15.06.2021 Views

Uzat Elini Kültür Eğitim Dayanışma ve Yardımlaşma derneği 3. Dergisi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

UZAT ELİNİ KÜLTÜR EĞİTİM DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ TANITIM DERGİSİ SAYI: 3

Tuncay Özdemir

Karikatürist

Güçlü kadınların eseri yetiştirdikleri güçlü bireylerdir...

Gönülden Gönüle Sevgiyle, Saygıyla, İnanarak Yardımlaşma

Halkbank Kızılay Şubesi IBAN: TR67 0001 2009 4120 0012 0000 09

Web Sayfası ve Burs Başvuru Linki: http://uzatelini.org.tr/

SAYI

03

2021

“ERASMUS” BUDAPEŞTE

HAYVAN BARINAĞI

DERİNLERE DÜŞMEDEN

KOÇLARDAN DESTEK

ALIN…

BİR DÜĞÜN TELAŞI


UZAT ELİNİ KÜLTÜR EĞİTİM DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ TANITIM DERGİSİ 2021/03

İÇİNDEKİLER

Nazan YURTSEVEN

Uzat Elini Kültür Eğitim Dayanışma ve

Yardımlaşma Derneği

Sosyal Sorumluluk Komite Başkanı

Haydi Haydi Haydi...

HAYDİ HAYDİ HAYDİ…..................................................................................................2

Ş. ZEKİYE ÖZMUT - Blog Yazısı............................................................................3

HALİL KAYA - Yetim Gülerse Dünya Güler.................................................4

ZEYNEP HACIÖMEROĞLU ADIYAMAN - Röportaj...........................5

ESRA KÜTÜK - Derinlere Düşmeden Koçlardan Destek Alın....7

CANSU DURMUŞ - Aktif Genç Projesi............................................................9

CANSU DURMUŞ - Mobbing Nedir?................................................................10

İŞ, AKADEMİ VE AİLE HAYATINDA BASKI ALTINDA

YAŞAMAK - Anonim Yazı............................................................................................11

MUAZ AKDENİZ - Şiir........................................................................................................13

METİN ALP YURTSEVEN - Erasmus...................................................................14

NAZAN YURTSEVEN - Karavanla Küçülen Hayatlar:

Henry Ay İkilisi.........................................................................................................................17

NURBERAT BAYRAKTAR ÖZTAŞ - Bahar Temizliği...........................20

Ş. ZEKİYE ÖZMUT - Ahh Eski Bayramlar......................................................21

ALPEREN BAŞTAN - Kitap Önerisi......................................................................23

AHMET ÖZMUT - Özlü Sözler.................................................................................25

NİHANSU YURTSEVEN AKIŞ - Bir Düğün Telaşı...................................26

LEVENT KUCUR - Bir Yağmur Günü Nöbet Fotoğrafları.............29

CUMAZİYE ÖZTÜRK - Frigo Tarifi........................................................................30

GEÇMİŞTEN GELECEĞE ÖRNEK DOĞU ANADOLU GEZİMİZ....31

Toplum ve gençler için hayalleri olan kadınlar grubu

içinde olmak,

Heyecanlı ve yaşama dair umutlarını diri tutan

tecrübe ve bilgi birikimi olan toplumsal faydayı

düşünen kadınlardan olmak,

Eğitim hayatında yeterli ve eşit imkanlara sahip

olmayan üniversite öğrencilerine ulaşmaya çalışmak,

Sosyal sorumluluk bilinci ile hareket edip, güzel

nesiller yetişmesi için gayret etmek,

Çalışmak, Fikir yürütmek, Düşünmek,

Yapılan hiçbir şeyi küçük görmemek,

Genç nesil için yapılacak çok şeyin var olduğunu

bilmek,

Ve Haydi Haydi Haydi yola devam diyebilmek için,

Gönülden gönülle geçen zenginlik…

Halkbank Kızılay Şubesi:

IBAN:TR67 0001 2009 4120 0012 0000 09

Web Sayfası ve Burs Başvuru Linki:

http://uzatelini.org.tr/

KÜNYE

UZAT ELİNİ KÜLTÜR EĞİTİM DAYANIŞMA VE

YARDIMLAŞMA DERNEĞİ TANITIM DERGİSİ

Yıl: 2 Sayı: 3 2021 / 03

Sahibi

Uzat Elini

Kültür Eğitim Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Adına

Ş. Zekiye ÖZMUT

Genel Yayın Yönetmeni

Nazan YURTSEVEN

Sosyal Sorumluluk Komitesi Üyeleri

Nazan YURTSEVEN

Fatma KILIÇ

Cumaziye ÖZTÜRK

Olcay KILKIŞ

Katkıda Bulunanlar

Cansu DURMUŞ

Nihansu YURTSEVEN AKIŞ

Yönetim Merkezi

Adres: Cumhuriyet Mah. Atatürk Bulvarı No: 59/12 Kızılay/ANKARA

Tel: 0542 433 55 53 • Faks: 0312 433 55 53

info@uzatelini.org.tr • www.uzatelini.org.tr


BAŞKANIN BLOG YAZISI

Uzat Elini Derneği Başkanı

Ş. ZEKİYE ÖZMUT

Mutlu Çocuk...

Anne ve babalar çocukları olunca bütün düşünceleri

onları büyütmek, okutmak ve güzel bir gelecek hazırlamaktır.

Kendilerini bu konuya yoğunlaştırmışlardır...

Çalışır çabalarlar böylece yıllar akıppp giderrr..

Çocukları 12 veya 15 yaşına gelince “hangi mesleği

tercih ediyorsun” diye sorarlar. Veya yönlendirirler:))

Ama esasında mutlu olmaları gerektiğini hiç mi hiç

düşünmemişlerdir...

Evet çocuklarımız sağlıklı ve tahsilli büyüsünler... Ama

onlara esas mutlu olmaları gerektiğini de anlatsınlar.

Zira mutsuzluk onları başarısızlığa iter.

Bence mutlu olmalarının kuralları olmalı, örneğin;

Daha az düşünüp, daha fazla yaşanmalılar...

Suratlarını daha az asıp, daha çok gülümsemeliler…

Az konuşup, büyüklerini daha çok dinlemeliler.

Karşılarındakilerini daha az yargılayıp, daha fazla kabul

etmeliler...

Daha az izleyip, daha çok iş yapmalılar...

İnsanları daha az şikayet ve tenkit edip, daha çok takdir

etmeliler...

Herkesten daha az korkup, insanları daha çok sevmeliler…

Öfkelerine engel olmalılar. Öfkelendikleri konuyu bir

müddet sonra düşünürse öfkenin ne kadar gereksiz

olduğunu göreceklerdir.

Karşısındaki insanı anlayabilmek için onun sözünü bitirmesini

beklemelidirler.

Ben hayata hep pozitif baktım. Bundan da hiç mi hiç

zarar görmedim... Mutluyum, Allah bu günlerimi aratmasın...

Tüm evlatlarımıza hayırlı, mutlu ve gülümsemeli

bir hayat dilerim…

Sağlıklı kalın...

Hayalindeki mutlu çocuğu yıllar önce bir blog

yazısında böyle yazmış Zekiye Hanım…

Çocuklar anne ve baba ile güçlü ama

mutluğun sırrı yine kişinin kendi elinde ...

Derneğinde esas amacı gençleri mutlu

etmek.

Daha Önceki Ramazanlarda, Birlikte Mutlu Bir İftar Yemeği...

3


GÖNÜLLÜLERDEN

Yetim Gülerse Dünya Güler

Halil Kaya

Ben de bir yetimim…

Yetimlere

sahip çıkmazsak

yetimlerin

akıl, beden

ve ruh sağlıklarını ifsad

edecek en büyük tehdit

ve tehlikelerin kucağına

atmış olacağız ve onları: İnsan

tacirleri, organ mafyası,

açlık, misyonerler...

Yetimleri bu tehlikelerden korumak

için Ayet ve hadislerin

güzel ve anlamlı manalarının ışığında

elimizi taşın altına koymalıyız.

“Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara

iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz”

diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

(Bakara - 83)

“Allah’a en sevgili ev, içinde ikram gören yetim bulunan evdir.” [Ravi: Hz. Ibni Omer (R.A)]

4


GÖNÜLLÜLERDEN

Çınar Çevre Laboratuvarının Yönetim Kurulu Başkanı

Zeynep Hacıömeroğlu Adıyaman ile Röportaj

Zeynep Hanım kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?

1976 Antakya doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi

İngiliz Dil Bilimi mezunuyum. Üniversiteden mezun

olduktan sonra aile şirketimiz olan Çınar Mühendislik

Firmasında Kalite Uzmanı olarak göreve başladım.

2004 yılında değerli çalışma arkadaşlarımla beraber

Çınar Çevre Laboratuvarını kurduk. Şu an ise Çınar

Çevre Laboratuvarının Yönetim Kurulu Başkanı olarak

görev almaktayım.

Eğitim yıllarınızı nasıl geçirdiniz, kendinizi geliştirmek

için neler yaptınız?

Çınar Mühendislikte kalite uzmanı olarak göreve başladıktan

sonra çeşitli kurslara giderek kendimi kalite

sistemleri konusunda geliştirdim. Özellikle deney laboratuvarları

için gerekli olan ISO 17025 (deney ve

kalibrasyon laboratuvarlarının yetkinliği için genel

gereklilikler) standardı konusunda kendimi geliştirdim

ve Çınar Çevre Laboratuvarının kalite sistemini

kurdum.

Çalıştığınız sektör hakkında bilgi verebilir misiniz?

Çevre sektöründe çalışmaktayım, yönetim kurulu

başkanlığı görevini yürüttüğüm Çınar Çevre Laboratuvarı

çevreyle ilgili tüm konularda ölçüm ve analiz

hizmeti vermektedir. Firmamız TÜRKAK’tan Akredite

olup Çevre Şehircilik Bakanlığından yetki belgesine

sahiptir. Sürdürülebilir bir çevre için tüm sanayi tesislerinin

çevresel ölçüm ve analizlerini yerine getirerek

çevrenin korunmasına katkı sağlıyoruz.

5


İş hayatınızda şu ana kadar

sizi en çok mutlu eden şeyler

nelerdir?

Bir kadın iş insanı olarak özel sektörde

üst düzey görev alıyor olmam

beni mutlu etmektedir. Ayrıca

firmamızda benim gibi birçok

kadın yöneticinin görev alması

beni mutlu etmektedir.

Şirket olarak şimdiye kadar

ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?

Önemli projelerinizden

bahseder misiniz?

Ülkemizin belli başlı yatırım projelerinde

görev alma fırsatı bularak

sadece ülkemizde değil uluslararası

camiada da saygın bir yer

edindik.

––

BTC Bakü Tiflis Ceyhan Ham

Petrol Boru Hattı Projesi – İnşaat

Dönemi, İşletme Dönemi

Çevresel Ölçüm ve Analizler

––

TANAP – Trans Anadolu Doğalgaz

Boru Hattı Projesi – Çevresel

Ölçüm ve Analizler

––

BOTAŞ – Tuz Gölü Yeraltı Doğalgaz

Depolama Projesi -

Çevresel Ölçüm ve Analizler

––

Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı

Projesi – İnşaat öncesi ve

İşletme Dönemi Çevresel Ölçüm

ve Analizler

Başarısız olmadan kimse başarılı

olamıyor. Siz bu söz hakkında

ne düşünüyorsunuz?

Şirketimizin kurucusu ve benim

babam olan Selahittin HACIÖ-

MEROĞLU’nun sürekli kullandığı

bir sözü vardır: “TECRÜBEYİ SATIN

ALACAKSIN”. İş hayatında tecrübeli

insanların fikirlerini dikkate almak,

konusunda uzman olanlardan danışmanlık

almak bence başarının

bir nevi anahtarıdır.

Türkiye’ de başarılı olmak için

neler tavsiye edersiniz?

Öncelikle gençlerimizin İngilizceyi

hatta ikinci bir yabancı dili çok iyi

öğrenmelerini tavsiye ediyorum. İş

hayatında başarılı olmak için disiplinli

çalışmak ve sorumluluk sahibi

olmak çok önemli iki faktördür.

İşe başladıkları zaman maddiyattan

ziyade kazandıkları tecrübenin

önemli olduğunu anlamalı ve

tecrübenin ilerleyen zamanlarda

onlara birçok kapı açacağının farkında

olmalılar.

Çalışmakta olduğunuz sektör pandemi

sürecinden nasıl etkilendi?

Salgın hastalık birçok sektörde kriz

olarak nitelendiriliyor. Peki, sizin

için de pandemi bir kriz miydi?

Pandeminin başından tüm sektörler

gibi biz de pandemiden

etkilendik ancak kısa zamanda

önlemler alarak kontrollü bir çalışma

sistemi oluşturduk. Bizim için

çalışanlarımızın sağlığı her şeyden

önemli olduğu için pandemi ile ilgili

alınacak her türlü İş Sağlığı ve

Güvenliği önlemini alıp sürdürülebilir

bir sistem kurduk.

Bir yönetici olarak şirketinizde

çalışma fırsatı sunduğunuz

kişilerde en çok neye önem

veriyorsunuz?

Kendini geliştirme isteği olmalı, disiplinli

ve sorumluluk sahibi olmalı

ve şirkette aidiyet duygusunu oluşturabilmelidir.

Zeynep Hanım, sivil toplum

kuruluşlarına da destek veren

birisi olarak ‘sosyal farkındalık

ve sosyal sorumluluk’ kavramları

size ne ifade ediyor?

Açıklayabilir misiniz?

Hayatta hepimizin farklı yerler

ve zamanlar için farklı rolleri vardır

ama hepimizin toplum içinde

birbirine karşı sorumluluğu vardır

ve öncelikle gençlerin eğitimi bir

anne olarak benim için çok önemli.

Maddi imkansızlıklar sebebiyle

eğitimini tamamlayacak fırsatı olmayan

gençlere fırsat veren UZAT

ELİNİ KÜLTÜR EĞİTİM DAYANIŞMA

ve YARDIMLAŞMA DERNEĞİ’nin

bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum

ve tüm dernek çalışanları ve

dernek başkanına teşekkür ediyorum.

Zeynep Hanım sizi tanımak çok

güzeldi. Dernek adına röportaj

için teşekkür ederim.

Röportajı yapan:

Uzat Elini Kültür Eğitim Dayanışma

ve Yardımlaşma Derneği

Proje Yönetim Sorumlusu

Cansu DURMUŞ

6


GÖNÜLLÜLERDEN

Derinlere Düşmeden Koçlardan

Destek Alın...

Esra Kütük

Doğum Koçu

Koçluk, son zamanlarda tutulan ve

aranan bir alan oldu. Her konuya

hitap eden koçluk profesyonelleri

eğitimlerle etki alanları ile sorunları

sorunlu olmaktan çıkarıyor.

Hal böyle olunca, koçluk; genel bir tanımlamayla,

bireylere, ekiplere ve şirketlere farkındalık

kazandırmaya ve istediğiniz şeyi gerçekleştirmekte

göstereceğiniz başarının en

önemli değişkeninin siz olmasını sağlıyor.

İstediklerinizi gerçekleştirebilmeniz için

kendi dışınızdaki, dışsal olayların size uygun

olmaları gerektiğini varsayar ve dışınızda

gelişen her şey uygun bile olsa, ancak doğru

ruh halindeyseniz onlardan faydalanma

imkânı bulacağınızı gösterir.

Koçluk uygulamaları, kurumların ve kişilerin

ihtiyaçlarına göre birçok farklı türleri karşımıza

çıkıyor. Günümüzde yaşam koçluğu, aile

koçluğu, Doğum koçu, öğrenci koçluğu, satış

koçluğu, yönetici koçluğu, sanatçı koçluğu,

kariyer koçluğu, takım koçluğu, performans

koçluğu gibi farklı koçluk çeşitleri vardır.

Koçluk; bir konunun veya bir durumun

özüne, derinliğine inmeden daha sorun

olmadan çözme aşaması diye düşündük

ve derinlik duygusu üzerine dernek

üyemiz tarafından yapılmış resim çalışmalarında

farklılığı fark ettirmeye çalıştık.

Yazımızda size en çok uygulama alanı bulunan

koçluk türlerinden bahsedeceğiz.

Siz gençlerde yeni yepyeni koçluk alanları

keşfedip meslek haline getirebilirsiniz. Ya

da ikinci işiniz olabilir.

7


Yaşam Koçluğu: İş yoğunluğundan,

stresten, aileden, akrabadan,

arkadaştan ve kendine zaman ayıramamaktan

yakınan ya da yaşamda

ne yapmak ve ne olmak istedikleri

konusunda belirsizlik yaşayan

kişilerin hayatlarını dengelemek

ve anlam kazandırmak için aldıkları

koçluk hizmetidir.

Aile Koçluğu: Aile içinde dengeli

ve sağlıklı ilişkilerin kurulmasını

sağlayan koçluk yöntemidir. Kendi

başlarına çözümü bulamayacak

noktaya gelerek tıkanan ilişkilerin

düzelmesine ve kişilerin bu konuda

geliştirmeleri gereken yaklaşımlar

konusunda yön verir.

Doğum Koçluğu: Hamilelik sürecinde

anneye eşlik etmek, sağlık,

beslenme, nefes eğitimi, egzersizler

yolu ile sağlıklı bir hamilelik geçirmeye

yardımcı olmak doğum sırasında

masaj, diğer tekniklerle destek

olmak; lohusalık sürecinde anne

sütü ve beslenme, emzirme ve bebek

bakımı konularında anneyi destekleyen

kişidir. Doğumdan önce

anne ve baba ile buluşup onların

8

doğum ve ebeveynlik hakkındaki

beklentilerini, korkularını ve arzularını

keşfetmek için onlarla konuşur

ve rahatlatır. Doğum Koçu (Doula)

tıbbi müdahalede bulunmaz.

Satış Koçluğu: Satış ekipleri, kar

amaçlı çalıştıklarından dolayı en fazla

koçluğa ihtiyaç duyan ekiplerden

biridir. Satıcıların eyleme geçmek

için cesaretlenmelerini ve amaçlarına

ulaşmaları için ihtiyaç duydukları

yol haritasını oluşturmayı sağlar.

Kariyer Koçluğu: Çevremizde yaptıkları

işlerden sıkılmış, heyecanını

yitirmiş ama farklı ne yapmak istedikleri

konusunda kararsız birçok arkadaşınız

ve tanıdığınız vardır mutlaka.

Bu noktadaki bireylere yararlı

olan kariyer koçluğu, kişilerin kendi

yetkinlikleri konusunda bilinçlenmelerini,

eyleme geçmek için

cesaretlenmelerini ve amaçlarına

ulaşmak için ihtiyaç duydukları yol

haritasının oluşturulmasını sağlar.

Takım Koçluğu: Kurum içindeki

takımların birlikte gelişmelerini,

daha uyumlu çalışmalarını ve verimli

sonuçlar almalarını sağlar

ve takım koçluğu programı ile takım

üyeleri yaratıcı çözümler üretme

becerisini kazanırlar.

Performans Koçluğu: Dışarıdan

profesyonel koçların bu kapsamda

hizmet verdikleri gibi, kurumun

kendi içinde yarattığı koçlar tarafından

da uygulanır. Bu konuda

özel eğitim almış şirket yöneticileri

ister astlarına, isterse diğer bölümlerdeki

çalışanlara performans

koçluğu yapar. Kurum bunu sistematik

bir biçimde uygulamaya koyar.

Kişilere özgü gelişme planları

hazırlanır ve uygulanır.

Öğrenci Koçluğu: Öğrencilerin

eğitim hayatı boyunca başarıya

giden yolda engelleri farkına varmasını

sağlamaktadır. Gerek ders

başarısını arttırmak, gerek sınav

kaygısı gibi sorunların üstesinden

gelmelerine yardımcı olmak adına

öğrenci koçluğu çalışmalarından

faydalanılabilir.

Farklı farklı kişiliklere dokunmak ve

faydalı olmak için ikinci bir meslek

olarak eğitimini aldığım Doğum

Koçluğu beni çok mutlu ediyor. Koçluk

hayatımı zenginleştirdi. Öğrendiklerimi

aktarmak diğer yaşamlara

dokunmak kadar güzel bir şey yok.

Resimleri çizen:

Nazan YURTSEVEN


2. Eğitim: Görevde Yükselme ve

Unvan Değişikliği/SGK ve Mobbing

Eğitimi Veren: Nevin Karlı

Cansu Durmuş

Dernek Proje

Koordinatörü

Uzat Elini Kültür Eğitim Dayanışma

ve Yardımlaşma Derneği olarak

Aktif Genç Projesi’nin ikinci

eğitim etkinliği olan Görevde

Yükselme ve Unvan Değişikliği/SGK

ve Mobbing konulu eğitim SGK

Şefi ve aynı zamanda Mobbing Analiz

Uzmanı olan Nevin KARLI tarafından saat

14.00’da GoogleMeet programı üzerinden

online olarak gerçekleştirilmiştir.

Türkiye’de memurların görevde yükselmelerine

ilişkin kamu yönetimi alanında

herhangi özgün ve ayrıksı bir çalışma bulunmamaktadır.

Görevde yükselme çalışanların

gerek kariyer gerekse liyakat ilkelerinin

uygulanması hususunda büyük

önem taşımaktadır. Görevde yükselme

yani terfi, bir memurun yetki ve sorumluluklarında

ya da maaşında belirli bir oranda

artışı nitelemektedir. Kamu personelinin

çalışmasının karşılığında hayatını tekdüze

hale getirmeyen ve kamu personelini toplum

adına yararlı kılabilen bir görevde yükselme

sistemi gerekmektedir.

Bu doğrultuda ilgili personelin motivasyonu

ve bilgi ile yeteneklerini göstermesi

açısından görev de yükselme sisteminin

düzgün uygulanması hayati önem taşımaktadır.

Personel ilgili sistem içinde objektif

olarak yükselebileceğini bilmeli ve

kariyerini ona göre geliştirmelidir.

Kısaca görevde yükselmenin uygun temel ve

kurallara oturtulmuş olması gerekmektedir.

Eğitim kapsamında;

• İnsanlar ne için çalışırlar?

• 657

• İstihdam şekilleri nelerdir?

• Çalışan memur tipleri nelerdir?

• Görevde Yükselme nedir ve Görevde

Yükselme Sınavı nedir?

• Unvan Değişikliği Sınavı nedir?

• Görevde Yükselme Sınavı için Gereken

genel şartlar nelerdir?

• SGK Görevde Yükselme nasıl oluyor?

• Görevde Yükselme Sınavları düzgün bir

şekilde uygulanmazsa neler olur?

• Mobbing nedir?

• Mobbing ne değildir?

• Mobbing mağdurları kimler olabilir?

• Mobbingde amaç nedir?

Eğitim esnasında bu konular hakkında da

bilgilendirme yapılarak eğitimin son aşaması

soru- cevap bölümüne ayrılmıştır.

Bu eğitim, projemiz dâhilinde yapılacağı

planlanan eğitim kategorimizdeki bir etkinliktir.

Covid-19 pandemi sürecinden dolayı

eğitimimiz yüz yüze yapılamayacağı için etkinliğimiz

online ortama taşınmış ve Google-

Meet uygulaması üzerinden gerçekleşmiştir.

9


Cansu Durmuş - Yazı

Mobbing Nedir?

Mobbing kelimesini

bir yerlerden,

bir kurumdan ya

da kişiden duymuş

olabilirsiniz.

Size yabancı gelmediğinden eminim.

Günümüzde sıkça kullanılan

ve iş hayatında da önemli bir yere

sahip olan mobbing kelimesini sizler

için açıklamaya çalışacağım.

Mobbing kelimesinin ne anlama

geldiğini sözcük anlamını inceleyerek

bulmaya çalışalım. Mob sözcüğü

‘topluca saldırmak’ anlamındadır ve

İngilizceden kıta Avrupasına isimleşerek

‘mobbing’ olarak geçmiştir.

Literatürde, mobbing; bir grup insanın,

bir kimseye veya başka bir

gruba sosyal kabadayılık yapması

ya da en iyi ifade ile yıldırma veya

iş yerinde psikolojik terör anlamına

gelir. Türkçe karşılığı ise birden

fazladır; psikolojik taciz, duygusal

saldırı, örgütsel saldırı, psikoterör,

işkence, eziyet, işyeri zorbalığı, yıldırma,

bezdiri, baskı… Bu kadar çok

olumsuz karşılığa sahip olan mobbing

kelimesinin çocuklar arasında

uygulanan haline ise bullying (sindirme,

yıldırma, zorbalık) denir.

Mobbing ile bezdirme, bunaltma,

aşağılama, iş yükleme, işsiz bırakma,

itibarına saldırılarak sosyal ilişki

kurmasını engelleme, zorbalık vb.

10

eylemlerle mağdurun heyecan,

cesaret ve azmi kırılarak kişinin endişe,

korku, utanma, dehşet, üzüntü,

kaygı, yalnızlık, kendine acıma

gibi olumsuz duyguları tetiklenerek

moralinin bozulması amaçlanır.

Mobbing bir iş yerinde patron, yönetici

ya da iş arkadaşları tarafından

bir kişi ya da gruba uygulanan bir olgudur

ve kısa bir zaman diliminden

ziyade uzun bir süreci kapsar. Mobbingin

bir maksadının olması gerekmektedir.

Mobbing uygulanan

kişi bu sürece psikolojik olarak daha

fazla dayanamayıp istifa etme, kendine

ya da çevresindekilere zarar

verme, aşırı itaatkar olma, özgüven

kaybı yaşama gibi durumlarla karşı

karşıya kalabilir. Mobbingde başka

bir boyut ise mobbingin; mobbing

mağduru tarafından kolayca anlaşılamaması

ya da mobbing uygulayan

kişinin mobbing uygulayıcısı

olduğunun farkında olmaması büyük

bir problem teşkil etmektedir.

Bu tarz bir psikolojik tacize maruz

kalmak ya da psikolojik taciz uygulayıcısı

konumunda olmak çoğu zaman

kişi ya da kişiler tarafından fark

edilmeyebiliyor. Mobbing hemen

anlaşılabilen bir olgu değildir. Bu

durumu her iki tarafın da iyi anlaması

gerekmektedir. Bu ve benzeri

durumlara maruz kalmamak ve

kişileri bu durumlara maruz bırakmamak

için işyerlerinde bu konu

ile ilgili bilgilendirme eğitimlerinin

yapılmasını tavsiye ediyorum.

Mobbingin ne olduğunu açıklamışken

bir de ‘ne olmadığı’ konusunda

bilgi vermek istiyorum.

Mobbing ne değildir?

• Her çatışma mobbing değildir (iş

ilişkisi kaynaklı bir çatışma olmalı).

• Kabalık mobbing değildir.

• Tekrarlanmayan ya da sistematik yapılmayan

şiddet mobbing değildir.

• Tek başına cinsel taciz, fiziksel

şiddet, ekonomik şiddet mobbing

değildir.

• Maksatlı yapılmadığı anlaşılan

şiddet mobbing değildir.

• Tek seferlik hakaret veya iftira

mobbing değildir.


ANONİM

İş, Akademi ve Aile Hayatında

Baskı Altında Yaşamak

Hayatımızın her yüzünde bir şey

yaptırtmak adı altında bizlere

uygulanan duygusal ya da fiziksel

baskılara maruz kaldığımız

anlar oluyor. Bazen bu tarz

durumları “senin iyiliğin için” kılıfı altında

bile yaşamamız söz konusu.

Bu yazımda özellikle bir öğrenci olarak

tecrübe ettiğim sıkıntılı haller üzerine paylaşımda

bulunmak istiyorum. Başlangıçta,

herkes gibi benim de hayat üzerine bazı

tasarılarım vardı. Okula ayırdığım vakit ve

bitirmem gereken süreyi kafamda belirlemiştim.

Zaten yeterince çalıştıktan sonra ne

engel olabilirdi ki o diplomayı almama.

Bir şehirde çalışıp başka bir şehirde okuyordum.

Üniversitede derslerimi bitirdim

ve tez aşamasındaydım. Farklı bir şehirden

geldiğimi hocamın bilmesine rağmen her

gidişimde yanında sadece iki dakika duruyordum.

Her seferinde stres oluyordum.

Odasına 5 dakika erken girdiğimde işim

var biraz bekle, azıcık geç gittiğimde nerede

kaldın, senle başlayınca insanın algısı

kapanıyor. Hocanın söylediği birçok şeyi ya

yanlış anlıyordum ya da hiç anlamıyordum.

Hiç yapmayacağımı sandığım hataları üst

üste yaptığım oldu. Bunun yanında kendisi

randevu verdiği saatten bir saat sonra ya da

belki daha geç ofisine gelebiliyordu. Ben

bir şey diyebildim mi peki? Tabii ki hayır.

Güçler ve adalet onun yanındaydı diyebiliriz.

Şimdi mesela bu yazının altına adımı koysak

ve işte bu kişinin danışmanı kimmiş

diye baksalar, çok kolay bulunuruz. Ben de

her şey bitmiş olmasına, söylediğim herşeyi

de birebir yaşamış olmama rağmen hala

çekinirim. O yüzden bu yazıyı böyle korkarak

anonim yazar olarak paylaşacağım. Zaten

mobbing dediğimiz olayın içinde korku

duygusu da epey baskın. Ne hissettiğimi

güzelce yansıtmış olurum.

Aslında hocanın bana karşı tavır takınmasının

en büyük sebebi başlangıçta yapma

dediği bir şeyi şartlar öyle gerektirdiği için

11


yapmış olmamdı. Bunun üzerinde

diğer hocaların yanına gidip

benim hakkımda çok kötü sözler

söyledi. Ben kapının ağzında olduğum

için sarf ettiği sözleri duydum.

Hatta suçluymuş gibi yaptığım şeyin

yanlış olduğunu düşünüyorlarsa

kendi istedikleri doğrultuda

hareket edeceğimi söyledim ama

hiçbir faydası olmadı.

Gel zaman git zaman her e-postada

her görüşmede bana üstten

baktığını hissettirdi. Yaptığım işleri

değersizleştirdi. Covid-19 başlangıcında

bana dönemi uzatma

konusunu açtı. Bazen seçeneğim

varmış gibi hissettirip kendi dediğini

yapmayacağımı görünce

direk daha baskıcı otoriter bir tavır

takınıyordu. Direk dediği yola

giriyordum. Zaten birkaç defa bu

yaşanınca bir daha hiç itiraz etmemeye

başladım. Hocam benimle

iletişime hiç geçmiyordu. Söylenecek

ne varsa diğer öğrencisine

yazıp, sen ötekine duyur yöntemini

seçmişti.

Bir sonraki dönem hala pandemi

koşulları sebebiyle uzaktan öğretimle

devam ettim. Bu sefer bebeğim

doğmuştu. Muhakkak ki ders

çalışmam çok daha zor olacaktı.

Uykusuzluk sebebiyle dikkat eksikliğim

çok fazlaydı ve hatasız iş

çıkarmam mümkün değildi. Elimden

geldiğince özenli bir şekilde

çalışmamı sürdürüyordum ama

hatalarım sebebiyle sık sık büyük

harfte mailleşmeye geçiyordu hocam.

Hani dikkat etmem için daha

iyi görebilmem için böyle yazdığını

düşünmek isterdim ama kurduğu

cümleler de azarlar tavrını

ortaya koyan nitelikteydi.

Okuduğum makalelere, yaptığım

araştırmalara göre istediği değişikleri

hiç uygun bulmadığım halde

hep yaptım. Gerçekten sorup

öğrenmek isterdim hangi bilgiye

hangi dayanağa göre değiştirmem

gerektiğini. Çünkü belki alandaki

diğer araştırmacıların yararlanacağı

bir çalışma yaptım ve içinde

doğruluğuna inanmadığım bir

çok yazı var şuanda. O kadar emek

verdikten sonra beni en çok üzen

nokta bu sanırım. İletişimsizlik en

büyük sorundu. Keşke daha iyi

anlayabilseydik birbirimizi. Hocamın

juri tarihi alması ve benim

bu tezi bitirmemi sağlayacağını

hiç düşünmüyordum. O konuda

bir ümitsizliğe kapılmıştım. Haksız

çıktım. Sonuç olarak bugün yüksek

lisansımı bitirdim. Bitirdikten

sonra geride hiç yaşanmamışçasına

bir his bırakıyor. Umarım herkes

yüzdüğü denizde karşısına çıkan

büyük balıklar tarafından yutulmadan

belki yaralanarak ama daha da

güçlenmiş bir şekilde kıyıya ulaşır.

12


GÖNÜLLÜ ÖĞRENCİ

Şarkılar Şahidim

Muaz Akdeniz

Orta Doğu Teknik

Üniversitesi

İnşaat Mühendisliği

Sen ki şimdi

Tüm düşüncelerime işliyorsun

Olmadığın bir sahne

Yok hayallerimde ♫♫♫

Sen ki sadece

Gözlerindeyken

Seviyorum kendimi

Sen bakışlarında

Anlam bulduğumsun ♫♫♫

Sen ki benim kimseye

Anlatamadığımsın

Anlatabilsem bile

Anlar mı kimse beni ♫♫♫

Sen ki ellerin

Alnın böyle sıcak

Sen beni ısıtan

Tek ışık kaynağımsın ♫♫♫

Sen ki şu hayatta

Tek dostumsun benim

Ve körü körüne değil

Öyle bilinçli seviyorum ki

Şahidim olsun şu şarkılar

Uğruna harap olduğumsun ♫♫♫

Ben bir kayıkçıyım

Pusulası olmayan

Sen ise sularında

Yolumu bulduğumsun ♫♫♫

13


GÖNÜLLÜ ÖĞRENCİ

Türkiye

Macaristan

Aşağıdakilerden Hangisi Geçen 5 Ayını 5

Yılmış Gibi Hissetmeni Sağlar? 5 Ay 5 Yıl

Metin Alp

Yurtseven

Orta Doğu Teknik

Üniversitesi

Kimya

Mühendisliği

A) YENİ KÜLTÜRLER VE İNSANLARLA TANIŞMAK

B) YENİ ÜLKELER GEZMEK

C) KİŞİSEL GELİŞİM

D) ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMI

Benim bu soruya şuan vereceğim cevap d

şıkkı öğrenci değişim programıdır. Çünkü

bu programların bütün diğer şıkları kapsadığını

öğrendim.

tecrübem bana 5 yılmış gibi hissettirmiş. Bu

yazımdaki amacım neden böyle hissetiğimi

sizlerle paylaşmak olacaktır.

Neden Öğrenci Değişim Programı?

Merhaba, adım Metin Alp Yurtseven.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği

Bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim.

2019-2020 yılı güz döneminde Erasmus+

Öğrenci Değişim Programından yararlanarak

Budapeşte Teknoloji Üniversitesinde

bir dönem burslu öğrenim gördüm. Erasmus’ta

geçirdiğim 5 ayı ve ondan önceki 5

yılı karşılaştırdığımda diyorum ki Erasmus

Budapeşte hayvan barınağı ziyareti

Barınağın ismi: Noé Állatotthon Alapítvány

(28 Eylül 2019)

14


ERASMUS NEDİR?

35 farklı ülkeden birinde kısa dönemli eğitim görme fırsatı yakalayabileceğin bir öğrenci değişim programıdır.

a) Yeni Kültürler ve İnsanlarla Tanışmak

Budapeşte’ye gittiğim ilk günden

Türkiye’ye döndüğüm son güne

kadar en çok yaptığım şey yeni

kültürler ve insanlarla tanışmak

oldu. Dünyanın dört bir yanından

öğrencilerle tanıştım. Sadece

tanışmakla kalmayıp arkadaş

da olduk. Birlikte yemek yaptık ve

birbirimizin kültürünü anlamaya

çalıştık. Budapeşte’deki okulum bu

kültür kaynaşmasını sağlamak için

pek çok etkinlik düzenledi.

Uluslararası yemek etkinliğine yaklaşık

20 ülke katıldı ve her ülkenin

yemeğinden tatma şansımız oldu.

Uluslararası Yemek Organizasyonu Budapeşte Ekonomi Üniversitesi

Etkinlik Salonu (6 Eylül 2019)

Yeni yemeklerle tanışırken yeni arkadaşlıklar da kurduk. Bizim Türkiye olarak tanıttığımız yemekler/tatlılar/

içecekler şunlardı:

• Kısır

• Cacık

• Çiğ köfte

• Ayran

• Pişmaniye

• Dolma

• Baklava

• Türk lokumu

b) Yeni Ülkeler Gezmek

Deneyimlerine deneyim katmak

için ülke gezmek ister misin?

Erasmus+ öğrenci değişim projesinin

en güzel yanı keşfe açık olmaktı.

Gezmek ve görmenin hayal

kurmakta önemli bir yer tuttuğunu

düşünüyorum. Erasmus’ta neden

yeni yerler keşfetmek ve ülkeler

gezmek daha kolaydır?

• Oturma izninin olması (Avrupa

ülkeleri arası geçiş kolay oluyor)

15


Vatikan Müzesi 18 Ocak 2020

Vatikan Şehir Devleti

• Sana eşlik edebilecek pek çok

arkadaşla tanışma

• Avrupa’da ülkeler arası mesafeler

kısa olması

• Diğer ülkelerden tanıştığın insanların

sana ev sahipliği yapması

c) Kişisel Gelişim

Tarihi Yerinde Öğrebilirsin!

Erasmus tecrübem boyunca yapmayı

en sevdiğim etkinliklerden

biri bulunduğum ülkelerde ücretsiz

yürüyüş turlarına katılmaktı.

Böylece yerli halktan bulunduğum

yer hakkında bilgi edindim.

• Yabancı arkadaşlar edinip onlarla

İngilizce konuşmam, İngilizce

Kotor 8 Kasım 2019

Karadağ

Sørenga Sjøbad 13 Ocak 2020

Oslo Norveç

pratiğimi arttırdı. Ayrıca, dildeki

hakimiyetimi arttırdı.

• Yeni ortamlara girerek bir çok

kez kendimi ifade etme imkanı

yakaladım.

• Yabancı arkadaşlarımla konuştukça

din, dil ve ırk gözetmeksizin

arkadaş olmanın güzelliğini

fark ettim.

Lübliyana Ücretsiz Yürüyüş Turu

12 Ocak 2020 Slovenya

• Farklılıklarımız arkadaşlıklarımıza

yeni ve güzel şeyler kattı.

• Ailemden ilk kez 5 aylık bir süreç

kadar ayrı kalmam kendi kararlarımı

almamda önemli bir rol

tuttu.

• Erasmus’ta herkes farklı tecrübeler

yaşıyor ancak bir şey öğrenmedim

diyen birisiyle daha

tanışmadım.

• 9 kişilik bir evde (bir Alman, bir

İspanyol, bir Meksikalı, 2 Polonyalı,

2 Belçikalı, bir İtalyan) tek

Türk olarak pek çok kültürümüzü

paylaştık.

• Sadece Erasmus olması şart değil,

herhangi bir öğrenci değişim

programı, bir kamp veya keşfetme

duygusuyla çıktığınız herhangi

bir yolculuğun anıları hiç

bir zaman bitmiyor. Okullarımızın

ya da devletimizin sağladığı

burs ve kalma olanakları takip

edilerek bu hayaller gerçekleştirilebilir.

UNUTMA!

Erasmus+ programlarında başvurduğun

ülkeye göre maddi giderlerinin

bir kısmını sağlayabileceğin

burs kazanma şansı yakalayabilirsin.

Hepinize sağlıklı ve iyi günler dilerim.

16


RÖPORTAJ

Karavanla Küçülen Hayatlar:

Henry Ay İkilisi

Nazan

Yurtseven

Sosyal Sorumluluk

Komite Başkanı

Biz tam zamanlı karavanda yaşayan bir

çiftiz. Maceramız bir hayali gerçekleştirmekle

başladı. Henry’nin seyahat

aşkı ve dünya görme hayalimiz

bizi karavan hayatına yönlendirdi.

Allah’ın dünyada yarattığı tüm doğa güzelliklerini

görmek de benim hayalimdi.

İyi anlaşan bir çift olarak yollara koyulduk.

Ankara’dan tamamen ayrıldık evimizi eşyalarımızı

satıp bir karavanda yaşamaya başladık. Birçok

kolay ve zor yönlerini yaşayarak öğrendik.

Karavan hayatını anlatmak kolay değil çünkü yaşam

tarzını ve doğayı nasıl anlatırım bilemedim.

Bildiğim doğa, güneş ve yeni insanlar

memleketimin her yerinde farklı ve güzel.

Yeni insanlarla tanışıp mesafe, maske ve temizlik

kurallarını unutmadan herkesin kendi

fincanı ile kahve içmesini öğrendik.

Bazen içime hüzün bazen sevinç kapladı bu

süreçte ama karavan bizi küçülmeyi ve maddi

varlıkların çok anlamsız olduğunu öğretti.

Karavan hayatı için neler gerekiyor?

Sadece 2 bardak 2 tabak 2 kaşık ve 2 çatal

bir de 1 tencere ile bir yıl yaşadık. Özet olarak

şunu gösteriyor bir yatak 2 tabak gerisi

boş arkadaş! Allah sağlık versin ki her gün

şükredelim. Tatlı yemeğimizi doğada paranın

sesi yerine kuş sesinin olduğu kavgaların

olduğu yerden ziyade kahkahaların

olduğu.... en çok “SEVGİ”nin olduğu yerde

olmayı Allah bizlere nasip etsin.

Tabii unutmadan başta sağlık sağlık...

17


Karavan hayatı bir yaşam biçimi

midir?

Evet bir yaşam biçimi evinizi sırtınızda

taşıyorsunuz. Doğayı görerek

patika yollardan gitmeyi, kamp yapmayı

seviyorsanız, her an güzellik

keşfetme peşindeyseniz ve hayatı

yavaşlatıp sakinleştirmek istiyorsanız

karavan hayatını yaşayın deriz.

Karavan hayatı bir Özgürlük müdür?

Kişiye göre değişir. Bizim için özgürlük

evimizi sırtımızda taşımaktır.

Bütün patika yollar, kimsenin görmediği,

bilmediği, keşfetmediği

yerler ve yeni insanlar tanımak karavan

hayatının en özgür tarafıdır.

İstediğimiz yerde karnımızı doyuruyoruz.

Farklı yerleri keşfediyoruz.

Değişik alanlarda farklı insanlarla

tanışıyoruz. Hayatımızı dilediğimiz

kadar yavaşlatıp dilediğimizde hızlandırabiliyoruz.

Gün kavramımız

18

yok. Güneş nerde biz orada…Bu

özgürlük değil de nedir?

Türkiye karavan hayatı konusunda

yeterince gelişmiş mi?

Evet demeyi çok isterdim. Maalesef

çok eksiklerimiz var.

Ülkemizde keşfedilecek çok yer

var. Fakat biz karavancıların karavanını

park edip su, elektrik, tuvalet

ve duş gibi ihtiyaçları gidereceğimiz

alanlar çok az. Özel tasarlanmış

tesisler var ama onlar da epey

pahalı. Aslında her şehirde belediye

binası gibi evini üstünde taşıyanlar

için bir alan açılabilir.

Bir de Türkiye’de ortak alanlar temiz

ve özenli kullanılmıyor.

Karavan hayatının belli bir sezonu

var mı?

Bize göre karavan hayatının belli

bir sezonu yoktur.

Her sezon kendine özgü güzellikler

taşıyor. Fakat her sezon farklı bakış

açısı ile karavanı kullanıyoruz. Sağlığımız

açısından kışın gezdiğimiz

alanların daha güneşli, rüzgârsız ve

havadar olmasını tercih ederken,

yazın daha serin, gölge, yeşillik ve

sulu alanları tercih ediyoruz. Ama

karavanımızın yaşam aküsü için her

mevsim güneşte kalması şarttır.

Çünkü güneş bizim enerjimiz güneş

olmadan karavan hayatı çok zor

ya jeneratör gerek ya da elektrik

yaz kış güneşli günler karavancıyı

mutlu eder. Ayrıca, her ay bölgelerin

hava durumuna bakarak yer

değiştirebiliyoruz. Marmara bölgesinde

karavan hayatı Ekim ayında

bitiyor. Kış aylarında buralara gittiğinizde

tam anlamıyla bir sessizlik

hakim çünkü karavan hayatı Akdeniz

taraflarına özellikle de Antalya

taraflarına kayıyor. Yine kış günleri

şehrin kalabalığından uzak, insansız

ve sessiz bir ortamda kendi kendinizle

baş başa kalabiliyorsunuz.

Ancak sezon dışında kamp hizmeti

alamadığınız için böyle durumlarda

yanınıza yeterli miktarda su, yiyecek

alın ve mutlaka araçta yeterince elektrik

enerjisi olduğundan emin olun.

Türkiye’de karavanla nerelere

gidilir?

Karavanla istediğin yere gidebilirsiniz.

Türkiye’de karavan ile gezilecek

görülecek hem doğa hem tarih

hem de eğlenilerek gezilecek çok

fazla yer olduğunu söyleyebiliriz.

Ege ve Akdeniz kıyıları hem mevsim

şartları hem de daha uzun konaklama

yapmak isteyenler açısından

en elverişli bölgelerimiz. Hatta

bu bölgelerde sezon dışında kamp

yapmanın keyfi bir başka oluyor.

Ülkemizdeki her bölge farklı zenginliklere

sahip, biz hepsini keşfetmek

istiyoruz. Özellikle şehir takibi


yapıyoruz. Bir güzergâh belirleyip,

güzergâh üzerinde gezilecek görülecek

alanları atlamıyoruz. Ege’de

yolculuk ve kamp yapacaklara ilk

önerim Cunda’nın bakir koylarıdır.

Özellikle navigasyonda “ekonomik

yol” diye yazdığınızda sizi hiç kimsenin

görmediği köylere götürüyor.

İzmir köylerinden başlayın.

Daha güneye, Muğla taraflarına

uzandığınızda ise her koy sizin. Bu

civarda tesis sıkıntısı da yok. İçlerinde

en düzgün ve organize olanlar ise

profesyonel karavancıların da tercihi

olan Datça ve Marmaris kampları.

Dünyadaki diğer ülkelere de karavan

yolculuğu düşünüyor musunuz?

Tabii ki… Dünyayı gezmek hayalimiz.

Fakat dünyayı etkisi altında

tutan Covid-19 pandemisinin

bitmesini bekliyoruz. Dünya dili

İngilizceyi bildiğimiz için diğer ülkelerde

de gezilerimizde zorlanmayacağımızı

düşünüyoruz.

Her ülkenin görülecek farklı alanlarına

yavaş yavaş evimizle birlikte

gideriz diye düşünüyoruz.

Karavan hayatıyla doğaya karşı

sorumluluk artıyor mu?

Doğayı, karavan olsun olmasın her

zaman korumak gerektiğini düşünüyoruz.

Sorumluluk bütün insanlarda

olmalı ama karavan hayatı

bizi doğayı koruma konusunda

daha duyarlı olmamamızı sağladı.

Çünkü doğa bizim evimiz. Yemeğimizi

yaparken, yaktığımız ateşi

kontrol etmeliyiz. Çamaşır yıkarken

dökeceğimiz suyu deterjanlı

ise dikkat etmeliyiz. Çöpümüzü

her yere atmamalıyız.

Ayrıca karavanda yaşarken doğanın

insanlar tarafından nasıl kirletildiğine

daha fazla şahit oluyorsunuz. Yakılan

mangalları, doğaya bırakılan naylonları,

çöp dağlarını gördükten sonra

içimiz acımıştı. Nasıl bu kadar kirletebiliyoruz?

Neden kirletiyoruz?Bizdeki

eksiklik nedir? Düşündüğümüzde

tek cevap: EĞİTİM diyoruz.

Bu sorgulama doğaya ve onu paylaştığımız

tüm canlılara olan sorumluluklarımızı

bize tekrar anımsatıyor.

Karavan hayatında daha az su tüketerek,

asla deterjan kullanmayarak

ve çöplerinizi asla açık alanda bırakmayarak

bu kirliliğin önlenmesine

bir nebze engel olabiliyoruz. Karavancıların

bu anlamda daha duyarlı

ve sorumluluk sahibi olduklarını

söylemek sanırım yanlış olmaz.

Karavan hayatı güvenlik konusunda

bir endişe yaratıyor mu?

Güven konusunda zaman zaman

sıkıntılarımız oluyor. Ancak bir karavancı

görünce kendimizi daha

iyi hissediyoruz. Hem ortak konular

ve sohbetler bizi rahatlatıyor. İki

tür karavan var: Moto karavan birde

çekme karavan. Bizim moto karavanımız

olduğu için daha güvenli diye

düşünüyorum. Trafikte sürüş konusunda

da moto karavanlar daha çok

tercih ediliyor. Bu karavan çeşidi kapısı,

penceresi ve diğer bazı özellikleri

açısından daha güvenlidir.

Karavan hayatının zorlukları nelerdir?

Daha çok kışın zor oluyor. Çamaşır

yıkamak, banyo yapmak ev konforunda

olmuyor. Havalar soğuk

olduğunda ve özellikle yağmurlu

havalarda karavan içinde uzun süreli

kalışlar ve tüm gün kitap okumakla

ve dinlenmekle geçmiyor.

Bir sağlık sorunu yaşadığınızda, biraz

daha evde olma isteği geliyor.

Karavan eşyalarını kaliteli, hafif ve

sağlam seçmek çok önemli bu konuda

yaşadığımız zorluklar oldu.

Karavan bakımını beklemeden yaptırmak

lazım. Çünkü hiç beklenmedik

zamanda arıza çıkarması hem

masraflı hem de uğraşılı olabiliyor.

Ne yazık ki karavan hayatının bir

adresi olmadığı için resmi yazışmalarda

zorluk çekilebiliyor. Karavan

hayatına başlamadan resmi

kanallar için kendinize sabit bir adres

belirleyip, her konuda oranın

adresini vermek işi kolaylaştırıyor.

Bizi takip etmeye devam edin…

Stepbystepbyvan

Uzat Elini Kültür Eğitim Dayanışma ve

Yardımlaşma Derneği adına verdiğiniz

bilgiler için çok teşekkür ederiz.

Sağlıcakla kalın…

19


GÖNÜLLÜLERDEN

Bahar Temizliği

Nurberat

Bayraktar

Özbaş

20

Hayatımızda olan canlı ve cansız

her şeyin bizde bir ömrü var.

Hizmeti bitenlerle vedalaşmak

en güzeli.

Bazen bir kıyafet, belki bir ev

araba, belki bir insan.

Muhakkak gitme vakti geldiyse bırak.

Hiçbir şeyi bir gün lazım olur diye saklama.

Giymediğimiz kıyafetler, içi bitmiş kalemler,

kenarı kırılmış tabaklar, hediye paketinden

kalan kurdele ve kullanılmayan şarj

aletleri bir çırpıda aklıma gelenler. İşgal ettikleri

yerleri düşünün.

Gitme vakitleri gelmedi mi?

Yenilere yer açmak için.

Hepsini bahar temizliğinde göndermeye

ne dersiniz?

Fazlalıklardan kurtulup hayata devam etmenin

hepimize çok iyi geleceğine inanıyorum.

Dünyadaki hedefimiz mutluluk ise;

Buna tüketim ile ulaşamayacağımıza inanıyorum.

Fazla olan eşyamızı paylaşabilir ya da geri

dönüşüme gönderebiliriz.

Canlı ve cansız bize hizmet eden her şeye

teşekkürler.

Bize ayırdığınız sürenin sonuna geldik.

Umarım gittiğiniz yerde her şeyin en güzelini

yaşar ve yaşatırsınız.

Hafifledik mi?


DERNEK BAŞKANI

Ahh Eski Bayramlar...

Ş. Zekiye

Özmut

Bayram yaklaştı, bende taa çocukluğumdaki

bayramlara gittim.

Ramazan başlayınca bizde bir

Ramazan telaşı başlardı. Ben o zaman

küçük olduğum için 1 kere

Ramazanın başında, 1 kere ortasında 1 kere

de Kadir günü tutardım. Sonra sonuna sıfır

ekleyince 30 olur derlerdi ben de inanırdım.

En güzeli de kadir günü evimizde

ölmüşlerimiz için okunan dualardı.

O gün hep sınıfımı geçmem için dua

ederdim. O zamanlar en büyük sıkıntılarımız

okulumuzdu.[ İkmale kalmalar olurdu.

Orta birinci sınıftayken resim dersinden ikmale

kalmıştım. Matematik 10 üzerinden 9,

Resim 10 üzerinden 4 idi. Halen daha resim

yapamam.]

Babam oruç tuttuğumuz günler bizi kardeşlerimi

sırtında taşırdı… Bir de bize harçlık

vererek orucumuzu satın aldığını söylerdi…

Tabii böylece bize bu duyguları aşılamıştı.

Şimdi de orucu bırakamıyoruz. Aynı güzellikleri

çocuklarıma yansıttım. Şimdi de torunlarıma

uygulamayı düşünüyorum.

Ramazan bitmeye başlayınca evde bir telaş,

bir telaş. Temizlikler yapılır, ev dip köşe

temizlenirdi.

Hele bayram giysilerimiz için alışverişe

çıkmak ne zevkti. Mutlaka yeni bir elbise

dikilirdi ve yeni ayakkabı alınırdı. Zaten arife

günü akşamı baş ucuma elbisemi asar,

ayakkabılarımı yastığımın yanına koyardım.

Bir de ablam küçük kumaş parçaları ile saçımı

sarardı.

Bayramın birinci günü babam bayram namazına

giderdi, bizler de babam gelesiye

kadar mükemmel bir kahvaltı masası ha-

21


daha orijinal bayram kartları gelir

veya gönderirdik. Gelen kartları

toplar ve biriktirirdim…

En heyecanla yaptığım ziyaret öğretmenin

Şaziye Hanıma giderek

onun elini öperdim... O da bize

kalem ve mendil verirdi.

Şimdi ise nasıl, hiçbir heyecan yok.

Sadece tatil düşünülüyor. Büyükleri

takan yok. Evlere gelip gitmeler

yok.

Ama biz halen daha bunları yaşıyoruz.

Bayram sabahı çocuklarım

torunlarım gelirler. Elimizi öperler

ve harçlıklarını alırlar. Arkasından

zengin bir kahvaltı sofrasına otururuz…

Sevgili çocuklarım ve torunlarım..

Bana bu eski ve güzel günleri yaşattığınız,

güzel değerlerimizi devam

ettirdiğiniz için sizlere çok teşekkür

ediyorum.

Yolunuz açık, şansınız bol olsun…

Güzel ve sağlıklı günler dilerim…

zırlar, giysilerimizi giyer, akşamdan

sarılan saçımı açardık. Tabii kıvır kıvır

saçlar...

Babam namazdan gelir gelmez

büyükten küçüğe bayramlaşmak

ve el öpmek için sıraya girerdik. Tabii

bütün heyecan harçlık almaktı.

Evet, bayram başlamıştı artık. Kapımızın

zili hiç eksik olmaz. Gelenlerimiz

olurdu. Büyüklerin hemen

22

elini öperdim ve hemen paramı

alırdım. Biz de onlara giderdik Eğer

evde yoklarsa kapıdaki paspası ters

çevirirdik. Gidince aldığım parlak,

desenli jelatin kağıda sarılmış çikolatalar

ikram edilirdi. Bu kağıtları

yırtmadan açar, tırnağımızla düzeltir

defterimizin arasında saklardık .

Böyle bir koleksiyonumuz olurdu.

Koleksiyon deyince aklıma başka

bir şey geldi... Bunun gibi veya


GÖNÜLLÜ ÖĞRENCİ

Kitap Tanıtımı...

Alperen BaştanHayvan Çiftliği:

Orta Doğu Teknik

Üniversitesi

İnşaat Mühendisliği

George Orwell’ ın en ünlü

romanlarından biri olan bu

eser, Stalin ve kapitalist düzeni

iğneleyici bir dille eleştirir.

Özetle, bir çiftlikteki hayvanlar özgürlüklerini

kazanmak adına insanlara başkaldırır

ancak sonrasında domuzların kurdukları

yeni düzen diğer hayvanları köleleştir, hatta

eskisinden de sefil hale getirir. Orwell,

hayvanların iç dünyalarını ve karakterlerini;

örneklendirmek gerekirse de bazılarının

da nasıl kendilerini olumsuz etkileyen yeni

düzenin taraflarını görmezden geldiğini,

hayaller & umutlar üzerine kurulan düzene

sorgulamadan itaat ettiklerini fabl tarzında

üstünkörü bir şekilde ustalıkla ele alır.

23


Mesaj:

Tanrının varlığı bilimsel yöntemlerle

su götürmez bir şekilde kanıtlanabilir

mi yoksa bu olgu insan

aklını aşan bir mesele midir? Bu

evrende yapayalnız mıyız, bizim

gibi akıllı canlılar yok mu? Carl Sagan,

bu eserinde Ellie karakterinin

buradaki sorulara olan yaklaşımını

ve cevap arayışını anlatır. Edebi yönüyle

övülebilecek bir eser olmasa

da bilim diline ortalama bir okuyucunun

anlayabileceği düzeyde

değinildiği için ilgilisi her insanın

okuyabileceği, tanrı-bilim ilişkisini

sizleri sorgulamaya götürürken de

sürükleyici hikayesiyle içine çekebilecek

bir hikayedir, Mesaj.

Son Konuşma:

Profesör Randy Pausch’ a pankreas

kanseri teşhisi konmuş ve sadece 3

aylık ömrünün olduğu söylenmiştir.

Çocuklarına çok önem veren

yazarımız, aslında onlara elle tutulur

hiçbir şey bırakmadığını farkeder

ve de bir konuşmacı olduğu

için onlara bir “son konuşma” bırakmaya

karar verir. Öleceğini bilmesine

rağmen hayatını dolu dolu

yaşayan Randy Pausch’ in, bu eseri

bir otobiyografidir ve tamamen

gerçek bir yaşanmışlığa dayanması

onu çok daha etkileyeci kılar. Kitabı

okurken birçok kez kendimi

sorgulamış ve aslında kendi hayatıma

ne kadar da odaklanmadığımı,

değerli zamanımın kıymetini

bilmeden yaşadığımı farketmiştim.

Ufuk-açıcı ve sizi kendinize yönelmeye

itecek bu kitabı şiddetle tavsiye

ederim!

1984:

Bir çok okuyucu, George Orwell’ı

bu distopya eseriyle bilir. Yine yazarın

en ünlü eserlerinden birisi

olan 1984, yazıldığı döneme

(1948) göre dünyanın 1984’ te gelebileceği

hali konu alan, iktidar

ve sistemi eleştiren, diktatörlüklerin

ne kadar ileri gidebileceğini

gösteren bir eserdir. Benim de

okurken elimden düşüremediğim,

beni içinde yaşadığımız dünya düzenini

sorgulamaya iten ve yaratılan

gerçekçi geleceği ile endişe

hissi uyandıran bir kitap olmasının

yanında Hayvan Çiftliği’ndeki eleştirel-alaycı

üslup korunmuş ve bizlere

sunulmuş.

24


Özlü Sözler

Tuğgeneral

Ahmet ÖZMUT

Merhum Ahmet ÖZMUT bıraktığı bu güzel özlü sözleri ile hala yeni nesillere ışık tutuyor.

• “Olgunluk, verebilmeye başladığında fark edilir.”

• “Erdem zamanlama meselesidir. Sonradan edinilmez.”

• “Hak edemediğin isteklerle değil, verdiklerinle değerlisin.”

• “Mevcudu muhafaza etmek gerilemek demektir.”

• “Her zaman bir adım ileri, bakmayacaksın hiç geri.”

• “Sıkıntı yaratacak sorunlar satın alınmaz.”

• “Öz eleştiriyi ancak olgun insanlar yapar.”

• “Sağlıklı yaşlanmak bir başarıdır.”

• “Karşılıksız yapılan iyilikler mukaddestir.”

• “Geri kalan ömrümüzün en güzel günü bugündür.”

• “Başkaları için önemli olan sizin için önemsiz olabilir.”

• “Kendine güvenenler, gerçeklerden korkmayanlardır.”

• “Hakkınızdaki gerçek, diğerlerinin gıyapta söyledikleri ile ölçülür.”

Teşekkür ederiz...

25


GÖNÜLLÜLERDEN

Bir Düğün Telaşı

Nihansu

Yurtseven Akış

İngilizce

Öğretmeni

26

Din, dil, ırk farketmeksizin hepimizi

heyecanlandıran olaylardan

biri de düğün. Her genç

kız için düğün denince aklına

gelinlik gelir. Hayatımızda giydiğimiz

en özel kıyafet olacağından çok şık,

çok tatlı, çok havalı olmasını isteriz. Tabii ki

her konuda olduğu gibi günümüz şartlarında

fiyatına göre binbir çeşit gelinlik bulmak

mümkün.

Kendi gelinliğimi almak için yola çıktığımda

yanımda annem vardı. İkimiz kafa kafaya

verip bu işi çözerdik. İlk iş İstanbul’da araştırmaya

girdik. Müstakbel eşim orada yaşıyordu

ve oraya taşınacaktım, bu bakımdan

gelinlik bulmak bahane İstanbul’u öğrenmek

şahane dedim. Bence her şeyin güzelini

Ankara’da da bulmak mümkün.

2019’un şubatındayız. Karşımıza 500 liraya da

85.000 TL’ye de gelinlik çıktı. Biz Fatih, Kadıköy

ve Eminönü’nü gezdik. Fatih’te hiç modern

aklımıza yatan bir model bulamadık.

Kadıköy çok modern modeller sunuyordu

ama sanki hepsi birbirinin aynıydı. Ben ince

gümüş ya da renkli boncuklu işlemeli bir

gelinlik istiyordum. Nakışlı da olabilirdi ama

bir farklılığı olsun diye hayal ediyordum. O

gezimizde adım adım gördük ki gelinlikleri

işleyen kimse kalmamış. Hatta neredeyse

kimse dikmiyor. Parça parça birleştiriyorlar.

Eminönü’nde üst büstü, işlemeleri, eteği

ayrı ayrı bulabileceğiniz dükkanlar var.


Ankara’da çok ünlü bir gelinlik mağazasından

randevu aldık. Orada

da birbirine çok benzettiğim bir

çok model vardı. Yalnız yeni sezonda

bana sundukları nakışlı, eteği

volumlü çok değişik bulduğum bir

gelinlik beni benden aldı. Annem

de gelinliği çok beğendi. İkimiz de

bu gelinlikle bayağı şenlendik. Fiyatı

benim limitlerimin üzerindeydi

çünkü bence gelinlik, işe güce

yeni başlamış hayat tecrübesi çok

olmayan kişilerin yüklü miktarlar

harcaması gerekmeyen bir detay.

Gelinliğe harcayacağım ekstra parayla

yeni bir ülke görebilmeyi isterim.

Bu nedenle ikinci el gelinlik sitelerine

yüklenmeye başladım. Kendi

zevkime göre gelinlik bulmak

için sayfalarca gelinlik baktım. En

sonunda bir tane gelinliğe içim

ısındı. Satıcısıyla iletişime geçtim

ve gelinliği görmeye gittik. Gelinlik

İspanya’dan gelmiş. Bence bana

çok yakıştı. Düşündüğüm şıklıkta

oldu, ama yine fiyatta anlaşamadık.

Benim için üzerine göz nurumu,

fikrimi ve zamanımı verdiğim bir

kıyafeti giymek

kendimi

çok daha özel

hissettirecekti.

Zaten üye olduğum

Facebook

gruplarında gelinliklerini

ihtiyaç

sahibi birilerine

vermek

isteyen çoktu.

Kendi beğenime

uygun olan

bir tane seçtim

ve vermek isteyen

kişiyle iletişime

geçtim.

Gelinliği eve

getirdiğimde

çamurluydu ve dantellerinin arasında

çam iğneleri vardı. E bunlar

dış çekimin yan etkileri. Annem

dedi ki: “Makineye atsak ne olur?”

Çok fazla boncuk detayı olan bir

gelinlik değildi deneyelim dedik.

Gelinlik makineden apak çıktı.

Güzelce ütüledik ve tasarımımızı

hayata geçirebilmek için soluğu

Suluhan’da aldık. Çeşit çeşit yapma

çiçek aldık. Bizim için heyecanlı bir

süreç başladı.

Kuzenim bize modellik yapmak

için gelinliği giydi. Biz çiçeklerin

yerlerini belirleyip toplu iğneyle

onları tutturduk, sonra da diktik.

Şuan buraya yazarken iki dakikalık

iş gibi geliyor kulağa ama saatlerimizi

aldı. Bütün bu çiçek yerleştirme

ve dikme olayı birkaç gün

sürdü. Sonuçta kendine has bir

gelinlik oluşturmuş olduk. Gerçekten

dikkat çekiciydi.

27


Yalnız bu gelinlik bakma işi annemle

benim bir hobim haline

dönüştü. Kızılay da gördüğümüz

dükkanlara girip gezmekten kendimizi

alamıyorduk. Sonra bir gelinlikçide

fiyatı uygun zevkimi yansıtan

bir gelinlikle daha karşılaştık.

Almaya karar verdik. Yine kendi

tasarımımızı konuşturmak istiyorduk.

Gelinlikte annemin en çok

arzu ettiği şey tüy detayıydı. Benim

de parıltı. Bu seferki işimiz daha

meşakkatli olacaktı ama bizim

bundan haberimiz yoktu. Ben 15

gün gündüzlerimi parıltı işleyerek

geçirdim gelinliğime. Annemse

görünürde çok kolay ama esasında

tutturmak için bin bir takla attıran

tüy ekleme işine girişti. Sonuçta

yaptığımız gelinlik bizim ortak

çalışmamız oldu. Anne-kız vakit

geçirmemize vesile oldu. Ne de

güzel oldu.

Aslında evliliğe ilk karar verdiğimizde

nikah-düğün ayrı yapabiliriz

diye düşünüyorduk. Taa o zaman

sevgili müstakbel eşim bana bir

nikah kıyafeti almıştı. Beyaz dantelden,

çok zarif bir elbiseydi. Kesinlikle

düğünde gelinlik olarak

giyilebilirdi.

Yalnız benim

hayalim kabarık

etekler

olduğundan

bu elbiseyi

düğünümde

giymedim,

giymeyi düşünmedim.

Sonuç olarak

hayalimdeki

gelinliklerimi

giydim. Hepsini

öyle bir

zevk ve mutluluk

içinde

giyinmişim

ki... Çiçekli,

kabarık ve

taşıması zor olan gelinliğimle çılgınlarca

dans edemeyeceğimden

onu düğünümde değil dış çekimde

giyindim. Kızılay da bulduğumuz

gelinlik karşılaştırma yapmak

gerekirse oldukça konforluydu.

Onunla zıpladım da hopladım da..

Hatta hayalimde gelinlikle havalimanına

gidip öyle evime gitmek

vardı; ama o kadar terlemişim o

kadar terlemişim ki o şekilde taa

İstanbul’a gitmem balayında öksürmeme

sebep olurdu.

Ayrıca kına gecesi kıyafetlerimde

bir gelinin hayal ettiği güzellikteydi.

Bu heyecanlı günler çabuk geçti.

Şimdi bir çocuk sahibi anne oldum.

O hatıralarımda kalan güzel

ve neşeli anıları anlatıyorum.

28


GÖNÜLLÜLERDEN

Bir Yağmur Günü Nöbet

Anıtkabir-Ankara

T. Levent Kucur - Amatör Fotoğrafçı

29


GÖNÜLLÜLERDEN

Frigo Tarifi

Cumaziye

Öztürk

Sıhhiye

Temsilciliğimiz

Başkanı

Malzemeler:

1 kg süt

2 yemek kaşığı un

2 yemek kaşığı pirinç unu

3 yemek kaşığı kakao

1 paket vanilya

1,5 su bardağı toz şeker

Hazırlanışı:

Bütün malzemeler bir tencerede birleştirilerek

muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir

ve içine 125 gr sana yağı ilave edilerek eriyinceye

kadar karıştırılır. Kalıba dökülür. Dondurucuda

dondurulur. Dilimlenerek ikram edilir.

30

AFİYET OLSUN


Geçmişten Geleceğe Örnek Doğu Anadolu Gezimiz

Merak ettiğiniz bütün geziler... Bizimle güzel ve canlı...

31


Nazan Yurtseven

32

“Ağaç yaprağıyla gürler.”

İnsanlar ancak, akrabaları, yakınları ve yandaşlarıyla

birlikteyken değerli ve güçlüdür.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!