Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
E K İ M 2 0 2 1 | S A Y I I
HACI MEHMET
SABANCI ANADOLU
LİSESİ
Yayın ve İletişim Kulübü'nden Haberler
TAHA SAİT ELBİR
EDİTÖRDEN
Bu Sayıda Yer
Alanlar:
Sevgili Okurlarımız,
“Ruh yazının icadından beri ölümsüz.” der Cemil Meriç. Biz de
ruhlarımızı ölümsüzleştirmek gönlümüzü başka gönüllere açmak için çıktık yola.
Biz “ Genç Kalemler” olarak inanıyoruz ki bizim de kalemimizden denizleri
dalgalandıracak mürekkepler damlar ve her bir damla bir şiirde, bir denemede
bir hikâyede hayat bulur; genç kalemlere yeni bir yol olur.
Milli edebiyat sanatçılarından aldığımız ilhamla “GENÇ KALEMLER”
adını verdiğimiz bu çalışmamızda öğrenci arkadaşlarımızınyazdığı özgün eserleri
sergilemek ve değerlendirmek en büyük hedefimizdir. Çıktığımız bu gönül
yolculuğunda öğrenciler olarak Türk edebiyatına yeni değerler katmak için
birlik olduk. Küçük adımlarla az kişiyle, az eserle başladığımız yolculuğumuzun
kısa sürede bir edebiyat kervanına dönüşeceğine olan inancımız tamdır.
Hacı Mehmet Sabancı Anadolu Lisesi olarak yaptığımız bu çalışmada bize
destek veren Müdürümüz Savaş KORKMAZ Bey’e, Edebiyat öğretmenimiz Hakan
BAĞCIVAN’a Felsefe öğretmenimiz Salih Etem YILMAZ’a ve emeği geçen tüm
öğretmen ve öğrencilere desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Bizi desteklemek adına eserlerimizi okuyacak olan tüm okurlara
teşekkürlerimi sunar, beğenmeniz ümidi ile iyi okumalar dileriz...
Gözyaşımı Silerken
(şiir)
Sevgi( Deneme)
Düşler Sokağı (şiir)
Kendini Sev
( Deneme)
Hissediyorum (şiir)
Ayçiçeği (Hikâye)
GÖZYAŞIMI SİLERKEN
Artık gölgeme bakınca seni göremiyorum,
Kulaklarımda sesini canlandıramıyorum,
Eşkâlini göz önüne seremiyorum.
Ölüme bile alışıyormuş insan, senin yokluğunda anladım.
İyi görünmeye çalışıyorum gözyaşlarımı silerken.
Ara sıra ellerim, avuç içlerim yanıyor,
Tabutunla bir bütün olduğundan mıdır sence?
Alışamıyorum seni hatırlatan şeylere,
Sindiremiyorum olmayışını, yokluğunu.
İyi görünmeye çalışıyorum gözyaşlarımı silerken.
Asla tarif edemiyorum hasretimi, hüznümü.
Cümlelere döküyorum her şeyi, rahatlayacakmışçasına,
Daha da yoğunlaşıyor ölümünün sancısı,
İyi görünmeye çalışıyorum gözyaşlarımı silerken...
GÜLNİSA ALTINKÜPE
SEVGİ
Sevgi, bir insana veya canlıya karşılıksız hissedilen en değerli
duygulardan bir tanesidir. Fakat biz bu duyguyu tanıyor muyuz? Bence
hayır. İnsanlık olarak esas önemli olan şeyin sevgi olduğunu unuttuk.
Kafayı tatile, gezmeye,yemeye içmeye taktık. Maddî zevklerimizin peşinden
koşuyoruz.
Hepimiz en iyisine layık olduğumuzu düşünmeye başladık. Sanki bir pazar
alışverişi edası ile insan seçiyoruz, beğenmiyoruz, kendimize dev
aynamızdan bakarak herkesi küçük görüyoruz.
Sevgi nedir sahiden bilmiyoruz. Gerçek sandığımız sevgimiz birçok
zaman tatmin olmamış duygularımızın eseri. Biz de bu eserin esiri olmuş ,
dünya bizim için dönüyormuşçasına bencilliğimizde boğuluyoruz. Yalnızca
kendi hayatımızla ilgileniyor, etrafımızdaki insanların hayatına bir iz
bırakmadan geçiyoruz ve üstelik hikayelerini bilmeden, merak bile etmeden
fütursuzca her şeyi ile insanları yargılıyoruz. Daha kendimizi bile
bulamamışken güçlükle bir yer açıp hayatımıza aldığımız insanları sırf bize
göre iyi-kötü yanlarını değiştirmek gibi manasız bir çabaya giriyoruz.
İnsanları sevin o zaman insanlarda tahammül edemediğimiz ne varsa
güzel gelmeye başlayacak. Ve “ Sevgi asla sevenden daha iyi değildir. “
Hilal YILMAZ
DÜŞLER SOKAĞI
Ne bir dağ var çıkması kolay olan
Ne bir okyanus var boğulmadan geçilebilen.
Ne bir şiir var içinde hüzün olmayan.
Ne bir sevda var sonu ayrılık olmayan.
Ne bir aşk var kırık kalp olmadan.
Ne bir özlem var mesafe olmadan.
Ne bir ay var gece olmadan doğan.
Ne bir aydınlık var karanlık olmadan.
Ne bir acı var insanı şair yapmayan.
Ne bir yağmur damlası var ıslatmayan.
Ne bir mutluluk var hüzün olmadan.
Ne bir son var başlangıç olmadan.
Ne bir yol var sonu olmayan...
Ne güneş var batmayan.
Ne devletler var yıkılmayan.
Ne hastalıklar var derdi olmayan.
Ne bir fırtına var rüzgarsız olmayan.. .
Anla sevgili...
Var mı sonu baştan yazılan?
Hayat böyle biz birbirimize kalmış
Bir ağacın dallarıyız.
Yollarımız ayrı düşse de.
Hayat bize düşman olsa da.
Son ateşte kavrulurken yüreğimiz.
İçimiz hâlâ soğuk...
Artık ne bizi bir fırtına yıkabilir.
Ne de bize düşman eller...
Öyle bir sokak ki düşler sokağı.
Hayat çeşmesinde suyumuzu yudumlarken.
Su misali akan giden yıllar.
Uğruna ölümü gözüme aldığım o sokak.
Senle yürüdüğümüz, sana sarıldığım...
Gözlerin gözlerime bakarken...
Umuda, hayallere dalarken kuytu köşelerde...
Uyanmak istemediğim o sokak...
Düşler sokağı...
Yusuf HANÇER
KENDİNİ SEV
Hayatından zevk alamayanlar kimler? İçinden ben dediğini duyar gibiyim.
Eminim sende hayatından zevk alamıyorsun. Artık sana da hiçbir şey heyecan
vermiyor. Aslında en güzel yaşlarındasın fakat bir yandan aile baskısı bir yandan
pandemi bir yandan okul. Ama ne fayda elimizden bir şey gelmiyor. Senin canın
başka bir şeye sıkılmış gibi söyle bakalım kim üzdü seni. Kim yaktı canını bu
kadar.
İçinde sönmeyen bir ateş var gibi. Yüzünde gülücükler eksik. Kendini zorlayarak
dışarıya mutlu görünmeye çalışıyorsun ama mutlu değilsin. Biri elini değdirse
ağlayacaksın sanki. Ama ağlama. Bu yaşlarını en güzel şekilde yaşa ki ilerleyen
yıllarda keşke demeyesin. Hayallerin, hedeflerin olsun geleceğe dair. Ülken için,
insanlık için, geleceğin için düşler kur, umutla koş bu düşerin peşinde. Çünkü bu
yaşlara bir daha asla gelemeyeceksin. Önce kendini sev. İnan bana kendini
sevmeye başlarsan hem hayatını fark edeceksin hem de bu dünyadaki mutluluktan
payını alacaksın. Şimdi derin bir nefes al ve kendine güven. Negatif enerjini at
artık, pozitif ol. Bundan sonra hayatındaki ilk kuralın kendini sevmek ve pozitif
olmak olsun. Sence de zamanı gelmedi mi artık gülümsemenin.
Unutma ki hayat bir sınav. Ve sen de kendi hayatının sınavını kazanacaksın.
Mutlu olacak ve mutluluğunla tüm insanları mutlu edeceksin. Ben sana
güveniyorum
AYSENUR YILMAZ
HİSSEDİYORUM
Uzaklarda biri var biliyorum.
Gelişi normal bir geliş olmayacak,
Hissediyorum.
Hissediyorum ki, buz dağına dönmüş şu kalbim,
O kişi geldiğinde, gül bahçesine dönüşecek…
Söyle kalbimin kuşu!
Uzaklardan ne zaman geleceksin?
Ayak bas şu betondan kalbime de,
Öğreneyim aşkın ne kadar güzel olduğunu.
Gel artık kalbimin kuşu.
Gel ve günışığı gözlerinle,
Aydınlat şu karanlık dünyamı…
BİRKAN AKKAYA
AYÇİÇEĞİ
Rüzgârda yapraklarımın arasındaki esintiyi seviyorum, neden bilmem ama bana
yalnızlığı hissettiriyor. Oysa ben yalnız bir çiçek değilim. Etrafımda binlerce renk,
koku, türlü türlü çiçek var. Peki neden böyle hissediyorum ya da böyle hissetmek
mi istiyorum, bilmiyorum. Neyi bilip bilmediğimi bile bilmiyorum.
Her zamanki gibi güneş en tepede parlıyordu, yazın son günleriydi. Son bir
çekirdeğim düştü düşecekti. Evet doğru duydunuz, çekirdek… Ben bir ayçiçeğiyim.
Yüzüm hep güneşe dönüktür çünkü umutlarımın kaynağıdır güneş.
Yine güneşi gözlerimi kısıp izlerken o derin sessizlikten bir ses duydum:
“Hey ayçiçeği!“
Dönüp baktığımda küçük bir karıncanın bana seslendiğini gördüm. Gerçekten
bana mı sesleniyordu? Ama bana ne söyleyebilirdi ki. Ben şaşkınlığımı
yitirmemişken bir ses daha işittim:
“Beni duymuyor musun?”
Evet kesinlikle bana sesleniyordu. Efendim, dedim.
“Senden bir şey isteyebilir miyim?”
Benden ne isteyebilirdi ki , beni tanımıyordu bile. Ne isteyebilirsin ki, dedim.
“Bana dalındaki son ay çekirdeğini verir misin?”
Sessiz bakışlarım karşısında, vermek istemediğimi düşünerek tam gidiyordu ki
dur ama beni tanımıyorsun bile neden çekirdeğimi istiyorsun, dedim.
“Senden bir iyilik istedim. Bunun için seni tanımam gerektiğini bilmiyordum,
üzgünüm sadece kış için hazırlık yapıyorum.”dedi.
Ben, tabii alabilirsin sadece şaşırdım , dedim.
“ Neden şaşırdın.”
Neden şaşırmayayım , ilk defa birisi benden izin istedi, dedim. Yüzüme baktı:
“Doğrusu çekirdek için gelmedim, güneşe o kadar odaklanmış kendini çevreden o
kadar izole etmiştin ki nasılsın diye sormaya geldim. Ama bana cevap vermek
istemeyen bir havan var, bir şey mi oldu, nasılsın?” dedi.
Gerçekten biri bana nasılsın , diye mi soruyor? Olamaz benden başka şeylerde mi
isteyecek?
O gün karıncayla epeyce sohbet ettik. Ona son çekirdeğimi verdim ve arkadaş
olduk.
Sanırım kendimi yalnızlığa iten kişi benmişim. O bana hayata bakmak için farklı
nedenler verdi. Bana kim olduğumu hatırlattı, en önemlisi arkadaş olduk ve şimdi
kendimi her zamankinden daha çok tanımaya çalışıyorum. Sanırım diğer
ayçiçekleri güneşi hala bir umutla izliyor.
Zeliha KÖSE