26.07.2021 Views

ege yon

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

EGEYöN 1


EGEYöN 2


Ahmet DEDA

EGEYÖN YAYINCILIK,

MATBAACILIK, TANITIM,

DANIŞMANLIK, REKLAMCILIK, SAN.

TİC. LTD. ŞTİ. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ

FATMA ÇETİN

EGE BÖLGE KOORDİNATÖRÜ

AHMET DEDA

GÖRSEL YÖNETMEN

ALİ AKGÜN

EDİTÖRLER

ORAL CAN TATAR

SERKAN ÖZKURT

HUKUK DANIŞMANI

CAN ÇAPAR

ADRES:

İSMET KAPTAN MAHALLESİ, GAZİ

OSMAN PAŞA BLV., YENİ ASIR İŞ HANI

NO:3 D: 613 ÇANKAYA İZMİR

EDİTORYAL VE

SOSYAL MEDYA AJANSI:

DE-STORY

İLETİŞİM AJANSI

egeyonhaber.com

egeyondergisi.com

denizlidedahaber.com

muhendisgozuyle.com

HABER, REKLAM İLETİŞİM

0507 243 40 63

HER HAKKI MAHFUZDUR.

DERGİDEKİ YAZI, FOTOĞRAF VE

DİĞER GÖRSELLERİN

İZİN ALINMADAN VEYA

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN

HER TÜRLÜ ORTAMDA

ÇOĞALTILMASI YASAKTIR.

AYAKTA KALACAĞIZ,

ZORLUKLARI AŞACAĞIZ

Egeyön Dergisi’nden merhabalar.

Değerli İzleyenler günden güne

tepemize biniyorlar. Nasıl mı? Tasarruf

tedbirleri dediler, yerel gazetelerin abonelik

işleri iptal. Tasarruf tedbirleri dediler,

belediyeler bizlere ara sıra bayram ilanları

veriyorlardı, onlarda iptal.

Peki, ne olacak yerel gazetelerin hali?

Herhalde yerel gazeteler yaşamasın istiyor

iktidar gücü.

Neden? Çünkü Anadolu’daki sesi

sindirmek ve susturmak için ne gerekiyorsa

yapıyorlar. Ama şunu unutuyorlar.

Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’daki

birçok yiğit yürekli gazeteciler

matbaalarını dağlara taşıdılar. Neden?

Çünkü susmamak için. Bizi asla susturamayacaksınız.

Biz yeni projelerle yine yola

devam ediyoruz Egeyön olarak. Pandemiye

inat yola devam ettik. Ekibimizde azalmaya

gitmedik, çoğaldık.

Pandemiye inat “Ne yapabiliriz?”

dedik. Köye, kasabaya gazetemizi gönderdik.

Pandemiye inat tanıtımda atılımlar

yapmaya başladık. Yani Ege’de dedik ki “

Çinliler ne içiyor, ne yiyor, nereyi görmek

istiyor?”. Çıktık yola dedik ki ekip olarak “

Egeden Çin’e ne satıyoruz?” “ Egeden Çin’e

Egeyi nasıl tanıtabiliriz?”. Çünkü Çinliler

genelde kültür turizmi için geliyorlar.

Çinliler genelde tarım turizmine geliyorlar.

Tanıtalım istiyoruz bölgemizdeki bütün

eko turizmi. Onlara gösterelim istiyoruz.

Çince anlatımları ile tanıtımları ile. İşte

bunun için biz Türk Çin Kültürel İş Birliği

Değişim ve Diyalog Derneği (TCCA) ile

işbirliği yaptık. Başkanı Sayın Abdulkadir

Tanrıdağlı ile birlikte bölgemizde Çince

yayınları başlattık. Bölgemizdeki gezilebilecek,

tarihi, kültürel değerleri olan bütün

yerleri çekip, Çince anlatmaya başladık.

Eko turizm ile ilgili, neler yetiştiriyoruz

onu anlatmaya başladık. Yine biz Çine,

halkımız, üreten insan ne satabilir onların

derdindeyiz. Dertleriniz ile dertleniyoruz.

Yeni projeler ile ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Bu proje yepyeni bir projede Anadolu’nun

sesi olacağız, Ege’nin sesi olacağız.

Bu projede sizlerle birlikte olacağız. Göreceksiniz

ki Çin medyasında da işbirliklerimiz

oluştu. Burada yaptığımız programlar

Çin’de yayınlanacak, Çin’deki programlar

Türkiye’de yayınlanacak. Bu anlamda da

attığımız her adımla Egeyi daha güçlü bir

şekilde tanıtacağız. Bizimle birlik olabilecek,

birlik olan bütün yerel yönetimlere,

muhtarlara, iş dünyasına şimdiden çok

teşekkür ediyoruz. Her şey gönlünüzce

olsun. Bu yolda birlik olacağız zorlukları

aşacağız.

EGEYöN 3


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

ÇAL’IN YENİ GÖZDESİ ‘KISIK KANYONU’NDA

DENİZLİ’nin Çal ilçesinde

doğaseverler ile fotoğraf tutkunlarının

yoğun ilgi gösterdiği ve

bölgeyi turizme açacak olan Çal

Kısık Kanyonu’nda asma köprülü

yürüyüş yolu 1200 metreyi buldu.

Muhteşem doğa güzelliğinin

buluşma noktasında Çal Belediye

Başkanı Fethi Akcan, Türk Çin

Kültürel İşbirliği Değişim ve Diyalog

Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı ile röportaj gerçekleştirdi.

Röportaj simultane çevri

ile Çinceye çevrildi.

Çal Belediyesi’nin kendi olanakları

ve kendi işçileriyle yapımına devam

ettiği kanyonu 2021 yılında turizme

kazandırmayı hedefliyor. Doğaseverler

ile fotoğraf tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği

ve bölgeyi turizme açacak olan

Çal Kısık Kanyonu’nda asma köprülü

yürüyüş yolu 1200 metreyi buldu. Çal’ın

doğal güzelliği Çinliler ile buluştu. Çal

Belediye Başkanı Fethi Akcan, Türk Çin

Kültürel İşbirliği Değişim ve Diyalog

Derneği Başkanı Abdülkadir Tanrıdağlı

ile röportaj gerçekleştirdi. Röportaj

simultane çevri ile Çinceye çevrildi. Çin

ve Çal arasındaki turizm köprüsü bu

röportajla kurulacak. İşbirliği sayesinde

Çal’ın tanıtımlar Çin’de yapılacak.

ÇİNCE RÖPORTAJ

EGEYöN 4


EGEYöN 5


Gazi Gürcan, Çinlilere Çal şaraplarının kalitesini anlattı

ÇAL ŞARAPLARI ÇiNLiLERLE

BULUŞMAYA HAZIRLANIYOR

Egeyön Dergisi’nin aracılığı ile

Türkiye-Çin iş birliği ve ticaret projesinin

en önemli ayağı Denizli’nin

Çal ilçesinde kuruluyor. Egeyön

Haber Koordinatörü Ahmet Deda ve

Türk Çin Kültürel İş birliği Değişim

ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı, Çal’ın en önemli

şarap firmalarından Kayıbağ Şarapları

sahibi Gazi Gürcan’ı ziyaret

etti. Gürcan, Çinceye simultane

çevrilen röportajda Çal bağlarını,

üzümlerini ve kaliteli şaraplarını

anlattı.

ÇAL ŞARAPLARI NEDEN KALİTELİ

Gürcan, sözlerine Çal bölgesini, üzüm ve

şarap kalitesini anlatarak başladı. Gürcan;

”2004 yılında Çal’da şarap üretimine

başladık. Çal şaraplık üzüm için çok mükemmel

havaya ve topraklara sahiptir. Biz

burada dünyadaki her türlü şaraplık üzümü

bu topraklarda yetiştirebiliyoruz. 2000

yılından 11 arkadaş Çal’da şarap üretimine

başladık. Burada çok güzel ürünler üreterek

şaraba dönüştürebiliyoruz. Mühendislerimizin

katkılarıyla dünyanın en üst

seviyesindeki şaraplar ortaya çıkıyor. Asıl

şarap bağda ve üzümde başlar. Bağlarımız

güneş ve suyunu iyi aldığı için böylelikle

kaliteli şaraplar ortaya çıkıyor.” ifadelerini

kullandı.

ÇİN’E İHRACAT İÇİN HEYECANLIYIZ

Şarap çeşitlerini anlata Gürcan; ”Biz

tesisimizde 1 milyon litre şarap üretimi

yapıyoruz. Semillon Blanc, Semillon

Sultaniye, Chardonnay yapılma beyaz

şaraplarımız var. Semillion, sira, kaberne,

kalecik karası, Çal Karası’ndan da kırmızı

şaraplarımızı yapıyoruz. İyi şarapların

ortaya çıkmasındaki önemli nedenlerden

biri de şeker ve asit dengesinin çok

iyi olmasıdır. Daha çok turizmde ve iç

bölgelerde tüketim sağlanıyor. Yıllanmaya

yönelik şaraplarımızda var. Üzüm çeşitlerine

göre 10 çeşit şarap üretiyoruz. Beyaz ve

kırmızının yanı sıra aromatik şaraplarımız

ve rose şarabımız var. Sizin de aracılığınız

ile şaraplarımızı Çin’e ihraç etmek için

heyecanlıyız.” şeklinde konuştu.

Egeyön Haber Koordinatörü Ahmet Deda

ve Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim

ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı Türkiye-Çin işbirliği ve ticareti

adına girişimlerini sürdürüyor. Bu kapsamda

Çal ilçesinde Kayıbağı Şarapları’nın

Yönetim Kurulu Başkanı Gazi Gürcan’ı

ziyaret ettiler. Gürcan, Çinlilere Çal şaraplarının

özelliklerini, kalitesini aktardı.

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

EGEYöN 6


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

BAŞKAN ÇELİK

SİMULTANE OLARAK ÇİNCEYE

ÇEVRİLEN RÖPORTAJDA

BOZKURT VE ATATÜRK’Ü ANLATTI

Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik

ile Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim

ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı ile röportaj gerçekleştirdi.

Röportaj çevri ile Çinceye çevrildi.

Başkan Çelik, Çin’de de yayınlanacak

olacak röportajda Bozkurt’u en ince ayrıntısına

kadar tanıtırken, Bozkurt’un

adını Mustafa Kemal Atatürk tarafından

verildiğini söyleyerek ‘Ne mutlu

bize Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu

isimle yaşıyoruz’ diyerek herkesi

ilçelerine beklediklerini belirtti.

Egeyön Haber Koordinatörü Ahmet

Deda, Bozkurt Belediye Başkanı Birsen

çelik ve Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim

ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı’yı bir araya getirdi. Başkan Çelik

ile Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim

ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı ile röportaj gerçekleştirdi. Röportaj

simültane çevri ile Çinceye çevrildi.

‘EMİN İNSANLARIN

MEMLEKETİDİR BOZKURT’

Bozkurt’un tanıtımı için gereken adımları

her zaman attıklarını söyleyen Başkan

Çelik, Bozkurt ilçesinin en ince ayrıntısına

kadar Başkan Tanrıdağlı aracılığıyla

Çinlilerle paylaştı. Çelik gerçekleştirilen

ve Çince’ye çevrilen röportajda ‘Bozkurt

Denizli’ye 50 kilometre mesafede İstanbul-Ankara

karayolu üzerinde, bence

Denizli’nin en şirin ilçesi. Önce bunun

için gelinmeli. Asayiş’in berkemal olduğu

bir yerdir. Bu çok önemlidir. Biz bir yere

gittiğimizde aracımızın üstüne bırakırız.

İşyerimizde bir yere gittiğimizde, namaza

gittiğimizde dükkanımızın kapısını

çekiveririz. Bu çok güzel bir olay. Başka

yerlere gittiğimde böyle bir şeyle karşılaşmadığımda

bunun ne kadar önemli

olduğunu gördüm. Çocuklarımız servisle

değil, anaokulu çocuğumuz bile kendileri

okula gider. Emin insanların memleketidir

Bozkurt.’ diye konuştu.

ÇELİK: BURADA İNSAN

MOZAİĞİ YAŞIYORUZ

Bozkurt’taki demografik yapıyı, ilçenin

ismini kimin koyduğu gibi değerli bilgileri

de paylaştı. Çelik, ‘Burada ne yenilir

ne içilir nasıl insanlar yaşar. Öncelikle

vatandaşlarımdan bahsetmek isterim. 19

tane mahallemiz var. Bizim nüfusumuzun

yüzde 65 mühacir kökenli. Yani Bulgaristan’dan

gelme vatandaşlarımızın kurduğu

bir yer. Bir de ilçemizin adını Cumhuriyetimizin

kurucusu Mustafa Kemal Atatürk

vermiş. Bu bizim en büyük gururumuz.

Kalan vatandaşlarımız Türkmen dediğimiz

yörükler ve az da Çerkez vatandaşlarımız

var. Burada insan mozaiği yaşıyoruz. Geleneklerimiz,

göreneklerimiz, ağız tatlarımız

onlar da burada mozaik oluyor. Bizim burada

kız istemelerimiz, düğün adetlerimiz,

yemek adetlerimiz gerçekten çok özeldir.

Bir muhacir somunumuz vardır. Topraktan

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

yapılan muhacir fırınımız vardır. Pek çok

yemek burada kaymakla pişer. Hayvancılık

burada bu nedenle çok önemlidir. Pek çok

ağız tatlarımız spesifiktir. Tutluca tarafına

giderseniz Kömbe’miz vardır. Burada haşhşa

üretimi ön plandadır çünkü. İnsanlarımız

güzel, yemeklerimiz güzel, adetlerimiz

güzel. O yüzden Bozkurt’a gelinmeli

bence.’ ifadelerini kullandı.

‘NE MUTLU BİZE

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN

KOYDUĞU İSİMLE YAŞIYORUZ’

Bozkurt ilçesinin isminin nereden

geldiğini de hikayesi ile Türk Çin Kültürel

İşbirliği Değişim ve Diyalog Derneği

Başkanı Abdülkadir Tanrıdağlı’ya anlattı.

Çelik, ‘Osmanlı döneminde Rusya ile yaptığı

1800’lü yıllardaki savaşlardan sonra

Bulgaristan’dan gelen göçmenler buraya

yerleşmişler. Hamidiye ve Mahmudiye

köylerini kurmuşlar. Yıllar sonra Mustafa

Kemal Atatürk, demiryolu ile Denizli’ye

geçerken Ankara’dan, Hamidiyeli Mahmudiyeli

vatandaşlar treni durduruyorlar ve

Mustafa Kemal Atatürk trenden iniyor. ‘Siz

nerelisiz, nereden geldiniz’ diye soruyor.

Onlar da diyorlar ki ‘Bulgaristan’dan

geldik Hamidiye’yi kurduk, Mahmudiye’yi

kurduk.’ Halen ilçemizde bu isimde iki

mahallem var. Mustafa Kemal de şöyle

diyor. ‘Siz gerçek Bozkurtlarsınız, Önce

Orta Asya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan

Balkanlara göç ettiniz. sonra da Balkanlardan

Anadolu’ya göç ettiniz. İşte Bozkurt’luk

budur’ diyor. ‘Bundan sonra sizin

adınız Bozkurt olsun’ diyor. Ne mutlu bize

Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu isimle

yaşıyoruz’ dedi.

EGEYöN 7


A Stone Madencilik Ve Merve Lux Stone Çin

TÜRKiYE’DEN ÇiN’E iHR

Egeyön Dergisi’nin

Türkiye-Çin işbirliği projesi

kapsamında duraklarından

biri de A Stone

Madencilik oldu. A Stone

Madencilik Sahibi Özcan

Çoban ve Merve Lux Stone

Süpervizörü Cihan Sarı

Çin’e ihracat Türk Çin Kültürel

İşbirliği Değişim ve

Diyalog Derneği Başkanı

Abdülkadir Tanrıdağlı ile

bir araya geldi. İki önemli

madenci Çin’e ihracat hazırlıklarını

bu özel röportajdan

sonra hızlandırdı.

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Egeyön Haber Koordinatörü Ahmet

Deda ve Türk Çin Kültürel İşbirliği Değişim

ve Diyalog Derneği Başkanı Abdülkadir

Tanrıdağlı Türkiye-Çin işbirliği adına

önemli adımlar atmaya devam ediyor.

Çalışmalar kapsamında Türkiye’den Çin’e

ihracatı hareketlendirmek isteyen Deda ve

Tanrıdağlı de A Stone Madencilik ocağını

ziyaret etti.

A STONE MADENCİLİK

ÇİN’E İHRACATA HAZIR

A Stone Madencilik Sahibi Özcan

Çoban ile Ahmet Deda’nın sunumu ve

Abdülkadir Tanrıdağlı’nın simultane

çevirisi ile röportaj gerçekleştirildi. Özcan,

“Çin’e ürün satışımız henüz yok. Satışlarımız

yüzde 90 Amerika’ya oluyor. Burası

bir traverten ocağı. Ocağımızdan çıkan

travertenin Denizli travertenine göre sert

ve özgül ağırlığının yüksek olduğunu söyleyebilirim.

Sıkıdır ve delik yapısı yok denecek

kadar azdır. 22 yıldır ocağı işliyoruz.

1992 yılında burayı keşfetmiştim. Ben de

EGEYöN 8


ce Çevri İle Potansiyel Müşterilerine Ulaştı

ACAT ATESiNi , YAKTIK

maden mühendisiyim. Aylık ürettiğimiz

kapasiteye bağlı olarak yaklaşık 50 yıllık

bir rezervimiz var. “ifadelerini kullandı.

Özcan, Çin’e gerçekleştirilecek ihracatlar

için hazır olduklarını belirtti.

En iyi şekilde ihracat yapmak istiyoruz.

Pandeminin bitmesinin ardından Çinli

müşterilerimizi madenlerimize getirerek

ocaklarımızda sunum yapmak istiyoruz.

“şeklinde konuştu.

MERVE LUX STONE

TRAVERTENLERİ

ÇİN’E SATMAK İSTİYOR

Röportaja katılan Merve Lux Stone

Süpervizörü Cihan Sarı ise,” Merve Lux

Stone’de hammade ve ocak işleri ile

ilgileniyorum. İlimizde ve diğer illerde

mermercilik yapıyoruz. Özcan bey ile

uzun yılladır tanışıyoruz. Sektörde önemli

ve değerli bir ağabeyimizdir. Her zaman

bizlere ticari ve hammadde anlamında

destek olmuştur. Amacımız sizin de

aracılığınız ile ikili ilişkilerden sonra

travertenlerimizi Çin’e satmak olacak.

EGEYöN 9


ŞARAP ÜRETİCİLERİNİN BANDROL İSYANI!

“BİZ MALIMIZI SATAMAZSAK

BORÇ ÖDENMEZ, ÜZÜM ALAMAYIZ”

Egeyön Dergisi dünyaca ünlü

şarapların üretildiği Çal’ı ziyaret etti.

Çal ilçesinde Pardus Şarapçılık sahibi

Bülent Akşit ile röportaj gerçekleştiren

ekibimiz adeta bir dokunda bin ah

işitti. Akşit, üreticinin yaşadığı bandrol

sıkıntısını anlattı.

“BANDROL ALAMAZSAM

ÜRÜN SATAMAM,

ÜZÜM ALAMAM”

Akşit sözlerine şöyle başladı;”Bu

sene üzümler çok güzel ama üzümlerin

kaderi yok. Güzellik fayda etmiyor,

kader olmayınca. Şarapçının üzerinde

büyük bir sıkıntı var. Bizim bölgemizde

sadece Çal’da üzüm üreten çiftçinin

sayısı 8 bin. Bunun yanında Baklan,

Bekilli, Güney ve Buldan var. Şaraplık

üzüm üreten ilçeler arttı. Ama üzüm

çok pazar yok. Çünkü şarapçıların

başında şöyle bir sıkıntı var; hükümet

özel tüketim vergisini yapılandırdı.

Ama herkesin elinde şarapları mevcut

olmasına rağmen özel tüketim vergisi

borcu olduğu için bandrolünü alamıyorlar.

Bandrol alamadığı için şaraplar

bekliyor. Satış yok. Ben malımı satamadıktan

sonra üzüm alamam. “

“CUMHURBAŞKANINA

SORUNLARIMIZ GİTMİYOR”

Akşit; “Biz bu konuda Vergi Dairesi

Başkanı ile görüşme yaptık. Bu borçlanma

da pandemi döneminde oteller

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

kapalı kaldığı ve biz de satış gerçekleştiremediğimiz

için oluştu. Üzümcünün

ödemesi geldi. Mecburen ödemek

zorunda kaldık. Burada yüz yüzeyiz.

Gelecek sene bir daha mal almak

zorundayız. Satış olmayınca ortaya bu

borç çıktı. Ben yetkililerle konuştum.

Yapılandırma borcunu öde diyorlar.

Ben elimdeki malı satmadan borcumu

nasıl ödeyeyim. Cumhurbaşkanı istemiyor

diyorlar. Cumhurbaşkanı ülkeye

para gelsin diye uğraşıyor. Ama Cumhurbaşkanı

şarabı sevmiyor diye kimse

yanına bu sorunla gidemiyor.”dedi.

“ÇÖZÜM ÖNERİSİNİ

HÜKÜMETE SUNAN YOK”

Dünyanın, Türkiye’nin ve

Denizli’nin en önemli şarap

üreticilerinin bulunduğu Çal’da

bandrol sıkıntısı yaşanıyor. Şarap

üreticileri, özel tüketim vergisi

borçlarını yapılandırdı ancak

borç nedeniyle bandrol alamıyor.

Bandrolsüz ürünleri satamayan

üreticiler yapılandırma borçlarını

ödeyemiyor. Bir kısır döngü

içine girdiklerini belirten Pardus

Şarapçılık sahibi Bülent Akşit,”

Hükümet özel tüketim vergisini

yapılandırdı. Ama herkesin elinde

şarapları mevcut olmasına rağmen

özel tüketim vergisi borcu

olduğu için bandrolünü alamıyorlar.

Bandrol alamadığı için

şaraplar bekliyor. Satış yok. Ben

malımı satamadıktan sonra üzüm

alamam.” dedi.

Akşit sözlerini şöyle noktaladı;”-

Ben siyasilerle bu konuyu konuştum.

En azından ilk taksiti yatırana bandrol

versinler. Mesela 500 bin bandrol alsın.

1 milyon liraya satsın. Sonra ikinci

taksitinin yatırsın ve tekrar bandrol

alsın teklifinde bulundum. Ama hiç

kimse şarabın adı geçtiği için bu kanun

teklifini veremiyor. Şuanki durumda 36

ay yapılandırma var. Ben parayı bulup

borcumu yatırsam bile 36 ay sonra

bandrol alabileceğim. 36 ay benim

elimdeki mal bekler bozulmaz. Ama

çiftçi üzümünü nereye satacak? Bu

sene çok büyük sıkıntı var. Çiftçi üzümünü

satamaz. Satsa bile fiyatlarda

değişiklik olmaz, rekabet oluşmaz.”

EGEYöN 10


GRİ SİGORTA

TARIM

SİGORTALARI

MÜDÜRÜ

GÜL ÖZ:

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

GRİ SİGORTA

GELENEKSEL TARIM HİZMETİ

ÇİFTÇİLERİMİZİN YANINDA

bizim şu an verdiğimiz hizme2005-2006

senesinden önce de vardı. TARSİM’le

birlikte bu işlem kalkmıştı. Şimdi ise Gri

Sigorta Geleneksel Tarım hizmeti çiftçilerimizin

yanında.

Egeyön Dergisi Tarım sigortaları ile

ilgili merak edilenleri Gri Sigorta Tarım

Sigortaları Müdürü Gül Öz’e sordu. Müdür

Öz, ‘Geleneksel tarım sigortası ve Geleneksel

tarım sigortasında ürün kısıtlaması ile

ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Gri Sigorta Tarım Sigortaları Müdürü

Gül Öz, Egeyön Dergisi ekibini ağırladı.

Türkiye’de Tarım Sigortaları ile ilgili son

gelişmeleri değerlendiren Müdür Öz, ’Gri

Sigorta geleneksel tarım sigortası projesinin

detaylarını anlatır mısınız?, Geleneksel

tarım sigortasında ürün kısıtlaması var

mı?’ sorularına yanıt verdi.

TARIM SİGORTASININ

ÖNEMİ NEDİR?

Tarım sigortaları şu an TARSİM’le birlikte

anılıyor. Devlet destekli tarım sigortaları

olarak, devletin %50’sini ya da teminatlı

poliçeler de %67’sini desteklediği, yaklaşık

olarak 2005 yılında kuruldu. 5363 sayılı

kanuna göre bence çok önemli bir konu.

Çünkü baktığımız zaman küresel ısınma

kaynaklı iklim değişiklikleri yaşanıyor.

Şu an Temmuz ayına giriyoruz neredeyse

ama hala sigorta yapılan arazilerden hasar

ihbarı alıyoruz. O yüzden tarım sigortaları

çok önemli büyük ve küçükbaş hayvanlar,

arılar, seralar, bağlar bahçeler muhakkak

sigortalanmalı. En azından bir don olayı

oldu mu düşünmüyorsunuz, gece rahat

yatıyorsunuz. Çünkü bir güvenceniz oluyor

emeğiniz boşa gitmiyor.

GRİ SİGORTA GELENEKSEL TARIM

SİGORTASI PROJESİNİN

DETAYLARINI ANLATIR MISINIZ?

TARSİM devlet destekli tarım sigortası

yapabilmek için ÇKS kaydı istiyor. Fakat

bizim çıkarmış olduğumuz geleneksel tarım

sigortalarında ÇKS kaydı zorunluluğu

yok. Araziler neden ÇKS’ye kayıtlı değildir,

anlaşmazlık vardır, hazine arazisidir, verasetten

dolayı tapusuzdur. Tarla ürünleri

ve üzüm dahil olmak üzere bütün çiftçilere

biz teminat veriyoruz. TARSİM’in yapamadığı

ÇKS’siz ürünleri biz sigortalıyoruz.

Biz bu ürünü Nisan ayında satışa çıkardık.

Türkiye geneline baktığımız da 40-50

milyon hektar arazinin ÇKS belgesi bulunmuyor.

Hala dolu ihbarlarının hasarlarının

yapıldığı iklim şartlarında çok önemli bir

poliçe olduğunu düşünüyorum. Aslında

GELENEKSEL TARIM SİGORTASINDA

ÜRÜN KISITLAMASI VAR MI?

Şuan için meyvelerde ürün kısıtlaması

var. Sadece üzümü teminat altına alabiliyoruz.

Hububat, tahıl ve tüm tarla

ürünlerine teminat verebiliyoruz. Bu sene

bir gidişata bakacağız, bu teminatlarımızı

gelecek yıl meyveler de dahil olmak üzere

tüm ürünlere vermeyi düşünüyoruz. Yeni

bir proje ama arkasında ciddi bir çalışma

var. Genel Müdürümüz Rüstem Bey tarım

sigortalarıyla ilgili 32 yıllık bir tecrübeye

sahip. Ben aynı şekilde daha önce eksperlik

şu an sigorta takim bilirkişiliği yapmak

üzere hayatım tarım sigortalarıyla geçti.

O yüzden arkası sağlam ve teknik açıdan

oldukça sağlam hazırlanmış bir ürün.

Açıkçası bu ürünümüze çok güveniyoruz.

Bu ürüne bir de çiftçi destek paketi

ekledik, onlara daha çok destek olabilmek

adına. Çiftçilerin traktör bakımından tutun

da check-uplarına kadar hizmetlerini de

desteklemeye karar verdik. Böylece ürünümüzü

daha güçlü hala getirdik. Şu an

Türkiye’de bu hizmeti veren ve acentelerle

iş birliği yapan tek şirketiz.

İZLEYİCİLERİMİZE NE SÖYLEMEK

İSTERSİNİZ?

ÇKS kaydı olmayan çiftçilerimiz sigorta

yaptıramadıkları için üzülmesinler. Biz Gri

Sigorta olarak “GRİ GELENEKSEL TARIM

SİGORTASI” ile yanlarındayız. Sigortalarını

yaptırmayı unutmasınlar ve geceleri

rahat uyusunlar, emekleri boşa gitmesin.

EGEYöN 11


LİDERLER

Liderler Ege’de kolajımızın ilk bölümünde

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener

var. Akşener Afyonkarahisar’ı ziyaret etti.

MERAL AKŞENER

AFYONKARAHİSAR’DA İDİ

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,

21 Haziran’da çeşitli temaslarda bulunmak

üzere Afyonkarahisar’a geldi. Programına

Emirdağ ilçesinden başlayan Meral

Akşener, burada davul ve zurna eşliğinde

karşılandı. Esnafı ziyaret edip, işleri ve

ekonomik durumlarıyla ilgili sohbet eden

Meral Akşener, gelirlerinin giderlerine

yetip yetmediği, kaç çocuk sahibi oldukları

gibi sorular yöneltti. Akşener fotoğraf çektirmek

isteyen vatandaşları da kırmadı.

Emirdağ ziyaretinden sonra Bolvadin’e

geçen Genel Başkan Meral Akşener,

ilçe merkezinde bulunan Çınaraltı Çay

Bahçesi’ndeki vatandaşlarla sohbet etti.

Çiftçi ve besicilerle görüşen Akşener,

ekonomik durumları hakkında sorular

sordu. Yem fiyatları, tohum fiyatları, süt

fiyatları hakkında bilgi alan Akşener, daha

sonra parti otobüsünün merdivenlerinden

konuşma yaptı. Halka, söz verip de yerine

getirmeyen siyasetçilere ‘oy vermeyin’ çağrısı

yapan Meral Akşener, “Unutuldunuz

kardeşim, unutuldunuz, siyaset tarafından

unutuldunuz. Rica ediyorum kalplerinizi

açarak dinleyin. Seçim zamanı gediğinde

kime isterseniz oy vereceksiniz o başka bir

şey ama bugün kalplerinizi açarak dinleyin.

Bu meydana gelip, ‘şu şucudur, bu

bucudur’ konuşma yapanları dinlemeyin.

Bunu ben yapıyorsam dinlemeyin, benim

arkadaşlarım yapıyorsa dinlemeyin. Bu

meydana gelip, sizin oylarınızı alabilmek

için size hizmetler, size projeler, size siyasetin

ahlakından bahsedip bu konuda söz

verenleri dinleyin. İkna olursanız oy verin,

ikna olmazsanız oy vermeyebilirsiniz.

Benim sizden bir siyasetçi olarak talebim

budur. 3600 ek gösterge sözü mü verildi,

yerine getirilmiyor mu oy vermeyeceksiniz,

kim yerine getirmediyse oy vermeyeceksiniz”

dedi.Kolajın ikinci bölümünde CHP

Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yer aldı.

Kılıçdaroğlu CHP’nin kalesi İzmir’de bir

dizi programa katıldı.

KILIÇDAROĞLU İZMİR’DE İDİ

EGEYöN 12


EGE’DE

Siyasi parti liderleri

Ege’yi yakın markaja aldılar.

İYİ Parti Genel Başkanı

Meral Akşener, CHP Genel

Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,

DEVA Partisi Genel

Başkanı Ali Babacan, Türkiye

Değişim Partisi Genel

Başkanı Mustafa Sarıgül

ve Memleket Partisi Genel

Başkanı Muharrem İnce

Ege’nin çeşitli illerinde açılış,

miting, basın toplantısı

ve vatandaşlarla buluşma

gerçekleştirdiler. Egeyön

Dergisi kolajı ile Lider

Ege’de sizlerle..

25 Haziran’da tamamlanan projelerin

açılışını yapmak üzere İzmir’e gelen Cumhuriyet

Halk Partisi Genel Başkanı Kemal

Kılıçdaroğlu, Bornova’daki Aşık Veysel

Parkı içinde yer alan yarı olimpik yüzme

havuzu Havuz İzmir’in açılış törenine

katıldı.

CHP GENEL BAŞKANI

KEMAL KILIÇDAROĞLU

İZMİR’DE HAVUZ AÇTI

Açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir

Belediye Başkanı Tunç Soyer, yaklaşık

16 milyon liralık yatırımla tamamladıkları

Havuz İzmir’in açılışının pandemi

nedeniyle geciktiğini söyleyen ise “Havuz

İzmir; yüzme, sualtı ragbisi, sutopu

ve triatlon müsabakalarına ev sahipliği

yapacak ve her yaştan İzmirliye hizmet

verecek. Yarı olimpik yüzme havuzumuz,

3 bin 200 metrekare kapalı alanda engelli

ve doğa dostu bir yapı olarak inşa edildi.

Büyükşehir Belediyemizin İzmir’e kazandırdığı

bu havuz sayesinde, profesyonel

şekilde yüzme sporuyla ilgilenen çocuk ve

gençlerimizin ihtiyacı karşılanacak. Burası

aynı zamanda, yüzme bilmeyenlere eğitim

verilen bir tesis olacak” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşma yapmadığı

törende, Soyer’in konuşmasının ardından

kesilen kurdele ile Havuz İzmir’in açılışı

gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu, daha sonra

beraberindekilerle havuzu dolaştı.

Üçüncü bölümün konuğu Türkiye Değişim

Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül

oldu. Sarıgül’ün Denizli ziyaretinde özel

sorumuzu da yönelttik.

SARIGÜL DENİZLİ’DE İDİ

Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı

Mustafa Sarıgül, Zorlu Holding’in sahibi

Ahmet Nazif Zorlu’nun annesi Saide

Zorlu’nun cenazesine katılmak için 25 Mayıs’ta

Denizli’ye geldi. Sarıgül, Denizli’de

Türkiye Değişim Partisi İktidara Hazırlık

Merkezi’nde partililer ve basın mensuplarıyla

bir araya geldi. Sarıgül, gazetecilerin

sorularına yanıt verdi.

‘AŞILAMA İŞİNİN ŞİMDİYE KADAR

BİTMESİ LAZIMDI’

Egeyön Haber Koordinatörü Gazeteci

Ahmet Deda’nın ‘Pandemi döneminde

EGEYöN 13


hükümetin karar verdiği uygulamaları

adaletli buluyor musunuz?’ sorusuna

yanıt veren Türkiye Değişim Partisi lideri

Sarıgül, ‘Pandemi döneminde hükümetin

ilk 6 aylık süreçte attığı adımlar başarılıydı.

Ancak süreç uzayınca sıkıntıları

da beraberinde getirdi. Keşke iki Türk

hocamız aşıyı buldular. İşte TDP iktidarında

yurtdışına beyin göçü olmayacak.

Üniversitedeki evlatlarımıza gençlerimizin

olanaklarını ve imkanlarını muhteşem

noktalara taşıyacağız. Aşılama işinin şu

ana kadar bitmesi lazımdı. Orada bile geç

kaldık. Çevrenizde Koronavirüse yakalanan

olmasın ama yakalanlarının neler çektiğini

biliyoruz. Ne yazık ki bu konuda geç kaldık.

Benim beklentim ve talebim bu niye

Kasım’a kalıyor. Kalmaması lazım. Hayatın

bir an önce normale dönmesi lazım. 30’u

aşkın ili dolaştım ve vatandaşlarımızın

esnaflarımızın neler çektiğini biliyorum.

Allah devletimizin ışığını esnaflarımızın

ışığını inşallah hiçbir zaman söndürmesin’

ifadelerini kullandı.

SEDAT PEKER’İN SKANDAL

İDDİALARI SARIGÜL’E DE SORULDU

Sedat Peker’in Youtube’da yayınladığı

videolarda ortaya attığı iddialar hakkında

görüşleri sorulan Sarıgül, ‘Türkiye Değişim

Partisi olarak inşallah, iktidarının

ilk 100 gününde öylesine hukuk reformu

yapacağız. Almanya’da Fransa’da nasıl bir

hukuk sistemi varsa bize de öyle bir hukuk

sistemi gelecek. Senin hukukun benim

hukukum olmaz. Büyük adliye binaları

yapabiliriz. Ama içerisine adalet koyamıyorsak

o binaların bir anlamı yok. Diyorlar

ki Avrupa Birliği istediği için bu kanunu

çıkardılar. Biz Avrupa Birliği’nin isteğine

göre kanun çıkarmamalıyız. Küresel bir

hukuka ihtiyacımız var. Biz Türkiye’yi

hukuk devleti olduğunu hukuk önünde hiç

kimsenin ayrıcalığının olmaması gerektiğini

söylüyoruz.’ dedi.

AHMET DEDA SORDU

CUMHURBAŞKANI ADAYI

OLACAK MISINIZ?

Egeyön Haber Haber Koordinatörü

Ahmet Deda’nın Cumhurbaşkanı adayı

olacak mısınız? sorusuna yanıt veren

TDP Genel Başkanı Sarıgül, ‘Biz farklı bir

siyasi partiyiz. Biz iktidar yansın batsın

kül olsun da biz gelelim partisi değiliz. Biz

sorumluluğumuzun bilinci içerisinde bir

partiyiz. Türkiye Değişim Partisi emektir.

Biz önceden harekettik. Şimdi bereket

olduk. Burada yılların bir mücadelesi var.

Bir siyasi parti için baş kaldırmak ve mücadele

etmek lazım. Ben parti kuruyorum

demekle parti kurulmaz. Hedefin nedir?

Haksızlara baş kaldırmıyorsan kimse senin

yanında olmaz. İlk turda ittifak yapan partiler,

kendi oylarına güvenmeyenler, kendi

oylarını gizleyenlerdir. İttifak isteyenler,

Ankara’da ‘on dönüm bostan yan gel

osman diyenlerdir’ ve biz onlardan değiliz.

Biz bismillah diyeceğiz ve TDP’nin öyle bir

adayı olacak ki Türkiye’nin bir çok ilinden

oyları alacak. Biz düşünce devrimi yapan

bir siyasi partiyiz. İlk turda kendi adayımızı

çıkaracağız’ dedi.

Dördüncü bölümde dağ tepe demeden

ilçe ilçe vatandaşlarla buluşan DEVA Partisi

Genel Başkanı Ali Babacan var.

ALİ BABACAN İZMİR ÖDEMİŞ’TE

ESNAFLA BULUŞTU

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan

24 Haziran’da ilçe kongresi vesilesiyle gittiği

İzmir Ödemiş’te esnafı ziyaret etti.

Bir kahveci esnafı Babacan‘la konuşurken,

kahvelerde uygulanan yasaklarla

ilgili veryansın etti: “AVM’ler serbest, yüz

kişi oraya giriyor, büyük şirketler serbest..

Oralarda virüs olmuyor, bizim kahvelerde

3 kişi çay içecek ama yasak… Bıktık kahvelerle

uğraşmalarından. Nedir çektiğimiz?

Bıktık ya! Kahveci nasıl para kazanacak?

Akıllarına gelmiyor… Ben 5 bin TL kirayı

nasıl ödeyeceğim?”

‘ÜLKEMİZ BİZE DEĞER VERMİYOR’

Bir fen lisesi öğrenci ise ülkenin öğrencilere

değer vermediğinden şikayet etti:

“Bu ülkede öğrencilere, liselilere hiç değer

verilmiyor. Çok büyük bir kayırma olduğunu

düşünüyorum. Biz Fen lisesi öğrencileri

olarak üç sene ilkokul tarzı bir okulda okuduk.

Yeni yaptıkları okulu ise imam hatibe

çevirdiler. Tüm dünyada fen liselerinin

laboratuvarı, çalışma imkanları olur ama

biz yararlanamadık. Maalesef ülkemiz bize

hiç değer vermiyor.”

Kolajımızı Memleket Partisi Genel Başkanı

Muharrem İnce kapatıyoruz. Muharrem

İnce Denizli’de çarpıcı açıklamalarda

bulundu.

MUHARREM İNCE DENİZLİ’DE

KONUŞTU MEMLEKET PARTİSİ’NİN

BİRİNCİ PARTİ OLMASI İÇİN

TARİH VERDİ

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem

İnce 30 Haziran’da Denizli’de

gerçekleştirdiği parti il binası açılışı öncesi

vatandaşlara hitap etti. Denizli’deki yol,

yurt ve üretim sıkıntısına değinen İnce;

“Kimi görsem kavşaktan, yoldan şikayet

ediyor. Dolar 4 lira iken 75 milyona yapılan

kavşak dolar 9 lira oldu. Hesabı sen yap

diyorlar. “dedi. İnce, iktidar ve muhalefeti

sert bir dille eleştirirken liderleri

canlı yayında tartışmaya davet etti. İnce,

partisinin yılbaşında birinci parti olacağını

iddia etti.

EGEYöN 14


EGEYöN 15


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

İHRACAT

HEDEFLERİMİZE

EMİN ADIMLARLA

İLERLİYORUZ

Denizli ihracatı

2020 yılında pozitif ayrıştı.

Bir önceki yıla kıyasla artış gösteren ve

3,2 milyar Amerikan Doları

olarak gerçekleşen ihracat

2021 yılındaki hedeflerine de

emin adımlarla ilerliyor.

EGEYöN 16


2021 için 4 milyar Amerikan Doları hedef

belirlediklerini söyleyen DENİB Başkanı

Hüseyin Memişoğlu, pandemi döneminin

ihracat üzerindeki olumsuz etkisinin sona

erdiğini belirterek şunları söyledi:

“2020 yılının haziran ayından bu yana

ihracat artışımız devam ediyor. Yükseliş

trendini 12. aya taşıyan ihracatımız olumlu

gidişatını sürdürüyor. Geçtiğimiz sene 27

sektörde, 2.915 farklı GTİP’te, 183 ülkeye

dış satıma imza atan ihracatçılarımız bu

sene de ilimiz ekonomisine katkılarını

sürdürmeye devam ediyor.

Gerek dünya ticaretindeki canlanma

gerek ihracatımızda yaşanan gelişmeler

göz önüne alındığında, 2021’i hedeflerimiz

doğrultusunda tamamlayacağımızı öngörüyoruz.

İlimizin bugüne kadarki yıllık ihracat

rekoru 2018 yılında 3,4 milyar Amerikan

Doları olmuştu. 1 Haziran 2020 ile 31 Mayıs

2021 tarihleri arasındaki 12 aylık ihracatımız

ise 3,8 milyar Amerikan Doları’nı aştı.

2021 için kendimize 4 milyar Amerikan

Doları değerinde ihracat hedefi koymuştuk.

Bu yolculuğumuza emin adımlarla

devam ediyoruz. Sene sonunda hedefimizi

yakalayacağımızı, hatta aşabileceğimizi

düşünüyoruz.”

İHRACAT DENEYİMİMİZ VE

SEKTÖREL ÇEŞİTLİLİĞİMİZ

FARK YARATIYOR

Denizli’nin ilk ihracatını binlerce yıl

önce yaptığına dikkat çeken DENİB Başkanı

Hüseyin Memişoğlu, “İhracat yapmak

Denizli’nin genlerinde var. İlk ihracatını

binlerce yıl önce yapan şehrimiz, bugün

ülkemizin en önemli ihracatçı kentlerinden

biri konumunda. Ülkemizin en çok ihracat

gerçekleştiren 9. şehriyiz.

Burada değinmek istediğim önemli

hususlardan biri de ihracattaki sektörel

çeşitliliğimiz. 2000’li yılların başında tekstil-konfeksiyon

sektörü ağırlıklı bir ihracat

yapımız vardı. Ancak bugün görüyoruz ki,

ihracat rakamlarımız artarken tekstil-konfeksiyonun

ihracatımızdaki payı azalıyor.

Sürdürülebilir ihracat noktasında sektörel

çeşitliliği çok önemsiyoruz. Ev tekstili,

kablo, bakır tel, doğal taş, gıda, makine, dış

giyim, tekstil ham maddeleri gibi gruplarda

önemli bir ihracatçı konumdayız. 27

sektörde ihracat yapmak, sağlıklı bir ihracat

yapısını da beraberinde getiriyor” dedi.

ÜYE FİRMALARIMIZI

ZİYARETLERİMİZ DEVAM EDİYOR

Üye firmalarını iş yerlerinde ziyaret

ettiklerini belirten DENİB Başkanı Hüseyin

Memişoğlu, DENİB bünyesinde görevli

çalışanlardan oluşturulan farklı ekiplerin

ihracatçı firmaları ziyaret ederek karşılıklı

fikir alış verişinde bulunduğunu söyledi ve

sözlerini şöyle sürdürdü: “Üye firma ziyaretlerimize

geçtiğimiz sene yaz aylarında

başlamıştık. Pandemi izin verdiği ölçüde

firmalarımızı ziyaret ettik. Şu anda da ziyaretlerimiz

devam ediyor. Yaklaşık 300 üyemizi

ziyaret ettik. Ziyaretlerimizde sektörel

görüşmeler gerçekleştiriyoruz. İhracatımızın

gidişatını, üyelerimizin beklentilerini

konuşuyoruz. Görüş alış verişinde bulunuyoruz.

İhracatçılarımızın fikirleri bizim için

çok değerli, çok önemli. Tüm üyelerimizi

ziyaret etmeyi amaçlıyoruz. Aldığımız geri

bildirimler ışığında, çeşitli projelere imza

atıyoruz.”

EGEYöN 17


AYSİAD Başkanı Mahmut Catlık anlattı

DENiZLi VE ÇAL,

AYSiAD KÖPRÜSÜNDEN

UKRAYNA’YA AÇILIYOR

AYSİAD Başkanı Mahmut Catlık, Egeyön

Dergisi’nin özel röportaj konuğu oldu.

Başarılı iş insanı Catlık AYSİAD bünyesindeki

çalışmalarını ve pandemi sürecindeki

girişimlerini anlattı. Bunların yanı sıra

Başkan Catlık ile AYSİAD’ın kadın üyeleri,

turizm çalışmaları ve Denizli’ye hareketlilik

katan Ukrayna Büyükelçisi ziyaretini de

konuştuk. AYSİAD Başkanı Mahmut Catlık

ile gerçekleştirdiğimiz röportaj;

PANDEMİ DÖNEMİNDE

NELER YAPTINIZ? PANDEMİ İLE

BİRLİKTE FARKLI PROJELER

GELİŞTİRDİNİZ Mİ?

Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’ndeki

tüm vatandaşlarımızın bayramını kutluyorum.

Çok zor bir süreçten geçiyoruz, bu

nedenle özellikle sağlık çalışanlarımıza

vermiş olduğu emeklerden dolayı teşekkür

ediyorum. Bu güne kadar bu hastalıktan vefat

etmiş kişilere baş sağlığı, ailelerine sabır

diliyorum. İnşallah bu süreci atlatacağız.

Biliyorsunuz sivil toplum kuruluşları

İçişleri Bakanlığına bağlı, pandemi sürecinde

bizde bakanlığın uygulamış olduğu

kanun ve yönetmeliğe göre hareket ediyoruz

ama tabi içimiz kıpır kıpır. Çok çalışmak

istiyoruz, mücadele etmek istiyoruz, bir

şeyler katmak istiyoruz, çünkü bu yaşlara

bir daha gelmeyeceğiz. Bu yaşlarda hem

ülkemize, hem ilimize, hem burada yaşayan

insanlara ne kadar katkı sağlayabilirsek

bizim için o kadar iyi. Pandemi sürecinde

de çalışmalar yaptık, yapmaya da devam

edeceğiz.

AYSİAD’IN KAÇ ÜYESİ VAR?

KADINLARIN KONUMU NEDİR?

Şu anda 200’e yakın üyesi var. AVRAS-

YA YÖNETİCİ SANAYİCİ VE İŞ İNSANI

DERNEĞİ’YİZ. En son yaptığımız genel

kurul toplantısında iş adamları kelimesini

iş insanları olarak değiştirdik. Çünkü

bizim artık işletmeci kadın üyelerimizde

var. Şu anda istişare kurulumuzda iki kadın

arkadaşımız var. Onların bizimle olmasından

son derece büyük mutluluk duyuyoruz.

Bundan sonra yapacağımız bütün etkinliklerde

de kadın arkadaşlarımız bizimle

beraber olacak.

SON DÖNEMDE LOBİ

FAALİYETLERİNE ÖNEM

VERİYORSUNUZ, BUNA NEREDEN

ESİNLENDİNİZ?

Önce temelden bakmak lazım. AYSİAD

2004 yılında Denizlili iş adamları tarafından

kurulmuş, topluma bu güne kadar

inanılmaz hizmet etmiş, çok iyi bir sivil

toplum kuruluşu. Benden önceki dönem

başkanlarımıza bu bayrağı bize devrettikleri

için teşekkür ediyorum. 2018 yılında

biz AYSİAD yönetimine geldikten sonra

EGEYöN 18


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Avrasya Yönetici Sanayici ve İş Adamları Derneği

(AYSİAD) Denizli için girişimleri ile her geçen gün

dikkatleri üzerine çekiyor. Dernek Başkanı Mahmut

Catlık ile faaliyetler ve pandemi dönemini kapsayan

bir röportaj gerçekleştirdik. AYSİAD’ın vizyonu ve

çalışmaları Egeyön Dergisi farkıyla sizlerle..

açılmamız gerektiğinin hayalini kuruyordum.

Denizli son derece potansiyelli,

hayal gücü yüksek ve devlet tarafından

hiçbir şey beklemeden kendisi mücadele

edip kurumlarını belli bir yere getirmeye

çalışan insanlarla dolu. Bu yüzden farklı

uygulamalara gitmemiz gerekiyordu. 2018

yılından beri aslında çok farklı uygulamalar

yaptık. Örneğin ‘’Hayalimdeki İş İnsanı

Resim ve Kompozisyon Yarışması’’ yaptık.

Yaklaşık 500’e yakın eser geldi. Yolumuzu

çocuklara göre belirlemek zorundaydık.

Dereceye giren çocuklarımızı ve ailelerini

Sayın Ahmet Nazif Zorlu (VESTEL) ağırladı.

Aynı zamanda çocuklarımızın gönderdiği

eserleri bir sergi ile halk ile paylaştık.

UKRAYNA BÜYÜKELÇİSİ ÇAL’A

GELDİ OLUMLU GÖRÜŞMELER

YAPILDI, HAL BÖYLE OLUNCA

TURİZM VE TARIM TURİZMİNİN

GELİŞİMİ İÇİN AYSİAD NASIL

KATKILARDA BULUNABİLİR?

Biz dedik ki mutlaka dışa açılacak bir

paydaş bulmalıyız. Bu paydaş Türkiye

Cumhuriyeti devletine yararlı, devlet için

mücadele eden insanlardan oluşmalıydı.

Bir araştırmaya girdim ve EKO AVRASYA

ile Ankara’da bir birlikteliğe başladık. Sayın

Hikmet Eren başkanımla beraber, neler

yapabiliriz, nasıl geliştirebiliriz onların

potansiyelini Denizli de nasıl kullanabiliriz

çalışmalarına başladık. İlk olarak geçen

yıl Kazakistan Büyükelçimizi getirdik. Üç

günde yaklaşık 35 firma ziyaretinde bulunduk

ve büyük bir seminer yaptık. Sonrasında

özellikle Kazakistan, Azerbaycan ve

Özbekistan’da iş yapan Denizlili firmalarla

iletişime geçip onlara desteklerde bulunduk

ve bulunmaya devam edeceğiz. Şu anda

da yatırımla ilgi işlemlere başlandı. Tabi

araya bir pandemi girdi. Özellikle seracılık

konusunda Özbekistan, Kazakistan sınırında

havası seraya uygun olan bölgelerde

sera açmak isteyen yatırımcılarımız şuan da

işlemlerde başladılar.

UKRAYNA BÜYÜKELÇİSİ’NİN

DENİZLİ’YE VE ÇAL’A GELMESİ

TURİZME VE TARIMSAL TURİZME

NE TÜR BİR KATKI SAĞLADI?

Özellikle Ukrayna Büyükelçimizi

istememizin sebebi son 3 yıldır Türkiye

Cumhuriyeti Devleti’nin Ukrayna ile yapmış

olduğu protokollerdir. Sayın Ukrayna

Büyükelçimizi ilk çağırdığımızda sağ olsun

bize hiç hayır demedi. Dışarıdan baktığımızda

Denizli’nin çok büyük bir potansiyeli

var. İnsanlar gelmek, görmek, tanımak

istiyorlar. Ukrayna Büyükelçimize şehrimizi

ve firmalarımızı gezdirdik. Öncelikle tekstil

firmalarımızı, bakır firmalarımızı, demir-çelik

firmalarımızı birlikte ziyaret ettik.

Güzel görüşmeler sağladık.

EGEYöN 19


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

MEHMET TİLLEM

KİMDİR?

Avustralya’nın ilk Türk

senatörü olan Mehmet Tillem

2019 yılında hayatını kaybetti.

Henüz 2 yaşında iken ailesi ile

birlikte Avustralya’ya göç eden

Tillem burada çok önemli işlere

imza atarak Avustralya’nın ilk Türk

senatörü oldu. Geçirdiği kalp krizi

sonucu Tillem 45 yaşında hayata

gözlerini yumdu.

AVUSTRALYA’NIN İLK TÜRK SENATÖRÜNÜN

ADI TAVAS’TA

YAŞAYACAK

Avustralya Denizlililer Derneği Kurucusu Rıza Gençoğlu, Avustralya’nın

ilk Türk Senatörü Tavaslı Mehmet Tillem adına yapılacak kültür parkının

müjdesini Egeyön Dergisi’ne verdi. Gençoğlu, park için gerçekleştirdikleri

girişimleri ve Avustralya’daki Türkler ve Denizlilileri anlattı.

Avustralya Denizlililer Derneği Kurucusu

Rıza Gençoğlu Egeyön Dergisi’ne özel

bir röportaj verdi. Gençoğlu Avustralya’da

yaşayan Türklerin sorunlarından, memleket

hasreti çeken Denizlililer, Horoz Futbol

takımından ve birçok konuya değindi.

Gençoğlu Avustralya’nın ilk Türk Senatörü

Tavaslı Mehmet Tillem adına yapılacak kültür

parkının müjdesini Egeyön Dergisi’ne

verdi.

MEHMET TİLLEM

KÜLTÜR PARKI MÜJDESİ

Avustralya Denizlililer Derneği Kurucusu

Rıza Gençoğlu röportaja Mehmet Tillem

Kültür Parkı’nı anlatarak başladı. Gençoğlu;“Şuanda

imar projesini çizdiriyoruz. Projemiz

bir kültür parkı şeklindedir. Avustralya

ve Türkiye arasında bir bağlantı olacak.

İki kültürün yansımaları bu parkta olacak.

Kültür parkımız Avustralya’nın ilk Türk Senatörü

Mehmet Tillem’in adını taşıyacak.

Sayın Tillem’in adını taşıyacak parkta küçük

kütüphanelerimiz olacak. Burada Avustralya’da

yaşayan Denizlili ve Tavaslı hemşehrilerimizin

yaşam hikayeleri olacak. Mehmet

Tillem Kültür Parkı çok yakında Tavaslı

hemşehrilerimizle buluşacak. Tavas Belediye

Başkanımız Hüseyin İnamlık ile protokolümüzü

imzaladık. Tavas’ta bulunan Nihat

Zeybekci Kültür Merkezi’nin çaprazındaki

3 bin metrekarelik alanda bu parkı kuracağız.”dedi.

Rıza Gençoğlu ile gerçekleştirdiğimiz

röportajın tamamı

RIZA GENÇOĞLU KİMDİR?

1988 - 1889 sezonunda Avustralya’ya

gittim 25 sene orada kaldık. 2008-2009’da

Türkiye’ye geldim. Hem Avustralya vatandaşı

hem Türk vatandaşıyım. Ticaretle uğraşıyorum,

ihracatla uğraşıyorum. Aynı zamanda

özellikle Türkiye il Avustralya arasından siyasi,

diplomatik ilişkilerin sağlanabilmesi,

ticaretin arttırılması için sosyal faaliyetlerde

bulunuyoruz. Bu konuda hem dernek çalışmalarımız

hem de kendi özel şirketimiz adına

yaptığımız çalışmalar var tabi ki.

İHRACATLA UĞRAŞIYORUM

DEDİNİZ. MEMLEKETİNİZİN

İLÇELERİNE YETİŞEN ÜRÜNLERİ

AVUSTRALYA’YA GÖTÜRÜYOR

MUSUNUZ?

İhracatımızı firma olarak, Gençoğlu Grup

Anonim Şirketi olarak 1998 Avustralya menşet

kurulu bir firmamız. 2005 ocak ayında da

Türkiye’de yapılanma kurduk. Tabi ihracatın

içinde 20-25 yıllık bir deneyimimiz var. Bizim

asıl ana felsefemiz ev tekstili, ev dekorasyonu

ve mobilya aksesuar grupları tasarımı

ürünler ve bununla ilgili Avustralya’da satış

mağazamız vardı daha önceki dönemde.

Bu sene de çok ciddi projelerimiz var. Gıda

sektöründe de zeytinyağı, kuru bakliyat gibi

yeni çalışmalarımız var. O sizin bahsettiğiniz,

özellikle Çivril’in elması, Denizlimizdeki

meşhur Serinhisar’ın leblebisi, Çal’ın üzümü.

Bizim her ilçemizin kendine muasır kıymetli

ürünleri var. Bunlarla ilgili de önümüzdeki

günlerde ciddi çalışma içerisine gireceğiz.

Özellikle Avustralya başta olmak üzere, başka

ülkeler, Avrupa’nın birkaç ülkeleriyle ilgili

böyle bir düşüncemiz ve altyapısını oluşturduğumuz

projelerimiz var. Bunları zamanla

sizinle paylaşacağız. Bu öneli çünkü.

AVUSTRALYA’DAKİ TÜRK

DERNEKLERİ NE DURUMDA?

ÜYELERİ, PROJELERİ, YAPTIĞI

ÇALIŞMALARDAN BİRAZ

BAHSEDER MİSİNİZ?

Avustralya’daki yaşayan Türklerin sivil

toplum örgütleri, dernekleri çok var. Tabi bunun

ana merkezi Melbourne şehri. Sydney’de

tabi ki Türklerimiz orada da faal ama bütün

derneklerin cemiyetlerin faaliyetlerini yürüttüğü

ana üst Melbourne şehri. Tabi ki Denizlililer

Cemiyetimiz var. Bunun yanı sıra şuan

çok etkili olan bir derneğimiz var. Moreland

Türk Derneği. Melbourne şehrinde kurulmuş

olan, tamamen kültüre hizmet eden bir derneğimiz.

Geçtiğimiz hafta sonu Türk Pazar

Festivali adı altında geleneksel hale dönüştürdüğü

özel bir etkinliği vardı. Melbourne

şehrinin tam merkezinde, panayır şeklinde

bizim kültürümüz sergilendi. Folklor etkinlikleriyle,

sazıyla, sözüyle. Ve bunu 12.-13.

kez yapıyorlar. Sadece geçen sene pandemiden

dolayı yapamamışlardı. Tabi ki Avustralya

ve Yeni Zelanda bu Covid pandemisini

çok önce yendikleri için orda normale dönüş

bir nevi sağlandığı için geçen hafta böyle

bir festival yapıldı. Çok etkiliydi. Biz sosyal

medyalarda paylaştık ama Türkiyemizde

bunun biraz daha tanıtımlarını yapmamız

EGEYöN 20


gerekiyor. Çok güzel bir etkinlik oluyor yılda

bir kez. Sadece yılda bir kez bu etkinlik yapılmıyor,

yılın değişik kademelerinde Moreland

Türk Derneğinin ben aynı zamanda hem

onursal kurusuyum, hem onursal üyesiyim.

Biz bu pandeminin hemen öncesi, 2019’un

Kasım’ın 22’inde Denizli’de bir etkinlik yapmıştık.

Ve sizlerde kanallar olarak oradaydınız.

Avustralya’da yaşayan Türklerin yaşam

hikayelerini anlatan resim sergisi yapmıştık

Forum Çamlık’ta. Avustralya Büyükelçimiz

buradaydı, vali beyler, kaymakamlar, bakanlar

ve vatandaşımız. Resim sergimiz 15 gün

boyunca orada sergiledi. Oradaki maksatta

şuydu; Türklerin yaşam hikayesi adı üzerinde

. Türklerin Avustralya’ya gidişlerinin 50.

Yılına denk getirmişti. Bunu Moreland Türk

Derneği adına yaptık biz. Ben burada koordine

ettim. İnanılmaz güzel bir etkinlikti.

Avustralya’da yaşayan Türkleri kendi memleketlerine

tanıtmak, o resim sergisinin son

ayağıydı. Daha önce Ankara, Ordu, Antep

gibi değişik illerde bunu gerçekleştirdik. Biz

finale Denizlili olduğumuz için Denizlimizi

sakladık. Avustralya’daki sadece Denizlililer

değil derneklerimizde çok etkin. Gurbetçilerimiz

Melbourne şehrinde faal, hem kültürümüzü

hem birlik ve beraberlik içinde. Cumhuriyet

bayramı gibi özel günlerimizde, farklı

etkinliklerde dernekler hep ön plana çıkmıştır.

Bizde elimizden geldiğince derneklerimize

katkı sağlamaya çalışıyoruz. Her konuda,

maddi manevi elimizden geldiğince, çünkü

bunlar sponsorlarla bazı şeyler kolay olmuyor.

Ama Avustralya’da Türkler gerçekten etkin.

Türkler Avustralya Devletine, Avustralya

hükümetine çok büyük katkılar sağlıyor. Bu

katkıyı saplayanların en başında, kendinden

her zaman gururla bahsediyoruz, Denizlili

hemşehrilerimizdir. Onun için biz bu konuda

gururluyuz.

AVUSTRALYA’DA YAŞAYAN

TÜRKLERİN EN BÜYÜK PROBLEMİ

NEDİR? ŞU ANDA AVUSTRALYA’DA

KAÇ DENİZLİLİ VAR?

Avustralya’da yaşayan Türklerin ortalama

yüz 60 bin ile yüz 70 bin arasında Türk

yaşıyor. Bunun 70 bin kusuru Melbourne

şehrinde, geri kalan 40 bin kurusu Sydney’de,

diğerleri de diğer bölgelere dağılmış bir şekilde.

Ama ağırlık Melbourne şehri ve Sydney

şehri. Bunların içinde Denizlili hemşehrilerimze

düşen pay azımsanmayacak kadar çok.

5 binin üzerinde bir aile Denizlili hemşehrimiz

yaşıyor. Bunların da yüzde 70’e yakın

Denizlililerin ağırlıklı olduğu bölge Sydney

bölgesi. Geri kalan da Melbourne’da, 300’ e

yakın bir ailemiz var. 750-800 aile de Sydney’de

yaşıyor. Bu şekilde oraya göçmenlik

yapmış 1.ve2.kuşak. şuan 3.kuşak dediğimiz

Denizlili hemşehrilerimizin yaşadığı iki büyük

şehir.

PANDEMİ NEDENİYLE ÜLKELERİNE

GELEMEYEN GURBETÇİLER ORADA

NE ZORLUKLAR YAŞIYOR?

Bu pandemi bütün dünyayı etkilediği

gibi Avustralya’da yaşayan Türkleride çok

etkiledi, Denizlilileri de etkiledi. Biz Denizlili

olmaktan her zaman gurur duyuyoruz.

Avustralya’da yaşayan Denizlili hemşehrilerimizden

de her zaman gururla bahsediyoruz.

Çalışkan bir milletiz. Dünyanın her ülkesinde

çalışkanlığı ile dürüstlüğü ile yaşam

tarzı ile örnek olmuş bir medeniyetin olduğu

bir bölgeden çıkan kişilerden bahsediyoruz.

Bu bize övünç veriyor, kıvanç veriyor. Aynı

zamanda da bunu anlatırken Denizlili hemşehrilerimiz

dünyanın bir ucunda da olsa

kendi örf ve amellerini yaşayan yaşam tarzı

ile bunu orada hissettiren bağını hemen koparmayan

bir aile yapısı var. Bu pandemi tabi

ki etkiledi. Mümkün olduğunca kendi memleketlerini,

topraklarını, ilçelerini, köylerini

ziyaret eden hemşehrilerimiz bu pandemi

sürecinde ziyaret edemedi. Çünkü Avustralya

hükümetinin ciddi bir kısıtlaması vardı. 6 ay

boyunca bütün sınırları kapattı, herkesi eve

kapattı. Bu süreci herkes gibi zor geçirdiler.

O yüzden biraz mağdurlar, mahcuplar. Yakınlarda

Avustralyadaki Denizlililer Derneği

yönetimi ile toplantımız oldu. Yine aynı

konular gündeme geldi. Biz tabi onları dört

gözle bekliyoruz. Pandemi sürecinden sonra

memleketlerini ziyaret etsinler.

DENİZLİLİ GURBETÇİLERDE

3. KUŞAK DENİZLİ’Yİ BİLİYOR MU?

PAMUKKALE’Yİ, LAODİKEİA’YI

BİLİYORLAR MI?

Denizli bizim tanınan bir şehrimiz. Kültürü

çok farklı. Denizlimiz turizm şehri, sanayi

şehri. Denizlimiz aynı zamanda görsel

yönüyle de çok özel. Coğrafi yapı itibari ile de

Ege ve Akdeniz’in ortasına olan, tabiri caizse

geçiş noktasında olan, İpek Yolu üzerinde

çok önemli bir şehirimiz. 1. kuşak 1968’de ilk

kez Avustralya’ya gitti. Ondan sonra 2.kuşak

Denizli’yi tabi ki biliyorlar. 3.kuaşak’ta

maalesef bir kopukluk var. Bunun sebebi de

araya pandemi girdi, ondan önce de maddi

sıkıntılar.. Birazcık kopukluk oluştu. Bizim

de tüm ana gayemiz geçmişte olduğu gibi

önümüzdeki süreçlerde de çok büyük çabalar

sarf edeceğiz. Çok ciddi anlamlı projelerimiz

var. Zamanı geldiğinde onları da sizler aracılığı

ile buradan paylaşacağız. Bize o köprüyü

oluşturmak için elimizden geleni yapacağız.

Biliyorlar, tanıyorlar ama sadece biliyorlar

tanıyorlar. Ne derecede geliş gidişler var,

bunu hissetmesi gerekiyor. Sadece görsellerden

değil gidip görüp incelemeleri lazım. Havasını

almaları lazım. Bizde elimizden geldiği

kadar o köprüyü oluşturacağız. Bunun için

buradayız.

DENİZLİSPOR’U TANIYORLAR MI?

DESTEKLİYORLAR MI?

Gurbetçilerimiz Türk Futboluna çok büyük

ilgi alaka göstermişlerdir. Gurbetçiler

için çok kıymetlidir, özellikle milli maçlar.

Kendim de profesyonel futbolcuyum. Avustralya

liglerinde,1. liglerinde futbol oynamış

biriyim, üst düzey futbol oynamış biriyim.

4-5 defa gol kralı olmuş biriyim, iki defa yılın

en iyi oyunculuğuna girmiş biriyim. Biz de

şanslıyız. Avustralya’da özellikle Türklerin

vedarıiftarı bir dünya kupamız vardı, biliyorsunuz

dünya 3.sü olduğumuzda, onun öncesi

de Galatasaray’ın Avrupa şampiyonu olması.

O anları Avustralya bizzat yaşamış olan bir

kişi olarak anlatıyorum. Futbol çok kıymetlidir

orda, bayrağımız kıymetli olduğu gibi.

Denizlispor tabi ki kıymetlidir. Bizim gurbetçiler

yakınen takip ediyor. Biz sporun içinden

olduğumuzdan dolayı her hafta bize yazarlar

çizerler mesaj atarlar maç sonrası olumlu

olumsuz şeyleri. Emin olun çok yakından takip

ediyorlar. Denizli’nin merkezindeki bazı

bihaber olan vatandaşlarımız vardır mutlaka

ama orda saat farkı var. Gece geç saatlerde

bile kalkarlar maçları seyrederler. Denizlispor’un

uzun bir aradan sonra şampiyon

olup da Süper Lig’e çıkması bizi çok mutlu

etti, inanılmaz gururlandırdı. Üzülerek söylüyorum,

maalesef Denizilisporumuzun ligde

çok fazla kalıcı olamadan tekrar birinci lige

düşmemiz çok derinden üzdü. Hazır konu

açılmışken Denizlisporumuzun kuruluşunun

55. Yıl dönümünü de kutluyorum. İnşallah

hakettiği, kalıcı olabileceği, yine Avrupa’da

kalıcı olabileceği yılları biz bekliyoruz.

Biz Denizlililer Cemiyeti olarak izim

orada Horoz Spor olarak bir futbol kulübümüz

var. Sydney’de kardeşlerimiz bu kulübü

kurdu. Kendi amatör liglerinde ciddi başarı

elde ettiler ama son dönemlerde biraz sıkıntı

yaşadılar. Faaliyetlerine biraz ara vermek

zorunda kaldılar. Forması tamamen yeşil-siyah

ve horozdan olan, adı üstünde Horoz

Spor. Grubette yaşayan Denizlililerin Denizlispor’a

ne kadar ilgi gösterdiklerini sordunuz.

Kurdukları takıp yeşil siyah, horozdur.

Adı da Horoz Spor’dur. Gerisini konuşmaya

gerek yoktur diye düşünüyorum.

EGEYöN 21


2019 yılında meydana gelen 6.0

şiddetindeki depremde ağır hasar

gören Bozkurt Belediye binası yeniden

yapılacak. Belediye binasının yapımını

üstlenen İzmir Büyükşehir Belediyesi

Başkanı Tunç Soyer, Bozkurt’a gelerek

yeni binanın yerini inceledi. Başkan

Soyer;“ Biz gerçekten kardeşten öte bir

dayanışma içindeyiz. Mesele hakikaten

bu bina değil. Biz biliyoruz ki hayat yerelde

akıyor. Yerelde üretilen çözümler

vatandaşın derdine derman oluyor. O

zaman ne yapmak lazım? Yereli güçlendirmek

lazım. Yerel nasıl güçlenecek?

Dayanışmayla. Biz birbirimize el verdikçe,

destek oldukça emim olun ki bu

memleketin birçok meselesi de çözüme

kavuşacak” dedi. Başkan Soyer, bina

yapımında kullanılacak malzemelerin

bölge esnafından temin edileceğini

sözünü verdi.

Bozkurt’ta 2019 yılının Ağustos ayında

meydana gelen 6.0 şiddetli deprem çok

sayıda yapının yıkılmasına belediye hizmet

binasının da ağır hasar almasına neden

olmuştu. Deprem sonrasında Bozkurt Belediyesi

binasının hizmet üretemeyecek bir

şekilde yara aldığını öğrenen Başkan Soyer,

Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik’i

arayarak, belediyenin bu şartlar altında

hizmet vermesinin oldukça zor olacağını,

Bozkurt halkının daha iyi bir bina ile daha

iyi hizmet alması gerektiğini belirtmiş ve

“Büyükşehir meclisimize danışacağım.

İzmir olarak size 8 şiddetinde bir depremde

dahi sarsılmayacak, nikah sarayından

toplantı salonlarına, her şeyiyle modern,

Bozkurt’a yakışır bir hizmet binası yapmak

istiyoruz” demişti. Başkan Soyer ve eşi

Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, bugün

Bozkurt ilçesini ziyaret ederek yeni binanın

yerini inceledi. Başkan Soyer, esnafla da

sohbet etti. Başkanlar, yeni yapılacak olan

belediye binasında incelemelerde bulunduktan

sonra Bozkurt Kadın Girişimci

Kooperatifi’ne giderek burada Bozkurtlu

kadınların el emeğiyle ürettikleri ürünlerin

standlarını gezdiler. Yoğun bir kalabalığın

eşlik ettiği Kooperatif’te misafirlere

Bozkurt’un yöresel yemekleri olan cızlama,

dolama, katıklı dolma, armut turşusu ve

Muhacir somunu ikram edildi. Yeni hizmet

binası yerini inceleyen İzmir Büyükşehir

Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Bozkurt

Belediye Başkanı Birsen Çelik basın mensuplarına

açıklamalarda bulundu.

“KARDEŞTEN ÖTE BELEDİYECİLİK”

Başkan Çelik açıklamasında;“Bugün

çok mutluyuz, gururluyuz ve sevinçliyiz.

Bir o kadar da heyecanlıyız. Çünkü bugün

ilçemiz ilk defa bir İzmir Büyükşehir Belediye

Başkanını ağırlıyor. Bugünkü heyecanımız

sadece yeni belediye binasıyla ilgili

değil. Ben iki belediyenin arasındaki şeye

kardeş belediyecilik demiyorum. Kardeşten

öte belediyecilik diyorum. Parayla,

pulla ölçülecek bir şey değil. Belki belediye

binasına milyonlarca lira harcanacak.

Ama kardeşliğin, sevginin, dayanışmanın,

derman olmanın inşaatı olacak burada. İşte

bu sebepten bizim heyecanımız bu kadar

fazla.”ifadelerini kullandı.

“YERELDE ÜRETİLEN ÇÖZÜMLER

VATANDAŞIN DERDİNE

DERMAN OLUYOR”

Başkan Soyer;“Değerli başkanım bizi

onurlandırıyor ve mahcup ediyor. Biz

gerçekten kardeşten öte bir dayanışma

içindeyiz. Mesele hakikaten bu bina değil.

EGEYöN 22


Tunç Soyer, Bozkurt’un

yeni belediye binasının yerini inceledi..

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

BÖLGE

ESNAFININ

YÜZÜNÜ

GÜLDÜREN

SÖZ!

Biz biliyoruz ki hayat yerelde akıyor. Yerelde

üretilen çözümler vatandaşın derdine

derman oluyor. O zaman ne yapmak lazım?

Yereli güçlendirmek lazım. Yerel nasıl

güçlenecek? Dayanışmayla. Biz birbirimize

el verdikçe, destek oldukça emim olun ki

bu memleketin birçok meselesi de çözüme

kavuşacak. Tarımdan sanayiye, turizmden

sağlığa o kadar çok başlıkta işbirliği yaparak

çözüm üretebilir ki bunun bilincindeyiz.

O nedenle Antalya’da büyükşehir

belediye başkanları toplantımız vardı. Aynı

temel üzerinden görüşmeler yaptık ve

kararlar aldık. Dün ve bu sabah Burdur’da

idik. Yine aynı temelde görüşmeler yaptık.

Bugün de Bozkurt’ta değerli başkanımla

beraberiz. Bu bina burada bir sembol. Buna

verilen para önemli değil. Biz aramızdaki

işbirliği ve dayanışmanın güçlenmesi için

bir adım atıyoruz. Diliyor ve biliyorum ki

çok daha güçlü adımları birlikte atacağız.

Çünkü siyaset eğer hayatı değiştirme,

iyileştirme sanatıysa el ele verdiğimiz zaman

o sanatın daha iyi örneklerini ortaya

koyabiliriz.” Şeklinde konuştu.

MALZEMELER BÖLGE ESNAFINDAN

ALINACAK SÖZÜ

Basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.

“Bina çevreci bir bina olacak mı?

Yapımında kullanılacak malzemeler bu

bölgeden mi alınacak?” sorusuna Başkan

Soyer;“Tabii ki çevreci olacak. İnşaatı için

müteahhit burada iş yapacak. Elbette buradaki

esnaftan yararlanacak. Hatta buradan

gereken telkinde bulunalım. Öncelikle buradaki

esnaftan malzemeleri kullanmanı istiyoruz.”dedi.

Yeni binanın yapılması süreci

nasıl işledi?’ Başkan Çelik;“2019 Ağustos

ayında 6.0 şiddetindeki depremde 330’un

üzerinde binamız yıkılmıştı. Bu binalardan

biri de ağır hasar gören belediye hizmet

binamızdı. Daha sonra Genel Başkanımız

Kemal Kılıçdaroğlu geçmiş olsun ziyaretinde

bulunarak burada hizmet görülmesinin

zorluğunu söylemişti. Tabii bizler küçük

bütçeli belediyeleriz. Bunu izah etmiştik.

Deprem sırasında o kadar çok etrafımıza

gelen, bizimle resim çektiren, bize destek

olacağını söyleyen bir sürü bürokrat ve

siyasetçi olmuştu. Ama zamanla bunlar

unutuluyor. Bize 2014 ve 2019 seçimlerinde

sizi niye seçelim demişlerdi. Büyükşehirden

ve genel idareden destek göremezsiniz

demişlerdi. Ama şunu unutmuşlardı; CHP

çok büyük bir ailedir. Bu aileye mensup

olduğum için çok mutluyum. Ve ailem bana

koştu. Yardım etti. İnanın sadece bu bina

değil. Destek olmak için arayan, gelen çok

fazlaydı. Biz böyle büyük bir aileyiz.”dedi.

Bozkurt Belediyesi makam odasında

karşılıklı hediye takdiminin ardından İzmir’e

gitmek için yola çıkan Başkan Soyer,

Bozkurt halkının gösterdiği bu büyük ilgi

ve sevgi için teşekkürlerini iletti ve temel

atma töreninde tekrar buluşmak ümidiyle

veda etti.

EGEYöN 23


Alevlerin arasında kalarak şehit düştü

EGE’NiN

CiĞERLERi

YiNE YANDI

Yaz ayları tatilin, rahatlamanın zamanı

olarak bilinse de son yıllardaki kuraklık

ormanlarda çıkan art arda yangınlarla

ciğerlerimizi ve yüreklerimizi yakıyor.

Geçtiğimiz yıl yangın felaketinden en çok

etkilenen bölgelerden olan Ege bu yaz

dönemine de alevlerle başladı. Muğla’nın

Marmaris ilçesine bağlı İçmeler Mahallesi

Pamucak mevkiinde 27 Haziran sabah

saatlerinde çıkan orman yangını hummalı

bir çalışma sonucu tamamen söndürüldü.

HEM YANGIN

HEM ŞEHİT YÜREKLERİ YAKTI

Bir orman işçisinin şehit olduğu

Marmaris’teki orman yangını, önce küçük

bir alanda başlayıp rüzgarın etkisi ile bir

anda büyüdü. Kızılçam ağaçları ile kaplı

ormanlık alanda çıkan yangının yerleşim

yerleri ve turistik tesislere yakınlığı yanı

sıra yanıcı madde dolu tank ve depolara

sıçramamış olması büyük bir şans olarak

değerlendirildi. Muğla ve çevre il, ilçelerden

destek için gelen 350 orman işçisi,

itfaiye, polis, asker ve zabıta görevlileri,

AFAD, AKUT, UMKE ve otellerde çalışan

vatandaşlar yangına mücadelede destek

verdi.11 yangın helikopteri, 38 arazöz, 2

dozer ve 20 su tankeri durmaksızın görev

yaptı. Orman işçilerinden 34 yaşındaki

Görkem Hasdemir şehit olurken, 2 orman

işçisi hafif şekilde yaralandı. Yangınla ilgili

olarak Marmaris Cumhuriyet savcılığı tarafından

geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

Yangına müdahale ederken alevlerin arasında

kalarak şehit düşen arazöz ekibindeki

34 yaşındaki Görkem Hasdemir, Köyceğiz

ilçesinde 28 Haziran’da düzenlenen tören

ile toprağa verildi.

PAKDEMİRLİ’DEN

MUHALEFETE İMA TEPKİSİ

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli,

Muğla’nın Marmaris ilçesinde çıkan

yangın sonucu hayatını kaybeden orman

şehidinin ardından İYİ Parti Genel

Başkanı Meral Akşener’in

‘akıllı yangın’ ibaresini

kullanmasına tepki gösterdi.

Bakan Pakdemirli,

daha orman şehidinin

7’sinin çıkmadığını ve

bu iftiraları atanları

Allah’a havale ettiğini

söyledi. Bakan

Pakdemirli, Türkiye’nin

en korunaklı

topraklarının ormanlık

alanlar olduğunu ve

buna rağmen en korunaklı

alanlar için bile yalan

konuşabildiklerini kaydetti.

Muhalefetin zaman zaman

öyle yalanlar konuştuğunu ve insanın

bir süre sonra bunlara inanır gibi olduğuna

dikkati çeken Bakan Pakdemirli, “Maalesef

böyle. Şimdi orman yangınlarıyla ilgili de

böyle. Marmaris’te bir yangın oldu. Allah

rahmet eylesin bir kardeşimiz, orman

işçimizi orada şehit verdik. Cenazesini

birlikte ailesiyle kıldık. Ailesi son derece

orman teşkilatını iyi bilen, çok düzgün çok

iyi niyetli insanlar. Şimdi bu şehidimizin

henüz cenazesi yeni toprağa verilmiş, daha

7’si çıkmadan başladılar dediler ki orayı

bilerek yaktılar. Yahu bu kadar izansızlık,

bu kadar yalancılık olamaz. Tutturdular

zamanında bir kontrollü darbe lafını

çıkardılar şimdi de akıllı yangın diye bir

laf çıkardılar. Yahu yangının akıllısı olur

mu? Yangının ancak akılsızı olur. Akılsız

bir adam orada çıkartmıştır, akılsız

bir şekilde çıkmıştır. Ondan sonra bizler

onu söndürme gayreti ve çabası içerisine

gireriz. Anayasa’nın 169. Maddesi diyor ki

orman alanları daraltılamaz. Bunu en iyi

Kastamonulu hemşerilerim bilir. Bir ağacı

kes bakalım adamı ne yaparlar. Ormandan

izinsiz iki tane kozalak al bakalım ne

oluyor. Türkiye’de en iyi korunan topraklar

orman alanlarıdır. En iyi korunan topraklara

dahi böyle bir yalan atabiliyorlar, böyle bir

söylemde bulunabiliyorlar. Ben şehidimizin

henüz 7’si çıkmadan bu yalanları ve bu

iftiraları atanları Allah’a havale ediyorum.

Orman alanlarını daraltmak mümkün değil.

Yanan alanların hepsi ilk dikim zamanında

tekrardan ağaçlandırılır. Taşköprü’de bir

yangın yaşadık. Taşköprü’de yanan alanlar,

ilk dikim zamanında müsait olduğunda

hemen biz bu dikimleri gerçekleştirdik.

EGEYöN 24


Yaz aylarının gelmesiyle

birlikte Ege’nin ormanlarından

yine dumanlar yükseldi. Ege’nin

birçok il ve ilçesinde irili ufaklı

yangınlar meydana geldi.

Marmaris’te meydana gelen

yangında müdahale ekibinden

Görkem Hasdemir’in şehit

olması yürekleri de yaktı.

Bugün Taşköprü tekrar yeşermeye başladı.

Tüm Türkiye’nin her yeri için bu geçerlidir.

Nerede orman var ise orası orman olmaya

devam edecektir” şeklinde konuştu.

DENİZLİ’DEN DE

DUMANLAR YÜKSELDİ

Denizli’de 27 Haziran’da dağlık ve

engebeli arazide başlayan orman yangını,

havadan ve karadan devam eden 3 saatlik

yoğun çalışmanın ardından söndürüldü. 3

ilden takviye helikopter sevk edilen yangında,

ilk belirlemelere göre 5 hektar ormanlık

alan küle döndü. Denizli’de konuşlu yangın

söndürme helikopteri Marmaris’teki büyük

orman yangınında görevli olmasından

dolayı, rüzgarında etkisiyle hızla yerleşim

alanlarına doğru ilerleyen yangına müdahale

edilebilmesi için Bursa, Balıkesir

ve Manisa Akhisar’dan helikopter desteği

istendi. Yerleşim alanlarına doğru ilerleyen

alevlerden korkan bir kişi, yangının evine

kadar ulaşamadan söndürülmesi niyetiyle

yangına doğru dönerek ezan okudu. Yangına

3 yangın söndürme helikopteri, 1 keşif

helikopteri, 1 dozer, 15 arazöz ve 60 personel

ile müdahale edildi. Köylü vatandaşların

da destek verdiği söndürme çalışmalarında

geçen 3 saatin ardından yangın kontrol altına

alındı. Yangında ilk belirlemelere göre

5 hektar ormanlık alanın zarar gördüğü

bildirildi.

EGEYöN 25


Memleket Partisi Menderes Kurucu

ilçe başkanı Abdurrahman Ergenay,

Memleket Partisi’nin İzmir’de en hızlı

örgütlendiği Menderes’teki çalışmalarını

Egeyön Dergisi’ne anlattı. Memleket

Partisi’nde kurucu ilçe başkanı olarak

görev alan Ergenay, Sayın Genel Başkanımız

Muharrem İnce’nin halka indiğini,

konuşmalarında çok net ve açık,

amasız, lakinsiz, fakatsız siyaset yaptığını

çok iyi bildiğim için Muharrem

Bey’in ekibine dahil oldum.’ diyerek

neden Memleket Partisi’ne neden dahil

olduğunu ve hedeflerini dile getirdi.

Memleket Partisi Menderes Kurucu ilçe

başkanı Abdurrahman Ergenay, Memleket

Partisi’nin İzmir’de en hızlı örgütlendiği

Menderes’teki çalışmalarını Egeyön Dergisi’ne

anlattı. Memleket Partisi’ni neden

seçtiğini, ilçede devam eden çalışmalarını,

İzmir’de halkın bakış açısını, parti yapılanması

ve neden kadın ve genç kollarının

olmadığı gibi sorulara yanıt açık yüreklilikle

yanıt verdi.

MEMLEKET PARTİSİ MENDERES KURUCU İLÇE BAŞKANI

ABDURRAHMAN ERGENAY:

“AMASIZ,

LAKİNSİZ,

FAKATSIZ

SİYASET

Muharrem Bey’in ekibine dahil oldum. Bu

hareket 4 Eylül’de Sivas’ta başladı. O gün

bizler de oradaydık. Sonrasında partileşme

süreci başladı, genel merkezimizi ve İzmir

il binamızı açtık. Dün itibariyle il merkezi

başkanımız Cüneyt Oğuz’a Menderes İlçe

yönetimimizde yer alan isimleri teslim

ettik. MYK’dan onay bekliyoruz. Onaydan

sonra siyasi çalışmalara başlayacağız.

MENDERES İLÇESİNDEKİ

ÇALIŞMALAR NASIL GİDİYOR?

Abdurrahman Ergenay: İzmir’in en

hızlı örgütlenen ilçesi olduğumuzu söyleyebiliriz.

Menderes, Türkiye’de en büyük

yüz ölçümüne sahip 3. ilçe, tabi ki bir metropol

gibi değil. Mesafeler çok uzak havalimanından

başlayıp sahile kadar uzanan

geniş bir alana ve büyük bir ovaya sahibiz.

Haliyle bu durum bizi biraz zorluyor ama

bunlar tatlı koşuşturmalar. Vatandaşlara

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

YAPTIĞINI ÇOK İYİ

BİLDİĞİM İÇİN

MUHARREM BEY’İN

EKİBİNE

DAHİL OLDUM”

gidip yeni partimizi, projelerimizi, ülkenin

geleceğine yönelik bir umut vaat ettiğimizi

anlatarak, onlara dokunarak, ikna ederek

partimize yeni değerler, yeni bireyler kazandırıyoruz.

İlçe yapılanmamızı tamamladık,

bu saatten sonra artık alanlardayız.

Hedefimiz, insanların sorunlarına çözüm

bulup, gönüllerine dokunmak.

ŞU AN İL VE İLÇELERDE PARTİYE

KARŞI HALKIN TEPKİSİ NASIL?

Abdurrahman Ergenay: Çok yakından

izleniyoruz. Herkes dikkatle bizi izliyor,

bu da çok sevindirici bir olay. Kahvelerde,

sanayilerde, fabrikalarda, tarlalarda insanların

bizi konuştuğunu biliyoruz. Tabi

Menderes özelinden bahsediyorum. Demek

ki iyi bir şeyler yapıyoruz ve kendimizden

söz ettiriyoruz. Bunu da 2023’te sandıklarda

bize çıkan oylardan göreceğiz, başarılı

olacağımıza inanıyoruz.

UZUN YILLAR CHP’DE GÖREV

ALDIKTAN SONRA, MUHARREM

İNCE’NİN KURDUĞU MEMLEKET

PARTİSİNE GEÇME KARARINI

NASIL ALDINIZ?

Abdurrahman Ergenay: Maalesef Türkiye’de

siyasi partiler artık insanlara umut

olamıyor. 18 yıldır bir siyasi parti ülkeyi

yönetirken karşı tarafta bir muhalefet yok.

İktidarı eleştirecek, yanlışlarını söyleyecek

bir muhalefet partisinin olmadığını düşünerek,

Sayın Genel Başkanımız Muharrem

İnce’nin halka indiğini, konuşmalarında

çok net ve açık, amasız, lakinsiz, fakatsız

siyaset yaptığını çok iyi bildiğim için

EGEYöN 26


PARTİ YAPILANMAMIZ NASIL?

NEDEN GENÇLİK KOLLARI VE

KADIN KOLLARI YOK?

Abdurrahman Ergenay: Sayın Genel

Başkanımızın ömrü siyasetle geçtiği için siyaseti

ve siyasetin aksayan yerlerini çok iyi

biliyor. Gençlik kollarında ve kadın kollarında

çekişmeler, sürtüşmeler oluyor ne yazık

ki. İnsanlar proje üretmek yerine bir biriyle

uğraşıyorlar. Maalesef bu sıkıntı her partide

var. Tüzüğümüzde kadın kolları ve gençlik

kolları yok ama fermuar sistemi var. Biz

kadın – erkek, genç – yaşlı ayrımı yapmadan

herkesi birey olarak görüyoruz. Yönetimler

bir kadın bir erkek şeklinde oluşturuldu.

Gençlerimize yönetimlerde yer veriyoruz.

Menderes’te bizim de iki tene genç pırıl

pırıl üyemiz var. Çalışmalarımızı bu şekilde

götüreceğiz. Gençlik ve kadın kollarımız

olmayacak. Ama mahallelerde gönüllü

temsilcilerimiz olacak, her mahalleye hem

kadın hem erkek temsilciler atayacağız,

onlardan bölgelerinde ne çalışmalar yapıldı,

kimlere dokunabildik, bölgelerinde neler

yapabiliriz gibi konularda haftalık raporlar

alacağız ve bizde yönetim olarak partimizi

daha ileri taşımak için elimizden geleni

yapacağız.

İLÇEDEKİ PROJELERİNİZ NELER?

Abdurrahman Ergenay: Menderes’te

Değirmendere Bölgesinde bir tarım kooperatifimiz

var. Aynı zamanda büyükşehir

belediyesi kadın kooperatifiyle de bağlantılı

bir kooperatif burası. Biz salatalık

üreticisinin satışında aracıyı kaldırdık.

Yani üreticimiz artık direkt ulusal zincir

marketlere satış yapıyor. 4 gündür yaklaşık

olarak günlük 10-12 ton salatalık piyasanın

30 – 40 kuruş üstüne satılıyor. Bu durum

üretici için faydalı çünkü haftalık 90 bin lira

gibi bir para üreticinin cebine giriyor. Bu

da yıllık 900 bin lira eder, sonuçta bu para

Menderes’e girmiş olacak fazladan bir para

bu da herkese fayda sağlayacak bir durum.

Bu çalışma ile ilk projemizi gerçekleştirmiş

olduk.

KONGRE TAKVİMİ NEDİR?

Abdurrahman Ergenay: Türkiye’de ilk

defa yeni kurulan bir parti, kurulduğu gün

41 ilde örgütlendi. Şu an 52 ilde ve İzmir’de

12 ilçe de çalışmalarımızı tamamladık.

Temmuz ayında ilçe, Ağustos ayında il

kongrelerimizi, 18 Eylül’de ise büyük kurultayımızı

yapacağız. Önümüzdeki yıldan

itibaren de seçime girme hakkını kazanıp,

seçimlere gireceğiz.

KADIN KOOPERATİFLERİ

MANİSA BÜYÜKŞEHİR’LE

GÜÇLENİYOR

Manisa Büyükşehir Belediyesi

tarafından Zafer Kalkınma Ajansı

SOGEP kapsamında hazırlanan ‘Kadınlar

Üretiyor Ekonomi Canlanıyor’

projesi kapsamında proje ortaklarından

S.S. Salihli Kadın Girişimi

Üretim ve İşletme Kooperatifi’ne

profesyonel üretim makineleri ve

mutfak ekipmanları teslim edildi.

Projeyle kadın kooperatifleri daha

güçlü hale gelirken, üretim yapabilmeleri

ve istihdamda var olabilmeleri

sağlanıyor.

Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından

Zafer Kalkınma Ajansı SOGEP

kapsamında hazırlanan ‘Kadınlar Üretiyor

Ekonomi Canlanıyor’ projesiyle

Manisalı kadın kooperatifleri güçlenmeye

devam ediyor. Hibe destekli

proje kapsamında proje ortaklarından

S.S. Salihli Kadın Girişimi Üretim ve

İşletme Kooperatifi’ne üretim yapabilmeleri,

istihdamda var olabilmeleri ve

sosyal gelişmeyi desteklemek amacıyla

profesyonel üretim makineleri ve mutfak

ekipmanları teslim edildi. Salihli’ye

giderek Kooperatif Başkanı Yasemin

Ademoğlu ve kooperatif üyeleriyle

bir araya gelen Büyükşehir Belediyesi

Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Başkal,

Başkan Danışmanı Nursel Ustamehmetoğlu

ile Kültür ve Sosyal İşler

Daire Başkanı Fırat Özcan, ekipmanları

kooperatife teslim etti. Büyükşehir

Belediyesi heyetine Salihli Belediye

Başkan Yardımcısı Mahmut Süreyya

Karaoğlu da eşlik etti.

BÜYÜKŞEHİR’DEN SALİHLİ

BELEDİYESİ’NE ZİYARET

Manisa Büyükşehir Belediyesi

Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Başkal,

Başkan Danışmanı Nursel Ustamehmetoğlu

ile Kültür ve Sosyal İşler Daire

Başkanı Fırat Özcan, Salihli Belediye

Başkanı Zeki Kayda’ya da ziyarette

bulundu. Belediye Başkan Yardımcısı

Mahmut Süreyya Karaoğlu’nun da yer

aldığı ziyarette ilçede gerçekleştirilen

çalışmalarla ilgili görüş alışverişinde

bulunuldu.

OKUYUCULARIMIZA

MESAJINIZ NEDİR?

Abdurrahman Ergenay: Buradan gençlere

seslenmek istiyorum. Partimizin tüzüğünü

incelesinler. Gençler bu konu da çok

aktif, interneti verimli kullanıyorlar. Biz Z

kuşağından çok şey bekliyoruz ve gençleri

partimize davet ediyoruz. Gelsinler beraber

siyaset yapalım. Çünkü artık siyaseti gençlerin

yapması gerekiyor. Biz ülkeyi gençler

yönetsin istiyoruz.

EGEYöN 27


DENİZLİ’DEN ÇİN’E DOĞALTAŞ İHRACATI YAPAN BAŞARILI FİRMA:

MERVE LUXSTONE

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Denizli’de 4 girişimci bir araya gelerek Doğaltaş

sektörü üzerine bir firma kurdu. Yurtdışında

iş hayatına başlayan ve başarı ile sürdürürken

memleket hasreti sebebiyle Türkiye’ye dönen Halil

Gülçer ve Merve Gülçer ile birlikte Cihan Sarı

ve Engin Karagök’ün bir araya gelmesi sonrası

Merve Lux Stone faaliyetlerine başladı. Türkiye’nin

farklı noktalarından çıkarılan Doğaltaşları

Yurtışında özellikle Çin’e ihraç ederek ülke ekonomisine

katkı sağlayan bir noktaya gelen Merve

Lux Stone’un hikayesini şirketin ortaklarından

dinledik.

Egeyön Dergisi firmanın Merkezefendi

ilçesinde bulunan merkezinde bir

araya gelen Merve Lux Stone’un ortakları,

çalışmalarını ve birlikte sağladıkları uyumu

Egeyön Dergisi’ne anlattı.

Ahmet Deda: Egeyön’ün değerli takipçileri.

Dünyanın dış ticareti çok önemli.

Bu dış ticaretle ilgili Denizli’den çok farklı

bir firma ile birlikte sohbet edeceğiz. Bu

firmayı dört arkadaş bir araya gelerek kurmuşlar

ve demişler ki “Dünyanın bir diğer

ucundaki Çin’e mermeri satalım.” Ben bu

hikayeyi genç kızımız ve bu işin lojistik ve

politik yönden pazarlamasını yönlendiren

Merve Gülçer ile sizi tanıştırmak istiyorum.

Merve Gülçer-Müşteri Koordinasyonu

ve Pazarlama sorumlusu: Ben Hollanda

doğumluyum. 12 yıl Hollanda’da kaldık.

Daha sonra iş nedeniyle İspanya’da bir yıl

kaldık. Ardından Belçika’ya taşındık orada

7 yıl kaldık. Sonrasında memleket hasreti

nedeniyle, kendi ülkemizde iş yapmak istediğimiz

için Türkiye’ye kesin dönüş yaptık.

BELÇİKA VAR İSPANYA VAR

HOLLANDA VAR, BİZE KISACA

ANLATIR MISINIZ BU TİCARET

HAYATINI?

Halil Gülçer – Genel Müdür ve Pazarlama:

Ben çocukluğumdan başlıyım. Nasıl

gurbetçi olduk. Ben üç yaşlarında Hollanda’ya

gittim. Babam o zaman tekstil sektöründe.

Hollanda’da ben 35 yıl yaşadım.

Okudum, çalıştım. 2007’de mermer sektörüne

bir giriş yaptım. Bizim gurbet, Türkiye

hasretimiz olduğumuz için dedik ki “nasıl

dönüş yapabiliriz?” en iyisinin kendi şirketimiz

olduğunu düşündüm. Böylece bu

mermer serüveni başladı. Beş kişiyiz. Birde

Çin’li bir ortağımız var. Çinde pazarlamaya

bakıyor. Hepimizin şirketin içerisinde bir

görevi var. O görevi hepimiz bugüne kadar

başarıyla yaptık yapacağız da.

ENGİN BEY KISACA BİR KENDİNİZİ

TANITIR MISINIZ? KAÇ YIL OLDU

BU ORTAKLIK OLUŞALI?

Engin Karagök – Şirket Müdürü ve

Mali işler ve Sevkiyat sorumlusu: Uzun

yıllar mermer sektöründe hizmet verdim.

Muhasebe ve hizmet yönünde. Aynı

zamanda mali müşavirim, ama mesleğimi

yapmıyorum. Sebebi de masa başı işten

sıkıldım artık. Dört yıl oldu bu ortaklık

oluşalı.

CİHAN BEY, SİZLERİ TANIYALIM.

FİRMA İÇİN GÖSTERDİĞİNİZ

FAALİYETLER NELER?

Cihan Sarı - Satın Alma ve Kalite

kontrol sorumlusu: 20 yılı aşkın süredir

mermerle uğraşıyorum. Ali Bey’in dönüşüyle

birlikte, şirkete ortak olma daveti ile

bizde geldik ve yaklaşık dört yıldı ihracatla

uğraşıyoruz. Denizli, Ege Bölgesi, Akdeniz

ve Doğu Anadolu gibi bölgelerde ocaklar

var. Buraları sık sık ziyaret ediyoruz.

Dediğiniz gibi blok seçilecek hammadde

alınacak, hangi bölgede hangi taş bunların

araştırmasını AR-GE sini yapıyoruz. Birlikte

başarıyı daha da arttırmaya çalışıyoruz.

EGEYöN 28


MEHMET YAPUCU’DAN

BABASI NAFiZ YAPUCU’YA VEFA

Denizli’nin Babadağ ilçesinde hayırsever

iş adamı Pamukkale Tekstil Sahibi

Mehmet Yapucu ve Babadağ Belediyesi

ortaklığında 1300 metrekareli atıl alan

park olarak ilçeye kazandırıldı.

Babadağ’da turizm ve ekonomi alanında

yapılan çalışmaların yanı sıra ilçeyi güzelleştirme

çalışmaları da devam ediyor.

İlçede birçok vatandaşın rahatsız olduğu ve

atıl alan olarak herhangi bir işlevi olmayan

alan parka dönüştürüldü. İzmirli hayırsever

iş insanı Pamukkale Tekstil Sahibi Mehmet

Yapucu ve Babadağ Belediyesi ortaklığında

yapılan çalışmada 1300 metrekarelik boş

alana park yapıldı. Bölgede çocuklar için

oyuncaklar, oturma alanları ve ağaçlandırmalar

yapıldı.

Çocuklar için sosyal alan haline getirilen

atıl bölgede mahalle sakinleri de vakit geçiriyor.

Hayırsever iş insanı Mehmet Yapucu

ve Babadağ Belediyesi ortaklığında yapılan

alana iş insanı Mehmet Yapucu ‘nun babası

Nafiz Yapucu Çocuk Parkı ismi verildi.

Babadağ Belediye Başkanı Ali Atlı konuyla

ilgili “İlçemizde atıl alan olarak bekletilen

sahayı çocuklarımıza kazandırdık. İzmirli iş

insanı Mehmet Yapucu ile elimizi taşın altına

birlikte koyduk ve çocuklarımızın oyunlar

oynayıp eğlenebileceği bir alanı daha ilçede

var ettik. Değerli Mehmet Yapucu’ya teşekkürlerimi

bir kere daha iletiyorum. Babadağ’da

kültür turizm ekonomi gibi alanlarda

çalışmalarımız son hızla devam ederken bir

yandan da ilçemizi güzelleştirmeye devam

ediyoruz. İlçemiz her geçen gün güzelleşerek

cazibe sahibi oluyor. Babadağımız için

var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Yaptığımız her şey bu ilçeye değer…” dedi.

Mehmet Yapucu;”Burada çocuklarımıza

rahat bir nefes alacakları, eğlenecekleri bir

alan yaratmak istedik. Babadağ Belediyesi

ile gerçekleştirdiğimiz ortak projeye Sayın

Başkan Ali Atlı’nın da desteği ile rahmetli

babam Nafiz Yapucu’nun adı verildi. Bu beni

çok bahtiyar etti. Hem babamın adı hem çocuklar

burada yaşayacak”

EGEYöN 29


Pamukkale Sağlık Eğitim Vakfı’nın

(PASVAK) yönetim kurulu Başkanı Bülent

Topuz, Egeyön Dergisi ekibi ile bir röportaj

gerçekleştirdi. PASVAK’ın yürüttüğü

faaliyetleri, yeni hizmet binası ve gelecek

hedeflerini anlatan Topuz, ilçeler bazında

da çalışmalarına hız verdiklerini bu bağlamda

faaliyetlere başlamak için seçtikleri

ilk ilçenin Çal olduğunu ifade etti. İşte Pamukkale

Sağlık Eğitim Vakfı’nın (PASVAK)

yönetim kurulu Başkanı Bülent Topuz ile

gerçekleştirdiğimiz röportajımız:

ÇAL’DA BİR ŞUBE AÇACAĞINIZI

BİLİYORUZ. İLÇELERDEKİ

FAALİYETLERİ NELER?

İlk başladığımızda Denizli Belediyesi

sınırları içinde faaliyet gösteriyorduk. Sonrasında

Denizli Büyükşehir Belediyesi oldu.

Dolasıyla bizimde faaliyet alanımız genişledi.

Şu an da Merkezefendi ve Pamukkale

ilçelerindeki bütün mahallelere ulaşma

hedefimiz var ve neredeyse tamamladık.

İlçelere gelince de Acıpayam depremi

olduğu zaman depremin ertesi günü sıcak

çorbalarımızla Acıpayam’a gittik. Orada

bir hizmet verdik. Köylerden bir tanesinde

hasar çok fazlaydı ve Ramazan önüydü bu

nedenle orada 30 gün boyunca iftar yemeği

verdik. Sonrasında bu işi ihtiyaç sahipleri

için devamlı yapmak konusunda bir talep

geldi. Ama biz bu tür taleplerin başka ilçelerden

de gelebilmesi ihtimaline karşılık

kurumsal bir kimlik ve kurumsal bir alt

yapı ile gidilmesinin daha doğru olacağını

söyledik. Alt yapı olursa yapabileceğimizi

söyledik.

‘ÇAL İLE BAŞLAMIŞ OLMASI

ASLINDA BİR TESADÜFTÜ’

Ben Çallıyım. Çal’a çok gidip geliyorum,

başkanla görüşüyorum ediyorum derken

orada Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait atıl

bir binanın olduğunu öğrendik. Gerekli

mercilerle görüştük ve binayı bize verebileceklerini

söylediler. Şu an tahsis süreci devam

ediyor. Tahsisat gerçekleştikten sonra,

mutfak vasıtasıyla Çal’ın mahallelerinde

hizmet vermeye başlayacağız. Bu sürecin

Çal ile başlamış olması aslında bir tesadüftü.

Gerekli koşullar sağlandığı sürece her

yerde faaliyet göstermeye hazırız.

İLERLEYEN DÖNEMLERDE EGE

BÖLGESİ VE TÜRKİYE’DEKİ DİĞER

İLLERE DE ŞUBELER AÇMANIZ SÖZ

KONUSU OLABİLİR Mİ?

Bu iş zor bir iş. Size emanet edilenin

hakkını vermek konusunda bir hassasiyetinizin

olması gerekiyor. Ayrıca işin başında

içinde bulunmalısınız. Büyüttüğünüz zaman

ise kontrol biraz ortadan kalkıyor. Bizler

ancak bir rol model olabiliriz. Buradan

öteye taşımak bizi aşar. Bizim siyasi, ticari

ve ideolojik bir amacımız ve hedefimiz

olmadığı için burada herkes hep birlikte

çalışıyor. Belediye Başkanımız, valilerimiz,

kaymakamlarımız bize çok yardımcı oluyor.

Biz kamu hizmeti veriyoruz, onlar da kamu

hizmeti yapmak istiyorlar birbirimize destek

oluyoruz ama biz bağımsız çalışıyoruz.

PANDEMİ DÖNEMİNDE

NELER YAPIYORSUNUZ?

Pandemi ile birlikte geçen yıl bu zamanlar

bir panik havası oldu. O dönemde

geçici olarak iaşe işine girdik. Yemek yapıp

dağıtmak konusunda bizim bir sıkıntımız

yoktu ama karşı tarafta, yardım alan

vatandaşlarda büyük bir kayıp yaşadık,

bulaş riskinden dolayı gelmeyin diyorlardı.

O dönem 1250 kişiye yemek veriyorduk

ama bu sayı 20-30 kişilere kadar düştü.

Vatandaşlar iaşenin daha uygun olacağını

düşündü ve 15 gün kadar iaşe yardımında

bulunduk. Tabi bu süreçte biz de neler

yapabileceğimizi düşündük. Ama bizim asli

işimiz sıcak yemek. İaşeleri her yer veriyor

zaten. Bu yüzden yemek işine devam etmeye

karar verdik. Sistemimizi yedekledik,

gerekli tedbirleri aldık, çok şükür bu güne

kadar ekibimizden sadece 1 kişi ailesinden

kaynaklı hasta oldu ama ne bizden birine

ne de başka birinden bizim ekibimize bir

bulaş olmadı. Tabiki pandemi bizi de çok

etkiledi. Örneğin geçen Ramazanlarda

bahçemizde büyük iftar yemekleri verirdik.

Keza Kurban Bayramı’nda da hep bir arada

olurduk ne yazık ki pandemiden dolayı

bunu yapamadık. İnşallah pandemiden

sonra da böyle etkinlikler yapacağız o

zaman sizlerde görürsünüz.

EGEYöN 30


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

İHTİYAÇ SAHİPLERİNİN YANINDAKİ DEV

PASVAK

DENİZLİ’DE İLÇELERE AÇILIYOR

Pamukkale Sağlık Eğitim Vakfı’nın (PASVAK) yönetim kurulu Başkanı

Bülent Topuz, vakıflarının faaliyetlerini, hedeflerini ve ilçelere yönelik attıkları

yeni adımları Egeyön Dergisi’ne anlattı.

Ümmühan Küçükparmaksız Pasvak

Kurumsal İletişim Sorumlusu faaliyetleri

anlattı

NE ZAMANDIR FAALİYETTE?

Aşevimiz Denizli de 2004 yılından beri

her türlü ihtiyaç sahibi vatandaşımız için

faaliyette, her gün sıcak yemek dağıtımı

yapan bir özel sivil toplum kuruluşuyuz.

GÜNLÜK

NE KADAR YEMEK ÇIKIYOR?

Güncel rakamımız ortalama 1600 kişi.

Bu da ortalama 520 hane yapmakta.

GÜNLÜK KAÇ ARAÇ ÇIKIYOR HANGİ

SAATLERDE HAREKET EDİYOR?

Kış döneminde araçlarımız en geç

9.30-10.00 gibi dağıtıma çıkıyor. Yaz döneminde

ise sıcaklardan dolayı günde iki defa

dağıtıma çıkılıyor. Araçlarımız her gün saat

9.30’da çıkıyor, 12.00’da bir molamız var

saat 13.00’da yeniden dağıtıma başlıyoruz.

PANDEMİ DÖNEMİNDE

SÜREÇ NASIL İLERLİYOR?

Pandeminin ilk ivme kazandığı zamanda

ihtiyaç sahipleri de bizlerde çekindik.

Çünkü o zamanlar herkesi bir korku sarmıştı.

Bir aylık süreçte ihtiyaç sahiplerine

kuru gıda yardımımız oldu, yemek dağıtımı

yapmadık. Daha sonraki süreçte pandemi

kurallarına uygun bir şekilde, sefer taslarımız

her gün geldi sıcak suyla yıkandı,

dezenfekte edildi, böylece faaliyetimize

devam ettik.

YEMEKLERİ YAPAN

KAÇ AŞICINIZ VAR?

PASVAK olarak iki şubemiz var. Biri

Merkezefendi’de diğeri ise Pamukkale’de

Bağbaşı tarafında. Merkezefendi de 2,

Pamukkale de 2 olmak üzere toplam da 4

aşçımız var.

MERKEZEFENDİ DE BULUNAN

BİNANIZ YENİ FAALİYETE GEÇTİ,

YENİ BİNANIZIN RESMİ OLARAK

AÇILIŞI YAPILDI MI?

Merkezefendi binamızın resmi açılışı

yapıldı. Şu an tamamen faal haldeyiz.

Kesimhanemiz var, yemekhanemiz var, ofis

bölümümüz aktif. Aslında Pamukkale’deki

binamızda yaptığımız bütün faaliyetleri

burada da yapıyoruz. Diğer binamız çok

küçük olduğu için sayımızı 1250’ye kadar

anca çıkarabiliyorduk burada ise kademe

kademe sayımızı arttırıyoruz.

PASVAK olarak amacımız bir ihtiyaç sahibine

daha yardım edebilmek, bir bağışçı

kazanabilmek, hep bu hedefte ilerlediğimiz

için inşallah devamı da gelir.

EGEYöN 31


Folkart,

Türkiye ve dünyanın

gözde tatil destinasyonlarından

Çeşme’de

bir projesini daha

tamamladı, süitlerin

anahtar teslim süreci

başladı.

FOLKART BOYALIK ÇEŞME’DE,

YENİ YAŞAM BAŞLIYOR

Folkart Boyalık Çeşme’de, denize doğru

uzanan seçkin bir yaşam başlıyor. Folkart

Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak,

“İzmir’de bir projeyi daha tamamlamanın

gururunu yaşıyoruz. Folkart Boyalık

Çeşme, en güzel butik projelerimizden biri

oldu” dedi.

ALTINCI PROJE

Folkart, bugüne kadar inşa ettiği yenilikçi,

estetik, modern, teknoloji ve çevreci

yaşam alanlarına (projelerine) bir yenisini

daha ekledi. İlçenin en güzel bölgelerinden

biri konumundaki Boyalık’ta, Folkart

Çeşme’deki 6. projesini tamamladı. Folkart

Boyalık Çeşme, 160 milyon liralık yatırım

değerine sahip; projede 1+1, 2+1, 3+1 ve

4+1 tiplerinde 66 süit yer alıyor. Projedeki

konutların anahtar teslim süreci başladı.

Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut

Sancak, İzmir’de tamamladıkları 15. projenin

anahtarlarını teslim etmenin gururunu

yaşadıklarını söyledi. İzmir’in Akdeniz ve

Ege’deki öneminin yanı sıra doğal güzelliklerine

de dikkat çeken Mesut Sancak,

dünyanın en güzel tatil bölgelerinden

Çeşme’de tamamladıkları 6. projelerinin

Folkart Boyalık Çeşme olduğunu kaydetti.

İstanbul-İzmir Otoyolu ile İstanbul’dan

Çeşme’ye ulaşmanın 4 saat gibi kısa bir

sürede mümkün olduğuna işaret eden Sancak,

“İstanbul’da çıkıp Çeşme’deki sonsuz

maviliğe ulaşmanız artık çok daha kolay.

Yılın 12 ayı yaşayabileceğiniz ve Çeşme’nin

tadını çıkarabileceğiniz Folkart Boyalık,

en güzel butik projelerimizden biri oldu”

dedi. Projenin tamamlanmasında emek

verenleri kutlayan Mesut Sancak, projenin

ilk müşterilerinden Mutlu Kasapoğlu’na

süitinin anahtarını teslim etti. Kasapoğlu,

projenin Çeşme’ye yakışır, çok güzel bir

yaşam merkezi olduğunu belirterek, emeği

geçenlere teşekkür etti.

MİMARI DURMUŞ DİLEKÇİ

Çeşme’nin dünyaca ünlü eşsiz koylarına,

plajlarına, marinalarına, hayatın dolu dolu

aktığı her yere oldukça yakın bir konumda

bulunan Folkart Boyalık Çeşme, ayrıcalıklı

bir yaşamın tam merkezi olacak. Çeşme’ye

tamamen hakim bir konumda bulunan Folkart

Boyalık, modern bir lüks anlayışıyla

özel yaşamın ayrıcalığını Çeşme’de de yaşamak

isteyenler için tasarlandı. Modern

çizgilerin hakim olduğu Folkart Boyalık,

Mimar Durmuş Dilekçi’nin imzasını taşıyor.

Proje, 11 bin metrekarelik alan üzerinde

inşa edildi. Toplam 18 bin 387 metrekarelik

inşaat alanının 4 bin 600 metrekaresi

peyzaj alanı şeklinde planlandı. Açık

havuz, çocuk havuzu, kapalı havuz, sauna,

fitness, pilates odası, yoga odası, kafe alanı,

açık dinlenme terasları, ortak peyzaj alanları

ile dikkat çeken bir proje oldu. Kapalı

otoparkı da, projenin önemli unsurlarından

biri olarak öne çıkıyor.

PROJENİN KONUMU

Folkart Boyalık Çeşme, denizde mavi ve

yeşilin tonlarının hakim olduğu Boyalık

plajına yakın bir konumda yer alıyor. Altın

Yunus Marina’ya 1 km yakınlıktaki proje,

Aqua Toy City ve Ayayorgi Koyu’na 2 km,

Çeşme Marina’ya ise 3.5 km mesafede

bulunuyor.

EGEYöN 32


HAMAM VE SPA İŞLETMELERİNİN

yeniden

doğuş

hikayesi

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Türkiye’de pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerden

biri de spa ve hamam işletmeleri oldu. Haziran kararlarında

açılmayan spa ve hamamlar için işletmeciler tepkilerini

gösterdiler. 21 Haziran kabine toplantısında Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdeoğan’ın haklarına bir karar açıklamaması

ise gergin bekleyişi arttırdı. Hamam ve spa işletmecilerinin

yüzünü güldüren karar ise 27 Haziran genelgesi ile geldi.

Aylarca kapalı kalan işletlemeler 1 Temmuz itibariyle hizmet

vermeye başladı. Denizli Hamam, Spa ve Kaplıca İşletmecileri

Derneği Başkanı Hüseyin Özkan açılma kararı nedeniyle

devlet büyüklerine teşekkürlerini iletirken herkesi hijyenik

hamam ve spalara davet etti.

3 Haziran’da Türkiye Hamamlar ve

Spalar Birliği üyeleri Türkiye’nin dört bir

yanından gelerek İzmir’de eylem yaptı.

Konak Atatürk Meydanı Saat Kulesi önünde

buluşan işletme sahipleri ve çalışanları

peştamal ve sabunla eylem yaptı. “Hamamlar

virüs yuvası değil”, “Aranan suçlu

değiliz” sloganlarını attı. Türkiye Hamamlar

ve Spalar Birliği Basın Sözcüsü Kemal

Özcan, pandemi süreci boyunca cevap

bulamadıkları bazı soruları Bilim Kurulu

üyelerine sormak istediklerini söyledi.

Özcan, kuaför, güzellik salonu gibi birebir

hizmet veren ve yakın temas halinde hizmet

veren işletmeler açıkken hamamların

hangi sebepten kapalı olduğunu sorarak,

“Virüsün nefes ve sıvı partiküller yoluyla

bulaştığını söyleyen Bilim Kurulu; insanın

kafasına uygulanan saç sakal kesimi boya

makyaj gibi uygulamaları yapan işletmeleri

açık tutup onlar kadar yakın mesafede

hizmet vermeyen hamamları kapatmasının

sebebi nedir?” diye konuştu.

“FARKI MERAK EDİYORUZ”

Denizli Hamam, Spa, Kaplıca İşletme

Derneği Başkanı Hüseyin Özkan ile

gerçekleştirdiğimiz özel röportajda ise;

‘Bakanlıktan izinli yerler çalışabiliyor, belediyeden

izni olan işletmeler çalışamıyor.

Bunun farkını merak ediyoruz. Otel merkezinde

işleten arkadaşlarla burada bireysel

çalışan arkadaşlar da aynı işlemi yapıyor.

Benim de otel bünyesindeki işletmem açık

ama bireysel işletmem kapalı.” dedi.

GÖZLER 21 HAZİRAN’A ÇEVRİLMİŞTİ

Özkan;“İşletmelerimizde çok sayıda

çalışanımız var. Bizler ve onlar mağdur

durumda. Yetkililerden bir an önce

sesimizi duymalarını istiyoruz. Kabine

toplantısının ertelenmesinin ardından 21

Haziran’daki toplantıdan yüzümüzü güldürecek

bir karar bekliyoruz.” İfadelerini

kullanmıştı. Ancak 21 Haziran kabine toplantısında

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdeoğan’ın haklarına bir karar açıklamaması

ise gergin bekleyişi arttırdı.

1TEMMUZ’DA AÇILMA ÜMİDİ

Başkan Özkan;“Sayın Cumhubaşkanımız

dünkü açıklamasında net olarak açılacağına

dair bir umutla. Sadece biz değil bir

umut ile hamam işletmecileri fakat bir

açıklama gelmedi. Bugünde bekliyoruz

İçişleri Bakanlığının açıklama yapmasını.

Umut ediyoruz ki artık 1 Temmuz itibari

ile bütün yasaklar kalkıyor. Hamam

işletmecileri de açılır umarım, bir yüzleri

güler artık. Borçlarından, onların yanında

çalışan elemanlarında hepsi bu durumdan

mağdur. Artık buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza,

Sayın yetkililere sesleniyorum;

bırakın insanlar bir ümit ederek işlerini

açsınlar ocaklarının başına geçsinler. Hepimiz

yüzümüz güler diye ümit ediyoruz.”

Şeklinde konuştu.

BEKLENEN KARAR 27 HAZİRAN

GENELGESİ İLE GELDİ

Hamam ve spa işletmelerinin yüzlerini

güldüren adeta tekrar doğmalarını

sağlayan karar 27 Haziran İçişleri Bakanlığı

genelgesi ile açıklandı. “Halihazırda

faaliyetlerine ara verilmiş durumda olan

tüm iş yerleri, 1 Temmuz 2021 Perşembe

gününden itibaren tekrar faaliyet gösterebileceklerdir.”

Kararı ile 1 Temmuz’da

yeniden faaliyetlerine başladılar. Denizli

Hamam, Spa ve Kaplıca İşletmecileri Derneği

Başkanı Hüseyin Özkan açılma kararı

nedeniyle devlet büyüklerine teşekkürlerini

iletirken herkesi hijyenik hamam ve

spalara davet etti.

EGEYöN 33


KRALİYET MODACISI KARİM FİZİ, İRAN’DA

“İŞ KONUSUNDA, TİCARET KO

ÖNEMLİ KİŞİLERİ TÜRKİYE’YE

Türkiye’de ‘Kraliyet

Modacısı’ olarak tanınan

İranlı modacı Karim Fizi,

ülkesi İran’da Haziran

ayında gerçekleştirilen

Cumhurbaşkanlığı

seçiminde etkin rol aldı.

İran’da yapılan seçimlerde

favori aday olarak

görülen İbrahim Reisi’yi

destekleyen Fizi, Reisi’nin

seçilmesi halinde

Türkiye, Azerbaycan ve

Lübnan’da müşteşar

olarak ekeonomik işbirliklerini

sağlama görevini

üstlenecekti. İran’da,

muhafazakar aday Yargı

Erki Başkanı İbrahim

Reisi ülkenin 8. Cumhurbaşkanı

oldu. İran’da

13. Cumhurbaşkanlığı

Seçimlerinin ilk resmi sonuçlarına

göre muhafazakar

aday Reisi, 28 milyon

600 bin oydan 17 milyon

800 binini alarak seçimi

kazandı. Bu sonucun ardından

İzmir’in Kraliyet

Modacısı Karim Fizi, artık

ülkesi için işbirlikleri

hedefinin peşinden koşacak

olan müsteşar olma

görevini de üstlenmesi

bekleniyor.

EGEYöN 34


YENİ HÜKÜMETİN RESMİ MÜSTEŞARI OLDU

NUSUNDA, İLİM KONUSUNDA

DAVET ETME KARARI ALDIK”

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Egeyön Dergisi olarak Karim Fizi ile özel

bir röportaj gerçekleştirdik. İzmir’de moda

üzerine çalışmalarını sürdüren başarılı

ismin, İran’da tebliğ edilmesini beklediği

yeni görevi öncesi, müsteşarlık üzerine

düşündüklerini ve atmayı planladığı adımları

konuştuk.

TÜRKİYE’DE, İRANLI İŞ ADAMLARINI

BULUŞTURMA PROJENİZİN

DETAYLARINI ANLATABİLİR

MİSİNİZ?

Karim Fizi: Biliyorsunuz neredeyse 7

milyon İranlı iş insanı, bilim insanıdır. Bu

kişiler İran hariç her yerde yaşıyorlar, Avrupa’da,

Amerika’da. Bizde iş konusunda,

ticaret konusunda, ilim konusunda önemli

işler yapmış kişileri Türkiye’ye davet etme

kararı aldık. Bulundukları ülkelerde de bu

buluşmaları yapıp bir araya gelebilirler

ama bizim amacımız yakına gelmeleri.

Biliyorsunuz Türkiye ve İran kardeş ülkeler,

kültürleri bir madem çalışmak istiyorlar

o zaman kendi kültürlerine yakın olan

ülkelere gelmeliler. Türkiye’ye gelsinler,

Türkiye Müthiş bir ülke. Her şey var. Bu işi

çok büyük bir zevkle yapıyorum. Bu organizasyonun

gerçekleşmesine 6-7 ay kaldı.

Ben çalışmalara 2 ay önce başladım ve herkes

bu projeye çok pozitif bakıyor. Bunun

sebebi ise aileleri ile birlikte gelebilecek

olmaları, diğer ülkeler İranlılara kolay vize

vermiyor, bu konuda çok sorun yaşıyoruz.

Ama misafirlerimiz Türkiye’ye aileleriyle

gelebilir. Bu projenin hem Türkiye’ye hem

de katılımcılara çok faydası olur.

İLİŞKİLERİN ISINMASI İÇİN

FAYDALI OLABİLECEK BİR PROJE

DİYEBİLİR MİYİZ?

Karim Fizi: Gerçekten öyle. 7 milyon

insan, bu insanların çoğu Asya’ya hiç

gelmedi ama gelmeleri için konuşuyoruz.

Çok heyecanlılar, bu insanların çoğu beni

bilir, tanır. Ben 40 sene Avrupa’da yaşadım,

bir modacı olarak ismimi duydular. İran ve

Amerika basınında yer aldım. Bu projeyi

aldığımdan beri kiminle konuştuysam hiç

negatif bir dönüş almadım, bütün geri

dönüşler pozitif.

BU PROJEDE AĞIRLIKLI OLARAK

HANGİ ÜLKELERLE İŞ BİRLİĞİ

SAĞLANACAK?

Karim Fizi: Amerika ile çok konuştum,

İngiltere’den çok talep var, Almanya’da,

İsviçre’de yaşayan insanlarda aynı şekilde.

Belli bir sayımız var ama sanırım o

sayıyı aşacağız. Biz en fazla 500 kişi olur

diyorduk ama şu ana kadar konuştuğum

insanlar 500’ü geçti.

TOPLANTI İSTANBUL’DA MI

YAPILACAK?

Karim Fizi: Ya İstanbul’da ya da

İzmir’de yapılacak. Tam olarak karar

vermedim. Eğer sayımız 500’den daha fazla

olursa ki öyle duruyor. İstanbul’da zorluk

çekebiliriz. Bu yüzden İzmir’de olmasını

tercih ederim. Çünkü İzmir’de olursa daha

rahat kontrol edebilirim. İstanbulluları

da İzmir’e davet ederiz. İnanıyorum ki bu

proje çok güzel olacak.

EGEYöN 35


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Egeyön Dergisi sektöründe zirveyi

oynayan firmalar ve başarı hikayelerini

gündeme aldı. Bu kapsamda

röportaj konuğumuz Egevizyon

firmasının sahibi Süleyman Akçin

oldu. Akçin, yaklaşık 15 yıldır

başarılı bir klima hizmeti verdikleri

firmasının detayları ile anlattı.

Egeyön Dergisi, başarısı ile akılları kazınmış

firmaların başarılarını ve başarının

arkasındaki sırları sizlerle buluşturuyor.

Bu kapsamda konuğumuz Egevizyon

firmasının sahibi Süleyman Akçin oldu.

Akçin, 15 yıllık tecrübesi ile piyasada adından

söz ettiren klimalarını anlattı. Cüneyt

Arkın’ın reklam yüzü olduğu Egevizyon

Egeyön Dergisi’nin merceğinde.

Egevizyon’un sahibi Süleyman Akçin ile

gerçekleştirdiğimiz röportaj;

FİRMANIZ KAÇ YILDIR

FAALİYETTE SÜLEYMAN BEY?

SÜLEYMAN AKÇİN: Egevizyon firmamızı

2006’da kurduk. Yani bir 15 yıldır 16 yıldır

faaliyet gösteriyoruz. Soğutma alanında

ise özellikle 2008’den bu yana faaliyet

gösteriyoruz. Artık baya bir tecrübe sahibi

ve belli bir noktaya gelmiş bir firmayız.

GENELLİKLE SANAYİ TİPİ

SOĞUTUCULARINIZ VAR

GÖRDÜĞÜMÜZ KADARIYLA

AMA EVLERE YÖNELİKTE

KÜÇÜK KLİMALARINIZ

OLDUĞUNU BİLİYORUZ.

BİRAZCIK BİZE KLİMALARINIZIN

ÖZELLİKLERİNDEN BAHSEDER

MİSİNİZ?

SÜLEYMAN AKÇİN: Bizim bu konuda

şöyle bir sloganımız var “Canlının olduğu

hey yerdeyiz.” Yani bu nedir? Tavuk çiftlikleri,

büyük hayvan çiftlikleri, seralar, kafe

ve restoranlar. Yani nerede canlı varsa biz

oradayız. Tüm bu noktalar yönelikte çözüm

sağlayan ürünlerimiz var. Bizim ürünlerimiz

piyasadaki o “gazlı” dediğimiz split

klimalardan farklı. Bizim tüm ürünlerimiz

su ile çalışıyor yani doğal bir yapıya sahip.

Yani hangi mantıkla çalışıyor derseniz. Şu

arkamızda görmüş olduğunuz “soğutucu

ped” dediğimiz bu pedler bizim bütün

cihazlarımızda var. Buradan yukarıdan su

akar bunun içinde küçük gözenekler vardır.

Hava delikleridir onlar. Bu pedin özelliği

şudur bire dört oranında su emer bunlar.

İçinden hava geçerken oradaki su buharı

havanın ısısını alır. Örneğin 45 derece girer

25 derece çıkar. Bu şekilde doğal olarak

ortamı soğutur ve en güzel yanı yüzde

yüz doğal olarak bu işlemi yapar. Diğer

klimalar gibi kapıyı pencereyi kapatıp bir

soğutma yapmaz. Bu pedlerin aynı zamanda

üretimini de yapıyoruz fabrikamızda.

PEKİ BU SİSTEMİN TAVUKLARIN

YUMURTA ÜRETMESİNE,

BESLENMESİNE HERHANGİ BİR

FAYDASI VAR MI?

SÜLEYMAN AKÇİN: Serada bizim

yaptığımız projelerde süs bitkilerinden,

domates seralarından faklı uygulamalar

yaptık %30 kesinlikle ürün artışı oluyor

üretimde. Seralarda sera etkisi dediğimiz

dışarısı 40 derecedir ama seranın içi 60

dereceleri bulur. Biliyorsunuz bitkilerin

döllenmesi arılar ile yapılıyor. Seranın

içi çok sıcak olduğunda arılar çalışmıyor

onlarda hep böyle kuytu köşelere saklanıyorlar.

Arılar çalışmadığı için döllenme

az olduğundan verim düşüyor. Ayrıca döllenme

biliyorsunuz rüzgar ile oluyor doğal

hayatta arılar ile olur. Bizim sistemimiz

içeride bir hava akımı yarattığı için döllen-

EGEYöN 36


Egevizyon’un sahibi Süleyman Akçin anlattı

TÜRKİYE’Yİ SERİNLETEN EGEVİZYON KLİMALARININ REKLAM YÜZÜ

Cüneyt Arkın

meye de yardımcı olur. Bunu seracılar bilir

domateste “maça” diyorlar her katmandan

verdiği ürüne. Mesela sekiz dokuz maçada

kalan bir ürün on dört on beş maçaya kadar

çıkıyor. Yani domates yukarıya gidiyor

tekrar aşağıya doğru devam ediyor. Ayrıca

da şöyle bir etkisi oluyor ürün kalitesini

de artırıyor. Yani daha sert daha böyle rijit

ürünler çıkıyor. Hayvanlarla ilgili biz bunu

burada bir çiftlikte gördük. Yazın zaten

sıcak insanlar için, bitkiler için, hayvanlar

için. Sıcaktan dolayı hayvanlar fazla

yem yemiyor. Fazla yem yemediği için ve

sıcaktan dolayı hayvan strese giriyor ve

hayvanlardaki süt oranı düşüyor, sütteki

yağ oranı düşüyor. Yani verim %15 - %20

civarında azalıyor. Yada et besleniyorsa

hayvan kilo alamıyor. Niye yemediği için,

bu insanlarda da böyledir. Yani hepimizin

yazın pek yemek yeme iştahımız olmaz.

Bu sistemle beraber hayvanlara biz serin

bir ortam yaratıp, daha fazla beslenip daha

fazla süt vermeleri, süt kalitesinin yağ

oranının vesairenin artması, aynı zamanda

da bitkilerde olduğu gibi üremesinin daha

fazla olmasını sağlıyor.

Diğer kapalı sistem çalışan gazlı klimalarda

sürekli kapalı olduğu için bir süre

sonra içerideki oksijen miktarı düşüyor,

ortam kurumaya başlıyor. Şimdi şöyle bir

şey var mukoza dediğimiz şeyin hep nemli

kalması lazım ki bu partikülleri soluduğumuz

zaman ciğere inmeden onu yakalıyor

vücuttaki sistem. Ama diğer klimalarda

ortamı kuruttuğu için mukoza da kuruyor,

direk ciğerdeki broşlara kadar bu partiküller

toz parçaları iniyor ve zaman içerisinde

mesela tekstilde çoktur meslek hastalığı

eğer maske toz filtresi gibi bir sistem kullanılmazsa

o küçük tozcuklar inip zaman

içerisinde ciğerlerde problem yaratabiliyor.

O yüzden de normal bir klima kullanıyorlarsa

sık sık ortamı havalandırmaları gerekiyor.

Biliyorsunuz şu anda birçok mekânda

birçok ortamda klimaların kullanılması

yasaklandı. Bunun da sebebi covidin daha

da yaygınlaşmasını, ortamda asılı duruyorsa

bile bunu hareketli hale getirip ortama

yaymasını engellemek içindir. Yani biz o

yüzden diyoruz bizim ürünlerimiz yüzde

yüz taze hava ile çalışıyor. Böyle bir şey

olmaz. Sürekli ortamda bir havalandırma

yapar. Sürekli içeriye bol oksijen ve serin

havayı yani yayla havasını sağlar. Bizim

sitemimizin en güzel tarafı şu diğerlerinde

kapı pencereleri kapatıyorsunuz ya, bizimkinde

de inadına açıyorsunuz.

FİRMANIZIN REKLAM YÜZÜ

CÜNEYT ARKIN OLDU. NASIL

OLDU DA KARAR VERDİNİZ

CÜNEYT ARKIN İLE ÇALIŞMAYA

SÜREÇ NASIL İLERLEDİ?

SÜLEYMAN AKÇİN: Ben yıllardan

beridir özel şirketlerde çalıştım yöneticilik

yaptım. Hep bir şey vardır markalaşamama

meselesi. Kocaman fabrikalarımız vardır.

Ama hep fason çalışırız. Yani sanayicinin

en büyük handikaplarından bir tanesi

markalaşamamadır. Ama markalaşmak

gerçekten zor bir iştir. Şimdi global firmalara

bakıyorsunuz. Firma her gün reklam

pompalıyor her gün reklam pompalıyor.

Biz 10 yıl önce bu yolculuğa başladık artık

biz birilerine fason değil artık biz kendi

markamız ile ulusal ve uluslararası pazarda

boy göstermemiz gerekiyordu.

Dedik ki “kim olabilir?” “nasıl olabilir?”

“bizi kim temsil edebilir?” sorularını

sorarak Cüneyt Arkın isminde karar kıldık.

Neden Cüneyt Arkın? Türk Sinemasına

damgasını vurmuş dört beş duayenden birisidir

Cüneyt Arkın. Cüneyt Arkının kendi

sosyal medyasına bakıyoruz. Yorumları

okudum inanır mısınız bir kişi olumsuz

bir şey yazmaz mı? Bir sanatçı olarak iyi

bir duruşu olan kalitesi üst çıtada olan ve

vatansever milli bir adam ve her şeyinde

bunu vurgulayan bir adam.

ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM

BİZE KAPILARINIZI

AÇTIĞINIZ İÇİN

SÜLEYMAN AKÇİN: Ben teşekkür

ederim. Sizlerin sayesinde biz markalarımızı

kendimizi ifade ediyoruz. İzleyenlere

Springday ve Esio bir ürün alırlarsa pişman

olmayacaklarını ve çok seveceklerini söyleyebilirim.

EGEYöN 37


Denizli Lokantacılar Odası Başkanı Osman Üçgül

Pandemi Dönemi ve Denizli Lezzetlerini Anlattı

LOKANTACILAR

PANDEMiDEN

NASIL ETKiLENDi?

Egeyön Dergisi, Pandemi döneminde

lokantacıların faaliyetlerinin

nasıl değişiklik gösterdiğini,

hangi şartlarda çalıştıklarını ve

kapanma kararlarından nasıl

etkilendiklerini, Denizli Lokantacılar

Odası Başkanı Osman Üçgül’e

sordu. Başkan Üçgül, yüksek meblada

kira ödeyen esnafların süreçten

olumsuz etkilendiği ifade ederken,

aldıkları desteklerin kendileri için

yeterli olmadığını dile getirdi.

Egeyön Dergisi, Pandemi dönemine

esnaf odalarının bakış açısını ve pandemi

ile birlikte gelişen zorlu süreçte gündemine

alıyor. Ekibimiz bu Denizli Lokantacılar

Birliği Başkanı Osman Üçgül’e mikrofon

uzattı ve pandemi sürecinde lokantacı

esnafının yaşadıklarını ve mücadelesini

sordu. Üçgül, sıkıntıların yanı sıra Denizli

ve Tavas’ın lezzet haritası hakkında bilgiler

verdi.

İşte Başkan Osman Üçgül ile gerçekleştirdiğimiz

röportaj:

VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

PANDEMİ SÜRECİ

LOKANTACILARI NASIL ETKİLEDİ?

Öncelikle Egeyön ailesine başta şahsım

ve teşkilatım adına bizlere burada derdimizi

sıkıntımızı anlatma fırsatı verdiğiniz

için teşekkür ediyorum. Tabi tüm dünyayı

ve ülkemizi etkisi altına alan Koronavirüs

illeti ile aşağı yukarı bir seneden fazla tüm

sektörlerde olduğu gibi başta bizim sektörümüz

de çok büyük sıkıntılar yaşamıştır.

Geçen sene Mart ayında paket servis

ile başlayıp, kısıtlamaların devam ettiği

süreçte kapatmaya kadar gelen bir süreç

geçirdik. Sektörümüzün yaşadığı sıkıntılara

gelince bizler bugün küçücük bir tost

salonundan tutun da çay ocağına, büyük

restoranlarla varıncaya kadar yüzlerce eleman

çalıştırıyoruz. Bugün terzisi, berberi

vesairesi de sıkıntı yaşadı tabi ki ama onlar

bir elemanla iki elemanla işlerini yürütebilirken

bizler, iki üç masalı küçük işletmeler

de bile en az 4 elemanla, çok ciddi kiralar

ödeyerek çalışan bir sektörün temsilcileriyiz.

Bugün bildiğiniz üzere Kampüs

bölgesinde 30 bin, 40 bin, 50 bin liralara

varan kiralar ödeyen esnaf arkadaşlarımız

var. Neredeyse bir buçuk yıldır dükkanını

açamamış esnaflarımız var. Tabi bu süreçte

devletimiz bize birçok katkı sağladı, bunlar

yeterli mi? Bugün kiraları, eleman giderlerini

düşündüğümüz de bu giderler bizim

için yeterli değil.

LİMİTED ŞİRKETLERİNE

NEDEN ÖDENEK ÇIKMIYOR?

Bu konuyla ilgili herhangi bir araştırma

yapmadım. Sonuçta bizler esnaf odası

yöneticileriyiz, bizler yetkililerle yaptığımız

görüşmeler sonucunda gerekli desteği

sağladık. 1 yıldır başta ben olmak üzere

esnaf odaları birliği konfederasyon başkanı

ile çok büyük mücadeleler verdik. Vergi

indirimleri, Bağ-Kur vesaire bu tarz kurum

indirimleri sağlandı. Devletimizin vermiş

olduğu kira desteği gibi destekler aldık.

Tabi bizler için bunlar yeterli değil, çok

EGEYöN 38


büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Daha önceki

açıklamalarımda da dile getirdim bu

küresel bir savaş, bizler hiçbir zaman bu

savaşlarda arkalarda kalmadık. Devletimiz

ne diyorsa harfi harfine yerine

getirdik. Çıkan genelgeleri günü güne,

saati saatine üyelerimize tebliğ ettik ve

uyguladık. Çok büyük sıkıntılar yaşadık,

yaşamaya devam ediyoruz. Tabi bu buz

dağının görünen yüzü. Ötelenen krediler,

biriken kiralar var, biz hep kalifiyeli vasıflı

elemanlarla çalışıyoruz iki gün sonra

hadi dediğimiz de kaliteli elemanları,

ustaları bulmamız mümkün değil. Bunlar

bizim için büyük sıkıntı.

DENİZLİ’DE KEPENK İNDİREN,

İŞLETMELERİNİ KAPATAN ESNAF

ÇOK OLDU MU?

Tabi ki oldu. Başta da söylediğim gibi

çok ciddi kiralar ödeyen esnaflarımız var.

Anlayışlı dükkan sahipleri çok az sayıda.

Ama idare etmeyip yasal sürece giren,

dükkanını boşaltmak zorunda kalan esnaflarımız

ister istemez etkilendi, kepenk

indirdi.

BU SÜREÇTE YEREL

KURUMLARDAN

NE GİBİ DESTEKLER ALDINIZ?

Öncelikle başta Büyükşehir Belediye

Başkanımız Osman Zolan olmak üzere,

Merkezefendi Belediye Başkanımız

Şeniz Doğan’a çok teşekkür ediyoruz.

Bizler için yapmış oldukları destekler

var. Merkezefendi Belediyesi’nden 1200

lira, Büyükşehir Belediyesi’nden ve tüm

ilçeler dahil olmak üzere 1500 lira gibi

bir destek sağladılar.. Onlara bir kez daha

teşekkürlerimizi sunuyorum. Hakikaten

bizler kenarda çok büyük paralar

biriktiren işletmeler değiliz. Her zaman

kazandığı parayı sektöre harcayan,

ürün tedariğinde stoklu çalışan, sürekli

işletmesine yatırım yapan bir sektörüz o

yüzden kenarda çok büyük birikmiş paralarımız

yok. 1 yıldır çok büyük sıkıntılar

yaşadık bunlar bize can suyu olacaktır.

İki başkanımıza da ilgi ve desteklerinden

dolayı çok teşekkür ediyorum.

DENİZLİ LEZZETLERİ

Tabi Denizli’miz turizm kenti olmasıyla

birlikte gıda anlamında da yöresel lezzetler

bakımından da çok ünlü bir ilimiz.

Herkesin bildiği gibi Denizli Kebabımız

var. Onun dışında ilçelerimize özel çok

güzel tatlarımız var. Babadağ Keşkeği,

Kale’nin Biber Tatarı, Kale’nin Dolması,

yine Kale’nin Sura’sı (Damat Yemeği) gibi

birçok yöresel yemekleri var. İnşallah bu

sıkıntılar bittiğinde bizler, sizlerle birlikte

hem yazılı hem görsel bu ürünlerimizi

Denizlili ve başka ilde yaşayan vatandaşlara

tanıtacağız.

DENİZLİ MUTFAĞININ

TÜRK MUTFAĞINA KATKISI NEDİR?

Şöyle ki Antep’e ya da Adana’ya baktığımız

da bunların bir iki tık gerisinde

kalıyoruz. Bundan sonra bizler bu konuda

büyük gayret gösterip katkı sağlayacağız.

Birçok ilde ürünlerin menşeisi, tarihçesi

yazılmışken ne yazık ki Denizli’mizde

bu yok. İnşallah ilerleyen günlerde bizler

buna destek verip güzel bir şeyler yapmaya

çalışacağız.

TAVAS’TA NE YEMELİYİZ?

Tavas’ın baklavası var dünyaca ünlü,

bugün Antep mi deseniz Tavas mı deseniz

bana göre Tavas. Çok güzel Tavas

Pidelerimiz özellikle Tahinli Pide. Tabi

bir Kaleli olarak Tavas mı Kale mi derseniz

Kale’yi tercih ederim. Tabi Kale’nin

pidesi daha güzel. Kale’ye baktığımızda

biber tatarı, etli dolması, surası yöresel

lezzetleridir.

EGEYöN 39


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

Röportaj:

Hatice Bardakçıoğlu

Kamera:

Veysel Boran Yaşa

Makina Mühendisi Ethem Kayhan Kaymakçı anlattı

ASANSÖRÜNÜZE EN SON NE ZAMAN BAKIM YAPTIRDINIZ?

BİLE BİLE LADESE DUR DE!

Egeyön Dergisi olarak Asansör

Teknik Yöneticisi Makina

Mühendisi Ethem Kayhan Kaymakçı

ile özel röportaj gerçekleştirdik.

Bakım Teknolojileri

üzerine gerçekleştirilen röportajda

ekibimiz, asansör bakımı

ve bakım sürecinde dikkat edilmesi

gereken konular üzerine

merak edilenleri sorduk, Ethem

Kayhan Kaymakçı yanıtladı.

Egeyön Dergisi hayatımızın her anında

kullandığımız asansörleri ele aldı. Bu kapsamda

Bakım Teknolojileri üzerine Mühendis

Gözüyle.com ile birlikte gerçekleştirdiği

ortak çalışmalar devam ediyor. Ekibimiz

son yıllarda artık daha da önem kazanan

asansör bakımı ve bakım sürecinde

dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili en yeni

bilgileri Asansör Teknik Yöneticisi Makina

Mühendisi Ethem Kayhan Kaymakçı’dan

aldı. Gerçekleştirilen özel röportajdan Kaymakçı,

Denizli’de son durum ne olduğunu

da anlattı. İşte Ethem Kayhan Kaymakçı ile

gerçekleştirdiğimiz röportajımız

ETHEM K. KAYMAKÇI KİMDİR?

Makina Mühendisiyim. 2007 yılından

deri MMO Denizli şubesinde teknik görevli

olarak görev yapıyorum. 2012 yılından beride

Asansör Birim Sorumlusu olarak görev

yapıyorum. Asansör periyodik kontrollerinin

planlanması, gerçekleştirilmesi, teknik

ve idari olarak takip edilmesini gerçekleştiriyorum.

- ASANSÖRLERDE BULUNAN

ETİKETLER NE ANLAMA GELİYOR?

ÖRNEĞİN KIRMIZI ETİKETİN

ANLAMA NEDİR?

Periyodik kontrol sonuçları dört gruba

ayrılıyor. Bunları biz kırmızı sarı mavi etiketler

ile ayırıyoruz. Kusurlu, hafif kusurlu,

kusursuz ve güvensiz diye. Kırmızı etiket

olunca güvensiz oluyor ve asansörün kullanılmaması

gerekiyor. Mavi ve Yeşil etikette

hafif kusurlu ve güvenli olan asansörlerde

kullanılabilir oluyor. Sarı etiket ile işaretlediğimiz

asansörlerde ise belli bir düzeltme

süresi var yönetmeliğin öngördüğü süre

boyunca kullanılabiliyor, ama bu süre

sonunda takip kontrolü gerçekleştiğinde

hafif kusurlu ya da güvenli hale gelmediyse

asansörün kullanılmaması gerekiyor.

- BAKIM, ONARIM YAPILMA

YAPTIRIMI NEDİR?

Kırmızı etikette 60 gün süre veriyor yönetmelik,

Sarı etikette 120 gün. Kırmızıda

periyodik kontrol yapıldığı tarihten itibaren

kullanılmaması gerekiyor. Kullanılması

durumunda oluşabilecek can ve mal kaybından

bina sorumlusu sorumlu tutuluyor.

Sarı etikette 120 gün boyunca kullanabiliyorsunuz

ama 120 günün sonunda takip

kontrolü yapıldığında hafif kusurlu ve

güvenli hale dönmediyse asansör onun da

yine kullanılmaması gerekiyor. Bu süreler

sonunda belediyeler asansörleri mühürlüyorlar.

Tabii bu süre içerisinde oluşabilecek

herhangi bir can kaybından mal kaybından

bina sorumlusu sorumlu oluyor. Ayriyeten

bir de yönetmeliğin getirdiği idari yaptırımlar

var. 1705 sayılı kanuna göre idari

para cezası uygulayabiliyor Bakanlık bina

sorumlusuna. Asansörü monte edene veya

periyodik kontrolü yapan bizlere de bunu

uygulayabiliyor. Asıl risk tabii bu kırmızı

etiketli Asansörlerin kullanılması ve bu

sırada bir kazanın olması, can kaybının

olması veya bir yaralanmanın olması. Bu

durumda neredeyse bütün yükümlülük

bina sorumlusunda yani yöneticide oluyor.

Tabii bunun sorumluluğu kaldırılabilecek

bir şey değil.

- DENİZLİ’DE EN SON

NE ZAMAN BİR KAZA

MEYDANA GELDİ?

Denizli’de Asansör kazası diye çokça

medyada çıkıyor aslında. Geçtiğimiz aylarda

da çıktı yine Pamukkale ilçesinde asansör

kazası diye bir engelli vatandaşımız

vefat etti. O da asansör diye medyaya yansıdı

ama o cihaz bir asansör değil. Yönetmelik

gereği asansörün tanımına uymuyor.

Asansör dediğimiz zaman yönetmelikte

belli tanımlar var. “Rijit raylar boyunca,

yatay ve 15 dereceden fazla açı yapacak

içinde bir butonu olacak, kişilerin veya

yüklerin taşınması için bir kabin olacak”

diye detaylıca bir tanımı var. Bu kapsama

EGEYöN 40


baktığımız zaman o kazadaki cihaz aslında

bir vinçti. Yukarıya bir vinç takılmış altına

bir kabin yapılmış Engelli vatandaşımı

evine inip çıkmak için bu cihazı kullanıyor.

Tabii bu cihazlar asansörler gibi güvenli

değil. Çünkü bunlar yükeler taşımak için

imal edilen cihazlar. Tek halatlı olabiliyor,

tek halat koptuğu zaman cihaz düşebiliyor.

Cihazın düşmesini engelleyen herhangi bir

güvenlik tertibatı yok mesela asansörde

olduğu gibi. Bunları asansör kazası olarak

sınıflandırmamak ve asansör kazası olarak

adlandırmamak lazım. Bu tabii sektörüde

rahatsız eden bir durum. Onun haricinde

asansör kazası olarak geçtiğimiz yıllarda

Montajda veya bakımda yaralanan işçiler

oldu, duydum bir kaç yıl içerisinde. Ondan

öncede en son ölümlü kaza bildiğim kadarıyla

2013 veya 2014 yılında olmuştu, Gazi

Bulvarında bir işhanında. Ondan öncede en

son ne zaman oldu bilmiyorum Denizli’de

Asansör durumları diğer illere göre çok

daha iyi. O yüzden çok büyük kazalar çok

sayılarda olmuyor, gerçekleşmiyor.

- GEÇTİĞİMİZ DÖNEMLERDE

BİRÇOK ASANSÖR KIRMIZI ETİKET

İLE İŞARETLENMİŞTİ. GÜNÜMÜZDE

BU DURUM NEDİR?

Tabii bizde ilk başladığımızda 2012’de

bu yönetmelik, Periyodik kontrol zorunlu

hale geldi. Daha öncesinde de kontroller

vardı ama zorunluluk 2012 Ocakta

başlamıştı. 2012-2013 döneminde kontrolleri

gerçekleştirdiğimiz zaman kontrol

ettiğimiz asansörlerin neredeyse yüzde

doksan-doksan beş civarı kırmızı etiketli

olarak çıkıyordu ve kullanılmaması gerekiyordu.

Tabii bu yıl geçtikçe o tarihten bu

zamana kadar biraz daha düzeldi. Bizim

Ocak’tan beri Merkezefendi Belediyesi ile

protokolümüz var, Ocaktan beri kontrolleri

gerçekleştiriyoruz. Tam net sayı veremem

şimdi size ama bildiğim kadarıyla Bakanlıktan

aldığımız veriye göre şu an için

yüzde elli-elli beş civarına düşmüş olması

lazım kırmızı etiket oranının. Tabii bunda

yıllar boyunca sürekli kontrol edilmenin

de etkisi var. Bir de ilk periyodik kontrol

yönetmeliği ile şimdiki periyodik kontrol

yönetmeliğindeki kontrol kriterleri farklı.

O zaman daha fazla kırmızı maddesi vardı.

Şimdi yönetmelik biraz daha yumuşadı.

Mavi yoktu mesela o zaman, mavi geldi.

Sarıdaki maddeler değişti, Kırmızıdaki

maddeler değişti öyle olunca oda biraz

oranı değiştirdi.

- BAKIMLAR NE SIKLIKLA

YAPILMALI? VATANDAŞ

BU HİZMETTEN NASIL

FAYDALANABİLİR?

Asansörlerin bakımı ayda bir kez

yapılması gerekiyor, yetkili bir asansör

bakım firması tarafından. Asansörü monte

eden veya onun yetkili servisi tarafından

ayda bir kez yapılması zorunlu. Yönetmelik

bunu zorunlu kılıyor. Periyodik kontroller

ise en az yılda bir kez yapılması gerekiyor.

Yönetmelik yine bunu yılda bir kez

zorunlu kılıyor. Bunu bina yöneticisinin,

bina sorumlusunun başvurusu üzerine ya

da resen muayene kuruluşu tarafından

gerçekleştirilebilir diyor. Eğer isterlerse

bina sorumluları bize telefonla, internet

üzerinden veya buraya gelip yazılı olarak

başvurabilir periyodik kontrol için. Zaten

onlar başvuru yapmadığı takdirde biz resen

gidip asansörlerin kontrollerini gerçekleştireceğiz.

- MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI

TARAFINDAN ASANSÖRLERİN

BAKIMI İLE İLGİLİ EĞİTİMLER

VERİLİYOR. BU EĞİTİMLERDEN

BİRAZ BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

Biz üyelerimize yönelik olarak bir

asansör avan proje hazırlama eğitim ve

belgelendirmemiz var. Asansör proje

hazırlama eğitim ve belgelendirmesi var.

Asansör yetkili servis teknik sorumlusu

eğitimi ve belgelendirmesi var. Bide Bakanlığında

zorunlu kıldığı asansör periyodik

kontrollerini gerçekleştirecek muayene

personeline dair verdiğimiz eğitimler var.

Sadece Makina Mühendislerine Odası üyelerine

değil bazıları özellikle diğer odaların

üyelerine de yönelik olabiliyor. Çünkü

asansör sektöründe sadece makina değil

elektrik, elektrik-elektronik, mekanik taşıyıcılar

gibi bazı lisans mezunları da görev

alabiliyorlar. Dolayısıyla Elektrik Mühendisleri

Odasına üye olan bir Mühendis

meslektaşımız bizden bu eğitimleri alarak

belgelendirilebiliyor. Mesela işte Asansör

Yetkili Servis Teknik Sorumlusu eğitimini

bizden alıp belgelendirilebiliyor. Tabii bu

belge olmadan asansör bakımı yapan firma

yetki alamıyor. Onun haricinde periyodik

kontrolleri gerçekleştiren meslektaşlarımıza

yönelik bir eğitimimiz var, bu da Bakanlığın

belirlediği bir program. Bu program

dâhilinde eğitimleri gerçekleştiriyoruz.

Yine aynı şekilde diğer odalara üye olan,

yönetmeliğin öngördüğü meslek disiplinindeki

arkadaşlarımız üyelerimizde bunlara

katılıp bu belgelere sahip olabiliyorlar.

Tabii bu belgeler olmadan periyodik kontrolü

gerçekleştiremiyorsunuz Bakanlıktan

yetkiniz olmadığı için. Yine aynı şekilde bu

belgeler olmadan asansör firmasının bakım

yapmaya dair yetkisi olmuyor. Yine diğer

asansör uygulama ve asansör projelendirme

eğitimleri ve belgeleri ise binalarda

gerçekleştirilecek asansör montajları ile

ilgili üyelerimizin yaptığı projeler, çizimler,

hesaplamaların, o projelerin hazırlanması

ve belediye tarafından onaylanması gibi

süreçlerde bu belgeler olmadan bunları

gerçekleştiremiyorlar.

- GÜNÜMÜZDE BİRÇOK YERDE

YÜRÜYEN MERDİVENLER

KULLANILIYOR. YÜRÜYEN

MERDİVENLERİN PERİYODİK

BAKIMI VAR MI? VARSA

NASIL YAPILIYOR?

Tabii yürüyen merdivenlerde de hem

bakım hem periyodik kontrol var. Onların

iş ekipmanlarını kullanımında iş sağlığı

güvenliği yönetmeliğine tabii oluyor yürüyen

merdivenler. Orada da diyor ki yürüyen

merdiven ve bantlar için en az yılda bir kez

periyodik kontrol yapılmalı diye geçiyor.

Tabi en az yılda bir kez işletmenin şartına

göre belki bu altı ayda bir dört ayda bire de

düşürülebilir. Çok yoğun kullanılan bir avm

dir çok yoğun çalışıyordur yürüyen merdiven,

binlerce kişi kullanılıyordur, yıpranma

payı çok yüksektir böyle durumlarda bu

periyotlar kısaltılabilir. Ama en az yılda biri

yönetmelik zorunlu tutuyor. Bakımınıda

yine asansör gibi ayda bir kez bakım firmaları

tarafından bakımı gerçekleştiriliyor.

EGEYöN 41


Denizli’nin köklü esnaf sokaklarından

biri olan Meserret Sokağı’nda

hizmet veren ve Denizlililerin uğrak

mekanı olan, yeni yüzü ve eskiye dair

güzelliğiyle Eski Taç Ev açıldı. Yaz günlerinde

kafede vakit geçirmeyi sevenlerin

soluklanabileceği, sevdikleri ile bir

araya gelebileceği samimi bir ortama

sahip olan Eski Taç Ev, yeni yüzü ve

sevecen kimliği ile Denizlilileri huzura

davet ediyor.

Denizlililerin kafeleri ile ünlü Meserret

Sokağı’nın uğrak mekanlarından biri olan

Eski Taç ev yeni yüzü ve yeni ekibi ile hizmete

açıldı. Denizli’nin köklü işletmelerinden

biri olan Eski Taç Ev yeni yüzü ve güler

yüzlü personeli ile Denizlilileri bekliyor.

Geçtiğimiz ay Görkemli bir açılış

töreni düzenlenen Eski Taç Ev’de Denizli

Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan,

Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki,

Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek,

Baklan Belediye Başkanı Yusuf Gülsever,

Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan, Babadağ

Belediye Başkanı Ali Atlı, Merkezefendi

Belediye Başkan yardımcısı Necdet Yılmaz,

Dernek başkanı, davetliler ve Denizlilileri

ağırladı. Başkan Zolan ile birlikte Denizli

protokolünün beraber kestiği kurdele ile

hizmete merhaba diyen Eski Taç Ev yeni

yüzüyle Denizlililer bekliyor.

KADIN İŞLETMECİLER

GÜÇ KATACAK

Eski Taş Ev’in kadın işletmecileri Fatma

Deda ve Nazlı Çimendağ açılışta duygu

ve düşüncelerini dile getirdiler. Fatma

Deda, ”İnşallah açılışımız hayırlı olur. İdeallerimiz

çerçevesinde böyle bir işe giriştik.

Misafirlerimizi burada ağırlayacağız.”dedi.

Bir diğer kadın işletmeci Nazlı Çimendağ

ise, ”Fatma hanım ile birlikte bu girişimde

bulunduğum için genç bir kadın girişimci

olarak çok mutluyum. Birlikte daha güçlü

olacağız. Daha iyi yerlere geleceğiz şeklinde

konuştu.

‘’KADINLARIN EMEĞİNİN

SERGİLENDİĞİ BİR YER OLSUN

İSTİYORUZ”

Eski Taç Ev’in basın camiasından

girişimcileri Derviş Can Deda ve Ayhan

Çimendağ ise duydukları mutluluğu dile

getirdiler. Derviş Can Deda;”Eski Taç Ev

önemli bir kültürü temsil ediliyor. Biz

burayı yeniden dekore ederek Denizlililerin

hizmetine sunduk. Ailelerimiz ile birlikte

güzel bir girişim oldu. Burada güzel anılar

biriktirmek için güzel bir alan inşaa ettik.

Umarım Denizlililer için de güzel, keyifli

EGEYöN 42


VİDEO HABERİ

BURADAN TAKİP EDİN

DENİZLİ

ÇOK ÖZLEDİĞİ

‘ESKİ TAÇ EVİ’NE

KAVUŞTU!

bir ortam yaratmışızdır. Buranın mutfağını

her alanını annelerimiz, kardeşlerimiz

kadınlarımız inşaa ediyor. Bizler girişimci

olarak uzaktan destek veriyoruz. Kadınların

emeğinin sergilendiği bir yer olmasını

istiyoruz. Kadın kooperatiflerinin ürünlerinin

vatandaşlarla buluştuğu bir yer

olmasını istiyoruz”dedi.

“DENİZLİ ÇOK ÖZLEDİĞİ

ESKİ TAÇ EV’E KAVUŞTU”

Bir diğer girişimci Ayhan Çimendağ

ise;”Eski Taç Ev yeni bir görünümü ile ama

doğasına hiç dokunulmadan restorasyonu

yapılarak bugün itibariyle hizmete açıldı.

Bunu yaparken iki farklı şey düşündük.

Hem genç girişimciler olarak ailelerimizle

bir şeyler yapmak istedik. Bir o kadar kıymetli

olanı da bu kentin yaşaması gereken

bir değerini ayakta tutmak istedik. Bu

konuda devlet büyüklerimiz tadilat ve restorasyonda

önümüzü açtılar. Çok teşekkür

ederiz. Denizli çok özlediği Eski Taç Ev’e

kavuştu.”şeklinde konuştu.

EGEYöN 43


DENİZLİLİ DUAYEN TURİZMCİ KALEME ALDI

TURİZM SEKTÖRÜ

NASIL BAŞLADI,

NASIL DEVAM EDECEK?

Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını

nedeniyle geçen yılı buruk geçiren turizmciler

bu sezona umutlu girdi. Ege Rivierası,

olarak adlandırılan Çanakkale’den Fethiye’ye

uzanan kıyı şeridinde, turizm sezonu

başladı. Bölgede, havaların ısınmasıyla

başlayan kısmi hareketliliğin, normalleşme/

yasakların kalkması ile turizmde hareketler

hızlanmaya başladı Malumları üzere Ege

bölgesi için İÇ PAZAR önemlidir. İstanbul,

Bursa, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler

için ulaşım kolaylığı ile tatil beldeleri

bayram tatiline girerken doldu. İnsanlar

evde kalmaktan sıkılmıştı. Dış pazarlardaki

karantinaların gevşetilmesine bağlı olarak

kısıtlamaların kalkması ile sayıların geçen

seneyi çok gerilerde bırakacağına inanıyoruz.

Türkiye Ekonomisi için stratejik sektör

TURiZM çok çok önemli, Pandeminden

etkilenen diğer sektörler gibi Turizmde etkilenmişti.

İç Pazar yani sadece yerli Turist,

Türk Turizmi için tabi ki yeterli olmayabilir.

Normalleşme ile yabancı turist gelişi

de arttıkça Ege Bölgemizde kendi payına

düşeni alacaktır.

Ali Aktürk

*:KTB verileri.

Bu tabloda görüleceği gibi Almanya

girişli turistlerin çoğunluğu Yurt dışında

çalışan Türk Vatandaşlarımızdır. Tatil beldelerinde

geçen seneye göre, bu sezon artış

ile canlılık görülmektedir. Ege Bölgemizde

sezon Akdeniz bandına göre kısadır.

Büyük Otellerin doluluk oranlarının

artması ve faaliyet sürelerinin uzun

olabilmesi öncelikle Türkiye Ekonomisine

katkısının olacağını da göz önünde

bulundurmak gerekli. Ege Denizinin güzel

koyları, havası, tarihi kentleri ile Ege

Turizmcileri tur operatörleri ve tanıtım

atağı yanında sosyal medyayı daha aktif

kullanarak münferit direkt satışları artırma

yoluna gitmelidir. Pandemide ki yasakların

azalmasının yanında Pandemi tedbirlerini

iyi uygulayan Türkiye Turizminde sayılar

artarak devam edecektir. Bakanlığımızın

aldığı güvenli, sağlıklı turizm tedbirlerine

tüm turizm bileşenleri uymalıdır. Dünyada

Turizm olacaksa Türkiye’de olmalıdır

inancıyla oksijeni bol Ege kıyıları kalitesini

artırarak devam etmelidir. Ege Turizmcisi

farklılıklar yaratmalıdır hem doğada olmak

isteyen hem de lüksünden ödün veremeyenler

için son yılların en gözde tatil trendi

‘’Glamping’e’’ yönelebilir. Ege’de ve İzmir

çevresinde konaklama mekanları genelde

oda kahvaltı satar. Bazı otellerimiz her şey

dahile yönelebilir. Amaç 90 günlük turizm

sezonunu uzatmak olmalıdır; gelen yerli

misafirlerin daha kaç yıl daha geleceklerinin

muhasebesi yapılmalıdır. Mükerrer

turist yerli olsun yabancı olsun mutlaka

sıkılacaktır. Salgın tedbirlerini unutmadan

zamanında hijyenik kaliteli hizmete devam

etmeli turizmcilerimiz,2021 sezonu güzel

ve bereketli olacak.

EGEYöN 44


EGEYöN 45


Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!