avrupa insan hakları mahkemesi - Yargıtay
avrupa insan hakları mahkemesi - Yargıtay
avrupa insan hakları mahkemesi - Yargıtay
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ<br />
İKİNCİ DAİRE<br />
KEPENEKLİOĞLU VE CANPOLAT - TÜRKİYE<br />
(Başvuru no: 35363/02)<br />
KARAR<br />
STRAZBURG<br />
6 Eylül 2005<br />
Bu karar, AİHS’nin 44 § 2. maddesi uyarınca kesinlik kazanacaktır. Üzerinde şekle ilişkin<br />
değişiklik yapılabilir.<br />
Kepeneklioğlu ve Canpolat – Türkiye Davası’nda<br />
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Daire),<br />
Başkan J.-P. COSTA,<br />
Yargıçlar R. TÜRMEN,<br />
K. JUNGWIERT,<br />
M. UGREKHELIDZE,<br />
A. MULARONI,<br />
E. FURA-SANDSTRÖM,<br />
D. POPOVIC ve
Bölüm Sekreter Yardımcısı S. NAISMITH’in katılımı ile kapalı oturumda 5 Temmuz<br />
2005 tarihinde toplanmış ve anılan tarihte izleyen kararı almıştır:<br />
USUL<br />
1.Dava, Adem Kepeneklioğlu ve Mehmet Hakan Canpolat isimli iki Türk vatandaşı<br />
tarafından 7 Ağustos 2002 tarihinde, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesi’nin<br />
(“Sözleşme”) 34. maddesine dayanarak Türkiye aleyhine AİHM’ye yapılan başvurudan (no.<br />
35363) kaynaklanmaktadır.<br />
2.Başvuranlar, İstanbul Barosu’na bağlı Y. Hoş isimli avukat tarafından temsil<br />
edilmiştir. Türk Hükümeti (“Hükümet”), bu dava için bir Ajan tayin etmemiştir.<br />
3. 8 Temmuz 2004 tarihinde, AİHM, başvurunun kısmen kabuledilmez olduğunu ilan<br />
etmiş ve bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından makul süre içinde adil bir yargılama<br />
yapılmaması, masumiyet karinesinin gözetilmemiş olması, savunmanın hazırlanması için<br />
yetersiz imkan olması ve tutukluluk süresince yasal yardımın olmamasına ilişkin şikayetleri<br />
bildirmeye karar vermiştir. AİHM, AİHS’nin 29 § 3. maddesini uygulayarak başvurunun<br />
kabuledilebilirliğini ve esaslarını birlikte ele almaya karar vermiştir.<br />
4. Gerek başvuranlar, gerekse Hükümet, görüşlerini zaman sınırının aşılmasından<br />
sonra bildirmiştir. Dolayısıyla, bunlar dava dosyasına konulmamıştır.<br />
5. 1 Kasım 2004 tarihinde, AİHM, Dairelerinin kompozisyonunu değiştirmiştir<br />
(Madde 25 § 1). Bu dava, yeni oluşturulmuş İkinci Daire’ye tevzi edilmiştir (Madde 52 § 1).<br />
OLAYLAR<br />
I.DAVA ŞARTLARI<br />
6. Adem Kepeneklioğlu ve Mehmet Hakan Canpolat isimli başvuranlar Türk<br />
vatandaşıdır ve sırasıyla 1954 ve 1964 doğumludur. AİHM’ye başvurduklarında, Türkiye’de<br />
tutuklu idiler.<br />
7. 29 ve 30 Haziran 1992’de başvuranlar, İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı<br />
polisler tarafından gözaltına alınmışlardır. 13 Temmuz 1992 tarihinde, tutuklu<br />
yargılanmalarına karar verilmiştir.<br />
8. 27 Temmuz 1992 tarihinde, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı, inter alia<br />
tasarlayarak adam öldürme ve silahlı soygunun yanı sıra, yasadışı terör örgütü mensupları<br />
olmakla suçlayan bir iddianame hazırlamıştır.<br />
9. 25 Kasım 1992 tarihinde, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, başvuranlar ve<br />
diğer üç zanlının yargılanmasına başlamış ve başvuranların tutukluluk halinin uzatılmasına<br />
karar vermiştir.<br />
10. 3 Nisan 1998 tarihinde, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, başvuranları, Türk<br />
Ceza Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca mahkum etmiş ve ölüm kararı vermiştir.<br />
11. 10 Mart 1999’da, <strong>Yargıtay</strong>, kararı bozmuştur.
12. 12 Haziran 2001 tarihinde, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, bu kişileri aynı<br />
suçlardan mahkum etmiştir.<br />
13. 4 Şubat 2002 tarihinde, başvuranların temyizi üzerine, <strong>Yargıtay</strong>, Devlet Güvenlik<br />
Mahkemesi’nin kararını onamıştır.<br />
II. İLGİLİ İÇ HUKUK<br />
14. İlgili iç hukuka ilişkin kapsamlı açıklama, Demirel - Türkiye (no. 39324/98, §§ 47-<br />
49, 28 Nisan 2003) ile Özel – Türkiye (no. 42739/98, §§ 20-21, 7 Kasım 2002) kararlarında<br />
bulunabilir.<br />
HUKUK<br />
15. Başvuranlar, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından “makul süre” içinde<br />
yargılanmadıklarından şikayetçi olmuşlardır. Yargılama süresince tutuklu olduklarından<br />
dolayı, masumiyet karinesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Ayrıca, avukatları ile<br />
görüşmelerine katı sınırlamalar getirildiği ve bunun savunmalarını hazırlamalarını<br />
engellediğini öne sürmüşlerdir. Polis gözaltında bulundukları sürede, Cumhuriyet Savcısı<br />
huzurunda ve birinci derece <strong>mahkemesi</strong>ne ilk defa çıktıklarında, kendilerine bir avukata<br />
danışma imkanı verilmediğini iddia etmişlerdir. Son olarak, soruşturmada şahitlerin<br />
sorgulanmadığını iddia etmişlerdir. Şikayetlerine ilişkin olarak, başvuranlar, AİHS’nin 6 §§<br />
1., 2. ve 3 (b), (c) ve (d) maddelerine atıfta bulunmuşlardır. Sözkonusu maddelerin ilgili<br />
bölümleri şöyledir:<br />
“1.Herkes, …, … cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar<br />
verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının<br />
makul bir süre içinde, … görülmesini istemek hakkına sahiptir…<br />
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz<br />
sayılır.<br />
3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:<br />
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak;<br />
c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından<br />
yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve<br />
adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para<br />
ödemeksizin yardımından yararlanabilmek;<br />
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia<br />
tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını<br />
istemek;<br />
I.KABULEDİLEBİLİRLİK<br />
16. AİHM, bu şikayetlerin, belirlenmesi, esaslarının incelenmesini gerektiren, AİHS<br />
kapsamında ciddi olgusal ve hukuki konular ortaya koyduğu kanısındadır. Dolayısıyla, bu
şikayetlerin AİHS’nin 35 § 3. maddesi kapsamında temelsiz olmadığı sonucuna varmıştır.<br />
Kabuledilmez olduklarının ilanı için herhangi bir temel tespit edilmemiştir.<br />
II. 6. MADDENİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİALARI<br />
A.İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile<br />
yargılamaların adil olmasına ilişkin<br />
17.Başvuranlar, kendilerini yargılayıp mahkum eden İstanbul Devlet Güvenlik<br />
Mahkemesi heyetinde askeri hakim bulunmasından dolayı adil yargılanma <strong>hakları</strong>nın ihlal<br />
edildiğinden şikayetçi olmuşlardır.<br />
18.Hükümet, belirli zaman sınırı içinde görüşünü bildirmemiştir.<br />
19. AİHM, geçmişte, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin komposizyonuna ilişkin<br />
benzer başvuruları incelediğini ve 6 § 1. maddenin ihlal edildiğini tespit ettiğini not eder (bkz<br />
diğerlerinin yanı sıra, yukarıda anılan Özel, §§ 33-34 ve Özdemir – Türkiye, no. 59659/00, §§<br />
35-36, 6 Şubat 2003).<br />
20. AİHM, bu davada farklı bir sonuca varmak için herhangi bir sebep bulunmadığı<br />
kanısındadır. Yasadışı bir örgüte yardım ve yataklık yapmaktan ötürü Devlet Güvenlik<br />
Mahkemesi’nde yargılanan başvuranların bir ordu mensubu ile Askeri Mahkeme üyesinin<br />
bulunduğu bir heyet tarafından yargılanmaları hususunda endişeli olmaları anlaşılabilir. Bu<br />
açıdan, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin, davanın niteliğiyle ilgili olmayan<br />
mülahazalardan etkilenmiş olabileceğinde endişe duymuş olabilirler. Diğer bir ifadeyle,<br />
başvuranların, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin bağımsız ve tarafsız olmamasına ilişkin<br />
endişeleri objektif olarak haklı görülebilir (bkz. Incal – Türkiye 9 Haziran 1998 kararı,<br />
Reports of Judgments and Decisions 1998-IV, s. 1573, § 72 in fine).<br />
21. Dolayısıyla, AİHM, 6 § 1. maddenin ihlal edildiği sonucuna varmıştır.<br />
B.Yargılamanın adilliğine ilişkin<br />
22. Başvuranların bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma <strong>hakları</strong>nın<br />
ihlal edilmiş olduğu tespitinden hareketle, AİHM, başvuranların, 6 §§ 2. ve 3 (b), (c) ve (d)<br />
maddeleri kapsamında yaptığı diğer şikayetleri incelemenin gerekli olmadığına karar<br />
vermiştir (bkz. yukarıda anılan Incal, § 74 ve Çıraklar – Türkiye, 28 Ekim 1998 kararı,<br />
Reports 1998-VII, § 45).<br />
C.Yargılamanın uzunluğuna ilişkin<br />
23. Başvuranlar, kendilerine yönelik cezai yargılamanın makul bir sürede<br />
sonuçlandırılmadığından şikayetçi olmuşlardır.<br />
24. AİHM, sözkonusu yargılamanın 29 Haziran 1992 tarihinde başvuranların<br />
yakalanmasıyla başladığını ve 4 Şubat 2002 tarihinde sona erdiğini gözlemler. Dolayısıyla,<br />
dokuz yıl yedi aydan fazla sürmüştür.
25. AİHM, bu başvurudakine benzer konular ortaya koyan davalarda, 6 § 1. maddenin<br />
ihlal edildiğini sıklıkla tespit etmiştir. (bkz örneğin, Pélissier ve Sassi – Fransa [BD], no.<br />
25444/94, § 67, AİHM 1999-II ve Ertürk – Türkiye no. 15259/02, 12 Nisan 2005).<br />
26. Kendisine sunulmuş olan tüm belgeler ışığında, AİHM, Hükümet’in, AİHM’yi bu<br />
davada farklı bir sonuca varmasını sağlayacak hiçbir kanıt ya da argüman ortaya koymadığı<br />
kanısındadır. AİHM, konuya ilişkin içtihadını dikkate alarak, bu davada, yargılamanın<br />
haddinden fazla sürdüğü ve “makul süre” şartını karşılamadığı kanaatine varmıştır.<br />
27. Dolayısıyla, bir 6 § 1. madde ihlali sözkonusudur.<br />
III.AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI<br />
28. AİHS’nin 41. maddesi şöyledir:<br />
“Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili<br />
Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme,<br />
gerektiği takdirde, hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tatminine hükmeder.”<br />
29. 8 Temmuz 2004 tarihinde, başvuranlardan adil tazmine ilişkin taleplerini<br />
bildirmeleri istenmiştir. Başvuranlar, öngörülen süre içinde hiçbir talep bildirmemişlerdir.<br />
Dolayısıyla, AİHM, başvuranlara bu başlık altında herhangi bir meblağ ödenmesi gereğinin<br />
bulunmadığı kanısındadır.<br />
30. AİHM, bir başvuranın, 6 § 1. madde bağlamında bağımsız ve tarafsız olmayan bir<br />
mahkeme tarafından mahkum edildiğini tespit ettiği durumlarda, prensip olarak, en uygun<br />
tazmin biçiminin, başvuranın bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yeniden<br />
yargılanması olduğu kanısındadır (Gençel – Türkiye, no. 53432/99, § 27, 23 Ekim 2003).<br />
YUKARIDAKİ GEREKÇELERE DAYANARAK AİHM OYBİRLİĞİYLE,<br />
1.Başvurunun kalan kısmının kabuledilebilir olduğuna;<br />
2.İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin olarak<br />
AİHS’nin 6 § 1. maddesinin ihlal edildiğine;<br />
3. Başvuranın AİHS’nin 6 § 2. ve 6 § 3. (b), (c) ve (d) maddeleri kapsamında yaptığı diğer<br />
şikayetlerin incelenmesinin gerekli olmadığına;<br />
4.Yargılamanın uzunluğuna ilişkin olarak AİHS’nin 6 § 1. maddesinin ihlal edildiğine;<br />
KARAR VERMİŞTİR..<br />
İngilizce hazırlanmış ve Mahkeme İç Tüzüğü’nün 77 § 2. ve 3. maddeleri uyarınca<br />
yazılı olarak tebliğ edilmiştir.
S. NAISMITH J.-P. COSTA<br />
Bölüm Sekreter Yardımcısı Başkan