renkli tebeşir haziran 2019 Sayı: 3

EĞİTİMCİ GÖZÜYLE ANNE BABAYA ÇAĞRI
Günümüzde, eğitim herkesin ve her kesimin fikir sahibi olduğu bir olgudur. Mahallemizdeki bir esnaf,
pazardaki bir tezgâhtar, çarşıda bir berber, sokağımızdaki bakkal gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz
birçok kişi eğitimin nasıl olması ve öğrencilik kavramının ne şekilde düzenlenmesi gerektiğini tartışmakta ve
bu konuda fikir üretmektedir. Üretmiş olduğu bu fikri yıllarını eğitime harcamış öğretmenlere söylemekten
de geri durmamaktadır. Ama bu fikirleri üreten kişiler, işin asıl içinde olan öğretmene eğitim-öğretimin nasıl
olması gerektiğini ve eksiklerin neler olduğunu sormamaktadır.
Eğitimin uzun soluklu bir süreç olduğunu ve eğitimin önce ailede başladığı gerçeğini herkes göz ardı
etmektedir. Eğitim sürecinin en önemli ayağının aile olduğunu ve eğitimin çocuğun doğduğu günden itibaren
yaşantısı boyunca devam edeceğini kabullenmemiz gerekir. Bu sürecin bir önemli ayağı da okulda
öğretmen gözetiminde eğitim-öğretimdir.
Aileler çocuklarının doğumundan itibaren büyüme sürecindeki zorlukları kolay atlatmak ve çocuklarını
oyalamak adına onların ellerine cep telefonu veya tablet gibi bilişim araçlarını tutuşturmaktadırlar. Teknolojiyle
erken tanışan çocuklar teknolojinin daha çok olumsuz yönlerini keşfederek büyüdüğünden zaman içinde
cep telefonu veya oyun bağımlısı olmaktadırlar. Çocuklar, bu araçlar ellerinden alındığında veya bu araçların
ellerinde olduğu süre kısıtlandığında kontrolü zor bir bağımlıya dönüşüyorlar.
Ailelere buradan sesleniyorum: Bizler birer eğitimci olarak çocuklarınızla beraber vakit geçirin, onların
ellerine tablet, bilgisayar, cep telefonu gibi araçları verip onları oyalamayın, ellerinden tutun parka
götürün, beraber oyunlar oynayın, yaşıtlarıyla vakit geçirtin istiyoruz. Mutluluğu akranlarıyla oynarken
yaşasınlar, düşmeyi kalkmayı öğrensinler,hayatta her şeye her zaman sahip olamayacaklarını ve her istediklerinin
bazen olamayacağını bilsinler,en önemlisi hayatlarında “HAYIR” kelimesiyle muhatap olsunlar,o
zaman bazı gerçeklerle yüzleşmiş olurlar.
Okula getirdiğiniz, eğitimciye(öğretmene) teslim ettiğiniz çocuğunuzun her şeyiyle en az sizin kadar ilgilenenlere
güvenin ve onların önerilerini dinleyin. Öğretmenler, ne çocuğunuzun rakibi ne de sizin rakibinizdir.
Öğretmenleri sizinle aynı amaca hizmet eden, çocuklarımızı en iyi şekilde eğitmeye çalışan kişiler
olarak görün. Milli Eğitim Bakanımınız Sayın Ziya Selçuk’un da belirttiği gibi, eğitim işlerini öğretmenlere
bırakın, sizde anne baba olarak kendi rolünüzü oynayın ve bu çocukları kazanalım kaybetmeyelim.
Buradan anne babalara bir kez daha sesleniyorum: Sizler annelik ve babalık görevlerinizi yerine getirin,
bizler de eğitimde üzerimize düşen ne varsa fazlasıyla yapalım. Siz eğitim işini bizlere bırakın.
Selam ve dua ile…
Hasan Hüseyin KURŞUN
Geyve Sinan Bey MTAL Müdürü
GEYVE
Bir huzur diyarıdır iklimi, doğasıyla,
Bir başkadır mevsimler, manzaralar Geyve’de.
Büyüler gönülleri efsunlu havasıyla,
Yemyeşildir her yanı, her ay bahar Geyve’de.
Uzanır her tarafta rengârenk bahçeleri,
Sallanır dallarında her mevsim meyveleri,
Bağlarından bal akar, güller süsler her yeri,
Bolluk, bereket kokar çarşı pazar Geyve’de.
Her yeri ayrı güzel, Cennet’tir her köşesi;
Duyulur Sakarya’da sükûtun derin sesi,
Maziden bir levhadır Elvanbey Zaviyesi,
Beyazıt Köprüsünden tarih akar Geyve’de.
Verimlidir, hayattır, bir haznedir ovası,
Yetişir her meyvenin, her sebzenin en hası,
Üzümü, kirazıyla bir markadır ayvası,
En güzel lezzetleri diller tadar Geyve’de.
Yakındır denizlere, kırlara, şehirlere...
Yakındır yüreklerden çağlayan nehirlere,
Asırlardır han, durak oldu misafirlere,
Mesafeler kısalır, yollar uzar Geyve’de.
Yarınlar Bizim
Mazisi görkemli bir milletiz biz,
Selçuklar, Osmanlar hanımız bizim.
Biz ki asırlara nizam vermişiz,
Sonsuzluk kıblemiz, yönümüz bizim.
Bir bahar Tuna’ya, bir bahar Nil’e,
Çıkardık sefere güz gelse bile,
Yaşadık yıllarca bu coşku ile,
Yayıldı dünyaya şanımız bizim.
Ölürüz hak yolda, kaçmayız cenkten,
Biz taraf olduk hep barış, ahenkten,
Korkmayız düşmandan, toptan, tüfenkten,
Şehadet şerbet, der dinimiz bizim.
Bir huzur diyarıdır iklimi, doğasıyla,
Bir başkadır mevsimler, manzaralar Geyve’de.
Büyüler gönülleri efsunlu havasıyla,
Yemyeşildir her yanı, her ay bahar Geyve’de.
Uzanır her tarafta rengârenk bahçeleri,
Sallanır dallarında her mevsim meyveleri,
Bağlarından bal akar, güller süsler her yeri,
Bolluk, bereket kokar çarşı pazar Geyve’de.
Her yeri ayrı güzel, Cennet’tir her köşesi;
Duyulur Sakarya’da sükûtun derin sesi,
Maziden bir levhadır Elvanbey Zaviyesi,
Beyazıt Köprüsünden tarih akar Geyve’de.
Verimlidir, hayattır, bir haznedir ovası,
Yetişir her meyvenin, her sebzenin en hası,
Üzümü, kirazıyla bir markadır ayvası,
En güzel lezzetleri diller tadar Geyve’de.
Yakındır denizlere, kırlara, şehirlere...
Yakındır yüreklerden çağlayan nehirlere,
Asırlardır han, durak oldu misafirlere,
Mesafeler kısalır, yollar uzar Geyve’de.
İlyas MEMİŞ
Geyve Kaymakamı
Bizimle açıldı nurlu şafaklar,
Bizimle şenlendi mazlum topraklar,
Bizimle rengini buldu bayraklar,
Dalgalanır gökte kanımız bizim.
Yolumuz Yunus’un, Fatih’in yolu,
Göğsümüz sevgiyle, imanla dolu,
İslam’ın kalesi bu Anadolu,
Cennet vatanımız, canımız bizim.
Bir gün biter elbet bu nisyan, bu hâl,
Şahlanır göklerde ay-yıldız, hilal,
Tarihler bizimdi, bizim istikbal...
Aydınlık yarınlar, önümüz bizim.
İlyas MEMİŞ
Geyve Kaymakamı
39 40