Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yürütücü Öğretim Görevlisi:
Arzu Derya DAŞÇI
Hazırlayanlar:
Nur Hayat KAYA
Fatma AÇAR
Ali Haydar YEŞİLDAĞ
Pınar KUŞBEY
İlayda AKBULUT
İÇ İNDEKİLER
Sizin İçin Seçtiğimiz Bazı Kitaplar
1-Ufkunuzu
Açacak Kitaplar
-Otomatik Portakal/
Anthony Burgess
-Cesur Yeni Dü nya/
Aldous Huxley
-Çalıkuşu/ Reşat
Nuri Gü ntekin
-Şu Çılgın Türkler/
Turgut Ö zakman
-Bayan Dalloway/
Virginia Woolf
2-Korkularınızla
Yüzleştirecek
Kitaplar
-1984/ George
Orwell
-Dönüşüm/ Franz
Kafka
-Fahrenheit 451/
Ray Bradbury
-Alamut/ Vladimir
Bartol
-Azrail Koşuyor/
Stephen King
3-Kişisel Gelişimi
Destekleyen
Kitaplar
-Kü çü k Prens/
Antoine de Saint-
Exupéry
-Simyacı/ Paulo
Coelho
-Sofie’nin Dünyası/
Jostein Gaarder
-Senin Suçun Değil/
Beyhan Budak
-Şu Hortumlu
Dünyada Fil Yalnız
Bir Hayvandır/
Ahmet Şerif İzgören
4-Hayatın İçinden
Ders Veren
Kitaplar
-Uçurtma Avcısı/
Khaled Hosseini
-Fareler ve İnsanlar/
John Steinbeck
-Şeker Portakalı/
José Mauro de
Vasconcelos
-Körlü k/ José
Saramago
-Malcolm X/ Alex
Haley
5-Eğitimle İlgili
Olan Kitaplar
-Küçük Ağacın
Eğitimi/ Forrest
Carter
-Beyaz Zambaklar
Ü lkesinde/ Grigoriy
Petrov
-Okulsuz Toplum/
Ivan Illich
-Emile/ Jean-
Jacques Rousseau
6-Psikolojiyle
İlgili Olan
Kitaplar
-Bir Cinayetin
Psikanalizi / Jed
Rubenfeld
-Nietzsche
Ağladığında/ Irvin
D. Yalom
-Sevginin ve
Şiddetin Kaynağı/
Erich Fromm
-Psikoanalist/ John
Katzenbach
-Dr. Jekyll ve Mr.
Hyde/ Robert Louis
Stevenson
7-Empati
Geliştiren
Kitaplar
-Açlık/ Knut
Humsun
-Empati/ Adam
Fawer
-Notre Dame’ın
Kamburu/ Victor
Hugo
-Toplum Psikolojisi
ve Empati/ Nevzat
Tarhan
-Bin Damla
Gözyaşı/ Aya Kito
Sizin İçin Seçtiğimiz Bazı Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
1-Ufkunuzu
Açacak Bazı Film,
Dizi ve Tiyatro
Oyunları
-Yıldız Savaşları
Serisi
-Lucy
-Avatar
-English Vinglish
-Maymunlar
Cehennemi Serisi
-Mesih
2-Korkularınızla
Yüzleştirecek Bazı
Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
-V For Vandetta
-The Walking Dead
-7 Yü z
-Açlık Oyunları
Serisi
-Matrix Serisi
-Körlü k -Vertigo
3-Kişisel Gelişimi
Destekleyen Bazı
Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
-Mucize
-Amelie
-Mr Bean
-Dangal
-Big Fish
-Yedi Yaşam
4-Hayatın İçinden
Ders Veren Bazı
Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
-Forrest Gump
-Bajrangi Bhaijaan
-Benim Adım Khan
-Ekşi Elmalar
-Bana Bir Şeyhler
Oluyor
-Sen Hiç Ateşböceği
Gördü n Mü ?
5-Eğitimle İlgili
Olan Bazı Film,
Dizi ve Tiyatro
Oyunları
-İki Dil Bir Bavul
-Yerdeki Yıldızlar
-Unutulmaz
Titanlar
-Ö lü Ozanlar
Derneği
-Koro
-Sınıf
-Canım Öğretmenim
-Özgürlük Yazarları
6-Psikolojiyle
İlgili Olan Bazı
Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
-Siyah Kuğu
-Guguk Kuşu
-Makinist
-Akıl Defteri
-Sybil
7-Empati
Geliştiren Bazı
Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
-1 Litre Gözyaşı
-Siyah
-Şşt! Kızlar
Bağırmaz
-Can Dostum
-İhtiyar Delikanlı
-Ove Adında Bir
Adam
Sizin İçin Seçtiğimiz Bazı Belgeseller
-İnsan
-The Mind,
explained
-American Factory
-La Diva Turca:
Leyla Gencer
-32.Gün Yakın
Tarih
-What The Health
-Modern Dünyanın
Dahisi
Sizin İçin Seçtiğimiz Bazı Kitaplar
1-Ufkunuzu Açacak Kitaplar
Bu kategorimizde şimdiye kadar belki de hiç
aklınıza gelmeyecek şeyleri düşünmenizi ve
olaylara daha farklı ve eleştirel yaklaşmanızı
sağlayacak kitaplar önermeye çalıştık.
-Otomatik Portakal/ Anthony Burgess
Anthony Burgess'in yazdığı en önemli
romanlarından biridir. 1971 yıllında Stanley
Kubrick tarafından beyaz perdeye aktarılmıştır.
Kitabın başkarakteri Alex'tir. Alex bir suç
makinesi gibidir, bir çetesi vardır. Bir gü n bir
yazarın evini basarlar, yazarın karısına tecavüz
ederler. Yazarın yazmakta olduğu kitap Otomatik
Portakal’dır. Bir gün çetesi dağılır, çete üyeleri
Alex'i ele verirler. Devlet bir proje planlıyordur;
beyin yıkama ve köleleştirme projesi, Alex bu
projeye kobay olur.
-Cesur Yeni Dü nya/ Aldous Huxley
Kitap 1932 yıllında yayımlandı. Birinci Dünya
Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı arasında yazılan
bir kitap. Umutsuzluk, savaş ve belirsizliğin ön
planda olduğu bir dönemde yazılmıştır. Roman
da distopik bir atmosfer hakimdir. Romanda
ü reme teknolojisi, öjenik ve hipnopedi(uykuda
öğrenim) sayesinde toplum değiştirilmiştir. Aldous
kitapta bir ütopya kurmuştur. Ütopya da insanlık
sağlıklı, teknolojik açıdan gelişmiş, savaşlar ve
yoksulluk yok edilmiş, tüm ırklar eşit şartlar
altında ve herkesin mutlak mutlu olduğu bir
dü nya anlatmıştır. Aldous o zaman ki dönemi
eleştirmiştir aslında olması gereken dünyayı
anlatmıştır
-Çalıkuşu/ Reşat Nuri Güntekin
Çocuk yaşta ailesini kaybeden Feride
hırçın bir çocuktur, kimseye benzemez.
Ağaç tepelerinden inmeyerek Çalıkuşu
adını almış, yaramazlıklarıyla aldığı
cezalarla sınıfın en arka sırasında oturur.
Yazar bu kitapla Feride’nin bir kadın
olarak yaşadığı zamanda ve toplumda var
olma hikayesini anlatır.
Başlangıçta ilahi bakış açısıyla anlatılan
romanın ilerleyen kısımları Feride’nin
Anadolu’da öğretmenlik yaparken tuttuğu
gü nlü kleri ile devam eder.
-Şu Çılgın Türkler/ Turgut Özakman
Turgut Özakman kitabı 4 ana bölümden
oluşturmuştur. Kitapta Türklerin verdiği
mü cadeleyi, halkın fedakarlıklarını ve canlarını
vatan uğruna hiçe saymalarını anlatır. Kitap
belgelere dayanmaktır. Türk halkın 1914-1921
arasında Türk halkının direnişini anlatmaktadır.
‘’Bir milletin ne yapabileceğini göstermek için
tarih en gü venilir rehberdir.’’ diyen bir lidere
sahip olan gençler olarak kurtuluş yıllarındaki
azim ve mücadeleye yakından tanık olmak ve
neler yapabileceğimizin farkına varmak için bu
kitabın mutlaka okunması gerektiğini
düşünüyoruz.
-Bayan Dalloway/ Virginia Woolf
Bilinç akışı tekniği kullanılarak, ölü m & hayat
ve kadın & evlilik konuları hakkında yazılmış
sıkı bir roman.
Okurken yazarın anlattığı doğayı zevkle izleyecek,
parklarında gezecek ve Septimus'u göreceksiniz,
onunla sohbet edeceksiniz...
Ve sonraki gün onun evine gittiğinizde ona şöyle
sesleneceksiniz: "Septimus seni a nlıyorum, seni
anlıyorum tut elimi, in o pencereden"
Feminist duruşuyla bilinen Woolf bu kitabındaki
Bayan Dalloway ile de evli bir kadının eşinin
adının ardında kayboluşunu ve artık kendi
kimliğinin siliniyor oluşunun karakter
üzerindeki bunalımına da değiniyor.
2-Korkularınızla Yüzleştirecek
Kitaplar
Bu kategorimizde sizlerle kitapların distopik
evrenlerine yolculuk yapacağız. Korkutucu
durumlar içerisinde kalmış karakterler ile kendi
dünyanızdaki ve kendi içinizdeki korkularla
yüzleşmenizi sağlayacak kitaplar önermeye
çalıştık.
-1984/ George Orwell
1984,alegorik (soyut bir düşünceyi resim veya
heykel ile gösterme) bir romandır. Distopya
romanlarının ünlülerindendir. Özellikle kitapta
tanımlanan Big Brother kavramı günümüzde de
sıklıkla kullanılmaktadır. Orwell bu eseri, her
şeyin devletin denetiminde olduğu belleksiz ve
muhalefetsiz bir toplumun oluşmasının ne denli
sakıncalı olacağını dile getirmiştir.
‘’Yok etmek sadece zorbaların ve cahillerin işidir.
Bir insan zekasıyla yenemeyeceğini anladığı
anda ya şiddete başvurur ya paranın gücüne.
Birisi sizinle aynı fikirde değil diye onu yok
edemezsiniz. Medeni ve erdem sahibi insanlar
böyle yapmaz. Ç ok okuyan ve bilginin gü cü ne
inanan her insan, sadece konuşma yolunu seçer.
Sizden olmayanları yok etmek yerine, bilginin ve
fikrin gücüyle, sizin gibi düşünmesini
sağlamalısınız’’
-Dönüşüm/ Franz Kafka
Kitabın başkarakteri Gregor Samsa pazarlamacı
olarak çalışır, çalıştığı işi hiçbir zaman sevmeyen
ve olduğu durumdan yetinmeyen bir insan olan
Gregor, bir sabah bir böcek olarak uyanır. İnsan
olmanın önemini böcek olarak anlar.
Kafka böcek metaforu üzerinden, ana akımından
ayrılana karşı, toplumun duyduğu
hoşgörüsüzlüğü, dışlanmışlığı vurgulayan, herkes
gibi olmak istemeyenlerin yaşadığı trajediyi
anlatan, farklılıklara duyulan
tahammülsüzlüğü gözler önü ne seren.
"Paltom bile ağır gelirken,
Nasıl taşırım
Koskoca dünyayı
Sırtımda?"
‘’ İnsanı büyüklüğe götürecek yol, ancak onun
küçüklüğünden geçer.’’
-Fahrenheit 451/ Ray Bradbury
Fahrenheit 451, Ray Bradbury'nin 1951'de ilk
defa basılan ünlü bilimkurgu romanıdır. Baskıcı
bir gelecek toplumunun anlatıldığı bu kitap aynı
zamanda distopya olarak da sınıflandırılabilir.
Eser, kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı,
insanların sadece televizyonda beyin yıkayıcı
şovlar izlediği ve kitap bulundurup düşünen
insanların yok edildiği bir gelecekte geçmektedir.
Fahrenheit 451’in anlamına gelecek olursak bu
kitap kağıtlarının tutuştuğu ısı derecesidir.
‘’Hakkımda söyledikleri her şey doğru sanırım.
Hiç arkadaşım yok. Bu anormal olduğumu
kanıtlıyormuş. Ama tanıdığım herkes ya
bağırıyor ya ortalıkta çılgınca dans ediyor ya da
birbirini dövüyor. Bugünlerde insanların
birbirini nasıl incittiğini fark ediyor musun?’’
‘’Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz,
ama mutlu değiliz. Bir şey eksik...
Bu yüzden kitapların faydası olabilir diye
düşündüm.’’
-Alamut/ Vladimir Bartol
Alamut, Vladimir Bartol 'un 1938 yılında
Slovenya'da yayınladığı tarihteki Alamut
Kalesi'nde yaşayan Hasan Sabbah ve İsmaililer'i
konu alan romanıdır.
Romanın girişinde "Hiçbir şey gerçek değil, her
şeye izin vardır." özdeyişi bulunmaktaydı.
Romanda din, cennet-cehennem inanışı ciddi
bir şekilde sorguluyor.
Hasan Sabbah cennetin anahtarının kendisinin
elinde olduğunu iddia ederek fedailerini
şüphesiz kendine bağlı kalmalarını
sağlamaktadır. Türklere karşı içinde intikam
duygusu vardır ve bu intikamını fedaileri
sayesinde almak ister, onlarla savaşır.
"Aristarchos, bu yıldızların hepsinin birer güneş
olduğunu söylüyordu. Hangi insanın aklı bunu
alabilir ki? Ve yine de bu kainattaki her şey bir
amaca göre düzenlenmiştir ve bir kuvvet
tarafından idare edilmektedir. Bu kuvvet ister
Allah olsun ister doğa; ne fark eder ki? Bu
muazzam gök kubbe altında hepimiz çok gülünç
ve sefiliz.’’
‘‘Bilinç seviyesi ne kadar düşerse, fanatiklik de o
ölçüde artar.’’
-Azrail Koşuyor/ Stephen King
Roman, ülke ekonomisinin bozulduğu ve
dünyadaki şiddetin arttığı distopik yakın gelecek
Amerika'sında geçmektedir.
Parası olmayanlar para için her şeyi yapmaya
hazırdır ve bunun için ölümüne yarışırlar.
Ben Richards, dünyanın herhangi bir yerine
gitmesine izin verilen yarışmacıların ve onları
öldürmekle görevli olan "Avcılar"ın yer aldığı
Koşucu adlı bu yarışmaya katılır.
Azrail Koşuyor, iki tane muhteşem kısa
romandan oluşan bir kitap. İlk kısa roman,
kitaba adını veren Azrail Koşuyor, ikinci ise
Uzun Yürüyüş.
"Yarışmacıların hepsi birden aldatıldığı zaman
oyun dürüst oynanıyormuş gibi gelir."
‘‘Kendi kendine, en son ne zaman şöyle içten,
katılırcasına güldüm, diye sordu. Bana çabalarla
dolu kurşuni hayatım boyunca hiç gülmemişim
gibi geliyor.’’
3-Kişisel Gelişimi Destekleyen Kitaplar
Bu kategorimizde, okuduğunuzda sizde ruhsal ve
sosyal değişime yol açacak ve büyümenizi
sağlayacak kitaplar önermeye çalıştık.
-Kü çü k Prens/ Antoine de Saint-Exupéry
Hikaye Sahra Çölü’ne düşen bir pilotun, Kü çü k
Prens’le karşılaşmasını anlatıyor. Sevgi, aşk,
değer, insanların aptallıkları, değer verdikleri,
unuttukları ve tüm bunlara çocukların bakış
açısını ekleyerek hikayesini anlatıyor. Başka bir
gezegenden gelen Küçük Prens’in diğer
gezegenlerde karşılaştığı kimseler ve onların
yaşam tarzları, yaptıkları gibi konularda da
insanların nelere önem verdikleri çocuklara
aktarılıyor.
Küçük prens için bir tanımlama yap deseler
"çocuk kitabı olmayan çocuk kitabı" derim. Belki
birçoğumuz çocuk kitabı olarak biliyor ama biz
yetişkinlere çok güzel dersler veriyor her yaşa
hitap eden derin anlamlar içeren felsefi bir
kitaptır.
Kü çü k prens bize hayattaki bazı şeyler hakkında
öğüt verir mesela der gülü senin için değerli
kılan Onun için harcadığın zamandır. Kü çü k
Prens çok haklı bir insana verdiğimiz değer ona
harcadığımız zamanla kıyaslanabilir.
‘‘İyilerin iyi tohumları, kötülerin kötü tohumları
vardı. Ama tohumları kolayca göremezsiniz.
İçlerinden biri uyanma hevesine kapılana kadar
toprağın derinliklerinde öylece uyurlar. Gü nü
gelince küçük tohum gerinir ve güneşe doğru
ürkek, sevimli bir filiz sürer. Bir gül fidanının
ya da bir turpun filizi söz konusuysa istediği
gibi gelişip serpilmesine karışmasak da olur. Ama
kötü bir bitkiyse görü r görmez kökü nden sökü p
atmalıyız onu.’’
-Simyacı/ Paulo Coelho
Roman, İspanya'da çobanlık yapan Santiago
isimli bir gencin , sürüsünü otlattığı bir gece ,
Mısır piramitlerindeki hazine ile ilgili bir düş
görmesiyle çöllere varan yolculuğunu konu
alıyor.
Kitap, hazinene ulaşma yolunda öğrendiklerinin
en az hazinen kadar değerli olduğunu
vurguluyor. Zenginliğin/hazinenin, insanın
sahip olduğu değerler olduğunu fakat bu
değerlerin anlaşılması için kişisel bir
yolculuktan/zorluklardan geçilmesi gerektiğini
anlatıyor diyebiliriz. İnsana varlığının sebebini
sorgulatıyor ve aynı zamanda hayatta önümüze
çıkan engellerin ve zorlukların anlamını
öğrenmemize yardımcı oluyor.
Okuyan herkese bir şeyler katacağını
düşünüyorum. Kitabın sonu ise bize gerçekten
gü zel bir ders çıkartmaya fırsat tanıyor. Yanı
başında bulunan değerli hazinen için bazı
çileler çekmen gerektiği, bu yolda da
olgunlaşabileceğini anlatıyor. Hepimiz birer
yolcu olduğumuz bu hayatta kendi yolumuzu
seçer ve bir şeyler öğreniriz. Öğrendiklerimiz bize
kendi hazinemizi buldurduğunu söyler
'' Bir şeyi gerçekten istersen ,''demişti yaşlı adam
ona, ''onu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün
evren işbirliği yapar. ''
-Sofie’nin Dünyası/ Jostein Gaarder
Sofie adlı genç kızın felsefe ile tanışması
fantastik ve bir o kadarda gizemli bir biçimde
ele alınmıştır. Hem felsefe tarihi hem de Sofie
adlı kitap kahramanın hayatı bir arada ele
alınmıştır. Olayların akışı Sofie’nin felsefeye
öğretmenin Sofie'ye rehberlik etmesiyle
ilerlemektedir.
Yazar, gençlerin dikkatini felsefeye çekebilmek ve
onların felsefe tarihini sıkılmadan daha kolay
öğrenebilmesini sağlamak amacıyla felsefeyi
fantastik bir roman kurgusu eşliğinde anlatıyor
eserinde. Genelde felsefe kitaplarının sıkıcı
olduğundan şikâyetçiyiz ama Sofie’nin
dünyasında kullanılan dil akıcı, seçilen
kelimeler o kadar yerinde kullanılmış ki dil
pürüzleri görmek neredeyse imkansız. Ayrıca
kitapta şöyle güzel bir detayda görüyoruz
geçmişten günümüze yaşamış olan filozofların
hayatlarını, felsefeye olan bakış açılarını akıcı
bir şekilde anlatıyor.
‘‘Şeyleri birbirine bağlayan şey "sevgi", sonra
onları birbirinden ayıran şey ise ‘çatışma’ydı.’’
"...Çünkü yalnızca erkek değildi kadını ezen.
Kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan
vazgeçerek kendi kendini de eziyordu..."
“Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çeken bir
ülkede birine bu soruyu sorarsak cevap “yemek”
olacak. Donmakta olan birine aynı soruyu
sorarsak cevap “sıcak” olacaktır. Kendini yalnız
ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap
mutlaka “diğer insanlarla beraber olmak”
olacaktır. Ama bütün bu ihtiyaçlar
giderildikten sonra, bütün insanların ihtiyacı
olan bir şey var mıdır hala ? Filozoflar buna evet
diye cevap verir. Onlara göre insan sadece
ekmekle yaşayamaz. Tabi ki bütün insanlar
yemek yemelidir. Ayrıca sevilmeye ve ilgi görmeye
ihtiyaçları vardır. Ama bütün insanların
ihtiyacı olan bir şey daha vardır: Kim olduğunu
ve neden yaşadığını bilmek.”
-Senin Suçun Değil/ Beyhan Budak
Senin Suçun Değil' diyerek Beyhan Budak her
yaptığı hatada kendine acımasızca davranan
insanlara ışık oluyor. Örneklendirdiği vakalarda
mutlaka kendinizden ya da çevrenizden birer
örnek buluyorsunuz. Siz yaşamıyor olsanız bile
bu problemleri, diğer insanlarla empati
kurmanızı kolaylaştırıyor, daha farkında olarak
yaşamanıza destek oluyor. İkili ilişkiler, ebeveyn
çocuk döngü sü vb. birçok konuyu herkesin de
anlayabileceği yalın bir dille ve tüm içtenliğiyle
bizlere sunmuş. Dünya acımasız bir yer bunu
hepimiz biliyoruz. Yaptığınız her hatada
kendinizi suçlayıp daha da diplere
gömü lmektense 'Bundan sonra neler
yapabilirsiniz?' 'Kendinizi daha iyi nasıl
hissedersiniz?' tü m bunlara destek olabilecek bir
kitaptır. Özellikle kitabı okurken adeta bire bir
diyalog içinde olduğunuzu hissedebilirsiniz.
‘‘Kolay olmasa gerek, insanların bu kadar
acımasız olduğu, iyilerden çok kötülerin
sözünün geçtiği, gerçek ilişkilerin değil çıkar
ilişkilerinin revaçta olduğu, insanların imkan
olarak görüldüğü bir dünyada böyle hassas bir
insan olmak.’’
-Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir
Hayvandır/ Ahmet Şerif İzgören
Bazen kendimi bulmama yardımcı olan, bazen
gü lü mseten, bazen düşündüren, samimi, içten
gü zel bir anlatım. Yazar sanki karşımızda
oturuyormuş da anlatıyormuş gibi sohbet havası
olması daha anlaşılır olmasını sağlar. Kişisel
gelişim adına güzel bir kitap
"Ne gülüyorsun deli gibi" deriz ya aslında
psikolojik problemi olanların %90'ı somurtur.
Aklınızda hiçbir şey yoksa gülümseyin, herkes
"Ne düşünüyorsunuz" diye merak eder.
Gü lü msemek zeka belirtisidir.
Derler ki: "Konuşmaktan zevk aldığın biriyle
evlen çünkü yaşlılıkta konuşmak ve dinlemek en
çok arayacağınız özellik olacaktır."
4-Hayatın İçinden Ders Veren Kitaplar
Bu kategorimizde günlük yaşamın hızlı akışı
içerisinde görmediğimiz, düşünemediğimiz bazı
değerler ve dersler veren kitaplar önermeye
çalıştık.
-Uçurtma Avcısı/ Khaled Hosseini
Emir isimli çocuğun hikâyesini anlatıyor. Emir
çocukluk arkadaşı ve sütkardeşi Hasan'a ihanet
edişini unutamamaktadır.
Kitap dostluğun, kardeşliğin, yalanların,
ihanetin, sadakatin, cesaretin, korkunun, acının
ve açlığın tam ortasında.
Pişmanlık canınızı acıtabilir, yanlış kararlar
vermenizi sağlayabilir hatta uykularınızı
kaçırabilir ve son bir şans elde etmişseniz bunu
değerlendirmeniz gerekebilir gibi konularda çok
gü zel dersler veriyor.
“Annem elmaların olgunlaşmasını bekleseydin,
hastalanmazdın dedi. Şimdi, ne zaman bir şeyi
çok istesem, annemin elmalar için söylediği şeyi
anımsıyorum.”
Şöyle dedi: 'Çok korkuyorum.'
'Neden,' diye sordum.
'Ö yle mutluyum ki, Doktor Resul. Böylesine
büyük, müthiş bir mutluluk, insanı korkutuyor.'
Yine nedenini sordum, şöyle dedi:
'Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir
şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.'
-Fareler ve İnsanlar/ John Steinbeck
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki
mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve
onun gü çlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk
yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Tabi
bu olay öykü sü içinde birçok mesaj barındırıyor.
Kitapta en beğendim kısım verilen mesajların
direkt sunulmuyor olması, okuyucunun mesajı
bulmasını istiyor. Genel olarak dostluk ü zerine
düşünülse de içinde birçok konu barındırıyor.
Nasıl bir durumda olursak olalım hayallerinize,
Umutlarımızı tutunduğumuz da her şeyin nasıl
katlanılabilir bir hal aldığını birkaç işçinin
konuşmalarıyla çok güzel anlatıyor. O dönemin
yoksul ve karın tokluğuna barınan insanların
özgür olma, özgürce yaşama isteklerinin ve buna
istinaden güçsüzün ya da farklının
barınamadığı bir çizgi görülüyor romanda.
Kuvvetli bir betimlemeyle sanki bir tabloya
bakarmışçasına daldığımız romanda
karakterlerin yaşamlarına hızlıca adapte oluyor
ve bırakmak istemiyoruz. Herkesin okuması
gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum
Lennie sordu:
" Neden istemiyorlar senin gelmeni ? "
" Zenciyim diye. Orada hep iskambil oynarlar,
ama ben oynamam, çünkü ben zenciyim. Leş gibi
de kokarmışım. Ben sana bir şey söyleyeyim mi
Lennie , asıl siz leş gibi kokuyorsunuz. "
"Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre
yalnız kaldın mı hastalanır, yalnızlıktan
hastalanır."
-Şeker Portakalı/ José Mauro de Vasconcelos
Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden
küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Fakir bir ailenin
çocuğu olan Zezé’nin başından geçenleri
anlatıyor. Hayatla çok erken tanışan bir çocuğun,
edindiği arkadaşları ve kocaman kalbinden
geçenleri okuyorsunuz. Empati duygusunu
aşılaması ve sevgi, şefkat, iyilik gibi konularda
örnek olabilecek anekdotlar içerir. Zezé
yoksunluklar içinde büyümüş bir çocuktur
ancak kitapta bahsedildiği gibi çocuklarda en
derin yaralara yol açan eşyaların değil
gösterilecek sevginin eksikliğidir. Bu yü zden
çocukları onlara alacağınız hediyelerle değil
mümkün olduğunuzca sevgi ve ilginizi göstererek
mutlu etmeye çalışımalıyız. Aslında bu bütün
insanlar için geçerli değil mi? Bizleri ruhen
iyileştiren davranışlarımızı düzelten sevgidir.
Kitapta en dikkat çekici nokta bence acının
küçük bir çocuğun ağzından muhteşem bir
şekilde anlatılması.
Her yaşta okunması gereken gereken bir kitaptır.
‘‘Sevginin ne olduğunu gerçekten keşfedeli beri,
bütün sevdiklerimi sevgiye boğuyordum.’’
"Masalın nerde bittiğini, hayatın nerde
başladığını fark edemiyorum. Bazen suratıma
garip bakıyorlar, o zaman uyanır gibi
oluyorum."
-Körlü k/ José Saramago
Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir
kentinde, arabasının direksiyonunda trafik
ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam
ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil beyaz
bir boşluğa gömülür. Arkasından körlük salgını
bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne
yönetim kalır ülkede, ne düzen bütün körler
karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir
koas, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık.
İnsanların tek çabası ne pahasına olursa olsun
hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl
hastanesinde karantinaya alınan, oradan da
kurulunca birbirinden ayrılmayan biri çocuk
yedi kişiye odaklanır. Bu yedi kişi cehenneme
dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için
inanılmaz bir mücadele verir. Saramago'nun
betimlediği bu dünya insanın karanlık yüzünün
simgesi. Kurallar, eserler, kimlikler vb. her şey
kaosla yerle bir oluyor. İnsanın karanlık tarafı
aslında her zaman orada hemen ortaya
çıkabiliyor.
‘‘Duyguları ifade edecek kelimeleri
kullanmamak, yaşamda yavaş yavaş kör olmak
değil midir zaten.’’
‘‘Asıl körlük, umudun tükendiği bu dünyada
yaşamaktı.’’
-Malcolm X/ Alex Haley
Bazılarının Amerika’yı titreten adam,
bazılarının Amerika’da bir isyan çıkarabilecek
veya bir isyanı bastırabilecek tek adam dedikleri
bir büyük mücadele adamının ibretlerle ve
acılarla dolu bu hikayesi, engellenemeyen bir
özgürlük savaşının, ne pahasına olursa olsun
hakikate ulaşma yoluna adanmış yenilmez bir
iradenin, insanlık onurunun, insan dirayet ve
haysiyetinin hikayesidir...
‘‘Irkçılık, ideolojik bir düşünce değil, aksine
psikolojik bir hastalıktır.’’
Ben gerçeğin peşindeyim; kimin ağızından çıkmış
olursa olsun umrumda değil. Ben hakkın
peşindeyim; kimin lehine ya da aleyhine olursa
olsun umrumda değil. Ben her şeyden önce ve her
şeyden çok bir insanım. Bu nedenle de, insanlık
alemine kimin yararı dokunduğuna
inanıyorsam, onun yanındayım artık.
"Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan
nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep
olur."
"Bağıra bağıra sağır vicdanlarınıza duyuracağım
hakikati! Elbet duyacaksınız!
5-Eğitimle İlgili Olan Kitaplar
Bu kategorimizde Eğitim Fakültesi öğrencileri
olarak eğitim ve öğretmenlikle ilgili kitaplar
önermeye çalıştık.
-Küçük Ağacın Eğitimi/ Forrest Carter
1976'da yazılmış bu kitap hemen hemen bütün
dünya dillerine çevrilmiş bir eserdir. Beyaz
adamın Kızılderili Çerokilere yaptıklarını
samimi ve akıcı bir dille okuyacaksınız.
İnsan yetiştirmenin, eğitimin ailede başladığının;
zaman, mekan ve okulla sınırlı olmadığının
anlatıyor.
İnsan, hayvan, doğa sevgisinin ve onlarla dost
olmanın; aile olmanın ve aileye bağlılığın
samimi ve içten bir dille anlatıldığı bir kitap.
‘‘İyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman
gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu
paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki
nereye gittiğini bilemezsiniz.’’
‘‘Büyük baba dedi ki ağaçları yok etmek yerine
onlarla birlikte yaşarsan ağaçlar seni beslermiş.’’
-Beyaz Zambaklar Ü lkesinde/ Grigoriy
Petrov
Beyaz Zambaklar Ülkesinde Atatürk’ün,
Cumhuriyetin kurulmasından sonra
okullarımızın müfredatına girmesini istediği bir
kitaptır.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, uzun yıllar İsveç,
Rusya gibi ülkelerin hakimiyeti altında
bulunan bataklıklar ve kayalıklar ülkesi olarak
adlandırılan, toprakları verimsiz yaklaşık 2
milyon nüfuslu Finlandiya’nın tüm halkının
aydınından köylüsüne, subayından memuruna,
din adamlarından öğretmenlerine kadar
herkesin birleşerek ülkelerini kalkındırmalarını
anlatmaktadır.
Kitabın başkahramanı ve Fin aydınlarının en
parlak temsilcisi Snelman ülkesini kalkındırmak
için karış karış dolaşarak aydınlarla
görüşmüştür. Aydınlara toplumu
bilinçlendirmek için neler yapılması gerektiğini
anlatmıştır.
Yazarın öğretmenlerle ilgili değerlendirmeleri
önemlidir: Ona göre öğretmenler elmas
arayıcısıdırlar, milletin ruhunda gizli olan
yeteneklerin kaşifleridirler.
‘‘Siz ne yapıyorsunuz? Neden hiçbir şey
yapmıyorsunuz, hayatı daha yaşanabilir kılmak
için neden çalışmıyorsunuz? Neden sadece bir
asalak veya hayatın düzenini bozan bir
soyguncu gibi yaşıyorsunuz? Hiç utanmıyor
musunuz? Hayatı yeniden inşa edecek bir sanatçı
olabilirdiniz, ama siz bir solucan gibi yerlerde
sürünerek, dünyayı bir pislik yığınına
çeviriyorsunuz.’’
-Okulsuz Toplum/ Ivan Illich
Ivan Illich okullu/modern toplumun bireyleri
kendi yeteneklerine karşı yabancılaştırdığı ve
böylece kişisel yaratıcılığın özgürce gelişmesine
imkân vermediği dile getirilmiştir. Nitekim
ancak okulsuz bir toplumda, kişilerin,
kendilerine ait olanı yapmayı ve kendileri
olmayı öğrenebilecekleri ileri sürülmüştür. I.
Illich'e göre; okullu toplumda, kişisel yaratıcılığa
değil, ölçme ve değerlendirmeye önem
verilmektedir. Illich, eserinde, okullulaşmanın
anti tezi olarak okulsuzlaşmayı önermektedir. Bu
öneriyi yaparken, modern toplum eleştirisini de
temel olarak bu toplumun bir parçası olan
okullar üzerinden yapmaktadır. Dolayısıyla,
yazarın okul kavramına ontolojik olarak değil,
modern dünyada aldığı biçim ve değer üzerinden
karşı çıktığı anlaşılmaktadır.
‘‘Gerçekten de, çocukların suçlu
bulunmalarından önce suç işlemelerini önlemeye
yönelik eğitim kampları okul sistemi üzerinde
olumlu bir gelişme sağlayabilir.’’
‘‘Nasıl ki yetenek öğretiminin, müfredat
sınırlamalarından bağımsız olması gerekiyorsa;
özgü r eğitim de devam mecburiyetinden bağımsız
olmalıdır.’’
-Emile/ Jean-Jacques Rousseau
Rousseau, ana babaların çocuklara karşı olan
görevlerini anlattığı Emile'de sadece çocuk
eğitimini ele almakla kalmamış, yaşadığı
dönemin sosyal, siyasal ve dinsel kurumlarının
da çarpıcı bir eleştirisini yapmıştır.
Aydınlanma döneminin en önemli romantik
düşünürüdür. 1750'de yazdığı Bilimler ve
Sanatlar Üzerine Söylev adlı kitapçığı Dijon
Akademisi tarafından ödüllendirildi.
Beş yıl sonra yazdığı İnsanlar Arasında
Eşitsizliğin Kaynağı ile yine dikkatleri üzerine
çekti.
Toplum Sözleşmesi yayınlandığı günden bu yana
toplumsal yaşama dair temel eserlerden biri
sayılmaktadır. Rousseau, ana babaların
çocuklara karşı olan görevlerini anlattığı
Emile'de sadece çocuk eğitimini ele almakla
kalmamış, yaşadığı dönemin sosyal, siyasal ve
dinsel kurumlarının da çarpıcı bir eleştirisini
yapmıştır.
‘‘Ama yalnızca kendisi için yetiştirilmiş bir
insan başkaları için ne olacaktır?’’
‘‘İnsan gibi geçici bir varlığın her zaman o kadar
ender olarak gelen uzaktaki bir geleceğe bakması
ve üzerinde bulunduğu şimdiki zamanı
önemsememesi ne delilik!’’
6-Psikolojiyle İlgili Olan Kitaplar
Bu kategorimizde Psikolojik Danışman adayları
olarak insanların düşünce ve davranışlarının
altında yatan sebepleri anlamanızı sağlayacak
kitaplar önermeye çalıştık.
-Bir Cinayetin Psikanalizi / Jed Rubenfeld
Psikoloji tezleri ve bir cinayeti çözmeye çalışan
Freud ve Jung...
Anlaşmazlıkları fikir ayrılıkları olsa da cinayeti
çözü mlemelerini heyecanla okuyacaksınız.
Özellikle Freud ile Jung'un yollarının nasıl
ayrıldığını iyi bir kurguyla anlatan, akıcı bir
roman.
Ayrıca kitabı okurken psikanaliz hakkında da
epey bilgi edineceksiniz.
“Mutluluğun esrarlı bir yanı yoktur.
Mutsuz insanlar birbirlerine benzer. Uzun
zaman önce açılmış bazı yaralar, gerçekleşmemiş
bazı dilekler, ayaklar altına alınmış gururla,
retle - daha da kötü sü ilgisizlikle - karşılanan
aşk kıvılcımları, onlara yapışıp kalır; yada
kendileri onlara yapışır
-Nietzsche Ağladığında/ Irvin D. Yalom
Irvin David Yalom, Nietzsche’nin yaşamını ve
fikirlerini analiz ederek okuyucuya aktaran
felsefik bir roman yazmış. Eserde genel hatlarıyla
ü mitsizlik hakim. Yazar psikoterapiyi halka
sevdiriyor ayrıca.
1882 Viyanası’nda geçen psikolojik durumu pek
de iyi olmayan Profesör Nietzsche ve Doktor
Breuer arasında geçen, çoğu zaman karşılıklı
konuşma şeklinde aktarılan felsefik düşünce
alışverişinin müthiş bir edebi kurguyla
harmanlandığı bu eser, hayatın bize biçtiği
yolun bazen kendi özgürlüğümüzü başkasına
olan sorumluluklarımız sebebiyle bulma cesareti
gösteremediğimiz, bazen gerçek benliğimizi
bulma yolunda çırpındığımız, bizdeki eksik olan
duyguyu aslında hiçte bağlantısı olmayan biriyle
bağdaştırmamız sonucunda, eksik olanın aslında
o olmadığı duygusunu sorgulatıyor. İki
başkarakter arasında geçen ölüm, aşk, özgürlük
gibi duyguları barındıran derin, yoğun
düşünceler hayata hiç bakmadığım açılardan
bakmanızı sağlıyor.
‘‘Tek ödevin kendin olmaktır. Güçlü ol:
Yoksa, bü yü mek için hep başkalarını
kullanmak zorunda kalırsın.’’
‘‘Tabi acı çekeceksin, görmenin bedelidir
bu. Tabi için korkuyla dolacak, yaşam
demek tehlike içinde olmak denektir.
Büyümek zordur!’’
-Sevginin ve Şiddetin Kaynağı/ Erich
Fromm
Sevgi ve şiddetin kaynağı nedir? İnsan kurt
mudur, koyun mudur? Ö lü mü
sevenlerle(nekrofiller) yaşamı sevenler(biyofiller)
arasında temel bir ayrım yapılabilir mi?
Hepimiz nekrofil, narsist ya da ensest özellikleri
içimizde mi taşıyoruz? Hitler gibi yıkım
insanlarının nasıl değerlendirmesi gerekir? İnsan
özgü r mü dü r? Diye sorular sorup cevaplar
bulmamızı yahut da tartışmamızı sağlıyor
Fromm bu kitabında.
"Yanlış bir şey mi yaptın? Öyleyse onu doğru bir
şey yaparak dengele."
‘‘Yaşam hiçbir zaman kesin, tahmin edilebilir,
kontrol edilebilir değildir; yaşamı kontrol
edilebilir kılmak için, ölüme dönüştürülmesi
gerekir; gerçekten de yaşamdaki tek eminlik
ölümdür.’’
‘‘Kazanacaksınız, çünkü elinizde yeterli kaba
kuvvet var. Ama hiçbir zaman insanlarda inanç
yaratamayacaksınız. Çünkü inanç yaratabilmek
için onları ikna etmeniz gerekir. İkna etmek için
de sizde bulunmayan bir şey gereklidir: Akıllı ve
haklı bir savaşım verebilmek.’’
-Psikoanalist/ John Katzenbach
Bir katili yaratmak ne kadar zaman alır? On
yıl? 20 yıl? Yoksa tek bir an mı?
Cehennem farklı biçimlerde sizi bulabilir..
Bizi biz yaptığını düşündüğümüz statümüz,
toplumsal rollerimiz; bizi tanımlayan
mesleğimiz, isimlerimiz, ekonomik gücümüz
elimizden alınsa ve bize kendimizden başka hiç
birşey kalmasa ne yaparız? Kendimiz olarak
kalır mıyız, yoksa değişir miyiz? Bizler
toplumsal kimliklerimizin bize sağladığı
konforun içerisinde kendini gerçek anlamda
tanımadan; gerçek sınırlarını, gerçekte
yapabileceklerini bilmeden yaşayan insanlar
mıyız? Bir gün birisi, bir düşman bizi biz
yaptığını düşündüğümüz bütün bu şeyleri
bizden almaya kalksa buna ne kadar
direnebiliriz? Değişir miyiz? Başka bir insana
dönüşür müyüz? O zaman biz hangisi oluruz?
Eski kimliğimiz mi, yoksa bu yeni kimliğimiz
mi biziz? Hangisiyiz?
"Kendi kötülüğünüzü görmezden gelip tüm
dünyayı suçlamak daha kolay, değil mi?"
‘‘Bazen gerçek cevaplar önü mü zde dururken çok
fazla açıklama yapmaya çalışıyoruz.’’
"Kalbini hatırladığın iyilik ve güzelliklere
açmalısın, bu şekilde daha huzurlu olacaksın."-
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde/ Robert Louis
Stevenson
Dr. Jekyll ve Bay Hyde içimizdeki iyi ve kötü yü
temsil ediyor. Kitapta heyecan hiç bitmiyor,
hatta her an daha da yü kseliyor.
İnsanın benliğinin iyi ve kötü tarafının savaşı
toplumun istediği kişi olamaya çalışırken
baskılanan yüzün ortaya çıkışı işlenmiş. Herkes
içinde bu savaşı eminim ki hissetmiştir. İki
benliğin olduğunu hissini.
“Yatağımdan fırladığım gibi aynanın karşısına
koştum. Gördüğüm şey karşısında tüylerim diken
diken oldu. Evet, yatağa Henry Jekyll olarak
girmiş, Edward Hyde olarak uyanmıştım.”
“O sıralar erdemli yanım uyukluyordu, hırsın
uyanık tuttuğu kötü yanım ise atik ve çevik
davranıp fırsatı kaçırmadı...”
"Evet, yaşam güzeldi; onu sevdim; evet, efendim,
yaşamı severdim. Bazen her şeyi bilseydik, bu
dünyadan göçüp gideceğimiz için sevinirdik diye
düşünüyorum.”
7-Empati Geliştiren Kitaplar
Bu kategorimizde bizden olmayan ve bizden
parça taşımayanı da anlamayı ve sevmeyi
sağlayacak kitaplar önermeye çalıştık.
-Açlık/ Knut Humsun
Yazar olmak amacıyla Kristina’ya gelmiş, bir
taraftan açlık ve sefaletle boğuşurken diğer
taraftan hayallerini gerçekleştirmeye çalışan genç
bir insanı anlatır. Başkarakterimiz Andreas
Tangen, tek ideali yazar olmak olan, oldukça
gururlu ve alçakgönü llü ama bir o kadar da aç
ve sefil biridir. Kitabın başında romana
başlamadan Knut Hamsun’un bu kitabı
yazmadan önceki hayatı anlatılmış ki okuyucu
anlatılan hikayedeki yaşanmışlığın farkına
varabilsin. Biraz felsefi bilgisi olan ve psikolojiye
de meraklı roman kahramanı içinde bulunduğu
sefalete katlanmak için kimi zaman gerçeklikten
kopuyor, kimi zaman da tam gerçeği kabul
ederek isyan ediyor.
‘‘Bulutsuz, berraktı gökyüzü, benim de gönlüm
gölgesiz.’’
‘‘Bir hiç ile yaşayan fakat çok sert bir kelime ile
ölenler vardır. Ve itiraf ediyorum ki ben de
bunlardan biri idim…’’
‘‘İnsanın her gittiği yerde hayırlı işler yapması
ne saadet…’’
-Empati/ Adam Fawer
Yazar bu kitabın da gnostisizm, empati, Sinestezi
gibi konuları harmanlayarak ortaya tadından
yenmez bir kitap çıkartmış...
" İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı
unutur, Ama onlara neler hissettirdiğinizi asla
unutmaz."
Kitap Maya Angelou’ nun bu sözleri ile başlıyor
ve sonra size bilimden felsefeden tutun yer yer
'Tanrı' hakkında dahi düşündürücü anekdotlar
veriyor...
"Nereden geldiğinizi bilmeden, nereye
gideceğinizi de bilemezsiniz. Bunu hatırlamaya
çalışın, Dr.Glass."
‘‘Yapay değil. Duygular yapay olamaz. Eğer
onları hissediyorsan, gerçektirler.’’
‘‘En karanlık gecede bile yıldızlardan gelen bir
ışık vardır.’’
-Notre Dame’ın Kamburu/ Victor Hugo
Fransız İhtilali sonrası Fransa’nın karanlık
günlerinden kesitler veren bir romandır. Roman
çirkin, kambur, engelli ve çok acayip bir yaratık
olan Kilise zangocu ile Fransa’nın ruhani ve
dini lideri Claude Frollo’nun Çingene Kıızı
Esmeralda’ya olan aşklarını ve Zangoç ile
Papaz’ın ruhlarında oluşan ikilemeleri ve
tepkileri romantik bir yaklaşımla ele alan bir
eserdir.
Ç irkin bir bedendeki gü zel ruh ve gü zel bir
bedendeki çirkin ruh…
‘‘Gün ışığı herkesin malıdır. Ne diye bana yalnız
geceyi veriyorlar?’’
‘‘Dünyada Sorbonne'daki tartışmalardan,
Homeros'un mısralarından başka şeyler
olduğunu, insanın sevgiye muhtaç duyduğunu,
şefkatsiz ve aşksız bir yaşamın boş, yaygaracı ve
yürek parçalayıcı bir çark düzeni olduğunu fark
etti.’’
"Sevmek sahip olmak mıdır yoksa fedakârlık mı?"
-Toplum Psikolojisi ve Empati/ Nevzat
Tarhan
Dünya geçmiş asırlara göre daha müsreffeh fakat
hayat standartlarının arttığı yükseldiği
zenginliklerin arttığı toplumlarda şiddet
azalmıyor. Hatta tam aksine artıyor. Her gü n
önünden geçtiğimiz bir toplumsal histeriyle karşı
karşıyayız.
Peki kim bu kadar empati ile düşünüyor. Kendi
yerine koyabiliyor veya pay çıkarıyor?
‘‘Hukuk üstünlüğü değil kanun üstünlüğü
anlayışı , şiddetin nedenlerinden birisidir.’’
‘‘Gericilikle mücadele dinle mücadele değil,
gericilikle mücadele eğitimsizlikle mücadeledir.’’
‘‘Hediye almak, kapı tutmak, telefonla arayıp
hatırını sormak gibi hiçbir menfaati olmadığı
halde yapılan iyilikler bazı insanların
hayatlarını değiştirebilir.’’
-Bin Damla Gözyaşı/ Aya Kito
Çok güzel ve kocaman açmış çiçeklerin olduğu
bir halının üzerinde sevdiğim müziği dinleyerek
uykuya dalsam ne gü zel olurdu ... Böyleydi son
cümleleri Aya Kito'nun.14 yaşında beyincik
dejenerasyonu hastalığına yakalanmıştı. Hala
kendini iyi hissederken durmadan yazdı.
Aya'nın bunca zorluktan sonra kalan kısa
ömrü nü n bu hazin hikayesini annesi ve doktoru
anlatımlarıyla taçlandırdı.
Aya'nın günlüklerinde biraz umut biraz hüzün
bolca ders ve akıtılacak bin damla gözyaşı var.
Onun yerine koyun kendinizi ve bu yaşamda siz
en çok ne yapardınız?
Yaşadığınız hayattan ve karşılaştığınız
zorluklardan şikayet ediyorsanız Aya Kito’nun
kısacık ve hasta ömrüne sığdırdıklarına
bakmanızı tavsiye ederim.
"Düşsen de önemli değil!
Tekrar ayağa kalkabilirsin!
Düşmüşken yönünü göğe çevir, gökyüzüne bak!
Mavi gökyüzü bugün de senin için sınırsızca
genişliyor.
Sana gülümsediğini görüyor musun?
Aya! O zaman sen yaşıyorsun!"
‘‘Engelli insanlar da diğerleriyle aynı kalbe
sahip... Kulakların duyamaması mutsuzluk değil,
sadece bir elverişsizliktir.’’
‘‘Kendi kendine çalışmak bu kadar iyiyse yer
değiştirelim o zaman. Bir gün bile yeter,
bedenlerimizi değiştirelim haydi! Bir şeyler
yapmak isteyip de yapamayan insanların
duygularını anlamak için.’’
***
‘‘Dört yapraklı yonca üç yapraklı
yoncanın şekil bozukluğu değil mi? Bu
durumda dört yapraklı yoncada
olduğuna inanılan mutluluk ve şans
denen şey, sahip olunan şekil
bozukluğu olmuyor mu sence?’’
***
Sizin İçin Seçtiğimiz Bazı Film,
Dizi ve Tiyatro Oyunları
1-Ufkunuzu Açacak Bazı Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
Bu kategorimizde şimdiye kadar belki de hiç
aklınıza gelmeyecek şeyleri düşünmenizi ve
olaylara daha farklı ve eleştirel yaklaşmanızı
sağlayacak film ve tiyatro oyunları yanında görsel
olarak da zihninizi zorlayacak önerilerde
bulunmaya çalıştık.
-Yıldız Savaşları Serisi(1977-2018)
Yıldız Savaşları, George Lucas tarafından
yapılmış, öncelikle filmleriyle tanınmış, sonraki
yıllarda çizgiroman, bilgisayar ve konsol
oyunları, televizyon yapımları vb. dallarda
ününü geliştirmiş kurgusal evren ve markadır.
Bir pöpü ler kü ltü r efsanesi olan Star Wars
türünün ilk örneklerinden olmasının yanında
çeşitli fantastik kurgularıyla izlerken ufkunuzu
açacaktır.
Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku
öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar.
Ölüm hayatın doğal bir parçasıdır. Tutma,
onlar için yas. Duyma, onlara özlem.
Bağlılık kıskançlığa yol açar. Gölgesidir
hırsın, bu. Kendini, kaybetmekten
korktuğun her şeyden vazgeçmek için eğit.
-Lucy (2014)
Bilim kurgu filmlerinin olağanüstü dünyasıyla
ufkunuzu açmak istediğimiz bu kategoride son
zamanların en iyi filmlerinden olan bilim
kurguyu başka bir boyuta taşıdığı söylenen bir
film var bu defa da önerilerimizin arasında.
Tayvan'ın başkenti Taipei'nin suça batmış yeraltı
dünyası sokak çeteleri, mafya ve işbirlikçi
polisler tarafından yönetilirken en aktif ticaret,
uyuşturucu ağı üzerinden yürütülür. Eğlenmeyi
seven, sıradan bir genç kadın olan Lucy, birkaç
gece beraber takıldığı Richard yüzünden
kendisini bir anda en azılı uyuşturucu
şebekelerinin birinin içine düşmüş bulur.
Vücudunun içine kurye olması için yerleştirilen
yeni bir tür sentetik uyuşturucu, beklenmedik
bir şekilde Lucy'nin vücuduna nüfuz edip
kanına karışmaya başlayınca mucizevi bir
durumla yüzleşir.
Lucy'in damarlarında dolaşan kimyasallar, ona
insanüstü yetenekler kazandırmıştır! Artık akıl
okuma, telekinezi ve acıyı hissetmeme gibi
güçlere sahip olan genç kadın beyinin tüm algı
kapılarını sonuna kadar açacaktır...
Ünlü Fransız sinemacı Luc Besson'un
senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı filmin
başrolünde Scarlett Johansson bulunuyor.
Öğrenmek sancılı bir süreçtir. Küçükken kemikler
uzadığında vücudun ağrıması gibi.
Zaman, var oluş nedenimizdir, tek gerçek ölçü
birimidir. Maddeye varlığını zaman verir.
Zaman olmazsa, biz de olmayız.
-Avatar (2009)
Eşsiz görselliği ve olağanüstü bir dünyayı şahane
yansıtmasının yanında bizden olmayanın
varlığın saygı duymayı öğretmesiyle de ayrı bir
yere sahip bu film. Ve bana göre gü nü mü z bü yü k
devletlerinin sömürgeci tavrına da bir eleştiri
boyutunda.Bir hırsızlık olayında ağabeyi ölen
yarı felçli Jake Sully, Pandora adındaki uzak
bir gezegende misyonunun başına geçmeye karar
verir. Bu yerde Na’vi adında giderek tükenmekte
olan bir halk yaşamaktadır. Jake, kendilerine
özgü bir lisanları, dünya görüşleri ve yaşam
biçimleri olan halkın arasına karıştığında doğa
ile de bütünleşir. Askeri bir şirket, söz konusu
yeri ve oradaki kaynakları mercek altına almak
ü zere Avatar adında bir program meydana
getirmiştir. Bu program insanları kısmen insan
kısmen de Na’vi haline büründürerek misyon
amaçlı Pandora’ya göndermektedir. Bu sisteme
gönü llü dahil olan Botanist Dr Grace Augustine
ve Jake Sully için başka bir yaşam var olacaktır.
Sully, Pandora’ya geçtiği anda felçli bedeni
değişime uğrayarak işlevsel hale gelmektedir. Bu
sırada Na’vi halkından Prenses Neytiri ile karşı
karşıya gelen Jake, ansızın bir farkındalık yaşar
ve bir araştırma misyonu ile gönderildiği bu
gezegeni, kendi dünyalısından korumaya karar
verir.
Barış yapmayı hayal eden bir savaşçıydım ama
er ya da geç uyanırsınız.
-English Vinglish (2012)
English Vinglish filminde, Hindistan’da yaşayan
bir ev hanımının kültürlü olan eşi ve okulunda
gayet başarılı olan kızının kendisini hor
görmelerini ve bu durumun onu aşağıda
hissettmesine yol açmasını ve özgüvenini
kaybetmesini konu almıştır. ancak daha sonra
yeğeninin düğününe Manhattan’ a gitmesiyle
birlikte değişmeye başlar. Orada dört haftalık
ingilizce kursuna kaydolmasıyla hayatı
değişmeye başlar.
Kendini sevmeyi öğrenirsen,, her şey güzel
görünmeye başlar
Yemeği erkek pişirince ''sanat'',, kadın pişirince
''görev''..
-Maymunlar Cehennemi Serisi
(2001-2011-2014-2017)
Film günümüzde yaşanmaktadır. Genetik
mühendislerinin maymunların üzerinde
yaptıkları çalışmalar sonucu maymunlarda
zihinsel gelişmeler olmuştur. Bunları
gözlemleyen Will Rodman bir maymunu o
genetik araştırmaların yapıldığı tesisten kaçırır.
Filmin asıl konusu bundan sonra başlar. Will
maymunla dostluk kurar ve ona pek çok şey
öğretip bir insan gibi yaşatmaya çalışır. Fakat
maymun bunu fark eder. Bir gün, Will'in babası
araba kazası yapar. Çarptığı arabanın sahibi
Will'in babasının üzerine yürür ve bunu gören
Cesar (Will, maymuna bu adı verir.) sinirlenip
adamı yaralar. Bunun üzerine Cesar maymun
hapishanesine atılır. Burada birçok maymunla
tanışır ve pek çok işkenceye katlanır. Fakat Will'e
de kırgınlığı geçmez, çünkü Will'in onu orada
bıraktığını sanır. Cesar bütün bu olanlara
rağmen plan kurar ve maymun arkadaşları ile
kaçar ve ardından genetik mühendislerinin
bulunduğu binayı yağmalarlar. Birçokinsanı
öldürüp ormana ulaşmaya çalışırlar ve
başarırlar. Filmin sonunda Will, Cesar'a yanında
kalabileceğini söyler; fakat Cesar, evinin
maymunların yanı olduğunu söyler.
-Mesih (2020)
Tarihler boyunca dünyayı kurtaracağına
inanılan Mesih tüm dünyada hep önemli
bir yerdedir. Netflix’in Messiah dizisi bu
güne kadar süregelen bu din tartışmalarına
bir yenisini daha ekledi Amerikan yapımı
Messiah dizisi Orta Doğu’da gizemli bir
adamın ortaya çıkması ile toplumun ikiye
ayrılmasını konu ediniyor. Tıpkı
yayınlandığı günden bu yana insanları
ikiye ayırdığı gibi..
Suriye’nin başkenti Şam’da bir adamın
mucizeler yarattığı söylenmektedir. Bir
kısım insan onun yüzyıllardır beklenen
Mesih olduğuna inanırken, diğer kısım
onun toplumun düzenini bozmaya çalışan
bir sahtekar olduğunu düşünmektedir. Bu
durumu fark eden CIA bu adamdan
şüphelenir ve olayın peşine düşer.
Gerçeğin birçok farklı versiyonu vardır.
Gerçeği ararken konforu bulabilirsin. Ama
konforu ararsan gerçeği asla bulamazsın.
2-Korkularınızla Yüzleştirecek Bazı
Film, Dizi ve Tiyatro Oyunları
Bu kategorimizde sizi film, dizi ve tiyatro
oyunlarının distopik evrenlerine davet ediyoruz.
Var olma ihtimaline karşın ya da varlığına
karşın korkular duyduğumuz boyutların film
dizi ve tiyatro oyunlarını sizler için önermeye
çalıştık.
-V For Vandetta (2005)
V, 2020 yılında ve İngiltere’de geçiyor. Ülke, son
derece baskıcı bir toplum düzenini yaşamaktadır.
Tü rlü yasaklar ve engellerle idare edilen halk,
şiddet yanlısı bir konuma gelmiştir. Bu
kargaşanın orta yerinde görünen gizemli V,
belaya bulaşmış masum bir kadın olan Evey’i
kurtarır. Ancak bu kurtarış, tam da ulusun
kurtuluşunu temsil eder çünkü onun davranışı
aslında toplumun uyanışını tetikleyen ve
başkaldırıyı başlatan unsurdur. Tam da bu
sebeple artık insanlık adına bir ayaklanma
zamanıdır. Alan Moore’un romanından
uyarlanan film, son derece epik bir hikayedir
Aynaya baktığınızda suçluluk duyuyorsanız
gerçekleri öğrenmişsinizdir.
Toplumlar, kendi devletlerinden
korkmamalı.Devletler, kendi toplumlarından
korkmalı.Bina nasıl bir sembolse, onu yıkma
eylemi de bir semboldü r. Sembollere anlam
kazandıran insanlardır.Tek başlarına semboller
anlamsızdır ama yeteri kadar insanla bir binayı
havaya uçurmak dünyayı değiştirebilir.
Dans edemediğim devrim, devrim değildir.
-The Walking Dead (2010-…)
Dizinin ana karakteri olan Rick Grimes
hastanede gözlerini bambaşka bir dünyaya açar.
Dünya nüfusunun üçte ikisi ölmüş ve işin en
korkunç yanı ölüler geri dönmüştür. Ailesini
bulmak için çıktığı yolda yeni dünyanın
kurucusu olacağından habersizdir. Dostluk, aile,
sevgi ve barış kavramları üzerinde durur ve
karakterlerin yolunu bulma hikayesi gelgitlerle
doludur. Kurgu genelinde distopiktir ancak
kıyamet beraberinde tüm sosyal sınıfları ve
ötekileştirilmiş tüm gruplar arasında eşitlik de
getirir. Yeni dünya korkunç ancak eşittir. Belki
de yüzleşmeniz kıyametle değil de bu
ayrımcılıklarla olacak.
Eski hayatımız yok olmuş olabilir. Ama
insanlığımızı kaybetmek, bizim seçimimizdir.
Her zaman umut vardır. Belki sende yok, belki
burada yok ama birilerinde, bir yerde mutlaka
var.
Keşke her şeyin sonu iyi olacak diyebilseydim
sana… Olmayacak. Ama şu anı iyi kılabiliriz.
Tanrının planını anladığımı söyleyemem. Fakat
İsa'ya yeniden dirilme müjdesi verilmişti.
Sanırım aklında başka türlü bir şey varmış
-7 Yü z (2017)
“Kendi içinde başlayıp biten 7 hikayeden oluşan
dizinin her bölümünde karakterler en karanlık
taraflarıyla yüzleşiyor. Peki karakterler bu
karanlık taraflarına göz yumup hayatlarına
devam edebilecekler mi?” şeklinde tanıtılan
dizide eşitlik, vicdan, ölüm vs gibi konulara yer
verilen yedi bölümden oluşuyor. Karakterler ile
birlikte siz de en büyük korkularınızla
yüzleşiyorsunuz.
-Açlık Oyunları Serisi( 2012-2013-
2014-2015)
Alaycı kuş, ateşler içindeki kız yani Katniss.
Özgürlüğün direnişin ve devrimin sembolü olan
bu kız hepimizin korkacağı distopik bir evrende
yaşıyor.
Yakın bir gelecekte Kuzey Amerika kuraklık ve
arkasından gelen yangın ve kıtlıklarla
zayıflayarak çökmüş; yerini bir başkent ve 12
eyaletten oluşan Panem adında bir ülkeye
bırakmıştır. Bu yeni ülkede her sene eyaletlerden
kura ile seçilen ikişer gencin katıldığı "Açlık
Oyunları" düzenlenmektedir. Kısmen eğlence
amaçlı, kısmen de halka göz dağı vermeyi
hedefleyen bu oyunlar, ayrıca tüm Panem
ü lkesinde televizyonlardan da izlenmektedir. 24
farklı 'yarışmacı' bütün televizyon seyircilerinin
gözleri ü zerindeyken, rakiplerini eleme ve
hayatta kalma mü cadelesi vermektedirler.
Katniss'in 16 yaşımdaki kız kardeşi Primrose,
maden yataklarıyla ünlü eyaletin 'kadın
yarışmacısı' olarak seçildiğinde Katniss onun
yerini almak için gönüllü olur. Erkek katılımcı
Peeta ile Katniss, kendilerinden yaş ve kuvvet
açısından daha büyük, güçlü ve ömürleri
boyunca bu an için eğitilmiş olan rakiplerine
karşı ayakta durmaya çalışırlar...
– Beni değiştirmelerini hiç istemiyorum.
+ Seni nasıl değiştirebilirler ki?
– Bilmiyorum. Olmadığım biri hâline
dönüştürebilirler. Oyunlarının bir parçası olmak
istemiyorum sadece.
-Matrix Serisi (1999-2003-2003)
Bu film geçtiği distopik evrenle ve gerçekçi
kurgusuyla gerçeklik algımızla oynuyor.
Bir bilgisayar programcısı olan Thomas Anderson
aynı zamanda Neo nickname'li çok usta bir
"hacker" dır. Ancak siyah takım elbiseli ve
gözlüklü adamların yakın takibindedir. Bu
takibin nedenini ise karşılaşacağı Morpheus'dan
öğrenecektir. Neo, birden kendini Morpheus'un
anlattıklarına güvenmek zorunda kaldığı büyük
bir komplonun içinde bulacaktır. İçinde
yaşadığımızı sandığımız bu dünya tamamiyle
aldatıcıdır. Tüm insanlık aslında uzaydan gelen
yaratıkların köleleridir. Neo, Trinity ve
Morpheus'un da yardımıyla kendilerini bu
düzeni yıkmaya adayan bir grubun içine katılır.
Hiç gerçek olduğunu sandığın bir rüya gördün
mü? Ya o uykudan hiç uyanmasaydın rüya
olduğunu nasıl anlayacaktın?
Olmaz, birini gerçekten tanımak için onunla
savaşmalısın.
Umut. İnsanın vazgeçemediği illüzyon.
Aynı anda en büyük güç ve en büyük zayıflık
kaynağınız.
-Körlü k (2014)
Bir yanda Julianne Moore, diğer yanda, Gael
Garcia Bernal; adı belirsiz bir kentte, ne olduğu
anlaşılamayan bulaşıcı bir körlük salgınını
anlatan film noir'daki ilginç karakterlere hayat
veriyorlar. 'Beyaz körlü k' olarak tabir edilen bu
durumdan etkilenmeyen tek kişi bir göz
doktorunun karısı. Yavaş yavaş kentteki tüm
yurttaşları etkisi altına almaya başlayan bu
belanın yayılışını ve yaşanan kaos ortamını
canlı canlı gören doktorun karısı, kendisini ve
ailesini bu zor durumdan kurtarmaya çalışır.
-Vertigo(1958)
Vertigo, Hitchcock’un teknik ve işlediği konu
itibariyle sinema tarihinin en önemli
yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Bir
suçluyu kovalarken çatıdan düşen ortağını
kurtaramayan dedektif Scottie Ferguson’da, bu
olayın ardından yükseklik korkusu başgösterir.
“Vertigo” hastalığına dönüşen bu korku
nedeniyle mesleğini bırakıp emekli olan
dedektir, eski bir arkadaşı tarafından, ruhsal
sağlığından şüphe ettiği karısı Madeleine’ni
izlemesi için kiralanır. Scottie de kadını daha
yakından izledikçe bir şeylerin yolunda
gitmediğini fark eder; dahası kadının intihara
meyilli olduğunu görür. Artık işleri yoluna
koymak için uzaktan takip etmek yetersiz
kalacak, Scottie’yi kendi korkularıyla da
yüzleşeceği bir mücadelenin içerisine
sü rü kleyecektir.
Ç inliler bir insanın hayatını bir kere kurtarınca
hayatınız boyunca ondan sorumlu olursunuz
derler.
Tek başına amaçsız dolaşabilirsin. Ama iki kişi
mutlaka bir yere gidiyordur.
3-Kişisel Gelişimi Destekleyen Bazı
Film, Dizi ve Tiyatro Oyunları
Karakterleri ve hikayesi ile büyüdüğümüz film
dizi ve tiyatro oyunlarıyla devam edelim. Bu
kategorimizde, izlediğinizde sizde ruhsal ve
sosyal değişime yol açacak ve büyümenizi
sağlayacak film dizi ve tiyatro oyunları önermeye
çalıştık.
-Mucize (2017)
Auggie Pullman yaşıtı diğer çocuklardan biraz
farklıdır. Çünkü yüzünde ciddi bir deformasyon
vardır. Auggie diğer çocuklarla sıradan bir okula
giderek, sıradan bir çocuk olduğunu kanıtlamaya
çalışır. Çünkü esas güzellik derinin altında,
içeride saklıdır...
Belki de biraz empati yapmanın zamanı
gelmiştir ha?
Haklı olmak ile nazik olmak arasında seçim
yapmanız gerektiğinde nazik olmayı seçin.
Kötülerin yaptığı şeylerle baş etmeyi öğrenmek
için,iyilerin psikoloğa gitmesi gerektiği tepetaklak
bir dünyada yaşıyoruz.
Zorlu bir mücadele veren herkese karşı nazik
olun.Ve insanların aslında nasıl biri olduğunu
görmek istiyorsanız tek yapmanız gereken,
bakmak.
-Amelie (2001)
Bu Fransız komedisi bizi genç ve özel bir kadınla
tanışmaya davet ediyor; her daim hayat dolu,
yaşama sevgi dolu gözlerle tanıklık eden ve sahip
olduğu özel ışıltıyı her anında yanında taşıyan
Amelie’nin hikayesine... Anne ve babasını
kaybetmiş olan Amelie, kendini başkalarının
hayatlarını tamir etmeye, onları mutlu kılmaya
adamıştır; bu adanmışlığı fark ettirmeden, bu
durumdan bihaber olan insanların hayatlarını
kolaylaştırmaya yönelik yapmaktadır. Peki
başkalarının mutluluğu için çabalayan Amelie,
yalnızlığının farkına vardığı an kendi
mutluluğu için de çabalamaya başlayacak
mıdır?
Amelie bize gerçek aşkı bulana kadar
diğerlerinde işlerin neden yolunda gitmediğini ve
başkalarını mutlu etmenin esas mutluluk
olduğunu anlatan, garip bir ailenin kızı
olmasına karşın sevgiyi ve küçük şeylerle mutlu
olmayı çok iyi bilen bu kız öğretiyor.
Hayat asla sahnelenemeyecek bir oyunun sonsuz
tekrarından ibaret.
-Mr Bean
Mr. Bean, Rowan Atkinson'un canlandırdığı eski
bir televizyon serisidir. İlk olarak ITV isimli
İngiliz televizyonunda 1990 yılında
gösterilmiştir. Rowan Atkinson, Robin Driscoll,
Richard Curtis ve Ben Elton bu dizinin
yapımını üstlenmişlerdir. Toplam 15 bölümden
oluşan Mr. Bean serisinin dışında 7 tane Mr.
Bean skeçi ve 2 de filmi bulunmaktadır.
İlk bölümü 1 Ocak 1990'da yayınlanan dizinin
son bölümü 15 Aralık 1995'te yayınlanmıştır.
Dizi, Atkinson'un tabiriyle "yetişkin adam
bedeninin içindeki çocuk" olan Mr. Bean'in
maceralarını anlatır
-Dangal (2016)
Dangal, Hintli Mahavir Singh Phogat'ın
hikayesini anlatıyor. Mahavir Singh Phogat bir
güreş hayranıdır. İki küçük kızına da güreş
öğretmeye karar verir. İki kız, Babita Kumari ve
Geeta Phogat, çocukluklarından başlayarak güreş
eğitimi alarak büyürler. Büyüdüklerinde iki kız
da güreşte iddialı isimler olmuştur. Geeta Phogat
2010 Commonwealth Oyunları'nda altın
madalya kazanarak güreşte bu dalda ödül
kazanan ilk kadın güreşçi olurken, kız kardeşi
Babita da gümüş madalyayı alır.
Genç kadın güreşçiler başarıya giden yol boyunca
sosyal şekillendirmenin baskısıyla da mü cadele
etmek zorunda kalacaktır...
“Şu kızlara bak. Yarın kazanırsan tek başına
kazanmayacaksın. Seninle beraber milyonlarca
kız kazanacak. Erkeklerden aşağı görülen tüm
kızlar kazanacak. Ev işleri yapmaya, çocuk
büyütmeye zorlanmış kızlar. Yarınki mü sabaka
en önemlisi, kızım. Çünkü yarın, sadece o
Avustralyalı ile değil, kızları aşağı gören herkes
ile mücadele edeceksin.”
Bir kaplanı, fil gibi dövüştürmeye çalışma. Sonra
kaplan, ne kaplan gibi dövüşür ne de fil gibi.
-Büyük Balık (2003)
William Bloom, babası kanser nedeniyle ölüm
döşeğinde olduğu için, aile evine geri döner.
Gezgin bir satıcı olan babasını yakından
tanımak için, efsanevi bir kişiliği olan adamın
gençliğinde yaşadıklarına dair öyküler
toplamaya başlar.
Babasının yaşadıklarına dair efsaneler ve mitler,
bir puzzle’ın parçaları gibi yerine oturacak ve
anlaşılması güç olan adamın yaşamını
zaferleriyle ve zaaflarıyla ortaya dökecektir.
Birbirimizi çok iyi tanıyan yabancılar gibiydik.
İnsan o kadar çok hikaye anlatırsa kendisi olur
Ve hikaye ondan sonra da yaşar
Böylece insan ölü msü z olur.
-Yedi Yaşam (2008)
Son ana kadar tü m ilginizi ü zerinde tutan ve
sonunda gözyaşlarının yanında büyük bir etki
de bırakan bir filmdi ve vicdanın ne kadar
güçlü anlatıldığnıa hayret edeceğiniz bir
hikayeye sahip.
Yedi Yaşam hayat ve ölüm, pişmanlık ve
bağışlama, yabancılar ve dostluk, aşk ve kefaret
üzerine kışkırtıcı sorular soruyor ve insanların
kaderlerini şaşırtıcı biçimde birbirine bağlayan
şeyleri takip ediyor.
Her şey yedi isimden oluşan bir listeyle başlıyor:
Ben Thomas, Holly Apelgren, Connie Tepos,
George Ristuccia, Nicholas Adams, Ezra Turner ve
Emily Posa. Tek ortak noktaları, her birinin bir
dönüm noktasına ulaşmış ve umutsuz derecede?
Maddi, manevi ya da tıbbi yardıma muhtaç
olmalarıdır.
Hiçbiri, Ben'in kefaret planını uygulamak için
her birini teker teker seçtiğinden haberdar
değildir. Ama hayat dolu bir kalp hastası olan
Emily Rosa (Rosario Dawson), Ben'in olanaksız
sandığı bir şey yaparak planın gidişatını
değiştirir: Yakınlaştığı Ben'in dünyaya bakışını
altü st eder.
Tanrı, dünyayı yedi günde yarattı. Bense,
benimkini yedi saniyede mahvettim.
4-Hayatın İçinden Ders Veren Bazı
Film, Dizi ve Tiyatro Oyunları
İyi nedir? Doğru nedir? İyiye ve doğruya giden yol
nerden geçer? Ders veren kategorimiz bunu için
var diyebiliriz. Bu kategorimizde gü nlü k
yaşamın hızlı akışı içerisinde görmediğimiz,
düşünemediğimiz bazı değerler ve dersler veren
film dizi ve tiyatro oyunlarını önermeye çalıştık.
-Forrest Gump (1994)
Forrest Gump, düşük I.Q. sahibi genç bir adamdır.
Jenny ile tanıştığında ona aşık olur. Gump
aralarında Elvis Presley, Kennedy, Nixon’ın da
olduğu tarihsel kişilerle kaza eseri tanışır ve
50’lerden 70’lerin sonuna kadar gelen bir süre
zarfında olaylar gelişir. Gump tamamen tesadüf
olarak Vietnam savaşına ve Amerikan yakın
tarihinin önemli olaylarına şahitlik eder ve
hatta rol alır. Ancak bilmeden yaptıklarının ne
kadar önemli sonuçları olduğundan da haberi
yoktur.
Annem mi haklıydı yoksa Teğmen Dan mı,
bilemiyorum. Herkesin bir kaderi var mı
bilemiyorum, yoksa rüzgâra kapılmış gibi
tesadüfen oraya, buraya mı sürükleniyoruz?
Bence her ikisi de doğru. Belki ikisi de aynı
anda oluyor.
Neden ölü yorsun anne?
-Bajrangi Bhaijaan(2015)
Sevginin Gü cü . Konusu anlatacağım ama
öncelikle saf sevginin ve inanç, ideolojilerin
sevgiye engel değil destek olduğunu anlatan bir
hikaye olduğunu söylemek istiyorum. Pakistanlı
konuşamayan küçük Shahida'nın (Harshaali
Malhotra) annesi, Hindistan'da çocuğunun tedavi
edileceğini öğrenir. Hindistan'a gidiş
yolculuğunda küçük Shahida, annesini
kaybeder.
Hindistan'da Shahida'ya yardım edecek olan kişi
ise Bajrangi Bhaijaan mü ridinden olan
Pavan'dır. Pavan (Salman Khan) ile Shahida'nın
yolları bakalım nasıl kesişecek ve Pavan,
Shaihada'yı ailesine ulaştırabilecek midir?
-Benim Adım Khan (2010)
İnsanlar ikiye ayrılır: iyi insanlar ve kötü
insanlar diyen yine başka bir iyilik peşindeki
film. Her yol inanç ve cesaret ile aşılır bunu da
unutmaz bu hikayemiz.
Asperger hastalığı taşıyan Hindistan asıllı
Müslüman bir adam, ABD başkanı ile konuşmak
ve derdini anlatmak için ciddi bir yolculuğa
koyulacaktır. Bunun için tüm ülkeyi baştan başa
geçmeyi göze almıştır.
Kuran-ı Kerim şöyle buyurur. Bir masum insanı
ölü mü , tü m insanlığın ölümüdür.
Sakın şunu unutma oğlum. Dünyada sadece 2 tür
insan vardır. Hep İyi şeyler yapan iyi insanlar,
bir de kötülük yapan kötü insanlar. İşte insanlar
arasındaki tek fark bu. Başka fark yoktur.
-Ekşi Elmalar (2016)
Sert mizacıyla tanınan Belediye Reisi Aziz
Özay'ın kent çapında meşhur iki özelliği daha
vardır: Biri herkesin imrendiği meyve bahçesi,
ikincisi de evlenme çağına gelmiş, birbirinden
güzel 3 kızı. Kasaba merkezine inmeyen, insan
içine çok çıkmayan kızların taliplisi ise çoktur.
Aziz Bey'in eşi Ayda ve kızları Muazzez, Türkan
ve Safiye'nin öyküleri 1970'li yılların sonunda
Hakkari'de başlar ve 1990'lı yılların sonunda
Antalya’ya dek uzanır...
Film sinemada kadın temsilleri ve aile hakkında
yeniden düşünüp okuma yapmamıza olanak
sağlar. Gelin olan kızları evden ayrılırken
kadrajda sadece evin genel plan görüntüsü vardır.
En üst katta evin “reisi” Aziz Özay eril iktidarı
temsil ederken alt katta ikinci plana itilen
kadınlar vardır.
Ve filmin diğer bir alt metni ise insan yaşamının
garantisizliği ve hayatın acı yanları üzerinedir.
Ağaçlar da tıpkı insanlar gibi, terbiye edeceksin.
Her insan işin başında ekşidir, kekredir. Eğitirsin
öğretirsin bal gibi tatlı olur.
-Bana Bir Şeyhler Oluyor
Her gü n gazetelerin ü çü ncü sayfalarında
trajedilerini okuduğumuz insanları konu alır.
“Anlatacaklarım var! Vaaz vermek değil niyetim,
duyduğumu söylemek. Söylemeye değer şeyler
duyuyorum zira. Belki hayatı daha yaşanır
kılmak için ya da belki sade, ama sade anlatmak
için… Sen anlat dedi Tanrı bana, anlaşılsın diye
değil, hiçbir mükafat istemeden anlat. Çünkü bir
mükafattır artık bir anlatıcıya doğru düzgün
anlaşılmak! Sen anlat dedi. Sen sade anlat!
Umudu hatırlatsın diye umutsuzluğu, çareye yol
açsın diye çaresizliği anlat… Ders verme dedi
kimseye, çünkü hoca denmez öğrenmesini
bitirene. Çırakları olan bir çıraktır usta, olsa
olsa… Sen anlat dedi bana Tanrı, sen sade
anlat…” • Bu sözler Hilmi Duran’a ait. Ve
anlatacak traji-komik bir hikayesi var.
Ama yapmayın dedi, Tanrı. O daha bir çocuk!
Yaşamak, dedi. Tek marifetiniz. Biraz özen
gösteriniz.
Tanrım ben seninle konuşuyorum deli
diyorlar,senle konuştuğunu bile hatırlamıyor
akıllılar...
-Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü?
1948 yılının İstanbul’unda dünyaya gelen üstün
zekâlı Gülseren’in hayatını anlatan oyunda,
ülkedeki sosyal hayatın, 30 yıl içindeki hızlı
değişiminin iyi ve kötü etkilerini ortaya koyar.
Üstün zekalı ev kızımız Gülseren ve onun
hayatla, insanlarla, anlaşılamamakla imtihanı…
-Sen hiç ateşböceği gördün mü?
+ Hayır, görmedim.
-Göremezsin, göstermiyorlar ki. Herkes de göremez
zaten. Edison doğayı yendi. Hem de kendi
sahasında. Biz ara yoğunduk, Ediz Hun'un
filmlerini seyrediyorduk.
+ Anlamadım.
-Kıymetini bil. Anlasaydın yalnızlık çekerdin.
5-Eğitimle İlgili Olan Bazı Film, Dizi
ve Tiyatro Oyunları
Bu kategorimizde Eğitim Fakültesi öğrencileri
olarak eğitim ve öğretmenlikle ilgili film dizi ve
tiyatro oyunları önermeye çalıştık.
-İki Dil Bir Bavul (2008)
Türkiye coğrafyasının kanayan yarası "Doğu
Sorunu" ya da "Kürt Meselesi" hakkında son
yıllarda kaydadeğer ve cesur yapımlar vizyon
şansı buldu. İki Dil Bir Bavul da toplumsal
duyarlığı olan ve konuya geniş bir çerçeveden
bakabilen filmlerden biri. İki Dil Bir Bavul'da
Türk öğretmenin, uzak bir Kürt köyündeki bir
yılı, başarıyla sinema perdesine aktarılıyor.
Öğretmen Kürtçe bilmez, çocuklar Türkçe.
Öğretmen ilk kez gördüğü bu coğrafyada, bir
yılını çocuklara Türkçe öğretmekle geçirir. Bir
yılın sonunda çocuklar Türkçe öğrenebilecekler
mi? İki Dil Bir Bavul, üniversiteden yeni mezun
olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk
öğretmenin bir yılını, onun okula yeni başlayan
ve Türkçe bilmeyen çocuklarla yaşadıklarını
anlatır. Bir yıl boyunca öğretmenin farklı bir
topluluk ve kültür içindeki yalnızlığına,
çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim
problemine, çocuklardaki değişime tanık oluruz.
Bu süreç boyunca öğretmen ve çocuklar
birbirlerini yavaş yavaş tanımaya ve anlamaya
başlarlar.
-Yerdeki Yıldızlar (2007)
Her Ç ocuk Ö zeldir, problemli görü len bir çocuk
ve onun hayatını değiştiren bir öğretmenin
hikayesini anlatıyor. 8 yaşındaki Ishaan
Awasthi, hiç kimse tarafından taktir edilmeyen
bir çocuktur. Okulda dersleri kötü dü r, ü stelik
arkadaşları ile de sık sık kavga eder. Arkadaşları,
öğretmenleri ve ailesi tarafından dışlanan
Ishaan, ailesi tarafından disipline sokulması
için yatılı okula gönderilir. Burada da durum
pek farklı değildir. Ta ki resim öğretmeni Ram
Shankar ile yanışana kadar. Ishaan’ın çok
mutsuz ve yalnız bir çocuk olduğunu fark eden
Ram, bunun nedenini araştırmaya başlar. Onun
aslında çok özel bir çocuk olduğunu anlayan
öğretmen, sabır ve özenle Ishan’ın kendisini
bulmasına yardımcı olur.
-Unutulmaz Titanlar(2000)
Herman Boone bir Amerikan futbolu koçudur.
1970'lerin Virgina'sında ırkçılık hakimdir.
Oldukça ırkçı yönelimlerin olduğu bir Amerikan
futbolu takımı da bir koç aramaktadır. Bu lise
takımı da kimlik sorunları yaşayan ve ırkçı
tavırları olan oyunculardan kuruludur. Siyahi
bir koç olan Herman Boone'un başa gelmesi,
bütün bu kişilik bunalımlarının kökenine
inecek ve insanların karakterlerini
sorgulatacaktır.
-Ölü Ozanlar Derneği (1989)
Lise çağındaki gençlerin aileleri tarafından
maruz kaldığı baskılar ve bu baskılar sebebiyle
duygu, istek ve düşüncelerini yaşantılarına
yansıtamamalarını işleyen bir filmdir.
Ölü Ozanlar Derneği", hakikaten devrimci bir
bakış açısına sahip olan kitap/filmlerden birisi...
Gerek anlatımı, gerekse de başroldeki Robin
Williams'tan genç oyunculara dek, herkesin ü st
düzey performans göstermesi filme lezzet katıyor.
Filmde yer yer gerçekü stü göndermeler ve
arkadaşlar arası dayanışmayı çok etkili bir
şekilde dışavuran sahneler mevcut... 1950’lerin
Welton Akademisi ciddi, disiplinli ve akademik
çevrelerde saygınlığı yüksek olan ancak
gerikafalılığın iktidarda olduğu bir okuldur.
Okul yönetiminin muhafazakar ve ortodoks
tavırları okulu öğrenciler için sıkıcı ve bunaltıcı
bir yer haline getirmektedir. Fakat yeni İngilizce
öğretmeni John Keating’in okula atanmasıyla çok
şey değişecektir... Keating öğrencilerine ders
kitaplarını yırtıp atmalarını, kalıplaşmış
düşünce şekillerinden uzaklaşmalarını ve
hayatlarını dolu dolu yaşamalarını
öğütlemesiyle okulun statükocu tavrına son
derece zıt bir profil çizmektedir. Öğrencilerini
şiir ve nitelikli edebi yapıtlarla tanıştıran
Keating onların pek çoğu üzerinde derin bir etki
yaratır ve onların geleceğe dair hayallerinin
şekillenmesini sağlar. Elbette Keating’in
yaklaşımının okul yönetimi tarafından
farkedilmesi ve ü stü ne gidilmesi uzun
sü rmeyecektir. Fakat okul mü dü rü Nolan
Keating’i okuldan uzaklaştırma kararı aldığında
hayatlarını değiştirdiği öğrencileri Keating’i
savunmak için harekete geçerler.
-Koro (2004)
Fond de l’Etang, Fransa’da bir sayfiyede sorunlu
erkek çocukları için eğitim veren bir yatılı
okuldur. 20. yüzyılın ortalarında, egoist, disiplin
delisi bir müdür olan M. Rachin tarafından
yönetilmektedir. Felsefesi aksiyon-reaksiyon
şeklindedir. Ancak onun sistemi asi yaradılışlı
çocuklar üzerinde hiçbir işe yaramamakla
beraber ters tepkiye neden olmaktadır. Bir gün
okula M.Clement Mathiue adında yeni bir
eğitmen gelir. Orta yaşlardaki bu adam hayatı
boyunca birçok şey için çabalayıp hayattaki
yerini bulmaya çalışmış biridir. Her ne kadar
çocukları ziyadesi ile haylaz bulsa da M.
Rachin’in fikirlerine inanmaz. Tek çare en iyi
bildiği aracı kullanmaktır. Müzik her derde
deva olabilecek evrensel bir gü çtü r nihayetinde.
Okul dahilinde kurduğu koro ile herkesin
hayata bambaşka bir pencereden bakmasını
sağlayacaktır
-Sınıf (2008)
François Marin ve meslektaşları, Paris’te bir
lisede tamamen farklı ırklardan gelen öğrencileri
eğitmek üzere yeni yıla hazırlanmaktadırlar.
Öğretmenler kendi aralarında durumları iyi ya
da kötü olan öğrencileri hakkında
konuşurlar.Tüm öğretmenler öğrencilerine ilham
kaynağı olmak isterler ancak bir taraftan da her
bir eğitimcinin, başarmak istedikleri tutkularına
ulaşma yöntemi farklıdır. Hatta aynı öğrenci
ü zerinde disiplin ve övgü açısından farklılık
gösteren bakış açıları da vardır. Okul yönetimi
bu konuda elinden geldiğince doğru ve adaletli
davranmaya çalışır. Öyle ki zamanı geldiğinde
öğrenci değerlendirme komitesinde öğrenciler
arasından bir temsilciye de yer verir. Marin, bu
yıl 14 ve 15 yaşlarındaki öğrencilere ders
vermektedir. O zaman zaman öğrencilerinin
aralarına girmek için elinden geleni yapar.
Bazen başarı ile bazen de kayda değer hatalarla.
Ödüllü bir Fransız filmi.
-Canım Öğretmenim (2011)
Montreal'de Cezayirli bir göçmen olan Bachir
Lazhar, çok sevilen ve sınıfta gerçekleştirdiği
intihar sonucu ölen bir ilkokul öğretmeninin
yerine geçmek üzere çarçabuk işe alınmıştır.
Yavaş yavaş , okulu ve öğrencilerini tanımaya
başlar ve onları tanıdıkça onlara bağlanır. İlk
günden ortaya çıkan aralarındaki kültürel
boşluk bile bir yerden sonra göze batmaz hale
gelir. Sınıf yavaş bir iyileşme süreci geçirirken
kimse Bachir'in acılı geçmişinden hiç kimse
şüphe etmemektedir. Fakat bu geçmiş öylesine
rahatsız edicidir ki eğer öğrenilirse sonuçları
Bachir'in ülkeden atılmasına kadar gidebilir.
-Özgürlük Yazarları (2007)
Genç bir öğretmen kendisini, öğrencilerine
hoşgörü kavramını, bunu önce kendileri
üzerinde uygulamayı ve eğitim sözcüğünü, okul
hayatlarının ötesine taşımayı öğretmeye
adamıştır. İdealist öğretmen Erin, çok başka
dünyalardan gelen karakterlerle uğraşmak
zorundadır. Aslında farklı ırklardan gelen bu
öğrenciler için okul, sadece yaşları gereği orada
bulunmak zorunda oldukları bir yerdir.
Erin, kendi yöntemleri ile onlara yakınlaşmaya
çalışsa da bu niyeti daha da büyük tepkilere yol
açar. Çünkü öğrenciler, hayatta yüzleştikleri
ırksal ve toplumsal acı gerçekleri farkına vararak
öğretmenlerinin saf idealizmi bırakmasını
isterler. Zaman içinde onlarla iletişim kurmayı
başaran Erin, herbiri birbirinden farklı
hikayesi olan bu gençleri, kendi hikayelerini
yazmaları ve bunu da birbirleri ile paylaşmaları
konusunda cesaretlendirir. İşte tam da bu
yazılar, öğrencilerin hayata tutunmalarını
sağlayan bir araca dönüşecektir. Erin Gruwell
isimli bir öğretmenin gerçek hayat öyküsünden
uyarlanmıştır.
6-Psikolojiyle İlgili Olan Bazı Film,
Dizi ve Tiyatro Oyunları
Bu kategorimizde Psikolojik Danışman adayları
olarak insanların düşünce ve davranışlarının
altında yatan sebepleri anlamanızı sağlayacak
film dizi ve tiyatro oyunlarını önermeye çalıştık.
-Siyah Kuğu (2010)
Saplantılar,insan beyni,bilinç altı ve daha
fazlasını içeren rehberlik niteliğinde güzel bir
filmdir.
Bu filmdeki hayaller yü zü mü ze yü zü mü ze
vurulmuştur adeta. Siyah Kuğu olmak için
elinden geleni yapmaya çalışan ve bu durumun
kahramanda yarattığı psikolojik baskı...
Temposunun yoğun olduğu heyecanlandıran kafa
karışıklığı yaratan mükemmeliyette.
-Guguk Kuşu (1975)
Akıl hastanesinde (sürü psikolojisinin olduğu
yer )bir takım kurallar vardır. Herkes bunlara
uymak zorundadır. Bir adam
(Mcmurpy)kuralları delmeye başlar. Peki neden?
Yüzünüzde çarpık bir gülümseme bıraktıracak
belki de sizi kendinize yargılatıp kimim
dedirtecek. “EN AZINDAN DENEDİM ÖYLE DEĞİL
Mİ?”Görünmeyen mesajı ise istenmeyen düzene
tepki verme cesareti kazandırmak. Mcmurphy
kuralları yıkıyor, sürüden ayrılıyor.
Ama guguk kuşu ise gerçekten sadece bir
metafordur.
-Makinist (2004)
Uyuma yeteneğini kaybeden makine operatörü
Traver Reznik ‘in paronayak bir ruh hali içinde
halüsinasyonlar görmesiyle başlar.
Bipolar kişilik bozukluğu ve beraberinde gelen
sanrıları işleyen etkileyici bir film. Oldukça kafa
karıştırıcı. Derin bir psikolojik analiz içerir.
-Akıl Defteri (2000)
Leonard intikam peşindedir fakat o çok ender
rastlanan ve tedavisi olmayan sara nöbetleri gibi
gelen hafıza kaybı hastalığına sahiptir.
O çaresiz midir? Yoksa geçmişin izlerinden
gidecek kadar hissel ve zeki midir?
Bu filmle belki de bir kitabı sondan okumaya
başlayacaksınız ya da bir filmi geri sayarak
izleyeceksiniz.
-Sybil (2007)
Gerçek bir yaşamdan alınmış bir psikolojik
vakanın sinemaya uyarlanışıdır.
Birçok kişilik bozukluğu teşhisi konan shirley
Ardell Mason'un hikayesidir .Onu bu duruma
getiren ise şiddet ve istismar ile dolu bir
çocukluk dönemidir. Psikiyatristinin yardımları
ile gelişen olayların olduğu psikolojik gerilim
filmidir.
Oysa shirley bir film ya da kitaptan öte
yaşamıştır.
7-Empati Geliştiren Bazı Film, Dizi ve
Tiyatro Oyunları
Bu kategorimizde bizden olmayan ve bizden
parça taşımayanı da anlamayı ve sevmeyi
sağlayacak film dizi ve tiyatro oyunları önermeye
çalıştık.
-1 Litre Gözyaşı (2005)
Aya Omurilik soğanı dejenerasyonu ( bu hastalık
bizim özgürce haraket etmemizi sağlayan
omuriliğin yavaş yavaş yok olması demektir)
hastalığına yakalandığında doktoru ondan bir
günlük yazmasını ister. Böylece hatalığın
ilerleyişini görecektir.Aya-nee o gü nden sonra
günlük tutmaya başlar. Gücünün yettiği yere
kadar yazar. Bütün yaşadıkları bu günlüklerde
saklıdır. 23 mayıs 1988 yılında hayata gözlerini
yumar. Ve bir dergi aracılığıyla günlükleri
yayınlanmaya başlar. Bu hikâye bu günlükler
günlükler sayesinde önce kitap olarak basılmış
daha sonra dizisi yapılmış ve aya-nee nin gerçek
hayatını konu almıştır.Aya, 15 yaşında akıllı ve
sportif bir genç kızdır. Ailesinin en büyük
çocuğudur. Babasının tofu dükkanı vardır ve
dükkanla aynı yerde olan evlerinde
yaşamaktadırlar. Aya giriş sınavına girmeden
önce düşer ve Asou adlı gençle tanışır. Asou ona
yardım eder ve birlikte sınava girerler. Halbuki
Asou sınava girmekten vazgeçmişti ama Aya’yı
okula yetiştirmeye çalıştığı için o da sınava girer.
Aya, Higashi Lisesi’nin giriş sınavını kazanır ve
evde bunu kutlarlar. Asou da aynı okulu
kazanır ve aynı sınıfa düşerler. Aya basketbolu
oldukça seviyordur ve bu oyunda çok iyidir. Bir
gü n okula giderken feci şekilde düşer ve çenesi
kanar. Bunun ü zerine hastaneye giderler ve
annesi eskiden hemşire olduğu için hastalıkları
bilmektedir ve kızının bir zamandır farklı
belirtiler gösterdiğini doktora söyler ve doktor
onu muayene ettikten sonra omuriliğinin
bozulduğunu tespit eder ve bu hastalığın hiç bir
tedavisi olmadığını söyler. Aya bu hastalık
sürecinde ailesinin ve arkadaşlarının desteği ile
hayatına devam eder.
-Siyah (2005)
Paul ve eşi Catherine evlenmişler ve mutlu bir
yuva kurmuşlardır. Kısa bir süre sonra Michelle
adını verdikleri bir kız çocukları olur. Ama
ailenin mutluluğu uzun sürmez zira Michellle
ne görebilir ne de duyabilir. Anne baba
Michelle’i dış dünyanın etkilerinden ne kadar
korumaya çalışırlarsa çalışsınlar küçük kız
büyüdükçe hırçınlaşmaktadır. Catherine bir kez
daha hamile kalır ve Sara’yı doğurur. Bu sefer
baba Paul Michelle’i bir kliniğe kapatmak ister.
Tam da bu günlerde ailenin hayatına Debraj
Sahai adında özel bir eğitmen girer. Hem sağır
hem kör hem de dilsiz olan Michelle’i eğitmeye
gönüllü olur. Küçük kız onun ellerinde
hırçınlığını yavaş yavaş bir kenara bırakarak,
eğitim almaya hatta normal çocuklar gibi okula
gitmeye bile başlar…
Film 20 yy.’ın başlarında yaşamış olan Helen
Keller’ın gerçek hayat öyküsünü anlattığı
otobiyografik kitabı The Story of My Life’ın
Hindistan sinemasındaki uyarlaması.
-Şşt! Kızlar Bağırmaz (2013)
Şirin birkaç saat sonra evlenecektir ancak
umulmadık bir şey olur ve tanımadığı bir adamı
öldürür. Bu suçun sebebi, Şirin'in kâbus dolu
çocukluğunda gizlidir. Sır düğümleri bir bir
çözülür ve asıl soru ortaya çıkar: "Gerçek Suçlu
Kimdir?"
‘’Sayın yargıç, saygı değer hakimler ve savcı bey,
Sizler dü nyada seri cinayetler olarak
sınıflandırılan cinayet davalarının olduğunu
biliyorsunuz. Nadir vakalar dışında tüm bu
katiller polis tarafından yakalanıyor. Katiller ve
suçlulara, işledikleri cürümlerin cezası
verilebiliyor. Bu nasıl oluyor? Çünkü ortada bir
ceset var. Olay yerinde caniye dair izler olduğu
için.
Ama ya bir ruh öldü rü lü rse?
Ama bir ruhu öldü rmenin -mü vekkilimde
olduğu gibi- cezası nedir? Maalesef bu tür
suçları yargılayabilmek yıllar alıyor.
Örneğin birkaç gün önce bir gazetede okumuştum;
zavallı bir kadın iki erkek tarafından cinsel
tacize uğramıştı. Ve Allah'a şükür kaçabilmiş ve
polise suç duyurusunda bulunmuştu. Ve emniyet
güçlerimiz o adamları dört saatten az bir sürede
yakaladı. Ve o iki kişi suçlarını iki saatten az
bir sürede itiraf ettiler. Ama keşke tek suçları bu
olsaydı. Otuz beş tane daha cinsel taciz vakaları
varmış. Otuz beş taciz ama bir şikayet bile yoktu.
Nasıl olur da, bu memlekette otuz beş cinsel taciz
vakası gerçekleştiği halde bir mağdur bile
şikayette bulunmaz? Bunun sebebi nedir? Sebebi
nedir, savcı bey?
Sebebi; kurbanın ve kurbanın ailesinin
itibarlarını korumak amacıyla akrabaları
arasındaki ve çevredeki itibarlarını korumak
amacıyla suçlunun yanında yer alarak suçu
örtbas etmeleridir.
Neden ve hangi adla mağdur edilen bir kimse
yıllarca kendisinden nefret ederek yaşamaya razı
olmalı hem de sesini çıkarmamalı ve hiçbir yere
şikayette bulunmamalı? Neden?
Doğduğumuz andan beri kulağımıza sürekli
söylenen sözlerden olabilir mi?
''Şşş! Sessiz ol! Sakin!''
''Kızlar bağırmaz.''
''Kızlar çığlık atmaz.''’’
-Can Dostum (2011)
Can Dostum'da Will Hunting genel iq’nun çok çok
üzerinde bir zeka seviyesine sahip, MIT’de
temizlikçi olarak çalışan genç bir çocuktur.
Temizlik yaptığı akşamlardan birinde, bir
sınıfın tahtasında yazılı olan bir matematik
sorusuna denk gelir. Ç özü lmesi neredeyse
imkansız olan bu problemi rahatlıkla çözen
Will, sessizce ortadan kaybolur. Kısa zaman
içerisinde problemi yazan profesör tarafından
keşfedilen Will bu başarısını diğer sorularda da
sü rdü recektir. Ancak bir kavga sebebiyle hapis
cezasına çarptırılan gencin, bu beladan
kurtulabilmek için profesöre ihtiyacı vardır.
Son derece etkileyici bir başarı öyküsüne
odaklanan film, bu başarılı senaryosunu
Akademi Ödülleri’nde kazandığı Oscar
heykeliyle taçlandırmıştı.
-İhtiyar Delikanlı (2003)
İhtiyar Delikanlı, yıllarca hapis tutulan bir
adamın serbest bırakılmasının ardından intikam
arayışını konu ediyor. Oh Dae-Soo adında bir
adam, bir gün kaçırılır ve 15 yıl boyunca eski
püskü bir hücrede tutuklu kalır. Hiçbir
açıklama yapılmamıştır. Sonra bir gü n serbest
bırakılır. Eline, para, cep telefonu ve pahalı
kıyafetler verilir. Bu adam başına gelen bu
durumun nasıl ve neden olduğunu anlamak ve
gereken intikamı almak konusunda kararlıdır.
Bu sırada Oh Dear-Soo aslında kendisini
kaçıranların daha da büyük bir planının
olduğunu keşfeder. Ancak bu planın özü acı dolu
bir yoldan geçmektedir. Gerçeği bulmak ise bu
yolun ta kendisidir.
-Ove Adında Bir Adam (2015)
Fredrik Backman’ın aynı adlı romanından
uyarlanan A Man Called Ove, emekli olan
huysuz bir adamın, hayatına odaklanıyor. Eşini
kaybeden ve günlerini onun mezarını ziyaret
ederek geçiren Ove, mahallenin huysuz
ihtiyarıdır. Onun hayatı, karşı dairelerine
taşınan yeni komşuları ile beklenmedik bir
arkadaşlık kurması ile bambaşka bir hal alır.
Sizin İçin Seçtiğimiz Bazı Belgeseller
-İnsan
Arthus-Bertrand üç yılda tamamladığı bu
belgeselde farklı ülke, dil, din ve kültürlerden
yaklaşık iki bin kişiyle, hayatlarında en çok
önem verdikleri şeylere dair derin söyleşiler
yapmış. Sevgi, aile, şiddet, yoksulluk ve sosyal
adalet gibi konulara değinen hikâyeler,
Dünya’daki yaşam mücadelesinin hem ne kadar
zor, hem de ne kadar güzel olduğunu gözler
önü ne seriyor.
-The Mind, explained
Mini belgesellerin işledikleri sinirbilim konuları
şöyle: Hafıza, rüyalar, anksiyete, farkındalık ve
psikedelik maddeler.
explained ekibi bu beş konuyu yirmişer
dakikalık kısa belgesellerde inceliyor. Yirmi
dakika içinde konunun ince ayrıntılarına
girmek mümkün olmasa da, anlatımın ilgi
uyandırıcı olması özellikle sinirbilim alanı
dışından gelen izleyicinin odaklanmasını
kolaylaştırıyor.
The Mind, explained mini belgesellerini
Türkiye’de Netflix üzerinden izlemek mümkün.
Ayrıca “hafıza” konulu ilk bölüm Vox’un
YouTube kanalından İngilizce orijinal dilinde
ü cretsiz olarak yayınlandı.
-American Factory
Çin ve ABD ekonomileri arasındaki rekabetin
dinamikleri, her şeyin tersyüz olduğu bir vakada
karşımıza çıkıyor ve American Factory 2008
krizi sırasında Ohio’da kapatılan bir Amerikan
fabrikasının Çinli bir milyarder tarafından
satın alınmasını ve Amerikalılar için iş imkanı
sağlamasını konu alıyor. Ekonomi ve endüstriye
dair sıkıcı belgeseller
izlemekten bıkanlar için, Netflix’ten sürükleyici
ve hikaye anlatımıyla dikkat çeken bir belgesel
bu.
-La Diva Turca: Leyla Gencer
20. yüzyılın en önemli opera sanatçılarından
Leyla Gencer’in hayatını ve sanatını konu alan
ilk belgesel olma özelliğini taşıyan Leyla Gencer:
La Diva Turca, Halit Ergenç’in anlatımı ve
İngilizce altyazı özelliğiyle İKSV’nin Youtube
kanalında tüm izleyicilerin erişimine açıldı.
Leyla Gencer Arşivi’ni bünyesinde bulunduran
İKSV, vefatının 10. yılında Leyla Gencer’i daha
da yakından tanıma fırsatı yaratmak adına
arşivindeki verilerden de yararlanarak
hazırlanan belgeselin yapımcılığını üstlenmişti.
-32.Gün Yakın Tarih
Mehmet Ali Birand’ın bize bıraktığı en iyi
işlerden biri. Türk siyasetinin en önemli
noktalarını röportajlarla, objektif bilgilerle
izliyorsunuz. Demirkırat, 12 Eylül, Özallı
Yıllar, 28 Şubat derken özellikle bu yıllara
tanıklık etmemiş genç nesil epey bilgi edinebilir.
-What The Health
Sağlıklı beslenme, şeker ve et tüketimi gibi
konuları ele alan bu belgeseli izleyince
beslenme alışkanlıklarınızı yeniden gözden
geçireceksiniz. Kim bilir belki de vejeteryan
olma kararı bile alabilirsiniz.
-Modern Dünyanın Dahisi
Karl Marx, Friedrich Nietzsche ve Sigmund
Freud, zihnin işleyişini irdeleyerek,
toplumun temellerini sorgulayarak, kü resel
ekonomiyi tekrar düşünerek modern
dünyayı değiştirdi.
SEVGİLİ OKUYUCUMUZ;
Elimizden geldiği kadar sizlere izlenecek ve
okunabilecek içerikler sunmaya çalıştık.
Temennimiz sizlere faydalı olabilecek
içerikleri doğru bir şekilde sunduğumuz
yönünde. Bizim aracılığımızla ulaştığınız
her eser bizler için mutluluk olacaktır.
Şimdiden herkese iyi okumalar ve seyirler
diliyoruz.
- Pınar, Ali Haydar, Fatma, Nur Hayat ve
İlayda