You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>YRD</strong>. DOÇ. <strong>DR</strong>. M. <strong>SENCER</strong> <strong>KARA</strong><br />
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
TİCARET KANUNUNUN DEĞİŞTİRİLMESİNİN SEBEPLERİ<br />
1) 29.06.1956 Tarih ve 6762 Sayılı Kanunun (6762 Sayılı TTK)<br />
güncel ihtiyaçları karşılamaması.<br />
Kanunun kabul edilmesinin üzerinden elli yılı aşkın bir sürenin<br />
geçmiş olması sebebiyle ekonominin ihtiyaçlarına yeterince<br />
cevap verememesi. Dünyada 1980’den sonra meydana gelen<br />
ekonomik ve sosyal gelişmeler,, ticaretin sınır aşan şekilde hızla<br />
gelişmesi, AB ve NAFTA gibi ekonomi temeline dayalı<br />
birliklerin oluşması sonucunda dünya yeni bir hal almıştır. Bu<br />
şekilde Türkiye’nin de uluslar arası piyasalarda rol alabilmek<br />
için bunların kurum ve kurallarına yer vermek gerekmiştir.
TİCARET KANUNUNUN DEĞİŞTİRİLMESİNİN SEBEPLERİ<br />
2) Avrupa Birliği ile müzakerelerin başlaması.<br />
1960’lı yıllardan beri AET/AT ile üyelik görüşmeleri yürüten<br />
Türkiye, 11/12/1999 tarihinde tam üye adayı olarak kabul<br />
edilmiş ve müzakerelere başlamıştır. AB’ye uyum sürecinde<br />
hukuki mevzuatın da değiştirilmesi ve yenilenmesi<br />
gerekmiştir<br />
3) Mevcut Kanunun teknolojik gelişmeler ve internete ayak<br />
uyduramaması.<br />
Gerçekten 1990’lı yıllarda dünyada iletişim ve teknoloji baş<br />
döndürücü bir şekilde gelişmiştir. Bu gelişmeler karşısında<br />
hukuk düzeninin de sessiz kalması ve uyum göstermemesi<br />
mümkün değildir. Dolayısıyla Ticaret Kanununun da bu<br />
gelişmelere ayak uydurması zorunludur.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu<br />
• Yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı çalışmaları 2000 yılında<br />
Bilim Komisyonu’nun oluşturulmasıyla başlamıştır.<br />
Tasarının ilk şekli 2005 yılının başında kamuoyuna<br />
sunulmuştur. 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu, 13 Ocak<br />
2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından<br />
kabul edilmiş, sayın Cumhurbaşkanı’nın onayından sonra<br />
14 Şubat 2011’de Resmi Gazete’de ilan edilmiştir.
TİCARET KANUNLARININ SİSTEMATİĞİ<br />
• 6762 Sayılı TTK<br />
1) Başlangıç Hükümleri (m. 1-10).<br />
2)Ticari İşletme (m. 11-135).<br />
3)Ticaret Şirketleri (m. 136-556).<br />
4)Kıymetli Evrak (m. 557-815).<br />
5)Deniz Ticareti (m. 816-1262).<br />
6)Sigorta Hukuku (m. 1263-1459).<br />
7)Son Hükümler (m. 1460-1475)<br />
Toplam madde sayısı: 1475 m.
TİCARET KANUNLARININ SİSTEMATİĞİ<br />
• 6102 Sayılı TTK<br />
1) Başlangıç Hükümleri (m. 1-10).<br />
2)Ticari İşletme (m. 11-123).<br />
3)Ticaret Şirketleri (m. 125-644).<br />
4)Kıymetli Evrak (m. 645-849).<br />
5)Taşıma İşleri (m. 850-930).<br />
6)Deniz Ticareti (m. 931-1400).<br />
7)Sigorta (m. 1401-1520).<br />
8)Son Hükümler (m. 1521-1535).<br />
Toplam madde sayısı: 1535 m. + 6 geçici m.
6102 SAYILI (YENİ) TİCARET KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ<br />
• Ticaret Kanunu temel bir kanun olması sebebiyle,<br />
bünyesinde çok sayıda ikincil mevzuat (Tüzük, Yönetmelik,<br />
Tebliğ vb.) bulundurmaktadır. Ayrıca bir takım müesseselerin<br />
uygulanabilmesi için alt yapı çalışmaları (veri tabanları,<br />
lisanslama vb.) gerekmektedir. Bundan dolayı kanun koyucu<br />
(TBMM) kanunun yürürlüğe girmesini 01.07.2012 tarihine<br />
bırakmıştır.<br />
• Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesine ilişkin ayrı bir kanun<br />
kabul edilmiştir. 6103 Sayılı ve 14.01.2011 tarihli Türk<br />
Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli<br />
Hakkında Kanun, geçiş sürecini düzenlemek, usul ve<br />
esasları belirlemek amacı taşımaktadır.
6102 SAYILI (YENİ) TİCARET KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ<br />
• Kanunun yürürlüğe girmesi bakımından temel prensip,<br />
01.07.2012 tarihinden önce meydana gelen olaylara, hukuki<br />
fiillere mevcut Kanunun uygulanması esastır. Yürürlük<br />
tarihinden sonra gerçekleşen olay ve fiiller yeni Kanuna<br />
tabi olacaktır.<br />
• Yeni Kanun, yürürlüğe girmesinden sonra da, önceden<br />
kazanılmış olan hakları koruyacaktır.
6102 SAYILI (YENİ) TİCARET KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ<br />
• Sermaye şirketlerinin internet sitesi kurma ve Kanun’da<br />
belirtilen hususları yayınlamaya ilişkin 1524. madde<br />
hükümleri 01/07/2013 tarihinde yürürlüğe girecektir.<br />
• Kanunun Türkiye Muhasebe Standartları ile ilgili<br />
hükümleri 1534 üncü maddenin üçüncü fıkrasında anılan<br />
şirket ve işletmeler bakımından 1/1/2013 tarihinde<br />
yürürlüğe girer.<br />
• Kanunun anonim şirketlerin denetlenmesine ilişkin 397 ilâ<br />
406 ncı maddeleri 1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girer (6102<br />
sayılı Kanun, m.1534).
TÜZÜK VE YÖNETMELİKLER<br />
• Türk Ticaret Kanunu veya bu Kanun uyarınca hazırlanacak<br />
tüzük ve yönetmelikler, Türk Ticaret Kanunu’nun yayımı<br />
tarihinden itibaren bir yıl içinde yayımlanır.
TİCARİ DAVA<br />
• Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine<br />
veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi<br />
tüm ticarî davalara bakmakla görevlidir (m. 4/I).<br />
• Ticari davalarda sulh hukuk mahkemesinin yetkisi<br />
kaldırılmıştır.
TİCARİ İŞ OLMAYA BAĞLANAN SONUÇLAR<br />
Teselsül karinesi<br />
• MADDE 7- (1) İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri<br />
veya hepsi için ticarî niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir<br />
kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya<br />
sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu<br />
olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin<br />
yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt<br />
faizi yürütülemez.<br />
• (2) Ticarî borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil,<br />
hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü<br />
geçerli olur.
TİCARİ İŞ OLMAYA BAĞLANAN SONUÇLAR<br />
• Kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya<br />
yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi<br />
yürütülemez (m.7/I,c.2.).<br />
• Ticari borçlara kefalet 7.maddenin ikinci fıkrasında<br />
düzenlenmiş olması sebebiyle, birinci fıkraya eklenen bu<br />
hükmün, ikinci fıkraya eklenmesi ya da ayrı fıkrada<br />
düzenlenmesi daha isabetli olurdu.
TİCARİ İŞ OLMAYA BAĞLANAN SONUÇLAR<br />
• Ticari İşlerde Faiz: Ticari işlerde faiz oranının serbestçe<br />
belirleneceğine ilişkin prensip, yeni Kanunda da muhafaza<br />
edilmiştir. Bileşik (mürekkep) faiz uygulaması kaldırılmak<br />
istenmesine karşın Kanunun son halinde yeniden yer almıştır.
TİCARİ İŞ OLMAYA BAĞLANAN SONUÇLAR<br />
• Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek<br />
birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı sadece iki halde<br />
istenebilir:<br />
a) Cari hesaplarda<br />
b) Her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan<br />
ödünç sözleşmelerinde (m.8/II).<br />
• Sözleşenleri tacir olmayanlara bileşik faiz uygulanamaz<br />
(m.8/II).<br />
• Bu hükümlere aykırı işletilen faiz yok hükmündedir<br />
(m.8/IV).
TİCARİ İŞ OLMAYA BAĞLANAN SONUÇLAR<br />
• 6762 sayılı Kanun 8/II uyarınca, faizin ana paraya eklenerek<br />
birlikte tekrar faiz yürütülmesini öngörmüş bulunan ve her<br />
iki tarafı da tacir olmayan cari hesap sözleşmeleri, 6102<br />
sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay<br />
içinde değiştirilir ve faize faiz yürütülmesine ilişkin<br />
hükümler ile bu sonucu doğuran düzenlemeler<br />
sözleşmeden çıkarılır; aksi hâlde anılan sürenin sonunda<br />
söz konusu hükümler yazılmamış sayılır.<br />
• Bileşik faize ilişkin düzenleme sözleşmeden çıkarılıncaya<br />
kadar, çıkarılmamışsa birinci fıkrada belirtilen üç aylık<br />
sürede işlemiş bulunan bileşik faiz borçludan<br />
istenebilir(6103 sayılı Kanun, m.9).
TİCARİ İŞLETME<br />
• 6762 Sayılı TTK’nda temel müessese olarak kabul edilen<br />
“ticari işletme” kavramı ayrıca tanımlanmamıştı. Buna<br />
karşılık yeni TTK’nun 11’inci maddesinde “Ticarî işletme,<br />
esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir<br />
sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız<br />
şekilde yürütüldüğü işletmedir”, şeklinde bir tanım<br />
getirilmiştir.
TİCARİ İŞLETME<br />
• Mevcut TTK’nda ticarethane, fabrika ve ticari şekilde<br />
işletilen diğer müesseselere ilişkin maddeler (md. 12-13)<br />
yeni Kanuna alınmamıştır. Özellikle ticari şekilde işletilen<br />
diğer müesseselere ilişkin hükmün bulunmaması tarım<br />
işletmeleri ile sanat işletmeleri bakımından sorun<br />
doğurabilecektir.
• 6762 sayılı TTK m.13’e göre,<br />
• “Aşağıdaki işleri görmek üzere açılan bir müessesenin<br />
işlerinin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi<br />
gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve<br />
mahiyetini verdiği takdirde bu müessese de ticari işletme<br />
sayılır:<br />
• 1. Bir toprak sahibinin veya çiftçinin,mahsullerini olduğu<br />
gibi veya zirai sanatı dolayısıyla bir tezgahta şeklini<br />
değiştirerek satması;<br />
• 2. Esnaf veya güzel sanatlar erbabından birinin gerek<br />
bizzat gerek işçi çalıştırarak veya makine kullanarak eserler<br />
vücuda getirmesi ve bu eserleri satması.”
TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ<br />
• Yeni TTK’nda ayrıca ticari işletmenin bir bütün olarak<br />
devredilmesine yönelik hukuki düzenleme de<br />
yapılmıştır (m. 11/3). İşletmenin bütün olarak devri veya<br />
kiralanması gibi hukuki işlemler yazılı şekil şartına<br />
bağlanmıştır. Ayrıca ticaret siciline tescil ve ilan da<br />
yapılmalıdır.
TACİR (Tüzel Kişi Tacir)<br />
Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticarî bir<br />
işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş<br />
kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre<br />
yönetilmek veya ticarî şekilde işletilmek üzere Devlet, il<br />
özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri<br />
tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir<br />
sayılırlar (m.16/I).
TACİR (Tüzel Kişi Tacir)<br />
• Yeni kanunda “vakıflar” da tüzelkişi tacirler arasında<br />
sayılmıştır. Ancak Yeni TTK’nun 16. maddesinin ikinci<br />
fıkrasında “gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi<br />
niteliğindeki işlere harcayan vakıflar”ın tacir<br />
sayılmayacakları ifade edilmiştir.
TACİR OLMANIN HÜKÜMLERİ<br />
İHBAR VE İHTAR ŞEKLİ<br />
• Tacirler arasındaki ihbar ve ihtarlarda öngörülen özel şekil<br />
şartlarının içerisine “elektronik imza” da konulmuştur.<br />
Böylece muhatabını temerrüde düşürmek, sözleşmeyi<br />
feshetmek veya sözleşmeden dönmek isteyen tacir, noter,<br />
(iadeli) taahhütlü mektup ve telgrafın yanı sıra güvenli<br />
elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta<br />
sistemi ile de bildirimde bulunabilecektir.<br />
• Düzenlenen bu ihbar ve ihtar şekilleri, geçerlilik şekli<br />
olmaktan çıkarılmış, ispat şekline dönüştürülmüştür.
TACİR OLMANIN HÜKÜMLERİ<br />
AYIPLI İFA<br />
• Mevcut Kanun’da tacirler arasındaki satış ve mal<br />
değişimlerinde ayıplı ifa halinde açılacak davalarda 6<br />
aylık zamanaşımı süresi öngörülmüştür (m.25/d). 6102<br />
sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nunda bu süre<br />
maddeden çıkarılmıştır. Kanun’da zamanaşımına ilişkin<br />
hükmün bulunmaması ve Yeni Borçlar Kanunu’nun 223.<br />
maddesine yollaması sebebiyle Yeni Borçlar Kanunu’nun<br />
231. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi<br />
uygulanacaktır. Böylece adi satışlar ile ticari satışlarda<br />
zamanaşımı sürelerinde fark ortadan kalkmıştır (6102<br />
s.Kanun, m.23/c).
TİCARET SİCİLİ<br />
• Ticaret sicili, tacir ve ticari işletme ile ilgili kayıtların<br />
tutulduğu resmi sicildir. Ticaret ve sanayi odalarına bağlı<br />
ticaret sicil müdürlükleri tarafından tutulan sicil, Sanayi<br />
ve Ticaret Bakanlığının gözetimi altındadır.<br />
• Mevcut Kanunda “ticaret sicili memurluğu”<br />
denilmesine karşın yeni Kanunda “ticaret sicili<br />
müdürlüğü” ifadesi kullanılmıştır.
TİCARET SİCİLİ<br />
• 6102 Sayılı Ticaret Kanununda getirilen en önemli<br />
yeniliklerden birisi, ticaret sicillerinin elektronik ortamda<br />
tutulmalarına yönelik sistemdir. Kanunun m. 24/2 ve 3<br />
hükümlerinde yer alan düzenlemeye göre, Sanayi ve Ticaret<br />
Bakanlığı ile TOBB nezdinde elektronik bir sicil<br />
oluşturulacaktır.<br />
• Böylece ticaret sicili kayıtları elektronik ortamda tutulup<br />
depolanabilecek ve yine elektronik ortamda kullanıcılara<br />
sunulacaktır. Bu konuda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı deneme<br />
çalışmalarına başlamıştır.
TİCARET SİCİLİ<br />
• Ticaret sicili kayıtlarının tutulmasından dolayı ortaya çıkan<br />
zarardan mevcut Kanuna göre ilgili ticaret ve sanayi odası<br />
sorumlu olmasına karşın, yeni Kanunda sorumluluk Devlet ve<br />
ilgili oda müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Tabi bu<br />
durumda, zarar gören, zararın tazmini için odaya dava<br />
açabileceği gibi, Hazineye (veya Bakanlığa) de yönelebilir.
TİCARET SİCİLİ<br />
• “Görünüşe Güven” başlık Yeni TTK’nun 37. maddesi<br />
ile “Tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık<br />
bulunması hâlinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu<br />
bildikleri ispat edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan<br />
edilen duruma güvenleri korunur.” hükmü getirilmiştir.
TİCARET UNVANI VE İŞLETME ADI<br />
• Tacirin, ticari işlemlerinde kullanmak zorunda olduğu<br />
ismine “ticaret unvanı” adı verilmiştir. İşletme adı ise,<br />
işletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya<br />
işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek<br />
için kullanılan adlardır.<br />
• Ticaret unvanı, tacirin ticari işlerinde kullanılmalı ve<br />
işletmenin veya şirketin girişine okunaklı bir şekilde<br />
asılmalıdır.
TİCARET UNVANI VE İŞLETME ADI<br />
• Yeni Kanunun m. 39/2 hükmünde, uygulanması zor bir<br />
düzenleme getirilmiştir. Buna göre: “Ayrıca, tacirin işletmesiyle<br />
ilgili olarak kullandığı her türlü kağıt ve belgede, tacirin sicil<br />
numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye<br />
şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin<br />
adresi ve numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi<br />
paylara bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu<br />
başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile<br />
soyadları gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de<br />
yayımlanır”. Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlüğe girmesinden<br />
sonra tacir, ticari işletmeyle –şirketle ilgili kullandıkları tüm iş<br />
evrakının üzerine söz konusu bilgileri yazmak zorundadır.
TİCARET UNVANI<br />
• 6762 sayılı Kanun’a göre, gerçek kişi tacirlerin ticaret<br />
unvanı sicil çevresinde, tüzelkişi tacirlerin ticaret unvanı<br />
Türkiye çapında korunur. 6102 sayılı Kanun ile bu ayrım<br />
kaldırılmıştır. Artık gerçek kişi tacirlerin de ticaret<br />
unvanları Türkiye çapında korunacaktır.
HAKSIZ REKABET<br />
• Haksız rekabet, iyiniyet kurallarına aykırı şekilde,<br />
ekonomik rekabetin kötüye kullanılmasıdır. Haksız<br />
rekabetin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve<br />
bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Piyasadaki rekabetin,<br />
genel olarak tesisine yönelik olarak getirilen haksız rekabet<br />
hükümlerinde temel, dürüst olmayan ticari faaliyetlerdir.<br />
• Haksız rekabetin çerçevesi yeni Kanunun 54/2 hükmünde,<br />
“Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler<br />
arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük<br />
kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticarî<br />
uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde<br />
çizilmiştir.
HAKSIZ REKABET<br />
• Haksız rekabete ilişkin yer alan düzenlemelerde esaslı<br />
değişiklikler yapılmıştır. Mevcut Kanunda yer alan bazı<br />
haksız rekabet halleri çıkarılmış, bunların yerine oldukça<br />
ayrıntılı bir düzenleme getirilmiştir.<br />
• Özellikle saldırgan satış yöntemleriyle müşterinin karar<br />
verme özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde pazarlama yapmak,<br />
tedarik fiyatının altında birden çok kez mal ve hizmet<br />
satmak, müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri<br />
hakkında yanıltmak, tüketicilerin aleyhine olan sözleşme<br />
ve pazarlama teknikleri kullanmak, haksız mukayeseli<br />
reklam yapmak sayılabilir.
HAKSIZ REKABET<br />
• Haksız rekabet halinde, tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz<br />
ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve<br />
malların imhası da talep edilebilir.<br />
• Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle<br />
karşılaşabilecek müşteriler de haksız rekabete ilişkin davaları<br />
açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.
TİCARİ DEFTERLER<br />
• Yeni Ticaret Kanunundaki esaslı değişikliklerden birisi de,<br />
ticari defterlerle ilgili olarak gerçekleşmiştir. Ticaret<br />
Kanununun değiştirilme sebeplerinden birisi de, dünya ile<br />
entegre olan Türk ekonomisinin gelişimine ayak<br />
uydurabilmektir. Bundan dolayı Uluslararası Finansal<br />
Raporlama Standartlarına uygun şekilde düzenlenen<br />
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun muhasebe sistemi<br />
belirlenmeli ve gerekli olan defterler tutulmalıdır.<br />
• Ticaret Kanunu bir taraftan elektronik ortamda defter<br />
tutmanın ve belge saklamanın önünü açarak teknolojik<br />
gelişmelere ayak uydururken diğer taraftan uygulamada<br />
ortaya çıkan sıkıntıları da bertaraf etmeye çalışmıştır.
Ticari Defterlere İlişkin Düzenlemeye Hakim Olan İlkeler<br />
• Yeni TTK’da yer alan tüm defterler ticari defter sayılmıştır.<br />
• Mevcut Kanunda defterlere ilişkin olarak öngörülen ayrım<br />
terkedilmiş ve tüm defterler ticari defter olarak kabul edilmiştir.<br />
Bu bağlamda anonim ve limited şirket pay defteri, yönetim<br />
kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri<br />
gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari<br />
defter olarak kabul edilmiş ve böylece açılış ve kapanış<br />
tasdikine tabi tutulmuştur. Bunun sonucunda adı geçen<br />
defterlerin de ispat aracı olarak kullanılabilmesinin önü<br />
açılmıştır.
Ticari Defterlere İlişkin Düzenlemeye Hakim Olan İlkeler<br />
• Ticari defterlerin tamamı tasdike tabi tutulmuştur.<br />
Böylece tasdike tabi olmayan defterlere duyulan güvensizlik<br />
ortadan kaldırılmak istenmiş ve çift defter tutulmasının önüne<br />
geçilmek istenmiştir. Kapanış onayları ilgili dönemin sona<br />
ermesinden itibaren 6 ay içinde yapılmalıdır. Elektronik<br />
ortamda tutulacak defterin onayına ilişkin usul ve esaslar<br />
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından çıkarılacak<br />
tebliğ ile tespit edilecektir.
DEFTERLERİN SAKLANMASI<br />
• Tacirler defterlerini ve defterlerdeki kayıtlara mesnet<br />
teşkil eden belgelerini, ticari bir işe ilişkin tüm yazışma<br />
ve mektupları 10 yıl süreyle saklamak zorundadır.<br />
Finansal tablolar dışındaki tüm defter ve belgelerin<br />
elektronik ortamda saklanması mümkündür (md. 82/3).
DEFTERLERİN İSPAT KUVVETİ<br />
• 6762 Sayılı TTK’da yer alan önemli ilkelerden birisi, ticari<br />
defterlerin sahibinin lehine ve aleyhine kesin delil<br />
olabilme özelliğidir. 6102 sayılı TTK, dünyada bu şekilde<br />
bir uygulamanın olmadığından bahisle, ticari defterlerin<br />
kesin delil olma özelliğini kaldırmış ve bu defterlerin<br />
hakimin takdirine bağlı delil haline getirmiştir.<br />
• 12/1/2011 tarihinde kabul edilen Yeni Hukuk<br />
Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde ticari<br />
defterlerin kesin delil olma niteliği tekrar düzenlenmiştir.
CARİ HESAP<br />
• Cari hesaba ilişkin 6102 Sayılı TTK, yenilikler getirmemiş ve<br />
düzenlemenin sistematiğini bozmamıştır. Sadece dilin<br />
sadeleştirilmesinin yanında, mevcut Kanunda çok net<br />
olmayan beş yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcını, “cari<br />
hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren” demek<br />
suretiyle net bir şekilde belirlemiştir.
TACİR YARDIMCILARI<br />
• 6762 Sayılı TTK’da yer alan ticaret işleri tellallığı,<br />
uygulamasının çok fazla olmaması sebebiyle Kanundan<br />
çıkarılmıştır. Yeni dönemde sözleşmelerin kurulmasına<br />
aracılık edilmesi halinde Borçlar Kanununda (md. 520-525)<br />
yer alan Simsarlık (Tellallık) sözleşmesi hükümleri<br />
uygulanacaktır.<br />
• Borçlar Kanununda yer alan ticari temsilci (mümessil),<br />
ticari vekile ilişkin düzenlemeler esas itibariyle muhafaza<br />
edilmiştir. Sadece “seyyar tüccar memuruna” ilişkin<br />
düzenleme yeni BK’ya alınmamıştır.
ACENTE<br />
• Türk hukukunda çok fazla uygulama alanı bulan acentelik<br />
sözleşmesi, turizm, sigorta, finans, pazarlama, deniz ticareti<br />
gibi alanlarda daha fazla kullanılmaktadır. Acentelik<br />
sözleşmesine ilişkin temel düzenleme Ticaret Kanununda yer<br />
almaktadır. Yeni Kanunda da bu gelenek bozulmamıştır. 6102<br />
Sayılı Kanunun m. 102 ve 121’inci maddeleri arasında<br />
“Acentelik” düzenlenmiştir.
ACENTE<br />
• Müvekkiline izafeten acenteye karşı dava açılması<br />
halinde, mahkemeden alınacak kararın acenteye karşı<br />
uygulanmasının mümkün olmadığı kanunda açıkça<br />
zikredilmiştir (m. 105/3). Böylece uygulamada ortaya<br />
çıkan ihtilaflar engellenmek istenmiştir.
ACENTE<br />
• Acentenin yetkisiz temsilci olması halini düzenleyen 6762<br />
sayılı TTK’nun 122’nci maddesindeki düzenleme, yeni<br />
TTK’nun 108’inci maddesinde Borçlar Kanununa uygun hale<br />
getirilmiştir. Böylece yetkisiz acentenin yapmış olduğu<br />
işleme ses çıkarmayan tacir, icazet vermemiş sayılacaktır.<br />
Söz konusu düzenleme ile tacirlere yüklenen ağır bir<br />
sorumluluk kaldırılmıştır.
ACENTE<br />
• Acente kendisine bırakılan bölgede kendi çabası ile yaptığı<br />
sözleşmeler dolayısıyla ücrete hak kazanır. Kendi çabası<br />
olmadan kendi bölgesinde yapılan sözleşmeler dolayısıyla da<br />
ücrete hak kazanır (m. 113/2). Acentelik sözleşmesinin sona<br />
ermesinden sonra kurulan sözleşmeler bakımından da,<br />
acentenin bu sözleşmelerde emeği ve çabası olması halinde<br />
ücrete alması gerektiği belirtilmiştir (m. 113/3).<br />
• Ayrıca acentelik sözleşmesinde acentenin aleyhine olan ve<br />
6102 Sayılı Kanunun 120. maddesinde sayılan hususlara<br />
aykırılık teşkil eden şartların geçersiz olacağı ifade edilmiştir.
DENKLEŞTİRME (MÜŞTERİ) TAZMİNATI<br />
• Türk hukukunda kanuni bir temeli olmayan, ancak<br />
Yargıtay’ın 1996 yılında verdiği bir karar ile uygulanmaya<br />
başlayan tazminat, acentenin uzun süreli bir<br />
sözleşmenin ardından tacire bıraktığı müşteri portföyü<br />
için ödenir ve temeli MK m. 2’deki dürüstlük kuralıdır.<br />
• 6102 Sayılı TTK’nun 122’nci maddesi, acentenin<br />
sözleşmenin normal şekilde acentenin kusuru<br />
olmaksızın sona ermesinden sonra belli şartlar altında<br />
tazminat talep edebileceğini hükme bağlamıştır.
DENKLEŞTİRME (MÜŞTERİ) TAZMİNATI<br />
• Buna göre acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;<br />
a) Müvekkil (tacir), acentenin bulduğu yeni müşteriler<br />
sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli<br />
menfaatler elde ediyorsa,<br />
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak,<br />
onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış<br />
veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme<br />
ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını<br />
kaybediyorsa ve<br />
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde,<br />
ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden<br />
uygun bir tazminat isteyebilir.
DENKLEŞTİRME (MÜŞTERİ) TAZMİNATI<br />
• Acentenin talep edebileceği tazminat miktarı, acentenin son<br />
beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer<br />
ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa<br />
bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama<br />
esas alınır.<br />
• Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez.<br />
Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona<br />
ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.<br />
• Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile<br />
benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin<br />
sona ermesi halinde de uygulanır.
ACENTENİN REKABET YASAĞI<br />
• Kanunun 123’üncü maddesi, “Acentenin, işletmesine ilişkin<br />
faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için<br />
sınırlandıran anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma<br />
hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan<br />
bir belgenin acenteye verilmesi gerekir. Anlaşma en çok,<br />
ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için yapılabilir<br />
ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri<br />
çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin<br />
taalluk ettiği konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin,<br />
rekabet sınırlaması dolayısıyla, acenteye uygun bir<br />
tazminat ödemesi şarttır” şeklindedir.