Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Içindekiler
PAULO COELHO KİMDİR................................................................................................1
Paulo Coelho eserleri ...................................................................................................... 2
SİMYACI KİTABI ............................................................................................................... 4
Kitap özeti, konusu ve ana fikri ..................................................................................... 6
Simyacının esinlenildiği hikaye ...................................................................................... 6
EN YAYGIN GÖRÜŞLER VE YORUMLAR .......................................................................8
Simyacı Kitap Yorumları……………………………………………………………………………………………11
MEKANLAR VE KİŞİLER ……………………………………………………………………………………………17
KAYNAKÇA…………………………………………………………………………………………………………………20
PAULO COELHO, 1947 Yılının 24 Ağustos’unda
Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde doğdu. Kendini
tümüyle edebiyata vermeden önce tiyatro yönetmenliği,
oyunculuk, şarkı sözü yazarlığı ve bir süre de gazetecilik
yaptı. İlk romanı 1986 da yayımlanan "Hac "dır.1988
yılında yayınlanan romanı Simyacı, Coelho'yu en çok
okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. 42 ülkede yayınlanan,
26 dile çevrilen Simyacı, benzersiz bir başarıya ulaştı ve bu kitap
sayesinde Gabriel Garcia Marquez'den sonra en çok okunan Latin
Amerikalı yazar oldu Simyacı, 20. yüzyılın en önemli yayıncılık olaylarından biri oldu
ve 85 milyon sattı. Sosyal ağlarda en çok takipçiye sahip yazar olan Coelho’nun, 88
dilde yayımlanan kitaplarının toplam satışı 320 milyonu geçti.
Paulo Coelho'nun kurduğu Paulo Coelho Enstitüsü, ülkesindeki yoksul çocuk ve
yaşlılara yardım etmektedir. Coelho, UNESCO'nun Kültürlerarası Diyaloglar
programında danışman olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda İsviçre'nin Davos
kentindeki Dünya Ekonomik Forumu'nu düzenleyen Schwab Vakfı'nın yönetim
kurulundadır. Paulo Coelho pek çok saygın ödülün sahibi oldu; bunlar arasında Dünya
Ekonomik Forumu'nun verdiği Crystal Award ve Fransız Légion d'Honneur nişanı da
vardır. Yazar 2002 yılında Brezilya Edebiyat Akademisi'ne kabul edildi. Coelho, ayrıca
pek çok saygın basın kuruluşu için haftalık köşe yazıları yazmaktadır. Paulo Coelho Rio
de Janerio'da yaşamaktadır.
Son romanı Elif, Portekizce'den sonra ilk olarak Türkçeye çevrildi ve Mart 2011'de
yayınlandı.Kitabın tanıtımı için açtığı yarışmayı Aleph by Raif Kurt videosuyla, Türk
sanatçı Raif Kurt kazanmıştır.
2002 Yılında Brezilya Edebiyat Akedemisi’ne kabul edilen yazar. Haftalık köşe yazıları
da yazmaktadır.
2
PAULO COELHO’NUN ESERLERİ
Elif: Romanda, yazar ve yetenekli bir keman virtüözü, sıra dışı genç bir Türk
kızı Hilal'in Sibirya'yı baştan başa geçecekleri bir yolculuk sırasında, kendileri,
birbirleri ve varoluşları ile yüzleşmeleri anlatılmaktadır. (2010)
Hac yılında Hristiyanların Batı Avrupa'dan başlayıp İspanya'da Santiago de
Compostela
kentinde sona eren geleneksel hac yolculuğunu yaptı.
Bu deneyimini Hac (özgün adı: "The Pilgrimage") adlı kitabında anlattı (1987)
Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım (1995)
Hac (1997)
Simyacı (1998)
Beşinci Dağ (1998)
Veronika Ölmek İstiyor (2000)
Şeytan ve Genç Kadın (2001)
Işığın Savaşçısının El Kitabı (2003)
On Bir Dakika (2004)
Zahir (2005)
Portobello Cadısı
Elif
Kazanan Yalnızdır
Brida
Akra'da Bulunan Elyazması
3
SİMYACI
SİMYACI KİTAP ÖZETİ
Büyük bir doğu klasiği olan Mevlana’nın ünlü mesnevisinde
yer alan küçük
biir öyküde yola çıkılarak yazılmıştır.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitleri'nin eteklerinde
hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı
yaşamının felsefi öyküsüdür. Simyacı'nın dünya çapında bu kadar
satmasının sebebi belki de kılavuzculuk ve nasihat verme
niteliğinin ön planda olmasıdır. Simyacı'yı okumak, herkes
uykudayken uyanıp şafak vakti güneşin doğuşunu beklemeye
benzemektedir
Romanın kahramanı Santiago’nun anne ve babası rahip olması için onu papaz
okuluna göndermiştir. On altı yaşına geldiğinde rahip olmak istemediğini, okuldan
ayrılmayı ve gezginci olmak istediğini babasına söyler. Bunun üzerine babası da, oğluna
içinde üç adet altın İspanyol parası olan bir kese vererek oğluna “git, kendine bir sürü al
ve en iyi şatonun bizim şatomuz ve en güzel kadınların bizim kadınlarımız olduğunu
öğreninceye kadar dünyayı dolaş” der ve oğlunu kutsar. Önce, babasının vermiş olduğu
parayla bir koyun sürüsü alır ve yaşamının büyük düşünü gerçekleştirmeye başlar; artık
geziyordur.
Akşam yattığında uykusunda gördüğü rüyaların da etkisinde kalarak; gördüğü bir
düşün gerçekleşme olasılığının yaşamını ilginçleştireceğini düşünür ve o şekilde hareket
eder. Romanın ana konusunu teşkil eden Mısır Piramitleri’ne gitmesi ve orada hazine
bulacağı ona rüyasında söylenir. Romanın kahramanı, rüyasını gerçekleştirmek için
önce bir falcı kadına rüyasını anlatır. Falcı kadın Salem kralı olarak tanıtan yaşlı adamla
konuşur, kendi amaçlarını anlatır. Yaşlı adam, hayatın gizemleri hakkındaki bilgiye
karşılık Santiago’dan sürüsünün onda birini vermesini ister. Yaşlı adam, Santiago’ya biri
beyaz diğeri siyah olmak üzere iki adet gizemli taş verir ve siyah olanı “evet”, beyaz olanı
“hayır” anlamını taşıyan bu taşları “zora düştüğün zamanlarda kullanırsın ancak kendi
kararını kendin vermeye çalış” der.
4
Mısır’a gitmek için önce koyun sürüsünü satar ve parasını cebine koyarak yola çıkar.
Arap çocuğu ile tanışır, beraber pazara giderler. Fakat Arap paralarla birlikte kaçarak
Santiago’yu bu şehirde parasız pulsuz bırakır. Bunun üzerine Santiago para kazanmak
için bir billuriyeci dükkanında çalışmaya başlar. 6 ay kadar burada çalıştıktan sonra
Santiago yeterli parayı kazanarak tekrar yola koyulur. Yolda bir İngiliz’le karşılaşır. Yolda
karşılaştıkları güçlüklerde kendi kişisel menkıbelerini aramak üzere yola çıktıklarını
söylerler.
Santiago, yüreğinin söylediklerini dikkatle dinleyerek çölde ilerlemesine devam eder.
Karşılaştıkları güçlükler karşısında hep kendi kişisel menkıbesine güvenir ve sonunda
kumullar tepesine ulaşır. Piramitler, bütün görkemiyle karşısında yükseliyordur.
“Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir” diye
düşünür. Sabah uyandığında gerçekten bulunduğu yeri kazmış ve içi mücevher dolu bir
sandık bularak rüyasında gördüğü ve Mısır’a piramitlere kadar gidip bulmayı arzuladığı
hazineye kavuşmuştur.
5
SİMYACI ANA FİKRİ
Hayattaki mutluluğumuz bazen bize uzak gibi görünse de çok yakınımızda olabilir.
Bunu geç de olsa anlamak bize hayatın tadına varmamızı sağlayacaktır.Asıl hazine işin
sonunda elde ettiğin değil, elde edene kadar yaşadığın macera ve bu maceradan
edindiğin deneyimdir. İnsanın hayattaki en büyük arzusu esasen keşfetme arzusudur ve
bunu tatmin ettiği sürece heyecanla daha fazlasını ister. Tevekkül ederek çıktığın her
yolculukta, her kapının ardından ne çıkacağını görmek ve her kapattığın kapıdan sonra
yeni bir insana dönüşmek, daha çok ve daha çok deneyim kazanmaktır.Birtakım
endişeler sebebiyle çıkılmayan yolculuklar, insanı korkuların kölesi haline getirir ve
hayatı çekilmez kılar.
Daha kısa bir özet geçilirse.Daha fazlasını bilmek arzusuyla çıkılan her yolda tevekkül
eden kişiye yaratıcı her türlü imkanı sunar. Yalnızca saf bir arzu ve inanç yeterlidir
düşüncesine erişmek mümkündür.
PAULO COELHO’NUN ESİNLENDİĞİ HİKAYE
Paulo Coelho Simyacı kitabında Mevlana’nın Mesnevi kitabında geçen Mısır’da define
arayan Bağdatlı mîrasyedinin hikâyesinden esinlenmiştir. Bağdatlı bir zenginin şımarıp
yoldan çıkışını, tekrar yoksulluğa düşüp çaresiz olarak Hakk’ın dergâhına baş vurmasını
konu edinen bir hikâyedir bu. Şöyle anlatıyor Hz. Mevlâna
(…)
Adamın elindeki para gitti, kumaş gitti, evler de gitti. Yıkık yerlerdeki baykuş gibi
kalakaldı. Dedi ki: “Yârabbi! Mal mülk, ekmek, azık verdin, hepsi gitti. Ya lûtfet, bir
geçimlik ver, yahut da ölümümü yolla. Her şeyden ümidini yitirince, “Yârabbi, yârabbi!”
demeye, “Rabbim beni kurtar, bana yardım et” diye (yalvarmaya) başladı. Nice ihlâs
sahibi kimse vardır ki ağlar, sızlar, dua eder. Duasındaki ihlâs dumanı da göğe kadar
gider. Bunun üzerine melekler, Allah’a sızlanmaya başlarlar: “Ey her duayı kabul eden,
ey sığınılan Allah! Mümin kulun yalvarmada. Onun senden başka dayanağı yok. Sen
yabancılara bile ihsanda bulunursun. Her (istek) sahibi, dileğini senden diler.”
(…)
6
(Adam) bir rüya gördü; gâipten bir ses ona dedi ki: “Senin zenginliğe ulaşman Mısır’da
olacak. Yürü, Mısır’a git. İşin orada düzelecek. Dualara icâbet eden Allah, (senin de)
niyazını kabul etti. Falan yerde büyük bir define var. Onun ardına düşmen, Mısır’a kadar
gitmen gerek.” Adam Bağdat’tan kalkıp tâ Mısır’a kadar gitti. Mısır’ı görünce umudu ve
iştahı arttı. Oraya kadar gitti ama geçinecek hiçbir parası pulu kalmamıştı. Halktan
dilenmeye niyet etti. Dedi ki: “Geceleyin usul çıkarım; karanlıkta görülmem, o şekilde
dilenirim.” Bu düşünceyle dışarı çıkıp mahallelere düştü; o tarafa, bu tarafa gidip
gelmeye başladı. (Derken) ansızın onu sokakta, bir bekçi yakaladı. (…)“Peki, (sana)
mühlet verdim, söyle. Neden geceleyin sokağa çıktın? Sen buralı değilsin, yabancısın,
belli… Doğru söyle, ne düzen peşindesin bakalım?” (Adam), “Ben ne hırsızım ne zâlim.
Ben Mısır’ın yabancısıyım; Bağdatlıyım” dedi. Rüyasını, o define işini söyledi; bekçi onun
doğru söylediğine inandı. (Adamın) yemininden doğruluk kokusu aldı. Sözünden, içinin
yandığı anlaşılıyordu. Dedi ki “Evet, sen ne hırsızsın, ne kötü bir adam! İyi bir adamsın
ama, ahmağın (tekisin). Bir rüyaya inanmış, bir hayale kapılmış, şu kadar yolu aşıp
buralara gelmişsin. Aklın yok mu senin? Ben, yıllardır hep Bağdat’ta bir define var; filan
yerde, filan mahallede gömülüdür diye (rüyada) görüyorum…” der demez adam kendine
geldi. Çünkü bekçi, kendisinin mahallesinden bahsediyordu. Bekçi sözüne devam etti:
“Git diyorlar, filanın evinde o define…” Adam büsbütün ayıldı. Çünkü o, kendisinin evini
ve adını söylemekteydi. Bekçi diyordu ki: “Ben defalarca bu rüyayı gördüm. Bağdat’ta
böyle bir define var dediler de, o hayâle kapılıp yerimden bile kıpırdamadım. Sense hiç
usanmadan bir rüyaya aldanıp buralara kadar geliyorsun!” Adam kendi kendine, “Meğer
define benim evimdeymiş! Nasıl orada bunca sefâleti çektim, ağlayıp sızladım?
Definenin üzerinde yoksulluktan ölmüşüm meğer! Ne kadar da gaflet içindeymişim, ne
kadar da basîretim bağlanmış!” dedi.
Bu müjdeyle (âdeta) kendinden geçti, derdini unuttu. İçinden yüz binlerce dualar
okudu. Allah’a secdeler, rükûlar ederek, hamdlerde, şükürlerde bulunarak Mısır’dan
Bağdat’a döndü. Bütün yolda, muradına böyle ters taraftan eriştiğine, maksadının böyle
tuhaf bir tarzda gerçekleştiğine şaşıyor, kendinden geçmiş bir halde ilerliyordu.
(…)
7
En Yaygın Görüşler
Kitapta ilk olarak “Hiçbir zaman karar verme gereksinimi duymuyorlar”
cümlesinin altını çizdim; karar verme gereksinimi üzerine düşünerek.
Çünkü bu ciddi bir gereksinim hayatımızda. Öyle ki karar vermek için bir
şeyin farkına varmak ve algıların sürekli canlı tutulması gerekiyor. Bu da
günümüz şartlarında herkesin tercih ettiği bir davranış biçimi değil ne
yazık ki.
Bu kitabı okuduktan sonra, anladım ki insanlar hayalleriyle yaşarlar ve
hayalleriyle geleceğe umutla bakarlar. Hayal kurmak, bir şeyleri istemek
ve onları elde etmek herkesin en doğal hakkıdır.
8
"Simyacı", okuyuculara, hayatlarını anlamak ve gerçek potansiyellerini
keşfetmek için ilham verici bir yolculuk sunuyor. Paulo Coelho'nun sade
ve duygusal dili, mistik sembollerin kullanımı ve güçlü felsefi
mesajlarıyla, "Simyacı", okuyucuların hayatlarını değiştirmek için cesaret
buldukları modern klasikler arasında yerini almış bir eserdir.
Roman, İspanya'da yaşayan ve hayatının anlamını arayan bir çoban olan
Santiago'nun hikayesiyle başlar. Bir gece, uyurken aynı rüyayı üç kez
gören Santiago, rüyasının ona Mısır'da bir hazine bulmak için
İspanya'dan ayrılması gerektiğini söylediğine inanır. Bu rüya,
Santiago'nun hayatında bir dönüm noktasıdır ve onu bir içsel yolculuğa
çıkarmak için harekete geçirir. Santiago, hayatında önemli bir karar
almak zorunda kalır ve rüyasındaki çağrıyı takip ederek İspanya'dan
ayrılır. Yolculuğu boyunca, birçok zorlukla karşılaşır, ancak kendisiyle
olan bağını güçlendirerek, kendi sınırlarını zorlamaya devam eder.
9
Simyacı, bence her yaşa her kesime hitap eden bir kitap. Okuyucuya
kişisel menkıbesini bulmasını ve bunun için çaba sarf etmesini aktarmak
isteyen bu roman, aynı zamanda kişisel menkıbesi üzerine gerçek
anlamda yoğunlaşanların yaratıcı tarafından yalnız bırakılmayacağını da
belirtiyor. Dünya edebiyatının önemli eserlerinden olan bu romanı
okurken yazarın sade dili ve üslubu sayesinde bir okuyucu olarak
anlamakta zorlanmadım. Kitap Endülüslü çoban Santiago’nun üst üste
gördüğü rüya sebebiyle her şeyini bırakıp bir yolculuğa çıkmasını konu
almış.
Bunların dışında dikkatimi çeken şey yazarın dinler üzerinde fazlaca
durması oldu.” Yüzleri peçeli kadınlar, yüksek kulelere çıkıp şarkı
söyleyen adamlar ” , ” İmansızların tapınmaları ” gibi ifadeler,
Hristiyanlıkla ilgili kişi ve örneklerin çokluğu, özellikle Santiago’ nun
çalıştığı billuriye dükkanın sahibinin kişisel menkıbesini anlattığı bölüm,
bende diğer dinlere karşı eleştirileri olan ve Hristiyanlığı öven bir profil
uyandırdı. Yani din konusundaki görüşler, evrensel mesaj veren bir kitap
için bence biraz fazlaydı. Ancak bunun haricinde baştan sona kadar akıcı
olan, insanların sorunlarına ayna tutan ve asıl mesajı sona saklayan bu
kitap bir kere okuyup bırakmak yerine zaman zaman okunmalı.
Sıkça tekrar eden “kişisel menkıbesini aramak” ifadesi oldukça önemli.
Nitekim herkes kendi kişisel menkıbesinin peşinde bu hayatta ve kendi
kapasitesi ve imkanları doğrultusunda kişisel menkıbesi gerçekleştirmek
için uğraşıyor. “Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor.”
cümlesi menkıbemiz ile düşlerimiz üzerine daha da derin düşünmemize
yol açıyor. Hayatımızda bize mutluluk ve acı veren her şey aslında
düşlerimizin gerçekleşmesi veya hayal kırıklığına uğraması ile bağlantılı
sonucunu çıkarıyoruz okudukça. Kişisel menkıbemizi arama yolunda
düşlerimizi hiç kaybetmemiz gerekiyor. “Düşümü gerçekleştirmekten
korkuyorum çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.”
cümlesinde de belirtildiği gibi aslında düşlerimiz bizim yaşama
sebebimizdir. Fakat bir de öğüt vermiş bu düşleri gerçekleştirirken yazar
“kaşıktaki iki damla yağı unutmamak kaydıyla.”
10
SİMYACI KİTAP YORYURUMLARI
11
12
13
14
15
16
Simyacı kitabında geçen mekanlar ve kişiler
Mekanlar:
Simyacı, yer açısından çok zengin bir eser olmakla beraber romanda her yer kendi
çapında baskınlık göstererek romana yön vermektedir. Olayların gelişmesini takip
ettiğinizde romandaki olayların birbiriyle bağlı olduğu kadar, olayların geçtiği
mekanların ve çevrelerin de birbirini tamamladığını ve bu romanı tam anlamıyla bu
derece meşhur bir roman haline getirdiğini farketmemeniz olanaksız. Bununla birlikte,
bu mekanlar anlatılırken romanda yer alan etkileyici tasvirin sanki sizi Santiago’nun
yerine koyduğunu hissetmekle kalmıyor, bir nevi olayları siz de yaşıyorsunuz.
Olayların çoğunun, çöl hayatının egemen olduğu Afrika ve Mısır’da geçmesi de
romanın ana fikrine destek olarak kitabı okuyucuya bir bütün olarak sunuyor.
Romanda geçen mekanlar; Santiago’nun yer değiştirmesiyle değişiyor, böylece roman
insana film izleme keyfini de yaşatıyor.
Kişiler ve Karakterler:
Santiago: Gezmeyi çok seven ve gördüğü rüya üzerine hazinesini aramaya çıkan,
romanın baş kahramanı ve olayların üzerine kurulduğu genç çoban. Santiago roman
boyunca kişisel menkıbesinin peşinde koşar, bunu kitaptaki şu cümle ile anlayabiliriz:
”Ama şimdi böyle şeylerle kaygılanacak zaman değildi. Hazinesinden başka birşey
düşünmemeliydi…” (s:41).
Melkisedek: Kişisel menkıbesini ararken zor duruma düşen ve Santiago’ya yardım
ederek kişisel menkıbesini bulmada izleyeceği yolu gösteren bir kral, aslında Simyacı
ile aynı kişi olduğunu düşünüyorum. Melkisedek bilge bir insandır, bunu kitaptaki şu
cümleden anlayabiliriz: ”Bütün kitaplar gibi aynı şeyden söz eden bir kitap ”(s:31).
Billuriyeci: Santiago’nun Afrika’ya gidip orada parasını çaldırması üzerine, para
kazanabilmek için yanında çalıştığı ve hayatta kalmasını hacca gitme arzusuna
bağlayan tüccar. Bu arzusunu kitap şöyle dile getiriyor: “Beni hayatta tutan Mekkedir.
Hepsi birbirine benzeyen günlere, raflara dizilmiş şu vazolara, iğrenç bir aşevinde öğleakşam
yemek yemeye katlanacak güç veriyor bana. Düşümü gerçekleştirmekten
korkuyorum çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak” (s:66).
İngiliz: Santiago’nun, billuriyecinin yanından ayrılmasından sonra Mısır’a gitmek için
çölü birlikte geçtiği ve simya ilmiyle uğraşan kişi. İngilizin simya merakını kitaptaki şu
cümle çok güzel açıklıyor: “Delikanlı zamanının çoğunu kitap okumakla geçiren
ingilizle pek konuşmuyordu” (s:83).Simyacı: Çölde dolaşan, madenleri altına
çevirebilen ve ölümsüzlük iksirine sahip olan kişi.
17
Romanda kişilerin sıkı ilişkileri söz konusu. Yani her karakter birbiri ile dialog içinde
ve herbir karakter diğerini olaylar gelişirken tamamlayarak okuyucunun dikkati olay
içersindeki vazifelerinin üzerine çekiyor. Bu da kitabı okuyanın dikkatinin dağılmasını
önlemekle kalmıyor, aynı zamanda romana sımsıkı bağlıyor.
Romanda Santiago, Endülüs’te ailesinin papaz olma isteğine karşı gelerek dünyayı
gezmek isteyen ve bunun için de çobanlığı seçen bir karakterdir. Romanda geçen
olaylar, Santiago’nun o gece konakladığı yıkık dökük kilisede, Mısır piramitlerinde
hazine bulduğunu görmesiyle başlar. Santiago, okuyucuya romanda birçok yer gezip
görmesi sebebiyle bilgili biri olarak görünüyor. Tabii bunda düzenli olarak kitap
okumasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz. Santiago, her gittiği yerde, okuyup
bitirdiği kitabını bir başkasıyla değiştiren bir kişidir. Santiago ile ilgili bütün bu bilgiç
düşünceler, Melkisedek’le Santiago’nun karşılaşmasına kadar sürüyor. Santiago
Melkisedek’le karşılaştığında aslında zannettiği kadar bilgili olmadığını, daha
öğrenecek çok şeyi olduğunu keşfediyor ve bunun üzerine Mısır’a hazinesini bulmak
için yola çıkmaya karar veriyor.
Melkisedek, kişisel menkıbesini ararken zor durumda kalanlara yardım eden kişi
olarak tanındığı için okuyucuyu çok etkiliyor ve bununla birlikte kitabın konusu olan,
kişinin menkıbesi peşinde koşarken evrende herşeyin ona yardıma koşacağı fikrini de
pekiştirmiş oluyor. Romanda bir diğer önemli kararter de billuriye tüccarıdır.
Billuriyeci, hayatını hacca gitme özlemiyle sürdüren fakat imkanı olduğunda bile buna,
yaşama gücünü kaybedeceği endişesiyle yanaşmayan ve işlerinin eskisi gibi
olmamasından yakınarak bu durumu düzeltmek için hiç çaba göstermeyen bir kişidir.
Bir gün Santiago’ya yemek vermek için haketmesi amacıyla, iş vermesiyle hayatı
değişir.
18
Çünkü Santiago devamlı büyük düşünen, olaylara at gözlüğüyle bakmaktan çok uzak
tiptir. Billuriyecinin o günden sonra, Santiago’nun yeni geliştirdiği fikirlerle, işleri
katlanarak artar. Bu durum da billuriyeciyi Santiago’ya bağlamaya yeterli bir sebeptir.
Ancak bu durum iki yıldan fazla sürmez ve Santiago buradan ayrılıp kişisel
menkıbesini bulmak için yollara düşmeye karar verir ve ayrılırlar. Okuyucu, romanı
okurken billuriyeciye rastladığı andan itibaren kitabın en önemli özelliği olan ahlak
dersini almaya başlar. Bu duruma sebep olan, billuriyecinin bir nevi hayata küsmüş bir
kişilik olması ve onu hayatta tutanın sadece, yıllardır hayalini kurduğu hacca gitmek
olmasıdır. Halbuki okuyucu Santiago ile karşılaştıktan sonra doğru davranışla
yüzleştiği için, hayatın halbuki isteyene ne kadar çok şeyler sunduğunu gördüğü için,
ancak bu konuda en önemli olanın kişinin kendi gayreti olduğunu gördüğü için ahlak
dersi alıyor diyebiliriz. Kitabın bu yönü, her insanın bu romanda kendine birşeyler
çıkarmasını sağlıyor ve romanın değerini bir kat daha arttırıyor.
Santiago’nun, Mısır’a gitmek için çölü geçmeye karar vermesiyle tanıştığı ingiliz de
romandaki bir diğer karakteri canlandırıyor. İngiliz, Santiago’nun tersine çölde
ilerledikleri süre boyunca, simya ilmine meraklı olduğu, metalleri altına çevirmek ve
ölümsüzlük iksirini bulmak istediği için devamlı kitaplar okuyor ve çevresiyle hiç
meşgul olmuyordu. Santiago ise devamlı çölü izliyor ve kişisel menkıbesine faydalı
olabilecek birşeyler öğrenmeye çalışıyordu. İngiliz Santiago’nun, Santiago da ingilizin
davranışına pek anlam veremiyordu. Aslında ikisi de doğru bildikleri yolda ilerliyor
olmalarına rağmen devamlı aynı şeyi yaptıklarını fark ettiler. Bunun üzerine Santiago,
ingilizden kitaplarını isteyerek okumaya çalışır ve ingiliz de çölü gözlemlemeye başlar.
Fakat ingiliz çölden, Santiago da kitaplardan pek faydalanamaz. İngilizin Santiago ile
ilişkisi, ikisinin de kişisel menkıbelerini bulmak için çabalamalarıdır.
Romanda geçen Simyacı, Santiago’yu yönlendiren, ona çok şey öğreten ve kişisel
menkıbesini nasıl izleyeceğini anlatan önemli bir kişidir. Simyacının, romandaki diğer
kişilerden ayrılan yönü çok konuşmaması ve Santiago’nun karşılaştığı insanların
birçoğu gibi Santiago’ya açık sayılabilecek bir şekilde öğretmek istediğini
açıklamamasıdır. Simyacı, Santiago’ya öğretmek istediklerini, daha çok Santiago’nun
kendi kendine öğrenmesine olanak verecek şekilde, çok açıklamadan kaçınarak onu
yönlendirmiştir. Bunu kitaptaki şu cümlelerden anlayabiliriz: “Sessize iki gün daha yol
aldılar. Simyacı en şiddetli savaşların olduğu yere yaklaştıkları için çok daha dikkatli
davranıyordu ve delikanlı var gücüyle yüreğini dinlemeye çalışıyordu.” (s:133). Simyacı,
romandaki bilgiç tiplerden biridir. Simyacı’nın öğrencisi olarak ingilizi değil de
Santiago’yu seçerek, kişisel menkıbenin devamlı kitap okuyarak değil, çevreyi ve
işaretleri gözlemleyerek bulunabileceğine değinerek romanın konusuna açıklık
getiriyor.
19
KAYNAKÇA
https://semazen.net/onun-kahrinda-lutuflar-gizlidir
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Paulo_Coelho
https://www.canyayinlari.com/paulo-coelho
https://www.idefix.com/yazar/paulo-coelho/s=212119
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Simyac%C4%B1_(roman)
https://www.turkedebiyati.org/simyaci-paulo-coelho/
https://pin.it/2VYmr7c
https://tr.pinterest.com/pin/817755244863085659/
https://tr.pinterest.com/pin/817755244863085657/
https://tr.pinterest.com/pin/817755244863085623/
https://tr.pinterest.com/pin/817755244863085616/
https://tr.pinterest.com/pin/583990276700706224/
https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fwww.dr.com.tr%2Fyazar%2F
paulocoelho%2Fs%3D212119%3FPage%3D2&psig=AOvVaw3WIvd6hlRcp56VUUAMajP6&ust
=1684066139082000&source=images&cd=vfe&ved=0CBEQjRxqFwoTCJCPs7Oh8v4CFQ
AAAAAdAAAAABAE
https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fwww.canyayinlari.com%2Fha
c-
9789750757518&psig=AOvVaw3WIvd6hlRcp56VUUAMajP6&ust=1684066139082000&s
ource=images&cd=vfe&ved=0CBEQjRxqFwoTCJCPs7Oh8v4CFQAAAAAdAAAAABAJ
https://1000kitap.com/simyaci--
2067/alintilar#amp_tf=%251%24s%20adl%C4%B1%20kaynaktan&aoh=16827786949948
&referrer=https%3A%2F%2Fwww.google.com&share=https%3A%2F%2F1000kitap.
com%2Fsimyaci--2067%2Falintilar
https://1000kitap.com/simyaci--2067/incelemeler?amp=1
20