08.12.2020 Views

Günlük Hayat Dedektifleri Bomonti Hadisesi

The Second accomplishment by the Bureau was a book on Bomonti Bit Bazaar, a flea market temporarily built every weekend on a car park structure in the center of the city. Thirty detectives investigated the bazaars architecture, surroundings, characters, objects and demystified the promiscuous everyday life of one of the most intriguing public spaces in İstanbul


The Second accomplishment by the Bureau was a book on Bomonti Bit Bazaar, a flea market temporarily built every weekend on a car park structure in the center of the city. Thirty detectives investigated the bazaars architecture, surroundings, characters, objects and demystified the promiscuous everyday life of one of the most intriguing public spaces in İstanbul

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.


Gündelik Hayat Çalışmaları

Yayın No 1

Günlük Hayat Dedektifleri: Bomonti Hadisesi

Büro Direktörü: Oğul Öztunç

oguloztunc.tumblr.com

1. Baskı, 2017, Istanbul

Kitap Tasarımı ve Yazarlar:

Avşar Gürpınar, Cansu Cürgen, Oğul Öztunç

© Gündelik Hayat Çalışmaları 2017

Baskı ve Cilt: A4 Ofset

Matbaa Sertifika No: 12088

Oto Sanayi Sitesi, Yeşilce Mah., Donanma Sok.

No 16 Kağıthane / İstanbul

Tel: (0212) 269 53 27 Faks: (0212) 281 64 48

Bu yayının tüm hakları müelliflerine ait ve saklıdır. Müelliflerden yazılı izin alınmaksızın hiçbir yöntemle ve

herhangi bir şekilde çoğaltılamaz.


Günlük Hayat Dedektifleri

bomonti hadisesi

Günlük Hayat Dedektifleri bürosu bir kentsel araştırma

pratiğidir. Dedektifler, herkesin elde edebileceği

gündelik bilgileri bir araya getirir ve onlara daha

dikkatli bakar. İlk defa gittiği bir sokakta, dikkatli bir

gözlemci, buradaki günlük hayat işleyişine, aktörlerine,

yapısal karakterine, tuhaflıklarına, sıradışı ve

sıradan özelliklerine dair sonsuz bilgiyi örtük biçimde

biriktirir. Günlük Hayat Dedektifleri, bu bilgileri,

çizim araçlarını ve dedektiflik yöntemlerini kullanarak

açığa çıkartmayı ve şehrin yeni bir anlatısını oluşturmayı

hedefler. Günlük Hayat Dedektifleri, 08-09

Ekim tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık

Fakültesi’nde Emrah Altınok, Sinan Logie,

Cansu Cürgen ve Elvan Arıker ile birlikte organize

ettiğimiz C.U.P. ‘Critcal Urban Practice’ (Eleştirel

Kentsel Pratik) isimli etkinlik serisinin bir parçası

olan ve sonrasında büroya ismini veren iki günlük

bir atölyenin sonucunda kuruldu. Eşref Efendi Hadisesi

isimli ilk çalışmasında, atölyeye katılan on-üç

mimarlık ve tasarım öğrencisiyle birlikte Kurtuluş’ta

bir sokak dedektifçe çizim yöntemiyle incelendi ve

dedektifler tarafından çizilen yüzlerce detaylı çizim

bir araya getirilerek sokağın iki-buçuk metrelik bir

temsili üretildi. Atölye süresince sokakta bulunan

Kot0 isimli kafe, geçici bir dedektiflik bürosu olarak

kullanıldı. İlerleyen süreçte atölyeye katılan dedektiflerle

birlikte bir dedektiflik bürosu kurmaya ve şehrin

günlük hayatının gizemlerini araştırmaya devam etmeye

karar verildi. Bomonti Hadisesi, dedektiflerin

ikinci büyük araştırmasıdır.


Günlük Hayat Dedektifleri, Bomontiada

Altsanat Mekanı’nda, Günlük Hayat Çalışmaları’

kapsamında, Oğul Öztunç yürütücülüğünde

otuz-iki dedektifin Bomonti bit pazarındaki iki

günlük özverili çalışmalarıyla gerçekleşen, ‘Bomonti

Hadisesi’ isimli araştırmasını iftiharla sunar.

Bu atölye çalışması ve yayın, Altsanat Mekanı’nın

desteğiyle, 16 - 17 Haziran 2017 tarihlerinde

Bomontiada’da gerçekleşmiştir. Bu yayının

gerçekleştirilmesini mümkün kılan, başta

Alexis Şanal olmak üzere, Emrah Yamaç ve tüm

Bomontiada ekibine, Claire Zerhouni, Fatih Gençkal,

Ghaith Mofeed ve tüm Alt Sanat Mekânı ekibine

sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.

Bomonti Hadisesi'nde

Görev Alan Dedektifler:

Abdullah Sarışen

Afra Öztürk

Ali Rıza Atakan Gür

Alperen Ekici

Avşar Gürpınar

Ayşe Elif Aydınlı

Ayza Kurbanova

Berk Poyraz

Bengisu Yüksel

Birtan Yılmaz

Boğaçhan Bakır

Büşra Hamzaoğlu

Damla Tüfekli

Deniz İlhan

Deniz Yalçın

Derya Akdemir

Esra Tokat

Foad Sarsangi

Güneş Arısoy

Hande Kalender

İdil Bayar

İlayda Keskinaslan

Liana Kuyumcuyan

M. Yuser Fatena

M. Olgaç Keskin

Mehmet Üregen

Nur Gayretli

Nur Horsanalı

Selcen Fidan

Sevde Elif

Türkiye S. Goorany

Zeliha Öztürk

* * *


içindekiler

I.

II.

Dedektifler

Pazar

Nesneler

6

8

16

III. Tezgâhtarlar

28

IV.

V.

Müşteriler ve Sakinler

Dosyalar

C. Aslan Dosyası

Pin Dosyası

Mask Dosyası

Müzik Aletleri Dosyası

Müstehcenlik Dosyası

Tipografi Dosyası

Dedektifçe Çizim: Günlük Hayatın Belgelemesi

Oğul Öztunç

36

44

60




8


I. Pazar

9


10


Bulgu 01.

Bomonti bit pazarına birlikte çalıştıklarını belli

etmemek için küçük gruplar halinde giren fötr

şapkalı dedektifler, ellerinde sekreter notlukları ve

ceplerinde kameraları ile tezgâhlara, tezgâhtarlara ve

pazara gelen ziyaretçilere meraklı gözlerle bakmaya

başladı. Aradan bir süre geçtikten sonra kuzey batı

tarafındaki kapının önündeki merdivende toplandılar.

Şefleri olduğu tahmin edilen hasır şapkalı adam

onları gruplara ayırdı ve spesifik görevlere atadı.

Grup çoğunlukla gençlerden oluşuyordu.

Bulgu 02.

Tezgâhların herbirinin aynı boyutta olup, basit bir

çatkı strüktürüne çivi ile tutturulmuş ahşap parçalarla

oluşturulduğu, genelde üzerine siyah bir tekstil örtü

serilerek kullanıldığı ve standart tezgâh yüksekliğinin

60 santimetre olduğu tespit edildi.

Pazarda sabit bir tezgâh açma izni almak için belediyedeki

ilgili birimle görüşülmesi gerektiği öğrenildi.

Yıllık tezgâh kirasının 1200 lira olduğu bilgisi tezgâhtarlarla

yapılan görüşmelerde sızdırıldı. Bunun

yanısıra isminin ‘Muhsin Abi’ olduğu öğrenilen bir

pazar amiri tarafından sabah erken gelen tezgâhtarlara,

o gün sahibi gelmeyen tezgâhların, uygun bir ücret

karşılığı günlük kiralandığı tespit edildi.

Plan

11


Batı Cephesi Görünüşü

Doğu Cephesi Görünüşü

Güney Cephesi Görünüşü

12 Kuzey Cephesi Görünüşü


Bulgu 03.

Pazarın güney ve doğu cephesinde hafif eğimli, kuzey

ve batı cephesinde düz dört sokakla çevrelendiği

gözlendi. En büyük ve en çok kullanılan girişin doğu

cephesindeki boşluktan, diğer ana girişin ise batı

cephesindeki merdivenlerden inerek gerçekleştiği

tespit edildi. Pazarın üst kotunda bir otoparkın

yer aldığı, kuzey cephesi yönünde üstünde gür

ağaçlarlar bulunduğu ve güney doğu köşesinde bir

istinat duvarı üstünde durduğu not edildi. Büyük

kısmı üstü betonarme strüktür ile örtülü ve yarı açık

alanlardan oluşan pazar yapısının güney yönünde

üstü açık olan bir kısmının da bulunduğu, ancak bu

kısmın tezgâhtarlar tarafından daha az tercih edildiği

anlaşıldı. En hareketli cephe olan güney cephesinde

organik büfe, seyyar satıcılar ve benzeri yan işlevler,

kuzey cephesinde ise birçok reklam panosu ve zabıta

için yapılmış bir prefabrik kulübe bulunuyor.

13


Bulgu 04.

Bit pazarındaki tezgâhtar ve müşterilere hizmet veren

dört servis mekanı gözlemlendi. Çay Ocağı (1),

Gözlemeci (2), Taze Sıkım Meyva Sucu (3), Organik

Büfe (4). Çay hizmetinin ise çay ocağı ve büfe arasında

her biri pazarın yarısına hizmet edecek şekilde

paylaşıldığı tespit edildi.

Bulgu 05.

Pazarın içinde yetiştirilen hiçbir bitkiye rastlanmadı.

Öte yandan bitkilerin betonarme döşemenin çatlaklarında

ve köşelerinde, duvar birleşim noktalarında

kendine yer bulduğu görüldü. En yakında görülen

saksı bitkileri pazar strüktürüne yapışık olan ‘Organik

Büfe’ isimli işletmede tespit edildi. Pazara sahibiyle

birlikte gelen köpeklerin, tuvalet ihtiyaçlarını

bitki olmayan yerlerde gidermek zorunda kaldıkları

için şikayetçi sesler çıkardıkları tespit edildi.

Bulgu 06.

Zeminin çok katmanlı, çatlak ve çukurlara sahip, mat

bir tür beton şaptan ibaret olduğu tespit edildi. Zaman

içinde birçok kere şapın bölgesel olarak yenilendiği,

birleşim yerlerinden anlaşıldı.

14

Bulgu 07.

Satış için pazarda bulunan demir süslemeli ferforje

sandalyelerin, ziyaretçiler tarafından dinlenme amacıyla

kullanıldığı tespit edildi.


Bulgu 08.

Pazarda ince belli bardakta çayın müşteriye iki Türk

Lirasına, tezgâhtara ise toplu alınan kupon karşılığı

satıldığı tespit edildi.

Bulgu 09.

Pazarda tüketilebilecek diğer bir içecek olan meyve

suyunun ise kendine özel bir tezgâhta satıldığı anlaşıldı.

Organik pazardan kalan meyvelerle yapılan

meyve sularının; portakal, pancar, limon, havuç ve

zencefil ile yapıldığı gözlendi.

Extensa Bomonti Apartmanı

Düzoğlu Sokak Cephesi

Divan Residence

Bulgu 10.

Bit pazarı strüktürünün yakın çevresinde yakın zamanda

inşa edilmiş ‘Residence’ işlevli yapılara rastlandı.

Bu yapıların düşey veya yatay doğrultuda

Bomonti’nin çevresindeki mahallelerdeki yapısal ölçekten

farklı bir ölçeği çağrıştırdığı, çoğunlukla zemin

kat hayatından yoksun oldukları gözlendi. Zemin kat

kullanımı dükkan olarak işlevlendirilmiş yapıların ise

yoğun kullanıldığı görüldü. Pazarın kuzey batı cephesinde

yer alan Düzoğlu Sokak’taki yapılaşmanın

zemin kotlarında market ve kafe olarak işlevlenmiş

dükkanların yoğun kullanıldığı, pazara gelen ziyaretçilerin

içecek gibi çeşitli ihtiyaçlarını burada bulunan

‘Happy Center’ isimli marketten aldıkları gözlendi.

15


16


II. Nesneler

17


Bulgu 11.

Cam bir fanusun içinde, ahşap, eski görünümlü bir

saatle oluşturulan tuhaf bir dekoratif objeye rastlandı.

Bulgu 12.

Sana marka eski tip margarin ambalajı görünümünde

bir radyo görüldü. Eşantiyon olarak reklam amacıyla

dağıtıldığı saptandı.

Bulgu 13.

Askeri ürünler satan tezgâhta, eski tip, altı-patlar bir

tabancanın satıldığı tespit edildi.

18

Bulgu 14.

Saksı konulmak için üretildiği tahmin edilen, dört

yüzeyli, altı kollu bir ahşap sehpa tespit edildi.


Bulgu 15.

Tezgâhtar tarafından Rusya’dan geldiği iddia edilen,

70’lerde üretilmiş bir bebek figürünün altmış-yedi

türk lirasına satıldığı tespit edildi.

Bulgu 16.

Ek parça ile genişletilmiş eski bir saat tespit edildi.

Saatin uzun yıllar kullanıldığından ve sahibinin bilek

kalınlığının zaman içinde değiştiğinden şüphelenildi.

Bulgu 17.

Kapaksız, üzerine tükenmez kalem ile ‘Binnur’ yazılmış

eski bir kaset bulundu.

Bulgu 18.

Pipo satan bir tezgâhta, farklı boy ve malzemelere

sahip birçok çeşit pipoya rastlandı.

19


Bulgu 19.

Çok küçük boyutta bir telefon defteri tespit edildi.

Bulgu 20.

Sert bir metalden yapılmış, kadın figürlü heykel görüldü.

Bulgu 21.

Eski tip, dört tekerlekli, kırmızı bir patenin altmış

Türk Lirasına satıldığı tespit edildi.

20

Bulgu 22.

Askeri ürünler satan tezgâhta, avda kullanılmak üzere

üretilmiş, ingiliz yapımı düdük çeşitlerine rastlandı.


Bulgu 23.

20. Yüzyıl başından kaldığı anlaşılan, neredeyse hiç

yıpranmamış, 3 kat yakınlaştırma ve netlik ayarı özelliği

bulunan Rodenstock marka bir opera gözlüğüne

rastlandı.

Bulgu 24.

Tezgâhlarda eski tip düğün fotoğrafları satıldığı görüldü.

Bir çiftin gelinlik modelini seçmek amacıyla

bunları incelediği tespit edildi.

Bulgu 25.

Arkasında işlemeler bulunan eski tip cep saatlerine

rastlandı.

Bulgu 26.

Ahşaptan üretilmiş bir çift ayakkabı kalıbına rastlandı.

21


22


Bulgu 27.

Üzerinde floral desenli işlemeler bulunan farklı

biçimlerde vazolara rastlandı.

23


Bulgu 28.

Bir çiftin romantik bir akşam yemeği yerken çekildiği

eski bir fotoğrafa rastlandı.

Bulgu 29.

Bir tezgâhta eskimiş çizgiromanlara rastlandı.

Bulgu 30.

Eski bir araba farının aydınlatma olarak satıldığı

tespit edildi.

24

Bulgu 31.

Küçük shot bardağı ebatlarında, göz banyosu için

tasarlanmış, ambalajlı cam bir obje görüldü.


Bulgu 32.

Klozet biçimi verilmiş, Bocchi markalı bir küllük

görüldü.

Bulgu 33.

Dudak biçiminde üretilmiş, kıpkırmızı bir telefon

görüldü.

Bulgu 34.

Gözlükçü tezgâhında toplam en ölçüsü on santimetre

civarında olan çok ufak bir gözlüğe rastlandı.

Bulgu 35.

Çok küçük boyutlarda, muntazam oranlara sahip bir

metal sütlük bulundu.

25


Bulgu 36.

Karmaşık geometrisi ile soba biçimini andıran eski

bir fotoğraf makinesine rastlandı.

Bulgu 37.

19. Yüzyılda üretildiği tahmin edilen takı setinin,

Birleşik Krallık’taki bir fuardan alındığı öğrenildi.

Bulgu 38.

Oyuncak satan tezgâhta, 21. Yüzyıl başından kaldığı

tahmin edilen, Mcdonalds tarafından dağıtılan bir

figür görüldü.

26

Bulgu 39.

Bitirilmemiş bir puronun ucunun kesilmesini sağlayan,

geyik boynuzu şeklinde başlıklı bir nesne tespit

edildi.


Bulgu 40.

Tezgâhların bir kısmında kişisel bilgiler ve hatıralar

içeren mektup, kartpostal ve anı fotoğraflarının satıldığı

tespit edildi.

Bulgu 41.

Pazarda görülen en büyük boyuttaki çerçevenin, boyutlarının

80x120 cm olup, zamanının en büyük gemisi

olan Titanic’i içerdiği görüldü.

Bulgu 42.

Demir objeler satılan tezgâhta çift anahtar girişi olan

bir kilide rastlandı.

Bulgu 43.

Bir tezgâhta eski tip ampüller ve farklı gövde türleri

kullanılarak üretilmiş bir çok aydınlatma elemanı

görüldü.

27


28


III. Tezgâhtarlar

29


Bulgu 44.

Yetmişli yaşlarındaki tezgâhtar Ata Gezen’in yıllar

önce hastalanan eşinin tedavisi için birikiminin büyük

bir kısmını harcadığı, bu yüzden yetmiş yaşında

ticarete atıldığı öğrenildi. Anneannesinin taraklarından

ilham alıp, üç yıl boyunca Anadolu’da tarak ustalarını

ziyaret ederek topladığı tarakları tezgâhında

sergileyen Gezen’in, hayvan boynuzlarından üretilen

bir malzeme olan keratinle yapıldığı anlaşılan tarakları,

tezgâha fiyat ve renk özelliklerine göre dizdiği

öğrenildi.

Bulgu 45.

Açılan güneş gözlüğü, fötr şapka, trençkot ve papyon

gibi aksesuarlar kullanan Sedat isimli tezgâhtarın

Klasik müzikle uğraşan bir müzisyen oduğu ve yurtdışına

çıktığı zamanlarda kategori kısıtlaması olmaksızın

hoşuna giden her şeyi toplayıp burada sattığı

öğrenildi. Sedat’ın pazardaki en geniş tezgâh alanına

sahip esnaf olduğu, iki eleman çalıştırdığı, dışarıda iki

dükkanı olduğu tespit edildi. Sedat’ın pazara çok erken

gelip diğer tezgâhlardan ürünler topladığı ve bu

işe günlük bir bütçe ayırdığı anlaşıldı.

Bulgu 46.

Fiyatı elli Türk Lirası olarak söylenen eski metal saatin,

pazarlık ile otuz-beş liraya alındığı tespit edildi.

30

Bulgu 47.

Yaşlıca iki tezgâhtarla yapılan görüşmede, gençleri

pazarda görmekten keyif ve enerji aldıkları öğrenildi.


Bulgu 48.

Eskişehirli tezgâhtar Rami’nin, kaza yapan arabaların

piyasada zor bulunan veya pahalı olan parçalarını

söküp tezgâhında sattığı, fiyatın 50-100 tl arasında

değiştiği öğrenildi. Komşu tezgâhtarın beyanından,

fiyatın müşteriye göre de değiştiği anlaşıldı. Tezgâhta

ön ve arka farlar, yan aynalar, marka amblemleri, ve ne

olduğu anlaşılmayan bir çok mekanizmaya rastlandı.

Rami'nin, utangaç mizaçlı olmasına rağmen kızlarının

başarılarını gururla anlattığı tespit edildi.

Bulgu 49.

Kahramanmaraş’lı tezgâhtar Mehmen Emin’in dört

yıldır pazarda saat satışı ve tamiri yaptığı, bu işe başlamadan

önce antika pazarına müşteri olarak düzenli

bir şekilde geldiği ve tezgâhındaki saatleri yavaş yavaş

topladığı öğrenildi. Sohbetkar bir edası olan tezgâhtarın,

23 yaş altındaki müşterilerine “yiğenim” diye

seslendiği ve tezgâhıyla ilgilenenlere valiz şeklinde

yapılmış kartvizitini verdiği tespit edildi.

Bulgu 50.

Tezgâhtarların kendi arasında satış fiyatlarını karşılaştırdığı

tespit edildi.

Bulgu 51.

Pazarın girişinde bulunan organik büfenin girişinde

birçok sarımsak asılı olduğu gözlemlendi.

31


Bulgu 52.

Tezgâhtarın büyük bir Amerika Birleşik Devletleri

hayranı olduğu ve sattığı tüm nesneleri Amerika’dan

getirdiği, bagaj konusunda çok problem yaşadığı

öğrenildi. Tezgahtarın oğlunun Amerika’da tasarım

işiyle uğraştığı ve onu sık sık ziyarete gittiği anlaşıldı.

Bulgu 53.

Parfümlü kolyeler satan tezgâhtarın 3 yıldır bu işi

yaptığı, sattığı ürünleri kendisinin de kullandığı, ancak

son zamanlarda eşinin kolye takmasına izin vermediği

anlaşıldı. Parfümlü kolyenin içindeki esansın,

bir çubuk yardımıyla istenen zamanda tazelenmek

amacıyla sürülebileceği öğrenildi.

Bulgu 54.

Müşterinin almaya yeltendiği Lenin rozetini satmak

istemeyen tezgâhtarın sosyalist görüşlü olduğundan

şüphelenildi.

32

Bulgu 55.

Otuzlu yaşlarında olduğu anlaşılan Tacikistan’lı tezgâhtarın;

savaş miğferi, mühür ve eski saç tokalarının

yanında kendi yaptığı resimleri de sattığı tespit edildi.


Bulgu 56.

İbo lakaplı tezgâhtarın uzun zamandır biriktirdiği

eşyaları satmaya karar verdiği için pazarda olduğu,

Kova burcu olduğu, Giresun’lu olduğu, hukuk ve mimarlık

okuyan öğrencilere çok üzüldüğü öğrenildi.

Konuşkan ve canayakın birisi olduğu tespit edildi.

Bulgu 57.

Eski stüdyolardan fotoğraflar toplayan, öykülerini

araştıran ve fotoğraflar üzerine öyküler yazan, gazeteci

olduğu anlaşılan bir tezgâhtar tespit edildi.

Satıcının fotoğrafları sadece kıymetini bileceğini düşündüğü

müşterilere satmayı tercih ettiği öğrenildi.

Bulgu 58.

Diğer tezgâhtarlardan farklı olarak, oturmak yerine

ayakta duran ve girişken bir satıcıya rastlandı. Satışlarının

iyi gitmiyor olabileceğinden şüphelenildi.

Bulgu 59.

Mutfak eşyaları bulunan iki farklı tezgâhın başında

satıcıların uyuyakaldığı tespit edildi. Mutfak ürünlerinin

çok rağbet görmediğinden şüphelenildi.

33


Bulgu 60.

Bilim araç-gereçleri tezgâhının başında duran iki

satıcıya, diğer tezgâhtarlar tarafından birçok kere

“Bunu kaça satayım ?”, “Bu sence kaça gider?” gibi

sorular yöneltildiği tespit edildi. Bu iki satıcının pazarda

fiyatlandırma uzmanı olarak görev yaptığından

şüphelenildi.

Bulgu 61.

Bütün gün standın başında oturmaktan sıkıldığı tahmin

edilen genç tezgâhtar, saat almak için kendisine

para uzatan bir müşterisine “Bu para sahte!” diyerek

şaka yaptığı tespit edildi. Sonra defalarca “Bozulmadınız

değil mi?” diye soran tezgâhtarın cana yakın ve

samimi birisi olduğu ve sadece ailesinden yadigar kalan

eşyaları satmaya geldiği anlaşıldı.

Bulgu 63.

Gözlemecinin yanında bulunan meyve suyu standında,

sıcak kanlı ve konuşkan bir tezgâhtar hanımefendi

gözlemlendi. Meyve suyunun, organik pazardan kalan

meyvelerle sıkıldığı öğrenildi.

34

Bulgu 62.

Kendi tasarladığı ve bir ekiple birlikte ürettiği bez

çantaları satan genç bir tezgâhtara rastlandı. Çantaların

fiyatının uygun olmasının müşterileri şaşırttığı

tespit edildi.


Bulgu 64.

Bir satıcının tezgâhının önünde üç dakikadan fazla

durulmasından, fotoğraf çekilmesinden ve pazarlık

yapılmasından hoşlanmadığı, alışveriş yapmayacağını

anladığı müşterilerine ayar vererek tezgâhtan uzaklaştırdığı

tespit edildi.

Bulgu 65.

El işi halı satışı yapan ve işleri iyi gitmediği için Kapalıçarşı’daki

dükkanını kapatıp burada tezgâh açmaya

başlayan Hatay’lı Ahmet Bey’in tezgâhındaki

halıların fiyatlarının yüz-elli ile iki-bin türk lirası

arasında değişmekte olup, halıların üzerinde uçusan

pireler tespit edildi.

Bulgu 66.

Melek heykelleri, varaklı vazolar ve cam kutular satan

uzun siyah saç ve sakala sahip tezgâhtarın ara sıra güneş

gözlüğünü takıp tezgâhında poz verecek şekilde

uzandığı, geçen müşterilere laf attığı ve imza vermeyi

teklif ettiği tespit edildi.

35


36


III. Müşteriler

ve Sakinler

37


Bulgu 67.

Birçok takı taktığı gözlenen müşterinin eski kitap

tezgahlarındaki kişisel gelişim kitaplarıyla ilgilendiği

not edildi.

Bulgu 68.

Eski silah tezgâhındaki tabancaları çok dikkatli inceleyen

ve almak için pazarlık yapan bir müşteri görüldü.

Bulgu 69.

Pazarın girişinde şık giyimli birinin keman çaldığı

gözlendi. Kemancının, eskiden ünlü bir müzisyen

olduğunu ve albümler çıkardığı öğrenildi. Youtube’da

bir kanalı olduğu ve birçok video yüklediği tespit

edildi.

Bulgu 70.

Pazarın girişindeki Organik Büfe’nin karşısında plastik

sandalyede oturan orta yaşlı bir beyefendinin gözleme

ve büfe çalışanlarıyla para alışverişi yaptığı gözlendi.

Büfenin işleyişini ara sıra takip etmesi, büfenin

işletmecisi olabileceği şüphesini uyandırdı.

38


Bulgu 71.

Bir kolu alçı içinde olan müşterinin plakları incelerken

zorlandığı görüldü.

Bulgu 72.

Bir müşterinin orjinal olmayan bir Chanel çanta ile

gezildiği tespit edildi.

Bulgu 73.

İsminin Fatih olduğu öğrenilen bir müşterinin sadece

bakır ürünlerle ilgilendiği gözlendi. Babasının

eskiden bir bakır atölyesi olduğu ve bit pazarında o

atölyeden çıkmış olabilecek ürünleri aradığı anlaşıldı.

Kendisinin de bir bakır atölyesi olduğu ve bakır üretim

sürecine çok meraklı olduğu saptandı.

Bulgu 74.

Pazarın açık alanlarında bulunan bir tezgâha bakan

satıcının, yağmur başlamasıyla birlikte tezgâhındaki

nesneler ıslandı. Tezgâhtar “Bugün benim ölüm günümdür.”

dedi ve esrarengiz bir şekilde uzaklaştı.

39


Bulgu 75.

Tezgâhlar arasında amaçsızca dolaşan, her objeyi tek

tek ve detaylı bir şekilde inceleyen, merak uyandırıcı

bir beyefendi gözlemlendi.

Bulgu 76.

Pazarda baba kız, ellerinde bisikleriyle dolaşan iki

müşteri gözlendi. Babanın parfüm şişeleriyle, kızın

ise takı tezgâhıyla ilgilendiği tespit edildi.

Bulgu 77.

Uzun süreliğine İstanbul dışına çıkacak olan Levent

isimli müşterinin, havaalanına gitmeden önce bit pazarına

gelip şehirle ilgili bir hatırat bulma ümidiyle

tezgâhları dolaştığı öğrenildi.

40

Bulgu 78.

Antika savaş eşyaları satan tezgâhtan kimse farkına

varmadan aldığı demir gülleyi pazarın ortasında

sallayan 4-6 yaşındaki bir çocuğun babası tarafından

azarlandığı tespit edildi.


Bulgu 79.

Genç ve iyi giyimli bir müşterinin elinde sopayla tezgâhların

arasında dolaştığı ve yüzüklere baktığı tespit

edildi.

Bulgu 80.

Organik büfenin bir çalışanının pazardaki tezgâhtarlara

sürekli çay servisi yaptığı gözlendi.

Bulgu 81.

Tezgâhlardaki eski fotoğrafları tek tek dikkatle inceleyen

müşterinin İkinci Dünya Savaşı’nı belgelendiren

fotoğrafları aradığı ve biriktirdiği saptandı.

Bulgu 82.

Diğer satıcılarla çok iyi anlaştığı gözlenen bir müşterinin,

metal eşyalar ile ilgilendiği ve emekliliğinden

sonra bir uğraş olması için koleksiyonerliğe başladığı

öğrenildi.

41


Bulgu 83.

Cancan, Nergis ve Ayşegül isimli, on yaşlarında üç

kızın pazarda çizim yapan dedektifleri farkettiği ve

meraklı gözlerle izlediği tespit edildi. Bomonti civarında

oturdukları, her haftasonu eğlencesine pazarı

gezmeye geldikleri ve Cancan’ın gerçek adının Hüsniye

olduğu öğrenildi.

42


Bulgu 84.

Tezgâhlar arasında dolanırken bir yandan görüntülü

konuşma yapan ve bazı nesneleri konuştuğu kişiye

gösterip soru soran bir müşteri gözlemlendi.

Bulgu 85.

Yaşlıca bir müşterinin tezgâhtan aldığı scooter ile deneme

sürüşü yaptığı ve beklenmedik bir şekilde hızlı

kaydığı gözlendi.

Bulgu 86.

Gözlemecinin kalabalığı nedeniyle oluşan gürültüde

çaycının sinirlendiği ve müşterisine bağırarak seslenmek

zorunda kaldığı gözlendi.

Bulgu 87.

Üç yaşlarında bir kız çocuğunun, pazardaki cümbüşten

hiç etkilenmeyip, sadece elindeki oyuncak ayısıyla

ilgilendiği tespit edildi.

43


44


IV. Dosyalar

45


C. Aslan Dosyası

Bulgu 88.

Eski fotoğraflar, albümler ve kullanılmış eşyalar satan

bir tezgâhta C. Aslan adlı kişiye yazılmış onlarca

mektup bulundu. Çoğu yurtdışından ve farklı kadınlar

tarafından gönderilmiş olan mektuplar, C. Aslan

adlı gizemli kişiyle ilgili birçok bilgiyi açığa çıkardı.

Mektupların titiz incelemesi sonucunda; C. Aslan’ın

46

1960’lı yıllarda dünyaya geldiği, 89 yılında üniversite

tahsilini tamamladığı, 91 yılında askere gittiği, Muğla

Fethiye’de ve İstanbul Şirinevler’de iki ikameti bulunduğu,

halı ticareti, turist rehberliği gibi uğraşları olduğu

ve hayatı boyunca birçok yabancı kadınla ilişki

yaşadığı anlaşılmıştır.


C. Aslan’a gelen mektupların gönderim yerleri arasında

İngiltere, Finlandiya, İsveç, İngiltere, Amerika

Birleşik Devletleri ve Almanya bulunmakta olup,

mektupların içinden çıkan fotoğraflar ve kartlar, bu

gizemli kişinin kim olduğuyla, hayatındaki diğer karakterlerle

ve ilişki yaşadığı kadınlarla ilgili daha fazla

bulgunun açığa çıkartılmasını sağladı.

47


C. Aslan Dosyası

Bulgu 89.

1990 Yılında yazılmış mektuplardan, Pamela Close’un

C. ile Fethiye’de, 20’li yaşlarındayken tanıştığı,

Conneticut ABD’de ikamet ettiği ve C.’den kısa süre

içinde etkilendiği ortaya çıktı.

Bulgu 90.

1994 Yılında yazılmış mektuplardan; Karin’in o dönemde

17 yaşında olduğu, Nuremberg’de yaşadığı, C.

ile Fethiye’de tanıştığı ve C.’ye abartılı derecede bağlı

olduğu anlaşıldı.

Bulgu 91.

Helsinki’de ikamet ettiği anlaşılan Lasse’nin, C. ile

İstanbul’da tanıştığı, 23 yaşında olduğu ve C.’ye ortalama

bir bağlılık hissettiği ortaya çıkmıştır.

48

Bulgu 92.

Yazdığı mektuplar incelendiğinde, Birleşik Krallık’taki

Hereford’da ikamet eden Helen’in C. ile İstanbul’da

tanıştığı ve aralarında çok güçlü bir ilişki

olmadığı anlaşılmıştır.


Bulgu 93.

C.’ye yazdığı mektuplar incelendiğinde, Lisa’nın İngiltere’de

yaşayan bekâr bir kadın olduğu ve C.’e karşı

kıskanç ve korumacı olduğu anlaşıldı.

Bulgu 94.

Mektupların bir kısmında bahsi geçen Emel’in C. ile

1997 yılında evlenmiş olduğu ve evlendikten kısa bir

süre sonra İstanbul’a taşındıkları ortaya çıktı.

Bulgu 95.

C. ile üniversitede tanışan Süleyman’ın, kısa sürede

C. ile yakın bir arkadaşlık ilişkisi kurduğu, öğrencilikleri

boyunca C. ile yazları turist rehberliği yaptığı, ve

C.’ye sık sık mektup yazdığı tespit edildi.

Bulgu 96.

Pamela Close’un gönderdiği bir mektuptan fotoğrafı

çıkan ve hakkında şefkatle bahsedilen genç adamın

adının Jack Close olduğu öğrenildi. C. ile Pamela’nın

gayrimeşru çocuğu olabileceğinden şüphelenildi.

49


Pin Dosyası

50


Bulgu 97.

Bomonti bit pazarı’ndaki tezgâhlarda en sık rastlanan

ve üzerinde en çok pazarlık yapılan nesne türlerinden

birinin iğneli rozetler olduğu tespit edildi. Bu ürünlerin

satıldığı tezgâhlarda ‘pin’ olarak da tanımlandığı;

rozet, yaka iğnesi, kol düğmesi gibi farklı amaçlarla

kullanıldığı görüldü. İğneli rozetlerin malzemesi,

kalitesi ve eşsizlik gibi özelliklerinin tezgâhtarlar

arasında da tartışma konusu olduğu görüldü. Kendi

sattığı rozetlerin diğer tezgâhlardakilerden farklı

olduğunu iddia eden tezgâhtarlara rastlandı. Rozet

satan tezgâhlardan birini işleten M.’nin sattığı rozetlerin

“mine kaplamalı” olduğunu iddia ederek daha

pahalıya sattığı, ancak iki tezgâh yanındaki O.’nun

ise M.’yi yalanladığı, o pinlerin sadece boyalı olduğunu

söylediği tespit edildi. İğneli rozetlerin üzerinde

hayvan figürleri, kurum logoları, bayraklar, manzara

çizimleri, siyasi parti simgeleri, içki markaları ve

hayvan betimlemelerine sıkça rastlandığı görüldü.

Rozetlerde genellikle pirinç, mine ve polyester malzemelerin

kullanıldığı anlaşıldı. Zamanında reklam

amacıyla üretilmiş ve ücretsiz dağıtılmış bir çok rozetin,

eski sayılmalarına yetecek miktarda süre geçtikten

sonra, pazar tezgâhlarında para karşılığı satıldığı

tespit edildi.

51


Mask Dosyası

52


Bulgu 98.

Genelde evlerde dekorasyon amacıyla kullanıldığı

görülen maskelere pazarda birçok tezgâhta rastlandı.

Maskelerin türlerinin; gaz maskelerinden, kabile

maskelerine, fantastik bilimkurgu film karakterlerinden,

tiyatro masklarına; malzemelerinin ise ahşaptan,

bronza, plastikten, alçı ve kompozit malzemelere değişiklik

gösterdiği saptandı. Plastik bir figür maskesi

otuz liraya satılırken, 1987 yapımı bir gaz maskesinin

altmış Türk Lirasına satıldığı gözlendi.

53


Müzik Aletleri Dosyası

Bulgu 99.

Pazarda en çok rastlanan nesne türlerinden birinin de

kullanılmış elektronik müzik aletleri ve ekipmanları

olduğu görüldü. CD çalarlar, pikaplar, gramafonlar,

54

kaset çalarlar, eski tip radyo ve hoparlörlere tezgâhlarda

sıkça rastlandı. Zamanında yerine gelen daha

gelişmiş veya kompakt versiyonları sebebiyle bir bir


rafa kaldırılan bu objelerin, bugün kullanıcıyla tekrar

buluştuğu, her birinin kendine has ses tınısı niteliğini

arayan farklı alıcılarının olduğu tespit edildi. Çoğu

temiz ve çalışır durumda olup, tasarımları dönemlerinin

nesnelerinde kullanılan estetik anlayışı yansıtmaktadır.

55


Müstehcenlik Dosyası

Bulgu 100.

Yapay deriden üretilmiş kırbacın elli türk lirasına satıldığı

ve yeni üretildiği tespit edildi.

Bulgu 101.

1970’li yıllardan kalan metal kelepçelerin üzerinde

kullanım kaynaklı pek çok aşınma gözlendi.

Bulgu 102.

50’li yıllara ait olduğu öğrenilen plastik oyuncağın ne

amaçla kullanılmak üzere üretildiği anlaşılamadı. Boyasının

aşındığı gözlendi.

56

Bulgu 103.

Yunan Mitoloji’sinde ‘Bahçeler ve Bağlar Tanrısı’ Priapos’a

atıfta bulunduğu öğrenilen tirbüşonun fiyatında

pazarlık yapılabileceği tespit edildi.


Bulgu 104.

Anıl Matbaa’sı tarafından 1954 yılında basılan kitabın,

‘Cinsiyet Kitapları’ adlı serinin bir parçası olduğu

öğrenildi. Basıldığı zamanın koşullarında toplumu

cinsellikle ilgili bilgilendirmeyi amaçladığı düşünülen

yayın incelendiğinde, bugün cinsel ayrımcılık olarak

nitelendirilebilecek birçok tartışmalı ifade içerdiği

tespit edildi.

57


Tipografi Dosyası

58


Bulgu 105.

Tipografinin, farklı nesnelerin kendilerini gösterdiği,

isimlerini ve özelliklerini sunduğu bir grafik ortam

olarak pazarda sıklıkla rastlanan ve niteliksel çeşitliliği

ile müşterileri şaşırtan bir unsur olduğu gözlendi.

Araba anahtarlıkları, rozetler, dergi, defter ve kitap

kapakları, ilaç kutuları, plak kılıfları, pastane kapları,

tütün tabakaları, elektrikli eşyalar, sigara paketleri,

teneke içecekler, baskılı kumaşlar, etiketler ve bisküvi

paketleri. Tezgâhlarda bulunan ve üzerinde yazı, logo

veya illüstrasyonlar bulunan tüm nesnelerin, üretildikleri

dönemin grafik ve iletişim kültürü ile ilgili

izler taşıyan tipografik bir çeşitlilik gösterdiği tespit

edildi. Yapılan detaylı araştırma ile, bu tipografik

karakterlerin birarada oluşturduğu görsel zenginlik

ortaya çıkartıldı.

59


Dedektifçe Çizim:

Günlük Hayatın Belgelemesi

Oğul Öztunç, Ağustos 2017

Bir dedektiflik öyküsünü ilginç yapan unsur,

çözülmeyi bekleyen karmakarışık bir gizemdir.

Dedektifler topladıkları ufak tefek bulguları bir

araya getirir ve üstü örtük bir tür anlatı, yavaş yavaş

çözülmeye başlar. İlk defa gittiği bir semtte, on dakika

yürüyen dikkatli bir gözlemci, farkında olmadan

buranın günlük hayat işleyişine, yapısal karakterine,

tuhaflıklarına, sıradışı ve sıradan özelliklerine dair

sonsuz bilgiyi geçici olarak biriktirir. Dedektifler,

herkesin elde edebileceği bu bilgileri bir araya getirir

ve onlara daha dikkatli bakarlar. Dedektif rolüne

bürünüp, bir dedektifin gözleriyle şehre baktığımızda,

şehrin pasif bir gözlemcisi olmaktan çıkıp, onu

kaydetmek, anlamak ve anladığımızı anlatmak için

çok kişilikli bir oyuncuya, görev üstünde bir aktöre

dönüşürüz. Günlük Hayat Dedektifleri’nin temel

nesnesi olan yirmi-birinci-yüzyıl şehri ise apaçık;

ilk bakışta farkedilmeyen mekanizmalar, ilişkiler ve

bilgilerle dolu, çözülmeyi bekleyen karmakarışık bir

gizemdir. Günlük Hayat Dedektifleri, bu nesneyi

yapılı çevre ve gündelik hayat ilişkileri arasındaki

ağ üzerinden çözümlemeyi amaçlar. Çözümleme

yöntemi ise mimari çizim araçlarının belgeleme potansiyellerini

ve dedektiflerin gözlem metodlarını bir

araya getiren ‘Dedektifçe Çizim’dir.Dedektifçe çizim

yöntemi, incelenen nesnenin gündelik işleyişlerine

bakış ve onun çizim aracılığıyla belgelenişiyle ilgili

bir dizi genel kurallar dizisi olarak görülebilir.

Şehrin gündelik hayatına detaylı bakış, modernite

ile oluşan bir olgu olarak şehir ve onun kendi

içinden türettiği bir gözlemci karakter olan Flanör’e

kadar köklenir. Baudelaire’in 19. yüzyılda “modern

şehrin ayrılmaz bir parçası” 1 olarak tanımladığı,

sokaklarda amaçsızca gezen ve etrafı izleyen Flanör,

McDonough’a göre 20. yüzyılın başında, Walter

Benjamin’in düşüncesinde dedektifçe iz süren daha

aktif bir figüre dönüşür 2 . Benjamin’in dedektif flanörü,

şehrin gündelik hayatının, gezerek, içinde bulunarak

ve onu spesifik bir yöntemle gözlemleyerek

çözümlenmesiyle ilgili birçok pratiğe ilham verdiği

görülür. Birçok örnek arasından, Guy Debord’un

60

‘Naked City’ (Çıplak Şehir); Venturi, Scott-Brown

ve Izenour’un ‘Learning from Las Vegas’ (Las

Vegas’tan Öğrenmek) veya William Whyte’ın ‘The

Social Life of Small Urban Places’ (Küçük Kamusal

Alanların Sosyal Hayatı) isimli çalışmaları 20.

yüzyılın ikinci yarısında bu olguyu farklı medyalarla

ele alan işlere örnek verilebilir.

Günlük Hayat Dedektifleri'ne büyük ölçüde

ilham veren ise, Georges Perec’in gündelik

hayatın detaylarına odaklanan, gözden kaçan veya

bakılmaya değer bulunmayan nesnelerin envanterini

çıkarmaya odaklanmış deneysel yazınıdır. Perec,

1975 yılında kalabalık ve yoğun bir gündelik hayata

sahip Saint Sulpice Meydanı’na bakan bir kafeye

düzenli olarak gider. Burada tüm gününü geçirir ve

meydanı gözlemleyerek normalde gözden kaçacak

tüm detayları not eder. Bu deney ‘Bir Paris Semtinin

Tüketilme Denemesi’ 3 isimli kısa bir metne dönüşür.

Bir kamusal mekanın, normalde incelenmeye değer

bulunmayacak tüm bu unsurları bir araya geldiğinde

bu mekana dair; olayları, karakterleri, anları, nesneleri,

ilişkileri ve ilk bakışta görülmeyecek bir çok başka

olguyu ortaya çıkaran alışıldığın dışında bir anlatı

oluşmaya başladığı görülür. Daha geniş bir arkaplanda,

1960'larda Fransa'da ortaya çıkan, Perec'in de bir

parçası olduğu, Oulipo olarak anılan edebiyat akımının

deneysel yazım yöntemleri, şehrin alışılageldiğin

dışında bir yöntemle anlatısının oluşturulabileceğine

dair önemli bir ilham kaynağı olduğu söylenebilir.

Gündelik hayata odaklanan, ilk bakışta görülmeyeni

eşeleyen, ölçülebilir ve hareketsiz olanın ötesinde;

ilişkilerin, ağların ve muğlak standartların peşine

düşen bir pratik olan Gündelik Hayat Dedektifleri,

sıradışı addettiği bu türden bir anlatıyı ortaya çıkarmayı

ve kendine özgü bir formatta tekrar üretmeyi

amaçlar.

Bir meseleyi dedektifçe gözleme dayalı bir yöntemle

incelemenin bir diğer ilham kaynağı ise,

İstanbul gibi, farklı bir modernleşme dönemi yaşamış

Tokyo bağlamında, 20. yüzyılın başında -belki


ilk kentsel dedektif olarak anılabilecek- Wajiro Kon

isimli mimarın çalışmalarıdır. Kon, modernleşme ve

batılılaşma sürecinde şehrin yapılı çevre - gündelik

hayat ilişkilerinin hızla değiştiğini gözlemlemiş ve

birçok araştırmasında bunun dedektifçe bir kaydını

tutmuş, bu değişimlerin daha berrak bir biçimde görünür

olmasını sağlamıştır. Wajiro Kon'un çalışmaları

üzerine araştıran İzumi Kuroishi'nin aktardığına

göre; Kon, bu araştırmaları 'gündelik hayatı içeren

mimarlık' olarak adlandırdığı, zamanın modern

mimarlık anlayışına zıt gelecek biçimde odağına

insanın günlük yaşayışını alan bir tür manifestal mimari

söylem çerçevesinde gerçekleştirmiştir 4 . 1920 ve

30 yılları arasında Waseda Üniversitesi'nde profesör

olarak çalıştığı sürede Kon, bir etnograf titizliğiyle

derme çatma strüktürleri, tasarlanmamış çevreleri,

yaşam stillerini, köylü ve balıkçı evlerini, domestik iç

mekanları, yeni evli ailelerin yaşayışlarını, demografik

verileri, davranışsal örüntüleri ve daha birçok

ilgi çekici meseleyi incelemiş, envanterlemiş, çizmiş

ve kayıt altına almıştır. Bu araştırmalar kapsamında

yapılan çizimler incelendiğinde, yalın bir çizgi diliyle

üretilmiş yüzlerce bulgunun içeriğini başka herhangi

bir medyanın karşılayamacağı biçimde anlattığı

görülür.

Kon'un yaklaşımı, Japonya'da kendisinden sonra

gelecek birçok oluşumu tetiklemiş, gündelik

hayata ilgi ve titizlikle bakan bir kentsel araştırma

kültürünün oluşmasına yol açmıştır. Kon'un ardılları

arasında, 1974 yılları arasında mimarlık tarihçileri

Terunobu Fujimori ve Takeyoshi Hori tarafından

kurulan, sokaklarda gezip beklenmedik mimari

oluşumları fotoğraflayarak ve basit çizimlerini

üreterek kayıtlarını tutan Architectural Detective

Agency (Mimari Dedektiflik Acentası) 5 , 1986 yılında

aralarına birçok sanatçının katılmasıyla büyüyen

ve ROJO adını alan Roadway Observation Society

(Yolüstü Gözlem Topluluğu), daha güncel olarak ise

Atelier Bow-Wow'un 'Made in Tokyo' gibi yapılı

çevrenin tuhaf yanlarını mimari yöntemlerle araştıran

projeleri örnek verilebilir.

Şehrin bu türden bir belgeleme çalışmasıyla

incelenmesinin, bilimsel yöntemlere dayanan bir

araştırma pratiğinden ziyade, kendine özgü -dedektifçe-

yöntemlere dayanan bir alan çalışması olduğu

iddia edilebilir. Özellikle yapılı çevreyle ilgilenen

mimarlık ve şehir planlama gibi alanlarda yapılan

kentsel araştırmalarda gündelik hayata ve yukarıda

sayılan niteliklerine odaklanan araştırma yöntemlerine

pek rastlanmaz. Bu iddalı ifadeyi birbirinden ayrı

iki yöntem üzerinden tartışmak gerekirse; örneğin

bir rölöve çizimi, ilgilendiği nesnenin sadece teknik

olarak kesinliğe yaklaşan kuru bir kaydını tutar, sokak

sakinleri ile yapılan soruları önceden kararlaştırılmış

bir röportaj ise, örtük bir bilgiyi ortaya çıkartmak

için fazlasıyla öznel ve bağımlıdır. Alışılageldik

yöntemler, yapılı çevre ve yere özgü olarak gelişmiş

gündelik hayat mekanizmaları arasındaki ilişkiye

dair bilgi üretmekte yetersiz kalırlar. Dedektifler bu

ilişkiyi çözümlemek için elde notlukları ve kalemlerle

kendilerine biçtikleri dedektif karakterlerinin

kisvesinde bir süre orada bulunur, etrafını dikkatli

gözlerle izler, insanlarla diyaloga girer, iz sürer,

karşılaştırır, yakından bakar ve bulgu niteliği taşıyan

detayları çizerek kaydederler. Dolayısıyla, bir Gündelik

Hayak Dedektifleri hadisesinde üretilen bilgi,

kimse bakmıyor sanılırken, o an gerçekleşenlere ve

dedektiflerin peşinden gitmeyi seçtikleri gizemlerin

neler olduğuna fazlasıyla bağımlıdır.

D

edektifçe çizim yönteminin amacı, gündelik

hayatın detaylarına karşılı duyulan saplantılı ve

presizyonlu bir merak ile yirmi birinci yüzyıl'ın en

ilginç nesnesi olan sürekli değişim içindeki şehrin

kendine özgü bir anlatısını oluşturmaktır. Dedektifçe

çizim yöntemi bu sürece yön verir, çizgiyi yaratıcı

bir keşfetme ve kaydetme enstrumanı olarak kullanır,

birçok dedektifin bir arada çalışmasını ve ortaya

çok sesli, lineer olmayan bir anlatı çıkmasını sağlar.

Bomonti Hadise'sini inceleyen biri; onu başından,

sonundan veya ortasından okumaya başlayabilir,

içinde kaybolabilir veya -en iyi ihtimalle- bulunduğu

çevreye dedektifçe gözlerle bakmaya başlayabilir.

61


62


dedektifleri takip edin:

cargocollective.com

/gunlukhayatdedektifleri

63


Referanslar

1

Baudelaire, bu ifadeyi Moden Hayatın Ressamı

isimli makalesinde kullanmıştır. Baudelaire, C.

(2010). The Painter of Modern Life (P.E. Charvet,

trans.). London: Penguin Books.

2

McDonough, T. (2002). Crimes of the Flaneur.

October Magazine, 102, 101-122.

3

Perec, G. (2010). An attempt at exhausting a

place in Paris (M. Lowenthal, trans.). Cambridge,

MA: Wakefield Press.

3

Kuroishi'nin Kon üzerine araştırmalarını kapsayan

doktora tezi, Japonca dışındaki dillerde bilgiye

ulaşması epey zor olan Kon'un çalışmalarıyla ilgili

daha detaylı bilgi almak için incelenebilir. Kuroishi,

Izumi (1998). Kon Wajiro: A Quest for the Architecture

as a Container of Everyday Life. Doctoral

Dissertation, University of Pennsylvania.

5

Architectural Detective Agency ile ilgili daha

detaylı bilgi, Fujimori'nin 2016 yılında yazdığı

'Sokak Gözlemi Adı Altında' olarak çevirilebilecek

makaleden, veya 1986 yılında Fujimori'nin yayınladığı

'Bir Mimari Dedektifin Maceraları' olarak

çevirilebilecek, birçok fotoğraflı ve çizimli bulguyu

içeren kitaptan edinilebilir. Fujimori, T. (1986).

Kenchiku Tantei no Boken: Tokyo Hen (Adventures

of an Architecture Detective: Tokyo Edition).

Tokyo: Chikuma Shobo.

Fujimori, T. (2016). Under The Banner of Street

Observation (Reviewed by Thomas Daniell).

Forty-Five Journal, 154. http://forty-five.com/papers/154.

2017 Ocak ayında erişildi.

Oğul Öztunç

İTÜ Mimarlık Fakültesinden 2014 yılında fakülte

en iyi bitirme projesi ödülüyle mezun olmuş,

diploma projesiyle Archiprix Türkiye 1.'lik ödülüne

layık görülmüş ve Almanya'daki HPP Vakfı'nın

verdiği seyahat bursunu almaya hak kazanmıştır.

Mezuniyetinin ardından Japonya'ya bir ay süren bir

mimari araştırma seyahatine çıkmıştır. Araştırmalarını

uluslararası akademik ortamlarda sunma ve

birçok yayında paylaşıma sokma fırsatı bulmuştur.

Öğrenciliği ve profesyonel hayatı süresince birçok

yarışmadan ödül almış, yaratıcı etkinliklerin sıkı bir

takipçisi ve katılımcısı olmuş, ulusal ve uluslarası

platformlarda çok sayıda atölye düzenlemiştir. Kentsel

araştırmalar, mimari çizim ve temsil alanlarındaki

çalışmalarını, 2014 yılından bu yana İstanbul

Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi çatısı altında,

araştırma görevlisi pozisyonunda sürdürmekte olup,

mimari proje stüdyosu ve mimari çizim derslerinde

görev almaktadır. Yakın zamanda Piknik isimli bir

mimarlık bürosu kurmuştur.

www.oguloztunc.tumblr.com

64

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!