14.11.2012 Views

Cemil İpekçi - Kentpark AVM Ankara

Cemil İpekçi - Kentpark AVM Ankara

Cemil İpekçi - Kentpark AVM Ankara

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Cemil</strong> İpekçi - Ömer Faruk Sorak - Enis Öncüoğlu<br />

Armani Jeans - Timboo - Tab Sanat - Mardin - Macera Adası


İmtiyaz Sahibi<br />

<strong>Kentpark</strong> adına<br />

İhsan Ayrancıoğlu<br />

Genel Yayın Yönetmeni ve<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Mehmet Akalın<br />

Konsept Danışmanı<br />

Mehmet Katırcı<br />

Yapım<br />

Fikri Alem<br />

Editör<br />

Özgür Saral<br />

Genel Koordinatör<br />

Nesrin Göleli<br />

Reklam Grup Başkanı<br />

Serhat Karahüseyin<br />

Moda Editörü<br />

Elif Uluğ<br />

Kozmetik Editörü<br />

Sezar Sak<br />

Fotoğraf Direktörü<br />

Erkin Şahin<br />

Görsel Yönetmen<br />

Serkan Kaya<br />

Tasarım ve Uygulama<br />

H. Semih Dingeç<br />

Ulaşım Sorumlusu<br />

Yasin Aydemir<br />

Reklam Satış Müdürü<br />

Canan Adıgüzel<br />

Reklam Rezervasyon<br />

reklam@fikri-alem.com.tr<br />

Yönetim Yeri<br />

Güneş Sokak No: 17/2<br />

Çankaya / ANKARA<br />

<strong>Ankara</strong> :<br />

T: 312 466 20 10<br />

F: 312 466 20 01<br />

İstanbul :<br />

T: 212 284 84 20<br />

F: 212 279 91 67<br />

www.fikri-alem.com.tr<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Özgür Başaran<br />

Buket Babaoğlu<br />

Doç.Dr. Murat Baş<br />

Enis Öncüoğlu<br />

Sanem Yücesoy<br />

Basım Yeri<br />

Dumat Ofset Matbaacılık<br />

Bahçekapı Mah. 2477 Sok.<br />

No: 6 Şaşmaz / ANKARA<br />

T: 312 278 82 00<br />

Baskı Tarihi<br />

Mayıs 2011<br />

keyifli bir<br />

merhaba<br />

Hayatın farklı renklerini, tatlarını ve zevklerini sayfalarına taşıyan çok yönlü keyif<br />

atlası batıyakası’nın ilk sayısı ile karşınızdayız.<br />

Bu sayımızla birlikte, keyfin geniş coğrafyasında hep birlikte yapacağımız<br />

yolculukların ilk adımını atıyoruz. Kervanımızda hayata dair sözü olan herkesle<br />

birlikte çeşitli alanlarda Türkiye’nin gündeminde olan ünlüler, keyif verici lezzetler,<br />

kültür sanat, geziler ve çeşitli sosyal sorumluluk projeleri de bizimle birlikte yolculuk<br />

edecek.<br />

batıyakası’nı hazırlarken sizlere sadece en iyiyi değil, gerçeğin en yalın halini<br />

sunmaya çalıştık. <strong>Ankara</strong>’nın yaşam ve alışveriş merkezi <strong>Kentpark</strong>’ın büyüleyici<br />

atmosferinde dergimizi hazırlarken biz çok büyük keyif aldık. Dergimizden sizin de<br />

keyif alacağınızı umuyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz.<br />

Keyifle kalın,<br />

Mehmet Akalın<br />

Genel Müdür


8<br />

cemil ipekçi:<br />

bir doğu masalı<br />

12<br />

ömer faruk sorak<br />

sinemanın en yalın hali<br />

26<br />

harvey nichols<br />

42<br />

romantik ve hassas kadın<br />

çiçek bahçesinde<br />

40<br />

makyajda<br />

özgürlük<br />

16<br />

kentpark’a<br />

mimari bakış<br />

20<br />

armani jeans:<br />

dünyada tek<br />

22<br />

mardin:<br />

çay ve sınırlar<br />

34<br />

lezzet:<br />

algının kapıları<br />

36<br />

kültür sanat:<br />

bir yaşam tarzı<br />

38<br />

sağlık:<br />

küresel sorun<br />

52<br />

macera adası:<br />

kızıma eğlence<br />

bana özgürlük


kısa haberler<br />

4<br />

tüy siklet yarışçı<br />

Rolls Royce ve Bentley lüksün sınırlarını<br />

zorluyor. İngilizler bu ünü sonuna kadar hak<br />

ediyor. Aynı zamanda hafif spor otomobillerle<br />

de haklı bir üne sahipler. Bu türün en ünlü<br />

markası ise Caterham. Firma 1973 yılında<br />

kuruldu. Şimdiye dek hep tüy siklet spor<br />

otomobiller çıkardı. Şimdi Lola Cars’la<br />

beraber ilk yarış prototipini üretti. SP/300.R<br />

diğer Caterham’lerden biraz farklı. O sadece<br />

pistlerde yarışmak üzere tasarlandı. 545<br />

kilogramlık İngiliz roketi, hafiflik konusunda<br />

yeni bir standart. Aşırı beslemeli 2.0 lt’lik<br />

motoru 305 HP gücünde. Maksimum hızı<br />

290 km/s olan aracın yol versiyonu ise yakın<br />

gelecekte üretilecek.<br />

Caterha<br />

monica’dan<br />

sevgilerle<br />

Türk sinemasında Monica<br />

Bellucci rüzgarları esiyor.<br />

Dünyanın en seksi kadını<br />

ülkemizde üç film çevirecek.<br />

Zülfü Livaneli’nin “Harem” isimli<br />

filmi ilk proje. Ardından Ferzan<br />

Özpetek’in “Sonra Ağlayacağım”ı<br />

geliyor. Başrolde Cem Yılmaz<br />

da var. Bellucci’nin Türkiye’deki<br />

üçüncü filmi “Gergedan<br />

Mevsimleri”. İranlı yönetmen<br />

Bahman Gobadi’nin filminde<br />

Bellucci’ye Beren Saat ve Yılmaz<br />

Erdoğan eşlik ediyor.


m<br />

edebiyatımızdaki<br />

en iyi şey nobel<br />

Notos Öykü dergisi, Türk edebiyatının<br />

en iyilerini sordu. 181 kişilik<br />

eleştirmen, yazar ve akademisyenler<br />

jürisi Orhan Pamuk’un Nobel’inde<br />

karar kıldı. Listenin ilk beşindeki diğer<br />

isimler: Şiirleriyle Nazım Hikmet,<br />

İkinci Yeni şiir akımı, öyküleriyle Sait<br />

Faik ve romanlarıyla Oğuz Atay.<br />

Orhan Pamuk, Nobel’i 2006’da aldı.<br />

Ödül, taşıdığı değerden çok yol açtığı<br />

olumlu süreç nedeniyle ilk sırada yer<br />

aldı. 2006’dan önce birçok yazarımızı<br />

Nobel’e aday gösteren edebiyatımız,<br />

böylece kabuğunu kırdı.<br />

oyuncak sevgililerin<br />

kaderi elinizde<br />

ortalık “baba”<br />

kaynıyor<br />

Gelmiş geçmiş en ünlü çift onlar: Barbie ve Ken. Oyuncaklar,<br />

ama Angelina Jolie ve Brad Pitt’ten daha ünlüler. Oyuncak<br />

firması Mattel, çifti 2004 yılında ayırmıştı. Şimdi yeniden<br />

birleştirmek için anket düzenliyor. www.barbieandken.com<br />

adresinde çoğunluk “evet” derse, yeniden sevgili olacaklar.<br />

Ken’le 43 yıl sevgili olan Barbie, o zamandan beri Avustralyalı<br />

bir sörfçü ile beraber. Ken ise ayrılık döneminde “Oyuncak<br />

Hikayesi 3”te rol aldı, New York Moda Haftası’nda podyuma<br />

çıktı. Ama ayrılığın etkisini üzerinden atabilmiş görünmüyor.<br />

Barbie’ye, “Plastik olabiliriz, ama aşkımız gerçek” mesajları<br />

yolluyor.<br />

Marlon Brando’nun başrolünü oynadığı “Baba”<br />

bir döneme damgasını vurdu. 1972 tarihli filmin<br />

iki de devam filmi çekildi. Dördüncüsü çekilseydi<br />

Baba kim olurdu? Manchester United’dan Rio<br />

Ferdinand’ın adayı takım arkadaşı Dimitar<br />

Berbatov. Yönetmen Kevin Smith ise kaslı Vin<br />

Diesel’ı öneriyor. “The Nightcomers”ın yönetmeni<br />

Michael Winner, bebekyüzlü Leonardo DiCaprio’yu<br />

öneriyor. Üçlemenin yönetmeni Francis Ford<br />

Coppola’ya sorarsanız, ilk filmden sonrası<br />

çekilmemeliydi. Peki Türk oyunculara ne dersiniz...<br />

5


söyleşi<br />

8<br />

cemil ipekçi:<br />

bir doğu masalı<br />

Bahar KADER<br />

“Bu bir defileden fazlası benim<br />

için. Çünkü her malzemeyle<br />

elbise yapılabileceğini biliyorum<br />

ve yaptım da. Ancak artık<br />

insanların bana doğrudan<br />

ulaşması öncelikli tercihim.”


Beyoğlu, Cezayir Sokak’ta açılan bir kapı beni masalın içine davet<br />

ediyor. Üç katlı atölyede yaşanan telaş, 12 Mart’ta <strong>Kentpark</strong>’ta<br />

düzenlenecek Kağıttan Elbiseler defilesi için. Rengarenk kumaşların,<br />

heykellerin, tabloların arasından ilerlerken gözüm portresine takılıyor.<br />

Altın varaklı çerçevede Osmanlı padişahları kadar haşmetli. Onun<br />

oyun bahçesinde odalardan geçiyorum. Altın varaklı aynalar, kitaplar<br />

ve kumaşları geride bırakıp labirentin kalbine varıyorum. İçtenlikle<br />

selamlıyor. Mücevherleri, bıyığı ve sürmeli gözleriyle kimseye benzemiyor.<br />

Anlatacaklarını dinlemek için sabırsızım. O bir derya ve <strong>Kentpark</strong>’taki<br />

defilesi için çok heyecanlı. “Bu defile benim için çok önemli. İlk defa<br />

bu kadar büyük bir alışveriş merkezinde bir defile yapacağım” diyor<br />

kurabiyesini kahveyle ıslatırken. <strong>Kentpark</strong> onun kariyerinde yeni bir<br />

sayfa. Büyük kalabalıklarla bir araya gelmek için bu defile bir dönüm<br />

noktası: “<strong>Kentpark</strong>’ın mimarisi insanı kendine çekiyor. Bu aydınlık<br />

yaşam merkezinin tam kalbine eşsiz bir sahne kuracağız. Şiirsel<br />

bütünlüğü taçlandıracağız.”<br />

Detayları anlatırken heyecanlanıyor. Uzun ince parmaklarıyla<br />

hayali bir sahne çiziyor. O anlattıkça anlıyorum ki, gözlerini<br />

kapattığında defileyi görüyor. Bu tutku onun başarısındaki en<br />

önemli etken ve hayallerinin çocukça olmadığını hatırlatıyor.<br />

“Bu bir defileden fazlası benim için. Çünkü her malzemeyle<br />

elbise yapılabileceğini biliyorum ve yaptım da. Ancak artık<br />

insanların bana doğrudan ulaşması öncelikli tercihim.”<br />

“Eskiden insanlar medreselerde bir araya gelir, fikir alışverişinde<br />

bulunurlardı. Medreseler de alışveriş merkezleri gibi sosyal alanlardı.<br />

Günümüzde onların yerini alışveriş merkezleri aldı” diyor. Haklı<br />

olduğu çok açık. Bu yaşam alanlarının hayati olduğu bir gerçek.<br />

“Düşünsenize, <strong>Kentpark</strong>’a gelenlere nefis bir şölen sunacağım. Sonra<br />

ailece yemek yiyecek ve alışveriş yapacaklar. Tüm günü bir arada<br />

geçirecekler. Herkes mutlu olarak dönecek evine. Bugün benim defilemi<br />

izleyecekler, yarın bir resim sergisi. Haftaya bir fotoğraf sergisi.<br />

Alın size gerçek bir yaşam alanı.”<br />

9


10<br />

O bir sihirbaz. 12 Mart günü, anlattıkları tek tek gerçeğe dönüşüyor. Sahnenin gerisindeki paravana bakıyorum. Geriden<br />

yansıyan ışık oyunları, kağıtlara bürünmüş harika modelleri karşıma çıkarıyor. Kağıdın en güzel formları sahnede kelebekler<br />

gibi salınıyor. O bir sanatçı. Sürprizleri, şaşırtmayı ve ezber bozmayı seviyor. Kat kat kumaşların altına gizlenen<br />

kadınların da kağıt gibi uçucu olabileceğini hatırlatıyor. Tasarımın, müziğin, koreografinin ahenkle salındığı eşsiz bir an.<br />

<strong>Kentpark</strong>’ın devasa kalbi muazzam bir akustikle dans ediyor. Defileyi izlemeye gelenlerin yüzlerini inceliyorum. Sıra<br />

dışı bir ana tanıklık ediyorlar. Bu bir şölen ve altında O’nun imzası var. O bir Doğu masalı. Pazene hak ettiği itibarı iade<br />

eden bir Anadolu seyyahı. Kız çocukları eğitim gördüğü takdirde ülkenin daha aydınlık günlere kavuşacağına inanan bir<br />

idealist. Dünyanın iyilikle daha mutlu bir yer olabileceğini savunan bir gönül insanı… Defile bitiyor. Sahnenin gerisinden<br />

adımları işitiliyor. Paravanın arkasından bir sihirbaz çıkıyor. Selamını kalpten veriyor. <strong>Kentpark</strong>’ın cam kubbesinde hoş<br />

bir seda kalıyor.


Paravanın arkasından bir<br />

sihirbaz çıkıyor.<br />

Selamını kalpten veriyor.<br />

<strong>Kentpark</strong>’ın cam kubbesinde<br />

hoş bir seda kalıyor.<br />

11


söyleşi<br />

12<br />

sinemanın<br />

en yalın hali<br />

Hakan BALABAN<br />

“Aşk Tesadüfleri Sever” nasıl ortaya çıktı?<br />

Çıkış noktası eşim ve benim doğum hikayemiz. İpek’le<br />

aramızda yaş farkı var ama ikimiz de aynı doktorun ellerine<br />

doğmuşuz. Annelerimizden öğrendik bunu. Arkadaşlarımıza<br />

anlattık. Onlar bize kendi öykülerini anlattılar. İnsanların<br />

nasıl tesadüflerle bir araya geldiklerini, hayatlarında ne<br />

kadar ilginç tesadüfler olduğunu gördük. Ve bu tesadüfleri<br />

bir araya getirdik. Çünkü masalların gerçek hikayelerden<br />

yola çıkması gerekmez. Önemli olan ne anlattığıdır. Biz de<br />

kendi masalımızı anlatıyoruz. Çünkü önemli olan insanların<br />

masaldan ne anladığı. Final sahnesinde örneğin, organ<br />

bağışına vurgu yapmaya çalıştık.<br />

Filmi izleyen bir kişinin dahi organ bağışı yapmış<br />

olması artınız olur herhalde…<br />

Kesinlikle. Birçok dinde veya inanç sisteminde tanrının verdiği<br />

vücudun tanrıya aynı şekilde gitmesi gerektiği gibi bir inanış<br />

var. Ama bir yandan da ihtiyaçlar ve kaybedilen hayatlar var.<br />

Biz de bu ihtiyacı en insani şekilde anlatmaya çalıştık. Akılda<br />

kalıcı bir final oldu. Organ bağışına bir yararımız olduysa da<br />

ne mutlu.<br />

Organ bağışı ile ilgili çalışmalarınız sürecek mi?<br />

Daha önce, bir reklam olarak algılanabileceği için<br />

söylememiştik ama şimdi sakınca yok sanırım. Film<br />

vizyondan kalktıktan sonra oyuncularımızın kullandığı<br />

kıyafet ve aksesuvarları açık artırma ile satacağız ve gelirin<br />

tamamını Kalp Vakfı’na bağışlayacağız. Çünkü önemli olan,<br />

işiniz ne olursa olsun içinde insana dair bir şeyler olması.


Baştan beri kamera<br />

arkasındaydı. Sinemaya<br />

şaşaalı bir geçiş yaptı<br />

“Vizontele” ile. Sonra<br />

“GORA”, “Sınav” ve<br />

“Yahşi Batı” geldi. “Aşk<br />

Tesadüfleri Sever” ile<br />

tarz değiştirdi. <strong>Ankara</strong>’ya<br />

kendini borçlu hisseden<br />

yönetmen Ömer Faruk<br />

Sorak, yeni filminin galası<br />

için <strong>Kentpark</strong>’ı seçti.<br />

13


14<br />

Genel olarak bir oyuncudan ne beklersiniz?<br />

Cem Yılmaz’ın bir sözü var: “Bir insanı hırsızlık yaparken<br />

yakalamadıysanız, hırsız olarak suçlayamazsınız.” Ya da bir insan<br />

size yalan söylediğinde yalanını yakalayamıyorsanız, o söylediği<br />

şey artık doğrudur sizin için. Oyunculuk da böyle bence. Filmdeki<br />

karakterin, gerçekteki karakterden ayrılması önemli benim için.<br />

Rol yapması, inandırıcı olması önemli. Çünkü siz filmde Cem’i Cem<br />

olarak izlerseniz, o film sizin için inandırıcı olmaz. Ama bu da Cem’in<br />

rol yeteneğine bağlıdır. Başlangıçta aklımda Mehmet Günsür vardı.<br />

Sonra Belçim Bilgin’i de dahil ettik. Yakın ilişkiler kurduk ve film için<br />

en iyi oyuncular olduklarına karar verdik. Belçim ve Mehmet de çok<br />

gerçekçiydiler. Belçim ve Mehmet değişti, Deniz ve Özgür oldu. Ve<br />

kendilerini öyle hissettiler.<br />

“Aşk Tesadüfleri Sever” neden bir <strong>Ankara</strong> filmi?<br />

Ben <strong>Ankara</strong>lıyım ve meslek hayatımın ilk yıllarını <strong>Ankara</strong>’da geçirdim.<br />

Bu yüzden <strong>Ankara</strong>’ya borcum olduğunu düşünüyorum. Çünkü<br />

<strong>Ankara</strong> sanatsal anlamda geri olarak gösteriliyor. Oysa eskiden<br />

en iyi tiyatro izleyicisi <strong>Ankara</strong>’daydı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni<br />

Orkestrası’nın konserleri dolup taşardı. Bu ilgiyi biraz olsun canlandırmak,<br />

uyandırmak istedim. Gala için de <strong>Ankara</strong>’yı tercih ettik.<br />

Bu aşamada <strong>Kentpark</strong>’la zaten yakın olan ilişkilerimiz organik bir<br />

bağa dönüştü. <strong>Kentpark</strong> yönetimi gala öncesinde ve sonrasından<br />

bize çok büyük destekler verdi. Sayelerinde çok güzel bir gala oldu.


dekorasyon & tasarım<br />

<strong>Kentpark</strong>, sadece dış görünümü ile değil,<br />

aynı zamanda alışveriş yapılan, sosyal<br />

alanlar olarak kullanılan yaşayan bölgeleri<br />

ile de alışılmış içe dönük <strong>AVM</strong> kurgusunun<br />

dışında yer alıyor.<br />

16


kentpark’a<br />

mimari bakış<br />

Enis Öncüoğlu<br />

Öncüoğlu Mimarlık olarak, yurt içi ve dışında<br />

yaptığımız birçok alışveriş merkezi içinde<br />

<strong>Kentpark</strong>’ın özel bir yeri var. Şimdiye dek hep<br />

insana ve çevreye duyarlı, bulunduğu çevreye<br />

değer katan, insanların rahat kullanabileceği<br />

mekanlar yaptık. İç ve dış mekanda yaratılan<br />

kamusal alanların çevreyle kurduğu ilişki mimari<br />

dilimizi oluşturdu.<br />

<strong>Ankara</strong> yakın dönemde Eskişehir Yolu tarafına<br />

gelişim gösterdi. <strong>Kentpark</strong> da ODTÜ’nün karşısında<br />

olması ve ofislere yakınlığı ile önemli<br />

bir konumda. Bu yüzden projede 300 metrelik<br />

tek bir kütle yerine, farklı parçalardan oluşan<br />

bir bina tasarladık. Böylece çevresine yabancı<br />

bir yapı ortaya çıkmasını önledik. <strong>Kentpark</strong>’ın<br />

ismine uygun olarak tasarlanan açık mekanlar<br />

ile de kullanıcılar için sosyal alanlar yarattık.<br />

<strong>Kentpark</strong>’ı sadece dış görünümü ile değil, aynı<br />

zamanda yaşayan bölgeleri ile de alışılmış içe<br />

dönük alışveriş merkezi kurgusunun dışına çıkarmak<br />

istiyorduk. Kentsel bir mekan yaratma<br />

fikri ile meydan, sokak, park, bahçe ve teras<br />

gibi alanları bir arada tasarlayarak mekansal<br />

çeşitlilik ortaya koyduk. Açık ve kapalı alanların<br />

birlikteliğini kullandık.<br />

Ofis, alışveriş, fitness, yeme içme ve oyun<br />

alanları, sinema gibi fonksiyonları ayrı kütleler<br />

olarak çözümledik. Bu kurgunun en önemli<br />

elemanı ise tüm bu kütleleri birbirine bağlayan<br />

‘sokak’ oldu. Eskişehir Yolu’nu göletle birleştiren<br />

bu iç sokak üzerinde kaliteli cadde mağazacılığını<br />

öne çıkardık.<br />

İç sokak, çıkmaz sokak olmak yerine, Eskişehir<br />

Yolu’ndan insanları karşılayan, arkadaki gölet<br />

ve rekreasyon alanına bağlayan bir omurgaya<br />

dönüştü. Böylece mekanda süreklilik sağlarken,<br />

ziyaretçilerin de farklı mekansal deneyimler<br />

yaşamalarına olanak tanıdık.<br />

Günışığını bol bol kullanarak iç mekanda çevre<br />

kalitesini artırdık. Farklı cam yüzeylere farklı<br />

güneş kontrolü önlemleri aldık. Gölgeleme katsayısı<br />

yüksek camlarla iç ortamdaki UV miktarını<br />

düşürdük. Yüksek oranda açılabilir cam<br />

modüller içeri doğal hava girişini sağladık.<br />

Güney’e ve Batı’ya bakan cephelerde güneş<br />

kırıcı elemanlar ile soğutma yükünü asgaride<br />

tuttuk. Böylece en çevreci alışveriş merkezlerinden<br />

birini yarattık.<br />

<strong>Kentpark</strong>’ı diğer <strong>AVM</strong>’lerden farklılaştırdığımız<br />

önemli bir özellik de yeme-içme alanlarını farklı<br />

bölgelerde tasarlamamız oldu. Bu sayede tek<br />

bir büyük alanda oluşabilecek yoğunluğu, farklı<br />

bölgelere dağıttık. Ziyaretçilerimizin her daim<br />

rahat yemek yiyebilmelerini sağladık.<br />

17


18<br />

Yeme-içme alanlarının iç ve dış kısımlara yönlenmesi, ziyaretçilerin de farklı<br />

tercihler yapabilmesine olanak sağladı. Ayrıca bu alanların binanın birçok yerinde<br />

olması sayesinde ulaşılabilirliği de kolaylaştı.<br />

Artık tüm <strong>Ankara</strong> için bir yaşam alanı ve sosyal alan haline gelen <strong>Kentpark</strong>’ı bir<br />

mimarın bakış açısıyla sizlere tanıtmak istedim. <strong>Kentpark</strong>’taki tasarım anlayışımızın<br />

asıl başarısı ise bu kısa dönemde sizler tarafından yapıya gösterilen büyük ilgi oldu.


“<strong>Kentpark</strong>’ın ana eksenine oturan<br />

atrium’u, sokak ve alışveriş merkezini<br />

birbirine bağlayan bir iç meydan olarak<br />

tasarladık. İnsanların içeride toplanma<br />

alanı olarak yararlanabileceği bu mekanın,<br />

yatayda ve dikeyde sınırlarını belirlemek<br />

üzere de geniş bir perspektife ihtiyaç<br />

duyduk. Böylece bu mekanın, devasa<br />

bir kubbe sayesinde bol güneş ışığı ile<br />

aydınlatılmasına karar verdik.”<br />

19


marka<br />

20<br />

<strong>Kentpark</strong>’taki Armani Jeans<br />

mağazası dünyada tek.<br />

Armani’nin tek marka ürünlerinde<br />

ilk mağazası. Uygulama pilot<br />

olarak Türkiye’de başladı.<br />

Mağazanın Türkiye’de açılma<br />

nedeni hem Armani’ye gösterilen<br />

hem de alışveriş merkezlerine<br />

olan ilgi. Ve <strong>Kentpark</strong>’ın temsil<br />

ettiği üst kalite alışveriş merkezi<br />

anlayışı. Bu anlayış konseptin<br />

başarısını da beraberinde<br />

getiriyor.


dünyada tek!<br />

Mağaza, Armani Türkiye Distribütörü Tuna Kılıboz’un önerisiyle açılmış.<br />

Başarılı bir ilk yılın ardından Armani Jeans mağaza konseptinin tüm<br />

dünyaya yayılmasına karar verilmiş. <strong>Ankara</strong>’dan sonra ilk Armani Jeans<br />

mağazaları İtalya ve Hong Kong’da açılacak. Daha sonra tüm dünyaya<br />

yayılacak. Tek marka mağazaların sayısı çok kısa bir süre içinde<br />

ülkemizde de artacak.<br />

Tuna Kılıboz, Armani Jeans’in tarzını “her yaşa göre” olarak tanımlıyor.<br />

Genç stil olarak tanıdığımız jean’lerde kullanılan tasarımlar her yaşa<br />

hitap ediyor. Farklı yaş grupları, arzu ettikleri tasarımı bulabiliyor Armani<br />

Jeans’te. Aynı zamanda konsepte uygun olarak abiye kıyafetler, çantalar<br />

ve çeşitli aksesuvarlar da var. Bu aksesuvarlar sayesinde herkes kendi<br />

tasarım stilini ortaya koyabiliyor. Armani Jeans’in bir farkı da sosyal<br />

sorumluluk projelerinde. Armani Jeans’te kişiye özel tasarımlar yok belki,<br />

ama kurumlara özel tasarımlar bulunuyor. Örneğin bir seri tasarım<br />

Dünya AIDS Vakfı’nı temsil ediyor. Ve bu serinin satışından elde edilen<br />

gelirin tamamı Dünya AIDS Vakfı’na bağışlanıyor.<br />

Armani’nin Türkiye’ye ilgisi sadece ilk Armani Jeans’in ülkemizde açılmış<br />

olması ile sınırlı değil. Giorgio Armani her yıl tatil için Bodrum’u tercih<br />

ediyor. Anadolu kültürünü yakından tanıyor ve bu etkiyi tasarımlarında<br />

da görmek istiyor. Giorgio Armani, Türkiye’den bir tasarımcı istemiş<br />

ofisine. Şimdi Armani Ofisi’nde Türk bir tasarımcı da çalışıyor.<br />

Armani’nin koleksiyonuna kattığı şalvarlar ülkemizden esintiler taşıyor.<br />

Tasarımlarda Anadolu ve Osmanlı çizgileri yoğunluk taşıyor.<br />

21


keşif<br />

22<br />

“Şu rengarenk tarlalar ufka<br />

kadar uzanır. Bir rengahenk<br />

çıkar ortaya. Engin denizlerde<br />

bile böyle bir ufuk çizgisi yoktur.<br />

Hele bir de hava açık olunca<br />

bıçak gibi ikiye keser toprakla<br />

gökyüzünü. Kanatlanıp gidesin<br />

gelir buradan...”


mardin: çay ve sınırlar<br />

Mehmet Akalın<br />

Güneşli bir <strong>Ankara</strong> sabahında, Esenboğa’da<br />

Anadolu Jet bankosundayım. Mardin<br />

uçağı için işlemlerimi yaptırıp beklemeye<br />

koyuluyorum. Teknolojik bir başkentten, bir<br />

medeniyet masalına uçacağım. Uçuş zamanı<br />

Anadolu Jet uçağında yerimi alıyor ve büyük<br />

bir güçle havalanışını hissediyorum. İkramlar<br />

kusursuz, yolculuk güzel geçiyor. Yaklaşık 1,5<br />

saat sonra, hemen altımızda Güney’e doğru<br />

uzanan ovayı görüyorum. Ovadan çok bir<br />

deniz. Dikdörtgenlere bölünmüş bir derya.<br />

Mardin’e indiğimde ilk işim Zinciriye<br />

Medresesi’ne çıkmak oluyor. Önümde sadece<br />

ova, Zinciriye’nin kubbeleri ve Ulucami’nin<br />

minaresi. Hayran hayran izlerken sokakta bir<br />

kapı açılıyor ve bir ses, “Turist misin, gel çay<br />

iç” diyor. Köhne ama zarif bir evin bahçesinde<br />

çay içiyoruz Hasan amca ile. Eski Mardin’i<br />

anlatıyor. Arada bir, yalnızlıktan olsa gerek,<br />

komşu ve akrabaları ile yaşadıklarından<br />

bahsediyor. Uzadıkça uzuyor sohbet. Ben<br />

memnunum sohbetten de, çaydan da. “Ben<br />

çok konuşurum, hele şu Mezopotamya’ya<br />

bakarken çenem hiç durmaz” diyor.<br />

Mardin gezim sırasında sık sık uğruyorum<br />

Hasan amcaya. Çay içiyoruz yine. “Şu<br />

rengarenk tarlalar ufka kadar uzanır. Bir<br />

rengahenk çıkar ortaya. Engin denizlerde bile<br />

böyle bir ufuk çizgisi yoktur. Hele bir de hava<br />

açık olunca bıçak gibi ikiye keser toprakla<br />

gökyüzünü. Kanatlanıp gidesin gelir buradan”<br />

diye anlatıyor 75 yıldır seyrettiği ovayı.<br />

Gerçekten de ufka bakmanın insanı uçuracak<br />

denli rahatlattığı duygusunu en iyi şekilde<br />

veriyor Zinciriye’den ovaya bakış.<br />

Hasan amca, insanların bir gün sadece<br />

Mezopotamya’yı seyretmek için gelmesini<br />

öneriyor Mardin’e. Baharda, hava henüz sıcak<br />

değil ve tarlalar yemyeşilken. “Çaylar her<br />

zaman hazır” diyor büyük bir samimiyetle.<br />

“Hasankeyf’i, Mor Yakup, Mor Yusuf ve Mor<br />

Dımet’i, Deyrülzeferan ve Deyrülmumur’u,<br />

Ulucami’yi, Zinciriye ve Kasımiye’yi nasıl olsa<br />

gezersiniz, telkari de alırsınız” diye ekliyor.<br />

23


Mardin sadece bir ovadan ibaret değil elbette. Onu asıl farklılaştıran demografik yapısı ve tarihi.<br />

Birçok din ve ırka mensup insanın yüzyıllardır bir arada yaşıyor olması, kentin her köşesinde<br />

hissettiriyor kendini. Mardin’de yaşam, sarmal tavırlarla sürüyor. Diller dillere, dinler dinlere karışıyor.<br />

Labirenti andıran sokaklarda kaybolmayı ve kendini yeniden keşfetmeyi kolaylaştırıyor bu durum.<br />

İlk gelişimden bu yana 15 yıl geçmiş Mardin’e. Değişen bir şey yok. Aynı güzellik, aynı huzur. Çünkü<br />

her anında farklı duygular yaşayabileceğiniz bir kent Mardin. Binlerce kere gelseniz de hep aynı<br />

hoşgörüye sahip. Dönüşte yine Anadolu Jet’in kanatlarına emanet ediyorum kendimi. Esenboğa’ya<br />

24<br />

inerken anlıyorum Mardin’i neden sevdiğimi. Ucu bucağı<br />

belli olmayan kentlerden sonra Mardin rahatlatıcı<br />

geliyor. Çünkü bir şehirde insanı en rahatsız eden şey<br />

belki de o şehrin sınırlarını görememek. Sanki tüm<br />

dünya o şehirmiş gibi. Örnek <strong>Ankara</strong>, ters örnek Mardin.<br />

Çünkü sıra sıra dizilmiş binaların arasından bir anda<br />

karşınıza ova çıkıyor. Bir noktada bitiyor Mardin. Ötesi<br />

doğa ve özgürlük.


moda<br />

26


Pantolon - Balmain<br />

Bluz - Herve Leger<br />

27


Yeşil pelerin - Emilio Pucci<br />

29


Krem rengi üst - Vera Wang<br />

Etek - Haute Hippie<br />

30


Bej takım - Ralph Lauren<br />

31


Şifon üst alt pantolon - Philosophy di Alberta Ferretti<br />

32


marka<br />

34<br />

Timboo’da mutfak açıkta.<br />

Her şey göz önünde.<br />

Aşçılar kendilerinden emin,<br />

hareketleri rahat ve doğal.<br />

İsteyen müşteriler yemekler<br />

yapılırken dahi müdahale<br />

edebiliyor. Aşçılar<br />

müdahalelere meslek<br />

gururuyla değil, özgür bakış<br />

açısıyla cevap veriyor.


algının kapıları<br />

lezzete açılıyor<br />

Timboo, eğlence ile yemeği bir araya getiriyor. İsmin anlamı yok.<br />

Fakat eğlenceyi çağrıştırıyor. Aynı zamanda özgür lezzetleri de. Çünkü<br />

Timboo’da lezzetler deneyimle ve karışımlarla ortaya çıkıyor. Daha çok<br />

fast-food tarzını yansıtıyor. Ancak farklı mutfaklardan esintilerle uzman<br />

bir karışım olarak adlandırılabilir.<br />

Timboo’nun sabit bir menüsü yok. Liste sürekli değişiyor. Yeni tatlara<br />

kapı her zaman açık. Lezzetleri özgür bırakan deneyimli şefler, çeşitli<br />

toplantılar gerçekleştiriyor. Restoran kapanıyor, algının kapıları açılıyor.<br />

Masalar kuruluyor, kurallar rafa kaldırılıyor. Damak tadı asıl kriter.<br />

Denemeler başlıyor. Biraz ondan, biraz bundan. Bazıları parmaklarını<br />

yiyor, bazıları fikir belirtiyor. Farklı ve yeni lezzetler ortaya çıkıyor.<br />

Amerikan mutfağına özgü bir baharat, Türk mutfağında kişiliğini<br />

buluyor.<br />

Keşfedilen tatlar, hemen menüye ekleniyor. Aynı zamanda yeni lezzetleri<br />

deneyen müşterilerden de geri bildirim alınıyor. Bir müşterinin fikirleri,<br />

tarifi değiştirebiliyor. İsteyen müşteri yemek yapılırken dahi müdahale<br />

edebiliyor: “Kakule değil de, zerdeçal katsak biraz. Nane yerine ısırganı<br />

denesek...” Araştırmalar yoğunlaşıyor. Yeni lezzetlerin keşfi sürüyor.<br />

Neoklasik bir tada ulaşana kadar.<br />

Timboo’nun özgür düşünce yapısı görüntüsüne de yansıyor. Renkleri<br />

ve tasarımı ile eğlenceyi, serbestliği ve lezzeti çağrıştırıyor. Kırmızı<br />

bir antre, rahat koltuklar, tasarımla dengeli masalar. Mutfak açıkta.<br />

Her şey göz önünde. Aşçılar kendilerinden emin, hareketleri rahat ve<br />

doğal. Çünkü neler yaratabileceklerini biliyorlar. Müdahalelere meslek<br />

gururuyla değil, özgür bakış açısıyla cevap veriyorlar. İnsana güven<br />

veriyor bu tasarım ve bu şeffaflık. Yemeği daha da lezzetlendiriyor.<br />

Bazen garsonların bel hizasında küçük aşçı şapkaları geçiyor. Tezgahta<br />

aşçı önlüğü giymiş bir çocuk yemek yapıyor. Şeffaflık, çocukların<br />

mutfağa girebilmesine de izin veriyor. Restoranın genel atmosferinde<br />

bu görüntü hiç yadırganmıyor. Başka bir çocuk DVD’den çizgi film izliyor.<br />

Diğer bir küçük ise karşı masada çizgi film karakterlerini boyuyor.<br />

Çocuklar sessiz, anne-babalar sakince yemek yiyor. Çünkü Timboo’da<br />

yemek çocuklar için eğlence, ebeveynler için özgürlük.<br />

Büyükler için olduğu kadar çocuklar için de üretiyor Timboo. Çocuklara<br />

özel porsiyonlar, eğlenceyle birleşiyor. Şef aşçı bir miniğe Mickey<br />

Mouse’lu tatlının nasıl yapıldığını öğretiyor. Minik eller köfteyi tavadan<br />

alıyor, tatlıya krema sıkıyor. Bir diğeri kahkahalarıyla ortalığı çınlatıyor.<br />

Herkes lezzete odaklanmışken, çocuklar da uyum gösteriyor ortama.<br />

Tabi biraz pedagoji bilgisi yardımıyla...<br />

35


kültür sanat<br />

36<br />

Tab Sanat’ta kimse kendini patron olarak görmüyor.<br />

Öğretmenlerdeki serbestlik çocuklara da yansıyor. Burası<br />

bir sanat okulu ve burada çocuklar yeniden yeşeriyor. Dans<br />

edenler, “Uçuyorum” diye haykırıyor.


dans değil<br />

bir yaşam tarzı<br />

Tab Sanat, 1995’te Ömür Uyanık tarafından kuruldu. Uyanık,<br />

<strong>Ankara</strong> Devlet Opera ve Balesi Çocuk Bölümü Başkanı. Tab<br />

Sanat, o günden beri gençlerin dansa ve spora, yani hayata<br />

bakış açılarını değiştirdi. Ömür Uyanık, Tab Sanat’ta sadece<br />

dans dersi vermediklerini söylüyor. Aynı zamanda çocukları<br />

geleceğe hazırlıyorlar. Çünkü dans da tıpkı resim ve müzik gibi<br />

çocukları sosyal yönden geliştiriyor.<br />

Tab Sanat’ta klasik bale ile birlikte jazz, modern, break dans<br />

ve salsa, tango, vals dersleri veriliyor. Gitar, davul ve piyano<br />

öğretiliyor. Resim ve heykel çalışmaları yapılıyor. Büyük bir aile<br />

Tab Sanat. Klasik bir okuldan çok farklı. Burada kimse patron<br />

değil. Öğretmenlerdeki serbestlik çocuklara da yansıyor. Bir<br />

sanat okulu olan Tab Sanat’ta çocuklar yeniden yeşeriyor.<br />

Dans salonunda tüm yüzler gülüyor.<br />

Burada herkes müziğin resmini yapıyor. Kağıt üzerinde dereler<br />

akıyor. Çağlayan sulardan notalar yükseliyor. Dans edenler,<br />

“Uçuyorum” diye haykırıyor. Çünkü amaç öğrencinin fiziksel ve<br />

duygusal gelişimine katkıda bulunmak. Sanatsal yeteneklerine<br />

yön vermek. İyi bir sanatsever olmasını sağlamak. Ritm<br />

duygusunu güçlendirmek. Çünkü dünyanın her yerinde duygular<br />

ve fikirler dans yoluyla aktarılabilir. Çünkü dansın dili evrensel.<br />

Alanında Türkiye’nin en iyisi olan Tab Sanat dansçı yetiştirmiyor.<br />

Hayatında dansa yer açan amatörlere hizmet veriyor. Uyanık,<br />

“Burada çocuklara bir disiplin kazandırıyoruz. Ekip çalışmasını<br />

anlatıyoruz. Bir kişi yanlış yaptığında mutlu olmayı değil, tüm<br />

ekibin daha çok çalışması gerektiğini öğreniyorlar. Böylece<br />

başarıya daha kolay uzanıyorlar. Çünkü artık matematiği çok<br />

iyi olanlar değil, sosyal çocuklar tercih ediliyor” diyor.<br />

Ömür Uyanık, küçük yaşta dans eğitiminin önemini şöyle<br />

açıklıyor: “Duruş bozukluğu olan bir milletiz. Spor yapmıyoruz.<br />

İlköğretimde beden eğitimi, müzik ve resim derslerine<br />

gereken önem verilmiyor. Oysa en önemli dersler spor,<br />

müzik ve resim olmalı. Bu dersler çocuklara bir hayal dünyası<br />

kazandırır. Dünya hakkında bir söz söyleyebilmelerini sağlar.<br />

Kas koordinasyonlarını geliştirir. Çocuk, daha o yaşta yaşamı<br />

yakalamaya başlar.”<br />

Tab Sanat, <strong>Kentpark</strong> yönetiminin sağladığı 4 bin metrekarelik<br />

alanda hizmet veriyor. Avrupa’nın en büyük dans okullarından<br />

biri olarak gösteriliyor. Uyanık, “<strong>Kentpark</strong>’ın enerjisi bizi de<br />

olumlu etkiliyor” diyor: “Çünkü <strong>Kentpark</strong>, sürekli gün ışığı alan<br />

bir bina. Her zaman aydınlık. Dışarı ile ilişkisi kopuk değil. Dersi<br />

bırakıp çocuklarla hep beraber yağan karları seyredebiliyoruz.<br />

Seyrederken hikayeler anlatıyoruz.”<br />

Tab Sanat aynı zamanda <strong>Kentpark</strong>’ın sanata bakış açısını<br />

temsil ediyor. Tab Sanat’ta dans öğrenen çocuklar <strong>Kentpark</strong>’ta<br />

çeşitli temsillere de çıkıyor. 23 Nisanlarda arkadaşları<br />

tarafından alkışlanıyorlar. 29 Ekimlerde fikri hür, vicdanı hür,<br />

irfanı hür nesilleri temsil ediyorlar. Tabii ki çocukları da motive<br />

ediyor bu durum. Çünkü alkış onların da hakkı.<br />

37


sağlık<br />

38<br />

Vücut yağının aşırı miktarda<br />

olmasına obezite deniyor.<br />

Erkeklerde yüzde 25,<br />

kadınlarda ise yüzde 30 yağ<br />

fazlası obezite anlamına<br />

geliyor. Bu durum enerjinin<br />

kullanımı ile ilgili. Aldığımız<br />

enerji, harcadığımızdan fazla<br />

ise obezite kaçınılmaz.


küresel sorun:<br />

obezite<br />

Doç. Dr. Murat BAŞ<br />

Obezitede tedavi yöntemi obezitenin derecesine, mevcut sağlık<br />

durumunuza ve ağırlık kaybetmeye hazır olup olmamanıza bağlıdır.<br />

Tedavi diyet, egzersiz ve davranış değişimi uygulamalarını içerebilir.<br />

Unutmayın ki, ağırlık kontrolü yaşam boyu süren bir çabadır ve<br />

ağırlık kaybetmede gerçekçi beklentilerde bulunmak önemli bir<br />

yaklaşımdır. Sağlıklı beslenme ve farklı günlere yayılmak kaydı ile<br />

haftada en az 150 dakika egzersiz yapmanız sağlığınız açısından<br />

önemlidir. Günlük yaşamda her an yapılabilecek merdiven çıkmak,<br />

yürüyüş gibi aktiviteler obeziteden uzaklaşmanızı sağlayacaktır.<br />

Tabağımızın büyüklüğü ne olursa olsun, içindekilerin tamamını<br />

tüketme eğiliminde olduğumuzu biliyor muydunuz? Evdeyken<br />

küçük tabaklar kullanmaya çalışın. Bu durum, yemekleri daha küçük<br />

porsiyonlarla yemenizi sağlayacaktır. Araştırmalar, dışarıda yenen<br />

yemeklerin porsiyonlarının genellikle ‘super size’, yani iki kişilik<br />

olduğunu gösteriyor. Yemeklerinizi yavaş yemeye çalışın ve yeterince<br />

çiğnediğinizden emin olun. Mideden beyne tokluk mesajının ulaşması<br />

15 dakika veya daha fazla zaman alabilir. Tokluk hissetmede zorluk<br />

çekiyorsanız, günde 8 bardak su veya enerjisiz içecekler tüketmek<br />

kendinizi tok hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca sebze ve meyveler<br />

de çiğ yenildiklerinde tokluk hissi yaratır. Yemeğe en iyi başlangıç bir<br />

bardak suyun ardından, salata ve çorba, ardından da ana yemeğe<br />

geçmektir.<br />

Yaşam boyunca amacınız karnınızı doyurmak değil, sağlığınızı<br />

doyurarak yaşam kalitenizi artırmak üzerine olsun. Hayatınızın geri<br />

kalan yıllarını kronik hastalıklarla geçirmek istemiyorsanız, sağlıklı<br />

vücut ağırlığında olup olmadığınızı kontrol edin ve gerekiyorsa<br />

diyetisyeninize danışarak daha fazla ağırlık kazanmadan ve yolun<br />

başındayken yaşam kalitenizi artırın.<br />

39


güzellik & kozmetik<br />

makyajda özgürlük<br />

Sezar SAK<br />

Bahar geç de olsa geldi. Zaten<br />

heyecanla bekliyorduk kendilerini.<br />

Beraberinde farklı bir makyaj stilini<br />

de getirdi. 2011’in etkili stilleri,<br />

uygulaması cesaret ve iddia gerektiren<br />

birçok rengin kombinasyonuyla ortaya<br />

çıktı. Bu sayede dudaklar ve gözler<br />

belirgin bir şekilde ön planda. Kalın,<br />

gür ve doğal kaşlar çok moda. Kısacası<br />

bu sezon hepimiz renklere ve farklı<br />

stillere doyacağız.<br />

40


Bunların en başında bir süredir devam eden “nude” makyaj<br />

trendinin devamı olan ten odaklı makyajlar geliyor. İnce<br />

kıvrımlı “eye-liner”lar, dumansı gözler, özellikle yeşil ve<br />

mavi gölgeler, dudaklarda mercan turuncu, fuşya ve<br />

neon pembeler tercih sebebi.<br />

Benim ise bu sezon favori renklerim bordo, turuncu ve<br />

neon pembe. Ama unutmadan dile getirmeliyim ki, bu<br />

renkler uygulanırken mutlaka rujla aynı renkte kalem<br />

kullanılmalı. Çünkü daha koyu bir renk, bu makyajı<br />

demode yapar. Dudaklar kalem ile boyanmalı. Ruj,<br />

parmaklar veya fırça yardımıyla eşit oranda dağıtılmalı.<br />

Böylece hem belirginliği hem de istenen ve tercih edilen<br />

doğallığı korumuş olacaktır.<br />

batıyakası’nın ilk sayısının moda çekimlerine işte<br />

bu düşüncelerle gittim. Ve mankenimiz Michelle ile<br />

feminen ve seksi bir makyaj yarattık. Özellikle renkli<br />

gözlere uygulandığında kusursuz duran dumanlı göz<br />

makyajı, çekimler sırasında Michelle’in en etkileyici<br />

ifadeyi sağlamasında belirleyici oldu. Gözlerde, giyeceği<br />

koleksiyonlara uygun olarak “camel” ve toprak tonları ile<br />

beraber koyu tonları uyguladım.<br />

Kahverengi üzerine siyah far ile ten, dudaklar ve<br />

yanakları geri plana ittim. Ama aynı zamanda göz<br />

makyajı da ön plana çıkmış oldu. Siyah “eye-liner” ile<br />

gözleri çerçeveleyerek daha net bir görüntü yakaladım.<br />

Kirpiklerde ise hacimli durmalarını sağlamak için,<br />

maskaradan önce transparan pudra sürdüm. İki kat<br />

maskara ile net ve hacimli bir görünüm kazandırdım.<br />

Michelle’in yüzünde üç boyutlu bir görüntü elde etmek için<br />

elmacık kemiklerinin üzerine, çene kemiği ve şakaklara<br />

ışık veren bir pudra sürdüm. Daha mat olan pudrayı ise<br />

alın, burun ve çeneye uyguladım. Böylece ilk sayımızın<br />

moda çekimi için en uygun makyajı tamamlamış oldum.<br />

Doğal ya da varlığı anlaşılmayacak bir görünüme ulaşmak<br />

hiç zor değil. Önemli olan hafif ve becerikli bir uygulama<br />

ile dikkatli renk seçimi. Unutmayın ki, doğal olmak<br />

mümkün olduğu kadar az makyajla doğal görünümünüzü<br />

iyileştirmek anlamına gelir.<br />

Önerim, özellikle cildinizin daha renkli olduğu yaz<br />

aylarında fondöteni ya hiç kullanmamanız ya da çok<br />

az kullanmanız. En önemli nokta, sürdüğünüz renkleri<br />

cildinize iyice yedirmektir. Amacınız doğal cilt renginizi<br />

gizlemek değil. Fondöten ve allık kullanarak ona sağlıklı,<br />

canlı bir ifade kazandırmak.<br />

41


kentpark modası<br />

Tunik - Stefanel - 259, 00 TL<br />

Kot Şort - Diesel - 175, 00 TL<br />

Takı - Koton - 25, 99 TL<br />

Ayakkabı - Modelin<br />

42


omantik ve hassas kadın çiçek bahçesinde<br />

Deri Ceket - French Connection - 949, 00 TL<br />

Jean - Armani Jeans - 414, 00 TL<br />

Body - Armani Jeans - 145, 00 TL<br />

Kolye - French Connection - 49, 00 TL<br />

Bileklik - Koton - 19, 90 TL<br />

Elif ULUĞ<br />

yaza merhaba<br />

Çiçek motiflerinin şıkça yer aldığı 2011 yazı<br />

bize merhaba diyor. Rahat hissettiren, çiçeklerle<br />

dolu, renklerin büyüsüyle başımızı döndüren<br />

bir bahçedeyiz. Mutluluğun mis kokuları içinde<br />

kaybediyoruz kendimizi. Çevremizdeki herkesi<br />

bu etkiyle şımartmak istiyoruz. Çiçekler serpiştirilmiş<br />

pastel tonlarda şifon elbiseler. Salaş bir<br />

görünüm için uygun tonlarda uzun örgü hırkalar.<br />

70’ler geri dönüyor<br />

Thea Porter’ın egzotik Ortadoğu etkisi günümüzde<br />

ipek, ince şeffaf kumaşlar, dökümlü modeller,<br />

doğal ve pastel tonlarla romantik ve hassas<br />

kadını simgeliyor. Havuç kesimi pantolonlar,<br />

beyaz pudra tonları, dantelli yeleklerle farklı<br />

alternatiflerimiz var. Pastel tonda bluzları, şifon<br />

gömlekleri, yüksek bel ve geniş paça pantolonların<br />

içinde, ince kemerle belimizi vurgulayarak<br />

hoş bir siluete kavuşuyoruz.<br />

renklerin oyunu<br />

Alışılmışın dışında çarpıcı renklerin kombinasyonu<br />

cesur kadının ruhunu yansıtıyor. Tenimize<br />

uyum sağladığını düşündüğümüz zıt renkleri bir<br />

arada kullanıyoruz. Böylece yazın canlılığını ve<br />

sıcaklığını yansıtıyoruz. Alışılmışın dışında renk<br />

oyunlarıyla çarpıcı pembe, turuncu, mor, turkuaz,<br />

sarı, lime ve zümrüt yeşilini bir arada kullanıyoruz.<br />

Sportif görünüm için Skinny Jean’lerle bu<br />

renk ve modelleri yanyana seçebiliriz. Basenleri<br />

daha geniş olanlar ise mutlaka uzun ve bol<br />

bluzları tercih etmeli. Bu kadar çarpıcı renklerin<br />

içinde aksesuvar, saç ve makyajda doğal tonlar<br />

kullanarak görüntümüzü dengeliyoruz.<br />

baştan çıkarıcı asalet<br />

Deri ceketler, metalik aksesuvarlar, keskin hatlar,<br />

topuklu ayakkabılar, çarpıcı gözler, kabartılmış<br />

şaçlarla asi ve bir o kadar da çekiciyiz. 2011<br />

yazında ön plana çıkan kısa şortlar ve Skinny<br />

Jean’ler deri ceketlerin tamamlayıcısı olacaktır.<br />

safariden saraya<br />

Vahşi doğanının etkisiyle leopar desenler bu yaz<br />

da dişiliği ön plana çıkarıyor. Tulumlar, safari<br />

ceketleri, trençkotlar, örgüler, haki yeşili, zeytin<br />

yeşili, “camel” ve toprak tonlar. Abartılmış<br />

bir seksapel, büyük aksesuvar ve motiflerle bu<br />

trendi ve şıklığı tamamlıyor. Gündüz farklı şekillerde<br />

kombine edilebilecek maskülen safari<br />

etkisi, gece kadının feminen duruşunu yansıtan<br />

işlemeli etnik motiflerle süsleniyor. Osmanlı’dan<br />

esintilerle lüks ve asil bir havaya bürünüyor.<br />

Bu asaleti hissetmek için gece davetlerinin en<br />

önemli alternatifi haki yeşili pelerin.<br />

43


44<br />

Harvey Nichols / Michael Kors<br />

Harvey Nichols / Camilla Skovgaard<br />

995, 00 TL<br />

Harvey Nichols / Le Silla Harvey Nichols / Casadei<br />

Harvey Nichols / Carvela<br />

1.195, 00 TL 1.405, 00 TL 1.525, 00 TL 415, 00 TL


Ceket - Armani Jeans - 484, 00 TL<br />

Body - Armani Jeans - 233, 00 TL<br />

Jean - Diesel - 495, 00 TL<br />

Takı - French Connection - 39, 00 TL<br />

Çanta - Armani Jeans - 258, 00 TL<br />

Ayakkabı - Oi Arte - 139, 00 TL<br />

45


Bluz - French Connection - 189, 00 TL<br />

Ceket - French Connection - 419, 00 TL<br />

Jean - Armani Jeans - 714, 00 TL<br />

46


Harvey Nichols / Camilla Skovgaard<br />

415, 00 TL<br />

47


ilim ve teknoloji<br />

48


audi’den en küçük<br />

elektrikli<br />

Otomobil devi Audi, dünyanın en küçük elektrikli<br />

otomobilini üretti. “e-tron” Nürnberg Oyuncak<br />

Fuarı’nda sergilendi. Gövdesi alüminyum ve karbon<br />

fiberden. Sadece 2,3 metre uzunluk ve 97 santimetre<br />

genişlikte. Uzun adı Audi Auto Union Type-C e-tron<br />

olan otomobil 30 km/s hıza ulaşıyor. Üretim sayısı<br />

sınırlı ve satış fiyatı 15 bin Euro. Sadece çocuklar<br />

değil, boyu 1,80’in altında herkes kullanabiliyor. Her<br />

prizde şarj edilebilen oyuncak, 2 saatlik şarjla 25<br />

kilometrelik menzile ulaşıyor. Otomobile daha çok<br />

koleksiyonerlerin ilgi göstermesi bekleniyor.<br />

49


50<br />

zaman<br />

artık ellerinizde<br />

Tag Heuer’in cep telefonu Meridiist her Tag<br />

Heuer gibi zaman odaklı. Bir Tag Heuer’e yakışır<br />

şekilde telefonun üst kısmına yerleştirilmiş<br />

olan saat, cihazın yönü değiştirilse dahi<br />

düz okunabiliyor. Gelen çağrıları da görüntüleyen<br />

organik LED ışıklı ve 60,5 karat safir<br />

kaplı bu küçük ekran, yenilikçilikte rakipsiz<br />

görünüyor. Özel Tag Heuer düğmesi gelen<br />

çağrıyı tek bir dokunuşla ve nazikçe reddediyor.<br />

Bu tuş özellikle toplantı gündemi yoğun<br />

olanlar için düşünülmüş. Paslanmaz çelik<br />

ve titanyumdan üretilen Meridiist’in arka<br />

kapağında timsah derisi, vaketa veya kauçuk<br />

tercih edilebiliyor. Telefonun bir de Automobili<br />

Lamborghini isimli sınırlı sayıda üretilmiş<br />

versiyonu bulunuyor. Lamborghini’ye özel<br />

telefon, firmanın üretime geçtiği yıla ithafen<br />

sadece 1963 adet üretilmiş.<br />

gökmen<br />

hayal olmaktan çıktı<br />

Türkler uzaya adım atıyor. Yeni kurulan<br />

Türkiye Uzay Kurumu bunu başarmaya<br />

çalışacak. Şimdiye kadar uzayda Astronot,<br />

Kozmonot ve Taykonot gördük. TUK’un<br />

amacı en kısa zaman içinde bir Gökmen’in<br />

de uzaya çıkması. Kurum aynı zamanda<br />

Türkiye’nin uzaydaki haklarını da koruyacak.<br />

Yerli uzay aracı tasarlayıp bunların testlerini<br />

yapacak. Yeni araştırma laboratuvarları<br />

kuracak. İlk yerli uzay aracını üretecek. Süper<br />

yetkili TUK, uzay aracı rampası geliştirecek,<br />

kuracak ve işletecek. Aynı zamanda uzay<br />

araçları için yakıt ve kimyasal madde de<br />

imal edecek.


‘smart’ değil<br />

akıllı tasarım<br />

Teknolojiyi hepimiz seviyoruz. Crossover konseptler hayatımızın<br />

vazgeçilmez parçası oldu artık. Bazen her şeyin daha basit olduğu<br />

zamanları özlemiyor musunuz? Evet, ‘smart-phone’ların havada<br />

uçuştuğu böyle bir devirde, Yves Behar yine rahat durmadı. Yves<br />

Behar’ın GPS’siz, Facebook’suz, kamerasız, paylaşımsız ama<br />

ihtişamlı telefonu, çok da eski olmayan dönemlerden teknoloji<br />

çağına bir gönderme. Sadece dünya saati, alarm, takvim, hesap<br />

makinesi gibi ‘ilkel’ cep telefonlarında bulunan basit işlevlere<br />

sahip olan Æsir+Y gerçekten de stil sahibi. Telefonun paslanmaz<br />

çelik ve 18 karat sarı altın olmak üzere iki farklı model seçeneği<br />

bulunuyor. Tamamen tasarımıyla adından söz ettiren telefonun<br />

fiyatı ise gerçekten dudak uçuklatacak cinsten: 59 bin dolar. Yani,<br />

teknolojiden kurtulmak pek öyle ucuz değil...<br />

apple<br />

geleneği bozacak mı<br />

Teknoloji devi Apple, çok eleştirilen iPhone4’ü yenilemek istiyor. Dedikodular tüm dünyayı<br />

kasıp kavuruyor. The Wall Street Journal’a göre yeni iPhone’un adı iPhone5 değil, Verizon<br />

iPhone olacak ve iPhone4’ü andıracak. The Chinese Economic Daily’nin iPhone5 ile<br />

ilgili haberi ise yeniliklerin devrimsel değil evrimsel nitelikte olacağı yönünde. Evrimsel<br />

özelliklerden, çok büyük yenilikler dışında şu anki özelliklerin bir ya da iki seviye üstü<br />

anlaşılıyor. Yeni bir anten, yeni bir işlemci ve 3,7 inç ekran gibi. Ayrıca The USA Today,<br />

iPhone5’in ABD’deki süper hızlı mobil internet ağı LTE’yi destekleyeceğini iddia ediyor.<br />

Bu da iPhone5’i bir 4G’ye dönüştürebilir. Tabii bu kadar rakam kafa karıştırmazsa! Peki<br />

ne zaman çıkacak iPhone5? Apple her yıl Haziran ya da Temmuz aylarında yeni bir<br />

iPhone modeli çıkarıyor. Bu yüzden iPhone5’i Haziran veya Temmuz’da piyasaya sürebilir.<br />

iLounge, Apple’ın iPhone4’teki hatalar nedeniyle yeni telefonun çıkış tarihinin önceye<br />

alınacağını yazmıştı, ama henüz bir gelişme olmadı. Daha çok evrimsel bir telefon olan<br />

iPhone 5 ile iPhone4 arasında bir fiyat farkı olması da beklenmiyor. iPhone 5, aşağı<br />

yukarı iPhone 4 ile aynı fiyatla piyasada olabilir.<br />

facebook’ta<br />

güvenlik ellerinizde<br />

Facebook son dönemin en popüler internet sitesi. Ancak çoğu kullanıcının<br />

güvenlik konusunda endişeleri var. Bu yüzden Facebook, yeni bir güvenlik<br />

sistemini devreye koydu. Yeni sistem, güvenlik ve gizliliği artırıyor. Küçük bir<br />

değişiklik, Facebook sayfanızın sadece size özel kalmasını sağlıyor. İşte yeni<br />

ve daha güvenli bir Facebook için adımlar:<br />

• Sağ üst köşedeki “Hesap” seçeneğinden “Hesap Ayarları”nı seçin.<br />

• Açılan sayfadaki “Hesap Güvenliği”ne girdiğinizde geçerli ayarlarınızı<br />

görebilirsiniz.<br />

• “Hesap Güvenliği” sayfasının altındaki “Güvenli Tarama https” ve “Yeni<br />

bir bilgisayardan veya mobil cihazdan bu hesaba oturum açıldığında”<br />

seçeneklerini işaretleyin.<br />

İşlem çok basit ve etkili. Bu adımları uygulayan bir kişinin Facebook hesabına<br />

izinsiz giriş olursa hesap sahibine anında e-posta ile haber veriliyor.<br />

51


marka<br />

52<br />

Macera Adası’na aslında kızım Lara için gittim. Ama en kısa<br />

zamanda arkadaşlarımı alarak gelmek gibi “büyükçe” planlar<br />

yapmaktan da kendimi alamadım.<br />

kızıma eğlence,<br />

bana özgürlük<br />

Özbel ŞAHİN<br />

Arkadaşlarından Macera Adası’nı duyan Lara’nın ısrarını<br />

en fazla bir hafta bertaraf edebildim ve bir Cumartesi<br />

sabahı <strong>Kentpark</strong>’ın yolunu tuttuk. Her ne kadar baştan<br />

uyarılarda bulunmuş olsam da kızımın heyecanını bir türlü<br />

dizginleyemedim ve sabah kahvesi dahi içemeden Macera<br />

Adası’nın koridorunda bulduk kendimizi.<br />

Bizi karşılayan elektronik oyunlar bir yana, Lazer Arena’nın<br />

gizemli girişi sadece Lara’nın değil, benim de ilgimi çekti.<br />

Arkadaşça yanımıza yaklaşan görevlilerin tavsiye ettiği Mor<br />

Işıklar Altında adlı oyunda buraya geliş nedenimizi unutup<br />

ben de yeniden çocuk oldum ve kendimi eğlence içinde<br />

kaybettim.<br />

Lazer Arena’dan çıktığımızda düşüncem, bu aktivitenin<br />

sadece çocuklar için değil, aynı zamanda büyüyememiş<br />

olanlara da hitap ettiğiydi. En kısa zamanda arkadaşlarımı da<br />

alarak gelmek gibi “büyükçe” planlar yaptım. Bir mağaradan<br />

geçtikten sonra, gerçek gün ışığı ile aydınlatılan büyük bir<br />

oyun alanına geldik.<br />

Lara’nın 7,5 metre yükseklikteki büyük ve yumuşak bir oyun<br />

alanı olan Macera Ormanı’ndan çıktığında neler yaptığını<br />

anlattığı zaman şok oldum. Bunları tabii ki onun heyecanıyla<br />

aktaramam, ama örümcek ağını, projeksiyon futbolunu,<br />

dev kaydırağı ve yumuşak top fırlatıcıları çok kıskandığımı<br />

belirtmek isterim.<br />

Kızımın içeride kaldığı 1 saat boyunca rahatça alışveriş<br />

yaptım. Bir yandan da Macera Adası’nın diğer eğlencelerini<br />

inceledim. Yüksekliği 8,5 metreye varan, üst düzey güvenlikli<br />

Tırmanma Duvarı çok ilgimi çekti. Dünyada tek olan Extreme<br />

Fox asma köprü ise müthiş. Çocuklara 6,5 metre yükseklikten,<br />

tabii ki güvenlik ekipmanıyla atlama ve hayatlarında ilk kez<br />

adrenalini hissetme şansı tanıyor.<br />

Gökyüzü Sineması hem eğlenceli hem de eğitici. “Evrendeki<br />

Vaha” ve “Zula” adlı filmler, gökyüzünün ve uzayın sırlarını<br />

eğlenceli bir dille anlatıyor. Macera Denizi çocuk gelişim<br />

uzmanları eşliğinde 3-6 yaş grubundaki çocuklara hitap<br />

ediyor. Alpler’deki tren gezintisi ise günü Macera Adası’nda<br />

noktalamanın en güzel yanı.<br />

Çıkarken Lara’ya Macera Adası’na defalarca geleceğimiz<br />

ve hatta doğum gününü burada kutlayacağımıza dair sözler<br />

vermek zorunda kaldım. O an asıl düşüncem ise kızımı atlatıp<br />

buraya arkadaşlarımla gelebilmekti...


farkında mısınız?<br />

Sokak hayvanları<br />

ve terk edilen evcil<br />

hayvanlar Çankaya<br />

Belediyesi sayesinde<br />

önce sağlıklarına<br />

kavuşuyor, sonra da<br />

yeni birer yuva buluyor.<br />

herkese<br />

bir can<br />

dostu<br />

Çankaya’daki sokağa bırakılmış veya sokakta<br />

doğmuş hayvanlar Çankaya Belediyesi’nin<br />

barınağında eğitiliyor. Veterinlerler tarafından<br />

tedavileri ve aşıları gerçekleştiriliyor.<br />

Sonra yeniden doğal hayatlarına veya yeni<br />

sahiplerine kavuşuyorlar.<br />

Sahipsiz Hayvan Barınağı’nın mahallelerdeki<br />

muhtarlar ve bölge hayvanseverleriyle yaptığı<br />

işbirliği güzel sonuçlar veriyor. Muhtarlıklarda<br />

hayvanseverlerle yapılan toplantılarda<br />

sahipsiz hayvanlar belirleniyor. Toplama işlemleri<br />

mahallelilerin nezaretinde gerçekleşiyor.<br />

İnsanlara alışık olan hayvanlar, tutanak<br />

karşılığı belediye ekiplerince teslim alınıyor.<br />

Barınakta tedavileri gerçekleştiriliyor.<br />

Sahipsiz Hayvan Barınağı, aynı zamanda<br />

hayvanlara yuva bulmak gibi önemli bir görev<br />

de üstleniyor. Çünkü yaklaşık 3 bin hayvanın<br />

bakımının yapıldığı ve eğitimlerinin verildiği<br />

merkezde yüzlerce yavru kedi ve köpek yeni<br />

sahiplerini bekliyor. Bu yıl Sevgililer Günü için<br />

başlatılan “Sevgilinize Bir Can Dostu Hediye<br />

Edin” kampanyası büyük ilgi gördü. Böylece<br />

birçok hayvan yeni yuvalarına ve can dostlarına<br />

kavuştu.<br />

Çankaya Belediyesi’nin çabaları ve Valiliğin<br />

destekleri ile ayakta duran merkez, aynı<br />

zamanda hayvanseverlerin yardımlarını da<br />

bekliyor. Hayvanseverler merkeze her çeşit<br />

mama, yuva yapımında kullanılacak malzeme<br />

ve operasyonlar için gerekli ilaç veya tıbbi<br />

araç gereç yardımı yapabiliyor. Bu sayede<br />

sahipsiz hayvanlar barınaklarda sağlıklarına<br />

ve yeni birer yuvaya kavuşuyor.<br />

Çankaya Belediyesi, Mühye Köyü Yeşilkent<br />

Mahallesi’ndeki Sahipsiz Hayvan Barınağı’na<br />

ulaşım için hafta sonları çeşitli noktalardan<br />

belediye otobüsü de kaldırıyor.<br />

Bilgi için: http://cankayabldbarinagi.wordpress.com<br />

53


etkinlikler<br />

54<br />

Porsche’nin gran turismosu Panamera, üstün<br />

konforu ile 911, Boxster, Cayman ve Cayanne’in<br />

saf bir karışımı. Ferry Porsche’nin doğumunun<br />

100’üncü yılına ithafen üretilen Panamera,<br />

Porsche tasarımının muhteşem bir silüeti. Sürüş<br />

özellikleri birkaç farklı otomobilin karışımı. Bir<br />

dört kapı ile coupe’yi, bir limuzin ile arazi aracını<br />

aynı bedende birleştiriyor. Ek olarak Carrera’nın<br />

sürüş dinamiklerine sahip. Porsche sürücülerinin<br />

çok iyi bildikleri güç, vazgeçilmez bir özellik.<br />

Panamera tüm bu özelliklerin yanında bir de<br />

çevreci. Çünkü Porsche, doğallığı bir ihtiyaç<br />

değil, gereksinim olarak görüyor. Düşük yakıt<br />

tüketimi ve karbon salınımı ile bunu ispatlayan<br />

Panamera’ya <strong>Kentpark</strong> da kayıtsız kalmadı<br />

ve kuruluşunun 1’inci yılında bir ziyaretçisine<br />

Panamera hediye etti. Tüm vergileri <strong>Kentpark</strong><br />

tarafından ödenen Porsche Panamera, şanslı<br />

ziyaretçimiz Hamdi Hakkı Karaman’ın oldu.<br />

Türkiye’nin çeşitli alışveriş merkezlerinde<br />

altı cam ev. Cam evlerde yaşayan ve<br />

birbirini tanımayan çiftler. Eşler, kardeşler,<br />

arkadaşlar, sevgililer, kuzenler… Evlerde<br />

kilit yok, isteyen çıkabilir. Ödülün anahtarı<br />

kameralarda, objektiflerden kaçış<br />

yok. Kural basit: İzlenmeyen elenir! Amaç<br />

son haftaya en çok puanla girebilmek.<br />

Şimdiye dek internet ve TV’de verilmiş en<br />

büyük ödül en çok izlenen çiftin olacak.<br />

Ayrıca interaktivitede sınır yok. Evlere<br />

komut veya mesaj göndermek mümkün.<br />

Gerisi Aysun Kayacı ve Murat Başoğlu’nun<br />

ellerinde. Armoza Formats’ın internet ve<br />

TV bazlı reality şovu “Frame”, 7 gün 24<br />

saat internetten canlı yayınlanıyor. Ayrıca<br />

TNT’de hafta içi her gün 1 saat ve Pazar<br />

günleri 3 saatlik canlı yayınlar yapılıyor.<br />

www.frameturkiye.com<br />

kentpark’tan<br />

bir porsche geçti<br />

frame<br />

fırtınası başladı


kentpark’tan kısa kısa...<br />

Ramazan ayında <strong>Ankara</strong>, <strong>Kentpark</strong>’ın devasa bahçesinde 1890’lara geri dönecek. 1890’lardaki <strong>Ankara</strong><br />

yeniden canlanacak, yeni nesiller de eski Ramazanların tadına varacak...<br />

<strong>Kentpark</strong> ziyaretçileri çok şanslı. Yeni mağazalar Versace, DKNY, Adidas, Chiko ve yeni lezzet diyarı Kaşıkla<br />

ile olanakların sınırı yok...<br />

Geçtiğimiz yıl Ferhat Göçer’le eğlenceye doyamayanların ısrarları üzerine <strong>Kentpark</strong> bir anket düzenledi. Siz<br />

de kentpark.com.tr’ye girin, oyunuzu verin, eğlenceye katkıda bulunun...<br />

winnercard ile<br />

kazanan siz olun<br />

<strong>Kentpark</strong> Alışveriş Merkezi’nin müşterilerine özel<br />

olarak çıkardığı WinnerCard, kullanıcılara özel<br />

hediyeler, hediye çekleri, puanlar ve fırsatlar sunuyor.<br />

Çok yakın dönemde olanakları genişleyecek olan<br />

WinnerCard, <strong>Kentpark</strong> dışında da geçerli olacak ve<br />

kullanıcılarına avantajlar sunmaya devam edecek.<br />

Tatil köyleri ve seyahat acenteleri ile birlikte Türk<br />

Hava Yolları’nda da geçerli olacak WinnerCard’la<br />

kullanıcılar, <strong>Kentpark</strong>’ta yaptıkları alışverişler<br />

sayesinde kartlarına uçmadan da mil yükleyebilecek.<br />

İlerleyen dönemde WinnerCard’lar kredi kartına<br />

dönüşecek ve kullanıcılarına çok daha büyük<br />

avantajlar sunacak. Classic ve Premium olarak<br />

iki farklı şekilde kullanılabilecek WinnerCard’ların<br />

puanları internet üzerinden de takip edebilecek.<br />

bizimle<br />

dans edenler kazandı<br />

<strong>Kentpark</strong>, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk<br />

Bayramı’nda yüzlerce çocuğu ağırladı. Türkiye’ye<br />

dansı sevdiren Ömür Uyanık, Yonca Evcimik, Tan<br />

Sağtürk, Aytunç Bentürk, Uğurkan Erez ve Tunç<br />

Özşakar’ın jüri üyeliğini yaptığı “Bizimle Dans<br />

Eder misin?” yarışması büyükleri kıskançlıktan<br />

çatlattı. Danslarıyla jüri üyelerini, kahkahalarıyla da<br />

anne-babalarını hayretler içinde bırakan çocuklar,<br />

hazırladıkları koreografilerle tüm izleyenleri<br />

büyüledi. Yarışmada tüm çocuklar kazanmayı hak<br />

etti ve tüm katılımcılar hediye kazandı. Dansçı<br />

potansiyeli ile arkadaşlarının arasından sıyrılan<br />

birinciler ise Tab Sanat Dans Akademisi’nden<br />

2011-2012 döneminde bir sezon boyunca burs<br />

kazandı. Ayrıca <strong>Kentpark</strong> Alışveriş Merkezi de tüm<br />

birincilere 500 TL’lik GAP hediye çeki verdi.<br />

55

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!