03.02.2021 Views

SON HALİ

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

• ALL ABOUT SCİENCE ŞUBAT - 2021

Fiyat:7 TL

All About

Science

Covid-19 Aşısı

Karşıtlığı

3D Yazıcı

Teknolojisi

• COVİD-19 AŞISI KARŞITLIĞI

10 Milyar Yaşında

Gezegen “Süper Dünya”

“En Kısa Yıl 2021”

#Bilimiokuyanbilir

“İnsansı

Robot Sophia”

Hediye

E-Kitap

Geleceğin

Dünyası


İçindekiler

3. 10 Milyar Yaşında

Gezegen “Süper Dünya”

4. Uzaktan Eğitim Geleneksel

Eğitimin Yerini Alabilir Mi?

5. İnsansı Robot Sophia

Seri Üretime Geçiyor

6. Akıllı Telefonlarınızın

Parmak İzi Kilitleri

Güvenli Mi?

7. 2021 Yılı En Kısa Yıl Olacak

Dünya Daha Hızlı Dönüyor

8. Covid-19 Aşısı

Karşıtlığı

9. Mizofoni Nedir?

10. 3D Yazıcılar

Artık Daha Hızlı

ve Daha Hassas

11. Mavi Işık Korumalı

Gözlüklerin Çalışma

Hayatına Etkisi


“Hayatta en hakiki mürşit

ilimdir.”

Mustafa Kemal Atatürk

All About Science

Aylık Popüler Bilim Dergisi

Sayı 1

Şubat 2021

İmtiyaz Sahibi:

Ecem Başak Orpak

Genel Yayın Yönetmeni:

Tutku Bulut

Genel Koordinatör:

Mediha Ekici

Sanat Yönetmeni:

Ecem Başak Orpak

Yazı İşleri:

Mediha Ekici

Editör:

Tutku Bulut

Reklam:

Ecem Başak Orpak

Baskı:

Science Yayınları

İletişim:

Allaboutscience.com.tr

Dağıtım:

Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.

http://www.tdp.com.tr

editör

İnsan nüfusunun hızlıca artışı, teknolojinin

her geçen gün daha da ilerleyişi, daha

çok bilgi alışverişi yapmaya olanak sağlarken

bir yanda da bilgi kirliliği yaratıyor.Özellikle

güncel gelişmeleri daha çok takip ettiğimiz

pandemi döneminde, okuyucularımıza güncel

haberleri ve doğru bilgiyi en yalın haliyle

vermeyi amaçlıyoruz.

Mediha Ekici “Covid-19 Aşı Karşıtlığı”-

başlıklı yazısında aşı hakkında detaylı bilgi

vererek, aşı ile ilgili teorileri aktarıyor.Ecem

Başak “3D Yazıcılar Artık Daha Hızlı Ve

Daha Hassas” başlıklı yazısında 3D yazıcılarla

ilgiili son gelişmeleri açıklayarak geleneksel

3D yazıcı ile Dijital yazıcı modellerini

kıyaslıyor.Kendi yazmış olduğum, “10 Milyar

Yaşında Gezegen Süper Dünya” başlıklı

haberimde ise, yeni keşdefilen bu gezegen ile

alakalı bilgileri sunarak, gezegende hayat var

mı sorusuna cevap aradık.

Bu sayımızda içerik açısından zenginleştirilmiş

“Geleceğin Dünyası” adında E-Kitap

veriyoruz.Ayrıca bize internet sitemizden

ulaşabilir, sosyal medya hesaplarımızı takip

edebilir, eleştiri ve sorularınızı bizimle paylaşabilirsiniz.Yeni

başladığımız bu yolda dergimizin

bu sayısını keyifle okumanızı diliyor,

sonraki sayılarımızı sabırsızlıkla bekleyeceğinizi

umuyoruz.

Bilimle kalın...

Unutmayın #bilimiokuyanbilir!

Saygılarımızla,

Tutku Bulut


ww

Tutku Bulut

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

10 Milyar Yaşında Gezegen Keşfedildi

“Süper Dünya”

(NASA)

ABD’nin Hawaii Üniversite’sinden bilim

insanları 10 milyar yaşında bir gezegen

keşfetti.W.M.Keck gözlemevini kullanarak

keşfedilen bu gezegenenin dünyadan 50

kat daha büyük olduğu ifade edildi.

En eski kayalık gezegenlerden biri olmasıyla

dikkat çeken “TOI - 561” adı verilen

bu gezegende şu an için bir yaşam belirtisine

rastlanmadığını belirten bilim adamları,

geçmişinde ise yaşam barındırma olanağının

yüksek olduğunu belirtti.Amerikan

Astronomi Derneğinin yıllık toplantısında

basına konuşan Hawaii Üniversitesi profesörü

Lauren Weiss, “Bizim dünyamız

yaklaşık 5 milyar yıldır var. 10 milyar yıldır

etrafta olan kayalık bir dünyada neler

olabileceğini bir hayal edin. Ben kesinlikle

öğrenmek isterdim.” şeklinde konuştu.

“Tahmini Yüzey Sıcaklığı 1726 Derece”

Samanyolu galaksisinden birkaç milyar yıl

sonra oluşan yıldız sisteminin bir parçası

olan bu gezegenin, tahmini yüzey sıcaklığının

1726 derece olduğu belirtildi.

Bilim dünyasında heyecan uyandıran bu gezegeni

araştırmaya devam eden bilim insanları,

gezegenin içerisinde bir magma okyanusu

ve yörüngesinde iki küçük gezegenin olabileceğini

söyledi.Araştırmacılar bu gezegenin

demir ve magnezyum gibi ağır elementlere

sahip olmadığını ‘galaktik kalın disk’ olarak

bilinen bir yıldız

grubunun

parçası olduğunu

belirtti.


Uzaktan Eğitim Geleneksel

Eğitimin Yerini Alabilir Mi?

4

Ecem Başak Orpak (Ege Üniversitesi Gazetecilik)

Tüm dünyayı etkileyen koronavirüsünün

ardından zorunlu bir dijital dönüşümle

karşı karşıya kaldık. Bu dönüşümün en

yoğun yaşandığı alan ise eğitim dünyası

oldu. Virüsün öğrencilere bulaşmasını

önlemek ve ailelerine bulaştırma olasılığını

azaltmak için birçok ülkede okullar kapatıldı.

Böylece dünyanın birçok ülkesinde

uzaktan eğitim tek seçenek olarak karşımıza

çıktı.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da salgın

başladığı anda okulların tatil edilmesinin

ardından eğitimin çevrimiçi alanlara

taşınacağının bildirilmesiyle milyonlarca

öğretmen, öğrenci ve veli hiç bilmedikleri

bu alana dahil olmak zorunda kaldılar.

Uzaktan eğitim kavramı sadece yükseköğretimde

yaygınlaşmışken, ilk ve ortaöğretimde

yeterli sayıda araştırma bulunmaması

sebebiyle zorlu bir sürecin yaşanması

kaçınılmaz oldu.

Normal bir uzaktan öğretim süreci olmayan

bu süreçte, yabancı olduğumuz bu eğitim

biçimi konusunda başlangıçta aksaklıklar

meydana geldi. Özellikle internet erişimi

olmayan köylerde yaşayan veya bilgisayarı

olmayan öğrencilerin derslerden geri kalacak

olması uzun bir süre gündemdeydi.

Buna yönelik olarak Milli Eğitim Bakanlığı

aracılığıyla öğrencilere tablet dağıtımı hedeflendi

ve çeşitli belediyeler internet olmayan

köylere de interneti ulaştırmak için çalışmalar

başlattı. internete erişimi olmayan

öğrencilerin de derslere katılımına olanak

sağlayan TRT-EBA TV kuruldu. Böylece

ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde derslerin

anlatıldığı üç ayrı kanal oluşturuldu.

Eğitimin tek mekanla sınırlanmaması

en büyük avantajlardan sayılırken herkese

internet ve yeterli ekipmanın kısa vadede

sağlanamayacak olması oldukça büyük bir

dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor. Ek

olarak, geleneksel eğitimdeki sosyalleşme

imkanının uzaktan eğitimle mümkün olmaması

da bu tercihte önemli bir kriter olsa da

zamanla yeni eğitim biçimine alışan öğrenci

ve öğretmenlerden uzaktan eğitim konusunda

olumlu dönütler alınmaya başlandı.


5

Sophia Açıklamaları

ile Dikkat Çekti

Tutku Bulut

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

İnsansı Robot Sophia

Seri Üretime Geçiyor

Tüm dünyayı etkisi altına alan

pandemi dönemi gündelik hayatımızı

ve alışkanlıklarımızı tamamen

değiştirdi.Robotların varlığı

ve önemi pandemi ile birlikte

daha net ortaya çıktı.Robot Sophia’nın

üreticisi olan firma pandemi

sebebi ile artan ilgiden dolayı

4 robot modelini seri üretime

sokacağını açıkladı.

Vatandaşlık alan ilk robot

olan Sophia “ benim gibi robotlar

yaşlı ve hasta insanların

bakımını yaparak onlara terapi

sağlayabilir” dedi.Sosyal

yardımların dağıtılmasında

da yardımı olacağını söyleyen

Sophia, insanlar robotlardan

korkmalı mıdır? sorusuna ise

“korkulacak tek şey korkunun

kendisidir” şeklinde cevap

verdi.

Firmanın kurucusu David Hanson

2021’de tüm robotları satmayı

hedeflediğini söyleyerek, robotların

sadece sağlık sektörü ile sınırlı

kalmayacağını, havayolu ve perakende

sektöründe de işe yarayabileceğini

dile getirdi.


6

Her bireyin parmak izinin eşsiz

ve taklit edilemez olduğu bilinirken,

yapılan çalışmada 15 dakika

gibi bir sürede parmak izlerinin

kopyalanabildiği görüldü.

Ecem Başak Orpak

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

Akıllı Telefonlarınızın

Parmak İzi Kilitleri

Güvenli Mi?

Milenyum çağıyla birlikte hayatımızda

hızın önemi de artış gösterdi.

Neredeyse her alanda daha

hızlı olanın seçildiği bu düzende

teknolojik aletlerde de bu yönde

geliştirmeler yapılmaya devam

ediyor. Akıllı telefonlarımızı

daha hızlı açabilmek için şifre

yerine kullanmayı tercih ettiğimiz

parmak izi kilidinin güvenli

olup olmadığı son yıllarda birçok

çalışmaya konu oldu.

Temelde kimlik tespitini kolaylaştıran

parmak izi akıllı telefon ve bilgisayarlarda

sıkça kullanılan bir teknoloji

haline geldi. Michigan Eyalet

Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma

parmak izi kilidinin aslında sanıldığı

kadar güvenli olmadığını ortaya

çıkardı.

Akıllı telefonlarda birçok kişisel verinin

kaydedilmesi ve özellikle de bu

telefonların bankacılık işlemlerinde

kullanılması gibi nedenlere bağlı

olarak akıllı telefonların güvenliği

büyük önem taşıyor. Bu nedenle çalışmayı

gerçekleştiren araştırmacılar,

parmak izi okuma teknolojilerinin

güvenlik açığını göstererek bu teknolojilerin

geliştirilmesi konusuna

dikkat çekiyor.


Tutku Bulut

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

2021 Yılı En Kısa Yıl Olacak

Dünya Daha Hızlı Dönüyor

1960’lı yıllardan bu

yana tutulan kayıtlara

göre 2020’de Dünya’nın

ekseni etrafındaki dönüşleri

ortalamadan

milisaniyeler daha hızlı

sürede tamamladı.

Dünyanın son 50 yıldır hiç olmadığı

kadar hızlı döndüğünü belirten

bilim insanları bir günün 24 saatten

yaklaşık 0,5 saniye daha kısa sürdüğünü

belirtti.Tartışma yaratan

bu keşif bizler için ufak gözükse de

bilim insanları açısından oldukça

önemli.

Kanada’nın York Üniversitesi’nden

astronomi ve fizik profesörü

Paul Delaney, CTV Televizyonu’nda

katıldığı ‘Your Morning’ programında,

Dünya’nın dönüş hızının

arttığını ve bu değişimin yeryüzünde

zamanın yavaşlaması anlamına

geldiğini belirtti.


8

Mediha Ekici

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

Covid-19 Aşısı

Karşıtlığı

Dünyanın normale dönmesi için

tek umut kaynağı olan Covid- 19

aşıları üretilmeye başlandı. Aşı üretimiyle

beraber sosyal medyada da

birçok tartışma meydana gelmiştir.

Bu tartışmalarla internet üzerinden

oldukça fazla sayıda bilgi kirliliği

var olmakta ve aşı olmak istemeyen

insan sayısı artmaktadır.

Covid-19 aşıları için daha önce kullanılmamış

olan RNA teknolojisiyle kullanılmaya

başlaması insanlarda önyargıya sebep

olmuştur. Bilimsel açıklamalar ise bu

teknolojinin bir zararı olmadığı yönündedir.

RNA teknolojisi ile virüsün genetik

kodu ile vücudun bağışıklık sağlanması

hedeflendiği açıklanmıştır. Buna dayanarak

aşı yoluyla genetiğimle oynama

teorileri çürütülmüştür. Bir diğer komplo

teorisi ise vücudumuza enjekte edilen

aşıyla birlikte mikroçip takılacağıdır.

Diğer teoriler gibi bu teorinin de bilimsel

bir altyapısı ortaya çıkmamıştır. Bill Gates

ise böyle bir teknolojinin günümüzde

uygulanamayacağını ve bu konuyla ilgili

bir hedefinin olmadığını belirtmiştir.

Bir diğer tartışma konusu ise korona

virüs aşısı zorunlu olmalı mı? Aşı olmak

istemeyen kişilerce bu sorunun cevabı

elbette ki “hayır”. Fakat uzmanlar aşının

bilimsel bir onayı olması durumunda

toplumsal sağlığı ilgilendiren ve toplum

yararına olan bir zorunluluk olması nedeniyle

aşı yapılmanın hukuki altyapıyla zorunlu

kılınabileceğini düşünmektedirler.

Korona virüsün yıkıcı etkisini

görmezden gelen büyük çoğunluk

aşıların yeterince etkili olmadığı,

faz 3 çalışmalarının kesin sonuçla

onaylanmadığı gibi gerekçelerle

aşı olmak istememektedir. Bilimsel

sonuçların yanı sıra ortaya atılan

komplo teorileri de internet üzerinden

oldukça yayılmıştır.


9

Mediha Ekici

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

Mizofoni Nedir?

Yabancı kaynaklara misophonia olarak geçen mizofoni hastalığı duyulan

ufak seslere karşı aşırı hassasiyettir. bazı tıp kaynaklarında geçici ses duyarlılığı

sendromu olarak da geçmektedir. Beynin hem psikolojik hem fiziksel

olarak anormal semptomlar geliştirmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Kişi tırnak kesme, ağız şapırdatma, bacak sallama, sakız çiğneme, nefes alma,

koklama, öksürük gibi günlük yaşantımızda sıkça yer alan bu seslerden oldukça

rahatsızlık duyar. Bu hastalık sonucu hasta kişilerin bu seslerden kaçmak

amacıyla sosyal hayatından uzaklaştığı görülmüştür. Çoğunlukla kadınlarda

ve 9-12 yaş arası çocuklarda görülmektedir. Obsesif-kompulsif kişilik

bozukluğu, anksiyete bozuklukları, yeme bozukluğu, idrar problemi, vertigo,

migren, yüz felci, kulak ameliyatı gibi durumlarda mizofoni hastalığına yakalanma

riskinin arttığı belirtilmiştir.

Mizofoni Tedavisi Nedir?

Kişinin hayat kalitesini düşüren bu

hastalık için eğitim ve danışmanlık,

psikolojik destek tedavi olarak kullanılmaktadır.

Kesin olmamakla birlikte

ses terapisi eşliğinde özel terapi yöntemi

de etkili olabilmektedir.


3D Yazıcılar

Artık Daha Hızlı

ve Daha Hassas

Ecem Başak Orpak

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

Birkaç yıl önce hayatımıza giren ve

yakın zamanda tıptan inşaata kadar

neredeyse her sektörde kullanılabilen

üç boyutlu yazıcılarda oldukça önemli

boyutta yeni bir gelişme yaşandı. Pensilvanya

Eyalet Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını

sürdüren araştırmacılar çıktı

yapılan zemini hareketli hale getirerek

hem daha hızlı hem de daha kaliteli baskı

yapılmasını sağlamayı başardı.

Geleneksel bir üç boyutlu yazıcı, basılacak

olan bir parçaya en alt katmandan

başlar. Söz konusu parçayı yukarı doğru

basmaya devam eden yazıcı, genişleyen

ve yapılan hesaplamalara göre yapışma

ihtimali bulunmayan bölgelere, destek

parçaları ekler. Bu destek parçaları,

basılacak ürünün yapısına göre yüzde

50’ye kadar fazla filament kullanımına

yol açabilir. İşte araştırmacıların hareketli

zemin projesi, bu destek parçalarını

ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Geleneksel bir üç boyutlu yazıcıyla

üretilen baskıdaki destek parçalarını tek

tek sökme gerekliliği zaman kaybı olmasının

yanında, sökme eylemi esnasında

baskıya zarar verme ihtimali oldukça

yüksektir. Araştırmacıların ortaya çıkardığı

yeni nesil üç boyutlu yazıcıda ise bu

sorunlar ortadan kalkmış oluyor.


11

Mavi Işık Korumalı Gözlüklerin

Çalışma Hayatına Etkisi

Mediha Ekici

(Ege Üniversitesi Gazetecilik)

Covid-19 salgını nedeniyle ülkelerin

evde kal çağrısı sosyal hayatımızı kısıtladı.

Eğlence, eğitim, iş ortamları artık

sanal dünyadan devam eder durumdadır.

Eğitimin ve iş hayatının internet

üzerinden gelişmesiyle beraber artık

insanlar daha fazla bilgisayar başında

vakit geçirmekte ve daha fazla mavi

ışıklara maruz kalmaktadır. Maruz

kalınan bu mavi ışıklar göz kuruluğuna

ve kalitesiz uykuya sebep olabilmektedir.

Ekran başında otururken alınabilecek

önlemlerden birisi de mavi ışık

koruyucu gözlüklerdir.

Yapılan yeni araştırmalara göre yatmadan

önce mavi ışık korumalı gözlük

takmak uykuyu daha kaliteli hale getiriyor

ve ertesi gün daha verimli çalışmanıza

yardımcı oluyor.

Indiana Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde işletme ve girişimcilik yardımcı

profesörü olan Cristiano L. Guarana’a göre “Mavi ışık filtreli gözlük takmanın

uyku kalitesini, işe katılımı, görev verimini ve örgütsel vatandaşlık davranışını

artırıp zararlı çalışma davranışını azaltmada etkili bir müdahale olduğunu

bulduk. Mavi ışığı süzen gözlük takmak, bir çeşit fizyolojik karanlık meydana

getiriyor ve bu sayede hem uyku miktarını, hem de uyku kalitesini artırıyor.”

Teknolojiye bağımlı hale geldiğimiz bu süreçte, dijital ekranlardan yayılan

mavi ışıklardan korunmanın faydaları iş hayatımıza yansımakta ve çalışanlarla

beraber öğrencilerin de verimini arttırmaktadır.


Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!