileri tartışmak<br />

yerine kurumun daha kaliteli yönetimi ile ilgili neler yapıldığını sanki öyle<br />

algıladım <strong>ve</strong> ben böyle bakıyorum yoksa kimsenin yetkisini tartışmanın<br />

anlamı olduğunu düşünmüyorum. Daha da fazla yetki <strong>ve</strong>rilsin. <strong>Denetim</strong>lerin<br />

performansını Pendik belediye Başkanımız Sayın Kenan Bey ifade etti aynen<br />

katılıyorum bu ülkede belediyeler üzerinde 138 denetçi var <strong>ve</strong> bu denetçiler<br />

bu ülkede yetkileri aldıkları günden beri ki 70 yıllık bu yetkiyi kullananlar var<br />

yolsuzluğu önleyebilmiş değiliz. Bir yerde bir hata yapıyoruz.<br />

88


Denetçilerin de denetlenebilmesi lazım. Aynı konuda bir belediyeye gidiliyor<br />

denetim yapılıyor gayet pırıl pırıl bir belediye bir başkası ya da bir başka şekliyle<br />

dosyası ile ilintili yargıya intikal ettiğinde bakıyorsunuz ki arkadaşımız iki eli<br />

kelepçeyle hapiste. Yani bununda bir hesabı <strong>ve</strong>rilebilmeli.<br />

Burada şu anlaşılmasın yani denetçilerin çok sağlıklı denetim yaptığı anlamında<br />

söylemiyorum ama bu mekanizma sadeleştirilmeli <strong>ve</strong> doğru bir noktaya<br />

intikal ettirilmeli. Özlük mali haklarda geliştirilip denkleştirilmeli. Kurumlara<br />

katılım noktasında Davut Bey’in ifade ettiği yani bu her zaman ihtiyaçtır. Yani<br />

Sayışay’ın da, Maliye Bakanlığı’nda, İçişleri Bakanlığı’nda, Mahalli İdareler Genel<br />

Müdürlüğü’nde bir tane belediyeci kimse yok. Hepsi İçişleri Bakanlığı’ndan<br />

gelen arkadaşlarımız.<br />

Yani biz kurumlarımızı doğru oturtmamız gerektiğini ifade ediyorum <strong>ve</strong> son<br />

olarak da bence neyi tartışıyorsak tartışalım bu olaya kurumsal taassup ya da<br />

kişisel bir bakış açısı yerine halkın beklentisi nedir? Bu halka bu hizmet biz<br />

daha nasıl kısa vadede götürebiliriz <strong>ve</strong>ya kamunun kaynağını daha doğru hesap<br />

<strong>ve</strong>rebilir noktaya nasıl getirebiliriz diye olmalı diyorum. Ben tekrar teşekkür<br />

ediyorum.<br />

Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Efendim Sayın Vahdettin ÖZCAN Bey’e<br />

geçmeden önce Sayın TEZCAN ayrılmak istiyordu ona küçük bir plaketimiz var,<br />

küçük bir törenimiz olacak. Sayın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Etüt <strong>ve</strong> Proje<br />

Dairesi Başkanı Davut Bey’i plaketini takdim etmeye denetleyen denetlenen<br />

arasında iletişimi kurmaya da<strong>ve</strong>t ediyoruz efendim. Sayın TEZCAN’a teşekkür<br />

ediyoruz katkılarından dolayı. Sağ olun, var olun. E<strong>ve</strong>t efendim son 15 dakikamız<br />

<strong>ve</strong> son söz Sayın Vahdettin ÖZCAN Bey son sözlerini buyursunlar.<br />

Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖZCAN,<br />

Artık yorulduk tabi herkes yoruldu. Ben antipatikte olmak istemiyorum<br />

ama Sayın Pendik Belediye Başkanımızın önerileri <strong>ve</strong> soruları vardı ona cevap<br />

<strong>ve</strong>receğim. Şimdi ben müfettiş değilim bir kere ben üst kademe yöneticisiyim.<br />

12 yıl Kaymakamlık yaptım şimdi Mülkiye Müfettişiyim. Masanın öbür<br />

tarafında çok bulundum ben. Yani Davut Bey’e de cevap <strong>ve</strong>riyorum burada<br />

ben sizin halinizden iyi anlarım. Anlamayacak olan Sayıştay’dır. Şimdi<br />

arkadaşımız gitti ama bunun sıkıntısını ileride görüşeceğiz. Yani çok sıkça<br />

şikayetlere rastlıyorum. İnşallah siz şikayet etmezsiniz. Masanın öbür tarafında<br />

bulunmayanlarla çalışıyorsunuz şu anda. Yani okuldan mezun olup denetçi<br />

olanlar ile çalışıyorsunuz problem buradadır. Mülkiyelilerden bıkmayın<br />

şimdi ben sizin sıkıntınızı bilirim. Her kurumun içinde Sayın Başkanım her<br />

kurum içinde yanlış insanlar olur onun ben kabul ediyorum bu süreçten ben<br />

de geçtim. O dediği süreçten. O sıkıntıları gördük, birlikte yaşadık. Onun<br />

ayrıntısına girmek istemiyorum deneticilerin performansı konusu ben burada<br />

söyledim siz yoktunuz teftiş kurulları da kendilerini çek etmeli dedim. Bunu<br />

89


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

açıkça söyledim burada zaten. Ben raporların yayınlanması konusunda şunu<br />

söyleyeyim. Raporlar yayınlanmalı o zaman kişisel haklara saldırı olmaz.<br />

Müfettiş yazarken dikkatli olur. Ben öyle raporlar biliyorum ki gazete kupürleri<br />

ile oluşmuş raporlar var mülkiye müfettişi raporları bunlarda. Bu raporlar<br />

yayınlanmış olsa idi ben inanıyorum ki o raporlar öyle yayınlanmazdı. O da<br />

kendine bunu çek etmiş olurdu. Yine ısrarla söylüyorum bu teftiş kurulunun<br />

yapmış olduğu mülkiye müfettişi raporları yayınlanmalı. Sayın Başkanıma da bir<br />

şey söyleyeyim 138 denetim çeşiti olduğunu söyledi. Siz Belediye Başkanısınız<br />

yaklaşık bir yıldır Tarım Bakanlığı Müfettişi geldi mi size? Tarım Bakanlığından<br />

denetim elemanı geldi mi? Gelmedi. Şimdi o başkanımın söylediği ilçe belediye<br />

meclisi kararlarının gitmesi şimdi kendisi söyleyemez belki ben söyleyeyim<br />

5216 Sayılı Kanunun <strong>ve</strong> 5393 Sayılı Kanunun bir kısmı özellikle 5216 Sayılı<br />

Kanun için söyleyeyim padişahlık getirmiştir Türkiye’ye. Onun üzerinde<br />

durmak lazım aslında. Büyükşehir Belediye Başkanlarını eleştirmek lazım<br />

yetkileri bakımından onu söyleyemiyoruz dolanıp denetimin fazlalığından<br />

bahsediyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Başbakandan daha yetkili<br />

belediye konusunda. Bunu söylemiş olayım. Başbakanın elinde bir teftiş<br />

kurulu var. Ama Büyükşehir Belediye Başkanı imarla ilgili konusu büyükşehir<br />

meclisine geliyor, bütçeyle ilgili konusu büyükşehir meclisine geliyor 11.<br />

madde var 5216’nın. Padişah yetkisi bu onu söyleyeyim size. Şimdi ben kimseyi<br />

suçlamak için burada söz almış değilim Sayın Başkanım Ankara’dan geldiler.<br />

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Yalnız amacımız kamu hizmetinin<br />

kalitesini arttırmak öyle <strong>ve</strong>ya böyle. Benim düşüncem de bu.<br />

Oturum Başkanı Prof.EKEN; Efendim çok teşekkür ediyoruz gerçekten bugün<br />

sabahtan beri iyi bir denetim sisteminin kurgulanması için tartışmaya başladık.<br />

Bunu ilk defa yapıyoruz umarım devamları gelecek çünkü her şey, daha güzel<br />

olması için çaba sarf etmek yoksa kimse kimsenin ayağına basmak için değil<br />

efendim. E<strong>ve</strong>t, efendim şimdi küçük bir törenimiz var buyurunuz Sayın ev<br />

sahibi.<br />

Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği Başkanı Süleyman<br />

HACICAFEROĞLU,<br />

Teşekkür ederim. E<strong>ve</strong>t değerli arkadaşlar, çok az vaktinizi alacağız ancak bize<br />

katkı sunan, önümüzü açan, denetim bağlamında olan resmi <strong>ve</strong> olması gereken<br />

resmi ortaya koyan panelistlere karınca kararınca günün anısına ilişkin birer<br />

plaket takdim edeceğiz. (Plaket takdimi yapıldı)<br />

E<strong>ve</strong>t, kıymetli Hazirun toplantımız burada nihayete ermiştir. Büyükşehir<br />

Belediyesi Müfettişleri Derneği olarak sizi burada görmekten, ağırlamaktan<br />

büyük bir keyif duyduk. Bu çalışmanın inşallah çalıştay şeklinde tekrarlanmasını<br />

arzu ediyorum. Bunu da temenni ederim. İyi geceler efendim, teşekkür<br />

ederim.<br />

90


I:ULUSAL <strong>BELEDİYE</strong>LERDE DENETİM<br />

<strong>ve</strong> BEKLENTİLER PANELİ SONUÇ BİLDİRGESİ<br />

17 Şubat 2010 tarihinde İSKİ Konferans Salonunda yapılan <strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> Paneli, iki oturum halinde gerçekleştirilmiş olup,<br />

panelistler tarafından konu başlığı çeşitli yönleri ile sunumları çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

tartışılmıştır.<br />

Toplantıya katılan <strong>ve</strong> sunumda bulunan Yerel Yönetimlerden Sorumlu<br />

Başbakanlık Başdanışmanı, Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişleri, Sayıştay<br />

Başkanlığı Başdenetçisi, Maliye Bakanlığı Yetkilisi <strong>ve</strong> Akademisyenler tarafından<br />

Türkiye’nin değişik illerinden panele iştirak eden denetim elemanlarının<br />

soru <strong>ve</strong> katılımları ile birlikte ilk kez yapıldığı dile getirilen panelde öne çıkan<br />

hususların kamuoyuna duyurulması uygun görülmüştür.<br />

1- <strong>Denetim</strong>, yönetimin bir parçasıdır. <strong>Denetim</strong> süreci olmadan yönetim eksik<br />

kalmaktadır. Hiçbir yönetim sisteminin denetim sürecinden vazgeçmesi<br />

mümkün değildir. Yönetim anlayışında <strong>ve</strong> yönetim uygulamalarında ortaya<br />

çıkan değişime paralel olarak denetim anlayışı <strong>ve</strong> uygulamaları da değişmek<br />

durumundadır. Ancak bu değişimin yönü hiçbir zaman denetimin rolünün<br />

azaltılması <strong>ve</strong>ya ortadan kaldırılması şeklinde olmamalıdır. Etkin bir yönetim<br />

uygulaması için etkin denetime ihtiyaç bulunmaktadır.<br />

Ülkemizde de yeni kamu yönetimi anlayışı çerçe<strong>ve</strong>sinde yönetim anlayış<br />

<strong>ve</strong> uygulamalarında yaşanan değişime paralel olarak denetim anlayış <strong>ve</strong><br />

uygulamaları da değişim sürecine girmiştir.<br />

2- Yönetim anlayış <strong>ve</strong> uygulamalarında yaşanan değişime uyum sağlamak<br />

amacıyla ortaya çıkan yeni denetim mekanizmaları söz konusudur. Bu<br />

tür mekanizmaların kullanımı etkin yönetimin sağlanmasında birer araç<br />

olarak görülmektedir. Ancak ülkemizde son yıllarda kurumsal yapılar içinde<br />

denetim çeşitliliği ortaya çıkmıştır. Aynı kurum içinde birden çok denetim<br />

mekanizmasının varlığı yetki <strong>ve</strong> görev tanımlarının açıkça ortaya konmamış<br />

olması, yönetimde etkinliğin sağlanmasını engellemektedir.<br />

Buradan hareketle, kurumsal yapılar içinde var olan teftiş kurulları ile iç<br />

denetim birimlerinin yetki <strong>ve</strong> görevlerinin açıkça tanımlanması <strong>ve</strong> zaman<br />

içinde yeni yönetim anlayışının yerleşmesine paralel olarak bütünleştirilmesi<br />

beklenmektedir.<br />

3- <strong>Denetim</strong> anlayış <strong>ve</strong> uygulamalarındaki hiyerarşik <strong>ve</strong> otoriter tutum <strong>ve</strong><br />

davranışların zaman içinde yönetim anlayış <strong>ve</strong> uygulamalarında hiyerarşik <strong>ve</strong><br />

otoriter yaklaşımların azalmasına paralel olarak azalması gerekecektir. Böylece<br />

denetim uygulamalarının çalışanlar için bir “korku kaynağı” değil yaptıkları<br />

işin bir uzantısı olduğu ortaya çıkmış olacaktır.<br />

91


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

4- Yönetimde şeffaflık ilkesinin gereği olarak denetim faaliyetleri <strong>ve</strong> sonuçlanmış<br />

denetim raporları da şeffaf olmalıdır.<br />

5-Sayıştay Kanunu bir an önce çıkarılarak Sayıştay denetiminin sınırları açıkça<br />

belirtilmelidir.<br />

6-Mülkiye müfettişlerinin <strong>ve</strong> mahalli idareler kontrolörlerinin yerel yönetimler<br />

üzerindeki denetim yetkisinin sınırları açıkça tanımlanmalıdır. Vesayet<br />

yetkisi <strong>ve</strong> denetimi kapsamında olan söz konusu denetimin Anayasa’nın 127.<br />

Maddesinde belirtilen kanunilik ilkesine uygun olması sağlanmalıdır.<br />

7- Teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer denetim birimleri ile 5018 sayılı Kanunla getirilen iç<br />

denetim birimleri arasındaki görev <strong>ve</strong> fonksiyon ayrımına ilişkin belirsizliklerin,<br />

bundan doğan tereddütlerin <strong>ve</strong> tartışmaların giderilmesine yönelik olarak<br />

gerekli yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir, hayatidir.Bu işin sürüncemede<br />

bırakılması hem kamu kaynaklarının <strong>ve</strong> kamuya tahsis edilmiş insan<br />

kaynaklarının yönetimi, hem de kamusal hizmetlerin yürütülmesinde çeşitli<br />

sorunların yaşanmasına <strong>ve</strong> maddi-manevi çeşitli zararlara maruz kalınmasına<br />

sebebiyet <strong>ve</strong>recektir. 5018 sayılı Kanunu yürürlüğe konulmak suretiyle mali<br />

yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi alanındaki reforma başlanıp, bu reformun kamu<br />

yönetiminin diğer alanlarında gerektirdiği düzenlemeleri yapmak görevi<br />

siyasi iradenin olduğu apaçık bir gerçekliktir. Dolayısıyla, bu durum kamu<br />

bürokrasinin kendiliğinden çözeceği/çözebileceği kadar basit değildir <strong>ve</strong> bu<br />

konu siyasi iradenin acilen karar <strong>ve</strong>rmesi gereken ciddi bir o kadarda hassas<br />

bir meseledir.<br />

8- İç denetim birimleri ile teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer denetim birimlerinin farklı<br />

görev <strong>ve</strong> fonksiyonları üstlenerek, çatışma yerine, aynı hedefe yönelik olarak<br />

dayanışma içinde kendilerine tevdi edilen farklı görevleri yürütmeleri halinde,<br />

hem kaynak kaybı yaşanmamış olacak, hem de ifa edilen görevler neticesinde<br />

yeni bir katma değer üretilecek <strong>ve</strong> kamusal faaliyetlerinin etkili bir şekilde<br />

yürütülmesi sağlanmış olacaktır. Farklı görev <strong>ve</strong> fonksiyonları üstlenerek<br />

denetim süreçlerini işletmek müfettişlerin aleyhine işleyen mali özlük<br />

haklarının yeniden düzenlenmesini <strong>ve</strong> aynı kurumda, aynı tepe yöneticiye bağlı<br />

olarak denetim görevini yapan denetim elemanlarının özlük <strong>ve</strong> mali haklarının<br />

eşitlenmesi eşyanın tabiatına uygun olacaktır.<br />

92


Panelden bir görünüm.<br />

Panelden bir görünüm.<br />

93


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

94<br />

Dernek Başkanı Süleyman HACICAFEROĞLU sunuş <strong>ve</strong> takdim konuşmasını yaparken.<br />

İSKİ Genel Müdürü adına Genel Müdür Yardımcısı Necati Farsak’ın selamlama konuşmaları


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adına Genel Sekreter Yardımcısı<br />

Hüseyin EREN’in selamlama konuşmaları.<br />

Teftiş Kurulu Başkanları adına İBB Teftiş Kurulu Başkanı Mülkiye Başmüfettişi, Vali<br />

Süleyman KAHRAMAN’ın selamlama konuşmaları.<br />

95


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

96<br />

1. Oturum Başkanı Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Dr. Recep BOZLAĞAN<br />

1. Oturum Başkanı <strong>ve</strong> Panelistler


Mülkiye Başmüfettişi Ali ÜZMEZ Sunumunu yaparken.<br />

Dr. Ahmet BAŞPINAR sunumunu yaparken<br />

97


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

98<br />

Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN<br />

Prof. Dr. Musa EKEN sunum yaparken.


II. Oturum Başkanı <strong>ve</strong> Panelistler<br />

Yerel Yönetimlerden Soumlu Başbakanlık Başdanışmanı Erol KAYA sunumunu yaparken.<br />

99


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

100<br />

Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖZCAN sunumunu yaparken.<br />

II. Oturumdan Görünüm.


Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN, Bürokratlar adına İBB Etüt Proje Daire Başkanı<br />

Davut ÇAKIR’dan plaketini alırken.<br />

Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR, Büyükşehir Belediyeleri Genel Sekreterlik adına<br />

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa YILDIZ’dan<br />

plaketini alırken.<br />

101


<strong>Belediyelerde</strong><br />

<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />

Pendik Belediye Başkanı Dr. Salih Kenan ŞAHİN, <strong>Denetim</strong> Personelleri adına İBB Müfettişi<br />

Süleyman HACICAFEROĞLU’ndan plaketini alırken.<br />

102<br />

Yerel Yönetimlerden Soumlu Başbakanlık Başdanışmanı Erol KAYA, Mülkiye Müfettişi<br />

Ali ÜZMEZ’den plaketini alırken.


İSKİ Genel Müdürü adına İbrahim DÜZOĞLU, Samsun Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu<br />

Başkanı Erol YILDIZ’dan plaketini alırken.<br />

Prof. Dr. Musa EKEN Plaketini alırken.<br />

103

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!