02.03.2016 Views

akmercan_aktuel_2

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sunuş<br />

Değerli Akmercan Aktüel Okurları,<br />

Son yıllarda ülkemiz, birçok alanda<br />

önemli gelişmeler kaydetti.<br />

Geçtiğimiz yıllarda ekonomide<br />

yaşanan global çalkantılar nedeniyle<br />

ortaya çıkan karamsar ortamda bile<br />

Türkiye, altyapı yatırımları ve ekonomik<br />

sağlamlığı ile küresel bir oyuncu olduğunu<br />

gösterdi.<br />

Biz de ülkemizin büyüyen bir markası<br />

olarak, Türkiye’nin gösterdiği gelişmeye<br />

katkı sağlayacak şekilde büyümeye ve<br />

gelişmeye devam ettik. 2015 yılında,<br />

hem şirketimiz hem de ülkemiz için<br />

faydalı ve anlamlı olan birçok projeye<br />

imza attık. Ortaya koyduğumuz büyüme<br />

hedeflerimizi ve stratejilerimizi, doğru<br />

uygulamalarla birleştirerek 2015 yılını<br />

oldukça başarılı bir şekilde kapattık.<br />

Şimdi, 2016 hedeflerimizi gerçekleştirmek<br />

için aynı azim ve kararlılıkla çalışmaya<br />

devam ediyoruz.<br />

Akmercan olarak, çalışmaya, yeni<br />

teknolojiler kullanmaya ve çalışanlarımızı<br />

geliştirmeye büyük önem veriyoruz.<br />

İleri görüşlü ve özverili bir ekiple, fark<br />

yaratacak, yenilikçi projeler peşinde<br />

koşuyoruz. Bu bakımdan hepimiz,<br />

büyük idealler ve tecrübeyle kurgulanmış<br />

bir sistemin parçalarıyız ve bu sistem<br />

sayesinde bugün, ülkemize hizmet eden<br />

önemli bir marka olmanın haklı gururunu<br />

yaşıyoruz.<br />

Cemal Akmercan<br />

Akmercan Şirketler Grubu<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Akmercan’dan eğitime %100 destek<br />

Kuruluşumuzdan bu yana, toplumsal<br />

hayata da katkı sağlamanın gerekliliğine<br />

inanarak hareket ettik. Bu bağlamda,<br />

pek çok başlıkta sosyal sorumluluk<br />

projeleri gerçekleştirdik. Bu projelerden<br />

sonuncusu, Edirne Akmercan Anadolu<br />

İmam-Hatip Lisesi oldu. 2015-2016<br />

eğitim-öğretim yılında, 32 derslik ile,<br />

960 öğrenciye hizmet vermeye başlayan<br />

okulumuzun açılışını 9 Ekim 2015<br />

tarihinde gerçekleştirdik. Açılışımıza<br />

katılıp bizi onurlandıran ve destekleyen<br />

Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet<br />

MÜEZZİNOĞLU, Milli Eğitim Bakanımız<br />

Prof. Dr. Nabi AVCI ve Gümrük ve<br />

Ticaret Bakanımız Sayın Cenap AŞÇI’ya<br />

bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyorum.<br />

Kış ve doğal gaz<br />

Son günlerde gündemimizi meşgul eden<br />

en önemli konulardan biri doğal gaz<br />

oldu. Özellikle kış aylarındaki en temel<br />

ihtiyaçlarımızdan olan ısınmayı, doğal gaz<br />

sayesinde sağlıyoruz. Artık hayatımızın<br />

bir parçası olan bu enerji kaynağını<br />

daha yakından tanımanız için, pek çok<br />

konunun yanı sıra doğal gaza, dergimizde<br />

büyük bir yer ayırdık. Keyifle okumanızı<br />

diliyorum.<br />

Saygılarımla...<br />

Aktüel Kış 2016 1


içindekiler<br />

42<br />

Kapak<br />

Doğanın uykusu: Kış<br />

Kışı kış yapan lezzetler...<br />

4<br />

Akmercan<br />

Akmercan'dan,eğitime<br />

sürekli ve %100<br />

destek<br />

8<br />

Akmercan<br />

Akmercan "3. Anadolu<br />

Enerji Sempozyumu"nun<br />

ana sponsoru oldu<br />

10<br />

Röportaj<br />

Akmercan Şirketler Grubu<br />

İcra Kurulu Başkanı<br />

Gazi Akmercan<br />

14<br />

Röportaj<br />

Esenler<br />

Belediye Başkanı<br />

Mehmet Tevfik Göksu<br />

20<br />

Röportaj<br />

Akmercan Enerji<br />

Genel Müdürü<br />

Yunus Kesgin<br />

28<br />

Doğal Gaz<br />

Çevreci ve ekonomik<br />

enerji kaynağı<br />

Doğal gaz<br />

50<br />

Kültür<br />

Padişahların<br />

alameti<br />

Tuğra<br />

2<br />

Aktüel Kış 2016


içindekiler<br />

içindekiler<br />

Kültür<br />

54 60<br />

Duygu ve<br />

düşüncelerin mührü<br />

Hat Sanatı<br />

Yaşam<br />

Anadolu'nun<br />

güzide bir köşesi<br />

Tohma Boyu<br />

Akmercan Aktüel<br />

Kış 2016 Sayı: 2<br />

Akmercan Şirketler Grubu<br />

Adına İmtiyaz Sahibi<br />

Cemal Akmercan<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Nuray Erdoğan<br />

nuray@kaizenmedya.com<br />

Yazı İşleri Müdürü<br />

Hünkar Görel<br />

Grafik Tasarım<br />

Ezgi Oruç<br />

Reklam Tasarım<br />

Rukiye Dündaroğlu<br />

Güldane Aday<br />

info@kaizenmedya.com<br />

Yayına Hazırlık<br />

64<br />

Gezi<br />

Mezopotamya'nın<br />

mistik kenti<br />

Adıyaman<br />

72<br />

Spor<br />

Kış uykusu değil...<br />

Kış sporu<br />

zamanı...<br />

Kaizen Medya<br />

Mustafa Kemal Mahallesi,<br />

2139. Sokak, Ekim Plaza,<br />

No: 2/8, Çankaya/Ankara<br />

(0312) 219 5003<br />

www.kaizenmedya.com.tr<br />

Renkayrım/Baskı ve Cilt<br />

Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.<br />

Kazım Karabekir Caddesi,<br />

Sütçüoğlu İş Hanı, No:37/4<br />

Ulus/Ankara<br />

www.arkadasbasim.com.tr<br />

Basım Tarihi: 1 Şubat 2016<br />

Yayın Türü: Yerel Süreli<br />

78<br />

Sağlık<br />

Bağışıklık<br />

kazanmanın<br />

tam zamanı<br />

82<br />

Gezi<br />

Küllerinden doğan<br />

Balkan ülkesi<br />

Bosna-Hersek<br />

Yönetim Yeri<br />

Akmercan Şirketler Grubu<br />

Birlik Mahallesi 796. Sokak<br />

No:34 Esenler - İSTANBUL<br />

www.<strong>akmercan</strong>.com.tr<br />

Aktüel Kış 2016 3


Akmercan<br />

Akmercan’dan eğitime<br />

sürekli ve %100 destek<br />

Kuruluşundan bu yana ekonomik kalkınmanın yanı sıra, toplumsal hayatın gelişiminde de öncü<br />

rol oynayan Akmercan Şirketler Grubu, başta eğitim ve sağlık olmak üzere, toplumsal fayda<br />

sağlayacak kurumsal sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Akmercan’ın<br />

bu kapsamdaki son projesi, açılışı 9 Ekim 2015’te, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU,<br />

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi AVCI ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Cenap AŞÇI’nın<br />

katılımıyla gerçekleştirilen Edirne Akmercan Anadolu İmam-Hatip Lisesi oldu.<br />

Yaşadığımız toplumda sürdürülebilir<br />

kalkınma hedeflerine ulaşmak<br />

için Akmercan da üzerine düşen<br />

sorumluluğu alarak pek çok sosyal<br />

sorumluluk projesine imza atıyor.<br />

Ticari yatırımlarının yanı sıra<br />

gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk<br />

projeleriyle de insani ve toplumsal<br />

kalkınmayı destekleyen Akmercan,<br />

şimdiye kadar Türkiye genelindeki amatör<br />

spor kulüplerine verdiği destekler, vakıf<br />

ve derneklere yaptığı bağışlar, Emniyet<br />

Teşkilatına hibe ettiği araçlar ve ihtiyaç<br />

sahibi yüzlerce öğrenciye verdiği eğitim<br />

burslarıyla, sosyal sorumluluk anlayışını<br />

pekiştiriyor. Akmercan’ın en önemli sosyal<br />

sorumluluk projeleri, sağlık hizmetleri ve<br />

özellikle eğitim alanlarında yoğunlaşıyor.<br />

4<br />

Aktüel Kış 2016


Akmercan<br />

İstanbul Gaziosmanpaşa’da bulunan<br />

Akmercan Aile Sağlığı Merkezi bu<br />

projelerden ilki. Malatya Akmercan<br />

Anadolu Lisesi, 2011 yılındaki Van<br />

Depremi sonrası yapılan Erciş Hocaali<br />

Akmercan İlkokulu ve 9 Ekim’de resmi<br />

açılışı yapılan Edirne Akmercan Anadolu<br />

İmam-Hatip Lisesi, Akmercan’ın<br />

memleketimizin hizmetine sunduğu sosyal<br />

yatırımları arasında yer alıyor.<br />

EDİRNE AKMERCAN<br />

ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ’NE<br />

GÖRKEMLİ AÇILIŞ<br />

2014 yılı Nisan ayında temeli atılan Edirne<br />

Akmercan Anadolu İmam-Hatip Lisesi,<br />

Akmercan Şirketler Grubu’nun yüz akı.<br />

2015 yılı Eylül ayında tamamlanan okul,<br />

2015-2016 eğitim-öğretim yılında, 32<br />

derslik ile, 960 öğrenciye hizmet vermeye<br />

başladı.<br />

Akmercan Şirketler Grubu'nun yaptırdığı<br />

Akmercan Anadolu İmam Hatip Lisesi<br />

açılışı öncesi açılışa katılan Bakanlar<br />

mehteran gösterisiyle karşılandı. ETSO<br />

Ortaokulu halkoyunları ekibinin<br />

gösterisinden sonra saygı duruşunda<br />

bulunuldu ve İstiklal Marşı söylendi. 2014<br />

yılı Dünya Kuran-ı Kerim Okuma birincisi<br />

Selimiye Camisi Hatibi Alpcan Çelik<br />

Kuran-ı Kerim okudu.<br />

Sağlık Bakanı Dr. Mehmet<br />

MÜEZZİNOĞLU, Milli Eğitim Bakanı<br />

2014 yılı Nisan<br />

ayında temeli atılan<br />

Edirne Akmercan<br />

Anadolu İmam-Hatip<br />

Lisesi, Akmercan<br />

Şirketler Grubu’nun<br />

yüz akı. 2015<br />

yılı Eylül ayında<br />

tamamlanan okul,<br />

2015-2016 eğitimöğretim<br />

yılında,<br />

32 derslik ile, 960<br />

öğrenciye hizmet<br />

vermeye başladı.<br />

Aktüel Kış 2016 5


Akmercan<br />

Prof. Dr. Nabi AVCI ve Gümrük ve Ticaret<br />

Bakanı Cenap AŞÇI’nın katılımlarıyla<br />

yapılan resmi açılışta, Akmercan Şirketler<br />

Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemal<br />

Akmercan bir konuşma yaptı. Akmercan<br />

konuşmasına “’Eğitime yapılan yatırım,<br />

ülkemizin geleceğine yapılan yatırımdır”<br />

diyerek başladı ve şöyle devam etti: “17<br />

milyon gibi Avrupa’nın pek çok ülkesinin<br />

nüfusundan fazla öğrencisi bulunan<br />

ülkemizin eğitim ve öğretimle ilgili<br />

problemlerinin çözümünü sadece devlete<br />

bırakmanın doğru olmadığına inandık.<br />

Bu amaçla ülkemizin çeşitli şehirlerinde<br />

inşa ettiğimiz eğitim kurumlarından bir<br />

tanesini de anadolu imam hatip lisesi<br />

olarak Edirne’ye inşa etmeye karar verdik.<br />

Bu kararı vermemizde iki şey etkili oldu;<br />

birincisi Sayın Cumhurbaşkanımızın<br />

mensubu olmaktan gurur duyduğunu<br />

her vesile ile dile getirdiği milli ve manevi<br />

değerlerine bağlı nesiller yetiştirilmesinde<br />

imam hatip liselerinin önemi, diğeri<br />

ise Sayın Sağlık Bakanımız Mehmet<br />

Müezzinoğlu’nun okulun Balkanlara<br />

yönelik hizmet vereceği ve bölge için<br />

çok önemli olduğunu vurgulanmasıdır.<br />

Böyle hayırlı ve çok önemli bir yerde bu<br />

okulun yapılmasında bizi teşvik ettikleri<br />

için kendilerine saygı ve şükranlarımızı<br />

sunuyoruz.”<br />

Konuşmasında gençlere de seslenen<br />

Cemal Akmercan, eğitim düzeyi yüksek<br />

olup geri kalmış bir toplum olmadığı gibi<br />

eğitim düzeyi düşük olup sanayileşmiş bir<br />

toplum da olmayacağının altını çizdi ve<br />

ekledi: “Bilginin efendisi olmak istiyorsak,<br />

çalışmanın ve hatta çok çalışmanın uşağı<br />

olmak zorundayız.”<br />

Tören sırasında ayrıca, Sağlık Bakanlığı<br />

ile Milli Eğitim Bakanlığı online veri<br />

paylaşımına ilişkin usul ve esasları<br />

belirleyen protokol, Sağlık Bakanı Dr.<br />

Müezzinoğlu ile Milli Eğitim Bakanı Prof.<br />

Dr. Avcı tarafından imzalandı. Bu arada<br />

bakanlar ve protokolün diğer isimleri, bir<br />

sınıfta sıralara oturup öğrencilik yıllarına<br />

geri döndü.<br />

6<br />

Aktüel Kış 2016


Akmercan<br />

Akmercan<br />

“3. Anadolu Enerji Sempozyumu”nun<br />

ana sponsoru oldu<br />

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü tarafından Akmercan’ın<br />

ana sponsorluğunda düzenlenen “3. Anadolu Enerji Sempozyumu”, 1-3 Ekim 2015 tarihleri<br />

arasında, Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sempozyuma, çok sayıda üniversiteden<br />

200’e yakın bilim adamı katıldı.<br />

1-3 Ekim 2015 tarihleri arasında,<br />

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi<br />

(MSKÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü<br />

tarafından 3.’sü düzenlenen Anadolu<br />

Enerji Sempozyumu’nun ana sponsoru,<br />

Akmercan oldu. Akmercan’ın hem ana<br />

sponsorluk hem de sunumlarla desteklediği<br />

sempozyuma, çok sayıda üniversiteden<br />

200’e yakın bilim adamı katıldı.<br />

Toplantının açılışında konuşan MSKÜ<br />

Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar,<br />

Türkiye'de enerji tüketiminde büyük artış<br />

yaşandığını belirtti. Dünyada ve Türkiye'de<br />

enerjiye olan gereksinime dikkati çeken<br />

Harmandar, enerjinin daha güzel bir hayat<br />

ve refah seviyesi yüksek bir toplum için<br />

olmazsa olmazlardan olduğunu dile getirdi.<br />

MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Mansur<br />

8<br />

Aktüel Kış 2016


Akmercan<br />

Akmercan’ın ana sponsorluğunda<br />

gerçekleştirilen 3. Anadolu Enerji<br />

Sempozyumu’nun konuları şöyleydi:<br />

• Akışkanlar Mekaniği<br />

• Enerji Politikaları<br />

• Isı ve Kütle Geçişi<br />

• Yeni ve Temiz Enerji Teknolojileri<br />

• Yakıtlar ve Yanma<br />

• Enerji Sistemleri<br />

• İklimlendirme Sistemleri<br />

Akmercan’ın<br />

hem ana<br />

sponsorluk hem<br />

de sunumlarla<br />

desteklediği<br />

sempozyuma,<br />

çok sayıda<br />

üniversiteden<br />

200’e yakın bilim<br />

adamı katıldı.<br />

• Soğutma Teknolojisi<br />

• Termodinamik<br />

• Enerji Verimliliği, Tasarrufu ve Yönetimi<br />

• Termal Yalıtım<br />

• Çevre Kirliliği ve Küresel Isınma<br />

MSKÜ Rektörü<br />

Prof. Dr. Mansur Harmandar,<br />

Akmercan'ın standını<br />

ziyaret etti.<br />

Harmandar’ın açılış konuşmasının<br />

ardından, Akmercan Enerji Genel Müdürü<br />

Yunus Kesgin Muğla ili doğalgaz dağıtım<br />

şirketi yetkilisi olarak katılımcılara seslendi.<br />

Konuşmasında, doğalgaz dağıtım faaliyeti<br />

ile birlikte yenilenebilir enerji kaynakları<br />

alanında da faaliyet göstermekte olan<br />

Akmercan Enerji grubunun yetkilisi olarak,<br />

enerji konusundaki bilgi ve deneyimini<br />

katılımcılara aktardı.<br />

Akmercan yetkilileri, sempozyum akış<br />

programı çerçevesinde yapmış oldukları<br />

sunumlarla, Muğla ilinde gerçekleştirilen<br />

yatırımlar ve hedefler, Muğla ilinin hava<br />

kalitesi, doğalgazın diğer fosil yakıtlar ile<br />

farkı, avantajları, doğalgaz kullanımı ve<br />

Muğla’ya yapacağı katkılar hakkında da<br />

katılımcıları ve bölge halkını bilgilendirdi.<br />

Aktüel Kış 2016 9


öportaj<br />

Akmercan Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Gazi Akmercan:<br />

“Hedefimiz, hızlı büyüme<br />

değil, istikrarlı büyüme”<br />

1992 yılında kurulan ve 24 yıldır yaptığı yatırımlarla ülkemizin önemli ve başarılı<br />

şirketlerinden biri haline gelen Akmercan Şirketler Grubu’nun İcra Kurulu Başkanı<br />

Sayın Gazi Akmercan ile bir röportaj gerçekleştirdik. 40 yıla yakın süredir ticaret<br />

hayatının içinde olan Gazi Akmercan’dan, hem Akmercan’ın hikayesini dinledik<br />

hem de iş hayatında başarılı olmanın sırlarını öğrendik.<br />

Öncelikle okuyucularımıza kendinizden bahsedebilir misiniz?<br />

Malatya’nın Akçadağ ilçesinde doğdum. İlköğrenimimi Malatya’da<br />

tamamladıktan sonra şehrimizde imkânların kısıtlı olması sebebiyle<br />

İstanbul’a yerleştik. 1973’ten beri de İstanbul’da, ticaret hayatının<br />

içindeyim. Katı atık, çevre temizliği, araç kiralama ve enerji sektörü gibi<br />

birçok alanda, yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteren Akmercan<br />

Şirketler Grubu’nun İcra Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum.<br />

Çeşitli sosyal yardımlaşma ve sivil toplum kuruluşlarında üyeliklerim<br />

devam ediyor. Evli ve 4 çocuk babasıyım.<br />

Akmercan Şirketler Grubu, her yıl ciddi büyüme rakamlarına<br />

imza atıyor. Bunun sırrı nedir?<br />

Rotayı doğru belirlemek, hedefleri doğru koymak, projelerin<br />

ve çalışmaların gidişatını yakından izlemek, bu işin en önemli<br />

kısmı aslında. Şirket olarak, gerçekleştirdiğimiz projelerde<br />

karşımıza çıkabilecek zorluklara ve sektördeki<br />

değişimlere uyum sağlayabilecek altyapıyı<br />

oluşturduk. Böylece mevcut dengeyi bozmadan<br />

ekonomik büyümeyi sürekli kılacak faaliyetlere<br />

yöneldik. Ekibimizi ve şirket kültürünü her zaman<br />

10<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

destekledik. Kaynak kullanımında da<br />

doğru önceliklendirme yaparak hızlı<br />

büyüme rakamlarına ulaştık.<br />

Emin adımlarla büyümenizi sağlayan iş<br />

modelinizden bahsedebilir misiniz?<br />

Şirketimizin temelleri 1992 yılında,<br />

personel taşımacılığı alanında<br />

başlattığımız hizmetlerle atıldı. O<br />

tarihten bu güne ana faaliyet alanı<br />

haline gelen katı atık ve çevre temizliği<br />

projeleri, araç kiralama faaliyetleri ve<br />

2006 yılında enerji alanında yaptığımız<br />

ilk yatırımla birlikte sürekli büyüyen<br />

ve gelişen, kurumsal bir yapıya doğru<br />

ilerledik. Aynı zamanda, özellikle<br />

çevre temizliği, araç kiralama ve enerji<br />

sektöründe Türkiye’nin birbirinden farklı<br />

bölgelerinde sürdürdüğümüz faaliyetlerin<br />

kalıcı ve tatmin edici olması amacıyla<br />

şirketimiz personelinin iş akışının<br />

sürekli ve doğru biçimde yönetilmesi<br />

adına çeşitli on-line programlardan<br />

yararlanıyoruz. Bölge müdürlüklerinde<br />

ve şantiyelerimizde kurduğumuz yeni<br />

sistemlerle de projelerimize ait verilerin<br />

doğru işlenmesini sağlıyoruz. Dünya<br />

çapında değişen yönetim anlayışlarına<br />

odaklanarak çok hızlı büyüyen ekonomik<br />

düzen içerisindeki dinamiklerden<br />

faydalanmaya çalışıyoruz.<br />

Ülkemiz 2023 yılına çok büyük hedeflerle<br />

ilerliyor. Akmercan Şirketler Grubu’nun<br />

2023 hedefleri nelerdir?<br />

Benim çok manidar bulduğum bir<br />

atasözü şöyle der: “Rotası olmayan<br />

gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.”<br />

Biz 24 yıl önce, bu atasözünün verdiği<br />

ilhamla yola çıktık, hedeflerimizi de yıllık,<br />

orta vadeli ve uzun vadeli olarak üçe<br />

ayırdık. Hedefimiz, hızlı büyüme değil,<br />

istikrarlı büyüme oldu. Özellikle enerji<br />

kaynaklarına duyulan ihtiyacın her geçen<br />

gün arttığı bir ortamda, yenilenebilir<br />

ve sürdürülebilir enerji yatırımlarına<br />

yönelmenin ve bu yönde uzun vadeli<br />

hedefler belirlemenin son derece önemli<br />

olduğunun bilincindeyiz. Bu fikirden<br />

hareketle, enerji alanında, 2006 yılından<br />

bu yana sürdürdüğümüz faaliyetler<br />

kapsamında 7 ayrı bölgede doğalgaz<br />

dağıtım hizmeti veriyoruz. Aynı zamanda<br />

Türkiye’de büyük bir potansiyele sahip<br />

olan rüzgâr ve güneş enerjisine yöneldik.<br />

Muğla, Yatağan, Darende, Adıyaman<br />

ve Gölbaşı güneş ölçüm istasyonlarını<br />

kurduk. Çanakkale’de kurulu ve gücü<br />

17,5 MW olan Geyikli RES, Samsun’da<br />

kurulu ve gücü 17,5 MW olan Eyne RES,<br />

Sinop’ta kurulu ve gücü 17,5 MW olan<br />

Koçcugaz RES ve Malatya Darende’de<br />

kurulu ve gücü 21 MW olan Darende RES<br />

ile EPDK’ya lisans ihalesi başvurusunda<br />

bulunduk.<br />

2023 yılı hedeflerimiz arasında da faaliyet<br />

gösterdiğimiz sektörlerde, yurt içinde ve<br />

yurt dışındaki projelerimizi çeşitlendirmek<br />

ve daha geniş kitlelere hizmet vermek var.<br />

Bu doğrultuda, güneş enerjisi ile elektrik<br />

üretiminde gerek lisanslı gerekse lisanssız<br />

proje çalışmalarına ağırlık vermeye devam<br />

edeceğiz.<br />

Akmercan Şirketler Grubu’nun<br />

kuruluşundan bu yana büyümesinde ve<br />

gelişmesinde en önemli kilometre taşları<br />

neler oldu?<br />

Akmercan Şirketler Grubu’nun<br />

kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği<br />

faaliyetlere baktığımızda, sektöre girişi<br />

personel taşımacılığı hizmetiyle oldu.<br />

"2023 yılı<br />

hedeflerimiz<br />

arasında da faaliyet<br />

gösterdiğimiz<br />

sektörlerde,<br />

yurt içinde ve<br />

yurt dışındaki<br />

projelerimizi<br />

çeşitlendirmek ve<br />

daha geniş kitlelere<br />

hizmet vermek<br />

var."<br />

Aktüel Kış 2016 11


öportaj<br />

"Gençlere,<br />

ülkemizdeki ve<br />

küresel çaptaki<br />

gelişmeleri ve<br />

yenilikleri takip<br />

etmelerini ve bu<br />

yeniliklere uyum<br />

sağlamalarını, her<br />

gün kendilerine<br />

yeni ve gerçekçi<br />

hedefler belirleyerek<br />

bu hedefler<br />

doğrultusunda<br />

engellere rağmen<br />

kendilerine<br />

olan inançlarını<br />

yitirmemelerini<br />

öneriyorum."<br />

Ardından 1990’larda başlayan<br />

özelleştirme sürecinin bir parçası olarak<br />

kamu hizmetlerinin bir kısmının özel<br />

sektöre devredilmesi sonucunda, şirketin<br />

büyümesinde bir kilometre taşı olarak<br />

kabul ettiğimiz katı atık ve çevre temizliği<br />

sektöründe başarılı hizmetler vermeye<br />

başladık.<br />

2007 yılında ilk yurt dışı çevre temizliği<br />

projemiz olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde<br />

çöp toplama, haşere ile mücadele, otoyol<br />

ve sahil temizliği işlerini ve Irak’ta çevre<br />

temizliği faaliyetlerini yürüttük.<br />

Bu çalışmalarla birlikte enerji<br />

şirketlerimizin kuruluşu ve toplam 8 il<br />

45 ilçede hizmet vermeye başlaması,<br />

şirketimizin istikrarlı büyümesinde<br />

kilometre taşları olarak değerlendirilebilir.<br />

Kuruluşunuzun özellikle eğitim<br />

konusundaki sosyal sorumluluk<br />

projelerine önem verdiğini biliyoruz.<br />

Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi<br />

planladığınız sosyal sorumluluk projelerini<br />

sizden dinleyebilir miyiz?<br />

Biz ticari yatırımlarımızın yanı sıra sosyal<br />

sorumluluk projeleriyle de toplumsal<br />

kalkınmayı destekleyen konumda olmaya<br />

azami önem gösterdik. Türkiye genelinde<br />

amatör spor kulüplerine verdiğimiz<br />

desteklerin yanı sıra ihtiyaç sahibi<br />

öğrencilere sağladığımız eğitim bursları,<br />

sağlık hizmetleri alanında yürüttüğümüz<br />

sosyal sorumluluk projeleri bulunuyor.<br />

2010 yılında Malatya’da inşa ettiğimiz<br />

Akmercan Anadolu Lisesi ve Van<br />

depreminin yaralarını bir nebze olsun<br />

sarabilmek amacıyla 2012 yılında Van’ın<br />

Erciş ilçesinde yaptırdığımız Hocaali<br />

Akmercan İlkokulu’na ek olarak Edirne’de<br />

2015 yılında yapımını tamamladığımız<br />

Akmercan Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni<br />

kısa bir süre önce faaliyete geçirdik.<br />

Önümüzdeki dönemde ise, Ağabeyim<br />

Cemal Akmercan’ın vakıf üniversitesi<br />

kurma ile ilgili birtakım projeleri<br />

var. Gücümüz yettiği ölçüde sosyal<br />

sorumluluk projelerini ve eğitime destek<br />

faaliyetlerini sürdürmeye çalışacağız.<br />

Gençlere, tecrübeli bir ağabeyleri olarak<br />

neler tavsiye edersiniz?<br />

Ticaretin sırrı, çok çalışmaktır. Ben 35<br />

yıldır, günde yaklaşık 20 saat çalışıyorum<br />

ve başarının bir tesadüf olmadığına<br />

inanıyorum. Gençlere, ülkemizdeki ve<br />

küresel çaptaki gelişmeleri ve yenilikleri<br />

takip etmelerini ve bu yeniliklere uyum<br />

sağlamalarını, her gün kendilerine<br />

yeni ve gerçekçi hedefler belirleyerek<br />

bu hedefler doğrultusunda engellere<br />

rağmen kendilerine olan inançlarını<br />

yitirmemelerini öneriyorum. Başarı, hiçbir<br />

zaman tesadüf değildir. İş hayatında<br />

veya eğitimde başarı için çok çalışmak<br />

gerekir. Mutlaka emek gerekir, azim<br />

gerekir. Ancak şunu hatırlatmakta<br />

fayda var: Gençler, pozitif bilimler<br />

açısından donanımlı olmalarının yanı<br />

sıra dünyanın artık küresel bir köy haline<br />

geldiği teknoloji çağında, milli ve manevi<br />

değerlerine de bağlı olmalı, yurttaşlık<br />

ve insanlık bilincini erken yaşlarda<br />

kazanmalı. Gençlere tavsiyem budur.<br />

Akmercan Aktüel ile ilgili neler söylersiniz?<br />

Akmercan Aktüel’in hazırlanmasında<br />

emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.<br />

Keyifle okunan bir dergi olması dileğiyle,<br />

başarılar dilerim.<br />

12<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

Esenler Belediye Başkanı<br />

Mehmet Tevfik Göksu:<br />

"Çocuklarımıza tabut<br />

değil, konut bırakmak<br />

için çalışıyoruz"<br />

Esenler’de hayata geçirdiği yüzlerce marka projeyle dikkat çeken Esenler<br />

Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, bu sayımızın konuğu oldu. Başkan<br />

Göksu, Esenler’de gerçekleştirdikleri projeleri fiziki ve sosyal-kültürel olmak üzere<br />

2 ana başlıkta değerlendiriyor ve insanların sosyal olarak kendilerini o bölgeye ait<br />

hissetmelerinin ardından kültürel dönüşüme ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. Başkan<br />

Göksu ayrıca, Son 6 yılda, 25 binden fazla konutun yenilenmesini veya yenilenme<br />

sürecine girmesini sağlayarak 150 bin kişiyi deprem riskinden uzak, güvenli ve<br />

sağlıklı konutlara kavuşturduklarını belirtiyor.<br />

Bize kendinizi tanıtır mısınız?<br />

1966 yılında Adıyaman’ın Gölbaşı<br />

ilçesinde dünyaya geldim. İlköğrenimimi<br />

Gölbaşı'nda, ortaöğrenimimi ise 1980-<br />

1985 yılları arasında, İstanbul’da,<br />

Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesi'nde<br />

tamamladım. Yıldız Teknik Üniversitesi<br />

Harita Mühendisliği Bölümü'nden,<br />

1990 yılında mezun oldum. 1991-1994<br />

yılları arasında İstanbul Üniversitesi<br />

İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve<br />

Endüstriyel İlişkiler Bölümü'nde yüksek<br />

lisansımı tamamladım. Daha sonra<br />

akademik çalışmalarımı sosyoloji alanında<br />

yoğunlaştırdım ve Sakarya Üniversitesi<br />

Sosyoloji Bölümü'nde başladığım doktora<br />

çalışmalarımı Siyaset Sosyolojisi üzerine<br />

devam ettirdim.<br />

14<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

Her zaman aktif siyasetin içerisinde<br />

bulundum. Refah ve Fazilet Partilerinde<br />

İstanbul İl Başkan Yardımcılığı yaptım.<br />

Siyasi çalışmalarımın yanı sıra, sivil<br />

toplum kuruluşlarıyla da yakın temasım<br />

hep devam etti. Milli Gençlik Vakfı<br />

İstanbul İl Kuruculuğu ve Marmara Bölge<br />

Başkanlığı yaptım.<br />

Araştırmacılar Derneği, Teknik Elemanlar<br />

Derneği, Adıyamanlılar Vakfı gibi çeşitli<br />

sivil toplum kuruluşlarındaki üyeliklerim<br />

devam ediyor. Ayrıca Türkiye'nin önde<br />

gelen araştırma şirketlerinden birinde<br />

çalışmalarda bulundum. 2009’dan bu<br />

yana Esenler Belediye Başkanlığı görevim<br />

devam ediyor. Arapça ve İngilizce<br />

biliyorum; evli ve 4 çocuk babasıyım.<br />

Esenler Belediyesi, “Marka Projeler”iyle<br />

dikkat çekiyor. Bize bu projelerden<br />

kısaca bahsedebilir misiniz? Önümüzdeki<br />

dönemde hangi projeleri hizmete<br />

sunacaksınız?<br />

Biz Esenler’de fiziki ve sosyal-kültürel<br />

projeler olmak üzere 2 ana başlıkta<br />

projeler üretiyoruz. Bu iki ana başlıkta<br />

yürüttüğümüz projelerin sayısı, 500’ü<br />

bulmuş durumda. Fiziki projelerimizin<br />

tamamı, Esenler halkının gözünün önünde<br />

cereyan ediyor. Yeni parklardan meydan<br />

düzenlemelerine, elektrik tellerinin yer<br />

altına alınmasından altyapı çalışmalarına<br />

kadar bir dizi fiziki proje yürütülüyor.<br />

Kentsel dönüşümde Esenler marka olmuş<br />

durumda. İlçenin 6 noktasında teslim<br />

ettiğimiz dairelerin yanı sıra devam eden<br />

kentsel dönüşüm çalışmalarımız başarı ile<br />

devam ediyor. Şu an en yeni devam eden<br />

projemizle Esenler’in algısında zaman<br />

zaman olumsuzluklara sebep olan, eski<br />

Karabayır, artık tarih oluyor. Esenler<br />

Belediyesi’nin çalışmaları ve Milli Eğitim<br />

Bakanlığı’nın kamulaştırma kararı ile 91<br />

bina ve 302 bağımsız bölüm yıkılarak<br />

Tuna Eğitim Vadisi Projesi yapılıyor.<br />

Yine Başbakanımız Sayın Ahmet<br />

Davutoğlu'nun Esenler'de açıkladığı<br />

Aktüel Kış 2016 15


öportaj<br />

Mehmet Tevfik Göksu,<br />

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip<br />

Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı<br />

Külliyesi'nde İstanbul Dostluk<br />

Derneği üyelerine verdiği yemeğe<br />

katıldı.<br />

"EDİM’den ESKAM’a,<br />

ESEV’den %100<br />

Hayat’a, Çocuk<br />

Sokağı’ndan Hayat<br />

Butonu’na, ESTİM’den<br />

Dijital Kütüphane’ye<br />

kadar onlarca sosyal<br />

projeyi hayata<br />

geçirdik."<br />

"İnsan Yüzlü Şehir ve Şehir Parkı" projesi<br />

kapsamında 8,7 milyon metrekarelik,<br />

Milli Savunma Bakanlığı’na tahsisli<br />

hazine arazisi "Huzur ve Umut Şehri"<br />

Esenler'e devredildi. Bu tarihi projeyle<br />

Türkiye'nin ilk planlı şehri kurulacak.<br />

Mülkiyet ve imar sorunlarına kalıcı çözüm<br />

getirecek bu projeyle, ilçe genelinde 90<br />

bin konut yenilenecek. Kentsel dönüşüm<br />

kapsamında yalnızca Türkiye'nin değil,<br />

dünyanın en büyük parklarından biri<br />

yapılacak. Esenler'de yapılacak 2,5 milyon<br />

metrekare alana sahip şehir parkı, kentsel<br />

dönüşüm alanında üretilen dünyanın<br />

birinci, büyüklük bakımından dünyanın<br />

üçüncü büyük yeşil alanı olacak.<br />

Fiziki projelerin yanı sıra sosyal<br />

projeleriyle de Esenler ‘Marka<br />

Projeler’le anılan bir ilçe olarak ün yaptı.<br />

Standartlarımızı ve iddiamızı yüksek<br />

tutuyoruz. Esenlerliler bize güveniyor<br />

ve destek veriyor, biz ürettiklerimizin<br />

insanımıza ulaştığına inanıyoruz.<br />

Belediyemizin yürüttüğü birçok sosyal<br />

ve kültürel proje, diğer bazı belediyeler<br />

ve kamu kurumları tarafından da örnek<br />

alınıyor. EDİM’den ESKAM’a, ESEV’den<br />

%100 Hayat’a, Çocuk Sokağı’ndan<br />

Hayat Butonu’na, ESTİM’den Dijital<br />

Kütüphane’ye kadar onlarca sosyal<br />

projeyi hayata geçirdik. Bu projelerimiz,<br />

üniversitelerde tez konusu oluyor.<br />

İnsanların sosyal olarak kendilerini o<br />

bölgeye ait hissetmelerinin ardından<br />

kültürel dönüşüme ihtiyaç var.<br />

Siz insanlara şehirli olma kültürü<br />

veremezseniz, en güzel parkları, en<br />

güzel sosyal donatıları da yapsanız bir<br />

anlam ifade etmez. Parka koyduğunuz<br />

bir çocuk oyun grubu, diktiğiniz bir<br />

ağaç, astığınız bir tabela bir gecede yok<br />

olabilir. Eğer insanlara, bir parktaki<br />

malzemenin parasının kendi ceplerinden<br />

çıktığı fikrini yerleştirebilir, parkların,<br />

sokakların, caddelerin de onların evleri<br />

gibi korunması gerektiği şuurunu<br />

verebilirseniz, işte ondan sonra fiziksel<br />

dönüşüme geçebilirsiniz. Zaten diğer<br />

ikisini başardıktan sonra fiziksel dönüşüm<br />

kendiliğinden gelecektir.<br />

“Esenler Sizin, Eserler Sizin” sloganıyla<br />

duyurduğunuz ve Esenler’e kazandırdığınız<br />

yapılar hakkında kısaca bilgi verebilir<br />

misiniz? Önümüzdeki dönemde de bu<br />

çalışmalar devam edecek mi?<br />

Esenler’in geleceğini şekillendirmek<br />

için, çok şükür, önemli mesafe kat<br />

ettik. Halkımızın yaşadığı ilçede hizmet<br />

alabilmesi için tüm kamu kurumlarını<br />

Esenler’e getirdik. Esenler'de bundan<br />

5 yıl önce vatandaş bizden 5 şey<br />

istiyordu. Hastane, hükümet konağı,<br />

itfaiye, belediye binası ve askerlik<br />

şubesinin yokluğu büyük bir sorundu.<br />

Vatandaşımızın 5 isteğini yerine<br />

getirdiğimiz gibi, toplamda 500 proje<br />

gerçekleştirdik. Şöyle ki; devletimizin<br />

bütün imkânlarını seferber ederek,<br />

Esenler’e bölgemizin en büyük ve<br />

en modern hükümet konağını inşa<br />

ettik. Daha önce kiracı olarak hizmet<br />

16<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

verdiğimiz binanın yerine, Esenler’e yeni<br />

bir belediye hizmet binası kazandırdık.<br />

Havaalanı Mahallemizde bulunan<br />

eski gömlek fabrikası binasını satın<br />

alarak Sağlık Bakanlığımıza devrettik.<br />

İlçemize modern bir "Devlet Hastanesi"<br />

kazandırdık. "Vatan sağ olsun" dedik,<br />

Havaalanı Bölge Parkı'nın yanında<br />

modern bir Askerlik Şubesi yaptık.<br />

2009 yılında, bir tane yoktu! İlçemizde,<br />

biri İstanbul’un en büyük ikinci itfaiye<br />

istasyonu olan, iki istasyonu hizmete<br />

açtık. Tadilat çalışmaları devam eden<br />

yeni binada sadece Esenler halkına<br />

değil çevre ilçelerdeki mükelleflere de<br />

hizmet verilecek. Eski Belediye binamızı<br />

SGK'ya vererek ilçemizdeki SGK binası<br />

eksikliğine de çözüm getirdik. Yine<br />

Üçyüzlü Hizmet Binamız, bundan böyle<br />

Sosyal Hizmetler Binası olarak hizmet<br />

verecek. Esenler ile birlikte çevredeki<br />

ilçelere de hizmet verecek Esenler Vergi<br />

Dairesi yakında Giyimkent’te hizmete<br />

girecek. Esenler’de kamu binası eksiğimiz<br />

kalmadı. Çalışmalarımız kuşkusuz ki, tüm<br />

hızıyla devam edecek. Ancak, biz insan<br />

olarak çabuk unutuyoruz. Billboardlarımız<br />

ve LED ekranlarımız başta olmak üzere,<br />

tüm tanıtım mecralarımızda “Esenler de<br />

sizin, eserler de sizin” sloganıyla, 5-6 yıl<br />

önce hiç olmayan bu kamu binalarının<br />

yapıldığını ve sahip çıkılması gerektiğini<br />

vurgulamak istedik.<br />

Esenler’de kentsel dönüşüm faaliyetleri,<br />

son birkaç yıldır büyük bir hızla devam<br />

ediyor ve Esenler bu konuda örnek<br />

çalışmalara imza atıyor. Bu faaliyetlerin<br />

Esenler halkı için önemi nedir?<br />

Biz çocuklarımıza tabut değil, konut<br />

bırakmak için çalışıyoruz. Son 6 yılda, 25<br />

binden fazla konutun yenilenmesini veya<br />

yenilenme sürecine girmesini sağladık.<br />

150 bin kişiyi deprem riskinden uzak,<br />

güvenli ve sağlıklı konutlara kavuşturduk.<br />

Kentsel dönüşüm çalışmalarımız ile<br />

Türkiye’ye örnek olduk. Yani bu anlamda<br />

baktığımızda, bizim için ve Esenlerliler<br />

için kentsel dönüşüm çalışmalarımız bir<br />

hayat kurtarma operasyonu.<br />

Aktüel Kış 2016 17


öportaj<br />

Kentsel dönüşüm çalışmalarımız,<br />

ilçemizin 5 noktasında devam ediyor. İki<br />

projemizin ilk etaplarını tamamlayarak<br />

vatandaşlara teslim ettik. Vatandaşlar<br />

şu anda güvenli konutlarında oturuyor.<br />

Üçüncü projemiz de tamamlanma<br />

aşamasına geldi. 31 Mart 2016 tarihinde<br />

kuraları çekerek vatandaşlara dairelerini<br />

teslim etmeye başlayacağız.<br />

Kentsel dönüşümle bir taraftan güvenli<br />

ve düzenli konutlar üretirken bir taraftan<br />

da şehrin değerini yükseltiyoruz. Göreve<br />

başladığımda Esenler’de inşaat metrekare<br />

birim fiyatı 600-800 TL civarındaydı.<br />

Şimdi ise bu rakam 5 binleri buldu. Bunu<br />

gören vatandaş, dönüşüme büyük destek<br />

veriyor.<br />

Bizim dönüşüm parolamız, vatandaşın<br />

rızası. Bu açıdan baktığımızda vatandaşın<br />

yüzde 88'i kentsel dönüşümü destekliyor.<br />

Daha önce biz vatandaşı ikna etmeye<br />

çalışıyorduk, bugün vatandaş dönüşüm<br />

için belediyeyi ikna etmeye çalışıyor.<br />

Uzun zamandır birlikte çalıştığınız<br />

Akmercan Şirketler Grubu’nun faaliyetleri<br />

hakkında genel görüşlerinizi alabilir miyiz?<br />

Evet, Akmercan Şirketler Grubu uzun<br />

yıllardır paydaşlarımızdan birisi. Bu<br />

birlikteliğin uzun yıllar devam etmesi,<br />

Akmercan Şirketler Grubu’nun işini<br />

iyi yaptığını gösteriyor. Eğer işini iyi<br />

yapmasa, müşteri memnuniyetini<br />

öncelemese, çalışmamız mümkün değil.<br />

Birlikte Esenler halkına en iyi hizmeti<br />

sunmaya çalışıyoruz. Özel teşebbüsün<br />

tüm enstrümanlarını en iyi şekilde<br />

kullanan Akmercan Şirketler Grubu’nun,<br />

aynı titizlikle çalışmalarını sürdürerek<br />

Esenlerimize ve ülkemize daha nice yıllar<br />

hizmet etmesini dilerim.<br />

Akmercan Aktüel Dergisi’nin de hayırlı<br />

ve uzun ömürlü olmasını diliyorum. Bu<br />

dergi, binlerce çalışanı bulunan Akmercan<br />

Şirketler Grubu ile paydaşları ve personeli<br />

arasında sağlıklı iletişim kurulmasına<br />

yardımcı olacaktır. Emeği geçenleri tebrik<br />

eder ve başarılar dilerim.<br />

18<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

Akmercan Enerji Genel Müdürü Yunus Kesgin:<br />

"Şirketlerimiz, çevreci ve<br />

doğa dostu bir kimlikle,<br />

güvenli ve kaliteli hizmet<br />

anlayışını benimsiyor"<br />

Akmercan Şirketler Grubu bünyesinde kurulan ve son dönemde doğal gaz<br />

dağıtım sektöründe adını sıklıkla duyduğumuz Akmercan Enerji, kısa sürede<br />

sektörün önemli oyuncularından biri haline geldi. Akmercan Enerji'nin bu başarısını,<br />

hedeflerini ve doğal gaz özelinde enerji piyasasına ait değerlendirmelerini Genel<br />

Müdür Yunus Kesgin ile konuştuk.<br />

Akmercan Enerji’yi kısaca<br />

tanıyabilir miyiz?<br />

Akmercan Şirketler Topluluğu, Adıyaman<br />

ve 3 ilçesinde (Kahta, Besni, Gölbaşı)<br />

doğal gaz dağıtım faaliyetlerini yapmak<br />

üzere 2007 yılında kurulan Akmercangaz<br />

Doğal Gaz Dağıtım Şirketiyle enerji<br />

sektöründe hizmetlerine başladı.<br />

Doğal gaz dağıtım sektöründe, 2010 ve<br />

2011 yıllarında kurulan 3 yeni dağıtım<br />

şirketiyle birlikte Akmercan Enerji Grubu<br />

oluşturuldu. Bugün itibariyle bünyesinde,<br />

7 doğal gaz dağıtım şirketi, 1 doğal gaz<br />

toptan satış şirketi ve 1 müteahhitlik<br />

hizmetleri veren şirket olmak üzere 9<br />

şirketten oluşan büyük bir grup haline<br />

geldi.<br />

Akmercan Enerji Grubu, %70’i teknik<br />

personel ağırlıklı olmak üzere 500’e<br />

yakın eğitimli ve kaliteli insan kaynağı<br />

ile hizmetlerini, değerli paydaşlarına<br />

sunuyor.<br />

20<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

Doğal gaz dağıtımında hangi bölgelerde<br />

hizmet veriyorsunuz?<br />

EPDK’nın yayımlamış olduğu en son<br />

rapora göre ülkemizde, 69 adet doğal gaz<br />

dağıtım bölgesinin kapsadığı 75 ilde doğal<br />

gaz dağıtım hizmetleri verilmektedir.<br />

Akmercan Enerji Grubumuza bağlı doğal<br />

gaz dağıtım şirketlerimiz ise, 7 adet doğal<br />

gaz dağıtım lisansı ile yaklaşık 2.700.000<br />

nüfusun yaşadığı, 8 farklı il ve 45 ilçede<br />

faaliyet gösteriyor.<br />

Yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz?<br />

Doğal gaz dağıtım sektörü, her yıl şebeke<br />

yatırımlarının yoğun olarak yapıldığı<br />

bir sektör. Dağıtım bölgelerimizde<br />

büyümemiz henüz tamamlanmış değil.<br />

Şebeke yatırımları, yıllık olarak abone<br />

sayılarında artış anlamına geliyor.<br />

Grubumuz doğal gaz alt yapı<br />

yatırımlarına 2008 yılında başladı. Her<br />

yıl ortalama 450-500 kilometre doğal gaz<br />

alt yapı yatırımları gerçekleştiriyoruz.<br />

Yapmış olduğumuz yatırımlarla dağıtım<br />

bölgelerimizde, Anadolu’muzun güzide il<br />

ve ilçelerinde, önemli miktarda ekonomik<br />

büyüklükler oluşmasını ve buna paralel<br />

önemli ölçüde istihdam yaratılmasını<br />

sağlıyoruz. Türkiye’yi bir baştan bir başa<br />

dolaşacak uzunlukta 2.650 kilometre<br />

doğal gaz hattı yaptık. Son beş yılda<br />

70 milyon USD değerinde yatırımlar<br />

tamamlandı. Yatırımlarımızı aynı hızda<br />

devam ettireceğiz. Sorumluluğumuzda<br />

bulunan, büyükşehir statüsündeki Mardin<br />

ve Muğla illerinde yatırımlarımıza henüz<br />

yeni başladık. Özellikle yeni bölgelerde<br />

yatırımlarımızı arttırmak istiyoruz. Tabi<br />

yatırım yapmak, sadece yatırımcının<br />

istemesiyle de olmuyor. Doğal gaz<br />

piyasası kanunu gereği şirketlerimizin<br />

ortağı olan belediyelerin de yapılacak<br />

yatırımların önünü açmaları ve destek<br />

olmaları, bu noktada oldukça büyük<br />

önem arz ediyor. Bizler yatırımcı şirketler<br />

olarak yerel yönetimlerle birlikte bu<br />

yatırımları yapmak ve halkımıza doğal<br />

gaz konforunu yaşatmak istiyoruz.<br />

Vatandaşların taleplerine cevap<br />

verebilmek için yerel yönetimlerin daha<br />

duyarlı davranmalarını bekliyoruz.<br />

Neticede doğal gaz yatırımları bir alt yapı<br />

yatırımıdır ve ilgili şehrin bir alt yapı<br />

varlığıdır.<br />

“Hava kirliliği sorununu doğal gaz ile<br />

çözdük”<br />

Doğal gaz alt yapı yatırımlarının<br />

hızla artması ve tamamlanmasının<br />

yanı sıra doğal gazın kullanımının<br />

yaygınlaşması için uzun yıllar tanıtım<br />

ve eğitim toplantılarıyla halkımıza doğal<br />

gazın faydalarını anlattık. Doğal gazın<br />

yaygınlaşması için yaptığımız büyük<br />

"Türkiye’yi<br />

bir baştan bir<br />

başa dolaşacak<br />

uzunlukta 2.650<br />

kilometre doğal<br />

gaz hattı yaptık.<br />

Son beş yılda<br />

70 milyon USD<br />

değerinde yatırım<br />

tamamlandı."<br />

Aktüel Kış 2016 21


öportaj<br />

"Doğal gazın<br />

şehirlerimizde<br />

kullanımının<br />

hızla artmasıyla<br />

şehirlerimizin hava<br />

kirlilikleri azaldı, daha<br />

kaliteli ve temiz bir<br />

çevreye kavuşmaları<br />

sağlandı."<br />

yatırım faaliyetleriyle birlikte, en güvenli,<br />

en kaliteli ve en yeni teknolojilerle<br />

donanımımızı güçlendirdik ve böylece<br />

tüm müşterilerimizin doğal gazla<br />

ısınma ihtiyaçlarını karşılar hale geldik.<br />

Sanayimize daha ekonomik enerji girdisi<br />

sağlayarak daha rekabetçi olmalarına<br />

katkı sunmaya çalıştık. Hiç şüphesiz ki,<br />

üretimde enerji maliyetleri önemli bir<br />

yer tutuyor. Küçük esnafımızdan tutun,<br />

büyük sanayicilerimize kadar doğal gazı<br />

ulaştırmak için her türlü fedakarlığı yaptık<br />

ve yapmaya da devam ediyoruz.<br />

Doğal gazın şehirlerimizde kullanımının<br />

hızla artmasıyla şehirlerimizin hava<br />

kirlilikleri azaldı, daha kaliteli ve temiz<br />

bir çevreye kavuşmaları sağlandı.<br />

Şirketlerimiz, her zaman çevreci ve<br />

doğa dostu bir kimlikle, güvenli ve<br />

kaliteli hizmet anlayışıyla hizmetlerini<br />

sürdürüyor.<br />

Ulaştığınız abone sayılarınız ve sunduğunuz<br />

hizmetler hakkında bilgi verir misiniz?<br />

Dağıtım bölgelerimizde abone sayımız<br />

150.000’e ulaştı. Müşterilerimize güvenilir<br />

ve kaliteli bir hizmet sunmayı, hedefleri<br />

arasında bulunduran şirketlerimizde,<br />

müşteri memnuniyeti yüzde 95<br />

seviyesinde. Bu da gerçekten gurur<br />

duyulacak bir rakam ve verilen emeğin<br />

ne kadar kıymete değer olduğunun bir<br />

göstergesi.<br />

Faaliyetlerimize başladığımız günden<br />

bu yana müşteri memnuniyeti<br />

önceliklerimiz arasında yer aldı. Özellikle,<br />

abonelerimizin doğal gazı daha güvenli,<br />

daha ekonomik ve verimli kullanmaları<br />

konusunda pek çok çalışmaya imza<br />

attık. Medyada, özellikle yerel medya<br />

enstrümanlarını kullanarak yer almamızın<br />

yanı sıra, belediyelerle de işbirliği yaparak<br />

sivil toplum örgütleri ve milli eğitim<br />

müdürlükleriyle okullarda bilgilendirme<br />

ve bilinçlendirme toplantı ve seminerleri<br />

gibi bugüne kadar birçok etkinlik<br />

gerçekleştirdik.<br />

Bunların yanı sıra, müşterilerimizin<br />

hayatlarını kolaylaştırmak için bilgiye<br />

hızlı ulaşabilecekleri ve birçok işlemlerini<br />

gerçekleştirebilecekleri, internet<br />

sitelerimizi hizmete sunduk. Ayrıca, 0850<br />

205 0 187 numaralı telefon hattımızla<br />

çağrı merkezimizi hizmete aldık.<br />

Çağrı merkezimizde abonelerimize,<br />

doğal gaz ile ilgili her türlü soru, öneri<br />

ve problemlerini çözebilecek hizmet<br />

veriliyor.<br />

Doğal gaz işletmeciliğinde güvenliği nasıl<br />

sağlıyorsunuz?<br />

Tüm işletmelerimizde, 7 gün 24 saat<br />

“Acil 187” ekiplerimiz her türlü ihbarı<br />

değerlendiriyor ve gerekli önlemleri<br />

alıyor. Ayrıca, rutin ve arızi bakımlarımızı<br />

düzenli bir şekilde yürüten bakım<br />

ekiplerimizle de sistemin kesintisiz arz<br />

güvenliği sağlanıyor. 2013 yılında devreye<br />

aldığımız Sevkiyat Kontrol Merkezimiz<br />

ile uzaktan izleme ve kontrol yöntemiyle<br />

tüm şehirlerimiz, 7/24 takip ediliyor ve<br />

gerekli alarm durumlarında güvenli bir<br />

şekilde müdahaleler yapılıyor. Bütün<br />

gayretlerimiz, müşterilerimizin güvenli<br />

ve kesintisiz doğal gaz kullanmalarını<br />

sağlamaya yönelik. Müşterilerimizin,<br />

soğuk kış günlerinde, evlerinde güvenli<br />

22<br />

Aktüel Kış 2016


öportaj<br />

ve konforlu bir şekilde ısınmaları ve<br />

enerji ihtiyaçlarını gidermeleri için, bizler<br />

ekiplerimizle birlikte 7 gün 24 saat görev<br />

başında bu hizmeti sorunsuz bir şekilde<br />

sunmaya çalışıyoruz. Müşterilerimizin<br />

güvenliği ve memnuniyeti, en önemli<br />

düsturumuzdur.<br />

Doğal gaz yatırımları dağıtım şehirlerine<br />

ne tür ekonomik katkılar sunuyor?<br />

Doğal gaz yatırımları, şehirlerin<br />

ekonomilerine ciddi katkılar sağlıyor.<br />

Öncelikle şehirde yeni iş sahaları<br />

oluşuyor. Sertifikalı doğal gaz dönüşümü<br />

yapan mühendislik firmaları açılıyor.<br />

Bu firmalarda, mühendis, teknisyen,<br />

tesisatçı ve işçiler istihdam ediliyor.<br />

Konutların doğal gaza dönüşümlerinde<br />

oluşan ticari faaliyetlerin (kombiler,<br />

radyatörler, borular gibi) zincirleme olarak<br />

diğer sektörleri tetiklemesiyle önemli<br />

büyüklükler meydana geliyor.<br />

Biraz da doğal gaz tedariği hakkında<br />

konuşmak isteriz. Bu kış doğal gaz<br />

tedariğinde herhangi bir arz sorunu<br />

yaşanacak mı?<br />

Doğal gazda yüzde 99 oranında dışa<br />

bağımlı durumdayız. Ancak bu durumda<br />

olan tek ülke değiliz. Uluslararası ticaret<br />

imkanları, dışa bağımlılıktan dolayı<br />

oluşan risklerin minimize edilmesini<br />

sağlayacak mekanizmaları da içinde<br />

barındırıyor. Doğal gaz kullanımında<br />

ülkemiz artık tecrübeli bir ülke. 1988<br />

yılından beri doğalgaz kullanıyoruz. Son<br />

10 yılda doğal gaz dağıtım sektöründe,<br />

doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması<br />

için çok ciddi yatırımlar yapıldı.<br />

Doğal gaz kullanımının önümüzdeki<br />

dönemde ulusal enerji politikamızı<br />

negatif yönde etkilemeyeceğini<br />

düşünüyorum. Dolayısıyla doğal gaz<br />

talebinin önümüzdeki yıllarda artacağını<br />

söyleyebilirim.<br />

Doğal gaz arz güvenliği ve arz<br />

kaynaklarının çeşitlendirilmesi,<br />

birbirinden beslenen kavramlar.<br />

Arz güvenliği için arz kaynaklarının<br />

çeşitlendirilmesi önemli. Türkiye konum<br />

olarak doğal gaz arz kaynaklarının tam<br />

ortasında bulunuyor. Bu anlamda bir<br />

güçlük olmamakla beraber, uluslararası<br />

siyasetten kaynaklanan nedenlerle arz<br />

kaynaklarını çeşitlendirmekte güçlük<br />

çekiyoruz. Ancak önümüzdeki dönemde,<br />

hükümetimiz tarafından atılmakta olan<br />

adımlarla başta Irak doğal gazı, Katar<br />

doğal gazı ve Türkmen doğal gazı gibi<br />

diğer kaynaklardan faydalanma imkanının<br />

ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ayrıca,<br />

Rus gazına olan bağımlılığı azaltacak,<br />

diğer gaz aldığımız kaynaklarda arz<br />

artışının da sağlanacağı beklentilerimiz<br />

arasında. Hükümetimizin bu konudaki<br />

çalışmalarının başarıya ulaşacağına<br />

inanıyorum. Bu kış doğal gaz arzında bir<br />

sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum.<br />

Doğal gaz fiyatları nereye gidiyor? Doğal<br />

gaz fiyatlarında yakın zamanda bir artış<br />

bekliyor musunuz?<br />

Doğal gaz fiyatları, bir formülasyon<br />

ile petrol fiyatlarına endeksli olarak<br />

belirleniyor. Ancak doğal gaz fiyatları,<br />

petrol fiyatlarının 6 ay önceki fiyatları<br />

üzerinden belirleniyor. Dolayısıyla 2016<br />

yılında, doğal gaz fiyatlarında düşüşler<br />

"Doğal gaz<br />

yatırımları,<br />

şehirlerin<br />

ekonomilerine ciddi<br />

katkılar sağlıyor.<br />

Öncelikle şehirde<br />

yeni iş sahaları<br />

oluşuyor."<br />

Aktüel Kış 2016 23


öportaj<br />

"Dağıtım şirketleri<br />

bir metreküp doğal<br />

gazın satışında fatura<br />

tutarının %98’i için<br />

Kamu adına tahsilat<br />

ve aracılık yapmakta,<br />

kalan %1,9 oranındaki<br />

tutarla yatırımlarını ve<br />

hizmetlerini sunmaya<br />

çalışmaktadır."<br />

göreceğiz. Ancak bu fiyat düşüşlerinin<br />

müşteriye yansıması, beklenen oranda<br />

olmayabilir. Petrol fiyatları bu seviyelerde<br />

seyretmeye devam ederse hemen olmasa<br />

dahi, orta vadede doğal gaz fiyatlarındaki<br />

düşüş tüketiciye yansıyacak.<br />

Doğal gaz piyasasındaki fiyat<br />

değişimlerinden doğal gaz dağıtım<br />

şirketlerinin herhangi bir karı söz<br />

konusu olmuyor. Piyasada<br />

oluşan fiyatlar, direkt<br />

olarak nihai tüketici doğal<br />

gaz fiyatına yansıtılıyor.<br />

Dolayısıyla doğal gazın<br />

fiyatından dolayı dağıtım<br />

şirketlerinin cebine giren bir<br />

bedel yok. Doğal gaz tüketicilerinin<br />

bu konuyu bilmesinde fayda olduğunu<br />

düşünüyorum. Doğal gazın tüketiciye<br />

yansıyan birim fiyatının içerisindeki<br />

unsurlar arasında en önemli bölümü,<br />

grafikte de görüleceği üzere, doğal gaz<br />

tedarik maliyeti oluşturuyor.<br />

Dağıtım şirketleri bir metreküp doğal<br />

gazın satışında fatura tutarının %98’i<br />

için Kamu adına tahsilat ve aracılık<br />

yapıyor, kalan %1,9 oranındaki tutarla<br />

yatırımlarını ve hizmetlerini sunmaya<br />

çalışıyor. 1 metreküp doğal gazın tahsil<br />

edilmemesi ve/veya teknik sebeplerle<br />

kayıp oluşması durumunda ise dağıtım<br />

şirketleri bazında değişmekle birlikte<br />

ortalama 50 metreküp gaz satarak ve<br />

eksiksiz tahsil edeceği hizmet bedeli ile bu<br />

kayıpları ancak karşılayabiliyor.<br />

Önümüzdeki yıllarda doğal gaz<br />

sektöründeki beklentileriniz ve<br />

hedefleriniz nelerdir?<br />

1 Kasım’da tekrarlanan genel seçim<br />

sonuçlarına göre AK Parti 4 yıl boyunca<br />

ülkeyi yönetme yetkisini bir kez daha<br />

kazanarak büyük bir başarıya imza attı.<br />

Son iki yıl içerisinde dört seçim geçiren<br />

ülkemiz, sonunda dört yıllık seçimsiz bir<br />

döneme girmiş oldu.<br />

Türkiye’de yapılan seçimler, siyasi parti<br />

liderlerinin sert söylemleri ile geçiyor ve<br />

halk arasında istenmeyen gerilimlere ve<br />

kutuplaşmalara yol açıyor.<br />

Son aylarda, terör ve politikanın<br />

gündemin ilk sıralarından hiç inmemesi,<br />

vatandaşta ve piyasalarda bıkkınlık<br />

oluşturdu. Yatırımcı, güvenli bir ortam<br />

ve piyasa ister. Biz de önümüzdeki 4<br />

yıl boyunca hükümetimizin bu güvenli<br />

ortamı oluşturacağına inanıyoruz.<br />

Bu çerçevede doğal gaz sektörüne<br />

yatırımlarımız devam edecek. Ayrıca,<br />

doğal gazın tedariğinden son kullanıcıya<br />

kadarki ticari değer zincirinin diğer<br />

halkalarında da olmayı hedefliyoruz.<br />

Enerji sektöründe, yenilenebilir enerjide,<br />

özellikle rüzgar ve güneş enerjisi ile<br />

elektrik üretimine yatırım yapmayı<br />

planlıyoruz. Bu konuda ölçümlerimiz<br />

muhtelif illerde devam ediyor.<br />

Biraz da kendinizden bahseder misiniz?<br />

Makine Yüksek Mühendisiyim.<br />

Üniversiteden mezun olduğumdan beri<br />

enerji sektörünün içerisindeyim. 25<br />

senedir doğal gaz sektöründe çalışıyorum.<br />

Eğitime, öğrenmeye aşığım. Okumayı<br />

çok seviyorum. Kitap kurduyum,<br />

diyebilirim. Seyahat etmeyi severim;<br />

yeni yerler görmeyi, keşfetmeyi ve yeni<br />

lezzetler tatmayı severim. Evli ve 3<br />

çocuk babasıyım. Son olarak bu derginin<br />

çıkarılmasında fikir babalığı yapan ve<br />

emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.<br />

Başarılarının uzun yıllar sürdürerek<br />

yayın hayatına devam etmesini temenni<br />

ediyor ve “Hayat enerjiniz hiç bitmesin!”<br />

diyorum.<br />

24<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

Çevreci ve ekonomik enerji kaynağı<br />

DOĞAL GAZ<br />

Özellikle son yıllarda en önemli gündem konularından biri doğal<br />

gaz... Isınmak için artık vazgeçilmez bir kaynak olarak gördüğümüz<br />

doğal gaz, sürekli takibimizde. “Fiyatları arttı mı?”, “Ne kadar<br />

zam gelecek?”, “Doğal gazı nereden alıyoruz?” gibi sorular haber<br />

bültenlerinin ve hayatımızın bir parçası… Peki nedir doğal gaz? Hangi<br />

alanlarda kullanılır, yararları nelerdir, zararları var mıdır? Doğal gaz ile<br />

ilgili merak ettiğiniz her şey, dergimizin sayfalarında...<br />

28<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

Doğal gaz, milyonlarca yıllık<br />

süreçte, okyanusların dibinde<br />

birikmiş hayvansal ve bitkisel<br />

atıkların taş ve toprak tabakaları<br />

ile örtülerek yüksek basınç altında<br />

hidrokarbonlara dönüşmesi sonucunda<br />

ortaya çıkan bir enerji kaynağı. Metan<br />

ve etan olmak üzere hidrokarbonlardan<br />

oluşan yanıcı bir gaz olan doğal gaz,<br />

renksiz ve kokusuz olmasıyla oldukça<br />

önemli bir kaynak. Bu özelliklerine ek<br />

olarak çevreci bir enerji kaynağı olduğunu<br />

da söylemek gerek.<br />

Doğal gazın toplumsal hayatımız<br />

üzerindeki etkileri ise çok eski değil.<br />

Doğal gaz, Türkiye’de ilk kez 1976<br />

yılında, bir çimento fabrikasında<br />

kullanılmaya başlandı. Şehir anlamında<br />

ise ilk olarak 1988 yılında, Ankara’da<br />

sahneye çıktı. İstanbul içinse, hava<br />

kirliliğini azaltması anlamında, hayati<br />

değere sahip. İstanbul’la birlikte İzmit,<br />

Eskişehir, Bursa gibi illerde kullanılmaya<br />

Aktüel Kış 2016 29


doğal gaz<br />

Hızlı nüfus artışı,<br />

beraberinde plansız<br />

kentleşmeyi de getiriyor<br />

ve artan nüfusa doğru<br />

oranla ihtiyaçlar da<br />

artıyor. Bir zincirin<br />

halkaları gibi, çevresel<br />

sorunlar da tüm bunlara<br />

bağlı olarak artıyor.<br />

İstanbul'da doğal gazın<br />

kullanılmaya başlanması,<br />

1992 yılına denk geliyor.<br />

1920’lerde boru<br />

hattı taşımacılığı<br />

yöntemlerinin<br />

uygulamaya<br />

konulmasıyla hızla<br />

artan doğal gaz<br />

kullanımı, özellikle<br />

2. Dünya Savaşı’ndan<br />

sonra sürekli olarak<br />

gelişiyor.<br />

başlanması, 1992 yılına denk geliyor.<br />

Görüldüğü üzere aslında doğal gazın<br />

ülkemizde yaygınlaşmaya başlamasının,<br />

kullanılmasının 25 yıllık bir mazisi var.<br />

OLDUKÇA ESKİ BİR ENERJİ KAYNAĞI<br />

Fosil yakıtlar grubundan hidrokarbon<br />

kökenli bir enerji kaynağı olan doğal<br />

gazın oluşumu hakkında dünya üzerinde<br />

farklı görüşler var. Bunlar arasında yaygın<br />

olan, diğer fosil yakıtlar gibi doğalgazın<br />

da milyonlarca yıl önce yaşamış bitki<br />

ve hayvan atıklarının yeraltında, yüksek<br />

sıcaklık ve basınç etkisiyle kimyasal<br />

değişmeye uğramasıyla oluştuğu. Yani<br />

bu görüş üzerinden gidilirse doğal gaz<br />

aslında organik bir kaynak.<br />

Genellikle petrol sahalarında bulunan<br />

doğal gaz, farklı alanlarda artan<br />

kullanımıyla son yüzyılda yaygınlaşan<br />

bir enerji kaynağı olsa da aslında<br />

bilinirliğinin çok eski tarihlere dayandığı,<br />

birtakım kaynaklarda açıkça yazılı.<br />

Örneğin, M.Ö. 50’de, Roma’da, Uesta<br />

Tapınağı’ndaki bir heykelin doğal<br />

gazdan elde edilen sürekli alevle<br />

aydınlatıldığı biliniyor. M.S. 150’de<br />

ise Çin Sichuan’da tuzun çökertilmesi<br />

işleminde, yakıt olarak kullanılmak için<br />

yeraltı rezervlerinden sızan doğal gazın<br />

bambu borularla taşındığı kayıtlarda yer<br />

alıyor. Marco Polo gezileri sırasında,<br />

Bakü’deki Zoroastrian ateş tapınağında<br />

yüzyıllardan beri yanmakta olan<br />

doğal gaz alevlerini tespit edebilmiş.<br />

Avrupa’da, 1659’da, İngiltere’de bulunan<br />

doğal gazın yaygın kullanımına 1790’da<br />

ulaşılıyor. Bu tarihten sonra sokakların ve<br />

evlerin aydınlatılmasında, içten yanmalı<br />

motorların çalıştırılmasında büyük<br />

ölçüde doğal gazdan yararlanılıyor.<br />

1920’lerde boru hattı taşımacılığı<br />

yöntemlerinin uygulamaya konulmasıyla<br />

hızla artan doğal gaz kullanımı, özellikle<br />

2. Dünya Savaşı’ndan sonra sürekli<br />

olarak gelişiyor.<br />

LODOSA DİKKAT!<br />

Özellikle kış döneminde, zehirlenme<br />

nedeniyle ölümle sonuçlanan<br />

pek çok kötü haber duyuyoruz<br />

30<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

Aslında zehirlenmelerin birçoğu<br />

karbonmonoksite bağlı. Doğal gaz<br />

kullanımının artmasıyla, özellikle<br />

kömürle yanan sobalardan kaynaklı<br />

zehirlenmeler bir hayli azaldı.<br />

Karbonmonoksit, kandaki oksijenle<br />

yer değiştirerek kanın vücuda oksijen<br />

taşımasını önlüyor ve böylece vücudun<br />

zehirlenmesine sebep oluyor.<br />

Doğal gaz, karbonmonoksit içermiyor.<br />

Ancak havadan daha hafif bir gaz<br />

olduğundan kapalı alanlarda, sızma<br />

halinde, yukarılarda toplanıyor. Çok<br />

miktarda bulunduğu zaman da ortamdaki<br />

oksijeni azaltarak boğulmalara sebep<br />

oluyor. Bu nedenle doğal gaz kullanılan<br />

ortamların mutlaka havalandırılması<br />

gerekiyor.<br />

Öte yandan lodosun etkili olduğu<br />

havalarda doğal gaz dağıtıcınızın<br />

önerdiği tedbirleri almanızda fayda var.<br />

Lodosun etkili olduğu günler, doğal<br />

gaz sızıntılarına davetiye çıkarıyor.<br />

Normalde kokusuz olmasından kaynaklı<br />

olarak doğal gaz sızıntısını anlamak<br />

mümkün değil. İşte bu nedenle, sızıntının<br />

fark edilebilmesi için, doğal gaza koku<br />

karıştırılabiliyor. Örneğin İstanbul’da,<br />

çürük sarımsak kokusu doğal gaza<br />

karıştırılıyor ki kullanıcılar herhangi bir<br />

sızıntı olduğunda farkına varabilsinler.<br />

KULLANIM ALANLARI<br />

Doğal gazı pek çoğumuz biliyoruz<br />

çünkü kış aylarında ısınmak için<br />

vazgeçemediğimiz bir kaynak.<br />

Konutlarda, başta ısınma, sıcak su elde<br />

etme ve yemek pişirme amaçlı olarak<br />

doğal gaz kullanıyoruz. Sanayide ise<br />

doğal gaz, atölye ve fırınlarda üretim<br />

amaçlı olarak kullanılıyor.<br />

Öte yandan demir-çelik, çimento,<br />

kimya gibi sanayilerde, cam ve<br />

kiremit imalatında da doğal gazdan<br />

yararlanılıyor. En önemli noktaya<br />

gelirsek, belki de pek çoğunuzun<br />

ilk kez öğreneceği ilginç bir bilgiyi<br />

de paylaşalım: Türkiye'nin elektrik<br />

ihtiyacının küçümsenemeyecek kadar<br />

önemli bir kısmı, doğal gaz ile çalışan<br />

santrallerde üretiliyor.<br />

Demir-çelik, çimento, kimya<br />

gibi sanayilerde, cam ve kiremit<br />

imalatında da doğal gazdan<br />

yararlanılıyor.<br />

Konutlarda, başta<br />

ısınma, sıcak<br />

su elde etme ve<br />

yemek pişirme<br />

amaçlı olarak doğal<br />

gaz kullanıyoruz.<br />

Sanayide ise doğal<br />

gaz, atölye ve<br />

fırınlarda üretim<br />

amaçlı olarak<br />

kullanılıyor.<br />

Aktüel Kış 2016 31


doğal gaz<br />

Hem verimli, hem ekonomik<br />

Doğal gazın<br />

artıları ve eksileri<br />

Bir enerji kaynağı olarak doğal gaz, yaşam<br />

standartlarını ve kalitesini arttırmak açısından<br />

pek çok önemli faydaya sahip… Kömür kullanım<br />

oranını minimize ederek soluduğumuz havanın<br />

çok daha temiz olmasına vesile olan bu enerji<br />

kaynağı, sağlığımıza olumlu etkilerde bulunurken,<br />

öte yandan verimliliği ve kolay yanıcılığıyla, diğer<br />

enerji kaynaklarına göre de oldukça ekonomik.<br />

32<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

Temiz ve ucuz bir yakıt türü olarak<br />

doğal gazın kullanım alanları<br />

hızla yaygınlaşıyor. Doğal gazın<br />

en önemli özelliklerinden biri, diğer fosil<br />

yakıtlara göre temiz bir şekilde yanıyor<br />

olması. Fuel-oil’e göre de daha ucuz<br />

bir kaynak. Üstelik, iletim ve rafineri<br />

maliyetleri de göz önüne alındığında<br />

LPG ve benzeri petrol gazlarına göre<br />

daha az maliyetli. Doğal gazın yeni<br />

teknolojiler aracılığıyla ulaşım araçlarında<br />

kullanımının artması ve alternatif bir<br />

yakıt olarak ortaya çıkması, enerji<br />

kaynağı olarak avantajlarını gözler önüne<br />

seriyor.<br />

İNSAN SAĞLIĞI VE YAŞAMI<br />

AÇISINDAN ÖNEMİ<br />

Doğal gaz, ismiyle müsemma doğal<br />

bir yakıt... Bu nedenle de diğer enerji<br />

kaynaklarına göre insan sağlığı açısından<br />

çok daha faydalı olduğunu söylemek<br />

mümkün. Yine doğal olması sebebiyle<br />

çevreye ve doğaya da en az hasarı doğal<br />

gaz veriyor.<br />

Yıllar önce, petrol ürünlerinin işlenmesi<br />

sırasında değersiz bir atık olarak<br />

görülen bu gazın günümüzde bu<br />

kadar vazgeçilmez olacağını kimse<br />

tahmin etmiyordu aslında. Yapılan tüm<br />

çalışmalara bakıldığında doğal gaz, canlı<br />

varlıklar ve doğa üzerinde hiçbir hasara<br />

sebep olmadığı için günümüzde çok daha<br />

fazla tercih ediliyor. Doğal gazın önemli<br />

faydalarından biri, canlılar üzerinde<br />

herhangi bir zehirli yan etkisinin<br />

bulunmuyor olması. Yüksek sıcaklık<br />

değeriyle vazgeçilmez bir enerji kaynağı<br />

olarak kabul edilen doğal gaz, yanma<br />

sırasında kontrolünün insan elinde<br />

olmasıyla tasarruf da sağlıyor.<br />

Depolama gerektirmeden kesintisiz<br />

yanma olanağı sağlayan doğal gaz, uygun<br />

koşullarda ve bilinçli şekilde yakıldığında,<br />

en ekonomik ısı kaynağı olarak da dikkat<br />

çekiyor.<br />

NEDEN TERCİH EDİYORUZ?<br />

Doğal gaz kullanımını tercih ediyor<br />

oluşumuzun pek çok önemli sebebi<br />

var. Bunları sıralayacak olursak şunları<br />

söyleyebiliriz: Havayı kirletmeyen,<br />

doğaya zarar vermeyen, çevreci bir enerji<br />

kaynağı olması, elbette en başta geliyor.<br />

Yandığı zaman zararlı kül, yanmamış<br />

hidrokarbonlar, kükürt oksitleri gibi<br />

atık maddeler meydana getirmiyor.<br />

Zararlı karbonmonoksit ve azotoksit<br />

emisyonları, diğer yakıt türlerine göre<br />

doğal gazda daha düşük.<br />

Öte yandan doğal gaz, her an kullanıma<br />

hazır bir enerji kaynağı olmasıyla da<br />

tercih sebebi.<br />

Yanma veriminin diğer yakıtlara göre<br />

daha çok olması ve yakıt kaybının<br />

Doğal gazın önemli<br />

faydalarından biri, canlılar<br />

üzerinde herhangi bir zehirli yan<br />

etkisinin bulunmuyor olması.<br />

Depolama<br />

gerektirmeden<br />

kesintisiz yanma<br />

olanağı sağlayan<br />

doğal gaz, uygun<br />

koşullarda ve<br />

bilinçli şekilde<br />

yakıldığında, en<br />

ekonomik ısı<br />

kaynağı olarak<br />

dikkat çekiyor.<br />

Aktüel Kış 2016 33


doğal gaz<br />

Doğal gaz, sanayide sistem<br />

verimini arttırdığından<br />

kalitenin de yükselmesine<br />

yardımcı oluyor.<br />

Havayla yakıtın<br />

karışması gaz<br />

halinde daha kolay<br />

olduğundan tam<br />

yanma durumuna<br />

doğal gazla daha<br />

kolay ulaşılıyor.<br />

da olmaması, doğal gazı oldukça<br />

ekonomik bir enerji kaynağı haline<br />

getiriyor. Havadan daha hafif olması, gaz<br />

kaçaklarının yukarılarda toplanmasını<br />

sağlıyor ve böylelikle bir sızıntı<br />

durumunda doğal gaz, havalandırma<br />

boruları sayesinde tahliye edilebiliyor.<br />

SANAYİDE VERİMİ ARTTIRIYOR<br />

Özellikle konut kullanımlarında her daire<br />

ayrı doğal gaz kullandığı için ne kadar<br />

gaz tüketildiği kolaylıkla belirlenebiliyor.<br />

Doğal gaz, bu açıdan da önem kazanıyor.<br />

Temiz olması ve içerisinde kükürt<br />

bulunmaması, sanayide doğrudan<br />

kullanılabilmesine olanak sağlıyor. Aynı<br />

zamanda sanayide sistem verimini<br />

arttırdığından kalitenin de yükselmesine<br />

yardımcı oluyor. Ham petrole alternatif<br />

bir yakıt olarak dış enerji çeşitliliği<br />

açısından stratejik bir avantaj sağlıyor.<br />

Havayla yakıtın karışması gaz halinde<br />

daha kolay olduğundan tam yanma<br />

durumuna doğal gazla daha kolay<br />

ulaşılıyor. Katı ve sıvı yakıtlarda ise<br />

karbonmonoksit çıkışı nedeniyle<br />

eksik yanma söz konusu oluyor.<br />

Doğal gaz, verilen yakma havasıyla<br />

kolayca birleşerek tam yanma sağlıyor,<br />

dolayısıyla dışarıya atılan ısıtılmış ancak<br />

yanma işlemine karışmamış hava miktarı<br />

azalmış oluyor. Bu da doğal gazın daha<br />

verimli bir yakıt türü olduğunu açıkça<br />

gösteriyor. Öte yandan karbonmonoksit<br />

nedeniyle oluşan hava kirliliğinin doğal<br />

gaz kullanımının artmasıyla birlikte<br />

büyük ölçüde azaldığını da söylemekte<br />

fayda var.<br />

DİKKAT EDİLMESİ<br />

GEREKEN NOKTALAR<br />

Doğal gazın saydığımız tüm olumlu<br />

yanlarının yanında, bilinçsiz kullanım<br />

nedeniyle oluşabilecek risklerini<br />

de bilmekte fayda var. Her şeyden<br />

önce bilinmesi gereken konulardan<br />

biri, Türkiye olarak, ulusal doğal gaz<br />

kaynaklarımız çok az. Dolayısıyla da<br />

Türkiye’de doğal gaz sektörü, ithalata<br />

dayalı bir sektör…<br />

Doğal gaz kullanımında emniyet,<br />

kalite, bilinç, doğru organizasyon<br />

ve tabi iyi bir alt yapı çok önemli...<br />

Dikkatsiz bir kullanımda doğal gazın<br />

da beraberinde riskler getirdiğini<br />

unutmamak gerekiyor. Özellikle kazan<br />

dairelerinin imar kurallarına uygun<br />

olarak havalandırmalı, elektrik ve baca<br />

tesisatlı şekilde kurgulanmış olmasına<br />

dikkat edilmeli. Mevcut kazanların çok<br />

büyük bir bölümü, ne yazık ki oldukça<br />

eski. Bu tür kazanlar, verimin düşmesine<br />

neden oluyor. İşte bu nedenle doğal gaz<br />

kullanan veya kullanacak olan abonelerin<br />

kazan dairelerini yetkili firmalara<br />

denetletmesinde çok büyük fayda var.<br />

Eğer kazan dairesinin ömrü dolmuşsa,<br />

hemen yeni bir kazan alınması gerekiyor.<br />

Kazan seçiminde de dikkatli olmak<br />

şart. TSE yeterlilik belgesini ve ithal<br />

kazanlarda ise uluslararası standartlara<br />

uygunluk belgelerini muhakkak<br />

aramalısınız.<br />

34<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

Doğal gaz ve çevre<br />

Ekonomik olarak gelişmişliği, refahımızı ve sosyal yaşamımızı<br />

yükselten en önemli konulardan biri, enerji... Teknoloji<br />

ilerledikçe değişen ve gelişen<br />

ihtiyaçlarımızla birlikte enerji<br />

ihtiyacımız da çoğalıyor.<br />

Ama bir taraftan dünyadaki<br />

kaynakları doğru kullanmak<br />

ve çevreye de zarar<br />

vermemek gerekiyor. Doğal<br />

gaz, çevreye zararı oldukça<br />

az olan bir enerji kaynağı<br />

olarak şu anda dünya<br />

sahnesinde başrolde.<br />

Dünya değiştikçe ve teknoloji<br />

ilerledikçe hem yaşam<br />

koşullarımız hem de temel<br />

ihtiyaçlarımız için farklı enerji<br />

kaynaklarına ihtiyaç duyuyoruz.<br />

Ama dünyanın kaynakları sınırlı… Bu<br />

da beraberinde sürdürülebilir enerji<br />

kaynakları ve doğru kullanım bilincinin<br />

önemini getiriyor. Bunun yanında, enerjiye<br />

duyulan ihtiyacın her geçen gün daha da<br />

artacağını ön görmek zor değil. Fakat artan<br />

ihtiyaçla birlikte artan enerji kullanımı,<br />

çok ciddi çevre sorunları yaratıyor. Bu<br />

durumdan kaynaklanan hava kirliliği,<br />

asit yağmurları, verimsizleşen toprak,<br />

kalitesizleşen mahsuller, nesli tükenen<br />

hayvanlar ve ciddi sağlık sorunları var.<br />

İnsanoğlu, bir yandan yaşam kalitesini<br />

yükseltmek adına teknolojiyi geliştirip<br />

bu enerji kaynaklarını bolca kullanırken<br />

bir yandan da aslında kendi sonunu<br />

getiriyor. Öte yandan dünyada temiz<br />

çevre için atılan adımlar da yok değil.<br />

Son yıllarda, dünya devleri, bu anlamda<br />

önlemler almaya başladı.<br />

36<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

GELECEĞİN TABLOSU KÖTÜ<br />

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerinin<br />

çok ciddi saptamaları var. Örneğin,<br />

bugünkü enerji üretim ve tüketim<br />

alışkanlıkları değişmez ve bu şekilde<br />

devam ederse 2020 yılında dünya<br />

enerji ihtiyacı 1995 yılına göre yüzde<br />

65 artacak. Bu ihtiyacın yüzde 92’si<br />

fosil yakıtlardan karşılanacak. Bu da<br />

atmosferdeki karbon emisyonlarının<br />

bugüne göre yüzde 70 artacağı anlamına<br />

geliyor. Yaşanacak sorunların bunlarla<br />

sınırlı kalacağını da düşünmeyin. Karbon<br />

emisyonlarının artışının devam etmesi,<br />

2100 yılına kadar ortalama küresel<br />

sıcaklığın 1 ile 3,5 derece artmasına<br />

da neden olacak. Deniz seviyesinde<br />

beklenen yükselmeler, bazı yaşam<br />

alanlarının sular altında kalmasına,<br />

iklim değişikliklerine, tarım ve yaşam<br />

alanlarının yok olmasına, kitlesel açlık ve<br />

salgın hastalık risklerine neden olacak.<br />

DOĞAL GAZ, BİR ADIM…<br />

Uzun dönem tartışmalara neden<br />

olan, ilk etapta bizim de ülke olarak<br />

imzalamadığımız Japonya’nın Kyoto<br />

kentinde 1997’de düzenlenen ve<br />

“Sera Gazları Emisyonları Konusunda<br />

Kyoto İklim Değişim Protokolü”<br />

olarak adlandırılan toplantıya katılan<br />

ülkeler, enerji üretim ve tüketim<br />

alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik<br />

bir iyileştirme sürecini başlatmışlardı.<br />

Yapılan o toplantılarda dünyanın<br />

en ciddi sorunlarından biri olarak<br />

görülen küresel ısınmanın üzerinde<br />

durulmuş ve 2008-2012 yılları arasında<br />

sera gazları emisyonlarını 1990’lı<br />

yıllardaki seviyesinden yüzde 5 daha<br />

aşağıya çekme konusunda bağlayıcı<br />

karar alınmıştı. Öte yandan karbon<br />

emisyonları ve çevreye etkileri gibi<br />

konularda ülkelerin, şirketlerin ve<br />

insanların yapması gereken çok fazla şey<br />

var. Bireysel tedbirler de ufak adımlar<br />

gibi görünse de ciddi şekilde önemli.<br />

Öte yandan doğal gaz kullanımı, dünya<br />

için şu anda işleri kolaylaştırıcı bir<br />

çözüm yolu. Daha az karbon yoğun<br />

yakıtların tercih edilmesi, çevre etkileri<br />

bakımından önem taşıyor. Doğal gaz da<br />

bu anlamda çevreye en az zarar veren<br />

enerji kaynaklarından biri olarak dünyaca<br />

kabul ediliyor.<br />

DOĞAL GAZ ÇEVREYİ KİRLETMİYOR<br />

Doğal gazın en önemli yanlarından<br />

birinin “temiz yakıt” olduğunu<br />

vurguluyoruz çünkü çevreyi kirleten üç<br />

ana faktör, doğal gaz dumanı içerisinde<br />

bulunmuyor. Bunlardan birincisi<br />

kükürt oksitler. Bu madde, duman<br />

gazındaki ve havadaki nemle, sülfürik<br />

aside dönüşüyor. Böylece hem kazan<br />

borularını, hem de asit yağmurlarıyla<br />

çevreyi aşındırıyor ve ciddi zararlar<br />

veriyor. Ayrıca solunması halinde canlılar<br />

için zehirleyici bir etkide de bulunuyor.<br />

İkincisi, is ve uçan kül parçacıkları…<br />

Özellikle kömür yakılması halinde<br />

çevreye yayılan bu katı parçacıklar,<br />

temizlik ve insan sağlığı açısından son<br />

derece zararlı. Ayrıca kazan yüzeylerini<br />

kaplayarak verimi ve ısıl kapasitesini<br />

de düşürüyorlar. Üçüncü faktör ise<br />

yanmamış gazlar. Bunlar içinde özellikle<br />

karbon monoksit belirli dozlara<br />

ulaştığında öldürücü etkide olabiliyor, ne<br />

yazık ki. İşte bu üç zararlı unsur, doğal<br />

gazda bulunmuyor. Böylece yanma<br />

sonucunda kükürtlü gazların atmosferi<br />

kirletmesi de söz konusu olmuyor.<br />

Özetle petrol ürünleri ve kömürün<br />

tersine, doğal gaz kullanımı, çevre<br />

kirliliğine çok daha az etkide bulunuyor.<br />

Doğal gazın en önemli yanlarından<br />

biri, “temiz yakıt” olması.<br />

Daha az karbon<br />

yoğun yakıtların<br />

tercih edilmesi,<br />

çevre etkileri<br />

bakımından önem<br />

taşıyor. Doğal gaz<br />

da bu anlamda<br />

çevreye en az<br />

zarar veren enerji<br />

kaynaklarından<br />

biri olarak dünyaca<br />

kabul ediliyor.<br />

Aktüel Kış 2016 37


doğal gaz<br />

Önemli bir dış ticaret maddesi olarak<br />

Doğal gaz<br />

Dünya doğal gaz devlerini yakından tanıyoruz. Bu konuda yaşanan<br />

krizler, yapılan toplantılar ortada. Ancak dünyada doğal gazın<br />

üretildiği ve tüketildiği bölgeler zaman içinde farklılaşıyor. Tüketim<br />

arttıkça uluslararası dinamikler de değişiyor. Bu durum tüm dünya<br />

için doğal gazı çok önemli bir dış ticaret kaynağı haline getiriyor.<br />

Doğal gaz, bugün, tüm dünya<br />

için çok önemli bir dış ticaret<br />

kaynağı. Çok sayıda ikili ve çoklu<br />

uluslararası anlaşmalar yapılmasının<br />

yanında dünya borsalarında doğal gaz<br />

alınıp satılabiliyor. Öte yandan dünyada<br />

doğal gaz rezervlerinin dağılımı, aslında<br />

oldukça dengesiz. Bugün bilinen<br />

rezervlerin büyük bir bölümü, Rusya<br />

Federasyonu başta olmak üzere eski<br />

Sovyet cumhuriyetlerinde ve bazı<br />

Ortadoğu ülkelerinde yoğunlaşmış<br />

durumda. Yapılan araştırmalar, 2009<br />

yılı itibariyle dünya doğal gaz rezervi<br />

toplamının 187,5 trilyon metreküp<br />

olduğunu, bunun yüzde 40’ının ise başını<br />

Katar’ın çektiği Ortadoğu ülkelerinde<br />

barındığını gösteriyor. Ortadoğu’yu<br />

ise 63,89 trilyon metreküp ile Avrupa<br />

kıtasıyla, merkez ve Kuzey Asya’yı içine<br />

alan bölge Avrasya izliyor. Bu bölgede<br />

rezerv bakımından üstünlük ise belirgin<br />

şekilde Rusya Federasyonu’nda.<br />

38<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

DOĞAL GAZ KULLANIMI<br />

YAYGINLAŞIYOR<br />

Boru hattı taşımacılığının başlaması,<br />

bu anlamda teknolojilerin ilerlemesi<br />

ve dünyada yaşanan petrol krizleri<br />

nedeniyle petrole olan bağımlılıktan<br />

kurtulmak istenmesi sonucu, doğal<br />

gaz kullanımı giderek yaygınlaşıyor.<br />

1989-2009 dönemine ait rezervler<br />

incelendiğinde, dünya toplam<br />

kanıtlanmış doğalgaz rezervinin giderek<br />

arttığı dikkat çekiyor. 1989 yılında 122,4<br />

trilyon metreküp olan dünya doğalgaz<br />

rezervinin 1999 yılına gelindiğinde 148,6<br />

trilyon metreküpe, 2009 yılında ise 187,5<br />

trilyon metreküpe ulaştığını görüyoruz.<br />

Basitçe söylemek gerekirse, 20 yıl içinde<br />

doğal gaz rezervlerindeki artış, oldukça<br />

yüksek.<br />

İHRACAT, 20 ÜLKENİN ELİNDE<br />

Toplam dünya doğal gaz ihracatının<br />

yüzde 92’si, yalnızca 20 ülke tarafından<br />

gerçekleştiriliyor. Durum ithalatta da çok<br />

farklı değil. Zira toplam dünya ithalatının<br />

yüzde 85 kadarı da yine 20 ülke<br />

tarafından yapılıyor. Elbette Rusya, yine<br />

başrolde… Dünyada üretilen petrolün<br />

yüzde 38’i, doğalgazın ise yüzde 75’i,<br />

tüketim veya dağıtım merkezlerine<br />

boru hatlarıyla iletiliyor. Ancak bu boru<br />

hatlarının inşası, hem uzun zaman istiyor<br />

hem de oldukça maliyetli. Öte yandan<br />

uluslararası ilişkiler de, denge gerektiren,<br />

hassas bir durum. Çünkü boru hatlarıyla<br />

birbirine bağlanan ülkeler, başka<br />

yönlerden de birbirlerine bağlanmış<br />

oluyorlar. Alıcı ve satıcı ülkelerin yanı<br />

sıra, devreye giren boru hattının inşası,<br />

doğalgazın çıkarılması, sevkiyatı ve<br />

finansmanı gibi konular, çeşitli şirket ve<br />

kuruluşların da bu süreçte rol almasını<br />

sağlıyor ve tabi ki dinamikler değişiyor.<br />

Hal böyle olunca, boru hatlarının inşası<br />

sıradan bir ekonomik yatırım olmaktan<br />

çok dünya üzerinde etkili, politik bir<br />

konuya dönüşüyor.<br />

ORTADOĞU PARLAYAN YILDIZ<br />

Dünyada doğal gaz ithalatında ABD,<br />

Almanya ve Japonya’nın çok ciddi bir<br />

ağırlığı var. Bunun yanında Türkiye<br />

Doğal gaz söz konusu olduğunda,<br />

uluslararası ilişkiler de, denge<br />

gerektiren, hassas bir durum.<br />

Aktüel Kış 2016 39


doğal gaz<br />

İçerisinde bulunduğumuz<br />

yüzyıl, doğal gazın altın<br />

çağını simgeliyor.<br />

Son yılların<br />

hızla büyüyen<br />

enerji kaynağı<br />

olarak tüketimde<br />

vazgeçilmez bir yere<br />

oturan doğal gaz,<br />

2000’li yıllarda enerji<br />

tüketiminde yüzde<br />

32 ile en büyük payı<br />

alan enerji kaynağı<br />

durumuna geldi.<br />

de dünyadaki önemli alıcılardan<br />

biri. İhracat konusunda Rusya’yı<br />

Norveç, Kanada, Katar ve Cezayir<br />

izliyor. Rezerv ve üretim bakımından<br />

bölgesel olarak Rusya, Hazar Havzası,<br />

Ortadoğu ve Kuzey Afrika öne çıkıyor.<br />

Tüketimde gelirsek; ABD, Avrupa<br />

Birliği ve Uzakdoğu, doğal gaz tüketimi<br />

açısından oldukça önemli pazarlar.<br />

Öte yandan petrol konusunda olduğu<br />

gibi doğal gazda da Hazar Havzası ve<br />

Ortadoğu’nun yıldızı, her geçen gün<br />

biraz daha parlıyor. Avrupa Birliği, hali<br />

hazırda enerji talebinin yarısını dışarıdan<br />

karşılıyor. Birliğin 2030 yılında genel<br />

enerji tüketiminde yüzde 70 civarında,<br />

doğalgaz tüketiminde ise yüzde 95<br />

düzeyinde dışarıya bağımlı duruma<br />

geleceği öngörülüyor.<br />

TÜRKİYE’NİN DOĞAL GAZ TABLOSU<br />

Türkiye, enerji kaynakları açısından<br />

aslında zengin bir ülke... Hemen her<br />

çeşit kaynağa sahibiz. Ancak ne yazık ki<br />

hidrolik ve kömür dışındaki kaynaklar,<br />

ihtiyacımızı karşılayabilecek oranlarda<br />

değil. Son yılların hızla büyüyen enerji<br />

kaynağı olarak tüketimde vazgeçilmez<br />

bir yere oturan doğal gaz, 2000’li yıllarda<br />

enerji tüketiminde yüzde 32 ile en büyük<br />

payı alan enerji kaynağı durumuna<br />

geldi. Türkiye'nin ise doğalgaz<br />

tüketiminin sadece yüzde 2,4'ü kendi<br />

üretimiyle karşılanabildi. Türkiye'de<br />

doğal gaz üretimi ilk kez 1976 yılında,<br />

15 milyon metreküp seviyesinde<br />

gerçekleşti. Toplam 16 sahada; bilinen<br />

doğalgaz üretim alanlarımız Trakya ve<br />

Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer<br />

alıyor. Öte yandan Türkiye, doğal gaz<br />

alımına yönelik olarak toplam 6 ülke<br />

ile 8 ayrı doğal gaz ve LNG alım ve<br />

satım anlaşması imzalamış durumda.<br />

Bu miktarın 62,6 milyar metreküpü<br />

doğal gaz, 5,2 milyar metreküp/yılı ise<br />

sıvılaştırılmış doğal gaz. Türkmenistan<br />

ile olan anlaşma dışında imzalanan tüm<br />

anlaşmalar bugün devam ediyor.<br />

40<br />

Aktüel Kış 2016


doğal gaz<br />

DOĞAL GAZIN ALTIN ÇAĞI<br />

Dünya doğal gaz rezervlerini ellerinde bulunduran<br />

ülkeler, doğal gazı elbette bir siyasi malzeme olarak<br />

kullanıyorlar. Bu da çeşitli yaptırımlar getirerek ülkeler<br />

arasındaki ilişkilerde risk oluşturuyor. Türkiye de bu<br />

riskin içindeki ülkelerden biri. Doğal gaz kullanımının<br />

Türkiye’de yaygınlaşması ve dünya borulama<br />

hatlarının Türkiye’den geçmesi, bağımlılıklarımızı da<br />

arttırıyor.<br />

İçerisinde bulunduğumuz yüzyıl, özellikle doğal gazın<br />

altın çağını simgeliyor. Rezervleri ellerinde bulunduran<br />

ülkelerin gittikçe artan rezervlerine karşılık, sadece<br />

satın alma yükleniciliğini yapan ülkelerin büyük bir<br />

sıkıntıya girebileceği, öngörülenler arasında. Öte<br />

yandan yeni rezerv alanları bulunuyor ve bunlarla ilgili<br />

yeni çalışmalar yapılıyor. Geleceğin doğal gaz rezerv<br />

alanları, kullanım alanlarına göre şekillenecek gibi<br />

görünüyor.<br />

Son olarak 2015 BP Dünya Enerji İstatistikleri<br />

Raporu’na bakalım. Temel enerji kaynakları üzerinden<br />

yapılan incelemelerle hazırlanan rapordan çıkan<br />

sonuçlar şöyle:<br />

• Tüm yakıtlarda artan tüketim, nükleer güç dışındaki<br />

tüm yakıt tiplerinde rekor düzeylere ulaştı. Kömür<br />

dışındaki tüm yakıtlarda üretim arttı.<br />

• Küresel enerji tüketimindeki büyümede, gelişmekte<br />

olan ekonomilerin ağırlığı devam ediyor.<br />

• Çin’de, tüketimde görülen yüzde 2,6’lık artış,<br />

1998 yılından bu yana görülen en düşük düzeyde<br />

gerçekleşse de, bu ülke halen primer enerji<br />

tüketiminde ardı ardına on dördüncü yılında da<br />

dünyanın en yüksek artışını kaydetti. OECD<br />

ülkelerinin tüketimi, ortalamanın üzerinde bir düşüş<br />

kaydederken (-yüzde 0,9) AB ve Japonya’daki zayıflık,<br />

ABD’deki ortalamanın üzerindeki büyümenin<br />

getirdiklerini götürdü. AB’nin enerji tüketimindeki<br />

düşüş, bugüne kadar kaydedilen ikinci en büyük<br />

yüzdelik azalma oldu.<br />

• Avrupa’da düşen gaz fiyatları, Asya’da nispeten<br />

sabit kalırken Kuzey Amerika’da ise yükseldi.<br />

Aktüel Kış 2016 41


kapak<br />

Doğanın uykusu:<br />

KIŞ<br />

Doğa, sonsuz bir döngü içindedir ve kış, doğanın uyku vakti. Bahar<br />

aylarında patlayacak olan tohumun kendini hazırladığı, yapraksız<br />

ağaçların çiçeklenmeyi beklediği mevsim... Her yıl yeniden ve yeniden<br />

başlayan bu döngü, aslında kış aylarıyla başlamıyor mu? Her ne<br />

kadar bizler kış mevsimini pek sevmesek de, yaşadığımız coğrafyanın<br />

tüm güzelliklerini doya doya yaşayabilmemiz için kış mevsimi, paha<br />

biçilmez değerde.<br />

Kış aylarında uyuyan doğa, bahara<br />

hazırlık yapar. Her ne kadar soğuk<br />

geceler, ısınmak ya da yağmurdan<br />

korunmak giydiğimiz kat kat elbiseler,<br />

ayakkabının içinde donan parmak<br />

uçlarımız, buz gibi yatağın içinde ısınmaya<br />

çalışmak bize zor gelse de, kış hayatımızın<br />

ve tabi ki coğrafyamızın olmazsa olmazı...<br />

Bu kış, havadaki bulutlarla birlikte<br />

üzerinize de kara bulutlar çökmesine<br />

izin vermeyin. Doğanın kendini bahara<br />

hazırlaması gibi, siz de hayatınızı<br />

daha anlamlı kılacak ve güzelleştirecek<br />

etkinliklerle dolu bir kış mevsimi geçirin.<br />

42<br />

Aktüel Kış 2016


kapak<br />

Doğanın<br />

kendini bahara<br />

hazırlaması gibi,<br />

siz de hayatınızı<br />

daha anlamlı<br />

kılacak ve<br />

güzelleştirecek<br />

etkinliklerle dolu<br />

bir kış mevsimi<br />

geçirin.<br />

Aktüel Kış 2016 43


kapak<br />

Kışın kasvetli havasından<br />

kurtulmak için<br />

arkadaşlarınızla vakit geçirin.<br />

Nadir de olsa<br />

kışın bahardan<br />

kalma günler<br />

yaşanabiliyor. Güneş<br />

zaman zaman sıcak<br />

yüzünü gösterip<br />

bize güzel bir günü<br />

müjdeleyebiliyor.<br />

İşte böyle günleri<br />

kaçırmamaya özen<br />

gösterin.<br />

ARKADAŞLARINIZLA VAKİT GEÇİRİN<br />

Kış aylarının en güzel yanlarından biri,<br />

dışarısı buz gibiyken sıcacık evinizde<br />

keyif yapmak. Bunu arkadaşlarınızla<br />

yaparak yalnızlık duygusundan<br />

uzaklaşabilirsiniz. Bu mevsimde, dışarıda<br />

bir aktivite gerçekleştirmek oldukça zor<br />

olsa da arkadaşlarınızı evinize davet<br />

edebilir, keyifli çay ve kahve sohbetleri<br />

yapabilirsiniz. Eğer illa ki dışarı çıkmak<br />

istiyorsanız, grup halinde sinemaya<br />

gidebilir, mısır eşliğinde vizyondaki<br />

filmlerin tadını çıkarabilirsiniz.<br />

GÜNEŞLİ GÜNLERİ KAÇIRMAYIN<br />

Nadir de olsa kışın bahardan kalma<br />

günler yaşanabiliyor. Güneş zaman<br />

zaman sıcak yüzünü gösterip bize güzel<br />

bir günü müjdeleyebiliyor. İşte böyle<br />

günleri kaçırmamaya özen gösterin.<br />

Güneşin yalancı da olsa sıcak ve<br />

parlak yüzü ruhunuza çok iyi gelecek.<br />

Böyle günlerde bisiklete binebilir,<br />

deniz kenarında yürüyüş yapabilir ve<br />

arkadaşlarınızla dışarıda kahve içmek<br />

için buluşabilirsiniz.<br />

SPOR RUHUNUZU BESLİYOR<br />

Kışın çok daha fazla vaktimiz var. Bu da<br />

spor yapmak için bize oldukça büyük<br />

avantaj sağlıyor. Egzersiz yaparak<br />

kendinizi çok daha iyi hissedebilirsiniz.<br />

Spor yapmak için ille de salonlara<br />

SAĞLIKLI BİR KIŞ İÇİN<br />

Gün geçtikçe iyice soğuyan havalar,<br />

vücut direncimizin baş düşmanı. Dış<br />

ortamla sürekli temas halinde olduğu<br />

için dengesiz hava koşullarından en<br />

çok solunum yollarımız etkileniyor<br />

ve hastalıklar kaçınılmaz oluyor.<br />

Grip, soğuk algınlığı, sinüzit, bronşit,<br />

farenjit, bu mevsimde pek çok<br />

kişide rastlanan hastalıklar arasında.<br />

Mikroplar havada uçuşurken bile<br />

nefes almak zorunda olduğumuza<br />

göre bu hastalıklara yakalanmamak<br />

için çok dikkatli olmamız gerekiyor.<br />

Güneş etkisini azaltırken, mevsime<br />

uyum göstermeye çalışan vücudumuz<br />

daha çok enerji harcıyor ve bu durum<br />

da direnç kaybına yol açıyor. En tipik<br />

solunum yolu hastalıklarından biri olan<br />

grip, eğer iyi korunamazsak yakamıza<br />

yapışıyor. Çok kolay bulaşabilen grip,<br />

soğuk algınlığı ile çok karıştırılan bir<br />

hastalık olmasına rağmen belirtileri,<br />

tam olarak aynı değil. Hastalık, hasta<br />

kişilerin öksürmesi ve hapşırması<br />

sonucu havaya saçılan damlacıkların<br />

havada asılı kalması ve hasta kişilerin<br />

salgılarıyla kirlenmiş ellerine ve<br />

eşyalarına direkt temas yoluyla<br />

bulaşabiliyor. Boğazda kuruluk,<br />

kaşıntı, burunda tıkanıklık ve akıntı,<br />

halsizlik ve ani ateş yükselmeleri,<br />

bu hastalığın en belirgin özellikleri<br />

arasında yer alıyor.<br />

44<br />

Aktüel Kış 2016


kapak<br />

SOĞUK ALGINLIĞINI<br />

GRİPLE KARIŞTIRMAYIN<br />

Soğuk algınlığı aslında bütün<br />

mevsimlerde görülebilen bir hastalık,<br />

ancak en çok sonbahar ve kış aylarında<br />

etkili oluyor. Hapşırık ise bu hastalığın<br />

tipik bir özelliği. Üşütme ve nezle olarak<br />

da adlandırılan soğuk algınlığını gripten<br />

ayıran en önemli fark ise, ani ateş<br />

yükselmesi olmaması ve genel durum<br />

bozukluğunun yaşanmaması. Burun<br />

tıkanıklığı, burun akıntısı, boğazda<br />

yanma hissi ve öksürükle başlayan<br />

hastalık, halk arasında söylendiği<br />

gibi “ilaç ile bir haftada, ilaçsız yedi<br />

günde” geçiyor. Tokalaşma, öpüşme<br />

ve kalabalık ortamlarda bulunma<br />

durumunda kolayca bulaşabilen soğuk<br />

algınlığı, belirtileri başladıktan sonra<br />

çoğu kez dinlenmeksizin ayakta<br />

geçirilebiliyor. Ancak, araya başka<br />

hastalıklar girdiği zaman mutlaka<br />

dinlenmek gerekiyor. Sıkı giyinerek<br />

vücudu sıcak tutmak, bolca vitamin<br />

almak da hastalığın atlatılmasına<br />

yardımcı oluyor.<br />

SOĞUKTAN VE<br />

RÜZGARDAN KORUNUN<br />

Genellikle üst solunum yolu<br />

enfeksiyonları sonrasında oluşan<br />

“sinüzit” hastalığında, sürekli baş ağrısı,<br />

iki kaşın arasında, yanaklarda ve alın<br />

bölgesinde şiddetli ağrı ve burundan<br />

gelen akıntı görülebiliyor. Ayrıca<br />

burun tıkanıklığı, burun akıntısı, koku<br />

duyusunda azalma, geniz akıntısı, ateş,<br />

çene ve dişlerde ağrı, ağız kokusu,<br />

burun kanaması, göz kapakları ve<br />

yüzde şişme gibi belirtiler görülüyor.<br />

Hastayı en çok geniz akıntısı ve buna<br />

bağlı boğaz ağrısı ile öksürük rahatsız<br />

ediyor. Sinüzite yakalanmamak veya<br />

kolay atlatabilmek içinse soğukta fazla<br />

kalmamak, ıslak saçla dışarı çıkmamak,<br />

rüzgardan korunmak ve sigara<br />

içilen ortamlarda fazla bulunmamak<br />

gerekiyor.<br />

gitmeniz gerekmiyor. Evde pilates<br />

yaparak keyifli vakit geçirebileceğiniz<br />

gibi bedeninize de büyük bir iyilik<br />

yapmış olursunuz.<br />

ŞIMARMAK, SİZİN DE HAKKINIZ!<br />

Kendinizi birazcık şımartmakla hiçbir<br />

şey kaybetmezsiniz. Kış aylarında<br />

motivasyonunuzu yüksek tutmak için<br />

yeni hobiler edinebilirsiniz. Bu hem<br />

çevrenizi genişletir ve yeni insanlarla<br />

tanışmanıza vesile olur hem de kendinize<br />

yenilikler katmanızı sağlar. Öte yandan<br />

hafta sonları için kısa süreli doğa gezileri<br />

planlayabilir ya da evde en sevdiğiniz<br />

derginin sayfalarına gömülebilirsiniz.<br />

Bir yandan çikolatalı brownie eşliğinde<br />

kahvenizi yudumlarken bir yandan da<br />

kitabınızı okumak da keyifli bir tercih<br />

olabilir.<br />

MUTLULUK, BİR TABAKTA OLABİLİR<br />

Kışın evde geçirdiğimiz zamanların<br />

artması, kendiniz ve aileniz için yeni<br />

lezzetler keşfetmenize vesile olabilir.<br />

Kendiniz için yemek dergileri alın ve<br />

bu dergilerdeki yemekleri pişirmeyi<br />

deneyin. Dünya üzerinde pek çok<br />

farklı mutfak kültürü var. Bu farklı<br />

mutfakların yemeklerini deneyerek hem<br />

güzel bir gün geçirebilir hem de günün<br />

sonunda kendinizi yaptığınız yemekle<br />

ödüllendirebilirsiniz.<br />

Kendiniz için yemek dergileri<br />

alın ve bu dergilerdeki yemekleri<br />

pişirmeyi deneyin.<br />

Kendinizi birazcık<br />

şımartmakla hiçbir<br />

şey kaybetmezsiniz.<br />

Kış aylarında<br />

motivasyonunuzu<br />

yüksek tutmak<br />

için yeni hobiler<br />

edinebilirsiniz.<br />

Aktüel Kış 2016 45


kapak<br />

Kışı kış yapan<br />

lezzetler...<br />

Kışın içimizi titreten soğuk<br />

günlerinde sımsıcak ve lezzetli<br />

bir mola vermenin birçok<br />

yolu var. Mis gibi kokusu ve<br />

üzerine konulan tarçınıyla<br />

salep, tavada ya da sobanın<br />

üzerinde çıtır çıtır pişirilen<br />

kestane, birbirinden leziz<br />

İtalyan kahveleri ve elbette<br />

boooozaaaaaaa! Farkında<br />

mısınız, kış geldi!<br />

46<br />

Aktüel Kış 2016


kapak<br />

Soğuk günler geldi çattı. Ellerimizi<br />

ovuştura ovuştura yürüyor,<br />

lahana gibi giyinmeden evlerden<br />

çıkamıyoruz. Kasvetli hava, yağmur,<br />

çamur, kar derken kış hep olumsuz<br />

yanlarıyla öne çıkıyor. Oysa kış aylarının<br />

da kendine özgü pek çok güzel yanı var.<br />

Özellikle içeceklerle arası iyi olanlar,<br />

neyi kastettiğimizi hemen anlamışlardır.<br />

Soğuk günlerde içimizi ısıtan, bizi<br />

nostaljik günlere götüren ve elbette<br />

hayatımıza lezzet katan küçük molalar,<br />

bu soğuk günleri güzel bir şekilde<br />

geçirmenize yardımcı oluyor.<br />

İşte, sağlığa faydalarıyla kışı kış yapan<br />

lezzetler!<br />

KIŞIN VAZGEÇİLMEZ İÇECEĞİ, SALEP<br />

Kış geldiği zaman pek çok kafenin<br />

içecek menüsünde baş sırada salebi<br />

görüyoruz. Üzerine serpilen mis gibi<br />

tarçınla damaklarda şölen yaratan salep,<br />

içimizi ısıtmak için de elbette birebir.<br />

Öte yandan sağlığa da çok faydalı.<br />

Özellikle hastalıkların kapıda olduğu bu<br />

soğuk günlerde sımsıcak salep içmek<br />

son derece yararlı… Bronşit ya da mide<br />

hazımsızlıkları gibi rahatsızlıklara<br />

iyi gelen salep, iştah açıyor ve zihni<br />

güçlendiriyor. Karbonhidrat yapısıyla<br />

salebin, enerji veren bir içecek olarak<br />

kışın bolca tüketilmesi gerekiyor.<br />

Bronşit ya da mide<br />

hazımsızlıkları gibi<br />

rahatsızlıklara iyi<br />

gelen salep, iştah<br />

açıyor ve zihni<br />

güçlendiriyor.<br />

Karbonhidrat<br />

yapısıyla salebin<br />

enerji veren bir<br />

içecek olarak kışın<br />

bolca tüketilmesi<br />

gerekiyor.<br />

Soğuk günlerde içimizi ısıtan küçük<br />

molalar, soğuk günleri güzel bir<br />

şekilde geçirmenize yardımcı oluyor.<br />

Güçlü bir bağışıklık<br />

sistemi ve kaliteli<br />

bir besin ağı için<br />

süt, et grubu,<br />

sebze, meyve, yağ,<br />

yağlı tohumlar ve<br />

tahılların günlük<br />

beslenmemizde<br />

dengeli bir<br />

şekilde yer alması<br />

gerekiyor.<br />

Aktüel Kış 2016 47


kapak<br />

Kış aylarının en keyifli<br />

lezzetlerinden biri de<br />

kestane.<br />

Protein ve<br />

karbonhidrat<br />

kaynağı olan<br />

kestane, hem tok<br />

tutucu ve besleyici<br />

hem de iyi bir<br />

enerji kaynağı.<br />

ELLERİNİZ YANA YANA, TADINI<br />

ÇIKARA ÇIKARA KESTANE…<br />

Kış aylarının en keyifli lezzetlerinden<br />

bir diğeri de kestane. Artık özellikle<br />

şehirlerde pek çok evde odun sobası<br />

kalmasa da kestanenin tadı da, zevki<br />

de sürüyor. Eskiden sobadan aldığımız<br />

sımsıcak kestanelerin keyfi elbette bir<br />

başkaydı. Ancak şimdi de tavada ya<br />

da haşlayarak kestanenizi pişirebilir<br />

ve kış aylarına hem lezzet hem de<br />

sağlık katabilirsiniz. Kestane diğer sert<br />

kabuklu meyve türlerine göre daha az<br />

yağ içeriyor ve insan vücudu için gerekli<br />

olan yağ asitlerinden özellikle lineoleik<br />

asit bakımından zengin bir kaynak olarak<br />

öne çıkıyor. Çok eski zamanlardan beri,<br />

insan beslenmesinde önemli bir protein<br />

ve karbonhidrat kaynağı olan kestane,<br />

hem tok tutucu ve besleyici hem de<br />

iyi bir enerji kaynağı. Kestanenin kıtlık<br />

yıllarında ve uzun kış dönemlerinde<br />

halkın gıda ihtiyacını karşıladığı ve<br />

2. Dünya Savaşı'nda çavdar unuyla<br />

karıştırılıp ekmek yapımında kullanıldığı<br />

biliniyor.<br />

Evde kestane yapmanın püf noktaları:<br />

Kestaneleri yıkayıp kurulayın ve<br />

üzerlerine bıçakla birer çizik atın.<br />

Izgarası yanan bir fırında pişirin.<br />

Sobanın üzerinde ya da mangalda da<br />

pişirebilirsiniz. Ayrıca ocak üzerinde<br />

teflon tavada kestane-kebap yapmanız<br />

mümkün.<br />

KIŞIN NOSTALJİK LEZZETİ, BOZA<br />

Boza için nostaljik bir lezzet dersek<br />

abartmış olmayız. Özellikle 30 yaş üstü<br />

pek çok kişi hatırlar, çocukluğunda<br />

sokaktan geçen bozacıları. Kulağımız<br />

dışarıda o sesin gelmesi için beklediğimiz<br />

soğuk günleri unutmadık. Boooozaaaaaa!<br />

Maşrapalar çıkar, bozalar dolar. Bozanın<br />

üstüne tarçın ve bir de leblebi konuldu<br />

mu, değmeyin lezzet keyfine. Şimdilerde<br />

bozacıların sesini duymasak da lezzet<br />

keyfi hala sürüyor. Bozanın modası<br />

hiçbir kış geçmiyor.<br />

48<br />

Aktüel Kış 2016


kapak<br />

İTALYAN KAHVELERİYLE<br />

LEZİZ BİR KIŞ<br />

Pek çok türü olan kahve kışın soğuk<br />

günlerinde içimizi ısıtan ve enerji veren<br />

lezzetlerin başında geliyor. Özellikle<br />

her biri birbirinden lezzetli İtalyan<br />

kahveleri, yanında koyu bir sohbetle<br />

yaşadığınız ana keyif katıyor. Espresso,<br />

Espresso Macchiato, Latte, Cappuccino,<br />

Cafe Mocha ve Americano gibi farklı<br />

çeşitleriyle kış gelince kahve keyfi de<br />

artıyor.<br />

Espresso: Espresso, ince çekilmiş kahve<br />

çekirdeklerinin basınçla suya aromasını<br />

vermesiyle oluyor. Günümüzde<br />

yapımını çok kolaylaştıran elektrikli<br />

makineler olsa da asıl espressolar moka<br />

cezvelerinde (kapaklı, iki bölmeli bir<br />

cezve) hazırlanırdı. Espressoyu günün<br />

her saati, Türk kahvesi fincanına benzer<br />

bir fincanın yarısını dolduracak kadar,<br />

içebilirsiniz. Ama uyku sorununa dikkat<br />

etmeniz gerekiyor.<br />

Macchiato: Tek ölçü espresso ve buharla<br />

ısıtılmış süt ve süt köpüğüyle hazırlanır.<br />

Arzuya göre şeker ilave edilebilir.<br />

Latte: Latte, bol sütlü bir kahve çeşidi.<br />

Tek ölçü espresso, buharla ısıtılmış süt<br />

ve süt köpüğüyle hazırlanıyor. Malzeme<br />

olarak Macchiato ile aynı ancak süt ve<br />

süt köpüğü oranı oldukça fazla.<br />

Capuccino: Capuccino yumuşak içimli<br />

bir kahve. Süt oranı olarak, Latte<br />

ile Macchiato arasında bir yerlerde<br />

olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Cafe Mocha: Mocha’nın kuzenlerinden<br />

farkı, içerisinde çikolata şurubu olması.<br />

Ayrıca üzerine de tatlandırmak için krem<br />

şanti konuyor.<br />

Americano: Kahve tadını doruklarda<br />

yaşayacağınız Americano, tek ölçü<br />

espresso ve sıcak su ile yapılıyor.<br />

KAHVE REHBERİ<br />

Bir kafeye gittiğinizde, “Latte nedir?<br />

Mocha hangisiydi?” diyenlerdenseniz<br />

sizin için bir rehber hazırladık.<br />

30 ml espresso<br />

(tek shot-şat-)<br />

Espresso<br />

(yazıldığı gibi okunur)<br />

30 ml süt köpüğü<br />

180 ml buharda<br />

ısıtılmış süt<br />

30 ml espresso<br />

Latte<br />

(yazıldığı gibi okunur)<br />

30 ml süt köpüğü<br />

150 ml buharda<br />

ısıtılmış süt<br />

15 ml çikolata şurubu<br />

30 ml espresso<br />

Cafe Mocha<br />

(Kafe Moka)<br />

60 ml süt köpüğü<br />

90 ml buharda<br />

ısıtılmış süt<br />

30 ml espresso<br />

Cappuccino<br />

(kapuçino)<br />

150 ml sıcak su<br />

(yaklaşık 95 derece)<br />

30 ml espresso<br />

Americano<br />

(Amerikano)<br />

15 ml süt köpüğü<br />

15 ml buharda ısıtılmış süt<br />

30 ml espresso<br />

Espresso Macchiato<br />

(Espresso Makiyato)<br />

Aktüel Kış 2016 49


kültür<br />

Padişahların alameti<br />

Tuğra<br />

Oğuz hakanlarından, Selçuklu sultanlarına ve son olarak da Osmanlı padişahlarına<br />

varan tarihi mührün adı, Tuğra. Sultanların imzası...<br />

En ünlüleri ve sanatsal değer taşıyanları Osmanlı padişahlarına ait. Hat Sanatının<br />

bir dalı olan Tuğranın, Oğuz Han’ın isminin doğana benzeyen tuğrağ adlı bir<br />

kuşun kanatlarını açmış haline benzetilmesinden dolayı bu ismi aldığı düşünülüyor.<br />

50<br />

Aktüel Kış 2016


kültür<br />

Her ne kadar Osmanlı<br />

padişahlarıyla birlikte<br />

anıyor olsak da<br />

tuğraların geçmişinin<br />

çok daha eskiye<br />

dayandığı söyleniyor.<br />

Aktüel Kış 2016 51


kültür<br />

Osmanlılarda tuğra, hem<br />

padişah mührü olarak özel<br />

bir önem taşıyor hem de çok<br />

ayrı bir sanatsal değeri var.<br />

Yazılı belgelerden<br />

Büyük Selçuklularda<br />

ve Anadolu<br />

Selçukluları’nda<br />

kavisli tuğraların<br />

varlığı biliniyor.<br />

Anadolu<br />

beyliklerinde<br />

ise bilinen en<br />

eski tuğranın,<br />

Saruhanoğlu İshak<br />

Bey’in gümüş<br />

parasında var olduğu<br />

biliniyor.<br />

Her ne kadar Osmanlı<br />

padişahlarıyla birlikte anıyor<br />

olsak da tuğraların geçmişinin<br />

çok daha eskiye dayandığı söyleniyor.<br />

Padişahın ismi ve lakabı bulunan alamet,<br />

imza anlamını taşıyan tuğra, hat sanatının<br />

bir kolu halinde yüzyıllar boyunca usta<br />

hattatlar eliyle çekilmiş. Tarihte bilinen<br />

haliyle tuğranın mucidi olarak Selçuklu<br />

Sultanı Mes’ud’un veziri Hüseyin Ebu<br />

İsmaili’l-Tuğrai olduğu da söylenenler<br />

arasında. Ancak Selçuklularda tuğranın<br />

Tuğrul Bey’den beri mevcut olduğu<br />

biliniyor. Tuğrul Bey’in tuğrasının da<br />

sikkelerde görünen ok ve yay olduğu<br />

tespit edilmiş. Tuğra, Selçuklulardan<br />

Eyyubilere ve Memluklere ve tabi<br />

Osmanlılara geçmiş. Osmanlı Devleti’nde<br />

bilinen ilk tuğra ise Orhan Gazi’ye ait.<br />

Osman Gazi’den günümüze ulaşmış<br />

bir tuğra yok. Bu nedenle 36 Osmanlı<br />

padişahı ama 35 padişah tuğrası mevcut.<br />

Başlangıçta oldukça sade olan tuğranın<br />

sanat değeri giderek artmış ve estetik bir<br />

değer kazanmış.<br />

Tuğranın Farsçası olan “nişan”, alamet,<br />

iz, işaret ve Arapçası olan “tevki”;<br />

etki, iz bırakma, buyurma anlamlarına<br />

geliyor. Yazılı belgelerden Büyük<br />

Selçuklularda ve Anadolu Selçukluları’nda<br />

da kavisli tuğraların varlığı biliniyor.<br />

Anadolu beyliklerinde ise bilinen<br />

en eski tuğranın, Saruhanoğlu İshak<br />

Bey’in gümüş parasında var olduğu<br />

biliniyor. Memluklerdeki tuğralarda da<br />

hükümdarın ve babasının ismi tuğrada<br />

var olmakla beraber kavisler yerine,<br />

bir satıra yazılan yazıda abartılı olarak<br />

keşidelere (harf uzantısı, dikey çizgiler)<br />

ağırlık verilmiş. Memluklerde tuğra, ilgili<br />

belgeler üzerine yazılmıyor; önceden<br />

yazılıp kesilmiş tuğralar, belgenin üzerine<br />

yapıştırılıyormuş.<br />

“EL MUZAFFER DAİMA”<br />

Osmanlılarda tuğra, hem padişah mührü<br />

olarak özel bir önem taşıyor hem de çok<br />

ayrı bir sanatsal değeri var. Sultanların göz<br />

alıcı kaligrafik nişan, alamet veya arması;<br />

bir çeşit imzası... Sultanın ve babasının<br />

adını ve çoğunda “el muzaffer daima”<br />

duasını içeriyor. Örneğin Kanuni Sultan<br />

Süleyman’ın tuğrasında “Süleyman şah<br />

bin Selim şah han el-muzaffer daima”<br />

yazıyor. Bin, oğlu anlamına geliyor. Tuğra<br />

sultan tarafından çekilmiyor; nişancı,<br />

tuğrakeş, tuğrai, tuğranüvis veya tevkii<br />

denilen görevlilerce çekiliyor. Sadece<br />

padişahlara mahsus olan tuğra, ferman<br />

ve beratlarda, paralarda, resmi dairelerin<br />

ana giriş kapılarının üst kısmında ve<br />

duvarlarında, madalyonlarda, resmi<br />

evraklarda ve kitapların kapaklarında<br />

kullanılmış. Tuğraların belli isimleri<br />

de var. Bunların bazıları şöyle: Tevki-i<br />

hümayun, nişan-ı hümayun, nişan-ı şerif-i<br />

ali-şan, alamet-i şerif, misal-i meymun ve<br />

tuğra-yı garra.<br />

Padişahların yanı sıra Osmanlı döneminde<br />

vezir ve beylerbeylerinin de tuğraya<br />

benzer alametleri var. Ancak bunlara<br />

“pençe” adı veriliyor. Pençe, her ne kadar<br />

tuğraya benzese de tuğradan farkı, tek<br />

kavisli olması. Çift kavis ancak tuğralarda<br />

olabiliyordu. Sadrazamların buyruklarına<br />

pençe koymaları, 19. yüzyıl ortalarından<br />

sonra yerini resmi mühre bırakmıştı.<br />

BENZER ŞEKİLLER, FARKLI METİNLER<br />

Tuğralar her padişah için özel olmasına<br />

ve metin farklılığına sahip olmalarına<br />

rağmen, görünüş itibariyle birbirlerine<br />

benziyorlar. Bu benzerliğin sağlanabilmesi<br />

52<br />

Aktüel Kış 2016


kültür<br />

için metinle ilgili olmayan bazı işaretler<br />

kullanıldığı gibi bazı harf ve kelimelerin<br />

de şekilleri değiştiriliyor. Tuğralar dört ana<br />

bölümden oluşuyor.<br />

Serre veya Kürsü: Tuğrada adı geçen<br />

padişahın ve babasının adıyla diğer<br />

ibarelerin yer aldığı metin kısmı.<br />

Beyzeler: Tuğranın sol kısmında bulunan<br />

harflerin kavisli ve değişik bir şekilde<br />

çizilmesiyle oluşan kısım. Küçük beyzenin<br />

içinde, kürsü’nün üst kısmında, “elmuzaffer”<br />

sözünün devamı olan “daima”<br />

kelimesi bulunuyor.<br />

Tuğlar: Doğal halinden daha fazla<br />

uzatılarak tuğ şekline dönüştürülen elif,<br />

lam ve tı harflerinin bulunduğu kısım.<br />

Tuğların yanında bulunan kavislere<br />

“zülüf” adı veriliyor.<br />

Kollar: Beyzelerin devamı olan ve tuğları<br />

keserek sağ tarafa doğru uzayan paralel iki<br />

çizgi. Bir başka adı da “hançere”.<br />

Olgunlaşmış bir tuğrada iki beyze ve<br />

üç tuğ yer alıyor. İçerik metni bunları<br />

karşılamazsa bazı tuğralarda esas<br />

metinle ilgili olmayan şekiller de yer<br />

alıyor ki bunlar klasikleşmiş tuğra şeklini<br />

korumak ve kendinden önceki tuğraya<br />

benzetebilmek için eklenmiş olduğundan<br />

bir anlam ifade etmiyorlar.<br />

600 YILLIK BİR KOLEKSİYON<br />

Osmanlılarda Orhan Gazi’den başlayan<br />

tuğra geleneği, Sultan Vahideddin’e kadar<br />

tekrarlanan ve her geçen gün estetik<br />

değeri artan, çok özel bir sanat. Tam 600<br />

yılda oluşan özel bir koleksiyon dersek<br />

abartmış olmayız, Osmanlı padişahlarının<br />

tuğraları için. İlk 20 Osmanlı tuğrasının<br />

sanatsal açıdan olmasa da tarihsel önemi<br />

çok büyük. Yalnız bunlar içinde 7. padişah<br />

Fatih Sultan Mehmet’in ve 10. padişah<br />

Kanuni Sultan Süleyman’ın tuğraları,<br />

kendilerinden önceki ve sonrakilere<br />

göre estetik ve şekil açısından çok daha<br />

özel ve farklı. Tuğralar bir arma olarak<br />

olgunlaşmış halini aldıktan sonra hattatlar<br />

tarafından sanatsal boyuta geçerek hep<br />

daha güzel şekilde yazılmaya çalışılmış.<br />

Tuğralar içinde en mükemmel olanı ise<br />

Hattat Sami Efendi tarafından yazılan<br />

2. Abdülhamid’in tuğrası olarak kabul<br />

ediliyor. Bu nedenle bu tuğra için,<br />

Tuğraların Padişahı da deniyor.<br />

Hattat Sami Efendi<br />

tarafından yazılan<br />

2. Abdülhamid’in tuğrası.<br />

7. padişah Fatih<br />

Sultan Mehmet’in ve<br />

10. padişah Kanuni<br />

Sultan Süleyman’ın<br />

tuğraları,<br />

kendilerinden önceki<br />

ve sonrakilere göre<br />

estetik ve şekil<br />

açısından çok daha<br />

özel ve farklı.<br />

Aktüel Kış 2016 53


kültür<br />

Duygu ve<br />

düşüncelerin mührü<br />

Hat Sanatı<br />

Hat Sanatı, İslami sanatların en önemlilerinden biri.<br />

Aynı zamanda Türk kültüründe de oldukça büyük bir<br />

yeri olan bu sanat, çizgilerin ve güzel yazının sanatı…<br />

Üstelik Hat Sanatıyla sadece çizgiler birleşmiyor,<br />

duygular ve düşünceler de kağıda dökülüyor.<br />

Hat, yazı ve çizgi anlamına geliyor. Daha detaylı söylemek<br />

gerekirse, belirlenmiş olan estetik kurallara bağlı kalarak yazı<br />

yazma sanatı… Hat, İslami sanatlar içinde çok büyük bir değere<br />

sahip. Osmanlı döneminde de en güzel örneklerini görmek mümkün.<br />

Güzel yazı anlamına gelen Hat Sanatının ilk isminin Hüsn-i Hatt olduğunu<br />

söylememiz gerek. Batı kültüründe ise karşılığı olarak kaligrafi kullanılıyor.<br />

Ancak hat sanatının kaligrafiden büyük bir farkı var; o da hat sanatını icra<br />

eden ustaların yazıya ruhlarını yansıtmaları. Yalnızca çizgi ve noktalardan<br />

ibaret değil bu sanat, aynı zamanda duygu ve düşünceleri de tarihe<br />

mühürlüyor.<br />

Hat Sanatı, Arap harfleri çevresinde oluşmuş bir sanat dalı. Bu sanat, Arap<br />

harflerinin 6. ve 10. yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden<br />

sonra ortaya çıkmış. Abbasiler zamanında, Bağdatlı olan vezir ve hattat<br />

İbn Mukle’nin hat sanatına katkıları göz ardı edilemez. Yazının ana hatlarını<br />

belirleyici bir sistem geliştirerek, bu sanatın gelişmesinde önemli bir rol üstlenmiş.<br />

54<br />

Aktüel Kış 2016


kültür<br />

Hat Sanatı, Arap harfleri çevresinde oluşmuş bir<br />

sanat dalı. Bu sanat, Arap harflerinin 6. ve 10.<br />

yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme<br />

döneminden sonra ortaya çıkmış.<br />

Aktüel Kış 2016 55


kültür<br />

İstanbul, tarih boyunca,<br />

Hat Sanatının en önemli<br />

merkezlerinden biri olarak kabul<br />

edilmiş.<br />

Hat sanatı altında,<br />

altı ana yazı<br />

türü (Kûfî, Sülüs,<br />

Nesih, Rika,<br />

Reyhânî ve Tevkî)<br />

ve İranlılar'ın<br />

bulduğu Talik yazı<br />

türü bulunuyor.<br />

Bu dönemde Hat Sanatı, sülüs, nesih,<br />

muhakkak, reyhani, tevki ve rika adı<br />

altında çeşitlenmiş. Bu yazı türlerinin<br />

hepsine, Aklam-ı Sitte adı verilmiş.<br />

Abbasiler zamanında gelişmeye devam<br />

eden Hat Sanatı, Osmanlı Devleti<br />

döneminde de zirveye ulaşmış.<br />

TÜRK HAT SANATI<br />

Türkler, Müslüman olduktan ve Arap<br />

alfabesini benimsedikten sonra, uzun<br />

bir süre hat sanatına herhangi bir<br />

katkıda bulunmamış. Bu sanatla ancak<br />

Anadolu’ya geldikten sonra ilgilenmeye<br />

başlamışlar. Hat, en parlak zamanlarını<br />

da Osmanlı döneminde yaşamış. 15.<br />

yüzyılda, Şeyh Hamdullah’ın Arap<br />

yazısına daha sıcak, daha yumuşak bir<br />

görünüm kazandırmış olması nedeniyle<br />

kendisi, Türk Hat Sanatının kurucusu<br />

olarak kabul ediliyor. Şeyh Hamdullah'ın<br />

üslup ve anlayışı, 17. yüzyıla kadar<br />

sürmüş. Hafız Osman (1642-1698) ise<br />

Arap yazısına estetik bakımdan en olgun<br />

biçimini kazandırmış bir hat sanatçısı. Bu<br />

tarihten sonra yetişen hattatların hepsi,<br />

Hafız Osman'ın izinden gitmiş.<br />

Türkler altı tür yazı (aklam-ı sitte)<br />

dışında, İranlılar'ın bulduğu talik<br />

yazıda da yeni bir üslup yaratmışlar.<br />

Önceleri İran etkisinde olan talik yazı,<br />

18. yüzyılda Mehmed Esad Yesari ile<br />

oğlu Yesarizade Mustafa İzzet'in elinde<br />

yepyeni bir görünüm kazanmış. Türk<br />

Hat Sanatı, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl<br />

başlarında da parlaklığını sürdürmüş<br />

ama 1928'de Arap alfabesinden<br />

Latin alfabesine geçilince yaygın bir<br />

sanat olmaktan çıkarak belirli eğitim<br />

kurumlarında öğretilen geleneksel bir<br />

sanat durumuna gelmiş. Bu sanatta<br />

yetişen önemli isimler arasında Sami<br />

Efendi, Ahmet Karahisari, Mahmut<br />

Celalettin Efendi, Yesarizade Mustafa<br />

İzzet Efendi’yi anmak gerekiyor. Öte<br />

yandan İstanbul da tarih boyunca Hat<br />

Sanatının en önemli merkezlerinden biri<br />

olarak kabul edilmiş.<br />

AKLAM-I SİTTE<br />

HAT SANATINDA 6 YAZI<br />

Hat sanatı altında, 6 ana yazı türü<br />

(Kûfî, Sülüs, Nesih, Rika, Reyhânî ve<br />

Tevkî) ve İranlılar'ın bulduğu Talik yazı<br />

türü bulunuyor. Bu 6 ana yazı türüne<br />

"Aklam-ı Sitte" deniyor. Bunların dışında<br />

da birçok yazı türü var tabi fakat fazlaca<br />

yaygınlaşmamışlar. Bir bölümü, yalnızca<br />

belli alanlarda kullanılmış yazı türleri.<br />

Örneğin, Türkler tarafından geliştirilen<br />

56<br />

Aktüel Kış 2016


kültür<br />

bir yazı türü olan Divani, yalnızca<br />

Divan-ı Hümayun'da yazılan önemli<br />

belgelerde; yazılması ve okunması<br />

özel eğitim gerektiren siyakat ise mali<br />

kayıtlarda kullanılmış. Kolay yazıldığı<br />

için günlük yaşamda yaygın olarak<br />

kullanılan bir yazı türü olan rik'a da 19.<br />

yüzyılda, sanat yazısı durumuna gelmiş.<br />

Rik'a ile altı yazı türünden biri olan rika<br />

birbirinden farklı.<br />

Hat Sanatının en önemli özelliklerinden<br />

birisi, yazıların büyüklüklerine göre<br />

farklı isimlerle anılıyor olması. Duvarlara<br />

asılan levhalarda, cami, türbe gibi dinsel<br />

yapılardaki kuşak ve kubbe yazılarında,<br />

her tür yazıtta kullanılan ve uzaktan<br />

okunabilen yazılara iri anlamında celi adı<br />

veriliyor. Daha çok sülüs ve talik yazının<br />

celisi kullanılmış. Alışılmış boyutlardan<br />

daha küçük harflerle yazılan yazılara<br />

hurde, gözle seçilemeyecek boyuttaki<br />

yazılara da gubari (toz) deniliyor.<br />

HAT ÇEŞİTLERİ<br />

Kufi: Bu yazı türünde, bütün harfler<br />

köşelidir. İslam Hat Sanatının bilinen en<br />

eski yazı türü olan kûfi, ismini Kufe’den<br />

almıştır.<br />

Divani, yalnızca Divan-ı<br />

Hümayun'da yazılan önemli<br />

belgelerde kullanılmış.<br />

Hat Sanatının en<br />

önemli özelliklerinden<br />

birisi, yazıların<br />

büyüklüklerine göre<br />

farklı isimlerle anılıyor<br />

olması. Duvarlara<br />

asılan levhalarda,<br />

cami, türbe gibi dinsel<br />

yapılardaki kuşak ve<br />

kubbe yazılarında, her<br />

tür yazıtta kullanılan<br />

ve uzaktan okunabilen<br />

yazılara iri anlamında<br />

celi adı veriliyor.<br />

Aktüel Kış 2016 57


kültür<br />

Muhakkak yazı örneği.<br />

Muhakkak<br />

kelimesi, muhkem,<br />

muntazam, şüpheli<br />

bir yeri kalmamış,<br />

sağlam söz ve<br />

sağlam dokunmuş<br />

kumaş demek.<br />

Bu yazının kalem<br />

genişliği 2,5-3 mm.<br />

Harfleri yazılırken<br />

hiçbir fedakarlık<br />

yapılmaması,<br />

kalemin bütün<br />

hakkının<br />

verilmesiyle öne<br />

çıkıyor.<br />

Muhakkak: Muhakkak kelimesi,<br />

muhkem, muntazam, şüpheli bir<br />

yeri kalmamış, sağlam söz ve sağlam<br />

dokunmuş kumaş demek. Bu yazının<br />

kalem genişliği 2,5-3 mm. Harfleri<br />

yazılırken hiçbir fedakarlık yapılmaması,<br />

kalemin bütün hakkının verilmesiyle<br />

öne çıkıyor. Muhakkak yazının görünüş<br />

itibarıyla kufî'den ilk çıkan yazı olduğu<br />

anlaşılıyor. Yazıda dik harflerin boyları<br />

ile sin, şın, sad, dad ve fe gibi çanaklı<br />

tabir edilen harflerin sola doğru uzayan<br />

kısımları sülüs yazıya göre daha uzun.<br />

Bu yazı özellikle Kur'an-ı Kerim’lerin<br />

yazılmasında kullanılmış.<br />

Reyhani: Aynen muhakkakın kurallarına<br />

bağlı olup onun küçük yazılan şekli.<br />

Muhakkak’ın üçte bir küçüklüğünde…<br />

Harf şekillerinin reyhan çiçeğine<br />

benzetilmesi nedeniyle bu adı almış. İki<br />

yazı, sayfada fazla yer tuttuğu ve birçok<br />

harfi Sülüs'e benzediği için bilhassa<br />

16. yüzyıldan itibaren gözden düşmüş<br />

ve yavaş yavaş yerini Sülüs ve Nesih'e<br />

bırakmış.<br />

Sülüs: Sülüs, üçte bir anlamına geliyor.<br />

Bu adı alma sebebine dair çeşitli<br />

görüşler var ama en yaygın kabul olanı,<br />

harflerinin üçte iki kısmında düzlük, üçte<br />

bir kısmında meyil hakim olması. Bu<br />

yazıda yuvarlak kısımlar fazla. Ayrıca<br />

harflerinin boyları ve genişlikleri biraz<br />

küçük olduğu gibi sin, sad ve kaf gibi<br />

çanak şeklindeki harflerinin de daha<br />

derin ve kısa olduğu görülüyor.<br />

Nesih: Sülüs yazıya benzerliği olup<br />

genişliği onun üçte biri kadar. Nesih'in<br />

sözlük anlamı bir şeyi kaldırmak, onun<br />

yerine başka bir şey koymak… Kufî'yi<br />

Kur'an yazmak mevkiinden resmen<br />

kaldırıp onun yerini aldığını görüyoruz.<br />

Nesih'te, Sülüs harfleri üçte bir ufalmış<br />

olmakla beraber, Sülüs’ü andıran bir<br />

özellik barındırıyor. Yani harfleri<br />

Sülüs’ten az-çok ayrı özelliklere sahip<br />

olsa da ikisi arasında sıkı bir yakınlık var.<br />

Bu yazı türü, kitapların yazılmasında<br />

kullanılmış.<br />

Tevki: Sözlük anlamı “bir şeyi vaki<br />

ettirmek, oldurmak ve tesir etmek”.<br />

Sülüs'ün kurallarına bağlı ancak ölçü<br />

itibariyle onun biraz küçüğü ve adeta<br />

fazla özen gösterilmeden yazılan şekli.<br />

En belirgin özelliği, birleşmeyen elif,<br />

re ve vav gibi harflerin yazıda birbirine<br />

bağlanabilmesi. Eskiden halife ve<br />

vezirlerin mektuplarının bu yazıyla<br />

yazılması nedeniyle bu ismi almış<br />

bir yazı türü. Tevki, aynı zamanda<br />

padişahların buyruklarının üzerine<br />

yazılan daha doğrusu çekilen nişanın,<br />

yani tuğranın da adı.<br />

Rika: Deri ve kağıt parçalarına verilen<br />

adın yanı sıra onların üzerine hızlıca<br />

yazılan yazıya da bu ad veriliyor.<br />

Tevki'nin küçük boyda yazılan şekli.<br />

Bu yazı, mektuplar ve hikayelerin<br />

yazılmasında kullanılmış. Ayrıca çabuk<br />

yazılmaya çok elverişli.<br />

58<br />

Aktüel Kış 2016


yaşam<br />

Anadolu'nun<br />

güzide bir köşesi<br />

TOHMA BOYU<br />

Memleket isterim<br />

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;<br />

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun<br />

Tarancı’nın “Memleket İsterim” şiirinde<br />

tarif ettiği gibi bir yer işte; Malatya’nın<br />

Darende ve Akçadağ ilçelerinin zaman<br />

zaman kesiştiği, sevgi, saygı, barış<br />

ve dostluğun birbirinden asırlardır<br />

ayrılmadığı, Tohma Boyu Vadisi ve tüm<br />

köyleri. Öyle ki, 10’un üzerinde köy ve bu<br />

köylerin güzel insanları, Hz. Mevlana’nın<br />

ifade ettiği “Dünya yaşadığımız yer değil,<br />

sadece geçtiğimiz yer” düşüncesinin<br />

farkında bir yaşam sürüyor.<br />

Memleket isterim<br />

Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;<br />

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun<br />

Memleket isterim<br />

Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;<br />

Kış günü herkesin evi barkı olsun<br />

Memleket isterim<br />

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;<br />

Olursa bir şikayet ölümden olsun.<br />

Cahit Sıtkı Tarancı<br />

Esenbey<br />

60<br />

Aktüel Kış 2016


yaşam<br />

Hisarkale<br />

Esenbey<br />

Tohma Boyunda, tüm köylerde<br />

yaşayan insanlar, acı gününde,<br />

mutlulukta, hastalıkta ve sağlıkta<br />

bir olmayı biliyor. Kimse kimseden üstün<br />

değil. Fakirin değer gördüğü, zenginin<br />

tevazudan asla vazgeçmediği ve hatta<br />

sıkıntıda olan herkesin yardımına koştuğu,<br />

vicdan sahibi güzel insanların yaşadığı<br />

güzel topraklar. Bu toprakların insanı,<br />

her şeyden önemlisi, nereden geldiğini<br />

ve nereye gideceğini hiç unutmuyor.<br />

Bu nedenle acıları paylaşarak etkisini<br />

en hafif şekliyle yaşıyor. Mutluluğunu<br />

da paylaşarak pozitif enerjiden tüm<br />

insanlarının istifade etmesini sağlıyor.<br />

Hani kendi memleketlimize “Toprağım”<br />

deriz ya, işte bu toprağın insanları<br />

cenazesinde, düğününde, asker<br />

uğurlamasında ve daha birçok sosyal<br />

etkinlikte, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin<br />

ifade ettiği gibi, “Bir olalım, diri olalım, iri<br />

olalım” felsefesine uygun şekilde hareket<br />

ediyor.<br />

GEÇİM KAYNAĞI, KAYISI VE<br />

HAYVANCILIK<br />

Tohma Boyu üzerinde yer alan Hisarkale,<br />

Ilıca, Çınar, Doğantepe, Şendere, Esenbey,<br />

Polatuşağı, Zekerhacı, Taşolar, Kayadibi,<br />

Gökçeören ve daha birçok köy, Kürt’ü,<br />

Türk’ü, Alevi’si, Sünni’si, barış, birlik ve<br />

bütünlük içinde yaşıyor. Geçim kaynağı<br />

kayısı ve hayvancılık olan bölge insanının<br />

okuma oranı çok yüksek. Şu bir gerçek ki,<br />

yaşam şartlarının zor ve imkanların kısıtlı<br />

olduğu bölgelerde, yeni yetişen neslin<br />

okumaktan başka çıkar yolu bulunmuyor.<br />

Yeni nesil, ancak okuyup belli alanlarda<br />

uzmanlaşarak hem kendine hem de bölge<br />

insanına fayda üretebiliyor.<br />

ANADOLU İNSANI, TOPRAK GİBİ<br />

BEREKETLİ, ÜRETKEN VE VERİCİDİR<br />

Anadolu’nun bağrında, farklı kültür, örf<br />

ve geleneklere sahip olan toprak insanının<br />

huzur içinde yaşaması, aslında bugün<br />

ülkemizin içinde bulunduğu durumun<br />

çözümü için çok iyi bir örnek. Anadolu<br />

insanı hırslarına yenik düşmez, birilerinin<br />

sırtına basarak rızkını kazanmaz ya da<br />

fitne, haset ve kavga çıkartıp ne kendi ne<br />

Polatuşağı<br />

Çınar Köyü<br />

Doğantepe<br />

Şendere<br />

Aktüel Kış 2016 61


yaşam<br />

Kayadibi<br />

de içinde yaşadığı toplumun huzurunu<br />

bozmaz. Anadolu insanı, toprak gibi<br />

bereketli, üretken ve vericidir. Toprak<br />

insanı, vatanını ve bayrağını, tüm<br />

önceliklerinin önüne koyar ve canını bu<br />

uğurda seve seve verir.<br />

Anadolu insanı, kucaklayıcıdır. Elinde ve<br />

evinde ne varsa en iyisini, en güzelini,<br />

misafirlerine sunar. Kısacası Yunus<br />

Emre’nin dediği gibi “Yaratılanı severim,<br />

Yaradan’dan ötürü” felsefesine dayalı<br />

olarak herkese sevgi ve hoşgörü ile<br />

yaklaşır.<br />

EDEP VE AHLAK İLKELERİ<br />

Tohma Boyu insanı, Ahi Evran<br />

Hazretlerinden günümüze kadar gelen<br />

Ahilik felsefesine uygun hareket eder.<br />

Tüm sosyal ve ticari ilişkilerini, edep<br />

ve ahlak ilkeleri üzerine kuran yöre<br />

insanı, yeri geldiğinde komşusunun,<br />

akrabasının ve dostunun dara düştüğü<br />

anda bir sorununu, onun haberi olmadan<br />

sessizce çözer. Köyünde ve çevre köylerde<br />

yaşanan maddi veya manevi her sorunu<br />

kendi sorunu gibi benimser. Yine güzel<br />

gelişme ve mutlulukları da kendi sevinci<br />

gibi yaşar.<br />

Öte yandan bölgeden yetişen birçok<br />

iş adamı da var. Türkiye için üretim<br />

yapan ve başta kendi toprak insanlarına<br />

ve birçok kişiye sürekli istidam fırsatı<br />

oluşturan iş adamları, aynı zamanda<br />

birçok öğrenciye de burs imkanı sağlıyor.<br />

Bölge insanlarına fayda üretmek ile<br />

birlikte içinde yaşadığı ülkenin sorunlarına<br />

da eğilen iş adamları ve kurumlar, başta<br />

eğitim olmak üzere sağlık ve çevre<br />

gibi birçok sosyal sorumluluk projeleri<br />

gerçekleştiriyor. Sonuç itibariyle, bu<br />

bölgenin insanı, topraktan aldığını tekrar<br />

toprağa vermesini biliyor.<br />

62<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

Mezopotamya'nın mistik kenti<br />

ADIYAMAN<br />

Tarih sahnesindeki rolü, ilk insanlara kadar uzanan ve geçmişten bugüne pek çok<br />

farklı medeniyetin merkezi olmuş bir kültür ve turizm kenti, Adıyaman. İnsanlık<br />

tarihinin bütün evrelerine dair bulguların var olduğu kent, Kommagene Krallığı’nın<br />

Nemrut Dağı’ndaki kalıntılarından, Perre Antik Kenti’ne, Cendere Köprüsü’nden,<br />

Karakuş Tümülüsü’ne varıncaya kadar pek çok tarihi eserin adresi. Adıyaman,<br />

Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında, Mezopotamya’nın en mistik kentlerinden biri…<br />

64<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

Nemrut Dağı,<br />

Kommagene<br />

uygarlığına ait<br />

kral mezarlarına,<br />

heykellere ve<br />

tümülüslere ev<br />

sahipliği yapıyor.<br />

Aktüel Kış 2016 65


gezi<br />

Fırat ve Dicle nehirlerinin<br />

sarmaladığı Adıyaman'ın<br />

tarihi, insanlık kadar eski.<br />

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin<br />

batısında yer alan Adıyaman’ı<br />

pek çoğumuz yalnızca Nemrut<br />

Dağı ile tanıyoruz. Ancak Fırat ve<br />

Dicle nehirlerinin sarmaladığı kentin<br />

tarihi, insanlık kadar eski. İlk insanlara<br />

varıncaya dek buluntuların var olduğu<br />

şehirde gezilip görülmeye değer pek<br />

çok yer var. Bir kültür ve turizm kenti<br />

olan Adıyaman, tarihi, doğası ve sıcak<br />

insanıyla keşif tutkunlarını bekliyor.<br />

Coğrafi konum itibariyle Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgesi, güneyde<br />

Mezopotamya, doğuda İran, kuzeyde<br />

Doğu Anadolu ve Kafkasya, batıda Orta<br />

Anadolu bozkırları arasında yer alan<br />

bir orta bölge. Doğu ve Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgelerinin yaylaları, sözü<br />

edilen bölgeler arasında binlerce yıl önce<br />

parlayıp sönen eski medeniyetlerin de<br />

kavşak noktası aynı zamanda. Böyle<br />

olunca da, insanlık tarihi boyunca pek<br />

çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu<br />

topraklar. Adıyaman da bu topraklardaki<br />

en önemli merkezlerden biri...<br />

İSMİNE DAİR ÜÇ FARKLI HİKAYE<br />

Adıyaman isminin nereden geldiğine<br />

66<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

Bir kültür ve turizm<br />

kenti olan Adıyaman,<br />

tarihi, doğası ve<br />

sıcak insanıyla keşif<br />

tutkunlarını bekliyor.<br />

Adıyaman ve çevresi, Helenistik<br />

ve Roma Dönemi eserleriyle ün<br />

yapmış bir bölge.<br />

dair farklı hikayeler var. Bunlardan ilki<br />

şöyle: Perre şehrinde puta tapan bir<br />

babanın yedi oğlu, babalarının olmadığı<br />

bir gün bütün putları imha ederek tek bir<br />

tanrı olduğunu ilan etmişler. Putperest<br />

baba durumu öğrenince yedi oğlunu da<br />

öldürmüş. Babaları tarafından öldürülen<br />

yedi kardeşin hatırasına Perre’de bir<br />

manastır yapılmış. Bu olaydan ötürü de<br />

kente Yedi Yaman adı verilmiş ve bu da<br />

zamanla Adıyaman’a dönüşmüş.<br />

İkinci hikayeye göre, Adıyaman şehrinin<br />

ortasında yaptırılan, Mansur'un kalesi<br />

olarak bilinen kaleye halk, Hısn-ı Mansur<br />

ismini vermiş. (1926’ya kadar bu isim<br />

kullanılıyor.) Kaynaklara göre bu isim,<br />

Abbasi Halifesi Ebu Cafer El-Mansur'un<br />

adından geliyor. Zamanla halk arasında<br />

söyleniş biçiminin değişmesiyle "Hüsnü<br />

Mansur" olarak şehrin ismi değişmiş.<br />

Hısn-ı Mansur yani Hüsnü Mansur ismi<br />

1926'ya kadar resmi ad olarak kalmış.<br />

1926 yılından itibaren Bakanlar Kurulu,<br />

şehrin ismine Adıyaman olarak karar<br />

vermiş.<br />

Son hikaye ise şöyle: Adıyaman şehri,<br />

doğu, batı ve güney yönlerinde derin<br />

vadilerle çevrili bir kentmiş. Bu vadilerin<br />

yamaçları, zengin meyve ağaçlarıyla<br />

kaplı olduğu gibi, şehrin çevresinin de<br />

Nemrut Dağı'na çıkış yolu.<br />

Aktüel Kış 2016 67


gezi<br />

Nemrut Dağı'nda<br />

gün doğumu.<br />

Nemrut Dağı,<br />

dünyadaki en<br />

güzel gün doğumu<br />

ve gün batımı<br />

manzaralarından<br />

birine sahip. Bu<br />

nedenlerle Nemrut,<br />

her yıl dünyanın<br />

çeşitli yerlerinden<br />

gelen on binlerce<br />

gezgin tarafından<br />

ziyaret ediliyor.<br />

meyve ağaçlarıyla kaplanmış olmasından<br />

dolayı güzel vadi anlamında olan "Vadi-i<br />

Leman” kelimesinin söylenişi zamanla<br />

değişmiş ve halk arasında "Adıyaman"a<br />

dönüşmüş.<br />

KOMMAGENE KRALLIĞI’NIN MERKEZİ<br />

Adıyaman’da bulunan Samsat Şehramuz<br />

Tepesi ve Çevresi Yerleşmeleri'nde,<br />

paleolitik dönem kalıntıları bulunuyor.<br />

Bölgede ayrıca Kung Kıracı Tepesi,<br />

Ziyaret Tepesi ve Kemşak Tepesi gibi<br />

yerleşim yerleri de var. Adıyaman<br />

yöresinde Neolitik, Kalkolitik ve Eski<br />

Tunç Dönemini yansıtan yerleşme<br />

yerlerinin başında, bugün Atatürk Barajı<br />

Gölü sahası içinde kalan Samsat Höyüğü<br />

geliyor. Ayrıca Tille Höyüğü de yörenin<br />

diğer bir önemli höyüğü olarak biliniyor.<br />

Adıyaman ve çevresi, Helenistik ve<br />

Roma Dönemi eserleriyle ün yapmış bir<br />

bölge. Bu dönemden gelen kalıntıların<br />

en önemlisi, Eski Kahta Köyü’nün<br />

yanındaki, 2150 metre yüksekliğinde<br />

Nemrut Dağı'nın üzerinde. Toros Dağları<br />

ile Fırat Nehri arasındaki yöre, Helenistik<br />

ve Roma çağlarında Kommagene olarak<br />

adlandırılıyor. Kommagene, M.Ö. 1.<br />

yüzyıl başında Selevkoslar soyuna son<br />

veren iç savaşlar sırasında 1. Mithradates<br />

Kallinikos tarafından bağımsız bir krallık<br />

olarak kurulmuş. Antikçağ’daki adı<br />

Nymphaios olan bugünkü Kahta Çayı<br />

üzerindeki Eski Kahta Köyü’nün yanında<br />

yer alan Arsameia kentinde, antik kentin<br />

kuruluşunu anlatan yazıtlara rastlanmış.<br />

Bu kentin 3 kilometre güneybatısında<br />

Kahta Çayı'nın bir kolu olan Cendere<br />

Çayı üzerindeki Cendere Köprüsü de<br />

sütunlar üzerinde yer alan Latince bir<br />

yazıta göre Roma döneminde dört<br />

Kommagene kenti tarafından yaptırılmış.<br />

DÜNYANIN EN GÜZEL GÜN DOĞUMU<br />

VE GÜN BATIMI NEMRUT’TA<br />

Merkeze yaklaşık 90 kilometre mesafede<br />

68<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

bulunan Nemrut Dağı, Kommagene<br />

uygarlığına ait kral mezarlarına,<br />

heykellere ve tümülüslere ev sahipliği<br />

yapıyor. Dağ aynı zamanda, dünyadaki<br />

en güzel gün doğumu ve gün batımı<br />

manzaralarından birine sahip. Bu<br />

nedenlerle Nemrut, her yıl dünyanın<br />

çeşitli yerlerinden gelen on binlerce<br />

gezgin tarafından ziyaret ediliyor.<br />

Nemrut Dağı'na çıkmak için her yıl on<br />

binlerce gezgin, Adıyaman'ı ziyaret<br />

ediyor.<br />

Nemrut Dağı’nın 2150 metrelik<br />

zirvesindeki aslanlı horoskop, bilinen<br />

en eski horoskop. Aslanın üzerinde<br />

16 ışından oluşan 3 adet yıldız<br />

bulunuyor. Bu üç yıldız Mars, Merkür<br />

ve Jüpiter gezegenlerini temsil ediyor.<br />

Aslanlı horoskop, gök cisimlerinin<br />

bir anlık konumunu gösteriyor.<br />

Öte yandan kum taşından yapılma<br />

kabartmalar I. Antiochos'un Herakles,<br />

Zeus, Kommagene ve Apollon ile<br />

selamlaşmasını sembolize ediyor.<br />

Tanrıların isimleri, kabartmaların<br />

arkasına yazılı olarak bulunuyor. Nemrut<br />

Dağı'nın zirvesinde bugün herkes<br />

tarafından bilinen ve Geç Helenistik<br />

devirden kalma tapınaksal mezar<br />

anıtı, yeryüzünün en değerli kültür<br />

varlıklarından biri olarak kabul ediliyor.<br />

Bu anıt ve çevresi, 1987 yılında Unesco<br />

tarafından “İnsanlığın Kültür Mirası"<br />

listesine alındı. 1988 yılında da Türkiye<br />

tarafından Milli Park ilan edildi.<br />

Roma dönemi eserleri arasında kaya<br />

mezarları da bulunuyor. Adıyaman Kahta<br />

İlçesi Eskitoz Köyü’nün doğusundaki<br />

Fırat vadisinde, yamaç boyunca kalker<br />

kayalara oyulmuş pek çok mezar bulunsa<br />

da bunlar Atatürk Barajı suları altında<br />

kalmış.<br />

TARİHTE KEŞİF<br />

Gerger Kalesi, Adıyaman Yeni Kale,<br />

Cendere Köprüsü, Altınlı Köprü ve<br />

Göksu Köprüsü Adıyaman’da görülmesi<br />

gereken tarihi yapılar arasında yer<br />

Nemrut Dağı, Kommagene<br />

uygarlığına ait kral mezarlarına,<br />

heykellere ve tümülüslere ev<br />

sahipliği yapıyor.<br />

Adıyaman’da<br />

bulunan Samsat<br />

Şehramuz Tepesi<br />

ve Çevresi<br />

Yerleşmeleri'nde,<br />

paleolitik dönem<br />

kalıntıları bulunuyor.<br />

Aktüel Kış 2016 69


gezi<br />

Karakuş Tümülüsü.<br />

Adıyaman'dan bir manzara.<br />

alıyor. Bunun yanı sıra ilgi duyanlar için<br />

gezebilecekleri pek çok antik kent var.<br />

Bunlardan en ünlüsü elbette Perre Antik<br />

Kenti. Bunun dışında Piris Antik Kenti,<br />

Arsemia Antik Kenti, Karakuş Tümülüsü,<br />

Haydaran Kaya Mezarları, Turuş Kaya<br />

Mezarları, Sofraz Tümülüs Mezarları<br />

ve Beştepeler de yine kentte kültür<br />

turizminin öne çıkan noktaları. Üstelik,<br />

çoğu da Roma döneminden kalma.<br />

Tarihi bu kadar eski olup bu kadar<br />

çok medeniyete ev sahipliği yapmış<br />

olunca, bir kentte ibadetin merkezleri<br />

de olmadan olmaz elbette. Adıyaman<br />

da cami ve kiliseler yönünden oldukça<br />

zengin bir kent. Adıyaman Çarşı Camisi,<br />

Eskisaray Camisi, Yenipınar Camisi,<br />

Adıyaman Ulu Cami, Abuzer Gaffari<br />

Türbesi, kentte görülmesi gereken tarihi<br />

camiler. St. Petrus Kilisesi ve St. Pavlus<br />

ise kentteki tarihi kiliseler…<br />

Mağara turizmine ilgi duyanlar için<br />

Adıyaman pek çok olanak sunuyor.<br />

Gümüşkaya Mağaraları, Zey Mağaraları<br />

ve Palanlı Mağarası, Adıyaman ve<br />

çevresinde yer alan, seyahat tutkunlarının<br />

görmesi gereken mağaralar. Adıyaman<br />

Arkeoloji Müzesi de, yine kentin köklü<br />

tarihine ışık tutması adına önemli. Eğer<br />

kentte her noktayı gezmek için geniş<br />

vaktiniz yoksa en azından bu müzeye<br />

uğrayabilir ve Osmanlı, Selçuklu, Bizans,<br />

Roma İmparatorluğu ve Helenistik<br />

dönemlere ait eserleri yakından<br />

görebilirsiniz.<br />

Adıyaman’a gitmişken Oturakçı<br />

Pazarı’na uğramadan da dönmeyin.<br />

Oturakçı Pazarı, Adıyaman'a özgü<br />

geleneksel el sanatları, halı, kilim, çanta,<br />

hediyelik eşya gibi şehre özgü pek çok<br />

unsuru bir arada bulabileceğiniz özel bir<br />

pazar.<br />

70<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

NEMRUT KRATER GÖLÜ<br />

Dünyanın ikinci, Türkiye’nin ise en büyük<br />

krater gölü olan Nemrut Krater Gölü, yüksekliği<br />

3050 metre olan Nemrut Dağı’nın 4. zamanda<br />

patlaması sonucu oluşmuş. Muhteşem<br />

manzarasıyla görenleri kendine hayran bırakan<br />

bu bölge, aynı zamanda 1. derece doğal sit alanı.<br />

Nemrut Dağı’nda meydana gelen patlama, dağın<br />

tepe kısmında 48 kilometrekare, dip kısmında ise<br />

36 kilometrekare olan bir krater meydana getirmiş.<br />

Derinliği 650 metre olan bu kraterin içinde ikisi büyük<br />

olmak üzere beş göl meydana gelmiş.<br />

• 13 kilometrekare büyüklüğünde ve 155 metre<br />

derinliğinde olan Soğuk Göl, hilal şeklinde ve denizden<br />

2442 metre yükseklikte bulunuyor.<br />

• Su sıcaklığı, 60 dereceyi bulabilen Sıcak Göl (Ilı Göl),<br />

3 kilometrekare alana sahip ve en derin noktası 100<br />

metre civarında.<br />

Yağmur ve kar sularıyla beslenen bu iki göl arasında, su<br />

bağlantıları da bulunuyor.<br />

2002 yılında 1. derece doğal sit alanı ilan edilen<br />

Nemrut Krater Gölü; Bitlis’e 26, Güroymak’a 10 ve<br />

Tatvan’a ise 15 kilometre uzaklıkta.<br />

Aktüel Kış 2016 71


spor<br />

Kış uykusu değil...<br />

Kış sporu zamanı...<br />

Kış ayları gözümüzü her daim korkutuyor. Soğuk havalar, hastalıklar,<br />

rüzgar, yağmur, kar derken kışın tadını çıkarmayı ihmal ediyoruz.<br />

Peki, kış boyunca keyif alacağınız, gerek adrenalin salgılatan gerekse<br />

keyif veren spor aktivitelerini denemeyi hiç düşündünüz mü? Üstelik<br />

Türkiye, kış sporları açısından tam bir cennet! Haydi silkinin, kış<br />

uykusunun değil, kış sporunun mevsimi şimdi!<br />

Kimimiz hiç yapmadık, kimimiz<br />

içinse kış sporları tam olarak bir<br />

tutku. Hatta pek çok insan kar<br />

yağsa diye bütün bir yıl boyunca havayı<br />

kokluyor. Kar kalınlıklarının hesaplarını<br />

tutanlar bile var. Bazılarımızınsa kıştan<br />

gözü korkuyor. Oysa kayak, snowboard<br />

ve kızak gibi farklı kar sporlarıyla hafta<br />

sonlarınıza, eğlence, adrenalin ve spor<br />

katmak sizin elinizde. Üstelik kış sporları<br />

sayesinde hem hareket edeceksiniz -ki<br />

en çok enerji harcatan spor dalları bunlar<br />

diyebiliriz- hem sizi sevdiklerinizle ve<br />

arkadaşlarınızla yola çıkartacak hem<br />

de yeni yerler keşfederek mis gibi dağ<br />

havası almanızı sağlayacak.<br />

KAYAK, EN YAYGIN KIŞ SPORU<br />

En yaygın kış sporunun kayak olduğunu<br />

söylersek yanlış olmaz. Dünyada pek çok<br />

kayak merkezi var ve bunlar arasında<br />

en ünlüsü Alpler’deki kayak pistleri.<br />

Öte yandan Türkiye’de de çok iyi kayak<br />

pistleri var ve her yıl dünyanın çeşitli<br />

ülkelerinden kayak yapmaya gelen<br />

binlerce turisti ağırlıyoruz. En popüler<br />

olanı, hepimizin bildiği gibi Uludağ...<br />

Onun haricinde Kocaeli Kartepe, Bolu<br />

Kartalkaya, Erzurum Palandöken,<br />

Kayseri Erciyes ve Kars Sarıkamış,<br />

uluslararası düzeyde pistlere sahip kayak<br />

merkezlerimiz.<br />

72<br />

Aktüel Kış 2016


spor<br />

Kayak,<br />

snowboard ve<br />

kızak gibi farklı<br />

kar sporlarıyla<br />

hafta sonlarınıza,<br />

eğlence,<br />

adrenalin ve spor<br />

katmak sizin<br />

elinizde.<br />

Aktüel Kış 2016 73


spor<br />

Kartalkaya, Bolu<br />

Kayak sporunun çok eski çağlardan<br />

beri yapıldığı tahmin ediliyor. En ilkel<br />

şekli, tarih öncesi çağlarda, insanların<br />

karda batmamak için ayaklarına<br />

bağladıkları ağaç parçaları olarak<br />

biliniyor. Sonraları bu bağladıkları ağaç<br />

parçalarının kayganlığını azaltmak için,<br />

tabanlar katran veya deriyle kaplanmaya<br />

başlamış. İlk kayaklar dişbudak ve çam<br />

ağaçlarından yapılmış olup tarihçesi<br />

beş bin yıl öncesine kadar dayanıyor.<br />

Araştırmalara göre, kayağın ilk olarak<br />

ortaya çıktığı bölgeler Altaylar, Sibirya<br />

ve Moğolistan. Kayak, spor olarak<br />

hayatımıza girmeden önce, 15. yüzyılda<br />

Orta Asya’da ve İskandinavya’da<br />

düşmanlara karşı askeri amaçla da<br />

kullanılmış. Öte yandan tarihte,<br />

zorlu kış şartlarında, ulaşım amaçlı<br />

olarak da kullanılmış. Spor dalı olarak<br />

uygulanması ise 19. yüzyılın ortalarına<br />

rastlıyor. 1879’da, Oslo’da düzenlenen<br />

organizasyonla kayak yarışmaları<br />

yapılmış. Zaman içinde yeni teknikler ve<br />

stiller gelişmiş, kayak kulüpleri kurulmuş.<br />

Kayak aynı zamanda bir aile sporu<br />

olmasıyla da özel… Çoluk çocuk<br />

hep birlikte bir kayak pistine<br />

gidebilir ve eğlenceli bir kayak tatili<br />

planlayabilirsiniz. İmkanı olan herkes,<br />

kayak sporunu yapabilir; öğrenmesi çok<br />

zor olmadığı gibi unutması da bisiklete<br />

binmek gibi pek mümkün değil. Yalnızca<br />

kayak yaparken önem verilmesi gereken<br />

bazı hususlara dikkat çekelim:<br />

• Pistlerde diğer kayakçılara dikkat<br />

edilmeli ve kimse için tehlike<br />

oluşturmamaya özen gösterilmeli.<br />

• Hız, kişisel beceri ve şartlar uyumlu<br />

olmalı.<br />

• Kayak yapan kişi, pisti önünde ve<br />

yanındakilere tehlike yaratmayacak<br />

şekilde kullanmalı.<br />

• Bir kayakçıyı geçerken ona da rahat<br />

hareket edebileceği bir alan bırakılmalı.<br />

• Kayakçı durduktan sonra tekrar<br />

kayacaksa yukarıdan birinin gelip<br />

gelmediğini kontrol etmeli.<br />

• Zorunlu olmadıkça dar alan, geçiş<br />

ve görüntünün sınırlı olduğu yerlerde<br />

durulmamalı.<br />

74<br />

Aktüel Kış 2016


spor<br />

Kartepe, İzmit<br />

• Yamaca tırmanan yaya kayakçılar,<br />

kesinlikle kayak pistinin dışını<br />

kullanmalı.<br />

• Pistlerdeki uyarı, yönlendirme ve<br />

sinyallere dikkat edilmeli ve kurallara<br />

kesinlikle uyulmalı.<br />

• Herkes kayak yaptığı sürece yanında<br />

kimlik bulundurmalı.<br />

SON YILLARIN YENİ TRENDİ:<br />

SNOWBOARD<br />

Kış aylarında, özellikle spor tutkunları<br />

tarafından en severek yapılan ve son<br />

yıllarda bir trend halini alan sporlardan<br />

biri de snowboard. Başka bir deyişle,<br />

kar sörfü! Yüzünüzü rüzgara dönüp<br />

hıza kendinizi kaptıracaksınız ve sağa<br />

sola zikzaklar çizerek yamacı inmeye<br />

başlayacaksınız. Böyle bir adrenalini,<br />

başka bir spor dalında bulmak çok da<br />

kolay değil.<br />

Snowboard aslında, kaykay ve sörf<br />

sporlarının kar üzerinde yapılması<br />

şeklinde tanımlanabilir. Her iki ayağın<br />

tek bir tahtaya bağlanması ve kar<br />

üzerinde kayarak ilerlenmesi esasına<br />

dayalı, yoğun efor sarf edilen, zevkli,<br />

sanıldığından kolay ve hızlı geliştirilebilir<br />

bir kış sporu. Çok da genç bir spor dalı.<br />

1960’larda keşfedilmiş olan snowboard,<br />

1998’de ise ilk kez Japonya’da olimpik<br />

spor olarak literatüre girdi. Yakın<br />

zamanda, Amerika Birleşik Devletleri<br />

Uludağ, Bursa<br />

Ilgaz, Çankırı<br />

Snowboard, kaykay<br />

ve sörf sporlarının kar<br />

üzerinde yapılması<br />

şeklinde tanımlanabilir.<br />

Her iki ayağın tek bir<br />

tahtaya bağlanması ve<br />

kar üzerinde kayarak<br />

ilerlenmesi esasına<br />

dayalı, yoğun efor<br />

sarf edilen, zevkli,<br />

sanıldığından kolay ve<br />

hızlı geliştirilebilir bir<br />

kış sporu.<br />

Aktüel Kış 2016 75


spor<br />

Elmadağ, Ankara<br />

Sarıkamış, Kars<br />

ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere<br />

dünyada oldukça popülerleşti.<br />

Snowboard’da tüm vücut yerden<br />

kesilmiş bir şekilde board’a bağlı oluyor<br />

ve ön ayak yön verme kabiliyetimizi ve<br />

board kontrolümüzü sağlamaya yardımcı<br />

oluyor. Snowboard yaparken asla düz<br />

durmuyoruz, yan kayıyoruz; vücudumuz<br />

da direkt karşıya değil yana bakıyor.<br />

Normal bir zamanda, sokakta, ya da<br />

koridorda serbestçe koşun ve birden bire<br />

durun; dururken ilk kullandığınız ve öne<br />

aldığınız ayak, sizin ön ayağınızdır. İşte<br />

snowboard’da da ön ayağınız, o ayağınız<br />

olmalı. İlk kez snowboard yapacaklara,<br />

bazı tavsiyelerimiz var:<br />

• En başta, mutlaka bir bilenle birlikte<br />

olun. Kimse yoksa bir eğitmenden<br />

yardım almalısınız, tek başınıza<br />

denemeye kalkmayın.<br />

• İlk seferde hemen malzemeleri almayın,<br />

önce kiralayın. Belki de snowboard size<br />

göre bir spor değildir. Böylece boşuna<br />

para vermemiş olursunuz.<br />

• Ayak bağlamayı iyi öğrenin. Ayağınız<br />

bot içerisinde hareket ediyorsa sıkıntı var<br />

demektir; tekrar bağlayın.<br />

• Acemilikte, genelde tüm işi ayaklarla<br />

yapmaya çalışırız ve aslında olur.<br />

Ama doğru olan tüm vücudun ortak<br />

hareketidir.<br />

• Kontrollü düşmek, her zaman<br />

önemlidir. Baktınız ki düşeceksiniz,<br />

kendinizi kontrollü bir şekilde bırakın.<br />

Düşmekten korkmayın. Arkaya<br />

doğru düşmek her zaman daha iyidir;<br />

unutmayın.<br />

• Board da tıpkı kayak gibi düz inilerek<br />

yapılmaz, slalomlar çizilerek inilme<br />

üzerine kurgulanır. Sağa sola, döne döne<br />

inmek hem güvenli, hem hızlı hem de<br />

daha keyifli.<br />

KARDA KIZAK KEYFİ<br />

Kızak, insanlığın hayatında çok eski<br />

olsa da spor dalı olarak çok eski<br />

sayılmaz. Esasen kızak, kar ve buz<br />

üzerinde kayarak gidebilecek biçimde<br />

76<br />

Aktüel Kış 2016


spor<br />

yapılmış, tekerleksiz bir çeşit araba.<br />

Kuzey ülkelerinde olduğu kadar Doğu<br />

Anadolu'da da önemli bir taşıt üstelik.<br />

Kanada, İskandinavya ve Sibirya'da<br />

birçok çeşidi var. Atlar, köpekler ve<br />

geyikler tarafında çekiliyor. Kızağın<br />

ilk defa dünyanın neresinde ve kaç yıl<br />

önce kullanıldığına dair kesin bilgiler<br />

yok. Buradan bile aslında çok eski<br />

olduğu anlaşılabilir. Bazı kazılarda<br />

bulunanlardan kızakların yedi bin senelik<br />

bir geçmişi olduğu tahmin ediliyor.<br />

Kızağın spor amaçlı olarak<br />

kullanılmasıysa, henüz yeni... Kızaklarla<br />

buz ve kar üzerinde kayılıyor. Sporcu,<br />

kızağını ağırlık vermek suretiyle<br />

yönetiyor ve kasket, yumuşak döşemeli<br />

yarış giysisi, eldiven ve yön vermeyle<br />

frenlemede kullanılmak üzere demirli<br />

ayakkabı gibi giysileri kullanmak<br />

durumunda. Bobsled, skeleton ya<br />

da luge, spor kızaklarıyla yapılan<br />

profesyonel sporlar. Amatör ve eğlence<br />

amaçlı olarak, değişik kızak türleriyle,<br />

kışın yapılan sporlar arasında yer<br />

alıyorlar. Profesyonel anlamda, luge<br />

kızaklarla yapılan spor, genellikle yapay<br />

ve eğimli buz pistlerinde; yarışmacının el<br />

ve ayaklarını piste değdirmeden kızağa<br />

yön verdiği hem kadın hem de erkeklere<br />

yönelik bir kızak sporu. Skeleton kızaklar<br />

ise kar üzerinde yapılan kızak sporunda<br />

kullanılıyor. Bobsled kızakları ise bob<br />

pistlerinde dümenci ve kızağa denge<br />

sağlayan sporcularla yürütülen bir takım<br />

sporu için özel tasarlanmış.<br />

DİĞER ALTERNATİFLER<br />

Kış aylarında kayarak çok fazla efor<br />

harcamak istemeyenler için kayak<br />

bisikleti manasına gelen skibob da<br />

var. Bisiklet tipindeki kar kızaklarıyla<br />

ilerlenen bu spor, Türkiye’de de giderek<br />

yaygınlaşıyor.<br />

Kışın ille kar üzerinde spor yapacaksınız<br />

diye bir kural da yok elbette. Doğa<br />

severler, kış aylarında, doğa yürüyüşleri<br />

düzenleyerek trekking ve tırmanış da<br />

yapabilir. Kışın yapılabilecek en zevkli,<br />

en risksiz yürüyüş sporlarını şehirden<br />

çok kopmadan yapmanız mümkün.<br />

Erciyes, Kayseri<br />

Palandöken, Erzurum<br />

Davraz, Isparta<br />

Aktüel Kış 2016 77


sağlık<br />

Bağışıklık kazanmanın<br />

TAM ZAMANI<br />

Nezle ve grip sezonu açıldı. Pek çok aile, kış<br />

boyunca birkaç defa bu hastalıklarla karşı<br />

karşıya kalıyor. Oysa ki, bağışıklık sisteminizi<br />

güçlendirerek kış aylarını hastalıklardan uzak<br />

geçirmeniz mümkün. Güçlü bir bağışıklık<br />

sistemi, kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürmek için<br />

son derece önemli.<br />

78<br />

Aktüel Kış 2016


sağlık<br />

Uyku düzeninden beslenme<br />

alışkanlıklarına, D vitamini<br />

eksikliğinden hava kirliliğine<br />

kadar pek çok faktör, bağışıklık<br />

sistemimizin güçlenmesini engelliyor.<br />

Bu da sık sık hastalanmamıza yol açıyor.<br />

Bazı durumlarda hayati önem taşıyan<br />

bağışıklık sisteminizi güçlendirmek ise<br />

sizin elinizde… Yalnızca ne yapacağınızı<br />

bilmeniz ve bir an önce uygulamaya<br />

geçmeniz gerekiyor.<br />

BESİN ÇEŞİTLİLİĞİNE DİKKAT<br />

Her besinin vücut için farklı faydaları<br />

bulunuyor. Bu nedenle de farklı<br />

lezzetteki besinleri her gün tüketmek<br />

sağlıklı bir bedene sahip olabilmek için<br />

gerekli. Unutmayın, besinlerin çoğu<br />

birden fazla öğeyi içeriyor ancak hiçbiri<br />

hepsini birden içermiyor. Bu durumda<br />

tek tip beslenme biçimi, vücudunuza<br />

fayda değil zarar veriyor çünkü tek tip<br />

beslenme, pek çok besin öğesinden<br />

mahrum kalmanıza yol açıyor. Güçlü<br />

bir bağışıklık sistemi ve kaliteli bir besin<br />

ağı için süt, et grubu, sebze, meyve,<br />

yağ, yağlı tohumlar ve tahılların günlük<br />

beslenmemizde dengeli bir şekilde yer<br />

alması gerekiyor.<br />

KİLO ALMAYIN<br />

İyi besleneyim derken ipin ucunu<br />

kaçırıp da fazla kilo almayın. Yapılan<br />

bilimsel araştırmalar, şişman kişilerin<br />

ya da obezite hastalarının bağışıklık<br />

sistemlerinin daha zayıf olduğunu, fazla<br />

yağ dokusunun bağışıklık sistemini<br />

olumsuz etkilediğini ve inflamasyona yol<br />

açtığını gösteriyor. Bağışıklık sisteminizi<br />

çok yemek değil, kaliteli ve yeterli<br />

beslenmek güçlendiriyor.<br />

DÜZENLİ UYUYUN<br />

Düzenli bir uyku uyumak, zinde ve<br />

güçlü hissetmek için önemli bir koşul.<br />

Uykusuzluk da bağışıklık sistemini<br />

zayıflatıcı etkide bulunuyor. Bu nedenle<br />

yetişkin her insanın günde mutlaka<br />

7 saat, düzenli uyku uyuması önem<br />

taşıyor. Mümkün olduğunca akşamları<br />

Güçlü bir bağışıklık<br />

sistemi ve kaliteli<br />

bir besin ağı için<br />

süt, et grubu,<br />

sebze, meyve, yağ,<br />

yağlı tohumlar ve<br />

tahılların günlük<br />

beslenmemizde<br />

dengeli bir<br />

şekilde yer alması<br />

gerekiyor.<br />

Yetişkin her insanın günde<br />

mutlaka 7 saat, düzenli uyku<br />

uyuması önem taşıyor.<br />

Aktüel Kış 2016 79


sağlık<br />

Kuru ortam ve hava kirliliği, virüslerin<br />

hızla çoğalmasına neden oluyor.<br />

Çocuklarda<br />

görülen<br />

hastalıkları<br />

bağışıklık<br />

sistemini güçlü<br />

kılarak azaltmak<br />

mümkün.<br />

aynı saatte yatmaya ve güne aynı saatte<br />

başlamaya özen gösterin.<br />

HAREKET EDİN<br />

Çok yoğun egzersiz, bağışıklığı<br />

düşürebileceği için uzmanlar tarafından<br />

pek önerilmiyor. Ancak kış aylarında,<br />

açık havada yürüyüş yapabilir ya da<br />

fırsat buldukça yüzebilirsiniz. Aşırı<br />

soğuklarda değil ama havanın daha ılık<br />

olduğu her an, tabanlarınıza kuvvet<br />

verin. Böylece vücudunuza da güç<br />

katacaksınız.<br />

HAVA KİRLİLİĞİNE DİKKAT EDİN<br />

Sonbahar ve kış aylarında, havadaki ani<br />

değişimler solunum yolları hastalıklarına<br />

davetiye çıkarıyor. Kuru ortam ve hava<br />

kirliliği ise virüslerin hızla çoğalmasına<br />

neden oluyor. Bu nedenle, kirliliğin<br />

yoğun olduğu günlerde yanınızda<br />

ağzınızı kapatabilecek bir mendil<br />

bulundurmalı ve mümkünse ağız yerine<br />

burundan nefes almalısınız.<br />

ÇARE DOĞADA…<br />

Ekinezya bitkisi, vücudu hastalıklara<br />

karşı etkili bir şekilde koruyor.<br />

Ekinezyayı sadece çay olarak tüketmeniz<br />

yeterli ya da yararlı olmayabilir.<br />

Bu bitkiyi nasıl kullanabileceğinizi<br />

doktorunuza danışın. Zencefil de<br />

bronşları açtığı, salgıları yumuşattığı için<br />

bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ancak<br />

hamilelerin zencefili tüketmemesi ya da<br />

doktor kontrolüyle tüketilmesi gerekiyor.<br />

FONKSİYONEL BESİNLER TÜKETİN<br />

Günümüzde artık besinler sadece<br />

içerdikleri makro ya da mikro<br />

besin öğeleriyle değerlendirilmiyor.<br />

Teknolojideki gelişmeler, besinler ve<br />

hastalıklar arasındaki ilişkiyi ortaya<br />

koymakla kalmayıp sağlığımızı<br />

korumamız ve geliştirmemize yardımcı<br />

olan ‘fonksiyonel besin’ kavramını, farklı<br />

bir bakış açısıyla sunuyor. Fonksiyonel<br />

gıdalar, tamamen doğal gıdalardan elde<br />

edilen biyoaktif özellikteki maddelerin<br />

günlük yaşamda tükettiğimiz gıdalara<br />

eklenmesi ile ortaya çıkıyor ve sentetik<br />

özellik taşımıyor. Görünüşleri, günlük<br />

tükettiğimiz geleneksel gıdalara<br />

benzeyen fonksiyonel gıdalar, temel<br />

beslenme özelliklerinin yanı sıra<br />

insanı iyileştirmede veya hastalıkların<br />

oluşumunu engellemede etkili.<br />

Fonksiyonel gıda adı altında en çok<br />

bilinen ve tüketilen gıdalar, probiyotik<br />

ve prebiyotikler... Probiyotikler, sindirim<br />

sistemi sağlığı için kullanılan ve insan<br />

sağlığı için faydalı olacak miktarda<br />

yaşayan mikroorganizma içeren<br />

gıdaları kapsıyor. Prebiyotikler ise,<br />

sindirilemeyen, tüketildiğinde bağırsak<br />

floramızdaki doğal bakterileri harekete<br />

80<br />

Aktüel Kış 2016


sağlık<br />

GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ<br />

İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER<br />

Önemli olan kilo<br />

kaybetmekten<br />

çok kaybedilen<br />

kiloların<br />

korunmasıdır. Ne<br />

kadar çok yiyerek<br />

kilo verirsek o<br />

kadar çok yiyerek<br />

kilolarımızı<br />

koruruz.<br />

• Çeşitli sebze ve meyvelerden günde en az 5 porsiyon tüketin.<br />

• Domates, yaz aylarında, her gün mutlaka tüketilmeli. Hatta yaz<br />

domatesleri ile konserve yaparak kış aylarında da yemekler, soslar<br />

hazırlayabilirsiniz.<br />

• Brokoli, karnabahar gibi sebzeleri yemek olarak tüketebileceğiniz<br />

gibi et yemeklerinin yanında garnitür olarak da yemeye çalışın.<br />

Hatta sarımsakla birlikte tüketerek, iki sebzenin antioksidan<br />

etkisinden de faydalanabilirsiniz.<br />

• Turunçgillerin suyunu içmek yerine kendilerini tüketin.<br />

• Kış aylarında çeşitli antioksidanları bir arada alabilmek için meyve<br />

salataları yiyebilirsiniz.<br />

geçiren ve kalsiyum emilimini arttıran<br />

gıdalar.<br />

Fonksiyonel gıda adı altında en çok<br />

bilinen ve tüketilen gıdalar probiyotik<br />

yoğurtlar, Omega 3 içeren yumurtalar<br />

ve sütler, kalsiyumu arttırılmış sütler,<br />

demir içeren ekmekler, tam buğday<br />

makarnaları, probiyotik meyve suları<br />

ve bitki sterolleri içeren süt ürünleri,<br />

piyasada rahatlıkla bulabileceğiniz<br />

fonksiyonel gıdalar arasında bulunuyor.<br />

KANSERE KARŞI PROBİYOTİK<br />

Özellikle kanser gibi zor hastalıklarda<br />

güçlü bir bağışıklık sisteminin olması<br />

şart. Bağışıklık sistemi güçlü olmazsa<br />

kanser tedavisi sürecinde, hastalar<br />

çok kolay rahatsızlanabiliyor ve farklı<br />

organ yetmezliklerinden hayatlarını<br />

kaybedebiliyor. Probiyotiklerin ise<br />

kansere neden olan bakterilerin<br />

engellenmesinde yararlı oldukları<br />

biliniyor. Ayrıca alerjik hastalıklarda<br />

probiyotikler sayesinde alerji semptomları<br />

daha kolay kontrol altına alınabiliyor.<br />

Çocuklarda görülen hastalıkları bağışıklık<br />

sistemini güçlü kılarak azaltmak mümkün.<br />

Bunun için probiyotik takviyesi büyük<br />

önem taşıyor. Antibiyotikler, mikroplarla<br />

savaşırken vücuttaki tüm mikropları<br />

öldürdüğü için yararlı bakterileri<br />

desteklemek gerekiyor ve bunun için<br />

probiyotik takviyesi yapılması gerekiyor.<br />

• Kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut ,mercimek...) haftada 2-3<br />

kez tüketilmeli. Özellikle kış aylarında çorba olarak tüketebilirsiniz.<br />

• Haftada iki kez balık yiyin.<br />

• Vücutta gerçekleşen çoğu reaksiyon için su gerekli. Bu nedenle<br />

günlük 1.5-2 litre su tüketmeye çalışın.<br />

Kış aylarında<br />

çeşitli<br />

antioksidanları<br />

bir arada<br />

alabilmek için<br />

meyve salataları<br />

yiyebilirsiniz.<br />

Ekinezya bitkisi, vücudu<br />

hastalıklara karşı etkili bir<br />

şekilde koruyor.<br />

Aktüel Kış 2016 81


gezi<br />

Küllerinden doğan Balkan ülkesi<br />

BOSNA-HERSEK<br />

Topraklarında Osmanlı Devleti’nin dört asırdan fazla hüküm<br />

sürdüğü, yakın tarihinde acıların ve gözyaşının izleri bulunan<br />

ama bugün küllerinden yeniden doğan bir ülke, Bosna-Hersek.<br />

Tarihi mirasını ziyaretçilerle paylaşan Bosna-Hersek’te Osmanlı<br />

Devleti’nden kalma çok sayıda cami, han, hamam, medrese ve<br />

köprü gibi tarihi yapılar bulunuyor. Balkan insanının sıcacık kalbine,<br />

mis gibi Boşnak böreğine uzanan, tarihin izinde bir Bosna-Hersek<br />

yolculuğuna çıkıyoruz.<br />

82<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

Sıcacık insanı,<br />

tertemiz doğası,<br />

mis gibi böreği ve<br />

değerli Osmanlı<br />

eserleriyle, bir<br />

küçük Balkan<br />

ülkesindeyiz…<br />

Aktüel Kış 2016 83


gezi<br />

Miljacka Nehri.<br />

Bosna-Hersek için, Balkanlar’ın<br />

gözbebeği diyebiliriz. Boşuna<br />

değil... Dört asrı aşkın süre boyunca<br />

Osmanlı Devleti egemenliğinde olan ülke,<br />

1878 yılında Berlin Anlaşması ile Osmanlı<br />

yönetiminden çıkınca, paylaşılamayan<br />

ülke konumda olmuş hep. Osmanlı'nın<br />

yaptırdığı çok sayıda cami, han, hamam ve<br />

medrese gibi eserlerin bir kısmı bu ülkede<br />

yönetimi devralan Avusturya-Macaristan<br />

İmparatorluğu, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı<br />

ve Yugoslavya döneminde yıkılmış veya<br />

üzeri toprakla örtülmüş. Yaşadığı savaştan<br />

ağır yaralar alarak çıkan Bosna Hersek, her<br />

şeye rağmen küllerinden yeniden doğmuş.<br />

Sıcacık insanı, tertemiz doğası, mis gibi<br />

böreği ve değerli Osmanlı eserleriyle, bir<br />

küçük Balkan ülkesindeyiz…<br />

SU VE KÖPRÜLER ŞEHRİ,<br />

SARAYBOSNA<br />

Bosna-Hersek gezimize ülkenin hem<br />

en büyük kenti hem de başkenti olan<br />

Saraybosna ile başlıyoruz. Gezilecek yerler<br />

açısından Saraybosna, farklı ve çok özel<br />

kültürel ve tarihi dokulara sahip bir kent.<br />

Bosna bölgesinin Dinar Alpleri’yle çevrili<br />

Saraybosna Vadisi içerisinde Miljacka<br />

Nehri’nin çevresinde kurulmuş olan şehir,<br />

barındırdığı dini çeşitlilikle de öne çıkıyor.<br />

84<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

Müslümanlar, Katolikler, Ortodokslar<br />

ve Museviler burada yüzyıllarca barış<br />

içinde bir arada yaşamışlar. Bu nedenle<br />

Saraybosna aynı zamanda “Avrupa’nın<br />

Kudüs’ü” olarak da anılıyor. Öte yandan<br />

şehir, Balkanlar’da, kültürel şehirlerin en<br />

önemlilerinden biri olarak kabul ediliyor.<br />

Osmanlı zamanında Saray Ovası olarak<br />

adlandırılan Saraybosna, bugün de kültürel<br />

açıdan Türkiye’ye benzerliğiyle dikkat<br />

çekiyor.<br />

Dağların çevrelediği Saraybosna için en<br />

uygun tanım, “su ve köprüler şehri” olur<br />

aslına bakarsanız. Çünkü şehirden üç<br />

nehir birden geçiyor: Ülkeye ve kente<br />

ismini veren “Bosna”, “Zelyezniça”<br />

ve “Milyaçka”… Bu kadar çok nehir,<br />

aynı zamanda üzerinde onlarca köprü<br />

barındırdığını da gösteriyor. Bunların en<br />

ünlüsü ise, 1. Dünya Savaşı’nı ateşleyen,<br />

Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi<br />

Ferdinand’a suikastin gerçekleştirildiği<br />

“Latin Köprüsü”.<br />

Saraybosna tam bir Osmanlı şehri. Şimdiki<br />

‘Başçarşı’, kentin merkezini oluşturuyor<br />

ve tüm yıkımlara rağmen geleneksel<br />

Osmanlı yaşamının tüm örneklerini burada<br />

görebilmeniz mümkün. Osmanlıların<br />

Başçarşı.<br />

Aktüel Kış 2016 85


gezi<br />

Dinar Alpleri’nde dünyanın en iyi<br />

kayak pistleri konumlanıyor.<br />

Saraybosna,<br />

kayak<br />

merkezleriyle<br />

anılan ve kayak<br />

tutkunlarının<br />

uğrak<br />

noktalarından biri<br />

olan, önemli bir<br />

kent.<br />

İstanbul’dan sonra en fazla yatırım<br />

yaptığı şehrin Saraybosna olması, zaten<br />

kentin Osmanlı Devleti için ne kadar<br />

önemli olduğunu gösteriyor. Gazi Hüsrev<br />

Bey Camisi, Saraybosna’da görmeniz<br />

gereken tarihi yapıların başında geliyor.<br />

Osmanlı mimarisinin Balkanlar’daki en<br />

güzel örneklerinden biri... Saraybosna’da,<br />

adı Gazi Hüsrev Bey olan daha birçok<br />

yapıyla karşılaşabilirsiniz. Çünkü Gazi<br />

Hüsrev Bey, kentin ikinci kurucusu olarak<br />

kabul ediliyor. Başçarşı içinde onunla<br />

bütünleşmiş bir külliye ve cami, kendi<br />

türbesi, medrese, kütüphane ve hamam<br />

yer alıyor. Yine Başçarşı içinde bulunan<br />

Bursa Bezistanı, Osmanlı döneminin<br />

en ünlü paşalarından biri olan Rüstem<br />

Paşa tarafından yaptırılmış. Kapalı bir<br />

çarşı olarak inşa edilen Bursa Bezistanı<br />

adını, içinde satılan Bursa işi ipeklilerden<br />

almış ve bugün müze olarak kapısını<br />

ziyaretçilere açmaya devam ediyor.<br />

Saraybosna’nın yemyeşil doğasını seyre<br />

dalmak istiyorsanız köprüler en büyük<br />

yardımcınız... Milyaçka Irmağı üzerine<br />

kurulu olan Latin Köprüsü, şehir içinde<br />

korunmuş köprüler içinde en eskisi. Adı<br />

Latin olsa da bu köprü de yine Osmanlı’nın<br />

kente bıraktığı izlerden biri.<br />

Saraybosna aynı zamanda, kayak<br />

merkezleriyle anılan ve kayak tutkunlarının<br />

uğrak noktalarından biri olan, önemli bir<br />

kent. Dinar Alpleri’nde dünyanın en iyi<br />

kayak pistleri konumlanıyor.<br />

“KÖPRÜ TUTAN” MOSTAR<br />

Tarihi sokakları ve mimari dokusuyla<br />

Bosna-Hersek’in önemli şehirlerinden biri<br />

de Mostar. Hüzünlü de aynı zamanda...<br />

Binalarında hala kurşun izlerini<br />

görebiliyorsunuz; kalpler ise hala kurşun<br />

gibi ağır. Ama yine de güzel, yine de naif<br />

kalmış. Mostar, 2005 yılında Dünya Mirası<br />

Listesi’ne eklenmiş. Mostar, Neretva<br />

Nehri’ni takip eden ve Adriyatik Denizi<br />

ile Balkanları bağlayan yol üzerinde<br />

bulunuyor.<br />

Osmanlı Dönemi’nden kalma eserleriyle<br />

86<br />

Aktüel Kış 2016


gezi<br />

oldukça önemli tarihi bir dokuya sahip.<br />

“Most” Boşnak dilinde “köprü” demek.<br />

Mostar ise “köprü tutan” anlamına geliyor.<br />

Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı<br />

topraklarına dahil olan kentin ismi,<br />

Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra<br />

“Köprühisar” olarak değiştirilmiş ve kısa<br />

zamanda önem kazanmaya başlamış.<br />

Mostar Köprüsü, Neretva Nehri üzerinde,<br />

hilal görünümündeki yekpare özelliğiyle<br />

dünyanın en zarif köprülerinden biri.<br />

Kentin Boşnak ve Hırvat kesimlerini<br />

birbirine bağlamakla kalmamış, şehre<br />

ismini de vermiş olan köprü, acılı yılların<br />

izlerini taşıyor. Köprü, Mimar Sinan’ın<br />

öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından<br />

1566’da, 24 metre yükseklikte, 30 metre<br />

uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde inşa<br />

edilmiş. Yapımına 1557’de başlanan köprü,<br />

tam 9 yılda bitilebilmiş. Katolik, Ortodoks,<br />

Yahudi ve Müslümanları birleştirmesi<br />

adına tarihte çok önemli bir görev de<br />

üstlenmiş.<br />

Ancak Mostar Köprüsü, Bosna’daki iç<br />

savaş sırasında çok büyük tahribata<br />

uğradı. Savaş sonrasında, Mostar’daki<br />

tarihi köprünün inşasına, Türk İşbirliği ve<br />

Koordinasyon Ajansı (TİKA), UNESCO,<br />

IRCICA ve Dünya Bankası’nın desteğiyle<br />

yeniden başlandı. Neretva Irmağı<br />

üzerindeki Mostar Köprüsü, 23 Temmuz<br />

2004’te yeniden açıldı.<br />

Mostar Köprüsü’ne oldukça yakın olan<br />

Koski Mehmed Paşa Camisi, kentte<br />

görülmesi gereken önemli Osmanlı<br />

eserlerinden biri. 1617 yılında inşa edilmiş<br />

ve kentin ikinci büyük camisi. İç savaş<br />

boyunca oldukça ağır hasar gören cami,<br />

daha sonra yeniden inşa edilen yapılar<br />

arasında. Bir Mimar Sinan eseri olan<br />

Karagöz Bey Camisi de savaş sırasında<br />

yıkılmış. Cami, kent merkezinin dışında<br />

kalıyor. Ancak Mostar, zaten küçük bir<br />

kent olduğundan yürüyerek ulaşmak hiç<br />

de zor değil. Mostar Köprüsü ile aynı gün<br />

hizmete giren cami, Hersek bölgesinin en<br />

güzel ve en büyük camisi olarak dikkat<br />

çekiyor.<br />

Mostar Köprüsü.<br />

Mostar Köprüsü,<br />

Neretva Nehri<br />

üzerinde, hilal<br />

görünümündeki<br />

yekpare özelliğiyle<br />

dünyanın en zarif<br />

köprülerinden biri.<br />

Aktüel Kış 2016 87


gezi<br />

Drina Nehri ve<br />

Drina Köprüsü.<br />

AĞLAYAN NEHRİN KÖPRÜSÜ: DRİNA<br />

Hep kentler üzerinden yol alırken bu<br />

defa köprü, kentin önünde geliyor. Drina<br />

Köprüsü, Vişegrad kentinde yer alıyor da<br />

ondan. Ama önce Vişegrad’dan söz edelim<br />

biraz: Bosna-Hersek’te yer alan özerk<br />

yönetim Sırp Cumhuriyeti’ndeki bir kasaba<br />

Vişegrad. Kente Drina Köprüsü’nü Sokollu<br />

Mehmet Paşa, 1571 yılında yaptırmış. O<br />

zamanlar Osmanlı hakimiyetinde, ağırlıklı<br />

olarak Sırpların yaşadığı bir köymüş.<br />

Ancak köprü yapılınca ticari faaliyetler de<br />

artmış tabi ki. Ivo Andric’in Drina Köprüsü<br />

romanı, en az şehir ve köprü kadar<br />

ünlü. Köprüyü ve o toprakları bir roman<br />

üzerinden tanımak isteyenler mutlaka<br />

okumalı. Öte yandan Drina Köprüsü<br />

de UNESCO’nun koruması altında olan<br />

eserlerden biri.<br />

Drina Nehri, Vişegrad’da ağlayan nehir<br />

olarak anılıyor. “Kızıl nehir” de diyenler<br />

var. Savaş sırasında kızıla çalan rengi<br />

nedeniyle böyle anılıyor aslında. Hikayesi<br />

oldukça hüzünlü. Üzerinde konumlanan<br />

Drina Köprüsü, nehri kuzey-güney<br />

doğrultusunda kesiyor ve 11 gözlü. Kesme<br />

taş bloklardan yapılmış olan köprü,<br />

20. yüzyıl sonunda yaşanan iç savaş<br />

döneminde ciddi hasar görmüş. Yeniden<br />

onarılan Drina Köprüsü, ağlayan nehrin<br />

ağlayan köprüsü… Görülmeye değer<br />

yapılardan biri...<br />

NE YENİR?<br />

Elbette bu topraklara gelip de ünlü Boşnak böreğini yemeden<br />

dönmeyin. En popüler olanı kıymalısı… Peynirlisine “sirnica”,<br />

ıspanaklısına “zelyanica”, patateslisine de “krompirusa”<br />

deniyor. Daha çok et ve hamur işi yemekleriyle bilinen Balkan<br />

mutfağının en zengin örneklerini Saraybosna’da göreceksiniz.<br />

Aslında kültürümüze yakın ve çok tanıdık bir mutfak. Boşnak<br />

köftesi en çok tercih edilen lezzetlerden. Bakır sahanlarda<br />

servis edilen çorbalardan içmeyi de ihmal etmeyin.<br />

88<br />

Aktüel Kış 2016

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!