Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
HÜR TEFEKKÜRÜN KALESİ Aylık Siyaset, Strateji ve Toplum Dergisi ARALIK 2019 YIL 14 SAYI 157 50 TL www.haberajanda.com.tr Yayınları
CHANG TZİ-CHİN
Tayvan, iklim değişikliğine
küresel tepkide değerli
bir ortak olabilir
MEHMET ŞEKER
Artık, nereyi münasip
görürsek orada dururuz!
MEHMET SERHAT BIÇAK
ABD’nin bir orta yolu var mı?
PROF. SERHAT ATABEY
Donald Trump:
Amerika’nın gerçek yüzü
CEMAL CEYLAN
Dünyada yer darlığı
mı var, gönül darlığı mı?
CÜNEYT AKAR
Diriliş, Suriye’den başladı!
NADİRE ÇAMLI YILDIRIM
Cumhuriyet kadınları
LOKMAN AYVA
2020’de neler olacak?
AHMET FİDAN
“Barış Pınarı Harekâtı”
veya tarihi ânında yaşamak
ORHAN MÜCAHİT
Emperyalist ve
siyonist aklın bağrına
saplanan hançer:
Barış Pınarı Harekâtı
SERTİF PARLAK
Tünellerin çimentosu
Fransa’dan!
SABRİ ÖĞE
7’ye 10’dan yüzde
70’e nasıl geldik?
HÜSEYİN YÜRÜK
Sarıkamış Faciası
FATMA Ş. B. KOÇER
Başarılamayan birlik hayâli:
Arap Devletleri Ligi
SELAMİ SAYGIN
Cumhuriyet’in başarısı
FURKAN ERGÜL
May’in mîrası
YEPYENİ BİR YIL
YEPYENİ KEŞİFLER
2020’de bizimle keşfedebileceğiniz tam 126 ülke var.
Mutlu yıllar.
FİNLANDİYA
aralık 2019
1
Sayı: 157/ Aralık 2019
haberajanda
Okur Platformu
okur.haberajanda@gmail.com
İMTİYAZ SAHİBİ
YAYIN KURULU BAŞKANI
AJANDA GRUP
BAŞKANI
YAYINLAR GENEL
SANAT YÖNETMENİ
GENEL
KOORDİNATÖR
TANITIM VE İLETİŞİM
KOORDİNATÖRÜ
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
SORUMLU
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
REKLAM ABONE ve DAĞITIM
KOORDİNATÖRÜ
GÖRSEL YÖNETMEN
GRAFİK TASARIM
FOTOĞRAFLAR
BALKANLAR TEMSİLCİLİĞİ
MAKEDONYA TEMSİLCİLİĞİ
BASKI
BASKI TARİHİ
İDARİ ADRES
ISSN
ABONELİK
Yurtiçi bir yıllık (12 sayı)
abonelik bedeli 600 TL,
Kıbrıs için 700 TL.
Avrupa 250 €,
Amerika 350 $...
HESAP BİLGİLERİMİZ
Aktüelya Basın Yayın
ve Reklam Tic. Ltdi Şti.
Vakıfbank Ankara
Meşrutiyet Şubesi
Hesap (IBAN) No:
TR 1200015 0015 8007
287367226
Yavuz Selim
yavuzselim.ajanda@gmail.com
Nesrin Çaylı
nesrincayli.ajanda@gmail.com
Erkan Oğur
erkanogur.ajanda@gmail.com
Ömer Faruk Arlı
ofarukarli.ajanda@gmail.com
Mehmet Serhat Bıçak
msbicak.ajanda@gmail.com
Av. Ömer Oğur
omerogur.ajanda@gmail.com
Ömer Bekir Sadık
obsadik.ajanda@gmail.com
Ahmet Oğuz
ahmetoguz.ajanda@gmail.com
Aykut Koçoğlu
aykutkocoglu.ajanda@gmail.com
Aktüelya
İlker Kırmızı / Anadolu Ajansı / 123RF
Serkan Selim Dilek / Bravadziluk
8/71000 Sarajevo Bosnia and
Hercegovina
Ofis Tel : 00 387 33 225526
Cep : 00 387 62 225526
Salih Utaş / Gradište 97, Üsküp
Skopje - Macedonia
Ofis Tel : 00 389 23 220337
Cep : 00 389 70 451737
TŞOF Trafik Matbaacılık A.Ş.
Sincan Org. San. Böl. Prof. Dr. Orhan Işık Cd.
No: 3 Sincan - Ankara Tel: (0.312) 267 08 97
Aralık 2019
Seymenler Mah. 3255. Cad. Mod Park
Evleri 1/1 Gölbaşı / Ankara
Tel: (0.312) 380 90 92 - 0 532 059 99 20
Fax: (0.312) 380 44 70
1306-5742
Haber Ajanda , Aktüelya Basın Yayın
ve Reklam Tic. Ltd. Şti. tarafından T.C.
yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır.
İsim ve yayın hakları Aktüelya Basın Yayın
ve Reklam Tic. Ltd. Şti.’ne aittir
Dergide yayınlanan malzemelerin her
hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek
alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu
yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan
sahiplerine aittir.
Dergimiz haber ahlak ilkelerine uyar.
Abone
bildiriminiz için
abone.haberajanda@gmail.com
e-mail adresine veya
0 532 059 99 20
GSM numarasına mesaj
bırakabilirsiniz.
0 312 380 44 70’e
faks çekebilirsiniz veya
0 312 380 90 92’yi
direkt arayabilirsiniz.
Anıtlarla diplomasi
yapılır mı?
HABER Ajanda Ailesinin mutfağından
okuruna öncelikle merhaba!
Barış Pınarı Harekâtı’nın gerçekleştiği
günlerde ABD Temsilciler
Meclisi’nde gündeme gelen ve kabul
edilen sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı
hakkında ABD’ye oldukça tepkiliydik.
Son zamanlarda aramızdan
neredeyse su sızmayan Rusya ise,
tam da aynı günlerde Dışişleri Bakanlığı
nezdinde Ermenistan’daydı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,
Ermenistan’a yaptığı ziyaretinin
ilk saatlerinde Erivan’daki sözde
Soykırım Anıtı’na çelenk bırakarak
görüşmelerine başladı.
ABD Kongresi’ne gelen tasarı
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham
tarafından bloke edilince gündemden
düştü. Ancak Lavrov’un
bıraktığı çelenk, Rusya’nın sözde
soykırımı zaten kabul ettiğinin ince
bir işaretiydi. Zaten Karabağ’da gösterdiği
garabet hamilik pozisyonu
daima bu konuda öncü bir işarettir.
Lavrov’un ziyaretinde sözde
soykırım için dikilmiş anıta çelenk
bırakması, bende farklı çağrışımlar
yaptı. Zira bu tür anıtları ziyaret
eden ülke temsilcilerine herhangi
bir suçlama yapmadan evvel tekrar
düşünmemiz gerektiğine kanaat
getirdim.
Her ülke, resmî ziyaretler kapsamında
kendi geleneğine uygun bir
protokol orgiznasyonu düzenler.
Meselâ bizdeki protokol organizasyonu
içinde, Ankara’daki Anıtkabir’i
ziyaret vardır. Yabancı misyon elçileri,
temsilciler, dışişleri yetkilileri/
bakanları, hattâ devlet başkanları
buraya gelir ve Türk milletini
selâmlar nitelikte bu milletin bir
değerine saygılarını arz ederler.
Ermenistan, İsrail ve bu iki ülke
gibi kuruluşlarını acıya tahvil eden
ülkelerde de bu türden protokol
organizasyonları var. İsrail ve
Ermenistan’daki bu organizasyonların
ilk aşaması, İsrail’de Holocost,
Ermenistan’da Soykırım Anıtı adıyla
bilinen yapıları ziyarettir. Yani İsrail
ve Ermanistan’a temsilci/bakan/başkan
gönderen bir ülkenin uğrayacağı
ilk durak, bu anıtlardır. Bu anıtlara
uğramak dokunuyor mu? Öyleyse o
temas gerçekleşmez! Yani bu iki ülkede
bir temas gerçekleştirmek istiyorsanız
bu aşamayı geçmelisiniz. Tabiî
orada verilecek görüntü, o anıttan
mustarip olan diğer ülkelerin tepkilerini
çekebilir. Bizim sözde Soykırım
Anıtı’na verdiğimiz tepki gibi…
Doğrusu acıya tahvil edilerek
kurulu bu iki devletin oluşturduğu
bu protokol, dünyaya anıt üzerinden
nasıl diplomasi yapılabileceğini sonuna
kadar gösteriyor. Bize ziyarete
gelen bir yabancı temsilcinin böyle
diplomatik bir ikirciğe muhatap olduğunu
gördük mü peki? Anıtkabir’e
gelen temsilci, Atatürk hakkındaki
iltifatlarını dizdikten sonra ülkemizle
dostluğundan bahsedip bu aşamayı
kolayca geçiyor. Hâlbuki İsrail
ve Ermenistan, temsilcinin önüne
resmen bir şart koşuyor!
Peki, biz de böyle bir şart oluşturabilir
miyiz?
Ankara’ya gelmiş bir temsilciyi
Çanakkale’ye, Erzurum’a,
Gaziantep’e götürecek hâlimiz yok
elbette. Anıtkabir’e çektiğimiz acıları
anlatan bir anıt yapmaksa yerli bazı
işbirlikçilerin gazıyla tepkilere yol
açabilir. Peki, Ankara ve İstanbul’da
birbirinin aynı iki anıt yapmak nasıl
olur?
Ah, çok özür dilerim!
Ankara’da da, İstanbul’da da bizim
için çok mühim iki anıt var ve
kapsadıkları konu aynı: “15 Temmuz
Şehitler Anıtı”…
“Şehit” yüklemesini sadece 15
Temmuz 2016 gecesi canlarını fedâ
edenlere yüklemeyiz biz. Ülke olarak
“şehit” kavramından anladığımız
bellidir. Öyleyse ne yapmalı?
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde o
kadar lider ağırlıyoruz. Bahçesinde
devâsa bir anıt var. Peki, ona çelenk
bırakarak şehitlerimize saygısını sunan
bir yabancı lider gördük mü? Bu
anıtın/anıtların protokole sokulmasının
FETÖ, PKK ve tüm terör örgütleriyle
birlikte bu örgütleri besleyenleri
nasıl çıldırtacağını düşünmek
ister miyiz? Bence düşünmeliyiz!
Saygılar, selâmlar… (Tuğba Arslan/
Ankara)
2 aralık 2019
haberajanda
Editor
Gençlik hülyâsı
KAVMİ, Hazreti Sâlih’ten başka şeyler
bekliyordu belli ki. Zira Kur’ân zikrediyor
ki, kavminin ileri gelenleri Hazreti Sâlih’e
dâvâsından vazgeçmesi telkininde bulunurlarken,
“Biz senden ümitvardık” demişlerdi. >>
Mehmet Serhat Bıçak
msbicak.ajanda@gmail.com
>> “Biz senden ümitvardık”...
Yani onlar, onların
sistemlerini devam ettirecek
bir yeni önder yetiştiğini
öngörüyorlardı. Kuvvetle
muhtemel bu öngörü, Hazreti
Sâlih’in çocukluk ve gençlik
yıllarında gösterdiği ahlâk ve
zekâ pırıltısından kaynaklanıyordu.
Güzel huylu, edepli,
hesabını bilen, aklı başında,
hitabet ve belâgati düzgün
biriydi ve herkesin hayranlığını
kazanıyordu.
Bütün peygamberler “sâlih”
kimselerdir, ancak sadece
peygamberler tarihi değil,
tüm düşünceler tarihine
bakıldığında görülür ki, toplumlar
ve topluluklar arasında
sâlih kimseler her zaman var
olmuşlardır. O kimselerin
çocukluk ve gençlik yıllarında
gösterdikleri ahlâk ve zekâ ile
beraber yansıttıkları enerji,
bulundukları topluluk ve
toplumlarda dikkat çekici
olmuştur.
Peki, bu tür sâlih kimselerin
kendi geleceklerinde
karşılaştıkları tavır da aynı
minvâlde midir?
Sâlih Peygamber’in kavmine
dair Kur’ân ispatıyla gösteriliyor
ki, bu tavır o toplumda
değişmiştir, tarihte değişmiştir,
şimdi de değişiyordur!
Nasıl kavmi Sâlih
Peygamber’den kendi ayarladıkları
sisteme ayak uydurmasını
isteyerek önlerinden
çekilmesini talep etmiş ve
bu durumu işkence ve eziyet
şekline dönüştürmüşse, tüm
peygamberler ve Son Peygamber
(sav) sonrasındaki
düşünceler tarihi de aynı
topluluk ve toplum tepkilerini
göstererek sisteme itiraz
eden kimseden sistemin
önünden çekilmesi yönünde
telkin ve tehditlerde bulunmuş,
hattâ ona işkence ve
eziyet yapar olmuştur.
Ahlâk, akıl ve belâgat
çerçevelerinde çocuklarınız
ve gençlerinize, büyüyüp de
sisteminize itiraz ettiklerinde
nasıl baktığınızı düşünün!
“Ne umdum, ne buldum?”
veryansınının düğümlendiği
boğazınızı şöyle ılık bir suyla
gargara edin!
Gençlik, kendisine bir
yatırım yapılmasını bekliyor.
Aklını ve ahlâkını ayıplamak
yerine, özgürlüğün adresini
öğrenmek istiyor. Enerjisinden
anlayacak ve bu anlayışa
cevap verecek bir mekanizmalar
silsilesi talep ediyor.
Gençliğin elektromanyetik
alanı, her bir uzvunun yaydığı
dalganın boyundan çıkarılacak
hesapla ancak elde
edilebilir. Ve bu hesabı yapamayan,
genci ve dolayısıyla
taleplerini anlayamaz.
Şüphesiz Sâlih
Peygamber’in kavmi, yanlış
bir yatırım yapmış ve ahlâkı
ile zekâsı emsâllerine nispetle
daha ileri olan Sâlih (as) yerine
kendi köhne, yaramaz ve
pörsümüş sistemlerine yönelmişti.
Hâlbuki yatırım, genç
olana, sistemin boşluklarının
kendisine çâre olamadığı gibi
karşısında yenildiği tazeliğe
yapılmalıydı/yapılmalıdır.
Zira tarih ve gerçek, daima bu
hakikati gösterdi. Bu yatırımı
doğru işleyebilen Potifar,
Mısır halkına Yûsuf’u (as) kazandırmıştı.
Köle diye satılan
Yûsuf’u (as) eşine tanıtırken,
“Bu güzel genç, bizim için bir
nur olsun” diyen Potifar gibi
bir yatırımcı olmak çok mu
zor? Demek ki zor!
Zira Sâlih Peygamber’in
kavmi, onun gençliğine
yatırım yapmak yerine kendi
sistemlerine yatırım yaparak
varlıklarını boşa harcamış,
sonunda onunla bir mucize
olarak gönderilmiş deveye
kıyınca bir felâket ses karşısında
çok sevdikleri canlarından
olmuşlardı.
Genç, “fetâ” demektir
ve gençten maksat
“Fetâ”dır! Gençten maksat
“Hasaneyn”dir! Gençten
maksat Selahaddin’dir,
Fatih’tir, Hamid’dir. Gençten
maksat Mustafa’dır,
Muhsin’dir, Tayyip’tir…
Yıl, 2006… ABD ziyaretinde
Başbakan Erdoğan’dan
bahseden “kendi” danışmanı
Zapsu, “Bu adamı kullanın”
dediği için “Erdoğan” isminden
“ümitvar” olmuşlardı.
Nereden bilebilirlerdi sistemlerine
itiraz edeceğini? Bu
yüzden kendilerince yanlış
yatırım yapmışlardı. Ancak
onlar, bize göre de yanlış yatırım
yapanlardır. Zira ancak
hakikatin tazeliğine yatırım
yapılırsa gerçek kazanç elde
edilebilir.
İçimizde büyüttüğümüz
gençlere yatırım yapalım
ve bizden öncekilerin yaptıkları
gibi, gazâbın sesinin
tepemizde çakmaması için
develerini susuz bırakıp
kesmeyelim!
haberajanda
İçindekiler
SAYI: 157 // ARALIK 2019
36
KAPAK / İHSAN BAŞBOZKURT
Yüz yıllık süreçte
bereketli Hilâl’in serencâmı
Irak’ta İslâm tarihinin en özel ve nadide eserlerini patlatan, şehirleri yaşanmaz
hâle getiren, kendisine uymadığını düşündüğü Sünnî Arapları, Kürtleri
ve de Türkmenleri katleden DAEŞ terör örgütü, Suriye İç Savaşı’nda ne Esad
rejimi, ne Rusya, ne İran ve taşeronu Haşdi Şabi terör örgütü, ne de ABD ile
çatışmaya girdi. DAEŞ’in tepki gösterdiği iki kuvvet oldu: Türk Silahlı Kuvvetleri
ve Özgür Suriye Ordusu…
6
8
22
46 82
6
8
22
46
82
MEHMET ŞEKER
Artık, nereyi münasip görürsek
orada dururuz!
Anlaşmalarda belirtilen 32 kilometrelik
mesafe de yeterli gelmeyebilir. Zira imzalanan
mutabakata sâdık kalınmayınca,
o mesafenin sınırı da kendiliğinden
esnemiş demektir. Nereyi münasip görürsek,
orada dururuz!
AYTEKİN ATASOYU
Çağın vebâsı: Uyuşturucu
Uyuşturucu kullanımında önemli nedenlerden
biri de hiç şüphesiz kişilik
özellikleri ve psikolojik nedenlerdir. Asabi,
hırçın ve saldırgan kişilik özellikleri
olan insanlar, sorunlarla karşılaştıklarında
bu sorunlarla baş etmekte zorlanırlar.
PROF. DR. BİLAL SAMBUR
Küreselleşme çağında gençliği
anlamlandırmak
Geleneksel olarak gençlere sınırlı olmak
öğretilirdi. Günümüz dünyasında gençlerin
sınırlılıkları değil, sınırların ötesini düşünmeyi
öğrenmeleri gerekmektedir. Sınır
kavramına oryante olmuş bir zihnin
küreselleşme olgusunu tecrübesi verimli
olmamaktadır.
MEHMET SERHAT BIÇAK
ABD’nin bir orta yolu var mı?
Obama, İslâm kimliğiyle yan yana getirilmiş,
kökleri üzerinden Müslümanlara
yakın lânse edilmişti. FETÖ’nün yayın
organlarında, sanki ABD vatandaşı olup
da söz konusu aday için oy kullanabilecekmiş
gibi “Tabiî ki Barack Usein Obama!”
şeklinde başlık atanları dün gibi
hatırlıyorum.
CHANG TZİ-CHİN
Tayvan, iklim değişikliğine küresel
tepkide değerli bir ortak olabilir
Tayvan, uluslararası topluma karşı sorumlu
ve samimî bir dosttur ve katkıda bulunmaya
hazırdır. İyi çevresel yönetişim, felaket
önleme ve erken uyarı sistemleri,
enerji verimli teknolojilere yükseltme, ileri
teknoloji yenilikçiliği ve uygulamalarındaki
deneyimimizi paylaşmaktan memnuniyet
duyarız.
3 EDİTÖR
M. SERHAT BIÇAK
Gençlik hülyâsı
6 BAŞYAZI
MEHMET ŞEKER
Mutabakata uyup da bütün teröristlerini
çekemediler; artık, nereyi münasip
görürsek orada dururuz!ı
8 AYIN YORUMU
AYTEKİN ATASOYU
Çağın vebâsı: Uyuşturucu
10 SEFİNE-İ TAYY-İ ZAMAN
KAHRAMAN GÜNDÜZ
Onun adı, “Selahaddin”!
12 SELÇUK KAYIHAN
Türkiye Ajanda
18 ÖMER BEKİR SADIK
Dünya Ajanda
22 PROF. DR. BİLAL SAMBUR
Küreselleşme çağında gençliği
anlamlandırmak
28 CEMAL CEYLAN
Dünyada yer darlığı mı var,
gönül darlığı mı?
34 CÜNEYT AKAR
Diriliş, Suriye’den başladı!
36 KAPAK / İHSAN BAŞBOZKURT
Yüz yıllık süreçte
bereketli Hilâl’in serencâmı
46 MEHMET SERHAT BIÇAK
Trump’un Midway’i...
ABD’nin bir orta yolu var mı?
50 PROF. DR. SERHAT ATABEY
Donald Trump:
Amerika’nın gerçek yüzü
52 ORHAN MÜCAHİT
Emperyalist ve siyonist aklın bağrına
saplanan hançer: Barış Pınarı Harekâtı
54 SABRİ ÖĞE
7’ye 10’dan yüzde 70’e nasıl geldik?
56 NADİRE ÇAMLI YILDIRIM
Cumhuriyet kadınları
4 aralık 2019
FURKAN ERGÜL
May’in mîrası (2016-2019)
84
Brexit sürecinin yıllardır sürüncemede kalmasından
dolayı halkın geleneksel partilere duyduğu güvenin
gittikçe azaldığı, bunun da hem Muhafazakârlar, hem
de İşçi Partisi için düşük destek anlamına geleceği,
karşıt bir fikir olarak dile getirilebilir.
Britanya halkı Brexit tartışmalarından
o kadar bunalmış durumda
ki bir an önce bu tartışmaya son
verecek ve halkı bu belirsizlikten
kurtaracak lideri arıyor.
EKREM ÖZBAY
Ne oldu Tursun Mehmet’e? (2)
90
“Cüneyt Han, haksızlıklara boyun eğmeyen, yanlış
uygulamaları çekinmeden söyleyen ve adalet uğruna
kardeşine bile en ağır cezayı verebilen gözü pek bir
adamdı. Ona ‘Çöl Kralı’ derlerdi. Ruslar Türkistan’ı
işgal etmeye başladığında, Cüneyt
Han karşı çıktı ve fırsat bulduğu
her an onlarla savaştı. Fakat asker
ve silahı yetersiz olduğu için başarılı
olamadı. Ancak hiçbir zaman
pes etmedi, teslim de olmadı…”
58 FATMA ŞURA BAHSİ KOÇER
Başarılamayan birlik hayâli:
Arap Devletleri Ligi
60 SERTİF PARLAK
Tünellerin çimentosu Fransa’dan!
64 İPEK YİĞİT
Suriye topraklarında gözü olan,
Türkiye ile kanka oldu!
66 LOKMAN AYVA
2020’de neler olacak?
68 RUKİYE YILDIZ
Kürdistan mı? Ermenistan olmasın?
72 AHMET FİDAN
“Barış Pınarı Harekâtı” veya
tarihi ânında yaşamak
74 HÜSEYİN YÜRÜK
Birinci Dünya Savaşı’nda bir
büyük trajedi: Sarıkamış Faciası
78 SELAMİ SAYGIN
Cumhuriyet’in başarısı
82 CHANG TZİ-CHİN
Tayvan, iklim değişikliğine küresel
tepkide değerli bir ortak olabilir
84 FURKAN ERGÜL
May’in mîrası (2016-2019)
88 MİR KAMİL KAŞGARLI
Bağımsız Doğu Türkistan
Cumhuriyetlerinin anısına “12 Kasım”
90 EKREM ÖZBAY
Ne oldu Tursun Mehmet’e? (2)
98 SERDAR TOPUZ
Şimâlden gelen arslan
100 BERRA HATUN GENÇ
Sayın Aile Bakanımıza bir açık mektup
102 OSMAN ZEKİ GENÇ
Ankara’da “Türkiye Mahallesi”
104 RÜŞTÜ KUŞÇU
Bilim Ajanda
108 SUNGUR İNCİ
Kitap Ajanda
28 50 66
34 56 72
CEMAL CEYLAN
Dünyada yer darlığı mı var,
gönül darlığı mı?
Her devletin bir atası var, hattâ
atasının da ataları var. Bir de dayısı
olan devletler var. Meselâ ABD
olmasa, İsrail diye bir devletin hele
bugünkü tavrıyla yaşaması, var olması
mümkün müdür? Ya da Avrupa
olmasa, Yunanistan’ın yaşaması
(Güney Kıbrıs’ı saymıyorum
28
bile) mümkün müdür? Rusya olmasa
Ermenistan’ın…
CÜNEYT AKAR
Diriliş, Suriye’den başladı!
KHK’lerle mağdur olduğunu iddia
ettiği kişilerin aslında birer FETÖ
mağduru olduğu gerçeğini görmezden
geliyor Arınç. 15 Temmuz
sonrası, devletin korunma refleksi
ile alınan kararların tamamının
doğru tecellî ettiğini iddia edemeyiz,
ama bu refleksi baştan sona
34
haksız göstermeye kimsenin cesaret
edememesi gerekir.
PROF. SERHAT ATABEY
Donald Trump: Amerika’nın
gerçek yüzü
Tarihin akışı içerisinde Trump’un
başkanlığının ABD için bir dönüm
noktası olacağını düşünüyorum.
Çünkü Trump, ABD’nin
maskelenmemiş gerçek yüzüdür.
Demokrasi, insan hakları, özgürlükler,
Batı değerleri gibi maskeli
söylemlere sahip bir ülke olmaktan
çıkartarak ABD’yi tüm ger-
50
çekliğiyle dünya kamuoyu…
NADİRE ÇAMLI YILDIRIM
Cumhuriyet kadınları
Bir Cumhuriyet çocuğu ve bir
Türk, bir Türkiyeli olarak buradayım.
Bir yere de gitmiyorum, gitmiyoruz!
Cumhuriyet’in inançlı
kadınları ve erkekleri olarak
elimizde ve yüreğimizde bayrağımızla
buradayız! Safınızı ve
56
niyetinizi bu denli belli eden cüretiniz
içinse belki ancak şükran
duyarız. Farkındalığımızı ve…
LOKMAN AYVA
2020’de neler olacak?
Türkiye’nin pazarlaması yani
tanıtımı için 2020 yılı inşallah
iyi geçer. Ama içimin rahat
olmadığını da söyleyeyim. Hâlâ o
işi de Sayın Cumhurbaşkanımıza
yıkmış vaziyette bir yürütme, parti
ve STK profilimiz var. Özel sektör
de aşırı zayıf bu konuda! Ne kadar
çok tanıtım yaparsak, o kadar
66
olumlu etki yapacak; ancak biz…
AHMET FİDAN
“Barış Pınarı Harekâtı” veya
tarihi ânında yaşamak
“Barış Pınarı Harekâtı”, Devletimizin
onur ve kararlılıkla attığı şerefli
ve tarihî bir adımdır. Her yönüyle
milletimize ait mükemmelliktedir.
O harekâtın kararını verenler kadar,
bizzat içinde yer alan asker,
72
polis ve görevlilerimizin de her biri
ayrı ayrı azizdir ve tarihte yerlerini
almışlardır. Harekât, geldiği nokta
itibariyle sadece bugünü ve sadece…
aralık 2019
5
Haber Ajanda
B A Ş Y A Z I
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki dönem daha çetin geçecek. Güvenli bölge tam
anlamıyla oluşana kadar mücadele devam edecek. Teröristlerin tamamen çekilmesi
tamamlanmadığına göre, harekât da burada kalmayacak. Aynı zamanda anlaşmalarda
belirtilen 32 kilometrelik mesafe de yeterli gelmeyebilir. Zira imzalanan mutabakata
sâdık kalınmayınca, o mesafenin sınırı da kendiliğinden esnemiş demektir. Nereyi
münasip görürsek, orada dururuz!
Mutabakata uyup da bütün teröristlerini çekemediler
Artık, nereyi münasip görürsek orada dururuz!
BİRİNDEN diğerine geçerken, bir an
için bile duraklamadığım ve hiçbir
zaman açmayacağım kanalın birinde,
programı hazırlayıp sunan bir “fenamen”
ha bire konuşuyordu. >>
>> “Birer çorba içelim” diye
girmiştik, onun da tadı kaçtı.
Sanki Türkiye’den değil de
ABD veya İsrail’den bir kanala
rastlamışız gibi… Fransa veya
Almanya da olabilir, bir başka
“gâvurya” da…
Ekrandan kusmayı başarabilen
o garip yaratık, kendi
ülkesini yerden yere vurmaktaydı.
Mensubu olduğu milleti
aşağılıyor, yöneticilerini şiddetli
şekilde eleştiriyordu.
Aylardan Kasım’dı… 13’ü
gelmemişti ve Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD
Başkanı Tramp ile görüşmeye
gidip gitmeyeceği henüz karara
bağlanmamıştı. Ekranda hiç
ara vermeden konuşan lolipop
suratlı gevezenin dediğine göre,
iktidar yanlısı basın, Erdoğan’ın
gitmesi için telkinde bulunmaktaymış
da, aslında gitmemesi
gerekirmiş de, zira Tramp kötü
bir mektup yazıp göndermiş de,
ülkemizin onuru söz konusuymuş
da…
“Onur senin nerende Vesayet?”
diyesi geliyor insanın.
Muhalefet liderinin ağzıyla
konuşmak mecburiyeti var belli
ki. Öyle muhalefete böyle destekçi
yaraşır!
O mektubun cevabı aynı
gün verildi. Hem de çok sert
şekilde! Barış Pınarı Harekâtı
o rezil mektuba verilmiş en
güzel cevaptır. Ve ülkeler arasındaki
problemler, ister büyük
olsun ister küçük, diyalogla
çözülür. Muhatabının gözüne
bakarak… Diplomasi bunun için
vardır; kokteyllere katılmak ve
“hovaryu”lar “tenkyu”lar eşliğinde
etrafa plâstik tebessümler
dağıtmak için değil.
Türkiye’nin güvenli bölge
ısrarı, yıllar boyunca kulak arkası
edildi. Duymazdan geldiler,
görmeze gittiler. Evini barkını
terk eden Suriyeliler için en
ideal çözüm olduğunu bildikleri
için, Türkiye’nin zora girmesi
için o teklifimize yanaşmadılar.
AB’si ve ABD’si, dört milyon
kişiye ulaşan mülteci ile ekmeğini
aşını bölüşen Türkiye’nin
zora girmesini yeterli görmedi,
aynı zamanda zorda kalmasını
arzu etti.
Biz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı
gibi Barış Pınarı Harekâtı’nı da
aynı sebeple, aynı maksatla
gerçekleştirdik.
Sınırımızın yanında terör
devleti kurulmasını engellemek,
terör saldırılarından uzak
durmak en önemli konuydu. Bir
adım sonrasında ise, yıllardır
ülkemizde barınan mültecilerin,
göçmenlerin, sığınmacıların,
misafirlerin, kardeşlerin,
dindaşların güvenli bir şekilde
topraklarına dönmesi ve orada
huzurla yaşayabilmesi idi
maksat.
Dünyanın iki büyük devleti
ile aynı anda mutabakata vardık.
ABD ve Rusya ile yapılan
anlaşmalar, sınırımız boyunca
güvenli bölgenin tesis edilmesi
için gerekli şartları temin
etmekteydi. Ancak gördük ki,
“Çıktı” dedikleri teröristler tamamen
çıkmamış. “Gitti” dedikleri
bütünüyle gitmemiş. Ara sıra
saldırılarda bulunmaya devam
ediyorlar. Karşılığını da alıyorlar
ama görünen o ki, yeterli değil
ve bu şarkının devamı gelecek.
Gelmeli!
ABD askerleri bir yandan
anlaşmaya dayalı olarak Türk
askerleriyle devriye görevi yaparken,
öbür tarafta teröristlerle
devriye atıyor. Bu demektir ki,
huylu huyundan vazgeçmiyor.
Bir türlü vazgeçmiyor. Yine
yalan, yine verilen söze aykırı
hareket…
ABD’yi, çok başlı bir ejderhaya
benzetmek yanlış olmaz.
Biriyle anlaşıyorsun, öbürleri
ısırmaya kalkıyor. Aynı anda
hem Türkiye, hem de terör örgütleriyle
devriye atmak, devlet
ciddiyetinden uzak olmanın en
güzel örneği.
Ejderha örneği bir parça Çin
koktuysa, değiştirelim ve Batılı
bir örnek verelim: Bir baloda,
hem eşiyle, hem orada bulunan
herkesle (serseriler dâhil) aynı
anda dans eden birine benzetebiliriz
ABD’yi.
Onlar öyle de Rusya nasıl?
Şimdilik sözlerine daha bağlı
görünüyorlar. En azından devlet
ciddiyetine sahip olduğunu
belli ediyor Rusya. Fakat gidin,
bir de ihtiyarlara sorun. Ninelere,
dedelere… “Rus’a güven
olmaz” diyeceklerdir. Elbette
doğrudur! Hangi birine güven
olur? Her zaman ihtiyatlı ve
temkinli olmak, sağlam adım
atmak mecburiyetindeyiz.
Kendi menfaatine aykırı
gelen durumlarda ister Rus olsun,
ister başka bir ülke, dirsek
çevirmekte tereddüt etmezler.
O sebeple dengeli yürümekten
başka çâremiz yok. Yürürken
ayağımıza takılan çalıydı, çırpıydı,
taştı, her ne ise ezip geçmek,
vazifemiz!
Aleyhimize yapılmaya çalışılan
kara propagandaya karşı
Anadolu Ajansı ve başta TRT
olmak üzere vatansever kanalların
hizmetlerini de anmadan
geçmeyelim. Sahte fotoğrafları,
başka yerlerden, başka zamanlardan
buldukları iç yakan görüntüleri
Barış Pınarı Harekâtı
sırasında çekilmiş gibi gösterme
gayretlerine karşı son derece
güzel mücadele ettiler. O görüntülerin
asıllarını dünya kamuoyuna
gösterip kötü niyetlilerin
rezilliklerini sergilediler.
Türk askerinin en titiz olduğu
konu, sivillere zarar verme endişesi.
Bir masum kişinin canına
zarar vermemek için bazen
çok büyük risklere girdiklerini
biliyoruz, görüyoruz. Esasen
ordumuzun bu özelliğinin cümle
âlem farkında. Daima nokta
atışı yapılıyor. Toptancılık yok.
Eski zamanda olsaydı, diyelim
üç yüz sene evvel, bu kadar
6 aralık 2019
Mehmet Şeker // mehmetseker.ajanda@gmail.com
ince hareket edilemezdi.
Sözün burasında bir mola
verip Barış Manço’nun “Koca
Topçu” şarkısını hatırlayalım:
“Heey koca topçu!/ Şu dağlara
yan gele/ Yan gele…/ Bahr-i
sefiddeki düşman sefinesinin
su kesimi/ Denkleşdur/ İki bıyık
bükümü sağa…/ Beraber… Bir,
iki…/ Üç evlek ileru…/ Beraber…
Bir, iki, üç…/ Bir gülle tıkıla…
(Huh!)/ Sıkıla… (Huh!)/ Ikıla…
(Huh!)/ Mesafe: Hakk getire!/
Haydi Allah rast getire! (Aman!)
Of oof… Genç Osman dediğin
bir küçük uşak/ Beline bağlamış
ibrişim kuşak, oof oof/ Askerin
içinde birinci uşak/ ‘Allah, Allah’
deyip geçer Genç Osman, oof
oof…
Of oof… Bağdat’ın kapısını
Genç Osman açtı/ Düşmanın
cümlesi önünden kaçtı, oof oof/
Kelle koltuğunda üç gün savaştı/
‘Allah, Allah’ deyip geçer
Genç Osman, oof oof…
Of oof… Bağdat’ın içine girilmez
yastan/ Her ana doğurmaz
böyle bir arslan, oof oof/ Kelle
koltuğunda geliyor Kars’tan/
‘Allah, Allah’ deyip geçer Genç
Osman, oof oof…”
İşte böyleymiş eskiden! Şimdiyse
kuyumcu titizliğiyle atış
yapılıyor. “Mesafe: Hakk getire”
denilerek atış yapılmıyor, milim
hesabıyla tetiğe basılıyor.
Fakat daima Allah’ın yardımına
muhtacız.
Bugün de nice Genç
Osman’ımız var kapılar açan ve
daha nice kapılar açacak olan!
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki
dönem daha çetin geçecek.
Güvenli bölge tam anlamıyla
oluşana kadar mücadele
devam edecek. Teröristlerin
tamamen çekilmesi tamamlanmadığına
göre, harekât da burada
kalmayacak. Aynı zamanda
anlaşmalarda belirtilen 32
kilometrelik mesafe de yeterli
gelmeyebilir. Zira imzalanan
mutabakata sâdık kalınmayınca,
o mesafenin sınırı da
kendiliğinden esnemiş demektir.
Nereyi münasip görürsek,
orada dururuz!
Kahraman askerlerimize
Cenâb-ı Allah yardım etsin,
işleri hiç de kolay değil. Onlar,
verilen emirler doğrultusunda
nerede duracaklarını, nereye
ateş edeceklerini herkesten iyi
bilirler.
aralık 2019
7
Ayın Yorumu
Çağın vebâsı: Uyuşturucu
ÇAĞIMIZIN en önemli problemlerinden biri, hiç şüphesiz her
geçen gün artan uyuşturucu kullanımıdır. Yaş, eğitim durumu,
gelir, ülke, bölge veya coğrafya fark etmeksizin uyuşturucu,
insanlık için en önemli problemlerden biridir! >>
>> Merkezî sinir sistemini
etkileyerek insanın fiziksel ve
ruhsal dengesi üzerinde çok
ciddî negatif etkiler gösteren,
bazıları doğal, bazıları da sentetik
olan uyuşturucu maddeler
insanlara keyif (!) vermektedir.
Bu durum ciddî sağlık problemleri
doğuracak boyutta olsa
da insanlarda bir zaman sonra
bağımlılık oluşturmaktadır.
“Aslında bu bir kısır döngüdür”
de diyebiliriz.
Kabaca bağımlılık hâli şu
şekilde gerçekleşmektedir:
Uyuşturucu alındığında beyin,
insanın keyif almasını sağlayacak
hormonları salgılamaya
başlar. Ama kısa bir zaman sonra
zihin, uyarıcının doğal olmayan
bir uyarıcı olduğunu anlar
ve keyif veren salgıyı keser. Bu
durum gerçekleştiğinde uyuşturucu
maddeyi alan birey,
yaşadığı keyif hâlinin tam tersi
bir çöküntü hâli yaşar ve tekrar
keyif hâlini yaşayabilmek için
o uyuşturucu maddeye yönelir.
Maddeyi alır, keyiflenir, ama
kısa bir süre sonra çöküntü hâli
başlar. Böylece kısır bir döngü
oluşur ve sonuçta birey bağımlı
hâle gelir.
Uyuşturucu
yüzünden savaşlar
yaşanmıştır
Bağımlılık yapan maddelerin
en eskisi alkoldür. Milât öncesi
6000-5000 yıllarına kadar
uzanan bir geçmişe sahip olan
alkol, insanlık için ilk bağımlılık
maddesi olmuştur. Alkolden
sonraki en eski uyuşturucu
maddelerinden biri de esrardır.
Öyle ki, Zerdüştlük gibi bazı
öğretilerde esrarın insana mutluluk
verdiği söylenmektedir.
Esrardan sonra ise afyon gelmektedir.
Bunlar doğada kendiliğinden
bulunduğundan, neredeyse
insanlık tarihi kadar eski
bir geçmişe sahiptirler. Afyon
yüzünden savaşlar çıkmıştır.
8 aralık 2019