05.12.2012 Views

MAÇ DOKSAN DAKİKA DESTEĞİMİZ SONSUZ! MİLLİ TAKIMLAR ...

MAÇ DOKSAN DAKİKA DESTEĞİMİZ SONSUZ! MİLLİ TAKIMLAR ...

MAÇ DOKSAN DAKİKA DESTEĞİMİZ SONSUZ! MİLLİ TAKIMLAR ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

HER AVANTAJI KULLAN<br />

CTR360<br />

TAM KONTROL<br />

TIEMPO<br />

MÜKEMMEL DOKUNUŞ<br />

T90<br />

MÜKEMMEL ŞUT<br />

OYUNUNA<br />

UYANI SEÇ<br />

NIKEFOOTBALL.COM<br />

MERCURIAL<br />

MAKSiMUM HIZ


ABDULLAH AVCI<br />

A Milli Takım Teknik Direktörü<br />

Turkey Head Coach<br />

Hedefimiz istikrar<br />

Değerli futbolseverler,<br />

Türk Milli Takımı’nın teknik direktörü<br />

olarak sizleri teknik ekibim adına sevgi<br />

ve saygıyla selamlıyorum.<br />

Göreve geldiğimiz geçen yılın Kasım<br />

ayından beri sadece A Millî Takım’ın<br />

değil tüm Türk futbolunun yeniden yapılanması<br />

için geniş çaplı çalışmalar<br />

yaptık. Yaptığımız araştırmalarda dünya<br />

sıralamasında üst sıralarda yer alan<br />

ülkelerin millî takımlarını da inceledik.<br />

Kendi kafamızdaki projelerle doğru örnekleri<br />

birleştirip en kısa sürede Türk<br />

futbolunda uygulamaya koyacağız.<br />

Başta A Millî olmak üzere tüm yaş kategorilerindeki<br />

takımlarımızı istikrarlı<br />

şekilde turnuvaların finallerinde yarışır<br />

hale getirebilmek için çaba göstereceğiz.<br />

A Millî Takımımız son iki önemli turnuvanın<br />

finallerine katılmayı başaramasa<br />

da, Türk futbolcusunun yeteneğine<br />

ve potansiyeline olan inancım tam. Bu<br />

yüzden 2014 Dünya Kupası finallerine<br />

grup birincisi olarak gitmeyi hedef olarak<br />

koyduk. Mayıs ayında yurtdışında<br />

gerçekleştireceğimiz kampla birlikte<br />

Our target is consistency<br />

Dear football fans,<br />

I salute you as the new head coach of<br />

Turkish senior national team on behalf<br />

of my coaching staff.<br />

Since our appointment last November,<br />

we made an extensive work not only on<br />

the rebuilding of “A” national team but<br />

also Turkish football as a whole. We examined<br />

the practices of leading national<br />

and club teams in world rankings. Now<br />

we’ll pick the proper examples and<br />

combine them with the projects in our<br />

minds, then apply them in Turkish football.<br />

Our general target will be making<br />

all our national teams -above all seniorconsistent<br />

competitiors in final rounds<br />

of every tournament.<br />

Although our national team missed out<br />

on the finals of last two major tournaments,<br />

I am fully convinced of the talent<br />

and potential of Turkish players.<br />

For that reason, we put our target as<br />

reaching 2014 FIFA World Cup finals as<br />

qualifying group leaders. We’ll use our<br />

European tour in May as the main tool<br />

oyun felsefemizi kadromuzdaki futbolculara<br />

benimsetip Eylül ayında başlayacak<br />

elemelere başarılı bir giriş yapmak<br />

amacındayız.<br />

Bu doğrultuda, ilk sınavımızı bu akşam<br />

Slovakya ile Bursa Atatürk Stadyumu’nda<br />

oynanacak özel maçta vereceğiz. Millî<br />

Takım kadromuza bu maç öncesinde<br />

performanslarını görmek istediğimiz<br />

yeni isimleri dâhil ettik. Bu bakımdan,<br />

yeni dönemde formayı en adaletli şekilde<br />

dağıtacağımızdan kimsenin şüphesi<br />

olmasın.<br />

Rakibimiz Slovakya, kadrosunda halen<br />

Spor Toto Süper Lig’de forma giyen<br />

oyuncular ile yaklaşık dört yıl önce oynadığımız<br />

özel maçta yer almış futbolcuları<br />

barındırıyor. Bu anlamda, bizlere<br />

yabancı bir rakip sayılmaz.<br />

Tüm taraftarlardan isteğim, atmosferinin<br />

şöhreti artık Türkiye sınırlarını<br />

aşan Bursa Atatürk Stadyumu’na sadece<br />

kırmızı-beyaz renklerle gelerek Millî<br />

Takımımızı coşkulu bir şekilde desteklemeleri…<br />

Hepinize iyi seyirler diliyorum…<br />

to adopt our game philosophy in order<br />

to make a positive start to the qualifying<br />

campaign in September.<br />

In this patch, our first test will be tonight’s<br />

friendly match against Slovakia<br />

at Bursa Atatürk Stadium. Our national<br />

team selection contains new names<br />

who we wanted to see their performances.<br />

In this respect, nobody should<br />

worry about the fairness in picking out<br />

of the national selection.<br />

Our opponents Slovakia’s squad contains<br />

players who take part in Spor Toto<br />

Super League as well as some names<br />

who also appeared in the friendly<br />

match played between the two national<br />

teams four years ago. This makes them<br />

familiar opponents for us.<br />

I wish all fans to turn up to Bursa<br />

Atatürk stadium whose atmosphere is<br />

now even well known outside Turkey,<br />

only by wearing red-white colours and<br />

support our national team in a passionate<br />

way….<br />

I wish you a pleasant game…<br />

Türkiye Slovakya<br />

5


Bekle bizi<br />

Brezilya<br />

6 Türkiye Slovakya


2008 ve 2010'u ıskalasak da şimdi önümüzde yepyeni bir ufuk duruyor;<br />

Brezilya 2014. Millî Takımımız yeni Teknik Direktörü Abdullah Avcı'nın<br />

liderliğinde rotasını Dünya Kupası finallerine çevirmiş durumda. Grup<br />

maçları Eylül'de başlayacak. Yenilenmiş Millî Takımımız ise bugün Slovakya<br />

ile oynayacağı özel maçla görücüye çıkıyor. Bu karşılaşma Abdullah Avcı'nın<br />

ve 2012 yılının ilk millî maçı olma özelliğini de taşıyor.<br />

Futbolumuz ne yazık ki ülkenin insan<br />

kaynakları potansiyeline, bu sporun<br />

gördüğü yoğun ilgiye ve topun etrafında<br />

dönen ekonomiye uygun sonuçlar alamıyor<br />

saha içinde. Bu hazin durum kulüplerimiz<br />

için de geçerli, Millî Takımımız için de... Evet zaman<br />

zaman saman alevi patlamalar gerçekleştirmiyor<br />

değiliz. Mesela 2000’de Galatasaray’la UEFA<br />

Kupası’nı devlerin elinden çekip alabiliyoruz. Ya da<br />

2002’de yarım asır sonra katıldığımız Dünya Kupası<br />

finallerinde üçüncülük gibi bir zafere ulaşıp dudak<br />

uçuklatabiliyoruz. Euro 2008’de herkesin “artık bittiler”<br />

dediği durumlardan inanılmaz geri dönüşlerle<br />

kurtulabiliyor ve yarı final oynayabiliyoruz. Ama<br />

gelin görün ki tüm bunları bir sisteme oturtmayı da<br />

beceremiyoruz... Sürekli hale de getiremiyoruz. Nitelikli<br />

oyuncu yetiştirme konusunda sorunlarımız<br />

var. Yurtdışına oyuncu ve teknik adam ihraç etmeyi<br />

bilmiyoruz. Dolayısıyla uluslararası rekabet çarklarında<br />

yoğrulmuş çok sayıda elemanımız yok.<br />

Buna karşılık ülkemiz bir yabancı oyuncu cenneti<br />

olmayı sürdürüyor. Son dönemde futbolumuzu kurumsal<br />

bir yapıya oturtmak, futbol oynayan tabanı<br />

genişletmek, oyuncu havuzunu büyütmek ve tesisleşmek<br />

yolunda atılan önemli adımlar da var elbette.<br />

Ama bir yandan da sürekli bir yarışın içindeyiz<br />

ve sürdürülebilir başarı için uzun vadeli yatırımlar<br />

yaparken, içinde bulunduğumuz zamanı da zaferlerle<br />

yoğurmak istiyoruz.<br />

Özellikle de gözümüzü diktiğimiz, gönlümüzü<br />

bağladığımız Millî Takımımızı büyük turnuvaların<br />

finallerinin uzağında gördüğümüzde hep bir şeyler<br />

eksik kalıyor içimizde. Güney Afrika’daki 2010<br />

Dünya Kupası’nda yoktuk. Polonya ve Ukrayna’nın<br />

ortaklaşa düzenleyeceği Euro 2012 finallerinde de<br />

yokuz.<br />

Üstelik Euro 2012 elemelerinde dünya çapında bir<br />

markayı takımın başına getirdik ve Ukrayna-Polonya<br />

kapılarını Guus Hiddink’le açmayı denedik ancak<br />

yine olmadı. Bu defa akıllara geçmiş başarıların<br />

yerli teknik adamlarla elde edildiği fikri geldi... Fatih<br />

Terim’ler, Mustafa Denizli’ler, Şenol Güneş’lerle<br />

elde edilen zaferler hatırlandı ve Millî Takım’daki<br />

yeni<br />

devir<br />

yine bir yerli teknik adamla başladı.<br />

Evet, önümüzdeki ilk hedef Brezilya’da<br />

düzenlenecek 2014 Dünya Kupası ve biz<br />

bu yola da başımızı bir kez daha koyduk.<br />

Bu kupanın bizim açımızdan farklı bir anlamı<br />

da var. Millî Takımımız Dünya Kupası<br />

finallerine katılma hakkını ilk kez 1950’de<br />

elde etmiş ancak Brezilya’daki finallere<br />

“uzak” olduğu gerekçesiyle gidememişti.<br />

Bu defa taptaze umutlar, yeni bir teknik<br />

adam ve yenilenecek bir Millî Takım kadrosuyla<br />

koşmaya çalışacağız Brezilya hedefine.<br />

Ay-yıldızın yeni patronu Abdullah Avcı, Millî<br />

Takımların yabancısı değil.<br />

U17 Takımımızla 2005 yılında elde ettiği Avrupa<br />

Şampiyonluğu ve dünya dördüncülüğü başarıları,<br />

onu ta o günlerden bugünün potansiyel<br />

Millî Takım Teknik Direktörü yapmıştı zaten.<br />

Sonrasını da bir istikrar abidesi olarak İstanbul<br />

Büyükşehir Belediyespor’da başarıyla getirdi. Bir<br />

alt ligden aldığı takımını Süper Lig’e taşımakla<br />

kalmadı, o takımı ülkenin en dişli, disiplinli ve<br />

seyredilmesi keyif veren ekiplerinden birisine dönüştürdü.<br />

Bir çok genç oyuncuyu Belediyespor forması<br />

altında Türk futboluna kazandırdı ve herkesin<br />

üzerinde hemfikir olduğu şekilde, dişiyle tırnağıyla<br />

kazıyarak, hak ederek oturdu Millî Takım Teknik Direktörlüğü<br />

koltuğuna.<br />

2014 Dünya Kupası elemelerinde Abdullah Avcı<br />

ve ekibinin işi kolay olmayacak elbette. Altı takımlı<br />

grupta rakiplerimiz Hollanda, Romanya, Macaristan,<br />

Estonya ve Andorra. 9 gruptan oluşan Avrupa<br />

elemelerinde, gruplarını ilk sırada tamamlayan 9<br />

takım Dünya Kupası finallerine direkt katılacak. En<br />

kötü ikinci elenirken, diğer 8 ikinci ikişerli olarak<br />

Türkiye Slovakya<br />

7


eşleşip baraj maçları oynayacak. Baraj maçlarında rakiplerine<br />

üstünlük sağlayan dört takım daha Brezilya’nın yolunu tutacak.<br />

Milli Takımımızın 29. basamakta bulunduğu FIFA Dünya<br />

Sıralaması’na baktığımızda rakiplerimizden Hollanda’yı ikincilik<br />

koltuğunda görüyoruz. Hollandalılar sahneye önemli<br />

bir aktör olarak geç çıkmış olsalar da 1970’lerden beri dünya<br />

futboluna yön veriyor. 1974, 1978 ve 2010’un Dünya Kupası<br />

finalisti, 1988’in Avrupa Şampiyonu Portakallar, dünya<br />

futboluna pek çok yıldız sundu ve bugünkü kadrolarında da<br />

Wesley Sneijder, Mark van Bommel, Nigel de Jong, Dirk Kuyt,<br />

Klaas-Jan Huntelaar, Rafael van der Vaart, Robin van Persie,<br />

Arjen Robben ve devri yavaş yavaş geçiyor olsa da Ruud van<br />

Nistelrooy gibi oyuncular var. Euro 2012 elemelerinde 10<br />

maçlarının tümünü kazanan Almanya’nın ardından 9 galibiyet,<br />

1 yenilgiyle en başarılı ikinci takım olmaları, 37 golle en<br />

golcü takım unvanını taşımaları, onları doğal olarak 2014 elemelerinin<br />

de favorisi yapıyor.<br />

Grubun FIFA sıralamasında Hollanda ve Türkiye’den sonra gelen<br />

takımı ise 37. sırada yer alan Macaristan. 1950’lerin<br />

efsane takımı o eski günlerinin çok uzağında ama<br />

1990’lı yıllardan itibaren yaşadığı çöküşten de<br />

kurtulmuş durumda. 1938 ve 1954 Dünya<br />

Kupası’nın finalisti, Euro 1964’ün üçüncüsü,<br />

Euro 1972’nin dördüncüsü Macaristan,<br />

1986’dan bu yana hiç bir turnuvanın finallerinde<br />

yer alamadı. Lâkin Euro 2012 elemelerindeki<br />

performansları karanlık günlerin geride<br />

kaldığının habercisi gibiydi. Hollanda<br />

ve İsveç’in yer aldığı gruptan çıkmaları<br />

mümkün görünmüyordu ancak topladıkları<br />

19 puan onlardan beklenenin<br />

çok daha fazlasıydı. Hollanda’nın<br />

27, İsveç’in 24 puan topladığı<br />

grupta Finlandiya, Moldova ve<br />

San Marino’yu geride bırakırken,<br />

10 maç sonunda ortaya<br />

çıkan 6 galibiyet, 1 beraberlik,<br />

3 yenilgilik bilanço<br />

ve artı 8’lik averaj<br />

onlar adına oldukça<br />

umut vericiydi.<br />

Grupta en azından<br />

ikincilik için mücadele<br />

edecek bir<br />

başka takım da Romanya.<br />

Ancak onlar<br />

da 1980 ve 90’lar<br />

boyunca yakaladıkları<br />

altın jenerasyonla<br />

elde ettikleri başarıların<br />

bugün çok uzağında<br />

duruyor.<br />

Dünya sıralama-<br />

8 Türkiye Slovakya<br />

sında, gruptaki takımlardan Estonya’nın bile gerisinde, 55. basamaktalar.<br />

Dünya Kupası finallerine 7, Avrupa Şampiyonası<br />

finallerine de 4 kez katılmış ve her ikisinde de birer kez çeyrek<br />

final oynamış bir takım için hiç de parlak bir mevki olarak<br />

durmuyor 55. sıra. Gheorghe Hagi liderliğinde Gheorghe Popescu,<br />

Dan Petrescu, Marius Lacatus, Florin Raducioiu, Ilie<br />

Dumitrescu gibi yıldız oyuncularla 90’larda estirdikleri fırtınanın<br />

yerinde artık yeller esiyor. Bugünkü kadrolarında Adrian<br />

Mutu dışında uluslararası bir yıldız bulunmuyor.<br />

FIFA sıralamasında Romanya’nın üç basamak önünde, 52. sırada<br />

bulunan Estonya, futbol sahnesine yeni çıkan ancak her<br />

an her takıma sürpriz yapabilecek bir ülke. Geçmişte Millî Takımımıza<br />

da çelme taktıklarını unutmamak gerekiyor. Bugüne<br />

kadar hiç bir büyük turnuvanın finallerinde yer alamadılar ama<br />

Euro 2012’yi kıl payı kaçırdılar. İtalya, Sırbistan, Slovenya,<br />

Kuzey İrlanda ve Faroe Adaları ile birlikte yer aldıkları grupta<br />

maçlar başlamadan onlara öngörülen rol, Faroe Adaları’nın<br />

üstü için Kuzey İrlanda ile çekişmeleriydi. Ancak müthiş bir<br />

sürpriz yaptılar. İtalya’nın 26 puanla ilk sırada tamamladığı<br />

grupta, Slovenya’yı da Sırbistan’ı da altlarına almayı başardılar<br />

ve ikinci sırayı elde ettiler. Ancak baraj maçlarında<br />

İrlanda Cumhuriyeti’ne diş geçiremediler ve ilk maçta<br />

4-0 kaybedip rövanşta 1-1 berabere kalarak final biletini<br />

son anda yitirdiler. Estonya’nın uluslararası çapta<br />

bir yıldızı yok ama fizik güçleri, oyun disiplinleri<br />

ve sonuna kadar pes etmeyen yapılarıyla<br />

grupta her takıma zorluk çıkaracak bir takım<br />

görüntüsü veriyorlar. FIFA sıralamasının<br />

sondan üçüncü basamağında yer<br />

alan Andorra’nın ise bu grupta da puan<br />

alma şansı görünmüyor.<br />

Evet, grubun genel durumu böyle ve<br />

Millî Takımımız eleme maçlarına 7<br />

Eylül günü Hollanda deplasmanında<br />

başlayacak. Başlangıç gününe<br />

kadar önümüzde 7 ayı aşkın bir<br />

süre bulunuyor ve ay-yıldızlılar<br />

bu süreyi kamplarla, hazırlık<br />

maçlarıyla değerlendirerek<br />

Portakalların karşısına en üst<br />

düzey performansla çıkmaya<br />

çalışacak. Abdullah Avcı liderliğindeki<br />

yeni dönemin<br />

ilk hazırlık maçını ise<br />

bugün oynuyoruz. Rakibimiz<br />

Slovakya... Hani,<br />

“Nasıl başlarsa öyle<br />

gider” derler ya... Biz<br />

de iyi bir başlangıç<br />

yapmak ve Brezilya<br />

yolculuğuna umut<br />

azığıyla çıkmak<br />

istiyoruz.


10<br />

Türkiye Slovakya<br />

HERKESiçinFUTBOL projemizle çocuklarımıza<br />

sadece futbol değil, satrançtan çevre bilincine,<br />

dengeli beslenmeden paylaşmaya kadar<br />

hayata dair pek çok şey öğrettik.<br />

Önce çocuklar.<br />

hif.oncecocuklar.com.tr


Okan Buruk<br />

Antrenör<br />

19 Ekim 1973’te İstanbul’da doğdu. 11 yaşında Galatasaray’ın<br />

altyapısına girdi. 1992’de Avrupa Şampiyonu olan Genç<br />

Millî Takım’ın kaptanıydı. Dört yıl üst üste lig şampiyonu<br />

olan ve 2000’de UEFA Kupası’nı kazanan Galatasaray kadrosunda<br />

yer aldı. 2001’de Inter’e transfer oldu. Millî Takım’la<br />

2002’de dünya üçüncülüğünü yaşadı. 2004’te Beşiktaş’a<br />

transfer oldu. 2006’da Galatasaray’a geri döndü. İstanbul<br />

Büyükşehir Belediyespor’da futbolu bıraktı. A Millî Takım’da<br />

İdari Koordinatörlük yaptı. 17 Kasım 2011’de A Millî Takım<br />

yardımcı antrenörlüğüne getirildi.<br />

Haluk Güngör<br />

Kaleci Antrenörü<br />

9 Mart 1970’te İstanbul’da doğdu. 19 yaşında Galatasaray 3.<br />

Lig takımında 1 yıl forma giydi. Bakırköyspor’un 1. Lig’de yer<br />

aldığı dönemde 4 yıl oynadı. 1994-2004 sezonları arasında<br />

10 yıl İstanbulspor’un kalesini korudu. 2003-2005 sezonları<br />

arasında Kayserispor ve Kayseri Erciyesspor formalarını giydi.<br />

2006 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da<br />

çalışmaya başladı. İlk yılında altyapıda, daha sonra A takımda<br />

kaleci antrenörlüğü görevini üstlendi. 17 Kasım 2011 tarihinde<br />

A Millî Takım kaleci antrenörlüğüne getirildi.<br />

Teknik Direktör<br />

Abdullah Avcı<br />

31 Temmuz 1963’te İstanbul’da doğdu. Futbola Vefa’da başladı.<br />

Sırasıyla Fatih Karagümrük, Rizespor, K.Maraşspor, Bakırköyspor ve<br />

Kasımpaşa’da oynadıktan sonra futbolu İstanbulspor’da bıraktı. 1999-<br />

2000 sezonunda 7 maç İstanbulspor’u çalıştırdı. 2004-2005 döneminde<br />

Galatasaray PAF takımında teknik direktörlük yaptı. 2004’te başına<br />

geçtiği Türkiye U17 Takımı’nı Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü<br />

yaptı. 2006’da İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da teknik direktörlük<br />

görevine başladı. Takımını ilk sezonunun sonunda Süper Lig’e çıkardı.<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un başında 6 yıl görev yaptıktan<br />

sonra 17 Kasım 2011’de A Millî Takım Teknik Direktörlüğüne getirildi.<br />

Tayfun Korkut<br />

Antrenör<br />

2 Nisan 1974’te Stuttgart’da doğdu. Futbola 6 yaşında başladığı<br />

Stuttgart Kickers’de A takıma kadar yükseldi ve 21 yaşında<br />

Fenerbahçe’ye transfer oldu. Fenerbahçe’de 5 sezon forma<br />

giydi. La Liga takımlarından Real Sociedad’a transfer oldu,<br />

ardından da Espanyol formasını giydi. 2004’te Beşiktaş’la anlaşıp<br />

Türkiye’ye döndü. Futbolu 2006’da Gençlerbirliği’nde<br />

bıraktı. Mart 2009’da Real Sociedad’ın U19 takımında antrenörlüğe<br />

başladı. Almanya’da Hoffenheim ve Stuttgart’ın altyapı<br />

takımlarında teknik direktörlük yaptıktan sonra A Millî<br />

Takım yardımcı antrenörlüğüne getirildi.<br />

İbrahim Kemal Menderes<br />

Analiz Antrenörü<br />

17 Aralık 1977’de Ankara’da doğdu. Marmara Üniversitesi<br />

Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’nda antrenörlük<br />

ve öğretmenlik eğitimi aldı. 1999-2006 tarihleri arasında<br />

Galatasaray’da altyapı antrenörü ve A takım analisti görevlerini<br />

üstlendi. 2006-2011 yılları arasında İstanbul Büyükşehir<br />

Belediyespor’da yardımcı antrenör ve analist olarak çalıştı.<br />

Daha önce 2002 Dünya Kupası’na giden A Millî Takım’da<br />

analist olarak görev yapan Menderes, 17 Kasım 2011’de döndüğü<br />

A Millî Takım’da analiz antrenörü olarak çalışacak.


12<br />

Türkiye Slovakya


Sistem, eğitim<br />

ve sabır<br />

Almanya'da yetişen, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi<br />

iki büyük takımda oynayan, gurbetten gelip ülke<br />

şartlarına çok çabuk ayak uyduran ve Millî Takımımızda<br />

da defalarca forma giyen bir istikrar abidesiydi o.<br />

Futbolculuk kariyerini La Liga'da Real Sociedad ve<br />

Espanyol formlarını giyerek taçlandırdı. Teknik adamlığa<br />

da adımını yine İspanya'da attı. Real Sociedad'ın<br />

altyapısında başladığı kariyerinde 1 yıl boyunca<br />

İspanya'yı dolaşıp ülke futbolunu gözlemledi. Ardından<br />

Almanya'da Hoffenheim ve Stuttgart'ın altyapılarında<br />

çalıştı. UEFA Pro Lisansı'nı Köln Spor Akademisi'nden<br />

alan ve A Millî Takım'da Abdullah Avcı'nın<br />

yardımcılığını üstlenen genç teknik adam, uluslararası<br />

tecrübe ve bilgilerini bizimle paylaştı.<br />

Türkiye Slovakya<br />

13<br />

Tayfun Korkut


Millî Takım’a gelişiniz nasıl oldu? Size teklifi kim getirdi?<br />

Abdullah Hoca beni aradı ve görüşmek istedi. Benim<br />

için güzel tarafı şuydu; hoca daha önce benimle hiç çalışmamış,<br />

futbolcu olarak sadece rakip kimliğiyle tanımış<br />

bir insan. Yani beni yakından tanımıyor. Dolayısıyla<br />

beni tanıdığı için veya arkadaşı olduğum için gelmedim<br />

Millî Takım’a. Bu durum benim için çok çok önemli.<br />

Hocanın bana olan güveni, benim ne yaptığımı takip<br />

etmesi ya da bu konuda bilgi alması beni gururlandırdı.<br />

Benim açımdan böyle bir teklifi kabul etmemek gibi bir<br />

ihtimal yoktu. Aslında çalıştığım yer de gelişimim açısından<br />

çok iyiydi. Stuttgart U19 takımıyla ilk yarıyı lider<br />

bitirmiştim ve şampiyon olma ihtimalimiz yüksekti. Böyle<br />

bir şampiyonluk benim de önümü açabilirdi. Ama dediğim<br />

gibi Millî Takım futbolculuk dönemimde olduğu<br />

gibi hocalık dönemimde de çok farklı bir yer. Seve seve<br />

geldim. O güveni ve elektriği de hocadan aldım. Burada<br />

çok iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum.<br />

Almanya futbolu bugün adeta Türk futbolunun ve Millî Takımlarımızın<br />

altyapısı gibi. Bizim burada 75 milyonluk nüfusla<br />

başaramadığımızı Almanlar orada 2.5 milyonluk Türk<br />

nüfusla nasıl başarıyor?<br />

Çok basit. Benim futbola başladığım günden bugüne kadar<br />

Türkiye’de konuşulan şey hep eğitim, eğitim, eğitim.<br />

Ama biz bu eğitim konusunu, uygulama aşamasına getiremiyoruz.<br />

Almanlar 10 sene evvel altyapılarla ilgili yeni<br />

bir sistem kurdu, bunu uygulamaya da koydu. Özellikle<br />

kulüp lisans talimatlarının içine altyapılarla ilgili kriterleri<br />

yerleştirdiler ve bu sistem onları bir yerlere taşıdı.<br />

14<br />

Türkiye Slovakya<br />

Bizim oyuncularımız yetenekleriyle bir noktaya gelirken,<br />

Alman oyuncular yeteneklerini sistemli bir eğitimle<br />

birleştiriyor. Bence gelecek 10 senenin en üst düzey oynayan<br />

takımlarından birisi Almanya olacak.<br />

Alman Millî Takımı’nın başında bulunan Joachim Löw,<br />

Fenerbahçe’de çalıştığı dönemde teknik direktörlüğünüzü<br />

yapmıştı. Onun Almanya’daki gelişim sürecine katkısı nedir?<br />

Löw’le sürekli kontak halindeydim ve tecrübelerinden<br />

faydalanıyordum. Almanya’daki genel felsefeyi de değiştirdi.<br />

Almanya artık sadece güce ve sisteme dayalı oyun<br />

yerine topa daha çok sahip olan ve yeteneklerini de üst<br />

düzeyde kullanan bir takım haline geldi. Almanya bir<br />

yandan da ülkedeki göçmenleri sisteme katarak bir farklılık<br />

oluşturdu. Polonyalılar, Türkler, Afrika kökenliler, Alman<br />

futboluna teknik ve yetenek olarak bir çeşitlilik kattı.<br />

Tabii bu göçmenlerin tümü de Alman sisteminin eğitim<br />

tezgâhından geçti. Almanlar bu işi 5 ayda yapmadı. Mesela<br />

Löw 2004 senesinden beri Alman Millî Takımı’nın<br />

başında. Geldikleri nokta böyle bir çalışmanın ürünü. Biz<br />

her şeyin 2 ayda olmasını istiyoruz. Oysa sistem ve eğitimin<br />

yanına sabır ve istikrarı da eklememiz gerekiyor.<br />

Almanya’daki Türk oyuncuları Millî Takımlarımıza kazandırmak<br />

için nasıl bir yöntem izlemek gerekiyor?<br />

Şunu bilmemiz gerekiyor, onlar orada doğan ve iki kültür<br />

arasında kalan insanlar. Ama ne olursa olsun önemli<br />

olan aile içinde aldıkları eğitim. Ve bu eğitim onları<br />

kesinlikle Türkiye’ye meyilli hale getiriyor. Onun için<br />

çok peşlerinden koşmamız gerekmiyor. Köln’de Erdal


Hocanın başında bulunduğu bir ofisimiz var ve çalışmalarımız<br />

iyi gidiyor. Alt yaş gruplarında önemli olan şey<br />

iletişim. O çocuklar zaten Türk olma duygusunu içlerinde<br />

taşıyor. Biz onlara burada kendilerine her zaman açık<br />

bir kapı olduğunu gösterirsek sorun kalmaz. O yaştaki<br />

oyuncuların dalgalanmalar yaşayabileceğini de unutmamak<br />

gerekiyor. Bazen iniş yaşadıklarında da onlara,<br />

“Sen yine bizim oyuncumuzsun” duygusunu vermemiz<br />

lâzım. Mesut’u göz önüne aldığımızda ise başka bir durumla<br />

karşılaşıyoruz. Mesut profesyonel bir karar verdi<br />

ve Alman Millî Takımı’nın o günün koşullarında daha<br />

başarılı olduğunu düşünerek onları tercih etti. Bizim de<br />

Millî Takımlarda A takımdan Genç Millî Takımlara kadar<br />

istikrarlı bir çizgi yakalamamız gerekiyor.<br />

İspanya ve özellikle Barcelona’nın oyuncu yetiştirme sisteminden<br />

de söz eder misiniz?<br />

Onların oyuncu yetiştirirken amacı sadece teknik ve taktik<br />

bilgi vermek değil; işin içine biraz da ruh katmak istiyorlar.<br />

Bu konuda Barcelona biraz daha özellikli. Kendi yetiştirdikleri<br />

oyuncular yıllarca o kulübün içinde bulundukları<br />

için A takıma geldiklerinde daha farklı bir ruh ve istekle<br />

oynuyor. Kulüplerini sahipleniyor, o kulübün efsanesi olmak<br />

istiyorlar. Tıpkı Xavi gibi, Puyol, gibi, Iniesta gibi...<br />

İspanya’da bu sistemin üzerine kurulu çalışmalar var. Kulüpler<br />

bu çalışmaları yaparken federasyon da kriterler koyarak,<br />

kulüpleri hem destekleyip hem de kontrol ederek<br />

sistemin yürümesini sağlayacak. Sonuçta bu işten kazançlı<br />

çıkacak olan sadece federasyon ve ülke futbolu değil.<br />

Başka kimler kazanacak?<br />

Kulüpler kazanacak. Ama biz daha bunun pek farkında<br />

değiliz. Benim çalıştığım Stuttgart takımı son 5 senede<br />

oyuncu satışından 100 milyon euro gelir elde etti.<br />

Bakın aşağı-yukarı 100 demiyorum, tamı tamına 100<br />

milyon euro. Sadece Gomez’in satışından 37 milyon<br />

euro kazandılar. Hleb, Rudy, Beck gibi oyuncular hep<br />

6-7 milyon euroluk bonservis bedelleri kazandırdı kulübe.<br />

En son Leno 7 milyon euroya Leverkusen’e gitti.<br />

Khedira’nın Real Madrid’e transferi kulübe 14 milyon<br />

euro kazandırdı. Yani altyapıya yaptığınız yatırımın karşılığını<br />

maddi-manevi alırsınız. Bakın iddia ediyorum,<br />

Almanya bugünkü takımının yerine ikinci bir Millî Takım<br />

çıkartabilir. Bunu U19 ve U17 düzeyinde de yapabilir.<br />

Tabii bizim sistemimizi kurarken başarılı örneklerin doğrularını<br />

almamız ve üzerine kendimizden de bir şeyler<br />

katmamız gerekiyor. Hiçbir şeyden korkmamıza gerek<br />

yok. Yeter ki doğru kriterleri koyalım ve uygulayalım.<br />

Son derece yetenekli oyunculara sahibiz. Avrupa’nın<br />

Brezilyası olabilirdik. Bizim oyuncularımız hâlâ başarıya<br />

aç ve bu çok önemli bir artı. Bu kriterleri koyarken<br />

bazı esneklikler tanımalı ama çizdiğimiz doğru yoldan<br />

sapmadan sonuna kadar yürümeliyiz.<br />

Türkiye Slovakya<br />

15


Siz 1996 Avrupa Şampiyonası’na katılan ve futbolumuzda<br />

çığır açan kadronun önemli parçalarından biriydiniz.<br />

1996’nın ardından Euro 2000 finallerinde de yer aldınız.<br />

O dönemde futbolumuza çağ atlatan faktörler nelerdi<br />

sizce?<br />

O dönemdeki jenerasyon bizi başarıya taşıdı. Çok iyi<br />

hocalar ve oyuncular aynı dönemde bir araya geldi, bir<br />

sinerji oluştu ve o sinerji bizi ülke standartlarının üzerinde<br />

başarılara götürdü. Bence bu başarılar bir sistemin,<br />

planlı bir çalışmanın ürünü değildi. Biz şimdi yine öyle<br />

bir jenerasyonun gelmesini mi bekleyeceğiz? Hayır, bekleyemeyiz.<br />

Eğer beklersek hiçbir yere gidemeyiz. Sadece<br />

yeteneklerimize güvenmememiz, sistemi kurmamız<br />

ve sabırla üzerinde çalışmamız gerekiyor.<br />

Millî Takım’ın başındaki teknik adamın yerli mi yabancı<br />

mı olması gerektiği hep tartışılır. Siz futbolculuk dönemi<br />

tecrübelerinize bakarak teknik adamın ülkesinin, yaptığı<br />

göreve etkisi konusunda neler söylersiniz?<br />

Bu konuda pozitif örnekler de var, negatif örnekler de.<br />

Bence her ülkenin kendi kültürüne göre bir karar vermesi<br />

gerekiyor. Her ülke, “Benim insanıma hangi tarzda<br />

bir antrenör uyar?” sorusuna doğru cevabı verebilmeli.<br />

Hangi tarzda antrenör derken sadece teknik direktörlük<br />

özelliklerinden değil, insani vasıflarından da söz ediyorum.<br />

Benim yerli ya da yabancı hoca olsun gibi bir düşüncem<br />

yok. Yabancı hocaların başarı sağladığı örnekler<br />

de var çünkü. Ama istatistiklere bakarsak Türkiye’nin<br />

başarılı olduğu bütün turnuvalarda takımın başında<br />

yerli teknik direktörler var. Peki biz buradan yola çıkıp<br />

Hiddink’e “Kötü teknik direktör” mü diyeceğiz? Bunu<br />

söylemeye kimsenin hakkı yok. Hayatı boyunca başarılı<br />

olmuş ama burada başarı sağlayamamış. Ben de<br />

bunu futbolculuk hayatımda yaşadım. Real Sociedad’da<br />

çok başarılı oldum, Espanyol’da aynı performansı gös-<br />

16<br />

Türkiye Slovakya<br />

teremedim. Bunun bir çok nedeni olabilir. Dolayısıyla<br />

teknik adamlar için de aynı şeyler geçerli. Bizim ekibin<br />

başarılı olacağının da garantisi yok. Futbol o kadar farklı<br />

faktörlerin birleşiminden oluşuyor ki... Yöneticiler, hocalar,<br />

futbolcular, ortam, basın, şans, ilişkiler... Bir çok<br />

faktör var. Eğer bu iş bu kadar kolay olsaydı her turnuvada<br />

şampiyon olurduk.<br />

Millî Takım’da unutulmaz maçlarınız hangisiydi?<br />

Hiç kuşkusuz 1999’da Münih’te oynadığımız Almanya<br />

maçıydı. 2000 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 0-0 berabere<br />

kaldığımız maç. Orada yetişmiş, orada büyümüş<br />

bir oyuncusunuz, Olimpiyat Stadı’na çıkıyorsunuz ve<br />

bir bakıyorsunuz bütün tribünler kıpkırmızı. Almanya’da<br />

yaşayan Türklerin hepsinde bir Türklük gururu vardır.<br />

Hele bir de Almanya ile oynuyorsanız bu gurur daha<br />

da ön plana çıkar. Çünkü orada yaşayan Türkler günlük<br />

yaşamlarında hep Almanlarla iç içe. İnanılmaz bir<br />

rekabetten söz ediyoruz. Dolayısıyla o maçta çok farklı<br />

duygular yaşadım. Benim en fazla etkilendiğim maçtı.<br />

Millî Takım’da attığım bir gol var, o da Azerbaycan maçında.<br />

2002 Dünya Kupası elemelerinde Azerbaycan’ı<br />

yendiğimiz maçın ilk golünü kaydetmiştim.<br />

Millî Takım havuzunu oluşturan bugünün oyuncularını nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz? Elimizde yine iyi bir jenerasyon<br />

olduğunu söyleyebilir misiniz?<br />

Bugünkü jenerasyon da başarılı olabilecek kalitede.<br />

Ama başarıya ulaşmak için çok şeyi doğru yapmamız<br />

gerekiyor.


Türkiye Slovakya<br />

17


Büyük finalleri<br />

bir kez gördüler<br />

Çekoslovakya 1976'da Avrupa Şampiyonluğunu elde ederken, Federal Almanya ile oynanan<br />

finaldeki 11'in 8'i Slovak'tı. İkinci Dünya Savaşı öncesi 16 maç oynayan ve 1993'teki<br />

ayrılığın ardından yeniden tarih sahnesine çıkan Slovakya Millî Takımı, şu anda FIFA<br />

sıralamasında Çek Cumhuriyeti'nin önünde yer alıyor. 1996'dan beri elemelerine katıldıkları<br />

toplam 9 büyük turnuvada sadece bir kez finalleri görebildiler, 2010 Dünya Kupası'nda<br />

İtalya'yı saf dışı bırakarak gruptan çıkmayı başardılar.


Bugün Bursa Atatürk Stadyumu’nda<br />

hazırlık maçında karşılaşacağımız<br />

Slovakya, her ne kadar yakın tarihte<br />

Çekoslovakya’dan ayrılmış olsa da, 2.<br />

Dünya Savaşı öncesindeki bağımsızlık<br />

günlerinde de bir Slovak futbolundan<br />

söz etmek mümkün. Nitekim o ilk Slovakya<br />

Millî Takımı, ilk maçını 27 Ağustos<br />

1939’da Bratislava’da Nazi Almanya’sına<br />

karşı oynamıştı. Bu maçtan 2-0<br />

galip ayrılan Slovaklar, en ağır yenilgilerinden<br />

birisini de 1942’de Hırvatistan’a<br />

6-1 mağlup olarak almıştı. Slovakya<br />

Millî Takımı o dönemde 16 maç oynadı,<br />

3 galibiyet, 2 beraberlik alırken, 11 defa<br />

da yenildi. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra<br />

Çeklerle birleşerek Çekoslovakya’yı<br />

oluşturan Slovaklar, 1993’te iki halkın<br />

ayrılık kararı almasının ardından yeniden<br />

bağımsız bir ülke olarak tarih sahnesine<br />

çıktı. Ve tabii doğal olarak Slovakya<br />

Millî Takımı da...<br />

Çekoslovakya dönemine kısaca göz<br />

atarsak, Slovakların o takım içinde dönem<br />

dönem ağırlık kazandığını söylemek<br />

mümkün. Mesela Çekoslovak<br />

futbolunun tarihteki en büyük başarısı<br />

olan 1976’daki Avrupa Şampiyonluğu<br />

sırasında, finaldeki Federal Almanya<br />

maçına çıkan 11 oyuncudan 8’i Slovaktı.<br />

Ayrılık kararından sonra ortaya<br />

çıkan Slovak Millî Takımı ise ilk maçını<br />

2 Şubat 1994’te Dubai’de Birleşik Arap<br />

Emirlikleri ile oynadı ve 1-0 kazandı.<br />

Slovakya’nın bağımsız bir ülke olarak<br />

katıldığı ilk turnuva 1996 Avrupa Şampiyonası<br />

elemeleriydi. Tarihlerinde 5<br />

kez katıldıkları Avrupa Şampiyonası<br />

elemelerinin hiçbirinde final kapısını<br />

aralayamasalar da 4 kere mücadele<br />

ettikleri Dünya Kupası Elemeleri’nde 1<br />

defa mutlu sona ulaşmayı başardılar.<br />

Euro 1996 elemelerinde Romanya,<br />

Fransa, Polonya, İsrail ve Azerbaycan’la<br />

paylaştıkları 1. Grup’ta gösterdikleri performans<br />

hiç de kötü sayılmazdı. 21 puanlı<br />

Romanya ve 20 puanlı Fransa’nın<br />

arkasından 14 puanla üçüncü olarak<br />

gruptan çıkamasalar da Polonya, İsrail<br />

ve Azerbaycan’ı geride bırakmışlardı.<br />

Özellikle iç sahada oldukça başarı sağladılar.<br />

Azerbaycan ve Polonya’yı 4-1,<br />

İsrail’i 1-0 yendiler ve Fransa’yla golsüz<br />

berabere kaldılar. Sadece Romanya’ya<br />

2-0 kaybettikleri başarılı iç saha performanslarına<br />

karşılık deplasmanda yalnızca<br />

Azerbaycan’ı mağlup edip İsrail’le<br />

berabere kaldılar. 4-0’lık Fransa ve<br />

5-0’lık Polonya yenilgileri oldukça ağırdı.<br />

Romanya’ya ise 3-2 ile boyun eğdiler.<br />

1998 Dünya Kupası elemelerinde İspanya,<br />

Yugoslavya, Çek Cumhuriyeti,<br />

Faroe Adaları ve Malta’yla aynı gruba<br />

düştüler. Kısa bir süre önce aynı devleti<br />

paylaştıkları Çek Cumhuriyeti ile<br />

şimdi rakip olmaları ilginç bir durumdu.<br />

İspanya’nın 26, Yugoslavya’nın 23<br />

puanla ilk iki sırada bitirdiği grupta<br />

tıpkı Çekler gibi 16 puan toplamayı<br />

başardılar ancak averajla dördüncü<br />

sırada kaldılar. Beş galibiyetlerinin<br />

dördünü grubun zayıf takımları Faroe<br />

Adaları ve Malta karşısında almaları<br />

normaldi. En anlamlı galibiyetlerini<br />

Çek Cumhuriyeti’ni 2-1 yenerek elde<br />

ettiler. Tek beraberliklerini ise iç sahada<br />

Yugoslavya karşısında 1-1’lik skorla<br />

aldılar. Merak edenler için söyleyelim,<br />

Çek Cumhuriyeti ile deplasmanda oynadıkları<br />

rövanşı 3-0 kaybettiler.<br />

Euro 2000 elemelerinde Romanya,<br />

Portekiz, Macaristan, Azerbaycan ve<br />

Liechtenstein’la eşleştiler. Romanya’nın<br />

24, Portekiz’in 23 puanla ilk iki sırada<br />

bitirdiği grubu 17 puanla üçüncü sırada<br />

tamamladılar. Macaristan’ı 5 puan arkalarında<br />

bırakmaları önemli bir başarı<br />

sayılmalıydı. 5 galibiyet, 2 beraberlik, 3<br />

de yenilgi aldılar. Portekiz’e 3-0 ve 1-0,<br />

Romanya’ya ise evlerinde 5-1 yenildiler.<br />

Ama grubu lider tamamlayan aynı<br />

Romanya’yla deplasmanda golsüz berabere<br />

kalmayı da bildiler. Azerbaycan ve<br />

Liechtenstein’ı dört maçta da yenerken,<br />

beşinci galibiyetlerini içeride golsüz<br />

berabere kaldıkları Macaristan’ı deplasmanda<br />

1-0’la geçerek elde ettiler.<br />

2002 Dünya Kupası elemeleri, Slovakya<br />

ile Millî Takımımızı aynı grupta buluşturdu.<br />

Grubun diğer aktörleri ise İsveç,<br />

Makedonya, Moldova ve Azerbaycan’dı.<br />

İsveç’in 26 puanla ilk sırada yer alıp<br />

direkt gittiği Dünya Kupası’na Millî Takımımız<br />

da 21 puanla ikinci sırayı alıp<br />

Avusturya’yı baraj maçında alt ederek<br />

yollanırken, Slovakya 17 puanla üçüncü<br />

sırada kaldı. 10 maçta 5 galibiyet,<br />

2 beraberlik ve 3 yenilgi almışlardı. İç<br />

sahadaki üç galibiyetlerini Makedonya<br />

(2-0), Azerbaycan (3-1) ve Moldova (4-<br />

2) karşısında alırken, deplasmanda da<br />

Moldova’yı 1-0, Makedonya’yı da 5-0<br />

yenmişlerdi. İç sahada onları yenen tek<br />

takım Türkiye olmuştu. Buna karşılık<br />

deplasmanda Millî Takımımızla berabere<br />

kalırken, İsveç ve Azerbaycan’a aynı<br />

skorla 2-0 kaybetmişlerdi.<br />

Euro 2004 elemelerinde de kura bizi,<br />

Slovakya ve Makedonya ile aynı grupta<br />

buluşturdu. İngiltere ve Liechtenstein<br />

da diğer rakiplerdi. İngilizler 20 puanla<br />

finallerin yolunu tutarken, Millî Takımımız<br />

19 puanla ikinci sırada kaldı ve baraj<br />

maçında Letonya duvarına çarparak<br />

final şansını yitirdi. Slovaklar ise grubu<br />

3 galibiyet, 1 beraberlik, 4 yenilgiyle<br />

ancak 10 puan toplayarak üçüncü sırada<br />

tamamladı. Bu defa grubun ilk iki<br />

sırasındaki İngiltere ve Türkiye’ye her iki<br />

maçlarını da kaybederken, Makedonya<br />

ile de bir maçta berabere kalarak kendi<br />

çizgilerinin altında kaldılar.<br />

2006 Dünya Kupası elemeleri, Slovakların<br />

o güne kadarki en parlak performansına<br />

tanık oldu. Portekiz, Rusya, Estonya,<br />

Letonya, Liechtenstein ve Lüksemburg’la<br />

eşleştikleri grubu 30 puanlı Portekiz’in<br />

ardında Rusya ile birlikte 23 puanla bitirdiler<br />

ve averajla Rusları geride bıraktılar.<br />

Bu gerçekten önemli bir sürprizdi. 12<br />

maçta 6 galibiyet, 5 beraberlik, 1 yenilgi<br />

alırken Ruslardan 1 gol fazla atmışlar, 4<br />

gol daha az yemişlerdi. Rusya ile oynadıkları<br />

iki maçın da berabere bitmesi,<br />

ikincinin gol averajıyla belirlenmesine<br />

yol açmış, elde ettikleri 7-0’lık Liechtenstein<br />

galibiyetinin yanı sıra Portekiz’in<br />

de Rusya’yı 7-1 yenmesi, onlara averaj<br />

üstünlüğünü getirmişti. Ancak play-off’ta<br />

İspanya ile eşleşmeleri onlar adına bir talihsizlikti.<br />

Madrid’deki ilk maçı 5-1 kaybettikleri<br />

gün işleri bitmiş oldu. Rövanşta<br />

Holosko ile bir gol bulsalar da 1-1’lik<br />

skor onları değil İspanya’yı yolladı Almanya’daki<br />

finallere.<br />

Euro 2008 elemeleri Slovakya adına hiç<br />

de iyi geçmedi. Daha kurada Çek Cum-<br />

Türkiye Slovakya<br />

19


huriyeti, Almanya, İrlanda Cumhuriyeti<br />

ve Galler’le aynı gruba düşmeleri işlerinin<br />

ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyordu.<br />

Grubun diğer iki takımı ise Kıbrıs<br />

Rum Kesimi ve San Marino’ydu. Çekler<br />

29, Almanlar 27 puanla grubu ilk iki sırada<br />

bitirip finallere giderken, 16 puan<br />

toplayan Slovaklar, 17 puanlı İrlanda<br />

Cumhuriyeti’nin arkasından ancak dördüncü<br />

olabildi. 12 maçta 5 galibiyet, 1<br />

beraberlik ve 6 yenilgi aldılar. Ama yine<br />

de attıkları 33 gol küçümsenecek gibi<br />

değildi. Grubu ilk sırada bitiren Çekler<br />

27 golde kalmış, sadece Almanya 35<br />

golle Slovakları geçebilmişti. Evlerinde<br />

Kıbrıs Rumlarını 6-1, San Marino’yu<br />

7-0, deplasmanda Galler’i 5-1, San<br />

Marino’yu 5-0 yendikleri maçlarda gol<br />

patlaması yaptılar. Ama Almanlara ve<br />

Çeklere içeride dışarıda kaybettikleri<br />

gibi, deplasmanda 5 attıkları Galler’den<br />

evlerinde 5 yediler.<br />

Ve geldik Slovakya’nın tarihinde katıldığı<br />

tek büyük turnuvaya, yani 2010<br />

Dünya Kupası’na. Bir kez daha Çekler<br />

vardı eleme gruplarında. Diğer rakipleri<br />

ise Slovenya, Kuzey İrlanda, Polonya<br />

ve San Marino’ydu. Büyük bir sürprize<br />

imza attılar ve 10 maçta 7 galibiyet, 1<br />

beraberlik, 2 yenilgiyle 22 puan toplayarak<br />

grubu ilk sırada bitirdiler. Slovenya<br />

20 puanla ikinci olmuş, grubun favorisi<br />

Çekler ise 16 puanla üçüncü sırada<br />

kalmıştı. 22 golle grubun en üretken takımı<br />

yine onlardı. Gruptaki iki yenilgilerini<br />

de Slovenya’dan aldılar. İç sahada<br />

berabere kaldıkları Çekleri deplasmanda<br />

2-1 yenmeleri tarihi bir başarıydı.<br />

Ayrıca San Marino, İrlanda ve Polonya<br />

deplasmanlarından galibiyetle<br />

dönerek finallere direkt katılmayı<br />

başardılar. 6 gollü Stanislav Sestak,<br />

eleme grubunda takımın<br />

lokomotifi olmuştu.<br />

Ama yapacakları bu kadarla<br />

da sınırlı kalmadı.<br />

Güney Afrika’daki Dünya<br />

Kupası finallerinde<br />

Paraguay, Yeni Zelanda<br />

ve İtalya ile birlikte F<br />

Grubu’na düşmüşlerdi.<br />

Yeni Zelanda ile<br />

1-1 berabere kalıp<br />

20<br />

Türkiye Slovakya<br />

Paraguay’a 2-0 yenildikleri maçın ardından<br />

İtalya karşısına çıktılar. Berabere<br />

kalmak, gruptan çıkmalarına yetmeyecekti.<br />

İtalya’yı yenmek zorundaydılar.<br />

Tıpkı İtalya’nın da onları yenmek zorunda<br />

olduğu gibi. Johannesburg’daki<br />

maç gerçek bir heyecan fırtınasıydı. Bugün<br />

Trabzonspor forması giyen Vittek’in<br />

25 ve 73’te attığı gollerle Slovakya 2-0<br />

öne geçti. İtalya 81’de Di Natale ile<br />

farkı bire indirdi. 89’da Kopunek’in<br />

golü Slovaklara yeniden iki farkı getirdi.<br />

90+2’de Quagliarella’nın golü<br />

2006’nın şampiyonu İtalya için pek<br />

de bir anlam ifade etmiyor, Slovakya<br />

3-2’lik galibiyetle ilk kez katıldığı Dünya<br />

Kupası finallerinde ikinci tura yükseliyordu.<br />

Lâkin her şey oraya kadardı<br />

işte. Hollanda ikinci turda Slovakya’yı<br />

2-1 yenecek ve evine yollayacaktı. 18.<br />

dakikada Arjen Robben ve 84. dakikada<br />

Wesley Sneijder’den yedikleri gollere,<br />

kayıp sürede Robert Vittek’in penaltı<br />

golüyle bir kez cevap verebilmişlerdi.<br />

Dünya Kupası’na katılmak onlara sınıf atlatmıştı.<br />

2010 elemelerinin Avrupa gruplarında<br />

dördüncü kategoride yer alan<br />

Slovakya, Euro 2012 elemelerinde kendisini<br />

ikinci kategoride bulmuştu. Daha<br />

önce de rakip oldukları Rusya, İrlanda<br />

Cumhuriyeti ve Makedonya’nın<br />

yanı sıra Ermenistan ve<br />

Andorra ile eşleşmişlerdi.<br />

Herkes,<br />

daha önce Rusya’yı saf dışı bırakmayı<br />

başaran ve 2010 Dünya Kupası’nda<br />

büyük bir sürprize imza atan Slovakların<br />

bu defa da gruptan çıkabileceğini<br />

düşünüyordu. Ama hiç de öyle olmadı.<br />

Üstelik bırakın ilk iki sırada yer almayı,<br />

Ermenistan’ın bile arkasında kaldılar.<br />

Grup sona erdiğinde Rusya’nın 23, İrlanda<br />

Cumhuriyeti’nin 21, Ermenistan’ın<br />

17, Slovakya’nın ise 15 puanı vardı. 10<br />

maçı 4 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 yenilgiyle<br />

tamamlarken, sadece 7 gol atabilmişlerdi.<br />

Oysa Makedonya’yı ve deplasmanda<br />

Rusya’yı 1-0 yenerek gruba<br />

çok iyi bir başlangıç yapmışlardı. Lâkin<br />

Ermenistan’a deplasmanda 3-1, iç sahada<br />

ise 4-0 kaybetmeleri onlar için her<br />

şeyin sonu oldu.<br />

Şimdi yeni bir umutla yeni bir hedefe<br />

doğru yola çıkıyorlar. Onlar da tıpkı<br />

bizim gibi 2014 Dünya Kupası finallerine<br />

gitmek istiyor. Bizim gibi ikinci<br />

kategoriden girdikleri kura çekiminde<br />

Yunanistan, Bosna-Hersek, Litvanya,<br />

Letonya ve Liechtenstein’la eşleştiler.<br />

Bakalım 2010’dan sonra bir kez daha<br />

Dünya Kupası finallerinde yer almayı<br />

başarabilecekler mi?


Türkiye Slovakya<br />

21


Marek Cech<br />

22<br />

Türkiye Slovakya<br />

Türkiye’nin<br />

saygıdeğer<br />

bir yeri var<br />

2004 yılından bu yana Slovakya Millî Takımı<br />

formasını giyen ve 2010 Dünya Kupası<br />

finallerine katılan takımın bir parçası olan<br />

tecrübeli sol bek, Portekiz ve İngiltere Ligi'nde<br />

biriktirdiği deneyimlerle halen Trabzonspor'un<br />

başarısı için ter döküyor. 29 yaşındaki usta<br />

oyuncunun hem Türk hem de Slovak futbolu<br />

üzerine söyleyecek çok sözü var.


Türkiye Ligi'ni önemli kılan iki özelliği var. Birincisi,<br />

oyuncuların teknik becerileri oldukça yüksek, ikincisi,<br />

oyunun gidişatını kişisel becerisiyle değiştirebilecek<br />

bir çok oyuncu var. Oyuncuların önemli<br />

dezavantajlarından birisi ise oyuna odaklanma.<br />

Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, İngiltere ve Türkiye<br />

gibi farklı futbol anlayışlarına sahip ülkelerde forma<br />

giydin? Sana göre Türk futbolunun bu ülkelere oranla<br />

farkı nedir?<br />

Türkiye Ligi gayet iyi, hatırı sayılır bir düzeye sahip. Fakat<br />

şu bir gerçek, asla Premier Lig kadar iyi değil. Oradaki kadar<br />

yüksek bir oyun temposu yok Türkiye’de. Taktik disiplin<br />

olarak Premier Lig’deki oyuncular buradaki oyuncuların birçoğundan<br />

önde. Ama Türkiye Ligi’ni önemli kılan iki özelliği<br />

var. Birincisi, oyuncuların teknik becerileri oldukça yüksek,<br />

ikincisi, oyunun gidişatını kişisel becerisiyle değiştirebilecek<br />

bir çok oyuncu var. Oyuncuların önemli dezavantajlarından<br />

birisi ise oyuna odaklanma. Özellikle yorgunluğun arttığı<br />

son bölümlerde oyuncular ciddi odaklanma sorunu yaşayabiliyor<br />

ve bu da ciddi bir dezavantaja dönüşüyor.<br />

Slovakya Millî Takımı, Slovakya bağımsızlığını kazandığından<br />

beri inişli çıkışlı bir grafik sergiliyor. Mesela son<br />

Dünya Kupası’na gitmeyi başardınız ancak Euro 2012<br />

elemelerinde grupta dördüncü oldunuz. Bu istikrarsızlığı<br />

neye bağlıyorsun?<br />

Biz nüfusu sadece 5 milyon olan küçük bir ülkeyiz ve futbol,<br />

ülkemizin en popüler sporu değil. Buz hokeyi ülkemizdeki<br />

bir çok insan için çok daha önemli bir spor dalı. Bizim için<br />

Dünya Kupası’nda yer almak bile başlı başına bir başarıydı.<br />

Euro 2012 elemelerine gelecek olursak bir çok şanssızlık<br />

yaşadık. Anahtar olarak kabul edilen maçları kaybettik. Aslında<br />

çok zorlu bir grupta değildik. İyi de maçlar çıkardık.<br />

Rusya’yı deplasmanda yendik, evimizdeki maçlarda iyi sonuçlar<br />

aldık. Fakat bizi Euro 2012’nin dışında bırakan unsur,<br />

Ermenistan’a iki kez kaybetmemiz oldu. O maçlar, üzerimizde<br />

büyük bir yıkım, çok büyük bir moral bozukluğu yarattı<br />

ve biz bunu aşamadık.<br />

Slovak futbolunun en belirgin özelliği nedir? Kısacası ülkenin<br />

ve millî takımın futbol kimliğini nasıl tanımlarsın?<br />

Millî takımımızın en önemli özelliği şu; dengeli bir takımız.<br />

Yıldızlara dayalı bir oyun tarzımız yok. En önemli karakteristiğimiz<br />

yardımlaşma ve dayanışma üzerinden bir oyun kurmamız.<br />

Dünya Kupası’nda da bizi başarılı kılan, öne çıkaran<br />

tarafımız buydu. Takım ruhuyla, iyi bir arkadaşlıkla, birbirimiz<br />

için oynayarak ülke futbol tarihinin en önemli sonuçlarından<br />

birini elde ettik. Teknik direktörümüz de bize çok<br />

önemli katkılarda bulundu. Bununla birlikte savunmada ve<br />

hücumda az önce de söylediğim gibi dengeli bir yapımız var.<br />

Hücum gücümüz büyük ölçüde Fenerbahçe’de forma giyen<br />

Stoch’a, Napoli’de oynayan Hamsik’e ve şu anda sakatlığı<br />

sürdüğü için bizimle birlikte olamayan santrforumuz Vittek’e<br />

dayanıyor. Savunmada Liverpool’da oynayan ve çok önemli<br />

performanslar sergileyen Martin Skertel gibi bir liderimiz var.<br />

Tüm bunlarla birlikte yardımlaşma ve dayanışmayla hareket<br />

eden bir takımız.<br />

Özellikle 70’lı yıllarda fırtına gibi esen Çekoslovakya<br />

dağıldıktan sonra ortaya çıkan iki ülkeden biri Slovakya.<br />

Ancak şu an dünya sıralamasındaki yeri o döneme göre oldukça<br />

geride. Tekrardan bu başarıları yakalamak için Slovak<br />

futbolunda yapılması gereken şeyler neler sana göre?<br />

Ülke futbolumuzu daha iyi noktalara getirmemiz, düzeyini<br />

yukarılara çekmemiz için toptan bir yenileme hareketi yapmamız<br />

gerekiyor. Altyapılarda daha iyi koşullar oluşturmamız,<br />

daha iyi statlar inşa etmemiz, oyuncular için daha iyi<br />

imkanlar yaratmamız lâzım. Yakın zamandan örnek vermem<br />

gerekirse, Stoch ve Weiss gibi genç oyuncular gelişimlerini<br />

devam ettirebilmek için çoğu zaman ülke dışındaki kulüpleri<br />

tercih ediyor. Bunun önüne geçmemiz ve genç oyuncularımıza<br />

cazip fırsatlar sunmamız gerekiyor.<br />

Türkiye Slovakya<br />

23


24<br />

Toplamda 5 Avrupa Şampiyonası, 4 de Dünya Kupası elemesine<br />

katıldı Slovakya. Ancak bunlardan sadece 1’ine,<br />

son düzenlenen Dünya Kupası’na gitmeyi başardı. Yukarıdaki<br />

soruyla da bağdaştırırsak, Slovakya’yı finallerde<br />

sürekli olarak görebilmemiz için neler yapılması gerektiğini<br />

düşünüyorsun?<br />

Başarıyı yakalayabilmemiz ve uluslararası turnuvalarda daha<br />

fazla yer alabilmemiz için yakın dönemde Euro 2012 elemelerinde<br />

yaptığımız hatalardan ders çıkarmamız, 2010 Dünya<br />

Kupası’ndaki takım ruhunu yeniden yakalamamız ve biraz<br />

önce söylediğim gibi oyuncuları, taraftarları, ülke futbolunu<br />

yöneten insanları mutlu edecek koşulları oluşturmamız gerekiyor.<br />

Ayrıca millî takım oyuncularımızın kulüp takımlarında<br />

daha çok forma şansı almaları, daha çok mücadele etmeleri<br />

ve daha yüksek düzeyde millî takıma gelmeleri gerekiyor.<br />

2010 Dünya Kupası’nda önce play-off’larda Rusya’yı,<br />

sonra da finallerde İtalya’yı geçerek son 16’ya kaldınız.<br />

Bize o turnuvadaki performanstan söz eder misin?<br />

Dünya Kupası’nda genel olarak gayet tatmin edici bir performans<br />

ortaya koyduk. İlk maçımızı Yeni Zelanda ile oynadık.<br />

Son dakikalarda yediğimiz golle berabere kaldık. Bu tip organizasyonlarda<br />

ilk maçlar önemlidir. Kazanırsanız, özgüveniniz<br />

de yükselir. Ama biz yediğimiz son dakika golüyle bu fırsatı<br />

kaçırdık. İkinci maçımız Paraguay’laydı. Onlara yenilince açıkçası<br />

Dünya Kupası’ndaki geleceğimizi kestiremez hale geldik.<br />

Türkiye Slovakya<br />

Yıldızlara dayalı bir oyun tarzımız<br />

yok. En önemli karakteristiğimiz<br />

yardımlaşma ve dayanışma<br />

üzerinden bir oyun kurmamız.<br />

Dünya Kupası'nda da bizi başarılı<br />

kılan, öne çıkaran tarafımız buydu.<br />

Takım ruhuyla, iyi bir arkadaşlıkla,<br />

birbirimiz için oynadık.<br />

Ama grubun son maçında İtalya gibi bir futbol<br />

ülkesine karşı tarihimizin en büyük zaferlerinden<br />

birini elde ettik ve çok büyük bir<br />

başarıya ulaştık. Son 16 turunda Hollanda<br />

ile eşleştik ve onlara karşı elimizden geleni<br />

yaptık ancak bu çabamız onları elemeye<br />

yetmedi. Ama başlangıçta da söylediğim gibi<br />

performansımız hem bizim hem de bizi izleyenler<br />

için tatmin ediciydi.<br />

Slovakya Millî Takımı’nın en çok göze batan oyuncuları<br />

kimler sana göre?<br />

Üç oyuncuyu sayabilirim. Bunlardan birincisi ofanstaki en<br />

büyük gücümüz olan ve Napoli ile çok büyük bir performans<br />

sergileyen Marek Hamsik. İkincisi Liverpool formasıyla Premier<br />

Lig’de ter döken Martin Skertel. Üçüncüsü ise çok iyi bir<br />

kaleci olduğunu düşündüğüm Jan Mucha.<br />

Türkiye’de birçok Slovak futbolcu forma giyiyor. Miroslav<br />

Stoch, Peter Pekarik, Filip Holosko, Robert Vittek,<br />

Stanislav Sestak, Marek Sapara aynı zamanda da millî takımdan<br />

arkadaşların. Ayrıca daha önce ülkemizde forma<br />

giyen Miroslav Karhan, Roman Kratochvil gibi oyuncular<br />

da hayli başarılı olmuştu. Bu açıdan bakınca Türkiye, Slovak<br />

oyuncuların başarılı olacağı bir ülke mi sana göre? İki<br />

ülke futbolundaki belirgin benzerlikler nedir sana göre?<br />

Öncelikle şunu söyleyeyim, isimlerini andığınız bu oyuncuların<br />

tümü Slovakya futbolu için önemli oyuncular. Slovak<br />

futbolculara Türkiye kapısını açan iki oyuncu Karhan<br />

ve Kratochvil’di. Bu iki oyuncunun gösterdiği performans,<br />

Türkiye’de Slovak oyunculara dair çok olumlu bir fikir oluşturdu.<br />

Bizler onların açtığı yolu takip ettik. Türkiye bir futbol<br />

ülkesi olarak Slovak bir oyuncu için uyum sağlanması kolay,<br />

iyi performans göstermenin mümkün olduğu bir ülke.<br />

Sizin de söylediğiniz gibi bu durum bir çok örnekle kanıtlanmış<br />

durumda. Kratochvil’le ilgili bir şey daha söylemek


isterim; kendisiyle Inter Bratislava’da birlikte oynamıştım ve<br />

Denizlispor’da forma giydiği dönemde kendisini yakından<br />

takip ediyordum. Denizlispor için attığı her gol bizim için de<br />

mutluluk kaynağıydı.<br />

Türkiye’de forma giyen bu oyuncular ile iletişim halinde<br />

misin? Maçları tartıştığınız oluyor mu hiç?<br />

Sıklıkla irtibat halinde olduğum oyuncular Sapara, Stoch ve<br />

Sestak. Zaten millî takımda da kendileriyle sık sık bir araya<br />

geliyoruz. Genelde maçlar hakkında konuşmuyoruz ama bazen<br />

rakipler ve saha koşulları üzerine sohbet ediyoruz. Bir<br />

örnek vermek gerekirse, Stoch, Sivas’ta oynadıkları maçın<br />

ardından bana oradaki hava ve zorlu maç koşullarıyla ilgili<br />

bir şeyler anlatmıştı.<br />

2014 Dünya Kupası elemelerinde Yunanistan, Bosna-<br />

Hersek, Litvanya, Letonya ve Liechtenstein ile birlikte<br />

aynı grupta yer alıyorsunuz. Grubu ve gruptan çıkma<br />

şansınızı değerlendirir misin?<br />

2014 Dünya Kupası’nda elemeler için bence çok iyi bir<br />

kura çektik. Ama şurası kesin ki, her maç zor olacak. Grupta<br />

2004’ün Avrupa Şampiyonu Yunanistan var. Diğer takımlar<br />

da iddialı başlayacak ve gruptan çıkmak büyük bir emek,<br />

büyük bir çaba gerektirecek. Şöyle söyleyeyim; Euro 2012<br />

elemelerinde hiç kimse Ermenistan’a iki maçta da yenileceğimizi<br />

aklından bile geçirmezdi ama yenildik. Bu da biraz<br />

önce söylediklerime en iyi örnek.<br />

Türk Millî Takımı Avrupa futbolunun neresinde sana göre?<br />

Türkiye önemli ve güçlü bir futbol ülkesi. Türk Millî<br />

Takımı’nın Avrupa’da saygıdeğer bir yeri var. Bu kesinlikle<br />

bir gerçek. Bir çok Türk oyuncu Şampiyonlar Ligi ve UEFA<br />

Avrupa Ligi’nde önemli deneyimler yaşıyor. Yurtdışında forma<br />

giyen ve bu deneyimleri yaşayan oyuncu sayısı arttıkça<br />

Türk Millî Takımı’nda da gözle görülür bir ilerleme olaca-<br />

Türkiye önemli ve güçlü bir futbol<br />

ülkesi. Türk Millî Takımı'nın Avrupa'da<br />

saygıdeğer bir yeri var. Yurtdışında forma<br />

giyen ve bu deneyimleri yaşayan oyuncu<br />

sayısı arttıkça Türk Millî Takımı'nda da<br />

gözle görülür bir ilerleme olacağına<br />

inanıyorum.<br />

ğına inanıyorum. Beni şaşırtan bir nokta var; 2002 Dünya<br />

Kupası’nda Şenol Güneş’le elde edilen üçüncülük başarısının<br />

ardından Türkiye’den çok daha fazlasını beklemiştik.<br />

Bu başarılarını artırarak devam ettireceğini düşünmüştük.<br />

Fakat Türkiye bunu başaramadı. Sorunlu ve sıkıntılı bir dönem<br />

geçirdi. Ama Türkiye güçlü bir futbol ülkesi. Bu zorlu<br />

dönemin ardından yeniden ciddi başarılara ulaşabilecek<br />

potansiyele sahip.<br />

Millî Takımımızın taktiksel mi yoksa teknik anlamda mı<br />

daha ağır bastığını düşünüyorsun? Neden?<br />

Slovakya Milli Takımı olarak teknik ve taktik düzeyde<br />

Türkiye’den ileride olduğumuzu söyleyemem ama sanırım<br />

oyun disiplini anlamında bir adım ilerdeyiz. Türk Millî<br />

Takımı’nda bizim takımımızdan daha özel oyuncular var.<br />

Burak, ki kendisi takımımızın gollerinin önemli bölümünü<br />

attı, bu özel oyunculardan birisi.<br />

Sana göre Türk Millî Takımı’nın en başarılı oyuncusu kim?<br />

Tüm zamanlarda Türk Millî Takımı’nın formasını giymiş<br />

oyuncuların başına Hakan Şükür’ü koyarım.<br />

Türkiye Slovakya<br />

25


Bizim Slovaklar<br />

Ligimizde bugüne kadar tam 24 Slovak oyuncu forma giydi.<br />

Öncüleri 1991-92 sezonunda Bursaspor'da oynayan Vytykac<br />

Paval'dı. En uzun sürelisi 7 yıl Denizlispor formasını giyen<br />

ve Konyaspor'da veda eden Kratochvil oldu. Onun rekorunu<br />

2006'dan beri Süper Lig'de oynayan Holosko zorluyor.<br />

Marian<br />

Zeman<br />

7 Şubat 1974 Bratislava<br />

doğumlu 1.90’lık<br />

stoper, henüz 21<br />

yaşında, 1995 yılında<br />

Slovan Bratislava’dan<br />

İstanbulspor’a transfer<br />

oldu. Oğuz Çetin, Aykut<br />

Kocaman, Emre Aşık,<br />

Gerson, Gökhan Keskin,<br />

Hamza Hamzaoğlu,<br />

Oleg Salenko gibi yıldız<br />

oyuncularla birlikte<br />

top koşturdu. 56 maça<br />

çıkıp 2 de gol attı.<br />

1997’de İstanbulspor’dan<br />

ayrıldıktan sonra<br />

Hollanda’nın Vitesse,<br />

İsviçre’nin Grasshoppers,<br />

Yunanistan’ın PAOK,<br />

Portekiz’in Beria Mar<br />

takımlarında forma giyip<br />

2004 yılında 30 yaşında<br />

futbol hayatına nokta<br />

koydu. Slovakya Millî<br />

Takımı’nda 27 maça<br />

çıkıp 2 de gol attı.<br />

26<br />

Türkiye Slovakya<br />

Vytykac Paval<br />

Ülkemizde forma giyen ilk Slovak oyuncu<br />

olan Vytykac Paval hakkında yerli ve yabancı<br />

kayıtlarda çok fazla bilgi bulunmuyor. 30<br />

Ocak 1996’da doğan oyuncu, ülkemize<br />

geldiğinde Çekoslovakya vatandaşıydı ve<br />

1991-92 sezonunda Bursaspor’da oynadı.<br />

O dönemde Hakan Şükür’ün forvetteki<br />

partneri olan Vytykac Paval, yeşil-beyazlı<br />

formayla 11 maça çıktı ve ikisi deplasmanda<br />

Sarıyer’e, biri de iç sahada<br />

Samsunspor’a olmak üzere 3 gol<br />

kaydetti.<br />

Miroslav<br />

Karhan<br />

21 Haziran 1986 Hlohovec<br />

doğumlu oyuncu, Slovak futbolunun<br />

en önemli isimlerinden<br />

birisi. 1.89 boyuyla savunmada ve<br />

orta sahada görev yapabilen joker, 1994’te<br />

Spartak Trnava’da futbola başladı, 1999-2000<br />

sezonunda Real Betis’te oynadıktan sonra<br />

Beşiktaş’a transfer oldu. Siyah-beyazlı takımda<br />

1 sezon oynadı ve 25 maça çıkıp 2 gol attıktan<br />

sonra kariyerinin en güzel günlerini yaşayacağı<br />

Wolfsburg’a gitti. 2007’ye kadar oynadığı<br />

Wolfsburg’dan ayrıldıktan sonra Mainz’da<br />

oynadı ve 2011’de ülkesine dönerek ilk takımı<br />

Spartak Trnava’nın formasını giymeye başladı.<br />

1995’ten bu yana Slovakya formasını giyen<br />

Karhan, 100 maç sınırını geçerek dalya yaptı ve<br />

rekor kırdı. Tecrübeli yıldız attığı 14 golle millî<br />

takımın en çok gol atan dördüncü oyuncusu<br />

unvanını da taşıyor.


Juraj Czinege<br />

29 Ekim 1977 Bratislava doğumlu orta saha oyuncusu,<br />

futbola da doğduğu şehrin takımı Inter’de<br />

başladı. 1995-2002 yılları arasında 158 kez formasını<br />

giydiği takımından 2002’de ayrılarak ilk yurtdışı<br />

tecrübesini yaşamak<br />

üzere Elazığspor’a<br />

geldi. Elazığspor’da<br />

iki sezonda 67 maça<br />

çıkıp 8 gol atarken<br />

oldukça başarılı bir<br />

performans gösterdi.<br />

2005’te ülkesine<br />

döndü ve önce FC<br />

Slovacko, ardından<br />

da Trencin takımlarında<br />

oynadı. 2007’de<br />

Yunanistan’da kısa<br />

bir Iraklis tecrübesi<br />

yaşadı. Yeniden ülkesine<br />

dönüp Artmedia<br />

Petrzalka’da forma<br />

giyen Czinege,<br />

2009-11 sezonları<br />

arasında<br />

Mattersburg’da oynadı.<br />

Halen 1914 Samorin<br />

takımında futbol<br />

kariyerini sürdürüyor.<br />

Miroslaw Barcik<br />

26 Mayıs 1978 doğumlu orta<br />

saha oyuncusu, 1996 yılında<br />

Zilina takımında profesyonellikle<br />

tanıştı. 2002 yılında ülkemize<br />

gelerek o dönemde Süper Lig’de<br />

yer alan Göztepe formasını<br />

giydi ve 10 maça çıkarak 1 de<br />

gol attı. Ertesi sezon ülkesine<br />

dönerek 2006’ya kadar yeniden<br />

Zilina takımında oynadı. Aynı<br />

yıl kısa bir süre Ergotelis takımının<br />

formasını giyip 2007-2008<br />

dönemini Spartak Trnava’da<br />

geçirdi. Bir sezon sonra kiralık<br />

olarak Nitra’da oynadı. 2009-11<br />

sezonlarında Polonia Bytom’da<br />

forma giyen Barcik, halen<br />

futbola başladığı ilk takım olan<br />

Zlina’da oynuyor.<br />

Roman<br />

Kratochvil<br />

24 Haziran 1974 Bratislava<br />

doğumlu stoper 1994’te Inter<br />

Bratislava’da başladığı futbol<br />

kariyerini 2002’den 2010’a kadar<br />

ülkemizde sürdürdü. 2002’de<br />

geldiği Denizlispor’da 2009’a<br />

kadar başarıyla forma giydi<br />

ve bir savunma oyuncusu<br />

olmasına rağmen 241<br />

maça tam 35 gol sığdırdı.<br />

2002-2003 sezonunda<br />

UEFA Kupası’nda Lorient,<br />

Sparta Prag ve Lyon’u<br />

eleyerek dördüncü tura<br />

çıkan takımın önemli<br />

aktörlerinden birisi oldu.<br />

2009-10 sezonunda transfer<br />

olduğu Konyaspor’da<br />

da bir sezonda 16 maça<br />

çıkıp 6 gol attı. 2010’da<br />

ülkesine dönen Kratochvil,<br />

futbola başladığı Inter<br />

Bratislava’da aktif oyunculuk<br />

hayatını noktaladı.<br />

Milos<br />

Sobona<br />

25 Kasım 1975 Levice doğumlu,<br />

1.86 boyundaki savunma oyuncusu,<br />

1993 yılında Slovan Bratislava’da<br />

profesyonel futbol hayatına başladı.<br />

2001-2002 sezonunda transfer<br />

olduğu Bursaspor’da vatandaşı kaleci<br />

Kelemen’le birlikte oynadı ve 10 lig,<br />

bir de Türkiye Kupası maçına çıktı.<br />

Ancak beklenen performansı gösteremedi<br />

ve ülkesine döndü. 2002-2004<br />

sezonları arasında Artmedia Petrzalka<br />

takımında oynayıp 29 yaşında futbol<br />

kariyerini noktaladı.<br />

Türkiye Slovakya<br />

27


Marian Kelemen<br />

7 Aralık 1979 Michalovce doğumlu Slovak kaleci,<br />

altyapı eğitimine Hollanda’nın NAC Breda takımında<br />

başladı. 1999’da Slovan Bratislava’da profesyonellikle<br />

tanıştı. 2001 yılında geldiği Bursaspor’un kalesini<br />

iki sezon boyunca 50 lig, 2 Türkiye Kupası maçında<br />

korudu. Daha sonra sırasıyla ülkesinin Slovan Bratislava,<br />

Letonya’nın Ventspils, İspanya’nın Tenerife,<br />

Vecindario, Yunanistan’ın Aris, İspanya’nın Numancia<br />

takımlarında oynadı. Kelemen, halen Polonya’nın<br />

Slask Wroclaw takımının kalesini koruyor.<br />

1 Mayıs 1972 Nitra doğumlu 1.82 boyundaki kaleci,<br />

Slovakya Millî Takımı’nda 43 kez görev aldı ve 2 kez<br />

de Millî Takımımıza karşı oynayıp 2 gol yedi. Futbola<br />

Nitra’da başlayan König, sırasıyla Spartak Trnava,<br />

Slovan Bratislava, Grasshopper, Basel, Concordia ve<br />

FC Zürih’te oynadıktan sonra 2003-04 sezonunda<br />

Elazığspor’a tranfer oldu, Süper Lig’de 26 maça çıktı.<br />

Daha sonra Banik Ostrava ve Zilina’nın kalesini koruyan<br />

König, aktif futbola 2008 yılında Yunanistan’ın<br />

Panionios takımında nokta koydu.<br />

Filip Holosko<br />

28<br />

Türkiye Slovakya<br />

Miroslav König<br />

17 Ocak 1984 doğumlu oyuncu, ülkemizdeki en başarılı ve uzun soluklu<br />

Slovak futbolculardan birisi. 2001’de Trencin’de profesyonel oldu, 2002-2006<br />

yılları arasında Liberec forması giydi. 2006’da transfer olduğu Manisaspor’da<br />

forvetin değişik bölgelerinde görev aldı, sürati ve fizik gücüyle dikkat çekti, iki<br />

sezonda oynadığı 65 maçta 21 gol attı. Bu performansıyla 2008’de Beşiktaş’a<br />

transfer oldu, iki sezonda 78 maç oynayıp 25 gol kaydetti. Geçtiğimiz sezon<br />

Büyükşehir Belediyespor’da kiralık olarak oynadıktan sonra sezon başında<br />

yeniden Beşiktaş’a döndü. Holosko’nun Slovakya Millî Takımı’nda oynadığı 5<br />

3 maçta 7 golü bulunuyor.<br />

Ondrej<br />

Debnar<br />

18 Haziran 1972 doğumlu<br />

oyuncu, vatandaşı König’le<br />

birlikte 2003-2004 sezonunda<br />

Elazığspor formasını giydi.<br />

Profesyonel futbola 1993’te<br />

Artmedia takımında başlayan ve<br />

10 sezon aynı takımda oynayan<br />

Debnar, 2002’de Ruzomberok’a<br />

transfer oldu. Ertesi sezon da<br />

Elazığspor formasını giydi ve<br />

20 maça çıkıp 2 gol kaydetti.<br />

Bir sezon sonra Macaristan’ın<br />

MATAV Sopron takımında oynadı<br />

ve ilk gözağrısı Artmedia’ya<br />

döndü. Son iki sezonunu<br />

Dukla’da geçiren Debnar, 2009<br />

yılında aktif futbolculuk hayatına<br />

nokta koydu.


Tomas Sedlak<br />

3 Şubat 1983 doğumlu 1.91’lik ön libero, profesyonel<br />

futbola 2004 yılında Ruzomberok’ta<br />

başladı. Üç sezon bu takımın formasını<br />

giydikten sonra 2007’de Gaziantepspor’a<br />

transfer oldu. Türkiye’den neredeyse hiç iz<br />

bırakmadan geçen Slovak oyuncu sayılabilecek<br />

Sedlak, hiç bir Süper Lig maçında<br />

forma giymedi, sadece Türkiye Kupası’ndaki<br />

2-0’lık Gaziantepspor - Kayseri<br />

Erciyesspor maçında 73 dakika sahada<br />

kaldı. Ertesi sezon futbola başladığı<br />

Ruzomberok’a dönen, 1 sezon da<br />

SV Mattersburg’da 6 maçlık tecrübe<br />

yaşayan Sedlak halen Ruzomberok<br />

formasını giymeyi sürdürüyor.<br />

Pavol Straka<br />

13 Aralık 1980 doğumlu 1.78’lik forvet oyuncusu,<br />

profesyonel kariyerine 2000 yılında<br />

Dubnica’da başladı. Bu takımda 5 sezon<br />

oynadıktan sonra 1 sezon da Zilina formasını<br />

giydi. 2006-07 sezonunu Antalyaspor’da geçiren<br />

Straka, 15 maçta 3 gol kaydetti. Kırmızı-beyazlı<br />

takımda bekleneni veremese de Erciyesspor<br />

maçında Antalyaspor’un 500. Süper Lig golüne<br />

imza koyarak tarihe geçti. Antalyaspor’un ardından<br />

Jablonec 97, Viktoria Zizkov ve Trencin’de<br />

oynayan Straka, futbol kariyerini Spartak Myjava<br />

takımında sürdürüyor.<br />

Ivan Lietava<br />

20 Haziran 1983 doğumlu<br />

1.89’luk santrfor, 2003’te<br />

Spartak Trnava’da profesyonel<br />

oldu, ardından Trencin,<br />

Banska Bystrica ve Zilina takımlarında<br />

oynadı. Zilina’da<br />

67 maçta 26 gol atarak<br />

dikkat çekti ve 2008’de<br />

Denizlispor tarafından kiralık<br />

olarak Süper Lig’e getirildi.<br />

O sezon çıktığı 13 maçta<br />

3 gol attı ve ertesi sezon<br />

Konyaspor formasını giydi.<br />

Konyaspor’da da 9 maçta 2<br />

gol attı. Takım küme düşünce<br />

Lietava da Zilina’ya geri<br />

döndü. Slovak oyuncu halen<br />

kiralık olarak Dukla Prag’da<br />

kariyerini sürdürüyor.<br />

Stefan Senecky<br />

6 Ocak 1980 Nitra doğumlu 1.86’lık kaleci, futbola<br />

doğduğu kentin takımında başladı. 1998-2007<br />

arasında Nitra formasını giyen Senecky, 2007’de<br />

transfer olduğu Ankaraspor’un kalesini 2009’a kadar<br />

64 maçta korudu. Ankaraspor’un Ankaragücü’ne<br />

taşınması sürecinde o da sarı-lacivertli takıma geçti<br />

ve 2009’da 6 maçta oynadı. 2010’da Slavia Prag’a<br />

kiralandı ve bu kulüpte 4 maç oynadı. 2010-11<br />

sezonunda Ankaragücü’nde 8 maça çıkan Senecky,<br />

bu sezon ara transferde Sivasspor’la anlaştı. Millî<br />

Takım’ın kalesini 12 maçta koruyan Slovak kaleci,<br />

son Türkiye-Slovakya maçında da rakibimiz olmuştu.<br />

Türkiye Slovakya<br />

29


Robert<br />

Vittek 31 Temmuz 1982’de Durdosik’de doğan<br />

Ülkemize gelen en kariyerli<br />

Slovak oyunculardan birisi<br />

olan 1.87’lik santrfor Vittek, 1<br />

Nisan 1982’de doğdu. Futbola,<br />

doğdu kentin takımı<br />

Slovan Bratislava’da başladı.<br />

Almanya’da Nürnberg ve<br />

Fransa’da Lille takımlarında forma<br />

giydi, 2010 yılının başında<br />

kiralık olarak Ankaragücü’ne<br />

transfer oldu. İlk sezonunda<br />

12 maçta 5 gol kaydetti. Ertesi<br />

sezon sakatlık nedeniyle fazla<br />

oynama fırsatı bulamadı ve 12<br />

maçta 1 gol attı. Sezon başında<br />

Trabzonspor tarafından transfer<br />

edilen Slovak golcü, ligde sadece<br />

1 maçta oynadı ve geçirdiği<br />

ağır sakatlık nedeniyle uzun<br />

süredir futboldan uzak. Vittek’in<br />

Slovakya Millî Takımı’nda<br />

oynadığı 79 maçta 23 golü<br />

bulunuyor.<br />

Miroslav Stoch<br />

19 Ekim 1989’da Nitra’da doğan kanat oyuncusu, 1995-2006<br />

arasında altyapı eğitimini doğduğu kentin takımında aldı. Sürati,<br />

çabukluğu, tekniği ve sert şutlarıyla dikkat çekince 2006 yılında<br />

henüz 17 yaşındayken İngiltere’nin büyük kulüplerinden Chelsea<br />

tarafından transfer edildi. 2009’a kadar Chelsea A takımında sadece<br />

4 maça çıktı ve 2010’da Hollanda’nın Twente takımına kiralandı.<br />

Orada 32 maçta 10 golle başarılı bir performans sergiledi ve<br />

2010-11 sezonunun başında Fenerbahçe tarafından transfer edildi.<br />

Stoch’un Slovakya Millî Takımı’nda 27 maçta 3 golü bulunuyor.<br />

30<br />

Türkiye Slovakya<br />

Marek Sapara<br />

ofansif orta saha oyuncusu, profesyonel<br />

futbolla da altyapısından yetiştiği Kösice’de<br />

2000’de tanıştı. 2 yıl sonra Rozamberok’a<br />

geçti ve istikrarlı çizgisiyle dikkat çekince<br />

2006’da Norveç’in Rosenborg takımı<br />

tarafından transfer edildi. Norveç’teki 4<br />

sezonunda 77 maça çıkıp 19 gol kaydetti.<br />

2010’da Ankaragücü’ne gelen Slovak<br />

oyuncu, 37 lig maçında 4 gol atarken, etkili<br />

oyunuyla dikkat çekti ve bu sezonun başında<br />

Trabzonspor tarafından transfer edildi.<br />

Sezonun ilk yarısında bekleneni veremeyince<br />

ara transferde Gaziantepspor’a kiralandı.<br />

Millî takımda 29 kez oynayan Sapara’nın 2<br />

de golü bulunuyor.


Marek Cech<br />

Ülkemize gelen kariyeri en yüksek<br />

Slovak oyunculardan biri. 26 Ocak<br />

1983 doğumlu sol kanat oyuncusu,<br />

2000 yılında Inter Bratislava’da<br />

profesyonel oldu. 71 maça çıktığı<br />

takımdan 2004’te ayrılıp Sparta Prag’a<br />

geçti. Sparta’da sadece 17 maç oynamasına<br />

rağmen şampiyonluk kupası<br />

kaldırdı ve ertesi sezon kariyerinin en<br />

parlak günlerini yaşayacağı Porto’ya<br />

transfer oldu. 2005-08 sezonları<br />

arasında 78 maça çıkıp 2 de gol attığı<br />

Porto’yla 3 lig, 1 de Portekiz Kupası<br />

şampiyonluğu yaşadı. 2008’de transfer<br />

olduğu İngiltere’nin West Bromwich<br />

takımında 2011’e kadar oynadı<br />

ve 54 maça çıkıp 2 gol attı. Sezon<br />

başında Trabzonspor’a transfer olan<br />

Cech’in Slovakya Millî Takımı’nda<br />

oynadığı 48 maçta 5 golü bulunuyor.<br />

Peter Grajciar<br />

Peter Pekarik<br />

17 Eylül 1983 Zvolen doğumlu forvet, Sparta Prag’ın<br />

altyapısında yetişip 2003’te doğduğu kentin takımında<br />

profesyonel oldu. 2004-2008 arasını Nitra’da<br />

geçirdi. 2008’de transfer olduğu Slavia Prag’da iki<br />

sezonda 31 maça çıkıp 5 gol kaydetti. 2010’da Konyaspor<br />

tarafından transfer edilen Grajciar, sol ayağını<br />

başarıyla kullanan bir oyuncu olarak dikkat çekti<br />

ve 28 maçta oynayıp 7 gol kaydetti. Konyaspor’un<br />

küme düşmesinin ardından yeniden ülkesine dönen<br />

Grajciar, altyapısından yetiştiği Sparta Prag’da başarıyla<br />

top koşturmayı sürdürüyor. Grajciar’ın Slovakya<br />

Millî Takımı’nda 3 maçta 1 golü var.<br />

30 Ekim 1986’da Zilina’da doğan sağ bek, altyapısını da<br />

aldığı doğduğu kentin takımında 2004 yılında profesyonel<br />

oldu ve 2009’a kadar 11 lig maçına çıkarak 5 de<br />

gol attı. Bu arada 2004-05 sezonunu da kiralık olarak<br />

Dubnica’da geçirdi. 2008-09 sezonunun devre arasında<br />

transfer olduğu Wolfsburg’da kariyerinin büyük<br />

başarısını Bundesliga şampiyonluğuyla yaşadı. Kurtlarla<br />

55 maça çıkan Slovak oyuncu bu sezonun başında Kayserispor<br />

tarafından Süper Lig’e getirildi. Slovakya Millî<br />

Takımı’nda 2006’dan bu yana 36 maça çıkan Pekarik’in<br />

1 de golü bulunuyor.<br />

16 Aralık 1982 doğumlu forvet oyuncusu, altyapı<br />

eğitimini doğduğu şehrin takımı FK Demjata’da<br />

aldı. Profesyonelliğe 2002’de Tatran Presov’da<br />

adım attı. Ertesi sezon Slovan Bratislava’ya transfer<br />

oldu. Kariyerindeki patlamayı, 2004-2007 arasında<br />

formasını giyip 99 maçta 49 gol attığı Zilina’da<br />

yaptı ve Almanya’nın Bochum takımına transfer<br />

oldu. 2007-10 döneminde Bochum formasıyla<br />

çıktığı 86 maçta 28 gollük bir performans gösterdi.<br />

2010’da Ankaragücü tarafından kiralandı ve sarılacivertli<br />

takımda 24 maçta 11 golle yine dikkat<br />

çekici bir döneme imza attı. Sezon başından beri<br />

Bursaspor’da oynayan Sestak’ın Slovakya Millî<br />

Takımı’nda ise 43 maçta 11 golü bulunuyor.<br />

Lubos Kamenar<br />

Stanislav Sestak<br />

İşte ülkemizde hiç bir iz bırakmadan geçip giden bir Slovak<br />

oyuncu daha... 17 Haziran 1987 doğumlu 1.93’lük kaleci,<br />

futbola doğduğu kentin takımı Spartak Trnava’da başladı.<br />

2005’te transfer olduğu Artmedia Pertzalka takımında 2009’a<br />

kadar düzenli oynama şansı buldu ve 100 lig maçına çıktı.<br />

2009’da Fransa’nın Nantes takımı tarafından transfer edildi ve<br />

36 maçta oynama fırsatı yakaladı. 2011’in başında kiralık olarak<br />

geldiği Sivasspor’da sadece 1 lig maçına çıkabildi. Halen<br />

kiralık olarak Sparta Prag’da oynayan Kamenar, 2 maçta da<br />

Slovakya Millî Takımı’nın kalesini korudu.<br />

Türkiye Slovakya<br />

31


Cenk Gönen<br />

(Beşiktaş A.Ş.)<br />

Tolga Zengin<br />

(Trabzonspor A.Ş.)<br />

Sinan Bolat<br />

(Standard Liege)<br />

Gökhan Gönül<br />

(Fenerbahçe A.Ş.)<br />

Sinan Bolat (Standard Liege, 03.09.1988 - Belçika, 3 maç)<br />

Tolga Zengin (Trabzonspor A.Ş, 10.10.1983 - Hopa, 2 maç)<br />

Cenk Gönen (Beşiktaş A.Ş, 21.02.1988 - İzmir)<br />

Gökhan Gönül (Fenerbahçe A.Ş, 04.01.1985 - Bafra, 27 maç, 1 gol)<br />

Serdar Aziz (Bursaspor, 23.10.1990 - Osmangazi)<br />

Eren Güngör (Kayserispor, 02.04.1988 - Bergama, 3 maç)<br />

Serdar Kesimal (Fenerbahçe A.Ş, 24.01.1989 - Köln, 6 maç)<br />

İsmail Köybaşı<br />

(Beşiktaş A.Ş.) Hasan Ali Kaldırım<br />

(Kayserispor)<br />

Serdar Kesimal<br />

(Fenerbahçe A.Ş.)<br />

Semih Kaya<br />

(Galatasaray A.Ş.)<br />

Serdar Aziz<br />

(Bursaspor)<br />

Eren Güngör<br />

(Kayserispor)<br />

Caner Erkin<br />

(Fenerbahçe A.Ş.)<br />

Alper Potuk<br />

(Eskişehirspor)<br />

Ömer Toprak<br />

(Bayer 04 Leverkusen)<br />

Ömer Toprak (Bayer Leverkusen, 21.07.1989 - Almanya, 1 maç)<br />

Semih Kaya (Galatasaray A.Ş, 24.02.1991 - Bergama)<br />

İsmail Köybaşı (Beşiktaş A.Ş, 10.07.1989 - İskenderun, 9 maç)<br />

Hasan Ali Kaldırım (Kayserispor, 09.12.1989 - Almanya)<br />

Caner Erkin (Fenerbahçe A.Ş, 04.10.1988 - Edremit, 9 maç)<br />

Selçuk İnan (Galatasaray A.Ş, 10.02.1985 - İskenderun, 18 maç)<br />

Alper Potuk (Eskişehirspor, 08.04.1991 - Bolvadin)


Soner Aydoğdu<br />

(Gençlerbirliği)<br />

Necip Uysal<br />

(Beşiktaş A.Ş.)<br />

Nuri Şahin<br />

(Real Madrid)<br />

Mehmet Topal<br />

(Valencia)<br />

Tunay Torun<br />

(Hertha Berlin)<br />

Olcay Şahan<br />

(Kaiserslautern)<br />

Mehmet Ekici<br />

(Werder Bremen)<br />

Selçuk İnan<br />

(Galatasaray A.Ş.)<br />

Nuri Şahin (Real Madrid, 05.09.1988 - Almanya, 26 maç, 1 gol)<br />

Necip Uysal (Beşiktaş A.Ş, 24.01.1991 - Bakırköy, 1 maç)<br />

Mehmet Topal (Valencia, 03.03.1986 - Malatya, 22 maç)<br />

Soner Aydoğdu (Gençlerbirliği, 05.01.1991 - Mamak)<br />

Olcay Şahan (Kaiserslautern, 26.05.1987 - Almanya)<br />

Mevlüt Erdinç (Stade Rennais, 25.02.1987 - Fransa, 13 maç, 1 gol)<br />

Umut Bulut (Toulouse, 15.03.1983 - Yeşilhisar, 9 maç)<br />

Arda Turan<br />

(Atletico Madrid)<br />

Burak Yılmaz<br />

(Trabzonspor A.Ş.)<br />

Mustafa Pedemek<br />

(Beşiktaş A.Ş.)<br />

Umut Bulut<br />

(Toulouse)<br />

Olcan Adın<br />

(Trabzonspor A.Ş.)<br />

Mevlüt Erdinç<br />

(Stade Rennais)<br />

Burak Yılmaz (Trabzonspor A.Ş, 15.07.1985 - Antalya, 14 maç, 3 gol)<br />

Mustafa Pektemek (Beşiktaş A.Ş, 11.8.1988 - Akyazı)<br />

Mehmet Ekici (Werder Bremen, 25.03.1990 - Almanya, 6 maç)<br />

Arda Turan (Atletico Madrid, 30.01.1987 - Fatih, 50 maç, 13 gol)<br />

Olcan Adın (Trabzonspor A.Ş, 30.09.1985 - Balıkesir)<br />

Tunay Torun (Hertha Berlin, 21.04.1990 Türkiye - Almanya, Slovakya1<br />

maç)<br />

33


BURSA ATATÜRK STADI’NDAKİ MİLLİ MAÇLAR<br />

TARİH RAKİP STATÜ SKOR<br />

28.01.1979 CEZAYİR ÖZEL 0-1<br />

20.04.1994 RUSYA ÖZEL 0-1<br />

02.04.1997 HOLLANDA DÜNYA KUP. ELEME 1-0<br />

10.10.1998 ALMANYA AVR. ŞAMP. ELEME 1-0<br />

17.11.1999 İRLANDA CUM. AVR. ŞAMP. ELEME 0-0<br />

06.06.2001 MAKEDONYA DÜNYA KUP. ELEME 3-3<br />

14.10.2009 ERMENİSTAN DÜNYA KUP. ELEME 2-0<br />

Bursa’da<br />

8. millî randevu<br />

Millî Takımımız, Bursa Atatürk Stadı'nda bugüne dek 7 maça çıktı. Bu karşılaşmalarda<br />

3 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 yenilgi alırken, attığı 7 gole karşılık kalesinde 5 gol gördü.<br />

Bursa'da Hollanda ve Almanya gibi devleri dize getiren ay-yıldızlılar, bu stattaki son<br />

maçını 14 Ekim 2009'da Ermenistan'la oynamış ve 2-0 kazanmıştı.<br />

34<br />

Türkiye Slovakya


Bursa Atatürk Stadyumu, Merkez Osmangazi ilçesinin Altıparmak<br />

semtinin batısında, Kültürpark’ın doğusunda yer alıyor.<br />

1926 yılına gelinceye dek Bursa’daki spor müsabakaları,<br />

Atıcılar alanında yapılırdı. Atatürk’ün 20 Mayıs-14 Haziran<br />

1926 tarihleri arasındaki 5. Bursa gezisi sırasında, Vali Kemal<br />

Bey ile Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşa, kentin spor tesislerinden<br />

yoksun oluşunu dile getirerek, Cumhurbaşkanı’ndan<br />

bu konuda yardımcı olması ricasında bulunur. Bunun üzerine<br />

Mustafa Kemal Paşa uygun bir yerde stadyum inşa edilmesi<br />

için emir verir. Ayrıca kendisi de stadyum yapımına katkı<br />

sağlamak üzere 1000 lira bağış yapar.<br />

Kent yöneticileri, emir üzerine hazineye ait ve “Bahçe Beylik”<br />

adıyla bilinen yerde stat yapılmasını kararlaştırır. Kolordu<br />

Komutanı Ali Hikmet Paşa, Balıkesir’deki istihkâm birliğinden<br />

iş makineleri getirtir. Gerekli tesviye işlemini yaptırır.<br />

Kısa süre sonra Kemal Gedeleç yerine Bursa Valiliği görevine<br />

atanan Fatih Güvendiren de 2000 liralık bir finansman<br />

sağlar. Böylelikle futbol sahası kuzey-güney doğrultusunda<br />

projelendirilen ilk stadyum, 1930 yılında tamamlanarak hizmete<br />

girer. 1934 Bursa yıllığında yer alan bilgilere göre, bu<br />

stadyum yaklaşık 2 hektarlık bir alanı kapsamaktadır ve 300<br />

kişilik betonarme tribünü vardır.<br />

Bir süre sonra bu stadyum Bursa için yetersiz kalır. 1938’de<br />

stadyumun biraz daha güneyinde (Şu anki stadyumun bulunduğu<br />

yerde) bu kez doğu-batı yönlerinde yeni bir stadyum<br />

yapımına girişilir. Bu stadyum bir spor kompleksinin<br />

içerisinde yer alacaktır. Kompleksin ve stadyumun projesi,<br />

Ankara’daki 19 Mayıs Stadyumu ile Hipodrom’un projelerini<br />

çizen ve yapımını gerçekleştiren İtalyan Mimar Vietti Violi’ye<br />

hazırlattırılır. Komplekste futbol sahası, yüzme havuzu, tenis<br />

kortu, atış poligonu, atlı yarışmalar için kapalı manej, çocuk<br />

bahçesi ve bir de gazino bulunacaktır. Ne var ki, seçilen<br />

doğu-batı yönünün futbol alanına uygun olmayışı, başka sakıncalar<br />

ve ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle kompleksin<br />

yalnızca futbol alanı tamamlanabilir.<br />

1945’te Haşim İşcan’ın Bursa Valiliğine atanmasının ardından,<br />

stadyum konusu yeniden gündeme gelir. Eski doğubatı<br />

yönlü stadyum yıktırılır ve modern sisteme uygun bir<br />

plan üzerine günümüzdeki Atatürk Stadyumu’nun yapımına<br />

başlanır. Stadyumun futbol sahası, altı kulvarlı atletizm<br />

pisti ve kapalı tribün inşaatı 1950 başlarında tamamlanır.<br />

İnşaatın ilk bölümü, müteahhit Şerif Çapan, ikinci bölümü<br />

ise Emlak Bankası’nın sorumluluğu altında emanet usulüyle<br />

Ahmet Ürük tarafından gerçekleştirilir. İlk karşılaşma, Şubat<br />

1950’de hakem Hasan Kesimel yönetiminde Akınspor<br />

ile Acar İdmanyurdu arasında oynanır ve Akınspor’un 2-1<br />

galibiyetiyle sonuçlanır. Stadyumdaki ilk golü Akınsporlu<br />

Nurettin Sezgiç atar.<br />

Zamanla yeni bölümler eklenerek kapalı tribün dışında iki<br />

kale arkası ve maraton tribünle geliştirilen stadyum, 1978’de<br />

çimlendirilir, 1994-1995 sezonunda ise gece maçlarının oynanması<br />

için ışıklandırılır. İlk gece maçını Bursaspor ile Galatasaray<br />

oynar ve ev sahibi ekip sahadan 1-0’lık galibiyetle<br />

ayrılır. 1997’de Uludağ tarafındaki kale arkasının üstü uzay<br />

çatı sistemi ile kapatılır. Böylelikle stadyumun dörtte üçlük<br />

kısmının üstü kapatılmış olur.<br />

7 M‹LLî MAç OynAnDI<br />

Millî Takımımız, Bursa Atatürk Stadı’nda bugüne kadar 5’i<br />

resmi, 7 maç oynar. 1979’da Cezayir ve 1994’te Rusya ile<br />

yaptığı iki özel maçı 1-0’lık skorlarla kaybeden Millî Takımımız,<br />

1997’de Dünya Kupası eleme grubunda Hollanda’yı<br />

1-0 yenerek tarihi bir galibiyete imza atar. 1998’de Avrupa<br />

Şampiyonası eleme grubundaki Almanya maçı da yine tarihi<br />

bir skorla 1-0 ay-yıldızlı takımımız lehine sonuçlanır.<br />

1999’da İrlanda Cumhuriyeti ile oynadığı Avrupa Şampiyonası<br />

elemeleri baraj maçından 0-0’lık beraberlikle ayrılan<br />

Millî Takımımız, rakibini eleyerek finallerin yolunu tutar. 6<br />

Haziran 2001’deki Makedonya maçı ise 3-3 berabere biter.<br />

Belki de bu puan kaybı nedeniyle Bursa Atatürk Stadı tam 8<br />

yıl, 4 ay millî maça hasret kalır. Bu hasret 14 Ekim 2009’da<br />

Dünya Kupası elemelerindeki Ermenistan maçıyla sona erer.<br />

Ay-yıldızlılar, o gün Ermenistan’ı Halil Altıntop ve Servet<br />

Çetin’in golleriyle 2-0 mağlup eder.<br />

STADIn öZeLL‹KLeR‹<br />

Bursa Atatürk Stadyumu, 2010-2011 sezonunda UEFA kriterlerinin<br />

gereği olarak yapılan çalışmalarla modernize edilir.<br />

Toplam seyirci kapasitesi 26 bin 461 kişiye çıkarılır.<br />

Stadyumun 15 adet giriş kapısı ve 41 adet barkod sistemli<br />

turnikesi vardır. 54 iç, 22 dış kamera olmak üzere 76 adet<br />

kamera ile donatılmıştır. Basın tribünü 35 adet koltuklu, 81<br />

adet masalı olarak düzenlenmiştir. 20 Megabitlik ve 10 Megabitlik<br />

yedekli internet, 192 adet kablolu internet imkânı<br />

sağlanmış ve tüm stat çevresinde kullanılabilen hizmet portallı<br />

kablosuz sistem kurulmuştur.<br />

Güvenlik kameraları ve ses sisteminin kontrol edilebildiği bir<br />

güvenlik odası mevcuttur.<br />

Maçın Hakemi<br />

27 Haziran 1968 Wanne-Eickel doğumlu<br />

Alman hakem, Bundesliga’nın en<br />

tecrübeli isimlerinden biri. 1994 yılında<br />

hakemliğe başlayan Kinhöfer, Bundesliga’daki<br />

ilk müsabakasına 23 Eylül<br />

2001 tarihinde çıktı. 2006 yılında FIFA<br />

kokartı takan Kinhöfer’in kariyerinde<br />

yönettiği en önemli maç 2009-10 sezonunda<br />

Werder Bremen ile Bayern Münih<br />

arasında oynanan Almanya Kupası<br />

finali. Alman hakem, 21 Temmuz 2010<br />

tarihinde Mönchengladbach’ta Fenerbahçe<br />

ile Galatasaray arasında oynanan<br />

dostluk maçında da düdük çalmıştı.<br />

Yardımcı Hakemler<br />

Detlef Scheppe, Stefan Lupp<br />

Dördüncü Hakem<br />

Tolga Özkalfa<br />

Türkiye Slovakya<br />

Thorsten<br />

Kinhöfer<br />

35


SLOVAKYA<br />

Kış sporları ve<br />

dağcılık merkezi<br />

Çeklerle birlikteliğini 1993’te sona erdiren Slovakya, 2004’ten<br />

bu yana AB üyesi bir Orta Avrupa ülkesi. 5.3 milyonluk nüfusa<br />

sahip ülke, dağlar ve ormanlarla kaplı coğrafyasının avantajını<br />

bir turizm merkezi olarak kullanıyor. Tatra Dağlarındaki kış<br />

sporları ve dağcılık merkezleri ülkenin dört bir tarafına dağılmış<br />

olan kaplıca ve ılıcalar, koruma altına alınmış tarihi şehirler<br />

ülkeye çok sayıda turist çekiyor.<br />

36<br />

Türkiye Slovakya<br />

Orta Avrupa’da, Polonya’nın güneyinde<br />

yer alan ülke, eski Çekoslovakya’nın bir<br />

parçası. 48 bin 845 kilometrekare yüz ölçüme<br />

sahip küçük ülkenin, Avusturya ile<br />

91, Çek Cumhuriyeti ile 215, Macaristan<br />

ile 515, Polonya ile 444, Ukrayna ile 90<br />

olmak üzere toplam 1.355 kilometre sınır<br />

uzunluğu bulunuyor. Slovakya, denize kıyısı<br />

olmayan bir ülke.


TAR‹H<br />

Slavlar 5. yüzyılda günümüzdeki Slovakya<br />

topraklarına yerleşti. 8. yüzyılda<br />

bölgede kurulan Nitra Prensliği, komşusu<br />

olan Moravya’yla birlikte Büyük<br />

Moravya İmparatorluğu’nu oluşturdu.<br />

1000 yılından sonra Slovakya’nın büyük<br />

bir bölümü Macaristan Krallığı’nın<br />

bir parçası haline geldi. Çek toprakları<br />

da Almanya tarafından işgal edildi.<br />

1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın<br />

komutasındaki Osmanlı Ordusu’nun<br />

Mohaç Savaşı’nı kazanarak<br />

Budin (Budapeşte) kentini ele geçirmesi<br />

sonucu Macaristan’ın büyük bir<br />

bölümü Osmanlı Devleti’ne katıldı.<br />

Macarların geri kalan bölümü Habsburgların<br />

himayesi altında Slovakya<br />

topraklarında yaşadı ve Bratislava<br />

bu bölgenin başkenti rolünü oynadı.<br />

1683-1699 yılları arasındaki savaşları<br />

kaybeden Osmanlılar, Macaristan’dan<br />

geri çekilmek zorunda kaldı. Bu tarihten<br />

sonra Slovakya’nın önemi azaldı.<br />

Ama Slovakya 20. yüzyıla kadar<br />

Macaristan’ın bir parçası olarak Avusturya<br />

İmparatorluğu’nun içinde yaşadı.<br />

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu I.<br />

Dünya Savaşı sonunda yıkılınca 1918<br />

yılında Slovakya, Bohemya, Moravya,<br />

Silezya ve Karpat Rutenya ile birleşerek<br />

Çekoslovakya adında bir ülke haline<br />

geldi. II. Dünya Savaşı’nın başlamasından<br />

sonra Slovakya, Almanya’yla<br />

anlaşarak Çekoslovakya’dan ayrıldı.<br />

Nihayet 9 Mayıs 1945 tarihinde Sovyet<br />

ve Amerikan birlikleri ülkeye girerek<br />

Alman işgaline son verdi. Çekoslovakya<br />

tekrar birleşti. 1948 yılında yönetim<br />

komünistlerin eline geçti. Bu tarihten<br />

sonra, 41 yıl boyunca Çekoslovakya,<br />

Doğu Bloğu’nda yer aldı. 5 Ocak 1968<br />

tarihinde iktidara gelen Alexander<br />

Dubçek siyasi bir liberalleşme dönemi<br />

başlattı. Ancak Prag Baharı adı verilen<br />

bu dönem aynı yılın 20 Ağustos’unda<br />

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği<br />

ve Varşova Paktı müttefiklerinin (Romanya<br />

hariç) ülkeyi işgal etmesi ile<br />

sona erdi. Kasım 1989’da Çekoslovakya<br />

Kadife Devrimi adı verilen kansız<br />

bir devrimle demokrasiye geçti. 1<br />

Ocak 1993 tarihinde ülke barışçı bir<br />

biçimde Çek Cumhuriyeti ve Slovakya<br />

olmak üzere ikiye ayrıldı. Her iki ülkede<br />

geniş çaplı ekonomik reformlar yapıldı.<br />

Slovakya 29 Mart 2004 tarihinde<br />

NATO’ya, 1 Mayıs 2004 tarihinde ise<br />

Avrupa Birliği’ne üye oldu.<br />

F‹Z‹K‹ YAPı<br />

Slovakya topraklarının büyük kısmı dağlarla<br />

kaplı. Dağların yüksekliği kuzeye<br />

gidildikçe artıyor. Ülke topraklarını Tatra<br />

Dağları engebelendiriyor. Ülkenin<br />

en yüksek noktası Tatra Dağlarındaki 2<br />

bin 655 metrelik Gerlachovka Doruğu.<br />

Ülkenin güneybatı ve güneydoğusunda<br />

Michalovce ve Tuna ovaları yer alıyor.<br />

Başlıca akarsuları güneye doğru akan<br />

Vah, Hron, Hornad ve Bodrog’la, kuzeye<br />

doğru akan Poprad. Tuna ve Morava<br />

nehirleri ülkenin güney sınırının bir bölümünü<br />

çiziyor.<br />

İKL‹M<br />

Denizden uzak bir Avrupa ülkesi olan<br />

Slovakya’da diğer Orta Avrupa ülkelerinde<br />

olduğu gibi kışları sert soğukların<br />

hâkim olduğu kara iklimi hüküm<br />

sürüyor. Yazların serin geçtiği ülkede,<br />

yıllık sıcaklık ortalamaları seneden seneye<br />

büyük farklılık gösteriyor. Tuna<br />

Ovası’nda iklim diğer kısımlara göre<br />

daha yumuşak. Dağlık kesimler ise bol<br />

yağış alıyor.<br />

Türkiye Slovakya<br />

37


DOğAL KAYNAKLAR<br />

Ülke topraklarının büyük kısmını işgal<br />

eden dağlar, ormanlarla kaplı. Yüksek<br />

bölgelerdeki iğne yapraklı ağaçlardan<br />

meydana gelen ormanlar, düzlüklere<br />

inildikçe yerini kayın, meşe ve gürgen<br />

ağaçlarından meydana gelen ormanlara<br />

bırakıyor. Ormanlık bölgelerde,<br />

yaban keçisi, yaban domuzu ve yaban<br />

kedisi yaşıyor.<br />

Ülke topraklarını engebelendiren dağlar<br />

zengin maden yataklarına sahip. Rezerv<br />

yönünden zengin olan madenler demir<br />

cevheri, bakır, magnezit, kurşun ve çinko.<br />

Ayrıca cıva, asbest, kalay, bacit, siderit,<br />

perlit, gümüş ve altın yatakları da<br />

işletiliyor. Düzlüklerde az da olsa petrol<br />

ve doğalgaz çıkarılıyor. Sanayinin temel<br />

ihtiyacı olan enerjiyi ise Vah, Orava,<br />

Harnad ve Slana ırmakları üzerinde yer<br />

alan hidroelektrik santralleri karşılıyor.<br />

NüFUS VE SOSYAL HAYAT<br />

Nüfusu 5 milyon 310 bin olan<br />

Slovakya’nın resmi dili Slovakça. Hıristiyan<br />

olan halkın büyük kısmı Katolik.<br />

Ülke nüfusunun yüzde 87’sini Slovaklar<br />

meydana getiriyor ve ağırlıklı olarak<br />

güney bölgelerde yaşıyor. Nüfusun geri<br />

kalan kısmı Macar, Çek, Ukraynalı,<br />

Rus ve Rumen azınlıklardan oluşuyor.<br />

6-15 yaş arasında öğretimin mecburi<br />

38<br />

Türkiye Slovakya<br />

ve parasız olduğu ülkede okuma yazma<br />

oranı % 99.<br />

Ülkenin başşehri Bratislava, nüfus yoğunluğunun<br />

en yüksek olduğu bölge.<br />

Eski Macaristan Krallığının merkezi<br />

olan Bratislava, günümüzde de ülkenin<br />

kültür merkezi olmasının yanı sıra<br />

üç ülkenin (Slovakya, Macaristan ve<br />

Avusturya) sınırına yakın bir bölgede<br />

akan Tuna Nehri’nin kıyısında ulaşım<br />

merkezi olarak önemli bir konumda<br />

bulunuyor.<br />

eKOnOM‹<br />

Slovakya ekonomisi tarım ve hayvancılığa<br />

dayalı. Tarım, ovalarda ve akarsu<br />

vadilerinde yapılıyor. Dağlık olan ülke<br />

topraklarının ancak üçte birlik kısmı<br />

tarıma elverişli. Başlıca tarım ürünleri<br />

buğday, arpa, mısır, şekerpancarı,<br />

çavdar, patates, yulaf, tütün, sebze ve<br />

meyve. Elde edilen tarım ürünleri tüketimin<br />

yüzde 92’sini karşılıyor. Hayvancılık<br />

gelişmiş olup sığır, koyun ve domuz<br />

besiciliği yaygın olarak yapılıyor.<br />

Sanayide, kimya ve makine endüstrisi<br />

gelişmiş durumda. Dağlık bölgelerde<br />

bulunan madenler çıkartılarak işleniyor.<br />

Jaslovske Bohunice’de bir nükleer<br />

enerji santrali bulunuyor. Ağır sanayi<br />

kuruluşları Bratislava ve Kösice şehirlerinde<br />

toplanmış durumda. Toprakla-<br />

rından geçen doğalgaz ve petrol boru<br />

hatlarının geliri ülkenin bu ihtiyaçlarını<br />

karşılıyor. Makine sanayi alanında<br />

takım tezgâhları, nehir gemileri, kamyon<br />

yedek parçaları, televizyonlar, radyolar,<br />

çamaşır makineleri, soğutucular<br />

vb. üretiliyor. Kimya alanında ise azotlu<br />

gübre ve petrokimya kombinaları<br />

önemli yer tutuyor.<br />

Dağların ormanlarla kaplı olduğu ülkede<br />

ormancılığın ekonomide önemli bir<br />

yeri bulunuyor. Ormanlardan kereste<br />

ve kağıt sanayiinin ihtiyacı karşılanıyor.<br />

Slovak Cumhuriyeti’nin daha gelişmiş<br />

durumda olan Çek Cumhuriyeti’nden<br />

ayrılması neticesinde, kardeş ülkeden<br />

mal ve para akımının önemli ölçüde<br />

azalması, ülke ekonomisini biraz olsun<br />

zor durumda bıraksa da Slovaklar<br />

toparlanma yolunda ilerliyor.<br />

Turizm, ülkenin önemli gelir kaynaklarından<br />

birisi. Tatra Dağlarındaki kış<br />

sporları ve dağcılık merkezleri ülkenin<br />

dört bir tarafına dağılmış olan kaplıca<br />

ve ılıcalar, koruma altına alınmış tarihi<br />

şehirler ülkeye çok sayıda turist çekiyor.<br />

Slovak Cumhuriyeti gelişmiş kara ve<br />

demiryolu ağına sahip. Nehir taşımacılığı<br />

ulaşımda önemli yer tutuyor. Bratislava,<br />

Lucunec, Zilina, Zloven, Poprad<br />

ve Kösice şehirlerinde havaalanı<br />

bulunuyor.


MAÇ <strong>DOKSAN</strong> DAKİKA<br />

DESTEĞİMİZ <strong>SONSUZ</strong>!<br />

MİLLİ <strong>TAKIMLAR</strong> TEKNOLOJİ TEDARİKÇİSİ<br />

444 55 99<br />

facebook.com/teknosa<br />

twitter.com/teknosa<br />

teknosa.com<br />

MiLLiLERiMiZiN HEP YANINDAYIZ!<br />

Türkiye Slovakya<br />

39


40<br />

Adı / Player Name Doğum Tarihi / Date of birth Kulübü / Club Millilik ve Gol / App&Goal<br />

Kaleci / Goalkeeper<br />

Jan Mucha 05.12.1982 FC Everton 32/0<br />

Dusan Pernis 28.11.1984 FC Dundee United 4/0<br />

Savunma / Defender<br />

Marek Cech 26.01.1983 Trabzonspor 48/5<br />

Peter Pekarik 30.10.1986 Kayserispor 36/1<br />

Martin Skrtel 15.12.1984 FC Liverpool 52/5<br />

Kornel Salata 24.01.1985 FK Rostov 16/0<br />

Tomas Hubocan 17.09.1985 Zenit 14/0<br />

Radoslav Zabavnik 16.09.1980 FSV Mainz 05 53/1<br />

Orta Saha / Midfielder<br />

Juraj Kucka 26.02.1987 FC Genoa 20/1 83/19<br />

Marek Hamsik 27.07.1987 SSC Napoli 51/8<br />

Vladimir Weiss 30.11.1989 Espanyol 23/1<br />

Robert Jez 10.06.1981 Polonia Warsaw 8/3<br />

Miroslav Stoch 19.10.1989 Fenerbahçe 27/3<br />

Kamil Kopunek 18.05.1984 Slovan Bratislava 15/2<br />

Michal Breznanik 16.12.1985 Slovan Liberec -/-<br />

Forvet / Forward<br />

Filip Holosko 17.01.1984 Beşiktaş 54/7<br />

Stanislav Sestak 16.12.1982 Bursaspor 43/11<br />

Marek Bakos 15.04.1983 Viktoria Plzen -/ -<br />

Türkiye Slovakya<br />

Slovakya Milli Takımı Kadrosu


Türkiye Slovakya<br />

41


42<br />

Dört kez kazandık<br />

ömer ALTAy<br />

Türkiye Slovakya<br />

hiç kaybetmedik<br />

Çekoslovakya'nın ikiye bölünmesinin ardından ortaya çıkan<br />

Slovakya ile bugüne kadar biri özel toplam 5 maç oynadık.<br />

Bu maçların dördünü kazanırken, birinde de berabere kaldık.<br />

Attığımız 7 gole karşılık kalemizde sadece 1 gol gördük.<br />

Bölünmeden önce ise Çekoslovakya ile birini kazanıp ikisinde<br />

berabere kaldığımız, altısını ise kaybettiğimiz 9 maç bulunuyor.<br />

Bu maçlardaki gol bilançosu ise 16'ya 2 aleyhimizde.<br />

Türkiye - Slovakya A Millî Maçları<br />

Tarih Maç Skor Organizasyon<br />

24.03.2001 Türkiye-Slovakya 1-1 Dünya Kupası Grup Eleme<br />

01.09.2001 Slovakya-Türkiye 0-1 Dünya Kupası Grup Eleme<br />

07.09.2002 Türkiye-Slovakya 3-0 Avrupa Şampiyonası Grup Eleme<br />

07.06.2003 Slovakya-Türkiye 0-1 Avrupa Şampiyonası Grup Eleme<br />

20.05.2008 Türkiye-Slovakya 1-0 Özel Maç


İlk randevuda yenişemedik<br />

Slovakya ile ilk buluşmamız, efsaneler arasına gireceğimiz<br />

2002 Dünya Kupası’nın eleme grubunda gerçekleşti. Şenol<br />

Güneş yönetimindeki Millî Takımımız, o elemelerde Moldova,<br />

İsveç, Azerbaycan, Slovakya ve Makedonya ile aynı grupta<br />

yer almış, ilk üç maçında Moldova’yı 2-0, Azerbaycan’ı<br />

da 1-0 yenerken, İsveç’le deplasmanda 1-1 berabere kalarak<br />

başarılı bir başlangıç yapmıştı. Ali Sami Yen Stadı’ndaki Slovakya<br />

maçı grup birinciliğimiz için son derece kritikti.<br />

Tribünleri dolduran taraftarların coşkusuna karşılık, Millî Takımımız<br />

oldukça tutuktu. 8. dakikada Varga’nın endirekt serbest<br />

vuruştan kalemize yolladığı top Ümit Davala’ya çarparak<br />

hızını kaybediyor ve Rüştü’ye kontrol kolaylığı sağlıyor,<br />

30. dakikada ise Szilard Nemeth’in şutunda ağlarla kucaklaşmak<br />

üzere olan topu Rüştü, müthiş bir hamleyle çeliyordu.<br />

İlk yarının sonlarında Pinte ceza sahamıza sokulurken sağ<br />

çaprazdan sert bir şut çıkarıyor, Rüştü yine mükemmel bir<br />

kurtarışa imza atarak devrenin golsüz bitmesini sağlıyordu.<br />

İkinci yarıda ise adeta sahada başka bir Türkiye vardı. Slovakya<br />

kalesine dalga dalga çarpan ataklarımızdan birinde, kronometreler<br />

53. dakikayı gösterirken, Fatih sağ çaprazdan girdiği<br />

rakip ceza sahasında düşürülünce Polonyalı hakem Wojcik<br />

penaltıya hükmediyor, atışı kullanan Hakan Şükür, kaleciyi<br />

ters köşeye yatırarak Millî Takımımızı 1-0 öne geçiriyordu..<br />

Ancak bu gol Millî Takımımıza pek iyi gelmemişti. Anlamsız<br />

bir panik havasında, savunmada açıklar vermeye başlamıştık.<br />

69’da Szilard Nemeth, derin bir pasla buluşup Rüştü ile karşı<br />

karşıya kaldığı anda vuruyor, kalecimiz başarılı bir müdahaleyle<br />

topu kornere çeliyordu. Labant’ın soldan kullandığı köşe<br />

atışında kalemizin önünde yaşanan karambolde Tomaschek’in<br />

vuruşuna ise Rüştü’nün de yapacağı bir şey kalmıyordu. Yeniden<br />

toparlanıp oyun üstünlüğünü ele alan Millî Takımımız,<br />

74’te Ümit Davala’nın şutunda kaleci König’e, son dakikada<br />

da Ogün’ün şutunda kale direğine takılıyor ve maç 1-1 tamamlanıyordu.<br />

Bu maçın ardından grubun zirvesini Türkiye,<br />

İsveç ve Slovakya 8’er puanla paylaşıyordu.<br />

24 Mart 2001, Dünya Kupası grup eleme maçı<br />

Türkiye 1 - 1 Slovakya<br />

Stat<br />

İstanbul, Ali Sami Yen<br />

Hakemler<br />

Ryszard Wojcik, Maciej Wierbowski, Jacek Pociegiel<br />

(Polonya)<br />

Türkiye<br />

Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Galatasaray), Alpay<br />

Özalan (Aston Villa), Bülent Korkmaz (Galatasaray) - Okan<br />

Buruk (Galatasaray) “Arif Erdem (Galatasaray dk. 79)”, Ümit<br />

Davala (Galatasaray), Ogün Temizkanoğlu (Fenerbahçe,<br />

Kaptan), Ergün Penbe (Galatasaray) “Tayfun Korkut (Real<br />

Sociedad dk. 82)”, Abdullah Ercan (Fenerbahçe) - Hasan Şaş<br />

(Galatasaray), Hakan Şükür (Inter)<br />

Slovakya<br />

König - Karhan, Labant, Valachovic, Varga - Dzurik, Demo<br />

(Peter Nemeth dk. 90), Tomaschek, Gresko - Szilard Nemeth,<br />

Pinte Goller<br />

Hakan Şükür (dk.53 penaltıdan), Tornaschek (dk.69)<br />

Sarı Kart<br />

Bülent (Türkiye)<br />

Türkiye Slovakya<br />

43


Rüştü<br />

tuttu,<br />

Hakan<br />

attı<br />

Dünya Kupası elemelerinde 1-1’lik Slovakya beraberliğinin<br />

ardından Millî Takımımız Makedonya’yı deplasmanda 2-1,<br />

Azerbaycan’ı ise iç sahada 3-0 yeniyor, ancak iç sahadaki<br />

3-3’lük Makedonya beraberliği hesapları alt üst ediyordu.<br />

Şimdi Bratislava’da oynanacak Slovakya maçı daha da<br />

fazla önem kazanmıştı. Bu maçtan galibiyetle ayrılmak,<br />

Slovakya’yı devre dışı bırakarak grup ikinciliğini garanti altına<br />

almak anlamına geliyordu.<br />

Bu defa iyi başlayan taraf Millî Takımımız olmuştu. 21’de<br />

Hasan Şaş’ın, 33’te Ogün Temizkanoğlu’nun kaleyi sıyırarak<br />

auta giden şutları gelecek golün habercisi gibiydi. Nitekim<br />

iki dakika sonra beklenen gol de geldi. Gresko’nun<br />

hatalı geri pasını yakalayan Yıldıray Baştürk’ün mükemmel<br />

pasıyla ceza sahasına giren Hakan Şükür, plase bir vuruşla<br />

kaleci Bucek’i avladı: 1-0. Dört dakika sonra Ümit<br />

Davala’nın ortasında Hakan Şükür’ün kafa vuruşunu son<br />

anda çelen Bucek farkın açılmasını önleyen adamdı. 38’de<br />

bu defa Karhan’ın şutunda Rüştü çıktı sahneye. 39’da Rüştü<br />

ile Nemeth hava topuna birlikte çıkıyor, top ağlarımızı<br />

buluyor ancak Portekizli hakem faul gerekçesiyle gol kararı<br />

vermiyordu.<br />

İkinci yarıda ise ciddi bir Slovakya baskısı ve kalesinde<br />

devleşen bir Rüştü Reçber vardı. 62’de Janocko’nun, 63’te<br />

Karhan’ın gollük vuruşlarına “dur” diyen adamdı Rüştü<br />

Reçber.<br />

Millî Takımımız, 72’de büyük bir fırsatı tepti. Abdullah’ın<br />

ortaladığı topa hamle yapan Hakan Şükür, Timko tarafından<br />

düşürülüyor ve Portekizli hakem bu pozisyona penaltı<br />

kararı veriyor, ancak atışı kullanan Hakan topu auta atıyordu.<br />

80’de Oravec’in yakın mesafeden sert şutunu Rüştü<br />

mükemmel kurtarıyor ve Millî Takımımız bu zorlu maçtan<br />

1-0’lık galibiyetle ayrılıyordu.<br />

44<br />

Türkiye Slovakya<br />

1 Eylül 2001, Dünya Kupası grup eleme maçı<br />

Slovakya 0 - 1 Türkiye<br />

Stat<br />

Bratislava, Sloven<br />

Hakemler<br />

Vittor Manuel Melo Pereira, Carlos Manuel Perreira<br />

Matos, Bertino Cunha Miranda (Portekiz)<br />

Slovakya<br />

Bucek - Karhan, Kozak, Timko (Labant dk. 78), Varga - Demo,<br />

Bali (Pinte dk. 46), Szilard Nemeth (Vittek dk. 46), Gresko -<br />

Janocko, Oravec<br />

Türkiye<br />

Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Real Mallorca), Ümit<br />

Özat (Fenerbahçe), Alpay Özalan (Aston Villa) - Ümit Davala<br />

(Galatasaray), Tayfur Havutçu (Beşiktaş), Ogün Temizkanoğlu<br />

(Fenerbahçe, Kaptan) “ Tayfun Korkut (Real Sociedad dk. 87)”,<br />

Yıldıray Baştürk (Bayer Leverkusen) “Nihat Kahveci (Beşiktaş dk.<br />

60)”, Abdullah Ercan (Fenerbahçe) - Hasan Şaş (Galatasaray)<br />

“Arif Erdem (Galatasaray dk. 77)” Hakan Şükür (Inter)<br />

Gol<br />

Hakan Şükür (dk.35)<br />

Sarı Kartlar<br />

Pinte (Slovakya), Ogün Temizkanoğlu (Türkiye)


En rahat<br />

galibiyet<br />

Millî Takımımız, tıpkı tarihindeki en büyük başarısını<br />

elde ettiği 2002 Dünya Kupası finallerinin elemesinde<br />

olduğu gibi 2004 Avrupa Şampiyonası’nın elemelerinde<br />

de Slovakya ile aynı grupta yer aldı. Eski gruptan<br />

Makedonya da yine aynı yerdeydi. Yeni rakipler<br />

ise İngiltere ve Liechtenstein’dı.<br />

Ay-yıldızlılar dünya üçüncülüğünün ardından hazırlık<br />

maçında Gürcistan’ı 3-0 yenmiş ve 7 Eylül 2002<br />

günü grubun ilk müsabakasında Slovakya karşısına<br />

çıkmıştı. Ancak maç öncesi gelen Sakaryaspor’un<br />

kaza yaptığı, ölü ve yaralıların bulunduğu haberi<br />

Millî Takımımızı stat yolundaki otobüste yakalamış<br />

ve moralleri bozmuştu. Lâkin yapılacak bir şey yoktu.<br />

Sahaya çıkılacak, 90 dakika elden gelenin en iyisiyle<br />

tamamlanmaya çalışılacaktı. Nitekim öyle de oldu.<br />

Forvette yer alan Arif Erdem-Serhat Akın ikilisi hareketli<br />

yapılarıyla Slovakya defansını şaşkına çevirmiş,<br />

rakip ceza sahasında cirit atmaya başlamıştı. Slovakya<br />

kalecisi Bucek zor anlar yaşıyordu. 14. dakikada<br />

Arif’in sağdan ceza alanına gönderdiği topa savunma<br />

müdahale edemiyor, arka direkte topla buluşan<br />

Serhat, yerden düzgün bir vuruşla skoru 1-0’a getiriyordu.<br />

Bu gol aynı zamanda Serhat Akın’ın A Millî<br />

Takım formasıyla yaptığı ilk sayı olarak da geçmişti<br />

kayıtlara.<br />

Ataklarımızın ardı arkası kesilmiyor, Slovakya’nın ilk<br />

tehlikeli pozisyonu ise 36. dakikada yaşanıyordu.<br />

Janocko’nun ceza sahası dışından kullandığı serbest<br />

atışta baraja çarpan top az farkla kornere çıkmış ve<br />

bu tehlike savuşturulmuştu. İlk yarı böyle bitecek<br />

zannedilirken bu kez pası veren Serhat, golü atan ise<br />

Arif oluyor ve millîlerimiz soyunma odasına 2-0’lık<br />

üstünlükle giriyordu.<br />

İkinci yarıda da oyunun hâkimi Millî Takımımızdı.<br />

65. dakikada sağ kanattan son çizgiye inen Nihat<br />

Kahveci’nin kale alanına ortaladığı topla buluşan<br />

maçın yıldızı Arif Erdem, plase bir vuruşla skoru belirliyordu:<br />

3-0.<br />

7 Eylül 2002, Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı<br />

Türkiye 3 - 0 Slovakya<br />

Stat<br />

İstanbul, Ali Sami Yen<br />

Hakemler<br />

Antonio Jesus Lopez Nieto, Victoriano Giraldez Carrasco,<br />

Salvador Chirini Rivera (İspanya)<br />

Türkiye<br />

Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Fenerbahçe), Alpay<br />

Özalan (Aston Villa), Bülent Korkmaz (Galatasaray, Kaptan),<br />

Hakan Ünsal (Galatasaray) - Okan Buruk (Inter) “Nihat<br />

Kahveci (Real Sociedad dk. 63)”, Yıldıray Baştürk (Bayer<br />

Leverkusen), Tugay Kerimoğlu (Blackburn Rovers), Emre<br />

Belözoğlu (Inter) “Cihan Haspolatlı (Galatasaray dk. 78)” -<br />

Arif Erdem (Galatasaray), Serhat Akın (Fenerbahçe) “Ümit<br />

Davala (Galatasaray dk. 87)”<br />

Slovakya<br />

Bucek - Karhan, Spilar, Cisoski, Dzurik - Labant (Michalik<br />

dk. 60), Kisel, Kozlej (Reiter dk. 55), Gresco (Hlinka dk.<br />

72) - Janocko, Vittek<br />

Goller<br />

Serhat Akın (dk. 14),<br />

Arif Erdem (dk.45 ve 65)<br />

Türkiye Slovakya<br />

45


2004 Avrupa Şampiyonası elemelerine 3-0’lık Slovakya galibiyetiyle<br />

başlayan Millî Takımımız, ardından Makedonya’yı<br />

2-1, Liechtenstein’ı 5-0 yenmiş, o güne dek hiç yenemediği<br />

hatta gol bile atamadığı İngiltere’den ise 2-0’lık yenilgiyle<br />

dönmüştü. Grup ikinciliği şansımızın sürmesi için Bratislava’daki<br />

Slovakya maçının en azından kaybedilmemesi gerekiyordu.<br />

Oyuna hızlı giren ve henüz 2. dakikada gole çok<br />

yaklaşan ise Slovaklardı. Demo’nın ceza alanı üzerinden çok<br />

sert şutunu Rüştü Reçber son anda çıkarıyor ve şok bir gole<br />

izin vermiyordu.<br />

O şok golü bulacak taraf ise Millî Takımımız olacaktı. 11. dakikada<br />

sağ kanatta savunmanın arkasına sarkan Yıldıray Baştürk,<br />

topu ceza sahasındaki Okan Buruk’a aktarıyor, bugünün<br />

Millî Takım antrenörünün plase vuruşu kaleci König’den<br />

46<br />

Türkiye Slovakya<br />

7 Haziran 2003, Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı<br />

Slovakya 0 - 1 Türkiye<br />

Stat<br />

Bratislava, Sloven<br />

Hakemler<br />

Treje Hauge, Steinar Holvik, Ole Herman Borgan<br />

(Norveç)<br />

Slovakya<br />

König - Zeman, Petras, Hlinka (Vittek dk. 46), Karhan (Mintal<br />

dk. 71) - Michalik (Kisel dk. 77), Janocko, Demo, Labant -<br />

Klimpl, Szilard Nemeth<br />

Türkiye<br />

Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Fenerbahçe),<br />

Bülent Korkmaz (Galatasaray, Kaptan), Alpay Özalan<br />

(Aston Villa), Ergün Penbe (Galatasaray) - Okan Buruk<br />

(Inter) “Tayfun Korkut (Real Sociedad dk. 58)”, Yıldıray<br />

Baştürk (Bayer Leverkusen) “Volkan Arslan (Galatasaray dk.<br />

80)”, Tugay Kerimoğlu (Blackburn Rovers), Emre Belözoğlu<br />

(Inter) “İbrahim Üzülmez (Beşiktaş dk. 88)” - Nihat<br />

Kahveci (Real Sociedad), Hakan Şükür (Blackburn Rovers)<br />

Gol<br />

Nihat Kahveci (dk. 11)<br />

Penaltı Golleri<br />

Klimpl, Demo (Slovakya), Yıldıray Baştürk, Okan Buruk,<br />

Emre Belözoğlu (Türkiye)<br />

3 puanlık gol<br />

Nihat’tan<br />

dönüyor, yetişen Nihat Kahveci bekletmeden yaptığı vuruşla<br />

skoru 1-0’a getiriyordu. İlk yarı da bu skorla bitmişti.<br />

İkinci yarıda Millî Takımımızın giderek yorulduğu gözleniyor,<br />

Slovakya atakları giderek sıklaşıyor ancak Bülent Korkmaz ve<br />

Rüştü Reçber’in dikkatli oyunları rakibe beraberlik fırsatı tanımıyordu.<br />

Teknik Direktörümüz Şenol Güneş de ilerleyen dakikalarda<br />

yorulan Okan Buruk’un yerine Tayfun Korkut’u, Yıldıray<br />

Baştürk’ün yerine de Volkan Arslan’ı alarak orta sahayı diri<br />

tutmaya çalışıyordu. Volkan Arslan’ın yanı sıra son dakikalarda<br />

Emre Belözoğlu’nun yerine oyuna giren İbrahim Üzülmez de<br />

ilk A Millî Takım tecrübelerini bu maçta yaşıyordu. Maç 1-0 üstünlüğümüzle<br />

sona ermiş ve Millî Takım puanını 12’ye yükseltirken<br />

Slovakya 6 puanda kalmıştı. Bu galibiyet millîlerimize en<br />

azından grup ikinciliği için büyük bir avantaj sağlamıştı.


48<br />

Türkiye Slovakya<br />

Özel maç, güzel skor<br />

Slovakya ile son buluşmamız yine bir destanın öncesine geldi.<br />

Millî Takımımız, yarı final oynadığı 2004 Avrupa Şampiyonası<br />

finalleri öncesinde Almanya’da bir dizi hazırlık maçı<br />

yaptı. Bu maçlardan birisinde de Slovakya ile karşılaştı. 20<br />

Mayıs 2008 günü Bielefeld kentindeki Schüco Arena Stadı’ndaki<br />

maçta takımımızın arkasında yoğun bir gurbetçi<br />

desteği vardı. Fatih Terim yönetimindeki ay-yıldızlıların karşısındaki<br />

Slovakya takımında yakından tanıdığımız Stefen<br />

Senecky, Stanislav Sestak, Marek Cech ve Robert Vittek gibi<br />

oyuncular ilk on birde yer alırken, yedekler arasındaki Filip<br />

Holosko da son 12 dakikada oyuna girdi. Maça hızlı başlayan<br />

Millî Takımımız, daha ilk dakikada gole yaklaştı ama<br />

Kazım’ın ortasında kaleci Senecky, Semih’ten önce davranarak<br />

topa hâkim oldu. 8. dakikada yine Kazım ortaladı,<br />

Semih bu defa kafayı vurdu ama kaleyi tutturamadı. Bir dakika<br />

sonra Semih bu kez Mevlüt’ün ortasında topa kafayı<br />

vurdu ama top yine auta çıktı.<br />

20 Mayıs 2008, Özel maç<br />

Slovakya 0 - 1 Türkiye<br />

Stat<br />

Bielefeld, Schüco Arena<br />

Hakemler<br />

Michael Weiner, Matthias Anklam, Sascha Thielert<br />

(Almanya)<br />

Slovakya<br />

Senecky - Kravcik, Skrtel, Hubocan, Zabavnik - Petras (Novak<br />

dk. 90), Hamsik, Mintal (Jakubko dk. 68), Cech (Zofcak dk. 68)<br />

- Sestak (Kolbas dk. 86), Vittek (Holosko dk. 78)<br />

Türkiye<br />

Rüştü Reçber (Beşiktaş) - İbrahim Kaş (Beşiktaş) “Sabri<br />

Sarıoğlu (Galatasaray dk. 46)”, Gökhan Zan (Beşiktaş),<br />

Emre Güngör (Galatasaray), Hakan Balta (Galatasaray)<br />

“Uğur Boral (Fenerbahçe dk. 78)” - Kazım Kazım<br />

(Fenerbahçe), Mehmet Topal (Galatasaray) “Emre<br />

Belözoğlu (Newcastle dk. 46)”, Mehmet Aurelio<br />

(Fenerbahçe), Tuncay Şanlı (Middlesbrough) “Arda Turan<br />

(Galatasaray dk. 73)” - Mevlüt Erdinç (Sochaux) “Gökdeniz<br />

Karadeniz (Rubin Kazan dk. 46)”, Semih Şentürk<br />

(Fenerbahçe) “Halil Altıntop (Schalke 04 dk. 65)”<br />

Gol<br />

Hakan Balta (dk. 63)<br />

Sarı Kartlar<br />

Gökdeniz Karadeniz (Türkiye), Skrtel (Slovakya)<br />

Slovakların ilk yarıdaki tek tehlikesi bir köşe atışında geldi.<br />

26. dakikada penaltı noktası üzerinden Skrtel’in yaptığı kafa<br />

vuruşunda kaleci Rüştü üzerine gelen topu parmaklarıyla kornere<br />

çeldi ve devre 0-0 sona erdi. İkinci yarıda da daha etkili<br />

oynayan taraf bizimkilerdi. 63. dakikada Sabri’nin sağ taraftan<br />

ortasında, defanstan seken topu ceza alanı dışında önünde<br />

bulan Hakan Balta, çok sert bir şutla ağları havalandırdı: 1-0.<br />

81. dakikada Zofcak’ın soldan ortasında penaltı noktası üzerinde<br />

iyi yükselen Petras’ın kafa vuruşunda, Rüştü son anda<br />

topu kornere çelmeyi başardı. 87’de Emre Belözoğlu’nun<br />

kullandığı serbest atışta ceza alanı içinde topla buluşan<br />

Arda’nın röveşatası yandan dışarı gitti. 90’da Rüştü’nün kullandığı<br />

uzun degajda Slovakya defansının hatası sonucunda<br />

topu önünde bulan Halil’in çok sert şutunda kaleci Senecky<br />

meşin yuvarlağı güçlükle çeldi ve 90 dakika Millî Takımımızın<br />

1-0 üstünlüğü ile sona erdi.


YÜREĞİYLE OYNAYANLARA<br />

YÜREKTEN DESTEK<br />

TTNET’TEN!<br />

Sadece Türk Milli Futbol Takımları’nın değil, pencereden “gooool” diye bağırmaların,<br />

tek yürek olmanın, heyecan dolu sessizliklerin, birlikte üzülmenin, sevinmenin,<br />

sevinç gözyaşlarının, bitmeyen kutlamaların, yüzlerdeki boyaların da sponsoruyuz.<br />

Yüreğini sahaya koyan Milli Takımımıza başarılar dileriz.<br />

www.ttnet.com.tr | 444 0 375


D Grubu<br />

<strong>TAKIMLAR</strong><br />

Türkiye<br />

Hollanda<br />

Estonya<br />

Macaristan<br />

Romanya<br />

Andorra<br />

6 eylül 2013<br />

Türkiye - Andorra<br />

Romanya - Macaristan<br />

Estonya - Hollanda<br />

07 eylül 2012<br />

Andorra - Macaristan<br />

Estonya - Romanya<br />

Hollanda - Türkiye<br />

12 ekim 2012<br />

Türkiye - Romanya<br />

Estonya - Macaristan<br />

Hollanda - Andorra<br />

22 Mart 2013<br />

Macaristan - Romanya<br />

Andorra - Türkiye<br />

Hollanda - Estonya<br />

11 ekim 2013<br />

Andorra - Romanya<br />

Estonya - Türkiye<br />

Hollanda - Macaristan<br />

10 eylül 2013<br />

Macaristan - Estonya<br />

Romanya - Türkiye<br />

Andorra - Hollanda<br />

11 eylül 2012<br />

Türkiye - Estonya<br />

Romanya - Andorra<br />

Macaristan - Hollanda<br />

16 ekim 2012<br />

Romanya - Hollanda<br />

Macaristan - Türkiye<br />

Andorra - Estonya<br />

26 Mart 2013<br />

Türkiye - Macaristan<br />

Estonya - Andorra<br />

Hollanda - Romanya<br />

15 ekim 2013<br />

Türkiye - Hollanda<br />

Romanya - Estonya<br />

Macaristan - Andorra


www.tff.org


‘Coca-Cola’ The Coca-Cola Company’nin tescilli markasıdır.<br />

Akademi Ligi Türkiye Futbol Federasyonu’nun markasıdır.<br />

iyi birey, iyi vatandaş,<br />

iyi futbolcu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!