Mekere 20'li yaşlarının başında filinta gibi bir oğlandı. Onu gördüğüm vakit tanrının şaheserine Kekere nefeslerimi adımlarına uydururdum. Gözlerinin hemen altında, elmacık kemiklerinin hemen saygımdan, yağmış, bir arının ayak izlerine benzeyen turuncu puantiye çilleriyle, aynı anda hem mahrur hem üstüne Kekere Mekere 20'li yaşlarının başında tanrıça gibi bir oğlandı. Onun oturduğu banklarda, mağrur... basittir. Kediler sarmandır, tekirdir, pek köpek bulunmaz; akşamları loş sokak lambaları yanar, Sokağımız yakın kumrular öter, yaşlanınca insanlar ölür. Kumrular güzeldir, insanlar ölü, sokağımız basit. sabaha komşumuz Pısırık Pırlak doğalgazın pahalı olduğunu söylüyor. Bu yalnız bizim sokağa mahsusmuş. Karşı sobasında beş liralık banknotları yakarak ısınıyor. Şöminede de yakarmış fakat şömine evlere Kömür bu da bizim sokağa hasmış, öyle söylüyor. O zaman yaşadığımız galaksiyi soruyorum, yakışmazmış, diyor. Kekere bu galaksiye yakışmıyor diyorum, sıkılıyor. Bana "saçmalama" diyor. Tamam "Samanyolu" önemsemiyorlar. Ben büsbütün önemsiz işlere vermekten kendimi alamıyorum. Sıcak ekmek Beni eve varmadan soğuyor. Kendimi Kekere'ye tanıtacak oluyorum, ağzımı açmadan benden alıyorum, yaşıyorum. Biliyorum, beni önemsemiyorlar, elimi attığım her iş soğuyor, bayatlıyor. "Ölüm soğuyacağını gelir" diyor Pısırık Bey. "Gelsin, banknotlarınız var" diyemiyorum. Ne vakit çiçek diksem daha soğukluğuyla gününde soluyor. Ben onlara sevgiyle, merhamet dilenmekle yürüyorum, onlar benden bize üçüncü koşuyor; biliyorum, beni önemsemiyorlar. müsaadelerle defasında ona dedim ki "Ben varım." O da bana dedi ki... Bir bana bir şey demedi. Çünkü biliyorum ki mutluyken ölünüyormuş. Ben pek denemedim ama Pısırık O anlattığı bir hikâyeden öğrenmiştim: Günlerce, belki aylarca, sultanın kızını bir defa olsun sarayın Bey'in görebilmek adına sarayın yakınında ara vermeksizin ayakta bekleyen bir divane köylü, sonunda, camından sokağımız kadar basit olan soylu kızcağızı yakından görünce, bir seferde canını teslim edivermiş. esasen aylarca ilk kez ayakta durmaktan men etmiş kendisini istemeyerek. Böylece, durmadım, kaçtım. Çünkü sen de biliyorsun ki, küçük dozda bir mutluluk ile dahi damarlarımın içi Ben, -bağışla- bir boklar yememek için kendimi zor zapt ediyorum. Pısırık Bey'in anlattıkları ve kendi kaşınıyor de bir araya getirince böyle bir riski göze alamadım, Kekere'nin dudaklarının aralandığını tecrübelerimi eder etmez kaçtım. Akıllıyım, insanlar beni yeterince önemsemiyor, Kekere beni sevmiyor, Kekere ben fark cephaneler yakılır, siperler yıkılır, tapınaklar inşa edilirdi; ben onu yalnız izlerdim. diyorum, ama tamam olmuyor. Sobaya bir beşlik de benim atmama bu sebepten izin yok. Şimdi Kekere'ye gitsem, desem ki: "Kekere ben seni..." Biliyorum, beni önemsemez. seni... 37
KAHRAMANLAR KÖŞESİ Kahramanlar Can Verir Yurdu Yaşatmak İçin..." Şehit Polis Memuru Fethi SEKİN "Şehitler vurulduğunda değil, unutulduğunda ölürler!" 38