You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ARDAHAN
1 ve 2. Üniteler 3, 4 ve 5. Üniteler
YAZARLAR
Ömer Faruk EVİRGEN
Jülide ÖZKAN
Melike VELİOĞLU
YAZARLAR
Bektaş ARU
Meryem YILDIZ
Mustafa YARAR
Sergen SEZGİN
Soley ERCAN
Sezgin SEYHAN
Şener BİLİCAN
Giray KOCAMAN
Enes KORKMAZ
Naciye ALADAĞ
Hasan KIRAN
Gökhan ÖZTÜRK
Kadir GÜLTEKİN
Semih ZORLU
Murat TURAN
Faruk YILMAZ
Ebru POLAT
Cem KIRMIZIKOÇ
Fırat Emre YILMAZ
Temel Eğim Genel Müdürlüğü
5-6-7-8. Sınıflar Ders Kitabı
Bu materyalin ilk iki ünitesinin men içeriği Temel Eğim Genel Müdürlüğü tarandan oluşturulan komisyon tarandan hazırlanmışr.
1 ve 2. Üniteler 3, 4 ve 5. Üniteler
Katkı Sağlayanlar
Dr. Necdet SUBAŞI
Dr. Hasan TAŞÇI
Dr. Yaşar YEŞİLYURT
Mehmet GÜMÜŞ
Vedat SÖYLEYİCİ
Muhammet Esat ŞENGÜL
İbrahim YASAK
Hasan Tahsin YAZICI
Komisyon
Koordinatör
Gökhan Soner AYDIN
Editör
Mustafa OFLAZ
Dil Uzmanı
Elif BİLİCAN
Ölçme Değerlendirme
Sündüz KARBUZ
Görsel Tasarım
Murat IŞIK
Tuba AYDIN
Kudret ASLAN
Mehmet ŞARDAĞ
Güler KARBUZ
Baskı
İmak Ofset Basım Yayın Tic. ve San. Ltd. Ş ti.
Akçaburgaz Mah. 137. Sok.No: 12
Esenyurt / İstanbul
Tel: 444 62 18
www.imakofset.com.tr
Serfika No: 45523
İSTİKLÂL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî
yurdumun üstünde benim inlemeli
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
MEHMET AKİF ERSOY
Ünite 1: ŞEHİRLERİN HİKÂYESİ
• BİRLİKTE YAŞAMANIN GEREKLİLİĞİ.................................................10
• ŞEHRİ TANIYORUZ...........................................................................13
• ŞEHİR VE MEDENİYET......................................................................17
• ŞEHİRLERLE İLİŞKİMİZ......................................................................21
Ünite 2: ŞEHİRDE YAŞAM
• ŞEHİR VE SOSYAL YAŞAM.................................................................26
• MEDENİ YAŞANTININ GEREKLERİ....................................................28
• ŞEHRİN FIRSATLARI VE RİSKLERİ......................................................31
• ENGELSİZ YAŞAM............................................................................38
• ŞEHİRDEKİ DİĞER CANLILAR............................................................40
Ünite 3: ŞEHRİMİ TANIYORUM
• ŞEHRİMİZİN COĞRAFİ YAPISI...........................................................44
• ŞEHRİMİZDE İNSAN VE DOĞA ETKİLEŞİMİ......................................49
• DEMOGRAFİK YAPIMIZ....................................................................49
• ŞEHRİMİZDE DOĞAL AFETLER.........................................................50
• DÜNDEN BUGÜNE ŞEHRİMİZİN İDARİ YAPISI..................................60
• ŞEHRİMİZİN KRONOLOJİK TARİHİ....................................................71
• KOMŞU VE KARDEŞ ŞEHİRLERİMİZ……………………………….………….....73
• 3. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME............................................76
6
Ünite 4: ARDAHAN ÇALIŞIYOR
• ARDAHAN’IN GELİŞİMİNDE ETKİLİ OLAN EKONOMİK UNSURLAR...80
• ARDAHAN’DA YABAN HAYATI..........................................................90
• ARDAHAN’A ÖZGÜ ÜRETİM ALANLARI VE ZANAATLAR...................94
• ARDAHAN’DA TURİZM..................................................................101
• ARDAHAN’IN ULAŞIM VE İLETİŞİM İMKANLARI............................106
• 4. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME..........................................108
Ünite 5: ŞEHRİMDE BEN
• ARDAHAN’IN KÜLTÜREL VE TARİHİ UNSURLARI.……..…….…………...112
• ŞEHRİMİZİN ÖNDE GELENLERİ……………………………………..…………...116
• KÜLTÜR VARLIKLARIMIZ........................……………………….……….…..120
• SÖZLÜ ÜRÜNLERİMİZ………………………………………………….…………...136
• ARDAHAN’DA YEREL BASIN…………………………………………………..…..145
• ARDAHAN’DA MÜZİK………………………………………………………….…....146
• İLİMİZ VE İLÇELERİMİZİN ÖNEMLİ GÜNLERİ……………..…………..…..153
• ŞEHRİMİZ ARDAHAN’DA EĞİTİM, SPOR VE EĞLENCE İMKÂNLARI..159
• ARDAHAN’DA GELENEKSEL VE GÜNCEL SPOR FAALİYETLERİ ........161
• 5. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME..........................................165
KAYNAKÇA......................................................................................169
7
1. ÜNİTE : ŞEHİRLERİN HİKAYESİ
BİRLİKTE YAŞAMANIN GEREKLİLİĞİ
Bir yolcu gemisi aniden kopan bir fırtınanın etkisiyle parçalanır ve dalgalar geminin
içindeki yolculardan birini sürükleyerek adaya kadar götürür. Yolcu, kendisiyle birlikte
kıyıya sürüklenen sandıklardaki yiyecek ve çeşitli eşyalarla hayatta kalma mücadelesi verir.
Yolcu günler geçtikçe yaşadıklarını sandığın birinden çıkan deftere not eder. Şimdi onun
yazdığı notlara göz atalım:
• Kendime geldikten sonra adayı baştan sona dolaştım. Hiçbir
insana rastlamadım. Galiba uzun bir süre bu ıssız adada tek
başıma yaşamak zorunda kalacağım.
• Geminin karaya vuran enkazından kurtarabildiğim eşyaları
toplayarak küçük bir mağarayı barınabileceğim şekilde
düzenledim.
• Adada en büyük sorun vahşi hayvanlar. Bu hayvanlardan
korunmak için mağaranın girişini büyük bir ağacın dalları ile
kapattım.
• Gemi enkazından kurtarabildiğim yiyeceği saklamak için bir
depo inşa e ttim.
• Adanın içlerine giderek çeşitli meyveler topladım. Bu
meyveleri kışın da yiyebilmek için kuruttum.
Adaya sürüklenen yolcu birçok sorunla tek başına mücadele etmek
zorunda kalmış. Kendi yaşamımızı düşünelim. Bir gün içinde nelere ihtiyaç
duyuyoruz? Bu ihtiyaçları tek başımıza mı yoksa birilerinin desteğiyle mi
karşılıyoruz?
10
Pek çok insanın katkısıyla sütümüz
içmeye hazır. Peki ya öyle
Olmasaydı?
Arkadaşlarımla ne kadar çok şey
paylaşıp eğlenceli vakit geçiriyorum.
Ya onlar olmasaydı?
Bu yollar yapılmasaydı, araba ya
da şoför olmasaydı okula nasıl
ulaşırdım?
Terziler olmasaydı kıyafetlerimi
nasıl dikerdim?
Öğretmenim olmasaydı bu kadar
bilgiyi Nasıl öğrenirdim?
Görsel 1.1: Nelere İhtiyaç Duyuyoruz?
11
Günlük yaşamımızı sağlıklı şekilde sürdürmek için birçok şeye ihtiyaç duyarız. Yemek yemek,
giyinmek, barınmak, eğitim görmek ve çevremizle iletişim kurmak bu ihtiyaçlarımızdan yalnızca
birkaçıdır. Tüm bu ihtiyaçlarımızı tek başımıza karşılamamız mümkün değildir. Bu nedenle
topluluk hâlinde yaşarız. Yaşadığımız yer, bir köy olabileceği gibi bir şehir de olabilir. Nerede
yaşarsak yaşayalım; her zaman bir iş bölümü ve iş birliği içindeyiz.
Günlük hayatımızı düşünelim. Sabah kahvaltısında tükettiğimiz yiyecek ve içecekler farklı kişiler
tarafından üretilip bizlere ulaştırılmaktadır. Örneğin yediğimiz ekmek, soframıza gelinceye
kadar birçok aşamadan geçer. Buğdayın ekilmesi, hasat edilmesi, öğütülerek un hâline getirilmesi
ve unun da hamur yapılarak pişirilmesi gerekir. Bu işleri yapabilmek için birçok araç gerece
ihtiyaç duyulur. Bu araç gereçleri üretebilmek için de çeşitli mesleklerden insanlara ihtiyaç
vardır. Tek bir insanın, bu işlerin hepsinin üstesinden gelmesi oldukça zordur.
Gün içerisinde ulaşımımızı sağlayan şoförler, okulda eğitim aldığımız öğretmenler iş bölümü
içinde ihtiyaçlarımızı karşılayanlardan birkaçıdır. O hâlde iş bölümü yaparak ihtiyaçlarımızı kolaylıkla
karşılayabiliriz.
Toplumsal yaşamın temelini kişiler arası iletişim oluşturur. Yaşamımız boyunca ailemiz, arkadaş,
akraba ve komşularımız başta olmak üzere toplum ile iletişim hâlinde oluruz. Sosyal çevremizi
oluşturan insanlarla sağlıklı ilişki kurmak için doğru bir iletişim kurmak gerekir. Bu iletişim,
karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı olmalıdır. Böyle bir iletişim bizlere yardımlaşma ve dayanışma
duygularını aşılar. Böylece çevremizdeki insanların sorunlarına duyarlı bireyler olarak mutluluklarını
ve üzüntülerini paylaşırız.
Görsel 1.2: Ekmeğin Hikayesi
12
Görsel 1.3: Ardahan Ekmeği
Tarih öncesi dönemlerde insanlar yaşamlarını nasıl
sürdürüyorlardı? Hiç düşündünüz mü?
Şimdi geçmişe bir yolculuk yapalım ve bu sorunun cevabıyla birlikte insanların yerleşik
yaşama nasıl geçtiğini ve bu yerlerin şehir hâline nasıl geldiğini öğrenelim.
ŞEHRİ TANIYORUZ
Günümüzden yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar insanlar yaşamlarını göçebe olarak sürdürüyorlardı.
Yiyecek bulmak için sürekli yer değiştiriyor, hayvanları avlayarak ve bitkileri toplayarak
karınlarını doyuruyorlardı. Mağaralarda ya da geçici barınaklarda yaşıyorlardı. Sonra yaşamlarını
tamamen değiştirecek bir gelişme yaşandı. İnsanlar tarım yapmaya başladılar ve vahşi hayvanları
evcilleştirdiler. Çiçilik yapmaya başlayan insanlar ekinlerine ve hayvanlarına bakmak
için yerleşik yaşama geçtiler. Yerleşim yeri olarak nehir kenarlarındaki düz ve verimli arazileri
seçtiler. Böylece arazilerini kolayca sulayabildiler.
Kendilerinin ve hayvanlarının su ihtiyacını karşılayabildiler. Tarım ve hayvancılıkla birlikte besin
kaynaklarının artması nüfusun da artmasını sağladı. Nüfus artışıyla birlikte bu ilk yerleşim
yerleri köylere dönüştü. Köylerde yaşayan insanlar ihtiyaçlarından fazla ürün elde ettiler. Kendilerini
ve ürünlerini saldırılardan korumak için köylerin etrafını çevirdiler. Fazla ürünleri diğer
köylerde yaşayanlara salar. O köylerdeki insanlardan da kendi ihtiyaç duydukları ürünleri aldılar.
Böylece ticaret hayatını başlalar.
İşte bu şekilde ortaya çıkan köylerden bazıları zaman içinde o kadar büyüdü ki köy olmaktan
çıkarak şehir hâlini aldı. Şehir olarak nitelendirilebilecek ilk büyük yerleşim yerlerinden biri de
ülkemizde Konya’da yer alan Çatalhöyük’tür. Çatalhöyük günümüzden yaklaşık 9.000 yıl önce
10.000’e yakın nüfusa sahip büyük bir şehirdi.
13
Görsel 1.4: Çatalhöyük Temsilî Resmi
Çatalhöyük gibi ilk şehirler genellikle su kaynaklarında, verimli ovalarda, ulaşım yolları üzerinde,
güvenlik açısından savunması kolay yerlerde kuruldu. Kalabalık nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması
için şehirde fırıncılık, kasaplık, demircilik, marangozluk, terzilik gibi meslekler ortaya
çıktı. Zaman içinde büyüyen şehirlerin belirli bir düzen içinde yönetilebilmesi, dış saldırılardan
korunabilmesi gibi ihtiyaçlar yönetim birimlerinin kurulmasını sağladı.
Görsel 1.5: Çatalhöyük Kazı Alanı
Böylece kral ya da meclis tarafından yönetilen şehirler doğdu. Şehirler barınma, güvenlik, eğitim,
sağlık gibi insani ihtiyaçların en uygun şekilde karşılanabileceği yerler hâline geldi. Türkiye,
Irak,Hindistan ve Mısır yeryüzünde en eski şehirlerin kurulduğu bölgelerdir. İlk Çağ’da kurulan
şehirlerde evler, ibadethaneler, idari yapılar, dükkânlar, pazar yerleri şehri meydana getiren
başlıca unsurlardır.
14
Görsel 1.6: Aristoteles’in Felsefe Okulu/Assos/
Behramkale/Çanakkale
Görsel 1.7: Mısır Piramitleri/Mısır
Geçmiş çağlarda kurulan şehirlerin bazıları büyüyüp modernleşerek günümüzde de varlığını
sürdürmektedir. Buna karşılık Truva, Efes, Hauşa gibi ülkemizdeki pek çok şehir deprem, sel
ve benzeri doğal afetler, salgın hastalık ve savaş nedeniyle yıkılmış ve yok olmuştur. Günümüzde
bu şehirlerin olduğu bölgelerde yapılan arkeolojik çalışmalar o şehre ait birçok eserin gün
yüzüne çıkmasını sağlamıştır.
Görsel 1.8: Efes Antik Kenti Celsus
Kütüphanesi/Selçuk/İzmir
Görsel 1.9: Truva Atı/Çanakkale
Günümüzde şehirler artık eski çağlardaki görüntüsünden çok farklıdır. Teknolojik gelişmeler
ve ulaşımın kolaylıkları çok farklı görünüm ve fırsatlar sunan şehirlerin kurulmasına olanak vermiştir.
19. yüzyılda Sanayi Devrimi ile fabrikaların yaygınlaşmaya başlaması şehir nüfusunun
giderek artmasına neden olmuştur. Dünya nüfusunun büyük bölümü şehirlerde yaşamaktadır.
15
Ekonomik ve sosyal açıdan gelişmiş şehirler giderek daha fazla göç almaktadır. Deniz, hava,
kara veya demir yoluyla insanların kolayca ulaşabildikleri şehirler ekonomik olarak da ön plana
çıkmaktadır. Kocaeli, Gaziantep, Bursa bu şehirlere örnek olarak gösterilebilir.
Görsel 1.10: İstanbul Havalimanı/İstanbul
Görsel 1.11: Osmangazi Köprüsü/Bursa
Tarihî geçmişi itibariyle köklü bir medeniyete ev sahipliği yapan ve güçlü devletlerin başkenti
olan şehirler ilgi odağı olan şehirlerdir. İstanbul, Konya gibi şehirler bu özellikleriyle ülkemizde
ön plana çıkmaktadır. Bu şehirlerdeki tarihî yapılar ve sanat eserleri turizm açısından da insanların
ilgisini çekmektedir. Denizi, ormanları, gölleri gibi doğal güzellikleriyle insanların hem yerleşmek
hem de tatil yapmak istediği pek çok şehir de bulunmaktadır. Antalya, Bolu, Nevşehir
gibi şehirler bu özellikleriyle ülkemizde sayılabilecek pek çok şehirden
yalnızca birkaçıdır.
Görsel 1.12:Peri Bacaları Kapadokya/Nevşehir
Görsel 1.13: Mevlana Müzesi/Konya
Şehirler kırsal kesimlere göre nüfusun yoğun; eğitim, sağlık, sanat gibi hizmetlerin yaygın
olduğu yerlerdir. Şehirlerde yapılar genellikle çok katlıdır. Sanayi faaliyetleri ve hizmet sektörü
gelişmiştir. Kültür, sanat ve eğlence için birçok sosyal mekân bulunmaktadır. Altyapı ve ulaşım
hizmetleri planlıdır. Şehirler iş bölümünün hâkim olduğu planlı bir yönetime sahiptir. Okul,
hastane, yol, çarşı, pazar, ibadethane, sinema, tiyatro, park, müze, kütüphane ve fabrika şehri
meydana getiren fiziki unsurlardır. Şehir bu özellikleriyle belirli bir mekânı ifade etmektedir.
İnsan, yaşadığı bu mekânı yani şehri düzenler ve şekillendirir. İnsan öncelikle bir mekânı
yaşanabilir bir yer olarak seçer. Daha sonra buranın çevre düzenlemesini, alt yapısını yapar.
Çünkü şehirler insan eliyle yapılan ve geliştirilen yerlerdir.
İnsan ve şehir birbirini tamamlar ve etkiler. Biri olmadan diğeri olmaz. Mekâna anlam ve
değer katan insanın kendisidir. Terk edilmiş şehirler bunu bize en iyi şekilde anlatır. Örneğin
Muğla’nın Fethiye ilçesinde yer alan Kayaköy, burada yaşayan Rumlar’ın Yunanistan’a göç
etmesiyle terk edilmiş bir yerleşim yeri hâline gelmiştir.
16
ŞEHİR VE MEDENİYET
“Medeniyet” ve “şehir” anlam açısından birbirine yakın kavramlardır. “Medeniyet”; bir toplumun
maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim ve teknoloji ürünlerinin tamamını
ifade eder. Medeniyet, gelişmişliği ifade eder. Medeniyet kelimesinin kökeni Arapçada şehir
anlamına gelen ve kökleri İslam dininin kutsal şehirlerinden biri olan Medine şehrine dayanmaktadır.
Medine, peygamberimiz Hz. Muhammed döneminde zamanının sosyal ve kültürel
bakımdan en ileri şehirlerinden biri kabul ediliyordu.
Görsel 1.14: Geçmişte Medine şehri
Büyümek, nüfusun artışı ve bina sayısındaki artış şehirleşme için yeterli değildir. Şehirler
adalet ve hukuk anlayışı ayrıca karşılıklı saygı üzerine kurulur. Şehri oluşturan tüm insanların bu
kurallara uyması gerekmektedir. Şehirler bu özellikleri ile farklılıkları buluşturan, insanları bir
araya getiren mekânlardır. Günümüzde kültür ve ticaretin, bilim ve tekniğin zirvesini oluşturan
şehirler farklı özelliklere ve farklı kültürel birikimlere sahip insanların kendilerini ifade etmelerine
imkân vermektedir.
“Şehir, bir medeniyetin etkisinin en çok hissedildiği ve özelliklerinin yaşandığı yerdir. Her bir
medeniyet, kurduğu şehirlerle kendini ifade eder. Şehir ve medeniyet arasındaki ilişki, karşılıklıdır.
Hem medeniyetler şehirleri hem de şehirler medeniyetleri etkiler. Şehirler, şehri meydana
getiren anlayışın sahibi olan medeniyetin bir sonucu olarak kurulur. Bununla birlikte şehirlerin
doğası ve içindeki insanı şekillendirme özellikleri medeniyetin şekillenmesine de etki etmektedir.
Şehirler sadece yerleşim yeri değildir. Medeniyetler tarihi, bir bakıma şehirlerin tarihidir.
Çünkü şehirler, bir toplumun medeniyet anlayışının şekillendiği mekânlardır.
Şimdi dünyada medeniyetlere yön veren ve medeniyetleri temsil eden şehirlere göz atalım...
17
Kurtuba
Fenikeliler tarafından bugünkü İspanya’da kurulmuştur. Müslümanların İspanya’ya
gelişiyle Endülüs Emevi Devleti ’nin başkenti olmuştur. Bu dönemde Avrupa’nın en önemli
eğitim, bilim, kültür ve sanat merkezidir. Burada açılan medreselerde dünyanın farklı
bölgelerinden, farklı inançlara mensup dünyaca ünlü bilim insanları yetişmiştir. Kurtuba,
döneminin en iyi eğitim veren okullarına ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca ilk ışıklandırılan şehir
olan Kurtuba, Avrupa’da ilk üniversitesi olan şehirdir. Burada yapılan bilimsel çalışmalar
Avrupa’da Rönesans’ın ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Endülüs Emevi Devleti
Dönemi’nde yapılan Kurtuba Ulu Cami bu şehirde bulunmaktadır.
Medine
Görsel 1.15: Kurtuba/İspanya
“Medine”, kültür tarihinde şehrin, şehirliliğin, kültür ve medeniyetin çıkış yeri anlamlarına
gelmektedir. Eski adı “Yesrip” olan Medine, günümüzde Suudi Arabistan’ın önemli şehirlerinden
biridir. Peygamberimiz Hz. Muhammed ve Mekkeli Müslümanlar, 622 yılında Medine’ye
hicret etmişlerdir. Hicret, İslam tarihi için olduğu kadar Medine şehri için de dönüm noktası
olmuştur. Mekke’den gelen “muhacirler”, Medineli Müslümanlardan oluşan “ensarlar” ve Yahudiler
hicretle beraber Medine’de bir arada yaşamaya başlamışlardır. Medine’de farklı inançlara
sahip insanların bir arada rahat yaşaması diğer İslam şehirlerine örnek olmuştur. Medine,
hicreen sonra şehir hâlini almıştır. Mescid-i Nebevi’nin şehrin merkezine yapılması, yollarının
buraya kolay ulaşılabilir şekilde tasarlanması, merkezinde caminin bulunduğu şehirlerin ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Hicreen sonra yeni bir siyasi ve hukuki yapı oluşturulmuştur. Sosyal,
askerî ve ekonomik yapılanma gerçekleştirilmiş ve Medine yeni kurulan İslam Devleti’nin başkenti
olmuştur. Şehir; açılan eğitim merkezleri, camileri ve sosyal yaşamı ile sonraki İslam şehirlerine
model olmuştur. Peygamberimizin kabrinin burada olması nedeniyle Medine, her yıl
18
milyonlarca Müslüman tarafından ziyaret edilmektedir.
Paris
Görsel 1.16: Medine/Suudi Arabistan
MÖ 3. yüzyılda Seine (Sen) Nehri etrafına kurulmuş olan Paris, Notre Dame (Notır Dam) Katedrali’nin
yapılmasıyla Fransa’nın merkezi hâline gelmiştir. Sanayi Devrimi sonrası hızla göç
alan şehirde Sorbonne (Sorbon) Üniversitesi’nin kuruluşu Paris şehrini bir bilim merkezi hâline
getirmiştir. Paris, bütün Avrupa’ya haa dünyaya yeni siyasi fikirlerin yayılmasında öncülük
etmiştir. 1789 Fransız İhtilali, 1830 ve 1848 İşçi Devrimlerinin yaşandığı devrimler şehridir.
Bilim, kültür, sanat alanlarında dünyanın önde gelen merkezlerinden biridir. Modanın da
başkenti olarak anılan Paris, turistlerin en çok ziyaret ettiği şehirlerdendir.
Görsel 1.17: Eyfel Kulesi/Paris/Fransa
19
İstanbul
İstanbul’da MÖ 8000’li yıllarda ilk yerleşimlerin kurulduğu tahmin edilmektedir. İstanbul;
Roma, Bizans ve Osmanlı devletlerine başkentlik yapmıştır. Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği
bir noktada yer alır. Yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı bir
şehir olan İstanbul, tarihi boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı Devleti ’nin
bilim, sanat ve kültür alanlarında gelişmesi ile beraber İstanbul bir çekim merkezi olmuştur.
Eğitim almak için çevre şehir ve ülkelerden insanlar buraya gelmiş, Ali Kuşçu gibi bilim
insanları medreselerde dersler vermiştir. Osmanlı Devleti ’nin tanıdığı haklar sayesinde farklı
medeniyetlerden insanlar burada yaşamışlardır. Cami, sinagog, kilise gibi farklı inançlara
yönelik ibadethaneler İstanbul’da yan yana bulunmaktadır.
Görsel 1.18: Sultan Ahmet Cami/İstanbul
Görsel 1.19: Mevlana Müzesi/Konya
20
Görsel 1.20: Ardahan Kalesi ve Tarihi Ardahan Köprüsü
Medeniyete yön vermiş Roma, Konya, Eskişehir, Bağdat, Londra, Viyana, Şanghay,
Dakar gibi şehirlerin kültürel özelliklerini yansıtan görseller bulunuz. Bu görselleri
sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
ŞEHİRLERLE İLİŞKİMİZ
Şehirle insan arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Önce insanlar kendi duygu ve düşüncelerine
uygun şehirler kurarlar. Sonra şehirler, kurulmalarında etkili olan duygu ve düşünceleri
gelecek nesillere aktararak insanları etkiler. Belki de bu nedenle insanları tanımak istediğimizde
ilk sorduğumuz sorulardan biri “Nerelisin?”dir. Sanki aynı şehirde yaşayanlar bir uzlaşma
içindedir. Alışkanlıkları, davranışları ve yaşam biçimleri benzerdir. Çünkü insanlar yaşadıkları
şehirlerin kültürel dokusundan etkilendikleri gibi ekonomik, sosyal yapısından ve ikliminden de
etkilenmektedir. Bulundukları ortamın imkânlarından yararlanarak hayatlarını sürdüren insanlar,
o çevrenin hayat standardıyla yetişir.
İnsanın şehirle ilişkisinin başladığı ve bittiği yer, evdir. Evinden dışarıya adım ağında şehirle
ilişki kurmaya başlayan insan, evine döndüğünde o ilişkiye bir süreliğine ara vermiş olur.
21
Görsel 1.21: Egemenlik Parkı / Ardahan
Şehirle kurulan ilişkiler çok farklıdır. İnsan, şehrin mimarî yapısıyla olduğu kadar işlevleriyle
de ilişki içindedir. Şehrin mekânları olan sokaklar, meydanlar, parklar, alışveriş mekânları,
kamusal alanlar ve ibadet mekânları farklı anlam ve boyutlarıyla şehirde yaşayanları etkiler.
Eğitim, ticaret, ibadet, sosyalleşme, rekreasyon, sağlık, çalışma, spor ve daha birçok farklı
faaliyet şehirle şehirli arasındaki ilişkilerin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Evimizden çıktığımızda şehirle ilk iletişimimiz sokak ile başlar. Sokaklar her şehirde farklı karaktere
sahipti . Dar, geniş, kıvrımlı, dik yokuşlu, taşlı ya da denize açılan sokaklar… Sokakların
yapısını şehrin yer şekilleri ve iklimi kadar insanların yaşam tarzı da belirler. Sokaklar bizi şehre
ulaştırır. Bu görevinin yanı sıra sokaklar mahallenin ortak kullanım alanlarıdır. Komşuluk
ilişkileri burada gerçekleşir. “Bizim sokak” ifadesiyle şehir ilk kez burada sahiplenilir. Önce
sokakla sonra da sokaktakilerle iletişim kurulur.
Sokağı geçip şehrin merkezine doğru ilerlediğimizde bizi genellikle bir çarşı karşılar. Çarşı,
Osmanlı şehrinde toplumsal hayatın merkezidir. Günümüzde şehirlerde yaygınlaşan alışveriş
merkezleri çarşılara ilgiyi azaltsa da bu çarşılar önemini hâlâ sürdürmektedir. Hemen her türlü
ürünün satıldığı bu çarşılara herkesin yolu düşer. Şehirde üreti lenler, insanların ihtiyaç ve
alışkanlıkları buradaki ticarete yön verir. Bazı şehirlerde bakırcıların, demircilerin ya da
dokumacıların çok olması tesadüf değildir.
Şehirde yaşayan insan aynı zamanda yaşadığı mekânların yapısını da belirler. Düz damlı
kerpiç evler, cumbalı ahşap evler, tek katlı evler, çok katlı evler, kapıları sokağa açılan ya da
yüksek duvarlarla çevrili bahçelere açılan evler o şehrin doğal koşulları kadar insanların yaşam
biçimini de yansıtır.
İnsanın şehirle ve şehrin mekânlarıyla kurduğu ilişkinin boyutu kendisinin de şehirlilik düzeyini
belirlemektedir. Çünkü şehirli olmak sadece şehirde yaşamaktan ibaret değildir. Büyük İslam
düşünürü ve ilk sosyolog İbn-i Haldun’a göre şehirli “Şehirde geniş ve mükemmel bir suree
medeni yaşayan kimse”dir. Geniş ve mükemmel suree yaşamak ise şehirde yaşamanın
gereklerini yerine getirmekle sağlanabilmektedir.
22
Görsel 1.22: Merkez /Ardahan
Yaşadıkları çevreden etkilenen insanların içinde bulundukları çevreye, şehre ve insanlara karşı
sorumlulukları ve görevleri bulunmaktadır. Bu sorumlulukların en önemlisi; atalarından miras
olarak aldıkları, binlerce yıllık geçmişi olan şehri gelecek nesillere yaşanabilir bir şehir olarak
bırakma bilincidir. Çevreyi kirletmeden ve tahrip etmeden, tarihî ve kültürel dokuya zarar vermeden
yaşanmalıdır. Birlikte yaşamak; anlayış ve saygı çerçevesinde komşuluktan alışverişe,
trafikten gürültü yapmamaya kadar tüm insani ilişkileri, sevgiyi, yardımlaşmayı, dayanışmayı
sağlamakla mümkün olur.
23
$EHIRDE YASAM
B9j ehir ve Sosyal Yaam
BaJ
Medeni Vaantlnm Gerekleri -------
&9) ehrin F1rsatlan ve Riskleri
B9j Engelsiz Yaam
aD) ehirdeki Diger Canl1lar
2. ÜNİTE : ŞEHİRDE YAŞAM
Yaşam mekânı olarak
şehirler sosyal hayatın
çok hareketli olduğu
yerlerdir.
ŞEHİR VE SOSYAL YAŞAM
Şehirler, sosyal hayatın çok hareketli olduğu
yerlerdir. Şehirlerde insanların gündelik yaşamlarını
sürdürmelerini kolaylaştıran çok çeşitli yaşam
alanları ve kurumsal yapılar bulunmaktadır.
Sinema, tiyatro, lokanta, pastane, müze, galeri,
kütüphane, ibadethane, otel, kahvehane, park
gibi yerler sosyal yaşamın canlı olduğu mekânlardır.
Bu mekânlarda insanlar yeme, içme, ibadet
etme, eğlenme gibi ihtiyaçlarını yerine getirirler.
Bu yaşam alanları ve kurumlar bir şehrin siyasi,
ekonomik, dinî, kültürel yaşamını ve kimliğini de
yansıtır. Örneğin bir şehirdeki ibadethanelerin
yapısı, kütüphanelerin çokluğu ve çeşitli kültür
mekânlarının varlığı o şehri bir başka şehirden
ayırt etmemizi sağlar.
Şehirdeki sosyal yaşamın özellikleri şunlardır:
1. Şehirlerde farklı sosyal gruplar vardır.
2. Şehirlerde insanlar birbirinden farklı işlerde
çalışırlar.
3. Şehir yaşamını düzenleyen yazılı ve yazısız kurallar
vardır.
4. Şehirlerde çok çeşitli kültürel faaliyetler yapılmaktadır.
5. Şehir yaşamında eğitim kurumları yaygın ve
çeşitlidir.
6. Şehir yaşamının temelinde ekonomik etkinlikler
önemli bir yere sahiptir.
26
Şehirler, kırsal alanları da içine alarak büyür. Günümüzde şehirler, önemli değişimler yaşamaktadır.
Bu değişimin başında köyden kente nüfus hareketleri gelmektedir. Türkiye’de 2018
yılı verilerine göre nüfusun %93,76’sı il ve ilçe merkezlerinde yaşarken belde ve köylerde yaşayanların
oranı %6,24’tür. Dolayısıyla şehirler, nüfusun çoğunluğunun yaşadığı temel yerleşim
yeri hâline gelmiştir. İnsanların göç etmelerinin çeşitli nedenleri vardır. Günümüzde ekonomik,
toplumsal, kültürel, eğitim, eğlence ve güvenlik gibi nedenlerden dolayı şehirlere göç edilmektedir.
Nüfustaki değişime bağlı olarak da şehirlerde çok hareketli bir yaşam vardır.
Şehirlerde nüfusun fazla olması; çevre kirliliği, trafik, yoksulluk, işsizlik, gecekondulaşma, alt
yapı yetersizliği, kültürel yabancılaşma gibi birçok soruna yol açmaktadır. Bireylerin birbirlerine
karşı ilgisizliği, dayanışma ve yardımlaşmanın azalması, sosyal ilişkilerin zayıflaması da başka bir
önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.
Dayanışma; bir toplumu oluşturan bireylerin duygu, düşünce ve ortak çıkar birliği ile birbirlerine
bağlanmaları ve her konuda birbirlerine destek olmalarıdır. Yardımlaşma ise bireylerin
yalnız başına üstesinden gelemeyecekleri durumlar karşısında başkalarından aldığı destek ve
katkıdır.
Görsel 2.1: Sosyal Dayannışma ve Yardımlaşma
Sosyal yardımlaşma ve dayanışma bir milleti, toplumu, şehri ayakta tutan önemli unsurlardandır.
İnsanlar genellikle sadece ihtiyaçlarını karşılamak için birbirleri ile iletişim kurmaktadır. Bundan
dolayı insanlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma duygusu azalmaktadır. Bu ihtiyacı
karşılamak üzere günümüzde şehirlerde profesyonel biçimde çalışan hayır kurumları, dernekler,
vakıflar ortaya çıkmıştır. Bireyler dinî, ahlaki, insani ilkelere dikkat ederek dayanışma ve
yardımlaşma duygusunu şehir yaşamında tekrar canlandırabilirler. İslam dini yardımlaşmaya,
dayanışmaya ve komşuluk ilişkilerinin gelişmesine büyük önem vermiştir. Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” hadisi komşuluk ilişkilerinin, dayanışma
ve yardımlaşmanın önemini vurgulamaktadır.
Bir toplumun huzuru, mutluluğu, geleceği bireyler arasındaki sosyal dayanışma ve yardımlaşma
ruhuna bağlıdır. Bazen insanlar sosyal hayaa kendi gayretleriyle üstesinden gelemeyecekleri
sorunlarla karşı karşıya kalabilirler. Böyle durumlarda toplumsal dayanışma ve yardımlaşma
içerisinde hareket edebilmek, “millet” olmanın bir gereğidir. Bu dayanışma, yardımlaşma ve
birliktelik duygusunu birçok örnek olayda görmek mümkündür. Örneğin deprem ve sel gibi doğal
afetlerde insanların birbirlerine yardım etmesi bunun bir göstergesidir. Türk milleti 1999’da
27
Marmara’da, 2011’de Van’da meydana gelen depremlerde büyük bir yardımlaşma ve dayanışma
örneği göstermiştir. Türk milleti sadece doğal afetler karşısında değil toplumsal olaylar
karşısında da bu dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneğini vermiştir. Örneğin 15 Temmuz
2016’da hain darbe girişimine karşı milletimizin kahramanca mücadele etmesi bunun bir
kanıtıdır.
Görsel 2.2: Türk Kızılayı
MEDENİ YAŞANTININ GEREKLERİ
“Medeni insan, medeni yaşam” gibi ifadeleri mutlaka duymuşsunuzdur. Bu ifadelerde geçen
medeni kelimesinin ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Medeni kelimesi sözlükte
“şehirleşmiş, uygar” anlamlarına gelmektedir. Şehirler çok sayıda insanın bir arada yaşadığı
yerlerdir. Şehirde belirli bir düzen içerisinde, karşılıklı saygı çerçevesinde bir yaşam
sürdürülmesi gerekmektedir.
Medeni bir yaşantı sürdürebilmek şehirde yaşamanın gereklerindendir. Şehirde yaşayan
insanlar, şehir hayatını düzenleyen görgü ve nezaket kurallarına uymak durumundadır. Bu
kurallar, insanların bir arada bulundukları her ortamda davranışlarını düzenler. Apartman,
park, alışveriş merkezi, ibadethane ve toplu taşıma araçları insanların toplu olarak
bulundukları yerlerdendir. Bu mekânlarda belirli kurallara uygun davranmak gerekir. Çünkü
şehirde yaşayan insan, şehri paylaştığı diğer insanlara karşı sorumludur. Bu sorumluluk görgü
ve nezaket kurallarına uymayı gerektirir. Bakın bir arkadaşımız bu kuralları yaşamında nasıl
uyguluyor:
28
Ben Melike, ailemle birlikte 4 katlı bir apartmanda
yaşıyoruz. Evimize girerken ayakkabılarımı kapı
önünde bırakmamaya dikkat ederim. Televizyonun
sesini komşularımızı rahatsız edecek şekilde açmam.
Ayrıca çöplerimizi kapı önüne koyarken apartman
yönetimince belirlenen saatlere uymaya özen
gösteririm. Toplu taşıma araçlarını kullanırken
diğer yolcuları rahatsız etmemek için yüksek sesle
konuşmam. Bu araçlarda engelli, yaşlı, hamile veya
çocuklu yolculara yer veririm.
Sizler de günlük hayatınızda uyduğunuz kuralları düşünerek Melike’nin söylediklerine
neler ekleyebilirsiniz?
İlk Çağ düşünürlerinden Aristoteles (Aristo) “Bir şehir, farklı insanların yaşadığı mekânlardan
oluşur. Benzer insanlar bir şehir meydana getiremezler.” demiştir. Yani şehirlerde farklı özelliklere
sahip birçok insan yaşamaktadır. Bu farklılıklara saygı göstermeli, bu farklılığın şehrimizi
zenginleştirdiğini unutmamalıyız.
29
Şimdi şehir yaşamında uymamız gereken kuralları inceleyelim:
İbadethaneler, insanların dinî inançlarının gerektirdiği şekilde
ibadet e ttikleri yerlerdir. İbadethanelere giderken temiz
ve uygun kıyafetler giymeliyiz. İbadethanelerde yüksek sesle
konuşmamalı, ibadet edenlerin dikkatini dağıtacak davranışlarda
bulunmamalıyız.
Piknik alanları ve parklarda ağaçlara ve diğer bitkilere zarar
vermemeliyiz. Diğer insanların rahatsız olacağı şekilde müzik
dinlemek, gürültü yapmak gibi davranışlardan kaçınmalıyız.
Çöplerimizi çöp kutusuna atmalıyız.
Katılacağımız törenlerin türüne uygun şekilde giyinmeli, sessizce
töreni izlemeli, gerekiyorsa beğenimizi alkış gibi
davranışlarla ifade etmeliyiz. Törene vaktinde gitmeliyiz.
Tören akışını bozacak söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.
Sinema ve tiyatro gibi kültür-sanat faaliyetlerinin
gerçekleştiği mekânlara zamanında gitmeli, bu mekânlarda
cep telefonumuzu kapatmalıyız. Gösteri sırasında diğer
insanları rahatsız edici her türlü davranıştan kaçınmalıyız.
Alışverişte, alacağımız ürünü seçerken rafl arı ve tezgâhı
dağıtmamalı, görevlilere karşı nazik olmalıyız. Alışverişimiz
bittikten sonra kasada sıraya girmeliyiz. Yaşlı, engelli, hamile
ya da çocuklu kimselere öncelik vermeliyiz.
Görsel 2.3: Uyulması Gereken Kurallar
30
ŞEHRİN FIRSATLARI VE RİSKLERİ
ŞEHRİN FIRSATLARI VE RİSKLERİ
Şimdi şehir yaşamında uymamız gereken kuralları inceleyelim. Sabahın erken saatleri… Şehir
sakinlerinin çoğu uyurken bazıları çalışmaya başlamış bile. Temizlik işçileri caddeleri süpürüyor,
ardından araçla caddeler yıkanıyor. Fırıncılar çoktan ekmek pişirmeye başlamışlar. Bazıları
ise daha evlerine gitmemiş bile. Hastanedeki nöbetinden dönen doktor, güvenlik görevlileri
ve daha birkaç kişi hâlâ dışarıda.
Sabahın ilerleyen saatlerinde caddeler iyice kalabalıklaşıyor. Herkes bir yerlere koşuşturuyor.
Görsel 2.4: Merkez / ARDAHAN
Yetişkinler işe gitmek için yola çıkmış, çocuklar ise okullarına gidiyor. Şehirde pek çok okul var,
tabii pek çok da öğrenci. Caddeler otobüs ve arabalarla doldu. Neyse ki bir yere ulaşmak için
kullanabileceğimiz pek çok ulaşım aracı var: otobüs, metro, tren... İki araba köşede çarpışmış
ve iki caddeyi de tıkamış. Araç kuyruğu uzayıp giderken insanlar işlerine vaktinde ulaşamayacakları
için kaygılı.
Pazarcılar tezgâhlarını kuruyor. Dükkânlar birer birer açılıp müşteriler için hazırlanıyor. Şehirde
ne çok dükkân var. Şehrin hemen çıkışında yer alan fabrikaların bacalarından dumanlar
tütmeye başladı bile. Bu dumana araçların yaydığı egzoz gazları da eklenince bazen gökyüzü
gri bir bulutla kaplanıyor. Müze ziyaretçilere açıldı. Öğretmenleriyle birlikte bir grup öğrenci,
müzenin önünde içeri girmek için bekliyor.
Yol çalışması yapan işçiler kazı yaparken bir su borusunu patlatmışlar. Etrafa yayılan su, bir
aracın kayarak kaldırıma çıkmasına neden oluyor. Kaldırımda yürüyen bir genç yaralanıyor.
Hemen bir ambulans çağrılıyor. Neyse ki şehirde pek çok hastane var. Ambulans yaralıyı alarak
en yakın hastaneye götürüyor. Öğlen oldu. Herkes yemek yemek için hazırlanıyor. Öğrenciler
öğlen tatilinde okul bahçesini dolduruyor. Ofis çalışanları caddedeki lokantalarda karınlarını
doyuracakları bir yer arayışında. Ancak hava bozuyor. İlk yağmur damlaları düşerken
insanlar şemsiyelerini açıyor ya da kapalı alanlara kaçıyor. Aniden bir kapkaççı pazarda gezen
birinin çantasını çalıyor. Etraftakiler onu kovalarken ortalık karışıyor. Polis çağrılıyor.
Öğleden sonra yağmur şiddetini artırdı. Şiddetli rüzgâr, şemsiyenin altındaki insanların bile
ıslanmasına neden oluyor. Okuldaki son ders bitti. Okul çıkışı parktaki spor sahasında maç
31
yapmak için sözleşen öğrenciler koşarak evlerine gidiyor. Pazarcılar tezgâhlarını toplamak
zorunda kaldı. Akşamüzeri yağmur şiddetini iyice artırdı. Sokaklar su altında kaldı. İnsanlar su
birikintisi içinde karşıdan karşıya geçmekte zorlanıyor, çöplerle tıkanan mazgalları belediye
işçileri açmaya çalışıyor.
Bir müddet sonra sokaklardan sanki dereler akıyor, önüne gelen her şeyi sürüklüyor. Bir mağazaya
sığınan yaşlı kadın ‘’Her yer betonla kaplandı. Suyu emecek toprak kalmazsa böyle
olur.’’ diye söyleniyor. Yağmur durdu ve şehre karanlık çöktü. Dükkânlar birer birer kapanıyor,
çalışanlar toplu taşıma araçlarına binmek için duraklara doğru ilerliyor. Tiyatroya giden
seyirciler yerlerine oturmuş, oyunun başlamasını bekliyorlar. Sanat galerisindeki resim kursu
başlamış bile.
Karanlıkta evlerine dönmeye çalışan insanlar, çevreden gelebilecek tehlikelere karşı dikkatli
olmaya çalışıyor. Tenha sokaklardan geçerken her gün gazetelerde okudukları tehlikelere karşı
uyanık olmaları gerektiğini hatırlıyorlar.
Okuduğunuz metinde şehrin hangi fırsat ve risklerinden söz edilmiştir? Bunlara
başka neler ekleyebilirsiniz?
Günümüzde dünya nüfusunun %54’ü şehirlerde yaşamaktadır. Büyükşehirlerdeki iş
imkânlarının fazlalığı, kırsal bölgelere oranla yaşam kalitesinin yüksek oluşu insanları şehirde
yaşamaya yönlendiren unsurlardan bazılarıdır. Bunun yanında sağlık hizmetlerinden
faydalanabilme, devletin ve belediyelerin sağladığı hizmetlere erişimin kolay oluşu, çocuklara
daha iyi eğitim sunma gibi nedenler sebebiyle insanların birçoğu şehirlerde yaşamayı tercih
etmektedir. Bütün bunlar, insanların gözünde şehirleri daha önemli hâle getirmektedir.
32
Şehirler, insanlara birçok imkân sunmaktadır. Bu da şehirlere olan ilgiyi artırmaktadır. Fakat
çok sayıda insanın bir arada yaşaması ve plansız şehirleşme, birçok sorunu da ortaya
çıkarmaktadır. Bu sorunlardan bazıları; doğal afetlerle başa çıkamama, çevre kirliliği, trafik
sorunu, şehre uyum problemleri ve çeşitli suçlarla karşılaşmadır. Bunlarla baş
edebilmemizin en güzel yolu şehirde yaşarken karşılaşabileceğimiz sorunların farkında
olmaktır. Aynı zamanda bu sorunlara kişisel ve toplumsal olarak nasıl çözümler
üretebileceğimiz üzerine düşünmektir.
Deprem, sel, heyelan gibi doğal afetler insanların kontrolü dışında gerçekleşir. Afetler
gerekli önlemler alınmadığı takdirde can ve mal kayıplarına yol açar. Şehirlerde nüfus fazla
olduğun-dan daha fazla zarara neden olan afetler, çoğunlukla kısa sürelerde gerçekleşir.
Doğal afetleri önlemek insanoğlunun elinde olan bir durum değildir. Fakat insanlar doğal
afetlere karşı bazı önlemler alarak can ve mal kayıplarını önleyebilir veya azaltabilir.
Şehrin Fırsatlar
Eğim Fırsatları
● Şehirler, okul öncesi eğitimden yükseköğretime
kadar insanların isteklerine ve yeteneklerine göre
birçok farklı eğitim kurumuna erişme imkânı sunar
(meslek liseleri, güzel sanatlar lisesi, sınavla öğrenci
alan liseler, özel okullar, üniversiteler).
● Derslik sayısı, spor salonu, yurt, kütüphane, atölye,
laboratuvar gibi imkânlar kırsal bölgelerdeki
eğitim kurumlarına göre daha fazladır.
● Öğrencilerin ilgi ve isteklerine göre çeşitli kurs,
sosyal ve sportif faaliyetlere katılma imkânı vardır.
● Eğitimle alakalı konferans, seminer, sempozyum
gibi etkinlikler de şehir merkezlerinde gerçekleştirilmektedir.
Görsel 2.5 Eğitim Fırsatları
Sağlık Fırsatları
● Şehir hastaneleri, araştırma hastaneleri, tıp fakülteleri
şehir merkezlerindedir.
● Şehir merkezlerinde uzman doktor ve sağlık
personeli sayısı kırsala göre çok daha fazladır.
● Evde bakım hizmetlerine şehir merkezlerinde
daha kolay ulaşılabilir.
● Şehir merkezlerindeki hastaneler, kırsal
bölgelerdekilere göre daha donanımlıdır.
Görsel 2.6: Sağlık Fırsatları
33
İş Fırsatları
● Fabrikalar, imalathaneler, atölyeler şehir merkezlerine
daha yakındır.
● Otel, lokanta gibi hizmet sektörleri genellikle şehir
merkezlerindedir
● Ticari faaliyetler daha çok şehir merkezlerinde
yürütülmektedir.
● Birçok meslek alanı, şehir merkezinde faaliyet
göstermekte ve insanlar yeteneklerine göre daha
kolay iş bulabilmektedir.
Görsel 2.7: İş Fırsatı
Görsel 2.8: Sanat,Spor ve Sosyokültürel
Fırsatlar
Sanat, Spor ve Sosyokültürel Fırsatlar
● Sinema, tiyatro ve sergi salonları şehir merkezlerindedir.
● Şehir merkezlerinde her branştan spor kulüplerine
katılabilme imkânı vardır.
● Spor müsabakalarını izleyebilme imkânı vardır.
● Sivil toplum kuruluşları şehir merkezlerinden bulunmaktadır.
● Sanatla ilgili eğitim veren kurumlar daha çok şehir
merkezlerindedir.
Ulaşım Fırsatları
● Toplu taşıma araçları şehirlerde daha yaygın kullanılmaktadır.
● Şehir merkezi ve çevresinde kara yolları oldukça
gelişmiştir.
● Şehir merkezlerinin ulusal ve uluslararası ulaşımı
kolaydır.
Görsel 2.9: Ulaşım Fırsatları
34
Şehirde Karşılaşılabilecek Riskler
Şehir, fırsatlar sunduğu kadar
bazı riskler de içerir. Doğal
afetler, şiddet, madde
bağımlılığı,trafik kazaları,
cinsel istismar şehirde
karşılaşılabilecek risklerden
bazılarıdır.
Deprem
Ülkemizin yüz ölçümünün %42’si birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. Bazı büyükşehirlerimizin
birinci derece deprem bölgeleri üzerinde kurulduğu, nüfusumuzun yarıdan fazlasının
buralarda yaşadığı bir gerçektir. Depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki
yolu depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplum olarak depreme karşı alınacak önlemler
konusunda bilinçlenmektir.
Görsel 2.10: Deprem
35
Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Yapılması Gerekenler:
● Binanızın depreme dayanıklılığının kontrol edilip edilmediğini öğreniniz.
● Aile bireyleri ile deprem sırasında nasıl davranacağınızı konuşunuz.
● Kitaplık, yüksek mobilya gibi kolay devrilebilir eşyalar ile ağır eşyaların duvarlara veya döşemeye
sıkıca sabitlenip sabitlenmediğini kontrol ediniz. Eşyalarınızı üzerinize düşmeyecek şekilde
yerleştiriniz.
● Deprem çantasını ailenizle birlikte hazırlayınız.
● Bina içinde iseniz deprem sırasında sakin olup cesaretinizi toplayınız ve koşuşturmayınız.
● Sağlam bir masa, sıra, mobilya yanına çömelerek başınızı koruyunuz. Pozisyonunuzu sallantı
duruncaya kadar değiştirmeyiniz.
● Bina içinde kalınız. Tiyatro, okul gibi kalabalık yerlerde iseniz kesinlikle merdivenlere, asansörlere
panikle koşmayınız.
● Bina dışında iseniz binalardan dökülecek yıkıntı ve camlardan, elektrik direk ve tellerinden
uzakta, güvenli bir yerde depremin durmasını bekleyiniz.
● Köprü, üst geçit ve tünellerden uzak durunuz. Eğer mümkünse ağaç, direk ve enerji nakil
hatlarından uzakta kalınız.
● Büyük bir depremden sonra artçı depremler mutlaka devam edecektir. Bu depremlere karşı
hazırlıklı olunuz.
● Özellikle ilk üç gün içerisinde yetkililer izin vermedikçe sağlam evlerinize dahi girmeyiniz.
Aile bireylerinizi bir arada tutunuz ve açık bir yerde bekleyiniz.
● Varsa yaralılara ilk yardım yapınız.
● Evinizi veya binanızı terk ederken kalın tabanlı ayakkabılarınızı giyiniz. Yanınıza kıymetli
eşyalarınızı, kalın giyecek, baaniye, biraz içme suyu ve yiyecek alınız.
● Enkaz ve yıkıntılar arasında, cadde ve sokaklarda gelişigüzel dolaşmayınız.
Sel
Seller doğal afetlerin en yaygınlarından biridir. Bazı sel olayları birkaç gün içinde meydana
gelirken ani sel baskınları birkaç dakika içinde yaşadığımız çevrenin sular altında kalmasına
sebep olabilir. Sel felaketleri maddi zarara yol açmakta haa bu felaketler sonucu can kayıpları
36
da yaşanmaktadır. Çarpık şehirleşme sonucu dere yataklarının doldurulup imara açılması, nehir
yataklarının değiştirilmesi ve alt yapı yetersizlikleri sel felaketlerinin yaşanmasının başlıca
sebepleridir. Eğer sel tehlikesi olan bir çevrede yaşıyorsak bulunduğumuz çevrede selin ortalama
yüksekliğinin ne olabileceğini öğrenmeye çalışmalıyız. Acil durum eylem planları hakkında
önceden bilgi edinmeliyiz. Ayrıca sel anında tahliye yollarını sığınabileceğimiz yerleri öğrenip
tahliye için hazırlıklı olmalıyız.
Tr a fi k
Görsel 2.11: Sel Baskını
Ülkemizde meydana gelen trafik kazaları sonucu her yıl binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmekte,
on binlercesi de yaralanmaktadır. Türkiye’de ve dünyada meydana gelen trafik kazalarında
en büyük kusur insana aittir. İnsanlar trafikte sürücü, yaya, yolcu kimlikleri ile farklı roller
üstlenmektedir. Bu yüzden özellikle kalabalık şehirlerde yaşıyorsak hepimiz trafik güvenliği
bilincine sahip, çevresine karşı sorumluluklarını bilen bireyler olmalıyız.
Trafikte Yaya Olarak Uymamız Gereken Kurallar:
● Cadde ve sokaklarda kaldırımdan yürümeliyiz.
● Yaya kaldırımı olmayan yerlerde yolun solundan yürümeliyiz.
● Karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa, daha
sonra yine sola bakıp öyle geçmeliyiz. Kesinlikle yaya geçidini
kullanmalıyız.
● Duran bir taşıtın önünden ve arkasından geçmemeliyiz.
● Trafik polisinin işaretlerine uymalıyız.
● Trafik polisinin olmadığı yerlerde trafik işaretlerine dikkat
etmeliyiz.
● Trafik lambası kırmızı yanarken kesinlikle karşıdan karşıya
geçmemeliyiz.
● Taşıtlara hiçbir nedenle asılmamalıyız.
● Taşıtlardan inerken taşıtın tam olarak durmasını beklemeliyiz.
● Karanlıkta açık renkli kıyafetler giyerek yola çıkmalı ve
yolun solundan yürümeliyiz.
37
Şiddet
Hepimiz günlük hayatımızda çevremizdeki insanlarla ilişkiler kurarız. Bu ilişkilerin sağlıklı olarak
yürütülebilmesi her şeyden önce karşılıklı saygı ile mümkündür. Evimizde, okulumuzda ve
sosyal hayatımızda karşılaşacağımız sorunların en iyi çözüm yolu konuşarak meseleyi halletmektir.
Aldığımız bütün bu önlemlere rağmen fiziksel ve ruhsal olarak bir şiddet durumu ile
karşılaşabiliriz. Böyle durumları ailemizle, okul yönetimiyle, öğretmenlerimizle veya rehberlik
servisiyle mutlaka paylaşmalı, onlardan yardım istemeliyiz. Gerçek duygu ve düşüncelerin yansıtıldığı
açık bir iletişim, karşı tarafın ihtiyacına saygılı ve güvene dayalı ilişkilerle gerçekleşir.
Sorunu net bir şekilde tanımlamak şiddete gerek kalmadan çatışmanın olumlu sonuçlanmasını,
her iki tarafın da kazanmasını sağlayacaktır.
ENGELSİZ YAŞAM
“Benim adım Mert. Yürüme engelliyim. Sadece
bacaklarımı kullanamıyorum, o kadar. Bu
yüzden bir tekerlekli sandalyem var. Ülkemizde
yürüyemeyen, konuşamayan, işitemeyen,
göremeyen ya da zihinsel engeli olan milyonlarca
insanın olduğunu biliyor musunuz? Siz
de şaşırdınız değil mi? Çünkü etrafta çok fazla
engelli görmüyorsunuz.
Peki, neden?”
Görsel 2.12
Ülkemizde engelli yuraşlarımız toplumun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Engelli bireyler
özel mekânlarını belli bir oranda kendi ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemektedir. Ancak
yaşadıkları mekândan dışarıya adım a klarında, kentsel/kamusal mekânlara ulaşabilme ve bu
mekânları rahat bir şekilde kullanabilmede birçok sorunla karşılaşmaktadır.
Onların kentsel yaşama katılım alanındaki ihtiyaçları, engelli olmayan yuraşlarımızla aynıdır.
Bu nedenle tüm yuraşların kent mekânlarına ulaşmasını sağlamak çok önemlidir. Engelli
bireyler de bir başkasının yardımına ihtiyaç duymadan işe, okula, alışverişe, spor alanlarına,
parklara, ibadethanelere kolaylıkla gidebilmelidir. Bunun için öncelikle ulaşım olmak üzere şehirlerin
altyapılarının düzenlenmesi gerekir. Bunu sağlamak en başta belediyelerin görevidir.
Şehirlerin mimari planlanmasının temel amacı, kullanıcıların ihtiyaçlarını tam anlamıyla
karşılamaktır. Kısaca tasarımın merkezinde kullanıcı vardır. Fiziksel mekânlar söz konusu
olduğunda kullanıcı profili çok çeşitli ve değişkendir. Yaşlılar, kalıcı ve geçici engelliler, hamileler
de bu kullanıcı kitlesi dâhilindedir.
Toplumdaki tüm bireyler için fiziksel yeterlilik geçici bir durumdur. Engelsiz yaşam alanına
yalnızca engelli bireyler ihtiyaç duymaz. Herkes yaşamının bir bölümünde bazı kısıtlılıklarla
yaşamak durumunda kalabilir. Bir çocuğun, bir hamilenin ya da kol veya bacağı kırılmış bir kişi-
38
nin, çocuk arabasıyla çocuğunu gezdiren bir ebeveynin, yaşlı bir kişinin hareket kabiliyetleri
bu kısıtlılıklara örnek gösterilebilir.
Engelli bireylere engelsiz bir şehir hayatı sunmak onların kendilerini gerçekleştirmelerine
imkân tanıyarak daha kaliteli bir yaşam sürdürmelerini sağlayacaktır. İstediği zaman,
istediği saae, dışarıda kimseye muhtaç olmadan dolaşabilmek, alışverişini yapıp bir çay
bahçesinde çay yudumlayabilmek, yeni çıkan bir filmi akranlarıyla birlikte sinemada
izleyebilmek,ibadetlerini yerine getirmek vb. hiçbir zaman sorun olmamalıdır. Engelli birey
bütün bunları özgürce yapabilmelidir. Bunun için öncelikle ulaşım olmak üzere şehirlerin
altyapılarının düzenlenmesi gerekir.
Şimdi engelsiz yaşam alanlarını doğru uygulayan şehirlerden birkaç örnek inceleyelim:
Kaldırımlar yüksek olmamalı, genişlikleri bir tekerlekli sandalye
veya bebek arabası gibi araçların sığacağı boyua olmalıdır.
Kaldırımdaki rampalar bu araçların iniş çıkışlarını
kolaylaştıracak genişlikte ve eğimde olmalıdır. Yaya kaldırımında
güzergâhın görme engelliler tarafından baston ile kolaylıkla
algılanmasını sağlayıcı, hissedilebilir yüzeylerden oluşan
kılavuz izler olmalıdır.
Görsel 2.13
Engelli vatandaşların güvenli bir şekilde kullanabileceği görsel
ve sesli uyarı sistemleri olmalıdır.
Görsel 2.14
Toplu taşıma araçlarındaki rampa sistemi sayesinde bebek
arabasıyla ya da engelli aracıyla ulaşım araçlarına rahatça
binilebilmelidir.
Görsel 2.15
39
Üst geçitlerde bedensel engellilerin kullanabilmesi için asansörler
bulunmalıdır.
Görsel 2.16
Engellilerin spor ve eğlence amaçlı faaliyetlerde bulunmaları
için plaj, spor salonu, sinema, tiyatro gibi yerlerde gerekli
düzenlemeler yapılmalıdır.
Görsel 2.17
ŞEHİRDEKİ DİĞER CANLILAR
Şehir sadece insanlardan, binalardan, yollardan ve araçlardan oluşmaz. Ağaçları, çiçekleri,
insanları ve hayvanlarıyla bir bütündür. Şehirde insanlar kadar diğer canlıların da yaşama hakkı
vardır. Bu yüzden insan, diğer canlıların da haklarını gözetmeli; onlara karşı merhametli ve
duyarlı olmalıdır. Diğer canlılara karşı duyarlı olmak, yaşadığımız çevrenin doğal koşullarının ve
çeşitliliğinin korunmasıyla mümkündür. Bilim insanları, insan hayatının devamı için doğadaki
çeşitliliğin sürdürülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, şehrimizde yaşayan diğer
canlıları da düşünerek hareket etmeliyiz.
Görsel 2.18: Ardahan’da sokak hayvanları için hazırlanan kulübeler
40
Hem tarihte hem de günümüzde insanların doğaya ve diğer canlılara karşı duyarlılıklarının
birçok örneği vardır. Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Arifiye ilçesinde gerçekleştirdiği yol
yapımı sırasında 270 yaşındaki çınar ağacına zarar vermemek için yol projesini değiştirmiştir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi de aralarında yüz yıllık çınarların bulunduğu 50 ağacı koruma altına
alarak bu ağaçların bakımını yapmıştır. Ülkemizin birçok şehrinde hayvan barınakları
kurulmuştur. Bu sayede sokak hayvanlarının bakım, barınma ve sağlık hizmetleri
karşılanmaktadır.
Atalarımız sıcak günlerde kuşların su içmesi, kanadı kırık leyleklerin tedavisi, dağda aç kalan
kurtlara et verilmesi, sokak köpeklerine yiyecek temini, yaralı atların iyileştirilmesi için vakıflar
kurmuşlardır. Ayrıca cami, medrese, saray gibi binaların güneş alan ve rüzgâr vurmayan
cephelerinde, insanların ulaşamayacağı yükseklikte kuş evleri yapmışlardır.
1930 yılında Ulu Önder Atatürk
Yalova’da köşkün çatısına zarar
verdiği için çınar ağacının dallarının
kesilmesine razı olmamıştır. Ağacın
dallarının kesilmesinin yerine binanın
tramvay rayları üzerinde biraz ileriye
alınmasını emretmiştir. Bu olaydan
dolayı günümüzde bu köşk ‘’Yürüyen
Köşk’’ olarak anılmaktadır.
Görsel 2.19
Şehir; tabiaan, yeşilden, maviden, şeat ve duyarlılıklardan yoksunluk demek değildir.
Aksine şehir; güzelliğin, şeatin ve duyarlılığın sembolüdür. Atalarımızın yüzyıllarca sergilediği
duyarlılığı ve şeati biz de şehrimizdeki diğer canlılara karşı göstermeliyiz. Aşağıda bu konuda
neler yapabileceğimiz ile ilgili birkaç örnek uygulama okuyacaksınız.
Siz de çevrenizde gördüğünüz veya yaptığınız uygulamaları söyleyiniz.
Kamuya açık parklar, bahçeler ve ağaçlıklı yollar bizim için sadece bir hava değişikliği
anlamına gelmez, bunlar şehrin ve şehir sakinlerinin ciğerleridir adeta. Buradaki bitki ve
hayvanları korumalı, onlara zarar vermemeliyiz. Kuşların ulaşabileceği yerlere yiyecek ve su
bırakabiliriz. Kuşlar bunları fark edip yiyecek ve o yere tekrar gelecektir.
Basit malzemeler kullanarak yapacağımız kedi ve köpek evleri ile onların soğuktan korunmasına
biraz olsun yardımcı olabiliriz. Yakları yerin biraz daha sıcak olması için evde kullanmadığımız
baaniyeleri içine yerleştirerek ya da dışına sararak onlar için daha sıcak bir yuva
yapabiliriz. Soğukta kedilerin 6, köpeklerin 17 saat aç kalırlarsa donarak öldüklerini biliyor
muydunuz? Onların vücut sistemleri yemek yiyerek ısı salgılayabiliyor. Boşalan yoğurt kapları
bu iş için en ideal parçalar. Kedi ve köpeklerin ulaşabileceği yerlere artan yiyecekleri ve biraz
su bırakarak birçok canlının hayatını kurtarabiliriz.
Yaralı ve hasta olduğunu düşündüğümüz bir hayvan gördüğümüzde yetkililere bildirmeliyiz.
Belediyeler yaralı hayvanları alıp tedavi etmektedir.
41
Ülkemizde hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini; hayvanların rahat yaşamalarını, onların
en iyi şekilde korunmalarını; her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amacıyla
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çıkarılmıştır.
Bu kanuna aykırı davranmanın
suç olduğunu ve bu suçu
işleyenlerin cezalandırıldığını
biliyor muydunuz?
Görsel 2.20
42
Görsel 3.1 Kura Irmağı
ŞEHRİMİZİN COĞRAFİ YAPISI
Coğrafi konum ne
demek acaba?
Ben bunun cevabını bilmiyorum.
Birlikte araştırmaya ne
dersiniz?
Siz de bu sorunun cevabını araştırıp sınıfta paylaşınız.
Anadolu’nun kuzeydoğusunda yer alan Ardahan, kuzeyinde Acaristan Özerk Cumhuriyeti ,
kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan, güneydoğu ve güneyinde Kars,
güneybatısında Erzurum ve batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.
Ardahan Ovası; kuzey kesiminde Yalnızçam Dağları, güneybatıda Allahuekber Dağları'nın
uzantıları, kuzeydoğusunda Keldağ , doğu tarafında Akbaba Dağı ve güneyinde Kısır Dağ ile
çevrilidir. Ortasından Kura Irmağı geçmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer
alan il toprakları yüksek ve engebelidir. Ardahan ili sınırları içinde yüksekliği 3000 m.’yi aşan
birçok doruk vardır. Çoruh-Kelkit Dağları'nın en doğu kesimini oluşturan Yalnızçam dağları
Artvin il sınırı boyunca uzanır. İlin kuzeydoğu kesiminde Keldağ (3.033 m), doğu kesiminde ise
Akbaba Dağı (3.026 m) yer alır. İl topraklarının güney kesiminin engebeli kısımlarını ise
Allahuekber Dağları ile Kısır Dağı oluşturur.
Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Allahuekber Dağları'na bağlı Kabakdağ 3.054
m yüksekliğindedir. İlin en yüksek noktası ise Çıldır Gölü'nün güneybatı sında yer alan ve 3.197
m ’ye erişen Kısır Dağı'nın doruğudur.
Ardahan ilinin orta kesimindeki yüksek düzlükler, Ardahan Platosu olarak adlandırılır.
Platonun deniz seviyesinden yüksekliği 1800-2000 m arasında değişir. Orta kesimdeki alçak
bölüm Ardahan Ovası adıyla anılır. İldeki diğer düzlükler ise Kısır Dağı’nın batısında bulunan
bir çöküntü alanı olan Hasköy Ovası ile güneybatı kesimindeki Göle Ovası'dır.
Ardahan şehrimizin etrafı hangi dağlarla çevrilidir? Görsellerle destekleyerek
arkadaşlarınızla paylaşınız.
44
BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Ardahan’ın Damal ilçesinin Karadağ sırtlarında her yıl 15 Haziran - 15
Temmuz tarihleri arasında, “doğal mucize” olarak nitelendirilen Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün silueti görülür.
Dağlarımız
BAŞLICA DAĞ VE TEPELER
ADI
KISIR DAĞI
ARSIYAN DAĞI
AKBABA DAĞI
ALLAHUEKBER DAĞI
YALNIZÇAM DAĞI
ILGAZ DAĞI
UĞURLUDAĞ
YÜKSEKLİĞİ (m)
3197
3160
3126
2919
2717
2418
765
BULUNDUĞU YER
ARDAHAN
POSOF
ÇILDIR
GÖLE
ARDAHAN
POSOF
GÖLE
Akarsularımız, Göllerimiz ve Vadilerimiz
Esasen Kura Nehri, Posof Çayı hariç (yurt dışında tekrar Kura Nehri’ne katılmaktadır)
havzadaki tüm alanın yağış ve yüzey sularını toplamaktadır. Kura Nehri, Ardahan şehir
merkezindeki tarihi Ardahan Kalesi'nden itibaren yatağı boyunca ülke ve il sınırı içerisinde 50-
600 m arasında değişen dar ve derin vadi (kanyon) oluşturmaktadır. Bu kanyon il sınırları
içerinde yaklaşık olarak 90 km'lik bir uzunluğa sahipti r. Bunun dışında Kura Nehri’ne karışan
Cot Suyu, Beşikli Mağarası, Dilekdere Köyü ha nda yaklaşık 8,5 km, Çıldır-Karaçay Yıldırım
Tepe batısından itibaren Sukarışan Mağarası hattında yaklaşık 9,5 km daha küçük ölçekli dar
ve derin vadi ( kanyon) oluşturmaktadır. 1950-1350 m rakımları arasında seyreden bu derin
vadiler, flora-fauna (bitki-hayvan) çeşitliliği ve doğal güzelliklerce zengin olup bilimsel
araştırmalar için ise bakir bir alan oluşturmaktadır. Ayrıca bu vadi içerisinde, tarihi kale ve
kulelerden olan Kazankale, Şeytan Kalesi, Kurt Kale, mağaralar ve harabeler yer almaktadır.
Vadi yukarıdaki özelliklerinin yanında, raing ve dağ-doğa (trekking) yürüyüşü sporlarına
uygun parkurlar içermekte dolayısıyla ekolojik turizm potansiyeli oluşturmaktadır.
45
Ovalarımız ve Platolarımız
Ardahan merkez ilçenin de üzerinde kurulduğu Ardahan Ovası, 180 km 2 ’lik alan ile ilin en
büyük ovasıdır. Ovanın ortasında Kura (Kür) Nehri geçmektedir. Göl ve akarsu depolarının yer
aldığı ova tabanında geniş çayırlıklar görülür. Ovanın ortalama yükseltisi 1850 m'dir. Diğer
önemli ova ise Göle ilçe merkezinin üzerinde kurulu bulunduğu 150 km²’lik Göle Ovası'dır.
Göle Ovası'nın yüksekliği ortalama 2000 m civarındadır.
Görsel 3.2: Ardahan Ovası
Görsel 3.3: Göle Ovası
Göle Ovası'nda çayırlar geniş yer kaplayıp, bataklıklar mevcuur. Ayrıca, nispeten daha
küçük alanlardan oluşan Hanak Ovası (20 km²) ve Hoçuvan Ovası (14 km²) da bu grupta
adlandırılabilir. Mevcut ovalar büyük oranda uzun boylu çayırlarla kaplı olup, bunların bir
kısmında tahıl, yem bitkileri ve önemli oranda da çayır otu üretimi yapılmaktadır. İlkbahar ve
sonbaharda ise hayvan otlatma alanı olarak kullanılmaktadır.
Ardahan ilindeki mevcut dağların daha çok uygun meyildeki etekleri üç aylık yaz
mevsiminde yayla olarak kullanılmaktadır. Ortalama 2000-2800 m yükseklikte olan bu
yaylalar, sahip olduğu zengin otlaklarla hayvancılık için elverişli bir ortam oluşturmaktadır.
Artvin–Ardanuç sınırında Yalnızçam Dağları üzerinde bulunan Bülbülhan Yaylası; Erzurum,
Artvin ve Ardahan köylülerinin katılımı ile panayır ve pazar amaçlı kullanılmaktadır.
Görsel 3.4: Ardahan Bülbülhan Yaylası
46
Bitki Örtüsü ve İklimimiz
İldeki yüksek yayla stepleri, yayla hayvancılığı
bakımından büyük önem taşır. Nitekim,
buradaki step topluluğuna, yayladan
yararlanma süresi içinde hayvan yetiştiriciliğinin
en değerli kaynağını oluşturduğu için Sözer
(1972) tarafından buna “Yayla Vejatasyonu” adı
verilmiştir. Nisan ayının sonundan itibaren ve
mayıs ayı başlarında karların erimesi ve
karasallık nedeniyle sıcaklığın hızla yükselmeye
başlaması, yayla steplerini birdenbire
canlandırır. Bu nedenle de haziran ayının ilk
yarısı içinde hemen her taraa yaylacılık
faaliyeti başlar ve hayvanlar yayla alanlarına
yayılır. Erken ve aşırı otlatma ile birlikte yüksek
yayla stepleri erken tükenir ve en geç eylül
ayının ilk yarısında yaylalardan dönüş sona erer.
VEJETASYON NEDİR?
Vejetasyon, herhangi coğrafi
bölgenin bir kesimi üzerinde,
yaşam koşulları birbirine
benzeyen bitkilerin bir arada
toplanma şeklidir.
İklim durumu yörenin yüksek olması ve yüzey şekillerinin değişkenlik göstermesi dolayısıyla
il genelinde sert karasal iklim hakim olup kışlar uzun, sert ve kar yağışlıdır. Yıllık ortalama
sıcaklığı 5 °C’nin altında olup, kışın –30 °C’nin altına iner. Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan
Ardahan’a yılda ortalama 500 mm yağış düşer. Sonbaharın ilk soğukları eylül ayının sonunda
başlar, ilkbaharda mayıs ayının ortalarına kadar devam eder. İlin batı ve kuzeyinde daha çok
Karadeniz ikliminin özellikleri görülür. Bu özellik bitki örtüsünde de kendini gösterir. Batı ve
kuzeyde özellikle Posof ilçesi ile Artvin’e komşu olan yörelerde ormanlıklar ve çalılar yer
alırken diğer yerlerde çayır ve meralar yaygınlık göstermektedir. Göle Ovası'nda kışlar ağır
geçer. Bu saha Türkiye’nin en soğuk yerlerinden sayılan Sarıkamış’a oranla daha soğuktur.
Her tarafı yüksek dağlarla çevrilmiş çanak biçimindeki ovada kışın hava akımı az olur. Bu
durumda soğuyan ve ağırlaşan hava aşağıya doğru hareket eder ve sıcaklık kaybına
uğrayarak dondurucu bir hal alır. Böylece toprak örtüsü ve bataklıklar donar. Ovayı kuşatan
ve biraz esinti gören dağların yamaçları daha az soğuktur. Kış aylarında bazen ovanın
içerisini kalın bir sis tabakası örter ve etrafındaki dağlardan bakılınca burası adeta bir deniz
gibi gözükür. Bu ovaya kışın en soğuk rüzgar kuzeybatıdan gelir ve buna “Ardahan Yeli” denir.
Görsel 3.5: Göle Ovası
47
Metinde bahsedilen “ Ardahan Yeli ” görüntüsüne şahit oldunuz mu? İzlenimlerinizi
arkadaşlarınızla paylaşınız.
Etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 900 m yükseklikte bulunan Posof ilçemizde ise Doğu
Karadeniz ikliminin sert şekli hüküm sürer. Burada mikro klima tipi iklim hakim olup kışlar
yağışlı, yazlar ise sıcak geçmektedir. Bu iklimin en belirgin özelliği yağışlarıdır. Bu alana her
mevsimde yağış düşer. Sahada altı ay kış mevsimi yaşanır. Bu esnada yağışlar hep kar
halindedir ve boldur. Mayısa kadar kar yağdığı da olur. İlkbaharda ve sonbaharda sisler oluşur.
Yaz mevsimi esnasında yağmur eksik olmaz. Sıcaklık yağışlardan ve havanın sık sık bulutlu
kalışından etkilenir. Yaz mevsimi adeta bir ilkbahar serinliğindedir. Durum böyle olunca
buralarda geniş ormanların varlığı kendiliğinden oluşur. Açık kalan yerler ve vadiler devamlı bir
yeşillik içerisindedir. Ardahan ili Posof ilçesinden görüntüler:
Görsel 3.6: Posof İlçesi
Görsel 3.7: Posof Armutveren Köyü
Görsel 3.8: Posof İlçesi Sonbahar Çiçekleri
48
ŞEHRİMİZDE İNSAN VE DOĞA ETKİLEŞİMİ
İnsan ile doğa arasındaki etkileşim günümüzde her alanda devam etmektedir. Beslenme,
barınma ve ekonomik etkinlikler gibi yaşamsal faaliyetler doğal koşullara bağlıdır. Ardahan'da
iklim koşulları, yer şekilleri vb. faktörler yaşamsal faaliyetler üzerinde önemli etkilere sahiptir.
İklim koşullarının uygun olmaması ve yer şekillerinin engebeli olması nedeni ile tarımsal ürün
çeşitliliği az ve tarım alanları dardır. Şehrin iklim ve yer şekillerine bağlı olarak hayvancılık
faaliyetleri ön plana çıkmıştır. Kış mevsiminin uzun olması kış turizmini geliştirmiştir. Yükseltinin
fazla olması insanları yaylacılık faaliyetlerine yöneltmiştir. Şehirdeki doğal koşullara bağlı
olarak tarım ulaşım, turizm, sanayi vb. gibi ekonomik faaliyetler olumsuz yönde etkilenmiştir.
DEMOGRAFİK YAPIMIZ
İlimizde Çıldır,Damal, Göle, Hanak ve Posof olmak üzere 5 ilçe, 1’i il belediyesi, 5’i ilçe
belediyesi ve 1 belde belediyesi (Köprülü) olmak üzere 7 belediye, 227 köy, 39 mahalle
bulunmaktadır. Ardahan il nüfusunda en önemli değişken göçlerdir. Nüfus miktarı yanında
nüfusun yapısında da önemli bir etkiye sahip olan göçlerin miktarı kadar göçe katılanların
sosyoekonomik özellikleri de büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda göç hareketi ne katılanların
yaş ve cinsiyet yapısı hem göç hareketini hem de il nüfusunu etkilemesi açısından
dikkat çeken değişkenler arasında yer almaktadır. Yüzölçümü 5.156 km 2 olan Ardahan ilinde
kilometrekareye 19 insan düşmektedir. Ardahan nüfus yoğunluğu 19/km 2 ’dir. 2018 verilerine
göre erkek nüfus 51.593, kadın nüfus 47.314'tür. Ardahan nüfusu 2019 yılında 2018 yılına
göre 1.588 azalmıştır. Ardahan nüfusu 2019 yılına göre 97.319’dir. Bu nüfus, 50.697 erkek ve
46.622 kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,09 erkek, %47,91 kadındır.
İlçelere Göre Ardahan Nüfusu
Aşağıdaki tabloda Ardahan ilçelerine ait nüfus bilgileri verilmiştir.
Tablo 3.1 : İlçelere Göre Ardahan Nüfusu
49
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1. Aşağıda verilen soruları karşısına doğru ise D , yanlış ise Y işareti koyunuz.
* Ardahan'da iklim ve yer şekilleri ulaşımı olumsuz etkilemiştir. (...)
* Ardahan'da yaylacılık daha çok tatil amaçlı olarak yapılır. (...)
* Ardahan’da iklim koşulları yer şekilleri gibi faktörler yaşamsal faaliyetler üzerinde
önemli etkilere sahiptir. (...)
* Tarımsal ürün çeşitliliğinin az olmasında iklim koşulları ve yer şekilleri etkili
değildir.(...)
* İlimizde toplamda beş ilçe bulunmaktadır. (...)
* Kış turizminin etkili olmasında kış mevsiminin uzun olması önemli bir faktördür. (...)
* Ardahan ilimizin nüfus yapısında en önemli değişken göçlerdir. (...)
2. Ardahan ilinin en yüksek dağı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akbaba Dağı B) Uğurlu Dağ C) Yalnızçam Dağları D) Kısır Dağı
3. Ardahanda iklim olarak yazlar kısa ve serin kışlar ise uzun soğuk ve kar yağışlı
geçmektedir.Yukarıda tarif edilen iklim tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akdeniz İklimi B) Sert Karasal İklim C) Okyanusal İklim D) Ekvatoral İklim
4. Aşağıdaki boşluk bırakılan yerlere uygun ifadeleri yazınız.
* Ardahan nüfusunun azalmasında temel etken…………………………….dir.
* 2019 tahmini verilerine göre erkek nüfus kadın nüfustan ……………………………….dır.
AFET TÜRLERİ
ŞEHRİMİZ VE DOĞAL AFETLER
Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afeti n 28 tanesini meteorolojik
afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de
değişmektedir. Ülkemizde en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler dolu, sel,
taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır.
Dünya Meteoroloji Örgütü'ne (WMO) göre sadece 1980’li yıllarda dünyada
700,000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmişti r (MMO, 1999)
Yavaş gelişen doğal afetler
• şiddetli soğuklar
• kuraklık
• kıtlık vb.
50
İnsan Kaynaklı Afetler
• Nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar
• Taşımacılık kazaları
• Endüstriyel kazalar
• Aşırı kalabalıktan meydana gelen kazalar
• Göçmenler ve yerlerinden edilenler vb.
Ani Gelişen Doğal Afetler Deprem
• Seller, su taşkınları
• Toprak kaymaları, kaya düşmeleri
• Çığ
• Fırtı nalar, hortumlar
• Volkanlar
• Yangınlar vb.
Sel ve Taşkın
Taşkın, bir akarsuyun, çeşitli sebeplerle yatağından taşarak çevresindeki arazilere, yerleşim
yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle etki bölgesinde normal
sosyoekonomik hayatı kesintiye uğratacak ölçüde bir akış büyüklüğü oluşturması olayıdır
(Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014).
Sel ve taşkına hazırlıklı olmak için aşağıdakileri yapmak gerekir;
● Bulunduğunuz yerin sele maruz kalma riskini öğrenin.
● Sel yataklarına yerleşmemeye özen gösterin.
● Sel konusundaki uyarıları radyo ve TV’den mutlaka takip edin.
● Gerektiğinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden telefonla bilgi alın.
● Sel sigortası yaptırın.
● Aile Afet Planınızı hazırlarken sel riskini göz önünde bulundurun.
● Gerektiğinde kullanmak üzere kum, kum torbaları, naylon, çivi, kontrplak, tahta vb. inşaat
malzemelerini ve bir alet sandığını hazır bulundurun.
● Böyle bir olasılık baş gösterirse yüksek bir yere çıkmak üzere harekete geçin. Bunun için bir
talimat beklemeyin. Dere yatağı, nehir, hendek, vadi ve kanyon gibi yerlerden uzak durun.
● Her an tahliye olabilecek şekilde hazırlıklı olun, afet ve acil durum çantanızı yanınıza alın.
● Şebeke suyunun kirlenme ihtimaline karşı evde temiz su bulundurun.
● Elektrikli ev aletlerini fişten çekin, sigortaları ve vanaları kapatın.
● Uyarıların yapıldığı tarihlerde, yanınıza değerli eşya ve evraklarınızı da alarak, mümkünse
yüksek kesimlerde yaşayan yakınlarınıza kısa süreliğine misafir olun.
● Komşularınızı ve yakınlarınızı uyarın.
● Aracınız varsa güvenli yere alın.
● Evcil hayvanlarınızın da güvende olduğundan emin olun.
51
HABER KÖŞESİ
ARDAHAN’DA DERE TAŞTI, MAHSUR KALANLAR KEPÇEYLE KURTARILDI
Ardahan’ın Göle ilçesinde, iki gündür devam eden yağmur nedeniyle dere taştı , köyün bir bölümü
sular altında kaldı. AFAD ekipleri, mahsur kalanları kepçeyle kurtardı. Ardahan’ın Göle ilçesinde
dağlardaki karın erimesi ve iki gündür devam eden yağmurun etkisiyle, Tahtakıran köyünden geçen
dere taştı . Taşan derenin etrafındaki ev ve ahırları su bastı . Sel sularının kapladığı çayırlık alanda
otlatılan hayvanlar, taşkın nedeniyle güçlükle köye getirilebildi.
Jandarma ve AFAD ekipleri, köyde yaşayanların zarar görmemesi için çalışma başla . Su baskını
altında kalan evlerdeki vatandaşlar, AFAD ekipleri tarafından kepçeye kurtarıldı.
Haber Giriş: 25 Mayıs 2020 Pazartesi 13:13 Kaynak: DHA
Hortum
Görsel 3.9
4 Mayıs 2016, Ardahan’da hortum görüldü.Ardahan’da öğleden sonra başlayan sağanak
yağmurun ardından kent merkezi ve Çamlıçatak köyünde etkili olan hortum bazı evlerin çatılarını
uçurdu. Hortumun etkisiyle 7 binanın çatısı uçtu, bazı evlerin de camları kırıldı.
Hortumun bir anda geldiğini söyleyen köylüler, canlarını zor kurtardıklarını ifade etti .
Ardahan merkeze bağlı Çamlıçatak köyünde evinin çatısı uçan 70 yaşındaki Hacer Kurutaş,
’’Çatıyı kafamıza vurdu ve
52
ağaçlarımız hep kırıldı. Çok zarar gördüm ve çok korktum. Korkudan bayılmışım” dedi. Evinin
çatısı uçan Hacer Erdoğan ise, ’’Hortum muydu neydi geldi evi bacayı üstümüze yıktı. Evin
içerisi tamamen toprakta kaldı. Korkumdan belim karnım koptu. Gücümüzde yok ki yapalım, ne
yapacağız bilemiyorum. Şimdi yağmur yağsa her tarafımız akacak’’ diye konuştu. Ardahan’da
da şiddetli rüzgâr nedeniyle sağlık kompleksinin yan duvarı hasar gördü.
Kar Tipi
Görsel 3.10
6-17.10.2017 tarihlerinde ilimiz genelinde etkili olan ti pi ve kar fı rtı nası sebebiyle; Damal
ilçesi Eskikılıç yaylasında mahsur kalan vatandaşlar Damal Kaymakamlığı İl Özel İdaresi ve
Müdürlüğümüzün yoğun çalışmalarıyla kurtarılarak güvenli bölgelere sevk edilmiştir.
Nerede Hayat Orada AFAD
29 Ocak 2017
Yoğun kar yağışı sebebiyle yolların
kapandığı Hoçvan Nebioğlu köyünde doğum
yapmak üzere hastaneye gidemeyen evinde
mahsur kalan Tuğçe MAĞZER (20)
vatandaşımıza 8x8 Amfibik aracımız ile İl
Müdürümüz Fırat ORS komuta ve
koordinesinde Arama ve Kurtarma
ekibimiz ulaşılmış olup hasta ve yeni doğan
bebeğini sağ salim bir şekilde 112
ekiplerine teslim etmiştir.
Görsel 3.11
53
Dolu Yağışı
Görsel 3.12
Haber Yayın Tarihi: 20.06.2020 15:14 Kaynak: İHA
Ardahan’da şiddetli dolu ve yağmur etkili oldu.
Ardahan’da aniden bastıran dolu yağışı, şehir merkezini beyaza bürüdü. Doludan birçok
araç zarar gördü. Kent merkezinde öğle saatlerinde başlayan yağmur, yerini doluya bıraktı.
Yaklaşık 15 dakika etkili olan ve kenti beyaza bürüyen dolu, trafikte sürücülere de zor anlar
yaşa .Vatandaşlar, haziran ayının ortasına gelinmesine karşın yazın bir türlü gelmediğini
söyledi. Şiddetli dolu ve sağanak yağış nedeniyle Ardahan-Artvin kara yolunda ulaşım aksadı.
Sahara Geçidi, şiddetli dolu yağışı nedeniyle adeta kar yağmışcasına beyaza büründü.
Ardahan Valiliği vatandaşları; sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı, yağış anında kuvvetli
rüzgar, ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olmaları konusunda
uyardı.
Deprem
Ardahan ilinde günümüze kadar çok şiddetli bir deprem olmaması Ardahan ilinde deprem
olmayacağı anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki Ardahan büyük bir kısmı 2., küçük bir kısmı
3.derece deprem bölgesidir.
Görsel 3.13: Türkiye Deprem Haritası
54
DEPREM ANINDA YAPILMASI GEREKENLER
Kesinlikle panik yapılmamalıdır.
● Sabitlenmemiş dolap, raf, pencere vb. eşyalardan uzak durulmalıdır.
● Varsa sağlam sandalyelerle desteklenmiş masa altına veya dolgun ve hacimli koltuk,
kanepe, içi dolu sandık gibi koruma sağlayabilecek eşya yanına çömelerek hayat üçgeni
oluşturulmalıdır.
● Baş iki el arasına alınarak veya bir koruyucu (yastık, kitap vb) malzeme ile korunmalıdır.
Sarsıntı geçene kadar bu pozisyonda beklenmelidir.
● Güvenli bir yer bulup diz üstü ÇÖK, Başını ve enseni koruyacak şekilde KAPAN, düşmemek
için sabit bir yere TUTUN.
● Merdivenlere ya da çıkışlara doğru koşulmamalıdır.
● Balkona çıkılmamalıdır.
● Balkonlardan ya da pencerelerden aşağıya atlanmamalıdır.
● Kesinlikle asansör kullanılmamalıdır.
● Telefonlar acil durum ve yangınları bildirmek dışında kullanılmamalıdır.
● Kibrit, çakmak yakılmamalı, elektrik düğmelerine dokunulmamalıdır.
● Tekerlekli sandalyede isek tekerlekler kilitlenerek baş ve boyun korumaya alınmalıdır.
● Muak, imalathane, laboratuvar gibi iş aletlerinin bulunduğu yerlerde; oca k, fırın ve bu gibi
cihazlar kapatılmalı, dökülebilecek malzeme ve maddelerden uzaklaşılmalıdır.
● Sarsıntı geçtikten sonra elektrik, gaz ve su vanaları kapatılmalı, soba ve ısıtıcılar
söndürülmelidir.
● Diğer güvenlik önlemleri alınarak gerekli olan eşya ve malzemeler alınarak bina daha önce
tespit edilen yoldan derhal terk edilip toplanma bölgesine gidilmelidir.
● Okulda sınıa ya da büroda ise sağlam sıra, masa altlarında veya yanında; koridorda ise
duvarın yanına hayat üçgeni oluşturacak şekilde ÇÖK-KAPAN-TUTUN hareketi ile baş ve
boyun korunmalıdır.
● Pencerelerden ve camdan yapılmış eşyalardan uzak durulmalıdır.
Yıldırım
Yıldırım, bulut ile yer arasında meydana gelen yüksek gerilimli bir elektrik boşalmasıdır.
Yıldırımın meydana gelebilmesi için bulut ve yerin farklı elektrik yüklerine sahip olması ve
belirli bir potansiyel farka erişmesi gerekmektedir.
Genellikle bulutun yere yakın olan bölümleri negatif, yer ise pozitif yüklü elektriğe sahiptir.
Bazı koşullarda bunun tersi de olabilir. Bulutla yer arasındaki potansiyel farkı artarak belirli bir
değere eriştiğinde, hava iletken olmamasına rağmen hava içerisinde iletken bir kanal oluşur ve
elektriksel boşalma başlar, yani yıldırım meydana gelir
Ardahanlı Çoban, Yıldırım Çarpması Sonucu Ağır Yaralandı (IHA )
Ardahan’ın Posof ilçesinde bir çoban
yıldırım çarpması sonucu ağır yaralandı.
Hamza Aydın (36) isimli çobana Erim köyü
yaylasında hayvanları otlatırken üzerine
yıldırım düştü. Aydın, düşen yıldırım sonucunda
ağır yaralandı.
Hamza Aydın köy kavşağına kadar köylülerin
sırtında taşınırak getirildi. Ambulansla
hastaneye yetiştirilerek tedavi
altına alındı. 22 Eyl 2018, IHA
55
Yıldırım Tehlikesine Karşı Neler Yapılmalı?
1) Yıldırımdan korunmak için sığınabileceğin bir bina veya üstü kapalı bir araç bulmaya çalış,
sığınacak bir yer yoksa yere çök ve kapan.
2) Fırtına anında açık alanlardan ve ağaçlardan uzak dur.
3) Yıldırım düşme tehlikesi sezdiğinde dışarıdaysan, yakındaki bir bina ya da araba içerisine
gir.
4) Yıldırım düşme tehlikesi sezdiğinde pencere ve kapıları sıkıca kapat; güneşlik ve perdeleri
çek.
5) Açık arazide eğer saçın dikleşmeye başlıyorsa, derin sızlıyorsa ve çatırdama gibi bir ses
duyuyorsan, DİKKAT! Seni her an yıldırım çarpabilir.
6) Yıldırım tehlikesi oluştuğunda, eğer sığınacak kapalı bir yer yoksa arazinin en alçak
noktasında hemen yere çök, ayaklarını birleştirip ayak parmaklarının üzerinde dur ve başını
dizlerinin arasına alarak kapan.
7) Yıldırım yağışın 15 -20 kilometre uzağına kadar düşebilir.
8) Lastik tabanlı ayakkabılar veya lastik tekerlekler yıldırımdan korumazlar. Diğer yandan
metalle temas etmediğiniz sürece çelik gibi sert malzemeden yapılmış araçlar yıldırıma karşı
korumayı artırır.
9) Dağ ve tepelerin doruklarından, açık alanlardan, metal boru ve tel örgülerden, elektrik
hatlarından, tren yollarından, bisiklet, motosiklet, traktör gibi üstü açık araçlara binmekten ve
elektrik iletebilen her türlü cisimden kaçın.
10) Grup halindeyseniz, birbirinizden en az 1,5 metre uzakta durun.
11) Dağda ağaç sınırlarından daha yüksekteysen hemen ağaçlık alana in.
Yangın
Görsel 3.14
Katı, sıvı veya gaz halindeki yanıcı maddelerin kontrol dışı yanma olayına yangın denir.
Ardahan’da yangın daha çok tedbirsizlikten ve dikkatsizlikten ortaya çıkmaktadır.
Ardahan’da yangın çeşitleri
• İkametgah ev yangınları
• Ot ve saman yangınları
• Elektrik yangınları
• Araç yangınları çok oluyor.
56
Görsel 3.15
Yangınlara Karşı Alınması Gereken Önlemler
● Yapılarda yanmaz veya yanması güç yapı malzemeleri kullanılmalıdır,
● Yangının yayılmasını önlemek amacıyla, yangın bölümleri oluşturulmalıdır,
● Dumanın yayılmasını önlemek için duvardan sızmaları önleyici tedbirler alınmalıdır,
● Yangının etkilerinden korunmuş kısa yangın çıkış yolları sağlanmalıdır,
● Ateşleyici ve yanıcı malzeme kaynakları birbirinden ayrı yerlerde depolanmalıdır,
● Her an çıkabilecek yangınlar için yangın söndürme cihazları çalışır durumda
bulundurulmalıdır.
● Tavan arası ve bodrumlar temiz tutulmalıdır,
● Çocukların ateşle oynamasına izin verilmemelidir,
● Soba, kalorifer ve muak ocakları dikkatli kullanılmalıdır,
● Yanıcı maddeler konutun uygun yerinde saklanılmalıdır,
● Elektrik tesisatından çıkabilecek yangınlara karşı tesisatın düzenli bakımı yaptırılmalıdır,
● Sıvasız, çatlak, hatalı inşa edilmiş ve dolmuş bacalar kullanılmamalıdır,
● Konutlarda da yangın söndürme tüpü bulundurulmalı, düzenli bakımları yaptırılmalı ve nasıl
kullanılacağı öğrenilmelidir.
● Konut yangınlarında tahliye zamanı çok kısıtlıdır, bu nedenle konutlar için tahliye planı
yapılmalıdır.
Buzlanma ve Don Olayı
AFAD Afet Terimleri Sözlüğü’ne göre “Buzlanma” (İng. icing), hava sıcaklığının sıfır veya
sıfır derecenin altına düşmesiyle, sıvı yüzeylerin donarak buz hâline gelmesidir. Sıcaklığın 0
derece ila eksi 10 derece arasında olduğu yerlerde şeffaf buzlanma oluşur ve yol satıhları gözle
görülemeyen buzla örtülür. Kış aylarında buzlanma, yolları güvensiz hâle getiren ve ulaşımı
büyük ölçüde aksatan etkenlerin başında gelmektedir.
57
Buzlanmanın giderilmesi için kar yağışı başlamadan önce yollarda, köprü ve viyadüklerde
kaya tuzu gibi donma noktasını düşürücü kimyasal maddeler kullanılarak buzlanmanın
önlenmesine çalışılır. Bu yüzeylerde 2,5 cm ve daha fazla kar toplandıktan sonra yapılan işlem
ise buzlanmanın giderilmesi işlemidir. Ayrıca, araçların yolda kaymalarını önlemek için bazı
yerlerde kum, mıcır, cüruf gibi maddeler de kullanılmaktadır. Uçakların dış yüzeyi de aşırı
soğuklarda buzlanmaya karşı ‘glikol’ bileşimli sıvıyla yıkanmaktadır. Don (İng. frost) ise yer ve
yere yakın seviyelerdeki hava sıcaklığının donma seviyesinin altında olduğu durumlarda, hava
içindeki su buharının yoğunlaşması sonucu yerde oluşan buz tabakası veya kristallerine
verilen addır. Don ısırması (İng. frostbite) durumlarında; burun, kulak, parmaklar gibi çıplak
uzuvların yüzeyinde aşırı soğuk nedeniyle yaralar oluşabilir.
Kuvvetli buzlanma ve don olaylarında araç kullanmak ve yürümek zorlaşır ve kaza riski
artar. Hava ve tren seferlerine aksamalar görülebilir. Su şebekeleri ve nehirler donabilir.
Peki bu durumlarda alabileceğiniz önlemleri biliyor musunuz?
● Meteorolojik uyarıları iletişim araçları aracılığıyla takip edin.
● Vücudunuzu sıcak tutacak giysileri tercih edin.
● Açık alanlarda uzun süre kalmayın.
● Kayma tehlikesine karşı dikkatli olun.
● Sarkan elektrik tellerinden uzak durun.
● Sıcaklığın -10 derece ve altında olduğu durumlarda mecbur değilseniz dışarı çıkmayın.
● Evinizin önündeki kaldırımlarınızı buzlanmaması için tuzlayabilirsiniz.
● Kanalizasyonun kapalı olup olmadığını kontrol edin.
● Çatılardan sarkan buz sarkıtlara dikkat edin.
● Borularınızı donmalara karşı koruyunuz.
● Elektrik kesintilerine karşı hazırlıklı olun, yakınınızda fener ve ışıldak bulundurun.
● Su kesintilerine karşı fazladan içme suyu bulundurun.
● Eğer ilaca veya makineye bağlı bir tedavi süreciniz varsa ilaçların tedarikini ve kullandığınız
cihazların çalışıp çalışmadığının kontrolünü yapın ya da yetkililere durumunuzu bildirerek
tedbir alın.
Görsel 3.16: Ardahan’da Buzlanma ve Don Manzarası
58
1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
a. Ardahan'da görülebilecek afetler nelerdir yazınız.
...............................................................................................................................
b.Afetlerin insanlar üzerindeki etkileri sosyal ve psikolojik olarak değerlendiriniz.
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
2. Aşağıdaki cümleleri okuyun doğruysa D yanlışsa Y harfi koyunuz. Yanlış olanı
doğru olarak düzeltiniz.
a. Ardahan'da bugüne kadar en fazla can ve mal kaybına neden olan doğal afet heyelandır
(…)
b. Ardahan’da görülen doğal afetler çoğunlukla hava kaynaklı (klimatik afetler) dır.(……)
3. Aşağıdaki afetlerden hangisinin Ardahan ve çevresinde görülme olasığı daha azdır?
A) Sel B) Yıldırım Çarpması C) Heyelan D) Buzlanma ve Don
ŞİMDİ SIRA SİZDE
Yukarıdaki haberlerden yola çıkarak Ardahan ilinde görülebilecek afetlerin neler olduğunu
söyleyiniz. Bu afetlere maruz kalan bireylerin yerinde olsaydınız ne yapardınız?
59
DÜNDEN BUGÜNE ŞEHRİMİZİN İDARİ YAPISI
Görsel 3.17: Ardahan’ın ilçeleri
7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık (il) yapılan Ardahan 1926 yılında 877 sayılı kanunla
ilçe yapılarak Kars iline bağlanmıştır. Halkın talebi ve bölgede meydana gelen gelişmeler göz
önüne alınarak 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla yeniden il statüsüne kavuşmuştur.
Ardahan iline bağlı ilçe ve beldeler şunlardır:
MERKEZ
Tarihçesi:
Ardahan, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz sınırında Ka aslar üzerinde kurulmuş
olan Ardahan ilinin merkezidir.
Coğrafi Durumu:
Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer alan
Ardahan, yüksek ve engebelidir. Sahada 3.000 metreyi aşan dağlar yer alır. Yalnızçam Dağları
Artvin il sınırı boyunca uzanır. İlin kuzeydoğu kesiminde Keldağ (3.033 m), doğu kesiminde
Akbaba Dağı (3126 m) yer alır. İl topraklarının güney kesimini de Allahuekber Dağları ve Kısır
Dağı (3.197 m) engebeli hale getirir. Allahuekber Dağları'na bağlı Kabak Dağı (3.054 m ) il sınırı
içinde kalır. Kısır Dağı 3.197 m ile ilin en yüksek noktasıdır.
Ardahan Platosu ilin orta kesiminde yer alır. Yüksekliği 1800-2000 metredir. Temelini Neojen
volkanizması sonucu ortaya çıkmış lavlar oluşturur.
Kura Nehri ve kolları tarafından plato yüzeyi parçalanmıştır. Bu akarsuların en önemlisi
platoyu baştan başa geçen Kura Irmağı'dır. Çıldır Gölü; ilin güneydoğu kesiminde yer alır,
yüksekliği 1.959 m’dir. Aktaş Gölü ise ilin doğu kesiminde yer alır. Bu gölün doğu yarısı
Gürcistan sınırları içinde kalır. GöӀün yüksekliği 1.798 m’dir.
İdari Yapı:
Ardahan Merkez’in bir İlçe Belediye Başkanlığı ve 62 köyü bulunmaktadır. İlçeye bağlı mahalle
sayısı 7’dir.
Nüfus:
Ardahan ili merkez ilçesinin 2019 ilçe toplam nüfusu 42374. Ardahan ili merkez ilçesinin ilçe
toplam erkek nüfusu 21830, Ardahan ili merkez ilçesinin ilçe toplam kadın nüfusu 20544
60
ilçe merkez nüfusu 22707, bu merkez nüfusun 11660 ‘si Erkek, 11047’si kadın nüfustur.İlçe
Belde/Köy toplam nüfusu 19667’dir. İlçe Belde/Köy toplam erkek nüfusu 10170, İlçe Belde/
Köy toplam kadın nüfusu 9497’dir.
Görsel 3.18: Merkez İlçe Manzaraları
61
GÖLE
Tarihçesi:
Göle Küçük Ardahan Sancağı adıyla 1551'de Erzurum’a, 1579'da Kars eyaleti ne bağlanmıştır.
1828’de Rus işgalinde çok zarar görmüş halk dağılmıştır. 1830'da merkezi Dedeşen köyü olarak
Çıldır Sancağı'na, 1866'da nahiye olarak Ardahan kazasına verilmiştir. 1878'de Rus işgaline,
kaza merkezi Merdinik köyü (şimdiki ilçe merkezi) olmuştur. 30 Eylül 1920'de Rus işgalinden
kurtulan Göle ilçe merkezinde, belediye teşkilatı 1926'da kurulmuştur.
Coğrafi Durumu:
İlçemizin yüzölçümü 1400 km 2 olup, denizden yüksekliği 2.030 metredir. Arazinin % 81’i
orman örtüsü ile diğer kısımları ise çayır ve mera ile kaplıdır. Kışları uzun ve sert, yaz mevsimi
ise çok kısadır. İlçenin güneyinde Allahuekber Dağları uzanır. İlçe kuzeyinde Ardahan ili,
doğusunda Kars ili batısında Erzurum ili ile sınırdır.
İdari Yapı:
1992 yılına kadar Kars iline bağlı olan ilçe Göle Ardahan’ın il olmasından sonra Ardahan’a
bağlanmıştır. Göle 1 ilçe belediyesi, 1 belde belediyesi, 4 mahalle ve 53 köyden ibarettir.
Nüfus:
İlçenin toplam nüfusu 2019 yılına göre 24.863’ tür. Bu nüfus, 12.969 erkek ve 11.894
kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,16 erkek, %47,84 kadındır. 2019 yılı Göle ilçesi
nüfus artış hızı % -1.29’ dur.
62
ÇILDIR
Görsel 3.19: Göle Manzaraları
Tarihçesi:
Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Herodot Tarihi’nde de bahsedildiği gibi,
(M.Ö. 650) Çıldır adı da oradan gelmektedir. Çıldır, Oğuz Han’ın Çavuldur Boyundan gelmekte
olup; Çavuldur isminin (Çaldur) Çıldır şeklinde foneti k bir değişikliğe uğramış biçimdir. 700
yılları Çavuldur, Oğuz’un Gökhan’dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti,
böylece 1071 Zaferi’nden çok daha gerilere gider. Öyle ki, Anadolu kapılarını ebedi olarak
Türklere açacak olan Sultan Alpaslan’ın ordusu, Çıldır’a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün
misafir edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir. 14 Temmuz 1878’de yapılan Berlin
Antlaşması'yla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan 245 milyon Osmanlı altı nının 200
milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve Batum sancakları Ruslara teslim
edildi. Merkezi Erzurum’da olan 15. Kolordu Kazım Karabekir komutasında Milli Şura
kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine yürüdü. 25 Şubat 1921
günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Türk topraklarına katılmıştır.
63
Coğrafi Durumu:
Çıldır ilçe merkezi, ortalama 1950 m yükseklikte düz bir alana kurulmuş, köyleri ise kısmen
düz, kısmen de engebeli araziler üzerine kurulmuştur. İlçenin toplam yüzölçümü 752 km² dir.
İlçe sınırlarında bulunan göllerden Çıldır Gölü 120 km², Aktaş Gölü ise 27 km² alana sahiptir.
Bu göllerden Aktaş Gölü’nün yarısı Gürcistan sınırlarında kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağı
Keldağ ve Gökdağ'dır. Her iki dağın yüksekliği de 3000 m civarındadır. İlçe sınırlarından Kura
ve Karasu akarsuları geçmektedir. Çıldır ilçemiz sınır komşularımız olan Gürcistan ile 66 km,
Ermenistan ile 13 km sınır uzunluğuna sahiptir.
İdari Yapı:
Çıldır İlçesi 25 Şubat 1921 yılında düşman işgalinden kurtarılarak Türk topraklarına katılmış
olup, Kars iline bağlı ilçe statüsünü almıştır. Daha sonra Ardahan’ın il olmasıyla
Ardahan’a bağlanmıştır. İlçenin Merkez Belediyesi ve Aşıkşenlik Belediyesi olmak üzere 2 adet
belediyesi, 35 köyü vardır.
Nüfus:
2019 yılına göre Damal nüfusu 9.343’ tür. Bu nüfus, 4.921 erkek ve 4.422 kadından
oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,67 erkek, %47,33 kadındır. 2019 yılı Çıldır ilçesi nüfus artış
hızı % -4.98’ dir.
64
Görsel 3.20: Çıldır Manzaraları
HANAK
Tarihçesi:
M.Ö. 680’ li yıllara kadar Urartu hâkimiyetinde kalan Hanak’ın yazılı kaynaklarda bilinen
ilk ismin Kırmalar mevkiindeki kaya yazıtından alınan Urartuca bilgilere dayanılarak “Tarju”
olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli medeniyetlere beşiklik eden Hanak, Oğuzların eline geçtikten
sonra farklı isimlerle anılmıştır. (Kanak-Kanık) Oğuz boylarından (Kıpçak) ağzıyla “KHANAH”
oymağından kalma olduğu sanılmaktadır. Zamanla baştaki “ K” harfi düşüp ismin sonundaki
“H” harfi telaffuz zorluğundan dolayı “K” harfine dönüşerek Türkçe büyük ses uyumuna uygun
hale gelmiş ve “Hanak” olmuştur. Hanak İlçesi 1 Mart 1921 tarihinde Milli Kuvvetlerimiz
tarafından düşman işgalinden kurtarılmış olup 18 Mart 1921 Moskova Antlaşması'yla durum
siyasi sonuca bağlanmıştır. Ardahan ilçesine bağlı bir nahiye iken 1958 yılında ilçe yapılarak
idari bakımdan Kars’a bağlanan Hanak, 1992 yılında Ardahan’ın il olması ile birlikte Ardahan’a
bağlanmıştır.
Coğrafi Durumu:
Hanak’ın doğusunda Çıldır ilçesi, batısında Artvin ili, kuzeyinde Damal ilçesi güneyinde ise
Ardahan ili ile çevrili olup, ilçemizin batısında Cin Dağı, doğusunda Yelatan Dağı ve Oğuz
yaylaları yer almaktadır. Yüzölçümü 547 km 2 olan ilçede Cin Dağları'ndan çıkan ve ilçeyi geçen
Hanak Çayı bulunmaktadır. Rakımı ise 1800 metredir.
İdari Yapı:
İlçenin biri merkez diğeri belde belediyesi olmak üzere 2 belediyesi ve 28 köyü
bulunmaktadır.
Nüfus:
2019 yılına göre Hanak nüfusu 8.776. Bu nüfus, 4.557 erkek ve 4.219 kadından oluşmaktadır.
Yüzde olarak ise: %51,93 erkek, %48,07 kadındır. 2019 yılı Hanak ilçesi nüfus artış hızı % -3.07’
dir.
65
66
Görsel 3.21: Hanak Manzaraları
POSOF
Tarihçesi:
Posof’un kuruluşu çok eski çağlara dayanır. Posof adı eski Türk dilinde Buşetkehv (Büşe -
Bişe) meşe ve ormanlık dere anlamındadır. Zaman zaman şekil değiştirerek PostkovPoskhov
ve 1928 yılında Harf İnkılabı'ndan sonra resmi kayıtlara Posof olarak işlenmiştir. 1080 yılında
Selçukluların Gürcülerin elinden alması ile Posof Türk hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı
Devleti'nin son dönemlerinde Rus ve Gürcülerin işgaline uğrayan İlçe son olarak 2 Mart
1921’de Gürcülerin işgalinden kurtarılarak ana vatana dâhil edilmiştir. 1992 yılına kadar Kars
iline bağlı olan Posof, 1992 yılında Ardahan’ın il olmasından sonra idari bakımdan Ardahan’a
bağlanmıştır.
Coğrafi Durumu:
Posof Ardahan’ın kuzey kısmında yer alıp deniz seviyesinden 1.583 metre yükseklikte ve 623
km 2 , yüz ölçüme sahiptir.Akarsu olarak sadece ilçenin Ardahan tarafından girişinde Posof Çayı
67
bulunmaktadır.Engebeli bir arazi üzerine kurulmuş olan Posof’ta iklim olarak Ardahan
yöresinin Karasal ikliminden, çok Karadeniz’in ılıman iklimi hâkimdir. Yılın büyük bölümünde
yüksek kesimlerde kar hakimdir. İlçe güney ve doğusunda 2.540 rakımlı Ilgar Dağı batısında
Arsiyan (Göze) Dağı, kuzeybatısında 3.500 rakımlı Gırma (Til) Dağı arasında kalan vadide
konuşlandırılmıştır. Bölgedeki diğer yerleşim birimlerinden daha sıcak bir iklime sahip olan
ilçede, yer yer sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır.
İdari Yapı:
Posof’un bir İlçe Belediye Başkanlığı ve 49 köyü bulunmaktadır.
Nüfus:
İlçenin toplam nüfusu 2019 yılına göre 6.629’ dur. Bu nüfus, 3.504 erkek ve 3.125 kadından
oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %52,86 erkek, %47,14 kadındır. 2019 yılı Posof ilçesi nüfus artı ş
hızı % -3.07’ dir
BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Ardahan’ın Posof ilçesinde endemik bir tür olarak yetiştirilen ‘içi dışı
kırmızı elma’, Türk Patent Enstitüsü tarafından coğrafi işaret olarak
tescillendi.
68
Meşhur Posof fasülyesi
"Coğrafi işaret" almış içi kırmızı Posof elması (Badele elması)
DAMAL
Görsel 3.22: Posof Manzaraları
Tarihçesi:
Damal ve yöresi Orta Asya’dan Avrupa’ya göç eden Türk boylarının geçiş güzergâhında
bulunan yerleşim alanlarıdır. Tarihte Ardahan-Posof sancaklarına bağlı Yukarı Kur’a ya da
Meşe Ardahan adı ile anılan bölge 1064 yılında Sultan Alparslan tarafından Selçuklu
topraklarına katılmıştır. Akkoyunlu Uzun Hasan döneminde (1453) Maraş yöresinden gönüllü
olarak getirilen Dulkadurlu-Ulusu topluluğundan “Türkmenler” bu yöreye yerleşmişler, Ulgar
ve Cin Dağları'nı yaylak edinip zamanla Damal bölgesinde köyler kurarak günümüze kadar
kendi gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır. Yöre halkı İstanbul ağzına yakın Maraş
şivesini günümüzde dahi kullanmaktadır. Geneli Hüseyni-Bektaşi olan Alevilik inancındaki
yöre halkının kadın giyimleri Orta Asya’dan gelen eski Oğuz geleneklerini yansıtmaktadır.
Bölge 1876- 1920 tarihleri arasında Rusların istilasına uğramıştır. Halen halk arasında
69
93 kırgını olarak anılan Osmanlı-Rus Savaşında 44 yıl istila ve Rus zulmü yaşamasına rağmen
yöre halkı gelenek ve göreneklerinden taviz vermemiştir. Bolşevik İhtilali'nden sonra Rus
ordusunun çekilmesiyle İngiliz desteğindeki Ermeni ve Gürcü işgali devam etmiştir. Bu işgale
karşı Ardahan'da Milli İslam Şurası kurulup oluşturulan yerel komiteler, tarafından siyasi ve
askeri mücadele yapılarak Kazım KARABEKİR komutasındaki Türk Ordusunun, Rus ordusunu
yenilgiye uğratıp 1 Mart 1921 yılında bölgeyi kurtarmasına kadar bölge halkının direnişi
sürmüştür.
Coğrafi Durumu:
Damal kuzeyde Posof, doğuda Gürcistan ve Çıldır, güneyde ve batıda Hanak ile komşu olup
toplam 74 km kara sınırına sahiptir. İlçenin toplam yüz ölçümü 329 km² olup rakımı 2.000
metredir. Arazi plato görünümünde olup ilçenin bitki örtüsü ilkbahardan sonbahara kadar
yeşil çayır görümündedir.
Yörede karasal iklim hüküm sürer, yağış ülke ortalamasının altındadır. Sıcaklık kış
mevsiminde eksi 30-35 dereceye kadar düşer. Yazları serin, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. İlçe
sınırlarında Çikora Suyu ve Bağırsak Çayı adında iki akarsu bulunmaktadır.
İdari Yapı:
İlçe cumhuriyetin kuruluşundan sonra nahiye olarak sırasıyla Posof, Ardahan, Hanak,
ilçelerine bağlı kalmıştır. Ardahan’ın il olması ile birlikte ilçe yapılarak idari bakımdan
Ardahan’a bağlanmıştır. İlçenin 12 köy ve 3 mahallesi vardır.
Nüfus:
2019 yılına göre Damal nüfusu 5.334’ tür. Bu nüfus, 2.916 erkek ve 2.418 kadından
oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %54,67 erkek, %45,33 kadındır. 2019 yılı Damal ilçesi nüfus
artış hızı % -3.07’dir.
70
Görsel 3.23: Damal Manzaraları
Görsel 3.25: Damal Manzaraları
ŞEHRİMİZİN KRONOLOJİK TARİHİ
Türkiye’mizin güzel illerinden Ardahan ilimizin isim babası Gürcülerdir. Ardahan adı Gürcüce
Ardana’dan gelmektedir. Bir dönem adı Artan olan Ardahan ili yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe
sahip olup, M.S. 628 yılında Hazar Türklerinin bir kolu olan Arda Türklerinin eline geçerek
Ardahan adını almıştır. Ardahan ilinin tarihine ait en eski yazılı belge Çıldır Gölü’nün güneybatısındaki
Taşköprü Köyü Kayalığına Urartu Kralı II. Serdur’un (M.Ö. 753-735) kazdırdığı fetih
kitabesidir. Yörede ilk Türk yerleşimi M.Ö. 720 yılında Kıpçakların ataları olan Kemerlerin
bölgeye gelmesiyle başlamıştır. M.S. 628 yılında Hazar Türkerinin bir kolu ve Ardahan adının
kaynağı olan Arda Türkleri yöreyi ele geçirmişlerdir. 1069 yılında Alparslan tarafından
fethedilerek Selçuklu egemenliğine giren Ardahan 1551’de Osmanlı İmparatorluğu
topraklarına dâhil olmuştur. Kura Nehri yukarı havzasında yer alan Ardahan, Göle, Hanak ve
Çıldır bölgesi 93 Harbi olarak bilinen 1877 Türk-Rus Savaşı’na kadar Osmanlıların “ARDAHAN
SANCAĞI ”nı oluşturuyordu. O zamanki “Sancak” (Liva) deyimi, şimdiki “İl“ (Vilayet)
karşılığında kullanılıyordu.
1828-1855 yıllarında Rus işgaline maruz kalan Ardahan, 1878 Berlin Antlaşması'yla savaş
tazminatı yerine Kars ve Batum’la “Elviye-i Selâse” (üç il) Ruslara bırakılmıştır. Bu süre zarfında
esaret altında yaşamak zorunda kalan Ardahan’da yer yer ayaklanmalar olmuş ise de bu
71
ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırılmıştır. 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile
Osmanlılara iade edilmiştir. Böylece Ardahan 40 yıllık Rus hâkimiyeti son bulmuştur. Resmen
“Elviye-i Selâse” denilen üç sancağın, 1918 nisanındaki ilk kurtuluştan doğan sevinci altı aydan
fazla sürmemiş; 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'yla
ordumuzun çekilmesi sonucu Ermeni ve Gürcülerin işgaline uğramıştır. Bunun üzerine
Ardahan, 5 Kasım 1918’de ilk Müdafaa-i Hukuk teşkilatımız olarak Kars’ta kurulan Milli Şura
adlı geçici hükümete katılmış; altı ay süresince doğuda Ermenilerle, kuzeyde Gürcülerle
mücadele edilmiştir. Milli Şura Hükümetince Mondros Mütarekesi şartları reddedilmiş, I.
Ardahan Kongresi (3-5 Ocak 1919) ve II. Ardahan kongresi (7-9 Ocak 1919) ile kurtuluşa giden
yol açılmıştır.
Ardahan kongreleri daha sonra yapılacak olan Erzurum ve özellikle Sivas Kongresi’ne önemli
bir örnek teşkil etmiştir. Ardahan, Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa komutasındaki ordumuz
tarafından 23 Şubat 1921’de düşman işgalinden kurtarılmıştır. Ardahan, uzun zamandan beri
beklediği kurtuluş ve şanlı bayrağımıza kavuşma hülyasını 23 Şubat 1321 günü gerçekleştirdi.
Gürcü birliklerinin şehri boşaltmasının ardından, öğleden sonra Yüzbaşı Osman Bey’in
komutasındaki Türk birlikleri şehre girdi. Ardahan’a Türk Bayrağı çekildi. TBMM, Doğu Cephesi
Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ ya bir teşekkür telgrafı çekti . Fevzi Paşa da Kazım Karabekir
Paşa’ya çektiği telgraa “Ardahan ve Artvin‘’i kurtaran Şark Ordumuzun kahraman
komutanlarını, ve askerlerini tebrik ederim” diyordu. 24 Şubat 1921’de Ardahan ili adına
Hamşioğlu Celal ve İsa, ileri gelenlerden Mehmet Ali ve Karaman imzalarını taşıyan bir telgraf
Kazım Paşa’ya teşekkür olarak gönderildi.
DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1. Ardahan ilinin kronolojisi hakkında araştırma yaparak Milli Mücadele dönemindeki
önemine değinininiz.
……………………….....................................................................................................................
2. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan iline bağlı ilçelerden değildir?
A) Göle B) Çıldır C) Şavşat D) Hanak
3. Aşağıdaki boşluğa uygun olan kelimeyi yazınız.
*Ardahan isminin kökeni Gürcüce …………………… kelimesinden gelmektedir.
4. Aşağıdaki ifadenin doğru ya da yanlış olduğunu belirtiniz.
* Ardahan’ın düşman işgalinden kurtarılmasında Kazım Karabekir ve Halit Karsıalan
Paşaların emeği büyüktür. (D) / (Y)
72
KOMŞU VE KARDEŞ ŞEHİRLERİMİZ
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
1. Yaşadığınız ilin komşu ve kardeş şehirlerini biliyor musunuz?Aşağıdaki aşağıdaki
haritada komşu şehirleri bularak söyleyiniz.
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
2. Yaşadığınız şehre komşu ve kardeş şehirlerin benzer ve farklı yönlerini araştırın.
Ardahan’ın Komşu İlleri ve Sınır Komşuları
Ardahan’ın Çevresindeki İller
Ardahan ili; Doğu Anadolu Bölgesi’nin Erzurum-Kars Bölümünde yer almaktadır.
Ardahan’ın sınır komşusu ülkeler ve iller şunlardır;
Kuzeyinde Acaristan Özerk Cumhuriye,
Kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan,
Güneydoğu ve güneyinde Kars,
Güneybatısında Erzurum
Batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.
73
Merhaba arkadaşlar ben Burçak. Artvin’de yaşıyorum.
Yaşadığım yer sizin bahse ttiğiniz gibi düz araziden
oluşmuyor. Artvin’in Hopa ilçesi dışında tüm yerleri
engebeli ve sarp kayalıklardan oluşmaktadır. Bu durum
ulaşımı olumsuz etkilemektedir ama bundan çok da şikâyet
etmeyiz. Çünkü muazzam bir doğa güzelliğine sahibiz.
Bunun yanında dillere destan Çoruh Nehri'miz var.
Coşkunluğu ve hırçınlığı ile bilinir. Çoruh Nehri'nin taşıdığı
su miktarı ve akış hızı oldukça fazladır. Bu nedenle dünyada
3. Türkiye’de 1. sırada olan Deriner Barajı'na sahibiz. İlimizin
temel geçim kaynağı tarım ve arıcılıktır. Yusufeli ilçemiz
mikroklima özelliği sebebiyle birçok meyve çeşidi ve zeytin
üretimi yapılmaktadır. Bölgemiz dört mevsim yağış alan
engebeli bir yapıya sahiptir. Aşırı yağış ve yeryüzü
şekillerinin engebeli olması nedeniyle doğal afet olarak
heyelan ve sel görülür. Doğa güzelliklerimiz yaz kış
şehrimize yerli yabancı turist çeker. Şehrimizde yapılan
geleneksel boğa güreşleri geçmişten günümüze varlığını
korumakta aynı zamanda şehrimizde turizmin gelişmesine
katkı sağlamaktadır. Yöresel yemeğimiz olan mıhlamamızı
gelen turistlerimize tarmadan göndermeyiz. Doğal
çevremize uyumlu olan doğal yapılar zamanla yerini
betonarme yapılara bırakmıştır.
Merhaba ben Ayşe. Ben de Kars’ta yaşıyorum. Burada
yazları yağışlı karasal iklim görülür. Kış aylarının sert
geçmesi ulaşımı olumsuz etkilediği için zaman zaman eğitim
aksamakta. İlimizin yeryüzü şekilleri zengin bir yapıya
sahiptir. Bitki örtümüz uzun otlardan oluşan Alpin
çayırlarıdır. Geçim kaynağımız hayvancılıktır. Yükselti ve
bitki örtüsü çeşitliliğinden dolayı arıcılıkta yapılmaktadır.
İlimizde hayvancılığa dayalı tarım yapılmaktadır. Şehrimizin
balı, kazı ve kaşar peyniri meşhurdur. Şehrimiz birçok
medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin
maddi manevi kalıntıları gerek şehir merkezinde gerek
şehrin diğer bölgelerinde halen bulunmaktadır. Şehrimizde
sanayinin az gelişmiş olması nedeniyle göç veren bir
ildir. İlimizin evleri günümüz şartlarına uygun betonarme
yapılardan oluşmaktadır. Kırsal kesimlerde ise eski toprak
yapılar varlığını sürdürmektedir. İlimizde hava, kara ve
demir yolu ulaşımı yapılmaktadır. İlimizin kültürel yönden
çeşitlilik göstermekte birlikte kültürümüzün değerlerini
aktaran halk ozanları(aşıklar) ilimizde süregelen bir geleneği
halen daha aktarmaya devam etmektedir.
74
Merhaba arkadaşlar ben Fatih. Ben Erzurum’da yaşıyorum.
Yeryüzü şekillerimiz çeşitlilik göstermektedir. Temel
geçim kaynağımız hayvancılıktır. İlimizde sert karasal
iklim hâkim. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar
yağışlı. Don olayları oldukça fazladır. Aynı zamanda kış
aylarında Palandöken Kayak Merkezi yerel ve yabancı
turistlerimizin vazgeçilmezidir. Hayvancılığın yaygın olarak
yapıldığı ilimizde cağ kebabımız meşhurdur. Tatlı olarak
kadayıf dolmamız dillere destandır. Kıtlama içerler
burda çayı elinde oltu tespihini çekerken tatlı
muhabbetlerde… Benim şehrim Urartulardan bu yana
birçok medeniyete eve sahipliği yapmıştır. Bunu maddi ve
manevi kalıntıları günümüze kadar devam etmektedir.
Merhaba benim adım Ali. Ben Ardahan’da yaşıyorum. Burada
sert karasal iklim hâkim. Yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve kar
yağışlı. Kışın don olayları oldukça fazladır. Bu nedenle ulaşım gibi
temel faktörler kış aylarında aksamaktadır. Kış aylarımızı güzel
yanları da var tabi. Kayak… Yanlızçam Kayak Merkezine her yıl
giderim. Yaz aylarımızda oldukça güzeldir. Yaylara gideriz. Kışın
hayvanların beslenmesi için çayır ,tarla toplanır kışa hazırlanır.
Biz çocuklara da otlatmak işi kalır. Koskocaman düzlüklerde
hayvanları otlatmak bana huzur verir lakin yağmurlu günlerden
çok korkarım. Her yıl yıldırım çarpması yüzünden birçok hayvan
ölüyor. Burada insanlarımızın geçimi hayvancılık üzerinedir.
Büyükbaş hayvancılık daha yaygındır. Hayvancılığa dayalı tarım
yapılmaktadır. Aslında Çernezyum(kara toprak) denilen dünyanın
en verimli topraklarına sahibiz ama iklim koşulları nedeniyle tarım
yapamıyoruz. Yer şekillerimiz genel olarak düzlüklerden oluşur
ama yer yer engebeli ve dağlık yerler de vardır. Bitki örtümüz uzun
otlardan oluşan Alpin çayırlarıdır. Ormanlarımızda da sarıçamımız
meşhurdur. İlimizin kazı, kaşarı, balı meşhurdur. Bir de insanlarımız
çaylarını kıtlama şekerle içerler. Ailemle Aşıkları bal festivalinde
dinleriz. Evlerimiz yeni yapım olan betonarme yapısına sahiptir.
Ama dedemin evlerinin duvarları taştan yapılmış, üstü toprakla
kapatılmış. Evin girişinde oldukça geniş bir avlusu var. Evin odaları
oldukça geniş ve şimdilerde kiler diye kullandığımız o dönemde
‘Aşhane’ denilen bir oda mevcut. Bu oda diğer odalara göre daha
soğuk. Ev kış aylarında daha sıcak olsun diye ahırla bitişi yapılmış.
Bu tip evlere ilimizde sık rastlamaktadır. Geçim kaynağımız genel
olarak büyükbaş hayvancılık demiştik ama yeryüzü şekilleri
sebebiyle balıkçılık ve arıcılık da yapılmaktadır. Çıldır ilçemizin Çıldır
Gölü'nde azımsanmayacak derecede balıkçılık yapılmaktadır.
75
ŞİMDİ SIRA SİZDE
Ardahan ve komşu illerin benzer ve farklı yönleri nelerdir? Benzer ve farklı yönlerin
nedenlerini arkadaşlarınızla tartışınız. Ayrıca siz de seçtiğiniz bir kardeş şehir ile ilgili bir
sunum hazırlayabilir, bu şehirle ilgili bir pano köşesi ekleyebilirsiniz.
3.ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1. Aşağıdaki cümleri okuyunuz doğruysa D yanlışsa Y yazınız .
a. Ardahan ;Kars, Artvin ve Erzurum ile sınır komşusudur. (...)
b. Ardahan’ın iklim özellikleri ili komşu illerin iklim özellikleri aynıdır. (...)
c. İlimizin güney kesiminin engebeli kısımlarını ise Allahuekber Dağları ile Kısır Dağı oluşturur.
(...)
d. İlimizde Yalnızçam Dağları’nda yayla turizmi oldukça gelişmişti r. (...)
e. Şehrimizde en sık görülen doğal afet depremdir. (...)
f. Yıldırımdan korunmak için fırtına anında açık alanlardan ve ağaçlardan uzak durma lıyız.
(...)
g. Ülkemizin en soğuk ilçesi Ardahan’a bağlı Göle ilçesidir. (...)
h. Ardahan’ın düşman işgalinden kurtarılmasında Kazım Karabekir ve Halit Karsıalan
Paşaların emeği büyüktür. (...)
2. Ardahan ilinin kronolojisi hakkında araştı rma yaparak Milli Mücadele Dönemi'ndeki
önemine değinininiz.
..........................................................................................................................................
..........................................................................................................................................
3. Ardahan Sancağı’nı oluşturan bölgeye hangi ilçeler girer?
..........................................................................................................................................
..........................................................................................................................................
4. Aşağıdaki boşluğa uygun olan kelimeyi yazınız.
* Ardahan isminin kökeni Gürcüce …………………… kelimesinden gelmektedir.
* Ardahan ilinin tarihine ait en eski yazılı belge …………………………… ‘un yazdırdığı fetih
kitabesidir.
76
5. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan iline bağlı ilçelerden değildir?
A) Göle B) Çıldır C) Şavşat D) Hanak
6. Aşağıdaki dağlardan hangisi Ardahan’ı çevreleyen dağlar arasında yer almaz?
A) Yalnızçam Dağları B)Allahuekber Dağları C) Kısır Dağ D)Kaçkar Dağı
7. Aşağıdaki tabloda verilen tanımlar ile kavramları eşleştirerek doğru rakamı parantez içine
alınız.
1
2
3
4
5
6
Tanımlar
Şehrimizdeki nehir
Ardahan ilinin orta kesimindeki yüksek düzlükler
İçi dışı kırmızı olan elmanın yetiştiği yer
Erzurum, Artvin, Ardahan ve Ardahan köylerinin
katılımı ile panayır ve pazar amaçlı kurulan yer
Burun, kulak, parmaklar gibi çıplak uzuvların
yüzeyinde aşırı soğuk nedeniyle oluşan yaralar
Küçük Ardahan Sancağı adıyla anılan ilçemiz
Kavramlar
Posof
Bülbülhan Yaylası
Don Isırması
Ardahan Platosu
Kura Nehri
Göle
77
4.ÜNİTE
ARDAHAN ÇALIŞIYOR
4.1 Ardaha’nın Gelişiminde Etkili Olan Ekonomik Unsurlar
4.2 Ardahan’da Yaban Haya
4.3 Ardahan’a Özgü Ürem Alanları ve Zanaatlar
4.4 Ardahan’da Turizm
4.5 Ardahan’ın Ulaşım ve İleşim İmkanları
ARDAHAN’IN GELİŞİMİNDE ETKİLİ OLAN EKONOMİK UNSURLAR
Ardahan Doğu Anadolu Bölges’nin kuzeydoğusunda
kalan Ardahan Doğu Karadeniz ve
Doğu Anadolu’nun kesişim noktasında yer almaktadır.
Ardahan kent merkezi 1810 m yüksekliği
ile Erzurum’dan sonra Türkiye’nin en
yüksek rakıma sahip il merkezi konumundadır.
İlin ortalama yükseltisi 2000 m civarındadır.
Bu yükseltiden ve enlem etkisinden dolayı
Ardahan ili Türkiye’nin ortalama sıcaklık bakımından
3.9 c°'lik sıcaklık değeri ile en soğuk
ilidir. Ortalama değerlere bakıldığında ilde 5
ay ortalama sıcaklık değerleri 0 c°'nin altında
yer almaktadır.
İlde yağışlı gün sayısı 136, yıllık yağış miktarı
ise 555 mm civarındadır. Ardahan ili yağış ve
EKONOMİ: ,Üretim, ticaret,
dağıtım ve tüketim, ithalat
ve ihracattan oluşan insan
etkinliğidir. İnsanın ihtiyaçlarını
karşılamada yapılan her
türlü faaliyeti içerir.
sıcaklık grafi ği (Grafi k 4.1) incelendiğinde yağışın mevsimlere dağılışlarında en yağışlı mevsimin
yaz ayları olduğu görülmektedir. Gerek sıcaklık ortalamaları gerekse yağış miktarı ve yağışın yıl
içindeki dağılışı incelendiğinde Ardahan’da ılıman karasal iklim özelliklerinden ziyade yazları
yağışlı geçen ve kış mevsiminin çok daha sert olduğu sert karasal iklim özellikleri
görülmektedir.
Sert karasal iklime bağlı olarak Ardahan ilinin bitki örtüsü özellikle dağların kuzey
yamaçlarında sarıçam ormanları, yüksek kesimlerde ise yaz boyu yeşil kalan otlardan oluşan
Alpin (dağ) çayırlarından oluşmaktadır. Ardahan ili Posof ilçesi ise ortalama yüksekliğin
azlığına (yaklaşık 1500m) ve Karadeniz’den gelen hava kütlelerinin etkisine bağlı olarak daha
nemli ve sıcak bir özellik göstermektedir burada Karadeniz ikliminin daha sert bir versiyonu
görülmekte Karadeniz ve karasal iklim arasında geçiş özelliği gösteren bir mikroklima alanını
oluşturmaktadır. Burada köknar, ladin, sarıçam, kayın gibi ağaç türleri yer almaktadır.
Grafik 4.1: Ardahan İli Yağış Sıcaklık Grafiği 1958-2019, hps://www.mgm.gov.tr
Ardahan dünyanın en verimli toğrağı olan Çernezyom (kara toprak) toprağına
sahiptir. Çernezyom tarım için çok elverişli olmasına rağmen Ardahan’da
tarımın gelişmemiş olmasının nedenleri ne olabilir? Sınıfta tartışınız.
80
Ardahan’da Sanayi:
Ardahan’ın mevcut coğrafi konumunun Türkiye’nin ana üreti m bölgelerine olan uzaklığı,
iklim koşullarının üretimi aksatacak kadar sert olması ve kış koşullarında ulaşımda meydana
gelen aksamalar, bölgenin nüfus miktarının diğer bölgelere nazaran az olmasının pazar
imkanlarını kısıtlaması gibi sebeplerle yeteri kadar gelişmemiştir. Bölgede yer alan sanayi
tesisleri ağırlıklı olarak ham maddesini bölgeden temin eden ürünlerin işlenmesine yöneliktir.
Bu amaçla bölge hayvancılığın gelişmiş olmasına bağlı olarak birçok süt işleme tesisi yer
almaktadır. Bu tesislerin yer seçiminde ulaşım koşulları ve süt üreti m merkezlerine yakınlık
ön planda tutulmuştur. Süt işleme tesislerinde özellikle bölgeye özgü kaşar ve çeçil peyniri
gibi ürünler elde edilmektedir, burada elde edilen ürünler Türkiye’nin birçok bölgesinde talep
görmektedir.
Tablo 4.1 Kaynak: TÜİK 2019
Ardahan’da 1994 yılında kurulan organize sanayi bölgesi 514.000 m² alana sahip 34
parselden oluşmaktadır. Burada yatırım yapacak müteşebbislere çeşitli teşvikler
uygulanmaktadır. Arda-han her ne kadar iklim koşulları açısından elverişsiz bir özelliğe sahip
olsa da gerek 2 adet sınır kapısına sahip olması sebebi ile yurt dışına ihracat olanaklarının
bulunması kalkınmada önce-likli iller arasında olması sebebiyle çeşitli teşviklerin uygulanması
gerek bölgede ham maddesi üretilen ürünlerin üretiminin burada yapılmasının sağlayacağı
ekonomik avantajlar sebebi ile iş gücü imkânlarının fazla ve görece ucuz olması sebebiyle
gelecekte birçok sanayi kolunun gelişebileceği bir alandır. Bu amaçla et işleme, deri sanayi ve
bunlara bağlı çeşitli imalat sanayi kolları gelişim gösterme olanağına sahiptir. Son yıllarda iş
gücü ihtiyacının fazla olduğu tekstil sanayisi gibi sanayi kollarının Doğu Anadolu’ya ilgileri ve
yatırımları artmıştır. Ardahan ili de bu yatırımlardan faydalanabilecektir.
Ardahan ilimizde daha farklı hangi sanayi yatırımları yapılabilir? Sınıfta tartışınız.
81
Ardahan’da Ulaşım ve Ticaret
Ardahan ilinde ulaşım genel olarak kara yolu ile sağlanmaktadır. İlde hava yolu ulaşımı ve
demir yolu ulaşımı bulunmamaktadır. İlin ortalama yükseltisinin fazla olması diğer iller ile
arasında yer yer sıradağların bulunması ulaşımın geçitler vasıtası ile yapılmasına neden olmuştur.
Ardahan’da ulaşımı sağlayan başlıca geçitler şunlardır:
Ardahan --Posof Türkgözü Sınır Kapısı -- Ilgar Geçidi 2550m
Ardahan –Şavşat-- Çam (Sahara ) Geçidi 2470m
Ardahan – Ardanuç-- Bülbülen Geçidi 2581m
Ardahan – Göle -- Cankurtaran Geçidi 2150m
Ardahan – Kars -- Sakaltutan Geçidi 2212m
Çıldır – Aktaş Sınır Kapısı – Mozeret Geçidi 2159m
Ulaşımın geçitlerle sağlanması kara yolu ulaşımında çeşitli problemlere yol açmaktadır. Özellikle
kış aylarının sert geçmesi ve yaşanan tipi olayları göz önüne alındığında ulaşımda zaman
zaman kopmalar meydana gelmektedir, bu da başta ticaret olmak üzere çeşitli ekonomik etkinliklere
zarar vermektedir.
Harita 4.1: Ardahan ili kara yolları haritası, kgm.gov.tr
Ardahan ilinin ulaşım açısında bir avantajı sınır bölgesinde yer almasıdır. Türkiye’nin Gürcistan
ile mevcut üç sınır kapısından Posof ilçesinde bulunan Türkgözü sınır kapısı ve Çıldır ilçesinde
bulunan Aktaş sınır kapıları Ardahan ilinde bulunmaktadır. Bu sınır kapıları aracılığı ile Gürcistan
ve oradan da transit olarak diğer ülkeler ile Ardahan’ın kara yolu ulaşımının olması, Ardahan’ı
ticaret konusunda elverişli bir noktaya getirmiştir. Bu kapılar ile ulaşımın gelecekte yapılacak
olan tünel ve yeni yollar ile daha da sağlamlaştırılması Ardahan’ın ticaretine olumlu katkı
sağlayacaktır.
Yer al kaynakları:
‘’Ülkemizin en kuzeydoğusunda yer alan ilimiz, Gürcistan ile sınırımızı oluşturmaktadır. Bölgede
yaygın olarak volkanik (piroklastik kayaçlar ile andezit ve bazalt lavları) kayaçlar yüzeylenmektedir.
İl sınırları içerisinde yatak oluşturabilecek herhangi bir ham madde veya metalik
maden oluşumuna rastlanmamasına karşılık, yüzeylenen birimler dikkate alındığında kil, kaolen,
perlit, pomza, yapı ham maddeleri ve bazı metalik oluşumlar bulunabilir. Ayrıca ilde Posof
sahasında ekonomik boyutlarda olmayan linyit oluşumları da gözlenmektedir.’’ (mta.gov.tr)
82
HABER KÖŞESİ
POSOF’TA LİNYİT YATAĞI BULUNDU
Ardahan’ın Posof ilçesinde linyit kömürü sondajları devam ediyor. İki yıldır devam eden sondaj
çalışmalarının bir bölümü tamamlandı. Elde edilen tahlil ve tetkikler sonunda Çayırçimen köyü ve
civarındaki kömürün 6 bin kaloride ve 150 yıl çıkarılacak kadar rezervi olduğu, kömürün çıkarılması
için yapılan müracaatın genelgesinin Başbakanlıkta olduğu belirtildi. Devam eden sondajın ise
Gürcistan sınırındaki Türkgözü köyü civarında ve Gürcü mühendislerle birlikte sürdürüldüğü
kaydedildi. Yüz metre derinliğinde bulunan damarın iki buçuk metre çapında olduğu, burada
yapılan sondajlarda çıkarılan örneklerin 3 bin 500 kalori de olduğu belirti ldi.
Kaynak: İHA
Yer Üstü Kaynakları:
Ardahan ili yükseltisi 3000 m’yi aşan dağların yer aldığı genel anlamda akarsularla yarılmış
bir plato görünümündedir. İlin nispeten alçak kesimlerinde akarsu biriktirmesi ile meydana
gelmiş ovalar yer almaktadır. Başlıca ovalar Ardahan Ovası, Göle Ovası, Hanak Ovası ve
Hoçuvan Ovası’dır. Ardahan’da sert karasal iklimin etkilerine bağlı olarak görülen Alpin (dağ)
çayırlar altında oluşan kara topraklar (çernezyomlar) zonal toprak grubu içinde en verimli
topraklardır. Ancak Ardahan’da sert iklim koşulları sebebi ile bu topraklar tarımdan ziyade
hayvancılık alanında otlak olarak kullanılmaktadırlar. İlin orman ve tarım alanları dışında kalan
sahalarının önemli bir kısmı mera alanı olarak kullanılmaktadır. Yazı yağışlı sert karasal iklimin
etkisi ile çayırları oluşturan otlaklar yaz boyunca yeşil kalmakta bu da ticari mera
hayvancılığının ekonomik olarak yapılmasını sağlamıştır.
Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık:
Türkiye’nin birçok yerinde bozkır bitki örtüsüne bağlı olarak yaz aylarında hayvanlar yeşil ot
bulamamakta ve kapalı ahır hayvancılığı öne çıkmakta iken Ardahan’ın çayır bitki örtüsü etkisi
ile yem vermeye gerek olmadan hayvancılık yapılabilmektedir. Bu durum bölgede
hayvancılığın ekonomik getirisini arrmıştır.
Tablo 4.2: Ardahan İl Tarım Müdürlüğü, Hayvan varlığı, 2019 TÜİK Verileri
83
Ardahan’da yetiştirilen hayvanlar içinde en büyük payı 289.815 ile büyükbaş hayvanlar oluşturmaktadır.
Küçükbaş hayvanlar içinde ise en fazla koyun yetiştirilmektedir, mevcut hayvan
varlığı ile Ardahan 2015 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de hayvan varlığı en fazla olan 12. il
konumundadır. İlin toplam yüz ölçümü ve ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında
hayvancılığın il ekonomisindeki önemi daha rahat anlaşılabilir. Ardahan’da son yıllarda yerli
ırklar yerine kültür ırkları ve melez ırklar artış göstermiştir. Bu artış et ve süt veriminde de
yükselmenin olmasını sağlamıştır.
Fotoğraf 4.1: Büyükbaş Hayvanlar, Giray Kocaman
Arıcılık:
Ardahan’da son yıllarda yerli ırkların yerine kültür ırklarının ve melez
ırkların yetiştirilmesinin artı ş göstermesinin nedeni sizce nedir?
Fotoğraf 4.2: Ardahan’da Arıcılık, Giray Kocaman
Arıcılık Ardahan için diğer önemli bir hayvancılık koludur. Çayır ve mera alanlarımızda 600
çeşit polenli ve polen kaynağı üretime elverişli bal özlü bitki mevcuur. Bu zenginliğe ek olarak
dünyada yetiştirilmekte olan ve ekonomik değere sahip 4 önemli arı ırkından biri olan Kaas
Arı ırkının gen merkezi ve izole bölge olması Ardahan’ı arıcılık açısından ön plana çıkarmakta-
84
dır. İl Tarım Müdürlüğü’nce bölgede üretilen balların gerekli sertifikasyonların yapılıp yeterince
tanıtılması durumunda il ekonomisine katkısının artacağı tartışmasızdır.
Şehrimizde üretilen balların tanıtımı için bir reklam afişi tasarlayınız.
Kümes Hayvancılığı:
Fotoğraf 4.3
85
Kaz, iri ve beyaz veya boz tüylü, ayakları perdeli kuş türleridir. Erkek ve dişisi aynı büyüklüktedir.
Genellikle kuğulardan küçük, ördekten büyüktür. Beslenme şekli kuğu ve ördeklerden
farklıdır. Genellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunur.
Özellikle Kars ve Ardahan illerinde yetiştirilir. Lezzeti ve onunla yapılan yemekler ilimizde
meşhurdur. Başlıca besinleri otlardır. Fakat böcek, yumuşakça ve küçük omurgalıları yiyen
türleri de vardır. Hızlı bir yüzücü olmamasına rağmen suda rahatça yüzer, daldığında uzun
zaman su altında kalabilir. Gagaları ile kanatlarını düşmanlarına karşı silah olarak kullanır.
Kanatları uzun, uçlara doğru sivrilen yumuşak sık tüylerle örtülüdür.
Erkek ve dişi birbirine benzese de erkekler genellikle dişilerden iridir. Boyun bölümleri bütün
türlerde gövdeden kısadır. Başlıca besinleri olan otları koparmaya uyarlanmış gagaları başa
bağlandığı yerde genişler ve bazen kambur oluşturur. Erkek ve dişi kazlar uçarken ya da
tehlike karşısında, kornayı andırır bir sesle ötüşür, kızdıkları zaman boyun tüylerini kabartırlar.
Kazlar yaşamları boyunca tek eşlidir.
Yuvalarını bataklığın sığ sularında veya bir
tümseğin üzerinde yaparlar. Kuluçkaya
yatan kazların yumurtalarından bir ay (30-
34 gün) sonra sarı tüylü yavrular çıkar.
Yavrular 3-4 ay içinde uçmaya başlarlar. Yöre
halka kaz yavrularına ‘’ Çuçul’’ adını verir.
Yöre halkı kaz yetiştiriciliğini et üreti mi
için yapmaktadırlar. Şehrimizde canlı kaz ticareti
gelişmemiştir.
Fotoğraf 4.4
Balıkçılık:
Fotoğraf 4.5. Çıldır Gölü’nde Balık Avı
86
İlimizde balıkçılık ekonomik olarak sürdürülen bir faaliyet değildir. Halkımız balıkçılığı ekonomik
bir faaliyet olmaktan ziyade kültürel bir etkinlik olarak yapmaktadır. Özellikle Çıldır Gölü’nde
sazan, tatlı su kefali ve alabalık yakalanmaktadır. Balıkçılık yapılan diğer bir gölümüz ise Posof
ilçemiz sınırlarındaki Kanlıdağ’ın kuzey tarafında bulunan Balık Gölü’dür. Balık Gölü’nde bol
miktarda alabalık bulunmaktadır.
İlde bulunan birçok göl ve akarsu balıkçılık açısından potansiyel taşımaktadır. Örneğin Arsıyan
Dağı’nın Posof tarafında Baykent (Vahla) ve Alabalık (Sayho) Köyleri yakınlarında
bulunan Karagöl’ün ( Vakla Gölü ) çevresi çimenlik olup alabalığı boldur. Posof ilçemizde
bulunan Kanlıgöl’de ise sazan balığı bulunmaktadır.
İlde görülen kırmızı benekli alabalık yine olta balıkçılığı açısından değer taşıyan bir balıktır.
Özellikle ilimiz sınırları içersinde bulunan Kura Nehri’nde kırmızı benekli alabalık açısından
oldukça zengindir. Nehirde balık avı hem olta ile hem serpme ağ ile yapılmaktadır.
Tarım:
Fotoğraf 4.6. Kura Nehri ‘nde Balık Avı
Sert iklim koşulları sebebi ile Ardahan’da tarımsal faaliyetler istenen durumda değildir. Ekilebilen
alanların büyük kısmına başta arpa olmak üzere tahıllar ekilmektedir. Başlıca tarım ürünleri
ve üretim miktarları tablo 4.3 de gösterilmiştir.
Fotoğraf 4.7 Ardahan’da Çayır Toplayan Çiçiler
87
Tablo 4.3: Ardahan İl Tarım Müdürlüğü , Tarla Ürünleri, 2019 TÜİK Verileri
Fiğ (Kurul): Ot verimi yüksek olan ve elde edilen otun besin değeri
iyi olan baklagil yem bitkisidir. İlimizde ‘’kurul’’ olarak bilinen
fiğ, toprağı bir sonraki yılda da verimli hale getirdiği düşünüldüğü
için sıkça ekilir.
Yulaf: Toprak seçiciliği çavdardan sonra en az olan serin iklim
tahıl bitkisidir. Yeterli nemi olan fakir topraklarda bile yetiştirilebilmektedir.
Yulaf, bataklık alanların tarım arazisine çevrilmesinde
kullanılabilecek bitkilerden biridir.
Arpa: Daha çok hayvan yem yapımında ve kümes hayvanlarının
beslenmesinde kullanılır. Şehrimizde arpa, yarma yapılarak yemeklerde
de kullanılır. İhtiyaç fazlalığında satılarak aile bütçesine
katkı sağlanılır.
Buğday: Un yapımında kullanılmak için üretilen buğday , zaman
zaman bulgur yapımı içinde kullanılır.
88
Çavdar: Genel amaçlı ekilen bu ürünümüzden , veriminin fazlalığından
dolayı genelde fazla saman elde etmek için üretildiği
bilinmektedir
Orman:
Gelecekte tarla ürünleri arasına girme potansiyeli yüksek ürünümüz mantardır.
Mantar: Bölgenin değişik lezzetlerinden olan mantar ilkbahar
ve yaz aylarında yağmur sonrası bereketini gösteriyor.
Yağmurun yağmasının ardından güneşle birlikte toprağın
insanlara sunmuş olduğu mantar gerek tadı gerekse
protein açısından diğer sebzelere oranla daha fazla değere
sahiptir. İlimizde mantar yetiştiriciliği potansiyeli yüksek
olmasına rağmen henüz kültür mantarı yetiştiriciliği
yapılmamaktadır.
Fotoğraf 4.8: Ardahan, Yalnızçam Ormanları, Bağdeşen
Tablo 4.4: Ardahan ili orman varlığı, hps://erzurumobm.ogm.gov.tr
89
İlin toplam 547.903 ha olan yüz ölçümünün 29.805 ha’ı ormanlarla kaplıdır. Bu açıdan ilin
toplam yüz ölçümünün % 5,43’ü ormanlardan oluşmaktadır. Bu veriler ışığında Ardahan ilinin
ormanlar açısından çok zengin olmadığı söylenebilir. İllere göre karşılaştırma yaptığımızda
toplam yüz ölçümü olarak en az ormana sahip 7. il durumundadır.(www.ogm.gov.)
İlimiz ormanlarında yeti şen başlıca ağaç türleri ise sarıçam, meşe, ladin, köknar, kayın gibi
ağaç türleridir. Bu ormanlarımızda yetişen ağaçlar orman işletmelerince işletilmekte ve il
ekonomisine katkı sağlamaktadır.
Nüfus:
Ardahan ili toplam nüfus miktarı göz önüne alındığında 82.000 nüfuslu Bayburt ve 88.000 nüfuslu
Tunceli illerinden sonra 98.907 (2018) nüfusuyla Türkiye’nin en az nüfusa sahip 3. İli konumundadır.
Nüfus yoğunluğu açısından değerlendirdiğimizde km²’ye 12 kişinin düştüğü Tunceli
ilinden sonra km² 20 kişi ile Erzincan’la beraber en az nüfus yoğunluğuna sahip
illerimizden biridir. Yıllar içinde Ardahan nüfusu incelendiğinde 2000 yılında 122.000 olan
nüfus 2018'de 98.000’e kadar düşmüştür (Tablo …) ilin sahip olduğu doğal koşullar arazi
yapısı yükseklik ve iklim koşullarındaki olumsuzluklar ve bunların ekonomik etkinlikler
yansıması ilin ekonomik koşullarının Türkiye’nin diğer bölgelerinden geri kalmasına yol
açmıştır. Bu da bölgeden diğer bölgelere yoğun bir göç yaşanması sonucunu doğurmuştur.
Sizce şehrimizdeki göçün önlenmesi ve nüfusun azalmasının önüne geçebilmek
için neler yapılabilir?
İlin aslında kullanılabilecek henüz tam anlamıyla aktif olmayan birçok ekonomik potansiyeli
bulunmaktadır. Turizm, tarım, hayvancılık, ormancılık gibi ekonomik etkinliklerin tam anlamı ile
tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi kollarının geliştirilmesi Ardahan’da ekonomik etkinlikleri
canlandıracak, iş imkanlarının artmasına sebep olacaktır. İş imkânlarının artması ile beraber diğer
bölgelere olan göç yavaşlayıp durabilir haa tersine bir göç ile ilin nüfusu artabilir. Sonuçta
bir bölgenin coğrafi yapısının bazı olumsuzluklara sahip olması ekonomik faaliyetleri olumsuz
etkileyebilecek olsa da uygulanacak doğru politikalarla bu olumsuzlukların önüne geçilebilir.
Tablo 4.5: Yıllara göre Ardahan ili nüfusu (2000-2019), www.tuik.gov.tr
ARDAHAN’DA YABAN HAYATI
Ardahan; konumu, yüksekliği, sulak alanları, sarıçam ormanları,otlakları, dünyanın 34 önemli
biyolojik çeşitlilik bölgelerinden ikisi olan Kaas ve İran-Anadolu sıcak noktalarının kesişiminde
yer alması ve dünyanın en önemli kuş göç yolları üzerinde bulunması gibi özellikleriyle ülkemizin
en değerli yörelerinden biridir.
İl faunasını oluşturan türler arasında başlıca ayı, domuz, tilki, porsuk, yaban keçisi, kızıl sin-
90
cap, sansar, atmaca, kartal, çakal ve dağ horozu yer almaktadır. Çıldır ve Aktaş göllerinde sazan,
murza, tatlı su kefali, dırmışka balıkları görülürken akarsularda en fazla görülen tür alabalıktır.
İl bünyesinde Posof Yaban Hayatı Koruma Sahası da bulunmaktadır.
Kızıl Tilki:
Fotoğraf 4.9 Kızıl Tilki’nin Fare Avı
Kızıl tilki çok geniş bir coğrafyada yaygındır; Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika
19. yüzyılda İngilizlerin av hayvanı olarak Avustralya’ya götürmüş oldukları kızıl tilkiler orada
çok hızlı yayılıp günümüze kadar hala önemli ekolojik bir sorun olmuş, Avustralya’nın birçok
yerli küçük hayvanlarının neslini tüketmiştir.
Kızıl tilki çok farklı yaşam alanlarına ayak uydurabildiği için kendisine farklı alanlarda
rastlanı-labilir. Özellikle ormanlarda, kırlarda, tarlalarda yaşamayı tercih eder ama şehirlerin
kenarlarında, haa şehirlerin veya köylerin içlerinde günden güne daha sık kızıl tilkiye
rastlanılmaktadır. Birçok ayrı küçük hayvanlar, bitkisel gıda ve leş ile beslenirler. İlimizde
tilkilerin kümeslere girip tavuk çalmaları da oldukça yaygın olarak görülür.
Kızıl Sincap:
Fotoğraf 4.10
Başının tepesinden kuyruğuna kadar uzunluğu 34 cm ile 43 cm , ağırlığı 250 ile 340 g olur. Kızıl
sincaplar iğne yapraklı ormanlarda yaşarlar ama geniş yapraklı ormanlarda da yaşayabilirler.
Sincaplar genelde ağaçların tohumlarıyla beslenirler. Bunun yanında mantar, yumurta,
meyveler ve yavru kuşları da yiyebilirler. Sincaplar eski ağaçkakan yuvalarında yaşarlar, yuvanın
içini yosun, ağaç kabuğu, yaprak ve otlarla döşerler.
91
Porsuk:
Fotoğraf 4.11
Su samuru, gelincik, kokarca gibi
hayvanlarla aynı familyadan gelen porsuklar
kendilerine özgü siyah-beyaz suratlarıyla
kolayca tanınırlar. Çok iri olmamalarına
rağmen oldukça tehlikeli olan bu hayvanların
saldırgan bir yapıları vardır. Sırtı kestane
rengi, bacakları ve karnının altı siyah
renkli usta bir kazıcı olan porsuk, yer altı
tünellerinden oluşan karmaşık labirentler,
odalar kazar. Yuvasından geceleri çıkarak
mantarlar, küçük meyveleriyle beslenirler.
Ayrıca porsuklar nesli tükenen hayvanlar
arasında yer almaktadır.
Sansar:
Sansar, kediyi andıran uzun ve ince bir
vücudu, uzun ve bol tüylü kuyruğu vardır.
Boyları 40–50 cm, ağırlıkları 2 kg civarındadır.
Boyunlarında beyaz renkte çatal şeklini
andıran tüyler olan sansarlar, parlak koyu
kahve rengindedir. Geceleri ava çıkarlar.
Kemirme huylarından ötürü, çevreye
zarar verebilir, sıkıştırıldıklarında tehlikeli
olabilirler.
İlimizde daha önce hiç rastlanmayan bir
alaca sansara rastlanmıştır. Orman ve Su
İşleri Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından
bakım ve tedavisinin ardından bulunduğu
mevkide doğaya salınmıştır..
Domuz:
Fotoğraf 4.12
Yaban domuzları, çok iyi tat ve koku alır.
Sürüler halinde gezer. Hem otobur hem de
etoburdur. Bitki kökleri, sebze, meyve,
sürüngen ve böceklere kadar neredeyse
her şeyi yer. Ortalama 1,5m uzunluğunda,
1m yüksekliğinde olurlar. 300 kiloya kadar
çıkabilirler.
İlimizde en çok Göle Ormanları, Yalnızçam
Ormanları ve Çamlıçatak ormanları gibi
geniş ormanlık alanlarda görülmektedirler.
Fotoğraf 4.13
92
Ayı:
Fotoğraf 4.14
Ayıların boyları başlarından, kuyruğun başladığı yere kadar 1 ila 2,8 m arasında değişiyor.
Ağırlıkları ise 80 - 600 kg arasında değişim gösterebiliyor. Ayılar genel olarak hem et hem de
otla beslenen hepçil hayvanlardır. Bu hayvanların beslenmesinde et, balık ve meyve önemli
yer tutar. Ama familya üyelerinin beslenme tercihleri türden türe değişiklik gösterebilir.
İlimizde daha çok yüksek yerlerde yaşayan ayılar yiyecek bulmak için insanların yaşam
alanlarına müdahale etmektedir.
Kurt:
Fotoğraf 4.15
Gri kurt ya da orman kurdu olarak da bilinen boz kurt, dünyadaki en yaygın ve en çok bilinen
kurt türüdür ve bu nedenle sıklıkla kurt sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılır. İlimizde hemen
hemen tüm dağlık alanlarımızda bulunan kurtlar özellikle kış aylarında aç kalmalarından dolayı
yerleşim yerlerine inerler. Çoğu zaman hayvanlara saldırdıkları gibi insanlara da saldırdıkları
görülmüştür.
93
Karaca:
Fotoğraf 4.16
Dünyanın hemen hemen her yerinde yaşayan ince bacaklı, kısa kuyruklu, çevik ve zarif bir
hayvandır. Dişisine “Maral” denir. Her geyik türünün kendine has boynuz şekilleri vardır. İlimizde
Ardahan-Çıldır kara yolu Ölçek köyü mevkiindeki ormanlık alana inen karacalar vatandaşlar
tarafından görülmüştür. Genellikle ilimizin ormanlık alanlarında yaşarlar.
ARDAHAN’A ÖZGÜ ÜRETİM VE ZANAATLAR
Zanaat, insanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte
deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş olarak tanımlanır. Zanaatkâr ise, zanaatla uğraşan
kişi anlamına gelir. Bir kimsenin zanaatkâr olması için el becerisi gerektiren bir malı veya hizmeti
sadece satması değil, bilfiil üretmesi gerekir. Zanaatkârlar, el becerileri nedeniyle tarih
boyunca pek çok toplumda saygın bir yere sahip olmuşlardır. Sanayi devrimi ile birlikte birçok
zanaat yok olmuş ya da şekil değiştirerek değişen koşullara ayak uydurmuştur.
Türkler, tarih boyunca mücadeleci ve çalışkan bir millet olmuştur. Bunun siyasi, sosyal, iktisadi
ve coğrafi nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenle zanaatkâr bir millet olarak çeşitli
mesleklerin gelişmesinde ve ha a özgün olarak ortaya çıkmasında etkili olmuşlardır.
Bunlara: ağaç işleri, altın işlemeciliği, bakır işlemeciliği, demircilik, cam işlemeciliği, seramik
üreti mi, çömlekçilik, çinicilik, dokumacılık, gümüş işlemeciliği, hasırcılık, oya örücülüğü, sepet
örücülüğü, müzik aleti yapımcılığı, keçecilik, kilimcilik, halıcılık, semer yapımcılığı, taş
işlemeciliği, süs taşları işçiliği, sedef işlemeciliği örnek verilebilir.
El zanaatları, bir ülkenin kültürel kimliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Anadolu’da yaşamış
pek çok uygarlığın kültürü, Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yeni bir sentez
içinde varlıklarını sürdürmüştür. Bu nedenle Türk el zanaatları kökleri çok eskilere dayanmakta
ve sosyokültürel açıdan önem taşımaktadır.
Örgün ve yaygın eğiti m kurumlarının, resmi ve özel kuruluşların ve ilgili kişilerin desteği ile
günümüze kadar ulaşan başlıca Türk el zanaatları şunlardır: dokumacılık (kumaş, halı, kilim, cicim,
sumak, keçe); işlemecilik (iğne, sim); örgü işleri (oya ve dantel, boncuk, tı ğ, mekik);
maden işlemeciliği (kuyumculuk, cam sanatı ); ağaç işlemeciliği, ham maddesi taş olan el
işleri (Oltu, Mermer, Lületaşı); dekoratif yapma bebek, deri işlemeciliği.
94
Ülkemizin zengin kültürel mirası içerisinde önemli bir yere sahip olan Ardahan; doğal güzellikleri,
tarihi dokusu ve köklü kültürü ile bölgenin önemli kültür merkezleri arasında yer
almaktadır.
Ardahan, kendi geleneksel değerleri, potansiyelleri varlıklarının yanında hemen komşu havzaları
olan Doğu Karadeniz (Çoruh Havzası), Kuzeydoğu Anadolu, Ahıska ve dolayısıyla Kaasya’nın
kesişme noktasında bulunduğundan folklorda, ekosistemlerde bulunan çeşitlilik geleneksel
zanaatlarını da etkilemiş ve zenginleştirmiştir.
Tarihin eski dönemlerinden beri yerleşim merkezi olmuş, birçok kültürel dokuyu içinde
barındırmış olan Serhat Ardahan, el emeği göz nuru çok kıymetli eserler üreten
zanaatkârlarıyla da dikkat çekmektedir.
Anadolu’nun Kaaslara açılan kapısı Ardahan, coğrafi konumu itibariyle tarih boyunca
birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ya da geçiş güzergâhı olmuştur. Birbirinden farklı ve
zengin kültürlerin gelenek, görenek, örf ve adetleriyle yoğrulan bu coğrafya, önemli kültür
zenginliğine ulaşmıştır. Bağrında barındırdığı tarihi eserler ve kültürel varlıkların yanında,
binlerce yıllık tecrübe birikimi ile günümüze kadar gelen el zanaatları Ardahan kültürünün ne
denli köklü ve gelişmiş olduğunun birer şahididir.
Her geçen gün gelişen teknoloji ve modern hayata yenik düşen, maalesef zaman içerisinde
kaybolmaya yüz yutan zanaatlarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmakla beraber,
Serhat Ardahan’ın topraklarında yüzyıllardır mayalanan ve günümüze kadar ulaşmayı başaran
ata yadigârı zanaatlarımız bu toprakların kültürel zenginlik vesikası olarak toplumsal
hafızamızda yaşamaya devam etmektedir.
Yöremizde başlıca el zanaatları şunlardır:
•ahır süpürgeciliği
•alaminüt fotoğrafçılık
•ayakkabıcılık
•bıçakçılık
•değirmencilik
•demircilik
•fıçıcılık
•fırça tabelacılığı
•folklorik bebekçilik
•kalaycılık
•kaşgacılık
•manifaturacılık
•nalbantlık
•pilekicilik
•sepetçilik/saman sepetçiliği
•saraçlık
•süt makinası tamirciliği
•sobacılık
•taş ustalığı/işlemeciliği
•terzilik
•tulum ustalığı
• tuzculuk
•yayıkçılık
•yorgancılık
Yöremizdeki El Zanaatlarına Ait Bazı Görseller
Fotoğraf 4.17: Ahır süpürgeciliği
Fotoğraf 4.18: Alaminüt fotoğrafçılık
95
Fotoğraf 4.19: Ayakkabıcılık
Fotoğraf 4.20: Bastonculuk
Fotoğraf 4.21: Değirmencilik
Fotoğraf 4.22: Demircilik
Fotoğraf 4.23: Beşikçilik
Fotoğraf 4.24: Bıçakçılık
96
Fotoğraf 4.25: Nalbantlık
Fotoğraf 4.26: Folklorik bebekçilik
Fotoğraf 4.27: manifaturacılık
Fotoğraf 4.28: Kalaycılık
Fotoğraf 4.29: Kaşgacılık
Fotoğraf 4.30: Pilekicilik
97
Fotoğraf 4.31: Sepetçilik/Saman
sepetçiliği
Fotoğraf 4.32: Sobacılık
Fotoğraf 4.33: Saraçlık
Fotoğraf 4.34: Süt makinası tamirciliği
Fotoğraf 4.35: Taş ustalığı/işlemeciliği
Fotoğraf 4.36: Terzilik
98
Fotoğraf 4.37: Tulum ustalığı
Fotoğraf 4.38: Tuzculuk
Fotoğraf 4.39: Yayıkçılık
Fotoğraf 4.40: Yorgancılık
Ardahan’daki el zanaatlarına ait tüm görseller (Fotoğraf 4.4 - 4.37), yazarları Turgay KURAL ve Şevket Kaan
GÜNDOĞDU olan ‘‘Ardahan’da Kaybolmaya Yüz Tutan Meslekler ve Son Ustalar’’ adlı kitaptan alınmıştı r.
Tüm sektörlerde olduğu gibi Ardahan ilinde yapılagelen el zanaatları da gün geçtikçe kaybolma
tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle sanayinin gelişmesi, eski üretim tekniklerinin
terk edilmesi, ihtiyaçların değişmesi, kitle üretim ve tüketim alışkanlıklarının yaygınlaşması
tüm ülkede olduğu gibi Ardahan’da da yerel zanaatları tehdit etmektedir. Bazı zanaatlar gelişen
ve değişen dünyaya ayak uydurabilmekte ve güncelliğini korumaktayken birçok zanaat ise değişen
dünya ile rekabet edemeyip yok olmaktadır.
Zanaatların her şeyden önce el emeği olması, üreti mi ve sanayi ürünleri ile rekabeti zorlaştırmaktadır.
Ancak el emeği olan ürünlere her zaman belli bir düzeyde talep vardır ve bu talep
gelecekte de devam edecekti r. Bu açıdan zanaatkârların bu özel ilgi alanına bağlı kalarak üreti
m yapması geçmiş devirlerde en önemli üretim aracı olan zanaatların gelecek nesillere de
aktarılmasını sağlayabilecektir. Kıymetini bilen insanlar için her zaman el yapımı ürünler
değerli ürünlerdir. Birçok alanda bir ürünün elle yapılmış olması o ürünün piyasa değerini ar
ran bir unsur olmaktadır. Özellikle yeterince tanıtımı yapılan el zanaatları, ülke haa dünya
çapında talep görebilmektedir. Bunların pazarlanması ise ülke ekonomisine ciddi katkılar
sağlamaktadır. Örneğin Sürmene bıçağı, Hereke halısı, Mardin gümüşü vb. yerel zanaata dair
ürünler ülke çapında rağbet görmektedir.
99
Ardahan ili de zanaatlarını tanıtarak benzer bir gelişme gösterebilir. Özellikle turizmin
gelişmesi ve bölgede yapılan ürünlerin tanıtımının yeterince yapılması ile zanaatlarımız
tekrar ekonomimize önemli katkılar sağlayacaktır.
ETKİNLİK
Aşağıda Ardahan iline ait yerel zanaatlardan bazılarına ait görseller verilmiştir. Görsellerde
yer alan zanaatları görselin altındaki boşluklara yazınız.
ZANAATLAR: Beşikçilik, demircilik, yorgancılık, terzilik, saraçlık, sepetçilik, yayıkçılık, ahır,
süpürgeciliği, Folklorik bebekçilik.
100
ARDAHAN’DA TURİZM
Turizm kavramı TDK’ye göre bir ülkeye veya bir bölgeye turist çekmek için alınan ekonomik,
kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümü olarak tanımlanmaktadır. Turizm ülkelerin
ekonomik dengesinin sağlanmasında ve dış ticaret açığının giderilmesinde çok önemli
bir ekonomik etkinliktir. Turizm ekonomiye bu katkılarından dolayı bacasız sanayi olarak da
adlandırılmaktadır. Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan bölgelerin ülkenin diğer kesimlerini
yakalayabilmesinde lokomotif bir sektör olduğu söylenebilir. Turizmin birçok çeşidi vardır.
Ülkemizde ve dünyanın büyük bir kesiminde turizm denince ilk akla gelen deniz turizmi olmaktadır.
Ülkemizin büyük bir kısmının denize sınırı olan bir yarımada ülkesi olması ve kıyılarımızın
önemli bir kısmında deniz turizmine uygun Akdeniz ikliminin görülmesi bu turizm çeşidinin
ülkemizde en yaygın turizm çeşidi olmasını sağlamıştır. Gerçekten de ülkemizde turizm gelirlerinin
büyük kısmını Akdeniz iklim kuşağındaki sahil kentleri almaktadır. Ancak insanların ilgi ve
ihtiyaçlarındaki farklılıklar diğer turizm çeşitleri içinde bir potansiyel oluşturmaktadır. Bu konuda
Ardahan ilinin turizm potansiyelini turizm çeşitlerini göz önüne alarak ele alacağız.
Ardahan ili iklimi ve yeryüzü şekilleri itibari ile kış turizmi için oldukça uygun koşullara sahiptir.
İlimiz kış mevsiminin uzun, karın yerde kalma süresinin en yüksek olduğu illerden biri konumundadır.
Arazinin eğim yapısının da kayak ve kış turizmine uygun olması kış turizmi açısından
Ardahan’ı avantajlı illerden biri konumuna getirmiştir. İlimizde kış turizmi için Yalnızçam Dağları
üzerinde bir kayak tesisi yer almaktadır. Buraya ülkenin çeşitli bölgelerinden insanlar kış turizmi
için gelmektedir. Ardahan’da hava yolu ulaşımının sağlanması durumunda kış turizmi açısından
potansiyeli daha da artacaktır.
Fotoğraf 4.41: Yalnızçam Kayak Tesisi, Merkez / Ardahan , Giray Kocaman
101
Ardahan Türkiye’nin önemli ve 1.959 m rakımı ile en yüksek göllerinden birine sahiptir.
Çıldır ilçesinin hemen yanı başında bulunan Çıldır Gölü soğuk ve karlı geçen kış mevsiminin
etkisi ile tamamen donmakta ve yüzeyinde kalın bir buz tabakası oluşmaktadır. Özellikle son
yıllarda popüler bir turizm güzergâhı haline gelen doğu ekspresi Kars ilinde son bulmakta bu
yolculuk ile gelen turistler Çıldır Gölü’ne de uğramaktadır. Çıldır Gölü kış denince ülkemizde
ilk akla gelen sahalardan biri olmuştur. Özellikle gölde yapılan kızak turları, balıkçıların
yakaladıkları balıklar ve sadece bu soğuğu yaşamak ve fotoğraflamak isteyen insanların artışı,
Çıldır Gölü’nü önemli bir turizm alanı haline getirmiştir. Doğu ekspresi mevcut durumu ile
ihtiyaca cevap vermemek-te, yeni seferlerin yapılması için çalışmalar yapılmaktadır. Seferlerin
artması ve doğu ekspresi hanın Ardahan’a kadar uzanması durumunda Çıldır Gölü’nün
turizm potansiyeli artacaktır.
Fotoğraf 4.42: Çıldır Gölü
Çıldır Gölü haricinde de Ardahan’da birçok doğal göl bulunmaktadır. Bu göllerin en büyüğü
hemen Gürcistan sınırında yer alan Aktaş Gölü’dür. Ayrıca ilimizde yer alan çok sayıda küçük
yüz ölçümlü göller bulunmakta bu göller olta balıkçılığından kamp ve karavan turizmine kadar
birçok aktivite için uygun ortamlar oluşturmaktadır.
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
Çıldır Gölü'nün kuzeydoğu kıyısına yakın bir yerinde, bir dönüme yakın bir
genişlikte Akçakale veya Kuşadası olarak adlandırılan ve bir yarımadanın
kopmasından ortaya çıkan küçük bir ada bulunmaktadır. Bu ada üzerinde
çeşitli kuş türleri barınır: Karabatak, balıkçıl, tulumboğaz ve martı bunların en
önemlileridir. Bu kuşlar kışın Karadeniz’e göç ederler.
Çıldır Gölü balık açısından oldukça zengindir. Kıyılardaki dere ağızlarında
alabalık bulunur. Gölde en çok bulunan balık türü sazan balığıdır. Gölde tatlı su
kefali de vardır.
102
Fotoğraf 4.43: Yolağzı Gölü Posof, Giray Kocaman
Ardahan ili köklü tarihinin sonucunda birçok tarihi esere de sahipti r. İlimizde geçmiş tarihi
dönemlerden kalmış birçok kale bulunmaktadır. Osmanlı Devleti ’nin sınır sancaklarından
olan Ardahan merkezde yer alan Ardahan Kalesi başlıcasıdır. Ayrıca Çıldır ilçesi yakınlarında
yer alan Şeytan Kalesi içinde yer aldığı oldukça sarp vadisi ve kendine özgü mimarisi etrafındaki
yaban yaşamı ile görülmeye değer bir diğer noktadır. Ayrıca Kinzi Kalesi ve diğer
birçok kale tarihi açı-dan ilimizin önemli turistik alanlarıdır.
Fotoğraf 4.44: Şeytan Kalesi , Çıldır, Giray Kocaman
103
Damal ilçesi Ata Mahallesi’nde Karadağ’ların yamaçlarında her yıl beliren Atatürk silüeti de
ilimiz
Damal
için
ilçesi
önemli
Ata Mahallesi'nde
turisti k değerlerden
Karadağ'ların
biridir.
yamaçlarında
Damal ilçesinde
her yıl
haziran
beliren
ve
Atatürk
temmuz
silueti
aylarında
de ilimiz
için önemli turistik değerlerden biridir. Damal ilçesinde haziran ve temmuz aylarında beliren
beliren Atatürk silüetini görmek için her yıl birçok turist Damal’a gelmektedir. Ayrıca Damal
Atatürk siluetini görmek için her yıl birçok turist Damal’a gelmektedir. Ayrıca Damal ilçesinde her
ilçesinde her yıl temmuz ayında ‘Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri’
yıl temmuz ayında
düzenlenmekte. Silüeti
‘Atatürk’ün
izlemek
İzinde
için uygun
ve Gölgesinde
bir izleme
Damal
sahası
Şenlikleri’
da oluşturulmuştur.
düzenlenmekte. Silueti
izlemek için uygun bir izleme sahası da oluşturulmuştur.
Fotoğraf 4.45: Atatürk Silueti Damal, Giray Kocaman
Fotoğraf 4.34: Atatürk Silueti Damal, Giray Kocaman
Damal ilçesi kültürel öğelerinden coğrafi işarete sahip Damal bebeği Ardahan için önemli bir
Damal
turizm
ilçesi
değeridir
kültürel
ve ilin
öğelerinden
tanıtılmasında
coğrafi
önemli
işarete
yere
sahip
sahiptir.
Damal
Gelen
bebeği
turistlerin
Ardahan
Damal
için önemli
bebeğini
bir
turizm
hediyelik
değeridir
olarak
ve
almaları
ilin tanıtılmasında
ve farklı şehirlere
önemli
götürmeleri
yere sahiptir.
ilimizin
Gelen
turizmi
turistlerin
açısından
Damal
önem
bebeğini
taşımaktadır.
hediyelik olarak almaları ve farklı şehirlere götürmeleri ilimizin turizmi açısından önem
taşımaktadır.
Fotoğraf 4.46: Damal bebeği, hp://www.damal.gov.tr
Fotoğraf 4.35: Damal bebeği, http://www.damal.gov.tr
104
73
Fotoğraf 4.47: Posof, Hıram Vadisi ve Kırgıbayırlar, Giray Kocaman
Ardahan sahip olduğu dağlar ve bu dağlarda yapılabilecek trekking yürüyüşleri gelişme potansiyeli
olan diğer bir önemli turizm etkinliğidir. Ardahan’da bu amaçla kullanılabilecek birçok
dağ bulunmaktadır.
İlginç jeomorfolojik şekiller yine turistlerin ilgisini çeken turizmin gelişebileceği alanlardan
bir diğeridir. Posof ilçesinde yer alan Hıram Vadisi içinde oluşan peribacaları ve kırgıbayırlar
ile gö-rülesi jeomorfolojik şekillere sahip bir alandır. Hâlen yeteri kadar tanınmasa da gerekli
yatırım ve tanıtı mların yapılması ile bu alanda turizme kazanacak alanlardan biridir.
Yayla turizmi de Ardahan için gelişebilecek turizm etkinliklerinden biridir. Yayla turizminde
en önde gelen beklenti serin havadır. Ardahan ili gerek yıllık sıcaklıklar bakımından gerekse yaz
aylarında görülen sıcaklık değerleri açısından Türkiye’nin en serin illerinden biridir bu durum
yayla turizmi açısından ilin önemini de ortaya çıkarmaktadır. Birçok yaylada temmuz ve ağustos
aylarında bile sıcaklık değerleri insanları üşütecek derecede düşüktür. Ayrıca coğrafi konum
olarak hemen yanında yer alan Rize, Artvin gibi iller yayla turizmi açısından oldukça gelişmiş
durumdadır. Ardahan’ın potansiyeli bu illerden hiç de az değildir. Kendine özgü taştan
yapılmış yayla evleri ile gerekli yatırım ve tanıtımın yapılması ile Ardahan, Türkiye’nin önemli
yayla turizm alanlarından biri haline gelebilecektir.
Ardahan ilinin Gürcistan sınırında yer alması ve Gürcistan’a iki adet sınır kapısı ile bağlanması;
vizesiz, sadece kimlik ile seyahat edebildiğimiz bir ülke olan Gürcistan ve Gürcistan’ın başkenti
Tiflis’e ana bağlantı yolunun Ardahan’dan geçmesi; bu ülkeye Türkiye’den ve tersi yönde
yapılan geziler için yol güzergahında bulunması aslında büyük bir potansiyeli ortaya
çıkarmıştır. Turlar ile gelen turistlerin Ardahan’da konaklamasının sağlanması durumunda
Ardahan’a gelen turist sayısında ciddi artışlar yakalanabilir.
105
Aşağıda verilen turistik değerlerin hangi turizm çeşidi ile ilgili olduğunu tabloda uygun olan
yerlere yerleştiriniz.
- Kinzi Kalesi
- Yalnızçam Dağları
- Hıram Vadisi
Jeolojik ve jeomorfolojik şekiller
Kültürel, tarihi yapılar
Kış turizmi
Trekking
Kuş gözlemciliği
Buz Kızağı
ETKİNLİK
- Dağ Horozu
- Şeytan Kalesi
- Ilgar Dağı
- Çıldır Gölü
ARDAHAN’IN ULAŞIM VE İLETİŞİM İMKÂNLARI
Ulaşım; köyler, şehirler, ülkeler arasında bir yerden bir yere gidiş gelişi; iletişim ise gönderici
ve alıcı konumundaki iki insan ya da insan grubu arasında gerçekleşen duygu, düşünce, davranış
ve bilgi alışverişini ifade eder.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğusunda yer alan Ardahan, kuzeyinde Acaristan Özerk
Cumhuriyeti, kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan, güneydoğu ve güneyinde
Kars, güneybatısında Erzurum ve batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer alan
Ardahan, yüksek ve engebelidir. Kış mevsimi uzun ve çetin geçtiği için il genelinde ulaşımda kar
ve tipi yüzünden sık sık zorluklar yaşanmaktadır.
Fotoğraf 4.48: Ardahan’ın yolları
106
Ardahan, Türkiye’nin en kuzeydoğu ucunda yer alan bir ildir. İstanbul’a 1410 km
mesafededir. İlde demir yolu ve havaalanı bulunmamaktadır. En yakın demir yolu ve
havaalanı 90 km mesafedeki Kars ilinde bulunmaktadır. En yakın liman ise Artvin, Hopa limanı
olup 180 km mesafededir. Ardahan’ın bölünmüş yol ve tünel ihtiyaçları bulunmaktadır.
Ardahan’ın beş ilçesi vardır ve bu ilçelerin Ardahan Merkeze ve birbirlerine ulaşımı kara
yolu ile sağlanmaktadır. Komşu devlet Gürcistan’a iki sınır gümrük kapısı bulunmaktadır. Bu
gümrük kapıları Posof Türkgözü ve Çıldır Aktaş gümrük kapılarıdır. Şehir, ilçe merkezleri ve
tüm köylerinde telefon ve internet altyapısı vardır. Ardahan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün
18. Bölge Müdürlüğü, 126.Şube Şefl iği içerisinde yer alır.
Kara yolları 18. Bölge Müdürlüğü, yaklaşık 19.000 km 2 ’ lik bir alanda, 3 ilin tamamını (Iğdır,
Kars, Ardahan) ve 2 ilin de (Erzurum, Artvin) bir kısmını kapsamaktadır. 706.987 nüfusa sahip
1.014 km devlet yolu, 335 km il yolu olmak üzere toplam 1.349 km’lik kara yolu ağında dört
adet şube şefliği ve bağlı beş adet bakımevi ile hizmet vermektedir.
Tablo 4.6: Ardahan İli Karayolları Bakım Evleri.
Ardahan’ın Acil Durum Telefon Numaraları Şunlardır:
Ardahan Valilik İletişim: (0478) 211 30 02
Ardahan Belediyesi: (0478) 211 30 52
Ardahan İl Sağlık Müdürlüğü: (0478) 211 40 00 /46 15 /46 17
Ardahan İl Emniyet Müdürlüğü: (0478) 211 57 20
Ardahan İl Jandarma Komutanlığı: (0478) 211 30 05
İl Afet Acil Durum Müdürlüğü: (0478) 211 30 14
İl Afet Acil Durum Yönetim Merkezi: (0478) 211 34 28
107
4.ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
ETKİNLİK : 1
SORULAR
1. Şehrimizde var olan el zanaatlarından biri.
2. Şehrimizin mikroklima alanı da olan ilçesi.
3. İlimizde sürdürülen en önemli ekonomik faaliyet.
4. İlimiz sınırları içersinde bulunan Doğu Anadolu Bölgesi’nin ikinci, ülkemizin ise
onuncu büyük gölü.
5. İlimizin bebeğiyle ve Atatürk silüetiyle ünlü ilçesi
6. Gürcistan sınırımızda bulunan gölümüz.
7. Buzlu zeminde kullanılan bir ulaşım aracı.
8. Şehrimizde trekking ( doğa yürüyüşü ) için elverişli dağlardan biri.
9. İllimizde bulunan sarp kayalıklar üzerine kurulmuş tarihi eserlerimizden biri.(...
Kalesi)
10. Üzerinde kış turizminin de gelişmiş olduğu sıradağlarımız.
11. Bölgemizde yetiştirilen, eti çok değerli olan bir kümes hayvanı.
12. İlimizde son yıllarda gelişme gösteren turizm çeşidi.
13. İlimizin ekonomisine büyük katkı sağlayan süt ürünüdür.
108
ETKİNLİK : 2
Aşağıdaki kelimeleri cümlelerdeki uygun boşluklara yerleştiriniz
Yalnızçam Dağları / Arıcılık / Kaşar / Kaşgacılık / Melez / Çeçil / Folklorik Bebek /
Şeytan Kalesi / Çam ( Sahara ) / Aktaş / Yayla turizmi / Sarıçam / Türkgözü / Alpin ( dağ )
1. Süt işleme tesislerinde özellikle bölgeye özgü …………… ve ………….. peyniri gibi ürünler elde
edilmektedir.
2. Ardahan’ı Şavşat’a bağlayan geçit …………………….……. geçidir.
3. İlimizde bulunan büyükbaş hayvan ırkları içinde en çok paya sahip sığır ırkı ……………. ırkdır.
4. Çayır ve mera alanlarımızda 600 çeşit polenli ve polen kaynağı üretime elverişli bal özlü bitki
nin olması Ardahan’ı ………………… açısından ön plana çıkarmaktadır.
5. Çıldır ilçesi yakınlarında yer alan …………………………………, içinde yer aldığı oldukça sarp vadisi
ve kendine özgü mimarisiyle dikkat çeker.
6. İlimizde kış turizmi için elverişli olan …………………………………… üzerinde bir kayak tesisi yer
almaktadır.
7. …………………………. ve …………………………………………. ilimize özgü el zanaatlarımızdandır.
8. Ardahan’ın serin havasından dolayı turizmi geliştirilebilecek en önemli etkinliklerinden biri
de ………………………………….. dir.
9. Ardahan’ın komşu devlet Gürcistan’a iki sınır gümrük kapısı bulunmaktadır. Bu gümrük
kapıları Posof …………………. ve Çıldır ………………… gümrük kapılarıdır.
10.Sert karasal iklime bağlı olarak Ardahan ilinin bitki örtüsü özellikle dağların kuzey
yamaçlarında …………………………….. ormanları yüksek kesimlerde ise yaz boyu yeşil kalan
otlardan oluşan ………………………………….. çayırlarından oluşmaktadır.
ETKİNLİK : 3
Aylin puzzle oyunu oynamaktadır. Oyunun kurallarına göre küçük blok parçaları yerleştirilirken
ortaya anlamlı kelimeler çıkar. Aylin hangi blok parçalarını birleştirirse Ardahan ile
ilgili;
• Atatürk silüetiyle ünlü ilçesi.
• En ünlü süt ürünü.
• Eti çok değerli kümes hayvanı.
• Ormanlarında en sık görülen ağaç türü.
gibi kavramları ortaya çıkarmış olacaktır?
109
110
5.ÜNİTE
ŞEHRİMDE BEN
5.1 Ardaha’ın Kültürel ve Tarihi Unsurları
5.2 Şehrimizin Önde Gelenleri
5.3 Kültür Varlıklarımız
5.4 Sözlü Ürünler
5.5
Aradahan’da Yerel Basın
5.6 Ardahan’da Müzik
5.7 İlimiz ve İlçelerimizin Önemli Günleri
5.8 Şehrimiz Ardahan’da Eğim, Spor ve Eğlence İmkânları
5.9 Ardahan’da Geleneksel ve Güncel Spor Faaliyetleri
ARDAHAN’IN KÜLTÜREL VE TARİHİ UNSURLARI
Fotoğraf 5.1.
ARDAHAN
Ş.5.1.ARDAHAN'IN KÜLTÜREL VE TARİHİ MEKÂNLARI
Ardahan ili yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahip olup, 628 yılında Hazar Türklerinin bir kolu
Fotoğraf 5.1. Ardahan / Merkez
olan Arda Türklerinin eline geçerek Ardahan adını almıştır. 1068 yılında Sultan Alparslan
tarafından fethedilmiştir. Ardahan ili yaklaşık 29 3000 Mayıs yıllık 1555 bir Osmanlı geçmişe sahip İmparatorluğu’na olup, 628 yılında dâhil Hazar edilmiştir. Türklerinin 1877 bir
Türk-Rus Fotoğrafkolu 5.1. Savaşı’na olan Arda kadar Türklerinin Osmanlı eline İmparatorluğu’nun geçerek Ardahan adını “ARDAHAN almıştır. 1068 SANCAĞI”nı yılında Sultan oluşturmuştur.
Alparslan
tarafından fethedilmiştir. 29 Mayıs 1555 Osmanlı İmparatorluğu’na dâhil edilmiştir. 1877
1878’de 93 Harbi diye ifade edilen savaş sonucunda ARDAHANyapılan anlaşma gereğince Batum ve
Türk-Rus Savaşı’na kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun “ARDAHAN SANCAĞI”nı oluşturmuştur.
Kars’la birlikte
1878’de
Ardahan
93 Harbi Ş.5.1.ARDAHAN'IN savaş
diye ifade
tazminatı
edilen KÜLTÜREL olarak
savaş sonucunda
Rus VE hakimiyetine TARİHİ yapılan MEKÂNLARI
anlaşma
bırakılmıştır.
gereğince
3
Batum
Mart 1918
ve
yılında Ardahan imzalanan Kars’la ili yaklaşık birlikte Brest-Litovsk 3000 Ardahan yıllık savaş Anlaşması bir tazminatı geçmişe ileolarak sahip 40 yıllık Rus olup, Rus hâkimiyetine 628 hakimiyeti yılında bırakılmıştır. Hazar son bulmuş Türklerinin 3 Mart ve 1918 Osmanlı bir kolu
olan Devleti'ne yılında
Arda Türklerinin iadeimzalanan edilmiştir. Brest-Litovsk
eline30 geçerek Ekim 1918 Anlaşması
Ardahan tarihinde ile 40
adını imzalanan yıllık Rus hâkimiyeti
almıştır. 1068 Mondros son
yılındaAteşkes bulmuş ve
Sultan Alparslan Anlaşması’yla
Osmanlı
tarafından ordularımızın Devleti’ne
fethedilmiştir. geriiade çekilmesi edilmiştir.
29sonucu 30 Ekim
Mayıs 1555 düşman 1918 tarihinde
Osmanlı birliklerinin imzalanan
İmparatorluğu’na işgaline Mondros uğramıştır. Ateşkes
dâhil edilmiştir. 23 Anlaşması’yla Şubat 1877 1921’de
ordularımızın geri çekilmesi sonucu düşman birliklerinin işgaline uğramıştır. 23 Şubat 1921’de
Türk-Rus düşman işgalinden Savaşı’na kadar kurtarılmıştır. Osmanlı7 İmparatorluğu’nun Temmuz 1921 tarihinde “ARDAHAN mutasarrıflık SANCAĞI”nı yapılan oluşturmuştur.
Ardahan,
düşman işgalinden kurtarılmıştır. 7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık yapılan Ardahan,
1878’de 1926 yılında 93 1926 Harbi ilçe yılında yapılarak diye ilçe ifade yapılarak Kars edilen iline Kars savaş bağlanmış, iline bağlanmış, sonucunda 27 27 Mayıs yapılan Mayıs 1992'de 1992’de anlaşma çıkarılan gereğince yasayla, yasayla, Batum Türkiye Türkiye ve
Kars’la Cumhuriyeti'nin birlikte Cumhuriyeti’nin Ardahan 75. ili olarak 75. savaş ili olarak tazminatı kurulmuştur. olarak Rus hakimiyetine bırakılmıştır. 3 Mart 1918
yılında imzalanan Ardahan Kalesi Brest-Litovsk Anlaşması ile 40 yıllık Rus hakimiyeti son bulmuş ve Osmanlı
Devleti'ne iade edilmiştir. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’yla
ordularımızın geri çekilmesi sonucu düşman birliklerinin işgaline uğramıştır. 23 Şubat 1921’de
düşman işgalinden kurtarılmıştır. 7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık yapılan Ardahan,
1926 yılında ilçe yapılarak Kars iline bağlanmış, 27 Mayıs 1992'de çıkarılan yasayla, Türkiye
Cumhuriyeti'nin 75. ili olarak kurulmuştur.
Fotoğraf 5.2. Ardahan Kalesi
Fotoğraf 5.2.
Ardahan Ardahan Merkez'de, Merkez’de, Halil Efendi Mahallesi’nde Mahallesi'nde yer alan Ardahan yer alan Kalesi, Ardahan Osmanlı döneminde,16. Kalesi, Osmanlı
döneminde,16. yüzyıl ortalarında Yüzyıl ortalarında Kanuni Sultan Kanuni Süleyman’ın Sultan emriyle Süleyman’ın inşa edilen, emriyle günümüze inşakadar edilen, ulaşmayı günümüze
kadar ulaşmayı
başaran Ardahan
başaran
Kalesi’nin
Ardahan
tarihi
Kalesi'nin
oldukça
tarihi
eskilere
oldukça
dayanıyor.
eskilere
Kalemizin
dayanıyor.
çevresinde
Kalemizin
gerçekleştirilen araştırmalarda Tunç Çağı’ na ait bulgular elde edilmiştir. Bununla birlikte
çevresinde gerçekleştirilen araştırmalarda Tunç Çağı’ na ait bulgular elde edilmiştir. Bununla
birlikte kale tarih boyunca çeşitli krallıkların hâkimiyetine girmiştir. Tam olarak şehir
Fotoğraf merkezimizin 112 5.2. kuzeyindeki Halil Efendi Mahallesi ile Ardahan Merkez'ini birbirinden ayıran
Kura Ardahan Nehri'nin Merkez'de, hemen solHalil yanında Efendi yer alan Mahallesi'nde kalemiz dikdörtgen yer alan bir mimariye Ardahan sahiptir. Kalesi, Osmanlı
döneminde,16. Yüzyıl ortalarında Kanuni Sultan 80Süleyman’ın emriyle inşa edilen, günümüze
kadar ulaşmayı başaran Ardahan Kalesi'nin tarihi oldukça eskilere dayanıyor. Kalemizin
kale tarih boyunca çeşitli krallıkların hâkimiyetine girmiştir. Tam olarak şehir merkezimizin
kuzeyindeki Halil Efendi Mahallesi ile Ardahan Merkez’ini birbirinden ayıran Kura Nehri’nin
hemen sol yanında yer alan kalemiz dikdörtgen bir mimariye sahiptir.
Tarihi oldukça eskilere dayanan ve ilk inşa evresi kesinlikle bilinmeyen Ardahan Kalesi’nin
Selçuklular tarafından yapıldığı ve Osmanlılar Dönemi’nde sürekli kullanıldığı bilinmektedir.
Kalenin dikdörtgen plan oluşturan sur duvarları baştan başa kare tavanlı ve çokgen planlı çok
sayıda kule ile desteklenmiştir. Kule köşelerinde düzgün ve kesme taş, harç olarak Horasan
harcı kullanılmıştır. Kalenin duvar örgü tekniği, çokgen kuleleri ve konumlandırılmış biçimi ile
Rumeli Hisarı’nı andırmaktadır.
Kaz E
Fotoğraf 5.3.
Dünyada birçok ülkenin muağında çeşitli şekillerde yer alan kaz eti ülkemizde genellikle Kars
ve Ardahan yörelerinde bulgur pilavı ile pişirilerek servis edilir. İlkbahar aylarından sonbahar
aylarına kadar bakımı gerçekleştirilen, kuluçkaya yatırılan kazlar kış mevsiminin ilk aylarında
etleri yenmek üzere hazırlanır. Tuz ile ovularak saklanan kaz eti oldukça lezzetli ve faydalı bir
ettir. Lezzetinin yanında içinde bulundurduğu vitamin ve mineraller ile insanlar için çok yararlı
bir besin kaynağıdır.
Kaz etiyle yapılan başka hangi yemekler vardır? Yazınız.
Damal Bebeği
Damal ilçemiz ve yöresi Orta Asya’dan Avrupa’ya göç eden Türk boylarının geçiş güzergâhında
bulunan bir yerleşim alanıdır. Yöre halkı “Türkmen” olup günümüze kadar kendi gelenek ve
göreneklerini korumuşlardır. Buranın en önemli özelliklerinden biri yörede yaşayan kadınların
Orta Asya Oğuz Türklerinin kıyafetlerini kullanmalarıdır. Bu kıyafetler üç etek, önlük, gömlek,
şalvar, yelek, cepken, göğüslük, tor, fes, takye ve kolçak gibi parçalardan oluşur. Günümüzde de
kullanılan bu kıyafetler giyenin yaşına, sosyal durumuna ve ekonomik gücüne göre değişiklik
113
gösterir. Örneğin bu kıyafetin bir parçası olan göğüslüğün
koyu renkli kumaştan yapılanını yaşlı kadınlar ve dul
kadınlar, tamamen boncuktan yapılanını ise genç kadınlar
giyer. Genç kadın, gelin, evli kadın, çocuklu kadın, dul
kadın, oğlu askere gitmiş kadın ve ninelerin başlarına
taktıkları başlığın farklı özellikleri vardır. Yeni evli kadın en
az beş entari, üç etek, bir yeleği bir arada giyer. Geçmişte
yöre kadınları bu kıyafetlerin küçüklerini ağaçtan yapılan
bebeklere giydirerek çocuklarına oyuncak yapmaktaydılar.
Günümüzde bu giysiler plastik bebekler üzerine giydirilerek
meraklılarına satılmaktadır. Bu giysiler iyi bir işçilik ve el
emeği ile kumaş bezler üzerine boncuklarla işlenerek
yapılmaktadır. Bu bebekler 1996 yılında Japonya’da
düzenlenen “Yöresel Folklorik Bebekler” yarışmasında el
emeği kategorisinde dünya birincisi olmuştur.
Fotoğraf 5.4: Mehmet YENER
Atatürk Silüe
İlimizin en önemli doğal güzelliklerinden biri, Damal ilçemizin dağlarına yansıyan “ATATÜRK
SİLUETİ”dir. Ulu Önder Atatürk’ün Damal Dağları’na düşen silueti ilk kez 1952 yılında Damal’a
bağlı Yukarı Gündeş Köyü’nden Adıgüzel Kırmızıgül isimli vatandaş tarafından görülmüştür.
Her yıl 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında Damal İlçemizin Yukarı Gündeş Köyü, Karadağ
yamaçlarında oluşan bu olay, bir doğa harikasıdır. Bu tarihler arasında güneş batarken dağın
bir tarafının gölgesi diğer tarafına yansımakta ve tamamen doğal olarak Ulu Önder Atatürk’ün
siluetini oluşturmaktadır.
Çıldır Gölü
Çıldır gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde
kalan göl, 123 km 2 alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin
en büyük tatlı su ve en büyük ikinci göldür. Göl, deniz
seviyesinden 1959 metre yükseklikte volkanik bir
göldür ve birçok dere ve pınardan beslenen gölün en
derin yeri 49 metredir. Yılın dört mevsiminde
yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir
ekonomik gelir kaynağı teşkil etmektedir. Gölde
balıkçılık önemli bir aktivitesi olup kışın buz tutan
gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır.
Fotoğraf 5.5: Mehmet YENER
Fotoğraf 5.6: Mehmet YENER
Kışın gölde yapılan Kristal Göl Festivali sadece ülkemiz
sınırları içerisinde yaşayan Kars ve Ardahanlıların
katılımıyla değil, aynı zamanda yakın coğrafyada yaşayan
Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Gagavuz’a, Gürcistan
ve Türkmenistan gibi komşu ve akraba ülkelerden
gelenlerin de katılımıyla büyük ve bölgesel bir şenliğe
dönüşmektedir. Adı Göl Festivali olsa da içinde kültürel,
folklorik ve sosyal temalar barındıran festival unutulmaz
görüntülere sahne olmaktadır.
Donan gölün yüzeyinde festival de düzenlenen şölende
114
atlı kızak yarışları, cirit, rahvan at yarışları, gökbörü, atlı okçuluk yarışı, buz pateni, kayak
yarışları düzenlenmekte ve ziyaretçiler keyifli zaman geçirebilmektedir.
Şeytan Kalesi
Ardahan’ın Çıldır ilçesindeki Karaçay Kanyonu’nun ortasında kayalıkların zirvesinde yer
alan tarihi “Şeytan Kalesi”, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor. Şeytan Kalesi, Karaçay
Kanyonu’nun ortasındaki sarp kayalıkların üzerindeki konumuyla görenleri adeta büyülüyor.
Şeytan Kalesi’nin Urartular zamanında inşa edildiğine dair ileri sürülen görüşler vardır. Ancak
bu görüşler herhangi bir tarihsel kaynağa dayanmamaktadır. Daha geç tarihli kaynakların
verdiği bilgiye göre kalenin erken ortaçağ kalesi olması gerektiği anlaşılmaktadır. Bununla
birlikte konumu itibarıyla böyle bir yerin daha eski tarihlerde de kale olması ihtimali çok
yüksektir. Ne var ki bunu kanıtlayacak kaynaklar henüz mevcut değildir.
Gürcü prensliği Samtshe-Saatabago ile komşu devletlerin 1561-1587 arasındaki tarihini
anlatan Meshuri Matiane adlı vakayinameye göre Şeytan Kalesi Samtshe-Saatabago
hükümdarı II. Manuçar’ın yönetimindeyken, Manuçar Lala Mustafa Paşa’yla anlaşmış ve içinde
Şeytan Kalesi’nin de yer aldığı altı kaleyi Osmanlılara vermiştir. Şeytan Kalesi Gürcistan Krallığı
ve Samtshe-Saatabago dönemlerinde olduğu gibi, 16. yüzyıldan itibaren Osmanlılar zamanında
da kullanılmıştır. Kalenin yakınında bir ticaret alanı olduğu bilinmektedir.
Gizli bir giriş kapısı bulunan kale, sunduğu eşsiz manzarasıyla birçok ziyaretçinin ilgi odağı
oluyor. Son dönemde özellikle sosyal medyada adından sıkça söz edilen kale, bölgeye gelen
turistlerin en fazla ziyaret e ttiği mekânlar arasında yer alıyor.
Kalede bu güne kadar hiçbir restorasyon çalışması yapılmamıştır. Kalenin gerçeğine uygun
şekilde restore edilmesi ve kaleye yürüme yolunun iyileştirilmesi halinde daha çok turist
tarafından ziyaret edilmesi ön görülebilir.
Fotoğraf 5.7.Şeytan Kalesi.Çıldır
115
1.Halit KARSIALAN (Deli Halit Paşa)
(1883 - 14 Şubat 1925)
ŞEHRİMİZİN ÖNDE GELENLERİ
Aslen Ardahanlı olmamakla birlikte Ardahan’ın ilk
milletvekili olması dolayısıyla Ardahan’a çok büyük
katkıları olan Halit Paşa, 1883 yılında İstanbul’da
doğmuştur. Harbiye’yi bitirdikten sonra (1903) ve
Yemen’e gitmiş (1908) ve bundan sonraki bütün
hayatı cephelerde geçmiştir.
1910 yılının Haziran ayında Trablusgarp Savaşı’na
katılmış ve burada üç ay görev yapmıştır.
Trablusgarp’taki görevinin ardından Balkan
Savaşı’na katılmış daha sonra Birinci Dünya
Savaşı’nın başlaması üzerine Kaasya Cephesi’nde
görev almıştır. Görevi, Osmanlı-Rus Savaşı sırasında
Ruslara bırakılmış olan Kars, Ardahan ve Sarıkamış’ı
geri almaktır. Dokuz günlük bir savaştan sonra 23
Aralık 1915 tarihinde Ardahan’a girmeyi başarmıştır.
Gümrü Antlaşması’ndan sonra kendisine Batı
Cephesi’nde görev almıştır. Sakarya Meydan
Muharebesi’ndeki görevi sırada gösterdiği cesareten
ötürü“Deli”lakabıyla anılmaya başlanmıştır.
Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak
“Geri çekileni vururum” mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu
bizzat uygulamasıyla ün yapmıştır.
Kurtuluş Savaşı sonrası İkinci Büyük Millet Meclisi’ne Ardahan milletvekili olarak katılmıştır.
9 Şubat 1925 tarihinde meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak yaralandı ve 14
Şubat 1925 tarihinde hayatını kaybe tti. Öldürülmesi, TBMM’de gerçekleşen ilk cinaye ttir. Kars,
Sarıkamış ve Ardahan’ı düşman işgallerinden kurtardığı için Soyadı Kanunu çıktıktan sonra
ailesi bu nedenle “Karsıalan” soyadını almıştır.
2 .Sırrı ATALAY
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir. Ankara
Koleji felsefe ve psikoloji öğretmenliği, serbest avukatlık,
dokuzuncu, onuncu ve on ikinci dönem Kars Milletvekilliği,
Kurucu Meclis Kars İli Temsilciliği (6 Ocak 1961 - 15 Ekim
1961), Cumhuriyet Senatosu Kars Üyeliği (15 Ekim 1961
-12 Eylül 1980), Cumhuriyet Senatosu Başkanvekilliği ve
Başkanlığı yapmıştır. 1963 yılında Adalet Bakanlığı görevini
yürütmüştür. 1978 yazında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk
‘ün rahatsızlığı nedeniyle bir süre cumhurbaşkanlığına
vekalet etmiştir. 9 Eylül 1986 yılında İzmir’de vefat etmiştir.
İngilizce bilen Atalay, evli ve 1 çocuk babasıydı. Aslen
Ardahan-Göleli olan Sırrı Atalay’ın adı İzmir’in Karabağlar
ilçesindeki bir caddeye verilmiştir.
116
3.Nuray HAFİFTAŞ
(Ardahan-Çıldır) Azeri kökenli Türk Halk Müziği
sanatçısı ve bestecisidir. Nuray Hafiaş 1964 yılında
Çıldır’da doğdu. İlkokulu Taksim’de okudu. İTÜ
Devlet Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra İstanbul
Belediye Konservatuvarı İcra Heyetinde 4 yıl kadrolu
devlet sanatçısı olarak çalıştı. Aynı yıllarda İstanbul
Radyosu’nda da sözleşmeli sanatçı olarak 4 yıl çalıştı.
Şimdiye kadar birçok albüm çıkaran sanatçının 100’ü
aşkın söz ve bestesi kendisine ait olan eserleri vardır.
Bunlardan “Ayrılık Nikahı”, “Yalan Dünya” ve “İsyan
Ediyorum”u Kibariye, “Hasret” ve “Gurbet”i ise İzzet
Yıldızhan okudu. Sanatçımız 14 Şubat 2018 tarihinde
aramızdan ayrıldı.
4. Yener YILMAZOĞLU
Âşık Yener YILMAZOĞLU 1958 yılında Ardahan’ın
Çıldır ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Çıldır’da
tamamladı. Ortaokul öğrencisiyken şiirle haşır neşir
oldu. Liseyi bitirdikten sonra Kars’a gitti . Hayatının akışı
burada değişti.Kars’ta halk aşıklarının uğrak yeri olan
Murat Çobanoğlu’dan sazı öğrendi, çıraklığını onun
yanında yaptı. Kısa sürede bütün bölgede tanındı. Girdiği
birçok yarışmada derece aldı. Daha sonra İstanbul’a gitti.
Anadolu’dan göç eden gurbetçilerin aranan ozanı oldu.
Ozanlıktan beyaz perdeye de geçti . Kars ve Ardahan’da
‘Bitmeyen Kin’ ve ‘Güneşe Merdiven’ filmlerinde başrol
oynadı.
Senaryosunu kendisinin yazdığı ‘Ozan’ fi lminde
Anadolu ozanlarının yaşantısını en güzel şekilde yansı. ‘Ah çekerim’ adlı müzik albümünü
yaptı. Ben Anadolu`yum, Anama Layla, Köyde Galdı gibi büyük halk kitleleri tarafından bilinen
ve sevilen eserlere imza a.
117
5. Yudum TATAR
1978 yıldında Ardahan`da doğan Yudum, dünyaya
geldiği ilk andan itibaren, halk ozanı olan dedesi Enver
TATAR`ın kulağına fısıldadığı doğaçlamalarıyla, merhaba
dedi hayata.
Annesi Erzincanlı, babası Ardahanlı olan Yudum,
doğumundan 6 ay sonra ailesiyle birlikte İstanbul`a
yerleşti .
Başta dedesi Enver TATAR ve babası Davut TATAR olmak
üzere, Yudum’un ailesindeki her fert müzik sevgisine
sahip ve her biri en az 1 enstrüman çalıp söylüyordu.
Böylesine müzisyen bir aile içerisinde yeti şen Yudum, 6
yaşında okuma yazma bilmeden bağlama çalmaya
başladı.
1989 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı, Çalgı Eğitim
Bölümü sınavlarına giren Yudum, babası Davut TATAR`ın sınav öncesi kendisine vermiş olduğu
eğitimin katkısıyla sınavı kazandı. 11 yaşındayken Gülhane`de yapılan ses yarışmasına katılan
Yudum, bu yarışmada birincilik elde ederek “Altın Lale” ödülünü kazandı.
Ortaokul, lise ve üniversiteyi İTÜ`de iyi derece ile tamamlayıp 2001 yılında da mezun oldu.
Bir yandan eğitim hayatını sürdürüp bir yandan da müzik piyasasında ilerlemeyi hedefleyen
Yudum, 1997 yılında Nejat Alp`in “Nerdesin” adlı parçasına yaptığı düetle müzik piyasasına
adım a . Yapmış olduğu bu düetle sektörde birçok yapımcının dikkatini çeken Yudum, albüm
çalışmalarına başladı. 1998 yılında ilk albümü olan “Bir Yudum Sevgi” yi çıkardı. 350 binlik
satış rakamı yakalayan bu albümün ardından 2000 yılında “Yaban Gülü”, 2003 yılında “Yollar
Hasta Ben Yorgunum”, 2007 yılında “Türlü Türlü”, 2009 yılında “Haber Saldım”, 2010 yılında
“Pırıl Pırıl” ve 2012 yılında “Yetmedi” adlı albümlerini çıkardı.
Müzik hayatındaki tecrübesini ve başarısının sırlarını gelecek nesillere aktarmak ve yeteneği
olanları müzik dünyasına kazandırmak adına 2001 yılında ailesinin desteği ile Avcılar’da
T.C Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Yudum Müzik Merkezi’ni kuran Yudum, 2003
yılında da Küçükçekmece Sefaköy’de Özel Müzik Merkezi’nin şubesini açtı . Açmış olduğu
bu müzik okullarıyla onlarca müziksevere bağlama çalmayı öğretip öğretmenlik görevini
de yerine getirmiş oldu. Yudum ile birlikte 3 çocuk sahibi olan TATAR ailesinde diğer
kardeşler bağlama ve ud çalarken baba Davut TATAR iyi derecede bağlama çalmakta.
Anne Gönül TARAR`da son derece iyi bir sese ve yoruma sahiptir. Müziğe başladığı ilk
günden beri anne, baba ve kardeşlerinin desteğini arkasına alarak müzik hayatını sürdüren
Yudum için hayaaki en büyük değeri ailesidir. 2011 yılında Haliç Üniversitesi’nde yüksek
lisansını tamamlayan Yudum’un ilerleyen yıllardaki en önemli hedefi müzik konusunda
akademik kariyer yapmak.
118
BULMACA:
ETKİNLİK
1. Üçetek, önlük, gömlek, şalvar,
yelek, cepken, göğüslük, tor, fes,
takye ve kolçak gibi parçalardan
oluşan kıyafetin giydirilerek
sergilendiği veya satıldığı yöresel
folklorik bebek.
2. Kafkas Cephesi’nde başarılar
göstermiş, ikinci mecliste Ardahan
Millet Vekilliği yapmış olan Milli
mücadele kahramanımız.
3.Buz tutan gölüyle ünlü ilçemiz.
4. Adalet Bakanlığı görevini
yürütmüş, 1978 yazında
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk
‘ün rahatsızlığı nedeniyle bir
süre cumhurbaşkanlığına vekalet
etmiş olan ilimizin siyaset adamlarından biri...?... ATALAY
5. Çıldır ilçemizin sınırları içinde bulunan ünlü kalemiz.
6.Yöremizde yetiştirilen kümes hayvanlarından elde edilen ve bulgur ile pişirilen bir besin
maddesi.
7. Şeytan Kalesi’nin bulunduğu sarp kayalıklarla kaplı kanyonumuz.
Kendinizi ilimizde yetişmiş bir ünlü olarak düşünün. Hangi alanda, ne tür çalışmalarla bu
kitaba girmek isterdiniz? Kendinizi tanıtan bir metin yazınız.
119
KÜLTÜR VARLIKLARIMIZ
● Dikkat Edelim: TDK’ nin yapmış olduğu tanımlamaya göre kültür; tarihsel, toplumsal gelişme
süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki
nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren
araçların bütünü, hars, ekin olarak tanımlanabilir. Kültürü oluşturan maddi ve manevi
değerler dendiğinde dil özellikleri, yaşayış biçimleri, yemek çeşitleri, kıyafetler, el sanatları ve
özel günlerde yapılan merasimler vb. sayılabilir.
Araşralım- Paylaşalım: Ardahan ilinin ve yaşadığınız çevrenin kültür ögelerini araştırarak sınıf
ortamında arkadaşlarınızla paylaşınız.
HALK OYUNLARI
Fotoğraf .5.8. Bar örneği (Alaca bar)
Ardahan farklı kültürlerin etkileşim içinde bulunduğu bir coğrafi alandadır. Bu nedenle halk
oyunları açısından son derece zengin bir ildir. Türkiye’de halk oyunları karakter yapısı, figürleri
120
ve oynayış biçimlerine göre yedi bölgeye ayrılmıştır. Bunlar bar, halay, horon ve karşılama, hora,
kaşık ve oturak oyunları ile zeybek bölgeleridir. Ardahan ise ‘’bar bölgesi’’ içine girmektedir.
Bar oyunları, oynayanların yan yana gelip serçe parmakları ile tutuşarak daire veya yarım
daire şeklini almalarıyla oynanır. Yöredeki bar oyunları bazen çalgı ile bazen de çalgısız olarak
oyuncuların kendi kendilerine söyledikleri türkülerle oynarlar.
HABER KÖŞESİ
Fotoğraf 5.9 .Ardahan, Yalnızçam FSM Ortaokulu
Okul Sporları Federasyonu 2018 yılı faaliyet programında yer alan halk
oyunları grup yarışması Iğdır´da yapıldı. 11 Mart tarihinde yapılan yarışmada
Ardahan Yalnızçam Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu ekibi üçüncü oldu.
Barlar: Barlar bazen sadece erkekler bazen sadece kadınlar tarafından oynanır. Bazen de
karışık (alaca bar) oynanır. Bir barda en az beş kişi bulunur. Bunlara “bar başı, koltuk, orta,
orta yanı ve pöçük oyuncusu” denir. Barlarda oyuncular tam veya yarım daire şeklinde
hizalanır. Oyun yönü “ters bar” hariç soldan sağa doğrudur. Birkaç oyun dışında bütün
oyunlar; üç adım ileri, üç adım geri atı larak oynanır. Bar oyunları: ağır bar, sallama, Temur
Ağa, nare, lorke, şeker oğlan, sarı seyran, kaççıke, tavuk barı, gazelo, hoş bilezik, haran,
döne, kıskarç, Kürt’ ün kızı, Ardahan’ın yolları, hafi f bar ve paşa göçtü.
Fotoğraf 5.10. Ardahan Ulusal Kültür ve Bal Festivalinde Halk oyunları gösterisi
121
DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1. Bar oyunlarında oyunda bulunanlara verilen isimler nelerdir?
Yazınız.
2. Aşağıdaki kelimeleri kelime avı bulmacamızda bulunuz.
PAŞA // NARE// DÖNE //LORKE //HARAN // GAZELO //SALLAMA// KAÇÇIKE//TEMURAĞA
YÖRESEL KIYAFETLER
Bir bölgedeki halkın giyimi; bölgedeki iklimden, coğrafi yapısından ve halkın geçmişinden
getirdiği alışkanlıklardan etkilenir. Ardahan bölgesinde de giyim ve kuşam bu etkenler sebebiyle
ilçeden ilçeye değişiklikler gösterebilmektedir. 1930- 1940’lı yıllara kadar yörede insanların
giyiminden hangi ilçeli olduğu anlaşılırken, günümüzde artık geleneksel giysiler günlük yaşamda
kullanılmamaktadır.
122
Aşağıda farklı ülkelere ve ülkemizdeki farklı bölgelere ait yöresel kıyafetler verilmiştir.
Kıyafetlerin ait oldukları ülkeyi veya bölgeyi alttaki boşluklara yazınız.
Erkek Giyimi
Yaşlı erkekler; başlarına sarık, fes, koyun veya kuzu derisinden yapılmış yuvarlak “papak”,
keçeden yapılma “börk”, kış aylarında da yünden yapılmış atkılı uçları olan “kabalak”
kullanırlardı. Sarık, fes ve külahın üzerine duruma göre puşu veya çit örterlerdi. Sırtlarına
yumuşak dokumadan iç gömlek, onun üzerine çok düğmeli ve dik yakalı üst gömlek ve soldan
sağa doğru çapraz kavuşan yelek, yeleğin üzerine “gazeki” adı verilen cepken, diz kapaklarına
kadar uzanan yumuşak kumaştan yapılma “arkalık” onun üzerine de paltoya benzer “çuha”
veya “yamçı” giyerlerdi.
Bacaklarına yukarıdan uçkurlu, paçaları ilik düğmeli uzun iç donu, pantolon yerine belden
iple bağlamalı “yığma şalvar” veya yünden yapılma, belden uçkurlu, paçaları işlemeli “Osmanlı
şalvarı” giyerlerdi. Bellerinde kuşak, palaska veya işlemeli kemer takarlardı. Ayaklarında
“dizleme çorap”, yemeni, çarık, çapula, yumuşak çizme bulunurdu. Yerli gençlerinin giyimleri
de aynı olurdu. Gençlerde ise giyim genelde aynı olup daha süslü ve canlı renkler tercih edilirdi.
Fotoğraf :5.11.Ardahanlı
bir erkek yerel
kıyafetleriyle.
Gürcistan Ulusal
Arşivi
Fotoğraf :5.12.Hanak-
Sazlıçayırlı Derviş Ağa
yerelKıyafetleriyle,
Gürcistan Ulusal Arşivi
Fotoğraf :5.13. Göleli
Karapapak Türkü,
XX.yüzyıl ,Alay Yolcu
Koleksiyonu
123
Kadın Giyimi:
Yörede kadın giyimi erkeklere nazaran daha renkli, süslü ve çeşitlidir. Kadın giyiminin belirleyici
özellikleri arasında da etnik köken, yaş ve evlilik durumu bulunur. Yaşlı kadınlar başlarına fes,
takke ve külah takar, üzerine beyaz leçek onun üzerine de kalın tavşal takar, tavşalın üstünden
alınlarına renkli valalardan “ çatma “ sıkarlardı. Gelinler ve genç kadınlarda ise yaşlılardan farklı
olarak başlarına “dinge“ denilen üzeri kumaşla kaplı fes olur veya “kofik” denen ağaç çember
konulur, üzerine kırmızı fes veya çuha çekilirdi. Dinge ve kofik ailenin mali durumuna göre
süslenir, iki tarafından uzanan ve çenenin altından boğazı tutan “buhağılık“ bulunurdu.
Üstlerine de alın kısmına iki adet çatma veya “çargat” denen ince bir örtü sıkılırdı. Sırtlarına
beyaz renkli boylama “iç köynek”, onun üzerine dizlerin altına kadar inen birden fazla boylama
“kaan”, “astarlı yelek” veya “gurduşka” denen kollu yelek giyerlerdi. Bazen de “zıbın” denilen
üç etekli bir elbise bulunurdu. Eteklerinin üzerine peştamal takılır, kollara da kirden korunmak
ve elbiseyi yıpratmamak için lastikli “kolçak” bulunurdu. Göğüste ise üst tarafı boyna geçirilen
alt tarafı bir uçkurla bele bağlanan “döşlük” yer alırdı. Bellerine yünden örme kuşak, bacaklarına
ise belden uçkurlu, bilek kısımları ilik düğmeli “tuman” denilen bir çeşit şalvar ve çi katlı diz
donu yer alırdı. Ayaklarda ise duruma göre kısa yün çorap, nakışlı boğazlı çorap, çarık, kaloş,
mes, lastik, çapula veya kundura bulunurdu.
Fotoğraf :5.14 Posof’ ta kadın giyim örneği
Erdinç Atalay Koleksiyonu
Fotoğraf :5.15 Posof’ ta kadın giyim
Örneği. Nazire Bayraktar Koleksiyonu
124
EL SANATLARI
Halıcılık
Üretildiği yere göre yün, pamuk veya ipek iplikten
dokunan bir yaygı olan halı, ilk olarak Orta Asya ve
Batı Asya’da geliştirilmiştir. İlk zamanlarda bir yer
yapısı olan halı, daha sonra özellikle doğuda bir süs
eşyası olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Çadır
kapısı, yer sergisi, masa örtüsü, sedir örtüsü, gölgelik
ve duvar halısı olarak insanların farklı ihtiyaçlarına
cevap vermiştir. Türk kültürünün de önemli bir
parçası olan halı, Anadolu’nun her köşesinde
dokunmakta, her yöre kendine has desenlere kendi
duygularını katarak bu mirası gelecek nesillere
aktarmaktadır. Türklerin dört parçadan oluşan halı
takımına “deste” denilmektedir. Bu parçalardan biri
ortaya (meyane), ikisi onun kenarlarına (kenare),
birisi de pencere kenarına (serendaz) serilirdi.
Halıcılığın en çok geliştiği bölgeler; Türkistan,
Kaasya, Anadolu, İran, Mısır, Çin, ve Avrupa’dır.
Halı çeşitleri içinde en çok rağbet görenleri Kaas, İran, Çin ve İspanyol halılarıdır. Halının
kalitesi düğüm sayısına göre ölçülür. Düğüm sayısının fazlalığı halının kalitesini de artırır. İpliğin
çözgülere düğümlenme şekillerine göre farklı isimler alan düğümün en eskisi “Türk” ya da
“Gördes düğümü” dür. Bu düğüm Kaas ve Anadolu halılarının dokunmasında
kullanılmaktadır.
Tarihi ve kültürel değerler açısından oldukça zengin bir mirasa sahip olan ilimizde de halıcılık
oldukça yaygındır. Yöre kadınları, tarih boyunca evlerindeki tezgâhlarda dokudukları halılarla
bu kültürü günümüze kadar taşımışlardır. Yörede dokunan halılarda Kaas-Osmanlı-Türk
Fotoğraf :5.17. Ardahan Yün Halısı
Fotoğraf :5.16. Ardahan Halısı
sentezinin izleri görülmektedir. Selçuklu halı
sanatının hayvan ve bitki motifleri, Osmanlı’nın
geometrik ve dinsel motifleri en çok kullanılan figürlerdir.
Halı dokuyan genç kızlarımız,
dokudukları halılara yeni renkler ve desenler
katarak duygularını dile getirirler. Yörede bulunan
her ailenin kendine has özel desenleri olup
halılarda kullanılan her motif ve renk ayrı bir
duygunun ifadesidir.
Kadınlarımızın el emeği göz nuru olan yöresel
Kaas halılarında nilüfer çiçeği mutluluğu, daire
sonsuzluğu anlatırken, beyaz saflığı, siyah hata ve
yanlışlıkları, kırmızı hareket ve din sevgisini,
sarı kötülük ve üzüntüyü, mavi ise güç ve
doğruluğu simgeler.
Gelin tacı, pernik, çengel, kilim, yüzükoyun ve
gül dalı en çok kullanılan desenlerdir. Bu Kültür
mirasımızı gelecek nesillere taşımak ve tanıtımını
125
yapmak, genç kız ve kadınlarımıza yeni isti hdam alanları yaratmak amacıyla çalışmalar
yapılmalıdır.
Yöresel Kaas halılarını dünyaya tanıtmak, kültürel değerlerimizi yaşatmak ve geliştirmek,
ayrıca istihdam yaratarak işsiz gençlerimize iş imkanı sağlamak hem geleneklerimizi yeni
nesillere taşımak hem de ekonomiye katkı sağlamak açısından önemlidir.
Kilimcilik
Göçebe kavimlerin en önemli yaygılarından olan kilim;
Orta Asya , Balkanlar ve Anadolu’ya özgü bir dokumadır.
Halıdan farklı olarak yüzey ipliklerinin tek tek ilmikleri
kesilerek değil, ipliklerin çözgülerin arasından sürekli
olarak geçirilmesiyle oluşur. Örülen kilimin yüzeyi düz bir
görünüm kazanır ve iki yüzeyi arasında fark bulunmaz.
Anadolu’nun daha çok orta, batı ve doğu bölümünde
dokunan kilim, bulunduğu yörenin özelliklerini taşır.
Güzel bir renk armonisine sahip olan kilimlerimiz
sadece rengiyle değil kalite ve desen zenginliğiyle de
mükemmel bir dokumacılık örneğine sahipti r. Kilim
tezgâhı yere paralel şekildedir. 6 m 2 ’lik bir kilim tek kişi
tarafından 75- 80 günde tamamlanmaktadır. En güzel
kilim örnekleri Göle, Çıldır ve Damal ilçelerinde
bulunmakta olup köylerimizde 100-150 yıllık antika
değerindeki kilimlerle karşılaşmak mümkündür.
Geçmişte başta Ardahan merkez olmak üzere, Çıldır,
Posof, Hanak, Damal ve Göle yöresinde yaygın olarak
dokunan kilimlerde geometrik, hayvan motifleri,
ve bitkisel desenlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı
görülür. Kilimler boyadan ziyade beyaz, siyah ve
kahverengi yünlerin doğal olarak kullanılmasıyla
renklendirilmekteydi. Doğal kök boyalar ve kimyasal
boyalar da kullanılırdı.
Hasırcılık
Fotoğraf :5.18. Ardahan Kilimi
Fotoğraf :5.19 Hasır
Yöremizde, daha çok eski dönemlerde kullanılan
yaygı çeşitlerinden birisi de hasırdır. Kurumuş sazlıktan
yapılan ve herhangi bir maliyeti de bulunmayan hasırlar,
dokunmasının kolay olması nedeniyle de halk arasında
tercih edilen bir yaygıdır.
Hasır sulu alanlardaki sazlıklardan toplanan sazlardan
yapılır. Bunlara “cil” toplanmasına da “cil cekme” denir.
Bu işler genelde kadınlar tarafından yapılır. Toplanan
ciller önce kurutulur ve kurutulduktan sonra bir kısmı
ılık suda nemlendirilerek örülüp kalın ve uzun ip haline
getirilir. İp haline getirilen ciller hasır tezgâhlarında dikey
biçimde gerilir. Kalan ciller de yine nemlendirilerek bu
iplerin bir altından bir üstünden geçirilerek hasır haline
getirilir. Hasırlar bazen sade bazen de desen verilerek
yapılır.
126
Hasır; rutubeti ve havayı geçirmeme özelliğine de sahiptir. Eski dönemlerde yer ve duvar
sergisi olarak kullanmasının yanında zemine serilerek halıyı nemden korumaya yarardı. Bunun
dışında kullanımının kolay olması nedeniyle tahıl, yün ve tüy serip kurutma gibi günlük işlerde
de sıkça kullanılmaktadır.
Keçecilik
Fotoğraf :5.20. Keçe
Keçe; yün, kıl veya pamuğun ıslatıldıktan sonra dövülerek liflerinin birbirine kaynaştırılmasıyla
elde edilir. Keçe bazen örtü, sergi ve çadır olarak bazen de giysi yapımında kullanılırdı. Keçeciliğin
yaygın olduğu yörelerin başında Orta Asya gelmektedir. Göçebe Orta Asya Türklerinin yaşamında
önemli bir yer tutar.
Yöremizde hayvancılığın yaygın olması özellikle de eski dönemlerde küçükbaş hayvan sayısının
fazlalığı, keçeciliğin gelişmesine neden olmuştur. Bazı köylerimizde geleneksel yöntemlerle az
da olsa hâlâ yapılmaktadır. Keçe yapımı için öncelikle koyunların sırtından kesilen yünler suda
ıslatılıp yıkanır ve temizlenir. Temizlenen yün elde tiiklendikten sonra yaylarla lif haline getirilir.
Yere serilen çadırın üzerine büyük bir bez serildikten sonra nemlendirilen yünler bu bezin
üzerine yayılır. Yün yayılırken keçe ustası tarafından renklendirilmiş yünlerle desen oluşturulur.
Daha sonra bezin uçları yünün üzerine katlanır ve içine uzun bir ağaç konularak çadırla birlikte
rulo haline getirilir. Yün liflerinin iç içe kaynaması için rulo belirli aralıklarla sıcak suyla ıslatılarak
insanlar tarafından tekmelenir. Rulo, keçe haline getirilinceye kadar bu işlem sürdürülür.
Hazır hale gelen keçe sıcak su dökülerek çıkarılır. Keçe yapımı halk arasında bir şenlik haline
getirilmiştir. Köy halkı keçe yapılan evde toplanır ve ev halkı tarafından hazırlanan yiyecekler
gelenlere ikram edilir. İkramlar bişi, katmer, feselli , mafiş, gevrek gibi hamurdan yapılan yöresel
yiyeceklerdir.
127
YÖRESEL YEMEKLER
1.ÇORBALAR
Helle Çorbası
Ardahan yöresel yemekler listemize şehrin en
lezzetli çorbalarından biriyle başlıyoruz. Bazı
yörelerde ‘’helle aşı’’ adıyla da bilinen bu
harika lezzet yeşil mercimek, un ve kıyma gibi
oldukça az malzemeyle yapılıyor. Kavrulma
yöntemiyle pişirilen çorba, akşam yemeklerinin
vazgeçilmez başlangıçlarından biri.
Evelik Çorbası
Ardahan dışında Erzincan’da da sıklıkla yapılan
yöresel yemek oldukça faydalı sebzelerden biri
olan evelik yaprağıyla yapılıyor. Taze taze toplanıp
temizlendikten
sonra haşlanan yaprakların haşlanmış mercimek
ile birlikte soğanda kavrulmasıyla yapılan
yemek, genellikle patates ve salçalı sos eklenerek
servise hazır hale geliyor.
Ayran Aşı
Türkiye’nin en sevdiği özellikle yazın sıcak aylarında
sofraların vazgeçilmez lezzetlerinden biri
olan ayran aşı çorbası, Ardahan muağında da
yerini alıyor. Nohut, buğday ve dereotu ile yapılan
yemek, soğuk yoğurt eklendiğinde harika bir
tada sahip oluyor. Soğuk olarak tüketildiği için
genellikle yaz aylarında içilen çorba, ev yoğurduyla
yapıldığında daha da lezzetli oluyor.
128
2.ANA YEMEKLER
Haşıl
Ardahan yöresel yemekler listemizde yerini alan ilginç
bir yemek olan haşıl, Anadolu’da neredeyse bütün
yörelerde sofralarda yerini alıyor. İsteğe göre buğday
ya da bulgur ile yapılan yemek, haşlanmış bulguların
ortasına bol sarımsaklı yoğurt ile eritilmiş tereyağı
dökülerek yapılıyor. Oldukça lezzetli olan bu yemek,
sofrada ortadan yeniyor.
Kelecoş
Ardahan ve Elazığ’da sevilerek yenilen kelecoş yemeği,
başka yörelerde keledoş ya da keleçaşı olarak da
biliniyor. Elde açılıp tavada kızartılan yuaların üzerine
kavrulmuş kuşbaşı etin dökülmesiyle yapılan yemek,
üzerine tereyağı dökülerek servise hazır hale geliyor.
Genellikle akşam yemeklerinde sofralarda yerini alan
yemek, doyurucu olması nedeniyle tek olarak da
yenebiliyor.
Yarpuzlu Köe
Ardahan’ın lezzetli sulu yemeklerinden biri olan
yarpuzlu köe, yarpuz otu ile bulgurun birleştiği en güzel
lezzetlerden biri. İnce bulgurlardan yapılan küçük misket
köelerle birlikte nohut ve kıyma eklenerek yapılan sulu
yemek, isteğe göre bol salçalı ve soğanlı da yapılıyor.
Ardahan sofralarında sık sık karşılaşacağınız yarpuzlu
köeyi denemediyseniz mutlaka denemelisiniz.
Etli Hangel (Man)
Ardahan’ın lezzetli hamur işi yemeklerinden bir diğer
hangel, Ardahan muağında da sık sık pişiyor. Elde
açılan hamurların içerisine et konularak yapılan mantı,
suda haşlandıktan sonra sarımsaklı yoğurt ve sosla
birlikte servis ediliyor.
129
Gabılca (Kavılca) Pilavı
Gabılca yıkanır ve kabukları ayrılıp süzülür. Kaynayan
tavuk veya et suyu içerisine atılarak kısık ateşte yavaş
yavaş pişirilir. Sıcak bir şekilde servis edilir.
Esmer buğdaydan yapılmış bir çeşit yarma.
Sinor
Un,su ve tuz karışımından elde edilen hamurlar açılır
ve sacda pişirilir. Her bir yua rulo haline getirilir ve
yaklaşık 3 cm boylarında dilimlenir. Dik olarak yağlanmış
tepsiye dizilir. Üzerine eritilmiş tereyağı gezdirilir
ve fırına verilir. Fırından çıkarılınca sıcakken üzerine
sarımsaklı yoğurt gezdirilerek servis edilir.
Kaz Etli İçli Pilav
Haşlanmış bütün kazın içerisine soğandan, pirince
kadar birçok malzemenin doldurulduğu yemek, özellikle
bayram ve sünnet gibi özel günlerde sofralarda yerini
alıyor. Yanına güzel bir ayranla mis gibi gidecek olan
yemeği, Ardahan sofralarında denemenizi öneririz.
Evelik Yaprağı Sarması
Toplanan taze evelik yapraklarının üzerine kaynar su
dökülerek evelik yaprakları yumuşatılır. Pirinç, salça,
kıyma, tuz ve karabiberden bir harç hazırlanır. Yapraklar
içerisine konulan harç ile sarıldıktan sonra tencereye
dizilerek tereyağı ve üzerini geçmeyecek kadar su
eklenerek pişirilir. İsteğe bağlı olarak yoğurt ile servis
edilir.
130
3. HAMUR İŞLERİ
Feselli
Ardahan’ın kete olarak da bilinen hamur işi
lezzetlerinden olan feselli, elde açılan oldukça kolay
bir ekmek çeşidi. Genellikle sade olarak yapılan feselli,
isteğe göre tahinli olarak tatlı şekilde de yapılabiliyor.
Her türlü yemeğin yanına yakışan feselliyi, tazecik
demlenmiş bir çayla sade olarak da tüketebilirsiniz.
Katmer
Farklı illerde de yapılan katmer, yuaların yağlanarak
üst üste dizilmesi, şeklinde yapılır. Yualar rulo şeklinde
kıvrılırak ve yuvarlak haline getirilerek tepsi genişliğinde
elle açılır, üzerine yoğurt yada yumurta sürülüp son
olarak fırında pişmeye bırakılır.
Bişi
Ardahan yöresel yemekler listemizde yerini alan
bişi, aslında pek çok yörede pişi, dökme olarak
adlandırılan hamur işi olarak biliniyor. Genellikle
sabah kahvaltılarında peynir ya da reçelle birlikte
yenilen bişiler, oldukça kolay yapıldığı için her zaman
bulabileceğiniz bir lezzet.
131
Kete
Tereyağının iki kaşığı ile yarım su bardağı un kavrulur.
Kalan un ve yağa süt, tuz ilave edilir. Buna sütün bir
miktarı ve şeker ile önceden kabartılmış maya eklenir,
hamur yapılır. Yaklaşık bir saat bekletilen hamur altı
parçaya bölünür. Her bir parçanın ortası açılır ve içine
kavrulmuş un konulur, tekrar kapatılır. Yağlanmış tepsiye
ters şekilde konduktan sonra elle yassıltılır.
M a fi ş
Ardahan’ın en kolay ve lezzetli tatlılarından biri olan
mafiş, elde açılan hamurların baklava dilimi şeklinde
kesilip kızartılmasıyla yapılıyor. Peynir veya bal ile servis
ediliyor.
Gevrek
İlimize özgü olan gevrek halkımız tarafından çok
sevilir. Kaymak, un ve tuz bir kabın içinde hamur
halinde hazırlanır. Yumurta büyüklüğünde kütler (pazı)
hazırlanır. Elle şekil verilerek pişirilir. Ayrıca gevreğin
yua şeklinde açılarak sacda pişirilen bir çeşidi de
vardır.
132
4. TATLILAR
Hasuta
Pekmezin en çok yakıştığı lezzetlerden biri olan
hasuda tatlısı, un ve pekmezin tereyağında
kavrulmasıyla yapılıyor. Yıllardır süren geleneğe
göre lohusalara yedirilen hasuda tatlısı, akşam
yemekleri sonrasında kolayca yapılıp en sık yenilen
tatlıların başında geliyor.
Umaç (Terekeme) Helvası
Un, süt, tereyağı, su ve şeker ile yapılan umaç helvası,
tereyağının eritildikten sonra unun kavrulmasının
ardından süt ve şerbetin eklenmesiyle elde edilen
Ardahan muağının lezzetli tatlılarından biri.
Un Helvası
Su ve şeker kaynatılır. Helvanın yapılacağı ayrı bir
kapta margarin eritilir ve sıvı yağ ilave edilir. Üzerine un
ilave edilerek yağda kavrulur. Miyanesi gelince (yağda
kavrulan un pembeleşince) kaynatılmış şekerli su
üzerine dökülür ve hızlı bir şekilde suyu çekilene kadar
karıştırılır. Suyu çekilince helva servise hazırdır.
133
Göle Kaşarı
5.YÖRESEL ÜRÜNLER
Ardahan’ın Göle kaşarı meşhurdur. Ardahan’ın hiçbir gübre ve
ilaçlarının kullanılmadığı Göle mevkisinden otlanan ineklerin
sütüyle yapılan kaşar, Ardahan’ın 16 büyük mandırasında
yapılıyor. İstanbul ve diğer pek çok şehre satışı sunulan kaşar
peyniri, sabah kahvaltılarından yemeklerin üzerine kadar her
yemeğe ayrı bir lezzet katıyor.
Çeçil Peyniri
Çeçil veya civil peyniri, Erzurum, Kars, Ardahan ve Iğdır
genelinde yağı alınmış süen yapılan ve bir peynir çeşididir.
Bazı yörelerde şeklinden ötürü saçak peynir, tel peynir, dil ve
örgü peyniri olarak da adlandırılır. Kahvaltılarda veya hamur
işlerinin yanında severek tüketilir.
Çiçek Balı
“Coğrafi işaret” almış ve dünyanın en önemli 4 ırkı
arasında yer alan Kaas arısının binden fazla bitki nektarından
topladığı “Ardahan çiçek balı”, sonradan donmasıyla gerçek
özelliğine kavuşuyor. Lezzeti ve kalitesi ile bilinen Ardahan
çiçek balının, havanın durumuna göre, süzüldükten sonraki
2-3 ay içinde katılaştığı görülüyor.
Hanak Tel Peyniri
“Coğrafi işaret” almış bir ürünümüz olan Hanak tel peynirimiz,
makinede çekilerek kaymağından ayrılmış çiğ süt ile yapılır. Bir
süre bekletilerek ekşimsi bir tat alan süt ocakta ılındırılır. Ilınan
süte peynir mayası eklenerek toparlanır. Daha sonra toparlanan
peynire sıcak şırat (peynir suyu) eklenir ve yumuşayan peynir
çekilerek uzatılır. Uzayan peynir kat kat yapılarak tekrar çekilir.
Bu işlem, peynir tel tel oluncaya kadar tekrar eder. Tuzlanarak
muhafaza edilir.
134
ETKİNLİK 1
Aşağıda görselleri verilen yöresel lezzeterimizin altlarına isimlerini yazınız.
ETKİNLİK 2
Yöremize ait başka hangi yemekleri biliyorsunuz? Bildiklerinizi yazınız.
135
SÖZLÜ ÜRÜNLER
ARAŞTIRALIM-ÖĞRENELİM
Masal, destan, efsane, türkü, mani, deyiş ve ninni kavramlarıyla ilgili araştırma
yapınız. Araştırmalarınızdan hareketle yörenizde bu türlere örnek olacak
eserlerden örnekleri sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
Destan
Aşağıda destan türüne örnek olarak verilen Hanaklı Mazlûmî’ ye ait olan “Kırılan Mallar
Destanı” nı içerik ve anlam özellikleri bakımından inceleyiniz. Destan türünün özelliklerini ve
toplumlar için nasıl bir öneme sahip olduğunu düşününüz. Yorumlarınızı sınıf arkadaşlarınızla
paylaşınız.
KIRILAN MALLAR DESTANI
Fukaranın kimse bakmaz haline
Yazık oldu ulusuna eline
Azar düştü bizim köyün malına
Kara toprak oldu malı Hanak’ ın
Doktorlar azarı o ki duydular
Sağ iken mallardan deri soydular
Bir kuyuya doksan malı koydular
Gör ne yaman oldu hâli Hanak’ ın
(…)
Ardahan’ dan Uzun Doktor yürüdü
Çok adamın içten bağrı eridi
Yarı yazdan külek çanak kurudu
Kara toprak oldu malı Hanak’ın
(…)
Kan ile dolmuştur sürmeli gözler
Boş kaldı tarlalar çayırlar düzler
Elden çıktı kardaş gibi öküzler
Gör ne yaman oldu hali Hanak’ın
(…)
Mazlûmî sözlerim söyledim tamam
Mevla’m nasip etsin bizlere imân
Üç yüz doksan malı kırıldı heman
Kara toprak oldu malı Hanak’ın gör
Ne yaman oldu hâli Hanak’ ın
OKUYALIM-ÖĞRENELİM
HANAKLI MAZLÛMÎ KİMDİR?
Bugün Ardahan iline bağlı olan
Hanak ilçesindendir. Asıl adı Ahmet,
mahlâsı(eserlerinden kullandığı takma ad)
Mazlûmî’dir. Mazlûm, zulüm ve haksızlığa
uğramış anlamlarına gelirse de Türkçe’de;
sessiz, yumuşak, sakin gibi anlamları da
vardır. O,şiirlerini saz çalmadan söylerdi.
Şiirlerini genellikle doğaçlama olarak
söyleyen Hanaklı Mazlumi, daha sonra
aklında tuuklarını deerine geçirdi.Kendi
eliyle yazdığı ve titizlikle muhafaza ettiği
deeri ölümünden sonra korunamamıştır.
Araştırmalarınızdan ve “Kırılan Mallar
Destanı” şiirinden hareketle destan
türünün özellikleriyle ilgili şağıdaki
şemayı doldurunuz.
Hanaklı Mazlûmî
136
Şehrimden Masallar
● Masal okumaktan ve dinlemekten hoşlanır mısınız? Nedenleriyle açıklayınız.
● Masal türüyle ilgili bildikleriniz nelerdir? Düşününüz.
● Bir metnin masal özelliği gösterebilmesi için hangi özelliklere sahip olması
gerekir?
● Yaşadığınız yerde anlatılan veya bildiğiniz bir masal var mı ? Varsa sınıf arkadaşlarınızla
paylaşınız.
“ Bahnı Açran Adam” masalını okuyunuz, ardından masalda anla lan olayla
ilgili yorumlarınızı arkadaşlarınızla paylaşınız.
BAHTINI AÇTIRAN ADAM
Vakti zamanın birinde, yani çok eski tarihlerde bir adam varmış. Bu adamın yaşı yarı çağına
yet tiği halde ne mal ne devlet sahibi olmuş. Ne de evlenip yuva kurabilmiş. Babasından kalan
malları da yiyip bitirmiş. Bir gün kara kara düşünürken yaşlı bir komşu karısı ona sormuş: “Oğul,
ne düşünürsün bu hâlin nedir?”
-“Nenem, ben düşünmeyeyim de kimler düşünsün? Yarı çağıma ye ttim, hele evlenip bir yuva
kuramadım. Babamdan, dedemden kalan malları da yedim, tüke ttim. Sonum ne olacak onu
düşünürüm.”
Nene demiş ki: “Oğul, senin bahtın kapanmış. Git, ara, dolaş, bahtını açtır. Yoksa ne
evlenebilirsin, ne iş güç sahibi olursun.”
Adam bu sözlere ikna olmuş ve bahtını açtırmak üzere yollara düşmüş. Yolda bunu haramiler
yakalayıp harami başının huzuruna götürmüşler. Harami başı sormuş:” Kimsin, nereden gelmiş,
nereye gidersin?’’
Bu söz üzerine adam başından geçenleri bir bir anlatı p bahtının açılması için derdine derman
aramaya gittiğini söylemiş. Harami başı demiş ki: “Madem öyledir, sana kırk altın lira vereceğim.
Benim de uzun müdde ttir başım ağrıyor, bunun da çaresini öğren.”
Adam “Peki!” deyip altınları almadan yola düşmüş. Yolda bir çiçiye rast gelmiş, çiçi nereye
gittiğini sormuş. O da haramiye anla klarını çiçiye de anlatmış. Çiçi de: “Madem öyledir,
ben de bu tarlayı ekiyorum, yetişiyor. Tam biçeceğim sırada bir ateş zuhur edip bütün ekinlerimi
yakıp kül ediyor. Ne olur bunun çaresini de sor.”
Adam ona da “Peki!” deyip yollara düşüyor. Gide gide yolda bir asker koşusuna rast geliyor.
Askerler onu tutup kumandanları olan padişahlarının huzuruna çıkarıyorlar. Ne aradığını ve
daha evvelce harami başı ve çiçi ile konuştuklarını padişaha anla ktan sonra padişah ona
diyor ki:
“ Madem öyledir, benim de derdimi anlat. Belki derdime bir çare bulursun. Askerlerime
sözüm tam olarak geçmiyor. Bazen verdiğim emirlerimi tam olarak yapmıyor, beni üzüyorlar.
Ben onlara ceza vermeye, öldürmeye kıyamıyorum.”
Adam “Peki!” deyip yollara düşüp kırk gün kırk gece yol gidiyor. Bir pınarın başında yaşlı bir
adama rastlıyor. Selam sabahtan sonra adam ona kim olduğunu, nereden gelip nereye gitmekte
olduğunu soruyor. Adam ona başından geçenleri bir bir anlatıp derdine çare aradığını söylüyor.
İhtiyar onu alıp ağaçlar altındaki yerine götürüp diyor ki: “ Baht açıcı benim, Allah’ın verdiği
kudret ile bütün insanların bahtını ben tutarım. Haydi, git işine, bak ben senin bahtını açtım."
Bunun üzerine adam baht açan adama dedi ki: “ Yolda haramilere rastladım. Harami başının
başı uzun müddettir ağrırmış, onun nedenini de söyler misin?"
“Onun derdinin çaresi aklı az, beyni büyük bir adamın beynini yesin, hemen iyi olur.” Adam bu
137
sefer padişahım durumunu anlatı p çaresini sorar.
“O padişah bir kızdır. Hemen evlensin. Sen bu sırrı ona söylediğin zaman ilk gördüğü veya
karşısına çıkan ilk erkekle evlenirse askerlerine sözü geçer.”
Tarlasında ekinleri yanan çi çinin durumunu sorar. İhti yar da,” O tarlada büyük bir hazine
vardır. O hazine çıkmadıkça ekinleri yanar.’’
Adam ihtiyarla vedalaşıp ayrıldıktan sonra geri dönüp evvela padişahın huzuruna çıkıp ona:
“Sen kadınmışsın, evlenmen lazım yoksa sözün geçmez.”
Padişah: “ Bu sırrımı ilk defa sen bildin. Gel benimle evlen.”
“Ben bahtımı açtırdım, seninle evlenemem.” diyerek yoluna devam edip çiçinin evine gelir.
“Senin tarlanda bir define varmış. O define yerinden çıkmadıkça ekinlerin her zaman yanıp
kül olurmuş.”
Çiçiyle bir olup tarlayı eşerek defineyi bulurlar. Çiçi: “ Arkadaş, altınların yarısı senin yarısı
benim.”
-“Ben bahtımı açtırdım, altınların senin olsun.” Yoluna devam edip harami başının huzuruna
çıkar. Harami başı ona :
“Hoş geldin, safa geldin. Anlat neler oldu?’’
Adam başından geçenleri bir bir anlaktan sonra harami başı:
“ Peki benim derdimi sordun mu?” “Sordum,sordum.”
“Eğer, aklı az, beyni büyük adamın beynini yerse başının ağrısı geçer.” dedi. Harami başı
düşünmüş, taşınmış, sakal falı açmış ve neticede demiş ki:
“Yeryüzünde senden daha aklı az, beyni büyük olmaz. En iyisi senin beynindir.” Eşkıyalarına
emir verip kellesini kesip beynini yedikten sonra başının ağrısı geçmiş.
Siz de büyüklerinizden duymuş olduğunuz bir hikayeyi yazınız.
138
GELECEK DERSE HAZIRLANALIM
Türküyle ilgi bilgi toplayınız, bir türkü örneğini bulup sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Türkülerimiz
* Türkü ile ilgili bilgilerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
* Türkülerin bir toplumdaki yeri ve önemi nedir? Düşüncelerinizi açıklayınız.
* Türküler ne zaman ve hangi durumlarda söylenir? Örnek veriniz.
* Getirmiş olduğunuz türkü örneğini sınıf arkadaşlarınızla seslendiriniz.
Aşağıda Ardahan’ ın ilçelerine özgü türkü örnekleri verilmişr. Bu türküleri koro halinde
sınıf arkadaşlarınızla seslendirmeye çalışınız. Türkülerin toplum hayandaki yeri hakkında
sınıfça tarşınız.
Türkü Nedir?
Türkü: Halkın ezgiyle söylediği her türlü şiirsel ürünlerdir
139
Mani Ve Deyiş
Mani ve Deyiş Kavramlarını Tanıyalım
Mani: Türk Halk Edebiyatı ’nda; genellikle söyleyeni, yazanı bilinmeyen sözlü şiir türü.
Deyiş: Alevi, Bektaşi geleneğinde söylenen halk türküsü.
*
Mendilim ağına bak
Destele bağına bak
Ana beni ararsan
Kirpeşen Dağı’ na bak
Mani Örnekleri
Yöre: Damal
**
Mektup yazdım yaz idi
Kalemim kiraz idi
Daha çok yazacaktım
Mürekkebim az idi
***
Koyunlar sağılanda
Sağılıp soğulanda
Anan nasıl dayansın
Askerler okullar dağılanda
Odasında halıyım
Kıymetli pahalıyım
Dostum düşmanım bilsin
Ben yarime bağlıyım
Halıyı koydum düze
Yedi kat büze büze
Beni sana kim verdi
Anlı dik burnu yok
Anonim
Maniyi baştan söyle
Kalemi kaştan söyle
Karnımın açlığı var
Ekmekten aştan söyle
Anonim
*/**/***: Mani örnekleri yöre halkından derlenmiştir
Dağ başında mağara
Felek gözün ağara
Ana beni severdin
Niye verdin cahala
Anonim
ANONİM: Söyleyeni, yapanı , yazanı ve bununla beraber ortaya çıkış zamanı bilinmeyen
eserlerdir. Anonim, Fransızca kökenli bir kelimedir. Çok uzun yıllardan bu yana Türkçede
yer alan ve kullanılan en önemli sözcükler arasında yer almaktadır. Anonim kelimesini
cümle içinde kullanınız.
............................................................................................................................................
Deyiş Örneği
Deyiş
Erenlerin serveri gerçekler piri
Hünkâr Hacı Bektaş erleriyiz biz,
Balım Sultan, Abdal Musa Şahımız,
Seyyid Ali Sultan gülleriyiz biz.
(…)
Turabi Üçlerin birisi oldu,
Yedilerle, Kırklar meclise doldu,
Horasan erleri azmedüb geldi,
Muhammed Ali’nin kullarıyız biz.
Turabî Ali Baba
140
Efsane
Efsane: Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları ve olayları konu edinen imgesel
öykülerdir
ÇILDIR GÖLÜ DİBİNDEKİ ESKİ ŞEHİR EFSANESİ
Eskiden Çıldır Gölü’nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala’da otururmuş. Çukurda
kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey “Gece gündüz çeşmeden
su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar” demiş.
Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su
doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbee olan ağabeyin geldiğini müjdelemişler. Dokuz
burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız, sevindiğinden evine koşup
giderken burmayı kapatmayı unutmuş. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken
artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz hale gelmiş. Evi biraz yüksekte olanlar işin
farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçmışlar.
Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülürken akşama kadar onlarda sular altında
kalmış. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelmişler. Çıldır Gölü işte dibindeki
o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün
ayağı Zarşat’a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri su basardı.
TEKÇAM EFSANESİ
İlimizin merkeze bağlı Ovapınar Köyü dağlarında bulunan ormanlık bir alan zamanla yok olur,
ancak bir tane çam ağacına kimse dokunmaz. Geceleri ağacın etrafında mumların yandığını
gören yöre halkı bu çam ağacının kutsal olduğuna inanır ve dilek dilemek için buraya gelir.
Ancak bir gün çevredeki köylerden birinde yaşayan bir adam ağacı kesmeye karar verir. Ağacın
yanına gelerek baltasıyla kesmeye başlar ve baltayı vurduğu yerden kan gelir. Ağacı kesmeye
kararlı olan adam vazgeçmez ve ağacı keserek evine götürür. O günün akşamında bu bölgeye
görülmemiş bir derecede yağmur yağar ve adamın yaşadığı köyden bir sel geçer. Sel köyden
sadece bu adamın evini ve ailesini götürürken, başka kimseye zarar vermez.
Bugün ağacın bulunduğu yerde “Tekçam” denilen bir çeşme akmakta ve yöre halkı yağmur
yağmadığı zaman buraya gelerek yağmur duası etmektedir.
KURŞUN ASKER EFSANESİ
Posof ilçesine bağlı secede de Kahraman Mehmetçik hudut karakolunda nöbetçidir. Kulağına
sesler gelir ve karşı tepeden düşman görünür. Arkadaşları duysun diye silah atar, onlar gelinceye
kadar düşman sarar. Ruslar kurşun yağmuruna tutulur. Bu köye “Kurşun Çavuş” denmiştir.
Yöresel Söz Varlığı
1) Kotanlamalar
Kotanlama, kotan sürerken söylenen manilere denir. Çiçiler, büyük tarlaların sürülmesi için
birkaç ailenin bir araya gelmesiyle birleşirler. Buna modgam denir. Bir araya gelen çiçiler kotan
denilen büyük bir karasaban koşarlar. 10-12 çi öküz koşulur. Kotanı tutana yani idare edene
majkal, her boyun çii idare edene de hodak denir. Kotanı sürmeye sabaha karşı tan atışında
başlanır. Bu arada hodaklar uyumamak için horeyil söylerler. Bu söylemeler karşılıklı olur. Her
dörtlükten sonra hep bir ağızdan hoooo diye bağırırlar.
141
Kotanlama Örnekleri
Tarlanın yanından geçen yolcuya:
Ağ taşı kaldırsam
İnce yılan öldürsem
Yılan inceden ötür
Yüksek dağda gül biter.
Hoooo
Buradan bir atlı geçti,
Nalları parla geçti,
Ellere selam verip,
Bize el a geçti.
Hoooo
Koyun, kuzu sürüsü tarla yanından geçerse:
Ay çevirmeler çevirmeler,
İçinde ak koyun meler,
Mele koyunum mele,
Belki sevdiğin gele.
Hoooo
Tarla yanından bir gelin veya kız geçerse:
Buradan bir maya geçti,
Sallandı çaya geçti,
Ben sevdim eller aldı,
Emeğim zaya geçti
Hoooo
Haydi şimdi de siz bildiğiniz bir mani yazın.
142
2) Atasözleri
Atasözü; uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici
nitelikte söz.
Yöreye Özgü Atasözlerini İnceleyelim
Abanın kadri yağmurda bilinir: Bir şeyin gerçek değeri ona çok gereksinim duyulduğunda
ortaya çıkar.
Acı acıya su sancıya: Bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurmak gerekir.
Azığı evden al, arkadaşı köyden al: Yemeğin de arkadaşın da güvenilen yerden edinilmesi
gerektiğini öğütleyen söz.
Cırnağın(rnak) varsa başını kaşı: Hiç kimse; başkasından yardım beklememeli, kendisinin
olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir.
Çayı görmeden çemirlenmez: Dereyi görmeden paçalar sıvanmaz.
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne ver: Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun her
iş uzmanına yaptırılmalıdır.
Genç ağaya hizmet, azgın ata mar güçtür: Bazı kişilere ne yaparsan yap yaranamazsın.
Harmana giren porsuk, dirgene dayanır: Bilmeden bir işe kalkışan işin kötü yüzünü de görür.
Peyniri deri saklar, kadını eri saklar: Saklanıp korunması gereken her şey durumuna uygun
yöntemlerle saklanır.
Tangır elek tangır sac elim hamur karnım aç: Yaptığı çalışmalarla başkalarına yarar sağlayan
ancak bundan kendisi yararlanamayan kişileri anlatan bir sözdür.
3) Deyimler
Deyim; söze güzellik, hoşluk katmak amacıyla sözcüklerin gerçek anlamından uzaklaşılarak
kullanıldığı söz öbekleridir.
Yöreye Özgü Deyimleri İnceleyelim
Aklı yüngül: Aklı hafif.
Cibelmek: Nazlanmak, şımarmak.
Coç kesmek: Çok ıslanmak.
Dınaz etmek: Dalga geçmek.
Duluğa vurmak: Şakaklara vurmak, kişiyi uyarmak ve uyandırmak amaçlı vurmak.
Ecel aman verirse: Ölmezsem, ömür yeterse.
Gadan alem: Sana gelecek kaza, bela bana gelsin.
İç etmek: Ortak hakkı yemek.
Kaşı kabağı şişmek: Yüzü gözü şişmek.
Sevik olmak: Hep güler yüzlü, sevimli olmak.
Sosurluk etmek: Çekingen, utangaç.
Şer etmek: Suç atmak.
Sizin de çevrenizden duyduğunuz yöremize özgü deyimler var mı? Yazın.
143
Ardahan Halkına Özgü Bazı Kavramlar
MURUSLARINI DÖKMEK : Suratını asmak
HERSLENMEK : Sinirlenmek
KAKAÇ : Zayıf kimseler için söylenir
BİTİK : Köpek yavrusu
ÇİRTAKOZ : Deli
GEŞLENMEK : Donmak,Üşümek
ANDIR,MERET : Uğursuz şeyler için söylenir
HINGILIM ATMAK : Gereksiz hareket ve işler
KÖÇMEK : Evlenmek
GURUĞ TAVUK : Anaç tavuk
BİBİ : Hala
CUCUL : Civciv
DOYDOY : Güvercin
PEŞĞUN : Sofra
CİNCAR : Isırgan
ZIRZA : Asmalı kilit
ÇİRNAĞ : Tırnak
MUÇURLAMAK : Buruşturmak
PEŞKİR : Havlu
GIDİK : Oğlak
GAGILDAMAK : Gülmek
GİZLENGUGİ : Saklambaç
BEYABUR : Rezil
YÜNGÜL : Hafif
KOMBA DÖNMEK : Takla atmak
PÜRÇEK : Saç Tutamı
GULLEP : Menteşe
GODET : Süpürge sapı
GAGAL : Göz
GUDİK : Küçük Köpek
KARTOPU : Patates
GOTİK : Manda Yavrusu
SEKÜ : Divan
KOR ARABA : Kağnı
KAŞKA : At Arabası
GIDIL : Küçük
PİSİK : Kedi
MOZİK : Dananın büyüğü 8
HERG : Sürülmüş Tarla
TAR : Tavukların Kümeste üzerine çıktıkları yer
TEREK : Raf
ÇIRMAK : Yırtmak
ĞATAKLAMAK : Kovma,Uzaklaştırma
OTU BED : Çirkin
CANCUR : Erik
LIBBIZ : Parasız,Züğürt
ÇENKÜRMEK : Küçük Köpeğin Havlaması
ŞOŞARTMAK: Abartma
ŞUŞLANMAK : Fazla yatma
İSTOL : Yer sandalyasi
GIJİK : Kıvırcık saç
BİŞKA : Kibrit
CAMUŞ : Manda
LAZUT : Mısır
BEDASIL : Soysuz
TEVÜR : Çeşit
GUNÇUL : Uç
Ardahan’a Özgü Bilmeceler
Ey Umutlar umutlar, kuzuyu yiyen kurtlar, dabanından su içer, tepesinden yumurtlar (BUĞDAY).
Taştandır kömürdendir, geçen gün ömürdendir, lale bir yemiş yedi, ağacı demirdendir (ŞİŞ
KEBAP).
Bizim evde deli var, tepesinde gülü var, şimdi gelir görürsün, güle güle ölürsün (KANDİL).
Tıpış tıpış yürürsün, samur kürkün sürürsün, sen bir ağa kişisin, neden yaya yürürsün (FARE).
Ben üç ay kış bekarım, sahibime nökerim, yaz kış demem tarlayı, ben sürer ben ekerim (ÖKÜZ).
Ufacık mermer taşı, içinde beyler aşı, pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur (YUMURTA).
Kara koyun meler gider, dağı taşı deler gider (TREN).
Het dedim höt dedim, git kapıya yat dedim (SÜPÜRGE).
Gözek gözek gözü var, beylerin yanında sözü var (BAL).
Sıra sıra develer, birbirini geveler (DİŞ).
Bir küçücük mil taşı, dolanır dağı taşı (GÖZ).
Sarı öküzüm sarkıp durur, düşerim diye korkup durur (ARMUT)
144
Doğu Kültür Gazetesi
ARDAHAN’DA YEREL BASIN
Doğu Kültür Medya Grubu’na ait Doğu Kültür Gazetesi, 2012-13 yılında toplamda 3-5 sayı
çıkartılmış. 2014-15 yazılı olarak çıkmayan gazetenin yayını Haber Portalı ağırlıklı olarak
yapılmaktadır. Yayının ana gövdesi STK’lardır. Her ilde gönüllü temsilcileri bulunmaktadır.
Yayının patronu halk olarak belirlenmiş. Herhangi bir çıkar grubuna dayanamadığı için mevcut
bilinen basın yayın organlarına benzemeyen bir strateji yayını olarak bahsediliyor. Yayının
iki temel ilkesi var. Birincisi: halkın, vatandaşın, ülkenin genel çıkarları her şeyin üstündedir.
İkincisi: yerelden evrensele özgürlüğü esas alınması.
Yeni Umut Gazetesi
Yeni Umut Gazetesi de Doğu Haber Medya Grubuna ait bir gazetedir. Tirajlarıyla ilgili kesin
bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Yazılı olarak çıkarılmamaktadır.
Çıldır Manşet Gazetesi
Haalık olarak çıkarılan bir gazete olup yayın günleri pazartesi ve cuma günleridir.
Posof Sınır Gazetesi
Ha alık çıkan yerel gazetedir.
Siyasal Birikim Gazetesi
Günlük çıkan yerel gazetedir.
Ardahan Haberi Gazetesi
İnternet sitesi ulusal haber statüsündedir. Ardahan ve İstanbul’da basılı yayın olarak ha alık
yayın yapmaktadır. Gazetenin genel merkezi İstanbul’da, dağıtım ağı ise posta yoluyla
yapılmaktadır.
23 Şubat Gazetesi
Günlük çıkan yerel gazetedir.
Göle Haber Gazetesi Hudut Gazetesi
Yayınlarına internet üzerinden haber portalı olarak devam eden, yayın aralığı ve rajı
hakkında bilgi edinilemeyen diğer gazeteler ise aşağıdadır:
• Saskara Haber
• Ardahan Aktüel
• Posof Haber
• Kaas Online
• Kuzey Anadolu Gazetesi
• Hoçvan Haber Gazetesi
• Doğu Güneşi Gazetesi
• Posofum
145
ARDAHAN’DA MÜZİK
Göç yolları toplumların kültürlerini etkileyen, zenginleştiren ve şekillenmesine yardımcı olan
faktörlerdendir. Çeşitli coğrafi bölgelerde bulunan göç yolları zengin kültürel yapıları
bünyelerinde barındıran bölgelerdir. Ardahan Türkmenleri, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ni
Kaaslara ve Orta Asya’ya bağlayan geçiş yolları üzerinde mesken tutmuşlardır. “Yerli” olarak
tanımlanan Kıpçak Türkleri ve diğer Türk boyları olan Terekemeler (Sabirler) ve Karakalpaklar
ile komşudur. Kuzeydoğu Anadolu ile Kaasları kapsayan bölge kültürleriyle iç içe geçmiş
oldukça renkli bir kültürel yapıyı bünyesinde barındırmaktadır. Bu zengin yapı, Anadolu
toprakları üzerinde var olan kültürel zenginliğin önemli bir parçasını teşkil etmektedir.
Müziğin oluşumunda insanların yaşam biçimi, iklim, yer şekilleri, bitki örtüsü gibi doğal
faktörlerin yanında insanlar arasındaki etkileşim, komşularla iletişim, göç, ekonomik faaliyetler,
gelenek ve görenekler, gibi beşerî ve ekonomik faktörler de etkili olmaktadır. Yöredeki sosyal
ve kültürel hayatı n her alanında var olan müzik; kimi zaman mani, horavel şeklinde olurken,
kimi zaman da ağıt, uzun hava ve âşık deyişleri şeklinde görülmektedir. Uzun yıllar boyunca
yaşanan işgaller, iklim şartlarının zorluğu, bunun yanında geçim kaynaklarının kısıtlı olması,
yöre müzik kültürünü şekillendiren unsurlar arasında yer almaktadır. Bu bağlamda yöredeki
düğün ve eğlence müziklerinde var olan hareketli yapılar dışında kalan ezgilerin büyük
çoğunluğunun ağır ve hüzünlü bir karakter taşıyor oluşu, sosyal yaşantının müzik kültürü
üzerindeki belirleyici etkisini ispatlamaktadır.
1. Bölge Ezgilerinin Genel Özellikleri
Sözlü kültürün oldukça zengin olduğu bu yörede müzik kültürü de bu duruma bağlantılı
olarak gelişmiştir. Müzik, bölge kültürel hayatının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu
sebepten günlük yaşamın her bölümünde, müziğin varlığından söz edebilmek mümkündür.
Her birinin bölge müzik kültürünün birer parçasını oluşturduğu âşık meclisleri, düğünler,
cemler kotan zamanı söylenen horaveller, tarlalarda çalışırken, keçe dökerken, halı-kilim
dokunurken, tüy ayıklarken karşılıklı söylenen maniler, deme çevirmeler, pancar türküleri ve
düğün ezgileri, tasnif edilmişçesine birbirinden farklı mekânlarda icra edilen ezgilerdir.
Yöre kadınlarının ilkbahar sonu ve yaz aylarında meralardan pancar toplarken söylemiş
oldukları pancar türküleri, çayır ve tarlalarda çalışırken, tüy ayıklarken ve keçe dökerken kadın
ve erkeklerin karşılıklı söylemiş olduğu maniler ve türküler, müziğin bu yörede sosyal ve
kültürel hayatın her alanında var olduğunu belgeler niteliktedir. Bu durum zorlu iklim koşulları
ve çalışma şartlarını eğlenceli hale getirmesi işlevinin dışında, kültürel değerlerin yaşatılmasına
da önemli katkılar sağlamıştır.
2. Bölgede En Yaygın Müzik Aletleri
Bölgede yaygın olarak kullanılan müzik aletleri davul, zurna ve bağlamadır. Bunun yanında
yöre halkı tarafından “Dıbılga Düdüğü” adı verilen bir çalgı da nadiren kullanılmıştır.
Bağlama: Yörede var oldukları tespit edilen diğer çalgılara oranla en çok ilgi gören çalgı
özelliğini taşımaktadır. Fakat bu sazın icracıları pek yaygın değildir. Genellikle yöre âşıkları
tarafından ya da müziğe hevesli yöre insanları tarafından icra edilmektedir.
Davul: Yöredeki en yaygın çalgılardan biridir. Düğünlerde zurnaya eşlik etmek amacıyla
kullanılır. Yörede mevcut davullar, kasnak, çember, deri, tokmak, çomak ve gaytan adı
verilen bölümlerden oluşur.
Dıbılga Düdüğü: Kuşburnu ağacından yapılan bir çalgıdır. Boru ve dil kısımlarından oluşur. Ses
olarak sipsiyi andırmaktadır.
146
Zurna: Yöre düğünlerinde davul ile birlikte kullanılan zurna, Anadolu’nun diğer bölgelerinde
kullanılanlardan farklı değildir. Zurna, gövde ve ağızlık kısımlarından oluşmaktadır.
3. Bölgenin Halk Ozanları
Âşık Şenlik
(D. 1850 - Ö. 1913), 19. yüzyıl saz şairi, halk lideri
19 yaşındayken Ahilkelekli Âşık Nuri’den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis,
Gürü ve Revan’ı gezerek çağının diğer saz şairiyle karşılaşmalar yapmıştır.
1913’teki Revan yolculuğu sonrasında oradaki rakip saz şairlerinin kıskançlığıyla yemeğine
zehir katılmış ve memleketi Çıldır’a ulaşamadan Arpaçay ilçesinde ölmüştür.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında halk-toplum önderliği yapmıştır. Ünlü şiiri “93
Koçaklaması”nı bu esnada söylemiştir. Bu şiirde geçen, “Can sağ iken yurt vermeniz
(vermeyiz) düşmana” mısrası o dönemki yurt savunmasının temel felsefesini oluşturmuştur.
180 adet şiiri; Selman Bey, Lati f Şah ve Sevdakar Şah gibi hikâyeleri bulunmaktadır. Yöre
saz şairlerinden âşık meclislerinde dinledikleri, yine yörede yapılan sohbetlerden ve
okunan cönk kitaplarından faydalanmıştır. Şiirlerinde Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan ile
Azerbaycan sahası saz şairlerinden Hasta Hasan’ın etkisi vardır. Kendi çağında ve kendisinden
sonra gelen pek çok saz şairi üzerinde etkisi olmuştur. Sümmani, Posoflu Zülali, Azerbaycanlı
Aşık Elesker bunlardan bazılarıdır.
İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada bâkî kalan öğünsün
Meraksız fikirsiz gamsız herzaman
Her zaman şâd olup gülen öğünsün
Müddet ki Hazret-i Ademden beri
Okunmaz deeri bilinmez sırrı
Bu dünyadan gitti nice bin biri
Ahreen dünyaya gelen öğünsün
Sefil Şenlik der ki bu dünya fâni
İskender Ürüstem Süleyman hani
Ecel pazarından kurtaran canı
Azrailden mühlet alan öğünsün
147
Âşık Şeref Taşlıova
Âşık Şeref Taşlıova, 1938 yılında Ardahan’ın Gülyüzü (Pekreşen) köyünde doğdu. Küçük
yaşlarda şiir yazmaya başlayan Taşlıova, âşıklık geleneğinin önemli isimlerinden olan Âşık
Şenlik’in oğlu Âşık Kasım’a çıraklık etmiş ve daha sonra Âşık Gülistan ve Âşık Müdami’nin
yanında âşıklık sanatını öğrenmeye devam etmiştir. Yöresindeki âşıklardan Mehmet Hicrani,
Dursun Cevlani, İshak Kernali, Topal Latif, Âşık Merdarı, Âşık Abbas, Âşık Rıza ve İslam
Erdener’i dinleyerek sanatını geliştirme fırsatı bulan Taşlıova, 1964 yılında TRT Kars
Radyosu'nun açtığı sınavı kazanarak 10 yıl kadar radyo programı yapmıştır.
1970’li yılların başında Kars merkezine yerleşen Taşlıova, 1990 yılına kadar sanatını icra
ederek geçimini sürdürdü. 1990 yılında, Kültür Bakanlığının teklifi üzerine Sivas Devlet Türk
Halk Müziği Korosu’na sanatçı olarak atandı. Bu yeni görevi sebebiyle 1994 yılında ailesiyle
birlikte Ankara’ya yerleşen sanatçı, 2003 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı.
Âşık Şeref Taşlıova’nın Halk Edebiyatımıza kazandırdığı ve tasnif e ttiği hikâyeler, kültür
hayatımız ve tarihimiz açısından son derece önemlidir. 157 kadar âşık makamı bilen
sanatçı, halk hikâyeciliğindeki makam bilgisiyle bu alandaki önde gelen isimlerden birisidir.
Başta Avrupa ve Türk Cumhuriyetleri olmak üzere yurt dışında gerçekleştirdiği çok sayıda
performansla âşıklık geleneğinin tanınmasına katkıda bulunan Âşık Şeref Taşlıova’nın
şiirlerinin bir kısmı Amerikan Indiana Üniversitesi tarafından, türküleri de Almanya Berlin
Üniversitesi Uluslararası Geleneksel Müzik Enstitüsü (International for Traditional
Music Institute) tarafından derlenerek kitap haline getirilmiştir. 60 kadar şiiri 1990 yılında
Kültür Bakanlığı tarafından ‘’Gönül Bahçesi’’ adıyla yayımlanmıştır. Fikret Türkmen, Mete
Taşlıova ve Nail Tan tarafından onun eserlerinden derlenen “Halk Hikâyeleri” adlı kitap da
2008 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır.
Âşıklık geleneğinin yaşatılmasına ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına yetiştirdiği çıraklarla da
katkıda bulunan ve bu nedenle pek çok ödüle layık görülen Âşık Şeref Taşlıova, 2010
yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Kültür
ve Turizm Bakanlığı tarafından 2008 yılı için Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edilmiştir.
Âşıklık geleneğinin önde gelen temsilcilerinden biri olan Âşık Şeref Taşlıova, 21.09.2014
tarihinde Ankara’da vefat etmiştir.
148
Âşık Zülali (Yusuf Kökten)
Her gelen insanlar geçer üstümden
Muhannet sevdiğim yol ettin beni
Çekmeyinen kopmaz idi yaprağım
Aşkınla bir çürük dal ettin beni
Abdal edip diyar diyar gezdirdin
Kayığımı ummanlarda yüzdürdün
Peteğimi kovanımdan süzdürdün
Yadlar sofrasında bal ettin beni
Şeref der ki duyamadım sesin yar
Sırmalıydı yeleğinde süsün yar Keşiş
Kızı Aslı mısın nesin yar Kerem gibi
Yaktın kül ettin beni
Yusuf Zülali, 1873 yılı baharında Posof ilçesine bağlı Suskap köyünde doğdu. Sülale adları
önce Şekeregil, sonra Ömergil diye anılırdı. Dedesi Hurşit, babası Abdullah’tır. Annesi de
Hacıgillerin Altun Hanım’dır. Yusuf, ailenin altı çocuğundan dördüncüsüdür. İlk tahsilini
köyünde yaptı . Medreseyi Digor’da okudu. Bu tarihlerde İstanbul’a ağabeyinin yanına
giderek medreseye devam e tti ve Arapça- Farsça okudu. On iki yaşlarında iken başından
geçen iki rüya hadisesiyle bade içmiş, halk aşığı olmuş ve şiir söylemeye başlamıştır. Asıl adı
Yusuf, Soyadı Kökten’dir.
İlk eşi olan Pamuk Hanım Şavşat’ın Suloban/Pınarlı köyünden idi. Pamuk Hanım’ın hiç
çocuğu olmadı. Zülali,1893’te Bursa’ya giderek Posof ve Artvinli 93 muhacirlerini ziyarete
gitti . Orada Hamidiye Ziraat Mektebine girip üç sene okudu. Bir hastalık nedeniyle 1896’da
memleketi Posof’a geri döndü. 1904 yılından sonra Batum-Hula ve Posof’taki mekteplerde
Türkçe ve Din Kültürü dersleri hocalığı yapmaya başladı. Otuz bir yaşında iken, on altı
seneden beri saz ve söz
149
meydanlarının büyük şöhreti Zülali, “Aşıklar Serdarı” olduğunu herkese kabul ettirdikten sonra
bir muallim olarak Rus boyunduruğundaki memleketinin istiklal ve hürriyeti için var gücüyle
çalışmaya koyuldu. Kars’ta bir Türk milli mektebi açılmasını ve milliyetçi çalışmaları teklif e tti .
1906’da karısı Pamuk Hanım vefat etti . Daha sonra Hanak’ın Yukarı Surmal köyünde dul
bulunan Bedir adlı bir kadınla evlendi.
1909’a kadar muallimliğin yanı sıra Batum’da Türkçülük ve Türk Birliği hareketlerinin yayılıp
yerleşmesi için çalıştı.1910 yılında Bursa’ya oradan da Afyon’a göç etti ve Sarıçayır köyüne
yerleşti. Babası ve diğer kardeşleri de kendisinden sonra buraya gelip köye yerleştiler.
1930 yılı baharında sıla için Posof’a giden Aşık Zülali, bu yolculuğun verdiği ilhamla yanık
şiirler söyledi. Altı ay zarfında Posof, Ardahan ve Çıldır’ı dolaşıp tekrar Afyon’a geri döndü.
Sarıçayır köyü yakınlarındaki bir köyde bir ara imamlık yaptı. Âşık Zülali’nin bir Türkçü olduğu
herkes tarafından bilinmekteydi. 1940’ta Manisa Türk Ocağı kurucularındandır. Manisa’da,
oğlunun yanında bulunduğu sıralarda bir gözündeki katarakt rahatsızlığı nedeniyle bir gözünü
kaybetmiştir.
Âşık Zülalinin Zeynel, Osman, Zarife, Şahide ve Cemile adında beş çocuğu olmuş. Artık 83
yaşına gelen şair, ömrünün son günlerini yaşıyordu. Eskişehir’de kızı Cemile’nin evinde
bulunduğu sırada kalp krizi geçirerek 18.12.1956 tarihinde vefat etti. Cenazesi Çieler’e
getirilerek şehir mezarlığında toprağa verildi. Mezar taşında aynen şu ifadeler yer almaktadır.
“Halk şairi Ardahan-Posof kazası Suskap köyünde Yusuf Zülali D.1873 - Ö.18.12.1956
Merhumun ruhuna fatiha.”
Rüyası ve Aşıklığı:
Yusuf, 12 yaşında iken bir sonbahar günü Suskap’ın üstündeki Vahla (Baykent) köyünün
altında Kanlıgöl mevkiinde, harmana koşulacak camuş ve öküzleri otlatırken uyku basıyor ve
“gaflet uykusuna” dalıyor. Uyuduğu yer mezarlıktır. Bu esnada üç aksakallı ihtiyar gelip
kendisine yeşil kağıt üzerinde “Zülali” yazısını okutuyor ve sır olup gidiyorlar. Bu defa gözüne
bir peri kızı görünüyor. Bu kızın adı Mehriban’dır. Daha sonra Yusuf ile peri kızı arasında uzun
bir diyalog geçiyor.
Mehriban, daha çocuk olan Yusuf’a şöyle seslenir.
Gönül hab’da gördüğünü arzular
Kendi öz tahtı nın mihmanesidir
Yada düştü yaralarım sızlar
Şahım sırf ölkenin birdanesidir
Zülali’de karşılık verir.
Gözüm Mehriban’da gövlüm perişan
Bu genc-i mihneti n gam hanesidir
Didarı Süleyman vechi hurişan Yusuf
Zelha onun müptelasıdır.
Dolaştığı Yerler ve Karşılaştığı Aşıklar:
Aşık Zülali, henüz çok genç denecek bir yaşta iken çevrede kudreti nin yayılmasıyla doğduğu
yerler kendisine dar gelmeye başladı. Başka diyarlardaki şöhretli aşıklarla karşılaşma
arzusuna düştü.
1899 yazında Ulgar Dağı’nın Ağyar Tepesi’ndeki Sors Yaylası’nda Ahıskalı Musevi-Türklerden
Aşık Ahdari ile deyişti ve onu bağladı. Bu başarısında cesaret alan genç Zülali, 1890 yılının
yazında, şöhreti ni çok duyduğu Çıldırlı Şenlik ile müşaare etmek ve imtihan olmak için gizlice
150
Çıldır’a Suhara köyüne gidip onunla karşılaşıyor. Aynı sene Ahıska, Azgur, Borcam üzerinde
Batum’a giderek Ermeni şairi Kenziya ile deyişti .
1891’de Kobliyan ve Ahıska köylerini dolaştı .1892’de Şavşat ve Ardanuç köylerini
gezdi.1893’te Bursa’ya gitti . Orada Aşık Zahmi, Firaki ve Sami gibi Bektaşi şairleriyle deyişerek
mat etti. Posof’a gelerek Narmanlı Aşık Sümmani ile karşılaştı ve beraberce köyleri
dolaştı.Yine bu yıllarda Posof/Zezezümdeli Aşık Noksani ile deyişti. Ardahan’da Hanaklı
Mazlumi ve Mahzuni ile karşılaştı.
OKUMA PARÇASI
ÂŞIK ŞENLİK-ÂŞIK ZÜLALİ ATIŞMASI
Yıl miladi 1883’te Doğu Anadolu’da Şenlik ve Sümmani babaların şairlik devrelerinin çok
kuvvetli olduğu bir zamanda Posof’un Suskap köyünde Yusuf Zülali isminde genç bir aşık vardır.
Yusuf Zülali miladi 1873 yılında doğmuş,genç yaştayken anne ve babasını kaybetmiş,dedesi
Hurşit Ağa tarafından büyütülmüştür.Her aşık gibi bölgesinde atışacak aşık
bulamayan Zülali,kendisine bir hasım bulmak amacıyla, bir gün dedesinden habersiz köyünden
ayrılır. Niyeti Çıldır’a kadar gitmek ve ününü duyduğu Şenlik Baba'yı ziyaret etmek,icap
ederse de kendisiyle atışmaktır.
Çıldır’a doğru yol alan Zülali Baba, Çıldır Ardahan arasında Yıldırım Tepe köyü halkından
çoban İsa’ ya rastlar. Zülali Baba çoban İsa’ya Aşık Şenlik’in köyü olan Sukara’ya nereden
gideceğini sazıyla şöyle sorar:
Aldı Zülali
Yerim Posof bu diyara gelmişem
Öğret çoban ne yandadır Sukara
Garip bülbül yad ölkede şaşmışam
Öğret çoban ne yandadır Sukara?
Çoban İsa da bu sözlere karşılık sopasını saz şeklinde yapıp Zülali Baba’ya şöyle cevap verir
Aldı Çoban İsa
Hele bir cehelsen cana gıyarlar
Âşık bilmem ne yandadı Sukara
Bülbülü boynunnan asa goyarlar
Essah bilmem ne yandadı Sukara
Aldı Zülali Baba
Çoban yetmiyirsen feryada dada
Zülali içmüştür kırhlardan bada
Pirler sayasınnan yengilmem yada
Öyret çoban ne yandadı Sukara?
Aldı Çoban İsa
Çobanam yaylağda davar geti rrem
Fehmin zaya verer zehnin iti rrem
Pirlerin başına gara geti rrem
Kör döğülsen görükendi Sukara.
diyerek sözlerini bağlar.Zülali Baba bir memleketi n çobanı böyle olursa aşığı nasıl olur
diye düşüne düşüne Sukara'ya ulaşır.Burada bir düğün evinde karşılaşan Zülali Baba ile Âşık
Şenlik arasında şu deyişme geçer.
Aldı Âşık Şenlik
Şenlik der pirler erenler yeti şsin imdadıma
Gene bir dert tökülü ü böğün istimdadıma
151
Eğer mennen hef edersen gel otur ganadıma
Doğrudur korkar Zülali hele civan dediler.
Aldı Zülali Baba
Bu hakiki bu mecazı kimler öğretti size
Böyle yaharuh galdırmah darbe vurmahtur bize
Der Zülali ben garibem düşmüşem ölkenize
Usta Şenlik gâhi dosur, gâhi düşman dediler.
Âşık Zülali Baba Sukara'dan ayrılarak köyüne gelir.Durumu soran dedesine şöyle cevap verir.
O ki Suhara’ya vardım gahirli
Cevheri müzeyyen resmi şehirli
Bir ejderha çıktı fehmi zeherli
Vurdu vücuduma yara dedecan.
Öyle hüner olmaz hünkarda beyde
Açmış bayrağını sancah önünde
Beş bin pençe gördüm en küçüğünde
Mansur gibi düştüm dara dedeca
O ki yaralandım düştüm amana
Keşke gideyidim Hind’e Yemene
Bir serçe neylesin murgu seneme
Geyindim eğnime gara dedecan.
Çaresin bulmadım aşgına billah
Her gelen aşuğa etmez eyvallah
Zülali’ye yardım eyledi Allah
Düşürmedi imtihana dedecan.
Derleyen: Günay TOPKAYA—Çıldır İlkokulu Müdürü
Âşık atışmasını torununa anlatan dede.
Yörenin Diğer Halk Ozanları:
Hanaklı Aşık Mazlumi
Molla Halis Rabatlı
İrfani Hoca Çıldırlı
Aşık Resul
Aslan Usta Hanaklı
Aşık Nesip
Aşık Hüseyin Tellioğlu
Ardahanlı Hakkı
Aşık Çoban İsa
Kul Ahmet
Aşık Durmuş
Mahsuni Göleli
Hacı Murat Gökbulak
Aşık İlyas Kaya
Mansur Öztürk
Nuri Ağdemir
Aşık Sabri Şimşekoğlu
Dursun Durdağı
Orhan Üstündağ
Göleli Vahit Köroğlu
152
1.KURTULUŞ GÜNLERİ
Göle
İLİMİZ VE İLÇELERİMİZİN ÖNEMLİ GÜNLERİ
Göle Küçük Ardahan Sancağı adıyla 1551'de Erzurum’a, 1579'da Kars eyaleti ne bağlanmıştır.
1828’de Rus işgalinde çok zarar görmüş halk dağılmıştır. 1830’da merkezi Dedeşen köyü
olarak Çıldır Sancağı'na, 1866’da nahiye olarak Ardahan kazasına verilmiştir. 1878'de Rus
işgaline kaza merkezi Merdinik köyü (şimdiki ilçe merkezi) olmuştur. 30 Eylül 1920’de Rus
işgalinden kurtulan Göle ilçe merkezinde belediye teşkilatı 1926’da kurulmuştur. En son
olarak ilçemiz 27.05.1992 tarihinde 3806 sayılı kanun ile il statüsüne kavuşan Ardahan iline
bağlanmıştır.
Fotoğraf 5.21.: Ardahan, Güle’nin Kurtuluşu Kutlamaları
Ardahan Merkez
Ardahan ili yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe
sahiptir. İlimiz, M.S.628 yılında Hazar Türklerinin
eline geçerek Ardahan adını almıştır. 1069
yılında Alparslan tarafından fethedilerek Selçuklu
egemenliğine giren Ardahan 1551 Kanuni Sultan
Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu
topraklarına dahil olmuştur. Bölge Osmanlı
yönetiminde uzunca bir süre Çıldır Beylerbeyliği
olarak adlandırılmıştır.
1876-1877 Osmanlı -Rus Savaşı sonunda
savaş tazminatı olarak 13 Temmuz 1878 Berlin
Antlaşması’yla Ruslara bırakılan Ardahan,
1918 Brest-Litowsk Antlaşması’yla ana vatana
kavuşmuş ise de 30 Ekim 1918 Mondros
Fotoğraf 5.22.: Ardahan Merkez. Yanık Cami
153
Mütarekesi ile ordumuzun çekilmesi sonucu, Ermeni ve Gürcülerin işgaline hedef olmuştur.
30 Kasım 1918 tarihinde Kars’da kurulan Milli Şura Hükümeti tarafından Mondros
Mütarekesi şartları reddedilmiş, I. Ardahan Kongresi 03-05 Ocak 1919 ve II. Ardahan Kongresi
07-09 Ocak 1919 ile kurtuluşa giden yol açılmıştır.
Milli Şura Hüküme , Kurtuluş Savaşı’mızla bütünleşerek Kazım Karabekir Paşa ve Halit
Paşa komutasındaki şanlı ordumuz tarandan 23 Şubat 1921 tarihinde kurtarılmışr.
Cumhuriyetin ilanından sonra il olan Ardahan, 1926 yılında ilçe yapılarak, Kars iline
bağlanmış, daha sonra yöre halkının talebi ve SSCB’nin dağılmasıyla bölgede meydana gelen
gelişmeler göz önüne alınarak 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla tekrar il statüsüne
kavuşturulmuştur.
Çıldır
Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Heredot Tarihi’nde de bahsedildiği gibi,
M.Ö. 650-700 yılları arasında bölgeye gelen Saka Türkleri, Çıldır’a ebedi Türk olma damgasını
vurmuşlardır. Zaten Çıldır adı da oradan gelmektedir.
Çıldır, Oğuz Han’ın Çavuldur boyundan gelmekte olup; Çavuldur isminin (Çaldur) Çıldır
şeklinde fonetik bir değişikliğe uğramış biçimdir.
Çavuldur, Oğuz’un Gökhan’dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti , böylece
1071 zaferinden çok daha gerilere gider. Öyle ki Anadolu kapılarını ebedi olarak Türklere
açacak olan Sultan Alpaslan’ın ordusu, Çıldır’a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün misafir
edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir.
14 Temmuz 1878’de yapılan Berlin Anlaşması’yla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan
245 milyon Osmanlı altınının 200 milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve
Batum sancakları Ruslara teslim edildi. Merkezi Erzurum’da olan 15. Kolordu Kazım Karabekir
komutasında Milli Şura kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine
yürüdü. 25 Şubat 1921 günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Türk topraklarına ka
lmışr.
Hanak
Fotoğraf 5.23.: Ardahan, Çıldır’ın Kurtuluşu Kutlamaları
M.Ö. 680’ li yıllara kadar Urartu hakimiyetinde kalan Hanak’ın yazılı kaynaklarda bilinen
154
ilk ismin Kırmalar mevkiindeki kaya yazıtından alınan Urartuca bilgilere dayanılarak “ Tarju”
olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli medeniyetlere beşiklik eden Hanak, Oğuzların eline geçtikten
sonra farklı isimlerle anılmıştır. (Kanak- Kanık) Oğuz boylarından (Kıpçak) ağzıyla “ KHANAH”
oymağından kalma olduğu sanılmaktadır.
Zamanla baştaki “ K” harfi düşüp ismin sonundaki “H” harfi telaffuz zorluğundan dolayı “K”
harfine dönüşerek Türkçe büyük ses uyumuna uygun hale gelmiş ve “Hanak” olmuştur.
Hanak ilçesi 1 Mart 1921 tarihinde Milli Kuvvetlerimiz tarandan düşman işgalinden
kurtarılmış olup 18 Mart 1921 Moskova Antlaşması’yla durum siyasi sonuca bağlanmışr.
Ardahan ilçesine bağlı bir nahiye iken 1958 yılında ilçe yapılarak idari bakımdan Kars’a
bağlanan Hanak, 1992 yılında Ardahan’ın il olması ile birlikte Ardahan’a bağlanmıştır.
Posof
Fotoğraf 5.24: Ardahan, Hanak,Kurtuluş Günü Kutlamaları
Posof’un kuruluşu çok eski çağlara dayanır. Posof adı eski Türk dilinde Buşetkehv (BüşeBişe)
meşe ve ormanlık dere anlamındadır. Zaman zaman şekil değiştirerek Postkov-Poskhov ve
1928 yılında Harf İnkılabı'ndan sonra resmi kayıtlara Posof olarak işlenmiştir. 1080 yılında
Selçukluların Gürcülerin elinden alması ile Posof Türk hakimiyetine girmiştir. Osmanlı Devleti
’nin son dönemlerinde Rus ve Gürcülerin işgaline uğrayan ilçe son olarak 2 Mart 1921’de
Gürcülerin işgalinden kurtarılarak ana vatana dahil edilmişr.
1992 yılına kadar Kars iline bağlı olan Posof, 1992 yılında Ardahan’ın il olmasından sonra
idari bakımdan Ardahan’a bağlanmıştır.
Fotoğraf .25: Ardahan, Posof. Kar Yağışı Altında Şehitleri Anma Töreni
155
Damal
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce yöreye Oğuz boyları yerleşmiştir. Alparslan tarafından
1064’de Selçuklu topraklarına katılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra yapılan
Ayastefanos Antlaşması ile yöre, Ruslara bırakılmıştır. Rus ordusunun çekilmesinden
sonra, İngiliz desteğindeki Ermeni ve Gürcü çeteleri yöreyi işgale başlamıştır. Bu işgale karşı,
Ardahan’da Milli İslam Şura Yerel Direniş Hükümeti kurulup siyasi ve askeri mücadele
yapılmış, 16.03.1921 tarihinde yapılan Moskova Antlaşması ile Türkiye’nin Rusya ile sınırı
çizilmiştir. Bugün bu sınır Türkiye ile Gürcistan arasındadır. Damal’ın düşman işgalinden
kurtuluşu 3 Mart 1921 tarihidir.
Fotoğraf 5. 26: Ardahan, Damal’ın Kurtuluşu, Temsili
Ardahan’ın ve ilçelerinin kurtuluşunu kronolojik olarak sıralayınız.
YER
TARİH
1
2
3
4
5
6
156
2. KÜLTÜR-SANAT ETKİNLİKLERİ VE ŞENLİKLER
Bal Fesvali (1-5 Temmuz)
Ardahan balını tanıtmak amacıyla her yıl geleneksel olarak yapılan Ardahan Bal Festivali’nde,
Ardahan balının ve kültürünün tanıtımı amaçlanıyor. Festival etkinliklerinde bal yarışmaları
yerel ve ulusal sanatçıların konserleri, yerel ve yabancı halk oyunları ekiplerinin gösterileri
düzenlenmektedir
Fotoğraf 5.27: Ardahan, Bal Festivali
Göle Ulusal Kaşar Fesvali (1-5 Temmuz)
Ardahan’ın ilçelerinden ve diğer namı Yeşil Göle’de olan ilçemizde geleneksel festivallerden
biri de Uluslararası Göle Kültür ve Kaşar Festivali’dir. Göle’nin dışında yaşayan
hemşehrilerinin de katkılarıyla ve Göle Belediyesinin organizatörlüğünde her yıl yaz aylarında
düzenlenen Göle Kültür ve Kaşar Festivali neredeyse Gölelilerde alışkanlık yapmıştır.
Göle’nin yaylarında otlayan ineklerin memelerinden akan süen mayalanan peynirlerden
yapılan kaşar peynirinin lezzeti nefis ve görüntüsü çok hoştur. Hatta 2000 Temmuz’unda
beşincisi düzenlenmiş olan festivalde 550 kilogram gelen dünyanın en büyük kaşarı
hazırlanarak sunulmuştur.
Festivallerde çok ilginç etkinlikler arasında kaşar, kaymak ve süt güzeli yarışması da
yapılmaktadır.
Adeta mayıs çiçeklerinin rengi, kokusu ve aromasını bünyesinde barındırarak kendine özgü
bir tat ve hoşluk sunan Göle kaşarı bu festivalde tüm Ardahanlı ve Gölelileri biraya getirerek
hasret gidermelerine vesile olmaktadır. Yayla havası, birbirinden güzel çiçek florası ve
Göle’nin nefis doğasında düzenlenen festivalde sürpriz sanatçılar, birbirinden maharetli
aşıklar sahne almakta ve çeşitli yarışmalarla festival zenginleştirilmektedir.
157
Çıldır Gölü Fesvali (2-8 Temmuz)
Fotoğraf 5.28: Ardahan, Göle, Kaşar Festivali
Çıldır Göl Festivali sadece ülkemiz sınırları içerisinde yaşayan Kars ve Ardahanlıların katılımıyla
değil, aynı zamanda yakın coğrafyada yaşayan Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Gagavuzya,
Gürcistan ve Türkmenistan gibi komşu ve akraba ülkelerden gelenlerin de katılımıyla büyük ve
bölgesel bir şenliğe dönüşmektedir. Adı Göl Festivali olsa da içinde kültürel, folklorik ve sosyal
temalar barındıran festival unutulmaz görüntülere sahne olmaktadır. Ayrıca 25 Şubat’ta ise
aşık şenlikleri de yapılmaktadır.
Fotoğraf 5.29: Ardahan, Çıldır Gölü Festivali
158
Damal “Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri”
(15 Haziran-15 Temmuz)
Damal ilçemizde bulunan Karadağlar’ın eteğinde her yıl 15 Haziran-15 Temmuz arasında
genellikle akşam 18.05 saati itibarıyla görünmeye başlayan Atatürk silueti sebebiyle her yıl
şenlikler düzenlenmektedir. Şenliklere gerek il içinden gerekse ülkemizin dört bir yanından
büyük katılımlar sağlanmaktadır. Şenlikler tam bir şölen havasında geçmektedir.
Şenliklerde yerel ve ulusal sanatçıların katılımıyla konserler verilmektedir. Ayrıca katılımcılar
şenlikler sayesinde Damal’ın sanatsal ürünü olan “Damal bebeği”ni keşfetmektedir.
Yerel ve ulusal basın ile bu festival ülke gündemine girerek tüm Türkiye çapında ilgi ile takip
edilmektedir.
Damal’daki Atatürk Silüe : Karadağlar’ın eteğine her yıl haziran ayı sonu ile temmuz ayı
döneminde yandaki tepenin gölgesinin düşmesi sonucu oluşan Atatürk silueti , ilk
olarak 1954’te Yukarı Gündeş köyünde çobanlık yapan Adıgüzel Kırmızıgül tarafından fark
edildi. Erdoğan Kumru tarafından 1975 yılında çekilen silüet fotoğrafının Genelkurmay
Başkanlığı'na gönderilmesiyle bu doğa olayı Türkiye genelinde duyuldu.
1. Ardahan’daki Eğim Kurumları
Fotoğraf 5.30: Ardahan, Damal Festivali
ŞEHRİMİZ ARDAHAN’DA EĞİTİM, SPOR VE EĞLENCE İMKANLARI
Ardahan’da 2019 yılı iti barıyla bir tane üniversite; biri Fen lisesi, dördü Anadolu lisesi olmak
üzere toplamda 25 ortaöğretim kurumu;53 ortaokul,75 tane ilkokul ve 7 tane de anaokulu
bulunmaktadır.
Ardahan Üniversitesi şehrin tek üniversitesi olarak
2008 yılında kurulmuştur.
23 Şubat İlkokulunda kurulan ilk robotik kodlama
atölyesindeki robotik kodlama çalışmaları sayesinde
Ardahanlı öğrencilerimiz “Robothan” projesiyle
2019 yılında 46 okulun katıldığı robotik kodlama
yarışmasında Türkiye birincisi olup ülkemizi Çin’de
temsil etmişlerdir.
159
Fotoğraf 5.31: Ardahan, Robotik Kodlama Atölyesi
2. Çocuk ve Gençlere Yönelik Eğlence Alanları
Ardahan gençlere ve çocuklara çeşitli eğlence imkanları da sunar. Ardahan’da 2014 yılında
açılan lunapark çocuk ve gençlerin eğlence merkezlerinden biridir. Ayrıca şehir merkezinde ve
ilçelerindeki çeşitli oyun parkları da çocuklar için eğlence alanlarındandır.
Fotoğraf 5.32: Ardahan, Lunapark
Ardahan ili merkez ilçesi, Çamlıçatak köyünde yer alan Cemal Tural Tabiat Parkı Ardahan il
merkezine 5 km uzaklıkta olup Ardahan Üniversitesi Kampüsünün bulunduğu mevkide yer
almaktadır. Çocukların ve gençlerin aileleriyle birlikte eğlenceli vakit geçirebileceği, doğa ile iç
içe olacağı fırsatlar sunar.
Fotoğraf 5.33: Ardahan, Cemal Tural Tabiat Parkı
160
3. Spor Faaliyetleri
Ardahan’da Gençlik ve Spor Bakanlığının oluşturduğu gençlik merkezlerinde de çocuklar
ve gençlerimiz çeşitli kulüp ve atölye çalışmalarına katılabilir. Yüzme havuzu, fitnes salonu,
hamam, sauna, kafeterya, konferans salonu gibi imkânlardan yararlanabilirler.
Fotoğraf 5.34: Ardahan, Gençlik ve Spor Merkezi
Ardahan’da amatör futbol federasyonuna kayıtlı 18 kulüp bulunmaktadır. Bu kulüplerimizden
biri olan ve Ardahan’ı en üst lig düzeyinde temsil eden Hoçvanspordur ve 2019 -2020 futbol
sezonunda bölgesel amatör ligde yer almaktadır. İl genelinde her yıl okullar arası masa tenisi,
atletizm, futsal ve satranç gibi çeşitli branşlarda spor müsabakaları yapılmaktadır.
Fotoğraf 5.35: Ardahan
ARDAHAN’DA GELENEKSEL VE GÜNCEL SPOR FAALİYETLERİ
Ardahan’da geleneksel spor dallarında atlı sporların geniş yer tuuğu görülür. Atın ehlileştirilmesi
konusu birçok milletin arasında bir rekabet halini alsa da yapılan son araştırmalar
Kazakistan’da bulunan Botai kültüründe atın evcilleştirilerek insan hizmetinde
kullanılmaya başlandığına işaret etmektedir. Mesela W. Kopperd, atın ehlileştirilmesini
161
“atlıçoban” kültürünün sahibi olan ilk Türklere aetmek gerektiğini ve insanlık tarihinde elde
edilen bu başarının diğer kavimlerin gelişmesinde de çok önemli sonuçlar doğurduğunu,
güçlü bir devlet olabilmek için gerekli şartların bu sayede sağlandığını belirtmiş; Viyanalı din
ve kültür tarihçisi W. Schmidt de Orta Asya’da oturan ve çok eski zamanda avcılık hayatından
hayvanları ehlileştirmeye geçen ve ata ilk binen kavmin Türkler olduğunu kabul etmiştir.
Atlı Okçuluk
Günümüzde Atlı okçuluk müsabakaları “Tabla bendi (Türk Parkuru)” ve “Kabak bendi”
olmak üzere iki çeşitti r. Tabla bendinde farklı mesafelerdeki üç hedef, okla vurulur. Hedefte 15
cm çaplı alana isabet +6 puan, 30 cm çaplı alana isabet +4 puan, dış alana isabet +2 puan alır.
Eğer sporcu süratini doğru ayarlar ve 10 saniyeden kısa sürede en az iki hedefe isabet
sağlarsa +1 puan; daha uzun süredeyse -1 puan alır. 14 saniye ve üzerinde geçtiği turda puanı
sıfırlanır.
Kabak bendinde kikaç ve kabak olmak üzere iki hedef vardır. Kikaç hedefi yerde
bulunmaktadır. Kabak atışı ise atlı okçunun, hedefe doğru dörtnala giderken atının boynuna
yattıktan sonra yukarıya dönerek yaptığı atışın ismidir. 13.yy’da Memluk coğrafyasında bir
direğin üzerine kabak yerleştirilerek oynandığından bu özgün adını günümüze kadar
koruduğu düşünülmektedir. Daha sonraları Türk çevrelerinde kabak atışı için birçok farklı
hedef kullanılmıştır.
Atlı Kızak
Fotoğraf 5.36: Ardahan, Çıldır Festivali
Çi atlı kızak yarışları uzunluğu
800 -1200 metre, kulvar genişliği
5 metre olan düz kulvar, tek atlı
kızak yarışları ise oval-yuvarlak
pist uzunluğu 600-800 metre,
kulvar genişliği 3- 5 metre olan
alanda yapılır.
Fotoğraf 5.37: Ardahan, Çıldır Festivali
162
Atlı Cirit
Günümüzde sporcular 100 cm
uzunluğunda baş tarafı 2,5 cm çapında
oval arkaya doğru 1,5 cm çapında inen
ahşaptan yapılmış ve 2,5 cm çaplı
tarafı lastik kaplamalı olacak şekilde
tasarlanmaktadır.
Atlı Cirit sporunun icra edilebilmesi
için önem arz eden bir diğer husus da
sahadır. Atların hızı ve koşu mesafesi göz
önüne alındığında sahanın büyüklüğü bir
gereklilik halini almaktadır. Müsabaka,
her iki takımdan 7 at ve oyuncu ile başlar
ve eğer bir takımın at ve sporcu sayısı
beşten aşağı düşerse hükmen mağlup
sayılır.
Geleneksel olarak Atlı cirit oyunu
bayramlarda, cuma namazı sonrası ya
Fotoğraf 5.38: Ardahan, Çıldır Altı n At Uluslararası III. Kış Şöleni da düğünlerde halkça oynanırdı. Düğün
ciritlerinde kız tarafı ve erkek tarafı iki ayrı takım oluştururdu. Günümüzdeyse Atlı Cirit
sporu iki takımın birinden bir atlının öne çıkıp alay durağındaki rakip takım oyuncularından
birine ciridini fırlatmasıyla başlar. Ciridini savurmasının ardından kendi dizisine dönen
sporcuyu karşı tarafı n oyuncusu hızla takip eder ve ciridini savurur. Ciridi isabet ettirebilen
oyuncular takımlarına puan kazandırır. Rakibinin önünü kesip ona ciritle vurma imkânı
varken vurmayıp bağışlayan sporcu puan kazanmaktadır. Bu bağlamda Atlı Cirit, sporla
erdemin bütünleşti ği asil bir yapıya sahipti r.
Atlı Cirit sporunda binici ve atı n görünümü esteti k bir değer taşımakta toplumsal değerlerimizi
yansıtmaktadır. Millî kültürümüzün bir parçası olan beceri, cesaret, çeviklik, erdem ve bağışlama
gibi özellikleri sportmenlikle bir araya getirerek yansıtmaktadır.
Rahvan Binicilik
Atlar kendilerine özgü yürüyüş şekilleri olan hayvanlardır. Atlarda doğal yürüyüş şekline adi
adım(adeta), tırıs ve dörtnala olmak üzere üçe ayrılır. Bir de bazı atlara özgü olan ya da kimi
ata ancak sonradan öğreti lebilen yürüyüş şekli de rahvan (yorga) yürüyüş biçimidir.
Ülkemizde rahvan yürüyüş şekilleri; rahvan, kırık rahvan (yorga) ve kısa rahvan (düz yorga)
olarak sınıfl andırılır. Bir atın rahvan yürüyebilmesi için en az yüzde elli rahvan kanına sahip
olması gerekmektedir, aksi takdirde atın rahvan yürüyüşü öğrenme ihtimali çok düşüktür.
Rahvan atı çok eski bir ırktır. Dünya’nın en çevik atı dır; çünkü rahvan atlarda adımlar kısadır.
Ancak, bu zafiyeti kapatmak için adımlara aynı zamanda çabuktur. O kadar çabuktur ki iyi bir
rahvan at son süratle koştuğunda adımlarını göremezsiniz. Rahvan yürüyüşte at, aynı yandaki
ayaklarını, aynı anda adımlayarak yürür ve bu yürüyüş esnasında at dörtnala yakın bir hız
yapabilir.Rahvan yürüyüş ata sonradan eğitimle öğretilmesine rağmen, doğuştan rahvan
yürüyen atlar da vardır. Eğer bir atın kanında en az P rahvan genleri yoksa o at doğuştan
rahvan yürüyemez; eğitim ile yürüse dahi seri ve yumuşak bir yürüme göstermez.
Rahvan atlarda vücut iskeleti rahvan yürüyüşü yapabilecek şekilde gelişmiştir. Bilekler kısa
ve esnek, bilek ve diz eklemleri büyük ve sağlam, göğüs derin ve omuzlar son derece esnek ve
yatık
163
solunum sistemleri ve kan dolaşım sistemleri son derece gelişmiştir. Tırnakları sert ve yüksek,
beli kısadır. Ayrıca son derece üstün bir metabolizma sistemi de mevcuur. Asil bir karaktere
sahip rahvan atları, insana bağlıdır ve iyi huyludur.
Günümüzde rahvan at yetiştirme geleneği, Anadolu’da devam etmekte ve Türkiye Geleneksel
Spor Dalları Federasyonu bünyesinde rahvan at yarışları düzenlenmektedir. Bugün Türkiye’de
rahvan atlar, Samsun’da yetişen Canik atları ve Kastamonu’nun Daday ilçesinde yetişen Oryantal
ırk denilen Türk – Arap atı karışımı atlardır.
Ülkemizde yapılan bütün rahvan yarışlarda mutlaka davul-zurna çalınır; Köroğlu ritmi vurulur.
Rahvan binicilik; Doğu’da Kars, Ardahan, Ağrı, Erzurum; Batı’da İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa,
Denizli; Kuzey’de Artvin, Trabzon, Ordu, Zonguldak, Samsun; Güney’de Antalya’da yaygın olarak
yapılmaktadır.
Fotoğraf 5.39: Ardahan, Rahvan At Yarışı
Kökbörü
Türklerin en eski savaş oyunlarından biridir ve ciritin atası sayılır. Oyun at üstünde altışar
kişiyle iki takım halinde oynanır. Hakem komutuyla birlikte yerdeki oğlak postu kapılmaya ve
karşılıklı kalelere bırakılmaya çalışılır. Mücadele post parçalanıncaya kadar devam eder.
Günümüzde de geleneksel sporlarımız yaşatılmaktadır. Kışın donan Çıldır Gölü üzerinde
2019 yılında altıncısı düzenlenen şölenlerde atlı okçuluk, atlı kızak, atlı cirit, kökbörü ve
rahvan binicilik gösteri müsabakaları yapılır ve unutulmaya yüz tutmuş geleneksel atlı
sporlarımız gençler ve çocuklarımıza hatırlatılır.
Fotoğraf:5. 40: Kökbörü Oyunu
164
Belki mazide kaldı Beylerimiz Hanımız
Hala göz gönüldedir serhat Ardahan'ımız.
Bir gün kelebeğinin, şölen yeridir bura
Yalnız çam dağlarından, alır kaynağı Kura.
Çayır çimen huzur verir göz gönül'e teselli
Misafir ağır ise, kaz mantısı teselli.
Bir döngüdür çevrilir, el değmemiş Habitat
Kirlenmemiş bir toprak, atık tutmaz tabiat.
Hak vergisi de denir, alır Haktan ışığı
Bölgenin kıymetlisi gelenek Halk Aşığı.
Gen Merkezi Ardahan, uysal Kafkas Arımız
Bin bir çiçek özünden, saf Ardahan Balımız.
Bal'a değeri katan nedenimiz de belli
Endemik yirmi dokuz, bitkim iz bin yüz elli.
Kar üstüne kar yağar, kış boyu ayaz olur
Eller kalkar semaya, yaz bahar niyaz olur.
Çıldır gölümüz donar, dört bir yan köşe bucak
Buzun üstünde cirit, kar üstü karakucak.
El değmemiş doğada, doğal lezzeti bulan
Bilbilan'da derler bin yayladan Bülbülan.
Göz gönülü dağlayan, tarihi Yanık Cami
Zalime soykırıma, tarihe tanık cami.
Çıldır'da Sarı Balık Posof un has elması
Göle yaylalarından, çıkar peynirin hası.
Bölgeye has ekilir kavilcadır buğdayı
Mayıs ayı ekilir Ağustos biçim ayı.
Az olan kıymetlidir, Benekli Alabalık
Kılçığından az yenir Kura'dan karabalık.
Dünya birincisidir göz nuru el emeği
Türkmen kıyafetiyle şirin Damal Bebeği.
Haziranın on beşi dağın Güneşe seti
Cumhuriyet nişanı Atatürk Silueti.
Hanak sınırlarında, eski tarih aynası
Hanak Büyük Nakala Harosman Mağarası.
Kışları geçit vermez, fırtına boran kardan
Posof ne hoş görünür, güz mevsimi llgardan.
Nüfus artmaz azalır, mevcut durur güç bela
Köy kasaba virane, giden gelmez göç bela.
Sahara geçit vermez, zirvesi sis pus olur
Yaz bahar eğlencelik, Kışları sus pus olur.
Hak ışığı altında, mum olur erir benlik
Vatan Millet aşığı "Suhara" Aşık Şenlik.
Kale Sur Mağaralar, tarih her köşe başı
Harabe olmuş mazi, bizce bilinmez yaşı.
Taş üstüne taş konsun, karınca kararınca
Göz gönül bayram etsin, Ardahan'a varınca
Yıllar boyunca düşmüş, yaprak üstüne yaprak
Tarım da bereketin kaynağı fosil toprak.
Ahmet ALAN
ARDAHAN
Söz uçar yazı kalır sen yazı ol Ardahan
Can uçar adı kalır can adı Ahmet Alan.
165
5. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
ETKİNLİK
Ardahan’ın kültürel ve yöresel değerlerini içeren aşağıdaki kelimeler bulmacanın içinde
düz,çapraz ve ters olacak şekilde gizlendi.Bu kelimeleri bulmaya çalışalım.
Kaz e, Damal bebeği , Şeytan Kalesi , Yudum Tatar , Çarık, Papak, Gördes düğümü,
Cil çekme, Katmer , Kökbörü, Atlı cirit, Mafiş, Göle kaşarı, Aşık Zülali, Bağlama, Umaç ,
Hangel, Hasuta
166
A. ÇOKTAN SEÇMELİ SORULAR
Aşağıdaki soruları okuyup doğru yanı işaretleyiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan’da gezip görebileceğimiz yerlerden biri değildir?
A. Şeytan Kalesi B. Çıldır Gölü C. Damal Bebeği D. Ayder Yaylası
2. Aşağıdakilerden hangisi Ardahan yöresinin yerel gazetelerinden biri değildir ?
A. Sabah B. Kuzey Anadolu C. Çıldır manşet D. Doğuş
3. Aşağıdaki halk ozanlarından hangisi Ardahan şehrimizin ozanlarından birisi değildir?
A) Yalnızçam Dağları B)Allahuekber Dağları C) Kısır Dağ D)Kaçkar Dağı
4. “Türklerin en eski savaş oyunlarından biridir ve ciritin atası sayılır. Oyun at üstünde altışar
kişiyle iki takım halinde oynanır. Hakem komutuyla birlikte yerdeki oğlak postu kapılmaya ve
karşılıklı kalelere bırakılmaya çalışılır.”
Yukarıda bahsedilen ata sporumuz aşağıdakilerden hangisidir?
A. Atlı Cirit B. Rahvan Binicilik C . Kökbörü D. Atlı Okçuluk
5.
1
Ayvaz benden ne istersin
Can mıdır baş mıdır nedir
Akıtırsın ala gözden
Kan mıdır yaş mıdır?
...
Dayan koş Köroğlu dayan
Söz sohbetin eyle beyan
Yaysan gafleen uyan
Gördüğün düş müdür nedir?
2
Mendil serdim güneşe
Mendil aldım kırkbeşe
Senin yarin gül ise
Benimki menekşe
...
Üçderenin yolu ayaz
Bir mendil buldum beyaz
Kurban olduğu Allah
Seveni sevene yaz
Yukarıdaki dörtlükler sırasıyla hangi sözlü ürüne aittir?
A. Türkü- Ninni B. Mani- Türkü C. Mani-Kotanlama D. Türkü-Mani
6. Aşağıdaki bulmacayı çözünüz.
1. Atın bir yürüyüş şekli
2.Terekeme helvası da denen bir
tatlımız
3. Bir halk oyunumuz.
4. Bir halk oyunumuz.
5. Daha çok eski dönemlerde kullanılan
kullanılan yaygı çeşitlerinden birisi
6. Kışın üzeri donduğu için için üzerinde
Kızakla kayılan gölümüz.
7. Tatlı bir besin maddemiz.
8. Kışın erkeklerin taktı ğı kalın,
yuvarlak başlık.
167
B.BOŞLUK DOLDURMA SORULARI
Aşağıdaki ifadeleri okuyup boş bırakılan alanlara doğru yanıtları yazınız.
● İlimizin en önemli doğal güzelliklerinden biri olan, Damal ilçemizin dağlarına yansıyan
........................................ dir
● Ümit Kaftancıoğlu’nun ünlü eserlerinden biri……………..dir?
● Ardahan ilimiz Milli Şura Hükümeti, Kurtuluş Savaşı’mızla bütünleşerek Kazım Karabekir
Paşa ve Halit Paşa komutasındaki şanlı ordumuz tarafından ………. Şubat ……… tarihinde
kurtarılmıştır.
● Atlar kendilerine özgü yürüyüş şekilleri olan hayvanlardır. Atlarda doğal yürüyüş şekline adi
adım(adeta), tırıs ve dörtnala olmak üzere üçe ayrılır. Bir de bazı atlara özgü olan ya da kimi
ata ancak sonradan öğretilebilen; aynı yandaki ayaklar, aynı anda adımlayarak yürünen ve bu
yürüyüş esnasında atın dörtnala yakın bir hız
yapabildiği yürüyüş şekline de ……………………. yürüyüş biçimi denir.
● Çiftçilerin, büyük tarlaların sürülmesi için birkaç ailenin birleşip yaptıkları iş sırasında
söyledikleri maniye……………………..denir.
C.DOĞRU-YANLIŞ SORULARI
Aşağıdaki ifadeleri okuyup doğru doğru ise “D” harfini yanlış ise “Y” harfini işaretleyiniz.
1. Dünyada birçok ülkenin mutfağında çeşitli şekillerde yer alan kaz eti ülkemizde genellikle
Kars ve Ardahan yörelerinde bulgur pilavı ile pişirilerek servis edilir. ( D / Y )
2. Ardahan bölgesinin yetiştirdiği ünlü türkücü Nuray Hafiftaş’tır. ( D / Y )
3. Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri her yıl şehrimizin Hanak ilçesinde
yapılmaktadır.( D / Y )
4. Kışın donan Çıldır Gölü üzerinde 2019 yılında altıncısı düzenlenen şölenlerde Atlı Okçuluk,
Atlı Kızak, Atlı Cirit, Kökbörü ve Rahvan Binicilik Gösteri müsabakaları yapılır. ( D / Y)
5. Atasözlerini ve deyimleri oluşturan ve bu sözleri ilk söyleyen bellidir. ( D / Y )
168
GÖRSEL KAYNAKÇA
KAYNAKÇA
Görsel 1.1: Nelere İhtiyaç Duyuyoruz?
● hps://pixabay.com/tr/vectors/s%C3%BCt-%C5%9Fi%C5%9Fesi-cammand%C4%B1ra-kahvalt%C4%B1-2012800/
● hps://pixabay.com/tr/images/search/arkada%C5%9F/
● hps://tr.gta5-mods.com/vehicles/turk-okul-servisi
● hp://www.womantv.com.tr/ogretmen-ogrenci-iliskisinin-kalitesi-basariyi-etkiliyor506h.
htm
● hps://pixabay.com/tr/illustrations/tasar%C4%B1mc%C4%B1s%C4%B1-moda-2966125/
hps://pixabay.com/tr/vectors/erkek-k%C4%B1z-el-ele-%C3%A7ocuklar-okul-160168/
Görsel 1.2: hps://cdn.pixabay.com/photo/2016/08/08/19/54/bread-1579136_960_720.jpg
Görsel 1.3: hps://ardahankahvaltievi.com.tr/wp-content/uploads/2014/07/fetir.jpg
Görsel 1.4: hps://dunyalilar.org/catalhoyuk-ile-tanisin-tarihin-ilk-sehri.html/ (E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.5: hp://www.antiktarih.com/2018/07/31/catalhoyuk/ (E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.6: hps://muze.gov.tr/muze-detay?SectionId=ASS01&DistId=ASS (E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.7: hps://www.cnnturk.com/haber/dunya/-piramitlerin-gizemi-cozuldu (E.T.
17.09.2019)
Görsel 1.8: hps://izmir.ktb.gov.tr/TR-77467/selcuk.html (E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.9: hp://basinhaber.ormansu.gov.tr/osb/haberduyuru/guncelhaber/15-11-02/%-
C3%87anakkale_Troya_Tarihi_ Milli_Park%C4%B1_Yeni_Plan%C4%B1%E2%80%99na_Kavu
%C5%9Ftu.aspx?sflang=tr (E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.10: hps://www.trthaber.com/foto-galeri/istanbul-havalimani-havadangoruntulendi/20782/sayfa-1.html
(E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.11: hp://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/osmangazide-aninda-odeme-icin-israredin-40969891
(E.T. 17.09.2019)
Görsel 1.12: hps://www.kulturportali.gov.tr/medya/fotograf/fotodokuman/7921 (E.T.
17.09.2019)
Görsel 1.13: hps://www.kulturportali.gov.tr/medya/fotograf/fotodokuman/7596 (E.T.
17.09.2019)
Görsel 1.14: hps://islamansiklopedisi.org.tr/medine (E.T.27.11.2019)
Görsel 1.15: hps://www.yeniasya.com.tr/kubra-unuvar/bir-endulus-saheseri-kurtubacamii_494785
(E.T.27.11.2019)
Görsel 1.16: hps://www.diyanet.tv/uploaded/icerikustufoto_48380267_IUst.JPG
Görsel 1.17: hps://www.turkcebilgi.com/uploads/baslik/thumb/2254834.jpg
Görsel 1.18: hps://www.islamalimi.com/sultan-ahmet-camii-hakkinda-bilgi-veresimleri/sultan-ahmet-camii-1-2/
Görsel 1.19: hp://konyaturizmrehberi.blogspot.com/2014/05/hz-mevlana-turbesi-konymev
ana-muzesi.html
Görsel 1.20: hps://www.ardahan.bel.tr/ardahan-hakkinda.php
Görsel 1.21: hps://www.ardahan.bel.tr/
Görsel 1.22: Görsel tasarım uzmanı Tuba AYDIN’a aittir.
Görsel 2.1: haber7.com.güncel.eğitim
Görsel 2.2: hps://kizilay.org.tr/Haber/HaberArsiviDetay/2140
Görsel 2.3: Uyulması Gereken Kurallar Görselleri
● hps://www.parasan.com/wp-content/uploads/2020/03/sultan-ahmet-cami-mimari-kimsultan-ahmet-cami-ka%C3%A7-ya%C5%9F%C4%B1nda-732x445.jpg
169
● hp://cemaltural.tabiat.gov.tr/
● hps://www.haberankara.com/29-ekim-cumhuriyet-bayrami-kutlamalari-anitkabir-dekiresmi-toren-ile-basladi/69085/
● hps://www.erzincan.bel.tr/upload/haber/2019_01_23_346377345.jpg
●
hps://ailevecalisma.gov.tr/medias/6964/ulusalveyerelmarketraporu_tum.pdf
(E.T.02.10.2019 )
Görsel 2.4: Görsel tasarım uzmanı Tuba AYDIN’a aittir.
Görsel 2.5: hps://pixabay.com/tr/vectors/erkek-kitap-reding-%C3%A7ocuk-okul-311392/
Görsel 2.6: hps://im.haberturk.com/2019/05/27/ver1558949647/2476948_810x458.jpg
Görsel 2.7: hps://www.kamupersoneli.net/images/
Görsel 2.8: hps://pixabay.com/tr/illustrations/germe-b%C3%BCkme-kar%C4%B1s%C4%B1-
esneklik-3098228/
Görsel 2.9: hps://pixabay.com/tr/images/
Görsel 2.10: hps://pixabay.com/tr/photos/deprem-moloz-l-aquila-daralt-afet-1665870/
Görsel 2.11: hps://i2.milimaj.com/i/milliyet/75/0x410/5d5fddfd55428323080eab72.jpg
Görsel 2.12: hps://www.shuerstock.com/tr/search/disability+child+cartoon
Görsel 2.13: Kaldırım. hps://www.ankara.bel.tr/ 19.11.2019/ 14.05
Görsel 2.14: Engelli sesli uyarım sistemi. hp://www.antalya.bel.tr/ 03.11.2019/ 14.55
Görsel 2.15: Rampa sistemi. hps://www.izmir.bel.tr/ 04.11.2019/ 13.56
Görsel 2.16: Üst geçit. hp://www.rize.bel.tr/ 04.11.2019/ 11.53
Görsel 2.17: Engelli plajı. hps://www.mugla.bel.tr/haber/engelsiz-plajlar-artiyor-mugladayuzler-guluyor
20.11.2019/ 13.35
Görsel 2.18: hps://www.ardahan.bel.tr/haber-detay.php?d=95
Görsel 2.19: hps://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/yalova/gezilecekyer/yuruyen-kosk
9.10.2019/ 09.32
Görsel 2.20: hps://www.fotomac.com.tr/genel/2020/04/05/icisleri-bakanligindan-coronavirusu-surecinde-sokak-hayvanlari-icin-ek-genelge-yayinlandi
Görsel 3.1: Ardahan Belediyesi
Görsel 3.2: hps://im.haberturk.com/2017/05/30/1513647_40377854c1ce68154a83ec224
10c00c6_640x640.jpg göle ovası
Görsel 3.3: hps://mapio.net/pic/p-14166051/ Ardahan Ovası
Görsel 3.4: hp://sadeceardahan.blogspot.com/2015/06/ardahan-bulbulan-yaylas.html
Görsel 3.5: ww hps://www.bursadabugun.com/galeri/yasam/kar-eridi-gole-ovasi-sular-al
tinda-kaldi-30700/4.html
Görsel 3.6: hps://tr.pinterest.com/pin/572801646339014369/
Görsel 3.7: hps://www.koylerim.com/posof-armutveren-koyu-307921h.htm
Görsel 3.8: hps://m.haber7.com/ulkede-bugun/haber/2909480-posoa-sonbahar-bir-bas
ka-guzel
Görsel 3.9: hps://www.nufusu.com/il/ardahan nufusu#:~:text=Ardahan%20n%C3%BCf
su%20bir%20%C3%B6nceki%20y%C4%B1la,%2C%20%47%2C91%20kad%C4%B1nd%C4%B1r.
Görsel 3.10: Kaynak: DHA
Görsel 3.11: Kaynak: İHA
Görsel 3.12: Kaynak: İHA
Görsel 3.13: Kaynak: İHA
Görsel 3.14: Kaynak: İHA
Görsel 3.15: hps://www.e-sehir.com/turkiye-haritasi/ardahan-deprem-fay-hatti-riskharitasi.
html
Görsel 3.16: hps://pixabay.com/tr/photos/flash-y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m-atk%-
170
C4%B1-etkisi-hava-845848/
Görsel 3.17: hps://pixabay.com/tr/photos/iaiye-yang%C4%B1n-alevler-d%C4%B1%-
C5%9F%C4%B1nda-115800/
Görsel 3.18: hp://www.sanalbasin.com/ardahan-dondu-en-dusuk-hava-sicakligi-11-dereceyle-ardahanda-olculdu-33617395/
Görsel 3.19: hps://tr.wikipedia.org/wiki/Ardahan%27%C4%B1n_il%C3%A7eleri
Görsel 3.20: Mehmet Yener
Görsel 3.21: Mehmet Yener
Görsel 3.22: Mehmet Yener
Görsel 3.23: Mehmet Yener
Görsel 3.24: Mehmet Yener
Görsel 3.25: Mehmet Yener
Görsel 4 3h ps://www.cnnturk.com/fotogaleri/yasam/gezi/cildir-golunde-eskimo-usulu-balik-avi
Görsel 4.6.h ps://www.haberler.com/sular-alti nda-kalan-ovada-balik-avi-13216665-haberi/
Görsel 4 -7h p://ardahanhaberi.com/kars-ve-ardahan-da-koylulerin-arazilerindeki-kadastro-kargasasi/14445/
Görsel: 4 -9h ps://www.hurriyet.com.tr/galeri-yer-kars-ac-kalan-ti lki-fare-avinda-40738694
Görsel :4 13h ps://www.haber7.com/guncel/haber/2899537-ardahanin-yaban-hayati -fotokapanlagoruntulendi/?detay=1
Görsel :4 10h ps://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1z%C4%B1l_sincap
Görsel :4 11h ps://tr.wikipedia.org/wiki/Porsuk_(hayvan)
Görsel :4 12h p://www.gazetevatan.com/ardahan-dan-sansar-cikti wen-910266-yasam/
Görsel :4 14h p://www.75haberler.com/haber-3991 _ayi_inti kam_icin_gole%E2%80%99ye_
indi.html
Fotoğraf 4.16: Ardahan’da Çamlı Çatak Ormanı, Karaca
Görsel :4 15h p://www.gazetevatan.com/ardahan-da-kurtlar-suru-halinde-merkeze-indi-701081-yasam/,
h ps://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/ardahan/TurizmAkti viteleri/ardahan-yaban-hayati
Fotoğraf 4.46: Damal Bebeği, h p://www.damal.gov.tr/, h ps://www.gezi-yorum.net/ardahan-damal/damal-bebegi-1/
Görsel :5 1h p://ardahan.meb.gov.tr/
Görsel :5 21h ps://www.haberler.com/gole-de-kurtulus-coskusu-haberi/
Görsel :5 22h ps://bedirhaber.com/370-muslumani-diri-diri-yakti lar/
Görsel . 5 23h ps://www.mynet.com/cildirin-kurtulusunun-92-yildonumu-coskuyla-kutlandi-180100722102
Görsel : 5 24h ps://www.youtube.com/watch?v=4KJ0lmRLVk0
Görsel :5 25h ps://www.iha.com.tr/ardahan-haberleri/poso a-kar-yagisi-alti nda-sehitleri-andi-2558193/
Görsel: 5 26 h ps://www.ardahan.edu.tr/Default.asp?hid=485&baslik=__alti n_at___cildir_
golu_nde_ikinci_kez_sahlandi&sayfa=1
Görsel:5 28 h ps://www.sondakika.com/haber/haber-peynirde-lezzeti n-adi-gole-kasari-8865877/
Görsel:5 29: h ps://turluyorum.net/cildir-golu-festi vali-ve-gezilecek-yerler/
Görsel:5 30 h ps://www.mynet.com/ardahan-da-ataturk-un-izinde-ve-golgesinde-damal-senlikleri-ne-rekor-kati
lim190101167070
Görsel:5 34: h p://ardahan.gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/69864/30-agustos-zafer-bayrami-yuzme-musabakalariyapildi.aspx
171
Görsel:5 38 hps://www.ardahanhaber.com.tr/cildir-altin-at-soleni-7-subat-ta-basliyor/11227/
Görsel:5 39: hps://www.sondakika.com/haber/haber-rahvan-at-yarislari-dogu-anadolu-sampiyonasi-8819321/
Ölçme değerlendirme karikatürleri: hps://www.egitimsistem.com/8-sinif-turkce-calisma-kitabi-dikey-yayinlari-duygular-temasi-tema-sonu-50908h.htm
KAYNAKÇA
• Aydın,S(2009) El Sanatları Geleneği giyim Kuşam Ve Süsleme. Ankara:T.C Kültür Ve Turizm
Bakanlığı Türkiye Kültür Portalı Projesi
• Bektaş, C. (2016)Herkes İçin Kent.İstanbul:Arkeoloji Ve Sanat Yayınları
• Binghem,J.Chandler,F.Chisholm ve Diğerleri (2012)Anti k Dünya Ansiklopedisi: Ankara.
Tübitak Yayınları
• Brokes O. (2017)Şehirde Bir Gün İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
• Canan İ. (1994) Kütüb-İ Si e Muhtasarı Tercüme Veşerhi. (6. Cilt)Ankara: Akçağ Yayınları
• Demirci M. (2003) İslamda Şehir Ve Şehrin Sosyal Dinamikleri, İstem, Yıl:1,
Sayı:2,2003,129-146
• Eliaçık M.(2016), Ebussuud Efendinin Farsça Bir Manzum Fetvası, Uluslar Arası Türkçe
Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi,5 (4),1765- 1772
• Göksu D.(2015). İstanbul Kültür Ve Edebiyat Atlası, İstanbul: İstanbul Turing Ve Otomobil
Kurumu
• Işık C. (2010), Mevlananın Mesnevisinde Şehir Ve Köy, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Selçuk Üniversitesi, Konya
• Kaya E. (2017), Kentleşme Ve Kentlileşme. İstanbul: İşaret Yayınları
• Kaya G. (2014), Kentleşmenin Toplumsal Boyutları (Adıyaman Örneği) Ankara: Ütopya Yayınevi
• Köse O. (2016), Geçmişten Günümüze Şehir Ve Çocuk (1. Cilt) Samsun : Canik Belediyesi
Kül-tür Yayınları
• Taççı H, Nebati N,(Editör), (2015), Şehir Üzerine Düşünceler, İstanbul: Esenler Belediyesi .
Şehir Düşünce Yayınları
• T.C. Milli Eğitim Bakanlığı(2017), Şehrimiz…Dersi Öğretim Programı, Ankara: M.E.B.
• Vatansever M, Batman O, Ve Altaş A, (2017). Sürdürülebilir Turizm Açısından Kızılırmak
Delta-sı Kuş Cennetinin Yerel Paydaşları Tarafından Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma,
Yönetim, Ekonomi, Edebiyat, İslami Ve Politik Bilimler Dergisi,2(2): 31 Aralık/December
2017,194-217
• Yılmaz C. (Editör). (2015). Samsun Turizm Rehberi. Samsun: Büyükşehir Belediyesi Yayınları
• Akyol C.(2011). Samsun Genelinde Müze Ve Ören Yerlerinin İl Turizmine Katkısı Konferansı.
Ocak 2011, Samsun
• Yüksel F. (2016), Vezirköprü Yöresi Monografisi, Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi. Samsun
• hps://www.haberler.com/ardahan-da-dere-tasti -evler-su-alti nda-kaldi-8569100-haberi/
İHA
• h ps://ardahan.afad.gov.tr/tr/6661/Haber
• h ps://www.afad.gov.tr/
• Ardahan yerel haber
• 2016 YILI DOĞA KAYNAKLI AFETLER YILLIĞI
• YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DOĞA BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ
• TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI DOĞA KAYNAKLI AFETLER VE AFET YÖNETİMİ
ÇALIŞ-MA GRUBU
172
• Dünya ve Türkiye
• hp://www.ardahan.gov.tr/
• hp://www.ardahan.bel.tr/
• hps://csb.gov.tr/
• hp://www.ardahan.gov.tr/ilcelerimiz
• Milliyet haber.com.tr
• www.coğrafyaeğitimi.biz
• Ardahan Valiliği,Serhat Şehri Ardahan(2002).Ankara: Uyum Ajans
• Ardahan Belediyesi(2015).Ardahan Muağından.Erzurum: Zafer Medya
• Doğaner, S. (2001). Türkiye Turizm Coğrafyası İstanbul: Çantay Kitapevi
• Kural,Turgay-Gündoğdu Kaan Şevket (2019).Ardahan’da Kaybolmaya Yüz Tutan Meslekler ve
Son Ustalar.Erzurum:Zafer Form Ofset Yayınevi
• Özgüç, N. (2003). Turizm Coğrafyası. İstanbul: Çantay Kitapevi
• hps://www.ardahan.edu.tr
• hps://erzurumobm.ogm.gov.tr
• hp://www.damal.gov.tr
• hp://www.kgm.gov.tr
• hps://www.mgm.gov.tr
• mta.gov.tr
• hp://www.hurriyet.com.tr (30.06.2017)
• hp://tdk.gov.tr
• hps://www.trakus.org
• hp://www.tramem.org
• www.tüik.gov.tr
• hps://www.ktb.gov.tr
• www.asikzulali.org
• www.karsktm.gov.tr
• www.serhatbirikim.com.tr
• www.ardahan.meb.gov.tr
• www.resmitatiller.net
• www.ntv.com.tr/seyahat
• www.ardahanildernegi75.com
• hp://www.vizyonardahan.com
• hp://yilmazkaancpl.meb.k12.tr
• www.tabiat.gov.tr
• www.gsdf.gov.tr
• www.sanalbasin.com
• hps://jrn424.wordpress.com
• www.kulturportali.gov.tr
• www.trthaber.com
• hp://ardahanliyizbiz.blogspot.com
• KAFESOĞLU, İbrahim, İslam Ansiklopedisi, At, s: 26-28
• KOÇKAR, M. Tekin, www.atveinsan.com, Atın Kısa Tarihi
• TUNÇ, Ali, Osmanlı Devletinde Spor (Okçuluk), Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yüksek Lisans Tezi,2000
• YILDIRAN, İbrahim, Türk Kültüründe Atlı Hedef Okçuluğu Olarak Kabak Oyunu ve Osmanlılardaki
Görünümü, www.tarihtarih.com
173
• GÜL, Mehmet – GÜVEN, Okan – YÜKSEL, Ahmet, Padişah Cirit Bindi (Cirit Sporunu İcra eden
ve Destekleyen Osmanlı Sultanları), Spor Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018
• TEMURLENK, Özkan, Türk Biniciliği Dünü Bugünü (İ.Ö. 4000 – İ.S. 2000), İstanbul Atlı Spor
Kulübü, 2006.
• TÜZÜN, Ahmet, Türk Dünyasında Ortak Sporlar, T.C. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, 2010
• GÜR, İhsan, Bursa’da Rahvan Atın Dünü ve Bugünü, Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2009
• KAFESOĞLU, İbrahim, Türk Milli Kültürü, Ötüken Neşriyat, 2010
• TEMURLENK, Özkan, Türk Biniciliği Dünü ve Bugünü İ.Ö. 4000 - İ.S.2000, İstanbul Atlı Spor
Kulübü,2006
174