28.03.2021 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATIŞALANI ANADOLU

LİSESİ

AD: MELİKE

SOYAD: TANYILDIZI

SINIF: 11L

NUMARA: 6067

ÖĞRETMEN: SEVGİ TORUN

KONU: ŞEHİRLERİN GELİŞİMİ VE FONKSİYONLARI

DİPNOT: Kullanılan bilgilerin edinildiği yerler son sayfada kaynakça bölümünde bulunmaktadır.


Tarihsel Süreçte Şehirlerin Gelişimi

Dünyadaki ilk yerleşmeler Neolitik Çağ’da tarım faaliyetinin başlamasıyla

birlikte kurulmuştur. İlk yerleşmeler iklim koşullarının uygun, su sorununun

olmadığı, verimli tarım alanlarında kurulmuştur. Dünyadaki ilk yerleşmelerin

kurulduğu yerler; Nil, Ganj, İndus, Sarıırmak, Gökırmak, Fırat ve Dicle nehri

kenarlarıdır.Neolitik Dönem’deki şehirlerde tarımsal faaliyetin yanı sıra ticaret

de önemli fonksiyonlardan biri olmuştur. Üretim fazlasına bağlı olarak ilk

şehirler Anadolu’da (Fotoğraf 2.5), Mezopotamya’da, Mısır’da, Hindistan’da

ve Çin’de ortaya çıkmıştır.

Fotoğraf 2.5 Çatalhöyük en eski şehir kalıntılarından biridir (Konya).

Tarihte ilk şehir yerleşmelerine Mezopotamya, Mısır, Hindistan, Asya’nın

güneydoğusunda rastlanmıştır. Bu bölgelerin tarıma elverişli olması şehirlerin

kurulmasında etkili olmuştur. Son 2 yüzyıla kadar ekonominin asıl temelinin

tarım olduğunu unutmamamız gerekir. Bu nedenle şehir yerleşimleri de tarım

odaklıdır.

İlk şehir yerleşmelerinde çok büyük nüfuslar bulunmamaktadır. 7 bin ile 20 bin

arasında insanların yaşadığı şehirlerde tarım ve ticaretin yanında zamanla bilim

ve sanat da gelişmeye başlamıştır. Tarihteki ilk şehirlerin ortak özellikleri şöyle

sıralanabilir

• Nüfus miktarı bugünkü şehirlere oranla düşüktür.

• Ekonomi tarım ve ticarete dayalıdır.

• Nüfus artış hızı düşüktür.

• Çeşitli zanaatlar ortaya çıkmıştır.

• İdari yapılanmalar meydana gelmiştir.


Dünyada ilk şehirlerin kurulduğu yerler tarıma elverişli olmaları açısından

benzer özelliklere sahiptir. Şehirlerin su kaynaklarına yakın olması tarımın yanı

sıra içme suyu elde etme açısından da önemlidir. Ayrıca güvenli bölgelere

kurulan şehirlerin daha uzun yaşadığını söylemememiz mümkündür. Şehirlerde

idari yapı zamanla ortaya çıkmaya başlamıştır. Ayrıca ibadet için inşa edilen

yapılarla birlikte zamanla mimari de gelişmeye başlamıştır.

Şehir Nedir? Ne Anlama Gelir?

Şehir; belli bir plana göre hazırlanmış sınırları belli olan nüfusu 10.000 üzerinde

olan, tarımın çalışan nüfusun çoğunun ticaret, sanayi ve hizmet sektöründe olduğu

çok nüfuslu yerleşim merkezleridir. “Kent” ve “şehir” sözcükleri, Türkçe ’de

birbirinin yerine kullanılan, kökenleri ayrı, anlamları aynı iki sözcüktür.

Şehir bir medeniyetin, adeta mekâna hak edilen tezahürüdür. Günümüzde şehir

turizmini anlamak için sanayi devrimi sonrasında meydana gelen post modern

şehirleri anlamak gerekmektedir. Şehirler insanoğlunun var olduğu ilk günden beri

eski olmasalar da, en az beş bin yıldan beri mevcudiyetini sürdürmekte olan

yerleşim birimleridir. Başlangıçta göçebe bir hayat sürdüren insanlar özellikle

tarım devriminden sonra yerleşik hayata geçmişlerdir. Yerleşik hayatın en önemli

özellikleri arasında yer alan dayanışma ve birlikte yaşama gerekliliği ilk şehirleri

ortaya çıkarmışlardır İlk şehirlerin ortaya çıkmasından başka tarihsel bir süreç

içinde yeniden yapılanarak yeni şehirler ortaya çıkmıştır.

Şehir Ne Demek?

Şehir kelimesi Latincede “Civilization” kelimesinden türemiştir ve Türkçe’ye

de sivil olarak geçmiştir. Latince kökenli civitas kelimesi Anglo-Sakson

dillerine “city” olarak geçmiştir. Citizen, yani şehirli, "sivil olan" anlamında

kullanılmaktadır.

Orta Asya'da Çağatay lehçesinde nüfusu kalabalık olan köylere “kent” adı

verilmekteydi. Kent kelimesi, öz Türkçe bir kelimedir. Ancak şehir anlamında

kırsal fonksiyonların dışında faaliyetin hakim ve yaygın olduğu bir yerleşme

için kullanılmaz. Daha çok köy ile şehir arasındaki bir geçiş yerleşmesi için bu


ifade kullanılmaktaydı. Köyün büyüğü, şehrin küçüğü anlamında yani bugün

bizim “kasaba” olarak tanımladığımız yerleşme için kullanılıyordu.

Şehir kelimesi, Türkçeye Farsçadan geçmiştir. Şehrin Arapçası ise “medeniuygar"dır

ve Medine şehrinin ismi de bu kelimeden türemiştir. 1

Önceki dönemlere bakılacak olursa “cite”, “polis”, “medine” ve “kent”

kelimelerinin birbirine yakın anlamlarda kullanıldığı söylenebilir. Kelimenin

kullanıldığı zamandaki yerleşim birimleri, bazen bir devleti, küçük bir kenti

veya belli bir uygarlık düzeyini ifade etmişlerdir. Kelimelerden “cite” küçük bir

devletçiği ifade ederken, “polis” sözcüğü savunma gerekliliğini açıklamak üzere

kale anlamında kullanılmıştır. Örneğin polis sözcüğü, Yunanca literatürde

"şehir devleti" olarak çevrilmektedir. Bir başka anlamı ise bir "şehrin

vatandaşlar topluluğu" olarak ifade edilmektedir.

Şehirlerin Doğuşu

Şehirlerin ilk ortaya çıktığı bazı yerler

Şehirlerin öncelikli olarak bu alanlarda görülmesinin nedenleri; iklim koşulları,

verimli tarım alanları, su kaynaklarının bolluğu ve toprak yapısının elverişli

olmasıdır.

İlk çağlarda verimli toprak ve uygun doğa koşullarının bulunduğu alanlar

yerleşim yeri olarak seçilmiş köyler kurulmuştur. Tarımsal üretimin artması,

zamanla şehirler arasında gerçekleşen ticaret faaliyetlerini doğurdu. Zamanla

fazla ürünlerin takas edildiği köyler büyüyerek ticaret merkezi durumundaki


şehirlere dönüşmüşdür. Orta Çağ’da kentler daha çok ticari faaliyetlerin

yürütüldüğü yerler olmuştur. Şehirleşme konusunda asıl gelişme İngiltere’de

ortaya çıkan Sanayi Devrimi ile başlamıştır. Sanayi devrimi ile birlikte

Avrupa’da birçok şehir yoğun bir nüfus akımına uğramış, hızla büyümüştür.

Şehirlerin giderek büyümesi, savunma ve yönetim gereksinimlerini ortaya

çıkardı. Böylece şehirler, yönetici sınıfa ve askerî güce sahip yerleşimler hâline

geldi.

Yazı ilk defa MÖ 4. bin yılın sonlarında Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Resim

yazısı ile başlamış zamanla ideografik yazı şekli ortaya çıkmıştır. İlk olarak çivi

yazısı sistemi ile ve Sümerce olarak başlamıştır. Güneydoğu Toroslar’ın

eteklerinde, ilk köy yerleşimleri kurulmuştur. Ardından ilk kentler MÖ 4000’li

yılların sonlarına doğru Güney Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Sümerler

tarafından kurulduğu kabul edilen ilk kentler, aynı zaman da siyasal olarak birer

kent devletiydi. Site adı verilen, bu kent devletlerine Ur, Uruk, Eridu, Lagaş, Kiş

ve Larsa gibi devletleri örnek verebiliriz. Harran, Babil, Kudüs ilk büyük kent

örneklerini oluşturur. Mezopotamya’da hukuk ve kanun yazma geleneği

Sümerler ile başlamıştır. Bu gelenek ve kanun yazma tekniği zamanla

Mezopotamya’da yaşamış olan tüm toplumları etkilemiştir.Urukagina Kanunları,

bilinen ilk Sümerce hukuk metnidir. Hammurabi Yasaları ise MÖ 1760 yıllarında

Mezopotamya’da ortaya çıkan tarihin eski ve iyi bir şekilde korunmuş yazılı

kanunları arasındadır. Bu dönemden önce ortaya çıkan yasa koleksiyonları

arasında Ur kralı Ur-Namnu’nun kanun kitabı (MÖ 2050), Eşnunna tarafından

oluşturulan kanun kitabı (MÖ 1930) ve İsin’li Lipit-İştar’ın kanun kitabı (MÖ

1870) bulunmaktadır. Yazının bulunması uygarlığın, bugün geldiği noktaya

ulaşmasında atılmış önemli adımdır.

Medeniyetin beşiği olarak kabul edilen Mezopotamya, insanoğlunun

gerçekleştirdiği ikinci büyük devrime, yani Şehir Devrimi’ne ev sahipliği

yapmıştır. Mezopotamya, şehirleşme olgusunun ilk görüldüğü yer olduğundan,

genellikle buradaki ilk şehirlerin diğer kültürlerden bağımsız ve yerel bir

gelişim sonucu doğduğu görüşü benimsenmiştir.

Gerçek anlamda ilk şehir ve bu kavramla bağlantılı olan şehir hayatı ise,

Mezopotamya’nın güneyinde ancak Uruk Dönemi’ne gelindiğinde karşımıza

çıkmaktadır.


Genel kabule göre ilk şehirler, tarımın ilk görüldüğü “çekirdek” bölgeler

dışında gelişmiştir (Oates, 2004: 14). Bu bağlamda, Mezopotamya şehirleşme

olgusunun ilk görüldüğü yer olduğundan, genellikle buradaki ilk şehirlerin diğer

kültürlerden bağımsız ve yerel bir gelişim sonucu doğduğu görüşü kabul

görmektedir. Güney Mezopotamya, ilk iskân aşamasından şehirlerin doğuşuna

dek olan süreci (M.Ö. 5500-3500) takip edebilmemizi sağlayan arkeolojik

kanıtlara sahip olmakla birlikte, şehirlerin ilk ortaya çıktığı döneme ait yazılı

kanıtlar yoktur. Ancak, daha geç döneme ait olan yazılı kanıtlar sayesinde söz

konusu dönemi kısmen de olsa aydınlatmak mümkündür (Çevik, 2005: 25).

Şehir hayatına ve devletleşmeye doğru ilerleyen karmaşık süreç halen tam

olarak anlaşılamamış olmakla birlikte, bu sürecin Ubeyd Dönemi’nde başlamış

olabileceği düşünülmektedir. Gerçek anlamda bir şehir ise, Mezopotamya’nın

güneyinde, ancak Uruk Dönemi’ne gelindiğinde saptanabilmektedir (Crawford,

2010: 19)

Köylerde doğal nüfus artışı ile nüfusun çoğalması, tarımsal üretimin artması ile

ticaretin gelişmesi, savunma ve yönetim ihtiyacının ortaya çıkması şehirleri

ortaya çıkardı. İlk Çağ’da genellikle savunma amaçlı kurulan şehirler, etrafı

surlarla çevrili kale içlerinde yer alır. Şehirlerdeki büyük gelişme ve hızlı nüfus

artışı ise Sanayi Devrimi ile gerçekleşmiştir. Sanayi Devrimi ile şehirlerde yeni

iş kollarının ortaya çıkması kırdan kente göçü de hızlandırmıştır. Aşağıdaki

grafikte bazı yıllara ait dünya genelindeki kır ve kent nüfus oranları (%)

verilmiştir.


Sümerlerde ürünlerin dağıtımında din adamları ön plana çıkmış, bu amaçla

ziggurat adı verilen yapılar yapılmıştır. Böylece ilk şehirlerdeki fonksiyonlar

çeşitlenmiştir. Tarımın yanı sıra ticaret, zanaat, savunma ve dinî etkinlikler de

bu şehirlerdeki fonksiyonlar arasında yer almıştır.

Kalkolitik Dönem’de dönemde etrafı surlarla çevrili şehir devletler ortaya

çıkmıştır. İlk Çağ’daki başlıca şehirler Ur, Uruk, Lagaş, Nippur (Sümer

şehirleri), Xian (Siyan, Çin), Susa (İran), Eriha (Filistin) ve Babil’dir (Irak). En

eski şehirlerin başında gelen Eriha’nın nüfusunun MÖ 7000 yılında 2.000

civarında olduğu belirtilmektedir. Bu nüfusuyla Eriha dünyanın en büyük şehri

olmuştur. Üretim arttıkça şehirler çoğalmış ve şehirlerin nüfusları da artmıştır.

Örneğin MÖ 2100 yılında Sümerlerin Ur şehrinin nüfusu 100.000’i bulmuştur.

Orta Çağ’da tarımdaki gelişmelere bağlı olarak üretim artmış dolayısıyla

şehirler büyümüş ve yeni şehirler ortaya çıkmıştır.

Orta Çağ’da dünyadaki şehir sayısı artmış ve birçoğunun nüfusu yüz binleri

aşmıştır. MÖ 200 yılında dünyanın en büyük şehri Roma (Fotoğraf 2.6)

olmuştur. 1.200.000 nüfusa sahip olan Roma, o dönemde yönetim bakımından

küresel bir etkiye sahipti. Sonraki süreçte İstanbul, Bağdat ve Pekin gibi şehirler

de dünyanın en büyük şehirleri arasında yer almıştır.


Fotoğraf 2.6 Roma en eski şehirlerden biridir.

NOT:Dünya genelinde şehirlerin hızla çoğaldığı dönem Sanayi Devrimi’nden

sonradır. 18. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen Sanayi Devrimi’ne bağlı

olarak kırsal kesimden şehirlere doğru yoğun bir göç başlamıştır. Bunun

sonucunda bazı şehirler hızla büyürken yeni şehirler ortaya çıkmıştır. Örneğin

sanayileşmeye bağlı olarak dünyanın ilk sanayi şehri unvanına Manchester

(Mençıstır) sahip olmuştur.

Sanayi devrimine kadar şehirlerin tarım odaklı ve düşük nüfuslu olduğunu

söylemek mümkündür. Sanayi devrimiyle birlikte üretim artmış, daha büyük

kalabalıklara yetecek bir ekonomik sistem doğmuştur. Ayrıca sağlık

imkânlarının artmasıyla insan ömrü uzamıştır. Bu nedenle şehir nüfusları seri

bir şekilde artmıştır. Bunun sonucu olarak hizmet sektörü başta olmak üzere

birçok ekonomik faaliyet de doğmuştur.

Şehirlerin uzun bir tarihi geçmişe sahip olmalarına rağmen, 19. yüzyıl başlarına

kadar şehirlerin gelişimi çok yavaş olmuştur. Sanayileşme süreci ile birlikte

şehirler, hızlı bir şekilde büyümüş ve çok sayıda küçük yerleşim birimleri şehire

dönüşmüştür.

Aynı zamanda Orta Çağ’da savunma amacıyla surlarla çevrilerek kale içlerine

alınan şehirler, Sanayi Devrimi ile birlikte bambaşka bir boyuta ulaştı. Kırsal

kesimlerden aldığı göçlerle nüfusları hızla artan şehirlerin fonksiyonel

özellikleri de gelişip çeşitlendi. Şehirleşme açısından sanayi devrimi bir

katalizör olmuştur. Sanayileşme ile birlikte şehirler giderek artmıştır ve

toplumsal açıdan görkemli merkezlere dönüşmüşlerdir.


İngiltere’de ortaya çıkan Sanayi İnkılabı (1848) modern şehirleşme sürecini

hızlandıran önemli bir dönüm noktası olmuştur. İlk şehirlerin nüfusu günümüz

şehirlerine oranla çok azdı. Örneğin, Mezopotamya’da Sümerlere ait şehir

nüfusu genel olarak 7-20 bin arasında değişmekteydi. Eski Yunan’da ise

dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan Atina’nın nüfusu 40 bin civarındaydı.

Günümüze doğru şehirlerin nüfusu hızlı bir artış göstermektedir. Örneğin,

Londra’nın nüfusu 1800 yılında bir milyon iken 1850 yılında iki milyona, 1890

yılında beş milyona, 1965 yılında ise 11,5 milyona yükselmiştir. Dünyada

nüfusu 1820 yılında 100.000’i aşan şehirlerin sayısı 22 iken 1890’da bu sayı

120’ye yükselmiştir.

1800 yılında dünya nüfusunun yalnızca %3’ü şehirlerde yaşamaktaydı ve

Dünya genelinde nüfusu 1 milyonu aşan sadece 6 şehir bulunmaktaydı. Tarihler

1900 yılını gösterdiğinde dünyanın şehirli nüfus oranı %14’ü, nüfusu 1 milyonu

aşan şehir sayısı ise 12’yi buldu. 1900 yılının en büyük şehri 4,5 milyon nüfusa

sahip Londra’ydı. Onu 2,7 milyonla New York ve 2,4 milyonla Paris izliyordu.

Nüfusu 1 milyonun üzerinde olan 12 şehrin tamamı Avrupa ve Kuzey Amerika

Kıtalarında bulunmaktaydı. Sanayileşmenin yaygınlaşması, 1900’lü yıllardan

itibaren şehir sayısını ve nüfusunu daha fazla etkilemeye başladı. Nitekim 1950

yılına gelindiğinde Dünya’nın şehirli nüfus oranı %30’a, nüfusu 1 milyonu aşan

şehir sayısı ise 83’e ulaştı. Ancak ekonomik gelişmelere bağlı olarak dünyanın

en büyük şehri unvanı el değiştirmiş ve 12,3 milyonluk nüfusuyla New York ilk

sıraya yerleşmişti. 8,7 milyonluk nüfusuyla ikinci sıraya gerileyen Londra’yı ilk

kez bir Asya kenti takip etti ve Tokyo 6,9 milyonluk nüfusuyla üçüncü sırada

yer aldı. 2000 yılına gelindiğinde dünyadaki şehirli nüfus oranı %47, nüfusu 1

milyonu aşan şehir sayısı ise 396 oldu. 2015 yılı itibariyle de dünyada nüfusu 10

milyondan fazla olan şehir sayısı 29’a yükseldi. Dünyanın en kalabalık şehri ise

38 milyonluk nüfusuyla Tokyo oldu.


İlk Şehirlerin Ortak Özellikleri

Birlikte yaşamın insanlar açısından birçok kolaylık sağlamasının sonucu olarak

tarihte birçok şehir oluşmuştur. Tarımla gelen yerleşik hayat yanında nüfus

artışını da getirmiştir. Nüfus artışı da şehirleri ortaya çıkarmıştır. Tarihte ilk

şehirlerin bugünden 5 bin yıl kadar önce ortaya çıkmaya başladığı

düşünülmektedir. İlk şehirlerin kurulmasıyla medeniyet de kurulmuştur. Çünkü

birlikte yaşam birçok kurumun zamanla ortaya çıkmasını da sağlamıştır.

Tarihte bilinen ilk şehirlerin ortak özellikleri vardır. Şehirleri incelediğimiz

zaman hepsinde ortak gördüğümüz özellikler bulunmaktadır.

Şehirlerin varlığının çok eski bir döneme dayanmasına rağmen, hızlı bir şekilde

şehirleşmenin çok yakın bir tarihte gerçekleştiğini görüyoruz. Yani tarihte

birçok şehir yüzyıllarca küçüklüğünü korumuştur. Kırsal nüfusun oranı da yine

yakın tarihe kadar sürekli daha yüksek olmuştur. Şehirleri şehir yapan temel

özellik nüfusun yanında ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesidir. Tarımın

yanında ticaretin de gelişmesi şehirlerin kalkınmasına neden olmuştur.

Hiç kuşku yok ki şehirler, kalabalık nüfus barındırırlar ve şehir halkı ile hizmet

sınıfındakiler arasında daima sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Şehirde

gerçekleştirilen çeşitli faaliyetler, şehir içinde birbirinden farklı bölgelerin

ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Örneğin, şehirde kurulan fabrikalar sanayi

bölgelerinin; merkezi yerlerde iş ve ticaret bölgeleri; bazı bölgeler ise ikamet

alanları olarak ortaya çıkmaktadır. Böylece birbirinden farklı ancak birbiriyle

sıkı sıkıya bağlı değişik bölgelerin toplamı şehri meydana getirmektedir. Bu

karşılıklı ilişkiler şehir nüfusunun;

1-Demografik,


2-Sosyal,

3-Ekonomik,

4-Kültürel,

5-Politik,

6-Teknolojik farklılaşmaların varlığına zemin hazırlamaktadırlar.

İster doğu, ister batı dillerinde kelimenin kaynağına inildiğinde ortaya çıkan

gerçek şudur. Şehirler uygar insanın yaşadığı ve bu insanın yüksek kültür

düzeyi, çeşitli fonksiyonların bir arada bulunduğu, nüfusun kalabalık olduğu,

ortak duygu ve düşüncelere sahip insanların oluşturduğu yerleşmeler olarak

tanımlanabilmektedir.

Demografik Nedenler

Bir kentin idari ve siyasi fonksiyonunun mevcut olması kentleşme oranını

hızlandıran bir faktördür. Çünkü devlet bürokrasisinin ihtiyaç duyduğu

personelin buralarda yerleşmesi yanında, çeşitli iş olanakları ve hizmetlerden

yararlanmak isteyen kişilerin kente akması, bu kentlerdeki nüfus yoğunluğunun

artmasında önemli bir faktördür. 7

Demografik anlamda şehir sayısının ve şehirlerde yaşayan nüfusun artmasını

anlatan bir kavram olan şehirleşme, sanayi devrimi sonrasında önemli bir

kırılma noktası yaşayarak yeni bir boyut kazanmıştır.Sanayi devrimi sonrasında

ortaya çıkan süreçler şehir sistemlerinin nicel ve nitel boyutlarını da değişime

uğrattı. Bu değişim yalnız şehir mekânlarının içsel organizasyonu ve şehir

içindeki sosyo-ekonomik ilişkilerin yapılandırılması üzerinde değil aynı

zamanda şehirler arasındaki ilişkilerde de önemli etkiler yarattı. Sanayi Devrimi

ile başlayıp günümüze kadar devam eden süreçte küreselleşme, ekonomik ve

sosyal bağlamda yeniden yapılanma, şehirsel kimliklerin yeniden oluşturulması

ve yeni politik gündemler bu sürecin merkezinde yer alan, onu yönlendiren ana

temalar olmuşlardır.

Bu süreçte bir yanda dünya nüfusu artarken diğer yanda şehirler gerek sayı

gerekse nüfus bakımından hızla büyümüşlerdir. 1800 yılların başında dünya

nüfusu 1 milyara ulaşmış olup bu dönemde nüfusu 1 milyondan fazla olan tek

şehir Pekin’dir. Sadece 100 yıl sonra yani 20. yüzyılın başlarında dünya nüfusu


2 milyara ulaşırken, nüfusu 1 milyonun üzerinde olan şehir sayısı da 16’ya

yükselmiştir. 21. yüzyıla ulaşmak için aradan geçen 100 yıl gibi kısa

denilebilecek bir zaman diliminde, dünya nüfusundaki değişimin boyutu bu kez

daha da çarpıcı hale gelmiştir. 21. yüzyılın başında dünya nüfusu 6 milyara

ulaşırken nüfusu 1 milyon ve üzerinde olan şehir sayısı da 378’e yükselmiştir.

Gittikçe şehirleşen dünyada hem şehir sayısı hem de şehirlerde yaşayan nüfus

miktarı hızla artışını sürdürmektedir. Yapılan projeksiyonlar dünyada nüfusu 1

milyon ve üzerinde olan şehir sayısının 2025 yılında 600’e ulaşacağını

göstermektedir. 8

Sosyo-Psikolojik (Sosyal) Nedenler

Şehirlerin sahip olduğu birçok toplumsal ve kültürel olanaklar ve hizmetler çok

çekicidir. Şehirlerin özgür havası, daha geniş bir gruba üye olma duygusu,

kentli olma gururunu paylaşma başlıca etkenlerdir. Kimi yerlerde ise, köyden

kente göç etmeye, belli bir toplumsal aşağılık duygusunu ortadan kaldıran

“yükseliş” gözü ile bakılır. Bunun gibi, "İstanbul’un taşı toprağı altın" sözü de

büyük kentin çekiciliğini anlatan bir deyim olarak dilimizde yer edinmiştir. 6

Ekonomik Nedenler

Şehirleşmenin ekonomik nedenler “itici etmenler” (olumsuz göç nedenleri) ve

“çekici etmenler” (olumlu göç nedenleri) olmak üzere ikiye ayrılır. 5

İtici etmenler (olumsuz göç nedenleri), köy nüfusunu yerinden iten, tarım

kesiminin içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanmaktadır. Tarımda makine

kullanımı, girdi oranındaki artış tarımda gereksinim duyulan insan gücü

miktarını azaltmaktadır. Gelir yetersizliğinin yanı sıra, mülkiyetin dengesiz

dağılımı toprakları parçalaması, erozyon itici etmenleri güçlendirir.

Çekici etmenler; kırsal kesimde yeterince gelir elde edemeyen ve gelecek için

güvence bulamayan nüfusu kentlere çeken nedenlerdir. Sanayileşmekte olan

toplumlarda, kentler kırsal yerlere oranla daha fazla iş imkânı ve gelir

sağlamaktadır. Bu ise kentlere olan hareketi arttırır. Şehirleri çekici kılan

ekonomik üstünlükler üretim faktörlerine kolayca ulaşabilmektir. Bankacılık

hizmetleri ile girişim gücü yönünden de belirli üstünlükler sunmaktadır. Üretim

maliyetlerinde düşme de gelirlerde artışa neden olmaktadır. Şehirde yaşayanlar


kırsal kesimde güç buldukları mal ve hizmetlerden daha kolay yararlanma

imkânına sahiptir. Farklı ekonomik etkinlikleri gerçekleştiren birimlerin belli

bir mekânda bir arada olma nedenleriyle sağladıkları yararlardır.

Siyasal (Politik) Nedenler

Bir ülkede çeşitli düzeylerde verilen kararlar, yönetim yapısının özellikleri ve

hukuk kurumlarından bazıları ve uluslararası ilişkiler de şehirleşmeyi özendirici

nitelik taşıyabilir. Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çeşitli

dönemlerde özellikle sanayileşme, ulaşım, eğitim ve dış ilişkiler konularında

benimsenen ve uygulanan politikaların şehirleşme üzerinde önemli etkileri

olduğu bir gerçektir. Atatürk döneminde devletin kurduğu sanayi kuruluşlarının

ülkenin çeşitli yörelerine dağılmış olması ve izlenen demiryolu politikası, göç

eden nüfusun belli kentlere aşırı yığılmasını önlemiştir. 1950’lerden sonra

izlenen liberal ekonomi politikası ve sanayi kuruluşlarının daha büyük kentlere

ve onların çevresine yerleşmesi ülkedeki nüfus hareketlerinin yönünü belirleyen

önemli etkenler olmuştur. Demiryollarının ihmal edilerek ülkeyi her bakımdan

dışa bağımlı yapan karayolu ulaşımına ağırlık verilmesi, kentleşmenin yönünü

ve hızını önemli bir biçimde etkilemiştir.

Teknolojik Nedenler

Sanayi Devrimi'nin getirdiği değişikliklerle birlikte kentleşmenin hızlanması

teknolojik gelişmelerle mümkün olmaktadır. Artan üretimin kentleşmede rol

oynaması, ürünün kolay ve ucuz taşınmasını sağlayacak teknolojik araçların

gelişmesine bağlıdır. 17. yüzyılın sonunda buhar makinesinin bulunması, bir

yandan her türlü üretim etkinliklerini, bir yandan da yönetim hizmetinin ve

dağıtım etkinliklerinin yoğunlaştırıcı etkisine koşut olarak, elektrik enerjisi

köylerden kentlere akın eden nüfusu, kent özeğinden çevresine doğru dağıtıcı

bir rol oynamıştır. Bir yandan da elektrik enerjisinin sanayide artan oranda

kullanılması nüfusun ve sanayinin belli noktalarda toplanmasına sebep

olmuştur. Nükleer enerjinin kentlerin kuruluş yerleri, biçimleri ve işlevleri,

kentsel nüfusun dağılımında önemli etkiler yapması kaçınılmazdır (R. Keleş,

2017).


Tablo 2. 2020 Yılı Dünya Nüfusunun En Fazla Olduğu 10 Ülke

KAYNAK:WorldoMeters

Dünyanın en önemli nüfuslarını Asya, G. Amerika ve Afrika ülkeleri içine

almaktadır. Özellikle Çin ve Hindistan zirvedeki yerini alırken 300 milyonun

üzerinde nüfusuyla ABD 3. sırada, 273 milyon nüfusuyla Endonezya 4. sırada

yer alırken 128 milyon nüfusuyla Meksika dünyada en fazla nüfusa sahip 10.

ülke konumunda yer almaktadır. Dünyanın en fazla nüfusa sahip olan ülkelerin

yanında aynı zamanda tabloya bakarak dünyadaki gelişmiş ülkelerin şehirleşme

oranlarının çok yüksek olduğu görülmektedir.

Şehirleşmeye Genel Bakış

Şehirleşme, bir değişme sürecidir. Şehirleşme olarak adlandırılan; insan

ihtiyaçlarının zaman içerisindeki fiziki değişimi, eğer sistematik ve kontrol

altına alınmadan, plansız bir şekilde ortaya çıkar ise geri dönüşü olmayan bir

durum meydana getirmektedir. Gelişmekte olan ülkeler kentleşmeyi, ileriye

dönük kalkınma hedeflerine ulaşmada hızlandırıcı ve yön verici bir araç olarak

kullanmakta ve bunun yanında kentleşme sonucu meydana gelen sorunları,

olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için büyük çaba harcamaktadırlar.

Globalleşmeye paralel olarak şehirlerde artan nüfus yoğunluğu başta altyapı ve

üst yapı olmak üzere birçok sorunu göz önüne getirmiştir. Daha iyi kent yaşam

kalitesine erişmek için genel geçer standartları kapsayan yaşanılabilir ve

sürdürülebilir kentleri yapılandırmak gerekmektedir.


Ruşen Keleş (1980)'e göre dar anlamda kentleşme, kent sayısının ve kentlerde

yaşayan nüfusun artmasıdır. Geniş anlamda kentleşme ise, sanayileşme ve

ekonomik gelişmeye bağlı olarak kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin

büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütleşme, iş

bölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü

değişikliklere yol açan bir nüfus birikiminin sonucudur. 2

Şehirleşme, sadece nüfusun artışı değil, aynı zamanda toplumun iktisadî ve

sosyal yapısındaki değişmelerin de önemi büyüktür. Şehirleşme şehirlerin

büyümesi ile birlikte ortaya çıkan yaşama tarzındaki değişmeler anlamına da

gelir. Ayrıca, kentsel davranış ve değerler sisteminin zamanla manevi davranış

ve ilişkilerin yerini alması ve insanların şehre uyum sağlaması sürecine de

şehirleşme denilmektedir.

Grafik 2.3 Şehir ve kır nüfusunun dünyada oransal dağılışı (BM)

Şehirleşme bir değişmedir, devletin görevlerinde artışı gerektirir. 3

Şehirleşmenin göstergeleri, kentlerin ve kentlerde yaşayanların sayısının

artması; tarımın modernleşmesi, emek-yoğun aile üretimi yerine, pazara dönük

teknoloji yoğun üretimin önem kazanması ve hizmet sektörünün ağırlığının

artması; mesleki alanda çeşitliliğin ve nitelikli iş gücünün artması, toplumsal

yapının, ilişkilerin ve değerler siteminin farklılaşması, ailenin küçülmesi;

kadının iş hayatına katılması ve aile içi ilişkilerde konumunun güçlenmesi;

eğitimli nüfusun artması; sosyal güvenlik sistemlerinin toplumun çeşitli

kesimlerinde yaygınlaşması ve mekâna yerleşim biçiminin farklılaşması

olmuştur. 4


Tablo 1: Başlıca Büyük Şehirlerin 1850-1930’daki nüfus artışı

KAYNAK:Sadun Eren, Şehirleşme Hareketleri, Ankara Üniversitesi, SBF Dergisi, 4, 337.

Neolitik Dönemde Şehirleşme

En eski şehirlerin ortaya çıkışı M.Ö. 6000-5000 yılları arasına

tarihlendirilmesine rağmen, özellikle eski Mısır tarihi uzmanları gerçek anlamda

şehirlerin ortaya çıkmasından önce yaklaşık olarak 2000 yıl uygarlığın

gelişmesi gerektiğine vurgu yapmaktadırlar.

Şehirlerin yeryüzüne çıktığı ilk yerler Orta Doğu ve civarında, özellikle de Irak,

Mısır ve Pakistan’ın çeşitli bölgelerindeki büyük nehirlerin taşkın ovalarında

yer aldıkları bilinmektedir. Nil vadisi, Fırat ve Dicle nehirleri ile İndus nehrinin

meydana getirdiği ovalar, sulamalı ve modern tarım yöntemlerinin

kullanılmasıyla, yeryüzünün ilk şehirlerinin ortaya çıktığı bölgeler olmalarına

imkan tanımıştır.

Eski Mısır’ın ilk şehirleri Nil vadisindeki Aphroditopolis, Hierakonpolis, El-

Gize, Abu Sir, Sakkara, Teb ve Luksor; İndus vadisinde günümüzdeki kıyı

çizgisinden 700 km içeride kalan Mohenco-daro ve Harappa; Ganj Nehri

vadisindeki Patiliputra; Mezopotamya bölgesinde Fırat ve Dicle nehirlerinin

kenarlarında kalan sahalarda Ur, Uruk, Lagash, Erech, Eridu, Ubaid iç

kısımlarda ise Nippur, Umma, Kish, Susa, kuzeyde Asur, Kalah (Nimrud),

Ninive, Dur Şarrukin ve daha sonraları Babil bu devrin önemli şehirlerine örnek

olarak gösterilebilirler. Şehirleşmeye neden olan süreçlerin benzer özellikler

taşıdığı Uzak Doğu’da özellikle Çin’de Hoang-ho (Sarı ırmak) nehri üzerinde

Anyang şehri; Türkistan’ın Amu Derya (Ceyhun) ve Siri Derya (Seyhun)

nehirleri vadisinde Semerkant, Buhara, Taşkent gibi kuruluş tarihleri eskiye

şehirlere rastlanmaktadır. Orta Amerika’da Guatemala’da Copan, Quirigua ve

Palenque şehirleri kuruluş tarihi en eskiye inen şehirler olarak dikkat çekerler.

Birbirleriyle hiçbir ilişkisi olmadan Eski Dünya ile Yeni Dünya'da ve Eski

Dünya'da da birbirinden çok uzak bölgelerde belirli coğrafi şartların

gerçekleştiği bölgelerde ortaya çıkmışlardır.


Barnhouse yerleşimi , Orkney, İskoçya'nın Neolitik Köyü . MÖ 3300-2600 inşa edildiği

düşünülmektedir

KAYNAK:.Ancient History Encyclopedia

Yeryüzünde Mısır ve Mezopotamya’da ilk şehirlerin ortaya çıkışı siyasi durum

üzerinde de etkili olduğu ve böylece ilk imparatorlukların ortaya çıkmasına

neden olduğu söylenebilir. Herhangi bir bölgede bir merkeze bağlı diğer

şehirlerin kurulması ve bu şehirlerin varlığına bağlı olarak çevrenin siyasi ve

ekonomik olarak imparatorluğa bağlı bölgeler olarak değerlendirilmesi şehirlere

ait ilk hiyerarşik sistemlerin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Eski Yunan Döneminde Şehirleşme

İlk şehirlerin ortaya çıkmasından çok daha sonraları bu şehirlerin çevrelerindeki

bölgelerden elde edilen ürünlerin artması ve tarımsal faaliyetlerin daha da

gelişmesi sonucunda ticari hizmetler önem kazanmış ve şehirler gelişmiştir.

Ticari faaliyetlerin gelişmesi de şehirleşmenin yaygınlaşması üzerinde olumlu

etki yapmıştır.

Şehirlerin gelişimi açısından ikinci önemli dönem olarak Eski Yunan Uygarlığı

gösterilebilir. M.Ö. 2000 yıllarında Ege denizinde Milos adasındaki Phylakopi,

Filistin kıyılarındaki Byblos, Çanakkale Boğazındaki Truva gibi şehirler bu

ticari faaliyetle bağlı olarak gelişme fırsatı bulabilmişlerdir. Bu şehirlere M.Ö.

600 yıllarından sonra Yunanistan’daki Tirys ve Mycenae, Fenike’lilere ait Tyre,

Sidon ve Ugarit gibi şehirler ilave edilmiştir. Böylece Akdeniz kıyılarında ve

adalarda yer alan çeşitli ülkeler arasındaki ticari ilişkileri sağlayan, elinde

bulunduran ve düzenleyen, böylece büyük zenginlik kazanan şehirler, aynı

zamanda kültürel gelişmeleri de bir merkezden diğerine aktardıkları gibi çeşitli

ehil hayvanların ve bitkisel üretimin oluşmasına da katkı sağlamışlardır.


Bu elle boyanmış gravür, bize bir ressamın, Roma imparatoru Hadrian zamanında, ikonik

anıtları ve tapınakların Atina'nın nasıl görünebileceğine dair bir konsept sunuyor.

KAYNAK:National Geographic

Bütün bunlar yani insanların sedanter hayata geçilmesi, insanların kurdukları

köy ve şehirlerde sınıf farkının ortaya çıkışı, insanların tarıma başlamalarıyla

birlikte ilk ticaret ve ilk küçük sanayi hareketlerinin ortaya çıkması hep

paleolitik sonu, neolitik başlarındaki döneme tarihlendirilmektedir. Bu şekilde

günümüzdeki anlamda bilim başlamasa da onun kökenlerini şehirleşme

faaliyetleriyle birlikte değerlendirebiliriz.

Ortaçağda Şehirleşme

Ortaçağ başlarında Orta Doğu şehirleri, sonlarına doğru ise Avrupa şehirlerinin

belirgin bir gelişme içinde oldukları söylenebilir. Önemli kervan ticaret

güzergahlarının üzerinde bulunan ülkelerin İslamiyet’e geçmiş olmaları, bu

yollar üzerinde bulunan şehirlerin gelişmesine neden olmuştur. (İ. Akova,

2018).

1770’lerde İngiltere’de su buharının makineye uygulanması insan hayatında

o güne kadar görmediği bir güçle imalata başlamasına yol açmıştır ki bu olay

“Sanayi Devrimi” olarak bilinir. Artık kol gücünden ve hayvan gücünden daha

büyük bir güç ve enerji kaynağına yani maden kömürüne insanın hakim olduğu


görülür. Büyük sanayi devrimi istihdamı, dolayısıyla da iş gücünü arttırmakta

ve buna bağlı olarak da kırlardan şehirlere doğru bir göç dalgasına sebep

olmaktadır. Sanayi devriminin neden olduğu üretim biçiminin değişmesine

bağlı olarak şehirler tarih boyunca hiç rastlanmadığı kadar gelişmeye başladığı

görülmektedir. Bu gelişmeye sadece üretim biçiminin değil aynı zamanda

ulaşım sistemlerinin değişmesine de katkı sağlamıştır. Üretimi gerçekleştirilen

malların çevreye, ülkeye ve ülke dışına ithali kavramı ortaya çıkmıştır. Ulaşım

imkanlarının gelişmesiyle ülke dışından hatta deniz aşırı ülkelerden bazı ham

maddelerin sağlanması ve üretimin daha ucuza gerçekleştirilmesi mümkün

olmuştur.

Ünlü ressam Giorgio Albertini tarafından çizilen ve 1535 yılını temsil eden İtalya Sardunya

adası.

KAYNAK:reddit

Sanayi Devrimi Sürecinde Şehirleşme

Bu dönem dünyanın paylaşıldığı, sömürgecilik hareketlerinin başladığı bir

süreci beraberinde getirmiştir. 1800’lü yılların başında nüfusu 5000 veya daha

fazla olan yerleşmelerde yaşayanlar, dünya nüfusunun ancak %3’ünü meydana

getirmekteydi. Günümüzdeki oran ise %70-75 düzeyindedir. Ancak büyük

sanayi devrimi şehirlerin nüfusunun gittikçe artmasına, kırdan şehre, ülke içinde

ve ülkeden başka ülkeye göçe de neden olmuştur. İngiltere, Belçika ve

Hollanda’da 19. yüzyılının ilk yarısından 1950’li yıllara kadar olan sürede

şehirleşme faaliyeti en yüksek düzeye ulaşmıştır. Bu şehirleşme süreci tıpkı

durgun bir suya atılan taşın oluşturduğu halkalar gibi çevreye doğru yayılma

eğilimdedir. Örneğin Türkiye’de bu hareketin ilk etkileri İstanbul’da 1950'li

yılında yoğunluk kazanır. Sanayi devrimine bağlı olarak gelişen bu süreç, bugün


gelişmekte olan ülkelerde de hızla yayılma eğiliminde olmalarına rağmen

gecekondu mahalleleri veya diğer türedi konut biçimleriyle çevrelenmesi,

gelişmiş ülke şehirlerinden ayrılmaktadırlar.

BİLGİ NOTU: 19.YY öncesi nüfusu 1 milyonu geçen sadece iki kent

bulunuyor. Elbette bir tanesi Sanayi Devrimi’nin beşiği Londra. Diğeriyse, MÖ

1.YY’dan MS 4.YY’a kadar 1 milyon insan barındıran Antik Dünya’nın

başkenti Roma. Roma ve Londra’nın ortak özellikleri toplumsal yenilikleri,

teknolojik atılımları ve erişimi yüksek coğrafi konumu başkent oldukları

zamanlarda bünyelerinde birleştiriyor olmaları.

*Sanayi Devrimi’nin merkezi olan İngiltere’de 18. yüzyıldan itibaren Londra,

hızlı bir büyüme içerisine girmiştir. Farklı ülkelerden ve ülke içerisinde yer alan

diğer yerleşim alanlarından insanlar, fabrikalarda çalışmak ve ticaret yapmak

üzere Londra’ya göç etmiştir. Bu dönemde kraliyet ailesi tarafından yaptırılan

Buckingham (Bakingım) Sarayı, şehrin kaydettiği gelişmenin önemli

simgelerinden biri hâline gelmiştir.

Grafik 2.4 Londra’nın yıllara göre nüfus değişimi (www.data.london.gov.uk)

I ve II. Dünya savaşları, şehrin gelişimi ve nüfusu üzerinde olumsuzluklara

neden olmuşsa da savaşların ardından şehrin gelişimi ve nüfus artışı devam

etmiştir. 2016 yılı itibarıyla nüfusu 8,7 milyona ulaşan Londra, dünyanın en

önemli şehirleri arasında yer almaktadır. Ayrıca günümüzde Londra’nın tarihî

ve kültürel görüntüsü, siyasi ve ekonomik etkisi, ulaşım ve finans merkezi

olması da küresel bir şehir hâline gelmesinde etkili olmuştur (Görsel 2.6).


Görsel 2.6 Londra şehrinden bir görünüm

Şehirlerde yaşayan nüfus miktarının artması bir yandan şehirlerin etraflarına

doğru yayılmasına neden olurken, diğer taraftan, özellikle de gelişmiş ülkelerin

şehirlerinin gelişen teknolojik olanakların da artmasıyla, sky-line’larının

yükselmesine neden olduğu saptanmaktadır. 1789 Fransız devriminin Paris’te

gerçekleşmesi sebepsiz değildir. Ortaya çıkan sınıf farkları sonucu farklı

kültürel ve ekonomik sınıfların ortaya çıkmasına yol açtığından yaşanmış bir

harekettir.

Büyük sanayi devrimi gittikçe küresel ölçekte yayılmaktadır. 20. yüzyılın ikinci

yarısından itibaren de insanlar ilk büyük bir sorun ile karşı karşıya kalmaktadır

ki, bu sorun “Çevre Sorunları” meselesidir. Buna mukabil ulaşım sistemlerinin

gelişmesi hem avantaj hem de dezavantajlara sebep olmaktadır. Böylece

insanlar ulaşım şartlarının gelişmesi ve inşa edilen yol sistemlerinin ilerlemesi

sonucu günümüzde uzun mesafeler kısa sürede kat edilmektedir. Aşırı

şehirleşmenin ve bundan kaynaklanan çevre kirliliğinin (hava, su, gürültü)

Türkiye'de ilk defa 1960’ların sonundan itibaren şehirlerden koparak, çevrenin

daha yeşil şartlar altında ve daha az katlı ayrıca müstakil evlerde oturmasını

sağlamaktadır. Bu durum şehirde birbirlerine kültürel ve ekonomik olarak bağlı

ancak şehrin dışında bir mahallede oturma alışkanlığı edinen kişilerin ortaya

çıkmasına neden olmaktadır.

Dolayısıyla ekonomik olarak gelişmiş şehirlerde şehirleşme trendi belli bir

yerden sonra azalmaya, şehirler belli bir yerden sonra boşalmaya başlamaktadır.


Buna “Suburbanization” hareketi adı verilmektedir. Suburbanization

(banliyöleşme) şehir halkının bir kısmının şehirden yaklaşık 100 km uzağa

kadar bir sahada daha yeşil, daha sakin, daha temiz yerlerde kurdukları

mahallelerdir. Bu tarz bir şehirleşme dünya ölçeğinde bu trende henüz

ulaşmamıştır. Yani dünya hala büyük bir hızla şehirleşmekte ve şehirler süratle

kalabalıklaşmaktadırlar.

Modern bir şehir olan Dubai'den bir görünüm

KAYNAK:pixabay

21. yüzyılda günümüzün geri kalmış ve gelişmekte olan bölgelerinde şehirleşme

süreci artacaktır. Ve içinde bulunduğumuz yüzyıl sonunda dünyada şehirleşme

modellerinin bugünkünden çok farklı olması beklenmektedir. Tıpkı, 18., 19. ve

20. yüzyılda küçük şehirler önce kalabalıklaşmış daha sonra da birbirleriyle

birleşmişlerdir. Daha sonra Conurbanization da denilen Megalopolis’ler

oluşturulmuş, bu Conurbanization (konürbasyon) sahaları da gelecekte

birbirleriyle birleşecekler ve Ökumenpolis denen “Blok Şehirler” ortaya

çıkacaktır. Yüzlerce kilometre sahayı içine alan Ökümenpolisler oluşacak ve

bunlar birbirlerine ve dışarıya bağlayan bazı kuşak ve koridorlar ortaya

çıkmasına sebep olacaktır. Şehirlerin geleceği konusunda yapılan tartışmalarda;

kentlerin kendilerini yaratan koşullara bağlı olarak özgün bir karakterinin

bulunduğu ve her şehrin kendini diğer şehirlerden ayıran özellikleri olduğu,

bunun nedeninin de toplumsal özelliklerden ve belli bir ölçüde ulaşım ve

iletişim olanaklarının yetersizliğinden kaynaklandığı belirtilmektedir.


Ne kadar korunmak istenirse istesinler çağdaş şehirlerde bu farklı (yerel)

özelliklerin gün geçtikçe kaybolma, ortadan kalkma riskiyle karşı karşıya

olduğu ve yerel işçiliğin yerini evrensel teknolojinin alması sonucu şehirlerin

birbirine daha fazla benzemeye başladığı vurgulanmaktadır (İ. Akova, 2018).

Suburbanization (banliyöleşme) hareketi

KAYNAK:ResearchGate

Ruhr bölgesi Konürbasyonu (Conurbanization)

KAYNAK:Wikipedia


Sanayi Öncesi ve Sanayi Sonrası Şehirlerin

Karşılaştırılması

Sanayi Devriminden sonra başlayan hızlı gelişim trendi sonrasında, günümüzde

dünya nüfusunun yaklaşık %55’i şehirlerde yaşamaktadır. 2050 yılında ise

nüfusun yaklaşık %70’inin şehirde yaşayacağı tahmin edilmektedir. Bu

durumda şehrin geleceğinin tartışılması aslında insanın geleceğinin ne

olacağının konuşulması anlamına gelmektedir.

“Geleceğin şehri” dendiğinde insanların aklına uzayda veya yerin altında inşa

edilecek şehirler gelmektedir. Oysa insanın yaşama mekânı dün olduğu gibi

yarın da yeryüzü olacaktır. Bu durumda şehrin geleceğini planlarken dünyanın

şartlarını, coğrafyasını, topoğrafyasını göz önüne almak zorundayız. İnsanın

varlığının devamı dünyanın yaşanabilir bir yer olarak kalmasına bağlı olduğuna

göre, şehrin geleceğini planlarken ilk ve öncelikli olarak tabiatın

bozulmamasına dikkat etmek zorunda olduğumuz bir gerçektir. Öte yandan

şehir nüfusunun artması beraberinde birçok sosyal meseleyi de getirmiş, kent

merkezli yeni toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır.

Şehrin geleceğine dair çok disiplinli yaklaşımlar aslında ortaya çıkan toplumsal

sorunların kaynağını tespit edip çözmeye yönelik çabalardır. Her bilimsel alan

insanın karşı karşıya kaldığı sorunları kendi açısından çözme çabasına girmiştir.

Bu da şehrin salt bir mimari alan olmaktan çıkıp bütün bilim dalları için uğraş

alanı haline gelmesine yol açmıştır. 9


BİLGİ NOTU

1975 yılı Marmara Denizi çevresindeki şehir nüfusu

KAYNAK:Türk Coğrafya Kurumu

İstanbul ve Bursa'daki nüfusun en önemli nedeni sanayidir. Bunun yanı sıra

Şarköy'de gelişen turizm ve sanayide nüfusun artmasında etkili olmuştur.

^Geçmişte insanların yaptıkları ekonomik faaliyetler kısıtlıydı. Teknolojinin

gelişmesi, doğal kaynakların keşfi ve işletilmesi, nüfus artışı ve ihtiyaçlara artan

talep hızlı bir şehirleşmeyi beraberinde getirmiştir. Örneğin, küçük bir yerleşim

yerinde sanayi faaliyetlerinin başlaması ya da bir maden ocağının açılması o

alanda nüfusun artmasına, şehirleşmenin hız kazanmasına, sosyal, ekonomik ve

kültürel yapıda değişimlere yol açmıştır/açmaktadır.

İlk çağlarda verimli toprak ve uygun doğa koşullarının bulunduğu alanlar

yerleşim yeri olarak tercih edilmiştir. Verimli tarım toprakları şehirleşmede

etkili olmuştur. Şehirleşmenin gelişimi Orta çağda; savunma gereksinimi

nedeniyle şehirler surlarla çevrilmiştir. Ticaret yolları üzerinde şehirler

doğmuştur. Ayrıca dini merkezlerde de şehirler ortaya çıkmıştır. Şehirlerin

gelişmesinde güvenlik, ticaret ve dini faktörler etkili olmuştur.


Teknolojideki buluş ve icatlar şehirlerin önemini artırmış, özellikle kırsal

alanlardaki göçlerle beraber Avrupa şehirleri yoğun bir nüfus akımı ile

karşılaşmıştır. Yoğun göçlerle beraber kent dokuları da bozulmaya başlamıştır.

Şehirler, çeşitli fonksiyonların canlanıp çeşitlendiği, nüfus ve yerleşme

birimlerinin yoğunlaştığı, hayatın daha da kolaylaştığı yerleşme alanlarıdır.

İnsanlık tarihi boyunca dünya nüfusunun büyük kısmı kırsal kesimlerde

yaşamışsa da, 5 bin yıldan beri mevcut olan ve Sanayi Devriminden sonra

muazzam bir gelişme gösteren yerleşmeler şehirler olmuştur. Şehirleşmenin

gelişimi günümüzde ise; Hızlı nüfus artışı köyden kente göçü artırmıştır.

Şehirleişmeler şeh r ülkelerin ekonomik, siyasal, kültürel ve eğitim

merkezleridir. Ulaşım ve iletişim alanındaki baş döndürücü gel irleşmeyi de

artırmaktadır.


Fonksiyonlarına Göre Şehirler (Şehirlerin Fonksiyonları)

Şehirlerin büyüyüp gelişmesine en çok katkıda bulunan özelliğine fonksiyon

(işlev) adı verilir.

Kırsal yerleşim birimleri ile şehirlerdeki ekonomik etkinlikler farklı olduğu

gibi, şehirler arasında da ekonomik etkinlikler yönünden önemli farklılıklar

vardır. Şehirlerdeki başlıca ekonomik etkinlikler sanayi, ticaret, ulaşım vb.dir.

Şehirlerin birçoğunda bu etkinliklerin hepsi bir arada görülür. Ancak bazı

şehirlerde bu özelliklerden biri ön plandadır. Fonksiyonlarına göre şehirler

tarım, ticaret, liman, sanayi, askerî, idari, kültür, dini, maden ve turizm şehirleri

gibi gruplara ayrılmaktadır.

Ülkemizdeki bazı şehirlerde bu fonksiyonlardan biri ön plandayken bazılarında

ise birden fazla fonksiyonun ön plana çıktığını görmekteyiz.

1. Tarım Şehirleri

Bu şehirler genellikle nüfusu 100.000'i aşmayan, tarımsal etkinliklerin ön plana

çıktığı şehirlerdir. Bu şehirlerde çoğunlukta tarıma dayalı küçük sanayi kolları

da bulunur.


NOT:Kentlerin büyümesinde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin etkili olduğu

şehirlerdir. Tarım fonksiyonuna sahip kentler genellikle küçük ya da orta

büyüklükteki şehirlerdir. Etki alanları dardır.

Türkiye’de küçük şehir gruplarının tamamına yakını tarım şehridir. Çünkü

buralarda yaşayan nüfusun %70 – 80’i geçiminin tamamını tarımla sağlar.

Tarım şehirleri, verimli tarım alanlarında ya da onların yakınında kurulmuştur.

Bu tür şehirlerde; tahıl, sanayi ürünleri, sebze ve meyve üretilir. Ormancılık,

hayvancılık ve balıkçılık da tarım şehirlerindeki ekonomik etkinliklerdendir.

Tarımda sulama yapılan, gübre kullanılan ve çeşitli tarım makineleriyle üretim

yapılan şehirlerin gelişmesi daha hızlı olmaktadır.

Ülkemizdeki küçük şehirlerin büyük bir kısmı ve orta büyüklükteki

şehirlerimizden bazıları, tarım şehridir. Bu şehirlerin içinde tarım alanı geniş

olanlar, daha hızlı gelişmektedir. Örneğin Bafra ve Çarşamba ovaları

Samsun’un, Konya Ovası Konya’nın, Iğdır Ovası Iğdır’ın, Çukurova

Adana’nın, Büyük Menderes Ovası Söke’nin gelişmesini sağlamıştır.

Tarım şehirlerindeki sanayi kuruluşlarının önemli bir kısmı; makarna, yağ, süt,

peynir vb. tarımsal ürünler üretmektedir. Rize, Ordu, Giresun, Ağrı, Hakkâri,

Van, Erzincan, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Ceyhan, Kadirli, Dörtyol, Mut, Söke,

Tire, Turgutlu, Salihli tarım şehirlerinin örneklerindendir.

Tarım Şehirleri

• Ege Bölgesi:(alüvyal ovalarda kurulmuş bulunan) Akhisar, Turgutlu,

Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Tire, Bergama, Bayındır,Söke

• Marmara Bölgesi: Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz

• Karadeniz Bölgesi: Bayburt, Bafra, Çarşamba, Giresun, Rize, Düzce,

Niksar,Erbaa

• İç Anadolu Bölgesi: Karaman, Aksaray,Akşehir,Kırşehir,Nevşehir,

Niğde

• Akdeniz Bölgesi:Kadirli,Ceyhan,Burdur ve Mut

• Doğu Anadolu'da Iğdır, Bayburt, Erzincan, Ağrı, Kars ve Muş

• Güneydoğu Anadolu'da ise hemen hemen tüm şehirlerden

bahsedilebilir.

*Bulgaristan’daki Kırcaali şehri tarım şehrine örnek verilebilir.


Fotoğraf 2.20 Kırşehir tarım şehirlerindendir.

2. Ticaret Şehirleri

Her şehirde az ya da çok ticaret yapılır; ancak bazı şehirlerde ticaret daha fazla

önem taşır. Ticaretin diğer ekonomik etkinliklere göre ön planda olduğu

şehirlere ticaret şehri denir.

Ticaret şehirleri, genellikle ulaşım hatlarının geliştiği ve ticari faaliyetlerin

yoğunlaştığı şehirlerdir.

Ticaret şehirlerin ana fonksiyonlarından biridir. Ancak ticaretin şehirde baskın

bir karakter kazanması için şehrin önemli ulaşım yolları üzerinde de bulunması

gerekir. Bunun yanı sıra yerleşmede ticari değeri olan üretim de yapılmalıdır.

Ülkemizde ana yol güzergahında bulunan ve hinterlandı geniş olan bazı

şehirlerimiz ticaret fonksiyonu sayesinde ön plana çıkmışlardır.

BİLGİ:Ticarette en önemli etmen ulaşımdır. Alınıp satılacak malların kolay

taşınması açısından, önemli yolların kavşağında bulunan şehirlerde ticaret daha

fazla gelişmektedir.

Şehirlerin ticaret merkezleri, çarşılardır. Buralardaki ticaret, hem şehirde

yaşayanlara hem de çevredeki yerleşim birimlerine yöneliktir. Çevredeki kırsal

yerleşim birimlerinden getirilen ürünler (meyve, sebze, canlı hayvan ve

hayvansal ürünler), şehirlerdeki pazar ve panayır gibi yerlerde satılır. Buna

karşılık şehirden giysi, gıda maddeleri, tarım araçları, ilaç vb. şeyler alınır. Bazı

şehirler, coğrafi konumları gereği ticari açıdan geniş bir hinterlanda sahiptir. Bu

tür şehirlerde ticaret, ekonomik etkinliklerin başında gelir. Örneğin Erzurum,

Diyarbakır ve Kayseri en büyük ticaret merkezleridir.


Sanayisinin gelişmiş ve ulaşımının elverişli olması, İstanbul’u Türkiye’nin en

büyük ticaret merkezi hâline getirmiştir. Geniş bir hinterlanda sahip olan İzmir,

Ege’nin; Samsun ise Karadeniz’in en büyük ticaret merkezidir. Adana, Mersin,

İzmir, Bursa,Antalya, İstanbul ve Trabzon’daki serbest bölgeler, bu illerin

ticari önemini artırmaktadır.

Fotoğraf 2.21 Bursa önemli ticaret şehirlerindendir.

Ticaret faaliyetlerinin yoğunlaştığı şehirlerdir. Hong Kong (Çin),Shangay New

York (ABD),Paris, Londra (İngiltere), Tokyo (Japonya) gibi şehirlerde ticaret

fonksiyonu gelişmiştir. (Görsel 2.13).

Görsel 2.13 Hong Kong şehrinden bir görünüm

BİLGİ NOTU:İstanbul, İzmir, Trabzon ve Samsun şehirleri hem limana

sahiptir hem de önemli karayollarının bağlantısı üzerinde bulunurlar.


3. Sanayi Şehirleri

Şehrin gelirinde sanayi ürünlerinin payının önemli olduğu yerleşmeler bu gruba

girerler. Söz konusu yerleşmelerdeki sanayi tesisleri, şehire olduğu gibi, aynı

zamanda ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlarlar.

Sanayi şehirleri, Sanayi Devrimi’nin etkisiyle sanayi tesislerinin kurulması

sonucu ortaya çıkmıştır. Bu şehirler, diğer sektörlerin gelişmesini etkileyerek

faaliyet gösterdiği bölgenin ön plana çıkmasını sağlar. Manchester (Mençestır),

Tokyo, Düsseldorf (Düsuldorf) ve Detroit (Ditroit) sanayi şehirlerine

verilebilecek örnekler arasında yer almaktadır (Görsel 2.11).

Görsel 2.11 Manchester’dan bir görünüm

Sanayi faaliyetlerine ve büyük fabrikalara sahip şehirlerdir.Sanayi şehirlerinde

aynı zamanda ulaşım ve ticaret de gelişmiştir. Sanayileşmiş şehirler genellikle

diğer küçük şehirlerden ya da kırsal kesimden göç alır.

Sanayi Şehirleri

• Essen (Almanya),

• Tokyo(Japonya)

• Detroit,Chiacago ve New York( ABD )

• Montreal(Kanada)

• Manchester (İngiltere)

• Şanghay(Çin)

• Hannover, Frankfurt, Mannheim ve Stuttgart( Almanya)

• Donetsk ve Kiev( Ukrayna)

• Kuzbass( Doğu Sibirya)

• Karabük, Ereğli, İskenderun, İstanbul (Türkiye)


Marmara’da: İstanbul, İzmit, Adapazarı, Edirne, Lüleburgaz, Çorlu, Bursa,

Balıkesir

Ege’de: İzmir, Uşak, Denizli, Manisa

Batı ve Orta Karadeniz’de: Samsun, Karabük, Ereğli, Turhal

İç Anadolu’da: Ankara, Eskişehir, Konya, Kayseri, Kırıkkale

Akdeniz’de: Adana, İskenderun

Güneydoğu’da: Gaziantep, Batman

4. İdari Şehirler

Bir devletin hükümet ve parlamentosunun yerleştiği, devlet başkanının oturduğu

siyasi ve idari merkeze başkent denir. Başkentlerde hâkim fonksiyonlar, idari

hizmetler olmakla birlikte diğer hizmetler de toplanmıştır.

Ülkemizin en büyük idari şehri Ankara'dır. Nitekim Ankara'nın büyüyüp

gelişmesinde başşehrimiz olması önemli rol oynamıştır. Şehirde pek çok resmi

kuruluşun yanı sıra yabancı ülkelerin elçilikleri, konsolosluklar bulunmaktadır.

Ankara'da yaşayan yüzbinlerce memur, şehre aynı zamanda kültür ve ticaret

fonksiyonlarını da getirmiştir Bakanlıklar, yabancı ülke temsilcilikleri ve genel

müdürlükler gibi birçok idari merkez bulunmaktadır.

Yani,idari şehirler; bir ülkenin, bölgenin ya da uluslararası bir kuruluşun

yönetim merkezinin bulunduğu şehirlerdir. (Görsel 2.8)

Görsel 2.8 Kanada’nın başkenti Ottawa’dan bir görünüm

İdari Şehirler

• ABD: Washginton

• Türkiye: Ankara

• İngiltere: Londra

• İspanya: Madrid


• Portekiz: Lizbon

• Almanya: Berlin

• Fransa: Paris

• Rusya: Moskova

• İtalya: Roma

• Irak: Bağdat

• Suudi Arabistan: Riyad

• Sudan: Hartum

• Azerbaycan: Bakü

• Gürcistan: Tiflis

• Mısır: Kahire

• Belçika: Brüksel

• Avustralya: Canberra

• Kanada: Ottawa

5. Askeri Şehirler

Askerî şehirler, gelişiminde stratejik öneme sahip bölgelerin veya askerî eğitim

birliklerinin etkili olduğu şehirlerdir. NATO’nun merkezinin bulunduğu Brüksel

askeri şehirlere örnek verilebilir.

Bazı şehirlerimizde veya yakın çevrelerinde büyük askeri birlikler ve binlerce

asker bulunmakta ve bu duruma bağlı olarak şehrin üretim ve tüketiminde

önemli artışlar olmaktadır. Askeri birlikler aynı zamanda o şehirlerdeki diğer

sektörlerin canlanıp ilerlemesine de sebep olurlar. Savunma ya da stratejik

nedenlerle bazı kentler askerî merkez hâline gelir. Sarıkamış, Erzurum,

Erzincan, Konya ve Malatya şehirlerinin gelişmelerinde askeri fonksiyonun da

çok önemli payı mevcuttur.

Askerî şehirler daha çok Orta Çağ’da büyük bir önem taşımaktaydı.

Savunması kolay yerlerde kurulan bu şehirlerin etrafı da surlarla çevriliydi.

Askerî şehirler, eski önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Ancak bazı kentlerin

gelişmesinde askerî birliklerin büyük katkısı olmuştur.

6. Kültürel(Eğitim) Şehirler

Kültürel şehirler; bilim, sanat ve eğitim gibi çeşitli kültürel faaliyetlerin ön

planda olduğu şehirlerdir.


*Köklü ve büyük üniversiteler sayesinde gelişen şehirlerdir. Eğitim kentlerinde

hizmet sektörü çok gelişir.

Büyük şehirlerimizden İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa aynı zamanda

kültürel faaliyetlerin, çeşitli eğitim ve sağlık kuruluşlarının, basın-yayın

tesislerinin de yoğunlaştığı şehirlerdir. Söz konusu kültürel etkinlikler şehrin

gelişmesinde önemli rol oynarlar.

Kültür şehirlerinin özelliği, gelişmesinde eğitim kurumlarının belirgin bir

etkisinin bulunmasındır. Bu tür şehirlerin tipik örneklerinden biri Eskişehir’dir.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirler de diğer fonksiyonlarının yanı sıra sahip

oldukları üniversitelerden dolayı kültür şehirleri grubunda yer almaktadır.

Bilgi Notu:Oxford (İngiltere), Cambridge (İngiltere), Harward (Boston) (ABD),

Stanford (ABD), Kahire (Mısır) gibi şehirler eğitim fonksiyonuna bağlı olarak

gelişmiştir.

Eğitim Şehirleri(Kültür Şehirleri)

• Almanya: Heidelberg, Göttingen, Erlangen, Tübingen, Marburg,

Bochum-Querenburg

• İtalya: Pisa, Bologna

• İspanya: Salamanca

• Portekiz: Coimbra

• İngiltere: Oxford ve Cambridge

• İsveç: Lund ve Uppsala

• Danimarka: Aarhus

• Belçika: Louvain

• ABD: Princeton, Boston, Washington,Harward,Stanford

• Türkiye: Ankara, İstanbul, Eskişehir

7. Turizm Şehirleri

Bazı şehirlerimiz gelirini önemli ölçüde turizmden sağlarlar. Turizm aynı

zamanda şehrin yanı sıra bölge ve ülke kalkınmasına da katkı yapar. Bu tür

şehirlerin önemli bir kısmı, Akdeniz ve Ege kıyılarındadır. İstanbul, İzmir,

Antalya, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Çeşme, Bodrum, Nevşehir, Göreme,

Fethiye ve Bursa ülkemizin önemli turistlik şehirleri arasındadır.

Ülkemizde bazı şehirler gelirinin bir kısmını turizmden sağlamaktadır. Turizm

sayesinde şehirde; ulaşım, ticaret ve inşaat sektörleri de gelişmektedir.


Fotoğraf 2.27 Marmaris turizm şehirlerindendir.

Turizm şehirlerinin başlıca özellikleri turistik değeri olan doğal ve tarihî

varlıklara sahip olması ve turizm gelirinin yüksek olmasıdır. Bu tür şehirlerin

önemli bir kısmı, Akdeniz ve Ege kıyılarındadır. Antalya, Alanya, Marmaris ve

Bodrum turizm şehirlerinin başlıcalarıdır.

NOT:Turizm şehirleri, doğal ve beşerî turizm varlıklarının bulunması sayesinde

gelişen şehirlerdir. (Görsel 2.12).

Görsel 2.12 Venedik şehrinden bir görünüm

Turizm Şehirleri

• İtalya :Roma ,Venedik

• İngiltere: Londra

• Fransa :Paris

• İspanya:Barcelona

• Singapur Cumhuriyeti: Singapur

• ABD: New York,Las Vegas,Miami

• BAE: Dubai

• Malezya: Kuala Lumpur

• Tayland: Bangok


• Mısır: Luksor

• Fas:Marakeş

• Türkiye: İstanbul, Antalya, Kuşadası,Çeşme,Fethiye,İzmir,Marmaris

8. Liman Şehirleri

Liman; gemilerin barındığı, yük alıp boşalttığı yerdir. Doğal olarak ya da

dalgakıranlarla korunur. Deniz taşımacılığı açışından önemli bir yere sahip olan

limanlar, eski çağlardan beri hızla gelişen yerleşim alanları olmuştur. Bu

yerleşim birimlerinin önemli bir kısmı şehir özelliği kazanmıştır. Gelişmesinde

limanların etkisinin daha fazla olduğu şehirlere liman şehri denir. Liman

şehirlerinde; bankacılık, sigortacılık ve nakliyecilik önemli iş kollarındandır.

İthalat ve ihracat yapılan liman şehirlerinde ise ayrıca gümrükle ilgili kuruluşlar

bulunmaktadır.

Fotoğraf 2.23 Bazı şehirlerin gelişmesinde limanların etkisi fazladır (İzmit).

*Kara ve deniz ticaretinin kavuşum noktaları olan limanlar yük ve yolcu

taşımacılığında önemli bir yere sahiptir. Ancak limanların gelişmesi ard

bölgenin (hinterlandının) genişliğine bağlıdır. Hinterland ise yer şekillerine

bağlıdır. Çünkü limana ulaşımın kolay olması ancak yer şekillerinin

özelliklerine bağlıdır.

Bilgi:Liman şehirleri; hinterlandı geniş, önemli koy ve körfezlere sahip olan,

ticaretin genellikle liman aracılığıyla yapılması sonucu gelişen şehirlerdir.

Bunu Biliyor Muydunuz?

Deniz yoluyla ulaşım çok ucuza gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle liman

şehirlerinin ticari taşımacılıktaki önemi büyüktür. Özellikle deniz taşıtlarının

gelişmesi, modern ve geniş kapasiteli yük ve yolcu gemilerinin yapılması, liman

şehirlerinin önemini artırmıştır.Ulaşım bakımından elverişli ve geniş bir art

bölgeye sahip olan liman şehirleri, daha çok gelişmektedir. Örneğin doğal bir

liman özelliği taşıyan Sinop, Samsun Limanı’na göre daha az gelişmiştir. Bunun

en önemli nedeni, her iki limanın gerisindeki yer şekilleridir. Sinop Limanı ile iç


kesimler arasında yükselen dağlar, ulaşımı güçleştirdiğinden Sinop Limanı

gelişmemiştir.

Geniş bir art bölgeye sahip olan Samsun, Karadeniz’in en büyük liman şehridir.

Trabzon ve Zonguldak da Karadeniz’deki önemli liman şehirleridir. Türkiye’nin

işlek limanlarının başında İstanbul ve İzmit limanları gelmektedir. Bu limanlar,

ithalat ve ihracat açısından önemlidir. Geniş bir hinterlanda sahip olan İzmir,

Ege’nin en büyük liman kentidir. Tarım ürünlerinin önemli bir kısmı, bu

limandan ihraç edilir. Akdeniz’deki başlıca liman şehirleri İskenderun, Mersin

ve Antalya’dır. İskenderun Limanı’nda ham madde, Mersin Limanı’nda ise ham

madde ve yolcu taşımacılığı yapılır. Ticaret hacmi ve iş yoğunluğu bakımından

ise en önemli liman şehri İstanbul’dur.

Fotoğraf 2.24 Sinop liman şehirlerindendir.

Fotoğraf 2.25 Samsun, Karadeniz’in önemli liman şehirlerindendir.

Liman Şehirleri

Hamburg (Almanya), Rotterdam (Hollanda), Barcelona (İspanya), Marsilya

(Fransa), İskenderiye (Mısır), Karaçi (Pakistan), Singapur, Kalküta (Hindistan),

Şanghay (Çin) gibi şehirler liman fonksiyonuna bağlı olarak

gelişmiştir.Türkiye’de ise İzmir, Mersin, İskenderun, Trabzon, Samsun,

Zonguldak önemli liman şehirleridir.(Görsel 2.10).


Görsel 2.10 Rotterdam Limanı’ndan bir görünüm

9. Maden Şehirleri

Maden şehirleri, önemli yer altı kaynaklarına bağlı olarak gelişmesinde,

madenlerin etkili olduğu şehirlerdir. Çeşitli madenlerin çıkarılması ve bunların

işlenmesinde önemli paya sahiptir.

Maden Şehirleri

• Pittsburg(Rusya)

• Essen(Almanya)

• Youngtown (ABD)

• Kiruna(İsveç)

• Johannesburg (Güney Afrika Cumhuriyeti).

• Bakü(Azerbaycan)

• Musul ve Kerkük (Irak)

• Zonguldak, Batman, Soma, Murgul, Karabük, Elbistan,

Seydişehir,Yatağan,Murgul (Türkiye)

• Donetks (Ukrayna)

• Dubai (BAE)

10. Ulaşım Şehirleri

Bazı şehirlerin gelişmesinde ulaşım koşulları etkili olmuştur. Özellikle ana

yolların kavşağında bulunan şehirler hızlı gelişmektedir.


NOT: Ana yolların kavşak noktasında ya da önemli yollar üzerinde olan

şehirlerdir. Bağdat (Irak) ve Şam (Suriye) doğu-batı arasında bulunan ana yollar

üzerinde yer aldığı için bu şehirlerde ulaşım fonksiyonu gelişmiştir.

Ulaşım Şehirleri

• Şam, Suriye’de.

• Afyonkarahisar, Kayseri, Gaziantep, Konya, Ankara, İstanbul Türkiye’de

11. Dinî Şehirleri

Dinî şehirler, bir veya birden fazla dinî inancın merkezi ya da kutsal değerlere

ve mekânlara sahip olan şehirlerdir. Kutsal değerlere, mekânlara ve yapılara

bağlı olarak gelişirler.

Dini Şehirler

Mekke, Medine, Cidde, Tibet’te Lhasa (Budistler), Roma,Vatikan,Kudüs, Roma

ve Lhasa (Tibet-Çin) dinî şehirlere örnek verilebilir (Görsel 2.9).

Görsel 2.9 Mekke şehrinden bir görünüm

12. Teknoloji Şehirleri

Bilim ve teknolojinin geliştiği şehirlerdir. Tokyo (Japonya) ve Seul (Güney

Kore) teknoloji şehirleri arasında yer alır.

Teknoloji Şehirleri

• Japonya: Tokyo

• ABD: Washington

• İngiltere: Cambridge


• Helsinki: Finlandiya

*Moda Şehirleri:Modanın ön planda olduğu şehirlerdir. Paris (Fransa) ve

Milano (İtalya) moda fonksiyonuna sahiptir.

Harita 2.2 Dünya üzerinde bazı şehirlerin fonksiyonel özellikleri

Bilgi Notu: Günümüzde nüfusu 10 milyonun üzerinde olan çok sayıda şehir

bulunmaktadır Tokyo, New York, Bombay, Sao Paulo, Manila, Jakarta ve Yeni

Delhi gibi şehirlerin ortak özelliği buralarda ticaretin gelişmiş olmasıdır.


DÜNYA’DA Kİ ÖNEMLİ BAZI ŞEHİRLER

Essen

Avrupa’nın en büyük sanayi bölgesinde,Ruhr havzasında yer alır.Avrupa’nın en

eski şehirlerinden birisidir.18.yy’da küçük bir şehir iken taş kömürü

yataklarının bulunması ile gelişmiştir. Şehirde,demirçelik endüstrisi, ağır

endüstrinin yanı sıra dokuma,seramik vb. endüstri kollarıda gelişme

göstermiştir.Fonksiyonu sanayi ve madencilik etkisi ise küreseldir.

Marsilya

Roma imparatorluğunun en zengin şehirlerinden birisi olmuştur. 2600 yıl ile

Avrupa’nın en eski şehri ünvanına sahiptir. Fransa’nın Akdeniz kıyısında yer

alan şehir Akdeniz’in en büyük ticaret limanına sahiptir. Fonksiyonu Liman

etkisi küreseldir.

Marsilya Fransa’nın en büyük ikinci şehridir.

Oxford

İngiltere’de bulunan Oxford özellikle dünyada eğitim alanında ün yapmış

önemli bir şehirdir. Şehirde bulunan OXFORD Üniversitesi dünyanın üst düzey

eğitim veren üniversitelerinden birisidir. Tüm Dünya’dan çeşitli ülkelerden

gelen öğrencilerin eğitim gördüğü bir üniversitedir.

Bu yüzden OXFORT şehrinin etkisi Küresel Fonksiyonu ise Eğitim’dir.


Oxford

Roma

İtalya’da bulunan Tiber nehrinin kıyısında kurulmuştur. Tarih, turizm, ve din

şehridir. Dünya’yı siyasi ve dini olarak etkisi altına aldığı için ” Dünya’nın

Başkenti ” ünvanına sahiptir.

Roma imparatorluğunun başkentidir. Katoliklerin dini merkezi olan Vatikan’ı

da içine aldığından ” Çifte Başkent “rolüne de sahiptir.

Roma ‘da hizmet sektörüde (finans, bankacılık, sigortacılık, ticaret ve turizm)

gelişmiştir. Roma’nın fonksiyonu idari, dini ve hizmet etkisi ise küreseldir.

Roma

New York

ABD ‘nin 16 milyon nüfusu ile en kalabalık olan şehridir. ABD ‘nin ve

dünyanın önemli şirketleri, bankaları ve finans merkezleri New York’tadır.

Ayrıca dünyanın bir numaralı finans merkezi olan Wall Street Caddesi New

York şehrinde bulunur. New York dünyanın önemli finans merkezi olduğu

kadar aynı zamanda sanayi, eğitim ve kültür faaliyetlerinin de çok yoğun olduğu

bir kenttir.


New York’un fonksiyonu Ticaret, Sanayi, Eğitim, Kültür, Finans, Liman,

etkisi ise küreseldir.

Tokyo

Tokyo Japonya’nın başkentidir. Aynı zamanda 35 milyon nüfusu ile dünyanın

en büyük başkentidir. Japonya doğal kaynakları fakir bir ülke olmasına rağmen

yüksek teknoloji kullanan bir ülke olduğu için ham madde ithalatı yapar sanayi

ürünleri ihracatı yapar. Tokyo limanı Japonya’nın bu ham madde ihtiyacını

karşılayacak kapasitede büyük ve gelişmiş bir limandır. Ayrıca Tokyo’da

üretilen sanayi ürünleri bu limandan dünya pazarına ulaştırılır. Tokyo

fonksiyon olarak bir liman şehri olduğu kadar aynı zamanda başkent

olduğu için idari kenttir. Aynı zamanda teknoloji, sanayi,ticaret

fonksiyonlarına sahiptir. Tokyo küresel etkiye sahip bir şehirdir.

Tokyo

Grafik 2.5 Tokyo’da nüfusun yıllara göre değişimi (www.metro.tokyo.jp)

Paris

Fransa’nın başkentidir. Sen nehri üzerinde kurulmuştur.Ayrıca dünyanın moda

merkezidir. Moda ve Lüksün dünya başkentidir ve ” Işık Şehir ”(Ville

Lumiere) olarak da anılır.Turizmde olukça gelişmiştir ve şehrin önemli bir gelir

kaynağıdır. Bir çok banka, sigorta şirketi ve bankanın merkezi Paris’te yer alır.

Paris fonksiyon olarak idari, turizm ve moda kentidir.


Şam

Suriye’nin başkentidir.Geçişte kervan yollarının üzerinde bulunan kent çok

önemli bir ticaret şehri olarak günümüze kadar gelmiştir.Şam’ın fonksiyonu

İdari, ticaret, etkisi bölgeseldir.

Şam

Yeni Delhi

Hindistanın Başkentidir. Önemli ekonomi ve yerleşme merkezidir. Etkisi

Bölgeseldir.

Mekke

İslam dünyasının ve Müslümanların en büyük kutsal kentidir. Tüm dünyadan

her yıl milyonlarca Müslüman hacı olmak için Mekke’ yi ziyaret etmektedir. Bu

yüzden etkisi küresel fonksiyonu ise Din ve turizm’dir.


Sakin Şehirler

Cittaslow (Yavaş Şehir), İtalya’nın dört küçük şehrinin belediye başkanlarının

1999 yılında bir araya gelerek kurdukları bir oluşumdur. Cittaslow hareketinin

kuruluş amacı, şehirlerin kendi kimliklerine sahip çıkarak küreselleşme sonucu

ortaya çıkan birbirine benzeme ve aynılaşmanın önüne geçilmesidir. Şehirlerin

yönetilirken yerel yemeklerine, yöresel mimarisine, gelenek ve göreneklerine,

zanaatlarına ve esnaflarına sahip çıkılması bu oluşumun kriterleri arasında yer

alır. Cittaslow Birliği’ne Türkiye’den de 18 şehir sakin şehir unvanına sahip

olmuştur.

*Ayrıca “Sakin Şehirler” diye hitap ettiğimiz şehirler de günümüzde

metropollerin boğucu ortamından bunalanlar için adeta sessiz şehir olarak

karşımıza çıkmaktadır.

Cittaslow Nedir?

İtalyanca ‘şehir’ anlamına gelen ‘citta’ kelimesiyle, İngilizcede yavaş anlamına

gelen ‘slow’ kelimelerinin birleşimiyle oluşan Cittaslow kavramı, hızlı olan

hayata karşı yavaşı savunan ve bu uğurda çalışarak kendi felsefelerini küresel

ölçekte kabul ettirmeye uğraşan bir uluslararası belediyeler topluluğudur.

1- Seferihisar

2- Akyaka

3- Gökçeada

4- Yenipazar (Aydın )


5- Taraklı

6- Vize (Kırklareli)

7- Perşembe (Ordu)

8- Yalvaç (Isparta)

9- Halfeti

10- Şavşat

11- Uzundere (Erzurum)

12- Göynük(Bolu)

13- Gerze(Sinop)

14- Eğirdir(Isparta)

15- Mudurnu

16- Köyceğiz(Muğla)

17- Ahlat(Bitlis)

18-Güdül(Ankara)

NOT:Sakin şehir listesine Türkiye’den giren ilk yer İzmir'in ‘Seferihisar’

ilçesidir.

NOT2:Gökçeada ise "sakin şehirler" listesindeki tek ada.

KAYNAKÇA

https://www.eokultv.com/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-degisimi-11-sinif-cografya/38545

https://www.cografyaci.gen.tr/sehirlerin-gelisimi-ve-fonksiyonlari/

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/803369

https://evrimagaci.org/sehir-nedir-sehirler-nasil-ortaya-cikmistir-8834

https://cografyahocasi.com/11-sinif/tarihsel-surecte-sehirler.html

https://blog.obilet.com/dunyanin-en-eski-25-sehri/

https://webders.net/390/ilk-sehirlerin-ortak-ozellikleri.html

http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/cografya_lisans_ao/sehir_cografyasi.pdf


2018 - Adem IŞIK - https://doi.org/10.18795/gumusmaviatlas.449801

https://baslangicnoktasi.org/sehirler-nereden-geldi-nereye-gidiyor/

https://erhananadol.com/sehirler-ve-etki-alanlari/

https://www.eokultv.com/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-degisimi-11-sinif-cografya/38545

https://www.eokultv.com/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-etki-alanlari-11-sinif/26762

https://testleri.gen.tr/11-sinif-cografya-sehirlerin-fonksiyonlari-testleri-1.aspx

https://www.cografyadefterim.com/10-sinif-cografya/sehirlerin-fonksiyonlari-etkialanlari.html

https://www.cografyadefterim.com/10-sinif-cografya/sehirlerin-fonksiyonlari-etkialanlari.html

https://fonksiyonlarina-gore-sehirlerin-siniflandirilmasi.nedir.org/

https://slideplayer.biz.tr/slide/11335250/

https://www.fikir.gen.tr/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-degisimi/

https://www.fikir.gen.tr/fonksiyonel-ozelliklerine-gore-sehirler-nelerdir/

https://www.cografyaci.gen.tr/turkiyede-fonksiyonlarina-gore-sehirler/

http://depo.cografyahocasi.com/pdf/10/Turkiyede-kentsel-yerlesme.pdf

https://www.eokultv.com/turkiyedeki-sehirlerin-fonksiyonlari-11-sinif/26778

https://blog.obilet.com/turkiyenin-sakin-cittaslow-sehirleri/

https://www.enuygun.com/bilgi/turkiye-nin-huzur-dolu-17-sakin-sehri

https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/turkiyenin-sakin-sehirleri-536331.html

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!