03.02.2021 Views

sehrimiz-ardahan-kitap_DÜZENLİ -1610

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ARDAHAN

1 ve 2. Üniteler 3, 4 ve 5. Üniteler

YAZARLAR

Ömer Faruk EVİRGEN

Jülide ÖZKAN

Melike VELİOĞLU

YAZARLAR

Bektaş ARU

Meryem YILDIZ

Mustafa YARAR

Sergen SEZGİN

Soley ERCAN

Sezgin SEYHAN

Şener BİLİCAN

Giray KOCAMAN

Enes KORKMAZ

Naciye ALADAĞ

Hasan KIRAN

Gökhan ÖZTÜRK

Kadir GÜLTEKİN

Semih ZORLU

Murat TURAN

Faruk YILMAZ

Ebru POLAT

Cem KIRMIZIKOÇ

Fırat Emre YILMAZ

Temel Eğim Genel Müdürlüğü

5-6-7-8. Sınıflar Ders Kitabı

Bu materyalin ilk iki ünitesinin men içeriği Temel Eğim Genel Müdürlüğü tarandan oluşturulan komisyon tarandan hazırlanmışr.


1 ve 2. Üniteler 3, 4 ve 5. Üniteler

Katkı Sağlayanlar

Dr. Necdet SUBAŞI

Dr. Hasan TAŞÇI

Dr. Yaşar YEŞİLYURT

Mehmet GÜMÜŞ

Vedat SÖYLEYİCİ

Muhammet Esat ŞENGÜL

İbrahim YASAK

Hasan Tahsin YAZICI

Komisyon

Koordinatör

Gökhan Soner AYDIN

Editör

Mustafa OFLAZ

Dil Uzmanı

Elif BİLİCAN

Ölçme Değerlendirme

Sündüz KARBUZ

Görsel Tasarım

Murat IŞIK

Tuba AYDIN

Kudret ASLAN

Mehmet ŞARDAĞ

Güler KARBUZ

Baskı

İmak Ofset Basım Yayın Tic. ve San. Ltd. Ş ti.

Akçaburgaz Mah. 137. Sok.No: 12

Esenyurt / İstanbul

Tel: 444 62 18

www.imakofset.com.tr

Serfika No: 45523


İSTİKLÂL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî

yurdumun üstünde benim inlemeli

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım;

Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;

O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

MEHMET AKİF ERSOY




Ünite 1: ŞEHİRLERİN HİKÂYESİ

• BİRLİKTE YAŞAMANIN GEREKLİLİĞİ.................................................10

• ŞEHRİ TANIYORUZ...........................................................................13

• ŞEHİR VE MEDENİYET......................................................................17

• ŞEHİRLERLE İLİŞKİMİZ......................................................................21

Ünite 2: ŞEHİRDE YAŞAM

• ŞEHİR VE SOSYAL YAŞAM.................................................................26

• MEDENİ YAŞANTININ GEREKLERİ....................................................28

• ŞEHRİN FIRSATLARI VE RİSKLERİ......................................................31

• ENGELSİZ YAŞAM............................................................................38

• ŞEHİRDEKİ DİĞER CANLILAR............................................................40

Ünite 3: ŞEHRİMİ TANIYORUM

• ŞEHRİMİZİN COĞRAFİ YAPISI...........................................................44

• ŞEHRİMİZDE İNSAN VE DOĞA ETKİLEŞİMİ......................................49

• DEMOGRAFİK YAPIMIZ....................................................................49

• ŞEHRİMİZDE DOĞAL AFETLER.........................................................50

• DÜNDEN BUGÜNE ŞEHRİMİZİN İDARİ YAPISI..................................60

• ŞEHRİMİZİN KRONOLOJİK TARİHİ....................................................71

• KOMŞU VE KARDEŞ ŞEHİRLERİMİZ……………………………….………….....73

• 3. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME............................................76

6


Ünite 4: ARDAHAN ÇALIŞIYOR

• ARDAHAN’IN GELİŞİMİNDE ETKİLİ OLAN EKONOMİK UNSURLAR...80

• ARDAHAN’DA YABAN HAYATI..........................................................90

• ARDAHAN’A ÖZGÜ ÜRETİM ALANLARI VE ZANAATLAR...................94

• ARDAHAN’DA TURİZM..................................................................101

• ARDAHAN’IN ULAŞIM VE İLETİŞİM İMKANLARI............................106

• 4. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME..........................................108

Ünite 5: ŞEHRİMDE BEN

• ARDAHAN’IN KÜLTÜREL VE TARİHİ UNSURLARI.……..…….…………...112

• ŞEHRİMİZİN ÖNDE GELENLERİ……………………………………..…………...116

• KÜLTÜR VARLIKLARIMIZ........................……………………….……….…..120

• SÖZLÜ ÜRÜNLERİMİZ………………………………………………….…………...136

• ARDAHAN’DA YEREL BASIN…………………………………………………..…..145

• ARDAHAN’DA MÜZİK………………………………………………………….…....146

• İLİMİZ VE İLÇELERİMİZİN ÖNEMLİ GÜNLERİ……………..…………..…..153

• ŞEHRİMİZ ARDAHAN’DA EĞİTİM, SPOR VE EĞLENCE İMKÂNLARI..159

• ARDAHAN’DA GELENEKSEL VE GÜNCEL SPOR FAALİYETLERİ ........161

• 5. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME..........................................165

KAYNAKÇA......................................................................................169

7




1. ÜNİTE : ŞEHİRLERİN HİKAYESİ

BİRLİKTE YAŞAMANIN GEREKLİLİĞİ

Bir yolcu gemisi aniden kopan bir fırtınanın etkisiyle parçalanır ve dalgalar geminin

içindeki yolculardan birini sürükleyerek adaya kadar götürür. Yolcu, kendisiyle birlikte

kıyıya sürüklenen sandıklardaki yiyecek ve çeşitli eşyalarla hayatta kalma mücadelesi verir.

Yolcu günler geçtikçe yaşadıklarını sandığın birinden çıkan deftere not eder. Şimdi onun

yazdığı notlara göz atalım:

• Kendime geldikten sonra adayı baştan sona dolaştım. Hiçbir

insana rastlamadım. Galiba uzun bir süre bu ıssız adada tek

başıma yaşamak zorunda kalacağım.

• Geminin karaya vuran enkazından kurtarabildiğim eşyaları

toplayarak küçük bir mağarayı barınabileceğim şekilde

düzenledim.

• Adada en büyük sorun vahşi hayvanlar. Bu hayvanlardan

korunmak için mağaranın girişini büyük bir ağacın dalları ile

kapattım.

• Gemi enkazından kurtarabildiğim yiyeceği saklamak için bir

depo inşa e ttim.

• Adanın içlerine giderek çeşitli meyveler topladım. Bu

meyveleri kışın da yiyebilmek için kuruttum.

Adaya sürüklenen yolcu birçok sorunla tek başına mücadele etmek

zorunda kalmış. Kendi yaşamımızı düşünelim. Bir gün içinde nelere ihtiyaç

duyuyoruz? Bu ihtiyaçları tek başımıza mı yoksa birilerinin desteğiyle mi

karşılıyoruz?

10


Pek çok insanın katkısıyla sütümüz

içmeye hazır. Peki ya öyle

Olmasaydı?

Arkadaşlarımla ne kadar çok şey

paylaşıp eğlenceli vakit geçiriyorum.

Ya onlar olmasaydı?

Bu yollar yapılmasaydı, araba ya

da şoför olmasaydı okula nasıl

ulaşırdım?

Terziler olmasaydı kıyafetlerimi

nasıl dikerdim?

Öğretmenim olmasaydı bu kadar

bilgiyi Nasıl öğrenirdim?

Görsel 1.1: Nelere İhtiyaç Duyuyoruz?

11


Günlük yaşamımızı sağlıklı şekilde sürdürmek için birçok şeye ihtiyaç duyarız. Yemek yemek,

giyinmek, barınmak, eğitim görmek ve çevremizle iletişim kurmak bu ihtiyaçlarımızdan yalnızca

birkaçıdır. Tüm bu ihtiyaçlarımızı tek başımıza karşılamamız mümkün değildir. Bu nedenle

topluluk hâlinde yaşarız. Yaşadığımız yer, bir köy olabileceği gibi bir şehir de olabilir. Nerede

yaşarsak yaşayalım; her zaman bir iş bölümü ve iş birliği içindeyiz.

Günlük hayatımızı düşünelim. Sabah kahvaltısında tükettiğimiz yiyecek ve içecekler farklı kişiler

tarafından üretilip bizlere ulaştırılmaktadır. Örneğin yediğimiz ekmek, soframıza gelinceye

kadar birçok aşamadan geçer. Buğdayın ekilmesi, hasat edilmesi, öğütülerek un hâline getirilmesi

ve unun da hamur yapılarak pişirilmesi gerekir. Bu işleri yapabilmek için birçok araç gerece

ihtiyaç duyulur. Bu araç gereçleri üretebilmek için de çeşitli mesleklerden insanlara ihtiyaç

vardır. Tek bir insanın, bu işlerin hepsinin üstesinden gelmesi oldukça zordur.

Gün içerisinde ulaşımımızı sağlayan şoförler, okulda eğitim aldığımız öğretmenler iş bölümü

içinde ihtiyaçlarımızı karşılayanlardan birkaçıdır. O hâlde iş bölümü yaparak ihtiyaçlarımızı kolaylıkla

karşılayabiliriz.

Toplumsal yaşamın temelini kişiler arası iletişim oluşturur. Yaşamımız boyunca ailemiz, arkadaş,

akraba ve komşularımız başta olmak üzere toplum ile iletişim hâlinde oluruz. Sosyal çevremizi

oluşturan insanlarla sağlıklı ilişki kurmak için doğru bir iletişim kurmak gerekir. Bu iletişim,

karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı olmalıdır. Böyle bir iletişim bizlere yardımlaşma ve dayanışma

duygularını aşılar. Böylece çevremizdeki insanların sorunlarına duyarlı bireyler olarak mutluluklarını

ve üzüntülerini paylaşırız.

Görsel 1.2: Ekmeğin Hikayesi

12


Görsel 1.3: Ardahan Ekmeği

Tarih öncesi dönemlerde insanlar yaşamlarını nasıl

sürdürüyorlardı? Hiç düşündünüz mü?

Şimdi geçmişe bir yolculuk yapalım ve bu sorunun cevabıyla birlikte insanların yerleşik

yaşama nasıl geçtiğini ve bu yerlerin şehir hâline nasıl geldiğini öğrenelim.

ŞEHRİ TANIYORUZ

Günümüzden yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar insanlar yaşamlarını göçebe olarak sürdürüyorlardı.

Yiyecek bulmak için sürekli yer değiştiriyor, hayvanları avlayarak ve bitkileri toplayarak

karınlarını doyuruyorlardı. Mağaralarda ya da geçici barınaklarda yaşıyorlardı. Sonra yaşamlarını

tamamen değiştirecek bir gelişme yaşandı. İnsanlar tarım yapmaya başladılar ve vahşi hayvanları

evcilleştirdiler. Çiçilik yapmaya başlayan insanlar ekinlerine ve hayvanlarına bakmak

için yerleşik yaşama geçtiler. Yerleşim yeri olarak nehir kenarlarındaki düz ve verimli arazileri

seçtiler. Böylece arazilerini kolayca sulayabildiler.

Kendilerinin ve hayvanlarının su ihtiyacını karşılayabildiler. Tarım ve hayvancılıkla birlikte besin

kaynaklarının artması nüfusun da artmasını sağladı. Nüfus artışıyla birlikte bu ilk yerleşim

yerleri köylere dönüştü. Köylerde yaşayan insanlar ihtiyaçlarından fazla ürün elde ettiler. Kendilerini

ve ürünlerini saldırılardan korumak için köylerin etrafını çevirdiler. Fazla ürünleri diğer

köylerde yaşayanlara salar. O köylerdeki insanlardan da kendi ihtiyaç duydukları ürünleri aldılar.

Böylece ticaret hayatını başlalar.

İşte bu şekilde ortaya çıkan köylerden bazıları zaman içinde o kadar büyüdü ki köy olmaktan

çıkarak şehir hâlini aldı. Şehir olarak nitelendirilebilecek ilk büyük yerleşim yerlerinden biri de

ülkemizde Konya’da yer alan Çatalhöyük’tür. Çatalhöyük günümüzden yaklaşık 9.000 yıl önce

10.000’e yakın nüfusa sahip büyük bir şehirdi.

13


Görsel 1.4: Çatalhöyük Temsilî Resmi

Çatalhöyük gibi ilk şehirler genellikle su kaynaklarında, verimli ovalarda, ulaşım yolları üzerinde,

güvenlik açısından savunması kolay yerlerde kuruldu. Kalabalık nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması

için şehirde fırıncılık, kasaplık, demircilik, marangozluk, terzilik gibi meslekler ortaya

çıktı. Zaman içinde büyüyen şehirlerin belirli bir düzen içinde yönetilebilmesi, dış saldırılardan

korunabilmesi gibi ihtiyaçlar yönetim birimlerinin kurulmasını sağladı.

Görsel 1.5: Çatalhöyük Kazı Alanı

Böylece kral ya da meclis tarafından yönetilen şehirler doğdu. Şehirler barınma, güvenlik, eğitim,

sağlık gibi insani ihtiyaçların en uygun şekilde karşılanabileceği yerler hâline geldi. Türkiye,

Irak,Hindistan ve Mısır yeryüzünde en eski şehirlerin kurulduğu bölgelerdir. İlk Çağ’da kurulan

şehirlerde evler, ibadethaneler, idari yapılar, dükkânlar, pazar yerleri şehri meydana getiren

başlıca unsurlardır.

14


Görsel 1.6: Aristoteles’in Felsefe Okulu/Assos/

Behramkale/Çanakkale

Görsel 1.7: Mısır Piramitleri/Mısır

Geçmiş çağlarda kurulan şehirlerin bazıları büyüyüp modernleşerek günümüzde de varlığını

sürdürmektedir. Buna karşılık Truva, Efes, Hauşa gibi ülkemizdeki pek çok şehir deprem, sel

ve benzeri doğal afetler, salgın hastalık ve savaş nedeniyle yıkılmış ve yok olmuştur. Günümüzde

bu şehirlerin olduğu bölgelerde yapılan arkeolojik çalışmalar o şehre ait birçok eserin gün

yüzüne çıkmasını sağlamıştır.

Görsel 1.8: Efes Antik Kenti Celsus

Kütüphanesi/Selçuk/İzmir

Görsel 1.9: Truva Atı/Çanakkale

Günümüzde şehirler artık eski çağlardaki görüntüsünden çok farklıdır. Teknolojik gelişmeler

ve ulaşımın kolaylıkları çok farklı görünüm ve fırsatlar sunan şehirlerin kurulmasına olanak vermiştir.

19. yüzyılda Sanayi Devrimi ile fabrikaların yaygınlaşmaya başlaması şehir nüfusunun

giderek artmasına neden olmuştur. Dünya nüfusunun büyük bölümü şehirlerde yaşamaktadır.

15


Ekonomik ve sosyal açıdan gelişmiş şehirler giderek daha fazla göç almaktadır. Deniz, hava,

kara veya demir yoluyla insanların kolayca ulaşabildikleri şehirler ekonomik olarak da ön plana

çıkmaktadır. Kocaeli, Gaziantep, Bursa bu şehirlere örnek olarak gösterilebilir.

Görsel 1.10: İstanbul Havalimanı/İstanbul

Görsel 1.11: Osmangazi Köprüsü/Bursa

Tarihî geçmişi itibariyle köklü bir medeniyete ev sahipliği yapan ve güçlü devletlerin başkenti

olan şehirler ilgi odağı olan şehirlerdir. İstanbul, Konya gibi şehirler bu özellikleriyle ülkemizde

ön plana çıkmaktadır. Bu şehirlerdeki tarihî yapılar ve sanat eserleri turizm açısından da insanların

ilgisini çekmektedir. Denizi, ormanları, gölleri gibi doğal güzellikleriyle insanların hem yerleşmek

hem de tatil yapmak istediği pek çok şehir de bulunmaktadır. Antalya, Bolu, Nevşehir

gibi şehirler bu özellikleriyle ülkemizde sayılabilecek pek çok şehirden

yalnızca birkaçıdır.

Görsel 1.12:Peri Bacaları Kapadokya/Nevşehir

Görsel 1.13: Mevlana Müzesi/Konya

Şehirler kırsal kesimlere göre nüfusun yoğun; eğitim, sağlık, sanat gibi hizmetlerin yaygın

olduğu yerlerdir. Şehirlerde yapılar genellikle çok katlıdır. Sanayi faaliyetleri ve hizmet sektörü

gelişmiştir. Kültür, sanat ve eğlence için birçok sosyal mekân bulunmaktadır. Altyapı ve ulaşım

hizmetleri planlıdır. Şehirler iş bölümünün hâkim olduğu planlı bir yönetime sahiptir. Okul,

hastane, yol, çarşı, pazar, ibadethane, sinema, tiyatro, park, müze, kütüphane ve fabrika şehri

meydana getiren fiziki unsurlardır. Şehir bu özellikleriyle belirli bir mekânı ifade etmektedir.

İnsan, yaşadığı bu mekânı yani şehri düzenler ve şekillendirir. İnsan öncelikle bir mekânı

yaşanabilir bir yer olarak seçer. Daha sonra buranın çevre düzenlemesini, alt yapısını yapar.

Çünkü şehirler insan eliyle yapılan ve geliştirilen yerlerdir.

İnsan ve şehir birbirini tamamlar ve etkiler. Biri olmadan diğeri olmaz. Mekâna anlam ve

değer katan insanın kendisidir. Terk edilmiş şehirler bunu bize en iyi şekilde anlatır. Örneğin

Muğla’nın Fethiye ilçesinde yer alan Kayaköy, burada yaşayan Rumlar’ın Yunanistan’a göç

etmesiyle terk edilmiş bir yerleşim yeri hâline gelmiştir.

16


ŞEHİR VE MEDENİYET

“Medeniyet” ve “şehir” anlam açısından birbirine yakın kavramlardır. “Medeniyet”; bir toplumun

maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim ve teknoloji ürünlerinin tamamını

ifade eder. Medeniyet, gelişmişliği ifade eder. Medeniyet kelimesinin kökeni Arapçada şehir

anlamına gelen ve kökleri İslam dininin kutsal şehirlerinden biri olan Medine şehrine dayanmaktadır.

Medine, peygamberimiz Hz. Muhammed döneminde zamanının sosyal ve kültürel

bakımdan en ileri şehirlerinden biri kabul ediliyordu.

Görsel 1.14: Geçmişte Medine şehri

Büyümek, nüfusun artışı ve bina sayısındaki artış şehirleşme için yeterli değildir. Şehirler

adalet ve hukuk anlayışı ayrıca karşılıklı saygı üzerine kurulur. Şehri oluşturan tüm insanların bu

kurallara uyması gerekmektedir. Şehirler bu özellikleri ile farklılıkları buluşturan, insanları bir

araya getiren mekânlardır. Günümüzde kültür ve ticaretin, bilim ve tekniğin zirvesini oluşturan

şehirler farklı özelliklere ve farklı kültürel birikimlere sahip insanların kendilerini ifade etmelerine

imkân vermektedir.

“Şehir, bir medeniyetin etkisinin en çok hissedildiği ve özelliklerinin yaşandığı yerdir. Her bir

medeniyet, kurduğu şehirlerle kendini ifade eder. Şehir ve medeniyet arasındaki ilişki, karşılıklıdır.

Hem medeniyetler şehirleri hem de şehirler medeniyetleri etkiler. Şehirler, şehri meydana

getiren anlayışın sahibi olan medeniyetin bir sonucu olarak kurulur. Bununla birlikte şehirlerin

doğası ve içindeki insanı şekillendirme özellikleri medeniyetin şekillenmesine de etki etmektedir.

Şehirler sadece yerleşim yeri değildir. Medeniyetler tarihi, bir bakıma şehirlerin tarihidir.

Çünkü şehirler, bir toplumun medeniyet anlayışının şekillendiği mekânlardır.

Şimdi dünyada medeniyetlere yön veren ve medeniyetleri temsil eden şehirlere göz atalım...

17


Kurtuba

Fenikeliler tarafından bugünkü İspanya’da kurulmuştur. Müslümanların İspanya’ya

gelişiyle Endülüs Emevi Devleti ’nin başkenti olmuştur. Bu dönemde Avrupa’nın en önemli

eğitim, bilim, kültür ve sanat merkezidir. Burada açılan medreselerde dünyanın farklı

bölgelerinden, farklı inançlara mensup dünyaca ünlü bilim insanları yetişmiştir. Kurtuba,

döneminin en iyi eğitim veren okullarına ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca ilk ışıklandırılan şehir

olan Kurtuba, Avrupa’da ilk üniversitesi olan şehirdir. Burada yapılan bilimsel çalışmalar

Avrupa’da Rönesans’ın ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Endülüs Emevi Devleti

Dönemi’nde yapılan Kurtuba Ulu Cami bu şehirde bulunmaktadır.

Medine

Görsel 1.15: Kurtuba/İspanya

“Medine”, kültür tarihinde şehrin, şehirliliğin, kültür ve medeniyetin çıkış yeri anlamlarına

gelmektedir. Eski adı “Yesrip” olan Medine, günümüzde Suudi Arabistan’ın önemli şehirlerinden

biridir. Peygamberimiz Hz. Muhammed ve Mekkeli Müslümanlar, 622 yılında Medine’ye

hicret etmişlerdir. Hicret, İslam tarihi için olduğu kadar Medine şehri için de dönüm noktası

olmuştur. Mekke’den gelen “muhacirler”, Medineli Müslümanlardan oluşan “ensarlar” ve Yahudiler

hicretle beraber Medine’de bir arada yaşamaya başlamışlardır. Medine’de farklı inançlara

sahip insanların bir arada rahat yaşaması diğer İslam şehirlerine örnek olmuştur. Medine,

hicreen sonra şehir hâlini almıştır. Mescid-i Nebevi’nin şehrin merkezine yapılması, yollarının

buraya kolay ulaşılabilir şekilde tasarlanması, merkezinde caminin bulunduğu şehirlerin ortaya

çıkmasını sağlamıştır. Hicreen sonra yeni bir siyasi ve hukuki yapı oluşturulmuştur. Sosyal,

askerî ve ekonomik yapılanma gerçekleştirilmiş ve Medine yeni kurulan İslam Devleti’nin başkenti

olmuştur. Şehir; açılan eğitim merkezleri, camileri ve sosyal yaşamı ile sonraki İslam şehirlerine

model olmuştur. Peygamberimizin kabrinin burada olması nedeniyle Medine, her yıl

18


milyonlarca Müslüman tarafından ziyaret edilmektedir.

Paris

Görsel 1.16: Medine/Suudi Arabistan

MÖ 3. yüzyılda Seine (Sen) Nehri etrafına kurulmuş olan Paris, Notre Dame (Notır Dam) Katedrali’nin

yapılmasıyla Fransa’nın merkezi hâline gelmiştir. Sanayi Devrimi sonrası hızla göç

alan şehirde Sorbonne (Sorbon) Üniversitesi’nin kuruluşu Paris şehrini bir bilim merkezi hâline

getirmiştir. Paris, bütün Avrupa’ya haa dünyaya yeni siyasi fikirlerin yayılmasında öncülük

etmiştir. 1789 Fransız İhtilali, 1830 ve 1848 İşçi Devrimlerinin yaşandığı devrimler şehridir.

Bilim, kültür, sanat alanlarında dünyanın önde gelen merkezlerinden biridir. Modanın da

başkenti olarak anılan Paris, turistlerin en çok ziyaret ettiği şehirlerdendir.

Görsel 1.17: Eyfel Kulesi/Paris/Fransa

19


İstanbul

İstanbul’da MÖ 8000’li yıllarda ilk yerleşimlerin kurulduğu tahmin edilmektedir. İstanbul;

Roma, Bizans ve Osmanlı devletlerine başkentlik yapmıştır. Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği

bir noktada yer alır. Yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı bir

şehir olan İstanbul, tarihi boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı Devleti ’nin

bilim, sanat ve kültür alanlarında gelişmesi ile beraber İstanbul bir çekim merkezi olmuştur.

Eğitim almak için çevre şehir ve ülkelerden insanlar buraya gelmiş, Ali Kuşçu gibi bilim

insanları medreselerde dersler vermiştir. Osmanlı Devleti ’nin tanıdığı haklar sayesinde farklı

medeniyetlerden insanlar burada yaşamışlardır. Cami, sinagog, kilise gibi farklı inançlara

yönelik ibadethaneler İstanbul’da yan yana bulunmaktadır.

Görsel 1.18: Sultan Ahmet Cami/İstanbul

Görsel 1.19: Mevlana Müzesi/Konya

20


Görsel 1.20: Ardahan Kalesi ve Tarihi Ardahan Köprüsü

Medeniyete yön vermiş Roma, Konya, Eskişehir, Bağdat, Londra, Viyana, Şanghay,

Dakar gibi şehirlerin kültürel özelliklerini yansıtan görseller bulunuz. Bu görselleri

sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

ŞEHİRLERLE İLİŞKİMİZ

Şehirle insan arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Önce insanlar kendi duygu ve düşüncelerine

uygun şehirler kurarlar. Sonra şehirler, kurulmalarında etkili olan duygu ve düşünceleri

gelecek nesillere aktararak insanları etkiler. Belki de bu nedenle insanları tanımak istediğimizde

ilk sorduğumuz sorulardan biri “Nerelisin?”dir. Sanki aynı şehirde yaşayanlar bir uzlaşma

içindedir. Alışkanlıkları, davranışları ve yaşam biçimleri benzerdir. Çünkü insanlar yaşadıkları

şehirlerin kültürel dokusundan etkilendikleri gibi ekonomik, sosyal yapısından ve ikliminden de

etkilenmektedir. Bulundukları ortamın imkânlarından yararlanarak hayatlarını sürdüren insanlar,

o çevrenin hayat standardıyla yetişir.

İnsanın şehirle ilişkisinin başladığı ve bittiği yer, evdir. Evinden dışarıya adım ağında şehirle

ilişki kurmaya başlayan insan, evine döndüğünde o ilişkiye bir süreliğine ara vermiş olur.

21


Görsel 1.21: Egemenlik Parkı / Ardahan

Şehirle kurulan ilişkiler çok farklıdır. İnsan, şehrin mimarî yapısıyla olduğu kadar işlevleriyle

de ilişki içindedir. Şehrin mekânları olan sokaklar, meydanlar, parklar, alışveriş mekânları,

kamusal alanlar ve ibadet mekânları farklı anlam ve boyutlarıyla şehirde yaşayanları etkiler.

Eğitim, ticaret, ibadet, sosyalleşme, rekreasyon, sağlık, çalışma, spor ve daha birçok farklı

faaliyet şehirle şehirli arasındaki ilişkilerin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

Evimizden çıktığımızda şehirle ilk iletişimimiz sokak ile başlar. Sokaklar her şehirde farklı karaktere

sahipti . Dar, geniş, kıvrımlı, dik yokuşlu, taşlı ya da denize açılan sokaklar… Sokakların

yapısını şehrin yer şekilleri ve iklimi kadar insanların yaşam tarzı da belirler. Sokaklar bizi şehre

ulaştırır. Bu görevinin yanı sıra sokaklar mahallenin ortak kullanım alanlarıdır. Komşuluk

ilişkileri burada gerçekleşir. “Bizim sokak” ifadesiyle şehir ilk kez burada sahiplenilir. Önce

sokakla sonra da sokaktakilerle iletişim kurulur.

Sokağı geçip şehrin merkezine doğru ilerlediğimizde bizi genellikle bir çarşı karşılar. Çarşı,

Osmanlı şehrinde toplumsal hayatın merkezidir. Günümüzde şehirlerde yaygınlaşan alışveriş

merkezleri çarşılara ilgiyi azaltsa da bu çarşılar önemini hâlâ sürdürmektedir. Hemen her türlü

ürünün satıldığı bu çarşılara herkesin yolu düşer. Şehirde üreti lenler, insanların ihtiyaç ve

alışkanlıkları buradaki ticarete yön verir. Bazı şehirlerde bakırcıların, demircilerin ya da

dokumacıların çok olması tesadüf değildir.

Şehirde yaşayan insan aynı zamanda yaşadığı mekânların yapısını da belirler. Düz damlı

kerpiç evler, cumbalı ahşap evler, tek katlı evler, çok katlı evler, kapıları sokağa açılan ya da

yüksek duvarlarla çevrili bahçelere açılan evler o şehrin doğal koşulları kadar insanların yaşam

biçimini de yansıtır.

İnsanın şehirle ve şehrin mekânlarıyla kurduğu ilişkinin boyutu kendisinin de şehirlilik düzeyini

belirlemektedir. Çünkü şehirli olmak sadece şehirde yaşamaktan ibaret değildir. Büyük İslam

düşünürü ve ilk sosyolog İbn-i Haldun’a göre şehirli “Şehirde geniş ve mükemmel bir suree

medeni yaşayan kimse”dir. Geniş ve mükemmel suree yaşamak ise şehirde yaşamanın

gereklerini yerine getirmekle sağlanabilmektedir.

22


Görsel 1.22: Merkez /Ardahan

Yaşadıkları çevreden etkilenen insanların içinde bulundukları çevreye, şehre ve insanlara karşı

sorumlulukları ve görevleri bulunmaktadır. Bu sorumlulukların en önemlisi; atalarından miras

olarak aldıkları, binlerce yıllık geçmişi olan şehri gelecek nesillere yaşanabilir bir şehir olarak

bırakma bilincidir. Çevreyi kirletmeden ve tahrip etmeden, tarihî ve kültürel dokuya zarar vermeden

yaşanmalıdır. Birlikte yaşamak; anlayış ve saygı çerçevesinde komşuluktan alışverişe,

trafikten gürültü yapmamaya kadar tüm insani ilişkileri, sevgiyi, yardımlaşmayı, dayanışmayı

sağlamakla mümkün olur.

23



$EHIRDE YASAM

B9j ehir ve Sosyal Yaam

BaJ

Medeni Vaantlnm Gerekleri -------

&9) ehrin F1rsatlan ve Riskleri

B9j Engelsiz Yaam

aD) ehirdeki Diger Canl1lar


2. ÜNİTE : ŞEHİRDE YAŞAM

Yaşam mekânı olarak

şehirler sosyal hayatın

çok hareketli olduğu

yerlerdir.

ŞEHİR VE SOSYAL YAŞAM

Şehirler, sosyal hayatın çok hareketli olduğu

yerlerdir. Şehirlerde insanların gündelik yaşamlarını

sürdürmelerini kolaylaştıran çok çeşitli yaşam

alanları ve kurumsal yapılar bulunmaktadır.

Sinema, tiyatro, lokanta, pastane, müze, galeri,

kütüphane, ibadethane, otel, kahvehane, park

gibi yerler sosyal yaşamın canlı olduğu mekânlardır.

Bu mekânlarda insanlar yeme, içme, ibadet

etme, eğlenme gibi ihtiyaçlarını yerine getirirler.

Bu yaşam alanları ve kurumlar bir şehrin siyasi,

ekonomik, dinî, kültürel yaşamını ve kimliğini de

yansıtır. Örneğin bir şehirdeki ibadethanelerin

yapısı, kütüphanelerin çokluğu ve çeşitli kültür

mekânlarının varlığı o şehri bir başka şehirden

ayırt etmemizi sağlar.

Şehirdeki sosyal yaşamın özellikleri şunlardır:

1. Şehirlerde farklı sosyal gruplar vardır.

2. Şehirlerde insanlar birbirinden farklı işlerde

çalışırlar.

3. Şehir yaşamını düzenleyen yazılı ve yazısız kurallar

vardır.

4. Şehirlerde çok çeşitli kültürel faaliyetler yapılmaktadır.

5. Şehir yaşamında eğitim kurumları yaygın ve

çeşitlidir.

6. Şehir yaşamının temelinde ekonomik etkinlikler

önemli bir yere sahiptir.

26


Şehirler, kırsal alanları da içine alarak büyür. Günümüzde şehirler, önemli değişimler yaşamaktadır.

Bu değişimin başında köyden kente nüfus hareketleri gelmektedir. Türkiye’de 2018

yılı verilerine göre nüfusun %93,76’sı il ve ilçe merkezlerinde yaşarken belde ve köylerde yaşayanların

oranı %6,24’tür. Dolayısıyla şehirler, nüfusun çoğunluğunun yaşadığı temel yerleşim

yeri hâline gelmiştir. İnsanların göç etmelerinin çeşitli nedenleri vardır. Günümüzde ekonomik,

toplumsal, kültürel, eğitim, eğlence ve güvenlik gibi nedenlerden dolayı şehirlere göç edilmektedir.

Nüfustaki değişime bağlı olarak da şehirlerde çok hareketli bir yaşam vardır.

Şehirlerde nüfusun fazla olması; çevre kirliliği, trafik, yoksulluk, işsizlik, gecekondulaşma, alt

yapı yetersizliği, kültürel yabancılaşma gibi birçok soruna yol açmaktadır. Bireylerin birbirlerine

karşı ilgisizliği, dayanışma ve yardımlaşmanın azalması, sosyal ilişkilerin zayıflaması da başka bir

önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.

Dayanışma; bir toplumu oluşturan bireylerin duygu, düşünce ve ortak çıkar birliği ile birbirlerine

bağlanmaları ve her konuda birbirlerine destek olmalarıdır. Yardımlaşma ise bireylerin

yalnız başına üstesinden gelemeyecekleri durumlar karşısında başkalarından aldığı destek ve

katkıdır.

Görsel 2.1: Sosyal Dayannışma ve Yardımlaşma

Sosyal yardımlaşma ve dayanışma bir milleti, toplumu, şehri ayakta tutan önemli unsurlardandır.

İnsanlar genellikle sadece ihtiyaçlarını karşılamak için birbirleri ile iletişim kurmaktadır. Bundan

dolayı insanlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma duygusu azalmaktadır. Bu ihtiyacı

karşılamak üzere günümüzde şehirlerde profesyonel biçimde çalışan hayır kurumları, dernekler,

vakıflar ortaya çıkmıştır. Bireyler dinî, ahlaki, insani ilkelere dikkat ederek dayanışma ve

yardımlaşma duygusunu şehir yaşamında tekrar canlandırabilirler. İslam dini yardımlaşmaya,

dayanışmaya ve komşuluk ilişkilerinin gelişmesine büyük önem vermiştir. Peygamberimiz Hz.

Muhammed’in “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” hadisi komşuluk ilişkilerinin, dayanışma

ve yardımlaşmanın önemini vurgulamaktadır.

Bir toplumun huzuru, mutluluğu, geleceği bireyler arasındaki sosyal dayanışma ve yardımlaşma

ruhuna bağlıdır. Bazen insanlar sosyal hayaa kendi gayretleriyle üstesinden gelemeyecekleri

sorunlarla karşı karşıya kalabilirler. Böyle durumlarda toplumsal dayanışma ve yardımlaşma

içerisinde hareket edebilmek, “millet” olmanın bir gereğidir. Bu dayanışma, yardımlaşma ve

birliktelik duygusunu birçok örnek olayda görmek mümkündür. Örneğin deprem ve sel gibi doğal

afetlerde insanların birbirlerine yardım etmesi bunun bir göstergesidir. Türk milleti 1999’da

27


Marmara’da, 2011’de Van’da meydana gelen depremlerde büyük bir yardımlaşma ve dayanışma

örneği göstermiştir. Türk milleti sadece doğal afetler karşısında değil toplumsal olaylar

karşısında da bu dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneğini vermiştir. Örneğin 15 Temmuz

2016’da hain darbe girişimine karşı milletimizin kahramanca mücadele etmesi bunun bir

kanıtıdır.

Görsel 2.2: Türk Kızılayı

MEDENİ YAŞANTININ GEREKLERİ

“Medeni insan, medeni yaşam” gibi ifadeleri mutlaka duymuşsunuzdur. Bu ifadelerde geçen

medeni kelimesinin ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Medeni kelimesi sözlükte

“şehirleşmiş, uygar” anlamlarına gelmektedir. Şehirler çok sayıda insanın bir arada yaşadığı

yerlerdir. Şehirde belirli bir düzen içerisinde, karşılıklı saygı çerçevesinde bir yaşam

sürdürülmesi gerekmektedir.

Medeni bir yaşantı sürdürebilmek şehirde yaşamanın gereklerindendir. Şehirde yaşayan

insanlar, şehir hayatını düzenleyen görgü ve nezaket kurallarına uymak durumundadır. Bu

kurallar, insanların bir arada bulundukları her ortamda davranışlarını düzenler. Apartman,

park, alışveriş merkezi, ibadethane ve toplu taşıma araçları insanların toplu olarak

bulundukları yerlerdendir. Bu mekânlarda belirli kurallara uygun davranmak gerekir. Çünkü

şehirde yaşayan insan, şehri paylaştığı diğer insanlara karşı sorumludur. Bu sorumluluk görgü

ve nezaket kurallarına uymayı gerektirir. Bakın bir arkadaşımız bu kuralları yaşamında nasıl

uyguluyor:

28


Ben Melike, ailemle birlikte 4 katlı bir apartmanda

yaşıyoruz. Evimize girerken ayakkabılarımı kapı

önünde bırakmamaya dikkat ederim. Televizyonun

sesini komşularımızı rahatsız edecek şekilde açmam.

Ayrıca çöplerimizi kapı önüne koyarken apartman

yönetimince belirlenen saatlere uymaya özen

gösteririm. Toplu taşıma araçlarını kullanırken

diğer yolcuları rahatsız etmemek için yüksek sesle

konuşmam. Bu araçlarda engelli, yaşlı, hamile veya

çocuklu yolculara yer veririm.

Sizler de günlük hayatınızda uyduğunuz kuralları düşünerek Melike’nin söylediklerine

neler ekleyebilirsiniz?

İlk Çağ düşünürlerinden Aristoteles (Aristo) “Bir şehir, farklı insanların yaşadığı mekânlardan

oluşur. Benzer insanlar bir şehir meydana getiremezler.” demiştir. Yani şehirlerde farklı özelliklere

sahip birçok insan yaşamaktadır. Bu farklılıklara saygı göstermeli, bu farklılığın şehrimizi

zenginleştirdiğini unutmamalıyız.

29


Şimdi şehir yaşamında uymamız gereken kuralları inceleyelim:

İbadethaneler, insanların dinî inançlarının gerektirdiği şekilde

ibadet e ttikleri yerlerdir. İbadethanelere giderken temiz

ve uygun kıyafetler giymeliyiz. İbadethanelerde yüksek sesle

konuşmamalı, ibadet edenlerin dikkatini dağıtacak davranışlarda

bulunmamalıyız.

Piknik alanları ve parklarda ağaçlara ve diğer bitkilere zarar

vermemeliyiz. Diğer insanların rahatsız olacağı şekilde müzik

dinlemek, gürültü yapmak gibi davranışlardan kaçınmalıyız.

Çöplerimizi çöp kutusuna atmalıyız.

Katılacağımız törenlerin türüne uygun şekilde giyinmeli, sessizce

töreni izlemeli, gerekiyorsa beğenimizi alkış gibi

davranışlarla ifade etmeliyiz. Törene vaktinde gitmeliyiz.

Tören akışını bozacak söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.

Sinema ve tiyatro gibi kültür-sanat faaliyetlerinin

gerçekleştiği mekânlara zamanında gitmeli, bu mekânlarda

cep telefonumuzu kapatmalıyız. Gösteri sırasında diğer

insanları rahatsız edici her türlü davranıştan kaçınmalıyız.

Alışverişte, alacağımız ürünü seçerken rafl arı ve tezgâhı

dağıtmamalı, görevlilere karşı nazik olmalıyız. Alışverişimiz

bittikten sonra kasada sıraya girmeliyiz. Yaşlı, engelli, hamile

ya da çocuklu kimselere öncelik vermeliyiz.

Görsel 2.3: Uyulması Gereken Kurallar

30


ŞEHRİN FIRSATLARI VE RİSKLERİ

ŞEHRİN FIRSATLARI VE RİSKLERİ

Şimdi şehir yaşamında uymamız gereken kuralları inceleyelim. Sabahın erken saatleri… Şehir

sakinlerinin çoğu uyurken bazıları çalışmaya başlamış bile. Temizlik işçileri caddeleri süpürüyor,

ardından araçla caddeler yıkanıyor. Fırıncılar çoktan ekmek pişirmeye başlamışlar. Bazıları

ise daha evlerine gitmemiş bile. Hastanedeki nöbetinden dönen doktor, güvenlik görevlileri

ve daha birkaç kişi hâlâ dışarıda.

Sabahın ilerleyen saatlerinde caddeler iyice kalabalıklaşıyor. Herkes bir yerlere koşuşturuyor.

Görsel 2.4: Merkez / ARDAHAN

Yetişkinler işe gitmek için yola çıkmış, çocuklar ise okullarına gidiyor. Şehirde pek çok okul var,

tabii pek çok da öğrenci. Caddeler otobüs ve arabalarla doldu. Neyse ki bir yere ulaşmak için

kullanabileceğimiz pek çok ulaşım aracı var: otobüs, metro, tren... İki araba köşede çarpışmış

ve iki caddeyi de tıkamış. Araç kuyruğu uzayıp giderken insanlar işlerine vaktinde ulaşamayacakları

için kaygılı.

Pazarcılar tezgâhlarını kuruyor. Dükkânlar birer birer açılıp müşteriler için hazırlanıyor. Şehirde

ne çok dükkân var. Şehrin hemen çıkışında yer alan fabrikaların bacalarından dumanlar

tütmeye başladı bile. Bu dumana araçların yaydığı egzoz gazları da eklenince bazen gökyüzü

gri bir bulutla kaplanıyor. Müze ziyaretçilere açıldı. Öğretmenleriyle birlikte bir grup öğrenci,

müzenin önünde içeri girmek için bekliyor.

Yol çalışması yapan işçiler kazı yaparken bir su borusunu patlatmışlar. Etrafa yayılan su, bir

aracın kayarak kaldırıma çıkmasına neden oluyor. Kaldırımda yürüyen bir genç yaralanıyor.

Hemen bir ambulans çağrılıyor. Neyse ki şehirde pek çok hastane var. Ambulans yaralıyı alarak

en yakın hastaneye götürüyor. Öğlen oldu. Herkes yemek yemek için hazırlanıyor. Öğrenciler

öğlen tatilinde okul bahçesini dolduruyor. Ofis çalışanları caddedeki lokantalarda karınlarını

doyuracakları bir yer arayışında. Ancak hava bozuyor. İlk yağmur damlaları düşerken

insanlar şemsiyelerini açıyor ya da kapalı alanlara kaçıyor. Aniden bir kapkaççı pazarda gezen

birinin çantasını çalıyor. Etraftakiler onu kovalarken ortalık karışıyor. Polis çağrılıyor.

Öğleden sonra yağmur şiddetini artırdı. Şiddetli rüzgâr, şemsiyenin altındaki insanların bile

ıslanmasına neden oluyor. Okuldaki son ders bitti. Okul çıkışı parktaki spor sahasında maç

31


yapmak için sözleşen öğrenciler koşarak evlerine gidiyor. Pazarcılar tezgâhlarını toplamak

zorunda kaldı. Akşamüzeri yağmur şiddetini iyice artırdı. Sokaklar su altında kaldı. İnsanlar su

birikintisi içinde karşıdan karşıya geçmekte zorlanıyor, çöplerle tıkanan mazgalları belediye

işçileri açmaya çalışıyor.

Bir müddet sonra sokaklardan sanki dereler akıyor, önüne gelen her şeyi sürüklüyor. Bir mağazaya

sığınan yaşlı kadın ‘’Her yer betonla kaplandı. Suyu emecek toprak kalmazsa böyle

olur.’’ diye söyleniyor. Yağmur durdu ve şehre karanlık çöktü. Dükkânlar birer birer kapanıyor,

çalışanlar toplu taşıma araçlarına binmek için duraklara doğru ilerliyor. Tiyatroya giden

seyirciler yerlerine oturmuş, oyunun başlamasını bekliyorlar. Sanat galerisindeki resim kursu

başlamış bile.

Karanlıkta evlerine dönmeye çalışan insanlar, çevreden gelebilecek tehlikelere karşı dikkatli

olmaya çalışıyor. Tenha sokaklardan geçerken her gün gazetelerde okudukları tehlikelere karşı

uyanık olmaları gerektiğini hatırlıyorlar.

Okuduğunuz metinde şehrin hangi fırsat ve risklerinden söz edilmiştir? Bunlara

başka neler ekleyebilirsiniz?

Günümüzde dünya nüfusunun %54’ü şehirlerde yaşamaktadır. Büyükşehirlerdeki iş

imkânlarının fazlalığı, kırsal bölgelere oranla yaşam kalitesinin yüksek oluşu insanları şehirde

yaşamaya yönlendiren unsurlardan bazılarıdır. Bunun yanında sağlık hizmetlerinden

faydalanabilme, devletin ve belediyelerin sağladığı hizmetlere erişimin kolay oluşu, çocuklara

daha iyi eğitim sunma gibi nedenler sebebiyle insanların birçoğu şehirlerde yaşamayı tercih

etmektedir. Bütün bunlar, insanların gözünde şehirleri daha önemli hâle getirmektedir.

32


Şehirler, insanlara birçok imkân sunmaktadır. Bu da şehirlere olan ilgiyi artırmaktadır. Fakat

çok sayıda insanın bir arada yaşaması ve plansız şehirleşme, birçok sorunu da ortaya

çıkarmaktadır. Bu sorunlardan bazıları; doğal afetlerle başa çıkamama, çevre kirliliği, trafik

sorunu, şehre uyum problemleri ve çeşitli suçlarla karşılaşmadır. Bunlarla baş

edebilmemizin en güzel yolu şehirde yaşarken karşılaşabileceğimiz sorunların farkında

olmaktır. Aynı zamanda bu sorunlara kişisel ve toplumsal olarak nasıl çözümler

üretebileceğimiz üzerine düşünmektir.

Deprem, sel, heyelan gibi doğal afetler insanların kontrolü dışında gerçekleşir. Afetler

gerekli önlemler alınmadığı takdirde can ve mal kayıplarına yol açar. Şehirlerde nüfus fazla

olduğun-dan daha fazla zarara neden olan afetler, çoğunlukla kısa sürelerde gerçekleşir.

Doğal afetleri önlemek insanoğlunun elinde olan bir durum değildir. Fakat insanlar doğal

afetlere karşı bazı önlemler alarak can ve mal kayıplarını önleyebilir veya azaltabilir.

Şehrin Fırsatlar

Eğim Fırsatları

● Şehirler, okul öncesi eğitimden yükseköğretime

kadar insanların isteklerine ve yeteneklerine göre

birçok farklı eğitim kurumuna erişme imkânı sunar

(meslek liseleri, güzel sanatlar lisesi, sınavla öğrenci

alan liseler, özel okullar, üniversiteler).

● Derslik sayısı, spor salonu, yurt, kütüphane, atölye,

laboratuvar gibi imkânlar kırsal bölgelerdeki

eğitim kurumlarına göre daha fazladır.

● Öğrencilerin ilgi ve isteklerine göre çeşitli kurs,

sosyal ve sportif faaliyetlere katılma imkânı vardır.

● Eğitimle alakalı konferans, seminer, sempozyum

gibi etkinlikler de şehir merkezlerinde gerçekleştirilmektedir.

Görsel 2.5 Eğitim Fırsatları

Sağlık Fırsatları

● Şehir hastaneleri, araştırma hastaneleri, tıp fakülteleri

şehir merkezlerindedir.

● Şehir merkezlerinde uzman doktor ve sağlık

personeli sayısı kırsala göre çok daha fazladır.

● Evde bakım hizmetlerine şehir merkezlerinde

daha kolay ulaşılabilir.

● Şehir merkezlerindeki hastaneler, kırsal

bölgelerdekilere göre daha donanımlıdır.

Görsel 2.6: Sağlık Fırsatları

33


İş Fırsatları

● Fabrikalar, imalathaneler, atölyeler şehir merkezlerine

daha yakındır.

● Otel, lokanta gibi hizmet sektörleri genellikle şehir

merkezlerindedir

● Ticari faaliyetler daha çok şehir merkezlerinde

yürütülmektedir.

● Birçok meslek alanı, şehir merkezinde faaliyet

göstermekte ve insanlar yeteneklerine göre daha

kolay iş bulabilmektedir.

Görsel 2.7: İş Fırsatı

Görsel 2.8: Sanat,Spor ve Sosyokültürel

Fırsatlar

Sanat, Spor ve Sosyokültürel Fırsatlar

● Sinema, tiyatro ve sergi salonları şehir merkezlerindedir.

● Şehir merkezlerinde her branştan spor kulüplerine

katılabilme imkânı vardır.

● Spor müsabakalarını izleyebilme imkânı vardır.

● Sivil toplum kuruluşları şehir merkezlerinden bulunmaktadır.

● Sanatla ilgili eğitim veren kurumlar daha çok şehir

merkezlerindedir.

Ulaşım Fırsatları

● Toplu taşıma araçları şehirlerde daha yaygın kullanılmaktadır.

● Şehir merkezi ve çevresinde kara yolları oldukça

gelişmiştir.

● Şehir merkezlerinin ulusal ve uluslararası ulaşımı

kolaydır.

Görsel 2.9: Ulaşım Fırsatları

34


Şehirde Karşılaşılabilecek Riskler

Şehir, fırsatlar sunduğu kadar

bazı riskler de içerir. Doğal

afetler, şiddet, madde

bağımlılığı,trafik kazaları,

cinsel istismar şehirde

karşılaşılabilecek risklerden

bazılarıdır.

Deprem

Ülkemizin yüz ölçümünün %42’si birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. Bazı büyükşehirlerimizin

birinci derece deprem bölgeleri üzerinde kurulduğu, nüfusumuzun yarıdan fazlasının

buralarda yaşadığı bir gerçektir. Depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki

yolu depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplum olarak depreme karşı alınacak önlemler

konusunda bilinçlenmektir.

Görsel 2.10: Deprem

35


Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Yapılması Gerekenler:

● Binanızın depreme dayanıklılığının kontrol edilip edilmediğini öğreniniz.

● Aile bireyleri ile deprem sırasında nasıl davranacağınızı konuşunuz.

● Kitaplık, yüksek mobilya gibi kolay devrilebilir eşyalar ile ağır eşyaların duvarlara veya döşemeye

sıkıca sabitlenip sabitlenmediğini kontrol ediniz. Eşyalarınızı üzerinize düşmeyecek şekilde

yerleştiriniz.

● Deprem çantasını ailenizle birlikte hazırlayınız.

● Bina içinde iseniz deprem sırasında sakin olup cesaretinizi toplayınız ve koşuşturmayınız.

● Sağlam bir masa, sıra, mobilya yanına çömelerek başınızı koruyunuz. Pozisyonunuzu sallantı

duruncaya kadar değiştirmeyiniz.

● Bina içinde kalınız. Tiyatro, okul gibi kalabalık yerlerde iseniz kesinlikle merdivenlere, asansörlere

panikle koşmayınız.

● Bina dışında iseniz binalardan dökülecek yıkıntı ve camlardan, elektrik direk ve tellerinden

uzakta, güvenli bir yerde depremin durmasını bekleyiniz.

● Köprü, üst geçit ve tünellerden uzak durunuz. Eğer mümkünse ağaç, direk ve enerji nakil

hatlarından uzakta kalınız.

● Büyük bir depremden sonra artçı depremler mutlaka devam edecektir. Bu depremlere karşı

hazırlıklı olunuz.

● Özellikle ilk üç gün içerisinde yetkililer izin vermedikçe sağlam evlerinize dahi girmeyiniz.

Aile bireylerinizi bir arada tutunuz ve açık bir yerde bekleyiniz.

● Varsa yaralılara ilk yardım yapınız.

● Evinizi veya binanızı terk ederken kalın tabanlı ayakkabılarınızı giyiniz. Yanınıza kıymetli

eşyalarınızı, kalın giyecek, baaniye, biraz içme suyu ve yiyecek alınız.

● Enkaz ve yıkıntılar arasında, cadde ve sokaklarda gelişigüzel dolaşmayınız.

Sel

Seller doğal afetlerin en yaygınlarından biridir. Bazı sel olayları birkaç gün içinde meydana

gelirken ani sel baskınları birkaç dakika içinde yaşadığımız çevrenin sular altında kalmasına

sebep olabilir. Sel felaketleri maddi zarara yol açmakta haa bu felaketler sonucu can kayıpları

36


da yaşanmaktadır. Çarpık şehirleşme sonucu dere yataklarının doldurulup imara açılması, nehir

yataklarının değiştirilmesi ve alt yapı yetersizlikleri sel felaketlerinin yaşanmasının başlıca

sebepleridir. Eğer sel tehlikesi olan bir çevrede yaşıyorsak bulunduğumuz çevrede selin ortalama

yüksekliğinin ne olabileceğini öğrenmeye çalışmalıyız. Acil durum eylem planları hakkında

önceden bilgi edinmeliyiz. Ayrıca sel anında tahliye yollarını sığınabileceğimiz yerleri öğrenip

tahliye için hazırlıklı olmalıyız.

Tr a fi k

Görsel 2.11: Sel Baskını

Ülkemizde meydana gelen trafik kazaları sonucu her yıl binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmekte,

on binlercesi de yaralanmaktadır. Türkiye’de ve dünyada meydana gelen trafik kazalarında

en büyük kusur insana aittir. İnsanlar trafikte sürücü, yaya, yolcu kimlikleri ile farklı roller

üstlenmektedir. Bu yüzden özellikle kalabalık şehirlerde yaşıyorsak hepimiz trafik güvenliği

bilincine sahip, çevresine karşı sorumluluklarını bilen bireyler olmalıyız.

Trafikte Yaya Olarak Uymamız Gereken Kurallar:

● Cadde ve sokaklarda kaldırımdan yürümeliyiz.

● Yaya kaldırımı olmayan yerlerde yolun solundan yürümeliyiz.

● Karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa, daha

sonra yine sola bakıp öyle geçmeliyiz. Kesinlikle yaya geçidini

kullanmalıyız.

● Duran bir taşıtın önünden ve arkasından geçmemeliyiz.

● Trafik polisinin işaretlerine uymalıyız.

● Trafik polisinin olmadığı yerlerde trafik işaretlerine dikkat

etmeliyiz.

● Trafik lambası kırmızı yanarken kesinlikle karşıdan karşıya

geçmemeliyiz.

● Taşıtlara hiçbir nedenle asılmamalıyız.

● Taşıtlardan inerken taşıtın tam olarak durmasını beklemeliyiz.

● Karanlıkta açık renkli kıyafetler giyerek yola çıkmalı ve

yolun solundan yürümeliyiz.

37


Şiddet

Hepimiz günlük hayatımızda çevremizdeki insanlarla ilişkiler kurarız. Bu ilişkilerin sağlıklı olarak

yürütülebilmesi her şeyden önce karşılıklı saygı ile mümkündür. Evimizde, okulumuzda ve

sosyal hayatımızda karşılaşacağımız sorunların en iyi çözüm yolu konuşarak meseleyi halletmektir.

Aldığımız bütün bu önlemlere rağmen fiziksel ve ruhsal olarak bir şiddet durumu ile

karşılaşabiliriz. Böyle durumları ailemizle, okul yönetimiyle, öğretmenlerimizle veya rehberlik

servisiyle mutlaka paylaşmalı, onlardan yardım istemeliyiz. Gerçek duygu ve düşüncelerin yansıtıldığı

açık bir iletişim, karşı tarafın ihtiyacına saygılı ve güvene dayalı ilişkilerle gerçekleşir.

Sorunu net bir şekilde tanımlamak şiddete gerek kalmadan çatışmanın olumlu sonuçlanmasını,

her iki tarafın da kazanmasını sağlayacaktır.

ENGELSİZ YAŞAM

“Benim adım Mert. Yürüme engelliyim. Sadece

bacaklarımı kullanamıyorum, o kadar. Bu

yüzden bir tekerlekli sandalyem var. Ülkemizde

yürüyemeyen, konuşamayan, işitemeyen,

göremeyen ya da zihinsel engeli olan milyonlarca

insanın olduğunu biliyor musunuz? Siz

de şaşırdınız değil mi? Çünkü etrafta çok fazla

engelli görmüyorsunuz.

Peki, neden?”

Görsel 2.12

Ülkemizde engelli yuraşlarımız toplumun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Engelli bireyler

özel mekânlarını belli bir oranda kendi ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemektedir. Ancak

yaşadıkları mekândan dışarıya adım a klarında, kentsel/kamusal mekânlara ulaşabilme ve bu

mekânları rahat bir şekilde kullanabilmede birçok sorunla karşılaşmaktadır.

Onların kentsel yaşama katılım alanındaki ihtiyaçları, engelli olmayan yuraşlarımızla aynıdır.

Bu nedenle tüm yuraşların kent mekânlarına ulaşmasını sağlamak çok önemlidir. Engelli

bireyler de bir başkasının yardımına ihtiyaç duymadan işe, okula, alışverişe, spor alanlarına,

parklara, ibadethanelere kolaylıkla gidebilmelidir. Bunun için öncelikle ulaşım olmak üzere şehirlerin

altyapılarının düzenlenmesi gerekir. Bunu sağlamak en başta belediyelerin görevidir.

Şehirlerin mimari planlanmasının temel amacı, kullanıcıların ihtiyaçlarını tam anlamıyla

karşılamaktır. Kısaca tasarımın merkezinde kullanıcı vardır. Fiziksel mekânlar söz konusu

olduğunda kullanıcı profili çok çeşitli ve değişkendir. Yaşlılar, kalıcı ve geçici engelliler, hamileler

de bu kullanıcı kitlesi dâhilindedir.

Toplumdaki tüm bireyler için fiziksel yeterlilik geçici bir durumdur. Engelsiz yaşam alanına

yalnızca engelli bireyler ihtiyaç duymaz. Herkes yaşamının bir bölümünde bazı kısıtlılıklarla

yaşamak durumunda kalabilir. Bir çocuğun, bir hamilenin ya da kol veya bacağı kırılmış bir kişi-

38


nin, çocuk arabasıyla çocuğunu gezdiren bir ebeveynin, yaşlı bir kişinin hareket kabiliyetleri

bu kısıtlılıklara örnek gösterilebilir.

Engelli bireylere engelsiz bir şehir hayatı sunmak onların kendilerini gerçekleştirmelerine

imkân tanıyarak daha kaliteli bir yaşam sürdürmelerini sağlayacaktır. İstediği zaman,

istediği saae, dışarıda kimseye muhtaç olmadan dolaşabilmek, alışverişini yapıp bir çay

bahçesinde çay yudumlayabilmek, yeni çıkan bir filmi akranlarıyla birlikte sinemada

izleyebilmek,ibadetlerini yerine getirmek vb. hiçbir zaman sorun olmamalıdır. Engelli birey

bütün bunları özgürce yapabilmelidir. Bunun için öncelikle ulaşım olmak üzere şehirlerin

altyapılarının düzenlenmesi gerekir.

Şimdi engelsiz yaşam alanlarını doğru uygulayan şehirlerden birkaç örnek inceleyelim:

Kaldırımlar yüksek olmamalı, genişlikleri bir tekerlekli sandalye

veya bebek arabası gibi araçların sığacağı boyua olmalıdır.

Kaldırımdaki rampalar bu araçların iniş çıkışlarını

kolaylaştıracak genişlikte ve eğimde olmalıdır. Yaya kaldırımında

güzergâhın görme engelliler tarafından baston ile kolaylıkla

algılanmasını sağlayıcı, hissedilebilir yüzeylerden oluşan

kılavuz izler olmalıdır.

Görsel 2.13

Engelli vatandaşların güvenli bir şekilde kullanabileceği görsel

ve sesli uyarı sistemleri olmalıdır.

Görsel 2.14

Toplu taşıma araçlarındaki rampa sistemi sayesinde bebek

arabasıyla ya da engelli aracıyla ulaşım araçlarına rahatça

binilebilmelidir.

Görsel 2.15

39


Üst geçitlerde bedensel engellilerin kullanabilmesi için asansörler

bulunmalıdır.

Görsel 2.16

Engellilerin spor ve eğlence amaçlı faaliyetlerde bulunmaları

için plaj, spor salonu, sinema, tiyatro gibi yerlerde gerekli

düzenlemeler yapılmalıdır.

Görsel 2.17

ŞEHİRDEKİ DİĞER CANLILAR

Şehir sadece insanlardan, binalardan, yollardan ve araçlardan oluşmaz. Ağaçları, çiçekleri,

insanları ve hayvanlarıyla bir bütündür. Şehirde insanlar kadar diğer canlıların da yaşama hakkı

vardır. Bu yüzden insan, diğer canlıların da haklarını gözetmeli; onlara karşı merhametli ve

duyarlı olmalıdır. Diğer canlılara karşı duyarlı olmak, yaşadığımız çevrenin doğal koşullarının ve

çeşitliliğinin korunmasıyla mümkündür. Bilim insanları, insan hayatının devamı için doğadaki

çeşitliliğin sürdürülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, şehrimizde yaşayan diğer

canlıları da düşünerek hareket etmeliyiz.

Görsel 2.18: Ardahan’da sokak hayvanları için hazırlanan kulübeler

40


Hem tarihte hem de günümüzde insanların doğaya ve diğer canlılara karşı duyarlılıklarının

birçok örneği vardır. Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Arifiye ilçesinde gerçekleştirdiği yol

yapımı sırasında 270 yaşındaki çınar ağacına zarar vermemek için yol projesini değiştirmiştir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi de aralarında yüz yıllık çınarların bulunduğu 50 ağacı koruma altına

alarak bu ağaçların bakımını yapmıştır. Ülkemizin birçok şehrinde hayvan barınakları

kurulmuştur. Bu sayede sokak hayvanlarının bakım, barınma ve sağlık hizmetleri

karşılanmaktadır.

Atalarımız sıcak günlerde kuşların su içmesi, kanadı kırık leyleklerin tedavisi, dağda aç kalan

kurtlara et verilmesi, sokak köpeklerine yiyecek temini, yaralı atların iyileştirilmesi için vakıflar

kurmuşlardır. Ayrıca cami, medrese, saray gibi binaların güneş alan ve rüzgâr vurmayan

cephelerinde, insanların ulaşamayacağı yükseklikte kuş evleri yapmışlardır.

1930 yılında Ulu Önder Atatürk

Yalova’da köşkün çatısına zarar

verdiği için çınar ağacının dallarının

kesilmesine razı olmamıştır. Ağacın

dallarının kesilmesinin yerine binanın

tramvay rayları üzerinde biraz ileriye

alınmasını emretmiştir. Bu olaydan

dolayı günümüzde bu köşk ‘’Yürüyen

Köşk’’ olarak anılmaktadır.

Görsel 2.19

Şehir; tabiaan, yeşilden, maviden, şeat ve duyarlılıklardan yoksunluk demek değildir.

Aksine şehir; güzelliğin, şeatin ve duyarlılığın sembolüdür. Atalarımızın yüzyıllarca sergilediği

duyarlılığı ve şeati biz de şehrimizdeki diğer canlılara karşı göstermeliyiz. Aşağıda bu konuda

neler yapabileceğimiz ile ilgili birkaç örnek uygulama okuyacaksınız.

Siz de çevrenizde gördüğünüz veya yaptığınız uygulamaları söyleyiniz.

Kamuya açık parklar, bahçeler ve ağaçlıklı yollar bizim için sadece bir hava değişikliği

anlamına gelmez, bunlar şehrin ve şehir sakinlerinin ciğerleridir adeta. Buradaki bitki ve

hayvanları korumalı, onlara zarar vermemeliyiz. Kuşların ulaşabileceği yerlere yiyecek ve su

bırakabiliriz. Kuşlar bunları fark edip yiyecek ve o yere tekrar gelecektir.

Basit malzemeler kullanarak yapacağımız kedi ve köpek evleri ile onların soğuktan korunmasına

biraz olsun yardımcı olabiliriz. Yakları yerin biraz daha sıcak olması için evde kullanmadığımız

baaniyeleri içine yerleştirerek ya da dışına sararak onlar için daha sıcak bir yuva

yapabiliriz. Soğukta kedilerin 6, köpeklerin 17 saat aç kalırlarsa donarak öldüklerini biliyor

muydunuz? Onların vücut sistemleri yemek yiyerek ısı salgılayabiliyor. Boşalan yoğurt kapları

bu iş için en ideal parçalar. Kedi ve köpeklerin ulaşabileceği yerlere artan yiyecekleri ve biraz

su bırakarak birçok canlının hayatını kurtarabiliriz.

Yaralı ve hasta olduğunu düşündüğümüz bir hayvan gördüğümüzde yetkililere bildirmeliyiz.

Belediyeler yaralı hayvanları alıp tedavi etmektedir.

41


Ülkemizde hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini; hayvanların rahat yaşamalarını, onların

en iyi şekilde korunmalarını; her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amacıyla

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çıkarılmıştır.

Bu kanuna aykırı davranmanın

suç olduğunu ve bu suçu

işleyenlerin cezalandırıldığını

biliyor muydunuz?

Görsel 2.20

42



Görsel 3.1 Kura Irmağı

ŞEHRİMİZİN COĞRAFİ YAPISI

Coğrafi konum ne

demek acaba?

Ben bunun cevabını bilmiyorum.

Birlikte araştırmaya ne

dersiniz?

Siz de bu sorunun cevabını araştırıp sınıfta paylaşınız.

Anadolu’nun kuzeydoğusunda yer alan Ardahan, kuzeyinde Acaristan Özerk Cumhuriyeti ,

kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan, güneydoğu ve güneyinde Kars,

güneybatısında Erzurum ve batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.

Ardahan Ovası; kuzey kesiminde Yalnızçam Dağları, güneybatıda Allahuekber Dağları'nın

uzantıları, kuzeydoğusunda Keldağ , doğu tarafında Akbaba Dağı ve güneyinde Kısır Dağ ile

çevrilidir. Ortasından Kura Irmağı geçmektedir.

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer

alan il toprakları yüksek ve engebelidir. Ardahan ili sınırları içinde yüksekliği 3000 m.’yi aşan

birçok doruk vardır. Çoruh-Kelkit Dağları'nın en doğu kesimini oluşturan Yalnızçam dağları

Artvin il sınırı boyunca uzanır. İlin kuzeydoğu kesiminde Keldağ (3.033 m), doğu kesiminde ise

Akbaba Dağı (3.026 m) yer alır. İl topraklarının güney kesiminin engebeli kısımlarını ise

Allahuekber Dağları ile Kısır Dağı oluşturur.

Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Allahuekber Dağları'na bağlı Kabakdağ 3.054

m yüksekliğindedir. İlin en yüksek noktası ise Çıldır Gölü'nün güneybatı sında yer alan ve 3.197

m ’ye erişen Kısır Dağı'nın doruğudur.

Ardahan ilinin orta kesimindeki yüksek düzlükler, Ardahan Platosu olarak adlandırılır.

Platonun deniz seviyesinden yüksekliği 1800-2000 m arasında değişir. Orta kesimdeki alçak

bölüm Ardahan Ovası adıyla anılır. İldeki diğer düzlükler ise Kısır Dağı’nın batısında bulunan

bir çöküntü alanı olan Hasköy Ovası ile güneybatı kesimindeki Göle Ovası'dır.

Ardahan şehrimizin etrafı hangi dağlarla çevrilidir? Görsellerle destekleyerek

arkadaşlarınızla paylaşınız.

44


BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?

Ardahan’ın Damal ilçesinin Karadağ sırtlarında her yıl 15 Haziran - 15

Temmuz tarihleri arasında, “doğal mucize” olarak nitelendirilen Ulu Önder

Mustafa Kemal Atatürk’ün silueti görülür.

Dağlarımız

BAŞLICA DAĞ VE TEPELER

ADI

KISIR DAĞI

ARSIYAN DAĞI

AKBABA DAĞI

ALLAHUEKBER DAĞI

YALNIZÇAM DAĞI

ILGAZ DAĞI

UĞURLUDAĞ

YÜKSEKLİĞİ (m)

3197

3160

3126

2919

2717

2418

765

BULUNDUĞU YER

ARDAHAN

POSOF

ÇILDIR

GÖLE

ARDAHAN

POSOF

GÖLE

Akarsularımız, Göllerimiz ve Vadilerimiz

Esasen Kura Nehri, Posof Çayı hariç (yurt dışında tekrar Kura Nehri’ne katılmaktadır)

havzadaki tüm alanın yağış ve yüzey sularını toplamaktadır. Kura Nehri, Ardahan şehir

merkezindeki tarihi Ardahan Kalesi'nden itibaren yatağı boyunca ülke ve il sınırı içerisinde 50-

600 m arasında değişen dar ve derin vadi (kanyon) oluşturmaktadır. Bu kanyon il sınırları

içerinde yaklaşık olarak 90 km'lik bir uzunluğa sahipti r. Bunun dışında Kura Nehri’ne karışan

Cot Suyu, Beşikli Mağarası, Dilekdere Köyü ha nda yaklaşık 8,5 km, Çıldır-Karaçay Yıldırım

Tepe batısından itibaren Sukarışan Mağarası hattında yaklaşık 9,5 km daha küçük ölçekli dar

ve derin vadi ( kanyon) oluşturmaktadır. 1950-1350 m rakımları arasında seyreden bu derin

vadiler, flora-fauna (bitki-hayvan) çeşitliliği ve doğal güzelliklerce zengin olup bilimsel

araştırmalar için ise bakir bir alan oluşturmaktadır. Ayrıca bu vadi içerisinde, tarihi kale ve

kulelerden olan Kazankale, Şeytan Kalesi, Kurt Kale, mağaralar ve harabeler yer almaktadır.

Vadi yukarıdaki özelliklerinin yanında, raing ve dağ-doğa (trekking) yürüyüşü sporlarına

uygun parkurlar içermekte dolayısıyla ekolojik turizm potansiyeli oluşturmaktadır.

45


Ovalarımız ve Platolarımız

Ardahan merkez ilçenin de üzerinde kurulduğu Ardahan Ovası, 180 km 2 ’lik alan ile ilin en

büyük ovasıdır. Ovanın ortasında Kura (Kür) Nehri geçmektedir. Göl ve akarsu depolarının yer

aldığı ova tabanında geniş çayırlıklar görülür. Ovanın ortalama yükseltisi 1850 m'dir. Diğer

önemli ova ise Göle ilçe merkezinin üzerinde kurulu bulunduğu 150 km²’lik Göle Ovası'dır.

Göle Ovası'nın yüksekliği ortalama 2000 m civarındadır.

Görsel 3.2: Ardahan Ovası

Görsel 3.3: Göle Ovası

Göle Ovası'nda çayırlar geniş yer kaplayıp, bataklıklar mevcuur. Ayrıca, nispeten daha

küçük alanlardan oluşan Hanak Ovası (20 km²) ve Hoçuvan Ovası (14 km²) da bu grupta

adlandırılabilir. Mevcut ovalar büyük oranda uzun boylu çayırlarla kaplı olup, bunların bir

kısmında tahıl, yem bitkileri ve önemli oranda da çayır otu üretimi yapılmaktadır. İlkbahar ve

sonbaharda ise hayvan otlatma alanı olarak kullanılmaktadır.

Ardahan ilindeki mevcut dağların daha çok uygun meyildeki etekleri üç aylık yaz

mevsiminde yayla olarak kullanılmaktadır. Ortalama 2000-2800 m yükseklikte olan bu

yaylalar, sahip olduğu zengin otlaklarla hayvancılık için elverişli bir ortam oluşturmaktadır.

Artvin–Ardanuç sınırında Yalnızçam Dağları üzerinde bulunan Bülbülhan Yaylası; Erzurum,

Artvin ve Ardahan köylülerinin katılımı ile panayır ve pazar amaçlı kullanılmaktadır.

Görsel 3.4: Ardahan Bülbülhan Yaylası

46


Bitki Örtüsü ve İklimimiz

İldeki yüksek yayla stepleri, yayla hayvancılığı

bakımından büyük önem taşır. Nitekim,

buradaki step topluluğuna, yayladan

yararlanma süresi içinde hayvan yetiştiriciliğinin

en değerli kaynağını oluşturduğu için Sözer

(1972) tarafından buna “Yayla Vejatasyonu” adı

verilmiştir. Nisan ayının sonundan itibaren ve

mayıs ayı başlarında karların erimesi ve

karasallık nedeniyle sıcaklığın hızla yükselmeye

başlaması, yayla steplerini birdenbire

canlandırır. Bu nedenle de haziran ayının ilk

yarısı içinde hemen her taraa yaylacılık

faaliyeti başlar ve hayvanlar yayla alanlarına

yayılır. Erken ve aşırı otlatma ile birlikte yüksek

yayla stepleri erken tükenir ve en geç eylül

ayının ilk yarısında yaylalardan dönüş sona erer.

VEJETASYON NEDİR?

Vejetasyon, herhangi coğrafi

bölgenin bir kesimi üzerinde,

yaşam koşulları birbirine

benzeyen bitkilerin bir arada

toplanma şeklidir.

İklim durumu yörenin yüksek olması ve yüzey şekillerinin değişkenlik göstermesi dolayısıyla

il genelinde sert karasal iklim hakim olup kışlar uzun, sert ve kar yağışlıdır. Yıllık ortalama

sıcaklığı 5 °C’nin altında olup, kışın –30 °C’nin altına iner. Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan

Ardahan’a yılda ortalama 500 mm yağış düşer. Sonbaharın ilk soğukları eylül ayının sonunda

başlar, ilkbaharda mayıs ayının ortalarına kadar devam eder. İlin batı ve kuzeyinde daha çok

Karadeniz ikliminin özellikleri görülür. Bu özellik bitki örtüsünde de kendini gösterir. Batı ve

kuzeyde özellikle Posof ilçesi ile Artvin’e komşu olan yörelerde ormanlıklar ve çalılar yer

alırken diğer yerlerde çayır ve meralar yaygınlık göstermektedir. Göle Ovası'nda kışlar ağır

geçer. Bu saha Türkiye’nin en soğuk yerlerinden sayılan Sarıkamış’a oranla daha soğuktur.

Her tarafı yüksek dağlarla çevrilmiş çanak biçimindeki ovada kışın hava akımı az olur. Bu

durumda soğuyan ve ağırlaşan hava aşağıya doğru hareket eder ve sıcaklık kaybına

uğrayarak dondurucu bir hal alır. Böylece toprak örtüsü ve bataklıklar donar. Ovayı kuşatan

ve biraz esinti gören dağların yamaçları daha az soğuktur. Kış aylarında bazen ovanın

içerisini kalın bir sis tabakası örter ve etrafındaki dağlardan bakılınca burası adeta bir deniz

gibi gözükür. Bu ovaya kışın en soğuk rüzgar kuzeybatıdan gelir ve buna “Ardahan Yeli” denir.

Görsel 3.5: Göle Ovası

47


Metinde bahsedilen “ Ardahan Yeli ” görüntüsüne şahit oldunuz mu? İzlenimlerinizi

arkadaşlarınızla paylaşınız.

Etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 900 m yükseklikte bulunan Posof ilçemizde ise Doğu

Karadeniz ikliminin sert şekli hüküm sürer. Burada mikro klima tipi iklim hakim olup kışlar

yağışlı, yazlar ise sıcak geçmektedir. Bu iklimin en belirgin özelliği yağışlarıdır. Bu alana her

mevsimde yağış düşer. Sahada altı ay kış mevsimi yaşanır. Bu esnada yağışlar hep kar

halindedir ve boldur. Mayısa kadar kar yağdığı da olur. İlkbaharda ve sonbaharda sisler oluşur.

Yaz mevsimi esnasında yağmur eksik olmaz. Sıcaklık yağışlardan ve havanın sık sık bulutlu

kalışından etkilenir. Yaz mevsimi adeta bir ilkbahar serinliğindedir. Durum böyle olunca

buralarda geniş ormanların varlığı kendiliğinden oluşur. Açık kalan yerler ve vadiler devamlı bir

yeşillik içerisindedir. Ardahan ili Posof ilçesinden görüntüler:

Görsel 3.6: Posof İlçesi

Görsel 3.7: Posof Armutveren Köyü

Görsel 3.8: Posof İlçesi Sonbahar Çiçekleri

48


ŞEHRİMİZDE İNSAN VE DOĞA ETKİLEŞİMİ

İnsan ile doğa arasındaki etkileşim günümüzde her alanda devam etmektedir. Beslenme,

barınma ve ekonomik etkinlikler gibi yaşamsal faaliyetler doğal koşullara bağlıdır. Ardahan'da

iklim koşulları, yer şekilleri vb. faktörler yaşamsal faaliyetler üzerinde önemli etkilere sahiptir.

İklim koşullarının uygun olmaması ve yer şekillerinin engebeli olması nedeni ile tarımsal ürün

çeşitliliği az ve tarım alanları dardır. Şehrin iklim ve yer şekillerine bağlı olarak hayvancılık

faaliyetleri ön plana çıkmıştır. Kış mevsiminin uzun olması kış turizmini geliştirmiştir. Yükseltinin

fazla olması insanları yaylacılık faaliyetlerine yöneltmiştir. Şehirdeki doğal koşullara bağlı

olarak tarım ulaşım, turizm, sanayi vb. gibi ekonomik faaliyetler olumsuz yönde etkilenmiştir.

DEMOGRAFİK YAPIMIZ

İlimizde Çıldır,Damal, Göle, Hanak ve Posof olmak üzere 5 ilçe, 1’i il belediyesi, 5’i ilçe

belediyesi ve 1 belde belediyesi (Köprülü) olmak üzere 7 belediye, 227 köy, 39 mahalle

bulunmaktadır. Ardahan il nüfusunda en önemli değişken göçlerdir. Nüfus miktarı yanında

nüfusun yapısında da önemli bir etkiye sahip olan göçlerin miktarı kadar göçe katılanların

sosyoekonomik özellikleri de büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda göç hareketi ne katılanların

yaş ve cinsiyet yapısı hem göç hareketini hem de il nüfusunu etkilemesi açısından

dikkat çeken değişkenler arasında yer almaktadır. Yüzölçümü 5.156 km 2 olan Ardahan ilinde

kilometrekareye 19 insan düşmektedir. Ardahan nüfus yoğunluğu 19/km 2 ’dir. 2018 verilerine

göre erkek nüfus 51.593, kadın nüfus 47.314'tür. Ardahan nüfusu 2019 yılında 2018 yılına

göre 1.588 azalmıştır. Ardahan nüfusu 2019 yılına göre 97.319’dir. Bu nüfus, 50.697 erkek ve

46.622 kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,09 erkek, %47,91 kadındır.

İlçelere Göre Ardahan Nüfusu

Aşağıdaki tabloda Ardahan ilçelerine ait nüfus bilgileri verilmiştir.

Tablo 3.1 : İlçelere Göre Ardahan Nüfusu

49


ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

1. Aşağıda verilen soruları karşısına doğru ise D , yanlış ise Y işareti koyunuz.

* Ardahan'da iklim ve yer şekilleri ulaşımı olumsuz etkilemiştir. (...)

* Ardahan'da yaylacılık daha çok tatil amaçlı olarak yapılır. (...)

* Ardahan’da iklim koşulları yer şekilleri gibi faktörler yaşamsal faaliyetler üzerinde

önemli etkilere sahiptir. (...)

* Tarımsal ürün çeşitliliğinin az olmasında iklim koşulları ve yer şekilleri etkili

değildir.(...)

* İlimizde toplamda beş ilçe bulunmaktadır. (...)

* Kış turizminin etkili olmasında kış mevsiminin uzun olması önemli bir faktördür. (...)

* Ardahan ilimizin nüfus yapısında en önemli değişken göçlerdir. (...)

2. Ardahan ilinin en yüksek dağı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Akbaba Dağı B) Uğurlu Dağ C) Yalnızçam Dağları D) Kısır Dağı

3. Ardahanda iklim olarak yazlar kısa ve serin kışlar ise uzun soğuk ve kar yağışlı

geçmektedir.Yukarıda tarif edilen iklim tipi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Akdeniz İklimi B) Sert Karasal İklim C) Okyanusal İklim D) Ekvatoral İklim

4. Aşağıdaki boşluk bırakılan yerlere uygun ifadeleri yazınız.

* Ardahan nüfusunun azalmasında temel etken…………………………….dir.

* 2019 tahmini verilerine göre erkek nüfus kadın nüfustan ……………………………….dır.

AFET TÜRLERİ

ŞEHRİMİZ VE DOĞAL AFETLER

Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afeti n 28 tanesini meteorolojik

afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de

değişmektedir. Ülkemizde en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler dolu, sel,

taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır.

Dünya Meteoroloji Örgütü'ne (WMO) göre sadece 1980’li yıllarda dünyada

700,000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmişti r (MMO, 1999)

Yavaş gelişen doğal afetler

• şiddetli soğuklar

• kuraklık

• kıtlık vb.

50


İnsan Kaynaklı Afetler

• Nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar

• Taşımacılık kazaları

• Endüstriyel kazalar

• Aşırı kalabalıktan meydana gelen kazalar

• Göçmenler ve yerlerinden edilenler vb.

Ani Gelişen Doğal Afetler Deprem

• Seller, su taşkınları

• Toprak kaymaları, kaya düşmeleri

• Çığ

• Fırtı nalar, hortumlar

• Volkanlar

• Yangınlar vb.

Sel ve Taşkın

Taşkın, bir akarsuyun, çeşitli sebeplerle yatağından taşarak çevresindeki arazilere, yerleşim

yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle etki bölgesinde normal

sosyoekonomik hayatı kesintiye uğratacak ölçüde bir akış büyüklüğü oluşturması olayıdır

(Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014).

Sel ve taşkına hazırlıklı olmak için aşağıdakileri yapmak gerekir;

● Bulunduğunuz yerin sele maruz kalma riskini öğrenin.

● Sel yataklarına yerleşmemeye özen gösterin.

● Sel konusundaki uyarıları radyo ve TV’den mutlaka takip edin.

● Gerektiğinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden telefonla bilgi alın.

● Sel sigortası yaptırın.

● Aile Afet Planınızı hazırlarken sel riskini göz önünde bulundurun.

● Gerektiğinde kullanmak üzere kum, kum torbaları, naylon, çivi, kontrplak, tahta vb. inşaat

malzemelerini ve bir alet sandığını hazır bulundurun.

● Böyle bir olasılık baş gösterirse yüksek bir yere çıkmak üzere harekete geçin. Bunun için bir

talimat beklemeyin. Dere yatağı, nehir, hendek, vadi ve kanyon gibi yerlerden uzak durun.

● Her an tahliye olabilecek şekilde hazırlıklı olun, afet ve acil durum çantanızı yanınıza alın.

● Şebeke suyunun kirlenme ihtimaline karşı evde temiz su bulundurun.

● Elektrikli ev aletlerini fişten çekin, sigortaları ve vanaları kapatın.

● Uyarıların yapıldığı tarihlerde, yanınıza değerli eşya ve evraklarınızı da alarak, mümkünse

yüksek kesimlerde yaşayan yakınlarınıza kısa süreliğine misafir olun.

● Komşularınızı ve yakınlarınızı uyarın.

● Aracınız varsa güvenli yere alın.

● Evcil hayvanlarınızın da güvende olduğundan emin olun.

51


HABER KÖŞESİ

ARDAHAN’DA DERE TAŞTI, MAHSUR KALANLAR KEPÇEYLE KURTARILDI

Ardahan’ın Göle ilçesinde, iki gündür devam eden yağmur nedeniyle dere taştı , köyün bir bölümü

sular altında kaldı. AFAD ekipleri, mahsur kalanları kepçeyle kurtardı. Ardahan’ın Göle ilçesinde

dağlardaki karın erimesi ve iki gündür devam eden yağmurun etkisiyle, Tahtakıran köyünden geçen

dere taştı . Taşan derenin etrafındaki ev ve ahırları su bastı . Sel sularının kapladığı çayırlık alanda

otlatılan hayvanlar, taşkın nedeniyle güçlükle köye getirilebildi.

Jandarma ve AFAD ekipleri, köyde yaşayanların zarar görmemesi için çalışma başla . Su baskını

altında kalan evlerdeki vatandaşlar, AFAD ekipleri tarafından kepçeye kurtarıldı.

Haber Giriş: 25 Mayıs 2020 Pazartesi 13:13 Kaynak: DHA

Hortum

Görsel 3.9

4 Mayıs 2016, Ardahan’da hortum görüldü.Ardahan’da öğleden sonra başlayan sağanak

yağmurun ardından kent merkezi ve Çamlıçatak köyünde etkili olan hortum bazı evlerin çatılarını

uçurdu. Hortumun etkisiyle 7 binanın çatısı uçtu, bazı evlerin de camları kırıldı.

Hortumun bir anda geldiğini söyleyen köylüler, canlarını zor kurtardıklarını ifade etti .

Ardahan merkeze bağlı Çamlıçatak köyünde evinin çatısı uçan 70 yaşındaki Hacer Kurutaş,

’’Çatıyı kafamıza vurdu ve

52


ağaçlarımız hep kırıldı. Çok zarar gördüm ve çok korktum. Korkudan bayılmışım” dedi. Evinin

çatısı uçan Hacer Erdoğan ise, ’’Hortum muydu neydi geldi evi bacayı üstümüze yıktı. Evin

içerisi tamamen toprakta kaldı. Korkumdan belim karnım koptu. Gücümüzde yok ki yapalım, ne

yapacağız bilemiyorum. Şimdi yağmur yağsa her tarafımız akacak’’ diye konuştu. Ardahan’da

da şiddetli rüzgâr nedeniyle sağlık kompleksinin yan duvarı hasar gördü.

Kar Tipi

Görsel 3.10

6-17.10.2017 tarihlerinde ilimiz genelinde etkili olan ti pi ve kar fı rtı nası sebebiyle; Damal

ilçesi Eskikılıç yaylasında mahsur kalan vatandaşlar Damal Kaymakamlığı İl Özel İdaresi ve

Müdürlüğümüzün yoğun çalışmalarıyla kurtarılarak güvenli bölgelere sevk edilmiştir.

Nerede Hayat Orada AFAD

29 Ocak 2017

Yoğun kar yağışı sebebiyle yolların

kapandığı Hoçvan Nebioğlu köyünde doğum

yapmak üzere hastaneye gidemeyen evinde

mahsur kalan Tuğçe MAĞZER (20)

vatandaşımıza 8x8 Amfibik aracımız ile İl

Müdürümüz Fırat ORS komuta ve

koordinesinde Arama ve Kurtarma

ekibimiz ulaşılmış olup hasta ve yeni doğan

bebeğini sağ salim bir şekilde 112

ekiplerine teslim etmiştir.

Görsel 3.11

53


Dolu Yağışı

Görsel 3.12

Haber Yayın Tarihi: 20.06.2020 15:14 Kaynak: İHA

Ardahan’da şiddetli dolu ve yağmur etkili oldu.

Ardahan’da aniden bastıran dolu yağışı, şehir merkezini beyaza bürüdü. Doludan birçok

araç zarar gördü. Kent merkezinde öğle saatlerinde başlayan yağmur, yerini doluya bıraktı.

Yaklaşık 15 dakika etkili olan ve kenti beyaza bürüyen dolu, trafikte sürücülere de zor anlar

yaşa .Vatandaşlar, haziran ayının ortasına gelinmesine karşın yazın bir türlü gelmediğini

söyledi. Şiddetli dolu ve sağanak yağış nedeniyle Ardahan-Artvin kara yolunda ulaşım aksadı.

Sahara Geçidi, şiddetli dolu yağışı nedeniyle adeta kar yağmışcasına beyaza büründü.

Ardahan Valiliği vatandaşları; sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı, yağış anında kuvvetli

rüzgar, ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olmaları konusunda

uyardı.

Deprem

Ardahan ilinde günümüze kadar çok şiddetli bir deprem olmaması Ardahan ilinde deprem

olmayacağı anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki Ardahan büyük bir kısmı 2., küçük bir kısmı

3.derece deprem bölgesidir.

Görsel 3.13: Türkiye Deprem Haritası

54


DEPREM ANINDA YAPILMASI GEREKENLER

Kesinlikle panik yapılmamalıdır.

● Sabitlenmemiş dolap, raf, pencere vb. eşyalardan uzak durulmalıdır.

● Varsa sağlam sandalyelerle desteklenmiş masa altına veya dolgun ve hacimli koltuk,

kanepe, içi dolu sandık gibi koruma sağlayabilecek eşya yanına çömelerek hayat üçgeni

oluşturulmalıdır.

● Baş iki el arasına alınarak veya bir koruyucu (yastık, kitap vb) malzeme ile korunmalıdır.

Sarsıntı geçene kadar bu pozisyonda beklenmelidir.

● Güvenli bir yer bulup diz üstü ÇÖK, Başını ve enseni koruyacak şekilde KAPAN, düşmemek

için sabit bir yere TUTUN.

● Merdivenlere ya da çıkışlara doğru koşulmamalıdır.

● Balkona çıkılmamalıdır.

● Balkonlardan ya da pencerelerden aşağıya atlanmamalıdır.

● Kesinlikle asansör kullanılmamalıdır.

● Telefonlar acil durum ve yangınları bildirmek dışında kullanılmamalıdır.

● Kibrit, çakmak yakılmamalı, elektrik düğmelerine dokunulmamalıdır.

● Tekerlekli sandalyede isek tekerlekler kilitlenerek baş ve boyun korumaya alınmalıdır.

● Muak, imalathane, laboratuvar gibi iş aletlerinin bulunduğu yerlerde; oca k, fırın ve bu gibi

cihazlar kapatılmalı, dökülebilecek malzeme ve maddelerden uzaklaşılmalıdır.

● Sarsıntı geçtikten sonra elektrik, gaz ve su vanaları kapatılmalı, soba ve ısıtıcılar

söndürülmelidir.

● Diğer güvenlik önlemleri alınarak gerekli olan eşya ve malzemeler alınarak bina daha önce

tespit edilen yoldan derhal terk edilip toplanma bölgesine gidilmelidir.

● Okulda sınıa ya da büroda ise sağlam sıra, masa altlarında veya yanında; koridorda ise

duvarın yanına hayat üçgeni oluşturacak şekilde ÇÖK-KAPAN-TUTUN hareketi ile baş ve

boyun korunmalıdır.

● Pencerelerden ve camdan yapılmış eşyalardan uzak durulmalıdır.

Yıldırım

Yıldırım, bulut ile yer arasında meydana gelen yüksek gerilimli bir elektrik boşalmasıdır.

Yıldırımın meydana gelebilmesi için bulut ve yerin farklı elektrik yüklerine sahip olması ve

belirli bir potansiyel farka erişmesi gerekmektedir.

Genellikle bulutun yere yakın olan bölümleri negatif, yer ise pozitif yüklü elektriğe sahiptir.

Bazı koşullarda bunun tersi de olabilir. Bulutla yer arasındaki potansiyel farkı artarak belirli bir

değere eriştiğinde, hava iletken olmamasına rağmen hava içerisinde iletken bir kanal oluşur ve

elektriksel boşalma başlar, yani yıldırım meydana gelir

Ardahanlı Çoban, Yıldırım Çarpması Sonucu Ağır Yaralandı (IHA )

Ardahan’ın Posof ilçesinde bir çoban

yıldırım çarpması sonucu ağır yaralandı.

Hamza Aydın (36) isimli çobana Erim köyü

yaylasında hayvanları otlatırken üzerine

yıldırım düştü. Aydın, düşen yıldırım sonucunda

ağır yaralandı.

Hamza Aydın köy kavşağına kadar köylülerin

sırtında taşınırak getirildi. Ambulansla

hastaneye yetiştirilerek tedavi

altına alındı. 22 Eyl 2018, IHA

55


Yıldırım Tehlikesine Karşı Neler Yapılmalı?

1) Yıldırımdan korunmak için sığınabileceğin bir bina veya üstü kapalı bir araç bulmaya çalış,

sığınacak bir yer yoksa yere çök ve kapan.

2) Fırtına anında açık alanlardan ve ağaçlardan uzak dur.

3) Yıldırım düşme tehlikesi sezdiğinde dışarıdaysan, yakındaki bir bina ya da araba içerisine

gir.

4) Yıldırım düşme tehlikesi sezdiğinde pencere ve kapıları sıkıca kapat; güneşlik ve perdeleri

çek.

5) Açık arazide eğer saçın dikleşmeye başlıyorsa, derin sızlıyorsa ve çatırdama gibi bir ses

duyuyorsan, DİKKAT! Seni her an yıldırım çarpabilir.

6) Yıldırım tehlikesi oluştuğunda, eğer sığınacak kapalı bir yer yoksa arazinin en alçak

noktasında hemen yere çök, ayaklarını birleştirip ayak parmaklarının üzerinde dur ve başını

dizlerinin arasına alarak kapan.

7) Yıldırım yağışın 15 -20 kilometre uzağına kadar düşebilir.

8) Lastik tabanlı ayakkabılar veya lastik tekerlekler yıldırımdan korumazlar. Diğer yandan

metalle temas etmediğiniz sürece çelik gibi sert malzemeden yapılmış araçlar yıldırıma karşı

korumayı artırır.

9) Dağ ve tepelerin doruklarından, açık alanlardan, metal boru ve tel örgülerden, elektrik

hatlarından, tren yollarından, bisiklet, motosiklet, traktör gibi üstü açık araçlara binmekten ve

elektrik iletebilen her türlü cisimden kaçın.

10) Grup halindeyseniz, birbirinizden en az 1,5 metre uzakta durun.

11) Dağda ağaç sınırlarından daha yüksekteysen hemen ağaçlık alana in.

Yangın

Görsel 3.14

Katı, sıvı veya gaz halindeki yanıcı maddelerin kontrol dışı yanma olayına yangın denir.

Ardahan’da yangın daha çok tedbirsizlikten ve dikkatsizlikten ortaya çıkmaktadır.

Ardahan’da yangın çeşitleri

• İkametgah ev yangınları

• Ot ve saman yangınları

• Elektrik yangınları

• Araç yangınları çok oluyor.

56


Görsel 3.15

Yangınlara Karşı Alınması Gereken Önlemler

● Yapılarda yanmaz veya yanması güç yapı malzemeleri kullanılmalıdır,

● Yangının yayılmasını önlemek amacıyla, yangın bölümleri oluşturulmalıdır,

● Dumanın yayılmasını önlemek için duvardan sızmaları önleyici tedbirler alınmalıdır,

● Yangının etkilerinden korunmuş kısa yangın çıkış yolları sağlanmalıdır,

● Ateşleyici ve yanıcı malzeme kaynakları birbirinden ayrı yerlerde depolanmalıdır,

● Her an çıkabilecek yangınlar için yangın söndürme cihazları çalışır durumda

bulundurulmalıdır.

● Tavan arası ve bodrumlar temiz tutulmalıdır,

● Çocukların ateşle oynamasına izin verilmemelidir,

● Soba, kalorifer ve muak ocakları dikkatli kullanılmalıdır,

● Yanıcı maddeler konutun uygun yerinde saklanılmalıdır,

● Elektrik tesisatından çıkabilecek yangınlara karşı tesisatın düzenli bakımı yaptırılmalıdır,

● Sıvasız, çatlak, hatalı inşa edilmiş ve dolmuş bacalar kullanılmamalıdır,

● Konutlarda da yangın söndürme tüpü bulundurulmalı, düzenli bakımları yaptırılmalı ve nasıl

kullanılacağı öğrenilmelidir.

● Konut yangınlarında tahliye zamanı çok kısıtlıdır, bu nedenle konutlar için tahliye planı

yapılmalıdır.

Buzlanma ve Don Olayı

AFAD Afet Terimleri Sözlüğü’ne göre “Buzlanma” (İng. icing), hava sıcaklığının sıfır veya

sıfır derecenin altına düşmesiyle, sıvı yüzeylerin donarak buz hâline gelmesidir. Sıcaklığın 0

derece ila eksi 10 derece arasında olduğu yerlerde şeffaf buzlanma oluşur ve yol satıhları gözle

görülemeyen buzla örtülür. Kış aylarında buzlanma, yolları güvensiz hâle getiren ve ulaşımı

büyük ölçüde aksatan etkenlerin başında gelmektedir.

57


Buzlanmanın giderilmesi için kar yağışı başlamadan önce yollarda, köprü ve viyadüklerde

kaya tuzu gibi donma noktasını düşürücü kimyasal maddeler kullanılarak buzlanmanın

önlenmesine çalışılır. Bu yüzeylerde 2,5 cm ve daha fazla kar toplandıktan sonra yapılan işlem

ise buzlanmanın giderilmesi işlemidir. Ayrıca, araçların yolda kaymalarını önlemek için bazı

yerlerde kum, mıcır, cüruf gibi maddeler de kullanılmaktadır. Uçakların dış yüzeyi de aşırı

soğuklarda buzlanmaya karşı ‘glikol’ bileşimli sıvıyla yıkanmaktadır. Don (İng. frost) ise yer ve

yere yakın seviyelerdeki hava sıcaklığının donma seviyesinin altında olduğu durumlarda, hava

içindeki su buharının yoğunlaşması sonucu yerde oluşan buz tabakası veya kristallerine

verilen addır. Don ısırması (İng. frostbite) durumlarında; burun, kulak, parmaklar gibi çıplak

uzuvların yüzeyinde aşırı soğuk nedeniyle yaralar oluşabilir.

Kuvvetli buzlanma ve don olaylarında araç kullanmak ve yürümek zorlaşır ve kaza riski

artar. Hava ve tren seferlerine aksamalar görülebilir. Su şebekeleri ve nehirler donabilir.

Peki bu durumlarda alabileceğiniz önlemleri biliyor musunuz?

● Meteorolojik uyarıları iletişim araçları aracılığıyla takip edin.

● Vücudunuzu sıcak tutacak giysileri tercih edin.

● Açık alanlarda uzun süre kalmayın.

● Kayma tehlikesine karşı dikkatli olun.

● Sarkan elektrik tellerinden uzak durun.

● Sıcaklığın -10 derece ve altında olduğu durumlarda mecbur değilseniz dışarı çıkmayın.

● Evinizin önündeki kaldırımlarınızı buzlanmaması için tuzlayabilirsiniz.

● Kanalizasyonun kapalı olup olmadığını kontrol edin.

● Çatılardan sarkan buz sarkıtlara dikkat edin.

● Borularınızı donmalara karşı koruyunuz.

● Elektrik kesintilerine karşı hazırlıklı olun, yakınınızda fener ve ışıldak bulundurun.

● Su kesintilerine karşı fazladan içme suyu bulundurun.

● Eğer ilaca veya makineye bağlı bir tedavi süreciniz varsa ilaçların tedarikini ve kullandığınız

cihazların çalışıp çalışmadığının kontrolünü yapın ya da yetkililere durumunuzu bildirerek

tedbir alın.

Görsel 3.16: Ardahan’da Buzlanma ve Don Manzarası

58


1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

a. Ardahan'da görülebilecek afetler nelerdir yazınız.

...............................................................................................................................

b.Afetlerin insanlar üzerindeki etkileri sosyal ve psikolojik olarak değerlendiriniz.

...............................................................................................................................

...............................................................................................................................

2. Aşağıdaki cümleleri okuyun doğruysa D yanlışsa Y harfi koyunuz. Yanlış olanı

doğru olarak düzeltiniz.

a. Ardahan'da bugüne kadar en fazla can ve mal kaybına neden olan doğal afet heyelandır

(…)

b. Ardahan’da görülen doğal afetler çoğunlukla hava kaynaklı (klimatik afetler) dır.(……)

3. Aşağıdaki afetlerden hangisinin Ardahan ve çevresinde görülme olasığı daha azdır?

A) Sel B) Yıldırım Çarpması C) Heyelan D) Buzlanma ve Don

ŞİMDİ SIRA SİZDE

Yukarıdaki haberlerden yola çıkarak Ardahan ilinde görülebilecek afetlerin neler olduğunu

söyleyiniz. Bu afetlere maruz kalan bireylerin yerinde olsaydınız ne yapardınız?

59


DÜNDEN BUGÜNE ŞEHRİMİZİN İDARİ YAPISI

Görsel 3.17: Ardahan’ın ilçeleri

7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık (il) yapılan Ardahan 1926 yılında 877 sayılı kanunla

ilçe yapılarak Kars iline bağlanmıştır. Halkın talebi ve bölgede meydana gelen gelişmeler göz

önüne alınarak 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla yeniden il statüsüne kavuşmuştur.

Ardahan iline bağlı ilçe ve beldeler şunlardır:

MERKEZ

Tarihçesi:

Ardahan, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz sınırında Ka aslar üzerinde kurulmuş

olan Ardahan ilinin merkezidir.

Coğrafi Durumu:

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer alan

Ardahan, yüksek ve engebelidir. Sahada 3.000 metreyi aşan dağlar yer alır. Yalnızçam Dağları

Artvin il sınırı boyunca uzanır. İlin kuzeydoğu kesiminde Keldağ (3.033 m), doğu kesiminde

Akbaba Dağı (3126 m) yer alır. İl topraklarının güney kesimini de Allahuekber Dağları ve Kısır

Dağı (3.197 m) engebeli hale getirir. Allahuekber Dağları'na bağlı Kabak Dağı (3.054 m ) il sınırı

içinde kalır. Kısır Dağı 3.197 m ile ilin en yüksek noktasıdır.

Ardahan Platosu ilin orta kesiminde yer alır. Yüksekliği 1800-2000 metredir. Temelini Neojen

volkanizması sonucu ortaya çıkmış lavlar oluşturur.

Kura Nehri ve kolları tarafından plato yüzeyi parçalanmıştır. Bu akarsuların en önemlisi

platoyu baştan başa geçen Kura Irmağı'dır. Çıldır Gölü; ilin güneydoğu kesiminde yer alır,

yüksekliği 1.959 m’dir. Aktaş Gölü ise ilin doğu kesiminde yer alır. Bu gölün doğu yarısı

Gürcistan sınırları içinde kalır. GöӀün yüksekliği 1.798 m’dir.

İdari Yapı:

Ardahan Merkez’in bir İlçe Belediye Başkanlığı ve 62 köyü bulunmaktadır. İlçeye bağlı mahalle

sayısı 7’dir.

Nüfus:

Ardahan ili merkez ilçesinin 2019 ilçe toplam nüfusu 42374. Ardahan ili merkez ilçesinin ilçe

toplam erkek nüfusu 21830, Ardahan ili merkez ilçesinin ilçe toplam kadın nüfusu 20544

60


ilçe merkez nüfusu 22707, bu merkez nüfusun 11660 ‘si Erkek, 11047’si kadın nüfustur.İlçe

Belde/Köy toplam nüfusu 19667’dir. İlçe Belde/Köy toplam erkek nüfusu 10170, İlçe Belde/

Köy toplam kadın nüfusu 9497’dir.

Görsel 3.18: Merkez İlçe Manzaraları

61


GÖLE

Tarihçesi:

Göle Küçük Ardahan Sancağı adıyla 1551'de Erzurum’a, 1579'da Kars eyaleti ne bağlanmıştır.

1828’de Rus işgalinde çok zarar görmüş halk dağılmıştır. 1830'da merkezi Dedeşen köyü olarak

Çıldır Sancağı'na, 1866'da nahiye olarak Ardahan kazasına verilmiştir. 1878'de Rus işgaline,

kaza merkezi Merdinik köyü (şimdiki ilçe merkezi) olmuştur. 30 Eylül 1920'de Rus işgalinden

kurtulan Göle ilçe merkezinde, belediye teşkilatı 1926'da kurulmuştur.

Coğrafi Durumu:

İlçemizin yüzölçümü 1400 km 2 olup, denizden yüksekliği 2.030 metredir. Arazinin % 81’i

orman örtüsü ile diğer kısımları ise çayır ve mera ile kaplıdır. Kışları uzun ve sert, yaz mevsimi

ise çok kısadır. İlçenin güneyinde Allahuekber Dağları uzanır. İlçe kuzeyinde Ardahan ili,

doğusunda Kars ili batısında Erzurum ili ile sınırdır.

İdari Yapı:

1992 yılına kadar Kars iline bağlı olan ilçe Göle Ardahan’ın il olmasından sonra Ardahan’a

bağlanmıştır. Göle 1 ilçe belediyesi, 1 belde belediyesi, 4 mahalle ve 53 köyden ibarettir.

Nüfus:

İlçenin toplam nüfusu 2019 yılına göre 24.863’ tür. Bu nüfus, 12.969 erkek ve 11.894

kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,16 erkek, %47,84 kadındır. 2019 yılı Göle ilçesi

nüfus artış hızı % -1.29’ dur.

62


ÇILDIR

Görsel 3.19: Göle Manzaraları

Tarihçesi:

Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Herodot Tarihi’nde de bahsedildiği gibi,

(M.Ö. 650) Çıldır adı da oradan gelmektedir. Çıldır, Oğuz Han’ın Çavuldur Boyundan gelmekte

olup; Çavuldur isminin (Çaldur) Çıldır şeklinde foneti k bir değişikliğe uğramış biçimdir. 700

yılları Çavuldur, Oğuz’un Gökhan’dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti,

böylece 1071 Zaferi’nden çok daha gerilere gider. Öyle ki, Anadolu kapılarını ebedi olarak

Türklere açacak olan Sultan Alpaslan’ın ordusu, Çıldır’a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün

misafir edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir. 14 Temmuz 1878’de yapılan Berlin

Antlaşması'yla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan 245 milyon Osmanlı altı nının 200

milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve Batum sancakları Ruslara teslim

edildi. Merkezi Erzurum’da olan 15. Kolordu Kazım Karabekir komutasında Milli Şura

kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine yürüdü. 25 Şubat 1921

günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Türk topraklarına katılmıştır.

63


Coğrafi Durumu:

Çıldır ilçe merkezi, ortalama 1950 m yükseklikte düz bir alana kurulmuş, köyleri ise kısmen

düz, kısmen de engebeli araziler üzerine kurulmuştur. İlçenin toplam yüzölçümü 752 km² dir.

İlçe sınırlarında bulunan göllerden Çıldır Gölü 120 km², Aktaş Gölü ise 27 km² alana sahiptir.

Bu göllerden Aktaş Gölü’nün yarısı Gürcistan sınırlarında kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağı

Keldağ ve Gökdağ'dır. Her iki dağın yüksekliği de 3000 m civarındadır. İlçe sınırlarından Kura

ve Karasu akarsuları geçmektedir. Çıldır ilçemiz sınır komşularımız olan Gürcistan ile 66 km,

Ermenistan ile 13 km sınır uzunluğuna sahiptir.

İdari Yapı:

Çıldır İlçesi 25 Şubat 1921 yılında düşman işgalinden kurtarılarak Türk topraklarına katılmış

olup, Kars iline bağlı ilçe statüsünü almıştır. Daha sonra Ardahan’ın il olmasıyla

Ardahan’a bağlanmıştır. İlçenin Merkez Belediyesi ve Aşıkşenlik Belediyesi olmak üzere 2 adet

belediyesi, 35 köyü vardır.

Nüfus:

2019 yılına göre Damal nüfusu 9.343’ tür. Bu nüfus, 4.921 erkek ve 4.422 kadından

oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,67 erkek, %47,33 kadındır. 2019 yılı Çıldır ilçesi nüfus artış

hızı % -4.98’ dir.

64


Görsel 3.20: Çıldır Manzaraları

HANAK

Tarihçesi:

M.Ö. 680’ li yıllara kadar Urartu hâkimiyetinde kalan Hanak’ın yazılı kaynaklarda bilinen

ilk ismin Kırmalar mevkiindeki kaya yazıtından alınan Urartuca bilgilere dayanılarak “Tarju”

olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli medeniyetlere beşiklik eden Hanak, Oğuzların eline geçtikten

sonra farklı isimlerle anılmıştır. (Kanak-Kanık) Oğuz boylarından (Kıpçak) ağzıyla “KHANAH”

oymağından kalma olduğu sanılmaktadır. Zamanla baştaki “ K” harfi düşüp ismin sonundaki

“H” harfi telaffuz zorluğundan dolayı “K” harfine dönüşerek Türkçe büyük ses uyumuna uygun

hale gelmiş ve “Hanak” olmuştur. Hanak İlçesi 1 Mart 1921 tarihinde Milli Kuvvetlerimiz

tarafından düşman işgalinden kurtarılmış olup 18 Mart 1921 Moskova Antlaşması'yla durum

siyasi sonuca bağlanmıştır. Ardahan ilçesine bağlı bir nahiye iken 1958 yılında ilçe yapılarak

idari bakımdan Kars’a bağlanan Hanak, 1992 yılında Ardahan’ın il olması ile birlikte Ardahan’a

bağlanmıştır.

Coğrafi Durumu:

Hanak’ın doğusunda Çıldır ilçesi, batısında Artvin ili, kuzeyinde Damal ilçesi güneyinde ise

Ardahan ili ile çevrili olup, ilçemizin batısında Cin Dağı, doğusunda Yelatan Dağı ve Oğuz

yaylaları yer almaktadır. Yüzölçümü 547 km 2 olan ilçede Cin Dağları'ndan çıkan ve ilçeyi geçen

Hanak Çayı bulunmaktadır. Rakımı ise 1800 metredir.

İdari Yapı:

İlçenin biri merkez diğeri belde belediyesi olmak üzere 2 belediyesi ve 28 köyü

bulunmaktadır.

Nüfus:

2019 yılına göre Hanak nüfusu 8.776. Bu nüfus, 4.557 erkek ve 4.219 kadından oluşmaktadır.

Yüzde olarak ise: %51,93 erkek, %48,07 kadındır. 2019 yılı Hanak ilçesi nüfus artış hızı % -3.07’

dir.

65


66


Görsel 3.21: Hanak Manzaraları

POSOF

Tarihçesi:

Posof’un kuruluşu çok eski çağlara dayanır. Posof adı eski Türk dilinde Buşetkehv (Büşe -

Bişe) meşe ve ormanlık dere anlamındadır. Zaman zaman şekil değiştirerek PostkovPoskhov

ve 1928 yılında Harf İnkılabı'ndan sonra resmi kayıtlara Posof olarak işlenmiştir. 1080 yılında

Selçukluların Gürcülerin elinden alması ile Posof Türk hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı

Devleti'nin son dönemlerinde Rus ve Gürcülerin işgaline uğrayan İlçe son olarak 2 Mart

1921’de Gürcülerin işgalinden kurtarılarak ana vatana dâhil edilmiştir. 1992 yılına kadar Kars

iline bağlı olan Posof, 1992 yılında Ardahan’ın il olmasından sonra idari bakımdan Ardahan’a

bağlanmıştır.

Coğrafi Durumu:

Posof Ardahan’ın kuzey kısmında yer alıp deniz seviyesinden 1.583 metre yükseklikte ve 623

km 2 , yüz ölçüme sahiptir.Akarsu olarak sadece ilçenin Ardahan tarafından girişinde Posof Çayı

67


bulunmaktadır.Engebeli bir arazi üzerine kurulmuş olan Posof’ta iklim olarak Ardahan

yöresinin Karasal ikliminden, çok Karadeniz’in ılıman iklimi hâkimdir. Yılın büyük bölümünde

yüksek kesimlerde kar hakimdir. İlçe güney ve doğusunda 2.540 rakımlı Ilgar Dağı batısında

Arsiyan (Göze) Dağı, kuzeybatısında 3.500 rakımlı Gırma (Til) Dağı arasında kalan vadide

konuşlandırılmıştır. Bölgedeki diğer yerleşim birimlerinden daha sıcak bir iklime sahip olan

ilçede, yer yer sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır.

İdari Yapı:

Posof’un bir İlçe Belediye Başkanlığı ve 49 köyü bulunmaktadır.

Nüfus:

İlçenin toplam nüfusu 2019 yılına göre 6.629’ dur. Bu nüfus, 3.504 erkek ve 3.125 kadından

oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,86 erkek, %47,14 kadındır. 2019 yılı Posof ilçesi nüfus artı ş

hızı % -3.07’ dir

BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?

Ardahan’ın Posof ilçesinde endemik bir tür olarak yetiştirilen ‘içi dışı

kırmızı elma’, Türk Patent Enstitüsü tarafından coğrafi işaret olarak

tescillendi.

68


Meşhur Posof fasülyesi

"Coğrafi işaret" almış içi kırmızı Posof elması (Badele elması)

DAMAL

Görsel 3.22: Posof Manzaraları

Tarihçesi:

Damal ve yöresi Orta Asya’dan Avrupa’ya göç eden Türk boylarının geçiş güzergâhında

bulunan yerleşim alanlarıdır. Tarihte Ardahan-Posof sancaklarına bağlı Yukarı Kur’a ya da

Meşe Ardahan adı ile anılan bölge 1064 yılında Sultan Alparslan tarafından Selçuklu

topraklarına katılmıştır. Akkoyunlu Uzun Hasan döneminde (1453) Maraş yöresinden gönüllü

olarak getirilen Dulkadurlu-Ulusu topluluğundan “Türkmenler” bu yöreye yerleşmişler, Ulgar

ve Cin Dağları'nı yaylak edinip zamanla Damal bölgesinde köyler kurarak günümüze kadar

kendi gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır. Yöre halkı İstanbul ağzına yakın Maraş

şivesini günümüzde dahi kullanmaktadır. Geneli Hüseyni-Bektaşi olan Alevilik inancındaki

yöre halkının kadın giyimleri Orta Asya’dan gelen eski Oğuz geleneklerini yansıtmaktadır.

Bölge 1876- 1920 tarihleri arasında Rusların istilasına uğramıştır. Halen halk arasında

69


93 kırgını olarak anılan Osmanlı-Rus Savaşında 44 yıl istila ve Rus zulmü yaşamasına rağmen

yöre halkı gelenek ve göreneklerinden taviz vermemiştir. Bolşevik İhtilali'nden sonra Rus

ordusunun çekilmesiyle İngiliz desteğindeki Ermeni ve Gürcü işgali devam etmiştir. Bu işgale

karşı Ardahan'da Milli İslam Şurası kurulup oluşturulan yerel komiteler, tarafından siyasi ve

askeri mücadele yapılarak Kazım KARABEKİR komutasındaki Türk Ordusunun, Rus ordusunu

yenilgiye uğratıp 1 Mart 1921 yılında bölgeyi kurtarmasına kadar bölge halkının direnişi

sürmüştür.

Coğrafi Durumu:

Damal kuzeyde Posof, doğuda Gürcistan ve Çıldır, güneyde ve batıda Hanak ile komşu olup

toplam 74 km kara sınırına sahiptir. İlçenin toplam yüz ölçümü 329 km² olup rakımı 2.000

metredir. Arazi plato görünümünde olup ilçenin bitki örtüsü ilkbahardan sonbahara kadar

yeşil çayır görümündedir.

Yörede karasal iklim hüküm sürer, yağış ülke ortalamasının altındadır. Sıcaklık kış

mevsiminde eksi 30-35 dereceye kadar düşer. Yazları serin, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. İlçe

sınırlarında Çikora Suyu ve Bağırsak Çayı adında iki akarsu bulunmaktadır.

İdari Yapı:

İlçe cumhuriyetin kuruluşundan sonra nahiye olarak sırasıyla Posof, Ardahan, Hanak,

ilçelerine bağlı kalmıştır. Ardahan’ın il olması ile birlikte ilçe yapılarak idari bakımdan

Ardahan’a bağlanmıştır. İlçenin 12 köy ve 3 mahallesi vardır.

Nüfus:

2019 yılına göre Damal nüfusu 5.334’ tür. Bu nüfus, 2.916 erkek ve 2.418 kadından

oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %54,67 erkek, %45,33 kadındır. 2019 yılı Damal ilçesi nüfus

artış hızı % -3.07’dir.

70


Görsel 3.23: Damal Manzaraları

Görsel 3.25: Damal Manzaraları

ŞEHRİMİZİN KRONOLOJİK TARİHİ

Türkiye’mizin güzel illerinden Ardahan ilimizin isim babası Gürcülerdir. Ardahan adı Gürcüce

Ardana’dan gelmektedir. Bir dönem adı Artan olan Ardahan ili yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe

sahip olup, M.S. 628 yılında Hazar Türklerinin bir kolu olan Arda Türklerinin eline geçerek

Ardahan adını almıştır. Ardahan ilinin tarihine ait en eski yazılı belge Çıldır Gölü’nün güneybatısındaki

Taşköprü Köyü Kayalığına Urartu Kralı II. Serdur’un (M.Ö. 753-735) kazdırdığı fetih

kitabesidir. Yörede ilk Türk yerleşimi M.Ö. 720 yılında Kıpçakların ataları olan Kemerlerin

bölgeye gelmesiyle başlamıştır. M.S. 628 yılında Hazar Türkerinin bir kolu ve Ardahan adının

kaynağı olan Arda Türkleri yöreyi ele geçirmişlerdir. 1069 yılında Alparslan tarafından

fethedilerek Selçuklu egemenliğine giren Ardahan 1551’de Osmanlı İmparatorluğu

topraklarına dâhil olmuştur. Kura Nehri yukarı havzasında yer alan Ardahan, Göle, Hanak ve

Çıldır bölgesi 93 Harbi olarak bilinen 1877 Türk-Rus Savaşı’na kadar Osmanlıların “ARDAHAN

SANCAĞI ”nı oluşturuyordu. O zamanki “Sancak” (Liva) deyimi, şimdiki “İl“ (Vilayet)

karşılığında kullanılıyordu.

1828-1855 yıllarında Rus işgaline maruz kalan Ardahan, 1878 Berlin Antlaşması'yla savaş

tazminatı yerine Kars ve Batum’la “Elviye-i Selâse” (üç il) Ruslara bırakılmıştır. Bu süre zarfında

esaret altında yaşamak zorunda kalan Ardahan’da yer yer ayaklanmalar olmuş ise de bu

71


ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırılmıştır. 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile

Osmanlılara iade edilmiştir. Böylece Ardahan 40 yıllık Rus hâkimiyeti son bulmuştur. Resmen

“Elviye-i Selâse” denilen üç sancağın, 1918 nisanındaki ilk kurtuluştan doğan sevinci altı aydan

fazla sürmemiş; 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'yla

ordumuzun çekilmesi sonucu Ermeni ve Gürcülerin işgaline uğramıştır. Bunun üzerine

Ardahan, 5 Kasım 1918’de ilk Müdafaa-i Hukuk teşkilatımız olarak Kars’ta kurulan Milli Şura

adlı geçici hükümete katılmış; altı ay süresince doğuda Ermenilerle, kuzeyde Gürcülerle

mücadele edilmiştir. Milli Şura Hükümetince Mondros Mütarekesi şartları reddedilmiş, I.

Ardahan Kongresi (3-5 Ocak 1919) ve II. Ardahan kongresi (7-9 Ocak 1919) ile kurtuluşa giden

yol açılmıştır.

Ardahan kongreleri daha sonra yapılacak olan Erzurum ve özellikle Sivas Kongresi’ne önemli

bir örnek teşkil etmiştir. Ardahan, Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa komutasındaki ordumuz

tarafından 23 Şubat 1921’de düşman işgalinden kurtarılmıştır. Ardahan, uzun zamandan beri

beklediği kurtuluş ve şanlı bayrağımıza kavuşma hülyasını 23 Şubat 1321 günü gerçekleştirdi.

Gürcü birliklerinin şehri boşaltmasının ardından, öğleden sonra Yüzbaşı Osman Bey’in

komutasındaki Türk birlikleri şehre girdi. Ardahan’a Türk Bayrağı çekildi. TBMM, Doğu Cephesi

Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ ya bir teşekkür telgrafı çekti . Fevzi Paşa da Kazım Karabekir

Paşa’ya çektiği telgraa “Ardahan ve Artvin‘’i kurtaran Şark Ordumuzun kahraman

komutanlarını, ve askerlerini tebrik ederim” diyordu. 24 Şubat 1921’de Ardahan ili adına

Hamşioğlu Celal ve İsa, ileri gelenlerden Mehmet Ali ve Karaman imzalarını taşıyan bir telgraf

Kazım Paşa’ya teşekkür olarak gönderildi.

DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1. Ardahan ilinin kronolojisi hakkında araştırma yaparak Milli Mücadele dönemindeki

önemine değinininiz.

……………………….....................................................................................................................

2. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan iline bağlı ilçelerden değildir?

A) Göle B) Çıldır C) Şavşat D) Hanak

3. Aşağıdaki boşluğa uygun olan kelimeyi yazınız.

*Ardahan isminin kökeni Gürcüce …………………… kelimesinden gelmektedir.

4. Aşağıdaki ifadenin doğru ya da yanlış olduğunu belirtiniz.

* Ardahan’ın düşman işgalinden kurtarılmasında Kazım Karabekir ve Halit Karsıalan

Paşaların emeği büyüktür. (D) / (Y)

72


KOMŞU VE KARDEŞ ŞEHİRLERİMİZ

HAZIRLIK ÇALIŞMASI

1. Yaşadığınız ilin komşu ve kardeş şehirlerini biliyor musunuz?Aşağıdaki aşağıdaki

haritada komşu şehirleri bularak söyleyiniz.

...............................................................................................................................

...............................................................................................................................

2. Yaşadığınız şehre komşu ve kardeş şehirlerin benzer ve farklı yönlerini araştırın.

Ardahan’ın Komşu İlleri ve Sınır Komşuları

Ardahan’ın Çevresindeki İller

Ardahan ili; Doğu Anadolu Bölgesi’nin Erzurum-Kars Bölümünde yer almaktadır.

Ardahan’ın sınır komşusu ülkeler ve iller şunlardır;

Kuzeyinde Acaristan Özerk Cumhuriye,

Kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan,

Güneydoğu ve güneyinde Kars,

Güneybatısında Erzurum

Batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.

73


Merhaba arkadaşlar ben Burçak. Artvin’de yaşıyorum.

Yaşadığım yer sizin bahse ttiğiniz gibi düz araziden

oluşmuyor. Artvin’in Hopa ilçesi dışında tüm yerleri

engebeli ve sarp kayalıklardan oluşmaktadır. Bu durum

ulaşımı olumsuz etkilemektedir ama bundan çok da şikâyet

etmeyiz. Çünkü muazzam bir doğa güzelliğine sahibiz.

Bunun yanında dillere destan Çoruh Nehri'miz var.

Coşkunluğu ve hırçınlığı ile bilinir. Çoruh Nehri'nin taşıdığı

su miktarı ve akış hızı oldukça fazladır. Bu nedenle dünyada

3. Türkiye’de 1. sırada olan Deriner Barajı'na sahibiz. İlimizin

temel geçim kaynağı tarım ve arıcılıktır. Yusufeli ilçemiz

mikroklima özelliği sebebiyle birçok meyve çeşidi ve zeytin

üretimi yapılmaktadır. Bölgemiz dört mevsim yağış alan

engebeli bir yapıya sahiptir. Aşırı yağış ve yeryüzü

şekillerinin engebeli olması nedeniyle doğal afet olarak

heyelan ve sel görülür. Doğa güzelliklerimiz yaz kış

şehrimize yerli yabancı turist çeker. Şehrimizde yapılan

geleneksel boğa güreşleri geçmişten günümüze varlığını

korumakta aynı zamanda şehrimizde turizmin gelişmesine

katkı sağlamaktadır. Yöresel yemeğimiz olan mıhlamamızı

gelen turistlerimize tarmadan göndermeyiz. Doğal

çevremize uyumlu olan doğal yapılar zamanla yerini

betonarme yapılara bırakmıştır.

Merhaba ben Ayşe. Ben de Kars’ta yaşıyorum. Burada

yazları yağışlı karasal iklim görülür. Kış aylarının sert

geçmesi ulaşımı olumsuz etkilediği için zaman zaman eğitim

aksamakta. İlimizin yeryüzü şekilleri zengin bir yapıya

sahiptir. Bitki örtümüz uzun otlardan oluşan Alpin

çayırlarıdır. Geçim kaynağımız hayvancılıktır. Yükselti ve

bitki örtüsü çeşitliliğinden dolayı arıcılıkta yapılmaktadır.

İlimizde hayvancılığa dayalı tarım yapılmaktadır. Şehrimizin

balı, kazı ve kaşar peyniri meşhurdur. Şehrimiz birçok

medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin

maddi manevi kalıntıları gerek şehir merkezinde gerek

şehrin diğer bölgelerinde halen bulunmaktadır. Şehrimizde

sanayinin az gelişmiş olması nedeniyle göç veren bir

ildir. İlimizin evleri günümüz şartlarına uygun betonarme

yapılardan oluşmaktadır. Kırsal kesimlerde ise eski toprak

yapılar varlığını sürdürmektedir. İlimizde hava, kara ve

demir yolu ulaşımı yapılmaktadır. İlimizin kültürel yönden

çeşitlilik göstermekte birlikte kültürümüzün değerlerini

aktaran halk ozanları(aşıklar) ilimizde süregelen bir geleneği

halen daha aktarmaya devam etmektedir.

74


Merhaba arkadaşlar ben Fatih. Ben Erzurum’da yaşıyorum.

Yeryüzü şekillerimiz çeşitlilik göstermektedir. Temel

geçim kaynağımız hayvancılıktır. İlimizde sert karasal

iklim hâkim. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar

yağışlı. Don olayları oldukça fazladır. Aynı zamanda kış

aylarında Palandöken Kayak Merkezi yerel ve yabancı

turistlerimizin vazgeçilmezidir. Hayvancılığın yaygın olarak

yapıldığı ilimizde cağ kebabımız meşhurdur. Tatlı olarak

kadayıf dolmamız dillere destandır. Kıtlama içerler

burda çayı elinde oltu tespihini çekerken tatlı

muhabbetlerde… Benim şehrim Urartulardan bu yana

birçok medeniyete eve sahipliği yapmıştır. Bunu maddi ve

manevi kalıntıları günümüze kadar devam etmektedir.

Merhaba benim adım Ali. Ben Ardahan’da yaşıyorum. Burada

sert karasal iklim hâkim. Yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve kar

yağışlı. Kışın don olayları oldukça fazladır. Bu nedenle ulaşım gibi

temel faktörler kış aylarında aksamaktadır. Kış aylarımızı güzel

yanları da var tabi. Kayak… Yanlızçam Kayak Merkezine her yıl

giderim. Yaz aylarımızda oldukça güzeldir. Yaylara gideriz. Kışın

hayvanların beslenmesi için çayır ,tarla toplanır kışa hazırlanır.

Biz çocuklara da otlatmak işi kalır. Koskocaman düzlüklerde

hayvanları otlatmak bana huzur verir lakin yağmurlu günlerden

çok korkarım. Her yıl yıldırım çarpması yüzünden birçok hayvan

ölüyor. Burada insanlarımızın geçimi hayvancılık üzerinedir.

Büyükbaş hayvancılık daha yaygındır. Hayvancılığa dayalı tarım

yapılmaktadır. Aslında Çernezyum(kara toprak) denilen dünyanın

en verimli topraklarına sahibiz ama iklim koşulları nedeniyle tarım

yapamıyoruz. Yer şekillerimiz genel olarak düzlüklerden oluşur

ama yer yer engebeli ve dağlık yerler de vardır. Bitki örtümüz uzun

otlardan oluşan Alpin çayırlarıdır. Ormanlarımızda da sarıçamımız

meşhurdur. İlimizin kazı, kaşarı, balı meşhurdur. Bir de insanlarımız

çaylarını kıtlama şekerle içerler. Ailemle Aşıkları bal festivalinde

dinleriz. Evlerimiz yeni yapım olan betonarme yapısına sahiptir.

Ama dedemin evlerinin duvarları taştan yapılmış, üstü toprakla

kapatılmış. Evin girişinde oldukça geniş bir avlusu var. Evin odaları

oldukça geniş ve şimdilerde kiler diye kullandığımız o dönemde

‘Aşhane’ denilen bir oda mevcut. Bu oda diğer odalara göre daha

soğuk. Ev kış aylarında daha sıcak olsun diye ahırla bitişi yapılmış.

Bu tip evlere ilimizde sık rastlamaktadır. Geçim kaynağımız genel

olarak büyükbaş hayvancılık demiştik ama yeryüzü şekilleri

sebebiyle balıkçılık ve arıcılık da yapılmaktadır. Çıldır ilçemizin Çıldır

Gölü'nde azımsanmayacak derecede balıkçılık yapılmaktadır.

75


ŞİMDİ SIRA SİZDE

Ardahan ve komşu illerin benzer ve farklı yönleri nelerdir? Benzer ve farklı yönlerin

nedenlerini arkadaşlarınızla tartışınız. Ayrıca siz de seçtiğiniz bir kardeş şehir ile ilgili bir

sunum hazırlayabilir, bu şehirle ilgili bir pano köşesi ekleyebilirsiniz.

3.ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

1. Aşağıdaki cümleri okuyunuz doğruysa D yanlışsa Y yazınız .

a. Ardahan ;Kars, Artvin ve Erzurum ile sınır komşusudur. (...)

b. Ardahan’ın iklim özellikleri ili komşu illerin iklim özellikleri aynıdır. (...)

c. İlimizin güney kesiminin engebeli kısımlarını ise Allahuekber Dağları ile Kısır Dağı oluşturur.

(...)

d. İlimizde Yalnızçam Dağları’nda yayla turizmi oldukça gelişmişti r. (...)

e. Şehrimizde en sık görülen doğal afet depremdir. (...)

f. Yıldırımdan korunmak için fırtına anında açık alanlardan ve ağaçlardan uzak durma lıyız.

(...)

g. Ülkemizin en soğuk ilçesi Ardahan’a bağlı Göle ilçesidir. (...)

h. Ardahan’ın düşman işgalinden kurtarılmasında Kazım Karabekir ve Halit Karsıalan

Paşaların emeği büyüktür. (...)

2. Ardahan ilinin kronolojisi hakkında araştı rma yaparak Milli Mücadele Dönemi'ndeki

önemine değinininiz.

..........................................................................................................................................

..........................................................................................................................................

3. Ardahan Sancağı’nı oluşturan bölgeye hangi ilçeler girer?

..........................................................................................................................................

..........................................................................................................................................

4. Aşağıdaki boşluğa uygun olan kelimeyi yazınız.

* Ardahan isminin kökeni Gürcüce …………………… kelimesinden gelmektedir.

* Ardahan ilinin tarihine ait en eski yazılı belge …………………………… ‘un yazdırdığı fetih

kitabesidir.

76


5. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan iline bağlı ilçelerden değildir?

A) Göle B) Çıldır C) Şavşat D) Hanak

6. Aşağıdaki dağlardan hangisi Ardahan’ı çevreleyen dağlar arasında yer almaz?

A) Yalnızçam Dağları B)Allahuekber Dağları C) Kısır Dağ D)Kaçkar Dağı

7. Aşağıdaki tabloda verilen tanımlar ile kavramları eşleştirerek doğru rakamı parantez içine

alınız.

1

2

3

4

5

6

Tanımlar

Şehrimizdeki nehir

Ardahan ilinin orta kesimindeki yüksek düzlükler

İçi dışı kırmızı olan elmanın yetiştiği yer

Erzurum, Artvin, Ardahan ve Ardahan köylerinin

katılımı ile panayır ve pazar amaçlı kurulan yer

Burun, kulak, parmaklar gibi çıplak uzuvların

yüzeyinde aşırı soğuk nedeniyle oluşan yaralar

Küçük Ardahan Sancağı adıyla anılan ilçemiz

Kavramlar

Posof

Bülbülhan Yaylası

Don Isırması

Ardahan Platosu

Kura Nehri

Göle

77



4.ÜNİTE

ARDAHAN ÇALIŞIYOR

4.1 Ardaha’nın Gelişiminde Etkili Olan Ekonomik Unsurlar

4.2 Ardahan’da Yaban Haya

4.3 Ardahan’a Özgü Ürem Alanları ve Zanaatlar

4.4 Ardahan’da Turizm

4.5 Ardahan’ın Ulaşım ve İleşim İmkanları


ARDAHAN’IN GELİŞİMİNDE ETKİLİ OLAN EKONOMİK UNSURLAR

Ardahan Doğu Anadolu Bölges’nin kuzeydoğusunda

kalan Ardahan Doğu Karadeniz ve

Doğu Anadolu’nun kesişim noktasında yer almaktadır.

Ardahan kent merkezi 1810 m yüksekliği

ile Erzurum’dan sonra Türkiye’nin en

yüksek rakıma sahip il merkezi konumundadır.

İlin ortalama yükseltisi 2000 m civarındadır.

Bu yükseltiden ve enlem etkisinden dolayı

Ardahan ili Türkiye’nin ortalama sıcaklık bakımından

3.9 c°'lik sıcaklık değeri ile en soğuk

ilidir. Ortalama değerlere bakıldığında ilde 5

ay ortalama sıcaklık değerleri 0 c°'nin altında

yer almaktadır.

İlde yağışlı gün sayısı 136, yıllık yağış miktarı

ise 555 mm civarındadır. Ardahan ili yağış ve

EKONOMİ: ,Üretim, ticaret,

dağıtım ve tüketim, ithalat

ve ihracattan oluşan insan

etkinliğidir. İnsanın ihtiyaçlarını

karşılamada yapılan her

türlü faaliyeti içerir.

sıcaklık grafi ği (Grafi k 4.1) incelendiğinde yağışın mevsimlere dağılışlarında en yağışlı mevsimin

yaz ayları olduğu görülmektedir. Gerek sıcaklık ortalamaları gerekse yağış miktarı ve yağışın yıl

içindeki dağılışı incelendiğinde Ardahan’da ılıman karasal iklim özelliklerinden ziyade yazları

yağışlı geçen ve kış mevsiminin çok daha sert olduğu sert karasal iklim özellikleri

görülmektedir.

Sert karasal iklime bağlı olarak Ardahan ilinin bitki örtüsü özellikle dağların kuzey

yamaçlarında sarıçam ormanları, yüksek kesimlerde ise yaz boyu yeşil kalan otlardan oluşan

Alpin (dağ) çayırlarından oluşmaktadır. Ardahan ili Posof ilçesi ise ortalama yüksekliğin

azlığına (yaklaşık 1500m) ve Karadeniz’den gelen hava kütlelerinin etkisine bağlı olarak daha

nemli ve sıcak bir özellik göstermektedir burada Karadeniz ikliminin daha sert bir versiyonu

görülmekte Karadeniz ve karasal iklim arasında geçiş özelliği gösteren bir mikroklima alanını

oluşturmaktadır. Burada köknar, ladin, sarıçam, kayın gibi ağaç türleri yer almaktadır.

Grafik 4.1: Ardahan İli Yağış Sıcaklık Grafiği 1958-2019, hps://www.mgm.gov.tr

Ardahan dünyanın en verimli toğrağı olan Çernezyom (kara toprak) toprağına

sahiptir. Çernezyom tarım için çok elverişli olmasına rağmen Ardahan’da

tarımın gelişmemiş olmasının nedenleri ne olabilir? Sınıfta tartışınız.

80


Ardahan’da Sanayi:

Ardahan’ın mevcut coğrafi konumunun Türkiye’nin ana üreti m bölgelerine olan uzaklığı,

iklim koşullarının üretimi aksatacak kadar sert olması ve kış koşullarında ulaşımda meydana

gelen aksamalar, bölgenin nüfus miktarının diğer bölgelere nazaran az olmasının pazar

imkanlarını kısıtlaması gibi sebeplerle yeteri kadar gelişmemiştir. Bölgede yer alan sanayi

tesisleri ağırlıklı olarak ham maddesini bölgeden temin eden ürünlerin işlenmesine yöneliktir.

Bu amaçla bölge hayvancılığın gelişmiş olmasına bağlı olarak birçok süt işleme tesisi yer

almaktadır. Bu tesislerin yer seçiminde ulaşım koşulları ve süt üreti m merkezlerine yakınlık

ön planda tutulmuştur. Süt işleme tesislerinde özellikle bölgeye özgü kaşar ve çeçil peyniri

gibi ürünler elde edilmektedir, burada elde edilen ürünler Türkiye’nin birçok bölgesinde talep

görmektedir.

Tablo 4.1 Kaynak: TÜİK 2019

Ardahan’da 1994 yılında kurulan organize sanayi bölgesi 514.000 m² alana sahip 34

parselden oluşmaktadır. Burada yatırım yapacak müteşebbislere çeşitli teşvikler

uygulanmaktadır. Arda-han her ne kadar iklim koşulları açısından elverişsiz bir özelliğe sahip

olsa da gerek 2 adet sınır kapısına sahip olması sebebi ile yurt dışına ihracat olanaklarının

bulunması kalkınmada önce-likli iller arasında olması sebebiyle çeşitli teşviklerin uygulanması

gerek bölgede ham maddesi üretilen ürünlerin üretiminin burada yapılmasının sağlayacağı

ekonomik avantajlar sebebi ile iş gücü imkânlarının fazla ve görece ucuz olması sebebiyle

gelecekte birçok sanayi kolunun gelişebileceği bir alandır. Bu amaçla et işleme, deri sanayi ve

bunlara bağlı çeşitli imalat sanayi kolları gelişim gösterme olanağına sahiptir. Son yıllarda iş

gücü ihtiyacının fazla olduğu tekstil sanayisi gibi sanayi kollarının Doğu Anadolu’ya ilgileri ve

yatırımları artmıştır. Ardahan ili de bu yatırımlardan faydalanabilecektir.

Ardahan ilimizde daha farklı hangi sanayi yatırımları yapılabilir? Sınıfta tartışınız.

81


Ardahan’da Ulaşım ve Ticaret

Ardahan ilinde ulaşım genel olarak kara yolu ile sağlanmaktadır. İlde hava yolu ulaşımı ve

demir yolu ulaşımı bulunmamaktadır. İlin ortalama yükseltisinin fazla olması diğer iller ile

arasında yer yer sıradağların bulunması ulaşımın geçitler vasıtası ile yapılmasına neden olmuştur.

Ardahan’da ulaşımı sağlayan başlıca geçitler şunlardır:

Ardahan --Posof Türkgözü Sınır Kapısı -- Ilgar Geçidi 2550m

Ardahan –Şavşat-- Çam (Sahara ) Geçidi 2470m

Ardahan – Ardanuç-- Bülbülen Geçidi 2581m

Ardahan – Göle -- Cankurtaran Geçidi 2150m

Ardahan – Kars -- Sakaltutan Geçidi 2212m

Çıldır – Aktaş Sınır Kapısı – Mozeret Geçidi 2159m

Ulaşımın geçitlerle sağlanması kara yolu ulaşımında çeşitli problemlere yol açmaktadır. Özellikle

kış aylarının sert geçmesi ve yaşanan tipi olayları göz önüne alındığında ulaşımda zaman

zaman kopmalar meydana gelmektedir, bu da başta ticaret olmak üzere çeşitli ekonomik etkinliklere

zarar vermektedir.

Harita 4.1: Ardahan ili kara yolları haritası, kgm.gov.tr

Ardahan ilinin ulaşım açısında bir avantajı sınır bölgesinde yer almasıdır. Türkiye’nin Gürcistan

ile mevcut üç sınır kapısından Posof ilçesinde bulunan Türkgözü sınır kapısı ve Çıldır ilçesinde

bulunan Aktaş sınır kapıları Ardahan ilinde bulunmaktadır. Bu sınır kapıları aracılığı ile Gürcistan

ve oradan da transit olarak diğer ülkeler ile Ardahan’ın kara yolu ulaşımının olması, Ardahan’ı

ticaret konusunda elverişli bir noktaya getirmiştir. Bu kapılar ile ulaşımın gelecekte yapılacak

olan tünel ve yeni yollar ile daha da sağlamlaştırılması Ardahan’ın ticaretine olumlu katkı

sağlayacaktır.

Yer al kaynakları:

‘’Ülkemizin en kuzeydoğusunda yer alan ilimiz, Gürcistan ile sınırımızı oluşturmaktadır. Bölgede

yaygın olarak volkanik (piroklastik kayaçlar ile andezit ve bazalt lavları) kayaçlar yüzeylenmektedir.

İl sınırları içerisinde yatak oluşturabilecek herhangi bir ham madde veya metalik

maden oluşumuna rastlanmamasına karşılık, yüzeylenen birimler dikkate alındığında kil, kaolen,

perlit, pomza, yapı ham maddeleri ve bazı metalik oluşumlar bulunabilir. Ayrıca ilde Posof

sahasında ekonomik boyutlarda olmayan linyit oluşumları da gözlenmektedir.’’ (mta.gov.tr)

82


HABER KÖŞESİ

POSOF’TA LİNYİT YATAĞI BULUNDU

Ardahan’ın Posof ilçesinde linyit kömürü sondajları devam ediyor. İki yıldır devam eden sondaj

çalışmalarının bir bölümü tamamlandı. Elde edilen tahlil ve tetkikler sonunda Çayırçimen köyü ve

civarındaki kömürün 6 bin kaloride ve 150 yıl çıkarılacak kadar rezervi olduğu, kömürün çıkarılması

için yapılan müracaatın genelgesinin Başbakanlıkta olduğu belirtildi. Devam eden sondajın ise

Gürcistan sınırındaki Türkgözü köyü civarında ve Gürcü mühendislerle birlikte sürdürüldüğü

kaydedildi. Yüz metre derinliğinde bulunan damarın iki buçuk metre çapında olduğu, burada

yapılan sondajlarda çıkarılan örneklerin 3 bin 500 kalori de olduğu belirti ldi.

Kaynak: İHA

Yer Üstü Kaynakları:

Ardahan ili yükseltisi 3000 m’yi aşan dağların yer aldığı genel anlamda akarsularla yarılmış

bir plato görünümündedir. İlin nispeten alçak kesimlerinde akarsu biriktirmesi ile meydana

gelmiş ovalar yer almaktadır. Başlıca ovalar Ardahan Ovası, Göle Ovası, Hanak Ovası ve

Hoçuvan Ovası’dır. Ardahan’da sert karasal iklimin etkilerine bağlı olarak görülen Alpin (dağ)

çayırlar altında oluşan kara topraklar (çernezyomlar) zonal toprak grubu içinde en verimli

topraklardır. Ancak Ardahan’da sert iklim koşulları sebebi ile bu topraklar tarımdan ziyade

hayvancılık alanında otlak olarak kullanılmaktadırlar. İlin orman ve tarım alanları dışında kalan

sahalarının önemli bir kısmı mera alanı olarak kullanılmaktadır. Yazı yağışlı sert karasal iklimin

etkisi ile çayırları oluşturan otlaklar yaz boyunca yeşil kalmakta bu da ticari mera

hayvancılığının ekonomik olarak yapılmasını sağlamıştır.

Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık:

Türkiye’nin birçok yerinde bozkır bitki örtüsüne bağlı olarak yaz aylarında hayvanlar yeşil ot

bulamamakta ve kapalı ahır hayvancılığı öne çıkmakta iken Ardahan’ın çayır bitki örtüsü etkisi

ile yem vermeye gerek olmadan hayvancılık yapılabilmektedir. Bu durum bölgede

hayvancılığın ekonomik getirisini arrmıştır.

Tablo 4.2: Ardahan İl Tarım Müdürlüğü, Hayvan varlığı, 2019 TÜİK Verileri

83


Ardahan’da yetiştirilen hayvanlar içinde en büyük payı 289.815 ile büyükbaş hayvanlar oluşturmaktadır.

Küçükbaş hayvanlar içinde ise en fazla koyun yetiştirilmektedir, mevcut hayvan

varlığı ile Ardahan 2015 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de hayvan varlığı en fazla olan 12. il

konumundadır. İlin toplam yüz ölçümü ve ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında

hayvancılığın il ekonomisindeki önemi daha rahat anlaşılabilir. Ardahan’da son yıllarda yerli

ırklar yerine kültür ırkları ve melez ırklar artış göstermiştir. Bu artış et ve süt veriminde de

yükselmenin olmasını sağlamıştır.

Fotoğraf 4.1: Büyükbaş Hayvanlar, Giray Kocaman

Arıcılık:

Ardahan’da son yıllarda yerli ırkların yerine kültür ırklarının ve melez

ırkların yetiştirilmesinin artı ş göstermesinin nedeni sizce nedir?

Fotoğraf 4.2: Ardahan’da Arıcılık, Giray Kocaman

Arıcılık Ardahan için diğer önemli bir hayvancılık koludur. Çayır ve mera alanlarımızda 600

çeşit polenli ve polen kaynağı üretime elverişli bal özlü bitki mevcuur. Bu zenginliğe ek olarak

dünyada yetiştirilmekte olan ve ekonomik değere sahip 4 önemli arı ırkından biri olan Kaas

Arı ırkının gen merkezi ve izole bölge olması Ardahan’ı arıcılık açısından ön plana çıkarmakta-

84


dır. İl Tarım Müdürlüğü’nce bölgede üretilen balların gerekli sertifikasyonların yapılıp yeterince

tanıtılması durumunda il ekonomisine katkısının artacağı tartışmasızdır.

Şehrimizde üretilen balların tanıtımı için bir reklam afişi tasarlayınız.

Kümes Hayvancılığı:

Fotoğraf 4.3

85


Kaz, iri ve beyaz veya boz tüylü, ayakları perdeli kuş türleridir. Erkek ve dişisi aynı büyüklüktedir.

Genellikle kuğulardan küçük, ördekten büyüktür. Beslenme şekli kuğu ve ördeklerden

farklıdır. Genellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunur.

Özellikle Kars ve Ardahan illerinde yetiştirilir. Lezzeti ve onunla yapılan yemekler ilimizde

meşhurdur. Başlıca besinleri otlardır. Fakat böcek, yumuşakça ve küçük omurgalıları yiyen

türleri de vardır. Hızlı bir yüzücü olmamasına rağmen suda rahatça yüzer, daldığında uzun

zaman su altında kalabilir. Gagaları ile kanatlarını düşmanlarına karşı silah olarak kullanır.

Kanatları uzun, uçlara doğru sivrilen yumuşak sık tüylerle örtülüdür.

Erkek ve dişi birbirine benzese de erkekler genellikle dişilerden iridir. Boyun bölümleri bütün

türlerde gövdeden kısadır. Başlıca besinleri olan otları koparmaya uyarlanmış gagaları başa

bağlandığı yerde genişler ve bazen kambur oluşturur. Erkek ve dişi kazlar uçarken ya da

tehlike karşısında, kornayı andırır bir sesle ötüşür, kızdıkları zaman boyun tüylerini kabartırlar.

Kazlar yaşamları boyunca tek eşlidir.

Yuvalarını bataklığın sığ sularında veya bir

tümseğin üzerinde yaparlar. Kuluçkaya

yatan kazların yumurtalarından bir ay (30-

34 gün) sonra sarı tüylü yavrular çıkar.

Yavrular 3-4 ay içinde uçmaya başlarlar. Yöre

halka kaz yavrularına ‘’ Çuçul’’ adını verir.

Yöre halkı kaz yetiştiriciliğini et üreti mi

için yapmaktadırlar. Şehrimizde canlı kaz ticareti

gelişmemiştir.

Fotoğraf 4.4

Balıkçılık:

Fotoğraf 4.5. Çıldır Gölü’nde Balık Avı

86


İlimizde balıkçılık ekonomik olarak sürdürülen bir faaliyet değildir. Halkımız balıkçılığı ekonomik

bir faaliyet olmaktan ziyade kültürel bir etkinlik olarak yapmaktadır. Özellikle Çıldır Gölü’nde

sazan, tatlı su kefali ve alabalık yakalanmaktadır. Balıkçılık yapılan diğer bir gölümüz ise Posof

ilçemiz sınırlarındaki Kanlıdağ’ın kuzey tarafında bulunan Balık Gölü’dür. Balık Gölü’nde bol

miktarda alabalık bulunmaktadır.

İlde bulunan birçok göl ve akarsu balıkçılık açısından potansiyel taşımaktadır. Örneğin Arsıyan

Dağı’nın Posof tarafında Baykent (Vahla) ve Alabalık (Sayho) Köyleri yakınlarında

bulunan Karagöl’ün ( Vakla Gölü ) çevresi çimenlik olup alabalığı boldur. Posof ilçemizde

bulunan Kanlıgöl’de ise sazan balığı bulunmaktadır.

İlde görülen kırmızı benekli alabalık yine olta balıkçılığı açısından değer taşıyan bir balıktır.

Özellikle ilimiz sınırları içersinde bulunan Kura Nehri’nde kırmızı benekli alabalık açısından

oldukça zengindir. Nehirde balık avı hem olta ile hem serpme ağ ile yapılmaktadır.

Tarım:

Fotoğraf 4.6. Kura Nehri ‘nde Balık Avı

Sert iklim koşulları sebebi ile Ardahan’da tarımsal faaliyetler istenen durumda değildir. Ekilebilen

alanların büyük kısmına başta arpa olmak üzere tahıllar ekilmektedir. Başlıca tarım ürünleri

ve üretim miktarları tablo 4.3 de gösterilmiştir.

Fotoğraf 4.7 Ardahan’da Çayır Toplayan Çiçiler

87


Tablo 4.3: Ardahan İl Tarım Müdürlüğü , Tarla Ürünleri, 2019 TÜİK Verileri

Fiğ (Kurul): Ot verimi yüksek olan ve elde edilen otun besin değeri

iyi olan baklagil yem bitkisidir. İlimizde ‘’kurul’’ olarak bilinen

fiğ, toprağı bir sonraki yılda da verimli hale getirdiği düşünüldüğü

için sıkça ekilir.

Yulaf: Toprak seçiciliği çavdardan sonra en az olan serin iklim

tahıl bitkisidir. Yeterli nemi olan fakir topraklarda bile yetiştirilebilmektedir.

Yulaf, bataklık alanların tarım arazisine çevrilmesinde

kullanılabilecek bitkilerden biridir.

Arpa: Daha çok hayvan yem yapımında ve kümes hayvanlarının

beslenmesinde kullanılır. Şehrimizde arpa, yarma yapılarak yemeklerde

de kullanılır. İhtiyaç fazlalığında satılarak aile bütçesine

katkı sağlanılır.

Buğday: Un yapımında kullanılmak için üretilen buğday , zaman

zaman bulgur yapımı içinde kullanılır.

88


Çavdar: Genel amaçlı ekilen bu ürünümüzden , veriminin fazlalığından

dolayı genelde fazla saman elde etmek için üretildiği

bilinmektedir

Orman:

Gelecekte tarla ürünleri arasına girme potansiyeli yüksek ürünümüz mantardır.

Mantar: Bölgenin değişik lezzetlerinden olan mantar ilkbahar

ve yaz aylarında yağmur sonrası bereketini gösteriyor.

Yağmurun yağmasının ardından güneşle birlikte toprağın

insanlara sunmuş olduğu mantar gerek tadı gerekse

protein açısından diğer sebzelere oranla daha fazla değere

sahiptir. İlimizde mantar yetiştiriciliği potansiyeli yüksek

olmasına rağmen henüz kültür mantarı yetiştiriciliği

yapılmamaktadır.

Fotoğraf 4.8: Ardahan, Yalnızçam Ormanları, Bağdeşen

Tablo 4.4: Ardahan ili orman varlığı, hps://erzurumobm.ogm.gov.tr

89


İlin toplam 547.903 ha olan yüz ölçümünün 29.805 ha’ı ormanlarla kaplıdır. Bu açıdan ilin

toplam yüz ölçümünün % 5,43’ü ormanlardan oluşmaktadır. Bu veriler ışığında Ardahan ilinin

ormanlar açısından çok zengin olmadığı söylenebilir. İllere göre karşılaştırma yaptığımızda

toplam yüz ölçümü olarak en az ormana sahip 7. il durumundadır.(www.ogm.gov.)

İlimiz ormanlarında yeti şen başlıca ağaç türleri ise sarıçam, meşe, ladin, köknar, kayın gibi

ağaç türleridir. Bu ormanlarımızda yetişen ağaçlar orman işletmelerince işletilmekte ve il

ekonomisine katkı sağlamaktadır.

Nüfus:

Ardahan ili toplam nüfus miktarı göz önüne alındığında 82.000 nüfuslu Bayburt ve 88.000 nüfuslu

Tunceli illerinden sonra 98.907 (2018) nüfusuyla Türkiye’nin en az nüfusa sahip 3. İli konumundadır.

Nüfus yoğunluğu açısından değerlendirdiğimizde km²’ye 12 kişinin düştüğü Tunceli

ilinden sonra km² 20 kişi ile Erzincan’la beraber en az nüfus yoğunluğuna sahip

illerimizden biridir. Yıllar içinde Ardahan nüfusu incelendiğinde 2000 yılında 122.000 olan

nüfus 2018'de 98.000’e kadar düşmüştür (Tablo …) ilin sahip olduğu doğal koşullar arazi

yapısı yükseklik ve iklim koşullarındaki olumsuzluklar ve bunların ekonomik etkinlikler

yansıması ilin ekonomik koşullarının Türkiye’nin diğer bölgelerinden geri kalmasına yol

açmıştır. Bu da bölgeden diğer bölgelere yoğun bir göç yaşanması sonucunu doğurmuştur.

Sizce şehrimizdeki göçün önlenmesi ve nüfusun azalmasının önüne geçebilmek

için neler yapılabilir?

İlin aslında kullanılabilecek henüz tam anlamıyla aktif olmayan birçok ekonomik potansiyeli

bulunmaktadır. Turizm, tarım, hayvancılık, ormancılık gibi ekonomik etkinliklerin tam anlamı ile

tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi kollarının geliştirilmesi Ardahan’da ekonomik etkinlikleri

canlandıracak, iş imkanlarının artmasına sebep olacaktır. İş imkânlarının artması ile beraber diğer

bölgelere olan göç yavaşlayıp durabilir haa tersine bir göç ile ilin nüfusu artabilir. Sonuçta

bir bölgenin coğrafi yapısının bazı olumsuzluklara sahip olması ekonomik faaliyetleri olumsuz

etkileyebilecek olsa da uygulanacak doğru politikalarla bu olumsuzlukların önüne geçilebilir.

Tablo 4.5: Yıllara göre Ardahan ili nüfusu (2000-2019), www.tuik.gov.tr

ARDAHAN’DA YABAN HAYATI

Ardahan; konumu, yüksekliği, sulak alanları, sarıçam ormanları,otlakları, dünyanın 34 önemli

biyolojik çeşitlilik bölgelerinden ikisi olan Kaas ve İran-Anadolu sıcak noktalarının kesişiminde

yer alması ve dünyanın en önemli kuş göç yolları üzerinde bulunması gibi özellikleriyle ülkemizin

en değerli yörelerinden biridir.

İl faunasını oluşturan türler arasında başlıca ayı, domuz, tilki, porsuk, yaban keçisi, kızıl sin-

90


cap, sansar, atmaca, kartal, çakal ve dağ horozu yer almaktadır. Çıldır ve Aktaş göllerinde sazan,

murza, tatlı su kefali, dırmışka balıkları görülürken akarsularda en fazla görülen tür alabalıktır.

İl bünyesinde Posof Yaban Hayatı Koruma Sahası da bulunmaktadır.

Kızıl Tilki:

Fotoğraf 4.9 Kızıl Tilki’nin Fare Avı

Kızıl tilki çok geniş bir coğrafyada yaygındır; Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika

19. yüzyılda İngilizlerin av hayvanı olarak Avustralya’ya götürmüş oldukları kızıl tilkiler orada

çok hızlı yayılıp günümüze kadar hala önemli ekolojik bir sorun olmuş, Avustralya’nın birçok

yerli küçük hayvanlarının neslini tüketmiştir.

Kızıl tilki çok farklı yaşam alanlarına ayak uydurabildiği için kendisine farklı alanlarda

rastlanı-labilir. Özellikle ormanlarda, kırlarda, tarlalarda yaşamayı tercih eder ama şehirlerin

kenarlarında, haa şehirlerin veya köylerin içlerinde günden güne daha sık kızıl tilkiye

rastlanılmaktadır. Birçok ayrı küçük hayvanlar, bitkisel gıda ve leş ile beslenirler. İlimizde

tilkilerin kümeslere girip tavuk çalmaları da oldukça yaygın olarak görülür.

Kızıl Sincap:

Fotoğraf 4.10

Başının tepesinden kuyruğuna kadar uzunluğu 34 cm ile 43 cm , ağırlığı 250 ile 340 g olur. Kızıl

sincaplar iğne yapraklı ormanlarda yaşarlar ama geniş yapraklı ormanlarda da yaşayabilirler.

Sincaplar genelde ağaçların tohumlarıyla beslenirler. Bunun yanında mantar, yumurta,

meyveler ve yavru kuşları da yiyebilirler. Sincaplar eski ağaçkakan yuvalarında yaşarlar, yuvanın

içini yosun, ağaç kabuğu, yaprak ve otlarla döşerler.

91


Porsuk:

Fotoğraf 4.11

Su samuru, gelincik, kokarca gibi

hayvanlarla aynı familyadan gelen porsuklar

kendilerine özgü siyah-beyaz suratlarıyla

kolayca tanınırlar. Çok iri olmamalarına

rağmen oldukça tehlikeli olan bu hayvanların

saldırgan bir yapıları vardır. Sırtı kestane

rengi, bacakları ve karnının altı siyah

renkli usta bir kazıcı olan porsuk, yer altı

tünellerinden oluşan karmaşık labirentler,

odalar kazar. Yuvasından geceleri çıkarak

mantarlar, küçük meyveleriyle beslenirler.

Ayrıca porsuklar nesli tükenen hayvanlar

arasında yer almaktadır.

Sansar:

Sansar, kediyi andıran uzun ve ince bir

vücudu, uzun ve bol tüylü kuyruğu vardır.

Boyları 40–50 cm, ağırlıkları 2 kg civarındadır.

Boyunlarında beyaz renkte çatal şeklini

andıran tüyler olan sansarlar, parlak koyu

kahve rengindedir. Geceleri ava çıkarlar.

Kemirme huylarından ötürü, çevreye

zarar verebilir, sıkıştırıldıklarında tehlikeli

olabilirler.

İlimizde daha önce hiç rastlanmayan bir

alaca sansara rastlanmıştır. Orman ve Su

İşleri Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından

bakım ve tedavisinin ardından bulunduğu

mevkide doğaya salınmıştır..

Domuz:

Fotoğraf 4.12

Yaban domuzları, çok iyi tat ve koku alır.

Sürüler halinde gezer. Hem otobur hem de

etoburdur. Bitki kökleri, sebze, meyve,

sürüngen ve böceklere kadar neredeyse

her şeyi yer. Ortalama 1,5m uzunluğunda,

1m yüksekliğinde olurlar. 300 kiloya kadar

çıkabilirler.

İlimizde en çok Göle Ormanları, Yalnızçam

Ormanları ve Çamlıçatak ormanları gibi

geniş ormanlık alanlarda görülmektedirler.

Fotoğraf 4.13

92


Ayı:

Fotoğraf 4.14

Ayıların boyları başlarından, kuyruğun başladığı yere kadar 1 ila 2,8 m arasında değişiyor.

Ağırlıkları ise 80 - 600 kg arasında değişim gösterebiliyor. Ayılar genel olarak hem et hem de

otla beslenen hepçil hayvanlardır. Bu hayvanların beslenmesinde et, balık ve meyve önemli

yer tutar. Ama familya üyelerinin beslenme tercihleri türden türe değişiklik gösterebilir.

İlimizde daha çok yüksek yerlerde yaşayan ayılar yiyecek bulmak için insanların yaşam

alanlarına müdahale etmektedir.

Kurt:

Fotoğraf 4.15

Gri kurt ya da orman kurdu olarak da bilinen boz kurt, dünyadaki en yaygın ve en çok bilinen

kurt türüdür ve bu nedenle sıklıkla kurt sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılır. İlimizde hemen

hemen tüm dağlık alanlarımızda bulunan kurtlar özellikle kış aylarında aç kalmalarından dolayı

yerleşim yerlerine inerler. Çoğu zaman hayvanlara saldırdıkları gibi insanlara da saldırdıkları

görülmüştür.

93


Karaca:

Fotoğraf 4.16

Dünyanın hemen hemen her yerinde yaşayan ince bacaklı, kısa kuyruklu, çevik ve zarif bir

hayvandır. Dişisine “Maral” denir. Her geyik türünün kendine has boynuz şekilleri vardır. İlimizde

Ardahan-Çıldır kara yolu Ölçek köyü mevkiindeki ormanlık alana inen karacalar vatandaşlar

tarafından görülmüştür. Genellikle ilimizin ormanlık alanlarında yaşarlar.

ARDAHAN’A ÖZGÜ ÜRETİM VE ZANAATLAR

Zanaat, insanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte

deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş olarak tanımlanır. Zanaatkâr ise, zanaatla uğraşan

kişi anlamına gelir. Bir kimsenin zanaatkâr olması için el becerisi gerektiren bir malı veya hizmeti

sadece satması değil, bilfiil üretmesi gerekir. Zanaatkârlar, el becerileri nedeniyle tarih

boyunca pek çok toplumda saygın bir yere sahip olmuşlardır. Sanayi devrimi ile birlikte birçok

zanaat yok olmuş ya da şekil değiştirerek değişen koşullara ayak uydurmuştur.

Türkler, tarih boyunca mücadeleci ve çalışkan bir millet olmuştur. Bunun siyasi, sosyal, iktisadi

ve coğrafi nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenle zanaatkâr bir millet olarak çeşitli

mesleklerin gelişmesinde ve ha a özgün olarak ortaya çıkmasında etkili olmuşlardır.

Bunlara: ağaç işleri, altın işlemeciliği, bakır işlemeciliği, demircilik, cam işlemeciliği, seramik

üreti mi, çömlekçilik, çinicilik, dokumacılık, gümüş işlemeciliği, hasırcılık, oya örücülüğü, sepet

örücülüğü, müzik aleti yapımcılığı, keçecilik, kilimcilik, halıcılık, semer yapımcılığı, taş

işlemeciliği, süs taşları işçiliği, sedef işlemeciliği örnek verilebilir.

El zanaatları, bir ülkenin kültürel kimliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Anadolu’da yaşamış

pek çok uygarlığın kültürü, Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yeni bir sentez

içinde varlıklarını sürdürmüştür. Bu nedenle Türk el zanaatları kökleri çok eskilere dayanmakta

ve sosyokültürel açıdan önem taşımaktadır.

Örgün ve yaygın eğiti m kurumlarının, resmi ve özel kuruluşların ve ilgili kişilerin desteği ile

günümüze kadar ulaşan başlıca Türk el zanaatları şunlardır: dokumacılık (kumaş, halı, kilim, cicim,

sumak, keçe); işlemecilik (iğne, sim); örgü işleri (oya ve dantel, boncuk, tı ğ, mekik);

maden işlemeciliği (kuyumculuk, cam sanatı ); ağaç işlemeciliği, ham maddesi taş olan el

işleri (Oltu, Mermer, Lületaşı); dekoratif yapma bebek, deri işlemeciliği.

94


Ülkemizin zengin kültürel mirası içerisinde önemli bir yere sahip olan Ardahan; doğal güzellikleri,

tarihi dokusu ve köklü kültürü ile bölgenin önemli kültür merkezleri arasında yer

almaktadır.

Ardahan, kendi geleneksel değerleri, potansiyelleri varlıklarının yanında hemen komşu havzaları

olan Doğu Karadeniz (Çoruh Havzası), Kuzeydoğu Anadolu, Ahıska ve dolayısıyla Kaasya’nın

kesişme noktasında bulunduğundan folklorda, ekosistemlerde bulunan çeşitlilik geleneksel

zanaatlarını da etkilemiş ve zenginleştirmiştir.

Tarihin eski dönemlerinden beri yerleşim merkezi olmuş, birçok kültürel dokuyu içinde

barındırmış olan Serhat Ardahan, el emeği göz nuru çok kıymetli eserler üreten

zanaatkârlarıyla da dikkat çekmektedir.

Anadolu’nun Kaaslara açılan kapısı Ardahan, coğrafi konumu itibariyle tarih boyunca

birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ya da geçiş güzergâhı olmuştur. Birbirinden farklı ve

zengin kültürlerin gelenek, görenek, örf ve adetleriyle yoğrulan bu coğrafya, önemli kültür

zenginliğine ulaşmıştır. Bağrında barındırdığı tarihi eserler ve kültürel varlıkların yanında,

binlerce yıllık tecrübe birikimi ile günümüze kadar gelen el zanaatları Ardahan kültürünün ne

denli köklü ve gelişmiş olduğunun birer şahididir.

Her geçen gün gelişen teknoloji ve modern hayata yenik düşen, maalesef zaman içerisinde

kaybolmaya yüz yutan zanaatlarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmakla beraber,

Serhat Ardahan’ın topraklarında yüzyıllardır mayalanan ve günümüze kadar ulaşmayı başaran

ata yadigârı zanaatlarımız bu toprakların kültürel zenginlik vesikası olarak toplumsal

hafızamızda yaşamaya devam etmektedir.

Yöremizde başlıca el zanaatları şunlardır:

•ahır süpürgeciliği

•alaminüt fotoğrafçılık

•ayakkabıcılık

•bıçakçılık

•değirmencilik

•demircilik

•fıçıcılık

•fırça tabelacılığı

•folklorik bebekçilik

•kalaycılık

•kaşgacılık

•manifaturacılık

•nalbantlık

•pilekicilik

•sepetçilik/saman sepetçiliği

•saraçlık

•süt makinası tamirciliği

•sobacılık

•taş ustalığı/işlemeciliği

•terzilik

•tulum ustalığı

• tuzculuk

•yayıkçılık

•yorgancılık

Yöremizdeki El Zanaatlarına Ait Bazı Görseller

Fotoğraf 4.17: Ahır süpürgeciliği

Fotoğraf 4.18: Alaminüt fotoğrafçılık

95


Fotoğraf 4.19: Ayakkabıcılık

Fotoğraf 4.20: Bastonculuk

Fotoğraf 4.21: Değirmencilik

Fotoğraf 4.22: Demircilik

Fotoğraf 4.23: Beşikçilik

Fotoğraf 4.24: Bıçakçılık

96


Fotoğraf 4.25: Nalbantlık

Fotoğraf 4.26: Folklorik bebekçilik

Fotoğraf 4.27: manifaturacılık

Fotoğraf 4.28: Kalaycılık

Fotoğraf 4.29: Kaşgacılık

Fotoğraf 4.30: Pilekicilik

97


Fotoğraf 4.31: Sepetçilik/Saman

sepetçiliği

Fotoğraf 4.32: Sobacılık

Fotoğraf 4.33: Saraçlık

Fotoğraf 4.34: Süt makinası tamirciliği

Fotoğraf 4.35: Taş ustalığı/işlemeciliği

Fotoğraf 4.36: Terzilik

98


Fotoğraf 4.37: Tulum ustalığı

Fotoğraf 4.38: Tuzculuk

Fotoğraf 4.39: Yayıkçılık

Fotoğraf 4.40: Yorgancılık

Ardahan’daki el zanaatlarına ait tüm görseller (Fotoğraf 4.4 - 4.37), yazarları Turgay KURAL ve Şevket Kaan

GÜNDOĞDU olan ‘‘Ardahan’da Kaybolmaya Yüz Tutan Meslekler ve Son Ustalar’’ adlı kitaptan alınmıştı r.

Tüm sektörlerde olduğu gibi Ardahan ilinde yapılagelen el zanaatları da gün geçtikçe kaybolma

tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle sanayinin gelişmesi, eski üretim tekniklerinin

terk edilmesi, ihtiyaçların değişmesi, kitle üretim ve tüketim alışkanlıklarının yaygınlaşması

tüm ülkede olduğu gibi Ardahan’da da yerel zanaatları tehdit etmektedir. Bazı zanaatlar gelişen

ve değişen dünyaya ayak uydurabilmekte ve güncelliğini korumaktayken birçok zanaat ise değişen

dünya ile rekabet edemeyip yok olmaktadır.

Zanaatların her şeyden önce el emeği olması, üreti mi ve sanayi ürünleri ile rekabeti zorlaştırmaktadır.

Ancak el emeği olan ürünlere her zaman belli bir düzeyde talep vardır ve bu talep

gelecekte de devam edecekti r. Bu açıdan zanaatkârların bu özel ilgi alanına bağlı kalarak üreti

m yapması geçmiş devirlerde en önemli üretim aracı olan zanaatların gelecek nesillere de

aktarılmasını sağlayabilecektir. Kıymetini bilen insanlar için her zaman el yapımı ürünler

değerli ürünlerdir. Birçok alanda bir ürünün elle yapılmış olması o ürünün piyasa değerini ar

ran bir unsur olmaktadır. Özellikle yeterince tanıtımı yapılan el zanaatları, ülke haa dünya

çapında talep görebilmektedir. Bunların pazarlanması ise ülke ekonomisine ciddi katkılar

sağlamaktadır. Örneğin Sürmene bıçağı, Hereke halısı, Mardin gümüşü vb. yerel zanaata dair

ürünler ülke çapında rağbet görmektedir.

99


Ardahan ili de zanaatlarını tanıtarak benzer bir gelişme gösterebilir. Özellikle turizmin

gelişmesi ve bölgede yapılan ürünlerin tanıtımının yeterince yapılması ile zanaatlarımız

tekrar ekonomimize önemli katkılar sağlayacaktır.

ETKİNLİK

Aşağıda Ardahan iline ait yerel zanaatlardan bazılarına ait görseller verilmiştir. Görsellerde

yer alan zanaatları görselin altındaki boşluklara yazınız.

ZANAATLAR: Beşikçilik, demircilik, yorgancılık, terzilik, saraçlık, sepetçilik, yayıkçılık, ahır,

süpürgeciliği, Folklorik bebekçilik.

100


ARDAHAN’DA TURİZM

Turizm kavramı TDK’ye göre bir ülkeye veya bir bölgeye turist çekmek için alınan ekonomik,

kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümü olarak tanımlanmaktadır. Turizm ülkelerin

ekonomik dengesinin sağlanmasında ve dış ticaret açığının giderilmesinde çok önemli

bir ekonomik etkinliktir. Turizm ekonomiye bu katkılarından dolayı bacasız sanayi olarak da

adlandırılmaktadır. Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan bölgelerin ülkenin diğer kesimlerini

yakalayabilmesinde lokomotif bir sektör olduğu söylenebilir. Turizmin birçok çeşidi vardır.

Ülkemizde ve dünyanın büyük bir kesiminde turizm denince ilk akla gelen deniz turizmi olmaktadır.

Ülkemizin büyük bir kısmının denize sınırı olan bir yarımada ülkesi olması ve kıyılarımızın

önemli bir kısmında deniz turizmine uygun Akdeniz ikliminin görülmesi bu turizm çeşidinin

ülkemizde en yaygın turizm çeşidi olmasını sağlamıştır. Gerçekten de ülkemizde turizm gelirlerinin

büyük kısmını Akdeniz iklim kuşağındaki sahil kentleri almaktadır. Ancak insanların ilgi ve

ihtiyaçlarındaki farklılıklar diğer turizm çeşitleri içinde bir potansiyel oluşturmaktadır. Bu konuda

Ardahan ilinin turizm potansiyelini turizm çeşitlerini göz önüne alarak ele alacağız.

Ardahan ili iklimi ve yeryüzü şekilleri itibari ile kış turizmi için oldukça uygun koşullara sahiptir.

İlimiz kış mevsiminin uzun, karın yerde kalma süresinin en yüksek olduğu illerden biri konumundadır.

Arazinin eğim yapısının da kayak ve kış turizmine uygun olması kış turizmi açısından

Ardahan’ı avantajlı illerden biri konumuna getirmiştir. İlimizde kış turizmi için Yalnızçam Dağları

üzerinde bir kayak tesisi yer almaktadır. Buraya ülkenin çeşitli bölgelerinden insanlar kış turizmi

için gelmektedir. Ardahan’da hava yolu ulaşımının sağlanması durumunda kış turizmi açısından

potansiyeli daha da artacaktır.

Fotoğraf 4.41: Yalnızçam Kayak Tesisi, Merkez / Ardahan , Giray Kocaman

101


Ardahan Türkiye’nin önemli ve 1.959 m rakımı ile en yüksek göllerinden birine sahiptir.

Çıldır ilçesinin hemen yanı başında bulunan Çıldır Gölü soğuk ve karlı geçen kış mevsiminin

etkisi ile tamamen donmakta ve yüzeyinde kalın bir buz tabakası oluşmaktadır. Özellikle son

yıllarda popüler bir turizm güzergâhı haline gelen doğu ekspresi Kars ilinde son bulmakta bu

yolculuk ile gelen turistler Çıldır Gölü’ne de uğramaktadır. Çıldır Gölü kış denince ülkemizde

ilk akla gelen sahalardan biri olmuştur. Özellikle gölde yapılan kızak turları, balıkçıların

yakaladıkları balıklar ve sadece bu soğuğu yaşamak ve fotoğraflamak isteyen insanların artışı,

Çıldır Gölü’nü önemli bir turizm alanı haline getirmiştir. Doğu ekspresi mevcut durumu ile

ihtiyaca cevap vermemek-te, yeni seferlerin yapılması için çalışmalar yapılmaktadır. Seferlerin

artması ve doğu ekspresi hanın Ardahan’a kadar uzanması durumunda Çıldır Gölü’nün

turizm potansiyeli artacaktır.

Fotoğraf 4.42: Çıldır Gölü

Çıldır Gölü haricinde de Ardahan’da birçok doğal göl bulunmaktadır. Bu göllerin en büyüğü

hemen Gürcistan sınırında yer alan Aktaş Gölü’dür. Ayrıca ilimizde yer alan çok sayıda küçük

yüz ölçümlü göller bulunmakta bu göller olta balıkçılığından kamp ve karavan turizmine kadar

birçok aktivite için uygun ortamlar oluşturmaktadır.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Çıldır Gölü'nün kuzeydoğu kıyısına yakın bir yerinde, bir dönüme yakın bir

genişlikte Akçakale veya Kuşadası olarak adlandırılan ve bir yarımadanın

kopmasından ortaya çıkan küçük bir ada bulunmaktadır. Bu ada üzerinde

çeşitli kuş türleri barınır: Karabatak, balıkçıl, tulumboğaz ve martı bunların en

önemlileridir. Bu kuşlar kışın Karadeniz’e göç ederler.

Çıldır Gölü balık açısından oldukça zengindir. Kıyılardaki dere ağızlarında

alabalık bulunur. Gölde en çok bulunan balık türü sazan balığıdır. Gölde tatlı su

kefali de vardır.

102


Fotoğraf 4.43: Yolağzı Gölü Posof, Giray Kocaman

Ardahan ili köklü tarihinin sonucunda birçok tarihi esere de sahipti r. İlimizde geçmiş tarihi

dönemlerden kalmış birçok kale bulunmaktadır. Osmanlı Devleti ’nin sınır sancaklarından

olan Ardahan merkezde yer alan Ardahan Kalesi başlıcasıdır. Ayrıca Çıldır ilçesi yakınlarında

yer alan Şeytan Kalesi içinde yer aldığı oldukça sarp vadisi ve kendine özgü mimarisi etrafındaki

yaban yaşamı ile görülmeye değer bir diğer noktadır. Ayrıca Kinzi Kalesi ve diğer

birçok kale tarihi açı-dan ilimizin önemli turistik alanlarıdır.

Fotoğraf 4.44: Şeytan Kalesi , Çıldır, Giray Kocaman

103


Damal ilçesi Ata Mahallesi’nde Karadağ’ların yamaçlarında her yıl beliren Atatürk silüeti de

ilimiz

Damal

için

ilçesi

önemli

Ata Mahallesi'nde

turisti k değerlerden

Karadağ'ların

biridir.

yamaçlarında

Damal ilçesinde

her yıl

haziran

beliren

ve

Atatürk

temmuz

silueti

aylarında

de ilimiz

için önemli turistik değerlerden biridir. Damal ilçesinde haziran ve temmuz aylarında beliren

beliren Atatürk silüetini görmek için her yıl birçok turist Damal’a gelmektedir. Ayrıca Damal

Atatürk siluetini görmek için her yıl birçok turist Damal’a gelmektedir. Ayrıca Damal ilçesinde her

ilçesinde her yıl temmuz ayında ‘Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri’

yıl temmuz ayında

düzenlenmekte. Silüeti

‘Atatürk’ün

izlemek

İzinde

için uygun

ve Gölgesinde

bir izleme

Damal

sahası

Şenlikleri’

da oluşturulmuştur.

düzenlenmekte. Silueti

izlemek için uygun bir izleme sahası da oluşturulmuştur.

Fotoğraf 4.45: Atatürk Silueti Damal, Giray Kocaman

Fotoğraf 4.34: Atatürk Silueti Damal, Giray Kocaman

Damal ilçesi kültürel öğelerinden coğrafi işarete sahip Damal bebeği Ardahan için önemli bir

Damal

turizm

ilçesi

değeridir

kültürel

ve ilin

öğelerinden

tanıtılmasında

coğrafi

önemli

işarete

yere

sahip

sahiptir.

Damal

Gelen

bebeği

turistlerin

Ardahan

Damal

için önemli

bebeğini

bir

turizm

hediyelik

değeridir

olarak

ve

almaları

ilin tanıtılmasında

ve farklı şehirlere

önemli

götürmeleri

yere sahiptir.

ilimizin

Gelen

turizmi

turistlerin

açısından

Damal

önem

bebeğini

taşımaktadır.

hediyelik olarak almaları ve farklı şehirlere götürmeleri ilimizin turizmi açısından önem

taşımaktadır.

Fotoğraf 4.46: Damal bebeği, hp://www.damal.gov.tr

Fotoğraf 4.35: Damal bebeği, http://www.damal.gov.tr

104

73


Fotoğraf 4.47: Posof, Hıram Vadisi ve Kırgıbayırlar, Giray Kocaman

Ardahan sahip olduğu dağlar ve bu dağlarda yapılabilecek trekking yürüyüşleri gelişme potansiyeli

olan diğer bir önemli turizm etkinliğidir. Ardahan’da bu amaçla kullanılabilecek birçok

dağ bulunmaktadır.

İlginç jeomorfolojik şekiller yine turistlerin ilgisini çeken turizmin gelişebileceği alanlardan

bir diğeridir. Posof ilçesinde yer alan Hıram Vadisi içinde oluşan peribacaları ve kırgıbayırlar

ile gö-rülesi jeomorfolojik şekillere sahip bir alandır. Hâlen yeteri kadar tanınmasa da gerekli

yatırım ve tanıtı mların yapılması ile bu alanda turizme kazanacak alanlardan biridir.

Yayla turizmi de Ardahan için gelişebilecek turizm etkinliklerinden biridir. Yayla turizminde

en önde gelen beklenti serin havadır. Ardahan ili gerek yıllık sıcaklıklar bakımından gerekse yaz

aylarında görülen sıcaklık değerleri açısından Türkiye’nin en serin illerinden biridir bu durum

yayla turizmi açısından ilin önemini de ortaya çıkarmaktadır. Birçok yaylada temmuz ve ağustos

aylarında bile sıcaklık değerleri insanları üşütecek derecede düşüktür. Ayrıca coğrafi konum

olarak hemen yanında yer alan Rize, Artvin gibi iller yayla turizmi açısından oldukça gelişmiş

durumdadır. Ardahan’ın potansiyeli bu illerden hiç de az değildir. Kendine özgü taştan

yapılmış yayla evleri ile gerekli yatırım ve tanıtımın yapılması ile Ardahan, Türkiye’nin önemli

yayla turizm alanlarından biri haline gelebilecektir.

Ardahan ilinin Gürcistan sınırında yer alması ve Gürcistan’a iki adet sınır kapısı ile bağlanması;

vizesiz, sadece kimlik ile seyahat edebildiğimiz bir ülke olan Gürcistan ve Gürcistan’ın başkenti

Tiflis’e ana bağlantı yolunun Ardahan’dan geçmesi; bu ülkeye Türkiye’den ve tersi yönde

yapılan geziler için yol güzergahında bulunması aslında büyük bir potansiyeli ortaya

çıkarmıştır. Turlar ile gelen turistlerin Ardahan’da konaklamasının sağlanması durumunda

Ardahan’a gelen turist sayısında ciddi artışlar yakalanabilir.

105


Aşağıda verilen turistik değerlerin hangi turizm çeşidi ile ilgili olduğunu tabloda uygun olan

yerlere yerleştiriniz.

- Kinzi Kalesi

- Yalnızçam Dağları

- Hıram Vadisi

Jeolojik ve jeomorfolojik şekiller

Kültürel, tarihi yapılar

Kış turizmi

Trekking

Kuş gözlemciliği

Buz Kızağı

ETKİNLİK

- Dağ Horozu

- Şeytan Kalesi

- Ilgar Dağı

- Çıldır Gölü

ARDAHAN’IN ULAŞIM VE İLETİŞİM İMKÂNLARI

Ulaşım; köyler, şehirler, ülkeler arasında bir yerden bir yere gidiş gelişi; iletişim ise gönderici

ve alıcı konumundaki iki insan ya da insan grubu arasında gerçekleşen duygu, düşünce, davranış

ve bilgi alışverişini ifade eder.

Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğusunda yer alan Ardahan, kuzeyinde Acaristan Özerk

Cumhuriyeti, kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan, güneydoğu ve güneyinde

Kars, güneybatısında Erzurum ve batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer alan

Ardahan, yüksek ve engebelidir. Kış mevsimi uzun ve çetin geçtiği için il genelinde ulaşımda kar

ve tipi yüzünden sık sık zorluklar yaşanmaktadır.

Fotoğraf 4.48: Ardahan’ın yolları

106


Ardahan, Türkiye’nin en kuzeydoğu ucunda yer alan bir ildir. İstanbul’a 1410 km

mesafededir. İlde demir yolu ve havaalanı bulunmamaktadır. En yakın demir yolu ve

havaalanı 90 km mesafedeki Kars ilinde bulunmaktadır. En yakın liman ise Artvin, Hopa limanı

olup 180 km mesafededir. Ardahan’ın bölünmüş yol ve tünel ihtiyaçları bulunmaktadır.

Ardahan’ın beş ilçesi vardır ve bu ilçelerin Ardahan Merkeze ve birbirlerine ulaşımı kara

yolu ile sağlanmaktadır. Komşu devlet Gürcistan’a iki sınır gümrük kapısı bulunmaktadır. Bu

gümrük kapıları Posof Türkgözü ve Çıldır Aktaş gümrük kapılarıdır. Şehir, ilçe merkezleri ve

tüm köylerinde telefon ve internet altyapısı vardır. Ardahan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün

18. Bölge Müdürlüğü, 126.Şube Şefl iği içerisinde yer alır.

Kara yolları 18. Bölge Müdürlüğü, yaklaşık 19.000 km 2 ’ lik bir alanda, 3 ilin tamamını (Iğdır,

Kars, Ardahan) ve 2 ilin de (Erzurum, Artvin) bir kısmını kapsamaktadır. 706.987 nüfusa sahip

1.014 km devlet yolu, 335 km il yolu olmak üzere toplam 1.349 km’lik kara yolu ağında dört

adet şube şefliği ve bağlı beş adet bakımevi ile hizmet vermektedir.

Tablo 4.6: Ardahan İli Karayolları Bakım Evleri.

Ardahan’ın Acil Durum Telefon Numaraları Şunlardır:

Ardahan Valilik İletişim: (0478) 211 30 02

Ardahan Belediyesi: (0478) 211 30 52

Ardahan İl Sağlık Müdürlüğü: (0478) 211 40 00 /46 15 /46 17

Ardahan İl Emniyet Müdürlüğü: (0478) 211 57 20

Ardahan İl Jandarma Komutanlığı: (0478) 211 30 05

İl Afet Acil Durum Müdürlüğü: (0478) 211 30 14

İl Afet Acil Durum Yönetim Merkezi: (0478) 211 34 28

107


4.ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

ETKİNLİK : 1

SORULAR

1. Şehrimizde var olan el zanaatlarından biri.

2. Şehrimizin mikroklima alanı da olan ilçesi.

3. İlimizde sürdürülen en önemli ekonomik faaliyet.

4. İlimiz sınırları içersinde bulunan Doğu Anadolu Bölgesi’nin ikinci, ülkemizin ise

onuncu büyük gölü.

5. İlimizin bebeğiyle ve Atatürk silüetiyle ünlü ilçesi

6. Gürcistan sınırımızda bulunan gölümüz.

7. Buzlu zeminde kullanılan bir ulaşım aracı.

8. Şehrimizde trekking ( doğa yürüyüşü ) için elverişli dağlardan biri.

9. İllimizde bulunan sarp kayalıklar üzerine kurulmuş tarihi eserlerimizden biri.(...

Kalesi)

10. Üzerinde kış turizminin de gelişmiş olduğu sıradağlarımız.

11. Bölgemizde yetiştirilen, eti çok değerli olan bir kümes hayvanı.

12. İlimizde son yıllarda gelişme gösteren turizm çeşidi.

13. İlimizin ekonomisine büyük katkı sağlayan süt ürünüdür.

108


ETKİNLİK : 2

Aşağıdaki kelimeleri cümlelerdeki uygun boşluklara yerleştiriniz

Yalnızçam Dağları / Arıcılık / Kaşar / Kaşgacılık / Melez / Çeçil / Folklorik Bebek /

Şeytan Kalesi / Çam ( Sahara ) / Aktaş / Yayla turizmi / Sarıçam / Türkgözü / Alpin ( dağ )

1. Süt işleme tesislerinde özellikle bölgeye özgü …………… ve ………….. peyniri gibi ürünler elde

edilmektedir.

2. Ardahan’ı Şavşat’a bağlayan geçit …………………….……. geçidir.

3. İlimizde bulunan büyükbaş hayvan ırkları içinde en çok paya sahip sığır ırkı ……………. ırkdır.

4. Çayır ve mera alanlarımızda 600 çeşit polenli ve polen kaynağı üretime elverişli bal özlü bitki

nin olması Ardahan’ı ………………… açısından ön plana çıkarmaktadır.

5. Çıldır ilçesi yakınlarında yer alan …………………………………, içinde yer aldığı oldukça sarp vadisi

ve kendine özgü mimarisiyle dikkat çeker.

6. İlimizde kış turizmi için elverişli olan …………………………………… üzerinde bir kayak tesisi yer

almaktadır.

7. …………………………. ve …………………………………………. ilimize özgü el zanaatlarımızdandır.

8. Ardahan’ın serin havasından dolayı turizmi geliştirilebilecek en önemli etkinliklerinden biri

de ………………………………….. dir.

9. Ardahan’ın komşu devlet Gürcistan’a iki sınır gümrük kapısı bulunmaktadır. Bu gümrük

kapıları Posof …………………. ve Çıldır ………………… gümrük kapılarıdır.

10.Sert karasal iklime bağlı olarak Ardahan ilinin bitki örtüsü özellikle dağların kuzey

yamaçlarında …………………………….. ormanları yüksek kesimlerde ise yaz boyu yeşil kalan

otlardan oluşan ………………………………….. çayırlarından oluşmaktadır.

ETKİNLİK : 3

Aylin puzzle oyunu oynamaktadır. Oyunun kurallarına göre küçük blok parçaları yerleştirilirken

ortaya anlamlı kelimeler çıkar. Aylin hangi blok parçalarını birleştirirse Ardahan ile

ilgili;

• Atatürk silüetiyle ünlü ilçesi.

• En ünlü süt ürünü.

• Eti çok değerli kümes hayvanı.

• Ormanlarında en sık görülen ağaç türü.

gibi kavramları ortaya çıkarmış olacaktır?

109


110


5.ÜNİTE

ŞEHRİMDE BEN

5.1 Ardaha’ın Kültürel ve Tarihi Unsurları

5.2 Şehrimizin Önde Gelenleri

5.3 Kültür Varlıklarımız

5.4 Sözlü Ürünler

5.5

Aradahan’da Yerel Basın

5.6 Ardahan’da Müzik

5.7 İlimiz ve İlçelerimizin Önemli Günleri

5.8 Şehrimiz Ardahan’da Eğim, Spor ve Eğlence İmkânları

5.9 Ardahan’da Geleneksel ve Güncel Spor Faaliyetleri


ARDAHAN’IN KÜLTÜREL VE TARİHİ UNSURLARI

Fotoğraf 5.1.

ARDAHAN

Ş.5.1.ARDAHAN'IN KÜLTÜREL VE TARİHİ MEKÂNLARI

Ardahan ili yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahip olup, 628 yılında Hazar Türklerinin bir kolu

Fotoğraf 5.1. Ardahan / Merkez

olan Arda Türklerinin eline geçerek Ardahan adını almıştır. 1068 yılında Sultan Alparslan

tarafından fethedilmiştir. Ardahan ili yaklaşık 29 3000 Mayıs yıllık 1555 bir Osmanlı geçmişe sahip İmparatorluğu’na olup, 628 yılında dâhil Hazar edilmiştir. Türklerinin 1877 bir

Türk-Rus Fotoğrafkolu 5.1. Savaşı’na olan Arda kadar Türklerinin Osmanlı eline İmparatorluğu’nun geçerek Ardahan adını “ARDAHAN almıştır. 1068 SANCAĞI”nı yılında Sultan oluşturmuştur.

Alparslan

tarafından fethedilmiştir. 29 Mayıs 1555 Osmanlı İmparatorluğu’na dâhil edilmiştir. 1877

1878’de 93 Harbi diye ifade edilen savaş sonucunda ARDAHANyapılan anlaşma gereğince Batum ve

Türk-Rus Savaşı’na kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun “ARDAHAN SANCAĞI”nı oluşturmuştur.

Kars’la birlikte

1878’de

Ardahan

93 Harbi Ş.5.1.ARDAHAN'IN savaş

diye ifade

tazminatı

edilen KÜLTÜREL olarak

savaş sonucunda

Rus VE hakimiyetine TARİHİ yapılan MEKÂNLARI

anlaşma

bırakılmıştır.

gereğince

3

Batum

Mart 1918

ve

yılında Ardahan imzalanan Kars’la ili yaklaşık birlikte Brest-Litovsk 3000 Ardahan yıllık savaş Anlaşması bir tazminatı geçmişe ileolarak sahip 40 yıllık Rus olup, Rus hâkimiyetine 628 hakimiyeti yılında bırakılmıştır. Hazar son bulmuş Türklerinin 3 Mart ve 1918 Osmanlı bir kolu

olan Devleti'ne yılında

Arda Türklerinin iadeimzalanan edilmiştir. Brest-Litovsk

eline30 geçerek Ekim 1918 Anlaşması

Ardahan tarihinde ile 40

adını imzalanan yıllık Rus hâkimiyeti

almıştır. 1068 Mondros son

yılındaAteşkes bulmuş ve

Sultan Alparslan Anlaşması’yla

Osmanlı

tarafından ordularımızın Devleti’ne

fethedilmiştir. geriiade çekilmesi edilmiştir.

29sonucu 30 Ekim

Mayıs 1555 düşman 1918 tarihinde

Osmanlı birliklerinin imzalanan

İmparatorluğu’na işgaline Mondros uğramıştır. Ateşkes

dâhil edilmiştir. 23 Anlaşması’yla Şubat 1877 1921’de

ordularımızın geri çekilmesi sonucu düşman birliklerinin işgaline uğramıştır. 23 Şubat 1921’de

Türk-Rus düşman işgalinden Savaşı’na kadar kurtarılmıştır. Osmanlı7 İmparatorluğu’nun Temmuz 1921 tarihinde “ARDAHAN mutasarrıflık SANCAĞI”nı yapılan oluşturmuştur.

Ardahan,

düşman işgalinden kurtarılmıştır. 7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık yapılan Ardahan,

1878’de 1926 yılında 93 1926 Harbi ilçe yılında yapılarak diye ilçe ifade yapılarak Kars edilen iline Kars savaş bağlanmış, iline bağlanmış, sonucunda 27 27 Mayıs yapılan Mayıs 1992'de 1992’de anlaşma çıkarılan gereğince yasayla, yasayla, Batum Türkiye Türkiye ve

Kars’la Cumhuriyeti'nin birlikte Cumhuriyeti’nin Ardahan 75. ili olarak 75. savaş ili olarak tazminatı kurulmuştur. olarak Rus hakimiyetine bırakılmıştır. 3 Mart 1918

yılında imzalanan Ardahan Kalesi Brest-Litovsk Anlaşması ile 40 yıllık Rus hakimiyeti son bulmuş ve Osmanlı

Devleti'ne iade edilmiştir. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’yla

ordularımızın geri çekilmesi sonucu düşman birliklerinin işgaline uğramıştır. 23 Şubat 1921’de

düşman işgalinden kurtarılmıştır. 7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık yapılan Ardahan,

1926 yılında ilçe yapılarak Kars iline bağlanmış, 27 Mayıs 1992'de çıkarılan yasayla, Türkiye

Cumhuriyeti'nin 75. ili olarak kurulmuştur.

Fotoğraf 5.2. Ardahan Kalesi

Fotoğraf 5.2.

Ardahan Ardahan Merkez'de, Merkez’de, Halil Efendi Mahallesi’nde Mahallesi'nde yer alan Ardahan yer alan Kalesi, Ardahan Osmanlı döneminde,16. Kalesi, Osmanlı

döneminde,16. yüzyıl ortalarında Yüzyıl ortalarında Kanuni Sultan Kanuni Süleyman’ın Sultan emriyle Süleyman’ın inşa edilen, emriyle günümüze inşakadar edilen, ulaşmayı günümüze

kadar ulaşmayı

başaran Ardahan

başaran

Kalesi’nin

Ardahan

tarihi

Kalesi'nin

oldukça

tarihi

eskilere

oldukça

dayanıyor.

eskilere

Kalemizin

dayanıyor.

çevresinde

Kalemizin

gerçekleştirilen araştırmalarda Tunç Çağı’ na ait bulgular elde edilmiştir. Bununla birlikte

çevresinde gerçekleştirilen araştırmalarda Tunç Çağı’ na ait bulgular elde edilmiştir. Bununla

birlikte kale tarih boyunca çeşitli krallıkların hâkimiyetine girmiştir. Tam olarak şehir

Fotoğraf merkezimizin 112 5.2. kuzeyindeki Halil Efendi Mahallesi ile Ardahan Merkez'ini birbirinden ayıran

Kura Ardahan Nehri'nin Merkez'de, hemen solHalil yanında Efendi yer alan Mahallesi'nde kalemiz dikdörtgen yer alan bir mimariye Ardahan sahiptir. Kalesi, Osmanlı

döneminde,16. Yüzyıl ortalarında Kanuni Sultan 80Süleyman’ın emriyle inşa edilen, günümüze

kadar ulaşmayı başaran Ardahan Kalesi'nin tarihi oldukça eskilere dayanıyor. Kalemizin


kale tarih boyunca çeşitli krallıkların hâkimiyetine girmiştir. Tam olarak şehir merkezimizin

kuzeyindeki Halil Efendi Mahallesi ile Ardahan Merkez’ini birbirinden ayıran Kura Nehri’nin

hemen sol yanında yer alan kalemiz dikdörtgen bir mimariye sahiptir.

Tarihi oldukça eskilere dayanan ve ilk inşa evresi kesinlikle bilinmeyen Ardahan Kalesi’nin

Selçuklular tarafından yapıldığı ve Osmanlılar Dönemi’nde sürekli kullanıldığı bilinmektedir.

Kalenin dikdörtgen plan oluşturan sur duvarları baştan başa kare tavanlı ve çokgen planlı çok

sayıda kule ile desteklenmiştir. Kule köşelerinde düzgün ve kesme taş, harç olarak Horasan

harcı kullanılmıştır. Kalenin duvar örgü tekniği, çokgen kuleleri ve konumlandırılmış biçimi ile

Rumeli Hisarı’nı andırmaktadır.

Kaz E

Fotoğraf 5.3.

Dünyada birçok ülkenin muağında çeşitli şekillerde yer alan kaz eti ülkemizde genellikle Kars

ve Ardahan yörelerinde bulgur pilavı ile pişirilerek servis edilir. İlkbahar aylarından sonbahar

aylarına kadar bakımı gerçekleştirilen, kuluçkaya yatırılan kazlar kış mevsiminin ilk aylarında

etleri yenmek üzere hazırlanır. Tuz ile ovularak saklanan kaz eti oldukça lezzetli ve faydalı bir

ettir. Lezzetinin yanında içinde bulundurduğu vitamin ve mineraller ile insanlar için çok yararlı

bir besin kaynağıdır.

Kaz etiyle yapılan başka hangi yemekler vardır? Yazınız.

Damal Bebeği

Damal ilçemiz ve yöresi Orta Asya’dan Avrupa’ya göç eden Türk boylarının geçiş güzergâhında

bulunan bir yerleşim alanıdır. Yöre halkı “Türkmen” olup günümüze kadar kendi gelenek ve

göreneklerini korumuşlardır. Buranın en önemli özelliklerinden biri yörede yaşayan kadınların

Orta Asya Oğuz Türklerinin kıyafetlerini kullanmalarıdır. Bu kıyafetler üç etek, önlük, gömlek,

şalvar, yelek, cepken, göğüslük, tor, fes, takye ve kolçak gibi parçalardan oluşur. Günümüzde de

kullanılan bu kıyafetler giyenin yaşına, sosyal durumuna ve ekonomik gücüne göre değişiklik

113


gösterir. Örneğin bu kıyafetin bir parçası olan göğüslüğün

koyu renkli kumaştan yapılanını yaşlı kadınlar ve dul

kadınlar, tamamen boncuktan yapılanını ise genç kadınlar

giyer. Genç kadın, gelin, evli kadın, çocuklu kadın, dul

kadın, oğlu askere gitmiş kadın ve ninelerin başlarına

taktıkları başlığın farklı özellikleri vardır. Yeni evli kadın en

az beş entari, üç etek, bir yeleği bir arada giyer. Geçmişte

yöre kadınları bu kıyafetlerin küçüklerini ağaçtan yapılan

bebeklere giydirerek çocuklarına oyuncak yapmaktaydılar.

Günümüzde bu giysiler plastik bebekler üzerine giydirilerek

meraklılarına satılmaktadır. Bu giysiler iyi bir işçilik ve el

emeği ile kumaş bezler üzerine boncuklarla işlenerek

yapılmaktadır. Bu bebekler 1996 yılında Japonya’da

düzenlenen “Yöresel Folklorik Bebekler” yarışmasında el

emeği kategorisinde dünya birincisi olmuştur.

Fotoğraf 5.4: Mehmet YENER

Atatürk Silüe

İlimizin en önemli doğal güzelliklerinden biri, Damal ilçemizin dağlarına yansıyan “ATATÜRK

SİLUETİ”dir. Ulu Önder Atatürk’ün Damal Dağları’na düşen silueti ilk kez 1952 yılında Damal’a

bağlı Yukarı Gündeş Köyü’nden Adıgüzel Kırmızıgül isimli vatandaş tarafından görülmüştür.

Her yıl 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında Damal İlçemizin Yukarı Gündeş Köyü, Karadağ

yamaçlarında oluşan bu olay, bir doğa harikasıdır. Bu tarihler arasında güneş batarken dağın

bir tarafının gölgesi diğer tarafına yansımakta ve tamamen doğal olarak Ulu Önder Atatürk’ün

siluetini oluşturmaktadır.

Çıldır Gölü

Çıldır gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde

kalan göl, 123 km 2 alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin

en büyük tatlı su ve en büyük ikinci göldür. Göl, deniz

seviyesinden 1959 metre yükseklikte volkanik bir

göldür ve birçok dere ve pınardan beslenen gölün en

derin yeri 49 metredir. Yılın dört mevsiminde

yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir

ekonomik gelir kaynağı teşkil etmektedir. Gölde

balıkçılık önemli bir aktivitesi olup kışın buz tutan

gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır.

Fotoğraf 5.5: Mehmet YENER

Fotoğraf 5.6: Mehmet YENER

Kışın gölde yapılan Kristal Göl Festivali sadece ülkemiz

sınırları içerisinde yaşayan Kars ve Ardahanlıların

katılımıyla değil, aynı zamanda yakın coğrafyada yaşayan

Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Gagavuz’a, Gürcistan

ve Türkmenistan gibi komşu ve akraba ülkelerden

gelenlerin de katılımıyla büyük ve bölgesel bir şenliğe

dönüşmektedir. Adı Göl Festivali olsa da içinde kültürel,

folklorik ve sosyal temalar barındıran festival unutulmaz

görüntülere sahne olmaktadır.

Donan gölün yüzeyinde festival de düzenlenen şölende

114


atlı kızak yarışları, cirit, rahvan at yarışları, gökbörü, atlı okçuluk yarışı, buz pateni, kayak

yarışları düzenlenmekte ve ziyaretçiler keyifli zaman geçirebilmektedir.

Şeytan Kalesi

Ardahan’ın Çıldır ilçesindeki Karaçay Kanyonu’nun ortasında kayalıkların zirvesinde yer

alan tarihi “Şeytan Kalesi”, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor. Şeytan Kalesi, Karaçay

Kanyonu’nun ortasındaki sarp kayalıkların üzerindeki konumuyla görenleri adeta büyülüyor.

Şeytan Kalesi’nin Urartular zamanında inşa edildiğine dair ileri sürülen görüşler vardır. Ancak

bu görüşler herhangi bir tarihsel kaynağa dayanmamaktadır. Daha geç tarihli kaynakların

verdiği bilgiye göre kalenin erken ortaçağ kalesi olması gerektiği anlaşılmaktadır. Bununla

birlikte konumu itibarıyla böyle bir yerin daha eski tarihlerde de kale olması ihtimali çok

yüksektir. Ne var ki bunu kanıtlayacak kaynaklar henüz mevcut değildir.

Gürcü prensliği Samtshe-Saatabago ile komşu devletlerin 1561-1587 arasındaki tarihini

anlatan Meshuri Matiane adlı vakayinameye göre Şeytan Kalesi Samtshe-Saatabago

hükümdarı II. Manuçar’ın yönetimindeyken, Manuçar Lala Mustafa Paşa’yla anlaşmış ve içinde

Şeytan Kalesi’nin de yer aldığı altı kaleyi Osmanlılara vermiştir. Şeytan Kalesi Gürcistan Krallığı

ve Samtshe-Saatabago dönemlerinde olduğu gibi, 16. yüzyıldan itibaren Osmanlılar zamanında

da kullanılmıştır. Kalenin yakınında bir ticaret alanı olduğu bilinmektedir.

Gizli bir giriş kapısı bulunan kale, sunduğu eşsiz manzarasıyla birçok ziyaretçinin ilgi odağı

oluyor. Son dönemde özellikle sosyal medyada adından sıkça söz edilen kale, bölgeye gelen

turistlerin en fazla ziyaret e ttiği mekânlar arasında yer alıyor.

Kalede bu güne kadar hiçbir restorasyon çalışması yapılmamıştır. Kalenin gerçeğine uygun

şekilde restore edilmesi ve kaleye yürüme yolunun iyileştirilmesi halinde daha çok turist

tarafından ziyaret edilmesi ön görülebilir.

Fotoğraf 5.7.Şeytan Kalesi.Çıldır

115


1.Halit KARSIALAN (Deli Halit Paşa)

(1883 - 14 Şubat 1925)

ŞEHRİMİZİN ÖNDE GELENLERİ

Aslen Ardahanlı olmamakla birlikte Ardahan’ın ilk

milletvekili olması dolayısıyla Ardahan’a çok büyük

katkıları olan Halit Paşa, 1883 yılında İstanbul’da

doğmuştur. Harbiye’yi bitirdikten sonra (1903) ve

Yemen’e gitmiş (1908) ve bundan sonraki bütün

hayatı cephelerde geçmiştir.

1910 yılının Haziran ayında Trablusgarp Savaşı’na

katılmış ve burada üç ay görev yapmıştır.

Trablusgarp’taki görevinin ardından Balkan

Savaşı’na katılmış daha sonra Birinci Dünya

Savaşı’nın başlaması üzerine Kaasya Cephesi’nde

görev almıştır. Görevi, Osmanlı-Rus Savaşı sırasında

Ruslara bırakılmış olan Kars, Ardahan ve Sarıkamış’ı

geri almaktır. Dokuz günlük bir savaştan sonra 23

Aralık 1915 tarihinde Ardahan’a girmeyi başarmıştır.

Gümrü Antlaşması’ndan sonra kendisine Batı

Cephesi’nde görev almıştır. Sakarya Meydan

Muharebesi’ndeki görevi sırada gösterdiği cesareten

ötürü“Deli”lakabıyla anılmaya başlanmıştır.

Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak

“Geri çekileni vururum” mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu

bizzat uygulamasıyla ün yapmıştır.

Kurtuluş Savaşı sonrası İkinci Büyük Millet Meclisi’ne Ardahan milletvekili olarak katılmıştır.

9 Şubat 1925 tarihinde meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak yaralandı ve 14

Şubat 1925 tarihinde hayatını kaybe tti. Öldürülmesi, TBMM’de gerçekleşen ilk cinaye ttir. Kars,

Sarıkamış ve Ardahan’ı düşman işgallerinden kurtardığı için Soyadı Kanunu çıktıktan sonra

ailesi bu nedenle “Karsıalan” soyadını almıştır.

2 .Sırrı ATALAY

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir. Ankara

Koleji felsefe ve psikoloji öğretmenliği, serbest avukatlık,

dokuzuncu, onuncu ve on ikinci dönem Kars Milletvekilliği,

Kurucu Meclis Kars İli Temsilciliği (6 Ocak 1961 - 15 Ekim

1961), Cumhuriyet Senatosu Kars Üyeliği (15 Ekim 1961

-12 Eylül 1980), Cumhuriyet Senatosu Başkanvekilliği ve

Başkanlığı yapmıştır. 1963 yılında Adalet Bakanlığı görevini

yürütmüştür. 1978 yazında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk

‘ün rahatsızlığı nedeniyle bir süre cumhurbaşkanlığına

vekalet etmiştir. 9 Eylül 1986 yılında İzmir’de vefat etmiştir.

İngilizce bilen Atalay, evli ve 1 çocuk babasıydı. Aslen

Ardahan-Göleli olan Sırrı Atalay’ın adı İzmir’in Karabağlar

ilçesindeki bir caddeye verilmiştir.

116


3.Nuray HAFİFTAŞ

(Ardahan-Çıldır) Azeri kökenli Türk Halk Müziği

sanatçısı ve bestecisidir. Nuray Hafiaş 1964 yılında

Çıldır’da doğdu. İlkokulu Taksim’de okudu. İTÜ

Devlet Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra İstanbul

Belediye Konservatuvarı İcra Heyetinde 4 yıl kadrolu

devlet sanatçısı olarak çalıştı. Aynı yıllarda İstanbul

Radyosu’nda da sözleşmeli sanatçı olarak 4 yıl çalıştı.

Şimdiye kadar birçok albüm çıkaran sanatçının 100’ü

aşkın söz ve bestesi kendisine ait olan eserleri vardır.

Bunlardan “Ayrılık Nikahı”, “Yalan Dünya” ve “İsyan

Ediyorum”u Kibariye, “Hasret” ve “Gurbet”i ise İzzet

Yıldızhan okudu. Sanatçımız 14 Şubat 2018 tarihinde

aramızdan ayrıldı.

4. Yener YILMAZOĞLU

Âşık Yener YILMAZOĞLU 1958 yılında Ardahan’ın

Çıldır ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Çıldır’da

tamamladı. Ortaokul öğrencisiyken şiirle haşır neşir

oldu. Liseyi bitirdikten sonra Kars’a gitti . Hayatının akışı

burada değişti.Kars’ta halk aşıklarının uğrak yeri olan

Murat Çobanoğlu’dan sazı öğrendi, çıraklığını onun

yanında yaptı. Kısa sürede bütün bölgede tanındı. Girdiği

birçok yarışmada derece aldı. Daha sonra İstanbul’a gitti.

Anadolu’dan göç eden gurbetçilerin aranan ozanı oldu.

Ozanlıktan beyaz perdeye de geçti . Kars ve Ardahan’da

‘Bitmeyen Kin’ ve ‘Güneşe Merdiven’ filmlerinde başrol

oynadı.

Senaryosunu kendisinin yazdığı ‘Ozan’ fi lminde

Anadolu ozanlarının yaşantısını en güzel şekilde yansı. ‘Ah çekerim’ adlı müzik albümünü

yaptı. Ben Anadolu`yum, Anama Layla, Köyde Galdı gibi büyük halk kitleleri tarafından bilinen

ve sevilen eserlere imza a.

117


5. Yudum TATAR

1978 yıldında Ardahan`da doğan Yudum, dünyaya

geldiği ilk andan itibaren, halk ozanı olan dedesi Enver

TATAR`ın kulağına fısıldadığı doğaçlamalarıyla, merhaba

dedi hayata.

Annesi Erzincanlı, babası Ardahanlı olan Yudum,

doğumundan 6 ay sonra ailesiyle birlikte İstanbul`a

yerleşti .

Başta dedesi Enver TATAR ve babası Davut TATAR olmak

üzere, Yudum’un ailesindeki her fert müzik sevgisine

sahip ve her biri en az 1 enstrüman çalıp söylüyordu.

Böylesine müzisyen bir aile içerisinde yeti şen Yudum, 6

yaşında okuma yazma bilmeden bağlama çalmaya

başladı.

1989 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı, Çalgı Eğitim

Bölümü sınavlarına giren Yudum, babası Davut TATAR`ın sınav öncesi kendisine vermiş olduğu

eğitimin katkısıyla sınavı kazandı. 11 yaşındayken Gülhane`de yapılan ses yarışmasına katılan

Yudum, bu yarışmada birincilik elde ederek “Altın Lale” ödülünü kazandı.

Ortaokul, lise ve üniversiteyi İTÜ`de iyi derece ile tamamlayıp 2001 yılında da mezun oldu.

Bir yandan eğitim hayatını sürdürüp bir yandan da müzik piyasasında ilerlemeyi hedefleyen

Yudum, 1997 yılında Nejat Alp`in “Nerdesin” adlı parçasına yaptığı düetle müzik piyasasına

adım a . Yapmış olduğu bu düetle sektörde birçok yapımcının dikkatini çeken Yudum, albüm

çalışmalarına başladı. 1998 yılında ilk albümü olan “Bir Yudum Sevgi” yi çıkardı. 350 binlik

satış rakamı yakalayan bu albümün ardından 2000 yılında “Yaban Gülü”, 2003 yılında “Yollar

Hasta Ben Yorgunum”, 2007 yılında “Türlü Türlü”, 2009 yılında “Haber Saldım”, 2010 yılında

“Pırıl Pırıl” ve 2012 yılında “Yetmedi” adlı albümlerini çıkardı.

Müzik hayatındaki tecrübesini ve başarısının sırlarını gelecek nesillere aktarmak ve yeteneği

olanları müzik dünyasına kazandırmak adına 2001 yılında ailesinin desteği ile Avcılar’da

T.C Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Yudum Müzik Merkezi’ni kuran Yudum, 2003

yılında da Küçükçekmece Sefaköy’de Özel Müzik Merkezi’nin şubesini açtı . Açmış olduğu

bu müzik okullarıyla onlarca müziksevere bağlama çalmayı öğretip öğretmenlik görevini

de yerine getirmiş oldu. Yudum ile birlikte 3 çocuk sahibi olan TATAR ailesinde diğer

kardeşler bağlama ve ud çalarken baba Davut TATAR iyi derecede bağlama çalmakta.

Anne Gönül TARAR`da son derece iyi bir sese ve yoruma sahiptir. Müziğe başladığı ilk

günden beri anne, baba ve kardeşlerinin desteğini arkasına alarak müzik hayatını sürdüren

Yudum için hayaaki en büyük değeri ailesidir. 2011 yılında Haliç Üniversitesi’nde yüksek

lisansını tamamlayan Yudum’un ilerleyen yıllardaki en önemli hedefi müzik konusunda

akademik kariyer yapmak.

118


BULMACA:

ETKİNLİK

1. Üçetek, önlük, gömlek, şalvar,

yelek, cepken, göğüslük, tor, fes,

takye ve kolçak gibi parçalardan

oluşan kıyafetin giydirilerek

sergilendiği veya satıldığı yöresel

folklorik bebek.

2. Kafkas Cephesi’nde başarılar

göstermiş, ikinci mecliste Ardahan

Millet Vekilliği yapmış olan Milli

mücadele kahramanımız.

3.Buz tutan gölüyle ünlü ilçemiz.

4. Adalet Bakanlığı görevini

yürütmüş, 1978 yazında

Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk

‘ün rahatsızlığı nedeniyle bir

süre cumhurbaşkanlığına vekalet

etmiş olan ilimizin siyaset adamlarından biri...?... ATALAY

5. Çıldır ilçemizin sınırları içinde bulunan ünlü kalemiz.

6.Yöremizde yetiştirilen kümes hayvanlarından elde edilen ve bulgur ile pişirilen bir besin

maddesi.

7. Şeytan Kalesi’nin bulunduğu sarp kayalıklarla kaplı kanyonumuz.

Kendinizi ilimizde yetişmiş bir ünlü olarak düşünün. Hangi alanda, ne tür çalışmalarla bu

kitaba girmek isterdiniz? Kendinizi tanıtan bir metin yazınız.

119


KÜLTÜR VARLIKLARIMIZ

● Dikkat Edelim: TDK’ nin yapmış olduğu tanımlamaya göre kültür; tarihsel, toplumsal gelişme

süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki

nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren

araçların bütünü, hars, ekin olarak tanımlanabilir. Kültürü oluşturan maddi ve manevi

değerler dendiğinde dil özellikleri, yaşayış biçimleri, yemek çeşitleri, kıyafetler, el sanatları ve

özel günlerde yapılan merasimler vb. sayılabilir.

Araşralım- Paylaşalım: Ardahan ilinin ve yaşadığınız çevrenin kültür ögelerini araştırarak sınıf

ortamında arkadaşlarınızla paylaşınız.

HALK OYUNLARI

Fotoğraf .5.8. Bar örneği (Alaca bar)

Ardahan farklı kültürlerin etkileşim içinde bulunduğu bir coğrafi alandadır. Bu nedenle halk

oyunları açısından son derece zengin bir ildir. Türkiye’de halk oyunları karakter yapısı, figürleri

120


ve oynayış biçimlerine göre yedi bölgeye ayrılmıştır. Bunlar bar, halay, horon ve karşılama, hora,

kaşık ve oturak oyunları ile zeybek bölgeleridir. Ardahan ise ‘’bar bölgesi’’ içine girmektedir.

Bar oyunları, oynayanların yan yana gelip serçe parmakları ile tutuşarak daire veya yarım

daire şeklini almalarıyla oynanır. Yöredeki bar oyunları bazen çalgı ile bazen de çalgısız olarak

oyuncuların kendi kendilerine söyledikleri türkülerle oynarlar.

HABER KÖŞESİ

Fotoğraf 5.9 .Ardahan, Yalnızçam FSM Ortaokulu

Okul Sporları Federasyonu 2018 yılı faaliyet programında yer alan halk

oyunları grup yarışması Iğdır´da yapıldı. 11 Mart tarihinde yapılan yarışmada

Ardahan Yalnızçam Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu ekibi üçüncü oldu.

Barlar: Barlar bazen sadece erkekler bazen sadece kadınlar tarafından oynanır. Bazen de

karışık (alaca bar) oynanır. Bir barda en az beş kişi bulunur. Bunlara “bar başı, koltuk, orta,

orta yanı ve pöçük oyuncusu” denir. Barlarda oyuncular tam veya yarım daire şeklinde

hizalanır. Oyun yönü “ters bar” hariç soldan sağa doğrudur. Birkaç oyun dışında bütün

oyunlar; üç adım ileri, üç adım geri atı larak oynanır. Bar oyunları: ağır bar, sallama, Temur

Ağa, nare, lorke, şeker oğlan, sarı seyran, kaççıke, tavuk barı, gazelo, hoş bilezik, haran,

döne, kıskarç, Kürt’ ün kızı, Ardahan’ın yolları, hafi f bar ve paşa göçtü.

Fotoğraf 5.10. Ardahan Ulusal Kültür ve Bal Festivalinde Halk oyunları gösterisi

121


DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1. Bar oyunlarında oyunda bulunanlara verilen isimler nelerdir?

Yazınız.

2. Aşağıdaki kelimeleri kelime avı bulmacamızda bulunuz.

PAŞA // NARE// DÖNE //LORKE //HARAN // GAZELO //SALLAMA// KAÇÇIKE//TEMURAĞA

YÖRESEL KIYAFETLER

Bir bölgedeki halkın giyimi; bölgedeki iklimden, coğrafi yapısından ve halkın geçmişinden

getirdiği alışkanlıklardan etkilenir. Ardahan bölgesinde de giyim ve kuşam bu etkenler sebebiyle

ilçeden ilçeye değişiklikler gösterebilmektedir. 1930- 1940’lı yıllara kadar yörede insanların

giyiminden hangi ilçeli olduğu anlaşılırken, günümüzde artık geleneksel giysiler günlük yaşamda

kullanılmamaktadır.

122


Aşağıda farklı ülkelere ve ülkemizdeki farklı bölgelere ait yöresel kıyafetler verilmiştir.

Kıyafetlerin ait oldukları ülkeyi veya bölgeyi alttaki boşluklara yazınız.

Erkek Giyimi

Yaşlı erkekler; başlarına sarık, fes, koyun veya kuzu derisinden yapılmış yuvarlak “papak”,

keçeden yapılma “börk”, kış aylarında da yünden yapılmış atkılı uçları olan “kabalak”

kullanırlardı. Sarık, fes ve külahın üzerine duruma göre puşu veya çit örterlerdi. Sırtlarına

yumuşak dokumadan iç gömlek, onun üzerine çok düğmeli ve dik yakalı üst gömlek ve soldan

sağa doğru çapraz kavuşan yelek, yeleğin üzerine “gazeki” adı verilen cepken, diz kapaklarına

kadar uzanan yumuşak kumaştan yapılma “arkalık” onun üzerine de paltoya benzer “çuha”

veya “yamçı” giyerlerdi.

Bacaklarına yukarıdan uçkurlu, paçaları ilik düğmeli uzun iç donu, pantolon yerine belden

iple bağlamalı “yığma şalvar” veya yünden yapılma, belden uçkurlu, paçaları işlemeli “Osmanlı

şalvarı” giyerlerdi. Bellerinde kuşak, palaska veya işlemeli kemer takarlardı. Ayaklarında

“dizleme çorap”, yemeni, çarık, çapula, yumuşak çizme bulunurdu. Yerli gençlerinin giyimleri

de aynı olurdu. Gençlerde ise giyim genelde aynı olup daha süslü ve canlı renkler tercih edilirdi.

Fotoğraf :5.11.Ardahanlı

bir erkek yerel

kıyafetleriyle.

Gürcistan Ulusal

Arşivi

Fotoğraf :5.12.Hanak-

Sazlıçayırlı Derviş Ağa

yerelKıyafetleriyle,

Gürcistan Ulusal Arşivi

Fotoğraf :5.13. Göleli

Karapapak Türkü,

XX.yüzyıl ,Alay Yolcu

Koleksiyonu

123


Kadın Giyimi:

Yörede kadın giyimi erkeklere nazaran daha renkli, süslü ve çeşitlidir. Kadın giyiminin belirleyici

özellikleri arasında da etnik köken, yaş ve evlilik durumu bulunur. Yaşlı kadınlar başlarına fes,

takke ve külah takar, üzerine beyaz leçek onun üzerine de kalın tavşal takar, tavşalın üstünden

alınlarına renkli valalardan “ çatma “ sıkarlardı. Gelinler ve genç kadınlarda ise yaşlılardan farklı

olarak başlarına “dinge“ denilen üzeri kumaşla kaplı fes olur veya “kofik” denen ağaç çember

konulur, üzerine kırmızı fes veya çuha çekilirdi. Dinge ve kofik ailenin mali durumuna göre

süslenir, iki tarafından uzanan ve çenenin altından boğazı tutan “buhağılık“ bulunurdu.

Üstlerine de alın kısmına iki adet çatma veya “çargat” denen ince bir örtü sıkılırdı. Sırtlarına

beyaz renkli boylama “iç köynek”, onun üzerine dizlerin altına kadar inen birden fazla boylama

“kaan”, “astarlı yelek” veya “gurduşka” denen kollu yelek giyerlerdi. Bazen de “zıbın” denilen

üç etekli bir elbise bulunurdu. Eteklerinin üzerine peştamal takılır, kollara da kirden korunmak

ve elbiseyi yıpratmamak için lastikli “kolçak” bulunurdu. Göğüste ise üst tarafı boyna geçirilen

alt tarafı bir uçkurla bele bağlanan “döşlük” yer alırdı. Bellerine yünden örme kuşak, bacaklarına

ise belden uçkurlu, bilek kısımları ilik düğmeli “tuman” denilen bir çeşit şalvar ve çi katlı diz

donu yer alırdı. Ayaklarda ise duruma göre kısa yün çorap, nakışlı boğazlı çorap, çarık, kaloş,

mes, lastik, çapula veya kundura bulunurdu.

Fotoğraf :5.14 Posof’ ta kadın giyim örneği

Erdinç Atalay Koleksiyonu

Fotoğraf :5.15 Posof’ ta kadın giyim

Örneği. Nazire Bayraktar Koleksiyonu

124


EL SANATLARI

Halıcılık

Üretildiği yere göre yün, pamuk veya ipek iplikten

dokunan bir yaygı olan halı, ilk olarak Orta Asya ve

Batı Asya’da geliştirilmiştir. İlk zamanlarda bir yer

yapısı olan halı, daha sonra özellikle doğuda bir süs

eşyası olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Çadır

kapısı, yer sergisi, masa örtüsü, sedir örtüsü, gölgelik

ve duvar halısı olarak insanların farklı ihtiyaçlarına

cevap vermiştir. Türk kültürünün de önemli bir

parçası olan halı, Anadolu’nun her köşesinde

dokunmakta, her yöre kendine has desenlere kendi

duygularını katarak bu mirası gelecek nesillere

aktarmaktadır. Türklerin dört parçadan oluşan halı

takımına “deste” denilmektedir. Bu parçalardan biri

ortaya (meyane), ikisi onun kenarlarına (kenare),

birisi de pencere kenarına (serendaz) serilirdi.

Halıcılığın en çok geliştiği bölgeler; Türkistan,

Kaasya, Anadolu, İran, Mısır, Çin, ve Avrupa’dır.

Halı çeşitleri içinde en çok rağbet görenleri Kaas, İran, Çin ve İspanyol halılarıdır. Halının

kalitesi düğüm sayısına göre ölçülür. Düğüm sayısının fazlalığı halının kalitesini de artırır. İpliğin

çözgülere düğümlenme şekillerine göre farklı isimler alan düğümün en eskisi “Türk” ya da

“Gördes düğümü” dür. Bu düğüm Kaas ve Anadolu halılarının dokunmasında

kullanılmaktadır.

Tarihi ve kültürel değerler açısından oldukça zengin bir mirasa sahip olan ilimizde de halıcılık

oldukça yaygındır. Yöre kadınları, tarih boyunca evlerindeki tezgâhlarda dokudukları halılarla

bu kültürü günümüze kadar taşımışlardır. Yörede dokunan halılarda Kaas-Osmanlı-Türk

Fotoğraf :5.17. Ardahan Yün Halısı

Fotoğraf :5.16. Ardahan Halısı

sentezinin izleri görülmektedir. Selçuklu halı

sanatının hayvan ve bitki motifleri, Osmanlı’nın

geometrik ve dinsel motifleri en çok kullanılan figürlerdir.

Halı dokuyan genç kızlarımız,

dokudukları halılara yeni renkler ve desenler

katarak duygularını dile getirirler. Yörede bulunan

her ailenin kendine has özel desenleri olup

halılarda kullanılan her motif ve renk ayrı bir

duygunun ifadesidir.

Kadınlarımızın el emeği göz nuru olan yöresel

Kaas halılarında nilüfer çiçeği mutluluğu, daire

sonsuzluğu anlatırken, beyaz saflığı, siyah hata ve

yanlışlıkları, kırmızı hareket ve din sevgisini,

sarı kötülük ve üzüntüyü, mavi ise güç ve

doğruluğu simgeler.

Gelin tacı, pernik, çengel, kilim, yüzükoyun ve

gül dalı en çok kullanılan desenlerdir. Bu Kültür

mirasımızı gelecek nesillere taşımak ve tanıtımını

125


yapmak, genç kız ve kadınlarımıza yeni isti hdam alanları yaratmak amacıyla çalışmalar

yapılmalıdır.

Yöresel Kaas halılarını dünyaya tanıtmak, kültürel değerlerimizi yaşatmak ve geliştirmek,

ayrıca istihdam yaratarak işsiz gençlerimize iş imkanı sağlamak hem geleneklerimizi yeni

nesillere taşımak hem de ekonomiye katkı sağlamak açısından önemlidir.

Kilimcilik

Göçebe kavimlerin en önemli yaygılarından olan kilim;

Orta Asya , Balkanlar ve Anadolu’ya özgü bir dokumadır.

Halıdan farklı olarak yüzey ipliklerinin tek tek ilmikleri

kesilerek değil, ipliklerin çözgülerin arasından sürekli

olarak geçirilmesiyle oluşur. Örülen kilimin yüzeyi düz bir

görünüm kazanır ve iki yüzeyi arasında fark bulunmaz.

Anadolu’nun daha çok orta, batı ve doğu bölümünde

dokunan kilim, bulunduğu yörenin özelliklerini taşır.

Güzel bir renk armonisine sahip olan kilimlerimiz

sadece rengiyle değil kalite ve desen zenginliğiyle de

mükemmel bir dokumacılık örneğine sahipti r. Kilim

tezgâhı yere paralel şekildedir. 6 m 2 ’lik bir kilim tek kişi

tarafından 75- 80 günde tamamlanmaktadır. En güzel

kilim örnekleri Göle, Çıldır ve Damal ilçelerinde

bulunmakta olup köylerimizde 100-150 yıllık antika

değerindeki kilimlerle karşılaşmak mümkündür.

Geçmişte başta Ardahan merkez olmak üzere, Çıldır,

Posof, Hanak, Damal ve Göle yöresinde yaygın olarak

dokunan kilimlerde geometrik, hayvan motifleri,

ve bitkisel desenlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı

görülür. Kilimler boyadan ziyade beyaz, siyah ve

kahverengi yünlerin doğal olarak kullanılmasıyla

renklendirilmekteydi. Doğal kök boyalar ve kimyasal

boyalar da kullanılırdı.

Hasırcılık

Fotoğraf :5.18. Ardahan Kilimi

Fotoğraf :5.19 Hasır

Yöremizde, daha çok eski dönemlerde kullanılan

yaygı çeşitlerinden birisi de hasırdır. Kurumuş sazlıktan

yapılan ve herhangi bir maliyeti de bulunmayan hasırlar,

dokunmasının kolay olması nedeniyle de halk arasında

tercih edilen bir yaygıdır.

Hasır sulu alanlardaki sazlıklardan toplanan sazlardan

yapılır. Bunlara “cil” toplanmasına da “cil cekme” denir.

Bu işler genelde kadınlar tarafından yapılır. Toplanan

ciller önce kurutulur ve kurutulduktan sonra bir kısmı

ılık suda nemlendirilerek örülüp kalın ve uzun ip haline

getirilir. İp haline getirilen ciller hasır tezgâhlarında dikey

biçimde gerilir. Kalan ciller de yine nemlendirilerek bu

iplerin bir altından bir üstünden geçirilerek hasır haline

getirilir. Hasırlar bazen sade bazen de desen verilerek

yapılır.

126


Hasır; rutubeti ve havayı geçirmeme özelliğine de sahiptir. Eski dönemlerde yer ve duvar

sergisi olarak kullanmasının yanında zemine serilerek halıyı nemden korumaya yarardı. Bunun

dışında kullanımının kolay olması nedeniyle tahıl, yün ve tüy serip kurutma gibi günlük işlerde

de sıkça kullanılmaktadır.

Keçecilik

Fotoğraf :5.20. Keçe

Keçe; yün, kıl veya pamuğun ıslatıldıktan sonra dövülerek liflerinin birbirine kaynaştırılmasıyla

elde edilir. Keçe bazen örtü, sergi ve çadır olarak bazen de giysi yapımında kullanılırdı. Keçeciliğin

yaygın olduğu yörelerin başında Orta Asya gelmektedir. Göçebe Orta Asya Türklerinin yaşamında

önemli bir yer tutar.

Yöremizde hayvancılığın yaygın olması özellikle de eski dönemlerde küçükbaş hayvan sayısının

fazlalığı, keçeciliğin gelişmesine neden olmuştur. Bazı köylerimizde geleneksel yöntemlerle az

da olsa hâlâ yapılmaktadır. Keçe yapımı için öncelikle koyunların sırtından kesilen yünler suda

ıslatılıp yıkanır ve temizlenir. Temizlenen yün elde tiiklendikten sonra yaylarla lif haline getirilir.

Yere serilen çadırın üzerine büyük bir bez serildikten sonra nemlendirilen yünler bu bezin

üzerine yayılır. Yün yayılırken keçe ustası tarafından renklendirilmiş yünlerle desen oluşturulur.

Daha sonra bezin uçları yünün üzerine katlanır ve içine uzun bir ağaç konularak çadırla birlikte

rulo haline getirilir. Yün liflerinin iç içe kaynaması için rulo belirli aralıklarla sıcak suyla ıslatılarak

insanlar tarafından tekmelenir. Rulo, keçe haline getirilinceye kadar bu işlem sürdürülür.

Hazır hale gelen keçe sıcak su dökülerek çıkarılır. Keçe yapımı halk arasında bir şenlik haline

getirilmiştir. Köy halkı keçe yapılan evde toplanır ve ev halkı tarafından hazırlanan yiyecekler

gelenlere ikram edilir. İkramlar bişi, katmer, feselli , mafiş, gevrek gibi hamurdan yapılan yöresel

yiyeceklerdir.

127


YÖRESEL YEMEKLER

1.ÇORBALAR

Helle Çorbası

Ardahan yöresel yemekler listemize şehrin en

lezzetli çorbalarından biriyle başlıyoruz. Bazı

yörelerde ‘’helle aşı’’ adıyla da bilinen bu

harika lezzet yeşil mercimek, un ve kıyma gibi

oldukça az malzemeyle yapılıyor. Kavrulma

yöntemiyle pişirilen çorba, akşam yemeklerinin

vazgeçilmez başlangıçlarından biri.

Evelik Çorbası

Ardahan dışında Erzincan’da da sıklıkla yapılan

yöresel yemek oldukça faydalı sebzelerden biri

olan evelik yaprağıyla yapılıyor. Taze taze toplanıp

temizlendikten

sonra haşlanan yaprakların haşlanmış mercimek

ile birlikte soğanda kavrulmasıyla yapılan

yemek, genellikle patates ve salçalı sos eklenerek

servise hazır hale geliyor.

Ayran Aşı

Türkiye’nin en sevdiği özellikle yazın sıcak aylarında

sofraların vazgeçilmez lezzetlerinden biri

olan ayran aşı çorbası, Ardahan muağında da

yerini alıyor. Nohut, buğday ve dereotu ile yapılan

yemek, soğuk yoğurt eklendiğinde harika bir

tada sahip oluyor. Soğuk olarak tüketildiği için

genellikle yaz aylarında içilen çorba, ev yoğurduyla

yapıldığında daha da lezzetli oluyor.

128


2.ANA YEMEKLER

Haşıl

Ardahan yöresel yemekler listemizde yerini alan ilginç

bir yemek olan haşıl, Anadolu’da neredeyse bütün

yörelerde sofralarda yerini alıyor. İsteğe göre buğday

ya da bulgur ile yapılan yemek, haşlanmış bulguların

ortasına bol sarımsaklı yoğurt ile eritilmiş tereyağı

dökülerek yapılıyor. Oldukça lezzetli olan bu yemek,

sofrada ortadan yeniyor.

Kelecoş

Ardahan ve Elazığ’da sevilerek yenilen kelecoş yemeği,

başka yörelerde keledoş ya da keleçaşı olarak da

biliniyor. Elde açılıp tavada kızartılan yuaların üzerine

kavrulmuş kuşbaşı etin dökülmesiyle yapılan yemek,

üzerine tereyağı dökülerek servise hazır hale geliyor.

Genellikle akşam yemeklerinde sofralarda yerini alan

yemek, doyurucu olması nedeniyle tek olarak da

yenebiliyor.

Yarpuzlu Köe

Ardahan’ın lezzetli sulu yemeklerinden biri olan

yarpuzlu köe, yarpuz otu ile bulgurun birleştiği en güzel

lezzetlerden biri. İnce bulgurlardan yapılan küçük misket

köelerle birlikte nohut ve kıyma eklenerek yapılan sulu

yemek, isteğe göre bol salçalı ve soğanlı da yapılıyor.

Ardahan sofralarında sık sık karşılaşacağınız yarpuzlu

köeyi denemediyseniz mutlaka denemelisiniz.

Etli Hangel (Man)

Ardahan’ın lezzetli hamur işi yemeklerinden bir diğer

hangel, Ardahan muağında da sık sık pişiyor. Elde

açılan hamurların içerisine et konularak yapılan mantı,

suda haşlandıktan sonra sarımsaklı yoğurt ve sosla

birlikte servis ediliyor.

129


Gabılca (Kavılca) Pilavı

Gabılca yıkanır ve kabukları ayrılıp süzülür. Kaynayan

tavuk veya et suyu içerisine atılarak kısık ateşte yavaş

yavaş pişirilir. Sıcak bir şekilde servis edilir.

Esmer buğdaydan yapılmış bir çeşit yarma.

Sinor

Un,su ve tuz karışımından elde edilen hamurlar açılır

ve sacda pişirilir. Her bir yua rulo haline getirilir ve

yaklaşık 3 cm boylarında dilimlenir. Dik olarak yağlanmış

tepsiye dizilir. Üzerine eritilmiş tereyağı gezdirilir

ve fırına verilir. Fırından çıkarılınca sıcakken üzerine

sarımsaklı yoğurt gezdirilerek servis edilir.

Kaz Etli İçli Pilav

Haşlanmış bütün kazın içerisine soğandan, pirince

kadar birçok malzemenin doldurulduğu yemek, özellikle

bayram ve sünnet gibi özel günlerde sofralarda yerini

alıyor. Yanına güzel bir ayranla mis gibi gidecek olan

yemeği, Ardahan sofralarında denemenizi öneririz.

Evelik Yaprağı Sarması

Toplanan taze evelik yapraklarının üzerine kaynar su

dökülerek evelik yaprakları yumuşatılır. Pirinç, salça,

kıyma, tuz ve karabiberden bir harç hazırlanır. Yapraklar

içerisine konulan harç ile sarıldıktan sonra tencereye

dizilerek tereyağı ve üzerini geçmeyecek kadar su

eklenerek pişirilir. İsteğe bağlı olarak yoğurt ile servis

edilir.

130


3. HAMUR İŞLERİ

Feselli

Ardahan’ın kete olarak da bilinen hamur işi

lezzetlerinden olan feselli, elde açılan oldukça kolay

bir ekmek çeşidi. Genellikle sade olarak yapılan feselli,

isteğe göre tahinli olarak tatlı şekilde de yapılabiliyor.

Her türlü yemeğin yanına yakışan feselliyi, tazecik

demlenmiş bir çayla sade olarak da tüketebilirsiniz.

Katmer

Farklı illerde de yapılan katmer, yuaların yağlanarak

üst üste dizilmesi, şeklinde yapılır. Yualar rulo şeklinde

kıvrılırak ve yuvarlak haline getirilerek tepsi genişliğinde

elle açılır, üzerine yoğurt yada yumurta sürülüp son

olarak fırında pişmeye bırakılır.

Bişi

Ardahan yöresel yemekler listemizde yerini alan

bişi, aslında pek çok yörede pişi, dökme olarak

adlandırılan hamur işi olarak biliniyor. Genellikle

sabah kahvaltılarında peynir ya da reçelle birlikte

yenilen bişiler, oldukça kolay yapıldığı için her zaman

bulabileceğiniz bir lezzet.

131


Kete

Tereyağının iki kaşığı ile yarım su bardağı un kavrulur.

Kalan un ve yağa süt, tuz ilave edilir. Buna sütün bir

miktarı ve şeker ile önceden kabartılmış maya eklenir,

hamur yapılır. Yaklaşık bir saat bekletilen hamur altı

parçaya bölünür. Her bir parçanın ortası açılır ve içine

kavrulmuş un konulur, tekrar kapatılır. Yağlanmış tepsiye

ters şekilde konduktan sonra elle yassıltılır.

M a fi ş

Ardahan’ın en kolay ve lezzetli tatlılarından biri olan

mafiş, elde açılan hamurların baklava dilimi şeklinde

kesilip kızartılmasıyla yapılıyor. Peynir veya bal ile servis

ediliyor.

Gevrek

İlimize özgü olan gevrek halkımız tarafından çok

sevilir. Kaymak, un ve tuz bir kabın içinde hamur

halinde hazırlanır. Yumurta büyüklüğünde kütler (pazı)

hazırlanır. Elle şekil verilerek pişirilir. Ayrıca gevreğin

yua şeklinde açılarak sacda pişirilen bir çeşidi de

vardır.

132


4. TATLILAR

Hasuta

Pekmezin en çok yakıştığı lezzetlerden biri olan

hasuda tatlısı, un ve pekmezin tereyağında

kavrulmasıyla yapılıyor. Yıllardır süren geleneğe

göre lohusalara yedirilen hasuda tatlısı, akşam

yemekleri sonrasında kolayca yapılıp en sık yenilen

tatlıların başında geliyor.

Umaç (Terekeme) Helvası

Un, süt, tereyağı, su ve şeker ile yapılan umaç helvası,

tereyağının eritildikten sonra unun kavrulmasının

ardından süt ve şerbetin eklenmesiyle elde edilen

Ardahan muağının lezzetli tatlılarından biri.

Un Helvası

Su ve şeker kaynatılır. Helvanın yapılacağı ayrı bir

kapta margarin eritilir ve sıvı yağ ilave edilir. Üzerine un

ilave edilerek yağda kavrulur. Miyanesi gelince (yağda

kavrulan un pembeleşince) kaynatılmış şekerli su

üzerine dökülür ve hızlı bir şekilde suyu çekilene kadar

karıştırılır. Suyu çekilince helva servise hazırdır.

133


Göle Kaşarı

5.YÖRESEL ÜRÜNLER

Ardahan’ın Göle kaşarı meşhurdur. Ardahan’ın hiçbir gübre ve

ilaçlarının kullanılmadığı Göle mevkisinden otlanan ineklerin

sütüyle yapılan kaşar, Ardahan’ın 16 büyük mandırasında

yapılıyor. İstanbul ve diğer pek çok şehre satışı sunulan kaşar

peyniri, sabah kahvaltılarından yemeklerin üzerine kadar her

yemeğe ayrı bir lezzet katıyor.

Çeçil Peyniri

Çeçil veya civil peyniri, Erzurum, Kars, Ardahan ve Iğdır

genelinde yağı alınmış süen yapılan ve bir peynir çeşididir.

Bazı yörelerde şeklinden ötürü saçak peynir, tel peynir, dil ve

örgü peyniri olarak da adlandırılır. Kahvaltılarda veya hamur

işlerinin yanında severek tüketilir.

Çiçek Balı

“Coğrafi işaret” almış ve dünyanın en önemli 4 ırkı

arasında yer alan Kaas arısının binden fazla bitki nektarından

topladığı “Ardahan çiçek balı”, sonradan donmasıyla gerçek

özelliğine kavuşuyor. Lezzeti ve kalitesi ile bilinen Ardahan

çiçek balının, havanın durumuna göre, süzüldükten sonraki

2-3 ay içinde katılaştığı görülüyor.

Hanak Tel Peyniri

“Coğrafi işaret” almış bir ürünümüz olan Hanak tel peynirimiz,

makinede çekilerek kaymağından ayrılmış çiğ süt ile yapılır. Bir

süre bekletilerek ekşimsi bir tat alan süt ocakta ılındırılır. Ilınan

süte peynir mayası eklenerek toparlanır. Daha sonra toparlanan

peynire sıcak şırat (peynir suyu) eklenir ve yumuşayan peynir

çekilerek uzatılır. Uzayan peynir kat kat yapılarak tekrar çekilir.

Bu işlem, peynir tel tel oluncaya kadar tekrar eder. Tuzlanarak

muhafaza edilir.

134


ETKİNLİK 1

Aşağıda görselleri verilen yöresel lezzeterimizin altlarına isimlerini yazınız.

ETKİNLİK 2

Yöremize ait başka hangi yemekleri biliyorsunuz? Bildiklerinizi yazınız.

135


SÖZLÜ ÜRÜNLER

ARAŞTIRALIM-ÖĞRENELİM

Masal, destan, efsane, türkü, mani, deyiş ve ninni kavramlarıyla ilgili araştırma

yapınız. Araştırmalarınızdan hareketle yörenizde bu türlere örnek olacak

eserlerden örnekleri sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

Destan

Aşağıda destan türüne örnek olarak verilen Hanaklı Mazlûmî’ ye ait olan “Kırılan Mallar

Destanı” nı içerik ve anlam özellikleri bakımından inceleyiniz. Destan türünün özelliklerini ve

toplumlar için nasıl bir öneme sahip olduğunu düşününüz. Yorumlarınızı sınıf arkadaşlarınızla

paylaşınız.

KIRILAN MALLAR DESTANI

Fukaranın kimse bakmaz haline

Yazık oldu ulusuna eline

Azar düştü bizim köyün malına

Kara toprak oldu malı Hanak’ ın

Doktorlar azarı o ki duydular

Sağ iken mallardan deri soydular

Bir kuyuya doksan malı koydular

Gör ne yaman oldu hâli Hanak’ ın

(…)

Ardahan’ dan Uzun Doktor yürüdü

Çok adamın içten bağrı eridi

Yarı yazdan külek çanak kurudu

Kara toprak oldu malı Hanak’ın

(…)

Kan ile dolmuştur sürmeli gözler

Boş kaldı tarlalar çayırlar düzler

Elden çıktı kardaş gibi öküzler

Gör ne yaman oldu hali Hanak’ın

(…)

Mazlûmî sözlerim söyledim tamam

Mevla’m nasip etsin bizlere imân

Üç yüz doksan malı kırıldı heman

Kara toprak oldu malı Hanak’ın gör

Ne yaman oldu hâli Hanak’ ın

OKUYALIM-ÖĞRENELİM

HANAKLI MAZLÛMÎ KİMDİR?

Bugün Ardahan iline bağlı olan

Hanak ilçesindendir. Asıl adı Ahmet,

mahlâsı(eserlerinden kullandığı takma ad)

Mazlûmî’dir. Mazlûm, zulüm ve haksızlığa

uğramış anlamlarına gelirse de Türkçe’de;

sessiz, yumuşak, sakin gibi anlamları da

vardır. O,şiirlerini saz çalmadan söylerdi.

Şiirlerini genellikle doğaçlama olarak

söyleyen Hanaklı Mazlumi, daha sonra

aklında tuuklarını deerine geçirdi.Kendi

eliyle yazdığı ve titizlikle muhafaza ettiği

deeri ölümünden sonra korunamamıştır.

Araştırmalarınızdan ve “Kırılan Mallar

Destanı” şiirinden hareketle destan

türünün özellikleriyle ilgili şağıdaki

şemayı doldurunuz.

Hanaklı Mazlûmî

136


Şehrimden Masallar

● Masal okumaktan ve dinlemekten hoşlanır mısınız? Nedenleriyle açıklayınız.

● Masal türüyle ilgili bildikleriniz nelerdir? Düşününüz.

● Bir metnin masal özelliği gösterebilmesi için hangi özelliklere sahip olması

gerekir?

● Yaşadığınız yerde anlatılan veya bildiğiniz bir masal var mı ? Varsa sınıf arkadaşlarınızla

paylaşınız.

“ Bahnı Açran Adam” masalını okuyunuz, ardından masalda anla lan olayla

ilgili yorumlarınızı arkadaşlarınızla paylaşınız.

BAHTINI AÇTIRAN ADAM

Vakti zamanın birinde, yani çok eski tarihlerde bir adam varmış. Bu adamın yaşı yarı çağına

yet tiği halde ne mal ne devlet sahibi olmuş. Ne de evlenip yuva kurabilmiş. Babasından kalan

malları da yiyip bitirmiş. Bir gün kara kara düşünürken yaşlı bir komşu karısı ona sormuş: “Oğul,

ne düşünürsün bu hâlin nedir?”

-“Nenem, ben düşünmeyeyim de kimler düşünsün? Yarı çağıma ye ttim, hele evlenip bir yuva

kuramadım. Babamdan, dedemden kalan malları da yedim, tüke ttim. Sonum ne olacak onu

düşünürüm.”

Nene demiş ki: “Oğul, senin bahtın kapanmış. Git, ara, dolaş, bahtını açtır. Yoksa ne

evlenebilirsin, ne iş güç sahibi olursun.”

Adam bu sözlere ikna olmuş ve bahtını açtırmak üzere yollara düşmüş. Yolda bunu haramiler

yakalayıp harami başının huzuruna götürmüşler. Harami başı sormuş:” Kimsin, nereden gelmiş,

nereye gidersin?’’

Bu söz üzerine adam başından geçenleri bir bir anlatı p bahtının açılması için derdine derman

aramaya gittiğini söylemiş. Harami başı demiş ki: “Madem öyledir, sana kırk altın lira vereceğim.

Benim de uzun müdde ttir başım ağrıyor, bunun da çaresini öğren.”

Adam “Peki!” deyip altınları almadan yola düşmüş. Yolda bir çiçiye rast gelmiş, çiçi nereye

gittiğini sormuş. O da haramiye anla klarını çiçiye de anlatmış. Çiçi de: “Madem öyledir,

ben de bu tarlayı ekiyorum, yetişiyor. Tam biçeceğim sırada bir ateş zuhur edip bütün ekinlerimi

yakıp kül ediyor. Ne olur bunun çaresini de sor.”

Adam ona da “Peki!” deyip yollara düşüyor. Gide gide yolda bir asker koşusuna rast geliyor.

Askerler onu tutup kumandanları olan padişahlarının huzuruna çıkarıyorlar. Ne aradığını ve

daha evvelce harami başı ve çiçi ile konuştuklarını padişaha anla ktan sonra padişah ona

diyor ki:

“ Madem öyledir, benim de derdimi anlat. Belki derdime bir çare bulursun. Askerlerime

sözüm tam olarak geçmiyor. Bazen verdiğim emirlerimi tam olarak yapmıyor, beni üzüyorlar.

Ben onlara ceza vermeye, öldürmeye kıyamıyorum.”

Adam “Peki!” deyip yollara düşüp kırk gün kırk gece yol gidiyor. Bir pınarın başında yaşlı bir

adama rastlıyor. Selam sabahtan sonra adam ona kim olduğunu, nereden gelip nereye gitmekte

olduğunu soruyor. Adam ona başından geçenleri bir bir anlatıp derdine çare aradığını söylüyor.

İhtiyar onu alıp ağaçlar altındaki yerine götürüp diyor ki: “ Baht açıcı benim, Allah’ın verdiği

kudret ile bütün insanların bahtını ben tutarım. Haydi, git işine, bak ben senin bahtını açtım."

Bunun üzerine adam baht açan adama dedi ki: “ Yolda haramilere rastladım. Harami başının

başı uzun müddettir ağrırmış, onun nedenini de söyler misin?"

“Onun derdinin çaresi aklı az, beyni büyük bir adamın beynini yesin, hemen iyi olur.” Adam bu

137


sefer padişahım durumunu anlatı p çaresini sorar.

“O padişah bir kızdır. Hemen evlensin. Sen bu sırrı ona söylediğin zaman ilk gördüğü veya

karşısına çıkan ilk erkekle evlenirse askerlerine sözü geçer.”

Tarlasında ekinleri yanan çi çinin durumunu sorar. İhti yar da,” O tarlada büyük bir hazine

vardır. O hazine çıkmadıkça ekinleri yanar.’’

Adam ihtiyarla vedalaşıp ayrıldıktan sonra geri dönüp evvela padişahın huzuruna çıkıp ona:

“Sen kadınmışsın, evlenmen lazım yoksa sözün geçmez.”

Padişah: “ Bu sırrımı ilk defa sen bildin. Gel benimle evlen.”

“Ben bahtımı açtırdım, seninle evlenemem.” diyerek yoluna devam edip çiçinin evine gelir.

“Senin tarlanda bir define varmış. O define yerinden çıkmadıkça ekinlerin her zaman yanıp

kül olurmuş.”

Çiçiyle bir olup tarlayı eşerek defineyi bulurlar. Çiçi: “ Arkadaş, altınların yarısı senin yarısı

benim.”

-“Ben bahtımı açtırdım, altınların senin olsun.” Yoluna devam edip harami başının huzuruna

çıkar. Harami başı ona :

“Hoş geldin, safa geldin. Anlat neler oldu?’’

Adam başından geçenleri bir bir anlaktan sonra harami başı:

“ Peki benim derdimi sordun mu?” “Sordum,sordum.”

“Eğer, aklı az, beyni büyük adamın beynini yerse başının ağrısı geçer.” dedi. Harami başı

düşünmüş, taşınmış, sakal falı açmış ve neticede demiş ki:

“Yeryüzünde senden daha aklı az, beyni büyük olmaz. En iyisi senin beynindir.” Eşkıyalarına

emir verip kellesini kesip beynini yedikten sonra başının ağrısı geçmiş.

Siz de büyüklerinizden duymuş olduğunuz bir hikayeyi yazınız.

138


GELECEK DERSE HAZIRLANALIM

Türküyle ilgi bilgi toplayınız, bir türkü örneğini bulup sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.

Türkülerimiz

* Türkü ile ilgili bilgilerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

* Türkülerin bir toplumdaki yeri ve önemi nedir? Düşüncelerinizi açıklayınız.

* Türküler ne zaman ve hangi durumlarda söylenir? Örnek veriniz.

* Getirmiş olduğunuz türkü örneğini sınıf arkadaşlarınızla seslendiriniz.

Aşağıda Ardahan’ ın ilçelerine özgü türkü örnekleri verilmişr. Bu türküleri koro halinde

sınıf arkadaşlarınızla seslendirmeye çalışınız. Türkülerin toplum hayandaki yeri hakkında

sınıfça tarşınız.

Türkü Nedir?

Türkü: Halkın ezgiyle söylediği her türlü şiirsel ürünlerdir

139


Mani Ve Deyiş

Mani ve Deyiş Kavramlarını Tanıyalım

Mani: Türk Halk Edebiyatı ’nda; genellikle söyleyeni, yazanı bilinmeyen sözlü şiir türü.

Deyiş: Alevi, Bektaşi geleneğinde söylenen halk türküsü.

*

Mendilim ağına bak

Destele bağına bak

Ana beni ararsan

Kirpeşen Dağı’ na bak

Mani Örnekleri

Yöre: Damal

**

Mektup yazdım yaz idi

Kalemim kiraz idi

Daha çok yazacaktım

Mürekkebim az idi

***

Koyunlar sağılanda

Sağılıp soğulanda

Anan nasıl dayansın

Askerler okullar dağılanda

Odasında halıyım

Kıymetli pahalıyım

Dostum düşmanım bilsin

Ben yarime bağlıyım

Halıyı koydum düze

Yedi kat büze büze

Beni sana kim verdi

Anlı dik burnu yok

Anonim

Maniyi baştan söyle

Kalemi kaştan söyle

Karnımın açlığı var

Ekmekten aştan söyle

Anonim

*/**/***: Mani örnekleri yöre halkından derlenmiştir

Dağ başında mağara

Felek gözün ağara

Ana beni severdin

Niye verdin cahala

Anonim

ANONİM: Söyleyeni, yapanı , yazanı ve bununla beraber ortaya çıkış zamanı bilinmeyen

eserlerdir. Anonim, Fransızca kökenli bir kelimedir. Çok uzun yıllardan bu yana Türkçede

yer alan ve kullanılan en önemli sözcükler arasında yer almaktadır. Anonim kelimesini

cümle içinde kullanınız.

............................................................................................................................................

Deyiş Örneği

Deyiş

Erenlerin serveri gerçekler piri

Hünkâr Hacı Bektaş erleriyiz biz,

Balım Sultan, Abdal Musa Şahımız,

Seyyid Ali Sultan gülleriyiz biz.

(…)

Turabi Üçlerin birisi oldu,

Yedilerle, Kırklar meclise doldu,

Horasan erleri azmedüb geldi,

Muhammed Ali’nin kullarıyız biz.

Turabî Ali Baba

140


Efsane

Efsane: Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları ve olayları konu edinen imgesel

öykülerdir

ÇILDIR GÖLÜ DİBİNDEKİ ESKİ ŞEHİR EFSANESİ

Eskiden Çıldır Gölü’nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala’da otururmuş. Çukurda

kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey “Gece gündüz çeşmeden

su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar” demiş.

Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su

doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbee olan ağabeyin geldiğini müjdelemişler. Dokuz

burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız, sevindiğinden evine koşup

giderken burmayı kapatmayı unutmuş. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken

artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz hale gelmiş. Evi biraz yüksekte olanlar işin

farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçmışlar.

Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülürken akşama kadar onlarda sular altında

kalmış. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelmişler. Çıldır Gölü işte dibindeki

o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün

ayağı Zarşat’a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri su basardı.

TEKÇAM EFSANESİ

İlimizin merkeze bağlı Ovapınar Köyü dağlarında bulunan ormanlık bir alan zamanla yok olur,

ancak bir tane çam ağacına kimse dokunmaz. Geceleri ağacın etrafında mumların yandığını

gören yöre halkı bu çam ağacının kutsal olduğuna inanır ve dilek dilemek için buraya gelir.

Ancak bir gün çevredeki köylerden birinde yaşayan bir adam ağacı kesmeye karar verir. Ağacın

yanına gelerek baltasıyla kesmeye başlar ve baltayı vurduğu yerden kan gelir. Ağacı kesmeye

kararlı olan adam vazgeçmez ve ağacı keserek evine götürür. O günün akşamında bu bölgeye

görülmemiş bir derecede yağmur yağar ve adamın yaşadığı köyden bir sel geçer. Sel köyden

sadece bu adamın evini ve ailesini götürürken, başka kimseye zarar vermez.

Bugün ağacın bulunduğu yerde “Tekçam” denilen bir çeşme akmakta ve yöre halkı yağmur

yağmadığı zaman buraya gelerek yağmur duası etmektedir.

KURŞUN ASKER EFSANESİ

Posof ilçesine bağlı secede de Kahraman Mehmetçik hudut karakolunda nöbetçidir. Kulağına

sesler gelir ve karşı tepeden düşman görünür. Arkadaşları duysun diye silah atar, onlar gelinceye

kadar düşman sarar. Ruslar kurşun yağmuruna tutulur. Bu köye “Kurşun Çavuş” denmiştir.

Yöresel Söz Varlığı

1) Kotanlamalar

Kotanlama, kotan sürerken söylenen manilere denir. Çiçiler, büyük tarlaların sürülmesi için

birkaç ailenin bir araya gelmesiyle birleşirler. Buna modgam denir. Bir araya gelen çiçiler kotan

denilen büyük bir karasaban koşarlar. 10-12 çi öküz koşulur. Kotanı tutana yani idare edene

majkal, her boyun çii idare edene de hodak denir. Kotanı sürmeye sabaha karşı tan atışında

başlanır. Bu arada hodaklar uyumamak için horeyil söylerler. Bu söylemeler karşılıklı olur. Her

dörtlükten sonra hep bir ağızdan hoooo diye bağırırlar.

141


Kotanlama Örnekleri

Tarlanın yanından geçen yolcuya:

Ağ taşı kaldırsam

İnce yılan öldürsem

Yılan inceden ötür

Yüksek dağda gül biter.

Hoooo

Buradan bir atlı geçti,

Nalları parla geçti,

Ellere selam verip,

Bize el a geçti.

Hoooo

Koyun, kuzu sürüsü tarla yanından geçerse:

Ay çevirmeler çevirmeler,

İçinde ak koyun meler,

Mele koyunum mele,

Belki sevdiğin gele.

Hoooo

Tarla yanından bir gelin veya kız geçerse:

Buradan bir maya geçti,

Sallandı çaya geçti,

Ben sevdim eller aldı,

Emeğim zaya geçti

Hoooo

Haydi şimdi de siz bildiğiniz bir mani yazın.

142


2) Atasözleri

Atasözü; uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici

nitelikte söz.

Yöreye Özgü Atasözlerini İnceleyelim

Abanın kadri yağmurda bilinir: Bir şeyin gerçek değeri ona çok gereksinim duyulduğunda

ortaya çıkar.

Acı acıya su sancıya: Bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurmak gerekir.

Azığı evden al, arkadaşı köyden al: Yemeğin de arkadaşın da güvenilen yerden edinilmesi

gerektiğini öğütleyen söz.

Cırnağın(rnak) varsa başını kaşı: Hiç kimse; başkasından yardım beklememeli, kendisinin

olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir.

Çayı görmeden çemirlenmez: Dereyi görmeden paçalar sıvanmaz.

Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne ver: Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun her

iş uzmanına yaptırılmalıdır.

Genç ağaya hizmet, azgın ata mar güçtür: Bazı kişilere ne yaparsan yap yaranamazsın.

Harmana giren porsuk, dirgene dayanır: Bilmeden bir işe kalkışan işin kötü yüzünü de görür.

Peyniri deri saklar, kadını eri saklar: Saklanıp korunması gereken her şey durumuna uygun

yöntemlerle saklanır.

Tangır elek tangır sac elim hamur karnım aç: Yaptığı çalışmalarla başkalarına yarar sağlayan

ancak bundan kendisi yararlanamayan kişileri anlatan bir sözdür.

3) Deyimler

Deyim; söze güzellik, hoşluk katmak amacıyla sözcüklerin gerçek anlamından uzaklaşılarak

kullanıldığı söz öbekleridir.

Yöreye Özgü Deyimleri İnceleyelim

Aklı yüngül: Aklı hafif.

Cibelmek: Nazlanmak, şımarmak.

Coç kesmek: Çok ıslanmak.

Dınaz etmek: Dalga geçmek.

Duluğa vurmak: Şakaklara vurmak, kişiyi uyarmak ve uyandırmak amaçlı vurmak.

Ecel aman verirse: Ölmezsem, ömür yeterse.

Gadan alem: Sana gelecek kaza, bela bana gelsin.

İç etmek: Ortak hakkı yemek.

Kaşı kabağı şişmek: Yüzü gözü şişmek.

Sevik olmak: Hep güler yüzlü, sevimli olmak.

Sosurluk etmek: Çekingen, utangaç.

Şer etmek: Suç atmak.

Sizin de çevrenizden duyduğunuz yöremize özgü deyimler var mı? Yazın.

143


Ardahan Halkına Özgü Bazı Kavramlar

MURUSLARINI DÖKMEK : Suratını asmak

HERSLENMEK : Sinirlenmek

KAKAÇ : Zayıf kimseler için söylenir

BİTİK : Köpek yavrusu

ÇİRTAKOZ : Deli

GEŞLENMEK : Donmak,Üşümek

ANDIR,MERET : Uğursuz şeyler için söylenir

HINGILIM ATMAK : Gereksiz hareket ve işler

KÖÇMEK : Evlenmek

GURUĞ TAVUK : Anaç tavuk

BİBİ : Hala

CUCUL : Civciv

DOYDOY : Güvercin

PEŞĞUN : Sofra

CİNCAR : Isırgan

ZIRZA : Asmalı kilit

ÇİRNAĞ : Tırnak

MUÇURLAMAK : Buruşturmak

PEŞKİR : Havlu

GIDİK : Oğlak

GAGILDAMAK : Gülmek

GİZLENGUGİ : Saklambaç

BEYABUR : Rezil

YÜNGÜL : Hafif

KOMBA DÖNMEK : Takla atmak

PÜRÇEK : Saç Tutamı

GULLEP : Menteşe

GODET : Süpürge sapı

GAGAL : Göz

GUDİK : Küçük Köpek

KARTOPU : Patates

GOTİK : Manda Yavrusu

SEKÜ : Divan

KOR ARABA : Kağnı

KAŞKA : At Arabası

GIDIL : Küçük

PİSİK : Kedi

MOZİK : Dananın büyüğü 8

HERG : Sürülmüş Tarla

TAR : Tavukların Kümeste üzerine çıktıkları yer

TEREK : Raf

ÇIRMAK : Yırtmak

ĞATAKLAMAK : Kovma,Uzaklaştırma

OTU BED : Çirkin

CANCUR : Erik

LIBBIZ : Parasız,Züğürt

ÇENKÜRMEK : Küçük Köpeğin Havlaması

ŞOŞARTMAK: Abartma

ŞUŞLANMAK : Fazla yatma

İSTOL : Yer sandalyasi

GIJİK : Kıvırcık saç

BİŞKA : Kibrit

CAMUŞ : Manda

LAZUT : Mısır

BEDASIL : Soysuz

TEVÜR : Çeşit

GUNÇUL : Uç

Ardahan’a Özgü Bilmeceler

Ey Umutlar umutlar, kuzuyu yiyen kurtlar, dabanından su içer, tepesinden yumurtlar (BUĞDAY).

Taştandır kömürdendir, geçen gün ömürdendir, lale bir yemiş yedi, ağacı demirdendir (ŞİŞ

KEBAP).

Bizim evde deli var, tepesinde gülü var, şimdi gelir görürsün, güle güle ölürsün (KANDİL).

Tıpış tıpış yürürsün, samur kürkün sürürsün, sen bir ağa kişisin, neden yaya yürürsün (FARE).

Ben üç ay kış bekarım, sahibime nökerim, yaz kış demem tarlayı, ben sürer ben ekerim (ÖKÜZ).

Ufacık mermer taşı, içinde beyler aşı, pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur (YUMURTA).

Kara koyun meler gider, dağı taşı deler gider (TREN).

Het dedim höt dedim, git kapıya yat dedim (SÜPÜRGE).

Gözek gözek gözü var, beylerin yanında sözü var (BAL).

Sıra sıra develer, birbirini geveler (DİŞ).

Bir küçücük mil taşı, dolanır dağı taşı (GÖZ).

Sarı öküzüm sarkıp durur, düşerim diye korkup durur (ARMUT)

144


Doğu Kültür Gazetesi

ARDAHAN’DA YEREL BASIN

Doğu Kültür Medya Grubu’na ait Doğu Kültür Gazetesi, 2012-13 yılında toplamda 3-5 sayı

çıkartılmış. 2014-15 yazılı olarak çıkmayan gazetenin yayını Haber Portalı ağırlıklı olarak

yapılmaktadır. Yayının ana gövdesi STK’lardır. Her ilde gönüllü temsilcileri bulunmaktadır.

Yayının patronu halk olarak belirlenmiş. Herhangi bir çıkar grubuna dayanamadığı için mevcut

bilinen basın yayın organlarına benzemeyen bir strateji yayını olarak bahsediliyor. Yayının

iki temel ilkesi var. Birincisi: halkın, vatandaşın, ülkenin genel çıkarları her şeyin üstündedir.

İkincisi: yerelden evrensele özgürlüğü esas alınması.

Yeni Umut Gazetesi

Yeni Umut Gazetesi de Doğu Haber Medya Grubuna ait bir gazetedir. Tirajlarıyla ilgili kesin

bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Yazılı olarak çıkarılmamaktadır.

Çıldır Manşet Gazetesi

Haalık olarak çıkarılan bir gazete olup yayın günleri pazartesi ve cuma günleridir.

Posof Sınır Gazetesi

Ha alık çıkan yerel gazetedir.

Siyasal Birikim Gazetesi

Günlük çıkan yerel gazetedir.

Ardahan Haberi Gazetesi

İnternet sitesi ulusal haber statüsündedir. Ardahan ve İstanbul’da basılı yayın olarak ha alık

yayın yapmaktadır. Gazetenin genel merkezi İstanbul’da, dağıtım ağı ise posta yoluyla

yapılmaktadır.

23 Şubat Gazetesi

Günlük çıkan yerel gazetedir.

Göle Haber Gazetesi Hudut Gazetesi

Yayınlarına internet üzerinden haber portalı olarak devam eden, yayın aralığı ve rajı

hakkında bilgi edinilemeyen diğer gazeteler ise aşağıdadır:

• Saskara Haber

• Ardahan Aktüel

• Posof Haber

• Kaas Online

• Kuzey Anadolu Gazetesi

• Hoçvan Haber Gazetesi

• Doğu Güneşi Gazetesi

• Posofum

145


ARDAHAN’DA MÜZİK

Göç yolları toplumların kültürlerini etkileyen, zenginleştiren ve şekillenmesine yardımcı olan

faktörlerdendir. Çeşitli coğrafi bölgelerde bulunan göç yolları zengin kültürel yapıları

bünyelerinde barındıran bölgelerdir. Ardahan Türkmenleri, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ni

Kaaslara ve Orta Asya’ya bağlayan geçiş yolları üzerinde mesken tutmuşlardır. “Yerli” olarak

tanımlanan Kıpçak Türkleri ve diğer Türk boyları olan Terekemeler (Sabirler) ve Karakalpaklar

ile komşudur. Kuzeydoğu Anadolu ile Kaasları kapsayan bölge kültürleriyle iç içe geçmiş

oldukça renkli bir kültürel yapıyı bünyesinde barındırmaktadır. Bu zengin yapı, Anadolu

toprakları üzerinde var olan kültürel zenginliğin önemli bir parçasını teşkil etmektedir.

Müziğin oluşumunda insanların yaşam biçimi, iklim, yer şekilleri, bitki örtüsü gibi doğal

faktörlerin yanında insanlar arasındaki etkileşim, komşularla iletişim, göç, ekonomik faaliyetler,

gelenek ve görenekler, gibi beşerî ve ekonomik faktörler de etkili olmaktadır. Yöredeki sosyal

ve kültürel hayatı n her alanında var olan müzik; kimi zaman mani, horavel şeklinde olurken,

kimi zaman da ağıt, uzun hava ve âşık deyişleri şeklinde görülmektedir. Uzun yıllar boyunca

yaşanan işgaller, iklim şartlarının zorluğu, bunun yanında geçim kaynaklarının kısıtlı olması,

yöre müzik kültürünü şekillendiren unsurlar arasında yer almaktadır. Bu bağlamda yöredeki

düğün ve eğlence müziklerinde var olan hareketli yapılar dışında kalan ezgilerin büyük

çoğunluğunun ağır ve hüzünlü bir karakter taşıyor oluşu, sosyal yaşantının müzik kültürü

üzerindeki belirleyici etkisini ispatlamaktadır.

1. Bölge Ezgilerinin Genel Özellikleri

Sözlü kültürün oldukça zengin olduğu bu yörede müzik kültürü de bu duruma bağlantılı

olarak gelişmiştir. Müzik, bölge kültürel hayatının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu

sebepten günlük yaşamın her bölümünde, müziğin varlığından söz edebilmek mümkündür.

Her birinin bölge müzik kültürünün birer parçasını oluşturduğu âşık meclisleri, düğünler,

cemler kotan zamanı söylenen horaveller, tarlalarda çalışırken, keçe dökerken, halı-kilim

dokunurken, tüy ayıklarken karşılıklı söylenen maniler, deme çevirmeler, pancar türküleri ve

düğün ezgileri, tasnif edilmişçesine birbirinden farklı mekânlarda icra edilen ezgilerdir.

Yöre kadınlarının ilkbahar sonu ve yaz aylarında meralardan pancar toplarken söylemiş

oldukları pancar türküleri, çayır ve tarlalarda çalışırken, tüy ayıklarken ve keçe dökerken kadın

ve erkeklerin karşılıklı söylemiş olduğu maniler ve türküler, müziğin bu yörede sosyal ve

kültürel hayatın her alanında var olduğunu belgeler niteliktedir. Bu durum zorlu iklim koşulları

ve çalışma şartlarını eğlenceli hale getirmesi işlevinin dışında, kültürel değerlerin yaşatılmasına

da önemli katkılar sağlamıştır.

2. Bölgede En Yaygın Müzik Aletleri

Bölgede yaygın olarak kullanılan müzik aletleri davul, zurna ve bağlamadır. Bunun yanında

yöre halkı tarafından “Dıbılga Düdüğü” adı verilen bir çalgı da nadiren kullanılmıştır.

Bağlama: Yörede var oldukları tespit edilen diğer çalgılara oranla en çok ilgi gören çalgı

özelliğini taşımaktadır. Fakat bu sazın icracıları pek yaygın değildir. Genellikle yöre âşıkları

tarafından ya da müziğe hevesli yöre insanları tarafından icra edilmektedir.

Davul: Yöredeki en yaygın çalgılardan biridir. Düğünlerde zurnaya eşlik etmek amacıyla

kullanılır. Yörede mevcut davullar, kasnak, çember, deri, tokmak, çomak ve gaytan adı

verilen bölümlerden oluşur.

Dıbılga Düdüğü: Kuşburnu ağacından yapılan bir çalgıdır. Boru ve dil kısımlarından oluşur. Ses

olarak sipsiyi andırmaktadır.

146


Zurna: Yöre düğünlerinde davul ile birlikte kullanılan zurna, Anadolu’nun diğer bölgelerinde

kullanılanlardan farklı değildir. Zurna, gövde ve ağızlık kısımlarından oluşmaktadır.

3. Bölgenin Halk Ozanları

Âşık Şenlik

(D. 1850 - Ö. 1913), 19. yüzyıl saz şairi, halk lideri

19 yaşındayken Ahilkelekli Âşık Nuri’den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis,

Gürü ve Revan’ı gezerek çağının diğer saz şairiyle karşılaşmalar yapmıştır.

1913’teki Revan yolculuğu sonrasında oradaki rakip saz şairlerinin kıskançlığıyla yemeğine

zehir katılmış ve memleketi Çıldır’a ulaşamadan Arpaçay ilçesinde ölmüştür.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında halk-toplum önderliği yapmıştır. Ünlü şiiri “93

Koçaklaması”nı bu esnada söylemiştir. Bu şiirde geçen, “Can sağ iken yurt vermeniz

(vermeyiz) düşmana” mısrası o dönemki yurt savunmasının temel felsefesini oluşturmuştur.

180 adet şiiri; Selman Bey, Lati f Şah ve Sevdakar Şah gibi hikâyeleri bulunmaktadır. Yöre

saz şairlerinden âşık meclislerinde dinledikleri, yine yörede yapılan sohbetlerden ve

okunan cönk kitaplarından faydalanmıştır. Şiirlerinde Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan ile

Azerbaycan sahası saz şairlerinden Hasta Hasan’ın etkisi vardır. Kendi çağında ve kendisinden

sonra gelen pek çok saz şairi üzerinde etkisi olmuştur. Sümmani, Posoflu Zülali, Azerbaycanlı

Aşık Elesker bunlardan bazılarıdır.

İster ihtiyar ol ister nevcivan

Bu dünyada bâkî kalan öğünsün

Meraksız fikirsiz gamsız herzaman

Her zaman şâd olup gülen öğünsün

Müddet ki Hazret-i Ademden beri

Okunmaz deeri bilinmez sırrı

Bu dünyadan gitti nice bin biri

Ahreen dünyaya gelen öğünsün

Sefil Şenlik der ki bu dünya fâni

İskender Ürüstem Süleyman hani

Ecel pazarından kurtaran canı

Azrailden mühlet alan öğünsün

147


Âşık Şeref Taşlıova

Âşık Şeref Taşlıova, 1938 yılında Ardahan’ın Gülyüzü (Pekreşen) köyünde doğdu. Küçük

yaşlarda şiir yazmaya başlayan Taşlıova, âşıklık geleneğinin önemli isimlerinden olan Âşık

Şenlik’in oğlu Âşık Kasım’a çıraklık etmiş ve daha sonra Âşık Gülistan ve Âşık Müdami’nin

yanında âşıklık sanatını öğrenmeye devam etmiştir. Yöresindeki âşıklardan Mehmet Hicrani,

Dursun Cevlani, İshak Kernali, Topal Latif, Âşık Merdarı, Âşık Abbas, Âşık Rıza ve İslam

Erdener’i dinleyerek sanatını geliştirme fırsatı bulan Taşlıova, 1964 yılında TRT Kars

Radyosu'nun açtığı sınavı kazanarak 10 yıl kadar radyo programı yapmıştır.

1970’li yılların başında Kars merkezine yerleşen Taşlıova, 1990 yılına kadar sanatını icra

ederek geçimini sürdürdü. 1990 yılında, Kültür Bakanlığının teklifi üzerine Sivas Devlet Türk

Halk Müziği Korosu’na sanatçı olarak atandı. Bu yeni görevi sebebiyle 1994 yılında ailesiyle

birlikte Ankara’ya yerleşen sanatçı, 2003 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı.

Âşık Şeref Taşlıova’nın Halk Edebiyatımıza kazandırdığı ve tasnif e ttiği hikâyeler, kültür

hayatımız ve tarihimiz açısından son derece önemlidir. 157 kadar âşık makamı bilen

sanatçı, halk hikâyeciliğindeki makam bilgisiyle bu alandaki önde gelen isimlerden birisidir.

Başta Avrupa ve Türk Cumhuriyetleri olmak üzere yurt dışında gerçekleştirdiği çok sayıda

performansla âşıklık geleneğinin tanınmasına katkıda bulunan Âşık Şeref Taşlıova’nın

şiirlerinin bir kısmı Amerikan Indiana Üniversitesi tarafından, türküleri de Almanya Berlin

Üniversitesi Uluslararası Geleneksel Müzik Enstitüsü (International for Traditional

Music Institute) tarafından derlenerek kitap haline getirilmiştir. 60 kadar şiiri 1990 yılında

Kültür Bakanlığı tarafından ‘’Gönül Bahçesi’’ adıyla yayımlanmıştır. Fikret Türkmen, Mete

Taşlıova ve Nail Tan tarafından onun eserlerinden derlenen “Halk Hikâyeleri” adlı kitap da

2008 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır.

Âşıklık geleneğinin yaşatılmasına ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına yetiştirdiği çıraklarla da

katkıda bulunan ve bu nedenle pek çok ödüle layık görülen Âşık Şeref Taşlıova, 2010

yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Kültür

ve Turizm Bakanlığı tarafından 2008 yılı için Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edilmiştir.

Âşıklık geleneğinin önde gelen temsilcilerinden biri olan Âşık Şeref Taşlıova, 21.09.2014

tarihinde Ankara’da vefat etmiştir.

148


Âşık Zülali (Yusuf Kökten)

Her gelen insanlar geçer üstümden

Muhannet sevdiğim yol ettin beni

Çekmeyinen kopmaz idi yaprağım

Aşkınla bir çürük dal ettin beni

Abdal edip diyar diyar gezdirdin

Kayığımı ummanlarda yüzdürdün

Peteğimi kovanımdan süzdürdün

Yadlar sofrasında bal ettin beni

Şeref der ki duyamadım sesin yar

Sırmalıydı yeleğinde süsün yar Keşiş

Kızı Aslı mısın nesin yar Kerem gibi

Yaktın kül ettin beni

Yusuf Zülali, 1873 yılı baharında Posof ilçesine bağlı Suskap köyünde doğdu. Sülale adları

önce Şekeregil, sonra Ömergil diye anılırdı. Dedesi Hurşit, babası Abdullah’tır. Annesi de

Hacıgillerin Altun Hanım’dır. Yusuf, ailenin altı çocuğundan dördüncüsüdür. İlk tahsilini

köyünde yaptı . Medreseyi Digor’da okudu. Bu tarihlerde İstanbul’a ağabeyinin yanına

giderek medreseye devam e tti ve Arapça- Farsça okudu. On iki yaşlarında iken başından

geçen iki rüya hadisesiyle bade içmiş, halk aşığı olmuş ve şiir söylemeye başlamıştır. Asıl adı

Yusuf, Soyadı Kökten’dir.

İlk eşi olan Pamuk Hanım Şavşat’ın Suloban/Pınarlı köyünden idi. Pamuk Hanım’ın hiç

çocuğu olmadı. Zülali,1893’te Bursa’ya giderek Posof ve Artvinli 93 muhacirlerini ziyarete

gitti . Orada Hamidiye Ziraat Mektebine girip üç sene okudu. Bir hastalık nedeniyle 1896’da

memleketi Posof’a geri döndü. 1904 yılından sonra Batum-Hula ve Posof’taki mekteplerde

Türkçe ve Din Kültürü dersleri hocalığı yapmaya başladı. Otuz bir yaşında iken, on altı

seneden beri saz ve söz

149


meydanlarının büyük şöhreti Zülali, “Aşıklar Serdarı” olduğunu herkese kabul ettirdikten sonra

bir muallim olarak Rus boyunduruğundaki memleketinin istiklal ve hürriyeti için var gücüyle

çalışmaya koyuldu. Kars’ta bir Türk milli mektebi açılmasını ve milliyetçi çalışmaları teklif e tti .

1906’da karısı Pamuk Hanım vefat etti . Daha sonra Hanak’ın Yukarı Surmal köyünde dul

bulunan Bedir adlı bir kadınla evlendi.

1909’a kadar muallimliğin yanı sıra Batum’da Türkçülük ve Türk Birliği hareketlerinin yayılıp

yerleşmesi için çalıştı.1910 yılında Bursa’ya oradan da Afyon’a göç etti ve Sarıçayır köyüne

yerleşti. Babası ve diğer kardeşleri de kendisinden sonra buraya gelip köye yerleştiler.

1930 yılı baharında sıla için Posof’a giden Aşık Zülali, bu yolculuğun verdiği ilhamla yanık

şiirler söyledi. Altı ay zarfında Posof, Ardahan ve Çıldır’ı dolaşıp tekrar Afyon’a geri döndü.

Sarıçayır köyü yakınlarındaki bir köyde bir ara imamlık yaptı. Âşık Zülali’nin bir Türkçü olduğu

herkes tarafından bilinmekteydi. 1940’ta Manisa Türk Ocağı kurucularındandır. Manisa’da,

oğlunun yanında bulunduğu sıralarda bir gözündeki katarakt rahatsızlığı nedeniyle bir gözünü

kaybetmiştir.

Âşık Zülalinin Zeynel, Osman, Zarife, Şahide ve Cemile adında beş çocuğu olmuş. Artık 83

yaşına gelen şair, ömrünün son günlerini yaşıyordu. Eskişehir’de kızı Cemile’nin evinde

bulunduğu sırada kalp krizi geçirerek 18.12.1956 tarihinde vefat etti. Cenazesi Çieler’e

getirilerek şehir mezarlığında toprağa verildi. Mezar taşında aynen şu ifadeler yer almaktadır.

“Halk şairi Ardahan-Posof kazası Suskap köyünde Yusuf Zülali D.1873 - Ö.18.12.1956

Merhumun ruhuna fatiha.”

Rüyası ve Aşıklığı:

Yusuf, 12 yaşında iken bir sonbahar günü Suskap’ın üstündeki Vahla (Baykent) köyünün

altında Kanlıgöl mevkiinde, harmana koşulacak camuş ve öküzleri otlatırken uyku basıyor ve

“gaflet uykusuna” dalıyor. Uyuduğu yer mezarlıktır. Bu esnada üç aksakallı ihtiyar gelip

kendisine yeşil kağıt üzerinde “Zülali” yazısını okutuyor ve sır olup gidiyorlar. Bu defa gözüne

bir peri kızı görünüyor. Bu kızın adı Mehriban’dır. Daha sonra Yusuf ile peri kızı arasında uzun

bir diyalog geçiyor.

Mehriban, daha çocuk olan Yusuf’a şöyle seslenir.

Gönül hab’da gördüğünü arzular

Kendi öz tahtı nın mihmanesidir

Yada düştü yaralarım sızlar

Şahım sırf ölkenin birdanesidir

Zülali’de karşılık verir.

Gözüm Mehriban’da gövlüm perişan

Bu genc-i mihneti n gam hanesidir

Didarı Süleyman vechi hurişan Yusuf

Zelha onun müptelasıdır.

Dolaştığı Yerler ve Karşılaştığı Aşıklar:

Aşık Zülali, henüz çok genç denecek bir yaşta iken çevrede kudreti nin yayılmasıyla doğduğu

yerler kendisine dar gelmeye başladı. Başka diyarlardaki şöhretli aşıklarla karşılaşma

arzusuna düştü.

1899 yazında Ulgar Dağı’nın Ağyar Tepesi’ndeki Sors Yaylası’nda Ahıskalı Musevi-Türklerden

Aşık Ahdari ile deyişti ve onu bağladı. Bu başarısında cesaret alan genç Zülali, 1890 yılının

yazında, şöhreti ni çok duyduğu Çıldırlı Şenlik ile müşaare etmek ve imtihan olmak için gizlice

150


Çıldır’a Suhara köyüne gidip onunla karşılaşıyor. Aynı sene Ahıska, Azgur, Borcam üzerinde

Batum’a giderek Ermeni şairi Kenziya ile deyişti .

1891’de Kobliyan ve Ahıska köylerini dolaştı .1892’de Şavşat ve Ardanuç köylerini

gezdi.1893’te Bursa’ya gitti . Orada Aşık Zahmi, Firaki ve Sami gibi Bektaşi şairleriyle deyişerek

mat etti. Posof’a gelerek Narmanlı Aşık Sümmani ile karşılaştı ve beraberce köyleri

dolaştı.Yine bu yıllarda Posof/Zezezümdeli Aşık Noksani ile deyişti. Ardahan’da Hanaklı

Mazlumi ve Mahzuni ile karşılaştı.

OKUMA PARÇASI

ÂŞIK ŞENLİK-ÂŞIK ZÜLALİ ATIŞMASI

Yıl miladi 1883’te Doğu Anadolu’da Şenlik ve Sümmani babaların şairlik devrelerinin çok

kuvvetli olduğu bir zamanda Posof’un Suskap köyünde Yusuf Zülali isminde genç bir aşık vardır.

Yusuf Zülali miladi 1873 yılında doğmuş,genç yaştayken anne ve babasını kaybetmiş,dedesi

Hurşit Ağa tarafından büyütülmüştür.Her aşık gibi bölgesinde atışacak aşık

bulamayan Zülali,kendisine bir hasım bulmak amacıyla, bir gün dedesinden habersiz köyünden

ayrılır. Niyeti Çıldır’a kadar gitmek ve ününü duyduğu Şenlik Baba'yı ziyaret etmek,icap

ederse de kendisiyle atışmaktır.

Çıldır’a doğru yol alan Zülali Baba, Çıldır Ardahan arasında Yıldırım Tepe köyü halkından

çoban İsa’ ya rastlar. Zülali Baba çoban İsa’ya Aşık Şenlik’in köyü olan Sukara’ya nereden

gideceğini sazıyla şöyle sorar:

Aldı Zülali

Yerim Posof bu diyara gelmişem

Öğret çoban ne yandadır Sukara

Garip bülbül yad ölkede şaşmışam

Öğret çoban ne yandadır Sukara?

Çoban İsa da bu sözlere karşılık sopasını saz şeklinde yapıp Zülali Baba’ya şöyle cevap verir

Aldı Çoban İsa

Hele bir cehelsen cana gıyarlar

Âşık bilmem ne yandadı Sukara

Bülbülü boynunnan asa goyarlar

Essah bilmem ne yandadı Sukara

Aldı Zülali Baba

Çoban yetmiyirsen feryada dada

Zülali içmüştür kırhlardan bada

Pirler sayasınnan yengilmem yada

Öyret çoban ne yandadı Sukara?

Aldı Çoban İsa

Çobanam yaylağda davar geti rrem

Fehmin zaya verer zehnin iti rrem

Pirlerin başına gara geti rrem

Kör döğülsen görükendi Sukara.

diyerek sözlerini bağlar.Zülali Baba bir memleketi n çobanı böyle olursa aşığı nasıl olur

diye düşüne düşüne Sukara'ya ulaşır.Burada bir düğün evinde karşılaşan Zülali Baba ile Âşık

Şenlik arasında şu deyişme geçer.

Aldı Âşık Şenlik

Şenlik der pirler erenler yeti şsin imdadıma

Gene bir dert tökülü ü böğün istimdadıma

151


Eğer mennen hef edersen gel otur ganadıma

Doğrudur korkar Zülali hele civan dediler.

Aldı Zülali Baba

Bu hakiki bu mecazı kimler öğretti size

Böyle yaharuh galdırmah darbe vurmahtur bize

Der Zülali ben garibem düşmüşem ölkenize

Usta Şenlik gâhi dosur, gâhi düşman dediler.

Âşık Zülali Baba Sukara'dan ayrılarak köyüne gelir.Durumu soran dedesine şöyle cevap verir.

O ki Suhara’ya vardım gahirli

Cevheri müzeyyen resmi şehirli

Bir ejderha çıktı fehmi zeherli

Vurdu vücuduma yara dedecan.

Öyle hüner olmaz hünkarda beyde

Açmış bayrağını sancah önünde

Beş bin pençe gördüm en küçüğünde

Mansur gibi düştüm dara dedeca

O ki yaralandım düştüm amana

Keşke gideyidim Hind’e Yemene

Bir serçe neylesin murgu seneme

Geyindim eğnime gara dedecan.

Çaresin bulmadım aşgına billah

Her gelen aşuğa etmez eyvallah

Zülali’ye yardım eyledi Allah

Düşürmedi imtihana dedecan.

Derleyen: Günay TOPKAYA—Çıldır İlkokulu Müdürü

Âşık atışmasını torununa anlatan dede.

Yörenin Diğer Halk Ozanları:

Hanaklı Aşık Mazlumi

Molla Halis Rabatlı

İrfani Hoca Çıldırlı

Aşık Resul

Aslan Usta Hanaklı

Aşık Nesip

Aşık Hüseyin Tellioğlu

Ardahanlı Hakkı

Aşık Çoban İsa

Kul Ahmet

Aşık Durmuş

Mahsuni Göleli

Hacı Murat Gökbulak

Aşık İlyas Kaya

Mansur Öztürk

Nuri Ağdemir

Aşık Sabri Şimşekoğlu

Dursun Durdağı

Orhan Üstündağ

Göleli Vahit Köroğlu

152


1.KURTULUŞ GÜNLERİ

Göle

İLİMİZ VE İLÇELERİMİZİN ÖNEMLİ GÜNLERİ

Göle Küçük Ardahan Sancağı adıyla 1551'de Erzurum’a, 1579'da Kars eyaleti ne bağlanmıştır.

1828’de Rus işgalinde çok zarar görmüş halk dağılmıştır. 1830’da merkezi Dedeşen köyü

olarak Çıldır Sancağı'na, 1866’da nahiye olarak Ardahan kazasına verilmiştir. 1878'de Rus

işgaline kaza merkezi Merdinik köyü (şimdiki ilçe merkezi) olmuştur. 30 Eylül 1920’de Rus

işgalinden kurtulan Göle ilçe merkezinde belediye teşkilatı 1926’da kurulmuştur. En son

olarak ilçemiz 27.05.1992 tarihinde 3806 sayılı kanun ile il statüsüne kavuşan Ardahan iline

bağlanmıştır.

Fotoğraf 5.21.: Ardahan, Güle’nin Kurtuluşu Kutlamaları

Ardahan Merkez

Ardahan ili yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe

sahiptir. İlimiz, M.S.628 yılında Hazar Türklerinin

eline geçerek Ardahan adını almıştır. 1069

yılında Alparslan tarafından fethedilerek Selçuklu

egemenliğine giren Ardahan 1551 Kanuni Sultan

Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu

topraklarına dahil olmuştur. Bölge Osmanlı

yönetiminde uzunca bir süre Çıldır Beylerbeyliği

olarak adlandırılmıştır.

1876-1877 Osmanlı -Rus Savaşı sonunda

savaş tazminatı olarak 13 Temmuz 1878 Berlin

Antlaşması’yla Ruslara bırakılan Ardahan,

1918 Brest-Litowsk Antlaşması’yla ana vatana

kavuşmuş ise de 30 Ekim 1918 Mondros

Fotoğraf 5.22.: Ardahan Merkez. Yanık Cami

153


Mütarekesi ile ordumuzun çekilmesi sonucu, Ermeni ve Gürcülerin işgaline hedef olmuştur.

30 Kasım 1918 tarihinde Kars’da kurulan Milli Şura Hükümeti tarafından Mondros

Mütarekesi şartları reddedilmiş, I. Ardahan Kongresi 03-05 Ocak 1919 ve II. Ardahan Kongresi

07-09 Ocak 1919 ile kurtuluşa giden yol açılmıştır.

Milli Şura Hüküme , Kurtuluş Savaşı’mızla bütünleşerek Kazım Karabekir Paşa ve Halit

Paşa komutasındaki şanlı ordumuz tarandan 23 Şubat 1921 tarihinde kurtarılmışr.

Cumhuriyetin ilanından sonra il olan Ardahan, 1926 yılında ilçe yapılarak, Kars iline

bağlanmış, daha sonra yöre halkının talebi ve SSCB’nin dağılmasıyla bölgede meydana gelen

gelişmeler göz önüne alınarak 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla tekrar il statüsüne

kavuşturulmuştur.

Çıldır

Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Heredot Tarihi’nde de bahsedildiği gibi,

M.Ö. 650-700 yılları arasında bölgeye gelen Saka Türkleri, Çıldır’a ebedi Türk olma damgasını

vurmuşlardır. Zaten Çıldır adı da oradan gelmektedir.

Çıldır, Oğuz Han’ın Çavuldur boyundan gelmekte olup; Çavuldur isminin (Çaldur) Çıldır

şeklinde fonetik bir değişikliğe uğramış biçimdir.

Çavuldur, Oğuz’un Gökhan’dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti , böylece

1071 zaferinden çok daha gerilere gider. Öyle ki Anadolu kapılarını ebedi olarak Türklere

açacak olan Sultan Alpaslan’ın ordusu, Çıldır’a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün misafir

edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir.

14 Temmuz 1878’de yapılan Berlin Anlaşması’yla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan

245 milyon Osmanlı altınının 200 milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve

Batum sancakları Ruslara teslim edildi. Merkezi Erzurum’da olan 15. Kolordu Kazım Karabekir

komutasında Milli Şura kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine

yürüdü. 25 Şubat 1921 günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Türk topraklarına ka

lmışr.

Hanak

Fotoğraf 5.23.: Ardahan, Çıldır’ın Kurtuluşu Kutlamaları

M.Ö. 680’ li yıllara kadar Urartu hakimiyetinde kalan Hanak’ın yazılı kaynaklarda bilinen

154


ilk ismin Kırmalar mevkiindeki kaya yazıtından alınan Urartuca bilgilere dayanılarak “ Tarju”

olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli medeniyetlere beşiklik eden Hanak, Oğuzların eline geçtikten

sonra farklı isimlerle anılmıştır. (Kanak- Kanık) Oğuz boylarından (Kıpçak) ağzıyla “ KHANAH”

oymağından kalma olduğu sanılmaktadır.

Zamanla baştaki “ K” harfi düşüp ismin sonundaki “H” harfi telaffuz zorluğundan dolayı “K”

harfine dönüşerek Türkçe büyük ses uyumuna uygun hale gelmiş ve “Hanak” olmuştur.

Hanak ilçesi 1 Mart 1921 tarihinde Milli Kuvvetlerimiz tarandan düşman işgalinden

kurtarılmış olup 18 Mart 1921 Moskova Antlaşması’yla durum siyasi sonuca bağlanmışr.

Ardahan ilçesine bağlı bir nahiye iken 1958 yılında ilçe yapılarak idari bakımdan Kars’a

bağlanan Hanak, 1992 yılında Ardahan’ın il olması ile birlikte Ardahan’a bağlanmıştır.

Posof

Fotoğraf 5.24: Ardahan, Hanak,Kurtuluş Günü Kutlamaları

Posof’un kuruluşu çok eski çağlara dayanır. Posof adı eski Türk dilinde Buşetkehv (BüşeBişe)

meşe ve ormanlık dere anlamındadır. Zaman zaman şekil değiştirerek Postkov-Poskhov ve

1928 yılında Harf İnkılabı'ndan sonra resmi kayıtlara Posof olarak işlenmiştir. 1080 yılında

Selçukluların Gürcülerin elinden alması ile Posof Türk hakimiyetine girmiştir. Osmanlı Devleti

’nin son dönemlerinde Rus ve Gürcülerin işgaline uğrayan ilçe son olarak 2 Mart 1921’de

Gürcülerin işgalinden kurtarılarak ana vatana dahil edilmişr.

1992 yılına kadar Kars iline bağlı olan Posof, 1992 yılında Ardahan’ın il olmasından sonra

idari bakımdan Ardahan’a bağlanmıştır.

Fotoğraf .25: Ardahan, Posof. Kar Yağışı Altında Şehitleri Anma Töreni

155


Damal

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce yöreye Oğuz boyları yerleşmiştir. Alparslan tarafından

1064’de Selçuklu topraklarına katılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra yapılan

Ayastefanos Antlaşması ile yöre, Ruslara bırakılmıştır. Rus ordusunun çekilmesinden

sonra, İngiliz desteğindeki Ermeni ve Gürcü çeteleri yöreyi işgale başlamıştır. Bu işgale karşı,

Ardahan’da Milli İslam Şura Yerel Direniş Hükümeti kurulup siyasi ve askeri mücadele

yapılmış, 16.03.1921 tarihinde yapılan Moskova Antlaşması ile Türkiye’nin Rusya ile sınırı

çizilmiştir. Bugün bu sınır Türkiye ile Gürcistan arasındadır. Damal’ın düşman işgalinden

kurtuluşu 3 Mart 1921 tarihidir.

Fotoğraf 5. 26: Ardahan, Damal’ın Kurtuluşu, Temsili

Ardahan’ın ve ilçelerinin kurtuluşunu kronolojik olarak sıralayınız.

YER

TARİH

1

2

3

4

5

6

156


2. KÜLTÜR-SANAT ETKİNLİKLERİ VE ŞENLİKLER

Bal Fesvali (1-5 Temmuz)

Ardahan balını tanıtmak amacıyla her yıl geleneksel olarak yapılan Ardahan Bal Festivali’nde,

Ardahan balının ve kültürünün tanıtımı amaçlanıyor. Festival etkinliklerinde bal yarışmaları

yerel ve ulusal sanatçıların konserleri, yerel ve yabancı halk oyunları ekiplerinin gösterileri

düzenlenmektedir

Fotoğraf 5.27: Ardahan, Bal Festivali

Göle Ulusal Kaşar Fesvali (1-5 Temmuz)

Ardahan’ın ilçelerinden ve diğer namı Yeşil Göle’de olan ilçemizde geleneksel festivallerden

biri de Uluslararası Göle Kültür ve Kaşar Festivali’dir. Göle’nin dışında yaşayan

hemşehrilerinin de katkılarıyla ve Göle Belediyesinin organizatörlüğünde her yıl yaz aylarında

düzenlenen Göle Kültür ve Kaşar Festivali neredeyse Gölelilerde alışkanlık yapmıştır.

Göle’nin yaylarında otlayan ineklerin memelerinden akan süen mayalanan peynirlerden

yapılan kaşar peynirinin lezzeti nefis ve görüntüsü çok hoştur. Hatta 2000 Temmuz’unda

beşincisi düzenlenmiş olan festivalde 550 kilogram gelen dünyanın en büyük kaşarı

hazırlanarak sunulmuştur.

Festivallerde çok ilginç etkinlikler arasında kaşar, kaymak ve süt güzeli yarışması da

yapılmaktadır.

Adeta mayıs çiçeklerinin rengi, kokusu ve aromasını bünyesinde barındırarak kendine özgü

bir tat ve hoşluk sunan Göle kaşarı bu festivalde tüm Ardahanlı ve Gölelileri biraya getirerek

hasret gidermelerine vesile olmaktadır. Yayla havası, birbirinden güzel çiçek florası ve

Göle’nin nefis doğasında düzenlenen festivalde sürpriz sanatçılar, birbirinden maharetli

aşıklar sahne almakta ve çeşitli yarışmalarla festival zenginleştirilmektedir.

157


Çıldır Gölü Fesvali (2-8 Temmuz)

Fotoğraf 5.28: Ardahan, Göle, Kaşar Festivali

Çıldır Göl Festivali sadece ülkemiz sınırları içerisinde yaşayan Kars ve Ardahanlıların katılımıyla

değil, aynı zamanda yakın coğrafyada yaşayan Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Gagavuzya,

Gürcistan ve Türkmenistan gibi komşu ve akraba ülkelerden gelenlerin de katılımıyla büyük ve

bölgesel bir şenliğe dönüşmektedir. Adı Göl Festivali olsa da içinde kültürel, folklorik ve sosyal

temalar barındıran festival unutulmaz görüntülere sahne olmaktadır. Ayrıca 25 Şubat’ta ise

aşık şenlikleri de yapılmaktadır.

Fotoğraf 5.29: Ardahan, Çıldır Gölü Festivali

158


Damal “Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri”

(15 Haziran-15 Temmuz)

Damal ilçemizde bulunan Karadağlar’ın eteğinde her yıl 15 Haziran-15 Temmuz arasında

genellikle akşam 18.05 saati itibarıyla görünmeye başlayan Atatürk silueti sebebiyle her yıl

şenlikler düzenlenmektedir. Şenliklere gerek il içinden gerekse ülkemizin dört bir yanından

büyük katılımlar sağlanmaktadır. Şenlikler tam bir şölen havasında geçmektedir.

Şenliklerde yerel ve ulusal sanatçıların katılımıyla konserler verilmektedir. Ayrıca katılımcılar

şenlikler sayesinde Damal’ın sanatsal ürünü olan “Damal bebeği”ni keşfetmektedir.

Yerel ve ulusal basın ile bu festival ülke gündemine girerek tüm Türkiye çapında ilgi ile takip

edilmektedir.

Damal’daki Atatürk Silüe : Karadağlar’ın eteğine her yıl haziran ayı sonu ile temmuz ayı

döneminde yandaki tepenin gölgesinin düşmesi sonucu oluşan Atatürk silueti , ilk

olarak 1954’te Yukarı Gündeş köyünde çobanlık yapan Adıgüzel Kırmızıgül tarafından fark

edildi. Erdoğan Kumru tarafından 1975 yılında çekilen silüet fotoğrafının Genelkurmay

Başkanlığı'na gönderilmesiyle bu doğa olayı Türkiye genelinde duyuldu.

1. Ardahan’daki Eğim Kurumları

Fotoğraf 5.30: Ardahan, Damal Festivali

ŞEHRİMİZ ARDAHAN’DA EĞİTİM, SPOR VE EĞLENCE İMKANLARI

Ardahan’da 2019 yılı iti barıyla bir tane üniversite; biri Fen lisesi, dördü Anadolu lisesi olmak

üzere toplamda 25 ortaöğretim kurumu;53 ortaokul,75 tane ilkokul ve 7 tane de anaokulu

bulunmaktadır.

Ardahan Üniversitesi şehrin tek üniversitesi olarak

2008 yılında kurulmuştur.

23 Şubat İlkokulunda kurulan ilk robotik kodlama

atölyesindeki robotik kodlama çalışmaları sayesinde

Ardahanlı öğrencilerimiz “Robothan” projesiyle

2019 yılında 46 okulun katıldığı robotik kodlama

yarışmasında Türkiye birincisi olup ülkemizi Çin’de

temsil etmişlerdir.

159


Fotoğraf 5.31: Ardahan, Robotik Kodlama Atölyesi

2. Çocuk ve Gençlere Yönelik Eğlence Alanları

Ardahan gençlere ve çocuklara çeşitli eğlence imkanları da sunar. Ardahan’da 2014 yılında

açılan lunapark çocuk ve gençlerin eğlence merkezlerinden biridir. Ayrıca şehir merkezinde ve

ilçelerindeki çeşitli oyun parkları da çocuklar için eğlence alanlarındandır.

Fotoğraf 5.32: Ardahan, Lunapark

Ardahan ili merkez ilçesi, Çamlıçatak köyünde yer alan Cemal Tural Tabiat Parkı Ardahan il

merkezine 5 km uzaklıkta olup Ardahan Üniversitesi Kampüsünün bulunduğu mevkide yer

almaktadır. Çocukların ve gençlerin aileleriyle birlikte eğlenceli vakit geçirebileceği, doğa ile iç

içe olacağı fırsatlar sunar.

Fotoğraf 5.33: Ardahan, Cemal Tural Tabiat Parkı

160


3. Spor Faaliyetleri

Ardahan’da Gençlik ve Spor Bakanlığının oluşturduğu gençlik merkezlerinde de çocuklar

ve gençlerimiz çeşitli kulüp ve atölye çalışmalarına katılabilir. Yüzme havuzu, fitnes salonu,

hamam, sauna, kafeterya, konferans salonu gibi imkânlardan yararlanabilirler.

Fotoğraf 5.34: Ardahan, Gençlik ve Spor Merkezi

Ardahan’da amatör futbol federasyonuna kayıtlı 18 kulüp bulunmaktadır. Bu kulüplerimizden

biri olan ve Ardahan’ı en üst lig düzeyinde temsil eden Hoçvanspordur ve 2019 -2020 futbol

sezonunda bölgesel amatör ligde yer almaktadır. İl genelinde her yıl okullar arası masa tenisi,

atletizm, futsal ve satranç gibi çeşitli branşlarda spor müsabakaları yapılmaktadır.

Fotoğraf 5.35: Ardahan

ARDAHAN’DA GELENEKSEL VE GÜNCEL SPOR FAALİYETLERİ

Ardahan’da geleneksel spor dallarında atlı sporların geniş yer tuuğu görülür. Atın ehlileştirilmesi

konusu birçok milletin arasında bir rekabet halini alsa da yapılan son araştırmalar

Kazakistan’da bulunan Botai kültüründe atın evcilleştirilerek insan hizmetinde

kullanılmaya başlandığına işaret etmektedir. Mesela W. Kopperd, atın ehlileştirilmesini

161


“atlıçoban” kültürünün sahibi olan ilk Türklere aetmek gerektiğini ve insanlık tarihinde elde

edilen bu başarının diğer kavimlerin gelişmesinde de çok önemli sonuçlar doğurduğunu,

güçlü bir devlet olabilmek için gerekli şartların bu sayede sağlandığını belirtmiş; Viyanalı din

ve kültür tarihçisi W. Schmidt de Orta Asya’da oturan ve çok eski zamanda avcılık hayatından

hayvanları ehlileştirmeye geçen ve ata ilk binen kavmin Türkler olduğunu kabul etmiştir.

Atlı Okçuluk

Günümüzde Atlı okçuluk müsabakaları “Tabla bendi (Türk Parkuru)” ve “Kabak bendi”

olmak üzere iki çeşitti r. Tabla bendinde farklı mesafelerdeki üç hedef, okla vurulur. Hedefte 15

cm çaplı alana isabet +6 puan, 30 cm çaplı alana isabet +4 puan, dış alana isabet +2 puan alır.

Eğer sporcu süratini doğru ayarlar ve 10 saniyeden kısa sürede en az iki hedefe isabet

sağlarsa +1 puan; daha uzun süredeyse -1 puan alır. 14 saniye ve üzerinde geçtiği turda puanı

sıfırlanır.

Kabak bendinde kikaç ve kabak olmak üzere iki hedef vardır. Kikaç hedefi yerde

bulunmaktadır. Kabak atışı ise atlı okçunun, hedefe doğru dörtnala giderken atının boynuna

yattıktan sonra yukarıya dönerek yaptığı atışın ismidir. 13.yy’da Memluk coğrafyasında bir

direğin üzerine kabak yerleştirilerek oynandığından bu özgün adını günümüze kadar

koruduğu düşünülmektedir. Daha sonraları Türk çevrelerinde kabak atışı için birçok farklı

hedef kullanılmıştır.

Atlı Kızak

Fotoğraf 5.36: Ardahan, Çıldır Festivali

Çi atlı kızak yarışları uzunluğu

800 -1200 metre, kulvar genişliği

5 metre olan düz kulvar, tek atlı

kızak yarışları ise oval-yuvarlak

pist uzunluğu 600-800 metre,

kulvar genişliği 3- 5 metre olan

alanda yapılır.

Fotoğraf 5.37: Ardahan, Çıldır Festivali

162


Atlı Cirit

Günümüzde sporcular 100 cm

uzunluğunda baş tarafı 2,5 cm çapında

oval arkaya doğru 1,5 cm çapında inen

ahşaptan yapılmış ve 2,5 cm çaplı

tarafı lastik kaplamalı olacak şekilde

tasarlanmaktadır.

Atlı Cirit sporunun icra edilebilmesi

için önem arz eden bir diğer husus da

sahadır. Atların hızı ve koşu mesafesi göz

önüne alındığında sahanın büyüklüğü bir

gereklilik halini almaktadır. Müsabaka,

her iki takımdan 7 at ve oyuncu ile başlar

ve eğer bir takımın at ve sporcu sayısı

beşten aşağı düşerse hükmen mağlup

sayılır.

Geleneksel olarak Atlı cirit oyunu

bayramlarda, cuma namazı sonrası ya

Fotoğraf 5.38: Ardahan, Çıldır Altı n At Uluslararası III. Kış Şöleni da düğünlerde halkça oynanırdı. Düğün

ciritlerinde kız tarafı ve erkek tarafı iki ayrı takım oluştururdu. Günümüzdeyse Atlı Cirit

sporu iki takımın birinden bir atlının öne çıkıp alay durağındaki rakip takım oyuncularından

birine ciridini fırlatmasıyla başlar. Ciridini savurmasının ardından kendi dizisine dönen

sporcuyu karşı tarafı n oyuncusu hızla takip eder ve ciridini savurur. Ciridi isabet ettirebilen

oyuncular takımlarına puan kazandırır. Rakibinin önünü kesip ona ciritle vurma imkânı

varken vurmayıp bağışlayan sporcu puan kazanmaktadır. Bu bağlamda Atlı Cirit, sporla

erdemin bütünleşti ği asil bir yapıya sahipti r.

Atlı Cirit sporunda binici ve atı n görünümü esteti k bir değer taşımakta toplumsal değerlerimizi

yansıtmaktadır. Millî kültürümüzün bir parçası olan beceri, cesaret, çeviklik, erdem ve bağışlama

gibi özellikleri sportmenlikle bir araya getirerek yansıtmaktadır.

Rahvan Binicilik

Atlar kendilerine özgü yürüyüş şekilleri olan hayvanlardır. Atlarda doğal yürüyüş şekline adi

adım(adeta), tırıs ve dörtnala olmak üzere üçe ayrılır. Bir de bazı atlara özgü olan ya da kimi

ata ancak sonradan öğreti lebilen yürüyüş şekli de rahvan (yorga) yürüyüş biçimidir.

Ülkemizde rahvan yürüyüş şekilleri; rahvan, kırık rahvan (yorga) ve kısa rahvan (düz yorga)

olarak sınıfl andırılır. Bir atın rahvan yürüyebilmesi için en az yüzde elli rahvan kanına sahip

olması gerekmektedir, aksi takdirde atın rahvan yürüyüşü öğrenme ihtimali çok düşüktür.

Rahvan atı çok eski bir ırktır. Dünya’nın en çevik atı dır; çünkü rahvan atlarda adımlar kısadır.

Ancak, bu zafiyeti kapatmak için adımlara aynı zamanda çabuktur. O kadar çabuktur ki iyi bir

rahvan at son süratle koştuğunda adımlarını göremezsiniz. Rahvan yürüyüşte at, aynı yandaki

ayaklarını, aynı anda adımlayarak yürür ve bu yürüyüş esnasında at dörtnala yakın bir hız

yapabilir.Rahvan yürüyüş ata sonradan eğitimle öğretilmesine rağmen, doğuştan rahvan

yürüyen atlar da vardır. Eğer bir atın kanında en az P rahvan genleri yoksa o at doğuştan

rahvan yürüyemez; eğitim ile yürüse dahi seri ve yumuşak bir yürüme göstermez.

Rahvan atlarda vücut iskeleti rahvan yürüyüşü yapabilecek şekilde gelişmiştir. Bilekler kısa

ve esnek, bilek ve diz eklemleri büyük ve sağlam, göğüs derin ve omuzlar son derece esnek ve

yatık

163


solunum sistemleri ve kan dolaşım sistemleri son derece gelişmiştir. Tırnakları sert ve yüksek,

beli kısadır. Ayrıca son derece üstün bir metabolizma sistemi de mevcuur. Asil bir karaktere

sahip rahvan atları, insana bağlıdır ve iyi huyludur.

Günümüzde rahvan at yetiştirme geleneği, Anadolu’da devam etmekte ve Türkiye Geleneksel

Spor Dalları Federasyonu bünyesinde rahvan at yarışları düzenlenmektedir. Bugün Türkiye’de

rahvan atlar, Samsun’da yetişen Canik atları ve Kastamonu’nun Daday ilçesinde yetişen Oryantal

ırk denilen Türk – Arap atı karışımı atlardır.

Ülkemizde yapılan bütün rahvan yarışlarda mutlaka davul-zurna çalınır; Köroğlu ritmi vurulur.

Rahvan binicilik; Doğu’da Kars, Ardahan, Ağrı, Erzurum; Batı’da İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa,

Denizli; Kuzey’de Artvin, Trabzon, Ordu, Zonguldak, Samsun; Güney’de Antalya’da yaygın olarak

yapılmaktadır.

Fotoğraf 5.39: Ardahan, Rahvan At Yarışı

Kökbörü

Türklerin en eski savaş oyunlarından biridir ve ciritin atası sayılır. Oyun at üstünde altışar

kişiyle iki takım halinde oynanır. Hakem komutuyla birlikte yerdeki oğlak postu kapılmaya ve

karşılıklı kalelere bırakılmaya çalışılır. Mücadele post parçalanıncaya kadar devam eder.

Günümüzde de geleneksel sporlarımız yaşatılmaktadır. Kışın donan Çıldır Gölü üzerinde

2019 yılında altıncısı düzenlenen şölenlerde atlı okçuluk, atlı kızak, atlı cirit, kökbörü ve

rahvan binicilik gösteri müsabakaları yapılır ve unutulmaya yüz tutmuş geleneksel atlı

sporlarımız gençler ve çocuklarımıza hatırlatılır.

Fotoğraf:5. 40: Kökbörü Oyunu

164


Belki mazide kaldı Beylerimiz Hanımız

Hala göz gönüldedir serhat Ardahan'ımız.

Bir gün kelebeğinin, şölen yeridir bura

Yalnız çam dağlarından, alır kaynağı Kura.

Çayır çimen huzur verir göz gönül'e teselli

Misafir ağır ise, kaz mantısı teselli.

Bir döngüdür çevrilir, el değmemiş Habitat

Kirlenmemiş bir toprak, atık tutmaz tabiat.

Hak vergisi de denir, alır Haktan ışığı

Bölgenin kıymetlisi gelenek Halk Aşığı.

Gen Merkezi Ardahan, uysal Kafkas Arımız

Bin bir çiçek özünden, saf Ardahan Balımız.

Bal'a değeri katan nedenimiz de belli

Endemik yirmi dokuz, bitkim iz bin yüz elli.

Kar üstüne kar yağar, kış boyu ayaz olur

Eller kalkar semaya, yaz bahar niyaz olur.

Çıldır gölümüz donar, dört bir yan köşe bucak

Buzun üstünde cirit, kar üstü karakucak.

El değmemiş doğada, doğal lezzeti bulan

Bilbilan'da derler bin yayladan Bülbülan.

Göz gönülü dağlayan, tarihi Yanık Cami

Zalime soykırıma, tarihe tanık cami.

Çıldır'da Sarı Balık Posof un has elması

Göle yaylalarından, çıkar peynirin hası.

Bölgeye has ekilir kavilcadır buğdayı

Mayıs ayı ekilir Ağustos biçim ayı.

Az olan kıymetlidir, Benekli Alabalık

Kılçığından az yenir Kura'dan karabalık.

Dünya birincisidir göz nuru el emeği

Türkmen kıyafetiyle şirin Damal Bebeği.

Haziranın on beşi dağın Güneşe seti

Cumhuriyet nişanı Atatürk Silueti.

Hanak sınırlarında, eski tarih aynası

Hanak Büyük Nakala Harosman Mağarası.

Kışları geçit vermez, fırtına boran kardan

Posof ne hoş görünür, güz mevsimi llgardan.

Nüfus artmaz azalır, mevcut durur güç bela

Köy kasaba virane, giden gelmez göç bela.

Sahara geçit vermez, zirvesi sis pus olur

Yaz bahar eğlencelik, Kışları sus pus olur.

Hak ışığı altında, mum olur erir benlik

Vatan Millet aşığı "Suhara" Aşık Şenlik.

Kale Sur Mağaralar, tarih her köşe başı

Harabe olmuş mazi, bizce bilinmez yaşı.

Taş üstüne taş konsun, karınca kararınca

Göz gönül bayram etsin, Ardahan'a varınca

Yıllar boyunca düşmüş, yaprak üstüne yaprak

Tarım da bereketin kaynağı fosil toprak.

Ahmet ALAN

ARDAHAN

Söz uçar yazı kalır sen yazı ol Ardahan

Can uçar adı kalır can adı Ahmet Alan.

165


5. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

ETKİNLİK

Ardahan’ın kültürel ve yöresel değerlerini içeren aşağıdaki kelimeler bulmacanın içinde

düz,çapraz ve ters olacak şekilde gizlendi.Bu kelimeleri bulmaya çalışalım.

Kaz e, Damal bebeği , Şeytan Kalesi , Yudum Tatar , Çarık, Papak, Gördes düğümü,

Cil çekme, Katmer , Kökbörü, Atlı cirit, Mafiş, Göle kaşarı, Aşık Zülali, Bağlama, Umaç ,

Hangel, Hasuta

166


A. ÇOKTAN SEÇMELİ SORULAR

Aşağıdaki soruları okuyup doğru yanı işaretleyiniz.

1. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan’da gezip görebileceğimiz yerlerden biri değildir?

A. Şeytan Kalesi B. Çıldır Gölü C. Damal Bebeği D. Ayder Yaylası

2. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan yöresinin yerel gazetelerinden biri değildir ?

A. Sabah B. Kuzey Anadolu C. Çıldır manşet D. Doğuş

3. Aşağıdaki halk ozanlarından hangisi Ardahan şehrimizin ozanlarından birisi değildir?

A) Yalnızçam Dağları B)Allahuekber Dağları C) Kısır Dağ D)Kaçkar Dağı

4. “Türklerin en eski savaş oyunlarından biridir ve ciritin atası sayılır. Oyun at üstünde altışar

kişiyle iki takım halinde oynanır. Hakem komutuyla birlikte yerdeki oğlak postu kapılmaya ve

karşılıklı kalelere bırakılmaya çalışılır.”

Yukarıda bahsedilen ata sporumuz aşağıdakilerden hangisidir?

A. Atlı Cirit B. Rahvan Binicilik C . Kökbörü D. Atlı Okçuluk

5.

1

Ayvaz benden ne istersin

Can mıdır baş mıdır nedir

Akıtırsın ala gözden

Kan mıdır yaş mıdır?

...

Dayan koş Köroğlu dayan

Söz sohbetin eyle beyan

Yaysan gafleen uyan

Gördüğün düş müdür nedir?

2

Mendil serdim güneşe

Mendil aldım kırkbeşe

Senin yarin gül ise

Benimki menekşe

...

Üçderenin yolu ayaz

Bir mendil buldum beyaz

Kurban olduğu Allah

Seveni sevene yaz

Yukarıdaki dörtlükler sırasıyla hangi sözlü ürüne aittir?

A. Türkü- Ninni B. Mani- Türkü C. Mani-Kotanlama D. Türkü-Mani

6. Aşağıdaki bulmacayı çözünüz.

1. Atın bir yürüyüş şekli

2.Terekeme helvası da denen bir

tatlımız

3. Bir halk oyunumuz.

4. Bir halk oyunumuz.

5. Daha çok eski dönemlerde kullanılan

kullanılan yaygı çeşitlerinden birisi

6. Kışın üzeri donduğu için için üzerinde

Kızakla kayılan gölümüz.

7. Tatlı bir besin maddemiz.

8. Kışın erkeklerin taktı ğı kalın,

yuvarlak başlık.

167


B.BOŞLUK DOLDURMA SORULARI

Aşağıdaki ifadeleri okuyup boş bırakılan alanlara doğru yanıtları yazınız.

● İlimizin en önemli doğal güzelliklerinden biri olan, Damal ilçemizin dağlarına yansıyan

........................................ dir

● Ümit Kaftancıoğlu’nun ünlü eserlerinden biri……………..dir?

● Ardahan ilimiz Milli Şura Hükümeti, Kurtuluş Savaşı’mızla bütünleşerek Kazım Karabekir

Paşa ve Halit Paşa komutasındaki şanlı ordumuz tarafından ………. Şubat ……… tarihinde

kurtarılmıştır.

● Atlar kendilerine özgü yürüyüş şekilleri olan hayvanlardır. Atlarda doğal yürüyüş şekline adi

adım(adeta), tırıs ve dörtnala olmak üzere üçe ayrılır. Bir de bazı atlara özgü olan ya da kimi

ata ancak sonradan öğretilebilen; aynı yandaki ayaklar, aynı anda adımlayarak yürünen ve bu

yürüyüş esnasında atın dörtnala yakın bir hız

yapabildiği yürüyüş şekline de ……………………. yürüyüş biçimi denir.

● Çiftçilerin, büyük tarlaların sürülmesi için birkaç ailenin birleşip yaptıkları iş sırasında

söyledikleri maniye……………………..denir.

C.DOĞRU-YANLIŞ SORULARI

Aşağıdaki ifadeleri okuyup doğru doğru ise “D” harfini yanlış ise “Y” harfini işaretleyiniz.

1. Dünyada birçok ülkenin mutfağında çeşitli şekillerde yer alan kaz eti ülkemizde genellikle

Kars ve Ardahan yörelerinde bulgur pilavı ile pişirilerek servis edilir. ( D / Y )

2. Ardahan bölgesinin yetiştirdiği ünlü türkücü Nuray Hafiftaş’tır. ( D / Y )

3. Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri her yıl şehrimizin Hanak ilçesinde

yapılmaktadır.( D / Y )

4. Kışın donan Çıldır Gölü üzerinde 2019 yılında altıncısı düzenlenen şölenlerde Atlı Okçuluk,

Atlı Kızak, Atlı Cirit, Kökbörü ve Rahvan Binicilik Gösteri müsabakaları yapılır. ( D / Y)

5. Atasözlerini ve deyimleri oluşturan ve bu sözleri ilk söyleyen bellidir. ( D / Y )

168


GÖRSEL KAYNAKÇA

KAYNAKÇA

Görsel 1.1: Nelere İhtiyaç Duyuyoruz?

● hps://pixabay.com/tr/vectors/s%C3%BCt-%C5%9Fi%C5%9Fesi-cammand%C4%B1ra-kahvalt%C4%B1-2012800/

● hps://pixabay.com/tr/images/search/arkada%C5%9F/

● hps://tr.gta5-mods.com/vehicles/turk-okul-servisi

● hp://www.womantv.com.tr/ogretmen-ogrenci-iliskisinin-kalitesi-basariyi-etkiliyor506h.

htm

● hps://pixabay.com/tr/illustrations/tasar%C4%B1mc%C4%B1s%C4%B1-moda-2966125/

hps://pixabay.com/tr/vectors/erkek-k%C4%B1z-el-ele-%C3%A7ocuklar-okul-160168/

Görsel 1.2: hps://cdn.pixabay.com/photo/2016/08/08/19/54/bread-1579136_960_720.jpg

Görsel 1.3: hps://ardahankahvaltievi.com.tr/wp-content/uploads/2014/07/fetir.jpg

Görsel 1.4: hps://dunyalilar.org/catalhoyuk-ile-tanisin-tarihin-ilk-sehri.html/ (E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.5: hp://www.antiktarih.com/2018/07/31/catalhoyuk/ (E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.6: hps://muze.gov.tr/muze-detay?SectionId=ASS01&DistId=ASS (E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.7: hps://www.cnnturk.com/haber/dunya/-piramitlerin-gizemi-cozuldu (E.T.

17.09.2019)

Görsel 1.8: hps://izmir.ktb.gov.tr/TR-77467/selcuk.html (E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.9: hp://basinhaber.ormansu.gov.tr/osb/haberduyuru/guncelhaber/15-11-02/%-

C3%87anakkale_Troya_Tarihi_ Milli_Park%C4%B1_Yeni_Plan%C4%B1%E2%80%99na_Kavu

%C5%9Ftu.aspx?sflang=tr (E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.10: hps://www.trthaber.com/foto-galeri/istanbul-havalimani-havadangoruntulendi/20782/sayfa-1.html

(E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.11: hp://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/osmangazide-aninda-odeme-icin-israredin-40969891

(E.T. 17.09.2019)

Görsel 1.12: hps://www.kulturportali.gov.tr/medya/fotograf/fotodokuman/7921 (E.T.

17.09.2019)

Görsel 1.13: hps://www.kulturportali.gov.tr/medya/fotograf/fotodokuman/7596 (E.T.

17.09.2019)

Görsel 1.14: hps://islamansiklopedisi.org.tr/medine (E.T.27.11.2019)

Görsel 1.15: hps://www.yeniasya.com.tr/kubra-unuvar/bir-endulus-saheseri-kurtubacamii_494785

(E.T.27.11.2019)

Görsel 1.16: hps://www.diyanet.tv/uploaded/icerikustufoto_48380267_IUst.JPG

Görsel 1.17: hps://www.turkcebilgi.com/uploads/baslik/thumb/2254834.jpg

Görsel 1.18: hps://www.islamalimi.com/sultan-ahmet-camii-hakkinda-bilgi-veresimleri/sultan-ahmet-camii-1-2/

Görsel 1.19: hp://konyaturizmrehberi.blogspot.com/2014/05/hz-mevlana-turbesi-konymev

ana-muzesi.html

Görsel 1.20: hps://www.ardahan.bel.tr/ardahan-hakkinda.php

Görsel 1.21: hps://www.ardahan.bel.tr/

Görsel 1.22: Görsel tasarım uzmanı Tuba AYDIN’a aittir.

Görsel 2.1: haber7.com.güncel.eğitim

Görsel 2.2: hps://kizilay.org.tr/Haber/HaberArsiviDetay/2140

Görsel 2.3: Uyulması Gereken Kurallar Görselleri

● hps://www.parasan.com/wp-content/uploads/2020/03/sultan-ahmet-cami-mimari-kimsultan-ahmet-cami-ka%C3%A7-ya%C5%9F%C4%B1nda-732x445.jpg

169


● hp://cemaltural.tabiat.gov.tr/

● hps://www.haberankara.com/29-ekim-cumhuriyet-bayrami-kutlamalari-anitkabir-dekiresmi-toren-ile-basladi/69085/

● hps://www.erzincan.bel.tr/upload/haber/2019_01_23_346377345.jpg

hps://ailevecalisma.gov.tr/medias/6964/ulusalveyerelmarketraporu_tum.pdf

(E.T.02.10.2019 )

Görsel 2.4: Görsel tasarım uzmanı Tuba AYDIN’a aittir.

Görsel 2.5: hps://pixabay.com/tr/vectors/erkek-kitap-reding-%C3%A7ocuk-okul-311392/

Görsel 2.6: hps://im.haberturk.com/2019/05/27/ver1558949647/2476948_810x458.jpg

Görsel 2.7: hps://www.kamupersoneli.net/images/

Görsel 2.8: hps://pixabay.com/tr/illustrations/germe-b%C3%BCkme-kar%C4%B1s%C4%B1-

esneklik-3098228/

Görsel 2.9: hps://pixabay.com/tr/images/

Görsel 2.10: hps://pixabay.com/tr/photos/deprem-moloz-l-aquila-daralt-afet-1665870/

Görsel 2.11: hps://i2.milimaj.com/i/milliyet/75/0x410/5d5fddfd55428323080eab72.jpg

Görsel 2.12: hps://www.shuerstock.com/tr/search/disability+child+cartoon

Görsel 2.13: Kaldırım. hps://www.ankara.bel.tr/ 19.11.2019/ 14.05

Görsel 2.14: Engelli sesli uyarım sistemi. hp://www.antalya.bel.tr/ 03.11.2019/ 14.55

Görsel 2.15: Rampa sistemi. hps://www.izmir.bel.tr/ 04.11.2019/ 13.56

Görsel 2.16: Üst geçit. hp://www.rize.bel.tr/ 04.11.2019/ 11.53

Görsel 2.17: Engelli plajı. hps://www.mugla.bel.tr/haber/engelsiz-plajlar-artiyor-mugladayuzler-guluyor

20.11.2019/ 13.35

Görsel 2.18: hps://www.ardahan.bel.tr/haber-detay.php?d=95

Görsel 2.19: hps://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/yalova/gezilecekyer/yuruyen-kosk

9.10.2019/ 09.32

Görsel 2.20: hps://www.fotomac.com.tr/genel/2020/04/05/icisleri-bakanligindan-coronavirusu-surecinde-sokak-hayvanlari-icin-ek-genelge-yayinlandi

Görsel 3.1: Ardahan Belediyesi

Görsel 3.2: hps://im.haberturk.com/2017/05/30/1513647_40377854c1ce68154a83ec224

10c00c6_640x640.jpg göle ovası

Görsel 3.3: hps://mapio.net/pic/p-14166051/ Ardahan Ovası

Görsel 3.4: hp://sadeceardahan.blogspot.com/2015/06/ardahan-bulbulan-yaylas.html

Görsel 3.5: ww hps://www.bursadabugun.com/galeri/yasam/kar-eridi-gole-ovasi-sular-al

tinda-kaldi-30700/4.html

Görsel 3.6: hps://tr.pinterest.com/pin/572801646339014369/

Görsel 3.7: hps://www.koylerim.com/posof-armutveren-koyu-307921h.htm

Görsel 3.8: hps://m.haber7.com/ulkede-bugun/haber/2909480-posoa-sonbahar-bir-bas

ka-guzel

Görsel 3.9: hps://www.nufusu.com/il/ardahan nufusu#:~:text=Ardahan%20n%C3%BCf

su%20bir%20%C3%B6nceki%20y%C4%B1la,%2C%20%47%2C91%20kad%C4%B1nd%C4%B1r.

Görsel 3.10: Kaynak: DHA

Görsel 3.11: Kaynak: İHA

Görsel 3.12: Kaynak: İHA

Görsel 3.13: Kaynak: İHA

Görsel 3.14: Kaynak: İHA

Görsel 3.15: hps://www.e-sehir.com/turkiye-haritasi/ardahan-deprem-fay-hatti-riskharitasi.

html

Görsel 3.16: hps://pixabay.com/tr/photos/flash-y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m-atk%-

170


C4%B1-etkisi-hava-845848/

Görsel 3.17: hps://pixabay.com/tr/photos/iaiye-yang%C4%B1n-alevler-d%C4%B1%-

C5%9F%C4%B1nda-115800/

Görsel 3.18: hp://www.sanalbasin.com/ardahan-dondu-en-dusuk-hava-sicakligi-11-dereceyle-ardahanda-olculdu-33617395/

Görsel 3.19: hps://tr.wikipedia.org/wiki/Ardahan%27%C4%B1n_il%C3%A7eleri

Görsel 3.20: Mehmet Yener

Görsel 3.21: Mehmet Yener

Görsel 3.22: Mehmet Yener

Görsel 3.23: Mehmet Yener

Görsel 3.24: Mehmet Yener

Görsel 3.25: Mehmet Yener

Görsel 4 3h ps://www.cnnturk.com/fotogaleri/yasam/gezi/cildir-golunde-eskimo-usulu-balik-avi

Görsel 4.6.h ps://www.haberler.com/sular-alti nda-kalan-ovada-balik-avi-13216665-haberi/

Görsel 4 -7h p://ardahanhaberi.com/kars-ve-ardahan-da-koylulerin-arazilerindeki-kadastro-kargasasi/14445/

Görsel: 4 -9h ps://www.hurriyet.com.tr/galeri-yer-kars-ac-kalan-ti lki-fare-avinda-40738694

Görsel :4 13h ps://www.haber7.com/guncel/haber/2899537-ardahanin-yaban-hayati -fotokapanlagoruntulendi/?detay=1

Görsel :4 10h ps://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1z%C4%B1l_sincap

Görsel :4 11h ps://tr.wikipedia.org/wiki/Porsuk_(hayvan)

Görsel :4 12h p://www.gazetevatan.com/ardahan-dan-sansar-cikti wen-910266-yasam/

Görsel :4 14h p://www.75haberler.com/haber-3991 _ayi_inti kam_icin_gole%E2%80%99ye_

indi.html

Fotoğraf 4.16: Ardahan’da Çamlı Çatak Ormanı, Karaca

Görsel :4 15h p://www.gazetevatan.com/ardahan-da-kurtlar-suru-halinde-merkeze-indi-701081-yasam/,

h ps://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/ardahan/TurizmAkti viteleri/ardahan-yaban-hayati

Fotoğraf 4.46: Damal Bebeği, h p://www.damal.gov.tr/, h ps://www.gezi-yorum.net/ardahan-damal/damal-bebegi-1/

Görsel :5 1h p://ardahan.meb.gov.tr/

Görsel :5 21h ps://www.haberler.com/gole-de-kurtulus-coskusu-haberi/

Görsel :5 22h ps://bedirhaber.com/370-muslumani-diri-diri-yakti lar/

Görsel . 5 23h ps://www.mynet.com/cildirin-kurtulusunun-92-yildonumu-coskuyla-kutlandi-180100722102

Görsel : 5 24h ps://www.youtube.com/watch?v=4KJ0lmRLVk0

Görsel :5 25h ps://www.iha.com.tr/ardahan-haberleri/poso a-kar-yagisi-alti nda-sehitleri-andi-2558193/

Görsel: 5 26 h ps://www.ardahan.edu.tr/Default.asp?hid=485&baslik=__alti n_at___cildir_

golu_nde_ikinci_kez_sahlandi&sayfa=1

Görsel:5 28 h ps://www.sondakika.com/haber/haber-peynirde-lezzeti n-adi-gole-kasari-8865877/

Görsel:5 29: h ps://turluyorum.net/cildir-golu-festi vali-ve-gezilecek-yerler/

Görsel:5 30 h ps://www.mynet.com/ardahan-da-ataturk-un-izinde-ve-golgesinde-damal-senlikleri-ne-rekor-kati

lim190101167070

Görsel:5 34: h p://ardahan.gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/69864/30-agustos-zafer-bayrami-yuzme-musabakalariyapildi.aspx

171


Görsel:5 38 hps://www.ardahanhaber.com.tr/cildir-altin-at-soleni-7-subat-ta-basliyor/11227/

Görsel:5 39: hps://www.sondakika.com/haber/haber-rahvan-at-yarislari-dogu-anadolu-sampiyonasi-8819321/

Ölçme değerlendirme karikatürleri: hps://www.egitimsistem.com/8-sinif-turkce-calisma-kitabi-dikey-yayinlari-duygular-temasi-tema-sonu-50908h.htm

KAYNAKÇA

• Aydın,S(2009) El Sanatları Geleneği giyim Kuşam Ve Süsleme. Ankara:T.C Kültür Ve Turizm

Bakanlığı Türkiye Kültür Portalı Projesi

• Bektaş, C. (2016)Herkes İçin Kent.İstanbul:Arkeoloji Ve Sanat Yayınları

• Binghem,J.Chandler,F.Chisholm ve Diğerleri (2012)Anti k Dünya Ansiklopedisi: Ankara.

Tübitak Yayınları

• Brokes O. (2017)Şehirde Bir Gün İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

• Canan İ. (1994) Kütüb-İ Si e Muhtasarı Tercüme Veşerhi. (6. Cilt)Ankara: Akçağ Yayınları

• Demirci M. (2003) İslamda Şehir Ve Şehrin Sosyal Dinamikleri, İstem, Yıl:1,

Sayı:2,2003,129-146

• Eliaçık M.(2016), Ebussuud Efendinin Farsça Bir Manzum Fetvası, Uluslar Arası Türkçe

Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi,5 (4),1765- 1772

• Göksu D.(2015). İstanbul Kültür Ve Edebiyat Atlası, İstanbul: İstanbul Turing Ve Otomobil

Kurumu

• Işık C. (2010), Mevlananın Mesnevisinde Şehir Ve Köy, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Selçuk Üniversitesi, Konya

• Kaya E. (2017), Kentleşme Ve Kentlileşme. İstanbul: İşaret Yayınları

• Kaya G. (2014), Kentleşmenin Toplumsal Boyutları (Adıyaman Örneği) Ankara: Ütopya Yayınevi

• Köse O. (2016), Geçmişten Günümüze Şehir Ve Çocuk (1. Cilt) Samsun : Canik Belediyesi

Kül-tür Yayınları

• Taççı H, Nebati N,(Editör), (2015), Şehir Üzerine Düşünceler, İstanbul: Esenler Belediyesi .

Şehir Düşünce Yayınları

• T.C. Milli Eğitim Bakanlığı(2017), Şehrimiz…Dersi Öğretim Programı, Ankara: M.E.B.

• Vatansever M, Batman O, Ve Altaş A, (2017). Sürdürülebilir Turizm Açısından Kızılırmak

Delta-sı Kuş Cennetinin Yerel Paydaşları Tarafından Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma,

Yönetim, Ekonomi, Edebiyat, İslami Ve Politik Bilimler Dergisi,2(2): 31 Aralık/December

2017,194-217

• Yılmaz C. (Editör). (2015). Samsun Turizm Rehberi. Samsun: Büyükşehir Belediyesi Yayınları

• Akyol C.(2011). Samsun Genelinde Müze Ve Ören Yerlerinin İl Turizmine Katkısı Konferansı.

Ocak 2011, Samsun

• Yüksel F. (2016), Vezirköprü Yöresi Monografisi, Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, Ondokuz

Mayıs Üniversitesi. Samsun

• hps://www.haberler.com/ardahan-da-dere-tasti -evler-su-alti nda-kaldi-8569100-haberi/

İHA

• h ps://ardahan.afad.gov.tr/tr/6661/Haber

• h ps://www.afad.gov.tr/

• Ardahan yerel haber

• 2016 YILI DOĞA KAYNAKLI AFETLER YILLIĞI

• YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DOĞA BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ

• TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI DOĞA KAYNAKLI AFETLER VE AFET YÖNETİMİ

ÇALIŞ-MA GRUBU

172


• Dünya ve Türkiye

• hp://www.ardahan.gov.tr/

• hp://www.ardahan.bel.tr/

• hps://csb.gov.tr/

• hp://www.ardahan.gov.tr/ilcelerimiz

• Milliyet haber.com.tr

• www.coğrafyaeğitimi.biz

• Ardahan Valiliği,Serhat Şehri Ardahan(2002).Ankara: Uyum Ajans

• Ardahan Belediyesi(2015).Ardahan Muağından.Erzurum: Zafer Medya

• Doğaner, S. (2001). Türkiye Turizm Coğrafyası İstanbul: Çantay Kitapevi

• Kural,Turgay-Gündoğdu Kaan Şevket (2019).Ardahan’da Kaybolmaya Yüz Tutan Meslekler ve

Son Ustalar.Erzurum:Zafer Form Ofset Yayınevi

• Özgüç, N. (2003). Turizm Coğrafyası. İstanbul: Çantay Kitapevi

• hps://www.ardahan.edu.tr

• hps://erzurumobm.ogm.gov.tr

• hp://www.damal.gov.tr

• hp://www.kgm.gov.tr

• hps://www.mgm.gov.tr

• mta.gov.tr

• hp://www.hurriyet.com.tr (30.06.2017)

• hp://tdk.gov.tr

• hps://www.trakus.org

• hp://www.tramem.org

• www.tüik.gov.tr

• hps://www.ktb.gov.tr

• www.asikzulali.org

• www.karsktm.gov.tr

• www.serhatbirikim.com.tr

• www.ardahan.meb.gov.tr

• www.resmitatiller.net

• www.ntv.com.tr/seyahat

• www.ardahanildernegi75.com

• hp://www.vizyonardahan.com

• hp://yilmazkaancpl.meb.k12.tr

• www.tabiat.gov.tr

• www.gsdf.gov.tr

• www.sanalbasin.com

• hps://jrn424.wordpress.com

• www.kulturportali.gov.tr

• www.trthaber.com

• hp://ardahanliyizbiz.blogspot.com

• KAFESOĞLU, İbrahim, İslam Ansiklopedisi, At, s: 26-28

• KOÇKAR, M. Tekin, www.atveinsan.com, Atın Kısa Tarihi

• TUNÇ, Ali, Osmanlı Devletinde Spor (Okçuluk), Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yüksek Lisans Tezi,2000

• YILDIRAN, İbrahim, Türk Kültüründe Atlı Hedef Okçuluğu Olarak Kabak Oyunu ve Osmanlılardaki

Görünümü, www.tarihtarih.com

173


• GÜL, Mehmet – GÜVEN, Okan – YÜKSEL, Ahmet, Padişah Cirit Bindi (Cirit Sporunu İcra eden

ve Destekleyen Osmanlı Sultanları), Spor Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018

• TEMURLENK, Özkan, Türk Biniciliği Dünü Bugünü (İ.Ö. 4000 – İ.S. 2000), İstanbul Atlı Spor

Kulübü, 2006.

• TÜZÜN, Ahmet, Türk Dünyasında Ortak Sporlar, T.C. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, 2010

• GÜR, İhsan, Bursa’da Rahvan Atın Dünü ve Bugünü, Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2009

• KAFESOĞLU, İbrahim, Türk Milli Kültürü, Ötüken Neşriyat, 2010

• TEMURLENK, Özkan, Türk Biniciliği Dünü ve Bugünü İ.Ö. 4000 - İ.S.2000, İstanbul Atlı Spor

Kulübü,2006

174

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!