Mübrem Dergi Aralık Sayısı

14 OCAK 2023
Aralık 2022
MÜ
BR
EM
Dilara Atasoy Elif Şen Güler
Cansu Öğenler
Metin Alnıaçık
Aysun Ulutürk
Esara Alkan
DERGİ SAHİBİ
DİLARA ATASOY

Editor's
Letter
Merhaba. ben derginin sahibi
Dilara Atasoy. Uzun yıllar
boyunca sadece hayal olarak
gördüğüm bir projeyi sizlerle
buluşturmanın mutluluğunu
yaşıyorum. Umarım sizlerde
bizimle bu dergide yer almaktan
mutluluk duyarsınız. Yazıyla
kalın...

GECE
G
ECE YARISINA SON 10 DAKİKA... AHU’NUN GÖZLERİ KIPKIRMIZI, UYUMASI İÇİN YALVARIR BİR BİÇİMDE
YER ÇEKİMİNE İNAT AŞAĞIYA İNMEYE ÇALIŞIYOR.
VÜCUDU İSE TRANSA GEÇMİŞ GİBİ DAKİKALARDIR AYNI POZİSYONDA DURUYOR.
ZİHNİ İSE... İŞTE ORASI KARMAKARIŞIK.
SABAH ON İÇİN VERİLMİŞ SÖZÜ VARDI. YILLAR ÖNCESİNDEN VERİLMİŞ BİR SÖZ.
VE ŞU AN BU DURUM UYKULARINI KAÇIRIYORDU.
2 YILLIK BİR İLİŞKİLERİ VARDI. HER ŞEY ÇOK GÜZEL GİDİYORDU. BİRBİRLERİNİ SEVİYOR, SAYGI DUYUYOR VE
İYİ GELİYORLARDI. AİLELER ARAYA GİRENE VE İŞLER TERS GİDENE KADAR. EVLİLİK İÇİN
HAZIRLIKLARA BAŞLANMIŞ VE KISA BİR ZAMAN SONRA AİLE OLACAK OLMANIN VERDİĞİ HEYECANI İLE YUVA
KURMAYA HAZIRLANIRKEN AİLELER ARASINDA SAÇMA BİR KONUDA KAVGA ÇIKMIŞTI. NE OLDUĞUNU ŞU AN KENDİ
BİLE HATIRLAMIYORDU. AİLESİNİN DE HATIRLAMADIĞINA EMİNDİ. AMA O ZAMAN BİR ÇIKMAZA GİRMİŞLER VE AYRILMAYI
DAHA UYGUN GÖRMÜŞLERDİ. AMA TEK BİR ŞARTLA. 5 YIL SONRA, HER ZAMAN BULUŞTUKLARI ÇAY BAHÇESİNİN ÖNÜNDE
YENİDEN BULUŞMAK ŞARTIYLA.
ZAMAN DOLMUŞTU...
5 YILLIK ÖZLEM BİTMİŞTİ...
SÖZ VERİLEN GÜN GELMİŞTİ. SAATLER SONRA İLK VE SON AŞKINI YENİDEN GÖRECEKTİ. AMA KORKUYORDU. YA UNUTTUYSA? YA
HAYATINDA BAŞKASI VARSA? EN KÖTÜSÜ; YA GELMEZSE? NE YAPACAKTI O ZAMAN? YILLARCA BU ANI BEKLEMİŞTİ. HEP
BULUŞTUKLARI ANI HAYAL ETMİŞTİ. KENDİLERİNİ HEP FARKLI TEPKİLER VERİRLERSE NELER OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNEREK ÇOK
HAZIRLANMIŞTI. PEKİ YA GELMEZSE? O ZAMAN NE YAPARDI?
SON GÜNLERDE AKLINDA SÜREKLİ BU DÜŞÜNCE VARDI. KENDİNİ UNUTMUŞ OLABİLECEĞİ İHTİMALİ... KALBİ KORKUYLA TİTRİYOR,
ELLERİ UYUŞUYOR, BİR ANDA TERLEMEYE BAŞLIYOR VE NEFESİ KESİLİYOR GİBİ OLUYORDU.
AKLINDAN SÜREKLİ GEÇEN SENARYOLAR İLE ARTIK SAAT İKİYE GELMİŞTİ. UYKUYA DİRENEN GÖZ KAPAKLARI, HEYECANDAN
TİTREYEN ELLERİ VE KORKUYLA ATAN KALBİYLE HALA AYAKTAYDI.
BİR YANDAN DAKİKALAR GEÇMİYOR GİBİ GELİYORDU. BİR YANDAN DA GÖZ AÇIP KAPAYANA KADAR ZAMAN GEÇMİŞ GİBİ GELİYORDU.
İÇİNDE Kİ KORKUYLA BERABER GECENİN SESSİZLİĞİ VE UZUNLUĞU DA BÜYÜYOR, KOCAMAN BİR KARANLIKTA ZAMANIN DOLMASINI
BEKLİYORDU.
UYUYAMADIĞI VE KORKUYLA KALBİNİN TİTREDİĞİ SAATLER SONRASI GECE BİTMİŞ VE EVDEN ÇIKMA VAKTİ GELMİŞTİ. FAKAT
GECEDEN BERİ SÜRE GELEN KORKUSU ÇAY BAHÇESİNE GELDİKÇE DAHA DA ARTMAYA BAŞLAMIŞTI. BİRAZDAN YA SEVDİĞİ ADAM
GELECEK YA DA ONU SONSUZA KADAR SÜRECEK BİR MUTSUZLUĞA BIRAKACAKTI.
“SENİ ÇOK ÖZLEDİM.”
VE O SES...
YILLARDIR DUYMAK İÇİN CAN ATTIĞI VE ÖZLEDİĞİ O SES... O AN AHU İÇİN TÜM DÜNYA DURMUŞ VE ONUN DÜNYASI O SES
ÜZERİNDEN DÖNMEYE BAŞLAMIŞTI.
“GELMEYECEKSİN DİYE ÇOK KORKTUM.” DİYE DEVAM ETTİ. AHU İSE DUYDUĞU SÖZ VE CÜMLELER KARŞISINDA TEK BİR ŞEY
YAPMIŞTI: ONA SIMSIKI SARILMIŞTI. VE O AN... SEVDİĞİ ADAMIN ONA VERDİĞİ KARŞILIK SONRASINDA AKLINDA Kİ TÜM KÖTÜ
DÜŞÜNCELER VE TÜM KORKULAR BİR ANDA BİTMİŞTİ. YILLARDIR ÖZLEMLE BEKLEDİĞİ AN BUYDU.
“ÖZÜR DİLERİM... BU KADAR GEÇ KALDIĞIM İÇİN ÖZÜR DİLERİM.”
DİLARA ATASOY

BAŞ DÖNDÜREN BİR UĞULTU. ÇINLAYAN
KADEH SESLERİ. ZORAKİ GÜLÜMSEMEKTEN,
RESMİ VE KİBAR DAVRANIŞLAR
SERGİLEMEKTEN KIRILIP DÖKÜLECEK
İNSANLAR. HAKİKATİN DİP KÖŞELERE
SAKLANDIĞI, SAHTELİĞİN VE YAPAYLIĞIN
REKOR KIRDIĞI BİR ORTAM. ONLARCA KEZ
KATILMASINA RAĞMEN ALİ'NİN HÂLÂ
İÇSELLEŞTİREMEDİĞİ, MÜDAHİL OLAMADIĞI
GÖRKEMLİ DAVETLERDEN BİRİ. ŞİRKETİN
GENEL MÜDÜRÜ SIFATIYLA BULUNMAK
ZORUNDA OLMASA BİR AN BİLE
KATLANAMAYACAĞI YEGÂNE GECELERDEN
BİRİYDİ. ROL YAPMAYI BİLMEZDİ ALİ.
EGOSUNU, HIRSINI, KISKANÇLIĞINI HATTA
HINCINI BİLE KAMUFLE EDEREK SON DERECE
SEVİMLİ VE GÜLEÇ BİR YÜZ TAKINAN BU
İNSAN GÜRUHUNUN ARASINDA HERHALDE
TEK SOMURTAN KENDİSİYDİ. AZ SONRA YİNE
SAHNEYE HAYIRSEVER (!) BİR İŞADAMI
ÇIKACAK, YAPTIĞI YARDIMLARDAN,
BAĞIŞLARDAN ÖVGÜYLE BAHSEDİLECEK;
ŞİRKETİNİN ÜLKE ÇAPINDA HATTA
ULUSLARARASI CAMİADA NE DERECE
BAŞARILI OLDUĞUNA DAİR METHİYELER
DÜZÜLECEK VE KABARAN EGOSUYLA
SAHNEDE BOYUNDAN BÜYÜK LAFLAR
EDECEK, GELECEK AYKİ DAVETE YATIRIM
YAPMAK ÜZERE TÜRLÜ VAATLERDE
BULUNACAKTI. KISIR BİR DÖNGÜYDÜ BU,
ÇIKMAZ BİR SOKAKTI, ALİ'NİN SAPLANIP
KALDIĞI BİR BATAKLIKTI BU. KADEH İÇTİ O
GECE; TÜM UMUTSUZLUKLARINI,
MUTSUZLUKLARINI, ÇARESİZ KALMIŞLIĞINI
BİR AN OLSUN UNUTMAK ADINA. SICAK
BASMAYA BAŞLADI, MEKAN DAR GELİR OLDU
BİRDEN. ÇEVRESİNDEKİLERİN KAHKAHASI ACI
ÇIĞLIKLARA DÖNÜŞTÜ BİLİNÇALTINDA. HIZLA
KENDİNİ TERASA ATTI. GÖZLERİNİ SIMSIKI
KAPAYIP TEMİZ HAVAYI SOLUDU USULCA; AZ
ÖNCEKİ KONTROLSÜZ ÇARPINTININ YERİNİ
DİNGİNLİK ALDI ŞİMDİ. BIRAKTI ÖZ BENLİĞİNİ
ZİHNİNDEN DIŞARI. KANATLANIP UÇACAKTI
ADETA YÜKLERİNDEN ARINMIŞ OLARAK.
LÂKİN, HAYALLERİ BİR ÖKSÜRÜK SESİYLE
BÖLÜNDÜ. ARKASINA DÖNDÜ. TERASIN
KORKULUĞUNA SIRTINI VERMİŞ,
PARMAKLARININ ARASINDA TÜTEN
SİGARASIYLA ÜZERİNE DİKİLMİŞ BİR ÇİFT
GÜLEN GÖZ GÖRDÜ. ALİ'NİN ÜZERİNDE
UYANDIRDIĞI İLK İZLENİM LİSELİ BİR KIZ
GÖRÜNTÜSÜYDÜ.
TUTSAKLIK
GECENİN KARASINDAN AYIRT EDİLMEYEN SİYAH
MİNİ ELBİSESİNİN ÜZERİNDE OKUL
ÜNİFORMASINA BENZER SARI HIRKASIYLA
MİNYON BİR KIZ. SAÇLARI RÜZGÂRDA
UÇUŞUYOR, GÖZLERİ ALİ'NİN YÜZÜNDE MÜHİM
BİR ŞEY ARARCASINA FILDIR DÖNÜYORDU. ALİ
YAKLAŞTI ONA İSTEMSİZCE. TANIMADIĞI BİR
KADININ YANINA BU DENLİ RAHAT VE ANİ
KARARLA GİTTİĞİ GÖRÜLMÜŞ ŞEY DEĞİLDİ
BUGÜNE KADAR. BELLİ Kİ ORTAK BİR PAYDA
VARDI ALİ'Yİ ONA İTEN. KIZIN GÖZLERİNDEKİ
BAKIŞ DAVETKÂR, TALEPKAR DEĞİLDİ. ONLAR
AYNI ÇİLE YUMAĞININ İKİ UÇ NOKTASIYDI VE
ÇİLELERİ TORTOP OLUP DA BİR ÇIĞA
DÖNÜŞÜNCE BU İKİ UÇ NOKTA DA ZİRVEDE
BULUŞMUŞTU İŞTE. İYİCE YAKLAŞTI ALİ, KIZIN
GÖZLERİNDE KENDİ YANSIMASINI GÖRENE DEK.
AYNAYDI BU GÖZLER, KENDİNİ GÖRMÜŞTÜ ALİ
HER HALİYLE İÇİNDE.
“ NE GÖRDÜN GÖZLERİMDE? ANLAT BAKALIM.”
DEDİ KIZ AĞLAMAKLI BİR GÜLÜMSEYİŞLE.
“KENDİMİ, ACILARIMI, TUTUNAMADIĞIM
HAYALLERİMİ VE BİÇARELİĞİMİ.” DİYE
YANITLADI ALİ YORGUN BİR TEBESSÜMLE.
“BEN O KÜRSÜDE KONUŞAN HAYIRSEVER
ADAMIN KÖLESİYİM. PEKİ YA SEN?”
“BEN DE TÜRLÜ REZİLLİKLERİNE GÖZ YUMMAK
ZORUNDA OLDUĞUM BU BOZUK DÜZENİN
ESİRİYİM.”
“NEDEN ÇEKİP GİTMİYORSUN DAHA TEMİZ BİR
DÜNYAYA PEKİ?”
“ŞİRKETİ İSTEMEYEREK UĞRATTIĞIM
ZARARDAN DOLAYI 10 YIL ONLARA
GEBEYİM. ÇEKİP GİTMEK MÜMKÜN
OLSA BİR SANİYE TAHAMMÜL EDER
MİYDİM BU YALAN DOLANA? İYİ AMA
SEN, SEN NEDEN ÇEKİP
ÇIKARMIYORSUN KENDİNİ BU KÖR
KUYUDAN?”
“BEN BİLE İSTEYE ATTIM KENDİMİ
ZARAR ZİYANIN TAM ORTASINA.
ZENGİN OLMAK, PARILTILI BİR HAYAT
YAŞAMAK İSTEDİM. ZENGİN OLDUM
DA, PARILDADIM DA. AMA GEL GÖR Kİ
EN BÜYÜK ZENGİNLİK OLAN
HÜRRİYETİMİ FEDA ETMİŞİM BU
YOLDA. ÖZGÜRLÜĞÜM HAPİSTEYKEN
ZENGİNLİĞİN BİR ESPRİSİ YOKMUŞ
MEĞER.”
“DESENE İKİMİZ DE MAHPUS HAYATI
YAŞIYORUZ GÖRÜNMEZ
PARMAKLIKLAR ARDINDA. NE ZAMAN
BİTECEK BU HAPİSLİĞİMİZ DERSİN?”
“SENİNKİNE DAHA ÇOK VAR.
KOSKOCA BİR 10 YIL. AMA BENİMKİ
BUGÜN HATTA AZ SONRA SONA
ERİYOR. ÖZGÜRLÜĞÜMLE
KUCAKLAŞIYORUM. NE MUTLU
BANA!” DEDİ KIZ VE
KORKULUKLARDAN BIRAKTI KENDİNİ
EBEDİ HÜRRİYETİNİN KOLLARINA
Elif Güler

HATIRALAR
NESRİN KAPIYI AÇIP İÇERİ GİRDİ. MERDİVENLERİ HER AN KIRIP DÜŞECEK
KORKUSUYLA BASARAK ÇIKTI. ÜST KATTA HİÇBİR ŞEY GÖRÜNMÜYORDU. HER YER
ZİFİRİ KARANLIKTI. EL YORDAMIYLA DÜĞMEYİ BULDU VE IŞIĞI AÇTI. ETRAF
AYDINLANDIĞINDA İLK FARK ETTİĞİ DUVARLAR OLDU. DUVARLARIN ÇATLAKLARI
RUTUBETTEN ESKİYE NAZARAN DAHA DA BELİRGİNLEŞMİŞTİ. FISTIK YEŞİLİ RENGİ
BAKIMSIZLIKTAN VE TOZDAN GRİYE YAKIN BİR RENGE BÜRÜNMÜŞTÜ. SAĞ
TARAFTAKİ DUVARDA ASILI DUVAR HALISINI GÖRDÜ. GÖLDEN SU İÇEN BİR GEYİĞİN
RESMİ VARDI HALIDA. KÜÇÜKLÜĞÜNÜ HATIRLADI O HALIYI GÖRÜNCE. SOL KÖŞEDE
ATEŞTEN ÇATIRDAYAN SOBANIN YANINA UZANIP O HALIYA BAKARKEN UYKUYA
DALDIĞI O HUZURLU GECELERİ HATIRLADI. "KAÇ SENE GEÇMİŞ ÜSTÜNDEN?" DİYE
SORDU KENDİ KENDİNE. O KADAR SENE GEÇMİŞTİ Kİ KONAK KENDİSİNE
YABANCILAŞMIŞTI. KENDİSİNE KIZMAYA BAŞLADI. O GÜZEL ANILARI
HATIRLAMAYACAK KADAR MI YAŞLANMIŞTI? NASIL DA UNUTMUŞTU BABASININ
KIZININ ISLAK SAÇLARINI SOBANIN KARŞISINDA TARADIĞINI. ANNESİNİN HEMEN
KARŞISINDA DURAN KIRMIZI RENKLİ SOFADA KANAVİÇE İŞLEDİĞİ GÜNLERİ NE
ÇABUK UNUTMUŞTU. ŞİMDİ İSE ANILAR GÖZÜNDE TEKRAR CANLANIYORDU.
DERİN BİR NEFES ALDI. O YOĞUN RUTUBET KOKUSU HİÇ GİTMEMİŞTİ. SAĞDA VE
SOLDA DURAN İKİ KAPININ DA NEREYE AÇILDIĞINI ADI GİBİ BİLİYORDU. SOLDAKİ
ANNE VE BABASININ KALDIĞI ODAYDI. SAĞDAKİ İSE KARDEŞİ İLE İKİSİNİN KALDIĞI
ODAYDI. HAYAL DÜNYALARININ SIĞMADIĞI ODA. İKİ ODAYI DA GEZMEK İSTEDİ LAKİN
FAZLA ZAMANI YOKTU. ALMASI GEREKENİ ALACAK VE GİDECEKTİ. SAĞDAKİ ODAYA
YÖNELDİ. HER ADIM ATTIĞINDA KARDEŞİNİN "ABLA!" DİYE SESLENMESİNİ DUYACAK
GİBİ HİSSEDİYORDU. AHŞAP KAPININ KOLUNU ÇEVİRDİ VE KAPIYI İTTİ. KAPI OLAN
GICIRTISIYLA AÇILDI. IŞIĞI YAKTI VE ETRAFA BAKTI. GÖZÜNE BİR HAYAL PERDESİ
İNMİŞTİ. BİRLİKTE EN SEVDİKLERİ OYUNU OYNUYORLARDI, HAYAL KURUYORLARDI.
KENDİSİNE
NE OLDUYSA KURDUKLARI HAYALİ BİLE HATIRLIYORDU. DÜNYANIN EN
LEZZETLİ YAŞ PASTASINI YİYORLARDI.
BİR DAMLA YAŞ SÜZÜLDÜ GÖZÜNDEN. SONRA BİR TANE DAHA. KARDEŞİNE ŞİMDİ
TATLI ŞEYLER YEMENİN YASAK OLDUĞU DÜŞÜNCESİ GELMESEYDİ AKLINA BİRAZ
DAHA MUTLU KALABİLİRDİ. İKİSİNİN BİRBİRLERİNE SOKULARAK UYUDUĞU DİVANIN
SAĞINDAKİ KOMODİNİN YANINA GİTTİ VE ÇEKMECESİNİ AÇTI. NEYSE Kİ KUTUYA BİR
ŞEY OLMAMIŞTI. BU İKİSİNİN BİRİKTİRDİĞİ ANI KUTUSUNU KARDEŞİNE
GÖSTERECEKTİ. BÖYLELİKLE KARDEŞİ NURCAN KEMOTERAPİDEN DÖKÜLEN
SAÇLARINI BİRAZ OLSUN UNUTABİLİRDİ.
ANNESİNİN BİRİKTİRDİĞİ PEYNİR KUTUSUNDAN BİRİNİ KARDEŞİ İLE SÜSLEMİŞLERDİ.
SEVDİKLERİ NE VARSA KUTUNUN İÇİNE SIĞDIRMAK GİBİ ÇILGINCA FİKİRLERİ VARDI.
SONRA NURCAN BİLEĞİNE KÜÇÜK GELDİĞİ İÇİN TAKAMADIĞI BİLEKLİĞİ KUTUNUN
İÇİNE BIRAKTI. NESRİN DE KAYBETTİKLERİ ÖRDEĞİNİN KÜÇÜK BİR TÜYÜNÜ KOYDU
İÇİNE. OYNADIKLARI GAZOZ KAPAKLARI, RÜZGÂR GÜLÜ, BİLYELER DERKEN BİR
SÜRÜ KÜÇÜK EŞYA İLE O EŞYALARIN HATIRLATTIKLARI İLE DOLMUŞTU KUTUNUN
İÇİ.
NESRİN KUTUNUN İÇİNDEN TEK BİR ŞEYİ ÇIKARMAK İSTEDİ. EĞER ONU GÖRÜRSE
DAHA DA ÜZÜLEBİLİR DİYE DÜŞÜNDÜ. NURCAN’IN ÖRGÜ SAÇINI KUTUNUN DİBİNDEN
ALDI. NURCAN DALGALI SAÇLARINI ÇOK SEVERDİ. BİR GÜN OKULDAKİ ZORBA
ÇOCUKLAR SAÇINA SAKIZ YAPIŞTIRDIĞINDAN SAÇINI KESMEK ZORUNDA
KALMIŞLARDI. AĞLAYARAK KESTİRDİĞİ SAÇLARINI ÖRÜP KUTUNUN İÇİNE
KOYDUĞUNU HATIRLIYORDU.
ARTIK KUTU SAHİBİNE GİTMEYE HAZIRDI. GÖZLERİNİN ÖNÜNE BİRİKEN YAŞLARI
SİLDİ VE DERİN BİR NEFES ALDI. NURCAN’IN MORALE VE GÜZEL ŞEYLERE İHTİYACI
VARDI. ABLASINI ÜZGÜN GÖRMEMELİYDİ.
KALKTIKTAN SONRA DİKKATLE MERDİVENLERİ İNDİ. SON KEZ EVİN İÇİNE BAKTI VE
KAPIYI KAPATTI. NESRİN’İN UNUTTUĞU BİR ŞEY VARDI. HATIRALAR MUTLU DA OLSA
HÜZÜNLÜ DE OLSA İNSANA BURUK L BİR A R ACI A NVERİRDİ. A M AYİNE G ADE Z İNSANIN İ N E GEÇMİŞE 2 DAİR
SAHİP OLDUKLARI TEK ŞEY ANILARDI.
Esra Alkan

AHMET, YEMEĞİ BİRAZ FAZLA KAÇIRMIŞTI. ÜZERİNE BİR
AĞIRLIK ÇÖKTÜ. SAATE BAKTI, ÜÇ BUÇUĞA GELİYORDU.
EVDEN BEŞTE ÇIKSA BİLE RAHATÇA YETİŞEBİLECEĞİ
İÇİN KANEPEYE UZANDI. KISA BİR SÜRE SONRA
UYUYAKALDI. UYANDIĞINDA GEÇ KALDIĞINI DÜŞÜNDÜ,
HAZIRLANMAK İÇİN HIZLA BANYOYA GİTTİ. YENİ
KALKMIŞ OLMANIN VERDİĞİ UYKU SERSEMLİĞİNİ YOK
ETMEK İÇİN BUZ GİBİ SUYU YÜZÜNE ÇARPTI. BU, BİRAZ
DA OLSA ONU KENDİNE GETİRMEYİ BAŞARDI. KOLUNDA
SAAT OLMASINA RAĞMEN BANYODAN KAFASINI UZATIP
SALONDAKİ DUVAR SAATİNE BAKTI.
FOT
OTĞ
RAF
Metin
Alnıaçık
BUNU HER YAPTIĞINDA KIZI GÜLEREK, “BABA, KOLUNDAKİ
SAATE NEDEN BAKMIYORSUN?” DER VE GÜLERDİ. SAAT, BEŞE
ÇEYREK VARDI. AHMET İÇİN DÜĞÜN HAZIRLIĞININ EN ZOR
KISMI HANGİ TAKIMI GİYECEĞİYDİ. LACİVERT TAKIMI ÇOK
SEVMESİNE KARŞIN EŞİ HER ZAMAN ERKEKLER İÇİN SİYAHTAN
DAHA ZARİF BİR RENK OLMADIĞINI SÖYLERDİ. ÖZELLİKLE DE
DÜĞÜNLER İÇİN ÖNEMİNİ DİLE GETİRMEDEN GEÇMEZDİ. O DA
SIRF KOMBİN OLSUN DİYE KIRMIZI KRAVAT TAKMAYI MANTIKLI
BULMASA DA EŞİNİN İSTEĞİNİ KOLAY KOLAY GERİ
ÇEVİREMEZDİ. EŞİNİN YEŞİL KIYAFET GİYMEMİŞ OLMASINA
SEVİNDİ. EĞER ÖYLE OLSAYDI AHMET’İN YEŞİL KRAVAT
TAKMASI GEREKECEKTİ. YEŞİLDEN NEFRET EDERDİ. NEDEN
NEFRET EDERDİ?
BİR NEDENİ OLMASINA GEREK YOKTU ASLINDA.
RENKLER VE ZEVKLER TARTIŞILMAZDI. BANYODAN
ÇIKMAK ÜZEREYKEN SON BİR KEZ DAHA AYNAYA BAKTI.
ASLINDA SİYAH TAKIM İLE KIRMIZI KRAVAT HİÇ DE FENA
OLMAMIŞTI. AHMET İÇİN DÜĞÜNÜN EN ÖNEMLİ KISMI İSE
FOTOĞRAF MAKİNESİYDİ. MUHTEMELEN DÜĞÜN
FOTOĞRAFÇISINDAN DAHA FAZLA FOTOĞRAF
ÇEKECEKTİ. GİTTİĞİ DÜĞÜNLERDE HEP BÖYLE OLURDU.
BUNUN NEDENİ, GENÇKEN İKİ SENE CİVARI BİR
FOTOĞRAFÇIDA ÇALIŞMASI VE DAHA SONRA HOBİ
OLARAK DEVAM ETMESİYDİ. FOTOĞRAF MAKİNESİNİ ALIP
EVDEN HIZLA ÇIKTI. METRO İLE ORTALAMA YARIM SAAT
YOLCULUKTAN SONRA VARMAK İSTEDİĞİ YERE GELDİ.
BİRAZ ERKEN GELDİĞİ İÇİN FOTOĞRAF MAKİNESİNİ
ÇIKARDI VE MAKİNEYİ KONTROL ETMEK İÇİN BAZI
ÇEKİMLER YAPMAYA BAŞLADI. ÖNCE BOŞ BİR BANKIN
FOTOĞRAFINI ÇEKTİ. DAHA SONRA SÜS HAVUZUNUN
YANINDAKİ BİR KIZIN FOTOĞRAFINI ÇEKTİ. KIZ
GÜLÜMSEDİ VE EL SALLADI. AHMET HERHANGİ BİR
KARŞILIK VERMEDİ. SAAT KULESİNİN ALTINA GEÇTİ.
MAKİNESİNDE BAZI AYARLARI YAPTIKTAN SONRA
MAKİNEYİ KALDIRDI VE ÖNÜNDEN GEÇEN BİR KADININ
FOTOĞRAFINI ÇEKTİ. KADIN BİRDEN AHMET’E DÖNDÜ,
“NEDEN FOTOĞRAFIMI ÇEKİYORSUN KARDEŞİM?” AHMET
CEVAP VERMEDİ. KADIN GAYET KİBAR BİR BİÇİMDE, “O
FOTOĞRAFI SİLER MİSİN?” DEDİ. AHMET YİNE CEVAP
VERMEYİNCE KADIN SİNİRLENDİ VE FOTOĞRAF
MAKİNESİNİ ALMAK İÇİN ELİNİ UZATTI. AHMET MAKİNEYİ
YANA ÇEKTİ VE HIZLA YÜRÜMEYE BAŞLADI. KADIN
BAĞIRMAYA BAŞLAYINCA, SAAT KULESİNİN HEMEN
ARKASINDAKİ KARAKOLDAN BİR POLİS KOŞARAK
YANLARINA GELDİ. KADIN, AHMET’İN İZİNSİZ BİR
ŞEKİLDE KENDİ FOTOĞRAFINI ÇEKTİĞİNİ VE ONDAN
ŞİKAYETÇİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ. POLİS, KADIN VE
AHMET’İ KARAKOLA GÖTÜRDÜ. POLİS, BAŞKOMİSERİN
ODASININ KAPISINI TIKLATTI VE İÇERİ GİRDİ. DURUMU
ANLATTI. BAŞKOMİSER, SADECE KADININ GELMESİNİ
İSTEDİ. POLİS, KADININ BAŞKOMİSERİN ODASINA
GİREBİLECEĞİNİ SÖYLEDİ. KADIN ODAYA GİRDİ.
BAŞKOMİSER, KADINA OTURABİLECEĞİ BİR YER
GÖSTEREREK, “BUYURUN, HANIMEFENDİ OTURUN.”
DEDİ.
* * *
AHMET, ASKERDEN DÖNELİ BİR YILI GEÇMESİNE
RAĞMEN HALA KENDİNİ VE MÜSTAKBEL AİLESİNİ
GEÇİNDİREBİLECEK MAAŞI OLAN BİR İŞ BULAMAMIŞTI.
ASLINDA BİR ÇOK İŞ BULDU VE ÇALIŞTI. FAKAT HİÇBİRİ
MAAŞ AÇISINDAN TATMİN EDİCİ İŞLER DEĞİLLERDİ.
SONUNDA, İSTEDİĞİ GİBİ BİR İŞ BULMUŞTU VE BUNU
YEMEKTE SİBEL İLE PAYLAŞTI. SİBEL’İN ÇOK
SEVİNECEĞİNİ DÜŞÜNDÜ AMA SİBEL PEK MUTLU OLMUŞ
GİBİ GÖRÜNMÜYORDU. AHMET HER İŞ BULDUĞUNDA
SİBEL’E HEYECANLI BİR BİÇİMDE İŞİ ANLATIR, SİBEL
MUTLU OLUR VE BEKLENTİLERE GİRERDİ. İŞLERİN
DÜŞÜNDÜĞÜ GİBİ OLMADIĞINI FARK ETTİĞİNDE
AHMET’İN İYİ BİR İŞ BULABİLECEĞİNE İNANCI ZAMANLA
AZALMIŞTI. BU SEFER FARKLIYDI. AHMET İŞİ
ANLATTIKÇA SİBEL BU İŞİN GERÇEKTEN DE
DİĞERLERİNDEN FARKLI OLDUĞUNU GÖRDÜ. KISA BİR
SESSİZLİKTEN SONRA SİBEL DONUK BİR İFADEYLE,
“SENCE AİLELERİMİZ EVLENMEMİZE İZİN VERECEK Mİ?”
DİYE SORDU. BU SORU ÜZERİNE AHMET’İN MORALİ BİRAZ
BOZULSA DA ÇOK BELLİ ETMEDİ, SADECE “TABİİ Kİ
VERECEKLER.” DEMEKLE YETİNDİ. AYNI GÜNÜN AKŞAMI
HER İKİSİ DE AİLESİ İLE GÖRÜŞTÜ. AHMET’İN AİLESİ
AHMET’İN DİĞER DENEMELERİNİN AKSİNE DAHA
OLUMLU KONUŞTULAR. BU DURUM BİLE AHMET’İ
SEVİNDİRMEYE YETMİŞTİ. SEVİNÇLE SİBEL’İ ARADI.
SİBEL TELEFONU AÇTI, “EFENDİM” DEDİ. SESİ ÇOK
MUTSUZ GELİYORDU. AHMET BU DURUMU FARK
ETMEMİŞ GİBİ DAVRANDI. “KONUŞABİLDİN Mİ
SİZİNKİLERLE?” SİBEL, AİLESİ İLE O KADAR UZUN BİR
SÜRE KONUŞMUŞTU Kİ AİLESİNİN HİÇBİR ŞEKİLDE İZİN
VERMEYECEĞİNE KANAAT GETİRDİ. SİBEL SADECE, “BEN
ARTIK BURALARDAN GİTMEK İSTİYORUM VE SENİNLE
EVLENMEK İSTİYORUM.” DİYEBİLDİ. BU SÖZ ÜZERİNE
AHMET’İN KAFASI ALLAK BULLAK OLDU. AHMET, “YARIN
BULUŞUP DETAYLI KONUŞALIM” DEDİ. “TAMAM, YARIN
GÖRÜŞÜRÜZ O ZAMAN” DEDİ VE TELEFONU KAPATTI. O
GECE NE AHMET NE DE SİBEL UYUYABİLDİ. ERTESİ
SABAH AHMET İŞ YERİNDEN İZİN ALDI. SABAH
ERKENDEN BULUŞTULAR. SİBEL KAFAYA KOYMUŞTU,
ARTIK BURADA YAŞAMAK İSTEMİYORDU. AHMET FARKLI
ÖNERİLER SUNMASINA KARŞIN BUNLARLA SİBEL’İ İKNA
EDEMEYECEĞİNİN FARKINDAYDI. SONUNDA, AHMET
“TAMAM” DEDİ
NASIL YAPACAKLARINI DETAYLI BİR ŞEKİLDE KONUŞTULAR. AHMET AİLESİNE
SİBEL İLE FARKLI BİR ŞEHRE GİDİP EVLENECEĞİNİ SÖYLEYEMEDİ. SADECE
YARIN AKŞAM İŞ İÇİN FARKLI BİR ŞEHRE GİTMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ. NASIL
OLSA DAHA SONRA ANLATABİLİRDİ. ERTESİ AKŞAM ANNESİNDEN VE
BABASINDAN HELALLİK ALDI. SİBEL İLE BULUŞTULAR. SİBEL ÇOKTAN
BİLETLERİ ALMIŞTI. AHMET NEDENİNİ BİLMEDİĞİ BİR SEBEPTEN DOLAYI
ENDİŞELİYDİ. SİBEL İSE AHMET’İN AKSİNE SON BİRKAÇ AY İÇERİSİNDE HİÇ BU
KADAR MUTLU OLMAMIŞTI. BİR HAFTA İÇERİSİNDE EVLENDİLER. DÜĞÜN
YAPMADILAR, ZATEN ÇEVRELERİNDE ÇAĞIRABİLECEKLERİ KİMSE YOKTU.
AHMET YAKLAŞIK BİR AY SONRA DURUMU AİLESİNE ANLATTI. ANNE VE
BABASI, AHMET’İN HABERSİZ BİR ŞEKİLDE EVLENMESİNDEN DOLAYI
ÜZÜLSELER DE ÖNEMLİ OLAN ÇOCUKLARININ MUTLULUĞUYDU. SİBEL İSE
EVLENDİKLERİ GÜN ANNESİNİ ARAYIP SÖYLEDİ. BABASI DURUMU
ÖĞRENDİĞİNDE HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDİ AMA DURUMDAN HOŞNUT OLMADIĞI
BELLİ OLUYORDU. AHMET İLE SİBEL UZUN BİR SÜRE MADDİ SIKINTI ÇEKTİ. HER
İKİSİNİN AİLESİNİN DE MADDİ DURUMLARI İYİ OLMADIĞINDAN PEK FAZLA
DESTEK OLAMADILAR. HER İKİSİ DE ÇALIŞMASINA RAĞMEN MADDİ DURUMLARI
UZUN SÜRE DÜZELMEDİ. AHMET ÇOCUKLARI OLSUN İSTİYORDU. SİBEL MADDİ
DURUMLARINDAN DOLAYI ÇOK ENDİŞELİYDİ. KISA BİR SÜRE SONRA ŞANSLARI
YAVER GİTTİ, AHMET MAAŞI GÜZEL BİR İŞ BULDU. SİBEL’İN İSE İŞTEKİ
POZİSYONU DEĞİŞTİ VE CİDDİ BİR MAAŞ ARTIŞI GERÇEKLEŞTİ. PEK FAZLA
MADDİ SIKINTILARI KALMADI. ARTIK HER İKİSİ DE ÇOCUK İSTİYORLARDI. FAKAT
ÇOCUKLARI OLMUYORDU. UZUN BİR SÜRE TEDAVİ GÖRDÜLER FAKAT
ÇOCUKLARI OLMADI. YAKLAŞIK BEŞ SENE SONRA BİR MUCİZE GERÇEKLEŞTİ.
SİBEL EŞİNE GÜZEL BİR AKŞAM YEMEK HAZIRLADI VE HAMİLE OLDUĞUNU
SÖYLEDİ. AHMET MUTLULUKTAN YERİNDE DURAMIYORDU. GÖZÜNDEN BİRKAÇ
DAMLA YAŞ GELDİ. DOĞUM SIKINTISIZ BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİ. HER
İKİSİNİN DE ANNELERİ VE BABALARI GELMİŞTİ. AHMET HİÇBİR YERE
FOTOĞRAF MAKİNESİ OLMADAN GİTMEZDİ. TABİİ Kİ, DOĞUMA DA GETİRMİŞTİ.
HEMŞİREDEN TOPLU BİR FOTOĞRAF ÇEKMESİNİ RİCA ETTİLER. BU FOTOĞRAF,
HERKESİN BİR ARADA VE MUTLU OLDUĞU TEK FOTOĞRAF OLARAK KALDI.
* * *
AHMET TELEFONUN ÇALMASIYLA UYKUSUNDAN UYANDI. TÜM GECE
ÇALIŞMIŞTI, SABAHA DOĞRU YATTI. EŞİ DÜĞÜNE GEÇ KALMAMASI İÇİN
ARAMIŞTI.
AHMET TELEFONU AÇTI,
EFENDİM CANIM
NASILSIN CANIM? UYUYOR MUYDUN?
İYİYİM CANIM, UYUYORDUM.
AKŞAM DÜĞÜN İÇİN SAAT KULESİNİN ORADA BULUŞALIM MI?
OLUR. ALTI CİVARI UYGUN MU SİZİN İÇİN?
UYGUN CANIM. AKŞAM GÖRÜŞÜRÜZ, GEÇ KALMA.
GÖRÜŞÜRÜZ CANIM.
HA BU ARADA KIRMIZI KIYAFETİMİ GİYDİM. KOMBİN YAPMAYI UNUTMA.
NOT ALIYORUM, KIRMIZI KOMBİN KRAVATI GİYİLECEK.
AHMET GÜLEREK TELEFONU KAPATTIKTAN SONRA HEMEN HAZIRLANMAYA
BAŞLADI. SİYAH TAKIMINI GİYDİ. TABİİ Kİ KIRMIZI KRAVAT İLE. FOTOĞRAF
MAKİNESİNİ ALDI VE ÇIKTI. METRO İLE SAAT KULESİNİN OLDUĞU DURAĞA
GELMESİ YAKLAŞIK YARIM SAAT SÜRDÜ. SAAT KULESİNE YAKLAŞTIĞINDA
EŞİNİ VE KIZINI GÖREMEDİ. ÇEVREYE GÖZ GEZDİRİRKEN KIZININ EL
SALLADIĞINI FARK ETTİ. SAAT KULESİNİN KARŞISINDAKİ BANKTA
OTURUYORLARDI. AHMET YAKLAŞTI VE FOTOĞRAFLARINI ÇEKTİ. “SÜS
HAVUZUNUN YANINA GEÇİN. ORADA DA BİR TANE ÇEKEYİM” DEDİ. BİR POZDA
ORADA ÇEKTİ. DAHA SONRA SAAT KULESİNİN ALTINA GELDİ. EŞİ VE KIZI
KARŞISINA GEÇTİ. AHMET, FOTOĞRAF MAKİNESİNDE BAZI AYARLAR YAPTIKTAN
SONRA MAKİNEYİ KALDIRDI. TAM FOTOĞRAFI ÇEKMEK ÜZEREYKEN BİR ARABA
SESİ DUYDU, KADRAJDA YEŞİL BİR ARABA GÖRDÜ VE DEKLANŞÖRE BASTI.
ARABANIN ÇARPMASIYLA KIZI BİR TARAFA EŞİ BİR TARAFA SAVRULDU.
KANLAR İÇİNDE YATIYORLARDI. AHMET DONA KALMIŞTI, SADECE TİTRİYORDU.
O SIRADA BAŞKOMİSER KARAKOLUN ÖNÜNDE SİGARA İÇİYORDU VE TÜM OLAYA
ŞAHİT OLMUŞTU.
* * *
BAŞKOMİSER KADINA, “SİZE AHMET’İN BAŞINA GELEN OLAYI ANLATAYIM. OLAY
OLDUĞU SIRADA BEN KARAKOLUN ÖNÜNDE SİGARA İÇİYORDUM. KAZAYI
GÖRÜNCE KOŞARAK YANLARINA GİTTİM. AMBULANSI ÇAĞIRDIM, HASTANE
YAKIN OLDUĞU İÇİN BEŞ DAKİKA İÇİNDE GELDİLER. AMBULANS GELDİĞİNDE
KIZ ÇOKTAN ÖLMÜŞTÜ. EŞİ İSE HASTANEYE GİDEMEDEN ÖLDÜ. KAZA
GERÇEKLEŞTİĞİ SIRADA YOLDAN GEÇEN BİR GAZETECİ FOTOĞRAF
MAKİNESİNİN İÇİNDEKİ HAFIZA KARTINI ALMIŞ. BİR İNSAN NASIL BU KADAR
VİCDANSIZ OLABİLİR. HÂLÂ AKLIM ALMIYOR. ÇEKİLMİŞ OLAN SON FOTOĞRAFI,
AHMET’İN SON ANDA ÇEKTİĞİ, ARABANIN ÇARPMAK ÜZERE OLDUĞU
FOTOĞRAFI ALMIŞ. TABİİ BİZ BUNU O KAOS ORTAMINDA FARK EDEMEDİK.
AHMET’İN CEBİNDE ACİL DURUMLARDA ULAŞILABİLECEK KİŞİ OLARAK KUZENİ
MERT YAZILIYDI VE HEMEN ALTINDA NUMARASI VARDI. MERT’İ ARADIK VE
DURUMU ANLATTIK. KISA BİR SÜRE SONRA GELDİ. O GECE AHMET’İN YANINDA
KALDI. AHMET’İN TÜM GECE KOLTUKTA HAREKETSİZ OTURDUĞUNU VE HİÇ
UYUMADIĞINI SÖYLEDİ. ERTESİ SABAH DIŞARI ÇIKTIKLARINDA BİR BÜFENİN
ÖNÜNDEN GEÇERKEN AHMET’İN GÖZÜNE BİR HABER TAKILDI. MERT ARKASINI
DÖNÜP AHMET’İN GAZETEYE BAKTIĞINI GÖRÜNCE HABERDE HEMEN İKİ TANE
RESMİ FARK ETTİ. BİRİ KAZADAN SONRA EŞİ VE ÇOCUĞUNUN YERDE YATAN
CESETLERİ DİĞERİ İSE ARABANIN ÇARPMADAN ÖNCEKİ AHMET’İN ÇEKTİĞİ
FOTOĞRAF. AHMET BUNU GÖRÜNCE DELİYE DÖNDÜ. ORTALIĞI KIRIP DÖKTÜ.
MERT ZOR SAKİNLEŞTİRDİ. MERT SÜREKLİ YANINDA KALAMAYACAĞI İÇİN
HASTANEYE YATIRDILAR. AHMET, UZUN BİR SÜRE HASTANEDE KALDI. MERT
SIK SIK ZİYARETİNE GİTTİ. GAZETEYE TAZMİNAT DAVASI AÇILDI VE YÜKLÜ BİR
MİKTAR TAZMİNAT ALINDI. O GÜNDEN BERİ AHMET, HER GÜN KAZANIN
OLDUĞU GÜN NELER YAPTIYSA ONLARI TEKRARLAR. SİYAH TAKIMINI VE
KIRMIZI KRAVATINI GİYER. FOTOĞRAF MAKİNESİNİ ALIR VE SAAT KULESİNİN
YANINA GELİR. HER ZAMAN ÜÇ TANE FOTOĞRAF ÇEKER. BAZEN FOTOĞRAFI
ÇEKİLEN KİŞİLER ŞİKAYETE GELİR. DURUMU ANLATTIĞIMIZDA, SAĞ OLSUNLAR
ANLAYIŞ GÖSTERİRLER VE ŞİKÂYETTE BULUNMAZLAR. TEKRAR HASTANEYE
GİTMESİNİ İSTEMİYORUZ. ONLARIN ÖLDÜĞÜNÜ KABUL ETMEK İSTEMİYOR.“
DİYEREK KONUŞMASINI SONLANDIRDI. KADIN BİRAZ DURAKLADIKTAN SONRA
ŞİKAYET EDİLECEK BİR DURUM OLMADIĞINI ANLADI VE KARAKOLDAN AYRILDI.
BAŞKOMİSER KAPININ ÖNÜNE ÇIKTI. “OĞLUM, AHMET’İN AKRABASI VAR YA
MERT, ARAYIN GELSİN ALSIN AHMET’İ” DEDİ VE ODASINA GİRDİ. TÜM OLAY BİR
KEZ DAHA GÖZÜNÜN ÖNÜNDEN GEÇTİ. BİR AN İÇİN KENDİ BAŞINA GELSE
NASIL HİSSEDECEĞİNİ DÜŞÜNDÜ. KENDİ KENDİNE KISIK BİR SESLE “ALLAH
DÜŞMANIMIN BAŞINA VERMESİN.” DEDİ.

MENDİLCİ KIZ
CANS
U
ÖĞEN
LER
DOKUZ YAŞINA YENİ BASMIŞTI. KAHVERENGİ DALGALI SAÇLARI, UZUN ZAMANDIR YIKANAMADIĞI İÇİN BİRBİRİNE YAPIŞMIŞTI. YETMEZMİŞ GİBİ OKUL ÖNLÜĞÜ DE YAMALARLA DOLUYDU. VE
ÖĞLEN YEMEĞİ İÇİN SADECE ELLİ KURUŞU VARDI. ‘BU SANA YETER DE ARTAR.’ DEMİŞTİ BABASI.
AH O BABASI AH! ADI DİLAVER ‘Dİ. DELİ DİLAVER DERLERDİ. ASIL ADI BU BİLE DEĞİLDİ BELKİ. YILLAR EVVEL BİR UMUT DÜZELİR DİYE EVLENDİRMİŞLERDİ ONU. AMA DÜZELMEMİŞTİ
.SERSERİLİK İÇİNE İŞLEMİŞTİ BİR KERE. ONA SEVGİYLE YANAŞAN EŞİNE, KUNDAKTAKİ BEBEĞİNE RAĞMEN HER GÜN İÇİP GELMEYE DEVAM ETMİŞTİ. YETMEZMİŞ GİBİ KÜFÜRLER EDİP,
ŞİDDET UYGULAMIŞTI BİR DE EŞİNE. O KADINCAĞIZ KAHRINDAN VEREM OLUP ÖLMÜŞTÜ. BÖYLECE ANNESİ ÖLMÜŞ, ÖKSÜZ KALMIŞTI YAVRUCAK. ANNESİ ÖLÜNCE NİNESİ YANLARINA
GELMİŞTİ. O KÜÇÜK YAVRUCAĞA SAHİP ÇIKMIŞTI. AMA ŞEKER HASTALIĞI KÖR ETMİŞTİ NİNESİNİ DE. ÖYLECE GEÇİNMEYE ÇALIŞIRLARKEN 6 YAŞINA GELİR GELMEZ BABASI ONU SOKAĞA
ATMIŞTI. ‘PARA GETİRECEKSİN BU EVE!’ DEMİŞTİ.
OKUMAYI ÇÖPLERDE BULDUĞU GAZETE VE DERGİLERİ KARIŞTIRARAK ÖĞRENMİŞTİ. YAZARKEN HÂLÂ TEKLİYORDU. OKULA DÜZENLİ GİDEMİYOR, GİTTİĞİ GÜNLERDE BİLE PARA KAZANMAYI
DÜŞÜNDÜĞÜNDEN DERSLERİNE ODAKLANAMIYORDU. BU ARALAR MENDİL SATMAYA BAŞLAMIŞTI. HATTA ÖYLE Kİ ÇANTASI MENDİL DOLUYDU. OKUL ÇIKIŞI SATMAYA GİDECEKTİ.
TENEFÜSTE İKİ ARKA SIRADA OTURAN ÇOCUK, YANINDAN GEÇERKEN ÇANTASINI DEVİRDİ. ÇANTADAN FIRLAYAN MENDİLLERLE NEYE UĞRADIĞINI ŞAŞIRDI. UTANCINDAN
KALAKALDI.SONRA KENDİNE GELİP, MENDİL PAKETLERİNİ TOPLAMAYA BAŞLADI.
" AAA, NE KADAR ÇOK MENDİLİN VAR! " DEDİ SIRA ARKADAŞI OLAN KIZ.
"ŞEY BUNLAR..." DİYE KEKELEDİ.
LAFINI TAMAMLAYAMADAN ÇANTASININ DÜŞMESİNE SEBEP OLAN ÇOCUK, DALGA GEÇMEYE BAŞLADI:
"SÜMÜKLÜ SÜMÜKLÜ!"
TEK KELİME EDEMEDİ. KAFASINI EĞİP YERDEKİ MENDİLLERİ TOPLARKEN, BİR DİĞER ARKADAŞI LAF ATTI:
"IYY, BUNUN SAÇLARI ÇOK PİS!"
UTANCINDAN KIPKIRMIZI OLDU. ARKADAŞLARINDAN UZAKLAŞTI ANİDEN. TEK KELİME BİLE EDEMEDİ. NASIL EDECEKTİ Kİ? EVLERİNDE BİR KALIP SABUN VE BİR DE SOĞUK SUDAN BAŞKA
TEMİZLİK ADINA HİÇ BİR ŞEY YOKTU. AYDA YILDA BİR YIKANABİLİYOR, YIKANDIĞINDA DA ÇOK MUTLU OLUYORDU. O SIRADA İÇERİYE ÖĞRETMEN GELDİ. ÇOCUKLAR, HEP BİR AĞIZDAN
BAĞIRMAYA BAŞLADI:
"ÖĞRETMENİM ONUN SAÇLARI PİS, ONUN SAÇLARI PİS! "
YÜZÜ KIZARDIKÇA KIZARDI. GÖZYAŞLARI HÜCUM ETTİ GÖZLERİNE. GÖZYAŞLARI YANAKLARINA DÜŞTÜĞÜNDE, ÖGRETMENİN SESİ DUYULDU.
"BU YAPTIĞINIZ ÇOK AYIP! HERKES YERİNE GEÇSİN! "
HERKES HIZLA KAÇIŞIP, YERİNE OTURDU. ÖĞRETMEN, ONUN YANINA GELDİ. EĞİLİP, YERDEN MENDİL PAKETLERİNİ TOPLUYORDU. ÖĞRETMEN DE EĞİLİP, ONA YARDIM ETTİ. MENDİL
PAKETLERİ BİTTİĞİNDE DÖNDÜ.
"İYİ MİSİN KIZIM?" DEDİ.
O DA ÖĞRETMENİNİN ÜZGÜN VE ONU ANLAYAN BAKIŞLARINA MİNNETLE KARŞILIK VERDİ. SESSİZCE YUTKUNDU.
"ŞEY ÖĞRETMENİM BEN EVE GİDEBİLİR MİYİM?"
ÖĞRETMEN, HER ŞEYİN FARKINDAYDI. ONUN, KÜÇÜCÜK YAŞINDA KOLAY ŞEYLER YAŞAMADIĞINI BİLİYORDU. ÇOCUKLARIN, PİS DEYİP LAF ETTİĞİ DALGALI SAÇLARINI USULCA SEVDİ.
"PEKİ KIZIM..." DEDİ.
AZ SONRA KAFASI ÖNDE ÇANTASINI TOPLAYIP, UTANA SIKILA OKULDAN ÇIKTI. ÇANTASINDAKİLER BİTMEDEN, PARA KAZANMADAN, EVE DÖNEMEZDİ. IŞIKLARA KOŞTU. AKŞAMA KADAR
MENDİL SATMAK İÇİN UĞRAŞTI. KARANLIK ÇÖKTÜĞÜNDE, SON MENDİLDİ ELİNDE KALAN. O SIRADA, LÜKS BİR ARABA GEÇTİ. ARKA KOLTUKTA, CAMDAN ONA BAKAN BİRİ VARDI. BUGÜN,
OKULDA ONA SÜMÜKLÜ DİYEN ÇOCUKTU BU. UTANDI. SÜMÜKLÜ DENDİĞİNDE DE UTANMIŞTI AMA BU ŞEKİLDE GÖRÜLMEKTEN DAHA ÇOK UTANDI.
"SÜMÜKLÜ, PİS, FAKİR KIZ..." DİYE GEÇİRDİ İCİNDEN KENDİYLE İLGİLİ.
OYSA SUÇLU OLAN, O ÇOCUK DEĞİLDİ Kİ. SUÇLU OLAN BABASIYDI. O AN EN ÇOK BABASINDAN UTANDI. KIZARAN YÜZÜ, ACIYAN KALBİ YANINDA HİÇTİ. AMA HAYATTA BAZILARI İÇİN,
UTANMAK BİLE LÜKSTÜ. ONLAR İÇİN, UTANMAKTAN DAHA ÖNEMLİ ŞEYLER VARDI. MESELA; ONU EVDE BEKLEYEN YAŞLI VE KÖR NİNESİ GİBİ.
UTANCINI, GÖZYAŞINI VE HER ŞEYİ UNUTTU.
"MENDİLİM VAR! "DEYİP
SON MENDİLİNİ SATMAYA DEVAM ETTİ...

YEMYEŞİL ,MİS KOKAN AĞAÇLARLA DOLU ,BOL YAĞMURLU BİR ORMAN VARMIŞ. BU ORMANDA BİR ÇOK HAYVAN YAŞARMIŞ. SİNCAPLAR, KARGALAR, TAVŞANLAR, GEYİKLER,
CEYLANLAR, UZUN BOYLU ZÜRAFA VE YÖNETİCİ ASLAN…
ORADA BİR DE KIZIL TİLKİ YAŞARMIŞ. BU TİLKİ BİRAZ KURNAZ OLDUĞU İÇİN DİĞER HAYVANLAR ONA PEK GÜVENMEZLERMİŞ.
O SABAH YİNE ŞİDDETLİ BİR YAĞMUR YAĞMIŞ. YUVALARINA KAÇAN HAYVANLAR, ÖĞLEN YAĞMURUN DİNMESİYLE YİNE DIŞARI ÇIKMIŞLAR. DERENİN KENARINDA YUVASI OLAN
ANNE TAVŞAN YAVRULARINI YUVASINDA BIRAKARAK YİYECEK ARAMAYA GİTMİŞ.
BİR SÜRE SONRA KARA BULUTLAR BELİRMEYE BAŞLAMIŞ. O SIRADA AĞACIN TEPESİNDE FINDIĞINI YİYEN SİNCAP HANIM KIZIL TİLKİYİ GÖRMÜŞ. KIZIL TİLKİ YUVADAN YAVRU
TAVŞANI AĞZINA ALIP GÖTÜRMÜŞ. DİĞER YAVRUYU, SONRA ÜÇÜNCÜ YAVRUYU DA …
SİNCAP HANIM :
-EYVAH! ANNELERİ YOKKEN , KIZIL TİLKİ YİNE KURNAZLIK PEŞİNDE. O YAVRULARI KURTARMALIYIM DEMİŞ.
HEMEN ARKADAŞI KARGANIN YANINA KOŞMUŞ. DURUMU ANLATMIŞ. FAKAT KARGA :
-YİYECEK ARAMAYA GİTMELİYİM DİYEREK YARDIM EDEMEYECEĞİNİ SÖYLEMİŞ.
SİNCAP HANIM TELAŞLA ARKADAŞI CEYLANIN YANINA KOŞMUŞ.
- SEN HIZLI KOŞARSIN, BÖYLECE VAKİT KAYBETMEZ VE TİLKİNİN OYUNUNU BERABER BOZARIZ , DEMİŞ.
-YAVRUM HASTA, ONU BIRAKIP GİDEMEM CEVABINI ALMIŞ.
TAVŞAN YAVRULARININ BAŞINA BİR ŞEY GELECEK KORKUSU SİNCAP HANIMI ÇOK ÜZÜYORMUŞ. HEMEN ZÜRAFA YA KOŞMUŞ.
-ZÜRAFA ARKADAŞIM; SENİN BOYUN UZUN. HER ŞEYİ RAHATLIKLA GÖRÜRSÜN. KIZIL TİLKİ YAVRULARI NEREYE GÖTÜRDÜ VE NE YAPTI? BİR BAK BANA SÖYLE, DEMİŞ.
ZÜRAFA İSE :
-AKASYA AĞACI YAPRAKLARI YAĞMURDAN SONRA ÇOK LEZZETLİ OLUR, ONLARI YEMEYE GİDİYORUM. ÜZGÜNÜM YARDIM EDEMEM. DEMİŞ.
TEKRAR ÇARESİZCE EVİNE DÖNEN SİNCAP HANIM, ONLARI KURTARMALIYIM AMA NASIL DİYE DÜŞÜNÜP DURUYORMUŞ. YAĞMURUN YAĞMASI DA AN MESELESİYMİŞ.
AKLINA ORMANIN YÖNETİCİSİ ASLAN GELMİŞ. HEMEN ONA KOŞUP DURUMU ANLATMIŞ. ASLAN YARDIMCISI OLAN GEYİĞE:
-KIZIL TİLKİYİ BUL VE BANA GETİR, DEMİŞ.
ASLANIN KARŞISINA ÇIKAN TİLKİ ŞAŞKIN VE ENDİŞELİYMİŞ.
ASLAN:
-SÖYLE BAKALIM TAVŞAN YAVRULARINA NE YAPTIN?
KIZIL TİLKİ:
- SAYIN ASLAN ,ONLARIN YUVALARI DERE KENARINDA. BİRKAÇ KEZ DAHA YAĞMUR YAĞARSA BU YUVA DAĞILACAKTI.
YAVRULAR DEREDE BOĞULMASINLAR DİYE ONLARI GÜVENLİ BİR YERE TAŞIDIM. DEMİŞ.
BUNU DUYAN SİNCAP HANIM, TİLKİ İÇİN DÜŞÜNDÜKLERİNDEN DOLAYI MAHCUP OLMUŞ.
YAVRULARINI ARAYAN ANNE TAVŞANA DURUMU ANLATMIŞLAR. VE ORMANDAKİ TÜM HAYVANLAR TAVŞAN AİLESİNE
GÜVENLİ BİR YERDE YENİ YUVA YAPMIŞLAR.
AYSUN ULUTÜRK
YAVRU TAVŞANLAR NEREDE?
A Y S U N U L U T Ü R K