You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
sunuş<br />
Değerli Akmercan Aktüel Okurları,<br />
Son yıllarda ülkemiz, birçok alanda<br />
önemli gelişmeler kaydetti.<br />
Geçtiğimiz yıllarda ekonomide<br />
yaşanan global çalkantılar nedeniyle<br />
ortaya çıkan karamsar ortamda bile<br />
Türkiye, altyapı yatırımları ve ekonomik<br />
sağlamlığı ile küresel bir oyuncu olduğunu<br />
gösterdi.<br />
Biz de ülkemizin büyüyen bir markası<br />
olarak, Türkiye’nin gösterdiği gelişmeye<br />
katkı sağlayacak şekilde büyümeye ve<br />
gelişmeye devam ettik. 2015 yılında,<br />
hem şirketimiz hem de ülkemiz için<br />
faydalı ve anlamlı olan birçok projeye<br />
imza attık. Ortaya koyduğumuz büyüme<br />
hedeflerimizi ve stratejilerimizi, doğru<br />
uygulamalarla birleştirerek 2015 yılını<br />
oldukça başarılı bir şekilde kapattık.<br />
Şimdi, 2016 hedeflerimizi gerçekleştirmek<br />
için aynı azim ve kararlılıkla çalışmaya<br />
devam ediyoruz.<br />
Akmercan olarak, çalışmaya, yeni<br />
teknolojiler kullanmaya ve çalışanlarımızı<br />
geliştirmeye büyük önem veriyoruz.<br />
İleri görüşlü ve özverili bir ekiple, fark<br />
yaratacak, yenilikçi projeler peşinde<br />
koşuyoruz. Bu bakımdan hepimiz,<br />
büyük idealler ve tecrübeyle kurgulanmış<br />
bir sistemin parçalarıyız ve bu sistem<br />
sayesinde bugün, ülkemize hizmet eden<br />
önemli bir marka olmanın haklı gururunu<br />
yaşıyoruz.<br />
Cemal Akmercan<br />
Akmercan Şirketler Grubu<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Akmercan’dan eğitime %100 destek<br />
Kuruluşumuzdan bu yana, toplumsal<br />
hayata da katkı sağlamanın gerekliliğine<br />
inanarak hareket ettik. Bu bağlamda,<br />
pek çok başlıkta sosyal sorumluluk<br />
projeleri gerçekleştirdik. Bu projelerden<br />
sonuncusu, Edirne Akmercan Anadolu<br />
İmam-Hatip Lisesi oldu. 2015-2016<br />
eğitim-öğretim yılında, 32 derslik ile,<br />
960 öğrenciye hizmet vermeye başlayan<br />
okulumuzun açılışını 9 Ekim 2015<br />
tarihinde gerçekleştirdik. Açılışımıza<br />
katılıp bizi onurlandıran ve destekleyen<br />
Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet<br />
MÜEZZİNOĞLU, Milli Eğitim Bakanımız<br />
Prof. Dr. Nabi AVCI ve Gümrük ve<br />
Ticaret Bakanımız Sayın Cenap AŞÇI’ya<br />
bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyorum.<br />
Kış ve doğal gaz<br />
Son günlerde gündemimizi meşgul eden<br />
en önemli konulardan biri doğal gaz<br />
oldu. Özellikle kış aylarındaki en temel<br />
ihtiyaçlarımızdan olan ısınmayı, doğal gaz<br />
sayesinde sağlıyoruz. Artık hayatımızın<br />
bir parçası olan bu enerji kaynağını<br />
daha yakından tanımanız için, pek çok<br />
konunun yanı sıra doğal gaza, dergimizde<br />
büyük bir yer ayırdık. Keyifle okumanızı<br />
diliyorum.<br />
Saygılarımla...<br />
Aktüel Kış 2016 1
içindekiler<br />
42<br />
Kapak<br />
Doğanın uykusu: Kış<br />
Kışı kış yapan lezzetler...<br />
4<br />
Akmercan<br />
Akmercan'dan,eğitime<br />
sürekli ve %100<br />
destek<br />
8<br />
Akmercan<br />
Akmercan "3. Anadolu<br />
Enerji Sempozyumu"nun<br />
ana sponsoru oldu<br />
10<br />
Röportaj<br />
Akmercan Şirketler Grubu<br />
İcra Kurulu Başkanı<br />
Gazi Akmercan<br />
14<br />
Röportaj<br />
Esenler<br />
Belediye Başkanı<br />
Mehmet Tevfik Göksu<br />
20<br />
Röportaj<br />
Akmercan Enerji<br />
Genel Müdürü<br />
Yunus Kesgin<br />
28<br />
Doğal Gaz<br />
Çevreci ve ekonomik<br />
enerji kaynağı<br />
Doğal gaz<br />
50<br />
Kültür<br />
Padişahların<br />
alameti<br />
Tuğra<br />
2<br />
Aktüel Kış 2016
içindekiler<br />
içindekiler<br />
Kültür<br />
54 60<br />
Duygu ve<br />
düşüncelerin mührü<br />
Hat Sanatı<br />
Yaşam<br />
Anadolu'nun<br />
güzide bir köşesi<br />
Tohma Boyu<br />
Akmercan Aktüel<br />
Kış 2016 Sayı: 2<br />
Akmercan Şirketler Grubu<br />
Adına İmtiyaz Sahibi<br />
Cemal Akmercan<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Nuray Erdoğan<br />
nuray@kaizenmedya.com<br />
Yazı İşleri Müdürü<br />
Hünkar Görel<br />
Grafik Tasarım<br />
Ezgi Oruç<br />
Reklam Tasarım<br />
Rukiye Dündaroğlu<br />
Güldane Aday<br />
info@kaizenmedya.com<br />
Yayına Hazırlık<br />
64<br />
Gezi<br />
Mezopotamya'nın<br />
mistik kenti<br />
Adıyaman<br />
72<br />
Spor<br />
Kış uykusu değil...<br />
Kış sporu<br />
zamanı...<br />
Kaizen Medya<br />
Mustafa Kemal Mahallesi,<br />
2139. Sokak, Ekim Plaza,<br />
No: 2/8, Çankaya/Ankara<br />
(0312) 219 5003<br />
www.kaizenmedya.com.tr<br />
Renkayrım/Baskı ve Cilt<br />
Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.<br />
Kazım Karabekir Caddesi,<br />
Sütçüoğlu İş Hanı, No:37/4<br />
Ulus/Ankara<br />
www.arkadasbasim.com.tr<br />
Basım Tarihi: 1 Şubat 2016<br />
Yayın Türü: Yerel Süreli<br />
78<br />
Sağlık<br />
Bağışıklık<br />
kazanmanın<br />
tam zamanı<br />
82<br />
Gezi<br />
Küllerinden doğan<br />
Balkan ülkesi<br />
Bosna-Hersek<br />
Yönetim Yeri<br />
Akmercan Şirketler Grubu<br />
Birlik Mahallesi 796. Sokak<br />
No:34 Esenler - İSTANBUL<br />
www.<strong>akmercan</strong>.com.tr<br />
Aktüel Kış 2016 3
Akmercan<br />
Akmercan’dan eğitime<br />
sürekli ve %100 destek<br />
Kuruluşundan bu yana ekonomik kalkınmanın yanı sıra, toplumsal hayatın gelişiminde de öncü<br />
rol oynayan Akmercan Şirketler Grubu, başta eğitim ve sağlık olmak üzere, toplumsal fayda<br />
sağlayacak kurumsal sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Akmercan’ın<br />
bu kapsamdaki son projesi, açılışı 9 Ekim 2015’te, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU,<br />
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi AVCI ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Cenap AŞÇI’nın<br />
katılımıyla gerçekleştirilen Edirne Akmercan Anadolu İmam-Hatip Lisesi oldu.<br />
Yaşadığımız toplumda sürdürülebilir<br />
kalkınma hedeflerine ulaşmak<br />
için Akmercan da üzerine düşen<br />
sorumluluğu alarak pek çok sosyal<br />
sorumluluk projesine imza atıyor.<br />
Ticari yatırımlarının yanı sıra<br />
gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk<br />
projeleriyle de insani ve toplumsal<br />
kalkınmayı destekleyen Akmercan,<br />
şimdiye kadar Türkiye genelindeki amatör<br />
spor kulüplerine verdiği destekler, vakıf<br />
ve derneklere yaptığı bağışlar, Emniyet<br />
Teşkilatına hibe ettiği araçlar ve ihtiyaç<br />
sahibi yüzlerce öğrenciye verdiği eğitim<br />
burslarıyla, sosyal sorumluluk anlayışını<br />
pekiştiriyor. Akmercan’ın en önemli sosyal<br />
sorumluluk projeleri, sağlık hizmetleri ve<br />
özellikle eğitim alanlarında yoğunlaşıyor.<br />
4<br />
Aktüel Kış 2016
Akmercan<br />
İstanbul Gaziosmanpaşa’da bulunan<br />
Akmercan Aile Sağlığı Merkezi bu<br />
projelerden ilki. Malatya Akmercan<br />
Anadolu Lisesi, 2011 yılındaki Van<br />
Depremi sonrası yapılan Erciş Hocaali<br />
Akmercan İlkokulu ve 9 Ekim’de resmi<br />
açılışı yapılan Edirne Akmercan Anadolu<br />
İmam-Hatip Lisesi, Akmercan’ın<br />
memleketimizin hizmetine sunduğu sosyal<br />
yatırımları arasında yer alıyor.<br />
EDİRNE AKMERCAN<br />
ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ’NE<br />
GÖRKEMLİ AÇILIŞ<br />
2014 yılı Nisan ayında temeli atılan Edirne<br />
Akmercan Anadolu İmam-Hatip Lisesi,<br />
Akmercan Şirketler Grubu’nun yüz akı.<br />
2015 yılı Eylül ayında tamamlanan okul,<br />
2015-2016 eğitim-öğretim yılında, 32<br />
derslik ile, 960 öğrenciye hizmet vermeye<br />
başladı.<br />
Akmercan Şirketler Grubu'nun yaptırdığı<br />
Akmercan Anadolu İmam Hatip Lisesi<br />
açılışı öncesi açılışa katılan Bakanlar<br />
mehteran gösterisiyle karşılandı. ETSO<br />
Ortaokulu halkoyunları ekibinin<br />
gösterisinden sonra saygı duruşunda<br />
bulunuldu ve İstiklal Marşı söylendi. 2014<br />
yılı Dünya Kuran-ı Kerim Okuma birincisi<br />
Selimiye Camisi Hatibi Alpcan Çelik<br />
Kuran-ı Kerim okudu.<br />
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet<br />
MÜEZZİNOĞLU, Milli Eğitim Bakanı<br />
2014 yılı Nisan<br />
ayında temeli atılan<br />
Edirne Akmercan<br />
Anadolu İmam-Hatip<br />
Lisesi, Akmercan<br />
Şirketler Grubu’nun<br />
yüz akı. 2015<br />
yılı Eylül ayında<br />
tamamlanan okul,<br />
2015-2016 eğitimöğretim<br />
yılında,<br />
32 derslik ile, 960<br />
öğrenciye hizmet<br />
vermeye başladı.<br />
Aktüel Kış 2016 5
Akmercan<br />
Prof. Dr. Nabi AVCI ve Gümrük ve Ticaret<br />
Bakanı Cenap AŞÇI’nın katılımlarıyla<br />
yapılan resmi açılışta, Akmercan Şirketler<br />
Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemal<br />
Akmercan bir konuşma yaptı. Akmercan<br />
konuşmasına “’Eğitime yapılan yatırım,<br />
ülkemizin geleceğine yapılan yatırımdır”<br />
diyerek başladı ve şöyle devam etti: “17<br />
milyon gibi Avrupa’nın pek çok ülkesinin<br />
nüfusundan fazla öğrencisi bulunan<br />
ülkemizin eğitim ve öğretimle ilgili<br />
problemlerinin çözümünü sadece devlete<br />
bırakmanın doğru olmadığına inandık.<br />
Bu amaçla ülkemizin çeşitli şehirlerinde<br />
inşa ettiğimiz eğitim kurumlarından bir<br />
tanesini de anadolu imam hatip lisesi<br />
olarak Edirne’ye inşa etmeye karar verdik.<br />
Bu kararı vermemizde iki şey etkili oldu;<br />
birincisi Sayın Cumhurbaşkanımızın<br />
mensubu olmaktan gurur duyduğunu<br />
her vesile ile dile getirdiği milli ve manevi<br />
değerlerine bağlı nesiller yetiştirilmesinde<br />
imam hatip liselerinin önemi, diğeri<br />
ise Sayın Sağlık Bakanımız Mehmet<br />
Müezzinoğlu’nun okulun Balkanlara<br />
yönelik hizmet vereceği ve bölge için<br />
çok önemli olduğunu vurgulanmasıdır.<br />
Böyle hayırlı ve çok önemli bir yerde bu<br />
okulun yapılmasında bizi teşvik ettikleri<br />
için kendilerine saygı ve şükranlarımızı<br />
sunuyoruz.”<br />
Konuşmasında gençlere de seslenen<br />
Cemal Akmercan, eğitim düzeyi yüksek<br />
olup geri kalmış bir toplum olmadığı gibi<br />
eğitim düzeyi düşük olup sanayileşmiş bir<br />
toplum da olmayacağının altını çizdi ve<br />
ekledi: “Bilginin efendisi olmak istiyorsak,<br />
çalışmanın ve hatta çok çalışmanın uşağı<br />
olmak zorundayız.”<br />
Tören sırasında ayrıca, Sağlık Bakanlığı<br />
ile Milli Eğitim Bakanlığı online veri<br />
paylaşımına ilişkin usul ve esasları<br />
belirleyen protokol, Sağlık Bakanı Dr.<br />
Müezzinoğlu ile Milli Eğitim Bakanı Prof.<br />
Dr. Avcı tarafından imzalandı. Bu arada<br />
bakanlar ve protokolün diğer isimleri, bir<br />
sınıfta sıralara oturup öğrencilik yıllarına<br />
geri döndü.<br />
6<br />
Aktüel Kış 2016
Akmercan<br />
Akmercan<br />
“3. Anadolu Enerji Sempozyumu”nun<br />
ana sponsoru oldu<br />
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü tarafından Akmercan’ın<br />
ana sponsorluğunda düzenlenen “3. Anadolu Enerji Sempozyumu”, 1-3 Ekim 2015 tarihleri<br />
arasında, Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sempozyuma, çok sayıda üniversiteden<br />
200’e yakın bilim adamı katıldı.<br />
1-3 Ekim 2015 tarihleri arasında,<br />
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi<br />
(MSKÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü<br />
tarafından 3.’sü düzenlenen Anadolu<br />
Enerji Sempozyumu’nun ana sponsoru,<br />
Akmercan oldu. Akmercan’ın hem ana<br />
sponsorluk hem de sunumlarla desteklediği<br />
sempozyuma, çok sayıda üniversiteden<br />
200’e yakın bilim adamı katıldı.<br />
Toplantının açılışında konuşan MSKÜ<br />
Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar,<br />
Türkiye'de enerji tüketiminde büyük artış<br />
yaşandığını belirtti. Dünyada ve Türkiye'de<br />
enerjiye olan gereksinime dikkati çeken<br />
Harmandar, enerjinin daha güzel bir hayat<br />
ve refah seviyesi yüksek bir toplum için<br />
olmazsa olmazlardan olduğunu dile getirdi.<br />
MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Mansur<br />
8<br />
Aktüel Kış 2016
Akmercan<br />
Akmercan’ın ana sponsorluğunda<br />
gerçekleştirilen 3. Anadolu Enerji<br />
Sempozyumu’nun konuları şöyleydi:<br />
• Akışkanlar Mekaniği<br />
• Enerji Politikaları<br />
• Isı ve Kütle Geçişi<br />
• Yeni ve Temiz Enerji Teknolojileri<br />
• Yakıtlar ve Yanma<br />
• Enerji Sistemleri<br />
• İklimlendirme Sistemleri<br />
Akmercan’ın<br />
hem ana<br />
sponsorluk hem<br />
de sunumlarla<br />
desteklediği<br />
sempozyuma,<br />
çok sayıda<br />
üniversiteden<br />
200’e yakın bilim<br />
adamı katıldı.<br />
• Soğutma Teknolojisi<br />
• Termodinamik<br />
• Enerji Verimliliği, Tasarrufu ve Yönetimi<br />
• Termal Yalıtım<br />
• Çevre Kirliliği ve Küresel Isınma<br />
MSKÜ Rektörü<br />
Prof. Dr. Mansur Harmandar,<br />
Akmercan'ın standını<br />
ziyaret etti.<br />
Harmandar’ın açılış konuşmasının<br />
ardından, Akmercan Enerji Genel Müdürü<br />
Yunus Kesgin Muğla ili doğalgaz dağıtım<br />
şirketi yetkilisi olarak katılımcılara seslendi.<br />
Konuşmasında, doğalgaz dağıtım faaliyeti<br />
ile birlikte yenilenebilir enerji kaynakları<br />
alanında da faaliyet göstermekte olan<br />
Akmercan Enerji grubunun yetkilisi olarak,<br />
enerji konusundaki bilgi ve deneyimini<br />
katılımcılara aktardı.<br />
Akmercan yetkilileri, sempozyum akış<br />
programı çerçevesinde yapmış oldukları<br />
sunumlarla, Muğla ilinde gerçekleştirilen<br />
yatırımlar ve hedefler, Muğla ilinin hava<br />
kalitesi, doğalgazın diğer fosil yakıtlar ile<br />
farkı, avantajları, doğalgaz kullanımı ve<br />
Muğla’ya yapacağı katkılar hakkında da<br />
katılımcıları ve bölge halkını bilgilendirdi.<br />
Aktüel Kış 2016 9
öportaj<br />
Akmercan Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Gazi Akmercan:<br />
“Hedefimiz, hızlı büyüme<br />
değil, istikrarlı büyüme”<br />
1992 yılında kurulan ve 24 yıldır yaptığı yatırımlarla ülkemizin önemli ve başarılı<br />
şirketlerinden biri haline gelen Akmercan Şirketler Grubu’nun İcra Kurulu Başkanı<br />
Sayın Gazi Akmercan ile bir röportaj gerçekleştirdik. 40 yıla yakın süredir ticaret<br />
hayatının içinde olan Gazi Akmercan’dan, hem Akmercan’ın hikayesini dinledik<br />
hem de iş hayatında başarılı olmanın sırlarını öğrendik.<br />
Öncelikle okuyucularımıza kendinizden bahsedebilir misiniz?<br />
Malatya’nın Akçadağ ilçesinde doğdum. İlköğrenimimi Malatya’da<br />
tamamladıktan sonra şehrimizde imkânların kısıtlı olması sebebiyle<br />
İstanbul’a yerleştik. 1973’ten beri de İstanbul’da, ticaret hayatının<br />
içindeyim. Katı atık, çevre temizliği, araç kiralama ve enerji sektörü gibi<br />
birçok alanda, yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteren Akmercan<br />
Şirketler Grubu’nun İcra Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum.<br />
Çeşitli sosyal yardımlaşma ve sivil toplum kuruluşlarında üyeliklerim<br />
devam ediyor. Evli ve 4 çocuk babasıyım.<br />
Akmercan Şirketler Grubu, her yıl ciddi büyüme rakamlarına<br />
imza atıyor. Bunun sırrı nedir?<br />
Rotayı doğru belirlemek, hedefleri doğru koymak, projelerin<br />
ve çalışmaların gidişatını yakından izlemek, bu işin en önemli<br />
kısmı aslında. Şirket olarak, gerçekleştirdiğimiz projelerde<br />
karşımıza çıkabilecek zorluklara ve sektördeki<br />
değişimlere uyum sağlayabilecek altyapıyı<br />
oluşturduk. Böylece mevcut dengeyi bozmadan<br />
ekonomik büyümeyi sürekli kılacak faaliyetlere<br />
yöneldik. Ekibimizi ve şirket kültürünü her zaman<br />
10<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
destekledik. Kaynak kullanımında da<br />
doğru önceliklendirme yaparak hızlı<br />
büyüme rakamlarına ulaştık.<br />
Emin adımlarla büyümenizi sağlayan iş<br />
modelinizden bahsedebilir misiniz?<br />
Şirketimizin temelleri 1992 yılında,<br />
personel taşımacılığı alanında<br />
başlattığımız hizmetlerle atıldı. O<br />
tarihten bu güne ana faaliyet alanı<br />
haline gelen katı atık ve çevre temizliği<br />
projeleri, araç kiralama faaliyetleri ve<br />
2006 yılında enerji alanında yaptığımız<br />
ilk yatırımla birlikte sürekli büyüyen<br />
ve gelişen, kurumsal bir yapıya doğru<br />
ilerledik. Aynı zamanda, özellikle<br />
çevre temizliği, araç kiralama ve enerji<br />
sektöründe Türkiye’nin birbirinden farklı<br />
bölgelerinde sürdürdüğümüz faaliyetlerin<br />
kalıcı ve tatmin edici olması amacıyla<br />
şirketimiz personelinin iş akışının<br />
sürekli ve doğru biçimde yönetilmesi<br />
adına çeşitli on-line programlardan<br />
yararlanıyoruz. Bölge müdürlüklerinde<br />
ve şantiyelerimizde kurduğumuz yeni<br />
sistemlerle de projelerimize ait verilerin<br />
doğru işlenmesini sağlıyoruz. Dünya<br />
çapında değişen yönetim anlayışlarına<br />
odaklanarak çok hızlı büyüyen ekonomik<br />
düzen içerisindeki dinamiklerden<br />
faydalanmaya çalışıyoruz.<br />
Ülkemiz 2023 yılına çok büyük hedeflerle<br />
ilerliyor. Akmercan Şirketler Grubu’nun<br />
2023 hedefleri nelerdir?<br />
Benim çok manidar bulduğum bir<br />
atasözü şöyle der: “Rotası olmayan<br />
gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.”<br />
Biz 24 yıl önce, bu atasözünün verdiği<br />
ilhamla yola çıktık, hedeflerimizi de yıllık,<br />
orta vadeli ve uzun vadeli olarak üçe<br />
ayırdık. Hedefimiz, hızlı büyüme değil,<br />
istikrarlı büyüme oldu. Özellikle enerji<br />
kaynaklarına duyulan ihtiyacın her geçen<br />
gün arttığı bir ortamda, yenilenebilir<br />
ve sürdürülebilir enerji yatırımlarına<br />
yönelmenin ve bu yönde uzun vadeli<br />
hedefler belirlemenin son derece önemli<br />
olduğunun bilincindeyiz. Bu fikirden<br />
hareketle, enerji alanında, 2006 yılından<br />
bu yana sürdürdüğümüz faaliyetler<br />
kapsamında 7 ayrı bölgede doğalgaz<br />
dağıtım hizmeti veriyoruz. Aynı zamanda<br />
Türkiye’de büyük bir potansiyele sahip<br />
olan rüzgâr ve güneş enerjisine yöneldik.<br />
Muğla, Yatağan, Darende, Adıyaman<br />
ve Gölbaşı güneş ölçüm istasyonlarını<br />
kurduk. Çanakkale’de kurulu ve gücü<br />
17,5 MW olan Geyikli RES, Samsun’da<br />
kurulu ve gücü 17,5 MW olan Eyne RES,<br />
Sinop’ta kurulu ve gücü 17,5 MW olan<br />
Koçcugaz RES ve Malatya Darende’de<br />
kurulu ve gücü 21 MW olan Darende RES<br />
ile EPDK’ya lisans ihalesi başvurusunda<br />
bulunduk.<br />
2023 yılı hedeflerimiz arasında da faaliyet<br />
gösterdiğimiz sektörlerde, yurt içinde ve<br />
yurt dışındaki projelerimizi çeşitlendirmek<br />
ve daha geniş kitlelere hizmet vermek var.<br />
Bu doğrultuda, güneş enerjisi ile elektrik<br />
üretiminde gerek lisanslı gerekse lisanssız<br />
proje çalışmalarına ağırlık vermeye devam<br />
edeceğiz.<br />
Akmercan Şirketler Grubu’nun<br />
kuruluşundan bu yana büyümesinde ve<br />
gelişmesinde en önemli kilometre taşları<br />
neler oldu?<br />
Akmercan Şirketler Grubu’nun<br />
kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği<br />
faaliyetlere baktığımızda, sektöre girişi<br />
personel taşımacılığı hizmetiyle oldu.<br />
"2023 yılı<br />
hedeflerimiz<br />
arasında da faaliyet<br />
gösterdiğimiz<br />
sektörlerde,<br />
yurt içinde ve<br />
yurt dışındaki<br />
projelerimizi<br />
çeşitlendirmek ve<br />
daha geniş kitlelere<br />
hizmet vermek<br />
var."<br />
Aktüel Kış 2016 11
öportaj<br />
"Gençlere,<br />
ülkemizdeki ve<br />
küresel çaptaki<br />
gelişmeleri ve<br />
yenilikleri takip<br />
etmelerini ve bu<br />
yeniliklere uyum<br />
sağlamalarını, her<br />
gün kendilerine<br />
yeni ve gerçekçi<br />
hedefler belirleyerek<br />
bu hedefler<br />
doğrultusunda<br />
engellere rağmen<br />
kendilerine<br />
olan inançlarını<br />
yitirmemelerini<br />
öneriyorum."<br />
Ardından 1990’larda başlayan<br />
özelleştirme sürecinin bir parçası olarak<br />
kamu hizmetlerinin bir kısmının özel<br />
sektöre devredilmesi sonucunda, şirketin<br />
büyümesinde bir kilometre taşı olarak<br />
kabul ettiğimiz katı atık ve çevre temizliği<br />
sektöründe başarılı hizmetler vermeye<br />
başladık.<br />
2007 yılında ilk yurt dışı çevre temizliği<br />
projemiz olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde<br />
çöp toplama, haşere ile mücadele, otoyol<br />
ve sahil temizliği işlerini ve Irak’ta çevre<br />
temizliği faaliyetlerini yürüttük.<br />
Bu çalışmalarla birlikte enerji<br />
şirketlerimizin kuruluşu ve toplam 8 il<br />
45 ilçede hizmet vermeye başlaması,<br />
şirketimizin istikrarlı büyümesinde<br />
kilometre taşları olarak değerlendirilebilir.<br />
Kuruluşunuzun özellikle eğitim<br />
konusundaki sosyal sorumluluk<br />
projelerine önem verdiğini biliyoruz.<br />
Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi<br />
planladığınız sosyal sorumluluk projelerini<br />
sizden dinleyebilir miyiz?<br />
Biz ticari yatırımlarımızın yanı sıra sosyal<br />
sorumluluk projeleriyle de toplumsal<br />
kalkınmayı destekleyen konumda olmaya<br />
azami önem gösterdik. Türkiye genelinde<br />
amatör spor kulüplerine verdiğimiz<br />
desteklerin yanı sıra ihtiyaç sahibi<br />
öğrencilere sağladığımız eğitim bursları,<br />
sağlık hizmetleri alanında yürüttüğümüz<br />
sosyal sorumluluk projeleri bulunuyor.<br />
2010 yılında Malatya’da inşa ettiğimiz<br />
Akmercan Anadolu Lisesi ve Van<br />
depreminin yaralarını bir nebze olsun<br />
sarabilmek amacıyla 2012 yılında Van’ın<br />
Erciş ilçesinde yaptırdığımız Hocaali<br />
Akmercan İlkokulu’na ek olarak Edirne’de<br />
2015 yılında yapımını tamamladığımız<br />
Akmercan Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni<br />
kısa bir süre önce faaliyete geçirdik.<br />
Önümüzdeki dönemde ise, Ağabeyim<br />
Cemal Akmercan’ın vakıf üniversitesi<br />
kurma ile ilgili birtakım projeleri<br />
var. Gücümüz yettiği ölçüde sosyal<br />
sorumluluk projelerini ve eğitime destek<br />
faaliyetlerini sürdürmeye çalışacağız.<br />
Gençlere, tecrübeli bir ağabeyleri olarak<br />
neler tavsiye edersiniz?<br />
Ticaretin sırrı, çok çalışmaktır. Ben 35<br />
yıldır, günde yaklaşık 20 saat çalışıyorum<br />
ve başarının bir tesadüf olmadığına<br />
inanıyorum. Gençlere, ülkemizdeki ve<br />
küresel çaptaki gelişmeleri ve yenilikleri<br />
takip etmelerini ve bu yeniliklere uyum<br />
sağlamalarını, her gün kendilerine<br />
yeni ve gerçekçi hedefler belirleyerek<br />
bu hedefler doğrultusunda engellere<br />
rağmen kendilerine olan inançlarını<br />
yitirmemelerini öneriyorum. Başarı, hiçbir<br />
zaman tesadüf değildir. İş hayatında<br />
veya eğitimde başarı için çok çalışmak<br />
gerekir. Mutlaka emek gerekir, azim<br />
gerekir. Ancak şunu hatırlatmakta<br />
fayda var: Gençler, pozitif bilimler<br />
açısından donanımlı olmalarının yanı<br />
sıra dünyanın artık küresel bir köy haline<br />
geldiği teknoloji çağında, milli ve manevi<br />
değerlerine de bağlı olmalı, yurttaşlık<br />
ve insanlık bilincini erken yaşlarda<br />
kazanmalı. Gençlere tavsiyem budur.<br />
Akmercan Aktüel ile ilgili neler söylersiniz?<br />
Akmercan Aktüel’in hazırlanmasında<br />
emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.<br />
Keyifle okunan bir dergi olması dileğiyle,<br />
başarılar dilerim.<br />
12<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
Esenler Belediye Başkanı<br />
Mehmet Tevfik Göksu:<br />
"Çocuklarımıza tabut<br />
değil, konut bırakmak<br />
için çalışıyoruz"<br />
Esenler’de hayata geçirdiği yüzlerce marka projeyle dikkat çeken Esenler<br />
Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, bu sayımızın konuğu oldu. Başkan<br />
Göksu, Esenler’de gerçekleştirdikleri projeleri fiziki ve sosyal-kültürel olmak üzere<br />
2 ana başlıkta değerlendiriyor ve insanların sosyal olarak kendilerini o bölgeye ait<br />
hissetmelerinin ardından kültürel dönüşüme ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. Başkan<br />
Göksu ayrıca, Son 6 yılda, 25 binden fazla konutun yenilenmesini veya yenilenme<br />
sürecine girmesini sağlayarak 150 bin kişiyi deprem riskinden uzak, güvenli ve<br />
sağlıklı konutlara kavuşturduklarını belirtiyor.<br />
Bize kendinizi tanıtır mısınız?<br />
1966 yılında Adıyaman’ın Gölbaşı<br />
ilçesinde dünyaya geldim. İlköğrenimimi<br />
Gölbaşı'nda, ortaöğrenimimi ise 1980-<br />
1985 yılları arasında, İstanbul’da,<br />
Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesi'nde<br />
tamamladım. Yıldız Teknik Üniversitesi<br />
Harita Mühendisliği Bölümü'nden,<br />
1990 yılında mezun oldum. 1991-1994<br />
yılları arasında İstanbul Üniversitesi<br />
İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve<br />
Endüstriyel İlişkiler Bölümü'nde yüksek<br />
lisansımı tamamladım. Daha sonra<br />
akademik çalışmalarımı sosyoloji alanında<br />
yoğunlaştırdım ve Sakarya Üniversitesi<br />
Sosyoloji Bölümü'nde başladığım doktora<br />
çalışmalarımı Siyaset Sosyolojisi üzerine<br />
devam ettirdim.<br />
14<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
Her zaman aktif siyasetin içerisinde<br />
bulundum. Refah ve Fazilet Partilerinde<br />
İstanbul İl Başkan Yardımcılığı yaptım.<br />
Siyasi çalışmalarımın yanı sıra, sivil<br />
toplum kuruluşlarıyla da yakın temasım<br />
hep devam etti. Milli Gençlik Vakfı<br />
İstanbul İl Kuruculuğu ve Marmara Bölge<br />
Başkanlığı yaptım.<br />
Araştırmacılar Derneği, Teknik Elemanlar<br />
Derneği, Adıyamanlılar Vakfı gibi çeşitli<br />
sivil toplum kuruluşlarındaki üyeliklerim<br />
devam ediyor. Ayrıca Türkiye'nin önde<br />
gelen araştırma şirketlerinden birinde<br />
çalışmalarda bulundum. 2009’dan bu<br />
yana Esenler Belediye Başkanlığı görevim<br />
devam ediyor. Arapça ve İngilizce<br />
biliyorum; evli ve 4 çocuk babasıyım.<br />
Esenler Belediyesi, “Marka Projeler”iyle<br />
dikkat çekiyor. Bize bu projelerden<br />
kısaca bahsedebilir misiniz? Önümüzdeki<br />
dönemde hangi projeleri hizmete<br />
sunacaksınız?<br />
Biz Esenler’de fiziki ve sosyal-kültürel<br />
projeler olmak üzere 2 ana başlıkta<br />
projeler üretiyoruz. Bu iki ana başlıkta<br />
yürüttüğümüz projelerin sayısı, 500’ü<br />
bulmuş durumda. Fiziki projelerimizin<br />
tamamı, Esenler halkının gözünün önünde<br />
cereyan ediyor. Yeni parklardan meydan<br />
düzenlemelerine, elektrik tellerinin yer<br />
altına alınmasından altyapı çalışmalarına<br />
kadar bir dizi fiziki proje yürütülüyor.<br />
Kentsel dönüşümde Esenler marka olmuş<br />
durumda. İlçenin 6 noktasında teslim<br />
ettiğimiz dairelerin yanı sıra devam eden<br />
kentsel dönüşüm çalışmalarımız başarı ile<br />
devam ediyor. Şu an en yeni devam eden<br />
projemizle Esenler’in algısında zaman<br />
zaman olumsuzluklara sebep olan, eski<br />
Karabayır, artık tarih oluyor. Esenler<br />
Belediyesi’nin çalışmaları ve Milli Eğitim<br />
Bakanlığı’nın kamulaştırma kararı ile 91<br />
bina ve 302 bağımsız bölüm yıkılarak<br />
Tuna Eğitim Vadisi Projesi yapılıyor.<br />
Yine Başbakanımız Sayın Ahmet<br />
Davutoğlu'nun Esenler'de açıkladığı<br />
Aktüel Kış 2016 15
öportaj<br />
Mehmet Tevfik Göksu,<br />
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip<br />
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı<br />
Külliyesi'nde İstanbul Dostluk<br />
Derneği üyelerine verdiği yemeğe<br />
katıldı.<br />
"EDİM’den ESKAM’a,<br />
ESEV’den %100<br />
Hayat’a, Çocuk<br />
Sokağı’ndan Hayat<br />
Butonu’na, ESTİM’den<br />
Dijital Kütüphane’ye<br />
kadar onlarca sosyal<br />
projeyi hayata<br />
geçirdik."<br />
"İnsan Yüzlü Şehir ve Şehir Parkı" projesi<br />
kapsamında 8,7 milyon metrekarelik,<br />
Milli Savunma Bakanlığı’na tahsisli<br />
hazine arazisi "Huzur ve Umut Şehri"<br />
Esenler'e devredildi. Bu tarihi projeyle<br />
Türkiye'nin ilk planlı şehri kurulacak.<br />
Mülkiyet ve imar sorunlarına kalıcı çözüm<br />
getirecek bu projeyle, ilçe genelinde 90<br />
bin konut yenilenecek. Kentsel dönüşüm<br />
kapsamında yalnızca Türkiye'nin değil,<br />
dünyanın en büyük parklarından biri<br />
yapılacak. Esenler'de yapılacak 2,5 milyon<br />
metrekare alana sahip şehir parkı, kentsel<br />
dönüşüm alanında üretilen dünyanın<br />
birinci, büyüklük bakımından dünyanın<br />
üçüncü büyük yeşil alanı olacak.<br />
Fiziki projelerin yanı sıra sosyal<br />
projeleriyle de Esenler ‘Marka<br />
Projeler’le anılan bir ilçe olarak ün yaptı.<br />
Standartlarımızı ve iddiamızı yüksek<br />
tutuyoruz. Esenlerliler bize güveniyor<br />
ve destek veriyor, biz ürettiklerimizin<br />
insanımıza ulaştığına inanıyoruz.<br />
Belediyemizin yürüttüğü birçok sosyal<br />
ve kültürel proje, diğer bazı belediyeler<br />
ve kamu kurumları tarafından da örnek<br />
alınıyor. EDİM’den ESKAM’a, ESEV’den<br />
%100 Hayat’a, Çocuk Sokağı’ndan<br />
Hayat Butonu’na, ESTİM’den Dijital<br />
Kütüphane’ye kadar onlarca sosyal<br />
projeyi hayata geçirdik. Bu projelerimiz,<br />
üniversitelerde tez konusu oluyor.<br />
İnsanların sosyal olarak kendilerini o<br />
bölgeye ait hissetmelerinin ardından<br />
kültürel dönüşüme ihtiyaç var.<br />
Siz insanlara şehirli olma kültürü<br />
veremezseniz, en güzel parkları, en<br />
güzel sosyal donatıları da yapsanız bir<br />
anlam ifade etmez. Parka koyduğunuz<br />
bir çocuk oyun grubu, diktiğiniz bir<br />
ağaç, astığınız bir tabela bir gecede yok<br />
olabilir. Eğer insanlara, bir parktaki<br />
malzemenin parasının kendi ceplerinden<br />
çıktığı fikrini yerleştirebilir, parkların,<br />
sokakların, caddelerin de onların evleri<br />
gibi korunması gerektiği şuurunu<br />
verebilirseniz, işte ondan sonra fiziksel<br />
dönüşüme geçebilirsiniz. Zaten diğer<br />
ikisini başardıktan sonra fiziksel dönüşüm<br />
kendiliğinden gelecektir.<br />
“Esenler Sizin, Eserler Sizin” sloganıyla<br />
duyurduğunuz ve Esenler’e kazandırdığınız<br />
yapılar hakkında kısaca bilgi verebilir<br />
misiniz? Önümüzdeki dönemde de bu<br />
çalışmalar devam edecek mi?<br />
Esenler’in geleceğini şekillendirmek<br />
için, çok şükür, önemli mesafe kat<br />
ettik. Halkımızın yaşadığı ilçede hizmet<br />
alabilmesi için tüm kamu kurumlarını<br />
Esenler’e getirdik. Esenler'de bundan<br />
5 yıl önce vatandaş bizden 5 şey<br />
istiyordu. Hastane, hükümet konağı,<br />
itfaiye, belediye binası ve askerlik<br />
şubesinin yokluğu büyük bir sorundu.<br />
Vatandaşımızın 5 isteğini yerine<br />
getirdiğimiz gibi, toplamda 500 proje<br />
gerçekleştirdik. Şöyle ki; devletimizin<br />
bütün imkânlarını seferber ederek,<br />
Esenler’e bölgemizin en büyük ve<br />
en modern hükümet konağını inşa<br />
ettik. Daha önce kiracı olarak hizmet<br />
16<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
verdiğimiz binanın yerine, Esenler’e yeni<br />
bir belediye hizmet binası kazandırdık.<br />
Havaalanı Mahallemizde bulunan<br />
eski gömlek fabrikası binasını satın<br />
alarak Sağlık Bakanlığımıza devrettik.<br />
İlçemize modern bir "Devlet Hastanesi"<br />
kazandırdık. "Vatan sağ olsun" dedik,<br />
Havaalanı Bölge Parkı'nın yanında<br />
modern bir Askerlik Şubesi yaptık.<br />
2009 yılında, bir tane yoktu! İlçemizde,<br />
biri İstanbul’un en büyük ikinci itfaiye<br />
istasyonu olan, iki istasyonu hizmete<br />
açtık. Tadilat çalışmaları devam eden<br />
yeni binada sadece Esenler halkına<br />
değil çevre ilçelerdeki mükelleflere de<br />
hizmet verilecek. Eski Belediye binamızı<br />
SGK'ya vererek ilçemizdeki SGK binası<br />
eksikliğine de çözüm getirdik. Yine<br />
Üçyüzlü Hizmet Binamız, bundan böyle<br />
Sosyal Hizmetler Binası olarak hizmet<br />
verecek. Esenler ile birlikte çevredeki<br />
ilçelere de hizmet verecek Esenler Vergi<br />
Dairesi yakında Giyimkent’te hizmete<br />
girecek. Esenler’de kamu binası eksiğimiz<br />
kalmadı. Çalışmalarımız kuşkusuz ki, tüm<br />
hızıyla devam edecek. Ancak, biz insan<br />
olarak çabuk unutuyoruz. Billboardlarımız<br />
ve LED ekranlarımız başta olmak üzere,<br />
tüm tanıtım mecralarımızda “Esenler de<br />
sizin, eserler de sizin” sloganıyla, 5-6 yıl<br />
önce hiç olmayan bu kamu binalarının<br />
yapıldığını ve sahip çıkılması gerektiğini<br />
vurgulamak istedik.<br />
Esenler’de kentsel dönüşüm faaliyetleri,<br />
son birkaç yıldır büyük bir hızla devam<br />
ediyor ve Esenler bu konuda örnek<br />
çalışmalara imza atıyor. Bu faaliyetlerin<br />
Esenler halkı için önemi nedir?<br />
Biz çocuklarımıza tabut değil, konut<br />
bırakmak için çalışıyoruz. Son 6 yılda, 25<br />
binden fazla konutun yenilenmesini veya<br />
yenilenme sürecine girmesini sağladık.<br />
150 bin kişiyi deprem riskinden uzak,<br />
güvenli ve sağlıklı konutlara kavuşturduk.<br />
Kentsel dönüşüm çalışmalarımız ile<br />
Türkiye’ye örnek olduk. Yani bu anlamda<br />
baktığımızda, bizim için ve Esenlerliler<br />
için kentsel dönüşüm çalışmalarımız bir<br />
hayat kurtarma operasyonu.<br />
Aktüel Kış 2016 17
öportaj<br />
Kentsel dönüşüm çalışmalarımız,<br />
ilçemizin 5 noktasında devam ediyor. İki<br />
projemizin ilk etaplarını tamamlayarak<br />
vatandaşlara teslim ettik. Vatandaşlar<br />
şu anda güvenli konutlarında oturuyor.<br />
Üçüncü projemiz de tamamlanma<br />
aşamasına geldi. 31 Mart 2016 tarihinde<br />
kuraları çekerek vatandaşlara dairelerini<br />
teslim etmeye başlayacağız.<br />
Kentsel dönüşümle bir taraftan güvenli<br />
ve düzenli konutlar üretirken bir taraftan<br />
da şehrin değerini yükseltiyoruz. Göreve<br />
başladığımda Esenler’de inşaat metrekare<br />
birim fiyatı 600-800 TL civarındaydı.<br />
Şimdi ise bu rakam 5 binleri buldu. Bunu<br />
gören vatandaş, dönüşüme büyük destek<br />
veriyor.<br />
Bizim dönüşüm parolamız, vatandaşın<br />
rızası. Bu açıdan baktığımızda vatandaşın<br />
yüzde 88'i kentsel dönüşümü destekliyor.<br />
Daha önce biz vatandaşı ikna etmeye<br />
çalışıyorduk, bugün vatandaş dönüşüm<br />
için belediyeyi ikna etmeye çalışıyor.<br />
Uzun zamandır birlikte çalıştığınız<br />
Akmercan Şirketler Grubu’nun faaliyetleri<br />
hakkında genel görüşlerinizi alabilir miyiz?<br />
Evet, Akmercan Şirketler Grubu uzun<br />
yıllardır paydaşlarımızdan birisi. Bu<br />
birlikteliğin uzun yıllar devam etmesi,<br />
Akmercan Şirketler Grubu’nun işini<br />
iyi yaptığını gösteriyor. Eğer işini iyi<br />
yapmasa, müşteri memnuniyetini<br />
öncelemese, çalışmamız mümkün değil.<br />
Birlikte Esenler halkına en iyi hizmeti<br />
sunmaya çalışıyoruz. Özel teşebbüsün<br />
tüm enstrümanlarını en iyi şekilde<br />
kullanan Akmercan Şirketler Grubu’nun,<br />
aynı titizlikle çalışmalarını sürdürerek<br />
Esenlerimize ve ülkemize daha nice yıllar<br />
hizmet etmesini dilerim.<br />
Akmercan Aktüel Dergisi’nin de hayırlı<br />
ve uzun ömürlü olmasını diliyorum. Bu<br />
dergi, binlerce çalışanı bulunan Akmercan<br />
Şirketler Grubu ile paydaşları ve personeli<br />
arasında sağlıklı iletişim kurulmasına<br />
yardımcı olacaktır. Emeği geçenleri tebrik<br />
eder ve başarılar dilerim.<br />
18<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
Akmercan Enerji Genel Müdürü Yunus Kesgin:<br />
"Şirketlerimiz, çevreci ve<br />
doğa dostu bir kimlikle,<br />
güvenli ve kaliteli hizmet<br />
anlayışını benimsiyor"<br />
Akmercan Şirketler Grubu bünyesinde kurulan ve son dönemde doğal gaz<br />
dağıtım sektöründe adını sıklıkla duyduğumuz Akmercan Enerji, kısa sürede<br />
sektörün önemli oyuncularından biri haline geldi. Akmercan Enerji'nin bu başarısını,<br />
hedeflerini ve doğal gaz özelinde enerji piyasasına ait değerlendirmelerini Genel<br />
Müdür Yunus Kesgin ile konuştuk.<br />
Akmercan Enerji’yi kısaca<br />
tanıyabilir miyiz?<br />
Akmercan Şirketler Topluluğu, Adıyaman<br />
ve 3 ilçesinde (Kahta, Besni, Gölbaşı)<br />
doğal gaz dağıtım faaliyetlerini yapmak<br />
üzere 2007 yılında kurulan Akmercangaz<br />
Doğal Gaz Dağıtım Şirketiyle enerji<br />
sektöründe hizmetlerine başladı.<br />
Doğal gaz dağıtım sektöründe, 2010 ve<br />
2011 yıllarında kurulan 3 yeni dağıtım<br />
şirketiyle birlikte Akmercan Enerji Grubu<br />
oluşturuldu. Bugün itibariyle bünyesinde,<br />
7 doğal gaz dağıtım şirketi, 1 doğal gaz<br />
toptan satış şirketi ve 1 müteahhitlik<br />
hizmetleri veren şirket olmak üzere 9<br />
şirketten oluşan büyük bir grup haline<br />
geldi.<br />
Akmercan Enerji Grubu, %70’i teknik<br />
personel ağırlıklı olmak üzere 500’e<br />
yakın eğitimli ve kaliteli insan kaynağı<br />
ile hizmetlerini, değerli paydaşlarına<br />
sunuyor.<br />
20<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
Doğal gaz dağıtımında hangi bölgelerde<br />
hizmet veriyorsunuz?<br />
EPDK’nın yayımlamış olduğu en son<br />
rapora göre ülkemizde, 69 adet doğal gaz<br />
dağıtım bölgesinin kapsadığı 75 ilde doğal<br />
gaz dağıtım hizmetleri verilmektedir.<br />
Akmercan Enerji Grubumuza bağlı doğal<br />
gaz dağıtım şirketlerimiz ise, 7 adet doğal<br />
gaz dağıtım lisansı ile yaklaşık 2.700.000<br />
nüfusun yaşadığı, 8 farklı il ve 45 ilçede<br />
faaliyet gösteriyor.<br />
Yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz?<br />
Doğal gaz dağıtım sektörü, her yıl şebeke<br />
yatırımlarının yoğun olarak yapıldığı<br />
bir sektör. Dağıtım bölgelerimizde<br />
büyümemiz henüz tamamlanmış değil.<br />
Şebeke yatırımları, yıllık olarak abone<br />
sayılarında artış anlamına geliyor.<br />
Grubumuz doğal gaz alt yapı<br />
yatırımlarına 2008 yılında başladı. Her<br />
yıl ortalama 450-500 kilometre doğal gaz<br />
alt yapı yatırımları gerçekleştiriyoruz.<br />
Yapmış olduğumuz yatırımlarla dağıtım<br />
bölgelerimizde, Anadolu’muzun güzide il<br />
ve ilçelerinde, önemli miktarda ekonomik<br />
büyüklükler oluşmasını ve buna paralel<br />
önemli ölçüde istihdam yaratılmasını<br />
sağlıyoruz. Türkiye’yi bir baştan bir başa<br />
dolaşacak uzunlukta 2.650 kilometre<br />
doğal gaz hattı yaptık. Son beş yılda<br />
70 milyon USD değerinde yatırımlar<br />
tamamlandı. Yatırımlarımızı aynı hızda<br />
devam ettireceğiz. Sorumluluğumuzda<br />
bulunan, büyükşehir statüsündeki Mardin<br />
ve Muğla illerinde yatırımlarımıza henüz<br />
yeni başladık. Özellikle yeni bölgelerde<br />
yatırımlarımızı arttırmak istiyoruz. Tabi<br />
yatırım yapmak, sadece yatırımcının<br />
istemesiyle de olmuyor. Doğal gaz<br />
piyasası kanunu gereği şirketlerimizin<br />
ortağı olan belediyelerin de yapılacak<br />
yatırımların önünü açmaları ve destek<br />
olmaları, bu noktada oldukça büyük<br />
önem arz ediyor. Bizler yatırımcı şirketler<br />
olarak yerel yönetimlerle birlikte bu<br />
yatırımları yapmak ve halkımıza doğal<br />
gaz konforunu yaşatmak istiyoruz.<br />
Vatandaşların taleplerine cevap<br />
verebilmek için yerel yönetimlerin daha<br />
duyarlı davranmalarını bekliyoruz.<br />
Neticede doğal gaz yatırımları bir alt yapı<br />
yatırımıdır ve ilgili şehrin bir alt yapı<br />
varlığıdır.<br />
“Hava kirliliği sorununu doğal gaz ile<br />
çözdük”<br />
Doğal gaz alt yapı yatırımlarının<br />
hızla artması ve tamamlanmasının<br />
yanı sıra doğal gazın kullanımının<br />
yaygınlaşması için uzun yıllar tanıtım<br />
ve eğitim toplantılarıyla halkımıza doğal<br />
gazın faydalarını anlattık. Doğal gazın<br />
yaygınlaşması için yaptığımız büyük<br />
"Türkiye’yi<br />
bir baştan bir<br />
başa dolaşacak<br />
uzunlukta 2.650<br />
kilometre doğal<br />
gaz hattı yaptık.<br />
Son beş yılda<br />
70 milyon USD<br />
değerinde yatırım<br />
tamamlandı."<br />
Aktüel Kış 2016 21
öportaj<br />
"Doğal gazın<br />
şehirlerimizde<br />
kullanımının<br />
hızla artmasıyla<br />
şehirlerimizin hava<br />
kirlilikleri azaldı, daha<br />
kaliteli ve temiz bir<br />
çevreye kavuşmaları<br />
sağlandı."<br />
yatırım faaliyetleriyle birlikte, en güvenli,<br />
en kaliteli ve en yeni teknolojilerle<br />
donanımımızı güçlendirdik ve böylece<br />
tüm müşterilerimizin doğal gazla<br />
ısınma ihtiyaçlarını karşılar hale geldik.<br />
Sanayimize daha ekonomik enerji girdisi<br />
sağlayarak daha rekabetçi olmalarına<br />
katkı sunmaya çalıştık. Hiç şüphesiz ki,<br />
üretimde enerji maliyetleri önemli bir<br />
yer tutuyor. Küçük esnafımızdan tutun,<br />
büyük sanayicilerimize kadar doğal gazı<br />
ulaştırmak için her türlü fedakarlığı yaptık<br />
ve yapmaya da devam ediyoruz.<br />
Doğal gazın şehirlerimizde kullanımının<br />
hızla artmasıyla şehirlerimizin hava<br />
kirlilikleri azaldı, daha kaliteli ve temiz<br />
bir çevreye kavuşmaları sağlandı.<br />
Şirketlerimiz, her zaman çevreci ve<br />
doğa dostu bir kimlikle, güvenli ve<br />
kaliteli hizmet anlayışıyla hizmetlerini<br />
sürdürüyor.<br />
Ulaştığınız abone sayılarınız ve sunduğunuz<br />
hizmetler hakkında bilgi verir misiniz?<br />
Dağıtım bölgelerimizde abone sayımız<br />
150.000’e ulaştı. Müşterilerimize güvenilir<br />
ve kaliteli bir hizmet sunmayı, hedefleri<br />
arasında bulunduran şirketlerimizde,<br />
müşteri memnuniyeti yüzde 95<br />
seviyesinde. Bu da gerçekten gurur<br />
duyulacak bir rakam ve verilen emeğin<br />
ne kadar kıymete değer olduğunun bir<br />
göstergesi.<br />
Faaliyetlerimize başladığımız günden<br />
bu yana müşteri memnuniyeti<br />
önceliklerimiz arasında yer aldı. Özellikle,<br />
abonelerimizin doğal gazı daha güvenli,<br />
daha ekonomik ve verimli kullanmaları<br />
konusunda pek çok çalışmaya imza<br />
attık. Medyada, özellikle yerel medya<br />
enstrümanlarını kullanarak yer almamızın<br />
yanı sıra, belediyelerle de işbirliği yaparak<br />
sivil toplum örgütleri ve milli eğitim<br />
müdürlükleriyle okullarda bilgilendirme<br />
ve bilinçlendirme toplantı ve seminerleri<br />
gibi bugüne kadar birçok etkinlik<br />
gerçekleştirdik.<br />
Bunların yanı sıra, müşterilerimizin<br />
hayatlarını kolaylaştırmak için bilgiye<br />
hızlı ulaşabilecekleri ve birçok işlemlerini<br />
gerçekleştirebilecekleri, internet<br />
sitelerimizi hizmete sunduk. Ayrıca, 0850<br />
205 0 187 numaralı telefon hattımızla<br />
çağrı merkezimizi hizmete aldık.<br />
Çağrı merkezimizde abonelerimize,<br />
doğal gaz ile ilgili her türlü soru, öneri<br />
ve problemlerini çözebilecek hizmet<br />
veriliyor.<br />
Doğal gaz işletmeciliğinde güvenliği nasıl<br />
sağlıyorsunuz?<br />
Tüm işletmelerimizde, 7 gün 24 saat<br />
“Acil 187” ekiplerimiz her türlü ihbarı<br />
değerlendiriyor ve gerekli önlemleri<br />
alıyor. Ayrıca, rutin ve arızi bakımlarımızı<br />
düzenli bir şekilde yürüten bakım<br />
ekiplerimizle de sistemin kesintisiz arz<br />
güvenliği sağlanıyor. 2013 yılında devreye<br />
aldığımız Sevkiyat Kontrol Merkezimiz<br />
ile uzaktan izleme ve kontrol yöntemiyle<br />
tüm şehirlerimiz, 7/24 takip ediliyor ve<br />
gerekli alarm durumlarında güvenli bir<br />
şekilde müdahaleler yapılıyor. Bütün<br />
gayretlerimiz, müşterilerimizin güvenli<br />
ve kesintisiz doğal gaz kullanmalarını<br />
sağlamaya yönelik. Müşterilerimizin,<br />
soğuk kış günlerinde, evlerinde güvenli<br />
22<br />
Aktüel Kış 2016
öportaj<br />
ve konforlu bir şekilde ısınmaları ve<br />
enerji ihtiyaçlarını gidermeleri için, bizler<br />
ekiplerimizle birlikte 7 gün 24 saat görev<br />
başında bu hizmeti sorunsuz bir şekilde<br />
sunmaya çalışıyoruz. Müşterilerimizin<br />
güvenliği ve memnuniyeti, en önemli<br />
düsturumuzdur.<br />
Doğal gaz yatırımları dağıtım şehirlerine<br />
ne tür ekonomik katkılar sunuyor?<br />
Doğal gaz yatırımları, şehirlerin<br />
ekonomilerine ciddi katkılar sağlıyor.<br />
Öncelikle şehirde yeni iş sahaları<br />
oluşuyor. Sertifikalı doğal gaz dönüşümü<br />
yapan mühendislik firmaları açılıyor.<br />
Bu firmalarda, mühendis, teknisyen,<br />
tesisatçı ve işçiler istihdam ediliyor.<br />
Konutların doğal gaza dönüşümlerinde<br />
oluşan ticari faaliyetlerin (kombiler,<br />
radyatörler, borular gibi) zincirleme olarak<br />
diğer sektörleri tetiklemesiyle önemli<br />
büyüklükler meydana geliyor.<br />
Biraz da doğal gaz tedariği hakkında<br />
konuşmak isteriz. Bu kış doğal gaz<br />
tedariğinde herhangi bir arz sorunu<br />
yaşanacak mı?<br />
Doğal gazda yüzde 99 oranında dışa<br />
bağımlı durumdayız. Ancak bu durumda<br />
olan tek ülke değiliz. Uluslararası ticaret<br />
imkanları, dışa bağımlılıktan dolayı<br />
oluşan risklerin minimize edilmesini<br />
sağlayacak mekanizmaları da içinde<br />
barındırıyor. Doğal gaz kullanımında<br />
ülkemiz artık tecrübeli bir ülke. 1988<br />
yılından beri doğalgaz kullanıyoruz. Son<br />
10 yılda doğal gaz dağıtım sektöründe,<br />
doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması<br />
için çok ciddi yatırımlar yapıldı.<br />
Doğal gaz kullanımının önümüzdeki<br />
dönemde ulusal enerji politikamızı<br />
negatif yönde etkilemeyeceğini<br />
düşünüyorum. Dolayısıyla doğal gaz<br />
talebinin önümüzdeki yıllarda artacağını<br />
söyleyebilirim.<br />
Doğal gaz arz güvenliği ve arz<br />
kaynaklarının çeşitlendirilmesi,<br />
birbirinden beslenen kavramlar.<br />
Arz güvenliği için arz kaynaklarının<br />
çeşitlendirilmesi önemli. Türkiye konum<br />
olarak doğal gaz arz kaynaklarının tam<br />
ortasında bulunuyor. Bu anlamda bir<br />
güçlük olmamakla beraber, uluslararası<br />
siyasetten kaynaklanan nedenlerle arz<br />
kaynaklarını çeşitlendirmekte güçlük<br />
çekiyoruz. Ancak önümüzdeki dönemde,<br />
hükümetimiz tarafından atılmakta olan<br />
adımlarla başta Irak doğal gazı, Katar<br />
doğal gazı ve Türkmen doğal gazı gibi<br />
diğer kaynaklardan faydalanma imkanının<br />
ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ayrıca,<br />
Rus gazına olan bağımlılığı azaltacak,<br />
diğer gaz aldığımız kaynaklarda arz<br />
artışının da sağlanacağı beklentilerimiz<br />
arasında. Hükümetimizin bu konudaki<br />
çalışmalarının başarıya ulaşacağına<br />
inanıyorum. Bu kış doğal gaz arzında bir<br />
sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum.<br />
Doğal gaz fiyatları nereye gidiyor? Doğal<br />
gaz fiyatlarında yakın zamanda bir artış<br />
bekliyor musunuz?<br />
Doğal gaz fiyatları, bir formülasyon<br />
ile petrol fiyatlarına endeksli olarak<br />
belirleniyor. Ancak doğal gaz fiyatları,<br />
petrol fiyatlarının 6 ay önceki fiyatları<br />
üzerinden belirleniyor. Dolayısıyla 2016<br />
yılında, doğal gaz fiyatlarında düşüşler<br />
"Doğal gaz<br />
yatırımları,<br />
şehirlerin<br />
ekonomilerine ciddi<br />
katkılar sağlıyor.<br />
Öncelikle şehirde<br />
yeni iş sahaları<br />
oluşuyor."<br />
Aktüel Kış 2016 23
öportaj<br />
"Dağıtım şirketleri<br />
bir metreküp doğal<br />
gazın satışında fatura<br />
tutarının %98’i için<br />
Kamu adına tahsilat<br />
ve aracılık yapmakta,<br />
kalan %1,9 oranındaki<br />
tutarla yatırımlarını ve<br />
hizmetlerini sunmaya<br />
çalışmaktadır."<br />
göreceğiz. Ancak bu fiyat düşüşlerinin<br />
müşteriye yansıması, beklenen oranda<br />
olmayabilir. Petrol fiyatları bu seviyelerde<br />
seyretmeye devam ederse hemen olmasa<br />
dahi, orta vadede doğal gaz fiyatlarındaki<br />
düşüş tüketiciye yansıyacak.<br />
Doğal gaz piyasasındaki fiyat<br />
değişimlerinden doğal gaz dağıtım<br />
şirketlerinin herhangi bir karı söz<br />
konusu olmuyor. Piyasada<br />
oluşan fiyatlar, direkt<br />
olarak nihai tüketici doğal<br />
gaz fiyatına yansıtılıyor.<br />
Dolayısıyla doğal gazın<br />
fiyatından dolayı dağıtım<br />
şirketlerinin cebine giren bir<br />
bedel yok. Doğal gaz tüketicilerinin<br />
bu konuyu bilmesinde fayda olduğunu<br />
düşünüyorum. Doğal gazın tüketiciye<br />
yansıyan birim fiyatının içerisindeki<br />
unsurlar arasında en önemli bölümü,<br />
grafikte de görüleceği üzere, doğal gaz<br />
tedarik maliyeti oluşturuyor.<br />
Dağıtım şirketleri bir metreküp doğal<br />
gazın satışında fatura tutarının %98’i<br />
için Kamu adına tahsilat ve aracılık<br />
yapıyor, kalan %1,9 oranındaki tutarla<br />
yatırımlarını ve hizmetlerini sunmaya<br />
çalışıyor. 1 metreküp doğal gazın tahsil<br />
edilmemesi ve/veya teknik sebeplerle<br />
kayıp oluşması durumunda ise dağıtım<br />
şirketleri bazında değişmekle birlikte<br />
ortalama 50 metreküp gaz satarak ve<br />
eksiksiz tahsil edeceği hizmet bedeli ile bu<br />
kayıpları ancak karşılayabiliyor.<br />
Önümüzdeki yıllarda doğal gaz<br />
sektöründeki beklentileriniz ve<br />
hedefleriniz nelerdir?<br />
1 Kasım’da tekrarlanan genel seçim<br />
sonuçlarına göre AK Parti 4 yıl boyunca<br />
ülkeyi yönetme yetkisini bir kez daha<br />
kazanarak büyük bir başarıya imza attı.<br />
Son iki yıl içerisinde dört seçim geçiren<br />
ülkemiz, sonunda dört yıllık seçimsiz bir<br />
döneme girmiş oldu.<br />
Türkiye’de yapılan seçimler, siyasi parti<br />
liderlerinin sert söylemleri ile geçiyor ve<br />
halk arasında istenmeyen gerilimlere ve<br />
kutuplaşmalara yol açıyor.<br />
Son aylarda, terör ve politikanın<br />
gündemin ilk sıralarından hiç inmemesi,<br />
vatandaşta ve piyasalarda bıkkınlık<br />
oluşturdu. Yatırımcı, güvenli bir ortam<br />
ve piyasa ister. Biz de önümüzdeki 4<br />
yıl boyunca hükümetimizin bu güvenli<br />
ortamı oluşturacağına inanıyoruz.<br />
Bu çerçevede doğal gaz sektörüne<br />
yatırımlarımız devam edecek. Ayrıca,<br />
doğal gazın tedariğinden son kullanıcıya<br />
kadarki ticari değer zincirinin diğer<br />
halkalarında da olmayı hedefliyoruz.<br />
Enerji sektöründe, yenilenebilir enerjide,<br />
özellikle rüzgar ve güneş enerjisi ile<br />
elektrik üretimine yatırım yapmayı<br />
planlıyoruz. Bu konuda ölçümlerimiz<br />
muhtelif illerde devam ediyor.<br />
Biraz da kendinizden bahseder misiniz?<br />
Makine Yüksek Mühendisiyim.<br />
Üniversiteden mezun olduğumdan beri<br />
enerji sektörünün içerisindeyim. 25<br />
senedir doğal gaz sektöründe çalışıyorum.<br />
Eğitime, öğrenmeye aşığım. Okumayı<br />
çok seviyorum. Kitap kurduyum,<br />
diyebilirim. Seyahat etmeyi severim;<br />
yeni yerler görmeyi, keşfetmeyi ve yeni<br />
lezzetler tatmayı severim. Evli ve 3<br />
çocuk babasıyım. Son olarak bu derginin<br />
çıkarılmasında fikir babalığı yapan ve<br />
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.<br />
Başarılarının uzun yıllar sürdürerek<br />
yayın hayatına devam etmesini temenni<br />
ediyor ve “Hayat enerjiniz hiç bitmesin!”<br />
diyorum.<br />
24<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
Çevreci ve ekonomik enerji kaynağı<br />
DOĞAL GAZ<br />
Özellikle son yıllarda en önemli gündem konularından biri doğal<br />
gaz... Isınmak için artık vazgeçilmez bir kaynak olarak gördüğümüz<br />
doğal gaz, sürekli takibimizde. “Fiyatları arttı mı?”, “Ne kadar<br />
zam gelecek?”, “Doğal gazı nereden alıyoruz?” gibi sorular haber<br />
bültenlerinin ve hayatımızın bir parçası… Peki nedir doğal gaz? Hangi<br />
alanlarda kullanılır, yararları nelerdir, zararları var mıdır? Doğal gaz ile<br />
ilgili merak ettiğiniz her şey, dergimizin sayfalarında...<br />
28<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
Doğal gaz, milyonlarca yıllık<br />
süreçte, okyanusların dibinde<br />
birikmiş hayvansal ve bitkisel<br />
atıkların taş ve toprak tabakaları<br />
ile örtülerek yüksek basınç altında<br />
hidrokarbonlara dönüşmesi sonucunda<br />
ortaya çıkan bir enerji kaynağı. Metan<br />
ve etan olmak üzere hidrokarbonlardan<br />
oluşan yanıcı bir gaz olan doğal gaz,<br />
renksiz ve kokusuz olmasıyla oldukça<br />
önemli bir kaynak. Bu özelliklerine ek<br />
olarak çevreci bir enerji kaynağı olduğunu<br />
da söylemek gerek.<br />
Doğal gazın toplumsal hayatımız<br />
üzerindeki etkileri ise çok eski değil.<br />
Doğal gaz, Türkiye’de ilk kez 1976<br />
yılında, bir çimento fabrikasında<br />
kullanılmaya başlandı. Şehir anlamında<br />
ise ilk olarak 1988 yılında, Ankara’da<br />
sahneye çıktı. İstanbul içinse, hava<br />
kirliliğini azaltması anlamında, hayati<br />
değere sahip. İstanbul’la birlikte İzmit,<br />
Eskişehir, Bursa gibi illerde kullanılmaya<br />
Aktüel Kış 2016 29
doğal gaz<br />
Hızlı nüfus artışı,<br />
beraberinde plansız<br />
kentleşmeyi de getiriyor<br />
ve artan nüfusa doğru<br />
oranla ihtiyaçlar da<br />
artıyor. Bir zincirin<br />
halkaları gibi, çevresel<br />
sorunlar da tüm bunlara<br />
bağlı olarak artıyor.<br />
İstanbul'da doğal gazın<br />
kullanılmaya başlanması,<br />
1992 yılına denk geliyor.<br />
1920’lerde boru<br />
hattı taşımacılığı<br />
yöntemlerinin<br />
uygulamaya<br />
konulmasıyla hızla<br />
artan doğal gaz<br />
kullanımı, özellikle<br />
2. Dünya Savaşı’ndan<br />
sonra sürekli olarak<br />
gelişiyor.<br />
başlanması, 1992 yılına denk geliyor.<br />
Görüldüğü üzere aslında doğal gazın<br />
ülkemizde yaygınlaşmaya başlamasının,<br />
kullanılmasının 25 yıllık bir mazisi var.<br />
OLDUKÇA ESKİ BİR ENERJİ KAYNAĞI<br />
Fosil yakıtlar grubundan hidrokarbon<br />
kökenli bir enerji kaynağı olan doğal<br />
gazın oluşumu hakkında dünya üzerinde<br />
farklı görüşler var. Bunlar arasında yaygın<br />
olan, diğer fosil yakıtlar gibi doğalgazın<br />
da milyonlarca yıl önce yaşamış bitki<br />
ve hayvan atıklarının yeraltında, yüksek<br />
sıcaklık ve basınç etkisiyle kimyasal<br />
değişmeye uğramasıyla oluştuğu. Yani<br />
bu görüş üzerinden gidilirse doğal gaz<br />
aslında organik bir kaynak.<br />
Genellikle petrol sahalarında bulunan<br />
doğal gaz, farklı alanlarda artan<br />
kullanımıyla son yüzyılda yaygınlaşan<br />
bir enerji kaynağı olsa da aslında<br />
bilinirliğinin çok eski tarihlere dayandığı,<br />
birtakım kaynaklarda açıkça yazılı.<br />
Örneğin, M.Ö. 50’de, Roma’da, Uesta<br />
Tapınağı’ndaki bir heykelin doğal<br />
gazdan elde edilen sürekli alevle<br />
aydınlatıldığı biliniyor. M.S. 150’de<br />
ise Çin Sichuan’da tuzun çökertilmesi<br />
işleminde, yakıt olarak kullanılmak için<br />
yeraltı rezervlerinden sızan doğal gazın<br />
bambu borularla taşındığı kayıtlarda yer<br />
alıyor. Marco Polo gezileri sırasında,<br />
Bakü’deki Zoroastrian ateş tapınağında<br />
yüzyıllardan beri yanmakta olan<br />
doğal gaz alevlerini tespit edebilmiş.<br />
Avrupa’da, 1659’da, İngiltere’de bulunan<br />
doğal gazın yaygın kullanımına 1790’da<br />
ulaşılıyor. Bu tarihten sonra sokakların ve<br />
evlerin aydınlatılmasında, içten yanmalı<br />
motorların çalıştırılmasında büyük<br />
ölçüde doğal gazdan yararlanılıyor.<br />
1920’lerde boru hattı taşımacılığı<br />
yöntemlerinin uygulamaya konulmasıyla<br />
hızla artan doğal gaz kullanımı, özellikle<br />
2. Dünya Savaşı’ndan sonra sürekli<br />
olarak gelişiyor.<br />
LODOSA DİKKAT!<br />
Özellikle kış döneminde, zehirlenme<br />
nedeniyle ölümle sonuçlanan<br />
pek çok kötü haber duyuyoruz<br />
30<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
Aslında zehirlenmelerin birçoğu<br />
karbonmonoksite bağlı. Doğal gaz<br />
kullanımının artmasıyla, özellikle<br />
kömürle yanan sobalardan kaynaklı<br />
zehirlenmeler bir hayli azaldı.<br />
Karbonmonoksit, kandaki oksijenle<br />
yer değiştirerek kanın vücuda oksijen<br />
taşımasını önlüyor ve böylece vücudun<br />
zehirlenmesine sebep oluyor.<br />
Doğal gaz, karbonmonoksit içermiyor.<br />
Ancak havadan daha hafif bir gaz<br />
olduğundan kapalı alanlarda, sızma<br />
halinde, yukarılarda toplanıyor. Çok<br />
miktarda bulunduğu zaman da ortamdaki<br />
oksijeni azaltarak boğulmalara sebep<br />
oluyor. Bu nedenle doğal gaz kullanılan<br />
ortamların mutlaka havalandırılması<br />
gerekiyor.<br />
Öte yandan lodosun etkili olduğu<br />
havalarda doğal gaz dağıtıcınızın<br />
önerdiği tedbirleri almanızda fayda var.<br />
Lodosun etkili olduğu günler, doğal<br />
gaz sızıntılarına davetiye çıkarıyor.<br />
Normalde kokusuz olmasından kaynaklı<br />
olarak doğal gaz sızıntısını anlamak<br />
mümkün değil. İşte bu nedenle, sızıntının<br />
fark edilebilmesi için, doğal gaza koku<br />
karıştırılabiliyor. Örneğin İstanbul’da,<br />
çürük sarımsak kokusu doğal gaza<br />
karıştırılıyor ki kullanıcılar herhangi bir<br />
sızıntı olduğunda farkına varabilsinler.<br />
KULLANIM ALANLARI<br />
Doğal gazı pek çoğumuz biliyoruz<br />
çünkü kış aylarında ısınmak için<br />
vazgeçemediğimiz bir kaynak.<br />
Konutlarda, başta ısınma, sıcak su elde<br />
etme ve yemek pişirme amaçlı olarak<br />
doğal gaz kullanıyoruz. Sanayide ise<br />
doğal gaz, atölye ve fırınlarda üretim<br />
amaçlı olarak kullanılıyor.<br />
Öte yandan demir-çelik, çimento,<br />
kimya gibi sanayilerde, cam ve<br />
kiremit imalatında da doğal gazdan<br />
yararlanılıyor. En önemli noktaya<br />
gelirsek, belki de pek çoğunuzun<br />
ilk kez öğreneceği ilginç bir bilgiyi<br />
de paylaşalım: Türkiye'nin elektrik<br />
ihtiyacının küçümsenemeyecek kadar<br />
önemli bir kısmı, doğal gaz ile çalışan<br />
santrallerde üretiliyor.<br />
Demir-çelik, çimento, kimya<br />
gibi sanayilerde, cam ve kiremit<br />
imalatında da doğal gazdan<br />
yararlanılıyor.<br />
Konutlarda, başta<br />
ısınma, sıcak<br />
su elde etme ve<br />
yemek pişirme<br />
amaçlı olarak doğal<br />
gaz kullanıyoruz.<br />
Sanayide ise doğal<br />
gaz, atölye ve<br />
fırınlarda üretim<br />
amaçlı olarak<br />
kullanılıyor.<br />
Aktüel Kış 2016 31
doğal gaz<br />
Hem verimli, hem ekonomik<br />
Doğal gazın<br />
artıları ve eksileri<br />
Bir enerji kaynağı olarak doğal gaz, yaşam<br />
standartlarını ve kalitesini arttırmak açısından<br />
pek çok önemli faydaya sahip… Kömür kullanım<br />
oranını minimize ederek soluduğumuz havanın<br />
çok daha temiz olmasına vesile olan bu enerji<br />
kaynağı, sağlığımıza olumlu etkilerde bulunurken,<br />
öte yandan verimliliği ve kolay yanıcılığıyla, diğer<br />
enerji kaynaklarına göre de oldukça ekonomik.<br />
32<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
Temiz ve ucuz bir yakıt türü olarak<br />
doğal gazın kullanım alanları<br />
hızla yaygınlaşıyor. Doğal gazın<br />
en önemli özelliklerinden biri, diğer fosil<br />
yakıtlara göre temiz bir şekilde yanıyor<br />
olması. Fuel-oil’e göre de daha ucuz<br />
bir kaynak. Üstelik, iletim ve rafineri<br />
maliyetleri de göz önüne alındığında<br />
LPG ve benzeri petrol gazlarına göre<br />
daha az maliyetli. Doğal gazın yeni<br />
teknolojiler aracılığıyla ulaşım araçlarında<br />
kullanımının artması ve alternatif bir<br />
yakıt olarak ortaya çıkması, enerji<br />
kaynağı olarak avantajlarını gözler önüne<br />
seriyor.<br />
İNSAN SAĞLIĞI VE YAŞAMI<br />
AÇISINDAN ÖNEMİ<br />
Doğal gaz, ismiyle müsemma doğal<br />
bir yakıt... Bu nedenle de diğer enerji<br />
kaynaklarına göre insan sağlığı açısından<br />
çok daha faydalı olduğunu söylemek<br />
mümkün. Yine doğal olması sebebiyle<br />
çevreye ve doğaya da en az hasarı doğal<br />
gaz veriyor.<br />
Yıllar önce, petrol ürünlerinin işlenmesi<br />
sırasında değersiz bir atık olarak<br />
görülen bu gazın günümüzde bu<br />
kadar vazgeçilmez olacağını kimse<br />
tahmin etmiyordu aslında. Yapılan tüm<br />
çalışmalara bakıldığında doğal gaz, canlı<br />
varlıklar ve doğa üzerinde hiçbir hasara<br />
sebep olmadığı için günümüzde çok daha<br />
fazla tercih ediliyor. Doğal gazın önemli<br />
faydalarından biri, canlılar üzerinde<br />
herhangi bir zehirli yan etkisinin<br />
bulunmuyor olması. Yüksek sıcaklık<br />
değeriyle vazgeçilmez bir enerji kaynağı<br />
olarak kabul edilen doğal gaz, yanma<br />
sırasında kontrolünün insan elinde<br />
olmasıyla tasarruf da sağlıyor.<br />
Depolama gerektirmeden kesintisiz<br />
yanma olanağı sağlayan doğal gaz, uygun<br />
koşullarda ve bilinçli şekilde yakıldığında,<br />
en ekonomik ısı kaynağı olarak da dikkat<br />
çekiyor.<br />
NEDEN TERCİH EDİYORUZ?<br />
Doğal gaz kullanımını tercih ediyor<br />
oluşumuzun pek çok önemli sebebi<br />
var. Bunları sıralayacak olursak şunları<br />
söyleyebiliriz: Havayı kirletmeyen,<br />
doğaya zarar vermeyen, çevreci bir enerji<br />
kaynağı olması, elbette en başta geliyor.<br />
Yandığı zaman zararlı kül, yanmamış<br />
hidrokarbonlar, kükürt oksitleri gibi<br />
atık maddeler meydana getirmiyor.<br />
Zararlı karbonmonoksit ve azotoksit<br />
emisyonları, diğer yakıt türlerine göre<br />
doğal gazda daha düşük.<br />
Öte yandan doğal gaz, her an kullanıma<br />
hazır bir enerji kaynağı olmasıyla da<br />
tercih sebebi.<br />
Yanma veriminin diğer yakıtlara göre<br />
daha çok olması ve yakıt kaybının<br />
Doğal gazın önemli<br />
faydalarından biri, canlılar<br />
üzerinde herhangi bir zehirli yan<br />
etkisinin bulunmuyor olması.<br />
Depolama<br />
gerektirmeden<br />
kesintisiz yanma<br />
olanağı sağlayan<br />
doğal gaz, uygun<br />
koşullarda ve<br />
bilinçli şekilde<br />
yakıldığında, en<br />
ekonomik ısı<br />
kaynağı olarak<br />
dikkat çekiyor.<br />
Aktüel Kış 2016 33
doğal gaz<br />
Doğal gaz, sanayide sistem<br />
verimini arttırdığından<br />
kalitenin de yükselmesine<br />
yardımcı oluyor.<br />
Havayla yakıtın<br />
karışması gaz<br />
halinde daha kolay<br />
olduğundan tam<br />
yanma durumuna<br />
doğal gazla daha<br />
kolay ulaşılıyor.<br />
da olmaması, doğal gazı oldukça<br />
ekonomik bir enerji kaynağı haline<br />
getiriyor. Havadan daha hafif olması, gaz<br />
kaçaklarının yukarılarda toplanmasını<br />
sağlıyor ve böylelikle bir sızıntı<br />
durumunda doğal gaz, havalandırma<br />
boruları sayesinde tahliye edilebiliyor.<br />
SANAYİDE VERİMİ ARTTIRIYOR<br />
Özellikle konut kullanımlarında her daire<br />
ayrı doğal gaz kullandığı için ne kadar<br />
gaz tüketildiği kolaylıkla belirlenebiliyor.<br />
Doğal gaz, bu açıdan da önem kazanıyor.<br />
Temiz olması ve içerisinde kükürt<br />
bulunmaması, sanayide doğrudan<br />
kullanılabilmesine olanak sağlıyor. Aynı<br />
zamanda sanayide sistem verimini<br />
arttırdığından kalitenin de yükselmesine<br />
yardımcı oluyor. Ham petrole alternatif<br />
bir yakıt olarak dış enerji çeşitliliği<br />
açısından stratejik bir avantaj sağlıyor.<br />
Havayla yakıtın karışması gaz halinde<br />
daha kolay olduğundan tam yanma<br />
durumuna doğal gazla daha kolay<br />
ulaşılıyor. Katı ve sıvı yakıtlarda ise<br />
karbonmonoksit çıkışı nedeniyle<br />
eksik yanma söz konusu oluyor.<br />
Doğal gaz, verilen yakma havasıyla<br />
kolayca birleşerek tam yanma sağlıyor,<br />
dolayısıyla dışarıya atılan ısıtılmış ancak<br />
yanma işlemine karışmamış hava miktarı<br />
azalmış oluyor. Bu da doğal gazın daha<br />
verimli bir yakıt türü olduğunu açıkça<br />
gösteriyor. Öte yandan karbonmonoksit<br />
nedeniyle oluşan hava kirliliğinin doğal<br />
gaz kullanımının artmasıyla birlikte<br />
büyük ölçüde azaldığını da söylemekte<br />
fayda var.<br />
DİKKAT EDİLMESİ<br />
GEREKEN NOKTALAR<br />
Doğal gazın saydığımız tüm olumlu<br />
yanlarının yanında, bilinçsiz kullanım<br />
nedeniyle oluşabilecek risklerini<br />
de bilmekte fayda var. Her şeyden<br />
önce bilinmesi gereken konulardan<br />
biri, Türkiye olarak, ulusal doğal gaz<br />
kaynaklarımız çok az. Dolayısıyla da<br />
Türkiye’de doğal gaz sektörü, ithalata<br />
dayalı bir sektör…<br />
Doğal gaz kullanımında emniyet,<br />
kalite, bilinç, doğru organizasyon<br />
ve tabi iyi bir alt yapı çok önemli...<br />
Dikkatsiz bir kullanımda doğal gazın<br />
da beraberinde riskler getirdiğini<br />
unutmamak gerekiyor. Özellikle kazan<br />
dairelerinin imar kurallarına uygun<br />
olarak havalandırmalı, elektrik ve baca<br />
tesisatlı şekilde kurgulanmış olmasına<br />
dikkat edilmeli. Mevcut kazanların çok<br />
büyük bir bölümü, ne yazık ki oldukça<br />
eski. Bu tür kazanlar, verimin düşmesine<br />
neden oluyor. İşte bu nedenle doğal gaz<br />
kullanan veya kullanacak olan abonelerin<br />
kazan dairelerini yetkili firmalara<br />
denetletmesinde çok büyük fayda var.<br />
Eğer kazan dairesinin ömrü dolmuşsa,<br />
hemen yeni bir kazan alınması gerekiyor.<br />
Kazan seçiminde de dikkatli olmak<br />
şart. TSE yeterlilik belgesini ve ithal<br />
kazanlarda ise uluslararası standartlara<br />
uygunluk belgelerini muhakkak<br />
aramalısınız.<br />
34<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
Doğal gaz ve çevre<br />
Ekonomik olarak gelişmişliği, refahımızı ve sosyal yaşamımızı<br />
yükselten en önemli konulardan biri, enerji... Teknoloji<br />
ilerledikçe değişen ve gelişen<br />
ihtiyaçlarımızla birlikte enerji<br />
ihtiyacımız da çoğalıyor.<br />
Ama bir taraftan dünyadaki<br />
kaynakları doğru kullanmak<br />
ve çevreye de zarar<br />
vermemek gerekiyor. Doğal<br />
gaz, çevreye zararı oldukça<br />
az olan bir enerji kaynağı<br />
olarak şu anda dünya<br />
sahnesinde başrolde.<br />
Dünya değiştikçe ve teknoloji<br />
ilerledikçe hem yaşam<br />
koşullarımız hem de temel<br />
ihtiyaçlarımız için farklı enerji<br />
kaynaklarına ihtiyaç duyuyoruz.<br />
Ama dünyanın kaynakları sınırlı… Bu<br />
da beraberinde sürdürülebilir enerji<br />
kaynakları ve doğru kullanım bilincinin<br />
önemini getiriyor. Bunun yanında, enerjiye<br />
duyulan ihtiyacın her geçen gün daha da<br />
artacağını ön görmek zor değil. Fakat artan<br />
ihtiyaçla birlikte artan enerji kullanımı,<br />
çok ciddi çevre sorunları yaratıyor. Bu<br />
durumdan kaynaklanan hava kirliliği,<br />
asit yağmurları, verimsizleşen toprak,<br />
kalitesizleşen mahsuller, nesli tükenen<br />
hayvanlar ve ciddi sağlık sorunları var.<br />
İnsanoğlu, bir yandan yaşam kalitesini<br />
yükseltmek adına teknolojiyi geliştirip<br />
bu enerji kaynaklarını bolca kullanırken<br />
bir yandan da aslında kendi sonunu<br />
getiriyor. Öte yandan dünyada temiz<br />
çevre için atılan adımlar da yok değil.<br />
Son yıllarda, dünya devleri, bu anlamda<br />
önlemler almaya başladı.<br />
36<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
GELECEĞİN TABLOSU KÖTÜ<br />
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerinin<br />
çok ciddi saptamaları var. Örneğin,<br />
bugünkü enerji üretim ve tüketim<br />
alışkanlıkları değişmez ve bu şekilde<br />
devam ederse 2020 yılında dünya<br />
enerji ihtiyacı 1995 yılına göre yüzde<br />
65 artacak. Bu ihtiyacın yüzde 92’si<br />
fosil yakıtlardan karşılanacak. Bu da<br />
atmosferdeki karbon emisyonlarının<br />
bugüne göre yüzde 70 artacağı anlamına<br />
geliyor. Yaşanacak sorunların bunlarla<br />
sınırlı kalacağını da düşünmeyin. Karbon<br />
emisyonlarının artışının devam etmesi,<br />
2100 yılına kadar ortalama küresel<br />
sıcaklığın 1 ile 3,5 derece artmasına<br />
da neden olacak. Deniz seviyesinde<br />
beklenen yükselmeler, bazı yaşam<br />
alanlarının sular altında kalmasına,<br />
iklim değişikliklerine, tarım ve yaşam<br />
alanlarının yok olmasına, kitlesel açlık ve<br />
salgın hastalık risklerine neden olacak.<br />
DOĞAL GAZ, BİR ADIM…<br />
Uzun dönem tartışmalara neden<br />
olan, ilk etapta bizim de ülke olarak<br />
imzalamadığımız Japonya’nın Kyoto<br />
kentinde 1997’de düzenlenen ve<br />
“Sera Gazları Emisyonları Konusunda<br />
Kyoto İklim Değişim Protokolü”<br />
olarak adlandırılan toplantıya katılan<br />
ülkeler, enerji üretim ve tüketim<br />
alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik<br />
bir iyileştirme sürecini başlatmışlardı.<br />
Yapılan o toplantılarda dünyanın<br />
en ciddi sorunlarından biri olarak<br />
görülen küresel ısınmanın üzerinde<br />
durulmuş ve 2008-2012 yılları arasında<br />
sera gazları emisyonlarını 1990’lı<br />
yıllardaki seviyesinden yüzde 5 daha<br />
aşağıya çekme konusunda bağlayıcı<br />
karar alınmıştı. Öte yandan karbon<br />
emisyonları ve çevreye etkileri gibi<br />
konularda ülkelerin, şirketlerin ve<br />
insanların yapması gereken çok fazla şey<br />
var. Bireysel tedbirler de ufak adımlar<br />
gibi görünse de ciddi şekilde önemli.<br />
Öte yandan doğal gaz kullanımı, dünya<br />
için şu anda işleri kolaylaştırıcı bir<br />
çözüm yolu. Daha az karbon yoğun<br />
yakıtların tercih edilmesi, çevre etkileri<br />
bakımından önem taşıyor. Doğal gaz da<br />
bu anlamda çevreye en az zarar veren<br />
enerji kaynaklarından biri olarak dünyaca<br />
kabul ediliyor.<br />
DOĞAL GAZ ÇEVREYİ KİRLETMİYOR<br />
Doğal gazın en önemli yanlarından<br />
birinin “temiz yakıt” olduğunu<br />
vurguluyoruz çünkü çevreyi kirleten üç<br />
ana faktör, doğal gaz dumanı içerisinde<br />
bulunmuyor. Bunlardan birincisi<br />
kükürt oksitler. Bu madde, duman<br />
gazındaki ve havadaki nemle, sülfürik<br />
aside dönüşüyor. Böylece hem kazan<br />
borularını, hem de asit yağmurlarıyla<br />
çevreyi aşındırıyor ve ciddi zararlar<br />
veriyor. Ayrıca solunması halinde canlılar<br />
için zehirleyici bir etkide de bulunuyor.<br />
İkincisi, is ve uçan kül parçacıkları…<br />
Özellikle kömür yakılması halinde<br />
çevreye yayılan bu katı parçacıklar,<br />
temizlik ve insan sağlığı açısından son<br />
derece zararlı. Ayrıca kazan yüzeylerini<br />
kaplayarak verimi ve ısıl kapasitesini<br />
de düşürüyorlar. Üçüncü faktör ise<br />
yanmamış gazlar. Bunlar içinde özellikle<br />
karbon monoksit belirli dozlara<br />
ulaştığında öldürücü etkide olabiliyor, ne<br />
yazık ki. İşte bu üç zararlı unsur, doğal<br />
gazda bulunmuyor. Böylece yanma<br />
sonucunda kükürtlü gazların atmosferi<br />
kirletmesi de söz konusu olmuyor.<br />
Özetle petrol ürünleri ve kömürün<br />
tersine, doğal gaz kullanımı, çevre<br />
kirliliğine çok daha az etkide bulunuyor.<br />
Doğal gazın en önemli yanlarından<br />
biri, “temiz yakıt” olması.<br />
Daha az karbon<br />
yoğun yakıtların<br />
tercih edilmesi,<br />
çevre etkileri<br />
bakımından önem<br />
taşıyor. Doğal gaz<br />
da bu anlamda<br />
çevreye en az<br />
zarar veren enerji<br />
kaynaklarından<br />
biri olarak dünyaca<br />
kabul ediliyor.<br />
Aktüel Kış 2016 37
doğal gaz<br />
Önemli bir dış ticaret maddesi olarak<br />
Doğal gaz<br />
Dünya doğal gaz devlerini yakından tanıyoruz. Bu konuda yaşanan<br />
krizler, yapılan toplantılar ortada. Ancak dünyada doğal gazın<br />
üretildiği ve tüketildiği bölgeler zaman içinde farklılaşıyor. Tüketim<br />
arttıkça uluslararası dinamikler de değişiyor. Bu durum tüm dünya<br />
için doğal gazı çok önemli bir dış ticaret kaynağı haline getiriyor.<br />
Doğal gaz, bugün, tüm dünya<br />
için çok önemli bir dış ticaret<br />
kaynağı. Çok sayıda ikili ve çoklu<br />
uluslararası anlaşmalar yapılmasının<br />
yanında dünya borsalarında doğal gaz<br />
alınıp satılabiliyor. Öte yandan dünyada<br />
doğal gaz rezervlerinin dağılımı, aslında<br />
oldukça dengesiz. Bugün bilinen<br />
rezervlerin büyük bir bölümü, Rusya<br />
Federasyonu başta olmak üzere eski<br />
Sovyet cumhuriyetlerinde ve bazı<br />
Ortadoğu ülkelerinde yoğunlaşmış<br />
durumda. Yapılan araştırmalar, 2009<br />
yılı itibariyle dünya doğal gaz rezervi<br />
toplamının 187,5 trilyon metreküp<br />
olduğunu, bunun yüzde 40’ının ise başını<br />
Katar’ın çektiği Ortadoğu ülkelerinde<br />
barındığını gösteriyor. Ortadoğu’yu<br />
ise 63,89 trilyon metreküp ile Avrupa<br />
kıtasıyla, merkez ve Kuzey Asya’yı içine<br />
alan bölge Avrasya izliyor. Bu bölgede<br />
rezerv bakımından üstünlük ise belirgin<br />
şekilde Rusya Federasyonu’nda.<br />
38<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
DOĞAL GAZ KULLANIMI<br />
YAYGINLAŞIYOR<br />
Boru hattı taşımacılığının başlaması,<br />
bu anlamda teknolojilerin ilerlemesi<br />
ve dünyada yaşanan petrol krizleri<br />
nedeniyle petrole olan bağımlılıktan<br />
kurtulmak istenmesi sonucu, doğal<br />
gaz kullanımı giderek yaygınlaşıyor.<br />
1989-2009 dönemine ait rezervler<br />
incelendiğinde, dünya toplam<br />
kanıtlanmış doğalgaz rezervinin giderek<br />
arttığı dikkat çekiyor. 1989 yılında 122,4<br />
trilyon metreküp olan dünya doğalgaz<br />
rezervinin 1999 yılına gelindiğinde 148,6<br />
trilyon metreküpe, 2009 yılında ise 187,5<br />
trilyon metreküpe ulaştığını görüyoruz.<br />
Basitçe söylemek gerekirse, 20 yıl içinde<br />
doğal gaz rezervlerindeki artış, oldukça<br />
yüksek.<br />
İHRACAT, 20 ÜLKENİN ELİNDE<br />
Toplam dünya doğal gaz ihracatının<br />
yüzde 92’si, yalnızca 20 ülke tarafından<br />
gerçekleştiriliyor. Durum ithalatta da çok<br />
farklı değil. Zira toplam dünya ithalatının<br />
yüzde 85 kadarı da yine 20 ülke<br />
tarafından yapılıyor. Elbette Rusya, yine<br />
başrolde… Dünyada üretilen petrolün<br />
yüzde 38’i, doğalgazın ise yüzde 75’i,<br />
tüketim veya dağıtım merkezlerine<br />
boru hatlarıyla iletiliyor. Ancak bu boru<br />
hatlarının inşası, hem uzun zaman istiyor<br />
hem de oldukça maliyetli. Öte yandan<br />
uluslararası ilişkiler de, denge gerektiren,<br />
hassas bir durum. Çünkü boru hatlarıyla<br />
birbirine bağlanan ülkeler, başka<br />
yönlerden de birbirlerine bağlanmış<br />
oluyorlar. Alıcı ve satıcı ülkelerin yanı<br />
sıra, devreye giren boru hattının inşası,<br />
doğalgazın çıkarılması, sevkiyatı ve<br />
finansmanı gibi konular, çeşitli şirket ve<br />
kuruluşların da bu süreçte rol almasını<br />
sağlıyor ve tabi ki dinamikler değişiyor.<br />
Hal böyle olunca, boru hatlarının inşası<br />
sıradan bir ekonomik yatırım olmaktan<br />
çok dünya üzerinde etkili, politik bir<br />
konuya dönüşüyor.<br />
ORTADOĞU PARLAYAN YILDIZ<br />
Dünyada doğal gaz ithalatında ABD,<br />
Almanya ve Japonya’nın çok ciddi bir<br />
ağırlığı var. Bunun yanında Türkiye<br />
Doğal gaz söz konusu olduğunda,<br />
uluslararası ilişkiler de, denge<br />
gerektiren, hassas bir durum.<br />
Aktüel Kış 2016 39
doğal gaz<br />
İçerisinde bulunduğumuz<br />
yüzyıl, doğal gazın altın<br />
çağını simgeliyor.<br />
Son yılların<br />
hızla büyüyen<br />
enerji kaynağı<br />
olarak tüketimde<br />
vazgeçilmez bir yere<br />
oturan doğal gaz,<br />
2000’li yıllarda enerji<br />
tüketiminde yüzde<br />
32 ile en büyük payı<br />
alan enerji kaynağı<br />
durumuna geldi.<br />
de dünyadaki önemli alıcılardan<br />
biri. İhracat konusunda Rusya’yı<br />
Norveç, Kanada, Katar ve Cezayir<br />
izliyor. Rezerv ve üretim bakımından<br />
bölgesel olarak Rusya, Hazar Havzası,<br />
Ortadoğu ve Kuzey Afrika öne çıkıyor.<br />
Tüketimde gelirsek; ABD, Avrupa<br />
Birliği ve Uzakdoğu, doğal gaz tüketimi<br />
açısından oldukça önemli pazarlar.<br />
Öte yandan petrol konusunda olduğu<br />
gibi doğal gazda da Hazar Havzası ve<br />
Ortadoğu’nun yıldızı, her geçen gün<br />
biraz daha parlıyor. Avrupa Birliği, hali<br />
hazırda enerji talebinin yarısını dışarıdan<br />
karşılıyor. Birliğin 2030 yılında genel<br />
enerji tüketiminde yüzde 70 civarında,<br />
doğalgaz tüketiminde ise yüzde 95<br />
düzeyinde dışarıya bağımlı duruma<br />
geleceği öngörülüyor.<br />
TÜRKİYE’NİN DOĞAL GAZ TABLOSU<br />
Türkiye, enerji kaynakları açısından<br />
aslında zengin bir ülke... Hemen her<br />
çeşit kaynağa sahibiz. Ancak ne yazık ki<br />
hidrolik ve kömür dışındaki kaynaklar,<br />
ihtiyacımızı karşılayabilecek oranlarda<br />
değil. Son yılların hızla büyüyen enerji<br />
kaynağı olarak tüketimde vazgeçilmez<br />
bir yere oturan doğal gaz, 2000’li yıllarda<br />
enerji tüketiminde yüzde 32 ile en büyük<br />
payı alan enerji kaynağı durumuna<br />
geldi. Türkiye'nin ise doğalgaz<br />
tüketiminin sadece yüzde 2,4'ü kendi<br />
üretimiyle karşılanabildi. Türkiye'de<br />
doğal gaz üretimi ilk kez 1976 yılında,<br />
15 milyon metreküp seviyesinde<br />
gerçekleşti. Toplam 16 sahada; bilinen<br />
doğalgaz üretim alanlarımız Trakya ve<br />
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer<br />
alıyor. Öte yandan Türkiye, doğal gaz<br />
alımına yönelik olarak toplam 6 ülke<br />
ile 8 ayrı doğal gaz ve LNG alım ve<br />
satım anlaşması imzalamış durumda.<br />
Bu miktarın 62,6 milyar metreküpü<br />
doğal gaz, 5,2 milyar metreküp/yılı ise<br />
sıvılaştırılmış doğal gaz. Türkmenistan<br />
ile olan anlaşma dışında imzalanan tüm<br />
anlaşmalar bugün devam ediyor.<br />
40<br />
Aktüel Kış 2016
doğal gaz<br />
DOĞAL GAZIN ALTIN ÇAĞI<br />
Dünya doğal gaz rezervlerini ellerinde bulunduran<br />
ülkeler, doğal gazı elbette bir siyasi malzeme olarak<br />
kullanıyorlar. Bu da çeşitli yaptırımlar getirerek ülkeler<br />
arasındaki ilişkilerde risk oluşturuyor. Türkiye de bu<br />
riskin içindeki ülkelerden biri. Doğal gaz kullanımının<br />
Türkiye’de yaygınlaşması ve dünya borulama<br />
hatlarının Türkiye’den geçmesi, bağımlılıklarımızı da<br />
arttırıyor.<br />
İçerisinde bulunduğumuz yüzyıl, özellikle doğal gazın<br />
altın çağını simgeliyor. Rezervleri ellerinde bulunduran<br />
ülkelerin gittikçe artan rezervlerine karşılık, sadece<br />
satın alma yükleniciliğini yapan ülkelerin büyük bir<br />
sıkıntıya girebileceği, öngörülenler arasında. Öte<br />
yandan yeni rezerv alanları bulunuyor ve bunlarla ilgili<br />
yeni çalışmalar yapılıyor. Geleceğin doğal gaz rezerv<br />
alanları, kullanım alanlarına göre şekillenecek gibi<br />
görünüyor.<br />
Son olarak 2015 BP Dünya Enerji İstatistikleri<br />
Raporu’na bakalım. Temel enerji kaynakları üzerinden<br />
yapılan incelemelerle hazırlanan rapordan çıkan<br />
sonuçlar şöyle:<br />
• Tüm yakıtlarda artan tüketim, nükleer güç dışındaki<br />
tüm yakıt tiplerinde rekor düzeylere ulaştı. Kömür<br />
dışındaki tüm yakıtlarda üretim arttı.<br />
• Küresel enerji tüketimindeki büyümede, gelişmekte<br />
olan ekonomilerin ağırlığı devam ediyor.<br />
• Çin’de, tüketimde görülen yüzde 2,6’lık artış,<br />
1998 yılından bu yana görülen en düşük düzeyde<br />
gerçekleşse de, bu ülke halen primer enerji<br />
tüketiminde ardı ardına on dördüncü yılında da<br />
dünyanın en yüksek artışını kaydetti. OECD<br />
ülkelerinin tüketimi, ortalamanın üzerinde bir düşüş<br />
kaydederken (-yüzde 0,9) AB ve Japonya’daki zayıflık,<br />
ABD’deki ortalamanın üzerindeki büyümenin<br />
getirdiklerini götürdü. AB’nin enerji tüketimindeki<br />
düşüş, bugüne kadar kaydedilen ikinci en büyük<br />
yüzdelik azalma oldu.<br />
• Avrupa’da düşen gaz fiyatları, Asya’da nispeten<br />
sabit kalırken Kuzey Amerika’da ise yükseldi.<br />
Aktüel Kış 2016 41
kapak<br />
Doğanın uykusu:<br />
KIŞ<br />
Doğa, sonsuz bir döngü içindedir ve kış, doğanın uyku vakti. Bahar<br />
aylarında patlayacak olan tohumun kendini hazırladığı, yapraksız<br />
ağaçların çiçeklenmeyi beklediği mevsim... Her yıl yeniden ve yeniden<br />
başlayan bu döngü, aslında kış aylarıyla başlamıyor mu? Her ne<br />
kadar bizler kış mevsimini pek sevmesek de, yaşadığımız coğrafyanın<br />
tüm güzelliklerini doya doya yaşayabilmemiz için kış mevsimi, paha<br />
biçilmez değerde.<br />
Kış aylarında uyuyan doğa, bahara<br />
hazırlık yapar. Her ne kadar soğuk<br />
geceler, ısınmak ya da yağmurdan<br />
korunmak giydiğimiz kat kat elbiseler,<br />
ayakkabının içinde donan parmak<br />
uçlarımız, buz gibi yatağın içinde ısınmaya<br />
çalışmak bize zor gelse de, kış hayatımızın<br />
ve tabi ki coğrafyamızın olmazsa olmazı...<br />
Bu kış, havadaki bulutlarla birlikte<br />
üzerinize de kara bulutlar çökmesine<br />
izin vermeyin. Doğanın kendini bahara<br />
hazırlaması gibi, siz de hayatınızı<br />
daha anlamlı kılacak ve güzelleştirecek<br />
etkinliklerle dolu bir kış mevsimi geçirin.<br />
42<br />
Aktüel Kış 2016
kapak<br />
Doğanın<br />
kendini bahara<br />
hazırlaması gibi,<br />
siz de hayatınızı<br />
daha anlamlı<br />
kılacak ve<br />
güzelleştirecek<br />
etkinliklerle dolu<br />
bir kış mevsimi<br />
geçirin.<br />
Aktüel Kış 2016 43
kapak<br />
Kışın kasvetli havasından<br />
kurtulmak için<br />
arkadaşlarınızla vakit geçirin.<br />
Nadir de olsa<br />
kışın bahardan<br />
kalma günler<br />
yaşanabiliyor. Güneş<br />
zaman zaman sıcak<br />
yüzünü gösterip<br />
bize güzel bir günü<br />
müjdeleyebiliyor.<br />
İşte böyle günleri<br />
kaçırmamaya özen<br />
gösterin.<br />
ARKADAŞLARINIZLA VAKİT GEÇİRİN<br />
Kış aylarının en güzel yanlarından biri,<br />
dışarısı buz gibiyken sıcacık evinizde<br />
keyif yapmak. Bunu arkadaşlarınızla<br />
yaparak yalnızlık duygusundan<br />
uzaklaşabilirsiniz. Bu mevsimde, dışarıda<br />
bir aktivite gerçekleştirmek oldukça zor<br />
olsa da arkadaşlarınızı evinize davet<br />
edebilir, keyifli çay ve kahve sohbetleri<br />
yapabilirsiniz. Eğer illa ki dışarı çıkmak<br />
istiyorsanız, grup halinde sinemaya<br />
gidebilir, mısır eşliğinde vizyondaki<br />
filmlerin tadını çıkarabilirsiniz.<br />
GÜNEŞLİ GÜNLERİ KAÇIRMAYIN<br />
Nadir de olsa kışın bahardan kalma<br />
günler yaşanabiliyor. Güneş zaman<br />
zaman sıcak yüzünü gösterip bize güzel<br />
bir günü müjdeleyebiliyor. İşte böyle<br />
günleri kaçırmamaya özen gösterin.<br />
Güneşin yalancı da olsa sıcak ve<br />
parlak yüzü ruhunuza çok iyi gelecek.<br />
Böyle günlerde bisiklete binebilir,<br />
deniz kenarında yürüyüş yapabilir ve<br />
arkadaşlarınızla dışarıda kahve içmek<br />
için buluşabilirsiniz.<br />
SPOR RUHUNUZU BESLİYOR<br />
Kışın çok daha fazla vaktimiz var. Bu da<br />
spor yapmak için bize oldukça büyük<br />
avantaj sağlıyor. Egzersiz yaparak<br />
kendinizi çok daha iyi hissedebilirsiniz.<br />
Spor yapmak için ille de salonlara<br />
SAĞLIKLI BİR KIŞ İÇİN<br />
Gün geçtikçe iyice soğuyan havalar,<br />
vücut direncimizin baş düşmanı. Dış<br />
ortamla sürekli temas halinde olduğu<br />
için dengesiz hava koşullarından en<br />
çok solunum yollarımız etkileniyor<br />
ve hastalıklar kaçınılmaz oluyor.<br />
Grip, soğuk algınlığı, sinüzit, bronşit,<br />
farenjit, bu mevsimde pek çok<br />
kişide rastlanan hastalıklar arasında.<br />
Mikroplar havada uçuşurken bile<br />
nefes almak zorunda olduğumuza<br />
göre bu hastalıklara yakalanmamak<br />
için çok dikkatli olmamız gerekiyor.<br />
Güneş etkisini azaltırken, mevsime<br />
uyum göstermeye çalışan vücudumuz<br />
daha çok enerji harcıyor ve bu durum<br />
da direnç kaybına yol açıyor. En tipik<br />
solunum yolu hastalıklarından biri olan<br />
grip, eğer iyi korunamazsak yakamıza<br />
yapışıyor. Çok kolay bulaşabilen grip,<br />
soğuk algınlığı ile çok karıştırılan bir<br />
hastalık olmasına rağmen belirtileri,<br />
tam olarak aynı değil. Hastalık, hasta<br />
kişilerin öksürmesi ve hapşırması<br />
sonucu havaya saçılan damlacıkların<br />
havada asılı kalması ve hasta kişilerin<br />
salgılarıyla kirlenmiş ellerine ve<br />
eşyalarına direkt temas yoluyla<br />
bulaşabiliyor. Boğazda kuruluk,<br />
kaşıntı, burunda tıkanıklık ve akıntı,<br />
halsizlik ve ani ateş yükselmeleri,<br />
bu hastalığın en belirgin özellikleri<br />
arasında yer alıyor.<br />
44<br />
Aktüel Kış 2016
kapak<br />
SOĞUK ALGINLIĞINI<br />
GRİPLE KARIŞTIRMAYIN<br />
Soğuk algınlığı aslında bütün<br />
mevsimlerde görülebilen bir hastalık,<br />
ancak en çok sonbahar ve kış aylarında<br />
etkili oluyor. Hapşırık ise bu hastalığın<br />
tipik bir özelliği. Üşütme ve nezle olarak<br />
da adlandırılan soğuk algınlığını gripten<br />
ayıran en önemli fark ise, ani ateş<br />
yükselmesi olmaması ve genel durum<br />
bozukluğunun yaşanmaması. Burun<br />
tıkanıklığı, burun akıntısı, boğazda<br />
yanma hissi ve öksürükle başlayan<br />
hastalık, halk arasında söylendiği<br />
gibi “ilaç ile bir haftada, ilaçsız yedi<br />
günde” geçiyor. Tokalaşma, öpüşme<br />
ve kalabalık ortamlarda bulunma<br />
durumunda kolayca bulaşabilen soğuk<br />
algınlığı, belirtileri başladıktan sonra<br />
çoğu kez dinlenmeksizin ayakta<br />
geçirilebiliyor. Ancak, araya başka<br />
hastalıklar girdiği zaman mutlaka<br />
dinlenmek gerekiyor. Sıkı giyinerek<br />
vücudu sıcak tutmak, bolca vitamin<br />
almak da hastalığın atlatılmasına<br />
yardımcı oluyor.<br />
SOĞUKTAN VE<br />
RÜZGARDAN KORUNUN<br />
Genellikle üst solunum yolu<br />
enfeksiyonları sonrasında oluşan<br />
“sinüzit” hastalığında, sürekli baş ağrısı,<br />
iki kaşın arasında, yanaklarda ve alın<br />
bölgesinde şiddetli ağrı ve burundan<br />
gelen akıntı görülebiliyor. Ayrıca<br />
burun tıkanıklığı, burun akıntısı, koku<br />
duyusunda azalma, geniz akıntısı, ateş,<br />
çene ve dişlerde ağrı, ağız kokusu,<br />
burun kanaması, göz kapakları ve<br />
yüzde şişme gibi belirtiler görülüyor.<br />
Hastayı en çok geniz akıntısı ve buna<br />
bağlı boğaz ağrısı ile öksürük rahatsız<br />
ediyor. Sinüzite yakalanmamak veya<br />
kolay atlatabilmek içinse soğukta fazla<br />
kalmamak, ıslak saçla dışarı çıkmamak,<br />
rüzgardan korunmak ve sigara<br />
içilen ortamlarda fazla bulunmamak<br />
gerekiyor.<br />
gitmeniz gerekmiyor. Evde pilates<br />
yaparak keyifli vakit geçirebileceğiniz<br />
gibi bedeninize de büyük bir iyilik<br />
yapmış olursunuz.<br />
ŞIMARMAK, SİZİN DE HAKKINIZ!<br />
Kendinizi birazcık şımartmakla hiçbir<br />
şey kaybetmezsiniz. Kış aylarında<br />
motivasyonunuzu yüksek tutmak için<br />
yeni hobiler edinebilirsiniz. Bu hem<br />
çevrenizi genişletir ve yeni insanlarla<br />
tanışmanıza vesile olur hem de kendinize<br />
yenilikler katmanızı sağlar. Öte yandan<br />
hafta sonları için kısa süreli doğa gezileri<br />
planlayabilir ya da evde en sevdiğiniz<br />
derginin sayfalarına gömülebilirsiniz.<br />
Bir yandan çikolatalı brownie eşliğinde<br />
kahvenizi yudumlarken bir yandan da<br />
kitabınızı okumak da keyifli bir tercih<br />
olabilir.<br />
MUTLULUK, BİR TABAKTA OLABİLİR<br />
Kışın evde geçirdiğimiz zamanların<br />
artması, kendiniz ve aileniz için yeni<br />
lezzetler keşfetmenize vesile olabilir.<br />
Kendiniz için yemek dergileri alın ve<br />
bu dergilerdeki yemekleri pişirmeyi<br />
deneyin. Dünya üzerinde pek çok<br />
farklı mutfak kültürü var. Bu farklı<br />
mutfakların yemeklerini deneyerek hem<br />
güzel bir gün geçirebilir hem de günün<br />
sonunda kendinizi yaptığınız yemekle<br />
ödüllendirebilirsiniz.<br />
Kendiniz için yemek dergileri<br />
alın ve bu dergilerdeki yemekleri<br />
pişirmeyi deneyin.<br />
Kendinizi birazcık<br />
şımartmakla hiçbir<br />
şey kaybetmezsiniz.<br />
Kış aylarında<br />
motivasyonunuzu<br />
yüksek tutmak<br />
için yeni hobiler<br />
edinebilirsiniz.<br />
Aktüel Kış 2016 45
kapak<br />
Kışı kış yapan<br />
lezzetler...<br />
Kışın içimizi titreten soğuk<br />
günlerinde sımsıcak ve lezzetli<br />
bir mola vermenin birçok<br />
yolu var. Mis gibi kokusu ve<br />
üzerine konulan tarçınıyla<br />
salep, tavada ya da sobanın<br />
üzerinde çıtır çıtır pişirilen<br />
kestane, birbirinden leziz<br />
İtalyan kahveleri ve elbette<br />
boooozaaaaaaa! Farkında<br />
mısınız, kış geldi!<br />
46<br />
Aktüel Kış 2016
kapak<br />
Soğuk günler geldi çattı. Ellerimizi<br />
ovuştura ovuştura yürüyor,<br />
lahana gibi giyinmeden evlerden<br />
çıkamıyoruz. Kasvetli hava, yağmur,<br />
çamur, kar derken kış hep olumsuz<br />
yanlarıyla öne çıkıyor. Oysa kış aylarının<br />
da kendine özgü pek çok güzel yanı var.<br />
Özellikle içeceklerle arası iyi olanlar,<br />
neyi kastettiğimizi hemen anlamışlardır.<br />
Soğuk günlerde içimizi ısıtan, bizi<br />
nostaljik günlere götüren ve elbette<br />
hayatımıza lezzet katan küçük molalar,<br />
bu soğuk günleri güzel bir şekilde<br />
geçirmenize yardımcı oluyor.<br />
İşte, sağlığa faydalarıyla kışı kış yapan<br />
lezzetler!<br />
KIŞIN VAZGEÇİLMEZ İÇECEĞİ, SALEP<br />
Kış geldiği zaman pek çok kafenin<br />
içecek menüsünde baş sırada salebi<br />
görüyoruz. Üzerine serpilen mis gibi<br />
tarçınla damaklarda şölen yaratan salep,<br />
içimizi ısıtmak için de elbette birebir.<br />
Öte yandan sağlığa da çok faydalı.<br />
Özellikle hastalıkların kapıda olduğu bu<br />
soğuk günlerde sımsıcak salep içmek<br />
son derece yararlı… Bronşit ya da mide<br />
hazımsızlıkları gibi rahatsızlıklara<br />
iyi gelen salep, iştah açıyor ve zihni<br />
güçlendiriyor. Karbonhidrat yapısıyla<br />
salebin, enerji veren bir içecek olarak<br />
kışın bolca tüketilmesi gerekiyor.<br />
Bronşit ya da mide<br />
hazımsızlıkları gibi<br />
rahatsızlıklara iyi<br />
gelen salep, iştah<br />
açıyor ve zihni<br />
güçlendiriyor.<br />
Karbonhidrat<br />
yapısıyla salebin<br />
enerji veren bir<br />
içecek olarak kışın<br />
bolca tüketilmesi<br />
gerekiyor.<br />
Soğuk günlerde içimizi ısıtan küçük<br />
molalar, soğuk günleri güzel bir<br />
şekilde geçirmenize yardımcı oluyor.<br />
Güçlü bir bağışıklık<br />
sistemi ve kaliteli<br />
bir besin ağı için<br />
süt, et grubu,<br />
sebze, meyve, yağ,<br />
yağlı tohumlar ve<br />
tahılların günlük<br />
beslenmemizde<br />
dengeli bir<br />
şekilde yer alması<br />
gerekiyor.<br />
Aktüel Kış 2016 47
kapak<br />
Kış aylarının en keyifli<br />
lezzetlerinden biri de<br />
kestane.<br />
Protein ve<br />
karbonhidrat<br />
kaynağı olan<br />
kestane, hem tok<br />
tutucu ve besleyici<br />
hem de iyi bir<br />
enerji kaynağı.<br />
ELLERİNİZ YANA YANA, TADINI<br />
ÇIKARA ÇIKARA KESTANE…<br />
Kış aylarının en keyifli lezzetlerinden<br />
bir diğeri de kestane. Artık özellikle<br />
şehirlerde pek çok evde odun sobası<br />
kalmasa da kestanenin tadı da, zevki<br />
de sürüyor. Eskiden sobadan aldığımız<br />
sımsıcak kestanelerin keyfi elbette bir<br />
başkaydı. Ancak şimdi de tavada ya<br />
da haşlayarak kestanenizi pişirebilir<br />
ve kış aylarına hem lezzet hem de<br />
sağlık katabilirsiniz. Kestane diğer sert<br />
kabuklu meyve türlerine göre daha az<br />
yağ içeriyor ve insan vücudu için gerekli<br />
olan yağ asitlerinden özellikle lineoleik<br />
asit bakımından zengin bir kaynak olarak<br />
öne çıkıyor. Çok eski zamanlardan beri,<br />
insan beslenmesinde önemli bir protein<br />
ve karbonhidrat kaynağı olan kestane,<br />
hem tok tutucu ve besleyici hem de<br />
iyi bir enerji kaynağı. Kestanenin kıtlık<br />
yıllarında ve uzun kış dönemlerinde<br />
halkın gıda ihtiyacını karşıladığı ve<br />
2. Dünya Savaşı'nda çavdar unuyla<br />
karıştırılıp ekmek yapımında kullanıldığı<br />
biliniyor.<br />
Evde kestane yapmanın püf noktaları:<br />
Kestaneleri yıkayıp kurulayın ve<br />
üzerlerine bıçakla birer çizik atın.<br />
Izgarası yanan bir fırında pişirin.<br />
Sobanın üzerinde ya da mangalda da<br />
pişirebilirsiniz. Ayrıca ocak üzerinde<br />
teflon tavada kestane-kebap yapmanız<br />
mümkün.<br />
KIŞIN NOSTALJİK LEZZETİ, BOZA<br />
Boza için nostaljik bir lezzet dersek<br />
abartmış olmayız. Özellikle 30 yaş üstü<br />
pek çok kişi hatırlar, çocukluğunda<br />
sokaktan geçen bozacıları. Kulağımız<br />
dışarıda o sesin gelmesi için beklediğimiz<br />
soğuk günleri unutmadık. Boooozaaaaaa!<br />
Maşrapalar çıkar, bozalar dolar. Bozanın<br />
üstüne tarçın ve bir de leblebi konuldu<br />
mu, değmeyin lezzet keyfine. Şimdilerde<br />
bozacıların sesini duymasak da lezzet<br />
keyfi hala sürüyor. Bozanın modası<br />
hiçbir kış geçmiyor.<br />
48<br />
Aktüel Kış 2016
kapak<br />
İTALYAN KAHVELERİYLE<br />
LEZİZ BİR KIŞ<br />
Pek çok türü olan kahve kışın soğuk<br />
günlerinde içimizi ısıtan ve enerji veren<br />
lezzetlerin başında geliyor. Özellikle<br />
her biri birbirinden lezzetli İtalyan<br />
kahveleri, yanında koyu bir sohbetle<br />
yaşadığınız ana keyif katıyor. Espresso,<br />
Espresso Macchiato, Latte, Cappuccino,<br />
Cafe Mocha ve Americano gibi farklı<br />
çeşitleriyle kış gelince kahve keyfi de<br />
artıyor.<br />
Espresso: Espresso, ince çekilmiş kahve<br />
çekirdeklerinin basınçla suya aromasını<br />
vermesiyle oluyor. Günümüzde<br />
yapımını çok kolaylaştıran elektrikli<br />
makineler olsa da asıl espressolar moka<br />
cezvelerinde (kapaklı, iki bölmeli bir<br />
cezve) hazırlanırdı. Espressoyu günün<br />
her saati, Türk kahvesi fincanına benzer<br />
bir fincanın yarısını dolduracak kadar,<br />
içebilirsiniz. Ama uyku sorununa dikkat<br />
etmeniz gerekiyor.<br />
Macchiato: Tek ölçü espresso ve buharla<br />
ısıtılmış süt ve süt köpüğüyle hazırlanır.<br />
Arzuya göre şeker ilave edilebilir.<br />
Latte: Latte, bol sütlü bir kahve çeşidi.<br />
Tek ölçü espresso, buharla ısıtılmış süt<br />
ve süt köpüğüyle hazırlanıyor. Malzeme<br />
olarak Macchiato ile aynı ancak süt ve<br />
süt köpüğü oranı oldukça fazla.<br />
Capuccino: Capuccino yumuşak içimli<br />
bir kahve. Süt oranı olarak, Latte<br />
ile Macchiato arasında bir yerlerde<br />
olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Cafe Mocha: Mocha’nın kuzenlerinden<br />
farkı, içerisinde çikolata şurubu olması.<br />
Ayrıca üzerine de tatlandırmak için krem<br />
şanti konuyor.<br />
Americano: Kahve tadını doruklarda<br />
yaşayacağınız Americano, tek ölçü<br />
espresso ve sıcak su ile yapılıyor.<br />
KAHVE REHBERİ<br />
Bir kafeye gittiğinizde, “Latte nedir?<br />
Mocha hangisiydi?” diyenlerdenseniz<br />
sizin için bir rehber hazırladık.<br />
30 ml espresso<br />
(tek shot-şat-)<br />
Espresso<br />
(yazıldığı gibi okunur)<br />
30 ml süt köpüğü<br />
180 ml buharda<br />
ısıtılmış süt<br />
30 ml espresso<br />
Latte<br />
(yazıldığı gibi okunur)<br />
30 ml süt köpüğü<br />
150 ml buharda<br />
ısıtılmış süt<br />
15 ml çikolata şurubu<br />
30 ml espresso<br />
Cafe Mocha<br />
(Kafe Moka)<br />
60 ml süt köpüğü<br />
90 ml buharda<br />
ısıtılmış süt<br />
30 ml espresso<br />
Cappuccino<br />
(kapuçino)<br />
150 ml sıcak su<br />
(yaklaşık 95 derece)<br />
30 ml espresso<br />
Americano<br />
(Amerikano)<br />
15 ml süt köpüğü<br />
15 ml buharda ısıtılmış süt<br />
30 ml espresso<br />
Espresso Macchiato<br />
(Espresso Makiyato)<br />
Aktüel Kış 2016 49
kültür<br />
Padişahların alameti<br />
Tuğra<br />
Oğuz hakanlarından, Selçuklu sultanlarına ve son olarak da Osmanlı padişahlarına<br />
varan tarihi mührün adı, Tuğra. Sultanların imzası...<br />
En ünlüleri ve sanatsal değer taşıyanları Osmanlı padişahlarına ait. Hat Sanatının<br />
bir dalı olan Tuğranın, Oğuz Han’ın isminin doğana benzeyen tuğrağ adlı bir<br />
kuşun kanatlarını açmış haline benzetilmesinden dolayı bu ismi aldığı düşünülüyor.<br />
50<br />
Aktüel Kış 2016
kültür<br />
Her ne kadar Osmanlı<br />
padişahlarıyla birlikte<br />
anıyor olsak da<br />
tuğraların geçmişinin<br />
çok daha eskiye<br />
dayandığı söyleniyor.<br />
Aktüel Kış 2016 51
kültür<br />
Osmanlılarda tuğra, hem<br />
padişah mührü olarak özel<br />
bir önem taşıyor hem de çok<br />
ayrı bir sanatsal değeri var.<br />
Yazılı belgelerden<br />
Büyük Selçuklularda<br />
ve Anadolu<br />
Selçukluları’nda<br />
kavisli tuğraların<br />
varlığı biliniyor.<br />
Anadolu<br />
beyliklerinde<br />
ise bilinen en<br />
eski tuğranın,<br />
Saruhanoğlu İshak<br />
Bey’in gümüş<br />
parasında var olduğu<br />
biliniyor.<br />
Her ne kadar Osmanlı<br />
padişahlarıyla birlikte anıyor<br />
olsak da tuğraların geçmişinin<br />
çok daha eskiye dayandığı söyleniyor.<br />
Padişahın ismi ve lakabı bulunan alamet,<br />
imza anlamını taşıyan tuğra, hat sanatının<br />
bir kolu halinde yüzyıllar boyunca usta<br />
hattatlar eliyle çekilmiş. Tarihte bilinen<br />
haliyle tuğranın mucidi olarak Selçuklu<br />
Sultanı Mes’ud’un veziri Hüseyin Ebu<br />
İsmaili’l-Tuğrai olduğu da söylenenler<br />
arasında. Ancak Selçuklularda tuğranın<br />
Tuğrul Bey’den beri mevcut olduğu<br />
biliniyor. Tuğrul Bey’in tuğrasının da<br />
sikkelerde görünen ok ve yay olduğu<br />
tespit edilmiş. Tuğra, Selçuklulardan<br />
Eyyubilere ve Memluklere ve tabi<br />
Osmanlılara geçmiş. Osmanlı Devleti’nde<br />
bilinen ilk tuğra ise Orhan Gazi’ye ait.<br />
Osman Gazi’den günümüze ulaşmış<br />
bir tuğra yok. Bu nedenle 36 Osmanlı<br />
padişahı ama 35 padişah tuğrası mevcut.<br />
Başlangıçta oldukça sade olan tuğranın<br />
sanat değeri giderek artmış ve estetik bir<br />
değer kazanmış.<br />
Tuğranın Farsçası olan “nişan”, alamet,<br />
iz, işaret ve Arapçası olan “tevki”;<br />
etki, iz bırakma, buyurma anlamlarına<br />
geliyor. Yazılı belgelerden Büyük<br />
Selçuklularda ve Anadolu Selçukluları’nda<br />
da kavisli tuğraların varlığı biliniyor.<br />
Anadolu beyliklerinde ise bilinen<br />
en eski tuğranın, Saruhanoğlu İshak<br />
Bey’in gümüş parasında var olduğu<br />
biliniyor. Memluklerdeki tuğralarda da<br />
hükümdarın ve babasının ismi tuğrada<br />
var olmakla beraber kavisler yerine,<br />
bir satıra yazılan yazıda abartılı olarak<br />
keşidelere (harf uzantısı, dikey çizgiler)<br />
ağırlık verilmiş. Memluklerde tuğra, ilgili<br />
belgeler üzerine yazılmıyor; önceden<br />
yazılıp kesilmiş tuğralar, belgenin üzerine<br />
yapıştırılıyormuş.<br />
“EL MUZAFFER DAİMA”<br />
Osmanlılarda tuğra, hem padişah mührü<br />
olarak özel bir önem taşıyor hem de çok<br />
ayrı bir sanatsal değeri var. Sultanların göz<br />
alıcı kaligrafik nişan, alamet veya arması;<br />
bir çeşit imzası... Sultanın ve babasının<br />
adını ve çoğunda “el muzaffer daima”<br />
duasını içeriyor. Örneğin Kanuni Sultan<br />
Süleyman’ın tuğrasında “Süleyman şah<br />
bin Selim şah han el-muzaffer daima”<br />
yazıyor. Bin, oğlu anlamına geliyor. Tuğra<br />
sultan tarafından çekilmiyor; nişancı,<br />
tuğrakeş, tuğrai, tuğranüvis veya tevkii<br />
denilen görevlilerce çekiliyor. Sadece<br />
padişahlara mahsus olan tuğra, ferman<br />
ve beratlarda, paralarda, resmi dairelerin<br />
ana giriş kapılarının üst kısmında ve<br />
duvarlarında, madalyonlarda, resmi<br />
evraklarda ve kitapların kapaklarında<br />
kullanılmış. Tuğraların belli isimleri<br />
de var. Bunların bazıları şöyle: Tevki-i<br />
hümayun, nişan-ı hümayun, nişan-ı şerif-i<br />
ali-şan, alamet-i şerif, misal-i meymun ve<br />
tuğra-yı garra.<br />
Padişahların yanı sıra Osmanlı döneminde<br />
vezir ve beylerbeylerinin de tuğraya<br />
benzer alametleri var. Ancak bunlara<br />
“pençe” adı veriliyor. Pençe, her ne kadar<br />
tuğraya benzese de tuğradan farkı, tek<br />
kavisli olması. Çift kavis ancak tuğralarda<br />
olabiliyordu. Sadrazamların buyruklarına<br />
pençe koymaları, 19. yüzyıl ortalarından<br />
sonra yerini resmi mühre bırakmıştı.<br />
BENZER ŞEKİLLER, FARKLI METİNLER<br />
Tuğralar her padişah için özel olmasına<br />
ve metin farklılığına sahip olmalarına<br />
rağmen, görünüş itibariyle birbirlerine<br />
benziyorlar. Bu benzerliğin sağlanabilmesi<br />
52<br />
Aktüel Kış 2016
kültür<br />
için metinle ilgili olmayan bazı işaretler<br />
kullanıldığı gibi bazı harf ve kelimelerin<br />
de şekilleri değiştiriliyor. Tuğralar dört ana<br />
bölümden oluşuyor.<br />
Serre veya Kürsü: Tuğrada adı geçen<br />
padişahın ve babasının adıyla diğer<br />
ibarelerin yer aldığı metin kısmı.<br />
Beyzeler: Tuğranın sol kısmında bulunan<br />
harflerin kavisli ve değişik bir şekilde<br />
çizilmesiyle oluşan kısım. Küçük beyzenin<br />
içinde, kürsü’nün üst kısmında, “elmuzaffer”<br />
sözünün devamı olan “daima”<br />
kelimesi bulunuyor.<br />
Tuğlar: Doğal halinden daha fazla<br />
uzatılarak tuğ şekline dönüştürülen elif,<br />
lam ve tı harflerinin bulunduğu kısım.<br />
Tuğların yanında bulunan kavislere<br />
“zülüf” adı veriliyor.<br />
Kollar: Beyzelerin devamı olan ve tuğları<br />
keserek sağ tarafa doğru uzayan paralel iki<br />
çizgi. Bir başka adı da “hançere”.<br />
Olgunlaşmış bir tuğrada iki beyze ve<br />
üç tuğ yer alıyor. İçerik metni bunları<br />
karşılamazsa bazı tuğralarda esas<br />
metinle ilgili olmayan şekiller de yer<br />
alıyor ki bunlar klasikleşmiş tuğra şeklini<br />
korumak ve kendinden önceki tuğraya<br />
benzetebilmek için eklenmiş olduğundan<br />
bir anlam ifade etmiyorlar.<br />
600 YILLIK BİR KOLEKSİYON<br />
Osmanlılarda Orhan Gazi’den başlayan<br />
tuğra geleneği, Sultan Vahideddin’e kadar<br />
tekrarlanan ve her geçen gün estetik<br />
değeri artan, çok özel bir sanat. Tam 600<br />
yılda oluşan özel bir koleksiyon dersek<br />
abartmış olmayız, Osmanlı padişahlarının<br />
tuğraları için. İlk 20 Osmanlı tuğrasının<br />
sanatsal açıdan olmasa da tarihsel önemi<br />
çok büyük. Yalnız bunlar içinde 7. padişah<br />
Fatih Sultan Mehmet’in ve 10. padişah<br />
Kanuni Sultan Süleyman’ın tuğraları,<br />
kendilerinden önceki ve sonrakilere<br />
göre estetik ve şekil açısından çok daha<br />
özel ve farklı. Tuğralar bir arma olarak<br />
olgunlaşmış halini aldıktan sonra hattatlar<br />
tarafından sanatsal boyuta geçerek hep<br />
daha güzel şekilde yazılmaya çalışılmış.<br />
Tuğralar içinde en mükemmel olanı ise<br />
Hattat Sami Efendi tarafından yazılan<br />
2. Abdülhamid’in tuğrası olarak kabul<br />
ediliyor. Bu nedenle bu tuğra için,<br />
Tuğraların Padişahı da deniyor.<br />
Hattat Sami Efendi<br />
tarafından yazılan<br />
2. Abdülhamid’in tuğrası.<br />
7. padişah Fatih<br />
Sultan Mehmet’in ve<br />
10. padişah Kanuni<br />
Sultan Süleyman’ın<br />
tuğraları,<br />
kendilerinden önceki<br />
ve sonrakilere göre<br />
estetik ve şekil<br />
açısından çok daha<br />
özel ve farklı.<br />
Aktüel Kış 2016 53
kültür<br />
Duygu ve<br />
düşüncelerin mührü<br />
Hat Sanatı<br />
Hat Sanatı, İslami sanatların en önemlilerinden biri.<br />
Aynı zamanda Türk kültüründe de oldukça büyük bir<br />
yeri olan bu sanat, çizgilerin ve güzel yazının sanatı…<br />
Üstelik Hat Sanatıyla sadece çizgiler birleşmiyor,<br />
duygular ve düşünceler de kağıda dökülüyor.<br />
Hat, yazı ve çizgi anlamına geliyor. Daha detaylı söylemek<br />
gerekirse, belirlenmiş olan estetik kurallara bağlı kalarak yazı<br />
yazma sanatı… Hat, İslami sanatlar içinde çok büyük bir değere<br />
sahip. Osmanlı döneminde de en güzel örneklerini görmek mümkün.<br />
Güzel yazı anlamına gelen Hat Sanatının ilk isminin Hüsn-i Hatt olduğunu<br />
söylememiz gerek. Batı kültüründe ise karşılığı olarak kaligrafi kullanılıyor.<br />
Ancak hat sanatının kaligrafiden büyük bir farkı var; o da hat sanatını icra<br />
eden ustaların yazıya ruhlarını yansıtmaları. Yalnızca çizgi ve noktalardan<br />
ibaret değil bu sanat, aynı zamanda duygu ve düşünceleri de tarihe<br />
mühürlüyor.<br />
Hat Sanatı, Arap harfleri çevresinde oluşmuş bir sanat dalı. Bu sanat, Arap<br />
harflerinin 6. ve 10. yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden<br />
sonra ortaya çıkmış. Abbasiler zamanında, Bağdatlı olan vezir ve hattat<br />
İbn Mukle’nin hat sanatına katkıları göz ardı edilemez. Yazının ana hatlarını<br />
belirleyici bir sistem geliştirerek, bu sanatın gelişmesinde önemli bir rol üstlenmiş.<br />
54<br />
Aktüel Kış 2016
kültür<br />
Hat Sanatı, Arap harfleri çevresinde oluşmuş bir<br />
sanat dalı. Bu sanat, Arap harflerinin 6. ve 10.<br />
yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme<br />
döneminden sonra ortaya çıkmış.<br />
Aktüel Kış 2016 55
kültür<br />
İstanbul, tarih boyunca,<br />
Hat Sanatının en önemli<br />
merkezlerinden biri olarak kabul<br />
edilmiş.<br />
Hat sanatı altında,<br />
altı ana yazı<br />
türü (Kûfî, Sülüs,<br />
Nesih, Rika,<br />
Reyhânî ve Tevkî)<br />
ve İranlılar'ın<br />
bulduğu Talik yazı<br />
türü bulunuyor.<br />
Bu dönemde Hat Sanatı, sülüs, nesih,<br />
muhakkak, reyhani, tevki ve rika adı<br />
altında çeşitlenmiş. Bu yazı türlerinin<br />
hepsine, Aklam-ı Sitte adı verilmiş.<br />
Abbasiler zamanında gelişmeye devam<br />
eden Hat Sanatı, Osmanlı Devleti<br />
döneminde de zirveye ulaşmış.<br />
TÜRK HAT SANATI<br />
Türkler, Müslüman olduktan ve Arap<br />
alfabesini benimsedikten sonra, uzun<br />
bir süre hat sanatına herhangi bir<br />
katkıda bulunmamış. Bu sanatla ancak<br />
Anadolu’ya geldikten sonra ilgilenmeye<br />
başlamışlar. Hat, en parlak zamanlarını<br />
da Osmanlı döneminde yaşamış. 15.<br />
yüzyılda, Şeyh Hamdullah’ın Arap<br />
yazısına daha sıcak, daha yumuşak bir<br />
görünüm kazandırmış olması nedeniyle<br />
kendisi, Türk Hat Sanatının kurucusu<br />
olarak kabul ediliyor. Şeyh Hamdullah'ın<br />
üslup ve anlayışı, 17. yüzyıla kadar<br />
sürmüş. Hafız Osman (1642-1698) ise<br />
Arap yazısına estetik bakımdan en olgun<br />
biçimini kazandırmış bir hat sanatçısı. Bu<br />
tarihten sonra yetişen hattatların hepsi,<br />
Hafız Osman'ın izinden gitmiş.<br />
Türkler altı tür yazı (aklam-ı sitte)<br />
dışında, İranlılar'ın bulduğu talik<br />
yazıda da yeni bir üslup yaratmışlar.<br />
Önceleri İran etkisinde olan talik yazı,<br />
18. yüzyılda Mehmed Esad Yesari ile<br />
oğlu Yesarizade Mustafa İzzet'in elinde<br />
yepyeni bir görünüm kazanmış. Türk<br />
Hat Sanatı, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl<br />
başlarında da parlaklığını sürdürmüş<br />
ama 1928'de Arap alfabesinden<br />
Latin alfabesine geçilince yaygın bir<br />
sanat olmaktan çıkarak belirli eğitim<br />
kurumlarında öğretilen geleneksel bir<br />
sanat durumuna gelmiş. Bu sanatta<br />
yetişen önemli isimler arasında Sami<br />
Efendi, Ahmet Karahisari, Mahmut<br />
Celalettin Efendi, Yesarizade Mustafa<br />
İzzet Efendi’yi anmak gerekiyor. Öte<br />
yandan İstanbul da tarih boyunca Hat<br />
Sanatının en önemli merkezlerinden biri<br />
olarak kabul edilmiş.<br />
AKLAM-I SİTTE<br />
HAT SANATINDA 6 YAZI<br />
Hat sanatı altında, 6 ana yazı türü<br />
(Kûfî, Sülüs, Nesih, Rika, Reyhânî ve<br />
Tevkî) ve İranlılar'ın bulduğu Talik yazı<br />
türü bulunuyor. Bu 6 ana yazı türüne<br />
"Aklam-ı Sitte" deniyor. Bunların dışında<br />
da birçok yazı türü var tabi fakat fazlaca<br />
yaygınlaşmamışlar. Bir bölümü, yalnızca<br />
belli alanlarda kullanılmış yazı türleri.<br />
Örneğin, Türkler tarafından geliştirilen<br />
56<br />
Aktüel Kış 2016
kültür<br />
bir yazı türü olan Divani, yalnızca<br />
Divan-ı Hümayun'da yazılan önemli<br />
belgelerde; yazılması ve okunması<br />
özel eğitim gerektiren siyakat ise mali<br />
kayıtlarda kullanılmış. Kolay yazıldığı<br />
için günlük yaşamda yaygın olarak<br />
kullanılan bir yazı türü olan rik'a da 19.<br />
yüzyılda, sanat yazısı durumuna gelmiş.<br />
Rik'a ile altı yazı türünden biri olan rika<br />
birbirinden farklı.<br />
Hat Sanatının en önemli özelliklerinden<br />
birisi, yazıların büyüklüklerine göre<br />
farklı isimlerle anılıyor olması. Duvarlara<br />
asılan levhalarda, cami, türbe gibi dinsel<br />
yapılardaki kuşak ve kubbe yazılarında,<br />
her tür yazıtta kullanılan ve uzaktan<br />
okunabilen yazılara iri anlamında celi adı<br />
veriliyor. Daha çok sülüs ve talik yazının<br />
celisi kullanılmış. Alışılmış boyutlardan<br />
daha küçük harflerle yazılan yazılara<br />
hurde, gözle seçilemeyecek boyuttaki<br />
yazılara da gubari (toz) deniliyor.<br />
HAT ÇEŞİTLERİ<br />
Kufi: Bu yazı türünde, bütün harfler<br />
köşelidir. İslam Hat Sanatının bilinen en<br />
eski yazı türü olan kûfi, ismini Kufe’den<br />
almıştır.<br />
Divani, yalnızca Divan-ı<br />
Hümayun'da yazılan önemli<br />
belgelerde kullanılmış.<br />
Hat Sanatının en<br />
önemli özelliklerinden<br />
birisi, yazıların<br />
büyüklüklerine göre<br />
farklı isimlerle anılıyor<br />
olması. Duvarlara<br />
asılan levhalarda,<br />
cami, türbe gibi dinsel<br />
yapılardaki kuşak ve<br />
kubbe yazılarında, her<br />
tür yazıtta kullanılan<br />
ve uzaktan okunabilen<br />
yazılara iri anlamında<br />
celi adı veriliyor.<br />
Aktüel Kış 2016 57
kültür<br />
Muhakkak yazı örneği.<br />
Muhakkak<br />
kelimesi, muhkem,<br />
muntazam, şüpheli<br />
bir yeri kalmamış,<br />
sağlam söz ve<br />
sağlam dokunmuş<br />
kumaş demek.<br />
Bu yazının kalem<br />
genişliği 2,5-3 mm.<br />
Harfleri yazılırken<br />
hiçbir fedakarlık<br />
yapılmaması,<br />
kalemin bütün<br />
hakkının<br />
verilmesiyle öne<br />
çıkıyor.<br />
Muhakkak: Muhakkak kelimesi,<br />
muhkem, muntazam, şüpheli bir<br />
yeri kalmamış, sağlam söz ve sağlam<br />
dokunmuş kumaş demek. Bu yazının<br />
kalem genişliği 2,5-3 mm. Harfleri<br />
yazılırken hiçbir fedakarlık yapılmaması,<br />
kalemin bütün hakkının verilmesiyle<br />
öne çıkıyor. Muhakkak yazının görünüş<br />
itibarıyla kufî'den ilk çıkan yazı olduğu<br />
anlaşılıyor. Yazıda dik harflerin boyları<br />
ile sin, şın, sad, dad ve fe gibi çanaklı<br />
tabir edilen harflerin sola doğru uzayan<br />
kısımları sülüs yazıya göre daha uzun.<br />
Bu yazı özellikle Kur'an-ı Kerim’lerin<br />
yazılmasında kullanılmış.<br />
Reyhani: Aynen muhakkakın kurallarına<br />
bağlı olup onun küçük yazılan şekli.<br />
Muhakkak’ın üçte bir küçüklüğünde…<br />
Harf şekillerinin reyhan çiçeğine<br />
benzetilmesi nedeniyle bu adı almış. İki<br />
yazı, sayfada fazla yer tuttuğu ve birçok<br />
harfi Sülüs'e benzediği için bilhassa<br />
16. yüzyıldan itibaren gözden düşmüş<br />
ve yavaş yavaş yerini Sülüs ve Nesih'e<br />
bırakmış.<br />
Sülüs: Sülüs, üçte bir anlamına geliyor.<br />
Bu adı alma sebebine dair çeşitli<br />
görüşler var ama en yaygın kabul olanı,<br />
harflerinin üçte iki kısmında düzlük, üçte<br />
bir kısmında meyil hakim olması. Bu<br />
yazıda yuvarlak kısımlar fazla. Ayrıca<br />
harflerinin boyları ve genişlikleri biraz<br />
küçük olduğu gibi sin, sad ve kaf gibi<br />
çanak şeklindeki harflerinin de daha<br />
derin ve kısa olduğu görülüyor.<br />
Nesih: Sülüs yazıya benzerliği olup<br />
genişliği onun üçte biri kadar. Nesih'in<br />
sözlük anlamı bir şeyi kaldırmak, onun<br />
yerine başka bir şey koymak… Kufî'yi<br />
Kur'an yazmak mevkiinden resmen<br />
kaldırıp onun yerini aldığını görüyoruz.<br />
Nesih'te, Sülüs harfleri üçte bir ufalmış<br />
olmakla beraber, Sülüs’ü andıran bir<br />
özellik barındırıyor. Yani harfleri<br />
Sülüs’ten az-çok ayrı özelliklere sahip<br />
olsa da ikisi arasında sıkı bir yakınlık var.<br />
Bu yazı türü, kitapların yazılmasında<br />
kullanılmış.<br />
Tevki: Sözlük anlamı “bir şeyi vaki<br />
ettirmek, oldurmak ve tesir etmek”.<br />
Sülüs'ün kurallarına bağlı ancak ölçü<br />
itibariyle onun biraz küçüğü ve adeta<br />
fazla özen gösterilmeden yazılan şekli.<br />
En belirgin özelliği, birleşmeyen elif,<br />
re ve vav gibi harflerin yazıda birbirine<br />
bağlanabilmesi. Eskiden halife ve<br />
vezirlerin mektuplarının bu yazıyla<br />
yazılması nedeniyle bu ismi almış<br />
bir yazı türü. Tevki, aynı zamanda<br />
padişahların buyruklarının üzerine<br />
yazılan daha doğrusu çekilen nişanın,<br />
yani tuğranın da adı.<br />
Rika: Deri ve kağıt parçalarına verilen<br />
adın yanı sıra onların üzerine hızlıca<br />
yazılan yazıya da bu ad veriliyor.<br />
Tevki'nin küçük boyda yazılan şekli.<br />
Bu yazı, mektuplar ve hikayelerin<br />
yazılmasında kullanılmış. Ayrıca çabuk<br />
yazılmaya çok elverişli.<br />
58<br />
Aktüel Kış 2016
yaşam<br />
Anadolu'nun<br />
güzide bir köşesi<br />
TOHMA BOYU<br />
Memleket isterim<br />
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;<br />
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun<br />
Tarancı’nın “Memleket İsterim” şiirinde<br />
tarif ettiği gibi bir yer işte; Malatya’nın<br />
Darende ve Akçadağ ilçelerinin zaman<br />
zaman kesiştiği, sevgi, saygı, barış<br />
ve dostluğun birbirinden asırlardır<br />
ayrılmadığı, Tohma Boyu Vadisi ve tüm<br />
köyleri. Öyle ki, 10’un üzerinde köy ve bu<br />
köylerin güzel insanları, Hz. Mevlana’nın<br />
ifade ettiği “Dünya yaşadığımız yer değil,<br />
sadece geçtiğimiz yer” düşüncesinin<br />
farkında bir yaşam sürüyor.<br />
Memleket isterim<br />
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;<br />
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun<br />
Memleket isterim<br />
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;<br />
Kış günü herkesin evi barkı olsun<br />
Memleket isterim<br />
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;<br />
Olursa bir şikayet ölümden olsun.<br />
Cahit Sıtkı Tarancı<br />
Esenbey<br />
60<br />
Aktüel Kış 2016
yaşam<br />
Hisarkale<br />
Esenbey<br />
Tohma Boyunda, tüm köylerde<br />
yaşayan insanlar, acı gününde,<br />
mutlulukta, hastalıkta ve sağlıkta<br />
bir olmayı biliyor. Kimse kimseden üstün<br />
değil. Fakirin değer gördüğü, zenginin<br />
tevazudan asla vazgeçmediği ve hatta<br />
sıkıntıda olan herkesin yardımına koştuğu,<br />
vicdan sahibi güzel insanların yaşadığı<br />
güzel topraklar. Bu toprakların insanı,<br />
her şeyden önemlisi, nereden geldiğini<br />
ve nereye gideceğini hiç unutmuyor.<br />
Bu nedenle acıları paylaşarak etkisini<br />
en hafif şekliyle yaşıyor. Mutluluğunu<br />
da paylaşarak pozitif enerjiden tüm<br />
insanlarının istifade etmesini sağlıyor.<br />
Hani kendi memleketlimize “Toprağım”<br />
deriz ya, işte bu toprağın insanları<br />
cenazesinde, düğününde, asker<br />
uğurlamasında ve daha birçok sosyal<br />
etkinlikte, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin<br />
ifade ettiği gibi, “Bir olalım, diri olalım, iri<br />
olalım” felsefesine uygun şekilde hareket<br />
ediyor.<br />
GEÇİM KAYNAĞI, KAYISI VE<br />
HAYVANCILIK<br />
Tohma Boyu üzerinde yer alan Hisarkale,<br />
Ilıca, Çınar, Doğantepe, Şendere, Esenbey,<br />
Polatuşağı, Zekerhacı, Taşolar, Kayadibi,<br />
Gökçeören ve daha birçok köy, Kürt’ü,<br />
Türk’ü, Alevi’si, Sünni’si, barış, birlik ve<br />
bütünlük içinde yaşıyor. Geçim kaynağı<br />
kayısı ve hayvancılık olan bölge insanının<br />
okuma oranı çok yüksek. Şu bir gerçek ki,<br />
yaşam şartlarının zor ve imkanların kısıtlı<br />
olduğu bölgelerde, yeni yetişen neslin<br />
okumaktan başka çıkar yolu bulunmuyor.<br />
Yeni nesil, ancak okuyup belli alanlarda<br />
uzmanlaşarak hem kendine hem de bölge<br />
insanına fayda üretebiliyor.<br />
ANADOLU İNSANI, TOPRAK GİBİ<br />
BEREKETLİ, ÜRETKEN VE VERİCİDİR<br />
Anadolu’nun bağrında, farklı kültür, örf<br />
ve geleneklere sahip olan toprak insanının<br />
huzur içinde yaşaması, aslında bugün<br />
ülkemizin içinde bulunduğu durumun<br />
çözümü için çok iyi bir örnek. Anadolu<br />
insanı hırslarına yenik düşmez, birilerinin<br />
sırtına basarak rızkını kazanmaz ya da<br />
fitne, haset ve kavga çıkartıp ne kendi ne<br />
Polatuşağı<br />
Çınar Köyü<br />
Doğantepe<br />
Şendere<br />
Aktüel Kış 2016 61
yaşam<br />
Kayadibi<br />
de içinde yaşadığı toplumun huzurunu<br />
bozmaz. Anadolu insanı, toprak gibi<br />
bereketli, üretken ve vericidir. Toprak<br />
insanı, vatanını ve bayrağını, tüm<br />
önceliklerinin önüne koyar ve canını bu<br />
uğurda seve seve verir.<br />
Anadolu insanı, kucaklayıcıdır. Elinde ve<br />
evinde ne varsa en iyisini, en güzelini,<br />
misafirlerine sunar. Kısacası Yunus<br />
Emre’nin dediği gibi “Yaratılanı severim,<br />
Yaradan’dan ötürü” felsefesine dayalı<br />
olarak herkese sevgi ve hoşgörü ile<br />
yaklaşır.<br />
EDEP VE AHLAK İLKELERİ<br />
Tohma Boyu insanı, Ahi Evran<br />
Hazretlerinden günümüze kadar gelen<br />
Ahilik felsefesine uygun hareket eder.<br />
Tüm sosyal ve ticari ilişkilerini, edep<br />
ve ahlak ilkeleri üzerine kuran yöre<br />
insanı, yeri geldiğinde komşusunun,<br />
akrabasının ve dostunun dara düştüğü<br />
anda bir sorununu, onun haberi olmadan<br />
sessizce çözer. Köyünde ve çevre köylerde<br />
yaşanan maddi veya manevi her sorunu<br />
kendi sorunu gibi benimser. Yine güzel<br />
gelişme ve mutlulukları da kendi sevinci<br />
gibi yaşar.<br />
Öte yandan bölgeden yetişen birçok<br />
iş adamı da var. Türkiye için üretim<br />
yapan ve başta kendi toprak insanlarına<br />
ve birçok kişiye sürekli istidam fırsatı<br />
oluşturan iş adamları, aynı zamanda<br />
birçok öğrenciye de burs imkanı sağlıyor.<br />
Bölge insanlarına fayda üretmek ile<br />
birlikte içinde yaşadığı ülkenin sorunlarına<br />
da eğilen iş adamları ve kurumlar, başta<br />
eğitim olmak üzere sağlık ve çevre<br />
gibi birçok sosyal sorumluluk projeleri<br />
gerçekleştiriyor. Sonuç itibariyle, bu<br />
bölgenin insanı, topraktan aldığını tekrar<br />
toprağa vermesini biliyor.<br />
62<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
Mezopotamya'nın mistik kenti<br />
ADIYAMAN<br />
Tarih sahnesindeki rolü, ilk insanlara kadar uzanan ve geçmişten bugüne pek çok<br />
farklı medeniyetin merkezi olmuş bir kültür ve turizm kenti, Adıyaman. İnsanlık<br />
tarihinin bütün evrelerine dair bulguların var olduğu kent, Kommagene Krallığı’nın<br />
Nemrut Dağı’ndaki kalıntılarından, Perre Antik Kenti’ne, Cendere Köprüsü’nden,<br />
Karakuş Tümülüsü’ne varıncaya kadar pek çok tarihi eserin adresi. Adıyaman,<br />
Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında, Mezopotamya’nın en mistik kentlerinden biri…<br />
64<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
Nemrut Dağı,<br />
Kommagene<br />
uygarlığına ait<br />
kral mezarlarına,<br />
heykellere ve<br />
tümülüslere ev<br />
sahipliği yapıyor.<br />
Aktüel Kış 2016 65
gezi<br />
Fırat ve Dicle nehirlerinin<br />
sarmaladığı Adıyaman'ın<br />
tarihi, insanlık kadar eski.<br />
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin<br />
batısında yer alan Adıyaman’ı<br />
pek çoğumuz yalnızca Nemrut<br />
Dağı ile tanıyoruz. Ancak Fırat ve<br />
Dicle nehirlerinin sarmaladığı kentin<br />
tarihi, insanlık kadar eski. İlk insanlara<br />
varıncaya dek buluntuların var olduğu<br />
şehirde gezilip görülmeye değer pek<br />
çok yer var. Bir kültür ve turizm kenti<br />
olan Adıyaman, tarihi, doğası ve sıcak<br />
insanıyla keşif tutkunlarını bekliyor.<br />
Coğrafi konum itibariyle Güneydoğu<br />
Anadolu Bölgesi, güneyde<br />
Mezopotamya, doğuda İran, kuzeyde<br />
Doğu Anadolu ve Kafkasya, batıda Orta<br />
Anadolu bozkırları arasında yer alan<br />
bir orta bölge. Doğu ve Güneydoğu<br />
Anadolu Bölgelerinin yaylaları, sözü<br />
edilen bölgeler arasında binlerce yıl önce<br />
parlayıp sönen eski medeniyetlerin de<br />
kavşak noktası aynı zamanda. Böyle<br />
olunca da, insanlık tarihi boyunca pek<br />
çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu<br />
topraklar. Adıyaman da bu topraklardaki<br />
en önemli merkezlerden biri...<br />
İSMİNE DAİR ÜÇ FARKLI HİKAYE<br />
Adıyaman isminin nereden geldiğine<br />
66<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
Bir kültür ve turizm<br />
kenti olan Adıyaman,<br />
tarihi, doğası ve<br />
sıcak insanıyla keşif<br />
tutkunlarını bekliyor.<br />
Adıyaman ve çevresi, Helenistik<br />
ve Roma Dönemi eserleriyle ün<br />
yapmış bir bölge.<br />
dair farklı hikayeler var. Bunlardan ilki<br />
şöyle: Perre şehrinde puta tapan bir<br />
babanın yedi oğlu, babalarının olmadığı<br />
bir gün bütün putları imha ederek tek bir<br />
tanrı olduğunu ilan etmişler. Putperest<br />
baba durumu öğrenince yedi oğlunu da<br />
öldürmüş. Babaları tarafından öldürülen<br />
yedi kardeşin hatırasına Perre’de bir<br />
manastır yapılmış. Bu olaydan ötürü de<br />
kente Yedi Yaman adı verilmiş ve bu da<br />
zamanla Adıyaman’a dönüşmüş.<br />
İkinci hikayeye göre, Adıyaman şehrinin<br />
ortasında yaptırılan, Mansur'un kalesi<br />
olarak bilinen kaleye halk, Hısn-ı Mansur<br />
ismini vermiş. (1926’ya kadar bu isim<br />
kullanılıyor.) Kaynaklara göre bu isim,<br />
Abbasi Halifesi Ebu Cafer El-Mansur'un<br />
adından geliyor. Zamanla halk arasında<br />
söyleniş biçiminin değişmesiyle "Hüsnü<br />
Mansur" olarak şehrin ismi değişmiş.<br />
Hısn-ı Mansur yani Hüsnü Mansur ismi<br />
1926'ya kadar resmi ad olarak kalmış.<br />
1926 yılından itibaren Bakanlar Kurulu,<br />
şehrin ismine Adıyaman olarak karar<br />
vermiş.<br />
Son hikaye ise şöyle: Adıyaman şehri,<br />
doğu, batı ve güney yönlerinde derin<br />
vadilerle çevrili bir kentmiş. Bu vadilerin<br />
yamaçları, zengin meyve ağaçlarıyla<br />
kaplı olduğu gibi, şehrin çevresinin de<br />
Nemrut Dağı'na çıkış yolu.<br />
Aktüel Kış 2016 67
gezi<br />
Nemrut Dağı'nda<br />
gün doğumu.<br />
Nemrut Dağı,<br />
dünyadaki en<br />
güzel gün doğumu<br />
ve gün batımı<br />
manzaralarından<br />
birine sahip. Bu<br />
nedenlerle Nemrut,<br />
her yıl dünyanın<br />
çeşitli yerlerinden<br />
gelen on binlerce<br />
gezgin tarafından<br />
ziyaret ediliyor.<br />
meyve ağaçlarıyla kaplanmış olmasından<br />
dolayı güzel vadi anlamında olan "Vadi-i<br />
Leman” kelimesinin söylenişi zamanla<br />
değişmiş ve halk arasında "Adıyaman"a<br />
dönüşmüş.<br />
KOMMAGENE KRALLIĞI’NIN MERKEZİ<br />
Adıyaman’da bulunan Samsat Şehramuz<br />
Tepesi ve Çevresi Yerleşmeleri'nde,<br />
paleolitik dönem kalıntıları bulunuyor.<br />
Bölgede ayrıca Kung Kıracı Tepesi,<br />
Ziyaret Tepesi ve Kemşak Tepesi gibi<br />
yerleşim yerleri de var. Adıyaman<br />
yöresinde Neolitik, Kalkolitik ve Eski<br />
Tunç Dönemini yansıtan yerleşme<br />
yerlerinin başında, bugün Atatürk Barajı<br />
Gölü sahası içinde kalan Samsat Höyüğü<br />
geliyor. Ayrıca Tille Höyüğü de yörenin<br />
diğer bir önemli höyüğü olarak biliniyor.<br />
Adıyaman ve çevresi, Helenistik ve<br />
Roma Dönemi eserleriyle ün yapmış bir<br />
bölge. Bu dönemden gelen kalıntıların<br />
en önemlisi, Eski Kahta Köyü’nün<br />
yanındaki, 2150 metre yüksekliğinde<br />
Nemrut Dağı'nın üzerinde. Toros Dağları<br />
ile Fırat Nehri arasındaki yöre, Helenistik<br />
ve Roma çağlarında Kommagene olarak<br />
adlandırılıyor. Kommagene, M.Ö. 1.<br />
yüzyıl başında Selevkoslar soyuna son<br />
veren iç savaşlar sırasında 1. Mithradates<br />
Kallinikos tarafından bağımsız bir krallık<br />
olarak kurulmuş. Antikçağ’daki adı<br />
Nymphaios olan bugünkü Kahta Çayı<br />
üzerindeki Eski Kahta Köyü’nün yanında<br />
yer alan Arsameia kentinde, antik kentin<br />
kuruluşunu anlatan yazıtlara rastlanmış.<br />
Bu kentin 3 kilometre güneybatısında<br />
Kahta Çayı'nın bir kolu olan Cendere<br />
Çayı üzerindeki Cendere Köprüsü de<br />
sütunlar üzerinde yer alan Latince bir<br />
yazıta göre Roma döneminde dört<br />
Kommagene kenti tarafından yaptırılmış.<br />
DÜNYANIN EN GÜZEL GÜN DOĞUMU<br />
VE GÜN BATIMI NEMRUT’TA<br />
Merkeze yaklaşık 90 kilometre mesafede<br />
68<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
bulunan Nemrut Dağı, Kommagene<br />
uygarlığına ait kral mezarlarına,<br />
heykellere ve tümülüslere ev sahipliği<br />
yapıyor. Dağ aynı zamanda, dünyadaki<br />
en güzel gün doğumu ve gün batımı<br />
manzaralarından birine sahip. Bu<br />
nedenlerle Nemrut, her yıl dünyanın<br />
çeşitli yerlerinden gelen on binlerce<br />
gezgin tarafından ziyaret ediliyor.<br />
Nemrut Dağı'na çıkmak için her yıl on<br />
binlerce gezgin, Adıyaman'ı ziyaret<br />
ediyor.<br />
Nemrut Dağı’nın 2150 metrelik<br />
zirvesindeki aslanlı horoskop, bilinen<br />
en eski horoskop. Aslanın üzerinde<br />
16 ışından oluşan 3 adet yıldız<br />
bulunuyor. Bu üç yıldız Mars, Merkür<br />
ve Jüpiter gezegenlerini temsil ediyor.<br />
Aslanlı horoskop, gök cisimlerinin<br />
bir anlık konumunu gösteriyor.<br />
Öte yandan kum taşından yapılma<br />
kabartmalar I. Antiochos'un Herakles,<br />
Zeus, Kommagene ve Apollon ile<br />
selamlaşmasını sembolize ediyor.<br />
Tanrıların isimleri, kabartmaların<br />
arkasına yazılı olarak bulunuyor. Nemrut<br />
Dağı'nın zirvesinde bugün herkes<br />
tarafından bilinen ve Geç Helenistik<br />
devirden kalma tapınaksal mezar<br />
anıtı, yeryüzünün en değerli kültür<br />
varlıklarından biri olarak kabul ediliyor.<br />
Bu anıt ve çevresi, 1987 yılında Unesco<br />
tarafından “İnsanlığın Kültür Mirası"<br />
listesine alındı. 1988 yılında da Türkiye<br />
tarafından Milli Park ilan edildi.<br />
Roma dönemi eserleri arasında kaya<br />
mezarları da bulunuyor. Adıyaman Kahta<br />
İlçesi Eskitoz Köyü’nün doğusundaki<br />
Fırat vadisinde, yamaç boyunca kalker<br />
kayalara oyulmuş pek çok mezar bulunsa<br />
da bunlar Atatürk Barajı suları altında<br />
kalmış.<br />
TARİHTE KEŞİF<br />
Gerger Kalesi, Adıyaman Yeni Kale,<br />
Cendere Köprüsü, Altınlı Köprü ve<br />
Göksu Köprüsü Adıyaman’da görülmesi<br />
gereken tarihi yapılar arasında yer<br />
Nemrut Dağı, Kommagene<br />
uygarlığına ait kral mezarlarına,<br />
heykellere ve tümülüslere ev<br />
sahipliği yapıyor.<br />
Adıyaman’da<br />
bulunan Samsat<br />
Şehramuz Tepesi<br />
ve Çevresi<br />
Yerleşmeleri'nde,<br />
paleolitik dönem<br />
kalıntıları bulunuyor.<br />
Aktüel Kış 2016 69
gezi<br />
Karakuş Tümülüsü.<br />
Adıyaman'dan bir manzara.<br />
alıyor. Bunun yanı sıra ilgi duyanlar için<br />
gezebilecekleri pek çok antik kent var.<br />
Bunlardan en ünlüsü elbette Perre Antik<br />
Kenti. Bunun dışında Piris Antik Kenti,<br />
Arsemia Antik Kenti, Karakuş Tümülüsü,<br />
Haydaran Kaya Mezarları, Turuş Kaya<br />
Mezarları, Sofraz Tümülüs Mezarları<br />
ve Beştepeler de yine kentte kültür<br />
turizminin öne çıkan noktaları. Üstelik,<br />
çoğu da Roma döneminden kalma.<br />
Tarihi bu kadar eski olup bu kadar<br />
çok medeniyete ev sahipliği yapmış<br />
olunca, bir kentte ibadetin merkezleri<br />
de olmadan olmaz elbette. Adıyaman<br />
da cami ve kiliseler yönünden oldukça<br />
zengin bir kent. Adıyaman Çarşı Camisi,<br />
Eskisaray Camisi, Yenipınar Camisi,<br />
Adıyaman Ulu Cami, Abuzer Gaffari<br />
Türbesi, kentte görülmesi gereken tarihi<br />
camiler. St. Petrus Kilisesi ve St. Pavlus<br />
ise kentteki tarihi kiliseler…<br />
Mağara turizmine ilgi duyanlar için<br />
Adıyaman pek çok olanak sunuyor.<br />
Gümüşkaya Mağaraları, Zey Mağaraları<br />
ve Palanlı Mağarası, Adıyaman ve<br />
çevresinde yer alan, seyahat tutkunlarının<br />
görmesi gereken mağaralar. Adıyaman<br />
Arkeoloji Müzesi de, yine kentin köklü<br />
tarihine ışık tutması adına önemli. Eğer<br />
kentte her noktayı gezmek için geniş<br />
vaktiniz yoksa en azından bu müzeye<br />
uğrayabilir ve Osmanlı, Selçuklu, Bizans,<br />
Roma İmparatorluğu ve Helenistik<br />
dönemlere ait eserleri yakından<br />
görebilirsiniz.<br />
Adıyaman’a gitmişken Oturakçı<br />
Pazarı’na uğramadan da dönmeyin.<br />
Oturakçı Pazarı, Adıyaman'a özgü<br />
geleneksel el sanatları, halı, kilim, çanta,<br />
hediyelik eşya gibi şehre özgü pek çok<br />
unsuru bir arada bulabileceğiniz özel bir<br />
pazar.<br />
70<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
NEMRUT KRATER GÖLÜ<br />
Dünyanın ikinci, Türkiye’nin ise en büyük<br />
krater gölü olan Nemrut Krater Gölü, yüksekliği<br />
3050 metre olan Nemrut Dağı’nın 4. zamanda<br />
patlaması sonucu oluşmuş. Muhteşem<br />
manzarasıyla görenleri kendine hayran bırakan<br />
bu bölge, aynı zamanda 1. derece doğal sit alanı.<br />
Nemrut Dağı’nda meydana gelen patlama, dağın<br />
tepe kısmında 48 kilometrekare, dip kısmında ise<br />
36 kilometrekare olan bir krater meydana getirmiş.<br />
Derinliği 650 metre olan bu kraterin içinde ikisi büyük<br />
olmak üzere beş göl meydana gelmiş.<br />
• 13 kilometrekare büyüklüğünde ve 155 metre<br />
derinliğinde olan Soğuk Göl, hilal şeklinde ve denizden<br />
2442 metre yükseklikte bulunuyor.<br />
• Su sıcaklığı, 60 dereceyi bulabilen Sıcak Göl (Ilı Göl),<br />
3 kilometrekare alana sahip ve en derin noktası 100<br />
metre civarında.<br />
Yağmur ve kar sularıyla beslenen bu iki göl arasında, su<br />
bağlantıları da bulunuyor.<br />
2002 yılında 1. derece doğal sit alanı ilan edilen<br />
Nemrut Krater Gölü; Bitlis’e 26, Güroymak’a 10 ve<br />
Tatvan’a ise 15 kilometre uzaklıkta.<br />
Aktüel Kış 2016 71
spor<br />
Kış uykusu değil...<br />
Kış sporu zamanı...<br />
Kış ayları gözümüzü her daim korkutuyor. Soğuk havalar, hastalıklar,<br />
rüzgar, yağmur, kar derken kışın tadını çıkarmayı ihmal ediyoruz.<br />
Peki, kış boyunca keyif alacağınız, gerek adrenalin salgılatan gerekse<br />
keyif veren spor aktivitelerini denemeyi hiç düşündünüz mü? Üstelik<br />
Türkiye, kış sporları açısından tam bir cennet! Haydi silkinin, kış<br />
uykusunun değil, kış sporunun mevsimi şimdi!<br />
Kimimiz hiç yapmadık, kimimiz<br />
içinse kış sporları tam olarak bir<br />
tutku. Hatta pek çok insan kar<br />
yağsa diye bütün bir yıl boyunca havayı<br />
kokluyor. Kar kalınlıklarının hesaplarını<br />
tutanlar bile var. Bazılarımızınsa kıştan<br />
gözü korkuyor. Oysa kayak, snowboard<br />
ve kızak gibi farklı kar sporlarıyla hafta<br />
sonlarınıza, eğlence, adrenalin ve spor<br />
katmak sizin elinizde. Üstelik kış sporları<br />
sayesinde hem hareket edeceksiniz -ki<br />
en çok enerji harcatan spor dalları bunlar<br />
diyebiliriz- hem sizi sevdiklerinizle ve<br />
arkadaşlarınızla yola çıkartacak hem<br />
de yeni yerler keşfederek mis gibi dağ<br />
havası almanızı sağlayacak.<br />
KAYAK, EN YAYGIN KIŞ SPORU<br />
En yaygın kış sporunun kayak olduğunu<br />
söylersek yanlış olmaz. Dünyada pek çok<br />
kayak merkezi var ve bunlar arasında<br />
en ünlüsü Alpler’deki kayak pistleri.<br />
Öte yandan Türkiye’de de çok iyi kayak<br />
pistleri var ve her yıl dünyanın çeşitli<br />
ülkelerinden kayak yapmaya gelen<br />
binlerce turisti ağırlıyoruz. En popüler<br />
olanı, hepimizin bildiği gibi Uludağ...<br />
Onun haricinde Kocaeli Kartepe, Bolu<br />
Kartalkaya, Erzurum Palandöken,<br />
Kayseri Erciyes ve Kars Sarıkamış,<br />
uluslararası düzeyde pistlere sahip kayak<br />
merkezlerimiz.<br />
72<br />
Aktüel Kış 2016
spor<br />
Kayak,<br />
snowboard ve<br />
kızak gibi farklı<br />
kar sporlarıyla<br />
hafta sonlarınıza,<br />
eğlence,<br />
adrenalin ve spor<br />
katmak sizin<br />
elinizde.<br />
Aktüel Kış 2016 73
spor<br />
Kartalkaya, Bolu<br />
Kayak sporunun çok eski çağlardan<br />
beri yapıldığı tahmin ediliyor. En ilkel<br />
şekli, tarih öncesi çağlarda, insanların<br />
karda batmamak için ayaklarına<br />
bağladıkları ağaç parçaları olarak<br />
biliniyor. Sonraları bu bağladıkları ağaç<br />
parçalarının kayganlığını azaltmak için,<br />
tabanlar katran veya deriyle kaplanmaya<br />
başlamış. İlk kayaklar dişbudak ve çam<br />
ağaçlarından yapılmış olup tarihçesi<br />
beş bin yıl öncesine kadar dayanıyor.<br />
Araştırmalara göre, kayağın ilk olarak<br />
ortaya çıktığı bölgeler Altaylar, Sibirya<br />
ve Moğolistan. Kayak, spor olarak<br />
hayatımıza girmeden önce, 15. yüzyılda<br />
Orta Asya’da ve İskandinavya’da<br />
düşmanlara karşı askeri amaçla da<br />
kullanılmış. Öte yandan tarihte,<br />
zorlu kış şartlarında, ulaşım amaçlı<br />
olarak da kullanılmış. Spor dalı olarak<br />
uygulanması ise 19. yüzyılın ortalarına<br />
rastlıyor. 1879’da, Oslo’da düzenlenen<br />
organizasyonla kayak yarışmaları<br />
yapılmış. Zaman içinde yeni teknikler ve<br />
stiller gelişmiş, kayak kulüpleri kurulmuş.<br />
Kayak aynı zamanda bir aile sporu<br />
olmasıyla da özel… Çoluk çocuk<br />
hep birlikte bir kayak pistine<br />
gidebilir ve eğlenceli bir kayak tatili<br />
planlayabilirsiniz. İmkanı olan herkes,<br />
kayak sporunu yapabilir; öğrenmesi çok<br />
zor olmadığı gibi unutması da bisiklete<br />
binmek gibi pek mümkün değil. Yalnızca<br />
kayak yaparken önem verilmesi gereken<br />
bazı hususlara dikkat çekelim:<br />
• Pistlerde diğer kayakçılara dikkat<br />
edilmeli ve kimse için tehlike<br />
oluşturmamaya özen gösterilmeli.<br />
• Hız, kişisel beceri ve şartlar uyumlu<br />
olmalı.<br />
• Kayak yapan kişi, pisti önünde ve<br />
yanındakilere tehlike yaratmayacak<br />
şekilde kullanmalı.<br />
• Bir kayakçıyı geçerken ona da rahat<br />
hareket edebileceği bir alan bırakılmalı.<br />
• Kayakçı durduktan sonra tekrar<br />
kayacaksa yukarıdan birinin gelip<br />
gelmediğini kontrol etmeli.<br />
• Zorunlu olmadıkça dar alan, geçiş<br />
ve görüntünün sınırlı olduğu yerlerde<br />
durulmamalı.<br />
74<br />
Aktüel Kış 2016
spor<br />
Kartepe, İzmit<br />
• Yamaca tırmanan yaya kayakçılar,<br />
kesinlikle kayak pistinin dışını<br />
kullanmalı.<br />
• Pistlerdeki uyarı, yönlendirme ve<br />
sinyallere dikkat edilmeli ve kurallara<br />
kesinlikle uyulmalı.<br />
• Herkes kayak yaptığı sürece yanında<br />
kimlik bulundurmalı.<br />
SON YILLARIN YENİ TRENDİ:<br />
SNOWBOARD<br />
Kış aylarında, özellikle spor tutkunları<br />
tarafından en severek yapılan ve son<br />
yıllarda bir trend halini alan sporlardan<br />
biri de snowboard. Başka bir deyişle,<br />
kar sörfü! Yüzünüzü rüzgara dönüp<br />
hıza kendinizi kaptıracaksınız ve sağa<br />
sola zikzaklar çizerek yamacı inmeye<br />
başlayacaksınız. Böyle bir adrenalini,<br />
başka bir spor dalında bulmak çok da<br />
kolay değil.<br />
Snowboard aslında, kaykay ve sörf<br />
sporlarının kar üzerinde yapılması<br />
şeklinde tanımlanabilir. Her iki ayağın<br />
tek bir tahtaya bağlanması ve kar<br />
üzerinde kayarak ilerlenmesi esasına<br />
dayalı, yoğun efor sarf edilen, zevkli,<br />
sanıldığından kolay ve hızlı geliştirilebilir<br />
bir kış sporu. Çok da genç bir spor dalı.<br />
1960’larda keşfedilmiş olan snowboard,<br />
1998’de ise ilk kez Japonya’da olimpik<br />
spor olarak literatüre girdi. Yakın<br />
zamanda, Amerika Birleşik Devletleri<br />
Uludağ, Bursa<br />
Ilgaz, Çankırı<br />
Snowboard, kaykay<br />
ve sörf sporlarının kar<br />
üzerinde yapılması<br />
şeklinde tanımlanabilir.<br />
Her iki ayağın tek bir<br />
tahtaya bağlanması ve<br />
kar üzerinde kayarak<br />
ilerlenmesi esasına<br />
dayalı, yoğun efor<br />
sarf edilen, zevkli,<br />
sanıldığından kolay ve<br />
hızlı geliştirilebilir bir<br />
kış sporu.<br />
Aktüel Kış 2016 75
spor<br />
Elmadağ, Ankara<br />
Sarıkamış, Kars<br />
ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere<br />
dünyada oldukça popülerleşti.<br />
Snowboard’da tüm vücut yerden<br />
kesilmiş bir şekilde board’a bağlı oluyor<br />
ve ön ayak yön verme kabiliyetimizi ve<br />
board kontrolümüzü sağlamaya yardımcı<br />
oluyor. Snowboard yaparken asla düz<br />
durmuyoruz, yan kayıyoruz; vücudumuz<br />
da direkt karşıya değil yana bakıyor.<br />
Normal bir zamanda, sokakta, ya da<br />
koridorda serbestçe koşun ve birden bire<br />
durun; dururken ilk kullandığınız ve öne<br />
aldığınız ayak, sizin ön ayağınızdır. İşte<br />
snowboard’da da ön ayağınız, o ayağınız<br />
olmalı. İlk kez snowboard yapacaklara,<br />
bazı tavsiyelerimiz var:<br />
• En başta, mutlaka bir bilenle birlikte<br />
olun. Kimse yoksa bir eğitmenden<br />
yardım almalısınız, tek başınıza<br />
denemeye kalkmayın.<br />
• İlk seferde hemen malzemeleri almayın,<br />
önce kiralayın. Belki de snowboard size<br />
göre bir spor değildir. Böylece boşuna<br />
para vermemiş olursunuz.<br />
• Ayak bağlamayı iyi öğrenin. Ayağınız<br />
bot içerisinde hareket ediyorsa sıkıntı var<br />
demektir; tekrar bağlayın.<br />
• Acemilikte, genelde tüm işi ayaklarla<br />
yapmaya çalışırız ve aslında olur.<br />
Ama doğru olan tüm vücudun ortak<br />
hareketidir.<br />
• Kontrollü düşmek, her zaman<br />
önemlidir. Baktınız ki düşeceksiniz,<br />
kendinizi kontrollü bir şekilde bırakın.<br />
Düşmekten korkmayın. Arkaya<br />
doğru düşmek her zaman daha iyidir;<br />
unutmayın.<br />
• Board da tıpkı kayak gibi düz inilerek<br />
yapılmaz, slalomlar çizilerek inilme<br />
üzerine kurgulanır. Sağa sola, döne döne<br />
inmek hem güvenli, hem hızlı hem de<br />
daha keyifli.<br />
KARDA KIZAK KEYFİ<br />
Kızak, insanlığın hayatında çok eski<br />
olsa da spor dalı olarak çok eski<br />
sayılmaz. Esasen kızak, kar ve buz<br />
üzerinde kayarak gidebilecek biçimde<br />
76<br />
Aktüel Kış 2016
spor<br />
yapılmış, tekerleksiz bir çeşit araba.<br />
Kuzey ülkelerinde olduğu kadar Doğu<br />
Anadolu'da da önemli bir taşıt üstelik.<br />
Kanada, İskandinavya ve Sibirya'da<br />
birçok çeşidi var. Atlar, köpekler ve<br />
geyikler tarafında çekiliyor. Kızağın<br />
ilk defa dünyanın neresinde ve kaç yıl<br />
önce kullanıldığına dair kesin bilgiler<br />
yok. Buradan bile aslında çok eski<br />
olduğu anlaşılabilir. Bazı kazılarda<br />
bulunanlardan kızakların yedi bin senelik<br />
bir geçmişi olduğu tahmin ediliyor.<br />
Kızağın spor amaçlı olarak<br />
kullanılmasıysa, henüz yeni... Kızaklarla<br />
buz ve kar üzerinde kayılıyor. Sporcu,<br />
kızağını ağırlık vermek suretiyle<br />
yönetiyor ve kasket, yumuşak döşemeli<br />
yarış giysisi, eldiven ve yön vermeyle<br />
frenlemede kullanılmak üzere demirli<br />
ayakkabı gibi giysileri kullanmak<br />
durumunda. Bobsled, skeleton ya<br />
da luge, spor kızaklarıyla yapılan<br />
profesyonel sporlar. Amatör ve eğlence<br />
amaçlı olarak, değişik kızak türleriyle,<br />
kışın yapılan sporlar arasında yer<br />
alıyorlar. Profesyonel anlamda, luge<br />
kızaklarla yapılan spor, genellikle yapay<br />
ve eğimli buz pistlerinde; yarışmacının el<br />
ve ayaklarını piste değdirmeden kızağa<br />
yön verdiği hem kadın hem de erkeklere<br />
yönelik bir kızak sporu. Skeleton kızaklar<br />
ise kar üzerinde yapılan kızak sporunda<br />
kullanılıyor. Bobsled kızakları ise bob<br />
pistlerinde dümenci ve kızağa denge<br />
sağlayan sporcularla yürütülen bir takım<br />
sporu için özel tasarlanmış.<br />
DİĞER ALTERNATİFLER<br />
Kış aylarında kayarak çok fazla efor<br />
harcamak istemeyenler için kayak<br />
bisikleti manasına gelen skibob da<br />
var. Bisiklet tipindeki kar kızaklarıyla<br />
ilerlenen bu spor, Türkiye’de de giderek<br />
yaygınlaşıyor.<br />
Kışın ille kar üzerinde spor yapacaksınız<br />
diye bir kural da yok elbette. Doğa<br />
severler, kış aylarında, doğa yürüyüşleri<br />
düzenleyerek trekking ve tırmanış da<br />
yapabilir. Kışın yapılabilecek en zevkli,<br />
en risksiz yürüyüş sporlarını şehirden<br />
çok kopmadan yapmanız mümkün.<br />
Erciyes, Kayseri<br />
Palandöken, Erzurum<br />
Davraz, Isparta<br />
Aktüel Kış 2016 77
sağlık<br />
Bağışıklık kazanmanın<br />
TAM ZAMANI<br />
Nezle ve grip sezonu açıldı. Pek çok aile, kış<br />
boyunca birkaç defa bu hastalıklarla karşı<br />
karşıya kalıyor. Oysa ki, bağışıklık sisteminizi<br />
güçlendirerek kış aylarını hastalıklardan uzak<br />
geçirmeniz mümkün. Güçlü bir bağışıklık<br />
sistemi, kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürmek için<br />
son derece önemli.<br />
78<br />
Aktüel Kış 2016
sağlık<br />
Uyku düzeninden beslenme<br />
alışkanlıklarına, D vitamini<br />
eksikliğinden hava kirliliğine<br />
kadar pek çok faktör, bağışıklık<br />
sistemimizin güçlenmesini engelliyor.<br />
Bu da sık sık hastalanmamıza yol açıyor.<br />
Bazı durumlarda hayati önem taşıyan<br />
bağışıklık sisteminizi güçlendirmek ise<br />
sizin elinizde… Yalnızca ne yapacağınızı<br />
bilmeniz ve bir an önce uygulamaya<br />
geçmeniz gerekiyor.<br />
BESİN ÇEŞİTLİLİĞİNE DİKKAT<br />
Her besinin vücut için farklı faydaları<br />
bulunuyor. Bu nedenle de farklı<br />
lezzetteki besinleri her gün tüketmek<br />
sağlıklı bir bedene sahip olabilmek için<br />
gerekli. Unutmayın, besinlerin çoğu<br />
birden fazla öğeyi içeriyor ancak hiçbiri<br />
hepsini birden içermiyor. Bu durumda<br />
tek tip beslenme biçimi, vücudunuza<br />
fayda değil zarar veriyor çünkü tek tip<br />
beslenme, pek çok besin öğesinden<br />
mahrum kalmanıza yol açıyor. Güçlü<br />
bir bağışıklık sistemi ve kaliteli bir besin<br />
ağı için süt, et grubu, sebze, meyve,<br />
yağ, yağlı tohumlar ve tahılların günlük<br />
beslenmemizde dengeli bir şekilde yer<br />
alması gerekiyor.<br />
KİLO ALMAYIN<br />
İyi besleneyim derken ipin ucunu<br />
kaçırıp da fazla kilo almayın. Yapılan<br />
bilimsel araştırmalar, şişman kişilerin<br />
ya da obezite hastalarının bağışıklık<br />
sistemlerinin daha zayıf olduğunu, fazla<br />
yağ dokusunun bağışıklık sistemini<br />
olumsuz etkilediğini ve inflamasyona yol<br />
açtığını gösteriyor. Bağışıklık sisteminizi<br />
çok yemek değil, kaliteli ve yeterli<br />
beslenmek güçlendiriyor.<br />
DÜZENLİ UYUYUN<br />
Düzenli bir uyku uyumak, zinde ve<br />
güçlü hissetmek için önemli bir koşul.<br />
Uykusuzluk da bağışıklık sistemini<br />
zayıflatıcı etkide bulunuyor. Bu nedenle<br />
yetişkin her insanın günde mutlaka<br />
7 saat, düzenli uyku uyuması önem<br />
taşıyor. Mümkün olduğunca akşamları<br />
Güçlü bir bağışıklık<br />
sistemi ve kaliteli<br />
bir besin ağı için<br />
süt, et grubu,<br />
sebze, meyve, yağ,<br />
yağlı tohumlar ve<br />
tahılların günlük<br />
beslenmemizde<br />
dengeli bir<br />
şekilde yer alması<br />
gerekiyor.<br />
Yetişkin her insanın günde<br />
mutlaka 7 saat, düzenli uyku<br />
uyuması önem taşıyor.<br />
Aktüel Kış 2016 79
sağlık<br />
Kuru ortam ve hava kirliliği, virüslerin<br />
hızla çoğalmasına neden oluyor.<br />
Çocuklarda<br />
görülen<br />
hastalıkları<br />
bağışıklık<br />
sistemini güçlü<br />
kılarak azaltmak<br />
mümkün.<br />
aynı saatte yatmaya ve güne aynı saatte<br />
başlamaya özen gösterin.<br />
HAREKET EDİN<br />
Çok yoğun egzersiz, bağışıklığı<br />
düşürebileceği için uzmanlar tarafından<br />
pek önerilmiyor. Ancak kış aylarında,<br />
açık havada yürüyüş yapabilir ya da<br />
fırsat buldukça yüzebilirsiniz. Aşırı<br />
soğuklarda değil ama havanın daha ılık<br />
olduğu her an, tabanlarınıza kuvvet<br />
verin. Böylece vücudunuza da güç<br />
katacaksınız.<br />
HAVA KİRLİLİĞİNE DİKKAT EDİN<br />
Sonbahar ve kış aylarında, havadaki ani<br />
değişimler solunum yolları hastalıklarına<br />
davetiye çıkarıyor. Kuru ortam ve hava<br />
kirliliği ise virüslerin hızla çoğalmasına<br />
neden oluyor. Bu nedenle, kirliliğin<br />
yoğun olduğu günlerde yanınızda<br />
ağzınızı kapatabilecek bir mendil<br />
bulundurmalı ve mümkünse ağız yerine<br />
burundan nefes almalısınız.<br />
ÇARE DOĞADA…<br />
Ekinezya bitkisi, vücudu hastalıklara<br />
karşı etkili bir şekilde koruyor.<br />
Ekinezyayı sadece çay olarak tüketmeniz<br />
yeterli ya da yararlı olmayabilir.<br />
Bu bitkiyi nasıl kullanabileceğinizi<br />
doktorunuza danışın. Zencefil de<br />
bronşları açtığı, salgıları yumuşattığı için<br />
bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ancak<br />
hamilelerin zencefili tüketmemesi ya da<br />
doktor kontrolüyle tüketilmesi gerekiyor.<br />
FONKSİYONEL BESİNLER TÜKETİN<br />
Günümüzde artık besinler sadece<br />
içerdikleri makro ya da mikro<br />
besin öğeleriyle değerlendirilmiyor.<br />
Teknolojideki gelişmeler, besinler ve<br />
hastalıklar arasındaki ilişkiyi ortaya<br />
koymakla kalmayıp sağlığımızı<br />
korumamız ve geliştirmemize yardımcı<br />
olan ‘fonksiyonel besin’ kavramını, farklı<br />
bir bakış açısıyla sunuyor. Fonksiyonel<br />
gıdalar, tamamen doğal gıdalardan elde<br />
edilen biyoaktif özellikteki maddelerin<br />
günlük yaşamda tükettiğimiz gıdalara<br />
eklenmesi ile ortaya çıkıyor ve sentetik<br />
özellik taşımıyor. Görünüşleri, günlük<br />
tükettiğimiz geleneksel gıdalara<br />
benzeyen fonksiyonel gıdalar, temel<br />
beslenme özelliklerinin yanı sıra<br />
insanı iyileştirmede veya hastalıkların<br />
oluşumunu engellemede etkili.<br />
Fonksiyonel gıda adı altında en çok<br />
bilinen ve tüketilen gıdalar, probiyotik<br />
ve prebiyotikler... Probiyotikler, sindirim<br />
sistemi sağlığı için kullanılan ve insan<br />
sağlığı için faydalı olacak miktarda<br />
yaşayan mikroorganizma içeren<br />
gıdaları kapsıyor. Prebiyotikler ise,<br />
sindirilemeyen, tüketildiğinde bağırsak<br />
floramızdaki doğal bakterileri harekete<br />
80<br />
Aktüel Kış 2016
sağlık<br />
GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ<br />
İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER<br />
Önemli olan kilo<br />
kaybetmekten<br />
çok kaybedilen<br />
kiloların<br />
korunmasıdır. Ne<br />
kadar çok yiyerek<br />
kilo verirsek o<br />
kadar çok yiyerek<br />
kilolarımızı<br />
koruruz.<br />
• Çeşitli sebze ve meyvelerden günde en az 5 porsiyon tüketin.<br />
• Domates, yaz aylarında, her gün mutlaka tüketilmeli. Hatta yaz<br />
domatesleri ile konserve yaparak kış aylarında da yemekler, soslar<br />
hazırlayabilirsiniz.<br />
• Brokoli, karnabahar gibi sebzeleri yemek olarak tüketebileceğiniz<br />
gibi et yemeklerinin yanında garnitür olarak da yemeye çalışın.<br />
Hatta sarımsakla birlikte tüketerek, iki sebzenin antioksidan<br />
etkisinden de faydalanabilirsiniz.<br />
• Turunçgillerin suyunu içmek yerine kendilerini tüketin.<br />
• Kış aylarında çeşitli antioksidanları bir arada alabilmek için meyve<br />
salataları yiyebilirsiniz.<br />
geçiren ve kalsiyum emilimini arttıran<br />
gıdalar.<br />
Fonksiyonel gıda adı altında en çok<br />
bilinen ve tüketilen gıdalar probiyotik<br />
yoğurtlar, Omega 3 içeren yumurtalar<br />
ve sütler, kalsiyumu arttırılmış sütler,<br />
demir içeren ekmekler, tam buğday<br />
makarnaları, probiyotik meyve suları<br />
ve bitki sterolleri içeren süt ürünleri,<br />
piyasada rahatlıkla bulabileceğiniz<br />
fonksiyonel gıdalar arasında bulunuyor.<br />
KANSERE KARŞI PROBİYOTİK<br />
Özellikle kanser gibi zor hastalıklarda<br />
güçlü bir bağışıklık sisteminin olması<br />
şart. Bağışıklık sistemi güçlü olmazsa<br />
kanser tedavisi sürecinde, hastalar<br />
çok kolay rahatsızlanabiliyor ve farklı<br />
organ yetmezliklerinden hayatlarını<br />
kaybedebiliyor. Probiyotiklerin ise<br />
kansere neden olan bakterilerin<br />
engellenmesinde yararlı oldukları<br />
biliniyor. Ayrıca alerjik hastalıklarda<br />
probiyotikler sayesinde alerji semptomları<br />
daha kolay kontrol altına alınabiliyor.<br />
Çocuklarda görülen hastalıkları bağışıklık<br />
sistemini güçlü kılarak azaltmak mümkün.<br />
Bunun için probiyotik takviyesi büyük<br />
önem taşıyor. Antibiyotikler, mikroplarla<br />
savaşırken vücuttaki tüm mikropları<br />
öldürdüğü için yararlı bakterileri<br />
desteklemek gerekiyor ve bunun için<br />
probiyotik takviyesi yapılması gerekiyor.<br />
• Kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut ,mercimek...) haftada 2-3<br />
kez tüketilmeli. Özellikle kış aylarında çorba olarak tüketebilirsiniz.<br />
• Haftada iki kez balık yiyin.<br />
• Vücutta gerçekleşen çoğu reaksiyon için su gerekli. Bu nedenle<br />
günlük 1.5-2 litre su tüketmeye çalışın.<br />
Kış aylarında<br />
çeşitli<br />
antioksidanları<br />
bir arada<br />
alabilmek için<br />
meyve salataları<br />
yiyebilirsiniz.<br />
Ekinezya bitkisi, vücudu<br />
hastalıklara karşı etkili bir<br />
şekilde koruyor.<br />
Aktüel Kış 2016 81
gezi<br />
Küllerinden doğan Balkan ülkesi<br />
BOSNA-HERSEK<br />
Topraklarında Osmanlı Devleti’nin dört asırdan fazla hüküm<br />
sürdüğü, yakın tarihinde acıların ve gözyaşının izleri bulunan<br />
ama bugün küllerinden yeniden doğan bir ülke, Bosna-Hersek.<br />
Tarihi mirasını ziyaretçilerle paylaşan Bosna-Hersek’te Osmanlı<br />
Devleti’nden kalma çok sayıda cami, han, hamam, medrese ve<br />
köprü gibi tarihi yapılar bulunuyor. Balkan insanının sıcacık kalbine,<br />
mis gibi Boşnak böreğine uzanan, tarihin izinde bir Bosna-Hersek<br />
yolculuğuna çıkıyoruz.<br />
82<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
Sıcacık insanı,<br />
tertemiz doğası,<br />
mis gibi böreği ve<br />
değerli Osmanlı<br />
eserleriyle, bir<br />
küçük Balkan<br />
ülkesindeyiz…<br />
Aktüel Kış 2016 83
gezi<br />
Miljacka Nehri.<br />
Bosna-Hersek için, Balkanlar’ın<br />
gözbebeği diyebiliriz. Boşuna<br />
değil... Dört asrı aşkın süre boyunca<br />
Osmanlı Devleti egemenliğinde olan ülke,<br />
1878 yılında Berlin Anlaşması ile Osmanlı<br />
yönetiminden çıkınca, paylaşılamayan<br />
ülke konumda olmuş hep. Osmanlı'nın<br />
yaptırdığı çok sayıda cami, han, hamam ve<br />
medrese gibi eserlerin bir kısmı bu ülkede<br />
yönetimi devralan Avusturya-Macaristan<br />
İmparatorluğu, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı<br />
ve Yugoslavya döneminde yıkılmış veya<br />
üzeri toprakla örtülmüş. Yaşadığı savaştan<br />
ağır yaralar alarak çıkan Bosna Hersek, her<br />
şeye rağmen küllerinden yeniden doğmuş.<br />
Sıcacık insanı, tertemiz doğası, mis gibi<br />
böreği ve değerli Osmanlı eserleriyle, bir<br />
küçük Balkan ülkesindeyiz…<br />
SU VE KÖPRÜLER ŞEHRİ,<br />
SARAYBOSNA<br />
Bosna-Hersek gezimize ülkenin hem<br />
en büyük kenti hem de başkenti olan<br />
Saraybosna ile başlıyoruz. Gezilecek yerler<br />
açısından Saraybosna, farklı ve çok özel<br />
kültürel ve tarihi dokulara sahip bir kent.<br />
Bosna bölgesinin Dinar Alpleri’yle çevrili<br />
Saraybosna Vadisi içerisinde Miljacka<br />
Nehri’nin çevresinde kurulmuş olan şehir,<br />
barındırdığı dini çeşitlilikle de öne çıkıyor.<br />
84<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
Müslümanlar, Katolikler, Ortodokslar<br />
ve Museviler burada yüzyıllarca barış<br />
içinde bir arada yaşamışlar. Bu nedenle<br />
Saraybosna aynı zamanda “Avrupa’nın<br />
Kudüs’ü” olarak da anılıyor. Öte yandan<br />
şehir, Balkanlar’da, kültürel şehirlerin en<br />
önemlilerinden biri olarak kabul ediliyor.<br />
Osmanlı zamanında Saray Ovası olarak<br />
adlandırılan Saraybosna, bugün de kültürel<br />
açıdan Türkiye’ye benzerliğiyle dikkat<br />
çekiyor.<br />
Dağların çevrelediği Saraybosna için en<br />
uygun tanım, “su ve köprüler şehri” olur<br />
aslına bakarsanız. Çünkü şehirden üç<br />
nehir birden geçiyor: Ülkeye ve kente<br />
ismini veren “Bosna”, “Zelyezniça”<br />
ve “Milyaçka”… Bu kadar çok nehir,<br />
aynı zamanda üzerinde onlarca köprü<br />
barındırdığını da gösteriyor. Bunların en<br />
ünlüsü ise, 1. Dünya Savaşı’nı ateşleyen,<br />
Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi<br />
Ferdinand’a suikastin gerçekleştirildiği<br />
“Latin Köprüsü”.<br />
Saraybosna tam bir Osmanlı şehri. Şimdiki<br />
‘Başçarşı’, kentin merkezini oluşturuyor<br />
ve tüm yıkımlara rağmen geleneksel<br />
Osmanlı yaşamının tüm örneklerini burada<br />
görebilmeniz mümkün. Osmanlıların<br />
Başçarşı.<br />
Aktüel Kış 2016 85
gezi<br />
Dinar Alpleri’nde dünyanın en iyi<br />
kayak pistleri konumlanıyor.<br />
Saraybosna,<br />
kayak<br />
merkezleriyle<br />
anılan ve kayak<br />
tutkunlarının<br />
uğrak<br />
noktalarından biri<br />
olan, önemli bir<br />
kent.<br />
İstanbul’dan sonra en fazla yatırım<br />
yaptığı şehrin Saraybosna olması, zaten<br />
kentin Osmanlı Devleti için ne kadar<br />
önemli olduğunu gösteriyor. Gazi Hüsrev<br />
Bey Camisi, Saraybosna’da görmeniz<br />
gereken tarihi yapıların başında geliyor.<br />
Osmanlı mimarisinin Balkanlar’daki en<br />
güzel örneklerinden biri... Saraybosna’da,<br />
adı Gazi Hüsrev Bey olan daha birçok<br />
yapıyla karşılaşabilirsiniz. Çünkü Gazi<br />
Hüsrev Bey, kentin ikinci kurucusu olarak<br />
kabul ediliyor. Başçarşı içinde onunla<br />
bütünleşmiş bir külliye ve cami, kendi<br />
türbesi, medrese, kütüphane ve hamam<br />
yer alıyor. Yine Başçarşı içinde bulunan<br />
Bursa Bezistanı, Osmanlı döneminin<br />
en ünlü paşalarından biri olan Rüstem<br />
Paşa tarafından yaptırılmış. Kapalı bir<br />
çarşı olarak inşa edilen Bursa Bezistanı<br />
adını, içinde satılan Bursa işi ipeklilerden<br />
almış ve bugün müze olarak kapısını<br />
ziyaretçilere açmaya devam ediyor.<br />
Saraybosna’nın yemyeşil doğasını seyre<br />
dalmak istiyorsanız köprüler en büyük<br />
yardımcınız... Milyaçka Irmağı üzerine<br />
kurulu olan Latin Köprüsü, şehir içinde<br />
korunmuş köprüler içinde en eskisi. Adı<br />
Latin olsa da bu köprü de yine Osmanlı’nın<br />
kente bıraktığı izlerden biri.<br />
Saraybosna aynı zamanda, kayak<br />
merkezleriyle anılan ve kayak tutkunlarının<br />
uğrak noktalarından biri olan, önemli bir<br />
kent. Dinar Alpleri’nde dünyanın en iyi<br />
kayak pistleri konumlanıyor.<br />
“KÖPRÜ TUTAN” MOSTAR<br />
Tarihi sokakları ve mimari dokusuyla<br />
Bosna-Hersek’in önemli şehirlerinden biri<br />
de Mostar. Hüzünlü de aynı zamanda...<br />
Binalarında hala kurşun izlerini<br />
görebiliyorsunuz; kalpler ise hala kurşun<br />
gibi ağır. Ama yine de güzel, yine de naif<br />
kalmış. Mostar, 2005 yılında Dünya Mirası<br />
Listesi’ne eklenmiş. Mostar, Neretva<br />
Nehri’ni takip eden ve Adriyatik Denizi<br />
ile Balkanları bağlayan yol üzerinde<br />
bulunuyor.<br />
Osmanlı Dönemi’nden kalma eserleriyle<br />
86<br />
Aktüel Kış 2016
gezi<br />
oldukça önemli tarihi bir dokuya sahip.<br />
“Most” Boşnak dilinde “köprü” demek.<br />
Mostar ise “köprü tutan” anlamına geliyor.<br />
Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı<br />
topraklarına dahil olan kentin ismi,<br />
Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra<br />
“Köprühisar” olarak değiştirilmiş ve kısa<br />
zamanda önem kazanmaya başlamış.<br />
Mostar Köprüsü, Neretva Nehri üzerinde,<br />
hilal görünümündeki yekpare özelliğiyle<br />
dünyanın en zarif köprülerinden biri.<br />
Kentin Boşnak ve Hırvat kesimlerini<br />
birbirine bağlamakla kalmamış, şehre<br />
ismini de vermiş olan köprü, acılı yılların<br />
izlerini taşıyor. Köprü, Mimar Sinan’ın<br />
öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından<br />
1566’da, 24 metre yükseklikte, 30 metre<br />
uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde inşa<br />
edilmiş. Yapımına 1557’de başlanan köprü,<br />
tam 9 yılda bitilebilmiş. Katolik, Ortodoks,<br />
Yahudi ve Müslümanları birleştirmesi<br />
adına tarihte çok önemli bir görev de<br />
üstlenmiş.<br />
Ancak Mostar Köprüsü, Bosna’daki iç<br />
savaş sırasında çok büyük tahribata<br />
uğradı. Savaş sonrasında, Mostar’daki<br />
tarihi köprünün inşasına, Türk İşbirliği ve<br />
Koordinasyon Ajansı (TİKA), UNESCO,<br />
IRCICA ve Dünya Bankası’nın desteğiyle<br />
yeniden başlandı. Neretva Irmağı<br />
üzerindeki Mostar Köprüsü, 23 Temmuz<br />
2004’te yeniden açıldı.<br />
Mostar Köprüsü’ne oldukça yakın olan<br />
Koski Mehmed Paşa Camisi, kentte<br />
görülmesi gereken önemli Osmanlı<br />
eserlerinden biri. 1617 yılında inşa edilmiş<br />
ve kentin ikinci büyük camisi. İç savaş<br />
boyunca oldukça ağır hasar gören cami,<br />
daha sonra yeniden inşa edilen yapılar<br />
arasında. Bir Mimar Sinan eseri olan<br />
Karagöz Bey Camisi de savaş sırasında<br />
yıkılmış. Cami, kent merkezinin dışında<br />
kalıyor. Ancak Mostar, zaten küçük bir<br />
kent olduğundan yürüyerek ulaşmak hiç<br />
de zor değil. Mostar Köprüsü ile aynı gün<br />
hizmete giren cami, Hersek bölgesinin en<br />
güzel ve en büyük camisi olarak dikkat<br />
çekiyor.<br />
Mostar Köprüsü.<br />
Mostar Köprüsü,<br />
Neretva Nehri<br />
üzerinde, hilal<br />
görünümündeki<br />
yekpare özelliğiyle<br />
dünyanın en zarif<br />
köprülerinden biri.<br />
Aktüel Kış 2016 87
gezi<br />
Drina Nehri ve<br />
Drina Köprüsü.<br />
AĞLAYAN NEHRİN KÖPRÜSÜ: DRİNA<br />
Hep kentler üzerinden yol alırken bu<br />
defa köprü, kentin önünde geliyor. Drina<br />
Köprüsü, Vişegrad kentinde yer alıyor da<br />
ondan. Ama önce Vişegrad’dan söz edelim<br />
biraz: Bosna-Hersek’te yer alan özerk<br />
yönetim Sırp Cumhuriyeti’ndeki bir kasaba<br />
Vişegrad. Kente Drina Köprüsü’nü Sokollu<br />
Mehmet Paşa, 1571 yılında yaptırmış. O<br />
zamanlar Osmanlı hakimiyetinde, ağırlıklı<br />
olarak Sırpların yaşadığı bir köymüş.<br />
Ancak köprü yapılınca ticari faaliyetler de<br />
artmış tabi ki. Ivo Andric’in Drina Köprüsü<br />
romanı, en az şehir ve köprü kadar<br />
ünlü. Köprüyü ve o toprakları bir roman<br />
üzerinden tanımak isteyenler mutlaka<br />
okumalı. Öte yandan Drina Köprüsü<br />
de UNESCO’nun koruması altında olan<br />
eserlerden biri.<br />
Drina Nehri, Vişegrad’da ağlayan nehir<br />
olarak anılıyor. “Kızıl nehir” de diyenler<br />
var. Savaş sırasında kızıla çalan rengi<br />
nedeniyle böyle anılıyor aslında. Hikayesi<br />
oldukça hüzünlü. Üzerinde konumlanan<br />
Drina Köprüsü, nehri kuzey-güney<br />
doğrultusunda kesiyor ve 11 gözlü. Kesme<br />
taş bloklardan yapılmış olan köprü,<br />
20. yüzyıl sonunda yaşanan iç savaş<br />
döneminde ciddi hasar görmüş. Yeniden<br />
onarılan Drina Köprüsü, ağlayan nehrin<br />
ağlayan köprüsü… Görülmeye değer<br />
yapılardan biri...<br />
NE YENİR?<br />
Elbette bu topraklara gelip de ünlü Boşnak böreğini yemeden<br />
dönmeyin. En popüler olanı kıymalısı… Peynirlisine “sirnica”,<br />
ıspanaklısına “zelyanica”, patateslisine de “krompirusa”<br />
deniyor. Daha çok et ve hamur işi yemekleriyle bilinen Balkan<br />
mutfağının en zengin örneklerini Saraybosna’da göreceksiniz.<br />
Aslında kültürümüze yakın ve çok tanıdık bir mutfak. Boşnak<br />
köftesi en çok tercih edilen lezzetlerden. Bakır sahanlarda<br />
servis edilen çorbalardan içmeyi de ihmal etmeyin.<br />
88<br />
Aktüel Kış 2016