Belediyelerde Denetim ve Beklentiler - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ...
Belediyelerde Denetim ve Beklentiler - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ...
Belediyelerde Denetim ve Beklentiler - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>BÜYÜKŞEHİR</strong><br />
<strong>BELEDİYE</strong><br />
MÜFETTİŞLERİ<br />
DERNEĞİ<br />
www.mufetder.org.tr<br />
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong>
Sempozyum <strong>ve</strong> Paneller Dizisi<br />
No:1 Mayıs 2010<br />
Tasarım: Yusuf ŞİMŞEK<br />
Baskı-Cilt: Pelikan Basım 0212 613 79 55<br />
Panel Organizasyonu Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği<br />
Ve Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenmiştir.
1.Ulusal<br />
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Yayına Hazırlayan<br />
Süleyman HACICAFEROĞLU<br />
Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği Üyesi<br />
Hamza KUL Beyin Aziz Hatırasına İthaf Olunur.
PANELİSTLER<br />
Ali ÜZMEZ - Mülkiye Başmüfettişi<br />
‘‘ Geleneksel Teftişin Kurumsallığı <strong>ve</strong> Deneyiminin Geleceğe Taşınması<br />
Ahmet TEZCAN - Sayıştay Başdenetçisi<br />
‘‘ Belediyelerin Mali <strong>Denetim</strong>inde <strong>Denetim</strong> Çeşitliliği <strong>ve</strong> Çıkış Yolları’’<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR - İç <strong>Denetim</strong> Merkezi Uyumlaştırma Dairesi Başkanı<br />
‘‘ Kamuda Etkin Bir İç <strong>Denetim</strong> İçin Mevcut Olması Gereken Temel Şartlar’’<br />
Vahdettin ÖZCAN - Mülkiye Başmüfettişi<br />
‘‘ İdari Fonksiyonun Tamlayanı Olarak <strong>Denetim</strong>’’<br />
Prof. Dr Musa EKEN - Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Görevlisi<br />
‘‘ Kamu Yönetimi Anlayışındaki Değişim Ve <strong>Denetim</strong>e Yansımaları’’<br />
Erol KAYA - Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanı<br />
‘‘ İdarecinin <strong>Denetim</strong> Fonksiyonundan <strong>Beklentiler</strong>i’’
İÇİNDEKİLER<br />
SUNUŞ VE TAKDİM<br />
SÜLEYMAN HACICAFEROĞLU............................................2-4<br />
AÇILIŞ KONUŞMALARI<br />
NECATİ FARSAK .................................................................. 10<br />
HÜSEYİN EREN .................................................................... 10-11<br />
SÜLEYMAN KAHRAMAN ................................................... 12-15<br />
I.OTURUM KONUŞMALARI<br />
I.OTURUM BAŞKANI<br />
Doç.Dr.RECEP BOZLAĞAN .................................................. 16<br />
Ali ÜZMEZ ........................................................................... 16-22<br />
Dr.Ahmet BAŞPINAR ........................................................... 24-29<br />
Ahmet TEZCAN ................................................................... 31-36<br />
Prof. Dr. Musa EKEN ........................................................... 40-45<br />
I.OTURUM SORU VE CEVAPLAR ....................................... 45-53<br />
II. OTURUM KONUŞMALARI<br />
II. OTURUM BAŞKANI<br />
Prof.Dr. Musa EKEN ........................................................... 40-45<br />
Erol KAYA ............................................................................ 55-63<br />
Vahdettin ÖZCAN ............................................................... 63-67<br />
II. OTURUM SORU VE CAVAPLAR .................................... 66-78<br />
I.Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Panelinin Sonuç Bildirgesi .................................................. 69<br />
FOTOĞRAFLAR VE PLAKET TAKDİMİ .............................. 91-92
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
SUNUŞ <strong>ve</strong> TAKDİM;<br />
Süleyman HACICAFEROĞLU<br />
Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Sayın Valimiz, Sayın Vali Yardımcımız, Sayın Kaymakamlarımız, Sayın İstanbul<br />
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcımız, Diyarbakır Büyükşehir<br />
Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı <strong>ve</strong> Teftiş Kurulu Başkanımız, Bursa,<br />
Antalya, Konya Büyükşehir Teftiş Kurulu Başkan <strong>ve</strong> Başkan Vekillerimiz,<br />
İSU Teftiş Kurulu Başkanımız, Büyükşehir <strong>ve</strong> İlçe Belediyeleri Müfettiş <strong>ve</strong> İç<br />
Denetçilerimiz, Belediye Başkanlarımız, İlçe Belediye Başkan Yardımcılarımız,<br />
Büyükşehir <strong>ve</strong> İlçe Belediyeleri bürokratlarımız, Kıymetli Hazirun.<br />
Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği tarafından Marmara Belediyeler<br />
Birliği’nin katkı <strong>ve</strong> işbirliği ile düzenlediği “1.Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong><br />
<strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong>” konulu panele yoğun bir katılımla teşrif etmenizden ötürü<br />
şahsım <strong>ve</strong> Dernek Yönetim Kurulum adına teşekkür ediyorum. Bugün burada<br />
belediyelerdeki denetim çeşitliliğini yeni oluşumları hep birlikte değerlendirip<br />
denetim adına farkındalık oluşturmaya çalışacağız. Panele geçmeden salondaki<br />
denetim personeline <strong>ve</strong> panelistlere bir takım bilgi aktarımlarında bulunmayı<br />
gerekli bulmaktayım.<br />
Değerli Arkadaşlar,<br />
Türk kamu denetim sistemi yaklaşık 128 yıllık bir geçmişe sahiptir. <strong>Denetim</strong><br />
sistemimiz köklü bir devlet geleneği <strong>ve</strong> bu devleti yöneten bürokratik yapının<br />
refleksleri çerçe<strong>ve</strong>sinde kendisini yenileyerek süregelmiştir. Bu yapı temelde<br />
mülki yönetim sisteminin dinamikleri çerçe<strong>ve</strong>sinde gelişim <strong>ve</strong> yayılımı<br />
sağlamıştır. Bu yayılımın temel dinamiği ise mülkiye teftiş sistemidir. Mülkiye<br />
Teftiş Kurulu’nun oluşmaya başlaması, İçişleri Bakanlığı’nın merkez örgütünün<br />
1880’li yıllarda kurulmaya başlandığı yıllara kadar uzanır.<br />
Yerel yönetimler, kamu yönetimi sisteminin bir parçası <strong>ve</strong> mahalli sınırlar<br />
içinde yaşayan halkın yararlanabileceği bölgesel nitelikteki hizmetleri yerine<br />
getirmekle görevli olan kuruluşlardır. Kuruluşların temel özellikleri, merkezi<br />
idarenin bir alt birimi olmaları <strong>ve</strong> mahalli halkın ortak ihtiyaçlarını karşılayacak<br />
hizmetleri <strong>ve</strong> fonksiyonları yerine getirmeleridir. Yerel yönetimlerin merkezi<br />
idarenin alt birimi olmaları, doğal olarak merkezi idare denetimine tabi olmaları<br />
sonucunu doğurmaktadır. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde<br />
uyguladığı denetim; ancak idari makamlar <strong>ve</strong> yönetimsel yargı yerlerince<br />
kullanılabilir. Yetki yasaya dayanır <strong>ve</strong> yasalarla sınırlandırılmıştır. <strong>Denetim</strong><br />
yetkisi, merkezdeki bir makam ya da organa, merkeze bağlı bir memura <strong>ve</strong>ya<br />
kurula tanınabilir. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki ilişki, ast-üst<br />
ilişkisinden farklıdır.<br />
6
Günümüzde, yerel yönetimler üzerindeki denetim, merkez-yerel yönetim<br />
ilişkilerinin çelişkilerini <strong>ve</strong> koordinasyonsuzluğu önleyerek, devletin birliği<br />
<strong>ve</strong> kamu hizmetlerinin devamlılığını sağlamak amaçlarıyla yapılmaktadır.<br />
Ayrıca seçilmiş yerel organları merkezden kontrol etme düşüncesi de<br />
varlığını korumaktadır. Yerel yönetimleri güçlü olan ülkelerde bu denetim<br />
en aza indirilirken, diğer ülkelerde yerel yöneticiler çok sıkı bir biçimde<br />
denetlenmektedir. Hukuka uygunluk <strong>ve</strong> koordinasyon için yapılan denetimler<br />
dışındaki uygulamalar, yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesinin önündeki<br />
en önemli engeller olarak görülmektedir.<br />
Ülkemizde, yerel nitelikli birçok hizmetin görülmesini sağlayan <strong>ve</strong> demokratik<br />
yaşamın bir parçası olan yerel yönetimler; il özel yönetimi, belediye yönetimi<br />
<strong>ve</strong> köy yönetiminden oluşmaktadırlar. Bu birimler üzerinde merkezi yönetimin<br />
denetimi aynı ağırlıkta gerçekleşmemektedir. Buna karşın Belediyeler üzerinde<br />
en yaygın <strong>ve</strong> kapsamlı denetim uygulanır. Yerel yönetimler üzerinde yönetsel<br />
denetimin yanında <strong>ve</strong>sayet denetiminin de ağırlığı çok fazladır. Bu birimlerin<br />
teftiş <strong>ve</strong> denetimleri ile personeli hakkındaki soruşturmalar İçişleri Bakanlığınca<br />
yürütülmektedir. Halen sayıları 250 civarında olan mülkiye müfettişleri (171<br />
mülkiye başmüfettişi) <strong>ve</strong> mahalli idareler kontrolörleri her üç yılda bir tüm<br />
belediyelerin denetimini hedeflemişlerdir. Belediyelerin kendi teftiş kurulu/<br />
müdürlüğü Müfettişleri de ayrıca Mülkiye Teftiş Kurulu paralelinde İlçe, İl<br />
<strong>ve</strong> Büyükşehir belediyelerinde teftiş yapmaktadırlar (Türkiye genelinde 16<br />
Büyükşehir belediyesinde halen 96 müfettiş görev yapmaktadır).<br />
13.07.2005 tarihinde yürürlüğe gire 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun<br />
“<strong>Denetim</strong>in Kapsamı <strong>ve</strong> Türleri” başlıklı 55. maddesinde; “<strong>Belediyelerde</strong> iç<br />
<strong>ve</strong> dış denetim yapılır. <strong>Denetim</strong>, iş <strong>ve</strong> işlemlerin hukuka uygunluk, malî <strong>ve</strong><br />
performans denetimini kapsar. İç <strong>ve</strong> dış denetim 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi<br />
<strong>ve</strong> Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ayrıca, belediyenin malî işlemler<br />
dışında kalan diğer idarî işlemleri, hukuka uygunluk <strong>ve</strong> idarenin bütünlüğü<br />
açısından İçişleri Bakanlığı tarafından da denetlenir. Belediyelere bağlı kuruluş<br />
<strong>ve</strong> işletmeler de yukarıdaki esaslara göre denetlenir. <strong>Denetim</strong>e ilişkin sonuçlar<br />
kamuoyuna açıklanır <strong>ve</strong> meclisin bilgisine sunulur.” denilmekte ayrıca 58.<br />
maddesinde; “<strong>Denetim</strong>in yapılması <strong>ve</strong> faaliyet raporunun hazırlanması<br />
hususunda bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda 5018 sayılı Kamu<br />
Malî Yönetimi <strong>ve</strong> Kontrol Kanunu ile diğer kanunların ilgili hükümleri<br />
uygulanır.” hükmü getirilerek genel teftişin dışında iç denetim <strong>ve</strong> dış denetim<br />
adında iki denetim sistemi getirmiştir. 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi <strong>ve</strong><br />
Kontrol Kanunu ile Türk <strong>Denetim</strong> sistemine ilk kez giren iç denetçiler aracılığı<br />
ile belediyelerin iç denetimi, Sayıştay denetçileri aracılığı ile de dış denetim<br />
ön görülmüştür. Mali işlemlerin dışında “Uygunluk denetimini” ise İçişleri<br />
Bakanlığı denetimine bırakılmıştır. Geçmişe gidersek bu yapılan düzenlemenin<br />
genetik şifresine ulaşmanın o denli zor olmayacağı kanaatindeyim.<br />
7
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Değerli arkadaşlar, Türk modernleşmesini; III. Selim Dönemi <strong>ve</strong> Sened-i İttifak,<br />
II. Mahmut Dönemi Islahat Hareketleri, Tanzimat Fermanı <strong>ve</strong> Tanzimat Dönemi,<br />
II. Meşrutiyet Dönemi, Cumhuriyet Dönemi adı altında kabaca beş bölümde<br />
inceleyebiliriz. Tüm bu dönemlerin ortak çıktısı, toplumsal ihtiyaçların yeni<br />
düzenlemelere toplumun ihtiyaç hissetmesi <strong>ve</strong> zorlaması ile medeni dünyanın<br />
olmazsa olmaz siyasi <strong>ve</strong> mali dayatmaları olması idi. Bu itibarla III. Selim’den<br />
günümüze modernite gereği devamlı dış toplumların dayatmaları <strong>ve</strong> sonucunda<br />
ise reformlar süre gelmiş, değişim <strong>ve</strong> dönüşüm sağlanırken mevcut <strong>ve</strong> yıllara<br />
sâri olan “stratejik açık”ında kapanmadığı bilakis devamlı artığı bilinen bir<br />
gerçekliktir. Bu yeni düzenlemelerde bugün tartışacağımız başlıklardan birisidir:<br />
dış güç etkisi.<br />
<strong>Denetim</strong>i doğuran aslında Kamu’nun bizatihi harcamalarıdır. Kamu harcaması<br />
var ise kamu denetiminin de olması gerektiği mutlaktır. Şimdilerde ki<br />
sorun ise kamu denetimini kimlerin yapacağıdır. Murakıbın, kontrolörün,<br />
<strong>ve</strong>rgi denetmeninin ya da müfettişin adını değiştirerek onlara “iç denetçi”<br />
demek suretiyle ülkemizin özelde yerel yönetimlerin denetim problemlerini<br />
çözümlemek <strong>ve</strong> buna da reform demek mümkün değildir diye düşünmekteyim.<br />
Bu durum karmaşalığı <strong>ve</strong> görev çatışmasını getirir. Bu ise Kamu’nun tahammül<br />
edemeyeceği bir <strong>ve</strong>rimsizlik <strong>ve</strong> atıl kapasite artırımı durumudur ki kaybeden<br />
yine toplum olacaktır.<br />
Bugün konuşacağımız diğer bir başlıkta sanırım teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer<br />
denetim birimleri ile 5018 sayılı Kanun ile getirilen iç denetim birimleri<br />
arasındaki görev <strong>ve</strong> fonksiyon ayrımına ilişkin belirsizliklerin, bundan doğan<br />
tereddütlerin <strong>ve</strong> tartışmaların giderilmesine yönelik olarak gerekli yasal<br />
düzenlemelerin yapılması mecburiyetidir. Bu durum Teftiş Kurulları açısından<br />
elzemdir, hayatidir. Kamu bürokrasisinde kariyer sahibi kamu personeli olan<br />
denetim elemanlarının bu şekilde birbirine düşürülmesi, yetişmiş <strong>ve</strong> nitelikli<br />
insan kaynaklarından gereği gibi yararlanılmaması, görev çakışmasından doğan<br />
çatışmalar nedeniyle işlerin sürüncemede bırakılması kamunun, teftiş <strong>ve</strong><br />
denetim elemanlarının <strong>ve</strong> halkın menfaatine değildir.<br />
Bu işin sürüncemede bırakılması hem kamu kaynaklarının <strong>ve</strong> kamuya<br />
tahsis edilmiş insan kaynaklarının yönetimi, hem de kamusal hizmetlerin<br />
yürütülmesinde çeşitli sorunların yaşanmasına <strong>ve</strong> maddi-manevi çeşitli<br />
zararlara maruz kalınmasına sebebiyet <strong>ve</strong>recektir. Bu nedenle, konunun<br />
yasal düzenleme yapılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.<br />
Bu şekildeki belirsizlik dolayısıyla oluşan mütereddid hal <strong>ve</strong> olası çekişme<br />
<strong>ve</strong> çatışmalar kamu görevlerinin yürütülememesine neden olabilecektir.<br />
Ayrıca, görev <strong>ve</strong> fonksiyonların belirgin bir şekilde ortaya konulmamış olması<br />
nedeniyle teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer denetim birimleri ile yeni kurulan iç denetim<br />
birimlerinde atıl bir kapasite oluşmasına neden olunacaktır.<br />
8
Dolayısıyla, bu durum kamu bürokrasinin kendiliğinden çözeceği/çözebileceği<br />
kadar basit değildir <strong>ve</strong> bu konu siyasi iradenin acilen karar <strong>ve</strong>rmesi gereken<br />
ciddi bir o kadarda hassas bir meseledir. Bu alanda yaşanan, sorun <strong>ve</strong> sıkıntıların<br />
görmezden gelinmesi, çözümün ertelenmesi bir fayda sağlamayacak, bilakis<br />
sorunu derinleştirecek <strong>ve</strong> çözümü de zorlaştıracaktır. Aynı şekilde, iç denetçiler<br />
ile müfettiş <strong>ve</strong> diğer denetim elemanları arasında yaşanacak çatışma <strong>ve</strong><br />
gerginlikler de çözümü kolaylaştırmayacaktır. Ayrıca; çatışmayı sürdürülebilir<br />
kılan denetim elemanları arasında oluşturulan mali uçurum, görev çakışması <strong>ve</strong><br />
adaletsizlik içeren özlük hakların sonucu İç Denetçilerin lehine, diğer denetim<br />
elemanlarının aleyhine <strong>ve</strong> mağduriyetine neden olan mevcut durumdur.<br />
5018 sayılı Kanunu yürürlüğe koymak suretiyle mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi<br />
alanındaki reforma başlayıp, bu reformun kamu yönetiminin diğer alanlarında<br />
gerektirdiği düzenlemeleri yapmak görevi siyasi iradenin olduğu <strong>ve</strong> sorumlu<br />
oldukları apaçık bir gerçekliktir.<br />
İşte tüm bu karışıklıkları karşısında Büyükşehir Belediye Müfettişleri<br />
Derneğinin Sivil Toplum Kuruluşu olmalığıyla hazırladığı fikren <strong>ve</strong> eylemsel<br />
olarak ortaya koyduğu proje: ulusal ölçekte <strong>ve</strong> tüm denetim kurumlarının<br />
seçkisi ile katılımının sağlandığı “belediyelerde denetim <strong>ve</strong> beklentiler”<br />
panelinin düzenlenmesidir. Amacımız belediyelerde var olan <strong>ve</strong> görünmez<br />
addedilen denetim problemlerinin gündeme getirilmesidir. Sorunlarına çözüm<br />
aramaktır. 17 Şubat bizim için önemli bir gün. Derneğimizin ilk <strong>ve</strong> coşkulu bir<br />
çıkışıdır aynı zamanda 17 Şubat. E<strong>ve</strong>t, amacımız büyükşehir müfettişlerinin<br />
özlük mali haklarında ilerleme <strong>ve</strong> emsalleri ile denkleştirme çabasının yanında<br />
kurumlarımızda idari fonksiyonun tamlayanı olarak denetim <strong>ve</strong> uygulama<br />
sorunlarını da gidermekte yer almaktadır. Bu manadaki ilkimizdir derneğimizin<br />
düzenlediği ‘belediyelerde denetim <strong>ve</strong> beklentiler’ paneli.<br />
Kıymetli Hazirun. Bu çalışmamıza destek <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> paydaş olan Marmara<br />
Belediyeler Birliğine <strong>ve</strong> kıymetli yöneticilerine teşekkürlerimin bilinmesini<br />
isterim. Panelimizin başarılı geçmesini <strong>ve</strong> uzakları yakın eden <strong>ve</strong> bugün aramızda<br />
bulunan tüm denetim elemanlarına tekrar teşekkür ediyor <strong>ve</strong> hepinize saygılar<br />
sunuyorum.<br />
Değerli katılımcılar; Müsaadenizle Programımızı arz etmek istiyorum: Selamlama<br />
konuşmalarından sonra Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreterimiz Sayın<br />
Recep BOZLAĞAN Bey’in oturum başkanlığında, panelistlerin katılımıyla<br />
toplantımız icra edilecektir. Toplantımız iki yönlü olup ilk oturumda panelistler<br />
kendi kurumlarının perspektifinde olan resmi ortaya koyacaklar, öğleden<br />
sonraki, yemekten sonraki oturumdaysa olması gerekeni hazırunun katılımıyla<br />
soru cevaplı şekilde, hep beraber oturup konuşacağız.<br />
9
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
AÇILIŞ <strong>ve</strong> SELAMLAMA KONUŞMALARI;<br />
Selamlama konuşması için İSKİ Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcımız<br />
Necati FARSAK Bey’i ev sahibi olmaları hasebiyle kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum,<br />
buyurun efendim;<br />
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Necati FARSAK;<br />
Değerli Hazirun, çok eski bir İSKİ’li olamama rağmen tekrar aranıza yeni<br />
katıldığım için selamlamamda kusur atfedersem kusurum af ola. Değerli Valim,<br />
değerli Genel Sekreterim, değerli Müfettiş başkan arkadaşlarım, Büyükşehir<br />
Belediye Müfettişleri Derneği yönetimine Türkiye’de ihtiyaç duyulan bir<br />
konuya el attıkları için <strong>ve</strong> bu konuyu tertipleyen arkadaşlarımı şimdiden<br />
tebrik etmek istiyorum. Çünkü Türkiye’deki teftiş mekanizmasıyla, teftiş olan<br />
arasında bir bağ kopukluğu vardı. İletişim, buna elektriklenme deyin, menfi<br />
olmayan haller teftiş-müfettiş dediğiniz zaman akla bu gelir. Ama hâlbuki<br />
ben bir kimya mühendisi olarak 18 yılım devlet sektöründe, 18 yılım da özel<br />
sektörde geçti. Yani devlet mekanizması tarafını da tanıyorum, özel sektör<br />
tarafını da tanıyorum. Bunu bilen bir arkadaşınız olarak ben şunu söylüyorum,<br />
Diyorum ki müfettiş olan arkadaşlarımız, yanlış yapanı doğru yola getiren <strong>ve</strong><br />
Türkiye’yi daha güzel kalkınabilirin nasıl olabileceğini yön gösteren bir kurum<br />
olarak düşünüyorum. Gerçekten fazla uzatmak istemiyorum konuyu, bizim<br />
branşımızda da olmadığı için ama düşüncelerim <strong>ve</strong> duygularım bu yönde,<br />
sizlere bakış açımız bu yönde, sizlerin yönlendirmesi, sizlerin kendi aranızdaki<br />
iletişimi bu sohbet vari de olsa panel de olsa bunların büyük fayda getireceğine<br />
inandığım için hepinize şimdiden teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum.<br />
Sayın Genel Müdürümüze teşekkür ediyorum. Şimdi Büyükşehir Belediyelerini<br />
temsilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sayın<br />
Hüseyin EREN Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum. Buyurun efendim.<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sayın<br />
Hüseyin EREN;<br />
Sayın Valim, Saygı değer Kaymakamım <strong>ve</strong> değerli hazırun, ev sahibi sıfatıyla<br />
hepinize hoş geldiniz diyorum, Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneğinin<br />
tanzim ettiği I. Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> panelinin faydalı<br />
olacağını umuyorum. Bizler gibi memuriyette eskiyen, her geçen yılın da<br />
tecrübesiyle denetimin ne kadar önemli olduğunu bir daha bir daha anlayan<br />
eski memurlar olarak buradaki konuşulanların çok fayda getireceğini ümit<br />
ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum.<br />
10
Değerli katılımcılar,<br />
Malumanız denetim, yönetimin bir fonksiyonudur. <strong>Denetim</strong> işlevi gören bir<br />
unsuru olmayan özel ya da kamusal bir teşkilat düşünülemez. Bütün teşkilatların<br />
bir amacı vardır <strong>ve</strong> bu amacı gerçekleştirirken hukuki, ahlaki <strong>ve</strong> iktisadi bazı<br />
kısıtlamalara tabidirler. Hukuki normlar <strong>ve</strong> ahlaki kurallar toplum hayatını<br />
tanzim eder; bunlara uyulmazsa kargaşa olur, nizam bozulur. Belediyelerinde<br />
imkânları kısıtlı ama hizmet yelpazesi de bir o kadar çeşitli <strong>ve</strong> geniştir. Kısıtlı<br />
imkânların merkezinde ise ekonomik zorluklar bulunmaktadır. Bu itibarla<br />
kurumlar kaynaklarını etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli kullanmak zorundadır.<br />
Kurumların amaçlarını hukuka uygun, etkin <strong>ve</strong> etkili bir şekilde gerçekleştirmesi<br />
sorumluluğu o teşkilatın yöneticisinindir. Yönetici bu noktada denetim<br />
fonksiyonuna ihtiyaç duyar. İşte teftiş bu amaca hizmet eder.<br />
Başka teşkilatlar gibi, denetim birimleri de zaman zaman tartışılır. Tartışmalarda<br />
genellikle haklı eleştirilerin yanında haksız eleştiriler de bulunmaktadır. İla<strong>ve</strong>ten,<br />
görüşler konuya hangi perspektiften baktığınıza göre farklılıklar gösterebilir.<br />
Bazen de gerçekler ile yaratılan imaj birbirinden farklı olabilmektedir. Haklı<br />
eleştirilere yol açan eksikliklerin giderilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.<br />
Bugün burada bu mevcut eleştirilere sanırım yenileri de katılacaktır. Ancak<br />
kamu harcamalarının olduğu yerde kamu denetimin olması bir mecburiyetten<br />
öte zorunluluktur. Sorun bu denetimin daha sağlıklı yapılabilmesi <strong>ve</strong> hangi<br />
sistemle toplumsal maksimum faydanın teminindedir.<br />
Geleneksel teftiş diye adlandırdığımız teftiş kurulları ile 5018 sayılı yasa ile<br />
denetim sistemimize getirilen iç denetimin bize ülkemizde sadece denetim<br />
anlayışı değil aynı zamanda denetim yöntemlerinin de değişmeye başladığını<br />
göstermektedir. Bu değişim <strong>ve</strong> bu gelişme teftiş anlayışında da köklü değişime<br />
yol açacak niteliktedir.<br />
Mesele kıt kaynakları olan belediyelerin birde yetişmiş personelinin atıl olarak<br />
bir kenara bırakılmasının önüne geçmektir. Müfettiş, iç denetçi ya da bir başka<br />
isim. Önemli olan kamu idari <strong>ve</strong> mali eylemlerinin denetim sistemi dışına <strong>ve</strong><br />
denetimsizliğe bırakılmamasıdır. Zamanın gerek <strong>ve</strong> ihtiyaçlarına yeni cevaplar<br />
üretmeye, kendini sürekli yenilemeye <strong>ve</strong> Belediyelerimizin iyi yönetişimine<br />
katkıda bulunmaya denetim elemanlarının bütüncül <strong>ve</strong> yerinde çalışmalarının<br />
merkez noktasını teşkil edecektir.<br />
Bu duygu <strong>ve</strong> düşüncelerimle paneli tertip eden dernek <strong>ve</strong> birliğin kıymetli<br />
yöneticilerine teşekkür eder panelin denetim bağlamında belediyelerimize<br />
tekrar hayırlar getirmesini dilerim.<br />
Sayın Genel Sekreter Yardımcımıza teşekkür ediyorum. Şimdi denetim<br />
gruplarını temsilen yine ev sahibi sıfatıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />
Teftiş Kurulu Başkanımız Sayın Süleyman KAHRAMAN Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t<br />
ediyorum, buyurun efendim.<br />
11
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanımız, Mülkiye<br />
Başmüfettişi Sayın Süleyman KAHRAMAN;<br />
Sayın Valim, değerli Kaymakamlarım, değerli Mülkiye Başmüfettişlerim, Sayın<br />
Vali Yardımcılarım, Sayın Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılarım,<br />
çok kıymetli Hazırun, hepinizi sevgi <strong>ve</strong> saygıyla selamlıyorum.<br />
Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği <strong>ve</strong> Marmara Belediyeler Birliğinin<br />
ortaklaşa düzenlediği <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> konulu panele hoş<br />
geldiniz.<br />
Değerli Hazirun; Türkiye’de denetim köklü bir geçmişe dayanmaktadır. Devletin<br />
gelir <strong>ve</strong> giderleri ile mallarının parlemento (Türkiye Büyük Millet Meclisi)<br />
adına denetlenmesi amacıyla, ilk yüksek denetim kurumu olan SAYIŞTAY, 1862<br />
yılında kurulmuştur.<br />
Mülkiye Teftiş Kurulu; 1880’li yıllarda Osmanlı İmparatorluğu döneminde,<br />
İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulmaya başlanmış <strong>ve</strong> denetim sistemi<br />
içerisindeki yerini almıştır. Türk Kamu <strong>Denetim</strong> Sisteminin temeli bu kurula<br />
dayanmaktadır.<br />
Son olarak; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi <strong>ve</strong> Kontrol Kanunuyla; mali<br />
yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemimiz, uluslararası standartlar <strong>ve</strong> Avrupa Birliği<br />
uygulamalarıyla uyumlu olarak yeniden düzenlenmiş, 5436 sayılı Kanunla da<br />
gerekli değişiklikler yapılarak, 01/01/2006 tarihinden itibaren yeni sistemin<br />
uygulanmasına başlanmıştır. Anılan Kanunun uygulanması için gerekli ikincil<br />
mevzuat hazırlanarak uygulamaya konulmuştur.<br />
5018 sayılı Kanun gereğince; 2003 yılında Maliye Bakanlığı bünyesinde İç<br />
<strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, paralelinde tüm kamu kurum <strong>ve</strong><br />
kuruluşlarında İç <strong>Denetim</strong> Birimi Başkanlığı kurulmuştur.<br />
Yeni mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi ile idarelerin görev, yetki <strong>ve</strong><br />
sorumluluklarının artırılmış olduğunu söylemek mümkündür. Teftiş <strong>ve</strong><br />
denetimin idareye, çalışanlara <strong>ve</strong> vatandaşlara birçok faydası bulunmaktadır.<br />
İdareye faydası; yapılan iş <strong>ve</strong> işlemlerin doğruluğu test edildiği gibi, yerinde<br />
yapılıp yapılmadığı da kontrol edilmektedir. Böylece yönetim tarafından, hatadan<br />
<strong>ve</strong> israftan kaçınılmaktadır. Daha iyi hizmet, iş <strong>ve</strong> işlemler yapılmaktadır.<br />
Çalışanlara faydası; rehberlik yapılması, performanslarının ölçülmesidir.<br />
Böylece kamu çalışanlarının daha iyi değerlendirilmesi mümkün olmaktadır.<br />
12
Vatandaşa faydası; kaliteli hizmet almasına yaradığı gibi, yapmış olduğu başvuru<br />
<strong>ve</strong> şikâyetlerinin uzmanınca değerlendirilmesidir. Böylece vatandaşın hakkının<br />
iade edilmesi ya da başvurusunun yerinde olmadığının değerlendirilmesi<br />
sonucu ikna olabilmesidir.<br />
Teftiş Kurullarının da bir müessese olarak faydasına gelince; Bu kurullar her<br />
şeyden önce idare açısından yetişmiş insan kaynağıdır. Bunun yanında yaptığı<br />
teftiş <strong>ve</strong> denetim tecrübesi nedeniyle iyi bir rehberlik kaynağıdır. Her müfettiş,<br />
her denetçi, her teftiş <strong>ve</strong> denetim raporu bir rehberdir.<br />
Günümüzde Merkezi <strong>ve</strong> Mahalli İdarelerde hizmet çeşitliliği <strong>ve</strong> kalitesi artmış<br />
olduğundan teftiş <strong>ve</strong> denetime daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun yanında<br />
gü<strong>ve</strong>nilir, kaliteli bir İnsan Kaynağı <strong>ve</strong> Mali Kaynak Yönetiminin de teftiş <strong>ve</strong><br />
denetim sayesinde olması kaçınılmazdır.<br />
Teftişin faydalı olması için; idarece arzu edilir olması, sonuçların iyi<br />
değerlendirilmesi, teftişin rutin yapılması, ayrıca teftişe imkan sağlanması<br />
gerekmektedir.<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığımızın, görev <strong>ve</strong><br />
çalışmalarına gelince; Kurulumuzda 66 müfettiş görev yapmaktadır. 15 müfettiş<br />
çeşitli idari görevlerde bulunmaktadır.<br />
Başkanlığımızca İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütün birimleri, İSKİ <strong>ve</strong><br />
İ.E.T.T Genel Müdürlükleri, gerektiğinde Belediye iştirakleri denetlendiği gibi,<br />
İstanbul Valiliğinin Onayı ile müfettişlerimizce İstanbul ilimizdeki 40 ilçe<br />
belediyesinde İnceleme, Araştırma <strong>ve</strong> Ön İnceleme görevleri yapılmaktadır.<br />
Teftiş Kurulu Başkanlığımız; 2005 yılından itibaren “Eğitimsiz denetim<br />
olmaz”, “Yetişen Yetiştirir” prensibiyle kurs <strong>ve</strong> seminerlere önem <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
20’den fazla seminer <strong>ve</strong> kişisel gelişim kursu düzenlenmiştir. Bundan sonra<br />
da bu çalışmalara devam edilecektir. Bu çalışmalardan çok büyük fayda<br />
görülmüştür. Müfettişlerimizce hazırlanan birçok rapor değişik mercilerce<br />
takdir toplamaktadır.<br />
Eğitim çalışmalarımıza, İstanbul da bulunan “Kamu kurum <strong>ve</strong> kuruluşlarının<br />
çalışanlarınca da yoğun ilgi gösterilmektedir. Bunun yanında, İstanbul<br />
dışından da zaman zaman katılımlar olmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediye<br />
Başkanımız Sayın Kadir TOPBAŞ’ın yakın ilgi <strong>ve</strong> alakasıyla, kurulumuza büyük<br />
ölçüde lojistik <strong>ve</strong> teknoloji desteği sağlanmıştır.<br />
Mahalli idarelerdeki teftiş <strong>ve</strong> denetimlere, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki<br />
uygulamanın, güzel bir örnek teşkil edebilmesi için, Sayın İstanbul Valimiz<br />
Muammer GÜLER <strong>ve</strong> Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir<br />
TOPBAŞ’ın desteklerine daha çok önem <strong>ve</strong>riyoruz.<br />
13
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Bu panelin teftiş <strong>ve</strong> denetimin daha iyi anlaşılmasına, bu alandaki sorunlarına<br />
çare bulunmasına yarayacağına gönülden inanıyorum. Panelin hayırlı olmasını,<br />
başarılı geçmesini diliyorum.<br />
Bu paneli düzenleyen; Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği adına Dernek<br />
Başkanı Süleyman HACICAFEROĞLU ile katkılarından dolayı; Marmara<br />
Belediyeler Birliği adına Genel Sekreter Recep BOZLAĞAN’ı tebrik <strong>ve</strong> takdir<br />
ederken, Bugünkü panelin hepimiz <strong>ve</strong> memleketimiz için hayırlı neticelere<br />
<strong>ve</strong>sile olmasını candan diliyorum. Bu <strong>ve</strong>sileyle katılanlara tekrar sevgi <strong>ve</strong><br />
saygılarımı sunuyorum. Teşekkür ederim sağolun.<br />
E<strong>ve</strong>t, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanımız<br />
Süleyman KAHRAMAN beye teşekkür ediyoruz.<br />
Değerli arkadaşlar bu toplantıyı aynı zamanda Yerel Yönetimlerin denetimi,<br />
özelde belediyelerin denetimi üzerine kurgulamış idik bir nevi kendisine<br />
bu toplantıyı ithaf edeceğim bir arkadaşımız var burada ismini zikretmeden<br />
geçemeyeceğim. Çünkü derneğimize emek <strong>ve</strong>ren Teftiş Kurulu Başkanlığımıza<br />
emek <strong>ve</strong>ren, elim bir hastalık sonucu görevi başında kaybettiğimiz müte<strong>ve</strong>ffa<br />
kardeşimiz dernek kurucu üyelerimizden, Hamza KUL Bey. Onu da anmadan,<br />
ismini zikretmeden geçemeyeceğim. Ruhu Şad olsun. Belediye Teftiş<br />
Kurullarının kurumsallığı, sivil toplumumuzun etkinliği açısında çok yerinde<br />
çalışmaları vardı, Onu da bu şekilde yâd etmek istiyorum.<br />
Ayrıca toplantımıza yoğun gündemleri münasebetleri ile iştirak edemeyen<br />
birçok Belediye Başkanlarımız, Kaymakamlarımız <strong>ve</strong> da<strong>ve</strong>tliler var. Kendileri<br />
telgraflarla toplantılarımıza iştirak ettiler. Ancak ben telgraf gönderenlerin<br />
arasından İçişleri Bakanımız Sayın Beşir ATALAY Bey’in telgraf metnini<br />
okuyacağım.Sayın Bakan gönderdiği telgraf metninde;<br />
“Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği <strong>ve</strong> Marmara Belediyeler Birliğinin<br />
mesaileri sonucunda ilk defa düzenlenecek denetim paneline olan nazik<br />
da<strong>ve</strong>tiniz için teşekkür ediyorum. <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> konulu<br />
panele yoğun programım nedeniyle katılamadığım için üzgün olduğumu ifade<br />
eder, panelin yerel yönetimlere hayırlı olmasını <strong>ve</strong> başarılı geçmesini dilerim.<br />
Şahsınızda programa katılan konuklarınıza selam <strong>ve</strong> saygılarımı sunarım.”<br />
Demektedir.<br />
Sayın Hazırun, Sayın İçişleri Bakanımızın telgrafını bu şekilde arz ettikten<br />
sonra, toplantımızın olması gereken kısmına geçmek istiyorum.<br />
14
E<strong>ve</strong>t, panelimizi başlatmak için;<br />
Panelimizin I.Oturumunu yürütecek olan Marmara Belediyeler Birliği Genel<br />
Sekreteri Sayın Recep BOZLAĞAN Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />
Paneli I.Oturumunda sunum yapmaları için;<br />
Kamu Yönetimi anlayışındaki değişim <strong>ve</strong> denetime yansımaları sunumu<br />
yapmak üzere Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Musa EKEN<br />
Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />
Geleneksel teftişin kurumsallığı <strong>ve</strong> deneyiminin geleceğe taşınması sunumunu<br />
yapmak üzere Mülkiye Başmüfettişi Sayın Ali ÜZMEZ Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t<br />
ediyorum.<br />
Belediyelerin mali denetiminde denetim çeşitliliği <strong>ve</strong> çıkış yolları sunumu<br />
yapmak üzere Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN Bey’i kürsüye almak<br />
istiyorum.<br />
Kamuda etkin bir iç denetim için temel şartlar, mevcut olması gereken adlı<br />
sunumunu yapmak üzere İç <strong>Denetim</strong> Merkezi Uyumlaştırma Dairesi Başkanı<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR Bey’i kürsüye da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />
Toplantımızın tekrar hayırlara <strong>ve</strong>sile olmasını canı gönülden diliyor, niyaz<br />
ediyor, istiyorum <strong>ve</strong> bu anlamda toplantının icrası için oturum yöneticisi Recep<br />
BOZLAĞAN Bey’e sözü bırakıyorum. Buyurun efendim.<br />
15
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
I.OTURUM<br />
I. OTURUM BAŞKANI Recep BOZLAĞAN<br />
Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri<br />
Sayın Valilerim, değerli Hazırun, öncelikle hepinize hoş geldiniz diyorum. Ben<br />
deniz Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Recep BOZLAĞAN.<br />
Küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Birliğimizin adı, Ekim ayında yapılan<br />
Genel Kurul ile birlikte Marmara <strong>ve</strong> Boğazları Belediyeler Birliği olmaktan<br />
çıkmış Marmara Belediyeler Birliği olmuştur. Bundan sonra Birliğimizin adının<br />
Marmara Belediyeler Birliği olarak zikredilmesi bizleri memnun edecektir. Bunu<br />
öncelikle ifade etmek istiyorum.<br />
İkinci olarak da İstanbul Su <strong>ve</strong> Kanalizasyon İdaresine çok teşekkür ediyorum.<br />
Hem kurumum <strong>ve</strong> Müfettişler Derneği adına, hem akademik camia adına hem<br />
de bir İstanbul’lu olarak bu güzel mekanı bize tahsis ettikleri için. Bundan dolayı<br />
Genel Müdür Sayın Prof. Dr. Ahmet DEMİR’e Genel Müdür Yardımcısı Sayın<br />
Necati FARSAK’a bir önceki Genel Müdür Yardımcısı Sayın Cafer UZUNKAYA’ya<br />
huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum.<br />
Efendim, I. Ulusal <strong>Belediyelerde</strong> <strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> Panelini bugün<br />
gerçekleştireceğiz. Bundan sonra da bu paneli kurumsallaştırmak istiyoruz.<br />
Bu konuda da hem İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, hem İstanbul Su<br />
<strong>ve</strong> Kanalizasyon İdaremizin, hem İçişleri Bakanlığımızın, hem Büyükşehir<br />
Belediye Müfettişleri Derneğinin <strong>ve</strong> hem de diğer kurumların, efendim,<br />
işbirliğinde inşallah önümüzdeki yıllardan itibaren çok daha güzel çalışmalar<br />
yapacağız. Bugün I. Oturumda 4 tane panelistimiz var. Bunlardan ilki Sayın Ali<br />
ÜZMEZ Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi. Geleneksel teftişin kurumsallığı<br />
<strong>ve</strong> deneyimin geleceğe taşınması konusunda bir sunuş yapacaklar, daha sonra<br />
da sırasıyla diğer panelistlerimiz sunuşlarını yapacaklar, takriben saat 11’i 10<br />
geçe gibi bir ara <strong>ve</strong>receğiz, 10 dakikalık <strong>ve</strong>ya 15 dakikalık bir ara, bundan sonra<br />
panelin II. kısmına geçeceğiz <strong>ve</strong> arkasından da soru cevap kısmına geçeceğiz.<br />
Ben şimdi konuşmalarını yapmak üzere Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi<br />
Sayın Ali ÜZMEZ’e sözü devrediyorum. Buyurun Sayın ÜZMEZ.<br />
Ali ÜZMEZ İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Mülkiye Başmüfettişi;<br />
Sayın Valim, değerli Hazırun, teftiş <strong>ve</strong> denetimde değerli hizmetler <strong>ve</strong>ren<br />
Müfettiş <strong>ve</strong> <strong>Denetim</strong> elemanları arkadaşlarım. Sözlerime başlamazdan önce<br />
hepinizi saygıyla selamlarım. Efendim, insan hatayla maluldür. Yani hata<br />
yapması ihtimali her zaman mevcuttur.<br />
Kamu çalışanları da insandır, dolayısıyla onlar da hata yaparlar. Teftiş,<br />
16
müfettişler hep hata arayan kişiler olarak halk nezdinde <strong>ve</strong> çalışanlar nezdinde<br />
öyle görülmüştür, aslı öyle değildir. Müfettişler, denetim elemanları aslında<br />
teftişleri ile aynı zamanda eğitici, öğretici, yol gösterici olmuşlardır. Bunlar<br />
hem kurumlarında <strong>ve</strong> çalıştıkları kurumlarda, teftiş ettikleri, denetledikleri<br />
kurumlarda <strong>ve</strong> hem de denetim birimlerindeki kamu çalışanlarını eğitmişler<br />
<strong>ve</strong> yetiştirmişlerdir.<br />
Dünya kurulalıdan beri insanlar devamlı iç <strong>ve</strong> dış denetimleri süre gelmiştir.<br />
Kamu çalışanları da dünya kurulduktan beri yani kurumlar oluştuktan<br />
beri kamu çalışanları da devamlı denetlemek <strong>ve</strong> denetim sonunda yol<br />
göstermek durumundadırlar. Efendim teftiş kurulları tarihi itibariyle çok<br />
eskiye dayanmaktadır. Yurdumuzda da Osmanlı İmparatorluğu döneminden<br />
günümüze kadar teftiş kurulları işlevlerini sürdüre gelmiştir. Teftiş kurulları<br />
arasında ilk teftiş kurulunu ya da ilkler arasında İçişleri Bakanlığı Teftiş<br />
heyetlerini görüyoruz. Bu teftiş heyetleri ilk defa Osmanlı döneminde 1913<br />
tarihinde <strong>ve</strong> 1915 tarihinde kurumsallaşmaya başlamış. 1913 tarihinde Umum<br />
Müfettişler adı altında müfettişlikler kurulmuş, bunlar bir nevi Bölge Valilikleri<br />
statüsünde teşkilatlanmış <strong>ve</strong> Osmanlı eyalet sistemine dayalı olarak Anadolu’da<br />
<strong>ve</strong> Rumeli’de hizmetler <strong>ve</strong>rmişlerdir, denetlemelerde bulunmuşlardır. Daha çok<br />
rehberlik <strong>ve</strong> bakanlığa bağlı, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak hizmet <strong>ve</strong>rmişlerdir.<br />
Daha sonra 1915 tarihinde ilk teftiş kurullukları, teftiş müdürlükleri şeklinde<br />
teşkilatlanmış <strong>ve</strong> görevlerini Bugüne kadar sürdürmüşlerdir.<br />
Bugün de teftiş kurulları, bunu niye anlatıyorum, çünkü İçişleri Bakanlığı Teftiş<br />
Kurulu diğer kuruluşlara örnek olmuş o kuruluşları, o kuruluşların da bu şekilde<br />
teşkilatlanmasına yardımcı olmuş kuruluşlar olduğu için ev<strong>ve</strong>la oradan girmek<br />
istiyorum. Efendim teftiş kurumlarının kurumsallığını 1930 tarihli hakkındaki<br />
kanunla beraber görüyoruz, daha sonra dair kanun 1984 yılında değiştirilerek<br />
3046 sayılı kanunun çıktığını görüyoruz. Yani teftiş kurullarının dayanağı,<br />
ilk dayanağı 3046 sayılı bakanlıkların kuruluş görev <strong>ve</strong> esasları hakkındaki<br />
kanundur. Bu kanunu esası teşkil etmektedir. Bu kanunun 1. maddesi<br />
şöyledir. Kanunun 23. maddesinin teftişle ilgili maddesi kısaca özetliyorum,<br />
teftiş inceleme <strong>ve</strong> soruşturma işlerini yürütme bakanlığın amacını geliştirmek,<br />
burasını vurguluyorum, bakanlığın yani kurulacak diğer bakanlıkların<br />
amaçlarını geliştirmek, mevzuat, plan, programına uygun çalışmasını temin<br />
etmek maksadıyla gerekli teklifleri hazırlar.<br />
Teftiş kurulları bunun böyle teftiş <strong>ve</strong> denetimin yanında ayrıca bakanlıkların<br />
amacını geliştirmek mevzuat, plan, programına uygun çalışmasını temin etmek<br />
amacıyla teklifler hazırlar şeklinde bir hüküm var. Bu teftiş kurullarının anayasası<br />
niteliğindedir. Bunu, bu 2. hususu niye vurguluyorum, çünkü modern, modern<br />
işletmelerinin esasını teşkil eden etkinlik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğin artırılması inceleme,<br />
araştırma yapma <strong>ve</strong> kurumların performansının değerlendirmesini sağlamak<br />
gibi modern işletmelerin çok önemli işlevleri vardır.<br />
İşte ilk defa bakanlıkların kuruluş kanunuyla beraber, hani deniliyor ki; bu<br />
17
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
sistem yani modern işletme yenidir. Modern işletmede bu hususlar vardır,<br />
daha önce yoktu şeklindeki savunmalar bizce çok yerinde değildir, e<strong>ve</strong>t modern<br />
işletmecilik çok yenilikler getirmiştir ama ilk kurulan teftiş kurullarına teftiş<br />
inceleme <strong>ve</strong> soruşturmanın yanında böyle çok çok ileri bir, o tarihte bile 1930<br />
tarihinde 1983 tarihlerinde bile çok önemli görevler <strong>ve</strong>rmiştir. Şimdi dedik<br />
ki İçişleri Bakanlığı teftiş kurullarının yayılması <strong>ve</strong> denetim sistemlerinin<br />
esaslarında öncülük yapmıştır. Şimdi İçişleri Bakanlığının teftiş kurulları ile<br />
ilgili görevlerine şöyle çok kısaca değinerek geçiyorum.<br />
Efendim şimdi İçişleri Bakanlığı dedik ki 1915 tarihinde teftiş heyeti müdürlüğü<br />
şeklinde teşkilatlanmıştır. Daha sonra da 1930 tarihinde 1624 sayılı dahiliye<br />
<strong>ve</strong>kaleti merkez teşkilatı <strong>ve</strong> vazifeleri hakkındaki kanunla ilgili olarak bu<br />
husus kanunlaşmıştır. Ve bugün 1985 yılında 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı<br />
teşkilat <strong>ve</strong> görevleri hakkındaki kanuna dayalı olarak çalışmaktadır. Az ev<strong>ve</strong>l<br />
zikrettiğim Bakanlıkların kuruluş <strong>ve</strong> görevleri hakkındaki kanunda zikrettiğim<br />
rehberlik hizmetleri yani teftiş <strong>ve</strong> denetimin dışındaki müfettişlerin rehberlik<br />
hizmetleri aynen İçişleri Bakanlığı teşkilat kanununda yani içişleri Bakanlığı<br />
teşkilat kanununun teftiş kurulları ile ilgili bölümünde aynen vardır <strong>ve</strong> devam<br />
etmektedir. Bu yasalar yani bakanlıkların teftişle ilgili kuruluş kanununda<br />
hiçbir değişiklik olmamıştır. Yani tüm bakanlıkların teftiş kurulları eskiden<br />
olduğu gibi hizmet <strong>ve</strong>rmektedir. Bunu değiştiren bir mevzuat hükmü yoktur.<br />
Bunun hemen altını çizmek istiyorum.<br />
Değerli arkadaşlar!<br />
Bahsettiğimiz gibi İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri içten <strong>ve</strong> hesaplarını<br />
teftiş etmek, denetlemek yani hangi bölümün İçişleri Bakanlığına bağlı<br />
kuruluşlar, ilçe <strong>ve</strong> mahalli idarelerin <strong>ve</strong> bağlı kuruluşlarının bunlara bağlı<br />
kuruluşlarının içten <strong>ve</strong> hesaplarını teftiş etmek, denetlemek, inceleme <strong>ve</strong><br />
soruşturma yapmalarının yanında az ev<strong>ve</strong>l konuya değindiğim gibi bakanlığın<br />
amacını iyi geliştirmek. Bakın bunun altını çiziyorum. Amacını iyi geliştirmek,<br />
mevzuat, plan <strong>ve</strong> programına uygun çalışmasını temin etmek amacıyla gerekli<br />
teklifleri hazırlar. Yani rehberlik, teftiş kurulları rehberlik hizmetleriyle de<br />
teçhiz edilmiştir. Kanunla böyle bir görev kendilerine <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Yani modern işletmeciliğin kuralları bu tarihte bile vardı <strong>ve</strong> buna dayanılarak<br />
bizim İçişleri Bakanlığı bu yönde çalışmalarını son teftişlerde son teftişlerimizde<br />
bu kurallar çerçe<strong>ve</strong>sinde, sadece teftiş yapmak, inceleme soruşturma yapmanın<br />
yanında bu tür modern işletme kurallarının işletilmesi için yönetime, idareye,<br />
teftiş yapılan idari birimlere bu şekilde yol gösterme, bunların buradaki<br />
personelin eğitme belli hedeflere ulaşması için gayret sarf etmiştir <strong>ve</strong> hala sarf<br />
etmektedir.<br />
Bunu bu şekilde vurguladıktan sonra efendim, dünyada teftiş kurullarına<br />
değinmek istiyorum. Efendim şuan geçmişte iki teftiş kurumu görüyoruz. Kıta<br />
Avrupa’sı sistemi, daha doğrusu iki sistem görüyoruz. Bir tanesi Kıta Avrupa’sı<br />
18
denetim sistemi, yani kıta Avrupa’sı teftiş kurulları, bildiğimiz işte Fransa’dır,<br />
Almanya’dır, İtalya’dır, bildiğimiz Kıta Avrupa’sındaki ülkelerin uygulamış<br />
olduğu geçmişte <strong>ve</strong> bugün uyguladıkları sistem, bu bir. İkincisi Anglosakson<br />
denetimi dediğimiz iç denetim sistemi. Yani iki denetim sistemi şeklinde<br />
teşkilatlanmıştır.<br />
Dünya bu. Yani teftiş kurulları iç denetim sistemi, teftiş kurulları kıta<br />
Avrupa’sında, iç denetim sistemi Anglosakson ülkelerinde, İngiltere <strong>ve</strong> Amerika<br />
Birleşik devletlerinde, başlangıç bu. Ancak son senelerde kıta Avrupa’sında<br />
da iç denetim sistemi, klasik teftiş kuralı sisteminden iç denetim sistemine<br />
de yer <strong>ve</strong>rilmiştir. Ancak daha önce klasik pardon, İç denetim sistemini<br />
benimseyen Amerika, İngiltere <strong>ve</strong> diğer ülkelerde de bu iç denetim sistemi<br />
yeterli olmadığı görülmüş. Bir takım aksaklıklar görülmüş. Bu sebeple ABD’de<br />
1974’de kaldırılmış olan klasik teftiş sistemi daha sonra Tarım Bakanlığında<br />
ilk defa Tarım Bakanlığında yeniden ihdas edilmiş <strong>ve</strong> 1976’da yeniden teftiş<br />
kurulları sistemi iç denetimin yanında başlamış <strong>ve</strong> devam etmiştir. Daha sonra<br />
bu devletin 1998 yılında genel müfettişler yasası değiştirilerek 14 bakanlık,<br />
43 federal kuruluş olmak üzere 57 kuruluş da klasik teftiş kurulları sistemi<br />
kurulmuş <strong>ve</strong> halen göre<strong>ve</strong> iç denetimi ile birlikte devam etmektedir.<br />
Efendim benzer şekilde İngiltere’de de aynı şeyi görüyoruz, 13 teftiş kurulu halen,<br />
yeniden kurulmuş, iç denetimin yanında kurulmuş <strong>ve</strong> buna devam etmektedir.<br />
Benzeri şekilde Fransa, biliyorsunuz Fransa bizim teftiş kurulları sistemimiz<br />
daha çok Fransa’ya da yani klasik teftiş kurulu sistemimiz Fransız sistemine<br />
dayanmaktadır. Ama Fransız sistemi klasik teftiş kurulları sistemini terk<br />
etmemiştir. İç denetim sistemi yanında bu sistemi de artan bir değer olarak kıta<br />
Avrupa’sında uygulanmaktadır. Avrupa Birliğiyle beraber, AB’nin kurulmasıyla<br />
beraber Kıta Avrupa’sında iç denetim sistemi yaygınlaşmaya başlamış. Özelikle<br />
AB’ye yeni katılan ülkelere iç denetim sisteminin uygulanması zorunlu kılınmış.<br />
Ve AB müktesebatında dahil olmak üzere iç denetim sisteminin ihdas edilmesi<br />
zorunluluğu getirilmiştir.<br />
Bu çerçe<strong>ve</strong>de işte kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanununda bir yenilik olarak<br />
iç denetim <strong>ve</strong> dış denetim sistemi konulmuştur. Dış denetim sistemi zaten<br />
Sayıştay ile birlikte vardı <strong>ve</strong> dış denetimde mali denetim bu kanunun 2006<br />
yılındaki uygulamalarına kadar dış denetim yani mali denetim harcamaların<br />
denetimi hem Sayıştay <strong>ve</strong> hem de İçişleri Bakanlığı Müfettişleri, İçişleri<br />
Teftiş Kurulu tarafından yapılmaktaydı. İçişleri Teftiş Kurulu bu meyanda dış<br />
denetimde çok güzel çalışmalar yapmışlardır. Harcamalar konusunda uzun yıllar<br />
tecrübeye dayanarak, tecrübelerine dayanarak çok güzel çalışmalar yapmışlardır.<br />
Kamu yönetimlerine, memurlara faydalı olmuşlardır, yön <strong>ve</strong>rmişlerdir. Onları<br />
daha iyi yetişmesi için gayret sarf etmişlerdir. Uzun yıllar bu kasabalara kadar<br />
denetleme yapılmıştır. Hem öyle denetleme yapılmıştır ki bugün, ben biraz<br />
eleştireceğim.<br />
Sayıştay’ın yapmış olduğu çok güzel hizmetler var e<strong>ve</strong>t esas görev onların.<br />
19
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Ama bizim teftiş kurullarımız İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulları a dan z ye kadar<br />
harcamaların denetimini yapmış, bu yönde hizmetler <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> biz teftişi<br />
yaparken tüm, böyle çuval ile evrakı istemiyoruz. Şimdi Sayıştay arkadaşlarımız<br />
sistemi nasıl işliyor ama eskiden benim bildiğim çuvalla harcama evrakı da<strong>ve</strong>t<br />
edilir, istenir, o çuvalla gönderilen evrak üzerinde inceleme yapılır idi. Şimdi<br />
nasıl yapıyorlar bilemiyorum. Bizce bu sistem yanlıştır. Eleştireceğim, yıllarımı<br />
<strong>ve</strong>rdim. Ben 25 senedir teftiş kurulunda hizmet <strong>ve</strong>rdim, alın teri <strong>ve</strong>rdim. Çuvalla<br />
istenen evrakla teftiş olmaz. Çuval ile gönderilen evrakın ne geldiği belli değil.<br />
Biz öyle yapmıyorduk. Biz nasıl yapıyorduk? Getir bakalım, ne kadar evrakın<br />
var? Bankaya giriş çıkış tarihleriyle beraber banka dekontlarıyla beraber tek<br />
tek alarak teslim alıyorduk <strong>ve</strong> bunu tek tek inceleyerek yapıyorduk. Bu sistem<br />
uzun yıllar emek <strong>ve</strong>rdik. İçişleri Bakanlığı Teftiş heyetinin bu yönde çok güzel<br />
çalışmaları olmuştur <strong>ve</strong> çok büyük emekleri vardır. Tabi Sayıştayımız eskiden<br />
de belki bugün biraz daha teşkilatlandı. Eskiden bu kadar geniş kadrosu yoktu.<br />
Bugün biraz daha kadrosu genişlemiştir. Ve merkezde teşkilatlanmıştır. Bana<br />
göre bu da yanlıştır. Sayıştay illerde, bölgelerde teşkilatlarını kurmalı <strong>ve</strong> kamu<br />
hizmeti gören, kamu harcaması yapan birimlere daha yakın olmalıdır, bu bir.<br />
Değerli arkadaşlar, işte Sayıştayın bu eksiklikleri demeyeyim de, hataları<br />
deneyeyim de Sayıştaydan kaynaklanan konu yok, mevzuattan kaynaklanan<br />
sorunlar var. Sayıştayın bu eksikliklerini tamamlamak <strong>ve</strong> kamu kuruluşlarının<br />
harcamalarına daha yakın olmak, onların iç denetimini daha iyi sağlamak<br />
amacıyla 1050 sayılı kanundaki iç denetim organları kurmuştur. Yani bir<br />
yerde iç denetçiler, iç denetim kurumu çok faydalı işlevi olacak bir kurumdur.<br />
Neden? Çünkü idarelere harcamaları bakımından yönetime en yakın kurum<br />
olarak görülmelidir. Öyle mütalaa edilmelidir. Neden? Şimdi arz edeceğim. İç<br />
denetçilerin esas görevi, 1. görevi harcamaların teftişi, hukuka uygunluğu, yasalara<br />
uygunluğunu denetlemektir. Bu bakımdan İç Denetçiler Sayıştayın önemli<br />
yardımcıları olacaklardır, olması gerekir. Bu şekilde teşkilatlandırılmalıdır. İç<br />
denetçilerin çalışmaları sanki kanun böyle bir koordineden de söz edilmektedir<br />
ama bence çok zayıftır. Neden zayıftır? Sadece raporları isterse Sayıştay isterse İç<br />
denetçiler raporlarını Sayıştaya gönderirler, Sayıştay Denetçilerine gönderirler<br />
gibi böyle bir hüküm olduğunu gördüm. Yani İç <strong>Denetim</strong>i. Şimdi gelelim İç<br />
<strong>Denetim</strong>i İç denetim kurumu, kurulları kurumu konusundaki gelişmelere.<br />
Efendim İç Denetçilerle ilgili 5018 sayılı mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunu<br />
63,64 <strong>ve</strong> devamı maddelerde, İç Denetçilerle ilgili 5018 sayılı mali yönetim <strong>ve</strong><br />
kontrol kanunu 63. maddesi İç <strong>Denetim</strong>in amacını düzenlemiş. 64. Maddesi<br />
ise İç Denetçinin görevlerini tadada olarak, eski deyimle tek tek sıralamıştır.<br />
Efendim bunu iki gruba ayırarak incelememiz gerekmektedir, bana göre. Bu<br />
birincisi denetim görevi. Birinci hizmet tarafı denetim görevi, iç denetçilerin.<br />
Bu nedir? Harcama sonunda yasal uygunluk denetimi yapmak. Yani kuruluşları,<br />
kuruluşlardaki harcamaların yapmış oldukları harcamaların evrakı üzerinden,<br />
evraktaki harcamaların ta başlangıçtan sonuna kadar harcama sonuna kadar<br />
yasal uygunluk denetimi yapmak bunların bir <strong>ve</strong> baş görevleri. Bu İç denetim<br />
20
adı altında yapmaktadırlar bu arkadaşlarımız, yapmaları gerekmektedir. Dış<br />
denetimde bunu Sayıştay yapacak. iki bu grupta yani denetim görevliliği ile<br />
ilgili 2.grupta Sayıştay denetçileri pardon iç denetçiler şunları yapmakla<br />
mükelleftirler. Harcama + mali işlere ilişkin işlem <strong>ve</strong> karaların kalkınma planı<br />
programlar, stratejik planlar, performans programlarına uygunluk denetimini<br />
yapmak. Yani 3152 sayılı kanunun 14b maddesi de az önce bahsettik buna<br />
benzer bir hizmet yapıyordu. Yani rehberlik hizmeti, yani bir yerde. Şimdi<br />
ikinci görevleri değerlendirme, rehberlik, danışmanlık görevlerini yapmak.<br />
Ama ana görev bana sorarsanız ana görevleri, iç denetçilerin ana görevleri,<br />
harcama sonunda yasal uygunluk denetimi yapmak görevleri ana görevleri<br />
olmalıdır. Çünkü, yani esas bu iç denetçilerin kuruluşu 5018 sayılı kanuna<br />
dayanmaktadır. 5018 sayılı kanun nedir? Mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunu.<br />
Kanunun amacı zaten bu. Mali Yönetim <strong>ve</strong> Kontrol, iki ana grup.<br />
Efendim iç denetçilerin diğer ikinci gruptaki görevleri değerlendirme, rehberlik<br />
<strong>ve</strong> danışmanlık görevidir. Ben bunun dışında iç denetçilerinin iş <strong>ve</strong> işlemleriyle<br />
ilgili bir görevlerini kanunda göremiyorum. O zaman teftiş kurulları iç<br />
denetçilerin iki sahada görev yapmaları kanunla darp edilmiştir. Ne bu? Mali<br />
denetim, mali denetim <strong>ve</strong> iş <strong>ve</strong> işlemlerin denetimi. O zaman iş <strong>ve</strong> işlemlerin<br />
denetimini kim yapacaktır. Bana sorarsanız, işte daha önceki teftiş kurulu arz<br />
ettiğimiz teftiş kurulları bu denetimi yani işte kamu hizmeti kurumlarının iş <strong>ve</strong><br />
işlemlerinin mali hizmetleri dışında harcamalarının dışındaki iş <strong>ve</strong> işlemleri ki<br />
bu çok geniş bir sahadır. Teftiş kurulları bunu yapacaklardır. İç denetçiler açıkça<br />
hüküm var. Neyi yapamazlar? Bana sorarsanız ki bunda açık bir hüküm yok<br />
ama açık hükmü şöyle var; kanunda belirtilenlerin dışında görev yapamazlar.<br />
Kanunda belirli teftiş <strong>ve</strong> soruşturma görevleri yok. O halde teftiş <strong>ve</strong> soruşturma<br />
görevlerini kim yapacaktır. Onu da teftiş kurulları yapacaktır. Ama bu arada bu<br />
kanunla beraber şüphe yok ki harcama sonunda yasal uygunluk denetimi teftiş<br />
kurulları kesinlikle yapamayacaktır.<br />
Daha önce İçişleri Bakanlığı yine kendi kuruluş kanununa dayanarak Anayasaya<br />
dayanarak, Anayasanın 127.maddesine dayanarak böyle görev yapıyorlardı.<br />
Ama sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. İç denetim ile iç denetçi kurulları<br />
<strong>ve</strong> iç denetçi kurulları ile teftiş kurulları arasında sanki denetim konusunda<br />
bir ayrılık, görev çatışması <strong>ve</strong>ya çakışması şeklinde bir izlenim var. Hatta ben<br />
bir, yine İç denetçi arkadaşların bir tanesinin makalesinde okudum, diyor ki;<br />
efendim bundan böyle teftiş kurulları sadece <strong>ve</strong> sadece inceleme <strong>ve</strong> soruşturma<br />
yaparlar, bunu dışında görevleri yoktur. Asla böyle bir şey söz konusu değildir.<br />
Çünkü burası hukuk devletidir. Kanunlarda teftiş kurullarına görev <strong>ve</strong>ren<br />
kanunlarda hiçbir değişiklik yoktur. 5018 sayılı Kanuna istisna eden yani teftiş<br />
kurullarını devre dışı bırakan hiçbir hüküm de yoktur, olan bana göstersin. O<br />
halde teftiş kurullarının kalkmış mıdır yani? Teftiş kurulları hayır efendim teftiş<br />
kurullarının görevi kamu hizmet müesseselerinde, kamu kuruluşlarında iş <strong>ve</strong><br />
işlemlerinin teftişini yapmak, az ev<strong>ve</strong>l arz ettiğim gibi rehberlik hizmetlerini<br />
yerine getirmek, bunun yanında inceleme <strong>ve</strong> soruşturma hizmetlerini<br />
21
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
yürütmektir. Bu yönüyle, bu anlattığım yönüyle kurumlar arasında bir çatışma<br />
söz konusu değildir. Kanunen söz konusu değildir. Ama biz bunu yaparsak ayrı<br />
mesele.<br />
Kanunda iç çatışma, çakışma söz konusu değildir. Kanun çok iyi ayrımı yapmıştır.<br />
İç denetçilerin görevi arz ettiğim gibi harcama sonunda yasal uygunluk denetimi<br />
yapmak, 2.görevleri değerlendirme, rehberlik <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetleridir.<br />
Bunun dışında arkadaşlar görevleri yoktur. Görev <strong>ve</strong>rilirse o takdirde yasaya<br />
aykırılığı teşkil eder. İç denetçilere hiçbir şekilde inceleme soruşturma görevi<br />
<strong>ve</strong>remeyiz. Bu görev teftiş kurullarınındır. Efendim ayrıca mali işlemlerin<br />
dışında kuruluşların kamu hizmet müesseselerinin iş <strong>ve</strong> işlemleri çok geniş<br />
bir yelpazede, çok geniş bir perspektifte görülen iş işlemleri denetimi ki<br />
bunlar da en az mali, en az onun mali denetim kadar önemlidir. Bunda teftiş<br />
kurulları görevlidir. Dolayısıyla belediye müfettişleri bunların dışında değildir,<br />
belediye teftiş kurulları da bunların dışında değildir. Kanunla kurulmuş bir<br />
teşekküldür. Efendim bunda tereddüt yoktur. Dolayısıyla belediye müfettişleri<br />
de İç denetimdeki malide harcama sonunda yasal uygunluk denetlimi<br />
yapamayacaklar ama iş <strong>ve</strong> işlemler konusunda görevlidirler. Bu sahada da güzel<br />
hizmet <strong>ve</strong>rebileceklerine inanıyorum.<br />
Efendim ben değerli Başkanımız az ev<strong>ve</strong>l 5 dakikamız olduğunu, e<strong>ve</strong>t çok<br />
teşekkür ederim. Benim sizlere arz edeceğim hususlar bunlardır. Tabi benim<br />
buradaki görüşlerim şahsımın görüşleridir. Ben İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu<br />
adına burada bulunmuyorum. Şahsımın görüşleridir ama diğer Mülkiye<br />
Müfettişi arkadaşlarımla beraber bu konuyu, ben bunun üzerinde 3 gün<br />
çalıştım. İç Denetçilerin bu görevlerinin dışında başka bir görevleri doğrudan<br />
doğruya yok. Elbette ki harcamalarla ilgili, diğer iş <strong>ve</strong> işlemleri teftiş babında<br />
değil bilgi babında inceleyebilirler. Buna hiç diyecek yok. Efendim bana, süreyi<br />
de biraz aştım her halde bağışlayın, bana bu imkanı <strong>ve</strong>ren Sayın Belediye<br />
Müfettişleri Derneğine, Marmara Belediyeler Birliği görevlilerine çok teşekkür<br />
ederim. Gerçekten güzel bir çalışma olacak, arkadaşlarımı tebrik ederim, saygılar<br />
sunarım efendim.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Biz de Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi Sayın Ali ÜZMEZ’e çok teşekkür<br />
ediyoruz. Efendim müsaade ederseniz, Sayın Ali ÜZMEZ’in anlattıklarından<br />
bazı notları özetle size aktarmak istiyorum.<br />
Müfettişin temel görevlerinden birinin teftiş vasıtasıyla eğitmek, öğretmek, yol<br />
göstermek <strong>ve</strong> rehberlik etmek olduğunu söyledi. Teftiş kurullarının Türkiye’deki<br />
tarihi gelişiminden söz etti. Ve 1900’lü yılların başlarından itibaren tarihi<br />
gelişimi, 1984 <strong>ve</strong> oradan da günümüze getirdi. Geleneksel olarak yapılan teftişte<br />
bile modern yönetim tekniklerine paralel bir yaklaşımın bulunduğunu bu<br />
nedenle teftiş konusunda ön yargılı olunmaması gerektiğini ifade etti. Kanunun<br />
teftiş kurullarına modern yönetim ilkelerine uygun görevler de <strong>ve</strong>rdiğini bu<br />
22
çerçe<strong>ve</strong>de ifade etti. Ve arkasından da dünyadaki teftiş uygulamalarına geçti.<br />
Kıta Avrupa’sından <strong>ve</strong> Anglosakson ülkelerinden ABD <strong>ve</strong> İngiltere’den söz etti.<br />
Kıta Avrupa’sında geleneksel anlamda teftiş kurullarının ön planda olduğu<br />
daha sonra bunlara İç denetim birimlerinin eklendiği, Anglosakson ülkelerinde<br />
ise teftiş kurullarının zamanla lav edildiğini, zamanla iç denetim kurullarına<br />
geçildiği, fakat bunun bir eksiklik olarak görüldüğünü <strong>ve</strong> daha sonrasında da<br />
tekrar teftiş kurullarının oluşturulduğunu örnekleriyle anlattı. AB müktesebatı<br />
gereğince de üye <strong>ve</strong> aday ülkelerde iç denetim sisteminin kurulmasının zorunlu<br />
tutulduğunu, muhtemelen Türkiye’deki getirilen yeni sistemin de bu sürecin<br />
bir gereği olduğunu ifade etti. 5018 sonrası dönemde 2006 yılına kadar dış mali<br />
denetimin de teftiş kurullarınca yapıldığını söyledi. Bu tarihten sonra dış mali<br />
denetimin tamamıyla Sayıştay’ın yetkisine geçtiğini, dolayısıyla Mülkiye teftiş<br />
kurulunun bu konuda yetkisiz kaldığını ifade etti. Ancak Sayıştay’ın yapmış<br />
olduğu denetim çalışmasına da bazı eleştiriler getirdi. Evrakların efendim, ilgili<br />
kamu idarelerinden çuvallarla istenmesi <strong>ve</strong> çuvallar dolusu evraklar üzerinden<br />
denetimin yapılmasını doğru bulmadığını ifade etti. <strong>Denetim</strong>in sahada <strong>ve</strong><br />
tüm evrakların tek tek teslim alınarak tek tek incelenmesiyle yapılmasının<br />
daha doğru olacağını ifade etti. Ancak burada da Sayıştay’ın belki bir takım<br />
insan kaynağı <strong>ve</strong> teşkilat yapısı açısından geçmişte yetersiz olmasının etkili<br />
olabileceğini ama günümüzde daha iyi bir duruma geldiğini ifade etti. Ve iç<br />
denetim sisteminin de muhtemelen Sayıştay’ın bu konudaki efendim, mevcut<br />
eksikliklerini gidermek için getirilmiş olabileceğini de ifade etti. Ve bir bakıma<br />
iç denetçilerin Sayıştay’ın yardımcıları <strong>ve</strong> destekçileri olduklarını da ifade etti.<br />
İç denetim kurulları ile ilgili hususta da aslında iç, kanunla iç denetime getirilen<br />
yetkilerin geleneksel olarak teftiş kurullarında yapılan denetimden çok farklı<br />
olmadığını ama 5018 ile birlikte iç mali denetimin efendim, teftiş kurullarından<br />
alındığını, dış mali denetimin de yine teftiş kurullarından alındığını ifade etti.<br />
Ama yeni getirilen sistemde de temel görevin harcama sonunda yasaya uygunluk<br />
denetimi olduğunu, iç denetimin temel görevinin bu olduğunu ifade etti. Diğer<br />
görevinin ise mali işlem <strong>ve</strong> uygulamaların plan <strong>ve</strong> programlara uygunluğunun<br />
değerlendirilmesi, bu çerçe<strong>ve</strong>de rehberlik <strong>ve</strong> danışmanlık yapılması olduğunu<br />
söyledi. Ve bir karşılaştırma yaptı. Bu karşılaştırmada da teftiş ile iç denetim<br />
arasındaki temel farkın, teftişin iş <strong>ve</strong> işlemlerinin denetiminden, iç denetiminse<br />
iç mali denetimden sorumlu olarak bir ayrımın yapılabileceğini <strong>ve</strong> iç denetimin<br />
kesinlikle bir soruşturma yetkisinin olmadığını ifade etti. Mevzuatta, şu anda<br />
cari mevzuatta, yürürlükteki mevzuatta iç denetim ile teftiş arasında da her hangi<br />
bir yetki çatışmasının bulunmadığını, teftişin yetkisiz bir duruma gelmediğini,<br />
geleneksel yetkilerinin olduğu gibi devam ettiğini, sadece bunun istisnasının iç<br />
mali denetim <strong>ve</strong> Sayıştay örneğinde de dış mali denetim olduğunu ifade etti.<br />
Biz yapmış olduğu sunuş <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rmiş olduğu değerli bilgiler dolayısıyla kendisine<br />
tekraren teşekkür ediyoruz.<br />
Şimdi Maliye Bakanlığı İç <strong>Denetim</strong> Uyumlaştırma Dairesi Başkanı Sayın Dr.<br />
Ahmet BAŞPINAR’a ben sözü devrediyorum. Kendileri kamuda etkin bir iç<br />
23
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
denetim için temel şartlar, mevcut <strong>ve</strong> olması gerekenler üzerine bir sunuş<br />
yapacaklar. Buyurun Sayın BAŞPINAR.<br />
Maliye Bakanlığı İç <strong>Denetim</strong> Uyumlaştırma Dairesi Başkanı Sayın<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Maliye Bakanlığı <strong>ve</strong> İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon<br />
Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.<br />
Sunumum başlığı; kamuda etkin bir iç denetim için temel şartlar ile mevcut<br />
<strong>ve</strong> olması gerekenlerdir. Aslında ilk planlamada, bunun devamında teftiş <strong>ve</strong><br />
iç denetim görev ayrımı konusu da sunuma dahil edilmişti. Ancak daha sonra<br />
teftiş-iç denetim görev ayrımı bu panelin konusu olmaması gerektiğine karar<br />
<strong>ve</strong>rildiği için kapsamdan çıkarıldı, dolayısıyla o konulara girmeyeceğim. Ben<br />
sadece iç denetim tarafını anlatıp, teftiş tarafı zaten anlatılıyor, mukayeseyi<br />
sizlere bırakmış olacağım. Teftiş-iç denetim görev ayrımı tartışması, Mart ayı<br />
içerisinde AB’yi temsilen SIGMA’nın koordinatörlüğünde Ankara’da iki günlük<br />
bir seminerde ele alınacak olup, bu çalışmaya Mülkiye Teftiş Kurulu dahil<br />
olmak üzere bazı teftiş kurulları, İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulu <strong>ve</strong> ilgili<br />
diğer birimler da<strong>ve</strong>t edilecektir. Ben bugün burada sizlere, kamu iç denetiminin<br />
ne olduğunu, nasıl çalıştığını, eksiklerin ne olduğunu <strong>ve</strong> gelecekte nerelere<br />
ulaşması gerektiğini anlatacağım.<br />
İsmim Ahmet BAŞPINAR, Maliye Bakanlığı İç <strong>Denetim</strong> Merkezi Uyumlaştırma<br />
Dairesi Başkanıyım. Sunumumda; iç denetimin tarihçesinden kısaca bahsettikten<br />
sonra, kamuda mevcut denetim yapısına değineceğim. Arkasından, kamuda<br />
iç denetim ihtiyacı nasıl ortaya çıktığını anlatacağım. Sonrasında, bu ihtiyaca<br />
paralel olarak Türkiye’de denetimde değişimin nasıl gerçekleştiğini, 5018 sayılı<br />
kanunla kurulan yeni kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemini <strong>ve</strong> bunun iç<br />
denetim-iç kontrol tarafıyla ilgili kısımlarını kısaca sunmuş olacağım. Daha<br />
sonra da, yeni yapıda iç denetimin rolü <strong>ve</strong> önemi, iç denetim koordinasyon<br />
kurulu, iç denetim adına bugüne kadar kamuda yapılanlar <strong>ve</strong> bugünden sonra<br />
yapılması gerekenleri anlattıktan sonra sunumumu bitireceğim.<br />
İç denetim geleneksel anlamdaki teftişe göre daha yeni bir kavramdır. İç<br />
denetim 1941 yılında ABD’de Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün (IIA)<br />
kuruluşuyla hayata geçmiştir. Yani diğerlerine göre oldukça yeni bir kavram,<br />
yeni bir denetim anlayışıdır. 1941 yılında kurulan bu Enstitü, modern anlamda<br />
ilk genel kabul görmüş iç denetim standartlarını 1978 yılında yayınlamıştır.<br />
Türkiye’ye bu rüzgarın gelmesi 1995 yılına tekabül etmektedir. Yani Türkiye’de<br />
iç denetimin kurumsal anlamda başlangıcı 1995 yılıdır. Bu yılda, ABD’deki<br />
Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün akredite edilmiş şubesi olarak Türkiye<br />
İç <strong>Denetim</strong> Enstitüsü İstanbul’da kurulmuştur. Bu enstitüsünün kurulmasıyla,<br />
Türkiye’de iç denetim mesleki gelişim <strong>ve</strong> paylaşım platformu oluşturulmuştur.<br />
Kamuda ilk iç denetim uygulaması ise 2002 yılında Merkez Bankasında İç<br />
<strong>Denetim</strong> Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla başlamıştır. Bu ilk uygulamada,<br />
24
Türkiye İç <strong>Denetim</strong> Enstitüsünün eski başkanı genel müdür yapılmak suretiyle<br />
iç denetimdeki özel sektör deneyimi kamuya taşınmaya çalışılmıştır. Merkez<br />
bankasının idari yapısı biraz farklı olup, bizim şuan konuştuğumuz anlamda<br />
kamuda iç denetimin başlaması, 2003 yılı sonunda çıkarılan 5018 sayılı<br />
Kanunla olmuştur. Bu Kanun 2003 yılı sonunda çıkarılmasına rağmen, aslında<br />
tüm hükümleriyle 2006 yılı başında yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kamuda iç<br />
denetimin başlangıcı 2006 yılı başıdır.<br />
İç denetim sistemi nerelerde uygulanmaya başlandı? 5018 sayılı Kanunun iç<br />
denetime tabi idarelerinde, yani; genel bütçeli idareler, özel bütçeli idareler,<br />
mahalli idareler <strong>ve</strong> sosyal gü<strong>ve</strong>nlik kurumlarında. Üst kurullar da 5018’e dahil<br />
olmasına rağmen, Kanunun istisna maddeleri uyarınca bu iç denetim sistemin<br />
dışında kalmışlardır.<br />
Türkiye’de iç denetim kurulmadan önce, aslında hali hazırda devam eden<br />
denetim sistemine baktığımızda, üçlü bir yapı görüyoruz:<br />
1- Anayasa gereğince faaliyet gösteren denetim birimleri; Cumhurbaşkanı adına<br />
çalışan Devlet Denetleme Kurulu, Meclis adına çalışan Sayıştay <strong>ve</strong> Başbakan<br />
adına çalışan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu,<br />
2- Başbakanlık da dahil olmak üzere her bakanlığın teftiş kurulları <strong>ve</strong><br />
kontrolörlük birimleri,<br />
3- Özerk nitelikteki kuruluşların denetim birimleri; belediyelerin teftiş kurulları,<br />
üst kurulların denetim birimleri vb.<br />
Peki denetimde değişim ihtiyacı neden ortaya çıktı? AB, aday ülkelerin<br />
uluslararası standartlar ile AB iyi uygulamalarını izlemeleri konusunda görüş<br />
birliğine varmıştır. Yani AB’ye aday olan bir ülke için uyulması gereken bazı<br />
mevzuat vardır, ki uyum sağlanması gereken bu AB mevzuatına acquis deniliyor.<br />
Acquis’in iki çeşidi var; soft acquis <strong>ve</strong> hard acquis. Hard acquis, AB’nin kendi<br />
çıkardığı mevzuattır. Buna istisnasız uyum sağlamak gerekmektedir, Soft acquis<br />
ise, iç denetim de bunlardan biridir, AB’nin doğrudan çıkardığı bir mevzuatın<br />
bulunmadığı ancak, bu konularda uluslararası genel kabul görmüş standartların<br />
<strong>ve</strong> AB iyi uygulamalarının esas alınmasının istenildiği hususlardır. Örneğin, iç<br />
denetim bakımından esas alınması gereken standartların IIA, dış denetim için<br />
esas alınması gereken standartların INTOSAI standartları <strong>ve</strong> iç kontrol tarafında<br />
esas alınması gereken standartların COSO tarafından yayınlanan standartlar<br />
olduğu belirtilmektedir. Yani, AB, bu konularda bir uluslar arası kuruluş varsa<br />
bunların ilkeleri-standartları bizim ilkelerimizdir-standartlarımızdır demektedir.<br />
Dolayısıyla, bu konulardaki uluslararası standartlara uyum sağlandığı takdirde<br />
AB gereksinimleri de karşılanmış sayılacaktır. Diğer taraftan, mevcut AB’ye üye<br />
ülkeler için bu zorunluluk yoktur. Onlara bu sisteme uyum sağlamaları tavsiye<br />
edilir, Konu bu açıdan değerlendirildiğinde, iç denetim temelde AB’ye üyelik<br />
25
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
sürecinde ortaya çıkan bir ihtiyaçtır. İç denetimin ele alındığı AB müzakere<br />
başlığı 32. Fasıl: Mali Kontroldür. 32. Faslın üç temel başlığı vardır: Kamu iç mali<br />
kontrolü (KİMK), dış denetim <strong>ve</strong> AB mali çıkarlarının korunması. İç denetim bu<br />
ilk kısımda yer almaktadır. KİMK’in de dört alt bileşeni vardır; yönetsel hesap<br />
<strong>ve</strong>rebilirlik ilkesinin hayata geçirilmesi, mali yönetim <strong>ve</strong> kontrolün kurulması,<br />
bu bizim duyduğumuz anlamda iç kontroldür, fonksiyonel olarak bağımsız<br />
bir iç denetim kurulması <strong>ve</strong> KİMK sistemini koordine eden <strong>ve</strong> uyumlaştıran<br />
merkezi uyumlaştırma birimlerinin oluşturulması. Görüldüğü üzere iç denetim,<br />
32. Fasıl başlığı altında, kamu iç mali kontrolü bölümünde uyum sağlanması<br />
gereken alanlardan biridir. Bu gerek üzerine denetimde değişim ihtiyacı ortaya<br />
çıkmıştır. Diğer taraftan, iç denetim, sadece AB tarafından değil, IMF, Dünya<br />
Bankası, BM, NATO gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından da gerek uygulanan<br />
gerekse tavsiye edilen bir sistemdir.<br />
Bu ihtiyaç karşısında, 5018 sayılı Kanunla, her kamu idaresinin kendi iç<br />
denetçileri tarafından iç denetime <strong>ve</strong> Sayıştay tarafından da dış denetime tabi<br />
tutulması esası getirilmiştir. Yani bir kurumun dışarıdan biri tarafından <strong>ve</strong>ya<br />
kurum içindeki başka bir birim tarafından iç denetime tabi tutulması mümkün<br />
değildir. Aynı şekilde, dış denetimin de Sayıştay dışında başka bir denetim<br />
birimi tarafından yapılması mümkün değildir.<br />
5018 sayılı Kanunla kurulan kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi, temelde 3<br />
aşamadan oluşmaktadır:<br />
1- Politikaların <strong>ve</strong> önceliklerinin belirlenmesi,<br />
2- Kaynakların belirlenen politika <strong>ve</strong> önceliklere göre tahsis edilmesi <strong>ve</strong><br />
3- Tahsis edilen bu kaynakların ekonomik, etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli, buna 3E kuralı<br />
diyorlar, bir şekilde elde edilmesi <strong>ve</strong> kullanılmasını sağlamaya yönelik kontrol<br />
<strong>ve</strong> denetim mekanizmaların oluşturulması.<br />
Dolayısıyla, iç denetim bu sistemin 3. aşamasında yer almaktadır. Konuya daha<br />
detaylı bakacak olursak; 5018 sayılı Kanunun işleyişinde önce stratejik planlar<br />
oluşturulmakta, sonra performans programları hazırlanmakta, sonra idare<br />
bütçeleri hazırlanmakta, sonra bütçe alınmakta, sonra bütçe harcanmakta,<br />
sonra faaliyet raporlarıyla sonuçlar raporlanmakta <strong>ve</strong> daha sonra da iç <strong>ve</strong> dış<br />
denetim yapılmakta, bu aşama da tamamlandıktan sonra TBMM’ne <strong>ve</strong>ya<br />
belediyeler için yerel meclislere <strong>ve</strong> neticede kamuoyuna bilgi sunmakla birlikte<br />
döngü tamamlanmaktadır.<br />
KİMK sisteminde altı temel aktör vardır; Bakan, üst yönetici, harcama<br />
yetkilileri, strateji geliştirme birimi, gerçekleştirme görevlileri <strong>ve</strong> iç denetçiler.<br />
Bakan, eskiden ita amiriydi ancak yeni sistemde sadece siyasi sorumlu kişidir.<br />
Üst yönetici, KİMK sistemini kurmakla yükümlü kişidir ancak, harcama<br />
sürecinde imza yetki <strong>ve</strong> sorumluluğu yoktur. Mali hizmetler birimi, ön mali<br />
kontrolü yapacak birimdir. Harcama yetkilisi, harcama emrini <strong>ve</strong>ren, ancak<br />
26
izim konumuzda süreç kontrolünü izleyen kişidir. Gerçekleştirme görevlisi,<br />
süreç kontrolünü uygulayan kişidir. Muhasebe yetkilisi, muhasebe işlemlerini<br />
yapan kişidir. İşte buraya kadar olan süreçte idarenin risk yönetimi, yönetim<br />
<strong>ve</strong> kontrol süreçlerinin etkinliğini değerlendirecek kişi ise iç denetçidir.<br />
Aslında benim sunumum özeti, ekranda görünen şekilde yer almaktadır: Kamu<br />
iç mali kontrolünü anlatan bir şekil bu; bakan siyasi sorumlu kişi, altında<br />
sistemi kuran, koordine eden ancak hiç bir harcama evrakına imza atmayan üst<br />
yönetici, ancak asıl kontrol <strong>ve</strong> denetimi yapanlar alttakiler; bir işe başlanırken<br />
harcama yetkilisi harcama evrakını önce strateji geliştirme birimine gönderiyor<br />
<strong>ve</strong> orada ön mali kontrol yapılıyor, sonra evrak harcama birimine geliyor <strong>ve</strong><br />
burada gerçekleştirme görevlisi malı teslim alırken süreç kontrolünü yapıyor,<br />
bu şekilde idarenin kontrolü tamamlandıktan sonra harcama yapılıyor, harcama<br />
yapıldıktan sonra iç denetim devreye giriyor <strong>ve</strong> harcamanın denetimi yapılıyor.<br />
Ne oldu; harcama yapılmadan bir kontrol, harcama esnasında bir kontrol, (bir de<br />
bu arada harcama sonrası kontrol olması lazım ama şuan bizim mevzuatta yok)<br />
harcama bittikten sonra da denetim, hala idare içindeyiz. İşte buraya kadar olan<br />
kontrol <strong>ve</strong> denetimlerin tamamı idare içinde yapıldığı için adına kamu iç mali<br />
kontrolü deniyor. İdare içinde kontrol <strong>ve</strong> denetim bittikten sonra, işin içine<br />
Sayıştay giriyor <strong>ve</strong> dış denetimi gerçekleştiriyor. Son olarak da yolsuzluklarla<br />
mücadele biriminin çalışmalarıyla döngü tamamlanıyor <strong>ve</strong> işte 32. Fasılda adı<br />
geçen “Mali Kontrol” çerçe<strong>ve</strong>si bu şekilde ortaya çıkıyor.<br />
Şu anda 5018’de tanımlanan kurgu da budur: İdare içinde rutin olarak; ön mali<br />
kontrol, süreç kontrolü <strong>ve</strong> harcama sonrası kontrol, daha sonra iç denetim<br />
yapılması, daha sonra idare dışından Sayıştay tarafından rutin olarak dış<br />
denetim yapılması <strong>ve</strong> son olarak olağanüstü durumlarda, örneğin 5018 sayılı<br />
Kanunun 75 <strong>ve</strong> 77. maddeleri uyarınca ya da ihbar <strong>ve</strong>ya iç-dış denetim rapor<br />
çıktıları üzerine, yolsuzluklarla mücadele birimince soruşturma-teftiş yapılması<br />
öngörülmektedir.<br />
Ancak 5018 sayılı Kanunda ön mali kontrol, süreç kontrolü, iç denetim <strong>ve</strong> dış<br />
denetimin ne olduğu, kimler tarafından nasıl yapılacağı yazılı olmasına rağmen,<br />
yolsuzluklarla mücadelenin kim tarafından nasıl yapılacağı yazılı değildir. Diğer<br />
taraftan, teftişler kurullarının kendi mevzuatı yürürlüktedir ama işin ideali bu<br />
konunun da mutlaka 5018 sayılı Kanunda yazıyor olmasıdır.<br />
İç denetim, 5018 sayılı Kanunun 63, 64, 65, 66 <strong>ve</strong> 67. maddelerinde yer<br />
almaktadır: 63. maddede iç denetimin tanımı <strong>ve</strong> unsurları, 64. maddede iç<br />
denetçilerin görevleri, 65. maddede iç denetçilerin nitelikleri <strong>ve</strong> atanması, 66<br />
<strong>ve</strong> 67. maddelerde ise İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulunun oluşumu, görev <strong>ve</strong><br />
yetkileri düzenlenmiştir.<br />
İç denetim süreci ekranda yer almaktadır. Geleneksel denetim anlayışında işler<br />
genelde teamüllere göre yürütülür. İç denetimde ise ekranda görüldüğü üzere<br />
uzun <strong>ve</strong> yazılı bir süreç var, ancak süreci tamamladığınızda bir denetim yapmış<br />
27
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
oluyorsunuz.<br />
İç denetim evreninin dışında sadece; düzenleyici <strong>ve</strong> denetleyici kurumlar,<br />
belediye iktisadi teşebbüsleri <strong>ve</strong> KİT’ler kalmakta, onun dışında devletteki<br />
bütün kurumlar iç denetime tabidir.<br />
İdari yapı olarak baktığımızda, her bir idarede iç denetçiler doğrudan üst<br />
yöneticiye bağlıdır. Maliye Bakanlığı da durum aynı, burada farklı olarak sadece<br />
iç denetim koordinasyon kurulu var, ancak Maliye Bakanlığındaki iç denetim<br />
biriminin bir başka bakanlıktaki iç denetim biriminden bizim için farkı yok,<br />
yani bizdeki iç denetçiler İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kuruluna bağlı değil; her<br />
hangi bir belediyenin iç denetçisinin bize uzaklığı-yakınlığı neyse Maliye<br />
Bakanlığındaki iç denetçilerin uzaklığı-yakınlığı da öyledir.<br />
İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon Kurulu, iç denetimde koordinasyonu sağlamak<br />
üzere 2004 yılında Maliye Bakanlığı bünyesinde kurulmuştur. Bakanlıklar arası<br />
bir organizasyondur; çünkü üyelerden biri Başbakanın, biri Devlet Planlama<br />
Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın, biri Hazine Müsteşarlığının<br />
bağlı olduğu Bakanın, biri İç İşleri Bakanının <strong>ve</strong> başkanı dahil üçü Maliye<br />
Bakanının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından atanır. Bu durumda,<br />
7 üyeden sadece 3’ü Maliye Bakanlığının temsilcisidir, yani Kurul Maliye<br />
Bakanlığı bünyesinde olmasına rağmen çoğunluk olduğu için Bakanlıklararası<br />
bir Kuruldur. Şuan ki üyeleri ekranda görüyorsunuz; Bütçe <strong>ve</strong> Mali Kontrol<br />
Genel Müdürü başkan, üni<strong>ve</strong>rsiteden bir hoca, Hazine Müsteşarlığı Müsteşar<br />
Yardımcısı, DPT Müsteşar Yardımcısı, İçişleri Bakanlığında I. Hukuk Müşaviri<br />
<strong>ve</strong> Milli Emlak Genel Müdürü <strong>ve</strong> YÖK Yürütme Kurulu Üyesi.<br />
İç denetim alanında bu güne kadar; 3 adet yönetmelik, 3 adet bakanlar kurulu<br />
kararı, 3 adet tebliğ <strong>ve</strong> 14 adet rehber çıkarılmış, pilot iç denetimler yapılmış,<br />
şuan görev yapan 802 iç denetçiye 3 aylık eğitimler <strong>ve</strong>rilmiştir. Sistem Fransa<br />
Maliye Bakanlığıyla ortaklaşa yapılan bir eşleştirme projesiyle kurulmuş olup,<br />
geliştirmek için ise şuan bir Dünya Bankası projesi yürütülmektedir. Yeni iç<br />
denetçi alımına yönelik olarak sınav yapılmış, sınavı geçen 128 kişi eğitime<br />
alınmış <strong>ve</strong> yapılan sertifika sınavında başarılı olan 88 kişiye kamu iç denetçi<br />
sertifikası <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
İç denetçi atamalarına bakacak olursak; iç denetçi kadrosu <strong>ve</strong>rilen toplam 261<br />
idarenin 208’inde atanmış olan 789 iç denetçi halihazırda görev yapmaktadır.<br />
Konuya mahalli idareler açısından baktığımızda, 114 mahalli idarede toplam<br />
288 iç denetçinin görev yapmakta olduğunu görüyoruz.<br />
Yapılanlar bunlardı, peki iç denetim alanında yapılması gerekenler nedir?<br />
İç denetçilerin mutlaka bilgisayar destekli denetim araç <strong>ve</strong> teknikleriyle<br />
donatılması gerekmekte, iç denetim <strong>ve</strong> hatta iç kontrol mevzuatımızın uluslar<br />
arası standartlar <strong>ve</strong> AB iyi uygulamalarıyla tam olarak, eksikliklerimiz var,<br />
28
uyumlaştırılması gerekmekte, İDKK’nın gerekli idari kapasiteye sahip olacak<br />
şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.<br />
Başta üst yöneticilere yönelik olmak üzere geniş çaplı bilgilendirme faaliyetlerin<br />
yapılması gerekmekte, çünkü yeni sistemin anlaşılmasında büyük sorunlar<br />
yaşanmaktadır, ama özellikle teftiş <strong>ve</strong> iç denetimin görev ayrımının yapılması<br />
gerekmektedir; çünkü şuan her ikisi de sanki diğeri yokmuş gibi görevine<br />
devam etmekte olup, aynı işi mükerreren birden fazla kişinin yapması gibi bir<br />
israfa yol açılmakta, hatta bir birinin işine engel de olmaktadır.<br />
İç denetimle ilgili internet sitelerini ekrana yansıtıyorum: Şuan en baştaki<br />
uluslararası iç denetçiler enstitüsünün internet adresi (www.theiia.org), ikincisi<br />
Türkiye iç denetim enstitüsünün adresi (www.tide.org.tr) <strong>ve</strong> diğeri İç <strong>Denetim</strong><br />
Koordinasyon Kurulunun adresidir (www.iddk.gov.tr).<br />
Beni dinlediğiniz, zaman ayırdığınız için teşekkür eder, saygılar sunarım.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Sayın BAŞPINAR’a yapmış olduğu sunuş <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rmiş olduğu bilgiler dolayısıyla<br />
çok teşekkür ediyoruz. Değerli katılımcılar bir iki tane küçük hatırlatmamız<br />
olacak daha sonra da Sayın BAŞPINAR’ın yapmış olduğu sunumdan bazı özet<br />
bilgiler size aktaracağım.<br />
Şimdi öğleden önce toplam 4 tane konuşmacımız vardı. İki tanesi konuşmalarını<br />
yaptılar. Kısa bir özetten sonra ara <strong>ve</strong>receğiz, 15 dakikalık bir ara <strong>ve</strong>receğiz. Daha<br />
sonra oturumun kalan kısmına geçeceğiz.<br />
Maliye Bakanlığı temsilcisi Sayın Ahmet BAŞPINAR, yapmış olduğu sunumda<br />
özellikle iç denetimin tarihi gelişimine değindi. 1941 yılında ABD’de<br />
Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün (IIA) kurulmasının bu açıdan bir<br />
başlangıç olduğunu söyledi. Türkiye açısından da iç denetimin aslında 1995<br />
yılında ülkede gündeme geldiğini, çünkü Türkiye İç <strong>Denetim</strong> Enstitüsü<br />
TİDE’nin bu tarihte kurulduğunu ifade etti. 2002 yılında Merkez Bankası İç<br />
<strong>Denetim</strong> Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla birlikte de kamuda ilk uygulama<br />
çalışmalarının başladığını söyledi. 2003 yılında ise bir dönüm noktasından söz<br />
etti. 5018 sayılı kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunun kabul edilmesi. Fakat iç<br />
denetime ilişkin hükümleri 2006 yılında uygulamaya geçti. Ülkemizdeki genel<br />
denetim yapısı hakkında bilgiler <strong>ve</strong>rdi. Bu anlamda anayasal açıdan yetkili olan<br />
kuruluşlara değindi. Bakanlıkların <strong>ve</strong> diğer kamu kuruluşlarının bünyesindeki<br />
kuruluşlara değindi. Ayrıca özel <strong>ve</strong> özerk denetim kuruluşlarına da değindi. AB<br />
Müktesebatı <strong>ve</strong> AB sürecine değindi. AB aday ülkelerde iç denetim sisteminin<br />
kurulmasının müktesebat gereğince bir zorunluluk olduğunu ifade etti.<br />
Türkiye’de iç denetimin kurulması sadece AB müktesebatının bir gereği değil<br />
uluslararası kuruluşların da bu konuda telkinleri, tavsiyeleri, talepleri var.<br />
Dolayısıyla. bu da ülkedeki iç denetim sisteminin kurulmasının gereklerinden<br />
29
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
biri. AB müktesebatı çerçe<strong>ve</strong>sinde, müzakereler çerçe<strong>ve</strong>sinde 32. faslın özel bir<br />
önem taşıdığını <strong>ve</strong> buradaki alt birimlerden biri olan kamu iç mali kontrol alt<br />
bölümünün gereklerinin Türkiye’de yerine getirilmeye çalışıldığını ifade etti.<br />
Türkiye’deki kamu mali yönetim sisteminin işleyişine genel olarak değindi.<br />
İşleyişi aslında 3 ana sacayağı üzerine oturttu; politikaları belirlemek, kaynakları<br />
tahsis etmek <strong>ve</strong> bu kaynakların nasıl harcandığını, ekonomik, etkinlik <strong>ve</strong><br />
<strong>ve</strong>rimlilik ilkeler çerçe<strong>ve</strong>sinde kontrol <strong>ve</strong> denetim yapmak. Kontrol <strong>ve</strong> denetim<br />
kavramlarını birlikte kullanmayı tercih etti. Aradaki nüansa dikkat çekmek<br />
için anladığımız kadarıyla. Ayrıca mali yönetim sisteminin işleyişine stratejik<br />
plandan başlayan <strong>ve</strong> iç <strong>ve</strong> dış denetime kadar uzanan bir süreçte değindi. Buna<br />
göre stratejik plan, performans programı, bütçe, harcamalar, faaliyet raporları<br />
<strong>ve</strong> denetim boyutuna değindi. Türkiye’de sadece denetimin değişmediğini<br />
denetimle birlikte yönetim anlayışının da kurumlar içyapısında değiştiğini ifade<br />
etti. Eskiden ita amiri olan bakanın artık ita amiri olmadığını, siyasi sorumlu<br />
olduğunu, bakanlıktaki başka bir üst düzey yöneticinin üst yönetici konumuna<br />
geldiğini ki bir çok bakanlıkta müsteşar, Savunma Bakanlığı hariç olmak üzere,<br />
harcama yetkisinin de daha alt kademelere devredildiğini ifade etti. Bu süreçte<br />
de karar alma, mali kontrol, harcama <strong>ve</strong> denetim süreci hakkında kısaca bilgi<br />
<strong>ve</strong>rdi. Daha doğrusu sırasıyla bilgi <strong>ve</strong>rdi kendileri. Strateji geliştirme birimi,<br />
gerçekleştirme görevlisi <strong>ve</strong> iç denetim birimi arasındaki görev <strong>ve</strong> fonksiyon<br />
ayrımını bana göre çok güzel bir şekilde ifade etti. Sayıştay’ın da bir bütün olarak<br />
kurumları denetlediğini söyledi <strong>ve</strong> Sayıştay’ın yaptığı denetimle iç denetim<br />
biriminin yapmış olduğu denetim arasındaki farka da aslında bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />
değinmiş oldu. Harcama sonrası kontrolde kurum içi yetkilendirme açısından<br />
mevzuatta eksik hükümlerin bulunduğunu, daha doğrusu mevcut sorunun<br />
tam olarak çözüme kavuşturulamadığını, iç denetçilerin soruşturma yetkisinin<br />
bulunmadığını bu çerçe<strong>ve</strong>de, yolsuzlukla mücadele açısından da mevzuattan<br />
kaynaklanan <strong>ve</strong> uygulamadan kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi gerektiği<br />
üzerinde durdu. İç denetime tabi olan <strong>ve</strong> olmayan kurumlara örnekler <strong>ve</strong>rdi.<br />
İşte düzenleyici kuruluşlar, belediye iktisadi teşebbüsleri gibi. İç <strong>Denetim</strong><br />
Koordinasyon Kurulunun yapı <strong>ve</strong> işleyişi hakkında ayrıntılı bir bilgilendirme<br />
yaptı. İç denetim rehberlerine değindi ki, sağlıklı bir iç denetimin yapılması için<br />
bu rehberlere uygun hareket edilmesi gerektiğini <strong>ve</strong> bu konudaki çalışmaların<br />
da tamamlanmak üzere olduğunu ifade etti. İç denetçilere ilişkin bazı sayısal<br />
<strong>ve</strong>rileri kendileri ifade ettiler. İç denetim sisteminin işleyişinin iyileştirilmesi<br />
için yapılması gereken bazı hususlara değindi. Önerilerde bulundu. İç denetim<br />
<strong>ve</strong> teftiş arasında net bir görev ayrımı yapılması gerektiğine de bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />
değindi. Benim anladığım kadarıyla çok tartışmalı geçecek. Çünkü teftiş kurulu<br />
başka bir şeyler söylüyor, Maliye Bakanlığı Temsilcisi başka şey söylüyor.<br />
Birazdan bir sonraki oturumda Sayıştay Temsilcisi de bu konudaki görüşlerini<br />
ifade edecekler.<br />
Son olarak da akademisyen hocamız da muhtemelen ortalığı tamamen<br />
karıştıracak.<br />
Efendim şimdi 15 dakikalık bir ara <strong>ve</strong>riyoruz, aradan sonra müsaadenizle küçük<br />
30
ir bilgilendirme yapacağım. Sayıştay Baş denetçisi Sayın Ahmet TEZCAN <strong>ve</strong><br />
Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Musa EKEN sunuşlarını yapacaklar<br />
teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Sayın Valilerim, kıymetli Hazirun, panelimizin öğleden önceki oturumunun<br />
ikinci kısmına geçmiş bulunmaktayız. Bu oturumda Sayıştay Başdenetçisi Sayın<br />
Ahmet TEZCAN <strong>ve</strong> Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa EKEN<br />
konuşma yapacaklar.<br />
Sayın Ahmet TEZCAN belediyelerin mali denetiminde denetim çeşitliliği <strong>ve</strong><br />
çıkış yolları üzerine bir konuşma yapacak. Sözü kendilerine bırakıyorum.<br />
Sayıştay Başkanlığı, Başdenetçi Ahmet TEZCAN;<br />
Öncelikle kıymetli hazirunu mensubu olduğum kurumum Sayıştay Başkanlığı<br />
<strong>ve</strong> şahsım adına en içten saygılarımla selamlıyorum.<br />
Panelin sonuçlarının hayırlara <strong>ve</strong>sile olmasını diliyorum. Ve bu süreçte,<br />
bu düzenlemeyi yapan Marmara Belediyeler Birliği <strong>ve</strong> Büyükşehir Belediye<br />
Müfettişleri Derneğinin bu organizasyonunu tebrik ettiğimi, çok yerinde<br />
bulduğumu ifade etmek istiyorum. Kamu maliyesi sisteminde köklü bir<br />
değişikliği yaşıyoruz. Bir değişim yaşıyoruz. Bu değişim sürecinde kamu mali<br />
yönetim <strong>ve</strong> mali kontrol sistemindeki gelişimi irdeleyen, değerlendiren bu<br />
panelin çok faydalı olacağına inancım tamdır.<br />
Mali sistemdeki aksaklıkların düzeltilmesi anlamında uzun yıllardan beri<br />
çalışmaları var mali yönetimin. Yıllardan beri kıt kaynakların en etkin kullanımı<br />
konusunda arayışların sürdüğü ülkemizde, mali sistem açısından değişim<br />
ihtiyaçlarını yoğun olarak yaşadık. Bu anlamda değişim ihtiyacının bariz olarak<br />
hissedildiği bir örneği paylaşmak isterim. 1994 yılı olduğunu zannediyorum,<br />
Türkiye’deki eczacılar birliği eczanelerin tahakkuk etmiş olan alacaklarını tahsil<br />
edemediklerini <strong>ve</strong> bu biriken alacaklarının kendi sermaye yapılarını tehdit<br />
ettiğini <strong>ve</strong> tahsilâtın bir an önce olması anlamında kamu yönetimine ricada<br />
bulunuyor. İlgili bakan bütçedeki yükün belirlenmesi anlamında bir tespit<br />
yapılmasını istiyor. Maalesef tüm eczacıların ne kadar tahakkuk etmiş alacağı<br />
olduğu belirlenemiyor. Çünkü bütçe muhasebe sistemi <strong>ve</strong> kamu muhasebesi<br />
kayıt sistemi buna cevaz <strong>ve</strong>rmiyordu. Bu yapıda kurgulanmış değildi.<br />
Diğer taraftan bütçenin kullanım sonuçlarına ilişkin açık raporlama düzeni<br />
kurulamadığından <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong>renlerin kaynak kullanımlarına dair bilgilenmeleri<br />
de mümkün olmuyordu. Klasik bütçe anlayışından geldik, program bütçeden<br />
geçtik, performans esaslı bütçelere geldik. Klasik bütçe anlayışı içerisinde<br />
muhasebe sonuçlarının yardımcı fonksiyonları olmadan, maalesef yatırımların,<br />
bütçe harcamalarının hangi tercihlere bağlı olarak kullanıldığını <strong>ve</strong>rgi ödeyenler<br />
olarak tespit edemiyorduk. Mastır tezimi, demiryollarının geliştirilmesinin<br />
ülkemize ekonomik olarak katkısını incelemeye ayırmıştım. Ve orada şunu<br />
gördüm; yıllar yılı tüm beş yıllık kalkınma planlarında, karayolu, denizyolu <strong>ve</strong><br />
31
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
havayolu taşımacılığı yanında demiryollarının birim taşıma maliyetinin uygun<br />
olması, <strong>ve</strong>rimli olması tercihinden ötürü yolcu <strong>ve</strong> yük taşınması konusunda<br />
demiryolunun taşıma modları içerisindeki ağırlığının arttırılmasının gerekliliği<br />
tespit edile gelmiş. 1960’lı yıllarda demiryoluyla yük taşıma oranı %9 - %10,<br />
yolcu taşıma oranı %6 - %7 iken 70’lerde 80’lerde bakıyorsunuz, kalkınma<br />
planında hedef olarak belirlenmiş olmasına rağmen bu oranlar demiryollarının<br />
aleyhinde gelişmiş. Hani kalkınma planındaki tespit? Bütçe ile stratejik plan<br />
arasında bağ kurulamamış.<br />
Bütçenin oluşturulması, kullanılması <strong>ve</strong> kesin hesaba bağlanmasında köklü<br />
değişikleri içeren bir yapılanmayla 1971 yılında program bütçeye geçilmiş. Yani<br />
ödeneklerin harcanmasının netleşmesi konusunda program bütçeye geçiliyor.<br />
Program bütçe, başlı başına zamanındaki bütçe tekniğine göre hakikaten bir<br />
reformdur. Muazzam bir sistemi öngörmüş. Nasıl? Başlangıçta bütçe belirlenirken<br />
program, proje, faaliyet anlamında ayırımlara gidilmiş. Teknik olarak bilirsiniz,<br />
uygulayanlar bilirler ki yeni kalktı uygulamadan, 100 kaleminde, 10 kaleminde,<br />
1 kalemin de detaylara kadar ödenekler tasnif <strong>ve</strong> tahsis edilmiş. Bu tahsisten<br />
sonra 1973 yılında uygulamaya konulan program bütçenin, hemen fazla değil<br />
iki yıl geçmeden 1 düzeyindeki kesin hesaba bağlanılma yeteneği ortadan<br />
kaldırılmış. Akabinde bir yıl sonra da 10 düzeyinde de kaldırılmış. Ne olmuş?<br />
100 kaleminde, program bazında bütçeye ödenek gelmiş, kesin hesaba da 100<br />
kaleminde bağlanmış. Böyle olunca, paranın detay olarak, aktarmalar sürecinde<br />
nerede kullanıldığını göremez hale gelmişiz. Sistem bu yönde gelişmiş.<br />
Burada asla, her hangi bir ithamla bunu söylemiyorum ancak kamu maliyesi<br />
anlamında devletimizin sahip olduğu geçmişi kısaca özetlemek istiyorum. Kamu<br />
maliyesi yönetimi anlamında artık devam edilemez hale gelinmiş. Uluslararası<br />
gelişmeler, borçlanma kapasitemiz, uluslararası ekonomik yapıdaki, mali<br />
yapıdaki duruşumuz daha net, şeffaf olma gerekliliğini zorunlu kılmaktadır.<br />
Kamu maliyesi yönetiminde etkinliğin sağlanabilmesi anlamında 90’lı yılların<br />
sonundan itibaren çalışmalar başlamış. Bu çalışmalar neyi amaçlamaktadır:<br />
Kaynaklarımızı en etkin şekilde kullanabilelim, bir sistem kurabilelim <strong>ve</strong><br />
bu sistem içinde de kamu kaynaklarının kullanımının amaca ulaşmasını<br />
engelleyecek risklere karşı yönetimin bir kontrol zafiyeti olmasın. Sonuç stratejik<br />
amaca uygun olarak en gerçekçi biçimde tahakkuk etsin. Buna yönelik olarak,<br />
çabalar sürdürülmüş <strong>ve</strong> 2003 yılında şu an 5018 olarak bildiğimiz kanun kabul<br />
edilmiş. Yürürlüğe girmesi 2006’ya kalmış değişikliklerle beraber o günden bu<br />
yana 5018 sayılı Kamu Maliyesi <strong>ve</strong> Kontrol Kanunu uygulamada bulunmaktadır.<br />
Uygulamada ancak, bu düzenlemenin içeriğine karşı yöneticilerin sahip olduğu<br />
algılamalar, anlayışlar yüzünden maalesef eskiden gelen sistemin devam etmesi<br />
yolunda direnç oluşmasına yol açabilmektedir.<br />
5018 sayılı kanun ile getirilmek istenilen kamu mali yönetimi <strong>ve</strong> mali kontrol<br />
sisteminin özü kısaca şu şekilde tanımlanabilir: Kamu mali yönetiminin<br />
amacı diyoruz, bir kamu idaresinin misyonları var değil mi? Vizyonları var.<br />
Bir amacı gerçekleştirmek için kamu idaresi var. O amacı gerçekleştirmek için<br />
32
harcamalarını yapacak, yönetimini gerçekleştirecek amaç budur. Eğer amaç,<br />
vazoyu kırılmadan A noktasından B noktasına götürmek ise hedef kesinlikle,<br />
B noktasına o vazonun sağlam şekilde ulaşmasının sağlanabilmesidir. Bu<br />
amacın gerçekleşebilmesi için mali yönetimin, sistem olarak sürecin önündeki<br />
pürüzleri, engelleri kaldıracak şekilde dizayn edilmesi lazım. Burada sistemde<br />
kurulmuş olan kontroller , iç kontroller var, denetim var. Bütünüyle birlikte,<br />
mali yönetimin etkin olabilmesinin sağlanması hedefleniyor. Önceki sistemin<br />
dayandığı temel kurgu, vazo kırılmaya kırılacak da, ben onun sorumlusunu<br />
şimdiden tespit edeyim şeklinde tasvir etmek mümkündür. A şahsı sorumludur,<br />
B şahsı sorumludur şeklinde sorumlu tespiti var. Ama şu anki sistemde sonuç<br />
odaklı bir mali yönetim kurgulaması temelinde, vazo elden ele giderken, bir<br />
diğerine aktarılırken, oluşabilecek riskler tespit edilmeli,her bir süreçte bu<br />
riskleri ortadan kaldıracak tedbirler alınmalı, vazonun sağlam bir şekilde yerine<br />
ulaştırılması sağlanmalıdır. Kırılırsa da, kimde kırılmışsa sorumlu o olmalıdır.<br />
Yaklaşım böyle. Olay performansa dayalı bir yaklaşım zihniyetinde ele alınmış.<br />
Bu çerçe<strong>ve</strong>de geliştirilmiş.<br />
Uygulamaya konulan performans esaslı bütçe tekniğine baktığımızda hesap<br />
<strong>ve</strong>rme sorumluluğu var. Hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğu çerçe<strong>ve</strong>sinde, her bir birim,<br />
gerek imza atmayan üst yönetici gerek imza atarak mali yönetimde dahli<br />
bulunan harcama yetkilisi, muhasebe yetkilisi, gerçekleştirme sorumluları<br />
bunların her birinin mali yönetimde bulundukları yerin sorumluluğunu icra<br />
etmeleri gerekiyor. Sorumlulukları buna göre açık açık belli olmalı hesap <strong>ve</strong>rme<br />
sorumluğu var diyor. Ve üst yöneticilerin burada imza atma yetkisi yok ama<br />
hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğu var. Hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğu da şudur: Meclis üst<br />
yöneticiye diyor ki, ben sana bu bütçeyi <strong>ve</strong>rdim uygulama sonucunu senden<br />
isterim. E<strong>ve</strong>t, yıl sonunda, kurumumun bütçe uygulama sonuçları budur diyerek<br />
sonucu mali raporlar <strong>ve</strong> faaliyet raporları ile ortaya koyma mükellefiyeti var.<br />
Kimin? Üst yöneticinin. Burada idari bir sorumluluk söz konusu.<br />
Mali yönetim sisteminde getirilen diğer bir ilkede mali saydamlıktır. Bütçenin<br />
oluşumundan, bütçenin harcama birimi itibariyle oluşumundan tutun,<br />
harcanması uygulanması <strong>ve</strong> raporlanmasına kadar geçen tüm süreçte mali bir<br />
saydamlık olması lazım. Mali uygulama sonuçlarına bilgisine ihtiyaç duyan<br />
“bütçe hakkı” gereği parayı yönlendiren meclis <strong>ve</strong> bu kaynağı temin eden<br />
kamuoyu için, muhasebe sistemi bu anlamda mali saydamlığı net bir şekilde<br />
ortaya koyabilmelidir. Çok yıllı bütçeleme yaklaşımı uygulamaya konuldu.<br />
Daha önceden yıllık bütçeleme uygulaması vardı. Genel bütçeli kurumlarda, bir<br />
sonraki yılın bütçesi bir önceki yılın belli bir oranına bağlı olarak artırılırdı. Ve<br />
yansıması olarak mahalli idareler de keza öyle. Yaklaşık bir orana bağlı olarak<br />
arttırılsın kabulü ile, bütçeler böyle belirlenirdi. Şimdi ise üç yıllık perspektif<br />
içerisinde belirlenecek hedeflere uygun olarak nasıl bir bütçe uygulanması<br />
gerekiyor, hangi kalemlerden harcama türünü geliştirmek gerekiyor yaklaşımını<br />
esas alan, vizyona bağlı çok yıllı bütçeleme anlayışı uygulamaya konulmuştur.<br />
Bir diğer düzenleme ile tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmiş<br />
durumdadır. Önceden nakit muhasebesi vardı bilirsiniz, para ödendiği zaman<br />
33
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
bütçeden çıkar, tahsil edildiği zaman bütçeye girer. Gelir <strong>ve</strong> gider kaydı nakite<br />
bağlı olarak gerçekleşirdi. Ve hiçbir şekilde gerçekleştirilen gelir giderin sonraki<br />
yansımaları görülmezdi. Örnek olarak şunu söyleyebiliriz. Bir belediye başkanı<br />
çok güzel çalıştı, başarılı bir yatırım yaptı, bir bina inşa etti. O binaya ilişkin giderin<br />
bütünü nakit esaslı muhasebe mantığına göre tamamen gerçekleştiği dönemin<br />
gideri olarak kabul edilmekteydi. O binayı kullanarak daha sonra hizmet yapan<br />
diğer başkanlar faaliyetlerinin sonucunda binayı bir maliyet unsuru olarak<br />
görmezler, dönem faaliyetlerinin sonucunda gider yansımasını kayıtlarda<br />
görmedikleri için de dönem itibariyle yalın olarak hizmeti <strong>ve</strong> bağlı olarak elde<br />
edilen geliri raporlar idi. Halbuki o gelir <strong>ve</strong> o hizmet daha önceki dönemde<br />
gerçekleştirilen o giderin üzerinden <strong>ve</strong> eseri kullanılarak yapılabilmiştir.<br />
Şimdi uygulamaya konulan tahakkuk esaslı muhasebe anlayışında, bir bina<br />
yapıldığı zaman e<strong>ve</strong>t harcanan para bir bütçe gideridir. Doğru, bütçe gideri<br />
olarak kaydedilebilir. Ama tamamı dönem faaliyet sonucuna yansıyan bir gider<br />
değildir. Gider olarak ne kadarı kaydedilmelidir? İşte bunun içinde amortisman<br />
süreleri vardır, belirlenmiştir, yanlış hatırlamıyorsam binalar için 40 yıllık<br />
maliyet paylaşım suretiyle giderleştirme kayıtları yapılabilir. Toplam maliyeti<br />
40’a bölersiniz <strong>ve</strong> her yıl yenileme oranları tutarında arttırırsınız, o kadarlık<br />
kısım o dönemin gideridir. İşte siz bu kadar giderle bakın bakalım ne yaptınız.<br />
Ortaya koyduğunuz faaliyet sonucu nedir anlamında bir muhasebe sistemi<br />
geliştirildi.<br />
Diğer taraftan analitik bütçe sınıflandırması geliştirildi. Bütçe, kurumun hangi<br />
birimi için hangi fonksiyon <strong>ve</strong> hangi hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik<br />
olarak hangi kaynaklardan sağlanarak oluşacağı anlayışını sınıflayabilmek<br />
ile bütçenin kullanılma sonuçlarının görülebilmesine imkan sağlayan bir<br />
sınıflandırma ihtiyacı vardı. Buda performans esaslı bütçelemeyle beraber<br />
karşılandı denilebilir. Bütçe bu parametrelere bağlı olarak oluşacak ama<br />
bütçeyi idareler oluştururken önlerinde ayrıca bir stratejik planında olması<br />
gerekliliği vardır. Kurumların yerine getirmekle yükümlü oldukları görevleri <strong>ve</strong><br />
ulaşmak isteyecekleri amaçları vardır. Bu misyon <strong>ve</strong> vizyonlarına ulaşabilmek<br />
içinde stratejik planlarına bağlı olarak yıllık bütçelerinde kabul ettikleri bir<br />
performans programı oluştururlar. Performans programı ile kurum diyor ki; 3<br />
yıllık hedeflerime, stratejik planlarıma bağlı olarak bu yılki gerçekleştireceğim<br />
programım budur diyor, performans programını belirliyor <strong>ve</strong> performans<br />
programına ulaşabilmiş olmasının göstergesi olarak ta performans hedefini<br />
tespit ediyor. İşte ben diyor bu bütçeyi şu hedefler için istiyorum <strong>ve</strong> bu istemiş<br />
olduğum bütçeyi gerçekleştirdiğimi şu göstergeye bağlı tutuyorum. E<strong>ve</strong>t, bu<br />
göstergeyi şu kadar seviyede hizmeti gerçekleştirmiş isem ben bu bütçenin<br />
hakkını <strong>ve</strong>rmişimdir, ifa etmişimdir. Yok değilse benden açıklama isteyin<br />
anlamında bir yaklaşım; stratejik plan, performans programı, performans<br />
hedefi <strong>ve</strong> performans göstergesi.<br />
Performans esaslı bütçe, harcama biriminden itibaren toplanıp geliyor bütçe<br />
oluşuyor uygulanıyor. Uygulanırken neye dikkat edilmeli. İşte vazo taşınıyor.<br />
34
Burada da mali yönetim sisteminde iç kontrol unsurları dizayn edilmiş. İç<br />
kontrol unsurları ile deniliyor ki; harcama yapılırken, gelir tahsil edilirken<br />
gider tediye edilirken amaçlara uygun şekilde icra edilsin. Her hangi bir şekilde<br />
aksama olmasın. Risklerden uzak kalınsın deniliyor. Risk tespiti yapılıyor. Bizi<br />
amacımıza ulaştırma konusunda engelleyen riskler nelerdir şeklinde bir tespit<br />
yapılıyor. Bu risk tespitinden bizi neler korur şeklinde kontroller kuruluyor.<br />
Anlık olarak kontroldür. İç kontrollerden elde edilen yansıma ile beraber<br />
idarenin mali yönetimde bir zafiyet göstermemesi beklenir.<br />
İç kontrolün en önemli öğesi, unsuru olarak da iç denetim dizayn edilmiştir. İç<br />
denetim konusu sanırım bu oturum içerisinde en can alıcı noktalardan bir tanesi<br />
olacak, iç denetim <strong>ve</strong> teftiş kurulu ayırımı algılaması şeklinde. İç denetimin<br />
yeni kamu mali yönetimi sistemindeki misyonu şudur: Kurumun hedeflerine<br />
ulaşabilmek için ifa edeceği işlemlerin, uygulayacağı kararların <strong>ve</strong> yapacağı<br />
faaliyetlerinin yasalara uygunluğu, <strong>ve</strong>rimliliği, etkinliği <strong>ve</strong> etkililiği açısından<br />
incelenmesi, idarenin performansının ölçülmesi <strong>ve</strong> bilişim sistemlerin<br />
gü<strong>ve</strong>nilirliğinin tespiti gibi hususlarda hizmet icra etmektir. Kurum lisanı<br />
hal ile iç denetime şunu söylüyor; tüm unsurlar itibariyle beni anlık olarak<br />
incele <strong>ve</strong> her hangi bir eksiklik, hata gördüğünde bana rehberlik et, sistemi<br />
yeniden dizayn edebileyim. Sistemin dizaynı açısından iç denetim, yönetimin<br />
bir fonksiyonudur. Direkt olarak eksiklikleri, hataları anında telafi etmeyi<br />
öngören, işte şu noktadan gemi su almakta, kapatılsın anlamında bir tespiti<br />
ortaya koymaktadır. Yoksa asla <strong>ve</strong> asla alışılageldiği gibi, onlar kusuru bulmak<br />
durumdadırlar, sorunu bulmak durumdadırlar gibi bakılamaz iç denetime.<br />
İç denetim bu anlamda rehberlik eder, sistemi bu anlamda rehabilite eder,<br />
sistemde hatalar varsa bunun düzeltilmesi konusunda üst yöneticiye katkıda<br />
bulunur.<br />
Mali yıl sonu itibariyle yıl bütçesi uygulaması sona eriyor, alınan kaynaklar<br />
hedeflenen hizmetler için sarf ediliyor. Dönem sonunda, uygulamaların<br />
sonucunu gösteren mali tablolar düzenleniyor. Ve ayrıca uygulamaların<br />
kurumun stratejik amaçlarına, performans göstergelerine bağlı olarak<br />
gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirmesini yapan faaliyet raporları<br />
hazırlanıyor. Dönem sonunda iki çıktı oluşuyor: Mali tablo <strong>ve</strong> faaliyet raporu.<br />
Faaliyet raporlarının anlamı nedir? Faaliyet raporu ile, Merkezi yönetim bütçesi<br />
kapsamında bulunan kamu idareleri için Türkiye Büyük Millet Meclisine,<br />
mahalli idareler için meclislerine, üst yöneticinin <strong>ve</strong>rdiği bir gü<strong>ve</strong>nce beyanı<br />
ile deniliyor ki; “ Başlangıçta bu bütçeyi, kurumumuza <strong>ve</strong>rdiniz, üst yöneticisi<br />
olarak bu bütçenin yönetiminden mesuldüm. Bütçeyi şu amaçların yerine<br />
getirilmesi için tahsis ettiniz, ben de süreç içerisinde şu faaliyetleri hedeflenen<br />
ölçekte yerine getirdim, şu faaliyetleri de şu etkenlere bağlı olarak hedeflenen<br />
büyüklükte yerine getiremedim. İşte faaliyetimin sonucu budur” anlamında<br />
performans ölçülmesini sağlayacak bir rapor ortaya koyuyor.<br />
Mali tablolarla ile de; “tahsis edilen bütçe kaynakları ile işte bu harcamaları yaptım.<br />
Giderlerin kurumsal sınıflandırmasında, A harcama biriminde bu harcamaları,<br />
35
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
B harcama biriminde bu harcamaları yaptım. Ekonomik sınıflandırmanın<br />
birinci düzeyinde bu miktarda, ikinci düzeyinde şu miktarda harcama yaptım.<br />
Harcamaların türlerine bağlı fonksiyonel tasnif olarakda şu şekilde icra ettim”<br />
anlamında mali tablolar hazırlanıyor. Peki bu çıkan tabloları meclis nasıl kabul<br />
ediyor? Bu işin uzmanı değil ki, <strong>ve</strong>rmiş olduğu bütçenin sonucundan emin olsun,<br />
gü<strong>ve</strong>nsin. Bu anlamda meclis dış denetime yani Sayıştay’a diyor ki, “bana gelen<br />
bu mali tablolar doğru mudur, ben buna gü<strong>ve</strong>neyim mi?” E<strong>ve</strong>t mali tabloların<br />
doğru <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilir olup olmadığına ilişkin gü<strong>ve</strong>nceyi Sayıştay <strong>ve</strong>recek. Sistemin<br />
istemiş olduğu budur. Peki Sayıştay dış denetim organı olarak ihdas edilmiş,<br />
sistemde kurgulanmış bulunan iç denetim yapısı ile bir çatışma var mı? Ya da<br />
bir ortak alan? Hayır. Bir birine destek <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> sistemi güçlendiren bir yapı<br />
var. Eğer bu kamu mali kontrol sisteminde kurgulandığı şekilde çalışılırsa iç<br />
denetim anlık olarak kontrolü yapacak, anlık olarak denetimi yapacak <strong>ve</strong><br />
meydana gelmesi muhtemel olan riskleri, olası hataları anında idareciye<br />
bildirerek geri besleme yaparak düzeltilmesini sağlayacak. Her bir iç denetim<br />
birimi kendi kurumuyla sorumlu. Ama dış denetimi gerçekleştiren Sayıştay<br />
kamu erki kullanan hemen hemen tüm kurumların gelirleri, giderleri <strong>ve</strong><br />
malları üzerinde yaptığı mali denetim, performans değerlendirmesi denetimi,<br />
bilgi işlem gü<strong>ve</strong>nilirliği denetimi, kanunlara uygunluk denetimleri ile kurumun<br />
mali tabloları hakkında kanaat bildirecek varsa sorumluların sorumluluklarını<br />
dairelerinde yargılayarak tespit edecek <strong>ve</strong> faaliyet raporları üzerinden üst<br />
yöneticilerin performanslarını değerlendirerek bu tespitleri raporlar yolu ile<br />
Meclise <strong>ve</strong> kamuoyuna sunacaktır,<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN; Sayın TEZCAN son 5 dakikanız.<br />
Teşekkür ederim sayın başkan. Yeri gelmişken Sayın Ali Bey bu konuda bir<br />
değerlendirmede bulunmuştu. Sayıştay’ın dış denetim anlamında, önceki<br />
misyonunda hesapların gerek yerinde, gerekse merkezde inceleme görevi vardı.<br />
Merkezde inceleme için hesaba ait belgelerin denetlenebilmesi için denetçisine<br />
ulaştırılırken tabi olarak çuvalda taşınıyordu. Kamu maliyesinin işlemlerinin<br />
kayıt altına alınması usulünde elektronik belgeleme sistemi gelişiyor. Bundan<br />
sonra gelişen sistem gereği, hesaplar direkt olarak elektronik ortamda<br />
alınabilecektir. Bu anlamda elektronik format sağlayan neyse o <strong>ve</strong>riler öyle<br />
aktarılacak ama öncesinde elektronik <strong>ve</strong>riler yoktu, dolayısıyla çuvallar vardı,<br />
hesaplar öyle geliyordu. Diğer hususta çuvallar içerisindeki hesabın tamamının<br />
incelenmesinin tam yapılıp yapılamadığına ilişkin tereddütlerini dile<br />
getirmişlerdi. Kesinlikle yevmiye defterinden hesabın tam alınıp alınmadığına<br />
ilişkin puantajı denetçi yapar <strong>ve</strong> yapmıştır da. Bu anlamda muhakkak Ali Bey<br />
eksikliği ihsas etmedi ancak burada zihinlerde iz kalmasın diye söylüyorum.<br />
Şu anda gelişen bir denetim tekniğiyle karşı karşıyayız. Bilişim sistemleriyle,<br />
bilgisayar destekli denetim ile beraber boşluk bırakmayacak bir denetim icra<br />
etmek üzere hazırlandık. Yeni kanunumuzda 2 hafta önce meclise tevdi edildi.<br />
Umuyoruz ki en yakın zamanda çıkar inşallah.<br />
36
Gelişen kamu mali kontrol sisteminin olmazsa olmaz kabulü üst yönetimin<br />
denetimidir. Üst yönetim anlayışının iç denetim konusunda bir yaklaşımı var.<br />
İç denetim konusunda sistem iç denetçileri kamu mali yönetimine rehberlik<br />
etsin <strong>ve</strong> bu arada fonksiyonel bağımsızlığı olsun diye kurgulamış iken biraz ev<strong>ve</strong>l<br />
bahsettiğim düşüncelerle üst yöneticiler bu yaklaşıma biraz uzak kalabiliyor. İç<br />
denetçilere ikinci görev <strong>ve</strong>rebiliyorlar. Yıllık çalışma planlarına müdahil olmak<br />
isteyebiliyorlar. Dolayısıyla teftiş kurullarının çalışma algılaması ile birleştirerek<br />
aynı şekilde üst yönetime bağlı olarak devam etsinler gibi algılama içindeler.<br />
Ama sistemin önermiş olduğu çalışma biçimi bu değil. Bu durumu kim tespit<br />
edecek? İşte yeni kanunumuz çıktığında Sayıştay tespit edecek. İç kontrol<br />
unsurlarının müdahale altında olduğu, bağımsız çalışamadığı, yıllık çalışma<br />
programını kendisi yapamadığı anlamında sistemin objektif çalışamadığı<br />
konusunda tespit yapacak, meclise sunacak, kamuoyuna sunacak. Bu anlamda<br />
kanunumuzun çıkma zorunluluğu var.<br />
Panelin ilerleyen bölümlerinde olabildiğince daha çok mali denetimin,<br />
performans denetiminin, iç denetimin, dış denetimin ne getirdiği üzerinde<br />
durmakta büyük fayda var diye şahsi düşüncemi arz etmek istiyorum.<br />
Hazırladığım slaytları açma imkanı bulamadım en azından bu slaytlar içerisinde<br />
hemen bir iki unsuru kısaca arz etmek istiyorum. Diğer kısımlardan özetle<br />
bahsettik. Örneğin analitik bütçe sınıflandırmasında kurumsal sınıflandırmadan<br />
bahsettik. Uygulamaya baktığımızda kurumsal sınıflandırma olarak bütçenin<br />
oluşmasında <strong>ve</strong> bütçenin sonucunda bu tabloyu görebileceğiz. Burada bir<br />
idarenin kurumsal sınıflandırmadaki harcamalarını görüyoruz. Ve çok yıllı<br />
bütçelemenin gereği olarak iki yıl geçmişten gerçekleştirmeleri görecek, iki yıl<br />
sonraki tahminleri ortaya koyacak olan bir bütçe anlayışımız var. Bakın burada<br />
ne çıkıyor ortaya Ulaşım Dairesi Başkanlığı var, Ulaşım Dairesi Başkanlığında<br />
bütçenin yıl içerisinde harcama izleridir bunlar. Cari yıldan iki yıl önceki<br />
bütçedeki payı %5 iken bir önceki yılda %6 iken cari yılda %26’ya çıkmış. Bunu<br />
iki yıl sonra öteleyerek bakarsak idare için böylesi bir yaklaşım vizyondur,<br />
denetim açısından eğer geçmişe dönerek baktığınızda bakın denetim de ne<br />
sonuç <strong>ve</strong>riyor? Burada harcamada bir fazlalaşma var, bir artış var. Bu nedir<br />
denildiğinde kesinlikle bu bir risktir, riskin analizi olarak denetimin burada<br />
yoğunlaşması gerektiğini ortaya koyar. Bununla beraber bir son tabloyu hemen<br />
arz edeyim.<br />
E<strong>ve</strong>t, bütçelerin, stratejik plan, performans programı <strong>ve</strong> performans<br />
göstergelerine göre oluşturulması <strong>ve</strong> incelenmesi gerektiğini söylemiştim.<br />
Burada örnek olarak Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün 2009 yılı<br />
performans programından bir alıntı yaptım. Orada diyor ki 2009 yılı performans<br />
programında stratejik amacımız diyor kamu kaynaklarının kullanılmasında<br />
etkinliği, <strong>ve</strong>rimliliği, hesap <strong>ve</strong>rebilirliliği <strong>ve</strong> şeffaflığı sağlamaktır diyor. Bu<br />
stratejik amaçtır. Bu orta <strong>ve</strong> uzun vadeyi kapsayan bir amaçtır. Stratejik hedefim<br />
diyor uluslar arası standartlara uyumlu mali denetim sistemi oluşturmaktır<br />
37
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
diyor. Stratejik amacına ulaşabilmenin performans göstergesi olarak performans<br />
hedefini koyuyor, 2009 yılında, Muhasebat Genel Müdürlüğünce 600 muhasebe<br />
yetkilisine sertifika eğitimi <strong>ve</strong>rilecektir diyor. Bunun için de diyor benim şu<br />
kaynaklara ihtiyacım var diyor, bütçe oluştururken. Eğitim <strong>ve</strong> sertifikasyon<br />
faaliyetinde personel giderim bu kadar, sosyal gü<strong>ve</strong>nlik kurumuna katılım payım<br />
bu kadar, mal hizmet alımı giderim şu kadar diye bir bütçe talebinde bulunuyor,<br />
bütçe alınıyor <strong>ve</strong> uygulanıyor. Peki, sonucunda ne olması gerekiyor? İdarenin<br />
faaliyet raporunu ortaya koyarken bu 600 kişinin eğitimine ilişkin olarak ben<br />
bu eğitimi <strong>ve</strong>rdim diyebilmesi lazım. <strong>Denetim</strong> açısından baktığımızda eğer 600<br />
kişiye eğitim <strong>ve</strong>rilmemişse bunun niye <strong>ve</strong>rilemediğinin tespitini, gerekçelerini<br />
sormak <strong>ve</strong> ona göre raporlamamız gerekiyor.<br />
Slayta bağlı olarak bir sunu içinde kalamadım, genel daire içinde bir<br />
değerlendirme çerçe<strong>ve</strong>sinde yaptığım sunumumu süreyi fazla aşmamak adına<br />
burada tamamlıyorum. Dinlediğinizden ötürü, katkınızdaki coşkunuzdan ötürü<br />
çok teşekkür ediyorum, saygılarımı arz ederim.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Sayıştay Başdenetçisi Sayın Ahmet TEZCAN’a çok teşekkür ediyoruz, yapmış<br />
olduğu akıcı sunu <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rmiş olduğu güzel bilgiler dolayısıyla. Müsaadenizle bu<br />
sunumdan tuttuğum bazı notları sizlere aktarmak istiyorum özet şekilde.<br />
Aslında Sayın Ahmet TEZCAN kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol sisteminde<br />
yaşanan değişimin ülkenin kendi iç sorunlarından kurtulmak amacıyla<br />
gerçekleştirildiğini, dolayısıyla ülkenin yaşamış olduğu bazı sorunlara da<br />
örnekleriyle değindi.<br />
Eczacıların alacağı, Milli Eğitim Bakanlığının geçmiş dönemlerde yapmış<br />
olduğu yatırımlara ilişkin örnek <strong>ve</strong>rdi. Ve Demiryolu taşımacılığında ne yazık<br />
ki gelinen durumu zaman içerisinde örnekleriyle anlattı kendisi. Klasik bütçe<br />
<strong>ve</strong> program bütçeye değindi. Ve program bütçenin bütçede zaman içerisinde<br />
yapılan değişikliklerin olumsuzluğuna da bir miktar temas etti kendisi. Uluslar<br />
arası gelişmelerin de küreselleşmenin etkisini de ifade ederek 2003 yılında<br />
5018 sayılı kamu mali yönetim <strong>ve</strong> kontrol kanunun kabul edilmesi <strong>ve</strong> 2006<br />
yılından itibaren de kanunun tamamıyla uygulamaya girmesinin sistemde<br />
yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu ifade etti. Bu dönemin sancılı, sıkıntılı<br />
biraz sürtüşmeli geçtiğini bunun da gayet doğal olduğunu çünkü sistemde yer<br />
alan unsurların, aktörlerin geçmişten kaynaklanan bir takım alışkanlıkları<br />
olduğunu <strong>ve</strong> bu zihniyet değişiminin, bu uygulama değişiminin birden bire<br />
gerçekleşemeyeceğini <strong>ve</strong> şuanda yaşanan sıkıntıların, aksaklıkların temelinde<br />
hatta bunun yattığını ifade etti. Önceki sistemle sonraki sistem arasında bir<br />
ayırım yaptı. Daha önce uygulanan sistemin sonradan denetime dayalı bir<br />
sorun tespiti sistemi olduğunu ifade etti. Yeni getirilmek istenen sistemin<br />
ise süreç içerisinde süreç denetimine dayalı sorun önleyici bir yaklaşıma<br />
dayandığını ifade etti. Ve yeni getirilen sistemin devlete ya da uygulamalara<br />
kattığı yeniliklerden söz etti. Mesela sorumluluk ilkesi üzerinde durdu.<br />
Sorumluluğun sistemin tamamına, kurumun tamamına yaygınlaştırılmaya<br />
38
çalışıldığını ifade etti. Bu çerçe<strong>ve</strong>de üst yöneticinin bazı konularda imza yetkisi<br />
olmasa bile sorumluluktan arî olmadığını belirtti. Aynı zamanda mali saydamlık<br />
ilkesi üzerinde durdu. Ve bunun temel bir hedef olduğunu ifade etti.<br />
Üçüncü olarak çok yıllı bütçelemenin getirildiğini <strong>ve</strong> son üç yılın bütçe<br />
<strong>ve</strong>rilerinden hareketle gelecek yılların efendim planlandığını ifade etti.<br />
Dördüncü olarak tahakkuk esaslı muhasebenin üzerinde durdu <strong>ve</strong> bununla ilgili<br />
de amortismana dayalı bir örnek <strong>ve</strong>rdi. Özel sektörde yıllardan beri uygulanan<br />
hatta bazı kamu kurumlarında İSKİ gibi uygulanan ama nedense İSKİ’nin<br />
bağlı olduğu <strong>ve</strong>ya su <strong>ve</strong> kanalizasyon idarelerinin bağlı olduğu belediyelerde<br />
uygulanmayan bir sistemin getirildiğini ifade etti. Bu açıdan çok yararlı bilgiler<br />
oldu.<br />
Beşinci olarak analitik bütçe sistemi üzerinde durdu. Altıncı olarak ta stratejik<br />
plan <strong>ve</strong> performans programı üzerinde durdu, kendileri. Tabi sürece dayalı<br />
kontrol sistemi iç kontrolü beraberinde getiriyor. Çünkü iç kontrolün temel<br />
unsurlarından biri de risk analizi <strong>ve</strong> risk yönetimi. İç denetimin temel<br />
mantığı ise şu şekilde özetledi; sürecin anlık olarak incelenmesi <strong>ve</strong> sistemin<br />
yeniden yapılandırılmasına rehberlik etmek <strong>ve</strong> gerekli rehabilitasyonun<br />
gerçekleştirilmesine de katkı sağlamak. İç denetimi de iç kontrolün temel<br />
unsurlarından biri olarak gördü. Ve sürecin iki çıktısının olduğunu ifade etti;<br />
faaliyet raporları <strong>ve</strong> mali tablolar. Faaliyet raporlarının ortaya çıkış sebebi ya<br />
da anlamı nedir, amaç <strong>ve</strong> hedeflere ne ölçüde ulaşıldığının kontrol edilmesi<br />
bunların ölçülmesi, hesap <strong>ve</strong>rilmesi, yönetimde şeffaflığın sağlanması <strong>ve</strong><br />
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi. Mali tabloların doğruluğunun <strong>ve</strong><br />
gü<strong>ve</strong>nilirliğinin sağlanması yetkisinin de Sayıştay’da olduğunu, Sayıştay’ın bu<br />
nedenle süreç içerisinde temel bir unsur, temel bir kurum olduğunu ifade etti. Ve<br />
sistemin komple düşünülüp efendim gerçekleştirilmeye çalışıldığını ifade etti.<br />
Sayıştay’ın e-devlet uygulamalar çerçe<strong>ve</strong>sindeki yapmış olduğu son e-denetim<br />
ya da e-muhasebe sistemini de daha önceki belki bir yanlış anlaşılmanın<br />
giderilmesi babından ifade etti kendisi. Sayıştay kanunun mecliste olduğunu<br />
<strong>ve</strong> bu kanunun çıkmasıyla birlikte sistemdeki bazı sorunların da büyük ölçüde<br />
giderileceğini ifade etti. Analitik bütçede kurumsal sınıflandırmaya ilişkin bir<br />
takım örnekler <strong>ve</strong>rdi, son olarak da stratejik planlamaya ilişkin örnekler <strong>ve</strong>rdi. Bu<br />
çerçe<strong>ve</strong>de stratejik amaca, stratejik hedefe, performans hedefine <strong>ve</strong> performans<br />
göstergesine örnekleriyle değindi. Stratejik plan, performans programı, bütçe<br />
<strong>ve</strong> faaliyet raporu ilişkisini <strong>ve</strong> sonuçların kontrolünü de açıklayarak sunumunu<br />
tamamladı. Aslında soru kısmı değil ben de soru sormayacağım ama kendisine<br />
bir şeyim olacak, bir hususu arz edeceğim. Daha sonra cevaplarsa sevinirim.<br />
Neden batılı ülkelerde vizyon misyonun üstündedir de Türkiye’de misyon<br />
vizyonun üstündedir? Bunu da bir Sayıştay denetçisi olarak, baş denetçisi olarak<br />
bize açıklarsa seviniriz.<br />
39
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Efendim oturumumuzun son konuşmacısı Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi<br />
Prof. Dr. Musa EKEN.<br />
Kendileri kamu yönetimi anlayışındaki değişim <strong>ve</strong> denetime yansımaları<br />
konusunda bir sunum yapacak. Buyurun Sayın Hocam.<br />
Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa EKEN;<br />
Efendim teşekkür ediyorum, sağ olun. Sayın Valilerim, Sayın Hazirun. Efendim<br />
ben daha çok uygulamaya dönük olmaktan çok genele bakmak istiyorum. Kamu<br />
yönetimindeki denetim işlevinin neden değişime uğradığını, ya da neden<br />
değişmesi gerektiğine değinmek istiyorum. Kamu yönetimindeki denetim<br />
işlevinin değişimindeki temel faktörlerden birisi geldiğimiz günümüzde<br />
yönetim sisteminin, üretim sisteminin <strong>ve</strong>ya çalışma biçimlerinin değişmesidir.<br />
Doğal olarak ta bunun kamu yönetimine yansıması <strong>ve</strong> kamu yönetimindeki<br />
denetimin değişmesine neden olmuştur.<br />
Şimdi tarihsel olarak biliyoruz ki tek tip bir yönetim biçimi vardır. Özellikle<br />
orduların uygulamış olduğu yönetim biçimi katı, hiyerarşik, alt-üst ilişkisine<br />
dayanan kuralcı bir yönetim anlayışı. Bunu daha sonra devlet yönetimleri<br />
de kullandı <strong>ve</strong> 1920’lere kadar biz dünyada başka bir yönetim biçimi<br />
uygulamıyorduk. Buna ihtiyaç da hissetmiyorduk belki. Çünkü üretimdeki<br />
kullanılan model kas gücüne dayalı bir üretim biçimiydi yani emek yoğun üretim<br />
biçimiydi. Dolayısıyla emeğinden yararlanacağımız bir insanda aradığımız temel<br />
özellik ne olurdu? Güçlü kuv<strong>ve</strong>tli olması artı kendisine emir <strong>ve</strong>recek bir kişinin<br />
<strong>ve</strong>rdiği emirleri anlayabilecek kadar da akli selim olması. Bunun dışında her<br />
hangi bir özellik aramıyorduk. Böyle bir üretim biçiminde bir kişi yukarda adı<br />
ustabaşı olsun adı müdür olsun fark etmez. Ne yapacağını söyleyecek altındaki<br />
bunu uygulayacaktı. Uygulayıcının da zaten yarın ne yapacağını <strong>ve</strong>ya yaptığı<br />
işin neye yaradığını düşünmek gibi bir dünyası yok. Yani öyle bir şey de ondan<br />
sorulmuyor. Yani ona sadece sen <strong>ve</strong>rilen işi yap yeter deniliyor.<br />
Böyle bir yönetim anlayışında işte emir komuta hani bilirsiniz sizler hepimiz<br />
biliriz yönetimin süreçleri sayılırken yönetimin fonksiyonları sayılırken<br />
planlama, örgütleme, emir komuta, koordinasyon, denetim deriz. Böyle bir<br />
noktada emir komuta çok önemli bir işlev, çünkü yönetici emir komuta edecek,<br />
yönetecek altındakileri <strong>ve</strong> yapılan işlerinde onun emir komutasına uygun olup<br />
olmadığını ya kendisi denetleyecek hiyerarşik denetim anlamda ya da onun<br />
adına birileri denetleyecek.<br />
Tabi kurumlar büyüdükçe tarım toplumundaki uygulamalardan böyle sanayi<br />
toplumu ilk dönemlerine doğru geçtikçe işlevlerin ya da özellikle kamu adına,<br />
devlet adına yetki kullananların nasıl yetki kullanacaklarının, tabi burada<br />
hukuk devleti ilkesini de ihmal etmeyelim. Çünkü o ilke gereği bütün kamu<br />
yetkisi kullananların hukuk kurallarına uygun davranması <strong>ve</strong> bu amaçla hukuk<br />
kuralları konulması söz konusu yani kuralcı bir yönetim anlayışına geçiş söz<br />
40
konusu. Ve kurallar konuluyor. Hangi işin nasıl yapılacağına dair, kimi hangi<br />
yetkiyi kullanacağına dair. Tabi toplumsal gelişim yavaş olduğundan dolayı<br />
kurallar uzun süre varlığını koruyabiliyor. Yani bugün hani konuşuyoruz ya<br />
aramızda kurallar toplumun gerisinde kaldı diye. Çünkü gelişim hızlı ama o<br />
dönemlerde böyle bir hız yok, tarım toplumu dönemi <strong>ve</strong> sanayi toplumu ilk<br />
evrelerinde kurallar daha stabil şey toplumsal gelişme daha stabil olduğu için<br />
kurallar da varlığını muhafaza edebiliyor.<br />
Bu noktada yapılan denetim yani yönetimin bir işlevi olan denetimin temel<br />
özelliği kurallara uygunluk denetimidir. Kurala uygun davranılıyorsa problem<br />
yoktur, kurala uygun davranılmıyorsa sorumluluk vardır, ceza vardır.<br />
Ancak toplumsal gelişme hızlandıkça her işi için, her bir fonksiyon için, her<br />
bir görev için kural oluşturamıyoruz artık. Ve kuralsız alanların artmasıyla<br />
toplumsal ilişkilerde kamunun çözüm üretemediği noktalar ortaya çıkıyor,<br />
birinci sorunumuz buydu.<br />
İkincisi kurallar bir süre sonra temel amaç haline geliyor. Yani kuralları<br />
uygulamak önemli ama kuralları uygulayarak varacağımız nokta önemsiz hale<br />
geliyor.<br />
Bunu öğrencilere derste anlatmak için hep onların da bildiği bir sorunu<br />
gündeme getiririm. Mazeret sınavları vardır bizlerde. Denir ki işte bir mazereti<br />
nedeniyle sınava giremeyen öğrenciye mazeret sınavı hakkı <strong>ve</strong>rilir. Mazeret<br />
nedir? Kural koymuş; sağlık raporudur, trafik kazasıdır, yakını <strong>ve</strong>fatıdır<br />
diye kural koymuş. Öğrencinin bir tanesi gelir ertesi gün, ben dünkü sınava<br />
giremedim, ne yapacağım? Niye girmedin? Çok kötü griptim, işte yataktan<br />
çıkamıyordum. Olsun rapor alman gerekiyordu diyor, kural çünkü rapor<br />
diyor ya. Ama efendim diyor, zaten yataktan çıkabilseydim sınava gelecektim.<br />
Hastaneye de gidemedim. Olsun kural böyle diyor yapacak bir şey yok. Sonra<br />
bir başkası geliyor ben diyor uyumuş kalmışım sınavdan yarım saat sonra,<br />
sınava giremedim ne yapacağım? Valla alamam kusura bakma. Kural rapor<br />
alman gerekiyor, şu gerekiyor, bu gerekiyor diyor. Ertesi gün uyuyup kalan<br />
öğrenci elinde bir raporla geliyor <strong>ve</strong> mazeret sınav hakkını kullanıyor, gerçekte<br />
hasta olan grip olan öğrenci kullanamıyor. Bu sorun işte, yani kuralı biz yerine<br />
getirmeyi temel hedef seçtiğimiz için gerçekte o sistemin kurgulanmasındaki<br />
amaca ulaşamadık.<br />
Bu, kamu yönetiminin en temel eleştiri noktalarından birisini oluşturuyordu.<br />
Amaç odaklı değil kural odaklı yönetim sistemi.<br />
Dolayısıyla geldiğimiz noktada birinci belirteceğim nokta amaç odaklı<br />
olmadığımızdan dolayı eleştiriliyorduk <strong>ve</strong> amaç odaklı olmamız gerekiyordu.<br />
Diğer yandan efendim üretim biçimi de değişti. Kas gücüne dayalı bir çalışan<br />
yerine bilgi gücüne dayalı bir çalışan kitlemiz oluşmaya başladı. İşler çeşitlendi<br />
41
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
<strong>ve</strong> teknik niteliği, uzmanlık özellikle arttı. Artık eskiden bir kişi yukarıdaki amir<br />
çalışanına ne yapacağını tek tek her sabah söylerken şimdi böyle bir şeye ihtiyaç<br />
hissetmedik. Hatta on yıl önce, yirmi yıl önce iyi bir belediye başkanı nasıl<br />
olmalıdır sorusunu vatandaşa sorsanız, muhtemelen <strong>ve</strong>recekleri cevapların<br />
çoğunluğu içerisinde inşaat mühendisi olmalı vardı. Çünkü belediyecilik yol<br />
yapmak olarak algılandığı için en iyisi bunun inşaat mühendisi bilir denilirdi.<br />
Ya da bir işletmedeki yönetici ne olmalıdır sorusuna işte finansı bilmelidir,<br />
pazarlamayı bilmelidir vs.dir. Oysa günümüzde her şeyin bir uzmanı olmaya<br />
başladı. Üst düzey yöneticilerden aranan şey yapılan işleri tek tek bilmesi değil<br />
iyi bir koordinasyon sağlamasıdır. Yani büyük firmalarımızın genel müdürleri<br />
ya da siyoları hangisi pazarlamayı aynı anda finansı, aynı anda üretimi biliyor.<br />
Muhtemelen bilmiyordur, belki alanında yetiştiği için birisini iyi biliyordur.<br />
Ama iyi bit koordinatördür.<br />
Günümüz belediyelerinde belediye başkanları ya da bakanlarımız da aynı şey<br />
iyi bir koordinatör olması aranıyor. İşi yapanlar alt düzeydir. Dolayısıyla burada<br />
üst yöneticinin hiyerarşik denetimi ya da emir komuta sistemi bitiyor. Nitekim<br />
yönetim süreçlerini sayarken emir komutayı artık çıkarıyoruz. Ve yanına katı<br />
hiyerarşik örgütlenme modelinin bu çalışma sisteminde bittiğini ekliyoruz,<br />
diyoruz ki artık bilgiye dayalı bir çalışma vardır. Yukarıdakinin emretmesiyle<br />
alttaki bir şey yapmayacaktır. Herkes kendi sorumluluğunu <strong>ve</strong> yapacağı işin<br />
uzmanıdır, biliyordur. O zaman hiyerarşik yapılanma bitmiştir. Hiyerarşik<br />
yapılanma bitince hiyerarşik denetim de bitiyor. Ya da hiyerarşik üst adına<br />
yapılan denetim de bitiyor.<br />
Bu iki temel nokta yani üretim biçiminin ya da çalışan ya iş yapma biçiminin<br />
diyeyim değişimi ile birlikte denetimin de değişime uğraması gerekiyor.<br />
İkincisi kamu yönetimi bazında özellikle amaca odaklanmadan sadece <strong>ve</strong> sadece<br />
kurala odaklanarak denetim yapılmasından da yine ya da faaliyet yapılmasından<br />
dolayı da bir değişim ihtiyacı oradan çıkıyor efendim. Çünkü özellikle kurala<br />
odaklı çalışma biçiminin getirdiği denetim de yine kurala uygunluk denetimidir.<br />
Yani denetim sistemi yapılan işler belirlenen kurala uygunsa problem yoktur.<br />
Ama amaca uygunluğu aramıyoruz hiç.<br />
Sonuçta efendim bütün bu değişimler yani üretim biçimindeki değişimler önce<br />
özel sektöre yansıdı biliyorsunuz, sonra 90’lardan itibaren de kamu sektörüne<br />
yansımaya başladı. Ve kamu sektörüde birçok alanda değişime uğramaya<br />
başladı ya da değişimi kendisi de arzu etti, dış dünya da bunu arzu etti, arzu etti<br />
ama ben iki temel noktada birinci nokta kamu yönetiminin yapılanmasındaki<br />
değişimden kısaca bahsetmek istiyorum. Bir de kamu yönetiminin toplumla<br />
ilişkilerinden ki değişim noktalarından bahsetmek istiyorum. Sonra bu<br />
değişimin denetim sistemlerine nasıl yansıyacağını da belirtmek istiyorum.<br />
Temel değişim noktalarından bir tanesi merkeziyetçilik yerine yerelleşme,<br />
42
yani kamu hizmetlerinin yürütülmesinde artık tek bir merkezi noktadan<br />
yerel noktalara, işte ekonomik kalkınmada tek bir merkezi planlama yoluyla<br />
kalkınmadan yerel kalkınmaya doğru kısacası yerelin önemini vurgulayan,<br />
yerel yönetimleri ya da yerinde yönetimi öne çıkaran bir örgütleme modeli.<br />
Yine çalışma biçiminin ya da iş yapma biçiminin değişmesine paralel olarak katı<br />
hiyerarşik yapılanmalar yerine, esnek <strong>ve</strong> basık örgütlenme modelleri, yani amir<br />
memur ilişkisi değil daha çok ekip çalışması şeklinde bir çalışma biçimi.<br />
Katı kuralcılığın yerine kuralların azaltıldığı, iş süreçlerinin basitleştirildiği,<br />
formalitelerin azaltıldığı bir çalışma biçimi. Özellikle uzmanlığa dayalı iş<br />
yapma biçiminin artmasına paralel olarak iş yapmadaki sorumlulukların <strong>ve</strong><br />
yetkilerin sadece üst yönetimde değil çalışanlarda da olması mesela biraz önce<br />
arkadaşlarımız da belirtti yani harcama yetkilisi, ita amiri artık üst yönetici<br />
değil her birimin bir harcama yetkilisi var diye. Bu ondan kaynaklanıyor.<br />
Artık çalışanlar yetkilendiriliyor <strong>ve</strong> yetkisine paralel de sorumluluk sahibi olacak.<br />
Çünkü bir işi nasıl <strong>ve</strong> ne şekilde yapacağını üst amir talimat <strong>ve</strong>rmeyecek kendi<br />
bilgisine göre yapacak ama sonuçlarına da kendisi katlanacak. Sonuç odaklı<br />
<strong>ve</strong> performansa dayalı yönetim çünkü kurala <strong>ve</strong> girdiye odaklanmayacağız,<br />
sonuçlara odaklanacağız. Yaptığımız iş için ne harcadığımız örneğin işte 10 ton<br />
asfalt attım demek yerine ya da bir trilyon para harcadım demek yerine attığımız<br />
asfaltın kaç dayanıklı olduğuna odaklanmak ya da yol yaptığımız alanda trafik<br />
kazalarını ne kadar azalttığımıza odaklanmak. Ya da harcadığımız paranın biraz<br />
da atasözümüzle söyleyelim; attığımız taşın ürküttüğümüz kurbağaya değip<br />
değmediğine odaklanmak gerekiyor.<br />
Ve en önemli diğer bir nokta; toplumun <strong>ve</strong> siyasetin yani karar organı olan<br />
siyasetin yetkilendirilmesi hususu. Bir diğer nokta da efendim, müteşebbis<br />
yöneticiler. Yani yöneticilerin müteşebbis bir ruhla çalışması mevcut hazır<br />
kaynakları harcamak yerine yeni kaynaklar oluşturarak kamu hizmetlerinde<br />
bunları kullanmaları. Biraz da yani işletme mantığıyla çalışmaları öneriliyor<br />
efendim.<br />
Şimdi bunları bize ne getirecek denetim anlamında yerelleşme dediğimiz<br />
andan itibaren yerel yönetimlerin öne çıkması dediğimiz andan itibaren bir<br />
kere yerel yönetimler üzerindeki denetimin azaltılması gerek. Çünkü yerel<br />
yetkilendirilecek, merkez ile yerel arasındaki terazi yerel lehine kalkarken<br />
merkezin yerel üzerindeki yetkisi özellikle <strong>ve</strong>sayet yetkisi azaltılması<br />
gerekiyor.<br />
Esnek <strong>ve</strong> basık örgütlenme doğal olarak hiyerarşinin azaltılmasını gerekli<br />
kılar.<br />
Hiyerarşik denetimin azaltılmasını gerekli kılar.<br />
43
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Kurallarının azaltılması kurallara uygunluktan amaca uygunluğa geçişi gerekli<br />
kılar <strong>ve</strong> doğal olarak da denetim sistemi kurala uygunluk denetiminden amaca<br />
uygunluk denetimine doğru kayar. Ekip esaslı çalışma sistemi çalışanların<br />
yetkilendirilmesi otokontrol sistemini getirir bize. Yani öz denetim dediğimiz<br />
çalışanların birbirini ya da kendisini denetlemesini bize getirir.<br />
Sonuç odaklı performansa dayalı yönetim zaten somut kriterler çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
performans denetimini getirir ki arz edilen <strong>ve</strong> gelinen noktadır. Burada efendim<br />
müteşebbis yöneticilik ise ya da müteşebbis bir çalışan ruhu olması ise bir sorun<br />
alanı şuan için oluşturuyor. Sorun alanlarını belirteceğim ama o yüzden birazda<br />
Recep Hocam dedi ortalığı karıştırsın dediydi ortalığı karıştırmak amacıyla değil<br />
ama sorunları vurgulamak amacıyla belirteceğim.<br />
Müteşebbis yönetici tipi bugünlerde gelişmeye başlıyor, hepimiz arzu<br />
ediyoruz aslında. Yani belediyelerde filan özellikle kurallara uyan işte hazır<br />
parayı harcayan sabah 8’de gelen akşam 5’te giden bir yönetici tipi değil aktif<br />
bir yönetici tipi arıyoruz ama hala biz kurallara dayalı bir yönetim sistemi<br />
kullanıyoruz. Dolayısıyla kurallara dayalı bir yönetim <strong>ve</strong> buna paralel kurallara<br />
dayalı bir denetim sistemi kullanırken müteşebbis bir ruhla hareket etmek<br />
zorlaşacak. Bu birinci sorun alanından bir tanesi efendim.<br />
Diğeri toplumun denetimi artacak çünkü toplumun yetkilendirilmesi söz<br />
konusu, şeffaflık, hesap <strong>ve</strong>rebilirlik vs. toplumun denetimi artacak ama hala<br />
biz toplumun bu kadar üzerimizde olmasına, bizi denetlemesine hazır değiliz,<br />
açık değiliz. Şöyle söyleyeyim, her hangi bir kamu kurumda anket yapalım<br />
hemen soruları görmek istiyoruz diyorlar. Soruları neden görmek istiyorlar?<br />
Acaba bizim bir açığımızı ortaya çıkaracak konu var mıdır? Halbuki açığımız<br />
çıksın düzeltelim mantığı değil, kamuoyu bizi bu açıkla tanımasın diyorlar.<br />
Dolayısıyla hala toplumsal denetme hazır değiliz.<br />
Performans denetimi bu konuda daha keyfilikten çıkamadık, yani<br />
yöneticilerimiz çalışanını denetlerken somut kriterler <strong>ve</strong> gerçekten performansa<br />
göre denetlemek yerine iyi çocuktur, değildir kriterini daha çok kullanmak<br />
arzusundalar. Efendim karar organlarının denetimi artacak dedik, çünkü<br />
karar organı yetkilendirilmesi söz konusu, örneğin bunu belediye kanununda<br />
yansımasını görüyoruz belediye meclisi yetkilendirildi geçmişe göre ama bu<br />
alanda da karar organlarının çalışma biçiminden kaynaklanan sıkıntılarımız<br />
var.<br />
Dünyanın hemen hemen her yerinde meclisler yavaş çalışırlar, aktif değildirler<br />
yani yürütme gücüne göre <strong>ve</strong> denetim sistemleri de etkisi azdır. Hele hele bizim<br />
gibi katı parti disiplini olan ülkelerde ise karar organı olan meclislerin denetim<br />
yapması çok zor. Çünkü parti karar alıyor ona göre oy kullanılıyor <strong>ve</strong> denetim<br />
mekanizmaları işlemiyor.<br />
En basit bir örnek olarak şunu söyleyeyim; belediye meclisinin denetim<br />
44
yetkisi var biliyorsunuz. Yani denetim komisyonu kuruyor. Ne kadar denetim<br />
komisyonu çalışıyor onu sizler de biliyorsunuz.<br />
Efendim ortalık karıştırmak için geçtiğimiz aylarda bir yerde dinlediğim<br />
bir hususla dile getirip konuşmamı bitireceğim. Husus şuydu; Türkiye’de iç<br />
denetim sistemine geçişte yani 5018’e geçişle yeni bir denetim anlayışı geldi.<br />
Yani yeni yönetim anlayışının Anglosakson yönetim kültürünün ki bu sadece bizi<br />
etkilemedi tüm dünyayı etkiledi. Yüz yıllardır geleneksel olarak koruduğumuz<br />
tarihi bürokratik, imparatorluk yönetim kültürümüze girdi. Biz şuanda açıkçası<br />
bunun savaşını yaşıyoruz. Yani yeniçeri ocağından değil daha ev<strong>ve</strong>linden çünkü<br />
sadece bizde değil Ortadoğu <strong>ve</strong> kıta Avrupa’sında yaşanan ortak bir kültürdür<br />
bu. Bürokrasinin güçlü olduğu, her şeyin kurallara dayalı olduğu yani kısacası<br />
Weber’in bürokrasi modelini besleyen yönetim kültürüdür.<br />
Bu yönetim kültürüne biz tamamen ters Anglosakson yönetim kültürünü<br />
getiriyoruz.<br />
Bu yönetim kültürü dünyada da arzu edilen bir yönetim kültürü <strong>ve</strong> uygulaması<br />
<strong>ve</strong> bu amaçla da iç denetim sistemini kurduk.<br />
Ama iç denetçileri alırken eski yönetim kültüründen aldık. Yani Maliye<br />
Bakanlığının çalışanlarını aldık, teftiş kurullarında çalışanları aldık dolayısıyla<br />
yeni yönetim anlayışına iç denetim mekanizmalarının uyum sağlaması bu<br />
anlamda da güçlenecektir, güçleşecektir.<br />
E<strong>ve</strong>t efendim bir diğer sorun alanı da yöneticilerimizin, üst yöneticilerimizin<br />
özellikle Belediye yani üst yöneticilerimizin teftişe <strong>ve</strong> denetime hala sıcak<br />
bakmadıklarıdır.<br />
Yani belediyelerimizde çalışan müfettiş arkadaşlarımız var zaten bu panelde<br />
Müfettişler derneğin organizasyonu bu denetime ne kadar sıcak bakıyorlar. Kendi<br />
atadığı müdürü ya da kendi atadığı daire başkanını ne kadar denetlenmesini arzu<br />
ediyorlar, disiplin soruşturmasının dışına ne kadar çıkartıyorlar, aynı şekilde iç<br />
denetim sistemine ne kadar sıcak bakıyorlar? İç denetçilerin sunduğu raporlara<br />
ya bırak bunları mı diyorlar? Yoksa e<strong>ve</strong>t bir hatamız varsa düzeltmeliyiz mi<br />
diyorlar? Bunlar da tartışılsın diye bir sorun alanı olarak ortaya koymak istedim<br />
efendim. Teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için efendim. Sağ olun.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Efendim, sayın Prof. Dr. Musa EKEN’e çok teşekkür ediyoruz.<br />
Ben yine affınıza sığınarak kısa bir özet yapacağım. Kusura bakmayın, çok da<br />
vaktinizi almak istemiyoruz. Prof. Dr. Musa EKEN’in yapmış olduğu sunuştan<br />
ortaya çıkan ana başlıklar şu şekilde; kamuda değişim altında aslında yönetim<br />
biliminde sağlanan gelişmeler yatmaktadır. Kamudaki değişim yönetim<br />
45
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
bilimindeki değişimin doğal bir sonucudur. Klasik yönetim düşüncesi<br />
<strong>ve</strong> uygulamadan örnekler <strong>ve</strong>rdi. Bu çerçe<strong>ve</strong>de tarım toplumu <strong>ve</strong> sanayi<br />
toplumunun ilk dönemlerini örnekler halinde anlattı. Daha sonra yönetim<br />
fonksiyonları <strong>ve</strong> bunlardan denetimin ifade ettiği anlamı tarım toplumundan<br />
günümüze gelişim süreci çerçe<strong>ve</strong>sinde ele aldı <strong>ve</strong> bir takım örnekler <strong>ve</strong>rdi. Kol<br />
gücüne dayalı üretimden sırasıyla makine gücüne dayalı bir üretime, son olarak<br />
ta bilgiye dayalı bir üretime geçildiğini söyledi. Bu süreçte amacın <strong>ve</strong> hedefin<br />
temel olduğunu, kuralın ise bunu takip etmesi gerektiğini ifade etti. Ancak<br />
Türkiye’de uygulanan sistemde amaçlara ulaşmanın temel amaç olmadığını,<br />
temel amacın kurallara uyumluluk olduğunu ifade etti <strong>ve</strong> örnekler <strong>ve</strong>rerek bunu<br />
anlattı. Yöneticinin fonksiyonel <strong>ve</strong> operasyonel uzmanlığa sahip olmasının bir<br />
gereklilik olmadığını ama böyle bir uzmanlığa sahip olmasının da iyi olacağını<br />
ifade etti. Aslında bir tepe yöneticisinde iyi bir planlayıcılık, iyi bir koordinasyon<br />
<strong>ve</strong> iyi bir denetleyiciliğin olmasının efendim yeterli olacağını söyledi. <strong>Denetim</strong><br />
amaçların ne ölçüde gerçekleştirildiği üzerine olmalıdır. Kurallara uygunluk<br />
denetimi toplumsal <strong>ve</strong> sosyo ekonomik gelişmeye bir katkı sağlamaz dedi,<br />
hoca özetle. Kamu yönetiminde değişim üzerinde durdu. Merkeziyetçilikten<br />
yerelleşmeye, yerinden yönetime geçildiğini, yerel yönetimlerin önem<br />
kazandığını bunu sadece ülkenin yönetim yapısından değil kurumların kendi<br />
içyapısı açısından da alt birimlerin önem kazanmaya başladığını ifade etti.<br />
Bu çerçe<strong>ve</strong>de katı hiyerarşik, dikey yapılanma yerine basık, yatay <strong>ve</strong> esnek<br />
kurumsal yapılanmaların artık tercih edildiğini söyledi. Kuralların esnetildiğini<br />
<strong>ve</strong> azaltıldığını, süreçlerin basitleştirildiğini belirtti. Ekip esaslılığın ön<br />
planda olduğunu, bu çerçe<strong>ve</strong>de siyasetçi <strong>ve</strong> bürokrat arasındaki ayrımın artık<br />
muğlâklaştığını ifade etti. Kararların ortaklaşa alındığını <strong>ve</strong> uygulamanın da yine<br />
ekip çalışmasıyla gerçekleştirildiğini ifade etti. sonuç odaklı <strong>ve</strong> performansa<br />
dayalı bir yönetim, esnek istihdam <strong>ve</strong> uzmanlaşma, toplum <strong>ve</strong> siyasetin<br />
yetkilendirilmesi, müteşebbis ruhun geliştirilmesi yine hocanın anlattığı diğer<br />
hususlardan. Bunlardan özellikle toplum <strong>ve</strong> siyasetin yetkilendirilmesinde<br />
son kısımda özellikle değindi. Çünkü gücünü halktan almayan <strong>ve</strong> halka hesap<br />
<strong>ve</strong>rmeyen hiçbir yapılanma sürdürülebilir değildir. Bu dünya tarihinde bunun<br />
sayısız örnekleri vardır. Ve bütün bunların denetimle olan ilişkisi üzerinde<br />
durmaya çalıştı kendisi. Türkiye’ye dair bazı örnekleri oldu. Mesela <strong>ve</strong>sayet<br />
denetiminin gevşetilmesi gerektiğini söyledi. Hiyerarşik denetimin esnetilmesi<br />
gerektiğini söyledi. Kurala uygunluk yerine amaca uygunluğun bir denetim<br />
tercihi olması gerektiğini söyledi. Sorunlar kısmında da yine kurallara uyumun<br />
temel tutulmasının temel amaç tutulmasının çok ciddi bir sorun kaynağı<br />
olduğunu söyledi. Topluma gü<strong>ve</strong>nin esas olması gerektiğini <strong>ve</strong> bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />
şeffaflığın çok önemli olduğunu ifade etti. Performans denetiminin ülkemizde<br />
yeterince etkili yapılamayacağını açıkladı. Karar organlarının denetim yapması<br />
konusunda da uygulamada yaşanan sorunlara örnekler <strong>ve</strong>rerek değindi.<br />
Türkiye’nin yerleşik yönetim kültürüne yabancı bir yönetim uygulaması olan<br />
iç denetimin sisteme kazandırılmaya çalışıldığını, oysa yeni sistemin yeni bir<br />
zihniyeti gerektirdiğini fakat iç denetçi kadrolarına genel olarak müfettişlerin<br />
<strong>ve</strong> kontrolörlerin yerleştirildiğini ifade etti. Ve bunların da geleneksel mantıkla<br />
46
çalıştıklarını söyledi. Bir de yönetimin denetime bakışının sağlıklı olmadığını<br />
ifade etti. Çünkü hiçbir yöneticinin kendisinin rasyonel <strong>ve</strong> objektif bir şekilde<br />
denetlenmesinden hoşlanmadığını ifade etti. Sayın hocamıza çok teşekkür<br />
ediyoruz.<br />
Oturum Başkanı BOZLAĞAN;<br />
Değerli hazirun, şimdi bir miktar süremiz var. Biz aslında soru cevap kısmının<br />
bir bölümünü öğleden sonra yapmayı düşünüyorduk ama soru cevap kısmına<br />
burada ayıracak vaktimiz var. Sizler de uygun görürseniz soru cevap kısmına<br />
geçebiliriz.<br />
İlk olarak İETT Teftiş Kurulu Başkanı Ali PORTAKALOĞLU Beyin bir sorusu var.<br />
Yazılı olarak kendisi sundu. Yolsuzlukla mücadele mevzuatında boşluk olduğu <strong>ve</strong><br />
bu işlemin yapılmadı beyan edilmiştir. TBMM yolsuzlukla mücadele komisyonu<br />
vardır meclis bünyesinde. Ve kanuna dayalı olarak da görev yapmaktadır. Bu<br />
soru sayın Ahmet BAŞPINAR’a yöneltildi. Diğer soru sormak isteyenlerde yazılı<br />
<strong>ve</strong>ya sözlü olarak sorularını iletebilirler.<br />
Belki açıklama yapma ihtiyacı hissedebilir ondan dolayı. Buyurun Sayın<br />
BAŞPINAR.<br />
Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />
Teşekkür ederim. Bugün buraya ben aslında kendi adıma değil kurumum adına<br />
geldim. Dolayısıyla görüşlerim tamamen kurumumun görüşlerini yansıttığı<br />
durumda hani sabahta bahsettiğim kaygılardan dolayı buraya sadece kamuda<br />
etkin bir iç denetim için gerekli olan şartları anlatmaya geldim. Tartışmada<br />
kendi şahsi fikirlerimi söylemeyeceğim. O husus belki başka seminerlerin<br />
konusu olması gerekir. Bu noktada yanlış anlamayı düzeltmek için bir uyarıda<br />
bulunmuşsunuz. Ali bey’di galiba, e<strong>ve</strong>t M.Ali PORTAKAL Bey. Yolsuzlukla<br />
mücadelede boşluk var dedim, dolayısıyla aslında TBMM’de yolsuzluklarla<br />
mücadele komisyonları var aslında boşluk yok gibi. Benim orada anlatmak<br />
istediğim bu komisyonlar değildi. Ben sadece konunun 5018 sayılı Kanunda<br />
düzenlenmediğini söylemiştim orada. Yani iç denetim var, dış denetim var,<br />
mali kontrol var, süreç kontrolü var. Oradaki iki eksik konunun biri harcama<br />
sonrası kontrol biri de yolsuzluklarla mücadele tarafının olduğunu, yani mali<br />
yönetim <strong>ve</strong> kontrolü düzenleyen bir kanunda aslında bu iki konun da bir<br />
şekilde geçmesi gerektiğini söylemiştim. Teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı BOZLAĞAN;<br />
Soru sormak isteyen diğer arkadaşlarımız. Buyurun lütfen, bir mikrofonu<br />
uzatabilirsek.<br />
Gerçekten güzel bir panel oluyor. Herkese teşekkür ederim. Ben İSKİ Genel<br />
Müdürlüğünde müfettiş olarak görev yapıyorum. Önce Ahmet BAŞPINAR Bey’e<br />
bir soru sormak istiyorum. Şimdi bu 5018 sayılı kanunun geçici 5. maddesinde<br />
47
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
düzenlendi bu iç denetçi atamaları. Buna göre de iç denetçi atamaları kamu<br />
kurumlarında zorunlu tutulmadı <strong>ve</strong> birçok kurum atamada yapmadı. Şimdi<br />
gelecekte bu hani şey olarak gerçek bir denetim anlayışı olarak söylendi. Bazı<br />
kurumlar atama yapmadı. Bunlarda iç denetim açığı olmayacak mı, birinci<br />
sorum bu?<br />
İkincisi, atamaları liyakat <strong>ve</strong> kariyer sistemine göre yapılmadı kanun da böyle<br />
istemedi. Yani kanunda da yok bu. İsteyen yani herkes istediği gibi atama yaptı<br />
<strong>ve</strong> 800 kişi de böyle atandı. Bundan sonra atananlardan da daha kaliteli bir şey<br />
isteniyor. Yani 800 kişi atanmış oldu. Benim bu iç denetimle ilgili sorum bu<br />
kadar. Bir de genel denetim anlayışı<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />
İkinci soru neydi, soru neydi?<br />
—Soru yani bu nasıl düzelecek daha sonra? Yani uyumlaştırma nasıl<br />
yapılacak?<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />
Zaten seçimle yapılıyor. O sizin eski dönem yani eskiden atananlarımı nasıl<br />
düzelteceğiz? Siz dahil olmak üzere.<br />
—E<strong>ve</strong>t, yani ben atanmadım. Ben müfettiş olarak görev yapıyorum.<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />
Fiilen görev yapıyorsunuz. Soru bu mu? Eski ilk dönem atananları mı nasıl<br />
düzelteceğiz. Yoksa şu an zaten başka bir sistem var.<br />
—Hayır, sistem nasıl yürüyecek bu şekilde, etkili bir şekilde?<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR,<br />
Şu an bahsettiğiniz şekilde yürümüyor geçiş dönemi bittiği için hani soru hangi<br />
tarafa yönelik?<br />
—Geleceğe yönelik.<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR, Neyse tamam.<br />
— İkinci sorum da ben İSKİ Genel Müdürlüğünde çalışıyorum yaklaşık<br />
18 yıldır. Biz İSKİ olarak özel bir kanunla kurulmuşuz müstakil bir Genel<br />
Müdürlük olarak <strong>ve</strong> denetleyen yaklaşık 10 tane 10 kurum diyeyim var. Bunları<br />
sayalım isterseniz, 2560 Sayılı kanuna göre iki iç denetçi belediye meclisi adına<br />
denetliyor, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri <strong>ve</strong> Kontrolörleri, yaklaşık<br />
10 çeşit denetçi denetliyor. Yani bu denetim sistemi ile nasıl böyle çağdaş bir<br />
denetim kurabiliriz? Teşekkür ederim.<br />
48
Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />
Soruların hepsi galiba bana yöneltildi. Şimdi öncelikle burada iç denetçi olarak<br />
çalışan arkadaşlar var. Biz onlarla başka zeminlerde zaten bir araya gelip<br />
tartışmalar yapıyoruz. Zaten iki hafta sonra da Antalya’da bir arada olacağız.<br />
Aslında buraya gelme amacım belediyelerdeki diğer kişilerle bir araya gelmekti,<br />
onların sorunlarını dinlemekti. İç denetimin kendi sorunlarını kendi içimizde<br />
zaten tartışırız ama sorduğunuz sorular sisteme yönelik olduğu için şimdi<br />
cevaplıyorum tek tek:<br />
İlk soru, iç denetçi atamaları 5018’in geçici 5. maddesine göre zorunlu<br />
tutulmadığından dolayı bazı kurumlar atama yapmadığı için bu süreçte iç denetim<br />
açığı oluşmadı mı? İç denetçi atamaları aslında kanun uyarınca zorunluydu.<br />
Orada “atanabilirler” diye geçen ifade sadece kimlerin atanabileceğini işaret<br />
etmekteydi. Atamalar kesinlikle ihtiyari değildi. Peki süreç sonuna kadar atama<br />
yapmayanlara hani bir ceza <strong>ve</strong>rildi mi? Verilmedi, ama bu konu mevzuat değil<br />
sadece uygulama sorunudur. Aslında kanuna uymamanın bir yaptırımı olması<br />
lazım ama uygulanmadı.<br />
İkinci soru, yapılan atamalarda liyakat gözetildi mi? Geçiş döneminde kimlerin<br />
atanacağı kanunda yazmaktadır, yasa yapan meclis bunu böyle takdir etmiştir.<br />
Neticede geçiş dönemlerinde bu tür şeyler hep oluyor. Ancak, orada belli<br />
unvanlara, belli görevlere sahip olan kişilerin atanması öngörülmüş denetim<br />
elemanlarından bir geçiş sağlanmıştır. Neticede yapılacak iş denetim işi olduğu<br />
için için öncelikle kaynağın buradan transferi öngörülmüştür. Aslında bu<br />
şekilde geçiş yani denetim elemanlarından buraya geçiş iç denetime mutlaka<br />
çok şey katacaktır, çünkü mevcut denetim tecrübesi buraya aktarılmış oluyor.<br />
Ama diğer taraftan atanan arkadaşların eski alışkanlıklarını sürdürme riski<br />
çok yüksek olduğu için, o tarafı da risk olarak devralmış durumdadır. Diğer<br />
taraftan, teftiş kurullarından eleman alınmayıp idarelerdeki uzmanlardan<br />
atama yapılsaydı da eski alışkanlıklar bakımından çok bir şey değişmezdi. Ama<br />
şu anki sistemde doğrudan atama kesinlikle yok; sisteme katılmak isteyenler<br />
önce bize başvuruyor, sonra ÖSYM tarafından bir sınava tabi tutuluyor, sonra<br />
sınavı geçenler üç aylık eğitim alınıyor <strong>ve</strong> eğitimin sonunda ciddi bir sertifika<br />
sınavı var. Dolayısıyla şu ana tamamen liyakata göre seçimler yapılıyor.<br />
Üçüncü soru, belediyelerde on çeşit denetim var, bu denetim sistemi ile nasıl<br />
çağdaş bir denetim kurabiliriz? Aslında kamu mali yönetimi kontrolü açısından<br />
toplamda iki tane denetim var; iç denetim <strong>ve</strong> dış denetim. Onun dışında<br />
İçişleri Bakanlığının <strong>ve</strong>sayet denetimi var. Ancak, iç denetim ile teftiş ayrımı<br />
ne kadar tartışmalı ise Belediyeler Kanununun 55. maddesinde geçen “mali<br />
olmayan işlemler dışındaki diğer idari işlemler” tabirinin ne anlama geldiği de<br />
bir o kadar tartışmalıdır. Teşekkür ederim.<br />
49
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Şimdi buraya yazılı gelen iki tane soru var. Onlar önce geldiği için onlara şu<br />
anda öncelik <strong>ve</strong>riyoruz. Sonra diğer katılımcılara söz hakkı <strong>ve</strong>receğiz. Buyurun<br />
hocam.<br />
Efendim ismim Mehmet Ali PORTAKALOĞLU, sorumu biraz açmak istiyorum:<br />
sorum Meclis denetimi ile ilgili bir soru idi. Meclis denetiminin yani meclislerin<br />
yavaş işlediğini söylemiştim ben soru şu, meclisleri kaldıralım mı? bu anlayış<br />
gündeme geliyor diyor. Benim kastettiğim o değildi efendim. Yani gerçekten<br />
doğrudur, meclisler yavaş işler. Yani bir yürütme organı gibi, başkanlık makamı<br />
gibi hızlı <strong>ve</strong> pratik çalışmaz. Meclisler yavaş işler. Benim meclis denetimi etkinsiz<br />
kılan şey onu yavaş işlemesinden çok Türkiye’deki katı parti disipliniydi birinci<br />
nokta. Yani ulusal düzeyde bu parti disiplini çerçe<strong>ve</strong>sinde siyasal parti liderleri<br />
ya da genel başkanları meclisteki millet<strong>ve</strong>killerini nasıl ne şekilde davranacağını<br />
belirliyor. Yerel meclislerde ise özellikle belediyelerde ise önce başkan adayı<br />
belirleniyor daha sonra başkan adayına bir miktar kontenjan tanınıyor, kimi<br />
meclis üyesi yapalım diye. Dolayısıyla o meclis üyeleri de başkanın iradesinden<br />
çıkamadığı için meclis denetimleri anlamını yitiriyor demek istedim. Yoksa<br />
halkın idaresini her zaman yukarıda taşıyoruz efendim. Teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
E<strong>ve</strong>t şimdi Sayın Sayıştay Denetçisi Ahmet TEZCAN sunuşunu yaptıktan sonra<br />
biz kendisine aslında bir soru tevcih etmiştik. O da Türkiye’de misyon yukarıda<br />
vizyon aşağıda da gelişmiş ülkelerde vizyon yukarıda, misyon aşağıda? Kendisi<br />
soruyu açıklamak istiyor, cevaplamak istiyor, buyurun.<br />
Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />
Teşekkür ediyorum. Bunun cevabı sanırım Musa Hocamızın anlatımlarında<br />
gizliydi. Direkt olarak kuv<strong>ve</strong>tli otoriter bir kamu idaresi biçiminden biz şu anda<br />
yetki paylaşımı içerisine giren hizmet üreten, katılımla beraber hizmet üreten<br />
bir anlayışa doğru gidiyoruz. Anglo-sakson kültür biçimi dediğimiz hizmeti<br />
hep beraber üretme anlayışı var burada. Sanırım Recep Bey’in çok yerinde <strong>ve</strong><br />
sembolik olarak ifade etti ama çok güzel tespitti. Biz de devlet var, güçlü devlet<br />
var <strong>ve</strong> nedir devletin algılaması, devlet baba. Kurum olarak güçlü olan benim,<br />
sen teb’asın. Bu algılamanın tezahürü olarak gelmiş örgütsel bir algılamamız<br />
var <strong>ve</strong> bunun yansıması olarak da misyon geliyor. Misyon bildiğiniz gibi<br />
görevdir. Bu görev benim var oluş, kurumsal olarak benim varoluş sebebimdir.<br />
Vizyon da ben bu görevi şöyle şöyle yerine getireceğim. Ben bu görevi şunun<br />
için, şu şekilde ifa edeceğim. Anglo-sakson kültürde ne var? Kurum olarak<br />
devlet anlayışı öncelikli değil. Devlet olarak ben görev adamıyım. Ben bu görev<br />
için varım. Dolayısıyla benim vizyonum şu ufukla şu şekilde yerine getirmek<br />
durumunda olduğum görevim, misyonum şudur. Yani böylesi bir algılamanın<br />
tezahür ettiğini düşünüyorum. Böyle kuv<strong>ve</strong>tli bir devlet algılamasıyla misyon<br />
bizde öne alınmış, vizyon sonradır. Ama Anglo-sakson kültürün paylaşım<br />
sisteminde vizyon öncedir misyon sonradır.<br />
50
Böyle düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Diğer soru soracak olan kişiler. Burada bir hanımefendi vardı ilk o parmak<br />
kaldırdı. Kusura bakmayın sonra size söz hakkı <strong>ve</strong>receğiz.<br />
Adım Nagehan APUHAN PEKTAŞ. Bakırköy Belediyesi Ruhsat <strong>ve</strong> <strong>Denetim</strong><br />
Müdürüyüm. Herkese iyi günler diliyorum. Yani buradaki çoğunlukla<br />
katılımcıların denetlediği işin mutfağındaki kişilerden biriyim. Benim sorum<br />
Musa Hocam’a, kural odaklı denetim nedeniyle yerine amaç odaklı denetimi<br />
öneriyorsunuz. Teorik olarak %100 katılıyorum. Özellikle işin mutfağında<br />
olduğumun tekrar altını çizerek katıldığımı belirtmek istiyorum. ama<br />
amaç odaklı denetimde de kurallarda bile bizi denetleyenler kuralları farklı<br />
yorumlayarak farklı yerlerde farklı şeyleri lahikalara yazdığına göre amaç odaklı<br />
denetimdeki bu kişiselliği kaldırma ile ilgili öneriniz ne hocam?<br />
Prof. Dr. Musa EKEN;<br />
Efendim zaten şöyle bir şey. Amaç odaklı denetimle kural odaklı denetimin<br />
şablonu anlamında bir farklılık yok. Birisinde şablonu kural yapıyoruz kuralı<br />
şablon yapıyorsunuz ona göre denetliyorsunuz. Diğerinde de şablonunuz<br />
varılan nokta ya da amacınıza ne kadar ulaşıp ulaşmadığınızdır. Yani mutlaka<br />
ikisinde de bir şablon var ama keyfilik bu şablonlarda yer almıyor. Dolayısıyla<br />
amacınıza ulaştığınız oranda tabiî ki bu şunu da demek istemiyorum burada<br />
kurallara uygunluk denetimini kaldıralım derken sıfır kural anlamında değil<br />
yani amaca giden her yol mubah anlamında değil bu esnetiyoruz kuralları.<br />
Amaca ulaşmak için gerçekten işte adaleti, hakkaniyeti, doğruluğu, dürüstlüğü<br />
yakalamak için kuralları esnetiyoruz. Sıkı sıkıya onlara bağlı kalarak amacı bir<br />
kenara itmek yerine onları esneterek amaca ulaşmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla<br />
buradaki şablonumuz sizin amacınıza ne kadar ulaşıp ulaşmadığınızdır. Bu<br />
yüzden denetimde yine keyfiliğe yer <strong>ve</strong>rmiyoruz.<br />
E<strong>ve</strong>t, Sayın Dernek Başkanı, buyurunuz efendim.<br />
Estağfurullah, Efendim teşekkür ediyorum. Adım Süleyman HACICAFEROĞLU.<br />
Büyükşehir Belediye Müfettişiyim. Ben yine hocama bir takım tespitlerimle<br />
beraber uygulamada olan bir müfettiş olarak soru yöneltmek istiyorum.<br />
Hanımefendinin kaldığı yerden devamla kural amaçlı, sonuç amaçlı denetim<br />
ile ilgili düşündüklerimi arz etmek istiyorum. Şimdi kural dediğimiz şeyi açıkça<br />
ifade edelim zannedersem mevzuat kastediliyor ki şimdi soralım: Kural <strong>ve</strong><br />
kurallardan yakındık. Yakınıyoruz. Bir örnekle şu kural dediğiniz <strong>ve</strong> yakındığınız<br />
olguya isterseniz bir yakından bakalım. Belediyenin asli mevzuatından olan imar<br />
mevzuatı/kuralları ile ilgili denetim süreçlerine bakalım. Tüm bu imar mevzuatı<br />
kaçağı <strong>ve</strong> gecekondusu olmayan yaşanabilir, estetik, sokaklarında rüzgarlarının<br />
dolaştığı, çocukların oyun oynadığı alanları şehirleri kurmak <strong>ve</strong> benzeri<br />
standartları yakalamak için değil midir? Bu kuralların gözetilmesi gerekmez<br />
mi? Peki geldiğimiz nokta da bu kaçak yapı sarmalı bir mevzuat problemi midir,<br />
51
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
uygulama problemi midir, denetim problemi midir? Belki bu günümüzde bu<br />
amaca ulaşmak için çok önemli planlar, projeler ortaya koyuluyor. Bunlar<br />
yapılıyor ancak buradaki meseleyi iyi görmek lazım sadece bu imar mevzuatı ile<br />
de alakalı değil. Özelde diğer belediye mevzuatı da elbette hizmetin nasıl <strong>ve</strong> ne<br />
şekilde yapıldığı ile yakından ilgilidir. Örneğin Devletin sosyal gücünü Anayasal<br />
olarak ortaya koyması gerekmektedir. Devlet anayasal ödevi olan şefkat elini<br />
de yerelde işte belediyelerimiz koyuyor. Belediyelerimiz, işte buyurun Belediye<br />
Başkanımız burada. Bir mahallesinde bir çocuğun başını elini uzatıp okşuyorsa<br />
bu bir birincil görevidir ama aynı zamanda da devletimizin sosyal devlet<br />
olma kuralı gereğidir yaptığı. Şimdi biz bu hizmetleri yaparken bu şefkat elini<br />
öteleyecek miyiz? Hayır, asla burada bulunan salonda olan arkadaşlarımızın<br />
hiçbiri, hiçbir denetçi adı iç denetçi olsun, müfettiş olsun, kontrolör olsun,<br />
Sayıştay Başdenetçisi olsun bu eli öteleyemez, hizmet eden el ötelenemez.<br />
Ancak hizmeti götürürken acaba hangi usul <strong>ve</strong> esaslara, kaidelere <strong>ve</strong> kurallara<br />
uyması gerekir, <strong>ve</strong> bunlara riayet ediliyor mu? Hizmet etmede bu kurallar<br />
gözetiliyor mu? Yoksa kuralsız <strong>ve</strong> gelişi güzel bir şekilde mi hizmet ediyor(!)<br />
ya da kendince usul, kaide ittihaz ediyor. Yakınılan Kural denetimini yapan<br />
Müfettişler, toplum yararını her şeyin üstünde tutarlar. Toplumun, idarenin<br />
<strong>ve</strong> çalışanların gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> saygısını kazanmaya yönelik bir çalışma anlayışıyla<br />
hareket ederler. Bilinmelidir ki, Müfettişler görevlerini yerine getirirken,<br />
Kurumun faaliyetlerinin <strong>ve</strong> topluma sunduğu hizmetlerin hukuka uygun olarak<br />
adalet, eşitlik <strong>ve</strong> tarafsızlık anlayışı içerisinde yürütülmesini <strong>ve</strong> kaynakların<br />
etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde hizmete hasredilmesini sağlamak için üzerine<br />
düşen denetim, öncülük <strong>ve</strong> yol göstericilik görevini layıkıyla yerine getirirler.<br />
Ayrıca denetlenene karşı, Müfettişler, çalışanları en değerli varlık olarak kabul<br />
ederek, rahat <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde çalışabilecekleri <strong>ve</strong> potansiyellerini Kurum<br />
yararına geliştirebilecekleri bir çalışma ortamı oluşturulması <strong>ve</strong> sürdürülmesine<br />
öncülük ederler <strong>ve</strong> bu doğrultuda öneriler getirirler. İşte rehber olmanın tam<br />
da karşılığı, ifadesi budur. Denetlenen birim <strong>ve</strong> kişilere karşı tam bir tarafsızlık<br />
içinde olurlar. Tabi her meslek grubunda olan istisna halleri dışarıda tutuyorum.<br />
Denetlenen konulara son derece objektif yaklaşırlar. Öncülük <strong>ve</strong> yol göstericilik<br />
görevini yerine getirirken; tavsiye <strong>ve</strong> temenninin bittiği, yönetimin karar<br />
alma sorumluluğunun başladığı sınırı aşmazlar <strong>ve</strong> icraya müdahale etmezler.<br />
Denetlenenlere karşı saygı <strong>ve</strong> nezaketle davranırlar. E<strong>ve</strong>t, rehberlik yapalım,<br />
danışmanlık faaliyetlerini yapalım. Bilinmeyenleri bildirelim. Ama Kurala<br />
uyacağız yoksa herkes kendi kuralını <strong>ve</strong> en kötüsü kuralsızlığını ortaya koyar<br />
<strong>ve</strong> uygular. Dolayısıyla hem kendi <strong>ve</strong> hem de toplum burada zarar görür.<br />
Kuralları da değişen şarlara göre yeniden tanzimi yeni çıkan şartlarda yeni<br />
kuralların ihdası için gereken çalışmaları ortaya koymak <strong>ve</strong> sonuçlandırmak<br />
zaten demokrasinin başlıca konusudur. TBMM bunun için vardır. Ve iradenin<br />
tecelli ettiği yer, kurallar bütünlüğünün <strong>ve</strong> değişiminin de kotarıldığı yerdir.<br />
Tüm bu tespitlerimle beraber, kurala uymak bir mevzuat problemi midir yoksa<br />
sonucu öteleyen başka bir katmanlar mı vardır? Hangi saikler bizi kuralları<br />
uygulamaktan alı koyar diye sayın hocama sormak isterim. Teşekkür ederim.<br />
52
Prof.Dr. Musa EKEN;<br />
Kurala uygun davranmak yani mevzuatla değil bir yönetim anlayışının ürünüdür<br />
bu. Bugün için değil bu, bu yüzyıllardır gelen bizlerin içinde bulunduğu bir<br />
yönetim kültürünün uzantısıdır <strong>ve</strong> bizim yönetim kültürümüzde her yetkiyi<br />
kullananın bir kullandığı yetkiyi bir kurala dayalı olarak kullanması esası<br />
vardır. Dolayısıyla denetimlerde de kurala uygun olmayan davranışları<br />
cezalandırdığımız vakidir. Hatta denetçi arkadaşlarımızla ilgili lütfen alınmayın<br />
ama yani ha buldum davranışı var derler. Yani nedir bir açık buldum oradan<br />
cezalandırayım mantığı. Böyle bir şey olmasın diyoruz biz. Örnek söyleyeceğim<br />
Sayıştay denetim raporlarından bahsettiniz iki yıl önceydi galiba Sayıştay<br />
denetim raporları yayınlandı. Sadece turizm konusunda üç tane farklı karar<br />
var içinde. Belediyelerin turizm faaliyetleri yapabileceğine ilişkin birisi Sayıştay<br />
denetçisi yani Üst Daire Kurulu mudur bilmiyorum o kararların neyindir bir<br />
tanesinde belediyeden turizme ilişkin faaliyetleri zimmet çıkarmıyor, bir<br />
tanesinde çıkarılmıyor gibi. Birbirine çelişik durumlarda olabiliyor bazen.<br />
İleride daha geniş bahsettiğiniz noktaları diğer sorularla birlikte değerlendirip<br />
cevaplayacağım. Teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Şimdi Sayın Ahmet BAŞPINAR’a bir yazılı soru geldi. Ama devam edeceğiz<br />
değerli arkadaşlar. Ahmet BAŞPINAR’a yazılı bir soru geldi. Mümkün olduğunca<br />
açıklamalarımızı kısa tutup sorularımız öncelersek vakitten tasarruf etmiş<br />
oluruz. Buyurun.<br />
Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />
Sayın Başkan ben kendi eleştirimi size karşı yapmak istiyorum. Yani vakti neye<br />
göre ayarlıyoruz? bizim Ankara saatine göre yemek vakti çoktan geçti <strong>ve</strong> ben<br />
acıktım, öğleden sonra devam edeceksek şu an uzatmanın bir gereği yok diye<br />
düşünüyorum. Öğleden sonra aynı şey olacak diye biliyorum. Ama yine de şu<br />
soruya cevap <strong>ve</strong>reyim. Sunumun başında iç denetim sisteminin kurulmasında<br />
ülkemiz örneklemesine dahil olarak 2002 yılında Merkez Bankası’nda<br />
oluşturulan iç denetim birimine atıf yapıldı. Bilindiği üzere Merkez Bankası<br />
2009 yılında bünyelerinde yer alan teftiş <strong>ve</strong> iç denetim birimini lav ederek<br />
yerine <strong>Denetim</strong> Genel Müdürlüğü çatısı <strong>ve</strong> denetçi unvanı altında önceki<br />
unvanları birleştirmek suretiyle yeni bir yapılanma getirmiştir. Bu yaklaşım<br />
gelecekteki yapılanmalar gerçekleştiğinde denetim sistemimizdeki yeknesaklık<br />
açısından bir örneklik teşkil edebilir mi? İlk başlarda Merkez Bankası iç<br />
denetim uygulamalarını model olarak alıyorduk. Bu yeni uygulamayla birlikte o<br />
açıdan Merkez Bankası’ndan yüzümüzü tamamen çevirmiş durumdayız. Kendi<br />
içlerinde de zaten hem teftiş tarafından hem iç denetim tarafından uluslar<br />
arası kuruluşlardan eleştiri almaktadırlar. Zannediyorum kısa sürede başka bir<br />
şeye daha dönüşecek ama şu an model değil, olmayacakta. Teşekkür ederim.<br />
53
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
E<strong>ve</strong>t şimdi Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nden Veysel ÇIPLAK Bey’in<br />
bir açıklaması var. Ben bu açıklamayı kendim okudum ama burada tabi<br />
okumayacağım. İç denetim sisteminin ülkenin kendi iç şartlarından<br />
kaynaklandığını <strong>ve</strong> geçmişte buna dair ayrıntılı çalışmalar yapıldığını ifade<br />
etmiş. Dolayısıyla bunu da burada açıklayalım. Değerli katılımcılar bir soru<br />
daha var ondan sonra oturumu kapatacağız.<br />
Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />
Teşekkür ediyorum. Ben de tahammül sınırlarını fazla zorlamadan kısa<br />
tutmaya çalışayım. İSKİ Genel Müdürlüğü’nden Hasan KÖZMEZ Bey Sayıştayın<br />
performans denetimini nasıl yapacağını sormuş. Performans denetimi 5018 Sayılı<br />
kanunun 68. maddesinde dış denetimin yapılabilme biçimi itibari ile Sayıştay’a<br />
<strong>ve</strong>rilmiş bir görevdir. Dış denetim iki bent halinde sayılıyor. Birincisi, kurumların<br />
bütçe uygulama yılına ilişkin oluşturdukları mali tablolarda yer alan değerlerin<br />
doğru, gü<strong>ve</strong>nilir olup olmadığına dair kanaat bildirme anlamında bir raporlama<br />
<strong>ve</strong> varsa kamu zararına sebebiyet <strong>ve</strong>renlerin sorumluluklarının yargılama yolu<br />
ile tespitini de kapsayan “Mali <strong>Denetim</strong>”. Diğeri de “Performans <strong>Denetim</strong>i”.<br />
5018’in 9’uncu maddesinde performans denetiminin performans göstergelerine<br />
bağlı olarak yapılacağı hüküm altına alınmış. Bu anlamda bakıldığında 1996<br />
yılından beri Sayıştay Kanununda var olan performans denetimi yaklaşımı ile<br />
5018’le gelen performans değerlendirmesi denetimi ayırımı söz konusu. 1996<br />
yılında 832 sayılı Sayıştay kanununa eklenen ek 10’uncu madde ile getirilen<br />
performans denetimi esas olarak konu bazlı, sektör bazlı bir denetimdir.<br />
Kaynakların etkin, <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong> tutumlu kullanılıp kullanılmadığına ilişkin olarak<br />
yapılan konu bazlı bir denetim uygulamasıdır. Ama 5018’in 9. maddesinde<br />
önerilen <strong>ve</strong> şu anda mecliste bulunan kanun teklifinde düzenlenen yapısıyla<br />
her kurumun bütçesini oluştururken belirlediği performans hedeflerin ulaşma<br />
seviyesinin tespiti anlamında gösterge bazlı bir denetim uygulamasıdır. İlk<br />
bahsetmiş olduğumuz performans denetimi yıllık değildir bir konuyu alırsınız<br />
tüm dönemlere, tüm yıllara bakan yüzüyle raporlarsınız. İkinci bahsettiğimiz<br />
türüyle performans değerlendirmesi denetimi yıllık olarak <strong>ve</strong> “Mali <strong>Denetim</strong>”<br />
içerisinde yapılır. Sayıştay performans denetimini bu iki uygulama şeklinde<br />
gerçekleştirecektir. Teşekkür ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Recep BOZLAĞAN;<br />
Efendim ülkemizin lokomotifi olan İstanbul’umuzun temposuna uygun bir<br />
anda yemek arası <strong>ve</strong>riyoruz. Saat 2’de görüşmek dileğiyle hoşça kalın.<br />
54
II.OTURUM<br />
II. OTURUM BAŞKANI<br />
Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Musa EKEN<br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> beklentiler konulu panelimizin ikinci oturumuna başlıyoruz.<br />
Efendim bu oturumda hepinizin yakinen bildiği Belediye Başkanlarımızdan<br />
<strong>ve</strong> halen Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanlığı görevini yürüten Sayın<br />
Erol KAYA <strong>ve</strong> yine Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişlerinden Sayın Vahdettin<br />
ÖZCAN var.<br />
Bu oturumda iki konuşmacımız olacak ama öğleden önceki yarım kalan soru –<br />
cevabımıza yine konuşmacılarımızdan sonra devam edeceğiz. Bu yüzden yine<br />
sorularınızı bekliyoruz efendim.<br />
Şimdi efendim ilk sözü izin <strong>ve</strong>rirseniz Sayın Erol KAYA’ya <strong>ve</strong>rmek istiyorum.<br />
Erol KAYA, idarecinin denetim fonksiyonundan beklentileri konulu bir sunuş<br />
yapacaklar efendim.<br />
Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanı Erol KAYA;<br />
Merhabalar. Ben tabi öğleden sonra katıldığım için sabahki bölümü dinlemedim.<br />
Onun için biraz bakışı ile ilgili <strong>ve</strong>ya konunun bütünlüğü ile ilgili aksama olursa<br />
özür dilerim. Şimdi sunuma geçmeden ev<strong>ve</strong>l birkaç şeyin altını çizmek istiyorum,<br />
o da şu; yani Türkiye’de kamu da yeniden yapılandırma ile ilgili yeni bir süreç<br />
yaşandı <strong>ve</strong> bu süreçle ilgili bir sürü yeni kavramlar <strong>ve</strong> yeni kurumlar ihdas<br />
edildi. Dolayısıyla bu yeni kavram <strong>ve</strong> kurumlar noktasında ciddi tartışmalar söz<br />
konusu. Herkes istediği gibi tarif ediyor. Aslında biz de isteğimiz gibi belki tarif<br />
ediyoruz. Doğrusunu herhalde bu tartışmalar sonunda bulunacaktır. Burada<br />
ben özellikle iç denetçilik kavramının ya da oturduğu formatın doğru bir şekilde<br />
algılanması <strong>ve</strong> aslında kamuda performans yönetim <strong>ve</strong> iç kontrolünde doğru<br />
sorgulanması gerektiğine inandığımı baştan ifade edeyim <strong>ve</strong> özellikle maliyeyi<br />
tebrik etmek istiyorum. Özellikle yerel yönetimler açısından hakikaten üzerine<br />
düşeni fazlasıyla yaptı. Umar <strong>ve</strong> temenni ederim ki İçişleri Bakanlığımızda<br />
kanunda yazılan bir çerçe<strong>ve</strong>yi tamamlama noktasındaki görevini ifa eder. Hem<br />
de yerel yönetimlerdeki denetim mekanizması çok sağlıklı bir yapıya oturmuş<br />
olur.<br />
Şimdi biz iç denetçi denilince genelde kişi <strong>ve</strong> birim denetimi akla geliyor. Ben<br />
Belediye Başkanlığında da gördüm hakikaten denetçi deyince arkadaş kimi<br />
soruşturacağını ya da kimin hakkında tahkikat yapacağı ya da hangi konuyu<br />
tetkik edeceği ile ilgili bir algı söz konusu. Oysa iç denetçilik kavramını ya da<br />
denetim mekanizması sistem denetlemesi olarak ifade etmek belki gerekirdi.<br />
Çünkü denetçi denilince mevzuat akla geliyor. Müfettişler bu konuda zaten<br />
yeterince müfettişimiz var olduğunu ben düşünüyorum ki, kaldı ki yerel<br />
yönetimlerle ilgili <strong>ve</strong>sayetle ilgili de maşallahı var zaten yerel yönetimlerin eline<br />
55
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
çantasını ya da yetkisini önceden alınan herkes bu konuda yetkili <strong>ve</strong> yetkin<br />
olduğunu düşünüyorum ki Sayıştay Kanunu çıkarsa inşallah bu da düzelmiş<br />
olacak. İç denetim denilen şeyinse ben bu sunumda bu konuya girmeyeceğim<br />
ama baştan altını çizmek istiyorum.<br />
Dolayısıyla Türkiye’de bu yeni kavramın maaşı iyi olduğundan dolayı, tenzih<br />
ederek arkadaşlarımı ifade ederim ama sanki Belediye Başkanlığında da<br />
gelen arkadaşlarımızın bir tanesi de burada böyle bir ilgi <strong>ve</strong> cazibe var. Hatta<br />
müfettişlikten oraya geçenler söz konusu. Niye geçtiniz sorusunu sorduğumda<br />
“ya kardeşim daha iyi bir yapı”. Buna hiçbir itirazım yok ama oraya geçtikten<br />
sonra o görevi ifa etmekle ilgili pek ilgili olunmadığını görmekteyim <strong>ve</strong>ya<br />
benim kanaatim bu yanlışta olabilir, yanlış varsa, sürçülisanımız varsa bunu<br />
da düzeltmek en tabi hakkımızdır. Dolayısıyla iç denetim denilen şeyin aslında<br />
yönetim modellerinin bu İSO gibi, toplam kalite yönetimi gibi ya da müşteri<br />
yönetimi, ya da <strong>ve</strong>ri yönetimi gibi kurumda uygulanıp uygulanmadığını yani<br />
mevcudu ya da geriye dönük kurumda yapılan işler değil de geleceğini inşa<br />
etmeyle ilgili bir mekanizma olması gerekir.<br />
Müfettişler gibi kişi <strong>ve</strong> birimi esas alan mevzuat odaklı bir denetim yerine iç<br />
denetçiler sistem odaklı çalışması gerektiğini düşünen bir insanım. Bunları<br />
baştan ifade ediyorum ki meramım daha iyi anlaşılsın diye. Kısaca geçmişin<br />
<strong>ve</strong>ya var olanın değil geleceğin planlanması için çözüm önerileri sunmak gibi,<br />
takip etmek gibi, denetlemek gibi bir görev ifa etmesi lazım. Bu da eski köye yeni<br />
adet demektir. Yani denetim deyince akla gelen eski algılamamızın değişmesi<br />
gerekir. Ben bunun üzerinde duracağım özellikle ifade etmek istiyorum <strong>ve</strong><br />
sunumda da kavramların bunlar bilinen şeyler ama kısa <strong>ve</strong> süratli bir şekilde<br />
geçeceğiz.<br />
Mevzuatla ilgili belki bir iki şeyin altını çizmemiz gerekir. Bir dengeli ölçüm<br />
modeli yani hakikaten kamuda performans özellikle yerel yönetimlerde<br />
bir performans ölçümü yapılabilmesi için nasıl bir modelin takip edilmesi<br />
gerektiği, birimlerin ya da kurumun ya da bireyin performansı ile ilgili neler<br />
yapabileceğimizle ilgili bazı şeyleri ifade etmek istiyorum <strong>ve</strong> özellikle dengeli<br />
ölçüm modeliyle birlikte alan tespiti performans ölçümü ya da süreç yönetimi<br />
gibi yine halkın performans algısı nedir, niye belediye başkanları seçimi<br />
kaybederler, bizim bu konudaki katkılarımız <strong>ve</strong>ya şeylerimiz nelerdir diye bazı<br />
şeyleri ifade etmek istiyorum.<br />
Şimdi kavramlara baktığımızda performans nedir dediğimizde amaçlara,<br />
hedeflere ulaşım çabalarının etkin <strong>ve</strong>rim seviyesi olarak ifade etmemiz. Ben<br />
bunların üzerinde çok duracak değilim, hızlı geçeceğim çünkü zannedersem<br />
birinci bölümde soru – cevaplar yarım kalmış biz araya kaynak olarak<br />
girdik zannedersem öyle sonradan şey olduğumuz için hızlı bitireyim belki<br />
sorulardan benim de istifade edeceğim bölümler olur diye düşünüyorum.<br />
Performans yönetimine baktığımızda performans seviyesinin arttırılması<br />
56
için yapılması gereken planlama, yürütme <strong>ve</strong> kontrol faaliyetleri olarak ifade<br />
ediliyor. Planlamada baktığımızda gerekenlerin çalışmasının yapılması olarak<br />
söylememiz mümkün. Ölçüme baktığımızda ise etkinlik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rim seviyelerinin<br />
belli kritere göre ölçülmesidir. Bunlarla ilgili birazdan neler yapabileceğimizin<br />
altını çizmek istiyorum. Etkinliğe baktığımızda kurumun yapılan çalışmaların,<br />
amaçlara <strong>ve</strong> hedeflere ulaşım derecesinin ne olup olmadığı, <strong>ve</strong>rimlikte ise bir<br />
faaliyet için harcanan gelirden elde edilen çıktının oranı. Bunlar bildiğimiz<br />
şeyler. Tutumluluk için ise kaynakların maliyetinin asgariye indirilmesi olarak<br />
ifade etmemiz mümkün.<br />
Şimdi demin ifade ettiğimiz noktaya geldiğimizde iç kontrolü nereye koyacağız<br />
<strong>ve</strong>ya iç denetimi bunun içerisine nereye koyacağız? Aslında iç denetimi bunun<br />
en altındaki bir noktaya indirmemiz gerekiyor. İdarenin amaçlarında bilinmiş<br />
politikalar <strong>ve</strong> mevzuata uygun olarak faaliyetlerin etkili, ekonomik <strong>ve</strong>rimli bir<br />
şekilde yürütülmesi, varlık <strong>ve</strong> kaynakların korunması, muhasebe kayıtlarının<br />
doğru <strong>ve</strong> tam olarak tutulması, mali bilgi <strong>ve</strong> yönetim bilgisinin zamanında <strong>ve</strong><br />
gü<strong>ve</strong>nilir olarak yürütülmesini sağlamak üzere iç kontrol mekanizmasının<br />
tamamını bir bütün olarak ifade etmemiz mümkün. Mevzuatını geçiyorum,<br />
5018 Sayılı Kanunun zaten bilinen şeyler bunlar. Maddeleri 5393 Sayılı Kanunda<br />
çok net bir şekilde efendim ifade ediliyor.<br />
Belediye açısından baktığımızda denetimin amacı <strong>ve</strong> denetim kapsamı <strong>ve</strong><br />
türleriyle ilgili demin ifade ettiğim noktaya geldiğimizde buradaki aslında<br />
şu anda iç denetim mekanizmasında da, iç kontrol mekanizmasının doğru<br />
yürümemesinin nedenlerinden birisi olarak biz belediye kanunundaki mali<br />
yöndeki denetimin dışındaki ile ilgili düzenlemelerin yapılmadığını altını<br />
özellikle çizmek istiyoruz.<br />
Yine mevzuat açısından faaliyet raporunda bazı şeyler var. Dolayısıyla belediyeler<br />
açısından performans programı atıf yapılan yönetmeliklerde son bir düzenleme<br />
yapıldı ben özellikle onun üzerinde durmak istiyorum. Bu 2009’da yapılan<br />
düzenlemede birim performansı yerine kurum performansının esas alınması ya<br />
da performansın yalnızca idare düzeyinde ele alınması esas alındı. Bu da yanlış<br />
anlaşıldı. Aslında burada yapılan yönetmelik düzenlemesinde bürokrasinin<br />
azaltılması yani birimlerin tek tek görev <strong>ve</strong> tanımlarının yazılması yerine ki bazı<br />
belediyelerimizin özellikle şeylerine baktığımızda oturmuş sabahtan akşama<br />
kadar her birim için bir görev tanımı bilmem bir sürü mevzuat. Aslında bunlar<br />
kaldırılarak yine aynı birim esas alınacağı bir kurumun tümüyle hazırlanacak<br />
bir programdan bahsediyoruz ama bu da doğru algılanmadığını ifade edelim.<br />
Ben şimdi müşahhas daha somut bir şeye geçmek istiyorum. Biz bir dengeli<br />
ölçüm modelini belediyede ya da bir kurumda nasıl inşa edebiliriz baktığımızda<br />
belde <strong>ve</strong>ya belde halkının kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi, kurumsal<br />
yapının güçlendirilmesi, mali yapının güçlendirilmesi öğrenme gelişim olarak<br />
bunu ifade etmemiz mümkün <strong>ve</strong> bunların da halk nazarında algılanmasının da<br />
57
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
seçime yansıyacak oy olarak da görmemiz mümkündür.<br />
Biraz içine girelim, biraz hızlı geçiyorum çünkü süremin sınırlı olması hasebiyle<br />
performans modelinde müşteride kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesini ne<br />
olarak algılayabiliriz? Kurumuzun, şehrimizin fiziki, sosyal, kültürel, ekonomik<br />
<strong>ve</strong> demokratik olarak kalkınmasını ne kadar sağlayabiliyorsak (birazdan bunun<br />
da içerisine gireceğiz <strong>ve</strong> daha detaylı göreceğiz) bir modelden bahsediyoruz.<br />
Yani biz iç denetçilerimizi bir belediye başkanımızın yönetim danışmanı olarak<br />
algıladığımızı özellikle altını çizmek istiyorum. Bir müfettiş olarak görmediğimi<br />
ifade etmek istiyorum. Türkiye’de müfettişlik kurumu zaten var <strong>ve</strong> şekli belli.<br />
Ama iç denetim olgusunun ya da yönetim modelinin oluşturulmasında farklı<br />
bir yapıyı bahsetmeye çalışıyorum.<br />
Finansta ise işte gelir giderin belki gelirin daha çok arttırılması, yatırım <strong>ve</strong><br />
hizmetin gider içerisindeki payının arttırılması olarak ifade etmemiz mümkün.<br />
Kurum içinde kurum yapının güçlendirilmesi olarak birim <strong>ve</strong> süreçlerle ilgili<br />
iyileştirilme yapılması, insan kaynaklarının daha iyi bir noktaya taşınması<br />
olarak ifade etmemiz mümkün.<br />
Öğrenme <strong>ve</strong> gelişimde ise eğitim <strong>ve</strong> araştırmadan bahsetmemiz mümkün.<br />
Şimdi şöyle biraz baktığımızda yavaş yavaş bir modelin kafamızda şekillenmesi<br />
bakımından ifade etmemiz ya da biraz kafanızın karışması bakımından<br />
özellikle söylüyorum. Kentin yaşam kalitesinin yükseltilmesi ile ilgili neler<br />
ifade edilebilir? Fiziki olarak sayabileceğimiz, altyapı, imar, rekreasyon buna<br />
yüzlerce madde ila<strong>ve</strong> etmemiz mümkün <strong>ve</strong> biz bir hedef koyuyoruz. Diyoruz ki,<br />
işte altyapıda bilmem ne kadar ton asfalt ya da kilometre yol yapacağız diyoruz.<br />
Yıl sonu itibariyle bunu ne kadar gerçekleştirdiğimizi <strong>ve</strong>ya biz performansımızı<br />
burada görmemiz mümkün. Fiziki olarak bunu bahsettikten sonra sosyal olarak<br />
yine bazı şeyler söylememiz mümkün. Diyelim ki, bir belediye olarak ya da bir<br />
Valilik olarak İl Özel İdaresi de olabilir kurum olarak ya da bağlı kuruluşlardan<br />
herhangi bir şey olarak bir performans noktasında kabul edebileceğimiz bir<br />
hedefi ortaya koymamız mümkün. Bunun yıl içerisinde gerçekleşmesi ya da<br />
yılsonu gerçekleşmesi <strong>ve</strong> o birimle ilgili kendi performansının sonucunu da<br />
topladığımızda kurum performansını yakalamamız mümkün. Bunları yine<br />
geçiyorum. Ekonomik anlamda kent ekonomisiyle ilgili vizyon projeleri neler<br />
yapılacak hedeflenmiştir? Ne kadarı yapıldı, neler yapılmadı <strong>ve</strong> bunlarla ilgili<br />
puanlama sistemi sonunda da kuruma dönük bazı şeyleri ifade etmemiz<br />
mümkün. Mali yapının güçlendirilmesine baktığımızda biraz daha detaya<br />
inmemiz mümkün. Diyelim ki, toplam gelirimiz içerisindeki merkez geliri<br />
ile Türkiye ortalaması %50-50 olan bu yapı ne kadar yerelde bizim daha iyi<br />
bir noktadayız ki batıdaki belediyelerimizde bu %65-70’ler seviyesinde yerel<br />
kaynaklar doğuda ise tam tersine %90’lara kadar çıkan merkezi bir yapı söz<br />
konusu. Ne kadar iyileştirebilmiş belediyemiz bunu. Bunu tespit etmemiz <strong>ve</strong> yıl<br />
yıl takip etmemiz mümkündür. Nüfusumuz üzerinden yola çıkarak tahakkuk<br />
58
tahsilat oranlarını yakalamamız mümkün. Toplam gelir <strong>ve</strong> giderin karşılama<br />
oranlarına bakmamız mümkün. Tahsilat tahakkuk <strong>ve</strong> tahakkuk performansıyla<br />
tahsilat performansını bizim tespit etmemiz mümkündür. Yine aynı şekilde<br />
yatırım <strong>ve</strong> hizmetlerin nüfus içerindeki oranlarının nüfusa düşen oranı birim<br />
olarak tespit etmemiz mümkün.<br />
Bunları ifade ettikten sonra yeni bir bölüme kısaca geçelim. Süreç yönetimi ile<br />
ilgili neler söylenebilir? Süreçler bir <strong>ve</strong>ya birden fazla dönüşüm sonucu girdileri<br />
değer katılmış çıktılara çeviren işlemlerdir dizisi. Neler yapılabilir, yararları<br />
nelerdir? Birincisi kaynakların etkin kullanımı ile daha düşük maliyetler <strong>ve</strong><br />
daha kısa çevirim süreçleri süreleri oluşmasını sağlamak. İkincisi gelişmiş,<br />
tutarlı <strong>ve</strong> önceden tahmin edilebilen sonuçlar inşa etmek <strong>ve</strong> üçüncüsü öncelikle<br />
belirlenmiş iyileştirme fırsatlarına odaklanma olarak söylememiz mümkün. Ben<br />
bunu geçiyorum da somut olarak bir başka birimden bu her birim için <strong>ve</strong> her<br />
birimdeki her işlem için bunu yapmamız mümkün <strong>ve</strong> yapmanız da gerekir. Eğer<br />
biz kamuda, yerelde bir performanstan bahsedeceksek her işlemin süreçleri ile<br />
ilgili <strong>ve</strong> her personelle ilgili sadece başkana yakılığıyla efendim ya da yaptığı<br />
yılsonu not değerlendirmesini de iş <strong>ve</strong> işlemleri ile ilgili bir değerlendirme<br />
yapmamız mümkün. İmarla ilgili söyledim çünkü hem biriminkini göreceğiz<br />
hem de yapılan işlemi. Diyelim ki imar <strong>ve</strong> şehircilik müdürlüğümüzün proje<br />
tetkik aşamasıyla ilgili bir projeyi süreci kendiniz tayin edin. Hiç fark etmez<br />
kaç personeliniz giriyorsa bunları yukarıdan aşağıya grafik olarak yapmanız<br />
mümkün. Sonuçta toplam süre 20 saat 40 dakikada belediye ilan ediyor<br />
diyor ki benim kurumumda bir projenin tetkik aşaması 20 saatte tamamlandı<br />
kardeşim, bitti. Sonra yılsonu geldiğinde kaç proje o birimde yapılmış? 50<br />
proje onaylanmış. Kaç saat? Şu kadar saat. Birazdan bunun detayına ineceğiz.<br />
Kaç imar durumu <strong>ve</strong>rilmiş, kaç denetim yapılmış hepsini biraz daha bakalım<br />
isterseniz sürece. İmar durumunu iki saatte <strong>ve</strong>receğinizi ifade etmişsiniz 2.3<br />
saatte <strong>ve</strong>rmişsiniz. Süre yönünden performansınız işte 0.86. inşaat ruhsatını 5<br />
günde <strong>ve</strong>receğim demişsiniz, 7 günde <strong>ve</strong>rmişsiniz. Çalışma ruhsatını 1 günde<br />
<strong>ve</strong>receğim demişsiniz, 1,5 günde <strong>ve</strong>rmişsiniz. İşyeri denetimini ortalama yarım<br />
saatte ben yaparım demişsiniz 1 saatte yapmışsınız. Bu kurumsal yapının süreç<br />
olarak performansını bir birimin biraz daha detaya inelim. İmar Müdürlüğüne<br />
biraz daha bakalım. Demin <strong>ve</strong>rdiğimiz rakamlar belli. Hedef süre imar durumu<br />
için iki saat oysa gerçekleşen süre üç saat, işlem sayınız 50, toplam hedef<br />
süreniz 100 saatken 150 saat kullanmışsınız. Yavaş yavaş biriminizdeki çalışan<br />
insanlarınızı biraz daha iyileşmesi ya da eğitimini ya da süreçlerle iyileşme<br />
noktasında bazı şeyleri söylememiz mümkün. Proje onayını 10 saatte yapacağım<br />
demişsiniz gerçekleşen süreniz 13 saat. Bütün yıl boyunca 15 tane yapmışsınız<br />
150 saat kullanacağına 195 saat mesai kullanmışsınız. Sonuç iniyoruz İmar<br />
Müdürlüğünüzde 10 personeliniz var. 8 saat 22 günden, 1 ayda 1760 saatlik<br />
mesainiz söz konusu. Yani devletin size 1760 saat para ödediği bir mesai söz<br />
konusu. Peki siz yaptığınız toplam kullandığınız mesai ki kötü olmasına rağmen<br />
kullandığınız mesai 1361 saat. İş yoğunluğu açısından baktığımızda %77’lik bir<br />
performans söz konusu. Peki bir yıl öncesi belediye başkanlığına çıkıp da ilan<br />
59
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
ettiniz halka da duyurdunuz İmar Müdürlüğünde benim işlemlerim şu saatte<br />
yapılır dediniz arkadaş saatiniz de 844 saat. Biriminizde %50 atıl bir kapasite<br />
söz konusu. İster kabul edin ister kabul etmeyin. Peki bu süreyi kim koyacak?<br />
Bu süreyi siz koyacaksınız <strong>ve</strong>ya bu modeli siz inşa edeceksiniz.<br />
Devam edelim. Vatandaş memnuniyeti aynı birimi vatandaş memnuniyeti<br />
açısından da sorgulamamız mümkündür. Biz her gelen vatandaşımıza o<br />
birimimize vatandaşa birkaç soru, bu soruları ben böyle yazdım. Siz başka türlü<br />
yazabilirsiniz. Hangi birimi …, personelin davranışından memnun kaldınız mı,<br />
probleminiz çözüldü mü, çözülmediyse sorumlu kim, siz misiniz ya da personel<br />
mi ya da mevzuat mı, birimle ilgili şikayetiniz var mı, yok mu diye bir puanlama<br />
yapmanız mümkündür <strong>ve</strong> hemen geçiyorum. İç müşteri açısından ben yeni<br />
belediye başkanı olduğumda bir proje rica etmiştim. O zaman Kentsel Tasarım<br />
Müdürlüğümüz vardı. Bir aşevi projesi çizilecek ne bileyim ben de belediye<br />
başkanı filan bilgim yok. Acemi bir adamım. Geldim aradan işte söyledik bir<br />
aşevi yapmak istiyoruz, proje yapın. Tamam dediler. Çiziliyor iyi yani başladı<br />
işte talimat <strong>ve</strong>rdik birimimize, bir Müdire Hanımefendi aradan birkaç ay geçti<br />
çağırdım Hanımefendiyi dedim ki, ne oldu o personelim şimdi müteahhit yalnız<br />
yani sakın ola ki personel onun geldiği noktayı tespit bakımından önemli olduğu<br />
için hem de uluslar arası bir müteahhitlik yapıyor. Ne oldu dedim? Başkanım<br />
dedi daha evrakları tamamlayamadık. Ne evrakı dedim? Dedi ki efendim, biz<br />
dedi İmar Müdürlüğüne resmi yazı yazdık, imar durumunu istedik parselle ilgili.<br />
Henüz bize cevap gelmedi. Altıncı katta oturuyordu kendisi, İmar Müdürlüğü<br />
de asma kattaydı. İki müdürü de çağırdım, ikisini de çağırdım. Dedim ki, şimdi<br />
nasıl oluyor bu bir anlatın. Dedi ki, efendim biz yazdık sonra zimmet defterine<br />
imza attık, sonra personele <strong>ve</strong>rdik o sonra oraya gitti. Müdüre dedim ki ne oldu<br />
şimdi? Efendim dedi bu evrak zaten bize bilmem kaç gün sonra geldi. İşte o<br />
bilmem nereden geçti filan aradan iki ay filan geçti bir daha da sorulmadığı için<br />
biz de herhalde iş yoğunluğundan atladık filan dedi. Altıncı kattan telefonla<br />
belki bugün çok garip gelebilir yani teknoloji kullandığı için artık ben kendi<br />
eski belediye başkanlığı yaptığım belediyede internetten girip imar durumunu<br />
görebiliyorum ama altıncı kattan aşağıya bir buçuk ayda <strong>ve</strong>ya iki ayda bir imar<br />
durumunun çıkmadığı bir yapıyı düşünün.<br />
İç müşterileriniz sizden hizmet alırken diyelim ki İmar Müdürlüğünden Fen<br />
İşleri Müdürlüğü aldığı hizmeti ölçebilmeliyiz. Süresinde ilan edilen şeye<br />
uygun mu, değil mi diye <strong>ve</strong> biz ona not atabilmeliyiz. Sonuçta bunların hepsini<br />
toparladığımızda o birimle ilgili sorguya devam edebiliriz. Geçelim seçimi<br />
belediye başkanları niye kaybediyorlar ya da kusura bakmayın eğer seçilmiş<br />
bir yerde çalışıyorsak bizim de bu sürece katkımız olduğunu düşünüyorum.<br />
Yani yönetimin kurumsal yapı güçlü değilse bunun zaten ürettiği hizmetler de<br />
o derece zayıf oluyor. Şimdi diyelim ki vatandaşa bir soru sorduğumuzda ki bu<br />
soruları çok kolay sormamız mümkün. Vatandaşa göre önemli <strong>ve</strong> belediyenin de<br />
başarılı olduğu ya da vatandaşa göre önemli ama belediyenin başarısız olduğu<br />
konuları tespit etmemiz mümkün mü?<br />
60
Mümkündür <strong>ve</strong> biz başkanı ikaz edebiliriz.<br />
Sayın başkanım bu vatandaş öyle acayip garaip bir vatandaş ki kaliteye,<br />
şeffaflığa o kadar çok önem <strong>ve</strong>riyor ki <strong>ve</strong> biz burada sınıfta çakıyoruz.<br />
Partizanlık noktasında bizimle ilgili şeyleri var, problemleri var vatandaşın. Bizi<br />
partizan görüyor diye biz başkanımızı ikaz edip bu konuda müdahale etmesini<br />
mümkün kılabiliriz. İçme suyu ile ilgili vatandaşın çok büyük hassasiyeti var.<br />
Hiç bir şekilde medeni ihtiyaçlardan taviz <strong>ve</strong>rmek istemiyor <strong>ve</strong> biz bu noktada<br />
çok iyi değiliz, başkanımıza diyebiliriz <strong>ve</strong> bunların iyileşmesini sağlayabiliriz.<br />
Oysa vatandaşa göre önemsiz ama belediyenin çok başarılı olduğu alanlarda<br />
var. Ya da hem vatandaşa göre önemsiz hem de belediyenin başarısız olduğu<br />
alanlarda tespit etmemiz mümkündür <strong>ve</strong> bunları bütün olarak gördüğümüzde<br />
biz kurumun tümüyle bir performans algısını ya da performans yönetimini<br />
oluşturmamız mümkün olacağının altını çizmek istiyorum.<br />
Kentsel gelişim standartlarını ilçemiz için belirleyip bunları da, mevcutları<br />
da diyelim ki, dönemin başında tespit ettikten sonra ki seçimler daha yeni<br />
yapıldı, yeni yapıldı derken bir yıl geçti ama bazı belediye başkanlarımız hala<br />
uyanmadığı için belki ya da şeyler nasıl olsa bu da gelip geçer diye bizim<br />
belediyedeki personel bu da gelmiştir biz daha birçok adam gördük bunun gibi<br />
gelir geçeçek bu da geçecektir falan diye bunları tespit edip mevcutla hedef<br />
arasında <strong>ve</strong> sonuçta yıl itibariyle ya da beş yıllık performansımızı görmemiz<br />
mümkündür.<br />
Bu arada ben belediye şu anda gittiğimiz belediyelerde bunu özellikle takip<br />
etmeye çalıştığımı ifade edeyim. Yani belediyenin mali yapısındaki yerel merkez<br />
<strong>ve</strong>rgilerinin yıllar itibariyle yani beş yıllık, on yıllık periyotlar itibari ile ne kadar<br />
bir iyileşme sağladığını ya da yatırım harcamaları hizmet kalemleri içerisindeki<br />
ikisinin toplamı gider içerisindeki payı nedir, personel sayısındaki grafikler<br />
nelerdir, nüfusla personel arasındaki yapı nedir diye bunları yakalamaya<br />
çalışıyoruz.<br />
İşte bir örnek olsun diye söylüyorum. Diyelim ki, x belediyesinde çalışıyoruz. Bir<br />
de yanımızda bir başka belediye var. Biz bu belediye ile kendimizi ölçebilmemiz<br />
mümkündür. Bir personel hizmet <strong>ve</strong>rdiği nüfusla doğru personelle çalışıp<br />
çalışmadığımızı ya da var olan personelimizi ne kadar eğitmemiz gerektiği ile<br />
ilgili tespiti yapmamız, personel başına yatırım harcamamız nedir, gelirin gideri<br />
karşılama oranı nedir, personel giderlerinin toplam gidere oranı diğer belediye<br />
ile bizimkini karşılaştırarak kendi gücümüzü ya da ne kadar becerikli ya da<br />
beceriksiz olduğumuzu tespit etmemiz mümkündür. Toparlıyorum, burayı hızlı<br />
geçeyim. Efendim bunları demin sadece imarla ilgili <strong>ve</strong>rdik.<br />
Sonuç olarak topladığımda iç kontrol <strong>ve</strong> kalite yönetimleri kapsamında<br />
performans yönetiminde bunu gerçek anlamda uygularsak ne olur?<br />
61
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Toplam kalite yönetimi <strong>ve</strong> İSO yönetim sistemi gerçekleşir bir, süreç yönetimi<br />
başarılı bir şekilde uygulanabilir, müşteri ilişkileri yönetiminde biz kurumsal<br />
olarak bir noktaya gelebiliriz.<br />
Performans <strong>ve</strong> stratejik yönetim çalışmalarını kapsayacak bir yapıda bunların<br />
hepsini gerçekleştirmemiz mümkündür. Peki bunun için ne yapmamız<br />
gerekiyor? Tabi ben bunu kendimize göre yazdığımız ya da var olan tespit<br />
ettiğimiz konuları aktardığımız nokta. Bunu geliştirmemiz ya da daraltmamız<br />
mümkündür. Etik değerler <strong>ve</strong> dürüstlük noktasında personel davranışının<br />
kurallarının belirlenmesi <strong>ve</strong> personel tarafından bilinmesi mutlaka sağlanmalı.<br />
Misyon, vizyon, organizasyon <strong>ve</strong> görevlerle ilgili görev tanımları çok net bir<br />
şekilde yazılı olarak belirlenmeli <strong>ve</strong> personele <strong>ve</strong> herkesin bileceği bir şekilde<br />
mutlaka ifade edilmeli. Personelin yeterliliği <strong>ve</strong> performansı ile ilgili idare<br />
kendi üzerine düşeli mutlaka yapmalı. Yetki devri ile ilgili, yetki devrinin<br />
sınırları çok net bir şekilde belirlenip mutlaka önemliliği <strong>ve</strong> riski de dikkate<br />
alınarak personele bu mutlaka bildirilmeli. Planlama <strong>ve</strong> programlama ile ilgili<br />
faaliyetlerin amaç <strong>ve</strong> hedeflerin göstergelerin <strong>ve</strong> bunu gerçekleşmek için ihtiyaç<br />
duyulacak olan içeren plan <strong>ve</strong> programları oluşturmalı <strong>ve</strong> duyurulmalı. Risklerin<br />
belirlenmesi <strong>ve</strong> değerlendirilmesi ile ilgili amaç <strong>ve</strong> hedef, iç <strong>ve</strong> dış ilişkiler<br />
mutlaka tanımlanmalı. Yani isterseniz … deyin ya da başka bir şey deyin.<br />
Kontrol stratejileri <strong>ve</strong> yöntemleri ile ilgili uygun kontrol stratejileri yöntemleri<br />
belirlenmeli <strong>ve</strong> uygulanmalı. Prosedürlerin belirlenmesi <strong>ve</strong> belgelendirilmesi ile<br />
ilgili gerekli düzenleme yapılmalı. Bir görevi <strong>ve</strong>rdiğiniz bir personelin bir başka<br />
görevi isteme ya da bir başkasının yaptığı hatayı eksiklik, yanlışlık, usulsüzlük<br />
<strong>ve</strong> yolsuzluklarla ilgili, riskleri azaltmakla ilgili gerekli düzenleme yapılmalı,<br />
hiyerarşik kontroller gerçekleşmeli, faaliyetlerin sürekliliği ile sürdürülebilir<br />
bir yapı içerisinde bunlar devam etmeli. Bilgi sistemlerinin kontrolleri ile<br />
ilgili üzerimize düşeni gerekli mekanizmalar mutlaka oluşturulmalı. Bilgi <strong>ve</strong><br />
iletişimle ilgili birimlerin <strong>ve</strong> çalışanların performansları izlenebilecek bir yapı<br />
mutlaka yapılmalı.<br />
Raporlar idarelerin amaç <strong>ve</strong> hedeflerine, faaliyetlerinin sonuçlarına saygınlıkla<br />
hesap <strong>ve</strong>rebilirlik ilkeleri doğrultusunda raporlanmalı. Kayıt <strong>ve</strong> dosyalama<br />
sistemi ile ilgili kurum mutlaka güçlü bir yapıya sahip olmalı.<br />
Usulsüzlük, yolsuzluğun <strong>ve</strong> kuralsızlığın bedelini birileri ödemeli.<br />
İç kontrolün değerlendirilmesi ile ilgili yılda en az bir kez mutlaka bir yıllık<br />
kurumsal bir değerlendirmeyi biz idare olarak yapmalıyız <strong>ve</strong> bağımsız bir iç<br />
denetim mekanizması idarelerin fonksiyon olarak bağımsız bir iç denetim<br />
faaliyetini sağlamalıdır <strong>ve</strong> sonuç olarak şunu ifade edeyim toparlarsak, kamu<br />
<strong>ve</strong> yerel yönetimler reformunda temel yaklaşım kurumlarımızın yapabilirlik<br />
kapasitelerinin geliştirilmesi ile ilgili idi. Bu amaçla ilgili stratejik planlama,<br />
performans programı <strong>ve</strong> iç kontrol yöntemleri zorunlu hale getirildiği ancak<br />
bağışlayınız ben de bürokrat olduğum için kendime dönük söylediğimi lütfen<br />
62
öyle kabul ediniz temel asalımız yapmak değil yapar gibi görünmektir. Teşekkür<br />
ediyorum, saygılar sunuyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. Dr. Musa EKEN;<br />
Efendim Sayın Başmüşavir’e Teşekkür ediyoruz.<br />
Efendim Sayın Başkanımız konuşmasını özetlersek; yerel yönetimlerde<br />
denetim mekanizmasının iyileştirilmesinden hareketle iç denetim sisteminin<br />
sorunları üzerinde durdu <strong>ve</strong> iç denetimin sistem odaklı ya da gelecek odaklı<br />
olması gerektiğini vurguladı <strong>ve</strong> iç denetçilerin bir denetim elemanı bir müfettiş<br />
değil bir belediyelerde belediye başkanının danışmanı gibi birlikte çalışılması<br />
gerektiğini vurgu yaptı <strong>ve</strong> daha sonra belediyelerde <strong>ve</strong> örneklerle belediyelerde<br />
<strong>ve</strong> genel olarak kurumlarda performans ölçüm sistemine geçilmesi gerektiğini,<br />
bunun süreçlerden başlatılmasını <strong>ve</strong> vatandaş memnuniyeti ya da çalışan<br />
memnuniyeti ile de devam etmesi üzerine vurgu yaptı. Sayın Başkanımıza bu<br />
konuşmasından dolayı teşekkür ediyoruz.<br />
Bu arada panelimize tebrik mesajları var.<br />
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih GÖKÇEK, Kocaeli Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı Sayın İbrahim KARAOSMANOĞLU, Kayseri Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı Sayın Mehmet ÖZHASEKİ, Konya Büyükşehir Belediye<br />
Başkanı Sayın Tahir AKYÜREK, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın<br />
Prof.Dr. Mustafa AKAYDIN, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet<br />
KÜÇÜKLER, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya YILMAZ,<br />
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Dr. Asım GÜZELBEY, Diyarbakır<br />
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman BAYDEMİR <strong>ve</strong> İzmir Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı Sayın Aziz KOCAOĞLU’ndan panelin <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong> başarılı<br />
geçmesine ilişkin dilekleri <strong>ve</strong> panele katılamadıklarından dolayı da özürleri ile<br />
ilgili mesajları var.<br />
Şimdi panelimizin öğleden sonraki oturumun ikinci konuşmacısı İçişleri<br />
Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı Başmüfettişlerinden Sayın Vahdettin<br />
ÖZCAN. Buyurun Sayın ÖZCAN.<br />
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı Mülkiye Başmüfettişi<br />
Vahdettin ÖZCAN;<br />
Sayın Valim, hanımefendiler, beyefendiler, hepinize sevgi <strong>ve</strong> saygılarımı sunarak<br />
sözlerime başlıyorum. Şimdi son konuşmacı daha doğrusu panelist olmanın<br />
avantajını kullanarak biraz da havaya biraz daha hareketlendirmek için ben<br />
sunum hazırlamıştım aslında ama ondan vazgeçiyorum. Şöyle, benim sunumum<br />
mahalli idarelerin dayandığı değerlerdi. O değerlerden bahsedecektim.<br />
Özerlikten, özgürlükten, fonksiyonel etkinlikten bahsedecektim. Ama<br />
sabahtan beri oturumu izliyorum ben paneli, pek panel gibi geçmedi aslında<br />
sunum şeklinde oldu şimdi panele benzeyecek anladığım kadarıyla. Genelde şu<br />
63
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
anlatıldı. Hem Maliye Bakanlığından gelen arkadaşımız hem Sayıştay’dan gelen<br />
muhterem başdenetçi arkadaşımız iç denetimden, onun fonksiyonelliğinden<br />
bahsedildi. Özellikle Maliye Bakanlığından gelen değerli Maliye Daire başkanı<br />
arkadaşımız da geleneksel teftiş yönteminden bahsederek onun artık eskidiği<br />
anlamına gelebilecek ifadelerde bulundu.<br />
Ben o tartışmayı açmak istiyorum. Yani Ali ÜZMEZ Beyefendi Mülkiye<br />
Başmüfettişi abimiz konuşmasında Mülkiye Teftiş Kurulu daha doğrusu <strong>ve</strong>sayet<br />
alanını anlatırken dedi ki, “mali iş <strong>ve</strong> işlemleri dışında kamu idarelerinin geniş<br />
bir yelpazesi var o alan bize yeter” anlamında şeyler söyledi yani o daha önemlidir<br />
dedi. Ama Maliye Bakanlığından gelen arkadaşımız hatta cevabi görüşü de<br />
kendisinin hazırladığını “mali iş <strong>ve</strong> işlemler dışında kamu idarelerinin ne<br />
tür bir işi olduğunun anlaşılamadığını hatta neticelendirilemediğini” söyledi<br />
yanlış anlamadıysam eğer. Arkadaşımız burada mı bilmiyorum. E<strong>ve</strong>t, o konuyu<br />
tartışmaya açmak istiyorum. Şimdi tabiî ki kamu hizmetleri mali boyutuyla<br />
önemli. Mali iş <strong>ve</strong> işlemler olacak. Ancak yalnızca mali iş <strong>ve</strong> işlemler ile sınırlı<br />
tutarsak kamu hizmetini <strong>ve</strong>ya harcamalarla sınırlı tutarsak kamu hizmetini pek<br />
anlamamış oluruz gibi geliyor bana. Çünkü onun dışındaki alanlar var. Yani<br />
belediyelerin imtiyazı, belediyelerin ruhsat <strong>ve</strong>rmesi, belediyelerin bu yetkileri<br />
kullanmasını mali boyutla ölçemeyiz ki. Yani belediyelerin yetkileri, imtiyazları,<br />
bunların devri, bunların kullanımı yalnızca mali boyutla sınırlı değil. Bence<br />
bu alanın da denetimsiz kalması yanlış. Tabiî ki kamu idareleri harcamaları<br />
yönünden denetlenmeli. İç denetime taraftarım, dış denetim olmalı. Zaten<br />
yasa da bunu gerektiriyor. Ama bunun dışında bir alanın denetimsiz kalmasını<br />
savunmak bence yanlış oldu. O konuda arkadaşımız söz aldığında sanıyorum<br />
cevap <strong>ve</strong>recek. İkinci aktarmak istediğim konu şu. 832 Sayılı Sayıştay Kanunu<br />
halen yürürlükte. Biz Sayıştay’ı mahkeme olmaktan çıkaralım. Anayasada da<br />
değişiklik yapalım. Buna taraftarsanız Anayasal değişiklik yaparak Sayıştay’ı bir<br />
mahkeme olmaktan çıkaralım <strong>ve</strong> mahallileştirelim. Ben buna taraftarım. Bakın<br />
daha da güzel işleyecek bu şekilde dış denetim.<br />
Burada tartışmaya açıyorum ben Sayın Başbakanlık Başdanışmanımızda burada.<br />
Anayasada değişiklik yapalım, yüksek mahkeme olmaktan çıkaralım, Sayıştay’ı<br />
da mahallileştirelim.<br />
Hatta şunu da ileri sürüyorum. Üzerinde çalışalım, iç denetim elemanlarını<br />
da Sayıştay’a bağlayalım. Çünkü Sayın Başkanım da konuşmasında söyledi,<br />
herkeste ikrar ediyor, herkes de söyledi. Dedi ki, bağımsız bir iç denetim<br />
mekanizmasından bahsediliyor.<br />
Bizim 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetim Kontrol Kanunumuza göre tekrar<br />
söylemekte fayda görmüyorum ama söyleyeceğim. Üst yöneticiye bağlı bir iç<br />
denetçiden bahsediyoruz. Şimdi bir taraftan da bağımsızlığından bahsediyoruz.<br />
Bunu tamamen bağımsız yapalım.<br />
64
Sayıştay’ı yüksek mahkeme olmaktan çıkaralım, iç denetçileri Sayıştay’a<br />
bağlayalım. Sayıştay denetçisi gibi çalışsınlar. Sayın Başkanım buradan teklif<br />
ediyorum. Yasa çalışması derseniz çalışırız üzerinde. E<strong>ve</strong>t, şimdi ikinci olarak<br />
söylediğim bu.<br />
Üçüncüsü de Sayın Hocam Profesör Doktor Musa Bey bahsetti dedi ki, hiyerarşik<br />
denetim azalıyor o zaten ortadan kalkıyor ama bir anlamda da belediyelerin<br />
yeniden yapılanması nedeniyle <strong>ve</strong>sayet de azaltılmalı dedi. Aynen katılıyorum<br />
bu doğrudur ama kalan <strong>ve</strong>sayetleri bir bilsek ona göre hareket edelim. Benim<br />
bildiğimi kadarıyla sizlerde belediye teftiş heyetinden olan arkadaşlar var,<br />
İSKİ’den var. Benim bildiğim kadarıyla cadde, sokak değişikliklerinin mülki<br />
idare amirinin onayına tabi olmasının dışında Anayasadaki 127 maddesindeki<br />
uygulaması dışında bir de beyefendi bahsetti Sayın Maliye Başmüfettişimiz<br />
şimdiki Daire Başkanımız 5018 Sayılı Kamu Maliye Yönetim Kontrol Kanununu<br />
77. maddesi var. Başbakanın emri üzerine hareket edilen denetim var o da<br />
acze düştüğünde, olağanüstü haldir. Onun dışında somut bir şey varsa hocam<br />
burada zaten. Onu tartışalım derim ben. Bende sonra söz alırsa hocam çok saygı<br />
duyacağım kendisine <strong>ve</strong>sayet ilgili.<br />
Son olarak Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz valilerin belediye meclisleri<br />
kararlarına karşı idare yargı yolunu düzenleyen maddeyi iptal etti. Yani şu anda<br />
valiler belediye meclisi hukuka mugayir olan belediye meclisi kararlarına karşı<br />
biliyorsunuz önce on günlük süre vardı sonra kaldırılmıştı o süre. Onu da iptal<br />
etti.<br />
Artık idari yargıya yani Şirinevler’e de gidemiyorlar valiler şimdi. Şimdi ben<br />
buna taraftarım onu da söyleyeyim ben merkezi idarenin ajanıyım. Ama bir<br />
mahalli idareciyim ben. Bunu da savunuyorum ancak bunu söylerken hesap<br />
<strong>ve</strong>rilebirliliği de ortadan kaldırmamak lazım.<br />
Demokrasi hesap <strong>ve</strong>rilebirlilik rejimidir. Herkes hesabını <strong>ve</strong>recek, Teftişe<br />
<strong>ve</strong>rebilir <strong>ve</strong>ya Sayıtay’a <strong>ve</strong>rebilir. Bilemem ben onu yasa koyucu ortaya koyacak.<br />
Ama denetimsiz bir alan olmaz kamuda. Kamuda mutlaka denetim olacak.<br />
Bunu savunurken ben teftiş kurullarının çok iyi çalıştığını filan da söylemiyorum.<br />
Teftiş kurulları kendisini gözden geçirmeli.<br />
Değerli arkadaşımız bahsetti, 5018’in yolsuzlukla mücadele ayağının boş<br />
kaldığını, aynen katılıyorum.<br />
Türkiye’de bu kadar teftiş kurulları var, bu kadar müfettiş var ama yolsuzlukla<br />
mücadele de sınıfta kaldığımız en son Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı<br />
Bilal Hoca’nın beraber katıldığım bir panelde ben moderatördüm orada kendisi<br />
bahsetti. Sıralamamız aşağıya düştü yolsuzlukla mücadelede. Kamu Görevlileri<br />
Etik Kurulumuz kurulmasına rağmen, olmasına rağmen.<br />
65
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
O itibarla bu kurullarda kendini bir yeniden çek etmeli, etmeliyiz hepimiz.<br />
Bir de bir arkadaşımız söyledi şimdi notumda kimin olduğunu bilmiyorum.<br />
Geleneksel denetim sistemi için teamüle dayalı bir denetim sisteminden<br />
bahsedildi. Zaten devleti yöneten gelenek. Gelenek olmadan devlet olmaz.<br />
Protokol devletin yarısıdır. Arkadaşlar protokolsüz devlet olmaz, geleneksiz<br />
devlet olmaz. Tabiî ki geleneksel kurallar olacak. Ama bunu lütfen söyleyen<br />
arkadaşımız Mülkiye Teftiş Kurulunun internet sayfasına girsin. Rehberlerimize<br />
baksın. Yani o rehberlerin kamunun önünü nasıl açtığını, idarenin önünü<br />
nasıl açtığını da görecek. Ben suç avcısı değilim. Ben başkanımla şöyle<br />
tanıştım onu da size söyleyeyim. Sayın Başkan o İmar Müdürüyle Fen İşleri<br />
Müdürünü çağırdığında belki birkaç ay sonra belki birkaç ay önce bende orada<br />
soruşturmaya gelmiştim. O zaman tanıştım. Pendik Belediyesi’ne. Bizden<br />
mülkiye müfettişlerinden bıktılar, her kurumda kötü insan olabilir.<br />
Şimdi Sayıştay’ı öne çıkardılar. Doğru da yaptılar. Çünkü Anayasal kuruluş<br />
olarak hesap mahkemesi. Ama ilk söylediğime tekrar dönüyorum. Bunu da<br />
bir sorgulayalım, denetim birimi haline getirelim derim ben Sayıştay’ı. Şimdi<br />
geleneksel denetim olacak ama güncelleşmiş bir geleneksel denetim, kendini<br />
yenilemiş bir geleneksel denetim. Buna ben taraftarım.<br />
Bir de şunu söyleyeceğim, sanıyorum bir arkadaşımız söyledi. İşte Türkiye Büyük<br />
Millet Meclisi bu mali tabloların incelenmesi açısından Sayıştay’dan rapor bekler<br />
dedi. Doğru tabi Sayıştay bunu yapacak. Kanun gereği yapacak da ama bizim<br />
yerel yönetimler konumuz. Mahalli İdarelerin meclis denetim komisyonu var.<br />
Burada tekrar teklif ediyorum çünkü meclis denetim komisyonlarına çalışmıyor,<br />
çalışmıyor diyoruz yıllardır meclis denetim komisyonu raporlarını suça ilişkin<br />
kısımlarını savcıya tevdi ettirelim. Hiç meclis başkanına <strong>ve</strong>rmesin raporu.<br />
Düzenlemeyi hatırlıyorsunuz değil mi? Meclis denetimi komisyon raporu kime<br />
sunuluyor? Meclis başkanına sunuluyor, belediye başkanına sunuluyor zaten.<br />
Bunu değiştirelim meclis denetim komisyonunu fonksiyonu artar, basit bir şey.<br />
Hep beraber yapalım bunu. Yapılmayacak bir şey değil.<br />
Söz almak isteyenler benden sonra söz alabilir. Zaten tartışmak için burada varız.<br />
Bir de notlarıma bakıyorum, Hocam Profesör Doktor Musa EKEN sözlerinde<br />
şeyden çok bahsetti, performans denetiminden, Sayın başkan da bahsettiler.<br />
Arkadaşlar saygı duyuyorum bu görüşlerin hepsine.<br />
Doğrudur performansa dayalı bir denetim şart. Ama bunu da çok böyle öne<br />
çıkartıp çok fazlaca kamu hizmetlerinin değerlendirilmesinde çok önemsenecek<br />
hale getirilmesini yanlış buluyorum. Bu bundan beş yıl önceki toplam kalite<br />
yönetimine dönüşüyor. Her kurum TKY’yi konuşmaya başladı fakat maalesef<br />
onu da oturtturamadık. Bu işle ilgili bir birimi sorumlu tutalım. Performansa<br />
dayalı denetim konusunda işte Sayıştay’ımız var burada. Sayıştay’ımız bu işi<br />
yapsın, ölçütlerini ortaya koysun.<br />
66
Ona göre biz zaten beş on yıldır mülkiye teftiş kurulu olarak bunu yapıyoruz.<br />
Biz valililerimizi, kaymakamlarımızı denetlerken performansa dayalı denetim<br />
zaten yapıyoruz. Mahalli İdarelerde sayın mülkiye müfettişlerimiz burada.<br />
Onlarla ilgili kendi tablolarımızı biz hazırladık zaten. Onu zaten yapıyoruz. Ama<br />
fazlaca önem <strong>ve</strong>rmenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Bir de değerli arkadaşlar<br />
belediye üst yöneticilerini teftiş <strong>ve</strong> denetime sıcak bakmadığından bahsetti<br />
hocam. Sıcak bakmıyor dedi bunu nasıl sıcak hale getireceğiz dedi? Sıcak<br />
baktıracağız işte bu kolay bir şey. Yasama organımız var kanun çıkarıyor. Sıcak<br />
bakmayanla ilgili kamuoyunu bilgilendireceğiz, yapacağımız bu. Kamuoyunu<br />
biz denetimin içine sokmuyoruz.<br />
Halen daha bizim raporlarımızın internette niçin yayınlanmadığını bilmiyorum.<br />
Niye yayınlanmasın yasal bir engelde yok. Mülkiye müfettişlerinin büyükşehir<br />
belediyelerinde, ilçe belediyelerinde yapmış olduğu ya da valilikte yapmış<br />
olduğu raporların niçin internet ortamında yayınlanmadığını bilmiyorum.<br />
Yayınlanmalı. Büyüklerimiz burada işte. Süleyman Bey burada, Ali abi burada.<br />
Buradan da sesleniyorum, behemehal yarın ben en son Marmara Belediyeler<br />
Birliğini denetledim. Görsün vatandaş Kadir TOPBAŞ Bey’in dönemini<br />
denetledim. Ne yapmış Marmara Belediyeler Birliğinde? Vatandaşın bilmeye<br />
hakkı yok mu? Raporumuz çıksın internette, duyurulsun derim. Bunun da öyle<br />
yasal değişikliğe falan da gerek yok, genelgeyle halledilir.<br />
Sayın Başkanımızda burada Başbakanlıkta görevli. Bir genelge ile halledilecek.<br />
Raporlar yayınlansın, kişinin hak <strong>ve</strong> özgürlüklerine aykırı gelmedikçe kişinin<br />
onlara saldırı olmadıkça, çok gizli bilgiler içermedikten sonra bunu da<br />
yayınlayalım, herkes görsün, değerlendirsin. Kamuoyunun denetiminden<br />
kaçmayalım. Açıklıktan, şeffaflıktan bahsediyorsak bunların hepsi bir anda<br />
yapılacak şeyler.<br />
Son olarak şunu söylüyorum, İstanbul için söylüyorum. İstanbul’da iki tane<br />
meclise gerek yok. Behemehal yarın İstanbul İl Genel Meclisini kaldırmak<br />
lazım. Boş yere bir emek, zaman <strong>ve</strong> para israfıdır. Kocaeli ile İstanbul’u tekrar<br />
değerlendirelim. Bunun için kamuoyu oluşturalım. Sayın Başbakanın da bu<br />
şekilde düşündüğünü ben biliyorum. Daha ev<strong>ve</strong>l ki söylemleri de var, ama vakit<br />
bulamıyorlar o itibarla bu işi behemehal bitirelim. İstanbul’da İl Genel Meclisine<br />
gerek yok. İşte parlamento burada var zaten, Şehzadebaşı’nda. O devam etsin.<br />
İstanbul’da mülki sınır zaten belediye sınırı olmuştur. Beni dinlediğiniz için<br />
teşekkür ediyorum. Hepinize saygı <strong>ve</strong> sevgiler sunuyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />
Sayın ÖZCAN’a çok teşekkür ediyoruz efendim. Sayın ÖZCANIn sunumunu<br />
özetlerek, e<strong>ve</strong>t sorun alanlarını ya da biraz da cevabi konulara da değindi.<br />
Sayın Başkanım bu arada size de çok iş yüklendi ama şöyle başlayayım. Vesayet<br />
yetkisi ile ilgili sorunuza efendim birkaç cümle eklemek istiyorum. İki üç yıl<br />
67
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
kadar önceydi belki biraz daha fazla yerel yasaların belediye yasasının yeni<br />
çıktığı dönemlerde Sayın Belediye Başkanımız üni<strong>ve</strong>rsitede öğrencilere bir<br />
bilgi <strong>ve</strong>rirdi. O <strong>ve</strong>rdiği bilgi dedi ki, “<strong>ve</strong>sayet yönetimi azalmadı arttı” dedi.<br />
Ben onun yalancısıyım o yüzden öyle diyeyim efendim. Şöyle bir şey <strong>ve</strong>sayet<br />
denetimi kaldırılmalı derken e<strong>ve</strong>t yani siz dediniz ya Marmara Belediyeler<br />
Birliğini denetledim işte siz oraya gitmeyin denetime yani <strong>ve</strong>sayet denetimi<br />
şimdi sizin yaptığınızda bir <strong>ve</strong>sayet denetimidir. Valinin kaymakama yaptığı da<br />
<strong>ve</strong>sayet denetimidir. Dolayısıyla yani denetimi her biraz daha sınırlandırmak<br />
anlamında söyledim.<br />
Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖCZAN;<br />
Marmara Belediyeler Birliği kimin tarafından denetlenmeli? Ona cevap <strong>ve</strong>relim<br />
arkadaşlar bilgilensin ben de bilgileneyim.<br />
Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />
İç denetimi iç denetçisi, dış denetimi Sayıştay, kanunun gereği.<br />
Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖCZAN;<br />
O zaman işte yalnızca o zaman kamu hizmetlerini mali boyutla<br />
düşünüyorsunuz.<br />
Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />
Efendim kesinlikle şöyle bir şey.<br />
O zaman tamam.<br />
Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />
Yok yok öyle değil. Mali boyutuyla değil şüphesiz o kurum<br />
Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖCZAN;<br />
Sayıştay dış denetimi mali boyutla yapıyor zaten.<br />
Oturum Başkanı Prof. Dr. EKEN;<br />
Tamam efendim yani <strong>ve</strong>sayet yapılsın derken yani geniş bir anlamda azaltılsın<br />
dedim ama muhtemelen başkanımın da bu konuda söyleyecek bazı şeyleri<br />
vardır. Efendim diğer konularda şu konuyu yüzde yüz destekliyoruz, teftiş<br />
raporları yayınlansın. Aslında bilgi edinme hakkı kanununda bir madde var,<br />
fıkra hatta denetim raporlarının yayınlanmasına ilişkin. O kullanılsa bile<br />
uygulansa bile iyi olur diyoruz. Efendim bunun dışında Sayın başkanım sizin<br />
söyleyeceğiniz bir şey var mı?<br />
Kıymetli Hazirun, sorularınızı almak üzere hazırız efendim. Buyurun efendim.<br />
Ha pardon bir önceki oturumdaki arkadaşlarımız buyurun buraya lütfen. Sayın<br />
başkan, Sayın denetçim, nasıl arzu ederseniz efendim buyurun.<br />
68
Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR;<br />
Aslında sorularınızın tamamı bana geldi. Ben notumu aldım. Hani diyordunuz<br />
biri yo yo estağfurullah biri bunu iddia ettiniz de hepsi bendim onların o yüzden<br />
sırayla gideyim şöyle. Öncelikle şu yolsuzluklarla mücadele kısmı hani boş<br />
bırakmıştım. Siz dediniz ki e<strong>ve</strong>t yolsuzlukla hani çok önlerdeyiz, yani yolsuzluk<br />
yapma konusunda dolayısıyla doğru bir nokta diye İbrahim PORTAKAL Bey<br />
miydi o da sormuştu? Aslında benim orada söylemek istediğim o değildi.<br />
Sunumda ona yer <strong>ve</strong>rirken bu alan şu an 5018’de geçmiyor. Yani her teftiş<br />
kurulunun kendi mevzuatında o konuda yetkili olduğu belli de sistematik bir<br />
şekilde hani maliye yönetimi <strong>ve</strong> kontrol düzenleyen kanunda o taraf boş bir de<br />
harcama sonrası kontrol tarafı boş yani yazılmamış durumda. Sadece 75 <strong>ve</strong> 77<br />
istisnai durumlardaki yolsuzlukla mücadelenin nasıl yapılacağı yazılmış ama<br />
genel şey yazılmamış. Bu alan boştu ama fiilen yetkili çok kişi var bütün teftiş<br />
kurulları buna yetkili. Sorun birkaç ay önce bir genelge çıktı, Başbakanlık<br />
genelgesi. Yolsuzluklarla mücadele bir koordinasyon kurulu kuruldu şeylerden<br />
oluşan daha üst düzey böyle Cemil ÇİÇEK galiba. O düzeyde bir komisyon bir<br />
de yürütme kurulu oluşturuldu o da Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında<br />
galiba işte Müsteşar Yardımcılarından filan oluşan bir komisyon dolayısıyla<br />
onlar koordine edecek, yönlendirecek de hala kimin yapacağı belli değil.<br />
Sekretaryasını da Başbakanlık Teftiş Kurulu yapıyor şu an için. İşte o boşluk<br />
alan aslında yasayla doldurulması gerekirken şu an genelgeyle doldurulmaya<br />
çalışılıyor. Altında nasıl çıkacağı, bunu kimin yapacağı, nasıl yapacağı filan hala<br />
belli değil, hala boş olmaya devam ediyor bu gelişmelere rağmen. Benim aslında<br />
hani oradaki yolsuzlukta hangi düzeydeyiz hani ben de takip ediyorum yolsuzluk<br />
endekslerini filan kötü durumdayız. Onun sebepleri hani daha ayrı da benim<br />
orada kastettiğim şeydi 5018’de yazmadığı noktasıydı, bir tanesi bu. İkincisi<br />
Mülkiye Teftiş Kurulunun hani teamüle dayalıdır, teamülsüz devlet olmaz ama<br />
rehberliğimizde internette var diye benim oradaki kastım şuydu hani Maliye<br />
Teftiş Kurulunun da var neticede rehberliği şimdi yeni yeni çıkıyor daha<br />
doğrusu. İşler teamüle dayalı olduğu zaman yani bir şeye derç edilmediği zaman<br />
mutlaka zaten rehber dediğiniz şey teamülün kitaplara yazılmış şekli.<br />
Uluslararası kuruluşlarda bunu istiyor <strong>ve</strong> bunu yazdığı zaman orada kıyaslama<br />
şansı buluyor. Diyorlar ki, sizin yaptığınız denetim bizim istediğimiz denetime<br />
uygun <strong>ve</strong>ya değil. Eğer bir şeye yazmazsanız hani teamül olarak açıklarsanız<br />
bunu diyor ki siz yazmadığınız sürece ben sizi hiç dinlemem. Çünkü teamülün<br />
şöyle bir sakıncası var, herkes bunu aynı ölçüde algılamazsa hani bir teftiş<br />
biriminin içinde ki öyle oluyor genelde. Herkesin yazdığı rapor farklı oluyor, bir<br />
konudaki görüşü, düşüncesi vs. farklı oluyor. <strong>Denetim</strong> işinin niteliği de aslında<br />
biraz buna uygun teamüle dayalı olmasının hani buna uygun hakim gibi<br />
düşünün olaya karşı bir tavır sergilemesi bir karara varması gerekiyor ama yeni<br />
denetim anlayışında buna çok yer yok. Diyorlar ki, yani bir konuda nasıl karar<br />
<strong>ve</strong>rilmesi gerektiğini standarda bağlayayım oradan küçük sapmalar olsun ama<br />
büyük sapmalar olmasın. Yeni anlayış bu. Bir de bu anlayışta bizim denetim<br />
sistemimize biraz ters yani bizim teftiş kurulunda inanın en az mülkiye teftiş<br />
69
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
kurulu kadar hani teamüle dayalı <strong>ve</strong> bu konularda çok herkes buna çok kızıyor<br />
şu an denetimin kurala bağlanamayacağını, rehbere bağlanamayacağını filan<br />
iddia ediyorlar ama bizden istenilen konu o, o yüzden hani teamül yok değil de<br />
teamülün mutlaka derç edilmesi gerektiği şu an ortada. İç denetçi Sayıştay’a<br />
bağlansın çünkü iç denetçi bağımsızdır. Bunu Sayıştay’dan ziyade hani şu anki<br />
iç denetçi arkadaşlar arasında işte kendilerinin İç <strong>Denetim</strong> Koordinasyon<br />
Kuruluna bağlı olmasını istiyorlar, talep ediyorlar, istek şu an bu. Ama bu yanlış<br />
çünkü iç denetçi kurumun içinde yer alması gereken kişi kesinlikle. Dışarıdaki<br />
bir kurum ancak uyumlaştırmayı yapabilecek. Bağımsızlıkta organik bağımsızlık<br />
değil sadece fonksiyonel bağımsızlık olarak öngörülmüş. Yani bu kişinin hatta<br />
eski teftiş sisteminde olduğu gibi denetlenen birimin karşısında olmaması<br />
gerekiyor. Hani bir yönetici danışmanlığı lafı geçti ya birazdan ona da<br />
değineceğim. Bu hem üst yöneticiye bağlı olacak, onun adına onun altındaki<br />
birimleri denetleyecek hem de ondan bağımsız olacak. İşte bu ikisinin birleşimi<br />
fonksiyonel bağımsızlık yani idari olarak ona bağlı ama şu an mevzuatta bazı<br />
eksiklikler olduğu söylemiştim yeni çıkınca onlarda giderilmiş olacak. <strong>Denetim</strong>in<br />
planlanması, gerçekleştirilmesi <strong>ve</strong> raporlaması kısmında üst yönetici ona emir<br />
<strong>ve</strong>remeyecek, fonksiyonel bağımsızlık bu. İdari olarak ona bağlı işin<br />
yapılmasından raporlamasına kadar herhangi bir etkisi şeyi yok üst yöneticinin.<br />
Sadece planlama yaparken önerisi var, planlamada önerisi var. Ondan sonra, o<br />
öneriden sonra artık planın yapılması, uygulanması, sonuçlarının rapora<br />
bağlanmasında herhangi bir rolü, etkisi vs. yok. O yüzden bunun adı da<br />
fonksiyonel bağımsızlık oluyor. Yani hepten bağımsız yaptığınızda kurgulanan<br />
sisteme uygun olmuyor. Yani bu böyle istenmiyor daha doğrusu. O kadar<br />
bağımsız olmaması gerekiyor iç denetçinin. Çünkü yeni sistemde esas, yönetim<br />
sorumluluğu esası. <strong>Denetim</strong> yönetim için var. Ona engel değil, onun karşısında<br />
değil. İç denetçinin de işte biraz teftişten farkı o hani o konulara girmeyelim<br />
diyorduk ama yani açığını üst yöneticiye söylüyor, sistemin sahibi o. Eski<br />
sistemde hani maliyenin elemanları vardı, saymanları filan onlar çekildi. İçerde<br />
ne anlatmıştım işte o mali kontrol üst yönetici adına yapılıyor. Gerçekleştirme<br />
süreç kontrolü biraz daha aşağıda harcama yetkilisine bağlı olarak işte<br />
gerçekleştirme görevlileri tarafından yapılıyor. Onun üzerinde harcama yetkilisi<br />
var onun yanında iç denetçi var, tepede hepsi şeye bağlı üst yöneticiye. Sistemin<br />
sahibi o, bir açık varsa bunu o gidip savcılığa söylemeli. O yüzden soruşturma<br />
yetkisi yok zaten. Götürüyor sonuçların hepsini bir şeye aktarıyor, bir şirket<br />
gibi düşünün tepedeki adama aktarıyor, üst yöneticiye. Üst yönetici bunu ister<br />
aksiyon geliştiriyor ister geliştirmiyor bir anlamda. Sahibi o sistemin. Ha bunun<br />
hesabını da <strong>ve</strong>riyor. İşte tek bizim yönetim sistemine zaten hani çok bu şekilde<br />
bu kadar yetki <strong>ve</strong>rirsek uygun olmaz diye ne yapıyoruz? Raporların bir örneğini<br />
de Koordinasyon Kuruluna alıyoruz ki yönetici onu sümen altı edemesin diye<br />
filan. Ama denetim yönetim içi var o yüzden o kadar bağımsız olmaması<br />
gerekiyor. Dolayısıyla hani Sayıştay’a bağlanmaması lazım <strong>ve</strong>ya Maliyeye,<br />
Koordinasyon Kuruluna bağlanmaması lazım. Şu mali iş <strong>ve</strong> işlemleri ile idari<br />
işlemler ayrıştırılamadı hani ben demiştim şeyde şimdi bu 5393 Sayılı Kanun<br />
yanlış söylüyorsam düzeltin 55. Maddesinde diyor ki, ezberden şu an<br />
70
söylüyorum, işte mahalli idarelerde, belediyelerde iş <strong>ve</strong> işlemleri işte hukuka<br />
uygunluk, performans bir tane daha bir şey vardı o açılardan denetlenir,<br />
bunların iç <strong>ve</strong> dış denetimi 5018 Sayılı Kanuna göre yapılır. İç <strong>ve</strong> dış denetimi<br />
buna göre yapılır denildiği zaman zaten iç denetim iç denetçiler tarafından, dış<br />
denetimin dış denetçiler tarafından yapılacağı anlaşılıyor. Sonraki bendinde de<br />
şunu diyor, belediyelerin mali işlemler dışında kalan diğer işlemlerinin<br />
denetimi de İçişleri Bakanları tarafından yaptırılabilir mi öyle bir şey. İşte yani<br />
kabaca şey buydu. Tam ifade edeyim mali işlemler dışındaki diğer işlemlerini<br />
de İçişleri Bakanlığına bırakıyor e<strong>ve</strong>t diğer idari işlemleri. Şimdi böyle olunca<br />
İçişleri Bakanlığından bir yazı çıktı şeyde dediler ki, ya bize mali işlemler sizde<br />
kalıyor 5018’de kalıyor biz <strong>ve</strong>sayet denetim altında bu diğer idari işlemlerden<br />
kasıt neyse onu bir bilelim ki ona göre onları denetleyelim diye oradan yazı<br />
çıktı Sayıştay’a gitti, Maliyeye geldi. Aşağı yukarı her iki kurum aynı şeyi <strong>ve</strong>rdi,<br />
kararı <strong>ve</strong>rdi. Dediler ki, her idari işlemin mutlaka mali sonucu var. Mali, mali<br />
olmayan ayırımı hiçbir zaman yapılamaz sonucu çıkınca her işlem mali işlem<br />
gibi göründü. İdari işlemlerde de aynı. Yani şeyden çıkanı söylüyorum Maliyeden<br />
<strong>ve</strong> Sayıştay’dan sonra konu Danıştay’a gitti. Nihayetinde dediler ki üç kurumun<br />
şeyini de alın Danıştay olarak siz karar <strong>ve</strong>rin <strong>ve</strong> Danıştay’da mali, mali işlemler<br />
hani ayırımını yapamadı. Her işlemin, her idari işlemin bir mali sonucu vardır<br />
diye o yüzden hani boşluk ayrıştırılamadı dan kastım buydu. Bu ayırımı<br />
olamadığı için şimdi dolayısıyla mesela hani İçişleri Bakanlığı şeye devam<br />
ediyor şu işlem idari işlemdir hani bu kanun kapsamından dolayısıyla biz bunu<br />
denetleriz tarafından gidiyor. Diğer tarafından şimdi bizim iç denetçiler filan<br />
diyor ki her işlemin şeyi var mali tarafı var dolayısıyla biz hepsini inceleriz<br />
onlar hiçbirine bakmamalı filan diye. Teftiş iç denetim ayrımındaki sıkıntı<br />
neyse buradaki de aynen şu an devam ediyor, çözülemedi. Ben buraya biraz<br />
daha açıklık getireyim diye sadece söyledim. Teftiş eskidi yerine yeni kavram iç<br />
denetim diye hani bir şey geldi son olarak bu da son konu. Şimdi bu soruyu<br />
aslında hep bekliyordum hani sabahta yeterince vaktim olmadığı için<br />
açıklayamadım. Şöyle bir şey oldu hani yeni denetim anlayışı nedir? Şimdi<br />
eskiden bir idareyi düşünün, idare faaliyeti gerçekleştiriyor sonra bir de işin<br />
denetim tarafı var. Bu denetim teftiş kurulları vasıtası <strong>ve</strong>ya kontrolörlükler<br />
vasıtasıyla yapılıyor ama her konuda yetkisi var. İdarenin her konuda harcama<br />
<strong>ve</strong> uygulama yetkisi var. <strong>Denetim</strong>in de her konuda denetim yetkisi var.<br />
İnceleme, araştırma, teftiş, soruşturma vs. hepsi böyle ikili yapı. Yeni sistemde<br />
hani bu yanlış mı diyelim her neyse ben burada arada da söyledim hani AB<br />
sürecinden kaynaklandı bu deyişimi diye. AB sürecinde de aday ülke<br />
olduğumuzdan dolayı hani borç <strong>ve</strong>ren borç alan ilişkisi var. Kuralları borç <strong>ve</strong>ren<br />
belirliyor borç alan değil. Dolayısıyla biz çoğu şeyi tartışamaz durumdayız hani<br />
öyle mi daha iyiydi, şu ülkedeki mi alsaydık, bu ülkedekini mi alsaydık? Bize şu<br />
an gelen sistem bu. Bu sistemde kendileri de bunun hani daha doğru olduğunu<br />
düşünüyor. Avrupa Birliği kararı olarak daha doğru olduğunu düşünüyor. Ama<br />
mesela ona Fransa’daki şeyler katılmıyor öbür bürokratlar ne bileyim Almanya<br />
başka uyguluyor vs. ama diyorlar ki adaylara biz kendi içimizde anlaşamıyoruz<br />
ama sizin için bu doğru biz de buraya bir şekilde gelmeyi planlıyoruz. Nedir bu?<br />
71
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Bu ikili sisteme karşı diyorlar ki, yeni sistemde biz kontrolü <strong>ve</strong>ya denetimi beş<br />
aşamada yapmak istiyoruz. Bakın tek teftiş kurulu değil, beş aşamada kontrolün<br />
daha etkili olacağını düşünüyoruz. Bir diyorlar, idari içinde işlem yapılmadan<br />
ön mali kontrol olsun. İki, işlem yapılırken o anda bir önceki aşamayı da<br />
denetleyecek <strong>ve</strong>ya kontrol edecek şekilde süreç kontrolü olsun. Üç, işlem<br />
bittikten sonra iç denetim yapın. Şu an kurumun içindeyiz işlem bitti üç oldu.<br />
Bittikten sonra birde dışarıdan bir göz size baksın. Sayıştay gelsin o da bittikten<br />
sonra ola ki bir yolsuzluk şeyi varsa hani şüphesi, ihlali vs. varsa iş bitmeden bir<br />
de şu yolsuzluklarla mücadele biriminden birileri gelip olaya hepten baksın.<br />
Bakın beş aşamada önceki neydi hepsinin toplandığı bir teftiş kuruluydu. Ne<br />
gerekiyorsa onu yapıyordu. Şimdi diyor ki, hepsi farklı kişiler yapsın bunu,<br />
hepsi farklı olsun, üst üste binsin, peşi sıra gelsin. <strong>Denetim</strong>in bu şekilde daha<br />
etkin olacağı düşünülüyor. Bu bir tarafı işin yeni denetim anlayışı. İkincisi de<br />
şu, farklar filan hep buradan çıkıyor dedim ya ben sadece hani olayı bu tarafı<br />
anlatayım mukayesesini siz yapın diye. Şimdi eskiden hani teftişin karşılığı<br />
olan denetim kavramı var. Şu an denetim kavramı kalkmış durumda, yeni<br />
sistemde. Yani teftişte kalkmış, yönetimde kalkmış literatürde. Şimdi şeye<br />
baktığınız zaman bu denetim kitaplarına eskiden hani odit diye geçer İngilizcesi<br />
şu an şey diye eşirıns sörvisıns gü<strong>ve</strong>nce hizmetleri. İkisi birbirinden çok farklı<br />
şey işte. O yaşanan deyişimi aslında o gösteriyor. <strong>Denetim</strong>de bir şeyin doğru<br />
olup olmadığına gidip bakarsınız. Ne yapıyorsunuz? Diyelim uygunluk denetimi,<br />
mevzuata uygun mu değil mi? Tek şeyiniz odur, raporun konusu odur. Efendim<br />
mali denetim hani piyasadaki anlamıyla bağımsız denetim e<strong>ve</strong>t finansal tablolar<br />
gerçeği yansıtıyor mu yansıtmıyor mu onun hukuka uygun olup olmadığını<br />
kimse ilgilenmez onunla gerçeği yansıtıyor mu, yansıtmıyor mu? Performans<br />
denetimi aynı şekilde bu kadar performans şeyi vardı göstergesi bu şeyler<br />
yakalandı mı, göstergeler? Yakalandığında işte girdi çıktı analizinde en az<br />
kaynakla yapıldı mı? Kaynaklarda yapılmışsa diyelim en ucuz yolla sağlanmış<br />
mı? Hukuka uygun mu, değil mi kimseyi ilgilendirmiyor. Böyle bireysel bunun<br />
adı denetim, gü<strong>ve</strong>nce hizmetinde ne var? Şu an iç denetim tanımında da bakın<br />
denetim geçmez orada. Gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rme <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetidir. Yüzde 50<br />
danışmanlık tarafı, gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rmediğiniz şey denetimin fazlalısıdır orada<br />
yapılmak istenen şey hani bunu algılayan çok az kişi var da şunu ifade etmeye<br />
çalışıyorum bir denetim şimdi bizim şeyde kanundan da üstü kapalı şu an<br />
orada ama okuyunca o sonuç çıkıyor. Orada beş tür denetim tarif ediliyor. İç<br />
denetçinin yapması gereken şeylerde. Yönetmelikte de tek tek adını yazıyor. Bu<br />
sistem denetimi, uygunluk denetimi, performans denetimi, bilgi sistemleri<br />
denetimi, mali denetim. Şeyi okuduğumda ben kanunu bunları yeni algılıyorum<br />
adları yazmıyor. Yönetmelikte adları yazıyor zaten demiştim bizim mevzuat AB<br />
şeyine bire bir uyumlu değil, eksikliklerimiz var. Bunlar rapora filan bağlanmış<br />
durumda gelen komisyon yetkilileri tarafından. İlk yapılacak değişiklik taslağı<br />
da hazır şu an. Bunlar zaten birebir düzeltilecek böyle olması gerekiyor çünkü<br />
bizim için böyle doğru demiyorum böyle olması gerekiyor. Bize konulan reçete<br />
de bu. Şimdi değişim ne oldu? <strong>Denetim</strong>le gü<strong>ve</strong>nce arasındaki fark ne? Gü<strong>ve</strong>ncede<br />
bir şeye doğruluğuna bir hata olup olmadığına değil bir şeye gü<strong>ve</strong>nce<br />
72
<strong>ve</strong>riyorsunuz burada iç denetim kapsamında da mevzu bahis olan hatta dış<br />
denetim içinde aynı şey geçerli. İç kontrol sistemi iç denetçinin işi bu. İç kontrol<br />
sisteminin çalışıp çalışmadığına gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>riyorsunuz. Bu gü<strong>ve</strong>nceyi de üst<br />
yönetici <strong>ve</strong>riyor. İşte hem işlemlerde imzası yok tek başına her işe yetişemeyeceği<br />
için diyor ki zaten kanun bunu mali hizmetler birimi harcama yetkilileri <strong>ve</strong> iç<br />
denetçiler vasıtasıyla yerine getirir. Mali hizmetler birimi ön mali kontrolü<br />
yaptırıyor <strong>ve</strong> harcama birimine süreç kontrolünü yaptırıyor iç denetçiye<br />
denetim yaptırmak suretiyle yerine getiriyor. Sisteme gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>ren adam o,<br />
altını iç kontrol beyanını imzalayan kişi o. Nasıl <strong>ve</strong>riyor işte denetçiye diyor ki,<br />
bu tek denetim yapma. Bu saydığım beş denetim yapmak suretiyle <strong>ve</strong>ya hani<br />
yine o farkı söylüyorum. <strong>Denetim</strong> bir tanesiydi bunların. Gü<strong>ve</strong>nce beşinin<br />
toplamı eşittir gü<strong>ve</strong>nce. <strong>Denetim</strong> yaptık demek için mesela bir uygunluk<br />
denetimi denetim yapmış oluyorsunuz. Şu an gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rmek için bir alanı beş<br />
açıdan incelediğiniz zaman ancak gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rebiliyorsunuz. Daha zor bir<br />
kavram. Daha yani o kapsamda yapılması gereken işler büyüdü. Şöyle düşünelim<br />
önce diyorsunuz idare olarak amacım ne? Şuraya ulaşmak. O zaman diyor ki<br />
sistem denetimi buna uygun bir sistem kur, sistem kur. İç kontrol sistemi beş<br />
bileşenden oluşan. Bunu kurup kurmadığını öncelikle denetliyorsunuz.<br />
Kurmuşsa amaçlanan şekilde işleyip işlemediğini denetliyorsunuz. Bu sistem<br />
denetimi oluyor. Bakın iş bitmedi ama bu denetim adı. Sistemi kurdu sonra<br />
diyorsunuz ki sistemi kurdun ama işler hukuka uygun yapılıyor mu? O tarafına<br />
bakın, sistem güzel, güzel tasarlanmış ama işler hukuka uygun yapılıyor mu?<br />
Baktınız ona da yapılıyor. Bitmedi hala gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>remiyorsunuz. Sistem<br />
kuruldu, işler hukuka uygun ama bunlar etkili, etkin <strong>ve</strong> ekonomik şekilde<br />
yapılıyor mu? Performans denetimi, yani hukuka uygun, mevzuata uygun ama<br />
diyorsunuz ki siz aslında bu kadar işi daha az çıktıyla yapabilirdiniz. Bunları,<br />
çıktıları daha ucuz alabilirdiniz <strong>ve</strong>ya aynı çıktıyla daha çok girdiyle daha çok<br />
çıktı alabilirdiniz. Bu açıdan da uygun iş yapmadıysanız yine sınıfta kalıyorsunuz<br />
bakın. Performans denetimi de bitti. Sonra mali denetim. Diyorsunuz ki, tamam<br />
işleri güzel tasarladın, hukuka uygun yaptın, etkili ekonomik <strong>ve</strong>rimini de<br />
yaptın, senin sonunda ürettiğin şeyler tablolar gerçeği yansıtıyor mu? Buna da<br />
bakacak. Her tarafta beşinci olarak da artık otomasyon sistemleri kullanılıyor.<br />
Değil mi bir hastaneye gittiğiniz zaman hasta sevk girişinden başlıyor sonraki<br />
doktorun önüne artık bilgiler girilmiş şeklinde geliyor o bir takım ilaçlar yazıyor<br />
sonraki doktor diyor filan filan. Siz aylar sonunda dahi gelmiş olsanız önceki<br />
tedavi sürecini görüyor. Eğer bu bilgi iletişim sisteminde, otomasyonda bir<br />
sıkıntı varsa zaten sonuçlar hepten yanlış. En son doktorun önüne farklı bir<br />
şeyler geliyorsa sizin girdiğinden hani öte o bir otomasyon sistemi gü<strong>ve</strong>nilir<br />
değilse, gü<strong>ve</strong>nilir çıktılar üretmiyorsa zaten <strong>ve</strong>rilen kararlar hep yanlış olacak.<br />
Bakın bu da oldu beş. Beşini birden yaptığınızda gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rebiliyorsunuz.<br />
<strong>Denetim</strong>in tanımı değişti yani denetim değil artık denetim noktasında değiliz<br />
yani teftiş denetimi paralel tutarsak şu an istenen denetçiden gü<strong>ve</strong>nce <strong>ve</strong>rmesi.<br />
Dış denetimden de aynı şekilde. İç denetçiden istenen gü<strong>ve</strong>nce idare işlemlere<br />
yönelik beşini yapması dış denetçiye de iç denetimi de içerecek şekilde bu beş<br />
açıdan diyelim bu açılardan bakıp bir de onun dışarıdan gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong>rmesi.<br />
73
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Kavramlar değişti, anlayış değişti. Söyleyeceklerimin hepsi buydu zaten.<br />
Zamanlama iyi oldu. Teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyoruz, sağolun. Efendim sorularınızı öncelikle Sayıştay<br />
Başdenetçimiz Sayın Ahmet TEZCAN Bey yani belli bir saat sonra ayrılması<br />
gerekiyor. O yüzden sorularınız ona dönük sorularınız varsa bir saniye efendim.<br />
Siz mi, tamam buyurun efendim, kendinizi tanıtın efendim.<br />
Mustafa Kemal İŞLER, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planlama<br />
Müdürüyüm. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulunda müfettiş olarak<br />
görev yapmaktayım. Ben soru değil de izin <strong>ve</strong>rirseniz bir tespitte bulunacağım.<br />
Öyle ince bir konu üzerinde tartışma yürütülüyor ki, öyle ince bir yol üzerinde<br />
hani delilikle dahilik ikiz kardeştir biri sağa biri sola düşer. Bu kadar ince bir çizgi<br />
üzerinde yürümeye çalışılıyor. Ben de hani matbaaya karşı çıkanların durumuna<br />
düşmemek için kelimelerimi de o ince yolda yürüdüğümü düşünerek seçmeye<br />
çalışacağım. Bir tanesi şu, Maliye Bakanlığından Sayın Daire Başkanımızın<br />
söylediği gibi aslında bir yönetim sistemi değişikliği var bu kesin bir şey,<br />
gözüküyor. Ama yönetimin sizin saydığınız hocam yönetimin unsurları tabu<br />
olarak tanımlanmamış durumda. Şöyle Japonya’yla Angosakson yaklaşımına<br />
baktığımızda işte stratejik yönetimle kalite sistem yönetimleri birbirinden ayrı<br />
iki yönetim sistemi olarak ele alınıyor. Ama Angosakson kültüründe stratejik<br />
yönetimle kalite sistem yönetimleri iç içe geçmiş durumda. İkisi de birbirinden<br />
ayrıştırılmıyor. O anlamda şöyle düşününce planlama tanımı yapılmış<br />
durumda bu yönetim sisteminin. İşte stratejik planlar, performans programı<br />
<strong>ve</strong> bunun raporlama aşaması kısmen tanımlanmış durumda. Kontrol aşaması<br />
denetim fonksiyonu tanımlanmış durumda. Ama planlama sonuçlarının<br />
uygulanmasının nasıl yürütüleceği bunun yaptırımlarının nasıl koordine<br />
edileceği yani aslında yönetimin iki unsuru tam tanımlanmamış durumda.<br />
Herhalde tartışma burada çıkıyor. İç denetim kesinlikle doğru <strong>ve</strong> modern<br />
bir denetim sistemi. Ancak klasik denetim sisteminin üzerine oturtulmaya<br />
çalışılıyor hali hazırda. Çünkü Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu kendi<br />
üzerinde taşıdığı üzere mali yönetim unsurlarını ağırlıklandırılmış bir şekilde<br />
yapılandırıldı. Birkaç seferde değişti o yüzden de 2006 yılına kadar uygulaması<br />
da geciktirildi. Çünkü ona bağlı olarak çıkması gereken kamu yönetimi<br />
temel kanunu çıkmadı. Hali hazırda tartıştığımız denetim sistemini modern<br />
unsurlarını klasik yönetimin üzerine oturtuyoruz. Bu anlamda aslında ciddi bir<br />
de bir hata demeyelim ama hatayı tanımlamak bana düşmez en son belki söz<br />
söyleyecek kişilerden biriyiz ama İlber ORTAYLI’nın naklettiği bir tane bir şey<br />
var. Diyor ki, o da Kral Faysal’ı ö<strong>ve</strong>rek çok akademik <strong>ve</strong> genel kültürü çok yüksek<br />
birisi olduğunu söylemişti bir oturumda, bürokrasi sempozyumunda dedi ki,<br />
Kral Faysal dedi ki, konuşmasına başlarken İslam Ülkelerinde bir buçuk devlet<br />
var. Geriye kalanlar kabile <strong>ve</strong> aşiret yönetimleri. Onun biri Türkiye 0.5’ide İran.<br />
Şimdi bizim devlet kültürümüz içerisinde ciddi anlamda bir problem var gibi<br />
aslında gözüküyor. Çünkü konusu daha ortaya çıkmadan konusu oluşmadan<br />
74
ir denetim sistemini yapının üzerine oturtmaya çalışıyorsunuz. Burada<br />
herhalde büyük bir problem var. Ben beş yıldır bu görevi yapıyorum. Ta en<br />
başlangıçtan itibaren ki ilk önce Mahalli İdarelere <strong>ve</strong>rildi yönetim sisteminin<br />
temel yapısını bu planlama fonksiyonu oluşturuyor. Plandaki belirlenen<br />
hedefler bu kadar hareket eden kent <strong>ve</strong> ülke için yani alt <strong>ve</strong> üst sınırı çok<br />
hareketli olan bir ülke için hedefi takip ederek yönetim tarzı geliştirmek çok<br />
zorlanıyor <strong>ve</strong> biz denetim fonksiyonun neyin üzerine oturtacağımızı aslında<br />
anlayamamış durumdayız. Belki Sayıştay Kanunu bu önlem tarafını revizyon <strong>ve</strong><br />
önlem tarafını yaptırıma bağlar <strong>ve</strong> iyi bir şey olur diye düşünüyorum. Londra<br />
yönetim modelinde böyle bir yapı var. Dışarıda hem iç denetçilerin hem de<br />
özel sektör iç denetçilerinin bulunduğu ayrı bir denetim fonksiyonu yürüten<br />
yapısı var. Onlar hem belediyelerin sınıflandırmasını hem de performans<br />
göstergelerini <strong>ve</strong> stratejik planı uygun olarak işi yürütüp yürütmediklerini<br />
sorguluyor. Bu anlamda yani tekrar mikrofon oraya da dönecek ama Sayıştay<br />
<strong>ve</strong> Maliye tarafında şahsi kanaatim Sayıştay mali yönetim kanunun yaparken<br />
iç denetimi daha çok maliyenin bir ajanı gibi düşünerek kurguladı gibi. Çünkü<br />
stratejik planla performans programı bile birbiri ile çelişiyor. Birini DPT yapıyor<br />
ama Sayıştay aldı stratejik planları tamamen kaynak planlamasına dönüştürdü<br />
ki planlamanın evrimi içerisinde bu 1960-1970’lere ait kaynak planlaması.<br />
Oysa yapılması gereken şey stratejik planlamaydı. Ben Sayıştay Kanununun<br />
eski yani bekleyen <strong>ve</strong>rsiyonunu okumuştum yenisini bilmediğim için çok fazla<br />
bilgim yok. Hem sataşma olduğu için belki Maliye Bakanlığımız temsilcisi yani<br />
burada aynı şeyde düşünüyorum. Acaba bürokratlar bu metinleri tamamen<br />
çeviri ile metne yapıştırdılar ki bizim yönetim kültürümüz yani yönetim yapısı<br />
daha belirlenmeden denetim sistemi oturtuldu gibi bir yaklaşım. İç denetime<br />
sonuna kadar sistemin tanımlanmasına sonuna kadar katılıyorum. Ancak<br />
sistemin diğer unsurları tanımlanmadığı için şimdi hem iç denetçilerin aslında<br />
kafasında üç ay denetim <strong>ve</strong>rildi ama iç denetçilerin riski denetimini nasıl<br />
yapacağını bilmiyorlar. Yani eğitimle bu iş olmuyor. Hali hazır uygulama olacak<br />
bunun üzerine siz denetim sistemi geliştireceksiniz. Artı kurumun kültürü<br />
ile birlikte tedrici bir yaklaşımla ilerleyeceksiniz. Ciddi bir eksiklik olduğunu<br />
şahsen düşünüyorum. İfadelerim soru değildi kendimce bir tespitti. O yüzden<br />
de kusura bakmayın.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyoruz Sayın İŞLER. Efendim Sayın Ahmet TEZCAN’a Sayıştay<br />
Başdenetçisi ona dönük sorularınız varsa lütfen alayım. Efendim buyurun<br />
efendim.<br />
Mehmet VAROL İETT İç Denetçi.<br />
Şimdi Ahmet Bey’e ben şu soruyu yöneltmek istiyorum Şimdi iç denetimle<br />
Sayıştay arasındaki görüş farklılıklarında ne tür bir uygulama yapılacak?<br />
Diğer bir sorum Sayıştay 2005 yılında Anayasada yapılan değişiklikle 160.<br />
maddede Danıştay ile Sayıştay arasındaki görüş ayrılıklarında <strong>ve</strong>rgi vb. mali<br />
yükümlülükler dışındaki farklılıklarda Sayıştay’ın görüşü esas alınıyor. Yalnız<br />
75
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
idari uygulamalarda şunu görüyoruz. Danıştay’ın bir konuya ilişkin olarak<br />
<strong>ve</strong>rmiş olduğu bir karar Sayıştay tarafından yok kabul edilmekte. Tabi bu arada<br />
yöneticiler ortada bir yargı kararı var. Bu yargı kararını uygulamak zorunda.<br />
Diğer taraftan Sayıştay bir zimmet çıkartıyor. Bu durumda uygulama ne<br />
şekilde olacak? Yeni Sayıştay kanununda buna ilişkin her hangi bir düzenleme<br />
düşünüldü mü? Bir de şu konuyu tespit etmek istiyorum. Sayıştay denetçiler<br />
tarafından gelen incelemelerde Sayıştay denetçisinin neleri yazdığı konusunda<br />
hiçbir tespit söz konusu olmadan yöneticiler hiç bilgilendirilmeden sadece<br />
sorgular geliyor. Onun üzerin bir takım işlemler tesis edilmeye başlanıyor.<br />
Sorgulara cevaplar bu şekliyle büyük zaman kayıpları söz konusu olmakta.<br />
Asli görevlerini bırakıp herkes Sayıştay sorgusuna cevap <strong>ve</strong>rmeye çalışıyor. Bu<br />
sorgulara geçilmeden önce Sayıştay denetçiler tarafından ilgililer bilgilendirilse<br />
onların görüşü alındıktan sonra yeterli görülmemesi halinde bu sorgu kağıtlarına<br />
sorgular yazılsa. Bu şekliyle son derece iyi olacağını <strong>ve</strong> Sayıştay’ın yükünün de<br />
azalacağını düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Efendim teşekkür ediyoruz. Başka soru var mı efendim, alalım. Sayın TEZCAN<br />
hepsini birden cevaplasın. Buyurun efendim.<br />
Ahmet NARİN Bağcılar Belediyesi. Kısa bir sorum olacak hemen çok kısa bir<br />
kısmını arkadaşlar sordu. Başta Ali ÜZMEZ ağabeyimize çok teşekkür ederim.<br />
Bir kelime kullandı, patenti kendisine ait olsun diyelim. Çuval denetimi dedi.<br />
Çuval kelimesi bize biraz hoş gelmiyor ama doğru bir tabir Sayıştay’ın yaptığı<br />
çuval denetimlerinde maalesef belediyeler çok mağdur ediliyor. Ben bizzat<br />
iki gün önce Sayıştay’da bu çuval denetimi nedeniyle iki saat hesap <strong>ve</strong>rmek<br />
zorunda kaldım. Acaba Ali ağabeyimizin de belirttiği gibi Mülkiye Teftiş<br />
Kurulunun tarihçesini anlatırken özellikle rehberlik <strong>ve</strong> eğitici, yol gösterici vasfı<br />
üzerinde çok durdu. Bizim bildiğimiz, takip ettiğimiz mevzuata denetim demek<br />
eğitici demektir. Hataları tabi bulup tespit edeceksiniz. Sayıştay’ın bu çuval<br />
denetiminde rehberlik görevini yapabiliyor mu acaba? Bunu Ahmet Bey’den<br />
öğrenmek istiyoruz.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Başka Ahmet Bey’e dönük soru efendim son bir Ahmet Bey’e dönük soru<br />
alıyoruz.<br />
Davut ÇAKIR İstanbul Büyükşehir Etüt <strong>ve</strong> Projeler Daire Başkanı, tabi<br />
müfettişlikle alakamız yok ama bu müfettişlerden çok çekmişiz. Şimdi bir araçta<br />
beş tane bazı araçlarda altı olabiliyor beş tane ileri vites bir geri vites bir el freni<br />
bir de normal fren vardır. Bizim bu sistemde beş tane fren bir tane vites var. Şu<br />
anki denetim sisteminde, belediye sisteminde beş fren bir tane ileri vites. Bir<br />
tane de geri vites o da iç denetim. Arabayı çeviriyoruz. Şimdi Sayıştay denetliyor,<br />
o denetliyor, bu denetliyor da bir şeyin kanunu doğru olmazsa bir şeyin kanunu<br />
doğru olmazsa kanuni alt yapısı doğru olmazsa siz istediğiniz kadar denetleyin.<br />
76
Ben merak ediyorum özellikle Sayıştay’dan. Bu kadar denetlemenin sonunda<br />
Sayıştay’ın birkaç tane kıyı raporu vardı. Belli bir raporlar yaptılar ama özellikle<br />
bu denetimden sonra kardeşim bak şu kanunda şurada kesişme var, şurada<br />
sıkıntı var bununla ilgili bir şeyler hazırlıyorlar mı? Onu merak ediyorum<br />
iyileştirmeyle ilgili. Yani o rehberlik değil mi? Devlete rehberlik. Belediyeye<br />
rehberlik edecekler tamam zati, boynumuzu büküp duruyoruz önlerinde. Onda<br />
sıkıntı yok. Devlete rehberlik etsinler. Arz ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyorum. Ahmet bey’e yönelik başkaca bir soru var mı? Buyurun<br />
efendim. Lütfen kendinizi tanıtınız.<br />
Ben Yıldırım TİMUR. İstanbul Büyükşehir Belediye Müfettişiyim.Az önce<br />
konuşan belediye yetkilisi ön yargı içeren bir takım ifadelerde bulundu.<br />
İzin <strong>ve</strong>rirseniz ben biraz Müfettişten, teftişten <strong>ve</strong> ilkelerinden bahsetmek<br />
isterim. Ki geleneksel teftiş deyip kenara konulmak istenenin en azından<br />
bilinmesi <strong>ve</strong> tırnak içerisinde söylüyorum “kafa koparan, diz çöktüren” olarak<br />
algılanmaması için bizi biraz anlatmak gerekir diye düşünüyorum. Efendim<br />
Müfettişler görevlerinde bağımsızdırlar. Bağımsızlık teftiş mensuplarının,<br />
varlıklarının <strong>ve</strong> tarafsız hizmetler sunabilmelerinin ön koşuludur. Müfettişler<br />
bağımsızlıklarını zedeleyecek <strong>ve</strong> bu yönde yanlış anlaşılmalara sebebiyet<br />
<strong>ve</strong>recek her tür durum <strong>ve</strong> davranıştan uzak dururlar. Müfettişler Tarafsızdırlar<br />
<strong>ve</strong> Tarafsızlık da gü<strong>ve</strong>nilirliğin takdir edersiniz ki vazgeçilmez bir unsurudur.<br />
Müfettişler denetim faaliyetlerini önyargıdan uzak, dürüst <strong>ve</strong> tarafsız bir<br />
biçimde yürütürler. Çalışma konusu faaliyetlerle ilgili bilgileri toplarken,<br />
değerlendirirken <strong>ve</strong> aktarırken mesleki tarafsızlığa son derece bağlı kalırlar<br />
<strong>ve</strong> konuyla ilgili her unsuru dengeli bir şekilde değerlendirir <strong>ve</strong> hükümlerini<br />
müspet bilgi, belge <strong>ve</strong> delillere dayandırırlar. Kendi çıkarlarının, dışsal<br />
müdahalelerin <strong>ve</strong> politik hiçbir tesirin etkisi altında kalmazlar. Tabi her meslek<br />
grubundaki yanlış kişileri dışarıda koymak <strong>ve</strong> değerlendirmek gerekir. Yine<br />
Müfettişler doğruluk <strong>ve</strong> adaletten, bağımsızlık <strong>ve</strong> tarafsızlık prensiplerinden asla<br />
ayrılmazlar ayrılmamalıdırlar da. Mesleğin gerektirdiği davranış standartlarına<br />
uyarlar. Bağımsızlıklarını <strong>ve</strong> dürüstlüklerini zedeleyebilecek <strong>ve</strong>ya böyle bir<br />
kanaat oluşturacak her tür çıkarı reddederler. Ayrıca Müfettişler çalışmalarını<br />
üstün kalitede ürünler sunulmasını sağlayacak şekilde planlayarak yürütürler.<br />
Kaliteli ürün sunabilmek için, sürekli gelişim anlayışıyla yenilikleri izler <strong>ve</strong><br />
denetlediği kurumun ihtiyaç duyduğu yeniliklerin en mükemmel şekilde hayata<br />
geçirilmesi yönünde çalışırlar. Sanırım bu yönümüz yeterince anlaşılamamakta<br />
<strong>ve</strong> bu husus idareciler tarafından göz ardı edilmektedir. Tüm bu anlattıklarımın<br />
yanında Müfettişlik değerli arkadaşlar hata arayan <strong>ve</strong> sadece tenkit eden statik<br />
teftiş sistemini ön görmez <strong>ve</strong> kabul de etmez. Müfettişlerinin çalışma anlayışı,<br />
etkin, <strong>ve</strong>rimli, iktisadi <strong>ve</strong> caydırıcı bir denetim sistemini öngörür. Ha bir de<br />
olayın birde yolsuzluk boyutu var. Malum Yolsuzluk; sahip olunan gücün halkın<br />
yararına kullanmak yerine özel çıkar için kullanılmasıdır.<br />
77
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Lütfen toparlayınız efendim.<br />
Tabi Sayın Başkanım toparlıyorum. Kıymetli Hazirun. Kural tanımama <strong>ve</strong> kurala<br />
aykırı davranma yolsuzluğu doğuran en önemli vakıadır. Yolsuzlukla mücadele<br />
şarttır. Ve iş yapmak için ille de kuralların arkasından dolaşmaya da hacet<br />
yoktur. Teftişte esas amaç; denetlenen kurumun gelecekte daha mükemmel<br />
sonuçlar elde etmesine <strong>ve</strong> yolsuzlukların <strong>ve</strong> usulsüzlüklerin yok edilmesine<br />
yahut en aza indirilmesine yönelik çözüm önerileri getirmektir. Müfettişler<br />
işte bu esastan hareketle; Denetlenen Birimlerde teftiş <strong>ve</strong> denetimin etkin bir<br />
şekilde yürütülmesini engelleyen hususları tespit etmek, kamu harcamalarının<br />
yerinde olup olmadığını denetlemek, mevzuattan <strong>ve</strong> standartlardan sapmalar<br />
varsa bunları belirlemek <strong>ve</strong> ekonomik, sosyal, idari, hukuki nedenleri tahlil<br />
ederek, sapmaların düzeltilmesi; iş <strong>ve</strong> hizmet <strong>ve</strong>rimi ile <strong>ve</strong>rimliliğin sağlanılması<br />
<strong>ve</strong> rasyonel bir düzeye çıkartılması için öneriler getirmek amacını göz önünde<br />
tutarlar. Buradaki hedef az önce belediye yetkilisinin ifadesi ile rehberlik de<br />
yapmaktır. Asla çok çektirmek ya da boynu büktürmek değildir. Teşekkür<br />
ederim.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyoruz. Artık Ahmet Bey’e dönük soruları kapatabilir miyim?<br />
Efendim sonra devam ederiz yine belki diğer konularda sorular alırız. Ancak<br />
arkadaşlarının soruları daha çok tespit şeklinde tezahür ediyor. Soruları<br />
mümkünse daha net hale getirelim. Bu İstekten sonra Ahmet Bey’e sözü<br />
bırakıyorum. Buyurun efendim.<br />
Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />
Efendim öncelikle teşekkür ediyorum sorularınız için. İlk önce Sayın Vahdettin<br />
Bey’in yaklaşımıyla bir Sayıştay algılamasının değişimine ilişkin bir temennisi<br />
vardı, bir görüşü vardı. Yüksek yargı merci olmaktan çıkartalım, denetim organı<br />
olsun şeklinde. Burada kısacak arz etmek isterim ki 1862 yılında kurulmuş<br />
olan Sayıştay, o yıldan bu yıla oluşan tüm Anayasalarda yargı fonksiyonunu<br />
üstlenmiş haliyle görevini ifa eden bir kurumdur. Burada bir özün önceliği<br />
esası var. Niçin böyle değerlendiriliyor? Çünkü kamu kaynaklarını, bütçeyi<br />
değerlendiren, alan, sarf eden yetkili mercii neresidir? Millet adına meclis.<br />
Meclis bütçe hakkını kullanarak, hizmet yerlerinde kullanılsın denilerek bütçeyi<br />
kurumlara tahsis ediyor. Verilen bu bütçeyi kullanan idarelerin, kaynakları<br />
yerinde kullandığı, uygun kullandığı, <strong>ve</strong>rimli kullandığına ilişkin olarak sürekli<br />
bir ibra edilme ihtiyacı ola gelmiştir. Bu anlamda da böyle bir ibra etme yetkisi<br />
doğaldır ki yine millet adına denetim yapan bir kurumda olmalıdır. Bu da<br />
başlangıçtan bu tarafa Sayıştay adına kurgulanmıştır. Tabi kişisel tercihinizdir,<br />
bir düşüncedir saygı duyarım. Diğer taraftan performans denetiminin çok fazla<br />
öne çıkarılmaması gerektiğini ifade etmektedirler. Son zamanlardaki gelişen<br />
süreci, sabahtan bu tarafa oluşan algılamalar, anlatımlar içerisinde görüyoruz<br />
78
ki; artık hukukilik denetimi miadını dolduruyor. Hangi anlamda; gelişen bilgi<br />
teknolojisi, bilgi yönetimi anlamında hukukilik denetiminin ölçek olarak geride<br />
kaldığı gözüküyor. Kaynakların etkili kullanılabilmesi, <strong>ve</strong>rimli kullanılabilmesi,<br />
kullanım performansının ölçülmesinin denetiminin önü açık. Bu anlamda<br />
<strong>ve</strong>rdiğimiz bir kuruş <strong>ve</strong>rginin en etkin şekilde hizmete yansımasını millet<br />
olarak, <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong>ren olarak görmemiz, değerlendirmemiz gerekiyor <strong>ve</strong> emin<br />
olmamız gerekiyor. Bunun yolu da, yapılan harcamanın kurallara, hukuka<br />
uygun olarak yapılmıştır, tamamdır denilmesi mi bu ihtiyacı karşılar? Yoksa bir<br />
lirayla beş birim hizmet alması gerekirken üç birim hizmet alındığının tespitimi<br />
daha etkin bir sonuç <strong>ve</strong>rir? Bu yaklaşıma baktığımız zaman muhakkaktır ki<br />
kaynakların oldukça kıt olduğu <strong>ve</strong> her geçen gün ihtiyacın daha da arttığı bir<br />
dünyada kaynakların etkili yönetimi <strong>ve</strong> yönetiminin de tespiti anlamında bir<br />
denetime ihtiyaç vardır.<br />
İç denetçiler Sayıştaya bağlansın anlamında bir yaklaşım gelişti. Bu konuyu<br />
paylaşmıştık ancak tekrar edelim. Kamu mali sistemi genel olarak bütüncül bir<br />
yaklaşım içerisinde kurgulanmış. İçeride kaynakları idare eden, yönlendiren<br />
bir idare var, yönetim var. O yönetimin hata yapmamasına, risk karşısında<br />
zafiyete düşmemesine dikkat edilmiş, iç kontrol ortamı tesis edilmiş. İç<br />
kontrolle birlikte yönetim eğer bir hata varsa anında düzeltecek. İç kontrol<br />
ortamının en önemli unsuru olarak iç denetim birimi kendisinin gü<strong>ve</strong>ncesi<br />
olacak. Bu anlamda hataya düşmeme konusunda gü<strong>ve</strong>n duyacak. Diğer taraftan<br />
meclise, kamuoyuna buradaki işlemlerin hukukiliğini, <strong>ve</strong>rimlik durumunu <strong>ve</strong><br />
kaynak kullanım sonuçlarını rapor edecek olan bir dış denetime ihtiyaç vardır.<br />
Dolayısıyla bu anlamda bakıldığında birbirine asla karşıt olmayan tersine<br />
birbirini destekleyen fakat kurumsal yapı itibariyle mekan yapısı itibari ile<br />
birisi kurumun içinde olması gereken diğeri de tüm kurumlara eşit uzaklıkta<br />
olması gereken iki farklı denetim birimi vardır. Zaten kanunda bu durumu çok<br />
güzel ismiyle müsemma değerlendirmiş iç denetim, dış denetim olarak ortaya<br />
koymuştur. Yaklaşım içerisinde Sayın Ahmet Bey’in cevapları <strong>ve</strong>rirken bir<br />
durum ortaya çıktı. Yeni kamu mali yönetimindeki sistem tercihimize ilişkin<br />
ülke olarak değerlendirmelerimizi, kabullerimizi yaparken bir zaruret hali gibi<br />
ifade edildi ancak daha sonra gayet güzel izah da ettiler. Borç <strong>ve</strong>ren ülkelerin<br />
istekleri borç alan tarafından her zaman kabul edilmelidir gibi bir yaklaşımdı.<br />
Bu durum, sürekli olarak borç alan tarafı ağırlıklı olan bir kompozisyon<br />
yapısında olduğumuz için sanki Avrupa müktesebatının tarafımızdan kabulü<br />
bir zorunluluk gibi algılanabilir. Şöyle bakmakta fayda var. Yani böyle bir<br />
tahakküm altında bulunarak kabul etmek değil Amerika’nın keşfine yeniden<br />
ihtiyaç yok. Eğer Avrupa Birliği süreci içerisinde dahil olmak istediğimiz çağdaş<br />
yönetimler çerçe<strong>ve</strong>sinde şeffaf, açık, hukuka uygun boyutu öne çıkmış bir<br />
yönetim sistemini arzuluyor isek bu anlamda diyorlar ki bizim müktesebatımızı<br />
eşleştirme modelleriyle kendinize intibak ettiriniz. Bu anlamda mali denetim,<br />
mali yönetim kavramındaki şu, şu unsurları da kendi iç hukukunuza dizayn<br />
ediniz. Bu bir buyruk değildir. Bu belki kendi başımıza da olsak kendi<br />
istişaremizle geliştireceğimiz uygulayacağımız bir düzenlemedir. Bu anlamda<br />
iyinin, güzelin her zaman alınmasında fayda vardır.<br />
79
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Mehmet VAROL Bey, iç denetim ile dış denetim arasında görüş farklılığı olursa<br />
durum ne olur? diyorlar. Sistemin çalışma biçimine baktığımızda 5018 Sayılı<br />
Kamu Mali Yönetimi <strong>ve</strong> Kontrol Kanununda dış denetçi, denetim yaparken<br />
iç denetçilerin raporundan da istifade eder diyor. Dolayısıyla her an, yılın<br />
her günü kurumda bulunan bir iç denetçi kurumdaki eksikliği tespit etmiş,<br />
yönetime raporlamış. Dış denetimi ifa eden Sayıştay denetçisi denetim süreci<br />
içerisinde iç denetçinin yaklaşımını dikkate alır <strong>ve</strong> göz önünde bulundurur.<br />
İç denetçinin bulguları nelerdir anlamında bir paylaşımdır bu. Yoksa sadece iç<br />
denetçinin raporu üzerine bir denetim asla değil. Bu öyle algılanmamalı. Birbirini<br />
destekleyen sistemi güçlendiren bir denetim biçimidir. Bu bir asla kurumlar<br />
arası, birimler arası üstünlük anlamında bir değerlendirme asla değildir. Dış<br />
denetim raporunun sonucu nereye gideceği bellidir. Meclise sunulacaktır.<br />
Kurum itibari ile yapılan mali denetim, performans değerlendirmesi denetimi<br />
sonuçları tevhit edilecek dış denetim genel değerlendirme raporu olarak meclise<br />
sunulacaktır. Merkezi idare kapsamında bulunan idare için Türkiye Büyük<br />
Millet Meclisine, mahalli idareler için meclislerine. Bu anlamda bakıldığında dış<br />
denetimin sonucu Meclise raporlanacak iç denetimin raporu da üst yönetime<br />
sunulacaktır. Eğer, iç denetimin bir hataya ilişkin bir tespiti varsa objektif<br />
kriterler dahilinde dış denetim tarafından muhakkak dikkate alınacaktır.<br />
Danıştay <strong>ve</strong> Sayıştay’ın görüş farklılığın da durum ne olacaktır denilmişti Mevlüt<br />
Bey tarafından. Zaten açıkça hüküm altına alınan husus, <strong>ve</strong>rgi vb. konulardaki<br />
görüş ayrılıklarında Danıştay’ın tespitinin geçerli olacağıdır. Buna rağmen<br />
Sayıştay bir sonraki dönemde yine geliyor. Sonraki dönemde yine sorguya<br />
alıyor. Dolayısıyla ilamın infazı anlamında bir sıkıntı içinde kalıyoruz gibi bir<br />
yaklaşım var. Burada şayet konu açık net bir şekilde <strong>ve</strong>rgi vb. kapsamında bir<br />
konu ise burada da amir hüküm Danıştay’ın görüşünün geçerli olacağı açıktır.<br />
Çok da rahat bir şekilde ilamın infazında bu hükme müracaat edilebilir. Fakat<br />
bazı İdare Mahkemeleri tarafından <strong>ve</strong>rilen bazı yargı kararlarını duyuyoruz,<br />
görüyoruz. Farklı görüşler oluşturabiliyorlar. Çok net olan bir konuda hukukun,<br />
yasaların açık olduğu bir konuda sorgunuzu yazıyorsunuz. Raporda çıkıyor,<br />
ilamda çıkıyor. Buna rağmen istisnai olarak yargı mercilerinden ayrı düşünce de<br />
gelebiliyor. Böyle bir kararın gelmesi Anayasada hesap yargısı cihetinden kesin<br />
hüküm merci olan Sayıştay’ın ilamının infazını engellemez. Engellememeli de<br />
zaten. Çünkü olayın nerede kesin hükme bağlandığı açıktır. Şimdi Sayıştay’ın<br />
görüşünün hangi gerekçe ile bu tarafta olduğu <strong>ve</strong> bu çerçe<strong>ve</strong>de ısrar edildiği<br />
sanırım denetçi görüşüdür. Sayıştay görüşü olabilmesi için dairelerimizde<br />
yargılanması temyiz aşamasının da bitirilmesi <strong>ve</strong> kesin hükme varması<br />
gerekir.<br />
Ahmet Beye teşekkür ediyorum. Mülkiye Teftiş Kurulunun yapmış olduğu<br />
denetimlerde yapa geldiği rehberlik <strong>ve</strong> eğitim misyonunun gözden kaçırıldığını<br />
ifade ediyor. Muhakkak her kurumun yapmış olduğu görev yücedir,<br />
yerindedir, etkindir, etkilidir. Ancak sistem içerisindeki gelişmeler sonucunda,<br />
Mülkiye Teftiş Kurulunun elinden mali denetim yapma yetkisi alınmıştır.<br />
Biz belediyelerin denetimini ifa ederken eğitim misyonunu çok iyi yerine<br />
getiriyorduk, acaba Sayıştay bunu yerine getirebiliyor mu gibi bir mülahaza<br />
80
ile konuya yaklaşılmasının uygun bir değerlendirme olmadığı kanaatindeyim.<br />
Başbakanlık danışmanımızın biraz önce bahsettiği mükemmel bir E- Devlet<br />
projesi ile artık idarelerimiz olması gereken hesap kayıt biçimine geçiyor.<br />
E-Devlet yaklaşımında artık kağıt belge kalmayacak. Elektronik ortamda<br />
hazırlanmış belgelerin elektronik olarak imzalandığı <strong>ve</strong> tespit edildiği,<br />
sorumlunun tespit edildiği bir belgelendirme, kayıt sistemine geçiyoruz. Bu<br />
anlamdaki denetimde muhakkak elektronik ortamda olacak <strong>ve</strong> artık elektronik<br />
<strong>ve</strong>riler çuvallara girmeyecek. Bu anlamda bakıldığında biz denetimimizi<br />
merkezde <strong>ve</strong> yerinde yaptığımızda bu <strong>ve</strong>riler üzerinden yapacağız. Sürekli<br />
yerinde yapılsın anlayışını Ahmet Bey ifade ettiler. Yerinde olmasından ziyade<br />
şöyle bir durum var. Eğer yeni kanunumuz yürürlüğe girer <strong>ve</strong> kurumlar itibari<br />
ile denetime geçebilirsek, bu durumda denetimin artık önceden bildiğimiz<br />
gibi merkezde denetim ya da mahallinde denetim ayırımı kalmayacaktır. Her<br />
kurumun hesabını inceleyen bir ekip olacak <strong>ve</strong> bu ekip her zaman kurumun<br />
denetimi için kurumla irtibat halinde olacaktır. Kurumun tanınması, bilişim<br />
sisteminin anlaşılması, muhasebe sisteminin bilinmesi gerekiyor. Bu anlamda<br />
sistem eksikliğinin tespitinin yapılabilmesinde gerek görüldüğünde yerinde<br />
inceleme ile denetim süreci işleyecek.<br />
Davut Bey’in ifadeleri de kanunlardaki eksiklikler raporlanıyor mu dediler.<br />
Burada dairelerimizdeki yargılama esnasında eğer incelenen olayın mevzuattaki<br />
eksikliği tespit edilirse idaresine eksikliğin tamamlaması anlamında bildiriliyor.<br />
Fakat bu çok ön tarafa çıkmış bir yaklaşım olarak maalesef algılanmamış olabilir.<br />
Teşekkür ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyoruz efendim. Hemen ayrılmayacaksınız değil mi efendim? 15-20<br />
dakikanız var galiba.<br />
(Sahibi bilenemeyen soru;)<br />
Ahmet Bey kusura bakmazsanız şunu öğrenirsek arkadaşlar da öğrenmiş olur.<br />
Öyle ayrılırsanız çok memnun oluruz bizde. Şu anda kamu harcamalarının<br />
% kaçını Sayıştay denetleyebiliyor? % olarak <strong>ve</strong>rebilir misiniz arkadaşlarda<br />
öğrensinler biz de bilgilenelim. Şu andaki yapılanmasıyla.<br />
Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN;<br />
Soru sanırım mahalli idarelerin kaçta kaçını inceliyorsunuz anlamında bir<br />
içeriğe sahip. Genel yönetim kapsamı içerisindeki idarelerin merkezi yönetim<br />
bütçesi içerisinde bulunan kurumların tamamının denetimi yapılmaktadır.<br />
Mahalli idareler için bakıldığında büyükşehir belediyeleri var, il bazındaki<br />
belediyeler var, ilçe bazındaki belediyeler var, belde belediyeleri var. Bu anlamda<br />
belediyelerin sayısı itibariyle tamamı denetleniyor denilemez. Ancak etki itibari<br />
ile, bütçe büyüklüğü itibari ile büyük bir bütçe büyüklüğü incelenmektedir.<br />
Kaldı ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi malumunuzdur ki tüm belediyelerin<br />
toplam bütçesinin önemli bir kısmını kapsamaktadır. Bu anlamda büyükşehir<br />
81
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
belediyelerinin tamamı incelenir, il belediyelerinin tamamı incelenir, önemli<br />
bütçe büyüklüğü olan ilçe belediyelerinin tamamı incelenir <strong>ve</strong> bunların<br />
incelemesi yıllara göre her yıl aynı yerde kalmaz. Değiştirme itibari ile denetime<br />
alınarak her belediyenin incelemesine gidilir. Teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyoruz efendim. Ayrılmadan önce efendim bir küçük törenimiz<br />
olacak ama belki şimdi efendim Sayın Başkanımızın elinde yazılı birkaç soru<br />
var ama bunun dışında Sayın Başkanımıza yönelik soru sormak ister misiniz<br />
diyecektim ki oradan el önceden kalktı efendim.<br />
Mikrofon yok mu biz sizi duyamıyoruz özür dilerim.<br />
Tanıtın efendim kendinizi.<br />
Veysel ÇIPLAK Sakarya Büyükşehir Belediyesinde İç Denetçiyim.<br />
Kısa bir açıklama yapacağım. Daha sonra Başbakanlık Yerel Yönetimler<br />
Başdanışmanımıza bir soru soracağım. Kısa açıklama yapmamın sebebi özellikle<br />
baştan şimdiye kadar yapılan tüm açıklamalarda bir yanlış algılamanın olduğuna<br />
hatta yanlış algılama değil de daha ön planda tutulduğu için dinleyiciler<br />
tarafından bir yanlış algılama olacağını düşündüğüm için söylüyorum. Özellikle<br />
yönetimde bu modern bir reform olarak adlandırdığımız <strong>ve</strong> benim de katıldığım<br />
sonuna kadar katıldığım <strong>ve</strong> desteklediğim bir sistem. Yönetimde iç kontrol<br />
sistemi <strong>ve</strong> denetimde iç denetim sistemi bir modern reform olarak yapıldı.<br />
Fakat bu yapılırken herkes tarafından sanki Avrupa Birliği bunu dikte etmiş de<br />
Avrupa Birliği bir reçeteymiş de <strong>ve</strong> biz tamamen onun müktesebatına uymak<br />
için biz yaptık sürekli söyleniyor fakat bu böyle değil. Birincisi, e<strong>ve</strong>t onlardan<br />
dolayı biz yapıyoruz fakat bir sürü bizim ülkemizdeki özgürlükler, kişisel hak<br />
<strong>ve</strong> hürriyetler açısından bir sürü sorunu kendimiz var olduğunu bildiğimiz<br />
halde yapamıyoruz birileri bize dikte ediyor <strong>ve</strong> yönetim <strong>ve</strong> denetimde de<br />
etkisizliğin, <strong>ve</strong>rimsizliğin sebepleri 70 yıldır Türkiye’de araştırılıyor. Sadece bir<br />
iki tane araştırma ismi söyleyeceğim, Barker raporu 5 yıllık kalkınma planı DPT<br />
tarafından yapılan saydamlık raporu, Kaya diye kamu yönetimi araştırma raporu<br />
var 1961 yılında, Mehtap projesi var çok özellikle yönetimde <strong>ve</strong> denetimde<br />
<strong>ve</strong>rimsizliği ortaya koyan büyük bir projedir bu devlet eliyle yürütülmüştür.<br />
Daha sonra acil eylem planı var yeni şu anda da hükümet de olan Ak Partinin<br />
acil eylem planı var. 58. 59. 60. hükümet programları var. Özellikle ortak nokta<br />
yönetimde <strong>ve</strong> denetimde müthiş bir etkisizlik var, koordinasyonsuzluk var bu<br />
reforme edilmesi gerekiyor bu birincisi. Yani bu iç nedenler daha önemlidir<br />
ancak Avrupa Birliği süreci ne yazık ki bizim için bir güzel olmuştur, nasip<br />
olmuştur <strong>ve</strong> bu yönetim bu reform yapılmıştır, birincisi bu. İkincisi sorumu<br />
soruyorum Sayın Yerel Yönetimler Başdanışmanımıza güzel bir reform yapıldı.<br />
Ancak 58. hükümetin müsteşarı çalışma yaptı müsteşarlık olarak değişim<br />
yönetimi için yönetimin değişmesi şart diye bir müsteşarlık çalışması var <strong>ve</strong> bu<br />
82
da devlet eliyle yapılmıştır. Yani resmi bir çalışmadır. Bu reformun etkin olması<br />
için yerinde olması için Sayıştay’dan <strong>ve</strong>ya müfettişlerden rehberlik görevi<br />
bekleyen ancak iç denetimin tanımını, fonksiyonlarını herhangi uygulamasını<br />
da bilmeden, görmeden iç denetime geri vites olarak bakan geri vites olarak<br />
bakan yerel yönetimlerdeki bürokratik zihniyetin değişimi için herhangi bir<br />
zihinsel çalışma yapılacak mı? Çünkü Rönesans olmadan reform olmaz. E<strong>ve</strong>t<br />
bir reform yaptık kendimiz bildiğimiz halde biz bunu Avrupa Birliği diktesi<br />
ile yaptık ancak Rönesans olmadı. İç denetime geri vites olarak bakacaksın<br />
ancak teftiş <strong>ve</strong> Sayıştay’ımıza da rehberlik olarak bekleyeceksin. Yani tanımını,<br />
fonksiyonlarını bilmeden bu bürokratik zihniyetin değişimi için Yerel Yönetimler<br />
Başdanışmanı olarak herhangi bir çalışmamız var mı? Çünkü bu reformun en<br />
eksik yönü baştan sona kadar izliyorum zihniyet dönüşümüdür <strong>ve</strong> bu zihniyet<br />
dönüşümü için bir çalışma yapılıyor mu, yapılacak mı? Farkındalık yaratılacak<br />
mı? Teşekkür ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
iz teşekkür ediyoruz efendim sağ olun. Efendim orada bir soru var, en arka<br />
sırada efendim. Lütfen kendinizi takdim ediniz.<br />
Efendim ben Abdurrahman BİNİCİ İstanbul Büyükşehir Belediyesinde müfettiş<br />
olarak görev yapıyorum.<br />
Paneli Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği düzenledi. Konu da<br />
belediyelerde denetim <strong>ve</strong> beklentilerdi. Ancak oturumun başından şimdiye<br />
kadar biz iç denetimi dinledik. Sanırım burada yeni olan <strong>ve</strong> denetimin bilinmezi<br />
olan <strong>ve</strong> mevcut denetim sistemine en son eklenenin İç <strong>Denetim</strong> olduğu için<br />
daha fazla yer aldığını düşünmekteyim. Burada şunu belirtmek istiyorum.<br />
İç denetimin konusu olan mali işlemlerin denetimine müfettişlerin <strong>ve</strong>ya<br />
teftiş kurullarının giremeyeceği gibi bir algı var. 5018 Sayılı Kanunda da mali<br />
denetimin iç denetçilere <strong>ve</strong>rildiği dış denetimi Sayıştay’ca yapılacağı belirtiliyor.<br />
Dolayısıyla müfettişlerin bu konuda bir yetkisinin olmadığı bir hatip söyledi.<br />
Her idari işlem aynı zamanda mali işlemdir denildi. Bu durumda Kamuda mali<br />
işlem olmayan hiçbir işlem yokmuş gibi algılandı. Oysa İç <strong>Denetim</strong>in konusu<br />
gidere ilişkindir. Hatta tahsilât işlemlerini bile kapsamamaktadır. İç denetimin<br />
sınırları harcama işlemleri <strong>ve</strong> süreçleri ile sınırlıdır. İç denetim bence gidere<br />
ilişkin idari denetimin son halkasıdır. Ancak adli <strong>ve</strong> idari açıdan denetimin<br />
çok farklı olduğu ortadadır. Teftiş Kurullarınca icra edilen soruşturmaların<br />
4483 sayılı Kanun çerçe<strong>ve</strong>sinde yapılmaktadır. Burada ise memurların görevleri<br />
ile alakalı her türlü işlemin denetimi yapılmaktadır. Dolayısıyla idarece tesis<br />
edilen iş <strong>ve</strong> işlemlerin mali olup olmaması değil görevi ile alakalı kriteri esas<br />
alınmaktadır. Savcılıklardan, vatandaşın şikâyeti <strong>ve</strong>ya valilik, Kaymakamlık gibi<br />
yetkili makamlardan gelen inceleme istemlerinde, müfettişler bu mali konudur<br />
deyip giremeyecek mi? İnceleme yapamayacaklar mı?<br />
83
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Velev ki mali işlem doğuran uygulamalar olsun konu 4483 sayılı yasa kapsamı<br />
doğrultusunda müfettişlerin görev alanının bizatihi içerisindedir. Teşekkür<br />
ederim.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Biz teşekkür ediyoruz. Efendim son bir soru Sayın Başkanımıza yönelik.<br />
Buyurun efendim.<br />
Efendim ben Salih Kenan ŞAHİN Pendik Belediye Başkanı.<br />
Bu değerli <strong>ve</strong> başarılı programı düzenleyen Hacıcaferoğlu’na çok teşekkür<br />
ediyorum. Bir iki görüşümü ifade etmek istiyorum çok kısa olarak bir iki de sorum<br />
olacak müsaadenizle. Öncelikle ben iç denetimin kurumun yöneticisi açısından<br />
çok önemli <strong>ve</strong> iyi kullanıldığı zaman işe yarayacağını düşünenlerdenim. Çünkü<br />
ben şu anda 550 kişi aktif personelli hizmet alımları ile beraber 1000’den fazla<br />
personeli yönetiyorum. Bütün süreçlere tek başıma hakim olmam mümkün<br />
değil ama sistemin bir yapı organizasyon tarafında da benim adıma denetlenmesi<br />
lazım. Onun için ben bunun bu denetleyen ekibin Sayıştay’ın yetkilileri olması<br />
görüşüne çok katılmayacağımı ifade etmek istiyorum. Çünkü yönetici açısından<br />
da kendi yapısının doğru bir organizasyonla denetlenmesi lazım benim için<br />
denetim gerekiyor. O açıdan ben bunun önemine inanıyorum. İkincisi, tabi<br />
teftiş konusu denince SGK’da Bölge Müdürlüğü yapmış SSK teftişleri geçirmiş<br />
bir bürokratım. Bürokrasiden de gelen bir belediye başkanıyım. Tabi çok da<br />
teftiş de geçirdim hakkımda çok lahiya yazıldı. En son teftiş lahiyasını yazan<br />
arkadaş benden yönetici olmayacağını yazmıştı ama halkımızın buna inanmadı.<br />
Öyle tabi bu lahiyalarda ben lahiyaları istediğim zaman ya da teftiş dosyalarını<br />
istediğim zaman <strong>ve</strong>rmediler, gizli olduğunu söylediler. Legal olmayan yoldan<br />
elde ettiğim zamanda tamamen dedikodularla dolu olduğunu gördüm. Hakkımda<br />
bu kadar dedikodular var hiçbiri belgelenemedi ama yetki aşımı olduğu için<br />
yöneticilik yapamayacağım yazıyordu. Şimdi bu dedikoduların yayınlandığını<br />
düşünmek bile istemiyorum yani. Şimdi bir de şunu merak ediyorum. Müfettiş<br />
arkadaşlarımız her şeyi yapabiliyorlar ama sorumlulukları ya da geriye dönüşleri<br />
konusunda açıkçası denetlenenin de bir hakkı hukukunun korunacağı<br />
mekanizma olup olmayacağını da bilmiyorum açıkçası. Yok diye biliyorum<br />
ama varsa bu konuyu da bilmek isterim açıkçası yani müfettiş zedelere karşı<br />
da bir mekanizmanın oluşması gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan da yani<br />
e<strong>ve</strong>t ilan edilmeli teftiş sonuçları ama teftiş sonuçları ne kadar objektif <strong>ve</strong> ne<br />
kadar duygusallıktan uzak. Türkiye’de biz hepimiz yaşadık. Siyasi teftişleri<br />
de biliyoruz. Tabiri caizse git kelle getir teftişlerini de biliyoruz bürokrasinin<br />
içerisinde yani böyle bir mekanizma tabiî ki teftişe olan gü<strong>ve</strong>ni ister istemez<br />
bir miktar azaltıyor. Bu açıdan da e<strong>ve</strong>t denetim lazım devletin d sinin denetim<br />
olduğuna inananlardanım. Yani Cenab-ı Hak yarattığı kullarını melekleri ile<br />
sürekli denetliyor bize emanet edilmiş bir yapının bu emanetin hakkının <strong>ve</strong>rilip<br />
<strong>ve</strong>rilmediğinin de denetlenmesi lazım. Ama denetimde e<strong>ve</strong>t böyle bir algıyı<br />
oluşturmamalı. Davut Bey’in dediği sistemi durdurmayan, sistemin işleyişini<br />
etkilemeyen ya da en az etkileyen olmalı. Mesela yine sabahki oturumda<br />
84
Sayıştay’ın çuval denetimi ile ilgili yaklaşımda ısrarla Sayıştay’ın yerelde<br />
yer alması gerektiği konusunda görüş belirtildi. Ben bir dönemde denetim<br />
yapmış yani hastaneleri denetledik yaklaşık bir üç yıl uzaktan denetimin<br />
yerinde denetimden daha sağlıklı olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü<br />
gidip kurumun içine yerleştiğiniz zaman işte müfettiş arkadaşlarımız nasıl<br />
görüyorlar bilmiyorum ama idareci tarafından makam odası isteyen, düzeni<br />
bozan, sistemin içerisinde herkesten sürekli istihbarat toplayan bir algısı var.<br />
Bu algıyı ifade etmem gerekiyor. Böyle bir algı ister istemez kurum içerisinde<br />
bir durun arkadaşlar müfettiş gitsin ondan sonra işimize bakalım psikolojisi<br />
oluşturuyor. Bu açıdan ben kurum içerisine yerleşen bir teftiş mekanizması<br />
yerine kurum dışında belge üzerinde zaten elektronik sistemlere geçildi bu<br />
anlamda uzaktan denetimin kurumlardaki sistemin akışını, işleyişi daha az<br />
etkileyeceğini düşünüyorum. Sabah Musa Hoca’nın sunumundaki pek çok şeye<br />
katılanlardanım. Bakış açısı müfettiş bakış açısıyla yönetici bakış açısı farklıdır.<br />
İkisi de lazım. Denetici doğal olarak risk algısı ile bakar. Nerede risk var, hangi<br />
riskler kurum açısından tehlikeli ama yönetici böyle bakamaz. Yönetici beklenti<br />
<strong>ve</strong> umuda göre hareket etmek durumunda. Bazı riskleri de bile bile göze almak<br />
durumunda. Şimdi her işte eğer özel sektörde bir patron bir yöneticisi bir<br />
milyon lira kazandırmış elli lira zarar ettirmişse alnından öpüyor helal olsun<br />
denir. Yani bu şu demektir fevkalade iyi bir kar. Ama devlette bir milyonunuza<br />
kimse bakmaz elli lira zarar ettirdiyseniz Sayıştay burnunuzdan getirir yani.<br />
Biliyorum çünkü ben Sayıştay denetimi de geçirdim. Dört buçuk katrilyonu<br />
yönettik denetimde bence çok haklı doğru ödeme yapmıştık vatandaşın sağlık<br />
alacağıydı, ödenmeliydi evrak eksik olduğu için hatalı ödememizden dolayı bana<br />
değil muhasebe müdürümüze zimmet çıkardılar. Şimdi hâlbuki o muhasebe<br />
müdürü dört buçuk katrilyonu İstanbul İl Müdürlüğü’nün bütçesi buydu<br />
fevkalade iyi yönetmişti. Bunun için kimse ödül <strong>ve</strong>rmedi. Yani denetim tamam<br />
ama ödülü olmayan bir sistemde, cezası olan bir sistemde kamu görevlisi ancak<br />
Sayın Başkanım yıllarca ifade ederdi bilmiyorum ben toplantıya çok şansız<br />
bir şekilde biraz gecikmek durumunda kaldım. İhmalin sorumlusu yok ama<br />
icra ettiğiniz zaman hesabını <strong>ve</strong>riyorsunuz. Şimdi bu görüşlerimden sonra şu<br />
soruları merak ediyorum. Performans önemli ya bu ülkede yıllardır denetim<br />
yapılıyor işte mülkiye başmüfettişlerimiz denetim yapıyor, Sayıştay denetim<br />
yapıyor bu denetimlerin performansını merak ediyorum açıkçası. <strong>Denetim</strong>ler<br />
sisteme ne katkı sağladı? Ne kadarını düzeltti? Belediyelerimiz düzeldi mi? bu<br />
teftişler sayesinde şu kadar etkili bir şey sağlandı mı? Açıkçası bunu merak<br />
ediyorum. Bir de sizin özellikle uzaktan mı, yerinden mi denetimin daha sağlıklı<br />
konusundaki tecrübelerinizi ya da görüşlerinizi merak ediyorum. Teşekkür<br />
ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyorum efendim sağolun. Davut Bey, buyurun efendim.<br />
Şimdi Belediye Başkanımız tabi işin içinden geldiği için şimdi Ankara<br />
boyutunda da var. Az önce kardeşimiz dedi işte idarecilerimizin bir bakış açısı<br />
var. Tabi idarecilerimiz 28 Şubat’ı da gördüler bugün 17 Şubat, Şubat’ı Mart’ı<br />
85
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
gördükleri için herkesin bir tecrübesi var, Şubat, Mart tecrübesi. Özellikle<br />
benim Başkanımdan teklifim şu. Bu denetim olsun ille olsun da denetimi<br />
yapanlar idarecileri anlamıyorlar. Mevcut denetim sistemi gelişime kapalı <strong>ve</strong><br />
denetlenenlerden de oluşmuyor. <strong>Denetim</strong> sisteminin içine başka görevlerde<br />
bulunan kamu personeli de yetiştirilerek katılsın. Ve bu işi yapanda denetlesin.<br />
Kanaatinden mesul olsun. Yani bu denetçiler seçilirsen Türkiye’deki problem<br />
şu, Sayıştay’da da, Maliyede de, şurada da, burada da adam hiç belediyecilik<br />
yapmamış. Gidip yedi sülalemizi soruyor ondan sonra. 15 yıldır belediyecilik<br />
yapıyorum imarda dayakta yemiş adamım. Bir binanın nasıl yıkıldığını, nasıl<br />
yıkılabileceğini biliyorum <strong>ve</strong> uyguladım da. Bu uğurda gözümüzü de morarttılar,<br />
yani sıkıntı yok. Belediye Başkanımız ile beraber çalıştık. Arada bir görevlilerin<br />
Müdürlerin yerini değiştirirdi arada bir biz de müfettişlerle bir yer değiştirelim.<br />
Ben diyorum bir daha dünyaya gelirsem müfettiş olacağım. Özellikle sorumdan<br />
ziyade, denetçi <strong>ve</strong>ya müfettişlerde kurumların içinden yetişmiş belli tecrübeye<br />
sahip olan personelden özellikle oluşturulursa yerinde olur diye düşünüyorum.<br />
Böylelikle denetleyenlerde denetlediklerini anlamış olurlar. Sayıştay <strong>ve</strong>ya şeyde<br />
çünkü tek düze bir denetim yapısı oluşuyor. O da zamanla kemikleşiyor hatta<br />
bugün yargıda olduğu gibi. Teşekkür ederim.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyoruz, Sayın Başkanım buyurun efendim.<br />
Başbakanlık Yerel Yönetimler Başdanışmanı Erol KAYA;<br />
Efendim ben Sayın ÖZCAN’la başlayayım müsaade ederseniz masadan başlamak<br />
istiyorum. Genel bir hatıra ile başlayayım. Sayın Valimiz ilk teftişe geldiğinde<br />
bende ilk defa hayatımda müfettiş nedir diye belediye bilmiyoruz noktasında<br />
önemli idi. Ben de kendisine gittim devlette de hiç bulunmamışım. Nedir bu iş<br />
ne işe yarar filan geçmiş üç yılın üç yılda bir o zaman geliyorlardı. Benim de altı<br />
yedi ay olmuştu Belediye Başkanı olalı. Ne işe yarar, ne olur, ne biter filan dedim<br />
bana böyle bir hareket yapmıştı hiç unutmuyorum <strong>ve</strong> çok önemsediğimi de<br />
ifade etmek istiyorum. Şöyle göstermişti demişti ki buradan aşağı geçmediyse<br />
korkma ben yazsam Bakanlıkta bozulur, Bakanlıktan geçse yargıda bir yerde<br />
mutlaka bozulur filan demişte <strong>ve</strong> ben buna inanan bir insanım. Dolayısıyla<br />
insani boyutunun ihmal edilmemesi gerektiğini biraz ev<strong>ve</strong>l Davut Bey’de ifade<br />
etti onu söylemek istiyorum. Yani mevzuata çok takılmamak gerekir.<br />
Vesayetle ilgili dedi ki hiç bir şey yok dedi filan ben birkaç tane sayayım<br />
isterseniz hem denetimle ilgili de sayılmak istiyorum da. İsim valilik doğru,<br />
ilçe belediyeleri için plan büyükşehir, borç için merkez içişleri, dış ilişkiler<br />
için dış işleri, özel kalem müdür alacaksınız kanunda yazılır ama İçişlerinden<br />
izin almadan yapamazsınız filan gibi bir sürü <strong>ve</strong>sayet var. Şimdi efendim<br />
ben yereldeki <strong>ve</strong>sayetten bahsettim. Şöyle denetimle ilgili de rakam <strong>ve</strong>rmek<br />
istiyorum. Belediyelerin iç denetimi ile ilgili belediye başkanının üç, meclisin<br />
yedi, iç denetçilerin denetimi bir, mali hizmetler biriminin bir, harcamanın iki<br />
toplam on üç.<br />
86
Dış denetime geldiğimizde sadece böyle Sayıştay falan diye, İçişleri Bakanlığı<br />
diye şey geçti. Devlet Denetleme Kurulunu Başbakanlık, Kamu İhale<br />
Kurumu, Kamu Görevlileri filan toplam aşağıya iniyorum Tarım <strong>ve</strong> Köyişleri<br />
Bakanlığı bütün Bakanlıklar yani kim erken kalkarsa toplam 138 denetim var<br />
belediyelerde. Şimdi bazı şeyleri yerli yerine koymak bakımından da özellikle<br />
şunun altını çizmek istiyorum burada başlangıçta Sayıştay’daki arkadaşımızın<br />
ifade ettiği biz denetimden ne anlıyoruz yani ne yapmak istiyoruz? Kurumsal<br />
bir taassup içerisinde bir yetkiyi kullanmak mı yoksa var olan bir yapıyı halkın<br />
beklentilerini ya da kamunun kaynaklarını doğru kullanması ile ilgili acaba<br />
başka ne yapabiliriz? Eğer buradan yola çakacaksak bence belediyelerdeki<br />
denetim iki temel noktaya zaten oturtulmuştu. Birincisi Sayıştay denetimi ki<br />
bu mali faaliyetlerin karar <strong>ve</strong> işlemlerin kanunlara kurumsal amaç hedef <strong>ve</strong><br />
planlara uygunluk yönünden denetlenmesi ikinci dış denetimdeki ikinci unsur<br />
İçişleri Bakanlığı’nın yapacağı hukuksal denetim. Bu, bu şekilde tanımlandı<br />
ama işte yetkiydi, kanundu, mahkemeydi filan deyince farklı oluyor.<br />
İç denetimse iç kontrol kapsamında yönetimin yapacağı denetimdi. Dolayısıyla<br />
bu yapı böyle olmalı <strong>ve</strong> bence kurumsal taassupları aşabilmeliyiz.<br />
Şimdi iki tane de yazılı soru var onlara da biraz yine aynı kurumsal taassup<br />
içerisinde müsaade ederseniz cevap <strong>ve</strong>receğim. Büyükşehir Belediyesi’nden<br />
Teftiş Kurulu şu soruyu sormuşlar Bursa’dan iç denetçiler ayrıntılı olarak görev<br />
<strong>ve</strong> sorumlulukları mevzuatta düzenleniyor <strong>ve</strong> belediye teftiş birimleri denetim<br />
fonksiyonlarını yerine getirmeyecekse norm kadro ile halen desteklenmesine<br />
gerek var mı diyor? Birinci sorusu bu. İkincisi ise bağımsız bir mevzuat<br />
düzenlemesi söz konusu mu eğer bunlar olumsuzsa gerek görülmüyorsa teftiş<br />
birimleri zorunlu olarak iç denetçilik sistemine dahil edilebilir mi? herhalde<br />
bu iç denetçilik sistemine dahil edilmede zannedersem özlük hakları ile ilgili<br />
taleptir.<br />
Şimdi değerli arkadaşlar, iç denetimle ilgili 2006’da çıkan resmi gazetedeki iç<br />
denetçilerin çalışma usul <strong>ve</strong> esasları hakkındaki yönetmelikteki bu maddeleri<br />
okumak istiyorum. Kamu idarelerinde çalışmak değer katmak <strong>ve</strong> geliştirmek<br />
için kaynakların ekonomiklik, etkililik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik esaslarına göre yönetip<br />
yönetilmediğini değerlendirmek <strong>ve</strong> rehberlik yapmak amacıyla bağımsız nesnel<br />
gü<strong>ve</strong>nce sağlamak <strong>ve</strong> danışmanlık faaliyetidir.<br />
Ben konuşmamın başında şunu söylemiştim iç denetçi ya da belediye ki<br />
denetim sadece var olan yani işlenmiş bir fiilin ya da bir suçun değil geleceğin<br />
inşası ile ilgili <strong>ve</strong> doğru yönetilmesi ile ilgili bir görevi ifa etmesi gereğini<br />
altını çizmek istemiştim. Dolayısıyla ben iç denetçilerle ilgili yeni bir mevzuat<br />
düzenlemesine gerek olduğunu düşünmüyorum.<br />
Bir başka soru ise yine Bursa’dan. Özlük haklar ile ilgili. Müfettişlerin maaşları<br />
ile iç denetçilerin maaş farklılıkları <strong>ve</strong> dengesizliğin farkında mısınız diyorlar.<br />
87
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
E<strong>ve</strong>t Farkındayız. Aslında bu soruya bir soru daha ila<strong>ve</strong> edecektik. Bunu<br />
Ankara’da seminerde söylediğim zaman bazı arkadaşlarımız rahatsızlık duydu.<br />
Ama bunu da ifade edeyim. Biz düzenlemeleri yaparken biraz kurumsal bazda<br />
yapıyoruz. İç denetimle ilgili hukuki düzenlemeye baktığınızda iç denetçi kim<br />
olabilir sorusuna adeta maliyenin dışında hiçbir kimse olamaz cevabını <strong>ve</strong>rmek<br />
mümkündür. Kimse kusura bakmasın. Kendi biriminizdeki bir personelin bir<br />
başka kuruma geçerken hem özlük hakları ile ilgili düzenlemeyi yapacaksınız<br />
<strong>ve</strong> kurum içerisinde bir çatışma ortamı inşa edeceksiniz hem de o kurumun<br />
içerisinde kendi yetişmiş hiçbir personel iç denetçi olamayacak bir çok engel<br />
koyacaksınız. Olabilmesi için tek bir şartı var ben incelettirdim yaklaşık 20 yıl<br />
hiç aksaksız <strong>ve</strong> bütün sicillerini tam olarak <strong>ve</strong> sürekli ilerleyerek ancak bir kişi<br />
iç denetçi olabilir yoksa asla olamaz. Ama maliyedeki herhangi bir arkadaşımız<br />
olabilir. Ben burada hiçbir arkadaşımız şunu düşünmesin yani maliyedeki<br />
arkadaşlarımız yanlış anlar söylemiyorum belediye başkanlığım süresinde üç<br />
tane arkadaşımız maliyeden gelmişti. Bunların yanlışı olduğunu asla ifade<br />
etmek istemiyorum ama şimdi özlük hakları ile ilgili e<strong>ve</strong>t iç denetçilerin maaşı<br />
müfettişlerden yüksek <strong>ve</strong>ya belediye içerisinde yeni bir yapı oluştu. Bu doğru<br />
bir şey değil yani bunlar olmamalı.<br />
Mademki yapılıyor o zaman bununla ilgili de bir başka düzenleme yapılmalı<br />
diğer personelin ya maaşı iyileştirmeli ya da insanların görevlerine göre yeniden<br />
yapılanmalı. Bununla ilgili ben epey çektim hatta Başbakanlığa gitmeden ev<strong>ve</strong>l<br />
Sayın Hacıcaferoğlu özlük çalışmaları ile ilgili uzun zamandır çalışıyorlar <strong>ve</strong><br />
bizimle de bu manada devamlı temas halinde idiler. Yakinen biliyorum. Kendisi<br />
ile her görüştüğümüzde çalışmalarını, kanun tekliflerini, her adımını <strong>ve</strong> her<br />
kademesini, yok şurasındayız yok kanunun burasındayız, filan belli bir noktaya<br />
getirdi ama olmadı yine de Hükümetten denetim sorunları <strong>ve</strong> özlük haklarının<br />
denkliği hususunda bütüncül çalışma yapılacağı sözünü aldık demişti. Olayın<br />
farkında olduğunu ifade edeyim. Son olarak da şunun altını çizmek istiyorum.<br />
Özür dilerim birkaç tane daha sorum vardı. Zihniyet dönüşümü bu bir zihniyet<br />
dönüşümü ile ilgili bir çalışmadır. Yani Sakarya’dan Veysel Bey’in sorduğu bu<br />
bir zihniyet dönüşümü yani bir ortak geleneği inşa etme ile ilgili bir çalışmadır.<br />
Yapan arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Daha da fazla yapılması<br />
gerektiğini ifade edeyim.<br />
Abdurrahman Bey müfettişleri yani 4483 tartışılmadı dedi ben özür diliyorum<br />
başlangıç bölümünde bulunmadım ama burada ben sanki yetkileri tartışmak<br />
yerine kurumun daha kaliteli yönetimi ile ilgili neler yapıldığını sanki öyle<br />
algıladım <strong>ve</strong> ben böyle bakıyorum yoksa kimsenin yetkisini tartışmanın<br />
anlamı olduğunu düşünmüyorum. Daha da fazla yetki <strong>ve</strong>rilsin. <strong>Denetim</strong>lerin<br />
performansını Pendik belediye Başkanımız Sayın Kenan Bey ifade etti aynen<br />
katılıyorum bu ülkede belediyeler üzerinde 138 denetçi var <strong>ve</strong> bu denetçiler<br />
bu ülkede yetkileri aldıkları günden beri ki 70 yıllık bu yetkiyi kullananlar var<br />
yolsuzluğu önleyebilmiş değiliz. Bir yerde bir hata yapıyoruz.<br />
88
Denetçilerin de denetlenebilmesi lazım. Aynı konuda bir belediyeye gidiliyor<br />
denetim yapılıyor gayet pırıl pırıl bir belediye bir başkası ya da bir başka şekliyle<br />
dosyası ile ilintili yargıya intikal ettiğinde bakıyorsunuz ki arkadaşımız iki eli<br />
kelepçeyle hapiste. Yani bununda bir hesabı <strong>ve</strong>rilebilmeli.<br />
Burada şu anlaşılmasın yani denetçilerin çok sağlıklı denetim yaptığı anlamında<br />
söylemiyorum ama bu mekanizma sadeleştirilmeli <strong>ve</strong> doğru bir noktaya<br />
intikal ettirilmeli. Özlük mali haklarda geliştirilip denkleştirilmeli. Kurumlara<br />
katılım noktasında Davut Bey’in ifade ettiği yani bu her zaman ihtiyaçtır. Yani<br />
Sayışay’ın da, Maliye Bakanlığı’nda, İçişleri Bakanlığı’nda, Mahalli İdareler Genel<br />
Müdürlüğü’nde bir tane belediyeci kimse yok. Hepsi İçişleri Bakanlığı’ndan<br />
gelen arkadaşlarımız.<br />
Yani biz kurumlarımızı doğru oturtmamız gerektiğini ifade ediyorum <strong>ve</strong> son<br />
olarak da bence neyi tartışıyorsak tartışalım bu olaya kurumsal taassup ya da<br />
kişisel bir bakış açısı yerine halkın beklentisi nedir? Bu halka bu hizmet biz<br />
daha nasıl kısa vadede götürebiliriz <strong>ve</strong>ya kamunun kaynağını daha doğru hesap<br />
<strong>ve</strong>rebilir noktaya nasıl getirebiliriz diye olmalı diyorum. Ben tekrar teşekkür<br />
ediyorum.<br />
Oturum Başkanı Prof. EKEN;<br />
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Efendim Sayın Vahdettin ÖZCAN Bey’e<br />
geçmeden önce Sayın TEZCAN ayrılmak istiyordu ona küçük bir plaketimiz var,<br />
küçük bir törenimiz olacak. Sayın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Etüt <strong>ve</strong> Proje<br />
Dairesi Başkanı Davut Bey’i plaketini takdim etmeye denetleyen denetlenen<br />
arasında iletişimi kurmaya da<strong>ve</strong>t ediyoruz efendim. Sayın TEZCAN’a teşekkür<br />
ediyoruz katkılarından dolayı. Sağ olun, var olun. E<strong>ve</strong>t efendim son 15 dakikamız<br />
<strong>ve</strong> son söz Sayın Vahdettin ÖZCAN Bey son sözlerini buyursunlar.<br />
Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖZCAN,<br />
Artık yorulduk tabi herkes yoruldu. Ben antipatikte olmak istemiyorum<br />
ama Sayın Pendik Belediye Başkanımızın önerileri <strong>ve</strong> soruları vardı ona cevap<br />
<strong>ve</strong>receğim. Şimdi ben müfettiş değilim bir kere ben üst kademe yöneticisiyim.<br />
12 yıl Kaymakamlık yaptım şimdi Mülkiye Müfettişiyim. Masanın öbür<br />
tarafında çok bulundum ben. Yani Davut Bey’e de cevap <strong>ve</strong>riyorum burada<br />
ben sizin halinizden iyi anlarım. Anlamayacak olan Sayıştay’dır. Şimdi<br />
arkadaşımız gitti ama bunun sıkıntısını ileride görüşeceğiz. Yani çok sıkça<br />
şikayetlere rastlıyorum. İnşallah siz şikayet etmezsiniz. Masanın öbür tarafında<br />
bulunmayanlarla çalışıyorsunuz şu anda. Yani okuldan mezun olup denetçi<br />
olanlar ile çalışıyorsunuz problem buradadır. Mülkiyelilerden bıkmayın<br />
şimdi ben sizin sıkıntınızı bilirim. Her kurumun içinde Sayın Başkanım her<br />
kurum içinde yanlış insanlar olur onun ben kabul ediyorum bu süreçten ben<br />
de geçtim. O dediği süreçten. O sıkıntıları gördük, birlikte yaşadık. Onun<br />
ayrıntısına girmek istemiyorum deneticilerin performansı konusu ben burada<br />
söyledim siz yoktunuz teftiş kurulları da kendilerini çek etmeli dedim. Bunu<br />
89
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
açıkça söyledim burada zaten. Ben raporların yayınlanması konusunda şunu<br />
söyleyeyim. Raporlar yayınlanmalı o zaman kişisel haklara saldırı olmaz.<br />
Müfettiş yazarken dikkatli olur. Ben öyle raporlar biliyorum ki gazete kupürleri<br />
ile oluşmuş raporlar var mülkiye müfettişi raporları bunlarda. Bu raporlar<br />
yayınlanmış olsa idi ben inanıyorum ki o raporlar öyle yayınlanmazdı. O da<br />
kendine bunu çek etmiş olurdu. Yine ısrarla söylüyorum bu teftiş kurulunun<br />
yapmış olduğu mülkiye müfettişi raporları yayınlanmalı. Sayın Başkanıma da bir<br />
şey söyleyeyim 138 denetim çeşiti olduğunu söyledi. Siz Belediye Başkanısınız<br />
yaklaşık bir yıldır Tarım Bakanlığı Müfettişi geldi mi size? Tarım Bakanlığından<br />
denetim elemanı geldi mi? Gelmedi. Şimdi o başkanımın söylediği ilçe belediye<br />
meclisi kararlarının gitmesi şimdi kendisi söyleyemez belki ben söyleyeyim<br />
5216 Sayılı Kanunun <strong>ve</strong> 5393 Sayılı Kanunun bir kısmı özellikle 5216 Sayılı<br />
Kanun için söyleyeyim padişahlık getirmiştir Türkiye’ye. Onun üzerinde<br />
durmak lazım aslında. Büyükşehir Belediye Başkanlarını eleştirmek lazım<br />
yetkileri bakımından onu söyleyemiyoruz dolanıp denetimin fazlalığından<br />
bahsediyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Başbakandan daha yetkili<br />
belediye konusunda. Bunu söylemiş olayım. Başbakanın elinde bir teftiş<br />
kurulu var. Ama Büyükşehir Belediye Başkanı imarla ilgili konusu büyükşehir<br />
meclisine geliyor, bütçeyle ilgili konusu büyükşehir meclisine geliyor 11.<br />
madde var 5216’nın. Padişah yetkisi bu onu söyleyeyim size. Şimdi ben kimseyi<br />
suçlamak için burada söz almış değilim Sayın Başkanım Ankara’dan geldiler.<br />
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Yalnız amacımız kamu hizmetinin<br />
kalitesini arttırmak öyle <strong>ve</strong>ya böyle. Benim düşüncem de bu.<br />
Oturum Başkanı Prof.EKEN; Efendim çok teşekkür ediyoruz gerçekten bugün<br />
sabahtan beri iyi bir denetim sisteminin kurgulanması için tartışmaya başladık.<br />
Bunu ilk defa yapıyoruz umarım devamları gelecek çünkü her şey, daha güzel<br />
olması için çaba sarf etmek yoksa kimse kimsenin ayağına basmak için değil<br />
efendim. E<strong>ve</strong>t, efendim şimdi küçük bir törenimiz var buyurunuz Sayın ev<br />
sahibi.<br />
Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği Başkanı Süleyman<br />
HACICAFEROĞLU,<br />
Teşekkür ederim. E<strong>ve</strong>t değerli arkadaşlar, çok az vaktinizi alacağız ancak bize<br />
katkı sunan, önümüzü açan, denetim bağlamında olan resmi <strong>ve</strong> olması gereken<br />
resmi ortaya koyan panelistlere karınca kararınca günün anısına ilişkin birer<br />
plaket takdim edeceğiz. (Plaket takdimi yapıldı)<br />
E<strong>ve</strong>t, kıymetli Hazirun toplantımız burada nihayete ermiştir. Büyükşehir<br />
Belediyesi Müfettişleri Derneği olarak sizi burada görmekten, ağırlamaktan<br />
büyük bir keyif duyduk. Bu çalışmanın inşallah çalıştay şeklinde tekrarlanmasını<br />
arzu ediyorum. Bunu da temenni ederim. İyi geceler efendim, teşekkür<br />
ederim.<br />
90
I:ULUSAL <strong>BELEDİYE</strong>LERDE DENETİM<br />
<strong>ve</strong> BEKLENTİLER PANELİ SONUÇ BİLDİRGESİ<br />
17 Şubat 2010 tarihinde İSKİ Konferans Salonunda yapılan <strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong> Paneli, iki oturum halinde gerçekleştirilmiş olup,<br />
panelistler tarafından konu başlığı çeşitli yönleri ile sunumları çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
tartışılmıştır.<br />
Toplantıya katılan <strong>ve</strong> sunumda bulunan Yerel Yönetimlerden Sorumlu<br />
Başbakanlık Başdanışmanı, Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişleri, Sayıştay<br />
Başkanlığı Başdenetçisi, Maliye Bakanlığı Yetkilisi <strong>ve</strong> Akademisyenler tarafından<br />
Türkiye’nin değişik illerinden panele iştirak eden denetim elemanlarının<br />
soru <strong>ve</strong> katılımları ile birlikte ilk kez yapıldığı dile getirilen panelde öne çıkan<br />
hususların kamuoyuna duyurulması uygun görülmüştür.<br />
1- <strong>Denetim</strong>, yönetimin bir parçasıdır. <strong>Denetim</strong> süreci olmadan yönetim eksik<br />
kalmaktadır. Hiçbir yönetim sisteminin denetim sürecinden vazgeçmesi<br />
mümkün değildir. Yönetim anlayışında <strong>ve</strong> yönetim uygulamalarında ortaya<br />
çıkan değişime paralel olarak denetim anlayışı <strong>ve</strong> uygulamaları da değişmek<br />
durumundadır. Ancak bu değişimin yönü hiçbir zaman denetimin rolünün<br />
azaltılması <strong>ve</strong>ya ortadan kaldırılması şeklinde olmamalıdır. Etkin bir yönetim<br />
uygulaması için etkin denetime ihtiyaç bulunmaktadır.<br />
Ülkemizde de yeni kamu yönetimi anlayışı çerçe<strong>ve</strong>sinde yönetim anlayış<br />
<strong>ve</strong> uygulamalarında yaşanan değişime paralel olarak denetim anlayış <strong>ve</strong><br />
uygulamaları da değişim sürecine girmiştir.<br />
2- Yönetim anlayış <strong>ve</strong> uygulamalarında yaşanan değişime uyum sağlamak<br />
amacıyla ortaya çıkan yeni denetim mekanizmaları söz konusudur. Bu<br />
tür mekanizmaların kullanımı etkin yönetimin sağlanmasında birer araç<br />
olarak görülmektedir. Ancak ülkemizde son yıllarda kurumsal yapılar içinde<br />
denetim çeşitliliği ortaya çıkmıştır. Aynı kurum içinde birden çok denetim<br />
mekanizmasının varlığı yetki <strong>ve</strong> görev tanımlarının açıkça ortaya konmamış<br />
olması, yönetimde etkinliğin sağlanmasını engellemektedir.<br />
Buradan hareketle, kurumsal yapılar içinde var olan teftiş kurulları ile iç<br />
denetim birimlerinin yetki <strong>ve</strong> görevlerinin açıkça tanımlanması <strong>ve</strong> zaman<br />
içinde yeni yönetim anlayışının yerleşmesine paralel olarak bütünleştirilmesi<br />
beklenmektedir.<br />
3- <strong>Denetim</strong> anlayış <strong>ve</strong> uygulamalarındaki hiyerarşik <strong>ve</strong> otoriter tutum <strong>ve</strong><br />
davranışların zaman içinde yönetim anlayış <strong>ve</strong> uygulamalarında hiyerarşik <strong>ve</strong><br />
otoriter yaklaşımların azalmasına paralel olarak azalması gerekecektir. Böylece<br />
denetim uygulamalarının çalışanlar için bir “korku kaynağı” değil yaptıkları<br />
işin bir uzantısı olduğu ortaya çıkmış olacaktır.<br />
91
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
4- Yönetimde şeffaflık ilkesinin gereği olarak denetim faaliyetleri <strong>ve</strong> sonuçlanmış<br />
denetim raporları da şeffaf olmalıdır.<br />
5-Sayıştay Kanunu bir an önce çıkarılarak Sayıştay denetiminin sınırları açıkça<br />
belirtilmelidir.<br />
6-Mülkiye müfettişlerinin <strong>ve</strong> mahalli idareler kontrolörlerinin yerel yönetimler<br />
üzerindeki denetim yetkisinin sınırları açıkça tanımlanmalıdır. Vesayet<br />
yetkisi <strong>ve</strong> denetimi kapsamında olan söz konusu denetimin Anayasa’nın 127.<br />
Maddesinde belirtilen kanunilik ilkesine uygun olması sağlanmalıdır.<br />
7- Teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer denetim birimleri ile 5018 sayılı Kanunla getirilen iç<br />
denetim birimleri arasındaki görev <strong>ve</strong> fonksiyon ayrımına ilişkin belirsizliklerin,<br />
bundan doğan tereddütlerin <strong>ve</strong> tartışmaların giderilmesine yönelik olarak<br />
gerekli yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir, hayatidir.Bu işin sürüncemede<br />
bırakılması hem kamu kaynaklarının <strong>ve</strong> kamuya tahsis edilmiş insan<br />
kaynaklarının yönetimi, hem de kamusal hizmetlerin yürütülmesinde çeşitli<br />
sorunların yaşanmasına <strong>ve</strong> maddi-manevi çeşitli zararlara maruz kalınmasına<br />
sebebiyet <strong>ve</strong>recektir. 5018 sayılı Kanunu yürürlüğe konulmak suretiyle mali<br />
yönetim <strong>ve</strong> kontrol sistemi alanındaki reforma başlanıp, bu reformun kamu<br />
yönetiminin diğer alanlarında gerektirdiği düzenlemeleri yapmak görevi<br />
siyasi iradenin olduğu apaçık bir gerçekliktir. Dolayısıyla, bu durum kamu<br />
bürokrasinin kendiliğinden çözeceği/çözebileceği kadar basit değildir <strong>ve</strong> bu<br />
konu siyasi iradenin acilen karar <strong>ve</strong>rmesi gereken ciddi bir o kadarda hassas<br />
bir meseledir.<br />
8- İç denetim birimleri ile teftiş kurulları <strong>ve</strong> diğer denetim birimlerinin farklı<br />
görev <strong>ve</strong> fonksiyonları üstlenerek, çatışma yerine, aynı hedefe yönelik olarak<br />
dayanışma içinde kendilerine tevdi edilen farklı görevleri yürütmeleri halinde,<br />
hem kaynak kaybı yaşanmamış olacak, hem de ifa edilen görevler neticesinde<br />
yeni bir katma değer üretilecek <strong>ve</strong> kamusal faaliyetlerinin etkili bir şekilde<br />
yürütülmesi sağlanmış olacaktır. Farklı görev <strong>ve</strong> fonksiyonları üstlenerek<br />
denetim süreçlerini işletmek müfettişlerin aleyhine işleyen mali özlük<br />
haklarının yeniden düzenlenmesini <strong>ve</strong> aynı kurumda, aynı tepe yöneticiye bağlı<br />
olarak denetim görevini yapan denetim elemanlarının özlük <strong>ve</strong> mali haklarının<br />
eşitlenmesi eşyanın tabiatına uygun olacaktır.<br />
92
Panelden bir görünüm.<br />
Panelden bir görünüm.<br />
93
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
94<br />
Dernek Başkanı Süleyman HACICAFEROĞLU sunuş <strong>ve</strong> takdim konuşmasını yaparken.<br />
İSKİ Genel Müdürü adına Genel Müdür Yardımcısı Necati Farsak’ın selamlama konuşmaları
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adına Genel Sekreter Yardımcısı<br />
Hüseyin EREN’in selamlama konuşmaları.<br />
Teftiş Kurulu Başkanları adına İBB Teftiş Kurulu Başkanı Mülkiye Başmüfettişi, Vali<br />
Süleyman KAHRAMAN’ın selamlama konuşmaları.<br />
95
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
96<br />
1. Oturum Başkanı Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Dr. Recep BOZLAĞAN<br />
1. Oturum Başkanı <strong>ve</strong> Panelistler
Mülkiye Başmüfettişi Ali ÜZMEZ Sunumunu yaparken.<br />
Dr. Ahmet BAŞPINAR sunumunu yaparken<br />
97
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
98<br />
Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN<br />
Prof. Dr. Musa EKEN sunum yaparken.
II. Oturum Başkanı <strong>ve</strong> Panelistler<br />
Yerel Yönetimlerden Soumlu Başbakanlık Başdanışmanı Erol KAYA sunumunu yaparken.<br />
99
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
100<br />
Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin ÖZCAN sunumunu yaparken.<br />
II. Oturumdan Görünüm.
Sayıştay Başdenetçisi Ahmet TEZCAN, Bürokratlar adına İBB Etüt Proje Daire Başkanı<br />
Davut ÇAKIR’dan plaketini alırken.<br />
Maliye Yetkilisi Dr. Ahmet BAŞPINAR, Büyükşehir Belediyeleri Genel Sekreterlik adına<br />
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa YILDIZ’dan<br />
plaketini alırken.<br />
101
<strong>Belediyelerde</strong><br />
<strong>Denetim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Beklentiler</strong><br />
Pendik Belediye Başkanı Dr. Salih Kenan ŞAHİN, <strong>Denetim</strong> Personelleri adına İBB Müfettişi<br />
Süleyman HACICAFEROĞLU’ndan plaketini alırken.<br />
102<br />
Yerel Yönetimlerden Soumlu Başbakanlık Başdanışmanı Erol KAYA, Mülkiye Müfettişi<br />
Ali ÜZMEZ’den plaketini alırken.
İSKİ Genel Müdürü adına İbrahim DÜZOĞLU, Samsun Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu<br />
Başkanı Erol YILDIZ’dan plaketini alırken.<br />
Prof. Dr. Musa EKEN Plaketini alırken.<br />
103