10.01.2015 Views

Elektrik Üretim Sektör Raporu (EÜAŞ) - Enerji ve Tabii Kaynaklar ...

Elektrik Üretim Sektör Raporu (EÜAŞ) - Enerji ve Tabii Kaynaklar ...

Elektrik Üretim Sektör Raporu (EÜAŞ) - Enerji ve Tabii Kaynaklar ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ELEKTRİK ÜRETİM<br />

ANONİM ŞİRKETİ<br />

ELEKTRİK ÜRETİM<br />

SEKTÖR RAPORU<br />

2011


Giriş<br />

2012 Yılı Genel Yatırım <strong>ve</strong> Finansman Programının Uygulanmasına İlişkin Usul <strong>ve</strong><br />

Esasların Belirlenmesine Dair Tebliğ’in 18. Maddesi’nde “Teşebbüsler, faaliyette<br />

bulundukları sektörleri takip ederek sektör içindeki yerlerini daha iyi analiz edebilmek<br />

<strong>ve</strong> etkin sektörel politikalar geliştirebilmek <strong>ve</strong>ya geliştirilmesine yardımcı olabilmek<br />

amacıyla “2011 Yılı Sektör Rapor”unu hazırlayacaktır” denmektedir. Bu hüküm<br />

gereğince hazırlanan “2011 Yılı <strong>Elektrik</strong> Üretim Sektör <strong>Raporu</strong>”nda EÜAŞ’ın mevcut<br />

durumunu <strong>ve</strong> geleceğini etkileyebilecek olan yerel <strong>ve</strong> küresel bazda enerji<br />

sektöründe yaşanan gelişmeler, enerji politikası eğilimleri <strong>ve</strong> ileriye dönük sektörel<br />

beklentiler ile faaliyete bulunduğu elektrik üretim alanındaki rekabet pozisyonu<br />

incelenmiştir.<br />

Ağırlıklı olarak istatistiki <strong>ve</strong>riler ışığında, bu Rapor’un 1. Bölümü’nde dünya, 2.<br />

Bölümü’nde ise Türkiye’de bu sektörde yaşanan gelişmeler değerlendirilmiştir. 3.<br />

Bölümde EÜAŞ’ın sektördeki konumu yine rakamlarla ortaya konmaya çalışılmış, son<br />

bölümde ise yine EÜAŞ’ın, Türkiye içinde <strong>ve</strong> özellikle Türkiye’nin girmeye aday<br />

olduğu Avrupa Birliği’nde aynı sektörde faaliyette bulunan diğer şirketlerle, seçilmiş<br />

bazı kriterleri kullanarak, üretim <strong>ve</strong> performans kıyaslamasının yapılmasına<br />

çalışılmıştır.<br />

1. Dünyada <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Elektrik</strong> Üretim Sektörlerinin<br />

Görünümü<br />

Bilindiği üzere enerji, hayat kalitesini iyileştiren, ekonomik <strong>ve</strong> sosyal ilerlemeyi<br />

sağlayan en önemli faktördür. Dünya nüfusu sürekli artmaktadır <strong>ve</strong> 2009’da 6.8<br />

milyar olan nüfusun 2035’de 8.6 milyara yükselmesi beklenmektedir. Fakat,<br />

günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık %19’unu teşkil eden 1.3 milyar insan halen<br />

elektriğe kavuşmuş değildir. Dünya nüfusunun yaklaşık %39’u olan 2.7 milyar insan<br />

ise yemek pişirmek için geleneksel yöntemlerle biyokütle enerjisinden<br />

yararlanmaktadır. Uluslararası <strong>Enerji</strong> Ajansı projeksiyonları bu durumun uzun<br />

dönemde de devam edeceğini <strong>ve</strong> 2030 yılında %85’i kırsal bölgede yaşayan 1 milyar<br />

insanın (2030’daki dünya nüfusunun %12’si) elektriksiz yaşamaya devam edeceğini<br />

göstermektedir. Bu insanların büyük kısmı Orta <strong>ve</strong> Güney Afrika, Hindistan <strong>ve</strong><br />

gelişmekte olan Asya ülkelerinde (Çin hariç) yaşıyor olacaktır. Bu ülkelerdeki açlık<br />

<strong>ve</strong> yoksullukla mücadelenin başarılı olması, enerjiye erişim konusunda önemli<br />

ilerlemeler kaydedilmesine bağlı olup, bu ilerlemelerin sağlanması için 2030 yılına<br />

kadar her yıl 48 milyar ABD $ harcama yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır [1].<br />

2008’de başlayan küresel mali krizin etkisiyle kısa vadede ekonomik büyüme<br />

öngörülerinde oluşan belirsizliklere rağmen orta <strong>ve</strong> uzun vadede, dünyadaki nüfus<br />

artışı, uzun dönemde ortalama %3,5 büyümesi beklenen dünya ekonomisi,<br />

sanayileşme <strong>ve</strong> kentleşme, doğal kaynaklara <strong>ve</strong> enerjiye olan talebi önemli ölçüde<br />

arttırmaktadır. Yapılan projeksiyon çalışmaları [1,2], mevcut enerji politikalarının<br />

devamı halinde, 2035 yılında dünya enerji talebinin, ortalama yıllık %1.6’lık artışlarla,<br />

2009 yılına göre % 51 (12,132 milyon ton eşdeğeri petrolden (Mtoe) 18,302 Mtoe’ye)<br />

daha fazla olacağına işaret etmektedir [1]. Talep artışı miktarının yüzde 86,2’sinin,<br />

2009-2035 döneminde ekonomik büyüme oranları yüksek (yıllık ortalama %4.9)<br />

1


öngörülen <strong>ve</strong> hızlı nüfus artış oranına (yıllık ortalama %1) sahip OECD-dışı ülkelerde<br />

(özellikle Çin <strong>ve</strong> Hindistan’da), yıllık ortalama %2.3’lük bir değerle, oluşacağı<br />

hesaplanmaktadır. Aynı dönemde yıllık gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) artış<br />

ortalaması %2.2 olarak öngörülen OECD ülkelerinde ise yıllık ortalama %0.5’lik<br />

artışlar beklenmektedir. 2015-2035 yılları arasında Çin’in, dünyanın en fazla enerji<br />

tüketen ülkesi konumunda olacağı, hatta 2035 yılında ABD’nin tüketeceği enerjiden<br />

%70 daha fazlasını tüketeceği, yine 2035 yılında Hindistan’ın sırasıyla Çin, ABD <strong>ve</strong><br />

Avrupa Birliği’nin ardından dördüncü büyük enerji tüketicisi olması beklenmektedir.<br />

Söz konusu dört büyük tüketici, 2020 yılında dünya toplam enerji arzının %56.3’ünü,<br />

2035 yılına gelindiğinde ise %55.5’ini tüketmekte olacaktır. Bu talep artışının<br />

sürdürülebilir koşullarda karşılanabilmesi için ise, 2011-2035 döneminde, enerji<br />

sektöründe yaklaşık 37.9 trilyon ABD Doları (2010 rakamlarıyla) değerinde yatırım<br />

yapılmasına ihtiyaç duyulduğu hesaplanmaktadır [1].<br />

Türkiye’nin girmeye aday olduğu Avrupa Birliği (AB) ise 2009 yılında, Çin <strong>ve</strong> ABD’nin<br />

ardından en büyük üçüncü enerji tüketicisi konumunda yer almıştır. AB genelinde<br />

birincil enerji talebi artışı 1990-2009 döneminde düşük hızlarda seyretmiştir (yılda<br />

ortalama %0.07). 2009’dan 2035 yılına kadar artış yönünde bir miktar hızlanma<br />

beklenmekte olup, rakamların yıllık ortalama %0.36 artış değerini göstereceği<br />

düşünülmektedir [1]. AB genelinde birincil enerji arzında 2008’de %54.7 <strong>ve</strong> 2009<br />

yılında %53.9 düzeyinde olan ithalat bağımlılığı oranının (doğalgazda %64.2,<br />

petrolde %83.6 <strong>ve</strong> katı yakıtlarda %41.1) 2030 yılına kadar olan dönemde %59.1’e<br />

ulaşması beklenmektedir [3,4,38].<br />

2009 itibariyle AB tarafından ithal edilen doğalgazın %34.2’si Rusya, %30.7’si<br />

Nor<strong>ve</strong>ç, %14.1’i Cezayir tarafından temin edilirken, ham petrolün ise %33.1’i Rusya,<br />

%15.1’i Nor<strong>ve</strong>ç, %9’u Libya’dan edinilmektedir. AB’ye taşkömürü temininde de<br />

%30.2 oranıyla Rusya ilk sırada yer alırken, onu %17.6 ile Kolombiya, %15.9 ile<br />

Güney Afrika Cumhuriyeti takip etmektedir. AB üyesi 27 ülkenin toplam ithalat<br />

rakamlarına bakıldığında, 1999-2009 döneminde katı yakıtlarda %31.8, petrolde<br />

%7.9, doğalgazda ise %46.2 oranlarında bir artış yaşanmıştır. Bu dönemde<br />

Yunanistan, İspanya, Portekiz <strong>ve</strong> İrlanda doğalgaz ithalat rakamlarını neredeyse iki<br />

kat arttırırken Romanya (-%37) <strong>ve</strong> Bulgaristan’da (-%23) ise azalma görülmüştür.<br />

Tüm AB ülkeleri arasında sadece Hollanda <strong>ve</strong> Danimarka net ihracatçı ülke<br />

konumundadır [15].<br />

Tüm dünyada son 25 yılda talebin çok fazla yoğunlaştığı elektriğin, 2035 yılına kadar<br />

en hızlı büyüyen (%2.7) son-kullanıcı enerji formu olması, nihai enerji tüketimindeki<br />

payının 2008’deki %17.3 düzeyinden 2020’de %20’ye, 2035’te ise %23.5’e çıkması<br />

beklenmektedir. 2009 yılında yaşanan ekonomik durgunluğun etkisiyle düşen<br />

elektrik talebi 2010 yılında toparlanmış <strong>ve</strong> %6 oranında artmıştır [1].<br />

Uluslararası <strong>Enerji</strong> Ajansı tarafından hazırlanan <strong>ve</strong> mevcut politikaların devamını<br />

öngören senaryo çalışmasına göre (WEO2011) elektrik üretiminin, 2009’da 20,043<br />

TWh’den ortalama %2.6’lık artışlarla 2020’de 28,569 TWh’ye, 2030’da 35,468<br />

TWh’ye <strong>ve</strong> 2035’de de 39,368 TWh’ye yükselmesi beklenmektedir. Bu rakamlar<br />

2009-2035 döneminde %96.4’lük artışa işaret etmektedir [1]. Benzer şekilde, ABD<br />

<strong>Enerji</strong> Bilgi İdaresi olan EIA tarafından hazırlanan Referans Senaryo Çalışması’na<br />

(IEO2011) göre ise 2008’de 19,100 TWh olan elektrik üretiminin 2020’de 25,500<br />

TWh’ye yükselmesi beklenmektedir. 2008 – 2035 döneminde ise toplam %84.3’lük<br />

2


ir artışla (yıllık %2.3’lük artışlarla), 2035’de üretimin 35,200 TWh’ye yükseleceği<br />

hesaplanmaktadır [2].<br />

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde görülen büyük ekonomik gelişmeler elektrik<br />

talebinin de bu ülkelerde artmasına sebep olmaktadır. Kişi başına gelirin artmasıyla<br />

yaşam standartları artmakta, bu da endüstri, aydınlatma <strong>ve</strong> ev aletleri için olan<br />

elektrik talebini arttırmaktadır. Bunun sonucu olarak, WEO2011 çalışmasındaki<br />

elektrik üretiminde öngörülen bu 19,325 TWh’lik artışın büyük kısmının (%81.7’sinin),<br />

2009-2035 arasında ortalama yıllık %1.1 oranında artış beklenen Türkiye’nin de<br />

aralarında bulunduğu OECD üyesi ülkelerden ziyade, %3.8 oranında kuv<strong>ve</strong>tli bir artış<br />

beklenen OECD üyesi olmayan ülkelerde gerçekleşeceği hesaplanmaktadır. Tüm<br />

dünyada elektrik enerjisi kurulu güç kapasitesinin 2009-2035 döneminde brüt 4,081<br />

GW artması beklenmektedir. Bu bağlamda elektrik sektörünün, Uluslararası <strong>Enerji</strong><br />

Ajansı tarafından hazırlanan Yeni Politikalar Senaryosu’na göre 2011-2035<br />

döneminde yapılması beklenen 37.9 trilyon dolarlık enerji yatırımlarındaki payının tek<br />

başına 16.9 trilyon dolar (2010 $ fiyatlarıyla) olacağı öngörülmektedir. Bu miktarın<br />

%58’inin yeni güç santralları yatırımlarına, %31’inin dağıtım, %11’inin de iletim<br />

ağlarına harcanması planlanmaktadır. Geriye kalan 21 trilyon dolarlık yatırımın 10<br />

trilyonunun petrol, 9.5 trilyonunun doğal gaz <strong>ve</strong> 1.2 trilyonunun da kömür sektöründe<br />

yatırıma dönüşeceği hesaplanmaktadır. Bu yatırımların %62,6’sının, talep <strong>ve</strong><br />

üretimin en hızlı arttığı OECD-dışı ülkelerde (tek başına Çin 5.8 trilyon dolar <strong>ve</strong><br />

Rusya 2.5 trilyon dolar) yapılması beklenmektedir [1].<br />

<strong>Enerji</strong> kaynakları açısından incelendiğinde, birincil enerji arzında, petrol, doğal gaz <strong>ve</strong><br />

kömürden oluşan fosil kaynaklı yakıtların ağırlıklı konumunun önümüzdeki yıllarda da<br />

devam etmesi beklenmekte <strong>ve</strong> enerji talebindeki artışın (2009-2035 dönemi) yüzde<br />

77.8’lik bölümünün bu kaynaklardan karşılanması öngörülmektedir. Biyokütle <strong>ve</strong> çöp<br />

için bu oran %7.7, diğer yenilenebilirler için %6.2, nükleer için %5.7, hidrolik için ise<br />

%2.6’dır [1]. Bu rakamlar nükleerde artışın bir önceki yıl (2008-2035 dönemi)<br />

öngörülerine göre daha düşük kalacağını göstermektedir. 2008-2035 döneminde<br />

nükleerin enerji talep artışındaki payının %6,4 olacağı yönünde idi. 2020 yılında<br />

birincil enerji arzındaki en büyük paya (%29.6) sahip olacağı hesaplanan petrolün,<br />

2035 yılında ilk sıradaki yerini kömüre (%29.6) bırakacağı düşünülmektedir. Doğal<br />

gazın ise elektrik üretimindeki payını koruması (2009’da yaklaşık %21.45)<br />

beklenmektedir. 2009-2035 döneminde elektrik üretiminde ise kömür <strong>ve</strong> doğal gazın<br />

en önemli kaynaklar olmaya devam edeceği, kömürün payının %40.5’den %43’e,<br />

doğal gazın payının %21.4’ten %21.7’ye yükseleceği; petrolün payının ise %5.1’den<br />

%1.5’e, hidroliğin payının %16.2’den %13.1’e, nükleerin payının da %13.5’den<br />

%10.3’e düşeceği öngörülmektedir. En büyük yüzdelik artış ise rüzgarda<br />

beklenmektedir. Aynı dönemde rüzgarın %1.4’lük payının %5.1’e yükseleceği<br />

öngörülmektedir [1].<br />

Dünyada ekonomik durgunluk sebebiyle elektrik talebinde 2009 yılında %0.7 düşüş<br />

gerçekleşmiştir. Bu düşüş 1970’lerden bu yana ilk kez yaşanmıştır. Ancak 2010’da<br />

hızlı bir şekilde %6 oranında artmış, özellikle OECD-dışı ülkelerde %9,5’lik artışlar<br />

görülmüştür [1, 2].<br />

Dünya genelinde enerji kaynakları olarak 1 Ocak 2012 itibariyle petrol <strong>ve</strong> doğal gaz<br />

rezervlerinin dağılımına bakıldığında (Tablo-1 <strong>ve</strong> Tablo-2), kanıtlanmış petrol<br />

rezervlerinin (1,523 milyar varil) %52.5’inin Ortadoğu’da bulunduğu görülmektedir [5].<br />

3


En büyük rezervlere sahip 10 ülkenin (sırasıyla, S.Arabistan, Venezuela, Kanada,<br />

İran, Irak, Ku<strong>ve</strong>yt, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, Libya, Nijerya) ise Kanada <strong>ve</strong><br />

Rusya hariç 8’i OPEC üyesidir. Bu 10 ülke toplam dünya rezervlerinin yaklaşık<br />

%84’üne sahiptirler [5]. Doğal gaz rezervlerinin de yaklaşık %73.6’sı Rusya<br />

Federasyonu, Eski Sovyet Cumhuriyetleri <strong>ve</strong> Ortadoğu ülkelerinde bulunmaktadır.<br />

Sadece Rusya, İran <strong>ve</strong> Katar bu rezervlerin %55.4’ünü elinde bulundurmaktadır [5].<br />

2011 <strong>ve</strong>rilerine göre, petrol rezerv miktarlarında %3.6 artış olup, ülkeler bazında<br />

Vietnam’da %733 <strong>ve</strong> İsrail’de %608’lik artışlar görülürken miktar bazında en büyük<br />

artış ise Irak (28.1 milyar varil) <strong>ve</strong> İran’da (14.2 milyar varil) tespit edilmiştir. Doğal<br />

gaz rezervlerinde Vietnam’da %363 <strong>ve</strong> Meksika’da %44.7’lik artışlar görülürken,<br />

miktar bazında en büyük artış İran’da (123,000 milyar ft 3 ) belirlenmiştir [5].<br />

Tablo-1 Dünya, Kanıtlanmış Petrol Rezervleri, [5]<br />

Sıra Ülkeler 1 Ocak 2012<br />

(milyar varil)<br />

1 Ocak 2011<br />

(milyar varil)<br />

1. Suudi Arabistan 264.52 260.10<br />

2. Venezuela 211.17 211.17<br />

3. Kanada 173.63 175.21<br />

4. İran 151.17 137.01<br />

5. Irak 143.10 115.00<br />

6. Ku<strong>ve</strong>yt 101.50 101.50<br />

7. B. Arap Emirlikleri 92.20 92.20<br />

8. Rusya 60.00 60.00<br />

9. Libya 47.10 46.42<br />

10. Nijerya 37.20 37.20<br />

Dünya-Toplam 1523.23 1469.61<br />

Tablo-2 Dünya, Kanıtlanmış Doğalgaz Rezervleri, [5]<br />

Sıra Ülkeler 1 Ocak 2012<br />

(milyar ft 3 )<br />

1 Ocak 2011<br />

(milyar ft 3 )<br />

1. Rusya 1,680,000 1,680,000<br />

2. İran 1,168,000 1,045,670<br />

3. Katar 890,000 895,800<br />

4. Suudi Arabistan 283,000 275,200<br />

5. ABD 272,509 244,656<br />

6. Türkmenistan 265,000 265,000<br />

7. B. Arap Emirlikleri 200,000 212,000<br />

8. Venezuela 195,100 178,860<br />

9. Nijerya 180,460 186,880<br />

10. Cezayir 159,000 159,000<br />

Dünya-Toplam 6,746,751 6,647,341<br />

BP’nin yaptığı bir çalışmada, 2010 sonu rakamlarıyla, dünya genelinde bir<br />

değerlendirme yapıldığında, mevcut kanıtlanmış petrol rezervlerinin 46, doğal gaz<br />

rezervlerinin 59, kömür rezervlerinin de 118 yıllık ömre sahip olduğu<br />

hesaplanmaktadır. Bu rakamlar aynı kaynakta, 2009 sonu itibariyle petrol için 46,<br />

doğal gaz için 63 <strong>ve</strong> kömür için 119 yıl olarak ilan edilmişti [6].<br />

4


Tüketim tarafına bakıldığında ise mevcut politikaların devamı halinde, en hızlı artışın<br />

doğalgaz tüketiminde olacağı hesaplanmaktadır. Doğalgaz tüketiminin ortalama yıllık<br />

%2’lik artışlarla 2035 yılında 2009 yılına göre %65.6 artması beklenmektedir. Aynı<br />

dönemde petrol tüketiminin ortalama %0.9’luk artışlarla %25.2, hidrolik-dışı<br />

yenilenebilir enerji kaynakları tüketiminin %1.94’lük artışlarla %64.6 <strong>ve</strong> kömür<br />

tüketiminin ise %1.9’luk artışlarla %64.5 artacağı öngörülmektedir [1]. Bu dönemde<br />

fosil yakıt fiyatlarının yüksek seyredeceği <strong>ve</strong> hükümetlerin fosil yakıtlara alternatif<br />

enerji kaynaklarına yöneliminin artacağı tahmin edilmektedir.<br />

2009’da Çin, ABD, Avrupa Birliği, Hindistan, Rusya <strong>ve</strong> Japonya dünya kömür<br />

tüketiminin %84.3’ünü gerçekleştirmişlerdir. 2009 yılında dünya enerji tüketiminde<br />

kömürün payı %27.2 iken, bu payın 2035 yılında %29.6’lara ulaşması<br />

beklenmektedir. Kömür tüketimindeki bu artışın tamamının sorumlusunun OECDdışı<br />

ülkelerin (Çin, Hindistan) olacağı [1,2] <strong>ve</strong> kömürün elektrik üretimindeki payının<br />

ise %40.5’den (2008) %43’e (2035) yükseleceği beklenmektedir. Kömür tüketiminin<br />

en fazla düşmesi beklenen yerler; elektrik talep artışı düşük <strong>ve</strong> nüfus artış hızı yavaş<br />

olan OECD’deki Avrupa ülkeleridir [1]. Dünyada her ne kadar kömür üretimi geniş<br />

alanlarda <strong>ve</strong> pek çok ülkede mümkün olsa da, 2010 sonu itibariyle, toplam kömür<br />

rezervlerinin %75’i 5 ülkede bulunmaktadır. Bunlar ABD (%27.6), Rusya (%18.2),<br />

Çin (%13.3), Avustralya (%8.9), Hindistan (%7)’dır [6]. Bu ülkeler toplam üretimin de<br />

2010 yılı <strong>ve</strong>rilerine [6] göre %79.1’ini karşılamışlardır. 2008 yılında dünyada üretilen<br />

kömürün %60’ı elektrik üretim sektörüne aktarılmakta iken %36’sı ise endüstriyel<br />

tüketime gitmektedir [2].<br />

Avrupa Birliği ülkeleri incelendiğinde 15 ülkenin elektrik ihraç ettiği, 12 ülkenin ise<br />

elektrik ithalatına ihtiyaç duyduğu görülmektedir. İtalya açık ara önde olmak üzere,<br />

sırasıyla İtalya, Finlandiya, Macaristan, Hollanda <strong>ve</strong> Portekiz yüksek oranda elektrik<br />

ithalatı gerçekleştirirken, ters yönde de Fransa açık ara önde olmak üzere, sırasıyla<br />

Fransa, Çek Cumhuriyeti, Almanya, İspanya <strong>ve</strong> Bulgaristan en fazla elektrik ihraç<br />

eden ülkeler konumundadır [15].<br />

Kömür yakıtlı elektrik üretiminin 2035 yılına kadar ortalama yılda %2.9 artması<br />

beklenmektedir [1]. Ancak kömürden elektrik üretimi ile ilgili projeksiyonlar, sera gazı<br />

emisyonlarını azaltmaya <strong>ve</strong>ya sınırlamaya yönelik ulusal mevzuatların <strong>ve</strong>ya<br />

uluslararası anlaşmaların yürürlüğe girmesine <strong>ve</strong> sabit karbon <strong>ve</strong>rgisi <strong>ve</strong>ya emisyon<br />

ticareti gibi maliyet arttırıcı uygulamalara, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen<br />

ulusal politikalara göre önemli ölçüde değişebilir. Bu tarz kısıtlamalar olmadığı<br />

taktirde, özellikle Çin, Hindistan, Endonzeya <strong>ve</strong> Vietnam gibi zengin kömür<br />

yataklarına sahip yerlerde, daha pahalı yakıtların yerine kömürün kullanılacağı<br />

düşünülmektedir [2].<br />

Doğalgaz yakıtlı elektrik üretiminin ise 2030 yılına kadar yıllık %2.7’lik bir oranda<br />

artması öngörülmektedir [1]. Özellikle ABD <strong>ve</strong> diğer ülkelerde bulunan kaya<br />

gazından (shale gas) yararlanılmaya başlanmasıyla doğalgaz fiyatlarının arz artışı<br />

sebebiyle orta-vadede düşük kalacağı <strong>ve</strong> pekçok ülkede doğalgaz kullanımını<br />

arttıracağı ifade edilmektedir [2]<br />

Her ne kadar rekabet edebilirlik konusunda sorunları devam etse de yüksek fosil<br />

yakıt fiyatları <strong>ve</strong> fosil yakıtların çevresel etkileri üzerine duyulan endişeler, dünyanın<br />

5


pek çok ülkesinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılmasına yönelik<br />

<strong>ve</strong>rilen teşvikler, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha geniş oranda kullanımınının<br />

yolunu açmaya devam etmektedir [2]. 2035 yılına kadar dünya genelinde<br />

hidroelektrik <strong>ve</strong> diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının tüketiminde IEA’ya göre [1]<br />

yıllık %3.3’lük, EIA’ya göre [2] %3.1’lik artışlar beklenmektedir. Hidrolik dışında<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güçteki oranı 2008’de %4 iken, bu oranın<br />

2020 yılında %11.7’ye, 2035’te de %15.8’e yükseleceği, hidroelektriğin ise aynı<br />

dönemde %20’den %17’ye gerileyeceği öngörülmektedir. Yenilenebilir kaynaklardaki<br />

artışa en büyük kurulu güç katkısı (693 GW) ise rüzgar enerjisinden gelecektir.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kullanım payının %19.5 (2009)<br />

seviyesinden 2020 yılında %22.1 <strong>ve</strong> 2035 yılında da %23.2’ye ulaşacağı<br />

düşünülmektedir [1].<br />

Yenilenebilir enerji tüketiminde beklenen bu artışın OECD dışındaki ülkelerde,<br />

özellikle Çin, Hindistan, Brezilya’nın yanısıra Malezya <strong>ve</strong> Vietnam gibi bazı<br />

güneydoğu Asya ülkelerinde devreye giren/girecek orta <strong>ve</strong> büyük ölçekli hidroelektrik<br />

santrallardan gelmesi beklenirken, OECD ülkelerinde ise gelecekte, Kanada <strong>ve</strong><br />

Türkiye haricinde, büyük ölçekli çok az hidroelektrik santral inşa projesi<br />

öngörülmektedir. OECD ülkelerindeki yenilenebilir enerji kaynaklarındaki artışın<br />

rüzgar <strong>ve</strong> biyokütle başta olmak üzere hidrolik dışındaki kaynaklardan karşılanması<br />

beklenmektedir. Rüzgar enerjisine olan yatırımlar, OECD-dışı ülkelerde özellikle<br />

Çin’de artmaya devam etmektedir [2]. Güneş (fotovoltaik (PV) <strong>ve</strong> odaklanmış güneş<br />

enerjisi (CSP)) <strong>ve</strong> dalga enerjisi uygulamaları ise henüz büyük ölçüde ticarileşmemiş<br />

olup, 2035 yılında PV için 435 TWh, CSP için 166 TWh <strong>ve</strong> dalga enerjisi için de 39<br />

TWh’lik elektrik üretim seviyelerine ulaşılması öngörülmektedir [1].<br />

Nükleer enerjiden elektrik üretiminin ise 2009’da gerçekleşen 2,697 TWh değerinden<br />

2035 yılında 4,053 TWh’e yükseleceği, ancak nükleer enerjinin toplam enerji<br />

üretimindeki payının %13’den %10’a düşeceği hesaplanmaktadır. Dünyadaki<br />

nükleer santral kurulu gücünün ise 2009 yılındaki 393 GW değerinden, 2035’de 549<br />

GW’a çıkması beklenirken, nükleer kapasitede Avrupa Birliği’nde %27’lik bir düşüş<br />

öngörülmektedir. Avrupa Birliği’nde 2009 itibariyle 139 GW olan nükleer kurulu<br />

gücün 2035’de 101 GW’a inmesi beklenmektedir. 2035’e kadar Çin (92 GW) başta<br />

olmak üzere OECD-dışı Asya ülkelerinde 116 GW’lık artış tahmin edilmektedir.<br />

Rusya’nın ila<strong>ve</strong> ünitelerle nükleer kapasitesini 2035 yılına kadar 13 GW arttıracağı<br />

düşünülmektedir. ABD’de de 12 GW’lık bir artışla 2035 yılında 118 GW’a ulaşılması<br />

beklenmektedir [1].<br />

2010 yılında; bir yanda, artan fosil yakıt fiyatları, enerji arz gü<strong>ve</strong>nliği, yakıt<br />

çeşitliliğinin sağlanması <strong>ve</strong> sera gazı emisyonları ile ilgili endişeler, diğer yanda ise<br />

geliştirilmiş reaktör tasarımlarının etkisiyle dünyada 16 reaktörün (1980 yılından bu<br />

yana rastlanan en büyük rakam) inşasına başlanmıştır [1]. Mart 2012 itibariyle, 31<br />

ülkede 436 nükleer santral işletmede olup, 15 ülkede 60.1 GW kurulu güce sahip<br />

olacak 63 adet nükleer santral da inşa halindedir. İnşa halindeki santrallara<br />

bakıldığında 26 tanesi Çin’de, 10 tanesi Rusya’da, 7 tanesi Hindistan’da <strong>ve</strong> 3 tanesi<br />

de G.Kore’dedir. 3. nesil reaktörlerin Çin, Kore, Finlandiya, Rusya, ABD <strong>ve</strong><br />

Fransa’da inşasına başlanmış olması, dünyanın en büyük üç kömür tüketen ülkesinin<br />

(Çin, ABD <strong>ve</strong> Hindistan [6]) nükleer kapasitelerini 2035 yılına kadar önemli ölçüde<br />

arttırmayı hedeflemesi, BAE, Vietnam, Türkiye, Polonya, ABD <strong>ve</strong> İngiltere’nin yeni<br />

nükleer santral yapma arzusunu ifade etmesi, nükleer enerjiye olan ilginin devam<br />

6


ettiğine delil sayılsa da Fukushima Kazası sonrası Japon nükleer enerji sektörünün<br />

içine düştüğü belirsizlik ortamı, İtalya’da yapılan referandumla nükleer santralların<br />

yeniden inşa edilmesine başlanmasının kabul edilmemesi, kısa vadede Almanya’nın<br />

<strong>ve</strong> uzun vadede İsviçre’nin mevcut nükleer santrallarını belirli süreler sonunda<br />

kapatacak olmaları, Tayland <strong>ve</strong> Endonezya’nın nükleer santral kararlarını 2020<br />

sonrasına bırakmaları da nükleer enerji sektörünün geleceğine yönelik endişeleri<br />

arttırmaktadır ki bu durum enerji senaryolarında nükleere daha az pay <strong>ve</strong>rilmesi<br />

sonucunu doğurmaktadır [1]. İşletmedeki santrallardan yaşlanmış olanların ya da<br />

bulundukları saha açısından risk arzedenlerin büyük olasılıkla kapatılacağı da<br />

beklenmektedir. Diğer yandan ise Fukushima sonrası G.Kore, Rusya, Hindistan <strong>ve</strong><br />

Çek Cumhuriyeti nükleer santral yapma kararlarından vazgeçmediklerini, Çin ise<br />

mevcut projelerin devam edeceğini ancak geçici olarak yeni nükleer santral<br />

başvurularını durdurduklarını açıklamışlardır.<br />

Üzerinden 14 ay geçmiş bulunan Fukushima Daiichi’deki 4 nükleer santralın uğradığı<br />

kazalar <strong>ve</strong> 40-50 yılı bulacak temizleme <strong>ve</strong> söküm faaliyetleri <strong>ve</strong> ortaya çıkan mali<br />

tablonun da etkisiyle özellikle Avrupa Birliği’nde, nükleer santral yatırımları daha da<br />

bir belirsizlik sürecine girmiş durumdadır. Pek çok gelişmiş ülkede lisanslama<br />

mevzuatları gözden geçirilmekte, özellikle saha çalışmaları <strong>ve</strong> santral gü<strong>ve</strong>nlik<br />

analizleri sorgulanmakta, işletmede bulunan nükleer santrallar “stres testlerine” tabi<br />

tutulmaktadır. Tüm bunların yakın zamanda nükleer santral tasarımlarını<br />

etkileyeceği, santralların işletme sürelerini kısaltacağı <strong>ve</strong> dolayısıyla finansörlerin de<br />

artık daha sıkı şartlar öne sürmesinin de katkısıyla ortaya çıkacak ila<strong>ve</strong> maliyetlerin<br />

nükleer enerji sektörünü zorlayacağını şimdiden söylemek mümkündür.<br />

<strong>Enerji</strong> kaynaklarındaki reel bazda fiyat artışlarına bakıldığında; 2008 yılında aşırı<br />

derecede artan fosil yakıt fiyatları 2009 yılında düşüşe geçmiş ancak 2010 yılında<br />

özellikle ham petrol fiyatları tekrar yönünü yukarıya çevirmiştir. 2010 yılında petrol<br />

fiyatları %29.3, doğal gaz fiyatları %1.4 <strong>ve</strong> kömür fiyatları %1.9 oranında artmıştır.<br />

Projeksiyonlara göre, 2009-2035 döneminde petrol fiyatlarının %79.3, doğalgaz<br />

fiyatlarının %73.3, kömür fiyatlarının %19.4 artması beklenmektedir [1]. Uzmanlar,<br />

fosil yakıt fiyatlarındaki artışın <strong>ve</strong> fiyatların gelecekte de yüksek kalacağına dair<br />

öngörülerin ile bu kaynakları ellerinde bulunduran bazı ülkelerin içinde bulundukları<br />

karışıklıklardan kaynaklı belirsizliklerin, önemli üreticilerden olan Rusya’nın enerji<br />

sektörü için parlak bir geleceğe işaret ettiğini ifade etmektedir [1].<br />

Çevre-enerji ilişkisinde önemli bir yer tutan iklim değişikliği ile mücadelede enerji<br />

sektörünün etkin rol oynaması öngörülmektedir. Zira 2017’ye kadar öngörülen yeni<br />

kontrol mekanizmaları devreye sokulmazsa, 2035’e kadar izin <strong>ve</strong>rilen CO 2 hedefine<br />

mevcut yatırımlarla ulaşılacağı <strong>ve</strong> sıfır karbon emisyonu salınımına sahip olanlar<br />

dışında yeni santral yapımı için yeterli hareket alanı kalmayacağı düşünülmektedir.<br />

<strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong>rimliliği başta olmak üzere teknolojik gelişmelere paralel iyileştirmeler, fosil<br />

yakıtlara alternatif olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında yaygınlaşma,<br />

karbon tutma <strong>ve</strong> depolama <strong>ve</strong> temiz kömür teknolojilerine yönelim, zararlı<br />

emisyonların azaltılmasına yönelik geliştirilen politikaların temel unsurları<br />

görünümündedir. Zira, karbondioksit eşdeğeri <strong>ve</strong>riler açısından bakıldığında, enerji<br />

sektöründen kaynaklı <strong>ve</strong> sera etkisi yapıcı gaz emisyonlarının, 28.8 milyar ton’dan<br />

(2009) ortalama yıllık %1.6’lık artışlarla 2035’de 43.3 milyar ton düzeyine ulaşacağı<br />

hesaplanmaktadır. Emisyonlardaki bu artışın %94’ünün, enerji tüketimlerinde<br />

beklenen artışa paralel olarak, gelişmekte olan OECD-dışı ülkelerde (başta sırasıyla<br />

7


Çin, Hindistan <strong>ve</strong> Ortadoğu ülkelerinde) görüleceği tahmin edilmektedir. Küresel<br />

finansal krizin etkisiyle 2009’da emisyonlar %1.4 düşmüştür. Ancak enerji talebinin<br />

%5 gibi oranda artmasıyla 2010’da karbondioksit emisyonları yeni zir<strong>ve</strong>sine<br />

ulaşmıştır. Tahminler yeni enerji politikalarının devreye girmeyip mevcut politikların<br />

devamı halinde 2035 yılında sıcaklık seviyesinin 6 o C’den fazla artacağına işaret<br />

etmektedir [1].<br />

2. Türkiye’de <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Elektrik</strong> Üretim Sektörünün<br />

Görünümü<br />

Türkiye’nin enerji arz gü<strong>ve</strong>nliğini esas alan enerji politikasının temel amaçları;<br />

• yerli kaynaklara öncelik <strong>ve</strong>rmek suretiyle kaynak çeşitliliğinin sağlanması,<br />

• yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzındaki payını arttırılması,<br />

• petrol <strong>ve</strong> doğalgaz alanlarında kaynak çeşitliliğinin sağlanması <strong>ve</strong> ithalattan<br />

kaynaklanan riskleri azaltacak tedbirlerin alınması,<br />

• enerji alanındaki faaliyetlerin çevreye duyarlı şekilde yürütülmesi,<br />

• ülkemizin enerji koridoru <strong>ve</strong> terminali haline getirilmesi,<br />

• enerji <strong>ve</strong>rimliliğinin arttırılması,<br />

• yerli kaynakların ülke ekonomisine katkısının arttırılması,<br />

• maliyet zaman <strong>ve</strong> miktar yönünden enerjinin tüketiciler için erişilebilir kılınması,<br />

• serbest piyasa koşullarına tam işlerlik kazandırılması <strong>ve</strong> yatırım ortamının<br />

iyileştirilmesi olarak ifade edilmiştir [7].<br />

Ülkemizin kalkınma, toplumsal refah <strong>ve</strong> sanayi sektörünü uluslararası alanda rekabet<br />

edebilecek bir düzeye çıkarma hedeflerini gerçekleştirme çabaları beraberinde enerji<br />

talebinin hızlı artışını getirmekte <strong>ve</strong> önümüzdeki yıllarda da bu eğilimin devam<br />

edeceği hesaplanmaktadır.<br />

2010 yılında 109.27 milyon ton petrol eşdeğerini (milyon tep) geçen yıllık enerji arzı<br />

bir önceki yıla nazaran yaklaşık %3’lük bir artışa tekabül etmektedir. 2015 yılında<br />

170 milyon tep, 2020 yılında ise 222 milyon tep düzeyine ulaşacağı beklenmektedir<br />

[14]. En son açıklanan <strong>ve</strong>rilere göre (2010 yılı) enerji arzında %31.9 ile doğalgaz en<br />

büyük payı alırken, bunu %30.7 ile kömür, %26.7 ile petrol izlemiş, geri kalan<br />

%10.7’lik bölüm ise başta hidrolik olmak üzere yenilenebilir <strong>ve</strong> diğer kaynaklardan<br />

(odun) karşılanmıştır (Tablo-3). 2009 yılıyla kıyaslandığında 2010’da doğalgazın<br />

kömürün yerini alarak enerji arzında birinci sıraya yükseldiği görülmektedir.<br />

8


Tablo-3 Türkiye, birincil enerji arzı, [8]<br />

2008<br />

(bin tep)<br />

2008<br />

(%)<br />

2009<br />

(bin tep)<br />

2009<br />

(%)<br />

2010<br />

(bin tep)<br />

2010<br />

(%)<br />

Kömür* 31,391 29.5 32,913 31.0 33,531 30.7<br />

Doğalgaz 33,807 31.8 32,775 30.9 34,907 31.9<br />

Petrol 31,784 29.9 30,565 28.8 29,221 26.7<br />

Hidrolik 2,861 2.7 3,092 2.9 4,454 4.1<br />

Odun 3,679 3.5 3,530 3.3 3,392 3.1<br />

Jeo.Isı, Diğer Isı 1,011 0.9 1,250 1.2 1,391 1.3<br />

Hayv. <strong>ve</strong> Bit. Artık 1,134 1.1 1,136 1.1 1,166 1.1<br />

Jeotermal 140


yıla göre (211.21 milyar kW-saat) %8.14 artarak 228.41 milyar kW-saat olarak<br />

gerçekleşmiştir [11, 39]. <strong>Elektrik</strong> talebinin <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tabii</strong> <strong>Kaynaklar</strong> Bakanlığının<br />

Haziran-2011’de hazırladığı son elektrik talep tahmini rakamlarına göre; 2020 yılında<br />

talebin Yüksek Talep Senaryosunda (ort. %7.5 artış öngörülen) 433.9, Düşük Talep<br />

Senaryosunda (ort. %6.5 artış) ise 398.16 milyar kW-saat düzeyine ulaşacağı<br />

gösterilmektedir [11, 37].<br />

18 Mayıs 2009 tarihinde yayınlanan <strong>Elektrik</strong> <strong>Enerji</strong>si Piyasası <strong>ve</strong> Arz Gü<strong>ve</strong>nliği<br />

Strateji Belgesi’ne göre 2023 yılına kadar elektrik üretimi için tüm yerli linyit <strong>ve</strong><br />

taşkömürü ile hidrolik potansiyelimizin kullanılması, rüzgar kurulu gücünün 20,000<br />

MW’a, jeotermal kurulu gücünün 600 MW’a ulaştırılması hedeflenmektedir. 2023<br />

yılına kadar elektrik üretiminde doğal gazın payının %30’un altına indirilmesi, 2020<br />

yılında ise elektrik üretimimizin %5’inin nükleer enerjiden sağlanması<br />

hedeflenmektedir.<br />

<strong>Kaynaklar</strong> açısından bakıldığında, 2011 yılı itibariyle (geçici rakamlardır), toplam<br />

elektrik üretiminin %44.7’si doğalgazdan, %18.2’si yerli kömürden, %22.8’i hidrolik<br />

kaynaklardan, %10’u ithal kömürden, %1.7’si sıvı yakıtlardan, %2.1’i rüzgardan <strong>ve</strong><br />

%0.5’i jeotermal <strong>ve</strong> biyogazdan sağlanmıştır. 2010 yılı ile kıyaslandığında özellikle<br />

ithal kömür <strong>ve</strong> rüzgardan yararlanma oranı artarken, hidrolik başta olmak üzere sıvı<br />

yakıtlar (lpg, nafta, fuel-oil) <strong>ve</strong> doğalgazın oranlarında düşme görülmüştür. EÜAŞ’ın<br />

bu üretimde 2009 yılında sahip olduğu pay %46.1’den, 2010 yılında %45.2’ye, 2011<br />

yılında ise %40.4’e düşerken, geri kalan %59.6’lık üretim ise özel sektör tarafından<br />

karşılanmaktadır [12].<br />

Türkiye, enerji sektöründe rekabete dayalı <strong>ve</strong> şeffaf bir piyasa yapısının<br />

oluşturulması yönünde adımlar atmaya devam etmekte olup, Mart 2011’de Avrupa<br />

<strong>Elektrik</strong> Piyasası ile tam uyumlu bir elektrik piyasasını uygulamaya koymuştur [7].<br />

Özel sektöre açılan elektrik üretim sektöründe özellikle yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarına yönelik yürürlüğe konulan yasal düzenlemelerin etkisiyle, hidroelektrik<br />

santral (HES) yapmak üzere Ocak 2012 itibariyle 15,582.1 MW’lık 543 santralın<br />

inşaatı sürmektedir [13].<br />

2004 yılı itibariyle 18 MW düzeyinde olan rüzgar enerjisi kurulu gücü ise 2009’da<br />

753.7 MW’a, 2010 yılında 1265.6 MW’a, 2011 yılında 1691 MW’a ulaşmıştır.<br />

Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> ile ilgili Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra 3,489 MW kurulu<br />

gücünde 92 adet yeni rüzgar projesine lisans <strong>ve</strong>rilmiştir [7].<br />

EPDK <strong>ve</strong>rilerine göre [13] Ocak-2012 itibariyle proje fiili gerçekleşme yüzdesi %10’un<br />

üzerinde olan inşa halindeki santralların listesi kaynak bazında Tablo-5’de yer<br />

almaktadır. Buna göre inşa halindeki kapasite değerleri incelendiğinde, yakın<br />

zamanda devreye girmesi planlanan kurulu güç kapasitesinin %53’ünün hidrolik<br />

santrallara ait olduğu görülmektedir. Ardından doğalgaz (%16.5) <strong>ve</strong> ithal kömür<br />

(%11.4) ile rüzgar (%6.3) santralları gelmektedir.<br />

10


Tablo-5 Ocak-2012 itibariyle inşa halindeki santrallar, [13]<br />

Yakıt/Kaynak Türü Santral<br />

Sayısı *<br />

İnşa halindeki<br />

kapasite *<br />

Hidrolik 247 8536.7 MW<br />

Doğalgaz 13 2645.9 MW<br />

İthal Kömür 2 1821,5 MW<br />

Linyit 7 1595.4 MW<br />

Rüzgar 24 1010.8 MW<br />

Asfaltit 1 275.5 MW<br />

Jeotermal 4 82.5 MW<br />

Çöp Gazı 3 46.2 MW<br />

Diğer Termik (Atık Isı) 2 16.3 MW<br />

Biyogaz 2 3.1 MW<br />

Toplam 305 16034 MW<br />

*proje fiili gerçekleşme yüzdesi %10’un üzerinde olanlar listelenmiştir.<br />

Tablo-6’da özel sektör tarafından 2011’de devreye alınan santrallar <strong>ve</strong>ya yeni santral<br />

ünitelerinden en büyük kurulu güce sahip 10 tanesi listelenmiştir. 31.12.2011<br />

itibariyle devreye alınan 129 özel sektör santralının toplam gücü 3701 MW’dır.<br />

Tablo-6 : 2011’de devreye alınan özel sektör santralları/yeni santral ünitelerinden<br />

bazıları<br />

Sıra Santral Santral Sahibi Yakıt/Santral<br />

Cinsi<br />

1.<br />

Bekirli Termik İçdaş Elek. En. Üretim <strong>ve</strong><br />

Santralı Yat.<br />

İthal kömür<br />

2.<br />

Antalya DGKÇ<br />

Santralı<br />

Şehir<br />

Kurulu Güç<br />

(MW)<br />

Çanakkale 600 (1x600)<br />

Aksa <strong>Enerji</strong> Üretim A.Ş. Doğal gaz Antalya 600 (2x300)<br />

3. Alkumru HES Limak HES Yat. A.Ş. Hidroelektrik Siirt 261 (3x87)<br />

4. Yedigöze HES<br />

Yedigöze Elek. Üretim <strong>ve</strong> Tic.<br />

A.Ş.<br />

Hidroelektrik Adana 155 (1x155)<br />

5.<br />

Hacınınoğlu<br />

HES<br />

6. Çakmaktepe<br />

<strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong> Üretim A.Ş. Hidroelektrik K.Maraş 142 (2x71)<br />

Aliağa Çakmaktepe En.<br />

Üretim A.Ş.<br />

Doğal gaz İzmir 131 (15x8.73)<br />

7.<br />

Şanlıurfa OSB<br />

<strong>Enerji</strong> Santralı<br />

Rasa <strong>Enerji</strong> Üretim. A.Ş. Doğal gaz Ş. Urfa 117 (12x9.73)<br />

8.<br />

Bosen DGKÇ Bosen <strong>Enerji</strong> <strong>Elektrik</strong> Üretim<br />

Santralı A.Ş.<br />

Doğal gaz Bursa 93 (2x46.5)<br />

9. Şah RES Galata Wind enerji Ltd. Ş. Rüzgar Balıkesir 93 (3x31)<br />

10. Eşen-1 HES<br />

Göltaş <strong>Enerji</strong> Elek. Üretim<br />

A.Ş.<br />

Hidroelektrik Muğla 60 (2x30)<br />

2011-Toplam (129 santral)<br />

3701 MW<br />

Hızla artan elektrik talebini karşılamak <strong>ve</strong> ithalat bağımlılığından kaynaklı riskleri<br />

azaltmak üzere 2023 yılına kadar, nükleer enerjinin de elektrik üretim kurulu gücü<br />

kompozisyonuna %20 oranında dahil edilmesi planlanmaktadır [7]. Bu amaçla<br />

Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında Mersin-Akkuyu<br />

sahasında bir nükleer güç santralının tesisine dair yapılan anlaşma 27 Aralık 2010<br />

tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş durumdadır. Kendisine saha tahsis işlemi yapılan<br />

11


tamamı Rus sermayeli Akkuyu Nükleer Güç Santralı <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş tarafından<br />

halihazırda Akkuyu Sahasında zemin etüt çalışmaları yapmaktadır. Bu anlaşma ile<br />

toplam 4,800 MW gücünde VVER-1200 tipinde dört ünitelik bir nükleer santralın<br />

kurulması öngörülmektedir. Diğer taraftan Sinop’ta da nükleer santral tesisine<br />

yönelik olarak 2010 yılı içinde Türkiye <strong>ve</strong> G.Kore arasında müzakereler yürütülmüş<br />

ancak bir anlaşma sağlanamamıştır. Devamında Japonya ile yine Sinop için<br />

başlatılan görüşmeler ise Fukushima Kazası sebebiyle durdurulmuştur [7].<br />

Önceki yıllarda yerli kömür kaynaklarının ekonomiye kazandırılması amacıyla TKİ<br />

Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan kömür sahalarının santral yapma koşuluyla<br />

ihaleleri yapılarak çalışmalarına başlanılan Bolu-Göynük, Eskişehir-Koyunağılı,<br />

Şırnak-Silopi <strong>ve</strong> Şırnak-Merkez sahalarındaki projelerin tamamlanması<br />

beklenmektedir [7]. Benzer şekilde, Afşin-Elbistan Havzası’nda C <strong>ve</strong> E sektörlerinde<br />

bulunan linyit kaynaklarının elektrik üretimi amaçlı değerlendirilmesine ilişkin olarak<br />

2012 yılında ihaleye çıkılması için çalışmalar devam etmektedir.<br />

Yapılan çalışmalar sonucunda 2010 yılı sonu itibariyle tespit edilmiş bulunan yerli<br />

enerji kaynakları potansiyelimiz aşağıdaki tabloda <strong>ve</strong>rilmektedir. 2009 yılına göre<br />

değişen tek rakamın petrol rezervlerindeki 42.0 milyar tondan 44.3 milyar tona<br />

(yaklaşık %5.5’lik bir artış) artış olduğu görülmektedir.<br />

Tablo-7. 2010 Yılı İtibariyle Türkiye’nin Yerli Kaynak Potansiyeli *[14]<br />

Kaynak<br />

Potansiyel<br />

Linyit<br />

11.4 milyar ton<br />

Taşkömürü<br />

1.3 milyar ton<br />

Asfaltit<br />

77.5 milyon ton<br />

Ham Petrol<br />

44.3 milyon ton<br />

Bitümler<br />

1.6 milyar ton<br />

Hidrolik<br />

129.4 milyar kWh/yıl<br />

Doğalgaz 6.2 milyar m 3<br />

Rüzgar<br />

48,000 MW<br />

Jeotermal<br />

32,100 MWt/yıl (600 MW’ı elektrik üretimine el<strong>ve</strong>rişli)<br />

Biyokütle<br />

8.6 Mtep<br />

Güneş <strong>Enerji</strong>si<br />

32.6 Mtep<br />

Doğal Uranyum<br />

9,129 ton<br />

* Değerler görünür, muhtemel <strong>ve</strong> mümkün rezervlerin toplamını <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

3. <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş.’nin <strong>Elektrik</strong> Üretim Sektörü İçindeki<br />

Yeri<br />

<strong>Elektrik</strong> Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü (EÜAŞ), enerji sektöründe elektrik<br />

üretimi alanında faaliyet göstermekte olup, 11,422 personeli ile kamuya ait termik <strong>ve</strong><br />

hidroelektrik santralların işletilmesi, bakım, onarım <strong>ve</strong> rehabilitasyonlarının yapılması<br />

faaliyetlerini yürütmektedir. Ayrıca Bakanlar Kurulunca görev <strong>ve</strong>rilmesi halinde yeni<br />

üretim tesislerinin kurulması, işletilmesi <strong>ve</strong> kiralanması faaliyetlerini de yürütecektir.<br />

12


EÜAŞ, 2011 sonu itibariyle, 11,639 MW kurulu güce sahip 80 hidroelektrik <strong>ve</strong> 12,561<br />

MW kurulu güce sahip 19 termik santrala sahip olup, toplam 24,200 MW kurulu gücü<br />

ile Türkiye kurulu gücünün %45.5’ini (2010’da %48.9) <strong>ve</strong> Türkiye elektrik enerjisi<br />

üretiminin ise %40.4’ünü (2010’da %45.2) karşılamıştır. 2011 yılı sonu itibariyle<br />

228.4 milyar kWh olarak gerçekleşen Türkiye elektrik üretimi miktarının 92,33 milyar<br />

kWh’si EÜAŞ tarafından gerçekleştirilmiştir (Şekil-1 <strong>ve</strong> 2).<br />

GWh<br />

EÜAŞ<br />

TÜRKİYE<br />

220.000<br />

200.000<br />

180.000<br />

160.000<br />

140.000<br />

120.000<br />

161.956<br />

176.300<br />

191.558<br />

198.418<br />

194.813<br />

211.208<br />

228.431<br />

100.000<br />

80.000<br />

60.000<br />

40.000<br />

20.000<br />

0<br />

73.462<br />

84.530<br />

92.276<br />

97.717<br />

89.454<br />

95.532<br />

92.333<br />

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011<br />

Şekil-1. Türkiye <strong>Elektrik</strong> Üretim Değerleri <strong>ve</strong> EÜAŞ’ın payı.<br />

YİD<br />

% 5.61<br />

Serbest<br />

Üretim<br />

% 27.17<br />

Otoprodüktör<br />

% 5.13<br />

İşl. Hak. Devri<br />

% 2.00<br />

EÜAŞ<br />

% 40.42<br />

Yap-İşlet<br />

% 19.67<br />

Şekil-2. 2011 Yılı Türkiye Üretiminin Kuruluşlara Göre Dağılımı<br />

2011 yılında EÜAŞ termik santrallarının kapasite kullanım oranı %65.6,<br />

emreamadelik oranı %83.3, hidrolik santrallarının ise kapasite kullanım oranı %36.4,<br />

emreamadelik oranı ise %90.4 olarak gerçekleşmiştir (Tablo-8).<br />

13


Tablo-8. EÜAŞ santrallarının kapasite kullanım oranları <strong>ve</strong> emreamadelikleri<br />

Kapasite Kullanım Oranı Emreamadelik<br />

2009 2010 2011 2009 2010 2011<br />

Termik Santrallar 74.1 68.6 65.6 87.4 85.0 83.3<br />

Hidrolik Santrallar 28.0 40.0 36.4 90.0 92.0 90.4<br />

<strong>Elektrik</strong> üretim tesislerinin yanısıra EÜAŞ, 3 adet kömür sahası (Tablo-9) <strong>ve</strong> 6 adet<br />

kireçtaşı sahası ruhsatına sahip olup, bunlardan Afşin/Elbistan Kışlaköy Kömür<br />

İşletmesi EÜAŞ tarafından işletilmektedir.<br />

Tablo-9. Kömür Sahaları<br />

2011 sonu görünür rezerv miktarları<br />

(milyon ton)<br />

Afşin-Elbistan Kömür Havzası 4,350.1<br />

Sivas/Kangal Kömür Havzası 91.5<br />

Ankara/Çayırhan Kömür Havzası 255.9<br />

Bu sahalarda 2010 yılında gerçekleştirilen toplam 32.01 milyon tonluk üretim miktarı,<br />

2011 yılında 31.62 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu da yaklaşık %1.2’lik bir<br />

azalışa karşılık gelmektedir (Tablo-10).<br />

Tablo-10. 2009 – 2011 Döneminde Kömür Üretim Miktarları<br />

Üretim Miktarı<br />

(milyon ton)<br />

2009 2010 2011<br />

Afşin-Elbistan Havzası (Kışlaköy+Çöllolar) 27.34 21.59 21.27<br />

Sivas/Kangal Kömür Havzası 3.81 5.03 4.83<br />

Ankara/Çayırhan Kömür Havzası 5.12 5.39 5.52<br />

TOPLAM 36.27 32.01 31.62<br />

Termik <strong>ve</strong> hidroelektrik santralların kapasite, emreamadelik <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilirliklerinin<br />

artırılması maksadıyla, 2005 yılı başında rehabilitasyon çalışmalarına başlanmış<br />

olup, rehabilitasyonların 2014 yılında tamamlanması planlanmaktadır.<br />

Gerçekleştirilecek olan bakım, onarım <strong>ve</strong> rehabilitasyonlar ile mevcut üretim<br />

kapasitesinin 13.9 milyar kWh düzeyinde arttırılması hedeflenmektedir.<br />

14


4. <strong>Elektrik</strong> Üretim Piyasasındaki Rekabet Açısından <strong>Elektrik</strong><br />

Üretim A.Ş.’nin Değerlendirilmesi<br />

Bu bölümde, öncelikle EÜAŞ’ın, Türkiye’nin girmeye aday olduğu Avrupa Birliği’nde<br />

elektrik üretim sektöründe faaliyet gösteren en büyük 12 kuruluş ile seçilmiş bazı<br />

kriterler üzerinden kıyaslanmasına çalışılmıştır. Seçilen bu kriterler, şirketlerin Tablo-<br />

11’de yer alan sahip oldukları toplam kurulu güç <strong>ve</strong> toplam elektrik üretimi miktarları<br />

ile Tablo-12’de yer alan satış değerleri <strong>ve</strong> personel sayısıdır. Ardından da bir kamu<br />

şirketi olan EÜAŞ’ın Türkiye’de elektrik üretim sektöründe yer alan diğer üretim<br />

gruplarıyla mukayesesi yapılmıştır.<br />

Tablo-11’den görülebileceği üzere toplam kurulu güç açısından bakıldığında EÜAŞ,<br />

AB’de faaliyet gösteren en büyük elektrik üretim şirketleri arasında ilk 10’da yer<br />

alabilecek bir üretim portföyüne sahiptir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki bu<br />

şirketlerden, E.On, Endesa, Enel, Fortum, GDF Suez <strong>ve</strong> Iberdrola gibi, bazıları<br />

sadece Avrupa Birliği’nde değil ABD, Güney Amerika <strong>ve</strong>ya Rusya’da da elektrik<br />

üretimi yapan uluslararası ölçekte faaliyet gösteren şirketlerdir. Bazıları aynı<br />

zamanda doğal gaz sektöründe yer almakta ya da elektrik iletim <strong>ve</strong>ya ticareti<br />

faaliyetlerini de yürütmektedir.<br />

Tablo-11. Merkezi Avrupa Birliği’nde bulunan en büyük elektrik üretim şirketleri ile<br />

EÜAŞ’ın, kurulu güç <strong>ve</strong> elektrik üretim miktarları açısından mukayesesi 1<br />

Sahip Olduğu Toplam<br />

Toplam <strong>Elektrik</strong> Üretimi /<br />

<strong>Elektrik</strong> Satışı (TWh)<br />

Kurulu Gücü (GWe)<br />

2010 2011 2010 2011<br />

EdF [18,19,41] (Fransa) 133.90 134.60 630.4 628.2<br />

E.On [20] (Almanya) 68.48 69.56 1,030.4 1,144.8<br />

RWE [21] (Almanya) 52.21 49.24** 311.2 294.6<br />

Endesa [22,24] (İspanya) 40.14 40.09 130.5/ 138.7/<br />

Vattenfall [25,42] (İs<strong>ve</strong>ç) 39.95 38.23 172.4 166.7/<br />

Electrabel [26,40] (Belçika) 16,46 /97.08<br />

GDFSuez*** [27] (Fransa) 75.81 90.00 325.7 359.0<br />

Enel [28,29,30] (İtalya) 97.28 97.34 290.2 293.9<br />

EnBW [31] (Almanya) 15.50 13,40 /146.9 59.5/155.7<br />

Iberdrola [32] (İspanya) 44.81 46.03 153.6/ 145.1/<br />

EÜAŞ (Türkiye) 24.20 24.20 95.5/ 92.3/<br />

CEZ [35] (Çek Cum.) 15.00 15.10 68.4/ 69.2/<br />

Fortum [36] (Finlandiya) 14.11 14.83 69.8/ 72.7/<br />

*Avrupa Birliği Üyesi 27 ülkede üretilen toplam enerji 2009 sonu itibariyle 3183 TWh olup [15], 2015<br />

yılında yaklaşık 3268 TWh olarak gerçekleşmesi beklenmektedir, EÜAŞ’ın üretmiş olduğu 92.3 TWh<br />

elektrik üretimi AB’nin %2.8’ine denk gelmektedir.<br />

** Biblis Nükleer Santralı’nın Almanya Hükümetince kapatılması sebebiyle 3 GW’lık düşüş meydana<br />

gelmiştir.<br />

*** GDFSuez’in değerleri, değişik şirketlerde sahip olduğu ortaklık yüzdelerine göre orantısal olarak<br />

hesaplanmış değerlerdir.<br />

1 Veriler, bahsekonu şirketlerin yıllık rapor <strong>ve</strong> diğer yayınlarından alınmıştır. Bu raporun hazırlandığı<br />

tarih itibariyle henüz 2011 yılına ait raporları yayınlanmamış bulunan (kırmızı harflerle yazılı olanlar)<br />

bazı şirketlerin ise 2009 <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya 2010 yılına ait raporlardaki <strong>ve</strong>rilerine yer <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

15


Ayrıca, bu şirketlerin büyük kısmı ısı satışı, nükleer enerji <strong>ve</strong> yenilenebilir enerji<br />

kaynakları da dahil enerji sektörünün hemen hemen tüm dallarında da faaliyet<br />

göstermekte olup, EÜAŞ ise sadece doğal gaz, kömür <strong>ve</strong> hidroelektrik<br />

santrallarından yararlanmaktadır.<br />

Tablo-12. Merkezi Avrupa Birliği’nde bulunan en büyük elektrik üretim şirketleri ile<br />

EÜAŞ’ın, satış rakamları <strong>ve</strong> çalışan sayısı açısından mukayesesi<br />

Satışları<br />

(milyar Avro)<br />

Çalışan Sayısı<br />

2010 2011 2009 2010 2011<br />

EdF [17,18,19,41] (Fransa) 65,92 65.31 169,139 158,842 164,516<br />

E.On [20] (Almanya) 92.86 112.95 85,108 85,105 78,889<br />

RWE [21] (Almanya) 34.80 33.76 70,726 70,856 72,086<br />

Endesa [23,24] (İspanya) 29.56 30.83 26,305 24,732 22,877<br />

Vattenfall [25] (İs<strong>ve</strong>ç) 22.32** 20.07 40,026 38,180 34,685<br />

Electrabel [26,40] (Belçika) 8,732 8,490<br />

GDFSuez [27] (Fransa) 55.7 59.5 242,714 236,116 240,303<br />

Enel [28,29,30] (İtalya) 64.05 81,208 78,313 75,360<br />

EnBW [31] (Almanya) 15.01 16.19 20,914 20,450 20,959<br />

Iberdrola [32] (İspanya) 29.79 31.72 32,424 29,643 32,809<br />

EÜAŞ*** (Türkiye) 6.21* 4,25** 12,191 11,612 11,422<br />

CEZ [33,34] (Çek Cum.) 6.93** 7.39 30,768 32,937 31,400<br />

Fortum [36] (Finlandiya) 6.30 6.16 13,278 11,156 11,010<br />

*Bağlı Ortaklıklar dahil<br />

**(Hesaplamalarda 2010 yılı için 1 € = 1.999 TL = 9.5694 SEK = 25.29 CZK, 2011 yılı için 1 € =<br />

2,3336 TL = 9.0215 SEK = 24.59 CZK olarak alınmıştır, <strong>Kaynaklar</strong>: [25], [33] <strong>ve</strong> T.C Merkez Bankası)<br />

*** EÜAŞ çalışan sayısı, “tam zamanlı çalışan hizmet alımı personeli” sayılarını içermemektedir.<br />

Aynı şirketlerin 2010 yılındaki <strong>ve</strong>rileriyle kıyaslandığında ise, EdF, RWE, Vattenfall <strong>ve</strong><br />

Fortum dışında, EÜAŞ dahil olmak üzere 6 şirketin 2011 yılında net satışlarında<br />

azalma görülmektedir. 2010-2011 döneminde toplam elektrik üretim miktarlarında,<br />

EÜAŞ, RWE, Vattenfall, EdF <strong>ve</strong> Iberdrola hariç olmak üzere, diğer şirketlerde, E.On<br />

(%11) <strong>ve</strong> GDFSuez (%10) başta olmak üzere, artışlar yaşanmıştır.<br />

2009-2010 dönemi incelendiğinde, global krizin etkisiyle, CEZ, RWE <strong>ve</strong> E.On dışında<br />

tüm şirketlerin personel sayılarında belirgin azalışlar kaydedilmişti. 2010-2011<br />

döneminde ise EdF, RWE, GDFSuez, EnBW <strong>ve</strong> Iberdrola dışında kalan şirketlerde<br />

personel sayısındaki azalma sürecinin, dolayısıyla krizin etkilerinin, devam ettiği<br />

görülmektedir.<br />

Avrupa Birliği ülkelerinde, elektrik piyasasının serbestleşme ölçüsü olarak ele<br />

alınabilecek olan, “ülkedeki en büyük elektrik üreticisinin kendi ülkesindeki pazar<br />

payı” oranları açısından bir değerlendirme yapıldığında Malta <strong>ve</strong> Kıbrıs Rum<br />

Kesimi’nde tekel (%100), Yunanistan, Estonya <strong>ve</strong> Fransa’da ise tekele yakın<br />

(sırasıyla %92, %90, %87) bir elektrik piyasası hakimken, Polonya’da en büyük<br />

üretici toplam elektrik üretiminin sadece %18.1’ine sahiptir. Polonya’nın ardından en<br />

liberal piyasaların Finlandiya, İngiltere <strong>ve</strong> Almanya’da olduğu söylenebilir. En hızlı<br />

liberalleşen ülke olarak İrlanda ortaya çıkmaktadır. 1999’da %97 olan oran 2009’a<br />

16


gelindiğinde %37’ye inmiş durumdadır [15]. Türkiye’de de benzer bir durumdan<br />

sözedilebilir. Zira 2002 yılından bu yana en büyük üretici konumundaki EÜAŞ’ın<br />

%59.76’lik pazar payı 2011’e gelindiğinde %40.4’e inmiş durumdadır [16].<br />

Danimarka’da ise en büyük üretici %36’lık payını %47’ye çıkarmış durumdadır [15].<br />

EÜAŞ’ın Türkiye’deki konumuna bakıldığında ise gerek kurulu güç olarak gerekse de<br />

elektrik üretim değerleri açısından lider konumda olduğu görülmektedir (Tablo-13)<br />

[16].<br />

Tablo-13. Türkiye’deki kurulu güç <strong>ve</strong> elektrik üretim miktarlarının gruplara göre<br />

dağılımı 2<br />

Kurulu Güç<br />

(MW)<br />

<strong>Enerji</strong> Üretimi<br />

(GWh)<br />

2010 2011 2010 2011<br />

Termik 8,690.9 8,690.9 37,880.9 36,660.1<br />

EÜAŞ<br />

Hidrolik 11,677,9 11,639.1 41,337.4 36,849.0<br />

Toplam 20,368.8 20,330,0 79,258.3 73,509.1<br />

EÜAŞ’ın Bağlı<br />

Ortaklıkları<br />

Termik 3,834.0 3,870.0 16,274.1 18,823.4<br />

Mobil Santrallar Termik 262.7 0.0 0.0 0.0<br />

İşletme Hakkı Termik 620.0 620.0 4,323.6 4,437.1<br />

Devredilen Hidrolik 30.1 68.3 - 128.6<br />

Santrallar Toplam 650.1 688.3 4,323.6 4,565.6<br />

Yap-İşlet<br />

Santralları<br />

Termik 6,101.8 6,101.8 45,218.1 44,937.9<br />

Yap-İşlet-Devret<br />

Santralları<br />

Serbest Üretim<br />

Şirketleri<br />

Otoprodüktör<br />

Santralları<br />

Türkiye Toplamı<br />

Termik 1,449.6 1,449.6 10,051.8 9,325.4<br />

Hidrolik+Rüzgar 989.8 970.2 3,524.2 3,484.5<br />

Toplam 2,439.4 2,419.8 13,576.0 12,809.9<br />

Termik 8,815.9 11,164.0 31,525.9 47,006.3<br />

Hidrolik+Rüzgar 3,908.3 5,642.9 8,584.2 15,070.5<br />

Toplam 12,724.2 16,806.9 40,110.1 62,076.9<br />

Termik 2,597.7 2,473.3 11,221.3 10,436.7<br />

Hidrolik+Rüzgar 545.4 545.4 1,226.2 1,271.4<br />

Toplam 3,143.1 3,018.7 12,447.5 11,708.1<br />

Termik 32,372.2 34,369.6 156,495.8 171,627.0<br />

Hidrolik+Rüzgar 15,831.2 18,865.8 54,711.9 56,804.1<br />

Toplam 49,524.1 53,235.4 211,207.7 228,431.0<br />

Bunun yansıması olarak EÜAŞ, elektrik üretiminden satışlarda, İstanbul Sanayi<br />

Odası’nın <strong>ve</strong>rilerine göre 2008-2010 döneminde 3 yıldır 2.sırada yer almaktadır.<br />

Aynı listede yer alan “üretim şirketleri”nden, 1642 MW kurulu güce sahip <strong>Enerji</strong>sa<br />

<strong>Enerji</strong> Üretim A.Ş. 124., 1565 MW kurulu güce sahip Aksa <strong>Enerji</strong> Üretim A.Ş. 117.<br />

sırada yer alırken, İçdaş Çelik <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> Tersane <strong>ve</strong> Ulaşım San. A.Ş.’nin 1005 MW<br />

değerle 9. <strong>ve</strong> 658 MW kurulu güçle Akenerji <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş.’nin 274. sırada<br />

olduğu açıklanmıştır. Aşağıdaki tablodan görülebileceği üzere, <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş.<br />

hariç olmak üzere elektrik üretim şirketleri, diğer endüstri dallarında faaliyet gösteren<br />

2 2011 yılı değerleri henüz kesinleşmemiştir.<br />

17


pekçok şirketle birlikte düşünüldüğünde, bir önceki yıla göre ISO listesinde daha alt<br />

sıralarda yer almışlardır (Tablo-14).<br />

Tablo-14. Türkiye’de elektrik üretim sektöründe faaliyet gösteren büyük şirketlerin<br />

İstanbul Sanayi Odası <strong>ve</strong>rilerine göre son 3 yıla ait sıralamaları<br />

ISO-<br />

2011<br />

ISO -<br />

2010<br />

ISO-<br />

2009<br />

Şirket<br />

Kurulu<br />

Güç-<br />

2011<br />

(MW)*<br />

Kurulu<br />

Güç-<br />

2010<br />

(MW)**<br />

- 2 2 2 <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş. 24,200 24,203<br />

↓ 9 11 8 İçdaş Çelik <strong>Enerji</strong> Tersane <strong>ve</strong> Ulaşım San. A.Ş. 1,005 405<br />

↓ 117 79 330 Aksa <strong>Enerji</strong> Üretim A.Ş. 1,565*** 1,511<br />

↓ 148 102 159 Park Termik <strong>Elektrik</strong> San. Tic. A.Ş. 620 620<br />

↓ 153 139 169 Camiş <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş. 285 285<br />

↓ 169 85 84 Bis <strong>Enerji</strong> <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş. 410 410<br />

↓ 124 101 97 <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong> Üretim AŞ. 1,642 1,385<br />

↓ 185 114 100 Zorlu <strong>Enerji</strong> <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş. 508 508<br />

↓ 221 146 141 Entek <strong>Elektrik</strong> Üretimi A.Ş. 305 305<br />

↓ 274 112 74 Akenerji <strong>Elektrik</strong> Üretim A.Ş. 658 658<br />

* 31.12.2010 itibariyle<br />

** 31.12.2011 itibariyle<br />

*** Lisans sahibi grup şirketlerinden Baki <strong>Elektrik</strong> Üretim Ltd. Şti, Deniz <strong>Elektrik</strong> Üretim Ltd.<br />

Şti <strong>ve</strong> Rasa <strong>Enerji</strong> Üretim A.Ş’ye ait santrallar dahil değildir.<br />

Ancak, EÜAŞ’ın kurulu gücünde 2010 yılına göre 2011 yılında çok küçük bir artış<br />

yaşanırken, aynı yıllarda özel sektörde artış oranları 2010 yılı için %23.2, 2010 yılı<br />

için ise % 14.7 olarak gerçekleşmiştir. <strong>Elektrik</strong> üretiminde ise, EÜAŞ tarafında 2010<br />

yılında yaşanan %6,79’luk artış, yerini 2011 yılında %3.35’lik bir azalışa bırakmıştır.<br />

Özel sektörün elektrik üretim rakamları ise 2010 yılında %9.79’luk bir artışı<br />

gösterirken, 2011 yılında artış devam etmiş <strong>ve</strong> %17.6 olarak gerçekleşmiştir. <strong>Elektrik</strong><br />

Piyasası Kanunu’nun kısıtlamasından dolayı EÜAŞ yeni santral yapamamaktadır.<br />

Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda, özel sektörün devreye alacağı yeni santrallarla<br />

elektrik piyasasında çok daha fazla pay sahibi olacağı görülmektedir.<br />

18


<strong>Kaynaklar</strong>:<br />

1. Uluslararası <strong>Enerji</strong> Ajansı (IEA), “World Energy Outlook 2011”.<br />

2. ABD <strong>Enerji</strong> Bilgi İdaresi (EIA), “International Energy Outlook 2011”, Eylül 2011..<br />

3. Avrupa Komisyonu, “European Energy and Transport, Trends to 2030, 2009<br />

Update”, Ağustos 2010.<br />

4. Avrupa Birliği, “EU Energy and Transport Figures, Statistical Pocket Book 2010”.<br />

5. “Worldwide Look at Reser<strong>ve</strong>s and Production”, Oil & Gas Journal, 1 January<br />

2012.<br />

6. BP, “Statistical Review of World Energy”, Haziran 2011.<br />

7. T.C. <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tabii</strong> <strong>Kaynaklar</strong> Bakanı Taner YILDIZ’ın Bakanlığın 2012 Bütçesini<br />

T.B.M.M Genel Kuruluna Sunuş Konuşması.<br />

8. <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tabii</strong> <strong>Kaynaklar</strong> Bakanlığı, “2010 Yılı Genel <strong>Enerji</strong> Dengesi Tablosu”,<br />

http://ww.enerji.gov.tr.<br />

9. BOTAŞ, “2010 Yılı Faaliyet <strong>Raporu</strong>”.<br />

10. Güray B.Ş., “<strong>Elektrik</strong> Sektöründe Arz-Talep Analizleri, Beklentiler <strong>ve</strong> Hedefler”,<br />

11. Uluslararası <strong>Enerji</strong> Arenası, Kasım 2009.<br />

11. TEİAŞ, “Türkiye <strong>Elektrik</strong> <strong>Enerji</strong>si 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu (2011-<br />

2020)”, Kasım 2011.<br />

12. TEİAŞ, “2010 Yılı Aylık Üretim İstatistikleri”, http://www.teias.gov.tr.<br />

13. EPDK, “EPDK’dan lisans almış olan inşa halindeki projelerin ilerleme durumları”,<br />

http://www2.epdk.org.tr/lisans/elektrik/ilerleme_proje.htm, son erişim: 26 Mart<br />

2012.<br />

14. <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tabii</strong> <strong>Kaynaklar</strong> Bakanlığı, “Mavi Kitap”, Ankara-2011.<br />

15. Eurostat, “Energy, Transport and Environment Indicators”, 2011 Edition.<br />

16. EÜAŞ, “2010 Yıllık Rapor”.<br />

17. EDF, “2011 Management Report”.<br />

18. EDF, “EDF Group, 2010 At A Glance”.<br />

19. EDF Group, “2010 Annual Report”, http://www.edf.com.<br />

20. E.On, “2011 Annual Report”.<br />

21. RWE, “Annual Report 2011”.<br />

22. Endesa SA, “Consolidated Management Report for the ended 31 December<br />

2011”, 29 Şubat 2012.<br />

23. Endesa SA, “ELE Financial Results 2011”, 29 Şubat 2012.<br />

24. Endesa SA, “Endesa FY 2011 Results”, 29 Şubat 2012.<br />

25. Vattenfall, “2011 Annual Report”.<br />

26. Electrabel, “Activities and Sustainable De<strong>ve</strong>lopment Report 2010”.<br />

27. GDFSuez, “Registration Document 2011”, sayfa 12-25, 300.<br />

28. ENEL, “2010 Sustainability Report”<br />

29. ENEL, “2011 Results & 2012 – 2016 Plan” Sunumu. http://www.enel.com<br />

30. ENEL, “Annual Report 2010”, 2010.<br />

31. EnBW, “Annual Report 2011”.<br />

32. Iberdrola, “Results 2011, Quarterly Report”. http://www.iberdrola.es<br />

33. CEZ Group, “Consolidated Financial Statements” 31 Aralık 2011.<br />

34. CEZ Group, “Conference Call on 2011 Financial Performance of CEZ Group<br />

2009”, 28 Şubat 2012, Prag.<br />

35. CEZ Group, “Press Conference on CEZ Group 2010 Financial Results”, 28 Şubat<br />

2011, Prag.<br />

36. Fortum, “Annual Report 2011”. http://annualreporting.fortum.com/financials-<br />

2011/key-figures, Son erişim: 30 Mart 2012.<br />

19


37. TEİAŞ, “Türkiye <strong>Elektrik</strong> <strong>Enerji</strong>si 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu (2010-<br />

2019)”, Ekim 2010.<br />

38. Avrupa Birliği DG-Ener-A1, “Energy Statistics for EU-27-Countries Factsheets”,<br />

http://ec.europa.eu/energy/publications/statistics/, son erişim 23 Mart 2012.<br />

39. TEİAŞ Yük Tevzi Daire Başkanlığı, “İşletme Faaliyetleri <strong>Raporu</strong> - 2011 Yılı Özeti”,<br />

www.teias.gov.tr, Son Erişim 26 Mart 2012.<br />

40. Electrabel, “Company Profile-Key Facts”,<br />

http://www.electrabel.com/whoarewe/companyprofile/corebusiness.aspx<br />

41. EDF Group, “2011 Reference Document, Annual Financial Report”, Nisan 2012.<br />

42. Vattenfall, “Vattenfall At a Glance”, Vattenfall’s Introduction Pack, 2011.<br />

20

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!