Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü "ŞEHZADE" dergisi 3
Manisa -Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 3. sayısı olarak hazırlanan bu dergi 2018-2019 eğitim-öğretim yılı 1. dönem ,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yürütülen projeler,okulların etkinlikleri ,Manisa'nın Kültür ve Turizminin yer verildiği bir dergidir.Dergi 96 sayfadan oluşmuş 1000 adet basımı gerçekleştirilmiş ve e-dergi olarak da yayınlanmış bulunmaktadır.
Manisa -Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 3. sayısı olarak hazırlanan bu dergi 2018-2019 eğitim-öğretim yılı 1. dönem ,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yürütülen projeler,okulların etkinlikleri ,Manisa'nın Kültür ve Turizminin yer verildiği bir dergidir.Dergi 96 sayfadan oluşmuş 1000 adet basımı gerçekleştirilmiş ve e-dergi olarak da yayınlanmış bulunmaktadır.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ŞEHZADE<br />
ŞEHZADELER İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM DERGİSİ<br />
SAYI:3<br />
2019
iÇiNDEKiLER<br />
5- EBUBEKİR ERMİŞ (<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü)<br />
7-“ ŞEHR-İ ŞEHZADELER” CEMAL HÜSNÜ ÇAYKARA (<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı)<br />
8- “KÜLTÜR TURİZM VE ŞEHZADELER BELEDİYESİ” ÖMER FARUK<br />
ÇELİK(<strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkanı)<br />
10- RÖPORTAJ (<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı)<br />
14-YAVUZ SULTAN SELİM HAN<br />
17-ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI İLÇEMİZDE<br />
18-OKULLARIMIZDAN BAŞKAN ÇELİK’E ZİYARET<br />
20-EĞİTİMLİ BİREY MUTLU AİLE PROJEMİZ<br />
24-BASINDA BİZ<br />
27-ŞEHZADELER GENÇ HİKAYECİLERİNİ ARIYOR PROJEMİZ<br />
31-ŞEHZADELER ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ PROJEMİZ<br />
34-KODLA MANİSA PROJEMİZ<br />
38- SİNEMAYA GİTMEYEN ÇOCUK KALMASIN PROJESİ<br />
39-OKULLARIMIZDA UYGULANAN PROJELER<br />
46-YAZAR ÖĞRETMENLERİMİZ<br />
65- HALK EĞİTİM MERKEZİMİZ<br />
70- OKULDA SAĞLIĞIN KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ PROĞRAMI<br />
77-MANİSA’NIN KÜLTÜR VE TURİZİMİ<br />
94-BASINDA BİZ<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> Adına:<br />
Ebubekir ERMİŞ<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü<br />
Sorumlu Şube Müdürü<br />
Cumhur KAPUSUZ<br />
İçerik Hazırlama<br />
Mevlüt Baki TUNÇ<br />
Merkez İmam Hatip Ortaokulu Müdürü<br />
Hasan Hüseyin KOCAOĞLU<br />
Fatih Vefik Kitapçıgil İlkokulu Müdür Yardımcısı<br />
Ayşen AYDOĞAN<br />
Ali Riza Çevik Ortaokulu<br />
Teknoloji Tasarım Öğretmeni<br />
Dizgi ve Mizanpaj<br />
Olgun SUNMAZ<br />
Spil Ortaokulu Müdürü
İSTİKLAL MARŞI<br />
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;<br />
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.<br />
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;<br />
O benimdir, o benim milletimindir ancak.<br />
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!<br />
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?<br />
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…<br />
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!<br />
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.<br />
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!<br />
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.<br />
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.<br />
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,<br />
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.<br />
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,<br />
‘Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?<br />
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.<br />
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.<br />
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın…<br />
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da<br />
yakın.<br />
Bastığın yerleri ‘toprak!' diyerek geçme, tanı:<br />
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.<br />
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:<br />
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.<br />
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?<br />
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!<br />
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,<br />
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.<br />
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:<br />
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.<br />
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,<br />
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.<br />
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,<br />
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,<br />
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;<br />
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.<br />
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!<br />
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.<br />
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:<br />
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;<br />
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!<br />
Mehmet Âkif Ersoy
Ey Türk Gençliği!<br />
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.<br />
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde<br />
dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.<br />
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde<br />
bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait<br />
bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada<br />
emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün<br />
kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her<br />
köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin<br />
dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.<br />
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.<br />
Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.<br />
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve<br />
Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)
5<br />
EBUBEKiR ERMiŞ<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü<br />
Dünya üzerinde bilim ve teknolojinin baş döndürücü hızda ilerlediği<br />
bir zamanda yaşıyoruz.Hayatımızı kolaylaştırmak için<br />
ürettiğimiz teknoloji Sanayi Devrimi’nden bu yana zaten araç<br />
olmak özelliğinden uzaklaşarak amaç olmaya başlamıştı.Yani<br />
bir anlamda insanlığın hizmetçisi olması gereken bilim ve<br />
teknoloji bir noktadan sonra insanlığı bu bilim ve teknolojinin<br />
kurallarına uygun yaşamak zorunda bıraktı. Tarihsel gelişim<br />
sürecinde toplumlara baktığımızda bir şekilde bilimde ve<br />
teknolojide diğerlerine üstünlük sağlayanların varlıklarını<br />
devam ettirdiklerine, yöneten ve hükmeden pozisyonuna<br />
geldiklerine şahitlik ediyoruz.Bu süreci yakından takip edemeyenler<br />
ise küçük zaferler kazansa da resmin bütününde mücadeleyi<br />
kaybeden taraf oluyorlar.<br />
Sözlerimizin rahatsız edici olabileceğinin farkındayız.Burada<br />
karşımıza bir etik ikilem çıkıyor.Daha az mekanik, daha az<br />
teknolojik, daha az bilimsel ama daha fazla insani, daha<br />
manevi, daha basit, daha doğaya uygun bir yaşam mı, yoksa<br />
bu akıntıya kendimizi kaptırıp bilim ve teknolojinin hatta bir<br />
adım daha ilerisinde makinelerin, bilgisayarların, yapay<br />
zekaların insanlığımıza hükmettiği, bu boyun eğmişliğimize<br />
rağmen toplumun ve ferdin daha rahat yaşadığı, gelecekte var<br />
olmayı güvence altına aldığı bir yaşam mı?<br />
Maalesef bu sorunun cevabı “ikisini bir dengede götürelim”<br />
cümlesi ile geçiştirilebilecek basitlikte değil.Bu kadar basit olmadığını<br />
ikisi dünya çapında olmak üzere yaşadığımız yüzlerce<br />
savaş bize acı bir biçimde gösterdi.Ne Amerika iki Japon<br />
şehrine atom bombalarını atarken insaniydi ne de Almanya İngiltere’ye<br />
V8 roketlerini fırlatmaya çalışırken vicdani.<br />
Şu gerçeği acı da olsa paylaşmak gerekir ki bilim ve teknolojinin<br />
insanlığın hizmetinden insanlığın efendisi olmaya geçmesi<br />
ve bunun en azından bu günün şartlarında böyle devam<br />
etmesi kaçınılmaz görünüyor.Kaçınılmaz olanı değiştiremeyeceğimize<br />
göre önce buna uyum sağlamanın yollarını bulmak<br />
sonra da mümkünse kendi hizmetimize almanın yöntemini<br />
geliştirmek elzemdir.Yoksa sonucun ferdin, toplumların ve insanlığın<br />
yok oluşuna gideceğini görmek için kahin olmaya<br />
gerek yok.<br />
<strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Bakanımız Prof. Dr. Sayın Ziya SELÇUK 2018-<br />
2019 <strong>Eğitim</strong>-Öğretim yılının açılış konuşmasında öğretmenlerimize<br />
seslenerek çok doğru bir hissiyatla şunu söyledi<br />
“Dünyanın 4´üncü büyük kırılmasına şahit olacağımız bir<br />
döneme giriyoruz. Bu, bizim için günlük operasyonlarla gerçekleştirilecek<br />
bir dönüşüm değil, çok daha büyük değişiklik, ekosistemin<br />
tümüyle değiştirilmesinin gerektiği bir durum. Bu<br />
durumun maddi unsurlarını dönüştürmek çok zor değil. Çünkü<br />
Türkiye´nin imkânları giderek artıyor. Bugün bunu dönüştürmenin<br />
zihniyet tarafındayız” demişti.<br />
Pek çok uzmana göre sayın bakanımızın bahsettiği 4. Büyük<br />
Kırılma bizim Teknoloji 4.0 ya da Endüstri 4.0 diye adlandırdığımız<br />
ve Almanya’nın 2011 yılında yol haritasını<br />
açıklamasıyla başladığı kabul edilen süreç.”Bu gün<br />
bunu dönüştürmenin zihniyet tarafındayız” cümlesini<br />
belki şöyle okumak doğru olabilir.”Küçük hesapları, ağız<br />
dalaşını, rant peşinde koşmayı, birbirimize kızmayı, birbirimizi<br />
kırmayı, incitmeyi, günlük kavgaları bir yana bırakıp hızla ve<br />
hep birlikte hatta bütün imkanlarımızı seferber ederek geleceğimizi<br />
ve geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızı buna<br />
hazırlamanın peşine düşmeliyiz.Aksi takdirde bizi bekleyen<br />
sonuç hiç de parlak değil.<br />
Aslında her zaman bahsettiğimiz ve bilim kurgu filmlerinde<br />
karşımıza çıkan o gelecek geldi.Önümüzdeki 10-15 yıl içinde<br />
üretimin tamamen makineler ve bilgisayarlar tarafından gerçekleştirildiği,<br />
insanın temel özne olmaktan çıkarıldığı bir sürece<br />
şahitlik edeceğiz.”No man, no touch, no light” yani “insan yok,<br />
dokunmak yok, ışık yok.”Maksimum verimlilik, minimum<br />
hata.Maksimum kalite, minimum enerji.Maksimum rekabet,<br />
minimum maliyet.Ve bu geleceğin içinde var olamayan uluslara<br />
düşen kendi ülkelerinin tarlalarında çalışan birer çiftçi durumuna<br />
düşmek.<br />
Geçmişi başarılarla dolu olan kadim bir millet olarak bu geleceğin<br />
uzağında kalmak hem bizim açımızdan hem de dünyanın<br />
geri kalanı açısından çok büyük kayıp olacaktır.Bu geleceğin<br />
içinde yer almak sadece doğru bir eğitimle çocuklarımızı hazırlamakla<br />
mümkün.Böyle bir alanda topluma liderlik yapanların<br />
zaman anlaşılmaması hatta örselenmesi olasıdır.Sonuçta daha<br />
önce hiç kimsenin yürümediği bir ormanda ilk defa yürümek<br />
zorunda kalanlar öngöremeyeceği pek çok uçurumla, bataklıkla,<br />
çalıyla, dikenle ve vahşi hayvanla karşılaşabilir.Çakalların<br />
çok olduğu zamanlarda aslanlara saldırması normaldir.Yine de<br />
şunu bilerek yolumuzu yürümeye devam edeceğiz.Unutmayın.Kainatın<br />
efendisi peygamber efendimiz Hz.Muhammed<br />
(S.A.V) İslam’ı tebliğ etmeye başladığında kendi çağının çok<br />
ötesinde bir vizyonla yola çıkmıştı.14 yaşındaki Sultan Mehmet<br />
İstanbul’un Fatih’i olma hayallerini kurmaya başladığında<br />
kendi çağının ilerisinde yaşıyordu.Mustafa Kemal’in<br />
Anadolu’da isyan ateşini yakmasını sağlayan boğazda<br />
gördüğü İngiliz gemilerinin geldikleri gibi gideceklerini bilmesiydi.Tarih<br />
gelecek konusunda korkak olanları değil cesur olanları<br />
yazar.Biz kararımızı verdik. Ya siz?
ÖĞRETMENİM<br />
Ben bir mimarım<br />
Özenle, şevkle çizerim geleceği şekillendirecek<br />
projeleri.<br />
Bir mühendisim<br />
Gelecek adı verdiğim binamı inşa ederken<br />
bir bir yerleştiririm<br />
BARIŞ, UMUT, SEVGİ, DİRENÇ tuğlalarını.<br />
Bir doktorum bazen<br />
Tam toplanmış<br />
girmek üzereyken cehalet mikrobu genç<br />
bir ruha<br />
işte orada ben varım<br />
Öğren derim<br />
Bilgi her mikrobun ilacı<br />
Bir terziyim çok kez<br />
Dikerim, sökülmeye yüz tutmuş ümitleri<br />
kendi söküğümü dikemezken<br />
Bir hemşireyim<br />
Hem yaralanır, hem yaraları sararım<br />
Bir anneyim ben, bir babayım<br />
Bir kardeş, bir arkadaşım<br />
Ben bir fenerim<br />
Işığım, okudukça sönmez benim<br />
Bir güvercinim<br />
Ağzımda bir zeytin dalı.<br />
Barış daima hedefim<br />
Ben bir madenciyim<br />
Ellerimde dünyanın en güzel madeni<br />
İşlerim,<br />
Durmadan yılmadan işlerim<br />
Ben bir işçiyim<br />
İşim sevgiyi üretmek<br />
bilgiyi paylaşmak benim<br />
Ne yorulur bu uğurda ellerim<br />
Ne soğur hedefe varmadan terim<br />
Bir bahçevanım<br />
Kocaman bahçemde, en güzel çiçeklerim<br />
Bir şairim ben<br />
Şiirlerim güzel öğrencilerim<br />
Bir ressamın<br />
Tuvalimde en güzel renklerim<br />
Maviye boyarız gökyüzünü<br />
Yeni baştan çizeriz dağları denizleri<br />
Ben bir ÖĞRETMENİM.<br />
Bir daha, bir daha gelsem şu yaşlı<br />
dünyaya<br />
yine yolum bu yoldur<br />
Uslanmaz bir aşığım ben<br />
Çiğdem ERCAN PÜLLÜM<br />
Lokman Hekim Mesleki Ve<br />
Teknik Anadolu Lisesi<br />
CENNET GİBİDİR TÜRKİYE’M!..<br />
*Muhteşem 7 coğrafi bölgeye sahip,<br />
can ülkemize ithaf olunur.<br />
Baktım Ege’nin ‘Sultaniye Üzüm’ bağlarından,<br />
Şifa fışkıran zeytin dolu topraklarından,<br />
Gediz’in türküsünü söyleyen bir Efe;<br />
Selam söyler tarih soluyan konaklarından…<br />
Cennet gibidir TÜRKİYE’M!..<br />
Büyüler adeta hamsisi, fındığı, yeşil çayı,<br />
Uzungöl’ü, Ayder’i sanki bir Cennet,<br />
Ancak gezenler bilir kıymetini, orayı,<br />
Horon’u, Kemençesi neşe verir ilelebet…<br />
Tüllenir, göğe yükselir İshak Paşa Sarayı’ndan,<br />
Gökten mesaj gelir, fışkırır meteor çukurundan,<br />
Dadaş’ı, Çayda Çıra’sı, her daim hürmet eyler;<br />
Selam eder tüm millete Anadolu ocağından…<br />
Rehber gibi turizme başkentlik yapar,<br />
Portakalı, muzu hayatımıza renk katar,<br />
Kardeşlik türküleri sarar etrafımızı;<br />
Toroslar’ın zirvesinden şelâleler akar…<br />
Hasankeyf dimdik tarihe meydan okur,<br />
Vicdanlar bir olur, rengârenk ahenk dokur,<br />
Balıklıgöl’ü, Nemrut Dağı, enfes sıra geceleri;<br />
Halay çeken halkı ile gerçekten vakur…<br />
İki kıtayı birleştiren sarsılmaz köprülerinden,<br />
Selimiye ve Süleymaniye Türk mühürlerinden,<br />
Uludağ’ı, Kırkpınar’ı, Ayasofya’sı haşmet timsali;<br />
Vatan aşkı, Millet sevdası mayalanmış gönüllerinden…<br />
Misketi, Neşet’i, Âşık Veysel’i Anadolu’nun göbeğinden,<br />
Yiğitlik destanı; milletin, inancın öz be öz direğinden,<br />
Hacı Bektaş’ım, Hacı Bayram’ım,<br />
Ahi Evran’ım, Mevlâna’m,<br />
Birleştirir hepimizi, Yüce Mevlâ için yüreğinden…<br />
Dinle Yunus’um! Bizi spil’den selamlar şanlı Tarzan’ım,<br />
23 Nisan bugün, inan en büyük kazanım!<br />
Çoktur, tarihte “En büyük millet, Türk Milleti!<br />
Helâl onlara, selam onlara!” diye yazanım…<br />
Cennet gibidir TÜRKİYE’M!..<br />
ZEKÂİ ŞAHİN<br />
AHMET FERİT GİRİTLİGİL İLKOKULU
ŞEHR-I ŞEHZADELER<br />
ŞEHZADELER<br />
KAYMAKAMI<br />
CEMAL HÜSNÜ ÇAYKARA<br />
Ege bölgesinde “<strong>Şehzadeler</strong> Şehri” olarak bilinen, Türkiye’nin önemli tarihi şehirlerinden biri olan Manisa;<br />
Hitit, Frig, Lidya, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun izlerini taşımaktadır.<br />
Manisa, tarih boyunca büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmış olup, Manisa’da bu uygarlıklardan günümüze<br />
intikal eden pek çok kültürel değere sahip eserler bulunmaktadır. Akdeniz iklim kuşağında yer alan Manisa,<br />
bu iklim kuşağının özelliği olan dört mevsimi de yaşamakta ve florası da buna göre şekillenmiş bulunmaktadır.<br />
Bu nedenle, tabiat güzellikleri ile adından sıkça söz ettirmektedir.<br />
Dünya uygarlığına para kavramını kazandıran Lidyalıların başkenti Sardes Antik Kenti ile, tarihçi Heredot<br />
’ un bahsettiği Anadolu’daki 12 antik kentten biri olan Aigai Antik Kenti ve Geç Bizans Dönemi eserlerinden<br />
olan Yoğurtçu Kalesi mutlaka görülmesi gereken arkeolojik alanlardır.<br />
Kula peri bacaları önemli bir jeolojik zenginliğimiz olup, Kurşunlu ve Urganlı Kaplıcaları şifalı suları ile<br />
binlerce yıldır bölge insanına şifa kaynağı olmaktadır.<br />
Selçuklu ve Osmanlı dönemi dini eserlerinden olan Ulu Camii, Hafsa Sultan adına yaptırılan Sultan Camii,<br />
projesi Mimar Sinan’a ait olan Muradiye Camii ile Akhisar Ulu Camii ve II. Bayezid’in eşi Hüsnü Şah Sultan<br />
tarafından yaptırılan Hatuniye Camii ve Külliyesi, bu anlamda mutlaka görülmesi gereken eserlerdendir.<br />
Dini mimari içinde değerlendirilmesi gereken Mevlevihane, Saruhan Bey Türbesi, Yedi Kızlar Türbesi, 22 Sultanlar<br />
Türbesi, Süleyman Şah Türbesi ve Emre Sultan Türbeleri de Manisa’mızın manevi mimarlarına ait önemli<br />
ziyaret mekânlarındandır.<br />
Evliya Çelebi’nin Seyahatname ‘sinde “ dağlarında yağ, ovalarında bal akan şehir “ olarak tarif ettiği şehrimiz;<br />
478 yıldır coşkuyla kutladığımız Mesir Şenlikleri, Manisa Lalesi gibi kültürel değerlerimizin bulunduğu bir<br />
şehirdir. Binlerce öğrencimizin eğitim aldığı Celal Bayar Üniversitemiz, önemli bir kültür merkezidir. On binlerce<br />
mühendis, teknisyen ve işçimizin ekmek kapısı olan Organize Sanayi Sitesi ve K. Evren Sanayii Sitesi ile de<br />
üretim potansiyeli yüksek olan bir sanayi şehrimizdir.<br />
Dünyanın en etkili ve saygın ekonomi <strong>dergisi</strong> olan Financial Times’ in 2005 yılında yaptığı “ Avrupa’nın Gelecekteki<br />
Şehirleri “ yarışmasında Manisa, 200 Avrupa şehrini geride bırakarak En iyi yatırım kenti kategorisinde<br />
birinci olmuştu.<br />
Şehrimizin tarihi, ekonomik, tarım ve kültürel potansiyeli göz önüne alındığında bu sonuç hiç de şaşırtıcı olmamıştır.<br />
7
8<br />
KÜLTÜR – TURİZM VE<br />
ŞEHZADELER BELEDİYESİ<br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong>müzün öncülüğünde yayın hayatına<br />
kazandırılan derginin üçüncü sayısında tekrar hitap<br />
etmenin heyecanı ve gururuyla sevgili öğrencilerimizi,<br />
öğretmenlerimizi, eğitim yöneticilerimizi ve velilerimizi şahsım<br />
ve <strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi çalışanları adına en kalbi<br />
duygularımla selamlıyorum. Ve tabi ki, bu derginin üçüncü<br />
sayıya ulaşmasına öncülük eden, emek veren, yazılarıyla,<br />
ekonomik katkılarıyla ve dergiyi okumak gibi bir erdemle<br />
sahiplenen herkesi kutluyorum.<br />
Sevgili okuyucular! Okumak, düşünmek, yapmak ve yazmak<br />
bir insanı sosyal bir varlık yapan en nadide eylemlerin<br />
başında gelir. Bu eylemlerin her biri bir bütün halinde<br />
topluma ve kendimize değer katmayı hedefliyorsa ona<br />
paha biçilemez. <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong><br />
başlattıkları mütevazı dergi hizmetleriyle öncelikle her<br />
sayıda toplumun can damarlarından sayılan önemli bir<br />
konuya parmak basıyorlar ve seçtikleri her konuda başta<br />
öğrenci ve öğretmenler ile tüm hedef kitleyi okumaya,<br />
araştırmaya, düşünmeye, değer oluşturmaya ve oluşturdukları<br />
değerleri toplumla paylaşmaya ve bu nedenle yazmaya<br />
davet ediyorlar. <strong>Eğitim</strong>in her şeyden soyutlanmış,<br />
steril bir ortamda bilgi zerk eden bir eylem olmadığını; hayatı<br />
anlama, kavrama, düşünme ve yaşamak uğraşı olduğunun<br />
örneğini ortaya koyuyor ve fırsatını sunuyorlar. <strong>Eğitim</strong><br />
anlayışımızda yeni bir değişim ve dönüşüme öncülük ediyorlar.<br />
Büyük düşünür Hz. Mevlana’nın, ‘Yeni Şeyler’ şiirinde ;<br />
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi, / Her gün bir yere konmak<br />
ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,/<br />
Dünle beraber gitti cancağızım / Ne kadar söz varsa düne<br />
ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” dediği gibi biz de<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesini bu yeni anlayış üzerine bina ettik.<br />
Yeni nesil belediyeciliğin öncüsü olmak üzere yola çıktık.<br />
Belediyeciliği birinci nesil bayındırlık belediyeciliği ya da ikinci<br />
nesil sosyal belediyecilikten ibaret görmedik. Belediyecilikte<br />
farklı bir bakış, görüş, duyuş, düşünüş ve eylemlere<br />
ihtiyaç olduğu ve belediyeciliğin hizmet alanının ‘toplum<br />
kadar geniş, hayat kadar çeşitli’ olduğu gerçeğinden<br />
hareketle yola çıktık. İnsanımızı ilahi kanunlar gereği<br />
merkeze aldık. Onun huzurunu sağlayan, varlığını güvenceye<br />
alan her şeyi; taşı, toprağı, havayı, suyu, ağacı, kuşu,<br />
yolu, eğitimi, sağlığı, sanatı, sporu, kültürü, turizmi,<br />
barınma ve beslenmesini, ekonomisini, tarımını,<br />
çocuğu, genci, yaşlısı ve yoksuluyla her alanı iş<br />
edindik. Hiçbir şeyi es geçmedik, adam sende<br />
demedik. Talep nereden, hangi kesimden gelirse<br />
gelsin hiçbirine duyarsız kalmadık. İhtiyacı olan<br />
dilsiz tabiat da olsa hizmetimizi esirgemedik.<br />
İnsanı merkeze alan; çocuğu insanın öz<br />
vatanı, gençliği hazine bilen bir belediye olarak<br />
çocuklarımızın ve gençlerimizin daha iyi eğitim<br />
ortamlarına kavuşması, daha iyi eğitim almaları,<br />
öğretmenlerimizin huzur içinde ihtiyaçları<br />
karşılanan okullarda eğitim vermeleri ve ailelerin çocuklarını<br />
gönderecekleri okulların alt yapı sorunlarını düşünmemeleri<br />
için belediye olarak tüm imkânlarımızla<br />
ilçemizdeki 65 eğitim kurumunun hizmetinde olduk. Talep<br />
okul müdüründen, <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong>den, Aile Birliğinden nereden<br />
ve kimden gelirse gelsin anında karşıladık, zamana oynamadık,<br />
mevzuata boğmadık ve bu hizmetlerimiz neticesinde<br />
24 derslikli iki okul yapabileceğimiz kadar parayı<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesinin bütçesinden okullarımızın<br />
hizmetinde harcadık ve asla pişman değiliz.<br />
Efendim, hiçbir millet başkası olmaya çalışarak kendisi<br />
kalamaz. Ancak taklit oluruz ve taklitler aslını yaşatır. Şu<br />
bir gerçek ki; ‘Ağaçlar toprağından, insanlar kültüründen<br />
beslenir. Toprakla bağı kesilen ağacı ona hayat veren<br />
güneş kurutur, yağmur çürütür. Kültüründen kopan milletler<br />
de iktisaden kurur ahlaken çöker. Kökü toprakta olan ağaç,<br />
yağmur ve güneşten aldıklarını dala, yaprağa, çiçeğe<br />
dönüştürür. Kültürüyle bağlarını koparmayan Milletler de<br />
ilim ve fenden aldıklarıyla medeniyetlerini geliştirir, , iktisaden<br />
güçlenir ve insanlığa yeni evrensel sunar.” Bu uzun<br />
benzetmeden maksadım şudur: Egemen medeniyetler ve<br />
onların araçlarının etkisi, madden geri kalmış halklarda<br />
kompleks, özenti, taklit duygusu ile kendi kültüründen ve<br />
değerlerinden uzaklaşma dürtüsü oluşturur ve önü alınmadığı<br />
takdirde tek taraflı beslenmelerle bu duygu o Milletin<br />
kültür ve medeniyetiyle birlikte egemenliğinin yok<br />
olmasına kadar gider. Bu nedenle <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong>müzün<br />
bir farkındalık yaratmak açısından bu sayıda<br />
‘Kültür ve Turizm’ konusunu seçmesini fevkalade değerli<br />
buluyorum.
9<br />
Peki, yeni nesil belediyeciliğin öncüsü olma iddiasıyla<br />
yola çıkan ve hizmet alanını “hayat<br />
kadar çeşitli, toplum kadar geniş” olarak açıklayan<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi olarak bizim bu<br />
alana el atmamış olmamız düşünülebilir mi? Elbette<br />
düşünülemez. Karınca<br />
kararınca bu alanlarda bilinçli<br />
olarak bir şeyler yaptık örneğin;<br />
tarihi ve kültürel mirası korumak,<br />
yaşatmak ve yeni nesle tanıtmak<br />
amacıyla ata yadigârı Kurşunlu<br />
Han’ın restorasyonunu tamamladık.<br />
Çok yakında kültürümüzü oluşturan<br />
müzik, el sanatları, halk oyunları,<br />
yemeklerimiz, Manisa bezi dokuma<br />
ve daha birçok kültürel öğemizin<br />
genç kuşaklara tanıtılıp yaşatılacağı<br />
eğitimlerimiz yanında, etnografik<br />
düzenlemeleri ve özel<br />
programları halkımızın hizmetine<br />
sunuyoruz. Yine bu kapsamda<br />
dünyada benzeri ve yaşıtı olmayan<br />
kültürel miraslarımızdan<br />
‘Mesir’ tanıtmak amacıyla<br />
yapımını yeni gerçekleştirdiğimiz<br />
“<strong>Şehzadeler</strong><br />
Parkta’; Mesir Diyoramik<br />
Müzesini, <strong>Şehzadeler</strong> ’deki,<br />
Manisa’daki ve Anadolu’daki<br />
birçok eserin yer aldığı “Minia<br />
<strong>Şehzadeler</strong>’i” halkımızın hizmetine<br />
sunuyoruz. Dilşikar ve Alaybey Camileri<br />
ile birlikte tarihi iki çeşmenin ve çukur<br />
h a m a m ı n ı n<br />
r e s t o r a s y -<br />
onunu tamamladık.<br />
Erler<br />
C a d d e s i n d e k i<br />
tarihi konağı ‘Dede Korkut<br />
Çocuk Kültür Evi’ olarak<br />
halkımızın hizmetine sunmak<br />
için restorasyonuna başladık. Geleneklerimizin<br />
yaşatılması kapsamında 12 taziye evi ve çok amaçlı<br />
salonu hizmete sunduk. Musikimizle ilgili olarak <strong>Şehzadeler</strong><br />
Mehteranını kurduk. Ramazan Geceleri programını<br />
her yıl tüm ihtişamıyla uyguladık. Hemşerilik,<br />
komşuluk, yardımlaşma ve dayanışmayı halkımız<br />
arasında yaygınlaştırmak amacıyla, ‘Atma Paylaş’ ve<br />
‘İyilik Bankasını’ hizmete sunduk. Bu Toprağın Manevi<br />
Sultanları projesi kapsamında ve kültür hazinelerimizden<br />
Yiğitbaşı Ahmet Şemsettin Marmaravi hazretlerinin<br />
türbe ve çevresinin onarımını gerçekleştirdik.<br />
Kültür yayınları kapsamında ‘Şehzade Şehir’ ve ‘Yiğitbaşı<br />
Hazretleri’ ile birlikte toplam beş eser yayınladık.<br />
Kültürün öneminin bilincinde bir belediye olarak bu<br />
alanda doğru proje ve programlar geliştirip<br />
uyguladık. Beş yılın hizmetini böyle bir yazı<br />
konusuna sığdırmanın güçlüğünü takdir edersiniz.<br />
Biz her yaptığımız hizmeti aynı zamanda<br />
ilçemizin turizmini de geliştirecek şekilde planlayıp<br />
uyguladık. Turizm deyince<br />
akla ‘deniz, kum, güneş’ gelir. <strong>İlçe</strong><br />
olarak bizim pazarlayabileceğimiz<br />
böyle bir coğrafi zenginliğimiz yok.<br />
Ama ondan çok daha nitelikli değerlerimiz<br />
var. Bütün mesele o değerlerin<br />
arayışında olan iç ve dış müşterilerin<br />
arayışına uygun proje ve ürünleri<br />
hizmete sunmak. <strong>Şehzadeler</strong> ve<br />
Manisa müthiş bir tabi, tarihi ve<br />
kültürel mirasa sahip; mesela<br />
Tarzan, Sipil, Lale, Gediz Ovası,<br />
Mesir, tıbbi ve aromatik bitki örtüsü,<br />
<strong>Şehzadeler</strong>de sayın sayabildiğiniz<br />
kadar… Manisa ve <strong>Şehzadeler</strong> ’de<br />
tarım ve sanayi sektörü gelişmiş<br />
olmakla birlikte turizm sektörünün<br />
mutlaka inşası gerekir.<br />
yeni kurulan bir belediye<br />
olarak bu gerçeği bilmek ve<br />
proje sahibi olmak yetmez zamana<br />
ve paraya da ihtiyaç var.<br />
Elimizde sihirli değnek yok<br />
bütün sorunları bir çırpıda ve<br />
sadece belediye olarak çözemezsiniz,<br />
başka kurumların, özel<br />
sektörün ve sivil toplum örgütlerinin de<br />
devreye girmesi gerekir ve bunun bili<br />
n c i n d e y i z .<br />
Manisa ve <strong>Şehzadeler</strong><br />
deniz,<br />
kum, güneş turizminden<br />
hariç kültür turizmi,<br />
kırsal ve eko turizmi,<br />
doğal tıp yani sağlık turizmi,<br />
termal turizm gibi<br />
birçok çeşitliliğe sahiptir ve biz bütün bunların farkında<br />
olup proje geliştiren, plan ve program yapıp uygulayan<br />
bir belediye olmanın gururunu yaşıyoruz. Bizim de<br />
sorunlarımız var; yeni kurulmakta olan bir belediye<br />
olarak kuruluş, kurumsallaşma ve hizmeti aynı anda<br />
yürütmek ve tabiki sınırlı bütçe, kıt gelir kaynakları. O<br />
nedenle zamana tabiki ihtiyaç var, o nedenle projelerimizin<br />
tamamını hayata geçiremiyoruz. İnşallah<br />
halkımızın takdiri ve desteği, Allah’ın yardımıyla onları<br />
da başaracağız.<br />
ŞEHZADELER BELEDİYE BAŞKANI<br />
Ömer Faruk Çelik
RÖPORTAJ<br />
10<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı Cemal Hüsnü ÇAYKARA İle RÖPORTAJ<br />
Cumhur KAPUSUZ(CK): Sayın Kaymakam’ım, sizi tanıyabilir miyiz?<br />
Cemal Hüsnü ÇAYKARA<br />
(<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı): Ben, 1964 yılında<br />
Sakarya ilinin Kocaali ilçesi Demiraçma Köyünde doğdum;<br />
ama aslen Trabzon ili Çaykara ilçesindenim. Üç<br />
yaşından itibaren Ankara’ya yerleştik. İlkokulu Keçiören<br />
Şehit Mevlüt Meriç İlkokulu, ortaokulu Keçiören<br />
Hüseyin Güllüoğlu Ortaokulunda okuduktan sonra liseyi<br />
Sıhhiye'de bulunan Ankara Atatürk Lisesinde tamamladım.<br />
1981 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler<br />
Fakültesi Kamu Yönetimi bölümüne girdim, 1986<br />
yılında A.Ü.SBF Kamu Yönetimi bölümünü bitirdim.<br />
1988 yılında İçişleri Bakanlığının açtığı kaymakam<br />
adaylığı sınavını kazandıktan sonra bu süre zarfında<br />
çeşitli illerde Kaymakamlık, Vali Yardımcılığı görevleri<br />
yaptım. Önce Kahramanmaraş ili Göksun ilçesinde,<br />
daha sonra da Adana’nın Pozantı ilçesinde kaymakam<br />
vekilliği yaptıktan sonra Konya’nın Tuzlukçu ilçesinde<br />
1991-1993 yılları arasında kurucu kaymakamlık yapıp<br />
o ilçenin teşkilatını oluşturdum. Konya’dan sonra 1993<br />
yılı Eylül ayında Diyarbakır ilinin Çınar ilçesine Kaymakam<br />
olarak atandım. Çınar ilçesinde, 1993-1995 yılları<br />
arasında görev yaptım. Daha sonra Gaziantep ili<br />
Oğuzeli ilçesinde görev aldım. Oğuzeli ilçesinde iken<br />
Türk kültürüne mal olmuş olan meşhur Ezo Gelin'in<br />
mezarının Suriye'den Türkiye’ye naklini gerçekleştirip<br />
memleketi Oğuzeli'ne gömülmesi bize nasip oldu. Orda<br />
Gazianteplilerin kültürünü tanıtıcı bir özellikte olan<br />
Barak Kültürü Müzesi’ni oluşturmak nasip oldu. 1999-<br />
2002 yılları arasında Giresun ilinin Eynesil ilçesinde<br />
görev yaptım. Eynesil’den sonra Karabük’te Vali<br />
Yardımcısı olarak 2002-2008 yılları arasında görev yaptım.<br />
Bu süre zarfında ayrıca 2006 yılında Batman ilinde<br />
sel felaketi olmuştu.<br />
Orada kriz merkezini yöneten Vali Yardımcısı olarak<br />
görev yaptım. 2008 yılında Diyarbakır ilinin Kayapınar<br />
ilçesi Kurucu Kaymakamı olarak görev yaptım. Bu süre<br />
içerisinde 2008-2013 yılları arasında hem Vali Yardımcılığı<br />
hem de Kayapınar ilçesi Kaymakamlığı görevini<br />
beraber yürüttüm. 2013 yılında İstanbul ili Çekmeköy<br />
ilçesine atandım. Beş yılımı tamamladıktan sonra da<br />
kırk beş gündür Manisa ili <strong>Şehzadeler</strong> ilçesinde görev<br />
yapmaktayım. Evli ve iki çocuk babasıyım; çocuğumun<br />
birisi kamu yönetimi birisi de yazılım uzmanlığı mezunu.<br />
Manisa ilimizde görev yapmaktan memnunum.<br />
Ömer BOZOĞLU(ÖB): Sayın Kaymakam’ım<br />
mesleğinizle ilgili deneyiminizden yola çıkarak bizlerle<br />
paylaşmak istediğiniz bir konu var mı?<br />
(CHÇ): Evet, tabii ki. Ben şöyle düşünüyorum; artık<br />
‘Her şeyin iyisini tek başına bilen, yapan idareci’ dönemi<br />
bitmiştir. ‘Her şeyin iyisini beraber bulup, şerefini de beraber<br />
paylaşacağımız’ bir yönetim anlayışı hâkim olmalıdır.<br />
‘Sevgi ve bilgiye dayalı otorite’; ‘baskı ve<br />
korkuya dayalı otoriteden’ her zaman daha sağlıklı<br />
sonuçlar vermiştir. Bunun örneklerini her zaman her<br />
yerde görebilirsiniz. İnsanlarımıza dokunan, onların<br />
ulaşabileceği, gönüllerinde yer edebilecek bir görüntüyü<br />
oluşturup onlarla bütünleşmeye çalışmak bence<br />
idareciler açışından daha tercih edilir. Ben insanların<br />
güzel taraflarını görüp sevmeyi, onlarla o şekilde<br />
muhatap olmayı şiar edinmeye gayret ediyorum. Bu<br />
çerçevede de her ilde, her yerde daha kolay<br />
çalıştığımız bir ekip ve bir vatandaş kitlesiyle çalışmış<br />
olduk. Yoksa mahkeme kadıya mülk değil. Bugün varız<br />
yarın yokuz. Şöyle bir dönüp bakınca geçmişe orada<br />
hala rahat edebileceğiniz bir şeyler görebiliyorsanız o<br />
bizim için yeterli oluyor. Öncelikle rabbimizin rızasını<br />
kazanıp memleketimizi güzel noktalara getirmek, mazlumların<br />
umudu haline getirmek niyeti olursa, o niyet<br />
üzerine güzel binalar konulabilir diye düşünüyorum.
11<br />
(CK): Sayın Kaymakam’ım, kırk beş gündür Manisa’da<br />
görev yapıyorsunuz. Manisa’yla ilgili ilk intibaınız<br />
nedir? Sizi cezbeden veya şaşırtan yönler<br />
oldu mu?<br />
(CHÇ): Yaklaşık otuz bir yıldır görev yaptığım halde<br />
Ege bölgesinde ilk kez görev yapıyorum; ama<br />
Ege’nin sıcak samimi insanlarını biliyordum. Manisa’da<br />
da bunu gördüm. İlk etapta insanın çok rahat<br />
şekilde iletişim kurabilecek bir özellikte olduğunu<br />
gördüm. Birazcık işin içine girdiğinizde Manisalıların<br />
günlük yaşadıklarını, orta ve uzun vadeli planlarının<br />
çok olmadığın ve hayatı da çok abartmadan rahat<br />
bir şekilde algıladıklarını görebiliyorsunuz. Bir<br />
yönüyle baktığınızda çok rahat, bir şeyi rahat<br />
kazanıyorlar, rahat harcıyorlar. Çok da bunu problem<br />
haline getirmiyorlar; ama orta ve uzun vadeli<br />
planı olan kadim bir şehrin mensupları olarak o<br />
ruhun ortaya çıkması, cevherin ortaya çıkması için<br />
bir programın, planın olması gerektiğini düşünüyorum.<br />
Beni şaşırtan Manisa gibi kadim bir şehirde ne<br />
sivil toplum kuruluşlarında ne kurulum ve kuruluşlarında<br />
böyle ciddi bir programının görülmemesidir.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, şimdi dergimizin ana<br />
teması kültür dedik şehzadeler şehri Manisa ve <strong>Şehzadeler</strong><br />
ilçelerimizde kültürümüzle ilgili şöyle bir<br />
baktığınızda ilk intibalarınız nelerdir?<br />
(CHÇ): Aslında aklıma gelip de vurgulamak istediğim<br />
nokta o, kızım da Manisa’yı görmüştü. Güzel,<br />
tatlı bir Osmanlı şehri havası var demişti. Ben<br />
gezdiğimde şehzadeler şehri izlenimlerini alabilecek<br />
daha fazla görüntünün olmasını beklerken çokta o<br />
anlayışı verecek eser ve görüntünün olmadığını,<br />
hatta öyle bir vizyonun da pek olmadığını üzüntüyle<br />
müşahede ettim. Mevlevihane, Tıp Müzesi belki<br />
Hatuniye Camisi bu özellikleri hatırlatabilen Muradiye<br />
Camisi bu özellikleri hatırlatsa bile böyle<br />
kadim bir şehirde gelenlerin iliklerine kadar o ruhu<br />
hissedecekleri bununda sadece hissedilmekle<br />
kalmayıp kültürel turizm acısından ekonomik potansiyel<br />
ve kazanıma dönüşeceği şehir yapısı olması<br />
hedeflenmeli, o çerçevede çalışmalıyız.<br />
(CK): Sayın Kaymakam’ım, <strong>Şehzadeler</strong> ilçesinde<br />
eğitimle ilgili projeler konusunda siz neler<br />
söylersiniz.<br />
(CHÇ): <strong>Şehzadeler</strong> ilçesinde, aslında eğitim<br />
Türkiye’deki eğitim düzeyine yakın; hatta biraz<br />
üstünde denebilecek bir düzeyde bir oturmuş bir<br />
yapısı var. Ancak özel okulların ve devlet okullarının<br />
kalitesini arttıracı ve fiziki yapısını arttıracı çalışmaların<br />
biraz daha fazla olması lazım. Özellikle<br />
branş okulları, yani mesleki okullar, imam hatip<br />
liseleri, belki tarım lisesi gibi alanlarda bölgenin<br />
kültürel ve tarihi özelliklerine de hitap eden okulların<br />
olması anlamında hem özel hem kamu anlamında<br />
biraz daha çalışılması lazım. Tabi kadim bir şehir<br />
olduğu için arsa problemi kendini gösteriyor. Belki<br />
bu tür proje okullarının biraz daha şehrin merkezi<br />
değil de kenarlarında olmasını tercih etmek gerekir.<br />
Mesela İstanbul’da bir ilçeden bir ilçeye yarım saatte<br />
gidiyorsanız. Burada da şehrin bir ucundan bir<br />
ucuna çok rahatlıkla aynı sürede gidebilirsiniz. Artık<br />
servislerimiz de değişti. Bu tür şeyleri biraz daha<br />
merkezi hesaba katamadan planlamak bence yanlış<br />
olmaz. Bir de özellikle halkı hayat boyu öğretim anlamında<br />
bu işin içine çekmek lazım. Yani Manisa gibi<br />
bir yerde okuma yazma bilmeyenlerin olduğunu<br />
düşünmek gerçekten hayal kırıklığı yaratıyor, insanları<br />
ürkütücü bir husus. Hem devlet olarak bizim<br />
ayıbımız hem de vatandaşların ayıbı. Onları sıfırlayıcı;<br />
ama sadece okuma yazma değil. Folklorik anlamda,<br />
kültürel değerler anlamında, geleneklerimiz<br />
anlamında, geleneksel sanatlarımız anlamında,<br />
halkı daha çok işin içine katıcı bir eğitim anlayışının<br />
hâkim olması belki o folklorik değerlerin işte <strong>Şehzadeler</strong>in<br />
Osmanlı geleneklerinin kültürel bir değer<br />
olarak kadim gelenekten bir kazanımız olarak<br />
eğitimin belli yerlerinde kendisini hissettirmesi<br />
gerekir diye düşünüyorum.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, dergimize bir yazı<br />
kaleme alsaydınız hangi konuda yazardınız, bu<br />
yazıyla dergimizle sizi aramızda görebilecek miyiz?<br />
(CHÇ): Ben marka şehirler anlamında şehzadeler<br />
şehri Manisa gibi bir yazı paylaşmak isterim. Ben<br />
Türkiye’de marka şehirlerin ruhunun öne çıkarılması<br />
gerektiğini düşünüyorum. Her şehrin bir şahsı<br />
manevisi, bir ruhu, bir marka değeri vardır ve olmalıdır.<br />
Bu anlamda marka şehirler birbirlerini<br />
tamamlayıcı görüntüye sahip olmalıdır. Biz bir şehzadeler<br />
şehri isek Amasya rakibimiz değildir<br />
aslında. Amasya’da ve burada veliaht şehzadeler<br />
var. Amasya’da ve ilimizde bu misyonun belli yönlerini<br />
ortaya koyarsak ikisi birbirine katkı yapıcı özellikte<br />
olur. İzmir, Denizli bizim rakibimiz değil. Biz<br />
ilimizin kendi marka değerini öne çıkarıp diğer illerle<br />
de katkı yaptıracak şekilde görüntü oluşturmalıyız.<br />
Dolayısıyla benim burada bir makale yazma durumum<br />
olursa ‘Marka Şehirlerin Ruhu ve Bu Anlamda<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Şehri Manisa’ başlıklı bir yazı kaleme<br />
alırım.<br />
(CK): Sayın Kaymakam’ım, meslek hayatınızda sizi<br />
en çok etkileyen anınızı bizimle paylaşır mısınız?<br />
RÖPORTAJ
12<br />
RÖPORTAJ<br />
(CHÇ): Beni meslekte çok etkileyen anılar olmuştur;<br />
ama hemen böyle aklıma gelen Diyarbakır Valiliğinde<br />
geçen bir olay var. Bir yaşlı hanımefendi özel<br />
kalemde yüksek sesle, tartışmalı bir şekilde<br />
konuşuyor; sesleri geldiğinde arkadaşlara sordum<br />
niye bu hanım böyle kavga eder gibi konuşuyor<br />
diye. Yaşlı teyzemiz ısrarla sizinle görüşmek istiyor<br />
dediler. Niye görüştürmüyorsunuz, ben herkesle<br />
görüşüyorum dedim. Biz baktık, yardım istiyor fakat<br />
şartları muhtaçlık standartlarının üstünde<br />
görünüyor, o yüzden ikna etmeye çalışıyoruz ama<br />
ısrar ediyor, illa sizinle görüşmek istiyor dediler.<br />
Gelsin, dedim. Türkçe bilmediğini söylediler. Buna<br />
rağmen sizinle görüşmek istiyor dediler. Peki,<br />
çağırın dedim. Teyzemizi oturtup bir çay ikram ettikten<br />
sonra onun söylediklerini bana aktaracak<br />
birisini çağırdım. Teyze anlattı: Ben yaşlıyım, devlet<br />
herkese yaşlılık aylığı veriyor, bana da versin. Tercüman<br />
anlattı; ailedeki gelirler toplanıyor, kişi<br />
başına bölünüyor muhtaçlık sınırının altında olursa<br />
alınabiliyor, yoksa alınamıyor diye. İkna olmuyor.<br />
Ben de anlattım. Bu bilgisayarda görünüyor teyze<br />
bu nedenle sistem reddediyor diye. Teyze çayını<br />
içtikten sonra kalktı, bana sarıldı ve dua ederek<br />
çıktı. Tercümana dedim ki teyzenin burada talebi<br />
yerine getirilmediği halde dua ederek çıkıyor. Sorun<br />
bakalım niye dua ediyor? Sormuşlar. Teyze demiş<br />
ki: Ben buraya geldim, benimle görüştü. Görüşmeseydi<br />
ben gittiğimde ne diyecektim? Gittim,<br />
görüşemeden geldim. Oysa o benimle görüştü,<br />
güler yüzle. Olsaydı yapardı zaten. Olsa da olmasa<br />
da Allah razı olsun. Buradaki örneğimiz, vatandaşımızın<br />
her talebine olumlu cevap veremesek<br />
bile her talebini dinlemek, belki biraz vaktimizi alabilir<br />
ama onu da vatandaşımızdan esirgememek<br />
lazım. Yüzde doksanı bu izahtan sonra tatmin<br />
olurlar, yüzde onunun da tatmin olmamasını sineye<br />
çekmek lazım diye düşünüyorum.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım ilçemizde sanatsal ve<br />
kültürel faaliyetleri geliştirmek adına neler yapılabilir?<br />
Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?<br />
(CHÇ): <strong>Şehzadeler</strong> şehrinin, bir <strong>Şehzadeler</strong><br />
Müzesi ile bir de <strong>Şehzadeler</strong> Mahallesi ile marka bir<br />
şehir haline gelmesine katkı yapılabilir diye<br />
düşünüyorum. <strong>Şehzadeler</strong> Müzesi'nde burada<br />
yaşamış şehzadelerin ve onlardan padişah olanların<br />
ayrı ayrı köşelerde tanıtıldığı ve anlatıldığı, onların<br />
Manisa'ya bakışının izah edildiği kısımlarla<br />
yine <strong>Şehzadeler</strong> Mahallesi ile <strong>Şehzadeler</strong> şehrinin<br />
ruhu anlaşılabilir. Yine <strong>Şehzadeler</strong> Mahallesinde<br />
gibi bir mahalle yapılabilirse bu mahallede klasik<br />
Osmanlı izlerini taşıyan lokantasından,<br />
berberinden, girişteki danışmasına kadar kıyafetleriyle,<br />
mekânlarıyla, ikram ettikleri yemekleriyle Osmanlı<br />
izlerini, kültürünü anlatan ve onları yaşayan<br />
insanların olduğu bir mahalle. Belki orada çocuklarının<br />
bile Osmanlı usulü bir kütüphanesinin görüntüsünün<br />
olduğu; misafirhanesinin olduğu; zaman<br />
zaman belki de Osmalıyı anlatan dizilerde, filmlerde<br />
plato olarak kullanılabilecek bir mekânın <strong>Şehzadeler</strong><br />
şehri ruhunu ortaya çıkarmakla birlikte<br />
hem ekonomik anlamda hem kültürel anlamda hem<br />
de turizm anlamında şehre artı bir değer katacağını<br />
düşünüyorum. Bu ilerleyen aşamalarda yapılabilir.<br />
Dediğim gibi bir plato olarak, bir bölümünü belki atların<br />
yetiştirildiği, binicilik kulüplerinin de o yönde<br />
faaliyet gösterdiği bir mekan olabilir. Bunun ilimize<br />
farklı bir hava ve değer katacağını düşünüyorum.<br />
(CK): Sayın Kaymakam’ım bildiğiniz üzere 24<br />
Kasım Öğretmenler Günü yaklaşıyor. Bu kapsamda<br />
öğretmenlik mesleğinin toplumsal rolü ve günümüz<br />
dünyasında öğretmenliğe bakış açısı hakkında<br />
neler düşünüyorsunuz? İkinci olarak da dergimiz<br />
aracılığıyla öğretmenlerimize iletmek istediğiniz bir<br />
mesajınız var mı?<br />
(CHÇ): Öğretmenlik gerçekten toplumun öncü<br />
mesleklerinden bir tanesi; çünkü diğer kurum ve kuruluşlarda<br />
hizmetlerin aksaması halinde kişilerin<br />
günlük hayatında kazançlarından belli bir oranda<br />
kayıp olur ama eğitimde aksaklık, toplumumuzun<br />
bütün geleceğini etkileyen bir aksaklık sebebidir. Bu<br />
anlamda baktığımızda öğretmenlerimizin kendi<br />
evlatları gibi sevdikleri, heyecanlarını korudukları,<br />
çocuklarımıza sahip çıktıkları anlayışın zaman<br />
zaman hatırlanması, hatırlatılması, yeni<br />
başlangıçlara vesile olabilmesi, rutinliği kırıcı hususların<br />
hatırlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda<br />
öğretmenlerimizin genel olarak çok gayretli<br />
ve samimi olduklarını düşünüyorum. Öğretmenler<br />
gününün de işte bunları hatırlayıp hatırlatmada,<br />
yeni bir ruhla yeni bir başlangıç yapmada bir vesile<br />
olduğunu düşünüyorum.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım kendinizde<br />
gördüğünüz en karakteristik özelliğiniz nedir acaba?<br />
(CHÇ): Öncelikle bütün idarecilerimizin Rabbimizin<br />
rızasını kazanma hedefini esas tutan kişileri örnek<br />
ve önder kabul etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu<br />
anlamda baktığımızda Rab'bimizin Kuran-ı Kerim’inde<br />
insanların örnek alabileceği bir model olan<br />
Peygamber Efendimizin; hayatımızın her alanında<br />
bize toplum önderi olarak, idareci olarak, bir kul ve<br />
bir mümin olarak bir model olabileceğini düşünüyorum.<br />
Onun sünnetinin, bizim hem dünyamızı hem<br />
ahretimizi aydınlatabilecek, iki dünyamızı da güzelliklere<br />
ulaştırabilecek bir model olduğunu düşünüyorum.<br />
Bunun uçaktan daha güçlü, adeta ışınlama<br />
gibi bir şey olduğunu düşünüyorum. Uçağa binerseniz<br />
çok kısa sürede bir yere ulaşırsınız belki ama<br />
ondan çok daha hızlı ve fonksiyonel bir alet<br />
düşünün. İşte sünnetler de bizi Rabbimizin rızasına<br />
ulaştırmada olağanüstü pusulalar, rehberler ve<br />
öncü şifrelerdir.
13<br />
(CK): Sayın Kaymakam’ım, Adrese dayalı eğitim sisteminde<br />
velilerimizin daha ziyade Anadolu liselerine<br />
çocuklarını yerleştirmek yönünde tercih kullandıklarını<br />
görüyoruz. Geleceğimizin umudu olan gençlerin,<br />
meslek eğitimiyle buluşturulmasının ülkemize<br />
katkılarıyla ilgili velilerimize ve öğrencilerimize neler<br />
söylemek istersiniz?<br />
(CHÇ): <strong>Eğitim</strong> vizyonunu veya felsefesini oluşturmada<br />
çok yeterli değiliz. Sadece gençlerimizi, bilgileri<br />
kafasına doldurduğumuz ve düğmeye bastığımızda<br />
geri istediğimiz makineler olarak algılıyoruz. Mesela<br />
bilgisayar; programları güzel yüklediyseniz yüz bin<br />
hadisi, 6666 ayeti, binlerce kitabı sorgulayabileceğiniz<br />
bir alet ama ruhu yok. Gençleri de bu yüklediğimiz<br />
bilgileri geri alabilecek ve bunları<br />
aldığımızda "başarılı" saydığımız kişiler olarak algılarsak<br />
noksan olur. Dolayısıyla gençlerimize<br />
aslında hangi alanda ve ne olmak istiyorlarsa, o<br />
alanda doğru bir yol haritası oluşturmanın doğru ve<br />
yeterli olduğunu düşünüyorum. Gençleri okullarında<br />
ziyaret ettiğimde onlara soruyorum: Ne olmak istiyorsunuz?<br />
Öğretmenlerini seven ve rol model olarak<br />
görenler öğretmen olmak istiyor, bir bölümü doktorluk<br />
istiyor, bir bölümü mühendislik istiyor, bazıları da üniformalı<br />
meslekler olduğu için asker ve polis olmak istiyorlar.<br />
Bu arada soruyorum: Çöpçü olmak isteyen<br />
var mı? diyorum mesela, gülüyorlar. Terzi olmak<br />
isteyen diyorum, hiç kimse çıkmıyor. Fırıncı olmak<br />
isteyen diyorum, hiç kimse çıkmıyor. Bunlar ayıp mı<br />
diyorum, hayır diyorlar. Çöpçü olmasa her taraf pislikten<br />
kırılır. Niye biz bunun da doğru bir şey olduğunu<br />
düşünmüyoruz. Diyorum ki ayakkabı boyacısı da olsa<br />
kültürlü ve eğitimli olsun, garson da olsa kültürlü ve<br />
eğitimli olsun. Her alana ihtiyaç var helalinden kazanmak,<br />
meşru olmak şartıyla. Bu vizyonu doğru bir şekilde<br />
koyabilsek... Herkes her şeyi bilecek diye bir şart<br />
yok ki. Fiilen zaten hayat ona zorluyor. Sizin devlet<br />
olarak bu noktada yönlendirmeyi doğru yapmanız,<br />
mecrayı doğru oluşturmanız lazım. Bizim bu noktada<br />
hem anlayışımız eksik hem anlatışımız eksik.<br />
Dolayısıyla veliler de kendi gördükleri anlamda<br />
bakıyor. Benim çocuğumun az çalışıp pek az sıkıntıya<br />
girip en çok parayı nerede kazanır diye düşünüyorlar.<br />
O alana yönlendirmeye çalışıyor, dolayısıyla<br />
bazı alanlara hücum ediyorlar. Diğer alanlarda fiili bir<br />
boşluk oluşuyor ve deneyimsiz insanlar hâkim oluyor.<br />
Şimdi şuradaki fabrikalara sorsanız kalifiye eleman<br />
ihtiyacı hepsinde var ama o alanda bir altyapıyı oluşturmada<br />
ciddi problemlerimiz var. Dolayısıyla önce<br />
eğitim felsefesi... Benim vatanını, memleketini,<br />
bayrağını, İstiklal Marşı’nı seven, yaptığını Allah<br />
rızası için yapan, mazlumların yanında olmayı bir<br />
ibadet bilen evlatlara ihtiyacım var. Bu vizyonu nasıl<br />
oluştururum sorusuna ciddi bir şekilde eğilmek lazım,<br />
üç senede ama beş senede, kaç senedeyse...<br />
Mesleki eğitim işte bu anlamda aslında hiç utanılacak<br />
bir alan değil, tersine teşvik edilecek bir alan. Biz<br />
mesleki eğitimi, diğer alanlara giremeyenlerin utana<br />
sıkıla girdikleri bir alan olarak algılıyoruz; çünkü<br />
eğitim felsefesini doğru koyamıyoruz.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, Özellikle ben Manisa<br />
Mesleki ve Anadolu Lisesi müdürü olarak şunu<br />
söyleyebilirim: Devamsızlıktan kalan öğrencim var<br />
efendim. 52-53 öğrencim 9. sınıfta devamsızlıktan<br />
kalmış durumda. Neden, diyorum çünkü zorla gönderilen<br />
öğrenciler bunlar. İstemiyorum diyor çocuk.<br />
(CHÇ): Dediğim gibi biz eğitimi hep matematiksel<br />
başarı olarak algılıyoruz. Diyelim ki orta sırada zekâsı<br />
olanları, matematiksel değil de resim zekâsı olanları,<br />
müzik zekâsı olan insanları veya engellileri de kapsayacak<br />
bir eğitim vizyonumuz ve politikamız yok.<br />
Üstün zekâlılar okulu kuruyoruz değil mi? Niye hafif<br />
düzeyde öğrenme güçlüğü olanlar okulu kurmuyoruz?<br />
Onları kapsayacak bir vizyon ve anlayışınız<br />
olursa o zaman ne o sıkıntı çeker ne sen çekersin.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, ben son bir soru daha<br />
sorabilir miyim müsaadeniz olursa? <strong>İlçe</strong>miz adına ne<br />
gibi bir sosyal sorumluluk projesi düşünüyorsunuz?<br />
Bu konuda nasıl adımlar atılabilir?<br />
(CK): Ben de son olarak şunu sormak istiyorum<br />
Sayın Kaymakam’ım: Halkımıza iletmek istediğiniz bir<br />
mesajınız var mı?<br />
(CHÇ): Demin biraz bahsettim, insanlarımızın<br />
genelde Manisa ilini ama onun ruhunu temsil eden<br />
<strong>Şehzadeler</strong> ilçesini bir marka değeri olarak görüp<br />
orada yaşamanın hazzını arttıracak, hem günlük hayatlarını<br />
hem de manevi hazlarını arttıracak vizyon<br />
projeleri oluşturmak durumundayız. Bu anlamda<br />
önce <strong>Şehzadeler</strong> ilçesi anlamına uygun bir logo oluşturduk.<br />
Daha sonra bu şehrin projelerini, vizyonunu,<br />
yol haritasını, plan ve programını oluşturacak bir<br />
kültürel belge ve şehzadeler ilçesini simgeleyecek bir<br />
eser oluşturacağız ikinci aşamada. Üçüncü aşamada<br />
Kültür ve Turizm <strong>Müdürlüğü</strong>müzle birlikte <strong>Şehzadeler</strong><br />
Müzesi oluşturacağız. Dördüncü aşamada da inşallah<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Mahallesi adıyla bir mahalle, plato,<br />
kültürel turistik bir mekân oluşturacağız. Bu mekân ilimize<br />
kültürel, turistik ve ekonomik anlamda katkı<br />
sağlayacak. Manisalıların şehirlerine sahip çıkan;<br />
idarecileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla o şehrin<br />
ruhunu yönlendirici; insanlarına destek olup yol gösterici<br />
olmasını diliyorum. Kısa, orta ve uzun vadeli<br />
planlara katkı yapıcı; kısaca memleketlerine sahip<br />
çıkıcı bir vizyonda olmalarını, kazandıkları değerleri<br />
doğru bir şekilde sarf edici bir misyonda olmalarını,<br />
bizlere katkı yapmalarını arzu ediyorum. Onlarla birlikte<br />
doğru şeyleri yapmaktan memnun olacağımı belirtmek<br />
istiyorum.<br />
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, bu keyifli sohbet ve<br />
bize ayırdığınız zaman için teşekkür ederiz.<br />
RÖPORTAJ
14<br />
Yavuz Sultan Selim Han (1512-1520)<br />
Dokuzuncu Osmanlı padişahı ve şair (Doğumu. 10<br />
Ekim 1470, Amasya – Ölümü. 21/22 Eylül 1520,<br />
Çorlu / Tekirdağ). I. Selim olarak da bilinir. Babası<br />
İkinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun’dur. Annesinin<br />
Dulkadiroğlu Alaüddevle’nin kızı Ayşe Hatun<br />
olduğunu ileri sürenler de vardır. Kanuni Sultan Süleyman’ın<br />
babasıdır. Tarihin ender yetiştirdiği<br />
hükümdarlardandır. Kaynaklar onu sert yaradılışlı,<br />
azim ve irade sahibi, dinamik ve cevval bir kişi<br />
olarak tanımlamaktadır. Adına yazılmış olan Selimnâmelerde<br />
sert huylu olmasının yanında müşfik ve<br />
duygusallığı da belirtilmekte, kardeşi Ahmed’in<br />
ölümünden sonra ağladığı duygusallığına örnek<br />
olarak anlatılmaktadır.<br />
Şehzadeliğinden itibaren iyi bir eğitim aldığı bilinen<br />
Sultan Selim, bu döneminden itibaren kendini<br />
tümüyle devlet ve millet işlerine adadı, halk içinde<br />
sık sık tebdil-i kıyafetle dolaşarak toplumun nabzını<br />
tutmaya çalıştı. Çocukluğu dedesi Fatih Sultan<br />
Mehmet’in dizinin dibinde geçmiş, Halimi Çelebi ile<br />
Amasyalı Şeyh Hamdullah gibi devrinin en ünlü hocalarından<br />
ders almıştır. Babası tahta çıkınca, kendisi<br />
de Trabzon Sancakbeyi olmuş ve yönetim<br />
deneyimlerini arttırmıştır. Adına yazılan Selimnâmeler,<br />
şehzadeliğinden itibaren kendisinin çok<br />
okuyan bir kişi olduğunu belirtmekte; Paola Giovio<br />
onun İskender ve Sezar’ı da okuduğunu yazmaktadır.<br />
Başka kimi kaynaklar tarih, edebiyat ve<br />
siyasetname konusundaki kitaplara meraklı<br />
olduğunu aktarmaktadır. Şairliğini öven kayıtlar<br />
onun Türk, Arap ve Acem şiirleri içinde seçkinleştiğini<br />
ve bir Farsça “Divan”ı olduğunu kaydetmektedir.<br />
Bu merak onu çok değerli bir sosyal çevreye<br />
sahip kılmıştır.II. Bayezid’in oğullarından Selim<br />
Trabzon’da, Korkud Saruhan’da,Ahmed Amasya’da<br />
şehzade (vali) olarak görev yapıyordu.<br />
Şehzade Selim, iyi gitmediğine inandığı devlet işlerini<br />
yoluna koymak istiyordu. Babasının şehzade<br />
Ahmet’i veliaht olarak düşündüğünü öğrenince<br />
babasından Rumeli sancaklarından birisine atanmasını<br />
istedi. İsteği kabul edilmeyince Kefe’ye gitti,<br />
dönmesi yönündeki çağrıları dikkate almayarak,<br />
kayınpederi olan Kırım hanından aldığı süvarilerle,<br />
Edirne’ye doğru ilerledi. Babası Bayezid’le burada<br />
buluşarak bir rivayete göre Vidin ve Niğbolu sancaklarının<br />
kendisine verilmesini sağladığı gibi,<br />
babasından sağlığında hiçbir oğlunu tahta<br />
geçirmeyeceğine dair söz aldı. Ancak şehzade<br />
Ahmed’i destekleyen devlet adamlarının bu yönde<br />
padişaha baskıda bulunmaları ve Çorlu’da<br />
babasının kuvvetleriyle girdiği mücadeleyi kaybetmesi<br />
üzerine Kırım’a dönmek zorunda kaldı.<br />
Ancak, Şahkulu İsyanı’nda Hadım Ali Paşa’ya<br />
yardım etmeyen ve savaş alanını terk eden Şehzade<br />
Ahmed’e karşılık Şehzade Selim’in<br />
sergilediği azim ve cesaret, devlet adamaları üzerinde<br />
itibarını arttırdı ve onun ertesi yıl tahta<br />
geçmesinde etkili oldu. Şehzade Selim, 24 Nisan<br />
1512’de babasını, tahtından indirerek padişah oldu.<br />
Sekiz yıl, dört ay, yirmi sekiz gün devam eden<br />
hükümdarlığı döneminde Osmanlı Devletine büyük<br />
zaferler kazandırdı.
15<br />
Yavuz Selim, Osmanlı tahtına çıkar çıkmaz hedeflerini<br />
belirledi. Bunlar;<br />
1.Öncelikle içerdeki birliği sağlamak üzere, o<br />
sırada şehzade Ahmet’in teşviki ile Bursa’yı ele<br />
geçirmiş olan yeğeni Alâeddin’in üzerine yürüyerek<br />
onu Malatya’ya kaçmaya mecbur etti. Diğer şehzadeleri<br />
ve oğullarını dize getirerek dış sorunlarla<br />
uğraşmaya başladı.<br />
2.Yeni padişahı tanımakta geciken Eflak, Boğdan,<br />
Macar, Venedik, Rus ve Mısır elçileriyle barış anlaşmalarını<br />
yeniledi.<br />
3.Esas amacı ise, Osmanlıyı tehdit eden Safevilerle<br />
hesaplaşmaktı.<br />
Safevi tehlikesine kilitlenen Sultan Selim, Şah İsmail<br />
üzerine yürümeye karar verdi ve büyük bir orduyla<br />
İran’a hareket etti. Ordusunu Akkoyunlu<br />
beylerinin katılımıyla daha da güçlendiren Sultan<br />
Selim, İran’ın eski rakibi Özbeklerle, Akkoyunlular,<br />
Mısır Sultanı ve Ahıska Gürcü Beyinin desteklerini<br />
de sağladı. Yavuz Sultan Selim’in komutasındaki<br />
Osmanlı ordusu 23 Ağustos 1514’te yapılan<br />
Çaldıran meydan muharebesinde Şah İsmail’in ordusunu<br />
yenilgiye uğrattı. Şah İsmail, her şeyini<br />
savaş alanında bırakarak hayatını kurtarmak için<br />
kaçmak zorunda kaldı. Muzaffer Osmanlı ordusu<br />
Tebriz’e kadar ilerlemeyi başardı.<br />
Osmanlı egemenliğinin Musul’a kadar ulaşması,<br />
buralardaki nüfuzunu ve ticari çıkarlarını korumak<br />
isteyen Mısır Sultanı Kansu Gavri’yi tedirgin etti.<br />
Yavuz Sultan Selim, 2 Haziran 1516 tarihinde, İstanbul’dan<br />
hareket eden Osmanlı ordusu<br />
Malatya’yı alarak güneye doğru ilerledi. Mısır<br />
kuvvetleri de kuzeye doğru çıkınca iki ordu<br />
Halep’in kuzeyinde, Mercidabık’ta karşılaştı. 24<br />
Ağustos 1516’da meydana gelen Mercidabık<br />
muharebesinde Kölemenler ağır bir yenilgiye<br />
uğratıldı. Kansu Gavri’nin de öldürüldüğü bu zafer<br />
ile Halep, Hama, Humus ve Şam gibi ünlü şehirler<br />
Osmanlı hakimiyeti altına girmiş oldu. Yavuz Sultan<br />
Selim, 27 Eylül 1516’da girdiği Şam’da iki ay<br />
kadar kaldı.<br />
Birkaç ay sonra meydana gelen bir olay Selim<br />
Han’ı Mısır seferine çıkmaya adeta mecbur etti.<br />
Kölemenlerin yeni hükümdarı Tomanbay, Sultan<br />
Selim’in elçilerini öldürtmesi bardağı taşıran son<br />
damla oldu. Yavuz Sultan Selim, ordusuyla Mısır’a<br />
doğru yürüyüşünü sürdürerek önce Kudüs’e,<br />
oradan da Gazze’ye ulaştı. 22 Ocak 1517’de<br />
Kahire yakınlarındaki Ridaniye mevkiinde yapılan<br />
savaşta Osmanlı ordusu Kölemen ordusunu yine<br />
mağlup etti. Bu zafer ile Osmanlılar Mısır’ın<br />
tümünü hakimiyeti altına almış oldu. Sultan Selim<br />
yedi ay kadar kaldığı Mısır’da, Mekke şerifinin Sultan<br />
Selim adına hutbe okutmasını ve bölgedeki<br />
toplulukların bağlılıkları sağladı. Yavuz Sultan<br />
Selim burada “Hâdimü’l Haremeyn” (Mekke ve<br />
Medine’nin Hizmetçisi) gibi kendisine ve Osmanlılara<br />
hem İslam hem de Hıristiyan dünyasında<br />
itibar sağlayacak önemli bir unvanın sahibi oldu.<br />
25 Temmuz 1518’de İstanbul’a dönen Sultan Selim’in<br />
beraberinde birçok rehine ile birlikte son<br />
Mısır Abbasi Halifesi El-Mütevekkil de vardı. Bu<br />
tarihten itibaren halifelik Osmanoğullarına geçmiş<br />
ve dünya müslümanlarının liderliğini ifade eden ilk<br />
Osmanlı halifesi Yavuz Sultan Selim olmuştur.<br />
Yavuz Sultan Selim, 1520 yılında Edirne’ye<br />
hareket etti. 22 Eylül’de konakladığı Çorlu’da şirpençe<br />
hastalığından kurtulmayarak vefat etti.<br />
Naaşı İstanbul’a getirilerek, Fatih semtinde kendi<br />
adına yaptırılmış olan Yavuz Selim bahçesinde<br />
toprağa verildi.<br />
Osmanlı hanedanının en ünlü hükümdarlarından<br />
biri olan Yavuz Sultan Selim, Osmanlı topraklarını<br />
sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve<br />
ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000<br />
km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2’2'si Asya'da,<br />
2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam<br />
6.557.000 km2'ye çıkarmıştır.<br />
Yönetimi süresince Batı ile barış içerisinde<br />
yaşamış, daha çok Anadolu’nun Safevi Devleti<br />
tarafından nüfuz altına alınmasını önleyecek seferler<br />
yapmıştır. Ortadoğu’da Memlukların nüfuzuna<br />
son vererek aynı zamanda Portekiz’in doğu ticaretini<br />
tekeline almasına ve Müslümanların manevi<br />
yönden de çok önemli şehirlerini tehdit etmesine<br />
de engel olmuştur. Yavuz Selim’in askeri<br />
başarıları, hem Osmanlı Devletinin ömrünü uzatmış,<br />
hem de kendisinden sonra görevi devralacak<br />
Kanuni Sultan Süleyman liderliğinde batıya doğru<br />
yeni İslam fetihlerinin yolunu açmıştır.<br />
Osmanlı donanmasını yenileyen Yavuz Sultan<br />
Selim, Bizanslılar döneminde kurulan ve dedesi<br />
Fatih Sultan Mehmet zamanında kullanılan Haliç<br />
Tersanesi’ni yeniden inşa ederek, kapasitesini arttırıp<br />
Osmanlı İmparatorluğu'na kazandırmıştır.<br />
Konya'da Mevlevi Tekkesi'ne su getirmiş, Diyarbakır<br />
Fatih Paşa Camii ve Elbistan Ulu Camii'ni,<br />
Şam Salihiye'de Muhyiddin İbn Arabi'ye camii<br />
ve imaretini, İstanbul'da Yavuz Sultan Selim Cüzzamhanesi’ni,<br />
Şam Sultan Selim Camii'ini inşa ettirmiş,<br />
Muhyiddin İbn Arabi'nin türbesini de bulup<br />
yaptırmıştır. Ayrıca Mısır Seferi sırasında Hind ve<br />
Çin haritalarını da yaptıran Selim'e, Piri Reis<br />
tarafından 1513 yılında tamamlanan harita 1517<br />
yılında Mısır'da Piri Reis'in kendisi tarafından<br />
sunulmuştur. Temelini attırdığı İstanbul Sultan<br />
Selim Camii'ni bitirmeye ömrü yetmemiş; bu eser<br />
oğlu I. Süleyman tarafından tamamlanmıştır.
16<br />
Arapça’yı ve özellikle Farsçayı çok iyi bilen Sultan<br />
Selim'in, kendi el yazısı ile Selimî mahlasıyla<br />
yazılmış olan Farsça manzumeleri günümüzde<br />
Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde bulunmaktadır.<br />
Farsçanın yanında Türkçe şiirleri de bulunan<br />
Selim'in, Farsça olan Divân'ı, 1904 tarihinde<br />
de Alman İmparatoru II. Wilhelm'in emriyle Paul<br />
Horn tarafından Berlin'de yayımlanmıştır. 1946<br />
yılında İstanbul'da basılmıştır.<br />
Geceleri üç dört saat uyuyup, diğer zamanlarını<br />
okuyup yazmakla geçiren Yavuz Sultan Selim’in;<br />
anlam inceliği ve sanatlı söyleyiş yönünden son<br />
derece güçlü olan şiirlerinden iki beyit:<br />
“Merdüm-i dideme bilmem ne füsûn etti felek<br />
Giryeyi kıldı füzûn, eşkimi hûn etti felek<br />
Şîrler pençe-i kahrımla olurken lerzân<br />
Beni bir gözleri ahuya zebûn etti felek”<br />
Soldan sağa ve yukardan aşağı okunuşu aynı olan bir şiiri:<br />
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur<br />
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur<br />
Sâdıkâne / belki ol / âlemde / serdâr olur<br />
Yâr olur / ağyâr olur / serdâr olur / dildâr olur<br />
Yavuz ‘un duru, temiz ve çağına nazaran anlaşılan bir Türkçe ile ince ve hisli şiirleri de vardır:<br />
Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş<br />
Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş<br />
Halil KARAGÜN<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Gediz Anadolu Lisesi<br />
Tarih Öğretmeni
17<br />
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANIMIZIN<br />
İLÇEMİZE ZİYARETİ….<br />
Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Veysel EROĞLU; bir dizi inceleme, temel atma ve açılışlar<br />
için geldiği ilimiz Manisa´da Manisa Valiliğini ziyaret etti. Manisa Bilim Sanat Merkezi öğrencisi<br />
Karya Kumsal KÜÇÜKADA Sayın Bakanımıza, resminin ve barajların bulunduğu bir tablo<br />
hediye etti. Bakan EROĞLU öğrencimiz Karya Kumsal KÜÇÜKADA´ya teşekkür ederek tabloya<br />
olan beğenisini dile getirdi ve öğrencimize bir kitap hediye etti.
18<br />
İLÇEMİZ OKULLARININ BAŞKAN ÇELİK ZİYARETİ<br />
<strong>İlçe</strong>miz okullarının fiziki şartlarının<br />
iyileştirilmesinin yanında ,<br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong>nün yapmış<br />
olduğu projelere destek<br />
olarak, <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediyesinin de içinde bulunduğu<br />
,İşbirliği protokolleri<br />
ile ilçemizin eğitim<br />
kalitesini artırma hedeflerimizi<br />
gerçekleştirirken ,her<br />
zaman yanımızda olan<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesinin<br />
çok kıymetli Belediye Başkanı<br />
Ömer FARUK ÇELİK’e<br />
teşekkür ederiz.<br />
SPİL ORTAOKULU
19<br />
GAZİ İLKOKULU<br />
SANCAKLI BOZKÖY İLKÖĞRETİM KURUMLARI<br />
MİLLİ BİRLİK İLKOKULU<br />
ALİ RIZA ÇEVİK ORTAOKULU<br />
ŞEHİTLER ORTAOKULU
20<br />
EĞİTİMLİ BİREY<br />
MUTLU AİLE PROJESİ<br />
ŞEHZADELERDE ALİŞAN KAPAKLIKAYA RÜZGARI ESTİ…<br />
Türkiye’nin yakından tanıdığı ve kendisi de aslen bir eğitimci olan Alişan KAPAKLIKAYA Kültür<br />
Sitesi Lale Salonunda velilerimize seminer verdi.Yaklaşık 800 kişinin katıldığı seminere salon kapasitesinin<br />
üstünde katılım olunca velilerimizin ve misafirlerimizin bir kısmı sahnede oturmak durumunda<br />
kaldılar.”Mutlu Aile Mutlu Çocuk” temasının işlendiği seminerde çocuklarımızın<br />
geleceklerinin güvenli olabilmesi için çocuklarının ne kadar önemli olduğu, paylaşım ve teknolojinin<br />
etkin ve doğru kullanımı konularına değinildi
21<br />
ÖZKAN ŞENOL İLE AİLE İÇİ İLETİŞİM:<br />
Geçtiğimiz yıl ilçemizde seminerler<br />
veren ve öğretmenlerimizin,<br />
velilerimizin ve öğrencilerimizin<br />
beğeni ile istifade ettiği Özkan<br />
ŞENOL velilerimizden ve öğrencilerimizden<br />
gelen talep üzerine bu<br />
yıl da ilçemize davet edildi.<strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediyesi Bedesten Salonu’nda<br />
ve Halıtlı Mahallemizde<br />
seminer veren Özkan ŞENOL özellikle<br />
çocuklarımızın ve ailelerimizin<br />
iletişim sorunlarına, ergen ve<br />
akran çatışmalarına ve hedef belirleme-motivasyon<br />
konularına<br />
temas etti.<br />
EĞİTİMLİ BİREY MUTLU AİLE PROJESİ
22<br />
EĞİTİMLİ BİREY MUTLU AİLE PROJESİ TAM GAZ DEVAM EDİYOR...<br />
EĞİTİMLİ BİREY MUTLU AİLE PROJESİ<br />
Geçtiğimiz yıl <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> tarafından geliştirilen ve <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamlığı,<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi’nin desteği ile gelişen “<strong>Eğitim</strong>li Birey Mutlu Aile Projesi” bu yıl da<br />
hız kesmeden devam ediyor.<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir ERMİŞ yaptığı açıklamada “Tüm çabamız çocuklarımız<br />
için. <strong>Şehzadeler</strong>de bir eğitim kültürü inşa ediyoruz.Uyguladığımız proje ile geleceğe yönelik<br />
doğru hedefleri ve planları olan nesiller, bu çocuklarının sorunlarının ve ihtiyaçlarının farkında olan<br />
veliler, eğitimde günceli ve yenilikleri takip eden, her çocuğun özel olduğunu bilen öğretmenler,<br />
öğretmenlerini dinleyen ve onlara liderlik yapabilecek idareciler yetiştiriyoruz”.dedi<br />
2017-2018 <strong>Eğitim</strong> Öğretim Yılı’nda öğrencilerimize ve velilerimize yönelik eğitim ve bilgilendirme<br />
çalışmalarıyla onların motivasyonlarını ve iletişim becerilerini dolayısıyla ortaöğretim ve yükseköğretim<br />
sınavlarındaki başarılarını artırmak ve eğitim kurumlarımızdaki öğretmenlerimize, idarecilerimize<br />
ve personelimize ulaşarak ilçemizdeki eğitim kalitesini ve kapasitesini yükseltmek hedefiyle uygulamaya<br />
konulan proje kapsamında yaklaşık 3250 velimize, 4850 öğrencimize, 1920 öğretmenimize ve<br />
250 idarecimize olmak üzere 10270 kişiye seminerler ve eğitimler verilmişti. Bu seminerlerde<br />
alanında uzman ve kamuoyunda kaliteleri ile temayüz etmiş bürokratlardan, kişisel gelişim uzmanlarından<br />
ve akademisyenlerden faydalanılmıştı. <strong>Şehzadeler</strong> ilçe merkezi ile sınırlı kalmayıp kasaba ve<br />
köylerimize de bu hizmetin götürülmesini sağlayan proje ile bu güne kadar Karaoğlanlı, Aşağı<br />
Çobanisa, Hacıhaliller, Halıtlı ve Karaağaçlı mahallelerimiz de bu hizmetlerden yararlanma imkanı<br />
bulmuşlardı.<br />
Yapılan çalışmalara ilave olarak 2018-2019 <strong>Eğitim</strong>-Öğretim Yılı’nda yine <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamlığımız<br />
ve <strong>Şehzadeler</strong> Belediyemizin maddi ve manevi desteği ile Nihat AYTÜRK, Özkan ŞENOL, Alişan KA-<br />
PAKLIKAYA ve Sıtkı ASLANHAN gibi usta isimler Proje kapsamında ilçemizde misafir edildi.<br />
AŞAĞI ÇOBANİSA<br />
AŞAĞI<br />
ÇOBANİSA<br />
KARAOĞLANLI<br />
HACIHALLiLER
23<br />
KAMU KURUMU YÖNETİCİ<br />
VE PERSONELİNE<br />
PROTOKOL<br />
SEMİNERİ…<br />
EĞİTİMLİ BİREY MUTLU AİLE PROJESİ<br />
Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi<br />
Enstitüsü Uzman Öğretim Üyesi Nihat AYTÜRK tarafından <strong>Şehzadeler</strong><br />
ilçemizde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının<br />
yöneticileri ile personeline “Kamu Yönetimi ve Protokol Kuralları<br />
Semineri” verildi. Kültür Sitesi Lale Salonunda gerçekleştirilen<br />
seminere başta <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamımız Sayın<br />
Cemal Hüsnü ÇAYKARA olmak üzere ilçemizdeki kamu kurum<br />
ve kuruluşlarının yöneticileri katıldılar.<br />
BİLİNÇLİ AİLE İDEAL GENÇLİK KONFERANSI<br />
Kendisi de Manisa ‘da öğrencilik yıllarını<br />
geçiren Sıtkı ASLANHAN Kültür Sitesi<br />
Lale Salonunda velilerimizle buluştu.”Bir<br />
çocuğun maddi manevi pek çok ihtiyacı<br />
vardır. Ancak günümüz anne babaları<br />
çocuklarının ihtiyacını maddiyata indirgemiş<br />
durumdadır. Anne baba olarak<br />
çocuğun her isteğini yerine getirerek,<br />
onu iyi okullara göndererek vazifenizi<br />
yaptığınızı düşünürseniz ileriki yıllarda<br />
bunun sıkıntısını yaşarsınız. Anne babalık<br />
bundan çok daha fazlasıdır. Anne<br />
baba olarak iyi evlat yetiştirmek istiyorsanız<br />
onun gözlerinin içine bakarak onu<br />
ne kadar sevdiğinizi söylemeli, başını<br />
okşamalı, onun değerli olduğunu dile<br />
getirmelisiniz” diyen ASLANHAN yaklaşık<br />
650 velimizin katıldığı seminer sonunda<br />
alkışlarla sahneden uğurlandı.
BASINDA BiZ<br />
24
* <br />
.-.61. *11*6.3 '.6 )40939M9
BASINDA BiZ<br />
26
TEK BİR GÖZDEN SARI DÜNYA<br />
Güneş uyanıyor, sokak uyanıyor, çiçekler<br />
gökyüzüne gülümsüyor; kaldırımlar ise<br />
gecenin soğuğunu hâlen taşlarının<br />
arasında barındırmakta. Yanımdan<br />
bir çocuk avucunda sıkı sıkı<br />
tuttuğu parasıyla yarı uykulu,<br />
zorla gittiği belli olan bir yüz<br />
ifadesiyle ekmek almaya<br />
gidiyor belli ki. Esnaf çoktan<br />
uyanmış, sıcacık çaylarını ince belli<br />
bardaklarında keyifle yudumluyorlar.<br />
Günün koşuşturması çoktan başlamış, herkes<br />
bir yere ya da birilerine yetişmeye çalışıyor.<br />
Kaçırdıkları otobüsün arkasından bir süre<br />
koşup, nefes nefese kaldıktan sonra pes edişlerini<br />
izliyorum. Suratlarda hep bir endişe, kimi<br />
zaman mutsuzluk ve daima devam eden<br />
düşünce trafiğine sıkışıp kalmışlık… Beynimizin<br />
trafik ışıkları yok, siyah düşünceleri durdurup,<br />
beyazlara yol hakkı tanıyamıyoruz.<br />
İnsanların konuşmalarından kelimeler<br />
seçmeye çalışıyorum ama gözlerle diller birlikte<br />
hareket etmiyor sanki. Gözlerin derinliklerinde<br />
hissettiğim şeyle söylenenler aynı sözcükler<br />
değil. İnsanlar yalan söyler, yalan söylemeyi<br />
sever hatta aslında en çok yalanları dinlemekten<br />
keyif alırlar. Çünkü gerçekler acıdır, acıtır.<br />
- Ne kadar kirli!<br />
- Çok çirkin!<br />
- Şuna bak korkunç görünüyor!<br />
- Çekil ayak altından!<br />
Hayata tek bir gözümle, griliklerin altında<br />
kalmış beyaz tüylerimle, aksayan ayağım, belki<br />
yarım belki de yarım bile kalamamış ufak bedenimle<br />
bakıyorum. Canım acıyor evet ama<br />
duyduğum şeyler daha çok acıtıyor. Bazen<br />
kalan tek gözümün bile kapanmasını istediğim<br />
oluyor. İnsanların iğrenerek bakmaları, küçük<br />
çocukların korkmaları, sevmek için kimsenin<br />
yaklaşmaması diğer gözünüzden de kurtulmak<br />
istemenize neden oluyor.<br />
Her gün beklediğim o duvarın üstünde,<br />
yine gelmeyecek birilerini bekliyorum. Güneş<br />
neredeyse tam tepeye ulaşmış. Ufak bedenim<br />
iyice mayışıyor, güneş ışıkları uzun kirli tüylerim<br />
arasında adeta dans ediyor. Benim dünyamdaki<br />
en adaletli varlık, beni kolları arasına<br />
alıyor. Güneşin sonsuz kolu var, her kolunda<br />
GENÇ<br />
HİKAYECİLER<br />
LİSE İLÇE<br />
BİRİNCİSİ<br />
ona muhtaç varlıklar… Yavaş<br />
yavaş kapanan tek gözüme<br />
engel olamıyorum, bedenim güneşle dans etmekten<br />
çok yorulmuş olacak ki bu karanlığın<br />
arkasında kalmış aydınlık dünyadan, başka bir<br />
dünyaya geçiş yapıyorum. İşte burası benim<br />
dünyam. Burada her şey renkli, evler, sokaklar,<br />
insanlar, hayvanlar ve gözlerim. Gözlerim<br />
güneş sarısı. Tüm istediklerimin olduğu,<br />
sevildiğim, güzel kalpli insanların bacakları<br />
arasında dolaşıp huzurla uyuyabildiğim tek yer<br />
burası yani benim düşlerim, benim rüyalarım.<br />
Burada ne boş kalmış göz çukurum ne de aksayan<br />
ayağım var.<br />
İşte uzaktan gülerek, eteklerini savura<br />
savura, beyaz çiçekli çorapları ve kırmızı<br />
ayakkabılarıyla bir kız yaklaşıyor. Kahkahaları<br />
kulaklarımdan minik kalbime ulaşıyor sanki.<br />
Kısa saçları hafif esen rüzgarda uçuyor ve<br />
çiçek gibi kokusu etrafa yayılıyor. Olamaz, beni<br />
gördü sanırım. O da kesin herkes gibi beni<br />
görmezden gelip geçip gidecek ya da daha<br />
öncesinde ne kadar çirkin olduğumu söyleyip<br />
ayrılacak. Bu siyah düşüncelerim arasında tam<br />
kaybolacakken, minicik bir elin bana yaklaştığını<br />
görüp irkiliyorum. Yine karanlık<br />
dünyadaki gibi sevmek için değil eziyet edilmek<br />
için yaklaşıldığını düşünüp kaçmaya çalışacakken<br />
o minik el usulca tüylerim arasında<br />
geziniyor. Bir insanın sevgisini hissediyorum, ilk<br />
defa korkmuyorum, giderek alışıyorum ona ve<br />
bacakları arasında kıvrılarak sürtünmeye<br />
başlıyorum. Sanırım gıdıklanıyor ve tekrar<br />
gülmeye başlıyor. O da beni sevmiş olacak ki<br />
eğilip beni kucağına alıyor ve kaldırıma oturuyor.<br />
Daha da yaklaşıp yüzümü incelemeye<br />
başlıyor.
- Sen ne kadar sevimli bir kedisin. Sapsarı kocaman<br />
gözlerin ve yumuşacık tüylerin var.<br />
Sana bir ad koymalıyız güzel kedicik. Sen ne<br />
dersin bir adın olsun mu hı?<br />
Kuş cıvıltıları kadar güzel olan sesi kulaklarımda<br />
yankılanıyor. Bana bir isim vermek istiyormuş,<br />
aman Allah’ım! Benim bu zamana<br />
kadar hiç ismim olmadı ki, ya da hiç çağırılmadım,<br />
bu yüzden bilmiyorum. Benim bildiğim<br />
tek şey sinirli bir surat ifadesi, bana doğru hızla<br />
yaklaşan tekmeler, feryatlarım arasında<br />
boynumdan tutulup sağa sola fırlatılışım.<br />
Kendime geldikten sonra fark ettiğim tek şey<br />
ise boşluk. İçimdeki boşluk, gökyüzündeki<br />
boşluk ve gözümdeki boşluk. Kaybettiğim<br />
gözümün acısı ve kana bulanmış<br />
bıyıklarımla karanlık<br />
dünyaya uyandığım o günden<br />
ibaret son hatıralarım. Ben<br />
tekrar o anların acısıyla<br />
boğuşurken zihnimde, o<br />
güzel sesle irkiliyorum.<br />
- Evet, buldum! Senin adın<br />
Sarı olsun. Gözlerin gibi,<br />
güneş gibi, çiçekler gibi<br />
sarı…<br />
Duyar duymaz adımı çok<br />
sevmiştim, bana ait, bana dair tek<br />
şey bu oldu. Huzuru diplerine kadar<br />
yaşadığımı hissediyordum. Olmak istediğim<br />
yerde ve olmak istediğim şekildeydim. Sanki<br />
artık gökyüzü daha parlak, çiçekler daha canlı,<br />
ben ise daha mutluydum. Bu mutluluğum yine<br />
çok uzun sürmedi. Hiç beklemediğimiz bir anda<br />
güneş gitti, yerini kara bulutlar aldı. O sinirli ve<br />
zalim insanlar gibi kükrercesine bir şimşek<br />
çaktı. Küçük kız korkmuştu, annesi onu hemen<br />
kolundan tutup götürdü. Beni burada yalnız<br />
bıraktığı için çok üzülmüştü, gözlerinden<br />
süzülen birkaç damla yaş yağmurdan daha etkili<br />
şekilde kafama düştü sanki.<br />
- Sakın korkma Sarı! Seni almaya geleceğim.<br />
Bir gün mutlaka beraber olacağız.<br />
Küçük kızdan duyduğum son cümle bu olmuştu.<br />
Sarı hayallerle süslenen rüyam, çok<br />
kuvvetli bir şimşeğin daha çakmasıyla son<br />
buldu. Uyanmıştım. Yine o duvarımın üstünde<br />
güneş ışıklarıyla uyuya kaldığım yerdeydim<br />
ama artık bir şeyler değişmişti. Hava iyice<br />
kararmış, gecenin sessizliği tüm sokağa hakim<br />
olmuştu. Titremeye başladığımı hissediyordum.<br />
Uzun zamandır yemek yememenin verdiği halsizlik<br />
tüm bedenimi sarmıştı. Bulunduğum yerden<br />
atlayıp yürümeye başladım. Zihnimde,<br />
gördüğüm rüya tekrar tekrar canlanıyordu.<br />
Etrafta geceyi geçirebileceğim bir yer arıyordum.<br />
Sıcak bir yer, belki biraz yemek. Yoktu.<br />
Ne kapıların önlerinde biz hayvanların sığınabileceği<br />
kulübeler ne de azıcık yemek. Soğuk<br />
iliklerime kadar işlemişti. Gündüzün o sıcaklığından<br />
eser kalmamıştı, artık gözlerim sarı<br />
değil, gecenin karanlığında kaybolmuş bir<br />
siyahtı. Buz gibi esen rüzgar göz çukurumdaki<br />
boşluğu tekrar hissettirdi. Daha çok titremeye<br />
başladım. Artık yürüyecek halim de<br />
kalmamıştı. Olduğum yerde bir ağacın<br />
altında durdum. Bedenim kaskatı<br />
kesilmişti. Aksayan ayağım daha<br />
fazla dayanamadı ve yığıldım.<br />
Bedenim kaldırımın soğuğuyla<br />
bütünleşti. Ufak taşlar iğne gibi<br />
saplanıyordu sanki her yerime.<br />
Hiç ses yoktu, ne insanlar ne<br />
de hayvanlar kalmıştı koca<br />
sokakta. Yine boşluk vardı<br />
sadece, gözümü kaybettiğim<br />
günkü hissettiğim boşluk ve sessizlik,<br />
ölüm sessizliği.<br />
Tek gözüm yavaş yavaş kapandı.<br />
Bu sefer benim dünyama değil başka bir<br />
dünyaya yolculuk başlamıştı. Bu sefer göreceğim<br />
sarı bir dünya değildi. İçimde yine de bir<br />
heyecan vardı sanki. Her gün beklediğim o<br />
şeye kavuşuyordum. Karanlık dünyamdaki son<br />
gecemle vedalaşıyordum. Sokağıma veda,<br />
kaldırımlarıma veda, güneşe veda ediyordum.<br />
Bir sondan yeni bir başlangıca ilerliyordum ve<br />
aklımda tek bir şey vardı: küçük kız.<br />
- Bir gün mutlaka buluşacağız küçük kız.<br />
Büşra SAYGIN<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Gediz<br />
Anadolu Lisesi
30<br />
ANNEM HANGiMiZi<br />
GENÇ<br />
HİKAYECİLER<br />
ORTAOKUL İLÇE<br />
BİRİNCİSİ<br />
Kendimi bildiğimden beri ablama gıcığımdır. Her zaman beni<br />
sinir edecek bir hareketi vardır. Her yaptığı, her ettiği bana<br />
dokunur. Onu hep kıskanmışımdır. Bunu itiraf etmek gururuma<br />
dokunuyor. Ama galiba gerçek bu. Ancak beni asıl kahreden,<br />
sevgili annemin onun her yaptığına sessiz kalması, her<br />
zaman onu affetmesi, neredeyse her yanlışına göz yumması, bir<br />
şeycikler dememesidir.<br />
Evet, biliyorum annem onu benden daha çok seviyordu. O, annemin<br />
gözdesiydi. İşte, bu yüzden bende hemen her zaman onun<br />
yanlışını bulmaya, köşeye kıstırmaya çalıştım. Onu zor durumda<br />
bırakmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Hep arkasından<br />
dolap çevirdim. Anneme babama karşı, hep onu mahcup etmek<br />
ve gözden düşürmek istedim.<br />
Buna karşılık, ablamsa yaptıklarıma üzülür ve<br />
beni çok sevdiği için sabrettiğini söyler, annemizin ikimize de<br />
aynı şekilde önem verdiğini tekrarlar dururdu. Babam ise annemin<br />
ona olan düşkünlüğünü şefkatle izler ve sessiz<br />
kalmayı tercih ederdi. Ama ben yine de yılmazdım.<br />
Ablamın canını yakmanın yolunu<br />
bir şekilde bulurdum.<br />
Aslında, annemin ablamı<br />
neden benden daha fazla sevdiğini bir<br />
türlü anlayamıyordum. Ablam,<br />
babam gibi esmer, kara kuru bir<br />
kızdı. Bende kocaman masmavi<br />
gözlerim, bukle bukle<br />
sarı saçlarım ve bembeyaz<br />
tenimle, adeta annemin<br />
birebir kopyası küçük<br />
kızı, değil miydim? Annemin<br />
beni daha çok sevmesi<br />
gerekmez miydi? Ama hayır, her<br />
yerde, her zaman ablam da<br />
ablam…<br />
Yine böyle bir gün gözüm dönmüştü. Kendimi tutamayıp,<br />
ablamın haftalardan beri özenle hazırladığı proje ödevini,<br />
gazete kâğıtları ile birlikte sobaya yuvarlayıvermiştim. Ablam<br />
bana yetişemediği için kahrolmuş ve kendini koyuverip hüngür<br />
hüngür ağlamaya başlamıştı. Annem ve babam hemen yanımıza<br />
koşmuşlar, bense hiçbir suçu olmayan bir kedi gibi bir köşeye sinmiş<br />
ve olacakları seyretmeye hazırlanmıştım. O ağladıkça ben<br />
içimden‘’ oh olsun, annemi benden almak nasıl oluyormuş,<br />
sonuçlarına katlan bakalım’’ diyordum. Ama annemin yine<br />
ablamın yanına koşup, ona sarılarak öpücüklere boğduğunu<br />
DAHA ÇOK SEVİYOR?<br />
görünce kıskançlığımdan neredeyse delirdim. Annemse bana<br />
hiçbir şey demeyip sadece sitemkâr bir bakış fırlatmıştı.<br />
Ama ertesi günden itibaren hayatımızda büyük değişiklikler<br />
olmaya başladı. Babam ve annem, bir başka şehirde<br />
yaşayan babaannemi ve dedemi, evimize davet etti. Babaannemler<br />
gelince hepsi birden bir odaya çekilip, bizi dışarıda<br />
bırakarak uzun bir konuşmaya giriştiler. Ben meraktan çatlarken<br />
ablam her zamanki gibi sessizce ödevleriyle uğraşıyordu.<br />
Derken uzun bir aradan sonra birlikte yanımıza geldiler.<br />
Beni alıp karşılarına oturttular. Annem benimle çok önemli bir<br />
konuşma yapacaklarını söyledi. Ona göre artık büyümüş,<br />
birçok şeyi anlayabilecek yaşa gelmişim. Konuşmamızın tam<br />
zamanıymış.<br />
Bundan tam on yıl önce benim birinci doğum günüm<br />
dolayısı ile bir kutlama yapacaklarmış. Bu partiye tüm akrabalarını<br />
çağırmışlar. Bu güzel güne katılmak için de, dedem ve<br />
babaannemlerle birlikte amcam, yengem ve üç yaşındaki kızları<br />
ile birlikte yola çıkmışlar. Ancak yola çıktıktan kısa bir süre sonra<br />
korkunç bir trafik kazası geçirmişler. Zavallı yengem olay yerinde<br />
can vermiş. Dedem ve amcam komaya girmişler. Babaannem ve<br />
kuzenim ise ufak yaralarla komadan kurtulmuşlar. Dedem kısa<br />
bir süre sonra komadan çıktığı halde ne yazık ki amcam komadan<br />
kurtulamamış, bir hafta kadar sonra vefat etmiş. Babam<br />
kardeşinin başucundan hiç ayrılmamış. Babama, biricik, sevgili<br />
kızını emanet etmiş ve ölünceye kadar bakacağına dair yemin<br />
ettirmiş. Babam gözyaşları içinde kardeşine söz vermiş. Minik<br />
bebeği hastaneden almış. Annemin bu duruma ne diyeceğini<br />
bilemediğinden, biraz da çekinerek eve dönmüş. Anneme durumu<br />
anlatmış. Kuzenimi kucağına verdiğinde, annem<br />
hemen bu minik kızı öpüp, koklamış. Allah’ın<br />
emaneti olan bu öksüz ve yetim çocuğa<br />
ölünceye kadar canı gönülden, gözü gibi<br />
bakacağına söz vermiş. İşte o günden beri<br />
ablama bu yüzden toz kondurmuyormuş.<br />
Bütün bunları duyunca şok oldum,<br />
önce inanmak istemedim. Sonra da aklım<br />
başıma geldi. Ablama yaptığım eziyetleri<br />
bir bir hatırladım. Kendimden nefret<br />
ettim. Ne kadar küçülebilmiştim.<br />
Kıskançlık beni canavar haline<br />
dönüştürmüştü. Ablamınsa<br />
karşıdan bana bakarken<br />
gözyaşları yanaklarından aşağı<br />
inci taneleri gibi süzülüyordu. Ablama<br />
bütün bunları bilip bilmediğini sordum. Her<br />
şeyi biliyormuş. Babam ve annem, kendi anne<br />
ve babasını rahmetle anması için ona aklı başına geldiği anda<br />
her şeyi bir bir anlatmışlar. Ablamın beceriksizce boynuna atıldım<br />
ve beni affetmesi için yalvardım. İyi yürekli ablam hemen beni öpmeye<br />
ve güzel sözler söylemeye başladı.<br />
Sonra da anneme koştum, sarıldım ve defalarca öptüm.<br />
Beni affetmesini istedim. Bütün anneler gibi, benim annem de bir<br />
melekti. Ne kadar geniş bir yüreği vardı ve ne kadar merhametliydi.<br />
Eltisinin kızını kendi kızıyla bir tutacak, ona toz kondurmayacak<br />
kadar sevgi dolu, benim güzel annem…<br />
Eslemnur KARATAŞ -- Ali Riza Çevik Ortaokulu
31<br />
“ŞEHZADELER ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ” PROJEMİZ SESİNİ DUYURDU…<br />
Çocuk merkezli eğitim anlayışına uygun ve pedagojik anlamda değerlendirdiğimizde yapılandırmacı<br />
eğitim anlayışıyla bezenmiş bir proje olarak <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamlığı ve <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediyesi ile müşterek başlattığımız “<strong>Şehzadeler</strong> Çocuk Üniversitesi” projesi Manisa Valiliğimiz<br />
tarafından sahiplenilmiş ve diğer ilçelerde de yürütülmeye başlanmıştır. Nitekim İstanbul, Aydın,<br />
Malatya, Karabük vb. gibi çok sayıda il ve ilçede yürütülen ve eğitimde iyi örnekler kapsamında<br />
ödül alan “Çocuk Üniversitesi” projesinin yürütülmesi proje ortaklarımıza, müdürlüğümüze ve<br />
sahada emek veren tüm okullarımıza haklı bir gurur yaşatmaktadır. 1 okul, 4 ders ve 80 öğrenci<br />
ile başlanılan yolculuğumuz 2018-2019 eğitim öğretim yılı itibariyle 9 okul ve 900 öğrencinin<br />
katılımıyla devam etmektedir. İçeriğimizi oluşturan Akıl Oyunları, Eğlenceli İngilizce, Etkin<br />
Düşünme Becerileri ve Hafıza Teknikleri isimli 4 temel dersin yanı sıra Okçuluk, Yaratıcı Drama,<br />
Fen ve Doğa Etkinlikleri, Orff vb. gibi derslerle öğrencilerimiz yaparak yaşayarak öğrenmekte,<br />
öğrenmenin vermiş olduğu o doyumsuz hazzı yaşamaya devam etmektedir. Okullarımızdan<br />
gelen dönütler, öğrencilerin devam durumları ve velilerimizden tarafımıza ulaşan olumlu<br />
mesajların yanı sıra çok sayıda öğretmen ve öğrencimizin projeye dâhil olmak istemesi<br />
niyetimizin de akıbetimizin de hayır olduğunun göstergesidir.<br />
Bugün 3.yılına ulaşan, her yıl giderek büyüyen, gücünü ve dinamizmini birlikteliğinden alarak bizlere<br />
“eğitim ışığı” etrafında dönen ve o ışığa aşık birer pervane olduğumuzu hatırlatan tüm<br />
idarecilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize ve öğrencilerimize sonsuz şükranlarımızı sunarız.
ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ PROJEMİZ<br />
32
ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ PROJEMİZ<br />
33
34
35
İSMET İNÖNÜ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ<br />
PRET-A-PET ERASMUS+ AVRUPA BİRLİĞİ PROJESİ<br />
HER YAŞAYANIN HAYATI DEĞERLİDİR<br />
Türkiye’den Manisa Hedef Ortaokulunun koordinatör<br />
kurum olduğu, ikinci Türk ortak<br />
olan okulumuz İsmet İnönü Mesleki ve<br />
Teknik Anadolu Lisesi, Romanya’dan Valcea Anton<br />
Pann School, İtalya’dan San Fele Istituto Compresivo,<br />
Fransa’dan Bagnols Sur Ceze Licee Sainte<br />
Marie, Yunanistan’dan Esperino Gymnasio-<br />
Lykeiakes Taxeis Trikalon okullarının ortak olduğu<br />
PRET-A-PET (Protect, Respect, Educate, Treat<br />
Animals and People with Empathy and<br />
Tenderness) adlı Avrupa Birliği<br />
Erasmus+ K219 Projesi Eylül<br />
2016 tarihinde başlamış ve<br />
iki yılın ardından 31<br />
Ağustos 2018 tarihinde<br />
sona ermiştir.<br />
Final raporunu Türk<br />
Ulusal Ajansına<br />
göndermiş olduğumuz<br />
projemiz<br />
sayesinde okulumuz<br />
İsmet İnönü<br />
MTAL’den 20 öğretmen<br />
ve 16 öğrenci<br />
olmak üzere toplam 36<br />
kişi Fransa, İtalya, Romanya<br />
ve Yunanistan’da<br />
yapılan etkinliklere ve eğitimlere<br />
katılma şansı yakalamıştır.<br />
Yine projemizin Türkiye ayakları olan<br />
Hedef Koleji ve İsmet İnönü MTAL buluşmalarında<br />
okulumuz öğrenci ve öğretmenleri etkin bir şekilde<br />
katılım gerçekleştirmişlerdir.<br />
Hayvan dostlarımızın okul ve sınıf ortamlarında<br />
bulundurularak öğrencilerde motivasyon artırma;<br />
hayvan haklarına saygı; hayvanlara ve dolayısıyla<br />
insanlara olan empatiyi ve şefkati artırma, hayvanlar<br />
konusunda iş fikirleri geliştirme, hayvan dostlarımızın<br />
günlük yaşama entegrasyonunda<br />
çocuklarda girişim geliştirme gibi temaları<br />
barındıran bu Erasmus+ projesi, Türkiye Ulusal<br />
Ajansı tarafından finanse edilmiştir. Bu kapsamda<br />
okulumuz 27.565 Euro hibe almaya hak kazanmış<br />
ve bu hibenin tamamı yönetim, eğitim-öğretim ve<br />
ulus ötesi hareketliliklerde kullanılmıştır. İlk ziyaretin<br />
Türkiye’de Manisa Hedef Koleji’ne Kasım<br />
2016 tarihinde gerçekleştirildiği proje hareketlilik<br />
sürecimiz son olarak Mayıs 2018 tarihinde Yunanistan’a<br />
gerçekleştirilen ziyaretle sona ermiştir.<br />
İlk olarak 2016 Kasım ayında Manisa Özel Hedef<br />
Ortaokulu’na gerçekleştirilen ziyaretin ardından<br />
ortak kurumlar 2017’nin Mart ayında Fransa’nın<br />
Bagnols-Sur-Çeze kentinde akabinde Nisan<br />
2017’de İtalya’nın San Fele şehrinde buluştular.<br />
Fransa’daki ziyaretimiz kapsamında çeşitli at çiftlikleri,<br />
17. Yüzyılda Fransa Kralı tarafından<br />
kurulan ve halen günümüzde<br />
at yetiştiriciliği enstitüsü olarak<br />
çalışan Ville D’Uzes, tarihi<br />
ve kültürel örüntüsüyle<br />
Avrupa’nın önde gelen<br />
şehirlerinden olan<br />
Avignon ve Orange<br />
şehirlerinde çeşitli<br />
yerleri görme şansı<br />
yakalayan öğretmen<br />
ve öğrencilerimiz<br />
“Hayvanlara<br />
Yapılan Kötü<br />
Muameleler”,<br />
“Dostluk Duvarı”, “Hayvanlar<br />
Adına Sen Konuş<br />
Maratonu” gibi etkinlik ve<br />
seminerlerde de yer aldılar.<br />
Fransa’da yapılan etkinliklerin<br />
ardından yurda dönen ekibimiz İtalya<br />
hareketliliği öncesi derhal çalışmalara başladı ve<br />
“Hayvan Dedektifi Kampanyası” kapsamında<br />
etrafımızdaki hayvan dostlarımıza olan ilgimizi<br />
artırmak için fotoğraf çekimleri yaptılar. Manisa’da<br />
bulunan hayvan barınağına da ziyarette bulunan<br />
ekibimiz buradaki köpek ve kediler için önceden<br />
aldıkları mamaları görevlilere teslim ettiler.<br />
2018 Nisan sonu ve Mayıs başı itibariyle İtalya’nın<br />
San Fele kentinde gerçekleştirilen hareketlilik kapsamında<br />
okulumuzdan 9 öğrenci ve öğretmen yola<br />
çıktılar. İtalya’da yoğun bir ilgiyle ve oldukça misafirperver<br />
şekilde ağırlanan ekibimiz bu ziyaret<br />
kapsamında tarihi örüntüsüyle büyüleyen Roma<br />
şehrini, doğal güzellikleriyle ilgi gören San Fele’yi,<br />
Basilicata bölgesi başkenti olan Potenza’yı, Melfi<br />
şehrini görme şansı yakaladılar.<br />
36
37<br />
Ekibimiz yine İtalya’da daha önceden hazırladıkları<br />
hayvanlar yararına yapılacak olan iş<br />
girişimi strateji planını diğer ortaklarımıza<br />
sunma ve onların strateji planlarını da inceleme<br />
olanağı buldular. İtalyan ortaklarımızın hazırladıkları<br />
“Yeşil Sirk” temalı müzikali, klasik müzik konserini<br />
izleyen ekibimiz; “Webquest” eğitimi alarak Romanya’da<br />
gerçekleştirilen hareketlilik için hikaye<br />
yazma çalışmasının temelini attılar. Hayvan Dedektifi<br />
kampanyası kapsamında çekilen fotoğrafları<br />
takvim haline dönüştüren ekiplerimiz San Fele’de<br />
hayvan barınağı, şahin parkı, San<br />
Fele Şelalesine görme şansı<br />
yakaladılar. İtalya’daki ziyaretler<br />
kapsamında yeni<br />
bir temayla dostluk duvarı<br />
çalışmamız yer<br />
alırken ayrıca projemizin<br />
şarkısını da bir<br />
yarışma düzenleyerek<br />
yazmış bulunmaktayız.<br />
Okulumuzda geçen iki<br />
yılda tavuklar, kuşlar,<br />
hamsterlar, kediler,<br />
balıklar ve hatta köpek<br />
sahiplendik. Öğrencilerimizde<br />
harika bir sorumluluk<br />
bilinci gelişti. Hayvanlarla ilgili iş fikri<br />
geliştirilmesi kapsamında okulumuz bünyesinde<br />
tavuklar edindik, büyük bir akvaryum sahibi olduk<br />
ve bunların sorumluluklarını öğrencilerimiz aldılar.<br />
Tavuklardan edinilen yumurtaların okulumuz öğretmenleri<br />
tarafından alınmasıyla hayvanlarımızın<br />
giderlerini karşılamaya başladık ve bunun takibatı<br />
tamamıyla öğrencilerimiz tarafından yapıldı. Romanya’daki<br />
hareketliliğimiz öncesinde ortak kurumlarda<br />
ve okulumuzda öğrencilerimiz “AppDated<br />
Competition” adlı yarışma kapsamında hayvan haklarıyla<br />
ilgili kısa filmler hazırladılar. Bu filmlerin<br />
arasından her kurum belirlenen kriterlere göre en iyi<br />
filmini seçip www.pretapet.net adlı proje web sitemizde<br />
paylaştılar. Burada kısa filmler oylamaya<br />
sunuldu ve büyük bir katılım gerçekleşti. Öğrenci ve<br />
öğretmenlerimiz Romanya’da Ramnicu Valcea<br />
Anton Pann Okulunda onlarca etkinlikte görev<br />
aldılar. Keyifli, verimli ve anılarla dolu bir hareketliliğin<br />
ardından ülkemize döndük.<br />
Ülkemizde gerçekleştirilen ikinci buluşmaya okulumuz<br />
ev sahipliği yaptı ve misafirlerimize Türk<br />
kültürünü, gelenek göreneklerini en iyi şekilde<br />
tanıtma şansımız oldu. Bu kapsamda Manisa <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediyesi, <strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong><br />
Merkezi ve Manisa <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong>i<br />
<strong>Müdürlüğü</strong> desteklerini bizlere sundular.<br />
Karşılama törenimiz bu kurumların da<br />
desteğiyle adeta bir olimpiyat<br />
oyunları açılışı<br />
tadında<br />
gerçekleşti.<br />
Okulumuzda<br />
kültür tanıtımları<br />
çerçevesinde<br />
yemek yarışması<br />
düzenlendi.<br />
Öğrencilerin sorumluluk<br />
bilişsel<br />
gelişimi için “Treasure Hunt”<br />
(Hazine Avı) ve hikaye yarışmamızın illüstrasyon<br />
çalışmaları etkinliklerimiz gerçekleştirildi. Misafirlerimize<br />
tarihi ve doğal zenginliklerimizi tanıtmak adına<br />
Efes-Meryem Ana-Kuşadası-İzmir gezisi düzenleyerek<br />
bölge tanıtımımızı da yaptık.<br />
Son olarak Yunanistan’ın Trikala kentinde düzenlediğimiz<br />
hareketliliğimizde ekosisteme müdahale<br />
soncunda oluşabilecekleri tema edinen bir etkinliğimiz,<br />
dans yarışmamız, hikâye yarışmamız sonucunda<br />
oluşturduğumuz kitabımızın basımı ve<br />
dostluk duvarı gibi çalışmalarımız yer aldı.
<strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Belediyeler Birliği iş birliği ile Temel<br />
<strong>Eğitim</strong> Genel <strong>Müdürlüğü</strong>ne bağlı okullarda eğitim alan bir milyon öğrencinin ücretsiz olarak sinemayla<br />
tanıştırılması ve kültürel yönden öğrencilerimizin gelişimine katkı sağlanması amacıyla<br />
ilçemiz okullarındaki öğrenciler sinemaya götürüldü.<br />
38
39<br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Sayın Ebubekir Ermiş, Okul Sporları Minik<br />
Yıldız Gençler Tekvando Şampiyonası Ödül Törenine Katıldı.<br />
“BENİM YILDIZIM TEKVANDO PROJESİ” PROTOKOLÜ İMZA TÖRENİ<br />
Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulunda eğitim öğren yabancı<br />
uyruklu öğrenciler için “Benim yıldızım tekvando’ Projesi<br />
hayata geçirildi. Proje kapsamında okulda eğitim gören<br />
87 yabancı uyruklu öğrenciden 72’sinin tekvando<br />
sayesinde Türkiye’ye uyum sağlaması amaçlanıyor.<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamlığı, <strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkanlığı,<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong>, Gençlik<br />
Hizmetleri ve Spor İl <strong>Müdürlüğü</strong>, Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi<br />
<strong>Müdürlüğü</strong>nün destek verdiği ’BenimYıldızım Tekvando’<br />
Projesi Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu’nda eğitim gören<br />
yabancı uyruklu öğrenciler için hayata geçirildi. Proje<br />
sayesinde kendi coğrafyalarından koparak Türkiye’ye<br />
gelen Iraklı, Suriyeli, Afganistanlı, İranlı 72 çocuğa bulundukları<br />
kültüre sporla birlikte uyum sağlamalarını kolaylaştırmak<br />
ve aidiyet duygularının kazandırılması, spor<br />
sayesinde Türkiye’nin farklı bölgelerini görmeleri ve kötü<br />
alışkanlıktan uzak tutulmaları amaçlanıyor.<br />
Projenin 2019 Haziran ayına kadar 10 aylık bir süreyi<br />
kapsadığı öğrenilirken, yabancı uyruklu öğrencilere tekvando<br />
eğitimlerinin Gençlik Hizmetleri Spor İl <strong>Müdürlüğü</strong><br />
ve <strong>Milli</strong> Takım Antrenörü Serap Aydeniz tarafından verileceği<br />
bildirildi.<br />
Protokol İmzalandı<br />
Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulunda düzenlenen<br />
protokol törenine <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı Cemal Hüsnü<br />
ÇAYKARA, <strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkanı Ömer Faruk<br />
Çelik, <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir Ermiş, Halk<br />
<strong>Eğitim</strong> Merkezi Müdür Vekili Orhan Çelik, AK Parti <strong>Şehzadeler</strong><br />
<strong>İlçe</strong> Başkanı Ahmet Tonguç, Gençlik Hizmetleri<br />
ve Spor İl <strong>Müdürlüğü</strong> Okul Sporları Şube Müdürü Mustafa<br />
Buldu, Tekvando İl Temsilcisi Gökay Budak, Başar Spor<br />
Kulübü Başkanı ve <strong>Milli</strong> Takım Antrenörü Süleyman<br />
Başar, Akpınar Mahalle Muhtarı Bişar Saknuk, Okul<br />
Müdürü Murat Kemal Bayar katıldı.<br />
Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu Müdürü Murat<br />
Kemal Bayar, okullarında 87 yabancı uyruklu öğrencinin<br />
eğitim-öğretim gördüğünü ve bunlardan 72’sinin proje<br />
kapsamında tekvando eğitimi alacağını belirtti. Her<br />
zaman sporla ilgilendiklerini kaydeden <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı<br />
Cemal Hüsnü ÇAYKARA ise, çocukları geleceğe<br />
hazırlamak için çalışılması gerektiğini ifade etti. Belediye<br />
olarak böyle bir projede yer almaktan dolayı çok mutlu<br />
olduklarını ifade eden projenin bir diğer ortağı olan <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik ise her<br />
zaman spor ve sporcunun yanında olduklarını söyledi.<br />
Çelik, yarınların geleceği olan bu çocuklara destek vermeye<br />
devam edeceklerini kaydetti. <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir ERMİŞ de amaçlarının bu projeyi<br />
il bazına yaymak olduğunu belirtti.<br />
Yapılan konuşmaların ardından ’Benim yıldızım<br />
tekvando’ projesinin protokolü taraflar arasında imza altına<br />
alındı. Protokol töreni için tekvando kıyafetlerini giyen<br />
yabancı uyruklu öğrenciler de ellerinde Türk bayraklarıyla<br />
objektiflere poz verdi.<br />
AŞAĞI ÇOBANİSA
KÜLTÜREL MİRASIMIZA<br />
SAHİP ÇIKIYORUZ…<br />
Avrupa'da okul işbirliğini<br />
teşvik eden bir Avrupa okul ağı portalındaki<br />
“Avrupa’dan selamlar, kartpostal<br />
değişimi” projesine , Şehitler Ortaokulu<br />
Öğretmeni Ersin GENÇOĞLU 28 öğrencisi ile<br />
katılarak okuluna e-twinning, projesine kalite<br />
etiketi ödülü aldırmıştır..<br />
Kültürel Mirasa Sahip Çıkma temasından yola çıkarak,<br />
Matematik Öğretmeni Ersin GENÇOĞLU 'nun 28 öğrencisi<br />
ile dahil olduğu projeye, toplam 18 Ülke, 32 Okul, 982<br />
öğrenci katılmıştır.<br />
Ersin GENÇOĞLU “ Avrupa Kültürel Miras Yılı olması sebebi<br />
ile öğrencilerimizi bu alanda eski geleneklerimize<br />
sahip çıkmaya teşvik etmek istedim. Öğrencilerimi kültürel mirasa<br />
yakınlaştırmak ve daha ilgili olmalarını sağlamak,<br />
Avrupa'nın zengin mirasının takdir edilmesini teşvik<br />
etmek için Avrupa çapında bir projeye dahil olurken<br />
öğrencilerim çok heyecanlıydı. Bu proje sayesinde,<br />
Avrupa’ dan farklı insanlar, farklı kültürler,<br />
farklı diller tanımış oldular”. dedi
41<br />
MİNİK ADIMLARLA BÜYÜK HEDEFLERE ULAŞIYORUZ…<br />
Aşağı Çobanisa Ahmet Ferit<br />
Giritligil Ortaokulunda uygulanan<br />
projede, öğrenciler gruplara<br />
ayrılmak suretiyle her<br />
grubun danışman öğretmenleri<br />
,yapılan planlamalar doğrultusunda<br />
öğrencilerle okul içi<br />
ve okul dışı zamanlarda özel<br />
çalışmalar yapmaktadır. Projenin<br />
temel amacı olumlu<br />
eğitim ortamı oluşturarak<br />
öğrencilerimizin tamamını<br />
eğitim sürecine aktif olarak<br />
dahil etmektir.
42<br />
YARDIMLAŞMA<br />
VE DAYANIŞMA..<br />
Yardımlaşma ve dayanışma toplum fertlerinin sahip olması gereken en<br />
güzel özelliklerdendir. Bir arada yaşayan insanlar sürekli yardımlaşma<br />
içerisinde olursa hem daha mutlu hem de daha huzurlu olurlar<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı Sayın Cemal Hüsnü ÇAYKARA ve <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir ERMİŞ, Merkez Efendi Ortaokulunun uygulamış<br />
olduğu yardımlaşma ve dayanışma projesine destek oldular.<br />
Getirdikleri hediyeleri öğrencilere teslim edilerek,<br />
yardımlaşmanın önemini vurguladılar.
43<br />
1. OKUR-YAZARLIK SEFERBERLİĞİ<br />
BELGE DAĞITIM TÖRENİ DÜZENLENDİ<br />
İl <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü İsmail<br />
ÇETİN, Cumhurbaşkanı<br />
Recep Tayyip<br />
Erdoğan ve Eşi Emine Erdoğan’ın<br />
himayelerinde<br />
başlatılan “Okuma-Yazma<br />
Seferberliği” kapsamında<br />
Okuma-Yazma Kurslarını<br />
başarı ile bitiren kursiyerler<br />
için düzenlenen belge<br />
dağıtım törenine katıldı<br />
İl Müdürümüz Sayın<br />
Çetin yaptığı konuşmada<br />
“Bugün burada bu kursa<br />
emek veren, destek veren,<br />
katılan, dirsek çürüten,<br />
kardeşlerimize, hanımlarımıza,<br />
onlara ders veren<br />
öğretmenlerimize, yine bu<br />
işe ön ayak olan mahalle<br />
muhtarlarımıza, onlara ev<br />
sahipliği yapan okul idarecileri<br />
ve öğretmenlerimize,<br />
organizasyonu yapan <strong>Şehzadeler</strong><br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong><br />
Müdürümüze, <strong>Şehzadeler</strong><br />
Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi<br />
Müdürümüze ve İl <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> Hayat<br />
Boyu Öğrenme Şubemize<br />
ve gelen misafirlerimize çok<br />
teşekkür ediyorum.” diyerek<br />
kursiyerleri tebrik etti.<br />
Program sonunda<br />
okuma-yazma bilmeyen<br />
vatandaşlarımız için düzenlenen<br />
I. Kademe Yetişkin<br />
Okuma-Yazma Kurslarını<br />
tamamlayarak okur-yazar<br />
olan ve ilkokul düzeyinde<br />
öğrenim görmelerini<br />
sağlayacak II. Kademe<br />
Yetişkin Okuma-Yazma<br />
Kurslarına yönlendirilmesi<br />
amaçlanan 78 kursiyerin<br />
belgeleri <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı<br />
Cemal Hüsnü<br />
ÇAYKARA, İl <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong><br />
Müdürü İsmail Çetin, <strong>Şehzadeler</strong><br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong><br />
Müdürü Ebubekir Ermiş ve<br />
İl Mili <strong>Eğitim</strong> Şube Müdürü<br />
Bülent Şimşek tarafından<br />
verildi.
Spil Ortaokulu Açıldı…<br />
ŞEHZADELERDE EĞİTİME CAN KATTI….<br />
16 Ağustos 2018 tarihli <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Bakanlığının oluruyla, açılması<br />
kararlaştırılan, SPİL ORTAOKULU 2018-2019 eğitim öğretim<br />
yılına 4 şubesi ile 10 Eylül 2018 tarihinde eğitim-öğretime<br />
hazır hale getirildi. Tüm şubelerinde, yabancı dil ağırlıklı (YDA)<br />
sınıf, proje uygulaması ile yabancı dilin ilköğretimde müfredat<br />
içerisinde yoğun bir şekilde verilmesinin hedeflendiği, Spil Ortaokulu<br />
velilerin ilgi odağı oldu.<br />
Artık “SPİL ORTAOKULU “olarak kullanılacak…<br />
Manisa'da tam gün eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte,<br />
1960'lı yıllarda inşa edilen, uzun yıllar Endüstri Meslek<br />
Lisesi'nin şubesi olarak kullanılan okul binası, bu yıl<br />
SPİL ORTAOKULU'na tahsis edilerek <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong>sinde tam<br />
gün eğitim veren ortaokul olarak faaliyete geçti. Bölgenin okul<br />
ihtiyacını karşılamak için açılan Spil Ortaokulu bundan sonraki<br />
yıllarda 12 derslik kapasitesi ile faaliyet göstermeye devam<br />
edecek.<br />
Spil Ortaokulu Kurucu Müdürü Olgun SUNMAZ ;<br />
“Mesai mefhumu gütmeden, gece gündüz çalışarak,<br />
okul-aile birliği, <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> ve <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediyesinin destekleriyle kısa sürede okulun tüm fiziki eksiklerini<br />
tamamlamak suretiyle eğitim-öğretime hazır hale getirdik.<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong>nün planlamaları ile 10<br />
Eylül 2018 tarihi itibari ile tüm branşlardaki öğretmenlerimiz<br />
eksiksiz olarak görevine başladı.” dedi.<br />
Okulumuzda İngilizce sözlü ve yazılı iletişimin en iyi<br />
şekilde öğrenilmesi amaçlanmaktadır; bu kapsamda haftada 13<br />
saat 5. Sınıflarımızda yabancı dil eğitimi uygulanmaktadır.<br />
Amacımız <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Bakanlığının amaçları doğrultusunda<br />
çocuklarımıza en az bir yabancı dili en iyi şekilde<br />
öğretmektir.Öğrencilerimizin en az bir yabancı dili yazılı ve<br />
sözlü iletişim kurabilecek şekilde iyi derecede öğrenmesini<br />
sağlamak üzere eğitim yöntemlerinin geliştirilmesi ve programda<br />
gerekli düzenlemelerin yapılması için yabancı dil öğretiminin<br />
okulumuzda daha etkin hale getirilmesi gerektiği inancı<br />
ile, öğrencilerimize 5. Sınıfta yoğun bir hazırlık programı vermekteyiz.<br />
Haftada 13 saat yapılan İngilizce dersleri, öğrencilerimizin<br />
dil gelişim düzeylerine uygun olarak planlanır ve öğretim<br />
süreci ders öğretmenleri tarafından düzenli olarak takip<br />
edilir.<br />
Yabancı dil öğreniminde dört temel beceri bulunur ve<br />
bu beceriler kendi aralarında "productive skills" (üretmeye<br />
dayalı dil becerileri) ve "receptive skills" (üretim gerektirmeyen<br />
dil becerileri) olarak iki gruba ayrılır. ‘’Productive skills’’ olan<br />
konuşma ve yazma becerilerinin gelişimi için öğrencinin yeterince<br />
okuma ve dinleme (Receptive skills) yapması gerekmektedir.<br />
Okulumuzda dört temel dil becerisine eşit ağırlık verilerek<br />
öğrencinin kendini daha rahat ifade etmesi sağlanır; öğrencilerimiz<br />
öğrendikleri yapı ve kelimeleri çağdaş yöntem ve<br />
tekniklerle sınıf içi ve sınıf dışı aktivitelerde kullanabilmektedir.<br />
Her sınıf seviyesine uygun olarak hikaye kitapları okutulmakta,<br />
ders içinde de incelenerek öğrencilerimizin okuma –<br />
anlama becerilerini geliştirmeleri ve öğrendikleri dili<br />
pekiştirmeleri amaçlanmaktadır. Belirli aralıklarla da seviye arttırımı<br />
yapılarak online kitap okuma programı ile öğrencilerimize<br />
düzenli olarak kitap atamaları yapılmakta ve İngilizce öğretmenlerimizce<br />
bunun takibi yapılmaktadır.<br />
Dönem boyunca öğrencilerimizin hazırladıkları projeler<br />
panolarda sergilenmekte, öğrencilere önemli günler ve<br />
haftalarla ilgili çalışmalar yaptırılıp bunların da panolarda yer<br />
almasına özen gösterilmektedir.<br />
Tüm öğretmenlerimiz tarafından kullanılan, ailelerin<br />
çocuklarının okulda yaptıkları faaliyetleri ve öğrendikleri konuları<br />
takip etmelerine olanak sağlayan ‘ClassDojo’ uygulaması<br />
ile bir ekip çalışması yapılabilmektedir. Öğretmen, öğrenci ve<br />
veli iletişimi sayesinde okuldaki her bir dakika daha verimli
Ülke geneli ve yurt dışından 30 bin öğrenciyi harekete geçiren ‘Kuşlara Bir Damla<br />
Umut’ isimli sosyal sorumluluk projesi kapsamında SPİL ORTAOKULUnda düzenlenen<br />
etkinlikte öğrenciler, kuşlar için hazırladıkları yuvaları ve yemlikleri<br />
ağaçlara astı.<br />
Okul öğretmenlerinin koordinatörlüğünde gerçekleştirilen<br />
‘KUŞLARA BİR DAMLA UMUT’ projesi kapsamında, öğrenciler<br />
tarafından yapılan kuş yuvaları ve yemlikler, okulun<br />
bahçesinde çeşitli noktalardaki ağaçlara asıldı. Okul<br />
bahçesindeki ulaşamadıkları ağaçlara da Manisa<br />
Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekiplerinin<br />
yardımlarıyla kuş yuvaları asıldı.<br />
SPİL ORTAOKULU Müdürü Olgun SUNMAZ<br />
da projeye destek olarak, ‘’Birlikte yaşadığımız,<br />
doğadaki dostlarımız olan kuşları soğuk kış günlerinde hatırlamak ve onlara yardımcı olmak amacıyla öğrencilerimiz<br />
ve öğretmenlerimiz bu etkinliği hazırlamışlar. Bu duyarlı<br />
davranışlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.’’ dedi.<br />
45
46<br />
YAZAR ÖĞRETMEN<br />
KENAN SEFA<br />
YAZMIŞ OLDUĞU<br />
KİTABIN ADI:<br />
“ BU BENİM ”<br />
TÜRÜ: KİŞİSEL GELİŞİM<br />
YAZARIN KİTAPLA<br />
İLGİLİ AÇIKLAMASI:<br />
Kaleme almış olduğum bu kitabım, dünyayı<br />
değiştiren 20 ünlü ve başarılı insanın hayatını<br />
kişisel gelişim açısından değerlendiriyor.<br />
YAZAR ÖĞRETMEN SALİM ERBAY<br />
“DEMOKRASİ VE DEMOKRATİK<br />
OKUL KÜLTÜRÜ”
47<br />
YAZAR ÖĞRETMENLER KÜLTÜR<br />
VE MEDENİYET EMEKÇİSİ<br />
OLARAK BİR MODELDİR<br />
Kitap okuma; hava gibi, su gibi, yemek gibi günlük hayatımızın<br />
bir parçası olmadıkça kültürel gelişmemizi tamamlamamız ve<br />
bilgi çağını yakalamamız mümkün değildir. UNESCO ve<br />
Kültür Bakanlığı’nın yapmış olduğu araştırmayı okuyunca bilgi çağını<br />
yakalamamız için daha fazla gayret etmemiz gerektiğini anlayacağız.<br />
Televizyon izliyor, internete giriyor ama ne acı ki okumuyoruz. UN-<br />
ESCO tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de okuma<br />
alışkanlığı yok denecek kadar az. Avrupa'da yüzde 21 olan kitap<br />
okuma oranı, Türkiye'de sadece on binde bir. Birleşmiş Milletler<br />
<strong>Eğitim</strong>, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO, dünyadaki okuma alışkanlıklarını<br />
rapor haline getirdi. Rapora göre, Türkiye, kitap okuma<br />
oranında dünya ülkeleri arasında 86'ncı sırada yer alıyor. Avrupa'da<br />
yüzde 21 olan kitap okuma alışkanlığı Türkiye'de yok denecek kadar<br />
az. Yılda kitaba ayrılan süre bir günlük TV izleme süresiyle aynı: 6<br />
saat. İhtiyaç listesinde 235. Sırada Kültür Bakanlığı tarafından yapılan<br />
istatistiklere göre ise bir yılda basılan kitap, gazete okuyanların nüfusa<br />
oranı, kütüphane ve kahvehane sayılanırının kıyaslanması ve ülkelere<br />
göre kitap okuma oranları ise şöyledir. Bir yılda basılan kitapların çeşidi<br />
ülkelere göre şöyledir: ABD 85.121 Japonya 42.217 İngiltere 64.761 Almanya<br />
64.761 Türkiye 6.151 Gazete okuyanların<br />
nüfusa oranları şöyledir: Japonya %<br />
62 Almanya % 48 Türkiye % 5 Türkiye’deki<br />
kahvehane ve kütüphane sayılarının<br />
kıyaslaması ise şöyledir: Kütüphane sayısı<br />
1412 Kahvehane sayısı 570.000 Buna göre: 49.500 kişiye bir kütüphane düşerken, 122<br />
kişiye bir kahvehane düşmektedir. Gallup firmasının yaptığı bir araştırmaya göre bazı<br />
ülkelerdeki kitap okuyanların nüfusa oranları şöyledir: Japonya % 14 ABD % 12 Almanya %<br />
11 İngiltere % 11 Türkiye % 0,01 "Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak<br />
isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal<br />
ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar." Diyen Mustafa Kemal Atatürk ve<br />
bilgi çağına bilgisiz girmeyen çalışan bizler. Ayakta kalmak istiyorsak ülkemizi<br />
çağla üstünden çağ atlatmaya mecburuz. Daha çok gayret ederek daha fazla<br />
çalışmalıyız ve daha fazla okumalıyız. Çocuklarımızda kitap okuma alışkanlığı<br />
uyandırmak istiyorsak öncelikle anne ve babalar olmak üzere biz, kitap<br />
okuma alışkanlığına sahip olmalıyız. Okuyan anne ve babaların çocuklarına<br />
okuma alışkanlığını aşılaması daha kolay olacaktır. Elinizde tuttuğunuz Yedi<br />
Renk Öyküler isimli bu eser bir yıllık araştırma, okuma, inceleme, derleme<br />
çalışmasının sonucunda yayına hazırlandı. Kimi zaman duygulanacağınız,<br />
kimi zaman tebessüm edeceğiniz, kimi zaman gözyaşlarınızı usulca akıtacağınız<br />
hikâyelerin yağmurdan sonra çıkan yedi renkli gökkuşağı gibi sizi<br />
her yönüyle kuşatacağı düşünüyoruz. Ülkemizde kitap okuma bilincinin<br />
uyanmasında bir nebze de olsa katkı sağlamak dileğiyle… Ailenizle beraber<br />
keyifli okumalar diliyoruz."<br />
ALPER<br />
KUMTEPE
48<br />
ALİ GÜL -- 1965<br />
yılında Tarsus’ta doğdu.<br />
İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini<br />
Tarsus’ta tamamladı..<br />
İstanbul’da Marmara Üniversitesi<br />
Fen/Edebiyat Fakültesi<br />
Tarih Bölümünden mezun<br />
olduktan sonra Kırıkkale’nin<br />
Balışeyh ilçesinde öğretmenliğe<br />
başladı. Manisa’da<br />
Ahmet Ferit Giritligil Ortaokulunda<br />
Sosyal Bilgiler<br />
öğretmeni görevini<br />
sürdürmektedir. Evli ve iki kız<br />
babasıdır.<br />
“Tabur Komutanım Bana<br />
Dedi Ki!” ve “Bizim Mahalle<br />
Sizin Mahalleyi Döver” isimli<br />
yayınlanmış iki kitabı bulunmaktadır.
49<br />
Merkez Efendi İlkokulu<br />
ÜRETEN VE ÜRETMEKTEN<br />
KEYİF ALAN BİR NESİL YETİŞİYOR<br />
Okulumuz öğrencileri Serbest<br />
Etkinlikler saatinde tamamen evlerindeki<br />
atık malzemelerden<br />
yararlanarak bir düzenek oluşturdu.<br />
Oluşturulan bu düzenek ile<br />
atkı örme çalışması yapıldı.<br />
Yapılan çalışma çok olumlu<br />
sonuçlar verdi ve biz bunu proje<br />
çalışmasına dönüştürdük.<br />
Okulumuzda yürütülen Değerler<br />
<strong>Eğitim</strong>i Projesi kapsamında ATKI-<br />
LARIMIZI ördük. Hazırlamış<br />
olduğumuzu bu atkıları bir öğrenci<br />
velimizin mezun olduğu, Malatya ili<br />
Darende ilçesi 75.yıl İlkokuluna<br />
gönderdik.<br />
Çocuklarımıza geçmiş ve<br />
günümüz arasında köprü kurduran,<br />
el işi kültürümüzü yaşatan,<br />
hediyeşme, yardımlaşma, dayanışmanın<br />
önemini anlatan bu projede<br />
emeği geçen başta sınıf öğretmenlerimize<br />
öğrencilerimize ve velilerimize<br />
teşekkür ederiz.<br />
Merkez Efendi İlkokulu
50<br />
Geleceğin Tasarımcıları<br />
Eserlerini Sergiledi<br />
İsmet İnönü<br />
Mesleki ve Teknik<br />
Anadolu Lisesi Grafik Tasarım<br />
bölümü öğrencilerinin 2017-2018<br />
Öğretim yılında yaptıkları çalışmalar açılan<br />
sergide ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.<br />
Yaklaşık 130 eserin yer aldığı sergi<br />
açılışına Manisa Vali Yardımcısı<br />
Volkan KÖKSAL, İl <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong><br />
Müdürü İsmail ÇETİN, <strong>Şehzadeler</strong><br />
<strong>İlçe</strong>si Belediye<br />
Başkan Yardımcısı İsmail<br />
ÖNAL, <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir<br />
ERMİŞ, Okul Müdürleri ve<br />
öğretmenler katıldı.<br />
Grafik Bölümü öğrencileriyle<br />
atölye dersleri ve<br />
kurslarda yaptıkları çalışmaları<br />
sergilediklerini ifade eden Grafik<br />
ve Fotoğraf Bölümü Alan Şefi<br />
Özgül APAK, çalışmalarını kara<br />
kalem tekniği, sulu ve guaj<br />
boyama tekniği ile gerçekleştirdiklerini<br />
söyledi.<br />
Sergide illüstrasyon, natürmort,<br />
portre, imgesel teknikler<br />
ve fotoğraf çekimleri, özgün<br />
baskı çalışmaları, dijital ortamda<br />
tasarlanmış kurumsal<br />
kimlik çalışmaları<br />
bulunmaktadır.<br />
Grafik ve Fotoğraf Bölümü<br />
öğretmenleri, Özgül APAK, Bülent<br />
ÖZTÜRK, Emel KARABIÇAK, Emel KÖK-<br />
SAL öğrencilerimizin motivasyonunu yüksek<br />
tutarak takım ruhu bilinci ile bu güzel<br />
sergimizin hazırlanmasını<br />
sağlamışlardır. Öğretmenlerimiz<br />
bu çalışmayla okulda ve ilde<br />
bölümün tanıtımının sağlandığını,<br />
bölüm için farkındalık<br />
oluşturulduğunu ifade<br />
ettiler.<br />
Sergimize katılan Vali<br />
Yardımcısı Sayın Volkan KÖK-<br />
SAL ve Okul Müdürümüz<br />
Osman KUŞÇUOĞLU, yaptıkları<br />
konuşmalarda serginin hayırlı ve<br />
uğurlu olmasını dilediler. Okulumuza<br />
uzun yıllar emek vermiş, yakın zamanda<br />
vefat eden resim öğretmeni<br />
Kerime ERMETE ‘ yi de bu<br />
vesile ile andılar.<br />
Sergimizi ziyarete gelen velilerimize,<br />
sektör temsilcilerine, emeği<br />
geçen öğrencilerimize, öğretmenlerimize,<br />
desteklerini her an<br />
yanımızda hissettiğimiz okul<br />
idaremize teşekkür ediyoruz.
51<br />
TÜBİTAK 4004 DOĞA EĞİTİMİ VE BİLİM OKULLARI PROJESİ-2018<br />
YUNTDAĞINDAN SPİLE DOĞA YOLCULUĞU-2<br />
Bilim ve Sanat Merkezinin TÜBİTAK tarafından desteklenen TÜBİTAK 4004 Doğa <strong>Eğitim</strong>i ve<br />
Bilim Okulları projesiyle; doğa, canlılar, ekoloji, biyoteknoloji , sanat, astroloji, bilgisayar ve<br />
matematik konularında, çevrede uygulamalar yapılarak, katılımcıların bilinçlenmesi sağlanmıştır.<br />
30 Eylül – 6 Ekim 2018 tarihleri arasında Yuntdağı ve Spil Dağında toplam 30 adet etkinlik<br />
gerçekleştirilmiştir.
52<br />
SANCAKLI BOZKÖY 75.YIL İLKÖĞRETİM KURUMLARI<br />
4. GELENEKSEL AŞURE VE PİLAV GÜNÜ<br />
CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI<br />
Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebeti ile <strong>Şehzadeler</strong> ilçesindeki Sancaklı Bozköy 75. Yıl İlkokulunda<br />
Sancaklı Bölgesi cami görevlileri ve okul personeli ile birlikte çeşitli etkinlikler düzenledi<br />
Etkinliğe;<br />
<strong>Şehzadeler</strong> ilçe Kaymakamı Sayın Cemal Hüsnü ÇAYKARA<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkan Vekili Ali Delen<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Kavas<br />
İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık Şb. Mdr. V. Kdm. BşÇvş. Şenol Şahinoğlu<br />
<strong>Şehzadeler</strong> ilçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Özgür Can<br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir<br />
Ermiş<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> Müftüsü Mehmet<br />
Cesur<br />
Bölge Karakol Komutanı Astsby.<br />
Cihan Kuşçu<br />
Sancaklı Bozköy Okul<br />
Müdürümüz, Müdür Yrd.Ve Öğretmenlerimiz<br />
Sancaklı Bölgesi Din Görevlilerimiz<br />
Sancaklı Bozköy Mahalle Muhtarı<br />
Kadir Dalgın<br />
Öğrenci velilerimiz ve vatandaşlar<br />
katıldı.<br />
Etkinlikte, din görevlilerinin toplumsal hayattaki yerlerine dikkat çekildi.
53<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamımız<br />
Sayın<br />
Cemal Hüsnü ÇAYKARA,<br />
bu yıl “Camiler ve Din<br />
Görevlileri Haftası’nın<br />
“Yanımızda Olan Birileri<br />
Var” sloganıyla kutlandığını<br />
belirterek, din görevlilerinin<br />
doğumundan ölümüne<br />
kadar vatandaşların her<br />
anında yanında olduğunu<br />
belirterek, katılımından<br />
dolayı misafirlere ve programdan<br />
dolayı din<br />
görevlileri ve okul yönetimine<br />
teşekkürlerini sundu.<br />
Konuşmaların ardından<br />
konuklara tavuklu pilav,<br />
ayran ve aşure ikram edildi.<br />
<strong>İlçe</strong> Müftümüz Sayın Mehmet Cesur Hocamızın<br />
dualarıyla program son bulurken Sayın Kaymakamımıza<br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir<br />
Ermiş ve Okul Müdürümüz Mutlu Güneş<br />
tarafından Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’a<br />
girişini temsil eden tablo hediye edildi.
54<br />
GEZMEK<br />
GÖRMEK,<br />
ÖĞRENMEK<br />
NE GÜZEL<br />
ŞEYDİR….<br />
Merkez Efendi Ortaokulu öğrencileri ,Evrensel<br />
Çocuk Müzesi <strong>Eğitim</strong> Kampüsü ve<br />
Westpark Akvaryum gezisi ile eğlenerek<br />
öğrenmenin tadını çıkardılar. Öğrenciler için<br />
hem eğitici hem de eğlenceli olan bu gezimizde<br />
öğrenciler stres atarak eğlenceli vakit<br />
geçirdiler.<br />
Öğrenmek İçin Gezmek<br />
Gezmek görmek, öğrenmek ne güzel şeydir<br />
öyle değil mi? Keşke sorumluluklarımız olmasa<br />
da gönlümüzce gezip eğlenebilsek diye<br />
düşünürüz hep. Gezip öğrenmeye ne kadar<br />
önem veriyoruz? Bir şeyler öğrenmek için gerçekten<br />
çok gezip görmek gerekiyor mu? Bu iki soru<br />
çok önemli. Bir bakıma “Çok gezen mi bilir, çok<br />
okuyan mı?”<br />
Gezip görmeye ne kadar önem<br />
veriyoruz? Otellere gidip havuzun<br />
ya da denizin kenarına uzanıp<br />
bütün gün orada kalmaktan bahsetmiyorum<br />
tabii ki. Bunu zaten<br />
hepimiz çok iyi başarıyoruz.<br />
Gerçekten bir şeyler öğrenmek<br />
için, gerek kendi ülkemizin<br />
kültürüyle daha içli dışlı olmak,<br />
gerek yabancı ülkelerin kültürleriyle<br />
tanışmak için ne yapıyoruz?<br />
Pek bir şey yaptığımız söylenemez bence.<br />
Günlük hayatın fiziksel stresinden kurtulmak adına bir<br />
otelde sınırsızca yemek yiyip yatmak bize çok daha<br />
cazip geliyor. Ancak gerçekten bu tür tatiller ya da<br />
“geziler” bizi ruhsal olarak dinlendiriyor mu? Her gün<br />
sabah kahvaltısının ardından havuzun başına inip<br />
bütün gün aynı şezlongun üstünde oturmak bizi<br />
sadece fiziksel olarak dinlendiriyor. Ama asıl önemli<br />
olan ruhsal dinlenme. İşte geziler bana kalırsa ruhsal<br />
dinlenme için çok büyük bir araç. Evet, saatlerce<br />
sokaklarda yürümek zorundayız, günlerce bir şehirden<br />
bir başkasına yolculuk yapmak zorundayız.<br />
Ancak bunun getirdiği fiziksel yorgunluk ruhsal dinlenişimizin<br />
yanında solda sıfır kalıyor. Buna ek olarak<br />
gezinin orada fiziksel olarak bulunmadan yapılabileceği<br />
gerçeği de var.<br />
Ruhsal dinlenmenin gerçekleşmesi ve bir şeyler<br />
öğrenebilmek için gerçekten gezmenin gerekli olup olmadığı<br />
da ayrı bir soru işareti. Yerinde gezmeye vakit<br />
ve para ayıramayan ama gezmek istediği yerler<br />
hakkında araştırma yapıp yayımlanan eserleri okuyan<br />
bir insan gerçekten oraya gitmiş olan bir insandan çok<br />
daha bilgili olabilir mesela. Bu nedenle yeri geldiğinde<br />
bir kitabın sayfaları arasında bıkmadan usanmadan<br />
dolaşmak zorundayız. Bir kitap okuyup fikir edinen<br />
insan da orayı gerçekten gezmiş kadar olur, onun<br />
gezisi de zihinsel bir gezidir. Önemli olan geziyi etkili<br />
değerlendirmektir. Gerçekte ya da kitaplarda müzeleri<br />
gezmek mesela, o yörenin insanlarıyla tanışıp onlar<br />
hakkında bilgi edinmek, yemeklerini<br />
tatmak… Bu tür şeyleri nedense<br />
televizyonda<br />
görünce çok hoşumuza<br />
gidiyor ama<br />
kendimiz bunları<br />
yapmak istemiyoruz,<br />
bir geziye gittiğimizde<br />
bir şeyler<br />
öğrenmeden,<br />
kendimize bir şeyler<br />
katmadan geri<br />
dönüyoruz. Bu durumu<br />
düzeltmek için<br />
ne yapmak gerektiğini<br />
sorgulamadan ve<br />
bir çözüm önerisi üretmeden olmaz tabii.<br />
Eğer zihinsel dinlenmemizi öncelikli olarak gerçekleştirebilirsek<br />
eminim ki bunun çok faydasını göreceğiz.<br />
Bunu nasıl yapacağız peki? Birçok sebepten<br />
dolayı günümüzde hepimiz biraz tembel olduk.<br />
Çalışıyoruz ama öğrenme isteğimiz yok. Bu nedenle<br />
ilk önce içimizde çoktan sönüp gitmiş olan öğrenme<br />
meşalesini yakmalıyız. Öğrenme isteği olduktan<br />
sonra gerisinin geleceğinden hiç şüphemiz olmamalı.<br />
Tek yapmamız gereken bize biraz zor da gelse elimizden<br />
geldiğince öğrenmeye uğraşmak. Göreceğiz ki<br />
uzun vadede çok daha bilgili ve kültürlü kişiler<br />
olmanın yanında hayata daha geniş bir açıdan bakabileceğiz,<br />
en önemlisi de zihinsel yorgunluğumuzu<br />
üstümüzden atmış olarak daha aktif bireyler olabileceğiz.
55<br />
2017 Teklif Çağrısı Döneminde kurumumuz<br />
Manisa Mesleki ve Teknik Anadolu<br />
Lisesi tarafından sunulan; Avrupa Birliği<br />
Bakanlığı ve Türkiye Ulusal Ajansı tarafından<br />
finanse edilmesi kabul edilmiş 2017 - 1 –<br />
DE03-KA219-035593_3 numaralı “Window to<br />
the European Union- Guidebook about Germany,<br />
Poland, Iceland and Turkey” İsimli okul<br />
ortaklığı ve iyi örneklerin/uygulamaların paylaşılmasını<br />
amaçlayan projemizin ikinci ziyareti<br />
24-28 Eylül tarihleri arasında<br />
Almanya’nın Frankfurt şehrinde yapılacaktır.<br />
Okulumuzdan 5 öğrenci ve 2 İngilizce öğretmeninin<br />
katılacağı proje ziyaretinde her ülke<br />
okulunu, şehrini ve genel özellikleriyle<br />
ülkesini tanıtacaktır. Aynı zamanda proje<br />
konuları arasında yer alan eğitim sistemi ve<br />
okul türleri ile ilgili bilgi verilecek ve bu<br />
konuda meslek lisesi mezunu olmanın avantajlarını<br />
yerinde gözlemleyebilmek için ilgili<br />
kurum ve kuruluşlara ziyaretler yapılacaktır.<br />
Almanya ev sahipliğinde Polonya, İzlanda ve<br />
Türkiye’den öğretmen ve öğrencilerin katılımlarıyla<br />
gerçekleşecek olan proje ziyaretinde<br />
farklı kültürleri yerinde gözlemleme, AB ile ilgili<br />
bilgi sahibi olma, yabancı dilin önemini<br />
anlama ve kullanmaya teşvik etme öncelikli<br />
amaçlarımız arasında yer almaktadır.
56<br />
HACIHALİLLER ŞEHİT HİKMET ONAN<br />
İLKÖĞRETİM KURUMLARI PROJESİ<br />
İYİ ÖRNEKLER PROJESİ:<br />
Projemizle öğrencilerdeki örnek davranışları ön plana çıkararak<br />
olumsuz davranışları azaltmak hedeflenmiştir. Örnek davranış<br />
sergileyen öğrenciler öğretmenler tarafından gözlendikten sonra okul<br />
panosuna fotoğrafları yapıştırılarak onore ediliyorlar.<br />
Projemizden bazı görüntüler
57<br />
BESLENME DOSTU OKUL – DÜRÜSTLÜK DOLABI PROJESİ<br />
Projemizle öğrencilerimize beslenmenin önemini fark ettirerek<br />
zararlı yiyecek ve içeceklerden sakınmaları hedeflenmiştir. Bunları<br />
özümserken dürüst davranışlar sergilemeleri için “dürüstlük kumbarası”<br />
kullanılmıştır.<br />
Projemizden bazı görüntüler<br />
YAŞLILAR İLGİ İSTER PROJESİ:<br />
Projemizle milli ve manevi değerlerimizden biri olan büyüklerimize ilgi, sevgi ve saygı<br />
göstermenin önemini çocuklarımızın fark etmesini sağlamak ve büyüklerimizin yalnız<br />
olmadığını onlara hissettirmektir.<br />
Ayrıca sohbetler esnasında onların deneyimlerinden faydalanmak amaçlanmıştır.<br />
Projemizden bazı görüntüler
58<br />
KORE GAZİSİNDEN<br />
OKULA ZİYARET…<br />
19 Eylül 2018 günü Gaziler Haftası<br />
sebebiyle, Lokman Hekim<br />
Mesleki Teknikl Anadolu Lisesini<br />
,ziyaret eden Kore Gazimiz<br />
Mehmet Ali YÜREKLİ öğrencilerle<br />
sohbet ederek, savaş anılarını anlattı.
59<br />
BEKİR SACİDE FİLİZ HALE KELEŞOĞLU ANAOKULU PROJE ÇALIŞMALARI<br />
KÜÇÜK ELLER, KOCAMAN YÜREKLER PROJESİ ile 3, 4, 5 yaş öğrencilerinin Huzurevinde yaşayan<br />
büyüklerinin yalnızlıklarını bir nebze de olsa azaltarak, onlarla keyifli zaman geçirmeleri sağlandı. Yapılan<br />
projede büyüklerine hediyelerini sunarak, onlarla şarkı söyleyip, sohbet ettiler.<br />
EL ELE VERDİK, YARDIMDA<br />
BİRLEŞTİK PROJESİ<br />
ile 3 yaş sınıfı öğrencilerimiz ve velilerinin<br />
katılımıyla ihtiyaç sahibi bir ailemizin gıda<br />
ihtiyacı karşılandı.<br />
EL ELE VERDİK, YARDIMDA<br />
BİRLEŞTİK PROJESİ<br />
ile 4-5 yaş sınıfı öğrencilerimiz ve<br />
velilerin katılımıyla kırtasiye<br />
malzemesi ve oyuncaklar birleştirildi.<br />
Toplanan malzemeler bir köy<br />
okulunun ana sınıfına hediye edildi.
60<br />
4-5 YAŞ SINIFLARI KIRTASİYE MALZEMESİ VE OYUNCAK<br />
YARDIMININ ULAŞTIĞI ANA SINIFIMIZ<br />
ŞEHRİMİ TANIYORUM, KÜLTÜRÜMÜ YAŞATIYO-<br />
RUM adlı proje: Çocukların aktif katılımıyla Manisa’nın<br />
kültürünü yansıtan Mesir Saçım Etkinliği,<br />
Niobe… vb. etkinliklerin drama yoluyla canlandırılarak,<br />
şehrimizin kültürünü çocukların seviyesine<br />
uygun olarak tanıtma ve topluluk<br />
önünde sergileyerek sosyalleşmeleri ve<br />
kültürel mirasımızı yaşatmaları düşünülmektedir.<br />
Projenin çocukların becerilerine ve yapabilirlik<br />
düzeylerine göre planlanması ve<br />
uygulanması sağlanmıştır.<br />
ONLAR ÖNCE BİZE,<br />
SONRA ÇOCUKLARIMIZA<br />
EMANET PROJESİ<br />
Öğrencilerimizin merhamet ve iyilik duygularının pekiştirilmesini desteklemek<br />
için sokakta sahipsiz kalan kedi ve köpeklerin beslenmelerine<br />
yardımcı olundu. Kuşlar için ballı yemler hazırlanarak ağaçlara asıldı.<br />
Çocuklara evlerinin yakınında gördükleri hayvanlara yardım etmeleri<br />
konularında sohbet edildi.
61<br />
Aşağıdaki resimdeki yavru köpek işkence sonucu feci şekilde yaralanmıştı. Bakımı<br />
ve beslenmesi üstlenilerek, hayvansever bir ailenin sahiplenmesine vesile olduk.<br />
BÜTÜN ÇOCUKLAR AYNI DİLDE OYNAR PROJESİ<br />
Amacımız MEB’in son yıllarda göçmen çocukların eğitim-öğretime adaptasyonu için okul yönetimlerinden<br />
yapmalarını istediği çalışmalara iyi bir örnek oluşturmak. Bu amaçla okulumuzda bulunan göçmen ailelerle ortaklaşa<br />
çalışarak, çok kültürlü oyun çıktıları almak.<br />
<strong>Eğitim</strong> okulda olduğu kadar sokağı da içine alacak kadar çok yönlü olduğu için projemizde oyun yönteminin<br />
çocuklara ulaşmada en etkili yol olduğunu düşünerek, “Bütün Çocuklar Aynı Dilde Oynar Projesini’’ yapıyoruz. Projemiz<br />
göçmen çocukları ile yerel halkın çocuklarının karşılıklı uyum sağlama problemlerinden doğmuş bir ihtiyaçtır.<br />
Projemizin genel amacı ülke çapında göçmenlerin, özellikle çocuk göçmenlerin, yeni hayatlarına eğlenceli bir<br />
biçimde uyum sağlamalarına yardımcı olarak gelecek nesillerin barışçıl bir ortamda mutlu bir şekilde yaşamalarını<br />
sağlamak.(Geçen yıl itibariyle uygulamaya başlanmış olsa da devam edilememiştir. Bu yıl yeniden uygulanacaktır.)<br />
OYUN ÖRNEKLERİ<br />
1- SİVO ZAYÇE (GRİ TAVŞAN)
SPİL ANAOKULU PROJE ÇALIŞMALARI<br />
EİNSTEİN<br />
HEZARFEN<br />
12 DEĞER 12 AY<br />
MONA<br />
Çocuklarda farkındalık oluşturmak, görsel hafızasını güçlendirmek, değerler eğitimi kapsamında var<br />
olan değerlere ulaşmayı sağlama, düşünme yorumlama akıl yürütme kavramlarını geliştirme ve yorumlama<br />
yeteneklerini güçlendirme; bunun yanında sosyalleşme özgüven ve yaratıcılık araştırma yapma<br />
yeteneklerinin güçlenmesinin amaçlandığı bu projede, hem dünyaya hem ülkesine faydalı olmuş 12<br />
değeri tanıma, bilme öğrenme derinlemesine inceleme anlama algılama ve öğrenme etkinlikleri yapılmıştır.<br />
HEP BİRLİKTE DRAMAYA RENK KAT<br />
PROJENİN OLUŞUMU: Çocukların gözlerindeki ışık, kalplerindeki saf sevgiden ilham alarak okulumuzun<br />
malum şartlarını da düşünerek; proje ekibimizle birlikte aklımızdan geçen fikirleri hayırsever sevgili Nuran<br />
BAYRAKTAR’ın katkılarıyla buluşturup bir sanat odası oluşturmak istediğimizi kendisine anlattık. Değerli Nuran<br />
Hanım ekibimizi geri çevirmeyip odanın oluşumunu sağlamış, karne günü açılışına katılım göstermiştir. Böylece<br />
oluşan odamız proje ekibimizle birlikte faaliyetlerine başlamıştır.<br />
Bu odada gün boyu yıl boyu drama, tiyatro, müzik ,dans ,dinlenme, kitap okuma ve rahatlama çalışmalarının<br />
yapılması bu etkinliklerle de yukarıda sayılan amaç ve kazanımlara ulaşılması hedeflenmiştir.
MiNiK ELLERLE MiNiK KALPLERE CAN KATTIK<br />
Yardımlaşma, saygı ,sevgi,karşılıksız yardım edebilme,kalplere dokunma,karşılıksız<br />
sevgi,sorumluluk,hoşgörü,empati temalarından yola çıkarak lösemili çocuklara Yaren<br />
Bebek yapımı gerçekleştirdik.<br />
Yaren Bebeklere okul velilerinin yoğun katılımıyla okul bahçesinde elbiseler,kostümler<br />
dikilerek bebekler süslendi,onlara can katıldı.<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamlığı,<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi,<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> ve Rotary<br />
Kulübü desteği alınarak yaptığımız bebekleri satarak elde ettiğimiz gelirle minik yüreklere<br />
büyük mutluluklar katmayı hedefledik.
64<br />
MELEK URGANCI ANAOKULU<br />
Meslekleri Tanıyoruz<br />
Trafik Dedektifleri Projesi<br />
Pijama Partisi<br />
Aile Katılım Çalışması<br />
(Hacivat ile Karagöz)<br />
Çevremizi Temizliyoruz<br />
Hayvanları Koruma Günü (Kedi evleri)<br />
Drama Çalışması
65<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi tarafından<br />
restore edilen 520 yıllık tarihi<br />
Kurşunlu Han açıldı. <strong>Şehzadeler</strong><br />
Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi tarafından<br />
özel bir sergi açıldı.<br />
KURŞUNLUHAN’ IN İLK SERGİSİ AÇILDI…<br />
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen, AK<br />
Parti Manisa İl Başkanı Berk Mersinli, <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediye Başkanı Ömer Faruk<br />
ÇELİK, <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü<br />
Ebubekir Ermiş, AK Parti <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong><br />
Başkanı Ahmet Tonguç sergiyi gezerek kurs<br />
öğretmenlerinden sergideki eserlerle ilgili<br />
bilgi aldı.<br />
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen, <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik’in<br />
ekibiyle birlikte başarılı çalışmalara<br />
imza attığını belirterek, restore edilen<br />
Kurşunlu Han’ın da bunlardan biri olduğunu<br />
söyledi. Bilen, “Bu coşkuyu, bu mutluluğu<br />
birlikte yaşamak için belediye başkanımızla<br />
birlikte buradayız. Başkanımıza teşekkür<br />
ediyoruz. Burada kültürel ve sanatsal etkinlikler<br />
yapılacak” diye konuştu.<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi Müdürü<br />
Orhan Çelik, “Bu sergi ile <strong>Şehzadeler</strong> Halk<br />
<strong>Eğitim</strong> Merkezi’nin hizmet potansiyeli<br />
hakkında güçlü bir mesaj vermek istedik.<br />
Bu sergide giyim teknolojisinden el sanatlarına,<br />
görsel sanatlardan gümüş işleme<br />
tekniklerine kadar binlerce eser sergilendi.<br />
Böyle tarihi bir açılışta bizim çalışmalarımızın<br />
sunulmasına fırsat veren başta<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkanı Ömer Faruk<br />
Çelik olmak üzere tüm <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediyesi personeline teşekkür ederiz.<br />
Ayrıca Kurşunlu Han’ın bir kültür sanat<br />
merkezi olarak hizmet verecek olmasından<br />
dolayı <strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi tarafından<br />
kurum müdürlüğümüze 5 tane sınıf tahsis<br />
ettikleri için Belediye Başkanımıza kurum<br />
adına ayrıca teşekkür ediyorum” diye<br />
konuştu.<br />
Çelik, <strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi<br />
olarak Kurşunlu Han’da tezhip, ebru, çini<br />
işleme, gümüş işleme ve genel kurslar altında<br />
5 alanda meslek kursları açacaklarını<br />
kaydetti. Çelik, “<strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong><br />
Merkezi olarak halkımızın ilgi duyduğu<br />
kurslara açmaya devam edeceğiz ve<br />
halkımızı açacağız kurslara başvuru yapmalarını<br />
bekliyoruz” dedi.
66<br />
<strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı ve Alman Uluslararası İş<br />
Birliği Kurumu ile ortak yürütülen ‘İş Karşılığı<br />
Ücret’ projesi Manisa’da meyvelerini verdi. <strong>Eğitim</strong><br />
süresince iç savaşın olumsuz etkilerinin en aza<br />
indirilebilmesi için sosyal destek hizmeti sunulan<br />
Suriyeli sığınmacılar, kendi iş yerlerini açmak için<br />
gün sayıyor. Hayat Boyu Öğrenme Genel müdürlüğü,<br />
Alman Uluslararası İşbirliği Kuruluşu işbirliğinde,<br />
Suriyeli mülteciler ve Türk<br />
vatandaşlarının mesleki becerilerinin geliştirilmesi<br />
amacıyla hayata geçirilen ‘İş Karşılığı<br />
Ücret’ Projesi kapsamında Manisa’da eğitim alan<br />
170 kursiyer meslek sahibi oldu. Türkiye<br />
genelinde 7 pilot il arasında bulunan Manisa’da,<br />
proje kapsamında ‘Makyaj Yapma Teknikleri<br />
Kursu’ açıldı. Açılan kurs, Suriyeli sığınmacılar<br />
başta olmak üzere Türk vatandaşları tarafından<br />
da yoğun ilgi gördü. Yaklaşık 3 ay süren projede<br />
kursiyerler ayda 800 lira ücret kazanırken, diğer<br />
yandan meslek sahibi oldu. Katıldığı kurs sonrasında<br />
kendi iş yerini açacağını dile getiren 24<br />
yaşındaki Suriyeli sığınmacı Farah İbrahim,<br />
“Türkiye’ye çok teşekkür ederim. Türkiye‘de iyi bir<br />
eğitim gördüm” diye konuştu.
67<br />
BU KURSİYERLER ÇOK FARKLI…<br />
Manisa’da çocukluk hayalleri olan bağlama merakını<br />
gerçekleştirmek isteyen çoğunluğu eğitimci<br />
kursiyer, 60’ından sonra bir araya gelerek, kursa<br />
katıldı. Aralarında emekli imamın da bulunduğu 15<br />
kursiyer aldıkları eğitim sayesinde adeta bağlama<br />
ustalarına taş çıkartıyor. Manisa’nın <strong>Şehzadeler</strong><br />
ilçesinde çocukluk hayalleri olan bağlama merakını<br />
yerine getirmek için bir araya gelen İl <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> personeli, ilçe Halk <strong>Eğitim</strong><br />
Merkezinin yolunu tuttu. 60’ından sonra ellerine<br />
aldıkları bağlamaları ile kursuna giden eğitimciler,<br />
hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu<br />
yaşıyor. 2 aylık 15 eğitimci kursiyer, usta öğreticileri<br />
Mustafa Kılınç eşliğinde, bağlama ustalarına<br />
taş çıkartıyor. Kursiyerler arasında bir de emekli<br />
imam yer alıyor. Çocukluğundan beri bağlama<br />
çalmayı istemesine rağmen görevi sebebiyle yanlış<br />
anlaşılmamak için içinde ukde kaldığını<br />
söyleyen 63 yaşındaki emekli din görevlisi Ekrem<br />
Taşçı, "Ben diyanette resmi olarak 35 yıl görev<br />
yaptım. İstanbul’dan emekliyim. İstanbul’dan buraya<br />
geldim. Çocukluk yaşlarımdan bu yana<br />
bağlamaya merakım vardı. Görevim nedeniyle yapamadım.<br />
Emekli olduktan sonra buraya<br />
geldiğimde, burada böyle bir kurs olduğunu<br />
gördüm. Müracaatım kabul edildi. Burada<br />
arkadaşlarla beraber devam ediyoruz. Ben<br />
görevdeyken, görevime bir söz gelmesin diye bu<br />
işi yapmadım. İçimde hep bir ukde vardı ama<br />
emekli olduktan sonra emekli insan olarak ne yapacağım.<br />
Böyle işlerle meşgul oluyorum. Bu saatten<br />
sonra bir yerde de çalışamam. Bilgisayar kursuna,<br />
Osmanlıca kursuna gittim. Şimdi de<br />
bağlama kursuna geliyorum. Kendimi böylece<br />
deşarj ediyorum" diye konuştu. Manisa İl <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong>nde görevli kursiyer Enver Kök<br />
ise "Biz meraklıydık. Böyle bir şans doğmadı. Çok<br />
istiyorduk. Arkadaşlarımızla istişare ettik. Bir<br />
kursa gidelim diye karar aldık. Halk eğitim<br />
merkezi müdürlüğümüz ile görüştüğümüzde bize<br />
yardımcı olacaklarını söylediler. Bu yaştan sonra<br />
öğrenmek gerçekten çok güzel bir duygu. Bunu<br />
yaşıyoruz" dedi. Manisa İl <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong><br />
hayat boyu öğrenme bölümünde görev yapan bir<br />
diğer kursiyer Cihan Özyurt, kursa gelerek stres<br />
attıklarını kaydetti. Bağlama Kursu Öğreticisi<br />
Mustafa Kılınç, kursiyerlerin yaşına rağmen 2<br />
ayda önemli ölçüde yol kat ettiklerini belirterek<br />
şunları söyledi: "Ekimde başlayan bir kursumuzdu.<br />
Arkadaşlarımız yaklaşık 2 aydır kursa<br />
geliyorlar. Yaşlarına rağmen baya bir yol kat ettik.<br />
Hem çalıyor hem nota öğreniyoruz, bunun<br />
yanında da ses eğitimi almış oluyoruz. Bununla<br />
birlikte hem çalıp hem söylüyoruz. Diğer öğrencilerime<br />
göre zaman zaman zorlanıyorum. Aramızdaki<br />
iletişim sevgi, saygı ve sıcak bir ortamda<br />
olduğu için çok da zor olmuyor." <strong>Şehzadeler</strong> Halk<br />
<strong>Eğitim</strong> Merkezi Müdür Vekili Orhan Çelik de<br />
başvurdukları sürece vatandaşlara kurs açmaya<br />
hazır olduklarını ifade etti.
BASINDA BiZ<br />
5<br />
GÜNÜN ‹Ç‹NDEN<br />
<br />
<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi tarafından restore edilen 520 yıllık tarihi<br />
Kurşunluhan açıldı. <strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi tarafından<br />
özel bir sergi açıldı. Sergide tüm kurs öğretmenleri ve kursiyerlerin<br />
yapmış olduğu binlerce eser karma sergi şeklinde sunuldu.<br />
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen, AK Parti Manisa İl Başkanı<br />
Berk Mersinli, <strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkanı Ömer Faruk,<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir Ermiş, AK Parti<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> Başkanı Ahmet Tonguç, sergiyi gezerek kurs<br />
öğretmenlerinden sergideki eserlerle ilgili bilgi aldı.<br />
BU COŞKUYA ORTAK OLMAK İSTEDİK<br />
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen, <strong>Şehzadeler</strong> Belediye<br />
Başkanı Ömer Faruk Çelik’in ekibiyle birilikte başarılı çalışmalara<br />
imza attığını belirterek, restore edilen Kurşunluhan’ın da<br />
bunlardan biri olduğunu söyledi. Bilen, “Bu coşkuyu, bu mutluluğu<br />
birlikte yaşamak için belediye başkanımızla birlikte buradayız.<br />
Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Burada kültürel ve<br />
sanatsal etkinlikler yapılacak” diye konuştu.<br />
5 TANE SINIF TAHSİS EDİLDİ<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi Müdürü Orhan Çelik, “Bu sergi<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi’nin hizmet potansiyeli hakkında<br />
güçlü bir mesaj vermek istedik. Bu sergide giyim teknolojisinden<br />
el sanatlarına, görsel sanatlardan gümüş işleme<br />
tekniklerine kadar binlerce eser sergilendi. Böyle tarihi bir açılışta<br />
bizim çalışmalarımızın sunulmasına fırsat veren başta<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik olmak üzere<br />
tüm <strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi personeline teşekkür ederiz. Ayrıca<br />
Kurşunluhan’ın bir kültür sanat merkezi olarak hizmet verecek<br />
olmasından dolayı <strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi tarafından kurum müdürlüğümüze<br />
5 tane sınıf tahsis ettikleri için Belediye Başkanımıza<br />
kurum adına ayrıca teşekkür ediyorum” diye konuştu.<br />
AÇILACAK KURSLAR<br />
Çelik, <strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi olarak Kurşunluhan’da<br />
tezhip, ebru, çini işleme, gümüş işleme ve genel kurslar altında<br />
5 alanda meslek kursları açacaklarını kaydetti. ÇELİK, “<strong>Şehzadeler</strong><br />
Halk <strong>Eğitim</strong> Merkezi olarak halkımızın ilgi duyduğu kurslara<br />
açmaya devam edeceğiz ve halkımızı açacağız kurslara<br />
başvuru yapmalarını bekliyoruz” dedi.<br />
CÜNEYT HASÇELİK<br />
01 ARALIK 2018 CUMARTESİ<br />
<strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi tarafından açılan<br />
Kurşunluhan’da <strong>Şehzadeler</strong> Halk <strong>Eğitim</strong><br />
Merkezi giyim teknolojisinden el sanatlarına,<br />
görsel sanatlardan gümüş işleme tekniklerine<br />
kadar yüzlerce eserin yer aldığı karma<br />
bir sergi açtı. AK Parti Manisa Milletvekili İsmail<br />
Bilen sergiyi inceledi. Burada tezhip,<br />
ebru, çini işleme, gümüş işleme ve genel<br />
kurslar altında 5 alanda meslek kurslarını<br />
açacaklarını ifade eden <strong>Şehzadeler</strong> Halk<br />
<strong>Eğitim</strong> Merkezi Müdürü Orhan Çelik, “Böyle<br />
tarihi bir açılışta bizim çalışmalarımızın<br />
sunulmasına fırsat veren başta <strong>Şehzadeler</strong><br />
Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik olmak<br />
üzere tüm <strong>Şehzadeler</strong> Belediyesi personeline<br />
teşekkür ederiz” dedi.
BASINDA BiZ<br />
69
70<br />
T.C.<br />
ŞEHZADELER KAYMAKAMLIĞI<br />
İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ & İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Kurumumuzca <strong>İlçe</strong>mizdeki tüm birinci<br />
basamak sağlık çalışanları organize edilerek<br />
ve birimlerin birbirleriyle ilişkileri düzenlenerek,<br />
diğer kurumlarla işbirliği içerisinde vatandaşlarımızın<br />
maksimum düzeyde kaliteli hizmet<br />
alması sağlanmaktadır.<br />
Bu doğrultuda “Okulda Sağlığın Korunması ve<br />
Geliştirilmesi Programı” kapsamında öğrencilerin<br />
sağlığının korunması, geliştirilmesi ve<br />
sağlıklı bir okul ortamı oluşturulabilmesi için Kurumumuz<br />
ve <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> işbirliği<br />
ile okul sağlığı çalışmaları yürütülmektedir<br />
Okul Sağlığı Program ve Projeleri<br />
➢ Ağız ve Diş Sağlığı <strong>Eğitim</strong>i ve Koruyucu Ağız Diş Sağlığı Çalışmaları<br />
➢ Beslenme Dostu Okul Programı<br />
➢ Beyaz Bayrak Projesi<br />
➢ Büyüme Gelişmenin İzlenmesi Programı<br />
➢ Fiziksel Aktivite Uygunluk Karnesi<br />
➢ Okul Çağı Çocuklarının Aşılamaları<br />
➢ Okul Çağı Çocuklarında İşitme Tarama Programı<br />
➢ Okulda Sağlığın Korunması ve Geliştirilmesi Programı<br />
➢ Okullarda Diyabet <strong>Eğitim</strong>i Programı<br />
➢ Okul Sütü Programı<br />
➢ Okullarda şiddetin Önlenmesine Yönelik Çalışmalar<br />
Okul sağlığı çalışmalarının başarısı, sağlık ve eğitim sistemlerinin işbirliği ve entegrasyonu ile<br />
mümkündür. Bu amaçla 17.05.2016 tarihinde T.C. Millî <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı (MEB) ve T.C. Sağlık Bakanlığı<br />
(SB) arasında “Okul Sağlığı Hizmetleri İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır. Çağdaş okul sağlığı programlarında<br />
bütüncül yaklaşım büyük önem taşımaktadır. Ülkemizdeki okul sağlığı yaklaşımının daha kapsamlı<br />
ve bütüncül olması için çalışmalar başlatılmış olup, ilgili Bakanlıklar, akademisyenler, kamu kurum ve kuruluşlarının<br />
katılımıyla Bilim Kurulu ve Yönlendirme Komitesi oluşturulmuştur. Hazırlık çalışmalarının ardından<br />
her iki Bakanlık arasında varılan mutabakat ile “Okulda Sağlığın Korunması ve Geliştirilmesi<br />
Programı” başlatılmıştır. Bu Program, okullarda şu ana kadar okul sağlığı kapsamında yürütülen ve<br />
yürütülecek olan tüm program ve projelerin çerçevesini oluşturacak şekilde tasarlanmıştır.<br />
i<br />
ii<br />
i<br />
i<br />
i<br />
“Okulda Sağlığın Korunması ve Geliştirilmesi<br />
Programı” çalışmaları 6 başlık altında toplanmıştır.<br />
Sağlık Hizmetleri,<br />
Sağlıklı ve Güvenli Okul Çevresi,<br />
Sağlıklı Beslenme,<br />
Sağlık <strong>Eğitim</strong>i,<br />
Fiziksel Aktivite,<br />
Aile/Toplum Katılımı
71<br />
Öğrenci Sağlığı Programları ve <strong>Eğitim</strong>leri<br />
Öğrencilerin yeterli ve dengeli beslenmesi, sağlıklı okul yaşamı oluşturulması, öğrenci sağlığının değerlendirilmesi<br />
ve geliştirilmesi amacıyla <strong>İlçe</strong> Sağlık <strong>Müdürlüğü</strong> ve <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> işbirliği ile<br />
Okullarda Beslenme Dostu Okul Programı, Büyüme Gelişmenin İzlenmesi Programı, Okul Sütü Programı,<br />
Beyaz Bayrak Projesi, Okullarda Diyabet <strong>Eğitim</strong>i Programı projeleri yürütülmektedir.<br />
Okula Yönelik Öneriler<br />
•Okulda çocukların fiziksel etkinliklerini arttıracak çevresel düzenlemeler yapılmalıdır.<br />
•Öğrenim programında yer alan beden eğitimi dersleri etkili olarak<br />
uygulanmalıdır.<br />
•Okul beslenme programları sağlıklı beslenmeyi desteklemelidir.<br />
•Okul içerisindeki yiyecek satış noktalarında besin değeri düşük<br />
ancak enerji değeri yüksek olan besinlerin satışı sınırlandırılmalıdır.<br />
•Okul kantin ve toplu yemek yerlerinde sunulan yiyeceklerin besin<br />
değerlerinin yazılması sağlanmalıdır.<br />
•Büyümenin izlenmesi sırasında çocukların vücut kitle indeksleri hesaplanarak, şişmanlık erken tanısı konmalıdır.<br />
•Şişmanlıktan korunma için neler yapılması gerektiğine ilişkin sağlık eğitimi programları oluşturulmalıdır.<br />
Ayrıca Okullarda bulunan yemekhane, kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı ve gıda depolarının “Okul Kantinlerinde<br />
Satılacak Gıdalar ve <strong>Eğitim</strong> Kurumlarındaki Gıda İşletmelerinin Hijyen Yönünden<br />
Denetlenmesi Genelgesi” kapsamında düzenli olarak denetlenmektedir.<br />
Beyaz Bayrak Projesi<br />
Millî <strong>Eğitim</strong> Bakanlığına<br />
bağlı örgün ve yaygın<br />
eğitim kurumlarının temizlik<br />
ve hijyen konusunda<br />
teşvik edilmesi, okul<br />
sağlığının daha iyi düzeye<br />
çıkarılması amacıyla,<br />
Millî <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı ile<br />
Sağlık Bakanlığı<br />
arasında “Beyaz Bayrak<br />
İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır.<br />
Söz konusu protokol<br />
kapsamında <strong>İlçe</strong> Sağlık<br />
<strong>Müdürlüğü</strong> ile <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong> ekipleri<br />
tarafından okullar<br />
değerlendirmeye tabi tutulmakta<br />
ve değerlendirme<br />
sonucu başarılı<br />
olan okullar Beyaz<br />
Bayrak Sertifikası almaya<br />
hak<br />
kazanmaktadır.
Ağız ve Diş Sağlığı Çalışmaları<br />
Kurumumuzda görev yapan mesleğinde uzmanlaşmış diş hekimi ve sağlık personelleri tarafından ilçemizde<br />
bulunan okullara yönelik koruyucu önleyici ağız diş sağlığı tarama, eğitim ve florlama çalışmaları<br />
titizlikle yürütülmektedir.<br />
•Sınıf içi ağız sağlığı ve geliştirilmesi konusunda eğitim<br />
•İyi ağız bakımının sağlanması için fırçalama eğitimi<br />
•Florür uygulamaları<br />
•Şekerli, karbonhidratlı yiyecek ve içeceklerin sık kullanımının önlenmesi<br />
•Kantinlerde çürüğün oluşmasını etkilemeyen peynir, meyve gibi ürünlerin<br />
satışının özendirilmesi<br />
72
73<br />
Okul Aşılama Çalışmaları<br />
Sağlık Bakanlığı Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında <strong>İlçe</strong>mizde bulunan ilköğretim ve ortaöğretim<br />
okulu öğrencilerine aşılama çalışmaları <strong>İlçe</strong> Sağlık <strong>Müdürlüğü</strong>müzce yapılmaktadır.<br />
Okul Aşıları<br />
• Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak<br />
• Difteri, tetanoz<br />
• 4’lü Karma
Okul Çağı Çocuklarında İşitme Tarama Programı<br />
İşitme Taramasının amacı nedir?<br />
İşitmenin normal gelişimini engelleyecek risk etmenlerini saptamak ve işitmesi normal olmayan olguları erken<br />
dönemde tanımaktır.<br />
İşitme taraması ile hangi hastalıkların erken tanısı konabilir?<br />
İşitme kayıpları; enfeksiyonlar, travmalar ve progresif işitme kaybı yapan genetik hastalıklara bağlı olarak<br />
doğum sonrası dönemde de ortaya çıkabilmektedir. Tarama programı ile çocuklarda bu hastalıkların erken<br />
tanısı konulabilecek ve gerekli tedavi ve rehabilitasyonları yapılabilecektir.<br />
Bu kapsamda ilçemizde bulunan ilköğretim 1.sınıf öğrencilerine “İşitme Tarama Testi” yapılmaktadır.<br />
Test yapılan yerin özellikleri;<br />
•Muayene ve testler, taramada kullanılacak test metotlarının özelliklerine uygun olan, okulların mevcut<br />
odalarında yapılmalıdır.<br />
•Tarama sessiz bir ortamda yapılmalıdır.<br />
•Bu ortam, test anında bir öğrencinin 20 desibellik ses düzeyinde test frekanslarını duyabileceği ölçüde<br />
sessiz olmalıdır. Tercihen kütüphane sessizliği seçilmelidir.<br />
•Test odası seçilirken, kalorifer odası, spor salonu, kafeterya ve oyun parkı gibi gürültü kaynaklarından uzak<br />
bir yer olmasına ayrıca testin teneffüs saatlerinde yapılmamasına dikkat edilmelidir.<br />
74
75<br />
Okullarda Şiddetin Önlenmesine Yönelik Çalışmalar<br />
Çocuklarımızın ve gençlerimizin fiziksel, bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı ve dengeli yetiştirilebilmesi; zararlı<br />
alışkanlıklardan, şiddet ve istismardan korunabilmesi, ayrıca sanat, spor, müzik gibi etkinliklere yönlendirilebilmeleri<br />
için eğitimler düzenlenmekte ve çeşitli çalışmalar yürütülmektedir.<br />
Türkiye Bağımlılıkla Mücadele <strong>Eğitim</strong> Programı kapsamında <strong>İlçe</strong> Sağlık <strong>Müdürlüğü</strong>müz koordinasyonunda<br />
Psikososyal Danışma Merkezi personelimiz tarafından öğrencilere ve velilere yönelik “uyuşturucu ve diğer<br />
zararlı maddelerle mücadele” konularında eğitimler düzenlenmektedir.<br />
Diğer taraftan Gençlik <strong>İlçe</strong><br />
Sağlık <strong>Müdürlüğü</strong>müz koordinasyonunda<br />
Danışmanlık<br />
ve Sağlık Hizmetleri Merkezi<br />
personelimiz tarafından<br />
öğrencilere yönelik “ergenlikte<br />
fiziksel ve cinsel<br />
gelişim, beslenme, kişisel hijyen,<br />
cinsel istismar ve<br />
mahremiyet” konularında<br />
eğitimler düzenlenmektedir.
5<br />
GÜNÜN ‹Ç‹NDEN<br />
19 OCAK 2019 CUMARTESİ<br />
<br />
17 Eylül’de başlayan 2018-2019 eğitim öğretim yılı birinci kanaat dönemi<br />
sona erdi. Manisa genelinde 248 bin 607 öğrenciye karne dağıtıldı. Kazım<br />
Karabekir Anaokulu ile Ortaokulu’nda karne töreni düzenlendi. Törende<br />
ana sınıfı öğrencileri gösterileriyle büyük alkış aldı. Vali Yardımcısı Köksal<br />
ve protokol üyeleri minik öğrencilerin gelişim belgelerini takdim etti.<br />
BASINDA BiZ<br />
Manisa’da 248 bin 607 öğrenci karne alarak<br />
tatile çıktı. 17 Eylül 2018 Pazartesi başlayan<br />
2018-2019 eğitim öğretim yılı birinci kanaat<br />
dönemi karnelerin dağıtılmasıyla sona erdi.<br />
Resmi ve özel olmak üzere 1132 okulun bulunduğu<br />
Manisa’da temel eğitim ve orta öğretimde<br />
248 bin 607 öğrenci karne alarak yarıyıl tatiline<br />
çıktı. İkinci kanaat dönemi ise 4 Şubat 2019<br />
Pazartesi başlayacak ve 14 Haziran 2019<br />
Cuma günü sona erecek. 2019-2020 eğitim<br />
öğretim yılı ise 16 Eylül 2019 Pazartesi günü<br />
başlayacak. Manisa İl <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Müdürlüğü</strong><br />
tarafından <strong>Şehzadeler</strong> ilçesinde bulunan Kazım<br />
Karabekir Anaokulu ile Ortaokulu’nda tören<br />
düzenlendi. Törene Manisa Vali Yardımcısı<br />
Volkan Köksal, <strong>Şehzadeler</strong> Kaymakamı Cemal<br />
Hüsnü Kansız, İl <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü İsmail<br />
Çetin, <strong>Şehzadeler</strong> Belediye Başkan Yardımcısı<br />
İsmail Önal, <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü<br />
Ebubekir Ermiş, Kazım Karabekir Mahalle<br />
Muhtarı Tekin Aydın, Ahmet Bedevi Mahalle<br />
Muhtarı Turan Şahin, Turgut Özal Mahalle<br />
Muhtarı İsmet Bakşi, Kazım Karabekir Ortaokulu<br />
Müdürü Nail Karacar, Kazım Karabekir<br />
Anaokulu Müdürü Akın Şentürk katıldı.<br />
MİNİKLERDEN MUHTEŞEM GÖSTERİLER<br />
104 öğrencinin eğitim gördüğü Kazım Karabekir<br />
Anaokulu’nun minik öğrenciler Vali Yardımcısı<br />
Volkan Köksal ve protokol üyelerine çiçek<br />
takdim etti. Minikler öğretmenleri eşliğinde yaptıkları<br />
birbirinden güzel gösterilerle protokol<br />
üyelerinden büyük alkış aldı. Vali Yardımcısı<br />
Köksal ve protokol üyeleri minik öğrencilerin<br />
gelişim belgelerini takdim etti. Protokol üyeleri<br />
daha sonra 560 öğrencinin eğitim gördüğü<br />
Kazım Karabekir Ortaokulu’na geçerek özel<br />
öğrencileri ziyaret etti, ardından sınıflara<br />
giderek öğrencilere karnelerini takdim etti. Son<br />
olarak öğrencilerle birlikte sıralara oturarak<br />
toplu fotoğraf çekildiler. CÜNEYT HASÇELİK
77<br />
MANİSA<br />
Üzerinde yaşadığımız bu coğrafya, tarih koridorlarıyla inşa edilmiş görkemli<br />
bir handır. Bu koridorlarda yürürken araladığımız her kapıyla birlikte, binlerce<br />
yıllık hikayeler ve efsaneler ışığıyla yolumuzu aydınlatır. Bu toprakların<br />
bereketi, üzerinde çağlar boyu sayısız uygarlığı konuk etmiş, dünyamızı<br />
bugünlere getiren bilime, kültüre ve ticarete ev sahipliği yapmıştır.<br />
Burası Manisa. Batı Anadolu; tarımın, ticaretin, tıbbın doğduğu topraklar…<br />
Bütün dünyaya yayılan ilmin ve insanlığın merkezlerinden biri…<br />
Burası, bolluğun, bereketin ve şifanın başkenti.<br />
“Manisa İl Kültürve Turizm <strong>Müdürlüğü</strong>ne katkılarından dolayı teşekkür ederiz’’
78<br />
Gedİz Ovası<br />
Ege Bölgesi’nin en bereketli alanlarından biri<br />
Eski inanışlara göre bereketin sembolü olan Kybele(Kibele),<br />
burada yüce bir dağ olan Sipilos'un<br />
yamacına oturmuş bu toprakları izlemektedir. Kybele<br />
heykeli, geçmiş dönem insanlarının ürünlerine<br />
bereket getirmesini istediğini gösterir.<br />
Bin yıllardır bu bölgede yaşayan toplulukların<br />
hepsi toprağın bereketinden faydalanmıştır, bu<br />
verimli topraklar sayesinde uygarlıklar arasında<br />
alış-veriş başlamış ve ticaret ülke kültürlerinin<br />
önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu bölgede<br />
yaşamış uygarlıkların en önemlilerinden birisi ise<br />
kuşkusuz Lidya’dır.
79<br />
Sardes<br />
Lidyalıların başkenti<br />
MÖ bin yılın ilk yarısında kurulan ve Anadolu tarihinin<br />
en önemli uygarlıklarından biri olan Lidya hükümdarlığı,<br />
kendisine Anadolu'nun batısını yurt edinmiş ve<br />
burada zengin bir ülke kurmuştur.<br />
Sardes'i başkent yapan Lidyalılar, ticarette ustalaşmış<br />
ve bu sayede edindikleri zenginlikle güçlü bir<br />
devlete dönüşmüşlerdi. Öyle ki, günümüzde kullandığımız<br />
‘Karun gibi zengin’ sözündeki Karun,<br />
dünyanın gelmiş geçmiş en varlıklı adamı, Lidya<br />
hükümdarı Kroisos’un ta kendisidir. Fakat bundan da<br />
öte, Lidyalıları tarihte önemli noktaya getiren güçlü<br />
bir devlet olmaları değil, insanlığa armağan ettikleri<br />
önemli buluşları, paraydı.<br />
İnsan toplulukları bin yıllar öncesinden bugüne her<br />
zaman ticarete ilgi duymuşlardır. Ticaret mağarada<br />
yaşayan en ilkel insanlar için bile hem ellerinde olmayan<br />
kaynaklara ulaşmak hem de diğer topluluklarla<br />
etkileşim açısından önemli bir etkinlik olmuştur.<br />
Ancak yine bin yıllar boyunca ticaret yalnızca takas<br />
yoluyla sürdürülebilmiştir. Takas içinse eldeki nesnelerin<br />
değerini belirleyebilecek ortak bir araç olmaması<br />
genellikle insanların sürdürülebilir ticari<br />
sistemler oluşturması önünde engel oluşturmuştur.<br />
Herodot'un anlattığına göre tarihte ilk defa madeni<br />
para basıp kullanan toplum Lidyalılardır. Lidyalılar, altından<br />
ve gümüşten para basıp bunu ticarette kullanıyorlardı.<br />
Herodotun anlattıkları büyük ölçüde<br />
doğruydu. Ancak Lidyalıların bastıkları paralar altın<br />
veya gümüşten değil, ikisinin alaşımı olan ve<br />
bugünkü adı Sart Çayı olan Paktalos'ta doğal olarak<br />
bulunan Elektrum alaşımından üretilmektedir. Elektrum<br />
Lidyalılar için o kadar önemli bir alaşımdı ki, en<br />
ünlü hükümdarı olan Kroisos’un zenginliğinin kaynağı<br />
olarak Paktalos'un kumları gösteriliyordu.<br />
Para, Lidyalılardan başlayarak merkezi bir otoritenin<br />
ortaya koyduğu yeni bir değer sistemi oluşturmuş ve<br />
insanların bu sistemi kullanarak ticaret yapabilmesini<br />
sağlamıştır. Para sayesinde kalıcı pazarlar ortaya çıkmış<br />
ve ticaret bir uzmanlık<br />
a l a n ı n a<br />
dönüşmüştür. Bugün dünya ekonomisinin geldiği<br />
boyut göz önünde bulundurulursa ortak bir değer sistemi<br />
olmadan büyük miktarda malın çok sayıda insan<br />
tarafından takas edilemeyeceği görülür. Lidyalılar<br />
parayı bulduklarında ekonomi için yarattığı potansiyelin<br />
farkında mıydılar, bilemeyiz. Ancak onların attığı<br />
ilk adımla başlayan yolda bugün dünyada<br />
milyarlarca insanı kapsayan ortak bir ekonomik sisteme<br />
ulaşılabilmiştir.
80<br />
Lidya uygarlığından bahsedilince ilk akla gelenlerden<br />
biri de meşhur Kral Yolu’dur<br />
Kral Yolu, ticaretin tarih boyunca insanlar için ne<br />
kadar önemli olduğunu bize kanıtlayan dev bir mirastır.<br />
Lidya uygarlığının Pers işgalini yaşadığı<br />
dönemlerde en işlek haliyle kullanılan kral yoluyla<br />
aynı doğrultuda çok eski dönemlerden itibaren<br />
ticaretin yapıldığı düşünülmektedir. Sonraki dönemlerin<br />
ipek yolunun kısmen belli bir bölümünü oluşturan<br />
bu rotanın başlangıcı bir iyon yerleşimi olan<br />
Ephesos’a (Efes), dolayısıyla Ege Denizi’ne kadar<br />
uzanmaktaydı. Sardes (Sard), bu yol üzerindeki en<br />
önemli noktalardan biriydi. Böylece doğu ile batının<br />
malları Ephesos’den (Efes) başlayarak Smyrna<br />
(Simirna okunuyor, bugünkü İzmir’in Bayraklı <strong>İlçe</strong>si<br />
Tepekule Höyüğü) üzerinden Sardes’e (Sard) oradan<br />
da daha doğuya doğru uzanmaktaydı. Bu yolun<br />
görkemli hale getirilmesi Pers imparatoru I. Darius<br />
dönemine rastlar. Yol sayesinde bu güçlü Pers İmparatorluğu’nu<br />
bir arada tutmayı sağlayan gelişmiş<br />
posta şebekesi (ulak) de faal olarak çalışmaktaydı.<br />
Kral Yolu'nun önemi ve ticari getirisi buradaki şehirlerin<br />
her zaman gücünü korumasını sağlamış,<br />
Lidyalılardan sonra gelecek Pers, Helen, Roma ve<br />
Bizans dönemlerinde de Sardes ve Ephesos başta<br />
olmak üzere Magnesia(magnesiya), Aigai (aygayi),<br />
Thyateria(tiyateyra) ve Philadelphia(filadelfiya) şehirleri<br />
önde gelen ticari merkezler olmaya devam etmiştir.<br />
Kroisos Lidya hükümdarlığının en parlak dönemini<br />
yaşatmıştır, fakat onun sonunu da hazırlayacak olan<br />
kişidir.<br />
Yerleşimi yüzyıllar boyunca devam eden Sardes şehri<br />
Lidya egemenliği sonrasında farklı uygarlıklar tarafından<br />
kullanılmış ve Lidya kalıntılarının üzerine defalarca<br />
yeni yapılar yükselmiştir. Bu nedenle bu<br />
şehrin Lidya döneminde nasıl göründüğüne dair bilgilerimiz<br />
kısıtlıdır. Ancak Bintepe<br />
tümülüsleri bize Lidya kültürü<br />
hakkında ipuçları sunar.<br />
BinTepe'deki tümülüsler antik çağdan günümüze<br />
gezginlerin ilgisini uyandırmışlardır. 1850'erden bu<br />
yana ise arkeolojik araştırmalara konu olmaktadır.<br />
Günümüze bozulmadan ulaşabilen az sayıdaki Lidya<br />
tümülüsü içerisindeki mobilyalar, ölü hediyeleri ve<br />
yazıtlar sayesinde Lidyalıların günlük yaşamı ve<br />
gömü gelenekleri hakkında bilgi edinilebilir. Tümülüslerin<br />
dış görünümü göz önüne alınırsa, şekilleri Gordion'daki<br />
Frig tümülüsleri ile ilişkilendirilebilir. Ancak<br />
ahşap mezar odalı Frig tümülüslerinden farklı olarak,<br />
genellikle taş bloklardan yapılmış veya kayaya oyulmuş<br />
mezar odalarını, nadiren de lahitleri örtmektedirler.<br />
Mezar odası bulunan tümülüslerdeki gömüler,<br />
lahitlerin içine yada klinelerin üzerine yerleştirilmiştir.<br />
Mezar odasının üzeri örtülürken önce bir katman taş<br />
serilmiş bunun üzerine toprak atılmıştır. Bazı örneklerde<br />
içeriye nem girmemesi için kömür veya kiremit<br />
gibi malzemelerin de kullanıldığı görülebilir. Tümülüslerin<br />
üstünde veya girişi önünde, tümülüsü<br />
işaretleyen stellere rastlanmaktadır. Bozulmadan<br />
önce bulunarak araştırma yapılabilen tümülüslerde<br />
ele geçen eserler bu tümülüslerin önemli kişilerin<br />
gömülmesi için yapıldığını gösterir nitelikte değerli<br />
eserlerdir. Gümüş veya tunçtan yapılma eşyalar ile<br />
altın süslemeler bu kişilerin zenginliğine anıt<br />
niteliğindedir. Gömülme töreni esnasında halk bu<br />
bölgeye toplanırdı ve seramik kaplara ağlamaları istenirdi.<br />
Gözyaşları ile dolu bu kaplar mezarın yanına<br />
konurdu ve kralla beraber gömülürdü. Aynı tören esnasında<br />
büyük bir ziyafet verilir, o gün kullanılan<br />
bütün tabak, bardak gibi eşyalar da kralla beraber<br />
tümülüse yerleştirilirdi.<br />
Genellikle Lidya kraliyet ailesi ve soylularına ait<br />
olduğu düşünülen bu tümülüsler, Pers işgalinden<br />
sonra Pers soyluları tarafından da benimsenerek<br />
inşa edilmeye devam etmiştir.
81<br />
ROMA VE BİZANS<br />
Lidyalıların MÖ 546’da yıkılmasından sonra<br />
Anadolu MÖ 334 yılına kadar Pers egemenliğinde<br />
kalmıştır. Perslerin yönetim anlayışında<br />
yerel kültürlere gösterdiği saygı ve tanıdığı özerklik<br />
burada Pers kültürüne ait fazla eser bulunmamasına<br />
neden olmuştur.<br />
MÖ 334 yılında Büyük İskender'in Persleri yenmesiyle<br />
Anadolu'da Helen egemenliği başlamıştır.<br />
İskender'in ölümünden sonraki dönemde Batı<br />
Anadolu Pergamon Krallığı'na bağlanmıştır. Bu<br />
dönemde Aigai kenti önemli bir ekonomik ve kültürel<br />
merkeze dönüşmüş, zenginleşen kentte önemli mimari<br />
eserler inşa edilmiştir.<br />
Helen egemenliği altında geçirdiği<br />
dönem hem bölgenin kültürel<br />
kimliğini değişitirirken hem<br />
de Halen kütürel<br />
m i r a s ı n d a<br />
bu bölgenin izini sürebilmemizi sağlar. İşte bu izlerden<br />
biri de, antik yunan mitolojisinin önemli<br />
hikayelerinden biri olan, Niobe’nin hikayesidir.<br />
Mitolojik hikayeye göre Spyliuslu(sipiliuslu) Tantalos'un<br />
kızı Niobe, Thebes(tebes) kralı Amphion(amfion)<br />
ile evlenmişti. Çok mutlu bir evlilikleri ve 7 kız 7<br />
oğlan çocukları olmuştu. Bir gün Thebes(tebes) halkı<br />
Leto ile onun ikiz çocukları Apollon ve Artemis adına<br />
düzenlenen bir şölende toplanmıştı. Mutlu hayatıyla<br />
övünmeyi seven Niobe, "Neden Leto adına şölen<br />
yapıyoruz ki?" dedi. Babasının kral olmasıyla, etrafta<br />
görülen her şeyin kendi ailesinin yönetiminde olmasıyla<br />
övündü. Leto'nun iki çocuğu<br />
olduğunu, kendisinin ise tam 14 çocuğu<br />
olduğunu söyledi. Bütün bunları Leto<br />
duymuştu. Kendi çocuklarına emir<br />
veren Leto, Apollon ve Artemis'ten<br />
Niobe'yi cezalandırmalarını istedi.<br />
Bunun sonucunda, Apollon Niobe'nin<br />
erkek çocuklarını, Artemis ise kız<br />
çocuklarını ok ve yay kullanarak<br />
öldürdüler. Bu olaya şahit olan Amphion ise<br />
bu acıya dayanamayıp intihar etti. Bütün<br />
ailesini kaybeden Niobe, acılar içinde Sipilos<br />
Dağı'na kaçarak ağlamaya başladı. Durmadan<br />
ağlayan Niobe'yi gören Kral Zeus ise<br />
Niobe’nin acısını dindirmek için hikayeye<br />
göre onu taşa çevirdi.<br />
İşte bugün bölgenin en ilginç ziyaret<br />
noktalarından biri olarak<br />
bilinen ağlayan kaya, aslında<br />
doğal jeolojik bir yapı olmasına<br />
rağmen Yunan<br />
mitolojisindeki Niobe<br />
ile özdeşleşerek<br />
yeni bir tarihi<br />
anlam kazanmıştır.<br />
Niobe
Thyatira Kilisesi<br />
Anadolu’nun geri kalanında olduğu gibi Batı<br />
Anadolu'da da Helen krallıklarının ardılı<br />
Roma İmparatorluğu olmuştur.<br />
MÖ 133 yılında Pergamon Krallığı'nın Roma imparatorluğuna<br />
katılmasıyla bu bölge de Roma<br />
hakimiyetine girmiştir.<br />
Roma İmparatorluğu’nun doğu ve batı olarak ikiye<br />
bölünmesinin ardından, Anadolu'nun geri kalanı gibi<br />
burası da Bizans ya da Doğu Roma İmparatorluğu<br />
olarak bilinen devletin hakimiyetinde kalmıştır.<br />
Bizans döneminde de önemli bir ekonomik ve kültürel<br />
merkez olma özelliğini sürdüren bölge bir dönem fiili<br />
olarak İmparatorluk Merkezi olarak da kullanılmıştır.<br />
İmparatorluğun başkenti İstanbul 1201 yılında latinler<br />
tarafından işgal edilince, başkent önce İznik'e taşınmış<br />
ve İznik İmparatorluğu olarak bilinen bu ara<br />
dönemde Magnesia(magnesiya) imparatorluk hazinesi<br />
ile darphanesine ev sahipliği yapmıştır. Magnesia<br />
öyle önemli bir konumdadır ki İmprator Iannes<br />
Ducas Vatatzes(Iyannes Dukas Vatatzes) 30 yılı<br />
Thyatira Kilisesi<br />
aşkın bir süre<br />
burada yaşamış ve şehir ülkenin fiili başkenti haline<br />
gelmiştir. Latinlerin 1266 yılında İstanbul'dan geri çekilmesiyle<br />
İstanbul tekrar başkent olmuş ve Magnesia<br />
bu dönemdeki önemini yitirmiştir.<br />
Burası Hristiyanlığın yayılma sürecinde önemli bir<br />
bölgedir. İncil’de adı geçen 7 kiliseden 3üne ev<br />
sahipliği yapmaktadır. Roma İmparatorluğu döneminde<br />
kurulan bu kiliseler bulundukları yerin o<br />
dönemki adıyla anılırlar. Bunlar, Thyatira, Philadelphia<br />
ve Sardis Kiliseleridir.<br />
Philadelphia Kilisesi<br />
Philadelphia Kilisesi<br />
82
83<br />
Manisa Kalesi<br />
Bizans döneminin Manisa’daki diğer önemli<br />
eserlerinden birisi de Manisa Kalesi’dir. Sipilos<br />
Dağı’nın eteklerine kurulmuş bu yapı, iç kale<br />
ve dış kale olmak üzere iki cepheden oluşmaktadır.<br />
Her ne kadar yapım tarihi kesin olarak bilinemese de<br />
arkeolojik bulgular, hem malzeme özellikleri hem de<br />
mimari açıdan 13. yüzyıl’ı işaret etmektedir. Manisa<br />
Kalesi, Bizans yapı geleneğinin genel özelliği olan<br />
tuğla hatıllı moloz taş örgü tekniğinin en güzel örneklerinden<br />
birisidir.<br />
Yoğurtçu Kalesi<br />
Manisa’nın önemli tarihi kalıntılarından biri de<br />
Yoğurtçu Kalesi’dir. Yine 13.yüzyıl civarında<br />
yapılmış bu kalenin amacının, Türkmen<br />
akınlarını engellemek olduğu düşünülmektedir. Kale<br />
içindeki çömlek kalıntıları ve genel mimarideki<br />
teknikler, bu yapının yine Bizans dönemine ait<br />
olduğunu söylemektedir. Yoğurtçu Kalesi, ismini<br />
bütün bu Bizans direnişine karşı bölgeye yerleşmeyi<br />
başaran yörüklerin kale içinde yoğurt mayalamasından<br />
ve depolamasından almaktadır.
84<br />
SARUHANOĞULLARI VE OSMANLI İMPARATORLUĞU<br />
1071 Malazgirt Zaferi sonrasında Türklerin<br />
Anadolu'ya girişi ile çeşitli bölgelerinde Türk<br />
Beylikleri kurulurken, İzmir ve çevresini ele<br />
geçiren Çaka Bey Magnesia'yı fetheden ilk Türk<br />
Beyi olmuştur. Daha sonra ise Birinci Haçlı Seferi<br />
sırasında burası yeniden Bizans'ın eline<br />
geçmiştir. Kesin olarak Türk Egemenliğinin<br />
sağlanması 1313 yılında Saruhan Bey'in o zamanki<br />
adı Magnesia olan şehri fethederek Manisa<br />
adını vermesiyle olur. Manisa'yı merkez<br />
alarak bir beylik kuran Saruhan Bey ve sonrasında<br />
gelen beyler Manisa'da önemli<br />
mimari eserler inşa ettirmişlerdir.<br />
Saruhanoğulları<br />
döneminde inşa edilen<br />
en önemli mimari<br />
e s e r l e r i n<br />
Beyliği<br />
Saruhan Bey<br />
başında<br />
Ulu Cami<br />
gelmektedir.<br />
Anadolu'da siyasi birliğin<br />
Osmanlılar tarafıdan<br />
sağlanmasıyla, Manisa’da 1412<br />
yılında Osmanlı topraklarına katılmış ve Saruhan<br />
Sancağı adıyla idari bir birim haline gelmiştir. Bu<br />
gelişmeyle birlikte Manisa bugün hala kullanılan<br />
“<strong>Şehzadeler</strong> Şehri’’ unvanını kazanacaktır.<br />
Şehzade, padişahın erkek çocuklarına verilen bir<br />
sıfattı ve bu şehzadeler ömürlerinin sonuna kadar<br />
taşıyacakları bu sorumlulukla yetiştilirdi. Oğullar<br />
arasında en başarılısı seçilir ve padişahın vefatından<br />
sonra imparatorluğun yönetimi kendisine verilirdi.<br />
Saltanatın devamlılığı için oluşturulmuş bu<br />
devlet yapısı, Türk uygarlığının en eski zamanlarında,<br />
yani Orta Asya’daki Hun<br />
Hanedanı’nda da kullanılmaktaydı.<br />
Belirli bir erişkinliğe ulaşan<br />
çocuklar artık birer sancak<br />
beyi olacak, gönderilecekleri<br />
kentlerin<br />
y ö n e t i m i n i<br />
üstlenerek bir<br />
imparatorluk nasıl<br />
ayakta tutulur öğreneceklerdir.<br />
Ulu Cami
85<br />
Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı<br />
şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları<br />
önemli siyasi merkezlerinden biri haline<br />
gelmiştir. Bu dönemde II. Murat, Fatih Sultan<br />
Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim,<br />
III. Murat, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi<br />
daha sonra Osmanlı tahtına da<br />
oturmuş padişahların da<br />
içerisinde olduğu 17 şehzade<br />
Manisa’da sancakbeyliği yapmışlardır.<br />
Burada şehzadelerin<br />
padişahlık<br />
nitelikleri kazanmaları için<br />
onlara okuma-yazma, devlet<br />
yönetimi, uluslararası<br />
siyaset, savaş sanatları ve<br />
dini bilimler gibi eğitimler veriliyordu. Osmanlı İmparatorluğu<br />
600 yıllık ihtişamını, yedi düvele<br />
hükmeden cihan sultanlarının Manisa’da aldığı bu<br />
eşsiz eğitimine borçludur.<br />
Bu dönem zarfında Manisa’da şehzadeler ve<br />
mahiyyetindekiler cami, medrese, han,<br />
hamam, imaret, çeşme, hastane,<br />
köprü ve kütüphane gibi birçok<br />
vakıf eserleri yaptırmışlardır.<br />
Kuşkusuz bu yapılar içindeki<br />
en ünlüleri projesi Mimar<br />
Sinan tarafından çizilen Muradiye<br />
Cami ve Külliyesi ile<br />
yine Hafsa Sultan tarafından<br />
yaptırılan Hafsa Sultan<br />
Camii ve Şifahanesidir.<br />
Muradiye Cami<br />
Sultan Cami
86<br />
Mevlevihane<br />
Manisa aynı zamanda kadim mevlevi kültürünü<br />
kalbinde taşımaktadır. Konya’dan sonra<br />
Anadolu’daki en önemli mevlevihanelerden<br />
birisi, Manisa’da bulunur. Manisa Mevlevihanesi,<br />
Sipilos Dağı’nın eteklerine konuşlanmış, Allah’a<br />
ulaşmak isteyen gönülleri sessizce beklemekteydi.<br />
Bu ilim ve inanç merkezi, yıllar boyunca<br />
sayısız öğrenci ve dervişe ev sahipliği yapmıştır.<br />
Burada mevlevi adayları kabul edilir,<br />
bin bir gün boyunca süren çile ve özveri ile<br />
sonunda gerçek irfana ulaşılırdı. Kolay<br />
değildi buraya kabul edilmek; talipten üç<br />
gün boyunca bir saka postunun üzerine<br />
oturması istenirdi. Bu üç gün boyunca talip,<br />
ihtiyaçlarını gidermek haricinde ayağa<br />
kalkamazdı. Talip sessizce beklerken<br />
dervişler devamlı olarak talibin kulağına bu<br />
yoldan vazgeçmesi yönünde telkinler<br />
fısıldarlardı. Üç günün sonunda talibin<br />
kararlılığı takdir görürse, artık bir<br />
mevlevi olma yolu başlamıştır. Bin<br />
bir gün süren bu yolda azla yetinmeyi,<br />
kendini Allah’a ve onun aşkına<br />
adamayı öğrenirdi talipler. Astronomiden<br />
coğrafyaya, İslam ilimlerinden<br />
matematiğe uzanan bir eğitim<br />
sunulurdu bu mevlevihanede.<br />
İnsanın kendi nefsiyle mücadelesidir bu yol; bedenden<br />
ve maddeden kurtulup gerçek aşka, yani<br />
yaradana ulaşmaktır.<br />
Manisa’da İslam tarihi ve tasavvufun izlerini takip etmeye<br />
devam ettiğimizde karşımıza Yunus Emre ve<br />
hocası Tapduk Emre çıkar. Kula’da bulunan Emre<br />
köyü, bir Anadolu ereni olan Tapduk Emre’nin türbesine,<br />
türbenin hemen giriş kapısının önünde de<br />
Yunus Emre’nin mezarına ev sahipliği yapmaktadır.<br />
Bu iki islam aliminin mezarları aslında birden çoktur;<br />
Türkiye’de Yunus Emre’ye ait olduğu rivayet edilen<br />
on beş, Azerbaycan’da ise üç adet mezar bulunmaktadır.<br />
Bu durum bize bu büyük alimlerin<br />
birçok inanan tarafından<br />
sahiplenildiğini, asıl yerlerinin sevenlerinin<br />
kalbi olduğunu gösteriyor. Anlatılan<br />
hikayelere gore Yunus Emre bir<br />
kıtlık zamanında Hacı Bektaş’a buğday<br />
istemek için gider, ona gidenin elinin<br />
boş dönmediğini duymuştur. Hacı Bektaş<br />
ona buğday yerine himmet vermeyi<br />
teklif eder fakat Yunus buğday almakta<br />
ısrarcıdır. Buğdayları aldıktan sonra<br />
dönüş yolunda hatasını fark eden<br />
Yunus pişmanlıkla geri döner. Hacı Bektaş,<br />
ona himmeti Tapduk Emre’ye<br />
verdiğini, himmet almak için Tapduk’a<br />
danışması gerektiğini<br />
söyler. İşte böylece Yunus Emre<br />
Tapduk Emre’nin yanına gider ve<br />
himmet almak için kırk yıl<br />
boyunca Tapduk’un dergahında<br />
hizmet eder. Yıllarca odun taşıyan<br />
Yunus’un taşıdığı odunların<br />
hiçbirinin eğri olmadığı rivayet<br />
edilir; böylesi bir dergaha girecek odunların bile<br />
eğrisinin girmemesi gerekiyordur Yunus için. İşte bu<br />
kırk yıllık özveri ve adanmışlıktı Yunus Emre’yi himmete<br />
kavuşturan, onu gönüllerin efendisi yapan. Tapduk<br />
Emre’nin ömrünün son kırk yılını onun yanında<br />
geçiren Yunus Emre’nin mezarı da Tapduk’un yanından<br />
ayrılmamıştır. Günümüzde Kula’daki bu türbe her<br />
yıl binlerce ziyaretçiye kucak açmaktadır.
87<br />
Manisa'da dönemin en önemli eserlerinden<br />
biri hem hastaların tedavisi hem de<br />
hekim yetiştirme amacıyla yapılan Hafsa<br />
Sultan Şifahanesi'dir. Bu yapı aynı zamanda<br />
şehre kimliğini veren önemli bir kavramla daha<br />
anılmasını sağlamıştır. Osmanlı döneminde<br />
Manisa yalnızca şehzadeler şehri değil aynı zamanda<br />
şifa şehridir.<br />
Hafsa Sultan Şifahanesi
88<br />
Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1539<br />
yılında annesi Hafsa Sultan adına yaptırılan şifahane,<br />
19. yüzyılın ikinci yarısına kadar hem<br />
bir hastane hem de hekim yetiştirme merkez olarak<br />
görev yapmış, bu dönemden itibaren ise akıl hastalarının<br />
tedavi edildiği bir bimarhane olarak işlevini<br />
sürdürmüştür. Bugün hala etkin olarak hizmet veren<br />
ve alanında ülkenin en önemli kurumlarından biri olan<br />
Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin temellerinin<br />
bu bimarhane tarafından oluşturulduğu<br />
söylenebilir.<br />
Manisa’nın bir şifa şehri olarak anılmasını sağlayan<br />
sadece bunlar değildir. Bölgede bulunan birçok<br />
kaplıca, ziyaretçilerine şifalı sularını cömertçe sunmaktadır.<br />
Salihli’deki Kurşunlu ve Sart Kaplıcaları,<br />
Turgutlu’da bulunan Urganlı Kaplıcaları ve Kula’nın<br />
Emir Kaplıcaları, jeotermal suları sayesinde romatizma,<br />
kadın hastalıkları, kemik ve eklem hastalıkları,<br />
sinirsel hastalıkları, cilt ve solunum yolu rahatsızlıklarına<br />
iyi gelmektedir.<br />
EMİR KAPLICALARI<br />
KURŞUNLU KAPLICALARI<br />
SART KAPLICALARI<br />
URGANLI KAPLICALARI
89<br />
Manisa'nın en önemli kültürel değerlerinden biri<br />
meşhur mesir macunudur. Yüzyıllardır Manisa'da<br />
yapılan ve adına bir de şenlik düzenlenen<br />
mesir macununun ilk bulunuşu Osmanlı<br />
dönemine dayanmakla birlikte, bulunuşuna<br />
dair halk arasında çeşitli rivayetler anlatılır.<br />
En yaygın kabul edilen rivayete<br />
göre Yavuz Sultan Selim'in eşi Kanuni<br />
Sultan Süleyman'ın Annesi<br />
Hafsa Sultan, eşinin ölümü üzerine<br />
kederlenerek ağır bir<br />
hastalığa yakalanır. Hastalandığı<br />
sırada Manisa'da bulunan Hafsa<br />
Sultan'a imparatorluktaki hekimlerin<br />
yaptığı ilaçlar bir türlü fayda<br />
etmemiştir. Sonunda çare Sultan<br />
Camii'nin külliyesindeki zaviyenin<br />
şeyhi olan Merkez Muslihiddin Efendi<br />
tarafından bulunur. Merkez Efendi'nin 41<br />
çeşit malzemeyi karıştırarak yaptığı mesir macunu<br />
MESİR FESTİVALİ<br />
Hafsa Sultan'ın hastalığına çare olur. Hastalıktan kurtulan<br />
Hafsa Sultan, bu şifalı macunu herkesle paylaşmak<br />
ister. Bu macunun çok miktarda yapılarak halka<br />
dağıtılmasını söyler. Zamanla halkın talebinin artması<br />
üzerine mesir macunu dağıtımı bir<br />
şenlik olarak yapılmaya başlanır. Bunun<br />
için baharın başlangıcını müjdeleyen<br />
Nevruz günü seçilir ve yüksek bir<br />
yerden saçmak için de Sultan<br />
Camii'nin kubbe ve minareleri kullanılmaya<br />
başlar. Bu geleneğin<br />
1527-1528 yılları civarında<br />
başladığı bilinmektedir. O zamandan<br />
beri, her yıl mart sonu civarındaki<br />
bir tarihte renkli kağıtlara<br />
sarılmış mesir macunları Sultan<br />
Camii çevresinde toplanan kalabalığın<br />
üzerine saçılarak bu gelenek yaşatılır.<br />
Ayrıca bu törende mesir macununun bulunma<br />
hikayesi de canlandırmalarla anlatılır.
90<br />
Osmanlı’nın ilerleyen dönemlerinde Manisa ve<br />
çevresinin görünümüne dair fikir sahibi olmak<br />
için, tarihi evleriyle tipik bir Osmanlı kent<br />
dokusuna sahip olan Kula'ya bakılabilir. Kula evleri<br />
18. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında<br />
bulunan birçok bölgede görülen ve Türk Evi olarak da<br />
adlandırılan tipte ahşap evlerdir.<br />
Tarihi Kula evleri genellikle iki katlı olup,<br />
ahşap olarak yapılmışlardır. Üst katlar<br />
sokak yönünde dışarı çıkıntılı olup,<br />
kiremit örtülü çatılar da bir saçak ile<br />
biter. Saçakların alt kısımlarında<br />
süslemeler bulunur. Tahta kepenkli<br />
pencerelere sahip evlerin iç tarafları<br />
avlu ile bir bütün halinde, günlük<br />
yaşam biçimi ile uyumlu bir yapıdadır.<br />
Kula evlerinde temel taştan inşa<br />
edilmiş, bunun üzerinde oluşturulan<br />
ahşap taşıyıcı sistemin arası kerpiç ile<br />
doldurulmuştur. Bu evlerin zemin katları<br />
KULA EVLERİ<br />
genellikle az pencereli veya penceresiz olup ahır,<br />
kiler veya mutfak gibi mekanlar bu katta yer alır. Üst<br />
kattaki odalar ise günlük yaşam alanı olarak kullanılır.<br />
Bu odalardaki ahşap kapı, pencere, tavan ve davlumbazlardaki<br />
süsleme işçiliği dikkat çekicidir. Bu odalardan<br />
büyük ve gösterişli olanları geleneksel olarak<br />
misafirlerin ağırlanması için kullanılır.<br />
Tarihi Kula evlerinin bulunduğu bölgenin<br />
gerek yerleşim planı gerekse Demircikapı,<br />
Seferkapı gibi yer isimleri geçmişte kaleiçi<br />
yerleşimi olduğunu işaret etmektedir.<br />
Bugün kale surlarının kalıntıları<br />
görülmese de geçmişte buradaki varlığı<br />
açıktır. Kula Türk evi dokusuyla<br />
günümüze bozulmadan gelebilmiş<br />
sınırlı sayıda anıt kentlerimizden biridir.<br />
Kula ve benzeri yerleşimlerin korunması<br />
mimari geleneğimizin gelecek kuşaklar<br />
tarafından da görülebilmesi için bir<br />
gerekliliktir.
91<br />
AHMET BEDEVİ<br />
1923’de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı,<br />
1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir.<br />
Cumhuriyet döneminde yeniden imar gören<br />
Manisa, karayolu ve demiryolu ulaşımı bakımından<br />
önemli bir noktadadır. Zirai, ticari ve sanayi açısından<br />
da ülkemizin gelişmiş illeri arasında bulunmaktadır.<br />
Manisa yalnızca tarihi ve kültürel değerleriyle değil,<br />
belki de bunlardan çok daha fazla sıklıkta verimli<br />
doğası ve üretken bir şehir olmasıyla anılır.<br />
Burada toprak kendisine sunulan insan emeğini her<br />
zaman fazlasıyla ödüllendirmiş, bereketini sunmuştur.<br />
Bu bereketin insan eliyle yücelmesine ve zenginleşmesi<br />
yönünde en önemli hikayelerinden birisi<br />
Ahmet Bedevi’nin, yani diğer adıyla Manisa<br />
Tarzanı’nının öyküsüdür. Birinci Dünya Savaşı ve<br />
Kurtuluş Savaşı’nı sonrasında yanıp kül olmuş Manisa’nın<br />
şimdiki yemyeşil haline büründüren kişidir<br />
Manisa Tarzanı. Doğaya olan aşkı sayesinde Manisa’yı<br />
tekrar diriltmek için canla başla çalışıp binlece<br />
fidan dikmiştir. Sipilos dağındaki kulübesinde<br />
yaşayan Manisa Tarzanı bölge halkı tarafından çok<br />
sevilip sahiplenilmiştir. Onun ağaç ve insan sevgisi,<br />
toprağın bereketiyle birleşip bir şehri küllerinden<br />
doğurmuştur.<br />
JEOPARK<br />
Bu bölgenin topraklarının bereketinin başlıca sebeplerinden<br />
birisi ise volkanik bir arazi oluşudur.<br />
Kula bölgesindeki Divlit Yanardağı’nın patlamaları<br />
sonucu bölgeye yayılmış volkanik toprak<br />
sayesinde bitki örtüsü zenginleşmiştir. En son<br />
on iki bin yıl once patlayan bu yanardağın tanıklarının,<br />
yani ilkel insanların bu volkanik tüfler üzerinde<br />
bıraktığı ayak izlerini görmek<br />
mümkündür. Ayrıca burada bulunan kaya resimleri<br />
de tarih öncesi dönemde buranın insanlar<br />
tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını<br />
işaret eder.<br />
DİVLİT YANARDAĞI<br />
FOSİL AYAK İZİ
92<br />
Bugün bu arazi Kula Jeoparkı olarak ziyaretçi<br />
kabul etmektedir ve Türkiye’nin ilk jeoparkı<br />
olarak tarihe geçmiştir. Bu bölgede tıpkı Kapadokya’da<br />
bulunan peri bacalarının benzerlerini<br />
görmekteyiz, Bütün bunların yanında, volkanik<br />
mağara ve tünellerden bazalt sütunlarına birçok<br />
doğal güzelliğe bu çevrede rastlanabilir. Volkanik<br />
toprağın yüzyıllar içinde aşınarak bu görülmeye<br />
değer yapıların oluşturması Manisa’yı daha da eşsiz<br />
kılıyor.<br />
KULA PERİ BACALARI
93<br />
Bu bölgenin adıyla anılan Turgutlu ve Alaşehir’in<br />
Sultaniye üzümü, Salihli kirazı, Kırkağaç<br />
kavunu başta gelmekle birlikte pamuk, tütün ve<br />
Akhisar'ın zeytini gibi ürünlerde de ülkenin en büyük<br />
üreticileri arasındadır. Türiye çekirdeksiz kuru<br />
üzümü'nün %80'den fazlası burada üretilmektedir.<br />
Üzümün ardından ise zeytin gelir. Gittikçe artan<br />
zeytin üretimi ile Manisa bu konuda da birinciliği<br />
hedeflemektedir. Salihli ilçesinin kirazı ün<br />
sahibidir. Farklı bölgelerinde her yıl<br />
kiraz festivalleri düzenlenmektedir.<br />
Adını buradan alan Kırkağaç<br />
kavunu, lezzeti ile ülke çapında<br />
tanınmaktadır.<br />
Manisa topraklarının bereketi<br />
yalnız yüzeyde değil yerin altında<br />
da yatmaktadır.<br />
Linyit kömürü Manisa'nın en<br />
önemli maden kaynağı olarak<br />
öne çıkar. Soma, Afşin-Elbistan'-<br />
dan sonra ülkemizin 2. büyük<br />
linyit kaynağıdır.<br />
Yüce yaradanın tüm güzelliklerinden<br />
nasibini almıştır Manisa.<br />
Turgutlu ve Alaşehir’in Sultaniye<br />
üzümü, Kırkağaç’ın kavunu, Salihli’nin<br />
kirazı, bereketi saymakla<br />
bitmez zeytini, pamuğu tütünü ve<br />
daha niceleriyle verimli topraklarından<br />
bolluk, bereket, hayat<br />
fışkırır Manisa’nın. Kumları altın Sart<br />
Çayı, suları hayat veren Gediz Nehri<br />
sular bu bereketli toprakları.<br />
Dünya tarihini değiştiren medeniyetlere ev<br />
sahipliği yapmış, Kybele’si, Spili, Niobe’si,<br />
Sardis, Aigai, Thyatira’sı ile toprağının her köşesinden<br />
tarih fışkıran, binyılların mirasını taşıyan bir şehirdir<br />
Manisa. Zenginliği yüzyıllardır dillere destan<br />
olmuş Kroisos’tan, çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan<br />
Mehmet, cihana hükmetmiş Kanuni Sultan Süleyman’a<br />
dek, nice anlı şanlı hükümdarları bağrından<br />
çıkarmıştır.<br />
Şifa şehridir Manisa, yüzyıllardır şehrin şifahaneleri<br />
nice hastanın derdine derman olmuştur. Sultanların<br />
ilacı her derde deva mesir macununu<br />
bilmeyen yoktur. Dört bir yandan insanlar<br />
gelir baharın gelişiyle saçılan şifadan<br />
payını almaya. Sultan Cami üstünden<br />
rengarenk yağmaya başladığında<br />
halk birbiriyle yarışır.<br />
Eşsiz doğası insana<br />
canlılık verir Manisa’nın.<br />
Manisa Dumanlı<br />
Dağı’nın binbir<br />
çeşit çiçeği, yılkı atları,<br />
Marmara<br />
Gölü’nün muhteşem<br />
manzarası, Kula’nın<br />
p e r i b a c a l a r ı<br />
keşfedilmeyi bekler.<br />
Sözle anlatılmaz<br />
Manisa’nın güzellikleri,<br />
yerinde görmek dokunmak<br />
tatmak yaşamak<br />
gerekir. İşte böyle bekler<br />
kapılarını açmış Manisa, tarihinin<br />
zenginliğini, toprağının<br />
bolluğunu, bereketini, şifasını<br />
paylaşmak için.<br />
GÖL MARMARA<br />
YILKI ATLARI
4 GÜNÜN İÇİNDEN<br />
<strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong><br />
Müdürü Ermiş’ten<br />
öğrencilere uyarı<br />
19 OCAK 2019 CUMARTESİ<br />
<br />
<br />
Manisa’nın <strong>Şehzadeler</strong> ilçesinde 25 bin 500 öğrenci karne alarak tatile çıktı.<br />
Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu’nda öğrenciler karne dağıtan <strong>Şehzadeler</strong> <strong>İlçe</strong><br />
<strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir Ermiş, çocuklara tatilde kitap okumalarını<br />
tavsiye etti. Ermiş, “Tekrar alışkanlıklarınızdan vazgeçmeyin. Yani saat 10’da<br />
yatıyordunuz yine 10’da yatın. Çok fazla televizyon seyretmeyin. Eğer<br />
alışkanlıklarını değiştirirseniz, gece 12’ye kadar kalırsanız, televizyon<br />
çok seyrederseniz o zaman ikinci dönemi başladığında derslerine<br />
uyum sağlayamazsınız” dedi.<br />
Manisa’da öğrenciler karnelerini alarak tatile çıktı. <strong>Şehzadeler</strong><br />
<strong>İlçe</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Eğitim</strong> Müdürü Ebubekir Ermiş, Şube Müdürü Cumhur<br />
Kapusuz ile birlikte Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu’na giderek<br />
öğrencilere karnelerini dağıttı. Ermiş, <strong>Şehzadeler</strong> ilçesinde 25<br />
bin 500 öğrencinin karne aldığını, 1492 öğretmenin bulunduğunu,<br />
65 okulun yer aldığını söyledi.<br />
ALIŞKANLIKLARINIZI DEĞİŞTİRİRSENİZ<br />
UYUM SAĞLAYAMAZSINIZ<br />
Çocuklara tatilde kitap okumalarını tavsiye eden Ermiş, “Tekrar<br />
alışkanlıklarınızdan vazgeçmeyin. Yani saat 10’da yatıyordunuz<br />
yine 10’da yatın.<br />
Çok fazla televizyon seyretmeyin. Eğer alışkanlıklarını değiştirirseniz,<br />
gece 12’ye kadar kalırsanız, televizyon çok seyrederseniz<br />
o zaman ikinci dönemi başladığında derslerine uyum<br />
sağlayamazsınız. Ara sıra birinci dönem işlediklerine bakın. Bol<br />
bol kitap okuyun.<br />
Ailenizle gezin, eğlenin, 15 günlük tatilinizi en iyi şekilde değerlendiriniz.<br />
Gelecek yıl ortaokul talebi olacaksınız. Kendinizden<br />
küçük kardeşlerinize de iyi örnekler olun. Hepinizin bir hedefi<br />
olun. Ailenizle birlikte mesleğinizi seçin” diye konuştu.<br />
CÜNEYT HASÇELİK<br />
ZAYİ<br />
RP SERİSİ 402951-403000 Sıra Nolu Perakende<br />
Satış Fişi Kaybolmuştur<br />
HÜKÜMSÜZDÜR.KAHVECİLER ODASI<br />
EKREM TATLIKAP<br />
ZAYİ<br />
LB Serisi 519001 – 519050 / 576201 – 576250<br />
/ 576251 – 576300 / 576301 – 576350 /<br />
576351 – 576400 / 576401 – 576450 /<br />
576451 – 576500 / 576501 – 576550<br />
Numaralar arası Perakende Satış Fişleri<br />
Kaybolmuştur HÜKÜMSÜZDÜR<br />
LOKANTACILAR ODASI<br />
EKREM TATLIKAP
Gençlik ve Spor Bakanı<br />
Dr. Mehmet Muharrem KASAPOĞLU<br />
<strong>İlçe</strong>miz<br />
Okullarında<br />
Gençlik ve Spor Bakanı<br />
Dr. Mehmet Muharrem<br />
KASAPOĞLU ilçemiz<br />
okullarını ziyaret ederek<br />
öğrencilerle bir araya<br />
geldiler.