Postacı - 1. Sayı (Temmuz)
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
OSTACI
Yağmur değdi yüzümüze...
Sayı:1
Fiyat:15tl
Bir fide misali, yetişmeyi bekler.
Yetiştirilmeyi arzular. Uçsuz yerlerde
doğanın verdiği zor şartlar altında
yetişen çiçeklere özenir. Zoru seçer,
ruh. Zor olmak ister. Dokununca dikenin
battığı acıyı hissettirir. Dokunmadan
önce hissedilmeyi ister. Zordur bir
çırpıda kavuşmak. Engellerin aşılmasını
ve kendisiyle hemdem olunmayı bekler.
Kolay lokmaya talip değildir. Kış soğuğu
gibidir. Serttir, sert geçer iklimi. Hayata
yansır çetin mevsimi. Geçit vermez, dile
gelmeyen söze. Görünmek istediği kadar
görmek de ister. Göz gözü görmez ise
gönül diyarına bir kilit vurulur. Gözlerden
ırak yaşamayı asla dilemez. Mükemmel
olma telaşesi yaşamaz, “iyi” olmak
yeterlidir. Dört dörtlük bir yaşamı yoktur.
Sadece “yaşamak” vardır. Ân ile ânı
yaşar. Ertelemek yoktur lügatında. Doğru
vakti bekler. Doğru zamanı kovalar.
Yelkovan ile akreptir en iyi dostları.
Gönül hoşnutluğunu kurmak en hassas
noktalarıdır. Bir gönül inşa etmek ise en
büyük hayalleridir. Gönül ile söz arasında
bir geçit diyarı oluştururlar, orada
biriktirilir tüm güzellikler. Gönülden akan
ışıltı, her daim sözlerine yansır. Ne kırıcı
bir söz ne de yıkıcı bir fiilleri vardır. Bu
Ruh’lar, dünyada en güzel kelamı
söyleyebilmek için burada ve şu an ben
de varım diyebilenlerdir. Selam olsun
sizlere.
Bir müze gibi, bu Ruh’lar da keşfedilmeyi
bekler. Keşfeden ve onlarla güzellik uğruna
bir olmaya talip olanlardan olmak duasıyla...
Ömer Akyüz
Temmuz / 2021 /
5
Yüzsüz Yüzüksüz ve Tükenmişçe
Suçlu benim sonuna kadar
Yalanı bile yalan söyleyerek doğrulatan
Yalandan doğrulmadan beni ben bile bilmezken
Beni anlayan biri varmış
Ki gitar konçertolarında ismi de zikredilmiyor
Olduğu tek mesken kalörifer petekleri olan
Kış günlerinde kafasını kara gömüp ısınan bir öğrenci
Bir öğrenci ki İstanbul onda okuyor bir bilseniz
Ben de ondan mezun oldum
Hâlâ işsizim mülakatı bir işe yaramıyor mesela
Dil öğrenmek lazım
Açık konuşalım estas dinliyorum ve entelektüelim
Adam çalıyor
Ben o çalarken bir mezundan bir mevzuu oluveriyorum
Sanıklarım bilgisayar başında boşanmayı beklerken
Ben gürültülerin dinginliğinde bağırıyorum
Açıklamaya ihtiyaç duymuyorum dünyayı
Bilgilerim yığılarak ilerlemiyor mesela
Çok da farklı değilim normal bir insanım
Şiir yazıyorum mesela çalışmaya çalışarak
Çalışmadan anlayacağınız haksızca yaşıyorum
Ben yazarken gencim mesela bir paralel olmayan evrende
Yaşım tutulmuyor klavyenin tuşlarına sıkarak basıyorum
Sitcomlar izlemek bana yakışmıyor
Ben Yaşar Kemal okuyorum Kemal Sayar
Sofie oluveriyorum yağmurlarda ben ıslanıyorum
Kendime kapıyı açmadan saatlerce meteliksiz dışarıda bekliyorum
Saplayacak ne kağıt var ne kalem
Uzun uzun haykırıyorum
Yağmura işliyor bütün kelimelerim
Yağmur beni kaldırımlar gibi betimliyor YER diyor bana
Ve ben de yeriyorum yer vermeyenleri sana
Sen ayakta kalacaksan neden aşık oldum ki ben mesela
Misaller veriyorum kendime senden
Daha sonra ikna olmak için güzelliğine aldanıyorum
Hiç ikna olmayacağım biliyorum
Ama beni güzelliğinle aldatmanı bile seviyorum
Belki yeni doğanlara şiirsel tedaviler uygulayarak
Ankara'yı anakarayı hiç sevmeyerek
Hep denizlerde tutuklu kalarak
Ve hiçbir zaman kendini tetikleyecek cesareti bulamayarak
Temmuz / 2021 /
6
Arkandan haykırmayı reddederek
Ama omzuna hafifçe dokunacak kadar sana yaklaşamayarak
Elimde tuttuğum gölde yüzemeyen bir kuğuyu sana göstermeden
Bir aynanın gölgesinde posterlerin altında gezinmeden
Sana yalvarmadan seni ilgisizce ve yabancı dillerde severken
Yine sana tutulmamın mantığı ne ki?
İşte safsatası mantığın bu şey ne ise odur
Mantığın çalışmadığı tek yer
Bana aşk ile verilmiş bir bardak soğuk sudur.
Bu sefer susayan benim
Leyla olmadım daha ama
Bir şiir bir hikayeden uzamaya başladıysa
Ve eğer karşımda olmayan bebekler başladıysa ağlamaya
Susamış kurtlar süt içerken keçiler et yiyorsa
Ben konuşmuşum demektir ve mesela reddedilmişimdir.
Yalancıktan sevmiş de olabilirim
Sonuçta Olimpos benden inmedi dünyaya
Olimpos yoktu platon yalan söylüyor
Bu hayat bir ironi olmalı
Hayat kızdı başkalarına bak yine köpürüyor
Ben miyim dalgalı deniz yoksa bir gitar zımbırtısı mı
Yazım yanlışları da aşka dahilse eğer ben kaybediyorum demektir
Yazıları sevgiliye okutmak için yazarken yolda akrabalarla tanışan ben
Tıngırdattım satır başlarını
Filmlerdeki gibi düşmüyor paralar bir çıkmadı otobüs parası
Ben de alamadım başımı ne yalan söyleyeyim
Benim başım soğandan pahalı.
Yalan yok yalan asla olmayacak ama hangi yalan
Ben yalan söyledim kendime mesela
Kimse dedim sevemez böyle
Sevebiliyormuş bir ömür boyu
Bir ton güzel kadın varken hep sevebiliyormuş
Etrafındaki kadınlar onu severken o yanıp kavrulabiliyormuş
Bunu ahlakla anlatamam sana
Bu yüzsüzlüğün ta kendisidir
Seni sevmenin adıdır yüzsüzlük
Ve yüzüksüzlük
Kısmet deyip geçiyorum yine
Yüzsüz yüzüksüz ve tükenmişçe.
!!!
Temmuz / 2021 /
7
Sesimizin kesilmesi en iyisi böyle meselelereee
Çünkü yaşanmamış bir ömür yaşanmış tecrübeden hep daha değersizdir
Biz yaşıyoruz da ne oluyor sana iki bardak çay ısmarlayabiliyorum
Ajitasyon yapmaya gerek yok
Allah daha çok versin halim yerinde
Ama sevgilim ekonomi neden beni bu kadar alakadar ediyor
Halbuki ekonomiye dokunamıyorum
Yasak düşüncelerim de fırlıyor
Bir anda yalın yazmaya çalışırken
Kalın kelimelerde kaybolan bir mizacım varmış
Öyle söylüyorlar
Anlamıyorlarmış
Anlamak için dokunmanız lazım diyorum
Susuyorlar
Beni öpüverin demedim
Nasıl dokunacağınızı söylemeden
Bu tiksiniş bu kaçış neden
Çünkü insanlar korkuyor sevgilim
Bir çift kalbe dokunmaktan
Bir çift kalbin bir tek yürek olması onları korkutuyor
Çünkü bir kalpte iki can atmaya başlayınca
Kavga olur dövüş olur ne kadar zorluk vardır
O kalbin içi işte tam da budur
İnsanlar zorlardan kolaylıklara kaçıyor sevgilim
Niceliksel ve niteliksel olarak safsatalar
İdealar tarafından esir alınmış birkaç veled yazıyor yayımlıyor
Onlar dünyanın tek eksenli olduğunu düşünüyor
Halbuki iki ekseni vardır dünyanın
Biri sen biri ben
Am bu eksenlerin arasına bir de z koyuyorlar
Kendilerini bu kadar merkeze almak niyetlerini anlamıyorum
İkimizde çemberin en dışından bakalım dünyaya
Birbirimize o kadar yakınken kesişmesin yollarımız olmaz mı
Hep kendilerine paralel
Ve hep oncu olmamı istiyorlar olamıyorum
Ben ne olduğumu da tam bilmiyorum ki
Çözdüğüm söylenemez kendimi
Ben olmaya çalıştığımı anca söylüyorum
Bir gece vakti yazmıyorum bu meni
Mesela bu metnin haber değeri yok
Estetik dediğin şey sende vardır
Kalem dediğin zırva aracından başka bir şey değil
Kalemim sürekli seni zırvalıyor
Ama hâlâ sana dokunmak yok
Temmuz / 2021 /
10
Banknotlarla pazardan özgürce domates almak yok
Bankalardan okumadan imzaladığım birkaç kağıt parçası
Beni faiziyle icra ediyor senden
Ben kart ile alışveriş yapmaya başladığımdan beridir hep uzağım zaten
Senden şiirden ve gerçeklikten
Polyannacılık dokunarak yapılıyor işte
İşte bu yüzden dünyaya umutla bakmalar
Ben dünyadaki umudu sende görüyorum
Sen bana lazımlık diyorsun mesela
Oluyor mu olmuyor
Benim oldurmaya çalıştığım şeyler ne zaman oldu bilmiyorum ama
Ben ne sana ne banknotlara dokunamıyorum
İtiraz ediyorum hakim bey
Bu oylara el koyuyorum
Bir yanlışlık olmalı
Ben bu kadar nefret ederek sevmedim
Bu kadar nefret beni sarhoş etmemeli hakim bey
Hakimden dokunamıyor bana
Çok bir şey istemiyorum ama bir müebbet ömür sunuluyor bana
Yalnızca bir kalpte iki canın atışına kulak ver
Dokunuver yüreğime ve açılsın iki candan biri
Ben ölmeyi göze aldım gelecekler seçilsin
Ben senin omzuna hafifçe dokunduğumda bil istedim
Ben senin olmalıyım demeden sen benim değilsin
İşte dokunmak böyle bir şey
Dokunmanın değerini dokunmayanlar anlayamaz
Dokunanlar da dokunduklarını söyleyemez zaten
Bizim memlekette dokunanları acından öldürür
Cenazelerini kılarız adet üzere
Her yılın bir günü ağlarız
Ve güya dokunuruz kalbe
Vicdanımız batsın bizimle
Her gün ağlayan benim ve
Lanet olmasın hiç umursamaz senin kalbinin de
Dokunamıyorum işte
Okbm yok mesela
Kendime anksiyete tanısı koymadım diye mi
Ya da çok mu konuşuyorum söyle
Daha fazla konuşayım senin yerine
Ama sana değil kendime
İşte aramızdaki fark burada çıkıyor ortaya
Ben söylüyorum üzerime türbe dikilmesi pahasına
Acımdan ölüyorum sevgilim
Ben dik gireceğim kesin mezara ama seni de yanımda istiyorum......
Ahmet Hakan
Temmuz / 2021 /
11
Aşkın Cenazesi Var
Uğur IŞILAK
Temmuz / 2021 /
12
13
Temmuz / 2021 / 13
Bir Kadın Vardı
Bir kadın vardı
Uzun tırnaklarım, kancası bol dilim ve açlığım vardı
Kaçamağında değil de
Kaçamayışındaydı şalgama dalmış balığın lezzeti
Koyu karaydı manzara
Gece, geçerken uğramıştı güne
Bir kadın vardı
Isırıp kanattı beni gece yarısı
İnkılabı cereyanın ortasında huzur peydahladı
Kadehimi koklayan tüylü oğlu bacaklarıma dolandı
Balkon demirlerine dayalı topuklarımla
Sürtündü yine hafızama
Rengi ak şarabın aleviydi
Tirbuşondan yelpaze yaratırken
Hava dondu kaldı
Mantarın tadı kaçtı, mayası bozuldu şarabın
Bir kadın vardı
Zehirledi beni birkaç yudum sonrası
Yıldızlara sürterken bakışını, göz bebeğini düşürdü
Meme uçlarını avuç içlerime oturtup
Çıplaklığıyla dişlerimi okşadı
Boynundan kasıklarına giden yolda kıvrıldı dilimin beli
Saç telinden ayak tırnağına kadar okuttu desenini
Damağım, tadıyla daha da kabartırken iştahını
Terime sıçrattı şehvetinin suyunu
Kirli emir kipleri fısıldadı egoma
Bir kadın vardı
Küfretti bana her nefes molası
Bizi bulurken eridi tutkuyla surları
Tekme tokat onunken, genzime kaçardı buharını
Söndü. Ardından yandı biraz tütün
Bir kadın vardı
Üfledi beni iki dudak arası
Al ye Aybüke Özdem r
Temmuz / 2021 /
14
Lübnan : Arap D yarı’nın Tal hs z Evladı
Lübnan, bilindiği üzere Ortadoğu’nun Akdeniz kıyısında yer alan bir ülkedir. Kendi
bağımsızlığını kazandığı ilk günden beri aradığı huzura bir türlü ulaşamamıştır. Yıllarca
çeşitli buhranlar ve savaşlar içerisinde gereken istikrarı sağlayamamış ve etnik bir yapıya
sahip halkı da bu zor koşullardan nasibini almıştır. Lübnan halkı çoğunlukla
Müslümanlardan ve Hristiyanlardan oluşur. Müslüman kesimin içerisinde de Şiiler
çoğunluğu ellerinde bulunduruyor.
Lübnan, başındaki meseleler yetmezmişçesine bu yaz Beyrut’taki bir patlamayla tekrardan
sarsıldı. Bu patlama birçok insanı yaraladı ve ölümlerine sebep oldu. Ayrıca, durumu iyi
olmayan mimari yapısına da çok kötü zararlar verdi, birçok tarihi yapı büyük hasarlar aldı.
Uzun lafın kısası, bu patlama Lübnan ve Lübnan halkı için bir dönüm noktası oldu.
Lübnanlılar, kendilerini bir seçim yapma zorunluluğu içerisinde buldular : terk etmek ya da
kalmak. Lübnan’da hayatlarını devam ettiremeyecek olduklarına inananlar ülkeyi terk edip
başka ülkeye gitmek için çeşitli başvurularda bulundular. Bu başvurulardan belli birkaçı
kabul edildi ve bu insanlar dünyanın çeşitli ülkelerine yeni bir yaşam umuduyla gittiler. Bu
düşünceye sahip insanların yanında birçokları Lübnan’da kalmaya karar verdiler ya da
kalmaktan başka çareleri yok.
Temmuz / 2021 /
16
DEVLET-İ ALİYE'DEN BERİ
Bak bu limana kimse uğramadı ey yabancı!
Bak bu limanın taşları kanlı.
Magosa
Ne katiller gördü!
Ne öksüzler, ne köksüzler, ne evsizler..
Mızrak uçlu dişleri geçti etten surlarına
Mavi ve beyazın.
(O beyaz ki beyazın en kirli rengi)
Bu ada tarihin en nemli
Ve en boğucu havasını tattı
Yirminci asırda...
Zindan yüzlü kadınlar olsa da
Bak kimse hatırlamıyor katilleri
Fakat maktuller hala akıllarda!
Bak bu liman yıkıla yazdı ey yabancı!
Çok uzak diyarların çocukları
Ayak bastığın demden beri
Portakal ve zeytin ağaçları
Kan terledi.
Bizim yangın yerine dönen düşlerimiz vardı
İskele'nin sularında.
Duman tüttü ciğerlerimiz
O eski sokaklarda.
Hatta görmese de kimse
Duvar diplerinde
Boğazladı bir gölge bir bedeni.
Düştük toplu mezarlara.
Sen bilmezsin yabancı.
Düşe kalka geldik biz buralara.
Buralarda lekelidir genç kızların gülüşleri.
Dalgaların sesleri ağıt sesidir burada.
Dağların rengi matem rengi...
Ama sen yine de başını kumdan çıkarıp bak yabancı.
Bak, bak ki;
Dünya görsün cesetlerimizi.
Bak, bak ki;
Keder sularına batmasın bebekler.
Bak ve de ki onlara
"Ta Devlet-i Aliye'den beri
Türk yurdudur Kıbrıs elleri!"
Muhammed Baran Aslan
Temmuz / 2021 /
18
Vedalar ve
S
orular
Vedaların fıtratından mıdır hüzün?
Bundan mıdır bir kapının eşiğinde
veyahut bir tren garında yürekleri aniden,
zehirli bir sarmaşık gibi çepeçevre
sarması? Vedalardan arta kalan
mahzunlukla değişen çehreler gördüm.
Hüzünleri gün geçtikçe toprağın altına
gömülüyor gibi görünürken kitaplığın en
sağında duran şiir kitabının altı çizili bir
satırında aşikar oluyordu, kimi zaman da
kokusu içerlerimize dolan bir tencere
yemekte. Zira vedaların "buradayım"
deme lisanıdır anılar. Canlanır geride
kalışlar; ayrılık, keder, özlem yeniden
yerini alır bir çift gözün hizasında.
Vedalar bedenin hareketine mi tabiidir?
Yalnız adımlar mı ortaktır vedalara?
Hareket, önce ruha sonra zamanla
bedene veda ederse hareketsizliğin
tümör gibi sirayet etmesiyle zihinden,
hislerden ve işlerden bir şeyler eksilir.
Nefesler tükenmeden bedenin ölmesidir
bu. Sevgi, vicdan, merhamet, sadakat,
acı ve ızdırap bir harekettir; bazı kalpler
bir veda ile geride bırakır. Veda
edilenlerin ardından kalbin kilitlenmiş
kapıları kalır. Zincirlerle çevrili her kilit
katlar kalbin ağırlığını, yükünü.
Her veda bir son mudur? Bazıları
yalnızca bir vakte kadar hasret
biriktirmekten ibaret. Dünyevi vedalar
diyorum onlara. Öyle ki geride bir beden
ve bir dünya bıraktı çokları.
"Canlar ölesi değil" ve aykırı ebedi
vedalara. Vedanın dünyaya olmayanı ve
dünyada kalmayanı makbul değil. Bunun
için vedalardan sonra cennete hasret
duyulur. Canandan ayrılan canın tek
temennisi, vedaların gölgesi olan
ayrılıkların sonsuz bir meskenle bertaraf
edilmesi. Sormadan edemeyeceğim. İlk
kez cennete veda edildiğinden mi
vedalar cennette son bulur?
Hasılı vedalar; gideni boş göndermez,
kalandan ise çok şey götürür. Bir an gibi
görünür, bir ömür sürer. Vedalar bitmez;
giden, gözden kaybolunca büsbütün
yanında götürmez vedasını. Yarısını alır,
diğer yarısını emanet bırakır. Kimi
zaman bir şehre veda edilir kimi zaman
bir kalbe. Hatıra tazelik veren birkaç anı
kalır geriye, bir de bütün vedaların
anlatıldığı birkaç satır. Beklemekle,
özlemekle aynı dizelerde yazılmıyorsa
baştan ayağa ayrılıktır onun adı. Veda
defterleri için özenle seçilmeli kelimeler,
birkaç sözlük karıştırıp vuslat akıtmalı
mürekkepten. Zira bir vedanın sonu
vuslatsa mesafeler uzadıkça bir ip uzar
giden ile kalan arasında. Kelimelere
bürünür, şiir olur sonunda.
Vedalarınız şiir ola.
Gülce
Temmuz / 2021 /
19
Sahre
Sahire seviyorum seni
Kargalar taşları gagalamaya başladığından beri
Sen iyi bilirsin ateşi
Yağmur yüzüme öksürürken
Aşktan taburcu oldum ben
Sahire, fabrikalar çalışıyordu insanların üzerinde
Ben ateşten üşüyordum
İç çekerek gece yarısı şarkılar tüttürüyordum
Beklettim bütün dizelerimi sana
En modern zamanlarda
Allah’a ısmarlayan kızlardan birine aşığım işte
Geldi rüzgardan duvarlarıma
Kaygan kalemlerle yazılmış mürekkep
Ben kaygan şiir yazılı duvarlara
Nefessiz kan kusarak can verdim sahire
Öpüşürken nefes katiplerini izlediğim
Ağlayarak verem bulaştırdığım kızı da gömdüm
Ben de öldüm öldü kelebek de
Şah damarlarım
Aralıksız arkadaş mezarlarında çatlıyordu sahire
Arkadaş kanından içtiğim gözyaşı
Her damla poyrazda şiir olurken
Ağaçlar gölgeliyor
Bilesin içimde kan seni götürüyor
Ranza altlarında parçalanmış
Birkaç dedikodu birleştiriyordum
Çantamı hep omzumda taşıyordum
Çalınmasın istiyordum aynam
Ben bir liman arıyorum
Sığınacak fırtınalı bir koyun
Sarılacak dostu buluyorum
Sahire konuş bana
Ben niye sensizlikten gamlanıyorum?
Sahire seviyorum seni
Kargalar taşları gagalamaya başladığından beri
Sahire seviyorum seni
Omzumda düş kırıklıkları
Kaburgalarımdan kırık yağmurlar yağarken sahire
Bana yaptığın büyüden yap zamana
Duruversin zamanın hayatı akmayıversin
Yalnızca karıncalardan öğrensin sevmeyi
Sahire ırmaklarda sana sevmeyi öğretsin
Omzu acıdan kıvrılırken sahire
Bakışların yaş akıtıyordu başkalarının gözlerinde
Temmuz / 2021 /
20
O GENCE ULAŞANA KADAR
ADIM ADIM
/gsb_boyabatgm
/GSB_BoyabatGM
/gsbSinopBoyabatGM