07.02.2015 Views

Türk Hat Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından ... - Fatih Özkafa

Türk Hat Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından ... - Fatih Özkafa

Türk Hat Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından ... - Fatih Özkafa

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar<br />

Bakımından Kadırga Sokullu Camii<br />

<strong>Fatih</strong> ÖZKAFA*<br />

ÖZ<br />

Kadırga Sokullu Camii, gerek orijinal çinileri üzerindeki yazılarıyla<br />

gerekse XX. yüzyılda Halim Efendi tarafından yazılmış<br />

olan yazılarıyla hat sanatı bakımından oldukça önemli bir yapıdır.<br />

<strong>Hat</strong> sanatında son dönemin en büyük sanatkârlarından<br />

olan Mustafa Halim Efendi, 1898 yılında İstanbul’da doğmuştur.<br />

İlk hat derslerinde Hamid Aytaç’tan almıştır. Güzel Sanatlar<br />

Akademisi’nde hâkk ve resim bölümlerine ve Medresetü’l-<br />

<strong>Hat</strong>tatîn’deki hat derslerine devam etmiştir. Dönemin büyük<br />

hattatlarından olan Hasan Rıza Efendi ile Hacı Kamil<br />

Efendi’den sülüs ve nesih, Hulusi efendi’den ta’lik meşketmiştir.<br />

Askerde, askerî matbaa hattatlığı yapmıştır. Askerlikten<br />

sonra da bir yazıhane açmıştır. Daha sonra Devlet Güzel<br />

Sanatlar Akademisi’nde yazı hocası olmuştur. Döneminin en<br />

iyi hattatlarından olan Halim Efendi, birçok camiin, çeşmenin<br />

ve mimari eserin yazılarını yazmıştır. Halim Efendi 20 Eylül<br />

1964’te vefat etmiştir. Kadırga Sokullu Camii’nin sonradan<br />

yazılan yazıları da Halim Efendi’ye aittir. Bu camideki yazılar,<br />

yaklaşık dört asır önceki estetik seviyeden nasıl bir noktaya gelindiğini<br />

göstermesi bakımından, hat sanatının tarihi gelişimi<br />

hakkında özet bir bilgi verecek mahiyettedir.<br />

Anahtar Kelimeler: Sokullu Camii, Halim Efendi, hat sanatı,<br />

estetik gelişim.<br />

ABSTRACT<br />

Kadırga Sokullu Mosque is very important building with both<br />

original calligraphy patterns on tiles and inscriptons that be<br />

projected by Halim Efendi in 20th century. Mustafa Halim<br />

* Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi,<br />

e-posta: fatihozkafa@gmail.com


2752 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Özyazıcı is the last distinguished calligrapher who reached the<br />

top in the style of jaly thuluth. He was born in 1898 in Istanbul.<br />

He received from Hamid Aytaç the first lessons on calligraphy<br />

at junior high school. Then he continued his training on drowing<br />

and sculpture at the Academy of Fine Arts, and on fine<br />

writing at the School of Calligraphers. Mustaf Halim practiced<br />

thuluth and naskh styles with master Hasan Rıza and Hacı<br />

Kamil, he also practiced ta’liq style with Hulusi Efendi. During<br />

his military service he worked in the Office of the Military<br />

Press. Upon his return to civil life once again, he was appointed<br />

to the membership of the teaching taff of Academy of fine<br />

arts. Halim Efendi was the best calligrapher during his period.<br />

He also decorated many mosques, fountains and public buildings.<br />

He died in September 20th, 1964. Halim Efendi also calligrapher<br />

of Kadırga Sokullu Mosque’s later inscriptions. His<br />

inscriptions reveal the aesthetic subtle taste of the Turkish<br />

form of Calligraphy. Inscriptions in this mosque are very important<br />

on account of Islamic calligraphy’s aesthetic evolution.<br />

Key Words: Sokullu Mosque, Halim Efendi, calligraphy art,<br />

aesthetic revolution.<br />

1. Camiin Mimarî Özellikleri<br />

Mimar Sinan’ın sadrazamlar için inşa ettiği küçük boyutlu camiler<br />

içinde çok dikkat çekici bir yapı olan Kadırga Sokullu<br />

Camii (Fotoğraf 1), bir külliye planı dahilinde, Sokullu Şehit<br />

Mehmet Paşa tarafından, karısı İsmihan Sultan adına yaptırılmıştır<br />

(1571). İsmihan Sultan, aynı zamanda Sultan II. Selim’in kızıdır.<br />

Cami, Sultanahmet Meydanı’ndan Kadırga’ya inen yolun üzerinde, oldukça<br />

eğimli bir mevkide ve Bizans döneminin Aya Anastasia Kilisesi’nin<br />

bulunduğu yerde inşa edilmiştir. Mimar Sinan’ın, meyilli araziye uygun<br />

bir şekilde planlayıp başarıyla inşa ettiği yapılardandır. Dış avlusu olmayan<br />

camiin iç avlusuna kuzey kapısından birkaç basamaklı merdivenle<br />

girilir. Bu avlunun üç tarafı revaklarla kuşatılmıştır. Revakların gerisinde,<br />

üzerleri kubbeli 16 medrese odası mevcuttur. Revakları kubbeye<br />

bağlayan kemerler önemli bir mimarî tarzı yansıtmaktadır.<br />

Merdivenle çıkılan girişin üzerindeki dershane ile yan girişlerdeki<br />

müezzin ve kayyum odaları bu avluya değişik bir hava vermektedir.


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2753<br />

Ayrıca avlunun ortasında, sütun ve mermer şebekeleri sanatkârâne<br />

işlenmiş, kubbeli zarif bir şadırvan yer almaktadır.<br />

Cami, dikdörtgene yakın planlı olup altı payeli klasik dönem şemasının<br />

tekraren uygulanan örneklerindendir. Son cemaat yeri, stalaktitli<br />

mermer sütunların sivri kemerlerle birbirine bağlandığı yedi bölümden<br />

ibarettir. Yuvarlak kemerli portalin üzerinde ise celî sülüs hatla<br />

yazılmış kitabe vardır.<br />

Tek minareli olan bu camiin ana mekânı, 13 m. çapında merkezî<br />

bir kubbeyle örtülmüştür. Bu kubbe, mihrap ve portal tarafında ikişer,<br />

yan kenarlarının ortasında birer tane olmak üzere toplam altı ayağa<br />

dayanmaktadır. Bu ayaklar birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır.<br />

Buradan bir altıgene ve oradan da çini aslangöğüsleriyle kubbeye<br />

geçilmektedir. Ayakların üzerindeki ağırlık kuleleriyle kubbe dışarıdan<br />

desteklenmiştir. 1<br />

Başta zengin çini tezyinata sahip olan mihrap duvarı olmak üzere camiin<br />

pek çok yerinde klasik dönem İznik çinilerinin en olgun örnekleri<br />

karşımıza çıkmaktadır. Son cemaat yerindeki, cami içindeki ve üst kat<br />

mahfilindeki pencere alınlıkları, aslangöğüsleri, minber külâhı yazılı<br />

ve tezyinatlı çinilerle süslenmiştir. Bunlara ilâve olarak iç duvar yüzeylerindeki<br />

muhtelif âyetler ve Esmaü’l-Hüsnâ kuşağı, çini üzerindedir.<br />

Kadırga Sokullu Camii’nin, çini ve kalemişi süslemelerindeki zenginlik,<br />

tezyinattaki âhenk ve bunlarla mimarînin canlandırılması bakımından<br />

Sinan’ın en başarılı eseri olduğu da ileri sürülmüştür. 2<br />

Camiin minaresi, Mimar Kemaleddin tarafından 1923 yılında yenilenmiş;<br />

1952’de ise Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore<br />

edilmiştir. 3<br />

Camiin üst yapı düzeyinde 46, beden duvarlarında 54 olmak üzere<br />

toplam 100 adet penceresi vardır. Cami iç mekânı 23.20 metre eninde,<br />

18.70 metre derinliğindedir. Avlunun ise eni 25.40 metre, derinliği<br />

18.10 metredir. 4<br />

1 Aslanapa, O., Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 2004, s. 309-312; Heyet, Eminönü Camileri,<br />

İstanbul 1987, s. 175-179.<br />

2 Aslanapa, a.g.e., s. 309.<br />

3 a.g.e., s. 312.<br />

4 Kuran, A., Mimar Sinan, İstanbul 1986, s. 109-111.


2754 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Kadırga Sokullu Camii, avlusunun üç cephesini medrese odalarının<br />

çevrelemesi bakımından Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’ne, planı<br />

bakımından ise Topkapı Ahmed Paşa Camii ile Beşiktaş Sinan Paşa<br />

Camii’ne benzemektedir. 5<br />

2. <strong>Hat</strong> Sanatında Estetik Değerlendirme Kriterleri<br />

Yazının asıl maksadı, verilmek istenen mesajı iletmektir. Yazıya bir<br />

sanat kimliği kazandırılmak istendiği zaman ise başka birçok kriterin<br />

gözetilmesi gerekir. Çünkü o zaman yazıya yeni bir fonksiyon daha<br />

yüklenmiş olur; o da “sanat eseri” olma fonksiyonudur. Bir çalışmanın<br />

sanat eseri sayılabilmesi için pek çok kriter vardır. Öncelikle; sanat<br />

eseri denilebilecek bir şeyin aklı başında bir insan tarafından, heyecan<br />

verici bir güzellik maksadı güdülerek ve ibdâ’ denilen orijinallik<br />

özelliğini haiz olarak ortaya çıkarılması şarttır. 6 Ayrıca, bir sanat eserinin,<br />

estetik felsefesinde genel kabul görmüş olan asgari şartları taşıması<br />

gerekir.<br />

<strong>Hat</strong> çalışmalarının sanat eseri sayılabilmesi için, estetiğin genel kurallarına<br />

uygun olmasının yanı sıra hat sanatının kendi içinde aranan<br />

özellikleri de taşıması gerekir. Bilindiği gibi, plastik sanatlarda istif<br />

dengesi, renk uyumu, birlik, tekrar, zıtlık, ritim, 7 simetri, asimetri, orantı<br />

gibi güzelliği sağlayan birtakım unsurlar vardır. Bu unsurların hepsi<br />

hat sanatında da dikkate alınmaktadır. Bununla birlikte, her harfin<br />

kendine mahsus ölçüsü, anatomik yapısı, harflerin başta, ortada,<br />

sonda yazılış şekillerinin farklılığı ve yüzyıllar boyunca benimsenen<br />

pek çok incelik, hat sanatına mahsus estetik şartları meydana getirir.<br />

Bu sanatta, metni istiflerken dengeli bir istif dağılımı ortaya çıkarmak,<br />

çizgileri yerinde inceltip yerinde kalınlaştırmak, estetik kıvrımlar<br />

meydana getirmek, dikey, yatay ve diyagonal hatları birbiriyle<br />

ahenkli kullanmak, 8 bazen simetriyi bazen asimetriyi tercih etmek,<br />

5 Öz, T., İstanbul Camileri, Ankara 1997, c. I, s. 102.<br />

6 Çam, N., İslâmda Sanat Sanatta İslâm, Ankara, 1999, s. 2.<br />

7 Boydaş, N., “İslâm <strong>Hat</strong> Sanatında Ritm”, GÜEF Dergisi, c. IV, S. 1, Ankara 1988, s. 299-<br />

310.<br />

8 Baltacıoğlu, Türklerde Yazı Sanatı, Ankara 1958, s. 12; Boydaş, N., Ta’lik Yazıya Plastik<br />

Değer Açısından Bir Yaklaşım, İstanbul, 1994, s. 99 vd.; a.mlf., “İslâm Yazı Sanatında Plastik<br />

Elemanlar”, Yedi İklim, S. 59, Şubat 1995, İstanbul, s. 45-56; a.mlf., “Osmanlı Tuğralarına<br />

Eleştiri Açısından Bir Bakış”, Osmanlı, c. XI, Ankara, 1999, s. 76-83.


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2755<br />

bazı harfleri ve harekeleri ritmik olarak tekrarlamak gibi pek çok espri<br />

yapılır.<br />

<strong>Hat</strong> sanatında bir yazının güzel sayılabilmesi için, yukarıda sayılanlara<br />

paralel olarak, harflerde birtakım şekil ve duruş hususiyetlerinin<br />

de bulunması şarttır. Bunlar; tevfiye, itmâm, ikmâl, işba’, irsâl, tarsîf,<br />

te’lîf, tastîr, tansîl vb. isimlerle adlandırılan estetik ifadelerdir. 9 Bu gibi<br />

özellikler, hattı normal bir yazı olmaktan çıkararak ona plastik bir ifade<br />

gücü yükler. 10 Ancak bütün bunlar yapılırken, harflerin belli ölçülerle<br />

ve belli biçimlerde yapılmasının şart olması, harflerin ne fazla<br />

ne de eksik kullanılamaması, üstelik birtakım teşrifat (okunuş sırasına<br />

göre yazma) kaidelerinin ihlâl edilmemesi gibi sınırlar hat sanatını<br />

zor bir sanat haline getirmiştir. Bu sebeplerden ötürüdür ki; hat sanatındaki<br />

güzelliğin bütünüyle algılanabilmesi için, genel estetik kriterlerin<br />

yanı sıra, sadece bu sanata mahsus olan kaidelere de hâkim olmak<br />

zarurîdir. Yani hat sanatındaki estetik, resmin ötesinde bir şeyler<br />

de içerdiği için 11 bu sanatı, yalnızca resim kavramlarıyla anlatılması<br />

mümkün olmayan farklı bir sanat olarak görmek gerekir. 12 <strong>Hat</strong>tatlık<br />

eğitiminin oldukça uzun sürmesinin sebebi de hat sanatının bu özel<br />

yapısı ve yüzyıllar içerisinde şekillenen sayısız kaidesi olsa gerektir.<br />

<strong>Hat</strong> sanatının diğer estetik özellikleri; terkip, seyyâliyet, metânet,<br />

ibdâ’, ölçülülük ve tahrîk gibi özelliklerdir. Terkip, harfleri ve kelimeleri<br />

belli birtakım şekillerle birleştirmek ve bir yöne sevketmektir; harfleri<br />

estetik olarak yekvücut hale getirmektir. Maddenin ötesine geçmiş<br />

olan geometriyi, belli bir konu üzerinde ve güzel bir şekil halinde birliğe<br />

kavuşturmaktır. <strong>Hat</strong> sanatında aynı metin ile sayısız değişik istifin<br />

yapılabilmesi, harflerin başta, ortada ve sonda aldıkları farklı şekillerin<br />

kazandırdığı zenginliğe dayanır.<br />

9 Kalkaşendî, A., Subhu’l-A’şâ fî Sınâati’l-İnşâ, c. III, Kahire 1910-20, s. 137-138.<br />

10 Baltacıoğlu, I. H., “Türk Yazı Sanatlarında Güzelliğin Kaynakları”, Türk Plâstik Sanatları,<br />

Ankara, 1971; Berk, N., “İslâm Yazısında Plâstik İfade” AÜİF Dergisi, S. 1-2, Ankara, 1955,<br />

s. 49-57; Boydaş, N., a.g.m., s. 45-56.<br />

11 Burckhardt; T., “İslâm Sanatı”, İlim ve Sanat, S. 12, 1987, s. 22.<br />

12 Derman, M. U., “Türk <strong>Hat</strong> Sanatı: İncelikleri ve Bediî Değerleri”, Arış, S. 3 Aralık, 1997, s.<br />

56 (Bu konudaki farklı görüşler için bkz. Rado, Ş., “<strong>Hat</strong> Sanatı Bir Resim Sanatıdır”, Türk<br />

<strong>Hat</strong>tatları, İstanbul ts., s. 7-11; a.mlf., “Yazı ve Resim”, Türkiyemiz, S. 46, Haziran 1985, s.<br />

3-6).


2756 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Seyyâliyyet, bir terkibi meydana getirirken, harf bünyelerini kısmî<br />

değişikliklere tabî tutarak yazıya akıcı ve tabiî bir görünüm kazandırmaktır.<br />

Yazıya bu seyyâl tavır kazandırılabilirse, yazı onu seyredene<br />

canlı ya da hareket eden bir şeymiş gibi görünür.<br />

Metânet, harflerin cılız ve gösterişsiz değil sağlıklı ve gürbüz, korkak<br />

değil cesur, pasif değil aktif, ezik değil dimdik ayakta görünmesi<br />

demektir. 13 Yalnız, hat sanatında aranan metânet, donmuş, kaskatı<br />

kesilmiş ve soğuk bir görünüş anlamında değildir. Bu metânet, gürbüzlük,<br />

kuvvetlilik, cesaret ve kararlılık bahşeden bir metânettir.<br />

İbdâ’, yepyeni yani orijinal olmak demektir. Zanaatkâr, tasarlanmış<br />

olan bir şekli defalarca kez çoğaltabilecek kabiliyette olduğu halde<br />

çoğu kez orijinal tasarımlar ortaya çıkartamayan kişi iken, sanatkâr,<br />

daha önce yapılmış olanı tekrarlayan değil, yepyeni bir şey bulan kişidir.<br />

<strong>Hat</strong>tat da herhangi bir ibareyi daha önce yazılmamış bir şekliyle,<br />

yani yepyeni bir istifle yazabilen kişidir.<br />

Ölçülülük, yazıdaki bütün harflerin nokta ölçüsüne uygun olarak yapılması<br />

ve birbiriyle orantılı olmasıdır. Nitekim, Aristoteles gibi bazı filozoflara<br />

göre güzelliğin şartlarından biri ölçülülüktür. <strong>Hat</strong> sanatında<br />

da ölçü o kadar önemlidir ki; en çok kullanılan yazı çeşitlerinden olan<br />

sülüs, kelime olarak üçte bir demektir. <strong>Hat</strong>tâ bu kural, nesih, ta’lik ve<br />

rik’a gibi başka yazı çeşitlerinde de kısmen geçerlidir. Ayrıca, tabiattaki<br />

estetiğin altın oran’ı ile sülüs’teki oran birbirine çok yakındır.<br />

Tahrîk, kalemi hareket ettirmektir. Kalemin yazarken çeşitli hareketlere<br />

maruz bırakılmasıyla harfler daha güzel çıkartılır.<br />

Bu özelliklerden başka; kalem kalınlığı, harekelerin, mühmel harflerin,<br />

tırnak, tirfil gibi tezyinî unsurların kullanım yoğunluğu ve bu şekillerin<br />

estetik seviyeleri gibi ayrıntılar, yine yazının değerlendirilmesinde<br />

dikkate alınan hususlardır.<br />

3. Kadırga Sokullu Camii Yazıları<br />

İznik çinileriyle zenginleştirilmiş olan bu camideki mekân estetiğinin<br />

en gözalıcı unsurlarından bir kısmı da celî sülüs hattıyla yazılmış olan<br />

yazılardır. Bu yazıların büyük bir kısmı çiniler üzerinde olup özgündür.<br />

Ancak camiin ilk yapıldığı dönemden kalma bu orijinal yazılarda<br />

13 Yazır, M. B., Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli, c. I-II, Ankara<br />

1981, s. 103-108.


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2757<br />

herhangi bir hattat imzası bulunmadığı ve kaynaklarda da bu camideki<br />

orijinal yazıların hattatı hakkında bir bilgiye henüz rastlanamadığı<br />

için, çini veya mermer üzerindeki yazılarla malakârî yazıların hattatı<br />

tespit edilememiştir. Kalemişi tekniğiyle nakşedilmiş olan ve kubbe,<br />

yarım kubbe gibi yerlerde bulunan yazılar ise yakın geçmişimizin<br />

büyük hattatlarından Mustafa Halim Özyazıcı (1898-1964)’ya aittir.<br />

Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’ne devam ederken hat sanatına meyleden<br />

Halim Efendi, mektebin yazı hocası Hamid Bey (1891-1982)’den rık’a<br />

meşketmiştir. Daha sonra bir yıl Sanayi-i Nefîse Mektebi’nin Hâkk<br />

(Oyma) ve Resim şubelerine devam ettiyse de yeni açılan Medresetü’l-<br />

<strong>Hat</strong>tatîn onu daha çok cezbetmişti. Bu yüzden, dört yıl burada eğitim<br />

görerek Hasan Rıza (1849-1920) ve Hacı Kâmil (1861-1941)<br />

Efendi’lerden sülüs-nesih, Hulûsi Efendi (1869-1940)’den ta’lîk,<br />

Tuğrakeş İsmail Hakkı Bey (1872-1946)’den celî sülüs ve tuğra, Ferid<br />

Bey (1858-1925)’den divânî ve celî divânî, Said Bey (1860-1938)’den<br />

rık’a meşkederek 26 Eylül 1918’de buradan mezun olmuştur. Ders aldığı<br />

bu isimler, adı geçen yazı çeşitlerinde, zamanın en büyük üstâdları<br />

olduğu için, Halim Efendi’nin sanat temeli çok sağlam atılmıştı.<br />

Divân-ı Hümayun Kalemi, Askerî Matbaa, Evkaf Matbaası, Devlet<br />

Matbaası gibi resmî ve askerî müesseselerde hattat olarak vazife yapan<br />

Halim Efendi, 1924 yılından sonra serbest olarak sanatını icra<br />

etmeye başlamıştır. Bu dönemde birçok kitap başlığı, kartvizit, mühür,<br />

kıt’a ve levha yazmıştır. Fakat 1928 Harf İnkılâbı’ndan sonra<br />

Tepebağ’dan bir arazi alarak bağcılık yoluyla geçimini temin etmek<br />

mecbûriyetinde kalmış; ancak zamanla hattın bir sanat olduğu fikri<br />

yeniden yerleşmeye başlayınca Halim Efendi birçok cami için kubbe<br />

ve kuşak yazısı yazmıştır.<br />

1948’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne hüsn-i hat muallimi<br />

olarak tayin edilmiş; yaş haddinden emekliye ayrıldığı 1963 yılına kadar<br />

burada hem hat öğretmiş hem de pek çok kıymetli eser vücuda getirmiştir.<br />

30 Eylül 1964 tarihinde geçirdiği elîm bir trafik kazası neticesinde<br />

hayata veda eden bu büyük sanatkâr, Kozlu Mezarlığı’na<br />

defnedilmiştir. 14<br />

14 Derman, M. U., <strong>Hat</strong>tat Mustafa Halim Özyazıcı, 50 Sanatsever Serisi, 20, 1964, s. 1-3; İnal,<br />

İ. M. K., Son <strong>Hat</strong>tatlar, İstanbul 1955, s. 104-106.


2758 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

<strong>Hat</strong>tatlar arasında ender rastlanabilen özelliklerinden biri, Halim<br />

Efendi’nin hem çok hızlı hem de çok güzel yazabilmesiydi. Bu sebeple<br />

serîü’l-kalem olarak vasıflandırılmıştır. Müstesnâ tasarım kabiliyeti,<br />

bir başkasının günlerce çalıştıktan sonra ortaya çıkarabileceği istifi<br />

tek kalemde yazıverecek seviyedeydi.<br />

Halim Efendi’nin yazdığı sayısız levhadan ve mezartaşından başka,<br />

İstanbul’daki ve Anadolu’daki birçok camide kubbe, kuşak, çehar yâr,<br />

kapı ve pencere üstü yazıları mevcuttur. <strong>Hat</strong>tâ öyle ki; kubbe ve kuşak<br />

yazısı olarak en çok eser vermiş olan hattatımız Mustafa Halim<br />

Efendi’dir. 15<br />

Kadırga Sokullu Camii’nin orijinal yazıları XVI. yüzyılın son yarısına<br />

ait olup dönem özelliklerini yansıtmaktadır. Halim Efendi’ye ait olan<br />

muhdes yazılar ise 1938 yılında, <strong>Hat</strong>tatın 40 yaşında iken yazmış olduğu<br />

yazılardır. Dolayısıyla, Halim Efendi’nin olgun zamanına rastlamaktadır.<br />

Celî sülüs hattıyla tasarlanan orijinal yazıların birçoğu çini üzerine<br />

sıraltı tekniğiyle uygulanmış olup lâcivert zemin üzerine beyaz ile yazılmıştır.<br />

Harf gözleri çoğunlukla firuze ile veya mercan kırmızısı ile<br />

renklendirilmiştir.<br />

Cümle kapısı girişinde revaklı avludaki kemerler üzerinde ve kubbe<br />

altında yer alan orijinal yazılar ise mermer üzerine zemin oyma tekniğiyle<br />

uygulanmıştır. Bu yazılar lâcivert zemin üzerinde olup altın varaklıdır.<br />

Bunlardan birinde, namaz âyeti olarak bilinen ve muhakkak<br />

ki namaz belli vakitlere bağlı olarak mü’minlere farz kılındı anlamındaki<br />

inne’s-salâte kânet ale’l-mü’minîne kitâben mevkûtâ (Nisâ, 103) âyeti<br />

yazılıdır (Fotoğraf 2). Diğerinde ise Kelime-i Tevhid (Lâ ilâhe illallah<br />

Muhammedün Rasûlüllah) yazılıdır (Fotoğraf 3).<br />

Namaz âyetinin yazılı olduğu panoda herhangi bir tezyinat bulunmamaktayken,<br />

Kelime-i Tevhid yazılı panoda köşebentler ve yazı boşluklarında<br />

rumîli küçük motifler yer almaktadır. Harf anatomileri,<br />

zülfe uçlarının sivriliği, zülfe başlarının kütlüğü, harekelerin eksikliği<br />

bakımlarından bu yazılar XVI. yüzyıl hat sanatı özelliklerini sergile-<br />

15 Derman, M. U., “<strong>Hat</strong>tat Halim Efendi”, Köprü İnsanlar, Haz. M. Zeki Kuşoğlu, İstanbul<br />

2006, s. 41; Rado, Ş., Türk <strong>Hat</strong>tatları, s. 265.


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2759<br />

mektedir. Ayrıca, bilhassa Kelime-i Tevhid istifinin seyrekliği sebebiyle<br />

meydana gelen büyük boşluklara hareke veya tezyini işaretler yerine<br />

motifler serpiştirilmiştir.<br />

Son cemaat yerindeki pencerelerin alınlıklarında yer alan dikdörtgen<br />

panolar içerisine pafta pafta yazılmış olan <strong>Fatih</strong>â Sûresi çini üzerinde<br />

olup her bir yazılı panonun etrafı yine çini üzerinde ve güzel<br />

bir şekilde tezyin edilmiş vaziyettedir (Fotoğraf 4). Tek katlı (tek satırlı)<br />

istifin tercih edildiği yazı alanı seyrek bir şekilde kullanılmış ve<br />

bazı harf gözleriyle cezm gözleri firuze rengine boyanmıştır. Bunlar<br />

da yine dönem özelliklerindendir.<br />

Camiin en gösterişli kısmı olan mihrap duvarı, en kaliteli İznik çinilerinin<br />

yoğun tezyinatı ve genel dekorasyonla bütünleşmiş yazı panoları<br />

oldukça dikkat çekicidir. Bu dekorun ortasındaki mihrap ayeti,<br />

koyu zemin üzerine varaklanmış haliyle farklı bir hava vermiştir<br />

(Fotoğraf 5-7).<br />

Mihrabın iki yanında yer alan dairevî madalyonlarda İhlas Sûresi<br />

yazılıdır ve her iki madalyon da birbirinin aynıdır. Burada, Besmele<br />

ve İhlas Sûresi’ndeki dikey harfler o kadar dengeli istiflenmiştir ki,<br />

dairenin merkezinde birleşen bu harfler saâdet düğümü olarak da adlandırılan<br />

muhteşem bir geometrik süslemeyi meydana getirmiştir.<br />

Geometrik süslemede dengenin meydana gelebilmesi için dikey<br />

harfler arasındaki boşlukları eşit mesafelerde tutmak hiç de kolay<br />

bir iş olmadığı için burada olağanüstü bir tasarım göze çarpmaktadır<br />

(Fotoğraf 8-9). Bu madalyonlar, aynı yüzyılda yine Mimar Sinan tarafından<br />

inşa edilen Süleymaniye Camii mihrap duvarındaki, <strong>Hat</strong>tat<br />

Hasan Çelebi’ye ait benzer madalyonları hatırlatmaktadır. Buradan<br />

hareketle, sözkonusu dekoratif uygulamadan büyük mimarın hoşlandığı<br />

sonucuna ulaşmak mümkündür.<br />

Harim duvarlarında başlayan Esmâü’l-Hüsnâ kuşağı ile üst kat<br />

mahfili pencere alınlıklarında devam eden Esmâü’l-Hüsnâ panoları<br />

yine çini üzerinde olup yazı estetiği bakımından dönemin karakteristik<br />

özelliklerini taşımaktadır (Fotoğraf 10-13). Bu yazılarda da harekeye<br />

çok az yer verilmiş ve gözler renklendirilmiştir. İstif yer yer iki satır<br />

üzerine kurulmuştur. Ancak bu çok kıymetli çini panolardan bazı<br />

parçalar maalesef şu anda yerlerinde değildir (Fotoğraf 11).


2760 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Dairevî panolardaki çehar yâr yazıları, çini üzerindeki ender örneklerdendir.<br />

Birçok camiin çehar yâr yazıları sıva üzerine kalemişi tekniğiyle<br />

geçirilmiş vaziyetteyken yahut ahşap, sac gibi malzemeler üzerindeyken<br />

bu camideki çehar yâr isimlerinin çini üzerine yazılmış olması,<br />

istisnaî bir özelliktir. Bu yazılarda ise harekeye nerdeyse hiç yer<br />

verilmemiş; radıyallahu anh ibareleri ise gayet iri yazılarak dairede boşluk<br />

bırakılmamıştır (Fotoğraf 15).<br />

Camiin ana kubbe göbeğindeki âyet ile yarım kubbelerdeki âyetler<br />

ise Mustafa Halim Özyazıcı hattıyla istiflenmiştir. Kubbe göbeğindeki<br />

yazının tasarımıyla, mihrap duvarındaki İhlas Sûresi yazılı panoların<br />

tasarımı arasındaki benzerlik ilk bakışta dikkat çekmektedir.<br />

Her ne kadar iki yazının estetik seviyesi bakımından dörtyüz yıla<br />

yakın zaman farkının doğurduğu farklılaşmalar sözkonusu olsa da,<br />

Halim Efendi, camiin orijinal yazılarıyla kendi yazılarını en güzel şekilde<br />

uyumlu kılmak için olsa gerek, güzel bir tasarım esprisi yapmıştır.<br />

Metin farklı olmasına rağmen, dikey harflerin aralarındaki mesafeleri<br />

ayarlayarak, bunlarla merkezde yine benzer bir geometrik süsleme<br />

meydana getirmiştir (Fotoğraf 16-17).<br />

Halim Efendi’nin tasarladığı ve lâcivert zemin üzerine altın yaldızla,<br />

kalemişi tekniği kullanılarak sıva üzerine uygulanan yazılarda, hat sanatının<br />

asırlar içinde süzülerek gelişen ve XIX. yüzyıl sonunda zirveye<br />

ulaşan estetiğini görmek mümkündür. Harf anatomileri en güzel<br />

formlarına kavuşmuş, istif alanı dengeli bir şekilde doldurulmuş ve<br />

ideal ölçülere riayet edilmiştir. Harfler gayet seyyâl yazılmış ve harflerin<br />

birbirleriyle tenasübüne itina gösterilmiştir. Kalem hakkına titizlikle<br />

uyulmuş; ayrıca harekeler ile tezyinî işaretler ihmal edilmemiştir.<br />

İstif genel olarak iki katlı tasarlanmıştır.<br />

Yarım kubbeler üzerindeki yazılarda ise yazı, merkezdeki geometrik<br />

süslemeden bağımsız olarak tasarlanmış ve yazı ile süsleme arasında<br />

küçük bir boşluk bırakılmıştır (Fotoğraf 19-22). Ancak hat estetiği bakımından<br />

Halim Efendi’ye ait olan yazılarda bir farklılık yoktur. Elif,<br />

lâm gibi dikey harfleri, istif icabı olarak normal ölçüsünden fazla uzatmak<br />

gerektiğinde bile Halim Efendi ustalığını göstererek, gözü rahatsız<br />

etmeyecek şekilde bunu yapmayı başarmıştır.<br />

Gerek ana kubbe göbeğindeki yazısında gerekse yarım kubbelerdeki<br />

yazılarından birinde Halim Efendi’ye ait hattat imzası ve tarih yer al-


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2761<br />

maktadır. Klasik dönem ve öncesindeki mimari yazılarda hattat imzasına<br />

daha az rastlanırken, geç dönem Osmanlı mimarisinde ve sonrasında<br />

genellikle bütün hattatlar yazılarına imza koymuşlardır. Sokullu<br />

Camii’nde de orijinal yazılara ait hattat imzası yer almamakta; XX.<br />

yüzyılda yazılan yazılarda hattat imzası yer almaktadır (Fotoğraf 18).<br />

Umulur ki; sonradan yazılmış olan bu yazıların Halim Efendi gibi<br />

bir usta elinden çıkmış olmasından, Sinan’ın ruhaniyeti de memnun<br />

olmuştur. Zira o, camilerindeki mükemmel mimarînin tamamlayıcısı<br />

olan her sanatın da en mükemmelini kullanmıştır. Hüsn-i hat da bunlardan<br />

biridir. 16<br />

Sonuç<br />

Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden biri olan Kadırga Sokullu<br />

Camii, mimarî güzelliklerine ilâve olarak, kıymetli İznik çinilerindeki<br />

celî sülüs yazılarıyla ve büyük hat üstadlarından Mustafa Halim<br />

Özyazıcı’nın 1938 (1357 h.) yılında yazdığı muhteşem yazılarıyla da<br />

Türk hat sanatı tarihi bakımından dikkate değer bir yapıdır.<br />

Bu mimarî eseri hat sanatı açısından önemli kılan özelliklerin başında,<br />

Sultan II. Bâyezid döneminde hat sanatına Türk şîvesi kazandıran<br />

Şeyh Hamdullah’ın başlattığı Türk celî ekolüne mensup hattatlardan<br />

biri tarafından tasarlanan orijinal yazılar ile, hat estetiğinin zirveye<br />

ulaştığı dönemde Halim Efendi’nin yazdığı yazıların bir arada bulunmasıdır.<br />

Bu yönüyle Sokullu Camii, Türk hat ekolünün yaklaşık dört<br />

asırlık zaman dilimi içerisinde nasıl bir estetik seviyeden hangi noktaya<br />

geldiğini gösteren müstesnâ bir mekândır.<br />

Sokullu Camii’nin orijinal yazıları elbette sıradan bir hattat elinden<br />

çıkma yazılar değildir. <strong>Hat</strong>tâ, döneminin en iyi, en meşhur hattatlarından<br />

biri tarafından yazıldığı âşikârdır. Çünkü XVI. yüzyıldaki hat estetiğini<br />

dikkate alarak bu yazıları değerlendirme zarûreti sözkonusu olduğuna<br />

göre, orijinal yazıların da oldukça kaliteli olduğu söylenmelidir.<br />

Sonuç olarak; orijinal yazılar da muhdes yazılar da dönemlerinde<br />

yazılmış en iyi hat örneklerindendir ve harf anatomileri, harekeler,<br />

tezyinî işaretler, istif olgunluğu gibi açılardan, daha estetik ve dengeli<br />

bir görünüme doğru fark edilir bir gelişme olmuştur.<br />

16 Derman, M. U., “Mimar Sinan’ın Eserlerinde <strong>Hat</strong> San’atı”, VI. Vakıf Haftası, İstanbul 1989,<br />

s. 290 (287-300).


2762 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Kaynaklar<br />

Aslanapa, O., Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 2004.<br />

Baltacıoğlu, I. H., “Türk Yazı Sanatlarında Güzelliğin Kaynakları”, Türk<br />

Plâstik Sanatları, Ankara, 1971.<br />

Baltacıoğlu, I. H., Türklerde Yazı Sanatı, Ankara 1958.<br />

Berk, N., “İslâm Yazısında Plâstik İfade” AÜİF Dergisi, S. 1-2, Ankara, 1955,<br />

s. 49-57.<br />

Boydaş, N., “İslâm <strong>Hat</strong> Sanatında Ritm”, GÜEF Dergisi, c. IV, S. 1, Ankara<br />

1988, s. 299-310.<br />

Boydaş, N., “İslâm Yazı Sanatında Plastik Elemanlar”, Yedi İklim, S. 59, Şubat<br />

1995, İstanbul, s. 45-56.<br />

Boydaş, N., “Osmanlı Tuğralarına Eleştiri Açısından Bir Bakış”, Osmanlı, c.<br />

XI, Ankara, 1999, s. 76-83.<br />

Boydaş, N., Ta’lik Yazıya Plastik Değer Açısından Bir Yaklaşım, İstanbul, 1994.<br />

Burckhardt; T., “İslâm Sanatı”, İlim ve Sanat, S. 12, 1987, s. 22-24.<br />

Çam, N., İslâmda Sanat Sanatta İslâm, Ankara, 1999.<br />

Derman, M. U., “<strong>Hat</strong>tat Halim Efendi”, Köprü İnsanlar, Haz. M. Zeki Kuşoğlu,<br />

İstanbul 2006.<br />

Derman, M. U., <strong>Hat</strong>tat Mustafa Halim Özyazıcı, 50 Sanatsever Serisi, 20,<br />

1964.<br />

Derman, M. U., “Mimar Sinan’ın Eserlerinde <strong>Hat</strong> San’atı”, VI. Vakıf Haftası,<br />

İstanbul 1989, s. 287-300.<br />

Derman, M. U., “Türk <strong>Hat</strong> Sanatı: İncelikleri ve Bediî Değerleri”, Arış, S. 3<br />

Aralık, 1997, s. 56.<br />

Heyet, Eminönü Camileri, İstanbul 1987.<br />

İnal, İ. M. K., Son <strong>Hat</strong>tatlar, İstanbul 1955.<br />

Kalkaşendî, A., Subhu’l-A’şâ fî Sınâati’l-İnşâ, c. III, Kahire 1910-20.<br />

Kuran, A., Mimar Sinan, İstanbul 1986.<br />

Öz, T., İstanbul Camileri,c. I, Ankara 1997.<br />

Rado, Ş., Türk <strong>Hat</strong>tatları, İstanbul ts.<br />

Rado, Ş., “Yazı ve Resim”, Türkiyemiz, S. 46, Haziran 1985, s. 3-6.<br />

Yazır, M. B., Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli, c.<br />

I-II, Ankara 1981.


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2763<br />

Fotoğraflar<br />

Fotoğraf 1. Kadırga Sokullu Camii.


2764 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Fotoğraf 2<br />

Fotoğraf 3<br />

Fotoğraf 4


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2765<br />

Fotoğraf 5<br />

Fotoğraf 6<br />

Fotoğraf 7


2766 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Fotoğraf 8<br />

Fotoğraf 9


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2767<br />

Fotoğraf 10<br />

Fotoğraf 11


2768 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Fotoğraf 12<br />

Fotoğraf 13<br />

Fotoğraf 14


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2769<br />

Fotoğraf 15<br />

Fotoğraf 16


2770 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Fotoğraf 17<br />

Fotoğraf 18


Türk <strong>Hat</strong> Estetiğindeki Farklılaşmalar Bakımından Kadırga Sokullu Camii 2771<br />

Fotoğraf 19<br />

Fotoğraf 20


2772 <strong>Fatih</strong> ÖZKAFA<br />

Fotoğraf 21<br />

Fotoğraf 22

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!