28.01.2015 Views

Füruzan - Mithat Alam Film Merkezi

Füruzan - Mithat Alam Film Merkezi

Füruzan - Mithat Alam Film Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

566<br />

<strong>Mithat</strong> <strong>Alam</strong> <strong>Film</strong> <strong>Merkezi</strong> Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2007<br />

Eskilerden de, yenilerden de var, yeni örneklerden çok iyi<br />

olanlar var. Germinal’i (Yön: Claude Berri, 1993) çok başarılı<br />

bulmuştum ben. Hem duyarlı hem başarılıydı. Gerçekten<br />

de Emile Zola kalksa görse kanımca diyebilir ki işte<br />

film olarak Germinal’dir. Bir de Murnau’nun filmlerini<br />

Nosferatu’sunu önemli buluyorum ben. Çünkü dışavurumcu<br />

Alman sinemasını çok seviyorum. Dışavurumcu<br />

Alman sineması kendi dönemini gelmekte olanı faşizmi –<br />

resmi de öyledir onların– çok güçlü hissetmiştir. Ben dünya<br />

sinemasına baktığımda, dönemlerini başarıyla vurgulayabilmiş<br />

ülke yönetmenlerini özellikle önemsiyorum. Tarihlerine<br />

yönelttikleri eleştirel bakışın hayatla örtüşen akışı<br />

sanatla donandığında etkili ve unutulmaz oluyor. Dışı<br />

vurumcu Alman sinemasından Fritz Lang, Ernst Lubitsch<br />

ve diğerleri asla eskimeyecekler kanısındayım. Örnekler<br />

çoğaltılabilir yeni gerçekçi İtalyanlar, Sovyet sinemasının<br />

büyük adları, Fransızların yeni dalgacıları… Yaşadıkları<br />

çağın toplumsal algılarını filmlerindeki bireylere aktarırken<br />

bizlere nasıl zengin, önemli kayıtlar bıraktıklarına o filmleri<br />

her izleyişimizde tanık olabiliriz. İspanyol sinemasının<br />

unutulmayanları Endülüslü Köpek (Un Chien Andalou,<br />

Yön: Luis Bunuel,1929), Altın Çağ (L'Âge d'or, Yön: Luis<br />

Bunuel, 1930).<br />

Bunuel ve Dali’nin, arkadaşlarının arasında kimler<br />

yok ki, Max Ernst, Stravinski, Lorca, Dessau, şair, yazar,<br />

müzikçi adları peş peşe gelebilir. Hiçbiri, özellikle de<br />

Bunuel ortaçağ kalıntısı hiç bir anlayışa dayanmıyordu.<br />

Kilisenin dogmalarına sürekli karşıydı. Gerçeküstücülüğün<br />

altın çağı, ilk adamları... Hâlâ daha aşılmış bir sinema<br />

örneği değildir. Bu başarıları kendi ülkeleriyle, dünyayla<br />

olan zihinsel ilişkilerine bağlı. Çünkü sanat bellekle, birikimle,<br />

akılla yapılan bir şey. Bütün gördüklerinizi yaşananları,<br />

olayları topluyorsunuz, onların bir sağlamasını<br />

yapıyorsunuz.<br />

Bir sanat davetiyle Almanya’da iki yıl bulundum. Televizyon<br />

sık sık Nosferatu’yu (Yön: F. W. Murnau, 1929)<br />

oynatır. Hatta ben başta, “Ya bu kan içen adam yine mi<br />

çıktı ortaya” diyordum. Bir gün “Yeniden bir seyredeyim”<br />

dedim. İzleyince böylesi acıklı bir varlık olamaz diye dü-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!