25.02.2017 Views

C.10.18. Türkiye’de Nüfus ve Göçler

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRKİYE’NİN<br />

NÜFUS ÖZELLİKLERİ<br />

VE<br />

NÜFUS HAREKETLERİ<br />

TÜRKİYE NÜFUSUNUN YAPISAL ÖZELLİKLERİ<br />

- <strong>Nüfus</strong>un Yaş Gruplarına Göre Dağılımı<br />

- Çalışan <strong>Nüfus</strong>un Ekonomik Faaliyet Kollarına<br />

Göre Dağılımı<br />

- <strong>Nüfus</strong>un Cinsiyete Göre Dağılımı<br />

- Türkiye <strong>Nüfus</strong>unun Eğitim Durumu<br />

- Türkiye’nin Kır <strong>ve</strong> Kent <strong>Nüfus</strong>u<br />

TÜRKİYE’DE NÜFUSUN TARİHSEL GELİŞİMİ<br />

- <strong>Türkiye’de</strong> <strong>Nüfus</strong> Sayımları<br />

- <strong>Türkiye’de</strong> <strong>Nüfus</strong>un Yıllara Göre Dağılımı<br />

- <strong>Nüfus</strong> Yoğunluğu<br />

TÜRKİYE’DE GÖÇLER<br />

- İç göçler<br />

- Dış <strong>Göçler</strong><br />

Edirne<br />

Tekirdağ<br />

Çanakkale<br />

Kırklareli<br />

Balıkesir<br />

Yalova<br />

Bursa<br />

İstanbul<br />

Kütahya<br />

Eskişehir<br />

Bartın<br />

Zonguldak<br />

İzmit Düzce<br />

Adapazarı<br />

Bolu<br />

Bilecik<br />

Karabük<br />

Ankara<br />

Kastamonu<br />

Çankırı<br />

Kırıkkale<br />

BÖLÜM 9<br />

Manisa<br />

İzmir<br />

Uşak<br />

Afyon<br />

Konya<br />

Aksaray<br />

Aydın<br />

Denizli<br />

Isparta<br />

Muğla<br />

Burdur<br />

Antalya<br />

Karaman


TÜRKİYE’DE NÜFUSUN TARİHSEL GELİŞİMİ<br />

TÜRKİYE’DE NÜFUS SAYIMLARI<br />

<strong>Nüfus</strong>la ilgili araştırmalarda yararlanılabilecek <strong>ve</strong>ri kaynaklarının başında, belirli aralıklarla yapılan nüfus sayımları gelmektedir. <strong>Türkiye’de</strong><br />

gerçek anlamda ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. Daha sonraki nüfus sayımı ise 1935 yılında yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu<br />

döneminde gerek toprak-nüfus ilişkisi, gerekse askere alınacak nüfusun belirlenmesi amacıyla zaman zaman<br />

BİLGİ !<br />

<strong>Nüfus</strong> sayımlarında de facto<br />

Bilgi Köşesi<br />

<strong>ve</strong> de jure denilen yöntemler<br />

kullanılmaktadır. Hazır nüfus<br />

anlamına gelen de facto<br />

yöntemiyle, sayım gününde<br />

kişiler nerede bulunuyorlarsa,<br />

oranın nüfusuna dâhil olmaktadır.<br />

De jure ise, kişilerin<br />

daimi ikametgâhlarına göre<br />

yapılan sayım yöntemidir.<br />

Buna göre kişiler, sayım esnasında<br />

nerede bulunurlarsa<br />

bulunsunlar, esas oturdukları<br />

yerde sayılmış gibi işlem görmektedir.<br />

nüfus sayımları yapılmış olmakla birlikte bunlar, bugünkü anlamda nüfusun sosyo-ekonomik özelliklerini ortaya<br />

koyan sayımlar değildi. Buna rağmen 1831 yılında Anadolu topraklarında 7-7.5 milyon, 1884’te 11-12 milyon kişinin<br />

yaşadığı, bu değerin Cumhuriyet’in ilk yıllarında 12.3 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. <strong>Türkiye’de</strong> 1935’den<br />

1990’a kadar sonu (0) <strong>ve</strong> (5) ile biten yıllarda sayım yapılmışken, sayım periyodu 1990’dan sonra 10 yıla çıkarılmıştır.<br />

Buna bağlı olarak en son nüfus sayımı 2000 yılında yapılmıştır. 2007 yılında ise adrese dayalı (De jure) nüfus<br />

sayımı başlamıştır.<br />

TÜRKİYE’DE NÜFUSUN YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ<br />

<strong>Nüfus</strong><br />

Türkiye nüfusunun sayım yıllarına<br />

<strong>Nüfus</strong> artış hızı<br />

(Milyon)<br />

80<br />

(Binde)<br />

80 göre değişimini gösteren grafik incelendiğinde,<br />

70<br />

70<br />

nüfusumuzun sayısal<br />

olarak sürekli arttığı ancak her sayım<br />

60<br />

60<br />

yılında artış hızının aynı olma-<br />

50<br />

50 dığı görülür.<br />

40<br />

40 1927 ‘de yapılmış olan ilk nüfus<br />

sayımında, nüfusumuz 13,6 milyon<br />

30<br />

30<br />

BİLGİ !<br />

olarak saptanmıştır. 2010 sonunda<br />

<strong>Türkiye’de</strong> nüfus sayımları<br />

20<br />

20<br />

73 milyon 722 bin 988 kişidir. 2012<br />

1997 yılına kadar de facto 10<br />

10<br />

yılı itibariyle Türkiye’nin toplam nüfusu<br />

75.627.384 kişidir. Buna göre,<br />

(hazır durum) yöntemi ile yapılırken,<br />

günümüzde de jure 1927 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 2000 2010<br />

0<br />

0<br />

N ü f u s S a y ı m Y ı l l a r ı<br />

geçen 85 yıllık sürede nüfusumuz 5<br />

(nüfusun ikametgahına göre)<br />

yöntemi ile yapılmaktadır.<br />

katından fazla artmıştır.<br />

1927 ‘de yapılmış olan ilk nüfus sayımında, daha öncesinde resmi bir sayım olmadığı için artış oranı bilinmemektedir.<br />

BİLGİ !<br />

En düşük nüfus artışı 1940-45 döneminde olmuştur. Bunun nedeni II. Dünya Savaşı’nda seferberlik ilân edilmiş<br />

<strong>Nüfus</strong>la ilgili temel <strong>ve</strong>ri kaynakları:<br />

<strong>ve</strong> silah altına alınan çok sayıdaki genç nüfusun varlığı <strong>ve</strong> tedirgin bir ortamın olmasıdır.<br />

1. <strong>Nüfus</strong> bürolarındaki kayıtlar 1945-50, 1950-55 <strong>ve</strong> 1955-60 dönemlerinde nüfus artış oranımız sürekli artış göstermiştir. II. Dünya Savaşı’nın<br />

<strong>ve</strong> sayımlar.<br />

sona ermesi ile silah altındaki erkek nüfusun büyük bir kısmı terhis edilmiş <strong>ve</strong> bunların evlenmeleri ile doğumlar<br />

2. Doğum <strong>ve</strong> ölüm kayıtları.<br />

3. Yurt dışı <strong>ve</strong> yurt içi göç kayıtları.<br />

artmıştır. Diğer yandan savaşın getirdiği sıkıntılı günler ortadan kalkmış <strong>ve</strong> böylece ölüm oranları azalarak nüfus<br />

artışını hızlandırmıştır.<br />

4. Askeri, mali vb. nedenlerden<br />

dolayı bir araya getirilmiş<br />

1965 sayımında ülkemiz nüfus artış hızının beklenenin aksine düşük çıkmasını da II. Dünya Savaşı’na bağlamak<br />

idari kayıtlar.<br />

mümkündür. Nitekim 1940-45 döneminde doğan çocukların sayısı, erkek nüfusumuzun askerde olması nedeni ile<br />

5. Uluslararası kuruluşlarca çok azdır. Sayıları az olan bu neslin 1960-65 yıllarında yapabileceği çocuk sayısının da düşük olacağı bir gerçektir.<br />

yapılan nüfus araştırmaları.<br />

6. Tarihi arşiv belgeleridir.<br />

1975-80 döneminde de nüfus artış hızımızda ciddi bir düşüş görülüyor. Bu durum yurt dışına yönelen göç ile<br />

açıklanabilir.<br />

1985 yılından itibaren nüfus artışında düşme başlamıştır. Bu durumun nedenleri;<br />

BİLGİ !<br />

Doğum oranın azalması,<br />

Ülkemizde nüfus <strong>ve</strong>rilerinin<br />

toplanması DİE (Devlet İstatistik<br />

Eğitim düzeyinin yükselmesi,<br />

Enstitüsü) tarafından ya-<br />

Uzun yıllar sürdürülen aile planlamasına yönelik olumlu sonuçların alınıyor olması,<br />

pılırken, 2005 yılında adı TÜİK Ülkemizde ilerleyen sanayileşme <strong>ve</strong> şehirleşme oranları,<br />

(Türkiye İstatistik Kurumu)<br />

olarak değiştirilmiştir.<br />

Türk kadınının çalışma hayatına girmesi olarak gösterilebilir.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> nüfus artış hızı giderek düşmektedir. Fakat gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında ülkemizin nüfus artış<br />

370<br />

hızının yüksek olduğu görülür (Örneğin, Japonya’da % 3). O


NÜFUS YOĞUNLUĞU<br />

Bir ülke <strong>ve</strong>ya bölgedeki toplam nüfusun o ülke <strong>ve</strong>ya bölgenin yüz ölçümüne oranına nüfus yoğunluğu denir. 3 türlü nüfus yoğunluğu vardır:<br />

Aritmetik <strong>Nüfus</strong> Yoğunluğu<br />

Sınırları belli bir sahada yaşayan<br />

toplam nüfusun, o sahanın yüz ölçümüne<br />

bölünmesiyle en basit nüfus yoğunluğu<br />

kavramı olan aritmetik nüfus<br />

yoğunluğu elde edilmektedir.<br />

Toplam <strong>Nüfus</strong><br />

Aritmetik N.Y.=<br />

Toplam Alan<br />

Türkiye genelinde 2011 yılında km²‘ye<br />

düşen kişi sayısı 97 kişiyken 2012<br />

yılında 98 kişi olmuştur.<br />

Aritmetik nüfus yoğunluğu, coğrafî<br />

bölgelerimiz arasında farklılık gösterir.<br />

Aritmetik nüfus yoğunluğunun en<br />

yüksek olduğu bölge Marmara, en az<br />

olduğu bölge ise Doğu Anadolu'dur.<br />

Aritmetik nüfus yoğunluğu sabit değildir.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> de dünyada olduğu gibi<br />

doğumlara, ölümlere, ekonomik<br />

faaliyetlere <strong>ve</strong> göçlere bağlı olarak<br />

sürekli olarak değişmektedir. Örneğin,<br />

tarımsal faaliyetlerin yoğunlaştığı<br />

dönemde Çukurova, Rize, Ordu <strong>ve</strong><br />

Giresun gibi alanlar ile turizim faaliyetlerine<br />

bağlı olarak Ege <strong>ve</strong> Akdeniz kıyılarında<br />

yaz mevsiminde artış göstermektedir.<br />

Aynı şekilde kış turizmine bağlı<br />

olarak belirli alanlarda da nüfus yoğunluğu<br />

artabilmektedir.<br />

Tarımsal <strong>Nüfus</strong> Yoğunluğu<br />

Tarımsal yoğunluk, bir yerde geçimini<br />

tarım sektöründen sağlayan çiftçi<br />

nüfusun işlenebilen tarım alanlarına<br />

oranını ifade eder.<br />

Tarımsal <strong>Nüfus</strong><br />

Tarımsal N.Y.=<br />

Tarım Alanı<br />

Tarımsal nüfus yoğunluğu, yer şekillerinin<br />

engebeli olduğu yerlerde tarım alanları<br />

az olduğu için fazla, yer şekillerinin düz<br />

olduğu yerlerde tarım alanları geniş<br />

olduğundan azdır.<br />

Tarım alanlarının az olduğu Karadeniz <strong>ve</strong><br />

Doğu Anadolu Bölgeleri’nde tarımsal<br />

nüfus yoğunluğu yüksektir. Tarım alanlarının<br />

geniş yer kapladığı İç Anadolu<br />

Bölgesi ile Trakya'da tarımsal yoğunluk<br />

Türkiye ortalamasının altındadır. Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgesi ile Akdeniz<br />

Bölgesi'nin geniş bir kesiminde ise<br />

tarımsal yoğunluk Türkiye ortalaması<br />

civarındadır.<br />

Rize, Artvin <strong>ve</strong> Hakkâri gibi kırsal<br />

nüfusun fazla, tarım topraklarının az<br />

olduğu engebeli sahalarda tarımsal nüfus<br />

yoğunluğu fazla, Konya, Şanlıurfa <strong>ve</strong><br />

Edirne gibi geniş tarım alanlarının bulunduğu<br />

illerde ise tarımsal nüfus yoğunluğu<br />

azdır.<br />

Fizyolojik <strong>Nüfus</strong> Yoğunluğu<br />

Fizyolojik yoğunluk, bir ülkedeki genel<br />

nüfusun tarım topraklarına oranını ifade<br />

eder.<br />

Toplam <strong>Nüfus</strong><br />

Fizyolojik N.Y.=<br />

Tarım Alanı<br />

Bilgi Köşesi<br />

Fizyolojik yoğunluk, ülke nüfusu ile tarım<br />

alanları arasındaki ilişki konusunda bilgi<br />

<strong>ve</strong>rir. Tarım arazilerinin toplam nüfusumuzun<br />

ne kadarını beslediğini fizyolojik<br />

yoğunluk ortaya koymaktadır. Bu yoğunluk,<br />

aritmetik yoğunluğa göre daha<br />

gerçekçidir. Ancak, nüfusun tamamının<br />

tarım sektöründe çalıştığı gibi yanıltıcı bir<br />

yönü vardır. Çünkü, hiçbir yerde ülke<br />

nüfusunun tümü, sadece tarımla uğraşmaz.<br />

Tarım topraklarının az olduğu Doğu<br />

Karadeniz Bölümü <strong>ve</strong> Doğu Anadolu<br />

Bölgesi'nin birçok yerinde fizyolojik nüfus<br />

yoğunluğu yüksektir. İç Anadolu, Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgeleri ile Orta Karadeniz<br />

Bölümü'nde bu yoğunluk Türkiye<br />

ortalamasının altındadır. Marmara <strong>ve</strong> Ege<br />

bölgelerinde ise fizyolojik nüfus yoğunluğu<br />

Türkiye ortalaması civarındadır. Fizyolojik<br />

yoğunluk genel olarak tarım arazileri<br />

geniş, nüfusu az olan yerlerde az; tarım<br />

alanları dar, nüfusu fazla olan yerlerde ise<br />

yüksektir.<br />

Kırklareli<br />

Edirne<br />

Tekirdağ<br />

Çanakkale<br />

Balıkesir<br />

Manisa<br />

İzmir<br />

Aydın<br />

Muğla<br />

Yalova<br />

Bursa<br />

İstanbul<br />

Kütahya<br />

Uşak<br />

Denizli<br />

İzmit<br />

Bilecik<br />

Düzce<br />

Adapazarı<br />

Bolu<br />

Afyon<br />

Isparta<br />

Burdur<br />

Antalya<br />

Bartın<br />

Zonguldak<br />

Eskişehir<br />

Karabük<br />

Ankara<br />

Konya<br />

Kastamonu<br />

Çankırı<br />

Kırıkkale<br />

Kırşehir<br />

Aksaray<br />

Karaman<br />

Mersin<br />

Sinop<br />

Çorum<br />

Nevşehir<br />

Niğde<br />

Yozgat<br />

Amasya<br />

Samsun<br />

Kayseri<br />

Tokat<br />

Osmaniye<br />

Adana<br />

Hatay<br />

Sivas<br />

Ordu<br />

Kahramanmaraş<br />

Gaziantep<br />

Kilis<br />

Rize<br />

Trabzon<br />

Giresun<br />

Gümüşhane<br />

Bayburt<br />

Malatya<br />

Adıyaman<br />

Erzincan<br />

Elazığ<br />

Tunceli<br />

Şanlıurfa<br />

Bingöl<br />

Mardin<br />

Artvin<br />

Erzurum<br />

Muş<br />

Diyarbakır Siirt<br />

Batman<br />

Ardahan<br />

Bitlis<br />

Şırnak<br />

Kars<br />

Ağrı<br />

Çizim: Kadir DOĞRUSÖZ<br />

Türkiye <strong>Nüfus</strong> Yoğunluğu (kişi / km²)<br />

Adrese Dayalı <strong>Nüfus</strong> Kayıt Sistemi<br />

2012 sonuçlarına göre hazırlanmıştır.<br />

Iğdır<br />

Van<br />

Hakkâri<br />

501 - 2555 100 - 500 60 - 99 40 - 59<br />

12 - 39<br />

371


TÜRKİYE’DE NÜFUSUN YAPISAL ÖZELLİKLERİ<br />

Türkiye <strong>Nüfus</strong>unun Yaş Yapısının Değişimi (1935 - 2023)<br />

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA GÖRE DAĞILIMI<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

1935<br />

Yaş Grubu<br />

75 +<br />

70-74<br />

65-69<br />

60-64<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

45-49<br />

40-44<br />

35-39<br />

30-34<br />

25-29<br />

20-24 Bilgi Köşesi<br />

15-19<br />

10-14<br />

5-9<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10<br />

372<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

1945<br />

Yaş Grubu<br />

75 +<br />

70-74<br />

65-69<br />

60-64<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

45-49<br />

40-44<br />

35-39<br />

30-34<br />

25-29<br />

20-24<br />

15-19<br />

10-14<br />

5-9<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

%<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

1955<br />

1965<br />

Yaş Grubu<br />

Yaş Grubu<br />

75 +<br />

75 +<br />

70-74<br />

70-74<br />

65-69<br />

65-69<br />

60-64<br />

60-64<br />

55-59<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

50-54<br />

45-49<br />

45-49<br />

40-44<br />

40-44<br />

35-39<br />

35-39<br />

30-34<br />

30-34<br />

25-29<br />

25-29<br />

20-24<br />

20-24<br />

15-19<br />

15-19<br />

10-14<br />

10-14<br />

5-9<br />

5-9<br />

0-4<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10 10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

%<br />

Yaş Grubu<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

Yaş Grubu<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

75 +<br />

1975<br />

1985<br />

70-74<br />

75 +<br />

70-74<br />

70-74<br />

65-69<br />

65-69<br />

60-64<br />

60-64<br />

55-59<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

50-54<br />

45-49<br />

45-49<br />

40-44<br />

40-44<br />

35-39<br />

35-39<br />

30-34<br />

30-34<br />

25-29<br />

25-29<br />

20-24<br />

20-24<br />

15-19<br />

15-19<br />

10-14<br />

10-14<br />

5-9<br />

5-9<br />

0-4<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10 10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

%<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

Yaş Grubu<br />

1990<br />

Yaş Grubu<br />

2000<br />

75 +<br />

70-74<br />

75 +<br />

70-74<br />

70-74<br />

65-69<br />

65-69<br />

60-64<br />

60-64<br />

55-59<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

50-54<br />

45-49<br />

45-49<br />

40-44<br />

40-44<br />

35-39<br />

35-39<br />

30-34<br />

30-34<br />

25-29<br />

25-29<br />

20-24<br />

20-24<br />

15-19<br />

15-19<br />

10-14<br />

10-14<br />

5-9<br />

5-9<br />

0-4<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10 10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

%<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

2010<br />

2023<br />

Yaş Grubu<br />

Yaş Grubu<br />

75+<br />

75 +<br />

70-74<br />

70-74<br />

65-69<br />

65-69<br />

60-64<br />

60-64<br />

55-59<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

50-54<br />

45-49<br />

45-49<br />

40-44<br />

40-44<br />

35-39<br />

35-39<br />

30-34<br />

30-34<br />

25-29<br />

25-29<br />

20-24<br />

20-24<br />

15-19<br />

15-19<br />

10-14<br />

10-14<br />

5-9<br />

5-9<br />

0-4<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10 10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

%<br />

<strong>Nüfus</strong>un yaş yapısı, nüfusu belirleyen temel faktörler<br />

olan doğurganlık, ölüm <strong>ve</strong> göçten doğrudan etkilenmektedir.<br />

Çünkü, yaş grupları nüfusun genel yapısı<br />

<strong>ve</strong> ülkedeki doğurganlık oranı hakkında bilgi sahibi<br />

olmamızı sağlar. Ayrıca, çalışma çağındaki nüfusun<br />

tespiti ile iş, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçların belirlenmesinde<br />

<strong>ve</strong> geleceğe yönelik çeşitli planlamaların<br />

yapılabilmesinde önemli rol oynar. <strong>Nüfus</strong>un yaş <strong>ve</strong><br />

cinsiyet yapısının özet bir göstergesi olan nüfus piramitleri<br />

ülkelerin demografik yapıları hakkında önemli<br />

bilgiler sağlayan araçlardır.<br />

Türkiye’nin 1935 - 2023 yılları arasındaki nüfus<br />

piramitleri incelendiğinde; Türkiye’nin yüksek doğurganlık<br />

hızından düşük doğurganlık hızına geçişini<br />

net olarak görmek mümkün olmaktadır.<br />

1935 yılından başlayarak 1975 yılına kadar sürekli<br />

olarak doğurganlık hızının yüksek olduğu gösteren<br />

geniş tabanlı nüfus piramitleri, 1980’li yıllardan itibaren<br />

doğurganlık hızının düşmeye başladığı, tabanı<br />

gittikçe daralan nüfus piramitlerine sahip olduğu görülmektedir.<br />

1985 yılı <strong>ve</strong> sonrasında 0-4 yaş grubunun toplam<br />

nüfus içindeki payı 5-9 yaş grubundan; 5-9 yaş grubunun<br />

payı da 10-14 yaş grubundan belirgin şekilde<br />

daha azdır. Bu durum, doğurganlık seviyesinin hızlı<br />

bir şekilde azaldığını göstermektedir.<br />

2000’li yıllardan itibaren ise genç yaş gruplarının<br />

toplam nüfus içindeki paylarının birbirine oldukça yakın<br />

olduğu görülmektedir. Cumhuriyet’in 100. yılının<br />

kutlanacağı 2023 yılında ise Türkiye nüfusunun yaş<br />

yapısının, durağan nüfusların yaş yapısına benzer<br />

olacağı düşünülmektedir. Bu durum, nüfus büyüklüğünün<br />

bu yıllardan başlayarak yavaş yavaş olarak<br />

durağanlaşacağına işaret etmektedir.<br />

Piramitlerinden yola çıkarak <strong>Türkiye’de</strong>ki yaşlı<br />

nüfusun değişimi hakkında da ipuçları elde etmek<br />

mümkündür. Yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Bunu,<br />

1970’lere kadar nüfus piramitlerinin tabandan başlayarak<br />

çok hızlı bir şekilde daralması ile 65 <strong>ve</strong> daha<br />

üstü yaşlara ulaşabilen nüfusun payının zaman içinde<br />

artması şeklinde açıklayabiliriz. 1975 yılına kadar<br />

nüfusun ancak yüzde 3/4’ü 65 <strong>ve</strong> üstü yaşlarda iken,<br />

günümüzde bu oranın % 7’nin üzerine çıktığı; 2023<br />

yılında ise % 10 seviyesine yaklaşacağı tahminleri<br />

yapılmaktadır.


Türkiye’nin nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde (2010 nüfus piramidi);<br />

Yaş piramidinin taban kesimi nispeten geniştir. Piramit, ortalarından (olgun nüfus) itibaren yukarı<br />

65+ % 7.2<br />

0 - 14 Yaş % 25.5<br />

Türkiye <strong>Nüfus</strong>unun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı (2012)<br />

doğru (yaşlı nüfus) sivrilmektedir. Bu durum, <strong>Türkiye’de</strong> genç nüfusun fazlalığını, yaşlı nüfusun ise<br />

azlığını göstermektedir.<br />

Önceki yıllara kıyasla piramidin tabanı ile tavanı arasındaki oransal farkın azaldığı görülür. Bu<br />

15 - 64 Yaş<br />

% 67.3<br />

durumun nedeni son yıllarda nüfus artış hızının düşmesidir.<br />

Bilgi Köşesi<br />

<strong>Türkiye’de</strong> nüfusun yarısından fazlası 15-64 yaş grubu içinde yer almaktadır. Buna göre, nüfusun<br />

yarısından fazlasını ekonomik bakımdan aktif nüfus (çalışabilir) oluşturmaktadır. Bu oran, üretime<br />

katkıda bulunabilecek büyük bir iş gücü potansiyelinin olduğunu göstermektedir. Kırsal kesimdeki<br />

nüfusun hızlı artışına bağlı olarak özellikle çalışma çağındaki nüfusun kırsal kesimden kentlere doğru<br />

göç etmesi nedeniyle, 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, kentlerde kırsal kesimden daha yüksektir.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> nüfusun yaklaşık 1/3’ü 0-14 yaş grubunda yer alır. Bu oran, Türkiye nüfusunun genç bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.<br />

<strong>Nüfus</strong>unun yarısı 0-25 yaş arasındaki çocuk <strong>ve</strong> genç nüfustan oluşmaktadır.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> nüfusun üçüncü yaş grubunu 65 yaş <strong>ve</strong> üzerindekiler oluşturmaktadır. <strong>Türkiye’de</strong>ki yaşlı nüfus oranı geçmiş yıllara göre artma<br />

eğilimi içindedir. Bunda tıptaki gelişmelerin <strong>ve</strong> yaşam düzeyinin yükselmesinin etkisi büyüktür.<br />

ÇALIŞAN NÜFUSUN EKONOMİK FAALİYET KOLLARINA GÖRE DAĞILIMI<br />

Çalışma çağındaki nüfus dilimi içinde bulunan <strong>ve</strong> belirli bir işi olan nüfusa çalışan nüfus <strong>ve</strong>ya aktif nüfus denir. Çalışma çağındaki nüfus<br />

dilimi içerisine girdiği hâlde işi olmayan nüfusa da iş gücüne dahil olmayan nüfus <strong>ve</strong>ya işsiz nüfus adı <strong>ve</strong>rilmektedir. Ülkelerin gelişmişlik<br />

ölçütlerinden biri de toplam nüfus içindeki aktif nüfus oranı <strong>ve</strong> aktif nüfusun faaliyet kollarına göre dağılımıdır. Bu konuda belirleyici olan<br />

faaliyet kolları tarım (birincil), sanayi (ikincil) <strong>ve</strong> hizmet (üçüncül) sektörüdür.<br />

İş Gücüne Katılanlar %52<br />

<strong>Türkiye’de</strong> İş Gücüne Katılma Oranı 2012)<br />

İş Gücüne Katılmayanlar %48<br />

E r k e k %72<br />

<strong>Türkiye’de</strong> Cşinsiyet Durumuna Göre İş Gücüne Katılma (2010)<br />

K a d ı n % 28<br />

Sanayi<br />

% 26.2<br />

2010<br />

Hizmet<br />

% 48.6<br />

Tarım<br />

% 25.2<br />

<strong>Türkiye’de</strong><br />

aktif nüfusun<br />

ekonomik faaliyet<br />

kollarına göre dağılımı<br />

Tarım sektöründe çalışanların oranı Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana sanayileşme, hızlı kentleşme <strong>ve</strong> hizmet sektöründeki gelişmelere<br />

bağlı olarak giderek azalmıştır. Günümüzde tarımda çalışanların oranı yaklaşık % 25,2 ’dir. Bu oranın yakın gelecekte tarımda modern<br />

yöntemlerin yaygınlaşması <strong>ve</strong> sanayileşmenin gelişmesine bağlı olarak daha da azalacağı tahmin edilmektedir. <strong>Türkiye’de</strong> çalışan nüfusun<br />

en yüksek olduğu ikinci faaliyet kolu hizmet sektörüdür. Günümüzde hizmet sektöründe çalışanların oranı yaklaşık % 49.6’dur. Hizmet sektöründe<br />

çalışanların oranında son yıllarda büyük bir artış yaşanmıştır. Kırsal kesimden <strong>ve</strong> tarım sektöründen ayrılarak kentlere göç eden<br />

nüfusumuzun önemli bir bölümü hizmet sektöründe toplanmıştır. <strong>Türkiye’de</strong> hizmet sektöründeki bu toplanmanın başlıca nedeni; sanayileşme<br />

hızının yüksek olmamasıdır. Çalışan nüfusun en fazla olduğu ikinci sektör sanayi sektörüdür. Bu sektörde çalışanların oranı % 26.2’dir.<br />

373


NÜFUSUN CİNSİYETE GÖRE DAĞILIMI<br />

Her ülkenin nüfus yapısı farklı olduğundan kadın <strong>ve</strong> erkek nüfus oranları ülkeden ülkeye değişmektedir. Ayrıca, ülke içinde de kadın <strong>ve</strong> erkek<br />

nüfusun oranı farklılık göstermektedir. <strong>Türkiye’de</strong> de herhangi bir ülkenin nüfusunda olduğu gibi kadın <strong>ve</strong> erkek oranları arasındaki farklılığın<br />

başlıca nedenleri; doğumlar, ölümler, göçler <strong>ve</strong> savaşlardır.<br />

Doğumlarla nüfusa katılan kız <strong>ve</strong>ya erkek bebek sayısı kuşkusuz nüfusun cinsiyet dağılımını etkiler.<br />

Yaşlı nüfusta kadınlarda ölüm oranının erkeklere göre daha düşük olması da kadın <strong>ve</strong> erkek nüfus oranını etkilemektedir.<br />

Bir ülkede kadın <strong>ve</strong> erkek oranını etkileyen faktörlerin başında savaşlar <strong>ve</strong> göçler gelmektedir. Savaşa genellikle erkek nüfus katıldığı için<br />

bu Bilgi nüfusta Köşesi kayıp da fazla olmaktadır.<br />

Yine başka ülkelere göç <strong>ve</strong>ren ülkelerde de benzer durum vardır. Ülke dışına çalışmak üzere daha çok erkek nüfus göç eder <strong>ve</strong> bu da<br />

toplam nüfus içindeki erkek nüfus oranını düşürür. Ülke içindeki göçlerde ise genellikle göç alan yerlerde özellikle kentlerde erkek nüfus<br />

oranı, kadın nüfus oranına göre daha fazladır. Örneğin, Ege <strong>ve</strong> Marmara Bölgeleri’ndeki illerimizin çoğunda erkek nüfus daha fazladır. Göç<br />

<strong>ve</strong>ren yerlerde genel olarak kadın nüfusun oranı daha yüksektir. Örneğin, Doğu Karadeniz Bölümü ile Doğu Anadolu <strong>ve</strong> Güneydoğu Anadolu<br />

Bölgeleri’nin bazı illerinde kadın nüfus<br />

fazla, erkek nüfus azdır.<br />

Cinsiyete Göre <strong>Nüfus</strong><br />

<strong>Nüfus</strong><br />

(%)<br />

60<br />

İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927’de<br />

50<br />

kadınların sayısı erkeklerin sayısından<br />

40<br />

daha fazladır. Bunda Türkiye’nin savaştan<br />

yeni çıkmış bir ülke olmasının<br />

rolü büyüktür. Bu tarihten sonra erkek<br />

nüfus artmaya başlamış, 1940-1945<br />

30<br />

20<br />

10<br />

döneminde kadın <strong>ve</strong> erkek nüfus oranı 0<br />

1927 1940 1950 1960 1970 1980<br />

eşitlenmiştir. 2012 yılında Türkiye’nin<br />

N ü f u s S a y ı m Y ı l l a r ı<br />

toplam nüfusu 75.627.384 kişidir. Erkek<br />

1990 2000 2010<br />

nüfusun oranı %50,2 (37.956.168 kişi), kadın nüfusun oranı ise %49,8 (37.671.216 kişi) olarak gerçekleşti. Yani Türkiye’nin kadın-erkek<br />

nüfusu birbirine hemen hemen eşit durumdadır. Bunun başlıca nedeni kadınlarda yaşam süresinin erkeklere göre daha uzun olmasıdır.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmit, Antalya, Bursa, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken dışarıya göç <strong>ve</strong>ren Trabzon,<br />

Tokat, Rize, Artvin, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır.<br />

TÜRKİYE NÜFUSUNUN EĞİTİM DURUMU<br />

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini<br />

saptarken eğitim en temel ölçüttür.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> okur yazarlık<br />

oranı gittikçe artmakla birlikte,<br />

% 89 1927 % 11 % 95.8 2012 % 4.2<br />

hâlâ istenen düzeyde değildir.<br />

Okur yazar olmayan<br />

Okur yazar<br />

<strong>Türkiye’de</strong> okur-yazar oranının<br />

dağılışı, coğrafi bölgelerimize<br />

göre farklılık gösterir. Okuma<br />

yazma oranı gelişmişliğin fazla<br />

olduğu batı kesiminde Türkiye<br />

ortalamasının üzerindedir. Marmara, İç Anadolu <strong>ve</strong> Ege, okuma yazma oranının Doğu<br />

Anadolu <strong>ve</strong> Güneydoğu Anadolu bölgelerine oranla yüksektir.<br />

Okuma<br />

yazma<br />

bilmeyenler<br />

Okuma<br />

yazma<br />

bilenler<br />

Kadın Erkek Kadın Erkek<br />

1927 2000<br />

%<br />

100<br />

90<br />

80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

2012 yılı <strong>ve</strong>rilerine göre, okuma yazma bilmeyen % 5, okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen % 7 oranında nüfusumuz var. İlkokul<br />

mezunu oranı % 28. İlköğretim diplomasına sahip olanların oranı % 21, % 5 ortaokul <strong>ve</strong>ya dengi okul mezunumuz, lise <strong>ve</strong>ya dengi okul<br />

mezunumuzun oranı % 22’dir. Yüksekokul <strong>ve</strong>ya fakülte mezunlarının oranı % 11, Yüksek lisans <strong>ve</strong> doktora yapan nüfusun oranı % 1 ’dir.<br />

374


TÜRKİYE’DE KIR VE KENT NÜFUSU<br />

<strong>Türkiye’de</strong> kentsel <strong>ve</strong> kırsal nüfusun yıllara göre dağılımı<br />

Kent<br />

Kır<br />

%<br />

100<br />

90<br />

80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusumuzun büyük bir kısmı kırsal<br />

kesimde yaşıyordu. 1927’de ülkemizin toplam nüfusu 13,6 milyondu.<br />

Toplam nüfusun % 76’sı (10.3 milyon) kırsal nüfus, % 24’ü (3,3 milyon)<br />

kentsel nüfustu.<br />

1980 yılına kadar kırsal nüfus, kentsel nüfusa göre daha fazladır.<br />

1985 yılına kadar sürekli artış gösteren kent nüfusunun oranı<br />

bu tarihten itibaren kır nüfusundan daha fazla bir orana ulaşmıştır.<br />

Bunda kentsel nüfusun doğal artışına ek olarak köylerden kentlere<br />

Bilgi Köşesi<br />

30 doğru gerçekleşen hızlı göç hareketinin de etkisi vardır.<br />

20 2010 nüfus sayımına göre 74 milyon olan toplam nüfusumuzun %<br />

10 76 ’sını (56 milyon) kentsel nüfus, % 24 ’ünü (18 milyon) kırsal nüfus<br />

0 oluşturmaktadır. Bu durum sanayileşme <strong>ve</strong> ekonomik gelişmenin bir<br />

1927 1940 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010<br />

sonucudur.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> kentleşmenin coğrafi bölgelerimizin her birinde farklı oranlarda olduğu görülür. <strong>Göçler</strong>in sanayi, ticaret <strong>ve</strong> ulaşımın geliştiği belirli<br />

bölgelerimizdeki kentlere yönelmesi sonucunda bazı bölgelerimizdeki kentli nüfus oranı aşırı derecede artmaktadır. Kentsel nüfus oranının<br />

en yüksek olduğu bölgemiz, Marmara’dır. 2010 sayımına göre bu bölgemizde yaşayan nüfusun % 80’den fazlası kentlerde oturmaktadır.<br />

Kentleşmede ikinci sıradaki bölgemiz İç Anadolu’dur. İç Anadolu Bölgesi’ni sırasıyla Ege, Akdeniz, Karadeniz <strong>ve</strong> Güneydoğu Anadolu<br />

bölgeleri izlemektedir. Kent nüfusunun en az olduğu bölge, Doğu Anadolu’dur. Buna karşılık kentsel nüfus oranının en az olduğu bölge<br />

Karadeniz’dir.<br />

TÜRKİYE’DE GÖÇLER<br />

<strong>Türkiye’de</strong> göçleri iç göçler <strong>ve</strong> dış göçler olarak ikiye ayırabiliriz.<br />

A) İÇ GÖÇLER<br />

İç göç, ülke içinde nüfusun yer değiştirme olayıdır. Bir bölgeden başka bir bölgeye, bir şehirden başka bir şehre sürekli <strong>ve</strong>ya geçici bir şekilde<br />

insanların hareket etmeleridir. Bir ülkedeki iç göçlerde ülke nüfusu değişmez. İç göçle birlikte bölgelerin ya da illerin nüfus oranı değişir. İç<br />

göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin <strong>ve</strong> illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelirken aynı<br />

zamanda ülke içinde nüfusun dağılış dengesi de bozulabilir. <strong>Göçler</strong>in nedenleri çekici <strong>ve</strong> itici nedenler olarak düşenebiliriz.<br />

Türkiye’nin özel şartları düşünüldüğünde iç göçü meydana getiren itici nedenleri şöyle sıralayabiliriz:<br />

a) Hızlı nüfus artışı: Özellikle kırsal kesimde doğurganlığın fazla olması nedeniyle nüfus artış hızı yüksektir. Tarım <strong>ve</strong> hayvancılıkla uğraşan<br />

insanların ailelerini beslemekte yetersiz kalmaları gelir düzeyleri arttırmak istemelerine neden olmaktadır. Bunun yanı sıra tarımsal faaliyetlerde<br />

geçimini sağlayan insanlar iş bulamamaktadırlar.<br />

b) Kırsal kesiminde görülen işsizlik: <strong>Türkiye’de</strong> tarımsal toprakların miras yoluyla bölünmüş olması <strong>ve</strong> makineleşme sonucunda tarımsal<br />

iş gücünün önemli bir kısmı işsiz hale gelmesine neden olmuştur. Tarım üretiminin <strong>ve</strong>rimli olmayışı, üretimin doğal olaylara doğrudan bağlı<br />

olması tarımdan bir kaçış yaşanmasına neden olmaktadır. Ekilebilecek arazilerin küçüklüğü yanında artık bölünemeyecek hale gelmesi de<br />

tarımdan kaçışı hızlandırmaktadır.<br />

c) Eğitim durumunda <strong>ve</strong> hayat tarzında görülen iyileşme <strong>ve</strong> ilerleme: Eğitim düzeyinin yükselmesi<br />

<strong>ve</strong> özellikle de yüksek öğretim kurumların<br />

ilk zamanlarda belli metropol kentlerde<br />

yoğunlaşması, bu dönemlerden sonra ise nitelik<br />

olarak metropollerdeki yüksek öğrenim<br />

kurumlarının önemini koruması, eğitimli iş<br />

gücünün hem görüp alıştığı hayat tarzını<br />

terk etmesini güçleştirmekte, hem de geldikleri<br />

illerdeki hayat tarzı <strong>ve</strong> iş imkanları,<br />

onların taleplerine cevap <strong>ve</strong>rememektedir.<br />

Bu yolla da göç<br />

<strong>ve</strong>ren iller, sadece eğitimsiz iş<br />

gücünü değil, yüksek vasıflı,<br />

kalkınmalarının itici gücü olan<br />

iş gücünü de kaybetmektedir.<br />

375 375


d) Tarımda makineleşme: Entansif tarımda, makineleşme olmasa bile işsizlik açığa çıkabilmektedir. Nitekim tütün, fındık gibi ürünlerin<br />

üretilmesinde küçük işletmelerde, nüfus artışı nedeniyle ailenin bazı bireyleri işsiz kalmaktadır.<br />

e) Eğitim yoluyla meslek edinme: Meslek liselerinin <strong>ve</strong> hizmet sektörüne yönelik yüksek öğretim kurumlarının artması vasıflı bir iş gücü<br />

grubu oluşturmuştur. Bu iş gücü grubunun hem coğrafi hareketliliği hem de iş devri yükselmektedir. Vasıflı elemanlar iş gücü piyasasından<br />

daha haberdar <strong>ve</strong> daha bilinçli olarak yararlanmaktadır. Ayrıca, gelişen teknolojiler de artık vasıflı elemana hitap etmekte bu tür elemanların<br />

yoğunlukta olduğu yerlere kurulmakta <strong>ve</strong> diğer alanlardaki nitelikli iş gücünü de çekmektedir.<br />

f) Refahın artışı: Refah artışını, toplumsal refah <strong>ve</strong> bireysel refah olarak iki türlü değerlendirmek mümkündür. Toplumsal refahın artmasıyla<br />

birlikte bireylerin gelir düzeyleri artmakta; artık sadece yiyecek, giyecek, barınak gibi temel insani ihtiyaçları yanında sosyal <strong>ve</strong> kültürel<br />

Bilgi Köşesi<br />

ihtiyaçları da gidermek için çabalamakta <strong>ve</strong> buna bir fon ayırabilmektedir. Bu sosyal <strong>ve</strong> kültürel etkinlikler beklentileri artırabildiği gibi, göç<br />

hareketliliğini de arttırmaktadır.<br />

g) Kan davaları: Doğu Anadolu <strong>ve</strong> Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çözümlenemeyen toplumsal sorunlardan biri de kan davalarıdır. İnsanlar<br />

can gü<strong>ve</strong>nliği için bazen mallarını dahi bırakarak göç etme eğilimine girebilmektedir.<br />

h) Geniş aile otoritesinden kurtulma eğilimi: Geniş ailenin oluşturduğu toplumsal baskı <strong>ve</strong> kontrol mekanizması, törelerin ağırlığı, özellikle<br />

eğitimli gençlerin bazen tek, bazen de eşleriyle birlikte göç etmelerine neden olmaktadır.<br />

k) Mevsimlik göçler: Özellikle tarımsal alanların hasat dönemlerinde iş gücü ihtiyacını karşılayan mevsimlik göçler, insanlara bir hareketlilik<br />

hissi <strong>ve</strong>rdiği gibi, göçle görülen yerlerin şartları <strong>ve</strong> imkânları hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamaktadır. Mevsimlik göçler, eğer daha<br />

cazip şartların oluştuğu kanaati olursa, yerleşik hale dönüşmektedir.<br />

l) Doğal afetler: Bu tür olaylarda insanlar toplu olarak iskan imkânına kavuşturulsa bile, bireysel <strong>ve</strong> psikolojik nedenlerle insanların bir kısmı<br />

toplu iskan yerine, daha değişik yerlere göç etmeyi tercih edebilmektedir.<br />

m) Çocuklar için daha iyi bir eğitim isteği: Özellikle tarım kesiminde çalışanların <strong>ve</strong> düşük eğitim seviyesine sahip insanların kendi<br />

gerçekleştiremedikleri toplumsal hareketliliği, çocuklarında gerçekleştirme arzuları ile birlikte, eğitim olanaklarının yurt düzeyine sayısal <strong>ve</strong><br />

niteliksel olarak dengeli dağılmaması göçü hızlandırmaktadır.<br />

n) Siyasi sebepler, terör <strong>ve</strong> mezhepsel çekişmeler: 1990’ların başından itibaren toplumumuzun yasadışı terör olayları, insanlarımızın bu<br />

bölgelerden bazen terör korkusuyla, bazen de gü<strong>ve</strong>nlik gerekçesiyle devlet tarafından belli noktalarda toplanması da iç göçü artıran bir etki<br />

yaratmıştır. Türkiye’nin güneydoğusundaki gü<strong>ve</strong>nlik durumu, aynı bölge içindeki daha gü<strong>ve</strong>nli yerlere (kentlere) <strong>ve</strong> çoğu kez İstanbul kadar<br />

uzak olan diğer bölgelerdeki kentlere hareket etmeyi teşvik etmiştir.<br />

o) Devletin kamulaştırma faaliyetleri: Baraj, yol <strong>ve</strong> tünel gibi nedenlerle arazilerin devlet tarafından kamulaştırılması, insanların kendi istek<br />

ya da devletin yardımıyla göç etmelerine neden olmaktadır.<br />

Türkiye’nin özel şartları düşünüldüğünde şehirlere göçü meydana<br />

getiren çekici nedenleri şöyle sıralayabiliriz:<br />

Şehirlerde iş olanaklarının daha fazla olması,<br />

Şehirlerde iş gücüne duyulan gereksinimin fazla olması,<br />

Eğitim olanaklarının daha fazla olması,<br />

Sağlık hizmetlerinin daha fazla gelişmiş olması,<br />

Kültürel <strong>ve</strong> sosyal etkinliklerin daha fazla olması,<br />

Alt yapı hizmetlerinin daha fazla olması,<br />

Yaşam standartının daha yüksek olmasıdır.<br />

376


İç göçler, süre açısından düşünülürse, sürekli <strong>ve</strong> mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır.<br />

1) Sürekli İç <strong>Göçler</strong><br />

Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. <strong>Türkiye’de</strong>, Cumhuriyet’in başlangıcından günümüze<br />

kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir.<br />

Net göç: Belirli bir ilin aldığı göç ile <strong>ve</strong>rdiği göç arasındaki farktır. Belirli bir ilin aldığı göç <strong>ve</strong>rdiğinden fazla ise net göç pozitif, <strong>ve</strong>rdiği göç<br />

aldığı göçten fazla ise net göç negatiftir.<br />

Net göç hızı: Göç edebilecek her bin kişi için net göç sayısıdır.<br />

Bilgi Köşesi<br />

Edirne<br />

Tekirdağ<br />

Çanakkale<br />

İzmir<br />

Kırklareli<br />

Balıkesir<br />

Manisa<br />

Aydın<br />

Muğla<br />

Yalova<br />

Bursa<br />

İstanbul<br />

Kütahya<br />

Uşak<br />

Denizli<br />

İzmit<br />

Düzce<br />

Adapazarı<br />

Bolu<br />

Bilecik<br />

Afyon<br />

Isparta<br />

Burdur<br />

Antalya<br />

Bartın<br />

Zonguldak<br />

Eskişehir<br />

Karabük<br />

Ankara<br />

Konya<br />

Kastamonu<br />

Çankırı<br />

Kırıkkale<br />

Karaman<br />

Kırşehir<br />

Aksaray<br />

Mersin<br />

Sinop<br />

Çorum<br />

Nevşehir<br />

Niğde<br />

Yozgat<br />

Amasya<br />

Samsun<br />

Kayseri<br />

Tokat<br />

Osmaniye<br />

Adana<br />

Hatay<br />

Sivas<br />

Ordu<br />

Kahramanmaraş<br />

Gaziantep<br />

Kilis<br />

Rize<br />

Trabzon<br />

Giresun<br />

Gümüşhane<br />

Bayburt<br />

Malatya<br />

Adıyaman<br />

Erzincan<br />

Elazığ<br />

Tunceli<br />

Şanlıurfa<br />

Bingöl<br />

Artvin<br />

Erzurum<br />

Diyarbakır Siirt<br />

Batman<br />

Mardin<br />

Muş<br />

Ardahan<br />

Bitlis<br />

Şırnak<br />

Kars<br />

Ağrı<br />

Iğdır<br />

Van<br />

Hakkâri<br />

Çizim: Kadir DOĞRUSÖZ<br />

<strong>Türkiye’de</strong> Net Göç (TUİK 2011 - 2012)<br />

Göç Alanlar<br />

Göç Verenler<br />

+ 20 + (19 - 15) + (14 - 10) + (9 - 5) + (4 - 0) - (19 - 15) - (14 - 10) - (9 - 5) - (4 - 0)<br />

<strong>Göçler</strong>in uzun yıllar ortalaması dikkate alınırsa Türkiye’nin doğusunda yer alan bölgelerden, sosyo-ekonomik bakımdan daha gelişmiş batı<br />

bölgelerine doğru yöneldiği gözlenmektedir. Marmara <strong>ve</strong> Ege Bölgesi net göçü pozitif olan bölgelerin başında gelirken, Karadeniz, Doğu<br />

Anadolu <strong>ve</strong> Güneydoğu Anadolu Bölgeleri net göçü negatif olan bölgeleri oluşturmaktadır.<br />

İstanbul <strong>ve</strong> Ankara illeri, net göç eden nüfus büyüklüğü itibarıyla ilk sıralarda yer almışlardır. Sıraları değişmekle birlikte Bursa, İzmir, Kocaeli,<br />

Ankara, Antalya illeri de net göç eden nüfusu en fazla olan ilk sıralar arasında yer almışlardır.<br />

Yoğun göç alan 14 il: İstanbul, Ankara, Antalya, Ordu, İzmir, Adana, Tekirdağ, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Eskişehir, Isparta, Karabük <strong>ve</strong><br />

Kocaeli’dir. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır. Yıllardır İstanbul, Ankara <strong>ve</strong> İzmir illeri aldığı göçün<br />

büyüklüğü itibarıyla daima ilk sıralarda yer almıştır.<br />

Aldığı göçten daha fazla göç <strong>ve</strong>ren iller arasında ise, 1995-2000 döneminde de Ağrı, Diyarbakır, Adana, Erzurum, Muş <strong>ve</strong> Şanlıurfa illeri ilk<br />

sıralarda yer almaktadır.<br />

Yoğun göç <strong>ve</strong>ren 19 il: Ağrı, Diyarbakır, Adana, Erzurum, Muş, Şanlıurfa, Adıyaman, Bitlis, Çorum, Hatay, Mersin, Kars, Kahramanmaraş,<br />

Mardin, Samsun, Siirt, Sivas, Yozgat <strong>ve</strong> Zonguldak’tır.<br />

Göç Eden <strong>Nüfus</strong>un Yerleşim Yerlerine Göre Dağılımı<br />

% 4.7<br />

(1995-2000)<br />

Şehirden şehire, şehirden köye, köyden şehire, köyden köye olmak üzere dört değişik göç tipi<br />

bulunmaktadır. <strong>Türkiye’de</strong> yerleşim birimleri arasındaki göçlerin temel özelliği göçlerin yarıdan<br />

% 20<br />

fazlasının şehirden şehire göçler şeklinde olmasıdır. Bu durumun aksine, genellikle köyden kente<br />

% 57.8<br />

göçlerin daha yaygın olduğu şeklinde bir görüş hakimdir.<br />

% 17.5<br />

Şehirden şehire<br />

Köyden şehire<br />

Şehirden köye<br />

Köyden köye<br />

1975-1980 döneminde göç edenlerin % 48,9’u şehirden şehire göç etmiş iken, sonraki dönemlerde<br />

şehirden şehire göç edenlerin oranı yükselmiş <strong>ve</strong> 1995-2000 döneminde göçlerin % 57,8’i<br />

şehirden şehire göç etmiştir. Köyden şehire göçlerin payında zaman içinde dalgalanmalar gözlenmekte<br />

ise de, 1995-2000 döneminde göç eden kişilerin % 17,5’i köyden şehire göç etmişlerdir.<br />

377


2) Mevsimlik İç <strong>Göçler</strong><br />

İnsanların her yıl belirli aylar içerisinde bulundukları ortamdan başka bir ortama çalışmak (pamuk, çay <strong>ve</strong> fındık toplamak gibi), gezmek (tatil<br />

amaçlı gidilen yerler gibi) ya da dinlenmek (bağ evlerine gidilmesi gibi) için bir süreliğine gitmeleri olayına mevsimlik (geçici) göç denilmektedir.<br />

Mevsimlik göçlerde kişiler yılın belirli zamanlarında iki <strong>ve</strong>ya daha fazla mekânda yer değişikliği yapmaktadırlar. Kırsal kesimdeki bazı ailelerin<br />

büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir süre çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir. Mevsimlik<br />

göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya, İzmir, Aydın, Rize, Ordu <strong>ve</strong> Giresun gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki<br />

nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır. <strong>Türkiye’de</strong> mevsimlik göçler genel olarak tarım işçisi, yaylacılık <strong>ve</strong> turizm faaliyetleri<br />

şeklinde gerçekleşir.<br />

Bilgi Köşesi<br />

Mevsimlik iş gücü göçü<br />

İş olanaklarının sınırlı olduğu kırsal alandan, yılın belirli zamanlarında, büyük şehirlere <strong>ve</strong> tarımın yoğunlaştığı yerlere yapılan göçleri kapsar.<br />

Ortalama 4 ay çalışan mevsimlik gezici tarım işçileri ağırlıkla Ordu <strong>ve</strong> Giresun’a fındık, Ege’de yaş zeytin, Gaziantep, Şanlıurfa, Çukurova’da<br />

pamuk, İç Anadolu’da soğan, şekerpancarı, Manisa <strong>ve</strong> Denizli’ye tütün, Mersin, Hatay <strong>ve</strong> Antalya’ya turunçgil, Malatya’da kayısı gibi ürünlerin<br />

çapa, toplama, kurutma <strong>ve</strong> serme işlemlerinde çalışmaktadır. Ülkemizde mevsimlik olarak yapılan göçlerden bir diğer kısmını da yörük göçleri<br />

denen hareketli toplulukların gerçekleştirdiği göçler oluşturur.<br />

Yayla göçleri<br />

Yaylaya çıkma olayı mevsimlik göçler içinde yer alır. Yayla, çevresine göre daha yüksek yer anlamına gelir. Fazla engebeli olmayıp düz <strong>ve</strong> otlaklarla<br />

kaplı, suyu bol olan yaylalar geçimlerini hayvancılıkla sağlayan topluluklarca yılın belirli aylarında hayvanlarına taze ot temini <strong>ve</strong> aynı<br />

zamanda hayvansal üretimini (süt, peynir, yağ gibi) yapmak amacıyla kullanılır (Antalya - Yazır, Kayseri - Tekir, Rize - Elevit <strong>ve</strong> Kaçkar). Yaylacılık<br />

faaliyeti yoğun olarak özellikle Akdeniz, Karadeniz, Ege, İç Anadolu <strong>ve</strong> kısmen Doğu Anadolu Bölgelerimizde günümüzde de devam etmektedir.<br />

Hayvancılık faaliyetleri dışında kentlerin boğucu havasından kurtulmak isteyen insanların dinlenmek <strong>ve</strong> sportif amaçlı gerçekleştirilen yaylacılık<br />

(Bolu - Abant, Hatay - Soğuksu, Artvin - Yusufeli, Rize - Ayder) faaliyetleride söz konusudur.<br />

Turizme dayalı göçler<br />

Turizm sezonunda iş gücü olarak çalışmak ya da tatilini geçirmek amacıyla yapılan faaliyetleri kapsar. Özellikle Ege <strong>ve</strong> Akdeniz kıyı illeri bu<br />

hareketin görüldüğü yerlerdir. Özellikle Antalya, Bodrum, Marmaris, Alanya, Kuşadası, Fethiye, Çeşme, Ayvalık <strong>ve</strong> Manavgat gibi yörelerin yaz<br />

mevsimi boyunca nüfuslarının belirgin bir şekilde artması, bu amaçla yapılan göçlerin etkisiyle açıklanabilir.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> göç alan kentlerde bir takım sosyal <strong>ve</strong> mekânsal sorunlar ortaya çıkmaktadır:<br />

Yapılan göçlerle ülke genelindeki nüfusun dağılışında dengesizlik görülür <strong>ve</strong> yatırımlar düzensiz dağılır.<br />

<strong>Nüfus</strong> yoğunluğundan dolayı konut sıkıntısı çekildiği için gecekondulaşma artar.<br />

Gecekondulaşmayla birliktede çarpık kentleşme meydana gelir. Sanayi tesisleri kent içinde kalır.<br />

Kentlerin hızlı büyümesiyle kentteki sanayi tesisleri kentin içinde kalır.<br />

Kentlerde nüfus artışından dolayı alt yapı hizmetlerinde, sağlıkta <strong>ve</strong> eğitimde yetersizlik görülür.<br />

Belediye hizmetleri yetersiz kalır.<br />

Kentlerin çevresindeki ormanların, su kaynaklarının <strong>ve</strong> tarım alanlarının amaç dışı kullanımları artar.<br />

Yapılan göçler sonucunda kültür çatışmaları meydana gelir.<br />

Kentlere göçlerin artması ile birlikte çevre sorunları da ortaya çıkmıştır.<br />

Göç alan kentlerde, göçün etkisiyle istihdam <strong>ve</strong> iş gücü, kentin yönetimi, mekânsal değişmeler, gelirin dağılımı <strong>ve</strong> kentin kültürel yapısında<br />

değişmeler yaşanmıştır.<br />

Göç <strong>ve</strong>ren yerde nüfus azalır, göç alan yerde ise nüfus artar.<br />

Kentlere yapılan göçler sonucunda, kent nüfusunun artması ile birlikte kentte işsizlik oranı da artınca hırsızlık, gasp, anarşi <strong>ve</strong> toplumsal<br />

sorunlar ortaya çıkmaktadır.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> göç <strong>ve</strong>ren kırsal yerlerde de bir takım sosyal <strong>ve</strong> mekânsal sorunlar ortaya çıkmaktadır:<br />

Kırsal kesimde nüfus azalır.<br />

Genelde genç erkek nüfus göç ettiği için göç <strong>ve</strong>ren alanlarda yaşlı nüfus artarken, erkek nüfusu azalır, kadın nüfusu fazla olur.<br />

Kırsal alanlarda araziler boş kalmakta, bağ <strong>ve</strong> bahçeler ile konutlar bakımsızlıktan bozulmaktadır.<br />

Devletin yatırımları azalır.<br />

378


<strong>Göçler</strong>i Önlemek İçin Alınması Gereken Önlemler<br />

İşsizlik sorununun olabildiğince aza düşürülmesi,<br />

Bölgeler arası yatırım farklılıklarının azaltılması,<br />

Kırsal alanlarda özellikle tarıma dayalı sanayi kollarının geliştirilmesi, Ahır hayvancılığının (modern hayvancılık) geliştirilmesi,<br />

Beyin göçünü engelleyecek önlemlerin alınması,<br />

Doğal koşullara uygun yatırımların yapılması,<br />

Kentlerdeki eğitim, sağlık <strong>ve</strong> alt yapı hizmetlerinin kırsal kesimlerde de uygulanması,<br />

Metropol kentlerin olanaklarının diğer kentlere de sunulabilmesi,<br />

Türkiye’nin kırsal bölgelerindeki üni<strong>ve</strong>rsitelerin imkânlarının geliştirilmesi,<br />

Her yörenin kendine has ürünlerinin devlet tarafından desteklenmesi gerekir.<br />

B) DIŞ GÖÇLER<br />

Bilgi Köşesi<br />

Günümüz Türkiye’sinin biçimlenmesinde, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan <strong>ve</strong> büyük çaplı etnik değişime neden olan göç dalgaları<br />

önemli rol oynamıştır.<br />

1850’li yıllarda Kırım Tatarlarıyla başlayan göç dalgalarını, sonrasında Gürcü <strong>ve</strong> Çerkezler başta olmak üzere Dağıstanlı, Çeçen, Lazlar<br />

gibi Kafkaslar’da yaşayan çoğu müslüman halklar takip etmiştir.<br />

Kuzeyden alınan bu göçlerin yanısıra diğer bir önemli göç dalgasını ise Balkanlar’dan gelenler oluşturmaktadır. Balkanlar’dan gelen göç<br />

dalgalarında, bu topraklara yüzlerce yıl önce yerleşmiş Türklerin yanısıra, bu bölgede yaşayan <strong>ve</strong> zaman içinde müslümanlaşmış Arnavut,<br />

Boşnak, Pomak vb. diğer halklar da bulunmaktadır.<br />

1850 ile 1914 yılları arasında Kırım, Kafkasya <strong>ve</strong> Balkanlar’dan Anadolu’ya göç edip yerleşen <strong>ve</strong> tamamına yakını müslüman olan göçmenlerin<br />

sayısının yaklaşık altı milyon olduğu sanılmaktadır.<br />

Bu üç bölgeden gelen kitlesel göç dalgaları, Osmanlı Devleti’nin <strong>ve</strong> sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumsal yapısını büyük<br />

ölçüde etkilemiştir.<br />

İran, Azerbaycan <strong>ve</strong> Rusya’dan Anadolu’ya göçler olmuştur.<br />

Güneyde ise zorunlu ya da gönüllü Arap göçleri gerçekleşmiştir.<br />

Anadolu’ya göçler, Osmanlının son dönemindeki göçler kadar yoğun olmasa da, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.<br />

Bulgaristan <strong>ve</strong> Makedonya’dan gerçekleşen göçler Cumhuriyetin en önemli göçleri arasında yer almaktadır.<br />

Ancak, bu göçler dışında Sovyetler Birliği <strong>ve</strong> İran’da yaşanan gelişmeler neticesinde de komşu ülkelerden önemli miktarda göç gerçekleşmiştir.<br />

Cumhuriyet döneminde Türkiye, Asya’daki Türki Cumhuriyetlerde yaşayanlar açısından da önemli bir kaçış noktası görünümündedir.<br />

Yurt dışına olan göçler<br />

1915 Tehcir Kanunu ile 500 bin Ermeni <strong>ve</strong> 150 bin Asuri/Arami (Hakkari <strong>ve</strong> Mardin) göçü.<br />

1923 Lozan Anlaşması ile Türk-Yunan Mübadelesi (yaklaşık 150 bin). <strong>Türkiye’de</strong>n Yunanistan’a yapılan göç hareketi.<br />

1948 İsrail Devleti’nin kurulması ile yaklaşık 30 bin kişi İsrail’e göç etmiştir.<br />

1961 yılında Almanya ile Türkiye arasında iş gücü göçü imzalanmıştır (yaklaşık 1 milyon kişi). Fransa 56 bin, Avusturya 40 bin, Hollanda<br />

25 bin Belçika 16 bin, İsviçre 10 bin kişi ile göç alan diğer Avrupa ülkeleridir.<br />

1974’ten sonra 500 bin Türk Libya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün <strong>ve</strong> Ku<strong>ve</strong>yt gibi Arap ülkelerine göç etmiştir.<br />

1991 sonrasında SSCB’nin dağılması ile Rusya Federasyonu, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan gibi ülkelere çok sayıda Türk işçisi<br />

gitmiştir.<br />

Yurt dışına <strong>ve</strong>rilen göç yaklaşık 1.5 milyon civarındadır.<br />

Yurt dışından Türkiye’ye Olan <strong>Göçler</strong><br />

19. yüzyılda başlayan Osmanlı Devleti’nin küçülme süreci, temel olarak Rusya’nın Balkanlar, Kırım <strong>ve</strong> Kafkasya’daki ilerleyişi <strong>ve</strong> Osmanlı<br />

Devleti’nin elinde bulundurduğu Balkanlardaki topraklarda birçok ulus devletin kurulması ile gerçekleşmiştir.<br />

Anadolu’ya ilk kitlesel Türk/Müslüman göçmen akışının 1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması’ndan<br />

sonra yaşandığı görülmektedir.<br />

1783-1922 yılları arasında tahmini 1.8 milyon Tatar Anadolu’ya göç etmiştir.<br />

1859-1879 yılları arasında çoğunluğu Çerkez 1.5 milyon kişi,<br />

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra 1.5 milyon kişi,<br />

1912-1913 Balkan Savaşı’ndan sonra 650 bin kişi,<br />

1923-26 yılları arasında 355 635 Türk/Müslüman Yunanistan’dan Türkiye’ye,<br />

1923-1951’e kadar Bulgaristan’dan 122 bin kişi,<br />

1954 yılından sonra Yugoslavya’dan 115 bin kişi<br />

1982’de 4000 Afgan göçmeni,<br />

1989’da Bulgaristan’dan 300 bin kişi,<br />

İran, Irak, Bosna-Hersek , Çeçenistan <strong>ve</strong> Çin’den (Doğu Türkistan’dan) gelen göçmenler sayılabilir.<br />

Son dönemde çok sayıda Suriyelide Türkiye’ye gelmiştir.<br />

379


BÖLÜM – 9<br />

COĞRAFYA<br />

Türkiye’nin <strong>Nüfus</strong> Özellikleri <strong>ve</strong> <strong>Nüfus</strong> Hareketleri<br />

1. Türkiye nüfusunun yarıdan fazlası genç nüfustan oluşmaktadır.<br />

Buna göre, Türkiye nüfusu ile ilgili aşağıdakilerden<br />

hangisinin doğru olduğu söylenemez?<br />

A) Demografik yatırımlar azdır.<br />

B) Bağımlı nüfus fazladır.<br />

C) <strong>Nüfus</strong> artış hızı yüksektir.<br />

D) Kadın başına düşen çocuk sayısı Avrupa ülkelerine<br />

göre fazladır.<br />

E) Doğal kaynakları kullanma hızı fazladır.<br />

2. Türkiye nüfusu 1927 ‘de 13,6 milyon kişi iken 2012 yılında<br />

76 milyon kişiye ulaşmıştır. 85 yıllık süre içerisinde ülke<br />

nüfusu 5 kattan fazla artmıştır. Bu da Türkiye nüfusunun<br />

normalden daha fazla arttığını göstermektedir.<br />

Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye nüfusunun hızlı<br />

artmasının nedenlerinden biri olarak gösterilemez?<br />

A) Doğurganlık hızının fazla olması<br />

B) Sağlık <strong>ve</strong> beslenme koşullarının iyileşmesi<br />

C) İşsizlik oranının fazla olması<br />

D) Salgın hastalıkların önlenmesi<br />

E) Yaşam düzeyinin yükselmesi<br />

Palme Yayıncılık<br />

Test<br />

1<br />

5. <strong>Türkiye’de</strong> kentlerde kadın nüfusu erkek nüfusundan az<br />

iken, kırsal kesimde kadın nüfusu erkek nüfusundan fazladır.<br />

Bu durumun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Kırsal kesimde erkek iş gücüne duyulan ihtiyacın<br />

daha az olması<br />

B) Göç hareketliliğini yapan daha çok erkek nüfus olması<br />

C) Kentlerde kız çocuk ölümlerinin daha fazla olması<br />

D) Kırsal kesimde iş gücü olarak kadın nüfusa daha<br />

çok ihtiyaç olması<br />

E) Kırsal kesimde kız çocuk doğumlarının fazla olması<br />

6. <strong>Türkiye’de</strong> kent <strong>ve</strong> kır nüfusu dengeli olarak dağılmamıştır.<br />

Aşağıdakilerden hangisi kır nüfusunun fazla olduğu<br />

yerlerin genel özelliklerinden değildir?<br />

A) Aile başına düşen çocuk sayısının fazla olduğu yerlerdir.<br />

B) Devlet yatırımlarının yetersiz kaldığı yerlerdir.<br />

C) İş olanaklarının yetersiz olduğu yerlerdir.<br />

3. Türkiye’nin özel şartları göz önüne alındığında aritmetik<br />

nüfus yoğunluğu fazla olan coğrafi bölgemiz<br />

ile az olan coğrafi bölgemiz aşağıdakilerden hangisinde<br />

doğru olarak <strong>ve</strong>rilmiştir?<br />

En fazla<br />

En az<br />

A) Marmara Güneydoğu Anadolu<br />

B) Ege Doğu Anadolu<br />

C) Akdeniz İç Anadolu<br />

D) Marmara Doğu Anadolu<br />

E) Doğu Anadolu Karadeniz<br />

4. <strong>Türkiye’de</strong> genç nüfusun genel nüfus içerisindeki<br />

oranının yüksek olduğu bir ili için aşağıdakilerden<br />

hangisi söylenemez?<br />

A) Okur-yazar oranı düşüktür.<br />

B) Aile başına düşen çocuk sayısı fazladır.<br />

C) Tarım dışı ekonomik faaliyetler fazla gelişmemiştir.<br />

D) İkinci ekonomik faaliyetler gelişmemiştir.<br />

E) Demografik yatırımlara fazla ihtiyaç yoktur.<br />

D) Gelir kaynaklarının yetersiz olduğu yerlerdir.<br />

E) Kuru tarım yönteminin yaygın olduğu yerlerdir.<br />

7. <strong>Türkiye’de</strong> 1980’li yılların başına kadar kırsal nüfus kentsel<br />

nüfustan fazlayken bu dönemden sonra tersi olmuş<br />

kentsel nüfus kırsal nüfusu geçmiştir. Bu durumun en<br />

önemli nedeni kırsal kesimden kentlere olan yoğun göç<br />

hareketidir.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> kentsel nüfusun en fazla Marmara<br />

Bölgesi’nde, en az ise Karadeniz Bölgesi’nde olmasındaki<br />

temel faktör aşağıda <strong>ve</strong>rilenlerden hangisinin<br />

bu iki bölgedeki farklılığından kaynaklanmaktadır?<br />

A) Doğurganlık hızları<br />

B) İklim koşullarının farkı<br />

C) Yer şekilleri<br />

D) Sanayileşme hızları<br />

E) Tarımsal nüfus yoğunlukları<br />

380<br />

1. A 2. C 3. D 4. E 5. B 6. E 7. D


8. Tarımla uğraşan nüfusun, tarım alanlarına bölünmesiyle<br />

tarımsal nüfus yoğunluğu bulunur.<br />

I<br />

IV<br />

II<br />

Buna göre, yukarıdaki Türkiye haritasında numaralandırılarak<br />

<strong>ve</strong>rilen alanların hangisinde tarımsal nüfus<br />

yoğunluğu daha fazladır?<br />

A) I B) II C) III D) IV E) V<br />

9. Aşağıdaki tabloda bazı kentlerin 2011 yılında aldıkları <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rdikleri göç miktarları ile net göç durumları <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

İller Aldığı göç Verdiği göç Net göç<br />

İstanbul 384 535 354 074 30 461<br />

Ankara 160 235 137 834 22 401<br />

Şanlıurfa 31 890 44 878 - 12 988<br />

Diyarbakır 30 789 47 575 - 16 786<br />

Adana 45 927 59 294 - 13 367<br />

Buna göre, aşağıdakilerden hangisi söylenirse yanlış<br />

olur?<br />

A) <strong>Göçler</strong>le gelen insan sayısının en fazla olduğu kent<br />

İstanbul’dur.<br />

B) Adana’dan göç edenlerin sayısı Diyarbakır’ın aldığı<br />

göç miktarının yaklaşık iki katıdır.<br />

C) Ankara’nın aldığı göç miktarı, Şanlıurfa, Adana <strong>ve</strong><br />

Diyarbakır’ın toplamda aldığı göçten fazladır.<br />

D) İstanbul’un <strong>ve</strong>rdiği göç miktarı diğer illerin toplamda<br />

<strong>ve</strong>rdiği göç miktarından daha fazladır.<br />

E) <strong>Nüfus</strong> değişimi en az olan kent Ankara olmuştur.<br />

V<br />

III<br />

Palme Yayıncılık<br />

11. Türkiye nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde<br />

(2012 <strong>ve</strong>rilerine göre); toplam nüfusun 0-14 yaş<br />

----- % 25.5’ini, 15 - 64 yaş ----- % 67.3’ünü, + 65 yaş ----<br />

- % 7,2’sini oluşturmaktadır.<br />

Buna göre, aşağıdaki sonuçlardan hangisi söylenemez?<br />

A) Ülkenin toplam nüfusunun yaklaşık 1/3’ü bağımlı<br />

nüfustan oluşmaktadır<br />

B) Ülkenin toplam nüfusunun yarısından fazlası çalışabilir<br />

nüfustan oluşmaktadır.<br />

C) Ülkede toplam nüfus içinde tüketici nüfusun oranı<br />

düşüktür.<br />

D) Ülke nüfusunun yaklaşı 1/10’ununu yaşlı nüfus oluşturmaktadır.<br />

E) Ülkenin toplam nüfusunun yaklaşık 1/4’ü genç nüfustan<br />

oluşmaktadır.<br />

12. <strong>Türkiye’de</strong> iç göçlerin bazıları mevsimlik olabildiği gibi<br />

çoğunluğu süreklilik gösterir.<br />

Buna göre, aşağıda <strong>ve</strong>rilen göç yönlerinden hangisi<br />

süreklilik bakımından diğerlerinden farklılık gösterir?<br />

A) Ardahan’dan İstanbul’a<br />

B) Hakkâri’den Bursa’ya<br />

C) Şanlıurfa’dan Ordu’ya<br />

D) Gümüşhane’den Ankara’ya<br />

E) Artvin’den Kocaeli’ne<br />

13. Aşağıdaki illerin hangisinde nüfus artışında göçlerin<br />

payı daha azdır?<br />

A) İzmir B) Rize<br />

BÖLÜM – 9 COĞRAFYA<br />

10. İnsanların yaşadıkları yerden ayrılarak başka bir yere<br />

gitmesine göç adı <strong>ve</strong>rilir. <strong>Göçler</strong>in nedenleri doğal olabileceği<br />

gibi beşeri faktörlerin de etkisi söz konusudur.<br />

Aşağıdakilerden hangisi, <strong>Türkiye’de</strong> doğal faktörlerden<br />

gerçekleşen göçlerin nedenlerinden biri olamaz?<br />

A) Zaman zaman şiddetli depremlerin oluşması<br />

B) Kuraklığın yaşanması<br />

C) Heyelan olaylarının yaşanması<br />

D) Sağlık <strong>ve</strong> eğitim hizmetlerinin yetersiz kalması<br />

E) Sel <strong>ve</strong> su baskınları sonucu can <strong>ve</strong> mal kayıplarının<br />

yaşanması<br />

C) Bursa D) Ankara<br />

E) Kocaeli<br />

14. Türkiye’nin herhangi bir yöresinde tarımda çalışanların<br />

oranı yıldan yıla azalırken sanayi <strong>ve</strong> hizmet sektöründe<br />

çalışanların oranı sürekli artıyorsa, bu yöre<br />

için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?<br />

A) Nüüfusu aldığı göçlerle artıyordur.<br />

B) Toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranı artıyordur.<br />

C) Doğal kaynak kullanım hızı artmıştır.<br />

D) Yöredeki yetiştirilen tarım ürünlerini diğer bölgelere<br />

satıyordur.<br />

8. C 9. E 10. D 11. C 12. C 13. B 14. E<br />

381


BÖLÜM – 9<br />

COĞRAFYA<br />

Türkiye’nin <strong>Nüfus</strong> Özellikleri <strong>ve</strong> <strong>Nüfus</strong> Hareketleri<br />

1. <strong>Türkiye’de</strong> köyden kente <strong>ve</strong> kentten kente göçlerin yaşanmasının<br />

nedenlerinden biri de turizm olgusudur.<br />

Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, Akdeniz<br />

ikliminin etki alanının genişliği <strong>ve</strong> tarihi zenginliklerinin<br />

yoğunluğu, turizm faaliyetlerinin gelişmesini etkilemiştir.<br />

Kıyı bölgelerine nüfusun bir bölümü çalışmak <strong>ve</strong> ekonomik<br />

açıdan bir kazanç elde etmek için, diğer bir bölümü<br />

ise dinlenmek <strong>ve</strong> eğlenmek için göç etmektedir.<br />

Test<br />

2<br />

5. Aşağıdaki haritada bazı tarımsal nüfus yoğunluğunun<br />

fazla olduğu bazı yerler gösterilmiştir.<br />

Aşağıdaki merkezlerden hangisi turizm amaçlı iç<br />

göç hareketliliğinin en fazla yaşandığı yerlere örnek<br />

olarak gösterilebilir?<br />

A) Antalya B) Tekirdağ<br />

C) Sinop D) Trabzon<br />

E) Artvin<br />

2. Makineli tarım imkanlarının olmadığı <strong>ve</strong> emek gücü gerektiren<br />

tarım alanlarında iş gücüne ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Buna göre, aşağıda <strong>ve</strong>rilen illerden hangisi tarımsal<br />

faaliyetlere dayalı mevsimlik iç göçü daha fazla almaktadır?<br />

A) Balıkesir B) Kastamonu<br />

C) Edirne D) Konya<br />

E) Adana<br />

3. <strong>Türkiye’de</strong> yağış miktarının yeterli olduğu yerler genel<br />

olarak göç alır.<br />

Palme Yayıncılık<br />

Bu durum üzerinde aşağıda <strong>ve</strong>rilenlerden hangisi etkili<br />

olmamıştır?<br />

A) Yer şekillerinin engebeli olması<br />

B) Yağış miktarının yeterli olması<br />

C) Ekonomik yapının tarıma dayalı olması<br />

D) Tarım alanlarının küçük <strong>ve</strong> parçalı olması<br />

E) Tarımsal <strong>ve</strong>rimin çok yüksek olması<br />

6. Bir yörede nüfus artışları, iş olanaklarının artışı ile sıkı<br />

bir ilişki içinde ise bu yöreye çevreden göçler fazla olmaktadır.<br />

Buna göre, paragrafta anlatılan durum aşağıdakilerden<br />

hangisi için örnek oluşturmaz?<br />

A) Bursa B) İzmir<br />

Aşağıda <strong>ve</strong>rilen alanlardan hangisi bu genellemeye<br />

uymaz?<br />

A) İstanbul B) Antalya<br />

C) İzmir D) Adana<br />

E) Rize<br />

4. <strong>Türkiye’de</strong> kırsal alandan kentlere doğru olan göç hareketliliği<br />

kentlerin nüfus yapısında önemli değişimlere neden<br />

olmuştur. Bu değişimler içinde en önemlilerinden biri<br />

olan cinsiyet dengesidir. Kentlerde erkek nüfus artarken<br />

kırsal kesimde erkek nüfus azalmıştır.<br />

Buna göre, aşağıdaki kentlerden hangisinde erkek<br />

nüfus kadın nüfustan daha fazladır?<br />

A) Zonguldak B) Artvin<br />

C) Rize D) Hakkâri<br />

E) Bayburt<br />

C) Kocaeli D) Antalya<br />

E) Adıyaman<br />

7. Köyden kente göçün bir diğer yönünü de itici faktörlerden<br />

kaçış, bir başka ifadeyle kentlerin nüfusu kendisine<br />

çekmesidir.<br />

Aşağıdakilerden hangisi kırda yaşayan bir insanın<br />

kente göç etme sebepleri arasında kentlerin çekicilik<br />

özelliği olarak gösterilemez?<br />

A) Tarım alanlarının miras yoluyla parçalanması<br />

B) Yeni iş olanakları<br />

C) Eğitim, sağlık <strong>ve</strong> diğer altyapı olanakları<br />

D) Daha iyi bir yaşam kurma isteği<br />

E) Kentte yaşamaya karşı duyulan özlem<br />

382<br />

1. A 2. E 3. E 4. A 5. E 6. E 7. A


8. Aşağıdakilerden hangisi <strong>Türkiye’de</strong> kırsal alandan<br />

kentlere doğru yapılan göçlerin nedenleri arasında<br />

gösterilemez?<br />

A) Kırsal kesimde hızlı nüfus artışı<br />

B) Şehirlerde iş olanaklarının daha fazla olması<br />

C) Şehir yaşantısının genç insanları kendine çekmesi<br />

D) Gecekondulaşmanın fazla olması<br />

E) Aileler ya da aile bireyleri arasında çıkan anlaşmazlıkların<br />

olması<br />

11. <strong>Nüfus</strong> artış hızına bağlı olarak bir ülke ya da kent nüfusunun<br />

kaç yıl sonra iki katı olacağı hesaplanabilir. Bu hesaplama<br />

sonrasında ortaya çıkan süre, o ülke nüfusunun<br />

artış hızı hakkında net bilgi <strong>ve</strong>rir.<br />

Buna göre, aşağıdaki merkezlerin sadece doğurganlık<br />

hızları göz önüne alındığında hangisinde nüfusu<br />

ikiye katlama hızı diğerlerine göre daha kısadır?<br />

A) Kayseri B) Şırnak<br />

C) Kocaeli D) Ankara<br />

BÖLÜM – 9 COĞRAFYA<br />

<strong>Nüfus</strong><br />

(Milyon)<br />

80<br />

70<br />

60<br />

Aşağıdaki grafikte <strong>Türkiye’de</strong> nüfus sayım yıllarındaki<br />

nüfus artış hızı <strong>ve</strong> nüfus miktarı gösterilmiştir.<br />

<strong>Nüfus</strong> artış hızı<br />

(Binde)<br />

80<br />

70<br />

60<br />

E) Manisa<br />

12. Fizyolojik nüfus yoğunluğu, bir ülkedeki genel nüfusun<br />

tarım topraklarına oranını ifade eder. Tarım alanlarının<br />

yeterli olmadığı <strong>ve</strong> toplam nüfusun fazla olduğu yerlerde<br />

fizyolojik nüfus yoğunluğu artar.<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

1927 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 2000 2010<br />

N ü f u s S a y ı m Y ı l l a r ı<br />

9. <strong>ve</strong> 10. soruları yukarıdaki grafiğe göre çözünüz.<br />

9. Buna göre aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?<br />

A) <strong>Türkiye’de</strong> ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus<br />

sayımı ise, 2010 yılında yapılmıştır.<br />

B) En düşük nüfus artışı %o 10.59 ile 1940-45 döneminde<br />

olmuştur.<br />

C) 1927 - 2010 yılları arasında nüfus artış hızı <strong>ve</strong> nüfus<br />

yoğunluğu devamlı artmıştır.<br />

D) <strong>Nüfus</strong> artış hızı 1980 ‘li yılların başında azalmıştır.<br />

E) En fazla nüfus artış hızı 1955 - 1960 yılları arasında<br />

olmuştur.<br />

10. 1985 yılından itibaren nüfus artış hızında düşme başlamıştır.<br />

Bu durumun nedenleri arasında aşağıdakilerden<br />

hangisi gösterilemez?<br />

A) Kırsal kesimden kentlere yoğun iç göçün yaşanması<br />

B) Eğitim düzeyinin yükselmesi<br />

C) Uzun yıllar sürdürülen aile planlamasına yönelik<br />

olumlu sonuçların alınıyor olması<br />

D) Ülkemizde ilerleyen sanayileşme <strong>ve</strong> şehirleşme faaliyetleri<br />

E) Kadınların çalışma hayatına girmesi<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

Palme Yayıncılık<br />

I<br />

V<br />

II<br />

Haritada numaralandırılarak <strong>ve</strong>rilen alanların hangisinde<br />

fizyolojik nüfus yoğunluğu daha fazladır?<br />

A) I B) II C) III D) IV E) V<br />

13. Aşağıda Türkiye’nin 2012 yılındaki nüfusunun yaş piramidi<br />

gösterilmiştir.<br />

Yaş Grubu<br />

90+<br />

85-89<br />

80-84<br />

75-79<br />

70-74<br />

70-74<br />

65-69<br />

60-64<br />

55-59<br />

50-54<br />

45-49<br />

40-44<br />

35-39<br />

30-34<br />

25-29<br />

20-24<br />

15-19<br />

10-14<br />

5-9<br />

0-4<br />

6<br />

Erkek<br />

<strong>Nüfus</strong> Piramidi<br />

2012<br />

IV<br />

III<br />

Kadın<br />

4 2 0 2<br />

4<br />

6<br />

%<br />

<strong>Nüfus</strong> piramidinden aşağıdakilerden hangisi hakkında<br />

bilgi edinilemez?<br />

A) <strong>Nüfus</strong>un cinsiyet durumu<br />

B) <strong>Nüfus</strong>un yaş gruplarına göre dağılımı<br />

C) Ortalama yaşam süresi<br />

D) <strong>Nüfus</strong>un doğum <strong>ve</strong> ölüm oranları<br />

E) Toplam nüfus miktarı<br />

8. D 9. C 10. A 11. B 12. C 13. D<br />

383


BÖLÜM – 9<br />

COĞRAFYA<br />

Türkiye’nin <strong>Nüfus</strong> Özellikleri <strong>ve</strong> <strong>Nüfus</strong> Hareketleri<br />

1. <strong>Nüfus</strong>un ülke içinde yer değiştirmesine iç göç adı <strong>ve</strong>rilir.<br />

Aşağıdakilerden hangisi <strong>Türkiye’de</strong> meydana gelen<br />

iç göçün nedenleri arasında gösterilemez?<br />

A) Sanayi tesislerinin (fabrikalar) kent içinde kalması<br />

B) Tarım alanlarının miras yoluyla küçük parçalara ayrılması<br />

C) Kırsal alanda iş olanaklarının yetersiz olması<br />

D) Tarımda makineleşme<br />

E) Eğitim hizmetleri, alt yapı hizmetlerinin yetersizliği<br />

Test<br />

3<br />

4. Aşağıdakilerden hangisi <strong>Türkiye’de</strong> meydana gelen<br />

iç göçlerin özellikleri arasında gösterilemez?<br />

A) <strong>Göçler</strong> iç bölgelerden kıyı bölgelere doğru olmaktadır.<br />

B) <strong>Göçler</strong> en fazla kırdan şehire doğru yapılmaktadır.<br />

C) <strong>Göçler</strong> genellikle doğudan batıya doğru olmaktadır.<br />

D) Marmara <strong>ve</strong> Ege Bölgeleri en fazla göç alan sahalardır.<br />

E) Göç eden nüfus okuma-yazma bilen <strong>ve</strong> ilkokul mezunu<br />

durumundaki insanlardan oluşur.<br />

2. Aşağıdakilerden hangisi kırsal alandan kentlere olan<br />

göç hareketini durdurmak amacıyla alınabilecek önlemler<br />

arasında gösterilemez?<br />

A) Hayvancılık yapan işletmelerin ahır <strong>ve</strong> diğer barınak<br />

sorunlarının çözümlenmesi gerekmektedir.<br />

B) Tarım arazilerinin miras yoluyla küçülmesini önleyici<br />

miras kanununda yapılması gereken düzenlemelerin<br />

yapılması gerekmektedir.<br />

C) Köylülerin piyasa ile uyumlu tarımsal ürünleri üretmesi<br />

teşvik edilmelidir.<br />

D) Köylerdeki geleneksel tarımsal ürün <strong>ve</strong> üretim metotları<br />

yerine alternatif ürün <strong>ve</strong> üretim metotlarının<br />

geliştirilmesi (organik tarım, arıcılık, su ürünleri, tıbbi<br />

<strong>ve</strong> aromatik bitki yetiştiriciliği vs.) gerekmektedir.<br />

E) Kırsal kesimde yaşayan insanlara ev sahibi olmaları<br />

için ucuz <strong>ve</strong> uzun vadeli konut kredileri <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

3. <strong>Türkiye’de</strong> bazı alanlarda tarımsal faaliyetlere <strong>ve</strong> turizme<br />

bağlı olarak nüfus geçici olarak artar.<br />

V<br />

I<br />

IV<br />

II<br />

III<br />

Palme Yayıncılık<br />

5. Karadeniz Bölgesi’ndeki toplam nüfus Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgesi’ndeki toplam nüfustan fazla olmasına<br />

karşın, aritmetik nüfus yoğunluğunun Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgesi’nden daha az olmasının nedeni<br />

aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Tarım alanlarının daha az olması<br />

B) Bölge dışına fazla göç <strong>ve</strong>rmesi<br />

C) Yüz ölçümünün daha küçük olması<br />

D) Yer şekillerinin daha engebeli olması<br />

E) Tarım ürünleri çeşitliliğinin daha az olması<br />

6. <strong>Türkiye’de</strong> bölgeler arasında ekonomik faaliyetlerin farklılık<br />

göstermesi nüfusun yıl içinde geçici de olsa yer değiştirmesine<br />

neden olmaktadır.<br />

Aşağıda <strong>ve</strong>rilenlerden hangisi, <strong>Türkiye’de</strong> nüfusun<br />

mevsimlik olarak yer değiştirmesine neden olan<br />

ekonomik faaliyetlerden biri değildir?<br />

A) Yaylacılık faaliyetleri<br />

B) Turizm faaliyetleri<br />

C) Tarımsal faaliyetler<br />

D) İnşaat sektörü<br />

E) Besi <strong>ve</strong> ahır hayvancılığı<br />

Türkiye haritasında numaralandırılarak <strong>ve</strong>rilen alanların<br />

hangilerinde, yaz mevsiminde yukarıdaki nedenlere<br />

bağlı olarak nüfus en fazla artış gösterir?<br />

A) I <strong>ve</strong> II B) I <strong>ve</strong> IV<br />

C) II <strong>ve</strong> III D) III <strong>ve</strong> IV<br />

E) IV <strong>ve</strong> V<br />

7. Aşağıdakilerden hangisi <strong>Türkiye’de</strong> kentleşmenin<br />

hem nedeni hem de sonucu olarak gösterilebilir?<br />

A) Gecekondulaşmanın artması<br />

B) <strong>Nüfus</strong> artışı<br />

C) İş günün artması<br />

D) İstihdamın artması<br />

E) Alt yapı yetersizliğinin artması<br />

384<br />

1. A 2. E 3. A 4. B 5. C 6. E 7. B


8. Aşağıdaki grafikte, 1927 ile 2010 yılları arasındaki kırsal<br />

<strong>ve</strong> kentsel nüfus oranları gösterilmiştir.<br />

<strong>Türkiye’de</strong> kentsel <strong>ve</strong> kırsal nüfusun yıllara göre dağılımı<br />

1927 1940<br />

Kent<br />

1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010<br />

Kır<br />

%<br />

100<br />

90<br />

80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

11. Aşağıdaki grafiklerde, <strong>Türkiye’de</strong> 1980 <strong>ve</strong> 2010 yıllarındaki<br />

aktif nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı<br />

gösterilmiştir.<br />

Sanayi<br />

Sanayi<br />

Hizmet % 11.6<br />

% 26.2<br />

% 28.4<br />

1980<br />

2010 Tarım<br />

Tarım<br />

% 60.0<br />

Hizmet<br />

% 48.6<br />

% 25.2<br />

BÖLÜM – 9 COĞRAFYA<br />

Grafikteki bilgilere göre, aşağıdakilerden hangisi kesin<br />

bir yargı olmaz?<br />

A) 2010 yılında tarım dışı etkinlikler gelişme göstermiştir.<br />

B) 1950 2010 yılları arasında kırsal nüfusda hızlı bir<br />

azalış görülmektedir.<br />

C) 2010 yılında şehirli nüfusun fazla olmasında yurt dışından<br />

gelen insanlarımızın etkisi büyüktür.<br />

D) 1950 ‘den sonra şehir nüfusu artmaya başlamıştır.<br />

E) 1927 yılında sanayi sektörü çok gelişmemiştir.<br />

9. <strong>Türkiye’de</strong> İstanbul <strong>ve</strong> yakın çevresi aşırı nüfuslanma<br />

özelliği göstermektedir.<br />

Aşağıdaki yargılardan hangisi İstanbul <strong>ve</strong> yakın çevresinin<br />

aşırı nüfuslandığını en iyi anlatan ifadedir?<br />

A) <strong>Nüfus</strong> artış oranının Türkiye ortalamasının üzerinde<br />

olması<br />

B) Eğitim <strong>ve</strong> sağlık sorunlarının halledilmemiş olması<br />

C) İstanbul ilinin yüz ölçümünün küçük, nüfusun fazla<br />

olması<br />

D) Bölgenin doğal kaynaklarının, ilin nüfusuna yetecek<br />

miktarda olmaması<br />

E) Ekonomik gelişmişliğin yeterli seviyede olmaması<br />

Palme Yayıncılık<br />

Buna göre, aşağıdakilerden hangisi grafiklere bakılarak<br />

söylenemez?<br />

A) Sanayide çalışanların oranı bir kattan fazla artmıştır.<br />

B) <strong>Türkiye’de</strong> grafiklerde <strong>ve</strong>rilen yıllar arasında hizmet<br />

sektöründe istihdam edilen insan sayısı artmıştır.<br />

C) 1980 yılında sanayi <strong>ve</strong> hizmet sektörlerinde faaliyet<br />

gösteren nüfusun toplam oranı tarımdan azken 2010<br />

yılında fazla olmuştur.<br />

D) Verilen yıllar arasında sanayi <strong>ve</strong> tarım sektöründe<br />

çalışan nüfusun oranları zıt değişim göstermiştir.<br />

E) Sanayi sektöründe çalışan nüfusun oranı her dönem<br />

en az olmuştur.<br />

12. Aşağıdaki grafikte, <strong>Türkiye’de</strong>ki bir yörenin nüfusunun<br />

mevsimsel olarak dağılışı gösterilmiştir.<br />

İlkbahar<br />

Kış<br />

Yaz<br />

Sonbahar<br />

10. <strong>Türkiye’de</strong> nüfusun sayıca kalabalık olmasının<br />

olumsuz sonuçlarını azaltmak için aşağıdaki önlemlerden<br />

hangisi en etkili olur?<br />

A) Tarımsal geliri arttırmak<br />

B) Doğal kaynakları en <strong>ve</strong>rimli şekilde kullanmak<br />

C) Okur - yazar oranını arttırmak<br />

D) Sağlık hizmetlerini geliştirmek<br />

E) Ulaşım olanaklarını arttırmak<br />

Grafikteki nüfus bilgilerine uymayan yöre aşağıdakilerden<br />

hangisidir?<br />

A) Yusufeli B) Çeşme<br />

C) Fethiye D) Kaş<br />

E) Bodrum<br />

8. C 9. D 10. B 11. B 12. A<br />

385


BÖLÜM – 9<br />

COĞRAFYA<br />

13. Aşağıdaki grafiklerde en çok kentsel nüfus <strong>ve</strong> kırsal nüfusa<br />

sahip iki bölge gösterilmiştir.<br />

%<br />

100<br />

80<br />

60<br />

40<br />

20<br />

0<br />

I. bölge<br />

Kentsl <strong>Nüfus</strong><br />

%<br />

100<br />

80<br />

60<br />

40<br />

20<br />

0<br />

II. bölge<br />

Kırsal <strong>Nüfus</strong><br />

Bölgelerin doğru sıralanışı aşağıdaki seçeneklerin<br />

hangisinde <strong>ve</strong>rilmiştir?<br />

I. bölge II. bölge<br />

A) Marmara Karadeniz<br />

B) Ege Doğu Anadolu<br />

C) Akdeniz İç Anadolu<br />

D) Marmara Doğu Anadolu<br />

E) Doğu Anadolu Karadeniz<br />

14. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye nüfus özellikleri<br />

için doğru değildir?<br />

A) Türkiye nüfusu içinde okuma-yazma bilenlerin sayısı<br />

giderek artmaktadır.<br />

B) Türkiye aşırı nüfuslanmış bir ülkedir.<br />

C) <strong>Nüfus</strong> özellikle iç bölgelerde <strong>ve</strong> bu alanların kırsalında<br />

yaşamaktadır.<br />

D) Kırsal kesimde doğurganlık hızı daha fazladır.<br />

E) <strong>Türkiye’de</strong> doğal nüfus artışı her geçen yıl düşmektedir.<br />

Palme Yayıncılık<br />

16. Aşağıda <strong>ve</strong>rilen nüfus piramitlerinden hangisi 2010<br />

yılı Türkiye yaş piramidine aittir?<br />

Yaş Grubu<br />

75 +<br />

70-74<br />

65-69<br />

60-64<br />

55-59<br />

50-54<br />

45-49<br />

40-44<br />

35-39<br />

30-34<br />

25-29<br />

20-24<br />

15-19<br />

10-14<br />

5-9<br />

0-4<br />

A) Yaş Grubu B)<br />

Erkek<br />

%<br />

Kadın<br />

10 5<br />

0 5<br />

10<br />

Yaş Grubu<br />

Yaş Grubu<br />

75 +<br />

70-74<br />

75 +<br />

C)<br />

D)<br />

70-74<br />

70-74<br />

65-69<br />

65-69<br />

60-64<br />

60-64<br />

55-59<br />

55-59<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

Kadın<br />

50-54<br />

50-54<br />

45-49<br />

45-49<br />

40-44<br />

40-44<br />

35-39<br />

35-39<br />

30-34<br />

30-34<br />

25-29<br />

25-29<br />

20-24<br />

20-24<br />

15-19<br />

15-19<br />

10-14<br />

10-14<br />

5-9<br />

5-9<br />

0-4<br />

0-4<br />

10 5<br />

0 5<br />

10 10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

%<br />

Yaş Grubu<br />

75+<br />

70-74<br />

65-69<br />

60-64<br />

55-59<br />

50-54<br />

45-49<br />

40-44<br />

35-39<br />

30-34<br />

25-29<br />

20-24<br />

15-19<br />

10-14<br />

5-9<br />

0-4<br />

E)<br />

Erkek<br />

75 +<br />

70-74<br />

65-69<br />

60-64<br />

55-59<br />

50-54<br />

45-49<br />

40-44<br />

35-39<br />

30-34<br />

25-29<br />

20-24<br />

15-19<br />

10-14<br />

5-9<br />

0-4<br />

Erkek<br />

10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

Kadın<br />

10 5<br />

0 5<br />

10<br />

%<br />

17. Aşağıdakilerden hangisi <strong>Türkiye’de</strong> belirli dönemlerde<br />

yapılan nüfus sayımlarının amaçları arasında yer<br />

almaz?<br />

A) Doğal kaynak kullanımını planlamak<br />

B) Konut sayısını <strong>ve</strong> tipini bilmek<br />

C) Ülke nüfusu tespit etmek<br />

D) Demografik yatırımları planlama<br />

E) <strong>Nüfus</strong> hareketlerini takip etmek<br />

18. Aşağıdaki grafiklerde, doğum <strong>ve</strong> ölüm oranları <strong>ve</strong>rilen<br />

bölgelerden hangisindeki nüfus artışında bölgeye<br />

yapılan göçlerin etkisi en fazladır?<br />

Kadın<br />

15. Aşağıdaki haritada bazı yerler gösterilmiştir.<br />

I<br />

III<br />

(‰)<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

A) B) C)<br />

(‰)<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

(‰)<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

IV<br />

II<br />

V<br />

Buna göre, haritada numaralandırılarak <strong>ve</strong>rilen yerlerden<br />

hangisinin, bulunduğu coğrafi bölgenin en<br />

seyrek nüfuslanmış yerlerinden biri olduğu söylenemez?<br />

10<br />

0<br />

(‰)<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

D)<br />

10<br />

0<br />

(‰)<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

E)<br />

10<br />

0<br />

Doğum<br />

Ölüm<br />

A) I B) II C) III D) IV E) V<br />

10<br />

0<br />

10<br />

0<br />

<strong>Nüfus</strong> artış<br />

oranı<br />

386<br />

13. A 14. C 15. C 16. E 17. B 18. C

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!