Kalkınma Dergisi 58. Sayı - Türkiye Kalkınma Bankası
Kalkınma Dergisi 58. Sayı - Türkiye Kalkınma Bankası
Kalkınma Dergisi 58. Sayı - Türkiye Kalkınma Bankası
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> Yayını<br />
EKİM – ARALIK 2010 <strong>Sayı</strong> : 58<br />
TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş.<br />
Adına Sahibi<br />
Abdullah ÇELİK<br />
Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür<br />
İÇİNDEKİLER<br />
BASINDA KALKINMA<br />
Yazı İşleri Sorumlusu<br />
Necdet ŞAHİNKÜÇÜK<br />
Eğitim ve Halkla İlişkiler Müdürü<br />
ZORLU ENERJİ’YE 23 MİLYON DOLARLIK ENERJİ VERİMLİLİĞİ KREDİSİ 2<br />
KALKINMA ’YA ÜÇ ÖDÜL BİRDEN 3<br />
TÜRKİYE KALKINMA BANKASI’NDAN YATIRIMCILARA KREDİ FIRSATLARI 4<br />
MAKALE<br />
Yayına Hazırlık<br />
Mehmet Ali TOPRAKOĞLU<br />
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE BİRİM MALİYET ANALİZİ 5<br />
ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ GÖSTERGELERİ 18<br />
AKTUARYA 28<br />
KÖPEKLERDEN KORKAN ÇOCUK 47<br />
Yazışma Adresi<br />
dergi@kalkinma.com.tr<br />
EĞİTİM VE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ<br />
KALKINMA BANKASI HATIRA ORMANI OLUŞTURULDU 50<br />
KALKINMA RENEX ECO YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİ<br />
ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE YALITIM FUARINDA 51<br />
HİZMET İÇİ EĞİTİMLER 52<br />
BANKA DIŞI EĞİTİMLER 54<br />
• Dergide yayınlanan bütün yazılar<br />
kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.<br />
• Bu dergi ücretsizdir.<br />
• Dergimizde yayınlanan yazılardaki bilgi ve<br />
görüşlerin sorumluluğu yazarlara aittir.<br />
e-dergi OLARAK YAYINLANMAKTADIR.<br />
www.kalkinma.com.tr<br />
1
BASINDA <strong>Kalkınma</strong><br />
ZORLU ENERJİ’YE 23 MİLYON DOLARLIK<br />
ENERJİ VERİMLİLİĞİ KREDİSİ<br />
Zorlu Enerji Grubu iştiraklerinden Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> ile 23 milyon USD tutarında “Enerji Verimliliği Kredisi”<br />
anlaşmasına imza attı. Kredi Lüleburgaz’da bulunan doğal gaz kojenerasyon<br />
santralinin kapasite artırım çalışmalarında kullanılacak.<br />
14 Eylül Salı günü gerçekleştirilen “Enerji Verimliliği<br />
Kredisi” imza törenine Zorlu Enerji Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Olgun Zorlu, Zorlu Enerji Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Selen Zorlu Melik, Zorlu Enerji Grubu Başkanı<br />
Murat Sungur Bursa ve <strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong><br />
<strong>Bankası</strong> Genel Müdürü Abdullah Çelik ile banka<br />
yetkilileri katıldı.<br />
Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa,<br />
kredinin Lüleburgaz Santrali’nde kullanılacağını,<br />
2009’da devreye giren 50 MW’lık ilk ilave ile kurulu<br />
gücü 115,3 MW olan Lüleburgaz kojenerasyon<br />
santralinin kapasitesinin, bu yatırım ile 140 MW’a<br />
ulaşacağını söyledi.<br />
Bursa, ek yatırımın hayata geçmesi ile atık ısıdan<br />
elektrik enerjisi üretileceğini ve projenin, bu özelliği nedeni ile <strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> tarafından<br />
verimlilik artırıcı bir proje olarak değerlendirilmesinden enerji sektörü ve Zorlu<br />
Enerji Grubu adına gurur duyduklarını ifade etti.<br />
Enerjinin verimli ve tasarruflu kullanımının dünyanın geleceği açısından önemine değinen<br />
Bursa, “Enerji sektöründe faaliyet gösteren oyuncular olarak, gelecek yatırımlarımızda en<br />
yeni ve en uygun teknolojileri kullanarak enerjinin verimli üretimini ve enerjimizi aldığımız<br />
kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamayı birincil önceliğimiz olarak benimsemeliyiz” dedi.<br />
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş’nin <strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong>’ndan sağladığı ortalama % 3<br />
değişken faizli kredinin vadesi, üç yıl geri ödemesiz, 12 yıl olarak belirlendi.<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> Genel Müdürü Abdullah Çelik ise krediyi Avrupa Yatırım <strong>Bankası</strong><br />
Çevre ve Enerji Kredisi, Dünya <strong>Bankası</strong> Temiz Teknoloji Fonu ve Dünya <strong>Bankası</strong> Enerji Verimliliği<br />
Kredisi olmak üzere 3 ayrı kaynaktan temin ettiklerini açıkladı.<br />
Çelik, bugüne kadar 100’den fazla yenilenebilir enerji projesinin değerlendirilerek toplam<br />
1.050 MW gücünde 64 adet projenin kredilendirildiğini, tahsis edilen kredilerin 973 milyon<br />
TL’sinin sözleşmeye bağlandığını, 8 HES, 1 jeotermal ve 1 çöp gazından elektrik üreten tesisin<br />
üretime geçtiğini, 2010 yılı sonuna kadar 10 tesisin daha üretime geçmesini beklediklerini<br />
ifade etti.<br />
2010 yılı içerisinde ağırlıklı enerji olmak üzere alınan kredi başvurularının 1.6 Milyar TL’ye<br />
ulaştığını bildiren Çelik, yurt dışından temin edilen uzun vadeli uygun kaynakları, enerjinin<br />
verimli kullanımını sağlayacak projelere aktarmak suretiyle bir kamu bankası olarak <strong>Türkiye</strong><br />
enerji sektörünün gelişimine katkı sağlamaya devam edeceklerini dile getirdi.<br />
2<br />
ENERJİ DÜNYASI EYLÜL 2010
BASINDA <strong>Kalkınma</strong><br />
KALKINMA ’YA ÜÇ ÖDÜL BİRDEN<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong>, “LACP”’ in düzenlediği En<br />
İyi İletişim Materyalleri Yarışmasında katıldığı ilk yıl 3<br />
ödül birden kazandı.<br />
<strong>Kalkınma</strong> 2009 Yılı Faaliyet Raporu, halkla ilişkiler sektöründeki en iyi uygulamaların profesyonellerle<br />
paylaşılması amacıyla kurulan ve merkezi ABD’de olan Amerikan İletişim Profesyonelleri<br />
Ligi’nin (LACP) düzenlediği “ 2010 Spotlight Awards “ Yarışmasında üç ödül birden almış olmanın<br />
haklı gururunu yaşıyor.<br />
“Basılı Yıllık Raporlar” dalında her yıl düzenlenen, aralarında Amerika Birleşik Devletleri, Kanada,<br />
Avustralya’nın da bulunduğu birçok ülkeden profesyonel kuruluşun katıldığı, İlk İzlenim, Genel<br />
İfade, Görsel Tasarım, Yaratıcılık, Verilen Mesajın<br />
Açıklığı ve Algılama gibi kriterler çerçevesinde değerlendirme<br />
yapılan ve kuruluş yetkilileri tarafından<br />
çok zorlu geçtiği ifade edilen yarışmada, <strong>Kalkınma</strong><br />
2009 Faaliyet Raporu, en büyük ödül olan<br />
Platin ödülünü alarak birinci sırada yer aldı.<br />
<strong>Kalkınma</strong> 2009 Faaliyet Raporu, yarışmanın bütün kategorilerindeki<br />
tüm iletişim materyalleri arasında “En Çarpıcı<br />
(Most Engaging) İletişim Materyali” ödülünü alarak,<br />
bir kez daha en iyi olduğunu gösterdi.<br />
<strong>Kalkınma</strong>, raporuyla, yukarıdaki ödüller dışında,<br />
Dünya çapında 1100 başvurunun katıldığı yarışmada<br />
“2010’un En İyi 100 İletişim Materyali” alanında<br />
jüriden 100 üzerinden 99 puan alarak Dünya<br />
üçüncülüğü kazandı ve ulaşılması zor bir başarıya<br />
imza atmış oldu.<br />
3
BASINDA <strong>Kalkınma</strong><br />
TÜRKİYE KALKINMA BANKASI’NDAN<br />
YATIRIMCILARA<br />
KREDİ FIRSATLARI<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> A.Ş. Kredi ve Pazarlama Müdürlüğü Kıdemli Amiri Erhan SAYDAM<br />
02.12.2010 günü Oda Başkanımız Kerim AYDOĞAN’ı ziyaret ederek <strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong>’nın<br />
yatırımcılara ve işletmelere sağladığı kredi imkânları hakkında bilgi verdi.<br />
Saydam, <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong>’nın <strong>Türkiye</strong>'nin kalkınması için; anonim şirket statüsündeki teşebbüslere<br />
kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde kredi vermek, iştirak etmek suretiyle finansman ve işletme<br />
desteği sağlamak amacı ile kurulmuş A.Ş. statüsünde bir kalkınma ve yatırım bankası olduğunu<br />
ifade ederek, amaçlarının yurtiçi ve yurtdışı tasarrufları kalkınmaya dönük yatırımlara yöneltmek,<br />
sermaye piyasasının gelişmesine katkıda bulunmak, yurtiçi, yurtdışı ve uluslararası ortak<br />
yatırımları finanse etmek ve her türlü kalkınma ve yatırım bankacılığı işlevlerini yapmak olduğunu<br />
söyledi.<br />
Bu güne kadar <strong>Türkiye</strong> de birçok yatırım projelerine kredi sağlandığını belirten Saydam, Alanya<br />
firmalarının da yatırımları için kredi ve finansman desteği vermeye hazır olduklarını, bu konuda<br />
gerekirse firmaların ayağına hizmet götürdüklerini vurguladı.<br />
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Alanya Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı Kerim AY-<br />
DOĞAN ise <strong>Türkiye</strong> <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong>’nın Ortaklık yapısı itibariyle bir kamu bankası olmasına karşın,<br />
hizmet anlayışı ve yatırımcılara yaklaşımı açısından adeta bir özel sektör dinamizminde olduğunu<br />
belirterek, bankanın kredi imkânlarının Oda üyelerine duyurulması için ellerinden geleni<br />
yapacaklarını söyledi.<br />
*Alanya Ticaret Odası WEB Sitesi.<br />
4
MAKALE<br />
Hazırlayanlar<br />
Kredi Değerlendirme I Müdürlüğü<br />
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI<br />
VE BİRİM MALİYET ANALİZİ<br />
İlkgün ATIŞ-Kd. Uzman<br />
Hakan AY-Kd. Uzman<br />
Mehmet ÇAYLIDEMİRCİ-Uzman<br />
Günümüzde gittikçe artmakta olan enerji talebi, konvansiyonel enerji kaynaklarının ekosistem üzerindeki<br />
olumsuz etkisi ve arz güvenliği; yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının önemi ve kullanım zorunluluğunu<br />
ortaya çıkarmıştır. Bu enerji kaynakları içinde halen en popüler olanları; Rüzgâr Enerjisi,<br />
Güneş Enerjisi, Jeotermal Enerjisi ve HES’dir. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Maliyet Analizleri yapılarak,<br />
sürdürülebilir Enerji yatırımlarının yapılması; Yenilenebilir Enerji Kaynakları tabanlı Enerji Üretim<br />
teknolojilerinde de gelişme, büyüme ve maliyet düşmeleri sağlayacaktır. Bunun sonucu olarak<br />
çevreye daha az zarar verilecektir.<br />
1. GİRİŞ<br />
Ülkemizde 5346 sayılı “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına<br />
İlişkin Kanun” 10.05.2005 tarihinde yayınlanmıştır. 18.4.2007 tarihinde yapılan değişikler ile beraber;<br />
a) Perakende satış lisansı sahibi tüzel kişiler, bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
elektrik enerjisi üreten YEK (Yenilenebilir Enerji Kaynağı) Belgeli tesislerin işletmede on yılını tamamlamamış<br />
olanlarından, bu maddede belirlenen esaslara göre elektrik enerjisi satın alırlar.<br />
b) Bu Kanun kapsamında satın alınacak elektrik enerjisi için uygulanacak fiyat; her yıl için, EPDK’nın<br />
belirlediği bir önceki yıla ait <strong>Türkiye</strong> ortalama elektrik toptan satış fiyatıdır. Ancak uygulanacak bu fiyat<br />
5 Euro Cent/kWh karşılığı Türk Lirasından az, 5,5 EuroCent/kWh karşılığı Türk Lirasından fazla olamaz.<br />
Ancak 5,5 Euro Cent/kWh sınırının üzerinde serbest piyasada satış imkânı bulan yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarına dayalı lisans sahibi tüzel kişiler bu imkândan yararlanırlar. Bu madde kapsamındaki<br />
uygulamalar 31.12.2011 tarihinden önce işletmeye giren tesisleri kapsar.<br />
Ancak Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulamanın sona ereceği tarih, 17.12.2009 tarihinde Resmî Gazetede<br />
yayımlanarak 2 yıl süreyle uzatılmıştır.<br />
Görüldüğü gibi YEK kapsamında Elektrik Üretiminde 10 yıllık bir alım (31.12.2013’den önce işletmeye<br />
girmesi koşuluyla) ve alım fiyat garantisi verilmektedir. Bu kanun kapsamına giren yenilenebilir enerji<br />
kaynakları: Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git ile kanal veya<br />
nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına<br />
uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarıdır.<br />
2. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE MALİYET ANALİZİ<br />
2.1. Güneş Enerjisi<br />
Güneşten iki şekilde Elektrik üretilmektedir. Bunlar;<br />
<br />
Güneş Kolektörleri<br />
Güneş Panelleri, Güneş Pilleri<br />
5
MAKALE<br />
2.1.1. Güneş Kolektörleri<br />
Güneşin ısısını Kolektörler yardımı ile toplayarak oluşan ısı ile Elektrik üretimi gerçekleştirilmektedir.<br />
Kullanılan Kolektöre bağlı olarak aşağıdaki tipleri mevcuttur.<br />
<br />
<br />
<br />
Düzlemsel Kolektörler,<br />
Parabolik Oluk Kolektörler,<br />
Parabolik Çanak Tipi Kolektörler,<br />
Merkezi Alıcı Tipi Kolektörler<br />
2.1.2. Güneş Panelleri, Güneş Pilleri<br />
Yüzeylerine gelen güneş ısısını doğrudan elektrik enerjisine dönüştüren yarıiletken maddelerdir.<br />
Hücreler değişik teknolojilere sahiptir:<br />
38Kristal silikon teknolojisi: Monocrystalline, Multicrystalline ve Ribbon-sheet olmak üzere üç<br />
ana tip kristal silikon teknoloji vardır. Verimlilik % 12 – 17 arasındadır. Bu teknoloji pazarda % 90<br />
paya sahip en yaygın olanıdır.<br />
İnce Film teknolojisi: Dört tip ince film teknolojisi vardır. Maliyeti daha ucuzdur, fakat verimlilik<br />
düşüktür (% 5-13).<br />
2.1.3. Maliyet Analizi<br />
EİE’den alınan Tablo-1’de Güneş Enerjili sistemlerin maliyeti gösterilmektedir. Üretilen elektrik<br />
enerjisinin maliyet hesapları Santralin kurulacağı bölgeye bağlı olarak değişmektedir. Santralin<br />
kurulacağı alanın Güneşlenme Süresi ve Global Radyasyon Değerleri göz önüne alınarak yatırım<br />
yapılmalıdır.<br />
YEK kapsamında maksimum 0,055 €/kWh (~0,072 $/kWh) alım garantisi mevcuttur. Tablo–1 incelendiğinde<br />
net bir şekilde görüleceği gibi Güneş Kolektörleri ve Güneş Panellerinin işletme giderleri<br />
maksimum satış değerinin altındadır. Ancak mevcut koşullarda Güneş Enerjisinin diğer<br />
yenilenebilir ya da fosil yakıt kullanan santralleri destekleyici teknoloji olarak kullanılması uygundur.<br />
Yurt dışında yapılan desteklemeler ise;<br />
İspanya: Sabit fiyat uygulaması vardır, 50 MW altı CSP santralleri için 25 yıl boyunca 0.269375 €/<br />
kWh (~0,350 $/kWh) sabit fiyat garanti edilmektedir.<br />
Portekiz: Güneşten üretilen elektrik için sabit fiyat uygulaması vardır, 10 MW altı CSP santralleri<br />
için 0.27 €/kWh (~0,351 $/kWh), 10 MW üstü CSP santralleri için 0.16-0.20 €/kWh (~0,21-0,26 $/<br />
kWh) sabit fiyat garanti edilmektedir.<br />
Fransa: Sabit fiyat uygulaması vardır. 12 MW kurulu güç ve 1500saat/yıl işletme süresi ile sınırlı<br />
olmak üzere, 0.30 €/kWh (~0,39 $/kWh), denizaşırı yerlerde 0.40 €/kWh (~0,52 $/kWh), eğer<br />
binalara bağlanırsa artı 0.25 €/kWh, denizaşırı yerlerde 0.15 €/kWh (~0,195 $/kWh) sabit fiyat<br />
garanti edilmektedir. Bu tarifenin dışındaki üretim için 0.05 €/kWh (~0,065 $/kWh) fiyat uygulanır.<br />
Yunanistan: 100 MW kurulu güce kadar ana karada 0.25 €/kWh (~0,33 $/kWh), adalarda 0.27€/<br />
kWh (~0,35 $/kWh) sabit fiyat uygulaması vardır.<br />
İsrail: 20 MW üzeri 0,16 $/kWh, 100 kW ile 20 MW santrallerde 20 yıl için 0,20 $/kWh sabit fiyat<br />
uygulanır.<br />
6
MAKALE<br />
Tablo 1:<br />
Teknoloji<br />
Türü<br />
Sistem Verimi<br />
İlk Yatırım Enerji Maliyeti<br />
Maks. Çıkış<br />
Sıcaklığı (C 0 Maliyeti ($/<br />
Elekt. Isı )<br />
Elektrik ($/ Isı ($/kWh)<br />
kWe)*<br />
Düzlemsel - 50–70 80 250–1000 - 0,0013–0,004<br />
Parabolik 14 46 380 2800 0,15 0,0053<br />
Parabolik 24 79 700 5000 0,28 -<br />
Merkezi 15 46 600–700 3000 0,16 0,004<br />
Tek Kristal 12 - - 6000 0,29 -<br />
Çok Kristal 10 - - 6000 0,29 -<br />
Tek İnce 4 - - 5000 0,25 -<br />
Çoklu İnce 7 - - 5000 0,24 -<br />
(*) Tablodaki bu maliyetlere finansman maliyetleri dâhil değildir.<br />
Dünyada özellikle ABD (Sunwize, Evergreensolar, GreenBrilliance, Blue Square Energy), İngiltere (BP<br />
Solar, Pikingtom), Almanya (Conergy, Bosh Solar, Asola), Kanada (Day4Energy), İspanya (Atersa, Solaria),<br />
Fransa (Photo Watt, Tenesol), Japonya (Sharp, Kyocera, Sanyo Solar), Çin (Suntech Power, Solar-<br />
Fun) gibi ülkelerde güneş enerjisi sistemleri üretilmektedir.<br />
2.2. Jeotermal Enerji<br />
Jeotermal enerji yerkürenin iç ısısıdır. Bu ısı merkezdeki sıcak bölgeden yeryüzüne doğru yayılır. Jeotermal<br />
kaynaklar rezervuar sıcaklıklarına göre şöyle sınıflandırılmaktadır:<br />
<br />
<br />
Yüksek sıcaklıklı alanlar (150 °C'dan fazla),<br />
Orta sıcaklıklı alanlar (70 °C - 150 °C),<br />
Düşük sıcaklıklı alanlar (70 °C'dan düşük)<br />
Orta ve Yüksek sıcaklıklı alanlardan başlıca elektrik üretiminde, düşük sıcaklıklı alanlardan ise ısıtmacılık<br />
başta olmak üzere diğer kullanımlarda yararlanılmaktadır.<br />
Elektrik Üretiminde; rezervuarın sıcaklığına bağlı olarak aşağıda belirtilen türbinlerden en uygunu seçilmelidir.<br />
Türbin çeşitleri;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Atmosferik Egzozlu Konvansiyonel Buhar Türbinleri<br />
Yoğunlaştırmalı Konvansiyonel Buhar Türbinleri<br />
Çift Kademeli Buharlaştırma<br />
Çoklu Buharlaştırma<br />
İkili Çevrim Santralleri<br />
Hibrit Fosil Jeotermal Sistemler<br />
7
MAKALE<br />
İkili Çevrim Santralleri en sık kullanılan türbin türüdür.<br />
Jeotermal Elektrik Enerjisi Üretimi:<br />
MWe = Debi X ∆T X Joule Katsayısı X 10 -3<br />
Atım Sıcaklığı = 85 ºC<br />
∆T = Üretim Sıcaklığı – Atım Sıcaklığı<br />
Joule Katsayısı = 4,18<br />
Birim maliyet hesaplarının proje ömrünün tamamını kapsadığı düşünüldüğünde kapasite faktörü<br />
varsayımı da gerçekçi olacaktır. %85 kapasite faktörü literatürde sıklıkla kullanılan bir değerdir.<br />
Aşağıda bulunan Maliyet Analizi; 1 MW gücünde ve bu gücü üretebilecek debi ve rezervuar sıcaklığına<br />
sahip Jeotermal bir kaynakta kurulan Jeotermal Enerji Santraline göre hesaplanmıştır. Hesaplamalarda<br />
dünya maliyet ortalamaları dikkate alınmıştır. Finansman maliyeti dahil edilmemiştir.<br />
İlk Yatırım Bedeli: 2.500 $/kW (~1.920 €/kW)<br />
Yatırım Bedeli ve Lisans Bedelleri dâhildir. Bu bedelin bulunmasında; Ülkemizde 2005 öncesinde<br />
işletmeye alınan jeotermal santrallerinin yatırım maliyetlerinin her şey dahil yaklaşık olarak<br />
1.500 – 2.000 $/kW arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bununla birlikte son iki yılda dünya<br />
enerji piyasalarında girdi fiyatlarına bağlı olarak güç santrali yatırım maliyetleri yaklaşık % 30–50<br />
oranında artış göstermiştir. Bu gelişmelere paralel olarak ortalama jeotermal santral yatırım maliyeti<br />
inşaat dâhil 2.500 $/kW olarak öngörülecektir.<br />
Toplam İlk Yatırım Bedeli: 2.500 $/ kW<br />
1.000 kW (1 MW) olan santralde: 2.500.000 $/MW (~1.920.000 €/MW)<br />
Yıllık Elektrik Üretim Miktarı: 1.000kW*365*24s*0,85 = 7.446.000 kWh<br />
Üretilen elektriğin YEK kapsamında satılması durumunda Satış Bedeli: 0,055 €/kWh<br />
(~0,0715 $/kWh)’ dur.<br />
İşletme maliyeti yaklaşık olarak 0,011 €/kWh (~0,014 $/kWh)’ tir.<br />
Yıllık Üretilen Elektriğin Karı:7.446.000kWh x (0,055-0.011) €/kWh<br />
Yıllık Kar: 327.624 € (~425.911 $)olarak hesaplanmaktadır.<br />
Dünyada jeotermal enerji sistemleri üreticileri arasında ABD (Rotoflow, Mafi-Trench, United Technologies,<br />
Power Engineers, Geothermal Development Associates, The Industrial Company, Processes<br />
Unlimited International), İsrail (Ormat), Japonya (Fuji Electric Group, Mitsubishi, Toshiba) firmaları<br />
başı çekmektedir.<br />
2.3. HES<br />
Mini ve mikro tesislerin temel özelliği baraj gölü gibi büyük yatırımlara gerek duyulmamasıdır.<br />
Mevcut akarsudan bir su alma yapısı ile alınan su akarsuya paralel eğimi çok az bir kanal ile taşınmakta<br />
ve uygun düşü sağlandığı yerde tesis kurulmaktadır. Hidrolik tesislerin güçlerine göre yapılan<br />
yeni sınıflandırma mini ve mikro tesislerin de eklenmesi ile aşağıdaki şekilde oluşmaktadır.<br />
8
MAKALE<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
P > 100 MW Büyük hidrolik tesisler<br />
100 MW > P > 20 MW Orta büyüklükteki tesisler<br />
20 MW > P > 1 MW Küçük tesisler<br />
1000 kW > P > 20 kW Mini tesisler<br />
20 kW > P (Güç) Mikro tesisler<br />
Bir akarsuyun belli bir en kesitinden birim zamanda geçirdiği su miktarına o suyun o andaki debisi<br />
denir ve aşağıdaki formülle hesaplanır:<br />
Q = V*A<br />
A: Akarsuyun ortalama kesit alanı (m²),<br />
V: Akarsuyun ortalama hızı (m/s)<br />
Q: Ortalama Debi (m³/s)<br />
Bir akarsudan potansiyel olarak güç geliştirebilmek için gerekli olan temel elemanlar akım ve düşüdür.<br />
Üretilen güç aşağıdaki formülle hesaplanır:<br />
P = e *H *Q *g<br />
P: Elektrik gücü çıktısı (kW)<br />
e: Verimlilik aralığı (0.75 – 0.88) veya (% 75 - % 88)<br />
H: Düşü (m)<br />
Q: Dizayn debisi (m³/s)<br />
g: Yerçekimi ivmesi (9.81 m/s 2 )<br />
Küçük ölçekli hidroelektrik uygulamalarda, "e" verimlilik değeri %81 alınırsa aşağıdaki eşitlik kullanılabilir.<br />
P (kW) = 7.95 * H (m) * Q (m³/s)<br />
Mikro-HES ’lerde kullanılan Türbin Tipleri:<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Pelton Türbini<br />
Turgo Türbini<br />
Francis Türbini<br />
Kaplan Türbini<br />
Crossflow Türbini<br />
Propeller Türbini<br />
Türbin seçimi Debi ve Hıza göre yapılmaktadır.<br />
Aşağıda bulunan Maliyet Analizi; 1 MW gücünde ve bu gücü üretebilecek debi ve Hıza sahip bir<br />
akarsuyun üzerine kurulan hidroelektrik üretim tesisi Enerji Santraline göre hesaplanmıştır. Kapasite<br />
Faktörü %80 olarak alınmıştır. Hesaplamalarda dünya maliyet ortalamaları dikkate alınmıştır.<br />
Finansman maliyeti dahil edilmemiştir.<br />
9
MAKALE<br />
İlk Yatırım Bedeli: 1.250 €/kW (~1.625 $/kW) civarında değişmektedir.<br />
Yatırım Bedeli ve Lisans Bedelleri dâhildir. Bu bedelin bulunmasında günümüzde türbin<br />
fiyatı 750–1.500 €/kW (~975–1.950 $/kW)’ tır. Ortalama 1.000 € (~1.300 $/kW) alınabilir. Montaj<br />
bedeli + diğer masraflar ( debi analizi, projelendirme v.s) yaklaşık % 25: 250 €/kW (~325 $/<br />
kW) Toplam kurulum bedeli: 1.250 €/kW olarak alınmıştır.<br />
1.000 kW (1 MW) ‘lık bir tesiste: 1.250.000 €/MW (~1.625.000 $/MW)<br />
Yıllık Elektrik Üretim Miktarı: 1.000kW*365*24*0,80: 7.008.000 kWh<br />
Üretilen elektriğin YEK kapsamında satılması durumunda Satış Bedeli: 0,055 €/kWh<br />
(~0,072 $/kWh) ’dur.<br />
İşletme maliyeti yaklaşık olarak 0,010 €/kWh (~0,013 $/kWh)’ tir.<br />
Yıllık Üretilen Elektriğin Karı: 7.008.000kWh x (0,055–0,010) Euro/kWh<br />
Yıllık Kar: 315.360 € (~409.968 $)olarak hesaplanmıştır.<br />
Dünyada hidroelektrik santrali üretiminde Çin (Zheijiang Orient, HS Dynamic Energy), ABD<br />
(American Hydro Corporation, Canyon Hydro, Hydro Gren Energy, Hydro West Group), Almanya<br />
(Wasser Kraft), Avusturya (Gugler, Global Hydrolics), Fransa (Mecamidi) firmaları başı çekmektedir.<br />
2.3.1. Bankamızca değerlendirilen HES Projelerinden Elde Edilen Sonuçlar:<br />
Bankamızca yapılan Hidro Elektrik Santralleri (HES) projesi değerlendirmesinde 30 adet HES<br />
başvurusu değerlendirilmiştir. Tablo 2–3–4. Bu değerlendirme sonucunda toplamda 315,10<br />
MW (2.760 GWh/Yıl)’lık kurulu güçle yıllık toplam 1.154.033.610 KWh/Yıl (1.154 GWh/Yıl)<br />
elektrik enerjisi üretilebileceği öngörülmüştür. Böylelikle bu HES’ ler için ortalama verimlilik<br />
katsayısı (üretebileceği elektrik miktarının kurulu güce oranı) 0,42 olarak hesaplanmıştır.<br />
Bu 30 adet HES projesi değerlendirilmesi sonucunda toplam 514.095.253.-USD Sabit Yatırım<br />
Harcaması yapılacağı ve bunun 263.282.085.-USD ’sinin İnşaat Harcaması, 166.438.361.-USD<br />
’sinin Makine-Teçhizat Harcaması olacağı öngörülmüştür.<br />
Bu projelerden 17 tanesinde Çin menşeli, 10 tanesinde Avrupa (Avusturya, Almanya, Slovenya)<br />
menşeli, 1 tanesinde Amerika menşeli ve 2 tanesinde yerli yapım Elektro Mekanik Teçhizat tercih<br />
edilmiştir. Elektro Mekanik Teçhizatta ağırlıklı olarak Çin mallarının tercih edilmesindeki en<br />
önemli sebep fiyat avantajı görülmektedir. Bu 17 Çin Malı projenin ortalaması alındığında 1<br />
MW için 201.301.-USD Elektro Mekanik Teçhizat harcaması görülmektedir. Avrupa menşeli<br />
olanlardan ortalama 506.776.-USD, Amerikan menşeli olanda 925.936.-USD ve Yerli Malı olanlarda<br />
ise 455.109.-USD olarak hesaplanmıştır.<br />
Her projede sabit yatırım miktarı; kapasite, debi, düşü, yapılabilirlik zorluğu, Elektro Mekanik<br />
Teçhizatın menşei gibi değişkenlere göre farklılık göstermektedir. Bununla birlikte, bu 30 projenin<br />
ortalaması olarak 1 MW‘lık Kurulu Güç için 1.646.051.-USD Sabit Yatırım Tutarı hesaplanmış<br />
olup bunun 768.353.-USD ’sini İnşaat Yatırımı, 577.677.-USD ‘sini Makine Teçhizat Yatırımı tutmaktadır.<br />
Projelerin ekonomik ömürlerinin 30 yıl olduğu düşünülürse üretilecek her 1KWh elektrik enerjisi<br />
için ortalama 0,0177.-USD/KWh ‘lik bir Sabit Yatırım Maliyeti gelmektedir.<br />
10
MAKALE<br />
11
MAKALE<br />
2.4. Rüzgâr Enerjisi Santralleri (RES)<br />
Rüzgâr enerjisi, güneş radyasyonunun yer yüzeylerini farklı ısıtmasından kaynaklanır. Yer yüzeylerinin<br />
farklı ısınması, havanın sıcaklığının, neminin ve basıncının farklı olmasına, bu farklı basınç da havanın<br />
hareketine neden olur. Güneş ışınları olduğu sürece rüzgâr olacaktır. Rüzgâr, güneş enerjisinin dolaylı<br />
ürünüdür. Dünyaya ulaşan güneş enerjisinin yaklaşık % 2 kadarı rüzgâr enerjisine çevrilir. Dünya yüzeyi<br />
düzensiz bir şekilde ısınır ve soğur, bunun sonucu atmosferik basınç alanları oluşur, yüksek basınç<br />
alanlarından alçak basınç alanlarına hava akışı oluşur.<br />
12
MAKALE<br />
Rüzgârdaki mümkün güç miktarı:<br />
w = ½ r A v 3 eşitliği ile verilir.<br />
w = güç/enerji<br />
r = hava yoğunluğu<br />
v = rüzgâr hızı<br />
A = Kanat Alanı<br />
EİE tarafından Rüzgâr Enerjisi Potansiyeli Atlası (REPA) yayınlanmıştır. Rüzgâr Enerjisi yatırımı<br />
yapılmadan önce yatırımın uygulanabilir olması için dikkat edilmesi ve bilinmesi gereken en<br />
önemli noktalar;<br />
<br />
<br />
<br />
50 metredeki Rüzgâr hızı 7 m/s veya üzeri olmalıdır.<br />
50 metredeki Kapasite faktörü %35 veya üzeri olmalıdır.<br />
Trafo Merkezleri ya da Enerji iletim Hatlarına yakın yerler tercih edilmelidir.<br />
Rüzgâr türbinlerinin ortalama ömrü 25 yıldır.<br />
Aşağıda bulunan Maliyet Analizi; 1 MW gücünde %35 kapasite faktörüne sahip bir noktada<br />
kurulan Rüzgâr Gülüne göre hesaplanmıştır. Hesaplamalarda dünya maliyet ortalamaları dikkate<br />
alınmıştır. Finansman maliyeti dahil edilmemiştir.<br />
İlk Yatırım Bedeli: 1.750 $/kW (~1.350 €/kW) Yatırım Bedeli ve Lisans Bedelleri dâhildir. Bu bedelin<br />
bulunmasında günümüzde 1 MW ve üstü rüzgâr türbinlerinde ortalama türbin fiyatı 1400<br />
$/kW’tır. Montaj bedeli + diğer masraflar *rüzgâr analizi, projelendirme v.s+ yaklaşık % 25: 350<br />
$/kW Toplam kurulum bedeli: 1750 $/kW olarak alınmıştır.<br />
Toplam ilk Yatırım Bedeli: 1.750 $/ kW *1.000 kW = 1.750.000 $/MW (~1.350.000 €/MW)<br />
Yıllık Elektrik Üretim Miktarı: 1.000kW*365*24s*0,35 = 3.066.000 kWh<br />
Üretilen Elektriğin YEK kapsamında satılması durumunda Satış Bedeli: 0,055 €/kWs (~0,072 $/<br />
kWh)’ dur.<br />
İşletme maliyeti yaklaşık olarak 0,010 €/kWh (~0,013 $/kWh) ’tir.<br />
Yıllık Üretilen Elektriğin Karı: 3.066.000kWh*(0,055–0,010) €/kWs<br />
Yıllık Kâr: 137.970 € (~179.361 $ ) olarak hesaplanmıştır.<br />
Dünyada rüzgâr enerjisi sistemleri üreten ülkelerin başında ABD (GE Wind, AeroCity Wind<br />
Power, DyoCore Inc.), Danimarka (Vestas, Neg Micon), Almanya (Enercon, REpower, Nordex,<br />
Siemens, Tacke Wind Technik), Hollanda (DarwinD, Emergya Wind Technologies), İspanya<br />
(Acciona, Gamessa), Hindistan (Suzlon), gelmektedir.<br />
13
MAKALE<br />
2.4.1. Bankamızca değerlendirilen RES Projelerinden Elde Edilen Sonuçlar:<br />
Rüzgâr enerji projelerinin maliyeti birçok parametreye bağlıdır. Bunlar; projenin toplam yatırım<br />
bedeli, işletme ve bakım giderleri, amortisman süresi ve kredi faiz oranlarıdır.<br />
Ayrıca, kurulum arazisinin kalitesine ve rüzgâr gücüne bağlı olan enerji üretimi; türbinlerin teknik<br />
emre amadeliği ve bakım ekibinin güvenilirliği faktörlerinin rüzgâr projesinin ekonomik gelişmesi<br />
üzerinde büyük etkisi vardır.<br />
RES projeleri sermaye yoğun projelerdir. Üretim maliyetleri aşağıdaki parametrelerle belirlenmektedir:<br />
Üretim, nakliye ve kurulum maliyetlerinden oluşan toplam yatırım maliyeti<br />
Proje hazırlık masrafları (izinler)<br />
Arazi bedeli<br />
Altyapı maliyetleri<br />
İşletme ve bakım maliyetleri<br />
Söz konusu sahadaki rüzgâr potansiyeli<br />
Emreamadelik (availability)<br />
Teknik Ömür<br />
RES projelerinin toplam yatırım tutarının maliyet dağılımında, 4 ana unsur bulunmaktadır.<br />
Proje Geliştirme : Proje için yapılan arazi keşfinden gerekli izin ve lisansların alınmasına kadar<br />
yapılan harcamalardır. Proje toplam yatırım tutarının %5 ‘ini içermektedir.<br />
: Proje bütçesinin % 75-80 kısmını oluşturmaktadır ve en fazla tutan kalem-<br />
Rüzgar Türbini<br />
dir.<br />
İnşaat Kalemi : Genellikle projenin yapıldığı arazi koşullarına göre değişmektedir. Ülkemiz<br />
koşullarında %10-15 gibi bir oranı oluşturmaktadır.<br />
ENH ve Şalt Sahası : RES’ten üretilen elektriğin en yakın trafo merkezine iletimi amacı ile yapılan<br />
masraftır. Bazı büyük projelerde ek olarak RES ‘in içinde de şalt sahası istenebilmektedir.<br />
Dünya global krizi öncesi Eylül 2008’e kadar, rüzgar türbini bulmak zordu. Üretici firmalar bazında<br />
sıraya girmek zaman alıyordu. Dünya genelinde ciddi yatırımlar vardı ve sektör %30 büyüme trendindeydi.<br />
Ekonomik krizle birlikte, hammadde maliyetlerinde, petrol ve türevlerinde düşüş oldu.<br />
Rekabet ve arz - talep dengesizliği nedeniyle, türbin fiyatlarında düşmeler görüldü.<br />
Kriz öncesinde, “anahtar teslimi” proje maliyetleri 1.500.000 €/MW iken şu anda maliyetlerin geldiği<br />
seviye 1.200.000 – 1.350.000 €/MW ‘dır.<br />
<strong>Türkiye</strong> piyasasına, 1998 yılında, Çeşme-Alaçatı’da ilk RES projesi ile giren türbin üreticisi firma Alman<br />
menşeli ENERCON’dur. Türbin fiyatları yüksek olmasına karşın, dişli kutusu olmaması (düşük<br />
bakım-onarım maliyeti) ve teknik bakım desteği ile sektörde otorite sahibidir.<br />
Vestas (Danimarka), Gamesa (İspanya), Suzlon (Hindistan), Nordex (Almanya) ve Siemens<br />
(Almanya) firmaları da ülkemizdeki RES projeleri ile ilgilenmektedir.<br />
Türbin güçleri artmaktadır. Geçmişte, 1- 0,4 ve 1,5 MW gücünde türbinler üretilirken günümüzde 2<br />
MW gücünde türbinler ağırlıklı olarak üretilmektedir. Bu durum arazi avantajı da sağlamaktadır.<br />
Gelecek yıllarda minimum 30 MW Kurulu gücünde RES projelerinin gündemde olacağı öngörülmektedir.<br />
14
MAKALE<br />
<strong>Türkiye</strong>, rüzgâr potansiyeli açısından, Avrupa Rüzgâr Atlası’nda, İngiltere’den sonra ikinci sırada<br />
yer almaktadır.<br />
Ülkemizde kurulu bulunan RES projelerinde, net enerji üretimi açısından bakıldığında “ kapasite<br />
kullanım oranı “ %30–40 seviyelerindedir.<br />
Bankamız, Kredi Değerlendirme I Müdürlüğü’nde incelenen iki enerji şirketlerine ilişkin toplam<br />
yatırım tutarı maliyetleri ve kurulu güçleri aşağıda tablolaştırılmıştır.<br />
1. ENERJİ ŞİRKETİNİN<br />
RES ADI<br />
KURULU GÜCÜ<br />
SAB. YAT. TUT.<br />
(ARSA DAHİL)<br />
(€)<br />
A RES 25,6 MW 36.350.761 1.419.951<br />
B RES 16 MW 24.821.940 1.551.371<br />
C RES 20,8 MW 28.410.142 1.365.872<br />
D RES 28,8 MW 41.819.299 1.452.059<br />
E RES 18,9 MW 19.104.965 1.010.845<br />
1 MW BAŞINA SAB.<br />
YAT. TUT. (€/MW)<br />
2. ENERJİ ŞİRKETİNİN<br />
RES ADI<br />
KURULU GÜCÜ<br />
SAB. YAT. TUT. (ARSA DAHİL)<br />
(€)<br />
1 MW BAŞINA SAB. YAT.<br />
TUT. (€/MW)<br />
F RES 30 MW 38.914.224 1.297.141<br />
* Birim maliyetin % 75-80 ‘i türbin maliyetini içermektedir.<br />
Bu tablolardan da anlaşılacağı üzere toplam 140,1 MW gücünde proje değerlendirilmiş olup, bu<br />
projeler için öngörülen Toplam Sabit Yatırım Tutarı 189.421.331 € (~245.247.730 $) bulunmuştur.<br />
Ortalama 1 MW başına Sabit Yatırım Maliyeti 1.352.044 € (~1.757.657 $) olarak hesaplanmıştır.<br />
15
MAKALE<br />
3. SONUÇ<br />
Dünyada fosil yakıtların tükenmekte olması, çevreye verdiği zararlar ve enerjide dışa bağımlılığa<br />
neden olması sonucu enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarına rağbeti artırmıştır. Ülkeler,<br />
kendi kaynaklarını kullanabildiği ve çevre kirliliğini azaltan güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, dalga<br />
enerjisi, biokütle enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerji ve hidrojen enerjisi gibi yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarına yönelmişlerdir. Son yıllarda, <strong>Türkiye</strong>’de de yenilenebilir enerji kaynaklarının<br />
kullanımını teşvik eden ve düzenleyen yasalar çıkarılmış, bu konuda önemli yatırımlar yapılmıştır.<br />
Yapılan araştırmada, yenilenebilir enerji kaynaklarından <strong>Türkiye</strong>’de yatırım potansiyeli açısından<br />
öne çıkan:<br />
Güneş Enerjisi<br />
Jeotermal Enerji<br />
Hidroelektrik Enerji<br />
Rüzgâr Enerjisi yatırımları incelenmiş ve bu yatırımların maliyetleri değerlendirilmiştir.<br />
YATIRIM TÜRÜ<br />
1 MW BAŞINA ORTALA-<br />
MA SABİT YATIRIM TUTA-<br />
RI (USD)*<br />
1 KWh BAŞINA ORTALAMA<br />
ÜRETİM MALİYETİ (USD)*<br />
GÜNEŞ (Kolektörleri, Panelleri,<br />
Pilleri)<br />
250.000–6.000.000 0,15–0,29<br />
JEOTERMAL 2.500.000 0,014<br />
HES 1.625.000 0,013<br />
RES 1.750.000 0,013<br />
(*) Tablodaki bu maliyetlere finansman maliyetleri dâhil değildir.<br />
Bunun sonucunda, dünyada teknolojisi halen gelişme aşamasında olan Güneş Enerjisi, yatırım maliyetleri<br />
açısından diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının üzerinde bulunmaktadır. Bu konuda, yatırım<br />
yapılan özellikle Avrupa ülkelerinde ciddi teşvikler söz konusudur. Güneş enerjisi yatırımlarının<br />
ülkemizde de yapılabilir seviyelere ulaşması için benzer teşviklerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.<br />
Öte yandan, jeotermal enerji yatırımlarında önemli bir faktör olan termal çıkış sıcaklığının göreceli<br />
olarak düşük olması bu yatırımların verimliliğinin dünya ortalamasının altında olmasına neden olmuştur.<br />
İncelenen enerji kaynakları arasında, jeotermal enerji yatırım maliyetleri, RES ve HES ’lerin<br />
yaklaşık olarak bir buçuk katı mertebesindedir.<br />
Bu kaynaklar arasında, 1 MW başına ortalama sabit yatırım tutarı ve 1 kWh başına ortalama üretim<br />
maliyeti açısından en düşük enerji kaynakları hidroelektrik enerji ve rüzgâr enerjisi olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır. RES’lerin 1 MW başına ortalama sabit yatırım tutarı HES’lerin bir miktar üzerinde<br />
olmakla beraber genel olarak birim maliyetleri birbirine oldukça yakındır. Bununla beraber RES<br />
projelerinde verimlilik katsayısının (üretebileceği enerji miktarının kurulu güce oranı) HES projelerine<br />
nazaran daha düşük olması ve rüzgâr enerjisi lisanslarında yaşanan sorunlar ile projelendirme<br />
ve yatırım konusunda uzman yüklenici firmaların sınırlı olması HES ’leri bu ikili arasında, yatırımların<br />
yapılabilirliği hususunda öne çıkarmaktadır.<br />
16
MAKALE<br />
Bankamızca değerlendirilen HES projeleri dikkate alındığında gün geçtikçe gelen projelerde 1<br />
MW başına harcanan sabit yatırım miktarının arttığı görülmektedir. Bunun ana sebebi <strong>Türkiye</strong><br />
genelinde verimliliği yüksek ve zorluk derecesi daha düşük projelerin önceden yapılmış olması,<br />
zamanla daha az verimli ve daha zor projelere doğru geçiş olmasıdır. Bu veriler ışığında MW<br />
başına sabit yatırım tutarlarının zamanla daha da artacağı beklenmektedir.<br />
(Not: Bu çalışmada €/$ paritesi 1,30 olarak alınmıştır.)<br />
Kaynakça:<br />
1. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı www.enerji.gov.tr<br />
2. Elektrik İşleri Etüd İdaresi www.eie.gov.tr<br />
3. http://www.enerjiplatformu.org/<br />
4. Jeotermal Enerji Teknolojisinde Yeni Gelişmeler, Ümran SERPEN<br />
5. Jeotermal Güç Ekonomisi: Genel Bakış, Adil Caner ŞENER, Niyazi AKSOY<br />
6. Mini ve Mikro Düzeyde Hidrolik Enerjiden Yararlanma Yolları,<br />
Ender DUYMUŞ, A.Özden ERTÖZ<br />
7. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Maliyet Analizi (V. Yenilebilir Enerji Kaynakları<br />
Sempozyumu Sunumu, 2009, Diyarbakır) Ö. Faruk ERTUĞRUL, M. Bahattin KURT<br />
8. T. <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> Proje Değerlendirme Raporları<br />
( Kredi Değerlendirme I Müdürlüğü, 2009-2010)<br />
17
MAKALE<br />
ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ<br />
GÖSTERGELERİ *<br />
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Müdürlüğü<br />
B.Ali EŞİYOK Kd. Uzman<br />
Giriş<br />
Uluslararası ticarette ülkelerin hangi sektörlerde uzmanlaşacaklarına ilişkin klasik iktisadın kurucularından<br />
Adam Smith Mutlak Üstünlük yaklaşımına (Theory of Absolute Advantages) dayalı bir<br />
uzmanlaşmayı savunurken, David Ricardo Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisini (Theory of Comparative<br />
Advantages) geliştirerek, mutlak anlamda maliyet üstünlüğünün değil, göreli maliyet üstünlüğünün<br />
uzmanlaşmayı ve uluslararası ticareti belirlediğini ileri sürmüştü. 21.yüzyıl koşulları göz<br />
önüne alındığında, en ucuza üreten ülkenin uluslararası rekabet gücü kazanarak ihracatını artırdığı<br />
görülmektedir. Başka bir anlatımla, günümüz dünyasında Adam Smith’in yaklaşımının geçerli<br />
olduğu söylenebilir 1 . Gelişmiş ülkeler teknolojinin öncelediği verimlilik artışları sayesinde rekabet<br />
güçlerini artırıp, uluslararası pazarlarlara hakim olurken, azgelişmiş ülkeler ancak emek yoğun<br />
sektörler temelinde uluslararası pazarlara girebilmekte bu süreç fakirleşerek büyüme sürecine<br />
neden olmaktadır.<br />
Uluslararası rekabet gücünde meydana gelen gelişmeleri analiz etmeyi hedefleyen bu yazı dört<br />
bölüm altında kurgulanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde birim işgücü maliyetlerinden türetilen<br />
rekabet gücü analizi hedeflenirken, ikinci bölümün konusunu uluslararası rekabet gücü analizlerinde<br />
bir rekabet gücü göstergesi olarak kullanılan reel efektif döviz kurunda meydana gelen<br />
gelişmeler oluşturmaktadır. <strong>Türkiye</strong>’nin seçilmiş ülkeler karşısında göreli (nispi) pozisyonu<br />
(rekabet gücü) üçüncü bölümde çözümlenirken, dördüncü ve son bölümde ise çalışmanın bulgularına<br />
yer verilmiştir.<br />
1.<strong>Türkiye</strong> ve Seçilmiş Ülkelerde İmalat Sanayinin Rekabet Gücündeki Gelişmeler<br />
Bu bölümün konusunu birim işgücü maliyeti kavramından hareketle <strong>Türkiye</strong> ve seçilmiş ülkelere<br />
ilişkin rekabet gücünün analizi oluşturmaktadır. Bu bağlamda ilk olarak birim işgücü maliyetirekabet<br />
gücü bağıntısı ortaya konmakta, izleyen alt bölümde ise birim işgücü maliyetlerinden<br />
hareketle türetilen uluslararası rekabet gücündeki gelişmelerin analizi hedeflenmektedir. Bu<br />
bölümün sonunda <strong>Türkiye</strong> özel imalat sanayine ilişkin birim işgücü maliyet endeksinden hareketle<br />
özel imalat sanayine ilişkin rekabet gücünde meydana gelen gelişmelerin analizi hedeflenmektedir.<br />
1.1.Birim İşgücü Maliyetleri ve Rekabet Gücü<br />
Birim işgücü maliyeti bir birim üretim için gereken dolar cinsinden ücret maliyetini ifade etmektedir.<br />
Birim işgücü maliyetine göre rekabet gücü iki değişkene bağlıdır. Bunlar; emek verimi ve<br />
dolarla ifade edilen ücret düzeyidir (Boratav, 2004 ).<br />
Birim işgücü maliyeti (ULC); birim ücret endeksi (UWI) ve reel efektif döviz kuru endeksi (REERI)<br />
olmak üzere;<br />
*Çalışmada esas olarak “normal” yıllar üzerinde durulmuş, göreli fiyatlardaki aşırı dalgalanma nedeniyle kriz yıllarını temsil eden 2008 ve sonrası<br />
yıllar analiz dışında tutulmuştur.<br />
1 Bkz. Boratav (2004).<br />
18
MAKALE<br />
ULC=UWI/REERI olarak yazılabilir. (1)<br />
Birim ücret endeksi (UWI); ücret endeksi (WI) ve işgücü verimliliği (APL) olmak üzere,<br />
UWI=WI/APL dir. (2)<br />
L; Üretimde çalışanlar endeksini, Q; Üretim endeksini göstermek üzere, işgücü verimliliğini gösteren<br />
kısmi verimlilik endeksi APL=Q/L olarak yazılabilir.<br />
2 nolu eşitlik 1 nolu eşitlikte yerine yazıldığında;<br />
ULC=WI/(REERI*APL) (3)<br />
eşitliğine ulaşılacaktır.<br />
3 nolu denklemin tersi alındığıda ise bulunan eşitlik rekabet gücü endeksi (CI) göstergesi olarak<br />
yorumlanacaktır: CI=1/ULC; CI=(APL*REERI)/WI. (4)<br />
4 nolu eşitlik rekabet gücünün işgücü verimliliği, reel efektif döviz kuru ve reel ücretler tarafından<br />
belirlendiğini ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla, 4 nolu eşitliğe göre bir ekonomide<br />
rekebet gücünün artması; tempolu verimlilik artışlarına, ulusal paranın devalüasyonuna ve reel<br />
ücret artışlarının verimlilik artışlarının altında kalmasına bağlı gözükmektedir.<br />
1.2.Birim İşgücü Maliyetleri: Uluslararası Bir Karşılaştırma<br />
<strong>Türkiye</strong> ile birlikte 30 ülkeye ilişkin birim işgücü maliyetlerini gösteren Tablo 1 bulguları incelendiğinde,<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin birim<br />
işgücü maliyetinin 2001<br />
Tablo 1: İmalat Sanayinde Birim İşgücü Maliyetleri (ULC)<br />
200<br />
yılında yaşanan kriz ile birlikte<br />
düştüğü, ancak 2004<br />
0<br />
yılından itibaren göreli olarak<br />
yükselmeye başladığı<br />
görülmektedir. <strong>Türkiye</strong> ile<br />
birlikte birim işgücü maliyeti<br />
düşen ülkeler; Finlandiya;<br />
Almanya; Japonya;<br />
Polonya; Solvak Cumhuriyeti;<br />
İsveç ve ABD olarak<br />
tespit edilmiştir.<br />
Kaynak: OECD.<br />
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Avusturalya 100 92.2 97.4 112.5 126.6 138.2 139.0 148.6<br />
Avusturya 100 98.6 99.2 103.2 104.3 103.9 101.0 101.4<br />
Belçika 100 102.4 104.4 110.4 111.0 111.0 111.0 112.7<br />
Kanada 100 100.9 103.8 119.0 132.2 142.4 151.2 1<strong>58.</strong>9<br />
Ç.Cumhuriyeti 100 112.5 126.3 130.4 127.2 129.3 130.4 129.2<br />
Danimarka 100 102.3 106.9 114.3 117.7 122.2 122.3 124.0<br />
Finlandiya 100 99.3 97.6 100.3 100.0 98.3 92.5 88.1<br />
Fransa 100 98.7 100.5 102.6 104.7 103.7 104.7 106.6<br />
Almanya 100 98.5 100.6 105.2 104.9 100.4 97.2 95.1<br />
Yunanistan 100 94.3 97.9 100.9 112.2 107.4 112.1 116.8<br />
Macaristan 100 108.1 116.4 113.5 124.3 127.7 117.4 125.1<br />
İzlanda 100 87.3 93.0 98.1 101.2 117.7 114.0 123.9<br />
İrlanda 100 97.5 90.8 99.9 102.2 102.7 99.9 101.9<br />
İtalya 100 102.0 106.9 118.9 124.1 125.9 129.7 134.6<br />
Japonya 100 91.6 86.4 81.0 79.2 71.3 62.0 55.5<br />
Kore 100 92.7 97.3 96.9 98.6 110.0 114.8 112.7<br />
Luksemburg 100 105.8 106.9 113.3 113.8 118.7 122.5 127.5<br />
Meksika 100 112.8 117.3 106.3 103.2 104.1 101.3 100.8<br />
Hollanda 100 101.9 106.4 115.7 117.0 115.1 114.0 116.6<br />
Yeni Zelanda 100 102.0 111.9 129.8 144.4 152.5 142.2 156.7<br />
Norveç 100 102.8 114.1 109.4 105.9 111.8 115.0 122.1<br />
Polonya 100 105.3 92.4 75.1 70.9 79.4 76.9 79.2<br />
Portekiz 100 100.1 101.9 103.5 105.1 106.8 107.7 105.6<br />
S. Cumhuriyeti 100 95.5 100.4 104.9 107.9 101.6 98.8 98.8<br />
İspanya 100 101.2 104.0 110.4 114.5 117.3 119.6 122.2<br />
İsveç 100 95.7 92.8 94.7 91.3 85.8 83.7 87.1<br />
İsviçre 100 106.0 112.9 114.8 114.1 115.1 115.3 114.1<br />
<strong>Türkiye</strong> 100 76.1 76.4 74.9 77.6 85.4 82.1 86.7<br />
İngiltere 100 97.5 100.2 96.9 102.2 101.0 103.2 105.8<br />
ABD 100 101.7 97.4 91.6 84.1 81.6 81.2 77.3<br />
Euro Bölgesi 100 99.7 105.2 119.6 125.1 122.5 122.3 125.2<br />
19
MAKALE<br />
1.2.1.Rekabet Gücü<br />
Tablo 1’de gösterilen birim işgücü maliyetinin tersi rekabet gücü göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu<br />
bağlamda Tablo 1’de gösterilen birim işgücü maliyet değerlerinin tersi alınarak rekabet gücü endeksine<br />
ulaşılmış, bulgular Tablo 2’de toplu olarak gösterilmiştir.<br />
Tablo 2: İmalat Sanayinde Rekabet Gücündeki Gelişmeler<br />
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Avusturalya 100 108.5 102.7 88.9 79.0 72.4 71.9 67.3<br />
Avusturya 100 101.4 100.8 96.9 95.9 96.2 99.0 98.6<br />
Belçika 100 97.7 95.8 90.6 90.1 90.1 90.1 88.7<br />
Kanada 100 99.1 96.3 84.0 75.6 70.2 66.1 62.9<br />
Ç.Cumhuriy 100 88.9 79.2 76.7 78.6 77.3 76.7 77.4<br />
Danimarka 100 97.8 93.5 87.5 85.0 81.8 81.8 80.6<br />
Finlandiya 100 100.7 102.5 99.7 100.0 101.7 108.1 113.5<br />
Fransa 100 101.3 99.5 97.5 95.5 96.4 95.5 93.8<br />
Almanya 100 101.5 99.4 95.1 95.3 99.6 102.9 105.2<br />
Yunanistan 100 106.0 102.1 99.1 89.1 93.1 89.2 85.6<br />
Macaristan 100 92.5 85.9 88.1 80.5 78.3 85.2 79.9<br />
İzlanda 100 114.5 107.5 101.9 98.8 85.0 87.7 80.7<br />
İrlanda 100 102.6 110.1 100.1 97.8 97.4 100.1 98.1<br />
İtalya 100 98.0 93.5 84.1 80.6 79.4 77.1 74.3<br />
Japonya 100 109.2 115.7 123.5 126.3 140.3 161.3 180.2<br />
Kore 100 107.9 102.8 103.2 101.4 90.9 87.1 88.7<br />
Luksemburg 100 94.5 93.5 88.3 87.9 84.2 81.6 78.4<br />
Meksika 100 88.7 85.3 94.1 96.9 96.1 98.7 99.2<br />
Hollanda 100 98.1 94.0 86.4 85.5 86.9 87.7 85.8<br />
Yeni Zelan- 100 98.0 89.4 77.0 69.3 65.6 70.3 63.8<br />
Norveç 100 97.3 87.6 91.4 94.4 89.4 87.0 81.9<br />
Polonya 100 95.0 108.2 133.2 141.0 125.9 130.0 126.3<br />
Portekiz 100 99.9 98.1 96.6 95.1 93.6 92.9 94.7<br />
Slovak 100 104.7 99.6 95.3 92.7 98.4 101.2 101.2<br />
İspanya 100 98.8 96.2 90.6 87.3 85.3 83.6 81.8<br />
İsveç 100 104.5 107.8 105.6 109.5 116.6 119.5 114.8<br />
İsviçre 100 94.3 88.6 87.1 87.6 86.9 86.7 87.6<br />
<strong>Türkiye</strong> 100 131.4 130.9 133.5 128.9 117.1 121.8 115.3<br />
İngiltere 100 102.6 99.8 103.2 97.8 99.0 96.9 94.5<br />
ABD 100 98.3 102.7 109.2 118.9 122.5 123.2 129.4<br />
Euro Bölgesi 100 100.3 95.1 83.6 79.9 81.6 81.8 79.9<br />
Kaynak: Tablo 1’den hareketle oluşturuldu.<br />
Ülkelere ilişkin rekabet gücünün gelişimi incelendiğinde, rekabet gücü yükselen başlıca ülkeler; <strong>Türkiye</strong>,<br />
Finlandiya, Almanya, Japonya, Kore, Polonya, S.Cumhuriyeti, İsveç ve ABD olarak tespit edilmiştir.<br />
Tablonun son satırında gösterilen Euro bölgesinin rekabet gücünün önemli ölçüde düştüğü saptanmaktadır.<br />
Buna göre Euro bölgesinde 2000 yılında 100 olan rekabet gücü endeksinin sonraki yıllarda düşmeye<br />
başladığı ve 2007 yılında 79.9’a kadar gerilediği saptanmaktadır. Benzer dönemde ABD’nin rekabet<br />
gücündeki artış dikkat çekmekte, 2000 yılında 100 olan ABD’nin rekabet gücünün, 2004 yılından<br />
itibaren tempolu bir şekilde arttığı izlenmektedir.<br />
20
MAKALE<br />
Rekabet gücü endeksi verilerine göre rekabet gücü en tempolu artan ülkelerin başında Japonya<br />
gelmektedir. Bu ülkenin rekabet gücünün 2000-2007 arasında %80.2 oranında arttığı izlenmektedir.<br />
Japonya ile birlikte rekabet gücü tempolu artan ülkeler sırlamasında öne çıkan diğer ülkeler<br />
ise ABD, Polonya, <strong>Türkiye</strong>, İsveç ve Finlandiya olarak tespit edilmiştir.<br />
2000-2007 döneminde rekabet gücü düşen ülkeler sıralamasında öne çıkan başlıca ülkeler ise Yeni<br />
Zelanda, Avusturalya ve Kanada olarak tespit edilmiştir.<br />
1.3.<strong>Türkiye</strong> İmalat Sanayinde Birim İşgücü Maliyetleri ve Rekabet Gücü<br />
Bu alt bölümün konusunu ticarete konu olan sektörlerin başında gelen imalat sanayinin rekabet<br />
gücünde meydana gelene gelişmelerin analizi oluşturmaktadır.<br />
Özel imalat sanayine ilişkin seçilmiş parametrelerin gelişimini gösteren Tablo 3 bulguları ve grafik<br />
1 incelendiğinde, 1989 yılı ile başlayan dönemde rekabet gücünün aşındığı izlenmektedir. Bu dönemde<br />
rekabet gücünün düşmesinde sermaye hareketlerinin bir sonucu olarak Doların reel fiyatındaki<br />
artış sonucu reel kurun değer kazanması ile birlikte, reel ücretlerdeki artış etkili olmuştur.<br />
Dönem boyunca emek veriminde gözlenen artışlar rekabet gücündeki düşmeyi engellemeye yetmemiş,<br />
birim işgücü maliyetleri artarken, rekabet gücü düşmüştür.<br />
1994 yılında ekonomide yaşanan kriz ve bunun sonucunda gündeme gelen yüksek oranlı devalüasyon<br />
ile birlikte yükselen reel ücretler rekabet gücünün bir önceki yıla göre önemli ölçüde yükselmesi<br />
ile sonuçlanmıştır. Ancak, rekabet gücünde bir sefere mahsus gerçekleşen bu sıçrama<br />
kalıcı olmamış, 2000 yılına gelindiğinde rekabet gücü endeks değerinin 1995 düzeyine yakın bir<br />
seviyede gerçekleştiği saptanmıştır. 2001 yılında gündeme gelen kriz sonucunda düşen ücretler<br />
ve gerçekleşen yüksek oranlı devalüasyon sonucunda rekabet gücü tekrar artmıştır. Ancak rekabet<br />
gücünde 1994 yılında yüksek devalüasyon nedeniyle gözlenen artış kalıcı olmamış, sonraki<br />
yıllarda düşerek 2007 yılına gelindiğinde, 1999 düzeyine gerilemiştir.<br />
Tablo 3: Özel İmalat Sanayiinde Birim İşgücü Maliyet ve Rekabet Gücü Endeksi (1997:100)<br />
L Q APL W UW ERI ULC CI<br />
1988 105.8 53.3 50.4 0.4 0.8 0.9 83.9 119.2<br />
1989 101.4 56.8 56.0 0.8 1.4 1.4 102.0 98.1<br />
1990 101.1 63.3 62.6 1.5 2.4 1.7 136.6 73.2<br />
1991 86.5 64.5 74.6 3.4 4.6 2.8 166.6 60.0<br />
1992 79.7 68.2 85.6 5.8 6.7 4.5 148.0 67.6<br />
1993 80.2 75.7 94.5 10.1 10.7 7.3 147.3 67.9<br />
1994 78.5 66.8 85.2 15.7 18.5 19.6 94.3 106.0<br />
1995 86.0 79.7 92.7 28.7 30.9 30.2 102.4 97.7<br />
1996 92.2 86.7 94.1 53.3 56.6 53.6 105.6 94.7<br />
1997 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0<br />
1998 101.6 100.1 98.5 183.5 186.3 171.8 108.4 92.3<br />
1999 91.7 95.8 104.5 327.1 313.1 275.8 113.5 88.1<br />
2000 90.3 105.2 116.5 495.3 425.3 412.2 103.2 96.9<br />
2001 82.6 93.3 113.0 649.2 574.5 807.1 71.2 140.5<br />
2002 84.4 104.8 124.2 900.9 725.5 994.2 73.0 137.0<br />
2003 87.0 116.3 133.7 1134.9 849.1 989.3 85.8 116.6<br />
2004 90.1 131.2 145.5 1315.2 903.6 940.3 96.1 104.1<br />
2005 90.2 138.2 153.2 1471.4 960.3 886.8 108.3 92.3<br />
2006 89.8 146.4 163.0 1656.5 1,016.10 945.2 107.5 93.0<br />
2007 91.9 153.4 166.9 1818.3 1,089.30 9<strong>58.</strong>2 113.7 88.0<br />
Kaynak: DPT verilerinden hareketle tarafımızdan düzenlendi.<br />
21
1988<br />
1989<br />
1990<br />
1991<br />
1992<br />
1993<br />
1994<br />
1995<br />
1996<br />
1997<br />
1998<br />
1999<br />
2000<br />
2001<br />
2002<br />
2003<br />
2004<br />
2005<br />
2006<br />
2007<br />
MAKALE<br />
Özetle, imalat sanayine ilişkin bulgular genel olarak değerlendirildiğinde, rekabet gücünün tempolu<br />
olarak artması ve kalıcı olmasında ana faktörün verimlilik düzeyi olduğu söylenebilir. Ücret<br />
bastırmalarına dayalı bir seçenek kalıcı olmamakta, ücret düşüşlerini yüksek oranlı ücret artışları<br />
izlemektedir . Rekabet gücünü etkileyen parametrelerden biri olan reel kur hareketleri de 1989<br />
yılında ödemeler dengesi bilançosunda sermaye hesabının serbestleştirilmesi sonucunda giderek<br />
sermaye giriş ve çıkışlarına bağlı olmaya başlamıştır. Başka bir anlatımla, 1990’lı ve sonraki yıllarda<br />
ulusal paranın değerlenmesi sermaye girişleri ile mümkün olurken, ulusal paranın değer yitirmesi<br />
krizler sonucunda gerçekleşmekte, reel kur değişkeni rekabet gücünde denetlenemeyen<br />
dışsal bir değişkene dönüşmektedir.<br />
Grafik:Özel İmalat Sanayiinde Rekabet Gücü Endeksi (1997:100)<br />
160.0<br />
140.0<br />
120.0<br />
100.0<br />
80.0<br />
CI<br />
60.0<br />
40.0<br />
20.0<br />
0.0<br />
2. Bir Rekabet Gücü Göstergesi Olarak Reel Efektif Döviz Kuru: Uluslararası Bir Karşılaştırma<br />
Bu bölümde Uluslar arası rekabet gücünün ortaya konmasında yaygın olarak kullanılan reel efektif döviz<br />
kurundaki gelişmelerin incelenmesi hedeflenmektedir 2 . Reel efektif döviz kuru hesaplamasında<br />
ülkenin ticaret ortaklarınca kullanılan tüm konvertibl paraların (Dolar, Euro vs.) ticaret hacmine göre<br />
ağırlıklandırılmış bir ortalamasından hareket edilmekte ve ticaret ortaklarındaki fiyat hareketleri de<br />
dikkate alınmaktadır. Başka bir anlatımla, reel döviz kuru (REER), yabancı ülkelerden üretilen malların<br />
yurtiçinde üretilen mallar cinsinden göreli fiyatını yansıtan ve uluslararası rekabet gücünü ölçmek için<br />
yaygın olarak kullanılan bir gösterge işlevi görmektedir. Reel efektif kur aynı zamanda ticarete konu<br />
olan malların yurtiçinde üretilme maliyetini de göstermektedir. Reel kurun artması, yani reel kurda<br />
yaşanan bir değerlenme, ticarete konu olan malların yurtiçi üretim maliyetinin göreli olarak arttığını,başka<br />
bir ifadeyle rekabet gücünün azaldığını göstermektedir 3 .<br />
Reel efektif döviz kurunun hesaplanmasında ülke ağırlıkları ile birlikte diğer temel bir konu yurtiçi ve<br />
yurtdışı fiyat endekslerinin seçimidir. Bu konuda yaygın olarak kullanılan endeksler olarak; tüketici fiyatları,<br />
toptan eşya fiyatları, GSYİH deflatörü, ihracat ve ithalat fiyatları ve birim ücret endeksi sayılabilir.<br />
Reel efektif döviz kuru aşağıda belirtilen formül yolu ile hesaplanmaktadır:<br />
REER P R / P R<br />
ji<br />
<br />
i<br />
i<br />
j<br />
j<br />
w<br />
ij<br />
2 Bu bölümde rekabet gücü göstergesi olarak kullandığımız reel efektif döviz kuru (RER), bu çalışmanın 3. bölümünde <strong>Türkiye</strong>’nin diğer ülkeler karşısınsa rekabet gücündeki<br />
gelişmeleri ortaya koymak için hesapladığımız nispi pozisyon analizindeki kurdan farklılık içermektedir. Başka bir anlatımla, yerli paranın reel dış değerindeki değişmelerin<br />
belirlenmesinde kullanılan reel efektif döviz kuru (REER) tanımı, nispi pzisyon analizinde hesapladığımız doların nominal fiyatını yerli fiyatlarla deflate eden reel kur<br />
tanımından farklılık göstermektedir.<br />
3 Dışa açık bir ekonomide, bir ülke uluslararası pazarlarda birden fazla ülke ile rekabet ve ticaret ilişkisi içerisinde olduğundan, reel kur yaygın olarak reel efektif döviz kuru<br />
şeklinde ifade edilmektedir. Reel efektif döviz kurunun hesaplanmasında, hesaplamaya hangi ülkelerin dahil edileceği, bu ülkelerin endeks içerisindeki ağırlıklarının nasıl<br />
tespit edileceği ve hangi endekslerin kullanılacağı gibi tercihler önem kazanmaktadır. Başka bir anlatımla, tek para birimi için hesaplanmış reel Döviz kurunun, rekabeti<br />
kısıtlı ölçüde yansıtması nedeniyle, birden fazla döviz kurundaki hareketin, göreli fiyatlarla deflate edilerek hesaplandığı reel efektif döviz kuru önerilmektedir.<br />
22
MAKALE<br />
Burada, P i <strong>Türkiye</strong>’nin fiyat endeksini,<br />
R i TL’nin Dolar karşılığını,<br />
P j J ülkesinin fiyat endeksini,<br />
R j J ülkesi parasının Dolar karşılığını,<br />
W ij <strong>Türkiye</strong> için J ülkesinin ağırlığını göstermektedir 4 .<br />
<strong>Türkiye</strong> ve diğer ülkelere ilişkin reel efektif döviz kuruna ilişkin bulgular toplu olarak Tablo 4’de<br />
gösterilmiştir.<br />
Tablo 4: Reel Efektif Döviz Kuru (REER) (2000:100)<br />
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
2007/200<br />
0<br />
YOAO<br />
Avusturalya 100 97.8 103.8 116.7 126.8 130.7 129.9 138.9 38.9 4.9<br />
Avusturya 100 99.6 100.9 103.8 104.2 103.2 101.6 101.2 1.2 0.2<br />
Kanada 100 96.3 95.7 106.7 113.1 119.8 125.9 131.2 31.2 4.1<br />
Ç.Cumhuriyet<br />
i<br />
100 106.2 112.2 108.8 113.9 119.7 124.9 127.3 27.3 3.6<br />
Danimarka 100 101.3 103.3 108.3 108.8 107.1 106.1 107.1 7.1 1.0<br />
Finlandiya 100 100.5 102.6 108.2 105.7 101.4 99.5 100.2 0.2 0.1<br />
Fransa 100 99.9 101.9 107.8 108.6 107.5 105.5 107.3 7.3 1.0<br />
Almanya 100 98.7 100.2 105.3 106.4 104.1 102.5 103.8 3.8 0.6<br />
Yunanistan 100 100.1 104.3 110.1 111.7 110.9 110.1 111.9 11.9 1.6<br />
Macaristan 100 107.9 103.8 104.8 125.9 126.5 118.3 130.4 30.4 4.2<br />
İrlanda 100 102.6 107.9 119.3 122.4 121.6 123.3 126.3 26.3 3.4<br />
İtalya 100 100.4 103.6 110.9 112.2 109.7 108.3 109.6 9.6 1.4<br />
Japonya 100 89.2 83.9 85.7 87.0 81.3 73.7 68.3 -31.7 -5.2<br />
Kore 100 93.1 97.2 99.9 101.5 111.8 118.0 116.1 16.1 2.3<br />
Meksika 100 105.2 105.4 95.6 92.9 96.1 96.2 96.2 -3.8 -0.5<br />
Hollanda 100 103.7 107.0 111.7 109.2 107.2 105.7 109.0 9.0 1.3<br />
Yeni Zelanda 100 98.9 108.4 125.3 134.7 140.8 129.9 140.2 40.2 5.2<br />
Norveç 100 102.7 110.8 110.5 104.0 106.7 105.7 106.7 6.7 1.0<br />
Polonya 100 111.9 100.0 89.0 92.9 102.5 103.2 105.4 5.4 1.1<br />
Portekiz 100 102.4 104.8 109.3 109.2 107.9 107.1 108.7 8.7 1.2<br />
S. Cumhuriyeti<br />
100 100.5 94.2 107.3 127.7 128.7 135.0 147.6 47.6 6.0<br />
İspanya 100 100.9 104.3 109.9 111.8 112.1 113.0 114.6 14.6 2.0<br />
İsveç 100 91.8 93.9 101.0 100.6 95.5 93.9 96.8 -3.2 -0.3<br />
İsviçre 100 102.6 106.9 108.0 106.6 103.9 100.8 97.2 -2.8 -0.4<br />
<strong>Türkiye</strong> 100 78.9 89.2 98.5 102.9 115.1 113.4 116.4 16.4 2.8<br />
İngiltere 100 96.9 97.3 93.6 101.5 100.0 99.8 96.0 -4.0 -0.5<br />
ABD 100 104.9 104.9 98.9 94.5 91.7 90.2 86.2 -13.8 -2.0<br />
Kaynak ve Notlar: IMF’nin Direction of Trade ve International Financial Statistics (IFS) veritabanı kullanılarak<br />
UNCTAD tarafından düzenlenmiştir. Endeksin yükselmesi rekabet gücünün düştüğüne işaret etmektedir. 10.<br />
sutun reel efektif döviz kurunun 2000 yılına göre artış oranını, son sutunda yer alan YOAO ise reel efektif döviz<br />
kurunun yıllık ortalama artış oranını göstermektedir. Yıllık ortalama artış oranındaki negatif değerler ilgili ülkenin<br />
rekabet gücünün yükseldiğini göstermektedir. Endeksin yükselmesi (revülasyon) rekabet gücünün düşüğüne<br />
işaret etmektedir.<br />
4 <strong>Türkiye</strong>’de TÜFE ve ÜFE fiyatlarına dayanan iki farklı reel efektif döviz kuru endeksi aylık olarak 1980 yılından itibaren Merkez <strong>Bankası</strong> tarafından<br />
hesaplanıp, yayınlanmaktadır.<br />
23
MAKALE<br />
Ülkeler düzeyinde reel efektif döviz kurundaki gelişmeler incelendiğinde, rekabet gücü yükselen ülkeler<br />
arasında Japonya, İngiltere ve ABD gibi gelişmiş merkez ülkeler öne çıkarken, Meksika gibi yeni sanayileşen<br />
ve İsveç ve İsviçre gibi hizmet temelli ekonomilerin öne çıktığı saptanmaktadır. Kuşkusuz<br />
Tabloda en dikkat çekici husus, Japonya’nın rekabet gücünde gözlenen çarpıcı gelişmede izlenmektedir:<br />
Japonya’nın rekabet gücünün 2000-2007 döneminde %31.7 gibi yüksek bir oranda arttığı saptanmaktadır.<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün, 2001 yılında yaşanan kriz yıllarında ve sonrasında gündeme gelen devalüasyon<br />
sonucunda önemli ölçüde yükseldiği, ancak sonraki yllarda yükselmeye başladığı, 2007 yılına<br />
gelindiğinde 2000 yılına göre %16.4 oranında gerilediği görülmektedir. Tablo 4 incelendiğinde rekabet<br />
gücü en fazla düşen ülkeler sıralamasında Slovak Cumhuriyeti, Yeni Zelanda ve Avusturalya dikkat çekmektedir.<br />
Tablonun son sütununda gösterilen reel efektif kurdaki yıllık ortalama artış oranları göz önüne alındığında,<br />
rekabet gücü yükselen ülkeler sıralamasında Japonya, ABD ve İngiltere ilk üç ülkeyi oluştururken,<br />
rekabet gücü düşen ülkeler sıralamasında S. Cumhuriyeti, Yeni Zelanda ve Avusturalya dikkat çekmektedir.<br />
3.<strong>Türkiye</strong>’nin Seçilmiş Ülkeler Karşısında Göreli (Nispi) Pozisyonu: Rekabet Gücündeki Gelişmeler<br />
Bu bölümde uluslararası rekabet gücündeki gelişmeler göreli (nispi) pozisyon endeksinden hareketle<br />
hesaplanacaktır. Nispi pozisyon hesaplaması reel kur hesaplamasına benzemekle beraber, bazı farklılıklar<br />
göstermektedir. Reel kur hesaplamalarında yurt içi ve yurt dışı göreli fiyatlar göz önüne alınırken,<br />
göreli pozisyona dayalı rekabet gücü analizinde, endeksin hesaplanacağı her ülke için ABD karşılığı kendi<br />
nominal döviz kuru ve yurt içi fiyat endeksindeki değişim dikkate alınmaktadır. Hesaplama sonucunda,<br />
her bir ülke açısından ortak bir para biriminin (1 ABD dolarının) satın alma gücündeki reel gelişme<br />
ortaya konmaktadır. Hesaplama esas olarak, göreli pozisyonundaki değişimin incelendiği ülkenin, diğer<br />
ülkelerin reel satınalma güçlerini gösteren endeks değerlerinin seçilen ülkenin endeks değerleri ile<br />
deflete edilmesi ile hesaplanmaktadır. Başka bir anlatımla, analize konu olan ülkelerin dolar/ fiyat endekslerinin,<br />
nispi pozisyonu incelenen ülkenin dolar/ fiyat endeksi ile deflate edilmesi sonucu rekabet<br />
gücü endeksine ulaşılmaktadır. Endeks değerinin 100’ün üzerinde çıkması nispi pozisyonu incelenen<br />
ülkenin rekabet gücünün düştüğünü, tersi durumda ise yükseldiğini göstermektedir (Kotan, 2002; Temel<br />
vd., 1995; Yükseler, 2005). Yüksel’den (2005) hareketle nispi pozisyon endeksi aşağıda belirtilen<br />
şekilde formüle edilebilir:<br />
SG nt =E nt / P nt (1)<br />
SG: 1 ABD Dolarının Satınalma Gücü<br />
E: 1 ABD Doları Karşılığı Yerli Para Birimi<br />
P: Fiyat Endeksi (2000:100 Bazlı)<br />
n: Ülkeler<br />
t: Yıllar (2000-2007 Dönemi)<br />
SGE nt : SG nt /SG n 1997 (2)<br />
SGE: 1 ABD Dolarının Satın Alma Gücü Endeksi (2000:100)<br />
RGE nt =SGE nt /TR-SGE t (3)<br />
RGE nt : Rekabet Gücü Endeksi,<br />
TR-SGE t : <strong>Türkiye</strong> Rekabet Gücü Endeksi<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin seçilmiş ülkeler karşısında tüketici fiyat bazlı göreli (nispi) pozisyonu Tablo 5’de gösterilmiştir.<br />
24
MAKALE<br />
Tablo 5 : <strong>Türkiye</strong>’nin Seçilmiş Ülkeler Karşısında Nispi Pozisyonu (Rekabet Gücü Endeksi)<br />
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 Orta<br />
Avusturalya 100.0 84.5 92.1 91.7 90.3 97.2 98.2 103.0 93.9<br />
Avusturya 100.0 79.0 87.0 87.4 88.9 99.6 100.4 107.5 92.8<br />
Belçika 100.0 79.1 87.3 87.5 89.0 99.3 99.7 107.0 92.7<br />
Kanada 100.0 80.1 93.6 99.3 103.5 108.2 102.4 113.1 100.0<br />
Çek.Cum. 100.0 74.1 73.9 77.6 78.6 82.6 78.3 81.4 78.1<br />
Danimarka 100.0 79.1 86.5 86.3 88.7 100.1 100.5 107.8 92.7<br />
Finlandiya 100.0 79.0 87.3 88.1 91.3 104.0 104.7 111.7 95.2<br />
Fransa 100.0 79.8 87.8 87.5 89.0 100.3 100.9 108.6 93.4<br />
Almanya 100.0 79.5 87.9 88.6 90.5 102.1 102.8 109.9 94.5<br />
Yunanistan 100.0 79.4 85.9 84.5 85.3 94.4 93.5 99.3 88.9<br />
Macaristan 100.0 73.2 73.8 75.0 72.6 79.1 82.8 79.8 76.6<br />
İzlanda 100.0 91.7 96.7 96.8 98.2 97.3 104.7 108.5 99.1<br />
İrlanda 100.0 77.3 82.9 81.5 82.8 92.7 91.2 95.0 86.2<br />
İtalya 100.0 78.9 86.4 85.6 87.0 97.8 97.9 105.1 91.2<br />
Japonya 100.0 89.5 109.7 124.3 132.6 155.5 168.7 203.6 140.6<br />
Kore 100.0 86.3 96.1 107.9 114.4 114.3 107.4 121.6 106.9<br />
Luksemburg 100.0 79.0 86.8 86.6 87.9 98.4 98.0 104.6 91.6<br />
Meksika 100.0 73.1 84.9 110.7 126.4 134.7 134.1 154.2 116.9<br />
Hollanda 100.0 77.8 84.5 84.2 86.4 97.4 98.5 105.9 90.7<br />
Y.Zelanda 100.0 82.9 86.5 82.7 81.0 84.9 92.0 94.5 86.4<br />
Norveç 100.0 78.1 80.7 85.3 92.4 99.8 100.1 108.3 92.1<br />
Polonya 100.0 70.3 81.1 93.7 97.5 96.8 94.6 98.2 90.3<br />
Portekiz 100.0 77.7 84.1 82.9 84.2 94.3 93.5 99.8 88.1<br />
S.Cumhur. 100.0 77.0 82.6 75.3 70.3 75.5 71.3 68.8 74.4<br />
İspanya 100.0 78.3 85.1 84.1 84.8 94.0 92.9 98.8 88.3<br />
İsveç 100.0 86.7 94.3 93.8 97.1 112.8 113.3 121.1 102.7<br />
İsviçre 100.0 77.9 84.3 88.4 92.6 105.1 108.0 122.3 96.9<br />
<strong>Türkiye</strong> 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0<br />
İngiltere 100.0 81.8 91.4 101.0 101.6 115.1 114.5 122.9 104.0<br />
ABD 100.0 76.6 88.8 106.1 118.1 131.1 131.0 151.8 114.8<br />
Brezilya 100.0 94.7 127.8 143.5 146.2 130.7 115.6 119.0 125.4<br />
Çin 100.0 78.1 92.8 112.1 123.2 137.6 136.1 147.7 118.2<br />
Hindistan 100.0 79.6 92.8 104.5 112.1 120.1 120.2 123.0 107.5<br />
Endonezya 100.0 86.0 82.2 86.7 97.3 109.9 94.5 105.6 94.6<br />
Rusya 100.0 67.2 73.5 77.3 74.9 74.8 67.6 69.6 72.1<br />
Kaynak: OECD veritabanından hareketle hesaplanmıştır.<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin nispi pozisyonunu gösteren Tablo 5 bulguları incelendiğinde, <strong>Türkiye</strong>’nin hedef pazarlarında<br />
rakip ülke pozisyonunda bulunan Çin ve Hindistan gibi ülkeler karşısında rekabet gücünün 2003 yılından<br />
itibaren düşmeye başladığı görülmektedir. <strong>Türkiye</strong>’nin en büyük ticaret ortaklarından olan Almanya<br />
ve Fransa’ya karşı rekabet gücünün ise 2005 yılından itibaren azalmaya başladığı saptanmaktadır.<br />
Yine ülkemizin dış ticaretinde önemli ağırlığa sahip ülkelerden İngiltere’ye karşı rekabet gücünün 2003<br />
yılından itibaren azalmaya başladığı izlenmektedir. <strong>Türkiye</strong>’nin dış ticaretinde önemli ülkelerden biri<br />
olan İtalya’ya karşı rekabet gücü ise 1990-2006 döneminde artarken, bu sürecin tersine döndüğü, 2007<br />
yılında İtalya’ya karşı rekabet gücünün azaldığı saptanmaktadır.<br />
25
MAKALE<br />
3.1.<strong>Türkiye</strong>’nin Rekabet Gücü Düşük Olan Ülkeler<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün düşük olduğu ülkeleri gösteren Tablo 6 verileri incelendiğinde, <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
Japonya, Kore, İsveç, İngiltere, ABD, Brezilya, Çin, Hindistan ve Meksika gibi ülkeler karşısında<br />
rekabet gücünün düşük olduğu saptanmıştır. Söz konusu bu ülkelerden özellikle Çin ve Hindistan gibi<br />
ülkelerin <strong>Türkiye</strong>’nin bir çok sektörde rakipleri olduğu düşünülürse, <strong>Türkiye</strong>’nin bu ülkeler karşısında<br />
rekabet gücünün düşük olmasının yarattığı olumsuz tablo daha da anlam kazanmaktadır.<br />
Tablo 6 : Ortalam Değerlere Göre <strong>Türkiye</strong>’nin Rekabet Gücünün Düşük Olduğu Ülkeler<br />
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 Orta<br />
Japonya 100 89.5 109.7 124.3 132.6 155.5 168.7 203.6 140.6<br />
Kore 100 86.3 96.1 107.9 114.4 114.3 107.4 121.6 106.9<br />
İsveç 100 86.7 94.3 93.8 97.1 112.8 113.3 121.1 102.7<br />
İngiltere 100 81.8 91.4 101.0 101.6 115.1 114.5 122.9 104.0<br />
ABD 100 76.6 88.8 106.1 118.1 131.1 131.0 151.8 114.8<br />
Brezilya 100 94.7 127.8 143.5 146.2 130.7 115.6 119.0 125.4<br />
Çin 100 78.1 92.8 112.1 123.2 137.6 136.1 147.7 118.2<br />
Hindistan<br />
100 79.6 92.8 104.5 112.1 120.1 120.2 123.0 107.5<br />
Meksika 100 73.1 84.9 110.7 126.4 134.7 134.1 154.2 116.9<br />
Kaynak: Tablo 5’den hareketle oluşturuldu.<br />
Tabloda göze çarpan olgulardan biri de, Japonya’nın ülkemiz karşısında geleneksel rekabet gücü üstünlüğü<br />
ile birlikte, Brezilya’nın <strong>Türkiye</strong> karşısında artan rekabet gücünde gözlenmektedir. Çin’in <strong>Türkiye</strong><br />
karşısında 2002 yılından itibaren artan rekabet gücü de dikkat çekmektedir.<br />
3.2.<strong>Türkiye</strong>’nin Rekabet Gücü Yüksek Olduğu Ülkeler<br />
Ortalama değerler kullanılarak, <strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün yüksek olduğu ülkeleri gösteren Tablo 7<br />
bulguları incelendiğinde, <strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün en yüksek olduğu ülkelerin başında Rusya, Çek<br />
Cumhuriyeti, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti gibi sonradan Pazar ekonomisine katılan ülkeler olduğu<br />
anlaşılmaktadır. Rekabet gücünün yüksek ancak göreli olarak sınırda olduğu ülkeler ise Kanada, İzlanda,<br />
İsviçre, Almanya, Fransa, Avusturalya, Avusturya, Hollanda, Finlandiya gibi gelişmiş (merkez) ülkelerin<br />
geldiği saptanmaktadır. Bilindiği üzere 2001 yılı <strong>Türkiye</strong>’de önemli bir ekonomik krizin yaşandığı,<br />
ani sermaye çıkışı ile birlikte yüksek boyutlu bir devalüasyonun gündeme geldiği yılı temsil etmektedir.<br />
Başka bir anlatımla, 2001 yılında <strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün yükselmesi TL’nin önemli ölçüde<br />
değer kaybetmesi ile yakından ilgilidir. Bu bağlamda, 2001 yılını izleyen yıllarda artan kısa vadeli sermaye<br />
girişleri sonucunda ulusal para tekrar değerlenmeye başlamış, <strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücü de göreli<br />
olarak düşmeye başlamıştır. <strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün özellikle 2005 yılından itibaren düşmeye<br />
başladığı, 2007 yılına gelindiğinde <strong>Türkiye</strong>’nin rekabet gücünün sadece Çek Cumhuriyeti, Yunanistan,<br />
Macaristan, İrlanda, Y.Zelanda, Polonya, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, İspanya ve Rusya gibi ülkeler<br />
karşısında yükseldiği saptanmıştır.<br />
26
MAKALE<br />
4. Sonuç<br />
Herhangi bir ülkenin uluslararası rekabet gücünde kalıcı başarımlar elde etmesinin en temel koşulu<br />
özellikle ticaret konu olan sektörlerin başında gelen imalat sanayinde elde edeceği tempolu verimlilik<br />
artışları ile yakından ilgilidir. Başka bir anlatımla, devalüasyonlara ve ücretlerin baskı altına alınmasına<br />
dayalı bir seçenek ancak kısa dönemde etkili olmakta, uzun dönemde kalıcı bir iktisat politikası seçeneği<br />
olmamaktadır. Bu bağlamda <strong>Türkiye</strong> gibi yarı-sanayileşmiş bir ekonominin imalat sanayiinde işgücü<br />
verimliliğini artırmaya yönelik bir strateji geliştirmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Bu ise ancak sanayide<br />
niteliksel bir dönüşümü sağlamayı hedefleyen bir kalkınma startejisinin hazırlanıp uygulanmasına bağlı<br />
gözükmektedir.<br />
Kaynakça<br />
Boratav, Korkut (2004), “Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Rekabet Gücü Göstergeleri”, İlhan Tekeli İçin Armağan<br />
Yazılar, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.<br />
Kotan, Zelal (2002), Uluslararası Rekabet Gücü Göstergeleri <strong>Türkiye</strong> Örneği, TCMB.<br />
Yükseler, Zafer (2005), <strong>Türkiye</strong>’nin Rekabet Gücündeki Gelişimi (1997-2004 Dönemi), TCMB.<br />
Temel, Adil, Kenan Tanrıkulu, Nihal Yener ve Cihan Yalçın (1995), Türk Ekonomisi’nin Rekabet Gücündeki<br />
Gelişmeler, DPT Yayını,<br />
http://www.oecd.org<br />
http://www.imf.org<br />
27
MAKALE<br />
Stratejik Planlama ve Kalite Yönetimi Müdürlüğü<br />
AKTUARYA<br />
Yücel Özbilgin-Müdür<br />
Geleceğin belirsiz olması nedeniyle kişilerin ileride karşılaşabilecekleri risklerin kendilerine verebileceği<br />
zararı en aza indirmek amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunması sigorta kavramını ortaya çıkarmıştır.<br />
Bu faaliyetler zaman içersinde kurumsallaşarak, sigortacılık mesleğinin oluşmasına yol açmıştır. Sigortacılık,<br />
genel ekonomi içinde hizmetler sektöründe yer almakta olup, sigortacı sigortalının risklerini<br />
belli bir zaman diliminde üzerinde anlaşılan bir bedel karşılığı üstlenmektedir. Aktuarya’da buradan<br />
hareketle doğmuş bir bilim dalı olmasına karşın, matematik, istatistik ve finans yöntemlerini ihtiva<br />
eden bir sigortacılık tekniği olarak gören kesimde bulunmaktadır. Aktuarya, sigortacılığın çıkış noktası<br />
olan risklerin alınıp satılmasına imkan sağlayan fiyatlamayı, koşullarını, risk içeriklerini vb. belirlemeye<br />
ve daha sonra bunların yönetilmesine dönük altyapıyı sağlamaya yönelik teknikleri içeren bir bilim<br />
dalıdır. Sigortacılık temelde iki ana bölümden oluşur.<br />
<br />
<br />
İnsan yaşamı ile ilgili sigortalar,<br />
Elemanter sigortalar<br />
Aktuarya her iki bölümlede ilgilenmekle birlikte, niteliği gereği daha karmaşık olan, insan yaşamı ile<br />
ilgili sigortalarla daha fazla ilgilenmiş hatta aktuarya denilince ilk akla gelen bu bölüm olmuştur. Yazımızda<br />
hayat sigortacılığına yönelik aktuaryal tekniklere değinilecektir.<br />
Aktuarya ve Hayat Sigortacılığı<br />
Sigortacılığın en önemli branşlarından birisi insanın yaşamı ile ilgili olarak yapılan hayat sigortalarıdır.<br />
Genelde şahısların yaşamları süresince elde ettikleri gelirler 18 - 60 yaşları arasında düzenlilik gösterir.<br />
Bu dönem içersinde kişiler çeşitli riskler nedeniyle bu düzenli gelirin kaybedilmesi tehlikesiyle karşı<br />
karşıya kalabilir ya da çalışma yaşının sonuna gelinmesi , yani emeklilik dönemine girilmesi dolayısıyla<br />
düzenli gelirin kaybedilmesi sözkonusu olabilir. Her iki durumun verdiği endişe sonucu düzenli gelire<br />
sahip kişiler bu olası kaybın telafisine ya da minimum hale getirilmesine çalışırlar.<br />
Bu olası kaybın telafisi iki biçimde yapılabilir.<br />
1. Kişi kendi kendini sigortalayabilir.<br />
2. Kişi elde ettiği düzenli gelirinden bir kısmını sigortacı kuruma prim adı altında ödeyerek<br />
kendini risklere karşı güvence altına alır.<br />
Birinci yöntem daha çok az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde sıkça görülür. İhtiyaç fazlası bir<br />
ev,tarla vb. alınıp bunların kiraya verilerek kişinin çalışma dönemleri dışında da düzenli gelir elde<br />
28
MAKALE<br />
etmesi sözkonusu olabilir. İkinci yöntem ise daha çok gelişmiş ülkelerde görülen ve çok geniş kitleleri<br />
kapsayan kurumsallaşmış bir yöntemdir. Bu yöntem hem idari hem de her yaş dönemini risklere karşı<br />
güvence altına alması açısından birinci yönteme göre mutlak bir avantaj sağlar.<br />
Ancak bu güvenceyi sağlayan kurumların güvenirliliği açısından sağlam temeller üzerine oturtulması,<br />
hem sigortalılar hem de sigorta şirketi açısından önem arzeder. Şöyle ki ; sigortalılardan küçük primler<br />
olarak toplanan tutar, sigorta şirketinde büyük bir kaynak haline gelir. Bu kaynaklar sigorta şirketlerine<br />
mali piyasalarda etkin bir rol oynama gücünü vermektedir. Sigortalılara da bu büyük kaynağın verdiği<br />
avantajlar prim ve karşılıkları oranında yansıtılır. Bu kaynakların sağladığı avantajlar sigorta şirketleri<br />
tarafından suistimal edilmediği sürece devamlılık ve güvenirlilik sağlanır. Bu büyük kaynağın sağladığı<br />
avantajlar, sigortalı ve sigortacı arasında dengeli bir şekilde paylaşılacak bir sistemin kurularak devamlı<br />
hale getirilebilir. Sigortalılarda bu büyük kaynağın gelirlerinden kendilerinin sağlayamacağı ölçüde gelir<br />
elde ederek geleceklerini güvence altına almış olurlar.<br />
Emeklilik sigortaları alanında çalışan kurumlar, bu ürünlerin niteliği gereği olarak orta , uzun ve hatta<br />
sonsuz vadeli fonlara sahip olurlar. Emeklilik sistemleri ile sermaye piyasalarının ilişkisi de burada başlar.<br />
Sermaye piyasasını orta, uzun ve sonsuz vadeli fonların arz ve talebinin yardımcı kuruluşlar aracılığıyla<br />
ve menkul kıymetlere bağlı olarak karşılaştığı piyasa olarak tanımlarsak, bu durumda emeklilik<br />
sigortası hizmeti sağlayan kurumlar sermaye piyasalarında fon arz eden ya da arz edebilecek kapasitesi<br />
olan taraf olarak karşımıza çıkar.<br />
Sigortalının ve Sigortacının Yükümlülüklerinin Eşitliği Prensibi<br />
Bir sigorta işletmesinin taahhütlerinin bugünkü değeri ile sigortalılardan alınacak primlerin bugünkü<br />
değerinin eşit olması gerekir. Buna "sigortalıların ve sigortacının yükümlülüklerinin eşitliği" prensibi<br />
denilir.<br />
Mortalite tablosu, bir toplumda yaşayanların, bulundukları farklı yaşlara göre yaşama ve ölme<br />
olasılıklarını veren bir tablodur. Ülkeden ülkeye hatta, toplumun farklı kesimleri için farklı mortalite<br />
tabloları oluşturulabilir. Ülkemize özgü bir mortalite talosu bugüne kadar oluşturulamamıştır.<br />
Sadece 1970’li yılların başlarında Ahmet ÖZSOY tarafından Türk Memurları ve Ordu Yardımlaşma<br />
Kurumu mensuplarına özgü mortalite tabloları yapılmıştır. Şu anda ülkemizde hayat sigortacılığı<br />
konusunda faaliyette bulunan sigorta ve bireysel emeklilik şirketleri, başka ülkelerde düzenlenmiş<br />
olan mortalite tablolarını hesaplamalarında kullanmaktadırlar.<br />
Komütasyon (Dönüştürme) tablosu ise mortalite tablosuna teknik faiz oranının dahil edilmesiyle<br />
oluşturulan, faiz ve olasılığın kombine edildiği, fiyatlama ve matematik karşılıkların hesaplanmasında<br />
kolaylık sağlayan bir tablodur. Komütasyon tablosu kullanılma nedeni ise farklı<br />
yaşlarda farklı ölüm ve yaşam olasılıklarının olmasındandır. Her yaşta ölüm ve yaşam olasılıkları<br />
aynı olsaydı böyle bir tablo düzenlenmesine ihtiyaç olmayacaktı. Ancak, realitede her yaşın<br />
ölüm olasılığı farklı olduğundan, komütasyon tablosu düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Sigorta matematiğini dar anlamda mali matematikten bir adım öne çıkartan husus rizikonun hesaplamalarda<br />
faiz ile birlikte dikkate alınmasıdır.<br />
29
MAKALE<br />
Hayat sigortası işlemleri insanların yaşamları ile direkt olarak ilgilidir. Sözleşme yapıldığı zaman<br />
sigortalılar hayattadır. Bir süre sonra bir kısmı ölecek, bir kısmı ise yaşayacaktır. Yapılacak sigortanın<br />
türüne göre bir kişinin hayatta kalması veya ölmesi sigortacı açısından rizikoyu oluşturacaktır.<br />
Eğer ölüm sigortası sözkonusu ise risk sigortalının ölmesi olayıdır. Buna karşılık bir yaşam sigortası<br />
sözkonusu ise sigortalının hayatta kalması sigortacı açısından riski oluşturacaktır. Karma (muhtelit)<br />
sigortalarda ise risk uygulanan sigorta tarifesindeki ölüm ve yaşam güvencelerinin ağırlığına göre<br />
değişir. Bu nedenle prim ve matematik karşılıkların hesaplamalarındaki bu önemli rolden dolayı<br />
yaşama ve ölme olasılıklarının gerçeği yansıtması gerekmektedir.<br />
Bir sigorta işletmesi sigorta tarifelerini düzenlerken, sigortalı sayısının mümkün olduğunca çok<br />
sayıda olmasını (büyük adetler kanunu çerçevesinde) ister. Az sayıda sigortalı ile yapılan sigortalar<br />
sigorta işletmesi açısından riskli olabilir. Bu durumda reasürans kurumlarını mümkün olan en yüksek<br />
oranlarda devreye sokmak gerekli olabilir. Reasürans (Riskin başka sigorta ya da reasürans<br />
kurumlarına devredilmesi) gerçekleşen riski teorik riske büyük sayılar kanunu gereği olarak yaklaştırır.<br />
Uygun bir ölüm düzeyi (mortalite) tablosu seçmek, hesaplamalarda gerçeği öngörecek uygun bir<br />
faiz oranı saptamak ve genel giderlerinin tümünü karşılayacak bir masraf oranı belirlemek gereklidir.<br />
Bu açıdan sigorta işletmelerinde teknik esasların düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır.<br />
Bir hayat sigortası sözleşmesi aktedildiğinde sigortacı riziko konusuna göre yerine getirebileceği<br />
yükümlülüklere karşı sigortalıdan prim adı altında ödeme veya ödemelerde bulunmasını ister. Başlangıçta<br />
saptanacak esaslara göre prim bir defada ödenirse buna tek prim (maktu prim) denir. Fakat<br />
genellikle ödemenin sigortalıya fazla yük getirmemesi için primin sigorta süresi veya belirli bir<br />
süre boyunca ödenmesi sağlanır. Bu primlere yıllık veya dönemsel primler adı verilmiştir.<br />
Prim Hesabı<br />
Net prim sigortalı ve sigortacının eşitliği prensibine göre hesaplanır. Net prim rizikoyu karşılayacak<br />
düzeyde sigortacıya ne kar ne de zarar bırakır. Gerçekte ise sigortalı sigortacının çeşitli giderlerini<br />
karşılamak üzere net prime ek olarak bir gider payı ile artırılmış brüt prim veya ticari prim ödenir.<br />
SP : Net Prim<br />
EP : Envanter Prim = SP + Yönetim Giderleri<br />
BP : Brüt Prim<br />
= EP + Tahsil Masrafları + Üretim Komisyonu<br />
Primi Belirleyen Unsurlar<br />
Ölüm Sigortaları<br />
SP = f (i,q)<br />
30
MAKALE<br />
Fonksiyonun anlamı ;ölüm sigortalarında primi belirleyen değişkenler faiz oranı ve ölüm oranıdır. Bu<br />
fonksiyonu sürekli kabul edip tam diferansiyelini yazarsak;<br />
f<br />
f<br />
f<br />
f<br />
dSP di dq , 0 , 0<br />
i<br />
q<br />
i<br />
q<br />
Buna göre faiz oranındaki değişiklikler primi ters yönde, ölüm oranındaki değişiklikler ise primi aynı<br />
yönde etkiler.<br />
Yaşam Sigortaları<br />
SP = f (i,p)<br />
Fonksiyonun anlamı ; yaşama bağlı sigortalarda primi belirleyen değişkenler faiz oranı ve yaşama oranıdır.<br />
Bu fonksiyonun tam diferansiyelini yazarsak;<br />
f<br />
f<br />
f<br />
f<br />
dSP di dp , 0 , 0<br />
i<br />
p<br />
i<br />
p<br />
Buna göre faiz oranındaki değişiklikler primi ters yönde, yaşama oranındaki değişiklikler ise primi aynı<br />
yönde etkiler.<br />
Matematik karşılık, belli bir anda sigortacı ve sigortalı yükümlülükleri arasında denge kurmayı sağlayan<br />
gerekli bir meblağ olarak karşımıza çıkar. Bir sigorta tarifesinde, sigorta şirketinin yıllık tahsilat ve ödemeleri<br />
aynı olmaz. Şirketin tahsil edeceği ve ettiği tutarlar ödemelerinden fazla ise bu fazlalık daha sonraki<br />
yıllarda sigortalılara ödeneceği öngörülüyorsa bu aradaki fark karşılık olarak tutulur. Matematik<br />
karşılığı, gelecek yıllarda şirketin ödeyeceği tutarların bugünkü değeri ile alınacak primlerin bugünkü<br />
değeri arasındaki fark olarak tanımlayabiliriz. Matematik karşılık genelde pozitif değer alır. Çabuklaştırılmış<br />
rant sigortaları gibi primi güvencenin yerine getirilmesinden sonra alınan sigortalarda, prim ödenmesinden<br />
önceki döneminde matematik karşılık negatif olur.<br />
Matematik karşılık gerçek anlamını orta ve uzun vadeli sigortalarda gösterir. Matematik karşılık hesaplanıldığı<br />
yılda sigorta işletmesinin karını etkileyen önemli bir unsurdur. Matematik karşılıklar net primlerden<br />
zaman içersinde oluşturulur.<br />
Matematik Karşılık Hesaplanma Yöntemleri<br />
1. Prospektif Matematik Karşılık<br />
Vt : t. yılda matematik karşılık<br />
Tt : Sigortacının ileride yerine getireceği yükümlülüklerin peşin değeri<br />
Ut : Sigortalının ileride ödeyeceği primlerin peşin değeri<br />
Vt = Tt - Ut<br />
31
MAKALE<br />
Sigortacının ileride yerine getireceği yükümlülüklerin bugünkü değeri ile sigortalının ileride<br />
ödeyeceği primlerin bugünkü değeri arasındaki fark prospektif matematik karşılık<br />
(ileriye dönük hesaplama yöntemi) hesabı olarak adlandırılır.<br />
2. Retrospektif Matematik Karşılık<br />
Sigortalının ödediği primlerin nihai değeri ile sigortacının yerine getirdiği yükümlülüklerin<br />
nihai değeri arasındaki fark retrospektif matematik karşılık ( geriye dönük hesaplama<br />
yöntemi) hesabı olarak adlandırılır.<br />
Bt : Sigortalının ödediği primlerin nihai değeri<br />
Ft : Sigortacının yerine getirdiği yükümlülüklerin nihai değeri<br />
Vt = Bt - Ft<br />
Her iki yöntemle hesaplanan matematik karşılık aynı sonucu verir.<br />
Matematik karşılık bu iki yöntemle hesaplanabildiği gibi ayrıca rekürans bağıntısı yardımıyla da<br />
bulunulabilir. Rekürans bağıntısı sigortanın başlangıcından bir yıl geçtikten sonra bulunan matematik<br />
karşılıklar arasındaki bir ifadedir. İlk yılın matematik karşılığı ilk yılın safi primi ile ilişkilendirilerek<br />
bulunur. O halde rekürans bağıntısı herhangi bir t anına ait bilinen matematik karşılık yardımıyla<br />
(t+1) yılına ait matematik karşılığı bulmamızı sağlar.<br />
4. Komütasyon (Çevirme) <strong>Sayı</strong>ları<br />
Komütasyon sayıları olasılık ve mali işlemleri bünyesinde toplayan sayılardır. Komütasyon<br />
sayıları sayesinde olasılık ve kesin faiz işlemleri kombine edilerek sigorta tarifesi düzenlenmesi ve<br />
kontrolü mümkün olur. Komütasyon tablosu, seçilen mortalite tablosundan belirli bir faiz oranıyla<br />
düzenlenir. Örnek varsayımsal mortalite tablosu aşağıdaki fonksiyondan kesikli olarak türetilmiştir.<br />
Gerçek bir mortalite tablosu 0 yaş ile 100-110 yaş arasını içerir.<br />
32
MAKALE<br />
MORTALİTE TABLOSU<br />
0 < x < 9 Radix = 1000<br />
x h(x) lx dx qx Px Mx ex X<br />
0 1,000 1.000 57 0,057 0,943 5,93 0<br />
1 0,943 943 61 0,065 0,935 0,063 5,26 1<br />
2 0,882 882 66 0,075 0,925 0,072 4,59 2<br />
3 0,816 816 71 0,087 0,913 0,084 3,92 3<br />
4 0,745 745 78 0,105 0,895 0,100 3,25 4<br />
5 0,667 667 90 0,135 0,865 0,126 2,57 5<br />
6 0,577 577 106 0,184 0,816 0,170 1,89 6<br />
7 0,471 471 138 0,293 0,707 0,259 1,21 7<br />
8 0,333 333 333 1,000 - 0,707 0,50 8<br />
Tabloda, l x , x yaşında yaşayanların sayısı, d x x yaşında ölenlerin sayısı, q x x yaşındakilerin bir yıl içinde<br />
ölüm olasılığı, p x x yaşındakilerin bir yıl yaşama olasılığı, m x x yaşındakilerin ani ölüm olasılığı, e x x yaşındakilerin<br />
ortalama yaşama süresidir.<br />
i teknik faiz oranı<br />
olmak üzere ;<br />
Dx : x yaşında yaşayanların iskonto edilmiş sayısı<br />
D x =l x v x<br />
Eğer yaşam fonksiyonu sürekli olarak kabul edilirse;<br />
2. Cx : x yaşında ölenlerin iskonto edilmiş sayısı<br />
a. x yaşında ölenlerin yıl sonuna toplandığı kabul edildiğinde<br />
b. x yaşında ölenlerin yıl içine eşit dağıldığı kabul edilirse<br />
33
MAKALE<br />
Fonksiyon sürekli olarak kabul edilirse;<br />
3.<br />
4.<br />
5.<br />
6.<br />
7.<br />
34
MAKALE<br />
8.<br />
KOMÜTASYON TABLOSU Faiz Oranı : % 5, Geometrik Artış Oranı : %<br />
10<br />
x Dx Nx Cx Mx Sx Rx Qx Yx x<br />
0 1.000 5.529 54 737 21.936 4.485 1.000,00 7.531,36 0<br />
1 898 4.529 55 682 16.407 3.748 987,90 6.531,36 1<br />
2 800 3.631 57 627 11.878 3.065 968,00 5.543,46 2<br />
3 705 2.831 58 570 8.247 2.438 938,21 4.575,46 3<br />
4 613 2.126 61 512 5.416 1.868 897,37 3.637,25 4<br />
5 523 1.513 67 451 3.289 1.357 841,67 2.739,88 5<br />
6 431 991 75 383 1.776 906 762,77 1.898,21 6<br />
7 335 560 93 308 786 523 652,30 1.135,43 7<br />
8 225 225 215 215 225 215 483,14 483,14 8<br />
Net Prim ve Matematik Karşılık Hesapları<br />
1. Kapital Sigortası<br />
Belli bir yaştaki bir kişinin, belirli bir süre sonunda hayatta kalması koşuluyla belli bir kapitalin sigortalıya<br />
ödeneceği şeklinde yapılan bir sigorta türüdür.<br />
SPx : x yaşına ait maktu (tek) safi prim<br />
Sigortalıların Yükümlülüğü Bugünkü Değeri :<br />
n : Sigorta Süresi<br />
K : Kapital (Sigorta) Tutarı<br />
Sigortacının Yükümlülüğü Bugünkü Değeri:<br />
35
MAKALE<br />
İki tarafın yükümlülüklerinin eşitliği prensibinden hareket ederek ;<br />
yazabiliriz. Buna göre net prim aşağıdaki formülle hesaplanır.<br />
Ortalama Matematik Karşılık :<br />
.<br />
Örnek : 0 yaşındaki bir sigortalının beş yıl sonra hayatta kalması kaydıyla 1.000 TL kapital alabilmesi<br />
için ödemesi gerekli olan primi hesaplayalım.<br />
36
MAKALE<br />
Gelişim<br />
Safi Prim Dönem Sonu Dönem Sonu Bir Toplam<br />
Kişiye<br />
x Lx (SP) SP lx Toplam Ort. Karşılık Ödeme Ödeme<br />
Karşılık<br />
0 1.000 523 523.000 548.743 581,91<br />
1 943 0 0 576.180 653,26<br />
2 882 0 0 604.989 741,41<br />
3 816 0 0 635.238 852,67<br />
4 745 0 0 667.000 1.000,00<br />
5 667 0 0 - - 1.000 667.000<br />
Yıllık Primler<br />
Yaş Sigortalıların<br />
Yükümlülüğü<br />
X SP Dx -<br />
x+1 SP Dx+1 -<br />
x+2 SP Dx+2 -<br />
. . .<br />
. . .<br />
. . .<br />
Sigortacının Toplam<br />
Yükümlülüğü<br />
x+n-1 SP Dx+n-1 -<br />
x+n<br />
K Dx+n<br />
Ortalama Matematik Karşılık Hesabı ;<br />
37
MAKALE<br />
1.Örnek : 2 yaşında bir sigortalının 5 yıl sonra 1000 TL kapital alabilmek için sigorta şirketine her<br />
yılbaşında ödemesi gerekli olan primi hesaplayalım.<br />
Bu durumda sigortalılar her yılbaşında 109 TL prim ödedikleri takdirde 5 yıl sonra hayatta iseler<br />
1000 TL kapitali alabilirler.<br />
Bu hesabın gelişimini görelim.<br />
Safi Prim Dönem Sonu Dönem Sonu Bir Toplam<br />
Kişiye<br />
x lx (SP) SP lx Toplam Ort. Karşılık Ödeme Ödeme<br />
Karşılık<br />
2 882 109 96.136 100.943 123,70<br />
3 816 109 88.942 199.380 267,62<br />
4 745 109 81.203 294.612 441,70<br />
5 667 109 72.702 385.680 668,42<br />
6 577 109 62.892 471.000 1.000,00<br />
7 471 - 0 - - 1.000 471.000<br />
Prospektif yöntemle matematik karşılık formülü ;<br />
Ölüm Sigortaları<br />
Belli bir yaştaki sigortalının belirli bir süre içersinde ölmesi halinde sigorta sözleşmesinde belirttiği<br />
lehdarlarına belirli bir kapitalin ödenmesi ölüm sigortasını oluşturur.<br />
Tek Prim Hesabı<br />
Yaş Sigortalıların<br />
Yükümlülüğü<br />
x SP Dx K Cx<br />
x+1 - K Cx+1<br />
x+2 - K Cx+2<br />
. . .<br />
. . .<br />
38<br />
Sigortacının Toplam<br />
Yükümlülüğü<br />
. . .<br />
x+n-1<br />
K Cx+n-1
MAKALE<br />
Teminat ömür boyu olarak verilirse ;<br />
Matematik Karşılık (Süreli Sigortalarda);<br />
Vt = SPx+t = K *(Mx+t - Mx+n) / Dx+t<br />
Matematik Karşılık (Süresiz Sigortlarda);<br />
Örnek : 2 yaşındaki bir kişi 5 yıl içersinde öldüğü takdirde lehdarlarına 1000 TL ödenmek üzere sigorta<br />
ettiriliyor. Ödenecek tek primi hesaplayalım.<br />
39
MAKALE<br />
Bunun gelişimi aşağıdaki gibidir.<br />
Dönem Sonu Dönem Sonu Bir Toplam<br />
Kişiye<br />
x lx dx SP lx Toplam Ort. Karşılık Ödeme Ödeme<br />
Karşılık<br />
2 882 66 351.733 303.319 371,71 1000 66.000<br />
3 816 71 - 247.485 332,19 71.000<br />
4 745 78 - 181.859 272,65 78.000<br />
5 667 90 - 100.952 174,96 90.000<br />
6 577 106 - - - 106.000<br />
3. Rant Sigortaları<br />
Burada rant sigortalarını aktüaryal bazda yani belli bir riske bağlı olarak ve faizi dikkate alarak<br />
inceleyeceğiz. Sigortacı açısından bu risk sigortalıların hayatta kalmasıdır. Sigortacı, sigortalı ile<br />
aralarında yaptıkları sözleşme gereği olarak sigortalının hayatta olması koşulu ile dönembaşı ya<br />
da dönem sonunda, süreli ya da süresiz ve sabit ya da değişen oranlı rantları ödemeyi taahhüt<br />
eder. Genelde rant sigortalarının tek primi yüksek olduğu için belli bir birikim (kapital) sigortasını<br />
takiben rant sigortası devreye girer. Rant sigortaları hayatta olmak koşuluyla yapılabildiği gibi<br />
ölüme bağlı sigorta ile karma edilebilir ya da kapital sigortası ile birleştirilebilir.<br />
3.1. Sabit Gelirli Dönembaşı Süreli Rant Sigortası<br />
Sigortacı, sigortalıya her yılbaşında sabit bir tutarı ödemeyi taahhüt eder. Buna ilişkin<br />
sigortalı tarafından ödenecek tek primin hesabı şu şekilde yapılır.<br />
40
MAKALE<br />
Tek Prim Hesabı<br />
Yaş Sigortalının<br />
Yükümlülüğü<br />
Sigortacının<br />
Yükümlülüğü<br />
x SP Dx K Dx<br />
x+1 - K Dx+1<br />
x+2 - K Dx+2<br />
. . .<br />
. . .<br />
. . .<br />
x+n-1 - K Dx+n-1<br />
Ortalama Matematik Karşılık<br />
Örnek : 2 yaşındaki bir sigortalı 5 yıl süreyle her dönembaşında 1000 TL gelir almak için ödeyeceği<br />
tek primi hesaplayalım.<br />
Safi Prim Dönemsonu Dönemsonu Bir Toplam<br />
Kişiye<br />
x lx (SP) SP lx Toplam Ort. Karşılık Ödeme Ödeme<br />
Karşılık<br />
2 882 3.839 3.385.759 2.628.947 3,22 1.000 882.000<br />
3 816 - - 1.903.594 2,56 1.000 816.000<br />
4 745 - - 1.216.524 1,82 1.000 745.000<br />
5 667 - - 577.000 1,00 1.000 667.000<br />
6 577 - - - - 1.000 577.000<br />
41
MAKALE<br />
Sabit Gelirli Dönembaşı Ömür Boyu Rant Sigortası<br />
Sigortalı ömür boyunca sabit bir geliri dönem başlarında almak için sigortacıyla sözleşme yapabilir.<br />
Bu durumda tek prim hesabı aşağıdaki formülle hesaplanır.<br />
Ortalama Matematik Karşılık ise şöyledir.<br />
Örnek : 5 yaşındaki bir sigortalının ömür boyu her yıl başında 1000 TL alabilmesi için ödemesi gerekli<br />
olan tek safi primin hesaplanması.<br />
Safi Prim Dönemsonu Dönemsonu Bir Toplam<br />
Kişiye<br />
x lx (SP) SP lx Toplam Ort. Karşılık Ödeme Ödeme<br />
Karşılık<br />
5 667 2.896 1.931.393 1.327.612 2,30 1.000 667.000<br />
6 577 - - 788.143 1,67 1.000 577.000<br />
7 471 - - 333.000 1,00 1.000 471.000<br />
8 333 - - - 1.000 333.000<br />
Aritmetik Artan Oranlı Dönembaşı Süreli Rant Sigortası<br />
Bu tür sigortalarda, sigortalılar bir yıl önce aldığı gelirin belli bir tutarda arttırılması ile bir sonraki<br />
yıl gelirini alır. Burada rant aritmetik seri şeklinde gelişir. Bu sigortaya ilişkin olarak prim hesaplanması<br />
1. Bölümde aktarılmıştır. Buna göre prim ve matematik karşılık formülleri aşağıdaki gibidir.<br />
42
MAKALE<br />
f : Artış tutarının birinci yıl gelirine oranı<br />
Örnek : 2 yaşında bir sigortalı 5 yıl süreyle her yılbaşında 1000 TL ve bu gelirinde her yılbaşında<br />
200 TL artmasını istiyor. Bu sigortaya ilişkin tek primi hesaplayalım.<br />
f = 200 / 1000 = 0,20<br />
Bunun gelişimini görelim.<br />
Safi Prim Dönem Sonu Dönem Sonu Bir Toplam<br />
Kişiye<br />
x lx (SP) SP lx Toplam Ortalama Ödeme Ödeme<br />
Karşılık Karşılık<br />
2 882 5.144 4.536.949 3.837.697 4,703 1000 882.000<br />
3 816 0 0 3.001.422 4,029 1200 979.200<br />
4 745 0 0 2.056.343 3,083 1400 1.043.000<br />
5 667 0 0 1.038.600 1,800 1600 1.067.200<br />
6 577 0 0 - 1800 1.038.600<br />
Ömür boyu aritmetik artan oranlı gelir için safi prim formülü aşağıdaki gibidir.<br />
43
MAKALE<br />
Geometrik Artan Oranlı Dönembaşı Süreli Rant Sigortası<br />
Bu sigorta türünde dönembaşı rantı bir önceki yıl rantından belli bir oranda artırılarak<br />
hesaplanır. Bu artış geometrik seri şeklindedir.<br />
Hayat Sigortalarında Kar ve Zarar Unsurları<br />
Hayat sigortalarında prim ve matematik karşılıkları belirleyen unsurların teknik faiz oranı ve ölüm<br />
-yaşam olasılıkları olduğunu biliyoruz. Buna bağlı olarak da sigortacının karını ya da zararını belirleyen<br />
değişkenler de yine aynı unsurlardır. Faiz ve ölüm-yaşam olasılıkları bir sigorta şirketinin<br />
karını ya da zararını belirler. Bu iki kar unsuru anlamını net primde ve karşılıklarda gösterir. Sigortacı<br />
ayrıca net prime masrafları da ekleyerek brüt primi hesaplar. Teorik masraflar ile gerçekleşen<br />
masraflar arasındaki fark sigortacının masraflardan kaynaklanan karını-zararını belirler. Buna göre<br />
sigortacının kar ve zarar unsurları şöyle sıralanır.<br />
Mortalite Karı-Zararı<br />
Faiz Karı-Zararı<br />
Masraf Karı-Zararı<br />
Burada ki analizde net primler üzerinden gidilerek faiz ve mortalite kar-zararının ayrımı yapılarak<br />
sigortacının kar-zarar değişimi incelenecektir. Her sigorta türünde yöntem aynıdır. Sigortacıdan<br />
alınan primler ve oluşan matematik karşılıkların değerlendirilmesi sonucu elde edilen faiz tutarı<br />
ile teknik faiz oranına göre hesaplanan beklenen faiz tutarı arasındaki fark sigortcının faiz karınızararını<br />
verir. Fiili olarak gerçekleşen mortalite oranlarına göre hesaplanan matematik karşılık ile<br />
beklenen mortalite oranlarına göre hesaplanan matematik karşılık arasındaki fark da mortalite<br />
karını-zararını verir. Buna göre kapital sigortalarında sigortacının karı-zararı kaynaklarına göre<br />
aşağıda incelenmiştir.<br />
Kapital sigortasının belli bir süre sonra sigortalı hayatta ise sigortacının belli bir kapitali ödeyeceği<br />
şeklinde olduğunu görmüştük. Burada tek prim ödenmesi hali incelemelerde dikkate alınmıştır.<br />
Faiz Karı :<br />
it : teorik faiz oranı<br />
if : fiili faiz oranı<br />
Kf: Faiz Karı-Zararı<br />
44
MAKALE<br />
yıl sonunda ;<br />
yıldan sonra ;<br />
Buna göre fiili faiz oranı arttıkça sigortacının faiz karı artar. Eğer teknik faiz oranı gerçekleşen faiz<br />
oranının altında gerçekleşirse sigortacının faiz zararı oluşur.<br />
Mortalite Karı-Zararı :<br />
Vt : t.yıldaki ortalama matematik karşılık<br />
b üslü tanımlar beklenen değerleri f üslü ifadeler fiili olanları gösterir.<br />
lx : Yaşayanların sayısı<br />
Km : Mortalite Karı<br />
45
MAKALE<br />
Mortalite karında fiili yaşayanların sayısı ile beklenen yaşayanların sayısı arasındaki fark etkili olduğu<br />
gibi prim ve matematik karşılık hesaplarında dikkate alınan teknik faiz oranı da belirleyici<br />
olur. Eğer teknik faiz oranı "0" alınsaydı tam olarak birinci bölümde aktarılan mortalite karızararına<br />
ulaşılır. Faiz oranı 0'dan farklı oldukça, 0 faizli mortalite karı-zararına göre v (n-t) oranında<br />
teknik faizle bağlantılı olarak azalma gerçekleşecektir.<br />
Örnek : 0 yaşında 10 sigortalı aynı anda beş yıl sonra kaydı hayat şartıyla 1000 TL kapital almak<br />
üzere sigorta ediliyor. Buna ilişkin olarak gerçekleşmelere göre kar-zarar gelişimi tabloda gösterilmiştir.<br />
Bu yaşa ilişkin safi prim 522.6 olarak hesaplanmıştır. Tabloya baktığımızda birinci yıl sonunda<br />
teknik faiz % 5 olmasına karşın sigortacı primlerden oluşturduğu fonları % 7 ile değerlendirerek<br />
105 TL faiz karı elde etmiştir.Beklenen matematik karşılık, bir kişi yıl içinde öldüğü için fiili<br />
olarak hesaplanan matematik karşılıktan daha fazladır. Dolayısıyla sigortacı birinci yıl sonunda<br />
beklenenden daha az karşılık ayırdığı için 250 TL tutarında mortalite karı oluşmuştur. Birinci yıl<br />
sonunda sigortacı 105 faiz karı ve 250 mortalite karı olmak üzere toplam 355 kar elde etmiştir.<br />
İkinci yılın sonunda sigortacı fonlarını % 8 faiz oranı ile değerlendirerek 157 faiz karı elde etmiştir.<br />
Bu yıl içinde ölen olmadığı için sigortacı beklenen matematik karşılıktan daha fazla matematik<br />
karşılık ayırdığından dolayı 380 TL tutarında mortalite zararı oluşmuştur. Bu yılda sigortacının<br />
toplam zararı 223 olarak gerçekleşmiştir. Üçüncü yılda sigortacı fonlarını % 10 ile değerlendirmiş<br />
ve 294 TL faiz karı elde etmiş, fakat 499 TL mortalite zararı sonucu sigortacının dönem zararı 205<br />
TL olarak gerçekleşmiştir. Dördüncü yılda sigortacı fonlarını % 3 faiz oranı ile değerlendirdiği için<br />
133 TL faiz zararı ortaya çıkmıştır. Bu yılda gruptan 2 kişi öldüğü için sigortacı 1038 TL mortalite<br />
karı elde etmiş ve sigortacının dönem karı 904 olarak gerçekleşmiştir. En son yılda sigortacı fonlarını<br />
% 5 faiz oranıyla değerlendirdiğinden dolayı faiz karı ya da zararı oluşmamıştır. Ancak sigortalılardan<br />
son yılda 2 kişi daha öldüğü için sigortacı 1267 mortalite karı elde etmiş ve dönem karı da<br />
buna eşit olarak gerçekleşmiştir.<br />
Kaynaklar<br />
1. <strong>Türkiye</strong> İçin ölüm Tabloları, ÖZSOY, Ahmet Oyak Yayınları No : 1<br />
2. Yaşam Sigortalarının Aktuaryel Prensipleri, Prof. Dr. URAL, Kenan Aktüerler Derneği Yayını<br />
3. Aktüeryal Teknikler, Doç. Dr. MORALI, Nilgün, Genç Sigortacılar Derneği Yayını<br />
4. Sigorta Matematiği, Prof. Dr. ISAAC, Alfred, 1946, İ.Ü. İktisat Fakültesi<br />
5. Faiz ve Yaşam Olasılıklarının Değişiminin Prim ve Matematik Karşılıklara Etkisi, Doç.Dr. Şevki<br />
KAYLAV, 1985, Marmara Üniversitesi<br />
46
MAKALE<br />
KÖPEKLERDEN KORKAN ÇOCUK<br />
Stratejik Planlama ve Kalite Yönetimi Müdürlüğü<br />
Yücel Özbilgin-Müdür<br />
12. yüzyıl ortalarında bozkırda, Onon ve Kerülen ırmakları arasında bir yerde bir adam ve bir çocuk birlikte<br />
yolculuk ediyorlardı. Baba Yesügey genç ve güçlüydü. Doğuştan gelen bir asaleti ve kendi başına<br />
elde ettiği bir gücü vardı. Oğlu Timuçin henüz küçük dokuz yaşındadır. Baba oğul, Yesügey’in eşinin<br />
boyu olan Olkunutların kampına Timuçin için kız istemeye gidiyordu. Okuma yazmaları olmayan bu<br />
büyük göçebe kabilede, Çinlilerin hitaplarıyla “kuzey barbarlarında” kurallara çok önem verilirdi. Bu<br />
kurallardan biri de kabile dışından evlenmek yani çapraz evlilikler yapmaktı.<br />
Evlilik çağı gelmemiş olsa da geleceği önceden görmek ve evlilik çağı olan 15-16 yaşlarına kadar uzun<br />
süreli evlilik öncesi bir nişan şarttı. Aileler ve kabileler arasındaki rekabetler tarafından parçalanmış,<br />
tehlikelerle dolu bir dünyada yeni ittifaklar kurmak ya da eskilerini sağlamlaştırmak için her türlü imkanı<br />
değerlendirmek gerekiyordu.<br />
Çekçer ve Çikurku tepeleri arasında bir vadide, Kangay Dağları’nın ilk eteklerinde at koştururken, yollarına<br />
Kongirat boyunun Dey Seçen adındaki önderi çıktı. İki yolcuyu gören Dey Seçen onlara yaklaştı. Bu<br />
az nüfuslu ve uçsuz bucaksız bozkırda rastlaşmalar çene çalmak için iyi bir fırsattı. Yesügey niye buralarda<br />
olduğunu açıkladı. Bunun üzerine çocuğu göz ucuyla inceleyen Dey Seçen Timuçini çok övdü.<br />
“Gözlerinde ateş, yüzünde parıltı var” dedi. Dey Seçen’in yalnızca Yesügey’le dostluk kurmanın yollarını<br />
aramadığını varsayarsak, Timuçin, kediye benzeyen gözleri, geniş alnı ve yay şeklinde olan küçük binici<br />
bacaklarıyla hoşuna gitmişti. Kendi halkını överek, geceleri ateşin çevresinde hikaye anlatanların akıcı<br />
diliyle sözü tekrar aldı:<br />
“Bizde eskiden beri oğullar yakışıklı ve kızlar güzeldir. Güzel yanaklı kızlarımızı tüm hükümdarların tahtlarına<br />
oturtuyoruz. Halkımız oğullarının yakışıklılığı ve kızlarının güzelliği ile tanınır. Yesügey kardeş,<br />
benim evime gidelim! Kızımı görürsün daha küçük.”<br />
Kız on yaşındaydı, Timuçin’den bir yaş büyüktü. Çok güzeldi ve aynı onun gibi “yüzünde parıltı, gözlerinde<br />
ateş” vardı. Adı Börte idi. İsminin anlamı mavimtırak ya da belki gri idi. Börte’nin yüzü hem baba<br />
hem de oğulun kalbine işledi. Ertesi sabah uyandılar ve Dey Seçen’den kızı Börte’yi istediler.<br />
Adetlere uygun olarak kız babası naz yapar, onayını vermeden önce birçok kez reddeder, gecikmelere<br />
neden olurdu; isteyen taraf olmadığı ve her zaman kabul etmeme özgürlüğüne sahip olduğundan hep<br />
üstün durumda kalıyordu. Ancak Dey Seçen beklenmedik yalınlıkta, kendisini naza çekmeden kızı Börte’yi<br />
verdi. Bu bir dostluk göstergesiydi. “Bir kızın kaderi, içinde doğduğu ailede yaşlanmamaktır.” Dedi<br />
sadece.<br />
Timuçin’in genç nişanlısının evinde, müstakbel damat sıfatıyla kalmasına karar verildi. Babası ona hediye<br />
olarak yanındaki binek atını verdi. Ardından baba oğul vedalaştı. Giderken Yesügey Dey Seçen’e<br />
dönüp şöyle dedi : “OĞLUM KÖPEKLERDEN KORKAR, KÖPEKLERİNİN ONU KORKUTMASINA İZİN VER-<br />
ME.” Bu Timuçin’in babasından duyduğu son sözler oldu.<br />
47
MAKALE<br />
Köpeklerden korkan dokuz yaşındaki bu çocuk, tarihin en büyük fatihi olarak kabul edilen CEN-<br />
GİZHAN olacaktı. İşte dünyanın tanıdığı ve halen daha en büyük stratejist olarak kabul edilen<br />
Cengiz Han’ın serüveni böyle masal gibi başlamıştı. Hayatı boyunca sadece bir kez yenilgi yüzü<br />
gören Timuçin bu yenilgiden sonra asla yenilmeyeceğine dair yemin etti ve bir daha da asla yenilmedi.<br />
Dağınık Moğol boylarını tek bir bayrak altında toplamayı başardı. Günümüzün modern düzenli<br />
ordularının kullanmakta olduğu onluk sistemi ilk Cengiz Han uygulamıştır. Moğolların işgal<br />
hızına tarihte ulaşabilmiş bir güç olmadığı gibi, halen günümüzün modern araç ve gereçlerine<br />
sahip orduları da ulaşamamaktadır. Cengiz Han’ın askeri stratejileri harp okullarında öğrencilere<br />
anlatılmasına ve verilmesine karşın onun başarılarını yakalayabilmek mümkün görünmemektedir.<br />
Moğol İmparatorluğu’na gerçek değerini sağlayan üç temel nitelik bulunmaktadır.<br />
Benzersiz Yayılım : Cengiz Han’ın gerçekleştirdikleriyle, ölümünde imparatorluk tüm Orta Asya’yı<br />
– Hazar’dan Pasifik’e, Maveraünnehir, Horasan, Afganistan, Mançurya, Kuzey Çin’in<br />
bir bölümü ve Sibirya’nın güney bölgeleri dahil- kapsamaktadır. Moğollar tarafından<br />
Kafkasya, Kırım’ın kuzeyi ve Kama Bulgar Krallığı’na kadar götürülen 20.000 atlıdan oluşan<br />
bir güçle inanılmaz bir sefer gerçekleştirilmiştir. Daha sonraları doğuda Çin, Kore,<br />
Tibet, Çinhindi’nin kuzey ve doğusu, Birmanya; batıda İran, Irak, Ermenistan, Anadolu’nun<br />
büyük bir kısmı, Hazar’ın ve Karadeniz’in kuzeyindeki tüm bozkırlar, Rus prensliklerinin<br />
tümü; güneyde Keşmir ve Hindistan’ın kuzeybatı bölgeleri Cengiz Han’ın oğullarıyla<br />
imparatorluk topraklarına eklenir.<br />
İmparatorluğun Kuruluşundaki Sağlamlığa Zarar Vermeyen Büyük Hız: Bu da yine tarihte eşi<br />
benzeri olmayan bir durumdur. Büyük İskender tarihte saman alevi gibi birdenbire parlayıp<br />
sönmüşse, bu çok daha az geniş ve ölümünden hemen sonra yıkılan imparatorluk<br />
yüzünden olmuştur. Napolyon’un fethettiği yerler önemsiz bölgeler olmasına rağmen bu<br />
bölgeler bile özgürlüklerini geri almak için onun ölmesini bile beklememiştir.<br />
Olanakların Yetersizliği ile Sonuçlar Arasındaki Orantısızlık : İmparatorluğun kurucusu Cengiz<br />
Han bir hiçti ya da önemsiz biriydi. Çocukken babasını kaybederek her şeyini yitirmişti.<br />
Dışlanmış biri olarak sefalete mahkum edilmişti. İlk önce mirasına sahip çıkmış, ardından<br />
etrafındakiler tarafından kabul edilmiş ve son olarak da kendini tüm Moğollara benimsetmişti.<br />
Bu yavaş yükseliş elli yılını almış, ancak bu elli yılın sonunda kendini hakan ilan etmiş<br />
ve dünyanın fethine başlayabilmişti.<br />
Moğollar varlıklarının bilincine sahip değillerdi, onlardan bir ulus yaratacak olan Cengiz Han’dı.<br />
Ne okuma yazma biliyorlar, ne de tarım yapıyorlardı. Hayvancılık ve avcılık temel işleriydi. Şehir<br />
nedir bilmiyor ve yalnızca yurt adı verilen sökülüp takılan ve taşınabilen çadırlarda yaşıyorlardı.<br />
Orta Asya’da hızla yayılan Hristıyanlığa hiç ilgi duymamışlardır.<br />
Cengiz Han’ın sahip olduğu bu malzeme kuşkusuz olağanüstü bir araçtı, ancak onu yontmak, biçim<br />
vermek ve hatta ona ruh kazandırmak gerekiyordu. Ulusunu kendi başına ortaya çıkarmış,<br />
basit fakat kuvvetli bir ideoloji benimsetmişti. Özellikle yasak ve zorunluluk yığınlarına başvurarak<br />
ve onları yalın ahlaki ve politik ilkelerle süsleyerek “yasak” adında bir yasa oluşturmuştu. Böylece<br />
eski klan sistemini yok ederek, Moğol kimliğinin bilincini vererek kalıcı olmalarını sağlamış, tüm<br />
göçebe boy ve ulusları bir bütün haline getirmiş ve ardından gelenler tarafından eserinin tamamlanmasına<br />
yetecek birikimi oluşturmuştur.<br />
48
MAKALE<br />
Moğol İmparatorluğu’nu gerçek anlamda hiçbir şey tam olarak izah edememektedir. İmparatorluğun<br />
oluşması için birçok olağanüstü koşul bir araya gelmiştir. 11-12. Yüzyıllarda Moğollar seleflerinden<br />
daha az uygar olmaları dışında çok farklı değillerdi. Silahları ya da askerlerinin çok iyi<br />
eğitimli olduklarını kanıtlayan unsurlar yoktur. O dönemdeki yerleşik devletlerin de çok güçsüz<br />
olduğunu ileri süremeyiz. Müslümanlar zaferlerinin zirvesindeydi. Gürcistan ve Macaristan gibi<br />
devletler parıldamaktaydı. Çinliler, Birmanyalılar, İranlılar ve Polonyalıları uygarlıklara has hiçbir<br />
hastalık kemirmiyordu. Moğol İmparatorluğu’nun olağanüstü başarısı ikincil nedenlerden değil,<br />
özellikle Cengiz Han’ın dehasından kaynaklanmaktadır. Bu durum kişinin dehası ile milletinin<br />
dehasının kesişmesinden ortaya çıkmıştır. Moğollar olmadan Cengiz Han, Cengiz Han olmadan<br />
da Moğollar olmazdı. Cengiz Han hiçbir şey icat etmemiş, ancak her şeyi yüceltmişti. Güç zaten<br />
vardı; Cengiz Han ona etkiyi vererek harekete geçirmişti. Hayal ettiğini sunduğunda karşı konulmaz<br />
oluyordu.<br />
Ardından gelenler yetenekleri sayesinde öne çıktılar. İmparatorluk tarihi Cengiz Han’ın ölümünden<br />
sonra da sürmüşse, bu imparatorluğa başlangıçta iyi bir ivme verilmesinden kaynaklanmıştır.<br />
Kurucusunun ölümünden birkaç yıl sonra fetihlerin yeniden başlamış olması; dünyaya karşı<br />
zafer kazanmış 150.000 civarında Moğol süvarisinin durumunu koruyabilmiş olması; her yerde<br />
sadık ve yetenekli işbirlikçilerin olması; ulusların ayaklanmış olmaması; milyonlarca insanın bu<br />
egemenliği kabul etmiş olması; paralı askerlerin ve yardımcı birliklerin sadakatle hizmet etmiş<br />
olması imparatorluğun Cengiz Han’ın ölümünden sonra sürmesinde etkili olana hususlardan<br />
bazılarıdır.<br />
Moğollar ülkelerini terk etmez ya da yurt dışına çıktıktan sonra işini tamamladığında geri dönerlerdi.<br />
Moğolların en önemli isimlerinden Sabotay dünyayı baştan aşağı dolaştıktan ve yaklaşık<br />
yüz savaş kazandıktan sonra hayatının geri kalan kısmını Moğolistan’ın yoksulluğunda geçirmek<br />
için geri dönmüştür. Hiçbir komutan fethettiği şehre yerleşmemiştir. Cengiz Han ve diğer komutanları<br />
da aynı durumda idi. Bu durum bizi başarılarının sırrının her şeyden önce ne güç, ne zenginlik<br />
ne de unvan arayışı içinde olmalarında yatıp yatmadığını sorgulamamıza yöneltiyor. Yaylalarındaki<br />
temiz hava, donmuş uzun nehirleri, engin alanları, yurtlarını, atları çok seviyorlardı ve<br />
daha uzun bir süre de doğruluktan ayrılmayacaklardı.<br />
Kaynak :<br />
ROUX, Jean Paul, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Kabalcı Yayınevi, 2001 (Çevirenler, Prof. Dr. Aykut<br />
KAZANCIGİL, Ayşe BEREKET)<br />
49
EĞİTİM VE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ<br />
KALKINMA BANKASI<br />
HATIRA ORMANI OLUŞTURULDU<br />
Sanayi ve turizm sektörlerine verdiği önemli desteğin yanı<br />
sıra, gelişmekte olan enerji sektörünü desteklemek amacıyla<br />
yurt genelinde yenilenebilir enerji, enerji verimliliği<br />
ve çevre yatırımlarına sağladığı krediler, desteklediği yatırımlarla<br />
çevre bilincini geliştirmeyi ve olumlu çevresel faaliyetlerini<br />
artırmayı ilke edinen Bankamız bu kapsamda,<br />
Nisan 2009 yılında TSE ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi<br />
Sertifikasını alan ilk Kamu <strong>Bankası</strong> olmuştur.<br />
Hizmet ve faaliyetlerimizden kaynaklanan olumsuz çevresel<br />
etkileri ve kaynak kullanımını azaltmayı, olumlu çevresel faaliyetlerimizi artırmak, çevre bilincini<br />
geliştirmek ve sürdürebilir iyileştirmeye katkıda bulunmak amacıyla T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın<br />
desteği ile <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong> Hatıra Ormanı oluşturulması çalışmalarına başlanılmıştır. Yapılan<br />
görüşmeler sonucunda Etimesgut – Konya çevre yolunda bulunan alan Hatıra Ormanı alanımız<br />
olarak belirlenmiştir.<br />
Etimesgut – Konya çevre yolunda bulunan orman alanımızda Fidan dikim töreni 11 Kasım 2010<br />
tarihinde Bankamız Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah ÇELİK, Bankamız Üst Düzey<br />
Yöneticileri, Orman Bakanlığı Üst Düzey Yöneticileri ve Bankamız personelinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.<br />
Yönetim Kurulu Başkanımız ve Genel Müdürümüz<br />
Sn. Abdullah Çelik yaptığı konuşmada; “Ülkemizin<br />
ekonomik ve sosyal refahının sağlanması, sürdürülebilir<br />
kalkınması için çevre ve temiz enerjinin öneminin<br />
bilincinde olan Bankanın, bu alanlardaki yatırımları<br />
destekleme, uluslararası finansal kuruluşlarla<br />
işbirliği içinde çalışma ve firmaları bilinçlendirme<br />
hususlarında üzerine düşen görevleri yerine<br />
getirme kararlılığının sürmekte olduğunu” , Bankanın<br />
faaliyetlerini hem artırıp hem de çeşitlendirirken,<br />
gelecek nesiller için hem kalkınmış hem de<br />
sağlıklı bir çevreye sahip bir ülke yaratılmasında üzerine düşen görevleri yerine getirme kapsamında,<br />
yeni kaynaklar sağlayarak çevre yatırımlarının finansmanına özel önem vermeyi sürdüreceklerini<br />
ifade eden Çelik, Bankanın çevre konusundaki çalışmalarının çevre dostu yatırımları desteklemek<br />
ve çevre bilincinin oluşması ve yaygınlaşmasına katkı sağlamakla sınırlı olmayıp, bu duyarlılığını<br />
ve çevre odaklı olmayı kendi personelinden başlayarak sürdürdüğünü ve çalışmaları sonucunda<br />
Bankanın, TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi almaya hak kazandığını belirtmiş ve sözlerine<br />
, Bankanın, çalışanları ile birlikte yaşanabilir çevre oluşturma faaliyetlerine önem verdiğini ve<br />
bu kapsamda güzel bir yurt ve güzel bir dünya oluşturma hedeflerini daima göz önünde bulunduracağını<br />
belirterek devam etmiş ve konuşmasını kurulmakta olan bu küçük ormanın daha büyük ormanların<br />
çekirdeğini oluşturması dileğiyle emeği geçen Banka çalışanları ile Ankara İl Orman Müdürlüğüne<br />
verdikleri katkılardan dolayı teşekkür ederek tamamlamıştır.<br />
<strong>Kalkınma</strong> Hatıra Ormanı’na yaklaşık olarak 2000 adet fidan dikilmiştir.<br />
50
EĞİTİM VE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ<br />
KALKINMA<br />
RENEX ECO YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİ<br />
ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE YALITIM FUARINDA<br />
Bankamız Yenilenebilir Enerji sektöründeki faaliyetlerini<br />
daha etkin bir şekilde sürdürebilmek ve söz konusu<br />
sektörlerdeki güncel gelişmeleri daha yakından takip<br />
edebilmek, geniş yatırımcı kitlelerini Bankamız faaliyet<br />
alanları hakkında bilgilendirerek daha fazla yatırımcıya<br />
ulaşabilmek, enerji sektörünün sorunlarını daha iyi anlayabilmek<br />
ve çözüm üretebilmek, sektörün ihtiyaçlarına<br />
cevap verebilmek ve sektördeki güncel gelişmeleri<br />
daha yakından takip edebilmek için 09 – 12 Aralık 2010<br />
tarihleri arasında İstanbul’da Hannover Messe ve Sodex fuarcılık tarafından düzenlenen olan<br />
RENEX ECO 2010 Yenilenebilir Enerji teknolojileri, enerji verimliliği ve yalıtım fuarına katılmıştır.<br />
Genel Müdürümüz Sn. Abdullah Çelik tarafından ziyaret edilen Bankamızın yeni vizyonuna uygun<br />
olarak tasarlanan standımız katılımcılar tarafından<br />
büyük ilgi görmüştür. Kredi Pazarlama Müdürlüğü<br />
Müdürü Hasan Üsküplü, Kd. Uzmanlarından Aysun<br />
Yıldız, Ziya Bozkurt, Teknoloji İzleme ve Araştırma<br />
Müdürü İbrahim Sevin, Uzman Onur Karakurt, İstanbul<br />
Şube Müdürlüğü’nden Müdür Vekili Çetin Kayış,<br />
Uzman İlgi Ünaldı, Turgay Sarıçam, Çağrı Duysak<br />
tarafından standımızı ziyaret eden yatırımcılar bilgilendirilmiştir.<br />
51
EĞİTİM VE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ<br />
HİZMET İÇİ EĞİTİMLER<br />
<br />
<br />
Bankamızca gerek dışarıya yaptırılan projeler gerekse kendi bünyesinde hazırlanan projeler ile<br />
kredi incelemesi aşamasında yaptırılmaya çalışılan işlere ait dokümanlar ve detay çizimlerin<br />
bulunması sebebiyle, çizimler hakkında bilgi edinilebilmesi ve incelenebilmesi için Aoto-<br />
CAD2010SLM FULL (3 Boyutlu Kullanım) paket programını kullanmak amacıyla Bankamız Bilgisayar<br />
eğitim salonunda 05 Ekim 2020 tarihinde (Salı, Perşembe ) başlatılan ve 160 saatlik bir sürede<br />
tamamlanacak olan kursa, Sarper ŞAHİN, Berkay KILIÇCIOĞLU, Halil İbrahim ERDAL, Gökhan<br />
ERKAN, Serhat Sinan YILMAZ, Seval ÖZEL, Gülser Gülay AKPINAR, Gencay KARADEMİR,<br />
Aydemir BOZKAYA ve Hakan SÖNMEZ Katılmaktadırlar..<br />
Bankamız yöneticilerine yönelik olarak 22-24 Ekim<br />
2010 tarihleri arasında Afyonkarahisar’ da gerçekleştirilen<br />
” 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ VE PROJEKSİYON<br />
ÇALIŞMASI “ konulu toplantı da Bankamız Birim yöneticileri<br />
yıl içerisinde gerçekleştirilen çalışmaları ile<br />
ilgili sunumlar yapmışlar ve ileriye dönük yapılması gereken konuları ve çalışmaları belirtmişlerdir.<br />
Toplantıda Genel Müdürümüz <strong>Sayı</strong>n Abdullah ÇELİK Bankamızın ileriki yıllarda daha da<br />
gelişmesi ve sektörde daha başarılı<br />
olabilmesi için yöneticilere ileriye<br />
dönük çalışmalarının kapsamını genişletmeleri<br />
konusunda tavsiyelerde<br />
bulunmuştur. Toplantıya 69 Yönetici<br />
ve 8 görevli personel olmak üzere<br />
toplan 77 kişi katılmıştır.<br />
52
EĞİTİM VE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ<br />
<br />
<br />
Bankalar tarafından her yıl yapılması zorunlu olan 5549 sayılı “Suç Gelirlerinin Aklanmasının<br />
Önlenmesi ve Terörizmle Mücadele” hakkındaki kanunla ilgili olarak Müdürlüğümüz<br />
koordinasyonunda ve Birim Yöneticilerinin sorumluluğunda MASAK Uzmanlarınca<br />
2009 ve 2010 Yıllarında gerçekleştirilen “Eğiticilerin Eğitimi” konulu programa katılarak<br />
Eğitici olan personel tarafından , eğitimler öncelikle kendi birimleri personeline<br />
yönelik olarak 2010 yılını kapsayacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Söz konusu eğitime<br />
303 Bankamız personeli iştirak etmiştir.<br />
1-20 Mart 2010 tarihleri arasında Japonya’da gerçekleştirilen bir eğitim programına katılan<br />
Kredi Değerlendirme II Müdürlüğü Uzmanlarından Halil İbrahim ERDAL Japonya<br />
ve Japon Kobileri hakkında edindiği bilgileri Bankamız ilgili personeli ile paylaşmak üzere<br />
13 Aralık 2010 tarihinde bir sunum yapmıştır. Sunuma 19 personel katılmıştır.<br />
<br />
Çevre Yönetim Sistemi kapsamında oluşturulan İtfaiye, İlk yardım, Kurtarma, Koruma<br />
ve Teknik servislerden oluşan İlk Müdahale ekibinde görevli Bankamız personeline yönelik<br />
“ Yangın ve Acil Durum Eğitimi” 14-15 Aralık 2010<br />
tarihlerinde ÇANKAYA İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ MER-<br />
KEZİ tarafından 52 personelin katılımıyla gerçekleştirilmiş<br />
ve Güvenlik Tahliye Planı hazırlanarak her iki hizmet binamızda<br />
tatbikat yapılmıştır.<br />
53
EĞİTİM VE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ<br />
BANKA DIŞI EĞİTİMLER<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
TÜBİTAK tarafından 01-02 Ekim 2010 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen “ Gelişmekte Olan<br />
Piyasalarda teknoloji Transferini ve <strong>Kalkınma</strong> Kapasitesini Geliştirecek Etkili Kamu Tedarik<br />
Stratejilerinin Belirlenmesi” konulu Çalıştay’ a Bankamız Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Müdürlüğü<br />
Uzman yardımcısı Emrah ERSOY ile İç Kontrol Müdürlüğü Uzman Yardımcısı Birol TAŞ<br />
katılmışlardır.<br />
İslam <strong>Kalkınma</strong> <strong>Bankası</strong>’na Üye Ülkelerde <strong>Kalkınma</strong> Finans Kuruluşları Birliği olan ADFİMİ tarafından<br />
05-06 Ekim 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen “ ADFIMI Development Forum<br />
2010” konulu panele Bankamız Genel Müdür Yardımcısı Bahattin SEKKİN, Kredi Değerlendirme<br />
I Müdürü Satı BALCI, Kredi Pazarlama Müdürü Hasan ÜSKÜPLÜ, Müdür Yardımcısı Cemal<br />
DİRİCAN, Finansal Kurumlar Müdürü Murat BUĞAN, Uzman Yardımcısı Hakan SÜSLÜ, İş<br />
ve Ürün Geliştirme Müdürlüğü Uzmanı Gökalp ERTUĞRUL ile Uzman Yardımcısı Recep Mehmet<br />
ŞENGEL katılmışlardır<br />
Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: VIII No:34 <strong>Sayı</strong>lı “ Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunanlar<br />
için Lisanslama ve Sicil Tutmaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliği’ne göre 06-07 Kasım 2010<br />
tarihlerinde Ankara’da yapılan Türev Araçlar ve Sermaye Piyasası Faaliyetleri İleri Düzey Lisanslama<br />
sınavlarına Hazine Müdürlüğü ‘n den Mehmet Ali ÖZEL, Hüseyin ÇALIŞKAN, Ahmet<br />
KAYA, Onur AKGÜL ile Elif Sultan YILIK katılmışlardır<br />
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nca 20-21 Aralık 2010 tarihlerinde kamu idarelerinden devralınan<br />
sigortalılar ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin genel sağlık sigortası tescili,<br />
prim tahsili ve sağlık hizmetlerinin sağlanması ile ilgili mevzuat ve bilgisayar programlarının<br />
uygulanmasına yönelik düzenlenen eğim programına İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nden Nihal<br />
GÜROL ile Ahmet Kerim MATUR katılmışlardır.<br />
54