Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
http://istiklalortaokulu39.meb.k12.tr 2017-2018<br />
sayı:1<br />
Haziran 2018<br />
Ücretsizdir<br />
İSTİKLAL<br />
GEZEGENİ<br />
Kırklareli <strong>İstiklal</strong> Ortaokulu<br />
Kültür Edebiyat Sanat Dergisi
İSTİKLAL GEZEGENİ<br />
HTTP://ISTIKLALORTAOKULU39.MEB.K12.TR<br />
2017-2018 SAYI1 (2018HAZİRAN)<br />
Okul Müdürü: Nejat BÜYÜKYAKALI<br />
Genel Yayın Yönetmeni: Hülya İLGİNOĞLU<br />
İnceleme Kurulu: Halim İŞ<br />
Editör: Meriç ŞEN<br />
Editör Yardımcısı: Burak Zafer ÇAVUŞ<br />
Mizanpaj: Barış Can KÖRÜKÇÜ<br />
Dergi Ekibi<br />
Nilsu ÇULHA<br />
Rümeysa TURKUT<br />
Yiğit Efe KARCEBAŞ<br />
Esila Su TUNA<br />
Işılay TÖRK<br />
Çağrı TOLUN<br />
Elifnur KANIK<br />
Zeynep Su KANDEMİR<br />
Nergis ÜZÜM<br />
İrem Aybüke DAL<br />
Elif ÖZTÜRK<br />
Bilgehan Kağan KOÇAK<br />
Aslı AÇIKKAYA<br />
Ezgi YETİŞ<br />
Sudenaz GÜNGÖRDİ<br />
Nisa TRAK<br />
Kübranur BENZER<br />
Saadet Nur GÜL<br />
Eylül Tuana YAMAN<br />
Elif KARABULUT<br />
Nergis Selen DEMİRTAŞ<br />
Meriç Sena URAZ<br />
Beril Neva ALTAY<br />
Doğa Nur GÜRPINAR<br />
Nihan TETİK<br />
Batuhan YAKAR<br />
Enes YİĞİT<br />
Ahmet Efe GÜRBÜZ<br />
R. İkra AÇAR<br />
Efe IŞIĞIGÜR<br />
İ s t i k l a l G e z e g e n i ’ n d e y e r a l a n ö z g ü n y a z ı l a r v e<br />
g ö r s e l l e r i z i n s i z k u l l a n ı l a m a z .
M e r h a b a D e r k e n ;<br />
Küçük dokunuşlar bir araya geldiğinde ortaya güzel işlerin<br />
çıkmasına vesile olur. Adından içeriğine kadar her sayfasında<br />
öğrencilerimizin emeği olan <strong>İstiklal</strong> <strong>Gezegeni</strong> okul dergimizi siz<br />
değerli okuyucularımızla paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.<br />
Öğrencilerimizin dergi hazırlığı sürecindeki o büyük heyecanını ve<br />
emeğini dergimizin sayfalarını çevirdikçe sizler de hissedeceksiniz.<br />
<strong>İstiklal</strong> Ortaokulu olarak “Geleceğe Güvenle Bakan Yarınlar İçin”<br />
öğrencilerimizin okul hayatında yaşadıkları tecrübeleri önemsiyor ve<br />
bütün düşüncelerine değer veriyoruz. Öğrencilerimizin kendilerini<br />
ifade etmelerine olanak sağlayarak, onlardan gelen bireysel katkıları<br />
her fırsatta onaylamaya çalışıyoruz.<br />
Eğitim ve öğretim sürecimizde öğrencilerimizin bireysel<br />
farklılıklarına uygun çeşitli öğrenme ortamları tasarlıyoruz. Bunun<br />
yanında okul içinde ve dışında yaptığımız sosyal ve sportif<br />
faaliyetlerle de öğrencilerimizin kendilerini ifade etmelerine<br />
olanaklar sağlıyoruz. Okul dergimizin düşünce ve hazırlanma<br />
aşamasında birçok alanda yeteneği olan öğrencilerimiz bir araya<br />
geldiler. Bu süreçte öğrencilerimizin gözlerindeki mutluluk<br />
görülmeye değerdi.<br />
<strong>İstiklal</strong> <strong>Gezegeni</strong> okul dergimizin hazırlanma sürecinde, liderliği<br />
üstlenen Bilişim Teknolojileri Öğretmenimiz Hülya İLGİNOĞLU’na,<br />
dergi tasarımımızı gerçekleştiren ve bizi her fırsatta destekleyen<br />
Barış Can KÖRÜKÇÜ’ye ve dokunuşlarıyla dergimize hayat veren<br />
sevgili öğrencilerimize gönülden teşekkür ederim.<br />
N e j a t B Ü Y Ü K Y A K A L I<br />
O k u l M ü d ü r ü<br />
stiklal<br />
rtaokulu
GEZEGENIN<br />
. . .<br />
IÇINDEKILER<br />
.<br />
<strong>Gezegeni</strong>n Tarih Ve Sanat Köşesi Yayla Mahallesi<br />
Nedim Nalbantoğlu Röportajı<br />
Büyük önderimiz, kurtarıcımız ve baş öğretmenimiz Mustafa Kemal<br />
Atatürk Hakkında Bilinmeyenler<br />
Soğuk Espriler<br />
Anket : Tarafını Seç<br />
Yaz Aylarında Şikayet Edip Kışın Özlediğimiz Güneş Hakkında<br />
Bilinmeyen İlginç Gerçekler<br />
Yaz İle İlgili Şiir<br />
Cıtta Slow (Sakin Şehir) Birliği<br />
23 Nisan<br />
<strong>Gezegeni</strong>n Bilim Adamları<br />
Dünyanın En İlginç Hayvanı Ornitorenk’in Tuhaf Dünyası Ve Şaşırtan<br />
Özellikleri<br />
Bir Yüzücünün Hikâyesi<br />
Turizm Şiiri<br />
İyi Günde Kötü Günde Hayvan Sever<br />
Bilim Ve Teknoloji Şiiri<br />
Gezegen Gurmeleri<br />
Göksel Baktagir ile röportaj<br />
Okul Anketi<br />
Bunları Biliyor muydunuz?<br />
Sıcak Hava Balonu<br />
Teknoloji Nedir?<br />
Hayvanlar İle İlgili İlginç Bilgiler<br />
Türkler Her Gezegene Lazım. Neden mi?<br />
Hayvanlar Olmasaydı<br />
Gezegen Felaketi: ÇERNOBİL<br />
Bu Evlerde Kim Yaşamak İstemez ki?<br />
Türklerin Bulduğu İlk İcatlar<br />
Bunları BİLİYOR muydunuz?<br />
Bir Kap Mama Bir Kap Su Bir Dünya Sevgi<br />
Bil Bakalım Bilebilirsen?<br />
Gezegende Görülmesi Gereken Yerler<br />
Galata Kulesi ve Kız Kulesi<br />
Portakaldan Mum Yapımı<br />
İyi İnsan<br />
Ege Kökenli ile Röportaj<br />
Yaz tatilinde neler yapabiliriz?
Önder Mustafa Kemal<br />
Büyük<br />
Selanik’te dünyaya<br />
Atatürk’ün<br />
açtığı evin aynısı<br />
gözünü<br />
Yayla Mahallesinde<br />
ilimizde,<br />
edilen Atatürk’ün Evi’ni<br />
inşa<br />
bir özlemle ziyaret<br />
büyük<br />
İlk önce ziyaretimizden<br />
ettik.<br />
verilen hediyelerimizi<br />
dolayı<br />
İlk olarak hediyelerimizi<br />
aldık.<br />
Herkes öğrendiği ve<br />
inceledik.<br />
bilgileri birbiri ile<br />
bildiği<br />
Ardından evi gezerek<br />
paylaştı.<br />
ait olan eşyaları ve<br />
Atamıza<br />
heykellerini<br />
balmumu<br />
Tarih ve Sanat Köşesine gidelim dedik<br />
<strong>Gezegeni</strong>n<br />
ilimizin en güzel yerlerinden biri olan Yayla<br />
ve<br />
gezdik, gördük, bilgiler öğrendik ve<br />
Mahallesi’ni<br />
İlk durağımız Atatürk’ün Evi oldu.<br />
eğlendik.<br />
G E Z E G E N İ N T A R İ H V E<br />
S A N A T K Ö Ş E S İ Y A Y L A<br />
M A H A L L E S İ<br />
A H M E T E F E G Ü R B Ü Z , B İ L G E H A N K A Ğ A N K O Ç A K , R A Z İ Y E İ K R A A Ç A R , K Ü B R A N U R<br />
B E N Z E R , N İ S A T R A K , E L İ F N U R K A N I K , S U D E Ç E T İ N , N İ L S U Ç U L H A , Z E Y N E P S U<br />
K A N D E M İ R , A S L I A Ç I K K A Y A , E L İ F Ö Z T Ü R K<br />
A T A T Ü R K ’ Ü N E V İ<br />
inceledi.
yıllarda ilimizin Tarih, Sanat ve Festival alanına dönüşen Yayla<br />
Son<br />
son olarak da hizmete sunulan Ali Rıza Efendi Kültür Evi’ni<br />
Mahallemizde<br />
gezdik. Her ülkenin odası bulunan Kültür Evinde birbirinden ilginç<br />
keyifle<br />
sahibi olduk. İlimizde bazı evlerin de ilk sahiplerinin kim<br />
bilgilerin<br />
A L İ R I Z A E F E N D İ K Ü L T Ü R E V İ<br />
olduğunu öğrendik ve etnik kıyafet-eşyaları inceleme fırsatını bulduk.<br />
C A M A T Ö L Y E S İ<br />
Bir sonraki durağımız<br />
cam atölyesi oldu ve<br />
bir nazar boncuğunun<br />
oluşma sürecine<br />
tanıklık ettik. Ateşten<br />
gelen güzelliğin bir<br />
sanata dönüşmesini<br />
bir hayranlıkla izledik.<br />
Ustamızın diğer<br />
eserlerini de inceledik<br />
ve oldukça beğendik.
özelliklerimiz bizim milli benliğimizi oluşturan önemli<br />
Kültürel<br />
biridir. Kültürel özelliklerimizi pekiştirmek ve<br />
değerlerimizden<br />
öğrenmek için ilimizin, coğrafyamızın kültürel<br />
bilmediklerimizi<br />
sanatsal objelerin sergilendiği İl Özel İdare Kültür ve Sanat<br />
ve<br />
gezdik. Hem bildiklerimizi pekiştirdik hem de unutulmaya<br />
Evi’ni<br />
tutmuş geleneklerimizi tekrardan hatırladık.<br />
yüz<br />
İ L Ö Z E L İ D A R E K Ü L T Ü R V E S A N A T E V İ
GÜRER, ESRA KEÇECİ, ZEYNEP SELEN KAN<br />
N E D İ M N A L B A N T O Ğ L U R Ö P O R T A J I<br />
K e m a n ı<br />
K o n u ş t u r a n A d a m<br />
BÜYÜKYAKALI, HÜLYA İLGİNOĞLU, YIĞIT EFE KARCEBAŞ, ELIF ÖZTÜRK,<br />
NEJAT<br />
NUR GÜL, ELIF KARABULUT, ELIFNUR KANIK, IŞILAY TÖRK, AZRA<br />
SAADET
NALBANTOĞLU, ilk müzik derslerini<br />
Nedim<br />
Avni NALBANTOĞLU’ndan aldı. Yedi<br />
babası<br />
kemanla tanışan NALBANTOĞLU, on<br />
yaşında<br />
yaşında Mimar Sinan Devlet<br />
iki<br />
birincilikle girdi. On bir<br />
Konservatuarı’na<br />
konservatuar eğitiminin ardından<br />
yıllık<br />
“Ecole Normale de Musique”e<br />
Paris’te<br />
Bu dönemde Rus kemancı<br />
kaydoldu.<br />
Affanasiyev, Dugny Devi Arlih ve<br />
Tatyana<br />
Lhuissiev gibi ünlü müzisyenlerle iki<br />
Bruno<br />
çalıştı. Paris’te bulunduğu yıllarda Ris<br />
yıl<br />
Müzik Okulu’nda dünya müzikleri<br />
Organis<br />
sonra davet edildiği L’Orchestre<br />
olduktan<br />
de Jazz’da (Fransa Devlet Jazz<br />
Nationale<br />
üç yıl birinci keman olarak görev<br />
Orkestrası)<br />
Nedim NALBANTOĞLU, bu dönemde<br />
yapan<br />
Griffin, Tooths Thielemans gibi<br />
Jhonny<br />
sayısız konserler verdi.<br />
sanatçılarla<br />
İlkokulu bitirdikten sonra tabi bitirmeden<br />
doğdum.<br />
müziğe altı, yedi yaşında başladım. Mandolin<br />
babamla<br />
Mandolin dersleri aldım. Tabi o devirlerde<br />
öğrendim.<br />
BAKTAGİR, ablası Gülçin hepimiz babamdan<br />
Göksel<br />
çalıyordu. Ondan sonra bir gün gördüm ve<br />
kanun<br />
ud aldım. Sonra bir gün keman gördüm çok<br />
elime<br />
NALBANTOĞLU: Altı ya da yedi. Ondan sonra bir<br />
Nedim<br />
buldular Kırklareli’nde bir kadın. Ders aldım ama<br />
hoca<br />
direk taşındılar, İstanbul’da ev aldılar. Mimar<br />
Ailem<br />
Konservatuarı’na imtihana soktular.<br />
Sinan<br />
kemanı konuşturan adam olarak<br />
Fransa’da<br />
NALBANTOĞLU, dünyanın en büyük<br />
tanınan<br />
sayılan Yehudi Mehunin’in<br />
kemancılarından<br />
Üniversitesi’nde düzenlenen 80.<br />
Sorbonne<br />
gününe davet edildi ve gecenin<br />
yaş<br />
ünlü kemancı Grapelli’nin özel<br />
sonunda<br />
ve Balkan Müziği’nde kemanını<br />
Müziği<br />
dinleyicileriyle paylaşan Nedim<br />
kusursuzca<br />
Fransa’da Popüler ve<br />
NALBANTOĞLU,<br />
Sanatlar Müzesinde vermiş<br />
Geleneksel<br />
konserle bir ‘Türk Müzisyeni’ olarak<br />
olduğu<br />
tarihine kaydedildi.<br />
müze<br />
İ K A Y E S İ . . .<br />
H<br />
yılında Kırklareli’nde dünyaya gelen<br />
1966<br />
üzerine davetlilere bir dinleti sundu.<br />
isteği<br />
Müzik, Klasik Müzik, Türk Müziği, Hint<br />
Jazz<br />
keman eğitimi verdi.<br />
üzerine<br />
Normale de Musique’den mezun<br />
Ecole<br />
İLGİNOĞLU: Biraz kendinizden bahseder misiniz?<br />
Hülya<br />
NALBANTOĞLU: Tabi. 1966 yılında Kırklareli’nde<br />
Nedim<br />
alıyorduk. Onun babasının(Muzaffer BAKTAGİR)<br />
ders<br />
vardı. Muzaffer abinin orda bazen çalıyordum.<br />
dükkanı<br />
Türk Musiki Müzik korosunu babam kurmuştur.<br />
İlk<br />
babası da aynı zamanda babamın korosunda<br />
Göksel’in<br />
beğendim. Hemen dedim babama: “ Bu nasıl bir şey?<br />
ilk gördüğümde.<br />
”dedim<br />
İLGİNOĞLU: Kaç yaşındayken?<br />
Hülya<br />
merak ediyordum nasıl çalacak. “Çalabilir misiniz?”<br />
çok<br />
hocaya. “ Yok çalmayacağım, haftaya metotları<br />
dedim<br />
sana.” dedi. Sonra biraz çaldı. Eve gittim.<br />
gösteririm<br />
“Burada ders almak istemiyorum.” dedim.<br />
Babama:
Birincilikle mezun<br />
çalıştım.<br />
Sonra da Paris’e<br />
oldum.<br />
Gitmeden Okay<br />
gittim.<br />
cd yaptık. Cd’nin<br />
Temizle<br />
kayıt oldum. Bazı<br />
okula<br />
dünya müziklerine<br />
okullarda<br />
dersler verdim. O<br />
üzerine<br />
konser salonunda<br />
kulların<br />
ay konser yaptım. Hem<br />
her<br />
yaptım hem<br />
öğretmenlik<br />
devam ettim iki<br />
öğrenciliğe<br />
İki sene sonra beni bir<br />
sene.<br />
Devlet Caz<br />
telefonla<br />
istediler.<br />
Orkestrası’ndan<br />
Cazla caz yaptık üç<br />
Devlet<br />
Ondan sonra turneler<br />
sene.<br />
Amerikalılarla sonra<br />
yaptık<br />
Balkan grupları bir Bulgar<br />
da<br />
Bulgar sanatçı<br />
Bazı<br />
bana geldi<br />
arkadaşlarım<br />
sürü festival ve cd ler<br />
Bir<br />
Sonra tekrar döndüm<br />
yaptım.<br />
Sonra<br />
buralara.<br />
da bayağı<br />
Bulgaristan’da<br />
yaptım. Bulgar<br />
konserler<br />
tarafından Onur<br />
Hükümeti<br />
aldım: ‘En iyi Bulgar<br />
Ödülü<br />
Yorumcusu’. Ondan<br />
Müziği<br />
çeşitli şeylerde mesela<br />
sonra<br />
gibi şeyler sekiz<br />
yarışma<br />
katıldığı Queen<br />
kemancının<br />
Salonunda Londra’<br />
Elizabeth<br />
Yıl dönümünde Sorbonne<br />
80.<br />
Paris’te<br />
Üniversitesi’nde<br />
yaptım. Stéphane<br />
konser<br />
de ordaydı caz<br />
Grappelli<br />
onlarla bir<br />
kemanisti<br />
oldu.<br />
arkadaşlığımız<br />
gezdim, çok konserler<br />
çok<br />
her yerde. Şimdi<br />
yaptım<br />
hepsini teker teker<br />
ülkelerin<br />
gerek yok.<br />
saymaya<br />
İLGİNOĞLU: Birçok<br />
Hülya<br />
( Fransa, Almanya,<br />
ülkede<br />
Japonya, İtalya ve Fas gibi<br />
doğduğum yer burası<br />
tabi<br />
için buranın da<br />
olduğu<br />
var. Ara sıra geliyoruz<br />
özlemi<br />
bırakmıyoruz buraları.<br />
boş<br />
arkadaşlarımız<br />
Sevdiğimiz<br />
İşte çalışıyoruz öyle. Zevk<br />
var.<br />
müzik çalıyoruz. Müzik<br />
için<br />
için de biraz zevk<br />
benim<br />
Kalite her yerde aynı<br />
yani.<br />
Müziği evde otursan<br />
olmuyor.<br />
O yüzden her şeyi<br />
çalmazsın.<br />
aramayacaksın.<br />
mükemmel<br />
için müziğin yeri hep<br />
Benim<br />
noktada olmamalı.<br />
aynı<br />
bir yerde de zevk<br />
Küçük<br />
büyük bir festivalde<br />
almalısın<br />
Sadece büyük işler<br />
de.<br />
diye küçük<br />
yapacağım<br />
da olmamak<br />
ambiyanslardan<br />
Benim düşüncem bu.<br />
lazım.<br />
BÜYÜKYAKALI: İşi aşkla<br />
Nejat<br />
böyle bir şey olmalı<br />
yapmak<br />
NALBANTOĞLU: Yani<br />
Nedim<br />
de vakit geçirmek<br />
bence<br />
çalarken neler<br />
keman<br />
hissedersiniz?<br />
NALBANTOĞLU: Hiçbir<br />
Nedim<br />
O anda yokum zaten.<br />
şey.<br />
fikirlere<br />
Yapacağım<br />
için o anda bir<br />
odaklandığım<br />
Ne olduğunu<br />
herhalde.<br />
Açıklamak zor.<br />
bilmiyorum.<br />
yüz puanla geçtim.<br />
Yüzde<br />
hocayla on iki sene<br />
Aynı<br />
cdsini eve götürdüm.<br />
Sonra<br />
muhabbetimiz oldu. Yani<br />
Bir<br />
konseri Paris’te oldu.<br />
çıkış<br />
da prodüktörle<br />
Sonra<br />
Martinik, İsveç, Estonya,<br />
konuştum. “Bana yardım et,<br />
Belçika, Portekiz, İspanya,<br />
buralarda kalayım.”<br />
ben<br />
ve kaldım. Orda bir<br />
dedim<br />
ülkede )…<br />
birçok<br />
NALBANTOĞLU: Yani<br />
Nedim<br />
cd si dinledim.<br />
müziği<br />
Bundan sonra<br />
Beğendim.<br />
müziği yapacağım,<br />
Bulgar<br />
Bir de onu yaptım.<br />
dedim.<br />
hepsi. Sonra onlarla çaldık.<br />
siz söyleyin.<br />
Yanlışsa<br />
İLGİNOĞLU: Doğru.<br />
Hülya<br />
işte.<br />
bir şey müzikle.<br />
güzel<br />
İLGİNOĞLU: Peki<br />
Hülya<br />
iki üç kez davet edildim,<br />
da<br />
Yahudi Menuhin’ in<br />
çaldım.<br />
düşünmüyorum.<br />
şey<br />
da<br />
Hissediyorumdur
lazım, ses düzenin iyi olması lazım, bu işi anlayan müzik<br />
olması<br />
bilenler arasında olması lazım. Dinlemeyi bilmeyen<br />
dinlemeyi<br />
çalmak biraz zor oluyor… Mesela bir Yunan toplumu falan<br />
insana<br />
iyi müzik dinliyor. Boşuna Medeni Memleket dememişler<br />
çok<br />
Burada biraz da oturmamış. Geri kalmış Türkiye bu<br />
oraya.<br />
ama olsun. Bizim gençlerimiz bunun farkına vardıkları<br />
konularda<br />
bu yaştaki gençlerin(öğrencilerimizi göstererek) bunu<br />
zaman<br />
değerlerinin farkına varması, merak etmesi çok önemli.<br />
bilmesi,<br />
giderlerse televizyonu açıp bir popçu müzik adamı<br />
Bilinçli<br />
sanmayıp…<br />
NALBANTOĞLU: Tabi bu arada Gökselle de çok şeyler<br />
Nedim<br />
Çocukluğumuz beraber geçti. Yedi gün arayla doğduk. Aynı<br />
çaldık.<br />
NALBANTOĞLU: O ismi biraz da Göksel(BAKTAGİR) taktı<br />
Nedim<br />
Hatta bana bir parça yazdı. Onu beraber çalıyoruz.<br />
bana.<br />
kemancı” diyelim daha iyi olur.” dedi. ‘Çılgın Kemancı’ diye<br />
“Çılgın<br />
anons etti. Sonra da öyle kaldı.<br />
beni<br />
İLGİNOĞLU: Peki kemana ilgi duyanlara mesajınız ne<br />
Hülya<br />
olabilir?<br />
NALBANTOĞLU: Bizim devirlerimiz farklı. Bundan otuz, otuz<br />
Nedim<br />
sene evvel önce her şey daha değişikti. Şimdi gitar öndeyse o<br />
beş<br />
mandolin öndeydi. Mandolinle keman için özellikle<br />
zaman<br />
değişik olduğu için keman düşünen bir insan mandolin<br />
aralıkları<br />
mandolinden sonra perdesiz sazı alırsa hemen hemen<br />
çalarsa<br />
yeri bulur. Çünkü orda alışmıştır. İşte bunu<br />
basacağı<br />
önce ben çok aşama yaptım tabi konservatuara girip bir<br />
çalmadan<br />
sene içinde Çaykovski çaldım. On iki senede çalınabilecek<br />
buçuk<br />
şey. Benim öyle kolaylığım vardır zaten de. Biz o zaman bu işte<br />
bir<br />
var, Amerika da kemancının ismi nedir bunları<br />
kimler<br />
Hocam bana üç parça metot veriyordu çalış diye<br />
araştırıyorduk.<br />
otuz tane parçayla geliyordum. Ben bunları da istiyorum<br />
ben<br />
Bana veriyordu. Çalışıyordum, getiriyordum. Ben<br />
diyordum.<br />
yani. Bunu yapan çok az insan var şu anda. Bu çağda<br />
meraklıydım<br />
yok. Ben üç senedir yeni başlayanlara keman dersi veriyorum<br />
hiç<br />
‘Si’ basamıyorlar. Gençler biraz çok geriden geliyor. Merak<br />
daha<br />
BÜYÜKYAKALI: Belki de kemanı gösteriş unsuru olarak<br />
Nejat<br />
olabilirler mi?<br />
görüyor<br />
NALBANTOĞLU: Ona bakılırsa piyano daha gösteriş unsuru<br />
Nedim<br />
mi? Sanki bütün zenginliklerini göstermek istiyor. Benim<br />
değil<br />
piyano çalsın, evime piyano alayım, süs eşyası gibi<br />
çocuğum<br />
geldi müzik.<br />
konuma<br />
İLGİNOĞLU: İşinizin en keyifli yanı nedir?<br />
Hülya<br />
NALBANTOĞLU: En keyifli geçmesi için ortamın güzel<br />
Nedim<br />
da başak burcudur bende.<br />
o<br />
İLGİNOĞLU: Size “Çılgın Kemancı” diyorlar siz kendinizi nasıl<br />
Hülya<br />
tanımlıyorsunuz?<br />
Duymuşsunuzdur. Çılgın işte öyle yerimde durmadan çalıyorum.<br />
eskisi kadar da hareketli değilim.(Gülüyor.)<br />
Tabi<br />
İLGİNOĞLU: “Çılgın kemancı” lakabını nasıl aldığınızla ilgili<br />
Hülya<br />
bir sorusu olacaktı.<br />
Elif’in<br />
NALBANTOĞLU: Bir gün konser verirken Göksel (BAKTAGİR)<br />
Nedim<br />
derse gelenlere. Mandoline çok yabancı diyorlar.<br />
anlatamıyoruz<br />
öyle değil. Çok faydası kulak için. Yani onun dışında biz<br />
Aslında<br />
yok.
İLGİNOĞLU: Bir yerde bir sözünüzü okudum. ‘ Neye vursam ses çıkarıyorum.’ Başka hangi<br />
Hülya<br />
çalıyorsunuz?<br />
enstrümanları<br />
NALBANTOĞLU: Bir gün iki gün elime alsam hepsini çalarım da. Ud çalıyorum. Evde çaldığı<br />
Nedim<br />
vardır. Babam onla çalardı yani ve koltukta açık dururduk ama benim ev salonda küçükken<br />
ud<br />
hep notalarla olurduk. Salona oturur hep udu karıştırırdım. Ana okulunda bile bu çocuk<br />
bile<br />
değil diye şikayet geldi anneme. Neden çünkü hep müzik aletleriyle ilgilenir oyuncaklar<br />
normal<br />
onlarla ilgilenirmişim. Sonra delisin demiş almış beni okuldan. Ud baktım baktım<br />
yerine<br />
ama dedim ben çalacağım günü hesapladım bugün çalabilirim dediğim zaman<br />
çalabilirim<br />
dedim ve o ana kadar uda dokunmadım ama alacağım gün tam çaldım. O gün<br />
çalacağım<br />
çalabileceğimi. Kafada çaldım çünkü. Daha nota bilmeden. Gerçi nota okuyorduk.<br />
biliyordum<br />
metotları vardı. Onlarda zaten ufak parçalardı. Da da daay di mesela onları notayla<br />
Mandolin<br />
Bir de müzikte ilerlemek için deşifre yapmak lazım. Ritimli ya da ritimsiz. Önce sessiz<br />
okuyordum.<br />
sınıflarına. Mimar Sinan’a<br />
seçip onları dinlemek yani sen klasik batı müziği çalışıp bir de müziğe batıyla başlamak<br />
şeyleri<br />
İster Türk müziği çal ister Batı müziği. O bir fayda çünkü o zaman teknik açıdan çalacağın<br />
lazım.<br />
ondan sonra da Türk müziği ya da Jazz müziği ya da başka bir şey varsa bunlar kulakta<br />
alet<br />
şeyler. Ruh da geliyor o da geliyor bu da geliyor. Yetenekte kulakta hepsi birleşince olacak<br />
olacak<br />
“ N E Y E V U R S A M S E S Ç I K A R I Y O R U M . ”<br />
sesli. Okumak notayı daha çabuk okumaya faydası var.<br />
sonra<br />
NALBANTOĞLU: Ya hiç bilmediğin bir şeyi önüne koyup bir kere de okuyabilmek: Deşifre.<br />
Nedim<br />
nasıl mesela bir kitap alırısınız okursunuz, okuya okuya daha hızlı okumayı öğrenirsiniz.<br />
Bunu<br />
İLGİNOĞLU: Peki aileniz müzisyen olduğu için daha artı bir durum olmuş. Peki kemana<br />
Hülya<br />
için minimum yaş kaç olmalı, iyi bir seviyeye gelebilmesi için?<br />
başlamak<br />
NALBANTOĞLU: Benim için öyle, artı bir durum oldu. İlk okuldan sonra alıyorlar enstrüman<br />
Nedim<br />
ilk okuldan sonra alıyorlar. Şimdi ortaokul lise ve üniversitede oldu<br />
ağırlık daha çok müzikte.<br />
ama<br />
İLGİNOĞLU: Hep müzik alanında ilerlemek, kariyer yapmak isteyen öğrencilerimize yaşımız<br />
Hülya<br />
olan tecrübelerinizden neler tavsiye edersiniz ya da nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?<br />
kadar<br />
NALBANTOĞLU: Doğru adres her zaman en güzel şey. Doğru müziği doğru besteciyi doğru<br />
Nedim<br />
şey ama baz klasiktir.
var. Teknik çalışmak alet açısından, enstrümanı<br />
mükemmelleşmek<br />
çalabilmek, kapasite. en baştan… Ondan sonra diğer havaları<br />
iyi<br />
çalabilmek. Türk halk müziği, ben çalarım çünkü kulak dolgunluğu<br />
müzik zaten müzik nedir dediğin zaman müzik seslerin ve<br />
Yani<br />
kompozisyonudur. Değil mi? Hem ritim olacak hem de<br />
ritimlerin<br />
Mesela günde yarım saat ya da bir saat ya da bir buçuk saat<br />
önemli.<br />
yeter ama ne yapacağını biliyorsan? Çalmak değil yani.<br />
çalışmak<br />
“ M Ü Z I Ğ I H A Y A T I M D A N Ç I K A R I R S A M<br />
ÖZTÜRK: Peki müzik dışında bir sanat dalıyla uğraşacak olsanız<br />
Elif<br />
seçerdiniz? Müzikle ilgilenen kişiler daha çok resim diyor.<br />
hangisini<br />
NALBANTOĞLU: Hepsi güzel ama biz müzikle doğduk. Biz<br />
Nedim<br />
seçtik. Hiç bu ondan kötü bu bundan kötü demedik hepsi<br />
onu<br />
NALBANTOĞLU: Çıkarırsam ben yok olurum zaten. Müzikte<br />
Nedim<br />
olur. Tarih de biter. Niye çıkarayım ki müziği. Yani bazen müzik<br />
yok<br />
günler oluyor ya da çalmak istemiyorsun ya da seçici<br />
yapmadığım<br />
bir şeyler oluyor ama müzik her zaman en iyisi<br />
oluyorsun<br />
zaman çalıyoruz. Ölmedikçe bu devam ediyor. Hatta bu<br />
olduğumuz<br />
sonra daha çok devam ediyor. Yaşarken değeri çok<br />
öldükten<br />
Daha sonra tarihe geçiyorsun ama yine de herkes tarihe<br />
bilinmiyor.<br />
Özelliğin olması lazımdır. “On sene çalışacağım hocam<br />
geçemez.<br />
geçeceğim.” diyenler oldu, otuz sene geçti hala yoklar yani. Ben<br />
seni<br />
Hiç çalışmıyorum, onlar çalışıyor ama. “Nasıl<br />
buradayım.<br />
dedim imkanı yok. Biz zirvedeyiz. Dünyada parmakla<br />
geçeceksin?”<br />
adamlar bir başkadır. Gidip Rostopoviç’i geçemezsiniz. O<br />
sayılacak<br />
almıştım. Böyle deliliklerim vardır. Ama hiçbirini oturup<br />
elime<br />
Ud çok güzel çalarım. Türkiye’de en iyi udi benimdir<br />
çalmadım.<br />
ama hiçbir zaman gidip konser yapmam. Keman tercih<br />
hatta<br />
ederim.<br />
BÜYÜKYAKALI: Öncelikle neden Batı müziği hocam?<br />
Nejat<br />
NALBANTOĞLU: Yani işte o mesela teknik açıdan hani<br />
Nedim<br />
var. Benim için daha iyi.<br />
da<br />
Karabulut: Kendi düşüncelerinizle kendi fikirlerinizle bize<br />
Elif<br />
tanıtabilir misiniz?<br />
müziği<br />
NALBANTOĞLU: Müziği kendi fikirlerimle. Ben tanıtamam.<br />
Nedim<br />
temiz olacak. Bir de tınılı olacak, ton. Ton çıkarmak, Tuşe.<br />
sesler<br />
kalitesi yani.<br />
Sesin<br />
İLGİNOĞLU: Bir enstrümanda antrenman sürekli mi yapılmalı?<br />
Hülya<br />
NALBANTOĞLU: Başta gerek yok ama bilinçli çalışmak<br />
Nedim<br />
B E N Y O K O L U R U M Z A T E N . ”<br />
tamamlıyor zaten. Hepsi birbirine yakın.<br />
birbirini<br />
KANIK: Her gün müzik çalıyor musunuz?<br />
Elifnur<br />
NALBANTOĞLU: Bu ara pek çalmıyorum. Bir ara çaldım.<br />
Nedim<br />
zamanlar oldu tabi ki. Günde bazen 13 saat çalıştığımda<br />
Çalıştığım<br />
ama hadi dedim boş vaktim var çalayım.<br />
oldu<br />
Nur GÜL: Hiç müziği hayatınızdan çıkarmayı düşündünüz<br />
Saadet<br />
mü?<br />
başka.<br />
Efe KARCEBAŞ: Hangi müzik aletleriyle uğraşıyorsunuz?<br />
Yiğit<br />
NALBANTOĞLU: Kemanla daha çok tabii. Ud, keman. Bir ara<br />
Nedim<br />
Caz Orkestrasındayken perküsyoncu eksikti, konga boştu.<br />
Devlet<br />
çaldım. Kimse böyle kongacı yok dedi. Halbuki aleti ilk defa<br />
Konga
Karabulut: Siz en çok kemanla mı<br />
Elif<br />
uğraştınız?<br />
NALBANTOĞLU: Evet<br />
Nedim<br />
BÜYÜKYAKALI: Şimdi hocam eğitim<br />
Nejat<br />
baktığımız zaman bir çocuğa<br />
tarafından<br />
doğru yolu açmak için anne ve<br />
enstrümanla<br />
olabilir ama tabii evde onun<br />
fedakarlıkla<br />
varılabilecek bir örnek olması gerek.<br />
farkına<br />
bir örneği yoksa bu dünyayı bilmez. Evde<br />
Yani<br />
müzik duyacak ya da kaliteli bir şey<br />
ya<br />
duyacak. Açıp da anne-baba pop star<br />
BÜYÜKYAKALI: Onun sizi beslediğini<br />
Nejat<br />
düşünüyorsunuz.<br />
NALBANTOĞLU: Babam bana hem<br />
Nedim<br />
gösterdi hem de diğer bütün<br />
bateriyi<br />
İLGİNOĞLU: Zaten İstanbul’a eğitim için<br />
Hülya<br />
taşınmışlar.<br />
NALBANTOĞLU: Evet aynen. Beni<br />
Nedim<br />
yazdırmak için.<br />
konservatuvara<br />
İLGİNOĞLU: Peki şu an müzisyen yetiştirmeye ya<br />
Hülya<br />
keman öğretimine yönelik bir çalışmanız var mı?<br />
da<br />
NALBANTOĞLU: Ya işte dediğim gibi bu aralarda<br />
Nedim<br />
zor bu meslekle zor. Yani belli bir seviyeye gelen<br />
biraz<br />
ben daha çok eğlenirim hem daha iyi<br />
öğrencilerle<br />
falan gibi geliyor. Ama yeni başlayanlar var<br />
öğretirim<br />
kaybı. Onlar normal bir hocayla başlasınlar<br />
vakit<br />
zaman yorum için bana gelsinler. O zaman<br />
ilerledikleri<br />
gösteririm ama yanlış öğrenmesinler. O konuda<br />
ben<br />
çok hoca var. Hepsi yanlış biliyor. Daha kemanı,<br />
çünkü<br />
Bir şey bir şeyle çaldığım zaman hepsiyle<br />
yaptı.<br />
zaten. Yani onun dışında çok fazla yok aslında.<br />
tanıştım<br />
BÜYÜKYAKALI: Yani arkanızda duran bir<br />
Nejat<br />
vardı o zaman.<br />
ebeveyn<br />
NALBANTOĞLU: Tabii muhakkak. İşte<br />
Nedim<br />
dediğim taraf o. Oradaki hayatlarını<br />
fedakarlık<br />
Paris’te. Orada baya bir tarih kaydına<br />
çaldık<br />
müzenin taş arşivine geçti. Bir tane<br />
geçti,<br />
Kim yazdı kim çizdi bunu falan. Benim<br />
var.<br />
gördüm. Adamlar tanıyor beni.<br />
tablomu<br />
birisi bir kafeye girmiş benim<br />
Amerika’da<br />
çalıyormuş. Benim haberim yok. Yani<br />
müziğimi<br />
heykelim yapıldı. Amerika’ya bir tane<br />
Ankara’da<br />
bir tane koyacağız dediler. Şu an<br />
Paris’e<br />
benim için oraya taşındılar.<br />
bitirip<br />
BÜYÜKYAKALI: Belki de o size çok büyük<br />
Nejat<br />
nasıl bir rehberlik yapması lazım?<br />
babanın<br />
NALBANTOĞLU: Ufak bir farkındalık ve<br />
Nedim<br />
açtı o zaman.<br />
yol<br />
NALBANTOĞLU: Yani işte bir şeyler<br />
Nedim<br />
demek.<br />
olmuş<br />
BÜYÜKYAKALI: Peki Türkiye’yi dünyada<br />
Nejat<br />
ettiğinizi hissediyor musunuz?<br />
temsil<br />
NALBANTOĞLU: E tabiî ki.<br />
Nedim<br />
BÜYÜKYAKALI: Bu gurur veriyor mu size?<br />
Nejat<br />
NALBANTOĞLU: Bazı müzelerde bile<br />
Nedim<br />
olmaz.<br />
dinletiyorsa<br />
BÜYÜKYAKALI: Size bu konuda<br />
Nejat<br />
babanızdan destek geldi mi?<br />
annenizden<br />
NALBANTOĞLU: Geldi tabii, tabii.<br />
Nedim<br />
gördüm bir baktım hiç haberim yok.<br />
tiyatro<br />
gittik. Kuliste bir baktım büyük tablom<br />
Kulise<br />
korosu vardı ya ben takip ediyordum.<br />
Babamın<br />
fasıllar çalıyordum.<br />
Ezbere<br />
tanınıyoruz.<br />
oralarda<br />
NALBANTOĞLU: Ee tabi burada şey<br />
Nedim<br />
enstrümanları.<br />
yapıyorlardır.<br />
tutmayı bilmiyorlar hoca olmuşlar.<br />
yayı<br />
BÜYÜKYAKALI: Türkiye için çok büyük bir mirastır<br />
Nejat<br />
ünlü isimler var mı?<br />
dediğiniz<br />
NALBANTOĞLU: Hangi alanda mesela. Cazda var<br />
Nedim<br />
iki isim güzel iyi çalanlar çıktı. Aydan Esen çıktı işte.<br />
bir<br />
FALAY var trompetçi. O İsveç’te çok konser<br />
Muvaffak
BÜYÜKYAKALI: Tabi bunlar genellikle toplumun<br />
Nejat<br />
kalan çok popüler kültürü tanımadığı insanlar.<br />
arkasında<br />
NALBANTOĞLU: Tabi canım. Zaten bir dönem<br />
Nedim<br />
buralardan. Yani burada bir şey olmaz deyip<br />
kaçıyorlar<br />
gittik geldik yine olmuyor. Zaten gitsen gelsen<br />
hepimiz<br />
hayat devam ediyor hiçbir zaman değişmez kendi işim<br />
de<br />
sonra kendin hissediyorsun. Ama toplum bunu<br />
olduktan<br />
almaz o artık insanın bulunduğu dönemle ilgili<br />
alır<br />
Yani bu hani kemana başlamak yaşı dedik ya<br />
diyelim.<br />
önce normalde okul olarak alma yaşı ilkokul<br />
biraz<br />
ama şimdi üç yaşında başlayan var. Yani özel<br />
civarındadır<br />
aldırıp dört var beş var yedi var fark etmez.<br />
ders<br />
NALBANTOĞLU: Ben mesela babamla nasıl altı<br />
Nedim<br />
müzikle tanıştıysam o ayrı bir şey sonradan<br />
yaşımda<br />
gittim ama önceden biliyordum notaları<br />
konservatuvara<br />
Yani öncelikle notayı bilmek lazım sonra bir alet<br />
yine.<br />
başlamak lazım. Ben keman dersi alacağım deyip<br />
çalmaya<br />
bilmiyor o zaman ben mi öğreteceğim sana notanın<br />
nota<br />
olduğunu o farklı bir şey. Solfejini bilmeden<br />
ne<br />
O zaman ben nasıl seni ilerleteceğim.<br />
gelmeyeceksin.<br />
notayı okuman lazım çünkü klasik baz üzerine<br />
Gördüğün<br />
Klasikte okuyacaksın.<br />
gidiyoruz.<br />
ÖZTÜRK: Tiyatro ve müzik arasındaki bağ hakkında ne<br />
Elif<br />
düşünüyorsunuz?<br />
vardı benim belki tanıyorsunuzdur. Ege<br />
röportajım<br />
buralı hatta. O da şimdi tiyatroculuk yapıyor gitar<br />
Kökenli<br />
çalabiliyormuş galiba öyle biliyorum onlarda ritim<br />
da<br />
geçmiş mesela müzik öğretmenimiz söyledi<br />
sınavından<br />
onu ne kadar iyi ve müzikal söylersen o kadar<br />
konuşurken<br />
yansıtırsın o hareketin tadı anlamı çıkar. Mesela<br />
kendini<br />
bir tiyatroda oynamıştım eskiden konservatuar<br />
bende<br />
Hatta böyle bir tiyatro değil şehir tiyatrosu<br />
yıllarımda.<br />
da oynamıştım. Çulsuzlardı oyunun ismi. Ben de<br />
Üsküdar<br />
giyinip kemanla oynuyordum oyunu. Mesela birisi<br />
çulsuz<br />
şey diyordu bende gülüyordum ama kemanla<br />
bir<br />
ağzımla değil. Gülme efekti yapıyordum ama<br />
gülüyordum<br />
tiyatrocularda konuşurken kalem koyarlar<br />
Mesela<br />
öyle konuşurlar ki onu çıkarınca daha rahat<br />
ağızlarına<br />
İLGİNOĞLU: Öğrencilik yıllarınızda idolünüz var<br />
Hülya<br />
mıydı?<br />
BÜYÜKYAKALI: İnsanın kendini tanıma<br />
Nejat<br />
oluyor hayatta keman burada yardımcı<br />
yolculuğu<br />
BÜYÜKYAKALI: Ve burada sağlam adımlarla<br />
Nejat<br />
bu yol boyunca. Kemanın burada<br />
ilerliyorsunuz<br />
babamın korosunda şarkı söyledi. Bir de<br />
annem<br />
yıllarımda Ankara’da İsmail Baha<br />
öğrencilik<br />
diye bir besteci var eski ondan ders<br />
Sürelsan<br />
onunla çalıştık işte o çok tanınmış bir<br />
almıştık<br />
Onun haricinde yok bir yeğenim Esra<br />
bestecidir.<br />
o da keman öğretmenliği yapıyor<br />
var<br />
TÖRK: Kemana ilk başladığınızda hırs yapıp<br />
Işılay<br />
geçmek istediniz mi?<br />
birini<br />
NALBANTOĞLU: Benim yanımda beni<br />
Nedim<br />
isteyen çok oldu da ben zaten bir yerlere<br />
geçmek<br />
bulundum. Yok, en başında yok. Ben<br />
geçmiş<br />
en başta vardım. Yok, öyle bende olmadı<br />
zaten<br />
geçmek falan sadece çalışayım iyi<br />
başkasını<br />
diye falan yani şey yaptım. Çabuk<br />
çalayım<br />
de zaten bu seviyeye ulaştım<br />
ilerleyince<br />
da gezdim.<br />
buralarda<br />
İLGİNOĞLU: Aslında başarınızın en büyük<br />
Hülya<br />
biri de başkasıyla uğraşmayıp,<br />
sebeplerinden<br />
sanatla kendinizle uğraşınca belli bir<br />
müzikle<br />
geldiniz.<br />
yere<br />
Efe KARCEBAŞ: Keman konusunda ilgili<br />
Yiğit<br />
ettiğiniz sanatçı var mı?<br />
takdir<br />
NALBANTOĞLU: Keman? Yani her sitede<br />
Nedim<br />
çalanlar var tabii var. Mesela cazda Gratel<br />
değişik<br />
onu severdim. Kendisi yani biraz daha bize<br />
vardı<br />
düşük olsa da dünya da en iyi isimleriydi<br />
göre<br />
felci geçirdi sandalyede çalar ama<br />
Çocuk<br />
en iyi kemancılarından biridir. İşte bir<br />
dünyanın<br />
var benim ayrıcalığım hem emprovize<br />
şey<br />
hem klasikten gidişim hem<br />
oluşum(doğaçlama)<br />
müziği oluşum yani hepsini çalabilmem. Baz<br />
Türk<br />
klasiği bildiğim için tekniğim var zaten<br />
olarak<br />
de o diğer müziklerin yapısını havasını<br />
üstüne<br />
biliyorum. Çok teknik olduğum için o da<br />
vermeyi<br />
mu size?<br />
oldu<br />
NALBANTOĞLU: Evet evet.<br />
Nedim<br />
faydası olmuştur mutlaka.<br />
bir<br />
NALBANTOĞLU: Yani<br />
Nedim<br />
KARABULUT: Peki ben bir şey soracağım.<br />
Elif<br />
başka yakınlarınızdan müzikle<br />
Babanızdan<br />
var mı?<br />
ilgilenen<br />
NALBANTOĞLU: İlgilenen olmadı sadece<br />
Nedim<br />
Burhaniye’de. Öyle ailede başka yok.<br />
bunlar. Klasikte mesela Itzhak Perlman severim.<br />
NALBANTOĞLU: Güzel bir soru.<br />
Nedim<br />
Öztürk: Çünkü ben geçen hafta bir tane daha<br />
Elif<br />
sınavından geçemeyenler tiyatroya giremiyormuş.<br />
müzik<br />
NALBANTOĞLU: İşte o biraz da tonlama var ya ses<br />
Nedim<br />
oluyor.<br />
yardımcı<br />
İLGİNOĞLU: Size bu keyifli sohbet için çok<br />
Hülya<br />
ederiz.<br />
teşekkür<br />
BÜYÜKYAKALI: Teşekkür ederiz hocam.<br />
Nejat<br />
onu ne kadar role uygun verebiliyorsan “İşte bu!”<br />
işte<br />
İşte müzikal ne demek, o tonu yakalamak.<br />
dedirtiyorsun.<br />
ederler.<br />
Nedim NALBANTOĞLU: Pek yoktu. Kendimi bildiğim için.
Büyük Önderimiz, Kurtarıcımız ve Baş Öğretmenimiz<br />
Mustafa Kemal<br />
ATATÜRK<br />
Hakkında Bilinmeyenler<br />
1. Atamızın boyu 1.74 cm, kilosu 75 civarıydı.<br />
2. 42 numara ayakkabı giyiyordu ve<br />
ayakkabıları genelde siyah rugandı.<br />
3. Atamızın en sevdiği yemek etsiz kuru<br />
fasulye-pilavdı. Kahveyi çok severdi. Günde 10<br />
– 15 fincan Türk kahvesi içerdi.<br />
4. Norveç dilinde “Atatürk gibi olmak.” diye bir<br />
deyim vardır.<br />
5. Atatürk’ün TC kimlik numarası<br />
“10000000146”dır.<br />
6. Atatürk’ün tüm gömlekleri beyazdır.<br />
7. Başucu kitabı “Çalıkuşu”dur.<br />
8. Atatürk dünyada “Başöğretmen” sıfatlı tek<br />
liderdir.<br />
9. Atatürk, Fatih Sultan Mehmet hayranıydı.<br />
10. Atamızın hiç lacivert kıyafeti yoktu.<br />
11. Atamız, takım elbiselerinin modelini kendisi<br />
çiziyordu.<br />
12. Atatürk’ün “Foks” adında bir köpeği vardı.<br />
13. En sevdiği dans Vals’ti.<br />
14. Mustafa Kemal ATATÜRK, kitap okumayı<br />
çok severdi ve hatta hayatı boyunca 3997 kitap<br />
okumuştur. Aynı zamanda kendi yazdığı<br />
kitaplar da vardı. Toplam 14 kitap yazdı<br />
15. Atatürk sporu severdi. Düzenli olarak ata<br />
binerdi, yüzerdi ve bilardo oynardı.<br />
16. Mustafa Kemal, son söz olarak “Aleyküm<br />
Selam” dedi. Ardından girdiği komada 30 saat<br />
kaldı. 10 Kasım günü saat 9.05’te maalesef<br />
hayatını kaybetti.<br />
Meriç ŞEN<br />
Aybüke İrem DAL<br />
Nilsu ÇULHA
I Z E V A L I R I Z , V O L K A N K O N A K .<br />
B<br />
E D I L E R N E D E N H A V A A L A N I N A G I T M E Z ? Ç Ü N K Ü ‘ P I S T ’ V A R .<br />
K<br />
E Ç E N T A K S I Ç E V I R D I M H A L A D Ö N Ü Y O R .<br />
G<br />
E N K A M Y O N U A L , L E O N A R D O D A V I N C I .<br />
S<br />
A R P E D I E M , B A Ş K A D A B I R Ş E Y D E M I E M M M .<br />
C<br />
C I K T I Y S A N S A N D A L Y E .<br />
A<br />
T A L Y A N L A R , B E N Y A N L A M A M .<br />
İ<br />
E N Y A S A Y I M , A H M E T K U R A L .<br />
B<br />
D A M I N K A F A S I N A B U D A H E Y K E L I D Ü Ş M Ü Ş N E D E M I Ş ?<br />
A<br />
A Ş I M A B U D A M I G E L E C E K T I ?<br />
B<br />
I D V A N ’ I N B Ü Y Ü Ğ Ü K I M D I R ? R I D - T W O<br />
R<br />
D A M I N B E L I N E A Ğ R I G I R M I Ş , S I R T I N A D I Y A R B A K I R .<br />
A<br />
S P A N Y O L L A R , B E N Y O L L A M A M .<br />
İ<br />
E N İ N G I L I Z C E B I L I Y O R U M , S O N E R A R I C A .<br />
B<br />
Ö F T E Y L E M Ö F T E A R A S I N D A K I F A R K N E D I R ? C E V A P : B I R I<br />
K<br />
I Y M A D A N Y A P I L I R , B I R I D E M I Y M A D A N .<br />
K<br />
N T E M I Z B Ö C E K H A N G I S I D I R ? – H A M A M B Ö C E Ğ I .<br />
E<br />
E D I L E R H A N G I K O L E J E G I D E R ? - P S I K O L E J I<br />
K<br />
V D E Y I Y E C E K B I R Ş E Y K A L M A D I Y A H E P S I N I W I N D O W S 7<br />
E<br />
R A P L A R N E D E N Z E N G I N D I R ? – T E R S I P A R A O L D U Ğ U I Ç I N .<br />
A<br />
K U L U M U Z D A 1 2 0 K I Ş I Y E S O R D U K V E A L D I Ğ I M I Z<br />
O<br />
E V A P L A R A G Ö R E H A N G I T A K I M I N K A Ç T A R A F T A R I V A R ?<br />
C<br />
A L A T A S A R A Y : 4 4<br />
G<br />
E N E R B A H Ç E : 4 0<br />
F<br />
SOĞUK ESPRILER<br />
B I L G E H A N K A G A N K O Ç A K - Ç A G R I T O L U N –<br />
A S L I A Ç I K K A Y A - A L I B A R T U B I Ç E R - H Ü S E Y I N<br />
D E N I Z D E R T L I<br />
ANKET : TARAFINI SEÇ<br />
B E Ş İ K T A Ş : 3 6
Yaz Aylarında Şikayet Edip<br />
Kışın Özlediğimiz Güneş<br />
Hakkında Bilinmeyen İlginç<br />
Gerçekler<br />
Her gün başımızı kaldırıp<br />
gördüğümüz, yazları şikayet<br />
edip kışları özlediğimiz Güneş<br />
hakkında bilmediklerimiz.<br />
Güneş, saniyede 220 km hızla hareket ederken tam<br />
bir Güneş Tutulması 7,5 dakika sürer.<br />
Güneş Sistemindeki kütlenin %99,86’sını Güneş tek<br />
başına barındırır.<br />
Güneş, 4,6 milyar yaşındadır.<br />
Güneş yeryüzündeki yer çekimi dünyadan 28 kat<br />
daha fazladır.<br />
Araştırmalara göre Güneş ömrünün yarısını<br />
tamamladı.<br />
Çekirdek ısısı 15 milyon derecedir.<br />
Dünya'dan Güneş'e bir jet uçağı ile varmaya<br />
kalkarsak yolculuğumuz 17 yıl sürer.<br />
Yağmur BAĞCI
YAZ<br />
ŞİİRİ<br />
YAĞMUR BAĞCI<br />
YAZ SONU DURDURUR SOKAKTA<br />
TENHA BİR DUVARDAN SARKIP,<br />
NEREYE BÖYLE<br />
DÜŞÜNSENE, ORDA KİMSE YOK,<br />
YALNIZ AKŞAM<br />
TELAŞLA DÜŞER ÖNE, HADİ<br />
GİTME<br />
BAK IŞTE BOŞALMIŞ PERDE,<br />
YAĞMUR BU<br />
RÜZGAR ÇIKTI, DÜŞÜNSENE,<br />
FIRTINA DOLU<br />
LAMBALAR YANACAK<br />
NEREDEYSE SAAT<br />
O SAAT DEĞİL, DÜŞÜNSENE<br />
MELİH CEVDET ANDAY
SAKIN ŞEHIR BİRLİĞİ<br />
CITTA SLOW<br />
MERIÇ ŞEN<br />
Fotoğraf: Vize
olan il, ilçe ve köyler vardır. İşte Citta Slow belirli<br />
az<br />
olan sakin şehirleri barındıran bir birliktir. İsmi<br />
kriterleri<br />
ÜLKEMİZDE CITTA SLOW<br />
PEKİ<br />
YERLER VAR MIDIR?<br />
ÜYESİ<br />
ülkemizde Citta Slow üyesi yerler vardır. Hatta<br />
Evet,<br />
Kırklareli’nin Vize ilçesi Citta Slow’dur.<br />
ilimizde<br />
– ARTVİN<br />
Şavşat<br />
– MUĞLA<br />
Akyaka<br />
– ÇANAKKALE<br />
Gökçeada<br />
– İZMİR<br />
Seferihisar<br />
– SAKARYA<br />
Taraklı<br />
– AYDIN<br />
Yenipazar<br />
– ISPARTA<br />
Yalvaç<br />
– ISPARTA<br />
Eğirdir<br />
– SİNOP<br />
Gerze<br />
KIRKLARELİ<br />
Vize,<br />
– ORDU<br />
Perşembe<br />
– BOLU<br />
Göynük<br />
birçoğunuz bu kelimeyi ilk defa duyuyorsunuz.<br />
Eminim<br />
hepimiz bildiği sakin, işlek olmayan, nüfusu çok<br />
Aslında<br />
gelmektedir ki, “Citta: Şehir”, “Slow:Yavaş”<br />
İtalyanca’dan<br />
olduğundan Sakin Şehir anlamına gelmektedir.<br />
demek<br />
ki her işlek olmayan yer Citta Slow’a üye olamaz.<br />
Tabii<br />
olmanın belirli kriterleri vardır. Bunlardan bazıları:<br />
Üye<br />
uyum, çevre politikaları ve eğitim için planlardır.<br />
Sosyal<br />
bunlar sadece bazıları…<br />
Tabii<br />
Ülkemizdeki diğer Citta Slowlar da şunlardır:<br />
Şanlıurfa Halfeti<br />
Uzundere – ERZURUM<br />
Seferihisar Sığacık
ÜLKEDE CITTA SLOW VAR<br />
HER<br />
MIDIR?<br />
HER ÜLKEDE EN<br />
EVET,<br />
BİR TANE CITTA<br />
AZ<br />
ÜLKELERDEKI CITTA<br />
DİĞER<br />
DA BİR GÖZ ATALIM:<br />
SLOW’LARA<br />
– ABD<br />
Kaliforniya<br />
– ALMANYA<br />
Schwarzenbruck<br />
– AVUSTURALYA<br />
Goolwa<br />
– BELÇİKA<br />
Silly<br />
Upon – İNGİLTERE<br />
Berwick<br />
– DANİMARKA<br />
Svendborg<br />
– FİNLANDİYA<br />
Kristinestad<br />
– FRANSA<br />
Segonzac<br />
– AFRİKA<br />
Sedgefield<br />
– GÜNEY KORE<br />
Yesan<br />
– HOLLANDA<br />
Alphen<br />
– İSPANYA<br />
Begur<br />
– İSVEÇ<br />
Falköping<br />
– PORTEKİZ<br />
Tavira<br />
– YENİ ZELANDA<br />
Matakana<br />
– KUZEY KIBRIS TÜRK<br />
Mehmetçik<br />
CUMHURİYETİ<br />
– POLONYA<br />
Reszel<br />
VARDIR. HATTA<br />
SLOW<br />
149<br />
İTALYA’DA<br />
70 TANESİ<br />
ŞEHİRDEN<br />
SLOW ÜYESİDİR.<br />
CITTA<br />
Mehmetçik KKTC
23 NİSAN<br />
Kutlayalım bu bayramı<br />
Atatürk’ün bize verdiği armağanı<br />
Al bayrağım göklerdesin<br />
Tam da layık olduğun yerdesin<br />
Bugün 23 Nisan<br />
Mutlu oluyor insan<br />
Çocukları sevindirelim<br />
Atamızı analım<br />
Bu gelen bizim şenliğimiz<br />
Neşe, mutluluk içinde eğleniriz<br />
Bazen üzülür bazen de seviniriz<br />
Bugün 23 Nisan bizim günümüz<br />
EMİNE ÇELEBİ - EDANUR ÖZEL
780 yılında Özbekistan’ın Harezm<br />
Harezmi<br />
dünyaya gelmiştir. Tam olarak ismi<br />
kentinde<br />
dünyasına en çok etkide bulunan bilim<br />
Batı<br />
diyebiliriz.<br />
adamı<br />
dillerinde adı Alberuni veya Aliboron<br />
Batı<br />
geçer. Gökbilim, Matematik, Doğa<br />
olarak<br />
bakmayınca sudaki kabarcıklara<br />
kendisine<br />
inceleme yaptı. Dünyanın yarıçapını<br />
bakarak<br />
İlk sezaryen doğumunu günümüzden<br />
ölçtü.<br />
yıl önce gerçekleştirdi.<br />
4000<br />
metaller üzerindeki genleşme etkisini;<br />
Isının<br />
bakır, demir, yakut ve zümrüt gibi pek çok<br />
altın,<br />
özgül ağırlıklarını keşfetti.<br />
elementin<br />
tarihçi, botanist, farmakolos jeolos,<br />
Astronom,<br />
doğumlu Marie CURIE, radyoaktivite<br />
Varşova<br />
çalışmalarda bir öncüydü ve Nobel<br />
konusundaki<br />
iki kere alan ilk kadın oldu.<br />
ödülünü<br />
– Nobel Fizik Ödülü<br />
1903<br />
– İngiliz Kraliyet Birliğinden Davy<br />
1903<br />
Madalyası<br />
- Nobel Kimya Ödülü<br />
1911<br />
– Bilime katkılarından dolayı Amerika’nın<br />
1921<br />
adına, Başkan Waren Harding’ten 1<br />
kadınları<br />
radyum.<br />
gram<br />
GEZEGENİN BİLİM<br />
ADAMLARI<br />
BİRUNİ<br />
( 9 7 3 - 1 0 4 8 )<br />
Coğrafya ve Tarih alanındaki<br />
Bilimleri,<br />
tanınır.<br />
çalışmalarla<br />
Colomb’dan 5 asır önce Amerika<br />
Cristoph<br />
ve Japonya’dan söz etmiştir. Güneşin<br />
kıtasından<br />
ozon, filozof, matematikçi ve hümanisttir.<br />
Abdullah Muhammed Bin Musa El-<br />
Ebu<br />
Kendisini Matematik tarihinin en<br />
Harezmi’dir.<br />
bilim adamı olarak tanımlayabiliriz.<br />
büyük<br />
cebirin ve algoritmanın kurucusudur.<br />
Çünkü<br />
Harezmi sadece Matematik ile değil<br />
El<br />
ve Coğrafya ile de ilgilenmiştir.<br />
Astronomi<br />
H A R E Z Mİ<br />
( 7 8 0 - 8 5 0 )<br />
MARIE CURIE<br />
(1867 - 1934)<br />
SUDE ÇETİN
Musk 1971 senesinde Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti<br />
Elon<br />
doğdu. Kendi imkânlarıyla yazılım dillerini öğrenen<br />
Pretoria’da<br />
henüz 12 yaşındayken yazmış olduğu bir bilgisayar oyununu<br />
Musk,<br />
$500'e satarak ilk ticari başarısını sağlamış oldu. Elon Musk<br />
(Blastar)<br />
ve girişimcidir. SpaceX’in kurucusu ve Tesla Motors ile<br />
yatırımcı<br />
kurucu ortaklarındandır. lon Musk, birçok mühendisin,<br />
PayPal’ın<br />
idolü haline gelmiş; hayal gücünü gerçeğe<br />
girişimcinin<br />
için çalışan bir teknoloji insanıdır. Elon Musk’ı bu<br />
dönüştürmek<br />
popüler biri haline getiren imajı dışında insanların<br />
kadar<br />
takip ettiği çalışmalarıdır. SpaceX uzay şirketi ile Mars’a<br />
hayranlıkla<br />
yerleştirme hayali, Hyperloop teknolojisi ile birlikte sesten<br />
koloni<br />
giden tramvay çalışmaları, Tesla Motors elektrikli otomobilleri<br />
hızlı<br />
güneş enerjisini depolayan Powerwall üretimi Elon’ı hayal gücü<br />
ve<br />
yaşayan bir hayalperest olarak düşünmenize sebep<br />
diyarında<br />
O da böyle düşüneceğimizi tahmin etmiş olmalı ki Ashlee<br />
olabilir.<br />
ile yediği yemekte ona “Sizce ben deli miyim ?” diyerek<br />
Vance<br />
bir soru sormuştur. Elon Musk’ ın durmak bilmeyen<br />
şaşırtıcı<br />
belki de en çılgın olanı, ulaşımda çağ atlatacak olan<br />
projelerinin<br />
sistemidir. Bu ulaşım modeliyle insanlar ülkenin bir<br />
hyperloop<br />
diğer ucuna çok kısa sürelerde seyahat edebilecek.<br />
ucundan<br />
için sürtünmenin neredeyse sıfır olduğu, içi insan dolu<br />
Hyperloop<br />
kapsülün vakumlanmış ortamda çok yüksek hızda yol olması<br />
bir<br />
Çoğu insana hayal gibi gelse de hyperloop TT, (Quay<br />
diyebiliriz.<br />
Vadisi), California)’da ilk denemelere başladı.<br />
Valley(Silikon<br />
Evrenbilimci, Astronom, teorisyen ve Prof.Dr. Stephan HAWKING 8 Ocak 1942<br />
Fizikçi,<br />
İngiltere’ de doğdu. Çocukluğunda normal bir hayat sürmüş olup 23 yaşında ALS<br />
yılında<br />
adamlarından biridir. Dört temel fizik teoreminin birlikte kullanıldığı Büyük<br />
Fizik<br />
Teorisinin temellerini atan kişi olan Hawking, teorik fizik için çok önemli bir<br />
Birleşim<br />
ve en merak edilen soruların birine açıklık getirmektir. Einstein’ in Genel<br />
açıklamak<br />
Kuramının, Big Bang ile başlayıp kara deliklerle sonlandığını gösterdi. Bu<br />
Görelilik<br />
sonucu da kara deliklerin tamamen kara olmadığını radyasyon yayıp<br />
birleşmenin<br />
ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin<br />
buharlaştıklarını<br />
sonu ve sınırı olduğuydu. Zamanın Kısa Tarihi adlı kitabını yayınlamıştır. Hawking hiç<br />
bir<br />
edememesine rağmen Albert EINSTEIN’dan sonra 20 yüzyılda görülen en önemli<br />
hareket<br />
ELON MUSK<br />
(1971 – )<br />
NİSA TRAK<br />
STEPHAN HAWKING<br />
(1942 – 2018)<br />
hastalığına yakalanmıştır. Bu hastalıktan sonra vücudunu hareket ettiremedi ve tekerlekli<br />
It's challenging but possible to get back<br />
sandalyeye mahkum oldu. Hawking, Newton ve Einstein’dan sonra dünyaya gelen en iyi<br />
to studying after spring break.<br />
adım atmıştır. Ayrıca Einstein’in rölativitesini ve Kuantum Fiziğini sentezlemeye<br />
çalışmıştır. Bu sentezleme için uğraş vermesinin amacı evrenin oluşumunun temellerini<br />
- Mark Allen, Consistent Dean's Lister<br />
ZEYNEP SU KANDEMİR<br />
deha olarak tanınmıştır. 14 Mart 2018 Pi Sayısı gününde vefat etmiştir.
U L A Ğ A T U H A F G E L E N B U H A Y V A N<br />
K<br />
A K K I N D A K İ T E K İ L G İ N Ç Ş E Y İ N İ S M İ<br />
H<br />
Ornitorenk, hayvanlar dünyasının sürreal, en ilginç<br />
gagası, kunduz kuyruğu, perdeli ayakları yüzünden<br />
20. yüzyıla kadar kürkü için avlanan ornitorenkler<br />
DÜNYANIN EN İLGINÇ HAYVANI<br />
ORNITORENK’IN TUHAF<br />
DÜNYASI VE ŞAŞIRTAN<br />
ÖZELLIKLERI<br />
HIGH SCHOOL<br />
CURTIN<br />
NEWSLETTER FOR<br />
OFFICIAL<br />
Ornitorenk…<br />
O L M A D I Ğ I N A E M İ N O L A B İ L İ R S İ N İ Z .<br />
üyelerinden biri. Onu özel kılan pek çok neden var,<br />
ancak bu nedenlerden en öne çıkanı memeli<br />
olmasına rağmen yumurtlayabilmesidir diyebiliriz.<br />
Dünyada sadece belli bir bölgede yaşarlar. Bu<br />
canlıların ana vatanı, Tazmanya ve güneydoğu<br />
Avustralya’da kıyılarındaki tatlı su alanlarıdır.<br />
Alışılmışın dışındaki yumurtlama özelliği, ördek<br />
Avrupalı doğa bilimciler de bu hayvanı ilk<br />
gördüklerinde oyuncak sanmışlardır. Bununla<br />
birlikte vücudunda da zehir taşıyan birkaç memeli<br />
hayvandan biridir, ornitorenk. Ayak bileğinde güçlü<br />
bir zehir barındıran ornitorenk, bu özelliğiyle<br />
kendini korumaktadır.<br />
şimdilerde koruma altındadır. Çiftliklerde sayılarını<br />
çoğaltma faaliyetleri yapılmasına karşın, şu an için<br />
söylenebilir.<br />
Beril Neva ALTAY<br />
ornitorenklerin ciddi bir tehditle karşılaşmadığı
BİR<br />
YÜZÜCÜNÜN<br />
HİKÂYESİ<br />
Asrın, iki senedir yüzüyorum. Bu<br />
Ben<br />
kadar birçok yarışa katıldım. Bu<br />
güne<br />
bazen kazandım bazen de<br />
yarışlarda<br />
Kaybettiğim zaman<br />
kaybettim.<br />
neyde yanlışım varsa<br />
yılmadım<br />
düzeltmek için daha çok<br />
yanlışımı<br />
Bazen soruyorlar : “Bu kadar<br />
çalıştım.<br />
zor değil mi? Ben olsam hiç<br />
yüzmek<br />
ise onlara cevabım: “Çalışırsan<br />
Benim<br />
de yaparsın.”. Yarışlarda<br />
sen<br />
zaman: “ Kazanamadım.<br />
kaybettiğim<br />
yapamıyorum, bırakacağım.”<br />
Olmuyor,<br />
cümleler kurmuyorum. Daha çok<br />
gibi<br />
cümleleri kuruyorum: “Daha çok<br />
şu<br />
bir dahaki sefere.”.<br />
çalışırım<br />
başladığımdan beri<br />
Yüzmeye<br />
disiplin ve çok çalışarak<br />
başarmanın<br />
şeyin üstesinden gelinebileceğini<br />
her<br />
Yüzmenin bana böyle bir<br />
öğrendim.<br />
oldu. Bunları başarabilmemde<br />
katkısı<br />
büyük paya sahip yüzme<br />
en<br />
Kadir IRGAT sayesinde<br />
antrenörüm<br />
yüzme antrenörüme beni<br />
oldu<br />
kadar getirdiği için çok<br />
buralara<br />
yüzemem.” gibi cümleler kuruyorlar.<br />
teşekkürler.<br />
Asrın BAĞDAN
TURİZM<br />
ŞİİRİ<br />
Türkiye’nin t bölgesi,<br />
Her birinin farklı yöresi,<br />
Gezsen, dolaşsan bu yerleri,<br />
Öğrenirsin güzellikleri.<br />
Baksan sağa sola,<br />
Her tarafta güzelim, doğa.<br />
Olmak istersin sen burada,<br />
Anlarsın kıymetini zamanla.<br />
Z Ü L A L T A B A N L I<br />
Dört tarafı Cennet sanki,<br />
Uçarsın rüyalardaki gibi.<br />
Sanırsın kendini,<br />
Gökte bir kuş gibi.<br />
İnsanları ateş gibi,<br />
Isıtırlar seni güneş gibi.<br />
Parlayan kalplerin sonu,<br />
Ölümsüzlük bitmeli.
GÜNDE KÖTÜ GÜNDE HAYVAN SEVER<br />
İYİ<br />
S A A D E T N U R G Ü L<br />
Hayvanları seviyor musun? Onları<br />
bakıyor musun? Birçok kişi ‘Evet,<br />
Seviyorum’ diyordur ama<br />
‘Seviyorum’ demekle olmuyor bu<br />
işler. Kedi olsun, köpek olsun evde<br />
beslenenleri severler peki ya<br />
sokaktakiler ‘Iyyyy!..... çok pis<br />
deyip’ geçiyorsun. Ne mama ne de<br />
su veriyorsun ama “sözde”<br />
hayvanları çok seviyorsunuz.<br />
Birçok kişi internette hayvanlara<br />
zarar verenlerin videosuna<br />
bakamıyor. Hayvanları seviyorum<br />
diyerek sosyal medyada<br />
hayvanlarla ilgili şeyler paylaşıyor<br />
ve bunları paylaşırken kendisi sıcak<br />
evinde yatıyor.<br />
Hiç bakmıyor ki pencereden, baksa<br />
görecek soğuktan donan hayvanları.<br />
Bir hayvan sever daha da doğrusu<br />
GERÇEK bir hayvan sever<br />
hayvanları acı çekmesine<br />
dayanamaz bile. Ben size başımdan<br />
geçen bir olayı anlatacağım:<br />
Arkadaşımla çarşıya çıkmıştık.<br />
Bir tane köpek gördük ve acıdan<br />
kıvranıyordu. Hemen barınağı<br />
aradık.<br />
Mama ve su verdik. Her yeri kan<br />
içerisindeydi ve beni üzen; tüm<br />
insanların yoldan geçerken<br />
bakmamasıydı, oradan yaklaşık iki<br />
yüze aşkın insan geçti ve kimse<br />
durup yardım etmedi. Barınak,<br />
köpeği alıp götürdü ama maalesef<br />
ki çok geç geldi. Neredeyse iki saat<br />
köpeğin başında beklemiştik. O<br />
geçen iki yüze yakın insanlardan<br />
çoğu sözde hayvan sever işte bazı<br />
insanların sevgisi bu kadar.<br />
Hayvanlar tatlıyken, temizken<br />
hayvan sever oluyorlar ama<br />
hayvanların yardıma ihtiyacı<br />
olunca farklı bir kişiliğe<br />
bürünüyorlar.
B İ L İ M V E<br />
T E K N O L O J İ<br />
Bilim, bilgi pınarım,<br />
Teknolojiye varım.<br />
Çağı yakalayarak<br />
İnsanlığa sunarım.<br />
Teknikle çalışalım,<br />
Zamanla yarışalım,<br />
İstekle ve coşkuyla,<br />
Zirvede buluşalım.<br />
Y A Ğ M U R<br />
B A Ğ C I
eritilmiş kaşar peyniri ve domates<br />
ağırlıklıydı. Şekeri ve limonu uygun<br />
Latte: Bol köpüklü sütü ve karameli<br />
çıtırdı. İkisi de<br />
GEZEGEN GURMELERİ<br />
KAHVE<br />
TİRYAKİSİ<br />
ALAÇATI<br />
MUHALLEBİCİSİ<br />
Finger: Çıtır<br />
Cheese<br />
harcına<br />
penne<br />
mozeralla<br />
bulanmış<br />
ağızda kalan<br />
peyniri<br />
bir tada sahip, güzeldi.<br />
Limonata: Ferah ve nane tadı<br />
İzmir Kumrusunun içinde olanlar;<br />
Tavuk Burger: Ekmeği<br />
Orijinal kumru ekmeği, sucuk<br />
kıvamda denklenmiş.<br />
doyurucu yanındaki<br />
dilimleri, julyen sosis parçaları,<br />
tam kıvamındaydı. İnsanı iyi ve enerjik<br />
parmak patatesler<br />
Yanında verilenler;<br />
hissettiriyor.<br />
oldukça fazla ve çıtır<br />
Parmak Patatesler: Oldukça çıtır çıtır<br />
Kokteyl sos, karışık turşu, parmak<br />
doyurucu olunca bu<br />
patates<br />
ve lezzetliydi. İyi pişmiş ve yanındaki<br />
Waffle : Waffle hamuru yumuşak ve<br />
kokteyl sosla gayet hoştu.<br />
yemeği yedikten sonra<br />
İzmir Kumru: Domatesin içindeki<br />
ağızda dağılır biçimdeydi. Yemesi de<br />
yarın kahvaltı etmene<br />
oldukça keyifliyfi. Hamuruna Nutella<br />
çekirdekleri temizlenebilirdi. Sosis<br />
gerek kalmıyor.<br />
sürülür, çilek, muz ve kivi ile<br />
hazırlanır. (Mevsime göre değişir.)<br />
Nutella ve meyvelerin uyumu gayet<br />
tadı diğer malzemelerin tadını<br />
oldukça bastırmıştı. Porsiyonlar biraz<br />
daha büyütülebilirdi. (NOT: Gurme<br />
Elif ÖZTÜRK<br />
Esila Su TUNA<br />
hoştu.<br />
Elif, domates sevmiyor. )
BAKTAGİR? 1966’da Kırklareli’nde doğdu. Müziğe sekiz yaşında, babası Muzaffer<br />
Göksel<br />
gözetiminde başladı. 1988’de İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ndan mezun<br />
BAKTAGİR’in<br />
bir yıl sonra lisansüstü eğitimine başladı. Aynı yıl, Tanbûri Necdet Yaşar yönetimindeki<br />
olduktan<br />
Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu’na girdi. “Necdet Yaşar Ensemble” ile<br />
Kültür<br />
ülkelerde konserler verdi.<br />
çeşitli<br />
çalışmalarına konservatuar yıllarında başlayan Göksel BAKTAGİR’in, sözlü ve enstrümantal<br />
Beste<br />
400 kadar eseri bulunmaktadır. 2017 yılı sonunda T.C. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat<br />
olarak<br />
ödülleri kapsamında müzik alanında layık görülmüştür.<br />
Büyük<br />
ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği topluluğundaki görevinin yanında, 1999<br />
Kültür<br />
beri İstanbul Sazendeleri grubu ile BAKTAGİR, İngiltere, Fransa, Danimarka, İsveç,<br />
yılından<br />
Hollanda, Almanya, İspanya, İtalya, İsviçre, Makedonya, Malta, ABD, Kanada, Arjantin,<br />
Belçika,<br />
Hindistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Japonya’da konserler vermiştir. Türkiye, İran,<br />
Malezya,<br />
Cezayir, Almanya, Fransa, Filistin gibi çok çeşitli ülkelerde ileri düzeyde kanun<br />
Tunus,<br />
düzenlemektedir. Yirmi üç ülkenin önde gelen sanatçılarından oluşan üç denizin<br />
“workshopları”<br />
Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın saz solistlerindendir. 2016 yılı sanat sezonu açılışında Doğu<br />
sesi<br />
adıyla 6 eseri senfonik süit olarak düzenlenmiş ve İstanbul ve Ankara olmak üzere Tekfen<br />
Rüzgarı<br />
orkestrası tarafından seslendirilmiş ve dinleyiciye ulaştırılmıştır. Kendi bestelerini ve<br />
Filarmoni<br />
seslendiren farklı konsept gruplarla Tunus, Kuveyt, Almanya, Fransa, Filistin, Cezayir gibi<br />
müziğini<br />
çok ülkede konserler vermeye devam etmektedir. 2016 yılının sonunda ünlü caz solisti Lena<br />
pek<br />
Göksel BAKTAGİR bestelerinden oluşan Lawnan- Two Colours albümünü çıkarmış<br />
Chamamyan,<br />
Ekim 2016 da Zorlu PSM de albümün lansman konserini gerçekleştirmiştir. 2017 yılında Tunus<br />
ve<br />
ve Hammamet festivali gibi pek çok festivalde Lena Chamamyan & Göksel BAKTAGİR<br />
Carthage<br />
G Ö K S E L B A K T A G İ R İ L E<br />
R Ö P O R T A J<br />
H Ü L Y A İ L G İ N O Ğ L U , E L İ F N U R K A N I K<br />
eserleri birlikte seslendirmişlerdir.
Türk yapımı “<strong>İstiklal</strong> Marşı”<br />
CNN<br />
müziklerini bestelemiş ve<br />
belgeselinin<br />
Tokcan ile birlikte düzenleyip icra<br />
Yurdal<br />
“Azeri” bestesi The Passion of Christ<br />
ettikleri<br />
müzikleri arasına girmiştir.<br />
filminin<br />
Sinan Üniversitesi Devlet<br />
Mimar<br />
ve Haliç Üniversitesi<br />
Konservatuarı<br />
Öğretim görevlisi olarak<br />
Konservatuarı’nda<br />
vermiş olan sanatçının eserlerinin<br />
hizmet<br />
aldığı yayınlanmış iki nota kitabı<br />
yer<br />
Albümlerinden bazıları:<br />
bulunmaktadır.<br />
Sesler 1-2-3 serisi,<br />
Okyanustaki<br />
Günlük, Doğu Rüzgarı 1,2<br />
Kervansaray/5,<br />
Sezgiyle Seslenişler, Sirtolar ve<br />
serisi,<br />
Hayal Gibi 1,2,3 serisi, Duygu<br />
Longalar,<br />
Aşk Senfonisi, Gurbet Türküsü,<br />
Pınarı,<br />
Kalb-i Coşku, Gönül Bağı.<br />
Furtuna,<br />
İLGİNOĞLU: Kendinizden bahseder<br />
Hülya<br />
misiniz?<br />
BAKTAGİR: Evet. Ben 1966, Kırklareli<br />
Göksel<br />
Rumeli kökenli bir ailenin<br />
doğumluyum.<br />
üyesiyim. İki ablam var. En büyük<br />
son<br />
benim ailemde müzik yaşantısı<br />
şansım<br />
babam Muzaffer BAKTAGİR ile<br />
sevgili<br />
Hiç unutmuyorum, ben küçükken<br />
başladı.<br />
döneminde evimizin nerdeyse<br />
çocukluk<br />
odasında Türk Müziği enstrümanı<br />
her<br />
Dolayısıyla babamızın bize<br />
olurdu.<br />
müzik ortamında çok olumlu<br />
sağladığı<br />
Müziğe olan yeteneğimizi de<br />
etkilendik.<br />
keşfedince o alanda yol almaya<br />
babamız<br />
O gün bugündür zaten müziğin<br />
çalıştık.<br />
içerisindeyim.<br />
İLGİNOĞLU: Müzik ve Kanun’a ilginiz<br />
Hülya<br />
zaman başladı? Çocukluk yaştadır<br />
ne<br />
ihtimalle.<br />
büyük<br />
BAKTAGİR: Evet. Yedi yaşında<br />
Göksel<br />
ile başlayan bir serüvenim var.<br />
mandolin<br />
babam, Sivaslı bir bağlama<br />
Ardından<br />
Kırklareli’ne gelip burada<br />
sanatçısının<br />
evi dükkanı açma vesilesi ile o<br />
bağlama<br />
da yaşım on, bana bağlama alıp<br />
zaman<br />
alıp, takdim etmişti. Ben bir bağlama<br />
hediye<br />
olarak dört yılımı geçirdim. Dediğim<br />
sevdalısı<br />
evimizin her odasında olan o diğer<br />
gibi<br />
mesela bunların arasında<br />
enstrümanlar<br />
da vardı, keman da vardı, ud da vardı.<br />
kanun<br />
babam da özellikle kanun sazını<br />
Sevgili<br />
ediyordu ama benim gözüm<br />
işaret<br />
başka bir şey görmüyordu. O<br />
bağlamadan<br />
yıl boyunca ben bağlama çaldım. En<br />
dört<br />
kısa bir hastalık dönemim<br />
nihayetinde<br />
O dönemde bağlama ihtiyacı olan<br />
olmuştu.<br />
yakınımıza babam bağlamaya hediye<br />
bir<br />
Ben nasıl olsa oğluma alırım diye. Ben<br />
etmiş.<br />
kaldım tabi. Ortada kanun var.<br />
bağlamasız<br />
da kanuna başla diyordu. Orda<br />
Babam<br />
sazına direk başlayışım var. On dört<br />
kanun<br />
kanuna başladım. O gün bugündür<br />
yaşında<br />
çok sevdiğimi hissettim. Ciddi bir<br />
kanunu<br />
kurdum onunla. Hala kanun çalıyorum.<br />
bağ<br />
artık bu benim hem mesleğim oldu<br />
Yani<br />
GÖKSEL BAKTAGİR İLE RÖPORTAJ<br />
hem de enstrümanım oldu.
İLGİNOĞLU: Kanun çalarken neler<br />
Hülya<br />
hissedersiniz?<br />
BAKTAGİR: Şimdi kanun çok büyük<br />
Göksel<br />
bir enstrüman. Aslında üç buçuk<br />
büyülü<br />
bir ses sahasına sahip. Pırıl pırıl<br />
oktavlı<br />
bir çok tel var. Misina teller var.<br />
üzerinde<br />
en avantajlı kısmı da akortlu bir<br />
Kanunun<br />
eskilerin tabiri ile kedi fare dolaşsa<br />
kanun,<br />
çıkartır. Bu çok doğru. Her insanın, yani<br />
ses<br />
bir insanın bile teller üzerinde bir iki<br />
amatör<br />
hareketi ile bile insanın mutlu<br />
parmak<br />
geri dönüşüm sağlayan bir<br />
olabileceği<br />
Bende bu enstrüman üzerinde<br />
enstrüman.<br />
imkanlarımı zorlayarak güzel şeyler<br />
aslında<br />
çalışıyorum. Bana her zaman kapı<br />
üretmeye<br />
Bütün bestelerimi kanunla yaptığımı<br />
aralıyor.<br />
Pırıl sese sahip. Hele Elifnur<br />
söyleyebilirim.<br />
kız çocuklarına çok da yakışan bir<br />
gibi<br />
enstrüman.<br />
İLGİNOĞLU: İşinizin en sevdiğiniz yanı<br />
Hülya<br />
nedir?<br />
BAKTAGİR: Zaten artık benim<br />
Göksel<br />
haline geldi, müzik. Müzik aslında<br />
mesleğim<br />
insan için geçerli olan, her insanın<br />
her<br />
katması gereken potansiyel bir<br />
ömrüne<br />
ama bu müzik sanatı benim mesleğim<br />
enerji<br />
Ben dolayısıyla kendimi daha da şanslı<br />
oldu.<br />
Çünkü müzikle herkesin<br />
hissediyorum.<br />
ihtiyacı var ama ben<br />
beslenmeye<br />
ötesinde müzik yoluyla<br />
beslenmenin<br />
gönül bağı kuruyorum, eserler<br />
insanlarla<br />
Her zaman çok büyük bir<br />
üretiyorum.<br />
ve aşkla çalıştığım için o beni her<br />
ilhamla<br />
besliyor. Kendimi şanslı görüyorum.<br />
daim<br />
İLGİNOĞLU: Zaten bestekâr yönünüz de<br />
Hülya<br />
var.<br />
BAKTAGİR: Evet.<br />
Göksel<br />
İLGİNOĞLU: öğrencilere, gençliğe<br />
Hülya<br />
ne olabilir?<br />
mesajınız<br />
BAKTAGİR: Gençliğimize en büyük<br />
Göksel<br />
aslında bizim her aracımız Allah<br />
mesajımız<br />
bize nasip ediyor. O araç bizi kendimizi<br />
onu<br />
çalıştığımız araçtır. Hele ki ben<br />
tanımlamaya<br />
yoluyla meslek haline gelen kanun<br />
müzik<br />
aslında insan olmayı arıyorum.<br />
aracılığında<br />
insan olabilmektir. Şimdi o enstrüman o<br />
Yani<br />
sesleri veriyor bunun karşılığında ben<br />
güzel<br />
geçtikçe aslında o sesler arasında daha<br />
yıllar<br />
arınmaya çalışıyorum. Dolayısıyla bugün<br />
da<br />
bütün bilim adamlarının da vardığı bir<br />
artık<br />
çocuğun okuma yazma lisanını<br />
Bir<br />
evvel müzik lisanını öğrenmesi o<br />
öğrenmeden<br />
ufkunu önemli yönde açar. Müzisyen<br />
çocuğun<br />
zorunda değiller ancak bir müzik<br />
olmak<br />
hayatlarına katarlarsa o çocuklar<br />
aletini<br />
daha güzellikler oluşturacaklar.<br />
geleceğe<br />
bütün gençlerimize bir enstrüman<br />
Dolayısıyla<br />
dahil olmalarını öneriyorum.<br />
yolculuğuna<br />
GÖKSEL BAKTAGİR İLE RÖPORTAJ<br />
gerçek var.
İLGİNOĞLU: Kanuna ilgi duyanlara ne<br />
Hülya<br />
edersiniz? Sol el teknik de geliştiren<br />
tavsiye<br />
olarak. biri<br />
BAKTAGİR: Evet geliştirdim.<br />
Göksel<br />
duyduğum ve üzerinde çok ciddi<br />
Heyecan<br />
bir projem var. Yeğenim Elifnur<br />
çalıştığım<br />
genç, çocuklarımız, kardeşlerimiz için<br />
gibi<br />
Kanun Projesi” geliştirdim. Minik<br />
“Minik<br />
Projesi ne demek? Ortada bir kanun<br />
Kanun<br />
Elifnur gibi çocuklar için kanun<br />
var.<br />
çok büyük geliyor. Bugün<br />
kucaklarına<br />
bir kemanı ele aldığımızda o<br />
Batı’da<br />
devreleri vardır. Küçültülmüş<br />
kemanın<br />
vardır. Çünkü gelişme çağındaki<br />
formları<br />
parmak pozisyonları o uzunluğa<br />
çocukların<br />
boyutlandırılmıştır. Biz ilk önce o<br />
göre<br />
yaptık ardından ben ilk<br />
boyutlandırmayı<br />
eğitim aracı olarak kanunu çok<br />
temel<br />
Çünkü Türk Müziği gibi<br />
önemsiyorum.<br />
bir makamsal bir müziğimiz var. Yani<br />
bizim<br />
müziğinin içindeki aralıklarından<br />
Batı<br />
çok daha zengin ses aralıkları<br />
yanında<br />
makam müziğimiz. Ama<br />
kullanıyor<br />
da en büyük avantajı sol tarafında<br />
kanunun<br />
adını verdiğimiz bugün piyanonun<br />
mandal<br />
siyah beyaz tuşları vardır ya onların<br />
hani<br />
o çeyrek seslerin de bulunduğu<br />
arasında<br />
perde dediğimiz özellik var. Bu<br />
sabit<br />
ile birlikte çocukların eğitim<br />
zenginliği<br />
öğrenmelerine de çok ciddi katkı<br />
amaçlı<br />
Dolayısıyla gençlerimizle biz<br />
sağlayacak.<br />
kanunu buluşturacağız. Böyle 8-12<br />
minik<br />
grubu arasında böyle bir eğitim<br />
yaş<br />
da çalışmalarımız başlayacak.<br />
anlamında<br />
İLGİNOĞLU: Kanun bizim<br />
Hülya<br />
ve Doğu kültürüne daha<br />
kültürümüze<br />
bir enstrüman. Siz bir çok ülkede<br />
yakın<br />
verip, üniversitelerde ders verdiniz.<br />
konser<br />
karşılıyorlar sizi? Çok etkileniyorlardır.<br />
Nasıl<br />
BAKTAGİR: Kesinlikle. Yurt dışında<br />
Göksel<br />
ki kanunun çalındığı bazı bölgeler var.<br />
hele<br />
azımsanmayacak zengin bir<br />
Aslında<br />
icra ediliyor, kanun.<br />
coğrafyada<br />
Arap ülkelerinde icra ediliyor.<br />
Baktığımızda<br />
Yunanistan, Ermenistan’da,<br />
Azerbaycan’da,<br />
da. O bölgelere baktığımızda<br />
İran’da<br />
bir coğrafya ortaya çıkmış oluyor.<br />
zengin<br />
birisi Tunus’a gittiğimizde, orda<br />
Bunlardan<br />
Türk Konsolosluğu’nda bulunan biri<br />
bir<br />
“İlk defa şahit oldum. Sizi burada<br />
Türk:<br />
Jackson gibi karşılıyorlar.” Dedi. O<br />
Michael<br />
bizi, yaptığımız çalışmaları mercek<br />
derece<br />
almış. Çok ciddi bir seven bir kitle<br />
altına<br />
var.<br />
biz yaşıyoruz, görüyoruz. Uzun<br />
Bunu<br />
bu yana yaptığımız çalışmalar hem<br />
yıllardan<br />
anlamında hem de seminerler<br />
albüm<br />
çünkü biz bugün yaklaşık 15<br />
anlamında<br />
yıldır her yaz döneminde<br />
küsur<br />
Girit Adası’nda seminerler<br />
Yunanistan’da<br />
hoca olarak. Ancak üç yıldır da<br />
veriyoruz<br />
ülkemizde İstanbul’da kanun ud,<br />
kendi<br />
masteri olarak uluslar arası düzeyde<br />
kanun<br />
seminerleri veriyoruz. Bunu neden<br />
bu<br />
Çünkü bizim yurt dışından bir<br />
önemsiyoruz.<br />
yerden bizden ders almak için büyük bir<br />
çok<br />
ile geliyorlar. Bu enstrümanları<br />
coşku<br />
için. Bir İstanbul’u<br />
öğrenebilmek<br />
aslında tarihi ile metropol<br />
düşündüğümüzde<br />
şehir. Yani medeniyetler şehri. Dolayısıyla<br />
bir<br />
çocuklar İstanbul’a geldiklerinde bu<br />
bu<br />
bir parçası oluyorlar. Ona dahil<br />
kültürün<br />
oluyorlar ve İstanbul’un o<br />
olmuş<br />
de yaşamış oluyorlar. Miniklere<br />
güzelliklerini<br />
inşallah ileride başlayacak olan<br />
de<br />
sonrasında bu kültürün de<br />
çalışmalarımızın<br />
aşılamış olacağız.<br />
devamlılığını<br />
İLGİNOĞLU: Müzik dalında kariyer<br />
Hülya<br />
isteyen öğrencilerimize, enstrümana<br />
yapmak<br />
ile ilgili birkaç cümleniz olursa<br />
devamlılık<br />
GÖKSEL BAKTAGİR İLE RÖPORTAJ<br />
eminim onlara da çok ışık tutacaktır.
BAKTAGİR: Tabi ki. Birincisi iç seslerini dinlesinler. Yani ben kendi çocukluğumdan<br />
Göksel<br />
biliyorum. Tabi ki babamızın bize sağladığı müzik ortamı olumlu yönde bizi<br />
hatırlıyorum,<br />
ama benim de içimden gelen bir şey vardı müziğe karşı, güzel sanatlara karşı. İlk<br />
besledi<br />
ben hep işte ressam olmayı istemiştim. Onun yanında müzik devreye girdi. Daha<br />
dönemde<br />
bastı. Bundan sebeple iç seslerini dinleyen çocuklarımız özellikle içlerinde müziğe karşı,<br />
ağır<br />
sanatlara karşı bir meyil varsa bunu çok aileler. O iç sesine göre mutlaka güzel bir zemin<br />
güzel<br />
Dileğim aslında aileler çocuklarını yönlendiriyorlar ve sizler gibi sanata duyarlı<br />
oluştursun.<br />
de öğrencilerinde bulunan güzellikleri keşfetmesinde büyük bir öncülük<br />
öğretmenlerin<br />
Dolayısıyla siz, sınıfınızdaki her biri pırıl pırıl olan çocuklarımızın iç dünyalarını<br />
yapıyorsunuz.<br />
çalışın. Onların arasından mutlaka güzel sanatlara ilgili olan öğrenciler<br />
okumaya<br />
Sizin de yönlendirmelerinizle bu güzel sanat dolu aile daha da<br />
keşfedeceksiniz.<br />
genişleyecektir.<br />
İLGİNOĞLU: Başka enstrüman çalıyor musunuz?<br />
Hülya<br />
BAKTAGİR: Ben çocukluk dönemimde, bağlama çaldığım dönemde biraz bağlamaya<br />
Göksel<br />
diye ud çalışmıştım. Biraz keman denedim. Ritim sazı denedim. Bunlar hep bir o<br />
yakın<br />
arayışlardı aslında ama ne zamanki kanuna direk başladım on dört yaşında artık<br />
zamanki<br />
benim her enstrümanın kanunu oldu. Zaten şöyle söyleyeyim. Yine babamdan örnek<br />
kanun<br />
Kendisi Türk Müziğinde bir çok enstrümanı kendi çapında icra ederdi. Ben iddia<br />
vereyim.<br />
ki keşke tek bir enstrümanda karar kılsaymış. Öyle olsaydı o enstrümanın virtüözü<br />
ediyorum<br />
O sadece arşivini biraz dallandırıp, farklı dallarda çalışmış. Tabi ki kendine yetecek<br />
olmuştu.<br />
icra etmiş ama zaten bir enstrüman aslında bir insan ömrü gibi. Bazen o ömür bile o<br />
kadar<br />
yetmiyor. Dolayısıyla aslında o geçiş döneminden sonra hangi enstrümanla<br />
enstrümana<br />
o gencimizin artık o enstrümanda karar kılması lazım.<br />
bağdaşıyorsa<br />
İLGİNOĞLU: Nedim NALBANTOĞLU ile de arkadaşlığınız çok uzun yıllara dayanıyor.<br />
Hülya<br />
için ikiniz de çok büyük değerlersiniz.<br />
İlimiz<br />
BAKTAGİR: Teşekkür ederim. Nedim benim çocukluk arkadaşımdır. Bizim babalarımız<br />
Göksel<br />
ortak dost. Çok günlerimiz geçti. Aradan yıllar geçti. Ben konservatuarda Türk Müziği<br />
da<br />
bitirdim. O da Batı Müziği bölümünü bitirdi. Fransa’ya yerleşti, uzun yıllar orda<br />
bölümünü<br />
Sadece birbirimizde haber alıyorduk. İkimizde kariyer anlamında çok güzel yerlere<br />
kaldı.<br />
Yıllar sonra Sevgili Nedim ile bir araya gelince uzun yıllar kendi gönlümüzde<br />
geldik.<br />
güzellikleri iki farklı albüm ile taçlandırdık. Bir tanesi ‘Gurbet Türküsü’, diğeri de<br />
biriktirdiğimiz<br />
iki Yunanlı dostumuzun da katıldığı bir etkinlik olmuştu. Sevgili Nedim ile özel<br />
‘Furtuna’<br />
bir araya geliyoruz. Çok çok özel bir sanatkâr dostumdur kendisi. Kırklareli’ni çok<br />
projelerde<br />
Bizim isimlerimiz ve babalarımızın ismiyle iki önemli protokol sokağına isimler<br />
önemsiyoruz.<br />
Bunlar da bizim ve babalarımız açısından gurur verici bir şey. Bu güzel ilde,<br />
verildi.<br />
sanata duyarlı sanatkârlar çok fazla çıkmıyor az da değil. Ancak Trakya’nın<br />
Kırklareli’nde<br />
mütevazı olmak. O insan kendini fazla belli etmez. Orda, normal mütevazi hayatına<br />
özelliğidir<br />
eder. Bugün baktığımızda da Kırklareli’nden çok değerli sanatkarlar çıkmış durumda.<br />
devam<br />
çok alanda. Her zamanki gibi ilimize hizmet etmeye hazırız. Çünkü buna hemşerilerimizin<br />
Bir<br />
ihtiyacı var. Ona inanıyorum.<br />
de<br />
GÖKSEL BAKTAGİR İLE RÖPORTAJ
SPOR İLE İLGİLİ<br />
O K U L U M U Z D A 2 0 0 Ö Ğ R E N C İ<br />
A R K A D A Ş I M I Z A S O R D U K V E<br />
S O N U Ç L A R :<br />
Sporla uğraşmayan kişi sayısı: 62 kişi<br />
Taekwando branşı ile uğraşan kişi sayısı: 19 kişi<br />
Voleybol branşı ile uğraşan kişi sayısı: 16 kişi<br />
Tenis branşı ile uğraşan kişi sayısı: 4 kişi<br />
Jimnastik branşı ile uğraşan kişi sayısı: 1 kişi<br />
Futsal branşı ile uğraşan kişi sayısı: 7 kişi<br />
Yüzme branşı ile uğraşan kişi sayısı: 7 kişi<br />
Futbol branşı ile uğraşan kişi sayısı: 18 kişi<br />
Badminton branşı ile uğraşan kişi sayısı: 1 kişi<br />
Okçuluk branşı ile uğraşan kişi sayısı: 1 kişi<br />
Basketbol branşı ile uğraşan kişi sayısı: 35 kişi<br />
Atletizm branşı ile uğraşan kişi sayısı: 3 kişi<br />
Box branşı ile uğraşan kişi sayısı: 2 kişi<br />
Judo branşı ile uğraşan kişi sayısı: 3 kişi<br />
Masa Tenisi branşı ile uğraşan kişi sayısı: 2 kişi<br />
Karate branşı ile uğraşan kişi sayısı: 2 kişi<br />
SAADET NUR GÜL<br />
IŞILAY TÖRK<br />
BİLİYOR MUSUNUZ?<br />
KIRMIZI YERİNE MAVİ<br />
Amerikan Colorado Üniversitesi<br />
tarafından yapılan bir araştırma,<br />
öğretmenlerin ödev veya sınav<br />
kâğıtlarının üzerine kırmızı kalemle<br />
yazdığı not veya uyarıların,<br />
öğrenciler üzerinde bağırarak<br />
azarlama etkisi yaptığını ve<br />
öğrencilerin moralini bozduğunu<br />
ortaya çıkardı.<br />
Aynı araştırmaya göre kırmızı renk<br />
öğrenciler açısından çok daha<br />
duygu yüklüyken, mavi veya yeşil<br />
renk daha objektif ve nötr bir<br />
duygu yaratıyor.
Sıcak Hava<br />
Balonu<br />
Uçmayı başaran ilk araçlar uçaklar değil. Bugün bunu hepimiz biliyoruz. Balonu bulanlar, Fransız<br />
Etienne ve Joseph Montogolfier Kardeşler oldu. Montgolfier Kardeşler, ipek bir balonu sıcak havayla<br />
doldurdular, sonra bunu serbest bıraktıklarında balonun yükseldiğini gördüler. Bununla ilgili birçok<br />
deneyler yaptılar. 5 Haziran 1783′te de ilk sıcak hava balonunu uçurmayı başardılar. Bu balon, insanın<br />
uçurduğu ilk araçtı ve 2,5 km yol almıştı.<br />
Sıcak hava balonlarının çalışması çok basit bir ilkeye dayanıyor: Sıcak hava ısınınca yükselir.<br />
Günümüzde ki balonlar bu basit ilkeye göre tasarlanıyor. Balon ana gövdesini oluşturan ve yanmaz<br />
kumaşlardan yapılan kısmın içi sıcak havayla dolduruluyor. Balonun ana gövdesinin altında, yolcuların<br />
ve havayı ısıtmaya yarayan yakıtın yer aldığı bir sepet bulunuyor. Gövdenin tepesinde yer alan ve<br />
paraşüt valfı olarak adlandırılan bir delikle, balonun içindeki hava kontrol edilebiliyor. Yolcu sepetinin<br />
üzerinde bulunan havayı ısıtan mekanizmanın ateşleyici bölümü ve deliği açıp kapatmaya yarayan<br />
ipler yardımıyla, balonun alçalıp yükselmesi sağlanıyor. Balonun yükselmesi istendiğinde, ateşleyiciyi<br />
çalıştıran dip çekiliyor ve ateş balonun gövdesindeki havayı ısıtarak yükselmesine neden oluyor. Eğer<br />
balonun alçalması istenirse, tepedeki deliği kontrol eden ip yardımıyla delik açılıyor ve sıcak havanın<br />
balonun tepesinden uçup gitmesine izin veriliyor. Gövdesindeki hava soğuyunca balon yeniden<br />
alçalmaya başlıyor. Balon yalnızca aşağı ve yukarı doğru hareket edebiliyorsa bir balon nasıl ilerliyor<br />
diye sorabilirsiniz. Bu sorunun yanıtı rüzgarda gizli. Balona yön veren şey, rüzgar. Atmosferin farklı<br />
yüksekliklerinde rüzgarlar farklı yönlere eserler. Balonu yönlendiren kişi alçalarak ya da yükselerek<br />
gitmek istediği yöne doğru esen bir rüzgar yakalamaya çalışır. Çok usta balon pilotları bile sıcak hava<br />
balonlarını tam anlamıyla kontrol edemez. Kimi zaman rüzgarlar istenmeyen yönden esebilir. Sıcak<br />
hava balonları geçmişte keşif, gözetleme ve askeri görevlere hizmet etmişti. Günümüzdeyse daha çok<br />
turistik amaçlarla kullanılıyor. Havada huzurlu ve sakin bir uçuş yapmak için, çevre güzelliklerinin<br />
tadına varmak isteyenler için ülkemizde Antalya ya da Kapadokya gibi turistik bölgelerde balon<br />
gezileri sıkça yapılıyor.<br />
yaptığım tasarladığım<br />
Kendi<br />
de uçmasını sağladım.<br />
düzeneğin<br />
AHMET EFE GÜRBÜZ
’un dili kendi vücudu kadar uzayabilir.<br />
Bukalemun<br />
balıkları 94 litre su içerisinde bir damla kanı fark edebilirler ve<br />
Köpek<br />
balinaların dillerinin ağırlığı yetişkin bir filin ağırlığı kadardır.<br />
Mavi<br />
sinekler “FA” notasıyla vızıldarlar.<br />
Kara<br />
kendilerinin 100 katı kadar yükseğe zıplayabilirler.<br />
Pireler<br />
dişlerinin uzaması hiçbir zaman durmaz. Dişlerinin<br />
Kunduzların<br />
uzunluklarını dengede tutmak için ağaçların dallarında ve<br />
törpülerler.<br />
gövdelerinde<br />
maymunu karada yaşayan hayvanların en gürültücüsüdür.<br />
Alouatta<br />
hızla itebilir ve bu 200 desibel ses meydana getirir. Bu şiddetle<br />
km<br />
şaşkına çevirir ve öldürür.<br />
kurbanını<br />
imparator pengueni bir şey yemeden kuluçkada 2 ay boyunca<br />
Erkek<br />
yemek getirmesini bekler.<br />
dişisinin<br />
vücutlarında ter bezi yoktur, patilerinden terlerler.<br />
Kedilerin<br />
büyük dev mürekkep balığı, 18 m boyundadır ve gözleri deniz topu<br />
En<br />
günde 35 bin karınca yerler.<br />
Karıncayiyenler<br />
yaşındaki bir köpek fiziksel olarak 15 yaşındaki insan olgunluğuna<br />
Bir<br />
kişi bu bilgiye şaşıracak: Kedilerin SÜTE alerjisi vardır. Aslında<br />
Çoğu<br />
buna tam olarak alerji diyemeyiz. Kediler süt içtikleri zaman kabız<br />
biz<br />
ırkından olan köpekler yüzemezler.<br />
Base<br />
ve E.Coli bakterileri, çiğ yumurta ve az pişmiş ette<br />
Salmonella<br />
zaman algısı yoktur.<br />
Köpeklerin<br />
kedi ortalama olarak bir günün 1/3’ünü uyuyarak geçirir.<br />
Bir<br />
yüz farklı ses çıkarırlar.<br />
Kediler<br />
kediler sağ patilerini daha çok kullanırlar. Erkek kediler ise<br />
Dişi<br />
HAYVANLAR İLE İLGİLİ<br />
İLGİNÇ BİLGİLER<br />
5 km uzaktan bir kandamlasını hissedebilirler.<br />
Attığı çığlık 5 km uzaktan duyulabilir.<br />
Karidesi yaşayan canlılar arasındaki en gürültücü<br />
Alpheidae<br />
Diğerinden daha büyük olan kıskacı kullanarak suyu 100<br />
hayvandır.<br />
büyüklüğündedir.<br />
sahiptir.<br />
olurlar. Çünkü kedilerin midesi sütü kolay kolay sindiremez.<br />
bulunur. Köpeklere iyice pişirilmemiş ve kemik verilmemelidir.<br />
solaktır.<br />
SAADET NUR GÜL - AYBÜKE İREM DAL - MERİÇ ŞEN
Tarihte atı ilk evcilleştiren Türklerdir. İlk evcilleştirilmiş at türü ise Safkan Türk atı Ahal Tekedir. NOT: Dünya’nın en güzel<br />
•<br />
seçilmiştir.<br />
atı<br />
Mimar Sinan : ( 1489 - 1588 ) Seviyesine bugün dahi ulaşılamayan dahi mimar. Mimar Sinan tam manası ile bir sanat<br />
•<br />
dâhisidir.<br />
Ahmed Bin Musa(10.yy) : Sistem mühendisliğinin öncüsü, astronom ve mekanikçi.<br />
•<br />
Ali Bin Abbas(? - 994) : Bin yıl sene önce ilk kanser ameliyatını yapan bilim adamıdır. Kılcal damarlar sistemini ilk defa<br />
•<br />
atan bilim adamıdır.<br />
ortaya<br />
Beyruni (973 - 1051) : Dünyanın döndüğünü ilk bulan bilim adamıdır. Ümit Burnu, Amerika ve Japonya’nın varlığından ilk<br />
•<br />
ilk bilim adamı. Beyruni, Amerika kıtasının varlığını Kristof Colomb’un keşfinden 500 sene önce bildirmiştir.<br />
bahseden<br />
Jeoloji, Coğrafya, Tıp, Felsefe, Fizik, Astronomi gibi dallarda eserler yazmıştır. Çağın en büyük alimidir.<br />
Matematik,<br />
Cabir Bin Hayyam(721 - 805) : Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve kimyanın babası sayılır. Maddenin en küçük parçası<br />
•<br />
parçalanabileceğini bundan 1200 sene önce söylemiştir.<br />
atomun<br />
İbni Sina (980 - 1037) : Doktorların sultanı. Eserleri, Avrupa üniversitelerinde altı yüz sene temel kitap olarak okutulan<br />
•<br />
doktor. Hastalık yayan küçük organizmalar, civa ile tedavi, Pastör’e ışık tutması, ilaç bilim ustası, dış belirtilere<br />
dahi<br />
teşhis koyma vb. botanik, zooloji, fizik ile ilgilendi. İbni Sina Jeolojinin babasıdır.<br />
dayanarak<br />
Zehravi (936 - 1013) : Bin sene önce ilk çağdaş ameliyatı yapan, böbrek taşlarının nasıl çıkarılacağını ve ilk böbrek<br />
•<br />
Prof. Dr. Aziz SANCAR(1946 - …) : Hücrelerin hasar gören DNA'ları<br />
•<br />
onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran<br />
nasıl<br />
sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan bilim<br />
araştırmaları<br />
Aziz Sancar’ın geliştirip ismini koyduğu “maxicell” tekniği<br />
adamıdır..<br />
buluşunu yapıp ismini koyduğu “excinuclease/excision nuclease”<br />
ile<br />
terimleri Oxford Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Sözlüğü'ne<br />
enzimi<br />
girmiştir.<br />
Ord. Prof. Cahit ARF (1910-1997) : Cisimlerin kuadratik formlarının<br />
•<br />
ortaya çıkan ve kendi adıyla anılan “Arf Sabiti“,<br />
sınıflandırılmasında<br />
Halkaları” ve “Arf Kapanışları” gibi terimleri bularak, matematik<br />
“Arf<br />
bilim dünyasına önemli katkılarda bulunur. Alman matematikçi<br />
ve<br />
Hesse ile birlikte, Hesse-Arf Kuramı’nı geliştirir.<br />
Helmut<br />
Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU (1935-2015) : Dünyada yeni kurulmaya<br />
•<br />
Moleküler Biyoloji dalının ilk birkaç profesöründen biridir.<br />
başlayan<br />
Kuvvet adını vardiği çalışmasında; Watson ve Crick<br />
Solvofobik<br />
Modeli’ndeki DNA Sarmalının Çözelti İçinde Nasıl Durduğunu<br />
Sarmal<br />
TÜRKLER HER GEZEGENE LAZIM.<br />
N E D E N M İ ?<br />
ameliyatını gerçekleştiren bilim adamıdır.<br />
buluşuyla açıklar.<br />
E F E I Ş I Ğ I G Ü R
E K N O L O J İ N E D İ R ?<br />
T<br />
Yağmur BAĞCI<br />
T e k n o l o j i , g e n e l d e i n s a n y e t e n e k l e r i n i g e n işletmek<br />
v e i n s a n i h t i y a ç l a r ı n ı k a rşılamak için kullanılan<br />
b i l g i d i y e b i l i r i z . T e k n o l o j i i n s a n l a r ı n k e n d i<br />
a m a ç l a r ı n a u y g u n o l a r a k d oğal dünyayı<br />
k u l l a n m a s ı d ı r . T e k n o l o j i , b i l i m i k u l l a n a r a k h a y a t ı<br />
k o l a y l aştırmak için yapılan her şeydir.<br />
A Y V A N L A R O L M A S A Y D I<br />
H<br />
M e s e l a a r ı l a r . Ç o ğ u i n s a n “ A r ı l a r o l m a s a n e o l u r ? ”<br />
s o r u s u n a “ B a l ” o l m a z d e r . A l b e r t E i n s t e i n ’ i n “ A r ı l a r<br />
o l m a s a , i n s a n l a r 1 a y d a ö l ü r . ” s ö z ü n ü h a t ı r l a y a l ı m .<br />
A s l ı n d a E i n s t e i n ’ i n s ö y l e m e k i s t e d i ğ i ş u d u r : A r ı l a r o l m a s a<br />
d ü n y a d a b i t k i l e r i n t o z l a ş m a s ı o l m a z v e i n s a n o ğ l u n u n<br />
y a ş a m k o ş u l l a r ı a z a l ı r . B u n l a r b i l i n m e s i n e r a ğ m e n a r ı<br />
s o k m a s ı n d i y e a r ı l a r ı ö l d ü r m e k i ç i n z e h i r s ı k a r . A r ı n ı n<br />
s o k m a s ı , M S h a s t a l ı ğ ı , r o m a t i z m a v e e k l e m i l t i h a b ı g i b i<br />
b i r ç o k h a s t a l ı ğ ı n t e d a v i s i n e ş i f a o l u y o r .<br />
Y a d a b a l ı k l a r o l m a s a y d ı ? İ n s a n l a r b a l ı k y i y e m e d i ğ i z a m a n<br />
v ü c u t l a r ı n d a k i f o s f o r ç o k a z b u l u n u r v e k e m i k l e r i d a h a<br />
h ı z l ı k ı r ı l ı r .<br />
P e k i e n s e v m e d i ğ i m i z k a r a s i n e k l e r . D ü ş ü n m e d e n<br />
t e r e d d ü t s ü z ö l d ü r d ü ğ ü m ü z k a r a s i n e k l e r o l m a s a y d ı d ü n y a<br />
p i s b i r k o k u i ç i n d e b o ğ u l u r d u .<br />
T a b i b u ü ç h a y v a n ı n h a r i c i n d e k i h a y v a n l a r d a o l m a d ı ğ ı<br />
z a m a n s o r u n y a ş a r ı z . H a y v a n l a r ı n y a ş a m a l a n l a r ı n a<br />
v e r d i ğ i m i z z a r a r l a r d a o n l a r ı n y a ş a m l a r ı n a s o n v e r m e m i z e<br />
s e b e p o l u y o r . B u d a h e m h a y v a n l a r ı n h e m d e i n s a n l a r a<br />
z a r a r v e r i y o r .<br />
S A A D E T N U R G Ü L
GEZEGEN FELAKETİ:<br />
ÇERNOBİL<br />
MERİÇ ŞEN<br />
26 Nisan 1986, Cumartesi. Çernobil Nükleer<br />
Santrali’nin dördüncü reaktöründe, 01.24’te<br />
patlama meydana geldi. Etkileri onlarca yıl<br />
daha sürecek. Belki de dünyanın başına gelen<br />
en büyük felaket!<br />
Japon Balıkçısı<br />
Balık tuttuk yiyen ölür<br />
Elimize değen ölür<br />
Bu gemi bir kara tabut,<br />
Lumbarından giren ölür.<br />
Balık tuttuk yiyen ölür,<br />
Birden değil, ağır ağır…<br />
Etleri çürür, dağılır.<br />
Balık tuttuk, yiyen ölür.<br />
NAZIM HİKMET RAN<br />
O Facia Nasıl Gerçekleşti?<br />
Çernobil 1970’te açılmış bir nükleer santraldi. Ukrayna’nın<br />
kuzey bölgesinde Kiev’e bağlı bir yerleşim biriminde<br />
bulunan bu santralde kaza günü dört reaktör aktifti.<br />
İkisinin inşası ise sürüyordu.<br />
25 Nisan günü, dördüncü reaktör rutin bir bakıma girdi.<br />
Teknisyenler olası bir güç kesintisine karşı deney<br />
yapmaya karar verdiler. Çok ağır sonuçları olacak bu<br />
deney için 23.00’da çalışmaya başladı.<br />
26 Nisan 01.23’te, deney için şartların oluştuğuna karar<br />
verildi ve düğmeye basıldı. 01.24’te ise ters giden bir<br />
şeyler vardı. Deney için devre dışı bırakılmış güvenlik<br />
sisteminden ötürü reaktörde önlenemeyen çekirdek<br />
tepkimeleri gerçekleşti. Isı ve enerji bir anda kat be kat<br />
yükseldi…<br />
önü alınamıyordu. Artan buhar basıncı, reaktörün<br />
tonlarca ağırlıktaki çatısını havaya uçurdu. Reaktördeki<br />
zirkonyum ve grafit, yüksek sıcaklıktaki buharla karışınca<br />
hidrojenler yanmaya başladı ve tüm santraller alevler<br />
içinde kaldı. Dördüncü reaktörün patlamasıyla ortaya<br />
çıkan radyasyon, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom<br />
bombalarından tam iki yüz kat daha etkiliydi. Patlama<br />
ateşi ilk anda bir kilometre yüksekliğe ulaştı. İlk çıkan<br />
etkinin, iki metre kalınlığındaki betonu eritecek güçte<br />
olduğu ifade edildi.<br />
Felaketin ardından yapılan olağanüstü önlemlerden bir<br />
kaçı: Yaşam alanları boşaltıldı. Reaktör binası 410.000<br />
metreküp çimento ve 7.000 ton çelik kullanılarak<br />
gömüldü. Binanın altı betonla dolduruldu.
O U I S N U C E R A<br />
L<br />
Ü T Ü P H A N E S I<br />
K<br />
Ü N Y A N I N 1 3 ' Ü N C Ü<br />
D<br />
E R S E V I A N T A L Y A ' Y A<br />
T<br />
O N D E R W O R K S ,<br />
W<br />
E N N E S S E E<br />
T<br />
ısındı.<br />
Havalar<br />
sokakta aç<br />
Hayvanlar<br />
Onların<br />
geziyorlar.<br />
giderebiliriz.<br />
açlığını<br />
Marketlerden<br />
edinebileceğiniz<br />
mamaları ile<br />
dostluk<br />
doyurabiliriz.<br />
onları<br />
da uygun<br />
Çok<br />
var. Bu<br />
fiyatları<br />
edinip<br />
mamaları<br />
besleyebiliriz.<br />
onları<br />
BU EVLERDE KİM<br />
YAŞAMAK İSTEMEZ<br />
Kİ?<br />
O U R U V O B E Y I N S A Ğ L I Ğ I<br />
L<br />
E R K E Z I , L A S V E G A S<br />
M<br />
I N Ş A E D I L D I<br />
Ç A R P I K E V , S O P O T<br />
N E R G İ S Ü Z Ü M<br />
BİR KAP MAMA<br />
BİR KAP SU BİR<br />
DÜNYA SEVGİ<br />
N İ L S U Ç U L H A<br />
Z E Y N E P S U K A N D E M İ R
Topu : Fatih Sultan Mehmet,<br />
Havan<br />
fethi sırasında gemileri<br />
İstanbul’un<br />
için havan topunu icat etmiştir.<br />
vurabilmek<br />
: Tershane baş mimarı İbrahim<br />
Denizaltı<br />
1719’da bir saatten fazla suda<br />
Efendi,<br />
dünyanın ilk denizaltısını buldu.<br />
kalabilen<br />
Dünya Haritası : Kaptan-ı Derya Piri Reis,<br />
İlk<br />
Afrika ve Avrupa’nın batı kıyılarını,<br />
1513’te<br />
Takma Kanat : Hazerfen Ahmet Çelebi,<br />
İlk<br />
yılında kendi yaptığı kanatlarla ilk uçan<br />
1632<br />
olmuştur.<br />
insan<br />
Çarpımı : Matrakçı Nasuh Efendi ‘Kafes<br />
Kafes<br />
Topu : Ahmet Süreyya Emin Bey,<br />
Sahra<br />
daha 19 yaşındayken Zeytinburnu<br />
1868’de<br />
Askeri Müzesi'nde bulunan<br />
Harbiye<br />
Demir Fabrikası İmali İlk Seri<br />
Zeytinburnu<br />
TÜRKLERİN BULDUĞU İLK İCATLAR<br />
Amerika’nın doğu kıyılarını gösteren<br />
Güney<br />
dünya haritasını buldu.<br />
ilk<br />
bularak adını Matematik<br />
Çarpımı’nı<br />
kazımış, yazdığı Cemalü-l<br />
literatürüne<br />
ve Umdetü’l Hisab sayesinde nice<br />
Küttab<br />
yetişmesine katkıda<br />
matematikçilerin<br />
bulunmuştur.<br />
: Hüseyin Naki Efendi, Şirket-i<br />
Feribot<br />
Genel Müdürlüğünü yaparken<br />
Hayriye’nin<br />
ve arabaların gemilerle taşınması için<br />
atların<br />
mimarı Mehmet Usta ile birlikte<br />
şirketin<br />
ilk feribotunu icat etti. Dünya’nın<br />
Dünya’nın<br />
ilk arabalı vapurunun ismi ise Suhulet idi.<br />
bu<br />
Çelik Fabrikasında ilk seri atışlı top<br />
Demir<br />
Sahra Topunu icat etmiştir.<br />
atan<br />
Mikrobunun Keşfi : Abbas Vesim<br />
Verem<br />
zamanın tıbbına çok büyük katkıları<br />
Efendi,<br />
bir doktordu. Kendisi Verem Mikrobunu<br />
olan<br />
Aynı zamanda pek çok hastalık<br />
keşfetmişti.<br />
görüşleri zamanına göre oldukça<br />
hakkındaki<br />
ileriydi.<br />
AHMET İLBER AYAR<br />
Atışlı Sahra Topu
B U N L A R I B İ L İ Y O R M U Y D U N U Z ?<br />
Soğan doğrarken sakız çiğnerseniz ağlamazsınız.<br />
Dünyanın en geniş yolu olan Brezilya’daki Anıtsal Eksen’de 160 araba yan<br />
yana gidebilir.<br />
Mavi rengi görebilen tek kuş türü, baykuştur.<br />
Bir arının yarım kilo bal üretebilmek için 2 milyon çiçeğe konması gerekir.<br />
Bir tavuğun kaydedilen en uzun uçuş süresi 13 saniyedir.<br />
Dünyada yaşayan tüm insanları oluşturan atomlardaki boşluklar çıkarılırsa<br />
tüm dünya nüfusu bir elmaya sığabilir.<br />
Dünyanın en zengin 3 ailesi, en fakir 48 ülkenin toplam servetinden daha fazla<br />
servete sahip.<br />
Dünyanın en uzun süren trafik sıkışıklığı 12 gün sürdü, 100 km kuyruk oluştu<br />
ve araçlar günde 1 kilometre ilerleyebildiler.<br />
Ortalama bir insan, ömrü boyunca dünyanın çevresini yaklaşık üç defa<br />
dolaşacak kadar yürür.<br />
Charles Osborne isimli bir adamın hıçkırığı 69 yıl sürdü.<br />
Mavi balinaların kalbi o kadar büyüktür ki bir insan atardamarları içerisinde<br />
rahatlıkla yüzebilir.<br />
Vücudunuz peyniri sindirdiğinde salgılanan opiatlar, bağımlılık yaratabilir.<br />
Ayak kokusunun peynirli cipse benzemesinin nedeni aynı tür kimyasalları<br />
bulunduruyor olmasıdır.<br />
R . İ K R A A Ç A R
BİL<br />
BAKALIM<br />
BİLEBİLİRSEN?<br />
1 2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
C e v a p l a r E n A r k a d a !
GALATA KULESİ VE<br />
KIZ KULESİ<br />
Galata Kulesi, İstanbul’un Galata Semti’nde bulunmaktadır. Kule, 528 yılında inşa edilmiştir. Şehrin önemli<br />
sembolleri arasında bulunur. Bu güzel yapıyı izlemek isterseniz, sizleri Haliç ve İstanbul Boğazı’na<br />
bekleriz. Galata Kulesi, dünyanın en eski kulelerindendir ve Bizans İmparatoru Anastasius tarafından<br />
fener kulesi olarak inşa edilmiştir.<br />
17.y.y’nın ilk yarısında, IV.Murat Dönemi’nde Hezarfen Ahmet Çelebi Okmeydanı’nda rüzgarları tahtadan<br />
yaptırdığı kartal kanatlarının altına alarak, 1638 yılında Galata Kulesi’nden Üsküdar Doğancılar’a<br />
uçmuştur. Bu uçuş Avrupa’da ilgi görmüştür. Bu kule 9 katlı olup, yüksekliği 66,90 m’dir.<br />
1717 tarihinden itibaren, kule Osmanlı tarafından yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. Kulenin<br />
1875 yılında bir fırtına sonrası çatısı yıkılmıştır. 1965 yılında restore edilene kadar kullanılamamıştır.<br />
Günümüzde ise turistik bir yer olarak kullanılmaktadır. Kulenin en üst katına çıktığınızda enfes bir<br />
manzara ile karşılaşacaksınız.<br />
Bir efsaneye göre, Galata Kulesi ve Kız Kulesi birbirlerine âşık ama karşısındakinin sevgisinden emin<br />
olamayan iki kuleymiş ve aralarında yer alan boğaz nedeniyle asla kavuşamayacaklarını bilirlermiş. Ama<br />
bunu bilmek ne sevdalarını bitirmiş ne de özlemlerini azaltmış.<br />
Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bir gün Galata Kulesi’ne çıkıp Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’na uçmak<br />
istediğini Galata Kulesi’ne anlatmasıyla Galata Kulesi’nin içi umutla dolmuş ve aşkla yazdığı tüm<br />
mektupları Kız Kulesi’ne iletmek üzere Hezarfen Ahmet Çelebi’ye teslim etmiş. Ahmet Çelebi de mektupları<br />
heybesine attığı gibi kendini Galata Kulesi’nin surlarından uçsuz bucaksız gibi görünen gökyüzüne doğru<br />
uçmaya başlamış. Uçuşu sırasında Kız Kulesi’nin üzerine gelince mektupları kulenin üzerine bırakmış.<br />
Aşkının karşılıksız kalmadığını gören Kız Kulesi, mektuplardan sonra daha da güzelleşmeye başlamış.<br />
Galata Kulesi de bu güzellik karşısında sevgisinin tek taraflı olmadığını anlamış. Birbirlerine duydukları<br />
aşkları sayesinde yüzyıllar boyunca her şeye direnerek bugüne kadar gelmişler. İşte böyle her akşam<br />
Galata’dan Kız Kulesine selam taşır martılar… Kız Kulesi hiç bilmese de, hiç anlamasa da…<br />
IŞILAY TÖRK<br />
ELİF KARABULUT
Portakaldan<br />
Mum Yapımı<br />
M A L Z E M E L E R<br />
- P O R T A K A L<br />
- Z E Y T İ N Y A Ğ I<br />
Y a p ı l ı ş ı<br />
1 . A d ı m : P o r t a k a l ı g e n i ş l i ğ i k a d a r b i r b a r d a ğ a<br />
k o y u n .<br />
2 . A d ı m : T a m o r t a s ı n d a n ç e m b e r h a l i n d e k e s i n .<br />
3 . A d ı m : B i r k a ş ı k y a r d ı m ı i l e k a b u ğ u n u<br />
z e d e l e m e y e c e k ş e k i l d e i ç i n i ç ı k a r t ı n .<br />
4 . A d ı m : D a h a s o n r a n a z i k ç e k a b u ğ u ç ı k a r t ı n .<br />
5 . A d ı m : A y n ı i ş l e m i d i ğ e r y a r ı s ı i ç i n d e y a p ı n .<br />
6 . A d ı m : İ ç i n d e k i b e y a z k ö k ü n k o p a r ı l m a m a s ı<br />
g e r e k i y o r . B u k ı s m ı m u m o l a r a k k u l l a n a c a ğ ı z .<br />
7 . A d ı m : K a p a k o l a r a k k u l l a n a c a ğ ı n ı z d i ğ e r<br />
y a r ı s ı n ı n t e p e s i n i y ı l d ı z ş e k l i n d e k e s i n .<br />
8 . A d ı m : F i t i l l i , a l t k ı s m a k a d a r z e y t i n y a ğ ı i l e<br />
d o l d u r u n . F i t i l i d e a z m i k t a r d a z e y t i n y a ğ ı<br />
d ö k t ü ğ ü n ü z d e n e m i n o l u n .<br />
9 . A d ı m : B e y a z k ö k y a n i f i t i l i m i z o l a n y e r i<br />
ç a k m a k i l e y a k ı n .<br />
1 0 . A d ı m : P o r t a k a l m u m u b i r y a n d a n e v i n i z i<br />
a y d ı n l a t ı r k e n b i r y a n d a n e v i n i z e g ü z e l k o k u l a r<br />
y a y a c a k .<br />
A S L I A Ç I K K A Y A
ve yetenekli oyuncu Ege Kökenli<br />
Genç<br />
Mart 1993 Kırklareli doğumludur.<br />
20<br />
4 yaşındayken anasınıfında<br />
Oyunculukla<br />
genç oyuncu liseye kadar<br />
tanışan<br />
de yaşamıştır. Liseyi<br />
Kırklareli’<br />
Fransızca okuyan oyuncu, 5<br />
İstanbul’da<br />
Fransızca tiyatro ekibinde yer alır.<br />
sene<br />
Kökenli henüz 11 yaşında iken ilk<br />
Ege<br />
tecrübesini “En İyi Arkadaşım ”la<br />
dizi<br />
Çocuk oyuncu olarak<br />
edinmiştir.<br />
şimdilerde ise 24 yaşında<br />
tanıdığımız<br />
güzel oyuncu İstanbul Bilgi<br />
olan<br />
Uluslararası İlişkiler<br />
Üniversitesi<br />
girdi. Ancak 2 sene<br />
bölümüne<br />
sonra hayatının rotasını<br />
okuduktan<br />
çevirmeye karar verdi ve<br />
oyunculuğa<br />
bıraktı. Şimdi Haliç<br />
okulu<br />
konservatuar eğitimine<br />
Üniversitesi’nde<br />
etmektedir.<br />
devam<br />
Aldığı Diziler: Kalp Atışı, Güneş'in<br />
Rol<br />
Asla Vazgeçmem, Yahşi Cazibe,<br />
Kızları<br />
Çiçek, Anadolu Kaplanı,<br />
Çalıkuşu,<br />
ÖZTÜRK: Dövmeleriniz ne anlama<br />
Elif<br />
geliyor?<br />
KÖKENLİ: Biri benim rüyalarımı<br />
Ege<br />
ediyor. Diğeri de kardeşimi<br />
temsil<br />
ediyor.<br />
temsil<br />
ÖZTÜRK: Konservatuar bölümüne<br />
Elif<br />
herhangi bir müzik sınavından<br />
girerken<br />
mi?<br />
geçtiniz<br />
KÖKENLİ: Ben ritim sınavından<br />
Ege<br />
geçtim.<br />
ÖZTÜRK: Kırklareli hayatı hakkında<br />
Elif<br />
düşünüyorsunuz?<br />
ne<br />
KÖKENLİ: Güzel ve sakin bir<br />
Ege<br />
Hem insan memleketini nasıl<br />
şehirdir.<br />
ÖZTÜRK: Ali Burak CEYLAN ile<br />
Elif<br />
rol hakkında ne<br />
oynadığınız<br />
düşünüyorsunuz? Normal hayatta<br />
KÖKENLİ: Yani bir roldü ve ikimizin<br />
Ege<br />
iyi oynadığını düşünüyorum. Gerçek<br />
de<br />
da iyi arkadaşız.<br />
hayatta<br />
ÖZTÜRK: Üzgün olduğunuzda ne<br />
Elif<br />
KÖKENLİ: Benim özel olarak<br />
Ege<br />
bir şey yok. Bende herkes gibi<br />
yaptığım<br />
sonra tekrar güler, mutlu<br />
üzülürüm<br />
olurum.<br />
E G E K Ö K E N L İ İ L E<br />
R Ö P O R T A J<br />
sevmesin.<br />
nasılsınız?<br />
Öğretmen Kemal, En İyi Arkadaşım.<br />
yaparsınız?<br />
E L İ F Ö Z T Ü R K
Yaz Tatilinde<br />
Neler<br />
Yapabiliriz?<br />
Sevgili Arkadaşlar,<br />
Biliyorum, artık bu sene bitti. Hatta yaz tatiline girdik ve birçoğumuz akrabasının yanına, denize<br />
veya yazlık evine gidecek. Eminim ki hepiniz mutlusunuz. Elbette bende dahilim. Ancak yaz<br />
tatiline girince bazen zamanımı değerlendiremiyorum. Bu konuda aranızda bana katılanların<br />
olduğunu tahmin ediyorum. Bu yüzden de boş zamanımızda oyalanabileceğimiz bazı konuları<br />
sizler için derledim. Umuyorum ki okurken zevk alırsınız.<br />
1. Kitap Okumak<br />
Kitap okumak insanı başka dünyalara götürüyor. Aslında kitap okumak bizi sadece bu yönde değil<br />
başka yönlerde de etkileyebiliyor. Örneğin; kelime haznemizi genişletiyor, derslerde başarılı<br />
olmamızı sağlıyor ve başka başka şeyler…<br />
2. Ders Çalışmak<br />
Ders çalışmak da kitap okumak gibidir. Ancak ders çalışırken yanında arkadaşının olması ayrı bir<br />
zevktir bence. Anlayamadığım soruları birlikte çözmek gibi…<br />
3. Sosyal Aktivitelere Katılmak<br />
Emin olun ki bu da derslere olan ilginizi ve başarınızı arttıracaktır. Ayrıca spor yapmak, geneliniz<br />
tarafından sevilen bir etkinlik olduğunu tahmin ediyorum. Bu yüzden de bu aktiviteyi zevk alarak<br />
yapmanızı umuyorum.<br />
4. Müzik Aleti Öğrenmek ya da Resim Çizmek<br />
Bu aktiviteler ise sizi sanatsal yönden bilgilendirecek ve rahatlatacaktır. Yani çok eğlenceli<br />
olacaktır.<br />
Benim sizlere önereceğim tavsiyeler bu kadardı. Umarım bu tavsiyeleri kullanıp boş vakitlerinizi<br />
doldurursunuz. Hepinize mutlu ve huzurlu tatiller.<br />
EZGİ YETİŞ
İNSAN<br />
İYİ<br />
SUDENAZ GÜNGÖRDİ<br />
Çoğumuz iyi insan denince aklımıza önce herhangi bir çeşit iyilik yapmış kişi gelir ama iyi<br />
insan demek tam olarak da bu değil. Örnek verecek olursak; kalp kırmamaya özen gösteren,<br />
yalan söylemeyen, dürüst gibi. İyi insanlarla ilgili birçok söz söylenmiştir. Bunlara örnek<br />
olarak: “ İyi insanlar Cennete gider değil iyi insanlar nereye giderse Cennet orası olur.” Osho<br />
İyi İnsan Nedir?<br />
“İyi insan, saf(arı) insandır.” diye kısaca “İyi insan nedir?” sorunu cevaplayabiliriz ama bu<br />
konuyu biraz daha genişletecek olursak iyi insan her türlü konuda herkese karşı yardımda<br />
bulunabilecek, dürüst, insanlarla iyi anlaşabilen vb. özellikler. Günümüze bakarsak pek fazla<br />
iyi insan yok ama iyi insanlar az da olsa devam ediyor.<br />
Gezegende<br />
Görülmesi<br />
Gereken<br />
Yerler<br />
Meriç Sena Uraz<br />
Yiğit Efe Karcebaş<br />
Elif Öztürk<br />
Hülya İlginoğlu<br />
Bil Bakalım Bilebilirsen? ‘in Cevapları<br />
1 Ah bir zengin olsam<br />
2 Deliyim gözü kara deliyim yakarım Roma’yı da yakarım<br />
3 Prensesler gibiydim ben baba evinde özgürlüğüme gölgeyi hakaret sayarım.<br />
4 Sen aşkı çiçek böcek güneş bulut sanmışsın.<br />
5 Sen gülünce güller açar gül pembe bülbüller seni söyler seni çağırır.<br />
6 Tek taşımı kendim aldım tek başıma kendim taktım
İSTİKLALLİYİZ<br />
BİZ<br />
Her geçen gün büyüdü hedeflerimiz<br />
Öğrenmeyi sevdirdi öğretmenlerimiz<br />
Sevgi ile saygı ile sımsıkı bir aileyiz<br />
Geleceğe güvenle bakan yarınlar için<br />
Dünden karar verdik ki<br />
<strong>İstiklal</strong>liyiz Biz<br />
Her öğrenci özeldir bu bilinçteyiz<br />
Her gün artar eksilmez onlara sevgimiz<br />
Huzur dolu neşe dolu sımsıkı aileyiz<br />
Geleceğe güvenle bakan yarınlar için<br />
Dünden karar verdik ki<br />
<strong>İstiklal</strong>liyiz Biz<br />
S Ö Z - M Ü Z I K : E F E Ç A K M A K