13.07.2015 Views

KUŞBAKIŞI TANRI İNANCI PERMAKÜLTÜRÜN ... - Dostluk.org

KUŞBAKIŞI TANRI İNANCI PERMAKÜLTÜRÜN ... - Dostluk.org

KUŞBAKIŞI TANRI İNANCI PERMAKÜLTÜRÜN ... - Dostluk.org

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

AÐUSTOS 2012 Sayý: 524 Fiyat: 7 TLYARADAN’IN iNSANDAN iSTEDÝÐÝ GÜZELLÝKLERDÝRKUÞBAKIÞI <strong>TANRI</strong> TÝNANCI<strong>PERMAKÜLTÜRÜN</strong>PENCERESÝNDEN BAKMAK


ÝÇÝNDEKÝLERAylýk Kültürel veSiyasi DergiCilt: 44 Sayý: 524 Aðustos 2012Onur Baþkaný:Dr. Refet KayserilioðluSevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýnaSahibi ve Genel Yayýn Müdürü:Ayþegül KayserilioðluYazý Ýþleri Müdürü:Güngör ÖzyiðitYayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda BayraktarHale ÜrkmezgilHaberleþmeve Okur/Abone Ýliþkileri:P.K: 227 Beyoðlu/ÝstanbulYönetim Yeri:Ceylan Sk. No: 9/bod.katGüzelyalý, Pendik/Ýst.Baský:Hedef Dijital BaskýTaksim Cad. No: 19/ATaksim/ÝstanbulFiyatý: 7 TLYýllýk Abone: 75 TLYurt Dýþý: 90 TLKapak Resmi: “Kelebek Etkisi”Nastasiya MarkovichYaradan’ýn ÝnsandanÝstediði Güzelliklerdir ........................... 2Dr. Refet KayserilioðluKuþbakýþý Tanrý Ýnancý ........................ 8Ahmet KayserilioðluYabancýlaþmanýn Aþýlmasý ................ 14Güngör ÖzyiðitReenkarnasyon Delilleri ................... 20(Karma ve Reenkarnasyon)Çeviren ve Derleyen: Zuhal VoigtHukuktaki BunalýmýnTemel Nedenleri ................................ 27Prof. Dr. Sami SelçukÝslâm ve Bilim .................................... 32Yalçýn KayaPermakültürünPenceresinden Bakmak ................... 38(Yaþamýn Yapraklarý)Nelda BayraktarBurnun Etrafýnda ............................... 36(Canlý Kryon Celsesi)Dergimizin internet sitesiniwww.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.<strong>org</strong>adreslerinden ziyaret edebilirsiniz


SEVGÝ DÜNYASI1Sevgili DostlarÝnsanlýðýn hizmetine, kullanýmýna ve geliþmesine katkýda bulunmuþ “ilk”lereve “en”lere sahip bir milletin üyeleri olmak çok isteriz deðil mi? Bir þeybulunmuþ, meydana getirilmiþ, ortaya çýkmýþ ve geliþtirilmiþ, sonra insanlýðýnmalý olmuþ yani insanlýða armaðan edilmiþ; iþte o þeyin bulunduðu, ortayaçýktýðý, geliþtirildiði yerin kendi memleketimiz olmasý nasýl büyük bironurdur... Her alanda büyük sanatçýlar ve düþünürler yetiþtirip insanlýðýnduygusal ve zihinsel ortak geliþimine dünya ölçülerinde katkýda bulunan birülkenin bireyi olmak nasýl kývanç vericidir... Olimpiyat oyunlarý gibi evrenselplatformlarda, oyunlarýn düzenlendiði ülkeler gururla ve muhteþem birsunumla bu onuru ve kývancý alabildiðine yaþamaktalar. Özellikle 2008’deÇin, 2012’de ise Büyük Britanya (Ýngiltere) gururla kendi ülkelerinin“ilk”lerini ve “en”lerini insanýn bütün güzel duygularýný coþturacak birgörsel anlatýmla sundular. Þüphesiz onlar gibi baþka ülkeler de var; aslýndaherkes kendi çapýnda bir katkýda bulunmakta insanlýk kumaþýnýn dokunmasýna.Ama nitelikler ve standartlar yükseldikçe ve tüm dünyada geçerli olmakesas alýndýðýnda bunu baþarabilen ülke sayýsý gerçekten azalmakta. Buülkelerin kendi iç dinamikleri, kendilerine ve insana bakýþlarý, dünyayakatkýda bulunmak isteyen varlýklarýn enkarne olmak için oralarý tercihetmelerine de sebep olabilir. Biz de ülkemizi öyle yeþil gönüllerin özgürceyeþerebildikleri bir bahçeye çevirebiliriz. Aslýnda bu milleti oluþturan çoðuinsan bunu hemen baþarabilecek niteliktedir; geleceðe þekil verecek geniþbir tecrübe birikimi, yaþanmýþlýk vardýr bu topraklarda... ve baþkalarý içinçarpan, inançlý gönüller... Yeter ki bu ülkeyi yönetme görevini vereceðimizkiþileri, ekipleri çok dikkatle belirleyelim. Biz þu bilgiyi alabilen kiþilerinyaþadýðý ülkenin bireyleriyiz:“Aranýzda yarýþ yalnýz, yalnýz sevgide, yalnýz saygýda, yalnýz birbirinizevermekte olsun. Aksi halde, ortaya koyacaklarýnýz için yarýþmak, anlaþýpbirleþmeden yapmak, gerçekte sizi böler... Sizi bölen her þey bilin ki, sizisaçýnýzýn telinden, ayaðýnýzýn týrnaðýna dek yavaþ yavaþ siler. Siz silinecekolanlar deðil, kalýp verecek olanlarsýnýz... Bunun için geldiniz ve O sizebunun için verecek. Bunu becereceksiniz. Size o güç, size o gayret verildi.Size verilen geri alýnmaz. Ve siz verileni inkâr edici deðilsiniz.En Derin SevgilerimizleSEVGÝ DÜNYASI


2SEVGÝ DÜNYASIYaratanýmýz'ýn insandan beklediðigüzellikleri yapabilmemiz içininsaný yükselten Doðru YaþamaBilgilerini benimsememizgerekmektedir.Nedir o Doðru Yaþama Bilgileri?Önce O'nun varlýðý, bölünmez Birolduðu, Eriþilmez olduðu, insaný vetüm varolanlarý sevgi özündenyarattýðý gerçeðini bilip, O'na saygýve sevgi duymamýzdýr. O Yüceinsanlarýn ayný özden yaratýlmýþkardeþler olduðunu duyurmaktadýr.Bizlerin birbirimize kardeþçe sevgiduymamýzý, iyi davranmamýzý, iyiliketmemizi, birbirimizin haklarýnasaygýlý olmamýzý istemektedir.Yükselmenin 5 esasýna uyarak(iyilik, doðruluk, çalýþma, bilgi vesevgi) yükselmemizi,tüm kötülüklerden sakýnarakarýnmamýzý istemektedir.Dr. Refet KayserilioðluYaradan’ýn ÝnsandanÝstediði Güzelliklerdir


SEVGÝ DÜNYASIBUGÜNKÜ ÝNSANMANZARALARIBazý insanlar vardýr,olumlu bir iþ yapmazlar,yaptýklarý yalnýzcakýskanmak, kýnamak,yermek ve tanýdýklarýherkesi kötülemektir.Onlarla konuþurken,daha doðrusu onlarý dinlerkensanýrsýnýz ki,kendilerinden baþkadeðerli insan yokturdünyada. Bir de onlarýdinlediðiniz sürece, sizde biraz deðerlisinizdir.Ama onlarý dinlemezsenizveya tasdik etmezseniz,sizde de iþ yoktur.Emin olunuz ki dinlediðiniz,onayladýðýnýzsürece sizi beðendiðinibelli eden böyle kiþiler,arkanýzdan sizi dekötülemekten gerikalmayacaklardýr.Aslýnda bu tip insanlarýnhastalýðý kendi gönüllerindedir.Ýçin için kendieksikliklerini ve deðersizliklerinibilirler, bunlarýörtmek için baþkalarýnýkötülerler, gerekirseçelme takarlar. Halbukieksikliklerini tamamlamakiçin kendilerini elealsalar, bilgilerini, sevgileriniartýrsalar, gönüllerindekikara duygularýatýp herkesin iyiliðinidüþünmeye, deðerlerinigörmeye çalýþsalar nasýlrahat edecekler. Baþkalarýnýndeðerlerini birtakdir etmeye baþlasalar,gönülleri nasýl ferahlayacak,nasýl huzura ve mutluluðaulaþacaklardýr.Bizim Celselerimizde butip insanlara en doðru yolbakýn nasýl gösteriliyor:"Her þeyi elde etmekistiyorsanýz, onun enkýsa yolu kendiniziyükseltmektir.Kötülerin zannettiðigibi, baþkalarýnýhiçbir þey yapamazhale getirmek deðil."Bir insanýn yükselmesiyalnýzca bilgide yükselmesiyleolmaz.Kötülüklerin her çeþidindensakýnmasýyla veherkese karþý sevgisini,hoþgörüsünü, iyiliðiniartýrmasýyla olur.Diðer bazý insanlar davardýr ki, kendilerini devaynasýnda görürler.Bilgileri ve kültürlerivardýr ama bunlarý tamhazmedememiþlerdir.Kendilerini herkesten3üstün görürler. Herkesinonlarý onaylamak, takdiretmek ve övmek zorundaolduklarýný sanýrlar.Böyle yapmayanlarý daen aðýr þekilde kýnarlar,rezil ederler. Karþý tarafbiraz kendini savunacak,onun hatasýný söyleyecekolsa, kolayca en büyükkavgaya tutuþurlar. Butip insanlar bazen iyigönüllü ve fedakâr olabilirler.Zaman zamanyaptýklarýndan piþman daolabilirler. Ama gururlarý,benlikleri, çok düþkünolduklarý nefisleri,onlarýn sürekli kýrýcý,horlayýcý, ezici olmalarýnayol açar.Bu küçüklüklerdenkurtulmadýkça dasevilmezler, beðenilmezlerve yükselemezler.Bir insanýn kendi benliðine,gururuna bu kadardüþkün olmasý, aslýndaonun vesvese verenefazlaca uymasýndandýr.Yaradan'ýn en deðerlieseri olan insanýn önündeküçülebilenler, insanýkýran, ezen, horlayandeðil, aksine yüceltebilenlerher yerde veherkesçe sevilenlerdenolurlar. Ýnsaný yüceltebilenve insanýn önünde


4küçülebilen kimseler,aslýnda Vareden'e enbüyük saygýyý ve sevgiyigöstermiþ olurlar. O'nunda övgüsünü ve sevgisinikazanýrlar.Bazý tip insanlarda da,yegâne deðer kendiçýkarlarý, kendikazançlarý, onlara üstünlükve imkân saðlayacakolan mevkii, þöhret, parav.s dir. Onlarýn baðlýolduklarý bir fikirleri, birhayat görüþleri, birinançlarý yoktur. Amamenfaatleri gerektiriyorsainançlý ve idealistgörünmekten çekinmezler.Onlar çýkarlarý içinkolayca her boyayaboyanýrlar, gerekirse herahlâksýzlýðý, her kötülüðükolayca yaparlar. Hermeslekte ve her kültürseviyesinde böyle prensipsiz,kötü insanlarvardýr. Onlar tekâmülveya yükselme merdivenininçok altkademelerinde olanzavallýlardýr. Ama onlarkendilerini çok akýllý veçok kurnaz sanýrlar.Böylelerinin yolu çokuzun, çok sýkýntýlar veazaplarla doludur.Bugünkü imkânlarý, kimseyialdatmamalýdýr.Dünya ömrü kýsadýr,sonra ne olacak?!..Yaþarken yalnýz bugünü,bu hayatý düþünmek kýsagörüþlülüktür. Ýnsanhayatý sonsuzdur. Çeþitlisýnanma ve denemelerdengeçerek insanýndünya okulunu bitirmesigerekmektedir.SEVGÝ DÜNYASIBir de doðru yolugörmüþ, Yaradan'ý,Vareden'i, her imkânýVeren'i tanýmýþ, yükselmeyoluna girmiþolanlar vardýr. Onlarkendilerini yükseltecekDoðru Yaþama Bilgileriniöðrenmiþler, bir uçtanonlarý gittikçe daha iyiuygulamaya çalýþmaktadýrlar.Zaman zamantökezlemekte ve düþmektedirler.Ama derhalayaða kalkarak ümitleriniyitirmeden yola koyulmaktadýrlar.Onlar yolunengellerle, tuzaklarladolu olduðunu öncedenbilerek, daima akýllarýnýve dikkatlerini uyanýktutmaya çalýþmaktadýrlar.Vesvese verenin akýllarýnadevamlý, doðru gibigörünen ayartýcý fikirlerigetireceðini bilerekdikkatli düþünmektedirler.Zararlý, geriletici,ayartýcý düþünce ve isteklerinifrenlemeye çalýþmaktadýrlar.En büyükgüvenceleri sevgiliYaradanlarýdýr. Dardakaldýklarý, tereddütteolduklarý ve yanýldýklarýanlarda Rablerine sýðýnmaktave O'nunyardýmýný dilemektedirler.Her zaman þöylediyerek kendilerinigüçlendirmektedirler:"Vesvese vereneuymadan, sevgiyleYaradan'a yakýn, O'nuanarak baþlarým."Böyle doðru yoldayürümek çabasý içindeolanlar, düþe kalka dagitseler er geç yükselirler.Huzura ve mutluluðaulaþýr, insan kardeþlerinide hayra çekmek içinsürekli çaba içinde onlaraolabildiðince örnekolmaya çalýþýrlar.O'NUN ÝSTEDÝÐÝNELERDÝR?Bizi sevgisinden,severek Yaratan'a üçyönümüzle baðlýyýz. Biryönümüzden serbestiz. Oserbest yönümüz aklýmýzve ona baðlý olan hürirademizdir. Gerçektenilk yaratýlýþýmýzda vesonra dünyada varedili-


6maz, kötülemez, zararvermeyi istemez. Öylebir toplumda kimse gururve kibrin esiri olarakbaþkalarýna tepeden bakmaz,kýzmayý, incitmeyigöze alamaz. Böyledavranýþlarýn büyüklükdeðil küçüklük ve gerilikolduðunu bilir. O seviyeye,o üstün bilgi vegörüþ mertebesine gelmiþolanlar, çýkarlarýný herþeyin üstünde tutmazlar.Sürekli kendilerini eðitmek,arýtmak ve yükseltmekçabasý içindedirler.Ýnsan kardeþlerine de buyolda destek olmayý,katkýda bulunmayý kutsalbir ibadet olarak görürler.O, ÝNSANDANGÜZELLÝKLERÝÝSTÝYORBir özel celsede O'nuninsandan istedikleri veinsanýn yaptýðý yanlýþlarçok güzel dile getirilmiþtir:"O, güzellikleriyaratanýn insanoðlundanistediði, sadecegüzelliklerdir... O, ilk"Ol!.." emrini verdivereli, insan kendieliyle koyuyor önüne,her engeli. Ve insan,yeryüzüne ayak bastýbasalý, þimdi üzerinderahatça dolaþtýðýnýzkaç yerinden yaralý.Çünkü insanýn istediðive yaptýðý, þimdi yalnýzcazûlüm ve felâketgetiriyor. Onun sonucuda sefâlettir elbet.Halbuki O, sizden iyiliði,güzelliði, doðruluðuistemektedir. Onuyapabilmek iþinizdirve þimdi sizin buradaiþiniz, onu yaptýrmaktýrda..."O'nun insandan istediðigüzellikler; insanýn yükselmesi,arýnmasý, zararsýzlýðýöðrenmesi, çevresineyararlý olmasýdýr.Bunlarý yapabilmekiçin de insanýn gerilikten,ilkellikten,kabalýktan kurtulmasýgerekmektedir.Cahil, geri, ilkel ve bilgisizinsanlar çevrelerineSEVGÝ DÜNYASIzarar verirler. Yaþadýklarýortamý kirletirler, kýrarlar,yýkarlar. Ne zamankiyaptýklarý yanlýþlarýnzararý kendilerine döner,o zaman akýllarý baþlarýnagelmeye baþlar. Amabu bazen çok geç olabilir.Allah insanlarýn akýllarýylave denemeleriyledoðrularý kendilerininbulmasýný istemiþtir.Fakat bunun çok zamanalacaðýný ve bazý önlenemezfelâketlere yol açacaðýnýbildiði için dezaman zaman insanlaragülyüzlü elçileriaracýlýðýyla doðru yolu,doðru davranýþlarýgösteren bilgileri göndermiþtir.Günümüzde isebu tarz yol gösteren bilgiler,yine O'nun izniyleyüce görevli varlýklarcatüm insanlara gönderilmektedir.Bunlar yenibir din meydanagetirmek için deðil,bütün insanlarý yükseltmekve bir etmek içingelmektedir. Bu bilgilerinsanlarýn kardeþ olduklarýný,kardeþçe, dostçadavranmalarý gerektiðinive mutlaka tüm insanlarýnbirliðe ulaþmalarýgerektiðini söylüyor. Bu


SEVGÝ DÜNYASIbilgiler bir elçi veyapeygamber vasýtasýylagelmiyor. Bu bilgilerindoðruluðunu gören veonlarý uygulamayaçalýþan gruplara geliyor.Ayrýca bu bilgiler,onlarýn doðruluðunugörüp benimseyen veuygulamaya çalýþanherkesi görevli sayýyor.Siz bunlarýn doðruluðunugörüyor ve ondan faydalanýyorsanýz,insankardeþlerinize de onlarýöðretip uygulatmayaçalýþýn diyor.Dünyanýn bugünkühalini biliyoruz. Doðaldengeler birçok yerdebozuldu. Su, toprak vehava kirlendi. Canlýlarkitleler halinde yok oluyor.Ormanlar azalýyor,seller, fýrtýnalar, hortumlarfelâket halini aldý.Felâkete uðrayanlarýnferyatlarý kaç kiþiningönlünü sýzlatýyor?Ýnsanlar doðru olarakyalnýz kendilerini düþünmeyigörüyorlar. O yüzdenher yerde aldatma,yalan, ikiyüzlülük vekötülüðün her çeþidi artmýþdurumda. Dinlerinçoðu hedefinden sapmýþ,þekle baðlanmýþ, biryýðýn merasim halinegelmiþ vaziyette.Hiçbirisi kötülükleri,bozulmayý, kokuþmayýdurduracak gücü gösteremiyor.Ýþte tablo bu!..7Ýþte bu devirde, buortama gelen bilgiler deinsana insanlýðýný hatýrlatýyor."Aklýnýzý baþýnýzaalýn, artýk uyanýn, doðruyola gelin" deniyor."Dünya size her þeyi iletemiz ve mükemmel biryaþam ortamý olarak teslimedildi, onu yaþanmazhale getirmeyin" deniyor.Doðru Yaþama Bilgileridediðimiz bu bilgiler, insanagüzellikleri öðretiyor,mutluluðun ve yükselmeninkapýlarýný açýyor.Elbette onlarý alýp,benimseyip, uygulayanlarave kardeþlerine uygulatmayaçalýþanlara...


8Kuþbakýþý Tanrý ÝnancýSEVGÝ DÜNYASIAhmet Kayserilioðlu, PsikologÝLK ÝKÝ YILIN ANA BAÞLIKLARIDergimizde Tanrý inancý konusunu üçyýldan beri incelemekteyim. Ýlk iki yýldakiyazýlarýmda önce iki ünlü týp profesörü,eski Ýstanbul müftüsü, Vatikan'ýnTürkiye temsilcisi bir Hýristiyan dinadamý ve bir felsefe doçentiyle Tanrý'yaniçin inandýklarý konusundaki röportajlarýmýsizlerle paylaþmýþtým. Sonrada canlýlardaki harika düzenlerden,matematik profesörlerini bile þaþýrtanolaðanüstü içgüdülerden, fotosentezden,suyun ulu aðaçlarýn en yüksektepelerine çýkma hünerinden uzunca sözetmiþtim.Resim: Vasily Polenov


SEVGÝ DÜNYASIOlaðanüstülük sadece biyolojide deðilki. Kuran'ýn bir kul sözü olamayacaðýnýnkanýtlarýndan, yakýn tarihlerdebulduðumuz bazý bilimsel gerçeklerinKuran'da 1400 yýl öncesinden mucizeviifadelerle nasýl apaçýk bildirildiðindende söz ederek, insan eliyle bozulmadýðýtakdirde semavi dinlerin de Tanrýinancýmýzý perçinlediðini kanýtlamayaçalýþmýþtým.Ýlâhi düzenin insanlýða hediyesisadece dinler deðil ki. Her birimizinyaþayageldiði parapsikolojik olaylar daTanrý'ya inancýmýz konusunda bizlereyeni ipuçlarý sunup durmakta. Bunedenle özellikle 19. yüzyýlýn ikinciyarýsýnda en ünlü bilim adamlarýncayapýlmýþ ve kitaplarda yayýnlanmýþ ruhsalfenomenleri epeyce geniþ açýklamalarlasizlere aktarmýþtým.Bütün bunlara raðmen günümüzinsanýný inanç konusunda en çok tatminedecek kanýtlarý bilimlerde bulabileceðimizidüþündüðümden, bu defa canlýlarâleminden deðil fizik ve kimyadanörneklere yönelmiþtim. Fizikoþimikkanunlarýn evrende canlýlýðý oluþturmakiçin nasýl ince ince planlandýðýnýn, sankikuyumcu terazisi duyarlýðýnda akýllarýdurduracak bir hünerle nasýl ortaya konduðununörneklerini sizlerle tartýþmýþtým.Tek sesli müzikle yetinme kýsýrlýðýnadüþmemek en doðrusu. Öyleyse inançkarþýtý düþünceleri de alabildiðine tartýþmamýzgerekir. Hele þu son yýllardaateizm, tanrýyý yok sayma bir moda gibi9salgýn haline gelmiþken, onlarý nasýlgörmezden gelebiliriz? 2006 yýlýndayayýmlanýp tüm dünyada en çok satanlarýnbaþýnda gelen Richard Dawkins'in"Tanrý Yanýlgýsý" kitabýný katýldýðým vekatýlmadýðým tüm yönleriyle incelemeyebu nedenle baþladým. Neredeyseson bir yýldýr bu kitabýn düþündürdüklerinisizlerle paylaþtým. Nihayet geçensayýmýzdaki bu dizinin 11. bölümü ilede noktayý koydum. Artýk sýra canlýlarýnoluþmasý, geliþmesi ve insanýn varediliþikonusundaki kendi düþüncelerimisizlere aktarmaya geldi.Eski okuyucularýmýz hatýrlarlar. Öncekiiki yýlýn yazýlarýnýn özetlerini yaptýktansonradýr ki, Tanrý Yanýlgýsý'nabaþlamýþtým. Þimdi de bu 11 yazýnýnkýsa bir özetini yaptýktan sonra yenidiziye baþlamayý daha yararlý buluyorum.11 AYIN ÖZETÝSadece ülkemizde deðil, tüm dünyadaateizmi savunmak tehlikelerle dolu.Dawkins de kökten dincilerden ne küfürve tehditler almýþ. Kitabýnda bunlardanacý acý yakýnýr. Gerçekte Tanrý inancýnýnaðýzdan çýkan sözlerle deðil,davranýþlarla ölçüldüðünden habersizfanatik kiþilere bunu nasýl anlatabilirizki?!.. Ýyi, doðru, çalýþkan, bilgili vesevgi dolu kiþi diliyle ne derse desin,ruhunun en iç katmanlarýnda O'nunla birolduðundan bu davranýþlarý sergileyipduruyor. Buradaki ironi þu ki, nefanatiklere ne de ateizmi savunan amaiyi karakterli kimselere, ikisine de,


10inancýn temel ölçütünün düþüncelerdeðil davranýþlar olduðunu kabul ettirebilmekayný derecede zor!.. Ama bizonlara aldýrmadan, düþüncelerini alabildiðineeleþtirecek olsak da, hümanistderneðinin 2. Baþkaný ve dostlarýncaçok sevimli bir kiþiliðe sahip olduðuanlatýlan Dawkins'e saygýda asla kusuriþlemeyeceðimizi yazý dizimizin ilkindeaçýkça belirtmiþtik. Kaldý ki, onun baþkakitaplarýnda naklettiði canlýlar âlemindekibilgilerden de ne kadar çokyararlandýðýmdan kendisine gýyabýndadefalarca teþekkürlerimi bile sundum.10 bölümlük "Tanrý Yanýlgýsý kitabýnýnneredeyse 9 bölümü Musevi veHýristiyan dinlerinin tenkitleriyle dolu.Tevrat ve Ýncil'e sonradan insan eliyleeklenmiþ pasajlarýn, temiz akýl sahipleriniyüzyýllar boyunca nasýl þaþkýnlýðadüþürdüðünü zaten biliyorduk. Düþünceözgürlüðünün alabildiðine geniþlediðigünümüz dünyasýnda bu tenkitlerdoðaldýr ki, daha þiddetli bir tonda sürüpgidiyor. Dawkins'in bu konudaki tenkitleriniaktarmakla yetinmemiþ, ben debunlara eklemeler yapmaktan kendimialamamýþtým.Tenkitler sadece kutsal kitaplarlasýnýrlý deðil. Tarihte ve günümüzde dinkisvesi altýnda iþlenmiþ ve iþlenmekteolan ahlâksýzlýklar, akýlsýzlýklar vezûlümler de bu kitabýn baþlýca konularýndanbiri. Bunlara da yazýlarýmdayenilerini eklemiþtim. Böylece dinlerintürlü hüner ve çýkarlarla bir fesat ve kinhaline dönüþtürülmesiyle insanlýðýnnasýl felâketten felâkete sürüklendiðininSEVGÝ DÜNYASIacý örneklerini bir kez daha hatýrlamýþtýk.Buraya kadar yazarla ayný düþünce veduygularý paylaþtýk ama bu madalyonunsadece bir yüzüydü. Bu nedenlepeygamberlik kurumunu yeniden mercekaltýna almamýz gerekiyordu."Ya hiç peygamber gelmeseydi" acabadaha iyi bir dünyaya mý kavuþurduksorusunun cevabý üzerinde durmuþtuk.Kutsal kitaplardaki bozulmalar, yanlýþyorum ve davranýþlarla dinleri kinhaline getirenler var ama, hepsi bu deðilki. Kutsal kitaplardaki ýþýk saçan öðütve tavsiyeleri nasýl görmezden gelebiliriz.Bunlardan önemli bazýlarýnýyeniden incelemiþtik. Ayrýca tarihboyunca dinlerin uygarlýða yaptýðýolumlu katkýlarý doðru kaynaklardanyeniden özetlemiþtik. Ve sonunu rehbervarlýðýn þu sözü ile noktalamýþtýk:"O, insan içine göndermiþ olmasaydýhabercilerini, belki insan bugüne bilevarmadan birbirini yok ederdi."YA BUNLARA NE DEMELÝ?Dawkins'in dinlerdeki sadece olumsuzyönleri görüp güzellikleri ýskaladýðýnýböylece vurguladýktan sonra eleþtirilerimiçok önemli boþluklar üzerine yöneltmiþtim.Kitapta "doðal seçilim" kuramýylaTanrýsýz ve amaçsýz bir yaþam oluþmasýsavunuluyor. Darwin'in yorumu böyle.Peki ama kuramý onunla beraber ortaya


SEVGÝ DÜNYASIkoyan Russel Wallace'nin yorumunaneden hiç deðinilmiyor? En azýndanyanlýþlanmýyor. Çünkü Wallace'nin bukonudaki düþüncesi aynen þöyle:"Ben o kadar tam ve inanmýþ birmateryalist idim ki, ruhani bir varlýða aitkafamda hiçbir yer bulunamazdý. Fakatolgular inatçýdýr ve olgular bana galipgelmiþlerdir. Spiritizma fenomenleri,diðer bütün bilimlerin olgularý kadarmüspettir."Wallace, Darwin'le birlikte oluþturduklarýevrim kuramýný kullanarakAllah'ýn canlýlarý yaratýp geliþtirdiðinisavunuyordu.Dawkins kitabýnýn 4. Bölümündeinançsýzlýðýnýn biyolojik temellerinianlatýr. Her þeyi evrim teorisi ve özellikledoðal seçilim kuramý ile açýklamayaçalýþýr. Yaratýcý, planlayýcý, kurgulayýcýbir baþka etkene gerek duymadan canlýlarýnve bizlerin doðal nedenlerleoluþup yeryüzünü doldurduðumuzusavunur. Ama isterdik ki, Wallace yorumununtemelinde olan parapsikolojikfenomenleri de incelesin. En azýndantenkidini yapsýn. Boþuna ümitlenmeyelim.19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda kendiülkesindeki olaðanüstü parapsikolojikçalýþmalardan tek kelimeyle bile sözetmez.11Kutsal metinleri eleþtirirken, bizimondan Kuran'ý inceleyip onu da mercekaltýna almasýný istememiz belki aþýrýyakaçardý. Ama sadece biyoloji ile yetinmemesini,fizikteki, kimyadaki muhteþemdoða kanunlarýnýn nasýl bir tesadüfüneseri olabileceðini açýklamasýnýbeklemek yerden göðe hakkýmýz. Teksatýr bile yok. Bu nedenle kendisine:"Her yeri aramadan yok denemez"diye hitap etmekte tamamen haklýyýz.Sonraki yazýlarýmýzda dinler ile evrimteorisinin aslýnda çeliþmediðini,Tevrat'ýn yanlýþ yorumlanmasýndandolayý, bir ayrýlýk var gibi gözüktüðünüanlatmaya çalýþmýþtým. Hele Ýslâmiyet'leyorum tarzýnda bile çeliþki yok.Prof. Süleyman Ateþ'in "Kuraný KerimeGöre Evrim Teorisi" yazýsýndan alýntýlaryaparak Ýslâm bilginlerinin Darwin'denönce evrimle ilgili düþünceler ilerisürdüklerini sizlerle paylaþmýþtým.Ama insanýn yaratýlmasýna gelince iþçatallaþýyor. Tanrý eliyle topraktanyaratýlan Âdem ve ondan yaratýlanHavva mý; yoksa geçmiþteki ortak biratadan doðal etkenlerle ortaya çýkýverenbir insan mý söz konusu?!..Bu çok önemli çatýþma ve tartýþmaileriki yazýlarýmýzýn konusu olacak.Tanrý Yanýlgýsý dizisinde Nisansayýmýzda: "Evet, ama yetmez" baþlýðýaltýnda Darwin teorisini incelemiþ veteoriyi destekleyen biyolojik kanýtlarüzerinde tek tek durmuþtum. Sadece bukadar da deðil. Son 40 yýldýr genmühendislerince DNA üzerinde nemuhteþem hünerler sergilendiðini, kesicive birleþtirici enzimlerle yepyeni gendizilimlerine nasýl kavuþtuðumuzu hay-


12ranlýkla incelemiþtik. "Rekombinasyon"denilen bu iþlemlerde DNA'nýn deðiþebilirlik,plastiklik örneðini görmüþ,bunun evrimi ve doðal seçilimidestekleyen çok önemli bir kanýt olduðuüzerinde durmuþtuk.Sýra artýk Dawkins'in kitabýnýn "Tanrýneredeyse kesin olarak neden yoktur"baþlýklý 4.bölümüne gelmiþti. Þahsenevrim teorisine inanan biri olarak, hercanlý türünün baþlangýçta tek tekyaratýldýðýný öne süren ve evrimi reddedenyaratýlýþ teorisine yakýn durmammümkün olabilir mi? Peki, bu ikisinindýþýnda bir üçüncü yol yok mu? Elbettevar. Evrimin ikinci teorisyeniWallace'nin yorumu: Hem evrim hemde tasarým. Yani bu kanunu kullanarakdünyada yaþamýn geliþmesini saðlayanilâhi düzen. Bu nedenle her þeyiotomatik çalýþan doðal seçilimle açýklamayaçalýþan Dawkins'den, 530 milyonyýl önceki 10 milyonluk kýsa Kambriyendönemindeki canlýlardaki patlamatarzýndaki çeþitlenmenin kendiliðindennasýl oluþabildiðini açýklamasýný beklerdik.Ayrýca dünyamýzdaki 10 milyonlukcanlý türünün her birinin kendineözgü deðiþik <strong>org</strong>anlarýnýn nasýl oluþabildiðini,birbirinden çok farklý içgüdülerinnasýl birdenbire ortaya çýkýverdiðinide. Maalesef kitapta bunlar yok.Ya ne var? Kolayýndan Yaradancýlarýnçürütülmesi, bilim dýþý iddialarýna sayfalarboyunca cevaplar verilmesi. Veçok sýkýþtýðý yerlerde de “ÖyleyseAllah'ý kim yarattý?” sorularýyla konuyubiyoloji dýþý felsefi bir plana taþýyýp,deyim yerindeyse topu taca atývermesi.SEVGÝ DÜNYASIDarwin'in doðal seçilimle oluþamazdiye itiraf ettiði gözdeki olaðanüstüdüzeni, Dawkins'in daðcýlarýn türlü hünerlerlezirveye ulaþmasý örneðiyleaçýklamaya yeltenmesini çok kolayýndanbir tutum diye deðerlendiriyorum.Ayrýca bu konuda Darwin'den fazlaDarwinci bir gayretkeþlikle bu sözükarýsýnýn etkisi altýnda söylemiþ olacaðýnýiddia edecek kadar ileri gider.Göz dahil tüm karmaþýk <strong>org</strong>anlarýn birtasarýmcý olmadan kendiliðinden oluþabileceðiiddiasýndan bir adým bile geriatmaz. Ýsterdim ki, biyokimya profesörüBehe'nin kitabýndan aktardýðým görmeninoluþmasý ve kanýn pýhtýlaþmasýndakibirbirini izleyen pek çokbiyokimyasal sürecin doða kanunlarýnýkullanan bir zekâ iþe karýþmaksýzýn nasýlortaya çýkabileceðini bilimsel olarakbize açýklasýn. Tabii zirveye týrmanandaðcý nahif örnekleriyle deðil.Dizimizin son yazýsýnda da Tanrýinancýmýzýn bilimlerdeki açýklanamayanolaylara, bilgi boþluklarýnadayanmadýðýný vurgulamaya çalýþtým.Tam tersine bildiklerimizi derindüþüncelerle akýl ve mantýk terazisindetartarak inanca varýyoruz.Yazar parapsikolojiye inananlarý birnevi delilikle suçladýðýndan, 1882'deLondra'da ünlü bilim adamlarýnýn biraraya gelerek SPR adýyla kurduklarýRuhsal Araþtýrmalar Derneðinin parapsikolojikbulgularýndan yeniden sözetme gereðini duydum. Onlarýn bilimselkontrol yöntemlerini titizlikle uygulayýphile ve þarlatanlýk kapýlarýný sýmsýký


SEVGÝ DÜNYASIkapatarak oluþturduklarý dört dörtlükparapsikolojik fenomenleri de incelemesinivarsa yanlýþlarýný bulmasýnýbeklerdik. Böylece sadece din kitaplarýndasonradan oluþturulmuþ yanlýþlara,fanatik dindarlarýn akýldýþý davranýþlarýnave Darwin'in doðal seçilimyöntemine dayanarak Tanrý'nýn yokluðunusavunma kýsýrlýðýna düþmezdi.Iskalanan sadece bu da deðil. Çaðdaþýmýzfizik, kimya bilginlerinin kitaplarýndankendisinin de bazýlarýnýaktardýðý doða kanunlarýndaki sonderece ince matematikle ortaya konmuþsabiteler konusu. Öyle ki, evreninbaþlangýcýndaki ilk bir saniyede bilepatlama hýzý milyarlarca bir oranýndafazla veya eksik olmuþ olsaydý, nebugünkü evrenimiz ne de canlýlar meydanagelebilecekti. Doða kanunlarýndabu ve benzeri pek çok sabite böyle incelikleortaya konduðu içindir ki varoldukve yaþayabiliyoruz. Bütün bunlarýn arkaplanýnda yaratýcý Yüce Bir Zekâ vehüneri yok sayýp, her þeyi doða ile açýklamayaçalýþmak için ya bunlara hiçdeðinmemek ya da kýrk dereden sugetirip, spekülasyon üstüne spekülasyonyaparak kendimizi alabildiðine zorlamamýzgerekiyor.Tanrý Yanýlgýsý eleþtirisinin en sonundayazarýn her sýkýþtýðýnda ileri sürdüðü"Peki Tanrý'yý kim yarattý?" sorusu üzerindedurduk. O'nun anlama sýðmadýðýnýama tüm anlamlarýn da O'nda bulunduðunu,Varedilmeden Vareden, AlmadanVeren, benzersiz, eþsiz olduðunubelirttik. Zamanla beraber sebepleri de13yaratan O Yüce'nin varlýðý için birsebebe muhtaç olmasý düþünülebilir mi?Ama kim ne derse desin insanýn herdüþüncenin, her sözün aksini savunmadaalabildiðine özgür olduðunu bir dahavurgulamak için dizimizi þu sözlerlesona erdirmeyi bir görev bildik:"Ýnsan s<strong>org</strong>ulayýcý bir akýlla yaratýldýðýndanve kendisine her þeyi düþünmektesonsuz bir özgürlük sunulduðundankim ne derse desin bu ve benzerisorular sonuna kadar hep insanlýðýngündeminde kalacaktýr. Bu insanýnhakkýdýr ve kimse bu s<strong>org</strong>ulama hakkýnýonun elinden almaya muktedir olamayacaktýr!.."Gelecek sayýda baþlayacaðým yeryüzündecanlýlýðýn oluþumu ve geliþimiile ilgili yazý dizime, önce hangi metodlaiþe koyulacaðýmý, yani sonuca ulaþmakiçin hangi yolu izleyeceðimi peþinenbelirtmekle baþlayacaðým. Kolayanlaþýlsýn diye bunun için temsili ikiörnek olay ortaya koyacaðým. Sonra dailk canlýnýn nasýl varolduðu, prokaryotçekirdeksiz bakteri hücrelerinden <strong>org</strong>anelliökaryot hücrelere geçiþteki evrimselsýçramanýn hangi zekânýn eseriolduðundan ve deðiþik biyoloji bilginlerininKambriyen Patlamasý hakkýndakidüþüncelerinden söz edeceðim.


14SEVGÝ DÜNYASIYabancýlaþmanýn AþýlmasýGüngör Özyiðit, PsikologDin kitaplarýnýn "puta tapma" dedikleriþey, yabancýlaþmanýn eneski biçimlerinden biridir. Putlaþtýrma;Yaradan'a deðil de, yaratýlanaen yüce deðeri verip ona tapma, yaþamanýnanlamý olarak onu esas almadýr.Yani Tanrý olmayana, Tanrýymýþçasýnadeðer biçmedir. Burada insan, tüm güçlerinikullanarak bir put yapar, sonratutar, kendi yarattýðý bu puta tapar. Enderin özlemlerini ve dileklerini, korkularýnýve umutlarýný putlaþtýrdýðý, Tanrýsandýðý nesneye yansýtýr. Gücünü hayalindeaþýrý abarttýðý tanrýsal nitelikleryakýþtýrdýðý, gerçekte ona ne yararý nezararý dokunacak bir þeylerden yardýmdiler. Öylece kendi gücünü boþ yereharcar, tüketir.


SEVGÝ DÜNYASIÝnsanýn çok tuhaf taraflarý vardýr.Bunlarýn içinde en tuhaflarýndan biri,Russell'in dediði gibi bize yararlý olanþeyleri tapýnýrcasýna yücelterek, buyolla onun yararýný da ortadan kaldýrmaktýr.Buyurun bir örnek: Hindistan'-da insanlar açlýktan kýrýlýrken, kutsalsayýlan ineklerin caddelerde dolaþmasýkomik ama gerçek. Burada yabancýlaþma,Tanrý olmayana Tanrý diye boþ yeretapýlmasý ve gönlün gerçek Tanrý'yakapalý kalmasýdýr.Ýnsanlarýn kendilerine hizmet etmesiiçin yetki verdiði yöneticilerin, kendileriniseçen, o yere getiren insanlarahizmet sunacak yerde, bu yetkiyi ayrýcalýksayýp, buyurmanýn verdiði üstünlükduygusuna yaslanarak insanlarýkendi çýkarýna hizmet ettirmesi diðerbir yabancýlaþma örneði. Burada insan,kendi egemenlik hakkýna yabancýlaþmýþtýr.Para ekonomisinin geçerli olduðu,yani her þeyin para ile ölçülüp biçildiðibir düzen düþünelim. Daha doðrusuyaþadýðýmýz hayatý þöyle bir gözümüzünönüne getirelim. Burada insan,emeði alýnýp satýlabilen bir mal durumunaindirgenmiþtir. Nitekim muhasebedefterinde, mala ödenen para ile,insana ödenen ücret, ayný alacak hanesineiþlenir. Böyle bir düzende insankendisi için bir deðer üretmez, sadecegeçimi için ücret üretir. Ürettiði deðerise, onun elinden alýnýr. Burada yabancýlaþma,emeðin yarattýklarýna sahipolamamasý, ürettiklerinin yitirilmesidemektir.15Yalnýz geçim için, aç ve açýktakalmamak için bütün gün sýkýcý,tekdüze ve iþbölümü gereði hep aynýiþi yapmak zorunda kalan insan, çalýþmanýnkendisine de yabancýlaþmýþtýr.Gerçekten böyle bir çalýþmada insanvarlýðýný sakatlayan bir taraf vardýr.Ýnsan çelik bir makinenin etten bir ekparçasý durumuna düþürülmüþtür.Çalýþmasý onu yüceltmez, yýpratýr. Onakendini gerçekleþtirme yönünde birzenginlik katmaz. Tersine, insan kiþiliðininçok yönlü geliþmesini ve birbütün olarak deðerlendirilmesini sürekliolarak engeller. Burada yabancýlaþma,insanýn kendi kiþiliðinden uzaklaþmasýdýr.Ýnsanlýðýn tarih boyunca kazandýðýmaddi manevi birikimin ayrýcalýklý birazýnlýðýn elinde, çoðunluðun zararýnakullanýlmasý ise, insaný insanlýðayabancýlaþtýrýr.Gerçekte, yabancýlaþmanýn hertürünün kökeninde puta tapma, putlaþtýrmaolgusu yatmaktadýr. Ýnsan,neyi putlaþtýrýrsa ona en büyük deðeriverir ve diðer her þeyi ona göre deðerlendirir.Buyurmak tutkusu içindeyanýp tutuþan için, yetke (iktidar) putolmuþtur.Her þeye sahip olma, her þeyi satýnalma açlýðý çeken biri mala veya onunsoyut simgesi olan paraya tapmaktadýr.Þehvetin elinde oyuncak olan içinkadýn ya da erkek tapýlacak birernesnedir. Alkýþsýz edemeyenler için ün,önünde eðilecekleri Tanrýdýr. Kimi tüm


16umutlarýný baðladýðý, her þeyi kendisindenbeklediði ünlü bir kiþiyi putlaþtýrýr,kimi bireye veya bireyin özgürcegeliþmesine en üstün deðeri verir.Diðeri "Toplum bireyden ve her þeydendeðerlidir" der, toplumu Tanrýlaþtýrýr.Sonunda her birinin Tanrýsý fos çýkar veonlarý yarý yolda býrakýr. Bu bir bakýma"Tanrýdan baþka Tanrý yoktur" sözününtersine yoldan bir doðrulanmasýdýr.Demek ki Tanrý'ya, kendine vegiderek diðer insanlara yabancýlaþaninsan, yabancý bir varlýk olarak, kendibilincine varamamýþ, henüz kendisiolamamýþtýr. Bu ise bizi yabancýlaþmanýnaþýlmasý veya yabancýsýzlaþmanýnsaðlanmasý sorunu ile karþýkarþýya getirir.Neydi yabancýlaþma? Ýnsanýn kendigücünün veya emeðinin baþkalaþarakona düþman bir güç olarak geri dönmesi.Denetimimizden kurtulan birgücün baský aracýna dönüþmesi. Bunugidermenin çaresi: Bilgi ve bilinçbirikimi. Bilgi olayýn nedenlerinibildirecek, bilinç ise olay içindekiinsanýn yapmasý gerekeni, yani görevinigösterecek. Öylece, yabancýlaþmayayol açan güç, kaynaðýnda yakalanýp,denetim altýna alýnarak insanýn yararýnakullanýlacak. Bu baðlamda, yabancýlaþmanýnaþýlmasý, onun her türü ile ilgilinedenleri iyi bilmeyi ve o gücü denetleyip,hayrýmýza çevirecek bilinçligiriþimlerde bulunmayý gerektirir.Önce yabancýlaþmayý önleyen iç vedýþ engelleri sýralamakla baþlayalýmSEVGÝ DÜNYASIiþe. Ýç engeller: Ýnsanýn en derin özlemiolan Tanrý gereksinmesinin doðru birþekilde doyurulamayýþý. O yüzdenmanevi bir boþluk içinde kalýnmasý.Ruh yönümüzün ve insanýn özünükuran kudretlerin iþleyiþ ilkelerininyeterince bilinmeyiþi. Yani insanýnkendini ve Tanrý'yý tam tanýmamasý.Nereden geldiðini, nereye gideceðini,bu dünyada ne yapacaðýný bilmemesi.Bu temel sorulara anlamlý karþýlýklargetiren doðru, kendi içinde tutarlý, çaðdaþbir inanç sisteminin ve hayatgörüþünün bulunmayýþý. Gönlün arýtýlmasýyönünde bir eðitimin verilmeyiþi.Ve kirli bir gönlün gerçeðe perde olacaðýnýnbilinmeyiþi. Özet olaraksöylersek, bugün insanýn trajedisi, kendini,yolunu ve iþini bilmeyiþi, varoluþnedenine karþý ilgisiz durmasý, onuinsan edecek, insanüstüne eriþtirecek,diðer insanlarla sevgi birliði kurmasýnýve gönlünde Tanrýyý duymasýný saðlayacakbilgi ve bilinçten yoksun olmasý.Dýþ engellere gelince, bunlar arasýndasiyasal gücün baský aracý olarak kullanýlmasýný,üretim güçlerinin yetersizliðini,o yüzden insanýn geçim için bütüngün çalýþmak zorunda oluþunu, paranýnputlaþtýrýldýðý para ekonomisini, malýnkullaným deðeri deðil de deðiþim deðeriolarak ele alýndýðý mal ekonomisini,ücret düzenini ve insaný tek tip iþebaðlayan iþ bölümünü sayabiliriz.Þimdi gelelim bu engelleri aþmakiçin yapýlmasý gereken bilinçli giriþimlere.Ve önce iç engelleri alalým ele. Birkere, baþlangýçta, her þeyi ona göre


SEVGÝ DÜNYASIölçüp deðerlendireceðimiz üstün birilkemiz ve insaný bütünüyle kavrayan,geçmiþ ve geleceðiyle kuþatan, onunvaroluþ nedenini doðru olarak saptayansaðlam, tutarlý bir hayat görüþümüzolmasý gerekir. Bize göre, bu en üstünilke, bizi ve her þeyi yoktan yaratan,sevgisinden vareden Tanrý'dýr. Engerçek otorite O'dur. Sade O'na kullukedilir ve yalnýz O'ndan yardým dilenir.Çünkü her þeyi bilen ve her þeye gücüyeten de yalnýz O'dur.Varoluþumuzun nedenini ise, yineTanrý'nýn gülyüzlüler kanalý ilebildirdiði bilgilerden öðrenebiliriz. Zirayarattýðýný, en iyi onu yaratan Tanrýbilir. Öyleyse ilk ön yapýlmasý gereken,insanýn manevi boþluðunu dolduracak,doðru, akla ve mantýða uygun, çaðdaþbir Tanrý inancý vermek ve gönüllerdeO'nun sevgisini yeþertmek. Sonra daTanrý'nýn insan için dileðinin neolduðunu, yani buyruklarýný bildirmek.Ve onun güzel örneklerini vermek.Böylece insaný, Tanrý'dan baþkasýna,yani puta tapmaktan kurtarmak, o yöndekiyabancýlaþmanýn kökünü kurutmak.Ýnsana geniþ bir ufuk, manevi birgörüþ açýsý kazandýrmak. Ona ölümsüzbir ruh yönümüzün bulunduðunu kanýtlarýylagöstermek. Ruhlarýn dünyayaolgunlaþmak için geldiðini, geleceðimizinþimdiki davranýþlarýmýzabaðlý olduðunu, ne ekersek onu biçeceðimiziöðretmek. Ve insanlardakendine, topluma ve Tanrý'ya karþýsorumlu bir kiþilik geliþtirmek. Varoluþamacýnýn insanüstünü bulmak, tekdüþünceyi elde etmek (Tanrý'nýn dileði17ile kendi dileðimizi bir etmek) ve birliðeulaþmak olduðunu, Tanrý'nýn bizdenbunu istediðini bildirmek. Gerçekteyabancýlaþmanýn kesin olarak son bulmasý,insanýn insanüstüne varmasý veikisinin bir olmasý demektir. Þöyle ki,bizim beþ duyu <strong>org</strong>aný ile algýladýðýmýzmadde evreni maddenin belli bir halindenyapýlmýþtýr. Bir de karanlýkdediðimiz, ýþýðýn yokluðu sandýðýmýz,aslýnda içinde görmediðimiz yedi rengi,duymadýðýmýz yedi sesi ve daha baþkakudretleri barýndýran, maddenin birbaþka halinden yapýlmýþ, ama henüzalgýlayamadýðýmýz ayrý bir maddeevreni daha var. Ancak biz beþ þartý(iyilik, doðruluk, çalýþmak, bilgi vesevgi) tam benimsediðimiz zamankaranlýðýn gizi bize kendini açacak,görmediðimiz renkleri, duymadýðýmýzsesleri görüp duyacak ve baþka nicegüçlere eriþeceðiz. Biz bugün maddeninbir halini, dolayýsýyla gerçeðiyarým olarak biliyoruz. Beþ duyu<strong>org</strong>aný ile farkýna vardýklarýmýza, beþþartý tam benimsediðimizde farkýnavaracaklarýmýz eklenince, iþte o vakitgerçeði bütün olarak görüp bileceðiz. Ozaman iþte, yuvarlaðý tam göreceðiz.Elbet ki böyle bir düzenin yerleþmesindeeðitime çok iþ düþecek.Okullarda sadece belli bilimler veteknik konular deðil, hayata anlamveren deðer yargýlarý ve ana yaþam bilgileriverilecek. Ýnsanlara sadece kurukuru bilgi verilmekle kalýnmayacak,fakat bilgelik de aþýlanacak. Akýl vegönül eðitimi dengeli ve uyumlu birþekilde yürütülecek. Küçük yaþtan


18baþlayarak gönüllere Tanrý ve Ýnsansevgisi tohumlarý ekilecek. Ýnsanlar,dini, dili, ýrký, ulusu ne olursa olsun birbütün olarak deðerlendirilecek ve hepsikardeþ bilinecek. Öðrenciler dünyavatandaþý olarak eðitilip yetiþtirilecek.Onlara özgür ve baðýmsýz düþünebilmeyeteneði kazandýrýlacak. Öylece körinançlara, baðnaz görüþlere saplanýpkalmalarý önlenecek. Beþ þart, eðitiminve kazandýrýlmak istenen alýþkanlýklarýnanayasasý olacak. Ýnsan varlýðý,beden, zihin ve ruh olarak çok yönlüþekilde deðerlendirilip geliþtirilecek.Bu eðitimin dýþa dönük yüzü, her þeyehakkýný verme ve saygý duyma demekolan adalet, içe dönük yüzü ise özgürlükve insan varlýðýnýn özgürce geliþmegarantisi olacak.SEVGÝ DÜNYASIDýþ engellere gelince, siyasal yabancýlaþmayaçare olacak, gerektiðindeyöneticileri deðiþtirme olanaðý veren,eleþtiriye açýk özgürlükçü ve çoðulcudemokratik düzeni ilk koþul olarakbelirtmek gerek önce. Yine öyle birdüzende birey, yönetime ve yönetiminkararlarýna daha doðrudan katýlabilecek.Ayrýca, siyasal ve ekonomik gücünister devlette, ister özel kuruluþlardaolsun, tek elde toplanmasý önlenecek,söz konusu güçlerin toplum içinde dengelive uyumlu bir þekilde daðýlmasýsaðlanacak. Bazý yasal kuruluþ ve mekanizmalarladevlet denetlenip dizginlenecek.Uyanýk, haklarýnýn ve sorumluluklarýnýnbilincinde bir kamuoyuyaratýlacak. Bu arada, en iyi bilge kiþileriyönetici olarak süzecek bir siyasalmekanizma oluþturulacak ya da yöneticilerlebilge kiþilerin iþbirliði saðlanacak.Bu düzende devlet bir baský aracýolmaktan çýkacak, insanlarýn serbestçegeliþmesine ve kendi aralarýnda özgürcekabullenilmiþ disiplinin yerleþmesineyardýmcý olacak. Ve giderek toplumunkendi kendini yönetme yeteneðikazanmasýna zemin hazýrlanacak.Herkesin birbirini sevmeye çalýþtýðýve kardeþ olarak görmeye alýþtýðý birdüzende, sömürüye yer olmayacakelbette. Hem buna gerek de kalmayacakbir yerde. Dünya birliðine doðrugidildiðinde, dünya çapýndaki birörgütün denetiminde silâhsýzlanmasaðlanacak, dünya barýþý gerçekleþecek.Silâhsýzlanmadan elde edilen gelirle,sefaletin, yoksulluðun ve cehaletin yokedilmesine karþý savaþ açýlacak.Ayrýca, o düzende insan, geçimi içinbütün bir gün çalýþma zorunluluðunatutsak bir kürek mahkûmu olmaktan dakurtarýlacak. Bilim ve teknolojinininsanlýðýn tüm hizmetine koþulmasýyla,makinelerin, bilgisayarlarýn ve sibernetiðindevreye girmesiyle, güneþin venükleer gücün enerji kaynaðý olarakinsanýn hayrýna kullanýlmasýyla insanüç-dört saat çalýþmakla geçimini saðlayabilecek."Zorunlu emek" zamanýnýngiderek azalmasýyla "özgür zamana"kavuþan insan, o zamaný gönlünündilediðince, kendi özündeki deðerlerigerçekleþtirmek için kullanacak.Kendini her türlü bilgi ve becerideyetkinleþtirmek, yeteneklerini sporda,sanatta, bilimde, dinde, felsefededeðerlendirmek için tüm olanaklar ona


SEVGÝ DÜNYASIaçýk olacak. Paranýn, ekonomik hayatýnorkestra þefi olmadýðý bu ortamdagereksinmelere göre hizmet sunulacak.Mallar da deðiþim deðeri olarak deðil,kullaným deðeri olarak muamele görecek.Herkes yeteneðine göre toplumahizmetini sunacak, rýzýklar kardeþçepaylaþýlacak, herkesin gereksinmelerien iyi þekilde karþýlanacak. Üretimherkese yetecek kadar bol olduðundanve âdil bir biçimde daðýtýldýðýndankimse kimseyle çekiþmeye girmeyecek.Ayrýca, kazanýlan hayat görüþü ileinsanlar mutluluðun almada deðil, vermedeolduðunu bilecek. Mülkiyet vesahip olma içgüdüsü dizginlenip, yapýcýve yaratýcý güdülere öncülükverilecek. Ve insanca yönlerinigeliþtirenler toplumda daha çoksaygýnlýk görecek. Yine öyle birekonomide insaný sakatlayan,tek iþe hapseden bir iþ bölümüolmayacak. Ýnsan dilediði veyürütebildiði kadar çok iþiyapabilecek. Zaten bezdirici,býktýrýcý iþleri makinelerüstleneceðinden, insana onlarýngözetimi ve denetimi kalacak.O da günde en çok üç-dört saat.Ve çocuklarýn oyuncaklarýylaoynamasýna benzer bir oyunhavasý içinde. Birlikte çalýþýlandost insanlarýn iþe kattýklarýsevinç ve sýcaklýk da cabasý. Ýþdemokrasisinin ve özyönetiminyerleþmesiyle çalýþanlar emeklerininürününü kendileridevþirecek, kendi yönetimleriile ilgili kararlarý yine kendileriverecekler.Öyle bir düzende insan iliþkileri de,bir sanat düzeyine yükselecek. Yarýþolacak yine elbette. Ama iyilikte,sevgide, saygýda ve birbirine vermede.Ýnsan davranýþlarýnda kiþisel çýkardeðil, Tanrý rýzasý gözetilecek. Her iþtehizmet ruhu esas olacak. Daha doðrusuo düzende insanlar kendi gerçek çýkarlarýile baþkalarýnýn çýkarlarýnýn birbiriile uyuþtuðunu görecekler.Her yönde geliþmiþ, yaratýcý çiçekleriniaçtýrmýþ, renk renk, mis kokuluinsanlarla dünya bakýmlý bir çiçekbahçesine benzeyecek. Gökyüzündekiuyum ve düzen yeryüzüne inecek.19


20Karma ve Reenkarnasyon - VISEVGÝ DÜNYASIReenkarnasyon DelilleriBenler, Ýzler, Organ Eksiklikleri veyaSakatlýklarý, HastalýklarÇeviren ve Derleyen: Zühal VoigtÝki Yaþýndaki EþkýyaAntakya'da 1935 senesinde Dahham adýverilen bir bebek, çenesinin altýnda kanayanbüyük bir et beni ile doðdu. Kanamadoðumdan birkaç gün sonra hâlâ devamettiðinde, anne ve babasý onu hastaneyegötürerek yarayý diktirdiler. Dahham'ýndoðumunun öncesindeki gecede, babasý,birkaç gün önce ölmüþ olan uzak akrabalarýCemil Hayýk'ýn evlerine geldiðini rüyasýndagörmüþtü. Cemil Hayýk çevrede ismi bilinenve korkulan bir eþkýya idi ve Fransýzpolisiyle yaptýðý bir çatýþmada ölü olarakele geçmiþti. Ölümcül kurþunun kafasýnagirdiði yer ise, tam da Dahham'ýn kanayanet beninin bulunduðu yerdi.Ama ailenin küçük Dahham'la ilgiliþaþkýnlýðý, çocuk iki yaþýna gelip konuþmayabaþladýðýnda ve adýnýn Cemil Hayýkolduðunu iddia ettiðinde iyice arttý.Dahham, kendisine verilen ismi reddediyor,kendisine Cemil denmesini istiyordu veCemil Hayýk'ýn yaþamýnýn, bilmesineimkân olmayan detaylarýný anlatýyordu.Geceleri ise Fransýz polisiyle yaptýðý çatýþmanýnkabuslarýyla uðraþýyordu. Dahhampolisten ve askerden nefret ediyor, sokaktaonlarý gördüðü yerde taþ atýyordu. Elinegeçirdiði sopalarý tüfek olarak kullandýðýoyunlar icad ediyordu. Bir keresinde babasýnýntüfeðini alýp askerlere ateþ etmeyekalkýþmýþtý. Sonradan tanýþtýðý CemilHayýk'ýn aile fertlerine karþý ise büyüksevgi gösteriyordu. Dahham sonradangerçekten Cemil ismini kullandý ve CemilFahrici olarak yaþamýna devam etti.Cemil Hayýk yaþamýnda, kýzkardeþlerinetecavüz eden iki erkeði öldürmüþ, yakalanmýþ,daha sonra kaçmaya muvaffak olarakAntakya ve Samandað yörelerindekidaðlara çýkmýþtý. Yolcularý soyup eþkýyalýkyaparak yaþýyordu. O senelerde bu bölgeFransýz iþgaline uðrayýnca, Cemil'in peþineFransýz polisi düþtü. Sonuçta Fransýz polisiCemil'i ve yanýnda bulunan erkek kardeþini,bir ihbar üzerine saklandýklarý evdekuþattý ve evi ateþe verdi. Kurtuluþ


SEVGÝ DÜNYASICemil Fahrici (Dahham) ninboynundaki iz (Kurþunun girdiðiyerde- 1967)olmadýðýnýanlayanCemil öncekardeþinivurdu vesonratüfeðininnamlusunuçenesinedayayarakayak parmaklarýylatetiði çektive kendisiniöldürdü.Eve giriponlarý buhalde bulan polis, daha sonra cesetleriniAntakya'da teþhir etti.Cemil Hayýk’ýn baþýndakurþunun yolu ve giriþ çýkýþ yerleriReenkarnasyonun ÝzlerindeBir YaþamYukarýdaki olay, Kanada asýllý ABD'lireenkarnasyon araþtýrýcýsý Ian Stevenson'unçalýþmalarýndan alýnmýþtýr. Stevenson tümdünya üzerinde geçmiþ yaþamlarýný hatýrlayan2600 kadar çocuk üzerinde yaptýðýaraþtýrmalarýný, sonradan kitaplar ve raporlarhalinde yayýmladý. Türkiye'de debulunup baþka birçok olayla birlikte Cemil21Fahrici olayýný da araþtýran Stevenson, sonradanCemil'in baþýnýn üzerinde baþka biriz daha keþfetmiþ ve bu izin, CemilHayýk'ýn çenesinden giren kurþunun kafatasýnýterkettiði yerde olduðunu da gözlemlemiþtir.Hattâ Cemil Hayýk'ýn öldüðü çatýþmayakatýlmýþ olan bir Fransýz polisi de,Hayýk'ýn cesedinde, kurþunun kafatasýnýparçalayarak baþ üzerinden çýktýðý birkaçsantimetrelik bir alan bulunduðunu teyidetmiþtir.Stevenson, bu araþtýrmalarýný çeþitli ülkelerdeyaptý. Kendi ifadesine göre, geçmiþyaþamlarý hatýrlama olayý, reenkarnasyondüþüncesinin yaygýn olduðu bölgelerdedaha sýk görülmekte. Bu düþüncenin kabulgörmediði, bilime aykýrý sayýldýðý toplumlardaise, bu çeþit olaylarýn su yüzüne çýkmadýðý,bastýrýldýðý, unutulduðu, unutturulduðuise akla yakýn olacak bir açýklama.Stevenson'un topladýðý olaylar dahaziyade Hinduizm, Budizm dinlerininyaygýn olduðu Güney Asya'da; Türkiye veLübnan'da Þii ve Alevilerin yaþadýðý bölgelerde;Batý Afrika'da; Kuzey Amerika'nýnkuzeybatýsýnda ve daha az sýkça olarak daAvrupa ve Kuzey Amerika'da görülmekte.Stevenson araþtýrdýðý olaylarý büyük birtitizlikle sýnýflara ayýrdý, ortaya çýktýklarýbölgelere göre; ölüm raporu, belge veþahitlerle onaylanabilme durumlarýna göre;doðan çocuklarýn bedenlerinde önceki yaþamlarýndakiolaylara dayanan fiziki özelliklere,bedeni arýzalara veya geçmiþ hastalýklarýnagöre tasnif etti. Olaylar arasýndakibenzerlikleri ve aykýrýlýklarý tespit etti.Çocuklarýn genelde konuþmaya baþladýklarýzaman geçmiþ yaþamlarýný anlatmaya


22SEVGÝ DÜNYASIFiziki yaþamdan ayrýlan bir insanýnöldüðü tarihle, yeni bir bedenle dünyayaþamýna baþlama tarihi arasýnda geçenzaman da, Stevenson'un araþtýrmalarýnagöre çeþitli. Bu zaman seneler sürdüðügibi, bir çocuk bedeninin anne karnýndameydana gelmesi için gerekli olan ortalamadokuz aylýk süreden daha kýsa da olabiliyor.Bu çok þaþýrtýcý sonuçtan, yenidenbedenlenme sürecindeki bedensiz varlýðýn,anne karnýndaki ceninle gerçek baðlantýsýný,yani bedenlenme olayýný, döllenmeanýndan doðum zamanýna kadar kendiseçtiði herhangi bir anda gerçekleþtirebildiðianlaþýlýyor..Ian Stevenson, yaþadýðýmýz çaðdareenkarnasyon olaylarýný araþtýran tanýnmýþisimler arasýnda en önemlilerinden biridir.Araþtýrmalarý çeþitli üniversiteler tarafýndanyürütülmüþ ve ele almýþ olduðu olaylarbilimsel metodlarla açýklanmýþ olduðuhalde, kendisi reenkarnasyonu ispat edebildiðiniiddia etmez, ancak örnek olaylardansöz eder.Dr. Ian Stevenson (31 Ekim 1918 - 8 Þubat 2007)da baþladýklarýný, bu durumun genelde yedisekiz yaþlarýna kadar sürdüðünü ve bazýistisnalar dýþýnda, zamanla bu anýlarýn kaybolduðunufarketti. Tespit ettiði baþka birözellik de, bu çocuklarýn hatýrladýklarýgeçmiþ yaþamlarýnýn, çoðunlukla ani veyaþiddete maruz kalarak son bulduðu.Ýskoçya asýllý bir avukatýn oðlu olarakKanada'da doðmuþ olan Stevenson,Ýskoçya'da ve Montreal'da týp okuduktansonra, 1945 de ABD ye giderek Amerikanvatandaþý olmuþ ve dahiliyeci olarakbaþladýðý mesleðine psikiyatri profesörüolarak devam etmiþtir.1957'den itibaren Virginia Üniversitesindenönce Þef Psikiyatrý olarak görev yapan,daha sonra Psikiyatri Profesörü olarak dersveren ve emekliliðinden sonra da AraþtýrmaProfesörü olarak devam eden Stevenson,2007 yýlýnda uzun bir hastalýktan sonrayaþama veda etmiþtir.Reenkarnasyonla karþýlaþmasý 1950'li yýllardabaþlayan Stevenson, 1964'den sonrahemen tamamýyla bu konu ile ilgilendi,dünyanýn çeþitli bölgelerinde ortaya çýkmýþve belgelenmiþ olaylarýn peþine düþtü, ilgiliçocuklarla, aileleriyle, þahitlerle görüþtü.Ölüm veya hastane raporlarý varsa topladý,bazý olaylarýn üzerinden yýllar geçmiþsebile, olayýn artýk büyümüþ olan kahramanlarýnýinceledi ve reenkarnasyon üzerinebelge ve delil sayýlabilecek ne varsa


SEVGÝ DÜNYASIbiraraya getirdi. Aþaðýdaki bölümlerde, belgelediðiolaylardan birkaçýný ele alacaðýz.Katil GelinSunitha Singh adlý kýz çocuðu, 1967senesinde Hindistan'da Uttar Pradesh'ebaðlý Mainpuri bölgesinde dünyaya geldi.Ebeveyni bebeðin göðsünün sað tarafýndasað kolunu da tamamen kaplayan kocamankýrmýzý bir et beni halinde bir leke bulunduðunugördüler. Boynunda ve bu büyüklekenin etrafýnda da daha küçük baþka benlervardý. Bir iki sene sonra bebek konuþmayabaþladýðýnda, büyükannesi bir günonu komþu köye gezmeye götürmüþtü. Sunithaorada genç bir adam gördü ve birdenonun oðlu Ranvir olduðunu iddia etti. Sonrabu köyde yaþamýþ olduðunu, gelinininkendisini öldürdüðünü anlatmaya baþladý.Sunitha'nýn tarifi, bu köyde yaþamýþ olanve evinde kýlýçla öldürülmüþ olan RamDulari isimli bir kadýna uyuyordu. RamDulari oðlu Ranvir ve geliniyle ayni köydeoturuyordu ve oðlu Ranvir, mesleðidolayýsýyla sýk seyahat ediyordu. Karýsý iseonun yokluðunda baþka erkeklerle yatýpkalkýyordu. Bunu öðrenen ve duruma karþýçýkan kayýnvalidesini, gelin sonuçta kiralýkkatil tutarak öldürttü. Katiller gece RamDulari'nin evine girerek olayý bir soygungibi gösterdiler. Polis delil bulamamýþ vekimseyi tevkif edememiþti ama azmettiriciningelin olduðu dedikodusu da köydeyayýlmýþtý. Sunitha bu köyde tesadüfen eskigelinini de gördüðünde, "O beni tekraröldürecek!" diyerek korkuyla büyükannesinesýðýndý.Stevenson bu olayý araþtýrdýðýnda, RamDulari'nin ölüm raporunu da buldu.Raporda yazýlanlardan, kadýndaki kýlýçyaralarýnýn, Sunitha'nýn boynundaki vegöðsündeki benlerin bulunduðu yerdeolduðu ortaya çýkýyordu. Ayrýca RamDulari'nin cansýz bedeni yýkanmadanyakýlmýþtý. Sunitha'daki göðüse ve kolayayýlmýþ kocaman kýrmýzýlýk, kurumuþkanýn izlerinden meydana gelmiþti.Eksik Parmaklar23Ma Myint Thein 12 Ekim 1956'da,Myanmar'da Okingone Köyünde bir kýzçocuðu olarak dünyaya geldi. Ma Myint'iniki elinin parmaklarýndan ikisi tamamenyoktu ve yedi tanesi de birinci veya ikinciboðuma kadar geliþmiþti. Yalnýzca sol baþparmak normaldi. Babasý, daha MaMyint'in annesi hamile deðilken bir rüyagörmüþtü. (Stevenson'un açýklamalarýnagöre, genelde böyle çocuklarýn doðumununöncesinde, ebeveynden biri haberci bir rüyagörmekte.) Rüyada U Sein Maung isimlibir tanýdýðý, onun çocuðu olarak doðmakistediðini bildiriyordu. Oysa Ma Myint'inbabasý, bu tanýdýðýnýn ölmüþ olduðunu oana kadar duymamýþtý. Ama rüyanýn ertesigünü Maung'un bir gün önce kýlýçlaöldürülmüþ olduðunun haberini aldý.Maung bisikletiyle köyüne dönerken, katilleritarafýndan yolu kesilmiþ veöldürülmüþtü.Maung kamyonuyla þehirlerarasý ticaretyapýyordu. Ama evde fazla kalmamasýevliliðini kötü etkiliyordu. Karýsý bir de,Maung'un baþka bir þehirde bir sevgilisiolduðunu öðrendiðinde, duruma daha fazladayanamayýp intihar etmiþti. Karýsýnýn intiharýndanMaung'un öldürülmesine kadarbeþ yýl geçmiþti. Olay soygun olamazdý,çünkü katiller Maung'un bisikletini ve


24SEVGÝ DÜNYASIbir kýz olmayý hiç istemiyor, erkek kýyafetleritaþýmaktan hoþlanýyor ve konuþmalarýndaerkeklerin kullandýðý söz ve deyimlerikullanýyordu. Daha sonralarý, zamanladurumuna alýþtý ve yirmi yaþlarýnda ikenevlenerek iki normal çocuk sahibi oldu.Kulaktan Giren KurþunMa Myint Thein'in elleriüzerinde taþýdýðý mücevherlerialmamýþlardý. Bir zaman sonra, ölenkarýsýnýn annesinin Maung'u öldürttüðühaberleri ortalýkta dolaþmaya baþladý.Stevenson cinayetten sonra Maung'un cesedinigören iki þahitle görüþtü. Þahitler,Maung'un iki el parmaklarýnýn kýlýç darbesiylekoparýlmýþ ve baþýnýn da hemenhemen bedenden ayrýlmýþ halde olduðunuifade ettiler.Ma Myint oldukça geç olarak, beþ yaþýndaykengeçmiþ hayatýndan söz etmeyebaþladý. Adýnýn Maung olduðunu, güneydekarýsý ve iki çocuðuyla yaþamýþ olduðunuanlattý ve nasýl öldürüldüðünü tarif etmeyebaþladý. Uzun bir býçakla (kullandýðý dahkelimesi her cins kesici býçaðý anlatýyor)öldürüldüðünü, ilk darbeyi karþýlamak içinellerini kaldýrdýðý için, ilk anda parmaklarýnýnkesildiðini anlatýyordu. Kolunda birsaat, bir altýn bilezik ve parmaðýnda biryüzük taþýdýðýný hatýrlýyordu. Herhalde bunesneler, Maung'un bilincini kaybetmedenönce gördüðü son þeylerdi.Ma Myint, Maung'un öldürüldüðü yerdenher geçiþinde korkudan titriyordu veMaung'u öldürtenin, kayýnvalidesiolduðundan da emindi. Ayrýca Ma Myint,1958 senesinde, Antakya'ya baðlýSarkonak köyünde Semih Tutuþmuþdünyaya geldi. Doðduðunda Semih'in saðkulaðýnýn yerinde þekilsiz bir et topaðýbulunuyordu. Ayrýca yüzünün sað yarýsý datam olarak geliþmemiþti. Semih'in doðumundaniki gün önce annesi rüyasýnda, baþýkanlar içinde bir adam gördü. Adamkulaðýna ateþ edildiðini anlattý ve artýkonun yanýnda kalmak istediðini bildirdi. Buadam Sarkonak'a iki kilometre mesafedekiHatun Köy'de oturan Selim Fesli idi.Semih'in annesi bu kiþiyle hiç karþýlaþmamýþama öldüðünü duymuþtu.Çiftçi olan Selim Fesli, bütün günçalýþtýktan sonra, akþam üstleri evinegitmeden önce tarlasýnda bir müddetuzanýp dinlenmeyi adet edinmiþti. Komþutarlanýn sahibi Ýsa Dirbekli, bir gün alacakaranlýkta avlanmakta iken, tarlada yatancismi tavþan zannederek ateþ etti. Amakomþusunu vurduðunu anlayýnca korkusundanoradan kaçtý. Selim'i yaralý halde bulanköylüler onu Ýskenderun hastanesinekaldýrdýlar. Ama Selim altý gün sonra hastanedeöldü. Ölüm raporunda, baþýn saðyan ve ön tarafýnda kurþun yarasý bulunduðuve ölümün beynin hasar görmesindenmeydana geldiði yazýyordu.Semih bir buçuk yaþýnda iken konuþmayabaþladý ve ilk sözleri "Ýsa Dirbekli" ismi


SEVGÝ DÜNYASIoldu. Semih bu kiþiden, kendisini öldüreninsan olarak bahsediyordu ve kendisi içinde Selim Fesli adýný kullanýyordu. Ýsa'nýndoðrudan kulaðýna ateþ ettiðini söylüyordu.Daha sonra karýsýndan ve altý çocuðundansöz etti, hepsini isimleriyle tanýyordu. Dörtyaþýndayken, yalnýz baþýna Hatun Köy'egitti ve Selim'in ailesini bularak kendisinitanýttý. Onlara karþý babalarýymýþ gibidavranýyordu ve aile de kendisini kabullenmiþti.Selim'in çocuklarý evlenirken, Semihbiriktirdiði paralardan onlara hediye etti.Semih, Ýsa Dirbekli'den nefret ediyordu.Ýsa olaydan sonra yakalanmýþ ve kazaolduðu tarzýnda ifade vererek iki senehapisle kurtulmuþtu. Hapisten sonraköyüne döndü ve raký ticaretiyle uðraþmayabaþladý. Ýþi icabý bazen Sarkonak'ayolu düþüyordu ama Semih gördüðü yerdeona taþ yaðdýrýyordu. Onun Selim'i bilereköldürdüðünden emindi ve ona olan düþmancaduygularýný bastýramýyordu. Onunraký þiþelerini kýrmak, hattâ kafasýný koparmak,onu öldürerek intikamýný almak istediðinisaklamýyordu. Onunla dokuz yaþýndaykentanýþmýþ ve olayý incelemekte olanStevenson'un veyardýmcýlarýnýn,olayýngeçmiþhayattakaldýðý,þimdi iseartýkSemiholarakbaþka birSemih Tutuþmuþ'un kulaðý(Kasým 1967)hayatýolduðuyönündeki telkinleri de iþe yaramýyordu.Semih hâlâ bir çocuk olduðu halde, Ýsaonun tehditlerini ciddiye alarak Sarkonak'agelmekten ve onunla karþýlaþmaktan kaçýnmayabaþlamýþtý. Semih ancak 18 yaþýndaaskere gittikten ve orada kendisine yardýmeden bir plastik cerrahi ustasýnýn, saðkulaðýna yaptýðý ameliyatla oldukça normalbir görünüm kazandýrmasýndan sonra, Ýsahakkýndaki intikam duygularýndan kurtulabilmiþti.Öldüren Ellerin CezasýÞimdiye kadar ele aldýðýmýz örneklerde,þiddete maruz kalarak ölenlerin, bir sonrakihayatlarýnda engelli veya beden arýzalarýyladoðmuþ olduðunu gördük. Zaten kötü birkaderle yaþama veda edenlerin, bir de sonrakihayatlarýnda mazlum durumundaolmalarý, bazýlarýmýzýn adalet duygumuzurencide edebilir. Oysa bu kiþilerin geçmiþhayatlarýný hatýrlayarak anlatmalarý ve birde bedenlerinde bu hayatýn delil sayýlabilecekizlerini taþýyor olmalarý, herhalde öncelikle,insanlarýn dikkatini reenkarnasyonkonusuna çekebilmek, onlarý düþündürebilmekiçindir. Ama manevi âlemin insanlarýnöðrenmesi için deðiþik metodlarývardýr. Bu yüzden, sonraki hayatlarýndaengelli olarak doðanlar sadece mazlumlardeðildir. Baþkalarýna kötülük etmiþ olanlar,katiller de bir sonraki hayatta eylemlerininizlerini bedenlerinde taþýyabilirler. Buna birörnek de aþaðýdaki olaydýr:H.A. Wijeratne 17 Ocak 1947 de, SriLanka'da Uggalkaltota köyünde dünyayageldi. Doðduðunda ebeveyni, göðsününsað tarafýnda ve sað kolundaki deformasyonuderhal farketti. Göðsündeki ana kasmevcut deðildi ve sað kolu sol kolundan25


26çok daha kýsaydý. Sað elinin kýsacýk kalmýþparmaklarý, bir ördek ayaðý gibi deriparçalarý ile birbirine baðlýydý. (Polandsendromu) Wijeratne konuþmaya baþladýðýzaman, kendi kendine konuþtuðunu farkedenannesi neler söylediðine kulak verdi vehayretle, önceki yaþamýnda karýsýnýöldürdüðü için sakat bir kolla dünyayageldiðini söylediðini duydu. Anne Huratalduyduklarýný kocasýna anlattýðýnda, kocasýhiç þaþýrmadý. Eþi kendisine, oðlunun, ölenerkek kardeþi Ratran Hami olduðunainandýðýný, çünkü kardeþi ölmeden önce,onun oðlu olarak dünyaya geleceðini kendisinehaber vermiþ olduðunu anlattý. BabaTileratne, o esnada henüz bekardý ve buyüzden sonradan evlendiði karýsýnýnrüyadan haberi olmamýþtý.Tileratne'nin erkek kardeþi 1929 senesinde,Podi Menike isimli bir kýzla niþanlanmýþve sonra Sri Lanka âdetlerine göredüðünleri de yapýlmýþtý. Ama düðündensonra Menike fikrini deðiþtirdi ve evliliðigerçekleþtirmeyi ve Ratran Hami ile birlikteonun köyüne gitmeyi reddetti. Köyüneyalnýz dönen Ratran Hami, düðünborçlarýný ödedi, kendisine bir býçak edindive Menike'nin köyüne giderek kýzý öldürdü.Etraftan yetiþenler onu yakaladý, Ratranyargýlandý ve idama mahkûm edilerekasýldý. Mahkemede gelin tarafýnýn kendisinesaldýrdýðýný ve nefis müdafaasý yaptýðýnýsavunmuþtu. Wijeratne ise, geçmiþyaþamýndaki suçunu kabul ediyor vekarýsýný öldürdüðü için sakat doðduðunuifade ediyordu.Stevenson bu olayý seneler boyu takipetti. Wijeratne 1969 yýlýnda Stevenson'ayazdýðý bir mektupta, kötü davranan eþleriöldürmek yerine, onlardan boþanmanýndaha iyi olduðu kanaatine vardýðýnýbildiriyordu. Daha sonra okudu, öðretmenoldu, evlendi ve Stevenson'un ondan aldýðýson haber 1982 yýlýnda, saðlýklý ve mutluolduðu þeklindeydi.Ruhun GücüSEVGÝ DÜNYASIStevenson, geçmiþ hayatlarda yaþananþiddet sonucu kaybedilen <strong>org</strong>anlarýn veyaölüme sebep olan yara, hastalýk veyaameliyat izlerinin, bir sonraki yaþamdaedinilen bedende anormal <strong>org</strong>anlar veyaçeþitli izler olarak ortaya çýkmasýnýn sebebinin;ruh gücünün, maddeyi þekillendirmesiolduðunu belirtiyor.Maddi yaþama herhangi bir þiddet sonucuani bir biçimde veda etmek durumundakalan bir varlýk, bu esnada bir þok, bir travmageçiriyor. Bu travmanýn kendisindebýraktýðý izlenim, bir sonraki bedeniniþekillendirirken etkili oluyor ve yenibedende, geçirdiði travmayý ifade edenþekiller veya izler halinde tezahür ediyor.Bazý hallerde de, varlýðýn yeni bedeninikasýtlý olarak eski bedenine benzettiðinidüþünebiliriz. Bu gibi durumlarda, varlýkveya varlýklar, maddi yaþamda bulunanlarýndikkatini, bilerek ruhun ölümsüzlüðüne vedefalarca bedenlenebildiðine çekmektedirler.Gelecek sayýda Stevenson'un ilginçaraþtýrmalarýndan örneklere devam edeceðiz.Alýntýlar: Reenkarnasyon Delilleri/ IanStevenson


SEVGÝ DÜNYASIProf. Dr. Niyazi Öktem'in çok deðerli doçentlik tezi yenidüzenleme ile "Fenomenoloji ve Hukuk" baþlýðýyla bu yýlkitap olarak yayýmlandý.27Yargýtay'ýn unutulmaz baþkanlarýndan, görevde iken heryýlki açýþ konuþmalarý özlemle beklenilen Prof. Dr. SamiSelçuk'un kitabýn önsözü olarak kaleme aldýðýdüþünceleri; hukukta neredeyse her gün yaþamaktaolduðumuz bunalýmlarýn temel nedenlerine tam bir açýklýkgetirmektedir.Sayýn Öktem'den aldýðýmýz nazik izin ile yayýmladýðýmýz,baþlýðý bize ait olan bu önsözden çok yararlanacaðýnýzagönülden inanýyoruz.Hukuktaki BunalýmýnTemel NedenleriProf. Dr. Sami SelçukBir topluluðun/halkýn toplum; bir toplumunulus; bir ulusun uygar ulus olabilmesiiçin kimi koþullarý taþýmasý vesüreçlerden geçmesi gerekir. Ýnsan yýðýnýndanoluþan bir topluluk, ancak yurt, tarih, dil bilincineulaþtýðýnda bir topluma, bir ulusa dönüþebilir.Bu ulus, eðer hukuk bilincine ulaþabilirse,iþte o zaman da uygar bir ulus olur.Bu uygar toplum, uygar ulus anlayýþý, çeþitlitoplumlarda ve dillerde küresel boyutlu birözdeyiþle dile getirilmiþtir: Latince'de "justitiaest fundamentum regnorum", Arapça'da "eladl-ü essas-ül mülk", Türkçe'de "adaletmülkün temelidir". Peki, Türk toplumu, ulusu;barýþýn, kardeþliðin, güvenliðin ve bütünerdemlerin, mülkün temeli olan adalet düze-


28nine neden bir türlü ulaþamamaktadýr? NedenTürkiye sürekli bir adalet, hukuk, yargýbunalýmý yaþamaktadýr? Neden yargý, hemtopluma yetmiyor, sorunlarý çözemiyor, hemde kendini yenileyemiyor?Oysa Atatürk'ün gerçekleþtirdiði hukukdevrimi büyük bir iddia ve amaç ile yola çýkmýþtý.Nitekim bu amaç, Ýsviçre'den alýnan,toplumsal ve bireysel iliþkilerde derin birdeðiþimi gerçekleþtirecek olan Türk YurttaþlarYasasý'nýn (T. Medeni Kanunu) gerekçesindeþöyle dile getirilmiþti: "Çaðcýl uygarlýðýalmak ve benimsemek kararýyla yürüyen Türkulusu, çaðcýl uygarlýðý kendisine deðil, çaðcýluygarlýðýn gereklerine her ne pahasýna olursaolsun kendisi ayak uydurmak zorundadýr."Gerekçede yer alan bu tümceler; Atatürkdevriminin dolayýsýyla hukuk devrimininamacýný çok çarpýcý biçimde açýklamaktadýr.Yerleþik düzene geçememiþ, okuryazar oranýçok düþük, kentleþememiþ bir topluma enyüksek uygarlýk deðerlerini yakalamýþ birtoplumun Yasa'sý ve dolayýsýyla hukuku uygulanmaksuretiyle, toplum çaðcýl uygarlýðataþýnacaktýr. Ancak bu yapýlýrken, bu hukukasla toplumun düzeyine indirilmeyecek; tersinetoplum bu hukukun düzeyine yükseltilecek;böylece Batý yasalarý ve dolayýsýyla Batýhukuku çaðcýI uygarlýk deðerlerini yakalamadadevrimci bir kaldýraç iþlevi görecektir.Bu amaçla Türk Yurttaþlar Yasasý'nýn yanýsýra Batýdan birçok temel yasa daha alýnmýþtýr.Atatürk, seçimlerini doðru yapmýþ vebu amaca ulaþmak için hukuku kullanmýþtýr.Bu köklü ve ansýzýn yapýlan bir kültür aþýlama(haraset-i kültür, acculturation) ya daöðreti aþýlama (endoctrinement) olgusudur.Ancak onca çabaya karþýn bu amaç gerçekleþememiþtir.Yaþananlarla yüzleþenler, buSEVGÝ DÜNYASIbaþarýsýzlýðý açýkça görüyorlar ve dile getiriyorlar.Yansýyan þu olgular hemen göze çarpmaktadýr.Olaylar arasýnda hiçbir zaman bire birörtüþme, çakýþma, özdeþleþme olamaz. Tersigörüþ, eþyanýn doðasýna ve mantýk yasalarýnaaykýrýdýr. Bu doða ve mantýk yasalarýnýbilmek için derinlemesine bilgiye de gerekyoktur. Ama Türkiye'de derin araþtýrmalarýnürünü olmayan kýsa ömürlü ve üstelik az çokbenzer olaylarla ilgili görüþler, "örnek/emsalyargýsal görüþ" (içtihat) olarak algýlanmakta,günümüzde Türk hukukçusu, bunlarýn bolluðunungevþetici rahatlýðýný ve kolaycýlýðýnýyaþamakta, yaratýp çoðalacak yerde, olumsuzbir durgun þiþkinlik (stagflasyon) olgusununiçinde yitip gitmekte, gereçlerine, malzemelerinebile egemen olamamaktadýr. Binlerceyargý kararýnýn alt alta dizilmesiyle her yýlyayýmlanan derleme kitaplar, bilimsel incelemelerinyerini almakta; uygulamacýlar hazýr,komprime ve birbirini çürüten olaylara iliþkinkararlarýn ardýna düþerek yargýsal hükümleroluþturmaya boþu boþuna çabalamaktadýrlar.Bunun sonucu olarak, yayýmlanan bilimselyapýtlara hiç bir deðer verilmemekte; adetakötü paranýn iyi parayý kovmasý gibi bir olguyaþanmaktadýr. Oysa öðreti, o kurumun,kavramýn, kuralýn nasýl uygulanacaðýný açýklayansomut ve bilimsel öneriler içerir. Batýdauygulama ile öðretinin çoðu kez ayný doðrultudayürümesinin nedeni budur. O yüzdenBatýda bilimsel yapýtlar, çok baský yapmaktave uygulamacýnýn vazgeçilemez gereci olmaktadýr.Ülkemizde yaþanan bu ters durum,tam bir kýsýr döngüdür ve hukukta katýlaþmaya,sýk sýk patinajlara, sürçmelere, zamanýyiyip tüketen tekdüzeliðin onarýlmaz israfýnayol açmakta, karþýlaþtýrmalý hukuktan yararlanmayýda önleyerek, hukuku batýlý kökenindenkoparmakta ve aile içi evlilik hastalýk-


SEVGÝ DÜNYASIlarýyla sakatlamýþ bulunmaktadýr.Kýsaca son çözümlemede Türk uygulamasýndahukukun insan, ruh ve bilim boyutuyitmiþ, þeyleþme (reification) baþlamýþtýr.Bu türden olgular yeni açmazlarý kýþkýrtmaktadýr.Bunlarýn en kötü sonucu da þuolmaktadýr: Türkiye, yasa kotarýrken, yorumyaparken, bilimi uygulamaya aktaracak yerde,uygulamayý bilimselleþtirme çabalarýnýnolumsuz ve boþ örneklerini sergilemektedir.Yaþanan özünde tam anlamýyla birbunalýmdýr. Buna karþýlýk, 19. yüzyýlýn sonlarýnadoðru Batý hukukunu benimsemeyeçabalayan Japonya, sadece yasayý deðil,hukuku da gövdesiyle ve kökeniyle almasýnýbaþardýðý için hukuk devriminde ve uygulamasýndaçok baþarýlý olmuþtur. Japon hukukdevrimi örneði iyi algýlanmalýdýr.Kanýmca bu bunalýmýn temelinde Batýhukukundaki kurumlarýn, ilkelerin, özelliklede kavramlarýn doðru algýlanmamasý vedolayýsýyla uygulamaya doðru yansýtýlamamasýgerçeði yatmaktadýr. Japonya bunu yaþamamýþtýr.Çünkü hukukun iç dilini oluþturankavramlarýn içerik ve sýnýrlarýný doðrubelirleyebilmek için onlarýn çoðunu Japoncayeterliyse çevirmiþ, deðilse olduðu gibi almýþ,dahasý yazmaya yetmeyince abecesine yeniharfler eklemiþtir. Ayrýca batýlý yasalarý uygulamayageçmeden önce batýlý hukuk vekavramlarýný özümseyen hukukçular yetiþtirmiþtir.Türkiye bunlarý yapmamýþtýr. Bu nedenlede hukukun gövdesine sýzamamýþ, köklerineinememiþtir. Dahasý Türk insanýnýn uygulamasýnasunulan yasalar; Aydýnlanma yüzyýlýfelsefesinin kökü, gövdesi olan hukuk deðil, o29felsefenin ve hukukun sadece meyveleridir.Felsefenin beslediði kök ve gövde Batýdakalmýþ; meyvesinin tüketilmesi ise doðulucave dolayýsýyla yetersiz olmuþtur.Aydýnlanma felsefesini yaþamadýðý veözümsemediði için Türk insaný ve hukukçusu,günümüzde bile her alanda ve hukukta ivecen,kolaycý, geçici ve günübirlik çözümlerleyetinmekte; köklere ve derinlere inememektedir.Toplumun belleði, söylencelere (mitos)dayanmaktadýr. Söz ve mono toplumundan,yazý ve dia toplumuna tam anlamýyla geçilememekte;görüþler, inançlar kuþaktan kuþaðabaþkalaþýmlara uðrayarak aktarýlmaktadýr.Kuþkuculuk, Kartezyen usavurma, diyalektiklebeslenemeyen bir kültür kuþatýlmýþlýðýyaþanmaktadýr. Bu kuþatma, toplumsal geliþmenindinamizmi olan eleþtiri ve tartýþmakültürünün geliþmesini engellemektedir.Geçimli olmak ile hazýr görüþlere uyumculukve eleþtiriden kaçýnma özdeþ sayýlmakta;eleþtirinin kamu ahlakýna giren bir toplumsalödev olduðu unutulmakta; eleþtirivazgeçilebilir bireysel bir hak olarakgörülmektedir. Dolayýsýyla eleþtiri ve eleþtirelbakýþýn üreteceði çözümler, birilerinin hatýrýiçin sürgit ertelenmektedir.Öðretimde yaþananlar da ayný doðrultudadýr.Her aþamadaki öðretimde; kuþkulanan,s<strong>org</strong>ulayan, derinlere inen, söylencelere(mitos) deðil, her kez yazýlý/somutgerçeklere (logos) dayanan, tartýþan kuþaklaryetiþtiði, "duygu yoðun, mitos toplumu"ndan"akýl-yoðun, logos toplumu"na geçildiðibugün de söylenemez.Türkolog Martin Hartmann'ýn 1909'daki þusözleri, görünen o ki, bugün de geçerlidir:"Eleþtiriye kapalýlýk, Türklerin deðiþtirmelerigereken eski yetersizliklerinden biridir".


30Bu genel deðerlendirmelerden konumuzadönersek, söylemek zorundayýz ki, hukuk,býkýp usanmaksýzýn tartýþmak demektir.Ancak bu, ezbere, belleðe dayanan bir tartýþmadeðil, kitap, arþiv gibi yazýlý kaynaklarayaslanan bir tartýþmadýr. Hukukçularýmýz bualýþkanlýðý edinmedikçe, batýlý (çaðcýl)yasalarýn doðuluca uygulanmasý sürecektir.Ýþte bütün bunlar; yöntemler, akýmlar, batýlýdüþünce dünyasýna felsefeyle girdi."Felsefe, demiþti, Nietzsche, çýplak bir tanrýçaolmalý; bilginler monologu, gizli bir okulgizemi ve akademik yaþlýlarla akademikgençler arasýnda olup biten zararsýz, tehlikesizbir gevezelik olmamalýdýr".Ne var ki, özellikle ülkemizde felsefegereksiz bir kurgu, hatta boþ lakýrdýlar öbeðiolarak görülmüþtür. Bu huyumuzdan bugünde vazgeçmiþ deðiliz.Batý kökenli yasalarýmýzý yanlýþ uygulamamýzýntemelinde yatan neden de kanýmcabudur.Ýþte biz Türkler bunalýmýn temelinde yatanfelsefe kültürünün yetersizliðinden ucun ucunsöz ederken, Aydýnlanma felsefesi geridebýrakýlýp aþýlýrken Husserl, 20. yüzyýlýn ilkyarýsýnda Avrupa dünyasýnda yaþanan birbaþka bunalýmdan yola çýkýyor ve çözümüaþkýnsal fenomenolojinin kurulmasýndabuluyordu.Husserl' e göre ilk felsefe, metafizik deðil,kendi haklýlaþtýrmasýný mutlak kanýttançýkaran bir kuramdýr.Husserl, doðalcý nesnelcilik ile aþkýnsalöznelcilik (sübjektivizm) arasýnda çaðýndayaþanan karþýtlýðý irdelemektedir. Evrensel venesnel olma iddiasýyla matematik ve fizikSEVGÝ DÜNYASIbilimlerine özgü yaklaþým eksenine oturtulandönemindeki bilim anlayýþýný s<strong>org</strong>ulamaktadýr.Ona göre, Galilei doðayý matematikleþtirmiþ,doðalcý yaklaþýmýyla bilimin iþleviniteknikleþtirmiþ, ancak öznelliði dýþlamýþ,bilimin anlamýnýn içini boþaltmýþtýr. Bununsonucunda yaþam dünyasý unutulmuþtur.Avrupa biliminin geliþmesinde akýlcýlýk venesnelciliðin katkýlarý olmakla birlikte, onagöre Avrupa temel mantýðý (ratio) üzerindeAvrupa'nýn özünü, "manevi biçimi"ni etkinkýlmak gerekir. Husserl, ikici (düalist) yaklaþýmýndoða bilimi anlayýþýnýn ve o dönemdefiziðe baðýmlý akýlcýlýðýn oluþumundaki belirleyiciiþlevini, doðalcý tutum ile düþünümsel(reflexion) tutumu ayýrarak yaþam dünyasýnýnaþkýnsal fenomenolojik felsefeye gidecek yolunuaraþtýrmýþtýr. Husserl, yaþam dünyasýnýyoðunluklu olarak çözümlemeye giriþmiþtir.Doðalcýlýðý, özelde doðalcýlýðýn büyüsünekapýlan insanbilimlerini ve bunlara yaklaþantarihselciliði de acýmasýzca eleþtirmiþtir.O, Avrupa insanlýðýnýn kurulmasý ile modernfelsefenin kurulmasý arasýndaki koþutluðuvurgulamakta, felsefede yaþanan bunalýmý,felsefe dünyasýnýn birimleri olarak bütün çaðdaþbilimlerin bunalýmý olarak görmektedir.Düþünüre göre, ayný durum olgucu (pozitif)bilimler açýsýndan da geçerlidir.Onun çýðlýðý, yaþananlar karþýsýnda somutolaylardan, olgulardan, gerçeklerden (realite)yola çýkýlarak ve bütün bunlarý derinlemesineincelenmeksizin, köklerde yatan etkenlerkavranmaksýzýn çözümlemeler yapýlýp yapýlmayacaðýnýns<strong>org</strong>ulanmasýný yansýtmaktadýr.Düþünüre göre, saðlýklý çözümlere ulaþmakiçin gün yüzüne çýkanlarla, görünümlerleyetinmemek gerekir. Burada ortaya çýkansorun þudur: Derinde yatan etkenlere ulaþmakiçin bilimin kökenine nasýl inilecektir?


SEVGÝ DÜNYASIBilimin gücü, sýnýrlarý, evrensel kurallarýbuna yeterli midir?Sanýyorum, bu sorulara Husserl'in yanýtýnýþöyle özetlemek olanaklýdýr: Fenomenoloji,biçimsel yaþamýn günübirlik ve tekdüzeliðiiçinde kendi gereksinmelerini karþýlamayaçabalayan sýradan insanlara deðil; düþünen,bilge, aydýn beyinlere seslenen bir öz felsefesidir.Ýþte tam bu noktada deðerli kardeþim Prof.Niyazi Öktem, 1980'li yýllara girilirken Türkhukuk dünyasýný uyandýracak ve canlandýracakolan bir konuyu doçentlik tezi olarakseçmiþti: Fenomenolojinin hukuk dünyasýnayansýma biçimi. Bu açýdan hukukun özüsorunu.Sayýn Öktem, kaynaklara inmekle yetinmedi.Bunun için yurt dýþýna gitti. Fransa'dafenomenolojinin usta düþünürleriyle tartýþtý.Poulantzas saðdý. Onunla görüþtü. Aynýkonuyu irdeleyen Amselek saðdý. Onunlagörüþmekle kalmadý. Deðiþik sonuçlaraulaþtýklarý için o sýradýþý Fransýzca'sýyla -kikendisi, bu gerçeðin dile getirilmesine herzamanki alçakgönüllülüðüyle ve yalýnlýlýðýylakarþý çýksa da Amselek'le uzun uzun tartýþtý.Felsefe bilinçli soru sorma sanatýdýr.Nitekim "Felsefeyi felsefe yapan" diyorduKarl Jaspers, "onun doðruyu aramasýdýr,doðruya sahip olmasý deðil... Felsefe, yoldaolmak demektir. Felsefenin sorularý, yanýtlarýndandaha önemlidir, temeldir; her yanýtbir soru doðurur." Bu nedenle Amselek iledeðerli Öktem'in benzer sorulara baþka baþkayanýtlar vermeleri elbette doðaldýr.31Sonuçta onca çabanýn ürünü ve her tümcesiözet bir özdeyiþi yansýtan elinizdeki yapýtortaya çýktý. Bu yapýtý bir kez okumayagörün.Sarsýlacaksýnýz.Ýçine girebilmek için yeniden daha birdikkatle okuyacak ve derin düþüncelere dalacaksýnýz.Türk hukukunda yaþanan bunalýmýn nedenlerineeðilmek gereðini duyacak, ilk satýrlardadeðindiðim sorulara yanýtlar aramak zorundakalacaksýnýz. Topluma karþý sorumluluðunuzartacak, eksikliklerinizi duyumsayacak,gücünüzü ve umudunuzu artýracaksýnýz.Bunlarý ben yoðun biçimde yaþadým. Onukitaplýðýmýn rastgele bir köþesinde deðil, birsözlük gibi, hep çalýþma masamýn üzerindetuttum. Deðiþik tarihlerde yeni baþtan okuyarakyansýtýlan görüþlerle düþünmeyeçalýþtým.Kitabýn yeni baskýsý yapýlýrken, benden birönsöz yazmamý istediðinde ise, dostluðu ayrýcalýklýkýlan ve beni taçlandýran bu önerisindendolayý büyük mutluluk ve þükran duydum.Türk hukuku, Prof. Niyazi ÖKTEM'egönülden borçludur, "minnettardýr" .Ümitköy / AnkaraÞubat 2012Prof. Dr. Sami SELÇUKEski Yargýtay BaþkanýBilkent Üniversitesi Öðretim Üyesi


32SEVGÝ DÜNYASIÝslâm ve Bilim - IYalçýn Kayabenzeten araþtýrmacýlarýnsayýsý az deðil. Gerçektende Batý uygarlýðýnýn teknolojiharikasý ürünlerini, baþtaelektronik ürünler olmaküzere tüm savaþ malzemelerinibir dolu para ödeyerekalýp kullanan Ýslâm ülkeleri,konu bilime gelince nedensebilim karþýtý davranýþiçine giriveriyorlar.GiriþÝçinde bulunduðumuz çaðda, bir toplumungeliþebilmesi ve çaðdaþ uygarlýklar arasýndayerini alabilmesi onun bilim ve teknolojidekigücüne dayanmaktadýr. Oysa gelmiþ geçmiþuygarlýklar arasýnda bilimden en az yararlananve hattâ onu yadsýyan ülkelerin baþýndaÝslâm ülkeleri gelmektedir.Yukarýdaki savý kanýtlamak için derinaraþtýrmalar yapmaya pek de gerek yok.Dünya bilim çevrelerinde bir ülkenin bilimselgeliþmiþliðinin bir ölçütü sayýlan scientificcitation index (bilimsel alýntý göstergesi)sayýlarýna bir göz atmak yeterlidir.Günümüzde Ýslâm dünyasýndaki biliminiçinde bulunduðu durumu dipsiz bir kuyuyaÖzellikle dinsel gelenekve göreneklere körü körünebaðlý bazý Ýslâm düþünürleri günümüz Batýbilimini Ýslâm için en büyük düþman olarakgörüyorlar. Bununla da yetinmeyip birzamanlar Ýslâm bilimini en üst düzeyeçýkaran kimi bilginleri ve filozoflarý da suçlamaktangeri kalmýyorlar.Bilim ancak, huzur içinde çalýþabilecek,gerekli deneysel ve kütüphane alt yapýsýylatam olarak desteklenmiþ ve birbirlerinin eserleriniaçýkça eleþtirebilecek yeterli sayýdabilim insanýnýn oluþturacaðý bir toplumdageliþebilir.Günümüz Ýslâm dünyasýnda bu þartlar yerinegetirilmekten çok uzaktýr. Üstelik kimiçevreler dinsel gerekçelere dayalý bir Ýslâmîbilim tanýmý yapmaya çalýþýyorlar. Bu tür birbilimi yoktan var ederek onu Ýslâm ülkelerine


SEVGÝ DÜNYASIempoze etmeye kalkýþmanýn Müslümanülkelerinde bilime büyük zarar verdiðindende kuþku duyulmaz. Bir tek evrensel bilimvardýr ve sorunlarý ile özellikleri ya da yöntemleride evrensel niteliklidir. Bir Hindu bilimi,Yahudi bilimi, Konfüçyüs bilimi ya daHýristiyan bilimi olmadýðý gibi Ýslâm bilimidiye de bir þey olamaz.Burada özellikle altýný çizerek vurgulamakistediðim bir konu daha var. Batý çýkýþlýsayýlan -bilime böyle bir çýkýþ yakýþtýrmanýnyanlýþlýðý bir yana býrakýlýrsa- bilimi taklitederek veya kopya çekerek ülkelerinde uygulamayakalkýþan Ýslâm ülkelerinin geliþmegösterecekleri konusunda ciddi endiþeler sözkonusudur.Siz Batý bilimini ve teknolojisini ülkenizeithal ederek ancak yapay bir model üretebilirsiniz.Ýthal edeceðiniz bu ürünle topluma,bilim denilen etkinliðin bir baþka ve önemliyönü olan "bilimsel düþünme yöntemi" adýverilen yöntemi benimsetme konusundabaþarýlý olacaðýnýz söylenemez.Olgulara dayalý, nesnel, her türlü dogma veönyargýdan uzak bu bilimsel düþünme yöntemi,ister istemez toplumun üyelerinin, dogmalaradayalý dinî konulardaki düþüncelerinde"acaba" ile baþlayan boþluklar yaratacaktýr.Laik bir etkinlik olduðu su götürmezolan bilimi yadsýyan köktendincilerin enbüyük korkularý da bu olsa gerek.Gene de teknolojiye dönük pratik isteklerve gereksinimler nedeniyle gerçek biliminMüslüman ülkelerde yeniden canlanmasýndabir etken olabileceðini umut edebiliriz. Ýslâmve bilim konusunda ülkemizde yapýlan araþtýrmalarýnsayýsý çok deðildir. Konu üzerinde33yazýlan ve dergilerde yayýnlanan makaleler deise genellikle iþlenen konular, Ýslâm'ýn bilimkarþýtý olmadýðý, aksine kutsal kitap Kur'an'ýnbirçok âyetinde ve Ýslâm'ýn peygamberi Hz.Muhammed'in hadislerinde bilim içeriklibirçok vurgulamanýn yer aldýðýný öne sürmektenöteye geçmemektedir.Ýslâm'ýn bilimle olan iliþkisini anlama,çaðýmýzda o denli büyük bir önem taþýyor veyeryüzünde yaþayan insanlarýn beþte birini okadar çok ilgilendiriyor ki böyle bir araþtýrmayakalkýþmak her aydýn için bir görevniteliði taþýyor.Yazý dizisinin ilerdeki bölümlerinde biliminne olduðu konusunda bazý tanýmlar yapmayagiriþeceðiz. Kimi yerde de bilimi küçümseyen,hattâ onu kötüleyen bazý söylemlere deyer vereceðiz.Bilimin deðeri üzerinde eskiden beri yapýlagelen deðiþik düþünce çatýþmalarý günümüzdede sürüp gidiyor. Bir yandan bilimi bilgiyegiden tek yol, yaþamýn yol göstericisi olarakgören kesimler var, diðer taraftan da tam tersinebilimden kuþkulanan, korkan onu deðersizve de giderek zararlý sayan kesim var.Bu ikinci kesime göre bilim bir yandanyaþam koþullarýnda düzenlemeler, rahatlýklarsaðlarken diðer yandan da insanlýðýn felâketinihazýrlayan bir araþtýrma tekniðidir. Bu tepkininyer yer din, ahlâk, sanat, metafizik gibiçeþitli kaynaklara dayandýðý bilinmektedir.Bilime gösterilen tepkiler þu 4 noktadatoplanmaktadýr:1. Bilimin teknolojideki uygulamalarýnýnyol açtýðý endüstriyel düzen insanlýðýn yüzyýl-


34lardan beri süregelen entelektüel, moral vesanat deðerlerinin kaybolmasýna yol açmaktadýr...2. Bilim daha gönençli, mutlu bir yaþamsaðlamak yanýnda insanlýðýn toptan yokolmasý gibi bir tehlikeyi de taþýmaktadýr.3. Bilim maddecidir ya da maddeci birdünya görüþüne yol açacak niteliktedir. Bu dabir anlamda evrensel düzeni Tanrýsal deðildoðada içkin olan bir baþka güçle açýklamakdemek olur ki insaný yaratan Tanrý'yý dolayýsýylaTanrý'yý yansýtan insan varlýðýnýnönemini yadsýmak demektir.4. Bilimsel açýklamalar çoðu kez insanyaþantýsýnýn dýþýnda kalan ya da yaþantýmýzýnnesnel ve genel yanlarýný kapsayan olgulardýr.Bundan dolayý yaþantýmýzýn sýcak ve canlýiçeriðini oluþturan öznel, bireysel deðeryargýlarý bilim dýþýnda kalmakta bu nedenlede insanlar kendini tanýma olanaðýný kaybetmekte,kendine yabancýlaþmaktadýr.Bilime getirilen bu eleþtirilerin tümünekatýlmak olanaklý deðil. Bir defa bilim neinsanlýðýn tüm sorunlarýný çözme savýndadýrne de dinin, sanatýn, edebiyatýn, etiðin yerinialma uðraþýndadýr. Elbette bilim insanlarýnbireysel ya da toplumsal sorunlarýný çözmekde ister ama buna olanak yoksa bu biliminhatasýndan deðil bilimsel yöntemlerin bukonularda elveriþli olmamasýndan kaynaklanýr.Asýrlardan beri süregelen boþ inançlarýve dogmalarý eðer çürütebilmiþse bu da bilimininsanlýk için saðladýðý çok önemli biryarar kabul edilmelidir.Bilim insanlýðýn etik, moral deðerleriniyadsýmayý hiç de amaçlamamýþ sadece çaðlarboyu deðer sayýlan boþ inançlarý yýkmýþtýr.Bu nedenle asýrlardýr bilim ile inanç sistemleriarasýnda sürüp giden içten içe veya açýktanaçýða bir çatýþma hep olagelmiþtir. BiliminSEVGÝ DÜNYASIsaðladýðý teknik olanaklar insanlarýn gönençve mutluluðu için deðil de birbirini boðazlamakya da doðayý yok etmek için gene insanlartarafýndan kötü amaçlarda kullanýlýrsa bubilimin deðil insanoðlunun suçudur. Aklýnýkötü amaçla kullanan insanoðluna bilim neyapabilir ki?Modern bilimin oluþumu Ýslâmî dönem dedahil olmak üzere çeþitli çaðlarda parça parçada olsa gerçekleþmiþtir. Bilimin en büyükdevrimi 16. yüzyýl Avrupasý'nda geçekleþti.Gözlem, deney sonuçlarý olarak kuramlarýnortaya konulmasý bu yüzyýlda baþlamýþsayýlýr. Orta Çað Hýristiyanlýk teolojisininetkisinden kurtulan özgür düþüncenin önderliðibilimsel devrimlerin müjdecisidir.Descartes ile baþlayan kartezyen geometriksistem, Newton'un kuramlarý ile ilk mekanikevren modelini ve bilimsel yasalarý doðurdu.Ýlginç olan þudur ki bilimin temellerindekiköklü deðiþiklikleri yapan, modern biliminyöntemlerinin kurucularý genellikle, sonderece dindar kiþiler arasýndan çýkmýþtýr.Galileo, Newton, Descartes, Tanrý'nýn varlýðýnýyadsýyan kiþiler deðildiler. Evrenindeðil yaratýlmasý, varlýðý bile onlar için birmucize olarak kabul edilmiþti.Bu mucizenin diðer yönü ise evrendeki tümnesne ve olgularýn ayni doða yasalarý ile yönlendiriliþidir.Bilimin bu yasalarla ilgili özelhiçbir açýklamasý olmadýðý gibi bunlarýnTanrý'dan kaynaklandýðýný söylemek gibi birsavý da yoktur. Ciddi bir bilim adamýnýnevreni yaratan ve düzene sokan bir Tanrý'nýnvarlýðýna inanma özgürlüðü vardýr; ama birgezegenin seyrini deðiþtirmek, bir tutulmayýertelemek, evrensel düzenin kurallarýnýkeyfince deðiþtiren bir Tanrý'ya inanmasýdüþünülemez. Olaylara karýþan bir Tanrý'nýnsunduðu ikilem bilim adamýnýn göðüsleye-


SEVGÝ DÜNYASImeyeceði ve bilimsel araþtýrmayý olanaksýzlaþtýrantürdendir.Bilim bize, doðanýn güçlerine egemenolmayý, bilimsel yasalarý deðiþtirerek deðilonlarý bilerek doða güçlerini yenecek önlemlerialmayý öðretti. Ancak 20. yüzyýlýn kuantumfiziði ve görelilik kuramlarý bizlere bilimselkesinliðin bir hayal olduðunu öðretti.Son yýllarda modern bilimin kendi silâhlarýile kendini vurduðu, bir anlamda intihar ettiðiyolunda bir eðilim gözlenmektedir. Modernfizikteki son geliþmeler bazý kiþilere batmaktaolan bilim gemisinin artýk terk edilmesi gerektiðidüþüncesini verdi. Bilim yerine kurtuluþuDoðu kökenli ekollerde aramak ve Taoistbilim, Ýslâmî bilim gibi olgulara güvenmekgibi tutumlar sergilediler. Modern bilimlerdekison geliþmeler ve onun doðru þekildeyorumlanmasý için yapýlan tartýþmalar, bilimdenkurtulmak isteyen kimselerin kulaðýnahoþ bir ses gibi geliyor. Eðer bir gün kuantumfiziðinin yerini daha geliþmiþ bir kuram alacaksabu Thomas Kuhn'un vurguladýðý gibibilimin öz yapýsýndan kaynaklanan veçözülmüþ sorunlarýn yardýmýyla olacaktýr.Bilimi salt Batý uygarlýklarýna mâletmek deyanlýþtýr. Bilim Avrupa'da kendine olsa olsabitek bir saha bulmuþtur; yoksa Hint, Çin,Ýslâm uygarlýklarýnýn bilime saðladýðý enginkatkýlarý yadsýmak olanaðý yoktur. Unutmayalýmki bilim aðacýnýn çeþitli kültürlere uzanankökleri vardýr. Bilimin baþlangýcýna koyduðumuzHelen-Ýyon uygarlýklarý hiç yoktan birþeyler mi yarattýlar?Çeþitli Asya uygarlýklarýnýn örn. Mýsýr,Hint, Asur, Sümer, Fenikelilerin bilgilerinden,kültür miraslarýndan hiç mi yararlanmadýlar?Gerçekten bilim bütün insanlýðýn malý veevrensel kültürel mirasýn bir parçasýdýr. Çoðu35araþtýrýcýya göre Ýslâm'ýn ana ilkelerinden biribilimdir. Kutsal Kur'an'ýn ilk vahiy sözcüðü"oku" dur. Ancak bu "oku" emrini tek baþýnaalarak, bilgilenmek için eline ne geçerse oku,öðren gibi bir anlam yanlýþlýðýna düþmemekgerek. Belki yüz, belki bin kez duymuþuzdur.Nerde ve ne zaman kitap okuma, ilim vs,üzerine konuþuluyorsa, muhakkak þu dasöylenir: "Yüce dinimiz de okumaya büyükönem vermiþtir." Nitekim, Kuran'ýn ilk emri"ikra" eþ deyiþle "oku!" olmuþtur."Oku!" emrinden kasýt nedir? Okuma-yazmabilmek midir? Mesela Hz. Peygamber buemre muhatap olur olmaz okuma yazmakurslarýna mý gitmiþtir? Deðilse "oku!" emrindenaldýðý ders nedir? Hem bu emir, neokuduðun, nasýl okuduðun önemli deðil, yeterki oku anlamýna mý gelir?Bütün bu sorularýn cevaplarýný bulmak içinne tarih, ne bilimsel kitaplarý karýþtýrmakgerekiyor; ne de uzun uzun düþünmek, sadece"ikra" ile baþlayan bu âyetin diðer üç, hattâiki kelimesini okumak "ikra" yani "oku"emriyle kastedilenin ne olduðunu anlamayayetiyor: "ikra bismi Rabbik." Yani "Rabbininadýyla oku". Bir sonraki kelime de okununca,"okumaktan" kasýtýn ne olduðu açýkça anlaþýlýyor:"Ýkra bismi Rabbikellezi halâk." "yani,yaratan Rabbinin adýyla oku"Kur'an'da okumak, bilmek, öðrenmeksözcükleri sýkça yinelenir. Örneðin Zümersuresi 9. âyet þöyle der: “Yoksa o gece saatlerindekalkan secdeye kapanýp kýyamdurarak daima vazifesini yapan âhýreti sayarve rabbinin rahmetini umar kimse gibi olurmu? Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavi olurmu?” Burada da bilenlerle bilmezlerin eþitolmadýklarý, dinî vecibelerini bilenlere birayrýcalýk tanýndýðý vurgulanmaktadýr.


36Mücadele suresi 9. âyet:"Kendilerine ilim verilenlerin üstün derecelerivardýr." derken ilim sözcüðünü kullanmaktadýr.Ýlim sözcüðünün bizim anladýðýmýzbilim sözcüðü olmadýðý Ýslâm ulemasý tarafýndanözellikle vurgulanmaktadýr. Benzersözcükler dinin yayýcýsý, Allah'ýn elçisiMuhammed'in hadislerinde de sýkça yinelenir."Âlimin ibadet edene üstünlüðü, ayýn ötekiyýldýzlara oranla parlaklýðý gibidir.""Bir saat ilme çalýþmak bir gece ibadettenhayýrlýdýr""Âlimlere baðlanýn, onlar dünyanýn ýþýklarýdýr""Beþikten mezara kadar ilim iste""En deðerli sadaka, Müslümanýn ilimöðrenip onu Müslüman kardeþine öðretmesidir.""Ýlim Çin'de bile olsa gidip öðreniniz."Tüm bu söylemlerde yer alan "âlim" ve"ilim" sözcükleriyle neyin amaçlandýðý açýkçabelirtilmedikçe bu söylemlerin günümüz bilginleriile günümüz bilimini kastettiðini önesüremeyiz. Nitekim Seyit Hüseyin Nasýr adlýÝranlý bilgin þöyle diyor:"Tüm bu yazýlardaki ana tuzak, Arapça ilimsözcüðünün bilim ve laik eðitim anlamýnageldiðini öne sürmekten kaynaklanmaktadýr.Bu anlamda bir ilim tanýmý yapmak yanlýþtýr,çünkü kutsal kitaptaki ilim sözcüðü maddecibilgiyi deðil, tanrýsal bilgiyi amaçlar, bunedenle modern bilim Ýslâm'ý yiyip bitiren birkanserdir. Müslüman bilim adamlarý; bireyolarak neye inanýrlarsa inansýnlar, modernbilim, Rönesans'tan beri içine oturtulduðu,laik ve hümanist kalýptan arýndýrýlmadýkça,modern bilim adamlarý olarak çalýþmalarýnýnÝslâm'ýn entelektüel evreninin içeriðini boþaltmasýnýengelleyemezler."SEVGÝ DÜNYASIGeleneksel bilgiler ilk Ýslâm öðretmenininbizzat Peygamber'in kendisi olduðu yönündedir.Ýslâmiyet'in baþlangýcýndan 750'li yýllarakadar olan dönemde cami ve mescitlerilim yapýlan yerler olarak varlýklarýnýkorurken daha sonraki yýllarda, varlýklý sýnýfýnortaya çýkmasý ile özel dersler, saraylardaHalife çocuklarý, þehzadeler için önem kazanmayabaþlar. Bu aþamada ilim ve âlimsözcüklerinin dinle özdeþleþme sürecinegirdiðini saptarýz. Ama buna raðmen dahauzun yýllar 16. yüzyýla deðin pozitif bilimleresaygýyla bakýlmasý ve bunlarla uðraþanlara daâlim denilmesi sürdürülmüþtür.Ýslâm'ýn Ýlk Yýllarýnda Bilim.Ýslamiyet'in baþlangýç yýllarýnda Arap yarýmadasýnda,göçebe ya da yerleþik Arapkabileleri arasýnda bilim denebilecek herhangibir ize rastlamýyoruz. Sadece ilerde bilim diliolabilecek yetkinlikte, kök yapýsý dolayýsýylasözcük türetmeye çok elveriþli bir Arapçadilinden bahsedebiliriz. Ýslâmiyet'ten öncekiArap dili þiire yatkýn, güzel ve kandýrýcý güzelsöyleyiþin egemen olduðu bir dildir, amadilde bilimsel terim hemen hemen hiç yoktur.Ýslâmiyet'in baþlangýç dönemleri için Batýbilim dünyasýnda ileri sürülen ilginç birsuçlama vardýr.Bu da Ýskenderiye kitapevinin yakýlmasýkonusudur. Bilindiði gibi Ýskenderiyekitabevinin Serapium ismindeki kýsmý 4.yüzyýlda piskopos Theophilus tarafýndan yaktýrýlmýþtý.Diðer kýsmýnýn da Halife Ömerzamanýnda, Mýsýr fatihi Amr-Ýbn-ül- As'ýndanýþmasý üzerine Ömer'in þöyle emir verdiðive bu nedenle yakýldýðý þeklindedir: "Eðerkitabevindeki kitaplarýn bilgileri Kur'an'da


SEVGÝ DÜNYASIvarsa kitaplara gerek yok, eðer Kur'an'dayoksa saygýn ve gerçek deðildirler."Bu söylemler 1200'lü yýllarda Hýristiyankökenli tarihçiler tarafýndan yazýlmýþtýr, oysakonuyu daha yakýn tarihlerde araþtýran Avrupalýoryantalistler bu bilgileri yalanlamýþtýrlar.8. yüzyýl baþlarýnda da Ýslâm'da bilimdenilebilecek bir þeye rastlanmýyor. SadeceMuaviye'nin torunu Halid'in el kimyaya(simya) merak saldýðý ve bu konuda çevirileryaptýrdýðý iddia ediliyor. 8. yüzyýlýn ortasýndanbaþlayarak Abbasiler döneminde,Helence ve Hintçeden çeviri yoluyla týp vefelsefe eserlerinin elde edilmesi ile Ýslâmdünyasýnda bir hareket baþlýyor. AbbasiHalifesi Me'mun zamanýnda ortaya çýkanMu'tezile felsefesi etkisi ile olsa gerek ortayaçýkan özgür düþünce sonucu Ýslâm dünyasýbilim üretmeye baþlýyor. Baðdat'ta kurulanBeyt-ül-Hikme adlý bilim merkezi tüm Helenfelsefe ve bilimsel eserlerin bir çeviri yerioluyor. Ýçinde büyük bir kitaplýðý ve de gözlemeviolan bu merkez Batýda, uzun yýllarsonra doðacak olan akademilerden bile üstünkonumdadýr. Mu'tezile felsefesi yandaþlarýilâhiyat (dinbilim) yaparken bilimin temelineuygun olarak bir yasalýlýk, nedensellikkökünü aldýklarý halde karþýtlarý olanEþ'ariler, baþka türlü düþünüyor ve din bilimçerçevesi içinde belki ilk defa olarak dinlebilim arasýnda bir çatýþma ortaya koyuyorlar.Bütün bu karþýt felsefi düþüncelere raðmenBaðdat'ta Beyt-ül-Hikme, Kahire'de Dar-ülulüm,daha sonra Selçuklu devletinde açýlanNizamiye medreselerinde pozitif bilimaraþtýrmalarý hiç durmayacaktýr. Ýlk dönemÝslâm bilginleri gözleme, deneye ve uygulamayaönem verdikleri halde 16. yüzyýlda buyollar kapatýlýyor. Akýl yoluyla Kur'an, Hadis37bilgileri deðerlendirilirken þeriatýn katý ve serthükümleri karþýsýnda akýlcý yol terk ediliyor.Bu gidiþ, medrese skolastiði ya da akaiddenilen dogmalar bataðýna saplanan bir sürecibaþlatýyor.Ýslâmiyet'in bu altýn çaðlarýna bazý araþtýrmacýlarÝslâmî rönesans yakýþtýrmasýný dayaparlar. Ýslâm rönesansýnýn önde gelen bilginve filozoflarý hakkýnda detaylý bilgiler vermekçok uzun süreceðinden sadece isim olarakbahsedelim.Batý'da Geber olarak bilinen Cabir Ýbn-iHayyan ilk Ýslâm simyacýsýdýr. El-Harezmî,cebir ve aritmetikte, El-Kindi geometri, ýþýk(optik) konularýnda, Ebu Bekir-ür-Razî týp vefelsefede, Farabî felsefede, Ebu Reyhan elBirunî Hint felsefesi, matematik, fizik, astronomide,Avicenna olarak Batý'da tanýnan Ýbni-Sina,felsefe, týp ve matematik, el kimyadaöne çýkýyorlar. Ýbn-ül-Heysam matematikte,optikte, son olarak ta Endülüslü Ýbn-ür-Rüþtfelsefe, týpta; daha sonralarý Semerkant'taUluð bey gözlemevinde Cemþid-el-Kâþî, AliKuþî, Kadý zade Rumî gibi bilginler Ýslâm'ýnbilim meþalesini taþýyorlar.Ýslâm bilim ve düþüncesi içerisinde yer alanönemli bir topluluk da söz konudur. Topluluk,Ýhvan-üs -Safa denilen bilgin grubudur. 52fasiküllük bir ansiklopedi yayýnlamýþ olan bukurum Basra'da kurulmuþ gizli bir dernektir.Bu gizli derneðin Ýsmailiye mezhebine baðlýolduðu, felsefelerinin de gnostik (bilinirci) biryapý taþýdýðý, Aristoteles felsefesinden çokPlatoncu ve Pythagoras'çý bir çizgi taþýdýðýnýbiliyoruz. Bu derneðin özel olarak yayýnladýðýbroþürler sonradan Baðdat'ta çýkan Mu'tezilekarþýtý ayaklanma sýrasýnda yakýlmýþsa daiçerdiði bilgiler elden ele geçerek Ýspanya'yakadar ulaþmýþtýr.


38Yaþamýn YapraklarýSEVGÝ DÜNYASIPermakültürünPenceresinden BakmakAþaðýda "Permakültüre Giriþ" kursunda verilen bilgilerle bukonunun babasý sayýlan Bill Mollison'un Permakültüre Giriþ isimlikitabýndan derlenen bilgileri (diðer kaynaklardan elde edilenlebilgilerle birlikte) bulacaksýnýz.Derleyen: Nelda BayraktarÖncelikle permakültür denilen vene yazýk ki benim de haberdarolmakta geç kaldýðýmýdüþündüðüm olgunun ne olduðunu açýklamamgerekiyor. Zira Mayýs ayýnýn sonhaftasýnda Türkiye PermakültürAraþtýrma Enstitüsünde düzenlenen ikigünlük giriþ kursuna sevgili kardeþimKazým Ýnderim ile birlikte katýlmýþ veburada öðrendiklerimizi önceden bildiklerimizlebirleþtirince, dünyanýnsürdürülebilir geleceðiyle ilgili aydýnlýkbir yolun açýldýðýný görmüþtük.Öteden beri doðanýn korunmasý gerektiðine,üzerinde rahatça dolaþtýðýmýzýnbize verilmiþ bir hediye olduðuna, O'nunsevgisinden varedilmiþ kullar olarakaslýnda bir sorumluluk üstlenmiþolduðumuza, her baktýðýmýz yerde O'nugörmeye çalýþmamýz ve O'nun eserlerinebüyük bir saygý ve sevgiyle yaklaþmamýz,korumamýz ve sakýnmamýzgerektiðine inananlarýz. Öðrendiklerimizsayesinde hatýrý sayýlýr sayýda bir kitleninyeryüzüne ve insana özen göstermenin,zaman, para ve malzeme fazlasýný ise buamaçlar için kullanmak gerektiðineinandýklarýný ve bunun için aktif çabalariçinde olduklarýný gördük. Üstelik bukiþilerin dünya çapýnda güzel birörgütlenme içinde olmalarý da dünyanýnmakus geleceðinin deðiþebileceðini veyadaha hayýrlý bir yöne doðru evrilebile-


SEVGÝ DÜNYASIceðini göstermesi bakýmýndan içimize suserpti. Bu açýdan bakýnca güzel gönüllü,hayýrlý, sorumluluk sahibi ýþýk iþçilerininher koldan harekete geçtiklerini, kimilerininkendilerini gönüllerde yer yapmaya,ruhlarýný arýtmaya, insanlarla birlikolmaya adadýklarýný, kimilerinin iseüzerinde rahatça dolaþabilelim diyeyaratýlmýþ olan bu güzel gezegenimizinsürekliliðini saðlamaya ve onu daha uzunyaþatmaya yönelik hizmetler yaptýklarýnýgörmek oldukça umutlandýrýcýydý.Permakültür, 'Permanent Culture" yani"Kalýcý Kültür" demektir. Dünyaya,topraða, canlý türlerine ve çeþitliliðine,atmosfere, ormanlara, mikro yaþam alanlarýna,hayvanlara, sulara kýsacasý canlýveya cansýz tüm varlýklara özen gösterecekbiçimde doða tasarýmý yapmak anlamýnagelir. Bu baðlamda permakültüreetik temelli sürdürülebilir sistem tasarýmýbilimidir diyebiliriz. Dünyaya özengöstermek ayný zamanda insana özengöstermektir, böylece gýda, barýnma,eðitim, tatmin edici bir iþ ve keyifli insaniliþkilerine olan ihtiyaç da giderilmiþolur. Ýnsana özen göstermek, biz insanlardünyadaki canlýlarýn küçük bir kýsmýnýoluþtursak da, bütün canlýlar üzerindebelirleyici etkilere sahip olduðu içinönemlidir. Temel ihtiyaçlarýmýzýkarþýlayabilirsek, dünyaya zarar verenyýkýcý eylemlerde bulunmamýza da gerekkalmaz. Böylece insan hem zararsýzlýðýöðrenmiþ olur, hem iyileþtirici faaliyetlerdebulunur hem de aktif bir koruyuculuküstlenmiþ olur. Dünya kaynaklarýnýtutumlu bir þekilde kullanmayý ve geçiminidoðru bir þekilde saðlamayý öðrenir.39Permakültür felsefesini dünyada ilk kezortaya koyan Bill Mollison 1960 ve70'lerde kendi baþýna, daha sonra daarkadaþý David Holmgren ile birlikte bukavramý, daha da geliþtirerek yeni ufuklaraçan "Permakültür 1" "Permakültür 2"kitaplarýyla dünyaya duyurmuþlar.Avustralya'da "Yüzyýlýn Ekolojisti" ilanedilen Mollison, permakültürü "doðalekosistemlerin çeþitliliðine, istikrarýna veesnek dirençliliðine sahip verimli tarýmsalekosistemlerin bilinçli tasarýmý vebakýmý" ve "doða ile insanýn uyumlu birþekilde bütünleþmesi" olarak tanýmlýyorve þunlarý söylüyor: "Permakültürtasarýmý uzun süreli ve düþüncesizceyapýlan iþgücünden çok, zamana yayýlmýþve akýlcý gözlemden çýkar. Özetle, butasarým enerji ve su tasarrufunu, sürdürülebiliryerel gýda üretimini ve bölgeselkendine yeterliliði amaçlar." Mollison'unþekillendirdiði biçimiyle permakültür,bize gýda, enerji, barýnak ve diðer ihtiyaçlarýmýzýsaðlayan, bu arada da dünyanýnkaynaklarýný koruyan "sürdürülebilir birdünyayý gözetme" sistemidir.Bu felsefeye gönül vermiþ birisi kendisinedaima þu sorularý sorar: "Ýhtiyaçlarýmýkarþýlarken doðaya zarar vermektenziyade yarar saðlayabiliyor muyum?Sistemimi bunu saðlayacak þekilde düzenledimmi? Bunlarý baþardýktan sonraartaný (bu artan ürünümüz, paramýz ya dazamanýmýz olabilir) diðerlerinin de bunugözetebilmesi için vakfediyor muyum?"Çoðumuz içinde bulunduðumuz dünyadüzeni ve hâlihazýrda yaygýn olarak kul-


40lanýlan ekonomik, politik, ziraî, vb sistemlerdeyolunda gitmeyen bir þeylerolduðunun farkýndayýz. Dünyamýz ve bizinsanlar, kirlilik, savaþlar, açlýk, adaletsizlikgibi sorunlarla boðuþuyoruz.Ýnsanoðlunun sonunu getirebilecek üçtemel sorunun önem sýrasýna göre toprakkaybý, ormansýzlaþma ve kirlilik olduðusöyleniyor. Bunlardan en önemlisi olantoprak kaybýnýn en büyük sebebi ise neyazýk ki tarým. Bugün dünyada en çoktarýmý yapýlan bitkiler buðday, mýsýr,pirinç, soya ve patates. Bunlarýn tarýmýsebebiyle yýlda hektar baþýna 500 tontoprak kaybediliyor. Bu kadar topraðýnoluþma süresi ise 40-80 yýl. Dünyamýzartýk modern ziraatýn, monokültürelormancýlýðýn ve düþüncesiz yerleþimtasarýmýnýn verdiði zararý kaldýramayacakduruma geldi ve yakýn gelecekte enerjiisrafýnýn ya da insan kaynaklý kirlilik veiklim deðiþikliði nedeniyle bildiðimizþekliyle uygarlýðýn sonunu göreceðiz. Busebeple önümüzdeki 20 yýlýndüþündüðümüzden çok farklý olabileceðini,belki de bazý devletlerin çöktüðünübile görebileceðimizi söyleyebiliriz. Enbüyük sorunumuz toprak kaybý ise onukaybetmeden hayatýmýzý devam ettirmeninyollarýný aramalýyýz. Hemihtiyaçlarýmýzý kazanmak hem de topraðýkazanmak olmalý amacýmýz. Kaybedilentopraktan kastettiðimiz kaybedilen minerallerdeðil, topraðýn içinde yaþayan bakterilerve mantarlar gibi canlýlar. Bugünönümüze gelen ve 1 kalori enerji verenbir besin için 10 kalori enerji harcanýyor.Bunu yapmak için geçmiþten güneþ enerjisiçalýyoruz. 1 saat araba sürerken harcadýðýmýzyakýt 1 hektar orman alanýnaSEVGÝ DÜNYASIyüz yýl boyunca vuran güneþten geliyor.Petrol enerjisinin yerine alternatif enerjikaynaklarý düþünülüyor, ama asýlsorunumuz tükenen enerji kaynaklarýdeðil ki... Tükenen toprak! Tükenentoprak ise bir daha asla yerine gelmiyor.Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa tablosunuoluþturan her þeyi, tüm kimyasallarý,boyalarý ve hammaddeleri yüzdelerinegöre yeniden biraraya getirdiðinizde nasýlki Mona Lisa'yý yeniden yapamazsýnýz,topraðý da yeniden oluþturamazsýnýz.Toprak ayrýca bir canlý oluþumdur.Permakültür felsefesi insanlarda iki türcahilliðin bulunduðunu öne sürüyor.Cahil ve Aydýnlanmýþ Bencillik. Bir þeyibaþkalarýna zarar verdiðimizigördüðümüz halde yapmaya devam ediyorsakcahil bencillik, sonuçlarýný dikkatealýp yapmýyorsak aydýnlanmýþ bencillikolduðunu söylüyorlar. Elbet ki geçmiþinsüzgeci nasýl ki geleceðin tanelerini verirbize (elbet ki bu dersi çýkartacak olanyine insandýr), kabile kültürleriniincelediðimizde insanlarýn doðaya zararvermemek için koyduklarý tabularýnyaþadýklarý tecrübelerden çýktýðýný dagörebiliyoruz. Örneðin, Pasifik'teki biradada yaþayan "Ohana" kabilesine baktýðýmýzda,burasýnýn eðimin 64 dereceyekadar çýktýðý zor bir bölge olduðunuhemen görüyoruz. Her aile bir yaðýþhavzasýna yerleþmiþ. Buradaki TanrýlarOrmanýndan bir çöp bile çýkarmak yasaklanmýþve bunun aðýr cezalarý var. Çünküaldýklarý derslerden biliyorlar ki, orayaverilen zarar bütün sistemi çökertebiliyorve sonrasýnda kabileler arasýnda savaþlarçýkmasýna bile sebep olabiliyor. Bu


SEVGÝ DÜNYASIkabile sahil þeridinde 150m'lik Hindistancevizi aðaçlarýndan oluþmuþ bir set koymuþ.Bu aðaçlar tsunamiyi engelliyor.Tarihin en eski topluluklarýndan olanEfes ve Milet'e baktýðýmýzda yaþadýklarýacý tecrübelerden kurallar ve kanunlarçýkartamadýklarý için yerleþim bölgeleriniterk ettiklerini görüyoruz. Efes ve Miletartan nüfus yüzünden yamaçlarda yapýlantarýmla, topraðýn suyla birlikte akmasýnave denizi doldurmasýna sebep olduðu veliman þehrinin denizden uzaklaþmasýnýsaðladýðý için sonunda yok oluyor. Bubaðlamda Permakültürün yeni bir þeyolmadýðýný eski bilgilerin yeniden derlenmesiolduðunu da görebiliyoruz.Ýþte tüm bu sorunlar bir þeyler yapmamýzgerektiðini gösteriyor bizlere.Permakültür felsefesine inananlar, bunlarlailgili þikâyetlerini sürekli olarak dilegetirmek ve enerjilerini sistemin nedenbu hâle geldiðini s<strong>org</strong>ulamakla harcamakyerine çözüm önerileri ve tasarýmlargeliþtirmeyi tercih ediyorlar.Permakültür esasen sürdürülebilir insanyerleþimleri yaratma amaçlý bir tasarýmsistemi. Elbet ki bu tasarýmý özündekifelsefeye uygun biçimde doðaya raðmendeðil, doðayla birlikte çalýþarak, uzunsüreli, düþüncesiz bir emek yerine uzunsüren, düþünceli bir gözlemle, öðeleri tekürünlük bir sistem olarak görmek yerinebitkilerle hayvanlarýn tüm iþlevlerini gözönünde bulundurarak yapmak gerekiyor.Bill Mollison bu sistemin felsefesiyleilgili þunlarý söylüyor: "Bence doðaylauyum içinde yaþama sadece ve sadece41doðal dünya üzerindeki egemenlikfikrinden vazgeçersek mümkündür. Entemel yanlýþýmýz, kendimizi her þeyinüzerinde zannederek daima "evreninsahibi" olduðumuzu düþünmemizdir. Bizdiðer canlýlardan üstün deðiliz, tüm canlýlarhayatýn bir ifadesidir. Bu gerçeðigörebilirsek, diðer canlýlara yaptýðýmýzher þeyi ayný zamanda kendimize de yaptýðýmýzýfark edebiliriz. Bunu kavramýþbir kültür, kesin bir gereklilik olmadanbir canlýyý yok etmeyecektir."Bu baðlamda Permakültür doðal kaynaklarýve besinleri kullanarak var olabileceðimizbir sistemdir. Dünyayý korumakve yenilemek için var olan bütünteknikler zaten bilinmekte, belirliolmayan þey herhangi bir ulusun ya dakalabalýk bir insan grubunun bu deðiþimigerçekleþtirmeye hazýr olup olmadýðýdýr."Günümüze geldiðimizde, nerede yaþýyorolursak olalým, bir þeyler yapmayabaþlamamýz gerekiyor. Öncelikle enerjitüketimimizi azaltarak iþe baþlayabiliriz.Aslýnda þu anda kullanmakta olduðumuzenerjinin %40'ý ile hiçbir þeyden feragatetmek zorunda kalmadan yaþayabiliriz.Evlerimizi yeniden düzenleyerek enerjiyiverimli olarak kullanabileceðimiz halegetirebiliriz. Toplu taþýma araçlarýný kullanarakya da aracýmýzý arkadaþlarýmýzlapaylaþarak taþýt kullanýmýmýzý azaltabiliriz.Çatýdan akan sularý sarnýçlarda biriktirebilirya da banyo ve mutfakta kullandýðýmýzsularý (gri su deniliyor buna)tuvalet sisteminde veya bahçe sulamadakullanabiliriz. Ayrýca gýda üretiminde deyer almaya baþlayabiliriz. Bu hepimizin


42kendi patatesini yetiþtirmesi gerektiðianlamýna gelmez ama patatesimizi kimdenaldýðýmýzý bilebiliriz.Bunlarýn dýþýnda þayet kendimize ait birtopraðýmýz varsa, orada doðanýn bizeanlattýklarýný dinleyerek (rüzgârlarý, yaðmurlarý,havanýn deðiþkenliðini, kuþlarý,böcekleri, kelebekleri, arýlarý v.b) yanidoðayý uzun uzun gözlemleyerek veçýkarýlan sonuçlara göre tasarým yapmakgerekiyor. Bunlardan yola çýkarak daaðaçlarýmýzý, bitkilerimiz, sebzelerimizi,meyvelerimizi nereye ve nasýl ekeceðimizi,su depolarýmýzý, hayvan aðýllarýmýzýnereye koyacaðýmýzý belirlememizgerekiyor. Bu nedenle permakültürfelsefesi sabretmeyi gerektiriyor. Örneðinbir yerde fazla sayýda akasya aðacý varsa(ki bu aðaç çok dikenlidir) oranýn topraðýBill Mollison ve eþi SarahSEVGÝ DÜNYASIsize: "Benden þimdilik uzak dur.Burasý onarým altýnda" demek istiyordur.Buradaki topraðýn verimsizleþmiþolduðunu bundan dolayý da akasyaaðaçlarýnýn burasýný ardýl bitkiler içinonardýðýný anlarýz. O evre tamamlandýðýzaman da ardýl türler çýkýyor zaten.Mesela bir arazide çok deve dikeni varsaorada iyi enginar yetiþeceðini, enginarektiðimiz zaman da deve dikeninin eskisikadar çok çýkmayacaðýný biliyoruz. Birpermakültür tasarýmýnda her hangi birtoprakta doðal olarak yetiþen bitkininevcilleþtirilmiþ akrabasýný verimli birþekilde yetiþtirebiliyoruz.Bunun dýþýnda bitkilerle hayvanlarýndoðada birbirlerini tamamladýðýndan yolaçýkarak faydalý verimli tasarýmlar dayapabiliyoruz. Zaten permakültürdeyapýlantasarýmýnen az ikiþeye faydalýolmasýgerekiyor.Her hangibir aðacý bunedenleyalnýzcagölgeversin diyeekmemenizgerekiyor.Onun aynýzamandaondanbeslenenhayvanlarýn


SEVGÝ DÜNYASIda iþine yaramasýný saðlamanýz veyabaþka bir iþe yaramasý gerekiyor.Mollison bu konuda Japonya'daki pirinççiftliklerinde uygulanan ilginç bir yöntemdenbahis ediyor ve þunlarý anlatýyor:"Japonya'da pirinç yetiþtiren birarkadaþým var, Takao Furuno, oçiftliðinde sadece ördek kullanýr. Gübre,böcek ilacý ya da yabani ot ilacý atmaz.Yýlda 4 dönümden 3.200 kg kadar pirinçalýyor. Alanýný ördeklerle sürüyor, gübreliyor,otlarý ve zararlýlarý kontrol altýndatutuyor ve bu sayede tamamen <strong>org</strong>anikpirinç elde ediyor. Onun yazdýðý birkitabý yayýmladýk: "Ördeðin Gücü" (ThePower of Duck). Arkadaþýmýn küçükçiftliðinde ördeðin mutlak bir gücü var.Baþka da hiçbir þeye ihtiyacý yok zaten.Tarlayý ördek sürüyor, gübreliyor,istemediðin her türlü otu ayýklýyor vebunu sadece ördekle baþarýyor. Sadece2000 ördekle, 4 dönüm baþýna 3.200 kgpirinç elde ediyor. Onun sistemini uygulayançiftliklerin etrafýndaki restoranlargünde 500 ördek satýyorlar.Restoranlarda ördek satýþlarý çok arttý,ördek piþirmenin bir sürü yolunu buldular.Þimdiye kadar 15 ila 20 bin çiftçi busistemi tamamen ya da kýsmi alanlardabenimsedi. Güney Kore'de tahminen 16-20.000 dönüm pirinç çiftliði arkadaþýmFuruno'nun sistemini kullanýyor. Çin veVietnam da bu sistemi çok çabuk benimsedi.Hattâ Endonezya ve Tanzanya'yakadar uygulanmaya baþlandý. OradaAfrika tipi pirinç yetiþtiriyorlar. Furunoyapabildiðince hýzlý bir þekilde bu sistemiyayýyor. Kýþýn tarlada iþ yokken, karýsýný43ve 5 çocuðunu alýp öðretmek için yollaradüþüyor. Çin, Vietnam, Endonezya, Koreya da neresi olursa. Nerede pirinç ekençiftçi varsa oraya kendi cebinden gidiyorve öðretiyor. Ona Vietnam'da rastladým.Orada permakültür öðretiyordum, o dapirinç yetiþtirmeyi öðretiyordu ve bana"Sen benim kardeþimsin. Ýkimiz de tarladaiþimiz olmadýðý zaman, kýþ zamaný,gidip diðer çiftçileri eðitiyoruz" dedi.Gerçekten de ikimizin de yaptýðý tamolarak bu. Ben bunu 25 yýl yaptým, osadece 8-10 yýldýr yapýyordu. Ama eminim30 sene daha yapar çünkü genç biradam ve iþinde çok hevesli."Ýlk Permakültür Çalýþtayý 1981 yýlýndayapýlmýþ. Mollison, dünyanýn her yerineyaptýðý öðretici gezilerde, seminerlerde,konferanslarda ve atölye çalýþmalarýndapermakültürü insanlara uygulamalýþekilde öðretmenin hazzýný yaþýyor vegittikçe artan ilgiden ve insanlarýnkonuya son derece duyarlý, severek veisteyerek yaklaþmalarýndan ise sonderece mutlu olduðunu söylüyor.(Gelecek AY: Permakültür FelsefesininSimgelerini, bu felsefeye uygun tasarýmlanmýþyapýlarý ve çalýþmalarý vereceðiz.)Faydalanýlan Kaynaklar: PermakültüreGiriþ- Bill Mollison, Doðal Tarýmýn Yolu-Masanobu Fukuoka, Türkiye PermakültürAraþtýrmalarý Enstitüsü, PermakültüreGiriþ Kursu-Mustafa Bakýrcý, www. permaculture.<strong>org</strong>,www.permacultureglobal.com,Scott Vlaun'un Bill Mollison ileyaptýðý söyleþi.


44SEVGÝ DÜNYASIBurnun EtrafýndaCanlý Kryon Celsesi,28 Ocak 2012 Patagonya - Güney AmerikaLee Carroll kanallýðý ile verilmiþtir.Çeviren: Necati TarýmanBu canlý celse Ocak 2012'de yapýlan Patagonya Kryongemi gezintisi sýrasýnda Güney Amerika, Patagonya'da gerçekleþtirilmiþtir.Okuyucuya yardýmcý olmak ve celsenin daha iyi anlaþýlmasýný saðlamakamacýyla bu celse Lee ve Kryon tarafýndan daha sonra redakte edilmiþtir.Çoðunlukla canlý celsede meydana gelen olaylar içindeüstü örtülü bir enerji bulunmaktadýr ve bu enerjiden kaynaklananbir çeþit iletiþim basýlý sayfada ortaya çýkmamaktadýr.Öyleyse, Güney Amerika, Patagonya'da gerçekleþtirilmiþ olanbu celsenin tadýný çýkarýn.


SEVGÝ DÜNYASISelâmlar sevgili varlýklar! Benmanyetik hizmetten Kryon'um.Partnerim bazen çok yoðun oluyor!Bu "partner" þu sandalyede oturanve sesini duymakta olduðunuz adamdýr.Onun çevresinde olan ve her zamanplanlanmýþ olmakla birlikte onun aklýndaolmayan bu celseyi talep edenlereteþekkür etmek isterim.Þu anda bizim Kundalini'nin tepesiadýný verdiðimiz þeye çok yakýnsýnýz.Bunlarý hem fiziksel, hem de mecaziaçýdan gözden geçirmelisiniz. Yaklaþýk4 saat sonra yerleþime uygun olmayanbölgenin alt kýsmýný temsil eden alanaolabilecek en yakýn mesafede olacaksýnýz.Bu celsenin ve adýna konuþtuðumuzenerjilerin amaçlarýna uygunolarak biz bu bölgeyi dünyanýn dibiolarak kabul ediyoruz. Öyleyse, gelinburada olan enerjilerden söz edelim.On yýldan daha uzun bir süredirTüylü Yýlan (Kryon Sekizinci Kitap -Tüylü Yýlanýn Yolculuðu) hareketindensöz etmekteyiz. Bu gezegeninKundalini'si olarak tanýmlanmýþ olanmetafordur (mecaz). Metaforlara bakýnve þu anda olmakta olan þeylerin sembolizminebakýn. Partnerimin þimdiyekadar hiç duymamýþ olduðu terminolojiyikullanacaðým. Bu nedenle, bu terminolojiyiona söylediðim zaman onunbu kelimeleri doðru telaffuz edememesidurumunda veya bu sözcükleri hiç söylememeyiseçmesi durumunda, onunkusuruna bakmamanýzý rica ediyorum.Kadim halklarýn grafik þeklinde,Kundalini olarak sunmuþ olduklarý þeyleritanýmlayabilmek için dili en iyibiçimde kullanmaya gayret edeceðiz.45Onlar bu kavramý grafik olarakçizmiþlerdi ama aslýnda o enerjidir.Kundalini eril ve diþinin dengesinitemsil eder. Kadim insanlar bedeniniçinde bile bunu yeni enerjinin birlikteyaratma ve tezahürü olarak çizmiþlerdi.Gerçekten de, mükemmeliyet ve dengeyaratmak için biraraya gelmiþ olandenge durumundaki erkek ve diþiyitemsil etmektedir.Daha önce de tartýþtýðýmýz gibi,dünya erkek aðýrlýklýdýr çünkü bukuzey yarýmkürenin nüfusunun çoðunluðunutemsil etmektedir. Dünyadayaþanmýþ olan savaþlarýn büyük birçoðunluðu kuzey yarýmküreden kaynaklanmýþtýrve hattâ burasý bile(Güney Amerika'nýn alt ucu) kuzeydengelen (Ýspanya) fatihlerin ziyaretlerinesahne olmuþtur. Kuzey yarýmküre enerjisininnesiller boyunca güneyeyayýlarak onu da büyük ölçüde etkisialtýna almýþ olduðunu söyleyebilirsiniz.Dünyada þu anda gerçekleþmekte olandeðiþimin bir bölümü de kuzey ilegüneyin rollerinde bir dönüþümdür.Dolayýsý ile, güney yarýmkürenin aslýndatatlý ve nazik olan enerjisinin bundanböyle kuzeyi etkileyeceðini göreceksiniz!Bu nedenle, Kundalini bellibir süre boyunca güneye doðru hareketedecektir ve bununla ilgili bazý ayrýntýlarýsize birazdan vereceðim.Mitolojiye bir bakalým þimdi. Ýlkönce kadim bilgilere bir göz atalým ve


46daha sonra iþin içinde olan metaforlarabakalým. Partnerim, bundan sonradikkatli olman gerekecek çünkü bundansonra söylenecekler teknik bilgilerveya fizik bilgileri deðil ruhsal bilgiler(ezoterik) olacaktýr. Kundalini bedeninomurgasýnýn dibinde içiçe geçmiþtomar halinde bulunmaktadýr. O sadeceerkek ve diþi dengeye geldiklerindeaçýlacak ve düzelecektir. Bedenin üçenerjisinin etrafýný üç buçuk kez sarmalamaktadýrve lingam denen þeyinetrafýný da sarmalamaktadýr. Üç kezsarmalama enerjinin kolayca çözülenbölümlerini ama son yarým ise dengenintanrýsal aydýnlanmasý olan en zorbölümü temsil etmektedir. Kundaliniçözüldüðü ve çözülmüþ halde kaldýðýnda,aydýnlanmýþ olmasa da, dengeli birinsan var demektir. Ýþte bu gezegeninmetaforudur ve bu olmaya baþlamýþtýr.Birkaç yýl önce Kundalini'nin dibininbir bölümünü temsil eden bir ülkede(Þili) oturuyorduk ve o zaman buçözülme sürecinin de gezegen için birfiziksel hareket yaratacaðýnýsöylemiþtik. O zaman bunun yaklaþýkolarak nerede olacaðýný belirtmiþtik vebu olay bizim olacaðýný söylediðimizyerde oldu (2010 tarihindeki Þili depremi).Sizin fiziksel olarak göreceðinizþeyler, gezegen benim sözünü ettiðimenerjinin metaforuna tepki verirkenortaya çýkan hareketlerdir.Þimdiye kadar hiç kimsenin ortayaatmadýðý gizli bir þey var. Üç buçukkez sarmalanmanýn Kundalini'ninçözülmesinin formülü olduðu hepSEVGÝ DÜNYASIbilinirdi. Ancak, çözülmenin zamanlamasýbilinmezdi, çünkü bu insanbilincinin potansiyeli ile ilgiliydi. Bunedenle, geçen her yýl bir sürprizortaya çýkmaktadýr. Çünkü insan bilincininhareketi ve enerjisi Ruh tarafýndanbile bilinmemektedir. Bununnedeni insanýn özgür iradesidir. Ýnsanbilinci söz konusu olduðunda etkisiüssel (exponensiyel) olan faktörlervardýr. Bilinç doðrusal olarakbüyümemekte, ilerleme muazzamkarýþýklýklar ve çalkantýlarla olmaktadýr.Bu nedenle olaylarýn ne zamangerçekleþecekleri hakkýndaki sürprizlerdoðrusal bir hesap veya beklenti ilekarþýlanmayacak durumdadýr. Ancak,potansiyelin genel bir zaman çerçevesimevcuttur.Gezegeninizin ekinokslarýnýn 26.000yýllýk uyumu çok muhteþem bir uyumdurve astronomide bu Galaktik Uyumolarak adlandýrýlmaktadýr. Bu þekildeadlandýrýlýr çünkü dünyanýzýn eksenindekiyalpalamanýn baþlama ve bitmenoktasý Güneþten geçerek galaksininmerkezi ile hizalanmaktadýr.Ekinokslarýn galaksinizin(Samanyolu gökadasý) ekvator düzlemiiçinden geçerek bu döngünün sonunave bir sonraki döngünün baþýnagelebilmeleri için 36 yýl gereklidir. Bunihai aþama yaklaþýk olarak 18 yýl öncebaþladý ve 2012 yýlý bunun orta noktasýveya son döngünün son yarýsýnýnbaþlangýcý anlamýna gelmektedir. Buenerjik olayýn 18 yýlý geçti ve 18 yýlýkaldý ve bu da bir þeyin sonunu ve


SEVGÝ DÜNYASIbaþka bir þeyin de baþlangýcýný temsiletmektedir.Bu 36 yýl penceresi tümKundalini'nin potansiyel çözülmesininzaman çerçevesidir. Siz bununlingamýn etrafýnda üç buçuk kez sarmalanmasýnýilginç bulmuyormusunuz? Bu metamor þifresinde herbir sarmalama on yýllýk bir süreyi temsiletmektedir. Üç buçuk bu hesaplamaile 35 yýlý eder ve bu da sizin içindebulunduðunuz 36 yýllýk astronomikolaya çok yakýn bir rakamdýr. Ýþte buKundalini kehaneti dünyanýn vaadininve fiilen 18 yýl önce baþlamýþ ve þimdi(2012) yarýsýna ulaþmýþ olanýnmetaforudur. Tören iþte buradaolmalýdýr - 36 yýlýn ortasýnda, çözülmeninorta noktasýnda.Tüm bunlar çok karmaþýk olduysa,biraz basitleþtirmeme izin verin.Yýldýzlarý gözlemleyen kadim insanlarbile bu uyumu biliyorlardý. Bu uyumbilinç deðiþiminin potansiyeline tekabületmekteydi çünkü çaðlar boyuncakadim astronomik kehanetin çekirdeðindeyer alan potansiyeller kalýbýndabir karar noktasýný veya zaman kesirinitemsil etmekteydi. Dolayýsý ile, bunlarýnhepsi beklenmekteydi ve sürprizolmamýþtýr. Ama içinde çok derinanlamlý bir deðiþimi taþýmaktadýr vemesajlarýmýzý vermek üzere 20 yýl önceburaya geldiðimizde bizim görmüþolduðumuz da budur. 26.000 yýllýkuyumun yaklaþýk her yarý döngüsündeinsanlýðýn eline böyle bir fýrsatgeçmektedir. Bundan bir önceki fýrsat13.000 yýl önce ortaya çýkmýþtý amainsanlýk ondan yararlanmak için hazýrdeðildi. Þimdi ise hazýrsýnýz.47Sevgili insan, çok, çok özel bir yerdebulunuyorsunuz (Kryon önünde bulunangruptan söz ediyor). Bu hareketideðiþimin gerçekten baþlamýþ olduðuGüney Amerika kýtasýnýn alt ucundakutlayan ilk insan topluluðusunuz.Evet, karadan kýtanýn ucuna gelip bugeliþi kutlamýþ olan baþkalarý olmuþtur.Bununla birlikte, bu grubun þimdiokyanus üzerinde ve dünyanýn dibinde2012 yýlýnda kutlamalara baþlamýþolduðunun kayda geçmesini istiyorum(Bu celse 28 Ocak 2012 tarihindegerçekleþmektedir).Çok önemli bir þey yapmaktasýnýz.Bu celseyi dinleyenler ve okuyanlar, kisiz onlarýn varlýðýný bile bilmiyorsunuz,sizlerin gezegenin dengelenmesininbaþlangýcýný kutladýðýnýzý bu vesile ileöðrenmiþ oluyorlar. Bir iþaret noktasýnýngerçekten geçilmiþ olduðunutemsil eden 18 yýlýn baþlangýç noktasýdýr.Kundalini yavaþça çözülecek vemerkez tedricen bu kýtaya doðru gelecektir.Olay halen tamamlanmýþdeðildir ve daha birçok yýl boyuncaolmayacaktýr. Ama çözülme sürecibaþlamýþtýr. Ýnsan bilinci ne kadardoðrusal ise, bu çözülme de o kadardoðrusaldýr (yani doðrusal deðildir)ama potansiyeller çözülme olayýnýndevam edeceðini ve önümüzdeki 18 yýliçinde de tamamlanacaðýný göstermektedir.


48Bunun anlamý dünyanýn buraya(Güney Amerika) ve belki de þimdiyekadar harekete sahne olmamýþ ve sizinbeklemediðiniz yerlere doðru hareketedeceðidir. Öyleyse bu aný kutlayýn.Þunu bilmelisiniz: Bizim Antartikaolarak adlandýracaðýmýz yere çokyakýnsýnýz ve Antartika bir buz kutbudeðil bir kara kutbudur.Antartika'nýn dünyadaki yaþamýnyenilenmesinde bir rol oynayacakolmasýný ilginç buluyor musunuz?Buralardan kaynaklanan biyolojikçeþitlilik bundan sonraki 18 yýl boyuncagezegeni etkileyecektir. Okyanuslarýnyenilenmesine yardýmcý olacaktýr.Bu söylenenleri ve Antartika'nýn dünyagezegeninin gýda zincirinin yenitürünün beþiði olacaðýný açýða çýkaracakolan bazý önemli keþifler halenoluþum aþamasýndadýr.Artýk sizin bunlarla baðlantý kurmanýzýnzamaný gelmiþtir. Yaþamýnyenilenme sürecinin de bu bölgedenkaynaklanýyor olmasý tesadüf deðildir.Þunu düþünün. Sizler (Gemi gezisindebulunanlar) bunu olayý fiilen baþlamýþve devam etmekte olduðu yerde kutlamaktaolan ilk insan grubusunuz -okyanuslardaki yaþamýn yenilenmesüreci ve Kundalini hareketi.Þimdi bu yeni süreç sýrasýndaAntartika'ya olan ilgi yeniden artacaktýrve sizler de bu buz altýndaki karaparçasý hakkýnda bazý ilginç þeyleröðreneceksiniz. Buz kütlesinin altýndakikara parçasýnýn topoðrafyasý üsttekibuz kütlesinin topoðrafyasý ile uyuþmamaktadýr.Buz kütlesinin altýndaki karparçasýnýn haritasý çýkarýldýðýnda, bazýþaþýrtýcý þekiller ortaya çýkacaktýr. Bazýdað noktalarý belirlenecektir ve bunlarsayesinde Antartika'nýn eskiden neolduðu ve gerçek amacýnýn ne olabileceðiile ilgili tümüyle farklý bilgilerortaya çýkacaktýr. Ýnsanlar tarafýndaniskâný mümkün olmayan bu kýtanýninsanlýðýn motoru olmasý ihtimali çokkuvvetlidir. Þimdilik bu kadar söylemekleyetineceðim.Sezgilerine kulak vermiþ olanlarý veçok daha önceden planlanmýþ olmasýgereken bu toplantýyý planlamýþ olanlarýtebrik ediyorum (Lee bu celseninyapýldýðý zamanda bir celse olmasýnýplanlamamýþtý). Yapmakta olduðunuzþeyin ve bulunduðunuz yerin öneminihissedin ve önümüzdeki yýllarda gezegenüzerinde olaylar olmayabaþladýðýnda bu anlarý hatýrlayýn.Çünkü gelecek, bugün verilen mesajlaiþbirliði içinde olacaktýr.Ruhsal yaþamýný ciddiye alan insankutsanmýþtýr. O sizin biyolojinizin bireki deðildir. Asýl doðru olan, biyolojinizinsizin ruhsal çekirdeðinizin bireklentisi olduðudur. Onlarýn her ikisinikusursuzca biraraya getirmeyi öðrenirsenizçok uzun süre yaþabileceksiniz.Ve öyledir.KRYONSEVGÝ DÜNYASI


“Lütfen Yeni YýldaAboneliðiniziYenilemeyiUnutmayýnýz!..”DeðerliOkuyucularýmýzSevgi Dünyasý DergimizHaziran 2007 tarihindenbaþlamak üzere yalnýzcaabonelerimize ulaþmaktadýr.Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,Haberleþme adresi: sevgidunyasidergisi@gmail.com vePK: 227 Beyoðlu/Ýstanbul.En içten sevgilerimizleSevgi DünyasýAdý, Soyadý: .....................................................Adres: .....................................................Posta Kodu: .....................................................Ýlçe: .....................................................Ýl: .....................................................Tel: .....................................................2012 yýlý için Tek Dergi fiyatý: 7 TL.Abone ücreti: Yurt içi (75 TL) ................Yurt dýþý (90 TL) ................Posta Çeki No: 385999 (Sevgi Yayýnlarý)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!