Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
EGEYöN 1
EGEYöN 2
Ahmet DEDA
EGEYÖN YAYINCILIK,
MATBAACILIK, TANITIM,
DANIŞMANLIK, REKLAMCILIK, SAN.
TİC. LTD. ŞTİ. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ
FATMA ÇETİN
EGE BÖLGE KOORDİNATÖRÜ
AHMET DEDA
GÖRSEL YÖNETMEN
ALİ AKGÜN
EDİTÖRLER
ORAL CAN TATAR
SERKAN ÖZKURT
HUKUK DANIŞMANI
CAN ÇAPAR
ADRES:
İSMET KAPTAN MAHALLESİ, GAZİ
OSMAN PAŞA BLV., YENİ ASIR İŞ HANI
NO:3 D: 613 ÇANKAYA İZMİR
EDİTORYAL VE
SOSYAL MEDYA AJANSI:
DE-STORY
İLETİŞİM AJANSI
egeyonhaber.com
egeyondergisi.com
denizlidedahaber.com
muhendisgozuyle.com
HABER, REKLAM İLETİŞİM
0507 243 40 63
HER HAKKI MAHFUZDUR.
DERGİDEKİ YAZI, FOTOĞRAF VE
DİĞER GÖRSELLERİN
İZİN ALINMADAN VEYA
KAYNAK GÖSTERİLMEDEN
HER TÜRLÜ ORTAMDA
ÇOĞALTILMASI YASAKTIR.
AYAKTA KALACAĞIZ,
ZORLUKLARI AŞACAĞIZ
Egeyön Dergisi’nden merhabalar.
Değerli İzleyenler günden güne
tepemize biniyorlar. Nasıl mı? Tasarruf
tedbirleri dediler, yerel gazetelerin abonelik
işleri iptal. Tasarruf tedbirleri dediler,
belediyeler bizlere ara sıra bayram ilanları
veriyorlardı, onlarda iptal.
Peki, ne olacak yerel gazetelerin hali?
Herhalde yerel gazeteler yaşamasın istiyor
iktidar gücü.
Neden? Çünkü Anadolu’daki sesi
sindirmek ve susturmak için ne gerekiyorsa
yapıyorlar. Ama şunu unutuyorlar.
Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’daki
birçok yiğit yürekli gazeteciler
matbaalarını dağlara taşıdılar. Neden?
Çünkü susmamak için. Bizi asla susturamayacaksınız.
Biz yeni projelerle yine yola
devam ediyoruz Egeyön olarak. Pandemiye
inat yola devam ettik. Ekibimizde azalmaya
gitmedik, çoğaldık.
Pandemiye inat “Ne yapabiliriz?”
dedik. Köye, kasabaya gazetemizi gönderdik.
Pandemiye inat tanıtımda atılımlar
yapmaya başladık. Yani Ege’de dedik ki “
Çinliler ne içiyor, ne yiyor, nereyi görmek
istiyor?”. Çıktık yola dedik ki ekip olarak “
Egeden Çin’e ne satıyoruz?” “ Egeden Çin’e
Egeyi nasıl tanıtabiliriz?”. Çünkü Çinliler
genelde kültür turizmi için geliyorlar.
Çinliler genelde tarım turizmine geliyorlar.
Tanıtalım istiyoruz bölgemizdeki bütün
eko turizmi. Onlara gösterelim istiyoruz.
Çince anlatımları ile tanıtımları ile. İşte
bunun için biz Türk Çin Kültürel İş Birliği
Değişim ve Diyalog Derneği (TCCA) ile
işbirliği yaptık. Başkanı Sayın Abdulkadir
Tanrıdağlı ile birlikte bölgemizde Çince
yayınları başlattık. Bölgemizdeki gezilebilecek,
tarihi, kültürel değerleri olan bütün
yerleri çekip, Çince anlatmaya başladık.
Eko turizm ile ilgili, neler yetiştiriyoruz
onu anlatmaya başladık. Yine biz Çine,
halkımız, üreten insan ne satabilir onların
derdindeyiz. Dertleriniz ile dertleniyoruz.
Yeni projeler ile ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Bu proje yepyeni bir projede Anadolu’nun
sesi olacağız, Ege’nin sesi olacağız.
Bu projede sizlerle birlikte olacağız. Göreceksiniz
ki Çin medyasında da işbirliklerimiz
oluştu. Burada yaptığımız programlar
Çin’de yayınlanacak, Çin’deki programlar
Türkiye’de yayınlanacak. Bu anlamda da
attığımız her adımla Egeyi daha güçlü bir
şekilde tanıtacağız. Bizimle birlik olabilecek,
birlik olan bütün yerel yönetimlere,
muhtarlara, iş dünyasına şimdiden çok
teşekkür ediyoruz. Her şey gönlünüzce
olsun. Bu yolda birlik olacağız zorlukları
aşacağız.
EGEYöN 3
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
ÇAL’IN YENİ GÖZDESİ ‘KISIK KANYONU’NDA
DENİZLİ’nin Çal ilçesinde
doğaseverler ile fotoğraf tutkunlarının
yoğun ilgi gösterdiği ve
bölgeyi turizme açacak olan Çal
Kısık Kanyonu’nda asma köprülü
yürüyüş yolu 1200 metreyi buldu.
Muhteşem doğa güzelliğinin
buluşma noktasında Çal Belediye
Başkanı Fethi Akcan, Türk Çin
Kültürel İşbirliği Değişim ve Diyalog
Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı ile röportaj gerçekleştirdi.
Röportaj simultane çevri
ile Çinceye çevrildi.
Çal Belediyesi’nin kendi olanakları
ve kendi işçileriyle yapımına devam
ettiği kanyonu 2021 yılında turizme
kazandırmayı hedefliyor. Doğaseverler
ile fotoğraf tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği
ve bölgeyi turizme açacak olan
Çal Kısık Kanyonu’nda asma köprülü
yürüyüş yolu 1200 metreyi buldu. Çal’ın
doğal güzelliği Çinliler ile buluştu. Çal
Belediye Başkanı Fethi Akcan, Türk Çin
Kültürel İşbirliği Değişim ve Diyalog
Derneği Başkanı Abdülkadir Tanrıdağlı
ile röportaj gerçekleştirdi. Röportaj
simultane çevri ile Çinceye çevrildi. Çin
ve Çal arasındaki turizm köprüsü bu
röportajla kurulacak. İşbirliği sayesinde
Çal’ın tanıtımlar Çin’de yapılacak.
ÇİNCE RÖPORTAJ
EGEYöN 4
EGEYöN 5
Gazi Gürcan, Çinlilere Çal şaraplarının kalitesini anlattı
ÇAL ŞARAPLARI ÇiNLiLERLE
BULUŞMAYA HAZIRLANIYOR
Egeyön Dergisi’nin aracılığı ile
Türkiye-Çin iş birliği ve ticaret projesinin
en önemli ayağı Denizli’nin
Çal ilçesinde kuruluyor. Egeyön
Haber Koordinatörü Ahmet Deda ve
Türk Çin Kültürel İş birliği Değişim
ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı, Çal’ın en önemli
şarap firmalarından Kayıbağ Şarapları
sahibi Gazi Gürcan’ı ziyaret
etti. Gürcan, Çinceye simultane
çevrilen röportajda Çal bağlarını,
üzümlerini ve kaliteli şaraplarını
anlattı.
ÇAL ŞARAPLARI NEDEN KALİTELİ
Gürcan, sözlerine Çal bölgesini, üzüm ve
şarap kalitesini anlatarak başladı. Gürcan;
”2004 yılında Çal’da şarap üretimine
başladık. Çal şaraplık üzüm için çok mükemmel
havaya ve topraklara sahiptir. Biz
burada dünyadaki her türlü şaraplık üzümü
bu topraklarda yetiştirebiliyoruz. 2000
yılından 11 arkadaş Çal’da şarap üretimine
başladık. Burada çok güzel ürünler üreterek
şaraba dönüştürebiliyoruz. Mühendislerimizin
katkılarıyla dünyanın en üst
seviyesindeki şaraplar ortaya çıkıyor. Asıl
şarap bağda ve üzümde başlar. Bağlarımız
güneş ve suyunu iyi aldığı için böylelikle
kaliteli şaraplar ortaya çıkıyor.” ifadelerini
kullandı.
ÇİN’E İHRACAT İÇİN HEYECANLIYIZ
Şarap çeşitlerini anlata Gürcan; ”Biz
tesisimizde 1 milyon litre şarap üretimi
yapıyoruz. Semillon Blanc, Semillon
Sultaniye, Chardonnay yapılma beyaz
şaraplarımız var. Semillion, sira, kaberne,
kalecik karası, Çal Karası’ndan da kırmızı
şaraplarımızı yapıyoruz. İyi şarapların
ortaya çıkmasındaki önemli nedenlerden
biri de şeker ve asit dengesinin çok
iyi olmasıdır. Daha çok turizmde ve iç
bölgelerde tüketim sağlanıyor. Yıllanmaya
yönelik şaraplarımızda var. Üzüm çeşitlerine
göre 10 çeşit şarap üretiyoruz. Beyaz ve
kırmızının yanı sıra aromatik şaraplarımız
ve rose şarabımız var. Sizin de aracılığınız
ile şaraplarımızı Çin’e ihraç etmek için
heyecanlıyız.” şeklinde konuştu.
Egeyön Haber Koordinatörü Ahmet Deda
ve Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim
ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı Türkiye-Çin işbirliği ve ticareti
adına girişimlerini sürdürüyor. Bu kapsamda
Çal ilçesinde Kayıbağı Şarapları’nın
Yönetim Kurulu Başkanı Gazi Gürcan’ı
ziyaret ettiler. Gürcan, Çinlilere Çal şaraplarının
özelliklerini, kalitesini aktardı.
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
EGEYöN 6
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
BAŞKAN ÇELİK
SİMULTANE OLARAK ÇİNCEYE
ÇEVRİLEN RÖPORTAJDA
BOZKURT VE ATATÜRK’Ü ANLATTI
Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik
ile Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim
ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı ile röportaj gerçekleştirdi.
Röportaj çevri ile Çinceye çevrildi.
Başkan Çelik, Çin’de de yayınlanacak
olacak röportajda Bozkurt’u en ince ayrıntısına
kadar tanıtırken, Bozkurt’un
adını Mustafa Kemal Atatürk tarafından
verildiğini söyleyerek ‘Ne mutlu
bize Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu
isimle yaşıyoruz’ diyerek herkesi
ilçelerine beklediklerini belirtti.
Egeyön Haber Koordinatörü Ahmet
Deda, Bozkurt Belediye Başkanı Birsen
çelik ve Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim
ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı’yı bir araya getirdi. Başkan Çelik
ile Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim
ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı ile röportaj gerçekleştirdi. Röportaj
simültane çevri ile Çinceye çevrildi.
‘EMİN İNSANLARIN
MEMLEKETİDİR BOZKURT’
Bozkurt’un tanıtımı için gereken adımları
her zaman attıklarını söyleyen Başkan
Çelik, Bozkurt ilçesinin en ince ayrıntısına
kadar Başkan Tanrıdağlı aracılığıyla
Çinlilerle paylaştı. Çelik gerçekleştirilen
ve Çince’ye çevrilen röportajda ‘Bozkurt
Denizli’ye 50 kilometre mesafede İstanbul-Ankara
karayolu üzerinde, bence
Denizli’nin en şirin ilçesi. Önce bunun
için gelinmeli. Asayiş’in berkemal olduğu
bir yerdir. Bu çok önemlidir. Biz bir yere
gittiğimizde aracımızın üstüne bırakırız.
İşyerimizde bir yere gittiğimizde, namaza
gittiğimizde dükkanımızın kapısını
çekiveririz. Bu çok güzel bir olay. Başka
yerlere gittiğimde böyle bir şeyle karşılaşmadığımda
bunun ne kadar önemli
olduğunu gördüm. Çocuklarımız servisle
değil, anaokulu çocuğumuz bile kendileri
okula gider. Emin insanların memleketidir
Bozkurt.’ diye konuştu.
ÇELİK: BURADA İNSAN
MOZAİĞİ YAŞIYORUZ
Bozkurt’taki demografik yapıyı, ilçenin
ismini kimin koyduğu gibi değerli bilgileri
de paylaştı. Çelik, ‘Burada ne yenilir
ne içilir nasıl insanlar yaşar. Öncelikle
vatandaşlarımdan bahsetmek isterim. 19
tane mahallemiz var. Bizim nüfusumuzun
yüzde 65 mühacir kökenli. Yani Bulgaristan’dan
gelme vatandaşlarımızın kurduğu
bir yer. Bir de ilçemizin adını Cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
vermiş. Bu bizim en büyük gururumuz.
Kalan vatandaşlarımız Türkmen dediğimiz
yörükler ve az da Çerkez vatandaşlarımız
var. Burada insan mozaiği yaşıyoruz. Geleneklerimiz,
göreneklerimiz, ağız tatlarımız
onlar da burada mozaik oluyor. Bizim burada
kız istemelerimiz, düğün adetlerimiz,
yemek adetlerimiz gerçekten çok özeldir.
Bir muhacir somunumuz vardır. Topraktan
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
yapılan muhacir fırınımız vardır. Pek çok
yemek burada kaymakla pişer. Hayvancılık
burada bu nedenle çok önemlidir. Pek çok
ağız tatlarımız spesifiktir. Tutluca tarafına
giderseniz Kömbe’miz vardır. Burada haşhşa
üretimi ön plandadır çünkü. İnsanlarımız
güzel, yemeklerimiz güzel, adetlerimiz
güzel. O yüzden Bozkurt’a gelinmeli
bence.’ ifadelerini kullandı.
‘NE MUTLU BİZE
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN
KOYDUĞU İSİMLE YAŞIYORUZ’
Bozkurt ilçesinin isminin nereden
geldiğini de hikayesi ile Türk Çin Kültürel
İşbirliği Değişim ve Diyalog Derneği
Başkanı Abdülkadir Tanrıdağlı’ya anlattı.
Çelik, ‘Osmanlı döneminde Rusya ile yaptığı
1800’lü yıllardaki savaşlardan sonra
Bulgaristan’dan gelen göçmenler buraya
yerleşmişler. Hamidiye ve Mahmudiye
köylerini kurmuşlar. Yıllar sonra Mustafa
Kemal Atatürk, demiryolu ile Denizli’ye
geçerken Ankara’dan, Hamidiyeli Mahmudiyeli
vatandaşlar treni durduruyorlar ve
Mustafa Kemal Atatürk trenden iniyor. ‘Siz
nerelisiz, nereden geldiniz’ diye soruyor.
Onlar da diyorlar ki ‘Bulgaristan’dan
geldik Hamidiye’yi kurduk, Mahmudiye’yi
kurduk.’ Halen ilçemizde bu isimde iki
mahallem var. Mustafa Kemal de şöyle
diyor. ‘Siz gerçek Bozkurtlarsınız, Önce
Orta Asya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan
Balkanlara göç ettiniz. sonra da Balkanlardan
Anadolu’ya göç ettiniz. İşte Bozkurt’luk
budur’ diyor. ‘Bundan sonra sizin
adınız Bozkurt olsun’ diyor. Ne mutlu bize
Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu isimle
yaşıyoruz’ dedi.
EGEYöN 7
A Stone Madencilik Ve Merve Lux Stone Çin
TÜRKiYE’DEN ÇiN’E iHR
Egeyön Dergisi’nin
Türkiye-Çin işbirliği projesi
kapsamında duraklarından
biri de A Stone
Madencilik oldu. A Stone
Madencilik Sahibi Özcan
Çoban ve Merve Lux Stone
Süpervizörü Cihan Sarı
Çin’e ihracat Türk Çin Kültürel
İşbirliği Değişim ve
Diyalog Derneği Başkanı
Abdülkadir Tanrıdağlı ile
bir araya geldi. İki önemli
madenci Çin’e ihracat hazırlıklarını
bu özel röportajdan
sonra hızlandırdı.
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Egeyön Haber Koordinatörü Ahmet
Deda ve Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim
ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir
Tanrıdağlı Türkiye-Çin işbirliği adına
önemli adımlar atmaya devam ediyor.
Çalışmalar kapsamında Türkiye’den Çin’e
ihracatı hareketlendirmek isteyen Deda ve
Tanrıdağlı de A Stone Madencilik ocağını
ziyaret etti.
A STONE MADENCİLİK
ÇİN’E İHRACATA HAZIR
A Stone Madencilik Sahibi Özcan
Çoban ile Ahmet Deda’nın sunumu ve
Abdülkadir Tanrıdağlı’nın simultane
çevirisi ile röportaj gerçekleştirildi. Özcan,
“Çin’e ürün satışımız henüz yok. Satışlarımız
yüzde 90 Amerika’ya oluyor. Burası
bir traverten ocağı. Ocağımızdan çıkan
travertenin Denizli travertenine göre sert
ve özgül ağırlığının yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Sıkıdır ve delik yapısı yok denecek
kadar azdır. 22 yıldır ocağı işliyoruz.
1992 yılında burayı keşfetmiştim. Ben de
EGEYöN 8
ce Çevri İle Potansiyel Müşterilerine Ulaştı
ACAT ATESiNi , YAKTIK
maden mühendisiyim. Aylık ürettiğimiz
kapasiteye bağlı olarak yaklaşık 50 yıllık
bir rezervimiz var. “ifadelerini kullandı.
Özcan, Çin’e gerçekleştirilecek ihracatlar
için hazır olduklarını belirtti.
En iyi şekilde ihracat yapmak istiyoruz.
Pandeminin bitmesinin ardından Çinli
müşterilerimizi madenlerimize getirerek
ocaklarımızda sunum yapmak istiyoruz.
“şeklinde konuştu.
MERVE LUX STONE
TRAVERTENLERİ
ÇİN’E SATMAK İSTİYOR
Röportaja katılan Merve Lux Stone
Süpervizörü Cihan Sarı ise,” Merve Lux
Stone’de hammade ve ocak işleri ile
ilgileniyorum. İlimizde ve diğer illerde
mermercilik yapıyoruz. Özcan bey ile
uzun yılladır tanışıyoruz. Sektörde önemli
ve değerli bir ağabeyimizdir. Her zaman
bizlere ticari ve hammadde anlamında
destek olmuştur. Amacımız sizin de
aracılığınız ile ikili ilişkilerden sonra
travertenlerimizi Çin’e satmak olacak.
EGEYöN 9
ŞARAP ÜRETİCİLERİNİN BANDROL İSYANI!
“BİZ MALIMIZI SATAMAZSAK
BORÇ ÖDENMEZ, ÜZÜM ALAMAYIZ”
Egeyön Dergisi dünyaca ünlü
şarapların üretildiği Çal’ı ziyaret etti.
Çal ilçesinde Pardus Şarapçılık sahibi
Bülent Akşit ile röportaj gerçekleştiren
ekibimiz adeta bir dokunda bin ah
işitti. Akşit, üreticinin yaşadığı bandrol
sıkıntısını anlattı.
“BANDROL ALAMAZSAM
ÜRÜN SATAMAM,
ÜZÜM ALAMAM”
Akşit sözlerine şöyle başladı;”Bu
sene üzümler çok güzel ama üzümlerin
kaderi yok. Güzellik fayda etmiyor,
kader olmayınca. Şarapçının üzerinde
büyük bir sıkıntı var. Bizim bölgemizde
sadece Çal’da üzüm üreten çiftçinin
sayısı 8 bin. Bunun yanında Baklan,
Bekilli, Güney ve Buldan var. Şaraplık
üzüm üreten ilçeler arttı. Ama üzüm
çok pazar yok. Çünkü şarapçıların
başında şöyle bir sıkıntı var; hükümet
özel tüketim vergisini yapılandırdı.
Ama herkesin elinde şarapları mevcut
olmasına rağmen özel tüketim vergisi
borcu olduğu için bandrolünü alamıyorlar.
Bandrol alamadığı için şaraplar
bekliyor. Satış yok. Ben malımı satamadıktan
sonra üzüm alamam. “
“CUMHURBAŞKANINA
SORUNLARIMIZ GİTMİYOR”
Akşit; “Biz bu konuda Vergi Dairesi
Başkanı ile görüşme yaptık. Bu borçlanma
da pandemi döneminde oteller
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
kapalı kaldığı ve biz de satış gerçekleştiremediğimiz
için oluştu. Üzümcünün
ödemesi geldi. Mecburen ödemek
zorunda kaldık. Burada yüz yüzeyiz.
Gelecek sene bir daha mal almak
zorundayız. Satış olmayınca ortaya bu
borç çıktı. Ben yetkililerle konuştum.
Yapılandırma borcunu öde diyorlar.
Ben elimdeki malı satmadan borcumu
nasıl ödeyeyim. Cumhurbaşkanı istemiyor
diyorlar. Cumhurbaşkanı ülkeye
para gelsin diye uğraşıyor. Ama Cumhurbaşkanı
şarabı sevmiyor diye kimse
yanına bu sorunla gidemiyor.”dedi.
“ÇÖZÜM ÖNERİSİNİ
HÜKÜMETE SUNAN YOK”
Dünyanın, Türkiye’nin ve
Denizli’nin en önemli şarap
üreticilerinin bulunduğu Çal’da
bandrol sıkıntısı yaşanıyor. Şarap
üreticileri, özel tüketim vergisi
borçlarını yapılandırdı ancak
borç nedeniyle bandrol alamıyor.
Bandrolsüz ürünleri satamayan
üreticiler yapılandırma borçlarını
ödeyemiyor. Bir kısır döngü
içine girdiklerini belirten Pardus
Şarapçılık sahibi Bülent Akşit,”
Hükümet özel tüketim vergisini
yapılandırdı. Ama herkesin elinde
şarapları mevcut olmasına rağmen
özel tüketim vergisi borcu
olduğu için bandrolünü alamıyorlar.
Bandrol alamadığı için
şaraplar bekliyor. Satış yok. Ben
malımı satamadıktan sonra üzüm
alamam.” dedi.
Akşit sözlerini şöyle noktaladı;”-
Ben siyasilerle bu konuyu konuştum.
En azından ilk taksiti yatırana bandrol
versinler. Mesela 500 bin bandrol alsın.
1 milyon liraya satsın. Sonra ikinci
taksitinin yatırsın ve tekrar bandrol
alsın teklifinde bulundum. Ama hiç
kimse şarabın adı geçtiği için bu kanun
teklifini veremiyor. Şuanki durumda 36
ay yapılandırma var. Ben parayı bulup
borcumu yatırsam bile 36 ay sonra
bandrol alabileceğim. 36 ay benim
elimdeki mal bekler bozulmaz. Ama
çiftçi üzümünü nereye satacak? Bu
sene çok büyük sıkıntı var. Çiftçi üzümünü
satamaz. Satsa bile fiyatlarda
değişiklik olmaz, rekabet oluşmaz.”
EGEYöN 10
GRİ SİGORTA
TARIM
SİGORTALARI
MÜDÜRÜ
GÜL ÖZ:
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
GRİ SİGORTA
GELENEKSEL TARIM HİZMETİ
ÇİFTÇİLERİMİZİN YANINDA
bizim şu an verdiğimiz hizme2005-2006
senesinden önce de vardı. TARSİM’le
birlikte bu işlem kalkmıştı. Şimdi ise Gri
Sigorta Geleneksel Tarım hizmeti çiftçilerimizin
yanında.
Egeyön Dergisi Tarım sigortaları ile
ilgili merak edilenleri Gri Sigorta Tarım
Sigortaları Müdürü Gül Öz’e sordu. Müdür
Öz, ‘Geleneksel tarım sigortası ve Geleneksel
tarım sigortasında ürün kısıtlaması ile
ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Gri Sigorta Tarım Sigortaları Müdürü
Gül Öz, Egeyön Dergisi ekibini ağırladı.
Türkiye’de Tarım Sigortaları ile ilgili son
gelişmeleri değerlendiren Müdür Öz, ’Gri
Sigorta geleneksel tarım sigortası projesinin
detaylarını anlatır mısınız?, Geleneksel
tarım sigortasında ürün kısıtlaması var
mı?’ sorularına yanıt verdi.
TARIM SİGORTASININ
ÖNEMİ NEDİR?
Tarım sigortaları şu an TARSİM’le birlikte
anılıyor. Devlet destekli tarım sigortaları
olarak, devletin %50’sini ya da teminatlı
poliçeler de %67’sini desteklediği, yaklaşık
olarak 2005 yılında kuruldu. 5363 sayılı
kanuna göre bence çok önemli bir konu.
Çünkü baktığımız zaman küresel ısınma
kaynaklı iklim değişiklikleri yaşanıyor.
Şu an Temmuz ayına giriyoruz neredeyse
ama hala sigorta yapılan arazilerden hasar
ihbarı alıyoruz. O yüzden tarım sigortaları
çok önemli büyük ve küçükbaş hayvanlar,
arılar, seralar, bağlar bahçeler muhakkak
sigortalanmalı. En azından bir don olayı
oldu mu düşünmüyorsunuz, gece rahat
yatıyorsunuz. Çünkü bir güvenceniz oluyor
emeğiniz boşa gitmiyor.
GRİ SİGORTA GELENEKSEL TARIM
SİGORTASI PROJESİNİN
DETAYLARINI ANLATIR MISINIZ?
TARSİM devlet destekli tarım sigortası
yapabilmek için ÇKS kaydı istiyor. Fakat
bizim çıkarmış olduğumuz geleneksel tarım
sigortalarında ÇKS kaydı zorunluluğu
yok. Araziler neden ÇKS’ye kayıtlı değildir,
anlaşmazlık vardır, hazine arazisidir, verasetten
dolayı tapusuzdur. Tarla ürünleri
ve üzüm dahil olmak üzere bütün çiftçilere
biz teminat veriyoruz. TARSİM’in yapamadığı
ÇKS’siz ürünleri biz sigortalıyoruz.
Biz bu ürünü Nisan ayında satışa çıkardık.
Türkiye geneline baktığımız da 40-50
milyon hektar arazinin ÇKS belgesi bulunmuyor.
Hala dolu ihbarlarının hasarlarının
yapıldığı iklim şartlarında çok önemli bir
poliçe olduğunu düşünüyorum. Aslında
GELENEKSEL TARIM SİGORTASINDA
ÜRÜN KISITLAMASI VAR MI?
Şuan için meyvelerde ürün kısıtlaması
var. Sadece üzümü teminat altına alabiliyoruz.
Hububat, tahıl ve tüm tarla
ürünlerine teminat verebiliyoruz. Bu sene
bir gidişata bakacağız, bu teminatlarımızı
gelecek yıl meyveler de dahil olmak üzere
tüm ürünlere vermeyi düşünüyoruz. Yeni
bir proje ama arkasında ciddi bir çalışma
var. Genel Müdürümüz Rüstem Bey tarım
sigortalarıyla ilgili 32 yıllık bir tecrübeye
sahip. Ben aynı şekilde daha önce eksperlik
şu an sigorta takim bilirkişiliği yapmak
üzere hayatım tarım sigortalarıyla geçti.
O yüzden arkası sağlam ve teknik açıdan
oldukça sağlam hazırlanmış bir ürün.
Açıkçası bu ürünümüze çok güveniyoruz.
Bu ürüne bir de çiftçi destek paketi
ekledik, onlara daha çok destek olabilmek
adına. Çiftçilerin traktör bakımından tutun
da check-uplarına kadar hizmetlerini de
desteklemeye karar verdik. Böylece ürünümüzü
daha güçlü hala getirdik. Şu an
Türkiye’de bu hizmeti veren ve acentelerle
iş birliği yapan tek şirketiz.
İZLEYİCİLERİMİZE NE SÖYLEMEK
İSTERSİNİZ?
ÇKS kaydı olmayan çiftçilerimiz sigorta
yaptıramadıkları için üzülmesinler. Biz Gri
Sigorta olarak “GRİ GELENEKSEL TARIM
SİGORTASI” ile yanlarındayız. Sigortalarını
yaptırmayı unutmasınlar ve geceleri
rahat uyusunlar, emekleri boşa gitmesin.
EGEYöN 11
LİDERLER
Liderler Ege’de kolajımızın ilk bölümünde
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener
var. Akşener Afyonkarahisar’ı ziyaret etti.
MERAL AKŞENER
AFYONKARAHİSAR’DA İDİ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,
21 Haziran’da çeşitli temaslarda bulunmak
üzere Afyonkarahisar’a geldi. Programına
Emirdağ ilçesinden başlayan Meral
Akşener, burada davul ve zurna eşliğinde
karşılandı. Esnafı ziyaret edip, işleri ve
ekonomik durumlarıyla ilgili sohbet eden
Meral Akşener, gelirlerinin giderlerine
yetip yetmediği, kaç çocuk sahibi oldukları
gibi sorular yöneltti. Akşener fotoğraf çektirmek
isteyen vatandaşları da kırmadı.
Emirdağ ziyaretinden sonra Bolvadin’e
geçen Genel Başkan Meral Akşener,
ilçe merkezinde bulunan Çınaraltı Çay
Bahçesi’ndeki vatandaşlarla sohbet etti.
Çiftçi ve besicilerle görüşen Akşener,
ekonomik durumları hakkında sorular
sordu. Yem fiyatları, tohum fiyatları, süt
fiyatları hakkında bilgi alan Akşener, daha
sonra parti otobüsünün merdivenlerinden
konuşma yaptı. Halka, söz verip de yerine
getirmeyen siyasetçilere ‘oy vermeyin’ çağrısı
yapan Meral Akşener, “Unutuldunuz
kardeşim, unutuldunuz, siyaset tarafından
unutuldunuz. Rica ediyorum kalplerinizi
açarak dinleyin. Seçim zamanı gediğinde
kime isterseniz oy vereceksiniz o başka bir
şey ama bugün kalplerinizi açarak dinleyin.
Bu meydana gelip, ‘şu şucudur, bu
bucudur’ konuşma yapanları dinlemeyin.
Bunu ben yapıyorsam dinlemeyin, benim
arkadaşlarım yapıyorsa dinlemeyin. Bu
meydana gelip, sizin oylarınızı alabilmek
için size hizmetler, size projeler, size siyasetin
ahlakından bahsedip bu konuda söz
verenleri dinleyin. İkna olursanız oy verin,
ikna olmazsanız oy vermeyebilirsiniz.
Benim sizden bir siyasetçi olarak talebim
budur. 3600 ek gösterge sözü mü verildi,
yerine getirilmiyor mu oy vermeyeceksiniz,
kim yerine getirmediyse oy vermeyeceksiniz”
dedi.Kolajın ikinci bölümünde CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yer aldı.
Kılıçdaroğlu CHP’nin kalesi İzmir’de bir
dizi programa katıldı.
KILIÇDAROĞLU İZMİR’DE İDİ
EGEYöN 12
EGE’DE
Siyasi parti liderleri
Ege’yi yakın markaja aldılar.
İYİ Parti Genel Başkanı
Meral Akşener, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
DEVA Partisi Genel
Başkanı Ali Babacan, Türkiye
Değişim Partisi Genel
Başkanı Mustafa Sarıgül
ve Memleket Partisi Genel
Başkanı Muharrem İnce
Ege’nin çeşitli illerinde açılış,
miting, basın toplantısı
ve vatandaşlarla buluşma
gerçekleştirdiler. Egeyön
Dergisi kolajı ile Lider
Ege’de sizlerle..
25 Haziran’da tamamlanan projelerin
açılışını yapmak üzere İzmir’e gelen Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Bornova’daki Aşık Veysel
Parkı içinde yer alan yarı olimpik yüzme
havuzu Havuz İzmir’in açılış törenine
katıldı.
CHP GENEL BAŞKANI
KEMAL KILIÇDAROĞLU
İZMİR’DE HAVUZ AÇTI
Açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer, yaklaşık
16 milyon liralık yatırımla tamamladıkları
Havuz İzmir’in açılışının pandemi
nedeniyle geciktiğini söyleyen ise “Havuz
İzmir; yüzme, sualtı ragbisi, sutopu
ve triatlon müsabakalarına ev sahipliği
yapacak ve her yaştan İzmirliye hizmet
verecek. Yarı olimpik yüzme havuzumuz,
3 bin 200 metrekare kapalı alanda engelli
ve doğa dostu bir yapı olarak inşa edildi.
Büyükşehir Belediyemizin İzmir’e kazandırdığı
bu havuz sayesinde, profesyonel
şekilde yüzme sporuyla ilgilenen çocuk ve
gençlerimizin ihtiyacı karşılanacak. Burası
aynı zamanda, yüzme bilmeyenlere eğitim
verilen bir tesis olacak” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşma yapmadığı
törende, Soyer’in konuşmasının ardından
kesilen kurdele ile Havuz İzmir’in açılışı
gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu, daha sonra
beraberindekilerle havuzu dolaştı.
Üçüncü bölümün konuğu Türkiye Değişim
Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül
oldu. Sarıgül’ün Denizli ziyaretinde özel
sorumuzu da yönelttik.
SARIGÜL DENİZLİ’DE İDİ
Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı
Mustafa Sarıgül, Zorlu Holding’in sahibi
Ahmet Nazif Zorlu’nun annesi Saide
Zorlu’nun cenazesine katılmak için 25 Mayıs’ta
Denizli’ye geldi. Sarıgül, Denizli’de
Türkiye Değişim Partisi İktidara Hazırlık
Merkezi’nde partililer ve basın mensuplarıyla
bir araya geldi. Sarıgül, gazetecilerin
sorularına yanıt verdi.
‘AŞILAMA İŞİNİN ŞİMDİYE KADAR
BİTMESİ LAZIMDI’
Egeyön Haber Koordinatörü Gazeteci
Ahmet Deda’nın ‘Pandemi döneminde
EGEYöN 13
hükümetin karar verdiği uygulamaları
adaletli buluyor musunuz?’ sorusuna
yanıt veren Türkiye Değişim Partisi lideri
Sarıgül, ‘Pandemi döneminde hükümetin
ilk 6 aylık süreçte attığı adımlar başarılıydı.
Ancak süreç uzayınca sıkıntıları
da beraberinde getirdi. Keşke iki Türk
hocamız aşıyı buldular. İşte TDP iktidarında
yurtdışına beyin göçü olmayacak.
Üniversitedeki evlatlarımıza gençlerimizin
olanaklarını ve imkanlarını muhteşem
noktalara taşıyacağız. Aşılama işinin şu
ana kadar bitmesi lazımdı. Orada bile geç
kaldık. Çevrenizde Koronavirüse yakalanan
olmasın ama yakalanlarının neler çektiğini
biliyoruz. Ne yazık ki bu konuda geç kaldık.
Benim beklentim ve talebim bu niye
Kasım’a kalıyor. Kalmaması lazım. Hayatın
bir an önce normale dönmesi lazım. 30’u
aşkın ili dolaştım ve vatandaşlarımızın
esnaflarımızın neler çektiğini biliyorum.
Allah devletimizin ışığını esnaflarımızın
ışığını inşallah hiçbir zaman söndürmesin’
ifadelerini kullandı.
SEDAT PEKER’İN SKANDAL
İDDİALARI SARIGÜL’E DE SORULDU
Sedat Peker’in Youtube’da yayınladığı
videolarda ortaya attığı iddialar hakkında
görüşleri sorulan Sarıgül, ‘Türkiye Değişim
Partisi olarak inşallah, iktidarının
ilk 100 gününde öylesine hukuk reformu
yapacağız. Almanya’da Fransa’da nasıl bir
hukuk sistemi varsa bize de öyle bir hukuk
sistemi gelecek. Senin hukukun benim
hukukum olmaz. Büyük adliye binaları
yapabiliriz. Ama içerisine adalet koyamıyorsak
o binaların bir anlamı yok. Diyorlar
ki Avrupa Birliği istediği için bu kanunu
çıkardılar. Biz Avrupa Birliği’nin isteğine
göre kanun çıkarmamalıyız. Küresel bir
hukuka ihtiyacımız var. Biz Türkiye’yi
hukuk devleti olduğunu hukuk önünde hiç
kimsenin ayrıcalığının olmaması gerektiğini
söylüyoruz.’ dedi.
AHMET DEDA SORDU
CUMHURBAŞKANI ADAYI
OLACAK MISINIZ?
Egeyön Haber Haber Koordinatörü
Ahmet Deda’nın Cumhurbaşkanı adayı
olacak mısınız? sorusuna yanıt veren
TDP Genel Başkanı Sarıgül, ‘Biz farklı bir
siyasi partiyiz. Biz iktidar yansın batsın
kül olsun da biz gelelim partisi değiliz. Biz
sorumluluğumuzun bilinci içerisinde bir
partiyiz. Türkiye Değişim Partisi emektir.
Biz önceden harekettik. Şimdi bereket
olduk. Burada yılların bir mücadelesi var.
Bir siyasi parti için baş kaldırmak ve mücadele
etmek lazım. Ben parti kuruyorum
demekle parti kurulmaz. Hedefin nedir?
Haksızlara baş kaldırmıyorsan kimse senin
yanında olmaz. İlk turda ittifak yapan partiler,
kendi oylarına güvenmeyenler, kendi
oylarını gizleyenlerdir. İttifak isteyenler,
Ankara’da ‘on dönüm bostan yan gel
osman diyenlerdir’ ve biz onlardan değiliz.
Biz bismillah diyeceğiz ve TDP’nin öyle bir
adayı olacak ki Türkiye’nin bir çok ilinden
oyları alacak. Biz düşünce devrimi yapan
bir siyasi partiyiz. İlk turda kendi adayımızı
çıkaracağız’ dedi.
Dördüncü bölümde dağ tepe demeden
ilçe ilçe vatandaşlarla buluşan DEVA Partisi
Genel Başkanı Ali Babacan var.
ALİ BABACAN İZMİR ÖDEMİŞ’TE
ESNAFLA BULUŞTU
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan
24 Haziran’da ilçe kongresi vesilesiyle gittiği
İzmir Ödemiş’te esnafı ziyaret etti.
Bir kahveci esnafı Babacan‘la konuşurken,
kahvelerde uygulanan yasaklarla
ilgili veryansın etti: “AVM’ler serbest, yüz
kişi oraya giriyor, büyük şirketler serbest..
Oralarda virüs olmuyor, bizim kahvelerde
3 kişi çay içecek ama yasak… Bıktık kahvelerle
uğraşmalarından. Nedir çektiğimiz?
Bıktık ya! Kahveci nasıl para kazanacak?
Akıllarına gelmiyor… Ben 5 bin TL kirayı
nasıl ödeyeceğim?”
‘ÜLKEMİZ BİZE DEĞER VERMİYOR’
Bir fen lisesi öğrenci ise ülkenin öğrencilere
değer vermediğinden şikayet etti:
“Bu ülkede öğrencilere, liselilere hiç değer
verilmiyor. Çok büyük bir kayırma olduğunu
düşünüyorum. Biz Fen lisesi öğrencileri
olarak üç sene ilkokul tarzı bir okulda okuduk.
Yeni yaptıkları okulu ise imam hatibe
çevirdiler. Tüm dünyada fen liselerinin
laboratuvarı, çalışma imkanları olur ama
biz yararlanamadık. Maalesef ülkemiz bize
hiç değer vermiyor.”
Kolajımızı Memleket Partisi Genel Başkanı
Muharrem İnce kapatıyoruz. Muharrem
İnce Denizli’de çarpıcı açıklamalarda
bulundu.
MUHARREM İNCE DENİZLİ’DE
KONUŞTU MEMLEKET PARTİSİ’NİN
BİRİNCİ PARTİ OLMASI İÇİN
TARİH VERDİ
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem
İnce 30 Haziran’da Denizli’de
gerçekleştirdiği parti il binası açılışı öncesi
vatandaşlara hitap etti. Denizli’deki yol,
yurt ve üretim sıkıntısına değinen İnce;
“Kimi görsem kavşaktan, yoldan şikayet
ediyor. Dolar 4 lira iken 75 milyona yapılan
kavşak dolar 9 lira oldu. Hesabı sen yap
diyorlar. “dedi. İnce, iktidar ve muhalefeti
sert bir dille eleştirirken liderleri
canlı yayında tartışmaya davet etti. İnce,
partisinin yılbaşında birinci parti olacağını
iddia etti.
EGEYöN 14
EGEYöN 15
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
İHRACAT
HEDEFLERİMİZE
EMİN ADIMLARLA
İLERLİYORUZ
Denizli ihracatı
2020 yılında pozitif ayrıştı.
Bir önceki yıla kıyasla artış gösteren ve
3,2 milyar Amerikan Doları
olarak gerçekleşen ihracat
2021 yılındaki hedeflerine de
emin adımlarla ilerliyor.
EGEYöN 16
2021 için 4 milyar Amerikan Doları hedef
belirlediklerini söyleyen DENİB Başkanı
Hüseyin Memişoğlu, pandemi döneminin
ihracat üzerindeki olumsuz etkisinin sona
erdiğini belirterek şunları söyledi:
“2020 yılının haziran ayından bu yana
ihracat artışımız devam ediyor. Yükseliş
trendini 12. aya taşıyan ihracatımız olumlu
gidişatını sürdürüyor. Geçtiğimiz sene 27
sektörde, 2.915 farklı GTİP’te, 183 ülkeye
dış satıma imza atan ihracatçılarımız bu
sene de ilimiz ekonomisine katkılarını
sürdürmeye devam ediyor.
Gerek dünya ticaretindeki canlanma
gerek ihracatımızda yaşanan gelişmeler
göz önüne alındığında, 2021’i hedeflerimiz
doğrultusunda tamamlayacağımızı öngörüyoruz.
İlimizin bugüne kadarki yıllık ihracat
rekoru 2018 yılında 3,4 milyar Amerikan
Doları olmuştu. 1 Haziran 2020 ile 31 Mayıs
2021 tarihleri arasındaki 12 aylık ihracatımız
ise 3,8 milyar Amerikan Doları’nı aştı.
2021 için kendimize 4 milyar Amerikan
Doları değerinde ihracat hedefi koymuştuk.
Bu yolculuğumuza emin adımlarla
devam ediyoruz. Sene sonunda hedefimizi
yakalayacağımızı, hatta aşabileceğimizi
düşünüyoruz.”
İHRACAT DENEYİMİMİZ VE
SEKTÖREL ÇEŞİTLİLİĞİMİZ
FARK YARATIYOR
Denizli’nin ilk ihracatını binlerce yıl
önce yaptığına dikkat çeken DENİB Başkanı
Hüseyin Memişoğlu, “İhracat yapmak
Denizli’nin genlerinde var. İlk ihracatını
binlerce yıl önce yapan şehrimiz, bugün
ülkemizin en önemli ihracatçı kentlerinden
biri konumunda. Ülkemizin en çok ihracat
gerçekleştiren 9. şehriyiz.
Burada değinmek istediğim önemli
hususlardan biri de ihracattaki sektörel
çeşitliliğimiz. 2000’li yılların başında tekstil-konfeksiyon
sektörü ağırlıklı bir ihracat
yapımız vardı. Ancak bugün görüyoruz ki,
ihracat rakamlarımız artarken tekstil-konfeksiyonun
ihracatımızdaki payı azalıyor.
Sürdürülebilir ihracat noktasında sektörel
çeşitliliği çok önemsiyoruz. Ev tekstili,
kablo, bakır tel, doğal taş, gıda, makine, dış
giyim, tekstil ham maddeleri gibi gruplarda
önemli bir ihracatçı konumdayız. 27
sektörde ihracat yapmak, sağlıklı bir ihracat
yapısını da beraberinde getiriyor” dedi.
ÜYE FİRMALARIMIZI
ZİYARETLERİMİZ DEVAM EDİYOR
Üye firmalarını iş yerlerinde ziyaret
ettiklerini belirten DENİB Başkanı Hüseyin
Memişoğlu, DENİB bünyesinde görevli
çalışanlardan oluşturulan farklı ekiplerin
ihracatçı firmaları ziyaret ederek karşılıklı
fikir alış verişinde bulunduğunu söyledi ve
sözlerini şöyle sürdürdü: “Üye firma ziyaretlerimize
geçtiğimiz sene yaz aylarında
başlamıştık. Pandemi izin verdiği ölçüde
firmalarımızı ziyaret ettik. Şu anda da ziyaretlerimiz
devam ediyor. Yaklaşık 300 üyemizi
ziyaret ettik. Ziyaretlerimizde sektörel
görüşmeler gerçekleştiriyoruz. İhracatımızın
gidişatını, üyelerimizin beklentilerini
konuşuyoruz. Görüş alış verişinde bulunuyoruz.
İhracatçılarımızın fikirleri bizim için
çok değerli, çok önemli. Tüm üyelerimizi
ziyaret etmeyi amaçlıyoruz. Aldığımız geri
bildirimler ışığında, çeşitli projelere imza
atıyoruz.”
EGEYöN 17
AYSİAD Başkanı Mahmut Catlık anlattı
DENiZLi VE ÇAL,
AYSiAD KÖPRÜSÜNDEN
UKRAYNA’YA AÇILIYOR
AYSİAD Başkanı Mahmut Catlık, Egeyön
Dergisi’nin özel röportaj konuğu oldu.
Başarılı iş insanı Catlık AYSİAD bünyesindeki
çalışmalarını ve pandemi sürecindeki
girişimlerini anlattı. Bunların yanı sıra
Başkan Catlık ile AYSİAD’ın kadın üyeleri,
turizm çalışmaları ve Denizli’ye hareketlilik
katan Ukrayna Büyükelçisi ziyaretini de
konuştuk. AYSİAD Başkanı Mahmut Catlık
ile gerçekleştirdiğimiz röportaj;
PANDEMİ DÖNEMİNDE
NELER YAPTINIZ? PANDEMİ İLE
BİRLİKTE FARKLI PROJELER
GELİŞTİRDİNİZ Mİ?
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’ndeki
tüm vatandaşlarımızın bayramını kutluyorum.
Çok zor bir süreçten geçiyoruz, bu
nedenle özellikle sağlık çalışanlarımıza
vermiş olduğu emeklerden dolayı teşekkür
ediyorum. Bu güne kadar bu hastalıktan vefat
etmiş kişilere baş sağlığı, ailelerine sabır
diliyorum. İnşallah bu süreci atlatacağız.
Biliyorsunuz sivil toplum kuruluşları
İçişleri Bakanlığına bağlı, pandemi sürecinde
bizde bakanlığın uygulamış olduğu
kanun ve yönetmeliğe göre hareket ediyoruz
ama tabi içimiz kıpır kıpır. Çok çalışmak
istiyoruz, mücadele etmek istiyoruz, bir
şeyler katmak istiyoruz, çünkü bu yaşlara
bir daha gelmeyeceğiz. Bu yaşlarda hem
ülkemize, hem ilimize, hem burada yaşayan
insanlara ne kadar katkı sağlayabilirsek
bizim için o kadar iyi. Pandemi sürecinde
de çalışmalar yaptık, yapmaya da devam
edeceğiz.
AYSİAD’IN KAÇ ÜYESİ VAR?
KADINLARIN KONUMU NEDİR?
Şu anda 200’e yakın üyesi var. AVRAS-
YA YÖNETİCİ SANAYİCİ VE İŞ İNSANI
DERNEĞİ’YİZ. En son yaptığımız genel
kurul toplantısında iş adamları kelimesini
iş insanları olarak değiştirdik. Çünkü
bizim artık işletmeci kadın üyelerimizde
var. Şu anda istişare kurulumuzda iki kadın
arkadaşımız var. Onların bizimle olmasından
son derece büyük mutluluk duyuyoruz.
Bundan sonra yapacağımız bütün etkinliklerde
de kadın arkadaşlarımız bizimle
beraber olacak.
SON DÖNEMDE LOBİ
FAALİYETLERİNE ÖNEM
VERİYORSUNUZ, BUNA NEREDEN
ESİNLENDİNİZ?
Önce temelden bakmak lazım. AYSİAD
2004 yılında Denizlili iş adamları tarafından
kurulmuş, topluma bu güne kadar
inanılmaz hizmet etmiş, çok iyi bir sivil
toplum kuruluşu. Benden önceki dönem
başkanlarımıza bu bayrağı bize devrettikleri
için teşekkür ediyorum. 2018 yılında
biz AYSİAD yönetimine geldikten sonra
EGEYöN 18
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Avrasya Yönetici Sanayici ve İş Adamları Derneği
(AYSİAD) Denizli için girişimleri ile her geçen gün
dikkatleri üzerine çekiyor. Dernek Başkanı Mahmut
Catlık ile faaliyetler ve pandemi dönemini kapsayan
bir röportaj gerçekleştirdik. AYSİAD’ın vizyonu ve
çalışmaları Egeyön Dergisi farkıyla sizlerle..
açılmamız gerektiğinin hayalini kuruyordum.
Denizli son derece potansiyelli,
hayal gücü yüksek ve devlet tarafından
hiçbir şey beklemeden kendisi mücadele
edip kurumlarını belli bir yere getirmeye
çalışan insanlarla dolu. Bu yüzden farklı
uygulamalara gitmemiz gerekiyordu. 2018
yılından beri aslında çok farklı uygulamalar
yaptık. Örneğin ‘’Hayalimdeki İş İnsanı
Resim ve Kompozisyon Yarışması’’ yaptık.
Yaklaşık 500’e yakın eser geldi. Yolumuzu
çocuklara göre belirlemek zorundaydık.
Dereceye giren çocuklarımızı ve ailelerini
Sayın Ahmet Nazif Zorlu (VESTEL) ağırladı.
Aynı zamanda çocuklarımızın gönderdiği
eserleri bir sergi ile halk ile paylaştık.
UKRAYNA BÜYÜKELÇİSİ ÇAL’A
GELDİ OLUMLU GÖRÜŞMELER
YAPILDI, HAL BÖYLE OLUNCA
TURİZM VE TARIM TURİZMİNİN
GELİŞİMİ İÇİN AYSİAD NASIL
KATKILARDA BULUNABİLİR?
Biz dedik ki mutlaka dışa açılacak bir
paydaş bulmalıyız. Bu paydaş Türkiye
Cumhuriyeti devletine yararlı, devlet için
mücadele eden insanlardan oluşmalıydı.
Bir araştırmaya girdim ve EKO AVRASYA
ile Ankara’da bir birlikteliğe başladık. Sayın
Hikmet Eren başkanımla beraber, neler
yapabiliriz, nasıl geliştirebiliriz onların
potansiyelini Denizli de nasıl kullanabiliriz
çalışmalarına başladık. İlk olarak geçen
yıl Kazakistan Büyükelçimizi getirdik. Üç
günde yaklaşık 35 firma ziyaretinde bulunduk
ve büyük bir seminer yaptık. Sonrasında
özellikle Kazakistan, Azerbaycan ve
Özbekistan’da iş yapan Denizlili firmalarla
iletişime geçip onlara desteklerde bulunduk
ve bulunmaya devam edeceğiz. Şu anda
da yatırımla ilgi işlemlere başlandı. Tabi
araya bir pandemi girdi. Özellikle seracılık
konusunda Özbekistan, Kazakistan sınırında
havası seraya uygun olan bölgelerde
sera açmak isteyen yatırımcılarımız şuan da
işlemlerde başladılar.
UKRAYNA BÜYÜKELÇİSİ’NİN
DENİZLİ’YE VE ÇAL’A GELMESİ
TURİZME VE TARIMSAL TURİZME
NE TÜR BİR KATKI SAĞLADI?
Özellikle Ukrayna Büyükelçimizi
istememizin sebebi son 3 yıldır Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin Ukrayna ile yapmış
olduğu protokollerdir. Sayın Ukrayna
Büyükelçimizi ilk çağırdığımızda sağ olsun
bize hiç hayır demedi. Dışarıdan baktığımızda
Denizli’nin çok büyük bir potansiyeli
var. İnsanlar gelmek, görmek, tanımak
istiyorlar. Ukrayna Büyükelçimize şehrimizi
ve firmalarımızı gezdirdik. Öncelikle tekstil
firmalarımızı, bakır firmalarımızı, demir-çelik
firmalarımızı birlikte ziyaret ettik.
Güzel görüşmeler sağladık.
EGEYöN 19
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
MEHMET TİLLEM
KİMDİR?
Avustralya’nın ilk Türk
senatörü olan Mehmet Tillem
2019 yılında hayatını kaybetti.
Henüz 2 yaşında iken ailesi ile
birlikte Avustralya’ya göç eden
Tillem burada çok önemli işlere
imza atarak Avustralya’nın ilk Türk
senatörü oldu. Geçirdiği kalp krizi
sonucu Tillem 45 yaşında hayata
gözlerini yumdu.
AVUSTRALYA’NIN İLK TÜRK SENATÖRÜNÜN
ADI TAVAS’TA
YAŞAYACAK
Avustralya Denizlililer Derneği Kurucusu Rıza Gençoğlu, Avustralya’nın
ilk Türk Senatörü Tavaslı Mehmet Tillem adına yapılacak kültür parkının
müjdesini Egeyön Dergisi’ne verdi. Gençoğlu, park için gerçekleştirdikleri
girişimleri ve Avustralya’daki Türkler ve Denizlilileri anlattı.
Avustralya Denizlililer Derneği Kurucusu
Rıza Gençoğlu Egeyön Dergisi’ne özel
bir röportaj verdi. Gençoğlu Avustralya’da
yaşayan Türklerin sorunlarından, memleket
hasreti çeken Denizlililer, Horoz Futbol
takımından ve birçok konuya değindi.
Gençoğlu Avustralya’nın ilk Türk Senatörü
Tavaslı Mehmet Tillem adına yapılacak kültür
parkının müjdesini Egeyön Dergisi’ne
verdi.
MEHMET TİLLEM
KÜLTÜR PARKI MÜJDESİ
Avustralya Denizlililer Derneği Kurucusu
Rıza Gençoğlu röportaja Mehmet Tillem
Kültür Parkı’nı anlatarak başladı. Gençoğlu;“Şuanda
imar projesini çizdiriyoruz. Projemiz
bir kültür parkı şeklindedir. Avustralya
ve Türkiye arasında bir bağlantı olacak.
İki kültürün yansımaları bu parkta olacak.
Kültür parkımız Avustralya’nın ilk Türk Senatörü
Mehmet Tillem’in adını taşıyacak.
Sayın Tillem’in adını taşıyacak parkta küçük
kütüphanelerimiz olacak. Burada Avustralya’da
yaşayan Denizlili ve Tavaslı hemşehrilerimizin
yaşam hikayeleri olacak. Mehmet
Tillem Kültür Parkı çok yakında Tavaslı
hemşehrilerimizle buluşacak. Tavas Belediye
Başkanımız Hüseyin İnamlık ile protokolümüzü
imzaladık. Tavas’ta bulunan Nihat
Zeybekci Kültür Merkezi’nin çaprazındaki
3 bin metrekarelik alanda bu parkı kuracağız.”dedi.
Rıza Gençoğlu ile gerçekleştirdiğimiz
röportajın tamamı
RIZA GENÇOĞLU KİMDİR?
1988 - 1889 sezonunda Avustralya’ya
gittim 25 sene orada kaldık. 2008-2009’da
Türkiye’ye geldim. Hem Avustralya vatandaşı
hem Türk vatandaşıyım. Ticaretle uğraşıyorum,
ihracatla uğraşıyorum. Aynı zamanda
özellikle Türkiye il Avustralya arasından siyasi,
diplomatik ilişkilerin sağlanabilmesi,
ticaretin arttırılması için sosyal faaliyetlerde
bulunuyoruz. Bu konuda hem dernek çalışmalarımız
hem de kendi özel şirketimiz adına
yaptığımız çalışmalar var tabi ki.
İHRACATLA UĞRAŞIYORUM
DEDİNİZ. MEMLEKETİNİZİN
İLÇELERİNE YETİŞEN ÜRÜNLERİ
AVUSTRALYA’YA GÖTÜRÜYOR
MUSUNUZ?
İhracatımızı firma olarak, Gençoğlu Grup
Anonim Şirketi olarak 1998 Avustralya menşet
kurulu bir firmamız. 2005 ocak ayında da
Türkiye’de yapılanma kurduk. Tabi ihracatın
içinde 20-25 yıllık bir deneyimimiz var. Bizim
asıl ana felsefemiz ev tekstili, ev dekorasyonu
ve mobilya aksesuar grupları tasarımı
ürünler ve bununla ilgili Avustralya’da satış
mağazamız vardı daha önceki dönemde.
Bu sene de çok ciddi projelerimiz var. Gıda
sektöründe de zeytinyağı, kuru bakliyat gibi
yeni çalışmalarımız var. O sizin bahsettiğiniz,
özellikle Çivril’in elması, Denizlimizdeki
meşhur Serinhisar’ın leblebisi, Çal’ın üzümü.
Bizim her ilçemizin kendine muasır kıymetli
ürünleri var. Bunlarla ilgili de önümüzdeki
günlerde ciddi çalışma içerisine gireceğiz.
Özellikle Avustralya başta olmak üzere, başka
ülkeler, Avrupa’nın birkaç ülkeleriyle ilgili
böyle bir düşüncemiz ve altyapısını oluşturduğumuz
projelerimiz var. Bunları zamanla
sizinle paylaşacağız. Bu öneli çünkü.
AVUSTRALYA’DAKİ TÜRK
DERNEKLERİ NE DURUMDA?
ÜYELERİ, PROJELERİ, YAPTIĞI
ÇALIŞMALARDAN BİRAZ
BAHSEDER MİSİNİZ?
Avustralya’daki yaşayan Türklerin sivil
toplum örgütleri, dernekleri çok var. Tabi bunun
ana merkezi Melbourne şehri. Sydney’de
tabi ki Türklerimiz orada da faal ama bütün
derneklerin cemiyetlerin faaliyetlerini yürüttüğü
ana üst Melbourne şehri. Tabi ki Denizlililer
Cemiyetimiz var. Bunun yanı sıra şuan
çok etkili olan bir derneğimiz var. Moreland
Türk Derneği. Melbourne şehrinde kurulmuş
olan, tamamen kültüre hizmet eden bir derneğimiz.
Geçtiğimiz hafta sonu Türk Pazar
Festivali adı altında geleneksel hale dönüştürdüğü
özel bir etkinliği vardı. Melbourne
şehrinin tam merkezinde, panayır şeklinde
bizim kültürümüz sergilendi. Folklor etkinlikleriyle,
sazıyla, sözüyle. Ve bunu 12.-13.
kez yapıyorlar. Sadece geçen sene pandemiden
dolayı yapamamışlardı. Tabi ki Avustralya
ve Yeni Zelanda bu Covid pandemisini
çok önce yendikleri için orda normale dönüş
bir nevi sağlandığı için geçen hafta böyle
bir festival yapıldı. Çok etkiliydi. Biz sosyal
medyalarda paylaştık ama Türkiyemizde
bunun biraz daha tanıtımlarını yapmamız
EGEYöN 20
gerekiyor. Çok güzel bir etkinlik oluyor yılda
bir kez. Sadece yılda bir kez bu etkinlik yapılmıyor,
yılın değişik kademelerinde Moreland
Türk Derneğinin ben aynı zamanda hem
onursal kurusuyum, hem onursal üyesiyim.
Biz bu pandeminin hemen öncesi, 2019’un
Kasım’ın 22’inde Denizli’de bir etkinlik yapmıştık.
Ve sizlerde kanallar olarak oradaydınız.
Avustralya’da yaşayan Türklerin yaşam
hikayelerini anlatan resim sergisi yapmıştık
Forum Çamlık’ta. Avustralya Büyükelçimiz
buradaydı, vali beyler, kaymakamlar, bakanlar
ve vatandaşımız. Resim sergimiz 15 gün
boyunca orada sergiledi. Oradaki maksatta
şuydu; Türklerin yaşam hikayesi adı üzerinde
. Türklerin Avustralya’ya gidişlerinin 50.
Yılına denk getirmişti. Bunu Moreland Türk
Derneği adına yaptık biz. Ben burada koordine
ettim. İnanılmaz güzel bir etkinlikti.
Avustralya’da yaşayan Türkleri kendi memleketlerine
tanıtmak, o resim sergisinin son
ayağıydı. Daha önce Ankara, Ordu, Antep
gibi değişik illerde bunu gerçekleştirdik. Biz
finale Denizlili olduğumuz için Denizlimizi
sakladık. Avustralya’daki sadece Denizlililer
değil derneklerimizde çok etkin. Gurbetçilerimiz
Melbourne şehrinde faal, hem kültürümüzü
hem birlik ve beraberlik içinde. Cumhuriyet
bayramı gibi özel günlerimizde, farklı
etkinliklerde dernekler hep ön plana çıkmıştır.
Bizde elimizden geldiğince derneklerimize
katkı sağlamaya çalışıyoruz. Her konuda,
maddi manevi elimizden geldiğince, çünkü
bunlar sponsorlarla bazı şeyler kolay olmuyor.
Ama Avustralya’da Türkler gerçekten etkin.
Türkler Avustralya Devletine, Avustralya
hükümetine çok büyük katkılar sağlıyor. Bu
katkıyı saplayanların en başında, kendinden
her zaman gururla bahsediyoruz, Denizlili
hemşehrilerimizdir. Onun için biz bu konuda
gururluyuz.
AVUSTRALYA’DA YAŞAYAN
TÜRKLERİN EN BÜYÜK PROBLEMİ
NEDİR? ŞU ANDA AVUSTRALYA’DA
KAÇ DENİZLİLİ VAR?
Avustralya’da yaşayan Türklerin ortalama
yüz 60 bin ile yüz 70 bin arasında Türk
yaşıyor. Bunun 70 bin kusuru Melbourne
şehrinde, geri kalan 40 bin kurusu Sydney’de,
diğerleri de diğer bölgelere dağılmış bir şekilde.
Ama ağırlık Melbourne şehri ve Sydney
şehri. Bunların içinde Denizlili hemşehrilerimze
düşen pay azımsanmayacak kadar çok.
5 binin üzerinde bir aile Denizlili hemşehrimiz
yaşıyor. Bunların da yüzde 70’e yakın
Denizlililerin ağırlıklı olduğu bölge Sydney
bölgesi. Geri kalan da Melbourne’da, 300’ e
yakın bir ailemiz var. 750-800 aile de Sydney’de
yaşıyor. Bu şekilde oraya göçmenlik
yapmış 1.ve2.kuşak. şuan 3.kuşak dediğimiz
Denizlili hemşehrilerimizin yaşadığı iki büyük
şehir.
PANDEMİ NEDENİYLE ÜLKELERİNE
GELEMEYEN GURBETÇİLER ORADA
NE ZORLUKLAR YAŞIYOR?
Bu pandemi bütün dünyayı etkilediği
gibi Avustralya’da yaşayan Türkleride çok
etkiledi, Denizlilileri de etkiledi. Biz Denizlili
olmaktan her zaman gurur duyuyoruz.
Avustralya’da yaşayan Denizlili hemşehrilerimizden
de her zaman gururla bahsediyoruz.
Çalışkan bir milletiz. Dünyanın her ülkesinde
çalışkanlığı ile dürüstlüğü ile yaşam
tarzı ile örnek olmuş bir medeniyetin olduğu
bir bölgeden çıkan kişilerden bahsediyoruz.
Bu bize övünç veriyor, kıvanç veriyor. Aynı
zamanda da bunu anlatırken Denizlili hemşehrilerimiz
dünyanın bir ucunda da olsa
kendi örf ve amellerini yaşayan yaşam tarzı
ile bunu orada hissettiren bağını hemen koparmayan
bir aile yapısı var. Bu pandemi tabi
ki etkiledi. Mümkün olduğunca kendi memleketlerini,
topraklarını, ilçelerini, köylerini
ziyaret eden hemşehrilerimiz bu pandemi
sürecinde ziyaret edemedi. Çünkü Avustralya
hükümetinin ciddi bir kısıtlaması vardı. 6 ay
boyunca bütün sınırları kapattı, herkesi eve
kapattı. Bu süreci herkes gibi zor geçirdiler.
O yüzden biraz mağdurlar, mahcuplar. Yakınlarda
Avustralyadaki Denizlililer Derneği
yönetimi ile toplantımız oldu. Yine aynı
konular gündeme geldi. Biz tabi onları dört
gözle bekliyoruz. Pandemi sürecinden sonra
memleketlerini ziyaret etsinler.
DENİZLİLİ GURBETÇİLERDE
3. KUŞAK DENİZLİ’Yİ BİLİYOR MU?
PAMUKKALE’Yİ, LAODİKEİA’YI
BİLİYORLAR MI?
Denizli bizim tanınan bir şehrimiz. Kültürü
çok farklı. Denizlimiz turizm şehri, sanayi
şehri. Denizlimiz aynı zamanda görsel
yönüyle de çok özel. Coğrafi yapı itibari ile de
Ege ve Akdeniz’in ortasına olan, tabiri caizse
geçiş noktasında olan, İpek Yolu üzerinde
çok önemli bir şehirimiz. 1. kuşak 1968’de ilk
kez Avustralya’ya gitti. Ondan sonra 2.kuşak
Denizli’yi tabi ki biliyorlar. 3.kuaşak’ta
maalesef bir kopukluk var. Bunun sebebi de
araya pandemi girdi, ondan önce de maddi
sıkıntılar.. Birazcık kopukluk oluştu. Bizim
de tüm ana gayemiz geçmişte olduğu gibi
önümüzdeki süreçlerde de çok büyük çabalar
sarf edeceğiz. Çok ciddi anlamlı projelerimiz
var. Zamanı geldiğinde onları da sizler aracılığı
ile buradan paylaşacağız. Bize o köprüyü
oluşturmak için elimizden geleni yapacağız.
Biliyorlar, tanıyorlar ama sadece biliyorlar
tanıyorlar. Ne derecede geliş gidişler var,
bunu hissetmesi gerekiyor. Sadece görsellerden
değil gidip görüp incelemeleri lazım. Havasını
almaları lazım. Bizde elimizden geldiği
kadar o köprüyü oluşturacağız. Bunun için
buradayız.
DENİZLİSPOR’U TANIYORLAR MI?
DESTEKLİYORLAR MI?
Gurbetçilerimiz Türk Futboluna çok büyük
ilgi alaka göstermişlerdir. Gurbetçiler
için çok kıymetlidir, özellikle milli maçlar.
Kendim de profesyonel futbolcuyum. Avustralya
liglerinde,1. liglerinde futbol oynamış
biriyim, üst düzey futbol oynamış biriyim.
4-5 defa gol kralı olmuş biriyim, iki defa yılın
en iyi oyunculuğuna girmiş biriyim. Biz de
şanslıyız. Avustralya’da özellikle Türklerin
vedarıiftarı bir dünya kupamız vardı, biliyorsunuz
dünya 3.sü olduğumuzda, onun öncesi
de Galatasaray’ın Avrupa şampiyonu olması.
O anları Avustralya bizzat yaşamış olan bir
kişi olarak anlatıyorum. Futbol çok kıymetlidir
orda, bayrağımız kıymetli olduğu gibi.
Denizlispor tabi ki kıymetlidir. Bizim gurbetçiler
yakınen takip ediyor. Biz sporun içinden
olduğumuzdan dolayı her hafta bize yazarlar
çizerler mesaj atarlar maç sonrası olumlu
olumsuz şeyleri. Emin olun çok yakından takip
ediyorlar. Denizli’nin merkezindeki bazı
bihaber olan vatandaşlarımız vardır mutlaka
ama orda saat farkı var. Gece geç saatlerde
bile kalkarlar maçları seyrederler. Denizlispor’un
uzun bir aradan sonra şampiyon
olup da Süper Lig’e çıkması bizi çok mutlu
etti, inanılmaz gururlandırdı. Üzülerek söylüyorum,
maalesef Denizilisporumuzun ligde
çok fazla kalıcı olamadan tekrar birinci lige
düşmemiz çok derinden üzdü. Hazır konu
açılmışken Denizlisporumuzun kuruluşunun
55. Yıl dönümünü de kutluyorum. İnşallah
hakettiği, kalıcı olabileceği, yine Avrupa’da
kalıcı olabileceği yılları biz bekliyoruz.
Biz Denizlililer Cemiyeti olarak izim
orada Horoz Spor olarak bir futbol kulübümüz
var. Sydney’de kardeşlerimiz bu kulübü
kurdu. Kendi amatör liglerinde ciddi başarı
elde ettiler ama son dönemlerde biraz sıkıntı
yaşadılar. Faaliyetlerine biraz ara vermek
zorunda kaldılar. Forması tamamen yeşil-siyah
ve horozdan olan, adı üstünde Horoz
Spor. Grubette yaşayan Denizlililerin Denizlispor’a
ne kadar ilgi gösterdiklerini sordunuz.
Kurdukları takıp yeşil siyah, horozdur.
Adı da Horoz Spor’dur. Gerisini konuşmaya
gerek yoktur diye düşünüyorum.
EGEYöN 21
2019 yılında meydana gelen 6.0
şiddetindeki depremde ağır hasar
gören Bozkurt Belediye binası yeniden
yapılacak. Belediye binasının yapımını
üstlenen İzmir Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Tunç Soyer, Bozkurt’a gelerek
yeni binanın yerini inceledi. Başkan
Soyer;“ Biz gerçekten kardeşten öte bir
dayanışma içindeyiz. Mesele hakikaten
bu bina değil. Biz biliyoruz ki hayat yerelde
akıyor. Yerelde üretilen çözümler
vatandaşın derdine derman oluyor. O
zaman ne yapmak lazım? Yereli güçlendirmek
lazım. Yerel nasıl güçlenecek?
Dayanışmayla. Biz birbirimize el verdikçe,
destek oldukça emim olun ki bu
memleketin birçok meselesi de çözüme
kavuşacak” dedi. Başkan Soyer, bina
yapımında kullanılacak malzemelerin
bölge esnafından temin edileceğini
sözünü verdi.
Bozkurt’ta 2019 yılının Ağustos ayında
meydana gelen 6.0 şiddetli deprem çok
sayıda yapının yıkılmasına belediye hizmet
binasının da ağır hasar almasına neden
olmuştu. Deprem sonrasında Bozkurt Belediyesi
binasının hizmet üretemeyecek bir
şekilde yara aldığını öğrenen Başkan Soyer,
Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik’i
arayarak, belediyenin bu şartlar altında
hizmet vermesinin oldukça zor olacağını,
Bozkurt halkının daha iyi bir bina ile daha
iyi hizmet alması gerektiğini belirtmiş ve
“Büyükşehir meclisimize danışacağım.
İzmir olarak size 8 şiddetinde bir depremde
dahi sarsılmayacak, nikah sarayından
toplantı salonlarına, her şeyiyle modern,
Bozkurt’a yakışır bir hizmet binası yapmak
istiyoruz” demişti. Başkan Soyer ve eşi
Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, bugün
Bozkurt ilçesini ziyaret ederek yeni binanın
yerini inceledi. Başkan Soyer, esnafla da
sohbet etti. Başkanlar, yeni yapılacak olan
belediye binasında incelemelerde bulunduktan
sonra Bozkurt Kadın Girişimci
Kooperatifi’ne giderek burada Bozkurtlu
kadınların el emeğiyle ürettikleri ürünlerin
standlarını gezdiler. Yoğun bir kalabalığın
eşlik ettiği Kooperatif’te misafirlere
Bozkurt’un yöresel yemekleri olan cızlama,
dolama, katıklı dolma, armut turşusu ve
Muhacir somunu ikram edildi. Yeni hizmet
binası yerini inceleyen İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Bozkurt
Belediye Başkanı Birsen Çelik basın mensuplarına
açıklamalarda bulundu.
“KARDEŞTEN ÖTE BELEDİYECİLİK”
Başkan Çelik açıklamasında;“Bugün
çok mutluyuz, gururluyuz ve sevinçliyiz.
Bir o kadar da heyecanlıyız. Çünkü bugün
ilçemiz ilk defa bir İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanını ağırlıyor. Bugünkü heyecanımız
sadece yeni belediye binasıyla ilgili
değil. Ben iki belediyenin arasındaki şeye
kardeş belediyecilik demiyorum. Kardeşten
öte belediyecilik diyorum. Parayla,
pulla ölçülecek bir şey değil. Belki belediye
binasına milyonlarca lira harcanacak.
Ama kardeşliğin, sevginin, dayanışmanın,
derman olmanın inşaatı olacak burada. İşte
bu sebepten bizim heyecanımız bu kadar
fazla.”ifadelerini kullandı.
“YERELDE ÜRETİLEN ÇÖZÜMLER
VATANDAŞIN DERDİNE
DERMAN OLUYOR”
Başkan Soyer;“Değerli başkanım bizi
onurlandırıyor ve mahcup ediyor. Biz
gerçekten kardeşten öte bir dayanışma
içindeyiz. Mesele hakikaten bu bina değil.
EGEYöN 22
Tunç Soyer, Bozkurt’un
yeni belediye binasının yerini inceledi..
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
BÖLGE
ESNAFININ
YÜZÜNÜ
GÜLDÜREN
SÖZ!
Biz biliyoruz ki hayat yerelde akıyor. Yerelde
üretilen çözümler vatandaşın derdine
derman oluyor. O zaman ne yapmak lazım?
Yereli güçlendirmek lazım. Yerel nasıl
güçlenecek? Dayanışmayla. Biz birbirimize
el verdikçe, destek oldukça emim olun ki
bu memleketin birçok meselesi de çözüme
kavuşacak. Tarımdan sanayiye, turizmden
sağlığa o kadar çok başlıkta işbirliği yaparak
çözüm üretebilir ki bunun bilincindeyiz.
O nedenle Antalya’da büyükşehir
belediye başkanları toplantımız vardı. Aynı
temel üzerinden görüşmeler yaptık ve
kararlar aldık. Dün ve bu sabah Burdur’da
idik. Yine aynı temelde görüşmeler yaptık.
Bugün de Bozkurt’ta değerli başkanımla
beraberiz. Bu bina burada bir sembol. Buna
verilen para önemli değil. Biz aramızdaki
işbirliği ve dayanışmanın güçlenmesi için
bir adım atıyoruz. Diliyor ve biliyorum ki
çok daha güçlü adımları birlikte atacağız.
Çünkü siyaset eğer hayatı değiştirme,
iyileştirme sanatıysa el ele verdiğimiz zaman
o sanatın daha iyi örneklerini ortaya
koyabiliriz.” Şeklinde konuştu.
MALZEMELER BÖLGE ESNAFINDAN
ALINACAK SÖZÜ
Basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.
“Bina çevreci bir bina olacak mı?
Yapımında kullanılacak malzemeler bu
bölgeden mi alınacak?” sorusuna Başkan
Soyer;“Tabii ki çevreci olacak. İnşaatı için
müteahhit burada iş yapacak. Elbette buradaki
esnaftan yararlanacak. Hatta buradan
gereken telkinde bulunalım. Öncelikle buradaki
esnaftan malzemeleri kullanmanı istiyoruz.”dedi.
Yeni binanın yapılması süreci
nasıl işledi?’ Başkan Çelik;“2019 Ağustos
ayında 6.0 şiddetindeki depremde 330’un
üzerinde binamız yıkılmıştı. Bu binalardan
biri de ağır hasar gören belediye hizmet
binamızdı. Daha sonra Genel Başkanımız
Kemal Kılıçdaroğlu geçmiş olsun ziyaretinde
bulunarak burada hizmet görülmesinin
zorluğunu söylemişti. Tabii bizler küçük
bütçeli belediyeleriz. Bunu izah etmiştik.
Deprem sırasında o kadar çok etrafımıza
gelen, bizimle resim çektiren, bize destek
olacağını söyleyen bir sürü bürokrat ve
siyasetçi olmuştu. Ama zamanla bunlar
unutuluyor. Bize 2014 ve 2019 seçimlerinde
sizi niye seçelim demişlerdi. Büyükşehirden
ve genel idareden destek göremezsiniz
demişlerdi. Ama şunu unutmuşlardı; CHP
çok büyük bir ailedir. Bu aileye mensup
olduğum için çok mutluyum. Ve ailem bana
koştu. Yardım etti. İnanın sadece bu bina
değil. Destek olmak için arayan, gelen çok
fazlaydı. Biz böyle büyük bir aileyiz.”dedi.
Bozkurt Belediyesi makam odasında
karşılıklı hediye takdiminin ardından İzmir’e
gitmek için yola çıkan Başkan Soyer,
Bozkurt halkının gösterdiği bu büyük ilgi
ve sevgi için teşekkürlerini iletti ve temel
atma töreninde tekrar buluşmak ümidiyle
veda etti.
EGEYöN 23
Alevlerin arasında kalarak şehit düştü
EGE’NiN
CiĞERLERi
YiNE YANDI
Yaz ayları tatilin, rahatlamanın zamanı
olarak bilinse de son yıllardaki kuraklık
ormanlarda çıkan art arda yangınlarla
ciğerlerimizi ve yüreklerimizi yakıyor.
Geçtiğimiz yıl yangın felaketinden en çok
etkilenen bölgelerden olan Ege bu yaz
dönemine de alevlerle başladı. Muğla’nın
Marmaris ilçesine bağlı İçmeler Mahallesi
Pamucak mevkiinde 27 Haziran sabah
saatlerinde çıkan orman yangını hummalı
bir çalışma sonucu tamamen söndürüldü.
HEM YANGIN
HEM ŞEHİT YÜREKLERİ YAKTI
Bir orman işçisinin şehit olduğu
Marmaris’teki orman yangını, önce küçük
bir alanda başlayıp rüzgarın etkisi ile bir
anda büyüdü. Kızılçam ağaçları ile kaplı
ormanlık alanda çıkan yangının yerleşim
yerleri ve turistik tesislere yakınlığı yanı
sıra yanıcı madde dolu tank ve depolara
sıçramamış olması büyük bir şans olarak
değerlendirildi. Muğla ve çevre il, ilçelerden
destek için gelen 350 orman işçisi,
itfaiye, polis, asker ve zabıta görevlileri,
AFAD, AKUT, UMKE ve otellerde çalışan
vatandaşlar yangına mücadelede destek
verdi.11 yangın helikopteri, 38 arazöz, 2
dozer ve 20 su tankeri durmaksızın görev
yaptı. Orman işçilerinden 34 yaşındaki
Görkem Hasdemir şehit olurken, 2 orman
işçisi hafif şekilde yaralandı. Yangınla ilgili
olarak Marmaris Cumhuriyet savcılığı tarafından
geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
Yangına müdahale ederken alevlerin arasında
kalarak şehit düşen arazöz ekibindeki
34 yaşındaki Görkem Hasdemir, Köyceğiz
ilçesinde 28 Haziran’da düzenlenen tören
ile toprağa verildi.
PAKDEMİRLİ’DEN
MUHALEFETE İMA TEPKİSİ
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli,
Muğla’nın Marmaris ilçesinde çıkan
yangın sonucu hayatını kaybeden orman
şehidinin ardından İYİ Parti Genel
Başkanı Meral Akşener’in
‘akıllı yangın’ ibaresini
kullanmasına tepki gösterdi.
Bakan Pakdemirli,
daha orman şehidinin
7’sinin çıkmadığını ve
bu iftiraları atanları
Allah’a havale ettiğini
söyledi. Bakan
Pakdemirli, Türkiye’nin
en korunaklı
topraklarının ormanlık
alanlar olduğunu ve
buna rağmen en korunaklı
alanlar için bile yalan
konuşabildiklerini kaydetti.
Muhalefetin zaman zaman
öyle yalanlar konuştuğunu ve insanın
bir süre sonra bunlara inanır gibi olduğuna
dikkati çeken Bakan Pakdemirli, “Maalesef
böyle. Şimdi orman yangınlarıyla ilgili de
böyle. Marmaris’te bir yangın oldu. Allah
rahmet eylesin bir kardeşimiz, orman
işçimizi orada şehit verdik. Cenazesini
birlikte ailesiyle kıldık. Ailesi son derece
orman teşkilatını iyi bilen, çok düzgün çok
iyi niyetli insanlar. Şimdi bu şehidimizin
henüz cenazesi yeni toprağa verilmiş, daha
7’si çıkmadan başladılar dediler ki orayı
bilerek yaktılar. Yahu bu kadar izansızlık,
bu kadar yalancılık olamaz. Tutturdular
zamanında bir kontrollü darbe lafını
çıkardılar şimdi de akıllı yangın diye bir
laf çıkardılar. Yahu yangının akıllısı olur
mu? Yangının ancak akılsızı olur. Akılsız
bir adam orada çıkartmıştır, akılsız
bir şekilde çıkmıştır. Ondan sonra bizler
onu söndürme gayreti ve çabası içerisine
gireriz. Anayasa’nın 169. Maddesi diyor ki
orman alanları daraltılamaz. Bunu en iyi
Kastamonulu hemşerilerim bilir. Bir ağacı
kes bakalım adamı ne yaparlar. Ormandan
izinsiz iki tane kozalak al bakalım ne
oluyor. Türkiye’de en iyi korunan topraklar
orman alanlarıdır. En iyi korunan topraklara
dahi böyle bir yalan atabiliyorlar, böyle bir
söylemde bulunabiliyorlar. Ben şehidimizin
henüz 7’si çıkmadan bu yalanları ve bu
iftiraları atanları Allah’a havale ediyorum.
Orman alanlarını daraltmak mümkün değil.
Yanan alanların hepsi ilk dikim zamanında
tekrardan ağaçlandırılır. Taşköprü’de bir
yangın yaşadık. Taşköprü’de yanan alanlar,
ilk dikim zamanında müsait olduğunda
hemen biz bu dikimleri gerçekleştirdik.
EGEYöN 24
Yaz aylarının gelmesiyle
birlikte Ege’nin ormanlarından
yine dumanlar yükseldi. Ege’nin
birçok il ve ilçesinde irili ufaklı
yangınlar meydana geldi.
Marmaris’te meydana gelen
yangında müdahale ekibinden
Görkem Hasdemir’in şehit
olması yürekleri de yaktı.
Bugün Taşköprü tekrar yeşermeye başladı.
Tüm Türkiye’nin her yeri için bu geçerlidir.
Nerede orman var ise orası orman olmaya
devam edecektir” şeklinde konuştu.
DENİZLİ’DEN DE
DUMANLAR YÜKSELDİ
Denizli’de 27 Haziran’da dağlık ve
engebeli arazide başlayan orman yangını,
havadan ve karadan devam eden 3 saatlik
yoğun çalışmanın ardından söndürüldü. 3
ilden takviye helikopter sevk edilen yangında,
ilk belirlemelere göre 5 hektar ormanlık
alan küle döndü. Denizli’de konuşlu yangın
söndürme helikopteri Marmaris’teki büyük
orman yangınında görevli olmasından
dolayı, rüzgarında etkisiyle hızla yerleşim
alanlarına doğru ilerleyen yangına müdahale
edilebilmesi için Bursa, Balıkesir
ve Manisa Akhisar’dan helikopter desteği
istendi. Yerleşim alanlarına doğru ilerleyen
alevlerden korkan bir kişi, yangının evine
kadar ulaşamadan söndürülmesi niyetiyle
yangına doğru dönerek ezan okudu. Yangına
3 yangın söndürme helikopteri, 1 keşif
helikopteri, 1 dozer, 15 arazöz ve 60 personel
ile müdahale edildi. Köylü vatandaşların
da destek verdiği söndürme çalışmalarında
geçen 3 saatin ardından yangın kontrol altına
alındı. Yangında ilk belirlemelere göre
5 hektar ormanlık alanın zarar gördüğü
bildirildi.
EGEYöN 25
Memleket Partisi Menderes Kurucu
ilçe başkanı Abdurrahman Ergenay,
Memleket Partisi’nin İzmir’de en hızlı
örgütlendiği Menderes’teki çalışmalarını
Egeyön Dergisi’ne anlattı. Memleket
Partisi’nde kurucu ilçe başkanı olarak
görev alan Ergenay, Sayın Genel Başkanımız
Muharrem İnce’nin halka indiğini,
konuşmalarında çok net ve açık,
amasız, lakinsiz, fakatsız siyaset yaptığını
çok iyi bildiğim için Muharrem
Bey’in ekibine dahil oldum.’ diyerek
neden Memleket Partisi’ne neden dahil
olduğunu ve hedeflerini dile getirdi.
Memleket Partisi Menderes Kurucu ilçe
başkanı Abdurrahman Ergenay, Memleket
Partisi’nin İzmir’de en hızlı örgütlendiği
Menderes’teki çalışmalarını Egeyön Dergisi’ne
anlattı. Memleket Partisi’ni neden
seçtiğini, ilçede devam eden çalışmalarını,
İzmir’de halkın bakış açısını, parti yapılanması
ve neden kadın ve genç kollarının
olmadığı gibi sorulara yanıt açık yüreklilikle
yanıt verdi.
MEMLEKET PARTİSİ MENDERES KURUCU İLÇE BAŞKANI
ABDURRAHMAN ERGENAY:
“AMASIZ,
LAKİNSİZ,
FAKATSIZ
SİYASET
Muharrem Bey’in ekibine dahil oldum. Bu
hareket 4 Eylül’de Sivas’ta başladı. O gün
bizler de oradaydık. Sonrasında partileşme
süreci başladı, genel merkezimizi ve İzmir
il binamızı açtık. Dün itibariyle il merkezi
başkanımız Cüneyt Oğuz’a Menderes İlçe
yönetimimizde yer alan isimleri teslim
ettik. MYK’dan onay bekliyoruz. Onaydan
sonra siyasi çalışmalara başlayacağız.
MENDERES İLÇESİNDEKİ
ÇALIŞMALAR NASIL GİDİYOR?
Abdurrahman Ergenay: İzmir’in en
hızlı örgütlenen ilçesi olduğumuzu söyleyebiliriz.
Menderes, Türkiye’de en büyük
yüz ölçümüne sahip 3. ilçe, tabi ki bir metropol
gibi değil. Mesafeler çok uzak havalimanından
başlayıp sahile kadar uzanan
geniş bir alana ve büyük bir ovaya sahibiz.
Haliyle bu durum bizi biraz zorluyor ama
bunlar tatlı koşuşturmalar. Vatandaşlara
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
YAPTIĞINI ÇOK İYİ
BİLDİĞİM İÇİN
MUHARREM BEY’İN
EKİBİNE
DAHİL OLDUM”
gidip yeni partimizi, projelerimizi, ülkenin
geleceğine yönelik bir umut vaat ettiğimizi
anlatarak, onlara dokunarak, ikna ederek
partimize yeni değerler, yeni bireyler kazandırıyoruz.
İlçe yapılanmamızı tamamladık,
bu saatten sonra artık alanlardayız.
Hedefimiz, insanların sorunlarına çözüm
bulup, gönüllerine dokunmak.
ŞU AN İL VE İLÇELERDE PARTİYE
KARŞI HALKIN TEPKİSİ NASIL?
Abdurrahman Ergenay: Çok yakından
izleniyoruz. Herkes dikkatle bizi izliyor,
bu da çok sevindirici bir olay. Kahvelerde,
sanayilerde, fabrikalarda, tarlalarda insanların
bizi konuştuğunu biliyoruz. Tabi
Menderes özelinden bahsediyorum. Demek
ki iyi bir şeyler yapıyoruz ve kendimizden
söz ettiriyoruz. Bunu da 2023’te sandıklarda
bize çıkan oylardan göreceğiz, başarılı
olacağımıza inanıyoruz.
UZUN YILLAR CHP’DE GÖREV
ALDIKTAN SONRA, MUHARREM
İNCE’NİN KURDUĞU MEMLEKET
PARTİSİNE GEÇME KARARINI
NASIL ALDINIZ?
Abdurrahman Ergenay: Maalesef Türkiye’de
siyasi partiler artık insanlara umut
olamıyor. 18 yıldır bir siyasi parti ülkeyi
yönetirken karşı tarafta bir muhalefet yok.
İktidarı eleştirecek, yanlışlarını söyleyecek
bir muhalefet partisinin olmadığını düşünerek,
Sayın Genel Başkanımız Muharrem
İnce’nin halka indiğini, konuşmalarında
çok net ve açık, amasız, lakinsiz, fakatsız
siyaset yaptığını çok iyi bildiğim için
EGEYöN 26
PARTİ YAPILANMAMIZ NASIL?
NEDEN GENÇLİK KOLLARI VE
KADIN KOLLARI YOK?
Abdurrahman Ergenay: Sayın Genel
Başkanımızın ömrü siyasetle geçtiği için siyaseti
ve siyasetin aksayan yerlerini çok iyi
biliyor. Gençlik kollarında ve kadın kollarında
çekişmeler, sürtüşmeler oluyor ne yazık
ki. İnsanlar proje üretmek yerine bir biriyle
uğraşıyorlar. Maalesef bu sıkıntı her partide
var. Tüzüğümüzde kadın kolları ve gençlik
kolları yok ama fermuar sistemi var. Biz
kadın – erkek, genç – yaşlı ayrımı yapmadan
herkesi birey olarak görüyoruz. Yönetimler
bir kadın bir erkek şeklinde oluşturuldu.
Gençlerimize yönetimlerde yer veriyoruz.
Menderes’te bizim de iki tene genç pırıl
pırıl üyemiz var. Çalışmalarımızı bu şekilde
götüreceğiz. Gençlik ve kadın kollarımız
olmayacak. Ama mahallelerde gönüllü
temsilcilerimiz olacak, her mahalleye hem
kadın hem erkek temsilciler atayacağız,
onlardan bölgelerinde ne çalışmalar yapıldı,
kimlere dokunabildik, bölgelerinde neler
yapabiliriz gibi konularda haftalık raporlar
alacağız ve bizde yönetim olarak partimizi
daha ileri taşımak için elimizden geleni
yapacağız.
İLÇEDEKİ PROJELERİNİZ NELER?
Abdurrahman Ergenay: Menderes’te
Değirmendere Bölgesinde bir tarım kooperatifimiz
var. Aynı zamanda büyükşehir
belediyesi kadın kooperatifiyle de bağlantılı
bir kooperatif burası. Biz salatalık
üreticisinin satışında aracıyı kaldırdık.
Yani üreticimiz artık direkt ulusal zincir
marketlere satış yapıyor. 4 gündür yaklaşık
olarak günlük 10-12 ton salatalık piyasanın
30 – 40 kuruş üstüne satılıyor. Bu durum
üretici için faydalı çünkü haftalık 90 bin lira
gibi bir para üreticinin cebine giriyor. Bu
da yıllık 900 bin lira eder, sonuçta bu para
Menderes’e girmiş olacak fazladan bir para
bu da herkese fayda sağlayacak bir durum.
Bu çalışma ile ilk projemizi gerçekleştirmiş
olduk.
KONGRE TAKVİMİ NEDİR?
Abdurrahman Ergenay: Türkiye’de ilk
defa yeni kurulan bir parti, kurulduğu gün
41 ilde örgütlendi. Şu an 52 ilde ve İzmir’de
12 ilçe de çalışmalarımızı tamamladık.
Temmuz ayında ilçe, Ağustos ayında il
kongrelerimizi, 18 Eylül’de ise büyük kurultayımızı
yapacağız. Önümüzdeki yıldan
itibaren de seçime girme hakkını kazanıp,
seçimlere gireceğiz.
KADIN KOOPERATİFLERİ
MANİSA BÜYÜKŞEHİR’LE
GÜÇLENİYOR
Manisa Büyükşehir Belediyesi
tarafından Zafer Kalkınma Ajansı
SOGEP kapsamında hazırlanan ‘Kadınlar
Üretiyor Ekonomi Canlanıyor’
projesi kapsamında proje ortaklarından
S.S. Salihli Kadın Girişimi
Üretim ve İşletme Kooperatifi’ne
profesyonel üretim makineleri ve
mutfak ekipmanları teslim edildi.
Projeyle kadın kooperatifleri daha
güçlü hale gelirken, üretim yapabilmeleri
ve istihdamda var olabilmeleri
sağlanıyor.
Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından
Zafer Kalkınma Ajansı SOGEP
kapsamında hazırlanan ‘Kadınlar Üretiyor
Ekonomi Canlanıyor’ projesiyle
Manisalı kadın kooperatifleri güçlenmeye
devam ediyor. Hibe destekli
proje kapsamında proje ortaklarından
S.S. Salihli Kadın Girişimi Üretim ve
İşletme Kooperatifi’ne üretim yapabilmeleri,
istihdamda var olabilmeleri ve
sosyal gelişmeyi desteklemek amacıyla
profesyonel üretim makineleri ve mutfak
ekipmanları teslim edildi. Salihli’ye
giderek Kooperatif Başkanı Yasemin
Ademoğlu ve kooperatif üyeleriyle
bir araya gelen Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Başkal,
Başkan Danışmanı Nursel Ustamehmetoğlu
ile Kültür ve Sosyal İşler
Daire Başkanı Fırat Özcan, ekipmanları
kooperatife teslim etti. Büyükşehir
Belediyesi heyetine Salihli Belediye
Başkan Yardımcısı Mahmut Süreyya
Karaoğlu da eşlik etti.
BÜYÜKŞEHİR’DEN SALİHLİ
BELEDİYESİ’NE ZİYARET
Manisa Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Başkal,
Başkan Danışmanı Nursel Ustamehmetoğlu
ile Kültür ve Sosyal İşler Daire
Başkanı Fırat Özcan, Salihli Belediye
Başkanı Zeki Kayda’ya da ziyarette
bulundu. Belediye Başkan Yardımcısı
Mahmut Süreyya Karaoğlu’nun da yer
aldığı ziyarette ilçede gerçekleştirilen
çalışmalarla ilgili görüş alışverişinde
bulunuldu.
OKUYUCULARIMIZA
MESAJINIZ NEDİR?
Abdurrahman Ergenay: Buradan gençlere
seslenmek istiyorum. Partimizin tüzüğünü
incelesinler. Gençler bu konu da çok
aktif, interneti verimli kullanıyorlar. Biz Z
kuşağından çok şey bekliyoruz ve gençleri
partimize davet ediyoruz. Gelsinler beraber
siyaset yapalım. Çünkü artık siyaseti gençlerin
yapması gerekiyor. Biz ülkeyi gençler
yönetsin istiyoruz.
EGEYöN 27
DENİZLİ’DEN ÇİN’E DOĞALTAŞ İHRACATI YAPAN BAŞARILI FİRMA:
MERVE LUXSTONE
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Denizli’de 4 girişimci bir araya gelerek Doğaltaş
sektörü üzerine bir firma kurdu. Yurtdışında
iş hayatına başlayan ve başarı ile sürdürürken
memleket hasreti sebebiyle Türkiye’ye dönen Halil
Gülçer ve Merve Gülçer ile birlikte Cihan Sarı
ve Engin Karagök’ün bir araya gelmesi sonrası
Merve Lux Stone faaliyetlerine başladı. Türkiye’nin
farklı noktalarından çıkarılan Doğaltaşları
Yurtışında özellikle Çin’e ihraç ederek ülke ekonomisine
katkı sağlayan bir noktaya gelen Merve
Lux Stone’un hikayesini şirketin ortaklarından
dinledik.
Egeyön Dergisi firmanın Merkezefendi
ilçesinde bulunan merkezinde bir
araya gelen Merve Lux Stone’un ortakları,
çalışmalarını ve birlikte sağladıkları uyumu
Egeyön Dergisi’ne anlattı.
Ahmet Deda: Egeyön’ün değerli takipçileri.
Dünyanın dış ticareti çok önemli.
Bu dış ticaretle ilgili Denizli’den çok farklı
bir firma ile birlikte sohbet edeceğiz. Bu
firmayı dört arkadaş bir araya gelerek kurmuşlar
ve demişler ki “Dünyanın bir diğer
ucundaki Çin’e mermeri satalım.” Ben bu
hikayeyi genç kızımız ve bu işin lojistik ve
politik yönden pazarlamasını yönlendiren
Merve Gülçer ile sizi tanıştırmak istiyorum.
Merve Gülçer-Müşteri Koordinasyonu
ve Pazarlama sorumlusu: Ben Hollanda
doğumluyum. 12 yıl Hollanda’da kaldık.
Daha sonra iş nedeniyle İspanya’da bir yıl
kaldık. Ardından Belçika’ya taşındık orada
7 yıl kaldık. Sonrasında memleket hasreti
nedeniyle, kendi ülkemizde iş yapmak istediğimiz
için Türkiye’ye kesin dönüş yaptık.
BELÇİKA VAR İSPANYA VAR
HOLLANDA VAR, BİZE KISACA
ANLATIR MISINIZ BU TİCARET
HAYATINI?
Halil Gülçer – Genel Müdür ve Pazarlama:
Ben çocukluğumdan başlıyım. Nasıl
gurbetçi olduk. Ben üç yaşlarında Hollanda’ya
gittim. Babam o zaman tekstil sektöründe.
Hollanda’da ben 35 yıl yaşadım.
Okudum, çalıştım. 2007’de mermer sektörüne
bir giriş yaptım. Bizim gurbet, Türkiye
hasretimiz olduğumuz için dedik ki “nasıl
dönüş yapabiliriz?” en iyisinin kendi şirketimiz
olduğunu düşündüm. Böylece bu
mermer serüveni başladı. Beş kişiyiz. Birde
Çin’li bir ortağımız var. Çinde pazarlamaya
bakıyor. Hepimizin şirketin içerisinde bir
görevi var. O görevi hepimiz bugüne kadar
başarıyla yaptık yapacağız da.
ENGİN BEY KISACA BİR KENDİNİZİ
TANITIR MISINIZ? KAÇ YIL OLDU
BU ORTAKLIK OLUŞALI?
Engin Karagök – Şirket Müdürü ve
Mali işler ve Sevkiyat sorumlusu: Uzun
yıllar mermer sektöründe hizmet verdim.
Muhasebe ve hizmet yönünde. Aynı
zamanda mali müşavirim, ama mesleğimi
yapmıyorum. Sebebi de masa başı işten
sıkıldım artık. Dört yıl oldu bu ortaklık
oluşalı.
CİHAN BEY, SİZLERİ TANIYALIM.
FİRMA İÇİN GÖSTERDİĞİNİZ
FAALİYETLER NELER?
Cihan Sarı - Satın Alma ve Kalite
kontrol sorumlusu: 20 yılı aşkın süredir
mermerle uğraşıyorum. Ali Bey’in dönüşüyle
birlikte, şirkete ortak olma daveti ile
bizde geldik ve yaklaşık dört yıldı ihracatla
uğraşıyoruz. Denizli, Ege Bölgesi, Akdeniz
ve Doğu Anadolu gibi bölgelerde ocaklar
var. Buraları sık sık ziyaret ediyoruz.
Dediğiniz gibi blok seçilecek hammadde
alınacak, hangi bölgede hangi taş bunların
araştırmasını AR-GE sini yapıyoruz. Birlikte
başarıyı daha da arttırmaya çalışıyoruz.
EGEYöN 28
MEHMET YAPUCU’DAN
BABASI NAFiZ YAPUCU’YA VEFA
Denizli’nin Babadağ ilçesinde hayırsever
iş adamı Pamukkale Tekstil Sahibi
Mehmet Yapucu ve Babadağ Belediyesi
ortaklığında 1300 metrekareli atıl alan
park olarak ilçeye kazandırıldı.
Babadağ’da turizm ve ekonomi alanında
yapılan çalışmaların yanı sıra ilçeyi güzelleştirme
çalışmaları da devam ediyor.
İlçede birçok vatandaşın rahatsız olduğu ve
atıl alan olarak herhangi bir işlevi olmayan
alan parka dönüştürüldü. İzmirli hayırsever
iş insanı Pamukkale Tekstil Sahibi Mehmet
Yapucu ve Babadağ Belediyesi ortaklığında
yapılan çalışmada 1300 metrekarelik boş
alana park yapıldı. Bölgede çocuklar için
oyuncaklar, oturma alanları ve ağaçlandırmalar
yapıldı.
Çocuklar için sosyal alan haline getirilen
atıl bölgede mahalle sakinleri de vakit geçiriyor.
Hayırsever iş insanı Mehmet Yapucu
ve Babadağ Belediyesi ortaklığında yapılan
alana iş insanı Mehmet Yapucu ‘nun babası
Nafiz Yapucu Çocuk Parkı ismi verildi.
Babadağ Belediye Başkanı Ali Atlı konuyla
ilgili “İlçemizde atıl alan olarak bekletilen
sahayı çocuklarımıza kazandırdık. İzmirli iş
insanı Mehmet Yapucu ile elimizi taşın altına
birlikte koyduk ve çocuklarımızın oyunlar
oynayıp eğlenebileceği bir alanı daha ilçede
var ettik. Değerli Mehmet Yapucu’ya teşekkürlerimi
bir kere daha iletiyorum. Babadağ’da
kültür turizm ekonomi gibi alanlarda
çalışmalarımız son hızla devam ederken bir
yandan da ilçemizi güzelleştirmeye devam
ediyoruz. İlçemiz her geçen gün güzelleşerek
cazibe sahibi oluyor. Babadağımız için
var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Yaptığımız her şey bu ilçeye değer…” dedi.
Mehmet Yapucu;”Burada çocuklarımıza
rahat bir nefes alacakları, eğlenecekleri bir
alan yaratmak istedik. Babadağ Belediyesi
ile gerçekleştirdiğimiz ortak projeye Sayın
Başkan Ali Atlı’nın da desteği ile rahmetli
babam Nafiz Yapucu’nun adı verildi. Bu beni
çok bahtiyar etti. Hem babamın adı hem çocuklar
burada yaşayacak”
EGEYöN 29
Pamukkale Sağlık Eğitim Vakfı’nın
(PASVAK) yönetim kurulu Başkanı Bülent
Topuz, Egeyön Dergisi ekibi ile bir röportaj
gerçekleştirdi. PASVAK’ın yürüttüğü
faaliyetleri, yeni hizmet binası ve gelecek
hedeflerini anlatan Topuz, ilçeler bazında
da çalışmalarına hız verdiklerini bu bağlamda
faaliyetlere başlamak için seçtikleri
ilk ilçenin Çal olduğunu ifade etti. İşte Pamukkale
Sağlık Eğitim Vakfı’nın (PASVAK)
yönetim kurulu Başkanı Bülent Topuz ile
gerçekleştirdiğimiz röportajımız:
ÇAL’DA BİR ŞUBE AÇACAĞINIZI
BİLİYORUZ. İLÇELERDEKİ
FAALİYETLERİ NELER?
İlk başladığımızda Denizli Belediyesi
sınırları içinde faaliyet gösteriyorduk. Sonrasında
Denizli Büyükşehir Belediyesi oldu.
Dolasıyla bizimde faaliyet alanımız genişledi.
Şu an da Merkezefendi ve Pamukkale
ilçelerindeki bütün mahallelere ulaşma
hedefimiz var ve neredeyse tamamladık.
İlçelere gelince de Acıpayam depremi
olduğu zaman depremin ertesi günü sıcak
çorbalarımızla Acıpayam’a gittik. Orada
bir hizmet verdik. Köylerden bir tanesinde
hasar çok fazlaydı ve Ramazan önüydü bu
nedenle orada 30 gün boyunca iftar yemeği
verdik. Sonrasında bu işi ihtiyaç sahipleri
için devamlı yapmak konusunda bir talep
geldi. Ama biz bu tür taleplerin başka ilçelerden
de gelebilmesi ihtimaline karşılık
kurumsal bir kimlik ve kurumsal bir alt
yapı ile gidilmesinin daha doğru olacağını
söyledik. Alt yapı olursa yapabileceğimizi
söyledik.
‘ÇAL İLE BAŞLAMIŞ OLMASI
ASLINDA BİR TESADÜFTÜ’
Ben Çallıyım. Çal’a çok gidip geliyorum,
başkanla görüşüyorum ediyorum derken
orada Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait atıl
bir binanın olduğunu öğrendik. Gerekli
mercilerle görüştük ve binayı bize verebileceklerini
söylediler. Şu an tahsis süreci devam
ediyor. Tahsisat gerçekleştikten sonra,
mutfak vasıtasıyla Çal’ın mahallelerinde
hizmet vermeye başlayacağız. Bu sürecin
Çal ile başlamış olması aslında bir tesadüftü.
Gerekli koşullar sağlandığı sürece her
yerde faaliyet göstermeye hazırız.
İLERLEYEN DÖNEMLERDE EGE
BÖLGESİ VE TÜRKİYE’DEKİ DİĞER
İLLERE DE ŞUBELER AÇMANIZ SÖZ
KONUSU OLABİLİR Mİ?
Bu iş zor bir iş. Size emanet edilenin
hakkını vermek konusunda bir hassasiyetinizin
olması gerekiyor. Ayrıca işin başında
içinde bulunmalısınız. Büyüttüğünüz zaman
ise kontrol biraz ortadan kalkıyor. Bizler
ancak bir rol model olabiliriz. Buradan
öteye taşımak bizi aşar. Bizim siyasi, ticari
ve ideolojik bir amacımız ve hedefimiz
olmadığı için burada herkes hep birlikte
çalışıyor. Belediye Başkanımız, valilerimiz,
kaymakamlarımız bize çok yardımcı oluyor.
Biz kamu hizmeti veriyoruz, onlar da kamu
hizmeti yapmak istiyorlar birbirimize destek
oluyoruz ama biz bağımsız çalışıyoruz.
PANDEMİ DÖNEMİNDE
NELER YAPIYORSUNUZ?
Pandemi ile birlikte geçen yıl bu zamanlar
bir panik havası oldu. O dönemde
geçici olarak iaşe işine girdik. Yemek yapıp
dağıtmak konusunda bizim bir sıkıntımız
yoktu ama karşı tarafta, yardım alan
vatandaşlarda büyük bir kayıp yaşadık,
bulaş riskinden dolayı gelmeyin diyorlardı.
O dönem 1250 kişiye yemek veriyorduk
ama bu sayı 20-30 kişilere kadar düştü.
Vatandaşlar iaşenin daha uygun olacağını
düşündü ve 15 gün kadar iaşe yardımında
bulunduk. Tabi bu süreçte biz de neler
yapabileceğimizi düşündük. Ama bizim asli
işimiz sıcak yemek. İaşeleri her yer veriyor
zaten. Bu yüzden yemek işine devam etmeye
karar verdik. Sistemimizi yedekledik,
gerekli tedbirleri aldık, çok şükür bu güne
kadar ekibimizden sadece 1 kişi ailesinden
kaynaklı hasta oldu ama ne bizden birine
ne de başka birinden bizim ekibimize bir
bulaş olmadı. Tabiki pandemi bizi de çok
etkiledi. Örneğin geçen Ramazanlarda
bahçemizde büyük iftar yemekleri verirdik.
Keza Kurban Bayramı’nda da hep bir arada
olurduk ne yazık ki pandemiden dolayı
bunu yapamadık. İnşallah pandemiden
sonra da böyle etkinlikler yapacağız o
zaman sizlerde görürsünüz.
EGEYöN 30
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
İHTİYAÇ SAHİPLERİNİN YANINDAKİ DEV
PASVAK
DENİZLİ’DE İLÇELERE AÇILIYOR
Pamukkale Sağlık Eğitim Vakfı’nın (PASVAK) yönetim kurulu Başkanı
Bülent Topuz, vakıflarının faaliyetlerini, hedeflerini ve ilçelere yönelik attıkları
yeni adımları Egeyön Dergisi’ne anlattı.
Ümmühan Küçükparmaksız Pasvak
Kurumsal İletişim Sorumlusu faaliyetleri
anlattı
NE ZAMANDIR FAALİYETTE?
Aşevimiz Denizli de 2004 yılından beri
her türlü ihtiyaç sahibi vatandaşımız için
faaliyette, her gün sıcak yemek dağıtımı
yapan bir özel sivil toplum kuruluşuyuz.
GÜNLÜK
NE KADAR YEMEK ÇIKIYOR?
Güncel rakamımız ortalama 1600 kişi.
Bu da ortalama 520 hane yapmakta.
GÜNLÜK KAÇ ARAÇ ÇIKIYOR HANGİ
SAATLERDE HAREKET EDİYOR?
Kış döneminde araçlarımız en geç
9.30-10.00 gibi dağıtıma çıkıyor. Yaz döneminde
ise sıcaklardan dolayı günde iki defa
dağıtıma çıkılıyor. Araçlarımız her gün saat
9.30’da çıkıyor, 12.00’da bir molamız var
saat 13.00’da yeniden dağıtıma başlıyoruz.
PANDEMİ DÖNEMİNDE
SÜREÇ NASIL İLERLİYOR?
Pandeminin ilk ivme kazandığı zamanda
ihtiyaç sahipleri de bizlerde çekindik.
Çünkü o zamanlar herkesi bir korku sarmıştı.
Bir aylık süreçte ihtiyaç sahiplerine
kuru gıda yardımımız oldu, yemek dağıtımı
yapmadık. Daha sonraki süreçte pandemi
kurallarına uygun bir şekilde, sefer taslarımız
her gün geldi sıcak suyla yıkandı,
dezenfekte edildi, böylece faaliyetimize
devam ettik.
YEMEKLERİ YAPAN
KAÇ AŞICINIZ VAR?
PASVAK olarak iki şubemiz var. Biri
Merkezefendi’de diğeri ise Pamukkale’de
Bağbaşı tarafında. Merkezefendi de 2,
Pamukkale de 2 olmak üzere toplam da 4
aşçımız var.
MERKEZEFENDİ DE BULUNAN
BİNANIZ YENİ FAALİYETE GEÇTİ,
YENİ BİNANIZIN RESMİ OLARAK
AÇILIŞI YAPILDI MI?
Merkezefendi binamızın resmi açılışı
yapıldı. Şu an tamamen faal haldeyiz.
Kesimhanemiz var, yemekhanemiz var, ofis
bölümümüz aktif. Aslında Pamukkale’deki
binamızda yaptığımız bütün faaliyetleri
burada da yapıyoruz. Diğer binamız çok
küçük olduğu için sayımızı 1250’ye kadar
anca çıkarabiliyorduk burada ise kademe
kademe sayımızı arttırıyoruz.
PASVAK olarak amacımız bir ihtiyaç sahibine
daha yardım edebilmek, bir bağışçı
kazanabilmek, hep bu hedefte ilerlediğimiz
için inşallah devamı da gelir.
EGEYöN 31
Folkart,
Türkiye ve dünyanın
gözde tatil destinasyonlarından
Çeşme’de
bir projesini daha
tamamladı, süitlerin
anahtar teslim süreci
başladı.
FOLKART BOYALIK ÇEŞME’DE,
YENİ YAŞAM BAŞLIYOR
Folkart Boyalık Çeşme’de, denize doğru
uzanan seçkin bir yaşam başlıyor. Folkart
Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak,
“İzmir’de bir projeyi daha tamamlamanın
gururunu yaşıyoruz. Folkart Boyalık
Çeşme, en güzel butik projelerimizden biri
oldu” dedi.
ALTINCI PROJE
Folkart, bugüne kadar inşa ettiği yenilikçi,
estetik, modern, teknoloji ve çevreci
yaşam alanlarına (projelerine) bir yenisini
daha ekledi. İlçenin en güzel bölgelerinden
biri konumundaki Boyalık’ta, Folkart
Çeşme’deki 6. projesini tamamladı. Folkart
Boyalık Çeşme, 160 milyon liralık yatırım
değerine sahip; projede 1+1, 2+1, 3+1 ve
4+1 tiplerinde 66 süit yer alıyor. Projedeki
konutların anahtar teslim süreci başladı.
Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut
Sancak, İzmir’de tamamladıkları 15. projenin
anahtarlarını teslim etmenin gururunu
yaşadıklarını söyledi. İzmir’in Akdeniz ve
Ege’deki öneminin yanı sıra doğal güzelliklerine
de dikkat çeken Mesut Sancak,
dünyanın en güzel tatil bölgelerinden
Çeşme’de tamamladıkları 6. projelerinin
Folkart Boyalık Çeşme olduğunu kaydetti.
İstanbul-İzmir Otoyolu ile İstanbul’dan
Çeşme’ye ulaşmanın 4 saat gibi kısa bir
sürede mümkün olduğuna işaret eden Sancak,
“İstanbul’da çıkıp Çeşme’deki sonsuz
maviliğe ulaşmanız artık çok daha kolay.
Yılın 12 ayı yaşayabileceğiniz ve Çeşme’nin
tadını çıkarabileceğiniz Folkart Boyalık,
en güzel butik projelerimizden biri oldu”
dedi. Projenin tamamlanmasında emek
verenleri kutlayan Mesut Sancak, projenin
ilk müşterilerinden Mutlu Kasapoğlu’na
süitinin anahtarını teslim etti. Kasapoğlu,
projenin Çeşme’ye yakışır, çok güzel bir
yaşam merkezi olduğunu belirterek, emeği
geçenlere teşekkür etti.
MİMARI DURMUŞ DİLEKÇİ
Çeşme’nin dünyaca ünlü eşsiz koylarına,
plajlarına, marinalarına, hayatın dolu dolu
aktığı her yere oldukça yakın bir konumda
bulunan Folkart Boyalık Çeşme, ayrıcalıklı
bir yaşamın tam merkezi olacak. Çeşme’ye
tamamen hakim bir konumda bulunan Folkart
Boyalık, modern bir lüks anlayışıyla
özel yaşamın ayrıcalığını Çeşme’de de yaşamak
isteyenler için tasarlandı. Modern
çizgilerin hakim olduğu Folkart Boyalık,
Mimar Durmuş Dilekçi’nin imzasını taşıyor.
Proje, 11 bin metrekarelik alan üzerinde
inşa edildi. Toplam 18 bin 387 metrekarelik
inşaat alanının 4 bin 600 metrekaresi
peyzaj alanı şeklinde planlandı. Açık
havuz, çocuk havuzu, kapalı havuz, sauna,
fitness, pilates odası, yoga odası, kafe alanı,
açık dinlenme terasları, ortak peyzaj alanları
ile dikkat çeken bir proje oldu. Kapalı
otoparkı da, projenin önemli unsurlarından
biri olarak öne çıkıyor.
PROJENİN KONUMU
Folkart Boyalık Çeşme, denizde mavi ve
yeşilin tonlarının hakim olduğu Boyalık
plajına yakın bir konumda yer alıyor. Altın
Yunus Marina’ya 1 km yakınlıktaki proje,
Aqua Toy City ve Ayayorgi Koyu’na 2 km,
Çeşme Marina’ya ise 3.5 km mesafede
bulunuyor.
EGEYöN 32
HAMAM VE SPA İŞLETMELERİNİN
yeniden
doğuş
hikayesi
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Türkiye’de pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerden
biri de spa ve hamam işletmeleri oldu. Haziran kararlarında
açılmayan spa ve hamamlar için işletmeciler tepkilerini
gösterdiler. 21 Haziran kabine toplantısında Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdeoğan’ın haklarına bir karar açıklamaması
ise gergin bekleyişi arttırdı. Hamam ve spa işletmecilerinin
yüzünü güldüren karar ise 27 Haziran genelgesi ile geldi.
Aylarca kapalı kalan işletlemeler 1 Temmuz itibariyle hizmet
vermeye başladı. Denizli Hamam, Spa ve Kaplıca İşletmecileri
Derneği Başkanı Hüseyin Özkan açılma kararı nedeniyle
devlet büyüklerine teşekkürlerini iletirken herkesi hijyenik
hamam ve spalara davet etti.
3 Haziran’da Türkiye Hamamlar ve
Spalar Birliği üyeleri Türkiye’nin dört bir
yanından gelerek İzmir’de eylem yaptı.
Konak Atatürk Meydanı Saat Kulesi önünde
buluşan işletme sahipleri ve çalışanları
peştamal ve sabunla eylem yaptı. “Hamamlar
virüs yuvası değil”, “Aranan suçlu
değiliz” sloganlarını attı. Türkiye Hamamlar
ve Spalar Birliği Basın Sözcüsü Kemal
Özcan, pandemi süreci boyunca cevap
bulamadıkları bazı soruları Bilim Kurulu
üyelerine sormak istediklerini söyledi.
Özcan, kuaför, güzellik salonu gibi birebir
hizmet veren ve yakın temas halinde hizmet
veren işletmeler açıkken hamamların
hangi sebepten kapalı olduğunu sorarak,
“Virüsün nefes ve sıvı partiküller yoluyla
bulaştığını söyleyen Bilim Kurulu; insanın
kafasına uygulanan saç sakal kesimi boya
makyaj gibi uygulamaları yapan işletmeleri
açık tutup onlar kadar yakın mesafede
hizmet vermeyen hamamları kapatmasının
sebebi nedir?” diye konuştu.
“FARKI MERAK EDİYORUZ”
Denizli Hamam, Spa, Kaplıca İşletme
Derneği Başkanı Hüseyin Özkan ile
gerçekleştirdiğimiz özel röportajda ise;
‘Bakanlıktan izinli yerler çalışabiliyor, belediyeden
izni olan işletmeler çalışamıyor.
Bunun farkını merak ediyoruz. Otel merkezinde
işleten arkadaşlarla burada bireysel
çalışan arkadaşlar da aynı işlemi yapıyor.
Benim de otel bünyesindeki işletmem açık
ama bireysel işletmem kapalı.” dedi.
GÖZLER 21 HAZİRAN’A ÇEVRİLMİŞTİ
Özkan;“İşletmelerimizde çok sayıda
çalışanımız var. Bizler ve onlar mağdur
durumda. Yetkililerden bir an önce
sesimizi duymalarını istiyoruz. Kabine
toplantısının ertelenmesinin ardından 21
Haziran’daki toplantıdan yüzümüzü güldürecek
bir karar bekliyoruz.” İfadelerini
kullanmıştı. Ancak 21 Haziran kabine toplantısında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdeoğan’ın haklarına bir karar açıklamaması
ise gergin bekleyişi arttırdı.
1TEMMUZ’DA AÇILMA ÜMİDİ
Başkan Özkan;“Sayın Cumhubaşkanımız
dünkü açıklamasında net olarak açılacağına
dair bir umutla. Sadece biz değil bir
umut ile hamam işletmecileri fakat bir
açıklama gelmedi. Bugünde bekliyoruz
İçişleri Bakanlığının açıklama yapmasını.
Umut ediyoruz ki artık 1 Temmuz itibari
ile bütün yasaklar kalkıyor. Hamam
işletmecileri de açılır umarım, bir yüzleri
güler artık. Borçlarından, onların yanında
çalışan elemanlarında hepsi bu durumdan
mağdur. Artık buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Sayın yetkililere sesleniyorum;
bırakın insanlar bir ümit ederek işlerini
açsınlar ocaklarının başına geçsinler. Hepimiz
yüzümüz güler diye ümit ediyoruz.”
Şeklinde konuştu.
BEKLENEN KARAR 27 HAZİRAN
GENELGESİ İLE GELDİ
Hamam ve spa işletmelerinin yüzlerini
güldüren adeta tekrar doğmalarını
sağlayan karar 27 Haziran İçişleri Bakanlığı
genelgesi ile açıklandı. “Halihazırda
faaliyetlerine ara verilmiş durumda olan
tüm iş yerleri, 1 Temmuz 2021 Perşembe
gününden itibaren tekrar faaliyet gösterebileceklerdir.”
Kararı ile 1 Temmuz’da
yeniden faaliyetlerine başladılar. Denizli
Hamam, Spa ve Kaplıca İşletmecileri Derneği
Başkanı Hüseyin Özkan açılma kararı
nedeniyle devlet büyüklerine teşekkürlerini
iletirken herkesi hijyenik hamam ve
spalara davet etti.
EGEYöN 33
KRALİYET MODACISI KARİM FİZİ, İRAN’DA
“İŞ KONUSUNDA, TİCARET KO
ÖNEMLİ KİŞİLERİ TÜRKİYE’YE
Türkiye’de ‘Kraliyet
Modacısı’ olarak tanınan
İranlı modacı Karim Fizi,
ülkesi İran’da Haziran
ayında gerçekleştirilen
Cumhurbaşkanlığı
seçiminde etkin rol aldı.
İran’da yapılan seçimlerde
favori aday olarak
görülen İbrahim Reisi’yi
destekleyen Fizi, Reisi’nin
seçilmesi halinde
Türkiye, Azerbaycan ve
Lübnan’da müşteşar
olarak ekeonomik işbirliklerini
sağlama görevini
üstlenecekti. İran’da,
muhafazakar aday Yargı
Erki Başkanı İbrahim
Reisi ülkenin 8. Cumhurbaşkanı
oldu. İran’da
13. Cumhurbaşkanlığı
Seçimlerinin ilk resmi sonuçlarına
göre muhafazakar
aday Reisi, 28 milyon
600 bin oydan 17 milyon
800 binini alarak seçimi
kazandı. Bu sonucun ardından
İzmir’in Kraliyet
Modacısı Karim Fizi, artık
ülkesi için işbirlikleri
hedefinin peşinden koşacak
olan müsteşar olma
görevini de üstlenmesi
bekleniyor.
EGEYöN 34
YENİ HÜKÜMETİN RESMİ MÜSTEŞARI OLDU
NUSUNDA, İLİM KONUSUNDA
DAVET ETME KARARI ALDIK”
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Egeyön Dergisi olarak Karim Fizi ile özel
bir röportaj gerçekleştirdik. İzmir’de moda
üzerine çalışmalarını sürdüren başarılı
ismin, İran’da tebliğ edilmesini beklediği
yeni görevi öncesi, müsteşarlık üzerine
düşündüklerini ve atmayı planladığı adımları
konuştuk.
TÜRKİYE’DE, İRANLI İŞ ADAMLARINI
BULUŞTURMA PROJENİZİN
DETAYLARINI ANLATABİLİR
MİSİNİZ?
Karim Fizi: Biliyorsunuz neredeyse 7
milyon İranlı iş insanı, bilim insanıdır. Bu
kişiler İran hariç her yerde yaşıyorlar, Avrupa’da,
Amerika’da. Bizde iş konusunda,
ticaret konusunda, ilim konusunda önemli
işler yapmış kişileri Türkiye’ye davet etme
kararı aldık. Bulundukları ülkelerde de bu
buluşmaları yapıp bir araya gelebilirler
ama bizim amacımız yakına gelmeleri.
Biliyorsunuz Türkiye ve İran kardeş ülkeler,
kültürleri bir madem çalışmak istiyorlar
o zaman kendi kültürlerine yakın olan
ülkelere gelmeliler. Türkiye’ye gelsinler,
Türkiye Müthiş bir ülke. Her şey var. Bu işi
çok büyük bir zevkle yapıyorum. Bu organizasyonun
gerçekleşmesine 6-7 ay kaldı.
Ben çalışmalara 2 ay önce başladım ve herkes
bu projeye çok pozitif bakıyor. Bunun
sebebi ise aileleri ile birlikte gelebilecek
olmaları, diğer ülkeler İranlılara kolay vize
vermiyor, bu konuda çok sorun yaşıyoruz.
Ama misafirlerimiz Türkiye’ye aileleriyle
gelebilir. Bu projenin hem Türkiye’ye hem
de katılımcılara çok faydası olur.
İLİŞKİLERİN ISINMASI İÇİN
FAYDALI OLABİLECEK BİR PROJE
DİYEBİLİR MİYİZ?
Karim Fizi: Gerçekten öyle. 7 milyon
insan, bu insanların çoğu Asya’ya hiç
gelmedi ama gelmeleri için konuşuyoruz.
Çok heyecanlılar, bu insanların çoğu beni
bilir, tanır. Ben 40 sene Avrupa’da yaşadım,
bir modacı olarak ismimi duydular. İran ve
Amerika basınında yer aldım. Bu projeyi
aldığımdan beri kiminle konuştuysam hiç
negatif bir dönüş almadım, bütün geri
dönüşler pozitif.
BU PROJEDE AĞIRLIKLI OLARAK
HANGİ ÜLKELERLE İŞ BİRLİĞİ
SAĞLANACAK?
Karim Fizi: Amerika ile çok konuştum,
İngiltere’den çok talep var, Almanya’da,
İsviçre’de yaşayan insanlarda aynı şekilde.
Belli bir sayımız var ama sanırım o
sayıyı aşacağız. Biz en fazla 500 kişi olur
diyorduk ama şu ana kadar konuştuğum
insanlar 500’ü geçti.
TOPLANTI İSTANBUL’DA MI
YAPILACAK?
Karim Fizi: Ya İstanbul’da ya da
İzmir’de yapılacak. Tam olarak karar
vermedim. Eğer sayımız 500’den daha fazla
olursa ki öyle duruyor. İstanbul’da zorluk
çekebiliriz. Bu yüzden İzmir’de olmasını
tercih ederim. Çünkü İzmir’de olursa daha
rahat kontrol edebilirim. İstanbulluları
da İzmir’e davet ederiz. İnanıyorum ki bu
proje çok güzel olacak.
EGEYöN 35
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Egeyön Dergisi sektöründe zirveyi
oynayan firmalar ve başarı hikayelerini
gündeme aldı. Bu kapsamda
röportaj konuğumuz Egevizyon
firmasının sahibi Süleyman Akçin
oldu. Akçin, yaklaşık 15 yıldır
başarılı bir klima hizmeti verdikleri
firmasının detayları ile anlattı.
Egeyön Dergisi, başarısı ile akılları kazınmış
firmaların başarılarını ve başarının
arkasındaki sırları sizlerle buluşturuyor.
Bu kapsamda konuğumuz Egevizyon
firmasının sahibi Süleyman Akçin oldu.
Akçin, 15 yıllık tecrübesi ile piyasada adından
söz ettiren klimalarını anlattı. Cüneyt
Arkın’ın reklam yüzü olduğu Egevizyon
Egeyön Dergisi’nin merceğinde.
Egevizyon’un sahibi Süleyman Akçin ile
gerçekleştirdiğimiz röportaj;
FİRMANIZ KAÇ YILDIR
FAALİYETTE SÜLEYMAN BEY?
SÜLEYMAN AKÇİN: Egevizyon firmamızı
2006’da kurduk. Yani bir 15 yıldır 16 yıldır
faaliyet gösteriyoruz. Soğutma alanında
ise özellikle 2008’den bu yana faaliyet
gösteriyoruz. Artık baya bir tecrübe sahibi
ve belli bir noktaya gelmiş bir firmayız.
GENELLİKLE SANAYİ TİPİ
SOĞUTUCULARINIZ VAR
GÖRDÜĞÜMÜZ KADARIYLA
AMA EVLERE YÖNELİKTE
KÜÇÜK KLİMALARINIZ
OLDUĞUNU BİLİYORUZ.
BİRAZCIK BİZE KLİMALARINIZIN
ÖZELLİKLERİNDEN BAHSEDER
MİSİNİZ?
SÜLEYMAN AKÇİN: Bizim bu konuda
şöyle bir sloganımız var “Canlının olduğu
hey yerdeyiz.” Yani bu nedir? Tavuk çiftlikleri,
büyük hayvan çiftlikleri, seralar, kafe
ve restoranlar. Yani nerede canlı varsa biz
oradayız. Tüm bu noktalar yönelikte çözüm
sağlayan ürünlerimiz var. Bizim ürünlerimiz
piyasadaki o “gazlı” dediğimiz split
klimalardan farklı. Bizim tüm ürünlerimiz
su ile çalışıyor yani doğal bir yapıya sahip.
Yani hangi mantıkla çalışıyor derseniz. Şu
arkamızda görmüş olduğunuz “soğutucu
ped” dediğimiz bu pedler bizim bütün
cihazlarımızda var. Buradan yukarıdan su
akar bunun içinde küçük gözenekler vardır.
Hava delikleridir onlar. Bu pedin özelliği
şudur bire dört oranında su emer bunlar.
İçinden hava geçerken oradaki su buharı
havanın ısısını alır. Örneğin 45 derece girer
25 derece çıkar. Bu şekilde doğal olarak
ortamı soğutur ve en güzel yanı yüzde
yüz doğal olarak bu işlemi yapar. Diğer
klimalar gibi kapıyı pencereyi kapatıp bir
soğutma yapmaz. Bu pedlerin aynı zamanda
üretimini de yapıyoruz fabrikamızda.
PEKİ BU SİSTEMİN TAVUKLARIN
YUMURTA ÜRETMESİNE,
BESLENMESİNE HERHANGİ BİR
FAYDASI VAR MI?
SÜLEYMAN AKÇİN: Serada bizim
yaptığımız projelerde süs bitkilerinden,
domates seralarından faklı uygulamalar
yaptık %30 kesinlikle ürün artışı oluyor
üretimde. Seralarda sera etkisi dediğimiz
dışarısı 40 derecedir ama seranın içi 60
dereceleri bulur. Biliyorsunuz bitkilerin
döllenmesi arılar ile yapılıyor. Seranın
içi çok sıcak olduğunda arılar çalışmıyor
onlarda hep böyle kuytu köşelere saklanıyorlar.
Arılar çalışmadığı için döllenme
az olduğundan verim düşüyor. Ayrıca döllenme
biliyorsunuz rüzgar ile oluyor doğal
hayatta arılar ile olur. Bizim sistemimiz
içeride bir hava akımı yarattığı için döllen-
EGEYöN 36
Egevizyon’un sahibi Süleyman Akçin anlattı
TÜRKİYE’Yİ SERİNLETEN EGEVİZYON KLİMALARININ REKLAM YÜZÜ
Cüneyt Arkın
meye de yardımcı olur. Bunu seracılar bilir
domateste “maça” diyorlar her katmandan
verdiği ürüne. Mesela sekiz dokuz maçada
kalan bir ürün on dört on beş maçaya kadar
çıkıyor. Yani domates yukarıya gidiyor
tekrar aşağıya doğru devam ediyor. Ayrıca
da şöyle bir etkisi oluyor ürün kalitesini
de artırıyor. Yani daha sert daha böyle rijit
ürünler çıkıyor. Hayvanlarla ilgili biz bunu
burada bir çiftlikte gördük. Yazın zaten
sıcak insanlar için, bitkiler için, hayvanlar
için. Sıcaktan dolayı hayvanlar fazla
yem yemiyor. Fazla yem yemediği için ve
sıcaktan dolayı hayvan strese giriyor ve
hayvanlardaki süt oranı düşüyor, sütteki
yağ oranı düşüyor. Yani verim %15 - %20
civarında azalıyor. Yada et besleniyorsa
hayvan kilo alamıyor. Niye yemediği için,
bu insanlarda da böyledir. Yani hepimizin
yazın pek yemek yeme iştahımız olmaz.
Bu sistemle beraber hayvanlara biz serin
bir ortam yaratıp, daha fazla beslenip daha
fazla süt vermeleri, süt kalitesinin yağ
oranının vesairenin artması, aynı zamanda
da bitkilerde olduğu gibi üremesinin daha
fazla olmasını sağlıyor.
Diğer kapalı sistem çalışan gazlı klimalarda
sürekli kapalı olduğu için bir süre
sonra içerideki oksijen miktarı düşüyor,
ortam kurumaya başlıyor. Şimdi şöyle bir
şey var mukoza dediğimiz şeyin hep nemli
kalması lazım ki bu partikülleri soluduğumuz
zaman ciğere inmeden onu yakalıyor
vücuttaki sistem. Ama diğer klimalarda
ortamı kuruttuğu için mukoza da kuruyor,
direk ciğerdeki broşlara kadar bu partiküller
toz parçaları iniyor ve zaman içerisinde
mesela tekstilde çoktur meslek hastalığı
eğer maske toz filtresi gibi bir sistem kullanılmazsa
o küçük tozcuklar inip zaman
içerisinde ciğerlerde problem yaratabiliyor.
O yüzden de normal bir klima kullanıyorlarsa
sık sık ortamı havalandırmaları gerekiyor.
Biliyorsunuz şu anda birçok mekânda
birçok ortamda klimaların kullanılması
yasaklandı. Bunun da sebebi covidin daha
da yaygınlaşmasını, ortamda asılı duruyorsa
bile bunu hareketli hale getirip ortama
yaymasını engellemek içindir. Yani biz o
yüzden diyoruz bizim ürünlerimiz yüzde
yüz taze hava ile çalışıyor. Böyle bir şey
olmaz. Sürekli ortamda bir havalandırma
yapar. Sürekli içeriye bol oksijen ve serin
havayı yani yayla havasını sağlar. Bizim
sitemimizin en güzel tarafı şu diğerlerinde
kapı pencereleri kapatıyorsunuz ya, bizimkinde
de inadına açıyorsunuz.
FİRMANIZIN REKLAM YÜZÜ
CÜNEYT ARKIN OLDU. NASIL
OLDU DA KARAR VERDİNİZ
CÜNEYT ARKIN İLE ÇALIŞMAYA
SÜREÇ NASIL İLERLEDİ?
SÜLEYMAN AKÇİN: Ben yıllardan
beridir özel şirketlerde çalıştım yöneticilik
yaptım. Hep bir şey vardır markalaşamama
meselesi. Kocaman fabrikalarımız vardır.
Ama hep fason çalışırız. Yani sanayicinin
en büyük handikaplarından bir tanesi
markalaşamamadır. Ama markalaşmak
gerçekten zor bir iştir. Şimdi global firmalara
bakıyorsunuz. Firma her gün reklam
pompalıyor her gün reklam pompalıyor.
Biz 10 yıl önce bu yolculuğa başladık artık
biz birilerine fason değil artık biz kendi
markamız ile ulusal ve uluslararası pazarda
boy göstermemiz gerekiyordu.
Dedik ki “kim olabilir?” “nasıl olabilir?”
“bizi kim temsil edebilir?” sorularını
sorarak Cüneyt Arkın isminde karar kıldık.
Neden Cüneyt Arkın? Türk Sinemasına
damgasını vurmuş dört beş duayenden birisidir
Cüneyt Arkın. Cüneyt Arkının kendi
sosyal medyasına bakıyoruz. Yorumları
okudum inanır mısınız bir kişi olumsuz
bir şey yazmaz mı? Bir sanatçı olarak iyi
bir duruşu olan kalitesi üst çıtada olan ve
vatansever milli bir adam ve her şeyinde
bunu vurgulayan bir adam.
ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM
BİZE KAPILARINIZI
AÇTIĞINIZ İÇİN
SÜLEYMAN AKÇİN: Ben teşekkür
ederim. Sizlerin sayesinde biz markalarımızı
kendimizi ifade ediyoruz. İzleyenlere
Springday ve Esio bir ürün alırlarsa pişman
olmayacaklarını ve çok seveceklerini söyleyebilirim.
EGEYöN 37
Denizli Lokantacılar Odası Başkanı Osman Üçgül
Pandemi Dönemi ve Denizli Lezzetlerini Anlattı
LOKANTACILAR
PANDEMiDEN
NASIL ETKiLENDi?
Egeyön Dergisi, Pandemi döneminde
lokantacıların faaliyetlerinin
nasıl değişiklik gösterdiğini,
hangi şartlarda çalıştıklarını ve
kapanma kararlarından nasıl
etkilendiklerini, Denizli Lokantacılar
Odası Başkanı Osman Üçgül’e
sordu. Başkan Üçgül, yüksek meblada
kira ödeyen esnafların süreçten
olumsuz etkilendiği ifade ederken,
aldıkları desteklerin kendileri için
yeterli olmadığını dile getirdi.
Egeyön Dergisi, Pandemi dönemine
esnaf odalarının bakış açısını ve pandemi
ile birlikte gelişen zorlu süreçte gündemine
alıyor. Ekibimiz bu Denizli Lokantacılar
Birliği Başkanı Osman Üçgül’e mikrofon
uzattı ve pandemi sürecinde lokantacı
esnafının yaşadıklarını ve mücadelesini
sordu. Üçgül, sıkıntıların yanı sıra Denizli
ve Tavas’ın lezzet haritası hakkında bilgiler
verdi.
İşte Başkan Osman Üçgül ile gerçekleştirdiğimiz
röportaj:
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
PANDEMİ SÜRECİ
LOKANTACILARI NASIL ETKİLEDİ?
Öncelikle Egeyön ailesine başta şahsım
ve teşkilatım adına bizlere burada derdimizi
sıkıntımızı anlatma fırsatı verdiğiniz
için teşekkür ediyorum. Tabi tüm dünyayı
ve ülkemizi etkisi altına alan Koronavirüs
illeti ile aşağı yukarı bir seneden fazla tüm
sektörlerde olduğu gibi başta bizim sektörümüz
de çok büyük sıkıntılar yaşamıştır.
Geçen sene Mart ayında paket servis
ile başlayıp, kısıtlamaların devam ettiği
süreçte kapatmaya kadar gelen bir süreç
geçirdik. Sektörümüzün yaşadığı sıkıntılara
gelince bizler bugün küçücük bir tost
salonundan tutun da çay ocağına, büyük
restoranlarla varıncaya kadar yüzlerce eleman
çalıştırıyoruz. Bugün terzisi, berberi
vesairesi de sıkıntı yaşadı tabi ki ama onlar
bir elemanla iki elemanla işlerini yürütebilirken
bizler, iki üç masalı küçük işletmeler
de bile en az 4 elemanla, çok ciddi kiralar
ödeyerek çalışan bir sektörün temsilcileriyiz.
Bugün bildiğiniz üzere Kampüs
bölgesinde 30 bin, 40 bin, 50 bin liralara
varan kiralar ödeyen esnaf arkadaşlarımız
var. Neredeyse bir buçuk yıldır dükkanını
açamamış esnaflarımız var. Tabi bu süreçte
devletimiz bize birçok katkı sağladı, bunlar
yeterli mi? Bugün kiraları, eleman giderlerini
düşündüğümüz de bu giderler bizim
için yeterli değil.
LİMİTED ŞİRKETLERİNE
NEDEN ÖDENEK ÇIKMIYOR?
Bu konuyla ilgili herhangi bir araştırma
yapmadım. Sonuçta bizler esnaf odası
yöneticileriyiz, bizler yetkililerle yaptığımız
görüşmeler sonucunda gerekli desteği
sağladık. 1 yıldır başta ben olmak üzere
esnaf odaları birliği konfederasyon başkanı
ile çok büyük mücadeleler verdik. Vergi
indirimleri, Bağ-Kur vesaire bu tarz kurum
indirimleri sağlandı. Devletimizin vermiş
olduğu kira desteği gibi destekler aldık.
Tabi bizler için bunlar yeterli değil, çok
EGEYöN 38
büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Daha önceki
açıklamalarımda da dile getirdim bu
küresel bir savaş, bizler hiçbir zaman bu
savaşlarda arkalarda kalmadık. Devletimiz
ne diyorsa harfi harfine yerine
getirdik. Çıkan genelgeleri günü güne,
saati saatine üyelerimize tebliğ ettik ve
uyguladık. Çok büyük sıkıntılar yaşadık,
yaşamaya devam ediyoruz. Tabi bu buz
dağının görünen yüzü. Ötelenen krediler,
biriken kiralar var, biz hep kalifiyeli vasıflı
elemanlarla çalışıyoruz iki gün sonra
hadi dediğimiz de kaliteli elemanları,
ustaları bulmamız mümkün değil. Bunlar
bizim için büyük sıkıntı.
DENİZLİ’DE KEPENK İNDİREN,
İŞLETMELERİNİ KAPATAN ESNAF
ÇOK OLDU MU?
Tabi ki oldu. Başta da söylediğim gibi
çok ciddi kiralar ödeyen esnaflarımız var.
Anlayışlı dükkan sahipleri çok az sayıda.
Ama idare etmeyip yasal sürece giren,
dükkanını boşaltmak zorunda kalan esnaflarımız
ister istemez etkilendi, kepenk
indirdi.
BU SÜREÇTE YEREL
KURUMLARDAN
NE GİBİ DESTEKLER ALDINIZ?
Öncelikle başta Büyükşehir Belediye
Başkanımız Osman Zolan olmak üzere,
Merkezefendi Belediye Başkanımız
Şeniz Doğan’a çok teşekkür ediyoruz.
Bizler için yapmış oldukları destekler
var. Merkezefendi Belediyesi’nden 1200
lira, Büyükşehir Belediyesi’nden ve tüm
ilçeler dahil olmak üzere 1500 lira gibi
bir destek sağladılar.. Onlara bir kez daha
teşekkürlerimizi sunuyorum. Hakikaten
bizler kenarda çok büyük paralar
biriktiren işletmeler değiliz. Her zaman
kazandığı parayı sektöre harcayan,
ürün tedariğinde stoklu çalışan, sürekli
işletmesine yatırım yapan bir sektörüz o
yüzden kenarda çok büyük birikmiş paralarımız
yok. 1 yıldır çok büyük sıkıntılar
yaşadık bunlar bize can suyu olacaktır.
İki başkanımıza da ilgi ve desteklerinden
dolayı çok teşekkür ediyorum.
DENİZLİ LEZZETLERİ
Tabi Denizli’miz turizm kenti olmasıyla
birlikte gıda anlamında da yöresel lezzetler
bakımından da çok ünlü bir ilimiz.
Herkesin bildiği gibi Denizli Kebabımız
var. Onun dışında ilçelerimize özel çok
güzel tatlarımız var. Babadağ Keşkeği,
Kale’nin Biber Tatarı, Kale’nin Dolması,
yine Kale’nin Sura’sı (Damat Yemeği) gibi
birçok yöresel yemekleri var. İnşallah bu
sıkıntılar bittiğinde bizler, sizlerle birlikte
hem yazılı hem görsel bu ürünlerimizi
Denizlili ve başka ilde yaşayan vatandaşlara
tanıtacağız.
DENİZLİ MUTFAĞININ
TÜRK MUTFAĞINA KATKISI NEDİR?
Şöyle ki Antep’e ya da Adana’ya baktığımız
da bunların bir iki tık gerisinde
kalıyoruz. Bundan sonra bizler bu konuda
büyük gayret gösterip katkı sağlayacağız.
Birçok ilde ürünlerin menşeisi, tarihçesi
yazılmışken ne yazık ki Denizli’mizde
bu yok. İnşallah ilerleyen günlerde bizler
buna destek verip güzel bir şeyler yapmaya
çalışacağız.
TAVAS’TA NE YEMELİYİZ?
Tavas’ın baklavası var dünyaca ünlü,
bugün Antep mi deseniz Tavas mı deseniz
bana göre Tavas. Çok güzel Tavas
Pidelerimiz özellikle Tahinli Pide. Tabi
bir Kaleli olarak Tavas mı Kale mi derseniz
Kale’yi tercih ederim. Tabi Kale’nin
pidesi daha güzel. Kale’ye baktığımızda
biber tatarı, etli dolması, surası yöresel
lezzetleridir.
EGEYöN 39
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
Röportaj:
Hatice Bardakçıoğlu
Kamera:
Veysel Boran Yaşa
Makina Mühendisi Ethem Kayhan Kaymakçı anlattı
ASANSÖRÜNÜZE EN SON NE ZAMAN BAKIM YAPTIRDINIZ?
BİLE BİLE LADESE DUR DE!
Egeyön Dergisi olarak Asansör
Teknik Yöneticisi Makina
Mühendisi Ethem Kayhan Kaymakçı
ile özel röportaj gerçekleştirdik.
Bakım Teknolojileri
üzerine gerçekleştirilen röportajda
ekibimiz, asansör bakımı
ve bakım sürecinde dikkat edilmesi
gereken konular üzerine
merak edilenleri sorduk, Ethem
Kayhan Kaymakçı yanıtladı.
Egeyön Dergisi hayatımızın her anında
kullandığımız asansörleri ele aldı. Bu kapsamda
Bakım Teknolojileri üzerine Mühendis
Gözüyle.com ile birlikte gerçekleştirdiği
ortak çalışmalar devam ediyor. Ekibimiz
son yıllarda artık daha da önem kazanan
asansör bakımı ve bakım sürecinde
dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili en yeni
bilgileri Asansör Teknik Yöneticisi Makina
Mühendisi Ethem Kayhan Kaymakçı’dan
aldı. Gerçekleştirilen özel röportajdan Kaymakçı,
Denizli’de son durum ne olduğunu
da anlattı. İşte Ethem Kayhan Kaymakçı ile
gerçekleştirdiğimiz röportajımız
ETHEM K. KAYMAKÇI KİMDİR?
Makina Mühendisiyim. 2007 yılından
deri MMO Denizli şubesinde teknik görevli
olarak görev yapıyorum. 2012 yılından beride
Asansör Birim Sorumlusu olarak görev
yapıyorum. Asansör periyodik kontrollerinin
planlanması, gerçekleştirilmesi, teknik
ve idari olarak takip edilmesini gerçekleştiriyorum.
- ASANSÖRLERDE BULUNAN
ETİKETLER NE ANLAMA GELİYOR?
ÖRNEĞİN KIRMIZI ETİKETİN
ANLAMA NEDİR?
Periyodik kontrol sonuçları dört gruba
ayrılıyor. Bunları biz kırmızı sarı mavi etiketler
ile ayırıyoruz. Kusurlu, hafif kusurlu,
kusursuz ve güvensiz diye. Kırmızı etiket
olunca güvensiz oluyor ve asansörün kullanılmaması
gerekiyor. Mavi ve Yeşil etikette
hafif kusurlu ve güvenli olan asansörlerde
kullanılabilir oluyor. Sarı etiket ile işaretlediğimiz
asansörlerde ise belli bir düzeltme
süresi var yönetmeliğin öngördüğü süre
boyunca kullanılabiliyor, ama bu süre
sonunda takip kontrolü gerçekleştiğinde
hafif kusurlu ya da güvenli hale gelmediyse
asansörün kullanılmaması gerekiyor.
- BAKIM, ONARIM YAPILMA
YAPTIRIMI NEDİR?
Kırmızı etikette 60 gün süre veriyor yönetmelik,
Sarı etikette 120 gün. Kırmızıda
periyodik kontrol yapıldığı tarihten itibaren
kullanılmaması gerekiyor. Kullanılması
durumunda oluşabilecek can ve mal kaybından
bina sorumlusu sorumlu tutuluyor.
Sarı etikette 120 gün boyunca kullanabiliyorsunuz
ama 120 günün sonunda takip
kontrolü yapıldığında hafif kusurlu ve
güvenli hale dönmediyse asansör onun da
yine kullanılmaması gerekiyor. Bu süreler
sonunda belediyeler asansörleri mühürlüyorlar.
Tabii bu süre içerisinde oluşabilecek
herhangi bir can kaybından mal kaybından
bina sorumlusu sorumlu oluyor. Ayriyeten
bir de yönetmeliğin getirdiği idari yaptırımlar
var. 1705 sayılı kanuna göre idari
para cezası uygulayabiliyor Bakanlık bina
sorumlusuna. Asansörü monte edene veya
periyodik kontrolü yapan bizlere de bunu
uygulayabiliyor. Asıl risk tabii bu kırmızı
etiketli Asansörlerin kullanılması ve bu
sırada bir kazanın olması, can kaybının
olması veya bir yaralanmanın olması. Bu
durumda neredeyse bütün yükümlülük
bina sorumlusunda yani yöneticide oluyor.
Tabii bunun sorumluluğu kaldırılabilecek
bir şey değil.
- DENİZLİ’DE EN SON
NE ZAMAN BİR KAZA
MEYDANA GELDİ?
Denizli’de Asansör kazası diye çokça
medyada çıkıyor aslında. Geçtiğimiz aylarda
da çıktı yine Pamukkale ilçesinde asansör
kazası diye bir engelli vatandaşımız
vefat etti. O da asansör diye medyaya yansıdı
ama o cihaz bir asansör değil. Yönetmelik
gereği asansörün tanımına uymuyor.
Asansör dediğimiz zaman yönetmelikte
belli tanımlar var. “Rijit raylar boyunca,
yatay ve 15 dereceden fazla açı yapacak
içinde bir butonu olacak, kişilerin veya
yüklerin taşınması için bir kabin olacak”
diye detaylıca bir tanımı var. Bu kapsama
EGEYöN 40
baktığımız zaman o kazadaki cihaz aslında
bir vinçti. Yukarıya bir vinç takılmış altına
bir kabin yapılmış Engelli vatandaşımı
evine inip çıkmak için bu cihazı kullanıyor.
Tabii bu cihazlar asansörler gibi güvenli
değil. Çünkü bunlar yükeler taşımak için
imal edilen cihazlar. Tek halatlı olabiliyor,
tek halat koptuğu zaman cihaz düşebiliyor.
Cihazın düşmesini engelleyen herhangi bir
güvenlik tertibatı yok mesela asansörde
olduğu gibi. Bunları asansör kazası olarak
sınıflandırmamak ve asansör kazası olarak
adlandırmamak lazım. Bu tabii sektörüde
rahatsız eden bir durum. Onun haricinde
asansör kazası olarak geçtiğimiz yıllarda
Montajda veya bakımda yaralanan işçiler
oldu, duydum bir kaç yıl içerisinde. Ondan
öncede en son ölümlü kaza bildiğim kadarıyla
2013 veya 2014 yılında olmuştu, Gazi
Bulvarında bir işhanında. Ondan öncede en
son ne zaman oldu bilmiyorum Denizli’de
Asansör durumları diğer illere göre çok
daha iyi. O yüzden çok büyük kazalar çok
sayılarda olmuyor, gerçekleşmiyor.
- GEÇTİĞİMİZ DÖNEMLERDE
BİRÇOK ASANSÖR KIRMIZI ETİKET
İLE İŞARETLENMİŞTİ. GÜNÜMÜZDE
BU DURUM NEDİR?
Tabii bizde ilk başladığımızda 2012’de
bu yönetmelik, Periyodik kontrol zorunlu
hale geldi. Daha öncesinde de kontroller
vardı ama zorunluluk 2012 Ocakta
başlamıştı. 2012-2013 döneminde kontrolleri
gerçekleştirdiğimiz zaman kontrol
ettiğimiz asansörlerin neredeyse yüzde
doksan-doksan beş civarı kırmızı etiketli
olarak çıkıyordu ve kullanılmaması gerekiyordu.
Tabii bu yıl geçtikçe o tarihten bu
zamana kadar biraz daha düzeldi. Bizim
Ocak’tan beri Merkezefendi Belediyesi ile
protokolümüz var, Ocaktan beri kontrolleri
gerçekleştiriyoruz. Tam net sayı veremem
şimdi size ama bildiğim kadarıyla Bakanlıktan
aldığımız veriye göre şu an için
yüzde elli-elli beş civarına düşmüş olması
lazım kırmızı etiket oranının. Tabii bunda
yıllar boyunca sürekli kontrol edilmenin
de etkisi var. Bir de ilk periyodik kontrol
yönetmeliği ile şimdiki periyodik kontrol
yönetmeliğindeki kontrol kriterleri farklı.
O zaman daha fazla kırmızı maddesi vardı.
Şimdi yönetmelik biraz daha yumuşadı.
Mavi yoktu mesela o zaman, mavi geldi.
Sarıdaki maddeler değişti, Kırmızıdaki
maddeler değişti öyle olunca oda biraz
oranı değiştirdi.
- BAKIMLAR NE SIKLIKLA
YAPILMALI? VATANDAŞ
BU HİZMETTEN NASIL
FAYDALANABİLİR?
Asansörlerin bakımı ayda bir kez
yapılması gerekiyor, yetkili bir asansör
bakım firması tarafından. Asansörü monte
eden veya onun yetkili servisi tarafından
ayda bir kez yapılması zorunlu. Yönetmelik
bunu zorunlu kılıyor. Periyodik kontroller
ise en az yılda bir kez yapılması gerekiyor.
Yönetmelik yine bunu yılda bir kez
zorunlu kılıyor. Bunu bina yöneticisinin,
bina sorumlusunun başvurusu üzerine ya
da resen muayene kuruluşu tarafından
gerçekleştirilebilir diyor. Eğer isterlerse
bina sorumluları bize telefonla, internet
üzerinden veya buraya gelip yazılı olarak
başvurabilir periyodik kontrol için. Zaten
onlar başvuru yapmadığı takdirde biz resen
gidip asansörlerin kontrollerini gerçekleştireceğiz.
- MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
TARAFINDAN ASANSÖRLERİN
BAKIMI İLE İLGİLİ EĞİTİMLER
VERİLİYOR. BU EĞİTİMLERDEN
BİRAZ BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Biz üyelerimize yönelik olarak bir
asansör avan proje hazırlama eğitim ve
belgelendirmemiz var. Asansör proje
hazırlama eğitim ve belgelendirmesi var.
Asansör yetkili servis teknik sorumlusu
eğitimi ve belgelendirmesi var. Bide Bakanlığında
zorunlu kıldığı asansör periyodik
kontrollerini gerçekleştirecek muayene
personeline dair verdiğimiz eğitimler var.
Sadece Makina Mühendislerine Odası üyelerine
değil bazıları özellikle diğer odaların
üyelerine de yönelik olabiliyor. Çünkü
asansör sektöründe sadece makina değil
elektrik, elektrik-elektronik, mekanik taşıyıcılar
gibi bazı lisans mezunları da görev
alabiliyorlar. Dolayısıyla Elektrik Mühendisleri
Odasına üye olan bir Mühendis
meslektaşımız bizden bu eğitimleri alarak
belgelendirilebiliyor. Mesela işte Asansör
Yetkili Servis Teknik Sorumlusu eğitimini
bizden alıp belgelendirilebiliyor. Tabii bu
belge olmadan asansör bakımı yapan firma
yetki alamıyor. Onun haricinde periyodik
kontrolleri gerçekleştiren meslektaşlarımıza
yönelik bir eğitimimiz var, bu da Bakanlığın
belirlediği bir program. Bu program
dâhilinde eğitimleri gerçekleştiriyoruz.
Yine aynı şekilde diğer odalara üye olan,
yönetmeliğin öngördüğü meslek disiplinindeki
arkadaşlarımız üyelerimizde bunlara
katılıp bu belgelere sahip olabiliyorlar.
Tabii bu belgeler olmadan periyodik kontrolü
gerçekleştiremiyorsunuz Bakanlıktan
yetkiniz olmadığı için. Yine aynı şekilde bu
belgeler olmadan asansör firmasının bakım
yapmaya dair yetkisi olmuyor. Yine diğer
asansör uygulama ve asansör projelendirme
eğitimleri ve belgeleri ise binalarda
gerçekleştirilecek asansör montajları ile
ilgili üyelerimizin yaptığı projeler, çizimler,
hesaplamaların, o projelerin hazırlanması
ve belediye tarafından onaylanması gibi
süreçlerde bu belgeler olmadan bunları
gerçekleştiremiyorlar.
- GÜNÜMÜZDE BİRÇOK YERDE
YÜRÜYEN MERDİVENLER
KULLANILIYOR. YÜRÜYEN
MERDİVENLERİN PERİYODİK
BAKIMI VAR MI? VARSA
NASIL YAPILIYOR?
Tabii yürüyen merdivenlerde de hem
bakım hem periyodik kontrol var. Onların
iş ekipmanlarını kullanımında iş sağlığı
güvenliği yönetmeliğine tabii oluyor yürüyen
merdivenler. Orada da diyor ki yürüyen
merdiven ve bantlar için en az yılda bir kez
periyodik kontrol yapılmalı diye geçiyor.
Tabi en az yılda bir kez işletmenin şartına
göre belki bu altı ayda bir dört ayda bire de
düşürülebilir. Çok yoğun kullanılan bir avm
dir çok yoğun çalışıyordur yürüyen merdiven,
binlerce kişi kullanılıyordur, yıpranma
payı çok yüksektir böyle durumlarda bu
periyotlar kısaltılabilir. Ama en az yılda biri
yönetmelik zorunlu tutuyor. Bakımınıda
yine asansör gibi ayda bir kez bakım firmaları
tarafından bakımı gerçekleştiriliyor.
EGEYöN 41
Denizli’nin köklü esnaf sokaklarından
biri olan Meserret Sokağı’nda
hizmet veren ve Denizlililerin uğrak
mekanı olan, yeni yüzü ve eskiye dair
güzelliğiyle Eski Taç Ev açıldı. Yaz günlerinde
kafede vakit geçirmeyi sevenlerin
soluklanabileceği, sevdikleri ile bir
araya gelebileceği samimi bir ortama
sahip olan Eski Taç Ev, yeni yüzü ve
sevecen kimliği ile Denizlilileri huzura
davet ediyor.
Denizlililerin kafeleri ile ünlü Meserret
Sokağı’nın uğrak mekanlarından biri olan
Eski Taç ev yeni yüzü ve yeni ekibi ile hizmete
açıldı. Denizli’nin köklü işletmelerinden
biri olan Eski Taç Ev yeni yüzü ve güler
yüzlü personeli ile Denizlilileri bekliyor.
Geçtiğimiz ay Görkemli bir açılış
töreni düzenlenen Eski Taç Ev’de Denizli
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan,
Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki,
Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek,
Baklan Belediye Başkanı Yusuf Gülsever,
Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan, Babadağ
Belediye Başkanı Ali Atlı, Merkezefendi
Belediye Başkan yardımcısı Necdet Yılmaz,
Dernek başkanı, davetliler ve Denizlilileri
ağırladı. Başkan Zolan ile birlikte Denizli
protokolünün beraber kestiği kurdele ile
hizmete merhaba diyen Eski Taç Ev yeni
yüzüyle Denizlililer bekliyor.
KADIN İŞLETMECİLER
GÜÇ KATACAK
Eski Taş Ev’in kadın işletmecileri Fatma
Deda ve Nazlı Çimendağ açılışta duygu
ve düşüncelerini dile getirdiler. Fatma
Deda, ”İnşallah açılışımız hayırlı olur. İdeallerimiz
çerçevesinde böyle bir işe giriştik.
Misafirlerimizi burada ağırlayacağız.”dedi.
Bir diğer kadın işletmeci Nazlı Çimendağ
ise, ”Fatma hanım ile birlikte bu girişimde
bulunduğum için genç bir kadın girişimci
olarak çok mutluyum. Birlikte daha güçlü
olacağız. Daha iyi yerlere geleceğiz şeklinde
konuştu.
‘’KADINLARIN EMEĞİNİN
SERGİLENDİĞİ BİR YER OLSUN
İSTİYORUZ”
Eski Taç Ev’in basın camiasından
girişimcileri Derviş Can Deda ve Ayhan
Çimendağ ise duydukları mutluluğu dile
getirdiler. Derviş Can Deda;”Eski Taç Ev
önemli bir kültürü temsil ediliyor. Biz
burayı yeniden dekore ederek Denizlililerin
hizmetine sunduk. Ailelerimiz ile birlikte
güzel bir girişim oldu. Burada güzel anılar
biriktirmek için güzel bir alan inşaa ettik.
Umarım Denizlililer için de güzel, keyifli
EGEYöN 42
VİDEO HABERİ
BURADAN TAKİP EDİN
DENİZLİ
ÇOK ÖZLEDİĞİ
‘ESKİ TAÇ EVİ’NE
KAVUŞTU!
bir ortam yaratmışızdır. Buranın mutfağını
her alanını annelerimiz, kardeşlerimiz
kadınlarımız inşaa ediyor. Bizler girişimci
olarak uzaktan destek veriyoruz. Kadınların
emeğinin sergilendiği bir yer olmasını
istiyoruz. Kadın kooperatiflerinin ürünlerinin
vatandaşlarla buluştuğu bir yer
olmasını istiyoruz”dedi.
“DENİZLİ ÇOK ÖZLEDİĞİ
ESKİ TAÇ EV’E KAVUŞTU”
Bir diğer girişimci Ayhan Çimendağ
ise;”Eski Taç Ev yeni bir görünümü ile ama
doğasına hiç dokunulmadan restorasyonu
yapılarak bugün itibariyle hizmete açıldı.
Bunu yaparken iki farklı şey düşündük.
Hem genç girişimciler olarak ailelerimizle
bir şeyler yapmak istedik. Bir o kadar kıymetli
olanı da bu kentin yaşaması gereken
bir değerini ayakta tutmak istedik. Bu
konuda devlet büyüklerimiz tadilat ve restorasyonda
önümüzü açtılar. Çok teşekkür
ederiz. Denizli çok özlediği Eski Taç Ev’e
kavuştu.”şeklinde konuştu.
EGEYöN 43
DENİZLİLİ DUAYEN TURİZMCİ KALEME ALDI
TURİZM SEKTÖRÜ
NASIL BAŞLADI,
NASIL DEVAM EDECEK?
Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını
nedeniyle geçen yılı buruk geçiren turizmciler
bu sezona umutlu girdi. Ege Rivierası,
olarak adlandırılan Çanakkale’den Fethiye’ye
uzanan kıyı şeridinde, turizm sezonu
başladı. Bölgede, havaların ısınmasıyla
başlayan kısmi hareketliliğin, normalleşme/
yasakların kalkması ile turizmde hareketler
hızlanmaya başladı Malumları üzere Ege
bölgesi için İÇ PAZAR önemlidir. İstanbul,
Bursa, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler
için ulaşım kolaylığı ile tatil beldeleri
bayram tatiline girerken doldu. İnsanlar
evde kalmaktan sıkılmıştı. Dış pazarlardaki
karantinaların gevşetilmesine bağlı olarak
kısıtlamaların kalkması ile sayıların geçen
seneyi çok gerilerde bırakacağına inanıyoruz.
Türkiye Ekonomisi için stratejik sektör
TURiZM çok çok önemli, Pandeminden
etkilenen diğer sektörler gibi Turizmde etkilenmişti.
İç Pazar yani sadece yerli Turist,
Türk Turizmi için tabi ki yeterli olmayabilir.
Normalleşme ile yabancı turist gelişi
de arttıkça Ege Bölgemizde kendi payına
düşeni alacaktır.
Ali Aktürk
*:KTB verileri.
Bu tabloda görüleceği gibi Almanya
girişli turistlerin çoğunluğu Yurt dışında
çalışan Türk Vatandaşlarımızdır. Tatil beldelerinde
geçen seneye göre, bu sezon artış
ile canlılık görülmektedir. Ege Bölgemizde
sezon Akdeniz bandına göre kısadır.
Büyük Otellerin doluluk oranlarının
artması ve faaliyet sürelerinin uzun
olabilmesi öncelikle Türkiye Ekonomisine
katkısının olacağını da göz önünde
bulundurmak gerekli. Ege Denizinin güzel
koyları, havası, tarihi kentleri ile Ege
Turizmcileri tur operatörleri ve tanıtım
atağı yanında sosyal medyayı daha aktif
kullanarak münferit direkt satışları artırma
yoluna gitmelidir. Pandemide ki yasakların
azalmasının yanında Pandemi tedbirlerini
iyi uygulayan Türkiye Turizminde sayılar
artarak devam edecektir. Bakanlığımızın
aldığı güvenli, sağlıklı turizm tedbirlerine
tüm turizm bileşenleri uymalıdır. Dünyada
Turizm olacaksa Türkiye’de olmalıdır
inancıyla oksijeni bol Ege kıyıları kalitesini
artırarak devam etmelidir. Ege Turizmcisi
farklılıklar yaratmalıdır hem doğada olmak
isteyen hem de lüksünden ödün veremeyenler
için son yılların en gözde tatil trendi
‘’Glamping’e’’ yönelebilir. Ege’de ve İzmir
çevresinde konaklama mekanları genelde
oda kahvaltı satar. Bazı otellerimiz her şey
dahile yönelebilir. Amaç 90 günlük turizm
sezonunu uzatmak olmalıdır; gelen yerli
misafirlerin daha kaç yıl daha geleceklerinin
muhasebesi yapılmalıdır. Mükerrer
turist yerli olsun yabancı olsun mutlaka
sıkılacaktır. Salgın tedbirlerini unutmadan
zamanında hijyenik kaliteli hizmete devam
etmeli turizmcilerimiz,2021 sezonu güzel
ve bereketli olacak.
EGEYöN 44
EGEYöN 45