You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İNKİSAR<br />
İnsan çok narin bir varlıktır cam gibi kırılıverir. İnkisara uğrar dağılır, bütünlüğü<br />
bozulur. Acı çeker münkesir insan, içi kanar, ruhu yaralanır, duyguları bunalır, kendisini<br />
arar hasretle. İnsanı ne taş kırar ne de balyoz. İnsanı manevi darbeler, şehvetler,<br />
sefahetler ve bir gayeye adanmaksızın yaşanan manasız hayat biçimi kırar. Un ufak olur<br />
insanın manevi benliği, dağılır, zedelenir, kanar manevi cerihaları...<br />
İnkisar bazen iki damla gözyaşıdır, bazen bir off sesi, bazen sessiz bir çığlık.<br />
Bazen alınlarda kırışıklar, göz altında halkalar, ağarmış saçlar ve fersiz nazarlardır.<br />
Uzaklarda yemyeşil güzel bir köyün çayırlarına dağlardan kocaman kayaları kopartıp<br />
getirmişse tufan, biçilmiş çimen bağları çürümüşse, dağlardaki sürüler yok olmuşsa,<br />
medreseler çoktan kapanmış, ilim meclislerinin kapıları paslı kilitlerle kilitlenmiş, ulema<br />
ve süleha dünyamızı terketmiş, ilim irfan yerini teknoloji denilen hoyratlığa bırakmışsa<br />
münkesirim, mahzunum...<br />
Sonsuz hayat yolculuğu unutulmuş, kulluk akla gelmiyorsa, işret ve şehvet esir<br />
almışsa hayatı, günah işleme hürriyeti, ibadet hürriyetine galip gelmişse inkisar çok<br />
büyüktür, hasarın tamiri zordur. Ağır hasarlı beşeriyet her gün kapitalizmin mabedi olan<br />
bankalara koşarak İblisten borç istemekte ve İblise olan borcunun bir gün biteceği<br />
hayaliyle ömrünü heba etmektedir. İhtiras kırbaçlarını her gün ruhumuza <strong>indir</strong>en İblis,<br />
ruhumuzu darmadağın etmekte ve bizi ihtiyaçlar denizinde susuz bırakmaktadır.<br />
Tatminsiz ihtiraslarımıza hangi kazanç kifayet edebilir ki<br />
Siyanetin, muavenetin, dayanışmanın, merhametin yok olduğu bir dünyada<br />
inkisara uğrar ebediyet yolcuları. Fakat beşeri hiç bir hal ilanihaye devam etmediği gibi<br />
inkisar hali de sonsuza dek sürmez. Her inkisar yerini hüzne bırakır gider. Hüzün, bütün<br />
kırgınlıkların ardından bir çiçek gibi açar inanmış gönüllerde. Mahzun olmayan gönüllere<br />
ilahi rahmet giremez, hüzün çiçeği açmadan merhamet baharı gelmez. Hüzün bizi<br />
olgunlaştırır, Mevlamıza yaklaşmamıza vesile olur. İnkisarlarını İlahi hüzünlere<br />
çeviremeyen ruhlar daima kendilerini yetim hissederek her hadiseden korkarlar ve<br />
korkuları bir alev gibi benliklerini kemirir onları helak eder. İnkisarlarını hüzne çevirmesini<br />
bilen talihli kullar Yakup peygamber gibi "muhakkak ki dağınıklığımı ve hüznümü Allah'a<br />
şikayet ediyorum" diyerek hüzünlerini gönül bahçelerinde nadide çiçeklere inkılap<br />
ettirirler.<br />
Hazan mevsiminde kainatın kışa hazırlandığı demlerde nasıl tatlı bir hüzün varsa,<br />
her inkisardan sonra müminlerin kalplerinde de öyle tatlı bir hüzün bulunmalıdır. Zira<br />
mahzun olmayan gönül, tövbeye, inabeye, dönüşe hazır değildir. Hüzün gözleri yaşartır,<br />
kalpleri yumuşatır, insanı tövbeye yaklaştırarak münip bir abd yapar.<br />
Çakırkeyflik, bedeni zevklere düşkünlük, gününü gün yapma sevdası hüznümüzü<br />
bitirdiği gün helak olduğumuz gündür. Artık nefsaniyet kuyularında kendimizi kaybederiz.<br />
İnkisarımızın farkına varamadığımız için hüzün çiçeğine ulaşamayız. Bu aşamada Sadi