You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>YANSIMALAR</strong><br />
Yakuplu Galip Balkar Ortaokulu Okul Dergisi OCAK 2016<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
G alip Balkar Ortaokul k12.trU<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
U G<br />
G alip Balkar Ortaokul “Sevgi<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
Gher alip Balkar Ortaokul<br />
galipbalkarortaokulu.meb.k12.tr<br />
zaman galip U gelir.” G alip Balkar Ortaokul galipbalkarortaokulu.meb.k12.trU<br />
kul<br />
1<br />
G alip Balkar Ortaokul Şehit Büyükelçimiz Galip<br />
U<br />
U G alip Balkar'ı Balkar rahmetle anıyoruz...<br />
Ortaokul U G<br />
Anaokulumuz<br />
Derslerimiz<br />
Projelerimiz<br />
Röportajlarımız<br />
Törenlerimiz<br />
Sınıflarımız<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort<br />
galipbalkarortaokulu.m<br />
alip Balkar Ort
İÇİNDEKİLER<br />
Editör 2<br />
Okul Müdürümüz Dilek Aksoy 3<br />
Törenlerimiz 4-5<br />
Röportaj - İstanbul Valisi Vasip Şahin 6<br />
Röportaj - İl Milli Eğ. Md. Dr. Muammer Yıldız 7<br />
Röportaj - Kaymakam Adem Ünal 8-9<br />
Beylikdüzü İlçe Milli Eğit. Md. Yafes Bakırcı 10<br />
Kahveler Bizden Pişirmesi Sizden 10<br />
Bir Basamak Daha Projesi 11<br />
Yazar, Uğur Çavdar “Sivilce” 12-13<br />
Hobi Bahçesi 14<br />
Türkçe 15<br />
Matematik 16<br />
Fen Bilimleri 17<br />
İngilizce 18<br />
Din Kültürü 19<br />
Sosyal Bilgiler 20<br />
Beden Eğitimi 21<br />
Bilişim Teknolojileri 22-23<br />
Teknoloji Tasarım 24<br />
Görsel Sanatlar 25<br />
Müzik 26<br />
Özel Eğitim Sınıflarımız 27<br />
Ana Sınıflarımız 28-31<br />
Rehberlik 32<br />
Sınıf Fotoğraflarımız 33-64<br />
Okul Aile Birliği 65<br />
Röportaj- Yazar, Ali Ulurasba 66<br />
EDİTÖR<br />
Okul Müdürümüz Sayın Dilek AKSOY!<br />
Okul dergisi için üstlendiğiniz sorumluluklar ve inisiyatifler bizleri<br />
heyecanlandırmış, amacımız için yollarımızı açmıştır. Şahsınıza<br />
ve nezdinizde gayret ve icralarının yanında dergimize sundukları<br />
enformasyonları, özverileri hasebiyle başta röportörlerimize, zümre<br />
başkanı öğretmenlerimize, okul aile birliğimize, öğrencilerimize,<br />
tedarikçilerimize ve emeği geçen herkese okul dergisi editörleri olarak<br />
teşekkürlerimizi, saygı ve sevgilerimizi sunarız.<br />
Saygıdeğer Velimiz!<br />
Eğitim-öğretim sürecinde hazırlayıcı, tamamlayıcı, özendirici<br />
hatta ödüllendirici olmasını amaçladığımız okul dergimizde bizleri<br />
ulaştıracağınız, bizlerle paylaşacağınız her türlü fikir ve imkanlarınızla,<br />
materyallerinizle sosyal ve kültürel etkinliklerimiz ebedileşecektir. İkinci<br />
sayımızda sizlerin paylaşımlarıyla daha da güçlü bir yayına dönüşmeyi<br />
umut etmekteyiz.<br />
Sen, Öğretenin Büyük Gayesi<br />
Kalp ve Akıl Bahçesinin Eylül Damlası<br />
Sevgili Öğrenci!<br />
Malzemesi insan olan eserlerin üstatları, eğitim-öğretim sanatının<br />
yegane sanatçıları, beklenen şaheserleriyle gelecek günlerin mimarları<br />
senin öğretmenlerindir. Başlamak için biten, bitmek için başlayan kutsal<br />
mesleğiyle tabiat ananın cevheri olan öğretmenler senindir. Modern<br />
çağın dinamiklerini sosyal ve kültürel mirasla yoğuran, aile terbiyenin<br />
üzerine bilimin katlarını donatarak maddi ve manevi geleceğin<br />
korkusunu duyurmayanlar öğretmenlerindir.<br />
Bu durumda öğretmenin için gözlerin en kutsal yurttur senin; sakın<br />
karanlıklar içinde hapsolup da kalmayasın. Öğretmenler nesillerin<br />
gözleriyle ebedileşirler. Bilimdir kalemden kolların, irfandır çelikten<br />
bileğin, sakın Akif’i unutup da korkmayasın. Öğretmenler nesillerle<br />
şiirleşirler, nesirleşirler. Ulu vatanında şehitlerden kalmış senin kaşın<br />
gözün kıpkırmızısın, bembeyazsın, tarihine sevdalı analar dolusun<br />
ve öyle kalacaksın. Tükenmez milli mücadeleler senindir. Senindir<br />
Dumlupınarlar, İnönüler, Çanakkale ve Sarıkamışlar; hak, adalet,<br />
özgürlük yazacak şanlı tarihler ve bembeyaz gelecekler. Daralmaz<br />
ilahidir ecdattan miras nefesin ve sen aydınlıksın, ecdat sensin,<br />
evlat sen; senden ve tüm nesillerimizden övünç kalacak ay yıldızlı<br />
kaderlerdir...<br />
2
DİLEK AKSOY / YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU MÜDÜRÜ<br />
Merhabalar,<br />
Ne kadar da çabuk geçiyor zaman. İlk sayımızın üstünden tam bir yıl geçmiş. Okul dergimiz ikinci yaşına girdi bile. Her şeyin çok<br />
çabuk değişime uğradığı günümüzde değişimin ve gelişimin adresi olmaya çalışıyoruz. Bir eğitim kurumu olarak çocuklarımızı yetiştirmeye<br />
çalışırken, onlar için güvenilir bir yuva olmayı da amaçlayıp onları tüm öğretmenlerimizle beraber kucaklıyoruz.<br />
Bir yılda neler değişti? Öncelikle devrim niteliğinde değişiklikler yapılması gereken bir okul değiliz. Ancak özellikle TEOG üzerine<br />
yoğunlaşarak bu yıl etkin hale gelen yetiştirme kurslarıyla öğrencilerimizin akademik başarılarını yükselttik. Geçen dönemden başladığımız<br />
projelerimiz bu dönemde de devam ediyor. Hedefimiz okulumuzu bölgemizin hatta ülkemizin beğenilen ve örnek gösterilen bir kurumu haline<br />
getirmektir. Bunun için de göreve geldiğimiz ilk günden itibaren farklılık oluşturacak çalışmalar içinde yer aldık, almaya devam ediyoruz.<br />
Bu yıl ilk kez yabancı dil ağırlıklı sınıf çalışması yapıyoruz. Dönem sonunda amacına ulaşmış olduğunu düşünürsek gelecek yıllar için de<br />
uygulamamızı devam ettirmeyi planlıyoruz.<br />
Artık bir sebze ve meyve bahçemiz var. Bu bahçede gönüllü öğrencilerimizle ekim dikim işleri ile uğraşıyoruz. Bahçemize çevresinde<br />
koruyucu çit olmadığı halde çocuklarımızın zarar vermemesi bizleri sevindiriyor. Onların içindeki yeşil sevgisine de hitap ettiğimizi<br />
düşündürüyor. Ayrıca ilerleyen zamanlarda bir kümes yaparak, kümes hayvanları yetiştirmek gibi bir projemiz de bulunmaktadır.<br />
Bundan sonraki ilk hedefimiz öğrencilerimizin güzel sanatlar ve sportif faaliyetler konusundaki eksikliklerini gidermek olacaktır.<br />
Nitekim artık spor salonunu kullanmaya başlayacak olmamız bizleri heyecanlandırıyor. Müzik odası ve konferans salonu içinse gönüllü<br />
sponsorlar aramaktayız.<br />
Sahip olduğumuz imkânları eğitimin kalitesini yükseltmek için<br />
kullandık, kullanmaya da devam edeceğiz.<br />
Okul dergimizde davetimizi kırmayarak röportaj veren İstanbul<br />
Valimiz Vasip ŞAHİN Bey’e, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürümüz Muammer<br />
YILDIZ Bey’e, İlçe Kaymakamımız Adem ÜNAL Bey’e ve çok değerli<br />
diğer konuklarımıza, emeği geçen öğretmenlerimize, aile birliğimize,<br />
öğrencilerimize, sponsor firmalara teşekkürlerimizi, saygı ve sevgilerimizi<br />
sunarız.<br />
Hoşgörünün, sevginin, anlayışın hakim olduğu bir dünyada<br />
Yakuplu Galip Balkar ailesi olarak daha nice sayıda buluşmak<br />
üzere hoşçakalın.
“Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.”<br />
Mustafa Kemal Atatürk<br />
TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ<br />
4
“Gerçek Kurtuluş Ancak Cehaletin Ortadan Kaldırılmasıyla Olur. Cehalet Kaldırılmadıkça Toplum<br />
Yerinde Kalıyor Demektir, Yerinde Duran Bir Şey İse Geriye Gidiyor Demektir.”<br />
Mustafa Kemal Atatürk<br />
TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ TÖRENLERİMİZ<br />
5
“Dünyada Her Şey İçin, Uygarlık İçin, Yaşam İçin, Başarı İçin En Hakiki Mürşit İlimdir, Fendir.<br />
Mustafa Kemal Atatürk<br />
VASİP ŞAHİN / İstanbul Valisi<br />
1-SAYIN VALİM SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?<br />
1964 Bayburt doğumluyum. Ancak çocukluk ve okul yıllarımı Erzincan’da geçirdim. İlk,<br />
orta ve lise eğitimimi Erzincan’da tamamladıktan sonra üniversite eğitimi için İstanbul’a<br />
geldim ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1985 yılında mezun oldum.<br />
1986 yılı Haziran ayında Erzincan’da kaymakam adayı olarak göreve başladım. 1987 yılında<br />
bir yıl süre ile İngiltere’de inceleme ve araştırmalarda bulundum. Daha sonra sırasıyla;<br />
Kastamonu - Küre, Malatya - Pütürge ilçelerinde kaymakamlık, Muş Vali Yardımcılığı, Bolu<br />
- Mudurnu, Ankara - Kızılcahamam ilçelerinde kaymakamlık ve Düzce’de Vali Yardımcılığı<br />
yaptım.<br />
2003 yılında İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde Daire<br />
Başkanı olarak görevde bulundum, Eylül 2005 - Ağustos 2008 tarihleri arasında İller<br />
İdaresi Genel Müdür Yardımcısı, 5 Ağustos 2008 tarihinden itibaren ise İller İdaresi Genel<br />
Müdürü olarak görev yaptım.<br />
2010’un Mayıs ayında bir dönem Vali Yardımcılığı görevinde bulunduğum Düzce’ye Vali<br />
olarak atandım, 3 Ağustos 2012’de ise Malatya Valisi oldum. 16 Eylül 2014 günü yayınlanan<br />
yeni kararname ile İstanbul Valisi olarak atandım. Evliyim, üç çocuk babasıyım ve<br />
bir torunum var.<br />
2-OKUYUCULARIMIZA VALİLİK MESLEĞİNİN GÖREV TANIMI HAKKINDA BİLGİ<br />
VEREBİLİRMİSİNİZ?<br />
Eyalet ya da il başkanı olan vali, ilde kanun, tüzük ve yönetmeliğin uygulanmasını denetleyen<br />
en büyük makamdır. Valiler, genel olarak belirli bir süre hizmet etmiş kaymakam, il<br />
emniyet müdürleri ve ilgili bakanlık çalışanlarından seçilebilmektedir. Valiler görev yerlerin<br />
iç işleri bakanlığını seçmesi sonucu gelir. Fakat sadece iç işleri bakanının seçmesi yeterli<br />
değildir. İç işleri bakanı herhangi birini vali olarak gösterdikten sonra bakanlar kuruluna<br />
gönderilir. Eğer bakanlar kurulundan onay alırsa cumhurbaşkanlığına gider. En son cumhurbaşkanının<br />
da onayından geçince yürürlüğe sürülür. Valinin atanması 10 Haziran 1946<br />
tarih ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’na göre yapılmaktadır.<br />
Vali, ilde cumhurbaşkanını, başbakanı ve bakanları temsil eder. 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununa<br />
göre Vali, ilde Devlet adına cumhurbaşkanını Hükümet adına başbakanı ve her<br />
bakanı temsil etme yetkisine sahiptir.<br />
Bu sıfatla, valiler, ilin genel idaresinden her bakana karşı ayrı sorumludur. Bakanlar, bakanlıklarına<br />
ait işleri için valilere resen emir ve talimat verirler. Bakanlar, valiler hakkında<br />
Bakanlar Kurulu’na taltif ve tecziye teklifinde bulunabilirler.<br />
RÖPORTAJ<br />
3- MESLEKİ OLARAK SİZİN KULLANDIĞINIZ BİRÇOK CÜMLE YA DA DAVRANIŞ TÜRKİYE<br />
GÜNDEMİNDE ÖNEMLİ YER TUTUYOR, BU DURUM SİZİ RAHATSIZ EDİYOR MU?<br />
Global dünyanın ulaşılabilirliği, insanların ilişkilerinde gözle görünür oranda yakınlaşma<br />
sağlamıştır. Dünyanın bir ucundaki insanlarla iletişime geçmek günümüz şartlarında çok<br />
kolay. Elbette bu elle dokunur bir fayda sağlamaktadır. Ancak bilgi kirliliğinde doğru ve<br />
güvenilir veriye ulaşmak nasıl bir hüner getiriyorsa doğru insanla doğru iletişim halinde<br />
olmak bir o kadar emek istiyor.<br />
Bu süreç bilgi, beceri, enformasyon, girişimcilik, dayanışma, plan, proje gibi fonksiyonları<br />
doğru işleyen ve hayatımıza değer katan insanları ön plana çıkarıyor. Bu bağlamda iş adamı,<br />
sanatçı ve bürokratların söyledikleri ve yaptıkları gündemde yer alıyor. Biz de işimiz<br />
gereği zaman zaman medyada veya sosyal ağlarda bulunabiliyoruz.<br />
4-İSTANBUL VALİLİĞİMİZİN BİZ ÇOCUKLAR İÇİN DÜŞÜNDÜĞÜ YA DA UYGULADIĞI<br />
PROJELERİ VAR MI?<br />
İstanbul Kalkınma Ajansı 2010-2015 yılları arasında 641 projeye destek sağlamıştır. İstanbul<br />
Kalkınma Ajansı’nın 2015 yılı itibariyle destek sağladığı proje sayısı ise 161’dir.<br />
Uygulanan mali destek programları içerisinde “Çocukların ve Gençlerin Girişimcilik, Beceri<br />
ve Geleceklerini Destekleme Mali Destek Programı” üzerinde ehemmiyetle durduğumuz<br />
bir projedir.<br />
Çocukların ve gençlerin doğrudan işin içinde olduğu projeler tabii ki önceliğimizdir. İstanbul<br />
birçok alanda olduğu gibi kültür ve spor alanında da bir dünya şehridir. Gelinen noktada<br />
çocuklarımızın ve gençlerin kişisel gelişimlerine katkıda bulunmayı, kendi potansiyellerinin<br />
farkına varmalarını sağlamayı, sosyo-kültürel ve eğitsel açılımlar yapabilmelerine<br />
hizmet etmeyi son derece önemsemekteyiz. Çocuklarımıza ve gençlere yeni değişim ve<br />
gelişimler yaşatabilmek amacıyla çeşitli alanlarda organizasyonlar yapmaktayız.<br />
İlimizde spor salonu, spor kompleksi, spor merkezi gibi gençlere yönelik çok amaçlı 17<br />
adet spor tesisinin inşaatı devam etmektedir. Ayrıca Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları<br />
çerçevesinde çok yönlü proje ve faaliyetler yürütülmektedir. İl Kültür ve Turizm<br />
Müdürlüğünün ve Büyükşehir Belediyemizin de bu anlamda çalışmaları var.<br />
5-YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU ÖĞRENCİ ÖĞRETMEN VE VELİLERİNE<br />
MESAJINIZ VAR MI?<br />
Her şeyden önce kırılması zor tabulardan biri olan önyargıyı hayatlarınızdan çıkarmaya<br />
çalışın. Ne olduğunu, kim olduğunu ve yaşanmışlıklarını bilmediğiniz kişileri bir kalıba<br />
oturtmak sizi kısıtlar. İbretle baktığınızda her insandan bir şeyler öğrenebilirsiniz. Ve<br />
unutmayın normal zamanlarda herkes doğru karar verir; önemli olan zor zamanlarda,<br />
aklı-mantığı kullanabilmek ve krizleri yönetebilmektir.<br />
İnsanın her gün yeni görevler üstlendiği, yeni anlayışlar geliştirdiği, çok geniş ve güç sorunlara<br />
göğüs germek durumunda kaldığı, iç yapısı çok karmaşık ve çeşitlilik arz eden günümüz<br />
modern toplumlarında hepimize çok iş düşüyor. Bütün ile parçayı birlikte görmek<br />
ve yönetim felsefemizin bu sirkülasyondan etkilenmemesini sağlamak durumundayız.<br />
Yardımlaşma, paylaşma, birlikte olma, ortak bir kültürün parçası olma gibi değerlerin,<br />
geleneklerin, duyguların siz geleceğimiz çocuklarımız tarafından muhafaza edilerek geleceğe<br />
aktarılmasını diliyorum. Çünkü bunlar çok önemli değerlerdir. Bunlar zenginlikten,<br />
paradan çok daha önemlidir. İnsanların en çok ihtiyaç hissettiği duygulardır.<br />
Ayrıca çalışmaktan yılmayın. Daima çok çalışın. Büyüklerimize karşı, öğretmenlerinize<br />
karşı her zaman saygılı duruşunuzu muhafaza edin. Küçüklerimize karşı da şefkat gösterin.<br />
Unutmayın ki Yakuplu Galip Balkar Ortaokulundan çok kıymetli doktorlar, mühendisler,<br />
sanatçılar, profesörler, yöneticiler, valiler, kaymakamlar yetişecektir. İnanarak<br />
söylüyorum ki içinizden farklı mesleklerde zirveye ulaşacak çok değerli insanlar çıkacaktır.<br />
Yakuplu Galip Balkar Ortaokulunun tüm öğrencilerine sevgilerimi iletiyorum. Ayrıca sizlere<br />
sağlıklı ve başarılı bir yaşam diliyorum. Değerli öğretmenlerinize de emeklerinden<br />
ötürü teşekkür ediyor, ailelerinize sevgi ve saygılar sunuyorum.<br />
İçtenlikle...<br />
6
“Bizim Akıl, Mantık Ve Zeka İle Hareket Etmek Şiarımızdır.<br />
Bütün Hayatımızı Dolduran Vak’alar Bu Hakikatin Delilidirler.”<br />
Mustafa Kemal Atatürk<br />
DR. MUAMMER YILDIZ / İl Milli Eğitim Müdürü<br />
RÖPORTAJ<br />
3- İSTANBULDA EĞİTİMLE İLGİLİ SİZİ EN ÇOK ENDİŞELENDİREN ŞEY NEDİR?<br />
İstanbul sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en büyük şehirlerinden koca bir<br />
ülke İstanbul. Bu büyüklük, her alanda olduğu gibi eğitimdeki sorunları da o<br />
derece büyütüyor. Ülkemizin en çok öğrencisi, en çok öğretmeni, en çok idarecisi<br />
İstanbul’da. Bu durum sorunun büyüklüğünü gösteriyor aslında. Ben İstanbul’da<br />
görev yapmaktan oldukça mutluyum ama. Çünkü bizim asli vazifemiz şikâyet<br />
değil, mevcut sorunları çözüme kavuşturmak. Bunun için ekibimizle gece-gündüz<br />
demeden çalışıyoruz. Elbette ki İstanbul’un eğitiminde aksaklıklar var, sorunlar var<br />
ve bizler de bunları çözmek için buradayız zaten. Göreve geldiğimizden beri yeni<br />
projelerle, heyecanla çalışıyoruz ve birçok mesafe de katettik.<br />
Elbette birtakım sorunlar ve aksaklıklar var. Derslik sorunu büyük sorun bizler<br />
için öğretmen açığı da başka bir sorunu oluşturuyor. Sorunsuz bir eğitimden<br />
bahsetmemiz zaten imkânsız. Bizler sorunları asgari seviyeye indirmek ve orada<br />
tutmak için uğraşıyoruz<br />
1-SAYIN MÜDÜRÜM SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?<br />
1967 yılında Erzurum’da doğdum<br />
İlk ve Ortaokulu Erzurum’da, liseyi ise Ümraniye Lisesinde tamamladım.<br />
Ardından Atatürk Üniversitesi Matematik Bölümünü bitirerek Şanlıurfa’da<br />
matematik öğretmeni olarak göreve başladım.<br />
1989 yılında araştırma görevlisi olarak başladığım Yüzüncü Yıl Üniversitesindeki<br />
görevimi 1994 yılında Yrd. Doç Dr. unvanı alarak sürdürdüm. Ardından Kırıkkale<br />
Üniversitesinde 1996-2004 yılları arasında öğretim görevlisi olarak görev yaptım.<br />
2004 yılında atandığım Talim Terbiye Kurulunda üyelik ve başkan yardımcılığı<br />
yaptıktan sonra 2009 yılı Eylül ayında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü olarak<br />
atandım.<br />
İlköğretim ve ortaöğretim müfredatının yenilenmesinde aktif olarak görev yaptım.<br />
Halen İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü görevini sürdürmekteyim.<br />
2-İSTANBUL GİBİ DEV BİR ŞEHRİN EĞİTİM SORUMLULUĞUNU ÜZERİNİZDE<br />
TAŞIYORSUNUZ. BU SORUMLULUĞUN BOYUTLARI HAKKINDA BİZE<br />
BİLGİ VEREBİLİR MİSİNİZ? (Okul sayısı, öğrenci-öğretmen sayısı gibi)<br />
İstanbul genelinde yaklaşık olarak 2 milyon 266 bin 700 öğrenciye 128 bin<br />
öğretmenle ve 5 bin 892 okuldaki 72 bin derslikte eğitim öğretim veriliyor.<br />
4-EĞİTİMDE DÜNYA STANDARTLARI DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE TÜRKİYE BU<br />
STANDARTLARDA HANGİ SEVİYEDEDİR?<br />
PISA 2012 raporuna baktığımızda Türkiye’nin geçen 10 yıl içinde özellikle<br />
matematikte ortalama 3,2 okuma, 4,1 fen, 6,4 puanlık artış sergilemesi<br />
takdirle karşılanırken bu gelişmenin çok gerideki ve büyük eğitim ihtiyaçları<br />
olan öğrencilere odaklanarak gerçekleştirildiğini görüyoruz. Raporda, özellikle<br />
matematikte en düşük sonuçları kaydeden öğrenciler arasında yüzde lO’luk bir<br />
gelişme gözlendiği belirtiliyor.<br />
5- İSTANBUL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNÜN HAZIRLADIĞI PROJELER<br />
HAKKINDA BİZİ BİLGİLENDİRİL MİSİNİZ?<br />
Bizim projelerimiz, sadece bir döneme mahsus değil. İncelendiğinde her bir<br />
projenin sürdürülebilir ve geliştirilebilir olduğu görülür. Akademik başarıyı esas<br />
alan YÖNVER, örnek çalışmaların paylaşıldığı İyi örneklerin Paylaşımı, okuma<br />
kültürünü destekleyen Yazarlar Okullarda... bazıları. Projelerimiz çok sayıdadır.<br />
Takip edebilirsiniz.<br />
6-YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU ÖĞRENCİ ÖĞRETMEN VE VELİLERİNE<br />
MESAJINIZ VAR MI?<br />
Öğrenci merkezli bir anlayışı hayata geçirmeye çabalıyoruz. Bizim için esas olan<br />
insan unsurudur. Bu da eğitimlerinden sorumlu olduğumuz öğrencilerimizdir.<br />
Çocuklarımızı kırmadan, incitmeden onlara sevgiyle şefkat ve merhametle<br />
yaklaşmalı yaramazlıklarını tolere edecek anlayış, kavrayış ve esneklikte olmalıyız.<br />
Unutmayınız ki hepimizin görevi teker teker bu yavrularımızı memnun etmek<br />
mesut etmek, iyi yetiştirmektir. Bu konuda bizlere destek olacak onların anne ve<br />
babalarıdır. Kendilerinden eğitim sürecinde bizlerle birlikte olmaya demokratik bir<br />
ortamda görüş ve düşüncelerini ifade etmeye çağırıyorum. Gelin bir olalım, işi kolay<br />
kılalım, sevelim sevilelim dünya hepimize yeter.<br />
7
“Türk Milletinin Elinde Tuttuğu Meş’ale Müsbet İlim Meş’alesidir.”<br />
Mustafa Kemal Atatürk<br />
ADEM ÜNAL / Kaymakam<br />
RÖPORTAJ<br />
Sayın Kaymakamım,<br />
Yakuplu Galip Balkar Ortaokulu olarak okul dergimizde yayımlamak<br />
üzere sizinle röportaj yapmak istiyoruz. Bizleri kabul ettiğiniz için çok<br />
teşekkür ederiz.<br />
1-Sayın kaymakamım, bizler sizi ve mesleğinizi daha iyi tanımak<br />
istiyoruz. Bizlere kendinizi tanıtır mısınız?<br />
İsmim Adem Ünal. 1967 Isparta doğumluyum. İlk, orta ve lise<br />
eğitimimi Isparta’da aldım. Sonra Ankara Üniversitesinde okudum<br />
ve kaymakamlık mesleğini seçerek sınavı kazandım. 25 yıldır kaymakamlık<br />
mesleğini yapıyorum. Evliyim. 2 çocuk sahibiyim ve 1 torunum<br />
var.<br />
2-Lise sıralarında iken hangi mesleği hayal ederdiniz?<br />
Herhangi bir yönlendirme yoktu. Meslek seçimi düşünmüyordum.<br />
O zamanlar şimdiki gibi değildi. Çevremizde bizi yönlendiren kişiler<br />
yoktu. O zamanlar böyle röportajlar yapamazdık. Lisenin sonlarına<br />
doğru da halk için açılan kurslara giderdik. 30 yıl önce çok fazla lise<br />
yoktu. Bunun için de başarılı olmamız gerekiyordu.<br />
3-Kaymakamın görevleri hakkında bize bilgi verir misiniz?<br />
Kaymakam, cumhurbaşkanı, başbakan ve yaklaşık olarak 30 kadar<br />
bakan, devleti ve hükümeti temsil etmek görevini yerine getirir. Birincisi<br />
insanları temsil eder. Bayrağı, milleti ve marşımızı temsil eder.<br />
İkincisi güvenliği sağlar. Bir insanın can güvenliği yoksa özgürlüğü<br />
de yok demektir. Üçüncüsü de denetlemedir. Denetleme de öbür<br />
görevler kadar önemlidir. Denetleme olmazsa bazı kanunlar, kurallar<br />
yanlış uygulanabilir. Dördüncüsü de özel kurumları ve devlet kurumlarını<br />
gözetmektir. Bütün kanunların ve yönetmeliklerin uygulanmasını<br />
sağlar.<br />
4-Meslek hayatınızda zorluklar yaşadınız mı? Mesleğinizin<br />
olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir, bizlerle paylaşır mısınız?<br />
Bizim mesleğimizin de kendine göre zorlukları var. Bazen kanunlarımız<br />
farklı şeyler istediği için memleketimizden bile ayrı kalarak<br />
başka yerlere gittiğimiz de oluyordu. Bazen gece gündüz çalışmak<br />
gerekiyordu.<br />
5- Beylikdüzü’ndeki eğitim düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Daha da geliştirmek için sizce neler yapılabilir?<br />
Zaten biz gelmeden önce tüm ilçeler arasında ilk beşe girdiği bilgisini<br />
aldık ve çok mutlu olduk. Eğitim düzeyinde bir eksik varsa düzeltmeye<br />
çalışacağız. 39 ilçeden ilk beşe girmek gerçekten çok büyük bir<br />
başarı, bu başarının da böyle devam etmesi için elimizden gelen her<br />
şeyi yapacağız.<br />
6- Beylikdüzü’nün diğer ilçelere göre farklı bulduğunuz özellikleri<br />
var mı?<br />
Tabi ki var, ilk başta terör yok. Toplumu etkileyecek üzücü olaylar<br />
8
“İlim Ve Fennin Yaşadığımız Her Dakikadaki Safhalarının Gelişmesini Kavramak Ve İzlemek Şarttır.”<br />
Mustafa Kemal Atatürk<br />
yok, siteler halinde, gelir düzeyleri iyi olan insanlarımız olduğu için<br />
yaşanabilecek güzel bir yer. Dar sokaklar ve bitişik binalar olmadığı<br />
için daha da avantajlı bir yer oluyor.<br />
7-Birçok yerde kaymakamlık yaptınız, bunlar arasında çalışmaktan<br />
zevk aldığınız ilçemiz hangisi?<br />
Hepsinden hoşlandım ama her bir ilçenin kendine göre güzellikleri<br />
var. Anzer Yaylası’nda 6 yıl çalışma fırsatım oldu, gerçekten çok hoş<br />
bir yerdi.<br />
8-Günümüz gençliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Çok şanslı, imkânları geniş, birçok şeye ulaşabilme yeteneğine sahip<br />
bir gençlik. Eskiden bu kadar imkân yoktu. Hayatın her alanında, her<br />
şartta çok rahat yaşama imkânları var. Eski gençliğe göre daha başarılı<br />
olma ihtimalleri var.<br />
9-İyi bir lise ve üniversite eğitimi almak isteyen okulumuz<br />
öğrencilerine ne söylemek istersiniz? Bizlere geleceğe dair<br />
önerileriniz nelerdir?<br />
Okullarımızda iyi bir eğitim veriliyor. Gençler derslerini, ödevlerini<br />
yaparlarsa daha iyi olacaktır. Bir de hayatınızı düzenli, planlı bir şekilde<br />
yaşarsanız daha başarılı olacaksınızdır. Bunun yanında Anadolu’ya<br />
ait şiirleri,kitapları okursanız işte o zaman gerçekten gelişmiş<br />
olursunuz.<br />
Sayın Kaymakamım, bizim okul dergimiz için size hazırladığımız sorular<br />
bunlar idi, yoğun temponuzda verdiğiniz yanıtlarla bizleri aydınlattınız,<br />
çok teşekkür ederiz. Sizi en yakın zamanda okulumuzda<br />
görmek ve sizi ağırlamak isteriz. Tekrar teşekkür eder, çalışmalarınızda<br />
başarılar dileriz.<br />
9
“İki Şey Dünyaya Hükmeder; Biri Kılıç, Diğeri Düşünce.<br />
Kılıç, Eninde Sonunda Düşünceye Yenilir.”<br />
Napolyon<br />
YAFES BAKIRCI / Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü<br />
İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Yafes BAKIRCI’dan Okulumuz Öğrencilerine Mesaj...<br />
Başarılı olmak için gençlere en büyük tavsiyem, istikrarlı olmalarıdır. İstikrar, beraberinde verimli çalışmayı getirir. Bunun<br />
neticesinde sabırla, kararlılıkla çalışan her insan başarıyı yakalar. Çalışmalarınızın ve başarınızın artarak devamını diliyorum.<br />
“KAHVELER BİZDEN PİŞİRMESİ SİZDEN”<br />
2014-2015 Eğitim-Öğretim yılında sınırlı sayıda öğrenci ile<br />
başladığımız ev ziyaretleri, bu eğitim-öğretim yılında da tüm<br />
hızıyla devam etmektedir.Hedefimiz okulumuzdaki öğrencilerin<br />
tamamının velilerine ulaşmak ve onları evlerinde ziyaret<br />
etmektir. Bu ziyaretlerle “Okul-Aile” arasındaki mesafeyi<br />
azaltmayı ve başarı değerlendirmesi yapmayı amaç ediniyoruz.<br />
Bunun yanı sıra maddi ya da manevi ihtiyaçlar tespit edip<br />
bu yönde çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca “Gönül ne<br />
kahve ister, ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane”<br />
düşüncesi de ziyaretlerimizi keyfe dönüştürmektedir. Bizlere<br />
kapılarını açan ve açacak olan tüm velilerimize en içten sevgilerimizi<br />
sunuyoruz.<br />
10
“Etraflıca Çalış, Doğru Bir Şekilde Araştır, Dikkatlice Düşün, Düşündüklerini Gözden Geçir,<br />
Ciddi Ve Samimi Bir Şekilde Uygula.”<br />
Konfüçyüs<br />
“BİR BASAMAK DAHA PROJESİ”<br />
Yakuplu Galip Balkar Ortaokulu olarak idealist amaçlarla başladığımız<br />
eğitim-öğretim sürecinde sadece öğrencilerimizin<br />
değil, velilerimizin ve özellikle de kadınlarımızın tahsili bizim<br />
için hayati önem taşımaktadır. Bu yüzden kadınlarımız, eğitimlerini<br />
bir üst seviyeye çıkarabilsinler; aktif hayatın bir parçası<br />
olsunlar ve hayallerine kavuşabilsinler, diye ‘Bir Basamak Daha’<br />
projemizi hayata geçirdik. Onları okurken, öğrenirken görmek<br />
bizleri heyecanlandırıyor. Bu projeyle bölgemiz,Beylikdüzü’nün<br />
yükselen yıldızı olacaktır.<br />
Aydınlık yarınlara özgüvenli bir şekilde bakabilen, bilgi sahibi,<br />
öğrenmeyi arzulayan; çocuklarına ve çevrelerine azmi, heyecanı<br />
ve kararlılığı ile örnek olan kadınlar yetiştiriyoruz.<br />
11
“Doğru Düşünce Bilgidir.”<br />
Eflatun<br />
SİVİLCE<br />
İnsanların soğukta kalması, savaşlar, sokakta yaşayan hayvanlar… Hiç<br />
bir şey onun ilgisini çekmezdi; kutsal bedeninden başka. Her sabah dakikalarca<br />
aynaya bakar üst dudağını hareket ettirerek yeni terleyen bıyıklarını<br />
izlerdi. Evin tek çocuğu olması hasebiyle dünyanın kendisi etrafında<br />
döndüğünü bencil tavırlarıyla herkese hissettiren Emir, aynı zamanda<br />
inanılmaz derecede tembeldi .Yatıp uyumak, şuursuzca AVM lerde gezinmek<br />
en büyük meziyetiydi. Leonardo Da Vinci ‘nin altın oran kuramına hiç<br />
uymayan bedeni on dördüncü yaş gününde daha orantısız bir hâl almış<br />
olsa da yine de çok seviyordu elini, yüzünü, saçlarını...<br />
Son zamanlarda İki nota arasındaki, yanlış dokunulan bemol tuşları<br />
gibi bir kalınlaşıp bir incelen o güzelim sesine anlam veremeyen Emir’in<br />
sık sık gergin olmasının nedeninin kafatasından daha hızlı büyüyen beyninin<br />
sebep olduğunu da elbette ki bilemezdi. Çünkü Fen Bilgisi öğretmeni<br />
Zeynep Hanım, “Ergenlik ve Beden Kimyası” konusunu anlatırken, Emir<br />
pencere kenarındaki sırasından dışarıyı izlemeye bayılırdı. Bu baygınlık kış<br />
aylarında kalorifer peteğinden gelen sıcaklıkla perçinleşir, göz kapaklarını<br />
en kuvvetli krikonun bile kaldıramayacağı bir hâl alırdı.<br />
Her ne kadar babası ona bazen ” Bu nasıl bir not. Beyinsiz! “ dese de<br />
Emir’in bir beyni vardı. Ve şeytanca işlere müthiş derecede kafası çalışırdı.<br />
Babasının bu ithamlarına kendince bir çözüm bulmuştu. “Dersler ilgi alanıma<br />
girmiyor” deyip sıyrılıverirdi işin içinden.<br />
Emir on dördüne henüz basmışken, bir an önce” kutsal bedenine” en<br />
büyük hayali olan geniş bir omuz kondurup onu ince bir bel ile süslemek<br />
istiyordu.”Üçgen bir vücut!” işte o zaman herkesin ilgisini çekebilirdi Emir.<br />
Fakat tembelliğinden ve üşengeçliğinden, üçgenin tabanı kemer kısmına,<br />
tepe noktası ise omuz kısmına denk gelecek şekilde daralmıştı. Bu üçgeni<br />
tepesine kondurulan kocaman kafası süslüyordu. Ama olsun Emir yine de<br />
bedenini çok seviyordu…<br />
Dünyadan bi haber olan Emir’in haberlerle olan ilişkisi de sadece “tatil<br />
var” veya “tatil yok” kelimesi kadar kısa olsa da Meteoroloji Müdürlüğü<br />
bu sıralar kar yağışının olabileceği haberini vermesi onu haber dinlemeye<br />
teşvik etmişti .Ocak ayına girilmesine rağmen hafta sonu tatilinden başka<br />
bir tatil haberi duymayışı onu çileden çıkarıyordu.Hemen hayal kurmaya<br />
başladı lapa lapa kar yağsaydı ve o sıcacık yatağından sadece yemek yemek<br />
için kalksaydı..<br />
Twitır’a baktı,Face’e baktı ııh tatil ile ilgili herhangi bir paylaşım yoktu.<br />
Son bir umut gece yarısı haberlerini bekledi. Vali eğitim ve öğretimin devam<br />
edeceği açıklamasını yapınca beyninden vurulmuşa döndü. Televizyon<br />
kumandasının kapatma tuşuna sertçe bastı. . Arada onca haber geçmesine<br />
rağmen hiçbir haber ilgisini çekmemişti. Homurdanarak dişlerini fırçalamak<br />
için banyoya gitti. “Ocak ayının ortasına geldik bir kar tanesi bile düşemedi.<br />
Bu ne be abi!”deyip dış fırçasını aldı diş macunu tüpünün ortasına<br />
sıkıca bastı. Dişlerini sertçe fırçalamaya başladı.Emir, aynaya bakıp dişlerini<br />
fırçalıyor bir taraftan da kutsal bedenini inceliyordu.Bir kaç kez daha elini<br />
yukarı aşağı oynattı.Bakışları saçlarına oradan alnına,derken ağzına doğru<br />
indi ki küçük bir ayrıntı dikkatini çekti bakışlarını hemen alnına doğru sertçe<br />
kaydırdı.Gözleri hortlak görmüş gibi açıldı ”Yuuuh bu ne be abiii!”demesiyle<br />
birlikte ağzından çıkan köpükler aynaya sıçradı.Ayna batmıştı.Aynaya<br />
sıçrayan köpükleri eliyle temizlemeye uğraştıkça ayna daha da kirlendi.<br />
Annesinin onu azarlamasından korkuyordu. Sonra boş ver deyip silme işini<br />
yarıda bıraktı. Aynaya doğru iyice eğildi. Bakışlarını alnına odakladı, alnında<br />
kocaman bir sivilce çıkmıştı. Üçüncü bir göz gibi iki kaşının ortasında ona<br />
gülümsüyordu. Hayır, yanlış duymadınız gülümsüyordu.<br />
Sivilce:<br />
- Ce e,selam ERGEN nasılsın deyip göz kırptı.Emir o sesle irkildi.<br />
- Noluyor be.Nerden geldi bu ses? deyip sağına solun bakındı.Kimsecikler<br />
yoktu.Gecenin sessizliğinde gaipten gelen bu ses, onu ürkütmüştü.<br />
Tövbe bismillah deyip ağzını suyla çalkaladı.Bir an önce banyodan uzaklaşıp<br />
yatağına gitmeyi istedi.<br />
Aynı ses tekrar:<br />
-Ce e ,Ergeen selam .dedi<br />
Emir aynada gözlerinden başka bir de alnının ortasındaki sivilcesini<br />
gördü<br />
-Benim ben sivilcen. Nasılsın Emir?<br />
- Esteuzubillah bu konuşan da neyin nesi. Dalga geçme gece gece kafanı<br />
gözünü patlatırım vallahi.<br />
-Şşşşş sakin ol dostum! Çok gerginsin<br />
Yetişkin bir insana göre daha fazla tur atan damarlarındaki kanı daha da<br />
bir hızlanmış tepesine sıçramştı. Eğer kafatasında bir delik olsaydı, beynine<br />
sıçrayan kan Etna yanardağından fışkıran lavlardan daha yükseğe sıçrardı.<br />
-Ne sakini olacam ya! Hem bana bak ne o öyle ERGEN falan! Kimsin sen?<br />
-Kötü bir şey demedim ki. ERGEN dedim. ER-GEN<br />
-Bak bi de dalga geçiyor. Bas git bak ağzını burnunu patlatırım şimdi<br />
senin, deyip yumruğunu sıktı.<br />
-Sakin ol dostum beni patlatırsan başka yerinde çıkarım. Hem ERGEN<br />
deyince neden kızıyorsun ki?<br />
Alnının ortasında çıktığı yetmezmiş gibi bir de dalga geçer gibi konuşması<br />
Emir’in sinirlerini alt üst etmişti.<br />
-Bana ERGEN deme<br />
-O zaman selam sana ÇOCUK!<br />
-Çocuk sensin.<br />
-Ben senin bir parçanım ama ben çocuksam sen de çocuk olmuş olursun.<br />
-Bana çocuk da deme,<br />
-Ne dememi istiyorsun peki?<br />
-Delikanlı de.<br />
-İyi ama sen henüz on dördündesin. O kelime yirmili yaşlardaki gençler<br />
için kullanılır.<br />
-Olsun sen yine de delikanlı de ya da genç de bana. Hem ben kimle konuşuyorum<br />
ya. Nooluyor bana? O sırada hemen Ayet-el Kürsi duasını okumaya<br />
başladı. Okurken duraksadı. Bir daha denedi. Yine beceremedi. Din<br />
kültürü derslerinde de Fen Bilgisi derslerinde olduğu gibi uyuduğundan<br />
dolayı duanın da yarısını ezberleyebilmişti.<br />
-Off Emir her şeyi dalga konusu yapmayın ER-GEN ERken dönem GENçlik<br />
demek. Sen de gençliğinin erken dönemindesin.Ne var bunda?<br />
12
“Bilginin Elde Edilmesi Bizi İyiye Ulaştıracaktır.”<br />
Eflatun<br />
-Sen onu bunu bırak şimdi çıkmak için neden alnımın ortasını seçtin?<br />
Kolumda çıksaydın ya.<br />
-Bunun kararını senin bedenin verdi ama!<br />
-Ben öyle bir karar verdiğimi hatırlamıyorum.<br />
-Ben de zaten sen karar verdin demedim bedenin karar verdi dedim.<br />
-İyi de benim bedenim benden habersiz nasıl karar verir?<br />
-Bu biraz bedeninin kimyası ile ilgili bir durum Emir.<br />
-Kimya ya da fizik her neyse sen şimdi onu bunu bırak da geldiğin yere<br />
geri dön arkadaş<br />
-Iıh, olmaz maalesef!<br />
-Nasıl olmaz! Benim bedenim ve ben karar veriyorum git şurdan, vallahi<br />
patlatırım cılkını çıkarırım senin.<br />
-Beni böyle korkutamazsın ERGEN. Eğer beni patlatırsan öbekleşerek<br />
alnının her tarafında çıkarım.<br />
-Beni tehdit mi ediyorsun sen? Allahım nasıl bir belaya bulaştım ben<br />
yaa!<br />
-Yoo istersen dene!<br />
Sivilcenin bu kararlı sesi Emir’i iyice korkutmuştu. Kırmızı tabanından<br />
sarıya doğru renk değiştiren sivilcenin bedeni, konuşmasından daha iğrençti.<br />
Belki onunla dalga geçsem kaybolur diye düşündü. Ne demeliydi,<br />
nasıl dalga geçmeliydi? Lakap mı taksam? Belki onu bu şekilde yenerim<br />
o da kaybolur.” diye düşündü. Birden korkusunun nedeninin sivilceden mi<br />
yoksa onun konuşmasından mı kaynaklandığını arasında gitti geldi. Sonra<br />
“Yok yok ona, onun gibi davranmalıyım onu ancak öyle alt ederim.” dedi.<br />
Emir:<br />
-Şşş sarı kafa!<br />
-Bana mı dedin<br />
-Evet, sana dedim. Şimdi geldiğin yere dön yoksa iki tırnağımın arasında<br />
kaybederim bak seni. Bir “pıt”sesi kadar canın var neyine güveniyorsun<br />
sen?<br />
-Bana bak benimle öyle dik dik konuşma mantar gibi yayılırım alnına.<br />
-Yaaa öyle mi sen istedin sarı kafa der demez işaret parmaklarını ona<br />
doğru götürdü. Aynaya dikkatlice baktı sıkmaya çalıştı. O sıktıkça sivilce de<br />
kendini sıktı bir türlü dışarıya çıkmak bilmedi. Alnında artık sadece sivilce<br />
yoktu iki tane kocaman tırnak izi vardı. Emir”Allahım nasıl bir belasın sen<br />
ya?”dedikten sonra odasına gitti.” Sabah hallederim senin işini hele biraz<br />
daha sarar o zaman konuşacağız seninle.” dedi. Sivilcesinin susmak bilmeyen<br />
çenesini bir yara bandı ile kapatıverdi. En az Emir kadar inatçı olan sivilce<br />
kapanmış olan ağzını boşluk bulduğu yerden oynatıp boğuk bir sesle konuşmaya<br />
devam ederken,Emir iki bant daha yapıştırarak onu susturuverdi.<br />
Yatağına uzandı. Okula gitmeme kararı aldı. Sivilcesinden başka bir<br />
şey düşünmüyordu. Acaba hoşlandığı kız onu öyle görürse ne diyecekti?<br />
Zaten duygularına karşılık vermiyordu. Hele hele lakap takmada üstüne<br />
adam tanımadığı en yakın arkadaşı Cengiz kim bilir ona neler söyleyecekti?<br />
Tepegöz geldi hemen aklına eminim sabah ilk gördüğünde günaydından<br />
önce “Ne haber lan Tepegöz “diyecekti. Evet evet hiç kuşkusu yoktu Cengiz’e<br />
bu fırsatı verememeliydi. Tepegöz en hafif lakap olurdu kim bilir başka ne<br />
isimler takacaktı.<br />
Bu hezeyanlı düşüncelerinden sonra okula gitmeme kararı daha da perçinleşti.<br />
Hiç bir güç artık onu okula gönderemezdi. Bu kararlılıkla uykuya<br />
daldı.<br />
Sabahın sessizliğini, annesinin telaşlı, biraz da gergin olan ses tonu<br />
bozmuştu. Cep telefonunun alarmını kurmasına gerek yoktu. Annesinin<br />
ses tonundan saatin kaç olduğunu anlayabilirdi.“Gece yatmaz sabah kalkmaz!<br />
Nasıl bir çocuksun sen. Emiiir haydi geç kalacaksın!” Annesinin ses<br />
tonundan saatin kaç olduğunu anlayan Emir. Bu seslenişin sekize çeyrek<br />
var seslenişi olduğunu hemen anlamıştı ikinci ve üçüncü seslenişleri bekliyordu.<br />
Yedi yaşından beri alışkındı bu seslenmelere. Emirrrrrr işte bu sesin<br />
ertelenme özelliği yoktu. Kalksam iyi olur diye düşündü. elini hemen alnına<br />
attı.Ah olamaz oradaydı.Üstelik daha da büyümüştü.Hemen banyoya koştu<br />
yüzünü bile yıkamadan alnındaki yara bantlarını çıkardı.Kocaman olmuştu<br />
ve yine gülümsüyordu..Annesine seslendi.Anne çabuk buraya gel.Annesi<br />
panikle banyoya gitti.”Ne oldu ne bağırıyorsun oğlum? Ödümü patlattın.”<br />
-”Alnıma bak!”<br />
- Ne var, sivilce işte!<br />
-Yaa anne, ben bu şekilde okula gidemem hem baksana pişmiş kelle<br />
gibi gülümsüyor.<br />
-Doktora mı gitsek acaba bayağı da büyükmüş.<br />
-Evet anne okula gitmeyelim rapor alalım noolur.<br />
-Tamam tamam hele bir kahvaltımızı yapalım çaresine bakarız.<br />
Emir elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa geçti annesi mutfaktaki televizyonu<br />
açmış hem kahvaltı sofrasını hazırlıyor hem de sabah haberlerini<br />
dinliyordu.<br />
-Vah yavrum nasıl da şişmiş alnın bak sen şu sivilcenin yaptığına deyip<br />
saçlarını okşamaya başladı.<br />
Emir ve annesi bir taraftan kahvaltılarını yapıyor bir taraftan da sivilcesi<br />
üzerinde tartışıyorlardı. Nasıl olurdu da alnında çıkardı. Emir ”Pis sivilce.” Bu<br />
sivilce onun için ölüm kalım meselesi kadar önemliydi. “İnsan içine çıkamam.<br />
Öldürürüm kendimi. Git başkasında çık! “ gibi şeyler söylerken, o sırada haberleri<br />
sunan spiker sırf yaşayabilmek uğruna başka bir ülkeye göç ederken<br />
ölen mülteci bir çocuğun “karaya vurmuş bedeni” haberini okuyordu…<br />
Uğur ÇAVDAR<br />
13
“Bilgiye Sahip Olarak Doğmuş Birisi Değilim. Öğretmeyi Seviyorum Ve Öğrenmeye Çalışıyorum.”<br />
Konfüçyüs<br />
HOBİ BAHÇESİ<br />
Eğitim-öğretim hayatına başladığı günden itibaren sürekli<br />
kendisine yeni hedefler koyan ve bunun için tüm paydaşlarıyla<br />
çalışan Yakuplu Galip Balkar Ortaokulu gerçekleştirdiği çalışmalara<br />
bugün bir yenisini daha ekledi. Eğitim-öğretim ile akademik<br />
başarıyı hedeflerken temel amacımız olan öğrencilerimizi<br />
“hayata hazırlama” misyonumuzu da gerçekleştirmek için var<br />
gücümüzle çalışıyoruz. İşte bu yüzdendir ki sosyal alanlardaki<br />
faaliyetlerimizi gerçekleştirirken İstanbul gibi dünyanın en büyük<br />
metropollerinden birisinde yaşayan öğrencilerimizi hayatın her<br />
alanıyla tanıştırmaya çalışıyoruz.<br />
Okulumuzun en önemli paydaşlarından Beylikdüzü Belediyesi<br />
ve Beylikdüzü Belediye Başkanımız Sn. Ekrem İMAMOĞLU´nun<br />
öncülüğünde hobi bahçemizi Okul Müdürümüz Sn. Dilek AKSOY,<br />
Belediye Meclis Üyeleri, Öğretmenlerimiz, Öğrencilerimiz ve<br />
Velilerimizin katılımıyla büyük bir coşku ve heyecanla açtık.<br />
14
“Eğitimin Yapamayacağı Hiçbir Şey Yoktur. Hiçbir Şey Onun Etki Alanının Dışında Kalamaz.<br />
Kötü Ahlakları İyiye Çevirebilir; Kötü İlkeleri Yıkar Ve Yerine Yenilerini Koyar; İnsanları<br />
Melekler Seviyesine Çıkarabilir.” Mark Twain<br />
TÜRKÇE<br />
KAPANMAZ PENCERE<br />
Çanakkale ruhumda kapanmaz penceredir,<br />
Aldığımız nefesin şükrüdür Çanakkale.<br />
Beş bin yıllık mazimde hayata eşdeğerdir,<br />
Şehitlerin ruhuna duadır Çanakkale.<br />
Geçmişten geleceğe yüz yıllık bir köprüdür,<br />
Ölümden korkmayana şereftir Çanakkale.<br />
Şehadet şerbetini içenlere ödüldür,<br />
Allah’tan korkanlara menzildir Çanakkale.<br />
Ölüme koşa koşa gidenlerin ruhudur,<br />
İsimsiz mezarların yoludur Çanakkale,<br />
Her bir şehit milletin kutsalıdır, şahıdır,<br />
İslâm’a uzanmanın koludur Çanakkale.<br />
Var olmak savaşının Uhud’udur, Bedri’dir,<br />
Peygamber ümmetine müjdedir Çanakkale.<br />
Toprağa can verenin muradıdır, kadridir,<br />
Ezanlı kubbelerde secdedir Çanakkale.<br />
Bir kuru lokma yiyip vatan için ölmektir,<br />
Ağlayan yetimlere örtüdür Çanakkale.<br />
Yaradana sığınıp geriye dönmemektir,<br />
Doğmamış bebeklerin sütüdür Çanakkale.<br />
Nihat PAMUKÇU<br />
SELAM SANA<br />
EY ÖĞRETMENİM!<br />
Küçücük yüreklere umut aşılayansın,<br />
Dağ, taş, düz, bayır demeden yol alansın,<br />
Karanlıkları aydınlığa çıkaransın,<br />
Selam sana ey öğretmenim!<br />
Eğitimin yılmaz bekçilerisin,<br />
Ata’mın açtığı yolda durmadan yürüyensin,<br />
Yeri gelince ana baba olan da sensin,<br />
Selam sana ey öğretmenim!<br />
Çocukların ufkunu açansın,<br />
Yeniliğin peşinden süratle koşansın,<br />
Hep ileri, hep önde olansın,<br />
Selam sana ey öğretmenim!<br />
Varlığını varlığıma armağan edensin,<br />
Emekle, her zorlukla mücadele verensin,<br />
Fedakârlıkta, özveride sınır tanımayansın,<br />
Selam sana ey öğretmenim!<br />
Kalemin, kelâmın dili sensin,<br />
Kederin, mutluluğun umarı sensin,<br />
İyi bir eğitimin mimarı sensin,<br />
Selam sana ey öğretmenim!<br />
Feride TÜTÜNCÜ<br />
“YAZIDAN ÖNCE SÖZ VARDI VE SÖZ HERKESİN DİLİNDEYDİ.”<br />
SÖZÜN GÜCÜ<br />
“Vücudumuzun enerji kaynağı yediğimiz besinlerdir.” deseler de asıl enerjiyi kelimelerden aldığımıza inanıyorum. Kelimelerin de<br />
bir enerjisi vardır. Yediklerimiz anlık enerji verirken kelimeler hayatımızın tamamına yayılan enerjiye sahiptirler.<br />
Sevgi,iyilik, güzellik dolu sözler iyi enerjiye sahiptirler ve söyleyenle dinleyen arasında olumlu etki oluştururlar. Bir söz insanı hayata<br />
bağlar, insanı yüceltir, insana insan olduğunu hatırlatır. Toplumları yücelten ve onları bir arada tutan da sözdeki enerjidir.<br />
“Merhaba” sözü iyi bir arkadaşlığın başlangıcı, bir “Evet” mutlu bir evliliğin temeli, ”ihtiyacın olduğunda ben buradayım” bir sığınağın<br />
kapısı, bir “Günaydın” iyi bir günün başlangıcı olabilir.” Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” sözü büyük bir zaferi getirebilir.<br />
Nobel ödüllü Aziz Sancar’ı bilim insanı yapan da okuma yazma bilmeyen anne ve babasının: ”Oku oğlum, bizim gibi olma.” sözüdür<br />
belki de...<br />
Bir başlangıcı, bir bitişi önce ağzımızdan çıkan sözler belirler. Bunu iyi veya kötü şekilde kullanmak bizim elimizdedir. Enerjisi güzel<br />
olan sözcükler hayatımızdan hiç eksik olmasın...<br />
Bana bu yazıyı ilham eden öğrencim, HARİKASIN...<br />
Dudu Ömür Karayel<br />
15
“Sadece Bir İyi Vardır, Bilgi; Ve Sadece Bir Kötü Vardır, Cehalet.”<br />
Sokrates<br />
MATEMATİK<br />
SİHİRLİ PARMAKLAR (HİNT ÇARPMASI)<br />
Sevgili matematik düşkünü zevkli ve eğlenceli kısa bir metot daha öğrenmek ister misin?<br />
Şimdi sana 6 ile 10 arasındaki herhangi iki sayıyı sihirli parmaklar yardımıyla ÇARPMAYI öğreteceğim.<br />
Hazır mısın?<br />
Sihirli parmaklar metodunun diğer bir adı da HİNT ÇARPMASIDIR.<br />
Şimdi parmaklarının üzerinde 6 dan 10 a kadar sayıların yazılı olduğunu hayal et ya da istersen<br />
üzerine sayıları yaz sonra silersin.<br />
Şimdi söyle bakalım 6 kere 7 kaçtır? Bunun için yapman gereken sol elinin 6 numaralı parmağı<br />
ile sağ elinin 7 numaralı parmağını birleştirmek…<br />
Zorlanmayacaksın, dedim ya senin için hepsini fotoğrafladım. İşte aynen şöyle: 6 × 7= ?<br />
Kırmızı çizginin üzerinde kalan kısım birler basamağını, altında kalan kısım ise onlar basamağını<br />
temsil etsin. Çizginin üzerinde sol elde 4, sağ elde 3 parmak vardır.<br />
Şimdi ne oldu? 3 × 4 = 12, elimizde 12 tane birlik var. Çizginin altında ise toplam 3 parmak<br />
var bu da demek oluyor ki 3 × 10 = 30. O zaman toplam 30 + 12 = 42 oldu. İşlem tamam.<br />
Şimdi aşağıdaki resimlerle biraz pratik yapalım. 7×8=?<br />
Çizginin üzerinde 6, altında 50 bulduk, toplam 56 yani sonuç 56 …<br />
9×10=?<br />
Çizginin üzerinde sıfır, altında 90 elde ettik yani sonuç toplam olan 90…<br />
Hayat ne güzel olurdu, ohh mis! (Yaren GÜNDÜZ 8/B)<br />
Kopya çekmek zorunda kalmazdık! (Seda ÖZTÜRK 8/F)<br />
Bu sefer de geometri olurdu! (Sitora SHARIPOVA 8/B)<br />
TEOG’ da yanlışım 10 tane daha az olurdu! (Sidar GÜNSİLİ 8/C)<br />
Evde yatma zamanımız çoğalırdı! (Mine BAYRAK 8/B)<br />
A şehrinden B şehrine giden otobüs olmazdı kesin!<br />
(İrem BAYKARA 8/B)<br />
Çoğu şey olmazdı, yani boş küme olurdu. E bu da matematik. Yine başa<br />
döndük, aman Allah’ım! (Çağatay BİLGİN 8/D)<br />
Beden dersinde matematik işlemek zorunda kalmazdık!<br />
(Enes Haydar ŞANLI 8/D)<br />
16<br />
Öğrencilerimize Matematik olmasaydı dedik vee, işte en popüler cevaplar:<br />
“Matematik öğrenmek zorunda mıyız?”<br />
“Hocam bunlar günlük hayatta ne işe yarayacak?” gibi çıldırtan sorular<br />
olmazdı. (Matematik Zümresi)<br />
Peki ya Matematik kitaplarımızı Ahmet Hocamız yazsaydı dedik vee…<br />
Kitabın çıkmasını kelebekler, ben beklemem.<br />
(Nisa DEMİRİZ 8/B)<br />
Önce Şok’a girer, sonra Bim’e girerim. (İrem GÜLEN 8/B)<br />
TEOG’a öğrenci değil , Cem YILMAZ’ a rakip yetiştirirdi.<br />
(Aylin Sude AYDOS 8/A)<br />
Hızlı ve esprili 8 (Seda ÖZTÜRK 8/F)
“Bilgi Ruhun Gıdasıdır.”<br />
Sokrates<br />
FEN BİLİMLERİ<br />
BİLİMİN ÖNEMİ<br />
İnsanların deney ve gözlem yaparak sahip oldukları bilgi birikimine<br />
“bilim” denir. Bil sözcüğünden türetilmiştir, bellekte iz bırakan anlamına<br />
gelir. Evrende her alanda net bilgiye sahip olabilmek için mutlaka bilimden<br />
yararlanılır.<br />
Bilimin bilgileri kesine yakın olsa da net değildir. Zamanla yeni bir tez<br />
ve kanıt öne sürülebilirse bilimsel bilgi değişebilir. Tarih bunun örnekleriyle<br />
doludur.<br />
Bireysel ve toplumsal olaylara mantıklı çözümlerin üretilmesindeki tek<br />
yol bilimi kullanmaktır. Bilimsel düşünce ve araştırma yöntemlerinin uygulanması<br />
toplumları yenilikçi kılar. İnsanlar, bilimsel düşünme eksikliği<br />
yüzünden diğer milletlerden geri kalır. Sorunların oluşması toplumda ekonomik<br />
ve sosyal sorunları da beraberinde getirir. Karmaşa ortamı oluşur.<br />
Tekerleği icat eden insan, günümüzde bilimsel gelişmelere ağırlık vermiştir.<br />
Her sorun bilimle çözülmüştür. Bilimsel bulgular toplumların gelişmesini<br />
ve bugünkü modern şeklini almasını sağlamıştır.<br />
Bilim aslında yaratıcılığın ürünüdür. Yaratıcılık da hayal gücü ve düşünceyle<br />
ilgili bir kavram olduğuna göre; bilim insanın duygularında başlar,<br />
diyebiliriz. Bilimsel gerçekler insan bunu ortaya çıkartmadan önce de vardır.<br />
Sadece farkına varılması gerekir. Bunu başaran insandır. Bilimsel bilgi<br />
binlerce yıllık araştırmayla günümüze kadar ulaşmış ve müthiş bir bilgi<br />
birikimine sahip olmuştur.<br />
Bilimsel bilgiyi kullanmak, daha çok bilmek ve bilgiye sahip olmak<br />
istemek yaşamda başarı şansımızı arttırır. Bilimin amacı insan hayatını kolaylaştırmak<br />
ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmektir. Bunu başaran<br />
toplumlar Dünya’nın önde gelen toplumları olacaktır.<br />
FEN VE TEKNOLOJİ<br />
NEDEN ÖNEMLİDİR?<br />
Ülkelerin gelişmesinde fen bilimlerinin<br />
büyük önemi olduğu tartışılmaz bir<br />
gerçektir. Bu yüzden fen bilimleri eğitiminin<br />
kalitesini artırmak için büyük<br />
çabalar sarf edilmektedir.<br />
Bu çabalar çoğunlukla müfredat<br />
programlarını iyileştirme ve iyileştirilen bu programlan etkili bir şekilde<br />
yürütecek imkânları okullara sağlamak ve uygun öğretim yöntemleri<br />
geliştirme üzerine yoğunlaşmaktadır<br />
Çağımız bilgi ve teknoloji çağıdır. Bu çağa ayak uydurabilmemiz için<br />
yetişmiş elemanlara ihtiyaç vardır. Dünyaya bakıldığı zaman birçok değişim<br />
ve gelişimler görülmektedir. Bu değişim ve gelişimlerin en başında, bilgi<br />
toplumlarının ortaya çıkışı ile birlikte hiç şüphesiz “teknoloji” gelmektedir.<br />
Teknoloji, doğruluğu denenerek elde edilen bilgilerin uygulanmasıdır. Fen<br />
bilgisi de öğrenciye, teknoloji ile ilgili olumlu davranışlar kazandıran bir<br />
bilimdir. Bu nedenle fen bilgisi eğitiminin temel amaçlarından birisi de her<br />
an hızla değişen ve gelişen fen çağına ayak uydurabilecek ve en son teknolojik<br />
buluşlardan her alanda yararlanabilecek bireyler yetiştirmek ve teknolojik<br />
tüm buluşlarda ve gelişmelerde bilimin gerekli olduğunu öğretmektir.<br />
Çocuklarımızın hayata kolayca alışabilmeleri ve başarılı olabilmeleri için<br />
fen ve teknoloji dünyasını çok iyi tanımaları ve ondan yararlanma yollarını<br />
bilmeleri gerekmektedir. Çünkü bilim ve teknolojinin temeli “akılcılıktır”.<br />
17
“İlmin Değeri De Diğer Mumların Kendisinden Işık Aldığı Enerji Kaynağına Benzer.”<br />
Nizamülmülk<br />
İNGİLİZCE<br />
Tüm dünyada öğretilen yabancı diller arasında ilk sırayı alan dil tartışmasız<br />
İngilizce‘dir. Ve yine birçok ülke eğitim programlarını hep daha<br />
etkin bir dil eğitimi verebilmek adına titizlikle belirler. Peki neden bu<br />
kadar ülke ve kurum İngilizce eğitimini bu kadar ciddiye alıyor? Neden<br />
İngilizce Öğrenmeliyiz? İşte başlıca sebepler:<br />
1. İngilizce en yaygın kullanılan yabancı dildir. Tüm dünyadan farklı<br />
insanlar bir araya geldiklerinde yine bu dili kullanarak anlaşırlar.<br />
Yeryüzünde neredeyse her 5 kişiden biri İngilizceyi konuşabilir veya<br />
anlayabilir.<br />
2. Artık pek çok sektörde İngilizceyi akıcı bilmemek büyük bir eksiklik<br />
olarak görülmektedir. Şirketler ve kurumlar birkaç dile hakim olan<br />
adayları tercih etmektedirler.<br />
3. Diplomasinin, bilimin, turizmin ve gelişen teknolojinin ortak dilidir.<br />
Bu alanlarda da etkin olabilmek adına bu dile hakim olmak gerekmektedir.<br />
4. İngilizceyi bilen bir kişi birçok farklı ortamda ve ülkede çok rahatlıkla<br />
ve tercümansız anlaşabilmektedir. Ve daha özgüvenli bir şekilde<br />
hareket etmektedir.<br />
5. İngilizce dünyada 53 ülkenin anadilidir. Ve birçok ülkenin ikinci olarak<br />
öğrettiği ilk yabancı dildir.<br />
6. Akıcı bir dil ;yabancı şirketlerde çalışma, yurtdışında görev alma ve<br />
yurtdışıyla iş yapmada size sayısız imkan sunar.<br />
7. İngilizce eğlencelidir. İngilizce olarak hazırlanan kitapları, şarkıları,<br />
filmleri ve televizyon programlarını evinizin rahatlığında dinlenmek<br />
amacıyla bile değerlendirebilirsiniz. Eğlenirken dahi İngilizce çalışmış<br />
olmak gibi bir avantajı değerlendirmemek olmaz.<br />
8. İnternette yayında olan web sitelerinin %85’i İngilizce hizmet sunmaktadırlar.<br />
Uluslararası forumlardan ve diğer platformlardan aktif bir<br />
şekilde faydalanmak için bu dile ihtiyaç duyulacaktır.<br />
9. Yurtdışındaki yabancıların birkaç dilde akıcı oldukları gerçeğini düşündüğümüzde<br />
bir an önce İngilizceyi öğrenip enerjimizi diğer diller için<br />
kullanmamız gerekmektedir.<br />
10. Yurtdışında eğitim veren bir üniversitede okumak veya yüksek lisans,<br />
doktora yapmak için İngilizceye hakimiyet istenmektedir. Ayrıca yabancı<br />
dergilerdeki makalelerin ortak dili de İngilizcedir. Eğitimin uluslararası<br />
boyutunda başarı için iyi bir İngilizce, elimizi güçlendirecektir.<br />
11. Diğer birçok yabancı dille kıyaslandığı zaman İngilizce öğrenilmesi<br />
kolay olan diller arasında kendisine üst sıralarda yer bulur.<br />
12. İngilizce ve tüm yabancı diller hafızayı kuvvetlendirerek unutkanlığın<br />
azalmasını sağlar. Bilimsel çalışmalar bu konuya özellikle dikkat<br />
çeker.<br />
13. Çevreniz genişler ve dünyanın birçok yerinden meslektaşınız veya<br />
arkadaşınızla birlikte ufkunuzu daha da açabilirsiniz.<br />
14. Bir dili öğrenmiş olmanın verdiği özgüvenle çok daha farklı çalışmalara<br />
atılabilirsiniz.<br />
18
“Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu?”<br />
Kuran-I Kerim, Zümer: 9<br />
DİN KÜLTÜRÜ<br />
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura 3 genç girerler, derler ki:<br />
-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen<br />
yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:<br />
-Söyledikleri doğru mu? diye sorar.<br />
Suçlanan genç derki ‘’Evet doğru!’’ bu söz üzerine Hz. Ömer<br />
-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.<br />
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki:<br />
-Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım.Ailemle beraber<br />
gezmeye çıktım,kader bizi bu arkadaşların bulunduğu yere getirdi.Hayvanlarımın<br />
arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor hayvana ne yaptıysam bu<br />
arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası<br />
içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı atım oracıkta öldü, nefsime bu durum ağır geldi,<br />
ben de bir taş attım babası öldü, kaçmak istedim, fakat arkadaşlar beni yakaladı,<br />
durum bundan ibaret, dedi.<br />
Bu söz üzerine Hz. Ömer ‘’ Söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem<br />
suçunu da kabul ettin…’’<br />
Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:<br />
-Efendim bir özrüm var, ben memleketinde zengin bir insanım.Babam rahmetli<br />
olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak<br />
zorunda kaldım şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için<br />
Allah indin’de sorumlu olursunuz bana 3 gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime<br />
teslim eder gelirim, bu 3 gün içinde yerime birini bulurum der.<br />
Hz. Ömer dayanamaz der ki:<br />
-Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? der.<br />
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar der ki:<br />
-Bu zat benim yerime kalır der. O zat Hz. Peygamber (s.a.v) efendimizin en iyi<br />
arkadaşlarından , daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr ibni Asr’dan başkası değildir.Hz.<br />
Ömer Amr’a dönerek:<br />
-Ey Amr delikanlıyı duydun, der.<br />
O yüce sahabi:<br />
-Evet ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.<br />
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten hala bir haber yoktur.<br />
Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’in yanına gelerek gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla<br />
Amr ibni Asr’a verilecek idamın yerine, maktülün diyetinin verilmesini teklif<br />
ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz,derler.<br />
Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir, der ki:<br />
-Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim.<br />
Hz. Amr ibni Asr ise tam bir teslimiyet içinde der ki:<br />
-Biz de sözümüzün arkasındayız.<br />
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasında genç görünür.<br />
Hz. Ömer gence dönerek der ki:<br />
-Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin?<br />
Genç vakurla başını kaldırır ve:<br />
-Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim,der.<br />
Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr ibni Asr’a der ki:<br />
-Ey Amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?<br />
Amr ibni Asr:<br />
-Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul<br />
ettim der.<br />
Sıra gençlere gelir derler ki:<br />
-Biz bu davadan vazgeçiyoruz, bu sözün üzerine Hz. Ömer:<br />
-Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da<br />
vazgeçiyorsunuz?<br />
Gençlerin cevabı dehşetlidir:<br />
-Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye.<br />
GÜZEL BİR ANEKDOT<br />
Hz. Ömer(r.a.)bir gün peygamberimizin davranışından esinlenerek, toplulukta<br />
birinizden bir şey alıp da parasını ödememişsen söylesin ödeyeyim.<br />
Birisini incitmişsem gelsin o da beni inciterek hakkını alsın der.<br />
– Kölesi kalkar bir gün benim hatama fazla öfkelenip kulağımı çok çekmiştin.<br />
Onu da ödeyecek misin? Der.<br />
– Hz. Ömer’de “Gel hakkını al, kıyamete kalmasın.“ der.<br />
– Köle Hz. Ömer’in kulağını tutar çok az çeker.<br />
– Hz Ömer: “Çek daha hakkını almadın, canım acımadı.“ der.<br />
– Köle: “Fazla çekersem senin hakkın bana geçmiş olur. “ cevabını verir.<br />
HAYAT VE NİZAM<br />
Dünyada milyonlarca canlı yaşamaktadır. Belki de bilinmeyen<br />
bir bu kadar daha canlı vardır. Canlılar içinde ALLAH(C.C)<br />
birini eşrefi mahlûkat olarak yaratmıştır. Tüm canlıları ve evreni<br />
onun hizmetine sunmuştur. O da insandır.<br />
İnsan doğar, büyür ve birlikte yaşamaya başlar. İşte o hayat<br />
başlar. Hayat muhakkak ki adalet, sevgi, saygı ve merhametle perçinleşir.<br />
Bu konuda insana, ALLAH pusulasını da vermiştir. O pusula<br />
Kur’an nizamı ve ahlakıdır. Hz. Muhammed “Bir kul günaha girerim<br />
korkusuyla yapılması sakıncalı olan şeylerden uzak durmadıkça<br />
muttakiler derecesine çıkamaz“ (Tirmizi) buyurmuştur.<br />
İnsanoğlu gıybet, iftira, saygısızlık, kul hakkı, haksızlık vb.<br />
yasaklanmış davranışlardan uzak durması gerektiği gibi, insanı<br />
kötülüğe götürebilecek davranışlardan da uzak durmalıdır. Günümüzde<br />
ise sakıncalı davranışlardan uzak durulmadığından<br />
haksızlıklar ve zulümler hat safhaya ulaşmıştır. Peygamberimiz<br />
bir başka hadisinde de:“ Hakkı bilip onunla hükmeden cennettedir.<br />
Hakkı bildiği halde zulmedip haksızlık yaparsa cehennemdedir.(Terkip<br />
ve Terhib cilt: 3 sayfa: 438) buyurmuştur. Dünyamızı<br />
ve ahiretimizi cennete çevirebilmek için emir olunduğumuz gibi<br />
dosdoğru olmalıyız.<br />
Nagehan ALINMAZ<br />
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni<br />
- Bir adamın bir çok hüner,fen ve bilgi sahibi olduğuna bakma! Verdiği sözde<br />
duruyor mu, vefası var mı? Asıl ona bak!<br />
-Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol,bulan sen;tanıyan sen<br />
ol,kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz.<br />
-Vefa nedir,bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını giderken yaktığını yabana<br />
atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere,hayallere<br />
ihanet katmamandır.Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında,cehennemi hafife<br />
almaman,ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.(Mevlana)<br />
-Edebin başı akıllıca hareket etmektir.Yapılmayan, yerine getirilmeyen<br />
sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın,vefa olmayınca arkadaşın hayrı<br />
yoktur.(Ahmed bin Kays)<br />
19
“Fakat İçlerinde İlimde Derinleşmiş Olanlar Var Ya Onlara Pek Yakında Büyük Mükafat Vereceğiz.”<br />
Kuran-I Kerim, Nisa:162<br />
SOSYAL BİLGİLER<br />
Malazgirt Olmasaydı Türk Devleti Yoktu<br />
Malazgirt Muharebesi zaferler zaferidir. Bize ikinci<br />
“Anayurdumuz” olarak Anadolu’nun kapılarını –<br />
hem de ardına kadar- açtı. Malazgirt Türk’ün bütün<br />
geleceğini tayin etti. Türkiye Devletinin kurulmasını<br />
sağladı. Dünya tarihinin akışını kökünden değiştirdi.<br />
Hıristiyan hakimiyeti Van Gölü’nden boğaz içine geriledi.<br />
Bütün Avrupa, Anadolu’yu ikinci Anayurdu<br />
haline getiren Türk’e karşı birleşti. Malazgirt’ten 25<br />
yıl sonra 1.Haçlı seferi oluşarak üzerimize çullandı.<br />
Türkiye devletini yıkmak ve Anadolu’yu geri almak<br />
ilk üç Haçlı seferinde de Hıristiyanlar için mümkün<br />
olmadı. Avrupa günümüze kadar bu olayı unutmadı.<br />
Mlazgirt’ten sadece üç yıl sonra 1074’te Malazgirt<br />
galibi Sultan Alp Arslan’ın kuzeni Anadolu Fâtihi ve<br />
ölümsüz devletimizin ilk başkanı Selçuk oğlu Kutalmışoğlu<br />
1.Sultan Süleyman Şah, başkenti İznik olmak<br />
üzere Türkiye Devletini kurdu. Üsküdar’a gelip<br />
karşı yakadaki Ayasofya’nın kubbesini seyretti.<br />
Malazgirt’ten sadece 20 gün sonra Avrupa dillerinde<br />
Anadolu’ya Turchia (Türkiye) denmeye başlandı.<br />
Malazgirt Osmanlı Cihan Devleti’nin oluşmasını<br />
sağladı. Selçukoğlu Sultan Alp Arslan’ın en<br />
kuvvetli Müslüman ordusu, en güçlü Hıristiyan ordusu<br />
Bizans’a karşı başarı kazamasa idi, bugün biz<br />
Türkler, denizlerden uzak, Orta Asya’da yaşıyorduk.<br />
Malazgirt galibi Sultan Alp Arslan’ın oğlu Sultan<br />
Melik Şah, önce Karadeniz’e geldi. Kılıcını suya daldırdı.<br />
Şükür namazı kıldı. Ertesi yıl Akdeniz’e ulaştı,<br />
aynı şeyi yaptı.<br />
Türk’ün batıya doğru nice asırlık yürüyüşü hedefine<br />
ulaşmıştı. Orta Asya bozkırlarından kopup açık<br />
denizlere çıkmıştık. Bundan sonra hep batıya gittik.<br />
Çin sınırına dönmeyi aklımıza bile getirmedik.<br />
Malazgirt olmasaydı, Türkiye Devleti yoktu. Milli<br />
Mücadele bahis konusu değildi. Anadolu Hıristiyan<br />
toprağı kalacaktı. Malazgirt’i kazanan ve<br />
üç dehşetli Haçlı seferiyle genç Türkiye devletini<br />
ortadan kaldırmak isteyen Avrupa’ya karşı Anadolu’yu<br />
vermeyen şanlı hükümdarlarımızı tazîm<br />
ile anıyoruz.<br />
Yılmaz Öztuna<br />
Malazgirt Marş<br />
Aylardan Ağustos, günlerden cuma<br />
Gün dogmadan evvel iklîm-i Rûm’a,<br />
Bozkurtlar ordusu geçti hücûma...<br />
MALAZGİRT MARŞI<br />
Naramızdır bugün gök gürültüsü,<br />
Kanımızdır bugün yerin örtüsü...<br />
Gazi atlarının nal parıltısı<br />
Yeni bir şevk ile gürledi gökler<br />
Ya Allah... Bismillâh... Allahuekber!..<br />
Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu,<br />
Ardında Oğuz’un elli bin tuğu.<br />
Andırır Altay’dan kopan bir çığı,<br />
Budur, Peygamber’in övdüğü Türkler...<br />
Ya Allah... Bismillâh... Allahuekber!..<br />
Türk, ulu Tanrı’nın soylu gözdesi,<br />
Malazgirt, Bizans’ın Türk’e secdesi,<br />
Bu ses, insanlığa Hakk’ın müjdesi...<br />
Kılıçlarımızdır çakan şimşekler...<br />
Ya Allah... Bismillâh... Allahuekber!..<br />
Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,<br />
Anadolu başlar, vatan olmaya...<br />
Kızılelma’ya hey... Kızılelma’ya!!!<br />
En güzel marşını vurmada mehter:<br />
Ya Allah... Bismillâh... Allahüekber!..<br />
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu<br />
Bu seste birleşir bütün yürekler...<br />
Ya Allah... Bismillâh... Allahuekber!..<br />
20
“Yeryüzündeki Alimler, Gökteki Yıldızlar Gibidir.”<br />
Hz. Muhammed<br />
BEDEN EĞİTİMİ<br />
Olimpiyat Oyunlarında Yaşanan<br />
Bazı İlginç Olaylar Ve Bilgiler<br />
1908 Londra’da İngiliz kraliyet ailesinin izleyebilmesi için, maraton yarışı Windsor<br />
şatosu önünden başlatılmış. Final ipi stadyumda göğüslendiğinde, mesafe ölçülmüş<br />
42195 mt. olduğu anlaşılmıştır. Günümüzde de 42195 metre olarak koşulan maratonun,<br />
ölçüsü böyle tespit edilmiştir.<br />
1952 Helsinki Finlandiya’da, Çek atlet Emil Zatopek (lâkabı Çek Lokomotifi’dir)<br />
5000 mt ve 10000 mt koşularında altın madalya alır. Ayrıca aynı olimpiyatta<br />
yaşamında ilk kez katıldığı maraton koşusunu da birinci bitirerek<br />
altın madalya sayısını üçe çıkarır.<br />
1960 Roma da yapılan olimpiyat oyunlarında İlk defa Afrikalı(Etiyopya) bir atlet olimpiyat<br />
şampiyonu olarak altın madalya elde etmiştir. Ababe Bilika yalın ayak koştuğu<br />
maratonu kazanmıştır.<br />
1964 Tokyo Japonya’da Ababe Bilika gene şampiyon olmuştur. Etrafını<br />
saran TV mikrofonlarına “–Beni boş verin... İyi bir iş yapmak istiyorsanız,<br />
benim yerime ülkemde açlıktan ölen, ilaçsızlıktan kıvranan halkımın ihtiyaçlarını<br />
tüm dünyaya duyurun!” dedi.<br />
-1976 Montreal Kanada’da, Romanyalı jimnastikçi Nadia Elena Comaneci , 14 yaşında<br />
katıldığı yarışmalarda bütün jüri üyelerinden 10 tam puan alarak altın madalyalar kazanmıştır.<br />
Bu rekor günümüzde de geçerlidir.<br />
1896 Atina’da başlayan ve dört yılda bir düzenlenen olimpiyat oyunlarında<br />
madalya kazanan Türk sporcular ve ilkler<br />
1896 (Atina) yılında ilk modern olimpiyatlar başladı. Türk güreşçi Koç Mehmet, kendi<br />
imkânlarıyla Atina’ya gitmiş, ancak kayıt koşullarını bilmediğinden müsabakaya katılamamıştır.<br />
1908 Londra’da yapılan olimpiyat oyunlarına Osmanlı İmparatorluğu’nu<br />
temsilen katılan ilk vatandaşımız Aleko Mulos’tur.<br />
Türkiye’nin olimpiyat tarihinin ilk madalyası 1936 Berlin’de, güreşçi Ahmet Kireççi tarafından<br />
kazanılan bronz madalyadır.<br />
İlk altın madalya ise yine aynı olimpiyatta güreşçi Yaşar Erkan tarafından<br />
kazanılmıştır.<br />
1948 Londra olimpiyatlarında Ruhi Sarıalp üç adım atlamada 15,075 mt ile üçüncü<br />
olmuş ve böylece atletizmde olimpiyat madalyası kazanan ilk Türk atleti olmuştur<br />
Olimpiyatlarda madalya kazanan ilk kadın sporcu 1992 Barselona’da bronz<br />
madalya kazanan judocu Hülya Şenyurt’tur.<br />
1996 Atlanta (ABD) olimpiyatlarında, Naim Süleymanoğlu ve Hamza Yerlikaya üçüncü<br />
defa olimpiyat şampiyonu olma başarısını gösterdiler.<br />
ilk altın madalya kazanan kadın sporcu 2004 Atina’da halterci Nurcan Taylan’dır.<br />
Olimpiyatlarda madalya kazanan en yaşlı sporcu (35 yaşındayken) 1948 Londra’da<br />
altın madalya kazanan güreşçi Yaşar Doğu<br />
Olimpiyatlarda madalya kazanan en genç isim ise 2004 Atina’da 17 yaşındayken<br />
gümüş madalya kazanan boksör Atagün Yalçınkaya’dır.<br />
Türkiye katıldığı 21 olimpiyattan 16’sında madalya kazanmıştır.<br />
En çok madalya kazanılan olimpiyatlar 6 altın, 4 gümüş, 2 bronz kazanılan<br />
1948 Londra, 7 altın, 2 gümüş kazanılan 1960 Roma ve 3 altın, 4 gümüş,<br />
4 bronz madalya kazanılan 2004 Atina’dır. En çok madalya kazanılan sporlar<br />
ise 28 altın, 16 gümüş, 14 bronzla güreş ve 8 altın, 1 gümüş, 2 bronzla halterdir.<br />
Türkiye adına olimpiyat madalyası kazanmayı başaran 70 sporcu vardır. Bu 70 sporcudan<br />
14’ü birden çok kez madalya sevinci yaşamıştır. Naim Süleymanoğlu ve Halil<br />
Mutlu 3 kez, Mithat Bayrak, Mustafa Dağıstanlı ve Hamza Yerlikaya 2 kez altın madalya<br />
kazanmışlardır. Hamit Kaplan ise 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalyayla toplamda<br />
3 madalya kazanmıştır. 2008 Pekin’de 2 gümüş madalya kazanan Elvan Abeylegesse,<br />
aynı olimpiyatta birden fazla madalya kazanan ilk ve tek Türk sporcudur.<br />
Hamza Yerlikaya bütün güreşlerini, rakiplerine hiç puan vermeden kazanarak<br />
erişilmesi güç bir rekorla şampiyon oldu.<br />
2012 Londra’da Türkiye’nin atletizmdeki ilk altın madalyasını kazanan Aslı Çakır Alptekin’in<br />
madalyası doping yaptığı gerekçesiyle 2015 yılında CAS tarafından elinden<br />
alındı. [1] Altın madalya aynı yarışmada ikinci olarak gümüş madalya kazanan Gamze<br />
Bulut’a geçti. [2]<br />
Kaynakça<br />
http://www.hthayat.com/, http://iyukselbaser.blogcu.com/,<br />
https://tr.wikipedia.org<br />
21
“Bilgi Sonsuza Dek Cehaleti Yönetecektir.”<br />
James Madison<br />
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ<br />
ÇOCUK VE BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ KULLANIMI<br />
Bilişim teknolojisi, bilginin toplanmasında, depolanmasında,<br />
işlenmesinde, ağlar aracılığıyla bir yerden bir<br />
yere iletilip kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan<br />
iletişim ve bilgisayarlar dâhil bütün teknolojileri<br />
kapsayan teknolojilerdir. Bilişim teknolojisi iletişim ve<br />
bilgisayar sistemleriyle bağlanabilen bilgi hizmetlerinin<br />
tamamı için kullanılan bir kavramdır.<br />
Teknolojideki hızlı gelişim, her geçen gün günlük<br />
yaşamımızın hemen hemen her alanını, birçok yönden<br />
doğrudan etkilemektedir. Artık bireyler çok küçük yaşlardan<br />
itibaren bilişim teknolojileriyle karşılaşmakta ve kullanabilmektedirler.<br />
Televizyon, video, telefon, bilgisayar<br />
gibi birçok multimedya araçları onların yaşantısının bir<br />
parçası olmuştur. Hatta günlük yaşamında bu araçlara<br />
sahip olmayanlar bile modern dünyanın vazgeçilmez bir<br />
parçası haline gelen teknoloji ile her zaman, her yerde<br />
karşılaşabilmektedir. Bugün; çocuklar kendi evlerinin<br />
dışında; okullarda, internet toplu erişim merkezlerinde,<br />
hatta bankalarda bilgisayarlarla tanışmakta ve bilgisayarlar;<br />
sundukları oyun ve internet olanaklarıyla onları<br />
kendine çekmektedir.<br />
Bilgisayar, internet ve cep telefonu iletişimi kolaylaştırmak,<br />
bilgiye en hızlı şekilde ulaşılmasını sağlamak,<br />
paylaşımı arttırmak, hoş zaman geçirmek gibi amaçlarla<br />
insanlığın kullanımına sunulmuş çağın en popüler<br />
araçları olmuştur. Bu araçlar bireylerin; bilgi düzeylerini,<br />
yetenek ve iletişim becerilerini artırmasına katkıda bulunur.<br />
Bilişim teknolojisi, bireyleri toplumsal yaşamın sıkıcı<br />
temposundan uzaklaştırıp, onlara hoşça vakit geçirme<br />
olanaklarını daha ucuz ve çeşitli bir biçimde sunabilmektedir.<br />
Bu işlevlerinin yanı sıra onların gruplar arası<br />
ilişkilerini geliştirip birbirlerini tanıması ve anlaması için<br />
uygun bir ortam sunmaktadır.<br />
Dünyada 400 milyon civarında internete bağlı<br />
bilgisayar, 100 milyona yakın site olduğu tahmin<br />
edilmektedir. Günümüzde internet kullanımının<br />
yaygınlaşması internete girme yaşının okul öncesi<br />
dönemlere kadar düşmesine neden olmuştur. ABD’de<br />
yapılan bir araştırmaya göre; 3 yaş ve üzeri 76 milyon<br />
bilgisayar kullanıcısının % 22,2’si internet erişimine<br />
sahiptir ve ev bilgisayarına sahip çocukların beşte biri<br />
internet kullanmaktadır. Bilişim teknolojilerini kullanan<br />
bireylerden çocuk yaşta olanların sayısının fazla olması,<br />
Pedagoji’nin (Eğit-Bilim) de bu alanda yer almasını<br />
gerekli kılmaktadır.<br />
Bilişim teknolojilerinin alt sistemlerinden biri de<br />
internettir. İnternet; “Dünyadaki tüm bilgisayarları bir<br />
birine bağlayan ağlar ağı”dır. İnternetin yaygın ve uzun<br />
süreli kullanılması pedagojik açıdan sakıncalı bulunmasına<br />
rağmen yararları da azımsanamayacak boyuttadır.<br />
İnternet; pedagojik olarak sağlam temelli, bilgi<br />
oluşturulması, kullanılması ve yaygınlaştırılması, aktif<br />
öğrenmeyi sağlaması yönünden önemli bir potansiyele<br />
sahiptir.<br />
Bireylerin, bilgisayar ve internet kullanırken çok<br />
çeşitli riskler ve güvenlik tehditleri ile karşı karşıya oldukları<br />
bilinen bir gerçektir. Birey internet kullanmaya<br />
başlarken karşılaşabileceği riskleri ve bu risklere karşı<br />
alınabilecek önemleri de öğrenmek zorundadır. Bilişim<br />
teknolojileri, uzun sureli kullanıldığında sağlık açısından<br />
da sorunlar yaşanabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.<br />
İnternet ve Bilgisayar Oyunları<br />
Gençlerin teknoloji ile ilişkilerinde, hem kurban hem<br />
de suçlu durumuna düşmelerine sık rastlanmaktadır. İnternet<br />
ve bilgisayar oyunları çocuk ve gençlerin bilgiye<br />
ulaşmalarını, araştırma yapmalarını kolaylaştırmaktadır.<br />
Kişisel gelişimleriyle ilgili olarak problem çözme, yaratıcılık,<br />
kritik düşünme gibi konularda yararlı olmaktadır.<br />
Ancak bilişim teknolojilerini uzun süre kullanmaları aşırı,<br />
kontrolsüz, amacı dışında ve bilinçsiz kullanım yönü ile<br />
kaygılara ve korkulara neden olmaktadır.<br />
İnternet bağımlılığı; bilgisayar başında, internete<br />
bağlı olarak, gereğinden fazla zaman geçirme problemi<br />
şeklinde tanımlanmaktadır. İnternet bağımlılığının<br />
belirtileri şu şekilde sıralanabilir: internet başında aşırı<br />
zaman geçirmeye bağlı olarak yaşam biçiminde değişikliklerin<br />
olması, genel fiziksel aktivitelerde azalma,<br />
internette fazla zaman geçirmeye bağlı olarak uyku<br />
bozukluğu, arkadaşlarını kaybetme ve sosyalizasyonda<br />
azalma, aile, arkadaşları, iş ve kişisel sorumlulukları ihmal<br />
etme, bilgisayarda zaman geçirmediğinde eksiklik<br />
hissetme, internete giremediğinde endişe yaşanması<br />
durumudur. Bazı çalışmalarda; internette fazla zaman<br />
geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştıkları ve yüz<br />
yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıkları bilinmektedir. İnternet<br />
kullanım süresi arttıkça bireylerde yalnızlık, sosyal<br />
yalıtım, saldırganlık gibi duygusal ve davranışsal sorunların<br />
daha fazla görüldüğü, genel sağlık durumlarının<br />
bozulduğu ve depresif belirtiler görülme oranının arttığı<br />
belirlenmiştir. Oyunda başarılı olmak, örneğin bir makineyi<br />
kontrol edebilmek, bir yarışı kazanabilmek çocukta<br />
üstünlük duygusu oluşturur. Bu durum çocuğun hoşuna<br />
gider. O sırada beyin mutluluk kimyasalları salgılar. Çocuk<br />
onunla mutlu olmayı öğrenir, ancak bunu alışkanlık<br />
edinen çocuk başka mutlulukların farkına varamaz. Çocuk<br />
ve genç bu doyumu yaşamak için ‘Okula gidiyorum’<br />
diye evden çıkıp, internet kafelerde günlerini geçirmektedir.<br />
Önemli bir bölümü okul çıkışında uğradığı kafeden<br />
geç saatlere kadar çıkamayabilir.<br />
Bilgisayar oyunları ve internet kullanımı yanında<br />
üzerinde durulması gereken diğer bir konu cep telefonu<br />
kullanımıdır. Yapılan bir çalışmada 11-15 yaş arası gençle-<br />
22
“Mutluluk Bilgi İle Kazanılır.”<br />
Eflatun<br />
rin %90’ı cep telefonuna sahiptir Cep telefonu kullanmak<br />
gençlerin kendilerini güvende hissetmelerinde önemli bir<br />
etken olduğu belirtilmektedir. Çalışma bulgularına göre<br />
kız ergenler erkek ergenlere göre cep telefonu yanlarında<br />
olduğunda kendilerini daha güvende hissettiklerini belirtmişlerdir.<br />
Olumlu yönlerinin yanı sıra cep telefonu kullanmanın<br />
çocuklar ve gençler üzerinde bedensel ve ruhsal<br />
olumsuz etkilere neden olduğunu bildirmektedir. Sonuç<br />
olarak; aşırı ve uygunsuz bir biçimde, gerçek amaçların<br />
dışında cep telefonu, bilgisayar oyunları ve internet kullanımının,<br />
çocuk ve gençlerin biyopsikososyal sağlıklarını<br />
olumsuz olarak etkilediğine dair birçok bilimsel çalışma<br />
bulunmaktadır. Neden bilişim bağımlılığı? sorusunun en<br />
önemli yanıtlarından biri, “sevgi, ilgi ve doyum gereksinimini<br />
karşılamak” olabilir. iPhone kullanımı da duyma<br />
güçlüklerine neden olabilmektedir.<br />
Onlinekolizm; en çok çocuklar arasında hızla yaygınlaşan<br />
bu sendrom; kişinin, internete bağlanamadığında<br />
sorularına yanıt alamadığı için kaygı ve hayal kırıklığı<br />
yasaması olarak açıklanabilir.<br />
İnternetin Yararları<br />
Bilgisayar ve internet, sadece erişkinler için değil;<br />
aynı zamanda çocuklar için de oldukça faydalı bir ortamdır.<br />
Çocuklarının, bir eğitim, eğlence ve iletişim aracı<br />
olarak bilgisayarlardan doğru ve etkin bir şekilde faydalanması<br />
adına birçok anne baba, çağa ayak uyma ve<br />
bilgiye daha çabuk ve etkin bir şekilde erişebilmeleri için<br />
çocuklarına bu tür imkânları sunmak istemektedirler.<br />
İnternet kullanımının sayılan tüm bu olumsuz özelliklerine<br />
rağmen pek çok da olumlu etkisi bulunmaktadır.<br />
Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir; internet kullanılması<br />
bireylerin yaratıcılıklarını, hayal güçlerini geliştirir,<br />
düşünce anlamında daha üretken olmalarını sağlar.<br />
Bireylerin karşılaştıkları sorunlara karşı pratik çözümler<br />
geliştirebilmelerine yardımcı olabilir. İnternet, bilinçli<br />
kullanıldığında çocukların araştırırken öğrenmelerini de<br />
sağlamaktadır.<br />
Bilişim Suçları<br />
Çocuk ve gençler, bilgisayar ve internet kullanırken<br />
çok çeşitli riskler ve güvenlik tehditleri ile karşı karşıyadır.<br />
Bilişim teknolojilerinin kullanımının öğretilmesi<br />
yanında pedagojik olarak bilinçli kullanımı konusunda<br />
da destek verilmelidir. Anne babalar ve eğitimcilerin<br />
internetin kullanımından doğabilecek istenmeyen sonuçlar<br />
konusunda gençleri ve çocukları bilgilendirmeleri<br />
gerekmektedir.<br />
Öneriler<br />
Yapılan araştırmaların çoğunluğu bu teknolojilerin<br />
kullanımının yararları ve sakıncalarının yararları ve zararları<br />
olduğu yönündedir. Bilişim teknolojilerini insanın<br />
hizmetine sunmak, zararlarının da en alt düzeye indirgemek<br />
için bilim insanlarının özelliklede pedagogların<br />
desteği gerekmektedir.<br />
Bilişim eğitiminde; eğitimcilerin eğitimi yanında<br />
ana-babaların da eğitimi gereklidir. Ana-baba eğitimlerinde<br />
gençleri ve çocukları sanal âlemde bekleyen tehlikeleri<br />
ele almak gerekir. Yetişkinler her alanda olduğu<br />
gibi internetin kullanımında da gençlere ve çocuklara örnek<br />
olmalıdır. Basılı ve görsel yayınlarında bilinçli internet<br />
kullanımı desteklemesi büyük önem taşımaktadır.<br />
Örgün ve yaygın eğitim programlarında bilinçli internet<br />
kullanımı yer almalıdır<br />
Kaynak: http://goo.gl/OguW3H Erişim Tarihi:<br />
27/12/2015<br />
23
“Hikmetli Bilgi, Tecrübe İle Desteklenmiş Ve Uygulanabilir Özellikler Taşıyan İlimdir...<br />
Hikmet, İlim İle Sanatın Birleşmesidir.” Elmalılı M. Hamdi Yazır<br />
TEKNOLOJİ TASARIM<br />
24
“Gerçek Mutluluk Mal Ve Mülke Sahip Olmak İle Değil, Akıl Ve Erdeme Sahip Olmak İle Mümkündür.”<br />
Aristo<br />
GÖRSEL SANATLAR<br />
GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİ NİÇİN VE KİMLER İÇİN GEREKLİDİR?<br />
Dengeli, sağlıklı ve ileri düşünen bir toplum için önemli unsurlardan biri<br />
sanattır. Sanatın gelişmişliği bir toplumun gelişmişliğiyle paraleldir. Bu açıdan<br />
baktığımızda gelişmeyi artırmak için sanat eğitimine ihtiyaç vardır ve eğitim<br />
öğretimde vazgeçilmez olmalıdır.<br />
Estetik ve güzeli bilen bir toplum yetiştirmek için sanat eğitimi gereklidir.<br />
Sanattan kastımız sadece plastik sanatlar olmamalıdır. Sanat eğitiminden<br />
bahsederken de sadece plastik sanatlar eğitimi değil, dramatik, ritmik ve fonetik<br />
sanatları da içine alan geniş bir alanı düşünmemiz gerekmektedir. Burada<br />
görsel sanatlar eğitimi devreye girer, çünkü hepimiz biliyoruz ki görerek öğrendiğimiz<br />
bilgiler daha kalıcı ve daha kapsamlı olmaktadır.<br />
Özellikle ilk ve ortaöğretimde görsel sanatlar eğitimi diğer derslerden<br />
ayıt edilmeksizin eğitimin ana derslerinden olmalıdır. İçinde bulunduğumuz<br />
toplumun gelişmesini istiyorsak hedefi baştan belirlemeli, yaratıcı düşünen,<br />
kendini ifade edebilen, anlayan, kavrayan, yargılamayan bireyler yetiştirmeli,<br />
bunu yapmak için de hangi derslerin ne kadar önem arz ettiği de bilinmelidir.<br />
Görsel sanatlar eğitimi kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek,<br />
yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan,<br />
kişilere eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimde yönlendirmeyi öğreten eğitim<br />
faaliyetleridir. Şu da bilinmelidir ki görsel sanatlar eğitiminde baz alacağımız<br />
şey yetenek olmamalıdır. Çünkü sanat sadece yetenekli kişiler için ya da bir<br />
birey, öğrenci , bir toplum için geçerli değildir. Herkes için, her yaştaki bireyler<br />
için geçerlidir sanat eğitimi.<br />
İnsan hayatında önemli bir yere sahiptir aslında. Sosyal ilişkiler, işbirliği,<br />
yardımlaşma, üreten olma açısından da gereklidir. Görsel sanatlar eğitiminin<br />
önemi yadsınamaz. Özellikle öğrenme ve gelişim sürecinde etkin bir role sahiptir.<br />
Eğitim öğretimin en önemli yardımcılarındandır. Eğitim sadece okulda,<br />
sıralarda düz anlatımla yapılan bir süreç değildir. Aynı zamanda görerek, bizzat<br />
uygulamalar yaparak, katılımcı şekilde yapılan bir süreçtir.<br />
Görsel sanatlar eğitiminde şöyle bir kanı oluşmamalıdır. Sanat eğitimi<br />
sanatçı yetiştirmek için değil; yetiştirmek durumunda olduğu her kişiyi yaratıcılığa<br />
yöneltip, onun bilgisel, bilişsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını<br />
karşılamaya yöneliktir.<br />
Bir şekilde duyguların ifade edilmesine yardımcıdır görsel sanatlar eğitimi.<br />
Bireyin deşarj olmasında toplumla iç içe, paylaşabilen, kolay kavrayabilen,<br />
kendine güvenen olmasında önemlidir. Sığ düşüncelerin dışına çıkarak, daha<br />
aydın ve geniş düşünebilen bir birey olma yolunda önemli bir unsurdur.<br />
Sanat eğitimi almış, sanatla yoğrulmuş bir bireyin bakış açısı da değişir.<br />
Çünkü sadece kendi doğruları kendi zevkleri üzerine kurulu bireyler yerine,<br />
çevresine ve etrafındaki kişilerin de doğrularına, onların zevklerine, sanatına<br />
saygı gösteren, kültürel açıdan birikimleri olan insanların yetiştirilmesi amaçlanmıştır<br />
görsel sanatlar eğitiminde.<br />
Görsel sanatlar eğitiminin gerekliliği her fırsatta dile getirilmeli ve üzerinde<br />
durularak, önemi artırılmalıdır. Bir yapıtında Herbert Read, , sanat ve eğitimin<br />
gerekliliğini sanatsız toplumların dengelerini kaybedeceğini öne sürerek<br />
açıklar.<br />
Şu bir gerçektir ki sanat her toplum ve her birey için kaçınılmaz bir gerekliliktir.<br />
Yeterince sanat eğitimine özen gösterirsek elde edeceğimiz başarılar ve<br />
kaydedeceğimiz ilerlemeler bizleri daha iyi bir seviyeye ulaştıracaktır.<br />
25
“Fakat İçlerinde İlimde Derinleşmiş Olanlar Var Ya, Onlara Pek Yakında Büyük Mükafat Vereceğiz.”<br />
Kuran-I Kerim, Nisa:162<br />
MÜZİK<br />
Halk oyunlarını diğer sanat alanlarından ayıran özelliği, ait olduğu toplumun tamamen orijinal karakterlerini yaşatan, bulunduğu toplumun<br />
duygu düşünce ve davranışlarını görselleştiren başkalarına göre sadece güzel; fakat kendi içinde ilgilenen kişinin dünyasını tam anlamıyla<br />
aydınlatma özelliği taşıyan bir kültürel faaliyet olmasıdır.<br />
Halk oyunları sahip olduğu melodi, ritim ve hareket yapısı sayesinde kişinin bedensel ve ruhsal gelişimine büyük ölçüde olumlu yönde etki<br />
eder. Aynı zamanda ekip halinde oynamanın da kişiye sağladığı birçok avantaj vardır. Örneğin kişiler arası kaynaşmayı, beraber hareket etmeyi,<br />
paylaşımcılığı ve kişilerin özgüven sahibi olarak kendini ifade etmesini kolaylaştırır. Kişisel gelişimin yanı sıra toplumsal gelişimin ve<br />
kültürel alışverişin yaşanmasına da büyük ölçüde etkide bulunur.<br />
Okulumuzda da 7. Sınıf öğrencilerimiz bu bilinçle hareket ederek müzik dersinde halk oyunları çalışmaları yapmaktadırlar.<br />
Bedensel ve ruhsal gelişimleri adına boş zamanlarını bilgisayar cep telefonu vb. aletler başında geçirme yerine, müziği harekete geçirerek<br />
hayata eğlenceli ve hareketli bir yön vermektedirler.<br />
Nurullah ŞİMŞEK<br />
26
“Hiçbir Acı Cehaletten Daha Fazla Zahmet Verici Değildir.”<br />
Ali Abu Talip<br />
ÖZEL EĞİTİM SINIFIMIZ<br />
ENGELLİ HAKLARI<br />
Gerek parasal, gerek vergisel haklar konusunda devletin engellilere tanıdığı<br />
birçok hak bulunmaktadır. Anayasanın 10 Maddesine ilave edilen (2010 yılı referandumunda)<br />
cümlede pozitif ayrımcılık gereği ”engelliler hakkında alınacak tedbirlerin<br />
eşitlik ilkesine aykırı olamayacağı” ifadesi yer alır.Anayasanın 42. maddesi<br />
8. fıkrası “Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı<br />
kılacak tedbirleri alır”. ”Anayasanın 50. maddesi 2. fıkrası ” Bedenî veya ruhî yetersizliği<br />
olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.”<br />
Toplum olarak bizlere düşen de yasal olarak düzenlenen haklarının yanı sıra<br />
yaşam alanlarında da bu haklarının kullanımında onları yok saymamak ve onların<br />
bu mücadelelerinde destek olmak hepimize düşen bir vatandaşlık görevidir<br />
Engelli haklarını şu şekilde özetleyelim.<br />
-ÖZEL EĞİTİM HAKKI: Alınan raporla özel eğitim alması gerektiği belirtilen engelli<br />
çocuk için (engel oranı en az %20 olmalı)Rehberlik Araştırma Merkezlerinin<br />
değerlendirmesi sonucu Özel Eğitim imkanlarından yararlanır..<br />
ORTA ÖĞRETİMDE ORTAK SINAVLARDAN MUAFİYET:Orta ve ağır düzeyde zihinsel<br />
yetersizliğe sahip engelli öğrenciler ortak sınavlardan muaftır.Görme engelliler<br />
ve az görenler için sınav süresine ek süre verilir<br />
-İSTİHDAM: Elli ve üzeri çalışanı bulunan özel sektör şirketlerinde en az %3<br />
engelli personel çalıştırılmaktadır<br />
-GELİR VERGİSİ İNDİRİMİ: %40 ve üzeri tüm engelli çalışan ve engelli çocuğu<br />
olan çalışanlar gelir vergisi indiriminden yararlanılar<br />
-EMLAK VERGİSİ MUAFİYETİ:200 metrekareyi geçmemek şartı ile tek evde emlak<br />
vergisi muafiyeti vardır.Evin engelli bireyin üzerinde olması gereklidir.<br />
-ERKEN EMEKLİLİK:%40 ve üzeri çalışan engellilere (kamu personeli ve özel<br />
sektörde çalışanlar) erken emeklilik hakkı verilmiştir.<br />
ŞEHİRLER ARASI OTOBÜSLERDE İNDİRİM:%40 ve üzeri engelliler için %30 indirim<br />
mevcuttur.İnternetten bilet alımlarında indirimli bilet alınamıyor<br />
-THY İNDİRİMİ:%40 ve üzeri engelliler için%25 indirim mevcuttur.Ancak ekonomik<br />
bilet alanlar,internetten bilet alanlar bu indirimden yararlanamıyor.<br />
DENİZ YOLLARI ULAŞIM: Deniz yolları şehir içi ve şehir dışı ulaşımda %40 ve<br />
üzeri engellilere indirimli tarife uygulanmaktadır<br />
TCDD İNDİRİM:Şehir içi ve şehir dışı seferlerinde %40 ve üzeri engellilere %50<br />
indirimli ulaşım imkanı veriyor. Ağır engelliler için bir refakatçisi de %50 indirimli<br />
ulaşımdan yararlanır<br />
DEVLET TİYATROLARINDA İNDİRİM:Ücretsiz izleme hakkı vardır.Engelli Tiyatroları<br />
Kültür Bakanlığından maddi destek almaktadır.Bazı özel tiyatrolarda ve sinemalarda<br />
indirim mevcuttur.<br />
MÜZE YERLERİNDE İNDİRİM:%40 ve üzeri engellilere giriş ücretsizdir.Özel işletilen<br />
müze ve tarihi yerlerde indirim hakkını vermeyebilirler.<br />
-ÖTV VE MTV MUAFETİ: % 90 ve üzeri engelliler için ÖTV ve MTV muafiyetli<br />
yeni araç alma hakları vardır.<br />
ENGELLİ PARK YERLERİ:Engelli araç park kartı ile engelli araç park yerlerine<br />
araç park edebilirsiniz.Ayrıca otobanlarda 15 dakikaya kadar aracınızı yol kenarına<br />
çekebilirsiniz.<br />
CEP TELEFONU HİZMETLERİNDE İNDİRİM: Bazı telefon operatörlerinde engellilere<br />
özel tarifeler mevcuttur..<br />
SU İNDİRİMİ: Her belediye su indirimini en az oranında %30 oranında uygulamak<br />
zorundadır.<br />
Bakıma muhtaç engellilerin evde bakımı karşılığında,engelliye bakmakla yükümlü<br />
yakınına evde bakım maaşı ödenir.<br />
2022 sayılı kanun kapsamında muhtaç vatandaşlarımıza özürlü aylığı bağlanması<br />
işlemleri ;<br />
Defterdarlık, mal müdürlükleri(Valilik/Kaymakamlık)aracılığıyla vatandaşlardan<br />
alınan başvuru evrakının, il/ilçe idare kurulu tarafından verilen muhtaçlık<br />
kararı ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu Pirimsiz Ödeme Genel Müdürlüğüne<br />
ulaşmasının ve yapılan incelemenin ardından ilgili servisler tarafından evrak geliş<br />
sırasına göre yapılmaktadır.<br />
Özürlü Maaşına Kimler Başvurabilir?<br />
Sosyal Güvenlik Kurumundan (SSK,Emekli Sandığı,Bağ kur)gelir ve aylık hakkından<br />
yararlanmayan %40 ve üzeri özürlülük oranı olanları, Sosyal Güvenlik Kurumuna<br />
pirim ödemeyenleri, 2022 sayılı kanunda belirtilen muhtaçlık sınırından<br />
az geliri olan ve bu durumu Valiliklerce /Kaymakamlıklarca tespit edilen kişileri<br />
kapsamaktadır.<br />
ENGELLİ KİMLİK KARTI: Tüm bu haklardan yararlanmak için ”engelli kimlik<br />
kartı ”beyanı yeterlidir.<br />
Elif AKSOY, Enise YILMAZ<br />
Özel Eğitim Sınıfı Öğretmenleri<br />
27
”Sık Sık Verilen Aynı Öğütten Sıkılma. Çünkü Bir Çiviyi Çakabilmek İçin<br />
Defalarca Vurmak Gerekir…” Mevlana<br />
ANA SINIFLARIMIZ<br />
A<br />
28
”Akıllı İnsan Düşündüğü Her Şeyi Söylemez, Fakat Söylediği Her Şeyi Düşünür…”<br />
Mevlana<br />
ANA SINIFLARIMIZ<br />
B<br />
29
”Cahil, Alimi Tanımaz Çünkü O, Hiç Alim Olmadı. Alim Cahili Tanır,<br />
Çünkü O Eskiden Cahildi. Cahillerin Yanında Bir Kitap Gibi Sessiz Ol..” Mevlana<br />
ANA SINIFLARIMIZ<br />
C<br />
30
”Geçmişini İyi Bil Ki, Geleceğe Sağlam Basasın. Nereden Geldiğini Unutma Ki,<br />
Nereye Gideceğini Şaşırmayasın…” Mevlana<br />
ANA SINIFLARIMIZ<br />
D<br />
31
”Sen Taş, Kaya Ve Mermer Dahi Olsan, Eğer Bir Terbiyecinin (Gönül Sahibinin)<br />
Eline Düşersen Cevher Olursun…” Mevlana<br />
REHBERLİK<br />
Bağımlılık, bir şeyin kişiye zarar vermesine rağmen kontrolünü<br />
kaybederek kullanmaya devam etmesidir.. Bağımlılığın<br />
birçok çeşidi vardır ve bunlardan en yaygınları sigara,<br />
alkol, uyuşturucu, internet, madde, kumar bağımlılıklarıdır.<br />
TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI<br />
Diğer bağımlılıklara oranla daha erken yaşta ortaya çıkan<br />
bir bağımlılık türüdür. Bağımlıklar hayatın her alanında var.<br />
Bu sadece gençlerin ve çocukların sorunu değil artık. Yetişkin<br />
bireylerin de bütün vakitlerini cep telefonları ,tv dizileri ve<br />
maçlara ayırması onları bağımlı hale getirmektedir. İnternet<br />
ve teknoloji bağımlılığı kişinin bağımlısı olduğu teknolojik<br />
ürüne ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durumdur.<br />
Teknoloji bağımlılığını kontrol altına alabilmek için yapabileceklerimizi<br />
şöyle sıralayabiliriz:<br />
Öncelikle internet kullanım saatlerinizi değiştirmenizi<br />
öneririz.<br />
Haftalık internet kullanım çizelgesi hazırlayıp ona uymaya<br />
çalışın.<br />
Yapmayı çok istediğiniz faaliyetleri bir kenara not edin.<br />
İnternet kullanmak için çok yoğun istek duyduğunuzda yazdığınız<br />
faaliyetlerden birini yapmak için harekete geçin.<br />
Çocuk ve Ergenlerde İnternet Bağımlılığı:<br />
2 yaşından küçük çocukların teknolojik aletlerle( tv ,cep<br />
telefonu, tablet vs.) karşılaşması ve vakit geçirmesi uygun değildir<br />
.Okul öncesi öğrencilerinin günde 30 dakikayı geçmeyecek<br />
şekilde internet kullanımı yeterlidir. İlkokul öğrencilerinin<br />
ödev ve araştırma amacı dışında eğlence için internetin<br />
başında günlük 45 dakikayı geçirmemeleri gerekmektedir.<br />
Ortaokul öğrencilerinin günlük 1 saat ,lise çağındaki öğrenciler<br />
içinse günlük 2 saat yeterlidir.<br />
BAĞIMLILIK<br />
· Uzun süre bilgisayar kullanmaktan dolayı fiziksel sorunlardan<br />
şikâyet etmek.<br />
· Anonim bir kişiliğe bürünmek, insanlarla internet<br />
üzerinden konuşmayı yüz yüze konuşmaya tercih etmek.<br />
· İnternet kullanmak için yemek öğünlerinden, derslerden<br />
ya da randevulardan ödün vermek.<br />
· Bilgisayarınızın başında çok fazla zaman geçirdiğiniz<br />
için suçluluk duyuyorken bir yandan da büyük bir zevk<br />
almak ve bu iki duygu arasında gidip gelmek.<br />
· Bilgisayarınızdan uzak kaldığınız zaman gergin ve<br />
boşluktaymış gibi hissetmek.<br />
· Gece geç saatlere kadar bilgisayar başında kalmak<br />
Ne Yapmalı?<br />
· Çocuklarınızı arkadaşları ile doğal yollardan görüşmeleri<br />
için yönlendirin, akran grupları içerisinde sosyalleşmesini<br />
sağlayın.<br />
· Çocuklarınızı yetenek ve ilgi alanlarına uygun spor<br />
dallarına yönlendirin.<br />
· Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini destekleyin, onları<br />
bir araya getirecek aktivite planlayın.<br />
· Çocuğunuzun bilgisayar kullanımını kontrol edin ve<br />
sanal ortamdaki arkadaşlarını tanıyın.<br />
· Bilgisayarlarınızda güvenli internet uygulamalarının<br />
olmasına özen gösterin.<br />
· Uzun süreli bilgisayar kullanan çocuğunuzu engelleyemiyorsanız<br />
mutlaka uzman yardımı alın.<br />
Ne Yapmamalı?<br />
· Akıllı telefon,tablet vs. gibi aletleri çocukları teselli<br />
etmek, susturmak için asla kullanmayın.<br />
· Çocukların kontrolsüz ve uzun süre internet kullanmasına<br />
izin vermeyin.<br />
· Yemek ve çay saatlerinde bilgisayar başındaki çocuğa<br />
servis yapmayın, size katılmasını sağlayın.<br />
· TV veya internet benzeri teknolojik alet merkezli ev<br />
düzeni kurmayın.<br />
REHBERLİK SERVİSİ<br />
· Çevrenizdekilere ekran karşısında geçirdiğiniz zaman<br />
hakkında yalan söylemek<br />
32
”Birisi Güzel Bir Söz Söylüyorsa Bu, Dinleyenin Dinlemesinden, Anlamasından İleri Gelir…<br />
Mevlana<br />
5/A<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
33
Gerçek Eğitim, Kendinden En İyiyi Vermekten Geçer.<br />
M.Gandhi<br />
5/B<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
34
Hakiki Öğrenci, Bilinenin İçinden Bilinmeyeni Geliştirmeyi Öğrenir Ve Ustaya Yaklaşır.<br />
Goethe<br />
5/C<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
35
Birini Eğitmenin Asıl Amacı, Onu Sürekli Sorular Soran Biri Haline Getirmektir.<br />
Bishop Creighton<br />
5/D<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
36
Okuma Zevkini Kazanmayanın Öğrenimi Yarıda Kalmıştır.<br />
P.Peacut<br />
5/E<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
37
Bilginin Efendisi Olmak İçin Çalışmanın Uşağı Olmak Şarttır (Balzac)<br />
5/F<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
38
Hayal Gücü Derin, Fakat Bilgisi Olmayan Kimsenin Kanatları Var,<br />
Ancak Ayakları Yoktur. (Joseph Joubert)<br />
5/G<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
39
Gençken Bilgi Ağacını Dikelim Ki, Yaşlandığımız Zaman Gölgesinde Barınacak Bir Yerimiz Olsun.<br />
(Chesterfield)<br />
5/H<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
40
Önce Doğruyu Bilmek Gerekir , Doğru Bilinirse Yanlış Da Bilinir.<br />
Ama Önce Yanlış Bilinirse Doğruya Ulaşılamaz. (Farabi)<br />
ANNEM<br />
Annelerin sevgisi,<br />
Asla bitmez bir anda,<br />
Unutulmaz bu sevgi<br />
Yıllar geçse aradan.<br />
Yaramazlık yaparım,<br />
Bir de küser kızarım,<br />
Annem sarılır öper,<br />
Hemen güler oynarım.<br />
Annem benim bir tanem<br />
Gül kokulu, fedakar,<br />
Onları üzmeyelim,<br />
Onların değerini bilelim.<br />
Sude Naz Baykara 5\H<br />
TÜRKİYE<br />
Atatürk`ün kurduğu,<br />
Tüm Türklerin yurdu,<br />
Paşamızın hediyesi oldu,<br />
Güzel ülkem Türkiye!<br />
Çanakkale’sinde destan yapıldı,<br />
Bir sürü savaş kazanıldı,<br />
Büyük emeklerle alındı,<br />
Güzel ülkem Türkiye!<br />
Geçmişten günümüze,<br />
Hep gönlümüzde,<br />
Her zaman benim özümde,<br />
Güzel ülkem Türkiye!<br />
İnsanlık budur dedik,<br />
Senden vazgeçmedik,<br />
Seni içten sevdik,<br />
Güzel ülkem Türkiye!<br />
Berfin Barak 5\F<br />
ÇEVREMİZ<br />
Çevremizi düzenlemeli,<br />
Her zaman temizlemeli,<br />
Gerekirse bu yüzden,<br />
Kendimizi feda etmeli.<br />
Yere çöp atmamalı,<br />
Atanları uyarmalı,<br />
Gerekirse bu yüzden,<br />
Çöpleri kaldırmalı.<br />
İnsanız biz ama,<br />
Yere çöp atarız.<br />
Gerekirse bu yüzden,<br />
Çöpleri kaldırırız.<br />
Denize çöp atmamalı,<br />
Toprağı temiz tutmalı,<br />
Havayı kirletmemeliyiz,<br />
Çünkü biz insanlarız.<br />
Ebrar Halıcı 5\G<br />
41
Sormaz Ki Bilsin , Sorsa Bilirdi. Bilmez Ki Sorsun Bilse Sorardı. (Atasözü)<br />
6/A<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
42
Bilgi Bir Işık Gibidir. Onu Kullanırsanız Daha Parlak Olur,<br />
Kullanmazsanız Söner (Alexander Everett)<br />
6/B<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
43
Bilgiyle Dirilenler Ölmez (Hz.Ali)<br />
6/C<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
44
Duyabileceğimiz En Güzel Duygu, Bilinmeyen Karşısındaki Heyecandır. (A.Einstein)<br />
6/D<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
45
Bilgi Gençlikte Dikilen , İhtiyarlıkta Meyvesi Alınan Bir Ağaçtır. (Türk Atasözü)<br />
6/E<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
46
İyiliğin Bilgisine Sahip Olmayana Bütün Diğer Bilgiler Zarar Verir (Montaigne)<br />
6/F<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
47
Bilgi Cesaret Verir, Cehalet Küstahlık. (Terry)<br />
6/G<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
48
BAKIN KİTAPSEVERLER NE DİYOR ?<br />
Kitap okumak sıkıcı bir şey değildir<br />
biliyor musunuz? Bazılarınız şimdi<br />
şöyle diyor olabilirsiniz, tabi ki<br />
de sıkıcı geliyor kitap okumak. İlk<br />
başlarda ben de öyleydim; ama<br />
“SAKIZ SARDUNYA” adlı kitabı<br />
okuduktan sonra,keşke kitap hiç<br />
bitmeseydi, dedim.Bu kitap ismini<br />
sevmeyen bir kızdan bahsediyor.<br />
Merak etmeyin bu kitap da mutlu<br />
sonla bitti. Kitabı okurken bir sürü<br />
aksiyon yaşadım. Bir an kendimi<br />
göklerde süzülürken hissettim ama<br />
yatağımda sıcacık battaniyemin<br />
içinde buldum kendimi. Kısaca<br />
söylemek gerekirse ;kitap insanı<br />
başka dünyalara götürür, sadece<br />
onunla kalmaz farkında olmadan da<br />
Türkçeniz gelişir. Benim düşüncem ile<br />
bir kere okumakla doymayacağınız bir<br />
şeydir kitap.<br />
Dilara<br />
Öncelikle kitabı<br />
çok başarılı<br />
bulduğumu<br />
söyleyebilirim.<br />
Kitabın özetini<br />
okuduğumda<br />
sadece, sıradan<br />
İstanbul<br />
‘u tanıtan bir kitap olduğunu<br />
düşünüyordum. Kitabı okumaya<br />
başlayınca kendimi durduramadım .<br />
Kitap sanki beni büyülemiş gibiydi.<br />
Kitabın özellikle ana karakterlerini<br />
çok sevdim. Çünkü onlar İstanbul<br />
‘a yani benim doğup büyüdüğüm<br />
şehre karşı çok farklı ve güzel<br />
hisler taşıyorlar. Bu da benim<br />
ilgimi fazlasıyla çekti. İstanbul’da<br />
yaşamama rağmen , gezip görmediğim<br />
çok yer var. Ama bu kitap sayesinde<br />
gezip görmüş gibi oldum. Özellikle<br />
tarihi yerleri çok fazla olmasa da<br />
detaylı bir şekilde öğrenebildiğimi<br />
düşünüyorum. Ayrıca kitabın<br />
içeriğindeki bilgiler çok fazla ve<br />
ben bundan açıkçası çok memnun<br />
kaldım. Hani derler ya :Kitabı içinde<br />
yaşamalısın. İşte, bende böyle<br />
oldum! Her kitabı okurum fakat<br />
kolay kolay beğenmem ama bu kitap<br />
gerçekten hayal gücümü geliştirdi.<br />
Bilgilerimi tazeledi. Kısacası kitaba<br />
bayıldım ,diyebilirim. Okuduğum<br />
kitaplar arasında en güzeli ve en<br />
sürükleyicisiydi. Herkese tavsiye<br />
ediyorum. Yazara teşekkür dileklerimi<br />
iletiyorum. Ayrıca öğretmenime aracı<br />
olup bizi tanıştırdığı için saygılarımı<br />
sunuyorum.<br />
İrem Uygur<br />
Gümüş Patenler<br />
Merhaba Arkadaşlar;<br />
Ben Gümüş Patenler adlı bir kitap<br />
okudum . Bu kitapta bir adam<br />
kaza sonucunda belliğini yitirir .<br />
Ailesi ise zor günler geçirir .Bu<br />
adamın çocukları Hans ve Gretel<br />
belediye başkanının düzenlediği paten<br />
yarışmasına katılır. Kitabın sonunda<br />
Gretel patenleri tahta olmasına<br />
rağmen yarışmayı kazanır ve babası<br />
iyileşir.<br />
Bana göre bu kitap akıcı ve içeriği<br />
güzel bir kitap. Okumanızı tavsiye<br />
ederim.<br />
Dilasu İnce<br />
Herkese merhaba. Benim adım Melis.6/A<br />
sınıfında okuyorum. Şimdi sizlere bir kitapla<br />
nasıl yakın bir dost olduğumu anlatacağım.<br />
Bu mükemmel kitabın adı “Kediler Ağlamaz”.<br />
Ben kitap okumayı küçük yaşlardan beri<br />
çok severim. O karakterleri hayal etmeye,<br />
onların resimlerini çizmeye bayılırım. Şimdi<br />
hepinizin merak ettiği konuya gelelim. Ben bu<br />
kitapla tesadüfen karşılaştım. Aslında kitabın<br />
kapağı ilgimi çekmemişti ama adı gerçekten<br />
etkileyiciydi. Biz çocuklar kitapları kapağına<br />
veya adına göre değerlendirdiğimiz için bunlar<br />
bizler için çok önemli. Oysa konusuna önem<br />
versek… Ben de öyle yaptım. Kitabı aldım<br />
ve ona bir şans verdim. Sonuç tek kelimeyle<br />
muhteşem! Hem de hiç sıkıcı bir kitap değil.<br />
Yaklaşık iki yüz sayfa ama puntoları büyük<br />
büyük. Kitabın içerisinde en çok hoşuma giden<br />
hikaye ‘BİR YAZ MASALI’ olmuştu. Sizlere<br />
kısacanlatayım: Küçük bir aile yaz tatili için<br />
dere kenarında bir pansiyona geliyorlar.<br />
Tatil çok hızlı geçiyor. Ailenin kızı Ali adında<br />
bir çocuk ile tanışıyor. Çok yakın arkadaş<br />
oluyorlar. Günler sular gibi akıp gidiyor<br />
ve bu küçük ailenin yaz tatili sona eriyor.<br />
Vedalaşıyorlar fakat komşu ailenin çocuğu<br />
Ali gelmiyor. Bir gün sonra aileden mektup<br />
geliyor. Bu mektupta Ali’nin öldüğü yazıyor.<br />
Bunun gibi etkileyici hikayeler mevcut. Bence<br />
siz de bir şans verin. Unutmayın ki kitaplar<br />
okundukça mutlu olur.<br />
Melis Su Kaya<br />
Benim adım Hamza. Okulumuzun<br />
6. Sınıf öğrencisiyim. Geçen sene<br />
ve bu sene Sınıf Öğretmenimiz<br />
bize bazı kitaplar önereceğini ve<br />
bu kitaplardan sınav olacağımızı<br />
söyledi.Benim bu kitaplar arasında<br />
en çok sevdiğim kitap Şahmaran’dı.<br />
Gerçekten çok güzel bir kitap. Çok<br />
okunaklı ve akıcı.İçi macerayla dolu<br />
bir kitap. Bu zamana kadar okuduğum<br />
en güzel ve en beğendiğim kitaplardan<br />
biri.<br />
Merhaba. Size okuduğum bir kitaptan<br />
bahsedeceğim.Kitabı çok beğendim.Yaşıma<br />
uygun olduğunu düşünüyorum.Bu kitabın adı:”Bir<br />
Genç Kızın Gizli Defteri “Okuduğum kitap seri<br />
ve on iki kitaptan oluşmakta.Ama ben bu seriye<br />
yeni başladığım için ikinci kitabındayım.Serinin<br />
diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.<br />
Herkese tavsiye ederim.<br />
KİTABIN ADI: Bir Genç Kızın Gizli Defteri<br />
YAZARI: İpek Ongun<br />
YAYINEVİ :Artemis Yayınları<br />
Bugüne kadar okuduğum ve en beğendiğim<br />
kitap : “KUM SAATİ”dir. Bu kadar eğlenceli,<br />
sürükleyici ve ilgi çekici bir kitap hiç görmedim.<br />
Çocukların hayal dünyasını zenginleştiren,<br />
dostluğu pekiştiren, dayanışmayı gösteren ve<br />
en önemlisi özgüven mesajını veren kocaman bir<br />
eser. Sadece çocuklar için değil, yetişkinleri<br />
bile uzun yolculuklara ve maceralara götürecek<br />
kadar zengin ve akıcı bir kitap. Kitap<br />
mükemmeldi konusu ise, kendine hiç özen<br />
göstermeyen bir çocuğun bir anda babasından<br />
gelen bir hediyeyle(hediye: kum saati) hayatının<br />
değişmesidir. Kum saatinde babasından gelen<br />
bir mesaj vardır ve Emre (Baş karakter)<br />
diğer arkadaşlarıyla( babası kaybolan başka<br />
çocuklar) bu gizemi çözmeye çalışıyor.Önüne<br />
bir sürü engeller çıkıyor fakat sonunda Emre<br />
ve diğer arkadaşlar babalarına kavuşuyor.<br />
Lakin bu zorlukların içinde yeni dostluklar, yeni<br />
düşmanlıklar ve yeni aşklar doğuyor.Ve işte,<br />
kitap özetle böyle bir kitap.<br />
Rümeysa Şimşek<br />
49
Başarı Tatlıdır Ama Çoğunlukla Ter Kokar. (Anonim)<br />
7/A<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
50
En Verimli Yağmur , Alın Teridir. (Cenap Şehabettin)<br />
7/B<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
51
En İyi Eğitimli Kişi Yaşadığı Hayatı En İyi Anlayandır. (Helen Keller)<br />
7/C<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
52
Damlayan Su Mermeri, Yürüyen Gayret Dağları Deler (Ovidius)<br />
7/D<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
53
Hiç Kimse Başarı Merdivenine Elleri Cebinde Tırmanmamıştır. (J.Keth Moorhead)<br />
7/E<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
54
Başarı Gün Boyu Tekrar Edilen Ufak Gayretlerin Toplamıdır (Robert Collier)<br />
7/F<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
55
Erişmek İstedikleri Bir Hedefi Olmayanlar ,Çalışmaktan Zevk Almazlar (Emile Raux)<br />
7/G<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
56
Gideceğiniz Yeri Bilmiyorsanız, Vardığınız Yerin Önemi Yoktur. (Peter F.Drucker)<br />
Anlamak İstiyorum<br />
Hayat nedir? diye sorguluyorum uzun bir süredir. Ve ben kimim? Nasıl bir hayat istiyorum? Bizlere yaşam hakkında bilgi verilirken genellikle bugünün ve yarının zorluklarından<br />
bahsedilir. “ Aman gençler iyi çalışın. İş sahibi olmak artık çok zor. Ekmek aslanın ağzında değil midesinde!” Evet bunlar bizim ne kadar çok çalışmamızı anlamamız<br />
için söylenmiş sözler. Hatta öyle çok çalışmalıyız ki sınavlardan çok yüksek notlar almalıyız. Fakat bütün bu sınavlar bizi hayatın gerçeklerine hazırlamaya yetiyor mu? İlla<br />
bir şeyleri kazanmak için çocukluğumuzdan, oyunlarımızdan, mutluluğumuzdan ödünler mi vermeliyiz? Niyetim sınav sistemini eleştirmek mi? Hayır. İnsanların hayatı<br />
hoyratça harcamalarının yanlışlığını göstermek mi? Hiç değil! Dedim ya ben yalnızca hayatı anlamak istiyorum. Sorguluyorum çünkü kendi kimliğimi bulmaya çalışıyorum.<br />
Kim olduğumu bilirsem, amaçlarımı hedeflerimi, daha mutlu ve başarılı bir hayatı yaşayacağıma inanıyorum. Yani mutlu ve başarılı bir hayatın anahtarı; az gülmek,<br />
az oynamak, az sevmek olmamalı. Evet, bir disiplin olması şart. Bunu biliyorum. Düzen ve disiplin başarının anahtarı… Ama en büyük anahtar, bence umutlu olmak.<br />
Bir umudu olmazsa insan gayret göstermez ki. Bizi gayrete getirmek için konuşurken bile büyüklerimizin bizi karamsarlığa sürüklediklerini fark etmelerini istiyorum. Ben<br />
umut dolu bir dünyaya yelken açmak istiyorum. Karamsarlık dolu karanlıklara değil. Sadece sevmesini bilen insan umutlu olabilir ve umudu aşılayabilir. Ben de sevmek<br />
istiyorum ağacı, çiçeği, denizleri, insanları… Bana sevmeyi nasıl öğreneceğimi öğretin. Bir kuşun kanat çırpışındaki heyecanı iliklerimde hissetmek istiyorum. Ya da<br />
azimli bir dalganın kayaları parçalarken ki gücünün hazzını duymak… Dedim ya ben hayatı anlamak istiyorum. Başarılı ve onurlu bir hayatın yolunu bulmak istiyorum.<br />
Ama kırmadan, başkalarını ezmeden, adilce ve sevginin kanatlarına sarılarak…<br />
Beyza ULUKAYA 7/B 1269<br />
Annem<br />
Sıcacık gözlerinde sevgiyi buldum anne,<br />
Her gülüşünde umudu ektin içime,<br />
Masmavi okyanuslar gibi derindi sözlerin,<br />
Adım adım hayatı aşılarken gönlüme…<br />
Anne, sensiz meyve veren ağaç olamam,<br />
Sarmaşıklar sarar ruhumu budayamam,<br />
Doğduğumda nasıl sımsıkı tutmuşsan ellerimi,<br />
Sakın bırakma, korkarım, yaşayamam…<br />
Rümeysa Yenen 7/B 37<br />
Sevgi<br />
Sevmeli insanlar küçüklerini, büyüklerini,<br />
Bu güzel vatanın her köşesini.<br />
Cıvıl cıvıl kuşları, uçsuz bucaksız denizleri,<br />
Sevmeli tüm insanlar gökyüzünün saf maviliğini.<br />
Herkes severse kayıtsız şartsız birbirini,<br />
Ardınca barış, huzur, beraberlik gelir.<br />
Her şeyin anahtarı sevgidir.<br />
Çünkü her şey sevgi demektir.<br />
Gülşah Gülten BAŞKAYA 7/B 773<br />
Yıldızlara Gitsem Keşke<br />
Yıldızlara gitsem keşke.<br />
Ay Dedeyi görsem neşeyle.<br />
Sakalını bıyığını çeksem.<br />
Olmadı sırtına binsem .<br />
Sonra kuyruklu yıldızları.<br />
Takip etsem bir bir<br />
Satürn’ e binip yeni dostlar edinsem.<br />
Gezegenlerin birinden diğerine atlayıp,<br />
Mutsuz çocukları sobelesem, oyuna katsam.<br />
Ezgi KARAGÖZ 7/A<br />
Yolculuk<br />
Yaşlı adam, yılların izlerini taşıyan gözlerini yavaşça yumdu .Kalbindeki baskı günden güne artıyor, azalan hayat sevinci ufka doğru uzanan çizgi<br />
gibi silikleşiyordu.. Gençliğini geçirdiği eşi, birkaç ay önce onu bir başına bırakmıştı. Artık tamamen yalnızdı. Ne bir çocuğu, ne de bir akrabası kalmıştı.<br />
Tam anlamıyla yalnızdı hem de, ruhu, beyni, benliği bile onu terk etmişti. Üç gün önce kirada oturduğu tek gözlü evden yaka paça dışarı atılmıştı. Bir saat<br />
önce sokakta gördüğü dört-beş çocuğun kötü sözlerine maruz kalmıştı. Ruhunun etrafındaki demirden parmaklıklar git gide üstüne üstüne geliyor, onu<br />
daraltıyordu. Düşünceleri içten içe kendini avutmaya çalışmaktan başka bir işe yaramıyordu.<br />
Yağmurun ıslattığı banklardan birine yaklaştı. Üstünden ıslanmış olan ceketini çıkarttı ve bankın üzerini sildi. Ardından tekrar üzerine giydi ve git gide<br />
daha da zayıflamakta olan bedenine o daracık banka sığdırdı. Yırtık ayakkabıları banktan biraz taşmıştı. Belki az da olsa üşümüştü. Sol gözünden bir damla<br />
yaş süzüldü. Titreyen, damarlı elleriyle yavaşça gözyaşını sildi ve titreyerek kollarını birbirine doladı. Kalbi kırıktı. Eşiyle birbirlerine yemin etmemişler<br />
miydi, iyi günde; kötü günde birlikte olmaya… Peki ya şimdi? İşe kötü gündü bu, acı gündü, karanlık, zifiri gündü… Hava artık kararmaya başlamıştı.<br />
Yağmur şiddetlenmişti. Bulutlar bile onun acısına ağlıyordu sanki… Gökyüzüne baktı, kararan kendi gök kubbesi miydi sadece yoksa dünyanınki mi?<br />
Burnunu çekti ve biraz daha sokuldu banka. Dişleri istemsizce birbirine çarptı.<br />
Onca yılı heba olup gitmişti. Dolu dolu yaşamış mıydı hayatı, belki…belki de içinde kalan onca duygu şimdi bir tokat gibi yüzüne vuruyordu.. Eşine,<br />
dostuna daha çok vakit ayırsaydı şimdi burada böyle yalnız başına ölümümü bekliyor olmazdı. Gözleri kararmaya başlamıştı. Vücudunun alt bölümünü<br />
artık hissetmiyordu. Isınmış mıydı? Yağmur durmuş muydu? Güneş açmış mıydı? Hissedemiyordu. Gözünün önüne eşi gelir gibi oldu. Beyaz saçlarına al bir<br />
yazma dolamıştı. Üstünde, ölmeden birkaç gün önce severek aldığı pembe gecelik vardı. Yüzünün solukluğu gitmiş, az da olsa renk gelmişti. Kırışıklıkları<br />
azalmıştı. Mavi gözleri canlılıkla parlıyordu. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu yaşlı adamın, şimdi kainat onu izliyormuş gibiydi. Gözleri daha da karardı.<br />
Delicesine sevdiği kadının ışığından körleşiyordu. Güzel bir körlüktü. Acılar hafiflemiş, kalbindeki baskı azalmıştı.<br />
Eşi, ona elini uzattı. Konuşmadı, gözleri her şeyi anlatıyordu. Adam, canlanmış gibi hissetti. Güldü, az da olsa güldü. Hava aydınlandı, şimdi her<br />
şey daha berrak ve masumdu. Adam, bir yandan eşinin elini tutarken, bir yandan da geride bıraktığı cansız bedenine bakıyordu. Şimdi yeni bir yolculuk<br />
başlıyordu onun için…<br />
Emine Şule SEZER 7/ A<br />
57
Hedefi Olmayan Gemiye Hiçbir Rüzgar Yardım Edemez (Montaıgne)<br />
8/A<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
58
Güneş Olamazsan Yıldız Ol, Ama Gökteki En Parlak Yıldız Sen Ol. (Tagore)<br />
8/B<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
59
Cesaretle Dolu Bir İnsan, İnançla Dolu Bir İnsandır. (Cicero)<br />
8/C<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
60
Okumadan Geçen Üç Günden Sonra Konuşma Tadını Kaybeder .(Çin Atasözü)<br />
8/D<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
61
Bir Şeye Ait Herşeyi Öğrenin; Herşeye Dair Bir Şeyler Bilin (Var Dyke)<br />
8/E<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
62
Düşünmeden Öğrenmek Faydasızdır,Öğrenmeden Düşünmek Tehlikelidir (Confuclus)<br />
8/F<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
63
Öğrenmek,Akıntıya Karşı Yüzmek Gibidir İlerleyemediğiniz Taktirde Gerilersiniz. (Çin Atasözü)<br />
8/G<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
64
Zamanın Değerini Yapacak İşi Olan Bilir (Atasözü)<br />
OKUL AİLE BİRLİĞİ<br />
İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ<br />
YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU<br />
65
Güçlü Olan Yenilmeyen Yalnız Azimdir (Yahya Kemal Beyatlı)<br />
ALİ ULURASBA (Büyülü Saray ve Prenses Melek Sin Yazarı)<br />
RÖPORTAJ<br />
ÖĞRENCİ: Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?<br />
ALİ ULURASBA: Konya’da doğdum.Gazeteciliğe<br />
1986 yılında “Konya Posta Gazetesi”nde başladım.Birçok<br />
ulusal gazete,televizyon ve haber ajansında muhabirlik<br />
ve yöneticilik yaptım. 1995-2007 yılları arasında TBMM’de<br />
Parlamento muhabiri olarak çalıştım. Bunun yanında TV<br />
metin yazarlığı yaptım.Çeşitli gazete ve dergilerde metin<br />
yazarlığı,köşe yazısı,şiir,deneme ve öykü çalışmalarıma<br />
devam etmekteyim.<br />
ÖĞRENCİ: Kitap yazarken ilham kaynaklarınız neler<br />
oluyor?<br />
ALİ ULURASBA: Yazar bir kitabı yazarken birlikte<br />
vakit geçirdiği insanlardan,duyduklarından,gördüklerinden,okuduklarından<br />
kısacası yaşamın kendisinden ilham<br />
alır.Ben de tüm kitaplarımı yazarken hayatın her anından<br />
esinlendim,diyebilirim.<br />
ÖĞRENCİ: Sizi yazar olmaya kim teşvik etti?<br />
ALİ ULURASBA: Beni yazar olmaya okuduğum kitaplar,beğendiğim<br />
yazarlar ve en önemlisi lisedeki Edebiyat<br />
öğretmenim teşvik etti.<br />
ÖĞRENCİ: Türk ve Dünya Edebiyatından tavsiye edeceğiniz<br />
yazarlar kimlerdir?<br />
ALİ ULURASBA: Özellikle tavsiye edeceğim bir yazar<br />
yok.İnsanlar her kitabı okumalı,kitabın dünyasına girmeli.<br />
Çünkü her kitabın insana katacağı şey mutlaka vardır.<br />
ÖĞRENCİ: İlk kitabınızı ne zaman yazdınız?<br />
ALİ ULURASBA: İlk kitabım 2001 yılında çıktı.Kitabımın adı “Dikkat!İşkence Var.”<br />
ÖĞRENCİ: Şu an bir kitap yazma çalışmanız var mı?<br />
ALİ ULURASBA: Evet.Şu an “Memba” adlı kitabım üzerinde çalışıyorum.Çok yakın bir<br />
zamanda okuyucuyla buluşturacağım.<br />
ÖĞRENCİ: “Büyülü Saray Ve Prenses Melek Sin” adlı kitap hakkında ne söylemek istersiniz?<br />
ALİ ULURASBA: Bu kitap,ilköğretim çağındaki öğrencilerimizin keyifle okuyacağı güzel<br />
bir masal kitabıdır.<br />
ÖĞRENCİ: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.Yazarlık hayatınızda başarılar<br />
dileriz.<br />
ALİ ULURASBA: Ben teşekkür ederim…<br />
RÖPORTÖRLER: Elif Başak ARSLANTAŞ, Fatma Reyyan UYUĞ, Hayrunnisa KORKMAZ