07.02.2015 Views

nadir şah'ın batı türkistan seferi ve sonuçları

nadir şah'ın batı türkistan seferi ve sonuçları

nadir şah'ın batı türkistan seferi ve sonuçları

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

NADİR ŞAH’IN BATI TÜRKİSTAN SEFERİ VE<br />

SONUÇLARI<br />

Prof. Dr. Mehmet ALPARGU *<br />

Yrd. Doç. Dr. M. Bilal ÇELİK **<br />

Özet<br />

İran’da Afşar Hanedanlığı’nı iktidara taşıyan Nadir Şah, Cengiz Han <strong>ve</strong> Emir<br />

Timur’u örnek alarak büyük bir cihan imparatorluğu kurmak için Hindistan’ın fethinden<br />

sonra Batı Türkistan’ı da ele geçirmeye karar <strong>ve</strong>rmiştir. Batı Türkistan’da o dönemde<br />

hüküm süren Buhara <strong>ve</strong> Hi<strong>ve</strong> hanlıklarının derin siyasi <strong>ve</strong> iktisadi buhran içinde olması<br />

onun işini kolaylaştırmış <strong>ve</strong> 1739 yılı sonu itibariyle Türkistan <strong>seferi</strong>ne çıkmıştır. Bu<br />

makalede onun bu <strong>seferi</strong>nin gerekçeleri, safhaları <strong>ve</strong> sonraki dönem bölge siyasetine<br />

etkileri ayrıntılı olarak işlenmiştir. Bu çerçe<strong>ve</strong>de hanlıkların İran’a yağma akınları şahın<br />

<strong>seferi</strong>nin zahiri gerekçesini oluşturmuş, sefer neticesinde hanlıklar siyasi<br />

bağımsızlıklarını kaybettikleri gibi Hi<strong>ve</strong> hanı yaptığı mücadelede hayatını kaybetmiştir.<br />

Bununla birlikte yine de, Nadir Şah’ın Türkistan <strong>seferi</strong> bölgede kalıcı bir sükûnet ortamı<br />

sağlayamamış <strong>ve</strong> onun ölümünden sonra hanlıklar bağımsızlıklarını yeniden elde<br />

etmişler <strong>ve</strong> her iki hanlıkta da kabileler arasındaki iktidar kavgaları yeniden<br />

alevlenmiştir. En sonunda Buhara’da Mangıtlar, Hi<strong>ve</strong>’de ise Kongratlar iktidara hâkim<br />

olmayı başarmışlardır.<br />

Anahtar Kelimeler: Nadir Şah, Türkistan, Buhara, Hi<strong>ve</strong>, Mangıtlar,<br />

Kongratlar<br />

NADİR SHAH’S EXPEDITION TO WEST TURKİSTAN AND ITS RESULTS<br />

Abstract<br />

Nader Shah, who founded the Afsharid Dynasty in Iran, decided to conquer<br />

western Turkestan after the conquest of India to establish a world empire like Chinggis<br />

* Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, e-mail: alpargu@sakarya.edu.tr<br />

** Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, e-mail: bcelik@sakarya.edu.tr


512<br />

Khan and Amir Temur. The Khanates of Bukhara and Khiva, which reigned in that time<br />

at Turkestan, were in deep political and economic crises. This situation ga<strong>ve</strong> Nader<br />

Shah an opportunity for an expedition to the region in the end of 1739. In this article,<br />

his justifications for that expedition, and also its phases and effects to the later period<br />

are examined. According to this analysis, khanates’ raids to Iran were an excuse for the<br />

expedition. Consequently, the khanates lost their independences and the Khivan khan<br />

was killed. Howe<strong>ve</strong>r, Nader Shah’s expedition to Turkestan did not bring peace to the<br />

region and after his death the khanates regained their independences and power<br />

struggles among the tribes flamed in two khanates. At the end, the Manghits in Bukhara<br />

and the Qongrats in Khiva succeeded to seize the power of go<strong>ve</strong>rnment.<br />

Keywords: Nader Shah, Turkestan, Bukhara, Khiva, Manghits, Qongrats<br />

1. Giriş<br />

Pek çok kaynakta “Asya’nın son büyük cihangiri” 1 olarak tavsif edilen Nadir<br />

Şah, hükümdar olduğu dönemde (1736–1747) İran, Afganistan, Osmanlı Ülkesi,<br />

Hindistan <strong>ve</strong> Batı Türkistan tarihi üzerinde derin izler bırakmıştır. İktidara geldiği<br />

İran’da Safevi Hanedanlığı’na son <strong>ve</strong>ren Nadir Şah, Osmanlılar üzerine üst üste başarılı<br />

seferler düzenleyerek Osmanlı Devleti’ni zor durumda bırakmış, Hindistan üzerine<br />

düzenlediği seferlerle Babürlü Devleti’nin yıkılış sürecine girmesinde etkili olmuş <strong>ve</strong><br />

Batı Türkistan’a yaptığı seferlerle de bölgenin siyasi yapısında önemli değişikliklere yol<br />

açmıştır. Bu makalede amaç Nadir Şah’ın seferlerini bir bütün halinde irdelemek<br />

olmayıp, sadece Batı Türkistan <strong>seferi</strong>ni inceleyerek bu <strong>seferi</strong>n neticelerini <strong>ve</strong> bölge<br />

üzerindeki tesirlerini ortaya koymaya çalışmaktır.<br />

Nadir’in mensup olduğu Afşar Türkmenlerinin Kırklı kabilesi XVI. yüzyılın<br />

başında Özbek akınlarına karşı Meşhed şehrini savunmak üzere kuzey Horasan’a<br />

1 Mesela bkz. Arminius Vambery, History of Bokhara from the Earliest Period Down to the<br />

Present: Composed for the First Time After Oriental Known and Unknown Historical<br />

Manuscripts, s. 339. Kendisi hakkında kullanılan diğer unvanlar “İran’ın Napolyonu” <strong>ve</strong><br />

“İkinci İskender”dir. Bkz. Michael Axworthy, Sword of Persia: Nader Shah, from Tribal<br />

Warrior to Conquering Tyrant, s. xvii.


513<br />

yerleştirilmiştir. 2 6 Ağustos 1698’de 3 doğan Nadir, 4 1736–1747 yılları arasında Afşar<br />

Hanedanlığı’nın kurucusu olarak İran’da hüküm sürmüştür.<br />

Kariyerine Safevi Hanedanlığı’nın son yıllarında başlayan Nadir, kısa sürede<br />

yükselmiş, Safevi hükümdarı Sultan Hüseyin’in oğlu II. Şah Tahmasb 5 döneminde<br />

önemli görevler üstlenmiş <strong>ve</strong> sonunda şahtan sonra devletin en önemli iki şahsiyetinden<br />

biri olmuştur. 6 Horasan’da sorun olan Afganlarla mücadele eden Nadir Bey, Herat <strong>ve</strong><br />

çevresini ele geçirmiş, İsfahan’ı kontrolü altına almıştır. 1730 yılında Osmanlılar ile<br />

yapılan savaşta önemli başarılar kazanmış, ancak Afganların isyan etmesi üzerine<br />

Meşhed’e dönmüştür. Osmanlı cephesinde yokluğu esnasında II. Şah Tahmasb’ın<br />

Osmanlılarla yaptığı savaşlarda toprak kaybetmesi <strong>ve</strong> İran aleyhine bir antlaşma<br />

imzalanmasını bahane ederek şahı tahtından indirmiş <strong>ve</strong> yerine daha bir yaşını<br />

2 Mirza Muhammed Mehdi Han Esterâbâdî, Cihangüşâ-yı Nâdiri, s. 26; Muhammed Kâzım<br />

Mervî, Âlemârâ-yı Nâdiri, c: I, ss. 4–5; Laurence Lockhart, Nadir Shah: A Critical Study<br />

Based Mainly Upon Contemporary Sources, s. 17–18.<br />

3 Nadir Şah’ın doğum tarihi konusunda kaynaklarda farklı ifadeler vardır. Michael Axworthy<br />

kaleme aldığı eserde (s. 17) <strong>ve</strong> Cambridge History of Iran adlı eserde (c: 7, s. 3) doğum<br />

yılının 1698 olduğu belirtilmesine rağmen Hanway (The Revolutions of Persia: Containing<br />

the History of the Celebrated Usurper Nadir Kouli from His Birth in 1687 till His Death<br />

in 1747. To Which Added Some Particulars of the Unfortunate Reign of His Successor<br />

Adil Shah, c: II, s. 3) 1687 yılını, Mirza Mehdi (s. 27), Lockhart (s. 18) <strong>ve</strong> Minorsky (“Nâdir”,<br />

MEB İA, c: 9, s. 21) 28 Muharrem 1100 (22 Kasım 1688) tarihini <strong>ve</strong>rmektedirler. Muhammed<br />

Kâzım Mervî ise eserinde (c: I, s. 7) annesinin Nadir’e 1099 yılında hamile kaldığını <strong>ve</strong> 9 ay, 9<br />

gün <strong>ve</strong> 9 saat sonra çocuğun dünyaya geldiğini <strong>ve</strong> çocuğa “Nadir” ismi <strong>ve</strong>rildiğini yazar.<br />

Muhammed Şefi Tehranî’nin eserinin zeyl kısmında ise doğum tarihi 28 Muharrem 1110 (6<br />

Ağustos 1698) tarihi <strong>ve</strong>rilmiştir. Bkz. Muhammed Şefi Tehranî, Tarih-i Nadir Şahi:<br />

Nadirname, s. 262.<br />

4 Doğduğunda kendisine bu isim <strong>ve</strong>rilmiştir. Bkz. Esterâbâdî, s. 27; Mervî, c:I, s. 7.<br />

5 1704 yılında tahta geçen II. Şah Tahmasb 1732 yılına kadar hükümdarlık yapmıştır. Bu tarihte<br />

Nadir Şah tarafından tahtından indirilerek yerine oğlu III. Abbas getirilmiş, her ikisi de 1740<br />

yılında idam edilmiştir. II. Şah Tahmasb’ın hizmetinde olmasından ötürü kaynaklarda Nadir<br />

Şah, Tahmasb Kulu Han olarak da ifadelendirilmiştir.<br />

6 Bu dönemde iki önemli şahsiyet İran şahı üzerinde nüfuz sahibiydi. Bunlardan biri Nadir Şah,<br />

diğeri ise Feth Ali Han Kaçar’dır. Büyük idealleri olan bu iki güçlü beyin elinde bir nevi kukla<br />

olan şah, Feth Ali Han Kaçar’ın ihanetiyle karşılaşınca Nadir Bey’i ön plana çıkarmak zorunda<br />

kalmış <strong>ve</strong> bu da Feth Ali Han’ın öldürülmesi sonucunu doğurmuştur. Bkz. Lockhart, s. 25–26;<br />

Axworthy, ss. 69–70. En önemli rakibinin bertaraf edilmesi neticesinde Nadir, şah tarafından<br />

kurçi-başılığa (başkomutanlık) yükseltilmiştir.


514<br />

doldurmamış oğlunu 7 Eylül 1732’de III. Abbas unvanıyla tahta çıkarmıştır. 7 Daha<br />

sonra Osmanlılar ile savaşa girerek kaybedilen yerleri tekrar İran topraklarına katmıştır.<br />

Bütün başarıları onu devlet içindeki en güçlü şahıs konumuna yükseltmiş <strong>ve</strong> sonunda<br />

Şubat 1736’da Azerbaycan’daki Mugan Ovası’nda Türk <strong>ve</strong> Moğol geleneklerine uygun<br />

olarak devletin ileri gelenlerinin katıldığı bir kurultay toplamış <strong>ve</strong> 8 Mart 1736’da şah<br />

unvanıyla İran tahtına oturmuştur. 8 Şah olduktan sonra Afganlılara kesin darbeyi<br />

indirmek için üzerilerine yürümüş, Kandahar’a kadar uzanarak bu şehrin yakınlarında<br />

Nadirabad şehrini kurmuştur. Yeni kurduğu bu şehre Kandahar halkı ile Afganları<br />

yerleştirmiştir.<br />

Dâhili problemleri çözdükten sonra Cengiz Han <strong>ve</strong> Emir Timur gibi büyük bir<br />

imparatorluk kurma amacı güden Nadir Şah, yönünü Hindistan’a çevirmiştir. Babürlü<br />

Devleti’ne sığınan Afganları bahane ederek bu ülkeye saldırmış <strong>ve</strong> Şubat 1739’da<br />

Karnal Savaşı’nı kazanarak Delhi’ye kadar ilerlemiştir. 9 Bu savaşın neticesinde Babürlü<br />

imparatoru Muhammed Şah’ı (1719–1748) kendine tabi kılmıştır. 10 Muhammed Şah’ın<br />

kendisine tabi olmasının bir göstergesi olarak Nadir Şah, kendisi için “şehinşah”<br />

unvanını kabul etmiştir. 11 Hindistan <strong>seferi</strong>nden elde edilen ganimet o kadar çok<br />

olmuştur ki, Nadir Şah İran’daki bütün eyaletleri üç yıl süreyle <strong>ve</strong>rgiden muaf<br />

tutmuştur. 12 Mayıs 1739’da geri dönen Nadir Şah’ın sıradaki hedefi Batı Türkistan<br />

olmuştur.<br />

7 Esterâbâdî, s. 187, Tehranî, s. 39; Mervî, c: I, s. 233–234; Lockhart, s. 62–63, Axworthy, s. 123;<br />

Ali Djafar Pour, Nâdir Şâh Devrinde Osmanlı-İran Münâsebetleri, ss. 89–90. Yeni şahın<br />

döneminde Nadir, Naib <strong>ve</strong> Vekilü’d-Devle unvanlarını kullanmıştır.<br />

8 Kurultay süreci <strong>ve</strong> kurultayda yapılan müzakereler için bkz. Esterâbâdî, ss. 266–274; Mervî, c:<br />

II, ss. 446–458; Tehranî, ss. 43–44; Lockhart, s. 96–101; Axworthy, ss. 155–165.<br />

9 Lockhart, ss. 135–143; Axworthy, ss. 197–205.<br />

10<br />

Hindistan <strong>seferi</strong>ne götürdüğü oğlu Nasrullah Mirza’yı Muhammed Şah’ın kızıyla<br />

evlendirmiştir. Bkz. Mir Abdoul Kerim Boukhary, Histoire de L’Asie Centrale (Afghanistan,<br />

Boukhara, Khiva and Khoqand), s. 98.<br />

11 Aşağıda göreceğimiz üzere Buhara hanı Ebu’l-Feyz’i kendine tabi kıldığında ona da şah unvanı<br />

<strong>ve</strong>rmiştir.<br />

12 Lockhart, s. 151; James Fraser, The History of Nadir Shah, Formerly Called Thamas Kuli<br />

Khan, the Present Emperor of Persia. To Which is Prefix’d a Short History of the Moghol<br />

Emperors. At the end is inserted, a catalogue of about two hundred manuscripts in the<br />

Persia and other Oriental languages, collected in the East, s. 189.


515<br />

Nadir Şah’ın yönünü Batı Türkistan’a çevirdiği sırada bölge siyasi birlikten<br />

uzun süredir yoksundu <strong>ve</strong> siyasi buhran içindeydi. Bölgede bulunan Buhara Hanlığı’nda<br />

Ebu’l-Feyz Han (1711–1747), Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nda ise İlbars Han (1728–1740) hüküm<br />

sürmekteydi. Bu hanlıklar görünüşte Cengiz Han neslinden gelen hükümdarlar<br />

tarafından yönetilmesine rağmen esas güç <strong>ve</strong> kudret inak <strong>ve</strong>ya atalık denilen <strong>ve</strong> kabile<br />

beyleri olan emirlerin elindeydi. 13 Bütün devlet işleri bu kabile beyleri tarafından<br />

görülüyordu. XVI. yüzyılın sonundan itibaren hanlıklarda nüfuz sahibi olan emirlerin<br />

han seçiminde <strong>ve</strong> değiştirilmesinde büyük etkileri vardı. Her ne kadar hanların varlığı<br />

siyasi birliğin sağlanması, askerî seferler düzenlenmesi <strong>ve</strong> toprakların genişletilmesi<br />

açılarından önemli olsa da, onlar beylerin elinde bir nevi oyuncak <strong>ve</strong> kuklaydı. 14 XVIII.<br />

yüzyıla gelindiğinde Buhara Hanlığı’nda Mangıt Kabilesi’nin, Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nda ise<br />

Kongrat Kabilesi’nin yönetimde etkin olduğu görülmektedir. Ne var ki, bu hanlıklar<br />

hem kendi içlerinde, hem de birbirleriyle sürekli çatışma halinde idiler.<br />

Nadir Şah Batı Türkistan <strong>seferi</strong>ne çıkmadan önce Horasan valiliğine atadığı<br />

büyük oğlu Rıza Kulu Mirza’nın bölgeyi ele geçirme teşebbüsü olmuştur. 1737 yılında<br />

Nadir Şah, oğlunu Belh valisi Ebu’l-Hasan Han’ın isyanını bastırması için göndermişti.<br />

İsyanı bastıran Mirza, her ne kadar Nadir Şah’ın Amu-Derya’nın ötesinde bir harekâta<br />

kalkışmasına izin <strong>ve</strong>rmemesine rağmen, Karşı şehrinin valisi Kongrat Kabilesi’nden<br />

Danyal Bey’i de kendisine tabi kılmak istemişti. Danyal Bey’i itaat altına aldıktan sonra<br />

Rıza Kulu, Karşı şehri üzerine yürümüş <strong>ve</strong> Belh’e haber göndererek topların kendisine<br />

ulaştırılmasını emretmişti. 15<br />

13 Aslında Cengiz Han hükümdar seçildiği 1207 kurultayından sonra kabile bağlarını yok etmek<br />

için binlik sisteme geçerek yeni tümenler oluşturmuş <strong>ve</strong> böylelikle kabileleri dağıtmış olmasına<br />

rağmen, bir müddet sonra tümeni oluşturan üyeler tümenin başının ismiyle anılmaya<br />

başlamıştır. Böylece yeni kabileler ortaya çıkmıştır. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Hayrünnisa<br />

Akbıyık, “Cengiz Han Sonrası Asyasında Politik Geleneğe Dair”, Türkler, c: 8, Ankara: Yeni<br />

Türkiye Yayınları, 2002, ss. 287–297.<br />

14 Her ne kadar McChesney, makalesinde (“The Amirs of Muslim Central Asia in the XVIIth<br />

Century” Journal of the Economic and Social History of the Orient, s. 38) hanların<br />

kuklalaştığına karşı çıksa da, Orta Asya’da Timur’dan itibaren hanlar zaman zaman “kukla<br />

han” konumuna düşmüşlerdir. Hatta bu durum literatüre de girmiş <strong>ve</strong> “hanbazi” (han<br />

oyunculuğu) olarak isimlendirilmiştir.<br />

15 Mervî, c: II, ss. 575–579.


516<br />

İran ordusunun Karşı şehri üzerine yürüdüğünü haber alan Muhammed Hâkim<br />

Biy Atalık 16 bir ordu toplayarak mirzadan önce şehre ulaştı <strong>ve</strong> savunma tedbirleri aldı.<br />

Ancak saldırıya dayanamayarak ağır kayıplar <strong>ve</strong>rince Buhara’dan takviye kuv<strong>ve</strong>tler<br />

istedi. Bunun üzerine Buhara hanı Ebu’l-Feyz, Endican, Hocend, Semerkand <strong>ve</strong> Taşkent<br />

gibi şehirler ile Karakalpak <strong>ve</strong> Kazaklardan asker toplayarak Hi<strong>ve</strong> hanı İlbars’ı da İran<br />

ordusuna karşı Batı Türkistan’ı savunmak üzere da<strong>ve</strong>t etti. İki kuv<strong>ve</strong>tin yaklaşık bir ay<br />

süren savaşları iki tarafa da ağır kayıplar <strong>ve</strong>rdirdi. 17 Bu sırada 60.000 kişilik bir ordu ile<br />

Buhara civarına gelen Hi<strong>ve</strong> hanı İlbars, şehrin savunmasız olduğunu görünce kaleyi<br />

işgal etti. Ancak Ebu’l-Feyz Han’ın mutlak yenilgi almaması üzerine Buhara’yı terk<br />

ederek Hi<strong>ve</strong>’ye döndü. O sırada Kandahar’da olan Nadir Şah, gelişmeleri öğrenmesi <strong>ve</strong><br />

İran ordusunun zor durumda olduğunu haber alması üzerine hemen oğlunun Buhara<br />

hanı ile barış yapıp Belh’e çekilmesini istedi. 18 Bunun üzerine İran ordusu Belh’e<br />

çekildi.<br />

1739 yılında Horasan ordularının büyük bir kısmının Nadir Şah ile oğlu Rıza<br />

Kulu Mirza’nın yanında seferde olmasından dolayı bölgenin savunmasız kaldığı haberi<br />

İlbars Han’a ulaştırıldığında Hi<strong>ve</strong> hanı hemen kendi kuv<strong>ve</strong>tlerinin yanı sıra Kazak,<br />

Karakalpak <strong>ve</strong> Türkmen kabilelerinden topladığı bir ordu ile Horasan üzerine<br />

yürümüştür. Ancak ordusu içindeki kabileler arasında ortaya çıkan ihtilaflar ile<br />

yokluğunda Toktamış isimli bir Kazak beyinin 120.000 bin kişilik bir ordu ile ülkesine<br />

saldırı düzenleyeceğini haber alması üzerine geri dönmek zorunda kalmıştır. 19<br />

16 Aşağıda kendisinden ayrıntılı bahsedilecek olan Muhammed Rahim Atalık’ın babasıdır. Mangıt<br />

Kabilesi’nden olan atalık, Buhara hanı Ebu’l-Feyz’in baş <strong>ve</strong>ziri <strong>ve</strong> danışmanıdır. Oğlu Nadir<br />

Şah’ın ölümünden sonra Ebu’l-Feyz Han’ı tahtından indirip hanedan değişikliğine gidecek <strong>ve</strong><br />

kendisi hükümdar olacaktır.<br />

17 Savaşın ayrıntıları için bkz. Mervî, c: II, s. 586–597.<br />

18 Lockhart bunun nedenlerini sıralarken Türkistan’ın büyük bir ülke olduğunu <strong>ve</strong> Cengiz Han ile<br />

Timur döneminden beri çok büyük savaşçılar yetiştirdiğini, bu yüzden İran şahının, oğlunu<br />

kaybedebileceği gibi İran’ın da tehlikeye düşebileceğinden endişe ettiğini belirtmiştir. Bkz.<br />

Lockhart, s. 166. Ayrıca bkz. Mervî, c: II, ss. 602–606; Vambery, ss. 341.<br />

19 Mervî, c: II, ss. 626–635; Esterâbâdî, s. 337; Lockhart, s. 167–169.


517<br />

2. Batı Türkistan Seferi<br />

Nadir Şah uzun zamandan beri Batı Türkistan <strong>seferi</strong>ni planlamaktaydı. Onun<br />

bu sefere çıkmasının en önemli nedeni Buhara <strong>ve</strong> Hi<strong>ve</strong> Hanlıklarının Horasan’a yağma<br />

akınları düzenlemesidir. 20 Yapılan akınların nedeni kaynaklarda her ne kadar İran’ın Şii<br />

inancından ötürü olduğu ifade edilse de esas nedenin yağmadan elde edilen gelir olduğu<br />

açıktır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, özellikle Nadir Şah Hindistan <strong>seferi</strong>ndeyken bu<br />

akınlar artmıştır. Ayrıca, düzenlenen her akın Horasan halkının yağmalanmasına sebep<br />

olduğu gibi onların esir olarak Türkistan’a götürülmesine <strong>ve</strong> pazarlarda satılmalarına da<br />

yol açmıştır. 21<br />

Nadir Şah’ın bu akınlara engel olmak <strong>ve</strong> İranlı esirlerin serbest bırakılmasını<br />

sağlamak için Hi<strong>ve</strong> hanına gönderdiği elçilik heyetindeki en düşük rütbeli memur<br />

haricindekilerin öldürülmesi, kalan kişinin de kulakları <strong>ve</strong> burnunun kesilerek Nadir<br />

Şah’a geri gönderilmesi şahı çok öfkelendirmiş <strong>ve</strong> sefer açması kaçınılmaz hale<br />

gelmiştir. 22 Nadir Şah’ın Batı Türkistan <strong>seferi</strong>ne çıkacağını haber alan <strong>ve</strong> ona direnecek<br />

gücü olmadığını bilen Buhara hanı Ebu’l-Feyz, şaha bir mektup göndererek kökü eskiye<br />

dayanan soylu bir ailenin son temsilcisi olduğunu, onun gibi bir hükümdar ile<br />

20 Özellikle Hi<strong>ve</strong> hükümdarı Şir Gazi Han (1714–1727) <strong>ve</strong> İlbars Han (1728–1740), önemli sorun<br />

oluşturmuştur. Kaynaklarda bu döneme ait Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nın İran üzerine düzenlediği ilk sefer<br />

1128 (1716) tarihlidir. Hi<strong>ve</strong> hükümdarı Şir Gazi Han 80.000 kişilik bir orduyla Horasan üzerine<br />

yürümüş, Meşhed <strong>ve</strong> Nişabur şehirlerini yağmalayarak büyük miktarda esir <strong>ve</strong> ganimet elde<br />

etmiştir. Muhammed Kâzım’ın ifadesine göre alınan esir miktarı o kadar çoktur ki bütün<br />

Harezm, Aral, Kazak <strong>ve</strong> Kalmuk memleketleri gelen esirlerle dolmuştur. Şir Gazi, Meşhed’e<br />

vali olarak Sünni yerli ahaliden Şerif Han’ı atayarak dönmüştür. Bkz. Mervî, c: II, s. 627; Şir<br />

Muhammed Mirab Munis <strong>ve</strong> Muhammed Rıza Mirab Agehi, Firdaws Al-Iqbal: History of<br />

Khoresm, ss. 56–57. İkinci sefer 1132 (1719–1720) tarihlidir. Bu sene Hi<strong>ve</strong> hükümdarı Şir<br />

Gazi Han 20.000 kişilik bir ordu ile Horasan’a akın düzenlemiş, Muhammed Kâzım’a göre (c:<br />

I, s. 23), başarısız olmuş, ancak Munis’e göre (s. 58) başarılı olarak pek çok esir almıştır. İlbars<br />

Han döneminde ise ilk sefer Hüseyin Vekil Yomut liderliğinde 3.000 Türkmen ile 1735 yılında<br />

Horasan üzerine gerçekleştirilmiş, her iki taraftan da çok kişinin ölmesine rağmen, sonunda<br />

Hi<strong>ve</strong> askerleri galip gelerek bol ganimet elde etmişlerdir. Bkz. Munis, s. 63. Bu seferden Mirza<br />

Mehdi Han Esterâbâdî de söz etmektedir. Ancak Hi<strong>ve</strong> askerlerinin başarısız olduğunu belirtir.<br />

Bkz. Esterâbâdî, s. 248. Ayrıca bkz. Hanway, s. 205; Lockhart, s. 157, 167, 185.<br />

21 Batı Türkistan’da esir ticareti oldukça gelişmişti <strong>ve</strong> bu türlü alış-<strong>ve</strong>riş için büyük pazarlar<br />

kurulmaktaydı. Ruslarla da dönem dönem sıkıntılar yaşanmasına sebep olan bu esir ticaretinin<br />

XVII. yüzyıl örneği için bkz. Audrey Burton, “Russian Sla<strong>ve</strong>s in 17 th Century Bukhara”, Post-<br />

Soviet Central Asia, ss. 345–365.<br />

22 Hanway, s. 205.


518<br />

karşılaşmaya gücü olmadığını, ancak kendisini ziyaretiyle şereflendirmek isterse onu<br />

misafir etmekten büyük bir şeref duyacağını şaha ifade etmiştir. 23 Bunun üzerine Nadir<br />

Şah onunla bir sorunu olmadığını, ancak Hi<strong>ve</strong> hanını cezalandırmasının elzem olduğunu<br />

cevabi mektubunda belirtmiştir. Mektubu alan Ebu’l-Feyz Han durumun nezaketini<br />

Hi<strong>ve</strong> hanı İlbars’a bildirmiş <strong>ve</strong> Nadir Şah’tan af dilemesini istemiştir. Ancak İlbars Han<br />

buna yanaşmamıştır.<br />

1739 yılı sonunda elli bin kişilik ordusuyla Kandahar’dan hareket eden Nadir<br />

Şah, Belh şehri üzerinden Amu-Derya Nehri boyunca ilerleyerek önce Kerki, daha<br />

sonra ise Çaharcuy şehrine ulaşmıştır. Burada Buhara hanının atalığı Hâkim Biy’i kabul<br />

eden İran şahı hanın kendisini Kara-Göl’de misafir etmek istediği haberini almıştır. 24<br />

Ancak atalık Buhara’ya döndüğü sırada, Yüz, Min, Nayman, Kongrat, Keneges, Kiyat,<br />

Bayat, Çağatay <strong>ve</strong> Kazak gibi çok sayıda kabile 100.000 kişilik bir orduyla Ebu’l-Feyz<br />

Han’ın yanına gelerek Rıza Kulu Mirza ile savaşta ölen kabile üyelerinin intikamını<br />

almak istediklerini <strong>ve</strong> Nadir Şah’a itaat etmeyip direnmesini, kendisine yardıma<br />

geldiklerini bildirdiler. Bunun üzerine atalığının muhalefetine rağmen savaşmaya karar<br />

<strong>ve</strong>ren Buhara hanı harekete geçerek Nadir Şah’ın karşısına çıktı. 25 Zerefşan Nehri<br />

kenarındaki Çarbekr mevkiinde meydana gelen savaşta ağır bir mağlubiyet alan Buhara<br />

kuv<strong>ve</strong>tleri geri çekilmek zorunda kaldılar. Yenilen Ebu’l-Feyz Han, bu sefer atalığının<br />

tavsiyesine uyarak Nadir Şah’a elçi gönderdi <strong>ve</strong> tabi olmak istediğini bildirdi. Hanın<br />

isteğini kabul eden Nadir Şah, onu yanında seyyidler, ulema, din adamları <strong>ve</strong> şehrin ileri<br />

gelenleri olduğu halde Karagöl’de huzuruna kabul etti. Görüşmeler sonunda tarih<br />

boyunca İran ile Turan arasında sınır olagelen Amu-Derya Nehri iki devlet arasında<br />

hudut olarak tayin edildi <strong>ve</strong> Belh’ten Çaharcuy’a kadar nehrin güneyindeki yerlerin<br />

İran’a ait olduğu kabul edildi. İran hükümdarı Ebu’l-Feyz Han’a şah unvanı <strong>ve</strong>rerek<br />

tekrar Buhara Hanlığı’nın yönetimine atadı. 26 Atalığına ise han unvanı <strong>ve</strong>rdi. Ne var ki,<br />

Nadir Şah hükümetin dizginlerini Ebu’l-Feyz’e değil, Hâkim Biy’e devretti. Ayrıca<br />

23 Boukhary, s. 95–96; Lockhart, s. 185.<br />

24 Esterâbâdî, s. 350.<br />

25 Mervî, c: II, ss. 788–789, Lockhart, s. 187–188.<br />

26 Hanway, s. 206; Vambery, s. 342; H. Howorth, History of Mongols: From the 9 th to the 19 th<br />

Century, Part II, London: Burt and Franklin, 1880, s. 767.


519<br />

Ebu’l-Feyz’in kızlarından birini kendine aldı <strong>ve</strong> Cengiz soyuna damat oldu. 27 Batı<br />

Türkistan’ın fethinin bir neticesi olarak hutbenin kendi adına okunması <strong>ve</strong> paraların da<br />

kendi adına darp edilmesini emretti. 28 Daha sonra Buhara Hanlığı’ndaki kabilelerden<br />

çok sayıda insanı 29 Meşhed’e göç ettirdi <strong>ve</strong> başlarına da Mirahur Rahim Kulu ile Hâkim<br />

Biy Atalık’ın oğlu Muhammed Rahim’i atadı.<br />

Burada iken Ebu’l-Feyz’in ricası üzerine Nadir Şah, İlbars Han’a iki Cuybayri<br />

hocanın da yer aldığı bir elçilik heyeti göndermiş <strong>ve</strong> kendisine tabi olmasını talep<br />

etmiştir. Elçilik heyeti Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’na bağlı Hezaresb şehrine ulaştığında Hi<strong>ve</strong> hanının<br />

yirmi bin Yomut, Türkmen, Kazak <strong>ve</strong> Özbek askeriyle burada karargâh kurduğunu<br />

görmüştür. Heyetin hana ilettiği mektupta şunlar yazmaktaydı:<br />

“Ey Hi<strong>ve</strong> hâkimi İlbars Han, Allah’a şükürler olsun ki parlak kılıcım sayesinde<br />

İran’dan Aden <strong>ve</strong> Basra’ya kadar olan yerler; Cihanabad, Ekberabad <strong>ve</strong> Delhi’ye kadar<br />

Hindistan İmparatorluğu, Bengal’a kadar olan topraklar, Keşmir, Sind, Kabil,<br />

Kandahar, Belh, Bedehşan, Kunduz, Buhara, Semerkand <strong>ve</strong> Fergana eyaletini kendime<br />

tabi kıldım.<br />

Zamanımızın bütün ileri gelenleri sarayıma gelip bana itaat ettiler. Hiç kimse<br />

Allah’ın yardımına sahip ordularımın gücüne dayanamadı. Gittiğim her yerde ilahî<br />

yardım, talih <strong>ve</strong> mutluluk yanımdaydı. İmparatorluğumun sınırı olan Harezm’in prensi<br />

de gecikmeden yanıma gelip şeref cübbesini giymeli <strong>ve</strong> eşitleri arasında seçkin bir yer<br />

elde etmelidir. Hindistan <strong>seferi</strong>mize katılıp pek çok ganimet elde edebilirdin <strong>ve</strong> bize<br />

destek olabilirdin. Bunu yapmadın <strong>ve</strong> yüce cömertliğimizden mahrum kaldın.<br />

Hindistan’a hareket ettiğimizde Meşhed’de kalan <strong>ve</strong>kilimiz Rıza Kulu Mirza’ya<br />

saygıda kusur ettin. Ayrıca kendine bağlı Yomut Türkmenlerini Meşhed çevresine<br />

göndererek yağmalattın. Onlar her <strong>seferi</strong>nde yenilgiyi tadarak Hi<strong>ve</strong>’ye dönmek zorunda<br />

27 Boukhary, 1876, s. 100–101; Mirza Abdu’l-Azim Sami, Tarih-i Selâtîni Mangıtıyye (Istoriya<br />

Mangıtskih Gosudarey), s. 42.<br />

28 Sikkenin ön yüzünde Nadir Şah’ın ismi, arka yüzde ise basıldığı tarih vardır. Bkz. Boris D.<br />

Kočnev, “The Last Period of Muslim Coin Minting in Central Asia (18th-Early 20th Century)”,<br />

Muslim Culture in Russia and Central Asia from the 18th to the Early 20th Centuries, s.<br />

434.<br />

29 Howorth (s. 764) sayıyı 6.000, Muhammed Kâzım (c: II, s. 800) 30.000, Mehdi Han (s. 451)<br />

20.000 olarak <strong>ve</strong>rirken, Sami (s. 43) 12.000 olduğunu ifade etmektedir.


520<br />

kaldılar. Rıza Kulu Mirza bizim iznimiz olmadan Harezm toprağına saldırmamıştır.<br />

İlahî yardım sayesinde muzaffer olarak Hindistan’dan döndüğümüz bugün Cengiz<br />

ailesinin meşhur evladı <strong>ve</strong> baba gibi saygı gösterdiğimiz Ebu’l-Feyz Han’ın yanına<br />

gittik. O da bize saygılı davrandı.<br />

Ancak, öğrendik ki üç bin Yomut, Çarcuy’u almak için oraya hareket etmiş.<br />

Ordumuzun bir grubu onlara saldırarak ‘Büyük Ayı’daki yıldızlar’ gibi onları<br />

darmadağın etti. Türkmenlerin büyük kısmı öldürüldü <strong>ve</strong>ya esir alındı. Bu gerçek bizim<br />

kızgınlığımızı <strong>ve</strong> gazabımızı celp etti. Ancak baba gibi gördüğümüz Ebu’l-Feyz Şah<br />

aracı olarak bizi sakinleştirdi. Bugün elçim Ebu’l-Feyz Şah’ın gü<strong>ve</strong>nini kazanmış iki<br />

kişi ile birlikte seni bizimle olmaya da<strong>ve</strong>t ediyor.<br />

Tereddüt etmeden <strong>ve</strong> gecikmeden sarayımıza gel. Şayet Allah dilerse, benim<br />

te<strong>ve</strong>ccühümü göreceksin. Eğer gelmezsen ülken atlarımın nalları altında çiğnenecek <strong>ve</strong><br />

başın darağacında bir halka gibi asılacaktır.” 30<br />

İlbars Han mektubu okuyunca çok hiddetlendi <strong>ve</strong> düşünmeden üç elçinin idam<br />

edilmesini emretti. Bunun üzerine Nadir Şah ordusunu iki kısma ayırarak bir kısmını<br />

kumanyaların muhafazasına bıraktı. Diğer grupla Hezaresb şehrinde ordusuyla bekleyen<br />

İlbars Han üzerine yürüdü. Ancak önce Hangah şehrini kuşatmaya karar <strong>ve</strong>rdi. Bu<br />

haberi alan Hi<strong>ve</strong> hanı hemen Hangah şehrine geçti <strong>ve</strong> İran şahını orada bekledi. 31<br />

Topların da destek <strong>ve</strong>rdiği üç gün süren kuşatmanın ardından han <strong>ve</strong> şehir halkı teslim<br />

oldular. Öldürülen elçilik heyetindeki Cuybayri şeyhlerinin oğulları babalarının kan<br />

hakkını istemeleri üzerine İlbars Han af isteyerek idamların kendi bilgisi dışında,<br />

adamları tarafından gerçekleştirildiğini söylemesi üzerine Nadir Şah ona “az sayıdaki<br />

tebaanı yönetemiyorsan yaşamayı da hak etmiyorsun. Elçilerimi öldürdüğün için bir<br />

30 Boukhary, s. 103–104.<br />

31 Bokhary, s. 105. Bu konuda Munis farklı bilgi <strong>ve</strong>rir. Ona göre İran ordusunu Hezaresb’de<br />

bekleyen İlbars Han, Pitnak şehrinde savaşmış <strong>ve</strong> yenilerek Hangah’a sığınmıştır. Bkz. Munis,<br />

s. 65. Hanway göre ise, İlbars Han üzerine gelen ordunun gücünden korkarak Hezaresb’de<br />

kalamayacağını anlamış <strong>ve</strong> başkentine dönmeye karar <strong>ve</strong>rmiştir. Ancak Nadir Şah’ın<br />

ordusunun hızlı hareketi yüzünden Hangah şehrinde bu orduyu karşılamak zorunda kalmıştır.<br />

Bkz. Hanway, s. 206.


521<br />

insan gibi değil ancak bir köpek gibi ölmeyi hak ediyorsun” 32 diyerek hanı <strong>ve</strong> otuza<br />

yakın adamını idam ettirmiştir. 33<br />

Hanlarının öldüğünü duyan bütün şehirler başkent haricinde teslim olmuştur.<br />

Hi<strong>ve</strong> şehrinin uğrayacağı akıbeti tahmin edenler şehirden ayrılmak istemişler, ancak<br />

yönetim tarafından öldürülmüşlerdir. Ayrıca şehirde sayıları önemli yekûn tutan İranlı<br />

esirlerin de isyan çıkarmalarından korkulduğundan bir kısmı öldürülmüş, büyük bir<br />

kısmı da hapsedilmiştir. Hi<strong>ve</strong> yönetimi, Kazak Küçük Orda hanı Ebu’l-Hayır’ı Nadir<br />

Şah’a karşı kendilerini savunması için Aral bölgesinden çağırarak tahta çıkardılar.<br />

Ebu’l-Hayır, o sırada Hi<strong>ve</strong>’de bulunan Rus Muravin 34 ile Nadir Şah’a teslim olmak<br />

istediğini <strong>ve</strong> Hi<strong>ve</strong>’de kalmak için izin isteyen bir mektup gönderdi. Ancak Nadir, elçiyi<br />

Hi<strong>ve</strong> hanının temsilcisi olarak değil, Rus tebaası bir yöneticinin temsilcisi olarak<br />

karşıladı 35 <strong>ve</strong> elçiye hanın yanına gelmesini, eğer öyle yaparsa tekrar onu hanlık<br />

makamına getireceğini söyledi. Ancak o sırada Hangah Sartları ile Hi<strong>ve</strong> Sartları<br />

arasındaki Ebu’l-Hayır Han karşıtı mektuplaşmalar 36 han tarafından öğrenilince han<br />

hemen Hi<strong>ve</strong>’yi terk ederek Aral’a dönmüştür. 37 1740 yılı Ramazan ayı başında Hi<strong>ve</strong>’ye<br />

gelen Nadir Şah hansız kalan şehrin teslim olmasını istemiştir. Ancak reddedilince top<br />

kullanılarak yapılan üç günlük kuşatma neticesinde şehir sonunda teslim olmuştur. 38<br />

Bunu müteakip Nadir Şah’ın Batı Türkistan <strong>seferi</strong>ne çıkmasındaki esas amil olan<br />

Harezm Türkmenleri, bölgeden uzaklaştırılarak Mangışlak yarımadasına, Balkan<br />

32 Hanway, s. 206.<br />

33 Boukhary (s. 105) <strong>ve</strong> Munis (s. 65) sayıyı yirmi olarak <strong>ve</strong>rirken, Hanway otuza yakın<br />

demektedir. İdam edilenler arasında İlbars Han’ın iki kardeşi <strong>ve</strong> hanlığın en önemli emiri<br />

Kongrat kabilesinden İş Muhammed Biy de vardı.<br />

34 1740 yılında Seyhun Nehri’nin aşağı mecrasının keşfi için Rusya tarafından gönderilen heyette<br />

subay Dimitri Gladışev, arazi mühendisi Ivan Muravin, mühendis Nazımov <strong>ve</strong> tercüman<br />

Osman Araslan vardı. Onlar Ebu’l-Hayır Hi<strong>ve</strong> tahtına çıkartıldıktan sonra 7 Kasım’da Hi<strong>ve</strong>’ye<br />

gelmişlerdir. Bkz. B. V. Lunin, Istoriya Uzbekistana v İstoçnikah: İz<strong>ve</strong>stiya<br />

Puteşest<strong>ve</strong>nnikov, Geografov i Uçenıh XVI-Pervoy Polovinı XIX v., ss. 99-100.<br />

35 Çünkü o dönemde Küçük Orda Rus yönetimini kabul etmişti. Ayrıntılı bilgi için bkz. Orhan<br />

Doğan, Ebu’l-Hayır Han Dönemi Kazak-Rus Münasebetleri (1718–1748), ss. 88–101.<br />

36 Mektupta Hi<strong>ve</strong> Sartlarına, Nadir Şah gelinceye kadar Ebu’l-Hayır’ın şehirden ayrılmasına izin<br />

<strong>ve</strong>rmemeleri tavsiye ediliyordu.<br />

37 N. I. Veselovskiy, Oçerk Istoriko-Geografiçeskih Sviedieniy o Hivinskom Hanstvie ot<br />

Drevnieyşih Vremen do Nastoyaşçago, ss. 190–194.<br />

38 Munis, s. 65.


522<br />

dağlarına <strong>ve</strong> Hazar Denizi’nin doğu sahilleri boyuna gönderildiler. 39 İki hafta Hi<strong>ve</strong>’de<br />

kalan Nadir Şah, hanlığın idaresini Tahir Han’a 40 teslim ederek burada esir tutulan<br />

İranlıları serbest bıraktı <strong>ve</strong> ordusu için bölgeden asker kaydettirdi. 41 Bu askerleri ise<br />

oğlu Nasrullah Mirza’nın emrine <strong>ve</strong>rdi. Böylece Batı Türkistan’ın fethini tamamlayarak<br />

6 Aralık 1740 yılında Hi<strong>ve</strong>’den ayrılan Nadir Şah, Merv üzerinden Meşhed’e döndü.<br />

İran’a döndükten sonra Nadir Şah başta Sistan eyaleti olmak üzere bazı<br />

şehirlerde çıkan isyanlarla uğraşmak zorunda kaldı. Bu isyanların çıkış nedeni onun<br />

aşırı baskıcı olmasından kaynaklanıyordu. Oğlu Rıza Kulu Mirza’dan dahi zaman<br />

zaman şüphe eden Nadir Şah ülkede sıkı bir denetim uyguluyordu <strong>ve</strong> bu yüzden pek çok<br />

kişi idam edilmişti. 42<br />

1743 yılında Buhara’da Muhammed Hâkim Biy Atalık ölünce hanlıkta<br />

karışıklık çıkmış <strong>ve</strong> özellikle Kabil Biy Keneges, Şehrisebz’de isyan etmiş; İbadullah<br />

Biy Hıtay ise 12.000 kişilik bir ordu ile Fergana <strong>ve</strong> Taşkent’ten gelerek Semerkand,<br />

Miyankal, Karşı ile Buhara çevresini yağmalamıştır. Bunun üzerine Buhara hanı, önce<br />

Divmaşdi Biy komutasında 15.000 kişilik bir ordu, daha sonra ise Muhammed Emin<br />

Hoca Nakib <strong>ve</strong> Huday Kulu Koşbegi’ni Özbek <strong>ve</strong> Türkmenlerden oluşan 20.000 kişilik<br />

39 P. P. İvanov, Oçerki Po Istorii Sredney Azii (XVI-Seredina XIX v.), s. 152.<br />

40 Tahir Han’ın tahta çıkışı ile ilgili en ayrıntılı bilgi Muhammed Kâzım’da vardır. Onun ifadesine<br />

göre, fetihten sonra, Nadir Şah Harezm’in Beş Kale bölgesinin bütün kabile reislerini<br />

toplayarak şunları söyledi: “Sizin aranızda bu ülkeyi yönetebilecek birinin olup-olmadığını<br />

bana bildiriniz ki, onu yönetici yapayım.” Onlar şöyle cevap <strong>ve</strong>rdiler: “Bu ülkenin yönetimi<br />

Cengiz Han zamanından beri Cengiz Hanedanı’na aittir. Ancak sizin yüce buyruğunuz ne ise<br />

sizin köleniz olan bizler buna uyacağız.” Bundan Sonra, Nadir Şah, Buhara’daki Astrahani<br />

Hanedanlığı neslinden Tahir Mirza denen bir adamı atadı. Aynı gün Nadir bu Mirzayı tahta<br />

çıkardı <strong>ve</strong> ona bütün Harezm ülkesini yönetme yetkisi <strong>ve</strong>rdi. Bkz. Mervî, c: II, s. 817. ayrıca<br />

bkz. Esterâbâdî, s. 357.<br />

41 Bu rakamlar kaynaklarda farklıdır. Muhammed Kâzım esir sayısını 30.000 (c: II, s. 825), şahın<br />

ordusuna kaydedilen asker sayısını ise Aral bölgesi 6.000, Karakalpaklar 6.000 <strong>ve</strong> Harezm<br />

Özbekleri 12.000 olmak üzere toplam 24.000 (c: II, s. 818) olarak <strong>ve</strong>rir. Boukhary (s. 106) esir<br />

sayısını 10.000, kaydedilen asker sayısını 6.000 olarak <strong>ve</strong>rir. Hanway (s. 207) ise serbest<br />

bırakılan İranlı esir sayısının 20.000 civarında, Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’ndaki Özbeklerden ordusuna<br />

kaydettirdiği asker sayısını ise 8.000 olarak <strong>ve</strong>rmektedir. Munis (s. 65) esir sayısını 12.000,<br />

askere alınan Hi<strong>ve</strong>li sayısını 4.000 olarak <strong>ve</strong>rir. Serbest bırakılan bu esirler için Abi<strong>ve</strong>rd<br />

şehrinin güneyinde Hi<strong>ve</strong>abad şehri inşa edilmiş <strong>ve</strong> şehir Hindistan’daki Cihanabad’ın küçük bir<br />

modeli olarak tasarlanmıştır. Bkz. Mervî, c: II, ss. 825–826.<br />

42 Boukhary’nın ifadesine göre, her şehirde, bütün hane halkının öldürülmesi neticesinde binlerce<br />

evin kapısına kilit vurulmuştu. Bkz. s. 107.


523<br />

bir ordu ile İbadullah Biy üzerine göndermiş, ancak kesin bir sonuç alamamıştır. Bunun<br />

üzerine Ebu’l-Feyz, İran şahına durumu anlatarak İbadullah Biy’in Buhara’ya çok<br />

yaklaştığını bildirmiş <strong>ve</strong> acil yardım istemiştir. Nadir Şah, Ebu’l-Feyz’e yardım için<br />

önden başlarında Hasan Han Bayat <strong>ve</strong> Behbud Han Cindavul olduğu halde 12.000<br />

kişilik bir orduyu Mâ<strong>ve</strong>râünnehr’e göndermiş, arkasında da takviye için ölen atalığın<br />

oğlu Muhammed Rahim’i başka bir ordu ile Buhara’ya yollamıştır. 43<br />

Bu sıralarda İran’ın pek çok şehrinde ortaya çıkan isyanlar, sonunda Nadir<br />

Şah’ın öldürülmesine yol açtı. Bunun nedeni isyan çıkan yerlerde şahın önemli<br />

katliamlar yapması <strong>ve</strong> Farslıların da isyan edeceğini öğrenince bütün Farsları öldürme<br />

planı üzerinde çalışması onun sonunu hazırladı <strong>ve</strong> sonunda suikast sonucu öldürüldü. 44<br />

3. Seferin Sonuçları<br />

Nadir Şah’ın öldürülmesi İran’da <strong>ve</strong> kendisine tabi olan yerlerde karışıklığa yol<br />

açtı. Batı Türkistan’da da ölüm hadisesinin akisleri meydana geldi. Bu durum Buhara<br />

Hanlığı’nda kısa sürede sonucu belirleyerek hanedan değişikliği meydana getirdi.<br />

Buhara Hanlığı’nda sürecin bu şekilde gelişmesinde hanlıkta baskın grup olarak Mangıt<br />

kabilesine güçlü bir alternatifin bulunmayışı, hanlığın hem alan olarak hem de güç<br />

olarak oldukça zayıflaması, göçebe geleneklerin özellikle Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’ndaki kadar<br />

güçlü olmaması etkin olmuştur. Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nda ise Nadir Şah’tan sonra hanedan<br />

değişikliğinin meydana gelmesi zaman almıştır. Bunun nedeni ise hanlıktaki güç<br />

odaklarının birbirlerine baskın olamaması <strong>ve</strong> göçebe geleneklerinin güçlü olmasıdır.<br />

Şimdi bu iki hanlıktaki durumu etraflıca ele alalım.<br />

Muhammed Rahim Atalık daha Buhara’ya ulaşmadan önce Nadir Şah’ın<br />

öldürüldüğünü öğrenmesi uzun zamandır niyetinde olduğu Buhara tahtını ele geçirme<br />

43 Mervî, c: III, s. 1101–1102; Boukhary, s. 109. Muhammed Rahim, Nadir Şah tarafından<br />

dönüşte İran’a götürülmüştü. Hâkim Biy Atalık’ın ölümünü müteakip karışıklık çıkınca Nadir<br />

Şah, kendi kardeşinin oğlu Şah Kulu Han komutasındaki Merv, Serahs <strong>ve</strong> Tebrizli 6.000<br />

askerle Muhammed Rahim’i Buhara’ya gönderdi <strong>ve</strong> babasının makamını kendisine <strong>ve</strong>rdi.<br />

44 Mirza Mehdi Han Esterâbâdî (s. 425–426) <strong>ve</strong> Minorsky (s. 29) ölüm tarihini 20 Haziran 1747<br />

(11 Cemaziyelahir 1160), Boukhary ise (s. 110, dipnot 1) 23 Haziran 1747 olarak <strong>ve</strong>rir. Nadir<br />

Şah’ın sonunu hazırlayan bir diğer etmen de, aşağıda değinileceği üzere, onun Sünni akide ile<br />

Şii akideyi barıştırma girişimi olmuştur. Şiiliğe karşı Sünniliğe daha fazla rağbet etmesi<br />

ülkedeki Şii unsuru tedirgin etmiş <strong>ve</strong> olaylar Nadir Şah’ın öldürülmesi sonucunu doğurmuştur.


524<br />

planını gerçekleştirmesinin önünü açmış oldu. 45 Nadir Şah’ın öldürüldüğünü gizleyerek<br />

Buhara kalesine ulaştı <strong>ve</strong> Ebu’l-Feyz Han ile görüşmek istediğini belirtti. Görüşme<br />

sonunda onu tutuklatarak hapse attırdı. Bu sırada İbadullah Özbek’i takip edip onu<br />

sonunda öldüren Nadir Şah’ın Türkistan’a gönderdiği ordu Buhara’ya döndüğünde<br />

Muhammed Rahim’in tahta oturduğunu <strong>ve</strong> Ebu’l-Feyz Han’ı da hapsettirdiğini öğrendi.<br />

Nadir Şah’ın öldürüldüğünden haberi olmayan askerler şahın kayınpederinin hapse<br />

atılmasını onaylamadılar <strong>ve</strong> Muhammed Rahim’e bir mektup göndererek hanın serbest<br />

bırakılmasını istediler. Aksi takdirde kaleyi işgal edeceklerini ilettiler. Bunun üzerine<br />

Muhammed Rahim Atalık şahın öldürüldüğünü söyleyerek şöyle dedi: “kendinize<br />

geliniz <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>n içinde memleketinize dönünüz. Aptalca davranmayınız. Şayet<br />

Muhammed Rahim Han bir Özbek <strong>ve</strong> bu sebeple hanlık hakkı yoktur diyorsanız<br />

düşünün! Nadir Şah pek çok kıralı yerinden yurdundan etti.” 46 Askerlerin direncini<br />

kırmak için onlara pek çok hediye gönderdi. Ayrıca ordu içindeki Afganları kışkırtarak<br />

onları kendi safına katarak kaleye aldı. 47 Aynı gece Ebu’l-Feyz Han’ı idam ettirdi.<br />

Ertesi gün hanın idam edildiğini <strong>ve</strong> Afganların yanlarından ayrıldığını öğrenen İran<br />

ordusu Buhara’dan çekildi. Böylece Muhammed Rahim Han amacına ulaşmış oldu.<br />

Muhammed Rahim hükümdarı öldürmesine rağmen, hemen hanlık tahtında<br />

hak iddia etmedi. Önce ölen hanın oğlu Abdülmümin’i tahta çıkardı. Ancak bir süre<br />

sonra bir bahane ile onu da öldürterek yerine Ubeydullah’ı getirdi. Bir müddet sonra<br />

onu da öldürerek hanlık tahtına kendisi geçti. Böylece Cengiz Han’dan sonraki<br />

Türkistan tarihinde ilk kez onun soyundan olmayan biri, Muhammed Rahim, hanlık<br />

tahtında hak etmiş oluyordu. Mangıt kabilesinden olan Muhammed Rahim’in bu<br />

harekete kalkışmasında Nadir Şah’ın yanında birkaç yıl kalması etkili olmuştur. Bir<br />

Türkmen olmasına rağmen Nadir Şah’ın kendisini hükümdar ilan etmesi Muhammed<br />

45 Dönemin Orta Asya kaynakları hanlık yetkisinin Ebu’l-Feyz’den alınmasında Nadir Şah’ın rolü<br />

konusunda anlaşmazlık içindedir. Bazıları Muhammed Rahim Han’ın tamamen bağımsız<br />

hareket ettiğini söylerken bazıları Ebu’l-Feyz’in elinden hanlık yetkesini Nadir Şah’ın aldığını<br />

ileri sürerler. Bkz. Anke von Kügelgen, Die Legitimierung der mittelasiatischen<br />

Mangitendynastie in den Werken ihrer Historiker (18.-19. Jahrhundert), ss. 243–244.<br />

46 Boukhary, s. 113.<br />

47 Boukhary, s. 113; Mervî, c: III, s. 1124.


525<br />

Rahim üzerinde derin izler bırakmış <strong>ve</strong> uygun zaman geldiğinde de hanlık tahtına<br />

oturarak yönetimi eline almıştır.<br />

Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nda da durum, Buhara’ya göre biraz geç olsa da benzer şekilde<br />

sonuçlanmıştır. Nadir Şah’ın Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nı ele geçirmesi, hanlıktaki kargaşa ortamını<br />

azaltmayıp daha da artırmıştır. Fetihten sonra yönetimde zaten zayıf olan hanların<br />

durumu daha da kötüleşmiş <strong>ve</strong> hanlıkta Abdülkerim Buhari’nin deyimiyle “han<br />

oyunculuğu dönemi”, 48 Howorth’un deyimiyle de “garip bir hükümet şekli” 49<br />

başlamıştır. İnak <strong>ve</strong> atalık denen kabile beylerinin elinde kukla olan hükümdarın hiçbir<br />

yetkisi yoktu. Han değişikliği o kadar olağan hale gelmişti ki, Munis’in ifadesine göre<br />

Tahir Han’dan İltüzer Han’ın Hi<strong>ve</strong>’de hanedan değişikliğine giderek Kongrat<br />

Hanedanlığı’nı iktidara getirdiği tarih olan 1804’e kadar yirmi kadar han iktidara<br />

getirilmişti. 50<br />

Nadir Şah’tan sonra Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nda üç önemli grubun güç mücadelesini<br />

görmekteyiz. Bunlar Kongratlar, Mangıtlar <strong>ve</strong> Türkmenlerdir. En güçlü kabile<br />

Kongratlar olmasına rağmen özellikle Nadir Şah’ın ölmesinden hemen sonraki dönemde<br />

Mangıt Kabilesi, Kongrat Kabilesi için önemli sorun oluşturmuştur. Bir müddet sonra,<br />

başta Yomutlar olmak üzere Türkmen kabilelerinin Hi<strong>ve</strong>’ye göçleri <strong>ve</strong> XVIII. yüzyılın<br />

altmışlı yıllarından itibaren hanlığın siyasi yaşamına etki etmeleri 51 öyle bir hal almıştır<br />

ki, bu durum Munis’in ifadesine göre, hanlıktaki şehirlerin ıssızlaşmasına <strong>ve</strong> harabeye<br />

dönüşmesine yol açmış, yoksulluk had safhaya çıkmıştır. 52 Kongrat Kabilesi’nin reisi<br />

Muhammed Emin İnak 53 bu mücadeleden sonunda kendi kabilesi Kongrat, tüccarlar, din<br />

adamları <strong>ve</strong> diğer bazı Türkmen kabilelerinin yardımını alarak başarıyla çıkmıştır. Oğlu<br />

İvaz İnak döneminde daha da güçlenen Kongratlar, İltüzer Han zamanında ise<br />

yönetimde değişikliğe giderek kendileri hanlık makamını üstlenmişlerdir. Han<br />

48 Boukhary, s. 180.<br />

49 Howorth, s. 916.<br />

50 Munis, ss. 66–81.<br />

51 İvanov, s.153.<br />

52 Munis, s. 109.<br />

53 Nadir Şah tarafından İlbars Han ile birlikte öldürülen İş Muhammed Biy’in oğlu olan<br />

Muhammed Emin İnak, İltüzer Han’ın dedesidir.


526<br />

olmalarında Nadir Şah’ın <strong>ve</strong> Muhammed Rahim’in etkisi büyüktür. İltüzer daha inak<br />

iken kardeşi Kutluk Murad Bey ile bir görüşmesinde ona şunları söylemiştir:<br />

“Timurlenk, Nadir Şah <strong>ve</strong> Buhara Hanı Mangıt Muhammed Rahim hükümdar<br />

evladı mıdır, yoksa bizim gibi insanlar mıdır Onlar cesaretleri <strong>ve</strong> nitelikleri sonucu<br />

hükümdar olmuşlardır. Allah’a şükürler olsun ki, akla, cesarete <strong>ve</strong> askerlere sahibim.<br />

Daha ne kadar bu kukla hana yardım edeceğim Allah’ın izni ile kendim han olmak<br />

istiyorum. Senin fikrin nedir Kazak Han’a bir miktar para <strong>ve</strong>rip onu ülkesine<br />

göndereceğim, sonra da Yomut belasından kurtulacağım.” 54<br />

Ertesi gün, Kazak hanı memleketini göndererek hanlığını ilan etmiştir.<br />

Her iki hanlıkta da Cengiz Han soyundan gelmeyen birinin hanlık tahtına<br />

oturması yine de kolay kabullenilmemiştir. Buhara’da tahta çıkma töreni Semerkand’da<br />

yapılmaktaydı. 55<br />

Ancak Muhammed Rahim bu tören için Semerkand’a gelme isteği<br />

şehir halkı tarafından reddedildi. Ayrıca başta Şehrisebz olmak üzere diğer şehirler de<br />

kendisine önemli oranda muhalefet etmiştir. Ancak yeni hükümdar bütün muhalifleri<br />

bastırarak yönetimde egemenliğini sağlamlaştırmıştır. Hi<strong>ve</strong> Hanlığı’nda da İltüzer,<br />

kendisini han ilan ettikten sonra hanlıktaki kabilelerin muhalefetiyle karşılaşmıştır.<br />

Mesela, Uygur kabile lideri Bek Pulad Atalık, İltüzer’in Cengiz Han neslinden<br />

olmaması dolayısıyla onu onaylamamıştır. Ne var ki, İltüzer Han bütün muhalifleri<br />

ortadan kaldırarak hanlıkta tek söz sahibi konumuna yükselmeyi başarmıştır. 56<br />

Nadir Şah’ın Batı Türkistan <strong>seferi</strong>nin, uzun süreli olmasa da bir diğer etkisi<br />

dinî alanda görülür. Cihan hâkimiyeti mefkûresine sahip Nadir, şah olur olmaz ilk<br />

uygulamalarından birini din alanında reforma hasretmiştir. Hedefinde Hindistan,<br />

Osmanlı ülkesi <strong>ve</strong> Batı Türkistan olduğu <strong>ve</strong> buralar hep Sünni akideye göre yönetildiği<br />

için bu ülkeleri fethetse bile başarısının mezhep farkı yüzünden uzun süreli<br />

54 Boukhary, s. 183–184.<br />

55 Buhara’da tahta çıkan her hükümdarın taç giyme töreninin tamamlanması için atanmasından on<br />

gün sonra Timur’un başkenti Semerkand’a gitmesi gerekmekteydi. Burada, hanlığın önemli<br />

kişileri, beyler, din adamları, en üst rütbeli kimseler <strong>ve</strong> Özbek kabile temsilcilerinin huzurunda,<br />

hanlar dört köşe şeklinde, işlenmiş, büyük taştan yapılmış, üzerinde Kuran’dan çeşitli ayetlerin<br />

yazıldığı kök-taş üzerine otururlardı. Bkz. Leonid Nikolaevich Sobolev, Latest history of the<br />

Khanates of Bokhara and Kokand, s. 2.<br />

56 Abdulkerim Boukhary’nın deyimiyle hanlıkta “kurdun zorla kabul ettirdiği bir barış ortamı”<br />

oluşmuştur. Bkz. Boukhary, s. 187.


527<br />

olamayacağının farkında olan Nadir Şah, daha Mugan Ovası’nda Şiilik ile Sünniliği<br />

uzlaştırma siyaseti gütmüştür. Bu uzlaştırma siyasetinin diğer amaçları ise en önemli<br />

dayanak noktaları olan Şiiliği zayıflatarak Safevilerin sonunu hazırlamak <strong>ve</strong> hac yolu<br />

ticaretinden pay almaktır. Bunun için Şah İsmail döneminden beri yürürlükte olan ilk üç<br />

halifeye (Ebubekir, Ömer <strong>ve</strong> Osman) lanet etme <strong>ve</strong> onların Müslüman ümmeti yönetme<br />

hakkını reddetme gibi bazı Şii uygulamalarını yasaklamıştır. Şii altıncı İmam Cafer-i<br />

Sadık’a dayandırılan Caferilik Mezhebi’ni ise İslam’ın beşinci mezhebi olarak kabul<br />

edilmesi için hem Osmanlı Devleti, hem de Türkistan Hanlıkları nezdinde girişimlerde<br />

bulunmuştur.<br />

1743’te Nadir Şah, İran, Afganistan <strong>ve</strong> Mâ<strong>ve</strong>râünnehr kökenli Şii <strong>ve</strong> Sünni<br />

âlimleri Necef’teki Ali türbesinde bir araya getirerek onlardan dinin temel noktalarında<br />

bir anlaşmaya varmalarını istemiştir. Sünni grubun başkanı Kükeltaş Medresesi<br />

müderrislerinden Hadi Hoca b. Alâeddin, Şii grubun başkanı ise Mollabaşı Ali<br />

Ekber’dir. Peygamberden sonraki ilk iki halifenin durumu, muta nikâhı <strong>ve</strong> Ali’nin İslam<br />

Peygamberinin tek <strong>ve</strong> gerçek temsilcisi olup olmadığı uzun tartışmalara yol açmış,<br />

ancak sonunda iki taraf uzlaşarak Şiiler Peygamberin sahabesine kötü söz söylememe,<br />

Sünniler de Caferiye Mezhebi’nin İslam’ın beşinci mezhebi olması konusunda<br />

uzlaşmışlardır. 57 Ancak bu sonuç Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmemiştir. Bunun<br />

üzerine iki taraf arasında 1743 yılında başlayıp üç yıl süren bir savaş çıkmıştır. Bu savaş<br />

ancak İran’da çıkan isyanlar nedeniyle Nadir Şah’ın zor durumda kalması üzerine sona<br />

ermiş <strong>ve</strong> karşılığında da İran hükümdarı teklifini geri almak zorunda kalmıştır. 58<br />

4. Sonuç<br />

Nadir Şah’ın Batı Türkistan’a karşı gerçekleştirdiği sefer XVI. yüzyıldan<br />

itibaren görülen İran-Türkistan mücadelesinin yeni bir aşamasıdır. XVIII. yüzyılda<br />

önemli askerî <strong>ve</strong> politik kriz yaşayan Batı Türkistan’da Nadir Şah’ın istila hareketi<br />

bölgedeki siyasal yapıyı önemli ölçüde sarsmıştır. Nadir Şah’ın emellerinin tahakkuk<br />

57 Kügelgen, ss. 245–249.<br />

58 Ernest Shree<strong>ve</strong>s Tucker, Religion and Politics in the Era of Nadir Shah: The Views of Six<br />

Contemporary Sources, ss. 5–7. Bkz. Pour, 125–128; Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri <strong>ve</strong><br />

Sefaretnameleri, ss. 84–85.


528<br />

etmesinde önemli bir bölge olan Batı Türkistan’daki İran’ın çalışmaları onun erken<br />

ölümü ile değişik bir mecraya kaymış <strong>ve</strong> Cengizli sülalesi mensuplarının yönetimlerinin<br />

ortadan kalkarak Buhara <strong>ve</strong> Hi<strong>ve</strong>’de yeni oluşumların meydana gelmesine neden<br />

olmuştur.<br />

KAYNAKÇA<br />

AKBIYIK, Hayrünnisa; “Cengiz Han Sonrası Asyasında Politik Geleneğe Dair”,<br />

Türkler, c: 8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, ss. 287–297.<br />

AXWORTHY, Michael; Sword of Persia: Nader Shah, from Tribal Warrior to<br />

Conquering Tyrant, London, New York: I. B. Tauris; New York: Palgra<strong>ve</strong> Macmillan,<br />

2006.<br />

BOUKHARY, Mir Abdoul Kerim; Histoire de l’Asie centrale (Afghanistan,<br />

Boukhara, Khiva, Khoquand) depuis les dernières années du règne de Nadir Châh<br />

(1153), jusqu’en 1233 de l’hégire (1740–1818), Pub., tr. et annotée par Charles<br />

Schefer, Paris, E. Leroux, 1876.<br />

BURTON, Audrey; “Russian Sla<strong>ve</strong>s in 17 th Century Bukhara”, Post-Soviet Central<br />

Asia, edited by Touraj Atabaki and John O’Kane, London: Tauris Academic Studies in<br />

association with the International Institute of Asian Studies, Leiden, Amsterdam 1998,<br />

ss. 345–365.<br />

DOĞAN, Orhan; Ebu’l-Hayır Han Dönemi Kazak-Rus Münasebetleri (1718–1748),<br />

İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yayımlanmamış<br />

Doktora Tezi, İstanbul, 2001.<br />

ESTERÂBÂDÎ, Mirza Muhammed Mehdi Han; Cihangüşâ-yı Nâdiri, editör: Seyyid<br />

Abdullah Envâr, İntişârât-ı Encümen-i Âsâr <strong>ve</strong> Mefâher-i Ferhengi, Tahran 1377.<br />

FRASER, James; The History of Nadir Shah, Formerly Called Thamas Kuli Khan,<br />

the Present Emperor of Persia. To Which is Prefix’d a Short History of the Moghol<br />

Emperors. At the End is inserted, a catalogue of about two hundred manuscripts<br />

in the Persia and other Oriental languages, collected in the East, W. Strahan,<br />

London 1742.


529<br />

HANWAY, Jonas; The Revolutions of Persia: Containing the History of the<br />

Celebrated Usurper Nadir Kouli from His Birth in 1687 till His Death in 1747. To<br />

Which Added Some Particulars of the Unfortunate Reign of His Successor Adil<br />

Shah, c: II, London 1753.<br />

HOWORTH, Henry H.; History of Mongols: From the 9 th to the 19 th Century, Part<br />

II, Burt and Franklin, London 1880.<br />

İVANOV, P. P.; Oçerki Po Istorii Sredney Azii (XVI-Seredina XIX v.), Akademik<br />

Nauk SSSR, Institut Vostoko<strong>ve</strong>deniye, Moskova 1958.<br />

KOČNEV, Boris D.; “The Last Period of Muslim Coin Minting in Central Asia (18th-<br />

Early 20th Century)”, Muslim Culture in Russia and Central Asia from the 18th to<br />

the Early 20th Centuries, (ed.) Herausgegeben von Michael Kemper, Anke von<br />

Kügelgen, Dimitriy Yermakov, Klaus Schwarzlag, Berlin 1966, ss. 431–444.<br />

KÜGELGEN, Anke von; Die Legitimierung der mittelasiatischen Mangitendynastie<br />

in den Werken ihrer Historiker (18.-19. Jahrhundert), Orient-Institut; Würzburg:<br />

Ergon in Kommission, Istanbul 2002.<br />

LOCKHART, Laurence; Nadir Shah: A Critical Study Based Mainly Upon<br />

Contemporary Sources, Luzac & co., London 1938.<br />

LUNIN, B. V.; Istoriya Uzbekistana v İstoçnikah: İz<strong>ve</strong>stiya Puteşest<strong>ve</strong>nnikov,<br />

Geografov i Uçenıh XVI-Pervoy Polovinı XIX v., Tashkent: Izd-vo “Fan” Uzbekskoy<br />

SSR 1988.<br />

MCCHESNEY, R. D.; “The Amirs of Muslim Central Asia in the XVIIth Century”,<br />

Journal of the Economic and Social History of the Orient, Vol. 26, No. 1. (1983),<br />

pp. 33-70.<br />

MERVÎ, Muhammed Kâzım; Âlemârâ-yı Nâdiri, editör: Dr. Muhammed Emin Riyahi,<br />

III cilt, İntişârât-ı İlmi, 3. basım, Tahran 1374.<br />

MİNORSKY, V. [M. Münir Aktepe]; “Nâdir”, MEB İslam Ansiklopedisi, c: 9, ss. 21–<br />

31.<br />

POUR, Ali Djafar; Nâdir Şâh Devrinde Osmanlı-İran Münâsebetleri, İstanbul<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi Osmanlı Müesseseleri <strong>ve</strong> Medeniyeti Tarih Kürsüsü,<br />

Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 1977.


530<br />

SAMİ, Mirza Abdu’l-Azim; Tarih-i Selâtîni Mangıtıyye (Istoriya Mangıtskih<br />

Gosudarey), Izdanie Teksta, Predislovie, Prevod i Primeçaniya L. M. Epifanovoy,<br />

Akadamiya Nauk Uzbekskoy SSR, Institut Vostoko<strong>ve</strong>deniya, Moskova 1962.<br />

SOBOLEV, Leonid Nikolaevich; Latest history of the Khanates of Bokhara and<br />

Kokand, Translated from the Russian of the “Turkestan gazete” for 1876, by P. Mosa,<br />

Foreign Dept. Press, Calcutta 1876.<br />

Şir Muhammed Mirab Munis <strong>ve</strong> Muhammed Rıza Mirab Agehi; Firdaws Al-Iqbal:<br />

History of Khoresm, translated from Caghatay and Annotated by Yuri Bregel, Brill,<br />

Leiden 1999.<br />

TEHRANÎ, Muhammed Şefi; Tarih-i Nadir Şahi: Nadirname, editör: Rıza Şabani,<br />

Müessese-i Mutalaat <strong>ve</strong> Tahkikat-ı Ferhengi, Tahran 1369.<br />

The Cambridge History of Iran, c: 7, editörler: Peter A<strong>ve</strong>ry, Gavin Hambly, Charles<br />

Melville, Cambridge Uni<strong>ve</strong>rsity, Cambridge 1991.<br />

TUCKER, Ernest Shree<strong>ve</strong>s; Religion and Politics in the Era of Nadir Shah: The<br />

Views of Six Contemporary Sources, Unpublished Ph.D. Dissertation, Uni<strong>ve</strong>rsity of<br />

Chicago, 1992.<br />

UNAT, Faik Reşit; Osmanlı Sefirleri <strong>ve</strong> Sefaretnameleri, TTK, Ankara 1992.<br />

VAMBERY, Arminius; History of Bokhara from the Earliest Period Down to the<br />

Present: Composed for the First Time After Oriental Known and Unknown<br />

Historical Manuscripts, Kraus Reprint Corporation, London 1979.<br />

VESELOVKIY, N. I.; Oçerk Istoriko-Geografiçeskih Sviedieniy o Hivinskom<br />

Hanstvie ot Drevnieyşih Vremen do Nastoyaşçago, Tip. brat. Panteleevıh, St.<br />

Peterburg 1877.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!