Goc-Vakfi-Cocuk-Haklari-izleme-Raporu-Temmuz-Eylul-2012
Goc-Vakfi-Cocuk-Haklari-izleme-Raporu-Temmuz-Eylul-2012
Goc-Vakfi-Cocuk-Haklari-izleme-Raporu-Temmuz-Eylul-2012
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin onaylanmasının 17. Yıldönümünde;<br />
"Çocuklar Çok Savunmasız, Devlet Hep Seyirci"<br />
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (ÇHS)1; BM Genel Kurulunda 20 Kasım 1989 yılında<br />
kabul edilerek devletlerin imzasına açılmıştır. Çocuklar adına vazgeçilmez haklar içeren<br />
sözleşme metni Türkiye Cumhuriyeti tarafından 14 Eylül 1990 tarihinde imzalanmış<br />
olup 9 Aralık 1994 tarihinde onaylanmıştır. Sözleşme bakımından Türkiye 2 Ekim 1995<br />
tarihinden itibaren yükümlülük altındadır. Türkiye Cumhuriyeti Çocuk Hakları<br />
Sözleşmesi’nin 17- 29 ve 30. maddelerine, Lozan Anlaşması hükümlerine uygun olarak<br />
yorumlama konusunda çekince koymuştur. Çekince konulan bu maddeler özellikle<br />
azınlık hakları ve anadil hakkı ile ilgilidir. Sözleşme; yaşama, gelişme, korunma, katılım,<br />
sosyal ve kültürel haklar gibi hakların yanı sıra ifade ve örgütlenme özgürlüğü dâhil<br />
birçok temel haktan çocukların yararlanmasını güvence altına almaktadır.<br />
Türkiye, çocuklara bireysel başvuru hakkı veren ÇHS Ek İhtiyari Protokolü 24 Eylül'de<br />
bir deklarasyon ile imzaladı ancak henüz onaylamadı. Çocuk hakları savunucuları<br />
ÇHS’deki çekincelerin kaldırılmasını talep eder ve beklerken, Türkiye İhtiyari Protokol<br />
ile ilgili deklarasyonda çekincelere yeniden vurgu yapıldı ve korunduğunun altı çizildi.<br />
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye açısından 1995’te yürürlüğe girmesinden bu yana<br />
17 yıl geçti. Fiili süreç neredeyse devletin sözleşmeden haberi yokmuş gibi işlemekte<br />
olup, çocuklar ve çocuk dostu çevreler adına büyük bir hayal kırıklığından öteye<br />
geçememiştir. Türkiye’de çocukların yaşam hakları da dâhil olmak üzere sözleşmede<br />
güvence altına alınan temel hakları ya bizzat devlet eliyle yâda gerekli önleyici<br />
mekanizmaların kurulmaması nedeniyle ihlal edilmektedir.<br />
Göç Vakfı olarak ilk ikisini 3 Mayıs <strong>2012</strong> ve 7 Ağustos <strong>2012</strong> tarihlerinde yayınladığımız<br />
medyaya yansıyan Çocuk Hak İhlallerini İzleme <strong>Raporu</strong>nun üçüncüsünde de 3 aylık<br />
dilimde yüzlerce hak ihlali yaşanan bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız.<br />
Çalışma kapsamında ulaşabildiğimiz veriler, <strong>Temmuz</strong> – Eylül <strong>2012</strong> döneminde en az<br />
yedi intihar vakasının yaşandığını ve intihar eden çocuklarda alt yaş sınırının sekize<br />
düştüğünü göstermektedir. Nisan- Haziran <strong>2012</strong> raporumuzda öne çıkardığımız çocuk<br />
intiharları ile ilgili olarak yetkili kamu kurumlarının sessizliği ise sürüyor. Devlet,<br />
önleyici politikalar geliştirmek yerine intiharları görmezden geliyor.<br />
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İntihar istatistiklerine bakıldığında görmezden gelme<br />
politikasının geçmişten bu yana süregeldiği görülmektedir. 2008-2011 yılları, yaş<br />
grupları ve intihar nedenlerine göre TÜİK verileri aşağıdaki gibidir;<br />
3