31.08.2016 Views

# 01 - Yeni Anne

Doğru annelik yoktur. Annelik sürekli bir öğrenme halidir.

Doğru annelik yoktur. Annelik sürekli bir öğrenme halidir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Doğru annelik yoktur, annelik sürekli bir öğrenme halidir.”<br />

#<strong>01</strong> “<strong>Yeni</strong> <strong>Anne</strong>”


Sevgi vaad ediyoruz.<br />

Çocuklarımıza koşulsuz, sınırsız ve kalıplara sığmayan bir sevgi vaad ediyoruz.<br />

www.happydreamtime.com<br />

/happydreamco @happydreamco happydreamco


Her şey çocuğun anneyi doğurmasıyla başlar.<br />

<strong>Anne</strong> her şeyin başıdır. Başlangıçtır. Bitmeyen bir öğrenme serüvenidir.<br />

Majka bir dergi.<br />

Sanatı, tasarımı, eğitimi, seyahati, stili, çocuğu ve özellikle anneyi/anneliği ele alan bağımsız minimalist bir dergi.<br />

Takip edilesi, araştırılası yaratıcı insanlar, yemek tarifleri, günlük hayattan sahneler ve iyi kelimelerle yazılmış “yazılar” ile<br />

buluşturuyor sizi.<br />

Pomak dilinde “anne” anlamına gelen Majka (mayka) size yol gösterici ve yol arkadaşı olacak.<br />

Majka sayesinde takip edebileceğiniz kişi ve kuruluşlardan fikirler edinebilir, yaratıcılığınızı geliştirebilir, zamanınızı nasıl daha iyi<br />

değerlendirebileceğinize karar verebilirsiniz.<br />

Okurken içinizdeki şevkin uyanışına şahit olacaksınız.<br />

Siz zaten sevdiği şeyi aşkla yapansınız.<br />

Sevgiyle…


Yayın Türü: Online Dergi<br />

Yıl: 2<strong>01</strong>6<br />

Sayı:1<br />

Sorumlu<br />

Hayal Mutlu<br />

Kurumsal İletişim<br />

Hanife Hekim<br />

Grafik Tasarım ve İçerik Yönetimi<br />

Hayal Mutlu<br />

Kapak Görseli<br />

Cherny Nursery<br />

Tasarım Destek<br />

Esra Acar<br />

Reklam:<br />

info@majka.online<br />

staperezblog.com<br />

Görsel Yönetmen<br />

Hayal Mutlu<br />

mutluhayal@gmail.com<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Tüten Yolukar<br />

Serkan Özdemir<br />

Bilge Aygün<br />

Özge Doğan<br />

Telefon:<br />

0 542 805 02 44<br />

www.facebook.com/majkamag<br />

www.instagram.com/majkamag<br />

www.twitter.com/majkamag<br />

P.K. 34664 Altunizade-İstanbul<br />

www.majka.online


@davidmahoney: Botanical gardens with @sairsmaho #botanical #plants #lowers<br />

#edinburgh #scotland #vsco #iphonesia #instadaily<br />

5Önsöz<br />

7Hatice Topçu Ersoy<br />

8Orff-Schullwerk<br />

12Kids, Living, Etc Röportajı<br />

16Trend Çocuk Odası<br />

21Ayın Majka’sı<br />

25Yaz Listesi<br />

26Durum Bildirimi


gardenista.com<br />

29Okuyan Majka<br />

31Tüten Notları<br />

32Moda<br />

43Blogbabba<br />

46Psikolog Yorumu<br />

49Majka Evi<br />

51Kıvrımlı Kadınlar<br />

54Majka Gezi Notları


<strong>Anne</strong> Harikalar ˙ Diyarında ˙<br />

Önsöz<br />

Hayal Mutlu<br />

The irrepressibles’ın From the Circus to the Sea albümünden Creaking Theme parçası ile karşılıyorum seni. Ne iyi<br />

ettin de geldin. Ne olacağını az çok kestirebiliyorum derken aslında hiç kestiremediğin bir maceranın ortasında<br />

buldun kendini anne.<br />

Tıpkı Alice gibi bir kapı açıldı ve düştün.<br />

İçerde yer yer korkular, yer yer hayaller var... Yanlış bir şeye basmamak için temkinli davranmaya çalıştığın,<br />

temkinli oldukça ayağına birşeyler batan, rahat davrandıkça güle oynaya geçeceğin bir dünya burası.<br />

Yeri gelecek küçücük olacaksın bu dünyada, yeri gelecek devleşeceksin. Bazı olayları kontrollü yaşarken<br />

bazılarında direksiyonun tutmayacak. Ama ne olursa olsun günün sonunda iyi ki çıkacak ağzından.<br />

Kocaman bir iyi ki.<br />

Tecrübesizliğin içinde tecrübeler edineceksin.<br />

Tam öğrendiğini düşünürken anneliği,<br />

her gün yine-yeniden öğreneceksin; daha öğrenecek çok şeyin olduğunu.<br />

Yalnız değilsin, tek değilsin. Sen en güçlüsün, herşeyin başı ve başlangıcısın.<br />

Şükretmen için çok sebep var anne.<br />

Kendi gücünü bulmak için de çok yolun...<br />

Hoş Geldin.<br />

Hoş Geldin.


Ebeveynlik ˙ Üzerine ˙<br />

“Okçunun Önünde Kıvançla Egil...” ˘˙<br />

Fotoğraf: Elena Shumilova<br />

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,<br />

Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve<br />

kızları.<br />

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler<br />

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.<br />

Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.<br />

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.<br />

Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.<br />

Çünkü ruhlar yarındadır,<br />

Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.<br />

Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın<br />

onları kendiniz gibi olmaya zorlamayın.<br />

Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi<br />

yoktur.<br />

Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere<br />

atılmış oklar.<br />

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür<br />

Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara<br />

uçmasını sağlar.<br />

Okçunun önünde kıvançla eğilin.<br />

Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar<br />

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.<br />

Halil Cibran


Çocuk Egitimine ˘˙ ˙ ˙ dair ˙<br />

Majka'dan Sorular Uzmanından Yanıtlar<br />

Yrd. Doç. Dr. Hatice Topçu Ersoy<br />

Geçtiğimiz aylarda tanınmış bir aile danışmanının<br />

sosyal ortamda sorduğu bir soru bizi zaten<br />

düşünmekte olduğumuz bir konuda tekrar<br />

düşüncelere saldı.<br />

<strong>Yeni</strong> nesil annelerin neden çok yorulduğunu<br />

soruyordu. Bir cevapta: "Biz yeni nesil ebeveynler<br />

yani Y kuşağı, çocuklarımızı hem disiplinli hem<br />

özgüvenli yetiştirmeye çabalıyoruz. Psikolojisini<br />

çok önemsiyor her şeyi araştırıyor neyin travma<br />

yaratıp yaratmayacağını kestirmeye çalışıyoruz.<br />

Hem çocuğun özgüveni kırılmasın istiyoruz hem de<br />

söz dinlesin terbiyeli olsun istiyoruz. Sonunda bir<br />

bakmışız ki kitaplar/metodlar arasında<br />

kaybolmuşuz." diye cevap vermişti bir anne.<br />

Bunun üzerine Majka'dan sorular uzmanından<br />

yanıtlar köşesi için sorumuzu İzmir Psikoaktif<br />

TERAPİ & PSİKOLOJİK DANIŞMA MERKEZİ'nden<br />

Yrd.Doç.Dr. Hatice Topçu Ersoy'a yönelttik:<br />

<strong>Yeni</strong> nesil anne, babalar bu konuda nerede hata<br />

yapıyorlar? Çocuk eğitimi denince yukarıda<br />

gözlemlediğimiz yeni nesil ebeveynlik hakkında siz<br />

ne düşünüyorsunuz?<br />

Elena Shumilova<br />

Fotoğraf: Aliza Razell<br />

Günümüzde en sık yapılan hatanın 'proje çocuk'<br />

yetiştirme olduğunu düşünüyorum. <strong>Anne</strong>-babalar<br />

çocuklarını adeta bir proje yönetir gibi büyütüyorlar.<br />

En iyi eğitimi almış, sanatta en iyi, sporda en iyi,<br />

sosyal ilişkilerde en iyi olma zorunluluğu konulmuş<br />

çocuklar bence mutlu bir birey olma şansından<br />

uzaklaşıyor. Hiçkimse 'en iyi' olmak zorunda değil.<br />

Dahası bu anne-babalar acaba kendileri çocukken<br />

'en iyi' miydi? Şu an bir yetişkin olarak 'en iyi' ler mi?<br />

Mutlu çocuk kendisi ile barışık çocuktur.<br />

<strong>Anne</strong>-babasının hayallerini gerçekleştirmek<br />

zorunda bırakılmış çocuklar mutlu ve başarılı<br />

bireyler olamazlar. Çocuğun ilgisi, yeteneği ve isteği<br />

doğrultusunda hedeler belirlenmeli ve çocuk<br />

kendini tanımaya yönlendirilmelidir. Çok hırslı ve<br />

iddialı ebeveynlerin çocukları 'büyüyemiyorlar.'<br />

Yetişkin olduklarında bile çocuk kalmış oluyorlar.<br />

'Güçlü' annesinin veya babasının gölgesinde kalmış<br />

olan bu çocuklar hiç mücadele etmeden pes etmeyi<br />

seçiyorlar.<br />

Çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyilik,<br />

gelişimlerini desteklemek, onları örselememek ve<br />

onların ayrı bir birey olduğunu kabul etmektir.


Nedir ˙ bu Orff Yaklasımı? ¸<br />

Orf Merkezi Türkiye'den<br />

Fatoş Auernig Cümbüş ile Röportaj<br />

Orff-Schulwerk.


S<br />

on zamanların en yoğun duyulan<br />

yaklaşımlarından biri Orf. Peki nedir bu Orf ?<br />

Ne yapar? Anlayışı nedir? Kimler Orf eğitimi<br />

verebilir?<br />

Orf Merkezi Türkiye'den Fatoş Cümbüş Auernig<br />

sorularımızı yanıtladı.<br />

Orf- Schulwerk Nedir?<br />

“Orf-Schulwerk” insanın içinde zaten var olan yaratıcı<br />

güçleri açığa çıkarmasına ortam hazırlayan, temelinde<br />

ritim, hareket ve konuşma olan, insanların içlerinden<br />

geldiği gibi müzik yapıp, dans etmesine, doğaçlama<br />

yapmasına olanak tanıyan, insana bütün sanatsal<br />

alanları kombine ederek öğrenme, keşfetme, deneme ve<br />

yaratma ortamı sunan bir eğitim anlayışıdır.<br />

İstanbul Orf Merkezi ne zaman ve kimler tarafından<br />

kuruldu?<br />

Orf-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Ocak<br />

20<strong>01</strong>’de Avusturya Liseliler Vakfı İktisadi İşletmesinin bir<br />

alt kuruluşu olarak yapılan resmi açılış töreninden sonra<br />

çalışmalarına başladı. Merkez'in kuruluşu için onayı o<br />

zaman Carl Orf Vakfı'nı yöneten Carl Orf'un eşi<br />

Lieselotte Orf tarafından bizzat verildi. Aynı törende<br />

Özel ALEV Okulları da yine bayan Orf tarafından Carl<br />

Orf Model Okulu olarak kabul edildi.<br />

Orf Merkezi ne gibi çalışmalar yapıyor?<br />

Orf Merkezi öncelikle üniversitelerimizde ne yazık halen<br />

eğitimin bir parçası haline getirilemeyen Orf-Schulwerk<br />

yaklaşımını düzenlediği kurslar ile öğretmen ve<br />

öğretmen adaylarına tanıtmayı, öğretmeyi ve yaklaşımın<br />

Türkiye'de doğru bir şekilde yayılmasını hedelemektedir.<br />

Türkiye'deki eğitmenlerin, yurt dışından getirtilen<br />

eğitmenlerin verdiği bu kurslar öğretmenlerimize<br />

yaptıkları çalışmaları öğrenci odaklı, yaratıcılıklarını<br />

geliştirmeye yönelik bir sanatsal/pedagojik bir bakış<br />

açısı kazandırmaya yöneliktir. Bunun dışında Yurt<br />

dışında düzenlenen kurslar ve sempozyumlar hakkında<br />

iletişim ağımızdaki kişilere bilgilendirip danışmanlık<br />

hizmeti sunmaktayız. Merkezin kuruluşundan beri<br />

Orfinfo dergimizi yılda 2 kere okuyucularımızla<br />

buluşturmaya gayret ediyoruz.


Salzburg'da yılda 1 kere Temmuz ayında gerçekleşen Orf<br />

Merkezleri ve Carl Orf Okulları toplantısında Türkiye'yi<br />

temsil ederek orada bu alanda aktif yeni kişiler ile<br />

tanışarak uygun zamanlarda eğitim vermek üzere<br />

ülkemize davet ediyoruz.<br />

Sosyal duyarlılık projelerini sponsor Firmalara her türlü<br />

danışmanlık hizmeti vererek sürdürüyoruz.<br />

Bünyenize bağlı kaç eğitmen var?<br />

Türkiye'de 2007’den beri Orf-Schulwerk Forum<br />

Salzburg'un da onaylamış olduğu bir eğitmen eğitimi<br />

sürecini belli bir standarda oturtabildiğimiz için<br />

gururluyuz. Mutlaka belli bir birikim şartı aradığımız bu<br />

süreç başından sonuna kadar şefaf kriterler ile<br />

yürütülüyor. İnce eleyip sık dokuyarak bu yaklaşımı en<br />

doğru şekliyle yayacağına inandığımız kişilere Orf<br />

Merkezi'nin Eğitmeni unvanını vermeye büyük gayret<br />

gösteriyoruz. Şu anda bu özelliklere sahip 16 eğitmenimiz<br />

var. Eylül 2<strong>01</strong>6’da Eğitmen Eğitimi sürecini başarıyla<br />

bitirecek kişilerden oluşacak yeni eğitmenlerimizin<br />

bünyemize katılacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz.<br />

Orf Schulwerk'i eğitim sistemimize dâhil etmek adına<br />

yapılan çalışmalarınız var mı?<br />

Tabii ki hayalimiz Orf-Schulwerk'in Salzburg Mozarteum<br />

bünyesindeki Orf Enstitüsü'ndeki gibi öncelikle bir<br />

üniversitede eğitiminin verilebiliyor olması. 4 yıllık bir<br />

lisans ve 2 yıllık bir yüksek lisans eğitiminden söz<br />

ediyoruz burada. Hepimizin bildiği gibi Türkiye'de<br />

üniversite eğitiminde yapılacak her şey YÖK'ün<br />

inisiyatifindedir. Üniversite'de ders verebilme hakkına<br />

sahip ve aynı zamanda “Orf Eğitmeni” de olan sadece iki<br />

eğitmenimiz var şimdilik. Bu eğitmenlerimiz sayesinde<br />

onların öğrencilerine öğrenimleri süresinde de Orf'un<br />

ulaştığını biliyoruz. Bu çok yetersiz tabii ki, ama sistemde<br />

köklü değişiklikler yapmak kolay şeyler değil. Biz yıllar<br />

önce okulöncesi ders planına Orf-Schulwerk'i iletişimde<br />

olduğumuz eğitimciler sayesinde aldırtabildiğimiz için<br />

mutluyuz. Şimdi bunu uygulamada da doğru şekilde<br />

yapılması için hizmetiçi eğitimlerin gerçekleşmesi<br />

gerekiyor. Büyük adımlar olmasa da bu yolda da<br />

ilerlemeye devam ediyoruz.<br />

Merkezin bugüne kadar çıkardığı yayınlar ve<br />

gerçekleştirdiği projeler neler?<br />

Orf Merkezi düzenli olarak çıkarmakta olduğu Orfinfo<br />

dergisinin yanında düzenlenmiş olan sempozyumun<br />

bildirilerinden oluşan “Sempozyum Kitabı” ve 1. Eğitmen<br />

Eğitimi'ni tamamlamış kişilerin hazırlamış olduğu<br />

bitirme yazılarından derlenmiş “Türkiye'de<br />

Orf-Schulwerk Müzik, Oyun ve Dans Üzerine Makaleler”<br />

kitaplarını yayınlamıştır.<br />

2<strong>01</strong>0 yılında Güher Süher Pekinel ve MEB ile ortaklaşa<br />

Anadolu Orf projesi, Çeşitli illerin Kalkınma ajansları ile<br />

ortaklaşa gerçekleştirilen projeler, Eczacıbaşı ile “Dans<br />

Eden Notalar” projesi ve son olarak da yine Pekinel'ler<br />

önderliği ile ve bu defa Finansbank sponsorluğunda<br />

“Anadolu Orf Müzik Eğitimi” Projesini sürdürmekteyiz.<br />

Bu projeler hakkındaki detaylı bilgiyi de<br />

www.orfmerkezi.org adresinde “Projeler” başlığı altında<br />

bulabilirsiniz.


<strong>Anne</strong>likle ˙ Gelen Ilham; ˙<br />

Girisimci ˙ ˙¸˙<br />

˙ <strong>Anne</strong>ler<br />

Kids, Living Etc. Kurucuları<br />

Esra Alkan, Selda Çambel ve Elif Daçe ile Röportaj


Sevgili Esra, Elif ve Selda Nasıl kesişti yollarınız? Nerede<br />

başladı hikayeniz?<br />

Her şey 1999 yılında (Eyvah yaşımız ortaya çıkacak!)<br />

üçümüzün Mimarlık Fakültesi'nde aynı sınıfa düşmemiz<br />

ile başladı. Tarzımız ve zevklerimiz daha o zaman bile<br />

farklıydı ama çok sıkı dost olmuştuk. Mezuniyetten sonra<br />

herkesin yolu farklı çizildi, Selda tekstil sektöründe bir<br />

kariyeri seçti, Elif gayrimenkulde uzmanlaştı. Ben ise<br />

kozmetik, kırtasiye ve inşaat gibi bambaşka sektörlerde<br />

marka yönetimi üzerine çalışmaya devam ettim.<br />

Hepimiz üniversitede aynı kültürü aldık ama sonra farklı<br />

deneyimler edindik. Ayrıca üçümüzün farklı karakterler<br />

olması bizi biz yapan ve bir arada tutan en büyük<br />

değerlerden biri. Örneğin ben tez canlı, iş bitirici ve sivri<br />

bir karakterim, Selda daha rahat ama temkinli ve kontrol<br />

sağlayan bir karakter ve sık sık Fikirlerimiz çatışıyor, Elif<br />

de bu noktada devreye giriyor ve dingin, dengeleyici<br />

karakteri ile arayı bulup, uzlaşmayı sağlıyor.<br />

İş hayatına kozmetik, tekstil ve gayrimenkul<br />

alanlarında başladınız. İnsanın kendi yeteneklerini fark<br />

etmesi, potansiyelini ortaya koyabileceği yolu seçmesi<br />

kolay süreçler değil. Sizi çocuklarla ilgili bu yaratıcı<br />

dünyaya iten ne oldu?<br />

Önce Elif anne oldu ve farklı bir hayata adım attı, sonra da<br />

sırasıyla ben ve Selda anneliği de kariyerimize ekledik! Bu<br />

noktadan sonra önceliklerimiz ve hayata bakışımız<br />

tamamen değişti. Artık eski biz değildik! Doğum<br />

izinlerimiz boyunca sürekli bir aradaydık ve<br />

konuştuğumuz tek şey bebeklerimizi nasıl bırakıp işe<br />

döneceğimizdi…<br />

9-5 saatlerine mahkum plaza hayatı ile anneliği bir arada<br />

yürütenlere kesinlikle gıpta ile bakıyoruz ama biz bu yolu<br />

seçmedik. Kendi işimizi kurup, biraz evden, biraz ofisten<br />

çalışabileceğimiz; çocuğun diş çıkardığı dönemde<br />

kendine izin verebilen, ya da acil durumda bebeğini ofise<br />

getirebilen ama hala üretken ve hala çalışkan anneler<br />

olmayı tercih ettik. Bu arada Elif, geçtiğimiz hatalarda<br />

ikinci bebeğini de dünyaya getirdi. Ekibimiz gitgide<br />

genişliyor, şu anda 3 anne ve 4 çocukla, 7 kişilik dev bir<br />

kadroyuz. :)<br />

Çok güzel! Peki kendinizi tam olarak görmek istediğiniz<br />

yerde misiniz? Nedir bu Kidslivingetc? Sitenizde<br />

anneler tam olarak neler bulabilir ve tarzınızı nasıl<br />

tanımlıyorsunuz?<br />

10 yıldan farklı süredir kurumsal hayatta, bambaşka<br />

alanlarda var olan kişiler olarak, Mart ayı başında<br />

dünyaya gelen yeni bebeğimiz “Kids, Living, etc.” ile tam<br />

anlamıyla yeniden doğmuş gibiyiz. Markamız aslında<br />

“Çocuklar, Yaşam, vs.” anlamına geliyor ve çıkış noktamız<br />

kendi çocuklarımızın oda dekorasyonları…<br />

Bu işe başlarken Barış, İncila ve Can en büyük<br />

motivasyonumuz oldu. Tasarımcı kimliğimiz ve farklı<br />

tarzlara olan ilgimiz doğrultusunda, ilk önce kendi<br />

çocuklarımızın odalarını dekore etmekle işe başladık.<br />

Barış'ın odası monochrome stilden esinlenerek daha çok<br />

siyah-beyaz ağırlıklı, İncila'nın odası daha romantik<br />

tarzda beyaz ve pastel renklerle, Can'ın odası ise retro tarz<br />

ile biçimlendi.<br />

Bu süreçte karşımıza çıkan başka anneler ve onların<br />

ürettikleri bize ilham verdi. Bir mimar ile çalışmanın lüks<br />

veya ulaşılmaz bir tercih olmadığını, düşük bütçeler ve<br />

uygun fiyatlı ürünler ile hayallerinizdeki odayı birlikte<br />

yaratabileceğimizi göstermek istedik. Böylece bebek<br />

odası hazırlığı yapan hamile anneler ya da mevcut<br />

bebek/çocuk odasını güncellemek isteyen anneler için<br />

mimari danışmanlık hizmeti vermeye başladık.<br />

Ürünlerin bir kısmını Hollanda, İsveç ve İngiltere'deki<br />

tasarımcılardan veya tasarım odaklı butik firmalardan<br />

temin ediyoruz. Bazı ürünleri ise kendi zevklerimiz<br />

doğrultusunda Türkiye'de zanaatkarlara yaptırıyoruz.<br />

İskandinav stiline daha yakınız, Çoğu anne, İskandinav<br />

annelerin instagram hesaplarında görüp hayran olduğu<br />

ürünlerin Türkiye'de satışa sunulmasından çok mutlu,<br />

her gün onlarca teşekkür mesajı alıyoruz.<br />

Monochrome stilden ve İskandinav stillerinden ilham<br />

aldığınızı görüyorum. Bize bu deyimleri tanımlayabilir<br />

misiniz?<br />

Monochrome aslında latince tek renkli anlamına geliyor,<br />

dekorasyonda ise siyah-beyaz renk kombinasyonunu<br />

ifade ediyor. İskandinav stilinde sıklıkla görülen bir renk<br />

seçimi olan Monochrome, hem kız hem de erkek<br />

çocukların odalarını dekore ederken sıklıkla kullanılıyor.<br />

Türkiye'de kız çocuk odasının pembe, erkek çocuk<br />

odasının mavi renklerle dekore edilmesi uzun yıllardır<br />

süregelen bir tavır, ancak son yıllarda gördüğümüz pek<br />

çok yeni anne bu tavrı kırmaya başlamış, bu bizi çok<br />

mutlu ediyor.<br />

İskandinav stili ise, adından belli olduğu üzere belli bir<br />

coğrafi bölgeye ait bir dekorasyon tarzı, hatta bu tarzın<br />

Türkiye'ye ilk girişi de IKEA sayesinde oldu. Ana tema hem<br />

işlevsel, hem minimalist ama bir o kadar da tasarım<br />

değeri olan objeler ve mobilyaların kullanılıyor olması.<br />

Bu stil Türkiye'de hızlıca benimsendi ve çoğu eve girdi. Biz<br />

de şimdi çocuk odalarında aynı tarzı kullanıp, annelere<br />

benimsetmeye çalışıyoruz.


Home ofice şeklinde mi çalışıyorsunuz? İnternet gerçekten<br />

büyük bir uğraş istiyor, ayrıca daimi çalıştığınız başka işler var<br />

mı?<br />

Kendi markamızı kurmamızdan itibaren hiçbirimiz eski işimize<br />

dönemedik. Bu işi bir hobi olarak görseydik, hem kendi<br />

işlerimize döner, hem ailemizle ilgilenir hem de markamızı<br />

büyütmeye çalışırdık ama çok uzun vadeli bir proje olmazdı.<br />

Biz Kids, Living, etc.’yı uzun vadede bambaşka yerlere taşımayı<br />

istiyoruz, bu nedenle tüm enerjimizi ona veriyoruz.<br />

Fiziki bir ofisimiz var, zaten bu kadar geniş bir ürün gamına ait<br />

stoğu evde tutmamıza imkan yoktu. Ama çoğunlukla evden<br />

çalışıyoruz. Hatanın birkaç günü ofiste toplanıp birlikte<br />

yapılması gereken işleri hallediyoruz. Birimizin evde çocukla<br />

ilgilenmesi gerekiyorsa, diğeri ofise gidip işleri yoluna<br />

koyabiliyor, en büyük özgürlüğümüz de bu zaten.<br />

Aynı zamanda annesiniz de… Çocuk bakımı, ev işi ve işinizi<br />

nasıl dengeliyorsunuz? Eşleriniz destek oluyorlar mı?<br />

Çocuk bakımını tamamen aile büyüklerine ve yardımcılarımıza<br />

emanet etmeyi seçmedik, bu nedenle evden de çalışabilmek<br />

en büyük avantajımız. Her anne gibi çocukları uyutunca evin<br />

işleri ile ilgileniyoruz, ya da birkaç saat anneanne ile parka<br />

gönderip bilgisayarın başına geçiyoruz.<br />

Eşlerimizin desteği bizim için altın değerinde, öncelikle her ay<br />

belli bir gelir elde eden anneler birden kendi işlerini kurmaya<br />

karar verince, her evde dengeler biraz bozuldu. Bu noktada<br />

hem maddi, hem de manevi destek oldular. Şimdi de işimizi<br />

geliştirmemiz gereken her noktada hem fikir olarak, hem de<br />

kas gücüyle desteklerini esirgemiyorlar!<br />

Peki anne olarak çocuklarınızda mutlaka olmasını istediğiniz<br />

en önemli değerler ve kavramlar hangileri?<br />

Öncelikle hiçbirimiz mükemmel anne olmaya çalışmıyoruz,<br />

hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya,<br />

büyüklerimizden görüp öğrendiklerimiz ile kitaplardan<br />

okuyup benimsediğimiz yeni annelik trendlerini birleştirmeye<br />

çalışıyoruz.Onların isteklerine ve tercihlerine saygı gösterip, bir<br />

yandan da kendi çizgimizi korumaya çalışıyoruz.


<strong>Anne</strong>liğinizin iyi kileri neler oldu?<br />

Öncelikle iyi ki anne olmuşuz ve iyi ki bu işi kurmuşuz! İyi ki<br />

yasal doğum iznimizi sonuna kadar kullanmışız,<br />

çocuklarımızın “ilk”lerini başkalarından duymak yerine, kendi<br />

gözlerimizle görebilmişiz ve anneliği yaşayabilmişiz.<br />

Bize takip ettiğiniz ve mutlaka herkesin takip etmesinin<br />

gerektiğini düşündüğünüz 3 hesap öneriniz ne olurdu?<br />

Bu işe başlamadan önce hayranlıkla takip ettiğimiz birkaç<br />

hesap vardı, şimdi o hesaplarda görüp özendiğimiz ürünler<br />

depomuzda ve bu bizi çok mutlu ediyor. @kidsdesignlife<br />

@elsa_and_chloe1 ve @willieandmillie bunlardan bazıları.<br />

Kendi işini yapmak isteyen çok insan var. Hayallerinin<br />

peşinden gitmek isteyen ama o cesareti bulamayan. Onlara<br />

önerileriniz ne olurdu?<br />

Öncelikle hiçbir şey vazgeçilmez değil, senelerce kurumsal<br />

hayatta çalışıp, bir günde vazgeçebildiysek bunu her alanda<br />

rahatlıkla yapabiliriz diye düşünüyorum. Önemli olan o ilk<br />

adımı atabilmek ve biraz da kendimize güvenebilmek. İşinize,<br />

projenize inanıp tüm enerjinizi ona verince mutlaka karşılığını<br />

alıyorsunuz. Başarı elbette ilk gün gelmiyor, pek çok zorlukla<br />

da karşılaşıyorsunuz. Ama uzun vadeli bakıp, her bir zorluğu<br />

bir öğreti olarak alabilirseniz çok mutlu olabileceğinize<br />

inanıyorum ve herkese hayallerinin peşlerinden gitmelerini<br />

tavsiye ediyorum!<br />

Son olarak: Bizi bekleyen, başka planlarınız, yeni projeleriniz<br />

var mı?<br />

Başladığımız ilk günden itibaren her gün markamıza yeni bir<br />

değer ve bakış açısı kattığımıza inanıyorum. Ürün<br />

portföyümüz günden güne genişliyor. Sadece kendi<br />

çocuklarımızın odasında kullandığımız markalar ile işbirliği<br />

yapıyoruz. Ve ilerleyen zamanlarda yepyeni ürün<br />

kategorilerini bünyemizde görebileceksiniz.<br />

Mimari proje danışmanlığı tarafında da çok keyifli işler<br />

yapıyoruz, tasarladığımız odaların hikayelerini ve gelişim<br />

aşamalarını, başka annelerin de ilham alabilmeleri için<br />

websitemizde yayınlayacağız.<br />

Diğer yenilikler için bizi @kidslivingetc instagram hesabından<br />

takip etmenizi rica ediyoruz.<br />

Bize kendimizi anlatma fırsatı tanıdığınız için çok teşekkür<br />

ederiz!


ilham ˙ veren odalar<br />

Trend Takibi<br />

Paulina Arcklin<br />

Paulina Arcklin<br />

Paulina Arcklin<br />

Paulina Arcklin


ilham ˙ veren odalar<br />

Trend Takibi<br />

One Fine Baby<br />

The Woodsfolk Beşik<br />

Cherny Nursery<br />

Oliver Furniture


ilham ˙ veren odalar<br />

Trend Takibi<br />

@liveloudgirl<br />

Kinderkamer Stylist<br />

Constance Zahn<br />

Kinderkamer Stylist


Çocuk Odasına Majka Seçkisi ˙ ˙<br />

racuun kids<br />

racuun kids<br />

a little lovely company<br />

a little lovely company<br />

adairs kids<br />

incy store<br />

tnees tpees


Çocuk Odasına Majka Seçkisi ˙ ˙<br />

adairs kids<br />

adairs kids<br />

a little lovely company<br />

mrs. mighetto<br />

by rock and pebble<br />

armadillo&co<br />

asplund


AYIN MAJKA’SI<br />

Müge Kaya<br />

Fotoğraf Sanatçısı<br />

Müge Kaya ile Röportaj


Sevgili Müge daha yakından tanımak adına bizlere<br />

kendinden biraz bahsedebilir misin?<br />

1980 doğumluyum. İşletme Mühendisliği okuduktan<br />

sonra Mba yaptım ve çeşitli firmalarda çalıştım.<br />

Fotoğrafa olan ilgim 2007 yılında eşimin aldığı ilk dslr<br />

makinemle daha çok seyahat fotoğral üstüneydi. 2<strong>01</strong>0<br />

yılında ikizlerimin doğumu ile özellikle hikaye<br />

fotoğrafına olan ilgim arttı. 2<strong>01</strong>2 yılında işimi bırakarak<br />

profesyonel olarak fotoğraf çekmeye başladım.<br />

İçindeki fotoğraf tutkusu nasıl ortaya çıktı? Seni bu<br />

mesleğe aşkla bağlayan ne oldu?<br />

İkizlerimin doğal hallerini çekerken çok mutluydum. Her<br />

gören keşke benim çocuğumun da böyle fotoğraları olsa<br />

diyordu. Zamanla hobim mesleğim oldu.<br />

Senin için iyi bir fotoğrata olması gereken en temel<br />

şeyler nelerdir?<br />

Işık benim için en önemli öğe. Işık yoksa fotoğraf yoktur.<br />

Öğle ışığında çekim yapmam örneğin.<br />

Her fotoğrafın bir film karesi gibi, her biri eve<br />

asılabilecek bir tablo gibi.. Bunun böyle olmasını<br />

sağlayan sence ne?<br />

İşine duygusunu katan herkesin böyle fotoğraflar<br />

çekebileceğini düşünüyorum. Sadece çeken değil<br />

duyguyu yaşayan olabilmek önemli. Bir çocuğun gülüşü<br />

içinizi ısıtıyorsa o bunu hissedecek ve bu karşılıklı enerji<br />

fotoğraflara yansıyacaktır.<br />

Fotoğrata hangi alana yoğunlaştın? Hangi fotoğrafları<br />

çekmeyi daha çok seviyorsun?<br />

Son 1 yıldır hikaye fotoğrafı fazla çekmiyorum. Kurumsal<br />

şirketlere içerik üretiyorum.<br />

Home ofice şeklinde mi çalışıyorsun? Bir atölye mi var?<br />

Stüdyom yok.<br />

Eğitim veriyor musun? Ya da vermeyi düşünüyor<br />

musun?<br />

Eğitim ilk defa İstanbul'da vermiştim. Önümüzdeki<br />

dönemde de vermeyi düşünüyorum.<br />

En beğendiğin fotoğrafın?<br />

Çok zor sanırım seçmek ama kızlarımın yazlığımızın<br />

bahçesinde çektiğim doğal anları en özelleri benim için.<br />

Fotoğraf çekmeyi en sevdiğin mekan, iklim koşulu,<br />

tercih ettiğin makine ve favori lensin?<br />

Urla ve Çeşma civarını seviyorum. Makinem Canon 5d<br />

MarkII. Favori lensim 50mm f/1.4, bir dönem en çok<br />

çekim yaptığım lensim 135mm f/2.0<br />

Fotoğrafçılık zevkli olduğu kadar çekici bir meslek. Çok<br />

fazla heveslisi ve gönüllüsü var. Eğer gözlemlediysen<br />

fotoğrafçılığa yeni başlayanların yaptıkları en büyük<br />

hata nedir?<br />

Yapamam veya bana kim çektirsin ki gibi düşünceleri<br />

kafalarından atıp işlerini en iyi şekilde yapmak için<br />

kendilerini geliştirmeleri en doğrusu olacaktır.


<strong>Yeni</strong> başlayanlara öneride bulunmak isteseydin?<br />

Bu işten para kazanmayı düşünüyorsanız ucuza veya<br />

ücretsiz çekimlere yönelmeyin. Kendinizi başkaları ile<br />

kıyaslamayın. Gözünüzü geliştirmek için beğendiğiniz<br />

fotoğralar bulun ve inceleyin.<br />

Peki annelik? Hem de ikiz anneliği.. Nasıl gidiyor iş ve<br />

annelik bir arada?<br />

İşimi bıraktığımda kızlarım 20 aylıktı. Sonuçta zamanımı<br />

kendim ayarlayabildiğim için fotoğraf çekerken çok<br />

zorlanmadım. Şu anda daha da kolay okulda oldukları<br />

saatlerde ben çekim yapabiliyorum. En zorlandığım<br />

dönem ilk 3 aydı doğrusu.<br />

Peki anneliğinin iyi kileri neler?<br />

İyi ki imkanım vardı ve işimi bırakıp, zamanımı kendim<br />

yönetebildiğim bir iş yarattım ve çocuklarımın önemli<br />

yıllarını kaçırmadım.<br />

Çektiğiniz fotoğrafları ve sizi yakından takip etmek<br />

isteyenler size nereden ulaşabilir?<br />

Websitemi 1 yıl önce yenileyerek blog formatına aldım<br />

ama güncel tutma konusunda tembelim diyebilirim.<br />

Mugekaya.com<br />

Samimi cevapların için çok çok teşekkür ederiz sevgili<br />

Müge!<br />

Çocukların için asla yapmam dediğin şeyler var mı?<br />

Asla denilen herşeyin gelip gerçekleştiğini<br />

düşünüyorum. Asla dememeye çalışıyorum hayatta.


Babe Pediatrik Güneş Koruyucu<br />

Spf 50 Losyon Krem<br />

Yaz<br />

Listesi<br />

Salt Water Sandaletler<br />

Slipstop<br />

Havuz ve Deniz Ayakkabısı<br />

Atasun Optik Solaris Kids<br />

Güneş Gözlüğü<br />

Three Free Kids<br />

Siyah Mayo<br />

Koton Kids<br />

Kız-Erkek Hasır Şapka<br />

Cherek's Kraulquappen<br />

Kolluklar<br />

Bobo Choses<br />

Tişört ve Şortlar<br />

The Beach People<br />

Aztec Havlu<br />

UV Korumalı Üst Tribord<br />

Easybreath Maske<br />

Tribord<br />

Imaginarium Plaj Kalıp Takım Çantası<br />

Rosebay Party Cake<br />

Mermaid Clam<br />

Deniz&Havuz Simidi<br />

Urban Outfitters<br />

Deniz&Havuz Simidi<br />

Aquadots<br />

Çocuk Yüzme Ayakkabısı Nabaiji


Durum Bildirimi ˙ ˙ ˙ ˙<br />

MÜKEMMEL ANNE<br />

Özge Doğan<br />

Amacımız ne? Mükemmel anne olmak mı mükemmel çocuk sahibi olmak mı? Bu soruya karşıdan bakıldığında<br />

sanki ikisi birbirine bağlı iki kavram gibi duruyor olabilir. Yani zaten anne mükemmel ise çocuk iyi olacak, annenin<br />

eksikleri varsa çocuk ortalama olacaktır gibi. Bir çok annenin paylaşımlarını izliyorum. <strong>Anne</strong>liği anlatış<br />

biçimlerini. Burada amaç birilerini eleştirmek değil tam tersi sadece durum tespiti yapmak. Bu bahsettiğim<br />

anneler gurubunda zaman zaman bende yerimi alıyorum. Paylaşımlarda bakıyorum ve sürekli ne kadar erken<br />

uyandığımız, ne kadar fedakar olduğumuz, en iyi bebek yemeklerini pişirdiğimiz, çocuklarımız için sürekli<br />

okuduğumuz, kendimizden ne kadar verdiğimiz gibi şeyler var. Peki bizim amacımız sadece mükemmel anne<br />

olarak takdir edilmek mi yoksa sadece doğru bir birey yetiştirmek mi?<br />

@householdmagny<br />

Elbet annelerin verdiği eğitim ya da çocuklarına katkılarını azımsanmayacak kadar önemli. Hatta bir çok pedagog<br />

ilk üç yılında anneleri ile vakit geçiren çocukların farklarını açık açık ortaya koyuyor. Sadece anlamamız gereken<br />

şey egonun anneliği gölgelememesi. Bazı cümlelerimiz sanki 'ben elimden gelen her şeyi yaptım o mükemmel<br />

olmak zorunda' der gibi. Oysa bizim etkimiz bir yere kadar. İlk yıl sadece yaşam fonksiyonlarını sağlamak için bir<br />

yemek kaynağı olmanın yanına geliştikçe psikolojik ve sosyal etkiler de ekleniyor ama bunların hepsi bir yere<br />

kadar. Ne kadar mükemmel anne olduğumuzdan daha çok sadece çocuk odaklı olmanın daha doğru olduğuna<br />

inanıyorum. <strong>Anne</strong>lik takdir bekleyen ya da mükemmel olmak zorunda olduğumuz bir yarış değil. Hayatın bazı<br />

insanları şanslı kılıp verdiği bir rol. Kendi içinde o kadar çok karmakarışık halleri var ki bir de içine 'mükemmel<br />

anne imajı' baskısı eklenince garip hareketler yapan insanlar topluluğu halini alıyoruz. Herkes doğru ve sağlıklı<br />

birey yetiştirmek ister ama bu sadece bizlerin mükemmel olmasına, her gün taze yemekler yapmanıza, saatlerce<br />

yaratıcı oyunlar oynamanıza bağlı değil. Mükemmel anne ödülü diye bir ödül yok. Olsa bile kalıcığı yok. Benim<br />

anlatmak istediğim üstünüzden bu baskıyı atarsanız çok daha mutlu anne olursunuz.<br />

Sizin kendinizden verdiğiniz ödünler sizin içinizden gelip yaptığınız şeyler. Sadece yanlış yapmaktan korkmayın.


@jauraispumappelermarcel<br />

Yaptığınız yanlışları paylaşmaktan korkmayın. Bizler robot değiliz. Her gün aynı dikkat ve disiplin ile bir şeyleri<br />

sürdürmemiz mümkün değil. İlk doğum yaptığımda 'benim bebeğim hiç ateşlenmeyecek, grip olmayacak' gibi<br />

şeyler söylediğimi hatırlıyorum içimden. Bu sadece onu koruma güdüsü ile birazda lohusa kafası ile düşünülmüş<br />

şeyler tabii ama kızım ilk ateşlendiği gün hayatın bana koca bir nanik yaptığını gördüm. Mükemmel olma<br />

yolunda küçücük bebeklerin üstünde oluşturduğumuz gizli bir baskı var. Bol vitaminli, et suları ile hazırladığınız<br />

yemeği yedirmek için hiç mi taklalar atmadınız? O ise bu yemeği ret edip hazır mamayı bayıla bayıla yediği zaman<br />

mükemmel anne rozetimiz mi düşüyor?<br />

<strong>Anne</strong>lik her şeyden önce 'rahat olma sanatı' deseler bunu komik bulabilirdim ama bugün anneliğin tam<br />

göbeğinden baktığımda aslında tam olarak sadece bu. Basit matematikleri olan bu rolün keyfini çıkarmak varken<br />

bunu içsel bir yarışa çevirmenin anlamı yok. Bırakın hatada ortalama 45 öğünün üç beş öğünü boş geçsin, bırakın<br />

istediği zaman yürüsün, istediği zaman konuşsun. Temel gelişim evrelerine dikkat ettikten sonra ayrıntılarsa<br />

boğulmayın. Esas annelik o sosyal hayata karıştığı zaman başlayacak. Asıl korumacı olmamız gerektiği zamanlar<br />

o zamanlar olacak. Keşke en büyük sorunumuz yemediği çorbası olsa dediğimiz zamanlar yaşayacağız. Bu<br />

nedenle mükemmel olmak için daha erken. Sizden gelen hiçbir şey onun için yanlış olmayacaktır inanın. Önemli<br />

olan onu başkaları ile yaşayacağı ortak hayata hazırlayabilmek.<br />

Bizleri alkışlayıp takdir edecek ve mükemmelik rozeti verecek tek jüri yetiştirdiğiniz çocuğunuz. Yani o nedenle<br />

işimiz kolay. Bütün anneler zaten mükemmel değil mi?<br />

Aşağıdaki videoda 2 yaşında bir kızın annesi için söylediği doğum günü mesajları var. Sanırım bir annenin<br />

alabileceği en güzel hediye bu olmalı.<br />

http://www.youtube.com/watch?v=0mO-uGq9_-I


@jauraispumappelermarcel


Okuyan Majka<br />

Okul Öncesi<br />

Çocuğunuzu uykuya yatırmakta<br />

zorlandığınız ve bunu sağlayacak bir<br />

mucize dilediğiniz oldu mu hiç?<br />

İsveçli psikolog ve dilbilimci<br />

Carl-Johan Forssen Ehrlin, Uyumak<br />

İsteyen Tavşan'ı dil ve anlatımda<br />

uyguladığı psikolojik tekniklerle<br />

yazdı. Çocuklar, hikayenin<br />

kahramanları Tavşan Roger, Uykucu<br />

Salyangoz, Gözleri Kapanan Baykuş ve<br />

Esneyen Amca'yla birlikte her akşam<br />

gevşeyip rahatlıyor ve hızlı ama sakin<br />

bir şekilde uykuya dalıyor.<br />

Pezzettino, herkesin kocaman olduğu ve<br />

cesaret isteyen, harika işler yaptığı bir<br />

dünyada yaşar. Küçüktür, bir "parçacık"tır<br />

yalnızca. "Herhalde bir başkasının<br />

parçasıyım, bir başkasına ait olmalıyım"<br />

diye düşünür ve bir gün, kime ait<br />

olduğunu öğrenmek için yola düşer.<br />

Küçük bir çocuğun, büyük insanların<br />

dünyasındaki bütün özlemlerini<br />

derinden kavrayan bir öykü.<br />

Küçük Ayı gözlerini açtığında Güneş'i<br />

gördü karşısında...<br />

Çocuk edebiyatının en sevilen<br />

yazarlarlarından Yalvaç Ural'dan<br />

çocuklara bir sürpriz var. Yepyeni bir<br />

kitap: Küçük Ayının Uzun Yolculuğu.<br />

Küçük Ayı, yanında annesi olmaksızın, ilk<br />

kez tek başına gezintiye çıkarsa, elbette<br />

bu uzun bir yolculuk olur... Hele<br />

yolculuğun sonunda sürpriz bir arkadaş<br />

da bulursa, bu uzun ve unutulmaz bir<br />

macera olur. Feridun Oral'ın resimlediği<br />

Küçük Ayının Uzun Yolculuğu kitabını<br />

okuyan çocuklar da unutamayacak...


Okuyan Majka<br />

Okul Çağı<br />

Bay Sinirli'nin içi içine sığmıyordu.<br />

Beklenen gün gelmişti işte. Kedicik<br />

okula başlayacaktı. Ancak Kedicik,<br />

okula gitmeyi, okuma yazma<br />

öğrenmeyi hiç istemiyordu. Ne işine<br />

yarayacaktı sanki o harler, o<br />

rakamlar? Okumasa ne olurdu?<br />

Matematik bilmese, yönleri,<br />

mevsimleri bilmese hayatından ne<br />

eksilirdi?<br />

Bay Sinirli - Okulda Curcuna;<br />

Çocuklarda okul fobisini gidermeyi<br />

amaçlayan neşeli bir öykü… Üstelik<br />

kitabın sonunda öykü ile ilgili<br />

birbirinden eğlenceli sorular ve<br />

bilmeceler var.<br />

Camsu'nun da tüm çocuklar gibi ihtiyaçları<br />

var. Hayalleri ve yapmak istedikleri var.<br />

Ama bedeninin cam oluşu her şeyi daha da<br />

zorlaştırıyor. Yapamadıkları ve yapmasına<br />

izin verilmeyen şeyler gün geçtikçe<br />

çoğalıyor. Ama Camsu'nun asıl hikâyesi<br />

hakları için mücadele etmeye karar<br />

verdiğinde başlıyor. Bu kararla yola düşen<br />

Camsu'yu çetin bir yolculuk bekliyor. Bu<br />

öyküyü kurgulayan on beş çocuk yanlarına<br />

Camsu'yu da katarak uzun bir yolculuğa<br />

çıktı. Elbette bu sadece Camsu'nun ve on<br />

beş çocuğun yolculuğu değil. Haklarının<br />

peşine düşen tüm çocukların, çocukları<br />

sırça köşklerde büyütmeyen ve onların<br />

yaşam yolculuğunu destekleyen<br />

yetişkinlerin, her şeye rağmen kırılmayan<br />

düşlerin ve gerçeklerin yolculuğu. Bir hak<br />

uğruna bazen bir ömür verilse de, yolların<br />

ve yolculukların hiç bitmediğini biliyoruz.<br />

Umudumuz da hayallerimiz de bitmiyor ve<br />

hiç bitmeyecek. Çünkü yaşam varsa umut<br />

da var... Ve umut en çok çocuklarda var.<br />

Camsu'nun kırılmayan hayallerinin<br />

öyküsünü okuyup düşünerek,<br />

düşüncelerinizi somutlaştırıp çizerek,<br />

onları boyayarak ve kesip yapıştırarak siz de<br />

bu yolculuğa çıkabilir, siz de bizim yol<br />

arkadaşımız olabilirsiniz.<br />

(Tanıtım Bülteninden)<br />

Osmanlıların, maymunları dürbün<br />

niyetine kullandıklarını biliyor<br />

muydun? İlk vampir hikâyelerinden<br />

bazılarının Evliya Çelebi'nin<br />

kaleminden çıktığını? Peki, akide<br />

şekerinin bir tür anlaşmayı<br />

simgelediğini?<br />

Küçük gezginler için özenle<br />

hazırlanan, Burçak Gürün Muraben'in<br />

İstanbul'a dair hikâyeleri, mitleri ve<br />

tarihsel gerçekleri masal gibi anlattığı<br />

bu rehber kitap, İstanbul'un hayat<br />

dolu sokaklarında gezen okura pratik<br />

ve ilginç bilgiler veriyor.<br />

(Tanıtım Bülteninden)


Tüten Notları<br />

TAG Danışmanlık Farkındalık Eğitmeni<br />

Tüten Yolukar<br />

thewiegands.com<br />

Bak, o Avrupalı kadın çocuk doğruyor tek başına bakabiliyor .<br />

Karı-koca oh ne de güzel büyütüyorlar... Yalnızlar, bir köye<br />

ihtiyaçları yok, destek de almıyorlar. İnanmıyor musun? Aç<br />

instagrama bak; 3-4 çocuğu okulsuz bile büyütüyor ve sen<br />

karşılaştırma galetine düşerek kendini onunla<br />

karşılaştırıyorsun. Ee sen apartman çocuğusun, komşun var<br />

teyzeler, halalar, başka çocuklu arkadaşlar... Ancak olmuyor da<br />

olmuyor! Sen bakamıyorsun. Bırak 3-4 çocuğu tek çocuğa bile<br />

bakamıyorsun. Başladı mı kendini yatalamaların<br />

“Beceriksizim”den “Ben iyi bir anne değilim.”e kadar gidiyor.<br />

Kendini karşılaştırdığın insanı bir gözlemle, onun yetişme<br />

tarzıyla senin yetişme tarzın arasında bir farkı düşün. Onun<br />

kendine yetebilme becerisinin gelişmiş olması, zaten doğduğu<br />

andan itibaren kendine yetebilecek gücünün desteklendiği bir<br />

aile-toplum düzeninde büyümüş olmasının getirisi olabilir mi?<br />

Bu sebeple senden çok önce, anne olmadan önce hatta bir<br />

yetişkin olmadan bile önce bu gücünü keşfetmiş olabilir mi?<br />

Ve kendi ebeveynlik anlayışı seninkinden çok farklı olabilir mi?<br />

Önce ben diyor ve bundan dolayı hiç suçluluk duymuyor olabilir<br />

mi mesela? Ben iyi olursam ben içten içe gücümü tazelersem bu<br />

çocuklara yetebilirim diyor olabilir mi?<br />

Bence kesin böyle söylüyor.<br />

Sonra eşinin ondan beklentileri ile senin eşinin senden<br />

beklentileri de çok farklı olabilir. Tabii ki bununla birlikte yaşadığı<br />

toplumun ondan beklentisi ve ona bakış açısı da var.<br />

Ne çocuğuna bakamıyorsun ne de yetemiyorsun. Kendini her<br />

kimle karşılaştırırsan karşılaştır, kendinle karşılaştırmadığın<br />

sürece daima yetersiz, beceriksiz ve olmamış hissedeceksin. Ve<br />

daima hatırlamalısın ki birine ve bir şeye yetebilmek için önce<br />

kendine yetebilmen, önce kendine yeterli gelebilmen gerekiyor.<br />

Çok klişe, çok bilindik ancak evet o maskeyi kendine takman<br />

gerekiyor. <strong>Anne</strong> olma çabanı tıpkı maskeyi kendine takmadan<br />

nefes alma çabana benzetebilirsin. <strong>Anne</strong> olmak için çabalamak<br />

yerine doğal nefesini farketmek gibi anne olduğunu farket ve<br />

hatırla çocuğun için tüm sıfatlardan uzak birisin anne demeyi<br />

bile senden öğreniyor sen onun annesi olmadan önce, önce<br />

sensin sonra ondan bir parçasın ve daima birbirini tamamlayan<br />

bir yap-boz parçaları gibi olmaya devam edeceksin.<br />

Yap ve boz, boz ve yap annelik maceran böyle sürüp gidecek....


Zamansız Moda<br />

Minimalizm<br />

˙ ˙ ˙<br />

Minimalizm terimi 1960’larda son derece basitleşmiş<br />

ve yalınlaşmış sanatsal biçimleri tanımlamak<br />

amacıyla kullanılmıştır. Minimal Sanat, 1960’lı yılların<br />

moda tasarımcılarını da etkilemiş ünlü isimler<br />

oldukça yalın ve modern çizgilerde giysiler<br />

tasarlamışlardır. Zamansızlığı ve işlevselliği ile yine<br />

yeniden derlenen bu akımın eşsiz parçaları yalınlığı ve<br />

verdiği sakinlik ve huzur ile gözlerimize dinlendiriyor.<br />

Moda denilince artık akla sadece kadın modası<br />

gelmiyor. Erkekler de artık mesleklerinin ya da diğer<br />

tüm sahip olduklarının yanısıra tarzları ile de çıktılar<br />

sahneye...<br />

Majka Ekip olarak abartıdan uzak, sade bir stil<br />

benimseyenlerin ilk tercihi olan bu minimalist<br />

parçaları hem anne hem babalarımız için derledik...<br />

intentionallyblank.us


yanroyce.com


shoplepoint.com


yanroyce.com<br />

stevenalan.com


armoireoficielle.com/<br />

Bey Karaköy


armoireoficielle.com


iamnotbasic.com


2<strong>01</strong>6 Çocuk Modası Trendi˙<br />

˙ SPORTIF BOHEM<br />

caramellondon.com


geofoxapparel


littleurbanapparel<br />

@ohconfetti


lescassepieds.com


Blogbabba Kösesi ¸ ˙<br />

ASTRONOT ve EVREN<br />

E.Ö. ve E.S.<br />

Ebeveynlik Öncesi ve Ebeveynlik Sonrası.<br />

Başlangıçlar genelde zordur. Ebeveynlik de öyle. Şöyle anlatayım:<br />

Farzedelim ki genel bir alışkanlık olarak sabahları çayınızla<br />

beraber gazetinizi okurken astroloji bölümünde burçları<br />

okumayı seviyorsunuz. Gezegenler, bunların çekim alanları,<br />

Venüs güneşi seviyor, Neptün bu hata size göz kırpıyor, yatırım<br />

yapın, Uranus çevrim içi, iyi haber gelebilir, Mars Merküri ile bar<br />

çıkışında görüntülendi, iş planlarınızı yaparken iki kere düşünün,<br />

filan. Derken “bir” şey oluyor, hop, ertesi gün bir bakıyorsunuz<br />

Jüpiter'e giden uzay mekiğinde eş kaptan rolünde astronot<br />

olmuşsunuz… Biraz abarttım mı? Olsun. Elbetteki aradaki<br />

ortalama 9 ay 10 günlük sürede hazırlık kampları sürüyor. Birden<br />

atlamıyorsunuz suya, lakin o hazırlık kampları ne kadar gerçekçi<br />

oluyor, iş başa düşünce daha net anlaşılıyor.<br />

Şöyle ki:<br />

Doğum sonrası olası Lohusa sendromu (anne veya baba - evet<br />

babalar da lohusa olabiliyor), emzirme teknikleri, emzirememe<br />

durumları, panik ataklar, Greko-romen alt değiştirme güreşleri,<br />

bez, büyük gelen bez, küçük gelen bez, ihtiyacın olan bezin, ama<br />

sadece o boy bezin markette olmaması, dolu bezin taşması,<br />

dolması gereken ama doldurulmayan bezin yarattığı endişeler,<br />

şampanya misali lavman partisi, hiç bitmeyen biberon<br />

yıkamalar, biberonun delik sayısının bir türlü gerekene denk<br />

gelmemesi, ek delikler açmak sonra da pişman olmak, emzik<br />

konusunda bir türlü karar verememek, o emziğe en çok ihtiyaç<br />

olunduğunda o emziğin üstüne saç yapışmış bir şekilde yerde<br />

bulunması, hatta çoğu zaman bulunamaması, uykusuzluk, hem<br />

de esaslı uykusuzluk, rüya ile gerçeğin ayırımını kaybedip sabah<br />

kalktığında acaba gece gerçekten uçuyor muydum ben diye<br />

şüphelenmek, ağlayan bebeği susturamamak, ağlamayan<br />

bebeği bir anormallik mi var diye çimdiklemek, büyük<br />

ebeveynlerin verdiği ve modern pedagoglarla çelişen öğütler<br />

arasında ambale olmak, yürüme yaşını geçtiğinde emekliyorsa<br />

hiç bir zaman yürüyemeyecek diye ağlamak, başkasının çocuğu<br />

12 kelimeye ulaştığında sizinki sıfır noktasında diye hayılanmak,<br />

çocuğu yıkarken korkudan ellerinin titremesi, iki yüz kişinin<br />

senin işine karışması, okuduğun kitaplarda tavsiye edilenleri<br />

deneyip yanılmak, yanıldıkça daha çok okumak, okudukça daha<br />

çok yanılmak, ilk ateş 38 olduğunda sanki çocuğun alnı değil de<br />

mahalle yanıyormuş gibi dünyayı ayağa kaldırmak, çocuk<br />

doktoru seçimi, doktordan kıllanma süreci, başka doktorlar<br />

denemek, her bulunan doktorun bir öncekinden daha iyi olduğu<br />

konusunda kendini avutmak, aradan zaman geçince eski<br />

doktorun burunda tütmesi, okul arayışına girmek -yuh artık daha<br />

yeni doğdu demeyin- kreşten bahsetmiyorum, ilkokul yemin<br />

ederim, bebek ağladığında niye ağladığını bilememek, her şeyi<br />

deneyip hiç bir şey işe yaramadıktan sonra çaresizce oturmak,<br />

kendini hiç bir işe yaramayan bir ebeveyn olarak hissetmek, her<br />

tecrübeden çıkan sonucu müspet tecrübe olarak görmek, ama<br />

aynı yöntem bir sonraki durumda işe yaramayınca doktoru<br />

aramak, doktorun sakinliği ve açıklaması akla yatmayınca<br />

anneanneyi/babaanneyi aramak, ona da inanmamak, tam aynı<br />

zamanda kendin ebeveynlerinin seni nasıl büyüttükleri<br />

konusunda hayretlere düşmek, pişik kremini bir süre sonra<br />

ekmek hariç her şeye sürüp medet ummak, kakadan fal bakmak,<br />

“Rengi koyu yeşil…hıhı…evet… bakiyim?…Yaani, sulu diyemem<br />

ama tam katı değil, o kesin, kulak memesi kıvamında, hmmm, üç<br />

vakte kadar ishal diyorsunuz, anlıyorum, tamam bir sonraki kaka<br />

da böyle çıkarsa sizi arıyoruz, teşekkürler…”, bebek arabasını<br />

alırken size sunulan 6 eksende hareket edebilen, bir oda bir<br />

salon, çocuk banyolu arabaya aslında ihtiyacınız olmadığını<br />

bilmenize rağmen o dört haneli fiyatı ödemek, ve kasada<br />

ödemeyi yaparken bir dahaki ay hangi harcamayı kısmanız<br />

gerektiğiyle ilgili hesaplar yapmak, dışarıda güzel bir akşam<br />

yemeği niyetiyle girdiğiniz restauranttan, 15 dakika sonra<br />

çılgınca ağlayan bir bebekle koşarak çıkmak, bir buçuk saatlik bir<br />

filmi 2 ayda seyretmek, havaalanında güvenlikten geçerken<br />

esaslı küfürler eşliğinde bir türlü katlayamadığınız puseti<br />

tekmelemek, mama çok sıcak olduğunda soğutmak, çok<br />

soğutunca yine ısıtmak, tutturamayınca, yenisini yapmak,<br />

hahaaa şimdi aklıma geldi, mama seçimi yapmak, bir mamanın<br />

gaz yapması, yenisine geçmek -aynı bez gibi her bittiğinde sizin<br />

yeni geçtiğiniz mamayı markette bulamamak, bebek<br />

uyuyakaldığı için gidilen yerde ebeveynlerden birinin mafya<br />

baronunu gözetleyen FBI ajanı gibi saatlerce arabada oturması,<br />

arada diğer eşin arabadaki eşe su ve yemek getirmesi, …<br />

Daha devam ederdim ama bunun ucu oldukça açık. Herkes aynı<br />

tecrübeyi yapmadığı gibi, her ortak tecrübe de aynı miktarda<br />

olmuyor. Söylemek istediğim, ebeveynlik öncesi ve sonrası<br />

arasında ciddi bir fark var. Ve ebeveynlik zor iş. Amacım kimseyi<br />

korkutmak değil çünkü bu kadar emek, enerji, zaman, para<br />

harcanmasının elbet bir karşılığı var.<br />

O güzel varlık fırından yeni çıkmış poğaça gibi ılık ve yumuşak<br />

uyandığında, kucağınıza alıp kokusunu içinize çekerek<br />

boynundan öptüğünüz an var ya. İşte o, siz uzay mekiğinde<br />

acemi astronot olarak bocalarken, bir saniyeliğine mekiğin<br />

camından dışarıda gördüğünüz eşsiz güzellikteki evrene aşık<br />

olup kendinizi akışa bıraktığınız an.


Hangi ˙ Kahve Nasıl Yapılır?<br />

Tariler<br />

Espresso'muz hazır, peki nasıl içsek?<br />

Aşağıda çok denklemli kahve sorunsalınızın cevap<br />

formülünü bulacaksınız...<br />

Cafe Latte için;<br />

Espresso + Köpürtülmüş Süt + Köpük<br />

Mocha için;<br />

Espresso + Çikolata Şurubu + Süt + Çırpılmış Krema<br />

Cappuccino için;<br />

Espresso + Süt + Köpürtülmüş Süt<br />

Americano için;<br />

Espresso + Su<br />

Breve için;<br />

Espresso + Buharla Yarı Köpürtülmüş Süt + Köpük<br />

Afiyet olsun!


Psikolog ˙ Yorumu<br />

Okulun İlk Günü<br />

Psikolog Bilge Aygün<br />

Elena Shumilova<br />

tucson.com<br />

Okulların açılmasına sayılı günler kaldı, çocuğunuz büyük<br />

bir değişimin başlayacağı o ilk güne hazır mı? Peki ya siz<br />

hazır mısınız?<br />

Eğitim-öğretim yaşantısı ister okul öncesi dönemde olsun<br />

ister ilköğretime başlarken olsun büyük bir değişimi<br />

beraberinde getirir. Artık hiçbir şey eski gibi olmayacaktır.<br />

Bu değişim sadece okula gidecek olan çocuğun hayatında<br />

değil aynı zamanda en yakınlarının yaşantısında da bazı<br />

önemli değişimleri beraberinde getirecektir. Okul ile<br />

başlayan yeni dönemde, daha fazla beklenti, daha fazla<br />

disiplin, daha fazla sorumluluk, büyümenin ve<br />

bağımsızlaşmanın verdiği bir çok yeni sorun tüm aileyi<br />

bekler. Kısaca sadece okula gidecek çocuğun değil tüm<br />

ailenin bu yeni duruma hazır olması önemlidir.<br />

Okulun ilk günü ve ilk hatası...<br />

• Oğlunuz yada kızınız okulun ilk günü karın ağrısı ile<br />

uyanabilir.<br />

• Çeşitli bahaneler bularak evden dışarı çıkmak<br />

istemeyebilir.<br />

• Güle oynaya okul kapısına kadar gelip hiç beklemediğiniz<br />

büyük bir tepki ile sizden ayrılmak istemeyebilir.<br />

• Sizi duygusal olarak etkileyeceğini bildiği tüm yolları<br />

kendince kullanabilir.<br />

• Ayrılma zamanı sessizce ağlayarak size sımsıkı sarılıp<br />

ayrılmayı reddedebilir.<br />

• Değişik oyuncakları gördüğünde sizi kolayca bırakıp<br />

ancak yarım saat sonra ağlayarak sizi arayabilir.<br />

• Altına kaçırabilir. Bu belki stresten belki de yeni bir<br />

ortamda tuvaletinin geldiğini söylemeye çekindiğinden<br />

olabilir.<br />

• Hiçbir sorun olmadan günü tamamlayıp sevinçle eve<br />

gelebilir.<br />

Okulun ilk ayında...<br />

• İlk günlerde hiç ağlamayan okula koşarak giden<br />

çocuğunuz birden bire okula gitmek istemediğini


söyleyebilir.<br />

• Sabahları evden çıkmamak için ağlayıp, okulu hiç<br />

sevmediğini söyleyebilir. Size bunu kanıtlamak için<br />

olumsuz<br />

yaşantılardan örnekler sunabilir(bana bağırıyorlar, zorla<br />

yemek yediriyorlar v.s.). Böyle durumlarda anne babalar<br />

gerçekten ne yapacaklarını şaşırırlar, okula güvenlerinin<br />

sarsıldığını hissederler. Oysa bu da çok sık karşılaşılan bir<br />

tablodur ve sebepleri vardır.<br />

• İlk öğretmen görüşmesinde, öğretmeni çocuğunuz ile<br />

ilgili sizi hayal kırıklığına uğratacak geri bildirimler<br />

verebilir. Çok sessiz, el becerilerinde zorlanıyor, çok<br />

hareketli, kurallara uymuyor, arkadaşlarının içine pek<br />

giremedi vs. tüm bu belirtilerde muhtemelen henüz okul<br />

ortamına alışamamaktan kaynaklanır.<br />

Yukarıda sıralanmış tüm bu can sıkıcı olasılıklar sizinde<br />

başınıza gelebilir. Burada önemli olan ve asla<br />

unutulmaması gereken tüm bunların yaşanabilecek<br />

olağan sorunlar olduğudur. Tek nedeni de büyük değişime<br />

henüz adapte olamamaktır. Yapılacak ilk şey sakin olmak<br />

ve bu sorunların çözümleri olduğunu unutmamaktır.<br />

Çocuklar neden okula gitmeyi reddederler ve neler<br />

yapabilirsiniz?<br />

• Çocuğunuzu günün birinde okula gideceği gerçeği<br />

hakkında uzun zaman öncesinde bilgilendirmek önemli<br />

ve atlanmaması gereken bir basamaktır. Okul nasıl bir<br />

yerdir?, Çocuklar orada neler yaparlar? Niçin okula gitmek<br />

gereklidir? Tüm bunlar okul zamanı gelmeden çok önce<br />

anlatılmalıdır. Asla okulla ilgili, öğretmenlerle ilgili çocuğu<br />

tedirgin edebilecek cümleler kullanılmamalıdır.<br />

• Güvendiğiniz okul seçimi diğer önemli bir noktadır. lickr.com<br />

Elena Shumilova<br />

Herhangi bir okula değil sizin beklentilerinizle uyumlu bir<br />

okula kayıt yaptırmanız iyi bir başlangıç için gereklidir.<br />

(Okulun yeri, eğitim kadrosu, eğitim saatleri, güvenlik ve<br />

temizlik hizmetleri gibi) Okul ortamında yaşanan<br />

sorunların çözümünden büyük destekçi eğitimciler<br />

olacaktır, onların önerilerine ve sizi yönlendirmesine açık<br />

olabilmeniz için güven duymanız gerekir.<br />

• Okul seçimini yaptıktan sonra çocuğunuzun da okulu<br />

görmesini, okulu gezmesini sağlayın. Mümkünse orada<br />

biraz vakit geçirmesine izin verin.<br />

• Sınıf öğretmeni ile okulun ilk gününden önce tanışmasını<br />

sağlayın. Artık birçok okul, okullar açılmadan önce<br />

tanışma toplantısı düzenliyor. Bu toplantılarda<br />

öğrencilerin tüm öğretmenleri ile tanışması ve sınıfını<br />

görmesi<br />

amaçlanıyor.<br />

• Tüm bunları yapmış olsanız da çocuğunuz okulun ilk<br />

günü sizden ayrılmayı istemeyebilir. Korktuğunu<br />

söyleyebilir. Eğer böyle bir tablo ile karşılaşırsanız<br />

unutmayın, eğer bir çocuk annesinden ayrılmakta<br />

zorlanıyorsa, korkuyorum diyorsa gerçekten korkuyordur<br />

ve gerçekten kaygı yaşıyordur. İlk defa anne babadan<br />

ayrılmak, tanımadığı bir ortamda tek başına kalmak bir<br />

çok çocuk için endişe vericidir. Muhtemelen aklında bir çok<br />

soru vardır, “Ben burada ne yapacağım? Ne zaman annem<br />

gelip beni alacak? <strong>Anne</strong>m gelip almazsa, eve nasıl<br />

gideceğim? Buradaki yetişkinler beni sevecekler mi?<br />

Tuvalet, yemek gibi ihtiyaçlarımı nasıl karşılayacağım? v.s...<br />

“çocuğunuz tüm bu duygularla size sarılmışken sizin hayal<br />

kırıklığına uğramanız, ona kızmanız her şeyi daha da<br />

zorlaştıracaktır.<br />

Yapılacak en önemli şey çocuğu anlamaktır. Onu<br />

anladığınızı hissettirmektir. Tedirgin bir çocuğu okulda<br />

bırakıp gitmek ilk gün için önerilmez. Önce ona tekrar<br />

tekrar neler olacağını anlatmanız gerekir. “Biliyorum<br />

endişeleniyorsun ama ben burada okul bahçesinde<br />

olacağım, sen öğretmeninle birlikte içeride biraz oyun<br />

oynayacaksın, arkadaşlarınla tanışacaksın sonra yanıma<br />

geleceksin eve gideceğiz, yarın sabah tekrar geleceğiz. Ben<br />

burada bahçede seni bekliyor olacağım...” gibi bir açıklama<br />

uygun olabilir. Açıklama nasıl olursa olsun, çocuğa<br />

söylenen her şeyin yapılması gerekeceğinden verilen<br />

sözler yapılabileceklerden seçilmelidir. Önceleri tüm<br />

açıklamaları yetersiz buluyor ve anlamak istemiyor<br />

görünse de tekrar tekrar aynı cevapları alan çocuk rahatlar,<br />

güveni artar.


• <strong>Anne</strong>-baba olarak tutarlı olun. Hem anne hem baba<br />

çocuğun okula gitmesi ile ilgili konularda benzer görüşleri<br />

paylaşmalıdır.<br />

• Okulun yönlendirmelerine, desteğine ve önerilerine açık<br />

olun. Yumuşak bir geçiş için en iyi yollardan biri de<br />

çocuğun okuldaki bir öğretmeni ile- bu sınıf öğretmeni<br />

yada okulun psikolojik danışmanı olabilir-diyalog<br />

kurmasıdır. Öğretmeni ile oyun oynayan, konuşan böylece<br />

yakınlık kuran çocuk okuldan birine güvenmeye başlar.<br />

Böylece okula a güven duymaya başlar. Okulda kendini<br />

rahat hisseder. Başlangıçta bu süreç çok kolay olmayacak<br />

gibi görünebilir ancak günler geçtikçe her şey yoluna girer.<br />

Bir çocuğun annesinden ayrılmasının örseleyici olmaması<br />

için yavaş işleyen bu sürece güvenmek gerekir.<br />

*Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Bazen çocuktan daha fazla<br />

anne-babalar kaygılıdır. Adeta çocuğunu bırakıp gitmekte<br />

zorlanır. <strong>Anne</strong> baba bu haldeyken çocuğun sakin olmasını<br />

beklemek doğru olmaz. Bu nedenle önce anne-babanın<br />

sakin ve rahat olması önemlidir. Her şeyin yolunda<br />

olacağına inanırsanız çocuğunuzda rahatlayacaktır.<br />

• Özellikle okul öncesi dönemde olan çocuğun okulun ilk<br />

hatasında okula tam gün yerine yarım gün devam etmesi<br />

evden okula geçişi kolaylaştıran etkendir. Çocuk okulun<br />

daha ilk gününden uzun saatler kalır ve sıkılırsa sonraki<br />

günler okula gitmeyi istemeyebilir. Bu nedenle ilk hata<br />

sistematik olarak süreyi uzatmak iyi bir yaklaşım olacaktır.<br />

Uzun süre geçmesine rağmen kimsenin gelip kendisini<br />

almadığını düşünen çocuk birde kendinden önce giden<br />

çocukları gördüğünde kaygıları daha da artar. Tüm<br />

bunların yersiz kaygılar olduğunu anlaması için zamana<br />

ihtiyacı olan çocuğunuzu ilk günlerde erken saatlerde alın.<br />

Günün hangi saatinde alacağınıza mutlaka öğretmeni ile<br />

birlikte karar verin.<br />

Son olarak tekrar etmek gerekirse okul hayatı beraberinde<br />

büyük değişimleri getirir ve tüm aileyi ilgilendirir.<br />

Uzun eğitim yaşantısı düşünüldüğünde çocuğun okula<br />

alışması yaşanan ilk zorluktur. Ancak doğru yaklaşımla çok<br />

kolay üstesinden gelinebilir. Önemli olan tüm eğitim<br />

yaşantısını güzel duygu ve deneyimlerle<br />

tamamlayabilmektir. <strong>Anne</strong> babalara bu noktada da düşen<br />

çok görevler vardır. Okul hayatının en az sorunla geçmesi<br />

için evde alınacak dikkat edilmesi gereken şeyler kısaca şu<br />

şekilde sıralanabilir:<br />

• Yaşına uygun sorumluluk vermek,<br />

• Çocuğu tanımak, onun kişilik özelliklerinin, ilgi ve<br />

becerilerinin farkında olmak, bu doğrultuda çocuğa uygun<br />

beklentiler içinde olmak,<br />

• Çocuğun kendine hedeler koymasında öncülük etmek,<br />

bu hedelere ulaşmak için plan yapabilmesi konusunda<br />

yönlendirmek,<br />

• Kendi başına yapabildikleri ya da yapabileceklerine<br />

güven duymak,<br />

• Hataların ya da başarısızlıkların üstesinden<br />

gelinebileceğini öğretebilmek,<br />

• Okulda yaşanan sorunların çözümünde okulla hareket<br />

ederek, işbirliğine açık olmak.<br />

Elena Shumilova


Majka Evi˙<br />

houseology.com<br />

notonthehighstreet.com<br />

harrods.com<br />

amara.com<br />

johnlewis.scene7.com<br />

1stdibs.com<br />

notonthehighstreet.com


THE FOREST & CO<br />

marksmanstyle.com<br />

SORT<br />

MADE WITH LOVE DESIGNS LTD<br />

Marshall<br />

IDYLL HOME LTD


Moda kurallarını yeniden yazan:<br />

Özgüvenli, ˙ Kıvrımlı Kadınlar<br />

Candice Hufine<br />

oda ve trendlere hakimseniz yakın zamanda<br />

büyük atak yapan Kıvrımlı Kadınlara denk<br />

M gelmişsinizdir.<br />

Chrystal Renn<br />

Moda endüstrisinde 36 beden üstündeki tüm kadınlar<br />

için “büyük beden” sıfatı kullanılıyor.<br />

Sosyal medya hesaplarında yaptığı açıklamalarla ''beden<br />

ölçüleriyle değil mankenlikleriyle anılmak'' istediğini<br />

söyleyen Avustralyalı mankenler; #droptheplus diyerek<br />

viral bir mücadele başlattılar. Birbirinden farklı beden<br />

ölçüleriyle, endüstrinin dayattığı ve gerçek olamayacak<br />

vücut standartlarına karşı çıkan Kıvrımlı Kadınlar manken<br />

oldukları gerçeğini sonuna kadar savunmakta kararlı.<br />

Bu ve bunun gibi kampanyalarla Büyük Beden kalıplarını<br />

yıkan kadınlar modanın bedenlerle sınırlı olmadığı ve<br />

her kadının istediği şekilde giyinmesinin hakkı olduğu<br />

belirtiyorlar.<br />

Chrystal Renn


nadiaaboulhosn.com<br />

gabifresh.com


Laura Wells<br />

Ashley Graham<br />

Jade Sezer


Majka Gezi ˙ Notları<br />

URLA BAĞ YOLU


İzmir-Çeşme arasında sakin, huzur dolu bir kıyı kasabası<br />

düşünün. Türkiye'de bağcılık dendiğinde akla ilk gelen<br />

yerlerden biridir Urla. Verimli bağlarında uluslararası şaraplık<br />

üzümlerden Cabernet Sauvignon, Merlot, Syrah (Şiraz),<br />

Chardonnay, Alicante Bouchet, Sangiovese, Nero D'avola, Türk<br />

menşeili şaraplık üzümlerden, Boğazkere, Bornova Misketi ve<br />

Sultaniye üzümleri yetiştirilir. Bu zengin mirasın bugünkü<br />

temsilcilerinden Urlice Bağcılık ve Şarapçılık, USCA, MMG ve<br />

Mozaik Şarapçılık bölgenin adını öne çıkarmaktadır.<br />

Şaraphane ve bağları henüz kurulum aşamasında olan<br />

Limantepe ve Urla Bağ Evi de Urla'yı çok yakında Türkiye'nin<br />

butik şarapçılık merkezi haline getirme yolunda emin<br />

adımlarla ilerliyor.<br />

Biz temmuz ayında yaptığımız ziyaretimizde bağ yolundaki<br />

USCA Şarapçılığın kapısını çaldık. Birbirinden lezzetli<br />

şaraplarının hangi üzümlerden yaplıdığını ve hangi<br />

yemeklerle daha iyi gideceği bilgisini aldık. Yine muhteşem bir<br />

damak zevkiyle de ayrıldık.<br />

İlham Kaynağı Sonnetler<br />

Şaraba ilham kaynağı olan sone aynı Zaman'da o şarabın isim<br />

babası oluyor ve sonenin son iki satırı küçük bir künye ile<br />

şarapseverlere sunuluyor. Lezzetiyle şarap damakta, son iki<br />

satırıyla da sone hafızalarda yer ediyor.<br />

“Bin çiçege baksam da, yok ki birisi hani,<br />

Senden çalmamış olsun, kokusunu rengini!”


urlabagyolu.net<br />

Sonnet 23 Syrah ve Foça Karası birleşimi.. Yağlı etlerle güzel<br />

gidebilecek baharat duygulu bir şarap.. Baharat ve menekşe<br />

kokuları önplanda...<br />

Sonnet 64 2<strong>01</strong>3 Hasatından Cabernet Sauvignion ve Merlot<br />

birleşimi.. 18 Ay fransız meşe fıçılarda bekletilen bu şarap<br />

menekşe ve taze koyu meyvelerin burunda bıraktığı koku<br />

beraberinde yoğun hissedilen yoğun tanenli bir yapıya sahip.<br />

Sonnet18 Grenache yumuşak içimli aromatik ve fresh bir tada<br />

sahip. Bir yaz akşamı ferahlığında bir şarap...<br />

ama tatlı bir yapıya sahip..<br />

Ve son olarak Sonnet 99..<br />

Henüz katalog ve menülerinde yer almamış bir şarap. Viognier<br />

ve Chardonnay üzümlerinden yapılmış. Fresh, tatlı, serin ve<br />

rahat içimli.. Bizim tadımlarımız arasında damağımızdan<br />

silinmeyen tat Sonnet 99 oldu.<br />

En kısa zamanda sizin de bu tatlı deneyimi yaşamanız ve<br />

yerlerinde kendilerini ziyaret etmeniz dileklerimizle...<br />

Sonnet 116 Chardonnay burunda akasya çiçeği vanilya aromaları<br />

ile başlayan damakta tatlı ekşi meyveleri hissettiren hafif buruk


www.majka.online<br />

Facebook/majkamag<br />

Twitter/majkamag<br />

İnstagram/majkamag

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!