19.03.2021 Views

Opiece Özet Kitabı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

International Congress of Early Childhood Outdoor Practices Congress

SAKARYA, 2021

Book of Abstracts

1


International Congress of

Early Childhood Outdoor

Practices Congress

SAKARYA, 2021

2


Uluslararası

Erken Çocukluk Dış Mekan

Uygulamaları Kongresi

3


Topics and Scope

The topics for the congress are gathered under three main titles as the project’s main aim is,

by designing a child-friendly educational street, to inform preschool teachers about the

importance of outdoor-oriented practices, to raise awareness of implementation results, and

to design appropriate educational practices that can be applied outdoors.

• Child-friendly urban space design

• The importance of outdoor plays and implementations

• The role of outdoor plays in preventing digital addiction

Papers can be presented in Turkish and English.

4


KONGRE KONULARI

Kongrenin bildiri konuları, projenin ana hedefinin çocuk dostu bir eğitim sokağı tasarlayarak

okul öncesi öğretmenlerini dış mekân uygulamalarının önemi hakkında bilgilendirmek,

uygulama sonuçları hakkında farkındalık yaratmak ve dış mekânda uygulanabilecek uygun

eğitimsel etkinlikler tasarlamak olması nedeniyle iki temel başlık altında toplanmıştır.

• Çocuk dostu kentsel mekân tasarımı

• Dış mekân oyunun önemi ve uygulamaları

• Dış mekân oyunlarının dijital bağımlılığı önlemedeki rolü

Kongrede bildiriler Türkçe ve İngilizce olarak sunulabilecektir.

5


HONORARY PRESIDENT

Prof. Dr. Fatih SAVAŞAN - Sakarya University Rector

CHAIRMAN OF THE CONGRESS

Prof. Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN - Sakarya University

ORGANIZING COMMITTEE

Prof. Dr. Firdevs KARAHAN - Sakarya University

Prof. Dr. Mehmet Barış HORZUM - Sakarya University

Guida VEIGA - Universidade de Évora / Portekiz

Ieva PAZUSİENĖ - Vytauto Didžiojo universitetas / Lithuania

Jose MARMELEIRA - Universidade de Évora / Portekiz

Ona MONKEVİČİENĖ - Vytauto Didžiojo universitetas /

Lithuania

Arş. Gör. Esra Betül KÖLEMEN - Sakarya University

Arş. Gör. Burcu KOÇ - Sakarya University

Hızır Çağrı GÜNGÖR - Hendek Municipality

Mehmet Sarp KARATAŞ - Hendek Municipality

Prof. Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN - Sakarya

University

Doç. Dr. Suat KOL - Sakarya University

Gülşah GÜNGÖZ VAN DIJK - Stichting DRIO /

Hollanda

Gabrıela ALMEIDA - Universidade de Évora /

Portekiz

Luis LARANJO - Universidade de Évora / Portekiz

Birutė AUTUKEVİČİENĖ - Vytauto Didžiojo

universitetas Lithuania

Arş. Gör. Elif BOZYİĞİT - Sakarya University

Arş. Gör. Mehmet UYSAL - Sakarya University

Hasan ALTUNTAŞ - Hendek Municipality

Nuriye ÜNAL - Yenimahalle Anaokulu

Muhammed BULUT - Yenimahalle Anaokulu

6


SCIENTIFIC COMMITTEE

Prof. Dr. Adalet Kandır - Gazi University

Prof. Dr. Ayla Oktay - Maltepe University

Prof. Dr. Ayperi Sığırtmaç - Çukurova University

Prof. Dr. Ayşe Belgin Aksoy - Gazi University

Prof. Dr. Belma Tuğrul - İstanbul Aydın University

Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu - Hacettepe University

Prof. Dr. Dilara Fatoş Özer - İstanbul Kent University

Prof. Dr. Duyan Maden - Hacettepe University (Retired)

Prof. Dr. Elif Çelebi Öncü - Kocaeli University

Prof. Dr. Elif Yeşim Üstün - İstanbul Aydın University

Prof. Dr. Emine Ahmetoğlu - Trakya University

Prof. Dr. Esra Ömeroğlu - Gazi University

Prof. Dr. Fatma Tezel Şahin - Gazi University

Prof. Dr. Feyza Erden - Ortadoğu Teknik University

Prof. Dr. Gülden Uyanık - Marmara University

Prof. Dr. Handan Asude Başal - Uludağ University

Prof. Dr. Havise Güleç - Çanakkale On Sekiz Mart

University

Prof. Dr. Meziyet Arı - İstanbul Gelişim University

Prof. Dr. Mesut Saçkes - Balıkesir University

Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı - Ankara University

Prof. Dr. Neriman Aral - Ankara University

Prof. Dr. Nesrin Işıkoğlu Erdoğan - Pamukkale University

Prof. Dr. Nilgün Sarp - Bilgi University

Prof. Dr. Ozana Ural - Marmara University

Prof. Dr. Perihan Ünüvar - Mehmet Akif Ersoy University

Prof. Dr. Rengin Zembat - Maltepe University

Prof. Dr. Semra Erkan - İstanbul Gelişim University

Prof. Dr. Serdal Seven - Fatih Sultan Mehmet University

Prof. Dr. Şakire Ocak Karabay - Ege University

Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız - Hacettepe University

Prof. Dr. Yasemin Aydoğan - Gazi University

Prof. Dr. Yeşim Özlü Fazlıoğlu - Trakya University

Prof. Dr. Z. Fulya Temel - Gazi University

Prof. Dr. Asiye İvrendi - Pamukkale University

Prof. Dr. Aynur Bütün Ayhan - Ankara University

Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol - Ankara University

Prof. Dr. Ayşe Dilek Öğretir - Gazi University

Prof. Dr. Berrin Akman - Hacettepe University

Prof. Dr. Çağlayan Dinçer - Hasan Kalyoncu

University

Prof. Dr. Dilek Acer Çakar - Ankara University

Prof. Dr. Ebru Aktan Acar - Çanakkale On Sekiz Mart

University

Prof. Dr. Elif Dağlıoğlu - Gazi University

Prof. Dr. Emel Arslan - Necmettin Erbakan University

Prof. Dr. Esra Dereli İman - Osmangazi University

Prof. Dr. Fatma Alisinanoğlu - Fatih Sultan Mehmet

University

Prof. Dr. Fatma Ünal - Akdeniz University

Prof. Dr. Figen Turan - Hacettepe University

Prof. Dr. Gülümser Gültekin Akduman - Gazi

University

Prof. Dr. Hatice Bekir - Gazi University

Prof. Dr. İlkay Ulutaş - Gazi University

Prof. Dr. Mesude Atay - Başkent University

Prof. Dr. Mübeccel Gönen - Hacettepe University

Prof. Dr. Nergis Güven - Hacettepe University

(Retired)

Prof. Dr. Neslihan Avcı - Gazi University

Prof. Dr. Nilgün Metin - Hacettepe University

Prof. Dr. Nilüfer Darıca - Hasan Kalyoncu University

Prof. Dr. Özcan Doğan - Hacettepe University

Prof. Dr. Pınar Bayhan - Hacettepe University

Prof. Dr. Saide Özbey - Gazi University

Prof. Dr. Serap Erdoğan - Anadolu University

Prof. Dr. Sibel Güneysu - Başkent University

Prof. Dr. Tanju Gürkan - Ankara University (Retired)

Prof. Dr. Ümit Deniz - Gazi University

Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas - Çukurova University

Prof. Dr. Yıldız Güven - Maltepe University

Prof. Dr. Zarife Seçer - İstanbul University Cerrahpaşa

7


ONURSAL BAŞKAN

Prof. Dr. Fatih SAVAŞAN - Sakarya Üniversitesi Rektörü

KONGRE BAŞKANI

Prof. Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN - Sakarya Üniversitesi

DÜZENLEME KURULU

Prof. Dr. Firdevs KARAHAN - Sakarya Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Barış HORZUM - Sakarya

Üniversitesi

Guida VEIGA - Universidade de Évora / Portekiz

Ieva PAZUSİENĖ - Vytauto Didžiojo universitetas /

Litvanya

Jose MARMELEIRA - Universidade de Évora /

Portekiz

Ona MONKEVİČİENĖ - Vytauto Didžiojo universitetas

/ Litvanya

Arş. Gör. Esra Betül KÖLEMEN - Sakarya Üniversitesi

Arş. Gör. Burcu KOÇ - Sakarya Üniversitesi

Hızır Çağrı GÜNGÖR - Hendek Belediyesi

Mehmet Sarp KARATAŞ - Hendek Belediyesi

Prof. Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN - Sakarya

Üniversitesi

Doç. Dr. Suat KOL - Sakarya Üniversitesi

Gülşah GÜNGÖZ VAN DIJK - Stichting DRIO /

Hollanda

Gabrıela ALMEIDA - Universidade de Évora / Portekiz

Luis LARANJO - Universidade de Évora / Portekiz

Birutė AUTUKEVİČİENĖ - Vytauto Didžiojo

universitetas Litvanya

Arş. Gör. Elif BOZYİĞİT - Sakarya Üniversitesi

Arş. Gör. Mehmet UYSAL - Sakarya Üniversitesi

Hasan ALTUNTAŞ - Hendek Belediyesi

Nuriye ÜNAL - Yenimahalle Anaokulu

Muhammed BULUT - Yenimahalle Anaokulu

8


BİLİM KURULU

Prof. Dr. Adalet Kandır - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Ayla Oktay - Maltepe Üniversitesi

Prof. Dr. Ayperi Sığırtmaç - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Ayşe Belgin Aksoy - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Belma Tuğrul - İstanbul Aydın Üniversitesi

Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Dilara Fatoş Özer - İstanbul Kent Üniversitesi

Prof. Dr. Duyan Maden - Hacettepe Üniversitesi (Emekli)

Prof. Dr. Elif Çelebi Öncü - Kocaeli Üniversitesi

Prof. Dr. Elif Yeşim Üstün - İstanbul Aydın Üniversitesi

Prof. Dr. Emine Ahmetoğlu - Trakya Üniversitesi

Prof. Dr. Esra Ömeroğlu - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Fatma Tezel Şahin - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Feyza Erden - Ortadoğu Teknik Üniversitesi

Prof. Dr. Gülden Uyanık - Marmara Üniversitesi

Prof. Dr. Handan Asude Başal - Uludağ Üniversitesi

Prof. Dr. Havise Güleç - Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi

Prof. Dr. Meziyet Arı - İstanbul Gelişim Üniversitesi

Prof. Dr. Mesut Saçkes - Balıkesir Üniversitesi

Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı - Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Neriman Aral - Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Nesrin Işıkoğlu Erdoğan - Pamukkale Üniversitesi

Prof. Dr. Nilgün Sarp - Bilgi Üniversitesi

Prof. Dr. Ozana Ural - Marmara Üniversitesi

Prof. Dr. Perihan Ünüvar - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Prof. Dr. Rengin Zembat - Maltepe Üniversitesi

Prof. Dr. Semra Erkan - İstanbul Gelişim Üniversitesi

Prof. Dr. Serdal Seven - Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi

Prof. Dr. Şakire Ocak Karabay - Ege Üniversitesi

Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Yasemin Aydoğan - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Yeşim Özlü Fazlıoğlu - Trakya Üniversitesi

Prof. Dr. Z. Fulya Temel - Gazi Üniversitesi

Prof.Dr. Asiye İvrendi - Pamukkale Üniversitesi

Prof. Dr. Aynur Bütün Ayhan - Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol - Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Ayşe Dilek Öğretir - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Berrin Akman - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Çağlayan Dinçer - Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Prof. Dr. Dilek Acer Çakar - Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Ebru Aktan Acar - Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi

Prof. Dr. Elif Dağlıoğlu - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Emel Arslan - Necmettin Erbakan Üniversitesi

Prof. Dr. Esra Dereli İman - Osmangazi Üniversitesi

Prof. Dr. Fatma Alisinanoğlu - Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi

Prof. Dr. Fatma Ünal - Akdeniz Üniversitesi

Prof. Dr. Figen Turan - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Gülümser Gültekin Akduman - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Hatice Bekir - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. İlkay Ulutaş - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Mesude Atay - Başkent Üniversitesi

Prof. Dr. Mübeccel Gönen - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Nergis Güven - Hacettepe Üniversitesi (Emekli)

Prof. Dr. Neslihan Avcı - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Nilgün Metin - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Nilüfer Darıca - Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Prof. Dr. Özcan Doğan - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Pınar Bayhan - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Saide Özbey - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Serap Erdoğan - Anadolu Üniversitesi

Prof. Dr. Sibel Güneysu - Başkent Üniversitesi

Prof. Dr. Tanju Gürkan - Ankara Üniversitesi (Emekli)

Prof. Dr. Ümit Deniz - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Yıldız Güven - Maltepe Üniversitesi

Prof. Dr. Zarife Seçer - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa

9


Preface

Early childhood is a critical period for children’s development and education. The support provided

to the children throughout this period enables them to live their life as healthy individuals.

The basic requirement and learning method of this period for the children is definitely play.

When used together, “early childhood” and “play” are examined in two main areas. It is the theoretical basis

of the emergence and development of the play and the meaning and contribution of the play as an activity

to the development of the child. Thus, in early childhood, play is a widely discussed subject, and it

is included in the studies of researchers from different disciplines and views while its significance is emphasized.

Especially outdoor spaces are very attractive places that give children the opportunity to play freely.

The outdoor space is a very important development and learning place for children, where they

play, make friends, contribute to their physical, psychomotor, social, and emotional cognitive development,

develop their creativity, and get to know themselves. Outdoor spaces, which are of such importance

in the development and education of the child, have not been benefited from as effective learning environments

due to rapid urbanization, security problems, and improper uses of developing technology.

That is why, with the project titled as “Outdoor-oriented Practices in Early Childhood Education”, the main

aims are as follows:

• Designing a child-friendly educational street

• To prepare online training modules for preschool teachers about the importance of educational outdoor-oriented

practices

• To create an e-book to increase the awareness of teachers and families about

educational outdoor-oriented practices

• To propose an elective course for Early Childhood Education Undergraduate Programs

OPIECE is a project coordinated by Sakarya University with the contributions of 6 partners including Evora

University from Portugal, Stitching Drio from Netherlands, Vytautas Magnus University from Lithuania,

Hendek Municipality, and Yenimahalle Kindergarten. The results of the project, to which each partner contributes

with their own expertise, are shared at the International Congress of Early Childhood Outdoor Practices

(ICECOP) and supported by up-to-date research on outdoor-oriented practices in early childhood education.

The International Congress of Early Childhood Outdoor Practices (ICECOP) brings together project partners,

local-regional administrators, city and regional planners, academics, parents, teachers, teacher candidates,

and school principals to distribute the importance of the issue to large masses. The outcomes of the congress

will pave the way for children to have the opportunity to play outdoors freely in child-friendly cities.

Prof. Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN

10


Önsöz

Erken çocukluk dönemi, çocuğun gelişimi ve eğitimi için kritik bir dönemdir.

Bu dönemde çocuğa sağlanan destek, yaşamını sağlıklı bir birey olarak geçirmesini

sağlar. Çocuk için bu dönemin en temel gereksinimi ve öğrenme yöntemi oyundur.

“Erken çocukluk dönemi” ve “oyun” bir arada kullanıldığında iki temel alanda ele alınmaktadır. Oyunun

ortaya çıkışı ve gelişimi ile ilgili kuramsal temel ve bir etkinlik olarak oyunun çocuğun gelişimine

katkısı ve anlamıdır. Bu nedenle erken çocukluk döneminde oyun çok tartışılan kapsamlı bir konudur

ve farklı disiplin ve görüşteki araştırmacıların çalışmalarında yer almakta ve önemi vurgulanmaktadır.

Özellikle dış mekânlar çocuklara özgürce oyun oynama imkânı veren çok cazip alanlardır. Dış mekân, çocuklar

için oyun oynadıkları, arkadaş edindikleri, fiziksel, psikomotor, sosyal, duygusal bilişsel gelişimlerine katkı sağladıkları

yaratıcılıklarını geliştirdikleri, kendilerini tanıdıkları çok önemli gelişim ve öğrenme alanıdır. Çocuğun

gelişimi ve eğitimi sürecinde bu denli öneme sahip dış mekanlar, hızlı kentleşme, güvenlik sorunları ve gelişen

teknolojinin yanlış kullanımı nedeniyle etkin bir öğrenme ortamı olarak yeteri kadar değerlendirilememektedir.

Bu nedenle, “Outdoor-oriented Practices in Early Childhood Eduation Project” başlıklı proje ile;

• Çocuk dostu bir eğitim sokağı tasarlamak

• Dış mekân etkinliklerinin önemi hakkında okul öncesi öğretmenleri için online eğitim modülleri hazırlamak

• Öğretmenlerin ve ailelerin dış mekân uygulamalarına yönelik farkındalıklarını arttırmak için bir e-kitap

oluşturmak

• Okul Öncesi Öğretmenliği Lisans programları için seçmeli ders önerisinde bulunmak

hedeflenmiştir.

OPIECE, Sakarya Üniversitesinin koordinatörlüğünde Portekiz Evora Üniversitesi, Hollanda

Stitching Drio, Litvanya Vytautas Magnus Üniversitesi, Hendek Belediyesi, Yenimahalle

Anaokulu olmak üzere 6 partnerli bir projedir. Her partnerin kendi uzmanlığında katkı sağladığı

projenin sonuçları Uluslararası Erken Çocukluk Dış Mekân Uygulamaları kongresinde (ICECOP)

paylaşılmakta ve erken çocukluk eğitiminde dış mekân ile ilgili güncel araştırmalarla desteklenmektedir.

Uluslararası Erken Çocukluk Dış Mekân Uygulamaları kongresi (ICECOP), proje paydaşlarını, yerel-bölgesel

yöneticileri, şehir ve bölge planlamacılarını, bilim insanlarını, velileri, öğretmenleri, öğretmen adaylarını

ve okul müdürlerini bir araya getirerek konunun önemi geniş kitlelere ulaştırılmaktadır. Kongreden elde

edilen kazanımlar çocukların, çocuk dostu kentlerde oyun oynama fırsatı elde etmelerinin yolu açılacaktır.

Prof. Dr. Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN

11


ÇAĞRILI

KONUŞMACILAR

12


INVITED

SPEAKERS

13


Where should children play?

Risky outdoor play and modern urban environments

Australia and Turkey are countries valued for their natural beauty including large expanses

of coast and forests. Both countries possess conditions for the ideal outdoor lifestyle.

Despite this, many children spend extended amounts of time indoors and are sedentary.

In this presentation, I will examine trends in urbanisation in Australia and Turkey. Australia

has become one of the most highly urbanised countries in the world. Turkey is experiencing

rapid changes in urbanisation and may learn from Australian examples.

During the discussion I will discuss difficulties with intergenerational transmission of knowledge

in a mobile population and how this can enhance perceptions of danger and increase

adult protective behaviours towards children. I will also examine some of the difficulties

with modern urban design, such as increased temperatures due to decreased green space.

My discussion will conclude with consideration of spaces available for children’s

play within modern urban environments. I will consider the roles of green

spaces, the adult built environment, parks designed for children and loose parts.

.

14


Çocuklar nerede oynamalı?

Riskli açık hava oyunları ve modern kentsel ortamlar

Avustralya ve Türkiye, geniş kıyı ve ormanlar da dahil olmak üzere doğal güzellikleriyle

değer verilen ülkelerdir. Her iki ülke de ideal açık hava yaşam tarzı için koşullara sahiptir.

Buna rağmen, birçok çocuk içeride uzun süre vakit geçirmekte ve hareketsiz kalmakta.

Bu sunumda Avustralya ve Türkiye’deki kentleşme eğilimlerini inceleyeceğim.

Avustralya, dünyanın en çok şehirleşmiş ülkelerinden biri haline geldi. Türkiye,

kentleşmede hızlı değişimler yaşıyor ve Avustralya örneklerinden öğrenebilir.

Tartışma sırasında, hareketli bir popülasyonda kuşaklar arası bilgi aktarımı ile ilgili

zorlukları ve bunun tehlike algısını nasıl geliştirebileceğini ve çocuklara yönelik yetişkin

koruyucu davranışları nasıl artırabileceğini tartışacağım. Yeşil alan azalması nedeniyle

artan sıcaklıklar gibi modern kentsel tasarımdaki bazı zorlukları da inceleyeceğim.

Tartışmam, modern kentsel ortamlarda çocukların oyun oynayabileceği alanların

değerlendirilmesiyle sona erecek. Yeşil alanların, yetişkin yapılı çevrenin, çocuklar

için tasarlanmış parkların ve serbest alanların rollerinden bahsedeceğim.

15


The National Curriculum Outdoors: Focus and Flow

Debbie Lambert, Michelle Roberts & Sue Waite, UK

This presentation explains how outdoor learning can support children’s ability to concentrate and enter a state of

flow when there is a good match between the demands of a task and children’s capabilities. We showcase some outdoor

activities that link to curriculum goals and reflect on how these can help children focus and experience flow.

Why should children learn outdoors?

There is a strong evidence base for multiple benefits of spending time in nature including physical health,

wellbeing, attention restoration and lowering stress levels. Different pedagogies (such as following

children’s fascination with and curiosity in natural objects) and the need to employ different

skills outside can allow more children to learn successfully by appealing to different learning styles. Outdoor

learning can also help develop their creativity, social skills and increase their motivation to learn.

A pathway to educational attainment through these qualities associated with outdoor learning is suggested.

We also reflect how lack of confidence in parents and teachers about spending time or teaching in nature can reduce

access to nature across generations, depriving children of these benefits for their health, wellbeing and education.

Schools can play an important role in breaking a cycle of nature deficit for the good of people and the planet.

Support for teachers

Our series of books The National Curriculum Outdoors supports teachers to meet curriculum goals and demonstrate

progression, whilst gaining some of these holistic benefits through outdoor learning. They help to

build confidence in using the outdoor learning environment and save teachers time in planning for important

curriculum outcomes. https://www.bloomsbury.com/uk/the-national-curriculum-outdoors-ks1-9781472966599/

The books address curriculum subjects over a series of six lessons for each year group so that children can progress in

knowledge, understanding and skills outside the classroom just as they do inside. This presentation demonstrates

some music, art and maths activities and explains how they can support children’s learning through focus and flow.

16


Ulusal Müfredatta Dış Mekan: Odaklanma ve Akış

Debbie Lambert, Michelle Roberts & Sue Waite, UK

Bu sunum, bir görevin talepleri ile çocukların yetenekleri arasında iyi bir eşleşme olduğunda açık havada

öğrenmenin çocukların konsantre olma ve bir akış durumuna girme becerilerini nasıl destekleyebileceğini

açıklamaktadır. Sunumda, müfredat hedefleriyle bağlantılı bazı açık hava etkinliklerini ve bunların

çocukların odaklanmasına ve akışı deneyimlemesine nasıl yardımcı olabileceklerini yansıtacağız.

Çocuklar neden dışarıda öğrenmeli?

Doğada zaman geçirmenin fiziksel sağlık, esenlik, dikkatin yeniden sağlanması ve stres seviyelerinin düşürülmesi

dahil birçok faydasına ilişkin güçlü bir kanıt temeli vardır. Farklı pedagojiler (çocukların doğal nesnelere

olan ilgisini ve merakını takip etmek gibi) ve dışarıda farklı beceriler kullanma ihtiyacı, farklı öğrenme tarzlarına

hitap ederek daha fazla çocuğun başarılı bir şekilde öğrenmesine olanak tanıyabilir. Açık havada öğrenme ayrıca

çocukların yaratıcılıklarını, sosyal becerilerini geliştirmeye ve öğrenme motivasyonlarını artırmaya yardımcı

olabilir. Açık havada öğrenmeyle ilişkili bu nitelikler aracılığıyla eğitime erişim için bir yol önerilmektedir.

Ayrıca, ebeveynlerin ve öğretmenlerin doğada zaman geçirme veya öğretme konusundaki

güven eksikliğinin ,nesiller boyunca doğaya erişimi azaltarak çocukları sağlıkları, iyilikleri

ve eğitimleri için bu faydalardan mahrum bırakabileceğini de yansıtıyoruz.Okullar, insanların

ve gezegenin iyiliği için bir doğa açığı döngüsünün kırılmasında önemli bir rol oynayabilir.

Öğretmenler için destek

The National Curriculum Outdoors adlı kitap serimiz, öğretmenleri müfredat hedeflerine

ulaşmaları ve ilerleme göstermeleri için desteklerken, açık havada öğrenim yoluyla bu bütünsel

kazanımları elde etmenin kapılarını aralamaktadır. Açık havada öğrenme ortamını kullanma konusunda

güven oluşturmaya yardımcı olurlar ve öğretmenlere önemli müfredat çıktılarını planlarken

zaman kazandırırlar. https://www.bloomsbury.com/uk/the-national-curriculum-outdoors-ks1-9781472966599/

Kitaplar, her yıl grubu için altı derslik bir dizi müfredat konularını ele almakta, böylece

çocukların tıpkı içeride olduğu gibi sınıf dışında da bilgi, anlayış ve becerilerde ilerleyebilmelerine

imkan sağlamaktadır. Bu sunum bazı müzik, sanat ve matematik etkinliklerini sunar

ve odaklanma ve akış yoluyla çocukların öğrenmesini nasıl destekleyebileceklerini açıklar.

17


CHILDREN DEVELOP THROUGH PLAY: OUTDOOR PLAYS

Prof. Dr Belma Tuğrul

İstanbul Aydın University

Learning is inherent in the holistic interaction of 5D. 5D includes Sensation (Duyu), Emotion (Duygu), Thought

(Düşünce), Language (Dil), and Motion (Devinim). From the moment children are born, they begin to perceive

the world through their senses. With the secure attachment process, the emotional interaction that begins

to be built between the child and family members activates the child’s language and thinking functions. The

most natural developmental interest in the child’s growth and development process is to move towards movement.

In this context, it would be correct to define 5D as the sources of the holistic development of the child.

From the early childhood ages, children have the natural power to use their senses effectively, to experience

different emotions, to think and to express them in their own way, and to meet the needs of actively

participating. The name of this power is play. The play itself is the innate readiness of the child.

Children do not play to learn, but they learn naturally while playing. Play accompanies the child’s healthy

growth, and this is an important competence that cannot be considered only as a childhood achievement.

Play is a sustainable expert skill that has the power to make a lasting impact on the child’s life

cycle from childhood to adulthood. Knowing that there is the possibility of playing for anyone, anywhere,

anytime, will facilitate the integration of the play into education curricula and education policies.

18


ÇOCUK OYUN YOLUYLA GELİŞİR: DIŞARIDA OYUN

Prof. Dr Belma Tuğrul

İstanbul Aydın Üniversitesi

Öğrenmenin doğasında, 5D ‘nin bütünsel etkileşimi vardır. 5D; Duyu, Duygu, Düşünce, Dil ve Devinim’i kapsar.

Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren duyuları aracılığıyla dünyayı algılamaya başlarlar. Güvenli bağlanma

süreci ile çocuk ve aile üyeleri arasında inşa edilmeye başlayan duygusal etkileşim, çocuğun dil ve düşünce

işlevlerini de harekete geçirir. Çocuğun büyüme ve gelişim sürecindeki en doğal gelişimsel ilgisi, harekete yönelmektir.

Bu bağlamda 5D’ yi çocuğun bütünsel gelişiminin kaynakları olarak tanımlamak doğru olur.

Çocuklar, erken çocukluk yaşlarından itibaren duyularını etkin olarak kullanma,

farklı duygular deneyimleme, düşünme ve bunları kendince ifade etme ve aktif olarak

katılarak hareket etme gereksinimlerini de karşılayabilecekleri doğal bir güce sahiplerdir.

Bu gücün adı oyundur. Oyunun kendisi çocuğun doğuştan sahip olduğu hazır bulunuşluğudur. Çocuklar

öğrenmek için oyun oynamazlar ama oynarken doğal olarak öğrenirler. Oyun çocuğun sağlıklı

büyümesine eşlik eder ve bu sadece çocukluk kazanımı olarak düşünülmeyecek kadar önemli bir

yetkinliktir. Oyun çocuğun çocukluktan yetişkinliğe uzanan yaşam döngüsünde kalıcı etki yaratma gücündeki

sürdürülebilir bir uzmanlık becerisidir. Her yerde, her zaman, herkes için oyun oynama olasılığı

olduğunu bilmek, oyunun eğitim müfredatları ve eğitim politikalarıyla bütünleşmesini kolaylaştıracaktır.

19


Out to (w)in:

body-oriented practices in the outdoors to promote children’s emotional wellbeing

Guida Veiga, PhD. Evora University

The outdoors is an important context for children’s development and wellbeing. The big-scale scenario,

the implicit freedom, and the ever-changing nature prompt children to go big and bold, to go higher

and beyond their knowledge and competencies. When outside, children often engage in physically active

play, fulfilling the lack of touch, movement and other sensory input, excelling their bodies to the edge

of their capabilities, gaining awareness of their own and others’ emotions, and learning how to get along

with others. Besides, the open space and the contact with natural elements, gives children solace and comfort,

opening space for relaxation, reflection and regulation. Such opportunities are particularly significant

for preschoolers and are especially important in times of crises. This communication addresses the recent

research findings supporting the importance of body-oriented practices, such as play and relaxation, for

preschoolers’ health and wellbeing. It also presents a project implemented in Portuguese preschools to promote

children’s social-emotional competence through body-oriented practices implemented in the outdoors.

20


Dışarının İçeriye Galibiyeti:

Çocukların Duygusal Iyi Oluşlarını Desteklemek Için Dış Mekan Fiziksel Aktiviteler

Guida Veiga, PhD. Evora Üniversitesi

Açık hava, çocukların gelişimi ve iyi oluşları için önemli bir bağlamdır. Büyük ölçekli senaryo, örtük özgürlük

ve sürekli değişen doğa, çocukları büyümeye ve cesur olmaya, bilgi ve yeterliliklerinin ötesine geçmeye

teşvik eder. Çocuklar dışarıdayken genellikle fiziksel olarak aktif oyun oynarlar, dokunma, hareket ve diğer

duyusal girdilerin eksikliğini giderir, bedenlerini yeteneklerinin sınırına kadar mükemmelleştirir, kendilerinin

ve başkalarının duyguları hakkında farkındalık kazanır ve diğerleriyle nasıl geçineceklerini öğrenirler.

Bunun yanı sıra, açık alan ve doğal unsurlarla temas etmek çocukların oyalanmasına ve rahatlamasına neden

olur. Rahatlama, düşünme ve kendilerini düzenlemelerine alan açar. Bu tür fırsatlar özellikle okul öncesi

çocuklar için önemlidir ve özellikle kriz zamanlarında önemlidir. Bu sunum, okul öncesi çocukların sağlığı

ve iyi oluşları için oyun ve rahatlama gibi bedene yönelik uygulamaların önemini destekleyen güncel araştırma

bulgularını ele almaktadır. Aynı zamanda açık havada uygulanan vücut odaklı uygulamalar yoluyla çocukların

sosyal-duygusal yeterliliğini desteklemek için Portekiz anaokullarında uygulanan bir proje sunar.

21


The diversity of outdoor educational environments in Lithuania

Ieva Pažusienė, Ona Monkevičienė, Birutė Autukevičienė- Vytautas Magnus University

Striving for quality of children education in Lithuania, a healthy, safe, attractive to children, ethical educational

environment that promotes child’s development is ensured. The child is exposed to comprehensive education

both in the indoor and outdoor environments. An outdoor environment is a place, where a wide range of attractive

activities and learning are made possible. An appropriate educational environment encourages children to be

confident in their capacities, to be interested in the surrounding objects, phenomena, to investigate, to observe

and teach them to be independent and, thus, to acquire new experience. Outdoor environments in Lithuanian

kindergartens are created to develop children’s creative, cognitive, social and linguistic skills. A considerable

attention is allocated to strengthening the child’s health. It is outdoors, in a natural environment that children

learn to encounter challenges and to cope with them, to choose, to improve and to grow up assuming a responsibility

for risk. The presentation will disclose the diversity of outdoor educational environments in Lithuania.

22


Litvanya’daki Açık Hava Eğitim Ortamlarının Çeşitliliği

Ieva Pažusienė, Ona Monkevičienė, Birutė Autukevičienė- Vytautas Magnus Üniversitesi

Litvanya’da çocukların eğitiminin kalitesi için çabalamak demek çocukların gelişimlerini destekleyen

sağlıklı, güvenli, ilgi çekici ve etik bir eğitim ortamı sağlanmak demektir. Çocuk hem iç hem de

dış ortamlarda kapsamlı eğitime maruz kalır. Dış ortam, çok çeşitli ilgi çekici etkinliklerin ve öğrenmenin

mümkün olduğu bir yerdir. Uygun bir eğitim ortamı, çocukları kapasitelerine güvenmeye, çevredeki

nesnelere, fenomenlere ilgi duymaya, araştırmaya, gözlemlemeye ve onlara bağımsız olmayı öğretmeye

ve böylece yeni deneyimler edinmeye teşvik eder. Litvanya anaokullarındaki açık hava ortamları,

çocukların yaratıcı, bilişsel, sosyal ve dilsel becerilerini geliştirmek için yaratılmıştır. Çocuğun sağlığının

güçlendirilmesine büyük önem verilmektedir. Açık hava, çocukların zorluklarla karşılaşmayı ve bunlarla baş

etmeyi, seçmeyi, iyileştirmeyi ve risk sorumluluğunu üstlenerek büyümeyi öğrendikleri doğal bir ortamdır.

23


The diversity of outdoor plays and educational environments in the Netherlands

Gülşah Güngöz van Dijk – Stichting Drio

Let’s start with a trip back to 1972… to the Amsterdam neighborhood that goes by the name “De Pijp”, which

was about 100 years old at the time. The homes were run down and small. The streets were never built, nor

fit for all the cars brought in by the 40,000 people living in the small area and its many visitors. This led to an

overpopulated neighborhood with a lot of dirt and filth and children suffering.

Then …. children started to fight against the cars. Actually they fought that time for their rights to play outside..

It did work and even the far corners of the country wrote how touched

they were by the tough everyday life of these children and their achievements.

Fast forward to almost 50 years later and most residential streets are 30km/h zones, the roads are narrowed dramatically,

there are far fewer parking spaces for cars and that created room for trees, wider sidewalks and parking spots for bicycles.

Although a lot has changed for the better in the Netherlands in the last 50 years, there is always more to

do and now the municipalities are more aware of it. Child friendly streets are made to support outdoor playing

for children.. Their fight for their rights to play outdoor safely worked out to a great success story..

The Netherlands is the best place in the world for children and teenagers to grow up in, according to a study by

UNICEF into children’s mental and physical health and social ad academic skills in the world’s 41 most prosperous

countries. The Netherlands is also on top of the list when it comes to life satisfaction among children - 93

percent of kids here are happy with their lives. Kids have the freedom to cycle off to school, visit friends or go

to sports, giving them confidence, exercise and loads of independence; what child wouldn’t be happy about that?

The report lays out several dimensions of child well-being: material well-being, health and safety,

educational well-being, behavior and risks, housing and environment and subjective well-being.

A significant contribution to the happiness of Dutch children is the high percentage

of children playing outside on a daily basis in the Netherlands and the outdoor

Dutch children plays which have been popular in for centuries, particularly at parties.

Old fashioned Dutch plays are really simple and fun. On the other hand, it is easy to find the materials. These

are still being played on special days like King’s Day or in neighborhood parties, thus keeping the plays alive.

This aliveness is also ensured by Dutch kids as they keep playing them, mostly on their birthday parties.

Do you want to discover what the happiest children of the world like to play outside?

The presentation will give an introduction to the Dutch

perspective of outdoor plays and some traditional, typical children plays…

24


Hollanda’daki Açık Hava Oyunları ve Eğitim Ortamlarının Çeşitliliği

Gülşah Güngöz van Dijk – Stichting Drio

O zamanlar yaklaşık 100 yaşında olan “De Pijp” adıyla anılan Amsterdam mahallesine 1972’ye geri dönerek başlayalım.

Evler köhne ve küçüktü. Sokaklar inşa edilmemiş ve küçük alanda yaşayan 40.000 kişinin ve onun çok

sayıdaki ziyaretçisinin getirdiği arabaların hepsini de alacak kapasiteye sahip değildi. Bu, çok fazla kir ve pisliğin

olduğu ve çocukların acı çektiği aşırı kalabalık bir mahallenin oluşmasına sebep oldu. Sonra …. çocuklar arabalara

karşı savaşmaya başladılar Aslında o zaman dışarıda oynama hakları için savaştılar ..İşe yaradı ve hatta ülkenin

uzak köşeleri, bu çocukların zorlu günlük yaşamlarından ve başarılarından ne kadar etkilendiklerini yazdı.

Neredeyse 50 yıl sonrasına hızla ilerliyor ve çoğu yerleşim yeri 30 km / s’lik bölgeler, yollar önemli

ölçüde daraltılmış, otomobiller için çok daha az park yeri var ve bu da ağaçlar için alan, daha geniş

kaldırımlar ve bisikletler için park yerleri yaratmıştır. Son 50 yılda Hollanda’da çok şey daha

iyiye doğru değişmiş olsa da, her zaman yapılacak daha çok şey vardır ve şimdi belediyeler bunun farkındadır.

Çocuklar için açık hava oyunlarını desteklemek için çocuk dostu sokaklar yapılmıştır. Açık havada

güvenle oynama hakları için verdikleri mücadele büyük bir başarı hikayesine dönüşmüştür .

UNICEF’in dünyanın en müreffeh 41 ülkesinde çocukların zihinsel ve fiziksel sağlığı ile sosyal ve akademik becerilerini

konu alan bir araştırmaya göre Hollanda, çocukların ve gençlerin yetişebileceği dünyadaki en iyi yerdir. Hollanda,

çocuklar arasında yaşam memnuniyeti söz konusu olduğunda da listenin başında yer alıyor - buradaki çocukların

yüzde 93’ü hayatlarından memnun. Çocuklar, okula bisikletle gitme, arkadaşlarını ziyaret etme veya spora gitme

özgürlüğüne sahiptir, bu da onlara güven, egzersiz ve bir sürü bağımsızlık verir; hangi çocuk bundan mutlu olmaz?

Bu rapor, çocuk iyioluşunun birkaç boyutunu ortaya koymaktadır: maddi iyioluş, sağlık

ve güvenlik, eğitimsel iyioluş, davranış ve riskler, barınma ve çevre ve öznel iyioluş.

Hollandalı çocukların mutluluğuna önemli bir katkı, gündelik olarak dışarıda oynayan çocukların yüzdesinin

yüksek olması ve özellikle partilerde yüzyıllardır popüler olan açık hava oyunlarının olmasıdır.

Eski moda Hollanda oyunları gerçekten basit ve eğlencelidir. Öte yandan malzemeleri bulmak çok kolay. Bunlar

hala King’s Day gibi özel günlerde veya mahalle partilerinde oynanmakta ve böylece oyunlar canlı tutulmaktadır.

Bu canlılık, çoğunlukla doğum günü partilerinde oynamaya devam eden Hollandalı çocuklar tarafından da

sağlanmaktadır.

Dünyanın en mutlu çocuklarının dışarıda oynamayı sevdikleri şeyleri keşfetmek ister misiniz?

Bu sunum, açık hava oyunlarına ve bazı geleneksel, tipik çocuk oyunlarına Hollanda perspektifinden bir giriş

yapacak ...

25


The Role of the Family in Outdoor Practices in Kindergarten

Nuriye Ünal-Yenimahalle Kindergarten

The child gets to know himself and the world through play, and by improving his physical capacity, he develops

his communication, problem solving, decision-making and creativity skills. Therefore, it is important

to provide children with quality play environments and to give sufficient time and opportunity for play.

In particular, outdoor play opportunities contribute to the development

of self-regulation skills by managing risk without adult supervision.

As stated in the literature, the disappearance of free play opportunities for children, especially in urban areas,

in neighborhoods and alleys, shows that their needs in this direction should be met. For this reason, it is necessary

to develop the perspective of the importance of outdoor games by taking the opinions of the parents and to

increase their awareness on this issue. Thus, more opportunities for children to play outdoors will be provided.

26


Anaokulunda Dış Mekân Uygulamalarında Ailenin Rolü

Nuriye Ünal-Yenimahalle Anaokulu

Çocuk, oyun yoluyla kendini ve dünyayı tanır, fiziksel kapasitesini geliştirerek, iletişim

kurma, problem çözme, karar verme, yaratıcılık becerilerini geliştirir. Bu nedenle, çocuklara

nitelikli oyun ortamları sunulması ve oyun için yeterli zaman ve fırsat verilmesi önemlidir.

Özellikle, dış mekânda sunulan oyun fırsatları yetişkin denetimi

olmadan riski yöneterek öz düzenleme becerilerinin gelişimine katkı sağlar.

Alanyazında ifade edildiği gibi çocukların, günümüzde özellikle kentsel alanlarda mahalle

ve sokak aralarında, serbest oyun oynama fırsatlarının ortadan kalkması bu yöndeki ihtiyaçlarının

giderilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle ebeveynlerin görüşlerinin alınarak dış

mekan oyunlarının önemine yönelik bakış açılarının geliştirilmesi ve bu konudaki farkındalıklarının artırılması

gereklidir. Böylece çocukların dış mekanda oyun oynamalarına daha çok olanak sağlanmış olacaktır.

27


Action Research Nature Preschool Reflective Practice Covid-19 Professional

Role Pedagogical Practice

Sharon Skehill 1

Introduction

Early learning and care settings in Ireland were among the first services to re-open after the first wave of the

pandemic in June 2020, and the only educational institute to open in the state during the third wave in January

2021. This project was initiated as a process of support for the staff team on their return to work in the nature

preschool during this turbulent time. The author, as the team leader as well as fellow teacher in the setting,

coordinated this project as a team-building and reflective exercise to ascertain how the ethos of the outdoor

setting guided the return to work during the worst peak in Covid-19 in Ireland. The aim of the project was

to create a space for reflection on practice and to consider what learning one could take from the experience.

Method

This qualitative study involved voluntary completion of a questionnaire with four open-ended questions

regarding teachers’ experiences and reflections of returning to work during the pandemic. A interpretative

phenomenological analysis was adopted to ascertain the experiences of the teachers,

and follow-up member checking during support sessions provided more depth to their responses.

Findings:

There is consensus across the responses regarding the benefits of the outdoor environment in minimising

risk during the pandemic. As well as noting the more obvious benefits of space and fresh air, the teachers

identified the positive impact on their overall well-being in having a communicative, safe space in the

preschool gardens. The teachers also reported changes in their pedagogical practice in the outdoors with a

renewed emphasis on creating provocations for play and seeing new potential for learning and engagement.

Conclusion and Discussion

Teachers identified new strategies to promote a deeper engagement with nature at the preschool

to support children’s holistic development. They also presented a renewed confidence

in the importance of their role working with young children as well as supporting families during

this time, crediting the outdoor environment for creating communicative spaces for engagement.

Action research has the potential to serve as an advocate for promoting outdoor learning and play as it is reporting

the lived experiences of teachers working in practice with children. Evidence from practice, working outside during

an Irish winter, addresses the challenge often associated with outdoor play and learning. While recent Irish

policy and funding promote outdoor learning in the early years, there is a lack of practical guidance of how to

implement quality inclusive practice in the variety of early learning and care settings in the state. This study demonstrates

the value of reflective practice in considering how the emergent curriculum can be implemented in the

outdoors under the national curriculum framework, Aistear (NCCA 2009). It also calls for communities of practice

and support for action research projects to provide practical guidance on outdoor provision in the early years.

1

Mary Immaculate College, Ireland, sharon.skehill@mic.ul.ie

28


Doğa Anaokulundaki Profesyonellerin Covıd19’a Yönelik Yansıtıcı Pedagojik

Rolleri: Bir Eylem Araştırması

Sharon Skehill 1

Giriş

İrlanda’daki erken öğrenme ve bakım ortamları, salgının Haziran 2020’deki ilk dalgasından sonra yeniden açılan

ilk hizmetler arasındaydı ve Ocak 2021’de üçüncü dalga sırasında eyalette açılan tek eğitim kurumu oldu.

Bu proje, personel ekibinin bu çalkantılı dönemde doğa anaokulunda işe dönüşlerinde bir destek süreci olarak

başlatılmıştır. Araştırmacı, bu projeyi bir ekip lideri ve uygulayıcı olarak covid19’un pik yaptığı dönemde

dış mekan ortamının işe dönüşü nasıl etkilediğini belirlemek için koordine etmiştir. Projenin amacı, uygulama

üzerine derinlemesine düşünmek için bir alan yaratmak ve deneyimden ne öğrenilebileceğini düşünmektir.

Yöntem

Bu nitel çalışma, pandemi sırasında öğretmenlerin deneyimleri ve işe dönme yansımaları

ile ilgili dört açık uçlu soru içeren bir anketin gönüllü olarak tamamlanmasını içermektedir. Öğretmenlerin

deneyimlerini tespit etmek amacıyla yorumlayıcı bir fenomenolojik analiz benimsenmiş

ve destek oturumlarında katılımcıların izlenmesi cevaplara daha fazla derinlik kazandırmıştır.

Bulgular:

Pandemi sırasında dış ortamın riski en aza indirmede faydalarına ilişkin yanıtlar arasında fikir birliği

vardır. temiz havanın bariz faydalarına dikkat çekmenin yanı sıra, öğretmenler okul öncesi bahçelerinde

iletişimsel, güvenli bir alana sahip olmanın genel iyi oluş üzerindeki olumlu etkisini ifade etmişlerdir.

Öğretmenler ayrıca, oyun için provokasyonlar yaratmaya ve öğrenme ve katılım için yeni potansiyel görmeye

yeniden vurgu yaparak, açık havadaki pedagojik uygulamalarında değişiklikler olduğunu bildirdiler.

Sonuç ve Tartışma

Öğretmenler, çocukların bütünsel gelişimini desteklemek için anaokulunda doğa ile daha derin bir ilişki kurmayı

teşvik etmek için yeni stratejiler belirlemişlerdir. Ayrıca, bu süre zarfında aileleri desteklemenin yanı sıra

küçük çocuklarla çalışma rollerinin önemi konusunda yenilenmiş bir güven ortaya koydular ve katılım için

iletişim alanları yaratma konusunda dış ortamların ehemmiyetini vurguladılar. Eylem araştırması, çocuklarla

uygulamada çalışan öğretmenlerin yaşanmış deneyimlerini rapor ettiği için açık havada öğrenmeyi ve oyunu

teşvik etmek için bir savunucu olarak hizmet etme potansiyeline sahiptir. İrlanda kışı boyunca dış ortam

uygulamalarından elde edilen kanıtlar, genellikle açık havada oyun ve öğrenmeyle ilişkilendirilen zorlukları

ortaya koyar. Yakın zamandaki İrlanda politikası ve finansmanı ilk yıllarda açık havada öğrenmeyi teşvik

ederken, eyaletteki çeşitli erken öğrenme ve bakım ortamlarında kaliteli kapsayıcı uygulamanın nasıl uygulanacağına

dair uygulamaya yönelik rehberlik eksikliği vardır. Bu çalışma, ortaya çıkan müfredatın açık havada

ulusal müfredat çerçevesi Aistear (NCCA 2009) altında nasıl uygulanabileceğini değerlendirmede yansıtıcı

uygulamanın değerini göstermektedir. Aynı zamanda, ilk yıllarda dış mekan hizmetleri konusunda uygulamaya

yönelik rehberlik sağlamak için uygulayıcılara ve eylem araştırması projelerine destek çağrısında bulunur.

1

Mary Immaculate College, Ireland, sharon.skehill@mic.ul.ie

29


Reflections of Outdoor Activities on the Development of Infants

Feryal SAVCI 1 , Aysel KÖKSAL AKYOL 2

Introduction

Early childhood is one of the critical stages of life, considered as the 0-8 age range. Children make important

progress in all areas of development during this period. In this process of rapid progress in development skills,

supporting children plays an effective role in the development of skills in the future (UNICEF, 2001; Bertan,

Haznedaroğlu, Koln, Yurdakök & Doğan Güçiz, 2009; Bee & Boyd, 2009; Tunçeli & Zembat, 2017) . It is

known that brain cells, which started to form a significant part before birth, continue to develop rapidly in the

first two years of life, which is accepted as the beginning of early childhood. During this period, the interaction

with the baby and the stimuli to be presented to him will have an impact on the baby’s cognitive development

as well as on his physical and mental health (Arıkan, Şahan & Mutlu, 2020). As of birth, the baby is

trying to perceive and understand his environment. This effort makes it easier for him to adapt to the environment

by using his senses and rapidly developing motor skills. However, the success of this effort in adapting

to the environment and the ability to fulfill the development skills expected from his age depend largely on the

quality of environmental stimuli. Visual, auditory, tactile, etc.that the baby will be exposed to in these first two

years, starting from the postnatal period. stimuli help shape the brain and establish synaptic connections (Fox,

Levitt, & Nelson III, 2010). Therefore, it becomes an important necessity to create a living space that responds

to the baby’s needs and supports their senses (Çukur & Güller Delice, 2011).

The environment seen as the child’s third teacher (Malaguzzi, 1994) may contain limitations in terms of the opportunities

it offers and the stimuli given to the child accordingly. For this reason, the environment that will support the

baby can be created in the house or in open areas. Activities to be done with babies in open areas will not only support

the development of the baby’s senses but also allow him to get to know his environment (Clements, 2004). Seaside,

forest etc. Places that are intertwined with nature are among the environments where outdoor activities can be done.

Outdoor activities that improve learning ability enable the baby to take different and creative actions by encouraging

the baby to explore the environment. These areas, which offer unlimited play opportunities, allow babies to experience

motor skills and at the same time support their autonomy (Veitch, Bagley, Ball & Salmon, 2006; Louv, 2009;

Bento & Dias, 2017; Dinkel, Snyder, Patterson, Warehime, Kuhn & Wisneski, 2019). In addition, outdoor activities

provide playgrounds where babies can support themselves, recognize the limitations of their bodies and get to

know themselves without direct parent leadership (Louv, 2009). In this review article, which aims to discuss in detail

the effect of outdoor activities on the development of babies in early childhood, which is one of the most important

periods of development, the open space activities that professionals and parents can do with babies are included.

Result

Living conditions have changed in recent years with the effect of industrialization and rapid progress in technology.

Considering that especially in big cities, the artificiality, limitation and lives disconnected from the natural

life are maintained in physical spaces, it is seen that this environment is infertile and restrictive areas that do not

allow much opportunities for different types of play and creative actions for infants and children in early childhood

(Singer, Singer, D’Agostino. and Delong; 2009; Çukur, 2011; Çukur and Güller Derlice, 2011). Therefore, open

spaces that can be offered to babies and activities that can be done in these areas are of great importance in terms

of development, as they also offer different learning experiences to babies in line with their developmental needs

and desires.and follow-up member checking during support sessions provided more depth to their responses.

30

1

Öğr, Gör., İstanbul Medipol Üniversitesi, feryalgsavci@gmail.com.

2

Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, koksalaysel@gmail.com.


Açık Alan Etkinliklerinin Bebeklerin Gelişimlerine Yansımaları

Feryal SAVCI 1 , Aysel KÖKSAL AKYO 2

Giriş

Erken çocukluk dönemi, 0-8 yaş aralığı olarak değerlendirilen, yaşamın kritik evrelerinden biridir. Çocuklar,

bu dönemde tüm gelişim alanlarında önemli yol kat ederler. Gelişim becerilerinde hızlı bir ilerlemenin olduğu

bu süreçte, çocukların desteklenmesi ileriki yıllardaki becerinin gelişiminde de etkili bir rol oynar (UNI-

CEF, 2001; Bertan, Haznedaroğlu, Koln, Yurdakök ve Doğan Güçiz, 2009; Bee ve Boyd, 2009; Tunçeli ve

Zembat, 2017). Doğum öncesinde önemli bir bölümü oluşmaya başlayan beyin hücrelerinin, erken çocukluk

döneminin başlangıcı olarak kabul edilen, yaşamın ilk iki yılında hızla gelişmeye devam ettiği bilinmektedir.

Bu dönemde bebekle kurulacak etkileşim ve ona sunulacak uyaranlar, bebeğin bilişsel gelişiminin yanı

sıra fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde de etkili olacaktır (Arıkan, Şahan ve Mutlu, 2020). Bebek, doğumu

itibariyle çevresini algılama ve anlama çabasındadır. Bu çaba, onun duyularını ve hızla gelişen motor becerilerini

kullanarak çevreye uyum sağlamasını kolaylaştırır. Ancak çevreye uyum sağlamadaki bu çabasının

başarıya ulaşması ve yaşından beklenilen gelişim becerilerini yerine getirebilmesi, büyük oranda çevresel

uyaranların niteliğine bağlıdır. Bebeğin doğum sonrasından başlayarak bu ilk iki yılda maruz kalacağı, görsel,

işitsel, dokunsal vb. uyaranlar, beynin şekillenmesine ve sinaptik bağların kurulmasına yardımcı olur

(Fox, Levitt ve Nelson III, 2010). Dolayısıyla bebeğin ihtiyaçlarına cevap veren ve duyularını destekleyen

yaşam alanının oluşturulması önemli bir gereklilik haline gelmektedir (Çukur ve Güller Delice, 2011).

Çocuğun üçüncü öğretmeni olarak görülen çevre (Malaguzzi, 1994), sunduğu imkanlar ve buna bağlı olarak

çocuğa verilen uyaranlar bakımından sınırlılık içerebilir. Bu sebeple bebeği destekleyecek ortam, ev içerisinde

oluşturulabileceği gibi açık alanlarda da oluşturulabilir. Açık alanlarda, bebekle yapılacak etkinlikler, bebeğin

duyularının gelişimini destekleyeceği gibi çevresini tanımasına da olanak sağlayacaktır (Clements, 2004). Deniz

kenarı, orman vb. doğa ile iç içe olunan yerler, açık alan etkinliklerinin yapılabileceği ortamlar arasındadır.

Öğrenme yeteneğini geliştiren açık alan etkinlikleri, çevreyi keşfetmesi için bebeği teşvik ederek farklı ve yaratıcı

eylemlerde bulunmasını sağlar. Sınırsız oyun imkanı sunan bu alanlar, bebeklerin motor becerileri tecrübe

etmelerine ve aynı zamanda özerkliklerinin desteklenmesine olanak tanır (Veitch, Bagley, Ball ve Salmon,

2006; Louv, 2009; Bento ve Dias, 2017; Dinkel, Snyder, Patterson, Warehime, Kuhn ve Wisneski, 2019). Ayrıca

açık hava etkinlikleri, bebeklere doğrudan ebeveyn liderliği olmadan da kendi kendilerini destekleyebilecekleri,

bedenlerinin sınırını fark edecekleri ve kendilerini tanımalarına imkân veren oyun alanları sunar (Louv,

2009). Gelişimin en önemli dönemlerinden birini oluşturan erken çocukluk döneminde, açık alan etkinliklerinin

bebeklerin gelişimi üzerindeki etkisini detaylı şekilde ele almayı amaçlayan bu derleme makalede alanda çalışan

meslek elemanlarının ve ebeveynlerin bebeklerle yapılabilecekleri açık alan etkinliklerine yer verilmiştir.

Yöntem

Yaşam koşulları, son yıllarda sanayileşme ve teknolojideki hızlı ilerlemenin de etkisiyle değişime uğramıştır.

Özellikle büyük şehirlerde, fiziksel mekânlardaki yapaylık, sınırlılık ve doğal hayattan kopuk yaşamların

sürdürüldüğü düşünüldüğünde, bu ortamın erken çocukluk dönemindeki bebekler ve çocuklar için farklı oyun

türlerine ve yaratıcı eylemlere fazla imkan tanımayan, kısır ve sınırlayıcı alanlar olduğu görülmektedir (Singer,

Singer, D’Agostino ve Delong; 2009; Çukur, 2011; Çukur ve Güller Derlice, 2011). Dolayısıyla bebeklere sunulabilecek

açık alanlar ve bu alanlarda yapılabilecek etkinlikler, gelişim dönemindeki ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda

bebeklere farklı öğrenme deneyimleri de sunduğu için gelişim açısından büyük önem taşımaktadır.

1

Öğr, Gör., İstanbul Medipol Üniversitesi, feryalgsavci@gmail.com.

2

Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, koksalaysel@gmail.com.

31


Outdoor Summer School: An Example

Arzu ÖZYÜREK 1 , Şenay ŞİRİN KAYA 2

Introduction

In the development of countries, the training of individuals is a very important part. Education for individuals

is a process that continues with the impact of gaming, school and social life, which begins and plays in the family,

depending on the needs of time and society. From this point of view, preschool education is the foundation

of education after the family in an individual’s life. Garden-based learning, which has been part of education

and teaching programs in recent years, has become widespread in our country before school. The proliferation

of garden-based applications has been influenced by the growth of urban migration, rapid urbanization,

the advancement of technology, and the rapid escape of children from nature. This leads to the elimination

of traditional group games, allowing children to move away from social media, watching TV, and turning to

digital media such as computers, mobile phones, tablets, and more. The outdoors, however, is the most effective

and natural way to prepare the child for life, increase their skills as they play and develop their skills.

It is thought that implementing pre-school activities in the garden will contribute positively to children. The

study aims to provide impressions of a sample study in the garden where pre-school education is implemented.

Result

An example of a summer school, a study examines the idea of a pre-school education garden practice, and

created three teachers and parents working groups for children in the pre-school classroom. Summer school

treatment was fully carried out in the garden for three months. The garden is reorganized for games, activities

and other routines by children. Over a three-month period, children continued their education

only in the garden. During this time, children were observed during activities. In addition, the group meeting

with parents was held in semi-structured discussions with teachers. The group meeting and discussions

used semi-structured meeting forms and asked parents and teachers about the summer school’s implementation

in the garden. Children were observed as attended and unattended, and observed notes were

recorded. It has been interpreted by providing information from the interview and observation results.

Findings

Teacher opinions, child observation results and parents’ opinions are included in this section. Child observation

results have seen an increase in collaboration and cooperation behaviors, including food preparation, site cleaning,

etc., with the introduction of rules and order, although children may behave uncontrollable at the beginning. Positive

feedback has been received when looking at the opinions of the class’s group teacher, art teacher and school teacher.

Results and Conclusion

Preschoolers who spend the most time with children have expressed the development of skills such as social interaction,

self-confidence, cooperation, charity, leadership, coordinated work with the group, complying with the

rules, taking part, sharing, accountability, standing by order, creating authentic products, creativity, and more. The

art teacher said that he made his work more comfortable with natural materials outdoors, and that children are focused

on work without the worry of getting dirty. The guide teacher said there was a positive change in the problem of

behavior in children, and that children are starting to express themselves more comfortably. During the first group

meeting with parents, parents expressed their constant concern about disease, injury, and expressed their satisfaction

that the summer school was fully realized in the garden at a subsequent group meeting. They have stated that

their children’s home eating and sleeping routines are organized as the most positive effect of garden application.

32

1

Karabük Üniversitesi, karabuk_arzu@yahoo.com , 0370 418 9069 / 9069.

2

İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu, sirin.kaya@sisli.edu.tr , 0506 172 3495.


Açık Alanda Okul Öncesi Yaz Okulu: Örnek Bir Uygulama

Arzu ÖZYÜREK 1 , Şenay ŞİRİN KAYA 2

Giriş

Ülkelerin gelişmesinde, bireylerin eğitimi çok önemli bir yer tutmaktadır. Bireylerin eğitimi ise zamanın

ve toplumun ihtiyaçlarına bağlı olarak ailede başlayıp oynadığı oyunlar, okul ve sosyal hayatın

etkisiyle devam eden bir süreçtir. Bu açıdan bakıldığında okul öncesi eğitim, bireyin hayatında aileden

sonra eğitimin temelini oluşturmaktadır. Son yıllarda eğitim ve öğretim programlarının içinde yer

almaya başlayan bahçe temelli öğrenme ülkemizde de okul öncesinde yaygın hale gelmiştir. Bahçe temelli

uygulamaların yaygınlaşmasında köyden kente göçlerin artması, hızlı kentleşme, teknolojinin ilerlemesi,

çocukların doğadan hızla uzaklaşması etkili olmuştur. Bu durum geleneksel grup oyunlarının ortadan kalkmasına,

çocukların sosyal ortamlardan uzaklaşarak televizyon izleme ve bilgisayar, cep telefonu, tablet gibi

dijital ortamlara yönelmesine neden olmaktadır. Oysa açık alan olarak adlandırılan doğa, çocuğu hayata hazırlayan,

oyun oynadıkça becerilerini arttıran ve yeteneklerini geliştiren en etkin ve doğal yoldur. Okul öncesi

etkinliklerin bahçede uygulanmasının çocuklara olumlu katkı sağlayacağı düşülmüştür. Bu çalışmada,

okul öncesi eğitimin bahçede uygulandığı örnek bir çalışmaya ilişkin izlenimlerin sunulması amaçlanmıştır.

Yöntem

Örnek bir yaz okulu okul öncesi eğitimi bahçe uygulamasına ilişkin görüşlerin incelendiği bu çalışmada,

okul öncesi sınıfından çocuklar, çocuklardan sorumlu üç öğretmen ve çocukların velileri çalışma grubunu

oluşturmuştur. Yaz okulu uygulaması üç ay süreyle tümüyle bahçede gerçekleştirilmiştir. Bahçe oyun, etkinlikler

ve diğer rutinler için çocuklara göre yeniden düzenlenmiştir. Üç aylık sürede çocuklar yalnızca bahçede

eğitim öğretimlerine devam etmiştir. Bu süre zarfında çocuklar etkinlikleri esnasında gözlenmiştir. Ayrıca

velilerle grup toplantısı, öğretmenlerle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Grup toplantısı ve

görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmış, veli ve öğretmenlere yaz okulunun bahçede

uygulanmasına ilişkin görüşleri sorulmuştur. Çocuklar ise katılımlı ve katılımsız olarak gözlenmiş, gözem

notları kaydedilmiştir. Görüşme ve gözlem sonuçlarından elde edilen bilgiler sunularak yorumlanmıştır.

Bulgular

Öğretmen görüşleri, çocuk gözlem sonuçları ve veli görüşlerine bu kısımda yer verilmiştir.

Çocuk gözlem sonuçlarına bakıldığında; çocuklar başlarda kontrolsüz davranışlar gösterseler

de kuralların ve düzenin oturmasıyla birlikte yemek hazırlığı, alan temizliği gibi çalışmalarda

işbirliği ve yardımlaşma davranışlarında artış gözlemlenmiştir. Uygulamaya katılan sınıfın grup

öğretmeni, sanat öğretmeni ve okul rehber öğretmenin görüşlerine bakıldığında olumlu geri bildirimler alınmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Çocuklarla en çok vakit geçiren okul öncesi sınıf öğretmeni çocuklarda sosyal etkileşim, kendine güven, işbirliği

yapma, yardımlaşma, liderlik, kurallara uyma, paylaşma, sorumluluk, sıra bekleme, özgün ürünler ortaya

çıkarma gibi becerilerin geliştiğini ifade etmiştir. Sanat öğretmeni çalışmalarını açık alanda doğal materyallerle

daha rahat yaptırdığını, çocukların etraf kirlenecek kaygısı olmadan çalışmalara odaklandığını ifade etmiştir.

Rehber öğretmen çocuklardaki davranış problemlerinde olumlu yönde değişme olduğunu, çocukların

kendilerini daha rahat ifade etmeye başladıklarını belirtmiştir. Velilerle yapılan ilk toplantı sonucunda veliler

hastalık, yaralanma gibi kaygılarını dile getirirken uygulama sonrasında yapılan grup toplantısında yaz okulunun

tümüyle bahçede gerçekleştirilmesinden memnuniyetlerini dile getirmişlerdir. Çocuklarının evde yemek

yeme ve uyuma rutinlerinin düzene girmesini, bahçe uygulamasının en olumlu etkisi olarak belirtmişlerdir.

1

Karabük Üniversitesi, karabuk_arzu@yahoo.com , 0370 418 9069 / 9069.

2

İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu, sirin.kaya@sisli.edu.tr , 0506 172 3495.

33


Outdoor Time Practices: Views of Teachers and Parents

Melike KANDEMİR 1 , Serap SEVİMLİ ÇELİK 2

Introduction

Outdoor learning environments are important places for meeting the needs of children for their healthy

development. Exploring the views of teachers and parents who are the important players of children’s

outdoor time both at school and at home is crucial for understanding the implementations relative

to outdoor time. Therefore, the purpose of this study is to examine the views of teachers and parents

about outdoor play and learning and the practices of teachers regarding outdoor activities during the school

day. The study also aimed to examine the monthly outdoor activities stated in the curriculum plans.

Method

To reach a broader perspective and in-depth knowledge of outdoor time practices and views, the data

was collected through qualitatively. The study was conducted in a private kindergarten located in Cankaya,

Ankara. 12 teachers and 35 parents whose children enrolled in the school participated to the

study. Data was collected through semi-structured interviews, document analysis, and observations.

Findings

The interview findings indicated that teachers and parents valued outdoor play and learning due to the benefits

on children’s physical, intellectual and emotional development. However, both group of participants also

indicated their concerns relative to weather, hygiene, and safety. The teachers stated weather-related changes

in their plans during winter times. They also indicated parental pressure on the dirty shoes of children and tried

to find solutions like requiring children wear disposable plastic galoshes on the shoes or changing the plans of

using specific areas due to mud or puddle in the outdoor environment. Additionally, the observations indicated

various activities from free play and exploring the nature to reading a book and counting walnuts or rocks.

It was also observed that teachers’ outdoor time practices varied according to the educational background of

the teachers who had outdoor education course or training used diverse activities to engage children. Lastly,

the document analysis of the monthly plans differed based on the seasonal changes and the age groups.

Results and Conclusion

The findings of the current study shed light on the need for mutual communication and collaboration between

teachers and parents in terms of the benefits of outdoor play and learning. These collaborations could support

schools to be significant places that children can fulfill their physical, intellectual, and social-emotional needs via

the outdoors. Meeting these needs are also crucial for the overall well-being of children whose outdoor time is

declining significantly due to the academic pressure, safety concerns, after school hours and rapid urbanization.

34

1

Middle East Technical University, Email: melike.kandemir@metu.edu.tr

2

Middle East Technical University, Email: ssevimli@metu.edu.tr, Phone: 0312 210 4065


Açık Hava Zamanı Uygulamaları: Öğretmen ve Veli Görüşleri

Arzu ÖZYÜREK 1 , Serap SEVİMLİ ÇELİK 2

Giriş

Bir dış mekân öğrenme ortamı olan okul bahçeleri çocukların sağlıklı gelişim ve etkili öğrenme için ihtiyaçlarını

karşılayan önemli alanlardır. Dolayısıyla okul bahçesinde geçirilen açık hava zamanı üzerinde önemli etkileri olan

öğretmen ve velilerin görüşlerinin alınarak, bu süreçte yapılan uygulamaların incelenmesi çocuklar için daha verimli

süreçler sağlanması açısından önemli yer tutmaktadır. Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin ve velilerin,

okul bahçesinde gerçekleştirilen açık hava zamanı ile ilgili görüşlerinin incelenmesidir. Yürütülen bu çalışma ile ayrıca

öğretmenlerin açık hava zamanı uygulamaları ve aylık eğitim planlarında yer alan açık hava etkinlikleri incelenmiştir.

Yöntem

Nitel çalışma Ankara, Çankaya’da özel bir anaokulunda çalışan 12 öğretmen ve 35 veli ile gerçekleştirilmiştir.

Veriler yarı yapılandırılmış görüşmeler, açık hava zamanı uygulamalarının gözlemlenmesi

ve aylık eğitim planlarındaki açık hava zamanı etkinliklerinin incelenmesi ile toplanmıştır.

Bulgular

Yapılan görüşmeler ile öğretmenler ve veliler açık hava zamanı uygulamalarının gelişim ve öğrenme süreçlerini

olumlu olarak etkilediğini belirtmişlerdir. Fakat katılımcılar aynı zamanda açık hava zamanına ilişkin hijyen,

güvenlik ve hava koşulları gibi endişelerini ifade etmişlerdir. Öğretmenler uygulamalarında hava koşullarından

kaynaklı değişiklikler yaptıklarını dile getirmişlerdir. Velilerin çocukların ayakkabılarının kirlenmesine yönelik

endişelerinin olduğu ve çözüm yolu olarak ayakkabıların üzerine galoş giymek ve çamurdan dolayı uygulama

sırasında bazı bölgelerin kullanımını kısıtlamak gibi çözüm yollarına başvurulduğu öğretmenler tarafından ifade

edilmiştir. Yapılan gözlemlerle açık hava zamanının serbest oyun, doğayı keşfetmek, kitap okumak ve doğal

materyallerle sayma çalışmaları yapmak amacıyla düzenlendiği bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğretmenlerin

dış mekânda öğrenme ile ilgili aldıkları eğitimlere göre uygulamalarının değiştiği görülmüştür. İncelenen aylık

planlarda açık hava uygulamalarının çocukların yaş gruplarına ve mevsime göre değiştiğine ulaşılmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Çalışmanın bulguları dış mekânda oyun ve öğrenmenin desteklenmesi için aileler ve okul öncesi

öğretmenleri arasında karşılıklı iletişim ve işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Aileler

ve öğretmenler arasında kurulan bu iş birlikleri, okulları çocukların fiziksel, bilişsel ve sosyal-duygusal

ihtiyaçlarını dış mekânda oyun ve öğrenme ile karşılayan önemli yerler olması

açısından desteklemektedir. Bu ihtiyaçların karşılanması günümüzde artan kentleşme ve akademik kaygı

gibi çocukları dış mekânlarda oyun oynama ve öğrenmeden alıkoyan sebeplerden ötürü oldukça önemlidir.

1

Middle East Technical University, Email: melike.kandemir@metu.edu.tr

2

Middle East Technical University, Email: ssevimli@metu.edu.tr, Phone: 0312 210 4065

35


Adventuring The City With The Children: The Role of Children’s Teachers

Jeane AMARAL 1 , Lenira HADDAD 2 , Maria Assunção FOLQUE 3

Introduction

This article discusses the elements that make up the pedagogical practice of early childhood education

(ECE) teachers, in their journeys with children in different territories in and throughout the city. It is

part of a doctoral research that aimed to capture the dimensions of a proposal that involves the child’s relationship

with the city and heritage in the context of ECE, in two cities that have their historical heritage

preserved, Évora in Portugal and Penedo in Alagoas-Brazil. We sought to investigate how ECE can promote

the feeling of belonging, favouring cultural identity and participation in the territory where one lives.

Method

The research was carried out through an ethnographic research between the years 2018 and 2019 with two groups

of children from both cities, with their respective teachers, namely: a mixed-age group of 24 children between

3 and 6 years old and a pre-school teacher in Évora, Portugal and a group of 28 children aged 4 and 5 years

and a teacher in two pre-schools in Penedo in Alagoas, Brazil. In this ethnographic journey, data was produced

in field-notes in a research diary, photographs and semi-structured interviews. Data analyse was based on Socio-cultural-historical

studies that consider the importance of mediation in the (re) construction of culture, in the

studies of the Sociology of Childhood that consider children as (co) producers of culture, in the Convention of the

Children’s Rights, especially the right to participation (CDC, 1989) and the right to the city (LEFEBVRE, 2001).

Findings

From the eight dimensions identified in the proposal involving the child’s relationship with the city and heritage,

the article highlights the role of teachers in providing children with a richer experience outside the school

walls in direct contact with the urbis in their different territories. Potentialities and challenges of the teachers’

role in being with the children on the streets were identified. The potentialities include attitudes / postures such

as: “wholeness” in being with children in exploring the city; listening to children, rejecting adult-centeredness;

the establishment of bonds of trust and security built in the daily relationship with children; belonging and affective

memory regarding city spaces and the promotion of small challenges; and respect for children’s subjectivities.

The challenges and tensions imply: overcoming pedagogical automation (LARROSA, 2014); support

from the school and family and facing fear of the uncertain possibilities that going out with children can cause.

Results and Conclusion

It is concluded that among the dimensions presented in the research as presuppositions for the relationship

of children with the city in the context of early childhood education, the role of ECE teachers is an essential

dimension for children to be able to inhabit the city through rich experiences of participation and occupation,

enabling greater appropriation of cultural heritage and, consequently, strengthening the feeling of local belonging.

Learning in and throughout the city means understanding that all experiences in the territory are valid

and need to be considered by childhood teachers in their pedagogical practice as one of the rights of children.

36

1

State University of Feira de Santana, jeane@uefs.br, +5575 991435080.

2

Federal University of Alagoas, lenira.haddad@cedu.ufal.br, +55 82 981388909.

3

University of Évora, mafm@uevora.pt, 351 962400393.


Çocuklarla Şehirde Maceraya Atılmak: Öğretmenlerin Rolü

Jeane AMARAL 1 , Lenira HADDAD 2 , Maria Assunção FOLQUE 3

Giriş

Bu makale, erken çocukluk eğitimi (EÇE) öğretmenlerinin şehrin farklı bölgelerindeki çocuklarla yaptıkları

yolculuklarda pedagojik uygulamalarını oluşturan unsurları tartışmaktadır. Portekiz’de Évora ve Alagoas’ta

Penedo olmak üzere iki şehirde, EÇE bağlamında çocuğun şehir ve mirasla ilişkisini içeren bir önerinin boyutlarını

yakalamayı amaçlayan bir doktora araştırmasının parçasıdır. Erken çocukluk eğitiminin aidiyet duygusunu,

kültürel kimliği ve kişinin yaşadığı bölgeye katılımı desteklemeyi nasıl teşvik edebileceği araştırılmıştır.

Yöntem

Araştırma, 2018-2019 yılları arasında, her iki şehirden iki grup çocuk ve ilgili öğretmenleri ile gerçekleştirilmiştir.

Etnografik araştırma uygulanan bu çalışmanın örneklemini Portekiz Evora’dan 3-6 yaş arası

24 çocuk ve bir okul öncesi öğretmeni; Brezilya’nın Alagoas eyaletindeki Penedo şehrinden 4 ve 5 yaşlarında

28 çocuk ve iki anaokulunda bir öğretmen oluşturmaktadır. Bu etnografik araştırmada veriler

alan notları, fotoğraflar ve yarı yapılandırılmış görüşmelerle elde edilmiştir. Veri analizi olarak, çocukları

kültürün ortak üreticileri olarak gören ve kente katılım hakkını vurgulayan Çocuk Hakları Sözleşmesi göz

önünde bulundurularak sosyo-kültürel-tarihsel çalışmalar baz alınarak uygulanmıştır (LEFEBVRE, 2001).

Bulgular

Makale, çocuğun şehir ve mirasla ilişkisiyle ilgili önerilen sekiz boyuttan yola çıkarak, farklı bölgelerde

okul duvarlarının dışında doğrudan temas halinde olan öğretmenlerin çocuklara daha zengin bir deneyim

sağlamadaki rolünü vurgulamaktadır. Araştırma sonucunda sokakta çocuklarla birlikte olmakta

öğretmenlerin rolünün kazanımları ve zorlukları belirlenmiştir. Kazanımlar arasında şehri keşfetmede

çocuklarla birlikte olmanın “bütünlüğü”; çocukları dinlemek, yetişkin merkezli olmayı reddetmek; çocuklarla

günlük ilişki içinde inşa edilen güven ve güvenlik bağlarının kurulması, şehir alanları ve küçük zorlukların

teşviki ile ilgili aidiyet ve duyuşsal hafıza ve çocukların öznelliklerine saygı duymak yer almaktadır. Karşılaşılan

zorluklar arasında okuldan ve aileden gelen pedagojik otomasyon desteğinin üstesinden gelmek ve

çocuklarla dışarı çıkmanın neden olabileceği belirsiz olasılıklardan korkmak gibi tutumlar yer almaktadır.

Sonuç ve Tartışma

Araştırmada erken çocukluk eğitimi bağlamında çocukların kentle ilişkisine ilişkin ön varsayımlar olarak

sunulan boyutlardan Erken Çocukluk Eğitimi öğretmenlerinin rolünün, çocukların zengin deneyimlerle

şehirde yaşayabilmelerine olanak tanımak için önemli bir boyut olduğu sonucuna varılmıştır.

Erken çocukluk eğitimi bağlamında, EÇE öğretmenlerinin rolünün, çocukların zengin katılım ve

meslek deneyimleri yoluyla şehirde yaşayabilmeleri için önemli bir boyut olduğu, kültürel mirasın daha

fazla benimsenmesini sağladığı ve sonuç olarak yerel aidiyet duygusunu güçlendirdiği, sonucuna ulaşılmıştır.

Bu da okul dışında gerçekleşen tüm deneyimlerin gerekli olduğunu ve pedagojik uygulamaların öğretmenler

tarafından çocukların haklarından biri olarak değerlendirilmesi gerektiği anlamına gelmektedir.

1

State University of Feira de Santana, jeane@uefs.br, +5575 991435080.

2

Federal University of Alagoas, lenira.haddad@cedu.ufal.br, +55 82 981388909.

3

University of Évora, mafm@uevora.pt, 351 962400393.

37


Investigation of Forest Kindergarten Practices in Germany

Şule KAVAK 1

Introduction

Forest Kindergarten was first introduced in Denmark in 1952 by a mother with 4 children who enjoyed spending time

in the forest with her children. Later, many forest kindergartens were established in England, Scotland, Sweden, Germany

and Denmark. The first kindergarten in Germany was established in 1969. Forest kindergartens, which offer a

natural environment, are nature kindergartens that provide a focus on social-emotional and physical development, which

are spent all day in the open area except for harsh weather conditions (Auzef, 2020; Dilek, 2019). Interior spaces that

reveal and support children’s urge to explore and explore rather than furniture in which structured learning and play

materials are used indoors and fixed to the room have a supportive effect for their learning and development (Textor,

2014). As long as the outdoor spaces are seen as an extension of the interiors only covered with trees, it can be said

that children’s developmental needs and their unique learning skills are not understood. There is no need for perfectly

organized playgrounds or fancy play materials for a well-designed outdoor activity. Rather, it should ask the question

of what types of play areas are more encouraged to learn and curiosity, and how they enjoy experiences, and allow

them to have their own learning culture. In this study, how forest schools support children’s learning processes

and play experiences will be explained and examples of children’s experiences in these processes will be presented.

Method

In the method of this research, document analysis which one of the qualitative research designs was used. Document

analysis is a systematic method used to examine and evaluate all documents, including printed and electronic

materials (Kıral, 2020). For the purpose of the study, the data obtained through the information find out from

the internet databases of forest kindergartens in 5 different states in Germany were collected under certain headings.

Findings

Findings in line with the purpose of the research was found out 6 main headings the structure of schools, responsibilities of

parents and teachers, daily routine, nutrition and health, planning and implementation of education.Findings, It was obtained

by examining 5 German forest kindergartens, each in a different state. The main target emphasized in all of the forest

kindergartens in Germany that is considered; It has been observed that raising awareness and consciousness towards nature

and the environment, developing learning skills of children based on their own life experiences. Keywords presented in the

education concept of these schools; environmental awareness, life experiences, self-control, self-care skills and self-awareness

development. When the nutrition and health routines were examined, it was seen that there were natural, organic-grown

vegetable-based meals, and sweets and confectionery were prohibited in all schools. The teacher’s role is supportive and

guiding in the learning process. Parents are; in all schools, they are seen as a part of the school with responsibilities, whose

participation in the process is cared. Looking at the daily routine flow, it is seen that some schools provide half-day education

and some full-time education. The average number of students is 20-23 in all and only children over 3 years old are admitted.

Results and Conclusion

The basic philosophy of all schools is to provide life experiences in the natural environment and to increase the awareness

and awareness of children towards environmental, nature and science education. As well as; It is seen that they also have

goals such as supporting motor skills, self-care skills, self-control, communication skills and senses. In addition, according

to the findings, it is seen that the educational activities in these schools support children’s creativity and imagination.

In line with the findings obtained from the study, it has been observed that forest kindergarten practices have significant

contributions to children’s learning and life experiences. The results of the research conducted by Dilek

(2019) also prove that forest schools have significant positive effects on the development areas of their children.

One of the important findings of the study is that children who are educated in forest kindergartens are more sensitive

and conscious of their environment. Based on this finding, it can be said that the awareness of these children

on sustainable living issues is higher than their peers. According to Backwell (2015), it is seen that the resilience

skills of children who are educated in forest schools are higher and their self-confidence is supported.

1

Dr. Öğretim Üyesi, Preschol Teacing Department at Hasan Kalyoncu University , kvk.sule@gmail.com

38


Almanya’daki Orman Anaokulları Uygulamalarının İncelenmesi

Şule KAVAK 1

Giriş

Orman anaokulu 1952 yılında çocuklarıyla ormanda zaman geçirmekten zevk alan 4 çocuklu bir anne tarafından ilk defa

Danimarka’da ortaya çıkmıştır. Daha sonraları İngiltere, İskoçya, İsveç, Almanya ve Danimarka’da birçok orman anaokulu

kurulmuştur. Almanya’da ilk anaokulu 1969 yılında kurulmuştur. Doğal bir ortam sunan orman anaokulları, sert hava koşulları

dışında günün tamamı açık alanda geçirilen sosyal-duygusal ve fiziksel gelişime odaklanmayı sağlayan doğa anaokullarıdır

(Auzef, 2020; Dilek, 2019). İç mekanda gerçekleşen yapılandırılmış öğrenme ve oyun materyalleri kullanılan ve

odaya sabitlenen mobilyalardan ziyade çocukların araştırma ve keşfetme dürtüsünü ortaya çıkaran ve destekleyen mekanlar

onların öğrenmeleri ve gelişimleri için destekleyici bir etkiye sahiptir (Textor, 2014). Dış mekanlar, iç mekanların yalnızca

ağaçlıklarla yeşillendirilmiş bir uzantısı olarak görüldüğü sürece, çocukların gelişim ihtiyaçlarını ve kendilerine özgü öğrenme

becerisinin çok az anlaşıldığı söylenebilir. İyi tasarlanmış bir açık hava etkinliği için mükemmel şekilde düzenlenmiş

oyun alanlarına veya süslü oyun materyallerine gerek yoktur. Bunun yerine, çocukların ne tür oyun alanlarında daha çok

öğrenme ve merak güdülerinin desteklendiğinin ve nasıl deneyimlerden keyif aldıkları sorusunu ele almalı ve onların kendi

öğrenme kültürlerine sahip olmalarına izin verilmelidir. Bu çalışmada orman okullarının, çocukların öğrenme süreçlerini

ve oyun deneyimlerini nasıl desteklediği açıklanacak ve çocukların bu süreçlerdeki deneyimlerinden örnekler sunulacaktır.

Yöntem

Araştırmanın yönteminde nitel araştırma desenlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Doküman analizi, basılı

ve elektronik materyaller olmak üzere tüm belgeleri incelemek ve değerlendirmek için kullanılan sistemli bir yöntemdir

(Kıral, 2020). Araştırmanın amacı doğrultusunda, Almanya’daki 5 farklı eyalette bulunan orman anaokulların

internet veri tabanlarından taranan bilgiler aracılığı ile elde edilen veriler, belirli başlıklar altında toplanmıştır.

Bulgular

Araştırmanın amacı doğrultusunda bulgular; okulların yapısı, ebeveyn ve öğretmenlerin sorumlulukları, günlük rutin, beslenme

ve sağlık, eğitimin planlanması ve uygulaması şeklinde 6 ana başlık olmak üzere; her biri farklı eyalette bulunan 5

Alman orman anaokulu incelenerek elde edilmiştir. Ele alınan Almanya’daki orman anaokullarının hepsinde vurgulanan

esas hedefin; doğaya ve çevreye karşı farkındalık ve bilinç uyandırmak, çocukların kendi yaşam deneyimlerinden yola

çıkarak öğrenme becerilerini geliştirmek olduğu görülmüştür. Bu okulların eğitim konseptinde sunulan anahtar kelimeler;

çevre farkındalığı, yaşam deneyimleri, öz denetim, öz bakım becerileri ve kendilerine yönelik farkındalık gelişimi

olmuştur. Beslenme ve sağlık rutinleri incelendiğinde bütün okullarda doğal, organik yetişen sebze ağırlıklı yemeklerin

olduğu, tatlı ve şekerlemelerin yasak olduğu görülmüştür. Öğretmenin rolü öğrenme sürecinde destekleyici ve rehber

niteliğindedir. Ebeveynler ise; tüm okullarda sürece katılımı önemsenen, sorumlulukları olan okulun bir parçası kişiler

olarak görülmektedir. Günlük rutin akışına bakıldığında ise bazı okulların yarım gün bazılarının ise tam gün eğitim

verdiği görülmüştür. Öğrenci sayısı tümünde ortalama 20-23 kişidir ve sadece 3 yaş üstü çocuklar kabul edilmektedir.

Sonuç ve Tartışma

Bütün okulların temel felsefesinde doğal ortamda yaşam deneyimleri sunmak ve çocukların çevre, doğa ve bilim eğitimine

yönelik duyarlılık ve farkındalıklarını artırmanın yanı sıra; motor becerilerini desteklemek, öz bakım becerilerini desteklemek

ve özdenetimleri, iletişim becerileri ve duyularını desteklemek gibi amaçlarının da olduğu görülmektedir. Ayrıca bulgulara

göre bu okullardaki eğitim etkinliklerin çocukların yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini destekleyici olduğu görülmektedir.

Çalışmadan elde edilen bulgular doğrultusunda orman anaokulu uygulamalarının çocukların öğrenme ve yaşam deneyimleri

konusunda önemli katkılarının olduğu görülmüştür. Dilek (2019) tarafından yapılan araştırmanın sonuçları da

orman okullarının çocuklarının gelişim alanları üzerinde önemli derecede olumlu etkilerinin olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Araştırmanın önemli bulgularından birisi de orman anaokullarında eğitim gören çocukların çevrelerine karşı daha

duyarlı ve bilinçli olduklarıdır. Bu bulguya dayanarak bu çocukların sürdürülebilir yaşam konuları üzerinde farkındalıklarının

diğer yaşıtlarına göre daha yüksek oldukları söylenebilir. Backwell (2015)’e göre orman okullarında eğitim

gören çocuklarının yılmazlık becerilerinin daha yüksek olduğu ve kendine güvenlerinin desteklendiği görülmektedir.

1

Dr. Öğretim Üyesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı, kvk.sule@gmail.com

39


Children’s Outdoor Plays in Anatolia

Zeynep KILIÇ 1 , Dilan BAYINDIR 2

Introduction

The aim of this research is to examine the children’s outdoor plays in Anatolia

according to the number of players, age groups, play type, and play materials.

Method

This research is a qualitative study. 111 people from 35 provinces with an average age of 51.49 participated in the

study. While 29 of the participants stated that they spent their childhood in the city center, 82 of them spent their

childhood in a village or town. The semi-structured interview form prepared by the researchers was used as the data

collection tool in the study. The data were collected by university students studying at Balıkesir University Preschool

Education Department in the spring semester of the 2019-2020 academic year. The content analysis method

was used in the analysis of the data. In content analysis, the available data are defined objectively and systematically

and inferences are made. It is frequently used especially in the analysis of data obtained from observations and

interviews (Büyüköztürk et al., 2015). For created categories, the consistency between coders was found to be 96%.

Findings

Participants in the study defined a total of 123 plays. These plays are primarily classified according to where

they are played. 12 out of 123 plays that the participant played in their childhood were played indoors,

84 were played outdoors, and 27 were played both indoors and outdoors. As can be seen, the majority of the

plays remembered by the participants were outdoor plays. In this research, 111 outdoor plays of these 123

plays were examined. Our findings indicate that 57 of the plays that are examined can be played in age of

5 and above, 45 plays in the age range of 9 and above, 9 plays above the age of 12. When the plays were

analyzed according to the number of players, it was seen that 1 play was played individually, 8 plays were

played with two players and 101 plays were group plays. It was determined that 1 play can be played individually

or as a group, according to the preferences of players. When 111 plays are analyzed according to

their types, 41 of them are only physical, 9 are physical and manipulative, 6 plays are physical and cognitive,

28 plays are only manipulative, 5 plays are manipulative and cognitive, 22 of them exhibit only cognitive

features. When the plays were examined in terms of the materials involved, in 34 plays natural materials

such as stone, wood, and bone was used, in 36 plays artificial materials such as ball, fabric, matchbox

were used, in 14 plays both natural and artificial materials were used and in 25 plays no material was used.

Results and Conclusion

To conclude, when adults were asked about the plays they played in their childhood, it was seen that

most of the plays described were physical games such as running, jumping, and catching which are played

outdoors. It is seen that almost all of these plays are group plays. Most of the plays involve materials.

Almost half of the plays using materials use natural ones, and the other half use artificial materials.

1

Asst. Assoc. Dr., Istanbul Medipol University, Education Faculty, Email: zeynep.kilic02@gmail.com, Phone: 444 85 44/1711

2

Assoc. Dr., Balıkesir University, Necatibey Education Faculty, Email: dilan.bayindir@balikesir.edu.tr, Phone: 0266-2412762

40


Anadolu’da Dış Mekânlarda Oynanan Çocuk Oyunları

Zeynep KILIÇ 1 , Dilan BAYINDIR 2

Giriş

Bu araştırmanın amacı, Anadolu’da dış mekânlarda oynanan çocuk oyunlarını

oyuncu sayısı, oyuncu yaş grupları, oyun türü ve oyun materyallerine göre incelemektir.

Yöntem

Örnek bir yaz okulu okul öncesi eğitimi bahçe uygulamasına ilişkin görüşlerin incelendiği bu çalışmada,

okul öncesi sınıfından çocuklar, çocuklardan sorumlu üç öğretmen ve çocukların velileri çalışma grubunu

oluşturmuştur. Yaz okulu uygulaması üç ay süreyle tümüyle bahçede gerçekleştirilmiştir. Bahçe oyun, etkinlikler

ve diğer rutinler için çocuklara göre yeniden düzenlenmiştir. Üç aylık sürede çocuklar yalnızca bahçede

eğitim öğretimlerine devam etmiştir. Bu süre zarfında çocuklar etkinlikleri esnasında gözlenmiştir. Ayrıca

velilerle grup toplantısı, öğretmenlerle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Grup toplantısı ve

görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmış, veli ve öğretmenlere yaz okulunun bahçede

uygulanmasına ilişkin görüşleri sorulmuştur. Çocuklar ise katılımlı ve katılımsız olarak gözlenmiş, gözem

notları kaydedilmiştir. Görüşme ve gözlem sonuçlarından elde edilen bilgiler sunularak yorumlanmıştır.

Bulgular

Araştırmada yer alan katılımcılar toplam 123 oyun tanımlamıştır. Bu oyunlar öncelikle oynandığı yere göre

sınıflandırılmıştır. Buna göre, katılımcıların çocukken oynadıkları oyunların 12’i iç mekânda, 84’ü dış mekânda

ve 27’si de hem iç hem de dış mekânda oynanmaktadır. Görüldüğü gibi, katılımcıların hatırladığı oyunların

büyük çoğunluğu dış mekân oyunlarıdır. Bu araştırma kapsamında, yalnızca dış mekânlarda oynanan 111 oyun

incelenmiştir. Buna göre; incelemesi yapılan oyunların 57’si 5 yaş ve üstünde, 45’i 9 yaş ve üstünde, 9’u 12 yaş

ve üstünde oynanabilmektedir. Oyunlar, oyuncu sayılarına göre incelendiğinde ise 1 oyunun bireysel oynandığı,

8 oyunun iki kişiyle, 101 oyunun ise grup oyunu olduğu görülmüştür. 1 oyunun ise tercihe göre bireysel

ya da grup oyunu şeklinde oynanabildiği belirlenmiştir. 111 oyun türlerine göre incelendiğinde, 41’i sadece

fiziksel, 9’u fiziksel ve manipülatif, 6 oyunun fiziksel ve bilişsel, 28 oyunun sadece manipülatif, 5 oyunun

manipülatif ve bilişsel, 22’sinin sadece bilişsel özellik göstermektedir. Oyunlarda kullanılan materyaller yönünden

oyunlar incelendiğinde ise 34 oyunda taş, tahta, kemik gibi doğal materyallerin kullanıldığı 36 oyunda

ise top, kumaş, kibrit kutusu, bilye gibi doğal olmayan materyallerin kullanıldığı, 14 oyunda hem doğal hem de

doğal olmayan materyallere yer verildiği ve 25 oyunda ise hiçbir materyal kullanımının olmadığı belirlenmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Sonuç olarak, yetişkinlere kendi çocukluklarında oynadıkları oyunlar sorulduğunda, anlatılan oyunların çoğunun

dış mekânlarda oynanan, koşma, atlama, yakalama gibi fiziksel oyunlar olduğu görülmüştür. Bu oyunların tamamına

yakınının grup oyunu olduğu görülmektedir. Oyunların çoğunda materyal kullanılmaktadır. Materyal kullanılan

oyunların hemen hemen yarısında doğal materyaller, diğer yarısında ise doğal olmayan materyaller kullanılmaktadır.

1

Dr. Öğr. Üye., İstanbul Medipol Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Email: zeynep.kilic02@gmail.com, Telefon: 444 85 44/1711

2

Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Email: dilan.bayindir@balikesir.edu.tr, Telefon: 0266-2412762

41


An Investigation of Game Areas in Independent Kindergarten: The Case of

Çankırı.

Neriman ARAL 1 , Gül KADAN 2

Introduction

In early childhood, play helps a child to learn and supports many developmental areas. Many positive features

are given to children through play, which is the most natural learning environment for children (Durualp

and Aral, 2015). In the preschool period, the developmental characteristics of children such as being constantly

on the move and being inquisitive should be integrated with play in this context. Although great importance

is given to the playgrounds in the structuring and activation of preschool education institutions it is

known that many institutions face some problems while meeting the minimum requirements. Playgrounds do

not only fulfill the movement needs of children, but are also of great importance in terms of children’s love

for nature, environmental awareness and awareness of animals (Tuğrul et. al., 2019). Based on the considerations,

the study aimed to examine the playgrounds in independent kindergartens in the city center of Çankırı.

Method

Case study and phenomenological case design were used in the study. In this context, 6 independent kindergartens

affiliated to Çankırı Provincial Directorate of National Education, 30 preschool teachers, 60 parents and

60 children of 36- 60 months were included in the study. In the study, playground observation form and interview

form for teachers, parents and children were used. The obtained data were evaluated by content analysis.

Findings

It has been determined that the outdoor playgrounds in pre-school education institutions are structured so that

children can be observed, there are security cameras in the playgrounds, the equipment is located in a way that

does not pose a danger, and there no poisonous plants and fruit trees. It has been determined that the materials

in the playgrounds are generally made of plastic materials and some of the materials that children can play with

are wooden. The teachers stated that the children had a good time in the outdoor playgrounds and gave too many

instructions to the children during the applications, the parents stated that they did not find the outdoor places

in the school safe but sufficient, and the majority of the children wanted to play in the outdoor playgrounds.

Results and Conclusion

In the study, it seen that safety measures are taken into consideration in outdoor playgrounds in schools, but

materials that may pose a risk to the health of children are used intensively. Due to the continuation of development

in preschool children and the fact that children are active (Aral et. al., 2020) attention should be paid

to their safety. In the studies conducted, it is emphasized that safety criteria should be included in the design of

outdoor playgrounds at a high rate (Aslan, 2010; Benliay et. al., 2014; URL, 1). As indicated by the teachers,

children have fun in outdoor playgrounds and want to play more. Preschool children need more guidance because

they want to learn with fun. For this reason, teachers can often guide them with instructions (Göle and

Temel, 2015). Although the parents found the outdoor playgrounds in independent kindergartens sufficient, they

stated that some kindergartens did not find it safe due to being close to traffic and being in a noisy environment.

Although the preschool education institutions examined are generally an environment where children can move

easily, it has been observed that traffic and noise flour cannot be prevented in some schools. It is thought that

the fact that active children easily leave the school garden and behave in danger (Karaoğlu and Ünüvar, 2017)

causes parents to respond in this direction. Considering the importance of play and especially outdoor play, it

may be suggested to arrange outdoor playgrounds in a way that does not affect the health of children, to give

responsibility to children in the care of animals and plants, and to take measures t ensure the safety of children.

1

Prof. Dr. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü, aralneriman@gmail.com 0 533 338 84 95

2

Öğr.Gör. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü, gulkadan@gmail.com 0 530 565 86 57

42


Bağımsız Anaokullarında Yer Alan Oyun Alanlarının İncelenmesi: Çankırı Örneği

Neriman ARAL 1 , Gül KADAN 2

Giriş

Erken çocukluk döneminde, oyun çocuğun öğrenmesine yardımcı olmakta, onun pek çok gelişim alanını

desteklemektedir. Çocukların en doğal öğrenme ortamı olan oyun aracılıyla pek çok olumlu özellik çocuğa

kazandırılmaktadır (Durualp ve Aral, 2015). Okul öncesi dönemde çocukların sürekli hareket halinde olması,

meraklı olması gibi gelişimsel özelliklerinin bu kapsamda oyunla bütünleştirilmesi gerekmektedir. Her

ne kadar okul öncesi eğitim kurumlarının yapılandırılması ve faaliyete geçirilmesinde özellikle oyun alanlarına

büyük önem verilse de birçok kurumun asgari şartları yerine getirirken de birtakım problemlerle karşılaştıkları

bilinmektedir. Oyun alanları, çocukların sadece hareket ihtiyacını karşılamakta büyük görevler

üstlenmemekte, aynı zamanda çocuğun doğa sevgisi, çevre farkındalığı ve hayvanlara yönelik bilinç geliştirilmesi

açısından da büyük önem taşımaktadır (Tuğrul vd., 2019). Bu düşüncelerden hareketle araştırmada,

Çankırı İl merkezinde bulunan bağımsız anaokullarında yer alan oyun alanlarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Araştırmada durum çalışması ve fenomonolojik olgu deseni kullanılmıştır. Bu kapsamda çalışmaya, Çankırı

İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan 6 bağımsız anaokulu, 30 okul öncesi öğretmeni, 60 ebeveyn ve

36- 60 aylık 60 çocuk dahil edilmiştir. Araştırmada oyun alanı gözlem formu ve öğretmen, ebeveyn ve çocuklara

yönelik görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analiziyle değerlendirilmiştir.

Bulgular

Okul öncesi eğitim kurumlarındaki dış mekan oyun alanlarının çocukların gözlenebilecekleri şekilde yapılandırıldığı,

oyun alanlarında güvenlik kameralarının bulunduğu, araç- gereçlerin tehlike yaratmayacak şekilde yer aldığı,

zehirli bitki ve meyve ağaçlarının olmadığı belirlenmiştir. Oyun alanlarındaki materyallerin genellikle plastik

materyallerden oluştuğu, çocukların oynayabilecekleri materyallerin bazılarının ahşap olduğu belirlenmiştir. Öğretmenler

dış mekan oyun alanlarında çocukların hoş vakit geçirdiklerini ve uygulamalar sırasında çocuklara çok

fazla yönerge verdiklerini, ebeveynler ise okuldaki dış mekanları güvenli bulmadıklarını ancak yeterli bulduklarını,

çocukların büyük bir çoğunluğu da dış mekan oyun alanlarında oyun oynamak istediklerini belirtmişlerdir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırmada, okullardaki dış mekan oyun alanlarında güvenlik önlemlerine dikkat edildiği, ancak çocukların

sağlıkları açısından risk oluşturabilecek materyallerin yoğun bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Okul öncesi

dönem çocuklarında gelişimin devam etmesi ve çocukların hareketli olmaları nedeniyle (Aral vd., 2020). güvenliklerine

dikkat edilmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalarda da dış mekan oyun alanlarının tasarımında

güvenlik kriterine yüksek oranda yer verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Aslan, 2010; Benliay vd., 2014;

URL,1). Öğretmenlerin de belirtiği gibi çocuklar dış mekan oyun alanlarında hoş vakit geçirmekte ve daha

fazla oyun oynamak istemektedir. Okul öncesi dönem çocuklarının eğlenerek öğrenmek istemeleri nedeniyle

yönlendirilmeye daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle öğretmenler de sık sık onları yönergelerle yönlendirebilmektedir

(Göle ve Temel, 2015). Bağımsız ana okullarındaki dış mekan oyun alanlarını ebeveynler yeterli

bulmakla birlikte, bazı anaokullarının trafiğe yakın olması, gürültülü bir ortamda olmasından dolayı güvenli

bulmadıklarını belirtmişlerdir. İncelenen okul öncesi eğitim kurumlarının oyun alanlarında genellikle çocukların

rahatlıkla hareket edebilecekleri bir ortam olmasına karşılık, bazı okullarda trafik ve gürültü akışının engellenemediği

de görülmüştür. Hareketli olan çocukların, kolaylıkla okul bahçesinden çıkarak kendilerini tehlikeye atacak

davranışlarda bulunmalarının (Karaoğlu ve Ünüvar, 2017) ebeveynlerin bu yönde cevap vermelerine neden

olduğu düşünülmektedir. Oyunun ve özellikle dış mekanda oyunun önemi göz önünde bulundurulduğunda, dış

mekan oyun alanlarının çocukların sağlıklarını da etkilemeyecek şekilde düzenlenmesi, hayvan ve bitkilerin bakımında

çocuklara sorumluluk verilmesi ve çocukların güvenliklerini sağlayacak önlemlerin alınması önerilebilir.

1

Prof. Dr. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü, aralneriman@gmail.com 0 533 338 84 95

2

Öğr.Gör. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü, gulkadan@gmail.com 0 530 565 86 57

43


Changes in the Outdoor Experiences of Preschool Children During the CO-

VID-19 Pandemic Period According to Parental Views

Şule SARIBAŞ 1 , Hazel Sıla MENTEŞ 2 , Yaşare AKTAŞ ARNAS 3

Introduction

All around the world, children of any culture or gender have a common denominator; that is playing games. Even

in dire social and economic situations, children have played games or have done activities by gamifying their

situations in different ways. Although playing is considered a common reconciliation tool for children, many

studies have shown that the games differ over time. Study of children’s games show that their activity in playing

outside and their participation in games has decreased rapidly compared to the past and now they play less outside.

However, outdoor games have a unique contribution to the motor, language, social, emotional, and cognitive

development of children and the development of many skills. From past to present, the popularity of technological

products and computer games, security concerns of parents, insufficient outdoor facilities, and the increase in

children’s participation in programmed learning activities have significantly eroded opportunities for children to

play outside. Today, the COVID-19 pandemic, soaring all over the world, has also been added to this multitude of

causes. Due to the COVID-19 pandemic, children’s already limited outdoor experience is forcibly more limited.

Method

The aim of this study is to compare the outdoor playing experiences of preschool children in the pre-CO-

VID-19 pandemic and COVID-19 pandemic periods, and to examine the parents’ views. The sample of the

study consists of children in the 3-6 age group who attend pre-school education in Adana. The “outdoor playing

experiences of children during the pandemic period” questionnaire created by the researchers was used

as a data collection tool. The questionnaire consists of two parts. There are 11 questions on the demographic

information of the participants in the first part of the questionnaire. In the second part, there are a total

of 24 questions about the child’s outdoor playing behaviour before and during the pandemic. There are

12 multiple-choice questions to determine the playgrounds of children, the frequency of outdoor playing

and the types of games they frequently play, and 12 open-ended questions for the parents to express

their views regarding the child’s outdoor playing. While the quantitative data obtained from the research

were analysed using frequency and percentage method, qualitative data were analysed by content analysis.

Findings

As a result of the preliminary analysis, it has been determined that the children play less outdoor games than before

the pandemic. When the views of parents on outdoor playing before and during the pandemic are examined; Especially

during the pandemic, there was a decrease in the variety of playgrounds, and it was determined that parents

directed children to uncrowded places. In addition, it has been observed that they generate various solutions to

protect against the pandemic. These include encouraging the children to play alone, not taking them out, directing

them to play games keeping physical distance, staying outside only with certain people (mostly family members)

for a limited time, preferring quiet environments, being constantly around, paying attention to hygiene rules, using

masks. In addition, parents stated that they are worried that their children are constantly in a closed environment

and that the technological devices used by their children may adversely affect their development, but they are also

worried about the risk of COVID-19 transmission when children are outside. Analysis of research data is ongoing.

Results and Conclusion

In conclusion, it is a fact that the changed lifestyle which due to covid 19 pandemic caused the

some negative effects on children. The most important of these changes is the effect on children’s

play behaviors which are really essential in a child’s development. As a matter of fact, this particular

study also reveals the same. The results obtained from the research support the results of ot-

1

Çukurova Üniversitesi, sulesaribas01@gmail.com , 2 Çukurova Üniversitesi, yasarea@gmail.com,

3

Çukurova Üniversitesi, silamentees@gmail.com

44


Covid -19 Pandemi Sürecinde Ebeveyn Görüşlerine Göre Okul Öncesi Dönem

Çocuklarının Açık Hava Deneyimlerindeki Değişimler

Şule SARIBAŞ 1 , Hazel Sıla MENTEŞ 2 , Yaşare AKTAŞ ARNAS 3

Giriş

Tüm dünyada hangi kültürde ya da hangi cinsiyette olursa olsun tüm çocukların ortak bir buluşma noktası vardır;

bu da oyundur. Çocuklar geçmişten beri çok zorlu sosyal ve ekonomik durumlarda bile ya oyunlar oynamışlardır

ya da bulundukları durumları farklı şekillerde oyunlaştırarak etkinlikler yapmışlardır. Her ne kadar oyun çocuklar

için ortak bir uzlaşı aracı olarak gösterilse de oyunun zaman içerisinde farklılık gösterdiği birçok araştırma ile ortaya

koyulmuştur. Çocukların oyunları incelediğinde geçmişe göre dışarıda oyun oynama ve oyuna katılımlarının

hızlı bir şekilde azaldığı ve artık dışarıda daha az oyun oynadıkları görülmektedir. Oysaki açık hava oyunlarının

çocukların motor, dil, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerine ve birçok beceriyi geliştirmelerine eşsiz derecede

katkısı bulunmaktadır. Geçmişten günümüze teknolojik ürünlerin ve bilgisayar oyunlarının popülerliği, ebeveynlerin

güvenlik kaygıları, açık alan imkanlarının yetersizliği ve çocukların programlandırılmış öğrenme aktivitelerine

katılımlarının artması gibi nedenlerle çocukların dışarıda oyun oynama fırsatları önemli derecede erozyona

uğramıştır. Bu gibi nedenlerin yanına günümüzde tüm dünyada etkili olan Covid-19 pandemisi de eklenmiştir.

Covid- 19 pandemisi nedeniyle çocukların zaten kısıtlı olan açık alan deneyimleri zorunlu olarak daha sınırlandırılmıştır.

Bu çalışmanın amacı, okul öncesi dönem çocuklarının açık hava oyun deneyimlerinin Covid-19 pandemisi

öncesi ve Covid-19 pandemisi süreci ile karşılaştırılarak ebeveynlerin görüşleri çerçevesinde incelenmesidir.

Yöntem

Çalışmanın örneklemini, Adana ilinde okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 3-6 yaş grubunda bulunan

çocuklar oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Pandemi döneminde

çocukların açık hava oyun deneyimleri” anketi kullanılmıştır. Anket iki bölümden oluşmaktadır. Anketin

birinci bölümünde katılımcıların demografik bilgilerine ilişkin 11 soru yer almaktadır. İkinci bolümde, çocuğun

pandemi öncesi ve pandemi sırasında açık havada oyun oynama davranışlarına ilişkin toplam 24 soru

yer almaktadır. Çocukların oyun alanları, dışarıda oyun oynama sıklığı ve sıklıkla oynadığı oyun türlerini belirlemeye

yönelik çoklu-seçenekli 12 soru ve çocuğun dışarıda oyun oynamasına ilişkin ebeveynlerin görüşlerini

açıklamasına yönelik 12 açık-uçlu soru yer almaktadır. Araştırmadan elde edilen nicel veriler frekans

ve yüzde alma tekniği kullanılarak analiz edilirken, nitel veriler ise içerik analizi yapılarak çözümlenmiştir.

Bulgular

Yapılan ön analizler sonucunda, çocuklarının pandemi öncesine kıyasla açık havada belirgin bir şekilde daha az oyun

oynadıkları tespit edilmiştir. Pandemi öncesi ve pandemi sonrası açık hava oyunlarına dair ebeveyn görüşleri incelendiğinde;

özellikle pandemi süresince mekan çeşitliliklerinde azalma görülmüş, ebeveynlerin çocukları kalabalık

olmayan mekanlara yönlendirdikleri saptanmıştır. Ayrıca pandemiden korunmak amacıyla çeşitli çözüm yolları

ürettikleri görülmüştür. Bunlar; çocukları tek başına oynatma, dışarı çıkarmama, mesafeli oyunlara yönlendirme,

sadece belli kişilerle (çoğunlukla aile bireyleriyle), kısıtlı süre dışarıda bulunma, sakin ortamlar tercih etme, sürekli

yanında bulunma, hijyen kurallarına dikkat etme, maske kullanımı olarak listelenmiştir. Ayrıca ebeveynler, çocuklarının

sürekli kapalı ortamda bulunmasının ve çocuklarının kullandıkları teknolojik aletlerin onların gelişimlerini

olumsuz etkileyebileceği konusunda kaygı yaşadıklarını ancak çocukların dışarıda oldukları zamanlarda da Covid-19

bulaşı riski nedeniyle kaygılandıklarını belirtmişlerdir. Araştırma verilerinin analizine devam edilmektedir.

Sonuç ve Tartışma

Sonuç olarak, Covid 19 Pandemisi nedeniyle değişen yaşam şeklinin çocuklar üzerinde olumsuz bazı değişimlere neden olduğu

bir gerçektir. Bunlardan en önemlisi çocuğun gelişiminde yeri vazgeçilemez olan oyun davranışlarına olan etkilerdir.

Yapılan mevcut çalışma da nitekim bunu göstermektedir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, günümüz çocuklarının dışarıda

oyun oynama konusundaki davranışlarının azaldığını ortaya koyan diğer araştırmaların sonuçlarını desteklemektedir.

1

Çukurova Üniversitesi, sulesaribas01@gmail.com , 2 Çukurova Üniversitesi, yasarea@gmail.com,

3

Çukurova Üniversitesi, silamentees@gmail.com

45


Investigation of Outdoor Play and Technology Usage of Preschool Children

During COVID-19 Pandemic

Özge Ruken ERGÜN 1 , Özlem DÖNMEZ 2

Introduction

Play is one of the ways for the child to express himself or herself, which enables the child to explore and

make sense of the outside world in early childhood. According to the related research, it is seen that play

contributes positively to the child’s motor, social, emotional, language and cognitive skills. In early childhood,

play facilitates the child’s motor skills, metacognitive thinking skills such as questioning, problem

solving, thinking, decision-making, concept development, creativity, communication and expression

skills, socialization, collaboration, expressing emotions and understanding others’ feelings.

In early childhood period, it is important not only offering indoor play but also outdoor play in a balanced way

in order to promote holistic development of the child. Outdoor play involves child’s play in places such as parks,

gardens and streets. In addition, outdoor play not only enables child to play sensory games such as sand, mud, and

water play, but also to establish social plays. Moreover, by collecting objects such as leaves and stones, children

get the opportunity to observe and explore their environment. It has been observed that children who play outdoors,

which gives the child opportunity to move freely, have high independence, autonomy, socialization and creativity

skills. For this reason, children should be supported and encouraged to play outdoors in early childhood.

COVID-19 pandemic has been affected health, economy, social, and education in Turkey as well as all over the

world. Due to COVID-19, individuals had to be isolated at home and quarantine themselves for public health. For

this reason, play and education of children in early childhood are mostly limited in indoors. As a result of this transformation,

children can play with their families rather than their peers. During this period, children were exposed

to the screen more than their normal lives due to the distance learning. It is thought that the restriction of movement

and socialization, which are among the fundamental needs of children, due to the pandemic, may have many negative

effects on the physical, social and psychological development of children. Based on this point, the aim of this

study is to examine outdoor plays and technology usages of preschool children during the COVID-19 pandemic.

Method

In this direction, the study was designed with a phenomenology design. The semi-structured interview form

developed by the researchers to examine outdoor plays and technology usages of preschool children during the

pandemic was used as a data collection tool in the study. The study group consists of 20 volunteer parents which

are chosen according to easy accessibility principle. Content analysis will be used in the analysis of the data.

Findings

Data collection process continues.

Results and Conclusion

Findings will be discussed within the framework of the relevant literature.

1

Lecturer., Şırnak University, Child Development Department, ozgerukenergun@sirnak.edu.tr.

2

Research Assistant., Maltepe University, Early Childhood Education Department, ozlemdonmez@maltepe.edu.tr

46


COVID-19 Pandemisi Sürecinde Okul Öncesi Çocukların Dış Mekan Oyunlarının

ve Teknoloji Kullanımının İncelenmesi

Özge Ruken ERGÜN 1 , Özlem DÖNMEZ 2

Giriş

Oyun, erken çocukluk döneminden itibaren çocuğun dış dünyayı keşfetmesini, anlamlandırmasını sağlayan

ve kendisini ifade etme yollarından birisidir. Alanda yapılan araştırmalara bakıldığında oyunun çocuğun

motor, sosyal, duygusal, dil ve bilişsel becerilerine olumlu katkı sağladığı görülmüştür. Erken çocukluk döneminde

oyun, çocuğun motor becerilerini, sorgulama, problem çözme, düşünme, karar verme gibi üst bilişsel

düşünme becerilerini, kavram gelişimini, yaratıcılığını, iletişim ve ifade becerilerini, sosyalleşmesini, işbirliği

yapmasını, duygularını ifade etmesini ve karşısındakinin duygularını anlamasını kolaylaştırmaktadır.

Erken çocukluk döneminde oyunun yalnız iç mekanda değil, dengeli bir şekilde dış mekanda da olması

çocuğun bütüncül gelişimi açısından önemlidir. Dış mekanda oyun denildiğinde park, bahçe,

sokak gibi mekanlar akla gelmektedir. Çocuklar dış mekanda kum, çamur, su gibi duyusal oyunlar

oynamanın yanı sıra sosyal oyunlar kurarlar. Ayrıca yaprak, taş gibi nesneler toplayarak, gözlem

yapma ve çevresini keşfetme fırsatı elde ederler. Çocuğa özgür hareket etme fırsatı sunan dış mekanda oynayan

çocukların bağımsızlık, özerklik, sosyalleşme, yaratıcılık becerilerinin yüksek olduğu görülmüştür.

Bu nedenle çocuğun dış mekandaki oyunları desteklenmeli ve çocuk dış mekanda cesaretlendirilmelidir.

COVID-19 pandemisi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sağlık, ekonomi, sosyal ve eğitim alanlarını

etkilemiştir. COVID-19 sebebiyle bireyler evlerde izole olmak, toplum sağlığı için kendilerini karantinaya

almak durumunda kalmıştır. Bu nedenle erken çocukluk dönemindeki çocukların da oyunları ve eğitimleri

daha çok iç mekanla sınırlandırılmıştır. Bu dönüşüm sonucunda çocuklar akranlarından çok evde aileleri ile

oyunlar kurabilmektedir. Bu dönemde eğitimin de uzaktan olması sebebiyle çocuklar ekrana normal hayatlarına

göre daha fazla maruz kalmıştır. Pandemi sebebiyle çocukların temel ihtiyaçlarından olan hareket ve

sosyalleşmenin kısıtlanmasının çocuklar üzerinde fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan birçok olumsuz etki

yaratabileceği düşünülmektedir. Bu noktadan yola çıkarak bu çalışmanın amacı; okul öncesi dönem çocuklarının

COVID-19 pandemisi sürecinde dış mekan oyunlarının ve teknoloji kullanımlarının incelenmesidir.

Yöntem

Bu doğrultuda çalışma, fenomenoloji deseni ile tasarlanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak okul öncesi

dönem çocukların pandemi sürecinde dış mekan oyunlarını ve teknoloji kullanımlarını incelemek amacıyla araştırmacılar

tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Çalışma grubunu kolay ulaşılabilirlik

ilkesine dayalı olarak gönüllü 20 ebeveyn oluşturmaktadır. Verilerin analizinde ise içerik analizi kullanılacaktır.

Bulgular

Veri toplama süreci devam etmektedir.

Sonuç ve Tartışma

Elde edilen bulgular ilgili literatür çerçevesinde tartışılacaktır.

1

Öğr.Gör., Şırnak Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü, ozgerukenergun@sirnak.edu.tr.

2

Arş.Gör., Maltepe Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü, ozlemdonmez@maltepe.edu.tr.

47


From The Child’s World: “My Dream Children’s Park”

Özlem GÖZÜN KAHRAMAN 1 , Ayça KAYA 2

Introduction

Children’s pictures are one of the most important tools that reflect the child’s world, feelings and thoughts. Thanks to

children’s pictures, inferences can be made about the imagination of children. Children’s pictures vary during all age

periods. Children between the ages of five and six can plan their drawings in advance. In pictures, they begin to reveal

their own emotions. They can draw more realistic and detailed pictures. Children are from the desire to show and

explain their pictures during this period. Children’s parks are one of the areas where children spend the most time,

especially in the preschool period. Children’s parks, which are of great importance for children’s games, are also

very important for children’s development. Children’s parks; according to the age and development characteristics

of children, it should be designed to meet their needs and support their dream world. From here on out; it is thought

that children’s painting of their dream children’s parks can be effective in regulations related to children’s parks.

Method

In the study, children aged five to six were asked to paint the children’s parks they dreamed of. As a result

of examining children’s pictures and analyzing their opinions on their pictures; it is aimed to make arrangements

with the support of architects and engineers in existing or new children’s parks. The research was

designed in the phenomenological pattern in the qualitative model. The workgroup was determined using the

appropriate sampling method. The study group included a total of 20 children, 10 girls and 10 boys, aged

five to six who attended an independent kindergarten or preschool in Amasya. In the process of collecting

data, children were drawn not in classrooms due to the pandemic, but in their own homes. Through preschool

teachers, the parents of the children were told the instructions and necessary tools to give to their children.

The drawings and the texts of the children were delivered to the researchers via Whatsapp. Children were

given instructions before being asked to draw on their dream park. “What do you see when you go to the

park? Well, if you were an architect or an engineer, if you designed a playground, what would happen there

besides what you said? Would you draw that playground of your dreams for me?” As a data collection

tool, visual materials and semi-structured interviews were used from qualitative data collection methods.

Findings

In the study, two different types of data, visual and text, were obtained. Visual data indicators; texts were

evaluated through content analysis. Differences in gender are also included in the image analysis. As a result

of the research, it was determined that children can reflect by painting the children’s park they dream of.

Results and Conclusion

In the pictures drawn by the children, the figures of nature in general and their dreams of a playground intertwined

with nature were seen.

1

Doç. Dr.,Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü, okahraman@karabuk.edu.tr

2

Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Çocuk Gelişimi ABD, ayca9774@gmail.com

48


Çocuğun Dünyasından : “Hayalimdeki Çocuk Parkım”

Özlem GÖZÜN KAHRAMAN 1 , Ayça KAYA 2

Giriş

Çocuk resimleri çocuğun dünyasını, duygu ve düşüncelerini yansıtan en önemli araçlardandır. Çocuk resimleri

sayesinde çocukların hayal dünyası hakkında çıkarımlarda bulunulabilir. Çocuk resimleri her yaş döneminde farklılık

gösterir. Beş- altı yaş döneminde çocuklar çizimlerini önceden planlayabilirler. Resimlerde kendi duygularını

ortaya koymaya başlarlar. Daha gerçekçi ve ayrıntılı resimler çizebilirler. Çocuklar, bu dönemde resimlerini

göstermek ve açıklamak arzusundandır. Çocuk parkları ise özellikle okul öncesi dönemde çocukların en çok vakit

geçirdikleri alanlardan biridir. Çocukların oyunları için büyük öneme sahip olan çocuk parkları, çocukların gelişimleri

açısından da çok önemlidir. Çocuk parkları; çocukların yaş ve gelişim özelliklerine göre, ihtiyaçlarını karşılamaya

yönelik ve hayal dünyalarını destekler nitelikte tasarlanmalıdır. Buradan hareketle; çocukların hayallerindeki

çocuk parklarını resmetmesinin, çocuk parklarıyla alakalı düzenlemelerde etkili olabileceği düşünülmüştür.

Yöntem

Araştırmada beş-altı yaş çocuklarının hayal ettikleri çocuk parklarını resmetmeleri istenmiştir. Çocukların resimlerinin

incelenmesi ve resimlerine ilişkin görüşlerinin analizi sonucunda; var olan veya yeni yapılacak çocuk

parklarında mimar ve mühendislerin desteğiyle düzenlemeler yapılması amaçlanmıştır. Araştırma, nitel modelde

fenomenolojik desende tasarlanmıştır. Çalışma grubu uygun örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiştir.

Çalışma grubunu, Amasya ilinde bağımsız bir anaokuluna veya anasınıfına devam eden beş-altı yaş grubu 10

kız, 10 erkek olmak üzere toplam 20 çocuk oluşturmuştur. Veri toplama sürecinde çocuklara pandemi nedeniyle

sınıflarda değil kendi evlerinde çizimler yaptırılmıştır. Okul öncesi öğretmenleri aracılığıyla çocukların

ebeveynlerine, çocuklarına verecekleri yönergeler ve gerekli araç gereçler söylenmiştir. Çizilen resimler ve

çocukların anlatımlarının olduğu metinler Whatsapp aracılığı ile araştırmacılara ulaştırılmıştır. Hayal ettikleri

parka ilişkin resim çizmeleri istenmeden önce çocuklara yönergeler verilmiştir. “Sen parka gittiğinde neler

görüyorsun? Peki sen mimar ya da mühendis olsan, bir çocuk parkı tasarlasan, bu anlattıkların dışında orada

neler olurdu? Hayalindeki o çocuk parkını bana çizer misin?” yönergeleri kullanılmıştır. Veri toplama aracı

olarak, nitel veri toplama yöntemlerinden görsel materyaller ve yarı yapılandırılmış görüşme kullanılmıştır.

Bulgular

Çalışmada görsel ve metin olmak üzere iki farklı türde veri elde edilmiştir. Görsel veriler göstergebilim; metinler

ise içerik analizi yoluyla değerlendirilmiştir. Resim analizinde cinsiyete ilişkin farklılıklara da yer verilmiştir.

Araştırma sonucunda, çocukların hayal ettikleri çocuk parkını resmederek yansıtabildikleri belirlenmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Çocukların çizdikleri resimlerde genel olarak doğa figürlerini ve doğal öğeleri yansıttıkları, doğa ile iç içe bir

çocuk parkı hayal ettikleri görülmüştür.

1

Doç. Dr.,Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü, okahraman@karabuk.edu.tr

2

Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Çocuk Gelişimi ABD, ayca9774@gmail.com

49


Examination Of Playgrounds In Terms Of Preschool Children Safety: Ankara

City Case

Selin ERİŞKİN 1 , Kamile ÖZER AYTEKİN 2

Introduction

Games are considered as the most important element of child development in terms of self-expression style. Besides

entertaining and teaching the child, games contribute positively to the emotional, cognitive, motor, language and

creativity levels. When it is evaluated from the point of view that play is the foremost job of the child, playgrounds

are among the significant places where the child brings out this job, communicates and socializes with her peers,

and takes a large place in her life. It is extremely important to make playgrounds where the healthy development of

children, the future of societies are, supported and where they can play comfortably, safe and suitable for use. With

this research, it is aimed to examine the playgrounds suitable for preschool children in terms of quality and safety

Method

This research is designed as a due diligence model, one of the qualitative research methods. The playgrounds,

which are the sample of the study, were determined by typical case sampling, one of the purposeful sampling

methods. In the research; Eight different playgrounds, which are suitable for pre-school children and located

within the borders of Yenimahalle district, which has the largest surface area and the most crowded population in

Ankara, were examined. In the research; An evaluation form has been developed based on the criteria in the National

Program for Playgrounds Safety (NPPS). The obtained findings were divided into categories and analyzed.

Findings

According to the findings of the present study, no environments appealing to 1-3 years old could be determined in

all the playgrounds examined. Another finding of the present study is that the playgrounds are not grouped according

to age groups even while these are being designed. Moreover, maintenance of the equipments in most of the

playgrounds was not conducted regularly and thus corroded swings and slides in these areas as well as faded and

removed paint of the playground equipments was observed. According to the findings of another study, in most

of the playgrounds examined, equipments such as WCs or fountains to meet the children’s need were not found.

Results and Conclusion

The aim of the present study was to examine eight different playgrounds in terms of quality and safety in Ankara-Yenimahalle

district. According to the findings of the present study, playgrounds in Ankara Yenimahalle district

are insufficient in many terms and may even pose a threat to children’s health and safety. Considering that the

children who had to stay indoors throughout the pandemic will require open spaces after the pandemic, redesigning

playgrounds so as to appeal to children will be beneficial from all aspects. Moreover, placing equipments

such as WC’s and fountains where children can meet their needs in the playgrounds will facilitate the usability of

the parks by the children. In conclusion; games, a form of self-expression in children, supported with appropriately

designed playground areas to emerge will ensure the support of different developmental areas in children..

1

Graduate Student, Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education, Basic Education Department of, Preschool Education Section, selineriskin6@gmail.com

2 Doctor Teaching Fellow, Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education, Basic Education Department of, Preschool Education Section, kam.ozer@hotmail.com

50


Çocuk Oyun Alanlarının Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Güvenliği Açısından

İncelenmesi: Ankara İli Örneği

Selin ERİŞKİN 1 , Kamile ÖZER AYTEKİN 2

Giriş

Oyun; çocuğun kendini ifade ediş biçimi olarak gelişiminin en önemli parçası olarak kabul edilir. Çocuğu eğlendirmesi

ve öğretmesinin yanısıra oyun çocuğun; duygusal, bilişsel, motor, dil gelişimine ve yaratıcılık düzeyine olumlu

yönden katkılar sağlamaktadır. Oyun çocuğun en önemli işidir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, oyun alanları

da çocuğun bu işi ortaya çıkardığı, akranlarıyla iletişime geçip sosyalleştiği, hayatında büyük yer kaplayan önemli

ortamlardandır. Toplumların geleceği olan çocukların sağlıklı şekilde gelişimlerinin desteklendiği, rahatça oynayabildikleri

oyun alanlarının güvenli ve kullanıma uygun yerler haline getirilmesi son derece önemlidir. Bu araştırma ile

okul öncesi dönem çocuklarına uygun olan oyun alanlarının kalite ve güvenlik açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Bu araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum tespit modeli olarak desenlenmiştir. Araştırmanın örneklemi

olan oyun alanları, amaçlı örnekleme yöntemlerinden, tipik durum örneklemesi ile tespit edilmiştir. Araştırmada;

Ankara ilinde en büyük yüzölçümüne ve en kalabalık nüfusa sahip olan Yenimahalle ilçesi sınırlarında bulunan

ve okul öncesi dönem çocukları için uygun olan sekiz ayrı çocuk oyun alanı incelenmiştir. Araştırmada; National

Program for Playgrounds Safety (Ulusal Çocuk Oyun Güvenliği Programı) (NPPS)’nda bulunan kriterlere

dayanarak bir değerlendirme formu geliştirilmiştir. Elde edilen bulgular kategorilere ayrılarak analiz edilmiştir.

Bulgular

Araştırmanın bulgularına göre incelenen tüm oyun alanlarında 1-3 yaşa hitap eden ortamlar bulunamamıştır.

Öte yandan oyun alanlarının tasarlanırken, yaş aralıklarına göre gruplanmadığı elde edilen bir diğer bulgudur.

Bununla birlikte oyun alanlarının büyük çoğunluğunda aletlerin bakımının düzenli olarak yapılmadığı

bulgusuna ulaşılmış ve bu alanlarda bulunulan salıncak, kaydırak gibi ekipmanların paslandıkları ve boyalarının

deforme olduğu tespit edilmiştir. Yine araştırmanın bir diğer bulgusuna göre incelenen oyun alanlarının

çoğunluğunda çocukların ihtiyaçlarını giderebilecekleri WC veya çeşme gibi donanımlara rastlanılmamıştır.

Sonuç ve Tartışma

Bu araştırmada Ankara/Yenimahalle ilçesinde bulunan sekiz ayrı çocuk oyun alanının kalite ve güvenlik açısından

incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre Ankara Yenimahalle ilçesinde bulunan

oyun alanlarının pek çok açıdan eksik olduğu ve özellikle güvenlik açısından çocuk sağlığına ve güvenliğine

tehdit oluşturabileceği düşünülmektedir. Pandemi döneminde evlerde kalmak zorunda olan çocukların pandemi

sonrasında açık alanlara duyacağı ihtiyaç düşünüldüğünde, oyun alanlarının çocuklara hitap edecek şekilde yeniden

tasarlanması her açıdan faydalı olacaktır. Ayrıca oyun alanları içine çocukların ihtiyaçlarını giderebilecekleri

WC’lerin yerleştirilmesi, çeşme gibi donanımların olması parkların çocuklar açısından kullanılabilirliğini

kolaylaştıracaktır. Sonuç olarak; çocuğun kendini ifade ediş biçimi olan oyunun uygun tasarımlarla desteklenerek

hazırlanmış oyun alanlarında ortaya çıkması, çocuğun farklı gelişim alanlarının desteklenmesi sağlanacaktır.

1

Graduate Student, Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education, Basic Education Department of, Preschool Education Section, selineriskin6@gmail.com

2 Doctor Teaching Fellow, Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education, Basic Education Department of, Preschool Education Section, kam.ozer@hotmail.com

51


A Study of Children’s Outdoor Playground Designs Through Pictures

Gökçen İLHAN ILDIZ 1 , Emine AHMETOĞLU 2

Introduction

The goal of this study is to analyse children’s outdoor playground designs through children’s pictures.

Children’s pictures are an important way of expressing their feelings and thoughts. Outdoor playgrounds

are the settings where children spend time with friends through play and their social, emotional, cognitive

and motor development is naturally supported. Design patterns of outdoor playgrounds are important

for children to voluntarily attend games, engage in games and interact with their peers properly.

Therefore, using children’s pictures to analyse what kind of an outdoor playground children want is important

for enriching current playground designs and exploring what children expect from these settings.

Method

This study was designed in a phenomenological pattern, one of the quantitative research methods, which is used to

reveal and interpret individual perceptions and perspectives on certain phenomenon. The study involves 120 normally

developing children aged between 6 and 9 who live in a neighbourhood in Edirne Province Centre and voluntarily

participated in the study. Children’s pictures were analysed through descriptive analysis and content analysis.

Findings

According to the “children’s park design criteria” specified with literature review as part of descriptive

analysis; “Types of play components”, “Botanical Materials”, “Equipment” and “Ground” categories

were coded. On the other hand, components outside “children’s park design criteria” were analysed through

content analysis to establish “animal types”, “other people”, “vendors” and “sky components” categories.

The pictures that children gave most place to in their drawings were slide and swing in the the type

of play components category, bench and bench and post in equipment category, trees and flowers in botanical

materials category, grass and earth in ground category, balloon seller and ice cream seller in vendor

category, birds and butterflies in animal types category, peers and parents in other people category.

Results and Conclusion

Findings obtained from children’s pictures were analysed and discussed with other studies

in literature. Considering the fact that children placed risky play equipment in their pictures,

it is suggested that children’s playgrounds involve play equipment adjusted for risky games.

1

Öğr. Gör. Tekirdağ Namık Kemal University. gokcenilhan@gmail.com

2

Prof.Dr. Trakya University. Suat100@hotmail.com

52


Çocukların Dış Mekân Oyun Alan Tasarımlarının Resim Yoluyla İncelenmesi

Gökçen İLHAN ILDIZ 1 , Emine AHMETOĞLU 2

Giriş

Bu araştırmada, çocukların dış mekân oyun alan tasarımlarının çocuk resimleri aracılığıyla incelenmesi amaçlanmaktadır.

Çocuk resimleri onların duygu ve düşüncelerini dışarı aktarmada önemli bir araçtır. Dış mekân

oyun alanları ise çocukların oyun aracılığıyla akranlarıyla vakit geçirdikleri, sosyal, duygusal, bilişsel, motor

ve dil gelişimlerinin doğal olarak desteklendiği ortamlardır. Çocukların kendi istekleriyle dış mekân

oyun alanlarında oyuna katılmaları, oyunu sürdürmeleri ve akranlarıyla sağlıklı etkileşim kurabilmeleri için

bu alanların tasarım ögeleri önemli görülmektedir. Bu nedenle çocukların nasıl bir dış mekân oyun alanı istediklerinin

resimleri aracılığıyla incelenmesi, var olan oyun alanı tasarım kriterlerinin zenginleştirilmesi

ve var olandan farklı bu alanlarda çocukların ne istediklerinin keşfedilmesi açısından önemli görülmektedir.

Yöntem

Bu çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden, belli bir olguya ilişkin bireysel algıların ya da bakış açılarının ortaya

çıkarılması ve yorumlanması amacıyla kullanılan olgubilim deseni ile tasarlanmıştır. Araştırmayan Edirne

İl Merkezi’nde, bir mahallede yaşayan, araştırmaya katılmaya gönüllü olan, 6-9 yaş grubu, normal gelişim

gösteren 120 çocuk dahil edilmiştir. Çocukların resimleri, betimsel analiz ve içerik analizi ile incelenmiştir.

Bulgular

Betimsel analiz kapsamında literatür taraması ile belirlenen, “çocuk parkları tasarım kriterleri” doğrultusunda

“Oyun elemanlarının çeşidi.”, “Bitkisel “Materyaller”, “Donatı” ve “Zemin” kategorilerinde kodlamalar

yapılmış, “çocuk parkları tasarım kriterleri” dışında kalan unsurlar ise içerik analizi ile incelenerek

“hayvan türleri”, “diğer insanlar”, “satıcılar” ve “gökyüzü unsurları” kategorileri oluşturulmuştur.

Çocuklar oyun elemanlarının çeşidi kategorisinde en fazla kaydırak ve salıncak, donatı kategorisinde bank

ve tabela, bitkisel materyal kategorisinde ağaç ve çiçek, zemin kategorisinde çimen ve toprak, hayvan türleri

kategorisinde kuş ve kelebek, satıcılar kategorisinde baloncu ve dondurmacı, diğer insanlar kategorisinde

akran ve ebeveynler, gökyüzü unsurları kategorisinde ise güneş ve bulut resimlerine yer vermişlerdir.

Sonuç ve Tartışma

Çocukların resimlerinden elde edilen bulgular alanyazında yer alan çalışmalarla

birlikte değerlendirilip tartışılmıştır. Oluşturulan kategoriler dışında çocukların resimlerinde

riskli oyun araçlarına yer vermeleri dikkat çekici bulunmuş ve çocuk oyun alanları tasarlanırken

riskli oyunlara uygun güvenliği sağlanmış oyun araçlarına yer verilmesi gerektiği önerilmiştir.

1

Öğr. Gör. Tekirdağ Namık Kemal University. gokcenilhan@gmail.com

2

Prof.Dr. Trakya University. Suat100@hotmail.com

53


The Relationship Between Outdoor Games and Digital Game Addiction

Ebru BOĞA 1 , Mehmet SAĞLAM 2

Introduction

The rapid development of technology and the entrance of digital technology in all areas of life have brought

about significant changes in people’s lifestyles. This change and transformation have brought about

important changes in children and their lifestyles as well as everything and everyone. In this context,

it can be said that children’s game preferences and forms have changed, and even children’s relationship

with digital technology has reached negative levels that can be defined as an addiction. According to

this point, it is important to consider the impact of digital technology on children in various aspects. In

this study, it was aimed to examine the relationship between Digital Game Addiction and Outdoor Games.

Method

This study is a mixed study conducted both quantitatively and qualitatively. As a data collection tool in research;

The Demographic Information Form prepared by the researcher, the Semi-Structured Interview

Form prepared for children and their families and formed by taking expert opinion, and the “Digital

Game Addiction Scale for Children” were used. The party and sample of the research; It consists

of 382 secondary school students between the ages of 10-14 who study in the district of Kayapınar in Diyarbakır.

In this study, in which 5th, 6th, 7th, and 8th grade students participated, the sample was determined

by purposeful sampling method. IBM SPSS 25 packaged software was used in data analysis.

Findings

87% of children have unlimited internet at home, 50% of children enjoy playing outside, 38% sometimes enjoy

playing outside, 41.9% of children play outside for 1-2 hours a day, 58.1% of children played games in their garden

/ in front of their house, 57.1% of the children had many friends they met face to face, 50% of them were on

the phone; It was determined that 28.5% of them played games on the tablet and 21.5% on the computer. 39% of

the mothers stated that their children like to play with their family or friends, 51% of them stated that their children

play regularly with their friends outside. 34.3% of the mothers stated that they wanted their children to play

outside with their friends, while 26.2% of them supported their children to play outside under control. It was

determined that 66.6% of the mothers wanted their children to play outside instead of digital games, and 31.4%

wanted their children to play games at home instead of playing outside. With digital game addiction; there was

no significant difference between children’s thoughts of playing outside, duration of playing, playing outside and

playing digital games at home; it was determined that there is a significant difference between the places where

games are played outside and the relationships with friends. In line with the answers given by the mothers; there is

no significant difference between the game play status of the child stated by the mothers, the situation of the child

playing outside and the status of the child playing digital games and digital game addiction; it was determined

that there is a significant difference between the child’s playfulness with his friends and digital game addiction.

Results and Conclusion

In this study, it was concluded that children enjoy playing outside, spending time with their friends and that

children mostly prefer to play in the garden or front of the house. Due to the increasing number of abuse cases,

families may be anxious about their children playing outside. It is observed that all of the children play

games with various digital devices such as tablets and computers, mostly phones. Due to the high level of family

income of the children participating in the study, having phones, tablets, computers, and internet access

in every home may be effective in this result. It is among the results that the risk of digital game addiction

decreases as children play outside and their friendships get stronger. Socializing and social interactions with

their friends may cause children to want to spend time with their friends instead of playing digital games.

1

Dicle University, ebru.boga@dicle.edu.tr, 539 – 598 32 57.

2

İnönü University, mehmet.saglam@inonu.edu.tr, 505 – 644 22 28.

54


Dış Mekan Oyunları ile Dijital Oyun Bağımlılığı Arasındaki İlişki

Ebru BOĞA 1 , Mehmet SAĞLAM 2

Giriş

Teknolojinin hızlı gelişimi ve dijital teknolojinin yaşamın her alanına nüfuz etmesi insanların yaşam biçimlerinde

önemli değişimler ortaya çıkarmıştır. Bu değişim ve dönüşüm herşeyi ve herkesi olduğu

gibi çocukları ve onların yaşam biçimlerinde de önemli değişimler meydana getirmiştir. Bu kapsamda

çocukların oyun tercihlerinin ve biçimlerinin değiştiği, hatta çocukların dijital teknoloji ile olan

ilişkisinin bağımlılık şeklinde tanımlanacak kadar olumsuz noktalara ulaştığı söylenebilir. Bu doğrultuda

dijital teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisinin çeşitli boyutlarda ele alınması önemlidir. Bu çalışmada

Dijital Oyun Bağımlılığı ile Dış Mekan Oyunları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Bu çalışma hem nicel hem nitel yöntem ile gerçekleştirilmiş karma bir çalışmadır. Araştırmada veri toplama aracı

olarak; araştırmacı tarafından hazırlanan Demografik Bilgi Formu, çocuklar ve ailelere yönelik hazırlanan ve uzman

görüşü alınarak oluşturulan Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu ve “Çocuklar İçin Dijital Oyun Bağımlılığı Ölçeği”

kullanılmıştır. Araştırmanın evren ve örneklemini; Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde öğrenim görmekte olan, 10-14

yaşları arasında 382 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. 5, 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı bu çalışmada amaçlı

örneklem yöntemiyle örneklem belirlenmiştir. Verilerin analizinde IBM SPSS 25 paket programı kullanılmıştır.

Bulgular

Çocukların %87’sinin evinde sınırsız internet olduğu, çocukların %50’si dışarıda oyun oynamaktan hoşlanırken,

%38’inin bazen dışarıda oynamaktan hoşlandığı, çocukların %41,9’unun günde 1-2 saat dışarıda oyun oynadığı,

çocukların %58,1’inin evinin bahçesinde/önünde oyun oynadığı, çocukların %57,1’inin yüz yüze görüştüğü

çok sayıda arkadaşı olduğu, %50’sinin telefonda; %28,5’inin tablette ve %21,5’inin bilgisayarda oyun oynadığı

saptanmıştır. Annelerin %39’u çocuklarının ailesiyle veya arkadaşlarıyla oynamaktan hoşlandığını, %51’i çocuklarının

dışarıda arkadaşları ile düzenli oynadıklarını belirtmiştir. Annelerin %34,3 çocuklarının dışarıda arkadaşlarıyla

oynamalarını istediklerini, %26,2’si ise kontrol altında çocuklarının dışarıda oynamalarını desteklediklerini

belirtmiştir. Annelerin %66,6’sının çocuklarının dijital oyun yerine dışarıda oyun oynamasını istediği,

%31,4’ünün ise çocuklarının dışarıda oyun oynamak yerine evde oyun oynamasını istediği saptanmıştır. Dijital

oyun bağımlılığı ile; çocukların dışarıda oyun oynama düşünceleri, oyun oynama süresi, dışarıda oyun oynama

durumu ve evde dijital oyun oynama durumu arasında anlamlı bir fark olmadığı; dışarıda oyun oynanan yerler

ile arkadaş ilişkileri arasında anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Annelere yönelik sorulardan alınan cevaplar

doğrultusunda; annelerin belirttiği çocuğun oyun oynama durumu, çocuğun dışarıda oyun oynama durumu ve

çocuğun dijital oyun oynama durumu ile dijital oyun bağımlılığı arasında anlamlı bir fark olmadığı; çocuğun

arkadaşları ile oyun oynama durumu ve dijital oyun bağımlılığı arasında ise anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Bu çalışmada çocukların dışarıda oyun oynamaktan, arkadaşları ile vakit geçirmekten hoşlandığı ve çocukların

çoğunlukla evin bahçesinde ya da evin önünde oyun oynamayı tercih ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Günümüzde

artış gösteren istismar vakaları sebebiyle aileler, çocuklarının dışarıda oyun oynaması konusunda

tedirginlik duyabilir. Çocukların tamamının çoğunlukla telefon olmak üzere, tablet ve bilgisayar gibi

çeşitli dijital aletlerle oyun oynadığı görülmektedir. Çalışmaya katılan çocukların aile gelir düzeyinin yüksek

olması dolayısıyla her evde telefon, tablet, bilgisayar ve internet erişiminin olması bu sonucun çıkmasında

etkili olabilir. Çocuklar dışarıda oyun oynadıkça ve arkadaş ilişkileri güçlendikçe dijital oyun bağımlılığı

riskinin azaldığı elde edilen sonuçlar arasındadır. Çocukların sosyalleşmesi ve arkadaşlarıyla sosyal

etkileşimler yaşaması, dijital oyun oynamak yerine arkadaşları ile vakit geçirmek istemesine sebep olabilir.

1

Dicle Üniversitesi, ebru.boga@dicle.edu.tr, 539 – 598 32 57.

2

İnönü Üniversitesi, mehmet.saglam@inonu.edu.tr, 505 – 644 22 28.

55


A New Alternative to Outdoor Games: Mobile Augmented Reality Games

Kübra BUDAL 1 , Hilal MERCAN 2 , Aziz KÜÇÜKKELEPÇE 3 , Arzu YÜKSELEN 4

Introduction

Mobile augmented reality games; these are game environments where players can move in three dimensions

and contain various directions and functions regarding game behavior. Mobile augmented reality games

offer a gaming experience that uses location-specific information, enabling players to interact with the

physical environment and other players. Most of the commonly used mobile augmented reality games are

outdoor games. These games are among traditional outdoor games and existing video games by using real

environments as data, expanding the spatial, temporal and social interaction boundaries of classical computer

games. Mobile augmented reality games, one of the most important features of which are mobility,

offer players a multi-sensory experience as if interacting with actually existing objects. Along with

technological developments, the environment and play experiences of children differ. As part of this differentiation,

mobile augmented reality games offer a new type of entertainment and learning experience outdoors.

Method

In this study, game applications using augmented reality that can offer a new alternative to traditional outdoor

games; It is aimed to be examined in terms of application features, outdoor use, environmental interaction

and security. The mobile augmented reality games examined were selected as the first 13 games from the

Google Play and App Store application markets, when the keywords ‘AR Game’ and ‘Augmented Reality’

are entered, the age criterion in the application list covering early childhood period. Games using augmented

reality technology were examined through an evaluation form prepared by the researchers. The review was

analyzed using the content analysis technique. The frequency distributions of the obtained data were calculated.

Findings

The age limit for all of the games examined is four years and above. It has been observed that the majority of the

augmented reality games examined allow to be played indoors as well as outdoors, and all games support the interaction

of the environment. However, there are no warnings to take any precautions against dangerous situations

that may occur during the outdoor play in all of the games; It has been observed that there is no section such as

parental leave, support or information. Only a small part of the games advertise before, during or after the game.

Results and Conclusion

As a result; It is thought that augmented reality games designed in different ways can be evaluated as one of

the outdoor activities. However, as the research findings show, these games are insufficient in terms of security

and parental control. It is thought that these games that support interaction with the environment should also

take into account the developmental characteristics of the early childhood period. It is thought that adding these

missing features to game applications will bring a new alternative to the interaction of children, parents and

environment. Therefore, it is thought that this review will guide parents, teachers and game software experts.

1

Research Assistant, Istanbul Medipol University, kbudal@medipol.edu.tr, 05418181491.

2

Research Assistant, Istanbul Medipol University, hmercan@medipol.edu.tr, 05530728195.

3

Lecturer, Istanbul Medipol University, akucukkelepce@medipol.edu.tr, 05425237144.

4

Professor, Istanbul Medipol University, ayukselen@medipol.edu.tr

56


Dış Mekan Oyunlarına Yeni Bir Alternatif : Mobil Artırılmış

Gerçeklik Oyunları

Kübra BUDAL 1 , Hilal MERCAN 2 , Aziz KÜÇÜKKELEPÇE 3 , Arzu YÜKSELEN 4

Giriş

Mobil artırılmış gerçeklik oyunları; oyuncuların üç boyutlu olarak hareket edebildikleri, oyun davranışlarına yönelik

çeşitli yönlendirmeleri ve işlevleri içeren oyun ortamlarıdır. Mobil artırılmış gerçeklik oyunları konuma özgü

bilgileri kullanan, oyuncuların fiziksel çevreyle ve diğer oyuncularla etkileşimde bulunmalarını sağlayan oyun

deneyimi sunmaktadır. Yaygın olarak kullanılan mobil artırılmış gerçeklik oyunlarının çoğu dış mekanda oynanan

oyunlardır. Bu oyunlar gerçek ortamları veri olarak kullanarak klasik bilgisayar oyunlarının mekansal, zamansal

ve sosyal etkileşim sınırlarını genişleterek geleneksel dış mekan oyunları ile mevcut video oyunları arasında yer

almaktadır. En önemli özelliklerinden biri hareketlilik olan mobil artırılmış gerçeklik oyunları, oyunculara gerçekte

var olan nesnelerle etkileşim kuruyormuş gibi çoklu duyusal bir deneyim sunmaktadır. Teknolojik gelişmelerle

birlikte çocukların içinde bulunduğu ortam ve oyun deneyimleri farklılaşmaktadır. Bu farklılaşmanın bir parçası

olarak mobil artırılmış gerçeklik oyunları dış mekanlarda yeni bir tür eğlence ve öğrenme deneyimi sunmaktadır.

Yöntem

Bu çalışmada, geleneksel dış mekan oyunlarına yeni bir alternatif sunabilecek artırılmış gerçeklik kullanan oyun

uygulamalarının; uygulama özellikleri, dış mekan kullanımı, çevre etkileşimi, güvenlik açısından incelenmesi

amaçlanmaktadır. İncelenen mobil artırılmış gerçeklik oyunları Google Play ve App Store uygulama marketlerinden,

‘AR Game’ ve ‘Augmented Reality’ anahtar sözcükleri girildiğinde sıralanan uygulama listesindeki

yaş kriteri erken çocukluk dönemini kapsayan ilk 13 oyun olarak seçilmiştir. Artırılmış gerçeklik teknolojisini

kullanan oyunlar, araştırmacılar tarafından hazırlanan değerlendirme formu aracılığı ile incelenmiştir. İnceleme

içerik analizi tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilerin frekans dağılımları hesaplanmıştır.

Bulgular

İncelenen oyunların tamamının yaş sınırı dört yaş ve üzeridir. İncelenen artırılmış gerçeklik oyunlarının

çoğunluğunun, dış mekanlarla birlikte iç mekanlarda da oynanılmasına izin verdiği ve tüm oyunların

çevre etkileşimini desteklediği görülmüştür. Ancak oyunların tamamında dış mekanda oyun esnasında

oluşabilecek tehlikeli durumlara karşı herhangi bir önlemin alınmasına dair herhangi bir uyarının

yer almadığı; ebeveyn izni, desteği ya da bilgilendirmesi gibi bir bölümün olmadığı görülmüştür. Oyunların

sadece küçük bir kısmı oyun başlamadan, oyun esnasında ya da sonrasında reklam vermektedir.

Sonuç ve Tartışma

Sonuç olarak; farklı şekillerde tasarlanmış artırılmış gerçeklik oyunlarının dış mekan etkinliklerinden

biri olarak değerlendirilebileceği düşünülmektedir. Ancak araştırma bulgularının da gösterdiği

üzere bu oyunlar güvenlik ve ebeveyn kontrolü açısından yetersiz durumdadır. Çevreyle etkileşimi

destekleyen bu oyunların özellikle erken çocukluk döneminin gelişimsel özelliklerini de göz

önünde bulundurması gerektiği düşünülmektedir. Eksik olan bu özelliklerin de oyun uygulamalarına eklenmesiyle

çocuk, ebeveyn, çevre etkileşimine yeni bir alternatif getireceği düşünülmektedir. Dolayısıyla

bu incelemenin ebeveynlere, öğretmenlere ve oyun yazılım uzmanlarına yol göstereceği düşünülmektedir.

1

Araştırma Görevlisi, İstanbul Medipol Üniversitesi, kbudal@medipol.edu.tr, 05418181491.

2

Araştırma Görevlisi, İstanbul Medipol Üniversitesi, hmercan@medipol.edu.tr, 05530728195.

3

Öğretim Görevlisi, İstanbul Medipol Üniversitesi, akucukkelepce@medipol.edu.tr, 05425237144.

4

Profesör Doktor, İstanbul Medipol Üniversitesi, ayukselen@medipol.edu.tr

57


Effects of Outdoor Activities on Children Diagnosed with Attention Deficit

and Hyperactivity Disorder: A Systematic Review

Emrullah Can YAVUZ 1 , Taşkın TAŞTEPE 2

Introduction

Children diagnosed with Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) have difficulty in cognitive, motor,

social-emotional and behavioral areas. These difficulties that affects their involvement in the educational

activities within the general classroom environment reflect on their academic success as well. Children who

have difficulties in keeping their emotions, drives and behaviors under control and regulating their behaviors

face the disadvantages of these circumstances in classified classrooms. Children who have problems with directing

and sustaining their attention with the effects of ADHD symptoms could demonstrate severe diagnosis

symptoms in classroom environments that require long-term immobility. Today an intervention program for

children diagnosed with ADHD is applied and its effects on the children are subject to discussion. Recent

research that examine effects of outdoor activities, being and spending time in nature on ADHD diagnosis

symptoms stand out. The relevant research indicate that outdoor activities that will not only drive children’s

curiosity, inquisition and exploration but also allow them move and release their energy could be effective on

children diagnosed with ADHD and they emphasize the importance of spending time outside. The purpose

of this study that have been conducted in accordance with the relevant information is to review and synthesize

the research on the effects of outdoor areas in attention deficit hyperactivity disorder cases systematically.

Method

The relevant systematical investigation has been conducted in accordance with the decision criteria of The Preferred

Reporting Items for Systematic Reviews and Meta-Analyses (PRISMA). For literature review, “Web of Science”

and “Scopus” databases have been used via Ankara University Online Library and two group search terms have

been identified for review. The first group of terms was related to attention deficit hyperactivity disorder and the

former term attention deficit disorder was also included within the relevant group (ADHD, attention deficit hyperactivity

disorder, ADD, attention deficit disorder, attention deficits). The second group of terms consisted the

elements of environment that are related to the decrease of the effects of ADHD (natural, nature, nature-based, outdoor,

park, garden, green, greenness). In the determination of the search terminology, not only the views of special

education and child development specialists are consulted but also the articles, abstracts and key words of the articles

determined to be relevant during the review have been examined and selected. The last search was made on

January 14, 2021. The title and the abstract provided information for the first review of the given articles. After this

first review, all articles have been read in order to decide whether to be included in this systematical study or not.

Findings

playing digital games at home; it was determined that there is a significant difference between the places where

40 articles have been reached at the end of the review and 10 of them have been included in the study according

to the determined criteria. According to the findings obtained from the study, it has been observed that

spending time in natural environment and being exposed to green areas decreased the severity of the diagnosis

symptoms of the children diagnosed with ADHD, increased their attention and concentration abilities and made

them more successful in regulating their emotions. In addition, there are also findings emphasizing the possible

relationship between the ratio of the green areas covering the children’s living space and their diagnosis.

Results and Conclusion

The results of the reviewed studies indicate that including nature-based outdoor

activities in the support programs conducted on children diagnosed with ADHD might

have a positive impact of children’s cognitive, emotional and behavioral skills.

1

Research Asst. M.Sc., Department of Child Development, School of Health, Kırklareli University, ecanyavuz@gmail.com

2

Lecturer Dr., Department of Child Development, Faculty of Health Sciences, Ankara University, taskintastepe@gmail.com

58


Doğal Açık Alan Etkinliklerinin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Tanısı Olan Çocuklar Üzerindeki Etkileri: Sistematik İnceleme

Emrullah Can YAVUZ 1 , Taşkın TAŞTEPE 2

Giriş

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısına sahip olan çocuklar bilişsel, motor, sosyal-duygusal

ve davranışsal alanlarda zorluklar yaşamaktadır. Genel sınıf ortamlarında yürütülen eğitim faaliyetlerine

katılım süreçlerini etkileyen bu zorluklar çocukların akademik başarılarına da yansımaktadır. Duygu, dürtü ve

davranışlarını kontrol altına almakta ve davranışlarını düzenlemekte zorlanan çocuklar sınırlandırılmış sınıf ortamlarında

bu durumların dezavantajlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. DEHB semptomlarının etkisiyle dikkatini

toplama ve sürdürme konusunda sorun yaşayan çocuklar uzun süre hareketsiz kalmayı gerektiren sınıf ortamlarında

şiddetli tanı semptomları gösterebilmektedir. Günümüzde DEHB tanısına sahip olan çocuklara yönelik

birçok müdahale programı uygulanmakta ve çocuklar üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Son zamanlarda açık

alanlarda etkinlikler, doğada bulunma ve doğal alanlarda vakit geçirmenin DEHB tanı semptomları üzerindeki

etkilerini inceleyen araştırmalar dikkat çekmektedir. Çocuklarda merak, araştırma ve keşif duygularını açığa

çıkaracak aynı zamanda hareket etme, enerjilerini dışa atma imkânı sunan açık alan etkinliklerinin DEHB tanısı

olan çocuklar üzerinde de etkili olabileceği belirtilerek açık alanlarda vakit geçirmelerinin önemine vurgu yapılmaktadır.

Bu bilgiler doğrultusunda yapılan bu çalışmanın amacı, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda

doğal açık alanların etkilerini inceleyen çalışmaları sistematik olarak gözden geçirmek ve sentezlemektir.

Yöntem

Bu sistematik inceleme The Preferred Reporting Items for Systematic reviews and Meta-Analyses (PRISMA) karar

kriterlerine göre yapılmıştır. Literatür taraması için Çevrimiçi Ankara Üniversitesi Kütüphanesi aracılığıyla “Web

of Science” ve “Scopus” veri tabanları kullanılmış ve tarama için iki grup arama terimi belirlenmiştir. İlk terim

grubu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile ilgiliydi ve eski tanım olan dikkat eksikliği bozukluğu da bu

grupta yer almıştır (ADHD, attention deficit hyperactivity disorder, ADD, attention deficit disorder, attention deficits).

İkinci terim grubu ise ADHD’nin etkisini azaltmayla ile ilişkilendirilen çevre ile ilgili unsurlardır (natural,

nature, nature-based, outdoor, park, garden, green, greenness). Arama terimlerinin belirlenmesinde özel eğitim ve

çocuk gelişimi alanlarında çevre eğitimi üzerine çalışan uzmanların görüşlerinin yanı sıra keşif amaçlı aramalar

sonucunda alakalı olduğu belirlenen makalelerin başlıkları, özetleri ve anahtar kelimeleri incelenerek seçilmiştir.

14 Ocak 2021’de son arama yapılmıştır. Başlık ve özet, verilen makalelerin ilk taraması için bilgi sağlamıştır. Bu

ilk taramanın ardından, bu sistematik incelemeye dahil edilmeye karar vermek için tam makaleler okunmuştur.

Bulgular

Yapılan taramalar sonucunda 40 makaleye ulaşılmış, ulaşılan makaleler arasından da belirlenen

kriterler çerçevesinde 10 makale çalışmaya dahil edilmiştir. Araştırmalardan elde

edilen bulgulara göre doğada bulunma, doğal ortamlarda vakit geçirme ve yeşil alanlara

maruz kalmanın DEHB tanısına sahip olan çocukların tanı semptomlarının şiddetinde

azalmalara yol açtığı, çocukların dikkat ve konsantrasyon becerilerinde artış meydana geldiği

ve duygularını düzenlemede daha başarılı oldukları görülmüştür. Bunların yanı sıra çocukların

yaşam alanlarını kapsayan ortamların yeşil alan oranları ile tanı alma durumları

arasında da ilişki olabileceğini ortaya koyan araştırma bulguları da yer almaktadır.

Sonuç ve Tartışma

İncelenen araştırma sonuçları DEHB tanısına sahip olan çocuklarına uygulanan destek

programlarında doğa temelli açık alan etkinliklerine yer verilmesinin çocukların bilişsel,

duygusal ve davranışsal becerilerinde olumlu etkiye sahip olabileceğini göstermektedir.

1

Arş. Gör. Uzm., Kırklareli Üniversitesi, Sağlık Yüksekokulu, Çocuk Gelişimi Bölümü, ecanyavuz@gmail.com

2

Öğr. Gör. Dr., Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Gelişimi Bölümü, taskintastepe@gmail.com

59


Don’t forget the dads: being ‘hands-on’ and the role of outdoor activities for

fathering identity formation

Ian Blackwell 1

Introduction

‘Hands-on’ practices are a major feature of contemporary notions around ‘new’, caring fatherhood. While we

know what ‘hands-on’ practices look like, the subjective meanings of why being ‘hands-on’ is central to fathering

identity construction has received limited academic attention. I will explore this concept by investigating

three community dads’ groups in the UK where interactions between fathers and children are very evident, in

particular I will focus on Forest School activities in woodland settings. I argue that these outdoor activities are

highly relevant to the fathers in terms of father-child ‘bonding’, mattering, memory-making and the validation of

progressive fathering identities. I will also briefly consider the value placed on these experiences by the children.

Method

This presentation focuses on a qualitative ethnographic study, using a symbolic interactionist framework,

of three community-based dads’ groups in England. It draws on data from 35 interviews

(20 fathers; 8 children; 7 mothers) and extensive observations at of six dads’ group sessions

Findings

My study explores how fathers who attend dads’ groups develop close, intimate bonds with their children through

‘hands-on’, playful and creative interactions, and why these interactions are highly valued. As ‘dads

only’ settings, the mothers are not present so the fathers have opportunities to demonstrate capable and caring

solo parenting over several hours without maternal interventions. Successful interactions with their

child boost men’s confidence and self-efficacy as fathers, they feel they matter to their child and their emerging

identity is validated by their children. As a result, they seek further opportunities for father-child bonding,

which has the potential to improve the interparental relationship. ‘Hands-on’ activities also offer fathers

opportunities to create memories that will validate fathering long into the future. The children, on the

other hand, value the interactions in terms of creating new friends and freedom from their domestic lifestyles.

Results and Conclusion

To conclude, as spaces which encourage and welcome diverse fathering practices through ‘hands-on’ activities, dads’

groups offer the potential to affirm caring masculinities, strengthen intrafamilial relationships and to disrupt fixed

notions of binary gendered scripts about the terms ‘father’ and ‘mother’, thus creating more liminal spaces where new

forms of fatherhood can be explored. The study highlights the unrecognised potential of dads’ groups as effective, lowcost,

locally-sensitive interventions where more subtle shifts in parenting practices can be achieved, something that

should be of interest to the Early Years, Education, Social Work, Charity, Outdoor Education and Community sectors

1

Lecturer at the Institute of Education, Plymouth Marjon University, UK iblackwell@marjon.ac.uk

60


Babaları Unutma: “Uygulamalı” Olma ve Babalık Kimlik Oluşumunda Açık

Hava Etkinliklerinin Rolü

Ian Blackwell 1

Giriş

“Uygulamalı alıştırmalar” yeni, ilgili babalık hakkındaki çağdaş kavramların önemli bir özelliğidir. “Uygulamalı”

çalışmaların neye benzediğini bilsek de, “uygulamalı çalışmaların neden babalık kimlik inşasının merkezi

olduğu sınırlı akademik ilgi görmüştür. Bu kavram, babalar ve çocuklar arasındaki etkileşimlerin çok belirgin

olduğu, özellikle Orman Okulu etkinliklerine odaklanacağım Birleşik Krallık’taki üç farklı baba grubu araştırılarak

keşfedilecektir. Bu açık hava etkinliklerinin baba-çocuk ‘bağ kurma’, önem verme, hafıza oluşturma

ve ilerici babalık kimliklerinin doğrulanması açısından babalar için oldukça alakalı olduğunu iddia ediyorum.

Çocukların bu deneyimlere verdiği değeri de kısaca ele alacağım. Bu açık hava etkinliklerinin baba-çocuk ‘bağ

kurma’, ilgi gösterme, hatıra oluşturma ve ilerici babalık kimliklerinin doğrulanması açısından babalar için

oldukça alakalı olduğunu iddia ediyorum. Çocukların bu deneyimlere verdiği değeri de kısaca ele alacağım.

Yöntem

Bu sunum, İngiltere’deki üç topluluk temelli baba grubunun sembolik etkileşimci bir çerçeve

kullanarak nitel bir etnografik çalışmasına odaklanmaktadır. 35 görüşmeden (20 baba; 8 çocuk;

7 anne) elde edilen verilere ve altı babanın grup seansındaki kapsamlı gözlemlere dayanmaktadır.

Bulgular

Çalışmam, baba gruplarına katılan babaların çocuklarıyla “uygulamalı”, eğlenceli ve yaratıcı etkileşimler yoluyla

nasıl yakın, samimi bağlar geliştirdiğini ve bu etkileşimlerin neden çok değerli olduğunu araştırıyor. “Yalnızca

babalar” ortamı olarak, anneler mevcut değildir, bu nedenle babalar, anne müdahalesi olmaksızın birkaç saat

boyunca yetenekli ve ilgili tek başına ebeveynliği gösterme fırsatına sahiptir. Çocuklarıyla başarılı etkileşimler

gerçekleştirmenin, erkeklerin baba olarak güvenini ve öz yeterliliğini artırdığı, çocukları için önemli olduklarını

hissettirdiğini ve ortaya çıkan kimliklerinin çocukları tarafından onaylandığı görülmüştür. Çocukların ise yeni

arkadaşlar edinme ve ev içi yaşam tarzlarından kurtulma açısından etkileşimlere değer verdiği görülmüştür.

Sonuç ve Tartışma

Sonuç olarak, ‘uygulamalı’ etkinlikler yoluyla çeşitli babalık uygulamalarını teşvik eden baba gruplarının, ilgili

ve şefkatli erkeklikleri onaylama, aile içi ilişkileri güçlendirme ve kalıplaşmış ‘baba’ ve ‘anne’ kavramlarını

yıkmakta başarılı olduğu, böylece yeni babalık biçimlerinin keşfedilebileceği alanlar yarattığı görülmüştür.

Çalışma, baba gruplarının tanınmayan potansiyelini, ebeveynlik uygulamalarında incelikli değişikliklerin gerçekleştirilebildiği

etkili, düşük maliyetli, hassas müdahaleler uygulayarak ortaya çıkarmaktadır. Bu, Erken Çocukluk

Eğitimi , Dış Mekan Eğitimi, Sosyal Hizmet, Hayırseverlik için ilgi çekici olması gereken bir konudur.

1

Lecturer at the Institute of Education, Plymouth Marjon University, UK iblackwell@marjon.ac.uk

61


Senses-Peer-Equipments: The Effect of Pandemic on Indoor and Outdoor

Play Perceptions

Sevil SÖYLER 1 , Sadiye KELEŞ 2

Introduction

Due to the COVID-19 epidemic, it is known that the time spent in the homes of the age population

benefiting from pre-school education has increased. The aim of this study is to compare

the perception of indoor play and outdoor play of children who attend preschool education.

Method

The research was carried out within the framework of phenomenological research design, which is one of the

qualitative research methods. Eighteen children between the ages of 5 and 6, who attend pre-school education

institutions in Izmir Province, were included in the study. The data were obtained by using the narrative method,

which is among the projective methods. The children included in the study were asked to draw two pictures at a

seven-day interval. For the first drawing, ask the children “Can you draw a picture of a child playing at home?”

And for the second drawing, “Can you draw a picture of a child playing outside?” instruction has been given. After

the completion of the picture, the children were asked “Where does this child play?”, What kind of a game does he

play? “ The questions were directed and the answers received were recorded with a tape recorder. The data obtained

were analyzed in the context of sensory diversity used in the play, emotional indicators, peer / adult presence

involved in play (social development) and play tools (technological-natural, etc.). The raw data were analyzed by

calculating the integrity scores between the coders. Relevant data have been transferred to the written verbatim.

Findings

The findigs will be shared in the congress.

Results and Conclusion

The results will be discussed at the congress.

1

Asistant Director, MEB, sevilkalipcik@gmail.com.

2

Assoc. Dr., Zonguldak Bülent Ecevit University Ereğli Faculty of Education , sadiyekeles@gmail.com.

62


Duyu-Akran-Ekipman: Pandeminin İç Mekan ve Dış Mekan Oyun Algılarına

Etkisi

Sevil SÖYLER 1 , Sadiye KELEŞ 2

Giriş

COVID-19 salgınına bağlı olarak, okul öncesi eğitimden yararlanan çağ nüfusunun evlerinde geçirdikleri

sürenin artış gösterdiği bilinmektedir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitime devam eden çocukların

iç mekan oyun algıları ile dış mekan oyun algılarının karşılaştırmalı olarak incelenmesidir.

Yöntem

Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik araştırma deseni çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.

Araştırmaya İzmir İli’ndeki okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5 – 6 yaş arasında olan,

18 çocuk dahil olmuştur. Veriler projektif yöntemler arasında yer alan anlatım yöntemi kullanılarak elde

edilmiştir. Araştırmaya dahil olan çocuklardan yedi gün ara ile iki adet resim çizmeleri çizmeleri istenmiştir.

Çizilen ilk resim için çocuklara “Evde oyun oynayan bir çocuk resmi çizer misin?”, ikinci resim için

ise “Dışarıda oyun oynayan bir çocuk resmi çizer misin?” yönergesi verilmiştir. Resmin tamamlanmasının

ardından çocuklara “Bu çocuk nerede oynuyor?”, Nasıl bir oyun oynuyor?”, “Hangi eşyalarla/oyuncaklarla

oynuyor?” soruları yöneltilmiş ve alınan yanıtlar ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Elde edilen

veriler oyunda kullanılan duyu çeşitliliği, duygusal göstergeler, oyunlara dahil olan akran/yetişkin

varlığı (sosyal gelişim) ve oyun araçları (teknolojik-doğal vb.) bağlamında analiz edilmiştir. Ham veriler kodlayıcılar

arası uyum puanları hesaplanarak analiz edilmiştir. İlgili veriler bire bir yazılı ortama geçirilmiştir.

Bulgular

Elde edilen bulgular kongrede paylaşılacaktır .

Sonuç ve Tartışma

Sonuçlar kongrede tartışılacaktır.

1

Müdür Yardımcısı, MEB, sevilkalipcik@gmail.com.

2

Doç. Dr., Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi , sadiyekeles@gmail.com.

63


An Investigation of Parents’ Metaphors Regarding Outdoor Play

Eslem Gözde Fide 1 , Hilal İlknur Tunçeli 2

Introduction

A child’s development is influenced by a wide variety of factors governed by both the environment and heredity.

One of the factors affecting the child’s environment is his physical environment. The physical environment plays

an important role in supporting the physical, social emotional, language, cognitive development, and holistic health

of children. Outdoor games can be defined as games that allow to move freely, experience gross motor movements

and contact with natural elements. In the world where urbanization has increased, children spend most of

their time in closed areas away from nature. Consequently, it is evident that parents adapt to the conditions brought

by this urbanization, and their children play less outdoors. Considering that people’s thoughts and perceptions

affect their behavior, metaphors are a powerful research tool that can be used to reveal personal perceptions, show

individuals’ perceptions of the world and themselves, and explain abstract concepts. In this direction, the purpose

of this study is to reveal the perceptions of parents about the concept of “outdoor play” through metaphors.

Method

In this study, phenomenology model, one of the qualitative research models, was used. The research was conducted

with 107 parents, 96 mothers and 11 fathers, with children between 0-72 months. The data has been collected via

an online questionnaire (Google form). Parents completed the prompt “Playing outside is like….. Because .........

.............................” by focusing on only one metaphor to indicate their conceptualization of outdoor play. Content

analysis technique was used to evaluate the data obtained in the study. Firstly, the metaphors formed by the parents

about the concept of “playing outside” were examined by two researchers and invalid data were removed. Then,

metaphors with similar characteristics were grouped. In the third stage, the grouped metaphors were categorized

and compared independently by the two researchers, and the agreement percentage between the researchers

was calculated as .92 using the reliability formula (i.e., Reliability = Agreement/Agreement + Disagreement).

Findings

At the end of the study, metaphors developed about outdoor play were collected in 8 categories according

to their similar aspects. The categories that produced the most metaphors were determined as freedom (41),

healing (24), need (14), fun (7), instructive (6), happiness (6), peace (5), exploration (3). Among all categories,

parents developed the most metaphors in the freedom category and the least in the exploration category.

Results and Conclusion

As a result of the research, it was concluded that metaphors can be used as an important research tool to reveal

the perceptions of parents regarding the expression “play in the open air” and it was seen that parents

perceived outdoor play as an activity that contributes positively, especially that frees and heals the child.

1

Res. Assist. Sakarya University, eslemfide@sakarya.edu.tr

2

Dr., Sakarya University, htunceli@sakarya.edu.tr

64


Ebeveynlerin Açık Havada Oyuna İlişkin Metaforlarının İncelenmesi

Eslem Gözde Fide 1 , Hilal İlknur Tunçeli 2

Giriş

Bir çocuğun gelişimi hem çevre hem de kalıtım tarafından yönetilen çok çeşitli faktörlerden etkilenmektedir.

Çocuğun çevresinde bulunup onu etkileyen etmenlerden bir tanesi de fiziksel çevresidir. Fiziksel çevre

çocukların fiziksel, sosyal duygusal, dil, bilişsel gelişim ve bütünsel sağlıklarını desteklemede önemli bir rol

oynamaktadır. Dış mekan oyunları, özgürce hareket etmeye olanak tanıyan, kaba motor hareketlerini deneyimlemeyi

ve doğal unsurlarla teması mümkün kılan oyunlar olarak tanımlanabilir. Kentleşmenin arttığı dünyada

çocuklar zamanlarının çoğunu doğadan uzak, kapalı alanlarda geçirmekte ve ebeveynlerin de bu kentleşmenin

getirdiği koşullara ayak uydurduğu, çocuklarının açık havada az oyun oynadıkları görülmektedir. Kişilerin

düşünceleri ve algılarının davranışlarını etkilediği göz önünde bulundurulacak olursa metaforlar, kişisel

algıları ortaya çıkarmada, bireylerin dünyayı ve kendilerini algılama biçimlerini göstermede, soyut kavramları

açıklamada kullanılabilecek güçlü bir araştırma aracıdır. Bu doğrultuda bu araştırmanın amacı ebeveynlerin

“açık havada oyun” kavramına ilişkin sahip oldukları algıları metaforlar aracılığıyla ortaya çıkarmaktır.

Yöntem

Bu çalışmada, nitel araştırma modellerinden olgu bilim (fenomenoloji) modeli kullanılmıştır. Araştırma uygun örnekleme

yöntemi kullanılarak belirlenen 0-72 ay arasında çocuğa sahip 96’sı anne,11’i baba olmak üzere 107 ebeveyn

ile yürütülmüştür. Veriler, çevrimiçi anket formu (Google form) aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmaya katılan

ebeveynlerin “açık havada oyun” kavramına yönelik metaforlarını belirlemek için “Açık havada oyun.................

gibidir. Çünkü.....................................” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde

içerik analizi tekniği kullanılmıştır. İlk olarak, ebeveynlerin “açık havada oyun” kavramı hakkında

oluşturdukları metaforlar iki araştırmacı tarafından incelenmiş ve geçersiz olan veriler ayıklanmıştır. Ardından,

benzer özellikte olan metaforlar gruplandırılmıştır. Üçüncü aşamada ise gruplandırılan metaforlar iki araştırmacı

tarafından bağımsız olarak kategorize edilmiş, karşılaştırılmış̧ ve güvenirlik formülü̈ (Güvenirlik = Görüş̧ Birliği /

(Görüş̧ Birliği + Görüş̧ Ayrılığı) kullanılarak araştırmacılar arasındaki uyuşum yüzdesi .92 olarak hesaplanmıştır.

Bulgular

Çalışma sonunda, açık havada oyun hakkında geliştirilen metaforlar benzer yönlerine göre olmak üzere

8 kategoride toplanmıştır. En fazla metafor üretilen kategoriler sırasıyla;Özgürlük (41), iyileştirici (24), ihtiyaç

(14), eğlence (7), öğretici (6), mutluluk (6), huzur (5), keşif (3) olarak belirlenmiştir. Ebeveynler tüm

kategoriler içerisinden özgürlük kategorisinde en fazla, keşif kategorisinde en az metafor geliştirmişlerdir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma sonucunda, metaforların ebeveynlerin “açık havada oyun” ifadesine ilişkin algılarını ortaya koymada

önemli bir araştırma aracı olarak kullanılabileceği sonucuna varılmış̧ ve ebeveynlerin açık havada oyunu çocuğu

özgür kılan ve iyileştiren başta olmak üzere olumlu katkılar sağlayan bir aktivite olarak algıladıkları görülmüştür.

1

Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi, eslemfide@sakarya.edu.tr

2

Dr., Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, htunceli@sakarya.edu.tr

65


Parent’s Views On Children’s Playground: A Case Of İzmir

Elif GÜRKAN 1 , Banu ARSLAN 2 , Hikmet SİVRİ GÖKMEN 3

Introduction

It is difficult to be a child in today’s cities. Cities are no longer friendly with their dwellers. Can busy cities be

friends with their own children? Children have difficulties in reaching outdoor play, which is their most basic right, in urban

open areas. The inadequate planning of playgrounds is an obstacle for all children. The impact of urbanization around the

world is increasingly diminishing the chances of children to participate fully and freely in urban life. Today, children face

with many negative problems in cities for their own development. The world of the child wants to have an unscheduled, free

and interactive time-space experience. This experience is very difficult to experience in today’s urban conditions, but almost

impossible in nuclear family life. Apart from the home environment in which they grow up, playgrounds are urban environments

that play the most important role in children’s daily life. Children experience these areas with their parents or an adult.

The right to play, an important right such as the right to housing, nutrition, health and education, is the 31st Article to the

United Nations Convention on the rights of the child, which Turkey signed in 1994. The positive effect of play, which

has an important role in the development of children and is included in the contract as a child’s right, on all developmental

areas of the child is stated in many studies. Children’s play takes place in different settings. Outdoor playgrounds

are one of the areas that should be carefully designed for the physical and social development of children. It has been

determined by various standards what features these areas should have for child safety and for children to have fun

and spend quality time. The playgrounds are expected and required to be arranged in accordance with these standards.

Method

In this study where qualitative research methodology was used, data has been obtained through survey involving both

open-ended and close-ended questions. The sample of the research is composed of the parent volunteers living in the city of

Izmir. Due to the outbreak of Covid-19 pandemic, the data has been obtained using questionnaires hosted on an online survey.

The main purpose of the survey is to evaluate the playgrounds in regard of their location, ground covering, equipments,

maintenance & repair and inclusiveness as well as to determine the problems which the parents’ encounter. The questions in

the questionnaire have been prepared by cocukdost.org, taking into consideration the standards of the “Public Playground

Safety Handbook” of U.S. Consumer Product Safety Commission and were reviewed by qualified experts. The collected data

was analyzed and interpreted in the form of graphics and was compared with its benchmarks. As a result of this survey, the

present playgrounds have been investigated in regard of their compliance with the standards of the kid-friendly playgrounds.

Findings

It has been remarked by the parents who participated in the survey that; even though the playgrounds were easily

accessible and in close proximity to their homes, and yet the ground of playgrounds was either sand or plastic

as well as playground equipments were strong, they were falling short of significant safety precautions. In

this regard, fences of childhood as well as modifiable and adaptable equipments and in the same manner, sufficient

playground maintenance were all found out to be missing. Furthermore, they indicated that even though there have

been age appropriate equipments for various age groups, for children with disabilities, the playgrounds lacked accessibility

and even more it has been reported that bigger kids were harming the playground equipments. Thus, parents

requested for increased shade structure of the playgrounds as well as inclusion of wet playgrounds and nature-based

didactic playground equipments and also maintenance of safety precautions around the playground areas.

Results and Conclusion

It is necessary to generate new solutions in order to create all-inclusive nature-based playgrounds which are

modifiable, less structured enabling kids to be more active in diverse playing opportunities. It is substantially

significant for local governments to set their course for the formation and implementation of all-inclusive

kid-friendly playgrounds, taking into consideration the unique characteristics of their local environments.

66

1

cocukdostu.org, elifgurkan@cocukdostu.org, 5552801345.

2

cocukdostu.org, oztrkbnu@gmail.com, 5387149313.

3

Dokuz Eylül University, hikmet.gokmen@deu.edu.tr, 5324720880.


Ebeveynlerin Çocuk Oyun Alanları Üzerine Görüşleri: İzmir Örneği

Elif GÜRKAN 1 , Banu ARSLAN 2 , Hikmet SİVRİ GÖKMEN 3

Giriş

Günümüz kentlerinde çocuk olmak zor. Artık şehirler kentlisi ile dost değil. Yoğun tempolu kentler, kendi çocukları ile

dost olabilir mi? Çocuklar en temel hakları olan oyuna, kentsel açık alanlarda ulaşma konusunda sıkıntı yaşamaktadırlar.

Oyun alanlarının yetersizliği tüm çocuklar için engel oluşturmaktadır. Dünya çapında kentleşmenin etkisi, çocukların tam

olarak ve serbestçe kentsel yaşama katılma şanslarını gittikçe azaltmaktadır. Günümüzde çocuklar kentlerde kendi gelişimleri

adına olumsuz birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Çocuğun dünyası, programlanmamış, serbest ve etkileşime açık

bir zaman-mekân deneyimi yaşamasını istemektedir. Bu deneyimin yaşanması günümüz kent koşullarında çok zor, çekirdek

aile hayatında ise neredeyse mümkün değildir. Yetiştiği ev ortamı dışında, oyun alanları çocukların günlük hayatında

en önemli rolü olan kentsel ortamlardır. Çocuklar, bu alanları ebeveynleri ya da bir yetişkin ile deneyimlemektedirler.

Barınma, beslenme, sağlık ve eğitim hakkı gibi önemli bir hak olan oyun hakkı, Türkiye’nin de 1994 yılında imzalamış olduğu

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. maddesinde yer almaktadır. Çocukların gelişiminde önemli bir rolü olan ve

çocuk hakkı olarak sözleşmede yer alan oyunun, çocuğun tüm gelişim alanlarına olumlu etkisi birçok çalışmada belirtilmektedir.

Özellikle dış mekan oyun alanları, çocukların fiziksel ve sosyal gelişimleri adına dikkatle tasarlanması gereken alanlardan

biridir. Bu alanların çocuk güvenliği ve çocukların eğlenmeleri ve nitelikli zaman geçirmeleri adına hangi özellikleri taşıması

gerektiği çeşitli standartlarla saptanmıştır. Oyun alanlarının bu standartlara uygun düzenlenmesi beklenmektedir ve gereklidir.

Yöntem

Nitel araştırma tekniğinin kullanıldığı bu çalışmada veriler açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşan anketten elde edilmiştir.

Bu araştırmanın örneklemini; İzmir il merkezinde yaşayan, çocukları ile oyun alanlarını deneyimleyen gönüllü

olarak anket çalışmasına katılan ebeveynler oluşturmaktadır. Pandemi nedeni ile anketler internet ortamında yapılmıştır.

Anket soruları, oyun alanlarının konumu, zemin kaplaması, ekipmanları, bakımı-onarımı, donatı, kapsayıcılık özelliklerinin

ebeveynler tarafından değerlendirilmesi ve karşılaştıkları, yaşadıkları sorunların tespit edilmesini amaçlamaktadır.

Anketteki sorular, cocukdostu.org tarafından, U.S. Consumer Product Safety Commission’nun yayını olan, “Public

Playground Safety Handbook” (1) da yer alan standartlar göz önünde bulundurularak hazırlanmış ve ankete yönelik

uzman görüşü alınmıştır. Toplanan veriler grafikler üzerinden analiz edilerek, standartlarla karşılaştırılması yapılmıştır.

Anket çalışması ile oyun alanlarının çocuk dostu oyun alanı standartlarını ne kadar karşılayıp karşılamadığı saptanmıştır.

Bulgular

Ankete katılan ebeveynler, oyun alanlarının evlerine yakın ve ulaşımının kolay, oyun alanının zemininin lastik

ve kumdan, oyun elemanlarının da sağlam olduğunu ancak yeterli güvenlik önlemlerinin olmadığını belirtmişlerdir.

Oyun alanı çevresinde bariyerlerin bulunmadığına, değiştirilebilir, uyarlanabilir elemanların olmadığına

ve oyun elemanlarının yeterli bakımının yapılmadığına değinmektedirler. Oyun alanındaki bazı oyun

donatılarının (salıncak, kaydırak…) yaş grubuna göre çeşitlendiğini, ancak farklı özel gereksinmelere sahip çocuklara

yönelik düzenlemelerin olmadığını, büyük yaş grubundaki çocukların oyun donatılarına zarar verdiğini belirtmişlerdir.

Ebeveynler, oyun alanlarında gölgelikli alanların arttırılmasını, ıslak mekanların bulunmasını, oyun alanının çevresinin

güvenli bir hale getirilmesini ve doğal malzemelerden oluşan ve eğitici oyun donatılarının eklenmesini istemektedirler.

Sonuç ve Tartışma

Çocukların gelişimi adına doğal elemanlardan oluşan, daha az yapılandırılmış, çeşitli

oyun olanakları yaratan, çocukların daha aktif olmasını sağlayacak, dönüştürülebilir, herkesi kapsayan

oyun alanlarının düzenlenmesi yönünde yeni çözümler üretilmesi gerekmektedir. Özellikle yerel yönetimlerin,

kendi yerelinin özelliklerini taşıyan, çocuk katılımını sağlayan ve çocuklarla dost olan oyun alanları

oluşturulmasına yönelik yol haritalarını bir an önce belirlemelerine ve uygulamaya koymalarına gerek duyulmaktadır.

1

cocukdostu.org, elifgurkan@cocukdostu.org, 5552801345.

2

cocukdostu.org, oztrkbnu@gmail.com, 5387149313.

3

Dokuz Eylül Üniversitesi, hikmet.gokmen@deu.edu.tr, 5324720880.

67


Street from Past to Present Through the Eyes of Parents

Elife Nur SAYDAM 1 , Fatih Selim SELLÜM 2 , Mustafa BEKTAŞ 3

Introduction

Changes have occurred in many areas of life from the past to the present. The effects of this change have also

been reflected in the streets, which are a part of individuals’ lives. The street, which is especially important

for individuals in early childhood, is a place where children spent most of their time outside the home in the

past. However, it is seen that the street has moved away from this quality today for various reasons. It is anticipated

that parents will be able to notice and reflect the changes between the street of their childhood and

the street of today by experiencing them directly or indirectly. Revealing this change from the perspective

of parents is considered important in that the street is an effective factor on the cognitive, affective and psychomotor

development of children as a whole. In this study, it is aimed to determine the view of parents who

have children in early childhood from the past to the present. For this purpose, according to parents who have

children in early childhood, what the street means; how street games have changed from past to present; how

streets have changed in terms of security from past to present; how the physical items/structures on the streets

have changed from past to present and how the social items/structures on the streets have changed from

past to present sub-problems have been sought. In this context, the parents’ view of the street was examined

in terms of street games, street safety, physical structures on the streets and social elements on the streets.

Method

Semi-structured interview technique was used in this study, which was carried out with a case study, one of the

qualitative research methods. The study group of the study consists of 10 parents who work as academic staff in

Sakarya University Faculty of Education, who have children in early childhood determined by the convenience

sampling method. In the study an interview form developed by the researchers and rearranged by taking the

opinions of two different field experts (preschool and classroom education) was used as a data collection. This

form consists of 9 basic questions covering 5 areas: street, street games, street safety, physical structures on the

streets and social elements on the streets. It was aimed to obtain in-depth data with the probe questions asked

in accordance with the context during the interviews. The data obtained as a result of the data collection process

were subjected to content analysis. While analyzing the content, the processes of coding the data, finding

themes, organizing the codes and themes, defining and interpreting the findings were carried out, respectively.

Findings

As a result of the research, it was determined that the street was a game and a living space in the past, but today

it is a tool that is used only to achieve certain goals according to the parents who have children in early

childhood. However, when evaluated according to the past, it has been determined that street games are played

less by children today. It has been determined that today’s street games have lost their originality as they were

played in the past and children have difficulties in establishing games. In addition to these, it has been determined

that the streets are insufficient in terms of security, physical elements and structures have changed and

social interaction and communication have become more limited by changing social elements and structures.

Results and Conclusion

In line with the findings obtained from the research, it has been determined that the street has changed from

the past to the present for different reasons. In line with the views of parents with children in early childhood,

it has been concluded that the streets have turned into a more limited form today in terms of street

games, security, physical elements/structures and social elements/structures compared to the past.

68

1

Sakarya University, elifenursaydam@sakarya.edu.tr

2

Sakarya University, fatihsellum@sakarya.edu.tr

3

Sakarya University, mbektas@sakarya.edu.tr


Ebeveynlerin Gözünden Geçmişten Günümüze Sokak

Elife Nur SAYDAM 1 , Fatih Selim SELLÜM 2 , Mustafa BEKTAŞ 3

Giriş

Geçmişten günümüze yaşamın birçok alanında değişimler meydana gelmiştir. Bu değişimin etkileri, bireylerin

yaşamlarının bir parçası olan sokaklara da yansımıştır. Özellikle erken çocukluk dönemindeki bireyler

için ayrı bir öneme sahip olan sokak, geçmiş zamanlarda çocukların ev dışında zamanlarının büyük çoğunluğunu

geçirdikleri bir mekân olma niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte sokağın değişik nedenlerle

günümüzde bu niteliğinden uzaklaştığı görülmektedir. Ebeveynlerin kendi çocukluk dönemlerindeki sokak

ile günümüzdeki sokak arasında yaşanan değişimleri doğrudan ya da dolaylı olarak deneyimleyerek fark

edip bu değişimi yansıtabilecekleri öngörülmektedir. Ebeveynlerin gözünden bu değişimin ortaya konulması

sokağın çocukların bilişsel, duyuşsal ve psikomotor açıdan bütüncül olarak gelişimleri üzerinde etkili

bir unsur olması bakımından önemli görülmektedir. Bu çalışmada erken çocukluk döneminde çocuğa sahip

olan ebeveynlerin geçmişten günümüze sokağa bakışlarını belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda

erken çocukluk döneminde çocuğa sahip olan ebeveynlere göre sokağın ne ifade ettiği; sokak oyunlarının

geçmişten günümüze nasıl bir değişim gösterdiği; sokakların güvenlik bakımından geçmişten günümüze

nasıl bir değişim gösterdiği; sokaklarda yer alan fiziksel öğeler/yapıların geçmişten günümüze nasıl bir değişim

gösterdiği ve sokaklarda yer alan sosyal öğeler/yapıların geçmişten günümüze nasıl bir değişim gösterdiği

alt problemlerine yanıt aranmıştır. Bu bağlamda ebeveynlerin sokağa bakışları sokak oyunları, sokak

güvenliği, sokaklarda yer alan fiziksel yapılar ve sokaklardaki sosyal öğeler bakımından incelenmiştir.

Yöntem

Nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasıyla gerçekleştirilen bu araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme

tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlenen erken çocukluk

döneminde çocuğa sahip Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde akademik personel olarak görev yapmakta

olan 10 ebeveyn oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen

ve iki farklı alan uzmanı (okul öncesi ve sınıf eğitimi) görüşü alınarak yeniden düzenlenen görüşme formu kullanılmıştır.

Bu form sokak, sokak oyunları, sokak güvenliği, sokaklarda yer alan fiziksel yapılar ve sokaklardaki sosyal

öğeler olmak üzere 5 alanı kapsayan 9 temel sorudan oluşmaktadır. Görüşmeler esnasında bağlama uygun olarak

sorulan sonda sorularıyla derinlemesine veri elde etmek amaçlanmıştır. Veri toplama süreci sonucunda elde edilen

veriler, içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizi yapılırken sırasıyla verilerin kodlanması, temaların bulunması,

kodların ve temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanması işlemleri gerçekleştirilmiştir.

Bulgular

Araştırma sonucunda erken çocukluk döneminde çocuğa sahip olan ebeveynlere göre geçmişte sokağın bir oyun

ve yaşam alanı iken günümüzde yalnızca birtakım amaçları gerçekleştirebilmek için kullanılan bir araç görevi üstlendiği

belirlenmiştir. Bununla birlikte geçmişe göre değerlendirildiğinde günümüzde sokak oyunlarının çocuklar

tarafından daha az oynandığı tespit edilmiştir. Günümüzdeki sokak oyunlarının geçmişte oynanan biçimindeki özgünlüğünü

yitirdiği ve çocukların oyun kurma konusunda güçlükler yaşadığı belirlenmiştir. Bunların yanı sıra günümüzde

sokakların güvenlik bakımından yetersiz olduğu, fiziksel öğe ve yapıların farklılaşmaya uğradığı ayrıca

sosyal öğe ve yapıların değişime uğrayarak sosyal etkileşim ve iletişimin daha sınırlı bir hale geldiği belirlenmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda sokağın geçmişten günümüze farklı sebepler çerçevesinde

değişikliğe uğradığı tespit edilmiştir. Erken çocukluk döneminde çocuğu olan ebeveynlerin

görüşleri doğrultusunda sokakların; sokak oyunları, güvenlik, fiziksel öğeler/yapılar ve sosyal öğeler/yapılar

açısından geçmişe göre günümüzde daha sınırlı bir biçime dönüştüğü sonucuna ulaşılmıştır.

1

Sakarya Üniversitesi, elifenursaydam@sakarya.edu.tr

2

Sakarya Üniversitesi, fatihsellum@sakarya.edu.tr

3

Sakarya Üniversitesi, mbektas@sakarya.edu.tr

69


Garden Academy in Early Childhood Education; A Case Report for Intercultural

Communication

Nuran TUNCER 1 , Arzu ARSLAN 2

Introduction

When the literature and practices are examined, it is seen that there are no social and educational environments where children who

have to be in closed penal and execution institutions with their mothers and continue to preschool education and the elderly who

stay in nursing homes can attend (Predny, Mary and Diane Relf. 2000). Increasing the school attendance rates of children who have

never faced the environment in the scope of the Garden Academy Lifelong Education Project, ensuring the participation in lifelong

learning with studies with children and the elderly, and access and orientation of these two groups, which require special policies,

to education in our country necessitated this featured study. Based on this scientific fact that children and the elderly are isolated

from real life environments and remain only with their own age groups in our present day, never present in environmental activities

because of today’s conditions, isolated from real life by living in their own groups (Kaplan, 2001), developing strategies to increase

the opportunities for disadvantaged children and the elderly to access education indicates the presence of an important problem.

Based on these data, it was determined as a general aim that activities are carried out by developing strategies to increase the opportunities

of children and the elderly, who are disadvantaged, with garden activities to improve their natural life skills among children

between the ages of 2 and 6, who have to stay with their mothers in prisons, and who continue pre-school education in prison kindergartens

with the Garden Academy Lifelong Education Project. For this purpose, the following sub-objectives were determined;

• Creating a garden academy

• Creating a stone museum

• Creating emotional, social and cultural connections with garden activities

• Ensuring the intergenerational cultural transfer from the elderly to children

• Creating garden environments where they can acquire real-life skill.

• Keeping their social and emotional communication alive with garden activities

• Creating a garden academy where they can share their social environment

• Creating six different educational environments with the Garden Academy.

Method

A total of 53 children between the ages of 2 and 6, who stayed with their mothers in prison, and 34 people between the ages of

52 and 78, who stayed in the nursing home were included in the study. Project-based learning approach methods with which

children and the elderly can learn by doing, living and questioning, Reggio Emilia approach methods in environmental and garden

activities, lifelong learning with invention, problem-solving, and collaborative learning methods were used in the scope

of the study. The activities were planned and implemented to develop cognitive, social, emotional and psychomotor areas.

Findings

A priority action plan was prepared for the study. All the activities were carried out with the active participation of children and participants

in the nursing home. A brainstorming was carried out with children who stayed in prison with their mothers and the elderly.

A Garden Academy was created in the schoolyard in the prison campus. Children and the elderly grew vegetables in this garden by

planting various flowers, trees, tomatoes, peppers, parsley, cucumbers, and eggplants, which were cared for by children every day.

Activities were carried out by creating an amphitheater. Stone Oven/Culture Corner and Sand Pool were created along with open

classrooms and training programs. Ecological areas and educational environments were also created. “Evre” Newspaper was published

in the context of the activities carried out. A Bicycle Park was also created in the garden. Trees were named by attaching labels.

Results and Conclusion

The study guided many studies to be conducted with children and elderly people staying in nursing homes. The works carried out

throughout the present study were monitored and evaluated under the headings of children, teachers, and contribution to the literature.

Three main behaviors were observed during the study. In this respect, it was the main observation that children did not talk to the elderly

throughout the activities during the study. The second most common behavior was that children constantly asked questions to the

elderly, and the third most common behavior was that children watched the elderly carefully. Also, it was determined that the effect of

the Garden Academy Project was positive on the executives. It was determined during the project planning and implementation that the

teachers were more enthusiastic with the project, wanted to do research more, had more pleasure, were able to provide more concrete

examples when they did activities, more academic and planned work were required, and their performance increased. The results of the

monitoring and evaluation will be presented in a detailed manner during the congress along with the project application photographs.

70

1

Assist. Prof. Dr. Nuran TUNCER Tokat Gaziosmanpasa University, School of Education Department of Primary Education Early Childhood Education Tokat/TUR-

KEY. nurantuncer72@gmail.com

2 School Principal Istanbul Provincial Directorate of National Education. Şehit Ibrahim Yilmaz Kindergarten-Zeytinburnu-Istanbul


ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİNDE BAHÇE AKADEMİSİ;

KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM İÇİN BİR UYGULAMA ÖRNEĞİ

Nuran TUNCER 1 , Arzu ARSLAN 2

Giriş

Literatür ve uygulamalar incelendiğinde; anneleriyle kadın kapalı ceza ve infaz kurumunda bulunmak zorunda kalıp okulöncesi eğitim

kurumuna devam eden çocuklar ile huzurevinde kalan yaşlıların karşılaşacağı; sosyal ve eğitim ortamları bulunmamaktadır (Predny,

Mary ve Diane Relf. 2000). Bahçe akademisi hayat boyu eğitim projesi kapsamında hiç çevre ile karşılaşmamış çocukların okula devam

oranlarının artırılması; çocuk ve yaşlılar ile birlikte çalışmalar ile hayat boyu öğrenmeye katılımın sağlanması, ayrıca ülkemizde

özel politikalar gerektiren her iki grubunda eğitim öğretime erişimi ve yönlendirmesi kategorisinde yapılan özellikli bir çalışmadır.

Günümüzde, çocuk ve yaşlıların gerçek yaşamdan izole edildiği sadece kendi yaş grupları ile birlikte oldukları, günümüz koşulları

sebebi ile çevre etkinliklerinde hiç bulunmadıkları, kendi gruplarında yaşayarak gerçek yaşamdan izole hale geldikleri (Kaplan, 2001)

bilimsel gerçeğinden hareketle, dezavantajlı durumda bulunan çocuk ve yaşlıların eğitime erişim imkân ve fırsatlarının artırılmasına

ilişkin stratejiler geliştirerek, uygulamalardan yararlanmamaları önemli bir sorunun varlığını işaret etmektedir. Bu bilgiden hareketle,

bahçe akademisi hayat boyu eğitim projesi ile cezaevinde anneleri ile kalmak zorunda olup cezaevi anaokulunda okulöncesi eğitime

devam eden 2-6 yaş arasındaki çocuklarla, huzurevinde kalan yaşlılar arasında doğal yaşam becerilerini geliştirmek için, bahçe etkinlikleri

yoluyla dezavantajlı durumda bulunan çocuk ve yaşlıların eğitime erişim imkân ve fırsatlarının artırılmasına ilişkin stratejiler

geliştirerek, uygulamalar yapmak genel amaç olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki alt amaçlar belirlenmiştir;

• Bir bahçe akademisi oluşturmak

• Bir taş müzesi oluşturmak

• Bahçe etkinlikleri yoluyla duygusal, sosyal ve kültürel bağ oluşturmak

• Yaşlılardan çocuklara nesiller arası kültürel aktarımı sağlamak

• Gerçek yaşam becerileri sağlayacakları bahçe ortamları oluşturmak

• Bahçe etkinlikleri yoluyla sosyal ve duygusal iletişimlerini canlı tutmak

• Sosyal ortamlarını paylaşacakları bir bahçe akademisi oluşturmak

• Bahçe Akademisi ile altı farklı eğitim ortamı oluşturmak.

Yöntem

Çalışmaya ceza evinde anneleriyle birlikte kalan 2-6 yaş arasında 53 çocuk ile huzur evinde kalan 52-78 yaş aralığında

34 kişi katılmıştır. Çalışma kapsamında; çocuk ve yaşlıların yaparak, yaşayarak ve sorgulayarak öğrenecekleri

proje tabanlı öğrenme yaklaşım yöntemleri, çevre ve bahçe etkinliklerinde Reggio Emilia yaklaşım

yöntemleri, buluş yoluyla yaşam boyu öğrenme, problem çözme, işbirliğine dayalı öğrenme yöntemlerinden

yararlanılmıştır. Etkinlikler bilişsel, sosyal, duygusal ve psikomotor alanlarının gelişimine yönelik planlanmış ve uygulanmıştır.

Bulgular

Çalışma için öncelikli bir eylem planı hazırlanmıştır. Huzur evindeki katılımcılar ve çocukların aktif katılımı ile tüm etkinlikler

gerçekleşmiştir. Cezaevinde anneleri ile kalan çocuklarla ve yaşlılarla beyin fırtınası yapılmıştır. Cezaevi kampüsü

içinde bulunan okul bahçesinde Bahçe Akademisi oluşturulmuştur. Bahçeye çocuklar ve yaşlılar çeşitli çiçekler, ağaç,

domates, biber, maydanoz, salatalık, patlıcan dikerek sebze yetiştirdiler. Her gün bakımları çocuklar tarafından yapılmıştır. Amfitiyatro

oluşturularak etkinlikler yapılmıştır. Taş Fırın/kültür Köşesi ve kum havuzu oluşturulmuştur. Açık sınıflar ve eğitim programları

oluşturulmuştur. Ekolojik alanlar oluşturularak eğitim ortamları oluşturulmuştur. Yapılan etkinlikler çerçevesinde evre

Gazetesi çıkarılmıştır. Bahçe içinde Bisiklet Parkı oluşturulmuştur. Tüm ağaçlara etiketler takılarak isimlendirilmiştir. Mutluluk

bankası oluşturulmuştur. Huzurevinde kalan yaşlılar geleneksel çocuk oyunlarını çocuklarla birlikte oynanması sağlanmıştır.

Öğretilen oyunlar annelere haber mektupları ile gönderilerek cezaevinde kalan annelerinde oyunlarda

çocuklara eşlik etmeleri sağlanmıştır. Halk eğitim merkezi öğretmenleriyle huzurevinde kalan yaşlıların çocukluk

oyuncaklarını çocuklar ile yapmaları sağlanmıştır. Yapılan oyuncaklar ile okulda bir sergi gerçekleştirilmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Çalışma, çocuklar ve huzurevinde kalan yaşlılar ile birçok çalışma yapılabilmesine öncülük etmiştir. Uygulama boyunca yapılan çalışmalar

çocuk, öğretmen ve alana katkı başlıkları altında izlenmiş ve değerlendirilmiştir. Çalışma sırasında üç ana davranış gözlenmiştir.

Buna göre; çalışma sırasında çocukların yaşlılarla konuşmadığı, tüm etkinlik boyunca baskın gözlem olmuştur. İkinci en sık gözlenen

davranış çocukların yaşlılara sürekli soru sorduğu, üçüncü en sık görülen davranış iken, çocukların yaşlıları dikkatle izlediği belirlenmiştir.

Ayrıca; Bahçe Akademisi Projesi’nin yürütücülerinin üzerinde etkisinin olumlu yönde olduğu tespit edilmiştir. Proje planlaması,

uygulaması sırasında öğretmenlerin proje ile daha heyecanlı olduğu, daha çok araştırmak istediği, daha çok haz aldığı, etkinlik

yaparken daha somut örnekler verebildiği, daha akademik ve daha planlı çalışmak gerektiği bunun içinde performansının arttığı tespit

edilmiştir. Yapılan izleme ve değerlendirme sonuçları proje uygulama fotoğraflarıyla birlikte kongrede detaylı olarak sunulacaktır.

1

Dr. Öğr. Üyesi. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı nurantuncer72@gmail.com

, Okul Müdürü. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü. Şehit İbrahim Yılmaz Anaokulu-Zeytinburnu-İstanbul

71


Outdoor-oriented Practices for English Language Teaching in

Early Childhood Education

Burcu KOÇ 1 , Elif BOZYİĞİT 2

Introduction

Outdoor practices play a vital role in several developmental areas of early childhood. However, when

the literature is reviewed, the attention paid to these crucial practices in English Language Teaching

is poor and non-existing. The aim of this study is to determine English language teachers’ perspectives

on the outdoor-oriented practices for English language teaching in early childhood education.

Method

With this purpose, a qualitative research design is adopted in this study, and data were collected

through an open-ended online questionnaire that is prepared by the researchers upon the in-depth

analysis of the literature. Experts views were received on the online questionnaire for validity and

reliability purposes. The questionnaire was piloted with two English language teachers. 9 English language

teachers, who have had an experience in teaching English to preschoolers at a kindergarten, filled out

the questionnaire. Content analysis was conducted to determine the recurring themes and categories.

Findings

The findings gathered from the content analysis showed that English language teachers who worked at a kindergarten

had not received any training on outdoor-oriented practices beforehand. When the participants were asked to define

outdoors, they mentioned out-of-class, school gardens, parks, museums, and ateliers. Additionally, the data showed

that participants rarely gave place to outdoor practices in their teaching. The reason for this frequency was attributed to

inadequate school facilities, safety issues, lack of information, and negative attitudes of parents and school principals.

Results and Conclusion

The results of this study indicate similar problems mentioned in the related studies on early childhood

education. Additionally, teachers emphasized that the materials and their pre-service language teacher

education were insufficient to guide them in what and how to do in their practice, especially in teaching

English at the kindergarten level. Thus, the researchers underline the necessity of providing training or awareness-raising

activities for administrators, teachers, and parents, as well as pre-service language teachers.

1

Sakarya University, burcukoc@sakarya.edu.tr, +90 264 295 3683.

2

Sakarya University, ebozyigit@sakarya.edu.tr, +90 264295 3520.

72


Erken Çocuklukta İngilizce Öğretiminde Dış Mekan Etkinlikleri

Burcu KOÇ 1 , Elif BOZYİĞİT 2

Giriş

Dış mekan etkinlikleri, erken çocukluğun çeşitli gelişim alanlarında hayati

bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, literatür incelendiğinde, İngilizce Öğretiminde bu önemli

uygulamalara gösterilen ilgi zayıf ve yetersizdir. Bu çalışmanın amacı, İngilizce öğretmenlerinin erken

çocukluk eğitiminde İngilizce öğretimi için dış mekan odaklı etkinliklere bakış açılarını belirlemektir.

Yöntem

Bu amaçla nitel araştırma deseni uygulanmış bu çalışmada veriler, araştırmacılar tarafından literatürün derinlemesine

incelenmesi sonucunda hazırlanan açık uçlu çevrimiçi anket aracılığıyla toplanmıştır. Geçerlilik

ve güvenilirlik amacıyla çevrimiçi ankette uzman görüşleri alınmıştır. Anket, iki İngilizce öğretmeniyle

pilot olarak uygulanmıştır. Anaokulunda okul öncesi çocuklara İngilizce öğretme deneyimi olan 9 İngilizce

öğretmeni anketi doldurmuştur. Yinelenen temaları ve kategorileri belirlemek için içerik analizi yapılmıştır.

Bulgular

İçerik analizinden elde edilen bulgular, anaokulunda görev yapan İngilizce öğretmenlerinin daha önce dış mekan

odaklı etkinlikler ile ilgili herhangi bir eğitim almadıklarını göstermiştir. Katılımcılardan dış mekanları

tanımlamaları istendiğinde, katılımcılar sınıf dışı, okul bahçeleri, parklar, müzeler ve atölyelerden bahsetmişlerdir.

Ek olarak, veriler, katılımcıların dış mekan etkinliklerinin önemini vurguladıklarını ancak öğretimlerinde

nadiren dış mekan uygulamalarına yer verdiklerini göstermiştir. Bu sıklığın nedeni ise yetersiz okul tesisleri,

güvenlik riskleri, bilgi yetersizliği ve ebeveynler ile okul müdürlerinin olumsuz tutumlarına atfedilmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Bu çalışmanın sonuçları erken çocukluk eğitimi ile ilgili çalışmalarda bahsedilen sorunlara katkı sağlar niteliktedir.

Ek olarak, öğretmenler özellikle anaokulu düzeyinde İngilizce öğretiminde ellerindeki materyallerin

ve önceki eğitimlerinin onları uygulamalarında neyi nasıl yapacakları konusunda yönlendirmede yetersiz

kaldığını vurgulanmışlardır. Bu nedenle araştırmacılar, öğretmen adaylarının yanı sıra yöneticilere, öğretmenlere

ve velilere eğitimler ya da farkındalık artırma etkinlikleri sağlanması gerekliliğinin altını çizmişlerdir.

1

Sakarya Üniversitesi, burcukoc@sakarya.edu.tr, +90 264 295 3683.

2

Sakarya Üniversitesi, ebozyigit@sakarya.edu.tr, +90 264295 3520.

73


Investigation of Theses Investigating the Effect of Play on Cognitive Development

in Early Childhood

İsa KAYA 1 , Zeynep TAŞKIN 2

Introduction

Children have an innate tendency to explore and learn. Learning is a process that starts at a very early age and continues

throughout life, and in this process, it is necessary to support the development of children and offer them new opportunities.

Play is very useful in supporting all developmental areas of children in this period. The play has been used

frequently both as entertainment and as an educational tool from past to present. Children get to know the world they

live in through play, express themselves through play, gain critical thinking skills in play and learn through play. By

playing games, children make progress in all areas of development. One of these areas is undoubtedly cognitive development.

The relationship between play and cognitive development has been the subject of many studies for a long time.

Two major theorists played a key role in shaping this research. One of them is J. Piaget and the other is L. Vygotsky.

Turkey made postgraduate thesis on the relationship between cognitive development in the play did not find any research

studies. Based on this finding, it is clear that studies are needed to investigate the scope and cognitive effects of play-based

learning in early childhood. A more comprehensive investigation of the benefits of the play regarding cognitive development

will be beneficial in terms of the usability of the play as an educational tool. In this context, the examination of postgraduate

theses that examine the relationship between play and cognitive development is a topic worth researching and constitutes

the problem of this research. In the context of the research problem, answers are sought for the following sub-problems.

1- Does play contribute to cognitive development in early childhood?

2- What are the methods used in theses investigating the effects of play on cognitive development in early childhood?

3- What are the most commonly used data collection and analysis methods in theses investigating the effects of play on

cognitive development in early childhood?

4- What is the type of theses that investigate the effects of play on cognitive development in early childhood, how is the

distribution by university and years?

Method

Descriptive scanning, one of the qualitative research methods, was used in the study. Descriptive studies aim to reveal

the current situation as it is. The data in the research were obtained by using the postgraduate theses and document

analysis method in the database of YÖK Thesis Center. The study group of the research consists of nine postgraduate

theses about the effects of play on cognitive development in early childhood, prepared between 1991-2020.

In line with the purpose of the study, the content analysis method, which is one of the qualitative research methods,

was used to analyze the data. For the reliability of the study, the data were coded by two researchers independently.

Findings

Study results were obtained in the following findings: studies have shown an increase in recent years about the play

in the thesis made in Turkey. Eight of the studies are master theses and one is theses prepared at the doctoral level.

In the studies, quantitative research methods were preferred. It is seen that mostly parametric and non-parametric statistical

analyzes are used in the analysis of the data. Studies prepared in experimental design come to the fore. The

sample of the studies consists mostly of pre-school age children. When the findings were examined, it was seen that

the play supported cognitive development in different age groups and children with different developmental levels.

It has been found that there is a moderate strength relationship between cognitive functions and symbolic play. It

has been found that the digital play and the traditional play contribute to scientific process skills and cognitive development.

This study shows that the play of chess is an effective method for attaining all the cognitive processes listed.

The long-term effects of the play were not investigated in the theses examined; therefore, the suggestions emphasize

the necessity of designing studies longitudinally. In addition, with the awareness that the development of the

child is a whole, family and school cooperation was mentioned, and the awareness of families was emphasized

Results and Conclusion

Based on the findings obtained from the study, the following suggestions can be made:

From now on, especially meta-analysis studies prepared in different designs can be conducted.

Theses about the effects of play on different developmental areas of the child can be examined.

1

University of Fatih Sultan Mehmet, ikaya@fsm.edu.tr, 0212 521 8100

2

Zaferler Primary School, zt.taskin@gmail.com, 0212 521 8100

74


Erken Çocuklukta Oyunun Bilişsel Gelişim Üzerine Etkisini Araştıran

Tezlerin İncelenmesi

İsa KAYA 1 , Zeynep TAŞKIN 2

Giriş

Çocukların keşfetmeye ve öğrenmeye doğuştan gelen bir yatkınlıkları vardır. Öğrenme çok erken yaşlarda başlayan ve

hayat boyu devam eden bir süreçtir ve bu süreçte çocukların gelişimlerini desteklemek, onlara yeni imkânlar sunmak

gerekir. Bu dönemdeki çocukların tüm gelişim alanlarını desteklemede oyun oldukça faydalıdır. Oyun geçmişten günümüze

hem eğlence hem de bir eğitim aracı olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Çocuklar yaşadıkları dünyayı oyun yoluyla

tanır, kendilerini oyun ile ifade eder, kritik düşünme becerilerini oyun içinde kazanır ve oyun aracılığıyla öğrenirler. Çocuklar

oyun oynayarak tüm gelişim alanlarında ilerleme kaydederler. Bu alanlardan biri de kuşkusuz bilişsel gelişimdir.

Oyunla bilişsel gelişim arasındaki ilişki uzun zamandır pek çok araştırmaya konu olmuştur. İki büyük kuramcı bu araştırmaların

şekillenmesinde kilit rol oynamıştır. Bunlardan biri J. Piaget, diğeri ise L. Vygotsky’dir. Türkiye’de yapılan

lisansüstü tezlerdeki oyun ile bilişsel gelişim arasındaki ilişkinin incelendiği herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır.

Bu bulgudan hareketle erken çocuklukta oyun temelli öğrenmenin kapsamını ve bilişsel etkilerini araştıracak çalışmalara

ihtiyaç olduğu görülmektedir. Oyunun bilişsel gelişime ilişkin faydalarının daha kapsamlı araştırılması oyunun bir eğitim

aracı olarak kullanılabilirliği açısından fayda sağlayacaktır. Bu bağlamda oyun ile bilişsel gelişim arasındaki ilişkiyi

inceleyen lisansüstü tezlerin incelenmesi araştırmaya değer bir konu olup, bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır.

Araştırma problemi bağlamında aşağıdaki alt problemlere yanıt aranmaktadır.

1- Erken çocukluk döneminde oyunun bilişsel gelişim üzerine katkısı var mıdır?

2- Erken çocuklukta oyunun bilişsel gelişim üzerine etkisini araştıran tezlerde kullanılan yöntemler nelerdir?

3- Erken çocuklukta oyunun bilişsel gelişim üzerine etkisini araştıran tezlerde en çok kullanılan veri toplama ve analiz

yöntemleri nelerdir?

4- Erken çocuklukta oyunun bilişsel gelişim üzerine etkisini araştıran tezlerin türü, yapıldığı üniversite ve yıllara göre

dağılımı nasıldır?

Yöntem

Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan betimsel tarama kullanılmıştır. Betimsel çalışmalar var olan durumu

olduğu gibi ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada veriler, YÖK Tez Merkezi veri tabanındaki lisansüstü tezler,

doküman incelemesi yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, erken çocukluk döneminde

oyunun bilişsel gelişim üzerindeki etkileri ile ilgili 1991-2020 yılları arasında hazırlanmış dokuz lisansüstü tez oluşturmaktadır.

Çalışmanın amacı doğrultusunda verilerin analizi nitel araştırma yöntemlerinden olan içerik analizi yöntemi

kullanılmıştır. Çalışmanın güvenirliği için veriler, iki araştırmacı tarafından bağımsız bir şekilde incelenerek kodlanmıştır.

Bulgular

Çalışma sonucunda şu bulgular elde edilmiştir: Türkiye’de yapılan tezlerde oyun ile ilgili çalışmaların son yıllarda

artış gösterdiği görülmektedir. Çalışmaların sekizi yüksek lisans ve bir tanesi ise doktora düzeyinde hazırlanmış tezlerdir.

Çalışmalarda daha çok nicel araştırma yöntemleri tercih edilmiştir. Verilerin analizinde daha çok parametrik

ve non parametrik istatistiksel analizlere başvurulduğu görülmektedir. Deneysel desende hazırlanmış araştırmalar

ön plana çıkmaktadır. Çalışmaların örneklemi daha çok okul öncesi çağdaki çocuklardan oluşmaktadır. Bulguları incelendiğinde

ise farklı yaş gruplarında, farklı gelişim seviyelerindeki çocuklarda oyunun bilişsel gelişimi desteklediği

görülmüştür. Bilişsel işlevler ve sembolik oyun arasındaki birbiriyle orta kuvvette bir ilişki içinde olduğu bulunmuştur.

Dijital oyunun ve geleneksel oyunun bilimsel süreç becerilerine ve bilişsel gelişime katkı sağladığı bulunmuştur.

Yapılan bu çalışma da satranç oyununun sıralanan tüm bilişsel süreçlerin kazanılmasında etkili bir yöntem olduğunu

göstermektedir. İncelenen tezlerde oyunun uzun soluklu etkilerinin araştırılmadığı; dolayısıyla önerilerde

çalışmaların boylamsal olarak tasarımlanmasının gerekliliği vurgulanmaktadır. Bunun yanında çocuğun gelişimin bir

bütün olduğu bilincinden hareketle aile ve okul işbirliğine değinilmiş, ailelerin bilinçlendirilmesi üzerinde durulmuştur.

Sonuç ve Tartışma

Çalışmadan elde edilen bulgulardan hareketle şu önerilerde bulunulabilir:

bundan sonra farklı desende hazırlanmış özellikle meta analiz araştırmalar yapılabilir.

Oyunun çocuğun farklı gelişim alanları üzerindeki etkileri ile ilgili yapılan tezler incelenebilir.

1

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, ikaya@fsm.edu.tr, 0212 521 8100

2

Zaferler İlkokulu,, zt.taskin@gmail.com, 0212 521 8100

75


Out-of-Class Learning in Early Childhood “Little Schools Outdoor” Example

Elem GÖKTAŞ 1

Introduction

Out-of-classroom practices are accepted as learning activities that are considered very important in early

childhood education in recent years. Scientific publications reveal that out-of-class learning enables children

to construct knowledge and have more qualified cognitive processes. It can be thought that small schools

in rural areas have some difficulties in educational activities. These schools are often located in remote

areas, but this increases their likelihood of having outdoor spaces that regular schools do not always have,

and environmental opportunities that support outdoor learning such as nature and learning opportunities.

Taking learning outside has physiological, social and academic benefits. Education involving nature can improve

school performance. Therefore, apart from higher standardized test scores, outdoor learning also enhances

children’s social and personal skills. Outside learners develop their creativity, problem-solving skills,

independence, confidence, and more. Learning in natural areas supports a child’s sense of self and allows

children to realize their independence as well as interdependence and commitment with their ecological

world. Unfortunately, children today have less chance to explore and interact with the natural environment.

This working partnership established in Turkey and Italy, has been created from data obtained under 9 active

partner projects. In this context, academic study was conducted by experiencing different outdoor activities

together in order to gain academic and cross-curricular competencies, to establish a deeper contact

with nature and to enjoy active learning in preschool education institutions. Activities prepared in

this context; prepared educational program; art, mathematics, science, native language, foreign language,

history, geography, daily life skills, etc. It includes out-of-class applications for many lessons. Research

in Italy, Spain, Bulgaria and Turkey offers examples of non-class learning applications. The purpose

of this study is to reveal the contribution of outdoor activities to the learning activities of the child

Method

This research was carried out using qualitative and quantitative research methods. In this context,

in the 2018-2019 academic year, data were collected by conducting surveys and interviews

with 9 teachers, 200 children, who constitute the study group of the research.

Within the scope of the quantitative method, the activities developed by the researcher were shared

with the project stakeholders in different countries, the shared activities were implemented by

the children of other countries, and the activities were developed by the researcher in order to obtain

data that could find answers to the research questions after participating in the activities prepared by

the children participating in the research and validated with expert opinions. questionnaire was applied.

Within the scope of the qualitative method, the opinions of the teachers of the classes included in the study were

taken in digital environment using a semi-structured interview form. The semi-structured interview form was validated

with expert opinions developed by the researcher. teachers’ views were analyzed using the Induction Method.

.

1

Okul Öncesi Öğretmeni, Zübeyde Hanım Ortaokulu, elemgoktas@gmail.com.

76


Findings and Conclusion

During the activities, the results of each activity were evaluated and the learning

levels, achievements and accessibility of the children were followed by the teachers.

“How did you find out-of-school learning?” question was asked and they were asked to evaluate

between 1-10. 71% of the study group gave 10 points, 16% gave 9 points, and 13% gave 8 points.

“Why would you prefer to learn outside of school?” 43% of the children answered the question as clean

air, 40% freedom of movement, 24% being outside with my classmates, and 22% working in a

group. At the end of the activity applications, “Would you like to continue learning out of school?”

100% of the children answered the question that they want to continue. Discussion and Suggestions:

In the scope of the research

- Mathematics, mother tongue, foreign language, arts, science, sports, history, geography, etc. organizing academic

activities outdoors,

- Creating learning environments outside the classroom,

- Within the scope of cross-curricular competencies; problem solving, communication, cooperation, community

building, development of leadership skills,

- Creating an environment for children to have a deeper contact with nature,

- Raising awareness of children about the beauty and potential of nature,

- Providing quality communication and sharing with stakeholder countries,

- To gain the skills of being a team, cooperation, acting together,

- Making education active, fun and effective with outdoor activities,

At the end of the activities, the children were asked “Would you like to continue learning out of school?”

The fact that children answered 100% yes to the question, the validity, importance and quality of the

study were revealed. It is supported by many academic studies that out-of-school activities make the learning

processes of the child more exciting and fun, and increase their curiosity and motivation towards

learning. It is extremely important to support early childhood education with outdoor activities and

support teachers in terms of knowledge, skills and materials in this context. Today, the fact that children

carry out on-site learning activities intertwined with nature and the environment positively affects their

learning level. As a result of the research, the following suggestions can be made to the researchers.

a) Research can be carried out by developing different activities.

b) Parents can also be included in the research.

c) Data from different countries can be analyzed comparatively.

1

Okul Öncesi Öğretmeni, Zübeyde Hanım Ortaokulu, elemgoktas@gmail.com.

77


Erken Çocuklukta Sınıf Dışı Öğrenme “Little Schools Outdoor” Örneği

Elem GÖKTAŞ 1

Introduction

Sınıf dışı uygulamalar son yıllarda erken çocukluk eğitiminde oldukça önemli kabul edilen öğrenme faaliyetleri

olarak kabul edilmektedir. Yapılan bilimsel yayınlar sınıf dışı öğrenmelerin, çocukların bilgiyi yapılandırmalarına,

daha nitelikli bilişsel süreçlere olanak sağladığını ortaya koymaktadır. Eğitim öğretim faaliyetlerinde

kırsalda bulunan küçük okulların birtakım güçlükler yaşadıkları düşünülebilir. Bu okullar genellikle

uzak bölgelerdedir lakin bu durum da normal okulların her zaman sahip olmadığı dış mekânlara, doğa ve öğrenme

olanakları gibi sınıf dışı öğrenmeleri destekleyen çevresel olanaklara sahip olma olasılıklarını artırır.

Öğrenmeyi dışarıya taşımanın fizyolojik, sosyal ve akademik faydaları vardır. Doğayı içeren eğitim,

okul performansını artırabilir. Bu nedenle, daha yüksek standartlaştırılmış test puanlarının yanı

sıra, açık havada öğrenme çocukların sosyal ve kişisel becerilerini de artırmaktadır. Dışarıda öğrenenler

yaratıcılıklarını, problem çözme becerilerini, bağımsızlıklarını, güvenlerini ve daha fazlasını geliştirirler.

Doğal alanlarda öğrenme, bir çocuğun benlik duygusunu destekler ve çocukların kendi ekolojik dünyalarıyla

karşılıklı bağımlılık ve bağlılığın yanı sıra bağımsızlıklarını da fark etmelerine izin verir. Ne

yazık ki, günümüzde çocuklar doğal çevreyi daha az keşfedip daha az etkileşime girme şansına sahiptir.

Bu çalışma Türkiye-İtalya ortaklığında kurulmuş, 9 aktif ortaklı proje kapsamında elde edilen verilerden

oluşturulmuştur. Bu bağlamda okul öncesi eğitim kurumlarında akademik ve çapraz müfredat

yetkinlikleri elde etmek, doğa ile daha derin bir temas kurmak ve aktif öğrenmenin tadını çıkarmak

için farklı açık hava etkinlikleri bir arada deneyimlenerek akademik çalışma yürütülmüştür. Bu

kapsamda hazırlanan etkinlikler; hazırlanan eğitim programı; sanat, matematik, bilim, anadil, yabancı

dil, tarih, coğrafya, günlük yaşam becerileri vb. birçok ders için sınıf dışı uygulamalar içermektedir. Araştırma

İtalya, İspanya, Bulgaristan ve Türkiye’den sınıf dışı öğrenme uygulamalarına örnekler sunmaktadır.

Bu araştırmanın amacı sınıf dışı etkinliklerin çocuğun öğrenme faaliyetlerine katkısını ortaya koymaktır.

Method

Bu araştırma nitel ve nicel araştırma yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Bu kapsamda 2018-2019 eğitim öğretim yılında araştırmanın çalışma grubunu oluşturan

9 öğretmen 200 çocuk ile anket ve görüşme gerçekleştirilerek veriler toplanmıştır.

Nicel yöntem kapsamında araştırmacı tarafından geliştirilen sınıf dışı öğrenme uygulamaları farklı ülkelerdeki

proje paydaşları ile paylaşılmış, paylaşılan etkinlikler diğer ülke çocukları tarafından uygulanmış ve araştırmaya

katılan çocuklardan hazırlanan etkinliklere katıldıktan sonra araştırma sorularına yanıt bulabileceği veriler elde

etme amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ve uzman görüşleri ile geçerliliği sağlanan anket uygulanmıştır.

Nitel yöntem kapsamında araştırmaya dâhil edilen sınıfların öğretmenlerinden

yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak dijital ortamda görüşleri alınmıştır.

Yarı yapılandırılmış görüşme formu araştırmacı tarafından geliştirilmiş uzman görüşleri

ile geçerliliği sağlanmıştır. Öğretmen görüşleri Tümevarım Yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir.

1

Okul Öncesi Öğretmeni, Zübeyde Hanım Ortaokulu, elemgoktas@gmail.com.

78


Findings and Conclusion

During the activities, the results of each activity were evaluated and the learning

levels, achievements and accessibility of the children were followed by the teachers.

“How did you find out-of-school learning?” question was asked and they were asked to evaluate

between 1-10. 71% of the study group gave 10 points, 16% gave 9 points, and 13% gave 8 points.

“Why would you prefer to learn outside of school?” 43% of the children answered the question as clean

air, 40% freedom of movement, 24% being outside with my classmates, and 22% working in a

group. At the end of the activity applications, “Would you like to continue learning out of school?”

100% of the children answered the question that they want to continue. Discussion and Suggestions:

In the scope of the research

Etkinlikler sırasında her etkinlik sonucu değerlendirme yapılarak çocukların öğrenme

düzeyleri, kazanım ve göstergelere ulaşımları öğretmenler tarafından takip edilmiştir.

Etkinlikler sonunda çocuklara ”Okul dışı öğrenmeleri nasıl buldunuz?” sorusu sorulmuş ve 1-10 arasında

değerlendirmeleri istenmiştir. Çalışma grubunun %71’i 10, %16’sı 9, %13’ü de 8 puan vermiştir.

”Neden okul dışı öğrenmeyi tercih edersiniz?” sorusuna farklı seçenekleri de işaretleyebilecek şekilde çocukların

% 43’ü temiz hava, %40‘ı hareket özgürlüğü, %24’dü sınıf arkadaşlarımla birlikte dışarıda olmak, % 22’si de

grup halinde çalışmak biçiminde cevaplar vermiştir. Etkinlik uygulamaları sonunda “Okul dışı öğrenmelerin devam

etmesini ister misiniz?” sorusunu çocukların %100’ü devam etmek istedikleri yönünde cevaplamışlardır.

Tartışma ve Öneriler:

Araştırma kapsamında;

- Matematik, anadil, yabancı dil, sanat, bilim, spor, tarih, coğrafya vb. akademik etkinliklerinin açık havada

yapılması,

- Sınıf dışında öğrenme ortamlarının oluşturulması,

- Müfredatlar arası yetkinlikler kapsamında; problem çözme, iletişim, işbirliği, topluluk oluşturma, liderlik

becerilerinin geliştirilmesi,

- Çocukların doğa ile daha derin bir temas kurulması için ortam oluşturulması,

- Doğanın güzelliği ve potansiyeli hakkında çocukların bilinçlendirilmesi,

- Paydaş ülkelerle ile iletişimin ve paylaşımın nitelikli biçimde sağlanması,

- Takım olma, işbirliği, birlikte hareket edebilme becerilerinin kazandırılması,

- Sınıf dışı etkinliklerle eğitim öğretimin aktif, eğlenceli etkili hale getirilmesi,

Faaliyetler sonu çocuklara sorulan “Okul dışı öğrenmelerin devam etmesini ister misiniz?” sorusuna çocukların

%100 evet cevabı vermeleri araştırmanın geçerliliği, önemi ve niteliği ortaya konulmuştur. Okul dışı etkinliklerin

çocuğun öğrenme süreçlerini daha heyecanlı ve eğlenceli hale getirdiği, merak duygularını ve öğrenmeye yönelik

güdülenmesini üst düzeye çıkardığı birçok akademik çalışma ile desteklenmektedir. Erken çocukluk eğitiminin

sınıf dışı etkinliklerle desteklenmesi, öğretmenlerin bu kapsamda bilgi, beceri ve materyal olarak desteklenmesi

son derece önemlidir. Günümüzde çocukların doğa ve çevreyle iç içe olarak yerinde öğrenme faaliyetlerini gerçekleştirmesi

öğrenme düzeylerini olumlu etkiler. Araştırma sonucunda araştırmacılara şu öneriler getirilebilir.

a) Research can be carried out by developing different activities.

b) Parents can also be included in the research.

c) Data from different countries can be analyzed comparatively.

1

Okul Öncesi Öğretmeni, Zübeyde Hanım Ortaokulu, elemgoktas@gmail.com.

79


Investigation of Studies Containing the Perspectives of Preschool Teachers in

Different Countries on Outdoor Plays

Ayşıl Seda AKAR 1 , Şeyma BASTIRMACI 2 , Yeliz Kübra MUCUK 3 , Arzu YÜKSELEN 4

Introduction

The period in which basic skills are acquired and primary education begins, covering the ages 0-6, which are

the most important years for a person’s development, is called early childhood. This period constitutes almost

half of the distance of children’s developmental process of their lives in many different areas and is seen as a critical

period in terms of all developmental stages. During this period, children become self-sufficient and their

dependence on adults decreases noticeably. Besides, they enjoy playing games for long periods with their peers.

One of the basic needs of preschool children is play which has vital importance because of being an activity for not

only introduces the child to us but also makes the child aware of their own skills. Children learn and discover the

world though play which supports developmental process in lots of different areas. Playing is an important activity

and the beginning of the adventure for exploration and discovery for children. The environment and materials

required to provide appropriate play opportunities to the child are important for the development and benefit of the

child. For this purpose, natural materials such as clay, water, sand, wooden blocks, nested toys made of wood or solid

plastic, kitchen and different household tools, clothes, clothing items, toys such as ropes, balls, and swings for

outdoor play, are appropriate and beneficial toy examples that the child can play by himself or with someone else.

Also, the game can be played in different places. Play is divided into outdoor and indoor games according to the place they are

played. The time spent outdoors with outdoor games in early childhood supports the development of the child in different aspects,

such as; cognitive skills; outdoor observation, problem solving, planning, organizing the environment appropriately, social

skills; collaborating with group work, waiting a turn, respect, tolerance and motor skills; jumping, running, climbing, balance.

Besides, outdoor games provide a learning experience with hands-on activities while stimulating all the senses of children.

For children who spend most of their time in pre-school education institutions, teachers’ perspective towards outdoor

games has great importance. The teacher should first observe the children and then organize the outdoor spaces according

to the interests and needs of the children in the light of the information obtained, and support their development

in all aspects by offering rich content safely for being a helpful guide. Teachers’ perspectives on outdoor activities and

their way of interacting with the child affect the function of the outdoor play environment. Although academic studies

on outdoor play of children are increasing worldwide, there are limited studies which focus on perceptions of preschool

teachers towards outdoor play when it is considered that preschool education institutions are one of the areas

where children spend the most time. Therefore, the aim of this study is investigation of the researches which are studied

perspectives of preschool teachers towards outdoor play from different countries in various regions of the world.

Method

Document analysis was used as a data collection technique in this systematic review study. Criterion

sampling technique was chosen among the purposive sampling methods. Depending on the purpose

of the study, the literature review was conducted with 5 English keywords among research articles and thesis

published between 2010-2021 in Pubmed, Resarchgate, Proquest, Taylor & Francis, JSTOR, ERIC databases.

Results and Conclusion

As a result of the examined thesis and article studies, it has been verifyed that perspectives of the teachers from different countries

towards outdoor play shows differences for variety factors, such as; the culture they live in, the risk factors of outdoor

games, play materials, the physical facilities of the school, seasonal conditions, parental attitudes, the attitude of the school

administration towards outdoor activities, the school staff, the training plans prepared and the experience of the educator.

80

1

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, asakar@medipol.edu.tr , 05382448639.

2

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, sbastirmaci@medipol.edu.tr , 05074890171.

3

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, ykmucuk@medipol.edu.tr , 05054804193.

4

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, ayukselen@medipol.edu.tr, 05359780578.


Farklı Ülkelerdeki Okul Öncesi Öğretmenlerinin Dış Mekan Oyunlarına İlişkin

Bakış Açılarını İçeren Çalışmaların İncelenmesi

Ayşıl Seda AKAR 1 , Şeyma BASTIRMACI 2 , Yeliz Kübra MUCUK 3 , Arzu YÜKSELEN 4

Giriş

Kişinin gelişiminde en önemli yıllar olan 0-6 yaş arasını kapsayan, temel becerilerin edinildiği ve ilk eğitimin

başladığı döneme erken çocukluk dönemi adı verilir. Bu dönem, çocukların birçok gelişim alanında yaşamları

boyunca kat edecekleri mesafenin neredeyse yarısını oluşturmaktadır ve tüm gelişim evreleri bakımından kritik

dönem olarak görülmektedir. Bu dönemde çocuklar kendi kendilerine yetebilecek hale gelirler ve yetişkinlere

bağımlılıkları gözle görülür derecede azalır. Aynı zamanda yaşıtları ile uzun süreler oyun oynamaktan keyif alırlar.

Okul öncesi dönemdeki çocukların temel gereksinimlerinden biri oyundur. Oyun, çocuğu bize tanıtmasının yanı sıra çocuğun

da kendi becerilerinin farkına varmasını sağlayan çok önemli bir etkinliktir. Oyun ile çocuk çok yönlü olarak gelişim

gösterir. Çocuk oyun yoluyla öğrenmekte ve dünyayı keşfetmektedir. Çocuklar için oyun, önemli bir aktivite olmakla birlikte

araştırma ve keşfetmeye yönelik maceranın başlangıcıdır. Çocuğa uygun oyun fırsatları sağlamak için gereken ortam ve

materyaller, çocuğun gelişimi ve oyundan fayda sağlayabilmesi için önem arz etmektedir. Bu amaçla okul öncesi dönemde

kil, su, kum gibi doğal materyaller başta olmak üzere tahta bloklar, yine tahta veya sağlam plastikten yapılmış iç içe geçmeli

oyuncaklar, mutfak ve farklı ev araç gereçleri, elbise vb. giyim eşyaları, açık havada oynamak için ip, top, salıncak gibi

oyuncaklar yani çocuğun kendi kendine ya da başka birisiyle birlikte oynayabileceği oyuncaklar kullanılması uygundur.

Oyun farklı mekânlarda oynanabilir. Oynandığı mekâna göre oyunlar dış mekan ve iç mekan oyunları olarak ayrılmaktadır.

Erken çocukluk döneminde dış mekan oyunları ile açık havada geçirilen zaman çocuğun gelişimini destekler. Dış

mekan oyunları çocukların açık alanda gözlem yapabilme, problem çözme, plan yapma, ortamı kendine uygun bir şekilde

düzenleme gibi bilişsel becerilerini desteklemekle birlikte grup çalışmaları ile iş birliği yapma, sıra bekleme, saygı,

hoşgörü gibi sosyal becerileri ve zıplama, koşma, tırmanma, denge gibi motor becerileri de desteklemektedir. Ayrıca

dış mekan oyunları çocukların tüm duyularını harekete geçirirken yaparak, yaşayarak öğrenme deneyimi sağlar.

Zamanının büyük bir çoğunluğunu okul öncesi eğitim kurumunda geçiren çocuklar için öğretmenlerin dış mekan oyunlarına

ilişkin bakış açıları büyük önem arz etmektedir. Öğretmen çocuğa yol gösteren bir rehber olarak öncelikle çocukları

gözlemlemeli ardından elde ettiği bilgiler ışığında çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre dış mekanları düzenlemeli,

güvenli bir şekilde zengin içerikler sunarak gelişimlerini her yönden desteklemelidir. Öğretmenlerin dış mekan

etkinliklerine bakış açıları ve çocukla etkileşim kurma biçimleri dış mekân oyun ortamının işlevini etkilemektedir. Dünya

genelinde çocukların dış mekan oyunlarına yönelik akademik çalışmalar artmakla birlikte çocukların en çok vakit

geçirdikleri alanlardan biri olan okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenlerin dış mekan oyunlarına yönelik görüşlerini

içeren çalışmalar sınırlıdır. Bu nedenle bu çalışmada dünyanın çeşitli bölgelerinden farklı ülkelerdeki okul öncesi

öğretmenlerinin dış mekan oyunlarına bakış açıları ile ilgili yapılan çalışmaların incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Sistematik derleme olan bu araştırmada veri toplama tekniği olarak doküman analizi kullanılmıştır. Amaçlı

örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme tekniği seçilmiştir. Araştırmanın amacına bağlı olarak alan yazın

taraması Pubmed, Resarchgate, Proquest, Taylor&Francis, JSTOR, ERIC veri tabanlarında 2010-

2021 yılları arasında yapılmış tez ve makaleler arasında 5 İngilizce anahtar kelime ile yapılmıştır.

Sonuç ve Tartışma

İncelenen tez ve makale çalışmaları sonucunda farklı ülkelerde dış mekan oyunları ile ilgili öğretmenlerin bakış açılarının;

içinde yaşanan kültür, dış mekan oyunlarının barındırdığı risk faktörleri, oyun materyalleri, okulun fiziksel imkanları,

mevsim koşulları, ebeveyn tutumları, okul yönetiminin dış mekan aktivitelerine yönelik tutumu, destek olan okul personeli,

hazırlanmış olan eğitim planları, eğitimcinin deneyimi gibi birçok faktöre göre değişiklik gösterdiği görülmüştür.

1

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, asakar@medipol.edu.tr , 05382448639.

2

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, sbastirmaci@medipol.edu.tr , 05074890171.

3

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, ykmucuk@medipol.edu.tr , 05054804193.

4

İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, ayukselen@medipol.edu.tr, 05359780578.

81


Child-Friendly Spaces for All: The Inclusive Children’s Playground Proposal

Proposal

Okşan TANDOĞAN 1 , Ayşen ÖZACAR 2 , Ece BİNBAŞI 3 ,Hajrije POPOVA 4

Introduction

The Child-friendly city initiative, which was initiated as an extension of the decision taken at the United Nations

Conference on Human Settlements (Habitat II) in 1996 and aimed at making cities livable places for everyone, is based

on the principle of “children first” in UNICEF’s term. In these cities, children’s voices, needs, priorities and rights

have been defined as an integral part of public policies, programs and decisions. When the aims of the child-friendly

city are examined, it is seen that one of the aims of the children is to make friends and play in the cities they live.

Play is a necessity for the development of the child, but also a right of the child. This right is also one of

the main principles determined by the Convention on the Rights of the Child which Turkey is a signatory.

Play is an environment that starts with the discovery of the emonotial and motor skills of the child and enables

the gradual acquisition of social skills with their peers, positively affects the physical, cognitive, emotional, social

development and creativity of the child, and prepares the child for the difficulties they can face in the future.

Playgrounds are one of the public spaces that enable play, which is one of the most important

needs of the child, in the city space. Many studies show that well-designed playgrounds

contribute positively to the motor, cognitive and social development of the child through play.

However, society does not consist only of individuals who are fully qualified physically and mentally. According to

the 2005 estimates of the United Nations Children’s Fund, the number of disabled children under 18 in the world is 150

million. The prevalence of disability among children in low- and middle-income countries ranges from 0.4% to 12.7%.

Play and playgrounds are important for the development of children with disabilities, but also a right for them too.

When the existing playgrounds that allow play in the urban space are examined, it is seen that these

areas are generally designed by taking into account children with full physical and mental competence,

and no disabled children are taken into account in their design. Therefore, these children have limited

access to and use of playgrounds. This situation can negatively affect the physical, emotional and

social development of these children, prevent them from getting together and playing with their peers and

may cause them to be isolated from society. For this reason, children’s playgrounds should be designed in

accordance with an inclusive design approach in a way that allows all children with or without full physical

and mental competence, with or without any disability or limitation of movement, to play together.

1

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture, otandogan@nku.

edu.tr, 05368649536.

2

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture student,

1180801820@nku.edu.tr

3

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture student, ecebinbasi3.3@gmail.com

4

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture student, hajrije236@

gmail.com.

82


Method

The main material of the study is the data about inclusive playgrounds as a result of the literature

review. In accordance with these data, three inclusive playgrounds have been proposed

in an existing playground in Tekirdağ, Süleymanpaşa, Değirmenaltı. The inclusive

playground proposals were visualized using Autocad, Photoshop and Lumion programs.

Findings

The findings of the study were collected under the headings of design and planning criteria for inclusive

playgrounds, and proposals for inclusive children’s playgrounds. The design and planning criteria determined

are listed under five headings: location, general layout, surface coating, play variety and play equipment selection,

and plant design, and inclusive children’s playground proposals have been created within this scope.

Results and Conclusion

A playground designed in line with an inclusive design concept can be used equally by everyone such as

young children, children with neurological disabilities such as autism, mentally disabled children such

as dowm syndrome, fetal alcohol syndrome, children with wheelchairs or other medical equipment, physically

disabled children, social and / or emotional difficulties children with no disabilities, siblings, parents,

friends, caregivers, teachers, adults with disabilities, etc. It is thought that this will be an important

step in ensuring that cities become child friendly places for all children and more importantly for everyone.

1

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture, otandogan@nku.

edu.tr, 05368649536.

2

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture student,

1180801820@nku.edu.tr

3

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture student, ecebinbasi3.3@gmail.com

4

Tekirdağ Namık Kemal University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Architecture student, hajrije236@

gmail.com.

83


Herkes İçin Çocuk Dostu Mekanlar: Kapsayıcı Çocuk Oyun Alanı Önerisi

Okşan TANDOĞAN 1 , Ayşen ÖZACAR 2 , Ece BİNBAŞI 3 ,Hajrije POPOVA 4

Introduction

1996 yılında gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansında (Habitat II) alınan ve şehirleri

herkes için yaşanabilir mekanlar kılmayı amaçlayan kararın uzantısı olarak başlatılan Çocuk dostu

kent girişimi, UNICEF’in tabiri ile ‘önce çocuklar’ ilkesini temel almaktadır. Bu kentlerde çocukların

sesleri, gereksinimleri, öncelikleri ve hakları kamusal politikaların, programların ve kararların ayrılmaz

bir parçası olarak tanımlanmıştır. Çocuk dostu kentin amaçları incelendiğinde amaçlarından birinin de çocukların

yaşadıkları kentlerde arkadaş edinebilmeleri ve oyun oynayabilmeleri olduğu görülmektedir.

Oyun, çocuğun gelişimi için bir gereklilik aynı zamanda çocuğun bir hakkıdır. Bu hak aynı zamanda

Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin belirlediği ana ilkelerden biridir.

Oyun, çocuğun duyusal ve motor becerilerinin keşfedilmesinden başlayıp akranlarıyla sosyal becerilerin aşamalı

olarak kazanılması sağlayan, çocuğun fiziksel, bilişsel, duyusal, sosyal gelişimi ve yaratıcılığını gelişimini

pozitif yönde etkileyen ve çocuğun gelecekte yüzleşebilecekleri zorluklara hazırlayan bir ortamdır.

Çocuğun en önemli gereksinimlerinden biri olan oyuna, kent mekanında olanak sağlayan kamusal mekanlardan

birisi çocuk oyun alanlarıdır. Birçok çalışma iyi tasarlanmış çocuk oyun alanlarının, oyun yoluyla

çocuğun motor, bilişsel ve sosyal gelişimine pozitif yönden katkıda bulunmakta olduğunu göstermektedir.

Ancak, toplum yalnızca fiziksel ve zihinsel açısından tam yeterliliğe sahip bireylerden oluşmamaktadır. Birleşmiş

Milletler Çocuk Fonunun 2005 tahminlerine göre dünyada 18 yaş altı engelli çocuk sayısı 150 milyondur.

Düşük ve orta gelirli ülkelerde çocuklarda engellilik yaygınlığı ise % 0.4 ila % 12.7 arasında değişmektedir.

Oyun ve çocuk oyun alanları, engelli çocukların da gelişimleri açısından önemli, aynı zamanda onların da bir hakkıdır.

Oyuna kent mekanında olanak sağlayan mevcut çocuk oyun alanları incelendiğinde ise, genel olarak bu alanların

fiziksel ve zihinsel açısından tam yeterliliğe sahip çocuklar dikkate alınarak tasarlandığı, tasarımında herhangi bir

engelli çocukların dikkate alınmadığı görülmektedir. Bu nedenle bu çocuklar, çocuk oyun alanlarına sınırlı erişime

ve bu mekanlarda kısıtlı kullanıma sahiptir. Bu durum bu çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini

olumsuz yönde etkileyebilmekte, yaşıtları ile bir araya gelip oyun oynamasını engellemekte ve toplumdan soyutlanmasına

neden olabilmektedir. Bu nedenle çocuk oyun alanlarının fiziksel ve zihinsel açısından tam yeterliliğe

sahip olan – olmayan, herhangi bir engeli ya da hareket kısıtı bulunan - bulunmayan tüm çocukların birlikte oynayabilmelerine

olanak sağlayacak şekilde, kapsayıcı tasarım anlayışı doğrultusunda tasarlanması gerekmektedir.

1

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, otandogan@nku.edu.tr,

05368649536.

2

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi,1180801820@nku.

edu.tr

3

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi, ecebinbasi3.3@

gmail.com.

4

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi, hajrije236@gmail.

com.

84


Yöntem

Bu çalışmanın amacı kapsayıcı tasarım doğrultusunda çocuk oyun alan önerisi getirmektedir. Çalışmanın

ana materyalini literatür taraması sonucu kapsayıcı çocuk oyun alanları ile ilgili veriler oluşturmaktadır.

Bu veriler doğrultusunda Tekirdağ, Süleymanpaşa ilçesi, Değirmenaltı Mahallesi’nde mevcut

bir çocuk oyun alanı arazisinde, üç adet kapsayıcı çocuk oyun alanı önerisi getirilmiştir. Kapsayıcı

çocuk oyun alan önerileri Autocad, Photoshop, Lumion programları kullanılarak görselleştirilmiştir.

Bulgular

Çalışmanın bulguları kapsayıcı çocuk oyun alanlarına yönelik tasarım ve planlama kriterleri, kapsayıcı çocuk

oyun alanı önerileri başlıkları altında toplanmıştır. Belirlenen tasarım ve planlama kriterleri konum,

genel yerleşim düzeni, yüzey kaplaması, oyun çeşitliliği ve oyun ekipmanları seçimi, bitkisel tasarım olmak

üzere beş başlık altında sıralanmış, kapsayıcı çocuk oyun alanı önerileri bu kapsamda oluşturulmuştur.

Sonuç ve Tartışma

Kapsayıcı tasarım anlayışı doğrultusunda tasarlanmış bir çocuk oyun alanı, küçük çocuklar, otizim gibi nörolojik

engelli çocuklar, dowm sendromu, fetal alkol sendromu gibi zihinsel engelli çocuklar, tekerlekli sandalye veya

diğer tıbbi ekipmana ihtiyacı olan çocuklar, fiziksel engelli çocuklar, sosyal ve / veya duygusal zorlukları olan

çocuklar, herhangi bir engeli olmayan çocuklar, kardeşler, ebeveynler, arkadaşlar, bakıcılar, öğretmenler, engelli

yetişkinler vb. olmak üzere herkes tarafından eşit olarak kullanılabilecektir. Bu, kentlerin tüm çocuklar, daha

da önemlisi herkes için çocuk dostu mekanlar olmasını sağlayacak önemli bir adım olacağı düşünülmektedir.

1

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, otandogan@nku.edu.tr,

05368649536.

2

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi,1180801820@nku.

edu.tr

3

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi, ecebinbasi3.3@

gmail.com.

4

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi, hajrije236@gmail.

com.

85


Comparing gardens designs of early childhood education institutions in England

and Turkey 1

Dr. Paulette LUFF 2, Dr. Ayşe ÖZTÜRK SAMUR 3

Introduction

While a well-designed environment supports the development of children, it also facilitates training planning

and achieving the programme’s goals. Environmental design in educational institutions is not limited to

the classroom environment. School gardens have an important role in ensuring continuity and increasing the

quality of education. Well-designed school gardens do not only support the development of children but can

also help them to acquire active living habits. In today’s world where access to the outdoors and the natural

world is increasingly limited, school gardens can provide an important opportunity for children to connect

with nature in institutions that provide early childhood education where they spend 30 to 50 hours

a week. For this reason, school gardens should be designed to help the development of the child, the acquisition

of active living habits and the relationship with nature through active learning by doing and living.

The aim of this research is to examine the designs of the gardens in early childhood education

institutions in the UK and Turkey. For this purpose, the garden of six institutions in UK

and Turkey are examined, observation notes are taken, and the gardens are photographed.

The study is thought to be important in terms of making an intercultural comparison in early

childhood education. In addition, the examination of garden designs will be beneficial in design

and arrangements for more effective use of school gardens with the transfer of good examples.

Method

The research is designed as a qualitative research. Research data consists of observation notes and photographs.

In both countries, institutions giving primary education were selected. A total of six school gardens

allocated for pre-school classes within these institutions were examined in three schools in each country.

In these classes, children are being given education, children are aged 4-5 in the UK, children aged 5-6

in Turkey. There are 25-31 children in the classes. Each school garden was visited 1-3 times and researcher

stayed at school for 3 to 6 hours. During this process, notes and detailed photos were taken.

Findings

When data obtained in the study analysed, the most striking findings are that the school gardens in England

are designed as an extension of the classroom. Similar to the learning centres in the classroom, centres

with different contents have been established in the school garden. Another difference between school

gardens is the diversity of the materials used in the garden and the garden floor. School gardens in

England are richer in material. Different materials were used in the design of the garden floor. In Turkey,

less materials are used in the garden. Artificial grass or concrete is generally used on the ground.

Results and Conclusion

The results are planned to be discussed and presented within the framework of the relevant literature.

86

1 This study is supported within the framework of TÜBİTAK 2219 Post-Doctoral Research Program under the project number 1059B191801123.

2 Seniour Lecturer, Early Childhood Education, Faculty of Health, Education, Medicine and Social Care, Anglia Ruskin University, Chelmsford Campus UK, paulette.luff@aru.ac.uk

3 Assoc. Prof. Early Childhood Education, Department of Elementary Education, Faculty of Education, Aydin Adnan Menderes University, Aydin/TURKEY, ayseozturksamur@yahoo.com


İngiltere ve Türkiye’de erken çocukluk eğitimi veren kurumların bahçe tasarımlarının

karşılaştırılması 1

Dr. Paulette LUFF 2, Dr. Ayşe ÖZTÜRK SAMUR 3

Giriş

İyi tasarlanmış bir çevre çocukların gelişimini desteklerken, eğitimin planlanmasını ve programın amaçlarına

ulaşmasını kolaylaştırır (Catron ve Allen, 2007). Eğitim kurumlarında çevre tasarımı sınıf ortamı ile sınırlı

değildir. Okul bahçeleri, eğitimin sürekliliğin sağlanmasında ve kalitesinin artırılmasında önemli bir

yere sahiptir (Saelens, Sallis ve Frank, 2003). İyi tasarlanmış okul bahçeleri çocukların yalnızca gelişimlerini

desteklemez aynı zamanda aktif yaşam alışkanlıklarını kazanmalarına yardımcı olabilir. Dış mekâna ve

doğal dünyaya erişiminin gittikçe sınırlı hale geldiği günümüz şartlarında, haftada 30 ila 50 saat geçirdikleri

erken çocukluk eğitimi veren kurumlarda çocukların doğa ile bağ kurması için, okul bahçeleri önemli bir fırsat

sağlayabilir. Bu nedenle okul bahçeleri, yaparak ve yaşayarak aktif öğrenme yoluyla çocuğun gelişimine,

aktif yaşam alışkanlıklarının kazanılmasına ve doğa ile ilişkisine yardımcı olacak şekilde tasarlanmalıdır.

Bu araştırmanın amacı İngiltere ve Türkiye’de Erken çocukluk eğitimi veren kurumların

bahçe tasarımlarının incelenmesidir. Bu amaçla İngiltere ve Türkiye’de toplam

altı kurum incelenmiş, gözlem notları alınmış ve kurumların bahçeleri fotoğraflanmıştır.

Çalışmanın erken çocukluk eğitiminde kültürler arası bir karşılaştırma yapması açısından önemli

olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bahçe tasarımının incelenmesi, iyi örneklerin transferi

ile okul bahçelerinin daha etkin kullanımı için tasarım ve düzenlenmelerde yarar sağlayacaktır.

Yöntem

Araştırma nitel araştırma olarak tasarlanmıştır. Araştırma verisini gözlem notları ve fotoğraflar oluşturmuştur. Her

iki ülkede de ilkokul eğitimi veren kurumlar seçilmiştir. Bu kurumlar bünyesinde okul öncesi sınıfları için ayrılan

üçer okul, toplam altı okul bahçesi incelenmiştir. Bu sınıflarda İngiltere’de 4-5 yaş çocuklara, Türkiye’de 5-6 yaş

çocuklara eğitim hizmeti sunulmaktadır. Sınıflarda 25-31 çocuk bulunmaktadır. Her okul bahçesi 1-3 defa ziyaret

edilerek, 3 saat ile 6 saat arasında okulda kalınmıştır. Bu süreçte notlar alınmış ve ayrıntılı fotoğraflar çekilmiştir.

Bulgular

Araştırmada elde edilen veriler değerlendirildiğinde en dikkat çeken bulgular, İngiltere’de bulunan okul bahçelerinin

sınıfın devamı şeklinde tasarlanmış olmasıdır. Sınıf içinde bulunan öğrenme merkezlerine benzer şekilde, okul

bahçesinde de farklı içeriklere sahip merkezler oluşturulmuştur. Okul bahçeleri arasındaki diğer bir fark ise bahçede

kullanılan materyallerin ve bahçe zemininin çeşitliliği noktasında ortaya çıkmaktadır. İngiltere’de okul bahçeleri

materyal açısından daha zengindir. Bahçe zemininin tasarlanmasında ise farklı materyaller kullanılmıştır. Türkiye’de

ise bahçede kullanılan materyaller daha azdır. Zeminde ise genellikle yapay çim veya beton kullanılmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Sonuçların, ilgili literatür çerçevesinde tartışılarak sunulması planlanmaktadır.

1 Bu çalışma TÜBİTAK 2219 Doktora Sonrası Araştırma Programı çerçevesinde 1059B191801123 numaralı proje kapsamında desteklenmektedir.

2 Seniour Lecturer, Early Childhood Education, Faculty of Health, Education, Medicine and Social Care, Anglia Ruskin University, Chelmsford Campus UK, paulette.luff@aru.ac.uk

3Doç. Dr. Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, Temel Eğitim Bölümü, Eğitim Fakültesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın/Türkiye, ayseozturksamur@yahoo.com

87


Investigation of the Audiologist’s Views of Preschool Children With Hearing

Loss On Playing Outdoor Games

Büşra Nur Eser 1 , Ayşıl Seda Akar 2 , Dilara Bektaş 3 , Eyüp Çağdaş 4 , M. Bülent Şerbetçioğlu 5

Introduction

Play has many significant effects on the general development of children. It is essential to have an environment

where game behaviors can emerge and repeated behaviors. Today, outdoor playgrounds that allow children to

play in a natural environment contribute to the play activity that has become static with the computer, tablet,

and phone games. Outdoor games offer children many opportunities to develop their creativity, get to know the

environment, support their gross motor skills, and gain more concrete experiences by using their senses. Our

knowledge about outdoor games in the auditory rehabilitation process of children with hearing loss is minimal.

Hearing is processing and interpreting acoustic signals from the outer ear by reaching the auditory cortex. Some

of the auditory cognitive functions are; distinguish the speech stimulus from the noise during communication,

determining the direction of the sound, and performing the given commands in order. Children with hearing

loss start their education life at a disadvantage compared to children with normal hearing. Outdoor games that

can be performed within the scope of auditory rehabilitation may contribute to reducing these disadvantages.

This study aimed to determine audiologists’ opinions about playing outdoor games with preschool children

with hearing loss.

Method

The study was designed using the case study method, which is one of the qualitative research approaches.

The research study group was determined by the convenience sampling method. It consists of fourteen audiologists

who work in special education and rehabilitation centers in Sakarya and Istanbul provinces. In

the study, as a data collection tool, an interview form developed by the researchers by taking expert opinions

from two different fields was used. There are thirteen questions in the semi-structured form, including

three questions for determining the demographic characteristics of audiologists and ten questions for determining

their opinions. The interviews could not be done face to face due to Covid-19. Some of the participants

answered the questions by audio recording, and some in writing. The data obtained were categorized

using the content analysis technique. While analyzing the content, coding the data, finding themes, organizing

the codes and themes, and identifying and interpreting the findings were carried out by literature review.

Findings

As a result of the research, to why children with hearing loss should play outdoor games, 78.6% of the participants

answered to support skill development. In response to how outdoor games affect the development of

children with hearing loss, 28.6% of the participants stated that they have significant effects on cognitive development,

14.3% on social development, and 57.1% on more than one development area. In response to the frequency

and duration of playing outdoor games in the rehabilitation center, 57.1% of the audiologists stated that

it changes according to the course situation. In response to what kind of games children play outdoors, 78.6%

of the participants stated that they play games with rules. When asked about the audiologist’s role in outdoor

games of children with hearing loss, 71.4% answered that the audiologist should be guiding and informative.

Results and Conclusion

According to the audiologists’ views who carry out the auditory rehabilitation process, it was reported that outdoor

games support the development of children with hearing loss in many aspects, mainly social and cognitive skills

development. Besides, it was concluded that audiologists should have a guiding and informative role in this process.

88


İşitme Kayıplı Okul Öncesi Dönemi Çocukların Dış Mekân Oyunları Oynamaya

Yönelik Odyolog Görüşlerinin İncelenmesi

Büşra Nur Eser 1 , Ayşıl Seda Akar 2 , Dilara Bektaş 3 , Eyüp Çağdaş 4 , M. Bülent Şerbetçioğlu 5

Giriş

Gerçek dünya ile hayal dünyası arasında bir köprü oluşturan oyun; çocukların duygusal, sosyal, bilişsel ve fiziksel ihtiyaçlarının

karşılanmasında rol oynayan ve tüm bu gelişim alanlarını destekleyen bir etkinliktir. Oyun davranışlarının ortaya çıkmasını

ve bu davranışların tekrarlanabilmesini sağlayabilecek bir ortamın varlığı oldukça önemlidir. Doğal bir ortam içindeki dış

mekân oyun alanları; çocukların günümüzdeki bilgisayar, tablet, telefon oyunlarıyla durağan hale gelmiş olan oyun aktivitesini

gerçekleştirmelerine katkı sağlamaktadır. Dış mekân oyunları; çocukların yaratıcılıklarının gelişmesini, risk tanıma ve

yönetme fırsatlarının artmasını, riskli durumlarla başa çıkabilmelerini, çevreyi tanıyabilmelerini, büyük kas motor gelişimlerinin

desteklenmesini, duyularını kullanarak daha somut deneyimler elde edebilmelerini sağlayacak pek çok fırsat sunmaktadır.

İşitme kayıplı çocuklar dış mekân oyunlarında normal gelişim gösteren çocuklardan farklı özellikler sergileyebilirler.

İşitme; dış kulaktan gelen akustik sinyallerin beyinde işlenip anlamlandırılması olayıdır. İletişim sırasında

konuşma uyaranını gürültüden ayırarak anlamlandırmak, sesin geldiği yönü belirlemek, verilen

komutları sırayla yerine getirmek merkezi işitme sisteminin fonksiyonlarından bazılarıdır. İşitme kayıplı

çocuklar işitme kaybı olmayanlara göre bu konularda dezavantajlı olarak eğitim hayatlarına başlarlar.

İşitsel rehabilitasyon kapsamında gerçekleştirilebilecek dış mekân oyunlarının bu dezavantajları

azaltmaya yönelik katkıları olabileceği düşünüldü ve bu çalışmada işitme kayıplı okul öncesi

dönemi çocuklarla dış mekân oyunları oynamaya yönelik odyolog görüşlerini belirlemek amaçlandı

Yöntem

Nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan durum çalışması yöntemiyle desenlenen bu çalışmamızda odyologların işitme

kayıplı okul öncesi çocuklarında dış mekân oyunlarının önemi, hangi materyalleri kullandıkları ve nerelerde oynadıklarına

yönelik sorulara yanıt arandı. Araştırmanın çalışma grubu kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlendi.

Sakarya ve İstanbul ili merkez ilçelerine bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde odyolog olarak

çalışan 14 kişiden oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve iki farklı

alandan uzman görüşü alınarak gerekli düzenlemelerin yapıldığı görüşme formu kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış

formda odyologların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik 3 soru ve görüşlerini belirlemeye yönelik 10

soru olmak üzere 13 soru bulunmaktadır. Görüşmeler Covid-19 nedeni ile uzaktan yapılmış olup; bazı katılımcılardan

ses kaydı ve bazı katılımcılardan görüntüler istenmiştir. Elde edilen veriler, içerik analizi tekniği kullanılarak kategorize

edilmiştir. İçerik analizi yapılırken sırasıyla verilerin kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi,

bulguların tanımlanması ve yorumlanması işlemleri literatür taramaları yapılarak gerçekleştirilmiştir.

Bulgular

Araştırma sonucunda, işitme kaybı olan çocukların neden dış mekân oyunları oynamaları gerektiğine, katılımcıların

%78,6’sı beceri gelişimini desteklemek için cevap verdi. Dış mekân oyunlarının işitme kaybı

olan çocukların gelişimini nasıl etkilediğine yanıt olarak, katılımcıların %28,6’sı bilişsel gelişim üzerinde,

%14,3’ü sosyal gelişim üzerinde ve %57,1’i birden fazla gelişim alanında önemli etkileri olduğu yanıtını

vermiştir. Rehabilitasyon merkezinde dış mekân da oyun oynama sıklığı ve süresine yanıt olarak odyologların %57,1’i

ders durumuna göre değiştiğini söyledi. Çocukların dış mekânda ne tür oyunlar oynadıklarına yanıt olarak katılımcıların

%78,6’sı kurallı oyunlar oynadıklarını belirtmiştir. İşitme kaybı olan çocukların dış mekân oyunlarında odyoloğun

rolü sorulduğunda %71,4’ü odyoloğun yol gösterici ve bilgilendirici olması gerektiği cevabını verdikleri görüldü.

Sonuç ve Tartışma

Dış mekân oyunları çocukların birçok açıdan gelişiminde önemli faydalar sağlamaktadır. İşitsel

rehabilitasyon sürecini yürüten odyologların görüşlerine göre; dış mekân oyunlarının işitme kayıplı

çocukların da özellikle sosyal ve bilişsel beceri gelişimi başta olmak üzere birçok açıdan gelişimini desteklediği

rapor edildi. Ayrıca odyologların bu süreçte yol gösterici ve bilgilendirici olması gerektiği sonucuna ulaşıldı.

89


An Overview of the Amusement Park Project for Birds

Zeynep YILMAZ 1

Introduction

In Reggio Emilia, projects mean flexible plans that will provide the basis for the study of different ideas and the development

of materials where these plans can be implemented in cooperation. Projects cannot move in a straight line

because they are not planned like a program. Projects can sometimes be forward, sometimes backward, sometimes

break. Anything can be a project, as the center of projects is child centricity and flexibility. Long-term projects such

as Entertainment Center for birds, theater curtain, shoes and meters, Lion portrait crowd are among the best known.

The aim of this study is to discuss the example of “Amusement Park for birds” from Reggio Emilia projects

within the scope of good practices.

Method

In the literature, it is seen that compilation works are performed in three different forms. These include

traditional, narrative review, systematic review, and meta-analysis. In the research, traditional,

narrative review varieties were used. Traditional compilation: these are studies that synthesize their

findings, results and evaluations by examining two or more published studies on a particular subject.

Findings

Application steps of Amusement Park project for birds;

‘What do we do? His idea begins to take shape in the moments of meeting in the classroom. Ideas from children

fly in the air, some accept, some spread, some fall apart. In the end, an idea affects everyone and includes

teachers.’

According to the above statement, actions of thinking, listening, expressing, merging around different ideas are

observed.

‘The project began in the garden surrounding the La Villetta school. In this garden, the kind of things that

would attract the attention of children often happened. Small animals frequented the garden, and especially

birds were much loved by children. 2 years before the amusement park project for birds, the 5-year-old group

was studying the Meadows. At that time, there was also an interest in birds, because they thought and made

drawings about how the Meadows looked from the perspective of birds and ants. After the Prairie project, the

children built houses for the birds, as well as an observation place where they would observe how the Birds

played with the water. All these were important starting points of the amusement park project for birds’.

According to the above statement, Attention, Attention, Love, exploring, thinking, acting, responsibility, environmental

awareness, observation actions are observed.

Results and Conclusion

As a result of research “amusement park for the birds” project of the examined children, to act in cooperation,

being open to different ideas, research, listening, mergers around different ideas, brainstorming

to perform to make predictions, discussion, observation/interpretation, product creation, discovery, environmental

awareness, responsibility, showed that there is an act of love. The activities of this project can

be evaluated within the scope of good practices in preschool education institutions. Children and teachers

are the participants of the amusement park project for birds. The involvement of families of participants

could have made the project more effective. Anyone interested in child-friendly, play-friendly, alternative

education may be encouraged to review examples of games and projects in the Reggio Emilia approach.

Implementation of Reggio Emilia projects in preschool education institutions can be increased. Examples

of applications can be replicated by drawing inspiration from alternative educational approaches.

1

Şırnak Üniversitesi, zturan@sirnak.edu.tr, 05050139292

90


Kuşlar için Lunapark Projesine Genel Bir Bakış

Zeynep YILMAZ 1

Giriş

Reggio Emilia’da projeler, farklı fikirlerin incelenmesine zemin sağlayacak esnek planların yapılması ve bu planların

işbirliği içinde uygulanabileceği materyallerin geliştirilmesi anlamına gelir. Projeler, bir program gibi planlanmadığı

için düz bir çizgi üzerinde ilerleyemezler. Projelerde bazen ileri, bazen geri bazen de mola verilebilir. Projelerin

merkezinde çocuk merkezlilik ve esneklik yer aldığından her şey proje olabilir. Kuşlar için Eğlence Merkezi,

Tiyatro Perdesi, Ayakkabı ve Metre, Aslan Portresi Kalabalık gibi uzun dönemli projeler en çok bilinenlerdendir.

Bu çalışmanın amacı, Reggio Emilia Projelerinden ‘’Kuşlar İçin Lunapark’’ örneğinin ele alınarak iyi uygulamalar

kapsamında tartışılmasıdır.

Yöntem

Literatürde derleme çalışmalarının üç farklı biçimde yapıldığı görülmektedir. Bunlar; Geleneksel derleme

(traditional, narrative review), Sistematik derleme (systematic review) ve Meta analiz (meta-analysis)

derlemeden oluşmaktadır. Araştırmada derleme çeşitlerinden Geleneksel derleme (traditional, narrative

review) çeşidi kullanılmıştır. Geleneksel derleme: Belirli bir konuda yayınlanmış iki veya daha

fazla çalışmanın üzerinde inceleme yapılarak bulgu, sonuç ve değerlendirmelerini sentezleyen çalışmalardır.

Bulgular

Kuşlar için Lunapark Projesinin Uygulama Adımları;

‘‘Ne yapacağız? Fikri sınıftaki toplantı anlarında şekillenmeye başlar. Çocuklardan gelen fikirler havada uçuşur,

bazıları kabul görür, bazıları yayılır, bazıları ayrı düşer. En sonunda bir fikir herkesi etki altında bırakır ve

öğretmenleri de içine alır’’.

Yukarıdaki ifadeye göre düşünme, dinleme, ifade etme, farklı fikirler etrafında birleşme eylemleri görülmektedir.

‘‘Proje, La Villetta okulunu çevreleyen bahçede başlamıştır. Bu bahçede çocukların dikkatini

çekecek türden şeyler sıklıkla gerçekleşirdi. Bahçeye küçük hayvanlar uğrar ve özellikle kuşlar

çocuklar tarafından çok sevilirdi. Kuşlar için Lunapark Projesi’nden 2 yıl önce 5 yaş grubu çayırları

inceliyordu. O zamanlarda da kuşlara yönelik bir ilgi vardı, çünkü çayırların, kuşların, karıncaların

perspektifinden nasıl göründüğü hakkında düşünülmüş ve çizimler yapılmıştı. Çayır projesinden sonra çocuklar

kuşlar için evler yapmışlardı, aynı zamanda kuşların suyla nasıl oynadıklarını gözlemleyecekleri bir

gözlem mekânı oluşturmuşlardı. Tüm bunlar Kuşlar için Lunapark Projesi’nin önemli başlangıç noktalarıydı’’.

Yukarıdaki ifadeye göre dikkat, ilgi, sevgi, keşfetme, düşünme, hareket etme, sorumluluk, çevre bilinci, gözlem

yapma eylemleri görülmektedir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma sonucunda ‘’Kuşlar için Lunapark’’ projesi incelendiğinde çocukların, işbirliği içinde hareket

etme, farklı fikirlere açık olma, araştırma, dinleme, farklı fikirler etrafında birleşme, beyin fırtınası gerçekleştirme,

tahminlerde bulunma, tartışma, gözlem yapma/yorumlama, ürün oluşturma, keşfetme, çevre bilinci,

sorumluluk, sevgi eylemleri saptanmıştır. Bu proje faaliyetleri incelendiğinde okul öncesi eğitim kurumlarında

iyi uygulamalar kapsamında değerlendirilebilir. Kuşlar için Lunapark Projesinin katılımcılarını

çocuklar ve öğretmenler oluşturmaktadır. Katılımcılardan ailelerin de rol alması projeyi daha etkili kılabilirdi.

Çocuk dostu, oyun dostu, alternatif eğitimlere ilgi duyan herkesin Reggio Emilia yaklaşımında oyun ve

proje örneklerini incelemeleri önerilebilir. Reggio Emilia projelerinin okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanması

arttırılabilir. Alternatif eğitim yaklaşımlarından ilham alınarak uygulama örnekleri çoğaltılabilir

1

Şırnak Üniversitesi, zturan@sirnak.edu.tr, 05050139292

91


Good Examples of Outdoor Practices During Global Epidemic

Selver AYDIM UCUR 1

It is important for children to explore their surroundings at a young age. It is thought that enriching the education

and training processes with their families by going outdoors with the knowledge they have learned at

school will have positive contributions. Going outdoors for children staying at home during the global epidemic

will also relieve them psychologically. It is observed that children who spend quality time outside with

their families feel happier. It has been determined by many studies that children who play in nature show

positive development. (Gomez 2013)

As Richard Louv said, children’s health and the health of the earth are tightly interconnected.

Griffin (2015) emphasizes the importance of trying to support the development of children’s relations with

nature in the classroom by adding appropriate activities to educational programs even when it is not possible

to bring children to nature every day. (Sax 2007)

It is an indisputable fact that the education given at young ages is an indisputable fact in the formation of

positive perception towards the natural environment and consequently positive attitudes and behaviors in the

individual. (Demir & Yalçın, 2014).

In a study on the physical effects of the loss of interaction with nature, it was determined that individuals who

are deprived of nature have retardation in their immune systems. (Selhub and Logan 2012)

In this study, it is aimed to improve the environmental awareness of children in the preschool period, to develop

their environmental skills, to ensure that they spend quality time with their families, to ensure that children

love nature, respect nature, develop responsibility for nature, empathy, tolerance, understanding, cooperation,

to provide support for the work of the muscles necessary for thin and thick motor skills.

This study which was carried out in Karabük/Safranbolu Şehit Murat Akdemir AİHL Kindergarten covers

the efforts to integrate the processes where preschool students spend quality time outdoors with their families

during the global epidemic and the activities they do into the school curriculum. Activities such as love

of animals, love of nature, learning by doing and living, sightseeing-observation, doing experiments, math

and science activities, plant growing, flower care, building bird nests and cat houses, observing and exploring

nature, game and exercises in accordance with the acquisitions and indicators in the preschool curriculum

They were asked to do it together with their parents, and they were allowed to share photos and videos of these

activities with their other friends during the face-to-face education process and live lessons during the distance

education process.

1

Teacher, Şehit Murat Akdemr AİHL, ucurselver@gmail.com, 05057757930

92


Küresel Salgın Sürecinde Açık Hava Etkinliklerine İyi Örnekler

Selver AYDIM UCUR 1

Çocukların küçük yaşta çevresini keşfetmesi önemlidir. Okulda öğrendikleri bilgileri açık havaya çıkarak aileleri

ile eğitim öğretim süreçlerinin zenginleştirilmesinin olumlu katkılarının olacağı düşünülmektedir. Küresel

salgın sürecinde evde kalan çocukların açık havaya çıkması onları psikolojik olarak da rahatlatacaktır. Dışarıda

aileleriyle kaliteli vakit geçiren çocukların kendilerini daha mutlu hissettikleri gözlenmektedir. Doğada oyun

oynayan çocukların olumlu gelişim gösterdikleri birçok araştırmayla belirlenmiştir. (Gomez 2013)

Richard Louv’un söylediği gibi çocukların sağlığı ve yeryüzünün sağlığı birbirine sıkı sıkı bağlıdır.

Griffin (2015) çocukları her gün doğaya çıkarmanın mümkün olmadığı durumlarda bile eğitim programlarına

uygun etkinlikler ilave ederek sınıf içinde çocukların doğa ile ilişkilerini geliştirmeyi desteklemeye çalışmanın

önemini vurgulamaktadır. (Sax 2007)

Bireyde doğal çevreye yönelik olumlu algının bilincin ve bunlara bağlı olarak olumlu tutum ve davranışların

oluşmasında küçük yaşlarda verilen eğitimin önemi tartışılmaz bir gerçektir. (Demir ve Yalçın,2014).

Doğa ile etkileşim kaybının fiziksel etkileri ile ilgili yapılan bir araştırmada doğadan yoksun olan bireylerin,

bağışıklık sistemlerinde gerilik oluğu belirlenmiştir. (Selhub ve Logan 2012)

Okul öncesi dönemde çocukların çevre farkındalık düzeylerini geliştirmek, çevre ile ilgili becerilerinin geliştirilmesi,

aileleriyle kaliteli vakit geçirmelerini sağlamak, çocukların doğayı sevmeleri, doğaya saygı duymaları,

doğayla ilişkin sorumluluk geliştirmeleri, empati, hoşgörü, anlayış, iş birliği ince ve kalın motor beceriler için

gerekli kasların çalışmasına yönelik destek sağlamak hedeflenmektedir.

Bu çalışma küresel salgın sürecinde Karabük/Safranbolu Şehit Murat Akdemir AİHL Anasınıfında gerçekleştirilmiş

olup okul öncesi öğrencilerinin aileleriyle açık havada birlikte kaliteli vakit geçirdikleri süreçlerin ve

yaptıkları etkinliklerin okul müfredatına entegre edilmesi çalışmalarını kapsamaktadır. Okul öncesi müfredatındaki

kazanım ve göstergelere uygun olarak hayvan sevgisi, doğa sevgisi, yaparak ve yaşayarak öğrenme,

gezi-gözlem deney yapabilme, matematik ve fen etkinlikleri, bitki yetiştirme, çiçek bakımı, kuş yuvaları ve

kedi evleri yapma, doğayı gözlemleme-keşfetme, oyun, hareket gibi etkinlikleri öğrencilerin velileri ile birlikte

yapmaları istenmiş ve bu etkinlikler ile ilgili fotoğraf ve videoları yüz yüze eğitim sürecinde ve uzaktan eğitim

sürecinde canlı derslerde diğer arkadaşlarıyla paylaşmaları sağlanmıştır.

1

Öğretmen, Şehit Murat Akdemr AİHL, ucurselver@gmail.com, 05057757930

93


Seasons and Parent-Child Play: The Case of the Snowman

Tuğba BİLEK 1 , Sadiye KELEŞ 2

Introduction

The quality of parent-child relationship is among the relationships that form the building blocks of the growth and

development adventure that started with the basic sense of trust. One of the elements that reinforce the foundations

of this relationship is the common play context created by the parent-child couple. One of the main goals of parents,

who are the first playmates of the child, is to guide and support their children’s socialization processes. One of the

most important goals of socialization is that children undertake the regulation of their own behavior and act without

clear directions or directions, behaving framed by the socio-cultural context without adult supervision. The

play has critical role in this process. In this study, it is aimed to examine the seasonal effect in parent-child plays.

Method

For this purpose, it was included in the survey of 113 parents with children between 2-8 years of age in Turkey.

The stratified sampling method was used to determine the sample group. Turkey’s seven regions of the

universe is defined as a sub-unit, dated 11/07/2019 Census data sample group was formed on the basis of

regional population density. In the study, a questionnaire form developed by the researchers. It has three

parts. In the questionnaire form, the first part consists of demographic information and the second part

consists of questions about the season-dependent (play affected by seasonal effect) and season-independent

(play not affected by seasonal effects) played by parents with their children. The third and last part consists

of hypothetical questions about the possible activity preparations of the parents about a short fictional snowman

play designed by the researchers, the play/activity time, the rules of play/activity and the way of ending

the play/activity. Frequency analysis and content analysis were used in the analysis of the data. For

the reliability of the content analysis, the consistency score between independent coders was calculated.

Findings

As a result of the analysis, the findings obtained in the research show that parent-child snowman

building is carried out in places such as gardens, parks, parking lots, roofs / balconies and sidewalks;

parents used materials that could be categorized as child-related (feeding f = 19, dressing

f = 131, care f = 16), building a snowman (decorative and snow-related), and other materials for building

a snowman, and some of the parents (f = 31) revealed that he did not set a rule for building a snowman.

Results and Conclusion

The results will be discussed at the congress.

1

Director, MEB, tugbaoztrk@windowslive.com.

2

Assoc. Dr., Zonguldak Bülent Ecevit University Ereğli Faculty of Education , sadiyekeles@gmail.com.

94


Mevsimler ve Ebeveyn-Çocuk Oyunları: Kardan Adam Örneği

Tuğba BİLEK 1 , Sadiye KELEŞ 2

Giriş

Temel güven duygusu ile başlayan büyüme ve gelişme serüveninin yapı taşlarını oluşturan ilişkiler arasında

ebeveyn-çocuk ilişkisinin nitelikli olması durumu yer almaktadır. Bu ilişkinin temellerini sağlamlaştıran

unsurlardan biri de ebeveyn-çocuk ikilisinin oluşturduğu ortak oyun bağlamıdır. Çocuğun ilk oyun arkadaşı

olan ebeveynlerin temel hedeflerinden biri, çocuklarının sosyalizasyon süreçlerine rehberlik etmesi ve destek

sunulmasıdır. Sosyalizasyonun en önemli amaçlarından birisi ise, çocukların kendi davranışlarının düzenlenmesini

üstlenmeleri ve açık yönergeler veya yönlendirmeler olmadan hareket etmeleri, yetişkin gözetimi olmadan

sosyo-kültürel bağlam tarafından çerçevelenmiş davranışlarda bulunmalarıdır. Oyun, bu süreçte aracı

rol üstlenmektedir. Bu araştırmada ebeveyn-çocuk oyunlarında mevsimsel etkinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Bu amaçla Türkiye’de yaşayan, 2-8 yaş arasında çocuğa sahip 113 ebeveyn araştırmaya dahil edilmiştir. Örneklem

grubunun belirlenmesinde, tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Türkiye’nin yedi bölgesi evren

alt birimi olarak belirlenmiş olup, örneklem grubu 11.07.2019 tarihli nüfus sayımı verilerince bölgesel nüfus

yoğunluğu temel alınarak oluşturulmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından

geliştirilen ve üç bölümden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Anket formunda birinci bölüm demografik

bilgilerden, ikinci bölüm ise ebeveynlerin çocuklarıyla oynadıkları mevsim-bağımlı (mevsimsel etkiden etkilenen

oyunlar) ve mevsim-bağımsız (mevsimsel etkiden etkilenmeyen oyunlar) oyunlarını incelemeye yönelik

sorulardan oluşmaktadır. Üçüncü ve son bölüm ise araştırmacılar tarafından oluşturulan kısa bir kurgusal kardan

adam oyunudurumuna ilişkin ebeveynlerin olası oyun hazırlıklarına, oyun süresine, oyun kurallarına ve oyunu

sonlandırma şekline yönelik hipotetik sorulardan oluşmaktadır. Verilerin analizinde frekans analizi ile içerik

analizi kullanılmıştır. İçerik analizinin güvenirliği için bağımsız kodlayıcılar arası uyum puanı hesaplanmıştır.

Bulgular

Yapılan analizler sonucunda araştırmada elde edilen bulgular, ebeveyn-çocuk kardan adam yapımının bahçe,

park, otopark, çatı/balkon ve kaldırım gibi mekânlarda gerçekleştirildiğini; ebeveynlerin kardan adam

yapımı için çocukla ilgili (beslenme f=19, giyinme f= 131, bakım f=16), kardan adam oyunu ile ilgili (dekoratif

ve kar ile ilgili) ve diğer malzemeler olarak kategorize edilebilecek malzemelere başvurduklarını ve

ebeveynlerin bir kısmının (f=31) kardan adam yapımı ile ilgili bir kural belirlemediğini ortaya koymuştur.

Sonuç ve Tartışma

Sonuçlar kongrede tartışılacaktır.

1

Müdür, MEB, tugbaoztrk@windowslive.com.

2

Doç. Dr., Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi , sadiyekeles@gmail.com.

95


Playing Games with Children in Museum

Aysel KÖKSAL AKYOL 1 , Ali Akın AKYOL 2

Introduction

Early childhood years are the most intense period of development in terms of scope, speed and quality. In this process

starting from birth, features that determine the future in terms of cognitive, language, social and emotional, and physical

development are acquired. In this period, children’s ability to use symbols like words, their ability to understand the

world they live in and to be active in the world increases significantly (Bee & Boyd, 2009; Gander & Gardiner, 2015).

It is a fact that benefiting from museums, which are one of the learning environments outside of school, as educational

environments in early childhood will enable children to gain experience in museums in the cities they live in, while also

supporting their development (Köksal Akyol & Akyol, 2015). Pre-School Education Program (2013) implemented in

Turkey museums such as the non-school learning space to organized field trips via their children the necessity of the

event is used as a method of learning and play by living in different environments is highlighted.

Education in the museum in early childhood develops children’s imagination, creativity, and thinking skills and enables

them to connect the abstract concept of the past and present. The use of different areas such as museums in education

in this period positively affects the development of space and perception of children (Fazlıoğlu & Fazlıoğlu, 2009). In

the classroom environment, children who have difficulties with traditional teaching styles can learn more easily through

objects and various activities in the museum environment. It is a fact that children will get significant gains through

activities that they will actively participate in, such as looking at objects, working with objects, making comparisons,

classifying and questioning (Hein, 1998). In this sense, it becomes important to use museums as non-formal education

institutions for educational purposes. It is open to learning in all stages of human development, but the period when curiosity

and desire to learn are most intense is the early childhood. In this period, it is important for children to encounter

the past and to understand the works and places that are important in their exploration of the past (Mercin, 2004; Fazlıoğlu

& Fazlıoğlu, 2009).

When the educational activities carried out with children in museums in our country are examined, it is noteworthy that

there are activities in which children actively participate in recent years; It has been observed that preschool children as

well as children of primary school age attended the “Magnesia Excavation Children’s Festival” (Akyol & Köksal Akyol,

2005; Bingöl & Bingöl, 2014). It has been determined that activities such as “Phrygian Costume Design Project”, “Ankara

Roman Bath Children’s Olympiads”, “Museum Week Children’s Festival” and educational activities with children

in the museum at the Museum of Anatolian Civilizations, Ankara Roman Bath Open Air Museum and Gordion Museum

(Akyol and Alpagut, 2012). In the “Children and Archeology Workshop” held in Caunos, children were trained at the excavation

house and the excavation site (Children’s Workshop, 2012). Anatolian Civilizations were presented to children

in an interesting way with “Anatolia Before You Project Education Books” (Akyol et al., 2012). Although these studies,

which are conducted mostly with school-age children and occasionally with early childhood children, are increasing, it

is observed that they are insufficient in terms of scope, content and frequency. It is noteworthy that there is almost no

museum education work for children in early childhood.

As children have a concrete experience during museum visits, they get permanent information about museums and

artifacts in museums. However, it should not be forgotten that during the museum visits, it is necessary to create learning

environments that will enable children to be active. Game comes first among the activities in which children actively

participate. Game is perhaps one of the most important activities in a child’s life. According to Selvi Bener (2016), play

has always been in life in all societies throughout history as well as today. In the history, games such as games played

with the ball, games played with a stick, goal game, guessing games were also played in ancient times; It is known

that there are game materials such as rattle, miniature objects (toys), spinning top, circle, yoyo, doll and car. Since it is

thought that it is important to gain experience in museum environments through game activities, which have an important

place in the life of the child from past to present, this study will focus on museums in early childhood education and

game activities that can be played in museum environments will be included.

Method

Play has an important place in the child’s life as Montessori said, play is the work of the child. It is a fact that museums,

which are one of the places where children can play games, will have positive effects on children from an early age. While

playing games in museum environments, children are having fun on the one hand, and on the other hand, they gain

experiences of their own culture and past. For this reason, it is recommended that educators make plans where they can

spend time in museums, which are out of school learning environments, and plan play activities in museum environments.

1

Prof. Dr., Ankara University, Health Sciences Faculty, Department of Child Development, koksalaysel@gmail.com, 0312 381 23 50

2

Doç. Dr., Ankara Haci Bayram Veli University, Fine Arts Faculty, Department of Conservation and Restoration of Cultural Proper-

96


Müze Ortamlarında Çocuklarla Oyun

Aysel KÖKSAL AKYOL 1 , Ali Akın AKYOL 2

Giriş

Erken çocukluk yılları gelişimin kapsam, hız ve nitelik açısından en yoğun olduğu dönemdir. Doğumdan itibaren başlayan

bu süreçte bilişsel, dil, sosyal ve duygusal, bedensel gelişim açısından geleceği belirleyen özellikler kazanılır. Bu

dönemde, çocukların sözcükler gibi simgeleri kullanma becerileri, içinde yaşadıkları dünyayı anlama ve dünya üzerinde

etkin olma yetenekleri önemli oranda artar (Bee ve Boyd, 2009; Gander ve Gardiner, 2015). Erken çocukluk döneminde,

okul dışı öğrenme ortamlardan biri olan müzelerden eğitim ortamları olarak yararlanılması çocukların bir taraftan

yaşadıkları şehirlerde olan müzelerde deneyim kazanımlarını sağlarken diğer taraftan da gelişimlerini destekleyeceği bir

gerçektir (Köksal Akyol ve Akyol, 2015). Türkiye’de uygulanan Okul Öncesi Eğitim Programı’nda (2013) müzeler gibi

okul dışı öğrenme alanlarına düzenlenen alan gezileri aracılığı ile çocukların farklı ortamlarda yaşayarak yaparak öğrenmelerinin

ve oyunun bir yöntem olarak kullanıldığı etkinliklerin gerekliliği vurgulanır.

Erken çocuklukta müzede yapılan eğitim çocukların hayal gücünü, yaratıcılığını, düşünme becerisini geliştirir ve soyut

kavram olan geçmiş ve bugün arasında bağ kurmasını sağlar. Bu dönemde yapılan eğitimde, müzeler gibi farklı alanların

kullanılması çocukların mekân ve algı gelişimini olumlu yönde etkiler (Fazlıoğlu ve Fazlıoğlu, 2009). Sınıf ortamında,

geleneksel öğretim biçimleri ile zorluklar yaşayan çocuklar, müze ortamındaki nesneler ve çeşitli etkinlikler aracılığıyla

daha kolay öğrenebilirler. Müzelerde nesnelere bakmak, nesnelerle çalışmak, karşılaştırma yapmak, sınıflandırmak, sorgulamak

gibi aktif bir şekilde katılacakları etkinlikler aracılığıyla çocukların önemli kazanımlar edineceği bir gerçektir

(Hein, 1998). Bu anlamda müzelerin, eğitim amaçlı yaygın eğitim kurumları gibi kullanılması önem kazanır. İnsan gelişiminin

her döneminde öğrenmeye açık durumdadır, ancak merak duygusunun ve öğrenme isteğinin en yoğun olduğu

dönem erken çocukluk dönemidir. Bu dönem çocuklarının geçmişle karşılaşmaları, geçmişi keşfetmelerinde önemli yer

tutan eserleri ve mekânları anlamaları önemlidir (Mercin, 2004; Fazlıoğlu ve Fazlıoğlu, 2009).

Ülkemizde, çocuklar ile müzelerde yapılan eğitim etkinlikleri incelendiğinde, son yıllarda çocukların aktif olarak katıldıkları

çalışmaların olduğu dikkati çekmektedir; “Magnesia Kazısı Çocuk Şenlikleri”ne ilköğretim çağındaki çocuklarının

yanı sıra anaokulu çağında olan çocukların da katıldığı görülmüştür (Akyol ve Köksal Akyol, 2005; Bingöl ve Bingöl,

2014). “Frig Kostümleri Tasarımı Projesi”, “Ankara Roma Hamamı Çocuk Olimpiyatları”, “Müzeler Haftası Çocuk

Şenliği” gibi etkinliklere ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara Roma Hamamı ve Gordion Müzesi’nde çocuklarla

müzede eğitim çalışmalarına özel olarak yer verildiği belirlenmiştir (Akyol ve Alpagut, 2012). Kaunos’ta gerçekleştirilen

“Çocuk ve Arkeoloji Çalıştayı”nda ise çocuklar kazı evinde ve kazı alanında eğitim almışlardır (Çocuk Çalıştayı,

2012). “Senden Önce Anadolu Projesi Eğitim Kitapları” ile çocuklara Anadolu Uygarlıkları ilgi çekici bir şekilde sunulmuştur

(Akyol vd., 2012). Çoğunlukla okul çağı çocukları, zaman zaman da erken çocukluk dönem çocukları ile yapılan

bu çalışmaların artmasına rağmen, kapsam, içerik ve sıklık açısından ise yetersiz olduğu görülmektedir. Özellikle de

erken çocukluk dönem çocuklarına yönelik olan müze eğitim çalışmaları yok denecek kadar az olduğu dikkati çekmiştir.

Müze ziyaretlerinde çocuklar somut deneyim geçirdikleri için müzelere ve müzelerdeki eserlere yönelik kalıcı bilgiler

edinirler. Ancak müze ziyaretleri sırasında çocukların aktif olmalarını sağlayacak öğrenme ortamlarının yaratılmasının

gerekli olduğu unutulmamalıdır. Çocukların aktif katıldıkları etkinlerin başında da oyun gelmektedir. Oyun, çocuğun

yaşamında belki de en önemli etkinliklerden biridir. Selvi Bener (2016)’e göre, oyun günümüzde olduğu kadar tarih

boyunca bütün toplumlarda yaşamın içinde hep olmuştur. Tarihsel süreçte top ile oynanan oyunlar, sopa ile oynanan

oyunlar, kale oyunu, tahmin oyunları gibi oyunların antik çağlarda da oynandığı; çıngırak, minyatür eşyalar (oyuncaklar),

topaç, çember, yoyo, bebek, araba gibi oyun materyallerinin olduğu bilinmektedir. Müze ortamlarında geçmişten

günümüze kadar çocuğun yaşamında önemli yer tutan oyun etkinliği aracılığıyla deneyim kazanmanın önemli olduğu

düşünüldüğü için bu çalışmada, erken çocukluk eğitiminde müzeler konusu üzerinde durulacak ve müze ortamlarımda

oynanabilecek oyun etkinliklerine yer verilecektir.

Yöntem

Oyun çocuğun yaşamında önemli bir yere sahiptir; Montessori’nin de dediği gibi oyun çocuğun işidir. Çocuklarla

oyun oynanabilecek mekânlardan biri olan müzelerin küçük yaşlardan itibaren çocuklar üzerinde olumlu etkileri

olacağı bir gerçektir. Müze ortamlarında oyun oynarken çocuklar bir taraftan eğlenmekte bir taraftan da kendi kültürlerine,

geçmişlerine dair deneyimler edinmektedirler. Bu nedenle, eğitimcilere okul dışı öğrenme ortamlarından olan

müzelerde zaman geçirebilecekleri planlamalar yapmaları, müze ortamlarında oyun etkinlikleri planlamaları önerilmektedir.

1

Prof. Dr., Ankara University, Health Sciences Faculty, Department of Child Development, koksalaysel@gmail.com, 0312 381 23 50

2

Doç. Dr., Ankara Haci Bayram Veli University, Fine Arts Faculty, Department of Conservation and Restoration of Cultural Proper-

97


Nature-based play for children aged 3-12 Escola Lá Fora

Nádia Morais 1

There is an extensive body of research already supporting that outdoors play is essential for the

promotion of children’s cognitive, physical, social, and emotional wellbeing. In fact, it is regarded

as the context where children have the most enabling conditions to thrive and learn, as well as being

substantially more beneficial for their immune system (Roslund, 2020; Bento, 2017; Stone, 2014;

Azlina, 2012). Additionally, in current times, urban kindergartens in Portugal tend to offer ever

more confided outdoors playing areas, mostly made of cement and standardised play structures.

Yet, the practice of outdoors education is still not accepted by the Portuguese Ministry

of Education as a formal educational model and most of the existing projects need to focus

only on preschool children as the only age interval where schooling is not compulsory.

The experience of one trimester at Escola Lá Fora, a Forest School-based project

based in Lisbon, Portugal, brings a positive outlook of the potential impact of nature-based

educational projects on children aged 3 to 12, with a focus on a regular

and fixed group of preschool aged children who attend the project on a daily basis.

Through interviews with the parents and educators involved and a collection of evidence from

the activities performed, this presentation suggests that outdoors education in urban settings

could prove key to a healthier development for all children. A group of preschool-aged children

is used, as well as children aged 3-12 who attended two different editions of holiday camps during

the Summer and Winter. Here, learning and leisure is strictly based outdoors in a forest setting.

1

Ana Passos e Sousa, Ana Galvão; Escola Lá Fora; geral@escolalafora.pt

98


3-12 Yaş Arası Çocuklar İçin Doğa Temelli Oyun: Lá Fora Okulu

Nádia Morais 1

Açık havada oyun oynamanın çocukların bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal iyi oluşunun geliştirilmesi

için gerekli olduğunu destekleyen çok sayıda araştırma mevcuttur. Aslında açık hava, çocukların

gelişmesi ve öğrenmesi için en uygun koşullara sahip olduğu ve bağışıklık sistemleri için önemli

ölçüde faydalı olduğu bağlam olarak kabul edilmektedir (Roslund, 2020; Bento, 2017; Stone, 2014;

Azlina, 2012). Ek olarak, günümüzde, Portekiz’deki kentsel anaokulları, çoğunlukla çimentodan ve standartlaştırılmış

oyun yapılarından yapılmış, daha sınırlı açık hava oyun alanları sunma eğilimindedir.

Yine de, açık havada eğitim uygulaması Portekiz Eğitim Bakanlığı tarafından hala resmi

bir eğitim modeli olarak kabul edilmemektedir ve mevcut projelerin çoğunun, eğitimin

zorunlu olmadığı tek yaş aralığı olan okul öncesi çocuklara odaklanması gerekmektedir.

Ebeveynler ve eğitimcilerle yapılan görüşmeler ve gerçekleştirilen faaliyetlerden

elde edilen kanıtların toplanmasıyla, bu sunum, kentsel ortamlarda açık havada

eğitimin tüm çocuklar için daha sağlıklı bir gelişimin anahtarı olabileceğini önermektedir.

1

Ana Passos e Sousa, Ana Galvão; Escola Lá Fora; geral@escolalafora.pt

99


Kindergarten Outdoor Environment and Its Use in Developing Knowledge of

Nature

Rita MAKARSKAITĖ-PETKEVIČIENE 1 , Nadia VENSKUVIENĖ 2

Introduction

The nursery environment should be interesting, full of surprises, secrets, and new discoveries of a child. According

to Plunge (2012) and Gibson (2014), it is difficult to cognise the environment, so as a geographical

space it is divided and studied in parts. As Yi-Fu, Tuan (2003) and Brukštutė (2017) note, space can become

a place. This means that a child absorbs and cognises it with the help of the teacher. A place for a child

is associated with freedom, security, and activity. The child notices the dynamics of the environment, which

is emphasised by Creswell (2004). The same place is different at different times of the year. It is different

when it rains or the sun shines. Nature is an important part of the environment. How can a child find

a dialogue with it? The aim is to determine how different outdoor spaces are adapted by educators for

children’s education, and what nature cognition activities dominate in them at different times of the year.

Method

The research design is free and unstructured. The data were collected by visiting nursery outdoor educational

spaces and during the interviews with educators. Authentic information, individual cases and experiences

have been analysed. Several outdoor spaces have been analysed. Three of them include: “A Mysterious Garden”

– a space for growing, caring for and discovering plants; “The Insect Kingdom” with “an insect hotel”,

which is a patch of natural meadow rich in insects, and a buddleja called a butterfly bush; “The House of

Birds” equipped with drinking vessels, nests and feeders for birds. Each outdoor space can be used in several

ways: 1) as a nature class where the children are introduced to natural objects, 2) as a home which is calm,

good to communicate and comfortable to play with others, and 3) as a world full of mysteries and riddles.

Findings

The spaces under analysis are perceived by children as inhabited (they live, explore and play here). Depending

on the age, children cognise the space differently. The younger ones (0-2 years of age) know the world

through movements and five senses. Therefore, activities are focused on these aspects. The 2-5-year-olds are

predominantly characterised by “magical” thinking and the development of motor skills, and can do more.

Therefore, the knowledge of the environment and the sense of place occur by getting acquainted with natural

objects and exploring them. Logic, empathy, planning skills and attention are developed in children aged

5. Therefore, when establishing a relationship with nature, the message conveyed by educators is important,

and it does not matter what form it takes: a hint, focus of attention, or an enthusiastic invitation to observe.

Results and Conclusion

Natural science literacy of pre-school teachers is very important and sufficient. The experiences and insights

of different educators in different outdoor spaces provide an idea of how educators help a child establish

a dialogue with nature. As cognition of nature takes place in different spaces, the place is cognised

by movements, perceptions, experiences and social activities, i.e. acting together with others.

100

1

Vilnius University, rita.makarskaite-petkeviciene@fsf.vu.lt, +370 672 40019.

2

Vilnius University, nadia.venskuviene@fsf.vu.lt, +370 687 86558.


Anaokulu Dış Ortamının Doğa Bilgisinin Geliştirilmesinde Kullanımı

Rita MAKARSKAITĖ-PETKEVIČIENE 1 , Nadia VENSKUVIENĖ 2

Giriş

Açık hava okulları ilginç, sürprizlerle, sırlarla dolu ve bir çocuğun yeni keşiflerine olanak sağlayan bir ortamdır.

Plunge (2012) ve Gibson (2014) ‘a göre çevreyi kavramak zordur, bu nedenle coğrafi bir mekan olarak

parçalara bölünerek incelenir. Yi-Fu, Tuan (2003) and Brukštutė (2017) belirttiği gibi, boşluk bile bir

öğrenme mekanı olabilir. Bu, bir çocuğun öğretmenin yardımıyla onu özümsediği ve kavrayacağı anlamına

gelir. Bir çocuk için bir mekan özgürlük, güvenlik ve etkinlik ile ilişkilidir. Çocuk, çevrenin dinamiklerini

fark eder (Creswell, 2004). Aynı mekan yılın farklı zamanlarında farklı anlam ifade eder. Yağmur yağdığında

veya güneş parladığında farklıdır. Doğa, çevrenin önemli bir parçasıdır. Bir çocuk doğayla nasıl diyalog

kurabilir? Bu çalışmanın amacı, eğitimciler tarafından farklı açık alanların çocukların eğitimi için nasıl uyarlandığını

ve yılın farklı zamanlarında bunlarda hangi doğa biliş etkinliklerinin baskın olduğunu belirlemektir.

Yöntem

Araştırma dizaynı yapılandırılmamıştır.. Veriler, kreş açık hava eğitim alanları ziyaret edilerek ve eğitimcilerle yapılan

görüşmeler sırasında toplanmıştır. Gerçek bilgiler, bireysel vakalar ve deneyimler analiz edilmiştir. Araştırma

kapsamında birkaç açık alan incelenmiştir. Bunlardan üçü şunları içerir: “Gizemli Bir Bahçe” - bitkileri büyütmek,

onlara bakmak ve keşfetmek için bir alan; Böcekler açısından zengin bir doğal çayır parçası olan “böcek oteli” ve

kelebek çalı denilen “Böcek Krallığı”; Kuşlar için içme kapları, yuvalar ve yemliklerle donatılmış “Kuşlar Evi”. Her

bir açık alan çeşitli şekillerde kullanılabilir: 1) çocukların doğal nesnelerle tanıştığı bir doğa sınıfı olarak, 2) sakin,

iletişim kurması iyi ve başkalarıyla oynaması rahat bir ev olarak ve 3) gizem ve bilmecelerle dolu bir dünya olarak.

Bulgular

Analiz edilen mekanlar, çocuklar tarafından yaşam alanı olarak algılanır (burada yaşarlar, keşfederler ve oynarlar).

Yaşa bağlı olarak çocuklar mekanı farklı şekilde tanırlar. Küçük olanlar (0-2 yaş) dünyayı hareketler ve beş

duyu yoluyla bilirler. Bu nedenle faaliyetler bu yönlere odaklanır. 2-5 yaşındakiler, ağırlıklı olarak “sihirli” düşünme

ve motor becerilerin gelişimi ile karakterize edilir ve daha fazlasını yapabilir. Dolayısıyla çevre bilgisi ve yer

duygusu, doğal nesnelerle tanışmak ve onları keşfetmekle gerçekleşir. Beş yaşındaki çocuklarda mantık, empati,

planlama becerileri ve dikkat gelişir. Bu nedenle, doğa ile bir ilişki kurarken, eğitimcilerin ilettiği mesajlarda biçimden

ziyade içerik önemlidir: bir ipucu, dikkat odağı veya gözlemlemek için coşkulu bir davet çok şey ifade eder.

Sonuç ve Tartışma

Okul öncesi öğretmenlerinin doğa bilimleri okuryazarlığı çok önemli ve gereklidir. Farklı eğitimcilerin

farklı dış mekanlardaki deneyimleri ve içgörüleri, eğitimcilerin bir çocuğun doğayla diyalog kurmasına

nasıl yardımcı olduğuna dair bir fikir verir. Doğanın kavranması farklı mekanlarda gerçekleştiğinden,

mekan, hareket, algılama, deneyim ve sosyal faaliyetlerle, yani başkalarıyla birlikte kavranır.

1

Vilnius University, rita.makarskaite-petkeviciene@fsf.vu.lt, +370 672 40019.

2

Vilnius University, nadia.venskuviene@fsf.vu.lt, +370 687 86558.

101


Learning Out-of-School: A Study of Metaphor

Esra Betül KÖLEMEN 1 , Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN 2

Introduction

Nowadays, education and training has become a lifelong process at home, at school and outside of school in

every possible environment and opportunity. Therefore, museums, planetariums, botanical gardens, factories,

zoos, science centers, aquariums are seen as out-of-school learning environments. Out-of-school learning environments

provide children with rich learning opportunities, ensuring their active participation and making

learning enjoyable and permanent. It is important for preschoolers to be aware of out-of-school learning environments

where children can obtain information through more than one senses they directly experience, and

examine the object, existence, event in their natural environment. Therefore, the purpose of this study is to determine

pre-school teacher candidates’ perceptions of the concept of “Learning Out of School” through metaphors.

Method

The study, which aims to determine pre-school teacher candidates’ perceptions of the concept of “Outof-School

Learning” through metaphors, was conducted according to the phenomenology pattern, one of

the qualitative research designs.This study was carried out at Sakarya University in the fall semester of the

2019-2020 academic year. In the research, 90 pre-school 3rd grade teacher candidates participated voluntarily.Participants

were asked to complete the sentence of “Learning Out of School is like ….. Because…” .

The metaphors obtained were analyzed in five stages: (1) coding and sorting, (2) compiling sample metaphor

images, (3) creating categories and themes, (4) calculating validity and reliability, and (5) interpretation.

The metaphors obtained were analyzed in five stages: (1) coding and sorting, (2) compiling sample metaphor

images, (3) creating categories and themes, (4) calculating validity and reliability, and (5) interpretation.

Findings

As a result of the analysis, 8 metaphors were obtained: Experience, Travel, Freedom, Authentic Learning,

Completion, Fun, Struggle and Discovery. Among these analyzed metaphors, Experiencing (n =

26) and Authentic learning (n = 25) constituted more than half of the metaphors, respectively Complementary

(n = 14), Fun (n = 10), Gezi (n = 5), Freedom (n = 5). ), Discovery (n = 3), Struggle (n = 2) make

up the other half. In order to ensure the reliability of the study, expert opinion was sought to confirm

whether the reasons under 8 conceptual categories represent a specified conceptual category. As a result,

Cohen kappa coefficient was found to be 84.4%, and it was found to be reliable among practitioners.

Results and Conclusion

The results show that teacher candidates perceive “learning out-of-school “ as an opportunity for children to

learn directly by experiencing. It was concluded that they perceived “learning outside of school” as complementary,

fun activities.

102

1

Res. Assist., Sakarya University, Turkey

2

Prof. Dr., Sakarya University, Turkey


Okul Dışı Öğrenme: Bir Metafor Çalışması

Esra Betül KÖLEMEN 1 , Ayşe Güler KÜÇÜKTURAN 2

Giriş

Günümüzde geleneksellikten uzaklaşan eğitim sistemi ile eğitim ve öğretime yönelik çalışmalar evde,

okulda ve okul dışında mümkün olan her ortamda ve fırsatta ömür boyu sürecek bir süreç haline gelmiştir.

Bu süreçte müzeler, planetaryumlar, botanik bahçeleri, fabrikalar, hayvanat bahçeleri, bilim merkezleri,

akvaryumlar okul dışı öğrenme ortamları olarak görülmektedir. Okul dışı öğrenme ortamları

çocuklara zengin öğrenme fırsatları sunarak aktif katılımlarını sağlamakta ve öğrenmeyi eğlenceli ve

kalıcı hale getirmektedir. Okul öncesi öğretmen adaylarının, çocukların doğrudan deneyimledikleri, birden

fazla duyu aracılığıyla bilgi edinebildikleri, nesneyi, varlığı veya olayı doğal ortamında inceleyebildikleri

okul dışı öğrenme ortamlarını farkına varmaları önemlidir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, okul öncesi

öğretmen adaylarının “Okul Dışı Öğrenme” kavramına yönelik algılarını, bir kavram, olgu veya olayın

başka bir kavram, olgu veya olaya benzetilerek açıklanmasını sağlayan metaforlar yoluyla belirlemektir.

Yöntem

Okul öncesi öğretmen adaylarının “Okul Dışı Öğrenme” kavramına yönelik algılarını, metaforlar yoluyla belirlenmesini

amaçlayan bu çalışma, nitel araştırma desenlerinden olgu bilim (fenomenoloji) desenine göre yürütülmüştür.

Araştırmaya katılmaya gönüllü 2019-2020 eğitim öğretim yılı, güz döneminde Sakarya Üniversitesi Okul

Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı üçüncü sınıfta öğrenim görmekte olan 90 öğretmen adayı dâhil olmuştur. Katılımcılardan

“Okul Dışı Öğrenme …… gibidir. Çünkü ……” ifadelerini tamamlamaları istenmiştir. Elde edilen

metaforlar içerik analizi yapılarak, (1) kodlama ve ayıklama, (2) örnek metafor imgesi derleme, (3) kategori ve

tema geliştirme, (4) geçerlik ve güvenirliği hesaplama ve (5) yorumlama olmak üzere beş aşamada analiz edilmiştir.

Bulgular

Katılımcıların geliştirdikleri metaforların analizi sonucunda, Deneyimleme, Gezi, Özgürlük, Otantik Öğrenme,

Tamamlama, Eğlence, Mücadele ve Keşif olmak üzere 8 metafor elde edilmiştir. Analiz edilen bu metaforlardan

Deneyimleme (n=26) ve Otantik öğrenme (n=25) metaforların yarısından fazlasını oluştururken, sırasıyla Tamamlayıcı

(n=14), Eğlence (n=10), Gezi (n=5), Özgürlük (n=5), Keşif (n=3), Mücadele (n=2)’de diğer yarısını

oluşturmaktadır. Çalışmanın güvenirliğini sağlamak amacıyla 8 kavramsal kategori altına giren gerekçelerin belirlenen

bir kavramsal kategoriyi temsil edip etmediğini teyit etmek amacıyla uzman görüşüne başvurulmuştur.

Sonuç olarak Cohen kappa katsayısı %84,4 olarak bulunmuş olup uygulayıcılar arası güvenilir olduğu görülmüştür.

Sonuç ve Tartışma

Sonuç olarak, elde edilen metaforların öğretmen adayları tarafından olumlu olarak algılandığı görülmüştür.

Duyu organları ile deneyimleme fırsatı sağlayan, öğrenme ortamlarının gerçekçi durumlarla bağlantılı

olduğunu, gerçek yaşam deneyimleri sağlayan, eğitim-öğretimi tamamlayıcı, yaparak yaşayarak gerçekleşen

ve çocuklara keşif etme olanağı sağlayan eğlenceli etkinlikler olarak algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır.

1

Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi, Türkiye

2

Prof. Dr. , Sakarya Üniversitesi, Türkiye

103


Comparison of Outdoor Playgrounds For Preschool Children (Denizli, Samsun,

Sinop Examples)

Hülya GÜLAY OGELMAN 1 , Hande GÜNGÖR 2 , İlkay GÖKTAŞ 3

Introduction

Plays are a basic need for young children. Also they support all developmental areas of children. During plays children acquire

cognitive skills like observation, decision-making, establishment of cause-effect relationship, problem solving; language skills by

learning new concepts; and social-emotional skills like empathy, expression of emotions accurately, collaboration, cooperation and

sharing. In addition, children develop their fine and gross motor skills when playing. Plays are a tool of fun and learning for children.

Children’s environment affects their play behaviours. When considering the importance of plays for children in early

childhood, there is a need for well-organized and safe playgrounds with various play materials. In this context preparing

outdoor and indoor playgrounds in preschool educational establishments in a way to meet this need will undoubtedly

increase the quality of preschool education, which is considered as a critical period in a person’s life.

When preparing qualified playgrounds, it is necessary to take the size of the playground, number of children, developmental characteristics

and personal differences of children into account. The content of playgrounds should be created based on these matters.

As long as playgrounds contain different materials that may enrich children’s plays, children will have more options. In such

playgrounds there will be a variety of plays and each different play will make multiple contributions to children’s development.

It can be asserted that a preschool educational institution which has a qualified indoor playground and yet lacks

an outdoor playground will not be able to achieve a part of their goals. When assessing the relevant literature,

some studies suggest that outdoor playgrounds are related to children’s social-emotional and academic skills

and also some indicate that outdoor playgrounds bring many skills in children in terms of physical development.

Today, there is a need for qualified outdoor playgrounds for a healthy development of children indoors. In order to meet this need, it is

important that the conditions of present outdoor playgrounds be determined and developed according to needs. The purpose of this study

is to evaluate outdoor playgrounds aimed at preschool children in Denizli, Samsun and Sinop provinces, in terms of content and security.

Method

In the study, the descriptive screening model was used because a situation analysis will be tried to be performed for the equipment

and security of outdoor playgrounds.

Working Group

The playgrounds to be compared within the scope of the study consisted of children’s playgrounds built by municipalities as

well as outdoor playgrounds in independent kindergartens and nursery classes within the body of primary-secondary schools.

In order to determine the playgrounds included in the study group, the simple random sampling method was used. Accordingly,

26 public children’s playgrounds, 15 independent kindergarten outdoor playgrounds and 13 primary-secondary school

playgrounds containing nursery classes in Denizli, Samsun and Sinop provinces were determined as the study group. Within

the scope of the study, a total of 54 playgrounds from three provinces will be examined.

Data Collection Tool

The data of the study will be collected using the first two sections of the Evaluation Scale for Playground adapted into Turkish

by Basbay (2012), which are; “What does the playground have?” and “Does the playground have good and safe conditions?”.

The data of the study will be obtained by observing the outdoor playgrounds in the educational institutions in the study group

according to the items specified in the Evaluation Scale for Playground. This six-point Likert scale is scored as “0: None; 1:

Some materials available but not applicable; 2: Weak; 3: Average; 4: Good and 5: All materials available”.

In the study, the researchers will complete the “Evaluation Scale for Playground” as specified above by observing the

playgrounds in their provinces (Denizli, Samsun, Sinop). For reliability of the study data, the researchers will record the

outdoor playgrounds they observe by taking photographs and videos. On the basis of these records, expert opinion will be

received and the study data will be evaluated.

Data Analysis

The data of the study will be calculated in accordance with frequency and percentage distributions

Findings

Data collection process continues.

104

1

Prof. (Ph. D.) Sinop University, ogelman@sinop.edu.tr

2

Assistant Professor, (Ph. D.) Pamukkale University, hgungor@pau.edu.tr

3

Lecturer, Ondokuz Mayıs University, ilkaygoktas1@hotmail.com


Okul Öncesi Dönem Çocuklarına Yönelik Açık Oyun Alanlarının Karşılaştırılması

(Denizli, Samsun, Sinop Örnekleri)

Hülya GÜLAY OGELMAN 1 , Hande GÜNGÖR 2 , İlkay GÖKTAŞ 3

Giriş

Oyun küçük çocukların temel ihtiyacıdır. Aynı zamanda çocukların tüm gelişim alanlarını destekler. Çocuklar oyun içerisinde,

gözlem yapma, karar alma, neden sonuç ilişkisi kurma, problem çözme vb. bilişsel beceriler; yeni kavram öğrenimi ile dil becerileri;

empati, duygularını doğru bir şekilde ifade etme, işbirliği, yardımlaşma, paylaşma gibi sosyal-duygusal beceriler kazanırlar.

Ayrıca, oyun oynarken çocukların küçük ve büyük motor becerileri gelişir. Oyun, çocukların eğlenme ve öğrenme aracıdır.

Çocuğun içinde bulunduğu ortam, çocukların oyun davranışlarını etkiler. Erken çocukluk döneminde oyunun çocuklar için önemi

düşünüldüğünde, iyi organize edilmiş, çeşitli oyun materyallerine sahip ve güvenli oyun alanları ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Bu bağlamda, okul öncesi eğitim kurumlarında bulunan açık ve kapalı oyun alanlarının bu ihtiyacı karşılar niteliklerde hazırlanması,

şüphesiz ki, bireyin yaşantısında kritik dönem olarak adlandırılan okul öncesi dönem eğitiminin niteliğini arttıracaktır.

Nitelikli oyun alanlarının oluşturulmasında, oyun alanın büyüklüğü, çocuk sayısı, çocukların gelişim özellikleri

ve bireysel farklılıkları dikkate alınmalıdır. Oyun alanının içeriği de bu hususlar dikkate alınarak oluşturulmalıdır.

Oyun alanları çocuk oyunlarını zenginleştirecek donanıma sahip, materyal açısından farklı

materyalleri barındırdıkça çocukların seçenekleri artacak, böyle bir oyun alanında çocukların oynadığı oyun

türleri çeşitlilik gösterecek ve oynanan her farklı oyun türü çocukların gelişimleri üzerinde çok yönlü katkı sağlayacaktır.

Kapalı oyun alanı istenilen nitelikte hazırlanmış, ama hiç açık oyun alanına sahip olmayan bir okul öncesi kurumunun,

amaçlarının bir kısmını gerçekleştiremeyeceği söylenebilir. Konu ile ilgili alan yazın değerlendirildiğinde, açık alan oyunlarının,

çocukların sosyal-duygusal ve akademik beceriler ile ilişkili olduğu ifade edilen araştırmalar söz konusu iken, açık

alan oyunlarının çocuklara fiziksel gelişim açısından da birçok beceri kazandırdığını gösteren araştırmalar da söz konusudur.

Günümüzde daha çok kapalı alanda bulunan çocukların sağlıklı gelişimleri için nitelikli açık oyun alanlarına

ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı karşılamak için var olan açık oyun alanlarının durumlarının belirlenmesi ve ihtiyaca

yönelik geliştirilmesi önemlidir. Bu araştırmanın amacı, Denizli, Samsun ve Sinop illerindeki okul öncesi dönem

çocuklarına yönelik açık oyun alanlarının içerik ve güvenlik açısından değerlendirilmesi olarak belirlenmiştir.

Yöntem

Araştırmada, açık oyun alanlarının donanımı ve güvenliği açısından, durum

analizi gerçekleştirilmeye çalışıldığından, betimsel tarama modeli kullanılmıştır.

Çalışma Grubu

Araştırma kapsamında karşılaştırma yapılacak oyun alanları, belediyelerinin oluşturduğu çocuk oyun parkları, bağımsız anaokulları

ve ilkokul-ortaokul içerisinde bulunan anasınıflarına ait açık oyun alanlarından oluşmaktadır. Çalışma grubuna dâhil edilen

oyun alanlarının belirlenmesi için basit rastgele örneklem seçimi kullanılmıştır. Buna göre araştırmanın çalışma grubu olarak, Denizli,

Samsun ve Sinop illerindeki 26 kamuya açık çocuk oyun parkı, 15 bağımsız anaokulu açık oyun alanı ve içerisinde ana sınıfı

bulunan 13 ilkokul/ortaokul açık oyun alanı belirlenmiştir. Araştırma kapsamında, 3 ilden toplam 54 oyun alanı incelenecektir.

Veri Toplama Aracı

Araştırmanın verilerinin toplanmasında, Başbay (2012) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Oyun Alanı Değerlendirme Ölçeği’nin

“Oyun alanı neler içermektedir?” ve “Oyun alanı iyi ve güvenli koşullara sahip mi?” olmak üzere ilk iki bölümü kullanılacaktır.

Araştırmanın verileri, çalışma grubundaki eğitim kurumlarının açık oyun alanlarının Oyun Alanı Değerlendirme Ölçeği’nde

belirtilen maddeler doğrultusunda gözlemlenmesi ile elde edilecektir. 6’lı likert tipindeki bu ölçek, “0: Yok; 1: Bazı materyaller

var fakat kullanışlı değil; 2: Zayıf; 3: Ortalama; 4: İyi ve 5: Bütün materyaller var.” şeklinde, puanlandırılmaktadır.

Çalışmada araştırmacılar bulundukları illerde (Denizli, Samsun, Sinop) belirlenen oyun alanlarını

gözlemleyerek “Oyun Alanı Değerlendirme Ölçeği”ni yukarıda belirtildiği şekilde dolduracaklardır. Araştırma

verilerinin güvenirliği için araştırmacılar, gözlem yaptıkları açık oyun alanlarını fotoğraflayıp ve video yönetimi

ile kayıt altına alacaklardır. Bu kayıtlar üzerinden uzman görüşü alınarak araştırma verileri değerlendirilecektir.

Veri

Analizi

Araştırmanın verileri, frekans ve yüzde dağılımları doğrultusunda hesaplanacaktır.

Bulgular

Veri toplama süreci devam etmektedir.

1

Prof. Dr. Sinop Üniversitesi, ogelman@sinop.edu.tr

2

Dr. Öğr. Üyesi, Pamukkale Üniversitesi, hgungor@pau.edu.tr

3

Öğr. Gör. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, ilkaygoktas1@hotmail.com

105


A Content Analysis of Post-graduate Theses in Turkey About Outdoor in

Preschool Period

Hatice ÖZGÜRSOY 1 , Melek YILDIRIM 2

Introduction

It is known that the physical environment affects the mind, body, movement, language, emotion and social development

of the child in the preschool period. Considering the physical environment in pre-school education institutions,

outdoor spaces are considered as an extension of indoor education and are considered as environments that

help to reinforce the experiences gained. Turkey with an understanding of the importance of outdoor applications

has started to work in this field. Examining the results of the researches made with this study and “Outdoor Space

in Preschool Period” from 2003 to 2020 in order to create a basis for new applications the quantity and quality of

master’s and doctoral theses in terms of Turkey aimed to investigate. Theses in the study will be evaluated in terms

of institute, university, year, field, subject, method, data collection tools, data analysis style, findings and results.

In the study “What are the postgraduate graduate designs related to pre-school outdoor space? What are the methodological

features of postgraduate theses on outdoor space in pre-school period? What are the content features

of postgraduate theses about outdoor space in pre-school period? What are the similarities and differences in the

results of the postgraduate theses about outdoor space in the preschool period?” answers to questions will be sought.

Method

In this study, content analysis was used to examine the doctorate and master’s theses in detail. Doctoral and master’s

theses written between 2003 and 2020 were used in the study. Only theses were used in the study, and these

theses were reached by writing the keyword “outdoor” from the National Thesis Center of the Council of Higher

Education. It has been paid attention that the obtained theses were written in the pre-school period. The theses

used in the study were transferred to the Excel Program according to the research questions and detailed analysis

was made. As a result of the analysis, frequency and percentage tables were created and the results were presented.

Findings

When the theses included in the study were examined, the most theses related to outdoor space in the preschool

period were made in 2017. Considering the levels of the theses, 18 master’s and 3 doctoral theses were made in

this field. In 2010-2011, only a doctoral thesis was written, and in 2018, both a doctoral and a master’s thesis

were written. When the analyzes are examined, it is seen that studies have been carried out in 15 different universities.

Among these universities, the most studies were conducted at Hacettepe University. From the point of the

institute, 9 studies were conducted in Science, 5 in Social Sciences, 6 in Educational Sciences, and 1 in Graduate

Education Institute. When examined in terms of science, theses has been written in 7 different disciplines, the

most thesis was written in Preschool Education branch with a rate of 38%. Three different methods were used

in the studies. 71% of the studies were created by qualitative method, 24% by mixed and 5% by quantitative

method. In the studies, 10 different data collection tools were used, and the interview technique was mostly used.

Results and Conclusion

There is a differentiation in the subjects of the studies carried out. Opinions about outdoor applications and the

concept of a child-friendly city were mostly studied. In addition, suggestions for future research are included

according to the data obtained from the results. Despite the examination of the theses made since 2003, it was

noteworthy that they were small in number and the need for more work in this field was mentioned. It will be

functional to include outdoor application examples in the researches to be done.

106

1

Sakarya University of Master Student, hatice.ozgursoy2@ogr.sakarya.edu.tr

2

Sakarya University of Master Student, melek.yildirim3@ogr.sakarya.edu.tr


Okul Öncesi Dönemde Dış Mekan İle İlgi Yapılmış Lisansüstü Tezlerin İçerik

Analizi

Hatice ÖZGÜRSOY 1 , Melek YILDIRIM 2

Giriş

Okul öncesi dönemde fiziksel çevrenin, çocuğun zihin, beden, hareket, dil, duygu ve sosyal gelişimini etkilediği

bilinmektedir. Okul öncesi eğitim kurumlarında fiziksel çevre düşünüldüğünde dış mekanlar, iç mekanlarda verilen

eğitimin bir uzantısı olarak kabul edilmekte ve kazanılan deneyimleri pekiştirmeye yarayan ortamlar olarak

değerlendirilmektedir. Türkiye’de dış mekan uygulamalarının öneminin farkına varılmasıyla birlikte bu alanda

çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmayla birlikte yapılan araştırmaların sonuçlarının incelenebilmesi ve

yeni uygulamalar için bir zemin oluşturması adına 2003 yılından 2020 yılına kadar olan “Okul Öncesi Dönemde

Dış Mekan” üzerine Türkiye’de yapılmış yüksek lisans ve doktora tezlerinin nicelikleri ve nitelikleri bakımından

incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada tezler enstitü, üniversite, yıl, alanı, konusu, yöntemi, veri toplama

araçları, veri analizi teknikleri, bulguları ve sonuçları bakımından değerlendirilecektir. Çalışmada ‘’Okul öncesi

dönemde dış mekân ile ilgili yapılmış lisansüstü tezlerin tanımlayıcı özellikleri nelerdir? Okul öncesi dönemde

dış mekân ile ilgili yapılmış lisansüstü tezlerin metodolojik özellikleri nelerdir? Okul öncesi dönemde dış

mekân ile ilgili yapılmış lisansüstü tezlerin içerik özellikleri nelerdir? Okul öncesi dönemde dış mekân ile ilgili

yapılmış lisansüstü tezlerin sonuçlarındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir?’’ sorularına cevap aranacaktır.

Yöntem

Bu çalışmada, doktora ve yüksek lisanslarını ayrıntılı incelemek için içerik analizi kullanılmıştır. Çalışmada

2003 – 2020 yıllarında yazılan doktora ve yüksek lisans tezleri kullanılmıştır. Çalışmada sadece

tezler kullanılmış olup, bu tezlere Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezinden “dış mekân” anahtar

kelimesi yazılarak ulaşılmıştır. Ulaşılan tezlerin okul öncesi dönemde yazılmış olmasına dikkat

edilmiştir. Çalışmada kullanılan tezler araştırma sorularına göre Excel Programına aktarılarak detaylı analiz

yapılmıştır. Analiz sonucunda frekans ve yüzde tabloları oluşturularak sonuçlar ortaya konulmuştur.

Bulgular

Araştırmaya alınan tezler incelendiğinde okul öncesi dönemde dış mekân ile ilgili en fazla tez 2017 yılında

yapılmıştır. Tezlerin düzeylerine bakıldığında ise bu alanda 18 Yüksek Lisans ve 3 tane doktora tezi yapılmıştır.

2010-2011 yıllarında sadece doktora tezi, 2018 yılında ise hem doktora hem yüksek lisans tezi

yazılmıştır. Yapılan analizler incelendiğinde 15 farklı üniversitede çalışma yapıldığı görülmektedir. Bu

üniversiteler içinde en fazla çalışma Hacettepe Üniversitesinde yapılmıştır. Enstitü açısından bakıldığında

Fen Bilimlerinde 9, Sosyal Bilimlerde 5, Eğitim Bilimlerinde 6, Lisansüstü Eğitim Enstitüsünde 1 çalışma

yapılmıştır. Bilim dalı açısından incelendiğinde 7 farklı bilim dalında tez yazılmış olup, en fazla tez

%38 oranla Okul Öncesi Öğretmenliği bilim dalında yazılmıştır. Yapılan çalışmalarda 3 farklı yöntem

kullanılmış. Çalışmaların %71’i nitel , %24’ü karma ve %5’i nicel yöntemle oluşturulmuştur. Yapılan

çalışmalarda10 farklı veri toplama aracı kullanılmış olup en fazla görüşme tekniğine yer verilmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Yapılan çalışmaların konularında farklılaşma görülmektedir. En çok dış mekan uygulamaları hakkında

görüşler ve çocuk dostu kent kavramı üzerinde çalışılmıştır. Ayrıca ulaşılan sonuçlardan elde edilen

verilere göre gelecek araştırmalar için önerilere yer verilmiştir. 2003 yılından beri yapılan tezlerin

incelenmesine rağmen sayıca az olması dikkat çekmiş ve bu alanda daha çok çalışma ihtiyacından

bahsedilmiştir. Yapılacak araştırmalarda dış mekan uygulama örneklerine yer verilmesi işlevsel olacaktır..

1

Sakarya Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi, hatice.ozgursoy2@ogr.sakarya.edu.tr

2

Sakarya Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi, melek.yildirim3@ogr.sakarya.edu.tr

107


School Administrators Views Regarding the Current Status and Use of Gardens

of Schools/Institutions Offering Preschool Education Services

Müzeyyen SÜMER 1 , Hatice BEKİR 2

Introduction

It is important for the healthy growth and development of children that the gardens of the schools where

they spend most of their time qualitatively and quantitatively meet their needs for outdoor play and learning.

Method

In this study, it was aimed to examine the opinions of educators working as administrators in schools and

institutions that provide preschool education services in Amasya city center on the current situation (physical

qualities, safety and competence) and use of school gardens. In this study, descriptive survey model, one

of the qualitative research designs, was used. For this purpose, interviews were made with 42 school administrators

working in 8 kindergartens, 5 nurseries/day care centers and 15 primary-secondary schools in the

city center of Amasya. The data were collected using a personal information form that includes demographic

questions such as age, gender, and seniority. In addition, a form including open-ended questions was

given to the administrators for the current situation of the school gardens and their opinions on the use of

the school garden. For open-ended questions, the evaluation was made using the content analysis method.

Findings

47.6% of the managers participating in the research are managers and 52.4% are vice managers. The garden

width of the nurseries/day care centers participating in the study is 416m² on average, 837m² for kindergartens

and 2847m² for primary-secondary schools. The administrators in 6 of 8 kindergartens participating in the

study, in all of 5 nurseries/day care centers, and in 5 of 15 primary-secondary schools, stated that the school

garden was equipped with playground equipment. There are sand pools in 5 of the kindergartens and in 4 of

the nurseries/day care centers. There are 5 kindergartens, 10 primary-secondary schools and 3 nurseries/day

care centers, which are stated to have natural green areas. In 5 kindergartens, 2 primary-secondary schools

and 2 nurseries/day care centers, a part of the garden is reserved as a vegetable-fruit growing area. Pet care

is provided in 1 kindergarten, 1 nursery/day care center, 2 primary-secondary school gardens. 85.7% of the

participants said that school gardens are safe. 27.2% of the participants working in primary-secondary schools

said that school gardens are not safe enough. When the answers regarding the importance of the activities of

children in the school garden for the development of children were evaluated, three developmental areas came

to the fore: motor (92.9%), cognitive (40.5%) and social-emotional development (59.5%). When asked how

often preschool children use the garden, 69.2% of kindergarten administrators and 85.7% of nursery/day care

center administrators; 22.7% of primary-secondary school administrators stated it as every day. The average

time spent by children in the school garden is 30-60 minutes (73.8%). The rate of administrators who find

the school garden sufficient in kindergartens is 38.4% and 13.6% in primary-secondary schools. Administrators

stated that the quality of school gardens should be increased (83.7%). According to the administrators,

physical conditions (59.5%), season (57.1%), teacher approach (54.8%), parents’ anxiety (38.1%) and common

use of the garden with primary-secondary school students (31.0%) affects the use of the school garden.

Results and Conclusion

School administrators find school gardens safe but partially adequate. School administrators care about school

gardens and they aim to increase the quality of school gardens.

108

1

Amasya Universty, Sabuncuoglu Şerefeddin VSHS, Child Development Program, muzeyyen.sumer@amasya.edu.tr, 0358 211 50 27.

2

Ph. D. Gazi Universty, Faculty Of Education, Division of Pre-Scholl Education, shatice@gazi.edu.tr, 0 312 202 1663.


Okul Öncesi Eğitim Hizmeti Sunan Okul/Kurumların Bahçelerinin Mevcut

Durumu ve Kullanımına İlişkin Yönetici Görüşleri

Müzeyyen SÜMER 1 , Hatice BEKİR 2

Giriş

Çocukların zamanlarının büyük bir kısmını geçirdikleri okullarda bulunan bahçelerin nicelik

ve niteliksel olarak güven içinde açık havada oyun ve öğrenme gereksinimini karşılayabilecek

düzeye ulaşmasının, çocukların sağlıklı büyüme ve gelişmesindeki önemi büyüktür.

Yöntem

Amasya il merkezinde okul öncesi eğitim hizmeti sunan okul ve kurumlarda yönetici olarak görev yapan

eğitimcilerin okul bahçelerinin mevcut durumu (fiziksel nitelikleri, yeterliği ve güvenliği) ile kullanımına

ilişkin görüşlerinin incelenmesinin amaçlandığı bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden betimsel tarama

modeli kullanılmıştır. Bu amaçla, Amasya il merkezinde bulunan 8 anaokulu, 5 kreş ve gündüz bakımevi

ile bünyesinde anasınıfı bulunan 15 ilkokul ve ortaokulda görev yapmakta olan 42 okul yöneticisi ile

görüşme yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulmuş yaş, cinsiyet, kıdem gibi

demografik soruların yer aldığı kişisel bilgi formu ile yöneticilerin okul bahçelerinin mevcut durumunu ve

çocukların okul bahçesini kullanmalarına yönelik görüşlerini tanımlayabilecekleri açık uçlu sorulardan oluşan

form kullanılmıştır. Açık uçlu sorular için içerik analizi yöntemi kullanılarak değerlendirme yapılmıştır.

Bulgular

Araştırmaya katılan yöneticilerin %47,6’sı müdür; %52,4’ü müdür yardımcısıdır. Çalışmaya katılan kreş/gündüz

bakımevlerinin bahçeleri ortalama 416 m², anaokullarının 837 m², ilkokul ve ortaokulların 2487 m²’dir. Araştırmaya

katılan 8 anaokulunun 6’sında; 5 kreş/gündüz bakımevinin tümünde, 15 ilkokul ve ortaokulun ise 5’inde

yöneticiler okul bahçesinin fiziki niteliklerini tanımlarken oyun parkı donanımı bulunduğunu belirtmişlerdir.

Anaokullarının 5’inde, kreş/gündüz bakımevlerinin 4’ünde kum havuzu bulunmaktadır. Doğal yeşil alan bulunduğu

belirtilen 5 anaokulu, 10 ilkokul ve ortaokul ve 3 kreş/gündüz bakımevi bulunmaktadır. 5 anaokulu, 2 ilkokul

ve ortaokul ile 2 kreş/gündüz bakımevinde bahçenin bir kısmı sebze-meyve yetiştirme alanı olarak ayrılmıştır. 1

anaokulu, 1 kreş/gündüz bakımevi ile 2 ilkokul ve ortaokul bahçesinde evcil hayvan bakımı yapılmaktadır. Katılımcıların

%85,7’si okul bahçelerini güvenli olarak nitelendirirken, ilkokul ve ortaokullarda görev yapan katılımcıların

%27,2’si yeterince güvenli bulmamaktadırlar. Çocukların okul bahçesinde yaptıkları etkinliklerin onların

gelişimine katkısına ilişkin yanıtlarda motor (%92,9), bilişsel (%40,5) ve sosyal-duygusal gelişim (%59,5)

ön plana çıkmıştır. Okul öncesi çocukların bahçeyi hangi sıklıkta kullandıkları sorulduğunda anaokulu yöneticilerinin

%69,2’si, kreş/gündüz bakımevi yöneticilerinin %85,7’si; ilkokul ve ortaokul yöneticilerininse %22,7’si

her gün olarak belirtmiştir. Çocukların okul bahçesinde geçirdikleri süre ortalama 30-60 dakika olarak belirtilmiştir

(%73,8). Anaokullarında okul bahçesini yeterli bulan yöneticilerin oranı %38,4, ilkokul ve ortaokullarda

%13,6’dır. Yöneticiler okul bahçelerinin niteliğini artırmak gerektiğini bildirmişlerdir (%83,7). Okul bahçesinin

kullanımını etkileyen faktörler; fiziki koşullar (%59,5), mevsim (%57,1), öğretmen yaklaşımı (%54,8), ebeveynlerin

endişesi (%38,1) ve bahçenin ilkokul ve ortaokul öğrencileri ile ortak kullanımı (%31,0) olarak belirlenmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Okul yöneticilerinin okul bahçelerinin mevcut durumunu genel olarak güvenli ancak kısmen yeterli buldukları,

çocukların okul bahçelerini kullanmalarını önemsedikleri ve bahçeden daha fazla yararlanmaları için onların

gereksinimleri doğrultusunda okul bahçelerinin fiziksel niteliğini artırmayı planladıkları sonucuna ulaşılmıştır.

1

Amasya Üniversitesi, Sabuncuoğlu Şerefeddin SHMYO, Çocuk Gelişimi Programı, muzeyyen.sumer@amasya.edu.tr, 0358 211 50 27

2

Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi Eğitim Ana Bilim Dalı, shatice@gazi.edu.tr, 0 312 202 1663.

109


An Investigation of the Effect of Outdoor Activities in Preschool Education on

Children’s Cognitive Development

Ayşegül KOL 1

Introduction

Cognitive development is the learning activities that start from the birth of the child and continue throughout life.

The acquisition of knowledge, also expressed in cognitive terms, is a complex phenomenon in which babies, children

and adults learn consistently about those around them. Cognitive development enables people to learn about

reasons in an abstract and concrete way, to think logically, and to organize information about those around them.

People are born genetically willing to learn. In the first years after birth, the child tries to make sense of structuring

his environment by using his senses and motor movements with the motivation of his curiosity. The baby begins to

explore its surroundings from the first day of its birth. The main tools he uses in his discovery effort are the sensory

and motor abilities he brings. In this process, he / she actively participates in learning activities and realizes learning

by researching and exploring. Although the methods and parameters used in learning activities change as they

grow up, learning is a lifelong process. Active participation of the child in learning in cognitive development and

active participation in interaction, not passive, enables a qualified cognitive development. The aim of this study is

to reveal the effect of outdoor activities carried out in early childhood on the cognitive development of the child.

Method

This study, which aims to provide basic and comprehensive information to reveal the effect of outdoor activities

on the cognitive development of the child, is a review article. The study was designed as a descriptive survey.

Descriptive scanning can be explained as a method of scanning and analyzing as much as possible the appropriate

article in the researched area in order to provide generalizability of the results. In this context, it is aimed to examine

the previous empirical studies in the literature as well as the conceptual framework related to the research

subject. In this context, scientific studies suitable for the research subject have been comprehensively screened.

Findings and Results

As a result of the investigations made, it is revealed that outdoor games affect the cognitive development

of the child significantly. Activities that allow the child to learn by researching contribute to a more

permanent and qualified learning. Researches show that teachers generally have positive thoughts and attitudes

about outdoor activities, but the lack of physical conditions, lack of security measures in school gardens,

crowded classes, worrying about children getting sick in the open air, negative reactions of parents,

and so on. revealed that they could not give. In addition, it is another research result that outdoor activities

and classroom learning contribute positively. Outdoor activities are not given a special place in the pre-school

education curriculum and it is entirely up to teachers to implement or not. Teachers carry out these

activities with their own means by using the flexibility of the program. However, it was stated that the

children enjoyed spending time in the garden, they found the activities in the garden more fun than the activities

in the classroom, and the classroom could not provide a suitable environment for outdoor activities.

1

Vilayetler Hizmetbirliği Şefkat Kindergarten, Pre-school teacher, aysegulkol@gmail.com

110


Okul Öncesi Eğitimde Açık Hava Etkinliklerinin Çocuğun Bilişsel Gelişimine

Etkisinin İncelenmesi

Ayşegül KOL 1

Giriş

Bilişsel gelişimi çocuğun doğumundan itibaren başlayıp yaşam boyu devam eden öğrenme faaliyetleridir. Bilişsel

olarak da ifade edilen bilginin edinimi, bebeklerin, çocukların ve yetişkinlerin kendi etrafındakiler hakkında

tutarlı olarak öğreniyor olduğu karmaşık bir olgudur. Bilişsel gelişim insanlara soyut ve somut olarak nedenleri

öğrenmelerini, mantıklı düşünmelerini, etrafındakilerle ilgili bilgileri örgütlemeyi sağlamaktadır. İnsanlar genetik

olarak öğrenmeye istekli olarak dünyaya gelirler. Doğumdan sonra ilk yıllarda çocuk merak duygusunun

onu güdülemesi ile duyularını ve motor hareketlerini kullanarak çevresini yapılandırmaya anlamlandırmaya

çalışır. Bebek doğumunun ilk gününden itibaren çevresini keşfetme çabasına başlar. Keşif çabasında kullandığı

esas vasıtalar doğuştan getirdiği duyusal ve hareketsel yeteneklerdir. Bu süreçte öğrenme faaliyetlerine

aktif katılarak, araştırarak keşfederek öğrenme gerçekleştirir. Büyüdükçe öğrenme faaliyetlerinde kullandığı

yöntemler ve parametreler değişmekle birlikte öğrenme yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bilişsel gelişiminde

çocuğun öğrenmeye aktif katılımı, pasif değil aktif olarak etkileşime dâhil olması nitelikli bir bilişsel

gelişime olanak sağlar. Açık hava etkinlikleri çocuğun gelişimi ve eğitimi üzerine olumlu etkilerini ortaya

koyan bilimsel çalışmalar son yıllarda bu etkinliklerin önemini ortaya koymuştur. Çocuğun gelişimini destekleyecek

zengin uyarıcılarla desteklenmiş ortamlarda araştırarak keşfederek bilişsel süreçlere dâhil olması

hem daha nitelikli kalıcı bir öğrenmenin gerçekleştirmesine hem de daha eğlenceli bir öğrenme ortamları oluşmasına

katkı sağlar. Çocuklar için hazırlanmış eğitim ortamları, personel, fiziksel mekân, donanım, öğrenme

araç-gereçleri, özel düzenlemeler gibi alt ögelerden oluşan dinamik bir yapıdır. Fiziksel ortamın ve koşulların

uygunluğu, bu özelliklerin, programın içeriğiyle ve amaçlarıyla tutarlı olması ve öğrenmeye etki eden tüm

ögelerle işbirliği sağlayacak biçimde düzenlenmesi anlamına gelmektedir. Bu araştırmanın amacı erken çocukluk

döneminde gerçekleştirilen açık hava etkinliklerinin çocuğun bilişsel gelişimine etkisini ortaya koymaktır.

Yöntem

Açık hava etkinliklerinin çocuğun bilişsel gelişimine etkisinin ortaya koymaya yönelik temel ve kapsamlı

bilgiler sunmayı amaçlayan bu çalışma bir derleme bir çalışmadır. Çalışma betimsel tarama şeklinde desenlenmiştir.

Betimsel tarama, sonuçların genellenebilirliğini sağlamak için, araştırılan alanda mümkün olduğunca

uygun makaleyi tarama ve analiz etme yöntemi olarak açıklanabilir. Bu kapsamda araştırma konusu

ile ilgili kavramsal çerçevenin yanında alanyazındaki önceden yapılmış ampirik çalışmaların da irdelenmesi

amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırma konusuna uygun bilimsel çalışmalar kapsamlı biçimde taranmıştır.

Bulgular ve Sonuç

Yapılan incelemeler sonucunda açık hava oyunlarının çocuğun bilişsel gelişimini anlamlı düzeyde olumlu etkilediğini

ortaya koymaktadır. Araştırarak keşfederek öğrenmesine olanak sağlayan etkinliklerin çocuğun daha

kalıcı ve nitelikle öğrenmesine katkı sağlamaktadır. Araştırmalar öğretmenlerin açık hava etkinlikleri konusunda

genel olarak olumlu düşünce ve tutumlara sahip olduklarını ancak fiziksel şartların yetersizliği, okul bahçelerinde

güvenlik tedbirlerinin alınmamış oluşu, sınıfların kalabalık oluşu, çocukların açık havada hastalanacaklarına

dair kaygılar taşımaları, velilerin olumsuz tepkileri gibi nedenlerle uygulamada açık hava etkinliklerine yeteri

kadar yer veremediklerini ortaya koymuştur. Ayrıca açık alan etkinliklerinin ve sınıf içi öğrenmelere olumlu

katkı sağladığı da başka bir araştırma sonucudur. Okul öncesi eğitim müfredatında açık hava etkinliklerine özel

bir yer verilmemiş ve uygulayıp uygulamamak tamamen öğretmenlere bırakılmıştır. Öğretmenler kendi imkânlarıyla,

programın esnekliğini kullanarak bu etkinlikleri gerçekleştirmektedirler. Bununla birlikte çocukların

bahçede vakit geçirmekten keyif aldıkları, bahçede yapılan etkinlikleri sınıftaki etkinliklere göre daha eğlen-

1

Vilayetler Hizmetbirliği Şefkat Anaokulu Okul Öncesi Öğretmeni, aysegulkol@gmail.com

111


The Evaluation Of Pre-School Gardens As Learning Environment

Nilüfer DARICA 1 , Zerrin MERCAN 2 , Büşra BİLİR 3

Introduction

School gardens, as accessible learning environments, are areas that offer a richly stimulating learning.

According to Tepebağ and Arnas (2017), preschool gardens are important in terms of acquiring

skills that support the development of whole children and meeting their educational and play needs.

According to Malone and Tranter (2003), schoolyards have a rich potential for formal learning.

The National Education Association for Young Children (NAEYC) has highlighted the necessity of outdoor

learning spaces in educational programs. In the “child friendly schools” report prepared by UNICEF (2009),

it is emphasized that school has an important personal and social environment in life. It is emphasized that

child- friendly schools should be free from physical hazards to support their development. Emotional self-confidence,

communication and psychological development are indispensable. The school garden should be transformed

into a rich environment where all kinds of sports, artistic and gardening activities can be done that

will improve the child’s work and success from narrow spaces. research and creation skills (Başbay, 2012).

School gardens, as child-friendly environments, offer children the opportunity to act by meeting their

outdoor needs. School gardens provide opportunities to meet the children’s daily movement need , release

their energy; reduce stress, helps them recover from illnesses as asthma, obesity, etc. Thus, it supports

the well-being of children. According to Del Alamo (2005), playgrounds in school gardens are

areas that can be defined as physical play, creative play, social play, sensory playgrounds and quiet spaces.

When school gardens are considered as a learning environment, it is seen that a limited

number of studies have been done in the literature. Considering the importance of children’s

learning and development processes, school gardens should be well designed and used. Based

on all these needs, this research aims to evaluate pre-school gardens as a learning environment.

Method

In this study, which was planned in a qualitative research design, observation and document

analysis technique was used. The diagram of research design was shown in figure 1.

Araştırmanın Modeli

112

1 Prof.Dr.Hasan Kalyoncu Üniversitesi, nilufer.darica@hku.edu.tr, 05322525804

2 Dr.Öğr.Üyesi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi, zerrin.mercan@hku.edu.tr ,05053831648

3Arş. Gör. Büşra Bilir,Hasan Kalyoncu Üniversitesi busrabilir@hku.edu.tr, 05418874584


The study group of the research consists of 27 pre-school gardens in Gaziantep.

In the study, the school gardens were observed and the “checklist on the evaluation of school gardens as learning

environment” developed by the researchers was used to evaluate. For the document analysis, 3 * 3 colored

matrices, checklist for school gardens learning areas and photographs of 27 preschool gardens were used.

“School gardens location matrices” developed by Başbay (2012) were used in the creation of 3 * 3 colored

matrices for learning areas of school gardens. Also,school gardens were evaluated by the learning areas checklist

and the photos of the school gardens, taking Del Alamo’s (2005) classification of school gardens (physical

playgrounds, creative playgrounds, social playgrounds, sensory playgrounds and quiet areas) into account.

“School gardens as learning environment control list” was analyzed with percentage and frequency distributions

and discussed with the literature. 3 * 3 colored matrices, checklist for school gardens learning

areas and photos of 27 preschool gardens were evaluated with content analysis.The themes were physical

playgrounds, advertising playgrounds, social playgrounds, sensory playgrounds and silent areas.

Findings

The findings of the study consist of the checklist for the evaluation of school gardens as a learning environment,

3 * 3 colored matrices for learning areas of school gardens, the checklist for learning areas of school

gardens and the photographs for 27 preschool gardens. Considering the findings regarding the evaluation

of school gardens as a learning environment, it is observed that school gardens are designed and used

at a limited level, physical areas are generally planned and quiet areas are partly included in the design; It

has been observed that creative playgrounds, sensory playgrounds and social playgrounds are quite limited.

When the data were examined, it was found that school gardens were created in different designs but most of them were

not planned and used in accordance with their purpose; It has been observed that school gardens often contain areas

for physical games, but must be developed in terms of sensory areas, creative spaces, social spaces and quiet spaces.

It has been observed that the existing physical areas used for movement that support large muscle development.

However, these areas need to be enriched in terms of supporting creative games, sensory games and social games. It

was seen that the school gardens were useful for a little bit of social plays or group games, learning environments for

sensory and creative spaces do not exist in almost any institution and the quiet areas consist only of resting benches

Results and Conclusion

As a result, the school gardens need updating as learning environments that meets the different needs, interests

and developmental stages. In this context, it can be stated that creative playgrounds, sensory playgrounds, quiet

areas and social areas should be considered in school gardens and existing physical areas should be updated.

So, the research suggests:

• Collaboration of academicians, teachers and local administrations in the design and planning of school

gardens as learning environments and foster well practices,

• In service training of preschool teachers about school gardens should be planned.

1 Prof.Dr.Hasan Kalyoncu University, nilufer.darica@hku.edu.tr, 05322525804

2 Dr.Öğr.Üyesi. Hasan Kalyoncu University, zerrin.mercan@hku.edu.tr ,05053831648

3Arş. Gör. Büşra Bilir,Hasan Kalyoncu University busrabilir@hku.edu.tr, 05418874584

113


Okul Öncesi Kurumlara Ait Okul Bahçelerinin Öğrenme Ortamı Olarak

Değerlendirilmesi

Nilüfer DARICA 1 , Zerrin MERCAN 2 , Büşra BİLİR 3

Giriş

Okul bahçeleri, ulaşılabilir ve yaygın öğrenme ortamları olarak, zengin uyarıcılı öğrenme fırsatları ve olanakları

sunan alanlardır. Tepebağ ve Arnas’a göre (2017), okul bahçeleri çocukların tüm gelişim alanlarını

destekleyen becerilerini kazanmasında, eğitim ve oyun ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir yer

tutar. Malone ve Tranter’e göre (2003), okul bahçeleri formal öğrenme için zengin bir potansiyele sahiptir.

National Association of Education for Young Children (NAEYC), açık hava alanlarına olan ihtiyacın altını çizer ve

eğitim programlarında yer alması gerektiğine vurgu yapar. UNICEF’in (2009) “çocuk dostu okullara ilişkin oluşturduğu

raporda, okulun öğrencilerin yaşamında önemli bir kişisel ve sosyal çevre niteliğinde olduğu vurgulanır.

Bu önem, çocuk dostu okulların her çocuğa fiziksel tehlikelerden arınmış, duygusal açıdan güven sağlayıcı ve psikolojik

olarak gelişimlerini destekleyici olmalarını gerektirir” (Aktaran: Başbay, 2012). Başbay’a göre (2012), “

Okulun bahçesi, dar alanlar olmaktan çıkarılıp çocuğun çalışma, başarma, araştırma ve yaratma becerilerini geliştirecek

her türlü sportif, sanatsal ve bahçe çalışmalarının yapılabileceği zengin bir çevre haline dönüştürülmelidir.”

Okul bahçeleri çocukların açık alandaki ihtiyaçlarını karşılarken, çocukların hareket etmelerine olanak sunar. Böylece,

çocukların günlük hareket ihtiyaçlarını karşılamalarına, enerjilerini atmalarına, stresin azalmasına, astım,

obezite vb. hastalıklardan kurtulmalarına olanak tanır. Del Alamo’ya göre (2005), okul bahçelerinde yer alan oyun

alanları oldukça önemlidir. Bu alanlar, fiziksel oyun, yaratıcı oyun, sosyal oyun, duyusal oyun alanları ve sessiz

alanlar olarak tanımlanabilir. Farklı öğrenme alanlarını içeren okul bahçeleri, çocukların farklı ilgi ve ihtiyaçlarının

karşılanmasına olanak verir, böylece ulaşılabilir ve nitelikli öğrenme ortamları tüm çocuklar için sağlanabilir.

Bir öğrenme ortamı olarak okul bahçeleri ele alındığında, alan yazında sınırlı sayıda çalışmanın

yapıldığı görülmektedir. Çocukların öğrenme ve gelişim süreçlerindeki önemi düşünüldüğünde,

okul bahçelerinin nitelikli tasarlanması ve kullanılması gereklidir. Tüm bu ihtiyaçlardan yola çıkılarak,

bu araştırma okul bahçelerinin öğrenme ortamı olarak değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Yöntem

Nitel araştırma deseninde planlanan bu araştırmada, gözlem ve doküman incelemesi

tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın modeline ilişkin diagram şekil 1’de gösterilmektedir.

Araştırmanın Modeli

114

1 Prof.Dr.Hasan Kalyoncu Üniversitesi, nilufer.darica@hku.edu.tr, 05322525804

2 Dr.Öğr.Üyesi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi, zerrin.mercan@hku.edu.tr ,05053831648

3Arş. Gör. Büşra Bilir,Hasan Kalyoncu Üniversitesi busrabilir@hku.edu.tr, 05418874584


Araştırmanın çalışma grubunu, Gaziantep İli Şahinbey ve Şehitkamil

İlçelerine bağlı 27 okul öncesi eğitim kurumu oluşturmaktadır.

Araştırmada okul bahçeleri gözlemlenmiş, bu bağlamda veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen

“okul bahçelerinin öğrenme ortamı olarak değerlendirilmesine ilişkin kontrol listesi” kullanılmıştır. Doküman

incelemesi için okul bahçelerinin öğrenme alanlarına yönelik 3*3 renkli matrisler, okul bahçeleri öğrenme

alanları kontrol listesi ve 27 okul öncesi eğitim kurumu bahçelerine yönelik fotoğraflar kullanılmıştır. Okul bahçelerinin

öğrenme alanlarına yönelik 3*3 renkli matrislerin oluşturulmasında Başbay (2012) tarafından geliştirilen

“Okul bahçelerinin konum matrisleri”nden yararlanılmıştır. Okul bahçeleri öğrenme alanları kontrol listesi ile

okul bahçelerinin fotoğrafları, Del Alamo’nun (2005) okul bahçeleri sınıflandırılması (fiziksel oyun alanları, yaratıcı

oyun alanları, sosyal oyun alanı, duyusal oyun alanları ve sessiz alanlar) dikkate alınarak değerlendirilmiştir.

Araştırmada, “Okul bahçelerinin öğrenme ortamı olarak değerlendirilmesine ilişkin kontrol listesi”ne ilişkin

veriler, yüzdelik ve frekans dağılımları ile analiz edilmiş, alan yazın ile tartışılmıştır. Okul bahçelerinin öğrenme

alanlarına yönelik 3*3 renkli matrisler, okul bahçeleri öğrenme alanları kontrol listesi ve okul bahçelerine

yönelik fotoğraflar ise içerik analizi ile değerlendirilmiştir. İçerik analizinde temalar: fiziksel oyun alanları,

yaratıcı oyun alanları, sosyal oyun alanları, duyusal oyun alanları ve sessiz alanlar olarak ele alınmıştır.

Bulgular

Araştırmanın bulguları, okul bahçelerinin öğrenme ortamı olarak değerlendirilmesine ilişkin kontrol listesi, okul

bahçelerinin öğrenme alanlarına yönelik 3*3 renkli matrisler, okul bahçeleri öğrenme alanları kontrol listesi ve

27 okul öncesi eğitim kurumu bahçelerine yönelik fotoğraflara ilişkin bulgulardan oluşmaktadır. Okul bahçelerinin öğrenme

ortamı olarak değerlendirilmesine ilişkin bulgular ele alındığında, okul bahçelerinin tasarlanma ve kullanılma

durumlarının sınırlı düzeyde kaldıkları, tasarımda genellikle fiziksel alanların planlandığı, sessiz alanların kısmen yer

aldığı; yaratıcı oyun alanları, duyu oyun alanları ve sosyal oyun alanlarının oldukça sınırlı oldukları gözlemlenmiştir.

Okul bahçeleri öğrenme alanları kontrol listesi, fotoğraflar ile renkli matrisler incelendiğinde, okul bahçelerinin

farklı tasarımlarda oluşturuldukları, ancak birçoğunun amacına uygun olarak planlanmadığı

ve kullanılmadığı; okul bahçelerinin sıklıkla fiziksel oyunlara yönelik alanlar içerdikleri ancak duyusal

alanlar, yaratıcı alanlar, sosyal alanlar ve sessiz alanlar yönünden geliştirilmesi gerektiği görülmüştür.

Var olan fiziksel alanların sıklıkla hareket etmeye yönelik alanlar olduğu, bu alanların da büyük

kas gelişimini destekleyen oyunlar için tasarlandıkları görülmüştür. Ancak bu alanların yaratıcı

oyunları, duyu oyunlarını ve sosyal oyunları da desteklemesi açısından zenginleştirilmeye ihtiyacı

vardır. Okul bahçelerinde yer alan beton ve ya çim alanların sosyal oyunlar için zaman zaman

kullanıldıkları, bu alanlarda okul bahçesinin zeminine çizilen grup oyunlarının yer aldığı görülmektedir.

Duyusal alanlara ve yaratıcı alanlara yönelik öğrenme ortamlarının neredeyse hiçbir kurumda yer almadığı

görülmüştür. Bununla birlikte, sessiz alanların sadece dinlenme banklarından oluştukları da söylenebilir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırmanın bulguları ele alındığında okul bahçelerinin öğrenme ortamı olarak değerlendirilmesi için farklı ilgi

alanlarına, gelişim düzeylerine ve ihtiyaçlara sahip çocuklar için güncellenmeye ihtiyacı olduğu söylenebilir.

Bu bağlamda yaratıcı oyun alanları, duyu oyun alanları, sessiz alanlar ve sosyal alanların okul bahçelerinde

düşünülmesi, var olan fiziksel alanlarında güncellenmesi gerektiği ifade edilebilir. Bu bağlamda bu araştırma:

• Okul bahçelerinin tasarlanması ve planlanmasında akademisyen, öğretmen ve yerel yönetimlerin

işbirliği içinde çalışması, okul bahçelerinin öğrenme ortamı olarak tasarlanması, planlanması ve amaca uygun

uygulamaların yapılmasını,

• Var olan materyallerin etkin kullanımına yönelik hizmet içi eğitimler aracılığıyla okul öncesi öğretmenlerin

geliştirilmesini önerebilir.

1 Prof.Dr.Hasan Kalyoncu Üniversitesi, nilufer.darica@hku.edu.tr, 05322525804

2 Dr.Öğr.Üyesi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi, zerrin.mercan@hku.edu.tr ,05053831648

3Arş. Gör. Büşra Bilir,Hasan Kalyoncu Üniversitesi busrabilir@hku.edu.tr, 05418874584

115


Investigation of Preschool Teacher Candidates’ Views about Out-Of-School

Learning Environments: Autumn Activity in School Garden

Pelin AKSÜT 1

Introduction

Considering that the child is very eager to explore his environment in early childhood his first experiences with science

occur in this critical period as a result of interacting with his environment. In this period, children interact with events,

facts and situations related to science in environments in their daily lives -home, school and park, garden, etc. For example,

observing a butterfly placed on a flower, rain, boiling water etc. Out-of-school learning environments commonly

used in science education are school gardens, science museums, science centres, zoos, botanical gardens, planetariums

and natural history museums (Uludağ, 2017). In 2012 the report of the Learning Science in Informal Environments,

American National Science Teachers Association was emphasized that out-of-school learning environments have an important

role in science learning (NSTA, 2012). Non-formal learning, which includes out-of-class, out-of-school and lifelong

learning activities, is purposeful and planned learning that takes place in a learning environment outside of formal

learning environments ( Eshach, 2007).The teacher has an important role to implement science activities that aim to

provide permanent learning by carrying out a planned and continuous preschool period. The purpose of this research is

to investigate the views of preschool teacher candidates about the out-of-school learning environments and their usage.

Method

In this research the phenomenographic method which is one of the qualitative research designs was used (Cresswell, 2018:

77). In phenomenological studies, the experiences of the participants’ in the research with the researched case. Criterion

sampling method which is one of the purposeful sampling types, was used in determining the participants, 2th grade preschool

teacher candidates (N:69) at Bolu Abant İzzet Baysal University, in the fall term of 2019-2020 academic year. The criterion

is attending during the term Science Education in Early Years course and succeed. For this research, they attended during

the outdoor activity in school garden at BAİBÜ Preschool Application and Research Center. In school garden they attend

an autumn activity which was designed by the researcher for outdoor activity. The concept was autumn and firstly, they observed

the garden Secondly they collected the leaves, acorn, pine leaves, berries etc. Lastly, they created an autumn picture

using what they collected. In addition, as data collection instrument a reflection paper was used which is regarding the views

of preschool teacher candidates about autumn activity at school garden. They filled reflection paper after outdoor activity.

Findings

The research used a descriptive analysis technique to analyze the data collected. The data were analyzed with descriptive

statistics methods, such as frequency and percentage statistics. The result of autumn pictures were mostly regarding

deciduous tree in autumn (f:61), squirrel (f:33) and animals in garden (f:6). The result of reflection papers they mainly

(f:65) stated that thanks to the activities performed in the out-of-school learning environment, they emphasize being active

participants in learning through real objects, so that conceptual learning in the classroom can be supported. Besides, all of

them stated that willing to carry out out-of-school learning environments activities, and when they were appointed as teachers,

they would perform these and similar outdoor applications for the autumn concept with their students in their class.

Results and Conclusion

Considering the general results of this research, the opinions of the teacher candidates; as they stated as a result of their

own activity implementation, activities to be performed with real materials/objects in out-of-school learning environments

will make children active in the learning process and they will do such activity practices with their students when

they become teachers. Similarly, Ocak and Korkmaz (2018) founded that preschool teachers stated that in science education,

out-of-school learning environments can be used for plants, animals, seasons and planets, and they will do more

activities in out-of-school learning environments, if these environments are found in the place of their living places. As a

result; as Karamustafaoğlu, Ayvalı, and Ocak (2018) stated, since out-of-school learning environments activities support

all development areas of the child and will offer real lives by providing permanent learning. Considering that out-ofschool

learning activities should be included more and it becomes important for preschool teacher candidates, who are as

future preschool teachers, to be able to plan the learning process in a meaningful and effective way.

1

Assistant Professor Doktor, Bolu Abant İzzet Baysal University, pelin.aksut@ibu.edu.tr

116


Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Okul Dışı Öğrenme Ortamlarına İlişkin

Görüşlerinin İncelenmesi: Okul Bahçesinde Sonbahar Etkinliği

Pelin AKSÜT 1

Giriş

Çocuğun erken çocukluk döneminde çevresini keşfetmeye çok hevesli olmasıyla birlikte (French, 2004) fene ilişkin ilk deneyimlerinin

de bu kritik dönemde çevresi ile etkileşime girmesinin bir sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde çocuklar

günlük yaşamlarında ev, okul ve park, bahçe vb. ortamlarda fen ile ilgili olaylarla, olgularla ve durumlarla etkileşimde bulunurlar.

Bir çiçeğin üzerindeki bir kelebeği, yağan yağmuru, kaynayan suyu gözlemlemek vb. örnek olarak verilebilir. Fen

eğitiminde yaygın olarak kullanılan okul dışı öğrenme ortamları okul bahçeleri, bilim müzeleri, bilim merkezleri, hayvanat

bahçeleri, botanik bahçeleri, planetaryumlar ve doğa tarihi müzeleridir (Uludağ, 2017). Amerikan Ulusal Bilim Öğretmenleri

Derneği’nin 2012 yılında İnformal Ortamlarda Fen Öğrenme raporunda okul dışı öğrenme ortamlarının fen öğreniminde

önemli bir rolü olduğu vurgulanmıştır (NSTA, 2012). Sınıf dışı, okul dışı ve hayat boyu öğrenme etkinliklerini içeren non-formal

öğrenme, formal öğrenme ortamlarının dışındaki bir öğrenme ortamında gerçekleşen amaçlı ve planlı öğrenmedir (Eshach,

2007). Planlı ve sürekli olacak şekilde kalıcı öğrenmeyi sağlamayı amacıyla okul öncesi dönemde gerçekleştirilecek

fen etkinliklerini uygulamak için öğretmenin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu araştırmanın amacı, geleceğin öğretmenleri

olacak okul öncesi öğretmen adaylarının okul dışı öğrenme ortamları ve kullanımları hakkındaki görüşlerini incelemektir.

Yöntem

Bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden fenomenografik araştırma yöntemi kullanılmıştır (Cresswell, 2018: 77). Fenomenolojik

araştırmalarda, katılımcıların araştırılan vaka ile araştırmadaki deneyimleri incelenir. 2019-2020 öğretim yılı güz

döneminde Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2. sınıf okul öncesi öğretmen adaylarının (N: 69) belirlenmesinde amaçlı örnekleme

türlerinden biri olan ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırma için; Erken Çocuklukta Fen Eğitimi dersine

devam etmek ve başarılı olmak ölçütüdür. Öğretmen adayları BAİBÜ Okul Öncesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde okul

bahçesinde araştırmacı tarafından non-formal öğrenme etkinliği olarak tasarlanan bir sonbahar etkinliğini gerçekleştirmiştir.

Etkinlik süreci, ilk olarak bahçe gözlemi, ikinci olarak yaprakların, meşe palamudunun, çam ağacı yaprakların, meyvelerin

vb. toplanması ve son olarak da topladıklarını kullanarak bir sonbahar resmi oluşturmaları şeklindedir. Ayrıca okul öncesi

öğretmen adayları okul bahçesinde sonbahar etkinliği hakkındaki görüşlerini içeren bir reflection kağıdı hazırlamışlardır.

Bulgular

Araştırmada veriler betimsel istatistik kullanılarak analiz edilmiştir. Sonbahar resimlerinin sonucu çoğunlukla sonbaharda

yaprak döken ağaç (f:61), sincap (f:33) ve bahçedeki hayvanlar (f:6) ile ilgili olduğu belirlenmiştir. Reflection kağıtlarının

analizi sonucu ağırlıklı olarak (f:65) gerçekleştirilen etkinlik sayesinde sınıfta kavramsal öğrenmenin desteklenebilmesi için

gerçek nesnelerle öğrenmede aktif katılımcılar olmayı vurguladıklarını belirttikleri ortaya çıkmaktadır. Tüm öğretmen adayları

(f:69), okul dışı öğrenme etkinliklerini gerçekleştirmeye istekli olduklarını, öğretmen olarak atandıklarında bu ve benzeri

okul dışı öğrenme ortamları uygulamalarını sınıflarındaki öğrencileriyle sonbahar konsepti için yapacaklarını belirtmişlerdir.

Sonuç ve Tartışma

Bu araştırmanın genel olarak sonuçlarına bakıldığında öğretmen adaylarının görüşleri; kendi gerçekleştirdikleri etkinlik

uygulaması sonucunda belirttikleri üzere okul dışı öğrenme ortamlarında gerçek nesnelerle yapılacak etkinliklerin öğrenme

sürecinde çocukları aktif kılacağı ve bu tür etkinlik uygulamalarını öğrencileri ile öğretmen olduklarında yapacakları

şeklindedir. Benzer şekilde Ocak ve Korkmaz (2018) in araştırmasında da okul öncesi öğretmenleri fen bilimleri eğitiminde

okul dışı öğrenme ortamlarının bitkiler, hayvanlar alemi, mevsimler ve gezegenler konusunda kullanılabileceğini ve

yaşanılan yerde bu ortamların bulunması halinde bu ortamlarda daha çok etkinlik yapacaklarını belirtmişlerdir. Sonuç olarak;

Karamustafaoğlu, Ayvalı ve Ocak’ın (2018) da belirttiği gibi okul dışı öğrenme etkinliklerinin çocuğun bütün gelişim

alanlarını desteklediği, kalıcı öğrenmeler sağlayarak gerçek yaşantılar sunacağından hareketle okul dışı öğrenme etkinliklerine

daha fazla yer verilmesi gerektiğinden hareketle geleceğin okul öncesi öğretmeni olacak öğretmen adaylarının okul

dışı öğrenme ortamlarına ilişkin öğrenme sürecini anlamlı ve etkin şekilde planlayabilmelerinin önemi ortaya çıkmaktadır.

1

Assistant Professor Doktor, Bolu Abant İzzet Baysal University, pelin.aksut@ibu.edu.tr

117


Environmental Awareness of Preschool Teachers Qualitative Study

Özlem GÖZÜN KAHRAMAN 1 , Cansu ÜNAL 2

Introduction

Environment is the place where living things carry out all kinds of biological, social, cultural and economic activities

and meet their nutritional, reproductive and shelter needs (Yılmaz, 2000). Environmental awareness can

be defined as the tendency to take positive initiatives against environmental problems. Environmental awareness

training is of vital importance to ensure that future generations live in a healthier and more sensitive environment.

Since it is known that environmental awareness starts to develop especially at young ages, adults have an important

role in the formation of environmental awareness in children. The attitudes and behaviors gained in the preschool

period, which are seen as young ages, turn into a permanent identity structure as an adult. Environmental

awareness gained in the individuals in this period enables them to develop a positive attitude towards the environment

in the following years. Children learn through modeling at an early age. In the childhood stage, adults’ environmental

awareness and attitudes towards the environment are reflected in children’s behaviors and attitudes

towards the environment. At this point, environmental awareness of preschool teachers, having children in direct

experience with the environment, providing environmental education with games and experimentation methods,

and outdoor activities have a large share in the formation of environmental awareness in children, especially in

the environmental education they will take in preschool institutions where children spend most of their days.

Method

For these purposes, semi-structured interview technique, one of the qualitative research

methods, was used. The working group consists of 10 teachers working in pre-school education

institutions in the province of Malatya. By the researchers in the study; the interview form, which

was created considering the environmental awareness practices, was used. The answers given by the

teachers were examined and evaluated. Descriptive analysis method was used in analyzing the data.

Findings

The answers given were interpreted by creating sub-themes..

Results and Conclusion

As a result of the data, it was found that preschool teachers attach importance to recycling and are sensitive to

environmental pollution in daily life. While the participants preferred to watch documentaries about their cherub,

they did not prefer to participate in scientific studies and to read books. Most of the participants are not interested

in nature in their spare time. Most of the teachers think that children should be educated about environmental

awareness by being role models and they do environmental activities with children once or twice a week.

When the results of the study were examined and the literature on the subject was examined, it was determined

that teachers’ environmental awareness was insufficient and they did not receive environmental education

during their education life. It was concluded that teachers could not be a sufficient role model for students

because their environmental awareness was insufficient. In this case, it is thought that teacher candidates and

teachers should receive more effective training on the environment and in-service training should be organized.

118

1

Doç.Dr.,Karabük Üniversitesi, okahraman@karabuk.edu.tr.

2

Öğrenci, Karabük Üniversitesi, cansunallss@gmail.com.


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çevre Duyarlılığı Nitel Çalışma

Özlem GÖZÜN KAHRAMAN 1 , Cansu ÜNAL 2

Giriş

Çevre, canlıların her türlü biyolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerini sürdürdüğü ve beslenme, üreme

ve barınma gereksinimlerini karşıladığı yerdir (Yılmaz, 2000). Çevresel duyarlılık ise çevre sorunlarına karşı

olumlu girişimlerde bulunma eğilimi olarak tanımlanabilir. Gelecek nesillerin daha sağlıklı ve duyarlı bir ortamda

yaşamalarını sağlamak için çevre duyarlılığı eğitimi hayati önem taşımaktadır. Çevre duyarlılığının özellikle

küçük yaşlarda gelişmeye başladığı bilindiğinden dolayı çocuklarda çevre bilincinin oluşumunda yetişkinlerin

önemli bir rolü bulunmaktadır. Küçük yaşlar olarak görülen okul öncesi dönemde kazanılan tutum ve davranışlar,

yetişkin olunduğunda kalıcı kimlik yapısına dönüşmektedir. Bu dönemde bireylere kazandırılan çevre bilinci

ileriki yıllarda çevreye karşı olumlu tutum geliştirilmesini sağlamaktadır. Çocuklar küçük yaşlarda model alma

yoluyla öğrenirler. Çocukluk evresinde yetişkinlerin çevre duyarlılıkları ve çevre ile ilgili tutumları çocukların

davranışlarına ve çevreyle ilgili tutumlarına yansımaktadır. Bu noktada özellikle çocukların günlerinin büyük bir

kısmını geçirdikleri okul öncesi kurumlarda alacakları çevre eğitiminde okul öncesi öğretmenlerinin çevre duyarlıllıkları,

çocukları çevreyle doğrudan deneyim içinde bulundurması, oyun ve deney yöntemiyle çevre eğitimini

vermesi ve açık hava etkinlikleri uygulamaları çocukların çevre duyarlılığı oluşumunda büyük paya sahiptir.

Yöntem

Bu amaçlar doğrultusunda, nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği

kullanılmıştır. Çalışma grubunu Malatya ilinde okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan

10 öğretmen oluşturmaktadır. Çalışmada araştırmacılar tarafından; çevre duyarlılık uygulamaları

göz önünde bulundurularak oluşturulan görüşme formu kullanılmıştır. Öğretmenlerin verdikleri

cevaplar incelenerek değerlendirme yapılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular

Verilen cevaplar alt temalar oluşturularak yorumlanmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Veriler sonucunda okul öncesi öğretmenlerini geri dönüşüme önem verdiği, günlük yaşantıda çevre kirliliğine

karşı duyarlılık gösterdiği bulgularına ulaşılmıştır. Katılımcılar çeveryle ilgili belgesel izlemeyi tercih ederken

bilimsel çalışmalara katılmayı ve kitap okumayı tercih etmemişleridir. Katılımcıların büyük çoğunluğu boş zamanlarında

doğa ile ilgilenmemektedir. Öğretmenlerin geneli çocuklara rol model olunarak çevre duyarlılığı eğitimi

verilmesi gerektiğini düşünmektedir ve çocuklarla haftada bir yada iki defa çevre etkinliği yapmaktadırlar.

Yapılan çalışmanın sonucuna bakıldığında ve konu ile ilgili literatür incelendiğinde öğretmenlerin çevre

duyarlılıklarının yetersiz olduğu ve eğitim hayatı sürecinde çevreyle ilgili eğitim almadıkları saptanmıştır.

Öğretmenlerin çevre duyarlılıklarının yetersiz olduğundan dolayı öğrencilere yeterli düzeyde rol model

olamayacakları sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin çevre ile

ilgili daha etkin bir eğitim almaları ve hizmet içi eğitimlerin düzenlenmesi gerektiği düşünülmektedir.

1

Doç.Dr.,Karabük Üniversitesi, okahraman@karabuk.edu.tr.

2

Öğrenci, Karabük Üniversitesi, cansunallss@gmail.com.

119


Examining the Views of Preschool Teachers on Using Open Spaces Activities

Arzu ÖZYÜREK 1 , Şenay ŞİRİN KAYA 2

Introduction

In today, urbanization is increasing and apartment life is preferred in urban life due to economic status orliving

conditions. People spend time away from natüre where there are nofree spaces left and in doors in a traffic-intensive

environment. This situation is affected children the most. Preschool ersspend most of their days in a

preschool education in stitution. In the preschool education program, it is emphasized that the activities should

be carried out as outdors a possible. It is also possible to implement many activities such as play, movement,

science, art, drama, music and preparation forread-write in out of class. Outdoor activities off free movement

for children, provide learning by having fun and support the development of their health. In this study, it is aimed

to examine the situation of outdoor/garden activities in preschool education according to teacher opinions.

Method

This study is designed in qualitative research pattern. It is a study for due diligence. The study group was formed

by 41 preschool teachers working in Karabuk Province. The necessary official permissions have been obtained before

the data is collected. In the collection of data, the interview method was used and a semi-structured interview

form developed for the purposes of the study was used. In the analysis of the data, written breakdowns of the interviews

were made and the information was encoded and the percentage and frequency distributions were given.

Findings

As a result of the study, it was determined that preschool teachers had knowledge about the benefit

of time spent in the open field to the development of the child and wanted to take part in garden activities

in the program. Despite this, it has been determined that preschool teachers avoid bringing

children out into the open. The reasons for this situation are the inadequate physical conditions and safety

measures of the school, the lack of weather conditions and the negative reactions of the families.

Results and Conclusion

In the preschool education program, it is recommended that children benefit from the outdoors as much as

possible, but practices of preschool teachers were limited in-class activities. The time spent outdoors will

benefit the child as much as the teacher and the family. Some suggestions have been developed by discussing

the reasons why preschool teachers do not give enough space/garden activities.The leading ones; teacher and

family education, designing of school gardens and providing safe spaces for children.

120

1

Karabük Üniversitesi, karabuk_arzu@yahoo.com, 0370 418 9069 / 9069.

2

İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu, sirin.kaya@sisli.edu.tr, 0506 172 34 95.


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Etkinliklerde Açık Alanları Kullanmaya

Yönelik Görüşlerinin İncelenmesi

Arzu ÖZYÜREK 1 , Şenay ŞİRİN KAYA 2

Giriş

Günümüzde kentselleşme giderek artmaktadır ve kent yaşamında,ekonomik durum veya yaşam koşulları gibi

nedenlerle apartman yaşamı tercih edilmektedir. İnsanlar doğadan uzak, trafiğin yoğun olduğu, boş alanların kalmadığı

bir ortamda ve kapalı alanlarda vakit geçirmektedirler. Bu durum en fazla çocukları etkilemektedir. Okul

öncesi yaştaki çocuklar, günlerinin büyük bir kısmını okul öncesi eğitim kurumunda geçirmektedirler. Okul öncesi

eğitim programında, etkinliklerin mümkün olduğunca açık havada gerçekleştirilmesi vurgulanmaktadır. Sınıf

içindeki oyun, hareket, fen, sanat, drama, müzik ve okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları gibi pek çok etkinliğin

sınıf dışındaki ortamlarda da uygulanması mümkündür. Açık havada yapılan etkinlikler çocuklara serbest hareket

imkânı sunar, eğlenerek öğrenmeyi sağlar ve sağlıklarının gelişimini destekler. Bu çalışmada, okul öncesi eğitimde

açık alan/bahçe etkinliklerine yer verilme durumunun öğretmen görüşlerine göre incelemek amaçlanmıştır.

Yöntem

Çalışma, nitel araştırma deseninde tasarlanmıştır. Durum tespiti yapılmasına yönelik bir çalışmadır. Çalışma

grubunu, Karabük İli’nde görev yapan 41 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Verilerin toplanmasından

önce gerekli resmi izinler alınmıştır. Verilerin toplanmasında, görüşme yönteminden yararlanılmış, çalışmanın

amaçları doğrultusunda geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin

analizinde görüşmelerin yazılı dökümü yapılmış, bilgiler kodlanarak yüzde ve frekans dağılımları verilmiştir.

Bulgular

Çalışma sonucunda, okul öncesi öğretmenlerinin açık alanda geçirilen zamanın çocuğun gelişimine

faydası konusunda bilgi sahibi oldukları, bahçe etkinliklerine programda yer vermek istedikleri

belirlenmiştir. Buna rağmen, okul öncesi öğretmenlerinin çocukları açık alana çıkarmaktan

kaçındıkları belirlenmiştir. Bu durumun nedeni olarak okulun fiziki koşullarının ve güvenlik

önlemlerinin yetersiz olması, hava şartlarının uygun olmayışı ve ailelerin olumsuz tepkileri gösterilmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Okul öncesi eğitim programında, çocukların açık havadan olabildiğince yararlanmaları önerilmiş olmasına rağmen

uygulamada etkinliklerin sınıf içi etkinliklerle sınırlı kalması söz konusudur. Açık havada geçirilen zaman çocuğun

yararına olduğu kadar öğretmen ve aileye de yarar sağlayacaktır. Okul öncesi öğretmenlerinin açık alan/bahçe

etkinliklerine yeteri kadar yer vermeme nedenleri tartışılarak bazı öneriler geliştirilmiştir. Öğretmen ve aile eğitimi,

okul bahçelerinin düzenlenmesi ve çocuklar için güvenli alanların sağlanması bunların başında gelmektedir.

1

Karabük Üniversitesi, karabuk_arzu@yahoo.com, 0370 418 9069 / 9069.

2

İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu, sirin.kaya@sisli.edu.tr, 0506 172 34 95.

121


122

The Evaluation of The Game Perception of Preschool Teachers

Neriman ARAL 1 , Bayram DELEŞ 2 , Emin DEMİR 3

Introduction

The first six years of life constitute a critical period of preparation for life and include the acquisition of basic

knowledge and skills. Since the development of the brain is largely completed especially in the first three years,

bringing the child together with the rich environmental stimuli in this period contributes to the development of the

child’s cognitive, language, social, emotional and self-care skills (Aral and Saglam, 2016). In this context, it is of

great importance for all the individuals who engage in the care and education of the child, and particularly families,

to know about the development periods, individual differences and needs of the child. In this process, playing is

the most effective method to know the child and take part in his/her world (Kahya Canli and Demirarslan, 2020)

Playing is a significant tool that has a past as deep as history of humanity, enables the child to explore the

environment and to learn actively and naturally, develops the child’s social skills, creativity, ability of representation

and contributes to learning about the child’s daily living. Playing is the most important job of the

child, and games should be considered as the activities which are generally fun, let children spend a nice time

and have no purposes. However, playing is the most important learning tool that allows the child to combine

his/her inner world with the events around and prepares the child for life in every sense. As in every period,

playing is critically important in the preschool period as well (Bento & Dias, 2017; Durualp and Aral, 2018).

Playing is a significant element in the preschool education, which covers the period until the basic education starts

for children, is critical for the future of the children, enables their social, emotional, physical, cognitive, language,

ethical and sexual development in a systematic environment, and constitutes the education and development

period during which the personality is shaped (Caprara, Barbaranelli, Steca & Malone, 2006). Preschool education

positively contributes to the productivity, creativity and adaptation of the children. For this reason, the preschool

teachers’ knowledge, skills and attitudes, which support the child in every aspect, are of prime importance

for the healthy development of the child (Pistav Akmese and Kayhan, 2015). The more positive the perception of

the preschool teachers towards playing is, the higher the possibility of offering new opportunities to the child will

be. The presence of the teachers who can offer new opportunities to children and design games for different environments

is considered important for existing in children’s world and supporting their personality development

(Gozum and Kandir, 2020). Accordingly, it is also assumed that it will enable the children to act in cooperation and

socialize and protect them against digital game addiction. Based on this assumption, it is important to examine the

perceptions of the preschool teachers, who support the children in every aspect, towards playing for the development

of the children. In the research, it was aimed to investigate the relation between the preschool teachers’ gender,

age, service year, education status and socioeconomic status variables and their perceptions towards playing.

Method

In the study, the descriptive research method was used as the general screening model. The study group

consisted of the preschool teachers who were working in the independent nursery classes and kindergartens

affiliated to the Ministry of National Education. In the research, the ‘Personal Information Form’ and

‘Play Perception Scale’ were used as the data collection tools, and the data are collected via Google Forms.

After the normality distributions of the data obtained are examined, the independent groups t-test and oneway

analysis of variance (ANOVA) will be applied for the data with normal distribution. For the data without

normal distribution, the Mann-Whitney U-test and the Kruskal-Wallis H-Test will be carried out.

Findings

Data collection process still continues. The data will be analyzed with the SPPS program.

Results and Conclusion

The study will make observations of the game perceptions of preschool teachers.

1

Ankara Üniversitesi, aralneriman@gmail.com

2

Ardahan Üniversitesi, delesbayram@gmail.com

3

Tarsus Üniversitesi, emindemir033@gmail.com


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Oyuna İlişkin Algılarının İncelenmesi

Neriman ARAL 1 , Bayram DELEŞ 2 , Emin DEMİR 3

Giriş

Temel bilgi ve becerilerin kazanıldığı yaşama hazırlık süreci olan yaşamın ilk altı yılı kritik bir dönemdir.

Aynı zamanda beyin gelişiminin de özellikle ilk üç yaşta büyük ölçüde tamamlandığı bir dönem olması

nedeniyle bu süreçte zengin çevresel uyaranlarla çocuğu buluşturmak çocuğun bilişsel, dil, sosyal, duygusal

ve özbakım becerilerinin gelişmesine katkı sağlamaktadır (Aral ve Sağlam, 2016). Bu bağlamda

başta aileler olmak üzere çocuğun bakımı ve eğitimi ile ilgilenen tüm bireylerin çocuğun gelişim dönemlerini,

bireysel farklılıklarını ve ihtiyaçlarını bilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu süreçte çocuğu tanımak

ve onun dünyasında yer alabilmek için en etkili yöntem oyundur (Kahya Canlı ve Demirarslan, 2020)

Oyun, insanlık tarihi kadar köklü bir geçmişe sahip olan, çocuğun çevresini keşfetmesini, aktif

ve doğal şekilde öğrenmesini sağlayan, sosyal becerilerini, yaratıcılığını, temsil yeteneğini geliştiren

ve günlük yaşantısı hakkında bilgi edinmeye katkı sağlayan önemli bir araçtır. Çocuğun en önemli

işi oyun olup genel olarak oyunlar eğlenceli, çocukların hoş vakit geçirmelerini sağlayan ve amacı

olmayan etkinlikler olarak düşünülmektedir. Oysa çocuğun iç dünyası ile çevresindeki olayları birleştirmesini

sağlayan, çocuğu her yönüyle yaşama hazırlayan en önemli öğrenme aracı oyundur. Her dönemde olduğu

gibi oyun, okul öncesi dönemde de kritik öneme sahiptir (Bento & Dias, 2017; Durualp ve Aral, 2018).

Çocuğun temel eğitime başladığı güne kadar olan zamanı kapsayan ve çocukların ileriki yaşamı için kritik

rol oynayan, sosyal, duygusal, fiziksel, bilişsel, dil, ahlak ve cinsel gelişimlerinin sistemli bir ortamda gelişmesini

sağlayan, kişiliğin şekillendiği eğitim ve gelişim süreci olan okul öncesi eğitimde oyun önemli bir yer

tutmaktadır (Caprara, Barbaranelli, Steca & Malone, 2006). Çocukların üretken, yaratıcı ve uyumlu olmalarında

okul öncesi eğitim olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Bu nedenle çocuğu tüm yönleriyle destekleyen

okul öncesi öğretmenlerinin bilgi, beceri ve tutumları çocuğun sağlıklı gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır

(Piştav Akmeşe ve Kayhan, 2015). Okul öncesi öğretmeninin oyuna ilişkin algısı ne kadar olumlu

olursa, çocuğa keşfetmesi için yeni fırsatlar sunabilme imkanı da o kadar fazla olacaktır. Çocuğa yeni fırsatlar

sunabilen ve farklı ortamlarda için oyunlar tasarlayabilen öğretmenlerin varlığı çocuğun dünyasında yer

alabilme ve kişilik gelişimini destekleyebilme açısından önemli görülmektedir (Gözüm ve Kandır, 2020).

Yine bu sayede çocuğun işbirliği içinde hareket etmesine, sosyalleşmesine ve dijital oyun bağımlılığına karşı

korunmasına destek olunacağı düşünülmektedir. Bu düşünceden hareketle çocuğu tüm yönleriyle destekleyen

okul öncesi öğretmenlerinin oyuna ilişkin algılarının incelenmesi çocukların gelişimi açısından büyük

önem taşımaktadır. Araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin cinsiyeti, yaşı, hizmet yılı, öğrenim düzeyi, sosyoekonomik

düzeyi değişkenleri ile oyuna yönelik algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Araştırmada betimsel araştırma yöntemi genel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma grubunu Milli Eğitim

Bakanlığı’na bağlı bağımsız anasınıflarında ve anaokullarında görev yapan okul öncesi öğretmenleri oluşturmaktadır.

Araştırmada veri toplama aracı olarak ‘Kişisel Bilgi Formu’ ve ‘Oyun Algısı Ölçeği’ kullanılmış,

veriler google form aracılığıyla toplanmaktadır. Elde edilen verilerin normallik dağılımları incelendikten sonra

normal dağılım gösteren veriler için bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılacak

olup normal dağılım göstermeyen veriler için Mann-Whitney U ve Kruskal Wallis H testi uygulanacaktır.

Bulgular

Veri toplama süreci devam etmektedir. Veriler SPPS programı ile analiz edilecektir.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin oyuna yönelik algıları hakkında tespitlerde bulunulacaktır.

1

Ankara University, aralneriman@gmail.com

2

Ardahan University, delesbayram@gmail.com

3

Tarsus University, emindemir033@gmail.com

123


Preschool Teachers’ Believes to Cognitive Development During Outdoor

Activities

Mehmet MART 1 ,Emel ARSLAN 2 , Merve TEMEL 3

Introduction

Preschool age has an importance on children’s development and supporting them. This age is important for

children to face various learning environments and stimulus factors for their developments and learning. Constituting

high-quality learning and physical environment enables permanent child development opportunities

as well as supporting permanent learning outcomes (Ertürk Kara, 2018). Therefore, teachers are required to

provide a supportive learning and development environment for children via outdoor learning areas in addition

to indoors (Civelek ve Özyılmaz Akamca, 2017). Outdoor activities support children’s holistic development

(Bilton, 2010). As one of these development areas, cognitive development can be explained as children’s cognitive

activity to understand his/her environment and learning about the environment. Cognitive development is a

process for children’s journey to understand the world from birth (Senemoğlu, 2020). Preschool teachers can be

able to support cognitive development as well as supporting all developmental areas and increasing the quality

of their education by offering rich stimulating learning environments as a part of outdoor activities. However,

most outdoor activities are not directly supporting cognitive play opportunities and having a lack of direct

access to natural features which support complex interactions (Zamani, 2017). With the support of preschool

teachers, out-of-class activities can be developed in Turkey (see Mart, 2018, Mart & Campbell-Barr, 2020).

Method

This study, which aims to examine pre-school teachers’ cognitive development beliefs within the scope of outdoor

activities, was conducted according to qualitative research methods. The sample group of this research

consists of pre-school teachers working in Konya Province. Thirty preschool teachers working in the central

districts of Konya were selected by a simple random sampling method. In the random sampling method, which

is the valid and best way of selecting a representative sampling, the probability of selecting individuals is the

same (Büyüköztürk, Kılıç Çakmak, Akgün, Karadeniz, & Demirel, 2018). In the study, the semi-structured

interview form created by the researchers, and was used as a data collection tool as well as supporting by document

analysis. While creating the semi-structured interview form, the literature was reviewed and eight pullet

points were identified to conduct research. The semi-structured interview form was asked to be reviewed by

three faculty members from the Measurement and Evaluation department and two from the Preschool Education

department to increase the validity. As a result of their feedbacks, four main questions were removed

from the form because they did not reflect the content of the study. Thus, the semi-structured interview form

was completed as having four questions. These final questions were applied to ten preschool teachers as a pilot

study. To increase the validity of the study, interview, observation, written and visual materials related to the

research problem of the study can also be included in the study (Yıldırım & Şimşek, 2018). In this regard, the

teachers were asked for sharing their daily plans for the period in which they could do formal education in the

2020-2021 academic year, and document review was used. In social sciences, the fact is that the research is

subject to the qualifications and results of the teaching materials or programs, which leads the researcher to use

document analysis (Ulutaş, 2015). In other words, this study examines both the cognitive development beliefs

of teachers within the scope of outdoor activities and the application dimension of these beliefs in their practice.

Results and Conclusion

The data of the study is being analysed.

124

1

Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, mmart@erbakan.edu.tr

2

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, emelarslan@erbakan.edu.tr

3

Arş. Gör., Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, mtemel@erbakan.edu.tr


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Sınıf Dışı Etkinlikler Kapsamındaki Bilişsel

Gelişim İnançları

Mehmet MART 1 ,Emel ARSLAN 2 , Merve TEMEL 3

Giriş

Okul öncesi eğitim dönemi gelişimin hızlı olduğu, çocukların desteklenmesinin kritik bir önem sahip olduğu

bir dönem olma özelliğine sahiptir. Bu dönemde çocuklara çeşitli uyarıcıların ve farklı öğrenme ortamlarının

sunulması onların sağlıklı bir gelişim dönemi geçirebilmeleri ve nitelikli bireyler olarak yaşamlarını

sürdürebilmeleri için oldukça önemlidir. Nitelikli fiziksel ve eğitsel ortam oluşturmanın çocukların gelişim

ve öğrenmeleri üzerinde kalıcı bir etki yaratmada önemli rol oynadığı ifade edilebilir (Ertürk Kara, 2018).

Dolasıyla Eğitimcilerin çocukların gelişim alanlarını destekleyecek eğitim ortamları sunmaları ve eğitimin

sadece sınıf içinde gerçekleştirilebileceği anlayışından uzaklaşıp, sınıf dışı etkinliklere de yer vermeleri gerekmektedir

(Civelek ve Özyılmaz Akamca, 2017). Sınıf dışı etkinlikler, çocukların çeşitli gelişim alanlarını

desteklemektedir (Bilton, 2010). Bu kapsamda desteklenen gelişim alanlarından biri olan bilişsel gelişim; bireyin

çevresindeki dünyayı anlamasını ve öğrenmesini sağlayan aktif zihinsel etkinliklerdeki gelişim olarak

adlandırılır. Bilişsel gelişim doğumdan yetişkinliğe kadar bireyin dünyayı anlama yollarının daha karmaşık

ve etkili hale gelme sürecidir (Senemoğlu, 2020). Okul öncesi öğretmenleri sınıf dışı etkinlikler ile çocukların

tüm gelişim alanlarının yanı sıra bilişsel gelişimleri destekleyebilecekleri gibi farklı eğitim mekanları

ile zengin uyarıcılı öğrenme ortamları sunarak eğitimlerinin niteliğini artırabileceklerdir. Bununla birlikte,

çoğu sınıf dışı etkinlik, karmaşık etkileşimleri destekleyen doğal özelliklere doğrudan erişimden yoksun, bilişsel

oyun davranışları için ilham verici değildir (Zamani, 2017). Okul öncesi öğretmenlerinin desteklenmesi

ile ülkemizdeki sınıf dışı etkinlikler geliştirilebilecektir (bknz. Mart, 2018, Mart & Campbell-Barr, 2020).

Yöntem

Okul öncesi öğretmenlerinin sınıf dışı etkinlikler kapsamındaki bilişsel gelişim inançlarını incelenmeyi amaçlayan

bu çalışma nitel araştırma yöntem ve desenlerine göre yürütülmüştür. Çalışma grubunu Konya İlinde

görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenleri oluşturmaktadır. Konya ili merkez ilçelerinde çalışmakta olan

30 okul öncesi öğretmeni basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Temsil edici bir örnekleme seçiminin

geçerli ve en iyi yolu olan seçkisiz örnekleme yönteminde, bireylerin seçilme olasılığı aynıdır (Büyüköztürk,

Kılıç Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2018). Çalışmada yarı yapılandırılmış görüşme formu veri toplama

aracı olarak kullanılmış ve doküman incelemesinden yararlanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu

oluşturulurken, öncelikle alan yazın taraması yapılmıştır. Tarama sonucunda elde edilen bilgiler doğrultusunda

çalışma konusunu genellikle temsil ettiği düşünülen sekiz soru maddesi oluşturulmuştur. Hazırlanmış olan

yarı yapılandırılmış görüşme formu, geçerliğini artırmak amacıyla Ölçme ve Değerlendirme bölümünden üç

öğretim üyesi, Okul Öncesi Eğitimi bölümünden iki öğretim üyesinin görüşlerine sunulmuştur. Uzmanlardan

gelen görüşler doğrultusunda soru ifadelerinde düzenlemeler yapılmıştır ve çalışmanın içeriğini yansıtmaması

nedeniyle dört soru maddesi formdan kaldırılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu dört soru maddesi

olarak tamamlanmış ve on öğretmene pilot çalışma olarak uygulanmıştır. Araştırmanın geçerliğini artırmak

amacıyla, görüşme ve gözlem yöntemlerinin yanı sıra, çalışmanın araştırma problemiyle ilgili yazılı ve görsel

materyaller de çalışmaya dahil edilebilir (Yıldırım ve Şimşek, 2018). Bu doğrultuda çalışmaya katılmış

olan öğretmenlerden 2020-2021 eğitim-öğretim döneminde örgün eğitim yapabildikleri döneme ait günlük

planları istenerek doküman incelemesinden yararlanılmıştır. Eğitim bilimleri araştırmaları söz konusu olduğunda

araştırma konusunun öğretim materyallerinin ya da programlarının yeterlilik durumlarını ve sonuçlarını

ele alıyor olması araştırmacıyı doküman analizi kullanmaya yönlendiren bir durum oluşturmaktadır (Ulutaş,

2015). Diğer bir ifade ile, bu çalışmada hem öğretmenlerin sınıf dışı etkinlikler kapsamındaki bilişsel gelişim

inançları hem de bu inançların çocuklara sunmuş oldukları eğitimlerindeki uygulama boyutu incelenmektedir.

Sonuç ve Tartışma

Çalışmanın verileri analiz aşamasındadır.

1

Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, mmart@erbakan.edu.tr

2

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, emelarslan@erbakan.edu.tr

3

Arş. Gör., Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, mtemel@erbakan.edu.tr

125


126

Evaluation Of Graduate Thesis Related To Outdoor Activities In Pre-School

Education

Gözde KORKMAZ 1 , Tuğba ERDEMİR 2

Introduction

Preschool education is a period in which the child is in change and transformation in socio-emotional, psychomotor,

cognitive and affective aspects. One of the most striking changes of this period is the child’s increasing ability to regulate

his or her own behavior. So much so that children gradually become better at obeying instructions, avoiding attractive

but unwanted or prohibited behavior, delaying pleasures, and acting according to external standards. To support

these development activities, interesting tools should be found in the environment to invite these activities and encourage

them to research, compare, search and count. Outdoor spaces, which are an extension of the learning space, are

important in regulating behaviors by using the energy released in children efficiently and increasing the quality of the

experience that the child has during the day. The contribution of outdoor applications to the development of children’s

social, emotional, cognitive and physical abilities should not be overlooked, and the attention paid to interior design

should also be provided for the outdoor space. In this respect, outdoor spaces; It should be carefully designed in terms

of features such as garden layout, equipment, size. Considering all these, outdoor applications in pre-school education,

which has a critical importance in the life of the child, have an important place in the development of children.

Examination of research in this field is important in terms of shedding light on future research. For this reason,

this research was conducted in order to evaluate the postgraduate theses on outdoor activities in preschool education.

Method

The research using the document analysis method was carried out in two stages. In the first stage of data collection process; In

the databases of the National Thesis Center, the topics related to the relevant subject were searched with keywords that were

thought to have a direct relationship with the outdoor subject, and postgraduate theses on outdoor use before school were determined.

In the second stage, the determined studies were examined in terms of criteria such as the year of publication, language,

university, subject, research design, research method, data collection tools. Graduate theses included in the research

are limited to 2010 and beyond. In this direction, 20 domestic graduate theses conducted between 2010 and 2020 were reached.

Graduate theses included in the research were examined and discussed within the framework of the determined criteria.

Findings

According to the findings obtained, it was seen that the most postgraduate theses on outdoor activities in preschool

were done in 2012 and 2015. Although most of the postgraduate theses examined were prepared in Turkish, most

theses prepared in English were encountered. When the distribution of theses according to the field of study is examined,

both master’s and doctoral pre-school education ranks first. It is striking that the theses prepared on outdoor

activities before school are mostly done in Middle East Technical University and Hacettepe University. Examining

who the theses are directed to, it is seen that most of the teachers work. While qualitative research design is mostly

used in postgraduate theses; It draws attention that experimental and case study methods are preferred as a research

method. It is seen that purposeful sampling is the most preferred sampling method in post-school theses regarding

outdoor activities in pre-school. As a measurement tool, mostly observation and interview forms were chosen.

Results and Conclusion

An increase was observed if those numbers in the number of theses about preschool in outdoor activities with about 2010-

2020 years among the major importance of having outdoor activities’ effectiveness in pre-school education made the graduate

thesis on the development of children the results of research studies in various sizes in Turkey and although last year It is

thought that this subject is not sufficient, especially in doctoral dissertations that are deeper and more comprehensive studies.

Most of the postgraduate theses examined were prepared in Turkish. Post-school theses on outdoor activities in preschool

were mostly studied in the field of pre-school education. When the designs of graduate theses were examined, it was seen that

qualitative research design was used the most. As a research method, experimental and case study methods were preferred. In

postgraduate theses where the most purposeful sampling method was preferred as the sampling method, it was mostly worked

with teachers and observation and interview forms were preferred as measurement tools. Postgraduate theses on outdoor activities

in pre-school were mostly studied at Middle East Technical University and Hacettepe University.

1

Gazi Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Okul Öncesi Eğitimi ABD Yüksek Lisans Öğrencisi, korkmazgozdee@gmail.com

2

Sakarya Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Sınıf Eğitimi ABD Yüksek Lisans Öğrencisi, tugbaerdemir1@gmail.com


Okul Öncesinde Dış Mekân Uygulamaları İle İlgili Lisansüstü Tezlerin

İncelenmesi

Gözde KORKMAZ 1 , Tuğba ERDEMİR 2

Giriş

Okul öncesi eğitim çocuğun sosyo-duygusal, psikomotor, bilişsel, duyuşsal açılardan değişim ve dönüşüm içinde olduğu bir

dönemdir. Bu dönemin en çarpıcı değişimlerinden biri, çocuğun kendi davranışlarını düzenlemedeki giderek artan yeteneğidir.

Öyle ki çocuklar yavaş yavaş yönergelere uyma, çekici fakat istenmeyen ya da yasak davranışlardan sakınma, zevkleri

erteleme, dışsal standartlara göre davranabilme konularında daha iyi duruma gelirler. Bu gelişim faaliyetlerini desteklemek

için çevrede, bu faaliyetleri davet edecek, araştırmaya, karşılaştırmaya, aramaya ve saymaya teşvik edecek ilginç araçlar

bulunmalıdır. Öğrenme mekânının bir uzantısı olan dış mekânlar çocuklarda açığa çıkan enerjiyi verimli kullanarak davranış

düzenlemede, çocuğunun gün içinde edindiği deneyimin niteliğini artırmada önemlidir. Dış mekân uygulamalarının da

çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel yeteneklerinin gelişimine sağladığı katkı göz ardı edilmeyerek, iç mekân tasarımı

için gösterilen özen dış mekân için de sağlanmalıdır. Bu açıdan dış mekânlar; bahçe düzeni, donanım, büyüklük gibi

özellikleri bakımından özenli bir şekilde tasarlanmalıdır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda çocuğun yaşamında

kritik öneme sahip olan okul öncesi eğitimde dış mekân uygulamaları çocukların gelişiminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu

alanla yapılan araştırmaların incelenmesi ileride yapılacak araştırmalara ışık tutması açısından önemlidir. Bu sebeple bu araştırma

okul öncesi eğitimde dış mekân etkinlikleriyle ilgili yapılan lisansüstü tezlerin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem

Doküman analizi yönteminin kullanıldığı araştırma iki aşamada gerçekleşmiştir. Birinci aşama olan verilerin toplanması

sürecinde; Ulusal Tez Merkezi veri tabanlarında ilgili konuyla ilgili konu başlıkları, dış mekân konusu ile ilgili doğrudan

ilişkisi olduğu düşünülen anahtar kelimelerle arama yapılmış, okul öncesinde dış mekân kullanımıyla ilgili lisansüstü tezler

tespit edilmiştir. İkinci aşamada ise belirlenen çalışmalar türü, yayınlanma yılı, dili, üniversitesi, konusu, araştırma deseni,

araştırma yöntemi, veri toplama araçları gibi kriterler yönünden incelenmiştir. Araştırma kapsamına alınan lisansüstü tezler

2010 yılı ve sonrası dönemi ile sınırlandırılmıştır. Bu doğrultuda 2010-2020 yılları arasında yapılmış yurt içi 20 lisansüstü

teze ulaşılmıştır. Araştırma kapsamına alınan lisansüstü tezler belirlenen kriterler çerçevesinde incelenerek tartışılmıştır.

Bulgular

Elde edilen bulgulara göre okul öncesinde dış mekân etkinlikleriyle ilgili lisansüstü tezlerin en çok 2012 ve 2015 yıllarında

yapıldığı görülmüştür. İncelenen lisansüstü tezlerin çoğunun Türkçe hazırlanmasına karşın en İngilizce olarak

hazırlanmış tezlere rastlanılmıştır. Tezlerin yürütüldüğü alana göre dağılımı incelendiğinde hem yüksek lisans hem de

doktora da okul öncesi eğitimi alanı ilk sırada yer almaktadır. Okul öncesinde dış mekân etkinlikleriyle ilgili hazırlanan

tezlerin en çok Orta doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesinde yapıldığı göze çarpmaktadır. Tezlerin kime

yönelik olduğu incelendiğinde en çok öğretmenle çalışıldığı görülmektedir. Lisansüstü tezlerde en çok nitel araştırma deseni

kullanılırken; araştırma yöntemi olarak deneysel ve durum çalışması yöntemlerinin tercih edildiği göze çarpmaktadır.

Okul öncesinde dış mekân etkinlikleriyle ilgili ele alına lisansüstü tezlerde örnekleme yöntemi olarak en çok amaçlı

örneklemenin tercih edildiği görülmektedir. Ölçme aracı olarak ise en çok gözlem ve görüşme formları seçilmiştir.

Sonuç ve Tartışma

Okul öncesinde dış mekân etkinlikleriyle ilgili 2010-2020 yılları arasında Türkiye’de yapılan lisansüstü tezlerin çeşitli boyutlarda

incelendiği araştırmaların sonuçları çocuğun gelişiminde büyük öneme sahip olan dış mekân etkinliklerinin okul öncesi

eğitimde uygulamalarıyla ilgili tezlerin sayısında her ne kadar son yıllarda bir artış olduğu gözlemlense de bu sayının yeterli

olmadığı, özellikle daha derin ve kapsamlı çalışmalar olan doktora tezlerinde bu konunun çalışılması gerektiği düşünülmektedir.

İncelenen lisansüstü tezlerin büyük bir çoğunluğu Türkçe olarak hazırlanmıştır. Okul öncesinde dış mekân etkinlikleriyle

ilgili lisansüstü tezler en çok okul öncesi eğitimi alanında çalışılmıştır. Lisansüstü tezlerin desenleri incelendiğinde en

çok nitel araştırma deseni kullanıldığı görüşmüştür. Araştırma yöntemi olarak ise deneysel ve durum çalışması yöntemleri

tercih edilmiştir. Örnekleme yöntemi olarak en çok amaçlı örnekleme yönteminin tercih edildiği lisansüstü tezlerde yine en

çok öğretmenlerle çalışılmış ve ölçme aracı olarak gözlem ve görüşme formları tercih edilmiştir. Okul öncesinde dış mekân etkinlikleriyle

ilgili incelenen lisansüstü tezler en çok Orta doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesinde çalışılmıştır.

1

Gazi Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Okul Öncesi Eğitimi ABD Yüksek Lisans Öğrencisi, korkmazgozdee@gmail.com

2

Sakarya Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Sınıf Eğitimi ABD Yüksek Lisans Öğrencisi, tugbaerdemir1@gmail.com

127


An Investigation of Preschool Teachers’ Views on Outdoor School Learning

Environments (Sakarya Province Example)

Mehmet KUMRU 1 , Bahattin AYDINLI 2

Introduction

Nonformal learning environments offer many opportunities for students and teachers. Nonformal learning environments

are defined as ‘’places that can be used as learning environments outside the school’’ in the literature.

The purpose of this research is to determine the views of preschool teachers on nonformal learning environments

Method

Participants of the research are 20 preschool teachers working in Sakarya province. One of the purposeful

sampling methods, the easily accessible case sampling, was used to select participants. As a means of data

collection in the survey, a semi-structured interview form prepared by the researchers based on the qualitative

method was used. The content of the obtained data from interviews are subjected to content analysis.

Results and Conclusion

According to the results of the research, teachers stated that nonformal learning environments provide

lifelong and permanent learning for students, embody abstract knowledge, and positive contributions

to the development of students. Teachers have expressed financial situation and crowded classes as

a disadvantage of nonformal learning environments. Teachers expressed the importance of ensuring safety

during the planning phase, taking administrative and parent permission, and student and parent involvement

while benefiting from nonformal learning environments. Teachers who do not find adequate

nonformal learning environments in the settlements have stated that these environments should be

increased. Teachers are not able to use these environments adequately due to their inadequacy and hesitation.

It is necessary to increase the nonformal learning environments and eliminate the hesitations of the teachers.

128

1

Sakarya Üniversitesi, kumru@sakarya.edu.tr , 02642953528.

2

Kastamonu Üniversitesi, baydinli@kastamonu.edu.tr , 03662803347.


Okulöncesi Öğretmenlerin Okul Dışı Öğrenme Ortamlarına İlişkin Görüşlerinin

İncelenmesi (Sakarya İli Örneği)

Mehmet KUMRU 1 , Bahattin AYDINLI 2

Giriş

Eğitimde en etkili stratejilerin, öğrencinin öğrenmede aktif olarak rol aldığı, yaparak yaşayarak öğrendiği,

çevresiyle öğrendiği konuları ilişkilendirdiği ve sosyal yaşantısı ile bağlantılar kurduğu bir öğretim anlayışı

olduğu düşünülmektedir. Yapılandırmacı yaklaşımla birlikte eğitimde öğrenme-öğretme süreci farklı boyutlar

kazanmıştır. Bu süreçte öğretmenler farklı yöntem ve teknikler ile farklı öğrenme ortamları kullanmaktadırlar.

Bu öğrenme ortamlarından birisi de okul dışı öğrenme ortamlarıdır. Literatürde okul dışı öğrenme

ortamları “okul dışında bulunan ve öğrenme ortamları olarak kullanılabilecek olan mekânlar” olarak tanımlanmaktadır.

Okul dışı öğrenme ortamlarının kullanılmasında öğretmen oldukça önemlidir. Öğretmenlerin

okul dışı öğrenme ortamlarına yönelik görüşlerini, uyguladıkları aktivitelerin neler olduğunu ve karşılaştıkları

zorlukları belirlemek bu ortamların etkili kullanımı açısından da oldukça önemlidir. Bu araştırmanın

amacı, okul öncesi öğretmenlerinin okul dışı öğrenme ortamlarına yönelik görüşlerini tespit etmektir.

Yöntem

Bu araştırma, nitel araştırma yaklaşımında olgu bilim (fenomenoloji) araştırması olarak desenlenmiştir. Araştırmada,

görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Sakarya ilinde görev yapan 20 okulöncesi öğretmeni

oluşturmaktadır. Katılımcıların seçimi için amaçlı örneklem yöntemlerinden biri olan kolay ulaşılabilir durum örneklemesi

kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan bir yarı-yapılandırılmış

görüşme formu kullanılmıştır. Görüşmeye katılan öğretmenlerin isimleri gizli tutulmuş ve örnek olabilecek

ifadeler tırnak içinde sunulmuştur. Görüşmeden elde edilen verilerin dökümü içerik analizine tabi tutulmuştur.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma sonucuna göre; öğretmenler okul dışı öğrenme ortamlarının öğrenciye yaparak-yaşayarak ve kalıcı

öğrenme sağladığını, soyut bilgileri somutlaştırdığını ve çocukların gelişimlerine olumlu katkıları olduğunu belirtmişlerdir.

Öğretmenler okul dışı öğrenme ortamlarının dezavantajı olarak kontrol ve güvenlik, maddi durumu

ve izin süreçlerini ifade etmişlerdir. Öğretmeler okul dışı öğrenme ortamlarından faydalanırken planlama aşamasında

güvenliğin sağlanmasının, idari ve veli izinin alınmasının, çocuk ve veli katılımının önemli olduğunu

ifade etmişlerdir. Yaşanılan yerleşim yerindeki okul dışı öğrenme ortamlarını kısmen yeterli bulan öğretmenler

bunların arttırılması gerektiğini belirtmişlerdir. Yine okul dışında gerçekleştirilen öğrenme-öğretme faaliyetleri

sonrasında değerlendirmeyi en çok aile ve çocuklardan gelen geri dönütlere göre yaptıklarını belirtmişlerdir.

1

Sakarya Üniversitesi, kumru@sakarya.edu.tr , 02642953528.

2

Kastamonu Üniversitesi, baydinli@kastamonu.edu.tr , 03662803347.

129


Outdoor Activities in ECE and the Centrality of Context, Confidence and

Creativity

Elizabeth J. Done 1

Introduction

This paper focuses on three areas already identified as highly relevant to the design of a resource that facilitates

outdoor activity in early childhood education (ECE): context, confidence and creativity. The dominant

discourse in ECE cites neuro-scientific or psychological research and promotes developmentalism and individualisation

of these benefits. Whilst this discourse is readily popularised, it neglects wider systemic trends in

education and excludes critical and philosophical perspectives. Poststructuralist theory offers an alternative to

a potentially prescriptive neuro-scientifically and psychologically informed discourse of child development;

it also provides a conceptualisation of outdoor activity through which assumptions found within ECE-related

policy can be critiqued. This matters because what outdoor activity in ECE is designed to achieve at school or

class level will depend on how ECE professionals respond to such broader contextual trends. Research amongst

in-service teachers suggests that awareness of the skills required in outdoor activity does not always translate

into confident application of this knowledge. This may be due, in part, to how education professionals are positioned

as perpetual novices within neoliberal policy and political discourse. Instead, it is argued that ‘confidence’

in pre-service and in-service teachers is developed through engagement in pragmatic experimentation and

the capacity to respond to the singularities of all children. Furthermore, it is proposed that the role of outdoor

activities in fostering creativity in children requires teachers to create the conditions in which children’s own

creativity and imagination is supported rather than the promotion of reified and normative concepts of creativity.

This paper will consider the wider context of ECE policy with particular reference to the United

Kingdom where recent policy has emphasised literacy and numeracy skills in ECE and a

transmissional pedagogy that threatens to reduce opportunities for outdoor activity and play.

Method

The paper is conceptual and offers a theoretically informed poststructuralist

framework for thinking about outdoor activities in ECE.

Findings

Learning through outdoor activities implies that children contribute to the learning process and

that outcomes are not always predictable as implied in formalised prescriptive activity programmes.

Outdoor activities should provide a space where children can explore and experiment.

Results and Conclusion

The key argument presented in the paper is that learning through outdoor activities is not the same as outdoor

activities for learning. The former posits the relationally agentic nature of childhood whilst the latter risks an

instrumental hylomorphism in which children are viewed as passively fulfilling prescribed learning outcomes

which are imposed from above. When applied to teachers, neoliberal education policy discourse prescribes

learning outcomes in a similarly prescriptive manner, leaving little room for professional judgement and the

experimentation through which confidence is acquired. Examples of the differing approaches to outdoor activity

will be discussed.

1

Plymouth Institute of Education, University of Plymouth , Elizabeth.done@p;ymouth.ac.uk

130


Erken Çocukluk Eğitiminde Açık Hava Etkinlikleri ve Bağlam, Güven ve Yaratıcılığın

Merkezciliği

Elizabeth J. Done 1

Giriş

Bu makale, erken çocukluk eğitiminde (EÇE) dış mekan aktivitesini kolaylaştıran bir kaynağın tasarımıyla son

derece alakalı olduğu belirlenen üç alana odaklanmaktadır: bağlam, güven ve yaratıcılık. EÇE’deki baskın söylem,

nöro-bilimsel veya psikolojik araştırmalardan söz eder ve bu faydaların gelişimciliği ve bireyselleşmesini

destekler. Bu söylem kolayca popüler hale getirilirken, eğitimdeki daha geniş sistemik eğilimleri ihmal etmekte

ve eleştirel ve felsefi perspektifleri dışlamaktadır. Postyapısalcı teori, potansiyel olarak kuralcı nöro-bilimsel

ve psikolojik olarak bilgilendirilmiş çocuk gelişimi söylemine bir alternatif sunar; aynı zamanda, EÇE ile ilgili

politikada bulunan varsayımların eleştirilebileceği açık hava etkinliği kavramsallaştırmasını da sağlar. Bu

önemlidir, çünkü EÇE’de okul veya sınıf düzeyinde hangi dış mekan etkinliğinin başarılmak üzere tasarlandığı,

EÇE profesyonellerinin bu tür daha geniş bağlamsal eğilimlere nasıl tepki verdiğine bağlı olacaktır. Hizmet

içi öğretmenler arasında yapılan araştırmalar, açık hava aktivitesinde gerekli becerilerin farkındalığının her

zaman bu bilginin güvenle uygulanmasına dönüşmediğini göstermektedir. Bu, kısmen, eğitim profesyonellerinin

neoliberal politika ve siyasi söylem içinde sürekli acemi olarak konumlandırılmalarından kaynaklanıyor

olabilir. Bunun yerine, hizmet öncesi ve hizmet içi öğretmenlere olan ‘güvenin’, pragmatik deneylere katılım

ve tüm çocukların tekilliklerine cevap verme kapasitesi yoluyla geliştirildiği iddia edilmektedir. Dahası, açık

hava etkinliklerinin çocuklarda yaratıcılığı teşvik etmedeki rolünün, öğretmenlerin, somutlaştırılmış ve normatif

yaratıcılık kavramlarının teşvikinden ziyade çocukların kendi yaratıcılığının ve hayal gücünün desteklendiği

koşulları yaratmasını gerektirdiği öne sürülmektedir. Bu makale, EÇE politikasının daha geniş bağlamını, son

politikanın EÇE’de okuryazarlık ve aritmetik becerilerini ve açık hava etkinliği ve oyun fırsatlarını azaltmakla

tehdit eden aktarımsal bir pedagojiyi vurguladığı Birleşik Krallık’a özellikle atıfta bulunarak ele alacaktır.

Yöntem

Makale kavramsaldır ve EÇE’deki açık hava etkinlikleri

hakkında düşünmek için teorik olarak bilgilendirilmiş postyapısalcı bir çerçeve sunar.

Bulgular

Açık hava etkinlikleri yoluyla öğrenme, çocukların öğrenme sürecine katkıda bulunduğunu ve sonuçların

resmileştirilmiş kuralcı etkinlik programlarında ima edildiği gibi her zaman öngörülebilir olmadığını gösterir.

Açık hava etkinlikleri, çocukların keşfedebilecekleri ve deneyebilecekleri bir alan sağlamalıdır.

Sonuç ve Tartışma

Makalede sunulan temel argüman, açık hava etkinlikleri yoluyla öğrenmenin, öğrenmeye yönelik açık hava

etkinlikleriyle aynı olmadığıdır. İlki, çocukluğun ilişkisel olarak saldırgan doğasını öne sürerken, ikincisi,

çocukların yukarıdan empoze edilen, öngörülen öğrenme sonuçlarını pasif bir şekilde yerine getirirken görüldüğü

araçsal bir hylomorfizm riski taşır. Öğretmenlere uygulandığında, neoliberal eğitim politikası söylemi,

öğrenme sonuçlarını benzer şekilde kuralcı bir şekilde öngörür ve mesleki yargıya ve güven kazanılmasını

sağlayan deneylere çok az yer bırakır. Açık hava aktivitesine farklı yaklaşımların örnekleri tartışılacaktır.

1

Plymouth Institute of Education, University of Plymouth , Elizabeth.done@p;ymouth.ac.uk

131


Outdoor Oriented Practices in Early Childhood Education:

Creation of Educational Contexts

Ona MONKEVIČIENĖ 1 , Birutė AUTUKEVIČIENĖ 2 , Ieva PAŽUSIENĖ 3

Introduction

According to Rose (2012), context-based learning refers to learning that is grounded on multi-faceted interactions

with social, cultural and natural environment employing really existing, pre-modelled and educational situations that

emerge here and now. The concept of context-based learning (Rose, 2012; Taconis, den Brok, and Pilot, 2016) changes

the attitude towards the teacher’s role from the direct supervision of children’s learning to proactive position of

the teacher (Knaus and Roberts, 2017). In early childhood education the creation of educational contexts that promote

child’s authentic thinking, creation and learning was elaborated on within the system of Reggio Emilia (The Hundred

Languages of Children, 2012: Making Learning Visible, 2013; The Wonder of Learning, 2017). Following the principles

of Reggio Emilia system, teachers seriously consider the idea of education and create contexts (that include environments,

means, their dialogues as a philosophical approach, teachers’ own pro-active role) to evoke children’s engagement

and authentic explorations. Children express themselves in the same created educational contexts differently

because the created environment is open to various trials of children, development of ideas and various interactions.

Outdoor oriented practices in early childhood education are also inseparable from creation of educational contexts.

Generalising research that focuses on different problems the following innovative strategies for creation of education

contexts in outdoor environment can be distinguished: actualisation and enrichment of environment affordances

to encourage children’s movement and holistic learning (Kleppe, 2018; Little and Stapleton, 2021); constructing

environments and situations that contain challenge, provocation and safe risk (Kleppe, 2018); creating

movement-based learning environments and situations (Lu and Montague, 2016; Aksoy, 2020); creating contexts

for investigation (Taconis, den Brok, and Pilot, 2016; Tal and Morag, 2009); promoting embodied cognition (Branscombe,

2019; Duman, and Ozkur, 2019); creating collaborative spaces and situations (Slunjsk, 2015); personalising

outdoor environment (Carlson, 2013); ensuring multiple functionality of outdoor environment (Slunjsk, 2015)

The purpose of our study: to reveal the methods employed by the teachers while

implementing the strategies for creating educational contexts in the outdoor environment.

Method

The total of 67 projects of children’s education in outdoor environment prepared by early childhood

education teachers were analysed applying the qualitative method of content analysis (Creswell, 2014).

Findings

The research disclosed that most frequently teachers use the strategy of actualisation and enrichment of affordances

of outdoor environment for creation of educational contexts in outdoor environment: they choose natural places

that promote children’s movement (going up the hill, climbing something over, stepping on rocks, etc.) or enrich

them with man-made objects (small stems, sensory paths) and use the already functioning educational trails.

Teachers expand affordances of natural environment that encourage children’s movement, cognition, creative activities,

communication while creating more opportunities to move with the help of sliders, scooters, tricycles; while

bringing means for creating works from natural materials or for establishing an orchestra from children’s instruments

and natural “musical instruments”; while initiating research activities and others. Teachers actively apply

all the other strategies for educational context development employing from a few to numerous different methods.

Results and Conclusion

The research disclosed the methods of embodied cognition, personalisation of outdoor environment, modelling of movement-based

learning in outdoor environment, which have not been comprehensively analysed so far (Lu and Montague,

2016; Branscombe, 2019; Carlson, 2013). Further research could focus on revealing the impact of these methods applied

in outdoor environments on child’s holistic education.

132

1

Vytautas Magnus University, ona.monkeviciene@vdu.lt

2

Vytautas Magnus University, birute.autukeviciene@vdu.lt

3

Vytautas Magnus University ieva.pazusiene@vdu.lt


Erken Çocukluk Eğitiminde Dış Mekana Yönelik Uygulamalar:

Eğitim Bağlamlarının Oluşturulması

Ona MONKEVIČIENĖ 1 , Birutė AUTUKEVIČIENĖ 2 , Ieva PAŽUSIENĖ 3

Giriş

Rose’a (2012) göre, bağlam temelli öğrenme, burada ve şimdi ortaya çıkan, gerçekten var olan, önceden modellenmiş ve eğitici

durumları kullanarak sosyal, kültürel ve doğal çevre ile çok yönlü etkileşimlere dayanan öğrenmeyi ifade eder. Bağlama

dayalı öğrenme kavramı(Rose, 2012; Taconis, den Brok, ve Pilot, 2016), çocukların öğreniminin doğrudan denetiminden

öğretmenin proaktif pozisyonuna kadar öğretmenin rolüne yönelik tutumunu kapsamaktadır (Knaus and Roberts, 2017).

Erken çocukluk eğitiminde, çocuğun otantik düşünmesini, yaratıcılığını ve öğrenmesini teşvik eden eğitim bağlamlarının

yaratılması Reggio Emilia sistemi içinde detaylandırılmıştır (The Hundred Languages of Children, 2012: Making Learning

Visible, 2013; The Wonder of Learning, 2017). Reggio Emilia sisteminin ilkelerini izleyen öğretmenler, eğitim fikrini ciddiye

alırlar ve çocukların katılımını ve özgün keşifleri uyandırmak için bağlamlar (ortamlar, araçlar, felsefi bir yaklaşım olarak

diyalogları, öğretmenlerin kendi proaktif rolü) yaratırlar. Çocuklar kendilerini aynı yaratılan eğitim bağlamlarında farklı

şekilde ifade ederler çünkü yaratılan ortam çocukların çeşitli denemelerine, fikir gelişimine ve çeşitli etkileşimlere açıktır.

Erken çocukluk eğitiminde dış mekana yönelik uygulamalar, eğitim bağlamlarının yaratılmasından da ayrılamaz. Dış

ortamda eğitim bağlamlarının oluşturulması için aşağıdaki yenilikçi stratejilerin farklı sorunlara odaklanan araştırmaları

şu şekilde sıralanabilir: Çocukların hareketini ve bütünsel öğrenmeyi teşvik etmek için çevre olanaklarının zenginleştirilmesi

(Kleppe, 2018; Little ve Stapleton, 2021); provokasyon,zorlayıcı deneyim ve güvenli risk içeren durumları

içeren ortamlar inşa etmek (Kleppe, 2018); hareket temelli öğrenme ortamları ve durumları yaratmak (Lu ve Montague,

2016; Aksoy, 2020); keşif için bağlamlar yaratmak (Taconis, den Brok ve Pilot, 2016; Tal ve Morag, 2009); somut

bilişi teşvik etmek (Branscombe, 2019; Duman ve Ozkur, 2019); işbirlikçi alanlar ve durumlar yaratmak (Slunjsk,

2015); dış ortamın kişiselleştirilmesi (Carlson, 2013); dış ortamın çoklu işlevselliğinin sağlanması (Slunjsk, 2015).

Bu çalışmanın amacı açık havada eğitim bağlamları oluştururken öğretmenlerin kullandıkları stratejileri ortaya çıkarmaktır.

Yöntem

Erken çocukluk eğitimi öğretmenleri tarafından hazırlanan dış ortamda çocukların eğitimine

yönelik toplam 67 proje, içerik analizinin nitel yöntemi uygulanarak analiz edilmiştir (Creswell, 2014).

Bulgular

Araştırma, öğretmenlerin sıklıkla dış ortam eğitim bağlamlarının yaratılması için dış ortamın olanaklarını gerçekleştirme

ve zenginleştirme stratejisini kullandıklarını ortaya koymuştur: Öğretmenlerin, çocukların hareketini teşvik eden oyunları

tercih ettiği (tepeye çıkma, bir şeye tırmanma, kayalara basma, vb.) veya onları insan yapımı nesnelerle zenginleştirilmiş

(küçük gövdeler, duyusal yollar) doğal yerleri seçtikleri ve halihazırda işleyen eğitim yollarını kullandıkları görülmüştür.

Öğretmenler, kaydıraklar, scooterlar ve üç tekerlekli bisikletlerin yardımıyla daha fazla hareket fırsatı yaratırken,

çocukların hareketini, bilişini, yaratıcı aktivitelerini, iletişimi teşvik eden doğal çevre olanaklarını genişletir. Buna ek

olarak, öğretmenler doğal malzemelerden eserler yaratarak veya bir orkestra kurmak için doğal “müzik enstrümanlarını”

kullanarak çocuklara zenginleştirici deneyimler sunarlar. Öğretmenler, birkaç yöntemden çok sayıda farklı yönteme

kadar eğitim bağlamı geliştirme için diğer tüm stratejileri aktif olarak uygularlar.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma, şimdiye kadar kapsamlı bir şekilde analiz edilmemiş olan somutlaşmış biliş, dış ortamın kişiselleştirilmesi,

dış ortamda hareket temelli öğrenmenin modellenmesi yöntemlerini ortaya çıkarmıştır

(Lu and Montague, 2016; Branscombe, 2019; Carlson, 2013). Daha ileri araştırmalar, dış ortamlarda

uygulanan bu yöntemlerin çocuğun bütünsel eğitimi üzerindeki etkisini ortaya çıkarmaya odaklanabilir.

1

Vytautas Magnus University, ona.monkeviciene@vdu.lt

2

Vytautas Magnus University, birute.autukeviciene@vdu.lt

3

Vytautas Magnus University ieva.pazusiene@vdu.lt

133


Parental Mobile Device Usage in Playgrounds: Does Adult Playfulness

Matter?

Sadiye KELEŞ 1 ,Özlem YURT-TARAKÇI 2

Introduction

Providing education and training opportunities to its students, carrying out basic scientific researches and creating

an impact area in the local or wider area where they are located with community service practices are

the three basic functions of universities that are accepted worldwide( Doğramacı, 2000).Simlarly in Turkey,

the mission of the universities is fulfilling these three fundtion ina quality manner (Erdem, 2005).

In Turkey, universities widely fulfill their function of providing education and conducting research, yet they perform the

function of community service in a limited way. The duties of universities are specified in Article 12 of the Law No. 2547

of Higher Education Institutions. It is possible to say that identified duties focus on the function of carrying out more educational

services and scientific research, such as conducting more research, publishing and disseminating research results

for the purpose of ensuring the welfare and development of the society, and providing manpower while there is amost no

emphasize on community service function. Or it can be claimed that community service function is evaluated within the

other two functions. According to Ayvacı and Akyıldız (2009), universities contribute to the development and change in

the socio-cultural field through opening of different and new cultural, sports and entertainment venues that will benefit the

society, providing opportunities for the healthy communication of people from different regions. Nas, Çelik and Gültekin

(2008) argued that universities have a responsibility not only for their own members but also for the development, education,

awareness and even learning of the people of the region where they are located, and in this way, universities have

the power to change the culture and social characteristics of their region. These responsibilities, which are considered in

the context of community service, have been observed in Turkish teacher training programs during the history. Village

Institutes are the best examples for this. Teacher training programs carried out in Village Institutes, which are referred to

as a community transformation project, assigning a teacher the task of transforming and developing the people in their

villages. While the duties of a teacher graduated from village institutes include developing the village and raising awareness

of the villagers about new agricultural Technologies and developments, it is known that many Village Institutes also

provided services to the ergion they located with their teacher candidates in the process of training teachers (Yağcı, 2018).

Today, the traces of this approach live in the “Community Service Practices” course, which is included as a compulsory

course in the teacher training curriculum. The main purpose of which is to enable teacher candidates to think about social

problems and to provide solutions to these problems (Ayvacı & Akyıldız, 2009), yet to what extend this course is sufficient

to fulfill the responsibility of serving the society is open to discussion. For example, in their research examining the opinions

of pre-service teachers on the Community Service Practices course, Ayvacı and Akyıldız (2009) found that 68% of

the teacher candidates agreed with the statement “The activities of our faculty within the scope of this course are not sufficient

to solve the problems in society.” and approximately 76% of them responded as either indecisive or disagree with

the statement “: I believe that I will eliminate a big problem of the society with the activity I chose” (p.184). In addition,

it has been observed in many studies in the literature that pre-school teacher candidates believe that the undergraduate

program should be much more practical. For example, Tuğrul et al. (2010) emphasized that teaching profession requires

continuous development, change and learning, and therefore to increase practice opportunities at every stage of teaching

profession, including the pre-professional period, is a must. In their studies, it was revealed that the teacher candidates

considered the teaching practice lesson inadequate. Similarly, Yılmaz, Koç, Gönen and Üstün (2010) also revealed that

pre-service teachers were insufficient to cooperate with family and society, and stated that one of the main reasons for this

was that prospective teachers could not find an opportunity to communicate with their families sufficiently during their

university years when they were preparing for the teaching profession.In a study in which Şahin, Kartal and İmamoğlu

(2013) examined the opinions of pre-school teacher candidates about the teacher training program, it was revealed that

the pre-service teachers evaluated the lessons more beneficial if the courses were more practical and that they include

information that they could use when they started the profession as more beneficial. The need revealed by all these studies

is the need for practices that will reinforce the sense of social responsibility of teacher candidates in teacher training

programs and bring them together with the people of the region, children, teachers, parents and even public institutions.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

134


The “Play Street” activity was organized in order to meet exactly this need, and to enable the students of Kırıkkale

University, Faculty of Education, Department of Early Childhood Education, to get together with children and to

support them to interact more with the province of Kırıkkale and its people. The event was actualized with the support

of Kırıkkale Provincial Central Library and many early childhood education centers in Kırıkkale province. In

the Play Street activity, the students who took the Play and Its Development course worked in groups, firstly designed

educational materials from waste and easily found materials and then opened these educational materials to the

use of children living in Kırıkkale on a street in front of the Kırıkkale Provincial Central Library for 3 full days on

the week of April 23. The event was announced to all pre-school education institutions in Kırıkkale province and the

collective participation of the schools took place. The activity was held in the spring semester of 2017-2018 and 2018-

2019 academic years. A total of nearly 400 children and nearly 200 parents / teachers participated in both activities.

The aim of this study is to evaluate the Play Street activity from the perspective of pre-service teachers who took part

in the activity and to reveal the effect of the activity from the views of pre-service early childhood educators. The

main question guiding the research is “How pre-service early childhood educators evaluate the Play Street activity?

Method

Design and data collection tool: The main purpose of the present study is to explain the participants’ views through meaningful

categories and themes without interpreting too much. Sandalowski (2000) defined this research design as “qualitative

description”. According to her, in qualitative description, there is an effort to make the raw data more understandable

through the discourse of the participants instead of making a deeper meaning through the interpretation filter of the researcher,

as in phenomenology research, but still the data collection and analysis methods used in phenomenology research can

be used exactly (Sandelowski, 2000. ). Based on this, in the present study, the opinions of the teacher candidates were collected

through an open-ended written interview protocol consisting of seven different questions prepared by the researcher.

Sampling: Criterian sampling method, one of the purposeful sampling methods, was used in the study (Miles & Huberman,

1994). The criteria determined is the participation in the Pame Street activity. For this reason, the announcement of

the research was made through a representative student from a WhatsApp group in which all the students participating

in the activity were present, and the open-ended written interview form was shared with the students of this group. The

students who wanted to participate in the study filled the interview form and sent it to the researcher via online classroom

applications. A total of 30 teacher candidates, 28 of whom were girls and 2 were boys, participated in the study.

Data analysis: The responses of the preservice teachers were read collectively by the researcher several times. Then, the

data were analyzed through thematic content analysis, synonyms and repetitive expressions were coded, and then categories

were revealed. 25% of the same data was simultaneously analyzed by a different researcher who was completely blind

to the activity and study group, and it was found that the coding similarity between the two researchers was close to 80%.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

135


Findings

Most of the evaluations made by the teacher candidates about the activity were positive (n = 27). Two pre-service

teachers evaluated the activity as a negative experience, and one pre-service teacher evaluated the activity

as both a positive and a negative experience. The reason for negative evaluations is that the process is

remembered badly as a result of conflicts in group work. When asked what they remembered about the event,

it was observed that all the participants remembered the process in detail, even though it had been two years

According to the written data obtained, the evaluations of the teacher candidates about the Play Street

activity were gathered under three themes; (1)Play Street activity as a practice, (2) PLay Street

activity as a community service, and (3) Play street activity as a professional development opportunity.

Game street activity as practice: In this theme, prospective teachers evaluated the activity as a field of application.

In this context, they talked about the activity process, the difficulties or pleasure they experienced during the

activity, and the events they experienced during the activity. Under this theme, there are three main categories; (1)

difficulties experienced in the process of the activity, (2) pleasant memories about the activity, (3) the opportunity

to meet with children. Among the difficulties encountered during the first category, there are intra-group conflicts,

weather conditions, and difficulties experienced during the running of the event. In second category, there were

codes such as the happiness children experienced when they were included in the activities, the happiness experienced

by the participants while playing with the materials of the other groups, and the activity allowing them to

socialize with their classmates. The category called “Opportunity to meet with children” covers the responses of

the participants about the opportunity to be together with the children for the first time in their teaching program.

Play Street Activity as a Community Service: There are two categories of this theme; (1) child benefit, and (2)

parent benefit. The child benefit category includes responses which emphasize on the facts that this activity

provided opportunity for children to play at outdoor, children have the opportunity to interact with each other

in a different area outside of school, children who do not receive pre-school education have the opportunity to

meet with educational materials, children have the opportunity to interact with different adults. It includes their

evaluations about how they touched the lives of children. The parent benefit category, constitutes participant’s

responses like “this activity was an opportunity for us to support parents about educational materials, to encourage

them to prepare educational materials with waste materials at home; it was an opportunity for parents

to interact with their children’s teachers, interact with other parents and spend quality time with their children.

Play Street Activity as a Professional Development Opportunity: The categories emerging within the scope

of this theme are as follows; (1) development of problem solving skills, (2) growing awareness of preparing

and using materials, (3) the opportunity to observe children, (4) the opportunity to interact with parents,

and (5) the opportunity to interact with working teachers. The teacher candidates participating in the

study stated that in this activity which based on a group-work, problem-solving skills developed by solving

both the group conflicts that emerged while preparing the educational material and the problems they encountered

regarding the material. Similarly, some pre-service teachers stated that they could quickly solve the

problems they encountered during the implementation phase of the activity, which increased both their problem-solving

skills and their professional self-confidence. Participated pre-service teachers stated that although

they are almost at the beginning of their teacher training process they need to research for a great deal

of resources to develop their materials and this resulted in higher awareness about quality educational materials.

In addition to this they revealed that , they had an opportunity to self-evaluation about their material

during the application phase, they recognized the weak and strong features of their materials while children

were playing with them. Also they stated that through communicating with children about the materials,

they have an opportunity to understand children’s expectations from educational materials. Also, participated

pre-service teachers mentioned that observing and playing other group’s materials created a “material pool”

in their mind which will most probably improve their teaching ability when they start to their profession.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

136


It was observed that, the most emphasized issue was the opportunity for pre-service teachers to be with children

during the activity. Almost all participants reported this activity made their point of view about profession

clearer, they felt themselves as a teacher for the first time in their second grade, and through managing the process

successfully and having an opportunity to be in the same environment with children, talk with children,

observing them, their professional self-confidence increased. Another point that was emphasized the most was

the communication established with the parents during the activity. More than half of the participants stated

that they interacted with the parents who came with their children during the event, that parents asked questions

about the materials they prepared and this made them feel like a teacher and they got a great pleasure from

it. These participants stated that in this way, their worries about effective communication with parents in the

future decreased, and the idea that they could communicate effectively when they became teachers developed.

Additionally, some participants stated that they had the opportunity to observe the interactions of parents with

their children during the event. Similarly, the participants stated that they had the opportunity to interact with

the teachers participated in the activity it was the first time that they communicate with a person from the field,

their conversation with teachers positively changed their perspective on the profession, and observed the love

that children felt for their teachers help them to developed more positive feelings about the field. Some participants

stated that teachers improved themselves by giving feedback about the materials, while some participants

emphasized that their professional self-confidence increased because teachers liked the material very much.

All of the participants stated that they think that these and similar activities should be implemented in every

university and that every pre-school teacher candidate should graduate after participating in such activities. It

was emphasized that the university can raise awareness of families and create new opportunities for children

through these activities. It was emphasized that the university should support such activities more actively, and

teacher candidates should be supported by means of transportation and field arrangement. The teacher candidates

made suggestions that they could cooperate with local governments or promote the activity more through

social media in order to deliver these and similar activities to more rural areas instead of central locations

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

137


Results and Conclusion

Community service practices are considered as one of the three basic functions of universities in our country and in

the world to increase the social welfare, peace and consciousness of their region (Doğramacı, 2000; Erdem, 2005; Nas,

Çelik & Gültekin; 2008). However, there are many studies showing that teacher training programs are quite deficient at

this point (Şahin, Kartal, & İmamoğlu, 2013; Tuğrul et al., 2010; Yılmaz, Koç, Gönen, & Üstün, 2010). In the present

study, it was observed that the positive evaluations about the Play Street activity based on the fact that this activity is a

practice that gives the teacher candidates the opportunity to observe the child, family and material. Considering that the

participating teacher candidates were in the 4th grade when the study data were collected, these students had taken only

school experience course in the 3rd grade and could not perform their fourth grade applications due to the pandemic;

It is quite an expected result to evaluate this activity as an important opportunity for them. Since te Play Street activity

enabled them to communicate with children, parents and in-service teachers, the participated pre-service early childhood

educators suggested to make these activities widespread. This suggestion coincides with the suggestions of previous studies

that also emphasize the need of more practical opportunities (Şahin, Kartal, & İmamoğlu, 2013; Tuğrul et al., 2010).

It was revealed that one of the reasons for the positive evaluation of the Play Street activity was that the prospective

teachers had the chance to interact with the parents. The preservice teachers stated that thanks to this activity, they had

the opportunity to talk to many mothers and fathers, that they got rid of the prejudices they had at the point of communication

with parents, and their belief that they could interact with parents in the future was strengthened by the help

of this activity. This result confirms the suggestions of Yılmaz, Koç, Gönen and Üstün (2010) that the practices which

allow teacher candidates to interact with parents can eliminate their inadequacies in communication with families.

In a study conducted with pre-service early childhood educators , Acer (2011) examined the views on the material development

course and revealed that the most important achievement of this course is the ability to design creative products with waste materials

(p.425) Similarly, in this study, the teacher candidates were asked to develop an educational play material for Play Street

activiy, which they would design using the materials that we use in daily life. Participants stated that this situation both improved

their problem-solving skills, and that they started to look at the waste materials from a different perspective as the result of material

development process they experienced in Play Street activity. They even thought that they were an example for families.

As a result, the Play Street activity, which was evaluated by the pre-service teachers within the scope of the present

study, was considered not only as a community service practice, but also as a development opportunity for the prospective

teachers themselves, as it is practical and provides professional development. The fact that this practice, which

has been over two years, is still remembered by teacher candidates in detail, can be considered as an indication that

pre-service teachers were positively affected by this activity process. Widening these kind of practices must be seen

to a way for fulfilling the universities’ mission of serving community for early childhood education programs where

practical lesson hours are significantly reduced. BY depending on the findings of the study, it is suggested that Play

Street and similar activities must be integrated either to the Community Service courses or other theoretical courses in

the teacher training programs both to improve pre-service teacher candidates teaching ability and to benefit the society.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

138


Oyun Sokağı: Bir üniversite-toplum işbirliği etkinliği

Şenil ÜNLÜ ÇETİN 1

Giriş

Öğrenenlerine eğitim-öğretim imkanı sunmak, bünyesinde temel bilimsel araştırmalar gerçekleştirmek ve topluma hizmet

uygulamaları ile bulundukları yerel ya da daha geniş bir alanda etki alanı oluşturmak üniversitelerin oluşturmak dünya

çapında kabul gören üç temel işlevidir (Doğramacı, 2000). Türkiye’de de üniversitelerin misyonu bu üç temel işlevi

sağlıklı ve kaliteli bir şekilde yerine getirmektir (Erdem, 2005). Türkiye’de üniversiteler, eğitim-öğretim hizmeti sunmak

ve bilimsel araştırmalar gerçekleştirmek işlevlerini görece yaygın ve kaliteli bir biçimde gerçekleştirirken, topluma

hizmet işlevlerini ise kısıtlı bir biçimde gerçekleştirmektedirler. Yükseköğretim Kurumlarının 2547 sayılı kanunun 12.

Maddesinde üniversitelerin görevleri belirtilmiştir ve bu görevlerin de daha çok araştırma yapmak, araştırma sonuçlarını

toplumun refahını ve gelişmesini sağlama amacıyla yayınlamak ve yaymak, insan gücü sağlamak gibi daha çok eğitim-öğretim

hizmetleri ile bilimsel araştırmalar gerçekleştirme işlevine odaklandığını, topluma hizmet misyonunun yine

bir adım geride tutulduğunu ya da topluma hizmet işlevinin de bu diğer iki işlevle iç-içe değerlendirildiğini söylemek

mümkündür. Ayvacı ve Akyıldız (2009) göre üniversitelerin “farklı ve yeni kültürel, sportif ve topluma faydası olacak

eğlence mekânlarının açılması, farklı yörelerden gelen insanların sağlıklı iletişim kurmaları ve birbirlerinin kültürlerinden

etkilenmeleri ve yöre halkıyla düzeyli ilişkileri sonucunda o yörenin sosyo-kültürel alanda gelişmesine ve değişmesine

de katkıları vardır” (p. 184). Nas, Çelik ve Gültekin (2008)’de üniversitelerin sadece kendi üyelerinin değil, bulundukları

yörenin insanlarının da gelişimi, eğitimi, bilinçlendirilmesi ve hatta öğrenmesi üzerinde sorumluluğu olduğunu ve bu yolla

üniversitelerin bulundukları yörenin kültürünü ve toplumsal özelliklerini de değiştirme gücü olduğunu öne sürmektedir.

Topluma hizmet bağlamında değerlendirilen bu sorumluluklar, bizim ülkemizin özellikle öğretmen yetiştirme programlarında

geçmişte de gözetilmiştir. Bir toplum dönüştürme projesi olarak anılan, bir öğretmene öğretmen işinin yanı sıra, bulunduğu

bölgeyi dönüştürme ve hatta kalkındırma görevi veren Köy Enstitüleri’nde yürütülen öğretmen yetiştirme programları

buna en iyi örnektir. Köy enstitülerinden mezun bir öğretmenin görevleri arasında, köyü kalkındırmak, köylüyü

yeni tarım teknolojileri hakkında bilinçlendirmek gibi görevler yer alırken, bir çok Köy Enstitüsü’nün öğretmen yetiştirme

sürecinde, öğretmen adaylarıyla birlikte yaşadıkları bölgeye de hizmetler sunduğu bilinmektedir (Yağcı,2018). Günümüzde

ise bu yaklaşımın izleri, öğretmen yetiştirme müfredatına zorunlu ders olarak dahil edilen “Topluma Hizmet Uygulamaları”

dersinde yaşamaktadır. Temel amacı öğretmen adaylarının sosyal sorunlar üzerine düşünmelerini sağlamak ve bu

sorunlara çözüm üretebilmeleri için olanaklar tanımak olan bu dersin (Ayvacı & Akyıldız, 2009), özellikle öğretmen yetiştirme

programlarının topluma hizmet sorumluluğunu yerine getirmek için ne derecede yeterli olduğu tartışmaya açıktır.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

139


Örneğin, öğretmen adaylarının Topluma hizmet Uygulamaları dersine ilişkin görüşlerini inceleyen araştırmalarında Ayvacı

ve Akyıldız (2009) öğretmen adaylarının %68’inin “Fakültemizin bu ders kapsamında yaptığı aktiviteler toplumdaki sorunların

çözümü için yeterli değildir” ifadesine katıldığını, yaklaşık %76’sının ise “ : Seçtiğim etkinlik ile toplumun büyük bir

sorununu ortadan kaldıracağıma inanıyorum ” ifadesine ya kararsızım ya da katılmıyorum şeklinde yanıt verdiğini ortaya

koymuştur (s. 184). Buna ek olarak literatürde var olan birçok çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının lisans programının

çok daha uygulama ağırlıklı olması gerektiğine inandıkları gözlemlenmiştir. Örneğin Tuğrul ve arkadaşları (2010),

sürekli gelişimi, değişimi ve öğrenmeyi gerektiren öğretmenlik mesleğinin her anında, meslek öncesi dönem de dahil olmak

üzere, uygulama fırsatlarının arttırılması gerekliliğine vurgu yapmıştır. Çalışmalarında öğretmen adaylarının, özellikle öğretmenlik

uygulaması dersini yetersiz gördükleri ortaya çıkmıştır. Benzer bir şekilde, Yılmaz, Koç, Gönen ve Üstün (2010)

de aile ve toplumla işbirliği yapma noktasında öğretmen adaylarının yetersiz olduğunu ortaya koymuş ve bunun en temel

nedenlerinden birinin öğretmen adaylarının ailelerle iletişim kurabilecekleri bir fırsatı öğretmenlik mesleğine hazırlandıkları

üniversite yıllarında yeterince bulamamaları olduğunu belirtmiştir. Şahin, Kartal ve İmamoğlu’nun 2013 yılında okul

öncesi öğretmen adaylarının öğretmen yetiştirme programı hakkındaki görüşlerini inceledikleri bir araştırmada da, öğretmen

adaylarının daha çok uygulamaya yönelik olan, mesleğe başladıklarında kullanabilecekleri deneyimleri yaşatan dersleri

daha faydalı olarak değerlendirdiklerini ortaya koymuştur. Buna ek olarak, Çocukta Oyun Gelişimi, Beden eğitimi ve

oyun öğretimi, yaratıcılık ve geliştirilmesi, fen eğitimi hatta drama dersleri uygulama yapılmaması gerekçesiyle öğretmen

adayları tarafından etkililiği düşük dersler olarak nitelendirilmiştir. Tüm bu araştırmaların ortaya koyduğu ihtiyaç, öğretmen

yetiştirme programlarında, öğretmen adaylarının sosyal sorumluluk duygularını pekiştirecek, onları bulundukları yörenin

halkı, çocukları, öğretmenleri, ebeveynleri ve hatta kamu kurumları ile bir araya getirecek uygulamalara duyulan ihtiyaçtır.

“Oyun Sokağı” etkinliği, tam da bu ihtiyacı karşılamak amacıyla Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul

Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı 2. Sınıf öğrencilerinin hem çocuklarla bir araya gelmesini sağlamak, hem Kırıkkale

ili ve halkı ile daha fazla etkileşime girmelerine destek olmak amacıyla organize edilmiştir. Etkinlik, Kırıkkale

İl Merkez Kütüphanesi’nin ve Kırıkkale ilindeki birçok okul öncesi eğitim kurumunun desteği ile gerçekleştirilmiştir.

Oyun sokağı etkinliğinde, oyun dersini alan öğrenciler gruplar halinde çalışarak öncelikle artık

materyallerden eğitici materyaller tasarlamışlar ve ardından 23 Nisan haftasında 3 tam gün boyunca Kırıkkale İl Merkez

Kütüphanesi’nin önünde bulunan ve trafiğe kapalı bir sokakta bu eğitici oyun materyallerini Kırıkkale’de yaşayan

çocukların kullanımına açmışlardır. Etkinlik Kırıkkale ilindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarına’ da duyurulmuş

ve okulların toplu katılımları da gerçekleşmiştir. Etkinlik 2017-2018 ve 2018-2019 eğitim öğretim yılları bahar döneminde

gerçekleştirilmiştir. Her iki etkinliğe toplamda 400’e yakın çocuk, 200’e yakın ebeveyn /öğretmen katılmıştır.

Bu çalışmanın amacı, Oyun Sokağı etkinliğinin, etkinlikte yer almış olan öğretmen adaylarının gözünden değerlendirilmek

ve etkinliğin öğretmen adaylarında yarattığı etkiyi ortaya koymaktır. Araştırmayı yönlendiren temel soru, “Oyun

Sokağı etkinliğine katılmış olan okul öncesi öğretmen adaylarının etkinlik hakkındaki görüşleri nelerdir?” olmuştur.

Yöntem

Desen ve veri toplama aracı: Mevcut çalışma da temel amaç, katılımcıların görüşlerini çok fazla yorumlamadan anlamlı

kategoriler ve temalar aracılığı ile açıklamaktır. Sandalowski (2000) bu araştırma desenini “betimleyici nitel araştırma”

olarak tanımlamıştır. Ona göre betimleyici nitel araştırmada, olgu bilim araştırmalarında olduğu gibi verinin araştırmacının

yorum süzgecinden geçerek derinlemesine bir anlam çıkarması yerine katılımcıların söylemleri üzerinden ham veriyi daha

anlaşılır düzenli bir hale getirme çabası bulunmaktadır ancak olgu bilim araştırmalarında kullanılan veri toplama ve analiz

yolları aynen kullanılabilir (Sandelowski, 2000). Buna dayanarak, mevcut çalışmada, öğretmen adaylarının görüşleri araştırmacı

tarafından hazırlanan ve yedi farklı sorudan oluşan açık uçlu yazılı görüşme protokolü aracılığı ile toplanmıştır.

Örneklem: Araştırmada amaçlı örneklem yöntemlerinden kritere dayalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır (Miles &

Huberman, 1994). Çalışmaya katılım için belirlenen kriter, katılımcının oyun sokağı etkinliğinde yer almış olmasıdır.

Bu nedenle, etkinliğe katılan öğrencilerin tamamının bulunduğu bir WhatsApp grubundan bir temsilci öğrenci aracılığı

ile araştırmanın duyurusu yapılmış, açık uçlu yazılı görüşme formu yine bu gruptan öğrenciler ile paylaşılmıştır.

Araştırmaya katılmayı isteyen öğrenciler görüşme formunu doldurarak yine çevrimiçi sınıf uygulamaları aracılığı ile

araştırmacıya ulaştırmışlardır. Araştırmaya 28’i kız 2si erkek olmak üzere toplamda 30 öğretmen adayı katılmıştır.

Verilerin analizi: Öğretmen adaylarının çevrimiçi sınıf uygulamaları aracılığı ile araştırmacıya ilettikleri yanıtlar,

araştırmacı tarafından birkaç kez toplu olarak okunmuştur. Ardından veriler tematik içerik analizi yoluyla

analiz edilmiş, anlamca eş ve tekrarlayan ifadeler kodlanmış ve ardından kategoriler ortaya çıkarılmıştır. Aynı

verinin %25’i eş zamanlı olarak etkinlik ve çalışma grubuna tamamen yabancı olan farklı bir araştırmacı tarafından

da analiz edilmiştir, iki araştırmacı arasındaki kodlama benzerliğinin %80ê yakın olduğu tespit edilmiştir.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

140


Bulgular

Öğretmen adaylarının, etkinlik hakkında yaptıkları değerlendirmelerin çok büyük bir kısmı pozitif olmuştur

(n=27). İki öğretmen adayı etkinliği negatif bir deneyim olarak, bir öğretmen adayı ise etkinliği hem pozitif

hem de negatif bir deneyim olarak değerlendirmiştir. Negatif değerlendirmelerin nedeni grup çalışmalarında

çıkan çatışmalar sonucu sürecin kötü hatırlanmasıdır. Etkinlikle ilgili neler hatırladıkları sorulduğunda,

üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen bütün katılımcıların süreci ayrıntıları ile hatırladıkları gözlemlenmiştir.

Elde edilen yazılı verilere göre öğretmen adaylarının Oyun Sokağı etkinliğine ilişkin değerlendirmeleri

üç tema altında toplanmıştır; (1) Uygulama olanağı olarak Oyun Sokağı etkinliği, (2) Topluma

hizmet olarak Oyun Sokağı etkinliği ve (3) Mesleki gelişim fırsatı olarak Oyun sokağı etkinliği.

Uygulama olarak oyun sokağı etkinliği: Bu temada öğretmen adayları etkinliği bir uygulama alanı olarak değerlendirmişlerdir.

Bu bağlamda etkinlik sürecinden, etkinlik boyunca yaşadıkları zorluklardan ya da aldıkları keyiflerden ve etkinlik süresince

yaşadıkları olaylardan bahsetmişlerdir. Bu temanın altında, üç temel kategori yer almıştır; (1) etkinliğe sürecinde yaşanılan

zorluklar, (2) etkinliğe ilişkin keyifli hatıralar, (3) çocuklarla karşılaşma olanağı. İlk kategori olan etkinlik sürecinde yaşanılan

zorluklar arasında, grup içi anlaşmazlıklar, hava koşulları, etkinliği yürütme anında yaşanılan sıkıntılar yer almaktadır. Etkinliğe

ilişkin keyifli hatıralar kategorisinde daha çok çocukların etkinliklere dahil olduklarında yaşadıkları mutluluk, katılımcıların

diğer grupların materyalleri ile oynadıkları esnada yaşadıkları mutluluk, etkinliğin sınıf arkadaşları ile kaynaşma imkanı

tanıması gibi kodlar yer almıştır. Çocuklarla karşılaşma olanağıı isimli kategori ise katılımcıların etkinliğe ilişkin değerlendirmelerinin

bu etkinlik sayesinde ilk kez çocuklarla bir arada olma fırsatı yakalama üzerine dayandığı yanıtları kapsamaktadır.

Topluma Hizmet olarak Oyun Sokağı Etkinliği: Bu temanın içerdiği iki kategori bulunmaktadır; (1) çocuklara sağlanan fayda

ve (2) ebeveynlere sağlanan fayda. Çocuklara sağlanan fayda kategorisi, öğretmen adaylarının bu etkinlik sayesinde çocukların

açık alanda oynama fırsatını yakalamaları, çocukların okul dışında farklı bir alanda birbirleri ile etkileşime girme fırsatını

yakalamaları, okul öncesi eğitim almayan çocukların eğitici materyallerle tanışma fırsatını yakalamaları, çocukların farklı yetişkinlerle

etkileşime girme fırsatını yakalamaları gibi etkinliğin çocukların hayatına nasıl dokunduğuna ilişkin değerlendirmelerini

içermektedir. Ebeveynlere sağlanan fayda kategorisinde ise, öğretmen adaylarının bu etkinlik aracılığı ile ebeveynlerin

eğitici materyaller hakkında bilgi sahibi olmasına destek olmak, ebeveynlerin de artık materyallerden eğitici materyaller

hazırlanma noktasında teşvik edilmesi, anne-babaların çocuklarının öğretmenleri ile etkileşime geçmek için fırsat yakalaması,

anne ve babaların diğer ebeveynlerle etkileşime geçmek için fırsat yakalaması, anne-baba ve çocuğun birlikte kaliteli

zaman geçirmek için fırsat yakalaması ve anne ve babaların çocuklarının oyun oynama süreçlerini gözlemleyebilmeleri için

fırsat yakalaması gibi etkinliğin anne ve babalar üzerindeki olumlu yanlarına vurgu yapan değerlendirmelerini içermektedir.

Mesleki gelişim fırsatı olarak oyun sokağı etkinliği: Bu tema kapsamında ortaya çıkan kategoriler ise şöyledir; (1)

problem çözme becerisinin gelişimi, (2) materyal hazırlama ve kullanmaya yönelik gelişen farkındalık, (3) çocukları

gözlemleme fırsatı, (4) ebeveynlerle etkileşimde bulunma fırsatı ve (5) çalışan öğretmenlerle etkileşime girme fırsatı.

Çalışmaya katılan öğretmen adayları, bir grup çalışmasına dayanan bu etkinlik sürecinde hem eğitim materyalini hazırlarken

ortaya çıkan grup çatışmaları hem de materyale ilişkin karşılaştıkları sorunları çözme sürecinde problem çözme

becerilerinin geliştiğini ifade etmişlerdir. Benzer bir şekilde, bazı öğretmen adayları ise etkinliğin uygulama aşamasında

karşılaştıkları problemleri hızlıca çözebildiklerini bunun da hem problem çözme becerilerini hem de mesleki

öz-güvenlerini arttırdığını belirtmiştir. Katılımcılar, materyal hazırlama sürecinde eğitimlerinin başlarında olmalarına

rağmen birçok kaynağı araştırdıklarını bu yolla okul öncesi eğitimde kullanılabilecek materyaller hakkında farkındalık

düzeylerinin arttığını, materyali uygulama aşamasında ise materyal hakkında öz-değerlendirme yapma fırsatını yakaladıklarını,

materyalin güçlü ve zayıf yönlerini çocukların oyunları esnasında gözlemleme şansı bulduklarını, hatta çocuklarla

materyal üzerine konuşarak onların neler beklediği ve istediği üzerine fikir sahibi olduklarını belirtmişlerdir.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

141


Ek olarak, tüm grupların materyallerini görme ve o materyallerle oynama fırsatının zihinlerinde gelecekte öğretmen oldukları

zaman çocuklar için hazırlayabilecekleri bir materyal havuzu yarattığını belirtmişlerdir. Katılımcıların etkinlikle

ilgili en çok vurgu yaptıkları noktanın, etkinlik süresince çocuklarla bir arada olma fırsatını yakalamak olduğu gözlemlenmiştir.

Neredeyse bütün katılımcılar, 2. Sınıfta uyguladıkları bu etkinlik sayesinde ilk kez birçok çocukla aynı

ortamda olduklarını, onlarla konuşmak, oyun oynamak ve onları gözlemlemenin mesleğe ilişkin bakış açılarını belirginleştirdiğini,

bu etkinlik aracılığı ile ilk kez kendilerini bir öğretmen olarak hissettiklerini ve süreci başarı ile yürütebildikleri

için mesleki öz-güvenlerinin yükseldiğini belirtmişlerdir. En çok vurgulanan bir diğer nokta ise etkinlik süresince

ebeveynlerle kurulan iletişim olmuştur. Katılımcıların yarıdan fazlası etkinlik süresince çocuklarıyla birlikte gelen

ebeveynlerle etkileşime geçtiklerini, ebeveynlerin onlara hazırladıkları materyaller ve çocukları hakkında sorular sormalarının

kendilerini bir öğretmen gibi hissettirdiğini ve bundan çok büyük bir haz aldıklarını belirtmiştir. Bu katılımcılar,

bu sayede gelecekte ebeveynlerle etkili iletişim kurmaya ilişkin kaygılarının azaldığını, öğreten olduklarında da

etkili iletişim kurabileceklerine dair düşüncenin geliştiğini belirtmiştir. Ek olarak, bazı katılımcılar etkinlik süresince

ebeveynlerin çocuklarıyla olan etkileşimlerini gözlemleme fırsatını yakaladıklarını belirtmiştir. Benzer bir şekilde, etkinliğe

katılan öğretmenlerle etkileşim kurma fırsatını yakaladığını belirten katılımcılar, mesleği uygulayan biriyle ilk

kez karşılaştıklarını, öğretmenlerle yaptıkları sohbetin mesleğe ilişkin bakış açılarını olumlu yönde değiştirdiğini, orada

çocukların öğretmenlerine duyduğu sevgiyi gözlemleyince alana dair daha pozitif duygular geliştirdiklerini ifade etmiştir.

Bazı katılımcılar, öğretmenlerin materyaller hakkında geri dönütler vererek kendilerini geliştirdiğini belirtirken,

bazı katılımcılar ise öğretmenler materyali çok beğendiği için mesleki öz-güvenlerinin yükseldiğine vurgu yapmıştır.

Katılımcıların hepsi, bu ve benzer etkinliklerin her üniversitede uygulanması, her okul öncesi öğretmen adayının

bu tarz etkinliklere dâhil olduktan sonra mezun olması gerektiğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Bu etkinlikler

aracılığı ile üniversitenin aileleri bilinçlendirebileceğine, çocuklara yeni fırsatlar yaratabileceğine

vurgu yapılmıştır. Üniversitenin bu tarz etkinlikleri daha aktif bir şekilde desteklemesi gerektiği, öğretmen

adaylarına ulaşım, alan düzenlemesi gibi yollarla destek verilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Öğretmen adayları, bu

ve benzeri etkinliklerin merkezi yerler yerine daha kırsal kesimlere de ulaştırılması için yerel yönetimlerle işbirliği yapılabileceği

ya da etkinliğin sosyal medya aracılığı ile daha fazla tanıtılabileceğine yönelik önerilerde bulunmuşlardır.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

142


Sonuç ve Tartışma

Topluma hizmet uygulamaları yoluyla bulundukları yörenin toplumsal refahını, huzurunu ve bilinç düzeyini yükseltmek

ülkemizde de dünyada da üniversitelerin üç temel işlevinden biri olarak benimsenmektedir (Doğramacı, 2000;

Erdem, 2005; Nas, Çelik & Gültekin; 2008). Ancak öğretmen yetiştirme programlarının bu noktada oldukça eksik

olduğunu gösteren birçok çalışma bulunmaktadır (Şahin, Kartal ve İmamoğlu, 2013; Tuğrul ve ark., 2010; Yılmaz,

Koç, Gönen ve Üstün, 2010). Mevcut çalışmada da, Oyun sokağı etkinliğine ilişkin olumlu değerlendirmelerin

öğretmen adaylarına çocuğu, aileyi ve materyali gözlemleme fırsatı veren bir uygulama olmasın dayandığı gözlemlenmiştir.

Katılımcı öğretmen adaylarının çalışma verilerinin toplandığı esnada 4. Sınıfta olmaları, bu öğrencilerin 3.

Sınıfta bir uygulama yapmış olmaları ve pandemi nedeniyle dördüncü sınıf uygulamalarını gerçekleştirememiş oldukları

düşünüldüğünde; bu etkinliği kendileri için bir fırsat olarak değerlendirmeleri oldukça beklenen bir sonuçtur.

Katılımcı öğretmen adayları bu etkinliğin onlar için çocuklarla, ebeveynlerle ve öğretmenlerle

iletişime geçmelerini sağlayan bir uygulama olduğu için yaygınlaştırılması gerektiğine dair yaptıkları

vurgu, daha önce yapılan araştırmalarda öğretmen adaylarının daha fazla uygulamaya ihtiyaç duyduklarına

ilişkin beyanları ile örtüşmektedir (Şahin, Kartal ve İmamoğlu, 2013; Tuğrul ve ark. ,2010).

Bu etkinliğin olumlu değerlendirilmesindeki nedenlerden birinin de öğretmen adaylarının ebeveynlerle etkileşime girme

şansını yakalaması olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmen adayları bu etkinlik sayesinde birçok anne ve babayla konuşma

fırsatı yakaladıklarını, ebeveynlerle iletişim noktasında sahip oldukları önyargılardan bu sayede kurtulduklarını

ve gelecekte de ebeveynlerle etkileşim kurabileceklerine dair inançlarının kuvvetlendiğini belirtmişlerdir. Bu sonuç,

Yılmaz, Koç, Gönen ve Üstün (2010)’ün öğretmen adaylarının ailelerle etkileşimlerini arttırabilecek uygulamaların,

onların ailelerle iletişim noktasında yaşadıkları yetersizlikleri giderebileceğine dair önerilerini doğrular niteliktedir.

Acer (2011) okul öncesi öğretmenleri ile gerçekleştirği bir çalışmada, materyal geliştirme dersine ilişkin görüşleri

incelemiş ve bu derse ilişkin en önemli kazanımın artık malzemelerle yaratıcı ürünler tasarlayabilme becerisi olduğunu

ortaya koymuştur (p. 425) Benzer bir şekilde bu çalışmada da , öğretmen adaylarından evde kullandığımız materyalleri

kullanarak tasarlayacakları bir eğitim materyalini oyun sokağına taşımaları istenmiştir. Katılımcılar bu

durumun onlarda hem problem çözme becerilerini geliştirdiğini, hem artık materyallere bu etkinlik sayesinde daha

farklı bir gözle bakmaya başladıklarını hatta ailelere bile bu konuda örnek olduklarını düşündüklerini bildirmişlerdir.

Sonuç olarak, mevcut çalışma kapsamında öğretmen adayları tarafından değerlendirilen Oyun sokağı etkinliği, sadece bit

topluma hizmet uygulaması olarak değil aynı zamanda uygulamaya yönelik olması ve mesleki gelişim fırsatı tanıması nedeniyle

öğretmen adaylarının kendileri için de bir gelişim fırsatı olarak değerlendirilmiştir. Üzerinden iki yıl geçmiş olan bu

uygulamanın, öğretmen adayları tarafından hala ayrıntıları ile hatırlanıyor olması da öğretmen adaylarını bu etkinlik sürecinden

olumlu bir biçimde etkilendiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda, uygulama fırsatı tanıyan Oyun

Sokağı ve benzeri etkinliklerin, Topluma hizmet dersi ile bütünleştirilebileceği, okul öncesi eğitimi ana bilim dalı olan tüm

üniversitelerde uygulanmasının sadece üniversitenin topluma hizmet sunma misyonunu gerçekleştirilmesiyle kalmayacağı

ek olarak hem yöre halkına, hem de öğretmen adaylarına fayda sağlayacağına, bu nedenle bu tarz etkinliklerin uygulama

derslerinin iyice azaltıldığı Okul Öncesi Öğretmenliği Lisans Programına entegre edilmesinin gerekliliğine inanılmaktadır.

1

Kırıkkale Üniversitesi, senilunlucetin@gmail.com

143


Examining the Use of Open Space and Gardens for Children with Special Needs

in Special Educational Institutions

Arzu Özyüre 1 , Hatice Keser 2 , Aslı Güney 3

Introduction

Children need to act according to their creation in every time. Outdoor time allows children to move more, have

fun, take advantage of fresh air, be together with their peers. It positively supports the health and development of

children. Children with special needs also need to spend time in open spaces for their health and development in

their normal developing children. It is trying to reach the gains for children with activities in the classroom environment

in traditional educational institutions. Educational institutions do not have a garden or the areas are not

used sufficiently for various reasons. But the training can also be carried out in out-of-class environments. Outof-class

areas and gardens are environments that can be used to support the development of children with special

needs or to overcome different problems. In this study, it is aimed to examine the participation of children with

special needs in open space and garden activities in special educational institutions according to teacher opinions.

In this study, it had planned to code the data obtained as a result of the interviews and deal with themes. It had

planned to determine the reasons why children with special needs benefit from or do not benefit from open spaces.

Method

The study was designed in qualitative research pattern. It is a study for due diligence. The study group

was formed 10 special education teachers who could be reached with easy-to-reach sampling method.

In the study, interview method was used in the collection of data. The semi-structured interview

form included open-end questions in accordance with the objectives and sub-objectives of the study.

The questions included some information about teachers, information about the physical characteristics

of the institution, the situations and reasons children benefit or not benefit from the open space, and teachers’

the views on taking advantage of the open space in general. Teacher interviews were made by phone

and recorded out loud. Written breakdown of the interviews was made in the analysis of the data. The

data was encoded and interpreted as themes. Direct excerpts from the participants’ opinions were included.

Findings

Special education teachers stated that they used the schoolyard especially in physical education class. They stated

that they use the open space not only for physical education, but also to support the physical and social development

of children. The teachers’ views were that open space supports peer interaction of children with special

needs. It has been determined that weather conditions are effective in removing children to the open area, and

children are not taken to the open area in rainy or snowy weather conditions. The schoolyard and its surroundings

were not considered safe areas, which wer among the reasons why children were not taken to the open area.

Teachers have also stated that parents don’t sensitive about whether their children should go outdoors or not.

Results and Conclusion

It can be said that the attitude of teachers, institutions and families is one of the reasons why children are not

taken to the open. Children with special needs have as much need the outdoors as normal developing children.

This is important for their healthy development. Adults are required to be sensitive to the use of normal

and special needs children to the outdoors and children must benefit from the outdoors from all weather conditions.

Acording the study results and literature, suggestions on the topic discussed have been developed.

144

1

Prof. Dr., Karabuk University, Faculty of Health Sciences, karabuk_arzu@yahoo.com

2

Karabuk University, Department of Child Development and Education, MSc Student.

3

Karabuk University, Department of Child Development and Education, MSc Student


Özel Eğitim Kurumlarında Özel Gereksinimli Çocuklar İçin Açık Alan ve

Bahçe Kullanımının İncelenmesi

Arzu Özyüre 1 , Hatice Keser 2 , Aslı Güney 3

Giriş

Çocuklar yaradılışları gereği hareket etme ihtiyacındadırlar. Açık havada geçirilen zaman çocuklara

daha fazla hareket imkânı, eğlenme, temiz havadan yararlanma, akranlarıyla bir arada olma imkânı sunar.

Çocukların sağlığı ve gelişimini olumlu yönde destekler. Özel gereksinimli çocukların da normal gelişen

çocuklarında sağlık ve gelişimleri için açık alanlarda zaman geçirmeye ihtiyaçları vardır. Eğitim

kurumlarında çocuklara yönelik kazanımlara geleneksel bir yaklaşımla sınıf ortamındaki etkinliklerle ulaşılmaya

çalışmaktadır. Eğitim kurumlarının bir bahçesi yoktur veya olan alanlar da çeşitli nedenlerle yeteri

düzeyde kullanılmamaktadır. Eğitim sınıf dışı ortamlarda da gerçekleştirilebilir. Sınıf dışı alanlar ve bahçe,

özel gereksinimli çocukların gelişimlerini desteklemek veya farklı sorunların üstesinden gelebilmek için yararlanılabilecek

ortamlardır. Bu çalışmada, özel eğitim kurumlarında özel gereksinimli çocukların açık alan

ve bahçe etkinliklerine katılımını, öğretmen görüşlerine göre incelemek amaçlanmıştır. Bu çalışmada, görüşmeler

sonucunda elde edilen verilerin kodlanarak temalar halinde ele alınması planlanmıştır. Özel gereksinimli

çocukların açık alanlardan yararlanma veya yararlanmama nedenlerini belirlenmek planlanmıştır.

Yöntem

Çalışma, nitel araştırma deseninde tasarlanmıştır. Durum tespiti yapılmasına yönelik bir çalışmadır. Çalışma grubunu

kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle kendilerine ulaşılabilen 10 özel eğitim öğretmeni oluşturmuştur.

Çalışmada, verilerin toplanmasında görüşme yöntemi kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formunda, çalışmanın

amaç ve alt amaçlarına uygun olarak açık uçlu sorular yer almıştır. Sorular öğretmenlere ait bazı bilgiler,

kurumun fiziki özelliklerine ilişkin bilgiler, çocukların açık alandan yararlanma/yararlanmama durumları ve nedenleri,

genel olarak açık alandan yararlanmaya ilişkin görüşleri kapsamıştır. Öğretmen görüşmeleri telefonla yapılmış

ve sesli olarak kaydedilmiştir. Verilerin analizinde görüşmelerin yazılı dökümü yapılmıştır. Veriler kodlanmış,

temalar halinde ele alınarak yorumlanmıştır. Katılımcıların görüşlerinden doğrudan alıntılara yer verilmiştir.

Bulgular

Özel eğitim öğretmenleri okul bahçesini özellikle beden eğitimi dersinde kullandıklarını ifade etmişlerdir. Açık

alanı çocukların yalnızca beden eğitimi için değil aynı zamanda çocukların fiziksel ve sosyal gelişimini desteklemek

amaçlı kullandıklarını ifade etmişlerdir. Açık alanın özel gereksinimli çocukların akran etkileşimini desteklediği

görüşü hakimdir. Hava şartlarının çocukların açık alana çıkarılmasında etkili olduğu, yağmurlu veya

karlı vb. hava koşullarında çocukların açık alana çıkarılmadığı belirlenmiştir. Yine okul bahçesi ve çevresinin

güvenli alanlar olarak görülmeyişi de çocukların açık alana çıkarılmama nedenleri arasındadır. Öğretmenler,

ailelerin çocuklarının açık alana çıkıp çıkmaması konusunda duyarlı davranmadıklarını da ifade etmişlerdir.

Sonuç ve Tartışma

Çocukların açık alana çıkarılmama nedenlerinin başında öğretmen, kurum ve aile tutumunun geldiği söylenebilir.

Özel gereksinimli çocukların da normal gelişen çocuklar gibi açık alandan yararlanmaya ihtiyaçları

vardır. Bu onların sağlıklı gelişimi için elzemdir. Yetişkinlerin, her hava koşulunda normal ve özel gereksinimli

çocukların açık alana çıkarılması ve açık havadan yararlanması konusunda duyarlı olmaları

gerekmektedir. Çalışma sonuçları ve alan yazın ışığında, tartışılan konuya ilişkin öneriler geliştirilmiştir.

1

Prof. Dr., Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Gelişimi Bölümü, karabuk_arzu@yahoo.com,

2

Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi ABD Yüksek lisans öğrencisi

3

Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi ABD Yüksek lisans öğrencisi

145


Father, Child, Play During Pandemic

Fatih AYDOĞDU 1 , Burçin AYSU 2 , Neriman ARAL 3 , Figen GÜRSOY 4

Introduction

Parent-child play interactions are associated with more positive cognitive and socio-emotional outcomes for children.

Recently, interest in play research has been increasingly focused on variables related to social interactions and the physical

environment of the home that can contribute to children’s play. Previous studies support familial factors that affect

young children’s play; these include parental involvement in children’s play and the quality of the home environment. The

effect of the relationship level of the mother with the child on the development of the child has been revealed in many

studies. The potential positive role of fathers’ early involvement in children’s lives is increasingly acknowledged, with a

higher level of involvement in their children’s lives. Fathers’ interactions with their children can affect the quality of their

relationships with their fathers. While father-child play interactions allow fathers to spend effective time with their children,

they play an important role in strengthening the emotional bond between father and child during these interactions.

Especially when the effect of the pandemic is taken into consideration, it is important that the presence of children and

their fathers together affects father-child play interactions and how these interactions make a difference on the father-child

relationship level. This highlights the necessity of examining the factors related to play in the development of father-child

relationship. The level of significance revealed by father-child play interactions with the father-child relationship will

be a source for studies to examine the father-child relationship in the context of play-related factors. In this study, which

focuses on the connection between father-child play interactions and father-child relationship, it is aimed to determine

whether the variables related to father-child play interaction make a significant difference on the father-child relationship.

Method

Quantitative research method was used in the research. The population of the study consists of 4-6 years old children and

their fathers studying in pre-school education institutions in Erzincan city center. The sample consists of children and their

fathers studying at three schools, which were determined by random method from the aforementioned population. In the

study, the “General Information Form” developed by the researchers to collect data and the Child-Parent Relationship Scale

(Father Form) were used to determine the father-child relationship. The General Information Form contains demographic

information about children and fathers, as well as questions to determine fathers’ play interactions with children. The

Child-Parent Relationship Scale, on the other hand, consists of 23 items and three sub-factors: Positive Relationships, incompatibility

and conflict. The validity of the scale was tested with its content and construct validity, and its reliability was

tested with the internal consistency coefficient and test-retest reliability. As a result, it was found that the scale is valid and

reliable. Within the scope of this study, the reliability of the scale with the Cronbach alpha coefficient was examined and it

was concluded that the reliability value was high. Permission was obtained from the relevant institutions to collect data in

the study. School administrators were interviewed to collect data, and fathers were reached through administrators. An information

form was sent to the fathers’ phone or e-mail addresses, and consent was obtained from those who agreed to participate

in the study. Afterwards, the data collection tools were delivered to the fathers via google form, and fathers were

asked to fill in the form sent. The data obtained were processed in the SPPS package program, and it was examined whether

the data showed normal distribution. Parametric tests were used in the analysis because the data fit the normal distribution.

Findings

When the findings obtained as a result of obtaining the data in the study were examined, differences

were found in terms of variables such as playing time with children, games that fathers played

with their children, fathers playing outdoor games with their children and playing digital games.

Results and Conclusion

The research is considered important in terms of revealing the importance of father-child play interactions on the father-child

relationship during the pandemic process. This result suggests suggestions for improving father-child play

interactions, designing games interactively, and fathers to play more games with children.

146

1

Assistant Professor, Erzincan Binali Yıldırım University, Health Services Vocational School, faydogdu1985@gmail.com, https://orcid.org/0000-0001-5123-0824, 05074827099.

2

Assistant Professor, Ankara Yıldırım Beyazıt University, Faculty of Health Sciences, burcinaysuu@gmail.com, https://orcid.org/0000-0003-3881-191X, 05301239050.

3

Prof. Dr., Ankara University, Faculty of Health Sciences, aralneriman@gmail.com, https://orcid.org/ 0000-0002-9266-938X, 05333388495.

4

Prof. Dr., Ankara University, Faculty of Health Sciences, gursoy.f@gmail.com, https://orcid.org/0000-0002-6199-4024, 05331391882.


Pandemi Sürecinde Baba, Çocuk, Oyun

Fatih AYDOĞDU 1 , Burçin AYSU 2 , Neriman ARAL 3 , Figen GÜRSOY 4

Giriş

Ebeveyn-çocuk oyun etkileşimleri, çocuklar için daha olumlu bilişsel ve sosyo-duygusal sonuçlarla ilişkilidir. Oyun araştırmalarına

son zamanlarda ilgi, özellikle çocukların oyununa katkıda bulunabilecek sosyal etkileşimler ve evin fiziksel ortamı

ile ilgili değişkenlere giderek daha fazla odaklanmaktadır. Önceki çalışmalar küçük çocukların oyununu etkileyen ailesel

faktörleri desteklemektedir; bunlar, çocukların oyununa ebeveynlerin katılımını ve ev ortamının kalitesini içerir. Annenin

çocukla ilişki düzeyinin çocuğun gelişimine etkisi birçok araştırmada ortaya konulmuştur. Babaların ise çocukların hayatlarına

erken katılımının potansiyel olumlu rolü, daha yüksek düzeyde çocuklarının yaşamlarında yer almasıyla giderek daha

fazla kabul görmektedir. Babaların çocuklarıyla etkileşimleri çocukların babalarıyla kurdukları ilişkilerin niteliğini etkileyebilir.

Baba-çocuk oyun etkileşimleri, bir yandan babaların çocuklarıyla etkili zaman geçirmelerine imkan verirken, diğer

yandan bu etkileşimler sırasında baba ile çocuk arasında duygusal bağın güçlenmesinde önemli bir yer tutar. Özellikle pandeminin

etkisi göz önünde bulundurulduğunda, çocukların ve babalarının daha çok birlikte bulunmasının baba çocuk oyun

etkileşimlerini nasıl etkilediği, bu etkileşimlerinin baba-çocuk ilişki düzeyi üzerinde nasıl bir farklılık oluşturduğu önemli

görülmektedir. Bu baba-çocuk ilişkisinin geliştirilmesinde oyunla ilgili faktörlerin incelenmesinin gerekliliğini öne çıkarmaktadır.

Baba-çocuk oyun etkileşimlerinin baba-çocuk ilişkisiyle ortaya koyduğu anlamlılık düzeyi baba-çocuk ilişkisinin

oyunla ilgili faktörler bağlamında incelenmesi konusunda yapılacak çalışmalara kaynak oluşturabilecektir. Baba-çocuk

oyun etkileşimleri ile baba-çocuk ilişkisi arasındaki bağlantıya odaklanan bu araştırmada, baba-çocuk oyun etkileşimiyle

ilgili değişkenlerin baba-çocuk ilişkisi üzerinde anlamlı farklılık oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, Erzincan il merkezindeki okul öncesi eğitim

kurumlarında öğrenim gören 4-6 yaş çocuklar ve babaları oluşturmaktadır. Örneklemi ise adı geçen evrenden seçkisiz yöntemle

belirlenen üç okulda öğrenim gören çocuklar ve babaları oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla araştırmacılar

tarafından geliştirilen “Genel Bilgi Formu” ile baba-çocuk ilişkisini belirlemek amacıyla Çocuk Ebeveyn İlişki

Ölçeği (Baba Formu) kullanılmıştır. Genel Bilgi Formunda çocuklar ve babalara ilişkin demografik bilgilerle birlikte, babaların

çocuklarla oyun etkileşimlerini belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Çocuk Ebeveyn İlişki Ölçeği ise olumlu

İlişkiler, uyumsuzluk ve çatışma olmak üzere üç alt faktörden ve 23 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin geçerliği, kapsam

ve yapı geçerliği ile test edilmiş, güvenirliği ise içtutarlık katsayısı ve test tekrar test güvenirliği ile sınanmıştır. Sonuç

olarak ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğu bulgulanmıştır. Bu araştırma kapsamında da ölçeğin cronbach alfa katsayısı ile

güvenirliği incelenmiş ve güvenirlik değerinin yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada verilerin toplanması için

ilgili kurumlardan izin alınmıştır. Verilerin toplanması için okul yöneticileri ile görüşülmüş, yöneticiler aracılığıyla babalara

ulaşılmıştır. Babaların telefonlarına ya da mail adreslerine bilgilendirme formu gönderilmiş, araştırmaya katılmayı kabul

edenlerden onam alınmıştır. Sonrasında veri toplama araçları google form üzerinden babalara ulaştırılmış, babalardan

gönderilen formu doldurmaları istenmiştir. Elde edilen veriler SPPS paket programına işlenmiş, verilerin normal dağılım

gösterip göstermediği incelenmiştir. Verilerin normal dağılıma uyduğu için analizlerde parametrik testler kullanılmıştır.

Bulgular

Araştırmada verilerin elde edilmesi sonucu elde edilen bulgular incelendiğinde çocuklarla birlikte oyun oynama süresi,

babaların çocuklarıyla oynadığı oyunlar, babaların çocuklarıyla dış mekânda oyun oynama ve dijital oyun oynama durumu

gibi değişkenler açısından farklılıklar bulunmuştur.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma pandemi sürecinde baba-çocuk ilişkisi üzerinde baba-çocuk oyun etkileşimlerinin önemini ortaya oyması

açısından önemli görülmektedir. Bu sonuç baba-çocuk oyun etkileşimlerinin geliştirilmesi, oyunların etkileşimsel

olarak tasarlanması, babaların çocuklarla daha fazla oyun oynaması konusunda önerileri ortaya koymaktadır.

1

Dr. Öğr. Üyesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, faydogdu1985@gmail.com, https://orcid.org/0000-0001-5123-0824, 05074827099.

2

Dr. Öğr. Üyesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, burcinaysuu@gmail.com, https://orcid.org/0000-0003-3881-191X, 05301239050.

3

Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, aralneriman@gmail.com, https://orcid.org/ 0000-0002-9266-938X, 05333388495.

4

Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, gursoy.f@gmail.com, https://orcid.org/0000-0002-6199-4024, 05331391882.

147


Playing Activities During the Pandemic: An Evaluation from The Preschool

Teachers

Rengin ZEMBAT 1 , Hilal YILMAZ 2

Introduction

In the life of preschool children, play is a tool that enables them to have a pleasant time and is also an extremely important

place in terms of supporting all development areas of children. In these ages, children make contact with their social

environment through games and make progress in terms of cognitive, social-emotional, motor and language development

through their daily life experiences. In this way, the child discovers himself by understanding and grasping the outside

world and using the opportunities in the outside world. This discovery allows the child to know himself in all aspects.

For the child, play and play is a discovery and takes place in various forms in every moment of a child’s life. However,

with the development of technology, some changes have been observed in the type and content of the game until today.

Children playing on the street start playing at home over time, and children playing at home tend to use technological

devices (Tuğrul, Ertürk, Özen Altınkaynak, & Güneş, 2014). With the Covid-19 pandemic process, this situation has

increased further due to the use of technological devices in the conduct of educational activities. There is no doubt that

this process has some effects on the development and behavior of children. However, playing games itself continues

to take place in life as an unchangeable fact. It is known that preschool teachers who continue their education during

the pandemic process support children’s play and aim to transform this process into an efficient way. Of course, with

the effect of the pandemic, there are various changes in the lives of children in the playground, as in many other areas.

In this process, it is thought that it is important to determine the opinions of preschool teachers, who are the people

with whom children communicate socially after their families, regarding play activities and practices in the education

process. Determining the opinions of preschool teachers about the game activities in this process will contribute to the

arrangement of the educational programs to be formed in the future and the content of the educational activities offered

to children. Through the results to be obtained here, the needs of the teachers in the planning and implementation stages

of the game activities will be determined and it will be possible to solve possible problems. Considering all these issues,

the purpose of this research is to examine the opinions of preschool teachers who continue their education and training

activities face-to-face and through distance education during the pandemic process, about play activities in this process.

Method

This research was conducted with the descriptive analysis technique, one of the qualitative research methods. Descriptive

analysis is the form of analysis adopted in situations where the theoretical framework of the research is predetermined.

In the study, the opinions of preschool teachers about the applications of play activities in the pandemic

process were collected and described through questionnaires. The study group of the research consists of pre-school

teachers who teach in the 2020-2021 academic year. The data of the research were collected online. The “Play Activities

Form During the Pandemic” developed by the researchers was used as a data collection tool in the study. In the

research, before creating data collection tools, possible problems of teachers related to game activities during the pandemic

process were examined and a literature review was made in the relevant field. Then, the “Play Activities Form

During the Pandemic” consisting of 17 questions was prepared for preschool teachers, and opinions of 7 field experts

were taken for the reliability and content validity of the forms. As a result of the analyzes made with the Lawshe technique,

it was determined that the content validity ratio values for the questions in the forms varied between .71-1.

Based on this result, no questions were removed from the forms. In the questionnaire form prepared for teachers, there

are six questions for determining the demographic characteristics of teachers and 17 questions, two of which are

closed-ended and nine are open-ended, to determine the application of game activities during the pandemic process.

Findings

The data obtained from the questionnaire form were analyzed with the descriptive analysis technique.

In descriptive analysis, data are summarized and interpreted according to predetermined themes.

The purpose of descriptive analysis is to present the results to the reader in a summarized and interpreted

manner (Yıldırım & Şimşek, 2011). The data analysis process of the research continues.

148

1

Prof. Dr., Maltepe University, renginzembat@maltepe.edu.tr

2

Dr., Artvin Coruh University, yilmazhilal@artvin.edu.tr


Erken Çocukluk Eğitiminde Dış Mekana Yönelik Uygulamalar:

Eğitim Bağlamlarının Oluşturulması

Rengin ZEMBAT 1 , Hilal YILMAZ 2

Giriş

Okul öncesi dönem çocuklarının yaşamında oyun, onlar için keyifli vakit geçirmelerini sağlayan bir araç olmakla birlikte

çocukların tüm gelişim alanlarının desteklenmesi açısından da son derece önemli bir yerdedir. Bu çağlarda çocuklar

oyunlar aracılığıyla sosyal çevreleri ile temas kurmakta ve günlük yaşam deneyimleri aracılığıyla bilişsel, sosyal-duygusal,

motor ve dil gelişimi açısından ilerleme kaydetmektedirler. Bu sayede çocuk dış dünyayı anlayıp, kavrayarak

ve dış dünyadaki fırsatları kullanarak kendini de keşfetmektedir. Bu keşfediş çocuğun kendini de bütün yönleriyle tanımasına

olanak sağlamaktadır. Çocuk için oyun ve oyun oynamak bir keşfediştir ve çocuğun yaşamının her anında

çeşitli biçimlerde yer almaktadır. Bununla birlikte, teknolojinin gelişimi ile beraber günümüze kadar oyunun türünde

ve içeriğinde birtakım değişiklikler gözlenmektedir. Sokakta oynayan çocukların zamanla evde oynamaya başlaması,

evde oynayan çocukların ise teknolojik cihazlara yönelimi söz konusudur (Tuğrul, Ertürk, Özen Altınkaynak ve Güneş,

2014). Covid-19 pandemi süreci ile de bu durum eğitim faaliyetlerinin yürütülmesinde teknolojik cihazların kullanımı

nedeniyle daha da artmıştır. Şüphesiz ki bu sürecin çocukların gelişimlerinde ve davranışlarında birtakım etkileri söz

konusudur. Ancak oyun oynamanın kendisi değişmez bir gerçek olarak yaşamın içinde yer almaya devam etmektedir.

Pandemi sürecinde eğitime devam eden okul öncesi öğretmenlerinin ise çocukların oyun oynamalarını desteklediği ve

bu süreci verimli bir şekle dönüştürmeyi amaçladıkları bilinmektedir. Elbette pandeminin etkisiyle pek çok alanda olduğu

gibi oyun alanında da çocukların yaşantılarında çeşitli değişiklikler söz konusudur. Bu süreçte çocukların ailelerinden

sonra sosyal olarak iletişim kurdukları kişiler olan okul öncesi öğretmenlerinin eğitim sürecinde oyun etkinlikleri

ve uygulamalarına yönelik görüşlerinin tespit edilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Okul öncesi öğretmenlerin

bu süreçteki oyun etkinliklerine yönelik görüşlerinin tespit edilmesi, ilerleyen zamanlarda oluşturulacak eğitim programlarının

ve çocuklara sunulan eğitim faaliyetlerinin içeriklerinin düzenlenmesine katkı sağlayacaktır. Buradan elde

edilecek sonuçlar aracılığıyla öğretmenlerin oyun etkinliklerini planlama ve uygulama aşamalarındaki ihtiyaçları belirlenerek

olası sorunların çözümüne imkân tanınacaktır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak bu araştırmanın amacı pandemi

sürecinde eğitim ve öğretim faaliyetlerine yüz yüze ve uzaktan eğitim yoluyla devam eden okul öncesi öğretmenlerin

bu süreçteki oyun etkinlikleri ve oyun etkinliklerini uygulama süreçleri hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir.

Yöntem

Bu araştırma nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz tekniği ile yürütülmüştür. Betimsel analiz, araştırmanın kuramsal

çerçevesinin önceden belli olduğu durumlarda benimsenen analiz biçimidir. Araştırmada okul öncesi öğretmenlerin

pandemi sürecindeki oyun etkinlikleri uygulamaları hakkındaki görüşleri anket formları aracılığıyla toplanarak betimlenmiştir.

Araştırmanın çalışma grubu 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında öğretmenlik yapan okul öncesi öğretmenlerinden

oluşmaktadır. Araştırmanın verileri çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar

tarafından geliştirilen “Pandemi Süreci Oyun Etkinlikleri Formu” kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama araçları oluşturulmadan

önce pandemi sürecinde öğretmenlerin oyun etkinlikleri ile ilgili olası sorunları incelenmiş ve ilgili alandaki literatür

taraması yapılmıştır. Ardından okul öncesi öğretmenleri için 17 sorudan oluşan “Pandemi Süreci Oyun Etkinlikleri

Formu” hazırlanmış, formların güvenirliği ve kapsam geçerliği için 7 alan uzmanından görüşleri alınmıştır. Lawshe tekniği

ile yapılan analizler sonucunda formlarda yer alan sorular için kapsam geçerlik oranı değerlerinin .71-1 arasında değiştiği

tespit edilmiştir. Bu sonuca dayanarak hiçbir soru formlardan çıkarılmamıştır. Öğretmenler için hazırlanan anket formunda

öğretmenlerin demografik özelliklerini belirlemeye yönelik altı soru, pandemi sürecindeki oyun etkinliklerini uygulama

durumlarını belirlemeye yönelik ise iki kapalı uçlu ve dokuz açık uçlu olmak üzere toplam 17 soru yer almaktadır.

Bulgular

Anket formundan elde edilen veriler, betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Betimsel analizde veriler, önceden belirlenmiş

temalara göre özetlenir ve yorumlanır. Betimsel analizin amacı, okuyucuya özetlenmiş ve yorumlanmış şekilde

bulguları sunabilmektir (Yıldırım ve Şimşek, 2011). Araştırmanın veri analiz süreci devam etmektedir.

1

Prof. Dr., Maltepe Üniversitesi, renginzembat@maltepe.edu.tr

2

Dr. Öğr. Üyesi, Artvin Çoruh Üniversitesi, yilmazhilal@artvin.edu.tr

149


Physical activity of elementary school children during recess time

José MARMELEIRA 1 , Vanessa CORTIÇO 2 , Armando RAIMUNDO 3

Introduction

Physical activity is fundamental to children’s healthy development. School recess periods are one of the few moments

in elementary schools’ schedules in which children can use the outdoor school environment and engage in active play.

Purpose

To examine the levels of physical activity of elementary Portuguese students during the school

recess period, and to compare physical activity behaviour between boys and girls.

Method

Ninety-eight children (6-10 years; 64 girls and 34 boys) from two different elementary schools participated

in the study. Children use an accelerometer during recess time for at least 3 days. Descriptive

statistics (mean and SD) was used to evaluate the time children spent in physical activity and sedentary

behaviour. Differences between boys and girls were tested using the independent sample t-test.

Findings

Children spent an average of 10.8 ± 5.8 min (~44% of recess time) in light physical activity and 3.9 ± 2.9

min (~16% of recess time) in moderate-to-vigorous physical activity (MVPA). The time spent in sedentary

behaviour was 10.0 ±7.9 min (40% of recess time). Children accumulated an average of 569

(± 301) steps per recess period. The accelerometer data showed that the children spent 24.4 (±5.8)

min in the recess period, although the official school recess scheduled time was 30 min. Boys engage

more time in MVPA and perform a higher number of steps during the recess period than girls (p<0.05).

Conclusion

Physical activity is markedly low during recess time in elementary school children, especially the time spent in

MVPA, which is the type of physical activity most associated with health benefits. Girls spent their recess time

in activities that have lower MVPA and steps than boys.

Discussion

The present study results show that Portuguese elementary school children did not use the school recess period

for engaging in activities demanding substantial MVPA. Thus, the accelerometer data indicate that children

spent most of their recess time in sedentary behaviour or light physical activity. Moreover, it seems that the 30

min official recess period is not fully used by children. It is important to understand why school recess time is

unable to promote MVPA in young children. Such information could inform the implementation of appropriate

interventions to stimulate active play, especially in the school outdoor environment.

150

1

Departamento de Desporto e Saúde, Universidade de Évora, Portugal; Comprehensive Health Research Centre (CHRC), Portugal. jmarmel@uevora.pt, +351266740800

2

Departamento de Desporto e Saúde, Universidade de Évora, Portugal; Comprehensive Health Research Centre (CHRC), Portugal. ammr@uevora.pt, +351266740800

3

Departamento de Desporto e Saúde, Universidade de Évora, Portugal; vanu.cortico@gmail.com, jmarmel@uevora.pt, +351266740800.


İlkokul Çocuklarının Teneffüs Süresince Fiziksel Aktivitesi

José MARMELEIRA 1 , Vanessa CORTIÇO 2 , Armando RAIMUNDO 3

Giriş

Fiziksel aktivite, çocukların sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. Okul teneffüs dönemleri, ilkokul programlarında

çocukların okul dışı ortamını kullanabilecekleri ve aktif oyun oynayabilecekleri birkaç andan

biridir. Bu araştırmanın amacı ilkokul öğrencilerinin okul teneffüsü dönemindeki fiziksel aktivite düzeylerini

incelemek ve kız ve erkek çocuklar arasındaki fiziksel aktivite davranışlarını karşılaştırmak.

Yöntem

Araştırmaya iki farklı ilköğretim okulundan 98 çocuk (6-10 yaş; 64 kız ve 34 erkek) katılmıştır. Çocuklar

teneffüs sırasında en az 3 gün ivmeölçer kullanmıştır. Tanımlayıcı istatistikler (ortalama ve standart sapma),

çocukların fiziksel aktivitede ve hareketsiz davranışta geçirdikleri zamanı değerlendirmek için kullanılmıştır.

Kız ve erkek çocuklar arasındaki farklılıklar bağımsız örneklem t testi kullanılarak test edilmiştir.

Bulgular

Çocuklar, hafif fiziksel aktivitede ortalama 10.8 ± 5.8 dakika (dinlenme süresinin ~% 44’ü) ve orta-şiddetli

fiziksel aktivitede 3.9 ± 2.9 dakika (dinlenme süresinin ~% 16’sı) geçirmiştir. Hareketsiz davranışta harcanan

süre 10.0 ± 7.9 dakikadır (teneffüs süresinin% 40’ı). Çocuklar teneffüs başına ortalama 569 (± 301) adım

atmıştır. İvmeölçer verileri, resmi okul teneffüsünün planlanan süresi 30 dakika olmasına rağmen, çocukların

teneffüs zamanında 24.4 (± 5.8) dakika geçirdiğini göstermiştir. Erkeklerin orta şiddetli fiziksel aktiviteye daha

fazla zaman ayırdığı ve teneffüs döneminde kızlardan daha fazla adım attığı ortaya çıkmıştır (p <0.05).

Sonuç ve Tartışma

Teneffüs zamanında fiziksel aktivitede geçirilen sürenin önemli ölçüde düşük olduğu görülmüştür. Özellikle de sağlık

açısından büyük faydaları olan orta şiddetli fiziksel aktivitenin düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Kızların teneffüs

zamanlarını erkeklerden daha düşük orta şiddetli fiziksel aktivitede ve adım sayısı olan aktivitelerde geçirdiği ortaya

çıkmıştır. Mevcut çalışma sonuçları, Portekizli ilkokul öğrencilerinin orta şiddetli fiziksel aktivite gerektiren

etkinliklere katılmak için teneffüs zamanını kullanmadıklarını göstermektedir. Bu nedenle, ivmeölçer verileri, çocukların

teneffüs zamanlarının çoğunu hareketsiz davranışta veya hafif fiziksel aktivitede geçirdiklerini göstermektedir.

Üstelik 30 dakikalık resmi teneffüs süresinin çocuklar tarafından tam olarak kullanılmadığı görülüyor. Okul tatillerinin

neden küçük çocuklarda orta şiddetli fiziksel aktiviteyi destekleyemediğini anlamak önemlidir. Bu tür bilgiler,

özellikle okul dış mekan ortamında, aktif oyunu teşvik etmek için uygun müdahalelerin uygulanmasına bilgi verebilir.

1

Departamento de Desporto e Saúde, Universidade de Évora, Portugal; Comprehensive Health Research Centre (CHRC), Portugal. jmarmel@uevora.pt, +351266740800

2

Departamento de Desporto e Saúde, Universidade de Évora, Portugal; Comprehensive Health Research Centre (CHRC), Portugal. ammr@uevora.pt, +351266740800

3

Departamento de Desporto e Saúde, Universidade de Évora, Portugal; vanu.cortico@gmail.com, jmarmel@uevora.pt, +351266740800.

151


Street Plays: Play Streets

Gülsüm HOŞ 1 , Ebru DERETARLA GÜL 2

Introduction

The Street functions as an agent of socialization for children. It provides a setting that is conductive to childhood

development and to various types of play that enable that development. The complexity that dominates the industrial

society of today’s world shows itself with the most technology and urbanization. In this understanding, children

and children’s playgrounds are postponed to the second plan and even to the last rows. High density of residential

areas, increasing traffic, pollution and the effects of technology have led to a decrease in children’s ability to move

independently, use natural areas and use the streets, especially in cities. In this context, the aim of the study is to

examine the perception of parents and their children between the ages of 3-10 to see the street as a playground.

Method

The method of the research is the case study which is one of the qualitative research designs. The sample

of the study consists of 58 children and 42 parents living in different cities, which were determined

by purposeful sampling method. The general information form and interview questions created by

the researchers were used as data collection tools. Data were collected online from the participants. Parents’

views and street pictures drawn by their children were analyzed using content analysis method.

Findings

Research results showed that parents spent most of their time in their childhood by playing traditional games

requiring more social interaction and motor skills on the street, and at home by playing traditional games

requiring mental and social skills for a shorter period of time. Parents’ children, on the other hand, spend

most of their time watching television at home, playing games on tablets or mobile phones, and using shortterm

playgound tools on the street. In addition, the parents stated that the most suitable playground for their

children was the home and the reasons for this situation were the presence of strangers, traffic, insufficient

playground, peer deprivation. It has been observed that the parents listed items such as the safety of the street

for their children and the presence of peers at the beginning of the elements needed in the play area. It

was stated that most of the children’s comments on the pictures and pictures they made did not draw adults

on the street, but expressed the need for nature itself such as open air, sun, wind, rain, and soil and friends.

Results and Conclusion

As a result of the research, it is seen that the parents used the street as a playground in their childhood, but

today they do not find the street safe as a playground for their children. It can be said that children see the

street as areas they use for a short time under adult supervision. It should be ensured that streets support whole

development of children and have rich stimuli. It should offer children the opportunity to be on the street with

appropriate layout plans and take measures for safety on the street.

152

1

Munzur University, Faculty of Health Science, Child Development Department, ghos@munzur.edu.tr, 05443377299.

2

Çukurova University, Faculty of Education, Primary Education, Department of Preschool Teaching, ebruderegul@gmail.com, 05353047347.


Sokak Oyunları: Oyun Sokakları

Gülsüm HOŞ 1 , Ebru DERETARLA GÜL 2

Giriş

Sokak, çocuklar için bir sosyalleşme alanı olarak işlev görmektedir. Sokaklar ve sokakta oynanan oyunlar

çocukluk gelişimini destekleyen çeşitli oyun türlerine elverişli bir ortam sağlamaktadır. Günümüz

dünyasının endüstriyel toplumuna egemen olan karmaşa kendisini en fazla teknolojiyle ve kentleşmeyle

göstermektedir. Bu anlayışında çocuklar ve çocuk oyun alanları ikinci plana hatta son sıralara

ötelenmiş durumdadır. Yüksek yoğunlukta ortaya çıkan konut alanları, artan trafik, kirlilik ve teknolojinin

etkileri özellikle şehirlerde çocukların bağımsız hareket etme becerilerinin, doğal alanları kullanmalarının

ve sokakları kullanma özgürlüklerinin azalmasına neden olmuştur. Bu bağlamda yapılan araştırmanın amacı,

ebeveynler ve 3-10 yaş arasındaki çocuklarının sokağı oyun alanı olarak görme algılarını incelemektir.

Yöntem

Araştırmanın modeli nitel araştırma desenlerinden olan durum çalışmasıdır. Araştırmanın örneklemini

amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiş olan farklı illerde yaşayan toplam 58 çocuk ve 42 ebeveyn

oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulmuş genel bilgi

formu ve görüşme soruları kullanılmıştır. Veriler katılımcılardan online olarak toplanmıştır. Ebeveyn

görüşleri ve çocuklarının çizdikleri sokak resimleri içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir.

Bulgular

Araştırma sonuçları, ebeveynlerin kendi çocukluklarında vakitlerinin çoğunu sokakta daha çok sosyal etkileşim

ve motor beceri gerektiren geleneksel oyunlar oynayarak, evde ise daha kısa süreli zihinsel ve sosyal beceri

gerektiren geleneksel oyunlar oynayarak geçirdiklerini göstermiştir. Ebeveynlerin çocuklarının ise vakitlerinin

büyük bir kısmını evde televizyon izleyerek, tabletteki veya cep telefonundaki oyunları oynayarak, sokakta

ise kısa süreli park materyallerini kullanarak geçirdikleri görülmüştür. Ayrıca ebeveynler kendi çocukları için

en uygun oyun alanın ev ortamı olduğunu belirtmiş ve bu durumun sebebi olarak yabancıların varlığı, trafik,

yetersiz oyun alanı, akran yoksunluğu gibi unsurlardan bahsetmişlerdir. Ebeveynlerin çocukları için sokağın

güvenilir hale gelmesi ve akranların varlığı gibi öğeleri ilk etapta oyun alanında ihtiyaç duyulan unsurların başında

sıraladıkları görülmüştür. Çocukların yapmış oldukları resimler ve resimleri hakkındaki yorumlarından

çoğunun sokakta yetişkinleri çizmedikleri, açık hava, güneş, rüzgar, yağmur, toprak gibi doğanın kendisine ve

arkadaşa duyulan ihtiyacı çizdikleri ve bunu ifade ettikleri saptanmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Araştırma sonucunda ebeveynlerin sokağı oyun alanı olarak kullandıkları ancak günümüzde

kendi çocukları için sokağı oyun alanı olarak güvenli bulmadıkları görülmektedir. Çocukların

sokağı yetişkin gözetiminde kısa süreli kullandıkları alanlar olarak gördükleri söylenebilir.

Çocukların tüm gelişimini destekleyen, zengin uyaranlara sahip sokakların uygun yerleşim

planları ile çocuklara sokakta olma fırsatı sunması ve sokakta güvenlik için tedbirlerin alınması sağlanmalıdır.

1

Munzur Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Gelişimi Bölümü Anabilim Dalı, ghos@munzur.edu.tr, 05443377299.

2

Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü, Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, ebruderegul@gmail.com, 05353047347.

153


The impact of Kindergarten Outdoor Policies and Physical Environments on

Children’s Affordances to Play

Mariana MOREIRA 1 ,Rita CORDOVIL 2 , Guida VEIGA 3 & Frederico LOPES 4

Introduction

To obtain a fuller understanding of the Kindergarten outdoor play, it is essential to consider the concept of

affordances, which refers to the possibilities for action offered by the environment to each child, according

to his/her needs, interests, motivations and skills (Gibson, 1979; Kytaä, 2002; Waters, 2017). Kytaä (2004),

highlighted that affordances arise from the characteristics of the physical environment, or but are also constrained

by the policies for exploration, defined by educational staff. Then, both the physical environment

and the pedagogical policies for outdoor spaces modulate children’s play behaviour at the kindergarten (Berti,

Cigala & Sharmad, 2019; Farinha, Correia & Carvalho, 2019). Recent studies report that different types

of kindergarten outdoor physical environments promote different play behaviours and also different impacts

on the child’s motor and socio-emotional competence (Houser et al., 2019 & Veiga et al., 2017). This

study is part of PhD research in Portugal, and aims to analyse the impact of the quality of the kindergartens’

outdoor physical environments and pedagogical policies, on preschool children’s affordances to play.

Method

It uses a mixed methodology, applied in two different stages. In a first stage, which has now been completed,

an in-locu observation scale filled by the researcher, and surveys to be completed by the institution’s directors

and educators, have been used to assess the quality of the outdoor physical environment and pedagogical

policies of 19 kindergartens in Gondomar (Portugal). In a second stage, which is now underway, 2 kindergartens

will be selected (one with high scores and one with low scores in the quality assessment). In each of

them, the play yard choices, types of play and interaction with the peers will be analysed through RFDI sensors,

participant and systematic observation, and video records. Their motor and socio-emotional competence

will be assessed through standardized assessment batteries, like the Motor Competence Assessment validated

for the Portuguese population by Luz, Rodrigues, Almeida and Cordovil (2016) and the protocol for evaluation

of emotional functioning, translated and adapted to Portuguese by Veiga, Neto and Rieffe (2016). Children’s

perception about the kindergarten outdoor space will also be analysed trough drawings and interviews.

In addition, parents’ and educators’ perspectives about play in the kindergartens outdoor space will also be

collected through specific surveys. OBSERVIDEO software, MAXQDA and SPSS24 will be used for data

treatment and analysis. ANOVAs or Kruskal-Wallis tests will be used to compare data between kindergartens.

Results and Conclusion

This study aims to contribute to increase the scientific knowledge about the quality indicators regarding

the outdoors physical environment and pedagogical of kindergartens, assessing their impact on child’s

play behaviour. After a long period of confinement caused by COVID-19 pandemic, where play behaviours

have inevitably changed (Graber et al., 2020), this is of particular importance. By assessing the outdoor

space, the staff and even political agents, can perceive what are the best options to plan and organize

“childfriendly” spaces, which can be used according to the child’s individual needs, interests and meanings.

154

1

CIPER, Faculdade de Motricidade Humana,Universidade de Lisboa, Portugal, marianamoreira156@gmail.com,+351914617806.

2

CIPER, Faculdade de Motricidade Humana,Universidade de Lisboa, Portugal, cordovil.rita@gmail.com, +351214149253.

3

Comprehensive Health Research Centre (CHRC), Departamento de Desporto e Saúde, Escola de Ciências e Tecnologia, Universidade de Évora, Évora, Portugal, guidaveig@gmail.com,+351266740800.

4

Faculdade de Motricidade Humana, Universidade de Lisboa, Portugal, fred.lopes3@gmail.com, +351214149253.


Anaokulu Dış Mekan Politikalarının ve Fiziksel Ortamların Çocukların Oyun

Oynama Yeterlilikleri Üzerindeki Etkisi

Mariana MOREIRA 1 ,Rita CORDOVIL 2 , Guida VEIGA 3 & Frederico LOPES 4

Giriş

Anaokulunun açık hava oyununu daha iyi anlamak için, ihtiyaçları, ilgi alanları, motivasyonları ve becerilerine

göre çevre tarafından her çocuğa sunulan eylem olanaklarını ifade eden yeterlilikler kavramını dikkate almak

önemlidir (Gibson, 1979; Kytaä, 2002; Waters, 2017). Kytaä (2004), yeterliliklerin fiziksel çevrenin özelliklerinden

kaynaklandığını veya aynı zamanda eğitim personeli tarafından tanımlanan keşif politikaları tarafından

kısıtlandığını vurgulamıştır. Ayrıca, hem fiziksel çevre hem de dış mekanlara yönelik pedagojik politikalar,

çocukların anaokulundaki oyun davranışını değiştirmektedir (Berti, Cigala ve Sharmad, 2019; Farinha, Correia

ve Carvalho, 2019). Yakın zamanda yapılan araştırmalar, farklı anaokulu dış mekan fiziksel ortamlarının farklı

oyun davranışlarını teşvik ettiğini ve ayrıca çocuğun motor ve sosyo-duygusal yeterliliği üzerinde farklı etkileri

olduğunu bildirmektedir (Houser ve diğerleri, 2019 ve Veiga ve diğerleri, 2017). Bu çalışma, Portekiz’deki

doktora araştırmasının bir parçasıdır ve anaokullarının dış mekan fiziksel ortamlarının kalitesinin ve pedagojik

politikaların, okul öncesi çocukların oyun oynama yetenekleri üzerindeki etkisini analiz etmeyi amaçlamaktadır.

Yöntem

Bu çalışmada iki farklı aşamada uygulanan karma bir metodoloji kullanılmıştır. Tamamlanmış olan ilk aşamada,

araştırmacı tarafından doldurulan bir mahal içi gözlem ölçeği ile kurumun yöneticileri ve eğitimcileri

tarafından doldurulacak olan anketler Gondomar’daki (Portekiz) 19 anaokulunun dış mekan fiziksel çevresi

ve pedagojik politikalarının kalitesini değerlendirmek için kullanılmıştır. Şu anda devam etmekte olan ikinci

aşamada, 2 anaokulu seçilecektir (biri yüksek puanlı, diğeri kalite değerlendirmesinde düşük puanlı). Her bir

anaokulunun oyun alanı seçimleri, oyun türleri ve akranlarla etkileşimleri RFDI sensörleri, katılımcı ve sistematik

gözlemler ve video kayıtları aracılığıyla analiz edilecektir. Motor ve sosyo-duygusal yeterlilikleri, Luz,

Rodrigues, Almeida ve Cordovil (2016) tarafından Portekiz nüfusu için onaylanan Motor Yeterlilik Değerlendirmesi

ve Veiga, Neto ve Rieffe (2016) tarafından Portekizceye çevrilip uyarlanan duygusal işleyişin değerlendirilmesine

yönelik protokol gibi standartlaştırılmış değerlendirme bataryaları aracılığıyla değerlendirilecektir

Çocukların anaokulu dış mekanı hakkındaki algıları da çizimler ve röportajlar aracılığıyla analiz edilecektir. Ek

olarak, ebeveynlerin ve eğitimcilerin anaokullarının açık alanlarındaki oyunla ilgili bakış açıları da özel anketlerle

toplanacaktır. OBSERVIDEO yazılımı, MAXQDA ve SPSS24, veri işleme ve analizi için kullanılacaktır.

Anaokulları arasındaki verileri karşılaştırmak için ANOVA’lar veya Kruskal-Wallis testleri kullanılacaktır.

Sonuç ve Tartışma

Bu çalışma, dış mekandaki fiziksel çevre ve anaokullarının pedagojisi ile ilgili kalite göstergeleri hakkında bilimsel

bilginin artırılmasına katkıda bulunmayı ve bunların çocuk oyun davranışı üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi

amaçlamaktadır. Oyun davranışlarının kaçınılmaz olarak değiştiği COVID-19 salgınının neden olduğu uzun bir

hapis döneminden sonra (Graber ve diğerleri, 2020) bu özellikle önemlidir. Dış mekanı değerlendirerek, personel

ve hatta siyasi temsilciler, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına, ilgi alanlarına ve anlamlarına göre kullanılabilecek

“çocuk dostu” alanları planlamak ve organize etmek için en iyi seçeneklerin ne olduğunu ortaya koyabilirler.

1

CIPER, Faculdade de Motricidade Humana,Universidade de Lisboa, Portugal, marianamoreira156@gmail.com,+351914617806.

2

CIPER, Faculdade de Motricidade Humana,Universidade de Lisboa, Portugal, cordovil.rita@gmail.com, +351214149253.

3

Comprehensive Health Research Centre (CHRC), Departamento de Desporto e Saúde, Escola de Ciências e Tecnologia, Universidade de Évora, Évora, Portugal, guidaveig@gmail.com,+351266740800.

4

Faculdade de Motricidade Humana, Universidade de Lisboa, Portugal, fred.lopes3@gmail.com, +351214149253.

155


The Play Behaviors of Portuguese Children with Hearing Loss in Mainstream

and Special Schools: A Review Study

Brenda M.S. DA SILVA 1 , Guida VEIGA 2 , Carolien RIEFFE 3 , & Johan H.M. FRIJNS 4

Introduction

Play, in its uniqueness, is crucial for the development of any child. Play offers a safe environment in which children

can train their socio-emotional, motor, and communication skills in order to establish successful interactions

with their peers, and adequately respond to the mishaps that may arise from those interactions. Children can be

engaged in different types of play, such as pretend play, physical play, and construction play. Their involvement

in these different types of play seem to be related not only to the physical and social environment, but also with

the characteristics of the child. Possibly due to their communication impairments, children with hearing loss have

been reported to show more engagement in certain types of play. Most research on play behaviors of children

with hearing loss, has been focused on their involvement in pretend play, due to its connection with verbal communication

and language ability. However, over the past four years, studies focused on different types of play,

have been conducted in Portugal, with preschool children with hearing loss in mainstream and special education.

Method

The studies were conducted using an observation methodology during outdoor free play (during school

recess).

Findings

The results obtained in these studies indicated that, children with hearing loss tend to avoid pretend play, and

engage more in physical play.

Results and Conclusion

Therefore, physical play seems to be their resource of interaction at the playground. Focusing

on enhancing opportunities for this type of play within the peer group, can positively contribute

to inclusion of children with hearing loss in the school setting, and should be further studied.

156

1 Leiden University, NL; b.m.s.de.sousa.da.silva@fsw.leidenuniv.nl.

2 University of Évora, PT; gveiga@uevora.pt.

3 Leiden University, NL; c.rieffe@fsw.leidenuniv.nl.

4 Leiden University Medical Center, NL; j.h.m.frijns@lumc.nl


Normal ve Özel Eğitim Okullarda İşitme Kaybı Olan Portekizli Çocukların

Oyun Davranışları: Bir Inceleme Çalışması

Brenda M.S. DA SILVA 1 , Guida VEIGA 2 , Carolien RIEFFE 3 , & Johan H.M. FRIJNS 4

Giriş

Oyun, benzersizliği ile her çocuğun gelişimi için çok önemlidir. Oyun, çocukların akranlarıyla başarılı

etkileşimler kurmak için sosyo-duygusal, motor ve iletişim becerilerini geliştirebilecekleri ve bu etkileşimlerden

kaynaklanabilecek aksiliklere yeterince yanıt verebilecekleri güvenli bir ortam sunar. Çocuklar,

rol yapma oyunu, fiziksel oyun ve inşa etme oyunu gibi farklı oyun türleriyle meşgul olabilirler. Bu

farklı oyun türlerine katılımları sadece fiziksel ve sosyal çevre ile değil, aynı zamanda çocuğun özellikleriyle

de ilişkili görünmektedir. Muhtemelen iletişim bozuklukları nedeniyle, işitme kaybı olan çocukların

belirli oyun türlerine daha fazla katıldıkları bildirilmiştir. İşitme kaybı olan çocukların oyun davranışları

üzerine yapılan araştırmaların çoğu, sözlü iletişim ve dil yeteneklerindeki sorun nedeniyle, rol

yapma oyununa katılımlarına odaklanmıştır. Bununla birlikte, Portekiz’de, ana akım ve özel eğitimde işitme

kaybı olan okul öncesi çocuklarla, son dört yılda farklı oyun türlerine odaklanan çalışmalar yapılmıştır.

Yöntem

Çalışmalar, açık havada serbest oyun sırasında (okul teneffüsünde) gözlem yöntemi kullanılarak yapılmıştır

Bulgular

Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar, işitme kaybı olan çocukların rol yapma oyunundan kaçınma ve fiziksel

oyuna daha fazla katılma eğiliminde olduklarını göstermiştir.

Sonuç ve Tartışma

Bu nedenle, fiziksel oyun, oyun alanındaki etkileşim kaynakları gibi görünmektedir.

Akran grubu içinde bu tür oyunlar için fırsatların artırılmasına odaklanmak, işitme kaybı

olan çocukların okul ortamına dahil edilmesine olumlu katkıda bulunabilir ve daha fazla çalışılmalıdır.

1 Leiden University, NL; b.m.s.de.sousa.da.silva@fsw.leidenuniv.nl.

2 University of Évora, PT; gveiga@uevora.pt.

3 Leiden University, NL; c.rieffe@fsw.leidenuniv.nl.

4 Leiden University Medical Center, NL; j.h.m.frijns@lumc.nl

157


Investigation of the UK and Turkey Playgrounds

Gözde İNAL KIZILTEPE 1 , Ayşe ÖZTÜRK SAMUR 2

Introduction

Problems such as dense urbanization, crowded traffic, and the disappearance of the culture of playing games

in the streets have made playgrounds more important. Playgrounds are places where children can observe their

peers, communicate, and interact with their peers, socialize, solve problems, develop their motor skills and creativity,

and recognize themselves. For this reason, these areas should be designed as areas that meet the needs of

children, support their holistic development, and offer children different types of play and experience opportunities.

Playgrounds should provide children with a healthy and safe environment and at the same time provide opportunities

for children to realize and develop their potential. In addition, the fact that the playgrounds appeal to

different age groups and regular maintenance and repair make these areas more useful, safe, and attractive. From

this point of view, it is important to bring up and present playgrounds that meet certain criteria from domestic or

abroad, to raise awareness on this issue, to develop a different perspective and to transfer good examples. The

aim of this study was to evaluate comparatively the playgrounds in the UK-Chelmsford and in Turkey-Aydın.

Method

In this research, in which qualitative research design is used; the data were collected through the evaluation form and

photos. Within the scope of the research, five playgrounds were determined from both cities by purposeful sampling

method. The playgrounds were photographed and evaluated with the “Children’s Playgrounds Design Criteria

Evaluation Form” which was previously developed by the researchers and reviewed within the scope of this study.

The playgrounds in the central district of Aydın province were examined by the first researcher, and the

playgrounds in Chelmsford city centre by the second researcher. Through the photos taken, the researchers

also examined the playgrounds in the other country and filled the evaluation form for each playground. Necessary

arrangements were made by comparing the obtained data and discussing “consensus” and “disagreement”.

Findings

Data in the research is evaluated using the descriptive analysis method. Results will be analyzed within the

themes such as the types of play tools, materials used, safety, function, comfort, and social communication

Results and Conclusion

The findings collected under six headings will be discussed within the framework of the relevant literature and

presented at the congress.

1

Assoc. Prof. Aydın Adnan Menderes University, Education Faculty, Department of Preschool Education , ggozdeinal@gmail.com, +90 256-2142023

2

Assoc. Prof. Aydın Adnan Menderes University, Education Faculty, Department of Preschool Education , ayseozturksamur@yahoo.com, +90 256-2142023

158


Türkiye ve İngiltere’deki Oyun Alanlarının İncelenmesi

Gözde İNAL KIZILTEPE 1 , Ayşe ÖZTÜRK SAMUR 2

Giriş

Kentlerdeki yoğun yapılaşma, kalabalık trafik ile sokakta oyun oynama kültürünün yok olmaya başlaması

gibi sorunlar, oyun alanlarının daha önemli hale gelmesini sağlamıştır. Oyun alanları; çocukların akranlarını

gözlemleyebilecekleri, akranları ile iletişim ve etkileşim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, problem çözebilecekleri,

motor beceri ve yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri ve kendilerini tanıyabilecekleri mekânlardır.

Bu nedenle bu alanlar, çocukların gereksinimlerini karşılayan, bütünsel gelişimlerini destekleyen ve çocuklara

farklı oyun türleri ile deneyim olanakları sunan alanlar olarak tasarlanmalıdır. Oyun alanları, çocuklara sağlıklı

ve güvenli bir ortam sağlamalı ve aynı zamanda çocukların potansiyellerini ortaya koyabilecekleri ve geliştirebilecekleri

olanakları da sunmalıdır. Bununla birlikte oyun alanlarının farklı yaş gruplarına hitap etmesi,

düzenli bakım ile onarımının yapılması da, bu alanların daha kullanışlı, güvenli ve cazip hale gelmesini sağlamaktadır.

Bu noktadan hareketle yurt içi veya yurt dışından belirli kriterleri taşıyan oyun alanlarının gündeme

getirilmesi ve sunulması, bu konuda farkındalık oluşturulması, farklı bir bakış açısı geliştirilmesi ve bu iyi

örneklerin transferi için önem arz etmektedir. Bu noktadan hareketle çalışmada, amacı, İngiltere-Chelmsford

ve Türkiye-Aydın’da bulunan çocuk oyun alanlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Nitel araştırma deseni kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmada; veriler değerlendirme formu ve fotoğraflar

aracılığı ile toplanmıştır. Araştırma kapsamında her iki şehirden amaçlı örnekleme yöntemi

ile beşer oyun alanı belirlenmiştir. Belirlenen oyun alanları; daha önceden araştırmacılar tarafından

geliştirilen ve bu araştırmada kapsamında yeniden gözden geçirilen “Çocuk Oyun Alanları Tasarım

Kriterleri Değerlendirme Formu” doğrultusunda araştırmacılar tarafından değerlendirilerek fotoğraflanmıştır.

Birinci araştırmacı tarafından Aydın ili merkez ilçesinde bulunan oyun alanları, ikinci araştırmacı tarafından

da Chelmsford kent merkezinde bulunan oyun alanları incelenmiştir. Çekilen fotoğraflar aracılığı ile araştırmacılar

diğer ülkedeki oyun alanlarını da incelemiş ve her bir oyun alanı için değerlendirme formu doldurmuştur.

Araştırmada veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler karşılaştırılarak,

“görüş birliği” ve “görüş ayrılığı” olan konular tartışılarak gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Bulgular

Çalışmada bulgular; oyun araçlarının türleri, kullanılan malzeme, güvenlik, fonksiyon, konfor ve sosyal iletişim

temaları altında toplanmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Altı tema başlığı altında toplanan bulgular ilgili literatür çerçevesinde tartışılarak kongrede sunulacaktır.

1

Doç.Dr., Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, ggozdeinal@gmail.com, 0 256-2142023

2

Doç.Dr., Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı, ayseozturksamur@yahoo.com, 0 256-

2142023

159


An Investigation of Master’s and Doctoral Theses on Nature-Based Education

Programs and Outdoor Activities in Turkey: A Systematic Review

Emrullah Can YAVUZ 1 , Özlem Gözün KAHRAMAN 2

Introduction

Natural outdoor activities such as observations, field trips, and nature education carried out within the scope

of extracurricular activities enable children to be in nature. Through outdoor activities, children acquire

many new concepts, knowledge, and learning experiences. In this way, children also have the opportunity to

observe and examine in nature the concrete form of knowledge they have learned in school and to concretize

what they have learned. The fact that a preschool child sees the plants and animals he/she learned at school

in their living spaces, and a school-age child observes and experiences the subjects learned in the lessons

in nature makes the information he learned meaningful. Scientific studies on fields such as science, mathematics,

astronomy and natural sciences are carried out through outdoor activities. While these scientific studies

are supportive for the acquisition of skills that are among the learning objectives; It also helps the development

of social skills, scientific process skills, creative thinking skills, research, and inquiry skills. In

our country, it is seen that there is an increasing interest in extracurricular learning activities, outdoor activities,

and nature-based learning, and research on these issues comes to the fore. In line with this information,

it was aimed to systematically review master and doctoral thesis related to nature and outdoor activities.

Method

For this purpose, the database of the master’s and doctoral theses in the Higher Education Council Thesis Center

was reviewed. Using the keywords “education in nature”, “outdoor”, “nature based”, “natural environment” and

“forest school”, the database was searched and 37 theses were viewed. After a detailed evaluation, 26 theses that

were determined not to meet the inclusion criteria were excluded from the study. The 11 theses included in the study

were examined in terms of the effects of nature-based practices carried out outdoor on various skills of children.

Findings

Seven of the examined theses were master’s and four were doctoral theses. It was observed that the effects

on the developmental areas of preschool children were examined in five theses included, and in six of

them, the effects of primary, secondary, and high school students on environmental knowledge, scientific

process skills, and science lessons were examined. It has been revealed that outdoor activities carried

out with preschool children affect scientific process skills, geometric and spatial skills, as well as cognitive,

language, social-emotional, and self-care skills. It has been obtained that the outdoor activities carried out

with primary, secondary and high school students have positive effects on the students’ academic achievement,

interest and attitude towards the course, knowledge and attitude towards the environment they live in.

Results and Conclusion

Activities carried out in outdoor and experiences in nature create various effects on children from early childhood.

Children who are in contact with the environment and nature they live in develop a positive attitude

and perception towards nature. For this reason, it is thought that giving more place to nature-based outdoor

activities in the education programs of children in early childhood and school-age will positively affect both

children and nature.

160

1

Research Asst. M.Sc., Department of Child Development, School of Health, Kırklareli University, ecanyavuz@gmail.com

2

Assoc. Prof of Child Development, Faculty of Health Sciences, Karabuk University, okahraman@karabuk.edu.tr


Türkiye’de Doğa Temelli Eğitim Programları ve Açık Alan Etkinlikleri ile

İlgili Yapılan Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerinin İncelenmesi: Sistematik

Derleme

Emrullah Can YAVUZ 1 , Özlem Gözün KAHRAMAN 2

Giriş

Ders dışı etkinlikler kapsamında yürütülen gözlem, alan gezisi ve doğa eğitimi gibi doğal açık alan etkinlikleri

çocukların doğada bulunmalarını sağlamaktadır. Doğal açık alanlarda yapılan etkinlikler aracılığıyla çocuklar

birçok yeni kavram, bilgi ve öğrenme deneyimi kazanmaktadır. Bu sayede çocuklar, okulda öğrendikleri bir

bilginin somut halini doğada gözlemleme, inceleme ve öğrendiklerini somutlaştırma fırsatı da elde etmektedir.

Okul öncesi dönemde yer alan bir çocuğun okulda öğrendiği bitki ve hayvanları yaşam alanlarında görmesi,

okul dönemindeki çocuğun derslerde öğrenilenlerin doğada gözlemlenmesi ve deneyimlenmesi öğrenilenlerin

anlamlı olmasını sağlamaktadır. Açık alan uygulamaları ile fen, matematik, astronomi ve doğa bilimleri

gibi alanlara yönelik bilimsel çalışmalar yürütülmektedir. Bu bilimsel çalışmalar öğrenme hedefleri arasında

yer alan becerilerin kazanılması için destekleyici olmakla birlikte çocukların; sosyal becerileri, bilimsel süreç

becerileri, yaratıcı düşünme becerileri, araştırma ve sorgulama becerilerinin gelişmesine de yardımcı olmaktadır.

Ülkemizde de son zamanlarda ders dışı öğrenme etkinlikleri, açık alan deneyimleri ve doğa temelli

öğrenme ile ilgili artan bir ilgilinin araştırmalara yansıdığı görülmektedir. Bu bilgiler ışığında çalışmada açık

alanlarda yürütülen ders dışı etkinlikler ile ilgili lisansüstü tezlerin sistematik olarak incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem

Tarama çalışmaları için Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezi veri tabanında yer alan yüksek lisans ve doktora tezleri

incelenmiştir. “Doğada eğitim”, “açık alan”, “doğa temelli”, “doğal ortam” ve “orman okulu” anahtar kelimeleri

kullanılarak tarama yapılmıştır. ve 37 tez görüntülenmiştir. Detaylı incelemeler yapıldıktan sonra dahil etme

kriterlerine uymadığı belirlenen 26 tez çalışma dışında tutulmuştur. Çalışmaya dahil edilen 11 tez açık alanlarda

yürütülen doğa temelli uygulamaların çocukların çeşitli becerileri üzerindeki etkileri açısından incelenmiştir.

Bulgular

İncelenen tezlerin yedisini yüksek lisans dördünü ise doktora tezleri oluşturmuştur. Tezlerin beşinde okulöncesi

dönemdeki çocukların gelişim alanlarına etkilerinin incelendiği, altısında ise ilk, ortaokul ve lise öğrencilerinin

çevre bilgileri, bilimsel süreç becerileri ve fen dersleri üzerindeki etkilerinin incelendiği görülmüştür.

Okul öncesinde yürütülen açık alan etkinliklerinin çocukların bilimsel süreç becerileri, geometrik ve

uzamsal becerileri ile birlikte bilişsel, dil, sosyal-duygusal ve öz bakım becerileri üzerinde etkili olduğu görülmüştür.

İlkokul, ortaokul ve lise öğrencileri ile yürütülen açık alan etkinlikleri ise onların akademik başarı,

derse olan ilgi ve tutum, yaşadıkları çevreye yönelik bilgi ve tutumlarında olumlu etkiler yaratmıştır.

Sonuç ve Tartışma

Açık alanlarda yürütülen etkinlikler ve doğada yaşanılan deneyimler erken çocukluk yıllarından

itibaren çocuklar üzerinde çeşitli etkiler yaratmaktadır. Yaşadığı çevre ve doğa ile temas halinde

olan çocuklar doğa ile bağ kurarak doğaya karşı olumlu tutum ve algı geliştirmektedirler. Bu nedenle

erken çocukluk döneminde ve okul çağında yer alan çocukların eğitim programlarında doğa temelli açık alan

etkinliklerine daha fazla yer verilmesinin hem çocukları hem de doğayı olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir

1

Arş. Gör. Uzm., Kırklareli Üniversitesi, Sağlık Yüksekokulu, Çocuk Gelişimi Bölümü, ecanyavuz@gmail.com

2

Doç. Dr., Karabük Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Gelişimi Bölümü, okahraman@karabuk.edu.tr

161


Physical activity of elementary school children during recess time

José MARMELEIRA 1 , Vanessa CORTIÇO 2 , Armando RAIMUNDO 3

Introduction

Nowadays children play indoors instead of outdoors for various reasons. In recent studies, teachers have stated

that children play mostly indoors due to reasons such as their own opinions, wishes of families, management

decisions, busy schedule conditions, weather conditions or security problems. Families also do not like their

children to play outside due to reasons such as traffic, security, pollution, cold weather and urbanization.

Based on this, it is thought that examining the existing studies on outdoor play is necessary to raise awareness

in the field and draw attention to the contribution of outdoor play to the child’s holistic development.

With this research, it is thought that researchers will be able to have information about existing studies, see

the deficiencies and needs, and gain an idea about new researches. The aim of this study is to investigate

the studies conducted about the outdoor play in the pre-school between the years of 2017-2021 in Turkey.

Method

The research is a descriptive screening study. Document analysis was used as a data collection method

in the research. Google Scholar, TUBITAK (Scientific and Technological Research Council of Turkey)

ULAKBİM (The Turkish Academic Network and Information Centre) Turkey Academic Archive,

YÖK (The Council of Higher Education) the Department of Publication and Documentation National Thesis

Center and Academic Search database were examined. In the screenings conducted between October

2017 and March 2021, the keywords “preschool, outdoor, open space, out of class, out of space, open

air, playground, play and development” were used in Turkish and English. The studies included in the research

are at the descriptive analysis stage in terms of publication type, publication year, database, discipline

area, model, method, sample area and size, data collection tool, data analysis method, subject and results.

Findings

The findings obtained are analyzed in line with the following research questions.

• What is the distribution of studies according to publication type, publication year and database?

• What is the distribution of studies according to the field of discipline?

• What is the distribution of the studies according to the model?

• What is the distribution of studies according to the method used?

• What is the distribution of studies by sample area and size?

• What is the distribution of studies according to the data collection tool?

• What is the distribution of studies according to data analysis method?

• What is the distribution of the studies according to the topics related to outdoor play?

Results and Conclusion

Information will be given about the research results and recommendations will be made in line with the results

at the Congress.

1

Res. Asst., Ankara University, koycekas@ankara.edu.tr

162


İlkokul Çocuklarının Teneffüs Süresince Fiziksel Aktivitesi

José MARMELEIRA 1 , Vanessa CORTIÇO 2 , Armando RAIMUNDO 3

Giriş

Artık günümüz çocukları çeşitli nedenlerle dış mekan yerine iç mekanda oynamaktadır. Son yıllarda

yapılan çalışmalarda öğretmenler kendi görüşleri, ailelerin istekleri, yönetim kararları, yoğun program

şartları, hava koşulları veya güvenlik sorunları gibi nedenlerle çocukların daha çok iç mekanlarda oynadıklarını

belirtmişlerdir. Aileler de trafik, güvenlik, kirlilik, soğuk hava ve kentleşme gibi nedenlerle

çocuklarının dışarıda oynamasına eskisi kadar sıcak bakmamaktadır. Buradan hareketle, dış mekan oyunları

ile ilgili mevcut çalışmaların incelenmesinin alanda farkındalık yaratarak dış mekanda oyun oynamanın çocuğun

bütüncül gelişimine katkısına dikkat çekilmesi açısından gerekli olduğu düşünülmektedir. Bu araştırma

ile araştırmacıların mevcut çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmaları, eksiklikleri ve ihtiyaçları görmeleri

ve yeni araştırmalar konusunda fikir edinebileceği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı 2017-2021

yılları arasında Türkiye’de okul öncesinde dış mekan oyunu ile ilgili yapılan araştırmaların incelenmesidir.

Yöntem

Araştırma, betimsel bir tarama çalışmasıdır. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak doküman analizi kullanılmıştır.

Google Scholar (Google Akademik), TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) ULAK-

BİM (Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi) Türkiye Akademik Arşivi, YÖK (Yükseköğretim Kurulu) Yayın

ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Ulusal Tez Merkezi ve Akademik Arama veri tabanları incelenmiştir. Ekim

2017 - Mart 2021 yılları arasında yapılan taramalarda “okul öncesi, dış mekan, açık alan, sınıf dışı, mekan dışı, açık

hava, açık mekan, oyun alanı, oyun ve gelişim” anahtar kelimeleri Türkçe ve İngilizce olarak kullanılmıştır. Araştırmaya

dahil edilen çalışmalar yayın türü, yayın yılı, veri tabanı, disiplin alanı, modeli, yöntemi, örneklem alanı ve

büyüklüğü, veri toplama aracı, veri analiz yöntemi, konusu ve sonuçları bakımından betimsel analiz aşamasındadır.

Bulgular

Elde edilen bulgular, aşağıdaki araştırma soruları doğrultusunda incelenmektedir.

• Araştırmaların yayın türü, yayın yılı ve veri tabanına göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların disiplin alanına göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların modeline göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların kullanılan yönteme göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların örneklem alanı ve büyüklüğüne göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların veri toplama aracına göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların veri analiz yöntemine göre dağılımları nedir?

• Araştırmaların dış mekan oyunuyla ilişkili konularına göre dağılımları nedir?

Sonuç ve Tartışma

Kongrede araştırma sonuçları hakkında bilgi verilecek ve sonuçlar doğrultusunda önerilerde bulunulacaktır.

1

Arş. Gör., Ankara Üniversitesi, koycekas@ankara.edu.tr

163


Bu Kongre Ulusal Ajans Tarafından Desteklenmektedir.

This Congress is Supported by the National Agency.

SAKARYA, 2021

164

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!